petrol plus dergisi - 22

52

Upload: odak-yayincilik

Post on 09-Mar-2016

247 views

Category:

Documents


6 download

DESCRIPTION

Petrol, Oil, Gas, Gaz

TRANSCRIPT

2 PETROL PLUS - OCAK 2012

Güncel

İmtiyaz SahibiOdaklı Yayıncılık Tanıtım ve Sanayi Ticaret Ltd. Şti.

Adına Nurhan SAĞIR

Sorumlu Yazı İşleri MüdürüAhmet KUT

[email protected]

Yayın Grubu Başkanı Özay SAĞIR

Genel Yayın Yönetmeni

Murat FIRAT

EditörBerna SAN

Art DirektörErsan TOPUZ

Dağıtım Planlama ve KoordinasyonEthem KUT

Reklam KoordinatörüEmin ESER

[email protected]

Hukuk MüşaviriAv. Murat KurtAv. Uğur Kızılca

YÖNETİM MERKEZİ

Odaklı Yayıncılık Tanıtım Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi

Tatlısu Mah. Seyhan Sk. Elalmış Cad. No:7 D:1 Şerifali - Ümraniye / İSTANBUL

Tel: (0216) 527 32 62 Faks: (0216) 527 32 [email protected]

Abone ve Okur [email protected]

BASKI ve CİLTİstanbul Basım

0(212) 454 31 71

Baskı Tarihi23.01.2012

Bu dergi tüm Türkiye’de dağıtılmaktadır.

Basın Kanunu’na göre Yerel Süreli Yayın’dır.

Fiyatı: 10 TLYıllık Abonelik: 100 TL

(Fiyatlara KDV Dahildir. Yıllık gönderimlerde kargo fi yata dahil, tek gönderimlerde dahil değildir.)

“Petrol Plus Dergisi’nde yayınlanan yazı ve çizimlerin

her hakkı mahfuzdur. İzin alınmadan, kaynak gösterilerek dahi iktibas edilemez”

“Yayımlanan tüm yazılaın sorumluluğu yazarlarına, ilanların sorumluluğu ilan verene aittir.

2 PETROL PLUS - OCAK 2012

Türk Petrol Sektörü bir yılı daha geride bıraktı. Geçtiğimiz yılda önceki yıllarda olduğu gibi petrol sektörünün en önemli gündem maddesini 10 numara yağ oluşturdu. Bu konuda vergisel bir takım önlemler alınmasına karşın bu uygulamalar, tam olarak sektörün beklentilerini karşılayamadı. Nitekim sektörün ileri gelen isimleri de, 10 numara yağ- kaçak akaryakıta bağlı olarak, petrol sektöründe haksız bir rekabet yaşandığını, her geçen gün artan finansman ve operasyonel yükler nedeniyle sektörün ekonomik anlamda gün geçtikçe daha da olumsuz bir çizgiye doğru ilerlediğine dikkat çekiyorlar.

Buna karşılık olarak Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız ise Maliye Bakanlığı’nın gerekli düzenlemeleri yaptığına işaret ediyor ve bu konuda denetim birimlerine iş düştüğünü kaydediyor. Akaryakıt kaçakçılığının, ekonomiye büyük zarar verdiğini ifade ediyor ve “Türkiye ekonomisinde büyük bir paya sahip olan sektörün, kendi içindeki virüsleri temizlemesi gerek. 2012 yılı inşallah kaçak akaryakıtla mücadelede dönüm noktası olacak” diyor.

2011 yılını sorunlarına çözüm aramakla geçiren Petrol Sektörü 2012 yılında da yine aynı yönde çalışmalarına devam edecek. Nitekim dergimize açıklamalarda bulunan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, “Sektörün liberalleşmesi adına yasal düzenlemeleri hayata geçiriyoruz. 2012 yılı bu anlamda sektörümüzle alakalı birçok konuda dönüm noktası olacak” diyerek sektöre bir nevi müjde verdi.

Görünen o ki 2012 yılı Petrol Sektöründe daha yoğun çalışmaların yapıldığı, daha etkin ve etkili adımların atıldığı bir yıl olacak.

Saygılarımla...

Berna SANEditör

PETROL PLUS - OCAK 2012 3

Güncel

4 PETROL PLUS - OCAK 2012

Güncelİçindekiler

Tam sayfa: 24x33 / yatay - 1/2: 24x14,5 / dikey - 1/2:12x29 / 1/4: 11,5x14,5Reklam Ebatları

Reklam İndeksi

T O R A P E T R O L . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . A . K . İ .

A Y T E M İ Z . . . . . . . . . . . . . . . . . . A . K .

TÜRKİYE PETROLLERİ.....................Ö.K.İ.

İ P R A G A Z . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 1

P E T R O T Ü R K . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 3

A N T O İ L . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 7

O K T . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 1 9

D O M İ N O O R G A N İ Z A S YO N . . . . . . . . . . . 2 3

I P A C K . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 2 4 - 2 5

K O R U R . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 2 9

E A E . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 3 1

P O W E R W A X . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 3 5

T U R O G E . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 3 7

G A S T U R K E Y . . . . . . . . . . . . . . . . . . 4 5

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, petrol sektörünün gündemindeki konulara ilişkin Petrol Plus Genel Yayın Yönetmeni Murat Fırat’a önemli açıklamalarda bulundu.

PETDER Genel Sekreteri Erol Metin, petrol sektöründe 2011 yılında yaşanan gelişmeleri Petrol Plus Dergisi okuyucuları için değerlendirdi.

“2012 Yılı Kaçak

Akaryakıtla

Mücadelede Dönüm

Noktası Olacak”10 12

PÜİS Onursal Genel Başkanı ve Aytemiz Şirketler Grubu Yönetim Kurulu Başkanı İsmail Aytemiz, her yıl olduğu gibi bu yılda bayilerine bir yeni yıl mesajı gönderdi.

EPDK Petrol Piyasası Dairesi Başkanı Taner Mutlu, 2011 yılında akaryakıt sektöründe yaşanan gelişmelere ilişkin Petrol Plus Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Murat Fırat’ın sorularını yanıtladı.

Aytemiz’den

Bayilerine Yeni Yıl

Mesajı

EPDK Petrol Piyasası

Dairesi Başkanı

Taner Mutlu20

Rekabet Kurumu Uzmanları Tuğçe Koyuncu ve Şamil Pişmaf, sektörde bir milat olarak kabul edilen “18 Eylül Sürecinin” akaryakıt sektörüne etkilerini ilk kez ve sadece Petrol Plus Dergisi okuyucuları için kaleme aldı.

16

PÜİS Genel Başkanı Muhsin Alkan, “Ma-liyetin altında sadece kaçak akaryakıt satılabilir. Bunun başka şekli yok. Çünkü kaliteli malın maliyetin altına satılması mümkün değil. Maliyetin altında satı-lan her akaryakıt kaçaktır” dedi.

3826

Rekabet Kurumu

Uzmanları

Tuğçe Koyuncu ve

Şamil Pişmaf

“Maliyetin altında satılan her akaryakıt kaçaktır”

Türkiye Akaryakıt

Pompa Fiyatları, Muadil

Pompa Fiyatlarına Göre,

Daha Rekabetçi Bir Yapı

İçinde

Haberler

Söyleşi: Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız

Analiz: PETDER Genel Sekreteri Erol Metin

Analiz: PÜİS Genel Merkez Yönetim Kurulu Üyesi ve

Genel Sekreteri Güner Yenigün

Analiz: Rekabet Kurumu Uzmanları Tuğçe Koyuncu

ve Şamil Pişmaf

Aytemiz’den Bayilerine Yeni Yıl Mesajı

Türkiye Petrolleri 7. ‘Satış Gücü’ Toplantısını

Gerçekleştirdi

Söyleşi: EPDK Petrol Piyasası Dairesi Başkanı

Taner Mutlu

Söyleşi: PETKİM’in Genel Müdürü Hayati Öztürk

Söyleşi: PÜİS Genel Başkanı Muhsin Alkan

Söyleşi: Petroturk Genel Koordinatörü Neşet Eren

Söyleşi: S Oil Genel Müdürü Dr. Ayhan Erdem

Söyleşi: Aytemiz Akaryakıt Konya bayisi Bez-Kul

Petrol’ün sahibi Mehmet Bezirci

Şirket Haberleri

6

12

10

14

16

20

22

26

32

38

40

42

46

44

5PETROL PLUS - OCAK 2012

6 PETROL PLUS - OCAK 2012

Haberler

Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı, akaryakıt harici petrol ürünlerinin ithalatında, EPDK tara-fından “uygun” yazısı aranmasına ilişkin tebliğin, yeniden yürürlüğe konulması hususunda muta-bakata varıldığını bildirdi.

Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı, TOBB’da

düzenlenen Akaryakıt Kaçakçılığıyla Mücadele

Koordinasyon Toplantısı’nda yaptığı konuşmada,

ülke ekonomisinin en çok ihtiyaç duyduğu temel

girdilerden birinin enerji olduğunu söyledi. Dev-

letin petrol ve doğalgaz ürünlerinden aldığı özel

tüketim vergisinin 34 milyar 500 milyon lira ol-

duğunu, bu tutarın toplam vergi gelirleri içindeki

payın yaklaşık yüzde 14’e denk geldiğini anlatan

Yazıcı, bunun da devlet gelirleri açısından petrolün

önemini açıkça gösterdiğini kaydetti.

Yazıcı, 2011 yılında 17,6 milyon ton ham petrol,

8 milyon ton motorin, 593 bin ton fuel-oil, 546

bin ton havacılık yakıtı ve 139 bin ton benzin

ithal edildiğini, benzin ihracatının 2,5 milyon ton,

fuel-oil ihracatının 2,4 milyon ton, havacılık yakıtı

ihracatının ise 2,5 milyon ton olarak gerçekleşti-

ğini belirtti. Devletin en önemli görevlerinden

birisinin; iktisadi hayatın belirli kurallar içerisinde,

hak ve yükümlülükler gözetilerek sürdürülmesini

sağlamak olduğunu ifade eden Yazıcı, tüketicilerin

ve firmaların güven içerisinde ekonomik ihtiyaç-

larını karşılaması için haksız rekabetten ve eksik

bilgiden uzak bir piyasanın varlığının önemine

işaret etti. Bu nedenle akaryakıt kaçakçılığı ile

mücadelenin; ekonomik yanıyla tüm toplumu

ilgilendirdiğini vurgulayan Bakan Yazıcı, “Akaryakıt

kaçakçılığı vergi kaçırmak suretiyle devlete zarar

veriyor, piyasaya sunduğu standart dışı, kalitesiz

akaryakıt ile tüketiciyi aldatarak araçlara zarar ve-

riyor, hava kirliliğine neden oluyor” diye konuştu.

Bakan Yazıcı, Akaryakıt Kaçakçılığıyla Mücadele

Koordinasyon Toplantısında, tüm kurumların

eylem planındaki sorumluluklarını, planda belir-

tilen şekil ve sürede yerine getirmeleri hususunda

azami hassasiyet gösterilmesinin kararlaştırıldığını

belirtti. Yazıcı, toplantıda ayrıca 5015 sayılı Petrol

Piyasası Kanunu başta olmak üzere mevzuat deği-

şiklerinin bir an önce gerçekleştirilmesi, akaryakıt

harici petrol ürünlerinin ithalatında, EPDK tara-

fından “uygun” yazısı aranmasına ilişkin tebliğin,

yeniden yürürlüğe konulması konularında da

mutabakata varıldığını bildirdi.

EPDK’nın Kasım 2011 Petrol Piyasası Raporu’na

göre, yurtiçi benzin satışları yüzde 6,3 artarak

162.611 ton olarak gerçekleşti. Motorin satışları

ise yüzde 7,4 azalarak 1.265.537 ton oldu.

EPDK’nın Kasım 2011 Petrol Piyasası Raporu yayın-

landı. Rapora göre; rafinerici lisansı sahiplerinin

toplam benzin ve motorin üretimi Ekim ayına

göre yüzde 10,9 azalarak 949.397 ton olurken,

toplam petrol ürünleri üretimi yüzde 6,6 azalarak

1.625.543 ton olarak gerçekleşti. Ham petrol

ithalatı, bir önceki aya göre yüzde 3,5 azalarak

1.493.087 ton, motorin ithalatı ise, bir önceki

aya göre yüzde 22,1 azalarak 537.916 ton olarak

gerçekleşti.

Benzin ihracatı, yüzde 43,6 azalarak 158.432 ton

olarak gerçekleşirken, rafinerici, dağıtıcı ve ihra-

kiye teslimi lisansı sahiplerinin havacılık yakıtları

ihracatı Ekim ayına göre yüzde 7 azalış göstererek

239.965 ton oldu. Bu oran denizcilik yakıtlarında

yüzde 18,3 azalış ile 40.833 ton olarak gerçekleşti.

Yurtiçi benzin satışları yüzde 6,3 artarak 162.611

ton olarak gerçekleşirken, motorin satışları ise

yüzde 7,4 azalarak 1.265.537 ton oldu. Benzin

ortalama satış fiyatı Ekim ayına göre, yüzde 1,6

azalarak 4,25 TL/l olurken, motorin ortalama satış

fiyatı ise bir önceki aya göre yüzde 0,26 azalarak

3,84 TL/l olarak gerçekleşti.

Kasım ayı dağıtıcı satışlarına göre; OMV Petrol

Ofisi gerçekleştirdiği 346.204 tonluk satış ve yüzde

23’lük pazar payıyla ilk sırada yer aldı. OMW Petrol

Ofisini sırayla; 265.926 tonluk satış ve yüzde 17,7

pazar payıyla Opet, 248.167 tonluk satış ve yüzde

16,75 pazar payıyla Shell&Turcas, 135.800 tonluk

satış ve yüzde 9’luk pazar payıyla BP, 78,297 tonluk

satış ve yüzde 5,2’lik pazar payıyla Total, 44,724

tonluk satış ve yüzde 3’lük pazar payıyla Alpet,

40,53 tonluk satış ve yüzde 2,7’lik pazar payıyla

TP Petrol ve 32,390 tonluk satış ve yüzde 2,2’lik

pazar payıyla Lukoil takip etti.

Akaryakıt Harici Ürün İthalatında EPDK’dan

“Uygun” Yazısı Aranacak

Benzin Satışı Arttı, Motorin Satışı Azaldı

Gümrük ve Ticaret Bakan� Hayati Yaz�c�

PETROL PLUS - OCAK 2012 7

8 PETROL PLUS - OCAK 2012

Haberler

Enerji gazetecilerinin mesleki gelişime katkı

sağlamak amacıyla Enerji Gazetecileri ve Medya

Derneği (EGAD) kuruldu. Dernek, basın mesle-

ğinde ihtisaslaşma sürecine katkı sağlama ve

enerji gazetecilerini bir çatı altında buluşturmayı

hedefliyor. Merkezi Ankara’da bulunan derneğin

Kurucu Yönetim Kurulu İsmail Altunsoy (Zaman),

Evrim Ergin (Reuters), Olcay Aydilek (Habertürk),

Mehmet Nayır (Sabah), Merve Erdil (Hürriyet),

Ufuk Şanlı (Vatan) ve Murat Fırat (Petrol Plus)’tan

oluşuyor.

Son yıllarda gazetecilik mesleğinde ihtisaslaşmanın giderek önem kazan-dığına işaret eden EGAD Başkanı İsmail Altunsoy, sivil toplum kuruluşu olarak EGAD’ın da bu sürece katkı sağlamayı hedeflediğini belirtti. Dernek olarak öncelikle basın yayın kuruluşlarından destek beklediklerini ifade eden Al-tunsoy, derneğin amacını “Son yıllarda Türkiye’de daha çok ön plana çıkan enerji sektöründe uzman gazeteciliği geliştirmek, enerji gazeteciliği ile enerji dalındaki mesleki ya-

yın organlarınca çalışan gazetecileri bünyesinde

toplamak ve üyelerin mesleki ve sosyal gelişimle-

rine katkı sağlamak” olarak tanımladı.

Enerji Gazetecileri ve Medya

Derneği Kuruldu

Socar Kırgızistan’da Rafineri Kuruyor

Periyodik Muayene İçin Son Gün 29 Şubat

Socar, Kazakistan’da yıllık kapasitesi 2 mil-

yon ton olan bir rafinerinin kurulması için

prensip anlaşması yaptı.

Cumhurbaşkanlığından yapılan yazıl ı

açıklamada, Kırgızistan Cumhurbaşkanı

Almazbek Atambayev ’in, Azerbaycan

Devlet Petrol Şirketi (SOCAR) Başkanı Rov-

nag Abdullayev’i makamında kabul ettiği

bildirildi. Atambayev’in, Abdullayev ile gö-

rüşmesinde, yıllık kapasitesi 2 milyon tonluk

rafinerinin kurulması için prensip anlaşması

yaptıkları belirtildi.

Basına kapalı yapılan görüşmede Atamba-

yev, hazır bulunan Enerji ve Sanayi Bakanı

Askar Şadiyev’e rafinerinin inşaatı için ya-

tırımcılara her türlü desteğinin vermesini

istediği kaydedildi.

Rovnag Abdullayev de, Azerbaycan Cum-

hurbaşkanı İlham Aliyev’in talimatı üzerine

Kırgızistan’a geldiğini ve Kırgızistan’ın enerji

sektöründe çalışmalara başlamak üzere

önümüzdeki dönemde Bişkek’e uzman

heyetinin gönderileceğini belirtti.

1 Ocak 2012 tarihinde başlayan periyodik mua-yeneler için müracaatlar 29 Şubat 2012 tarihinde son bulacak. Bayilerin herhangi bir cezayla karşı karşıya kalmamaları için akaryakıt ve LPG sayaçla-rını periyodik muayenesini 29 Şubat 2012 tarihine kadar yaptırmaları gerekiyor.

Ölçü ve Ölçü Aletleri Muayene Yönetmeliği’nin 9. Maddesi uyarınca; her türlü akaryakıt ölçek ve sayaçları ile likit petrol gazı (LPG) sayaçlarının periyodik muayenelerinin iki yılda bir yapılması gerekiyor. Yine aynı yönetmeliğin 6. maddesi uyarınca periyodik muayene müracaatlarının her yıl Ocak ayı başından, Şubat ayının son gününe kadar yapılması öngörülüyor. Söz konusu iki yıllık süreç, ölçek ve sayaçların damgalandıkları yıldan başlanarak hesaplanıyor. Akaryakıt ve LPG

bayilerinin bu süreleri geçirmeleri sonucunda herhangi bir ceza ile karşı karşıya kalmamaları

için periyodik muayene müracaatlarını zamanında yapmaları gerekiyor.

PETROL PLUS - OCAK 2012 9

GüncelHaberler

Atık Motor Yağları Ağaç Olma Yolunda

Yakıtlar ve Yanma Teknolojileri

Konferansı Düzenlendi

Kamu kurumlarından toplanan her 1 varil atık motor yağı için 1 adet fidan diken Petrol Sanayi Derneği (PETDER) 2011’de topladığı yağlar karşılı-ğında bu yıl 30 bin fidanı Kütahya-Afyonkarahisar Karayolu boyunca toprakla buluşturacak.

Atık Yağların Kontrolü Yönetmeliği uyarınca atık motor yağı toplama konusundaki tek yetkili kurumun PETDER olduğunu ifade eden PETDER Atık Yağların Yönetimi Projesi Operasyon Müdü-rü Aydın Özbey, derneğin 7 yılda topladığı 106 bin tona yakın atık motor yağını çevre ve insan sağlığına zarar vermeksizin lisanslı işletmelerde enerji veya hammadde olarak ekonomiye geri kazandırdığını kaydetti.

Kamu kurumları başta olmak üzere işletmelerde atık motor yağlarının ekonomiye kazandırılması konusunda bilincin oluştuğunu dile getiren Öz-bey, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Atık Yağların Yönetimi Projesi kapsamında top-lanan atık motor yağları geçen yıl 20 bin tonu geçerek rekor bir seviyeye ulaştı. Derneğimiz tarafından ülke genelindeki binlerce noktadan miktar ve mesafe gözetmeksizin atık motor yağları

ücretsiz olarak toplanıyor. Daha sonra bu yağlar ekonomiye geri kazandırılmak üzere lisanslan-dırılmış geri kazanım veya bertaraf tesislerine teslim ediliyor.

Bu yağlar iki türlü değerlendiriliyor. Birincisi enerji değerinde kullanılmak üzere çimento demir-çelik ve kireç fabrikalarında ek yakıt olarak, ikincisi de işlenerek madeni yağın ham maddesi olan baz yağ olarak. Eğer bu yapılmazsa kaybeden hem ekonomi hem de çevre olacak. Çünkü 1 litre yağ 800 bin litre suyu kirletebilecek nitelikte. İsteğimiz herkesin imkanları dahilinde atık yağların geri dönüşümüne katkı sağlamasından yana.”

Atık motor yağı toplama faaliyeti çerçevesinde 2010 yılında “Bir Varil Bir Ağaç” projesi ile kamu kurumlarından toplanan her 1 varil atık motor yağı için 1 adet fidan dikilmek üzere fon kurul-duğunu anımsatan Özbey, “2010 yılında kamu kurumlarından toplanan atık yağlara karşılık 15 bin fidan Ankara Atatürk Orman Çiftliği arazisinde dikildi. Geçen yıl toplanan 20 bin atık yağ içinde ise kamu payı 30 bin fidana karşılık geliyor. Orman ve Su İşleri Bakanlığıyla işbirliğimiz sonucu Yeşil

Yollar Projesi kapsamında 30 bin fidan Kütahya-

Afyonkarahisar Karayolu boyunca mart ya da nisan

ayında dikilecek” dedi.

Marie Curie Programı kapsamında Sakarya Üniversitesi, İTÜ ve Shell’in katkılarıyla 3’ncüsü düzenlenen Yakıtlar ve Yanma Teknolojileri Kon-feransı, İstanbul Teknik Üniversitesi Gümüşsuyu Kampüsü’nde 19-20 Ocak tarihleri arasında gerçekleştirildi.

Yakıtlar ve yanma teknolojileri alanlarındaki yeni gelişmeler ve alternatiflerin ele alındığı konfe-ransa dünyanın ve ülkemizin saygın üniversite-lerinden akademisyen ve araştırmacılar katıldı. Konferansta ayrıca Shell’in yakıt uzmanları da sunumlarıyla yer aldı.

