tumbiad 3. sayi - eylul 2011

73
Say› 03 Eylül 2011 TÜMB‹AD Genel Kurul toplant›s›n› yap›ld›. ARAfiTIRMA: Hukuk Devleti ve Demokrasi / Metin ÖNEY ARAfiTIRMA: En Ucuz Enerji Enerji Tasarrufudur! / Prof. Dr. Ertaç ERGÜVEN KÜLTÜR-SANAT: Ben yapt›¤›m bütün ifllerde mesaj vermeyi severim / Biray DALKIRAN

Upload: byproje-yapim

Post on 23-Mar-2016

240 views

Category:

Documents


10 download

DESCRIPTION

TUMBIAD 3. SAYI - EYLUL 2011

TRANSCRIPT

Page 1: TUMBIAD 3. SAYI - EYLUL 2011

Say› 03 Eylül 2011

TÜMB‹ADGenel Kurul toplant›s›n› yap›ld›.

ARAfiTIRMA: Hukuk Devleti ve Demokrasi / Metin ÖNEY

ARAfiTIRMA: En Ucuz Enerji Enerji Tasarrufudur! / Prof. Dr. Ertaç ERGÜVEN

KÜLTÜR-SANAT: Ben yapt›¤›m bütün ifllerde mesaj vermeyi severim / Biray DALKIRAN

Page 2: TUMBIAD 3. SAYI - EYLUL 2011

1

ÖNSÖZ

Küresel ekonomilerde ve özel sektörde

yaflad›¤›m›z de¤iflim ve geliflimler, varl›k-

lar›n› sürdürülebilir k›lmay› hedef edinmifl

kurumlar›n -iletiflim- kavram›n› daha fazla

dikkate almalar›n› bir gereklilik hatta zo-

runluluk haline getiriyor. ‹letiflime yap›lan

yat›r›m ayn› zamanda gelece¤e yap›lan

yat›r›m anlam›na da geliyor.

TÜMB‹AD, gelece¤e yat›r›m ad›na bu ay

dergisinin 3. say›s›n› ç›kartt›. Hayat için k›-

sa ama bir derginin gün yüzüne kavuflma-

s› için de uzun say›labilecek bir aradan

sonra yine sizlerle birlikteyiz.

TÜMB‹AD, kuruluflundan bugüne kadar

geçen süre içerisinde hizmetleri, duruflu

ve etkinlikleriyle gerçekten bünyesinde

olana gurur veren bir dernek oldu. TÜMB‹-

AD’›n böylesine etkin bir dernek haline

gelmesinde eme¤i geçen baflta kurucular›

olmak üzere tüm üyelerine gönülden te-

flekkür etmek istiyorum. TÜMB‹AD bünye-

sinde kültür, sanat, spor, sa¤l›k, e¤itim,

ekonomi vb. 19 komisyon oluflturulmufltur.

Her bir komisyona alan›nda uzman kifliler

-profesörler- baflkanl›k etmektedir.

Tek isim olarak projelere imza atmaktansa

ortak çal›flma gruplar› oluflturup konulara

farkl› aç›dan bakan kiflilerle birlikte etkin-

likler düzenlemeyi ilke edinen derne¤imiz,

bu ay Hizmet Gönüllüleri Konfederasyonu

ile birlikte ‘‹zmir’in Gelece¤i’ adl› paneli

düzenleyecektir. ‹zmir’de düzenlenecek

panele TÜMB‹AD’›n bütün yönetim kurulu

üyeleri tam kadro kat›lacak ve ülkemiz için

fayda sa¤layacak çal›flmalara verilen

eme¤in ard›ndan ulafl›lan mutluluk flafllara

yans›yacakt›r.

Bugün flafllar›n ayd›nl›¤›yla foto¤raflanan

zamandan kareler yar›n ‹zmir’in gelece¤ini

ayd›nlatmak için ›fl›k tutacakt›r. ‘‹zmir’in

Gelece¤i’ adl› panelin gerçekleflmesinde

eme¤i geçen ve panele ev sahipli¤i yapa-

cak olan Nezaket ATASOY han›mefendiye

ve Kemal ZORLU Bey’e flimdiden teflek-

kür ederim.

