petrol plus dergisi -22-
DESCRIPTION
Petrol, gaz,, oil, gasTRANSCRIPT
2 PETROL PLUS - OCAK 2012
Güncel
İmtiyaz SahibiOdaklı Yayıncılık Tanıtım ve Sanayi Ticaret Ltd. Şti.
Adına Nurhan SAĞIR
Sorumlu Yazı İşleri MüdürüAhmet KUT
Yayın Grubu Başkanı Özay SAĞIR
Genel Yayın Yönetmeni
Murat FIRAT
EditörBerna SAN
Art DirektörErsan TOPUZ
Dağıtım Planlama ve KoordinasyonEthem KUT
Reklam KoordinatörüEmin ESER
Hukuk MüşaviriAv. Murat KurtAv. Uğur Kızılca
YÖNETİM MERKEZİ
Odaklı Yayıncılık Tanıtım Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi
Tatlısu Mah. Seyhan Sk. Elalmış Cad. No:7 D:1 Şerifali - Ümraniye / İSTANBUL
Tel: (0216) 527 32 62 Faks: (0216) 527 32 [email protected]
Abone ve Okur [email protected]
BASKI ve CİLTİstanbul Basım
0(212) 454 31 71
Baskı Tarihi23.01.2012
Bu dergi tüm Türkiye’de dağıtılmaktadır.
Basın Kanunu’na göre Yerel Süreli Yayın’dır.
Fiyatı: 10 TLYıllık Abonelik: 100 TL
(Fiyatlara KDV Dahildir. Yıllık gönderimlerde kargo fi yata dahil, tek gönderimlerde dahil değildir.)
“Petrol Plus Dergisi’nde yayınlanan yazı ve çizimlerin
her hakkı mahfuzdur. İzin alınmadan, kaynak gösterilerek dahi iktibas edilemez”
“Yayımlanan tüm yazılaın sorumluluğu yazarlarına, ilanların sorumluluğu ilan verene aittir.
2 PETROL PLUS - OCAK 2012
Türk Petrol Sektörü bir yılı daha geride bıraktı. Geçtiğimiz yılda önceki yıllarda olduğu gibi petrol sektörünün en önemli gündem maddesini 10 numara yağ oluşturdu. Bu konuda vergisel bir takım önlemler alınmasına karşın bu uygulamalar, tam olarak sektörün beklentilerini karşılayamadı. Nitekim sektörün ileri gelen isimleri de, 10 numara yağ- kaçak akaryakıta bağlı olarak, petrol sektöründe haksız bir rekabet yaşandığını, her geçen gün artan finansman ve operasyonel yükler nedeniyle sektörün ekonomik anlamda gün geçtikçe daha da olumsuz bir çizgiye doğru ilerlediğine dikkat çekiyorlar.
Buna karşılık olarak Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız ise Maliye Bakanlığı’nın gerekli düzenlemeleri yaptığına işaret ediyor ve bu konuda denetim birimlerine iş düştüğünü kaydediyor. Akaryakıt kaçakçılığının, ekonomiye büyük zarar verdiğini ifade ediyor ve “Türkiye ekonomisinde büyük bir paya sahip olan sektörün, kendi içindeki virüsleri temizlemesi gerek. 2012 yılı inşallah kaçak akaryakıtla mücadelede dönüm noktası olacak” diyor.
2011 yılını sorunlarına çözüm aramakla geçiren Petrol Sektörü 2012 yılında da yine aynı yönde çalışmalarına devam edecek. Nitekim dergimize açıklamalarda bulunan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, “Sektörün liberalleşmesi adına yasal düzenlemeleri hayata geçiriyoruz. 2012 yılı bu anlamda sektörümüzle alakalı birçok konuda dönüm noktası olacak” diyerek sektöre bir nevi müjde verdi.
Görünen o ki 2012 yılı Petrol Sektöründe daha yoğun çalışmaların yapıldığı, daha etkin ve etkili adımların atıldığı bir yıl olacak.
Saygılarımla...
Berna SANEditör
PETROL PLUS - OCAK 2012 3
Güncel
4 PETROL PLUS - OCAK 2012
Güncelİçindekiler
Tam sayfa: 24x33 / yatay - 1/2: 24x14,5 / dikey - 1/2:12x29 / 1/4: 11,5x14,5Reklam Ebatları
Reklam İndeksi
T O R A P E T R O L . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . A . K . İ .
A Y T E M İ Z . . . . . . . . . . . . . . . . . . A . K .
TÜRKİYE PETROLLERİ.....................Ö.K.İ.
İ P R A G A Z . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 1
P E T R O T Ü R K . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 3
A N T O İ L . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 7
O K T . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 1 9
D O M İ N O O R G A N İ Z A S YO N . . . . . . . . . . . 2 3
I P A C K . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 2 4 - 2 5
K O R U R . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 2 9
E A E . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 3 1
P O W E R W A X . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 3 5
T U R O G E . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 3 7
G A S T U R K E Y . . . . . . . . . . . . . . . . . . 4 5
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, petrol sektörünün gündemindeki konulara ilişkin Petrol Plus Genel Yayın Yönetmeni Murat Fırat’a önemli açıklamalarda bulundu.
PETDER Genel Sekreteri Erol Metin, petrol sektöründe 2011 yılında yaşanan gelişmeleri Petrol Plus Dergisi okuyucuları için değerlendirdi.
“2012 Yılı Kaçak
Akaryakıtla
Mücadelede Dönüm
Noktası Olacak”10 12
PÜİS Onursal Genel Başkanı ve Aytemiz Şirketler Grubu Yönetim Kurulu Başkanı İsmail Aytemiz, her yıl olduğu gibi bu yılda bayilerine bir yeni yıl mesajı gönderdi.
EPDK Petrol Piyasası Dairesi Başkanı Taner Mutlu, 2011 yılında akaryakıt sektöründe yaşanan gelişmelere ilişkin Petrol Plus Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Murat Fırat’ın sorularını yanıtladı.
Aytemiz’den
Bayilerine Yeni Yıl
Mesajı
EPDK Petrol Piyasası
Dairesi Başkanı
Taner Mutlu20
Rekabet Kurumu Uzmanları Tuğçe Koyuncu ve Şamil Pişmaf, sektörde bir milat olarak kabul edilen “18 Eylül Sürecinin” akaryakıt sektörüne etkilerini ilk kez ve sadece Petrol Plus Dergisi okuyucuları için kaleme aldı.
16
PÜİS Genel Başkanı Muhsin Alkan, “Ma-liyetin altında sadece kaçak akaryakıt satılabilir. Bunun başka şekli yok. Çünkü kaliteli malın maliyetin altına satılması mümkün değil. Maliyetin altında satı-lan her akaryakıt kaçaktır” dedi.
3826
Rekabet Kurumu
Uzmanları
Tuğçe Koyuncu ve
Şamil Pişmaf
“Maliyetin altında satılan her akaryakıt kaçaktır”
Türkiye Akaryakıt
Pompa Fiyatları, Muadil
Pompa Fiyatlarına Göre,
Daha Rekabetçi Bir Yapı
İçinde
Haberler
Söyleşi: Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız
Analiz: PETDER Genel Sekreteri Erol Metin
Analiz: PÜİS Genel Merkez Yönetim Kurulu Üyesi ve
Genel Sekreteri Güner Yenigün
Analiz: Rekabet Kurumu Uzmanları Tuğçe Koyuncu
ve Şamil Pişmaf
Aytemiz’den Bayilerine Yeni Yıl Mesajı
Türkiye Petrolleri 7. ‘Satış Gücü’ Toplantısını
Gerçekleştirdi
Söyleşi: EPDK Petrol Piyasası Dairesi Başkanı
Taner Mutlu
Söyleşi: PETKİM’in Genel Müdürü Hayati Öztürk
Söyleşi: PÜİS Genel Başkanı Muhsin Alkan
Söyleşi: Petroturk Genel Koordinatörü Neşet Eren
Söyleşi: S Oil Genel Müdürü Dr. Ayhan Erdem
Söyleşi: Aytemiz Akaryakıt Konya bayisi Bez-Kul
Petrol’ün sahibi Mehmet Bezirci
Şirket Haberleri
6
12
10
14
16
20
22
26
32
38
40
42
46
44
5PETROL PLUS - OCAK 2012
6 PETROL PLUS - OCAK 2012
Haberler
Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı, akaryakıt harici petrol ürünlerinin ithalatında, EPDK tara-fından “uygun” yazısı aranmasına ilişkin tebliğin, yeniden yürürlüğe konulması hususunda muta-bakata varıldığını bildirdi.
Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı, TOBB’da
düzenlenen Akaryakıt Kaçakçılığıyla Mücadele
Koordinasyon Toplantısı’nda yaptığı konuşmada,
ülke ekonomisinin en çok ihtiyaç duyduğu temel
girdilerden birinin enerji olduğunu söyledi. Dev-
letin petrol ve doğalgaz ürünlerinden aldığı özel
tüketim vergisinin 34 milyar 500 milyon lira ol-
duğunu, bu tutarın toplam vergi gelirleri içindeki
payın yaklaşık yüzde 14’e denk geldiğini anlatan
Yazıcı, bunun da devlet gelirleri açısından petrolün
önemini açıkça gösterdiğini kaydetti.
Yazıcı, 2011 yılında 17,6 milyon ton ham petrol,
8 milyon ton motorin, 593 bin ton fuel-oil, 546
bin ton havacılık yakıtı ve 139 bin ton benzin
ithal edildiğini, benzin ihracatının 2,5 milyon ton,
fuel-oil ihracatının 2,4 milyon ton, havacılık yakıtı
ihracatının ise 2,5 milyon ton olarak gerçekleşti-
ğini belirtti. Devletin en önemli görevlerinden
birisinin; iktisadi hayatın belirli kurallar içerisinde,
hak ve yükümlülükler gözetilerek sürdürülmesini
sağlamak olduğunu ifade eden Yazıcı, tüketicilerin
ve firmaların güven içerisinde ekonomik ihtiyaç-
larını karşılaması için haksız rekabetten ve eksik
bilgiden uzak bir piyasanın varlığının önemine
işaret etti. Bu nedenle akaryakıt kaçakçılığı ile
mücadelenin; ekonomik yanıyla tüm toplumu
ilgilendirdiğini vurgulayan Bakan Yazıcı, “Akaryakıt
kaçakçılığı vergi kaçırmak suretiyle devlete zarar
veriyor, piyasaya sunduğu standart dışı, kalitesiz
akaryakıt ile tüketiciyi aldatarak araçlara zarar ve-
riyor, hava kirliliğine neden oluyor” diye konuştu.
Bakan Yazıcı, Akaryakıt Kaçakçılığıyla Mücadele
Koordinasyon Toplantısında, tüm kurumların
eylem planındaki sorumluluklarını, planda belir-
tilen şekil ve sürede yerine getirmeleri hususunda
azami hassasiyet gösterilmesinin kararlaştırıldığını
belirtti. Yazıcı, toplantıda ayrıca 5015 sayılı Petrol
Piyasası Kanunu başta olmak üzere mevzuat deği-
şiklerinin bir an önce gerçekleştirilmesi, akaryakıt
harici petrol ürünlerinin ithalatında, EPDK tara-
fından “uygun” yazısı aranmasına ilişkin tebliğin,
yeniden yürürlüğe konulması konularında da
mutabakata varıldığını bildirdi.
EPDK’nın Kasım 2011 Petrol Piyasası Raporu’na
göre, yurtiçi benzin satışları yüzde 6,3 artarak
162.611 ton olarak gerçekleşti. Motorin satışları
ise yüzde 7,4 azalarak 1.265.537 ton oldu.
EPDK’nın Kasım 2011 Petrol Piyasası Raporu yayın-
landı. Rapora göre; rafinerici lisansı sahiplerinin
toplam benzin ve motorin üretimi Ekim ayına
göre yüzde 10,9 azalarak 949.397 ton olurken,
toplam petrol ürünleri üretimi yüzde 6,6 azalarak
1.625.543 ton olarak gerçekleşti. Ham petrol
ithalatı, bir önceki aya göre yüzde 3,5 azalarak
1.493.087 ton, motorin ithalatı ise, bir önceki
aya göre yüzde 22,1 azalarak 537.916 ton olarak
gerçekleşti.
Benzin ihracatı, yüzde 43,6 azalarak 158.432 ton
olarak gerçekleşirken, rafinerici, dağıtıcı ve ihra-
kiye teslimi lisansı sahiplerinin havacılık yakıtları
ihracatı Ekim ayına göre yüzde 7 azalış göstererek
239.965 ton oldu. Bu oran denizcilik yakıtlarında
yüzde 18,3 azalış ile 40.833 ton olarak gerçekleşti.
Yurtiçi benzin satışları yüzde 6,3 artarak 162.611
ton olarak gerçekleşirken, motorin satışları ise
yüzde 7,4 azalarak 1.265.537 ton oldu. Benzin
ortalama satış fiyatı Ekim ayına göre, yüzde 1,6
azalarak 4,25 TL/l olurken, motorin ortalama satış
fiyatı ise bir önceki aya göre yüzde 0,26 azalarak
3,84 TL/l olarak gerçekleşti.
Kasım ayı dağıtıcı satışlarına göre; OMV Petrol
Ofisi gerçekleştirdiği 346.204 tonluk satış ve yüzde
23’lük pazar payıyla ilk sırada yer aldı. OMW Petrol
Ofisini sırayla; 265.926 tonluk satış ve yüzde 17,7
pazar payıyla Opet, 248.167 tonluk satış ve yüzde
16,75 pazar payıyla Shell&Turcas, 135.800 tonluk
satış ve yüzde 9’luk pazar payıyla BP, 78,297 tonluk
satış ve yüzde 5,2’lik pazar payıyla Total, 44,724
tonluk satış ve yüzde 3’lük pazar payıyla Alpet,
40,53 tonluk satış ve yüzde 2,7’lik pazar payıyla
TP Petrol ve 32,390 tonluk satış ve yüzde 2,2’lik
pazar payıyla Lukoil takip etti.
Akaryakıt Harici Ürün İthalatında EPDK’dan
“Uygun” Yazısı Aranacak
Benzin Satışı Arttı, Motorin Satışı Azaldı
Gümrük ve Ticaret Bakan� Hayati Yaz�c�
PETROL PLUS - OCAK 2012 7
8 PETROL PLUS - OCAK 2012
Haberler
Enerji gazetecilerinin mesleki gelişime katkı
sağlamak amacıyla Enerji Gazetecileri ve Medya
Derneği (EGAD) kuruldu. Dernek, basın mesle-
ğinde ihtisaslaşma sürecine katkı sağlama ve
enerji gazetecilerini bir çatı altında buluşturmayı
hedefliyor. Merkezi Ankara’da bulunan derneğin
Kurucu Yönetim Kurulu İsmail Altunsoy (Zaman),
Evrim Ergin (Reuters), Olcay Aydilek (Habertürk),
Mehmet Nayır (Sabah), Merve Erdil (Hürriyet),
Ufuk Şanlı (Vatan) ve Murat Fırat (Petrol Plus)’tan
oluşuyor.
Son yıllarda gazetecilik mesleğinde ihtisaslaşmanın giderek önem kazan-dığına işaret eden EGAD Başkanı İsmail Altunsoy, sivil toplum kuruluşu olarak EGAD’ın da bu sürece katkı sağlamayı hedeflediğini belirtti. Dernek olarak öncelikle basın yayın kuruluşlarından destek beklediklerini ifade eden Al-tunsoy, derneğin amacını “Son yıllarda Türkiye’de daha çok ön plana çıkan enerji sektöründe uzman gazeteciliği geliştirmek, enerji gazeteciliği ile enerji dalındaki mesleki ya-
yın organlarınca çalışan gazetecileri bünyesinde
toplamak ve üyelerin mesleki ve sosyal gelişimle-
rine katkı sağlamak” olarak tanımladı.
Enerji Gazetecileri ve Medya
Derneği Kuruldu
Socar Kırgızistan’da Rafineri Kuruyor
Periyodik Muayene İçin Son Gün 29 Şubat
Socar, Kazakistan’da yıllık kapasitesi 2 mil-
yon ton olan bir rafinerinin kurulması için
prensip anlaşması yaptı.
Cumhurbaşkanlığından yapılan yazıl ı
açıklamada, Kırgızistan Cumhurbaşkanı
Almazbek Atambayev ’in, Azerbaycan
Devlet Petrol Şirketi (SOCAR) Başkanı Rov-
nag Abdullayev’i makamında kabul ettiği
bildirildi. Atambayev’in, Abdullayev ile gö-
rüşmesinde, yıllık kapasitesi 2 milyon tonluk
rafinerinin kurulması için prensip anlaşması
yaptıkları belirtildi.
Basına kapalı yapılan görüşmede Atamba-
yev, hazır bulunan Enerji ve Sanayi Bakanı
Askar Şadiyev’e rafinerinin inşaatı için ya-
tırımcılara her türlü desteğinin vermesini
istediği kaydedildi.
Rovnag Abdullayev de, Azerbaycan Cum-
hurbaşkanı İlham Aliyev’in talimatı üzerine
Kırgızistan’a geldiğini ve Kırgızistan’ın enerji
sektöründe çalışmalara başlamak üzere
önümüzdeki dönemde Bişkek’e uzman
heyetinin gönderileceğini belirtti.
1 Ocak 2012 tarihinde başlayan periyodik mua-yeneler için müracaatlar 29 Şubat 2012 tarihinde son bulacak. Bayilerin herhangi bir cezayla karşı karşıya kalmamaları için akaryakıt ve LPG sayaçla-rını periyodik muayenesini 29 Şubat 2012 tarihine kadar yaptırmaları gerekiyor.
Ölçü ve Ölçü Aletleri Muayene Yönetmeliği’nin 9. Maddesi uyarınca; her türlü akaryakıt ölçek ve sayaçları ile likit petrol gazı (LPG) sayaçlarının periyodik muayenelerinin iki yılda bir yapılması gerekiyor. Yine aynı yönetmeliğin 6. maddesi uyarınca periyodik muayene müracaatlarının her yıl Ocak ayı başından, Şubat ayının son gününe kadar yapılması öngörülüyor. Söz konusu iki yıllık süreç, ölçek ve sayaçların damgalandıkları yıldan başlanarak hesaplanıyor. Akaryakıt ve LPG
bayilerinin bu süreleri geçirmeleri sonucunda herhangi bir ceza ile karşı karşıya kalmamaları
için periyodik muayene müracaatlarını zamanında yapmaları gerekiyor.
PETROL PLUS - OCAK 2012 9
GüncelHaberler
Atık Motor Yağları Ağaç Olma Yolunda
Yakıtlar ve Yanma Teknolojileri
Konferansı Düzenlendi
Kamu kurumlarından toplanan her 1 varil atık motor yağı için 1 adet fidan diken Petrol Sanayi Derneği (PETDER) 2011’de topladığı yağlar karşılı-ğında bu yıl 30 bin fidanı Kütahya-Afyonkarahisar Karayolu boyunca toprakla buluşturacak.
Atık Yağların Kontrolü Yönetmeliği uyarınca atık motor yağı toplama konusundaki tek yetkili kurumun PETDER olduğunu ifade eden PETDER Atık Yağların Yönetimi Projesi Operasyon Müdü-rü Aydın Özbey, derneğin 7 yılda topladığı 106 bin tona yakın atık motor yağını çevre ve insan sağlığına zarar vermeksizin lisanslı işletmelerde enerji veya hammadde olarak ekonomiye geri kazandırdığını kaydetti.
Kamu kurumları başta olmak üzere işletmelerde atık motor yağlarının ekonomiye kazandırılması konusunda bilincin oluştuğunu dile getiren Öz-bey, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Atık Yağların Yönetimi Projesi kapsamında top-lanan atık motor yağları geçen yıl 20 bin tonu geçerek rekor bir seviyeye ulaştı. Derneğimiz tarafından ülke genelindeki binlerce noktadan miktar ve mesafe gözetmeksizin atık motor yağları
ücretsiz olarak toplanıyor. Daha sonra bu yağlar ekonomiye geri kazandırılmak üzere lisanslan-dırılmış geri kazanım veya bertaraf tesislerine teslim ediliyor.
Bu yağlar iki türlü değerlendiriliyor. Birincisi enerji değerinde kullanılmak üzere çimento demir-çelik ve kireç fabrikalarında ek yakıt olarak, ikincisi de işlenerek madeni yağın ham maddesi olan baz yağ olarak. Eğer bu yapılmazsa kaybeden hem ekonomi hem de çevre olacak. Çünkü 1 litre yağ 800 bin litre suyu kirletebilecek nitelikte. İsteğimiz herkesin imkanları dahilinde atık yağların geri dönüşümüne katkı sağlamasından yana.”
Atık motor yağı toplama faaliyeti çerçevesinde 2010 yılında “Bir Varil Bir Ağaç” projesi ile kamu kurumlarından toplanan her 1 varil atık motor yağı için 1 adet fidan dikilmek üzere fon kurul-duğunu anımsatan Özbey, “2010 yılında kamu kurumlarından toplanan atık yağlara karşılık 15 bin fidan Ankara Atatürk Orman Çiftliği arazisinde dikildi. Geçen yıl toplanan 20 bin atık yağ içinde ise kamu payı 30 bin fidana karşılık geliyor. Orman ve Su İşleri Bakanlığıyla işbirliğimiz sonucu Yeşil
Yollar Projesi kapsamında 30 bin fidan Kütahya-
Afyonkarahisar Karayolu boyunca mart ya da nisan
ayında dikilecek” dedi.
Marie Curie Programı kapsamında Sakarya Üniversitesi, İTÜ ve Shell’in katkılarıyla 3’ncüsü düzenlenen Yakıtlar ve Yanma Teknolojileri Kon-feransı, İstanbul Teknik Üniversitesi Gümüşsuyu Kampüsü’nde 19-20 Ocak tarihleri arasında gerçekleştirildi.
Yakıtlar ve yanma teknolojileri alanlarındaki yeni gelişmeler ve alternatiflerin ele alındığı konfe-ransa dünyanın ve ülkemizin saygın üniversite-lerinden akademisyen ve araştırmacılar katıldı. Konferansta ayrıca Shell’in yakıt uzmanları da sunumlarıyla yer aldı.