Konferansın açılışında konuşan Shell Türkiye

Ülke Başkanı Ahmet Erdem şunları söyledi:

“Shell, Türkiye ve tüm dünyanın artan enerji so-

rununa sorumlu bir şekilde yanıt verebilmek için

global teknoloji merkezlerindeki uzman bilim

insanlarıyla yeni teknolojiler ve alternatif enerji

kaynakları üzerine öncü çalışmalara imza atıyor,

enerji kaynaklarının daha verimli kullanımı ve

tasarruf bilincinin artırılmasına ilişkin çalışmaları

önemsiyor ve aktif olarak destekliyor. Bu anlayış

çerçevesinde, yakıt teknolojilerindeki tüm geliş-

meleri yakından izliyor ve sürece katkı veriyoruz.”

Ergani’de Petrol Bulundu

Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı (TPAO) Batman

Bölge Müdürlüğü’nün iki ay önce Diyarbakır’ın

Ergani İlçesi’nde açtığı Çiksor-3 kuyusunda, 2 bin

760 metrede petrole rastladığı belirtildi.

Ergani İlçesi’ndeki Çiksor-3 sahasında petrol ara-

ma çalışmalarında İki ay önce Diyarbakır -Ergani

yolunun 10’uncu kilometresinde Çiksor-3 adı

verilen petrol kuyusunu açan TPAO Batman Bölge

Müdürlüğü sondaj ekipleri, 2 bin 760 metrede

kaliteli petrole rastladığı bildirildi.

10 PETROL PLUS - OCAK 2012

Söyleşi

Uzun bir süredir gündemde olan kanun değişik-

likleriyle ilgili, Bakanlık olarak yoğun bir çalışma

içerisinde olduklarını ifade eden Enerji ve Tabii

Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, “Sektörün liberal-

leşmesi adına yasal düzenlemeleri hayata geçiri-

yoruz. 2012 yılı bu anlamda sektörümüzle alakalı

birçok konuda dönüm noktası olacak” dedi.

“10 numara yağda denetim

zamanı”

10 numaralı yağ sorununun çözümüne yönelik

olarak geçtiğimiz günlerde Maliye Bakanlığı’nın

yapmış olduğu ÖTV düzenlemesini de değerlendi-

ren Bakan Yıldız, “ÖTV ile alakalı, Maliye Bakanlığı

gerekli düzenlemeyi gerçekleştirdi. Ancak yine

de kaçak kullanım devam ediyor. Burada artık

iş, denetim birimlerine düşüyor. Denetimden ilk

sırada sorumlu olanların yeterli çalışma yapmaları

halinde bu durumu düzeltmiş olabiliriz” şeklinde

konuştu.

“Sektörün kendi içindeki virüsleri

temizlemesi gerek”

Akaryakıt sektörünün pazar büyüklüğünün, 75

milyar TL’yi bulduğuna dikkat çeken Bakan Yıldız,

“Sektör üzerinden toplanan vergiler 44 milyar lira

ve bu rakam toplam verginin yüzde 15’ini bulu-

“2012 Yılı Kaçak Akaryakıtla

Mücadelede Dönüm

Noktası Olacak”Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner

Yıldız, petrol sektörünün gündemindeki

konulara ilişkin Petrol Plus Genel

Yayın Yönetmeni Murat Fırat’a önemli

açıklamalarda bulundu. Akaryakıt

kaçakçılığının, ekonomiye büyük zarar

verdiğini belirten Bakan Yıldız, “Türkiye

ekonomisinde büyük bir paya sahip

olan sektörün, kendi içindeki virüsleri

temizlemesi gerek. 2012 yılı inşallah kaçak

akaryakıtla mücadelede dönüm noktası

olacak” dedi.Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakan� Taner Y�ld�z ve Petrol Plus Genel Yay�n Yönetmeni Murat F�rat

PETROL PLUS - OCAK 2012 11

Söyleşi

yor. Kaçak akaryakıt kullanımı, ekonomiye büyük

zararlar veriyor. Türkiye ekonomisinde büyük bir

paya sahip olan sektörün, kendi içindeki virüsleri

de temizlemesi gerek” dedi. Geçtiğimiz haftalar-

da, Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı’nın bu

konuda gerçekleştirilecek çalışmaları açıkladığını

anımsatan Bakan Yıldız, konuya ilişkin şunları

söyledi:

“5015 sayılı Petrol Piyasası Kanunu ve buna bağlı

olarak ikincil mevzuatta yapılacak değişikliklerle,

vergi incelemeleri sonucunda, ticareti yapılan

akaryakıttan belgesi ibraz edilemeyen veya sahte

fatura ile belgelendirildiği tespit edilen ürünlerin

kaçak akaryakıt kapsamına alınacak. Bundan böyle

yurt dışından ayda ancak 4 defa standart depo

kapsamında kişiler akaryakıt getirebilecek. Bugü-

ne kadar yurt dışına çıkan bütün araçlar akaryakıt

transferi yapabiliyordu. Şimdi bu ayda 4 defa ile

sınırlandırıldı. 2012 yılı inşallah kaçak akaryakıtla

mücadelede dönüm noktası olacak.”

“Enerji bürokrasisi daha dinamik

olacak”

2012 yılının, enerji sektöründe önceki yıllara göre

daha fazla mesafe kat edileceği bir yıl olacağını

vurgulayan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Ta-

ner Yıldız, “Yerli ve yenilenebilir kaynaklarımızı

harekete geçirme noktasındaki çalışmalarımız

devam edecek. Türkiye, enerji koridoru olma yo-

lundaki hedefini daha da sağlamlaştıracak” dedi.

Daha dinamik bir enerji bürokrasisini sürdürmeye

de devam edeceklerini kaydeden Bakan Yıldız,

“Yıllardır belirlenmemiş, hükümetlerden hükü-

mete değişen Türkiye enerji diplomasisi yerine

oturmuş olacak. Bu yıl içinde inşallah 8 dağıtım

bölgesinin de özelleştirmelerini tamamlayacağız.

Ben bu vesileyle, sektörün nabzını en iyi şekilde

tutan derginizin başarılı çalışmalarının devamını

diliyorum” diye konuştu.

“Otomotiv sanayicileri de

kullanıcıları da yakıt adına daha

hassas olabilir”

Petrol ve doğalgaz ürün-

lerinin Türkiye’ye mali-

yetinin 55 milyar dolar

olduğunu kaydeden Ba-

kan Yıldız, bu rakamın

tamamının enerji sektö-

ründe kullanılmadığına

da işaret etti. Enerji ve

Tabii Kaynaklar Bakanı

Taner Yıldız sözlerini şöy-

le sürdürdü:

“Ulaştırma noktasında

25 milyar dolar enerji

maliyeti olduğunu gö-

rüyoruz. Otobüs, tır ve

otomobillerde kullandığımız tüm petrol türevleri

de bu değerinde içinde yer almaktadır. Dolayısıy-

la, enerji ithalatına 55 milyar dolar derken, bu-

nun yaklaşık yarısının

elektr ik üretimiyle

ilgili ithalat olduğu-

nu, diğer yarısının

araçlarda kullanılan

akaryakıt olduğunu

göz ardı etmemeliyiz.

Özel araçların kullanı-

mında daha tasarruflu

olabiliriz. Avrupa’da

insanlar toplu taşıma

araçlarına büyük ilgi

gösteriyor. Bunu ora-

larda sık görüyoruz.

Vatandaşlarımızın da

bu konuda bilinçlenmesi gerek. Otomotiv sana-

yicileri de kullanıcıları da yakıt adına daha hassas

olabilir. 2012 yılında enerji verimliliği noktasında

konutlardan sanayiye, birçok alanda ciddi bir se-

ferberlik başlattık. Bu anlamda ulaştırma tasarruf

edilmesi gereken ve gözden kaçan önemli bir

konudur. Ulaştırma sektöründe enerji verimliliği

için çözüm, toplu taşımacılıktadır. Bu bir ülkenin

gelişmişliğiyle doğru orantılıdır.”

“Sektör üzerinden toplanan

vergiler 44 milyar lira ve bu

rakam toplam verginin yüzde

15’ini buluyor. Kaçak akaryakıt

kullanımı, ekonomiye büyük

zararlar veriyor.”

12 PETROL PLUS - OCAK 2012

Analiz

2011 Yılını akaryakıt sektörü açısından değerlen-

dirdiğimizde birkaç önemli başlığın öne çıktığını

görmekteyiz.

Başta 10 numara yağ sorunu olmak üzere haksız

rekabet yaratan sorunlarımız devam etmiş, bu

sorunların çözümü yönünde yapılan girişimler,

vergisel alanda alınan tedbirler de maalesef

beklenen çözümü oluşturmamıştır. Sektörde 10

numara yağ vb. isimler altında yapılan faaliyetler

ve sahte akaryakıt sorunları yaygın bir şekilde

devam etmektedir.

Yatırım ilgisi ve ticari karlılıkta

gerileme görülüyor

Petrol sektöründe 2009 yılı öncesi döneme göre

yatırım ilgisi ve ticari karlılık anlamında genel bir

gerileme görünmektedir. Sektörde

bir taraftan yasal yükümlülükler,

operasyonel riskler, finansman yük-

leri ve maliyet unsurları artmakta,

diğer taraftan sektördeki genel brüt

marjlar yapılan müdahaleler, geriye

dönük kararlar vb. gibi çeşitli neden-

ler ile değişmemiş bulunmaktadır.

Bu durumu sektörümüzün yatırım

ortamı ve sağlıklı gelişimi açısından

dikkate alınması gereken önemli bir

tespit olarak yorumlayabiliriz.

Bu iki önemli başlığa ilave olarak

petrol piyasamızda yaşanan diğer

gelişmeler ise şunlardır:

2011 yılında, dünya pet-

rol piyasalarında yaşa-

nan yüksek fiyat artışların-

dan, Türk tüketicilerinin diğer Avrupa

ülkelerine göre daha az etkilendiği bir

süreç yaşanmıştır. Bu durum petrol pi-

yasasındaki rekabetin, döviz kurlarının,

kamu tarafından gelen bazı müdahale

niteliğindeki kararların ve şirketlerin

tüketicilerine yönelik geliştirdikleri

çeşitli pazarlama tekniklerinin bir so-

nucu olarak ortaya çıkmış bir tablodur.

Diğer taraftan, Türkiye akaryakıt pom-

pa fiyatları vergisiz olarak değerlendirildiğinde,

EPDK’nın petrol piyasalarımız için referans olarak

kabul ettiği dört Akdeniz ülkesindeki pompa fiyat-

ları ile genel olarak uyumlu bir yapıda geliştiğini,

hatta bu ülkelerdeki muadil pompa fiyatlarına

göre daha da rekabetçi bir yapı içinde olduğunu

da göstermektedir.

2011 yılı otomotiv yakıtları pazarı, geçen yılın 3.

çeyrek dönemine göre yaklaşık % 4,7 büyümüş

olup 2011 yılsonu itibarıyla otomotiv yakıtları

pazarındaki toplam büyümenin %4-4,5 düzeyinde

Türkiye Akaryakıt Pompa Fiyatları,

Muadil Pompa Fiyatlarına Göre,

Daha Rekabetçi Bir Yapı İçinde

PETDER Genel Sekreteri Erol Metin, petrol

sektöründe 2011 yılında yaşanan gelişmeleri Petrol

Plus Dergisi okuyucuları için değerlendirdi.

PETDER Genel Sekreteri Erol Metin

PETROL PLUS - OCAK 2012 13

Analiz

gerçekleşeceğini tahmin etmekteyiz. Ancak 10

numara yağ sorunu nedeni ile gerçekleşen fiili

büyüme oranının, yine bu dönemde piyasaya

ilave olarak giren araç sayısındaki net-ilave artışa

ve ekonomik/ sınai büyüme verileri ile tam olarak

uyumlu olmadığını düşünmekteyiz. Özellikle 10

numara yağ vb. gibi sahte akaryakıt sorunu nedeni

ile sektördeki büyümede %1,5-2 düzeyinde geride

tamamlandığını düşünüyoruz.

Otomotiv yakıtları içindeki oto LPG’deki büyüme

devam etmiş, benzindeki daralma ise iyice belir-

ginleşmiştir.

2011 yılının üçüncü çeyreğinin sonunda akaryakıt

sektöründen dolaylı vergi gelirlerinde % 10,5 artış

ile 34 Milyar TL gelire ulaşıldığını görüyoruz. Bu

rakamın yılsonu itibarıyla 43-44 Milyar TL düzeyine

ulaştığını tahmin etmekteyiz. Özetle 2011 yılında

da sektörümüz önemli büyüklükte bir vergi gelirini

toplayan ve kamu maliyesine kazandıran önemli

sektör olma özelliğini korumuştur.

2011 yılında yaşanan birkaç olumsuz gelişme de

PETDER olarak çok önem verdiğimiz sağlık, em-

niyet ve çevre alanında yaşanan bazı kazalardan

kaynaklanmıştır. Bu kazaların bir kısmı, ne yazık

ki, 10 numara yağ sorunu olarak sıklıkla kamuoyu

gündemine getirdiğimiz sahte akaryakıt üretim

faaliyetleri veya bu yakıtları kullanan araçların

neden olduğu kazalar şeklinde karşımıza çıkmış,

bir kısmı ise özellikle LPG’nin gerekli güvenlik

tedbirleri alınmaksızın hatalı kullanımı gibi ne-

denlerden kaynaklanmıştır.

Petrol piyasası hepimizin bildiği gibi zaten çok

rekabetçi bir piyasadır. Son iki yılda daha da

güçlenen bu rekabetçi tabloya ilave

olarak artan 10 numara yağ- kaçak

akaryakıt gibi artan haksız rekabetin

yarattığı olumsuzluklar ve giderek

büyüyen finansman ve operasyonel

yükler nedeni ile ekonomik anlam-

da biraz daha olumsuz bir çizgiye

doğru ilerlemiştir. Piyasamızdaki

rekabet ortamının hem fiyat, hem

de kalite yönü ile gelişmesi ve

ilerlemesi hepimizin arzu ettiği ve

hedeflediği bir ortamdır. Sağlıklı

bir rekabet ortamı kalite, fiyat, ürün çeşitliliği ve

hizmet anlamında her zaman tüketicilere en iyisini

sunanların başarılı olduğu sonuçlar getirmiştir.

Sektör enerji kaybetti

PETDER olarak son iki yıldır hem küresel krizin

sektörümüz ve uluslararası petrol fiyatları üze-

rindeki olumsuz etkileri hem de geriye dönük

yasal düzenlemeler ve benzeri fiyat hassasiyeti

etrafında yoğunlaşan etkenler nedeni ile sektöre

enerji kaybettirdiğini düşünüyoruz. Serbest piyasa

dokusuna olan güvenin artarak devamı ve liberal

yapıyı güçlendirecek duruşların güçlü bir şekilde

sergilenmesi sektörün potansiyeli doğrultusunda

büyüyebilmesi ve tüketici menfaatleri çerçeve-

sinde daha fazla gelişme kaydedilmesi için çok

önemli olduğuna inanıyoruz. Ayrıca dünyanın en

büyük ekonomilerinden biri olma yolunda ilerle-

yen ülkemizde hala “kaçak ve sahte akaryakıt”ın

gündemde olmasını ve “10 Numara Yağ” adı

altında ülke ekonomisine de ciddi zararlar veren

faaliyetlerin süregelmesini yakıştıramıyoruz ve

artık bir an önce sona ermesini diliyoruz.

14 PETROL PLUS - OCAK 2012

Analiz

Petrol piyasasındaki tarafl arın tamamını olumsuz

yönde etkileyen birkaç konu var. Bu konuların ortak

özelliği ise konularının tamamının sektörün tüm kat-

manları tarafından olumsuz olarak kabul edilmesi.

Kısacası, tüm sektör bu birkaç konuda aynı sorunları

yaşıyor ve bu sorunların çözümü konusunda arala-

rında hiçbir ayrılık söz konusu değil.

Nedir bu sorunlar?

Örneğin, piyasada yaşanan öldürücü boyuttaki

haksız rekabet…

10 numaralı yağ adı altında yapılan akaryakıt ka-

çakçılığı…

Akaryakıt ve LPG istasyonlarında yıllardır yaşanan

asgari mesafe sorunu…

Deniz taşıtlarına ÖTV’siz olarak verilen yakıtların, iç

piyasaya dönmesi ve pazarlanması…

Ve buna benzer birkaç konu daha…

Bu sorunların tamamı sektörün tümünü rahatsız

ediyor. Ve yukarıda da değindiğim

gibi sektörün oyuncularının tamamı

bu sorunların bir an önce çözümlen-

mesini istiyorlar.

Konunun bir müşterek yanı daha var.

O da bu sorunların hemen tamamının

kamu tarafından alınacak tedbirlerle

çözülecek olması.

Tespit bu…

Yani, sektörün tüm katmanlarını

olumsuz yönde etkileyen birkaç

sorun var…

Bu sorunların tamamı önemli sorunlar…

Ve bu sorunların çözüm adresi, kamu kesimi…

Ancak kamu gerekli ağırlığını vermediğinden, bu

konular bir türlü çözülemiyor…

Bunların hepsinde sektör oyuncuları hem fikir…

Buraya kadar tamam…

Peki sektör oyuncuları ne yapıyor?

Sadece “Kamu sorunu çözmüyor” diye feryat edi-

yorlar…

Ve kendileri ile kullanıcıların mağduriyetlerinin suç-

lusu olarak kamu kesimini ilan ediyorlar...

Hayır beyler. Kazın ayağı hiç de öyle değil.

Siz ülkenin bu en önemli piyasasının oyuncuları

olarak sadece bu beyanla sorumluluktan kurtula-

mazsınız.

Bugüne kadar bu konuların çözümü için ne yaptınız?

Hangi gün, bu sorunları önünüze alıp, sadece bu so-

runları çözmek için hangi toplantıyı yaptınız. Hangi

kamu yetkilisini hep beraber ziyaret edip, derdinizi

anlattınız. Söz konusu olumsuzlukların sektörde,

ülke ekonomisinde ve kullanıcılar üzerinde yaratmış

olduğu maddi, manevi zararların boyutlarını gerçek

rakamlarla gerek kamu kesiminin ilgililerine, gerekse

ülkenin kamuoyuna açık ve net olarak sunabildiniz

mi?

Belki tek tek gidip bir şeyler yapmaya çalıştınız…

Kendimizi soyutlamama adına çalıştık ve de çalı-

şıyoruz.

Ama tek tek…

Ortak Sorunlarımızın Çözümü

İçin Birlik Olma Zamanı

Gelin Birlik Olalım, Ortak

Sorunlarımızın Çözümünde

Birlikte Hareket Edelim

PÜİS Genel Merkez Yönetim Kurulu Üyesi ve Genel Sekreteri Güner Yenigün akaryakıt sektörü ve bayiler açısından 2011 yılına damgasını vuran önemli gelişmeleri Petrol Plus Dergisi okuyucuları için kaleme aldı.

PÜ S Genel Merkez Yönetim Kurulu Üyesi ve Genel Sekreteri Güner Yenigün

PETROL PLUS - OCAK 2012 15

Analiz

Münferit olarak…

Yeterli mi?

Yetti mi?

Hayır…

Sorunlar yıllar boyu ve halen devam ettiğine göre,

sorunların çözümü için izlenecek yol bu değil.

Peki, ne yapmalı?

Çok basit.

Bu sorunlardan olumsuz yönde etkilenen sektör

oyuncuları, bir araya gelerek kamu kesimini hare-

kete geçirmek için gerekli girişimleri yapmalı ve

buna bağlı olarak da her türlü imkanı kullanarak bir

kamuoyu oluşturmalı.

Bu bağlamda konumuzla ilgili güzel atasözlerimiz

var, “Bir elin nesi var, iki elin sesi var”, “Birlikten

kuvvet doğar” gibi. Batılılar buna lobi

diyorlar. Ve lobilerin tüm dünyada ne

kadar büyük bir güç olduğu gayet açık

olarak görülüyor. Devletlerin politikaları

dahi bu lobiler gücüyle yönlendiriliyor.

En büyük ticari birliktelikler de yine

oluşturulan lobiler kanalıyla amaçlarına

ulaşıyorlar.

Daha fazla uzatmanın anlamı yok.

Lobi denen bir olgu var…

Her yerde var…

Ama her nedense ülkemizde akaryakıt

piyasasında, bu piyasanın aktörlerinde

bu lobi sadece ticari kaygılarla, bireysel

olarak sahnede.

Müşterek gayeler ile yapılan hiçbir birliktelik söz

konusu dahi değil. Bunu nedenini ticari

kaygılarda yani mümkün olan en fazla karı,

mümkün olan en az maliyet ve en kısa süre-

de elde etme mantığının çok ama çok öne

geçmesinde arayabiliriz. Büyük olasılıkla bu

varsayımımız gerçek.

Dileğim, petrol piyasasının katmanlarını

temsil eden yöneticilerin, artık ticari kaygıları

bir tarafa bırakıp, sektörde tüm kesimleri çok

ciddi boyutta rahatsız eden müşterek birkaç

konuyu hedef alarak, bu konuları çözmek amacıyla

bir masa etrafında toplanmalarıdır.

Ama mutlaka ciddi, samimi, özverili ve mümkün

olan en kısa zamanda…

İşin bir enteresan yönüne daha dikkat çekmek istiyo-

rum. Mevzuat isimli ucubeyi revize etmek amacıyla

sektörün önde gelen katmanları, aylardan ve hatta

yıllardan beri sayısız toplantıda, ciddi mesai harca-

dılar. İddia ediyorum ki, bu harcanan saatlerin onda

birini bahsettiğimiz birkaç müşterek olumsuzluğun

çözümü için harcamış olsalardı, o konular çoktan

halledilmiş ve bugün gündemden düşmüş olurdu.

16 PETROL PLUS - OCAK 2012

Analiz

Türkiye akaryakıt piyasasında uzun bir geçmişe

dayanan ve bir nevi ticari teamül haline gelen

uygulama doğrultusunda, dağıtım şirketleri ken-

dilerinden bayilik talep eden bayi adaylarına ait

veya bu bayi adaylarınca daha önceden üçüncü

kişilerden kiralan istasyonlar üzerinde öncelikle

kendileri lehine intifa yahut tapuya şerh edilerek

kuvvetlendirilmiş kira hakkı talep etmekte; bayilik

sözleşmeleri ise genellikle bu prosedürün ta-

mamlanmasını müteakiben düzenlenmektedir.