Her bireyin kendine ait bir evreni olmad›-

¤›n› düflünürsek, at›lan her ad›m›n baflka

hayatlara etkisinin büyüklü¤ü ortadad›r.

Bunun bilincinde olan TÜMB‹AD’›n tüm

üyeleri bugüne kadar gerçeklefltirilen et-

kinliklerde nas›l titizlikle emek harcad›larsa

bundan sonra yap›lacak olan tüm etkinler-

de de bu bilinçle hareket edip ülkemize

ve tüm insanl›¤a ›fl›k tutacak projelerde bir

araya geleceklerdir.

Yeni bir say›da yeniden buluflmak

dile¤iyle…

Arif EKfi‹TÜMB‹AD Genel Koordinatörü veBaflkan Dan›flman›[email protected]

Bir mum di¤er mumu tutuflturmakla›fl›¤›ndan bir fley kaybetmez.

MEVLANA

Page 3: TUMBIAD 3. SAYI - EYLUL 2011

22

‹MT‹YAZ SAH‹B‹Venüs Yap›m-Yay›mc›l›k Ad›na

Cevdet AKAY

Genel Yay›n YönetmeniAynur Ayd›n Coflkun

Genel KoordinatörArif EKfi‹

Yaz› ‹flleri MüdürüAv. Özgür ÖZGÜN

Haber KoordinatörüTahsin BAYRAKTAR

Murat KARAL‹

Foto¤rafErsoy KÖSE

TÜMB‹AD Yönetim KuruluCevdet AKAY-Genel Baflkan

Alaattin BAYRAKTAR-Baflkan VekiliHasan AL‹ CESUR-Baflkan Vekili

PROF. DR. Mehmet AKALIN-Baflkan Yard›mc›s›PROF. DR. Erhun EYÜBO⁄LU-Baflkan Yard›mc›s›

Muhammed Taha GERGERL‹O⁄LU-Baflkan Yard›mc›s›Nezaket ATASOY-Baflkan Yard›mc›s›

Hayri ÜLGEN-Baflkan Yard›mc›s›Yunus CAN-Baflkan Yard›mc›s›Erol AYKUT-Baflkan Yard›mc›s›

PROF. DR. Aynur Ayd›n COfiKUN-Genel SekreterVeysel SUNMAN-Genel Sayman

PROF. DR. Ertaç ERGÜVEN-Bas›n SözcüsüTamer TAfiPINAR

PROF. DR. Vecdet ÖZPROF. DR. Yurdagül MEHMEDO⁄LU

Metin ARIMusa KUMBARO⁄LU‹smail fiAH‹NKAYAÖmer GÜNDO⁄DU

Erkan ARIKANMahmut KONUKO⁄LU

Mehmet ERSOYKemal ZORLUHüseyin AVCI

Asuman KARAfiABANO⁄LUAhmet TURFANDA

Grafik Tasar›mYeliz fiENCAN

Bas›mMilsan Bas›m

Yay›n Türü‹ki ayda bir yay›nlan›r.

Yerel Süreli Yay›nÜcretsizdir.

[email protected]

66

40MAKALEElektromanyetik Dalgalar›n ‹nsanSa¤l›¤›na Etkileri ve Baz istasyonlar›Prof. Dr. Vecdet ÖZ

B‹ZDEN HABERLERTÜMB‹AD Yönetim KuruluToplant›s› Swiss Otel’de gerçeklefltirildi.

Page 4: TUMBIAD 3. SAYI - EYLUL 2011

3

16RÖPORTAJDeniz Yolcu Ulafl›m›nda Devlet Deste¤i veKarayolu Entegrasyonu fiartYunus CAN

26MAKALEYöresel DokumalarProf.Dr. Mehmet AKALIN

72B‹ZDEN HABERLERTÜMB‹AD’›n organize etti¤i maça ilgibüyüktü…

8

44SPOR

‹stanbul 2012’ye haz›r HEDEF: 2020Tamer TAfiPINAR

22ARAfiTIRMA

Hukuk Devleti ve DemokrasiMetin ÖNEY

ARAfiTIRMAEn Ucuz Enerji Enerji Tasarrufudur!