Konferansın açılışında konuşan Shell Türkiye
Ülke Başkanı Ahmet Erdem şunları söyledi:
“Shell, Türkiye ve tüm dünyanın artan enerji so-
rununa sorumlu bir şekilde yanıt verebilmek için
global teknoloji merkezlerindeki uzman bilim
insanlarıyla yeni teknolojiler ve alternatif enerji
kaynakları üzerine öncü çalışmalara imza atıyor,
enerji kaynaklarının daha verimli kullanımı ve
tasarruf bilincinin artırılmasına ilişkin çalışmaları
önemsiyor ve aktif olarak destekliyor. Bu anlayış
çerçevesinde, yakıt teknolojilerindeki tüm geliş-
meleri yakından izliyor ve sürece katkı veriyoruz.”
Ergani’de Petrol Bulundu
Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı (TPAO) Batman
Bölge Müdürlüğü’nün iki ay önce Diyarbakır’ın
Ergani İlçesi’nde açtığı Çiksor-3 kuyusunda, 2 bin
760 metrede petrole rastladığı belirtildi.
Ergani İlçesi’ndeki Çiksor-3 sahasında petrol ara-
ma çalışmalarında İki ay önce Diyarbakır -Ergani
yolunun 10’uncu kilometresinde Çiksor-3 adı
verilen petrol kuyusunu açan TPAO Batman Bölge
Müdürlüğü sondaj ekipleri, 2 bin 760 metrede
kaliteli petrole rastladığı bildirildi.
10 PETROL PLUS - OCAK 2012
Söyleşi
Uzun bir süredir gündemde olan kanun değişik-
likleriyle ilgili, Bakanlık olarak yoğun bir çalışma
içerisinde olduklarını ifade eden Enerji ve Tabii
Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, “Sektörün liberal-
leşmesi adına yasal düzenlemeleri hayata geçiri-
yoruz. 2012 yılı bu anlamda sektörümüzle alakalı
birçok konuda dönüm noktası olacak” dedi.
“10 numara yağda denetim
zamanı”
10 numaralı yağ sorununun çözümüne yönelik
olarak geçtiğimiz günlerde Maliye Bakanlığı’nın
yapmış olduğu ÖTV düzenlemesini de değerlendi-
ren Bakan Yıldız, “ÖTV ile alakalı, Maliye Bakanlığı
gerekli düzenlemeyi gerçekleştirdi. Ancak yine
de kaçak kullanım devam ediyor. Burada artık
iş, denetim birimlerine düşüyor. Denetimden ilk
sırada sorumlu olanların yeterli çalışma yapmaları
halinde bu durumu düzeltmiş olabiliriz” şeklinde
konuştu.
“Sektörün kendi içindeki virüsleri
temizlemesi gerek”
Akaryakıt sektörünün pazar büyüklüğünün, 75
milyar TL’yi bulduğuna dikkat çeken Bakan Yıldız,
“Sektör üzerinden toplanan vergiler 44 milyar lira
ve bu rakam toplam verginin yüzde 15’ini bulu-
“2012 Yılı Kaçak Akaryakıtla
Mücadelede Dönüm
Noktası Olacak”Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner
Yıldız, petrol sektörünün gündemindeki
konulara ilişkin Petrol Plus Genel
Yayın Yönetmeni Murat Fırat’a önemli
açıklamalarda bulundu. Akaryakıt
kaçakçılığının, ekonomiye büyük zarar
verdiğini belirten Bakan Yıldız, “Türkiye
ekonomisinde büyük bir paya sahip
olan sektörün, kendi içindeki virüsleri
temizlemesi gerek. 2012 yılı inşallah kaçak
akaryakıtla mücadelede dönüm noktası
olacak” dedi.Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakan� Taner Y�ld�z ve Petrol Plus Genel Yay�n Yönetmeni Murat F�rat
PETROL PLUS - OCAK 2012 11
Söyleşi
yor. Kaçak akaryakıt kullanımı, ekonomiye büyük
zararlar veriyor. Türkiye ekonomisinde büyük bir
paya sahip olan sektörün, kendi içindeki virüsleri
de temizlemesi gerek” dedi. Geçtiğimiz haftalar-
da, Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı’nın bu
konuda gerçekleştirilecek çalışmaları açıkladığını
anımsatan Bakan Yıldız, konuya ilişkin şunları
söyledi:
“5015 sayılı Petrol Piyasası Kanunu ve buna bağlı
olarak ikincil mevzuatta yapılacak değişikliklerle,
vergi incelemeleri sonucunda, ticareti yapılan
akaryakıttan belgesi ibraz edilemeyen veya sahte
fatura ile belgelendirildiği tespit edilen ürünlerin
kaçak akaryakıt kapsamına alınacak. Bundan böyle
yurt dışından ayda ancak 4 defa standart depo
kapsamında kişiler akaryakıt getirebilecek. Bugü-
ne kadar yurt dışına çıkan bütün araçlar akaryakıt
transferi yapabiliyordu. Şimdi bu ayda 4 defa ile
sınırlandırıldı. 2012 yılı inşallah kaçak akaryakıtla
mücadelede dönüm noktası olacak.”
“Enerji bürokrasisi daha dinamik
olacak”
2012 yılının, enerji sektöründe önceki yıllara göre
daha fazla mesafe kat edileceği bir yıl olacağını
vurgulayan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Ta-
ner Yıldız, “Yerli ve yenilenebilir kaynaklarımızı
harekete geçirme noktasındaki çalışmalarımız
devam edecek. Türkiye, enerji koridoru olma yo-
lundaki hedefini daha da sağlamlaştıracak” dedi.
Daha dinamik bir enerji bürokrasisini sürdürmeye
de devam edeceklerini kaydeden Bakan Yıldız,
“Yıllardır belirlenmemiş, hükümetlerden hükü-
mete değişen Türkiye enerji diplomasisi yerine
oturmuş olacak. Bu yıl içinde inşallah 8 dağıtım
bölgesinin de özelleştirmelerini tamamlayacağız.
Ben bu vesileyle, sektörün nabzını en iyi şekilde
tutan derginizin başarılı çalışmalarının devamını
diliyorum” diye konuştu.
“Otomotiv sanayicileri de
kullanıcıları da yakıt adına daha
hassas olabilir”
Petrol ve doğalgaz ürün-
lerinin Türkiye’ye mali-
yetinin 55 milyar dolar
olduğunu kaydeden Ba-
kan Yıldız, bu rakamın
tamamının enerji sektö-
ründe kullanılmadığına
da işaret etti. Enerji ve
Tabii Kaynaklar Bakanı
Taner Yıldız sözlerini şöy-
le sürdürdü:
“Ulaştırma noktasında
25 milyar dolar enerji
maliyeti olduğunu gö-
rüyoruz. Otobüs, tır ve
otomobillerde kullandığımız tüm petrol türevleri
de bu değerinde içinde yer almaktadır. Dolayısıy-
la, enerji ithalatına 55 milyar dolar derken, bu-
nun yaklaşık yarısının
elektr ik üretimiyle
ilgili ithalat olduğu-
nu, diğer yarısının
araçlarda kullanılan
akaryakıt olduğunu
göz ardı etmemeliyiz.
Özel araçların kullanı-
mında daha tasarruflu
olabiliriz. Avrupa’da
insanlar toplu taşıma
araçlarına büyük ilgi
gösteriyor. Bunu ora-
larda sık görüyoruz.
Vatandaşlarımızın da
bu konuda bilinçlenmesi gerek. Otomotiv sana-
yicileri de kullanıcıları da yakıt adına daha hassas
olabilir. 2012 yılında enerji verimliliği noktasında
konutlardan sanayiye, birçok alanda ciddi bir se-
ferberlik başlattık. Bu anlamda ulaştırma tasarruf
edilmesi gereken ve gözden kaçan önemli bir
konudur. Ulaştırma sektöründe enerji verimliliği
için çözüm, toplu taşımacılıktadır. Bu bir ülkenin
gelişmişliğiyle doğru orantılıdır.”
“Sektör üzerinden toplanan
vergiler 44 milyar lira ve bu
rakam toplam verginin yüzde
15’ini buluyor. Kaçak akaryakıt
kullanımı, ekonomiye büyük
zararlar veriyor.”
12 PETROL PLUS - OCAK 2012
Analiz
2011 Yılını akaryakıt sektörü açısından değerlen-
dirdiğimizde birkaç önemli başlığın öne çıktığını
görmekteyiz.
Başta 10 numara yağ sorunu olmak üzere haksız
rekabet yaratan sorunlarımız devam etmiş, bu
sorunların çözümü yönünde yapılan girişimler,
vergisel alanda alınan tedbirler de maalesef
beklenen çözümü oluşturmamıştır. Sektörde 10
numara yağ vb. isimler altında yapılan faaliyetler
ve sahte akaryakıt sorunları yaygın bir şekilde
devam etmektedir.
Yatırım ilgisi ve ticari karlılıkta
gerileme görülüyor
Petrol sektöründe 2009 yılı öncesi döneme göre
yatırım ilgisi ve ticari karlılık anlamında genel bir
gerileme görünmektedir. Sektörde
bir taraftan yasal yükümlülükler,
operasyonel riskler, finansman yük-
leri ve maliyet unsurları artmakta,
diğer taraftan sektördeki genel brüt
marjlar yapılan müdahaleler, geriye
dönük kararlar vb. gibi çeşitli neden-
ler ile değişmemiş bulunmaktadır.
Bu durumu sektörümüzün yatırım
ortamı ve sağlıklı gelişimi açısından
dikkate alınması gereken önemli bir
tespit olarak yorumlayabiliriz.
Bu iki önemli başlığa ilave olarak
petrol piyasamızda yaşanan diğer
gelişmeler ise şunlardır:
2011 yılında, dünya pet-
rol piyasalarında yaşa-
nan yüksek fiyat artışların-
dan, Türk tüketicilerinin diğer Avrupa
ülkelerine göre daha az etkilendiği bir
süreç yaşanmıştır. Bu durum petrol pi-
yasasındaki rekabetin, döviz kurlarının,
kamu tarafından gelen bazı müdahale
niteliğindeki kararların ve şirketlerin
tüketicilerine yönelik geliştirdikleri
çeşitli pazarlama tekniklerinin bir so-
nucu olarak ortaya çıkmış bir tablodur.
Diğer taraftan, Türkiye akaryakıt pom-
pa fiyatları vergisiz olarak değerlendirildiğinde,
EPDK’nın petrol piyasalarımız için referans olarak
kabul ettiği dört Akdeniz ülkesindeki pompa fiyat-
ları ile genel olarak uyumlu bir yapıda geliştiğini,
hatta bu ülkelerdeki muadil pompa fiyatlarına
göre daha da rekabetçi bir yapı içinde olduğunu
da göstermektedir.
2011 yılı otomotiv yakıtları pazarı, geçen yılın 3.
çeyrek dönemine göre yaklaşık % 4,7 büyümüş
olup 2011 yılsonu itibarıyla otomotiv yakıtları
pazarındaki toplam büyümenin %4-4,5 düzeyinde
Türkiye Akaryakıt Pompa Fiyatları,
Muadil Pompa Fiyatlarına Göre,
Daha Rekabetçi Bir Yapı İçinde
PETDER Genel Sekreteri Erol Metin, petrol
sektöründe 2011 yılında yaşanan gelişmeleri Petrol
Plus Dergisi okuyucuları için değerlendirdi.
PETDER Genel Sekreteri Erol Metin
PETROL PLUS - OCAK 2012 13
Analiz
gerçekleşeceğini tahmin etmekteyiz. Ancak 10
numara yağ sorunu nedeni ile gerçekleşen fiili
büyüme oranının, yine bu dönemde piyasaya
ilave olarak giren araç sayısındaki net-ilave artışa
ve ekonomik/ sınai büyüme verileri ile tam olarak
uyumlu olmadığını düşünmekteyiz. Özellikle 10
numara yağ vb. gibi sahte akaryakıt sorunu nedeni
ile sektördeki büyümede %1,5-2 düzeyinde geride
tamamlandığını düşünüyoruz.
Otomotiv yakıtları içindeki oto LPG’deki büyüme
devam etmiş, benzindeki daralma ise iyice belir-
ginleşmiştir.
2011 yılının üçüncü çeyreğinin sonunda akaryakıt
sektöründen dolaylı vergi gelirlerinde % 10,5 artış
ile 34 Milyar TL gelire ulaşıldığını görüyoruz. Bu
rakamın yılsonu itibarıyla 43-44 Milyar TL düzeyine
ulaştığını tahmin etmekteyiz. Özetle 2011 yılında
da sektörümüz önemli büyüklükte bir vergi gelirini
toplayan ve kamu maliyesine kazandıran önemli
sektör olma özelliğini korumuştur.
2011 yılında yaşanan birkaç olumsuz gelişme de
PETDER olarak çok önem verdiğimiz sağlık, em-
niyet ve çevre alanında yaşanan bazı kazalardan
kaynaklanmıştır. Bu kazaların bir kısmı, ne yazık
ki, 10 numara yağ sorunu olarak sıklıkla kamuoyu
gündemine getirdiğimiz sahte akaryakıt üretim
faaliyetleri veya bu yakıtları kullanan araçların
neden olduğu kazalar şeklinde karşımıza çıkmış,
bir kısmı ise özellikle LPG’nin gerekli güvenlik
tedbirleri alınmaksızın hatalı kullanımı gibi ne-
denlerden kaynaklanmıştır.
Petrol piyasası hepimizin bildiği gibi zaten çok
rekabetçi bir piyasadır. Son iki yılda daha da
güçlenen bu rekabetçi tabloya ilave
olarak artan 10 numara yağ- kaçak
akaryakıt gibi artan haksız rekabetin
yarattığı olumsuzluklar ve giderek
büyüyen finansman ve operasyonel
yükler nedeni ile ekonomik anlam-
da biraz daha olumsuz bir çizgiye
doğru ilerlemiştir. Piyasamızdaki
rekabet ortamının hem fiyat, hem
de kalite yönü ile gelişmesi ve
ilerlemesi hepimizin arzu ettiği ve
hedeflediği bir ortamdır. Sağlıklı
bir rekabet ortamı kalite, fiyat, ürün çeşitliliği ve
hizmet anlamında her zaman tüketicilere en iyisini
sunanların başarılı olduğu sonuçlar getirmiştir.
Sektör enerji kaybetti
PETDER olarak son iki yıldır hem küresel krizin
sektörümüz ve uluslararası petrol fiyatları üze-
rindeki olumsuz etkileri hem de geriye dönük
yasal düzenlemeler ve benzeri fiyat hassasiyeti
etrafında yoğunlaşan etkenler nedeni ile sektöre
enerji kaybettirdiğini düşünüyoruz. Serbest piyasa
dokusuna olan güvenin artarak devamı ve liberal
yapıyı güçlendirecek duruşların güçlü bir şekilde
sergilenmesi sektörün potansiyeli doğrultusunda
büyüyebilmesi ve tüketici menfaatleri çerçeve-
sinde daha fazla gelişme kaydedilmesi için çok
önemli olduğuna inanıyoruz. Ayrıca dünyanın en
büyük ekonomilerinden biri olma yolunda ilerle-
yen ülkemizde hala “kaçak ve sahte akaryakıt”ın
gündemde olmasını ve “10 Numara Yağ” adı
altında ülke ekonomisine de ciddi zararlar veren
faaliyetlerin süregelmesini yakıştıramıyoruz ve
artık bir an önce sona ermesini diliyoruz.
14 PETROL PLUS - OCAK 2012
Analiz
Petrol piyasasındaki tarafl arın tamamını olumsuz
yönde etkileyen birkaç konu var. Bu konuların ortak
özelliği ise konularının tamamının sektörün tüm kat-
manları tarafından olumsuz olarak kabul edilmesi.
Kısacası, tüm sektör bu birkaç konuda aynı sorunları
yaşıyor ve bu sorunların çözümü konusunda arala-
rında hiçbir ayrılık söz konusu değil.
Nedir bu sorunlar?
Örneğin, piyasada yaşanan öldürücü boyuttaki
haksız rekabet…
10 numaralı yağ adı altında yapılan akaryakıt ka-
çakçılığı…
Akaryakıt ve LPG istasyonlarında yıllardır yaşanan
asgari mesafe sorunu…
Deniz taşıtlarına ÖTV’siz olarak verilen yakıtların, iç
piyasaya dönmesi ve pazarlanması…
Ve buna benzer birkaç konu daha…
Bu sorunların tamamı sektörün tümünü rahatsız
ediyor. Ve yukarıda da değindiğim
gibi sektörün oyuncularının tamamı
bu sorunların bir an önce çözümlen-
mesini istiyorlar.
Konunun bir müşterek yanı daha var.
O da bu sorunların hemen tamamının
kamu tarafından alınacak tedbirlerle
çözülecek olması.
Tespit bu…
Yani, sektörün tüm katmanlarını
olumsuz yönde etkileyen birkaç
sorun var…
Bu sorunların tamamı önemli sorunlar…
Ve bu sorunların çözüm adresi, kamu kesimi…
Ancak kamu gerekli ağırlığını vermediğinden, bu
konular bir türlü çözülemiyor…
Bunların hepsinde sektör oyuncuları hem fikir…
Buraya kadar tamam…
Peki sektör oyuncuları ne yapıyor?
Sadece “Kamu sorunu çözmüyor” diye feryat edi-
yorlar…
Ve kendileri ile kullanıcıların mağduriyetlerinin suç-
lusu olarak kamu kesimini ilan ediyorlar...
Hayır beyler. Kazın ayağı hiç de öyle değil.
Siz ülkenin bu en önemli piyasasının oyuncuları
olarak sadece bu beyanla sorumluluktan kurtula-
mazsınız.
Bugüne kadar bu konuların çözümü için ne yaptınız?
Hangi gün, bu sorunları önünüze alıp, sadece bu so-
runları çözmek için hangi toplantıyı yaptınız. Hangi
kamu yetkilisini hep beraber ziyaret edip, derdinizi
anlattınız. Söz konusu olumsuzlukların sektörde,
ülke ekonomisinde ve kullanıcılar üzerinde yaratmış
olduğu maddi, manevi zararların boyutlarını gerçek
rakamlarla gerek kamu kesiminin ilgililerine, gerekse
ülkenin kamuoyuna açık ve net olarak sunabildiniz
mi?
Belki tek tek gidip bir şeyler yapmaya çalıştınız…
Kendimizi soyutlamama adına çalıştık ve de çalı-
şıyoruz.
Ama tek tek…
Ortak Sorunlarımızın Çözümü
İçin Birlik Olma Zamanı
Gelin Birlik Olalım, Ortak
Sorunlarımızın Çözümünde
Birlikte Hareket Edelim
PÜİS Genel Merkez Yönetim Kurulu Üyesi ve Genel Sekreteri Güner Yenigün akaryakıt sektörü ve bayiler açısından 2011 yılına damgasını vuran önemli gelişmeleri Petrol Plus Dergisi okuyucuları için kaleme aldı.
PÜ S Genel Merkez Yönetim Kurulu Üyesi ve Genel Sekreteri Güner Yenigün
PETROL PLUS - OCAK 2012 15
Analiz
Münferit olarak…
Yeterli mi?
Yetti mi?
Hayır…
Sorunlar yıllar boyu ve halen devam ettiğine göre,
sorunların çözümü için izlenecek yol bu değil.
Peki, ne yapmalı?
Çok basit.
Bu sorunlardan olumsuz yönde etkilenen sektör
oyuncuları, bir araya gelerek kamu kesimini hare-
kete geçirmek için gerekli girişimleri yapmalı ve
buna bağlı olarak da her türlü imkanı kullanarak bir
kamuoyu oluşturmalı.
Bu bağlamda konumuzla ilgili güzel atasözlerimiz
var, “Bir elin nesi var, iki elin sesi var”, “Birlikten
kuvvet doğar” gibi. Batılılar buna lobi
diyorlar. Ve lobilerin tüm dünyada ne
kadar büyük bir güç olduğu gayet açık
olarak görülüyor. Devletlerin politikaları
dahi bu lobiler gücüyle yönlendiriliyor.
En büyük ticari birliktelikler de yine
oluşturulan lobiler kanalıyla amaçlarına
ulaşıyorlar.
Daha fazla uzatmanın anlamı yok.
Lobi denen bir olgu var…
Her yerde var…
Ama her nedense ülkemizde akaryakıt
piyasasında, bu piyasanın aktörlerinde
bu lobi sadece ticari kaygılarla, bireysel
olarak sahnede.
Müşterek gayeler ile yapılan hiçbir birliktelik söz
konusu dahi değil. Bunu nedenini ticari
kaygılarda yani mümkün olan en fazla karı,
mümkün olan en az maliyet ve en kısa süre-
de elde etme mantığının çok ama çok öne
geçmesinde arayabiliriz. Büyük olasılıkla bu
varsayımımız gerçek.
Dileğim, petrol piyasasının katmanlarını
temsil eden yöneticilerin, artık ticari kaygıları
bir tarafa bırakıp, sektörde tüm kesimleri çok
ciddi boyutta rahatsız eden müşterek birkaç
konuyu hedef alarak, bu konuları çözmek amacıyla
bir masa etrafında toplanmalarıdır.
Ama mutlaka ciddi, samimi, özverili ve mümkün
olan en kısa zamanda…
İşin bir enteresan yönüne daha dikkat çekmek istiyo-
rum. Mevzuat isimli ucubeyi revize etmek amacıyla
sektörün önde gelen katmanları, aylardan ve hatta
yıllardan beri sayısız toplantıda, ciddi mesai harca-
dılar. İddia ediyorum ki, bu harcanan saatlerin onda
birini bahsettiğimiz birkaç müşterek olumsuzluğun
çözümü için harcamış olsalardı, o konular çoktan
halledilmiş ve bugün gündemden düşmüş olurdu.
16 PETROL PLUS - OCAK 2012
Analiz
Türkiye akaryakıt piyasasında uzun bir geçmişe
dayanan ve bir nevi ticari teamül haline gelen
uygulama doğrultusunda, dağıtım şirketleri ken-
dilerinden bayilik talep eden bayi adaylarına ait
veya bu bayi adaylarınca daha önceden üçüncü
kişilerden kiralan istasyonlar üzerinde öncelikle
kendileri lehine intifa yahut tapuya şerh edilerek
kuvvetlendirilmiş kira hakkı talep etmekte; bayilik
sözleşmeleri ise genellikle bu prosedürün ta-
mamlanmasını müteakiben düzenlenmektedir.