Bu çerçevede taraflar arasında mal veya hizmet

alımına, satımına veya yeniden satımına ilişkin

faaliyetlerin tabi olacağı esaslar genel olarak

münhasır nitelikte düzenlenen bayilik/işletici-

lik sözleşmeleri ile belirlenirken, anlaşmanın

bir bütün olarak geçerli olacağı süre ise bahse

konu intifa ve/veya kira sözleşmelerinin süre-

sine bağlı olmaktadır. Dolayısıyla, doğrudan

doğruya istasyon sahibi olan yahut anlaşmanın

geçerli olacağı istasyonu daha önce malikten

kiralayan bayiler, istasyon üzerinde dağıtım şir-

ketleri lehine tesis edilen intifa yahut kira hakkı

süresince, münhasıran aynı dağıtım şirketi ile

çalışma; bir diğer deyişle intifa yahut kira süresince

anlaşmanın diğer tarafı olan dağıtım şirketince

sunulan mal veya hizmetlerle rekabet etmeme

yükümlülüğüne tabi olmaktadır.

Rekabet Kurulu’nca çıkarılan 2002/2 sayılı Dikey

Anlaşmalara İlişkin Grup Muafiyeti Tebliği (2002/2

sayılı Tebliğ)’nde, üretim veya dağıtım zincirinin

farklı seviyelerinde faaliyet gösteren iki ya da daha

fazla teşebbüs arasında belirli mal veya hizmetle-

rin alımı, satımı veya yeniden satımı amacıyla yapı-

lan anlaşmalar dikey anlaşmalar olarak tanımlan-

makta ve hangi hallerde bu tür anlaşmaların 4054

sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun (4054

sayılı Kanun)’un 4. maddesindeki yasaklamadan

grup olarak muaf tutulabileceğine ilişkin koşullar

düzenlenmektedir. Aynı Tebliğ’in 5. maddesinde

ise dikey anlaşma kapsamında alıcının anlaşma

konusu mal veya hizmetlerle rekabet eden mal

veya hizmetleri üretmesini, satın almasını, satma-

sını ya da yeniden satmasını engelleyen doğrudan

veya dolaylı her hangi bir yükümlülük –rekabet

etmeme yükümlülüğü- altına girmesi halinde,

bu tür yükümlülüklerin azami 5 yıl süreyle Tebliğ

ile tanınan muafiyetten yararlanabileceği hükme

bağlanmıştır. 2002/2 sayılı Tebliğ’in açıklanmasına

ilişkin olarak çıkarılan Dikey Anlaşmalara İlişkin

Kılavuz’un 33. paragrafında da rekabet etmeme

yükümlülüğünü içeren sözleşme hükümlerinin

sözleşmenin diğer bölümlerinden ayrılamama-

sı halinde, sözleşmenin tamamının grup muafi-

yetinden yararlanamayacağı belirtilmektedir3.

Akaryakıt sektöründeki dikey anlaşmalar

kapsamında bayilerden alınan intifa veya kira

hakları, ilk kez Shell Company of Turkey Ltd.

(Shell)’nin menfi tespit/muafiyet başvurusu

ve Cabbaroğlu Akaryakıt Ticareti Ltd. Şti. ile

Cabbaroğlu Koll. Şti.’nin Shell aleyhine yapmış

olduğu başvuruların incelendiği dosya kapsa-

mında 2003 yılında Rekabet Kurulu’nun günde-

mine gelmiştir. Kurul bahse konu dosyaya ilişkin

olarak almış olduğu kararda, rekabet etmeme

yükümlülüğünün süresinin tespitinde, kira sözleş-

mesiyle bayilik sözleşmesi arasındaki bağlantının

ortaya konulması gerektiğini vurgulamış ancak

bu hususun özel hukuk hükümleri çerçevesinde

1Çalışmada yer verilen görüşler yazarlarına ait olup Rekabet Kurulu veya Rekabet Kurumu açısından hiçbir bağlayıcılığı bulunmamaktadır.

2Her iki yazar da Rekabet Kurumunda Rekabet Uzmanı olarak görev yapmaktadırlar.

3Akaryakıt sektöründe dağıtıcılar ile bayiler arasında yapılan anlaşmaların tamamı rekabet etmeme yükümlülüğü içerdiği gibi 5015 sayılı Petrol Piyasası Kanunu’nun 8. maddesi uyarınca sözleşmelerin münhasır nitelikte düzenlenmeleri gerekmektedir. Bu bakımdan rekabet etmeme yükümlülüğü bahse konu dikey anlaşmalardan ayrılabilir nitelikte değildir.

Akaryakıt Sektöründeki İntifa

ve Benzeri Etkiye Sahip

Sözleşmelere İlişkin Rekabet

Kurulu Kararları ve Sektör

Üzerindeki İlk Etkileri1

Rekabet Kurumu Uzmanları Tuğçe Koyuncu ve Şamil Pişmaf, sektörde bir milat olarak kabul

edilen “18 Eylül Sürecinin” akaryakıt sektörüne etkilerini ilk kez ve sadece Petrol Plus Dergisi

okuyucuları için kaleme aldı.

amil Pi maf2 Tu çe Koyuncu2

PETROL PLUS - OCAK 2012 17

Analiz

ele alınabileceğini belirtmiştir. İzleyen yıllarda da

Kurul önüne gelen çeşitli dosyalarda intifa veya

kira sözleşmelerinin bayilik sözleşmelerine etkisi

konusunda değerlendirme yapmaktan kaçınmıştır.

2008 yılında ise gerek Kurum bünyesinde akar-

yakıt sektörüne yönelik olarak yürütülen araş-

tırma sonucunda hazırlanan Akaryakıt Sektör

Raporu, gerekse eş zamanlı olarak Danıştay 13.

Dairesinin Total-Akdağ dosyasında Rekabet

Kurulu’nca alınan kararın iptaline ilişkin vermiş

olduğu kararın gerekçesine yansıyan hususlar

ve nihayetinde çeşitli akademisyenlerden alınan

görüşler doğrultusunda, Rekabet Kurulu akaryakıt

sektöründe dikey anlaşmalar kapsamında yapılan

intifa ve kira sözleşmelerine iliş-

kin içtihadını değiştirme yoluna

gitmiştir. Kurulun yeni yaklaşımı

doğrultusunda ve 2002/2 sayılı

Tebliğ’de değişiklik yapan 2003/3

sayılı Tebliğ ile öngörülen geçiş

hükümleri ve Tebliğ’in uygulan-

masına ilişkin olarak daha önce

alınan çeşitli Kurul kararları uya-

rınca, 18.09.2005 tarihinden önce

yapılıp da anılan tarih itibarıyla

bakiye süresi 5 yılı aşan anlaş-

maların 18.09.2010 tarihinde;

18.09.2005 tarihinden sonra ya-

pılan anlaşmaların ise yapıldıkları

tarihten itibaren 5. yılın sonunda

uygulanmalarına son verilmesi

gereği ortaya çıkmıştır.

Kurulun içtihadındaki bu değişik-

lik, ülkemiz akaryakıt sektöründe

bayilik anlaşmalarının işleyişine ilişkin olarak

önemli bir yapısal dönüşüm sürecini başlatmıştır.

Yukarıda yer verilen 18.09.2010 tarihinden itiba-

ren önemli sayıda bayi anlaşmalı olduğu dağıtım

şirketini değiştirmiş; bu çerçevede süreç içerisin-

de çeşitli dağıtım şirketleri pazara girme yahut

mevcut pazar payını artırma fırsatına kavuşurken,

bazı büyük dağıtım şirketlerinin bayi sayılarında

önemli düşüşler gözlemlenmiştir. Nitekim kamu-

oyunda “18 Eylül süreci” olarak adlandırılan süreç

kapsamında dağıtım şirketleri ile toplamda 7 bini

aşkın bayi arasında imzalanan dikey anlaşmalar

yenilenmiş yahut sonlandırılmıştır. EPDK 2010

yılı Petrol Piyasası Sektör Raporu’nda yer verilen

bilgilere göre, süreç içerisinde toplam 1156 bayi,

yeni dağıtım şirketleri ile anlaşmıştır.

İlk bir yıllık uygulama sonucunda pazar payı açı-

sından ilk 5 sırada yer alan şirketlerin 14.09.2010

tarihi itibarıyla 6645 olan istasyonlu bayi sayıları,

13.09.2011 tarihi itibarıyla 872 adetlik düşüşle

5773’e gerilemiştir. Aynı dönemde pazar payı

bakımından görece küçük dağıtım şirketlerinin

bayi sayılarının ise toplamda 6171’den, 6998’e

yükseldiği görülmektedir. Bu durum toplamda

827 adetlik artışa işaret etmektedir4 . Bu çer-

çevede yine 14.09.2010 tarihi itibarıyla küçük

dağıtım şirketlerinin anlaşmalı oldukları toplam

bayi sayılarının Türkiye genelindeki bayilik ağına

oranı %48 iken, hâlihazırda bu oran yaklaşık %55’e

yükselmiştir.

“18 Eylül sürecinde” dağıtım şirketlerinin sahip

oldukları bayi sayılarında küçük dağıtım şirketleri

lehine gerçekleşen değişimin, pazar paylarına

da kısmen yansıdığı görülmektedir. Pazar payı

bakımından ilk beş dışında kalan küçük dağıtım

şirketlerinin benzin türleri bakımından sahip

oldukları toplam pazar paylarının 2011 yılı Eylül

ayı itibarıyla, 2009 yılı sonundaki %9,86’lık dü-

zeyinden yaklaşık 6 puanlık bir artış kaydederek

%15,66’ya yükseldiği görülmektedir5. Bu çerçeve-

de 18 Eylül sürecinde toplam bayi oranı içerisinde

küçük dağıtım şirketleri lehine gerçekleşen ilave 6

puanlık artışın, benzin türleri bakımından toplam

pazar paylarına da büyük ölçüde yansıdığı değer-

lendirilmektedir.

Bu dönemde küçük dağıtım şirketlerinin motorin

türleri bakımından 2009 yılı sonunda %21,8 olan

toplam pazar payları ise yaklaşık 4,4 puanlık bir

gelişme göstererek %26,15’e yükselmiştir. Bu

bakımdan benzin türlerinde yapılan satışlara

kıyasla, motorin türlerinde yapılan satışlar ba-

kımından bayi sayı-

larındaki değişimin

pazar paylarına etki-

sinin daha sınırlı kal-

dığı anlaşılmaktadır.

Toplam beyaz ürünler

bakımından ise ilk 5

dışında kalan dağıtım

şirketlerinin 2009 yılı

sonunda %20,41 olan

toplam pazar payları,

2011 yılının ilk dokuz

ayında %24,88 olarak

gerçekleşmiştir.

Dağıtım şirketlerinin

bayileri aracılığıyla

gerçekleştirmiş ol-

dukları toplam akar-

yakıt ürünleri (siyah

ve beyaz ürünler) satışlarından elde edilen pay-

ların incelenmesi sonucunda ise, ilk beş dağıtım

şirketinin 2009 yılında %80,4 olan toplam pazar

paylarının, 2011 yılı Eylül ayı itibarıyla yaklaşık

olarak %74’e gerilediği görülmektedir. Dolayısıyla

söz konusu dönemde küçük dağıtım şirketlerinin

toplam pazar payları yine yaklaşık %6’lık bir artışla

%26’ya yükselmiştir.

Dolayısıyla bayilik sayılarında küçük dağıtım

şirketleri lehinde gerçekleşen %6,5 düzeyindeki

artış benzin türlerinde ve siyah ve beyaz ürünlerin

toplamından oluşan toplam akaryakıt türlerinde

4Büyük dağıtım şirketlerinin bayi sayılarında meydana gelen düşüşle, aynı dönemde küçük dağıtım şirketlerinin toplam bayi sayılarında meydana gelen artış

arasındaki farkın, yeni kurulan bayilerden ileri geldiği değerlendirilmektedir.

52011 yılı Eylül ayına kadar olan dokuz aylık veriler, EPDK Petrol Piyasası 2011 yılı Üç Aylık Sektör Raporu ile Nisan, Mayıs, Haziran, Temmuz, Ağustos ve Eylül

Aylarına ilişkin Sektör Raporlarında yer verilen satış bilgileri üzerinden hesaplanmıştır.

18 PETROL PLUS - OCAK 2012

Analiz

• 18.09.2010 tarihinden itibaren önemli

sayıda bayi anlaşmalı olduğu dağıtım

şirketini değiştirdi; bu çerçevede süreç

içerisinde çeşitli dağıtım şirketleri pazara

girme yahut mevcut pazar payını artırma

fırsatına kavuşurken, bazı büyük dağıtım

şirketlerinin bayi sayılarında önemli dü-

şüşler gözlemlendi.

• Kamuoyunda “18 Eylül süreci” olarak adlan-

dırılan süreç kapsamında dağıtım şirketleri

ile toplamda 7 bini aşkın bayi arasında im-

zalanan dikey anlaşmalar yenilendi yahut

sonlandırıldı.

• İlk bir yıllık uygulama sonucunda pazar

payı açısından ilk 5 sırada yer alan şirket-

lerin 14.09.2010 tarihi itibarıyla 6645 olan

istasyonlu bayi sayıları, 13.09.2011 tarihi iti-

barıyla 872 adetlik düşüşle 5773’e geriledi.

• Aynı dönemde pazar payı bakımından gö-

rece küçük dağıtım şirketlerinin bayi sayı-

ları ise toplamda 6171’den, 6998’e yükseldi.

• 14.09.2010 tarihi itibarıyla küçük dağıtım

şirketlerinin anlaşmalı oldukları toplam

bayi sayılarının Türkiye genelindeki bayilik

ağına oranı yüzde 48 iken, hâlihazırda bu

oran yaklaşık yüzde 55’e yükseldi.

• “18 Eylül sürecinde” dağıtım şirketlerinin

sahip oldukları bayi sayılarında küçük

dağıtım şirketleri lehine gerçekleşen deği-

şimin, pazar paylarına da kısmen yansıdığı

görüldü.

• Pazar payı bakımından ilk beş dışında kalan

küçük dağıtım şirketlerinin benzin türleri

bakımından sahip oldukları toplam pazar

payları 2011 yılı Eylül ayı itibarıyla, 2009

yılı sonundaki yüzde 9,86’lık düzeyinden

yaklaşık 6 puanlık bir artış kaydederek

yüzde 15,66’ya yükseldi.

• Toplam beyaz ürünler bakımından ilk 5

dışında kalan dağıtım şirketlerinin 2009 yılı

sonunda yüzde 20,41 olan toplam pazar

payları, 2011 yılının ilk dokuz ayında yüzde

24,88 olarak gerçekleşti.

• Dağıtım şirketlerinin bayileri aracılığıyla

gerçekleştirmiş oldukları toplam akaryakıt

ürünleri (siyah ve beyaz ürünler) satışla-

rından elde edilen payların incelenmesi

sonucunda, ilk beş dağıtım şirketinin

2009 yılında yüzde 80,4 olan toplam pazar

payları, 2011 yılı Eylül ayı itibarıyla yaklaşık

olarak yüzde 74’e geriledi.

• Bayilik sayılarında küçük dağıtım şirketleri

lehinde gerçekleşen %6,5 düzeyindeki

artış benzin türlerinde ve siyah ve beyaz

ürünlerin toplamından oluşan toplam akar-

yakıt türlerinde küçük dağıtım şirketleri

lehine yaklaşık %6’lık bir pazar payı artışı

sağlamasına karşın, motorin türlerinde ve

toplam beyaz ürün türlerindeki artış ise

%4,4 olarak gerçekleşti.

• Kurulun akaryakıt sektöründeki dikey

anlaşmalara yönelik olarak almış olduğu

kararlar neticesinde, sektördeki büyük

oyuncuların belirli oranlarda pazar kaybına

uğradığı, ancak bu durumun sektördeki

yoğunlaşma oranlarını mevcut durumda

çok fazla değiştirmediği görüldü.

• Sektörün büyüklüğü ve mevcut küçük

oyuncuların pazardaki konumları dikkate

alındığında, meydana gelen pazar payı

değişimleri sektörde yer alan küçük oyun-

cular için nispi olarak önemli artışlara

neden oldu.

• 2009 yılı sonuna kıyasla pazardaki küçük

oyuncuların benzin türlerinden yapmış

oldukları satışlara ilişkin toplam pazar

paylarında meydana gelen 6 puanlık artış,

söz konusu oyuncuların bu ürünlerdeki

toplam pazar paylarında ve muhtemelen

toplam satışlarında yaklaşık %60’lık bir

büyümeye tekabül etti.

• Anılan dönemde küçük dağıtım şirket-

lerinin motorin türleri, beyaz ürünler ve

toplam akaryakıt ürünleri satışlarına ilişkin

toplam pazar payı büyümeleri ise %20 ile

%34 arasında değişti.

18 Eylül sürecinin ilk bir yıllık uygulamasında

ortaya çıkan dikkat çekici sonuçların bazıları şöyle :

küçük dağıtım şirketleri lehine yaklaşık %6’lık

bir pazar payı artışı sağlamasına karşın, motorin

türlerinde ve toplam beyaz ürün türlerindeki artış

ise %4,4 olarak gerçekleşmiştir.

Bu çerçevede, Kurulun akaryakıt sektöründeki

dikey anlaşmalara yönelik olarak almış olduğu

kararlar neticesinde, sektördeki büyük oyuncula-

rın belirli oranlarda pazar kaybına uğradığı ancak

bu durumun sektördeki yoğunlaşma oranlarını

mevcut durumda çok fazla değiştirmediği gö-

rülmektedir. Buna karşın sektörün büyüklüğü ve

mevcut küçük oyuncuların pazardaki konumları

dikkate alındığında, meydana gelen pazar payı

değişimlerinin sektörde yer alan küçük oyuncular

için nispi olarak önemli artışlara neden olduğu

düşünülmektedir. Zira 2009 yılı sonuna kıyasla

pazardaki küçük oyuncuların benzin türlerinden

yapmış oldukları satışlara ilişkin toplam pazar pay-

larında meydana gelen 6 puanlık artış, söz konusu

oyuncuların bu ürünlerdeki toplam pazar payla-

rında ve muhtemelen toplam satışlarında yaklaşık

%60’lık bir büyüme anlamına gelmektedir. Anılan

dönemde küçük dağıtım şirketlerinin motorin

türleri, beyaz ürünler ve toplam akaryakıt ürünleri

satışlarına ilişkin toplam pazar payı büyümeleri ise

%20 ile %34 arasında değişmektedir.

Sonuç olarak, yukarıda sayılan veriler ışığında,

Rekabet Kurulu’nun akaryakıt sektöründe düzen-

lenen intifa ve benzeri etkiye sahip sözleşmelere

ilişkin kararlarının fiilen uygulanmaya başlanma-

sından itibaren geçen ilk bir yıllık sürece ilişkin

sonuçların, büyük dağıtım şirketlerinin toplam

pazar paylarında dikkate değer bir azalışa işaret

ettiği gözlenmektedir. Ancak bu azalmanın henüz

pazardaki yoğunlaşma oranlarını önemli ölçüde

değiştirecek nitelikte bulunmadığı görülmekte-

dir. Diğer yandan sürecin pazara yeni giren bazı

dağıtım şirketleri tarafından iyi değerlendirilerek

kısa sürede önemli sayılabilecek pazar paylarına

ulaşıldığı ve genel itibarıyla bayi sayılarında

meydana gelen değişimlerin pazardaki küçük

oyuncuların toplam satışlarını dikkate değer ölçü-

de yükselttiği anlaşılmaktadır. Yeni bayilik ağının

yerleşmesi ve tüketicilerin marka bağımlılıklarının

azalmasıyla birlikte orta ve uzun vadede sektörde

yoğunlaşma oranlarının daha da azalabileceği

ve bu şekilde rekabetten beklenen faydaların,

tüketiciye daha büyük bir oranla yansıyabileceği

değerlendirilmektedir.

PETROL PLUS - OCAK 2012 19

20 PETROL PLUS - OCAK 2012

Güncel

Yeni yıl mesajında dünyada yaşanan ekonomik ve

teknolojik değişim ve gelişimlerin petrol sektö-

rüne etkilerine ve 2011 yılında sektörde yaşanan

gelişmelere de değinen Aytemiz “Bayiler olarak

da, yasaları ve diğer mevzuatı, bilgili kadrolarla,

yakından izlemeli; böylelikle çalışmalarımızın

verimliliğini artırmalıyız” dedi.

İsmail Aytemiz’in yeni yıl mesajının tam

metnini Petrol Plus okuyucuları için

aynen yayınlıyoruz.

“Sevgili Bayi Kardeşim,

Anımsayacağınız gibi, her yıl sonu, yeni yılınızı

kutlarken, bir ufuk turu ile sektörümüzü ilgilendiren

önemli konularda görüşlerimi sizlerle paylaşıyorum.

2010 yılı sonunda, 2011 yılını karşılamaya hazır-

lanırken de böyle bir ufuk turu yapmış; 2011’in

sektörümüzdeki en önemli olayı olan ve “18 Eylül

Dönüşümü” olarak adlandırılan Sözleşme ve İntifa

Süreleri’nin 5 yılla sınırlanması konusundaki görüş-

lerimi sunmuştum. 18 Eylül 2010 sonrası, gerçekten,

bayiler için yepyeni bir dönem oldu. Türkiye bu

konuda Avrupa standartlarına ulaştı.

Değerli Dostlarım,

2012 yılını karşılarken, Avrupa merkezli bir eko-

nomik kriz dünyayı sarsıyor. Başta Yunanistan ve

İtalya olmak üzere Portekiz, İspanya, İrlanda gibi

Avrupa ülkeleri krizin pençesinde kıvranıyorlar.

Derecelendirme kuruluşları, Almanya, Fransa gibi

ülkeler de içinde olmak üzere 15 AB ülkesinin notunu

düşürebileceklerini açıkladılar. Avrupa Birliği ve ABD

başta olmak üzere ulusal gelir bakımından ilk 20’yi

oluşturan G-20’ler var güçleriyle çözüm bulmaya

çalışıyorlar. Tabii, dünyanın diğer ülkeleri için de

tehlike sinyalleri çalıyor.