Prof. Dr. Ertaç ERGÜVEN

58 14KÜLTÜR-SANAT

Biray DALKIRANRÖPORTAJ

Resim ve Heykel Müzesi Ömer Osman GÜNDO⁄DU

Page 5: TUMBIAD 3. SAYI - EYLUL 2011

4

GÜNDEM

Cevdet AKAYTÜMB‹AD Genel Baflkan›

Page 6: TUMBIAD 3. SAYI - EYLUL 2011

5

GÜNDEM

TÜMB‹AD, Tüm Bürokratlar ve ‹fladamlar›

Sosyal Dayan›flma Derne¤i ad› alt›nda

2010’da kurulmufltur. Kuruluflundan bugü-

ne uzun bir süre geçmese de ülkemiz aç›-

s›ndan faydal› olaca¤›na inand›¤›, her biri

ayr› bir konu bafll›¤›n› ele alan birçok et-

kinlik düzenlemeyi baflarm›flt›r.

TÜMB‹AD’›n k›sa sürede baflar›ya ulaflma-

s›n›n alt›nda kültür, sanat, spor, sa¤l›k,

e¤itim, ekonomi vb. 19 komisyonun olufl-

turulmas› ve bu komisyonlar›n her birine

konuyla ilgili profesörlerin baflkanl›k etme-

si, üyelerinin seçkin ifladamlar› ve bürok-

ratlardan oluflmas› yatmaktad›r.

Bir sivil toplum kuruluflu olarak akademis-

yenlerimizden epey destek görmekteyiz,

bu sayede yapt›¤›m›z projelerin aya¤›n›n

yere daha sa¤lam basmaktad›r.

Akademisyenlerimizin yan›nda bürokrat ve

ifl adamlar›m›z›n da tecrübelerinden yarar-

lan›yor, çal›flmalar›m›z› birliktelik, gönüllü-

lük ve dayan›flma çerçevesinde yürütüyo-

ruz.

TÜMB‹AD’›n her bir üyesi, rolünün bilincin-

de olup sorunlara geçici de¤il kal›c› çö-

zümler bulma amac›yla hareket etmekte-

dir.

TÜMB‹AD’›n ele ald›¤› konulardan biri Do-

¤u ve Güneydo¤u Anadolu Bölgesi’dir.

Do¤u ve Güneydo¤ulu gençlerin yarat›c›-

l›klar›n› ve hayallerini gerçeklefltirebilmele-

ri, bireysel geliflme ve sosyalleflmelerine

olanak bulabilmeleri önemlidir.

Onlara bu olana¤› sa¤layabilmek için ön-

ce mevcut durumun ortaya konmas› ge-

rekti¤ine inand›k ve bölgenin sosyo-eko-

nomik-kültürel ve politik yap›s›n› de¤erli

akademisyenlerimizin deste¤iyle haz›rla-

d›k.

Bundan sonra da çal›flmalar›m›z ayn› ka-

rarl›l›k ve özveriyle devam edecektir.

Herfley gönlünüzce olsun, sa¤l›cakla

kal›n.

Sorunlara geçici de¤ilkal›c› çözümler bulmak için çal›fl›yoruz.

Page 7: TUMBIAD 3. SAYI - EYLUL 2011

De¤iflim kavram›, günümüzde yaflam› be-lirleyen temel kavramlardan biridir, bir ku-rald›r. ‹flletmeler aç›s›ndan bakt›¤›m›zdabu de¤iflime ayak uydurman›n yolu tekno-lojiyi takip etmekten geçiyor gibi gözüksede günümüzde sadece teknolojide de¤ilekonomik ve sosyal alanlarda da h›zl› birde¤iflim yafland›¤› görülmekte ve dolay›-s›yla giriflimci bir örgütün, çevrenin kendi-lerine sundu¤u bütün de¤iflim parametre-lerini tan›mak ve onlarla uyum içerisindeyaflamak zorunda oldu¤u sonucu ortaya

ç›kmaktad›r.

Bu ba¤lamda da giriflimcilik olgusu önplana ç›kar. Nas›l de¤iflime ayak uydur-man›n yolu, de¤iflim parametrelerindengeçiyorsa, de¤iflim parametrelerini tan›-man›n yolu da baflar›l› bir giriflimciden ge-çer. Çünkü giriflimci, bireysel olarak bafla-r›l› oluyorsa, milli ekonomiye katk› sa¤l›yor,ülkenin refah seviyesini art›yor demektir.