Bu çerçevede taraflar arasında mal veya hizmet
alımına, satımına veya yeniden satımına ilişkin
faaliyetlerin tabi olacağı esaslar genel olarak
münhasır nitelikte düzenlenen bayilik/işletici-
lik sözleşmeleri ile belirlenirken, anlaşmanın
bir bütün olarak geçerli olacağı süre ise bahse
konu intifa ve/veya kira sözleşmelerinin süre-
sine bağlı olmaktadır. Dolayısıyla, doğrudan
doğruya istasyon sahibi olan yahut anlaşmanın
geçerli olacağı istasyonu daha önce malikten
kiralayan bayiler, istasyon üzerinde dağıtım şir-
ketleri lehine tesis edilen intifa yahut kira hakkı
süresince, münhasıran aynı dağıtım şirketi ile
çalışma; bir diğer deyişle intifa yahut kira süresince
anlaşmanın diğer tarafı olan dağıtım şirketince
sunulan mal veya hizmetlerle rekabet etmeme
yükümlülüğüne tabi olmaktadır.
Rekabet Kurulu’nca çıkarılan 2002/2 sayılı Dikey
Anlaşmalara İlişkin Grup Muafiyeti Tebliği (2002/2
sayılı Tebliğ)’nde, üretim veya dağıtım zincirinin
farklı seviyelerinde faaliyet gösteren iki ya da daha
fazla teşebbüs arasında belirli mal veya hizmetle-
rin alımı, satımı veya yeniden satımı amacıyla yapı-
lan anlaşmalar dikey anlaşmalar olarak tanımlan-
makta ve hangi hallerde bu tür anlaşmaların 4054
sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun (4054
sayılı Kanun)’un 4. maddesindeki yasaklamadan
grup olarak muaf tutulabileceğine ilişkin koşullar
düzenlenmektedir. Aynı Tebliğ’in 5. maddesinde
ise dikey anlaşma kapsamında alıcının anlaşma
konusu mal veya hizmetlerle rekabet eden mal
veya hizmetleri üretmesini, satın almasını, satma-
sını ya da yeniden satmasını engelleyen doğrudan
veya dolaylı her hangi bir yükümlülük –rekabet
etmeme yükümlülüğü- altına girmesi halinde,
bu tür yükümlülüklerin azami 5 yıl süreyle Tebliğ
ile tanınan muafiyetten yararlanabileceği hükme
bağlanmıştır. 2002/2 sayılı Tebliğ’in açıklanmasına
ilişkin olarak çıkarılan Dikey Anlaşmalara İlişkin
Kılavuz’un 33. paragrafında da rekabet etmeme
yükümlülüğünü içeren sözleşme hükümlerinin
sözleşmenin diğer bölümlerinden ayrılamama-
sı halinde, sözleşmenin tamamının grup muafi-
yetinden yararlanamayacağı belirtilmektedir3.
Akaryakıt sektöründeki dikey anlaşmalar
kapsamında bayilerden alınan intifa veya kira
hakları, ilk kez Shell Company of Turkey Ltd.
(Shell)’nin menfi tespit/muafiyet başvurusu
ve Cabbaroğlu Akaryakıt Ticareti Ltd. Şti. ile
Cabbaroğlu Koll. Şti.’nin Shell aleyhine yapmış
olduğu başvuruların incelendiği dosya kapsa-
mında 2003 yılında Rekabet Kurulu’nun günde-
mine gelmiştir. Kurul bahse konu dosyaya ilişkin
olarak almış olduğu kararda, rekabet etmeme
yükümlülüğünün süresinin tespitinde, kira sözleş-
mesiyle bayilik sözleşmesi arasındaki bağlantının
ortaya konulması gerektiğini vurgulamış ancak
bu hususun özel hukuk hükümleri çerçevesinde
1Çalışmada yer verilen görüşler yazarlarına ait olup Rekabet Kurulu veya Rekabet Kurumu açısından hiçbir bağlayıcılığı bulunmamaktadır.
2Her iki yazar da Rekabet Kurumunda Rekabet Uzmanı olarak görev yapmaktadırlar.
3Akaryakıt sektöründe dağıtıcılar ile bayiler arasında yapılan anlaşmaların tamamı rekabet etmeme yükümlülüğü içerdiği gibi 5015 sayılı Petrol Piyasası Kanunu’nun 8. maddesi uyarınca sözleşmelerin münhasır nitelikte düzenlenmeleri gerekmektedir. Bu bakımdan rekabet etmeme yükümlülüğü bahse konu dikey anlaşmalardan ayrılabilir nitelikte değildir.
Akaryakıt Sektöründeki İntifa
ve Benzeri Etkiye Sahip
Sözleşmelere İlişkin Rekabet
Kurulu Kararları ve Sektör
Üzerindeki İlk Etkileri1
Rekabet Kurumu Uzmanları Tuğçe Koyuncu ve Şamil Pişmaf, sektörde bir milat olarak kabul
edilen “18 Eylül Sürecinin” akaryakıt sektörüne etkilerini ilk kez ve sadece Petrol Plus Dergisi
okuyucuları için kaleme aldı.
amil Pi maf2 Tu çe Koyuncu2
PETROL PLUS - OCAK 2012 17
Analiz
ele alınabileceğini belirtmiştir. İzleyen yıllarda da
Kurul önüne gelen çeşitli dosyalarda intifa veya
kira sözleşmelerinin bayilik sözleşmelerine etkisi
konusunda değerlendirme yapmaktan kaçınmıştır.
2008 yılında ise gerek Kurum bünyesinde akar-
yakıt sektörüne yönelik olarak yürütülen araş-
tırma sonucunda hazırlanan Akaryakıt Sektör
Raporu, gerekse eş zamanlı olarak Danıştay 13.
Dairesinin Total-Akdağ dosyasında Rekabet
Kurulu’nca alınan kararın iptaline ilişkin vermiş
olduğu kararın gerekçesine yansıyan hususlar
ve nihayetinde çeşitli akademisyenlerden alınan
görüşler doğrultusunda, Rekabet Kurulu akaryakıt
sektöründe dikey anlaşmalar kapsamında yapılan
intifa ve kira sözleşmelerine iliş-
kin içtihadını değiştirme yoluna
gitmiştir. Kurulun yeni yaklaşımı
doğrultusunda ve 2002/2 sayılı
Tebliğ’de değişiklik yapan 2003/3
sayılı Tebliğ ile öngörülen geçiş
hükümleri ve Tebliğ’in uygulan-
masına ilişkin olarak daha önce
alınan çeşitli Kurul kararları uya-
rınca, 18.09.2005 tarihinden önce
yapılıp da anılan tarih itibarıyla
bakiye süresi 5 yılı aşan anlaş-
maların 18.09.2010 tarihinde;
18.09.2005 tarihinden sonra ya-
pılan anlaşmaların ise yapıldıkları
tarihten itibaren 5. yılın sonunda
uygulanmalarına son verilmesi
gereği ortaya çıkmıştır.
Kurulun içtihadındaki bu değişik-
lik, ülkemiz akaryakıt sektöründe
bayilik anlaşmalarının işleyişine ilişkin olarak
önemli bir yapısal dönüşüm sürecini başlatmıştır.
Yukarıda yer verilen 18.09.2010 tarihinden itiba-
ren önemli sayıda bayi anlaşmalı olduğu dağıtım
şirketini değiştirmiş; bu çerçevede süreç içerisin-
de çeşitli dağıtım şirketleri pazara girme yahut
mevcut pazar payını artırma fırsatına kavuşurken,
bazı büyük dağıtım şirketlerinin bayi sayılarında
önemli düşüşler gözlemlenmiştir. Nitekim kamu-
oyunda “18 Eylül süreci” olarak adlandırılan süreç
kapsamında dağıtım şirketleri ile toplamda 7 bini
aşkın bayi arasında imzalanan dikey anlaşmalar
yenilenmiş yahut sonlandırılmıştır. EPDK 2010
yılı Petrol Piyasası Sektör Raporu’nda yer verilen
bilgilere göre, süreç içerisinde toplam 1156 bayi,
yeni dağıtım şirketleri ile anlaşmıştır.
İlk bir yıllık uygulama sonucunda pazar payı açı-
sından ilk 5 sırada yer alan şirketlerin 14.09.2010
tarihi itibarıyla 6645 olan istasyonlu bayi sayıları,
13.09.2011 tarihi itibarıyla 872 adetlik düşüşle
5773’e gerilemiştir. Aynı dönemde pazar payı
bakımından görece küçük dağıtım şirketlerinin
bayi sayılarının ise toplamda 6171’den, 6998’e
yükseldiği görülmektedir. Bu durum toplamda
827 adetlik artışa işaret etmektedir4 . Bu çer-
çevede yine 14.09.2010 tarihi itibarıyla küçük
dağıtım şirketlerinin anlaşmalı oldukları toplam
bayi sayılarının Türkiye genelindeki bayilik ağına
oranı %48 iken, hâlihazırda bu oran yaklaşık %55’e
yükselmiştir.
“18 Eylül sürecinde” dağıtım şirketlerinin sahip
oldukları bayi sayılarında küçük dağıtım şirketleri
lehine gerçekleşen değişimin, pazar paylarına
da kısmen yansıdığı görülmektedir. Pazar payı
bakımından ilk beş dışında kalan küçük dağıtım
şirketlerinin benzin türleri bakımından sahip
oldukları toplam pazar paylarının 2011 yılı Eylül
ayı itibarıyla, 2009 yılı sonundaki %9,86’lık dü-
zeyinden yaklaşık 6 puanlık bir artış kaydederek
%15,66’ya yükseldiği görülmektedir5. Bu çerçeve-
de 18 Eylül sürecinde toplam bayi oranı içerisinde
küçük dağıtım şirketleri lehine gerçekleşen ilave 6
puanlık artışın, benzin türleri bakımından toplam
pazar paylarına da büyük ölçüde yansıdığı değer-
lendirilmektedir.
Bu dönemde küçük dağıtım şirketlerinin motorin
türleri bakımından 2009 yılı sonunda %21,8 olan
toplam pazar payları ise yaklaşık 4,4 puanlık bir
gelişme göstererek %26,15’e yükselmiştir. Bu
bakımdan benzin türlerinde yapılan satışlara
kıyasla, motorin türlerinde yapılan satışlar ba-
kımından bayi sayı-
larındaki değişimin
pazar paylarına etki-
sinin daha sınırlı kal-
dığı anlaşılmaktadır.
Toplam beyaz ürünler
bakımından ise ilk 5
dışında kalan dağıtım
şirketlerinin 2009 yılı
sonunda %20,41 olan
toplam pazar payları,
2011 yılının ilk dokuz
ayında %24,88 olarak
gerçekleşmiştir.
Dağıtım şirketlerinin
bayileri aracılığıyla
gerçekleştirmiş ol-
dukları toplam akar-
yakıt ürünleri (siyah
ve beyaz ürünler) satışlarından elde edilen pay-
ların incelenmesi sonucunda ise, ilk beş dağıtım
şirketinin 2009 yılında %80,4 olan toplam pazar
paylarının, 2011 yılı Eylül ayı itibarıyla yaklaşık
olarak %74’e gerilediği görülmektedir. Dolayısıyla
söz konusu dönemde küçük dağıtım şirketlerinin
toplam pazar payları yine yaklaşık %6’lık bir artışla
%26’ya yükselmiştir.
Dolayısıyla bayilik sayılarında küçük dağıtım
şirketleri lehinde gerçekleşen %6,5 düzeyindeki
artış benzin türlerinde ve siyah ve beyaz ürünlerin
toplamından oluşan toplam akaryakıt türlerinde
4Büyük dağıtım şirketlerinin bayi sayılarında meydana gelen düşüşle, aynı dönemde küçük dağıtım şirketlerinin toplam bayi sayılarında meydana gelen artış
arasındaki farkın, yeni kurulan bayilerden ileri geldiği değerlendirilmektedir.
52011 yılı Eylül ayına kadar olan dokuz aylık veriler, EPDK Petrol Piyasası 2011 yılı Üç Aylık Sektör Raporu ile Nisan, Mayıs, Haziran, Temmuz, Ağustos ve Eylül
Aylarına ilişkin Sektör Raporlarında yer verilen satış bilgileri üzerinden hesaplanmıştır.
18 PETROL PLUS - OCAK 2012
Analiz
• 18.09.2010 tarihinden itibaren önemli
sayıda bayi anlaşmalı olduğu dağıtım
şirketini değiştirdi; bu çerçevede süreç
içerisinde çeşitli dağıtım şirketleri pazara
girme yahut mevcut pazar payını artırma
fırsatına kavuşurken, bazı büyük dağıtım
şirketlerinin bayi sayılarında önemli dü-
şüşler gözlemlendi.
• Kamuoyunda “18 Eylül süreci” olarak adlan-
dırılan süreç kapsamında dağıtım şirketleri
ile toplamda 7 bini aşkın bayi arasında im-
zalanan dikey anlaşmalar yenilendi yahut
sonlandırıldı.
• İlk bir yıllık uygulama sonucunda pazar
payı açısından ilk 5 sırada yer alan şirket-
lerin 14.09.2010 tarihi itibarıyla 6645 olan
istasyonlu bayi sayıları, 13.09.2011 tarihi iti-
barıyla 872 adetlik düşüşle 5773’e geriledi.
• Aynı dönemde pazar payı bakımından gö-
rece küçük dağıtım şirketlerinin bayi sayı-
ları ise toplamda 6171’den, 6998’e yükseldi.
• 14.09.2010 tarihi itibarıyla küçük dağıtım
şirketlerinin anlaşmalı oldukları toplam
bayi sayılarının Türkiye genelindeki bayilik
ağına oranı yüzde 48 iken, hâlihazırda bu
oran yaklaşık yüzde 55’e yükseldi.
• “18 Eylül sürecinde” dağıtım şirketlerinin
sahip oldukları bayi sayılarında küçük
dağıtım şirketleri lehine gerçekleşen deği-
şimin, pazar paylarına da kısmen yansıdığı
görüldü.
• Pazar payı bakımından ilk beş dışında kalan
küçük dağıtım şirketlerinin benzin türleri
bakımından sahip oldukları toplam pazar
payları 2011 yılı Eylül ayı itibarıyla, 2009
yılı sonundaki yüzde 9,86’lık düzeyinden
yaklaşık 6 puanlık bir artış kaydederek
yüzde 15,66’ya yükseldi.
• Toplam beyaz ürünler bakımından ilk 5
dışında kalan dağıtım şirketlerinin 2009 yılı
sonunda yüzde 20,41 olan toplam pazar
payları, 2011 yılının ilk dokuz ayında yüzde
24,88 olarak gerçekleşti.
• Dağıtım şirketlerinin bayileri aracılığıyla
gerçekleştirmiş oldukları toplam akaryakıt
ürünleri (siyah ve beyaz ürünler) satışla-
rından elde edilen payların incelenmesi
sonucunda, ilk beş dağıtım şirketinin
2009 yılında yüzde 80,4 olan toplam pazar
payları, 2011 yılı Eylül ayı itibarıyla yaklaşık
olarak yüzde 74’e geriledi.
• Bayilik sayılarında küçük dağıtım şirketleri
lehinde gerçekleşen %6,5 düzeyindeki
artış benzin türlerinde ve siyah ve beyaz
ürünlerin toplamından oluşan toplam akar-
yakıt türlerinde küçük dağıtım şirketleri
lehine yaklaşık %6’lık bir pazar payı artışı
sağlamasına karşın, motorin türlerinde ve
toplam beyaz ürün türlerindeki artış ise
%4,4 olarak gerçekleşti.
• Kurulun akaryakıt sektöründeki dikey
anlaşmalara yönelik olarak almış olduğu
kararlar neticesinde, sektördeki büyük
oyuncuların belirli oranlarda pazar kaybına
uğradığı, ancak bu durumun sektördeki
yoğunlaşma oranlarını mevcut durumda
çok fazla değiştirmediği görüldü.
• Sektörün büyüklüğü ve mevcut küçük
oyuncuların pazardaki konumları dikkate
alındığında, meydana gelen pazar payı
değişimleri sektörde yer alan küçük oyun-
cular için nispi olarak önemli artışlara
neden oldu.
• 2009 yılı sonuna kıyasla pazardaki küçük
oyuncuların benzin türlerinden yapmış
oldukları satışlara ilişkin toplam pazar
paylarında meydana gelen 6 puanlık artış,
söz konusu oyuncuların bu ürünlerdeki
toplam pazar paylarında ve muhtemelen
toplam satışlarında yaklaşık %60’lık bir
büyümeye tekabül etti.
• Anılan dönemde küçük dağıtım şirket-
lerinin motorin türleri, beyaz ürünler ve
toplam akaryakıt ürünleri satışlarına ilişkin
toplam pazar payı büyümeleri ise %20 ile
%34 arasında değişti.
18 Eylül sürecinin ilk bir yıllık uygulamasında
ortaya çıkan dikkat çekici sonuçların bazıları şöyle :
küçük dağıtım şirketleri lehine yaklaşık %6’lık
bir pazar payı artışı sağlamasına karşın, motorin
türlerinde ve toplam beyaz ürün türlerindeki artış
ise %4,4 olarak gerçekleşmiştir.
Bu çerçevede, Kurulun akaryakıt sektöründeki
dikey anlaşmalara yönelik olarak almış olduğu
kararlar neticesinde, sektördeki büyük oyuncula-
rın belirli oranlarda pazar kaybına uğradığı ancak
bu durumun sektördeki yoğunlaşma oranlarını
mevcut durumda çok fazla değiştirmediği gö-
rülmektedir. Buna karşın sektörün büyüklüğü ve
mevcut küçük oyuncuların pazardaki konumları
dikkate alındığında, meydana gelen pazar payı
değişimlerinin sektörde yer alan küçük oyuncular
için nispi olarak önemli artışlara neden olduğu
düşünülmektedir. Zira 2009 yılı sonuna kıyasla
pazardaki küçük oyuncuların benzin türlerinden
yapmış oldukları satışlara ilişkin toplam pazar pay-
larında meydana gelen 6 puanlık artış, söz konusu
oyuncuların bu ürünlerdeki toplam pazar payla-
rında ve muhtemelen toplam satışlarında yaklaşık
%60’lık bir büyüme anlamına gelmektedir. Anılan
dönemde küçük dağıtım şirketlerinin motorin
türleri, beyaz ürünler ve toplam akaryakıt ürünleri
satışlarına ilişkin toplam pazar payı büyümeleri ise
%20 ile %34 arasında değişmektedir.
Sonuç olarak, yukarıda sayılan veriler ışığında,
Rekabet Kurulu’nun akaryakıt sektöründe düzen-
lenen intifa ve benzeri etkiye sahip sözleşmelere
ilişkin kararlarının fiilen uygulanmaya başlanma-
sından itibaren geçen ilk bir yıllık sürece ilişkin
sonuçların, büyük dağıtım şirketlerinin toplam
pazar paylarında dikkate değer bir azalışa işaret
ettiği gözlenmektedir. Ancak bu azalmanın henüz
pazardaki yoğunlaşma oranlarını önemli ölçüde
değiştirecek nitelikte bulunmadığı görülmekte-
dir. Diğer yandan sürecin pazara yeni giren bazı
dağıtım şirketleri tarafından iyi değerlendirilerek
kısa sürede önemli sayılabilecek pazar paylarına
ulaşıldığı ve genel itibarıyla bayi sayılarında
meydana gelen değişimlerin pazardaki küçük
oyuncuların toplam satışlarını dikkate değer ölçü-
de yükselttiği anlaşılmaktadır. Yeni bayilik ağının
yerleşmesi ve tüketicilerin marka bağımlılıklarının
azalmasıyla birlikte orta ve uzun vadede sektörde
yoğunlaşma oranlarının daha da azalabileceği
ve bu şekilde rekabetten beklenen faydaların,
tüketiciye daha büyük bir oranla yansıyabileceği
değerlendirilmektedir.
PETROL PLUS - OCAK 2012 19
20 PETROL PLUS - OCAK 2012
Güncel
Yeni yıl mesajında dünyada yaşanan ekonomik ve
teknolojik değişim ve gelişimlerin petrol sektö-
rüne etkilerine ve 2011 yılında sektörde yaşanan
gelişmelere de değinen Aytemiz “Bayiler olarak
da, yasaları ve diğer mevzuatı, bilgili kadrolarla,
yakından izlemeli; böylelikle çalışmalarımızın
verimliliğini artırmalıyız” dedi.
İsmail Aytemiz’in yeni yıl mesajının tam
metnini Petrol Plus okuyucuları için
aynen yayınlıyoruz.
“Sevgili Bayi Kardeşim,
Anımsayacağınız gibi, her yıl sonu, yeni yılınızı
kutlarken, bir ufuk turu ile sektörümüzü ilgilendiren
önemli konularda görüşlerimi sizlerle paylaşıyorum.
2010 yılı sonunda, 2011 yılını karşılamaya hazır-
lanırken de böyle bir ufuk turu yapmış; 2011’in
sektörümüzdeki en önemli olayı olan ve “18 Eylül
Dönüşümü” olarak adlandırılan Sözleşme ve İntifa
Süreleri’nin 5 yılla sınırlanması konusundaki görüş-
lerimi sunmuştum. 18 Eylül 2010 sonrası, gerçekten,
bayiler için yepyeni bir dönem oldu. Türkiye bu
konuda Avrupa standartlarına ulaştı.
Değerli Dostlarım,
2012 yılını karşılarken, Avrupa merkezli bir eko-
nomik kriz dünyayı sarsıyor. Başta Yunanistan ve
İtalya olmak üzere Portekiz, İspanya, İrlanda gibi
Avrupa ülkeleri krizin pençesinde kıvranıyorlar.
Derecelendirme kuruluşları, Almanya, Fransa gibi
ülkeler de içinde olmak üzere 15 AB ülkesinin notunu
düşürebileceklerini açıkladılar. Avrupa Birliği ve ABD
başta olmak üzere ulusal gelir bakımından ilk 20’yi
oluşturan G-20’ler var güçleriyle çözüm bulmaya
çalışıyorlar. Tabii, dünyanın diğer ülkeleri için de
tehlike sinyalleri çalıyor.