Bütünleşmekte olan bir dünyada yaşadığımız için,

Türkiye’nin de bu sarsıntılardan etkilenmesi olağan.

Şu kadar ki, Türkiye, 2007-2008 krizinde olduğu gibi,

bu kez de sarsıntıyı ağır bir bunalıma düşmeden hafif

yaralarla atlatabilir.

Buna rağmen, ihtiyatlı olmak lazım. Dalgalı bir

denizde gemilerimizi yüzdürmek durumu ile karşı

karşıyayız. 2012 yılı için size tavsiyem şu: mümkün

olduğu kadar nakitte kalın. Rotanızı belirlerken,

dünya konjonktürünü, Türkiye’nin bunun içindeki

yerini, sektörümüzün durumunu dikkate alın. Her

hal-ü kárda daha az borç, daha fazla özkaynak

ilkesine sarılın. Tabii, bu hep böyle gitmeyecek. Sar-

sıntı geçtikten sonra açılabilir, dizginleri salıp atları

mahmuzlayabiliriz.

Saygıdeğer Meslektaşlarım,

Dünya yerinde durmuyor. Yenilikler, yenilikleri kova-

lıyor. Bundan on beş yıl kadar önce, LPG’nin motorlu

araçlarda kullanılmasına başlandı. Başlangıçta pek

çoğumuz bunu önemsemedik. Ama şimdi, LPG, istas-

yonlarımızdaki satışın önemli bir kalemi haline geldi.

Aytemiz’den Bayilerine

Yeni Yıl MesajıPÜİS Onursal Genel Başkanı ve Aytemiz Şirketler Grubu Yönetim Kurulu Başkanı İsmail Aytemiz,

her yıl olduğu gibi bu yılda bayilerine bir yeni yıl mesajı gönderdi. Mesajında 18 Eylül 2010

sonrasını bayiler için yepyeni bir dönem olarak nitelendiren Aytemiz, “Türkiye bu konuda

Avrupa standartlarına ulaştı” dedi.

PÜ S Onursal Genel Ba kan� ve Aytemiz irketler Grubu Yönetim Kurulu Ba kan� smail Aytemiz

PETROL PLUS - OCAK 2012 21

Güncel

Biliyorsunuz, elektrikle çalışan motorlu araçlar yol-

lara çıktı. Önümüzdeki yıllarda, hidrojenle çalışan

araçlar da bunlara katılacak. Bu da, istasyonları-

mızda satılan akaryakıtın, LPG’nin tüketimini adım

adım azaltacak. Buna çare bulamazsak,

istasyonlarımızın değeri de düşecek. Bu geliş-

meye karşı çıkmanın veya bunu görmezden

gelmenin faydası yok. Bu gelişmelerden nasıl

yararlanacağımızı, bu tehdidi bir fırsata nasıl

dönüştüreceğimizi düşünmemiz gerek.

Öte yandan, Sektörümüzde, promosyon ka-

nunla yasaklandı. Bu, dağıtımcı ve bayilerin

rekabeti indirimlerle yapmasına yol açtı.

Böylelikle, akaryakıt ürünleri fiyatlarında,

istasyonlar arasında, hatırı sayılır farklar

oluşmaya başladı. Tüketici bundan rahatsız;

çünkü güvensizlik yaratıyor. Tüketici, fiyatı

düşük ürün kalitesiz mi veya yüksek fiyattan alırken

aldatılıyor muyum diye düşünüyor. Bunun sektö-

rümüzün itibarını zedeleyici ve kár

marjlarını düşürerek işin yapılabilir-

liğini azaltıcı olduğunu görmemiz

gerek. Sektörün etik değerlerinin ve

bayinin onurunun zedelenmesine

fırsat vermemeliyiz.

Yaşamak ve iş yapmak sorun çöz-

mek demektir. Bu sorunlardan yıl-

mayacağız; makul çözüm yollarını

arayıp bulacağız; bulmamız şart.

Çözümleri arayıp bulmanın sürük-

leyicisi de, sektörümüzdeki sivil

toplum kuruluşları olmalıdır. Bunlar,

dağıtıcılar ve bayilerin de fikirlerini

alarak, katılımcı bir yöntemle, gö-

rüş ve çözümler üretmeli;

gerektiğinde bunları kamu

otoritesi ile paylaşıp gerekli

düzenlemelerin yapılmasını

sağlamalıdırlar. Bir anlam-

da bayilere ve dağıtıcılara

rehberlik etmelidirler.

Aziz Arkadaşlarım,

Sektörümüzde olumlu geliş-

melerden biri de; EPDK’nın

çalışmalarını bu bağlamda

zikredebiliriz. EPDK’nın düzenlemeleri sayesinde,

Sektörümüzde kurumlaşma ve kurallaşma gelişi-

yor. Sektörümüzle ilgili çeşitli konular yasalarla,

yönetmeliklerle, tebliğlerle kurallara bağlanıyor.

Böylelikle, belirsizlikler azalıyor, önümüzü görme

kabiliyetimiz artıyor. Bu, sektörden ekmek yiyen biz

bayiler için çok önemli bir kazanımdır. Bu bağlamda,

EPDK’ya teşekkür ederken, bayiler olarak da, yasa-

ları ve diğer mevzuatı, bilgili kadrolarla, yakından

izlemeli; böylelikle çalışmalarımızın verimliliğini

artırmalıyız.

Sevgili Dostlarım,

Bildiğiniz gibi, 2011 yılı benim için zorlu bir yıl oldu.

Altı ayı aşkın bir süre, ağır bir hastalık dolayısıyla,

hastanede yattım. Allah’ın yardımı, siz dostlarımın

sıcak ilgisi ve duaları ile doktorlarımın bilgili ve özen-

li tedavileri sonucunda, hayata tutundum.

Allah’a şükür, birkaç aydır, evimde ailemle

beraberim. İlaç tedavim devam ediyor.

Sağlığım her geçen gün daha iyiye gidiyor.

Yeni yıla girerken, hastalığım dolayısıyla,

beni ziyaret mümkün olmadığı için, telefon-

la arayarak, mektup yazarak, ileti göndere-

rek gösterdiğiniz kadirşinaslığa ne kadar

teşekkür etsem azdır. Sağ olun, var olun.

Yeni yılda, işlerinizde başarılar ve bol

kazançlar diliyor; Allah’tan, size, ailenize,

çalışanlarınıza sağlıklı, başarılı, mutlu ve

güzel günler niyaz ediyorum.

Selam ve sevgilerimle”

22 PETROL PLUS - OCAK 2012

Güncel

TPPD Genel Müdürü Harun Şahbaz, Genel Müdür

Yardımcıları Ertan Sulayıcı ve Ahmet Türkoğlu’nun

da hazır bulunduğu toplantıya birim müdürleri,

saha müdürleri, ilgili şef, uzman ve satış ekibi

katıldı.

İki gün süren 7. ‘Satış Gücü’ toplantısında 2011’in

ayrıntılı genel değerlendirmesi yapıldı. İlk gün böl-

ge temsilcileri ve saha müdürlerinin sunumlarının

sonunda toplantı katılımcıları ile şirket personeli

birlikte bowling turnuvasına katıldı.

‘Satış Gücü’nün ilk sunumunu Satış ve Organizas-

yon Müdürü Mutlu Uçar yaptı. Uçar, 2009, 2010

ve 2011 toplam ciro karşılaştırmalarını grafik-

lerle perdeye yansıttı. Buna göre 2009’un cirosu

589.229.260 TL olarak gerçekleşirken, bu rakam

2010’da 818.693.581 TL’ye ulaştı. 2011’in cirosu

ise 970.728.496 TL oldu.

Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun (EPDK)

2011 yılı ilk 11 ayındaki ilk 20 dağıtıcı firma üzerin-

de duran Mutlu Uçar, Türkiye Petrolleri’nin genel

toplamda 270.218 ton ve yüzde 1.82’lik genel piya-

sa payı ile sıralamada 8. sırada olduğunu ifade etti.

Bayileri mercek altına alan Satış ve Organizasyon

Müdürü Uçar, 2008-2011 arası faaliyette olan bayi

sayıları ve satışlarını açıkladı. Buna göre lisansı

çıkan bayi sayısının 135 olduğunu söyleyen Uçar,

faaliyete başlayacak istasyon sayısının da 25’i

bulduğunu hatırlattı.

Gündeme gelen diğer konular ise şu başlıklardan

oluştu: 2009-2011 yılı bayi beyaz ürün satış mik-

tarları, yıllar bazında bayilerin alım miktarları, bayi

karlılık ve gerçekleşmeleri, 2011 yılı ürün bazlı satış

miktar ve ciroları, 2011 yılı ürün bazlı bayi satış

miktarları, 2010-2011 yılı ithal ürün satış miktarları,

2011 bayi bazında ithal ürün satış miktarları, 2009-

2011 bayi satışlarında ürün karlılıkları, akaryakıt

piyasa istatistikleri, 2009-2011 başakkart ciroları,

Vakıfbank worlcard kampanyası, 2009-2011 kamu

ihaleleri, CrediTP, yeni endüstriyel satış müşterileri,

yeni otoyakıt müşterileri, otoyakıt tüketimi yapan

müşteriler, 2007-2011 yılı LPG satış miktar ve prim

grafiği, 2011 yılı LPG’li istasyonlar ve anlaşmalı

firmalar ile 2011 yılı 10 aylık LPG piyasası.

Madeni Yağ Uzmanı Burhan Özmen ise madeni

yağ satış miktarları konulu sunumunda, 2009-2011

yılları arasında gerçekleşen madeni yağ satışlarını

açıkladı. 2011 Bayi madeni yağ satışlarının 200 ton

275,15 kg olduğunu ifade eden Özmen, bunun 753

bin 826,85 TL’ye tekabül ettiğini hatırlattı.

Bölgelerin nabzı tutuldu

Satış ve Organizasyon Müdürlüğü ile İkmal

Müdürlüğü’nün sunumları sonrasında bölge

temsilcileri ile saha müdürleri, sorumlulukları

altında bulunan bayiler hakkında bilgilendir-

melerde bulundu. Sırasıyla Mehmet Nur Pöç, Ali

Bakır, Erdoğan Kılıç, İsmet Topal, M. Cengiz Akyıl,

Mehmet Gökçe ve Kubilayhan Narin ilk günün

bölge sunumlarını yaptı. Ertesi gün ise Yusuf Bravo,

Gökhan Adalı, Emre Dinçses ve Ramazan Somay

sunumlarını gerçekleştirdi.

İkinci günün son sunumlarını Eğitim ve Organizas-

yon Şefleri Ömer Faruk Özel ve Ahmet Özsaylık,

Otomasyon Şefi Hayrettin Parlaktürk, Proje ve

Yatırım Uzmanı Hasan Yiğit ile Hukuk Müşaviri

Mustafa Yalçın yaptı.

Gizli Müşteri raporlarının değerlendirmesini ise

toplantıya İstanbul’dan katılan şirket yetkilisi

Berrin Kuleli gerçekleştirdi. Kuleli, kriterler bazında

performans değerlendirmelerine açıklık getirerek,

sonuçların şaşırtıcı derecede gelişme kaydettiğini

vurguladı. 442 gizli müşteri ile 2011’de 800 adet

ziyaretin yapıldığını dile getiren Berrin Kuleli, 8

ayda genel performansın yüzde 10 artış göster-

mesinden dolayı, “Ben hiçbir petrol şirketinde

yüzde 10 artış görmedim. Sadece bir defa yüzde

8’i hatırlıyorum” dedi.

Toplantının son bölümünde Satış ve Organizasyon

Müdürü Mutlu Uçar, ‘Performans Değerlendirme’

başlıklı sunumunu yaptıktan sonra 2012 hedef-

lerini açıkladı.

Türkiye Petrolleri 7. ‘Satış Gücü’

Toplantısını Gerçekleştirdi Türkiye Petrolleri Petrol Dağıtım (TPPD) AŞ, 7. ‘Satış Gücü’

toplantısını, Sayıştay’ın Ankara Gölbaşı’ndaki sosyal

tesisler binasında üst düzey katılımla gerçekleştirdi.

26 PETROL PLUS - OCAK 2012

Söyleşi

2011 yılı, akaryakıt sektörü

açısından, gerçekleştirdiğiniz

düzenlemeler çerçevesinde

önemli değişimlerin yaşandığı

bir yıl oldu. Bu bağlamda 2011

yılında yaptığınız düzenlemeler

ve sektörün bu düzenlemelere

uyumu konusunda genel bir

değerlendirme yapar mısınız?

Her fırsatta dile getirdiğim üzere petrol piyasası

yaşayan dinamik bir piyasadır. Bu dinamizm içe-

risinde değişen sektörel koşullar ve piyasa yapısı

karşısında sektörün düzenleyici kurumu olarak

bize de bu değişime ayak uyduracak ve hatta yol

gösterecek ve piyasayı daha ileriye taşıyacak dü-

zenlemeler yapma sorumluluğu yüklüyor.

Bu kapsamda, 2011 yılı içerisinde de piyasanın

ihtiyacını karşılayacak ve piyasayı ileriye taşıyacak

düzenleme çalışmalarımız devam etti. Bu düzen-

lemelerden:

• Kurumun piyasaya ilişkin 8 yılda edindiği

deneyimler ışığında özellikle idari işlemlerin

kolaylaştırılması, bürokrasinin azaltılması,

belirlenen hukuki boşlukların giderilmesi,

uygulamada güçlük yaratan düzenlemelerin

kaldırılması ve Kurumsal faaliyetlerin piya-

sanın hızlı işleyişiyle uyumlu hale getirilmesi

amacıyla Lisans Yönetmeliği, Teknik Kriterler

Yönetmeliği ve Bilgi Sistem Yönetmeliğinde

yapılan değişiklikler,

• Lisans, lisans tadil ve lisans süre uzatımı baş-

vurularına ilişkin muhtelif kurul kararlarını yü-

rürlükten kaldıran ve o karalardaki hususları

kodifiye ederek bütünlük arz edecek şekilde

yeniden düzenleyen Kurul Kararları,

• Karayolu araçlarına ikmal edilemeyecek

akaryakıt türlerinin belirlenmesine yönelik

düzenleme,

• Seyyar tanker ve köy pompalarında otomas-

yon sistemi kurulması, madeni yağ üreti-

minde TSE standartları veya TSEK uygunluk

belgesine uygunluk aranması, fuel, nafta ve

gazyağının ulusal marker uygulaması kapsa-

mına alınması hususlarında ek süre tanınma-

sına yönelik düzenlemeler,

• Kurumumuzun yetki ve sorumluluğu çerçe-

vesinde 10 numara madeni yağın yasadışı

kullanımını durdurmaya ve madeni yağ üre-

timini, piyasaya sunumunu ve pazarlamasını

disipline etmeye yönelik olarak hazırlanan

Madeni Yağ Tebliği ve bu tebliğde yapılan

değişiklikler,

• Akaryakıt Kalite İzleme Sistemi (AKİS) kurul-

masına ilişkin tebliğ,

• Analizlerin hızlandırılarak soruşturma süre-

lerinin kısaltılması amacıyla denetimlerde

alınan akaryakıt numunelerinde ilk etapta

yapılacak analizlerin belirlenmesine ilişkin

Yönetmelik değişikliği,

• İhrakiye lisansı ile ilgili düzenlemeler,

• Benzin ve motorine belirli oranlarda yerli

tarım ürünlerinden elde edilecek bioetanol

ve biodizel eklenmesi yükümlülüğü getiren

Tebliğ değişiklikleri,

“Akaryakıt Sektöründe Konsolidasyon ve Optimizasyon Kaçınılmaz”

EPDK Petrol Piyasası Dairesi Başkanı Taner Mutlu, 2011 yılında akaryakıt sektöründe yaşanan

gelişmelere ilişkin Petrol Plus Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Murat Fırat’ın sorularını yanıtladı.

Petrol piyasasında artan rekabet dolayısıyla her geçen gün bayi ve dağıtıcı sayısının azaldığını

belirterek, “Bir önceki yıla göre 2011 yılında istasyonlu bayi sayısı 538, istasyonsuz bayi sayısı

636 adet azalmıştır. Aynı durum dağıtıcılar için de geçerlidir. Konsolidasyon ve optimizasyon

bizim sektörümüz içinde de yaşanılacaktır. Bu süreçte verimliliği ve inovasyonu yakalayabilen

şirketler daha avantajlı konuma gelecektir” dedi.

EPDK Petrol Piyasas� Dairesi Ba kan� Taner Mutlu

PETROL PLUS - OCAK 2012 27

Söyleşi

ilk aklıma gelen ve en çok önem arz eden dü-

zenlemeler olmuştur. Bu düzenlemelerin hazırlık

aşamasında görüş ve öneriyle Kurumuza destek

veren, uygulanmasında da azami gayret gösteren

piyasa oyuncularına ayrıca teşekkür etmeliyim.

“18.09.2010 tarihinden 2011 yılı

sonuna kadar yaklaşık 2100 adet

dağıtıcı tadil başvurusu yapıldı.

Tadil başvurularındaki artışa

rağmen süreç gayet iyi yönetilerek

mağduriyet yaşanmaması sağlandı.”

Yine 2011 yılı, sektörde “18 Eylül

süreci” olarak adlandırılan Rekabet

Kurumu’nun intifalara ilişkin

kararının etkilerinin görüldüğü

bir yıl oldu. Söz konusu kararın

sektöre etkilerini değerlendirir

misiniz?

18 Eylül Süreci olarak adlandırılan süreç Rekabet

Kurulu’nun, petrol piyasasında faaliyet gösteren

dağıtım şirketleri ile bayiler arasında imzalanan

bayilik sözleşmeleriyle ilgili olarak yapmış olduğu

inceleme ve değerlendirmeler neticesinde aldığı

30/10/2008 tarihli Total-Akdağ ve 5/3/2009 tarihli

Barbaros-Alpet ve Polpet-Moil kararlarıyla başladı.

Bu kararlarda Rekabet Kurumu;

• Bayilik sözleşmelerinin; 2002/2 sayılı Dikey

Anlaşmalara İlişkin Grup Muafiyeti Tebliği’nde

koşulları belirtilen muafiyetten yararlanabil-

mek bakımından, alıcılar üzerine getirilen

rekabet yasağının süresinin beş yılı aşmaması

gerektiğine,

• Taraflar arasındaki bayilik sözleşmesi ile bağ-

lantılı kredi sözleşmeleri, ekipman sözleşme-

leri, uzun süreli kira sözleşmeleri ya da uzun

süreli intifa hakkı tanınması gibi şahsi ya da

ayni hakların da rekabet yasağının süresini

fiilen uzatacak şekilde kullanılamayacağına

hükmedince, bayilik sözleşmelerinin yanı sıra

akaryakıt istasyonları üzerinde dağıtıcıları lehine

kredi sözleşmeleri, ekipman sözleşmeleri, uzun

süreli kira sözleşmeleri ya da uzun süreli intifa

hakkı tanınması gibi şahsi ya da ayni haklar ta-

nıyan bayi kesiminin bu sözleşmelerle getirilen

yükümlülüklerinden kurtulacağı ve çok sayıda

bayinin dağıtıcı değişikliği yapacağı yönünde

öngörüler yapılmaya başlandı.

Biz de Kurum olarak dağıtıcı değişiklikleri ne-

deniyle yapılacak lisans tadillerinin zamanında

yapılması ve herhangi bir hak kaybına meydan

verilmemesi gayesiyle hazırlıklarımız yaptık.

Rekabet Kurumu’nun değindiğim kararları doğrul-

tusunda Dikey Anlaşmalara İlişkin Grup Muafiyeti

Tebliği’nin uygulanmaya başladığı 18/09/2010

tarihinden 2011 yılı sonuna kadar yaklaşık 2100

adet dağıtıcı tadil başvurusu yapıldı. Tadil başvu-

rularındaki artışa rağmen süreç gayet iyi yönetile-

rek mağduriyet yaşanmaması sağlandı.

Öte yandan, bu dağıtıcı tadillerin tamamını 18

Eylül Süreci’ne bağlamak doğru olmaz. Ancak,

önemli bir kısmında sürecin etkisi olduğunu göz

ardı etmemek lazım. Birçok bayi de mevcut dağı-

tıcısıyla yola devam etmeyi tercih etmiştir. 2011

yılına ilişkin piyasa raporumuz yayınlandığında da

görüleceği üzere dağıtım şirketlerinin bayi sayısı

bakımından pazar paylarında çok da büyük bir

değişiklik olmamıştır.

Bununla birlikte Rekabet Kurumu’nun anılan

kararlarının en büyük etkisinin akaryakıt istas-

yonlarının işletim sisteminde yaşanacağını dü-

şünüyorum. Akaryakıtın istasyonlar kullanılarak

tüketicilere ulaştırılmasına ilişkin dünyada genel

kabul görmüş 4 adet ana işletme uygulaması

bulunmaktadır:

• COCO (Company Owned Company Opera-

ted): Bu yöntemde istasyon dağıtıcı şirketin

mülkiyetinde olup, yine dağıtıcı şirket tara-

fından işletmeciliği yapılmaktadır.

• CODO (Company Owned Dealer Operated):

Bu yöntemde istasyon dağıtıcı şirketin mül-

kiyetinde ancak, işletmecilik diğer kişi/kişiler

tarafından yapılmaktadır.

• DODO (Dealer Owned Dealer Operated): Bu

yöntemde istasyon diğer kişi/kişilerin mülki-

yetinde olup, yine bu kişi/kişiler tarafından

işletilmektedir.

• DOCO (Dealer Owned Company Operated):

Bu yöntemde mülkiyet diğer kişi/kişilere ait

olmakla birlikte işletmecilik dağıtıcı tarafın-

dan yapılmaktadır.

Ülkemizde DODO ağırlıklı olarak sürdürülmekte

olan sistemin, Avrupa ülkelerindeki örneklere

benzer şekilde işletmecisinin bizzat dağıtıcının

kendisinin olduğu COCO ve DOCO uygulamaları

da mevcuttur.

Akaryakıt piyasasında, özellikle

maliyetin altındaki fiyatlarla

yapılan satışların sektörde haksız

rekabete yol açtığı ifade ediliyor.

Maliyetin altındaki fiyatlarla

yapılan satışları önlemek üzere

bir düzenleme yapmayı planlıyor

musunuz?