Peki baflar›l› bir giriflimcinin özellikleri ne-

lerdir: yenilikçilik, pazarlama ve iflletmeyönetimi becerileri, risk almadaki yetene¤ive iste¤i, know-how üretebilme, gelecekodakl› düflünebilme, iflbirli¤i yapma (co-operate) ve f›rsatlar› yakalama yetene¤iolarak özetleyebiliriz.

Baflar›l› bir giriflimci kimlik, baflta tama-men yetenekle alakal› gibi gözükse de ki-flinin ald›¤› e¤itim ve tecrübelerinin baflar›-s›nda rolü büyüktür. E¤itim, gelecek vade-den bir toplum oluflturmada kilit rol oynar.E¤er biz gençlerimizin e¤itimine yeterliönemi göstermezsek, bunun maliyeti biz-den sonraki nesiller için çok a¤›r olabilir.E¤itimden kast›m, bugünkü sistemdeki gi-bi, ö¤rencilerin üniversiteyi kazanana ka-dar d›fl dünyayla ba¤lant›lar›n› kestikleribir sistem de¤il, çünkü baflar›l› bir giriflim-ci yetifltirmek istiyorsak sosyal aç›dan daonu beslememiz gerekir. Bugün gençleri-mizin büyük ço¤unlu¤u maalesef üniversi-teyi kazanana kadar, sürekli ders çal›flmapsikolojisi içerisinde olduklar›ndan toplu-ma karfl› duyars›z yetifliyorlar. Toplumdakisorunlar› görmeyen bir giriflimci dolay›s›y-la çözüm de üretemez.

Baflar›l› bir giriflimci= Do¤ufltanifladam›/kad›n› olmak + e¤itim +tecrübedir.

6

GÜNDEM

G‹R‹fi‹MC‹L‹KAlaattin BAYRAKTAR

TÜMB‹AD Genel Baflkan Vekili

Page 8: TUMBIAD 3. SAYI - EYLUL 2011

Sivil Toplum Kurulufllar› (STK), resmi ku-

rumlar d›fl›nda ve bunlardan ba¤›ms›z ola-

rak faaliyet gösteren ve kar amac› gütme-

yen kurulufllard›r. STK’lar›n amac› içinde

bulunduklar› toplumun hatta tüm insanl›¤›n

daha iyi bir konuma gelmesi için çal›flma-

lar yapmakt›r.

STK’lar ülkemizde ‘gönüllü kurulufllar›’ ola-

rak alg›lanmakta ve toplum aras›nda sü-

rekli maddi-manevi fedakârl›k içerisinde

olunmak zorunlulu¤u gibi yanl›fl bir kan›

hâkimdir. Gönüllülük hiçbir zaman ücretsiz

ifl gücü olarak alg›lanmamal›d›r. Sa¤lam

temellere dayand›r›lm›fl iyi bir STK yöneti-

mi, bünyesinde bulunan tüm üyelerinin en

fazla yarar› sa¤layaca¤› flekilde çal›flmala-

r›n› koordine etmeli ve onlardan da ayn›

flekilde projelerde fayda sa¤lamay› bekle-

melidir. Böylece üyelerle iliflkiler karfl›l›kl›

yarar içerisinde uzun vadeli olabilmekte-

dir.

STK’lar sürekli de¤iflen sorunlar nedeniyle

esnek bir yap›ya sahiptirler, çünkü de¤i-

flen sorunlar›n ilk tan›klar›, vatandafllarla iç

içe olmalar› sebebiyle STK’lard›r. Bu se-

beple siyasi yap›lar STK’larla iflbirli¤ine ih-

tiyaç duyarlar. Dolay›s›yla STK’lar devletle

vatandafl aras›ndaki en önemli köprüdür

ki devletin uygulad›¤› politikalar›n vatan-

dafla, vatandafl›n dilek ve temennilerinin

de devlete aktar›ld›¤› kurulufllard›r.