Bütünleşmekte olan bir dünyada yaşadığımız için,
Türkiye’nin de bu sarsıntılardan etkilenmesi olağan.
Şu kadar ki, Türkiye, 2007-2008 krizinde olduğu gibi,
bu kez de sarsıntıyı ağır bir bunalıma düşmeden hafif
yaralarla atlatabilir.
Buna rağmen, ihtiyatlı olmak lazım. Dalgalı bir
denizde gemilerimizi yüzdürmek durumu ile karşı
karşıyayız. 2012 yılı için size tavsiyem şu: mümkün
olduğu kadar nakitte kalın. Rotanızı belirlerken,
dünya konjonktürünü, Türkiye’nin bunun içindeki
yerini, sektörümüzün durumunu dikkate alın. Her
hal-ü kárda daha az borç, daha fazla özkaynak
ilkesine sarılın. Tabii, bu hep böyle gitmeyecek. Sar-
sıntı geçtikten sonra açılabilir, dizginleri salıp atları
mahmuzlayabiliriz.
Saygıdeğer Meslektaşlarım,
Dünya yerinde durmuyor. Yenilikler, yenilikleri kova-
lıyor. Bundan on beş yıl kadar önce, LPG’nin motorlu
araçlarda kullanılmasına başlandı. Başlangıçta pek
çoğumuz bunu önemsemedik. Ama şimdi, LPG, istas-
yonlarımızdaki satışın önemli bir kalemi haline geldi.
Aytemiz’den Bayilerine
Yeni Yıl MesajıPÜİS Onursal Genel Başkanı ve Aytemiz Şirketler Grubu Yönetim Kurulu Başkanı İsmail Aytemiz,
her yıl olduğu gibi bu yılda bayilerine bir yeni yıl mesajı gönderdi. Mesajında 18 Eylül 2010
sonrasını bayiler için yepyeni bir dönem olarak nitelendiren Aytemiz, “Türkiye bu konuda
Avrupa standartlarına ulaştı” dedi.
PÜ S Onursal Genel Ba kan� ve Aytemiz irketler Grubu Yönetim Kurulu Ba kan� smail Aytemiz
PETROL PLUS - OCAK 2012 21
Güncel
Biliyorsunuz, elektrikle çalışan motorlu araçlar yol-
lara çıktı. Önümüzdeki yıllarda, hidrojenle çalışan
araçlar da bunlara katılacak. Bu da, istasyonları-
mızda satılan akaryakıtın, LPG’nin tüketimini adım
adım azaltacak. Buna çare bulamazsak,
istasyonlarımızın değeri de düşecek. Bu geliş-
meye karşı çıkmanın veya bunu görmezden
gelmenin faydası yok. Bu gelişmelerden nasıl
yararlanacağımızı, bu tehdidi bir fırsata nasıl
dönüştüreceğimizi düşünmemiz gerek.
Öte yandan, Sektörümüzde, promosyon ka-
nunla yasaklandı. Bu, dağıtımcı ve bayilerin
rekabeti indirimlerle yapmasına yol açtı.
Böylelikle, akaryakıt ürünleri fiyatlarında,
istasyonlar arasında, hatırı sayılır farklar
oluşmaya başladı. Tüketici bundan rahatsız;
çünkü güvensizlik yaratıyor. Tüketici, fiyatı
düşük ürün kalitesiz mi veya yüksek fiyattan alırken
aldatılıyor muyum diye düşünüyor. Bunun sektö-
rümüzün itibarını zedeleyici ve kár
marjlarını düşürerek işin yapılabilir-
liğini azaltıcı olduğunu görmemiz
gerek. Sektörün etik değerlerinin ve
bayinin onurunun zedelenmesine
fırsat vermemeliyiz.
Yaşamak ve iş yapmak sorun çöz-
mek demektir. Bu sorunlardan yıl-
mayacağız; makul çözüm yollarını
arayıp bulacağız; bulmamız şart.
Çözümleri arayıp bulmanın sürük-
leyicisi de, sektörümüzdeki sivil
toplum kuruluşları olmalıdır. Bunlar,
dağıtıcılar ve bayilerin de fikirlerini
alarak, katılımcı bir yöntemle, gö-
rüş ve çözümler üretmeli;
gerektiğinde bunları kamu
otoritesi ile paylaşıp gerekli
düzenlemelerin yapılmasını
sağlamalıdırlar. Bir anlam-
da bayilere ve dağıtıcılara
rehberlik etmelidirler.
Aziz Arkadaşlarım,
Sektörümüzde olumlu geliş-
melerden biri de; EPDK’nın
çalışmalarını bu bağlamda
zikredebiliriz. EPDK’nın düzenlemeleri sayesinde,
Sektörümüzde kurumlaşma ve kurallaşma gelişi-
yor. Sektörümüzle ilgili çeşitli konular yasalarla,
yönetmeliklerle, tebliğlerle kurallara bağlanıyor.
Böylelikle, belirsizlikler azalıyor, önümüzü görme
kabiliyetimiz artıyor. Bu, sektörden ekmek yiyen biz
bayiler için çok önemli bir kazanımdır. Bu bağlamda,
EPDK’ya teşekkür ederken, bayiler olarak da, yasa-
ları ve diğer mevzuatı, bilgili kadrolarla, yakından
izlemeli; böylelikle çalışmalarımızın verimliliğini
artırmalıyız.
Sevgili Dostlarım,
Bildiğiniz gibi, 2011 yılı benim için zorlu bir yıl oldu.
Altı ayı aşkın bir süre, ağır bir hastalık dolayısıyla,
hastanede yattım. Allah’ın yardımı, siz dostlarımın
sıcak ilgisi ve duaları ile doktorlarımın bilgili ve özen-
li tedavileri sonucunda, hayata tutundum.
Allah’a şükür, birkaç aydır, evimde ailemle
beraberim. İlaç tedavim devam ediyor.
Sağlığım her geçen gün daha iyiye gidiyor.
Yeni yıla girerken, hastalığım dolayısıyla,
beni ziyaret mümkün olmadığı için, telefon-
la arayarak, mektup yazarak, ileti göndere-
rek gösterdiğiniz kadirşinaslığa ne kadar
teşekkür etsem azdır. Sağ olun, var olun.
Yeni yılda, işlerinizde başarılar ve bol
kazançlar diliyor; Allah’tan, size, ailenize,
çalışanlarınıza sağlıklı, başarılı, mutlu ve
güzel günler niyaz ediyorum.
Selam ve sevgilerimle”
22 PETROL PLUS - OCAK 2012
Güncel
TPPD Genel Müdürü Harun Şahbaz, Genel Müdür
Yardımcıları Ertan Sulayıcı ve Ahmet Türkoğlu’nun
da hazır bulunduğu toplantıya birim müdürleri,
saha müdürleri, ilgili şef, uzman ve satış ekibi
katıldı.
İki gün süren 7. ‘Satış Gücü’ toplantısında 2011’in
ayrıntılı genel değerlendirmesi yapıldı. İlk gün böl-
ge temsilcileri ve saha müdürlerinin sunumlarının
sonunda toplantı katılımcıları ile şirket personeli
birlikte bowling turnuvasına katıldı.
‘Satış Gücü’nün ilk sunumunu Satış ve Organizas-
yon Müdürü Mutlu Uçar yaptı. Uçar, 2009, 2010
ve 2011 toplam ciro karşılaştırmalarını grafik-
lerle perdeye yansıttı. Buna göre 2009’un cirosu
589.229.260 TL olarak gerçekleşirken, bu rakam
2010’da 818.693.581 TL’ye ulaştı. 2011’in cirosu
ise 970.728.496 TL oldu.
Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun (EPDK)
2011 yılı ilk 11 ayındaki ilk 20 dağıtıcı firma üzerin-
de duran Mutlu Uçar, Türkiye Petrolleri’nin genel
toplamda 270.218 ton ve yüzde 1.82’lik genel piya-
sa payı ile sıralamada 8. sırada olduğunu ifade etti.
Bayileri mercek altına alan Satış ve Organizasyon
Müdürü Uçar, 2008-2011 arası faaliyette olan bayi
sayıları ve satışlarını açıkladı. Buna göre lisansı
çıkan bayi sayısının 135 olduğunu söyleyen Uçar,
faaliyete başlayacak istasyon sayısının da 25’i
bulduğunu hatırlattı.
Gündeme gelen diğer konular ise şu başlıklardan
oluştu: 2009-2011 yılı bayi beyaz ürün satış mik-
tarları, yıllar bazında bayilerin alım miktarları, bayi
karlılık ve gerçekleşmeleri, 2011 yılı ürün bazlı satış
miktar ve ciroları, 2011 yılı ürün bazlı bayi satış
miktarları, 2010-2011 yılı ithal ürün satış miktarları,
2011 bayi bazında ithal ürün satış miktarları, 2009-
2011 bayi satışlarında ürün karlılıkları, akaryakıt
piyasa istatistikleri, 2009-2011 başakkart ciroları,
Vakıfbank worlcard kampanyası, 2009-2011 kamu
ihaleleri, CrediTP, yeni endüstriyel satış müşterileri,
yeni otoyakıt müşterileri, otoyakıt tüketimi yapan
müşteriler, 2007-2011 yılı LPG satış miktar ve prim
grafiği, 2011 yılı LPG’li istasyonlar ve anlaşmalı
firmalar ile 2011 yılı 10 aylık LPG piyasası.
Madeni Yağ Uzmanı Burhan Özmen ise madeni
yağ satış miktarları konulu sunumunda, 2009-2011
yılları arasında gerçekleşen madeni yağ satışlarını
açıkladı. 2011 Bayi madeni yağ satışlarının 200 ton
275,15 kg olduğunu ifade eden Özmen, bunun 753
bin 826,85 TL’ye tekabül ettiğini hatırlattı.
Bölgelerin nabzı tutuldu
Satış ve Organizasyon Müdürlüğü ile İkmal
Müdürlüğü’nün sunumları sonrasında bölge
temsilcileri ile saha müdürleri, sorumlulukları
altında bulunan bayiler hakkında bilgilendir-
melerde bulundu. Sırasıyla Mehmet Nur Pöç, Ali
Bakır, Erdoğan Kılıç, İsmet Topal, M. Cengiz Akyıl,
Mehmet Gökçe ve Kubilayhan Narin ilk günün
bölge sunumlarını yaptı. Ertesi gün ise Yusuf Bravo,
Gökhan Adalı, Emre Dinçses ve Ramazan Somay
sunumlarını gerçekleştirdi.
İkinci günün son sunumlarını Eğitim ve Organizas-
yon Şefleri Ömer Faruk Özel ve Ahmet Özsaylık,
Otomasyon Şefi Hayrettin Parlaktürk, Proje ve
Yatırım Uzmanı Hasan Yiğit ile Hukuk Müşaviri
Mustafa Yalçın yaptı.
Gizli Müşteri raporlarının değerlendirmesini ise
toplantıya İstanbul’dan katılan şirket yetkilisi
Berrin Kuleli gerçekleştirdi. Kuleli, kriterler bazında
performans değerlendirmelerine açıklık getirerek,
sonuçların şaşırtıcı derecede gelişme kaydettiğini
vurguladı. 442 gizli müşteri ile 2011’de 800 adet
ziyaretin yapıldığını dile getiren Berrin Kuleli, 8
ayda genel performansın yüzde 10 artış göster-
mesinden dolayı, “Ben hiçbir petrol şirketinde
yüzde 10 artış görmedim. Sadece bir defa yüzde
8’i hatırlıyorum” dedi.
Toplantının son bölümünde Satış ve Organizasyon
Müdürü Mutlu Uçar, ‘Performans Değerlendirme’
başlıklı sunumunu yaptıktan sonra 2012 hedef-
lerini açıkladı.
Türkiye Petrolleri 7. ‘Satış Gücü’
Toplantısını Gerçekleştirdi Türkiye Petrolleri Petrol Dağıtım (TPPD) AŞ, 7. ‘Satış Gücü’
toplantısını, Sayıştay’ın Ankara Gölbaşı’ndaki sosyal
tesisler binasında üst düzey katılımla gerçekleştirdi.
26 PETROL PLUS - OCAK 2012
Söyleşi
2011 yılı, akaryakıt sektörü
açısından, gerçekleştirdiğiniz
düzenlemeler çerçevesinde
önemli değişimlerin yaşandığı
bir yıl oldu. Bu bağlamda 2011
yılında yaptığınız düzenlemeler
ve sektörün bu düzenlemelere
uyumu konusunda genel bir
değerlendirme yapar mısınız?
Her fırsatta dile getirdiğim üzere petrol piyasası
yaşayan dinamik bir piyasadır. Bu dinamizm içe-
risinde değişen sektörel koşullar ve piyasa yapısı
karşısında sektörün düzenleyici kurumu olarak
bize de bu değişime ayak uyduracak ve hatta yol
gösterecek ve piyasayı daha ileriye taşıyacak dü-
zenlemeler yapma sorumluluğu yüklüyor.
Bu kapsamda, 2011 yılı içerisinde de piyasanın
ihtiyacını karşılayacak ve piyasayı ileriye taşıyacak
düzenleme çalışmalarımız devam etti. Bu düzen-
lemelerden:
• Kurumun piyasaya ilişkin 8 yılda edindiği
deneyimler ışığında özellikle idari işlemlerin
kolaylaştırılması, bürokrasinin azaltılması,
belirlenen hukuki boşlukların giderilmesi,
uygulamada güçlük yaratan düzenlemelerin
kaldırılması ve Kurumsal faaliyetlerin piya-
sanın hızlı işleyişiyle uyumlu hale getirilmesi
amacıyla Lisans Yönetmeliği, Teknik Kriterler
Yönetmeliği ve Bilgi Sistem Yönetmeliğinde
yapılan değişiklikler,
• Lisans, lisans tadil ve lisans süre uzatımı baş-
vurularına ilişkin muhtelif kurul kararlarını yü-
rürlükten kaldıran ve o karalardaki hususları
kodifiye ederek bütünlük arz edecek şekilde
yeniden düzenleyen Kurul Kararları,
• Karayolu araçlarına ikmal edilemeyecek
akaryakıt türlerinin belirlenmesine yönelik
düzenleme,
• Seyyar tanker ve köy pompalarında otomas-
yon sistemi kurulması, madeni yağ üreti-
minde TSE standartları veya TSEK uygunluk
belgesine uygunluk aranması, fuel, nafta ve
gazyağının ulusal marker uygulaması kapsa-
mına alınması hususlarında ek süre tanınma-
sına yönelik düzenlemeler,
• Kurumumuzun yetki ve sorumluluğu çerçe-
vesinde 10 numara madeni yağın yasadışı
kullanımını durdurmaya ve madeni yağ üre-
timini, piyasaya sunumunu ve pazarlamasını
disipline etmeye yönelik olarak hazırlanan
Madeni Yağ Tebliği ve bu tebliğde yapılan
değişiklikler,
• Akaryakıt Kalite İzleme Sistemi (AKİS) kurul-
masına ilişkin tebliğ,
• Analizlerin hızlandırılarak soruşturma süre-
lerinin kısaltılması amacıyla denetimlerde
alınan akaryakıt numunelerinde ilk etapta
yapılacak analizlerin belirlenmesine ilişkin
Yönetmelik değişikliği,
• İhrakiye lisansı ile ilgili düzenlemeler,
• Benzin ve motorine belirli oranlarda yerli
tarım ürünlerinden elde edilecek bioetanol
ve biodizel eklenmesi yükümlülüğü getiren
Tebliğ değişiklikleri,
“Akaryakıt Sektöründe Konsolidasyon ve Optimizasyon Kaçınılmaz”
EPDK Petrol Piyasası Dairesi Başkanı Taner Mutlu, 2011 yılında akaryakıt sektöründe yaşanan
gelişmelere ilişkin Petrol Plus Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Murat Fırat’ın sorularını yanıtladı.
Petrol piyasasında artan rekabet dolayısıyla her geçen gün bayi ve dağıtıcı sayısının azaldığını
belirterek, “Bir önceki yıla göre 2011 yılında istasyonlu bayi sayısı 538, istasyonsuz bayi sayısı
636 adet azalmıştır. Aynı durum dağıtıcılar için de geçerlidir. Konsolidasyon ve optimizasyon
bizim sektörümüz içinde de yaşanılacaktır. Bu süreçte verimliliği ve inovasyonu yakalayabilen
şirketler daha avantajlı konuma gelecektir” dedi.
EPDK Petrol Piyasas� Dairesi Ba kan� Taner Mutlu
PETROL PLUS - OCAK 2012 27
Söyleşi
ilk aklıma gelen ve en çok önem arz eden dü-
zenlemeler olmuştur. Bu düzenlemelerin hazırlık
aşamasında görüş ve öneriyle Kurumuza destek
veren, uygulanmasında da azami gayret gösteren
piyasa oyuncularına ayrıca teşekkür etmeliyim.
“18.09.2010 tarihinden 2011 yılı
sonuna kadar yaklaşık 2100 adet
dağıtıcı tadil başvurusu yapıldı.
Tadil başvurularındaki artışa
rağmen süreç gayet iyi yönetilerek
mağduriyet yaşanmaması sağlandı.”
Yine 2011 yılı, sektörde “18 Eylül
süreci” olarak adlandırılan Rekabet
Kurumu’nun intifalara ilişkin
kararının etkilerinin görüldüğü
bir yıl oldu. Söz konusu kararın
sektöre etkilerini değerlendirir
misiniz?
18 Eylül Süreci olarak adlandırılan süreç Rekabet
Kurulu’nun, petrol piyasasında faaliyet gösteren
dağıtım şirketleri ile bayiler arasında imzalanan
bayilik sözleşmeleriyle ilgili olarak yapmış olduğu
inceleme ve değerlendirmeler neticesinde aldığı
30/10/2008 tarihli Total-Akdağ ve 5/3/2009 tarihli
Barbaros-Alpet ve Polpet-Moil kararlarıyla başladı.
Bu kararlarda Rekabet Kurumu;
• Bayilik sözleşmelerinin; 2002/2 sayılı Dikey
Anlaşmalara İlişkin Grup Muafiyeti Tebliği’nde
koşulları belirtilen muafiyetten yararlanabil-
mek bakımından, alıcılar üzerine getirilen
rekabet yasağının süresinin beş yılı aşmaması
gerektiğine,
• Taraflar arasındaki bayilik sözleşmesi ile bağ-
lantılı kredi sözleşmeleri, ekipman sözleşme-
leri, uzun süreli kira sözleşmeleri ya da uzun
süreli intifa hakkı tanınması gibi şahsi ya da
ayni hakların da rekabet yasağının süresini
fiilen uzatacak şekilde kullanılamayacağına
hükmedince, bayilik sözleşmelerinin yanı sıra
akaryakıt istasyonları üzerinde dağıtıcıları lehine
kredi sözleşmeleri, ekipman sözleşmeleri, uzun
süreli kira sözleşmeleri ya da uzun süreli intifa
hakkı tanınması gibi şahsi ya da ayni haklar ta-
nıyan bayi kesiminin bu sözleşmelerle getirilen
yükümlülüklerinden kurtulacağı ve çok sayıda
bayinin dağıtıcı değişikliği yapacağı yönünde
öngörüler yapılmaya başlandı.
Biz de Kurum olarak dağıtıcı değişiklikleri ne-
deniyle yapılacak lisans tadillerinin zamanında
yapılması ve herhangi bir hak kaybına meydan
verilmemesi gayesiyle hazırlıklarımız yaptık.
Rekabet Kurumu’nun değindiğim kararları doğrul-
tusunda Dikey Anlaşmalara İlişkin Grup Muafiyeti
Tebliği’nin uygulanmaya başladığı 18/09/2010
tarihinden 2011 yılı sonuna kadar yaklaşık 2100
adet dağıtıcı tadil başvurusu yapıldı. Tadil başvu-
rularındaki artışa rağmen süreç gayet iyi yönetile-
rek mağduriyet yaşanmaması sağlandı.
Öte yandan, bu dağıtıcı tadillerin tamamını 18
Eylül Süreci’ne bağlamak doğru olmaz. Ancak,
önemli bir kısmında sürecin etkisi olduğunu göz
ardı etmemek lazım. Birçok bayi de mevcut dağı-
tıcısıyla yola devam etmeyi tercih etmiştir. 2011
yılına ilişkin piyasa raporumuz yayınlandığında da
görüleceği üzere dağıtım şirketlerinin bayi sayısı
bakımından pazar paylarında çok da büyük bir
değişiklik olmamıştır.
Bununla birlikte Rekabet Kurumu’nun anılan
kararlarının en büyük etkisinin akaryakıt istas-
yonlarının işletim sisteminde yaşanacağını dü-
şünüyorum. Akaryakıtın istasyonlar kullanılarak
tüketicilere ulaştırılmasına ilişkin dünyada genel
kabul görmüş 4 adet ana işletme uygulaması
bulunmaktadır:
• COCO (Company Owned Company Opera-
ted): Bu yöntemde istasyon dağıtıcı şirketin
mülkiyetinde olup, yine dağıtıcı şirket tara-
fından işletmeciliği yapılmaktadır.
• CODO (Company Owned Dealer Operated):
Bu yöntemde istasyon dağıtıcı şirketin mül-
kiyetinde ancak, işletmecilik diğer kişi/kişiler
tarafından yapılmaktadır.
• DODO (Dealer Owned Dealer Operated): Bu
yöntemde istasyon diğer kişi/kişilerin mülki-
yetinde olup, yine bu kişi/kişiler tarafından
işletilmektedir.
• DOCO (Dealer Owned Company Operated):
Bu yöntemde mülkiyet diğer kişi/kişilere ait
olmakla birlikte işletmecilik dağıtıcı tarafın-
dan yapılmaktadır.
Ülkemizde DODO ağırlıklı olarak sürdürülmekte
olan sistemin, Avrupa ülkelerindeki örneklere
benzer şekilde işletmecisinin bizzat dağıtıcının
kendisinin olduğu COCO ve DOCO uygulamaları
da mevcuttur.
Akaryakıt piyasasında, özellikle
maliyetin altındaki fiyatlarla
yapılan satışların sektörde haksız
rekabete yol açtığı ifade ediliyor.
Maliyetin altındaki fiyatlarla
yapılan satışları önlemek üzere
bir düzenleme yapmayı planlıyor
musunuz?