Petrol Piyasası Kanunu, 01/01/2005 tarihinden

itibaren akaryakıt fiyatlarının serbest piyasa

koşullarına göre belirlenmesini öngörmektedir.

Bununla birlikte, belli şartların oluşması halinde,

bölgesel veya ulusal düzeyde uygulanmak için

taban ve/veya tavan fiyat tespiti konusunda da

Kuruma yetki vermiştir. Kurum bu yetkisini 2009

yılında tavan fiyat belirlemek suretiyle kullandı.

Ne var ki, gerek rekabet hukuku doktrininde

gerekse uygulamada, rekabetin tesisi veya korun-

ması için fiyatlara müdahale edilmesinin başvuru-

lacak en son yöntemlerden biri olması gerektiği

en sık ifade edilen hususlardandır. Dolayısıyla fiyat

belirlemesi yoluna gitmeden önce uygulanabile-

cek diğer tedbirlerin değerlendirilmesi gerekir.

Öte yandan maliyetlerin altında satışların neden-

lerinin sağlıklı bir şekilde ortaya konması lazım.

Geride bıraktığımız yılda piyasada bu tür maliyet

altında satışların temelinde yatan unsurların

başında hileli ürünlerin yattığı düşüncesiyle Ku-

rumumuz ve Gelir İdaresi Başkanlığınca gerekli

düzenlemeler yapılmaya çalışılmıştır.

28 PETROL PLUS - OCAK 2012

Söyleşi

“Dağıtıcıların yüzde 15’lik pazar

kısıtıyla ilgili olarak, sektördeki

algılamanın aksine, yapılan

değişiklikle yeni bir durum

yaratılmasından ziyade Kanun’daki

hükmün daha açıklayıcı bir şekilde

ifadesi ve tereddütlerin giderilmesi

amaçlandı.”

Dağıtıcıların kendi işlettiği istasyonlar aracılığı ile

yaptıkları satışın toplam yurtiçi pazar paylarının

yüzde 15’inden fazla olamayacağına ilişkin mevzu-

at hükmünde yaptığınız değişiklik sektörde büyük

yankı buldu. Söz konusu mevzuat değişikliğinin

gerekçesi neydi? Bu değişikliğin uzun vadede

sektöre ne gibi etkileri olacağını düşünüyorsunuz?

Petrol Piyasası Kanunu’nda dağıtım şirketlerine

getirilen pazar payı kısıtlarından biri toplam yurt

içi pazarın yüzde 45’ini geçememeleri, diğeri de,

kendi işlettikleri istasyonlar aracılığı ile yaptıkları

satışların, ilgili dağıtıcının toplam yurt içi pazar

payının yüzde 15’inden fazla olamamasıdır.

2011 yılı içerisinde, bir önceki yılda dağıtıcı lisans

sahipleri tarafından yüzde 15’lik kısıta uyulup

uyulmadığına dair yapılan çalışmalarda, “kendi

işlettiği istasyonlar” ifadesinin yeterince açık ol-

madığı, dolayısıyla piyasada tereddütlere neden

olduğu, Lisans Yönetmeliğinde yer alan “Kendi

mülkiyetinde ve işletmesindeki akaryakıt istas-

yonları üzerinden yaptığı satışlar” ifadesinin de

açıklayıcı olmaktan ziyade konuyu daha da karma-

şıklaştırdığı ve hatta kısıtlamayı arttırdığı görüldü.

Bunun üzerine tereddütlerin ortadan kaldırıl-

ması ve olası adil olmayan uygulamaların önüne

geçilmesi gayesiyle Lisans Yönetmeliğindeki

hüküm “Kendi unvanı altında aldığı istasyonlu

kategorili bayilik lisansları kapsamında yaptığı

satışlar…” şeklinde değiştirildi. Sektördeki algıla-

manın aksine yapılan değişiklikle yeni bir durum

yaratılmasından ziyade Kanun’daki hükmün daha

açıklayıcı bir şekilde ifadesi ve tereddütlerin gide-

rilmesi amaçlandı. Bu açıklayıcı düzenleme, gerek

Kurum gerekse dağıtıcı şirketler için yol gösterici

olacaktır.

“Tabii bizim düzenlemelerimiz tek

başına bu sorunla mücadele için

maalesef yeterli değil. Madeni

yağların üretim ayağı Kurumumuzca

kontrol edilirken, bu ürünlerin

tüketim ayağının da mali yönden

kontrol edilmesi gerekir”

Sektörün uzun zamandır

gündeminde olan “10 numara

yağ” sorunu, geçtiğimiz aylarda

Maliye Bakanlığı’nın yaptığı

ÖTV düzenlemesine rağmen,

hız kesmeden devam ediyor. Bu

sorunun köklü çözümü için sizce ne

yapılmalı?

Madeni yağlara ilişkin piyasa faaliyetleri incelen-

diğinde aslında Kurumumuzun yalnızca madeni

yağların üretimi konusunda sorumlu olduğu

görülecektir. Madeni yağların üretiminin belli bir

standarda kavuşturulması amacıyla gerekli dü-

zenlemeler yapılıyor ve Türk Standartları Enstitüsü

başta olmak üzere çeşitli kurumlarla koordineli bir

şekilde sorunun çözümü için çalışıyoruz. Madeni

Yağların Ambalajlanması ve Piyasaya Sunumu

Hakkında Tebliğ ile madeni yağ üreticilerine ve

ithalatçılarına yönelik ayrıntılı düzenlemeler

oluşturularak piyasa disipline edilmeye çalışılmıştı.

Madeni yağların ticareti serbest olmakla birlikte,

bu ürünlerin yalnızca uygun işyerlerinde satılma-

sını sağlamak amacıyla bu tebliğde düzenlemeler

yaptık.

Bununla birlikte, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği

ile birlikte yürütülen çalışmalar neticesinde made-

ni yağ üretim tesislerine yönelik oluşturulan “Üre-

tim Yetkinlik Puanı” kriterlerini yapılan yönetmelik

değişikliği ile madeni yağ lisansı için bir kriter

haline getirdik. Bu kriterler ile tesislerin kalitesi

daha ölçülebilir bir hal aldı ve basit teçhizat ile üre-

tim yapılmasının önüne geçilmeye başlandı. Hali

hazırda lisans sahibi olan şirketlere de tesislerini

50 üretim yetkinlik puanına sahip olacak seviyeye

getirmeleri için 1 Ağustos’a kadar süre tanındı.

Tabii bizim düzenlemelerimiz tek başına bu so-

runla mücadele için maalesef yeterli değil. Madeni

yağların üretim ayağı Kurumumuzca kontrol edilir-

ken, bu ürünlerin tüketim ayağının da mali yönden

kontrol edilmesi gerekir. Yine, akaryakıta eş değer

vergi kavramının hayata geçirilerek; akaryakıt ye-

rine ya da akaryakıta karıştırılmak suretiyle kulla-

nılabilen AHÜ’lere ilişkin vergilendirme sisteminin

yeniden yapılandırılması gerekiyordu. Bu nedenle,

açık söylemek gerekirse Maliye Bakanlığı’nın ÖTV

düzenlemesi bizim de uzun zamandır beklediği-

miz bir adımdı. Çünkü 10 numara madeni yağı

amaç dışı bir şekilde akaryakıt olarak piyasaya sü-

renleri cezbeden şey elde ettikleri yüksek karlardı.

Bu yüksek karların temelinde de enerji elde etmek

üzere kullanılabilecek ürünlere uygulanan farklı

ÖTV miktarları yatmaktaydı. Maliye Bakanlığı da

yaptığı düzenlemeyle ÖTV farklarına ilişkin makası

bir nebze de olsa kapatmış oldu.

Yapılan üretim yetkinlik belgesi düzenlemesinin

etkilerini biz Kurum olarak lisanslama faaliyetle-

rinde gördük. Eylül 2011 tarihine kadar Kurumu-

muzca verilen madeni yağ sayısı 314 adet iken,

üretim yetkinlik belgesi düzenlemesinden sonrası

madeni yağ lisans verme artışı azalmış ve hatta

2011 yıl sonu itibariyle 310’a gerilemiştir.

1 Temmuz 2011 tarihinde

istasyonlarda, 1 Ekim 2011

tarihinde de tarımsal amaçlı tanker

ve köy pompalarında otomasyon

sistemi kurma zorunluluğu başladı.

Bu süreçte gerek otomasyon

kurulumu gerekse de veri akışında

bir takım aksaklıklar yaşandı ve

yaşanmaya devam ediyor. Bu

aksaklıklar nedeniyle sektör bir

cezayla karşı karşıya kalabilir mi?

İstasyon, köy pompası ve seyyar tankerlerde ku-

rulması gereken otomasyon sistemi, Kurum olarak

çok önemsediğimiz ve Kanuni bir yükümlülük

olan dağıtıcı-bayi denetim sisteminin en önemli

ayaklarındandır. Otomasyon sistemlerinin işlerlik

kazanmasıyla, bayilerin akaryakıt hareketlerinin

kayıt altına alınması ve takibi için hem dağıtım

şirketleri hem de Kurumumuz piyasayı izlemek ve

PETROL PLUS - OCAK 2012 29

30 PETROL PLUS - OCAK 2012

Söyleşi

yasa dışı eylemlere anında müdahale imkânı elde

edecektir. Sistemin kurulması için hem maddi hem

de teknolojik imkânlar seferber edildi.

Şu anda faal olan istasyon, köy pompası ve seyyar

tankerlerin tamamında sistem kuruldu. Yeni istas-

yonlar için yapılan lisans başvurularında, lisansa

tanker ve köy pompası ekleme taleplerinde artık

otomasyon sisteminin kurulduğuna ve çalışır

durumda olduğuna dair dağıtıcı beyanının ibrazı

istenmektedir.

Kısacası sistem şu anda faal ve izlenmektedir.

Dağıtım şirketleri, tespit ettikleri olağan dışı

durumları Kurumumuza raporlamakta ve bu

durumlar, Kurumumuzca ayrıntılı bir şekilde

incelenip değerlendirilmektedir. Tabii, yapılan

incelemelerde Kanuna aykırı durumların tespiti

halinde sorumlular hakkında gerekli yaptırımlar

da uygulanacaktır. Ancak, biz sistemin hem sektör

hem de Kurum açısından sadece faydalı sonuçlar

doğurmasını umut ediyoruz.

Akaryakıt, LPG ve madeni yağ

satışlarına getirdiğiniz promosyon

kısıtlamasıyla, hedefl ediğiniz etkiyi

yarattığınızı düşünüyor musunuz?

Promosyon k ısıt lamasına i l işk in kararımız,

31/01/2011 tarihinden itibaren geçerli olmak

üzere 15/12/2010 tarihinde alındı. Kararın amacı,

akaryakıt ve madeni yağ satışlarında yapılan ve

maliyeti akaryakıt fiyatlarına yansıtılan tabak,

bardak, çatal – kaşık, deterjan gibi hizmetin nite-

liğiyle de pek bağdaşmayan promosyonların ya-

saklanarak akaryakıt fiyatlarındaki bu istenmeyen

kalemin ortadan kaldırılmasıydı. Bu doğrultuda

hizmet ve finansal promosyonlar serbest bırakıldı.

Gelinen noktada başarılı sonuçlar elde edildiğini

sektörden gelen olumlu tepkilerden de destek

alarak söyleyebilirim.

1 Ocak 2013’ten itibaren

kademeli olarak benzin ve

motorine yerli tarım ürünleri

harmanlama zorunluluğuna ilişkin

alınan kararın, sektöre ve ülke

ekonomisine ne gibi katkıları

olacağını öngörüyorsunuz? Bu

konuda yaşanması muhtemel

sorunlar nelerdir?

Piyasaya arz edilen akaryakıtlara belli oranlarda

biyoyakıt eklenmesi, basta Avrupa Birliği ülkeleri

olmak üzere dünyanın birçok yerinde uzun zaman-

dır yapılan, teşvik edilen ve hatta birçok ülkede

zorunlu kılınan bir uygulamadır. Bunun başlıca

iki nedeni var. Birincisi biyoyakitlarin çevreye olan

zarar hidrokarbon kökenli akaryakıtlardan daha

azdır. İkincisi ise biyoyakitlar, yerli üretim tarım

ürünlerinden elde edilmek kaydıyla, petrole ve

petrol ürünlerinde dışa bağımlı olan ülkelerin

bu bağımlılığını, dolayısıyla da ithalat giderlerini

azaltma potansiyeline sahiptir.

Ham petrol ihtiyacının % 90’ından fazlasını ithal-

den karşılayan ve yıllardır önemli bir tarım ülkesi

olarak kabul edilen Türkiye’de 2010 yılı verilerine

göre motorin tüketimi yaklaşık 13,9 milyon ton

ve benzin tüketimi 2,1 milyon ton olarak gerçek-

leşmiştir. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın

verilerine göre Türkiye biyodizel ve biyoetanol gibi

biyokyakit üretiminde kullanılacak tarım ürünleri

konusunda önemli bir potansiyele sahiptir. Bu po-

tansiyelin ülke ekonomisine en faydalı bir şekilde

kullanılması gerekmektedir. Çeşitli kurum, kuruluş

ve sektör temsilcileriyle yapılan müzakerelerde

biyoyakitlarin akaryakıtlara belli oranlarda har-

manlanması yönünde getirilecek bir yükümlü-

lüğün petrol piyasası ve ülke ekonomisi için artı

ve eksileri ayrıntılı bir şekilde değerlendirilmiş ve

nihayetinde 2013 yılından itibaren geçerli olmak

üzere bu yükümlülük getirilmiştir.

2010 yılı verileri esas alındığında;

• %1 harmanlama icin 164.000 m3 biodizel ve

27.000 m3 etanol,

• %2 harmanlama için 328.000 m3 biodizel ve

54.000 m3 etanol,

• %3 harmanlama icin 493.000 m3 biodizel ve

80.000 m3 etanol,

İhtiyacı doğacaktır. Etanole ilişkin herhangi bir

hammadde sorunu yoktur. Ancak 2010 yılı tüke-

timi sabit alındığında %3’luk biyodizel harman-

lanması için gereken biodizelin temin edileceği

yerli tarım ürünlerinin üretiminin Gıda Tarım ve

Hayvancılık Bakanlığı verilerine göre 2016 yılında

karşılanabileceği görülmüştür. Bu nedenle, bu

veriler ve ayrıca piyasa katılımcıları tarafından

yatırıma yönelik süre talepleri dikkate alınmak

suretiyle yükümlülüklerin başlangıç tarihleri ve

oranları farklı farklı belirlenmiştir. Buna göre, arz

edilen benzin türlerinin, yerli tarım ürünlerinden

üretilmiş etanol içeriğinin;

• 01/01/2013 tarihi itibariyle en az %2 (V/V),

• 01/01/2014 tarihi itibariyle en az %3 (V/V),

Yine piyasaya akaryakıt olarak arz edilen motorin

türlerinin, yerli tarım ürünlerinden üretilmiş yağ

asidi metil esteri (YAME) içeriğinin;

• 01/01/2014 tarihi itibariyle en az %1 (V/V),

• 01/01/2015 tarihi itibariyle en az %2 (V/V),

• 01/01/2016 tarihi itibariyle en az %3 (V/V),

olması gerekmektedir.

Eklemelerin nerede, ne zaman, nasıl ve hangi

lisans sahipleri tarafından yapılacağına ve ayrıca

usulsüz uygulamaların önlenmesine yönelik ted-

birlere ilişkin usul ve esasları belirlemek üzere

gerek sektör temsilcileri gerekse biyoyakıt üre-

ticilerinin katılımı ile gerçekleştirilen toplantı ve

görüşmelerde, konuya ilişkin öneri ve talepler de-

ğerlendirilmiş, dünya uygulamaları da incelenmek

suretiyle bir taslak oluşturulmuştur. Yakın tarihte

söz konusu usul ve esasların sektör ve kamuoyu

görüşüne açılması planlanmaktadır.

Petrol Plus Dergisi aracılığıyla

sektöre vermek istediğiniz bir

mesaj var mı?

Petrol piyasasında rekabet her geçen gün artmak-

tadır. Buna örnek olarak, bir önceki yıla göre 2011

yılında istasyonlu bayi sayısı 538, istasyonsuz bayi

sayısı 636 adet azalmıştır. Türk petrol piyasasının

gelişimi diğer Avrupa ülkelerinin gelişimiyle

parelik arz etmektedir. Örneğin İngilterede 1970

yılında 37.500 olan istasyon sayısı 2010 yılına

gelindiğinde 8787’ye gerilemiş ve bu süreçte istas-

yonların satışları artmıştır. Aynı durum dağıtıcılar

için de geçerlidir. Konsolidasyon ve Optimizasyon

bizim sektörümüz içinde de yaşanılacaktır. Bu

süreçte verimliliği ve inovasyonu yakalayabilen

şirketler daha avantajlı konuma gelecektir. Ayrı-

ca petrol ticaretini mutlak suretle geliştirmemiz

gerekmektedir.

Son söz olarak görüş ve öneriyle Kurumuza destek

veren ve çıkarılan mevzuatın uygulanmasında da

azami gayret gösteren piyasa oyuncularına ve tabi

ki objektif yorum ve değerlendirmeleriniz için siz

değerli basına da bu vesileyle de teşekkür eder,

2012 yılının sağlık ve mutluluklar getirmesini

temenni ederim.

PETROL PLUS - OCAK 2012 31

32 PETROL PLUS - OCAK 2012

Söyleşi

Petrokimya sektörünün teknoloji ve sermaye

yoğun ve çok dinamik bir yapısı olan bir sektör

olduğunu belirten PETKİM Genel Müdürü Hayati

Öztürk, bu sektörde faaliyet gösteren şirketlerin

kendilerini güncel ve rekabetçi tutması için sü-

rekli yeni yatırımlar yapması gerektiğini söyledi.

Türkiye’de özelleştirme sürecinin 21 yıldır devam

ettiğini, ancak bu süreçte Türkiye’nin petrokimya

alanına yeterli yatırımları yapamadığını vurgula-

yan Öztürk, “Bir taraftan özelleşme süreci çok uzun

olduğu için PETKİM pazara paralel büyüyemedi.

Diğer taraftan da yatırım bedellerinin yüksekliği,

sermaye yoğun yatırımların yapılma zorunluluğu

ve izin mekanizmalarının yavaş işleyişi gibi ne-

denlerle de gerekli yatırımlar yapılamadı” dedi.

“Sanayileşme konusunda

kamuoyunda yanlış bir algı var”

Devletin 1960’lı yıllarda Aliağa bölgesinde

rafineri ve petrokimya tesisleriyle bir endüstri

bölgesi yarattığını ifade eden PETKİM Genel

Müdürü Öztürk, “Buradaki fabrikalar, rafineri

ve petrokimya tesisleri bilinen en iyi teknolojileri

kullanıyorlar ve sürekli olarak yeni yatırımlarla

kendilerini iyileştiriyor” şeklinde konuştu. Bütün

bunlara rağmen, sanayileşme konusunda kamu-

oyunda zaman zaman yanlış bir algının ön plana

çıktığını belirten Öztürk, şunları kaydetti:

“Bazıları, sanayi ve sanayileşmeden çekiniyorlar.

Enerji yatırımından bahsedildiğinde, birileri çıkıp,

‘Kömüre karşıyız’, ‘HES’lere karşıyız’, ‘Nükleer ener-

jiye karşıyız’ şeklinde bir takım argümanlar öne

sürüyor. Ama Türkiye’deki enerji üretimine baktığı-

nızda, dünya ortalamasının gerisinde olduğunuzu

görüyorsunuz. Türkiye’nin kurulu gücüne her yıl

3-4 bin MW minimum kapasite ilave etmesi lazım.

Aynı durum kişi başı petrokimya ve demir-çelik

tüketiminde de yaşanıyor. Enerjide, petrokimya-

da, demir-çelikte kişi başı tüketiminde dünyanın

gerisindeyken nasıl refah yaratabiliriz ki?”

“Entegrasyon PETKİM’i

Daha Rekabetçi Kılacak”Rafi neri-Petrokimya-Enerji-Lojistik entegrasyonunu

gerçekleştirmek üzere yoğun bir yatırıma girişen Türkiye’nin

petrokimya devi PETKİM’in Genel Müdürü Hayati Öztürk

ile, şirketin faaliyetleri ve geleceğe ilişkin hedefl erini

konuştuk. PETKİM’n 2020 yılına kadar pazar payını yüzde

40’lara çıkarmayı hedefl ediklerini belirten Öztürk, “Rafi neri

ile birlikte PETKİM hammadde konusunda daha rekabetçi

bir yapı kazanacak. Rafi neri-petrokimya-enerji-lojistik

entegrasyonuyla da her alanda rekabetçi olacağız” dedi.

Hayati ÖztürkPETK M’in Genel Müdürü

PETROL PLUS - OCAK 2012 33

Söyleşi

“İş ortamındaki zorlu süreçler

yatırımları geciktiriyor”

Türkiye’nin 73 milyonluk genç nüfusu ve yüzde

9’lara varan işsizlik oranıyla istihdam yaratması

gerektiğinin altını çizen PETKİM Genel Müdürü

Öztürk, “İstihdam için öncelikle değer yaratmak

gerekiyor. Değer, üretimde yaratılır. Üretim ise;

Sanayileşmedir, tarımdır, enerjidir, inşaattır. Bu

alanlarda büyüyeceksiniz. Buralarda büyürken

de iş ortamının bunları destekleyici olması lazım.

İş ortamındaki zorlu süreçler yatırımların gecik-

mesine neden oluyor. Yatırım demek zamanlama

demek. Siz 1 yıl içinde yapacağınız yatırımı 3 sene

sonraya ötelerseniz, küresel rakipleriniz sizden

önce yatırımı yaparsa, sizin yapacağınız yatırımın

da anlamı kalmaz. Dünyada petrokimya sektörü-

ne yönelik olarak her yıl 4-5 tane etilen fabrikası

kurulur. Bunların 2 tanesi Orta Doğu’ya, 2 tanesi

de Uzakdoğu’ya yapılır. Geriye kalan bir tanesini

de Avrupa ya da Amerika kapar. Siz bu süreçte

gecikirseniz artık iş işten geçmiş oluyor” dedi.