Ülkemizde STK’lar›n önemi AB’ye üyelik

sürecinde daha fazla ortaya ç›km›flt›r. Ne-

deni ise yabanc› STK’lar ve kamuoylar›yla

iflbirli¤i içerisinde olduklar›ndan o toplum-

lar›n düflünce yap›lar›n›, hassas olduklar›

hususlar› ve e¤ilimlerini en iyi bilen kuru-

lufllar olmalar›d›r. Dolay›s›yla d›fl politika

söz konusu oldu¤unda da STK’lar önem

arz ederler.

STK’lar›n baflar›l› olabilmesi için di¤er

STK’larla iflbirli¤i içerisinde ortak projeler

yürütmeleri, hatta bu projeleri uluslararas›

düzeyde gerçeklefltirmeleri önemlidir.

Sonuç itibariyle STK’lar, ülkenin ekonomik

sorunlar›na ve toplumsal konulara dikkat

çekmeli, bu sorunlar›n çözümü hususunda

çaba sarf etmeli, ulusal ve uluslararas› an-

lamda kiflilerle iliflkilerini s›k› tutmal›, ortak

projelere önem vermeli ve ülkenin tan›t›m›-

na olumlu katk›da bulunmal›d›rlar.

7

GÜNDEM

Hasan Ali CESURTÜMB‹AD Genel Baflkan Vekili

S‹V‹L TOPLUMKURULUfiU

Page 9: TUMBIAD 3. SAYI - EYLUL 2011

8

ARAfiTIRMA

Elektrik enerjisi bir ülkenin ekonomik vesosyal gelifliminin en temel ve sürükleyicigereksinimlerinden biridir. Sanayinin gelifl-mesi, hassas cihazlar›n kullan›m›n›n art-mas› ve günümüz ekonomik flartlar› nede-niyle elektrik enerjisinin kesintisiz, güvenilirgüç kalitesi problemlerinden ar›nd›r›lm›flve ayn› zamanda ucuz olmas› gerekmek-tedir. Elektrik enerjisi tüketimi ekonomikgeliflmenin ve sosyal refah›n en önemligöstergelerinden biridir. Bir ülkede kiflibafl›na düflen elektrik enerjisi üretimive/veya tüketimi o ülkedeki hayat standar-d›n› yans›tmas› bak›m›ndan büyük önemarz etmektedir. Türkiye’de kifli bafl› elektriktüketimi 1923-2008 y›llar› aras›nda 85 y›ll›kdönemde 838 kat artm›flt›r.

Ülkemizde elektrik enerjisinin talebinin da-¤›l›m›; Sanayide %49, Konut ve hizmetsektöründe %47, di¤erlerinde %4 olmaküzere da¤›l›m göstermektedir. Türkiye’dekifli bafl›na y›ll›k elektrik tüketimi tahmini

1906 kWh iken dünya ortalamas› ve gelifl-mifl ülkeler ile Çin, ABD ve Japonya’n›n ki-fli bafl›na elektrik üretimi afla¤›daki tablo-da gösterilmifltir.

Elektrik enerjisine esas olan yak›t türleri,

termik enerji için kömür, akaryak›t, do¤al-gaz vb. kaynaklar, hidroelektrik için kay-na¤›, jeotermal enerji için yer alt› s›cak sukayna¤›, rüzgar enerjisi için rüzgar, günefl

enerjisi için günefl, nükleer enerji içinuranyum kayna¤›, biyoenerji için….. say›-

Türkiye’nin kurulu gücünün 2.2 kat›n› oluflturan 120.000 MW ‘l›k talep var!Taner YILIDIZ/Enerji Bakan›

Prof. Dr. Ertaç ERGÜVEN‹.T.Ü Ö¤retim ÜyesiEN UCUZ ENERJ‹

ENERJ‹ TASARRUFUDUR!

Page 10: TUMBIAD 3. SAYI - EYLUL 2011

9

ARAfiTIRMA

labilir.Türkiye’de yak›t türlerine göre enerji tesis-lerinin gücü, üretim kapasitesi ve kullan›moranlar› da afla¤›daki tabloda Kifli bafl›na elektrik üretimi ile OECD ülke-lerinde durum ise afla¤›daki tablolardagörülmektedir.