Petrol Piyasası Kanunu, 01/01/2005 tarihinden
itibaren akaryakıt fiyatlarının serbest piyasa
koşullarına göre belirlenmesini öngörmektedir.
Bununla birlikte, belli şartların oluşması halinde,
bölgesel veya ulusal düzeyde uygulanmak için
taban ve/veya tavan fiyat tespiti konusunda da
Kuruma yetki vermiştir. Kurum bu yetkisini 2009
yılında tavan fiyat belirlemek suretiyle kullandı.
Ne var ki, gerek rekabet hukuku doktrininde
gerekse uygulamada, rekabetin tesisi veya korun-
ması için fiyatlara müdahale edilmesinin başvuru-
lacak en son yöntemlerden biri olması gerektiği
en sık ifade edilen hususlardandır. Dolayısıyla fiyat
belirlemesi yoluna gitmeden önce uygulanabile-
cek diğer tedbirlerin değerlendirilmesi gerekir.
Öte yandan maliyetlerin altında satışların neden-
lerinin sağlıklı bir şekilde ortaya konması lazım.
Geride bıraktığımız yılda piyasada bu tür maliyet
altında satışların temelinde yatan unsurların
başında hileli ürünlerin yattığı düşüncesiyle Ku-
rumumuz ve Gelir İdaresi Başkanlığınca gerekli
düzenlemeler yapılmaya çalışılmıştır.
28 PETROL PLUS - OCAK 2012
Söyleşi
“Dağıtıcıların yüzde 15’lik pazar
kısıtıyla ilgili olarak, sektördeki
algılamanın aksine, yapılan
değişiklikle yeni bir durum
yaratılmasından ziyade Kanun’daki
hükmün daha açıklayıcı bir şekilde
ifadesi ve tereddütlerin giderilmesi
amaçlandı.”
Dağıtıcıların kendi işlettiği istasyonlar aracılığı ile
yaptıkları satışın toplam yurtiçi pazar paylarının
yüzde 15’inden fazla olamayacağına ilişkin mevzu-
at hükmünde yaptığınız değişiklik sektörde büyük
yankı buldu. Söz konusu mevzuat değişikliğinin
gerekçesi neydi? Bu değişikliğin uzun vadede
sektöre ne gibi etkileri olacağını düşünüyorsunuz?
Petrol Piyasası Kanunu’nda dağıtım şirketlerine
getirilen pazar payı kısıtlarından biri toplam yurt
içi pazarın yüzde 45’ini geçememeleri, diğeri de,
kendi işlettikleri istasyonlar aracılığı ile yaptıkları
satışların, ilgili dağıtıcının toplam yurt içi pazar
payının yüzde 15’inden fazla olamamasıdır.
2011 yılı içerisinde, bir önceki yılda dağıtıcı lisans
sahipleri tarafından yüzde 15’lik kısıta uyulup
uyulmadığına dair yapılan çalışmalarda, “kendi
işlettiği istasyonlar” ifadesinin yeterince açık ol-
madığı, dolayısıyla piyasada tereddütlere neden
olduğu, Lisans Yönetmeliğinde yer alan “Kendi
mülkiyetinde ve işletmesindeki akaryakıt istas-
yonları üzerinden yaptığı satışlar” ifadesinin de
açıklayıcı olmaktan ziyade konuyu daha da karma-
şıklaştırdığı ve hatta kısıtlamayı arttırdığı görüldü.
Bunun üzerine tereddütlerin ortadan kaldırıl-
ması ve olası adil olmayan uygulamaların önüne
geçilmesi gayesiyle Lisans Yönetmeliğindeki
hüküm “Kendi unvanı altında aldığı istasyonlu
kategorili bayilik lisansları kapsamında yaptığı
satışlar…” şeklinde değiştirildi. Sektördeki algıla-
manın aksine yapılan değişiklikle yeni bir durum
yaratılmasından ziyade Kanun’daki hükmün daha
açıklayıcı bir şekilde ifadesi ve tereddütlerin gide-
rilmesi amaçlandı. Bu açıklayıcı düzenleme, gerek
Kurum gerekse dağıtıcı şirketler için yol gösterici
olacaktır.
“Tabii bizim düzenlemelerimiz tek
başına bu sorunla mücadele için
maalesef yeterli değil. Madeni
yağların üretim ayağı Kurumumuzca
kontrol edilirken, bu ürünlerin
tüketim ayağının da mali yönden
kontrol edilmesi gerekir”
Sektörün uzun zamandır
gündeminde olan “10 numara
yağ” sorunu, geçtiğimiz aylarda
Maliye Bakanlığı’nın yaptığı
ÖTV düzenlemesine rağmen,
hız kesmeden devam ediyor. Bu
sorunun köklü çözümü için sizce ne
yapılmalı?
Madeni yağlara ilişkin piyasa faaliyetleri incelen-
diğinde aslında Kurumumuzun yalnızca madeni
yağların üretimi konusunda sorumlu olduğu
görülecektir. Madeni yağların üretiminin belli bir
standarda kavuşturulması amacıyla gerekli dü-
zenlemeler yapılıyor ve Türk Standartları Enstitüsü
başta olmak üzere çeşitli kurumlarla koordineli bir
şekilde sorunun çözümü için çalışıyoruz. Madeni
Yağların Ambalajlanması ve Piyasaya Sunumu
Hakkında Tebliğ ile madeni yağ üreticilerine ve
ithalatçılarına yönelik ayrıntılı düzenlemeler
oluşturularak piyasa disipline edilmeye çalışılmıştı.
Madeni yağların ticareti serbest olmakla birlikte,
bu ürünlerin yalnızca uygun işyerlerinde satılma-
sını sağlamak amacıyla bu tebliğde düzenlemeler
yaptık.
Bununla birlikte, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği
ile birlikte yürütülen çalışmalar neticesinde made-
ni yağ üretim tesislerine yönelik oluşturulan “Üre-
tim Yetkinlik Puanı” kriterlerini yapılan yönetmelik
değişikliği ile madeni yağ lisansı için bir kriter
haline getirdik. Bu kriterler ile tesislerin kalitesi
daha ölçülebilir bir hal aldı ve basit teçhizat ile üre-
tim yapılmasının önüne geçilmeye başlandı. Hali
hazırda lisans sahibi olan şirketlere de tesislerini
50 üretim yetkinlik puanına sahip olacak seviyeye
getirmeleri için 1 Ağustos’a kadar süre tanındı.
Tabii bizim düzenlemelerimiz tek başına bu so-
runla mücadele için maalesef yeterli değil. Madeni
yağların üretim ayağı Kurumumuzca kontrol edilir-
ken, bu ürünlerin tüketim ayağının da mali yönden
kontrol edilmesi gerekir. Yine, akaryakıta eş değer
vergi kavramının hayata geçirilerek; akaryakıt ye-
rine ya da akaryakıta karıştırılmak suretiyle kulla-
nılabilen AHÜ’lere ilişkin vergilendirme sisteminin
yeniden yapılandırılması gerekiyordu. Bu nedenle,
açık söylemek gerekirse Maliye Bakanlığı’nın ÖTV
düzenlemesi bizim de uzun zamandır beklediği-
miz bir adımdı. Çünkü 10 numara madeni yağı
amaç dışı bir şekilde akaryakıt olarak piyasaya sü-
renleri cezbeden şey elde ettikleri yüksek karlardı.
Bu yüksek karların temelinde de enerji elde etmek
üzere kullanılabilecek ürünlere uygulanan farklı
ÖTV miktarları yatmaktaydı. Maliye Bakanlığı da
yaptığı düzenlemeyle ÖTV farklarına ilişkin makası
bir nebze de olsa kapatmış oldu.
Yapılan üretim yetkinlik belgesi düzenlemesinin
etkilerini biz Kurum olarak lisanslama faaliyetle-
rinde gördük. Eylül 2011 tarihine kadar Kurumu-
muzca verilen madeni yağ sayısı 314 adet iken,
üretim yetkinlik belgesi düzenlemesinden sonrası
madeni yağ lisans verme artışı azalmış ve hatta
2011 yıl sonu itibariyle 310’a gerilemiştir.
1 Temmuz 2011 tarihinde
istasyonlarda, 1 Ekim 2011
tarihinde de tarımsal amaçlı tanker
ve köy pompalarında otomasyon
sistemi kurma zorunluluğu başladı.
Bu süreçte gerek otomasyon
kurulumu gerekse de veri akışında
bir takım aksaklıklar yaşandı ve
yaşanmaya devam ediyor. Bu
aksaklıklar nedeniyle sektör bir
cezayla karşı karşıya kalabilir mi?
İstasyon, köy pompası ve seyyar tankerlerde ku-
rulması gereken otomasyon sistemi, Kurum olarak
çok önemsediğimiz ve Kanuni bir yükümlülük
olan dağıtıcı-bayi denetim sisteminin en önemli
ayaklarındandır. Otomasyon sistemlerinin işlerlik
kazanmasıyla, bayilerin akaryakıt hareketlerinin
kayıt altına alınması ve takibi için hem dağıtım
şirketleri hem de Kurumumuz piyasayı izlemek ve
PETROL PLUS - OCAK 2012 29
30 PETROL PLUS - OCAK 2012
Söyleşi
yasa dışı eylemlere anında müdahale imkânı elde
edecektir. Sistemin kurulması için hem maddi hem
de teknolojik imkânlar seferber edildi.
Şu anda faal olan istasyon, köy pompası ve seyyar
tankerlerin tamamında sistem kuruldu. Yeni istas-
yonlar için yapılan lisans başvurularında, lisansa
tanker ve köy pompası ekleme taleplerinde artık
otomasyon sisteminin kurulduğuna ve çalışır
durumda olduğuna dair dağıtıcı beyanının ibrazı
istenmektedir.
Kısacası sistem şu anda faal ve izlenmektedir.
Dağıtım şirketleri, tespit ettikleri olağan dışı
durumları Kurumumuza raporlamakta ve bu
durumlar, Kurumumuzca ayrıntılı bir şekilde
incelenip değerlendirilmektedir. Tabii, yapılan
incelemelerde Kanuna aykırı durumların tespiti
halinde sorumlular hakkında gerekli yaptırımlar
da uygulanacaktır. Ancak, biz sistemin hem sektör
hem de Kurum açısından sadece faydalı sonuçlar
doğurmasını umut ediyoruz.
Akaryakıt, LPG ve madeni yağ
satışlarına getirdiğiniz promosyon
kısıtlamasıyla, hedefl ediğiniz etkiyi
yarattığınızı düşünüyor musunuz?
Promosyon k ısıt lamasına i l işk in kararımız,
31/01/2011 tarihinden itibaren geçerli olmak
üzere 15/12/2010 tarihinde alındı. Kararın amacı,
akaryakıt ve madeni yağ satışlarında yapılan ve
maliyeti akaryakıt fiyatlarına yansıtılan tabak,
bardak, çatal – kaşık, deterjan gibi hizmetin nite-
liğiyle de pek bağdaşmayan promosyonların ya-
saklanarak akaryakıt fiyatlarındaki bu istenmeyen
kalemin ortadan kaldırılmasıydı. Bu doğrultuda
hizmet ve finansal promosyonlar serbest bırakıldı.
Gelinen noktada başarılı sonuçlar elde edildiğini
sektörden gelen olumlu tepkilerden de destek
alarak söyleyebilirim.
1 Ocak 2013’ten itibaren
kademeli olarak benzin ve
motorine yerli tarım ürünleri
harmanlama zorunluluğuna ilişkin
alınan kararın, sektöre ve ülke
ekonomisine ne gibi katkıları
olacağını öngörüyorsunuz? Bu
konuda yaşanması muhtemel
sorunlar nelerdir?
Piyasaya arz edilen akaryakıtlara belli oranlarda
biyoyakıt eklenmesi, basta Avrupa Birliği ülkeleri
olmak üzere dünyanın birçok yerinde uzun zaman-
dır yapılan, teşvik edilen ve hatta birçok ülkede
zorunlu kılınan bir uygulamadır. Bunun başlıca
iki nedeni var. Birincisi biyoyakitlarin çevreye olan
zarar hidrokarbon kökenli akaryakıtlardan daha
azdır. İkincisi ise biyoyakitlar, yerli üretim tarım
ürünlerinden elde edilmek kaydıyla, petrole ve
petrol ürünlerinde dışa bağımlı olan ülkelerin
bu bağımlılığını, dolayısıyla da ithalat giderlerini
azaltma potansiyeline sahiptir.
Ham petrol ihtiyacının % 90’ından fazlasını ithal-
den karşılayan ve yıllardır önemli bir tarım ülkesi
olarak kabul edilen Türkiye’de 2010 yılı verilerine
göre motorin tüketimi yaklaşık 13,9 milyon ton
ve benzin tüketimi 2,1 milyon ton olarak gerçek-
leşmiştir. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın
verilerine göre Türkiye biyodizel ve biyoetanol gibi
biyokyakit üretiminde kullanılacak tarım ürünleri
konusunda önemli bir potansiyele sahiptir. Bu po-
tansiyelin ülke ekonomisine en faydalı bir şekilde
kullanılması gerekmektedir. Çeşitli kurum, kuruluş
ve sektör temsilcileriyle yapılan müzakerelerde
biyoyakitlarin akaryakıtlara belli oranlarda har-
manlanması yönünde getirilecek bir yükümlü-
lüğün petrol piyasası ve ülke ekonomisi için artı
ve eksileri ayrıntılı bir şekilde değerlendirilmiş ve
nihayetinde 2013 yılından itibaren geçerli olmak
üzere bu yükümlülük getirilmiştir.
2010 yılı verileri esas alındığında;
• %1 harmanlama icin 164.000 m3 biodizel ve
27.000 m3 etanol,
• %2 harmanlama için 328.000 m3 biodizel ve
54.000 m3 etanol,
• %3 harmanlama icin 493.000 m3 biodizel ve
80.000 m3 etanol,
İhtiyacı doğacaktır. Etanole ilişkin herhangi bir
hammadde sorunu yoktur. Ancak 2010 yılı tüke-
timi sabit alındığında %3’luk biyodizel harman-
lanması için gereken biodizelin temin edileceği
yerli tarım ürünlerinin üretiminin Gıda Tarım ve
Hayvancılık Bakanlığı verilerine göre 2016 yılında
karşılanabileceği görülmüştür. Bu nedenle, bu
veriler ve ayrıca piyasa katılımcıları tarafından
yatırıma yönelik süre talepleri dikkate alınmak
suretiyle yükümlülüklerin başlangıç tarihleri ve
oranları farklı farklı belirlenmiştir. Buna göre, arz
edilen benzin türlerinin, yerli tarım ürünlerinden
üretilmiş etanol içeriğinin;
• 01/01/2013 tarihi itibariyle en az %2 (V/V),
• 01/01/2014 tarihi itibariyle en az %3 (V/V),
Yine piyasaya akaryakıt olarak arz edilen motorin
türlerinin, yerli tarım ürünlerinden üretilmiş yağ
asidi metil esteri (YAME) içeriğinin;
• 01/01/2014 tarihi itibariyle en az %1 (V/V),
• 01/01/2015 tarihi itibariyle en az %2 (V/V),
• 01/01/2016 tarihi itibariyle en az %3 (V/V),
olması gerekmektedir.
Eklemelerin nerede, ne zaman, nasıl ve hangi
lisans sahipleri tarafından yapılacağına ve ayrıca
usulsüz uygulamaların önlenmesine yönelik ted-
birlere ilişkin usul ve esasları belirlemek üzere
gerek sektör temsilcileri gerekse biyoyakıt üre-
ticilerinin katılımı ile gerçekleştirilen toplantı ve
görüşmelerde, konuya ilişkin öneri ve talepler de-
ğerlendirilmiş, dünya uygulamaları da incelenmek
suretiyle bir taslak oluşturulmuştur. Yakın tarihte
söz konusu usul ve esasların sektör ve kamuoyu
görüşüne açılması planlanmaktadır.
Petrol Plus Dergisi aracılığıyla
sektöre vermek istediğiniz bir
mesaj var mı?
Petrol piyasasında rekabet her geçen gün artmak-
tadır. Buna örnek olarak, bir önceki yıla göre 2011
yılında istasyonlu bayi sayısı 538, istasyonsuz bayi
sayısı 636 adet azalmıştır. Türk petrol piyasasının
gelişimi diğer Avrupa ülkelerinin gelişimiyle
parelik arz etmektedir. Örneğin İngilterede 1970
yılında 37.500 olan istasyon sayısı 2010 yılına
gelindiğinde 8787’ye gerilemiş ve bu süreçte istas-
yonların satışları artmıştır. Aynı durum dağıtıcılar
için de geçerlidir. Konsolidasyon ve Optimizasyon
bizim sektörümüz içinde de yaşanılacaktır. Bu
süreçte verimliliği ve inovasyonu yakalayabilen
şirketler daha avantajlı konuma gelecektir. Ayrı-
ca petrol ticaretini mutlak suretle geliştirmemiz
gerekmektedir.
Son söz olarak görüş ve öneriyle Kurumuza destek
veren ve çıkarılan mevzuatın uygulanmasında da
azami gayret gösteren piyasa oyuncularına ve tabi
ki objektif yorum ve değerlendirmeleriniz için siz
değerli basına da bu vesileyle de teşekkür eder,
2012 yılının sağlık ve mutluluklar getirmesini
temenni ederim.
PETROL PLUS - OCAK 2012 31
32 PETROL PLUS - OCAK 2012
Söyleşi
Petrokimya sektörünün teknoloji ve sermaye
yoğun ve çok dinamik bir yapısı olan bir sektör
olduğunu belirten PETKİM Genel Müdürü Hayati
Öztürk, bu sektörde faaliyet gösteren şirketlerin
kendilerini güncel ve rekabetçi tutması için sü-
rekli yeni yatırımlar yapması gerektiğini söyledi.
Türkiye’de özelleştirme sürecinin 21 yıldır devam
ettiğini, ancak bu süreçte Türkiye’nin petrokimya
alanına yeterli yatırımları yapamadığını vurgula-
yan Öztürk, “Bir taraftan özelleşme süreci çok uzun
olduğu için PETKİM pazara paralel büyüyemedi.
Diğer taraftan da yatırım bedellerinin yüksekliği,
sermaye yoğun yatırımların yapılma zorunluluğu
ve izin mekanizmalarının yavaş işleyişi gibi ne-
denlerle de gerekli yatırımlar yapılamadı” dedi.
“Sanayileşme konusunda
kamuoyunda yanlış bir algı var”
Devletin 1960’lı yıllarda Aliağa bölgesinde
rafineri ve petrokimya tesisleriyle bir endüstri
bölgesi yarattığını ifade eden PETKİM Genel
Müdürü Öztürk, “Buradaki fabrikalar, rafineri
ve petrokimya tesisleri bilinen en iyi teknolojileri
kullanıyorlar ve sürekli olarak yeni yatırımlarla
kendilerini iyileştiriyor” şeklinde konuştu. Bütün
bunlara rağmen, sanayileşme konusunda kamu-
oyunda zaman zaman yanlış bir algının ön plana
çıktığını belirten Öztürk, şunları kaydetti:
“Bazıları, sanayi ve sanayileşmeden çekiniyorlar.
Enerji yatırımından bahsedildiğinde, birileri çıkıp,
‘Kömüre karşıyız’, ‘HES’lere karşıyız’, ‘Nükleer ener-
jiye karşıyız’ şeklinde bir takım argümanlar öne
sürüyor. Ama Türkiye’deki enerji üretimine baktığı-
nızda, dünya ortalamasının gerisinde olduğunuzu
görüyorsunuz. Türkiye’nin kurulu gücüne her yıl
3-4 bin MW minimum kapasite ilave etmesi lazım.
Aynı durum kişi başı petrokimya ve demir-çelik
tüketiminde de yaşanıyor. Enerjide, petrokimya-
da, demir-çelikte kişi başı tüketiminde dünyanın
gerisindeyken nasıl refah yaratabiliriz ki?”
“Entegrasyon PETKİM’i
Daha Rekabetçi Kılacak”Rafi neri-Petrokimya-Enerji-Lojistik entegrasyonunu
gerçekleştirmek üzere yoğun bir yatırıma girişen Türkiye’nin
petrokimya devi PETKİM’in Genel Müdürü Hayati Öztürk
ile, şirketin faaliyetleri ve geleceğe ilişkin hedefl erini
konuştuk. PETKİM’n 2020 yılına kadar pazar payını yüzde
40’lara çıkarmayı hedefl ediklerini belirten Öztürk, “Rafi neri
ile birlikte PETKİM hammadde konusunda daha rekabetçi
bir yapı kazanacak. Rafi neri-petrokimya-enerji-lojistik
entegrasyonuyla da her alanda rekabetçi olacağız” dedi.
Hayati ÖztürkPETK M’in Genel Müdürü
PETROL PLUS - OCAK 2012 33
Söyleşi
“İş ortamındaki zorlu süreçler
yatırımları geciktiriyor”
Türkiye’nin 73 milyonluk genç nüfusu ve yüzde
9’lara varan işsizlik oranıyla istihdam yaratması
gerektiğinin altını çizen PETKİM Genel Müdürü
Öztürk, “İstihdam için öncelikle değer yaratmak
gerekiyor. Değer, üretimde yaratılır. Üretim ise;
Sanayileşmedir, tarımdır, enerjidir, inşaattır. Bu
alanlarda büyüyeceksiniz. Buralarda büyürken
de iş ortamının bunları destekleyici olması lazım.
İş ortamındaki zorlu süreçler yatırımların gecik-
mesine neden oluyor. Yatırım demek zamanlama
demek. Siz 1 yıl içinde yapacağınız yatırımı 3 sene
sonraya ötelerseniz, küresel rakipleriniz sizden
önce yatırımı yaparsa, sizin yapacağınız yatırımın
da anlamı kalmaz. Dünyada petrokimya sektörü-
ne yönelik olarak her yıl 4-5 tane etilen fabrikası
kurulur. Bunların 2 tanesi Orta Doğu’ya, 2 tanesi
de Uzakdoğu’ya yapılır. Geriye kalan bir tanesini
de Avrupa ya da Amerika kapar. Siz bu süreçte
gecikirseniz artık iş işten geçmiş oluyor” dedi.