“Türkiye, ticaret yapmanın kolay,

yatırım ve üretimin ise zor ve riskli

olduğu bir pazar”

Yatırım süreçlerinin çok hızlı çalışması gerek-

tiğini vurgulayan Hayati Öztürk, aksi takdirde,

özellikle yabancı yatırımcıların çok alternatifleri

bulunduğunu, diğer ülkelerin çok ciddi teşvikler

verip, kolaylıklar sağladığına dikkat çekti. Nitekim

Türkiye’de bu kadar hızlı büyüyen pazara 25-30

yıldan bu yana büyük bir yabancı sermaye grubu-

nun girip yatırım yapamadığını ifade eden Öztürk,

konuya ilişkin şöyle konuştu:

“Çünkü burada süreçler hızlı ilerlemiyor. Öte

yandan yurtiçi piyasaya rahatlıkla girilebiliyor. Do-

layısıyla rahat girilen bir pazara malınızı satmanız

da kolaydır. Yatırımcılar, yatırım için zor girdikleri

pazarları tercih ediyorlar. Çünkü zor pazarlara

girip, üretim yapmadıktan sonra girebilmeleri çok

zor olur. Onun için öncelikli olarak zor pazarlarda

tesis satın alma ya da sıfırdan yatırım yapma gibi

yolları tercih ediyorlar. Hindistan, Brezilya, Çin

gibi ülkeler bu yönleriyle yatırımcıları çekti. Ama

Türkiye’de son 25-30 yılda maalesef bu noktada

doğrudan yatırımı çekemedik. Çünkü Türkiye pa-

zarı, ticaret yapmanın çok kolay olduğu ama yatı-

rım ve üretimin zor ve riskli olduğu pazarlardan bir

tanesi. Bu nedenle Türkiye petrokimya sektöründe

yeterli hızla gelişemedi. Nitekim Türkiye ekonomi-

si bugün dünyanın en büyük 17. ekonomisi ama

petrokimya sektöründe 33 ila 35’incilik arasında

bir yerlerde. Bu nokta Türkiye’nin olmaması gere-

ken bir nokta. Çok yol almamız lazım. Bunun için

de, iş ve yatırım ortamının yatırımcıyı cezbedecek

şekilde yapılandırılması, karar verme mekanizma-

larının hızlandırılması lazım.”

“Yüksek enerji maliyetleriyle

sanayimizi rekabetçi kılamayız”

Türkiye’nin yeterli üretimi olmadığı halde çev-

resel konuların gerektiğinden fazla ön plana

çıkarıldığına dikkat çeken Hayati Öztürk, “Her

şeye karşıyız. Peki ama nasıl yatırım yapacağız,

nasıl büyüyeceğiz?” dedi. Günümüzde Almanya’da

şehirlerin yanında kömür santralleri bulunduğu,

Fransa’da elektrik üretiminin yaklaşık yüzde 75’inin

nükleer santrallerden karşılandığını belirten

Öztürk, “Etrafımız sarılmış durumda. Biz yüksek

enerji maliyetleriyle sanayimizi rekabetçi kılabilir

miyiz? O nedenle yatırım ortamının iyileştirilmesi

çok önemli” diye konuştu. Hayati Öztürk, şöyle

devam etti:

“Son dönemde dünyada yaşanan 2008 krizi ve

2011 borç krizi bizlere şunu öğretti: Önce kendin

üreteceksin. Rekabetçi üretip, zenginlik ve iş yara-

tacaksın. Bugün ABD, dünyanın en büyük ekono-

misi olmasına rağmen, artık Amerikalı şirketlerin

deniz aşırı yatırım yapmalarını önlemeye çalışıp,

“STAR Rafinerisi,

Türkiye’nin ithalatını

azaltacak bir rafineri

olacak”

G e ç t i ğ i m i z a y l a r d a P E T K İ M Yarımadası’nda temeli atılan ve 2015 yılında üretime geçmesi planlanan STAR Rafinerisi’ne ilişkin de açıklamalarda bu-lunan Hayati Öztürk, rafinerinin özellikle ihtiyaç duydukları nafta LPG tedariki konusunda PETKİM’e çok önemli katkısı olacağını söyledi. Yıllık 10 milyon tonluk üretimin yüzde 25-30’unu PETKİM’in kendi ihtiyacı için kullanılacağını ifa-de eden Öztürk, “STAR Rafinerisi’nde üretilecek yıllık 1 milyon 660 bin ton nafta, PETKİM’in temel hammaddesi olarak kullanılacak. Nafta tedarikini bugün yüzde 80’in üzerinde ithalat ile karşılayan PETKİM’in dışa bağımlılığı ra-finerinin devreye girmesi ile birlikte sıfır noktasına inecek. STAR Rafinerisi’nde naftanın yanında, 5 milyon 950 bin ton ultra düşük kükürtlü motorin, 500 bin ton jet yakıtı, 500 bin ton reformat, 630 bin ton petrokok, 240 bin ton otogaz, 415 bin ton karışık kesilen, 75 bin ton olefinik LPG, 145 bin ton kükürt üretimi yapılacak” dedi. Türkiye’de zaten benzin fazlası olduğu için SAR Rafinerisi’nde benzin üretilmeyeceğini belirten Öztürk, “Rafinerimiz özellikle Türkiye’nin ithal ettiği yakıtları üretecek. Dolayısıyla STAR Rafinerisi, Türkiye’nin ithalatını azaltacak bir rafineri olacak” diye konuştu.

34 PETROL PLUS - OCAK 2012

Söyleşi

bunun yerine kendi ülkelerinde yatırıma teşvik

ediyor. ABD’nin amacı, kendi insanına iş yaratmak.

Dolayısıyla üretimi artık kendi ülkenizde tutmak

çok önemli hale geldi. Bu bağlamda da anahtar

kelime; rekabetçi üretimdir. Onun için enerjide,

hammaddede, işçilikte, teknolojide rekabetçi

olacaksın. En iyi teknolojiyi kullanacaksın. İş gü-

cün verimli olacak. Hammadde tedarikini en iyi

koşullarda sağlayacaksın. Enerji maliyetlerin de

mutlaka dünyayla rekabetçi olacak.”

“Rafineri-petrokimya-enerji-

lojistik entegrasyonuyla her alanda

rekabetçi olacağız”

Daha rekabetçi olabilmek adına PETKİM olarak

tesislerin kapasite artırımına odaklandıklarını be-

lirten Hayati Öztürk, böylelikle önemli bir üretim

artışı sağlayabileceklerini kaydetti. Üretim artışını

sağlarken de maliyetleri düşürmeye çalıştıklarını

anlatan Öztürk, “Fabrikalarımızda işçilik ölçekten

bağımsız. Yani 100 bin tonluk fabrika ile 500 bin

tonluk fabrikanın da işçilik maliyetleri hemen

hemen aynı. Dolayısıyla kapasitemiz arttıkça sabit

giderlerimiz düşüyor” dedi. İleri proses kontrolü,

yeni jenerasyon katalizörler gibi yeni teknolojiler

kullanarak maliyetleri düşürüp, daha rekabetçi bir

hale gelmeye çalıştıklarını bildiren Öztürk, şöyle

devam etti:

“Ama bunlar yetmiyor. Enerjide de Türkiye’nin re-

kabetçi olması lazım. Rafineri-petrokimya-enerji-

lojistik entegrasyonunu tam olarak hayata geçirip

her alanda rekabetçi olmak gerekiyor. Tek başına

rafineri, tek başına petrokimya, tek başına enerji

yerine bütün bunları aynı sahada entegre ederek

bir sinerji yakalamamız gerekiyor. Bu entegrasyo-

nu sağlarsak hem ölçek ekonomisine ulaşırız hem

de alt yapıyı bölüştüğümüz için rakiplerimizin bir

adım önüne geçeriz. Bunu yapan ülkeler daha

zengin daha hızlı büyüyor, yapamayanlar daralıyor

küçülüyor ve yok oluyor.”

“27 MW’lık bir rüzgar çiftliği

kuruyoruz”

PETKİM’in yenilenebilir enerji yatırımları hakkında

da bilgi veren Hayati Öztürk, PETKİM olarak ye-

nilebilir enerji kapsamında 27 MW’lık bir rüzgar

çiftliği kurmak için gerekli girişimleri başlattıklarını

söyledi. Konuyla ilgili çalışmaları 1 yıl içerisinde

sonuçlandırmayı planladıklarını ifade eden Öz-

türk, “Öte yandan biz PETKİM olarak zaten enerji

üretiyoruz. Buhar ve gaz türbinlerinden oluşan

227 MW’lık bir üretim kapasitemiz var. Bu sayede

hem kompleksin ihtiyacı olan buharı hem de

fabrikanın ihtiyacı olan elektriği kendimiz üreti-

yoruz. Socar&Turcas Grubu’nun ana faaliyet alanı

zaten enerji. Grubun, gerek rafineri yan ürünleri

gerekse de başka kaynaklara yönelik daha farklı

bazı projeleri olabilir” dedi.

“Sivil toplum örgütlerinin

etkinliğinin arttırılması lazım”

Kamuoyu oluşturmak ve özellikle karar vericilere

doğru bilgileri sağlayabilmek açısından mutlaka

sivil toplum örgütlerinin etkisinin arttırılması ge-

“Akaryakıt dağıtımına

Socar&Turcas karar

verecek”Rafineri yatırımıyla birlikte akaryakıt dağıtım sektörüne de girilip girilmeye-ceğine Socar&Turcas grubunun karar vereceğini ifade eden PETKİM Genel Müdürü Öztürk, “Netice itibariyle ko-nunun bizi ilgilendiren kısmı rafineri ile petrokimyanın full entegrasyonunun sağlanması” dedi. Rafinerinin, ağırlıklı olarak Türkiye’nin ithal ettiği dizel ve jet yakıtları üreteceğinin altını çizen Hayati Öztürk, “Bunlarla ilgili olarak doğal olarak rafinerinin sahipleri bir çalışma yapacak-lardır” şeklinde konuştu. Öztürk, konuya ilişkin şunları söyledi:

“Dediğim gibi bizim açımızdan; petro-kimya için çok önemli hammaddeler olan nafta ve LPG’nin, bir anlamda rafinerinin çıktısının yüzde 25-30’unun daha yüksek katma değeri olan kimya ve petrokimya sanayine gönderiliyor olması önemlidir. Çünkü katma değer buradadır. Petrol 800 dolar, polietilen 1600 dolar, polietilenden yapılan ürünler ise 3000 dolar. Başta da söylediğim gibi, amacımız; bu değer zincirini başından sonuna Türkiye’nin içinde tutabilmek ve mümkün olan en yüksek katma değeri yaratmaktır. Bu bağlamda bu proje Türkiye için de çok önemli bir projedir. Zaten büyüklük ola-rak Türkiye’de özel sektörün yaptığı en büyük yatırımlarından bir tanesi olacak.”

PETROL PLUS - OCAK 2012 35

36 PETROL PLUS - OCAK 2012

Söyleşi

rektiğini vurgulayan Hayati Öztürk, “Netice itiba-

riyle sivil toplum örgütlerinde faaliyet yürütenler,

bizzat oyunun içerisinde bulunan ve sorunlarla

karşı karşıya kalan insanlardan oluşuyor. Bu sorun-

lar mevzuat, rekabet ya da yatırımla ilgili olabilir.

Dolayısıyla bu sorunların çözümü için sivil toplum

örgütlerinin etkinliğinin arttırılmasında fayda var”

şeklinde konuştu. Öztürk, şöyle devam etti:

“Sivil toplum kuruluşlarının problemleri çözmede

yeterince etkili olup olmadığı ayrı bir tartışma ko-

nusu. Daha kat etmemiz gereken çok mesafe var.

Öncelikle üretimi destekleyen, rekabetçi üretimi

önceleyen, dünya ölçeğinde üretime doğru gidi-

şatı hedefleyen anlayışların öne çıkması gerekiyor.

Aksi takdirde, ithalatla büyüme sürdürülebilir bir

durum değil. Çünkü Türkiye küçük bir ülke değil,

büyük nüfus ve geniş pazara sahip bir ülke. Bu

pazarı ve değeri dışarı vermek mi yoksa içeride

tutmak mı? Önemli nokta bu. Her zaman söyle-

diğimiz gibi, bunun da yolu; Türkiye’de üretmek,

Türkiye’ye yabancı sermaye çekmek ve entegras-

yonu en üst düzeye çıkarmaktan geçiyor. Bunları

gerçekleştirdiğimiz zaman hem ölçek ekonomisini

yakalamış oluruz, hem yeni teknolojiyi ülkeye

getirmiş oluruz, hem de değer yaratarak gençle-

rimize iş sahası açmış oluruz.”

“Sürdürülebilir büyüme için yerli

üretim mutlaka desteklenmeli”

Sürdürülebilir bir büyüme ve buna bağlı bir is-

tihdam yaratmak için mutlaka yerli üretimin des-

teklenmesi gerektiğinin altını çizen PETKİM Genel

Müdürü Hayati Öztürk, “Bunu yapan, yatırımcıyı

çeken ve bunda çok büyük başarı sağlayan ülkeler

var” dedi. Bu çerçevede Singapur’un çok çarpıcı

bir örnek olduğunu ifade eden Öztürk, konuyla

ilgili şunları söyledi:

“Singapur’da, PETKİM Yarımadası’nın iki katı

büyüklüğündeki bir sahada yaklaşık yıllık 100

milyar dolarlık ciro yapıyorlar. O sahaya Türkiye’nin

yaklaşık 2-3 katı rafineri kapasitesi, PETKİM’in

de 5-6 katı büyüklüğünde petrokimya kapasi-

tesi kurmuşlar. Bu ya-

tırımı da Japonya’dan

Almanya’ya, Fransa’dan

Amerika’ya uzanan coğ-

rafyadaki dünyanın deği-

şik bölgelerinden gelen

yatırımcılar yapmış. Bu

kadar çok sayıdaki yatı-

rımcı niçin oraya gelmiş?

Çünkü lokasyon uygun,

destekler uygun, pazara

erişmek kolay. Biz de

PETKİM olarak, öyle bir

modeli Türkiye’de kurabilir miyiz, burada bir kimya

parkı ve kümelenme modeli oluşturabilir miyiz

diye onlarla beraber çalıştık. Amacımız; mutlaka

Türkiye’de petrokimya, enerji, rafineri ve lojistik

alanında bu tür endüstriyel yapıların rekabet gücü

kazanmasını sağlayacak alt yapıyı kurmaktır. Artık

dünya eski dünya değil. Yani tek başınıza bir şey

üretip satmanız mümkün değil. Çünkü ticaret en-

gelleri gün geçtikçe azaltılıyor ve hemen hemen

sıfır noktasına doğru gidiyor. O zaman siz de oyu-

nu rakipleriniz gibi oynayacaksınız. Gerekiyorsa

teşvik vermek zorundasınız. Aksi takdirde istihdam

ve zenginlik yaratamazsınız. PETKİM’in bulunduğu

yer aslında Doğu Akdeniz’de bu tür bir yapılanma

için en uygun yerlerden bir tanesi; Nemrut Körfezi,

doğal bir liman. Burada bir taraftan petrokimya

operasyonlarını yürütürken diğer taraftan da rafi-

nerinin ihtiyacı olan iskeleleri yapmak zorundayız.

Çünkü buraya 10 milyon ton ham petrol gelecek,

5-6 milyon ton petrol ürünü satılacak. Bunlar

yapmamız gereken önemi faaliyetler.”

“Nükleer enerji, Türkiye için

olmazsa olmaz”

Nükleer enerji santrallerine yönelik tartışmalara

da değinen Hayati Öztürk, dünyada yaklaşık 500

nükleer santralin çalıştığını belirterek, “Bunların

bir kısmı 1. jenerasyon teknolojiler. Artık dünyada

yeni kurulan nükleer santraller, son kuşak dediği-

miz, daha güvenli ve çevre açısından emniyetli

teknolojili reaktörler. Bu reaktörlerden Avrupa’da

çok sayıda var” dedi. Türkiye’ye komşu ülkelerde

daha eski teknolojiye sahip reaktörlerin bulun-

duğuna dikkat çeken Öztürk, “Amerika önemli bir

reaktör yatırımcısı. Bugün zengin petrol ülkeleri

bile nükleer enerji ile ilgili çalışmalar yapıyorlar.

Her üretimin her yatırımın bir riski vardır. Önemli

olan riskleri bilmek, kontrol etmek, en bilinen

teknolojiyi seçmektir. Dolayısıyla Türkiye nükleer

enerjide bilinen en iyi teknoloji seçecek, riskleri as-

gariye indirecektir” diye konuştu. Öztürk, konuya

ilişkin şu değerlendirmelerde bulundu:

“Türkiye, net enerji ihracatçısı bir ülke. Cari açığın

yüzde altmışı enerjiden kaynaklanıyor. Petroldeki

10 dolarlık bir artış Türkiye’ye 4 milyar dolarlık

ek bir maliyet getiriyor. Bu bağlamda nükleer

enerji, hem küresel ısınma için bir çözüm hem de

Türkiye’nin fosil yakıtlara bağımlılığını azaltacak

bir çıkış yolu. Dolayısıyla nükleer enerji, Türkiye

için olmazsa olmaz. Önemli olan riskleri bilmek

ve doğru teknolojiyi kullanmak. Dünyanın her

yerinde olan nükleer santrali biz kurmazsak bile bu

santraller komşularımızda var. ‘Rakiplerimiz ucuz

enerjiyi üretsin, biz üretmeyelim’ demek ne kadar

sürdürülebilir ve doğru bir yaklaşımdır.”

“2020 yılına kadar pazar payımızı

iki katına çıkaracağız”

PETKİM’in 2020 yılı hedeflerini anlatan Hayati

Öztürk, “Bizim temel hedefimiz; PETKİM’in pazar

payını bu dönem içerisinde yüzde 40’lara çıkar-

mak” dedi. Türkiye’nin her yıl ortalama yüzde

8-10 büyüdüğünü ancak PETKİM’in aynı hızda

büyüyemediğini ifade eden Öztürk, “Şu anda bizim

pazar payımız yüzde 20-25’lere düşmüş durumda.

Amacımız, pazar payımızı bu süreç içerisinde iki-

ye katlamak. Yani şu anki 3.3 milyon tonluk brüt

üretimimizi 2020’lerde 6 milyon ton seviyelerine

çıkarmayı hedefliyoruz. Bu da, PETKİM’in 2020

yılına kadar en az bir tane daha PETKİM yapması

anlamına geliyor. Rafineri ile birlikte PETKİM

hammadde konusunda daha rekabetçi bir yapı

kazanacak.

38 PETROL PLUS - OCAK 2012

Söyleşi

PÜİS Genel Başkanı Muhsin Alkan, 2011 yılında

bayi kesiminin gündemindeki önemli konuları

Petrol Plus’a değerlendirdi. 2011 yılının akaryakıt

bayileri için iyi bir yıl olmadığını belirten Alkan, “18

Eylül süreci 2011’de bayiye pozitif olarak yansıdı

ve neredeyse bayiler için 2011 yılındaki tek iyi

gelişmeydi. Çünkü bayilere serbestlik tanınarak

istedikleri dağıtım şirketiyle anlaşma yapma şansı

sağlandı. Bunun dışında bayiler açısından baktı-

ğımızda 2011 yılında iyi denilebilecek başka bir

gelişme olmadı” dedi. Henüz dağıtım şirketlerinin

18 Eylül sürecine alışamadığını ifade eden Muhsin

Alkan, “Dağıtım şirketleri alınan kararı kendileri

aleyhinde alınmış bir karar olarak görüyorlar. Her

ne kadar kimi zaman ‘bayilerle iş ortağı olduklarını’

belirtseler de, pratikte süreç farklı işliyor. Bu durum

biz bayileri rahatsız ediyor” şeklinde konuştu.

“Dağıtıcı istasyon açarsa biz de

rafineriden ürün tedariki imkanını

yaratmaya çalışırız”

Dağıtım şirketlerinin yüzde 15’lik

pazar payı sınırlamasının genişletil-

mesinin EPDK’nın 2011 yılında almış

olduğu en hatalı kararlardan bir tane-

si olduğunu vurgulayan PÜİS Genel

Başkanı Alkan, söz konusu kararın

kesinlikle iptal edilmesi gerektiğini

söyledi. Alkan, şöyle devam etti:

“Bugün akaryakıt dağıtım piyasası-

nın temel iki unsuru bayi ve dağıtım

şirketidir. Eğer dağıtım şirketleri

perakendecilik yapmaya başlarsa, hiç

kuşkusuz bayiye göre daha avantajlı

konumda olacaklardır. Sonuçta da-

ğıtıcı istasyon açacak ve bayiye göre daha ucuza

mal satacaktır. Bu ise bayinin zor duruma düşme-

sine sebep olacak ve beraberinde haksız rekabeti

getirecektir. Sonuçta kanunlar bütün oyuncuları

korumak adına büyük bir ön araştırmadan sonra

ortaya çıkıyor. Kanunda yer alan yüzde 15 sınırı da

bayiyi korumak adına yapılmış bir düzenlemeydi.

Bu sınır kaldırılırsa piyasadaki bütün dengeler

değişecektir. Eğer dağıtıcı bayilerin görevini yapa-

caksa, o zaman bayiye de rafineriden yakıtını alma

serbestisinin getirilmesi gerekir. Böylece rekabette

eşit koşullar oluşturulmuş olur. Aksi takdirde

haksız bir rekabet söz konusu olacak. Zira benim

sattığım fiyatın içinde hem dağıtıcının, hem de

bayinin karı var. Ama dağıtıcı ürünü direkt kendisi

satarsa, bayi karı kadar da indirim yapabilme şansı-

na sahip olur ve bayi de dağıtıcı karşısında rekabet

edemeyecek duruma düşer. Bu da ne hakka ne de

hukuka sığar. O nedenle bu kararın tekrar gözden

geçirilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Aksi takdirde

bayi de direkt rafineriden ürün tedariki imkanını

yaratmaya çalışacaktır.”