YEN‹LENEB‹L‹R ENERJ‹N‹N DURUMUBu uluslararas› karfl›laflt›rmalar› temel al›r-

sak, Türkiye'nin kifli bafl›na üretim kapasi-tesini bugünkü OECD ortalamas› seviyesi-

ne 30 y›lda ç›kartaca¤›n› varsaysak y›ldaortalama yüzde 6 civar›nda büyüme (yaniyat›r›m) gerekiyor.

Tüm bunlar genelde enerji, özelde elektriksektörünün gelece¤inin aç›k oldu¤unugösteriyor. HES ve RES özellefltirmelerineolan yüksek talep de bu durumu aç›kl›yor.Ancak burada gündemde olan üç konu-nun alt›n›n çizilmesi gerekiyor.

Birincisi, ülkenin genel ekonomik rekabet

gücünün en önemli belirleyicilerinden birihaline gelen enerji maliyeti Türkiye'de ortauzun vadede düflürülebilecek mi?

‹kincisi, Türkiye enerjide yurtd›fl›na ba¤›m-l›l›¤›n› azaltabilecek mi? Bir baflka deyiflleenerji güvenli¤ini sa¤layabilecek mi?

Üçüncüsü, tüketimde beklenen büyümeve yat›r›m ihtiyac› manas›na geldi¤ine gö-re santrallerin gerektirdi¤i ekipmanlar›nbüyük k›sm› ithal edilmeye devam edile-cek mi? Bir baflka deyiflle, Türkiye'ninenerji yat›r›m ihtiyac› Avrupa'dan Çin'eüretici firmalar›n yüzlerini mi güldürecek?Enerji ithalat› gibi enerji santrali ithalatç›s›olmaya devam edecek miyiz?

Biz üçüncüsünün alt›n› çizelim: Enerji Ba-kanl›¤›'n›n, DPT'nin ve büyük özel flirketle-rin özellikle üçüncü bafll›k için bir stratejisivar m›? Türkiye, önümüzdeki on y›llar bo-yunca devam edecek olan büyük yat›r›mtalebini bir enerji ekipman üreticisi halinegelerek olumlu yönde de¤erlendirecekmi?

Bu sorular›n cevab›n› evet olarak vermekiçin hükümet üzerine düfleni yapm›fl görü-nüyor. Bu manada Yenilenebilir Enerji Kay-naklar›n›n Elektrik Enerjisi Üretimi Amaçl›Kullan›m›na ‹liflkin Kanun (Kanun No.5346;Kabul Tarihi : 10.5.2005) ve buna ekolarak Yenilenebilir Enerji Kaynaklar›n›nElektrik Enerjisi Üretimi Amaçl› Kullan›m›na‹liflkin Kanun unda de¤ifliklik yap›lmas›na dairkanun (Kanun No. 6094; Kabul Tarihi :29.12.2010) yasa ç›kar›lm›flt›r. Bu yasadaözellikle, yasan›n 6/B maddesi ile Lisanssahibi tüzel kiflilerin bu Kanun kapsam›n-daki yenilenebilir enerji kaynaklar›na (YEK)dayal› ve 31/12/2015 tarihinden önce ifllet-meye giren üretim tesislerinde kullan›lanmekanik ve/veya elektro-mekanik aksam›nyurt içinde imal edilmifl olmas› halinde; butesislerde üretilerek iletim veya da¤›t›msistemine verilen elektrik enerjisi için belir-tilen fiyatlara, üretim tesisinin iflletmeye gi-rifl tarihinden itibaren befl y›l süreyle kilo-watt saate 0,4-2,4 dolar sent aras›nda ekbir destek daha verilecektir. Yasa ile YE

Page 11: TUMBIAD 3. SAYI - EYLUL 2011

10

ARAfiTIRMA

al›m fiyatlar› da yeniden düzenlenmifltir.Böylece yerli mekanik ve elektro-mekanikparça üretimi teflvik edilmeye çal›fl›lm›flt›r.Ancak yasan›n 5. maddesine "Milli park,

tabiat park›, tabiat an›t› ile tabiat› korumaalanlar›nda, muhafaza ormanlar›nda, ya-ban hayat› gelifltirme sahalar›nda, özelçevre koruma bölgelerinde ilgili Bakanl›-¤›n, do¤al sit alanlar›nda ise ilgili korumabölge kurulunun olumlu görüflü al›nmakkayd›yla yenilenebilir enerji kaynaklar›nadayal› elektrik üretim tesislerinin kurulma-s›na izin verilir" fleklinde eklenmifl olanhüküm de baz› kesimler taraf›ndan fliddet-le elefltirilmektedir.