“Türkiye, ticaret yapmanın kolay,
yatırım ve üretimin ise zor ve riskli
olduğu bir pazar”
Yatırım süreçlerinin çok hızlı çalışması gerek-
tiğini vurgulayan Hayati Öztürk, aksi takdirde,
özellikle yabancı yatırımcıların çok alternatifleri
bulunduğunu, diğer ülkelerin çok ciddi teşvikler
verip, kolaylıklar sağladığına dikkat çekti. Nitekim
Türkiye’de bu kadar hızlı büyüyen pazara 25-30
yıldan bu yana büyük bir yabancı sermaye grubu-
nun girip yatırım yapamadığını ifade eden Öztürk,
konuya ilişkin şöyle konuştu:
“Çünkü burada süreçler hızlı ilerlemiyor. Öte
yandan yurtiçi piyasaya rahatlıkla girilebiliyor. Do-
layısıyla rahat girilen bir pazara malınızı satmanız
da kolaydır. Yatırımcılar, yatırım için zor girdikleri
pazarları tercih ediyorlar. Çünkü zor pazarlara
girip, üretim yapmadıktan sonra girebilmeleri çok
zor olur. Onun için öncelikli olarak zor pazarlarda
tesis satın alma ya da sıfırdan yatırım yapma gibi
yolları tercih ediyorlar. Hindistan, Brezilya, Çin
gibi ülkeler bu yönleriyle yatırımcıları çekti. Ama
Türkiye’de son 25-30 yılda maalesef bu noktada
doğrudan yatırımı çekemedik. Çünkü Türkiye pa-
zarı, ticaret yapmanın çok kolay olduğu ama yatı-
rım ve üretimin zor ve riskli olduğu pazarlardan bir
tanesi. Bu nedenle Türkiye petrokimya sektöründe
yeterli hızla gelişemedi. Nitekim Türkiye ekonomi-
si bugün dünyanın en büyük 17. ekonomisi ama
petrokimya sektöründe 33 ila 35’incilik arasında
bir yerlerde. Bu nokta Türkiye’nin olmaması gere-
ken bir nokta. Çok yol almamız lazım. Bunun için
de, iş ve yatırım ortamının yatırımcıyı cezbedecek
şekilde yapılandırılması, karar verme mekanizma-
larının hızlandırılması lazım.”
“Yüksek enerji maliyetleriyle
sanayimizi rekabetçi kılamayız”
Türkiye’nin yeterli üretimi olmadığı halde çev-
resel konuların gerektiğinden fazla ön plana
çıkarıldığına dikkat çeken Hayati Öztürk, “Her
şeye karşıyız. Peki ama nasıl yatırım yapacağız,
nasıl büyüyeceğiz?” dedi. Günümüzde Almanya’da
şehirlerin yanında kömür santralleri bulunduğu,
Fransa’da elektrik üretiminin yaklaşık yüzde 75’inin
nükleer santrallerden karşılandığını belirten
Öztürk, “Etrafımız sarılmış durumda. Biz yüksek
enerji maliyetleriyle sanayimizi rekabetçi kılabilir
miyiz? O nedenle yatırım ortamının iyileştirilmesi
çok önemli” diye konuştu. Hayati Öztürk, şöyle
devam etti:
“Son dönemde dünyada yaşanan 2008 krizi ve
2011 borç krizi bizlere şunu öğretti: Önce kendin
üreteceksin. Rekabetçi üretip, zenginlik ve iş yara-
tacaksın. Bugün ABD, dünyanın en büyük ekono-
misi olmasına rağmen, artık Amerikalı şirketlerin
deniz aşırı yatırım yapmalarını önlemeye çalışıp,
“STAR Rafinerisi,
Türkiye’nin ithalatını
azaltacak bir rafineri
olacak”
G e ç t i ğ i m i z a y l a r d a P E T K İ M Yarımadası’nda temeli atılan ve 2015 yılında üretime geçmesi planlanan STAR Rafinerisi’ne ilişkin de açıklamalarda bu-lunan Hayati Öztürk, rafinerinin özellikle ihtiyaç duydukları nafta LPG tedariki konusunda PETKİM’e çok önemli katkısı olacağını söyledi. Yıllık 10 milyon tonluk üretimin yüzde 25-30’unu PETKİM’in kendi ihtiyacı için kullanılacağını ifa-de eden Öztürk, “STAR Rafinerisi’nde üretilecek yıllık 1 milyon 660 bin ton nafta, PETKİM’in temel hammaddesi olarak kullanılacak. Nafta tedarikini bugün yüzde 80’in üzerinde ithalat ile karşılayan PETKİM’in dışa bağımlılığı ra-finerinin devreye girmesi ile birlikte sıfır noktasına inecek. STAR Rafinerisi’nde naftanın yanında, 5 milyon 950 bin ton ultra düşük kükürtlü motorin, 500 bin ton jet yakıtı, 500 bin ton reformat, 630 bin ton petrokok, 240 bin ton otogaz, 415 bin ton karışık kesilen, 75 bin ton olefinik LPG, 145 bin ton kükürt üretimi yapılacak” dedi. Türkiye’de zaten benzin fazlası olduğu için SAR Rafinerisi’nde benzin üretilmeyeceğini belirten Öztürk, “Rafinerimiz özellikle Türkiye’nin ithal ettiği yakıtları üretecek. Dolayısıyla STAR Rafinerisi, Türkiye’nin ithalatını azaltacak bir rafineri olacak” diye konuştu.
34 PETROL PLUS - OCAK 2012
Söyleşi
bunun yerine kendi ülkelerinde yatırıma teşvik
ediyor. ABD’nin amacı, kendi insanına iş yaratmak.
Dolayısıyla üretimi artık kendi ülkenizde tutmak
çok önemli hale geldi. Bu bağlamda da anahtar
kelime; rekabetçi üretimdir. Onun için enerjide,
hammaddede, işçilikte, teknolojide rekabetçi
olacaksın. En iyi teknolojiyi kullanacaksın. İş gü-
cün verimli olacak. Hammadde tedarikini en iyi
koşullarda sağlayacaksın. Enerji maliyetlerin de
mutlaka dünyayla rekabetçi olacak.”
“Rafineri-petrokimya-enerji-
lojistik entegrasyonuyla her alanda
rekabetçi olacağız”
Daha rekabetçi olabilmek adına PETKİM olarak
tesislerin kapasite artırımına odaklandıklarını be-
lirten Hayati Öztürk, böylelikle önemli bir üretim
artışı sağlayabileceklerini kaydetti. Üretim artışını
sağlarken de maliyetleri düşürmeye çalıştıklarını
anlatan Öztürk, “Fabrikalarımızda işçilik ölçekten
bağımsız. Yani 100 bin tonluk fabrika ile 500 bin
tonluk fabrikanın da işçilik maliyetleri hemen
hemen aynı. Dolayısıyla kapasitemiz arttıkça sabit
giderlerimiz düşüyor” dedi. İleri proses kontrolü,
yeni jenerasyon katalizörler gibi yeni teknolojiler
kullanarak maliyetleri düşürüp, daha rekabetçi bir
hale gelmeye çalıştıklarını bildiren Öztürk, şöyle
devam etti:
“Ama bunlar yetmiyor. Enerjide de Türkiye’nin re-
kabetçi olması lazım. Rafineri-petrokimya-enerji-
lojistik entegrasyonunu tam olarak hayata geçirip
her alanda rekabetçi olmak gerekiyor. Tek başına
rafineri, tek başına petrokimya, tek başına enerji
yerine bütün bunları aynı sahada entegre ederek
bir sinerji yakalamamız gerekiyor. Bu entegrasyo-
nu sağlarsak hem ölçek ekonomisine ulaşırız hem
de alt yapıyı bölüştüğümüz için rakiplerimizin bir
adım önüne geçeriz. Bunu yapan ülkeler daha
zengin daha hızlı büyüyor, yapamayanlar daralıyor
küçülüyor ve yok oluyor.”
“27 MW’lık bir rüzgar çiftliği
kuruyoruz”
PETKİM’in yenilenebilir enerji yatırımları hakkında
da bilgi veren Hayati Öztürk, PETKİM olarak ye-
nilebilir enerji kapsamında 27 MW’lık bir rüzgar
çiftliği kurmak için gerekli girişimleri başlattıklarını
söyledi. Konuyla ilgili çalışmaları 1 yıl içerisinde
sonuçlandırmayı planladıklarını ifade eden Öz-
türk, “Öte yandan biz PETKİM olarak zaten enerji
üretiyoruz. Buhar ve gaz türbinlerinden oluşan
227 MW’lık bir üretim kapasitemiz var. Bu sayede
hem kompleksin ihtiyacı olan buharı hem de
fabrikanın ihtiyacı olan elektriği kendimiz üreti-
yoruz. Socar&Turcas Grubu’nun ana faaliyet alanı
zaten enerji. Grubun, gerek rafineri yan ürünleri
gerekse de başka kaynaklara yönelik daha farklı
bazı projeleri olabilir” dedi.
“Sivil toplum örgütlerinin
etkinliğinin arttırılması lazım”
Kamuoyu oluşturmak ve özellikle karar vericilere
doğru bilgileri sağlayabilmek açısından mutlaka
sivil toplum örgütlerinin etkisinin arttırılması ge-
“Akaryakıt dağıtımına
Socar&Turcas karar
verecek”Rafineri yatırımıyla birlikte akaryakıt dağıtım sektörüne de girilip girilmeye-ceğine Socar&Turcas grubunun karar vereceğini ifade eden PETKİM Genel Müdürü Öztürk, “Netice itibariyle ko-nunun bizi ilgilendiren kısmı rafineri ile petrokimyanın full entegrasyonunun sağlanması” dedi. Rafinerinin, ağırlıklı olarak Türkiye’nin ithal ettiği dizel ve jet yakıtları üreteceğinin altını çizen Hayati Öztürk, “Bunlarla ilgili olarak doğal olarak rafinerinin sahipleri bir çalışma yapacak-lardır” şeklinde konuştu. Öztürk, konuya ilişkin şunları söyledi:
“Dediğim gibi bizim açımızdan; petro-kimya için çok önemli hammaddeler olan nafta ve LPG’nin, bir anlamda rafinerinin çıktısının yüzde 25-30’unun daha yüksek katma değeri olan kimya ve petrokimya sanayine gönderiliyor olması önemlidir. Çünkü katma değer buradadır. Petrol 800 dolar, polietilen 1600 dolar, polietilenden yapılan ürünler ise 3000 dolar. Başta da söylediğim gibi, amacımız; bu değer zincirini başından sonuna Türkiye’nin içinde tutabilmek ve mümkün olan en yüksek katma değeri yaratmaktır. Bu bağlamda bu proje Türkiye için de çok önemli bir projedir. Zaten büyüklük ola-rak Türkiye’de özel sektörün yaptığı en büyük yatırımlarından bir tanesi olacak.”
PETROL PLUS - OCAK 2012 35
36 PETROL PLUS - OCAK 2012
Söyleşi
rektiğini vurgulayan Hayati Öztürk, “Netice itiba-
riyle sivil toplum örgütlerinde faaliyet yürütenler,
bizzat oyunun içerisinde bulunan ve sorunlarla
karşı karşıya kalan insanlardan oluşuyor. Bu sorun-
lar mevzuat, rekabet ya da yatırımla ilgili olabilir.
Dolayısıyla bu sorunların çözümü için sivil toplum
örgütlerinin etkinliğinin arttırılmasında fayda var”
şeklinde konuştu. Öztürk, şöyle devam etti:
“Sivil toplum kuruluşlarının problemleri çözmede
yeterince etkili olup olmadığı ayrı bir tartışma ko-
nusu. Daha kat etmemiz gereken çok mesafe var.
Öncelikle üretimi destekleyen, rekabetçi üretimi
önceleyen, dünya ölçeğinde üretime doğru gidi-
şatı hedefleyen anlayışların öne çıkması gerekiyor.
Aksi takdirde, ithalatla büyüme sürdürülebilir bir
durum değil. Çünkü Türkiye küçük bir ülke değil,
büyük nüfus ve geniş pazara sahip bir ülke. Bu
pazarı ve değeri dışarı vermek mi yoksa içeride
tutmak mı? Önemli nokta bu. Her zaman söyle-
diğimiz gibi, bunun da yolu; Türkiye’de üretmek,
Türkiye’ye yabancı sermaye çekmek ve entegras-
yonu en üst düzeye çıkarmaktan geçiyor. Bunları
gerçekleştirdiğimiz zaman hem ölçek ekonomisini
yakalamış oluruz, hem yeni teknolojiyi ülkeye
getirmiş oluruz, hem de değer yaratarak gençle-
rimize iş sahası açmış oluruz.”
“Sürdürülebilir büyüme için yerli
üretim mutlaka desteklenmeli”
Sürdürülebilir bir büyüme ve buna bağlı bir is-
tihdam yaratmak için mutlaka yerli üretimin des-
teklenmesi gerektiğinin altını çizen PETKİM Genel
Müdürü Hayati Öztürk, “Bunu yapan, yatırımcıyı
çeken ve bunda çok büyük başarı sağlayan ülkeler
var” dedi. Bu çerçevede Singapur’un çok çarpıcı
bir örnek olduğunu ifade eden Öztürk, konuyla
ilgili şunları söyledi:
“Singapur’da, PETKİM Yarımadası’nın iki katı
büyüklüğündeki bir sahada yaklaşık yıllık 100
milyar dolarlık ciro yapıyorlar. O sahaya Türkiye’nin
yaklaşık 2-3 katı rafineri kapasitesi, PETKİM’in
de 5-6 katı büyüklüğünde petrokimya kapasi-
tesi kurmuşlar. Bu ya-
tırımı da Japonya’dan
Almanya’ya, Fransa’dan
Amerika’ya uzanan coğ-
rafyadaki dünyanın deği-
şik bölgelerinden gelen
yatırımcılar yapmış. Bu
kadar çok sayıdaki yatı-
rımcı niçin oraya gelmiş?
Çünkü lokasyon uygun,
destekler uygun, pazara
erişmek kolay. Biz de
PETKİM olarak, öyle bir
modeli Türkiye’de kurabilir miyiz, burada bir kimya
parkı ve kümelenme modeli oluşturabilir miyiz
diye onlarla beraber çalıştık. Amacımız; mutlaka
Türkiye’de petrokimya, enerji, rafineri ve lojistik
alanında bu tür endüstriyel yapıların rekabet gücü
kazanmasını sağlayacak alt yapıyı kurmaktır. Artık
dünya eski dünya değil. Yani tek başınıza bir şey
üretip satmanız mümkün değil. Çünkü ticaret en-
gelleri gün geçtikçe azaltılıyor ve hemen hemen
sıfır noktasına doğru gidiyor. O zaman siz de oyu-
nu rakipleriniz gibi oynayacaksınız. Gerekiyorsa
teşvik vermek zorundasınız. Aksi takdirde istihdam
ve zenginlik yaratamazsınız. PETKİM’in bulunduğu
yer aslında Doğu Akdeniz’de bu tür bir yapılanma
için en uygun yerlerden bir tanesi; Nemrut Körfezi,
doğal bir liman. Burada bir taraftan petrokimya
operasyonlarını yürütürken diğer taraftan da rafi-
nerinin ihtiyacı olan iskeleleri yapmak zorundayız.
Çünkü buraya 10 milyon ton ham petrol gelecek,
5-6 milyon ton petrol ürünü satılacak. Bunlar
yapmamız gereken önemi faaliyetler.”
“Nükleer enerji, Türkiye için
olmazsa olmaz”
Nükleer enerji santrallerine yönelik tartışmalara
da değinen Hayati Öztürk, dünyada yaklaşık 500
nükleer santralin çalıştığını belirterek, “Bunların
bir kısmı 1. jenerasyon teknolojiler. Artık dünyada
yeni kurulan nükleer santraller, son kuşak dediği-
miz, daha güvenli ve çevre açısından emniyetli
teknolojili reaktörler. Bu reaktörlerden Avrupa’da
çok sayıda var” dedi. Türkiye’ye komşu ülkelerde
daha eski teknolojiye sahip reaktörlerin bulun-
duğuna dikkat çeken Öztürk, “Amerika önemli bir
reaktör yatırımcısı. Bugün zengin petrol ülkeleri
bile nükleer enerji ile ilgili çalışmalar yapıyorlar.
Her üretimin her yatırımın bir riski vardır. Önemli
olan riskleri bilmek, kontrol etmek, en bilinen
teknolojiyi seçmektir. Dolayısıyla Türkiye nükleer
enerjide bilinen en iyi teknoloji seçecek, riskleri as-
gariye indirecektir” diye konuştu. Öztürk, konuya
ilişkin şu değerlendirmelerde bulundu:
“Türkiye, net enerji ihracatçısı bir ülke. Cari açığın
yüzde altmışı enerjiden kaynaklanıyor. Petroldeki
10 dolarlık bir artış Türkiye’ye 4 milyar dolarlık
ek bir maliyet getiriyor. Bu bağlamda nükleer
enerji, hem küresel ısınma için bir çözüm hem de
Türkiye’nin fosil yakıtlara bağımlılığını azaltacak
bir çıkış yolu. Dolayısıyla nükleer enerji, Türkiye
için olmazsa olmaz. Önemli olan riskleri bilmek
ve doğru teknolojiyi kullanmak. Dünyanın her
yerinde olan nükleer santrali biz kurmazsak bile bu
santraller komşularımızda var. ‘Rakiplerimiz ucuz
enerjiyi üretsin, biz üretmeyelim’ demek ne kadar
sürdürülebilir ve doğru bir yaklaşımdır.”
“2020 yılına kadar pazar payımızı
iki katına çıkaracağız”
PETKİM’in 2020 yılı hedeflerini anlatan Hayati
Öztürk, “Bizim temel hedefimiz; PETKİM’in pazar
payını bu dönem içerisinde yüzde 40’lara çıkar-
mak” dedi. Türkiye’nin her yıl ortalama yüzde
8-10 büyüdüğünü ancak PETKİM’in aynı hızda
büyüyemediğini ifade eden Öztürk, “Şu anda bizim
pazar payımız yüzde 20-25’lere düşmüş durumda.
Amacımız, pazar payımızı bu süreç içerisinde iki-
ye katlamak. Yani şu anki 3.3 milyon tonluk brüt
üretimimizi 2020’lerde 6 milyon ton seviyelerine
çıkarmayı hedefliyoruz. Bu da, PETKİM’in 2020
yılına kadar en az bir tane daha PETKİM yapması
anlamına geliyor. Rafineri ile birlikte PETKİM
hammadde konusunda daha rekabetçi bir yapı
kazanacak.
38 PETROL PLUS - OCAK 2012
Söyleşi
PÜİS Genel Başkanı Muhsin Alkan, 2011 yılında
bayi kesiminin gündemindeki önemli konuları
Petrol Plus’a değerlendirdi. 2011 yılının akaryakıt
bayileri için iyi bir yıl olmadığını belirten Alkan, “18
Eylül süreci 2011’de bayiye pozitif olarak yansıdı
ve neredeyse bayiler için 2011 yılındaki tek iyi
gelişmeydi. Çünkü bayilere serbestlik tanınarak
istedikleri dağıtım şirketiyle anlaşma yapma şansı
sağlandı. Bunun dışında bayiler açısından baktı-
ğımızda 2011 yılında iyi denilebilecek başka bir
gelişme olmadı” dedi. Henüz dağıtım şirketlerinin
18 Eylül sürecine alışamadığını ifade eden Muhsin
Alkan, “Dağıtım şirketleri alınan kararı kendileri
aleyhinde alınmış bir karar olarak görüyorlar. Her
ne kadar kimi zaman ‘bayilerle iş ortağı olduklarını’
belirtseler de, pratikte süreç farklı işliyor. Bu durum
biz bayileri rahatsız ediyor” şeklinde konuştu.
“Dağıtıcı istasyon açarsa biz de
rafineriden ürün tedariki imkanını
yaratmaya çalışırız”
Dağıtım şirketlerinin yüzde 15’lik
pazar payı sınırlamasının genişletil-
mesinin EPDK’nın 2011 yılında almış
olduğu en hatalı kararlardan bir tane-
si olduğunu vurgulayan PÜİS Genel
Başkanı Alkan, söz konusu kararın
kesinlikle iptal edilmesi gerektiğini
söyledi. Alkan, şöyle devam etti:
“Bugün akaryakıt dağıtım piyasası-
nın temel iki unsuru bayi ve dağıtım
şirketidir. Eğer dağıtım şirketleri
perakendecilik yapmaya başlarsa, hiç
kuşkusuz bayiye göre daha avantajlı
konumda olacaklardır. Sonuçta da-
ğıtıcı istasyon açacak ve bayiye göre daha ucuza
mal satacaktır. Bu ise bayinin zor duruma düşme-
sine sebep olacak ve beraberinde haksız rekabeti
getirecektir. Sonuçta kanunlar bütün oyuncuları
korumak adına büyük bir ön araştırmadan sonra
ortaya çıkıyor. Kanunda yer alan yüzde 15 sınırı da
bayiyi korumak adına yapılmış bir düzenlemeydi.
Bu sınır kaldırılırsa piyasadaki bütün dengeler
değişecektir. Eğer dağıtıcı bayilerin görevini yapa-
caksa, o zaman bayiye de rafineriden yakıtını alma
serbestisinin getirilmesi gerekir. Böylece rekabette
eşit koşullar oluşturulmuş olur. Aksi takdirde
haksız bir rekabet söz konusu olacak. Zira benim
sattığım fiyatın içinde hem dağıtıcının, hem de
bayinin karı var. Ama dağıtıcı ürünü direkt kendisi
satarsa, bayi karı kadar da indirim yapabilme şansı-
na sahip olur ve bayi de dağıtıcı karşısında rekabet
edemeyecek duruma düşer. Bu da ne hakka ne de
hukuka sığar. O nedenle bu kararın tekrar gözden
geçirilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Aksi takdirde
bayi de direkt rafineriden ürün tedariki imkanını
yaratmaya çalışacaktır.”