“Otomasyon kurulumunun parası

bayinin cebinden çıktı”

2011 yılının önemli diğer bir gelişmesinin de

otomasyon zorunluluğunun başlaması olduğunu

belirten Muhsin Alkan, “Otomasyonu isteyen dağı-

tım şirketleridir. Dağıtıcıların bu isteğini de EPDK

olumlu karşıladı ve ‘buyurun kurun’ dedi. Ondan

sonra da otomasyonu bayinin kurması yönünde

bayiye baskı yapılmaya başlandı. Çoğu dağıtım

şirketi otomasyon kurulumunun parasını bayiden

aldı. Kısacası dağıtıcılar kendi yükümlülüklerini

bayinin üzerine attılar. Çoğu bayi de mal verilme-

yeceğine yönelik tehditlerle korkutuldu ve

otomasyon bedelini kendi cebinden ödedi.

Bu haksızlığa karşı EPDK’nın ‘Dur’ demesi

gerekirdi” şeklinde konuştu. Türkiye’de

otomasyon sisteminin sadece birkaç firma

tarafından kurulabildiğine dikkat çeken Al-

kan, konuşa ilişkin şunları kaydetti:

“Bilindiği gibi Türkiye’de bayiler çok geniş bir

coğrafyaya yayılmış durumda. Bu kadar firma

bütün otomasyonları tamamlayabilirler mi o

da bilinmiyor. Yetiştirseler bile, servis ağını

“Maliyetin Altında Satılan Her

Akaryakıt Kaçaktır”

Maliyetin altındaki fi yatlarla yapılan

satışların sektörün en önemli

problemlerinden birisi olduğunu belirten

PÜİS Genel Başkanı Muhsin Alkan,

“Maliyetin altında sadece kaçak akaryakıt

satılabilir. Bunun başka şekli yok. Çünkü kaliteli malın

maliyetin altına satılması mümkün değil. Maliyetin

altında satılan her akaryakıt kaçaktır” dedi.

PÜ S Genel Ba kan� Muhsin Alkan

PETROL PLUS - OCAK 2012 39

Söyleşi

kullanıma doğru bir şekilde açıp açmamaları da

ayrı bir tartışma konusu. Dolayısıyla bayi olarak bu

sıkıntıları çekiyoruz. İstasyonlar kilitleniyor, arıza

yapıyor, müşteriye sağlıklı hizmet veremiyoruz.

Müşteri perişan oluyor. Biz perişan oluyoruz. Bu-

radaki en büyük sorun altyapı tamamlanmadan

uygulamaya geçilmiş olmasıydı. Hâlbuki önce alt

yapı tesis edilmeli ve ondan sonra da otomasyona

geçme konusunda bir geçiş süreci tanınmalıydı.

Böylelikle ne bayi, ne de tüketici mağdur olmazdı.

Ama maalesef sektörümüzde süreç böyle işleme-

di. İnceleme, araştırma yapılmadan uygulamaya

geçilmeye çalışıldı ve maalesef bu da çok sağlıklı

sonuçlar doğurmadı.”

“Harmanlamanın rafineri ve

dağıtıcı tarafından yapılması

gerekir”

EPDK’nın akaryakıta kademeli olarak biyodizel

katılmasına yönelik kararını da değerlendiren

PÜİS Genel Başkanı Alkan, “Bu kararı, Türkiye

ekonomisine katkı olacaksa tabiî ki olumlu bu-

luyorum. Ancak tüm bu uygulamaların sağlıklı

bir şekilde yürümesi için gerekli olan altyapının

önceden oluşturulmuş olması gerekiyor” dedi.

İlerleyen süreçte ‘biodizel’ adı altında kaçak ya-

kıtların satılmaması için üretilen biodizelin sadece

rafinerilerde veya dağıtım şirketleri tarafından

akaryakıta sağlıklı bir şekilde katılmasını sağlamak

gerektiğinin altını çizen Alkan, “Her şeyden önce

denetimin etkin ve iyi bir şekilde yapılmasının

temin edilmesi de oldukça önemli. Biz bu sektörde

geçmişte biodizel adı altında kaçakçılık yapıldığını

gördük” dedi.

“10 numara yağ konusunda

gerekli duruşu sergilediğimize

inanıyorum”

Sektörde uzunca bir zamandır devam eden 10

numara yağ sorununun hala çözüme kavuşturul-

mamış olmasının bayi kesimini son derece rahatsız

ettiğini vurgulayan Muhsin Alkan, “Bu konuda

maalesef mesafe kat edemiyoruz. 10 numara yağ

konusunda geçmişte neler yaşadıysak, korkarım

gelecekte de aynı sorunlarla muhatap olmaya

devam edeceğiz. 10 numara yağ konusunda

artık herkes kimlerin neler yapıp yapmaması ge-

rektiğini ezbere biliyor ama uygulama maalesef

yok” dedi. Alkan, “İnsanlar öldü, otobüsler yandı.

Milli ekonomiye, çevreye v.s bir sürü zarar verdiği

halde hiç kimse 10 numara yağa ‘Dur’ demiyor. Biz

bu konuda gerekli olan duruşu sergilediğimize

inanıyoruz” şeklinde konuştu.

“Maliyetin altında satılan her

akaryakıt kaçaktır”

Maliyetin altındaki fiyatlarla yapılan satışların

sektörün en önemli problemlerinden birisi ol-

duğunun altını çizen PÜİS Genel Başkanı Alkan,

“Maliyetin altında nasıl satış yapılır? Sadece bir

tek izahı olabilir. O da; maliyetin altında sadece

kaçak akaryakıt satılabilir. Bunun başka şekli yok.

Çünkü kaliteli malın maliyetin altına satılması

mümkün değil. Ama şunu biliyoruz ki, maliyetin

altında satılan her akaryakıt kaçaktır. Onun için

biz buna maliyetin altında değil de kaçak satılıyor

diyelim” dedi. Ana gayesi kar elde etmek olan ti-

carette maliyetin altında satışın yapılamayacağını

belirten Muhsin Alkan, “Yani birileri, ‘Fiyat kırılıyor,

rekabet var’ diyorsa bu da onun cehaletidir. Bunun

rekabetle yakından uzaktan alakası yok. Bu sadece

kaçakçılıktır. Kaçakçılığının resmileşmesidir. Mali-

yetin altına hiçbir şey satılmaz. Ticaretin kuralında

böyle bir şey yoktur. Sonuçta akaryakıtın dünyada

ve Türkiye’de fiyatı bellidir; bunun altına satmak

gibi bir ihtimal söz konusu bile olamaz” dedi.

“Tüketici düşünülüyorsa tek tip

üründe karar kılınmalı”

Tek tip motorine geçişe ilişkin değerlendirmelerde

de bulanan Muhsin Alkan, “Biz yıllardır her zaman

tek tip ürüne geçilmesi gerektiğini söylüyoruz.

Dolayısıyla EPDK tek tip ürüne geçilmesine karar

verdiğinde sevinmiş ve doğru olanın da bu oldu-

ğunu ifade etmiştik. Ancak bazı dağıtım şirketleri

ürünlerin isimlerine değiştirerek tekrar çeşitliliği

sağladılar. Bu ürünlerin fiyatlarını yükselttiler.

Dolayısıyla buradan EPDK’ya sesleniyorum. Eğer

tüketiciyi düşünüyorsanız tek tip akaryakıtta karar

kılın. Bu yolla yapılan haksız rekabeti önleyin” dedi.

“2012 yılında bayilerin yine pek çok konuda sorun-

larla karşılaşacağını ve sektörde çok fazla bir şeyin

değişmeyeceğini tahmin ediyorum” diyen PÜİS

Genel Başkanı Muhsin Alkan, mevzuatta PÜİS’in

de beklentileri yönünde değişiklikler yapılması

halinde piyasada belki bir değişim söz konusu

olabileceğini söyledi.

Dünya artık değişiyor ve daha ileriye gidiyor.

Dolayısıyla sektör olarak biz de dünyaya ayak

uydurmak zorundayız.

Türkiye’de artık elektrikli araçlar üretiliyor. Bu

araçların şarj etme aparatları da nihayetinde

istasyonlarda olacak. Bu işin doğası bunu ge-

rektiriyor. Ancak asıl sorun ilerleyen dönemde

istasyonlarda kurulacak bu yeni yapıya ana

dağıtıcının müdahale edip etmeyeceği. Çün-

kü en nihayetinde benim intifam var bunu

istasyona koyamazsın diyebilirler. Renault’nun

genel müdürü duyarlı davranarak bizi ziyaret

ettiler ve gerekli bilgilendirmeleri bizzat yap-

tılar. Nasıl bir tesis kuracaklarına kadar detaylı

bir bilgilendirmede bulundular ve tereddüt

yaşayan arkadaşlarımızın sorularını yanıtla-

dılar. Herhalde bayilerimiz bundan sonra şarj

ünitelerini de kuracaklar. Akaryakıtın yanında

elektrik de satacağız.

Elektrikli otomobillerle

ilgili yaptığınız toplantıya

ilişkin bir değerlendirme

yapar mısınız?

40 PETROL PLUS - OCAK 2012

Söyleşi

2011 yılının Aralık ayının sonu itibariyle ‘Petroturk’

markasının 4. yılını geride bıraktığını belirten Pet-

roturk Genel Koordinatörü Neşet Eren, “Sektörel

olarak çok daha eskilere dayanan tecrübemizle

bugün 191 istasyonlu ve 11 istasyonsuz olmak

üzere toplam 202 bayilikle, ilk 4 yılımız sonunda

pazarda yüzde 1’e yakın pazar payına sahip olduk”

dedi. 2012 yılı sonunda yüzde 1,15 pazar payına

ulaşmayı hedeflediklerini ifade eden Eren, “Bu

bağlamda son kullanıcı gözünde bilinirliğimizi

artıracağımız çalışma ve projeksiyonlarımızı hazır-

ladık ve uygulamaya başladık” şeklinde konuştu.

“Pazardaki en önemli aktörlerden

biri haline gelmeyi hedefl iyoruz”

Temel hedeflerinin; Türkiye’nin her lokasyonunda

akaryakıt istasyon ağını genişletip, tüketici bili-

nirliğini artırmak, koşulsuz müşteri memnuniyeti

odaklı, en üst düzeyde güvenilir bir dağıtım firması

olarak pazardaki önemli aktörlerden biri haline

gelmek olduğuna dikkat çeken Neşet Eren, şöyle

devam etti:

“Bu yolda ilk 4 yılda ciddi mesafeler kat ettik.

2011’de en önemli prosesimiz; tüm istasyonları-

mızda EPDK normlarında ve EPDK tarafından son

tarih olan belirlenen 30 Haziran 2011 itibariyle

tank ve pompa otomasyonlarını kurma işiydi. Be-

lirlenen tarihte 180 istasyonumuzda bu aksiyonu-

muzu realize ettik. İstasyonda otomasyon kurmak

istemeyen veya idari sıkıntılar yaşanabilecek 52

istasyonlu bayimize ait lisansları karşılıklı veya

tek taraflı iptal ettik. İstasyonlardan günlük ve

anlık düzenli data aşabileceğimiz teknik koşulların

tamamını firmamız teknik ekipleri, otomasyon

tedarikçisi ve istasyon üçgeninde tek tek çözdük

ve bugün anlık/günlük münferit teknik arızalar

dışında data iletişiminde sorun yaşamamaktayız.”

“Satış hacmimizi her geçen gün

arttırıyoruz”

2011 yılının en önemli gündem maddelerinden

birinin tüm dünyada, özellikle de Avrupa Birliği

ülkelerinde yaşanan ekonomik kriz olduğuna

dikkat çeken Petroturk Genel Koordinatörü Neşet

Eren, şunları kaydetti:

“Büyümemiz; Bayilerimize

ve Tüketicilere Verdiğimiz

Güvenin Bir Sonucu”Petroturk Genel Koordinatörü Neşet Eren, Petrol Plus’a,

2011 yılında akaryakıt sektöründe yaşanan gelişmeleri

değerlendirerek, şirketin 2012 hedefl erini anlattı. Türkiye’deki

büyümeye paralel olarak Petroturk’ün satış hacminin de hen geçen gün arttığına

dikkat çeken Eren, satış grafi klerindeki bu artışların; Petroturk’ün, yıllar geçtikçe hem

bayilere hem de bu istasyonlardan akaryakıt alımı yapan tüketicilere verdiği güvenin ve

beraberinde marka bilinirliğinin artmasının bir sonucu olduğunu söyledi.

Petroturk Genel Koordinatörü Ne et Eren

PETROL PLUS - OCAK 2012 41

Söyleşi

“Türkiye’deki büyümeye paralel olarak firmamızın

satış hacmi de genişlemiştir. Bu süreçte Türkiye’de

kurşunsuz benzin grubu satışları yüzde 9 dolayın-

da düşerken, ‘Petroturk’ markasıyla satışlarımızı bir

önceki yıla göre yüzde 28 artırarak 12.648 m3’e;

Türkiye’de motorin grubu satışları yüzde 2,5 civa-

rında artarken, Petroturk markasıyla satışlarımızı

yüzde 21 artırarak 150.136 m3’e, toplam beyaz

ürün satışları (benzinler+motorin grubu) Türkiye

pazarında yüzde 1 dolayında artış kaydederken,

Petroturk markasıyla toplam beyaz ürün satışları-

mızı bir önceki yıla göre yüzde 22 artırarak 162.785

m3’e çıkardık. Fuel oil grubunda ise satışlarımızı

yüzde 53 artırarak 4770 ton’a ulaştırdık. Bu satış-

larla toplam akaryakıt pazarındaki payımız yüzde

0,85 oranında gerçekleşmiştir.”

“2012’de 50 yeni bayiyi daha

istasyon ağımıza dahil edeceğiz”

Şirketin satış grafik lerindeki bu ar tışların,

Petroturk’ün yıllar geçtikçe hem bayilere hem

de bu istasyonlardan akaryakıt alımı yapan tü-

keticilere verdiği güven ve beraberinde marka

bilinirliğinin artmasının bir sonucu olduğunu ifade

eden Neşet Eren, “2011 yılında görsel standartla-

rımızı 55 istasyonda daha uygulamak suretiyle

bilinirliğimizin artmasını sağladık. 2012 yılı sonu

itibariyle istasyon ağımıza yeni 50 istasyon daha

kazandıracağız” dedi.

“Maliyetin altında satış yapan

firmaların varlıklarını sürdürmeleri

mümkün değil”

Küresel kriz sebebiyle Petroturk olarak daha çok

kar paylaşımı ağırlıklı yatırım politikalarına gitmek

zorunda kaldıklarını kaydeden Eren, “Zira tüketici-

ye iskontolu akaryakıt satışı konusunda piyasada

olabilecek limitlerin altında satışlar yapan firma-

lar var. Bu rekabet koşullarında ciddi yatırımlar

yaparak mahalli satışlardan akaryakıt satmak

olanaksızdır. Tüketiciye dönük her türlü aksiyonu

firma olarak desteklemekteyiz, ancak belirli ölçüde

yatırım ve maliyetlerin altında dahi akaryakıt satış

yapan kuruluşların sektörde varlıklarını devam

ettirme şansları yoktur” şeklinde konuştu.

“Mersin-Kazanlı Depolama

Tesisimizi yakında devreye

alacağız”

2010 yılında başlayan Mersin-Kazanlı Akaryakıt

Depolama Tesisinin inşaatının bittiği ve tesisin

ruhsat aşamasında bulunduğu bilgisini veren

Neşet Eren, “3-4 aylık bir süre içerisinde tesisimizde

akaryakıt depolama ve satışa başlamayı hedefle-

mekteyiz” dedi. Eren, şöyle devam etti:

“2010-2011 Bank Asya futbol liginde Mersin İdman

Yurdu ile başlayan forma reklam sponsorluğunu,

2011-2012 sezonu için yine Bank Asya takımla-

rından Adanaspor ile sürdürmekteyiz. Petroturk,

Tüpraş‘ın kara dolumu yaptığı Aliağa, Kırıkkale,

Batman Rafinerileri ve Opet Terminalleri üzerin-

den Mersin, Marmara Ereğlisi, İzmit illerinde, BP

terminallerinden Mersin, Antalya, İzmit, Ambarlı,

Gemlik illerinden ve kendi depomuz kurulana

değin Mersin’de faaliyet gösteren bir dağıtım fir-

masının Mersin Terminalinden gerek ithal gerekse

de dağıtıcılar arası ticaret marifetiyle Türkiye’ye

yayılmış 191 istasyonlu bayimize ikmal sağlamak-

tadır. İstasyonlarımıza nakliye ve lojistik destek

vermek amacıyla kurduğumuz filomuz hizmetine

devam etmektedir. Marka olmanın zor olduğu ve

kazanılmış güvenin kolay kaybedileceği bilinciyle

daima tüketicilerin memnuniyetini sağlamaya

dönük çabalarımız devam edecektir.”

42 PETROL PLUS - OCAK 2012

Söyleşi

2011 yılında akaryakıt sektöründe yaşanan önemli

gelişmeleri Petrol Plus’a değerlendiren S Oil Genel

Müdürü Dr. Ayhan Erdem, Rekabet Kurumu’nun

intifa kararının etkileri konusunda, “İntifaların 5

yılla sınırlandırılması kararının nasıl uygulanacağı

ve bu kararın sektöre etkileri uygulama başlama-

dan önce az çok tahmin ediliyordu. Ama kimse

dile getirmiyordu” dedi. 18 Eylül sürecinde bütün

dağıtım şirketlerinde bir panik havası oluştuğunu

ifade eden Dr. Erdem, “Herkes kendine farklı bir ya-

tırım stratejisi belirledi. Özellikle pazar payı yüksek

firmalar da, gerek pazar paylarını gerekse istasyon

sayılarını düşürmemek anlamında bir yatırım

stratejisi belirledi. Kimi şirketler kar paylaşımını

benimserken, kimisi de hibe şeklinde yatırımla

yürümeye çalıştı. Dolayısıyla birçok firma karla-

rından vazgeçerek, 2-3 yıllık karlarını şimdiden

vermiş oldular” şeklinde konuştu.

“Bayilere verilen hibeler

bilançolara zarar olarak yansıyor”

5 yıllık bir sürenin yatırımın geri dönüşü açısından

da çok kısa olduğunu ve birçok dağıtım firması-

nın bu 5 yıllık sürenin ilk 4 yılını yatırımını geri

kazanmaya çalışmakla geçileceğinin altını çizen

Dr. Ayhan Erdem, şöyle konuştu:

“Şimdi böyle olunca pazar payı büyük firmalar

verdikleri hibelerin etkilerini 2012 bilançolarında

görmeye başladılar. Bu hibeler bilançolara zarar

olarak yansımaya başladı. Zaten dağıtım şirket-

lerinin büyük bir kısmı bilançolarını zarar olarak

açıklıyor. Düşük kar marjıyla, yüksek ıskontolarla,

TÜPRAŞ endeksli anlaşma yapan daha küçük fir-

malar ise, düşük kar marjlarıyla hayatlarını devam

ettiremeyecek duruma geldiler. Bununda olaca-

ğını görüyorduk zaten. Yani kar marjına dayalı

anlaşmaların da bir sınırı var.”

“Sistem COCO’ya doğru gidecek”

Hibe veren dağıtım şirketlerinin bilançolarında

zarar kaydetmeye başladığını vurgulayan Dr. Er-

dem, “Bu şirketlerin giderleri arttı, karları düştü. Bu

nedenle bu firmaların 2012 yılında bir takım gider

kalemlerinde tasarruf tedbirlerine gitmesi hiç de

şaşırtıcı olmayacaktır” şeklinde konuştu. Pazar payı

küçük dağıtım firmalarının tasarruf tedbirleri alma

yoluna gitseler bile ayakta kalmalarının gittikçe

dana zor bir hale geleceğini ifade eden S Oil Genel

Müdürü Dr. Erdem, şöyle devam etti:

“Bu dağıtım şirketlerinin böylesine düşük kar marj-

larıyla ayakta kalma şansları çok az. Banka kredisi

ile çalışmayan, finans yapısı güçlü firmaların top-

tancılıktan öteye gideceklerini de düşünmüyorum

açıkçası. Pazar payı açısından ilk 6-7 firmanın

dışında kalanlar açısından pazar paylarını arttırıp,

birer ikişer sıra üste çıkmaları, onların daha fazla

kar edecekleri anlamına gelmez. Dolayısıyla 5 yıl-

lık intifa uygulaması başlamadan önce defalarca

sistemin COCO’ya doğru gideceğini ve sektörün

buna hazırlıklı olması gerektiğini söylemiştik.

2012 yılında finans yapısı güçlü marka firmaların

bu yöntemi deneyip uygulayacaklarını göreceğiz.

Yani dağıtım şirketleri artık 5 yıllık anlaşma ile

bayiye prim veya hibe vermek yerine, istasyonu

satın alacak, ya kendisi işletecek ya da potansiye-

li, vizyonu olan bayilere işletmesini verecek. Bu

sistemin kısa bir süre içerisinde Türkiye akaryakıt

sektöründe yaygınlaşmaya başlayacağını düşü-

“Şirket Yöneticilerinin Pazarı İyi Analiz Etmeleri Gerekiyor”Son dönemde gerek ikmal gerekse de fi nans açısından problem yaşayan birçok dağıtım

şirketi olduğuna dikkat çeken S Oil Genel Müdürü Dr. Ayhan Erdem, “Şirket yöneticilerinin

pazarı iyi analiz etmeleri, rekabet koşullarını iyi değerlendirmeleri ve ona göre yatırım

stratejisini belirlemeleri gerekir” dedi.

S Oil Genel Müdürü Dr. Ayhan Erdem

PETROL PLUS - OCAK 2012 43

Söyleşi

nüyorum. Sektörün bu noktada karma bir yatırım

stratejisi uygulamasının daha doğru olacağını

düşünüyorum. Yani bir taraftan kar marjlı yatırım

stratejisi uygularken diğer taraftan da hibe şek-

lindeki yatırımları da uygulamak gerekir. Duruma,

kişiye, bölgeye ve konuma göre yatırım stratejisi

belirlenmeli ve yatırımlarda da karma yatırım

kuralı uygulanmalı. Dağıtım şirketleri ya-

tırım stratejilerini iyi oluştururlarsa bir sonraki 18

Eylül sürecinde panik yapmalarına gerek kalmaz.”

“TÜPRAŞ son dönemde ithalatı

azaltmak açısından önemli

hamleler yaptı”

Bu noktada özellikle TÜPRAŞ’ın üstlendiği rolün

çok önemli olduğunu ifade eder Dr. Erdem,

TÜPRAŞ’ın son bir yıldır ithalatı azaltmak açısın-

dan büyük bir oyunculuk sergilediğini belirterek,

“Dolayısıyla dağıtım firmalarının ithalatı azaltma-

sını sağladı. TÜPRAŞ bu dönemde, kar marjını ve

fiyatları belirli bir seviyede tutarak ithal ürünlerle

rekabete girdi” şeklinde konuştu.