YEN‹LENEB‹L‹R ENERJ‹ ‹Ç‹N EN GÜÇLÜ ÖR-NEK:ALMANYAAvrupa’n›n yenilenebilir enerji flampiyonuAlmanya, bu alandaki baflar›s›n› 2010 y›-l›nda bir kez daha teyit etti.

Alman Elektrik ‹daresi taraf›ndan aç›kla-nan son verilere göre 2010 y›l›nda ülkede600 TWh elektrik üretimi gerçeklefltirilirkenbunun 100 TWh’lik k›sm› ise yenilenebilirenerji kaynaklar› arac›l›¤› ile üretilirken, ye-nilenebilir enerjilerin pay›n›n toplam enerjiarz›nda yüzde 17’lik paya sahip olmas›n›sa¤lad›.

Almanya’da 2000 y›l›nda yürürlü¤e girenyenilenebilir enerji yasas› ise 2010 y›l› içinyüzde 12.5’luk bir hedef belirlenmiflti. Buhedefin önemli oranda afl›lmas› ülkenin2020 y›l› hedefi olan yüzde 39’luk oranaulaflma konusunda önemli bir mesaj ver-mifl oldu.

Temiz enerjilerden sa¤lanan elektrik kay-naklar›na göre incelendi¤inde ise rüz-gar’›n yüzde 6.2, biyoyak›tlar›n yüzde 5.6,hidroelektri¤in yüzde 3.2 ve fotovoltaik gü-

nefl enerjisi’nin ise yüzde 2’lik bir paya sa-hip oldu¤u görülüyor.

Yakalanan bu oranlar sayesinde yenilene-bilir enerji sektörü, do¤algaz santrallerinigeçmesine ra¤men ülkenin enerji talebininyüzde 22’sini karfl›layan nükleer enerjisektörünün ise gerisinde kald›. Elektriküretiminde kömür`ün pay› ise yüzde 43olarak gerçekleflti.

GÜNÜMÜZDE NÜKLEER ENERJ‹YE GENEL BA-KIfi

Nötronun 1932 de Sir James Chadwick ta-raf›ndan keflfinden sonra II. Dünya Sava-fl›’n›n da etkisiyle nükleer bilim h›zl› bir fle-kilde geliflti. 1939’da atomun bölünmesi(fisyon) ile enerjinin a盤a ç›kt›¤› keflfedil-di. Bu olaydan daha sonra 1943’te ilk kon-trol edilebilen zincirleme reaksiyon,1945’te ilk atom silah› ve 1951’de nükleerenerji kullan›larak ilk elektrik üretimi ger-çekleflti. Böylece nükleer enerji 20 y›l gibibir süreçte temel prensiplerden pratik uy-gulama aflamas›na geldi.

ABD’de elektrik üretimi için ilk kullan›m›n›takiben nükleer enerji ‹ngiltere’de 1953’te,Rusya’da 1954’te, Fransa’da 1956’da veAlmanya’da 1961’de elektrik üretimindekullan›lmaya baflland›. 1960’larda on ülkeve bunu takiben 1970’lerde on ülke daha

nükleere dayal› elektrik üretimine bafllad›.1970’lerin bafl›ndaki petrol krizi nükleergüç santrallerine talebi art›rd› ve bu san-trallerin kurulma dalgas›n› bafllatt›. Sonrakion y›lda dünya ekonomisindeki yavafllamave fosil yak›t fiyatlar›ndaki düflüfl, nükleerenerji talebindeki büyümeyi k›s›tlad›. Bu-nun yan› s›ra ABD’deki Three Mile Island(1979) ve Rusya’daki Chernobyl (1986)kazalar›n›n etkisi ile nükleer tesislerin gü-venli¤i hakk›nda kamuoyunda ciddi endi-fleler olufltu. Bütün bu faktörler 1990’lardanükleer enerjinin geliflmesinde yavafllama-

ya sebep oldu. Bununla beraber baz› ül-keler reaktör yap›m›na devam ettiler ve buda nükleer enerji üretiminde s›n›rl› bir art›-fla neden oldu (fiekil 1.1).