“Otomasyon kurulumunun parası
bayinin cebinden çıktı”
2011 yılının önemli diğer bir gelişmesinin de
otomasyon zorunluluğunun başlaması olduğunu
belirten Muhsin Alkan, “Otomasyonu isteyen dağı-
tım şirketleridir. Dağıtıcıların bu isteğini de EPDK
olumlu karşıladı ve ‘buyurun kurun’ dedi. Ondan
sonra da otomasyonu bayinin kurması yönünde
bayiye baskı yapılmaya başlandı. Çoğu dağıtım
şirketi otomasyon kurulumunun parasını bayiden
aldı. Kısacası dağıtıcılar kendi yükümlülüklerini
bayinin üzerine attılar. Çoğu bayi de mal verilme-
yeceğine yönelik tehditlerle korkutuldu ve
otomasyon bedelini kendi cebinden ödedi.
Bu haksızlığa karşı EPDK’nın ‘Dur’ demesi
gerekirdi” şeklinde konuştu. Türkiye’de
otomasyon sisteminin sadece birkaç firma
tarafından kurulabildiğine dikkat çeken Al-
kan, konuşa ilişkin şunları kaydetti:
“Bilindiği gibi Türkiye’de bayiler çok geniş bir
coğrafyaya yayılmış durumda. Bu kadar firma
bütün otomasyonları tamamlayabilirler mi o
da bilinmiyor. Yetiştirseler bile, servis ağını
“Maliyetin Altında Satılan Her
Akaryakıt Kaçaktır”
Maliyetin altındaki fi yatlarla yapılan
satışların sektörün en önemli
problemlerinden birisi olduğunu belirten
PÜİS Genel Başkanı Muhsin Alkan,
“Maliyetin altında sadece kaçak akaryakıt
satılabilir. Bunun başka şekli yok. Çünkü kaliteli malın
maliyetin altına satılması mümkün değil. Maliyetin
altında satılan her akaryakıt kaçaktır” dedi.
PÜ S Genel Ba kan� Muhsin Alkan
PETROL PLUS - OCAK 2012 39
Söyleşi
kullanıma doğru bir şekilde açıp açmamaları da
ayrı bir tartışma konusu. Dolayısıyla bayi olarak bu
sıkıntıları çekiyoruz. İstasyonlar kilitleniyor, arıza
yapıyor, müşteriye sağlıklı hizmet veremiyoruz.
Müşteri perişan oluyor. Biz perişan oluyoruz. Bu-
radaki en büyük sorun altyapı tamamlanmadan
uygulamaya geçilmiş olmasıydı. Hâlbuki önce alt
yapı tesis edilmeli ve ondan sonra da otomasyona
geçme konusunda bir geçiş süreci tanınmalıydı.
Böylelikle ne bayi, ne de tüketici mağdur olmazdı.
Ama maalesef sektörümüzde süreç böyle işleme-
di. İnceleme, araştırma yapılmadan uygulamaya
geçilmeye çalışıldı ve maalesef bu da çok sağlıklı
sonuçlar doğurmadı.”
“Harmanlamanın rafineri ve
dağıtıcı tarafından yapılması
gerekir”
EPDK’nın akaryakıta kademeli olarak biyodizel
katılmasına yönelik kararını da değerlendiren
PÜİS Genel Başkanı Alkan, “Bu kararı, Türkiye
ekonomisine katkı olacaksa tabiî ki olumlu bu-
luyorum. Ancak tüm bu uygulamaların sağlıklı
bir şekilde yürümesi için gerekli olan altyapının
önceden oluşturulmuş olması gerekiyor” dedi.
İlerleyen süreçte ‘biodizel’ adı altında kaçak ya-
kıtların satılmaması için üretilen biodizelin sadece
rafinerilerde veya dağıtım şirketleri tarafından
akaryakıta sağlıklı bir şekilde katılmasını sağlamak
gerektiğinin altını çizen Alkan, “Her şeyden önce
denetimin etkin ve iyi bir şekilde yapılmasının
temin edilmesi de oldukça önemli. Biz bu sektörde
geçmişte biodizel adı altında kaçakçılık yapıldığını
gördük” dedi.
“10 numara yağ konusunda
gerekli duruşu sergilediğimize
inanıyorum”
Sektörde uzunca bir zamandır devam eden 10
numara yağ sorununun hala çözüme kavuşturul-
mamış olmasının bayi kesimini son derece rahatsız
ettiğini vurgulayan Muhsin Alkan, “Bu konuda
maalesef mesafe kat edemiyoruz. 10 numara yağ
konusunda geçmişte neler yaşadıysak, korkarım
gelecekte de aynı sorunlarla muhatap olmaya
devam edeceğiz. 10 numara yağ konusunda
artık herkes kimlerin neler yapıp yapmaması ge-
rektiğini ezbere biliyor ama uygulama maalesef
yok” dedi. Alkan, “İnsanlar öldü, otobüsler yandı.
Milli ekonomiye, çevreye v.s bir sürü zarar verdiği
halde hiç kimse 10 numara yağa ‘Dur’ demiyor. Biz
bu konuda gerekli olan duruşu sergilediğimize
inanıyoruz” şeklinde konuştu.
“Maliyetin altında satılan her
akaryakıt kaçaktır”
Maliyetin altındaki fiyatlarla yapılan satışların
sektörün en önemli problemlerinden birisi ol-
duğunun altını çizen PÜİS Genel Başkanı Alkan,
“Maliyetin altında nasıl satış yapılır? Sadece bir
tek izahı olabilir. O da; maliyetin altında sadece
kaçak akaryakıt satılabilir. Bunun başka şekli yok.
Çünkü kaliteli malın maliyetin altına satılması
mümkün değil. Ama şunu biliyoruz ki, maliyetin
altında satılan her akaryakıt kaçaktır. Onun için
biz buna maliyetin altında değil de kaçak satılıyor
diyelim” dedi. Ana gayesi kar elde etmek olan ti-
carette maliyetin altında satışın yapılamayacağını
belirten Muhsin Alkan, “Yani birileri, ‘Fiyat kırılıyor,
rekabet var’ diyorsa bu da onun cehaletidir. Bunun
rekabetle yakından uzaktan alakası yok. Bu sadece
kaçakçılıktır. Kaçakçılığının resmileşmesidir. Mali-
yetin altına hiçbir şey satılmaz. Ticaretin kuralında
böyle bir şey yoktur. Sonuçta akaryakıtın dünyada
ve Türkiye’de fiyatı bellidir; bunun altına satmak
gibi bir ihtimal söz konusu bile olamaz” dedi.
“Tüketici düşünülüyorsa tek tip
üründe karar kılınmalı”
Tek tip motorine geçişe ilişkin değerlendirmelerde
de bulanan Muhsin Alkan, “Biz yıllardır her zaman
tek tip ürüne geçilmesi gerektiğini söylüyoruz.
Dolayısıyla EPDK tek tip ürüne geçilmesine karar
verdiğinde sevinmiş ve doğru olanın da bu oldu-
ğunu ifade etmiştik. Ancak bazı dağıtım şirketleri
ürünlerin isimlerine değiştirerek tekrar çeşitliliği
sağladılar. Bu ürünlerin fiyatlarını yükselttiler.
Dolayısıyla buradan EPDK’ya sesleniyorum. Eğer
tüketiciyi düşünüyorsanız tek tip akaryakıtta karar
kılın. Bu yolla yapılan haksız rekabeti önleyin” dedi.
“2012 yılında bayilerin yine pek çok konuda sorun-
larla karşılaşacağını ve sektörde çok fazla bir şeyin
değişmeyeceğini tahmin ediyorum” diyen PÜİS
Genel Başkanı Muhsin Alkan, mevzuatta PÜİS’in
de beklentileri yönünde değişiklikler yapılması
halinde piyasada belki bir değişim söz konusu
olabileceğini söyledi.
Dünya artık değişiyor ve daha ileriye gidiyor.
Dolayısıyla sektör olarak biz de dünyaya ayak
uydurmak zorundayız.
Türkiye’de artık elektrikli araçlar üretiliyor. Bu
araçların şarj etme aparatları da nihayetinde
istasyonlarda olacak. Bu işin doğası bunu ge-
rektiriyor. Ancak asıl sorun ilerleyen dönemde
istasyonlarda kurulacak bu yeni yapıya ana
dağıtıcının müdahale edip etmeyeceği. Çün-
kü en nihayetinde benim intifam var bunu
istasyona koyamazsın diyebilirler. Renault’nun
genel müdürü duyarlı davranarak bizi ziyaret
ettiler ve gerekli bilgilendirmeleri bizzat yap-
tılar. Nasıl bir tesis kuracaklarına kadar detaylı
bir bilgilendirmede bulundular ve tereddüt
yaşayan arkadaşlarımızın sorularını yanıtla-
dılar. Herhalde bayilerimiz bundan sonra şarj
ünitelerini de kuracaklar. Akaryakıtın yanında
elektrik de satacağız.
Elektrikli otomobillerle
ilgili yaptığınız toplantıya
ilişkin bir değerlendirme
yapar mısınız?
40 PETROL PLUS - OCAK 2012
Söyleşi
2011 yılının Aralık ayının sonu itibariyle ‘Petroturk’
markasının 4. yılını geride bıraktığını belirten Pet-
roturk Genel Koordinatörü Neşet Eren, “Sektörel
olarak çok daha eskilere dayanan tecrübemizle
bugün 191 istasyonlu ve 11 istasyonsuz olmak
üzere toplam 202 bayilikle, ilk 4 yılımız sonunda
pazarda yüzde 1’e yakın pazar payına sahip olduk”
dedi. 2012 yılı sonunda yüzde 1,15 pazar payına
ulaşmayı hedeflediklerini ifade eden Eren, “Bu
bağlamda son kullanıcı gözünde bilinirliğimizi
artıracağımız çalışma ve projeksiyonlarımızı hazır-
ladık ve uygulamaya başladık” şeklinde konuştu.
“Pazardaki en önemli aktörlerden
biri haline gelmeyi hedefl iyoruz”
Temel hedeflerinin; Türkiye’nin her lokasyonunda
akaryakıt istasyon ağını genişletip, tüketici bili-
nirliğini artırmak, koşulsuz müşteri memnuniyeti
odaklı, en üst düzeyde güvenilir bir dağıtım firması
olarak pazardaki önemli aktörlerden biri haline
gelmek olduğuna dikkat çeken Neşet Eren, şöyle
devam etti:
“Bu yolda ilk 4 yılda ciddi mesafeler kat ettik.
2011’de en önemli prosesimiz; tüm istasyonları-
mızda EPDK normlarında ve EPDK tarafından son
tarih olan belirlenen 30 Haziran 2011 itibariyle
tank ve pompa otomasyonlarını kurma işiydi. Be-
lirlenen tarihte 180 istasyonumuzda bu aksiyonu-
muzu realize ettik. İstasyonda otomasyon kurmak
istemeyen veya idari sıkıntılar yaşanabilecek 52
istasyonlu bayimize ait lisansları karşılıklı veya
tek taraflı iptal ettik. İstasyonlardan günlük ve
anlık düzenli data aşabileceğimiz teknik koşulların
tamamını firmamız teknik ekipleri, otomasyon
tedarikçisi ve istasyon üçgeninde tek tek çözdük
ve bugün anlık/günlük münferit teknik arızalar
dışında data iletişiminde sorun yaşamamaktayız.”
“Satış hacmimizi her geçen gün
arttırıyoruz”
2011 yılının en önemli gündem maddelerinden
birinin tüm dünyada, özellikle de Avrupa Birliği
ülkelerinde yaşanan ekonomik kriz olduğuna
dikkat çeken Petroturk Genel Koordinatörü Neşet
Eren, şunları kaydetti:
“Büyümemiz; Bayilerimize
ve Tüketicilere Verdiğimiz
Güvenin Bir Sonucu”Petroturk Genel Koordinatörü Neşet Eren, Petrol Plus’a,
2011 yılında akaryakıt sektöründe yaşanan gelişmeleri
değerlendirerek, şirketin 2012 hedefl erini anlattı. Türkiye’deki
büyümeye paralel olarak Petroturk’ün satış hacminin de hen geçen gün arttığına
dikkat çeken Eren, satış grafi klerindeki bu artışların; Petroturk’ün, yıllar geçtikçe hem
bayilere hem de bu istasyonlardan akaryakıt alımı yapan tüketicilere verdiği güvenin ve
beraberinde marka bilinirliğinin artmasının bir sonucu olduğunu söyledi.
Petroturk Genel Koordinatörü Ne et Eren
PETROL PLUS - OCAK 2012 41
Söyleşi
“Türkiye’deki büyümeye paralel olarak firmamızın
satış hacmi de genişlemiştir. Bu süreçte Türkiye’de
kurşunsuz benzin grubu satışları yüzde 9 dolayın-
da düşerken, ‘Petroturk’ markasıyla satışlarımızı bir
önceki yıla göre yüzde 28 artırarak 12.648 m3’e;
Türkiye’de motorin grubu satışları yüzde 2,5 civa-
rında artarken, Petroturk markasıyla satışlarımızı
yüzde 21 artırarak 150.136 m3’e, toplam beyaz
ürün satışları (benzinler+motorin grubu) Türkiye
pazarında yüzde 1 dolayında artış kaydederken,
Petroturk markasıyla toplam beyaz ürün satışları-
mızı bir önceki yıla göre yüzde 22 artırarak 162.785
m3’e çıkardık. Fuel oil grubunda ise satışlarımızı
yüzde 53 artırarak 4770 ton’a ulaştırdık. Bu satış-
larla toplam akaryakıt pazarındaki payımız yüzde
0,85 oranında gerçekleşmiştir.”
“2012’de 50 yeni bayiyi daha
istasyon ağımıza dahil edeceğiz”
Şirketin satış grafik lerindeki bu ar tışların,
Petroturk’ün yıllar geçtikçe hem bayilere hem
de bu istasyonlardan akaryakıt alımı yapan tü-
keticilere verdiği güven ve beraberinde marka
bilinirliğinin artmasının bir sonucu olduğunu ifade
eden Neşet Eren, “2011 yılında görsel standartla-
rımızı 55 istasyonda daha uygulamak suretiyle
bilinirliğimizin artmasını sağladık. 2012 yılı sonu
itibariyle istasyon ağımıza yeni 50 istasyon daha
kazandıracağız” dedi.
“Maliyetin altında satış yapan
firmaların varlıklarını sürdürmeleri
mümkün değil”
Küresel kriz sebebiyle Petroturk olarak daha çok
kar paylaşımı ağırlıklı yatırım politikalarına gitmek
zorunda kaldıklarını kaydeden Eren, “Zira tüketici-
ye iskontolu akaryakıt satışı konusunda piyasada
olabilecek limitlerin altında satışlar yapan firma-
lar var. Bu rekabet koşullarında ciddi yatırımlar
yaparak mahalli satışlardan akaryakıt satmak
olanaksızdır. Tüketiciye dönük her türlü aksiyonu
firma olarak desteklemekteyiz, ancak belirli ölçüde
yatırım ve maliyetlerin altında dahi akaryakıt satış
yapan kuruluşların sektörde varlıklarını devam
ettirme şansları yoktur” şeklinde konuştu.
“Mersin-Kazanlı Depolama
Tesisimizi yakında devreye
alacağız”
2010 yılında başlayan Mersin-Kazanlı Akaryakıt
Depolama Tesisinin inşaatının bittiği ve tesisin
ruhsat aşamasında bulunduğu bilgisini veren
Neşet Eren, “3-4 aylık bir süre içerisinde tesisimizde
akaryakıt depolama ve satışa başlamayı hedefle-
mekteyiz” dedi. Eren, şöyle devam etti:
“2010-2011 Bank Asya futbol liginde Mersin İdman
Yurdu ile başlayan forma reklam sponsorluğunu,
2011-2012 sezonu için yine Bank Asya takımla-
rından Adanaspor ile sürdürmekteyiz. Petroturk,
Tüpraş‘ın kara dolumu yaptığı Aliağa, Kırıkkale,
Batman Rafinerileri ve Opet Terminalleri üzerin-
den Mersin, Marmara Ereğlisi, İzmit illerinde, BP
terminallerinden Mersin, Antalya, İzmit, Ambarlı,
Gemlik illerinden ve kendi depomuz kurulana
değin Mersin’de faaliyet gösteren bir dağıtım fir-
masının Mersin Terminalinden gerek ithal gerekse
de dağıtıcılar arası ticaret marifetiyle Türkiye’ye
yayılmış 191 istasyonlu bayimize ikmal sağlamak-
tadır. İstasyonlarımıza nakliye ve lojistik destek
vermek amacıyla kurduğumuz filomuz hizmetine
devam etmektedir. Marka olmanın zor olduğu ve
kazanılmış güvenin kolay kaybedileceği bilinciyle
daima tüketicilerin memnuniyetini sağlamaya
dönük çabalarımız devam edecektir.”
42 PETROL PLUS - OCAK 2012
Söyleşi
2011 yılında akaryakıt sektöründe yaşanan önemli
gelişmeleri Petrol Plus’a değerlendiren S Oil Genel
Müdürü Dr. Ayhan Erdem, Rekabet Kurumu’nun
intifa kararının etkileri konusunda, “İntifaların 5
yılla sınırlandırılması kararının nasıl uygulanacağı
ve bu kararın sektöre etkileri uygulama başlama-
dan önce az çok tahmin ediliyordu. Ama kimse
dile getirmiyordu” dedi. 18 Eylül sürecinde bütün
dağıtım şirketlerinde bir panik havası oluştuğunu
ifade eden Dr. Erdem, “Herkes kendine farklı bir ya-
tırım stratejisi belirledi. Özellikle pazar payı yüksek
firmalar da, gerek pazar paylarını gerekse istasyon
sayılarını düşürmemek anlamında bir yatırım
stratejisi belirledi. Kimi şirketler kar paylaşımını
benimserken, kimisi de hibe şeklinde yatırımla
yürümeye çalıştı. Dolayısıyla birçok firma karla-
rından vazgeçerek, 2-3 yıllık karlarını şimdiden
vermiş oldular” şeklinde konuştu.
“Bayilere verilen hibeler
bilançolara zarar olarak yansıyor”
5 yıllık bir sürenin yatırımın geri dönüşü açısından
da çok kısa olduğunu ve birçok dağıtım firması-
nın bu 5 yıllık sürenin ilk 4 yılını yatırımını geri
kazanmaya çalışmakla geçileceğinin altını çizen
Dr. Ayhan Erdem, şöyle konuştu:
“Şimdi böyle olunca pazar payı büyük firmalar
verdikleri hibelerin etkilerini 2012 bilançolarında
görmeye başladılar. Bu hibeler bilançolara zarar
olarak yansımaya başladı. Zaten dağıtım şirket-
lerinin büyük bir kısmı bilançolarını zarar olarak
açıklıyor. Düşük kar marjıyla, yüksek ıskontolarla,
TÜPRAŞ endeksli anlaşma yapan daha küçük fir-
malar ise, düşük kar marjlarıyla hayatlarını devam
ettiremeyecek duruma geldiler. Bununda olaca-
ğını görüyorduk zaten. Yani kar marjına dayalı
anlaşmaların da bir sınırı var.”
“Sistem COCO’ya doğru gidecek”
Hibe veren dağıtım şirketlerinin bilançolarında
zarar kaydetmeye başladığını vurgulayan Dr. Er-
dem, “Bu şirketlerin giderleri arttı, karları düştü. Bu
nedenle bu firmaların 2012 yılında bir takım gider
kalemlerinde tasarruf tedbirlerine gitmesi hiç de
şaşırtıcı olmayacaktır” şeklinde konuştu. Pazar payı
küçük dağıtım firmalarının tasarruf tedbirleri alma
yoluna gitseler bile ayakta kalmalarının gittikçe
dana zor bir hale geleceğini ifade eden S Oil Genel
Müdürü Dr. Erdem, şöyle devam etti:
“Bu dağıtım şirketlerinin böylesine düşük kar marj-
larıyla ayakta kalma şansları çok az. Banka kredisi
ile çalışmayan, finans yapısı güçlü firmaların top-
tancılıktan öteye gideceklerini de düşünmüyorum
açıkçası. Pazar payı açısından ilk 6-7 firmanın
dışında kalanlar açısından pazar paylarını arttırıp,
birer ikişer sıra üste çıkmaları, onların daha fazla
kar edecekleri anlamına gelmez. Dolayısıyla 5 yıl-
lık intifa uygulaması başlamadan önce defalarca
sistemin COCO’ya doğru gideceğini ve sektörün
buna hazırlıklı olması gerektiğini söylemiştik.
2012 yılında finans yapısı güçlü marka firmaların
bu yöntemi deneyip uygulayacaklarını göreceğiz.
Yani dağıtım şirketleri artık 5 yıllık anlaşma ile
bayiye prim veya hibe vermek yerine, istasyonu
satın alacak, ya kendisi işletecek ya da potansiye-
li, vizyonu olan bayilere işletmesini verecek. Bu
sistemin kısa bir süre içerisinde Türkiye akaryakıt
sektöründe yaygınlaşmaya başlayacağını düşü-
“Şirket Yöneticilerinin Pazarı İyi Analiz Etmeleri Gerekiyor”Son dönemde gerek ikmal gerekse de fi nans açısından problem yaşayan birçok dağıtım
şirketi olduğuna dikkat çeken S Oil Genel Müdürü Dr. Ayhan Erdem, “Şirket yöneticilerinin
pazarı iyi analiz etmeleri, rekabet koşullarını iyi değerlendirmeleri ve ona göre yatırım
stratejisini belirlemeleri gerekir” dedi.
S Oil Genel Müdürü Dr. Ayhan Erdem
PETROL PLUS - OCAK 2012 43
Söyleşi
nüyorum. Sektörün bu noktada karma bir yatırım
stratejisi uygulamasının daha doğru olacağını
düşünüyorum. Yani bir taraftan kar marjlı yatırım
stratejisi uygularken diğer taraftan da hibe şek-
lindeki yatırımları da uygulamak gerekir. Duruma,
kişiye, bölgeye ve konuma göre yatırım stratejisi
belirlenmeli ve yatırımlarda da karma yatırım
kuralı uygulanmalı. Dağıtım şirketleri ya-
tırım stratejilerini iyi oluştururlarsa bir sonraki 18
Eylül sürecinde panik yapmalarına gerek kalmaz.”
“TÜPRAŞ son dönemde ithalatı
azaltmak açısından önemli
hamleler yaptı”
Bu noktada özellikle TÜPRAŞ’ın üstlendiği rolün
çok önemli olduğunu ifade eder Dr. Erdem,
TÜPRAŞ’ın son bir yıldır ithalatı azaltmak açısın-
dan büyük bir oyunculuk sergilediğini belirterek,
“Dolayısıyla dağıtım firmalarının ithalatı azaltma-
sını sağladı. TÜPRAŞ bu dönemde, kar marjını ve
fiyatları belirli bir seviyede tutarak ithal ürünlerle
rekabete girdi” şeklinde konuştu.