“Şirket yöneticileri pazar

analizlerini iyi yapmalılar”

Son birkaç yıllık dönemde 50 civarında olan dağı-

tım firması sayısının azalmaya başladığına dikkat

çeken Dr. Ayhan Erdem, “Ben daha önceki tespitle-

rimde de bu sayının 20-25 arasına ineceğini söylü-

yordum. Bu tezimde ısrarcıyım” dedi. Gerek ikmal

gerekse de finans açısından problem yaşayan

birçok dağıtım şirketi olduğuna dikkat çeken Dr.

Erdem, “Rafinelerde veya diğer ikmal noktalarında

ürün almayı bekleyen bayi tankerlerinin, havalesi

gelmeden TÜPRAŞ’ın teslim etmediği şirketlerin

olduğunu duyuyoruz. Bunlar tabii ki üzücü şeyler.

Şirket yöneticilerinin pazarı iyi analiz etmeleri,

rekabet koşullarını iyi değerlendirmeleri ve ona

göre yatırım stratejisini belirlemeleri gerekir” diye

devam etti.

“EPDK’nın promosyon ve katkılı

ürün müdahalelerini yerinde

buluyorum”

EPDK’nın görevini çok iyi yaptığının altını çizen

Dr. Erdem, “EPDK, nitekim promosyon konusunda

sektörün rahatsızlığını gidermek için promosyonu

kısıtlayarak sektöre müdahale etti. Nitekim bu da

fiyat panolarına yansıdı. Artık tüketiciye direkt

yansıyan finansal promosyonlar ön plana çıktı”

dedi. Dr. Erdem, şöyle devam etti:

“EPDK, katkılı motorin konusunda da aynı hassa-

siyeti göstererek, duruma müdahale etti. Katkılı

motorin diyerek piyasaya sürülen bu ürünlerin

tüketiciyi yanıltmaya yönelik bir pazarlama

yöntemi olduğunu düşünüyorum. 1 kuru-

şu geçmeyecek katık maliyetlerinin 5-6

kuruşmuş gibi yansıtılması ve bu ürünler

üzerinden daha fazla kar elde edilmesinin

kesinlikle yanlış olduğuna inanıyorum.

EPDK’nın katkılı yakıtlar konusunda dağı-

tım şirketlerine yaptığı uyarının yerinde

olduğunu düşünüyor ve EPDK’yı bu kara-

rından dolayı kutluyorum.”

“Otomasyon zorunluluğuna

geçiş döneminde dağıtıcılara

ceza kesilmemeli”

Otomasyon kurulumlarında yaşanan so-

runlara da değinen S Oil Genel Müdürü Dr.

Erdem, “Değişimler genellikle sancılı olur.

EPDK ilk kurulduğunda da bir takım sıkıntı-

lar yaşanmıştı. Lisanslama sürecinde de ve

daha sonrasında yaşanan diğer süreçlerde

de benzer sıkıntılar yaşandı” dedi. Otomas-

yon zorunluluğu konusunda da bir takım

sorunların yaşanmasının doğal olduğunu

ifade eden Dr. Erdem, “Şu anda otomasyon

sürecini tamamlamayan hiçbir şirket yok.

İlk aşamada elde olmayan nedenlerle bazı

dağıtım firmaları sorun yaşamış olabilirler.

Ama bugün itibari ile otomasyonsuz istasyon

kalmadı. Bu geçiş sürecinde yaşanan aksaklıklar

nedeniyle dağıtım şirketlerine ceza kesilmemesi

gerekir. Zaten düşük kar marjlarıyla boğuşan dağı-

tım şirketlerine bu konuyla ilgili ceza kesilmesinin

de çok anlamsız olduğunu düşünüyorum” dedi.

“Harmanlama konusunda gerekli

yatırımlar yapılırsa iyi sonuçlar

elde edilir”

EPDK’nın akaryakıta biyoyakıt harmanlamasına

ilişkin kararını da değerlendiren Dr. Ayhan Erdem,

birkaç yıl önce destekleneceği umuduyla birçok

firmanın lisans alıp biyodizel tesisi kurduğunu

ancak beklenen destek gelmediği için bu tesis-

lerin atıl vaziyette kaldığını anımsattı. EPDK’nın

konuya ilişkin son kararının en önemli iki bo-

yutunun; “TÜPRAŞ’ın harmanlama ile ilgili tesis

kurup kurmayacağı ve ithalat yapan şirketlerin

böyle bir tesis çalışmalarının olup olmayacağı”

olduğunu bildiren Dr. Erdem, “Harmanlanacak

biyoyakıtların hammaddesi ilk aşamada büyük

oranda ithal edilecek. Ancak daha sonra nasıl bir

üretim planlaması yapılacağını şu anda bilmiyo-

ruz. Hedeflenen amaç doğrultusunda düzgün

adımlar atılırsa ortaya çıkan sonuçlar da olumlu

olur. Yatırımcıların gerekli yatırımları yapmaları,

çiftçilerin de gerekli çalışmayı yapmaları halinde

iyi sonuçlar elde edileceğine inanıyorum. Her şey

kayıt altında olmalı, ki milli ekonomiye de katkı

sağlanabilsin” diye konuştu.

44 PETROL PLUS - OCAK 2012

Söyleşi

Kendinizden ve iş yaşamınızdan

kısaca bahseder misiniz?

1967 doğumluyum. İşletme-Ekonomi mezunu-

yum, Akaryakıt sektörünün yanı sıra inşaat ve

taahhüt işeriyle de iştigal ediyorum.

Aytemiz Akaryakıt’ı tercih etme

nedenleriniz nelerdir?

Aytemiz sektörde uzun yıllardır ismi ile güven ve-

ren bir şirket. Aile sıcaklığını Aytemiz Akaryakıt’ta

yaşayacağımızı bildiğimiz için Aytemiz ile çalışma-

yı tercih ettik. Ayrıca Aytemiz Akaryakıt’ın yöneti-

cilerinin de bizlerle kurduğu olumlu diyaloğun bu

tercihimizde etkili olduğunu söyleyebiliriz.

Müşteri memnuniyetini

sağlayabilmek adına özellikle

dikkat ettiğiniz hususlar nelerdir?

Zaten burada marka ile birlikte kendi ismimizi ve

ticari itibarımızı da işin içine katarak müşteri port-

föyümüzü daha genişletmek gayreti içerisindeyiz.

Müşteri memnuniyetini sağlamak adına, güler

yüzlü ve kaliteli hizmet gibi temel kurallardan asla

taviz vermiyoruz.

Sizce sektörde yaşanan en önemli

sorun nedir ve bu sorunun çözümü

için ne yapılması gerektiğini

düşünüyorsunuz?

Sektörde yaşanan en önemli sorunun haksız

rekabet olduğunu düşünüyorum. Çünkü herkes

eşit şartlarda ticaret yapmıyor. Kamu otoritele-

rinin önümüzdeki günlerde alacakları kararların

rekabetin sağlıklı bir biçimde devam etmesinin

önünü açmasını diliyoruz.

Müşteri portföyünüzden ve

istasyonunuzda sunduğunuz

hizmetler hakkında bilgi verir

misiniz?

İk i istasyonumuz var. İk isinde de Aytemiz

Akaryakıt’ın bayrağı altında çalışmalarımızı sür-

dürüyoruz. Müşterilerimizin uzun yıllardan bu

yana bizimle çalışıyor olmaları bizim için çok bü-

yük bir avantaj. Ayrıca yeni müşteriler kazanarak

hizmet kalitemizi en üst seviyeye çıkarmak en

büyük hedefimiz.

Sektörde yaşanan fiyat rekabeti ve

kar marjlarının düşüklüğüne ilişkin

değerlendirmelerinizi alabilir

miyiz?

1991 yılından bu yana akaryakıt sektörünün içe-

risindeyiz. Son yıllarda oluşan haksız rekabet ve

kar marjlarının giderek düşmesi ister istemez tüm

sektörü olumsuz yönde etkiliyor. Bizler de güçlü

sermaye yapımız ve sağlıklı müşteri portföyü ile

bu sorunları aşmaya çalışıyoruz.

Sektöre yeni girecek bayi

adayları için ne gibi önerilerde

bulunursunuz?

Sektöre yeni gireceklerin öncelikle dikkat etmesi

gereken hususun dağıtıcı seçimi olduğuna ina-

nıyorum. Çalışacağı dağıtım şirketinin uyumu

bayinin performansını belirliyor. Dikkat edilmesi

gereken ikinci önemli husus da, sermaye yapısı

güçlü olmayan kişilerin bu sektöre girmemesi

gerektiğidir.

“Sektördeki En Önemli Sorun

Haksız Rekabet”Aytemiz Akaryakıt Konya bayisi Bez-Kul Petrol’ün sahibi Mehmet Bezirci, sektörde yaşanan

en önemli sorunun haksız rekabet olduğunu belirterek, “Çünkü herkes eşit şartlarda ticaret

yapmıyor. Kamu otoritelerinin önümüzdeki günlerde alacakları kararların rekabetin sağlıklı bir

biçimde devam etmesinin önünü açmasını diliyoruz” dedi.

Aytemiz Akaryak�t Konya bayisi Bez-Kul Petrol’ün sahibi Mehmet Bezirci

PETROL PLUS - OCAK 2012 45

46 PETROL PLUS - OCAK 2012

Şirket Haberleri

Turcas’a Bir Ödül Daha…

Türkiye Petrolleri, 2. Bowling Turnuvası’yla Stres Attı

Türkiye Kurumsal Yönetim Derneği (TKYD)tarafın-

dan her yıl düzenlenen “Kurumsal Yönetim Zirvesi”

kapsamında 2011 yılında “IMKB Kurumsal Yönetim

Endeksi’nde Notunu En Çok Artıran Kuruluş” ödü-

lüne Turcas Petrol A.Ş layık görüldü.

Yapılan törende ödülü Turcas Petrol A.Ş adına CEO

ve Yönetim Kurulu Üyesi Batu Aksoy’a TKYD Yöne-

tim Kurulu Üyesi Muharrem Yılmaz takdim etti.

IMKB Kurumsal Yönetim Endeksi’ne dahil olan

Turcas Petrol A.Ş; 2011 yılında “Kurumsal Yöne-

tim” notunu 81.2’ye yük-seltmişti. Bu not 2010 yı-lında 75.2 idi.

Turcas Petrol A.Ş CEO ve Yönetim Kurulu Üyesi Batu Aksoy “Entegre bir enerji şirketi konumundaki kuruluşunun 80. yılında olan Turcas’in IMKB’de işlem görmeye başlamasının 20. yılında çok önem verdiği kurumsal yönetim konusunda notunu 75.2’den 81.2’ye yükseltmesinden dolayı böyle

bir ödüle layık görülmesi bizleri gururlandırmıştır.

Bu ödülü

almamızda önemli payı olan çalışanlarımıza,

yönetim kurulumuza, is ortaklarımıza ve tüm

paydaşlarımıza teşekkür eder, Türkiye Kurumsal

Yönetim Derneği’ne değerli çalışmalarından ve

bizleri teşvik etmesinden dolayı şükranlarımı

sunarım” dedi.

Türkiye Petrolleri Petrol Dağıtım (TPPD) AŞ, 7.

Satış Gücü toplantısına katılan bölge temsilcileri,

saha müdürleri ve Genel Müdürlük’teki çalışanla-

rıyla birlikte Ankara Panora Alışveriş Merkezi’nde

bowling turnuvası düzenledi. İlki geçen sene Mart

ayında düzenlenen turnuvaya bu sefer yaklaşık

65 kişi katıldı.

TPPD Genel Müdürü Harun Şahbaz, Genel Müdür

Yardımcıları Ertan Sulayıcı ve Ahmet Türkoğlu’nun

da hazır bulunduğu turnuvaya geniş bir yelpazede

katılım oldu.

Personelin moral ve motivasyonuna yönelik olarak gerçekleştirilen ve 12 takımın yarıştığı turnuvada birinciliği Genel Müdür Harun Şahbaz’ın takımı DCF göğüsledi. İkinciliğe Bölge Temsilcisi Mehmet Nur Pöç’ün VC adlı takımı yerleşirken, üçüncülük İnsan Kaynakları ve İdari İşler Müdürü Fatih Cem Oğuz’un takımı Voltran 3’ün oldu.

Fatih Cem Oğuz, Yusuf Bravo, İsmet Topal ve Ra-mazan Somay’dan oluşan Voltran 3’ün üçüncülük kupasını Satış ve Organizasyon Müdürü Mutlu Uçar verdi. Mehmet Nur Pöç, Kubilayhan Narin, Satılmış Kütük ve Ceren Vartanlı’dan oluşan VC eki-

bi, ikincilik kupasını Genel Müdür Harun Şahbaz’ın

elinden aldı.

Katılımcılar hem birlikte yemek yemenin, hem

bowling oynayarak stres atmanın mutluluğunu

yaşadıklarını ifade ederek, yöneticilere ve orga-

nizasyonu yapan İnsan Kaynakları ve İdari İşler

Müdürlüğü’ne teşekkür etti.

PETROL PLUS - OCAK 2012 47

Şirket Haberleri

Starpet’ten Sektöre Yenilik; Ücretsiz

“Pit Stop” Uygulaması

BP – Garanti Bonus Kart İşbirliğiTürkiye’deki faaliyetlerinin 100. yılını kutlayan BP, Garanti Bonus Kart ile işbirliği anlaşması imza-ladı. Bu anlaşma kapsamında ilk kampanya, 16 Ocak – 29 Şubat 2012 tarihleri arasında Bonus Kart sahiplerine Bonus üyesi BP istasyonlarından yapacakları akaryakıt ve otogaz alışverişlerinde “50 TL Bonus” kazandırıyor.

Kampanya süresince Bonus işyeri anlaşmalı BP istasyonlarından Bonus kartları ile farklı günlerde 4 kez 100 TL ve üzeri akaryakıt veya otogaz alışve-rişi yapanlar, 6 - 16 Mart 2012 tarihleri arasında, yine Bonus üyesi BP istasyonlarından yapacakları

akaryakıt veya otogaz alımlarında kullanmak üzere 50 TL değerinde Bonus kazanacaklar.

Bonus üye işyeri olan BP istasyonlarında ge-çerli olan kampanyadan Bonus, Paracard, Flexi ve Money Visa sahipleri müşteriler yararlanacak ve aynı gün içerisinde yapılacak işlemlerden yalnızca biri kampanyaya dahil olacak.

Türkiye’nin en hızlı büyüyen yüzde 100 Türk serma-yeli akaryakıt şirketi Starpet, tüketici dostu uygu-lamalarıyla müşterilerinin yanında olmaya devam ediyor. Yurt genelinde yayılmış 450 istasyonunda yüzde 12’ye varan indirim kampanyalarıyla müşte-ri memnuniyetini en üst noktaya taşıyan Starpet, şimdi de kampanyalarıyla eş zamanlı yürüteceği “pit stop” uygulamasını başlattı. Kampanya dönemlerinde Starpet istasyonlarına uğrayan herkesin yararlanacağı “pit stop” uygulaması, ücretsiz lastik, hava ve su tetkiklerinin haricinde yağ değişimi ve cam suyu kontrollerini de içeriyor.

Müşterilerine 360 derece hizmet verme prensi-bine sahip Starpet’in uygulamaya başladığı ‘pit stop’ hizmetinin de indirim kampanyaları kadar ilgi göreceğine inandıklarını dile getiren Starpet Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Murat Okalin, “Starpet olarak yüzde 100 müşteri memnuniyeti ilk önceliğimiz. Ürünlerimizin kalitesinin yanı sıra müşterilerimizin istasyonlarımızdan mutlu

ayrılıyor olması da bizim için çok önemli. Bu ne-denle yoğun ilgi gören yüzde 12’ye varan indirim kampanyalarımızın yanına şimdi de yeni geliştirdiği-miz ücretsiz ‘pit stop’ uy-gulamasını ekledik” dedi.

Bu uygulamayla kaliteli hizmet anlayışını farklı bir kulvara taşıdıklarının da altını çizen Okalin, “Fiyat politikalarımız için yaptığımız kampanya-ları diğer hizmetlerimize de yansıtmak istedik. Ücretsiz lastik, hava ve su kontrolü, yağ değişimi ve cam suyu tetkiklerini içeren ‘pit stop’ hizmetinin kampanya dönemlerinde tüketicilerden hak ettiği ilgiyi göreceğine inanıyorum. Tüketici dostu yeni-likçi kampanyalarımız için çalışmalarımız devam ediyor. 2012 yılında da müşterilerimizin yanında olmaya devam edeceğiz” dedi.

Starpet, 2011 başında başlattığı tüm akaryakıt ürünlerinde yüzde 12’ye varan indirim kampan-yası ile yıl boyunca Türkiye geneline yayılmış 450 istasyonunda tüketicilerle buluştu. 2012 sonunda

kadar devam etmeyi planladığı indirim günlerine şimdi de ücretsiz lastik, hava ve su kontrolü, yağ değişimi ve cam suyu tetkiklerini içeren “pit stop” uygulamasını ekleyen Starpet, tüketici dostu kampanyalarına bundan sonra da devam edecek.

48 PETROL PLUS - OCAK 2012

GüncelŞirket Haberleri

2012 DAF Teslimatları Aylar Uluslararası

Taşımacılık ile Hızına Hız Kattı

Kayseri’nin Gururu Babacan, DAF’tan Şaşmıyor

Turnagaz’dan 30. Kuruluş Yıldönümünde 30 Hediye

DAF-TIRSAN Otomotiv Hadımköy

Tesislerinde düzenlenen tören ile

5 araçlık yatırımının, 3 adet DAF

XF105.460’tan oluşan son kısmını

teslim alan Aylar Ulus. Taş. Ve Tic.

Ltd. Şti. filosundaki DAF sayısını

arttırmaya devam ediyor.

Araçlarını DAF-TIRSAN Otomotiv

Hadımköy Şubesi Satış Yöneticisi

Onur Güldik’ten teslim alan Aylar

Ltd. Şti. Yön. Kurulu Bşk. Beysat

Ay, DAF’ı tercih etme nedenlerini

şöyle açıkladı: “Bizim çalıştığımız

güzergâhlarda aracın sağlam

olması büyük önem taşır. DAF

ağır çalışma şartlarında dahi bize

yüksek performans ve düşük iş-

letme maliyeti sunuyor. Bu kadar

kaliteli bir ürürün arkasında bir de

Tırsan gücü olunca tabii ki tercihi-

miz DAF oluyor. Gelecekte de bu

işbirliğimizi sürdürmeyi istiyoruz.”

DAF-Tırsan Samandıra tesislerinden dü-

zenlenen tören ile 5 adet DAF CF85.460

çekiciyi teslim alan Babacan Nak.

filosundaki DAF adedini 70’e yükseltti.

Araçlarını DAF-Tırsan Pazarlama Yön.

Haluk Özen’den teslim alan Babacan

Nak. Filo Yöneticisi Sn. Hasan Erden

DAF’ı tercih etme nedenlerini şöyle

açıkladı: “Babacan Nakliyat olarak

kuruluşumuzdan bugüne araç yatırım-

larında ilk tercihimiz hep DAF ve Tırsan

ürünlerinden yana olmuştur. Bu kararı-

mızın temelinde Tırsan’a duyduğumuz

güven yatmaktadır. Özellikle satış

sonrası hizmetlerdeki müşteri memnu-

niyeti odaklı yaklaşım bizi DAF’a daha

sıkı bağladı. DAF, çok kazançlı bir yatı-

rım aracıdır. Hem kullandığınız sürece

düşük işletme maliyetleri sayesinde

size çok kazandırır. Hem de ikinci elde

satacağınız zaman değerini koruduğu

için zarar etmezsiniz. Kayserili hesabını

bilir” dedi.

LPG sektörünün köklü firmalarından Turnagaz, 30. Yıl özel çekilişi gerçekleştirecek. 10 Ocak 2012-31 Mayıs 2012 tarihleri arasında Türkiye genelinde gerçekleştirilecek kampanya ile 30 talihliye 30 hediye verilecek. LPG sektöründe 30. yılını tamamlayan sektörün köklü şirketlerinden Turnagaz, Turnagaz markalı tüp alanlar arasında yapacağı çekilişle tüketicileri hediye yağmuruna tutacak. 12 kg’lık veya 24 kg’lık Turnagaz markalı tüp alan herkes 30. Yıl Özel Çekilişine katılabilecek. 12 kg’lık tüp alanlara bir çekiliş hakkı tanınırken, 24 kg’lık tüp alanlar iki çekiliş hakkına sahip olacak. Kampanyaya katılmak isteyenlerin, ürünle birlikte verilecek şifreli katılım kartındaki şifreyi, ad, soyad, adres bilgileri ile birlikte aralarında birer boşluk bırakarak tüm GSM operatörlerinden 4544 numa-ralı kampanya hattına kısa mesaj göndermeleri gerekiyor.

Kampanya sonunda yapılacak çekilişle 5 kişi

Peugeot 206+ Comfort 1.4 75hp 5K 2011 model

otomobil, 5 kişi Apple iPhone 4 16gb cep telefo-

nu (Hat+kart hariç), 5 kişi Sct 150-8 2012 model

Yuki Motorsiklet, 5 kişi LG 42LV3550 Led TV, 5 kişi

HP PavilionG-6-1190ST laptop ve 5 kişi Sony DSC

W510 Dijital Fotoğraf Makinesi kazanacak. Çekiliş

06.06.2012 tarihinde; U2 Tanıtım ve Promosyon

Hizmetleri Gülbahar Mah. Cemal Sururi Sok. Halim

Meriç İş Merkezi No: 25 D: 40 Mecidiyeköy/İSTAN-

BUL adresinde bulunan konferans salonunda noter

huzurunda, isteyen herkesin katılımına açık olarak

gerçekleştirilecek. Kazanan talihliler 11.06.2012

tarihli Radikal Gazetesi Türkiye baskısında, www.

turnagaz.com.tr ve www.facebook.com/groups/

turnagaz adreslerinde duyurulacak.