“Şirket yöneticileri pazar
analizlerini iyi yapmalılar”
Son birkaç yıllık dönemde 50 civarında olan dağı-
tım firması sayısının azalmaya başladığına dikkat
çeken Dr. Ayhan Erdem, “Ben daha önceki tespitle-
rimde de bu sayının 20-25 arasına ineceğini söylü-
yordum. Bu tezimde ısrarcıyım” dedi. Gerek ikmal
gerekse de finans açısından problem yaşayan
birçok dağıtım şirketi olduğuna dikkat çeken Dr.
Erdem, “Rafinelerde veya diğer ikmal noktalarında
ürün almayı bekleyen bayi tankerlerinin, havalesi
gelmeden TÜPRAŞ’ın teslim etmediği şirketlerin
olduğunu duyuyoruz. Bunlar tabii ki üzücü şeyler.
Şirket yöneticilerinin pazarı iyi analiz etmeleri,
rekabet koşullarını iyi değerlendirmeleri ve ona
göre yatırım stratejisini belirlemeleri gerekir” diye
devam etti.
“EPDK’nın promosyon ve katkılı
ürün müdahalelerini yerinde
buluyorum”
EPDK’nın görevini çok iyi yaptığının altını çizen
Dr. Erdem, “EPDK, nitekim promosyon konusunda
sektörün rahatsızlığını gidermek için promosyonu
kısıtlayarak sektöre müdahale etti. Nitekim bu da
fiyat panolarına yansıdı. Artık tüketiciye direkt
yansıyan finansal promosyonlar ön plana çıktı”
dedi. Dr. Erdem, şöyle devam etti:
“EPDK, katkılı motorin konusunda da aynı hassa-
siyeti göstererek, duruma müdahale etti. Katkılı
motorin diyerek piyasaya sürülen bu ürünlerin
tüketiciyi yanıltmaya yönelik bir pazarlama
yöntemi olduğunu düşünüyorum. 1 kuru-
şu geçmeyecek katık maliyetlerinin 5-6
kuruşmuş gibi yansıtılması ve bu ürünler
üzerinden daha fazla kar elde edilmesinin
kesinlikle yanlış olduğuna inanıyorum.
EPDK’nın katkılı yakıtlar konusunda dağı-
tım şirketlerine yaptığı uyarının yerinde
olduğunu düşünüyor ve EPDK’yı bu kara-
rından dolayı kutluyorum.”
“Otomasyon zorunluluğuna
geçiş döneminde dağıtıcılara
ceza kesilmemeli”
Otomasyon kurulumlarında yaşanan so-
runlara da değinen S Oil Genel Müdürü Dr.
Erdem, “Değişimler genellikle sancılı olur.
EPDK ilk kurulduğunda da bir takım sıkıntı-
lar yaşanmıştı. Lisanslama sürecinde de ve
daha sonrasında yaşanan diğer süreçlerde
de benzer sıkıntılar yaşandı” dedi. Otomas-
yon zorunluluğu konusunda da bir takım
sorunların yaşanmasının doğal olduğunu
ifade eden Dr. Erdem, “Şu anda otomasyon
sürecini tamamlamayan hiçbir şirket yok.
İlk aşamada elde olmayan nedenlerle bazı
dağıtım firmaları sorun yaşamış olabilirler.
Ama bugün itibari ile otomasyonsuz istasyon
kalmadı. Bu geçiş sürecinde yaşanan aksaklıklar
nedeniyle dağıtım şirketlerine ceza kesilmemesi
gerekir. Zaten düşük kar marjlarıyla boğuşan dağı-
tım şirketlerine bu konuyla ilgili ceza kesilmesinin
de çok anlamsız olduğunu düşünüyorum” dedi.
“Harmanlama konusunda gerekli
yatırımlar yapılırsa iyi sonuçlar
elde edilir”
EPDK’nın akaryakıta biyoyakıt harmanlamasına
ilişkin kararını da değerlendiren Dr. Ayhan Erdem,
birkaç yıl önce destekleneceği umuduyla birçok
firmanın lisans alıp biyodizel tesisi kurduğunu
ancak beklenen destek gelmediği için bu tesis-
lerin atıl vaziyette kaldığını anımsattı. EPDK’nın
konuya ilişkin son kararının en önemli iki bo-
yutunun; “TÜPRAŞ’ın harmanlama ile ilgili tesis
kurup kurmayacağı ve ithalat yapan şirketlerin
böyle bir tesis çalışmalarının olup olmayacağı”
olduğunu bildiren Dr. Erdem, “Harmanlanacak
biyoyakıtların hammaddesi ilk aşamada büyük
oranda ithal edilecek. Ancak daha sonra nasıl bir
üretim planlaması yapılacağını şu anda bilmiyo-
ruz. Hedeflenen amaç doğrultusunda düzgün
adımlar atılırsa ortaya çıkan sonuçlar da olumlu
olur. Yatırımcıların gerekli yatırımları yapmaları,
çiftçilerin de gerekli çalışmayı yapmaları halinde
iyi sonuçlar elde edileceğine inanıyorum. Her şey
kayıt altında olmalı, ki milli ekonomiye de katkı
sağlanabilsin” diye konuştu.
44 PETROL PLUS - OCAK 2012
Söyleşi
Kendinizden ve iş yaşamınızdan
kısaca bahseder misiniz?
1967 doğumluyum. İşletme-Ekonomi mezunu-
yum, Akaryakıt sektörünün yanı sıra inşaat ve
taahhüt işeriyle de iştigal ediyorum.
Aytemiz Akaryakıt’ı tercih etme
nedenleriniz nelerdir?
Aytemiz sektörde uzun yıllardır ismi ile güven ve-
ren bir şirket. Aile sıcaklığını Aytemiz Akaryakıt’ta
yaşayacağımızı bildiğimiz için Aytemiz ile çalışma-
yı tercih ettik. Ayrıca Aytemiz Akaryakıt’ın yöneti-
cilerinin de bizlerle kurduğu olumlu diyaloğun bu
tercihimizde etkili olduğunu söyleyebiliriz.
Müşteri memnuniyetini
sağlayabilmek adına özellikle
dikkat ettiğiniz hususlar nelerdir?
Zaten burada marka ile birlikte kendi ismimizi ve
ticari itibarımızı da işin içine katarak müşteri port-
föyümüzü daha genişletmek gayreti içerisindeyiz.
Müşteri memnuniyetini sağlamak adına, güler
yüzlü ve kaliteli hizmet gibi temel kurallardan asla
taviz vermiyoruz.
Sizce sektörde yaşanan en önemli
sorun nedir ve bu sorunun çözümü
için ne yapılması gerektiğini
düşünüyorsunuz?
Sektörde yaşanan en önemli sorunun haksız
rekabet olduğunu düşünüyorum. Çünkü herkes
eşit şartlarda ticaret yapmıyor. Kamu otoritele-
rinin önümüzdeki günlerde alacakları kararların
rekabetin sağlıklı bir biçimde devam etmesinin
önünü açmasını diliyoruz.
Müşteri portföyünüzden ve
istasyonunuzda sunduğunuz
hizmetler hakkında bilgi verir
misiniz?
İk i istasyonumuz var. İk isinde de Aytemiz
Akaryakıt’ın bayrağı altında çalışmalarımızı sür-
dürüyoruz. Müşterilerimizin uzun yıllardan bu
yana bizimle çalışıyor olmaları bizim için çok bü-
yük bir avantaj. Ayrıca yeni müşteriler kazanarak
hizmet kalitemizi en üst seviyeye çıkarmak en
büyük hedefimiz.
Sektörde yaşanan fiyat rekabeti ve
kar marjlarının düşüklüğüne ilişkin
değerlendirmelerinizi alabilir
miyiz?
1991 yılından bu yana akaryakıt sektörünün içe-
risindeyiz. Son yıllarda oluşan haksız rekabet ve
kar marjlarının giderek düşmesi ister istemez tüm
sektörü olumsuz yönde etkiliyor. Bizler de güçlü
sermaye yapımız ve sağlıklı müşteri portföyü ile
bu sorunları aşmaya çalışıyoruz.
Sektöre yeni girecek bayi
adayları için ne gibi önerilerde
bulunursunuz?
Sektöre yeni gireceklerin öncelikle dikkat etmesi
gereken hususun dağıtıcı seçimi olduğuna ina-
nıyorum. Çalışacağı dağıtım şirketinin uyumu
bayinin performansını belirliyor. Dikkat edilmesi
gereken ikinci önemli husus da, sermaye yapısı
güçlü olmayan kişilerin bu sektöre girmemesi
gerektiğidir.
“Sektördeki En Önemli Sorun
Haksız Rekabet”Aytemiz Akaryakıt Konya bayisi Bez-Kul Petrol’ün sahibi Mehmet Bezirci, sektörde yaşanan
en önemli sorunun haksız rekabet olduğunu belirterek, “Çünkü herkes eşit şartlarda ticaret
yapmıyor. Kamu otoritelerinin önümüzdeki günlerde alacakları kararların rekabetin sağlıklı bir
biçimde devam etmesinin önünü açmasını diliyoruz” dedi.
Aytemiz Akaryak�t Konya bayisi Bez-Kul Petrol’ün sahibi Mehmet Bezirci
PETROL PLUS - OCAK 2012 45
46 PETROL PLUS - OCAK 2012
Şirket Haberleri
Turcas’a Bir Ödül Daha…
Türkiye Petrolleri, 2. Bowling Turnuvası’yla Stres Attı
Türkiye Kurumsal Yönetim Derneği (TKYD)tarafın-
dan her yıl düzenlenen “Kurumsal Yönetim Zirvesi”
kapsamında 2011 yılında “IMKB Kurumsal Yönetim
Endeksi’nde Notunu En Çok Artıran Kuruluş” ödü-
lüne Turcas Petrol A.Ş layık görüldü.
Yapılan törende ödülü Turcas Petrol A.Ş adına CEO
ve Yönetim Kurulu Üyesi Batu Aksoy’a TKYD Yöne-
tim Kurulu Üyesi Muharrem Yılmaz takdim etti.
IMKB Kurumsal Yönetim Endeksi’ne dahil olan
Turcas Petrol A.Ş; 2011 yılında “Kurumsal Yöne-
tim” notunu 81.2’ye yük-seltmişti. Bu not 2010 yı-lında 75.2 idi.
Turcas Petrol A.Ş CEO ve Yönetim Kurulu Üyesi Batu Aksoy “Entegre bir enerji şirketi konumundaki kuruluşunun 80. yılında olan Turcas’in IMKB’de işlem görmeye başlamasının 20. yılında çok önem verdiği kurumsal yönetim konusunda notunu 75.2’den 81.2’ye yükseltmesinden dolayı böyle
bir ödüle layık görülmesi bizleri gururlandırmıştır.
Bu ödülü
almamızda önemli payı olan çalışanlarımıza,
yönetim kurulumuza, is ortaklarımıza ve tüm
paydaşlarımıza teşekkür eder, Türkiye Kurumsal
Yönetim Derneği’ne değerli çalışmalarından ve
bizleri teşvik etmesinden dolayı şükranlarımı
sunarım” dedi.
Türkiye Petrolleri Petrol Dağıtım (TPPD) AŞ, 7.
Satış Gücü toplantısına katılan bölge temsilcileri,
saha müdürleri ve Genel Müdürlük’teki çalışanla-
rıyla birlikte Ankara Panora Alışveriş Merkezi’nde
bowling turnuvası düzenledi. İlki geçen sene Mart
ayında düzenlenen turnuvaya bu sefer yaklaşık
65 kişi katıldı.
TPPD Genel Müdürü Harun Şahbaz, Genel Müdür
Yardımcıları Ertan Sulayıcı ve Ahmet Türkoğlu’nun
da hazır bulunduğu turnuvaya geniş bir yelpazede
katılım oldu.
Personelin moral ve motivasyonuna yönelik olarak gerçekleştirilen ve 12 takımın yarıştığı turnuvada birinciliği Genel Müdür Harun Şahbaz’ın takımı DCF göğüsledi. İkinciliğe Bölge Temsilcisi Mehmet Nur Pöç’ün VC adlı takımı yerleşirken, üçüncülük İnsan Kaynakları ve İdari İşler Müdürü Fatih Cem Oğuz’un takımı Voltran 3’ün oldu.
Fatih Cem Oğuz, Yusuf Bravo, İsmet Topal ve Ra-mazan Somay’dan oluşan Voltran 3’ün üçüncülük kupasını Satış ve Organizasyon Müdürü Mutlu Uçar verdi. Mehmet Nur Pöç, Kubilayhan Narin, Satılmış Kütük ve Ceren Vartanlı’dan oluşan VC eki-
bi, ikincilik kupasını Genel Müdür Harun Şahbaz’ın
elinden aldı.
Katılımcılar hem birlikte yemek yemenin, hem
bowling oynayarak stres atmanın mutluluğunu
yaşadıklarını ifade ederek, yöneticilere ve orga-
nizasyonu yapan İnsan Kaynakları ve İdari İşler
Müdürlüğü’ne teşekkür etti.
PETROL PLUS - OCAK 2012 47
Şirket Haberleri
Starpet’ten Sektöre Yenilik; Ücretsiz
“Pit Stop” Uygulaması
BP – Garanti Bonus Kart İşbirliğiTürkiye’deki faaliyetlerinin 100. yılını kutlayan BP, Garanti Bonus Kart ile işbirliği anlaşması imza-ladı. Bu anlaşma kapsamında ilk kampanya, 16 Ocak – 29 Şubat 2012 tarihleri arasında Bonus Kart sahiplerine Bonus üyesi BP istasyonlarından yapacakları akaryakıt ve otogaz alışverişlerinde “50 TL Bonus” kazandırıyor.
Kampanya süresince Bonus işyeri anlaşmalı BP istasyonlarından Bonus kartları ile farklı günlerde 4 kez 100 TL ve üzeri akaryakıt veya otogaz alışve-rişi yapanlar, 6 - 16 Mart 2012 tarihleri arasında, yine Bonus üyesi BP istasyonlarından yapacakları
akaryakıt veya otogaz alımlarında kullanmak üzere 50 TL değerinde Bonus kazanacaklar.
Bonus üye işyeri olan BP istasyonlarında ge-çerli olan kampanyadan Bonus, Paracard, Flexi ve Money Visa sahipleri müşteriler yararlanacak ve aynı gün içerisinde yapılacak işlemlerden yalnızca biri kampanyaya dahil olacak.
Türkiye’nin en hızlı büyüyen yüzde 100 Türk serma-yeli akaryakıt şirketi Starpet, tüketici dostu uygu-lamalarıyla müşterilerinin yanında olmaya devam ediyor. Yurt genelinde yayılmış 450 istasyonunda yüzde 12’ye varan indirim kampanyalarıyla müşte-ri memnuniyetini en üst noktaya taşıyan Starpet, şimdi de kampanyalarıyla eş zamanlı yürüteceği “pit stop” uygulamasını başlattı. Kampanya dönemlerinde Starpet istasyonlarına uğrayan herkesin yararlanacağı “pit stop” uygulaması, ücretsiz lastik, hava ve su tetkiklerinin haricinde yağ değişimi ve cam suyu kontrollerini de içeriyor.
Müşterilerine 360 derece hizmet verme prensi-bine sahip Starpet’in uygulamaya başladığı ‘pit stop’ hizmetinin de indirim kampanyaları kadar ilgi göreceğine inandıklarını dile getiren Starpet Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Murat Okalin, “Starpet olarak yüzde 100 müşteri memnuniyeti ilk önceliğimiz. Ürünlerimizin kalitesinin yanı sıra müşterilerimizin istasyonlarımızdan mutlu
ayrılıyor olması da bizim için çok önemli. Bu ne-denle yoğun ilgi gören yüzde 12’ye varan indirim kampanyalarımızın yanına şimdi de yeni geliştirdiği-miz ücretsiz ‘pit stop’ uy-gulamasını ekledik” dedi.
Bu uygulamayla kaliteli hizmet anlayışını farklı bir kulvara taşıdıklarının da altını çizen Okalin, “Fiyat politikalarımız için yaptığımız kampanya-ları diğer hizmetlerimize de yansıtmak istedik. Ücretsiz lastik, hava ve su kontrolü, yağ değişimi ve cam suyu tetkiklerini içeren ‘pit stop’ hizmetinin kampanya dönemlerinde tüketicilerden hak ettiği ilgiyi göreceğine inanıyorum. Tüketici dostu yeni-likçi kampanyalarımız için çalışmalarımız devam ediyor. 2012 yılında da müşterilerimizin yanında olmaya devam edeceğiz” dedi.
Starpet, 2011 başında başlattığı tüm akaryakıt ürünlerinde yüzde 12’ye varan indirim kampan-yası ile yıl boyunca Türkiye geneline yayılmış 450 istasyonunda tüketicilerle buluştu. 2012 sonunda
kadar devam etmeyi planladığı indirim günlerine şimdi de ücretsiz lastik, hava ve su kontrolü, yağ değişimi ve cam suyu tetkiklerini içeren “pit stop” uygulamasını ekleyen Starpet, tüketici dostu kampanyalarına bundan sonra da devam edecek.
48 PETROL PLUS - OCAK 2012
GüncelŞirket Haberleri
2012 DAF Teslimatları Aylar Uluslararası
Taşımacılık ile Hızına Hız Kattı
Kayseri’nin Gururu Babacan, DAF’tan Şaşmıyor
Turnagaz’dan 30. Kuruluş Yıldönümünde 30 Hediye
DAF-TIRSAN Otomotiv Hadımköy
Tesislerinde düzenlenen tören ile
5 araçlık yatırımının, 3 adet DAF
XF105.460’tan oluşan son kısmını
teslim alan Aylar Ulus. Taş. Ve Tic.
Ltd. Şti. filosundaki DAF sayısını
arttırmaya devam ediyor.
Araçlarını DAF-TIRSAN Otomotiv
Hadımköy Şubesi Satış Yöneticisi
Onur Güldik’ten teslim alan Aylar
Ltd. Şti. Yön. Kurulu Bşk. Beysat
Ay, DAF’ı tercih etme nedenlerini
şöyle açıkladı: “Bizim çalıştığımız
güzergâhlarda aracın sağlam
olması büyük önem taşır. DAF
ağır çalışma şartlarında dahi bize
yüksek performans ve düşük iş-
letme maliyeti sunuyor. Bu kadar
kaliteli bir ürürün arkasında bir de
Tırsan gücü olunca tabii ki tercihi-
miz DAF oluyor. Gelecekte de bu
işbirliğimizi sürdürmeyi istiyoruz.”
DAF-Tırsan Samandıra tesislerinden dü-
zenlenen tören ile 5 adet DAF CF85.460
çekiciyi teslim alan Babacan Nak.
filosundaki DAF adedini 70’e yükseltti.
Araçlarını DAF-Tırsan Pazarlama Yön.
Haluk Özen’den teslim alan Babacan
Nak. Filo Yöneticisi Sn. Hasan Erden
DAF’ı tercih etme nedenlerini şöyle
açıkladı: “Babacan Nakliyat olarak
kuruluşumuzdan bugüne araç yatırım-
larında ilk tercihimiz hep DAF ve Tırsan
ürünlerinden yana olmuştur. Bu kararı-
mızın temelinde Tırsan’a duyduğumuz
güven yatmaktadır. Özellikle satış
sonrası hizmetlerdeki müşteri memnu-
niyeti odaklı yaklaşım bizi DAF’a daha
sıkı bağladı. DAF, çok kazançlı bir yatı-
rım aracıdır. Hem kullandığınız sürece
düşük işletme maliyetleri sayesinde
size çok kazandırır. Hem de ikinci elde
satacağınız zaman değerini koruduğu
için zarar etmezsiniz. Kayserili hesabını
bilir” dedi.
LPG sektörünün köklü firmalarından Turnagaz, 30. Yıl özel çekilişi gerçekleştirecek. 10 Ocak 2012-31 Mayıs 2012 tarihleri arasında Türkiye genelinde gerçekleştirilecek kampanya ile 30 talihliye 30 hediye verilecek. LPG sektöründe 30. yılını tamamlayan sektörün köklü şirketlerinden Turnagaz, Turnagaz markalı tüp alanlar arasında yapacağı çekilişle tüketicileri hediye yağmuruna tutacak. 12 kg’lık veya 24 kg’lık Turnagaz markalı tüp alan herkes 30. Yıl Özel Çekilişine katılabilecek. 12 kg’lık tüp alanlara bir çekiliş hakkı tanınırken, 24 kg’lık tüp alanlar iki çekiliş hakkına sahip olacak. Kampanyaya katılmak isteyenlerin, ürünle birlikte verilecek şifreli katılım kartındaki şifreyi, ad, soyad, adres bilgileri ile birlikte aralarında birer boşluk bırakarak tüm GSM operatörlerinden 4544 numa-ralı kampanya hattına kısa mesaj göndermeleri gerekiyor.
Kampanya sonunda yapılacak çekilişle 5 kişi
Peugeot 206+ Comfort 1.4 75hp 5K 2011 model
otomobil, 5 kişi Apple iPhone 4 16gb cep telefo-
nu (Hat+kart hariç), 5 kişi Sct 150-8 2012 model
Yuki Motorsiklet, 5 kişi LG 42LV3550 Led TV, 5 kişi
HP PavilionG-6-1190ST laptop ve 5 kişi Sony DSC
W510 Dijital Fotoğraf Makinesi kazanacak. Çekiliş
06.06.2012 tarihinde; U2 Tanıtım ve Promosyon
Hizmetleri Gülbahar Mah. Cemal Sururi Sok. Halim
Meriç İş Merkezi No: 25 D: 40 Mecidiyeköy/İSTAN-
BUL adresinde bulunan konferans salonunda noter
huzurunda, isteyen herkesin katılımına açık olarak
gerçekleştirilecek. Kazanan talihliler 11.06.2012
tarihli Radikal Gazetesi Türkiye baskısında, www.
turnagaz.com.tr ve www.facebook.com/groups/
turnagaz adreslerinde duyurulacak.