‹lk nükleer ça¤›n sonunda 32 ülke nükleerreaktörlerden elektrik üreterek 10.000 re-aktör-y›l›ndan fazla iflletme deneyimi ka-zanm›fllar ve net 40,000 TWh elektrik üret-mifllerdir. May›s 2010 itibariyle, 372 GWekurulu üretim kapasiteli ve dünyadaki bi-rincil enerjinin %6’s›n› ve elektri¤in de%14’ünü sa¤layan 438 adet çal›flan ticarireaktör vard›r (Tablo 1.1). Dünyada top-lam 54,6 GWe kapasiteye sahip 57 nükle-er santral infla aflamas›ndad›r (May›s2010).

fiekil 1,2 ve 1,3 dünyada enerji temininde

Page 12: TUMBIAD 3. SAYI - EYLUL 2011

11

ARAfiTIRMA

Page 13: TUMBIAD 3. SAYI - EYLUL 2011

12

ARAfiTIRMA

ve elektrik üretiminde fosil yak›tlara olanba¤›ml›l›¤› göstermektedir. Bu koflullar›nsonucu olarak dünyada iklim de¤iflimleri-ne neden olan sera gazlar› üretilmekte, buda dünya ekonomisinin karbona dayal›büyümesinin önüne geçilmesi için artanbir hassasiyete sebep olmaktad›r. Göre-celi olarak belirli say›da üreticiye ba¤l›olan petrol ve do¤al gaza ba¤›ml›l›¤›n art-mas›, ulusal enerji politikalar›nda enerji ar-z›n›n güvenli¤i konusundaki kayg›lar› öneç›karmaktad›r. Nükleer enerjide karbonemisyonunun olmamas› ve nükleer yak›tkaynaklar›n›n dünyada göreceli olarakdengeli bir flekilde elde edilebilirli¤i, enerjipolitikalar›nda nükleer enerji üzerine yo-¤unlafl›lmas›n›n temel nedenlerindendir. fiekil 1,4 dünyada nükleer güç santralleri-nin y›ll›k ortalama emre amadelik faktörü-nü göstermektedir. Dünyada pek çok ül-kede elektrik üretiminde nükleer enerjininbelirgin bir katk›s› bulunmaktad›r. Örnekolarak üretilen elektri¤in Fransa’ da %75’i,ABD’de %20’si, Rusya’da %18’i, ‹ngilte-re’de %18’i, Almanya’da %26’s› ve Japon-ya’da %29’u nükleer santrallerden sa¤lan-maktad›r.

Teknolojik olarak olgunlaflm›fl ve süreklibir flekilde kullan›m› genifllemekte olmas›-na ra¤men, hükümetlerin belirli bir düzey-de rol almas› ve halk›n endifleleri, nükleerenerjiyi di¤er enerji kaynaklar› aras›ndafarkl› k›lmaktad›r. Askeri amaçl› ortaya ç›-k›fl›, silah yap›m›nda kullan›labilme ihtima-li, teknik karmafl›kl›k, nükleer at›klar›n uzunsüreli etkileri, karmafl›k sigorta flartlar› vegüvenlik hukuku, potansiyel kazalarla ilifl-kili sonuçlar, iyonlaflt›r›c› radyasyona ma-ruz kalman›n sa¤l›k etkileri ve yüksek ilkyat›r›m maliyeti gibi birçok faktör buna kat-k›da bulunmaktad›r. Bu hususlar›n iyi birflekilde özümsenmesi ile nükleer enerjidaha iyi anlafl›labilir.

Özellikle Japonya’daki son depremde Fu-kuflima’daki nükleer santralde oluflanolumsuzluk nedeniyle radyasyon kaca¤›tüm dünyada dikkatleri yeniden nükleerenerji santralleri üzerine çevirdi. Tüm dün-ya ülkelerindeki kamuoyu nükleer santral-

Page 14: TUMBIAD 3. SAYI - EYLUL 2011

13

ARAfiTIRMA

lere karfl› olumsuz bakmaya bafllad›. Bir-çok ülke nükleer santralleri yeterli enerjiyiüretmek için baflka kaynak bulamad›klar›için kullanmaktad›rlar. Ve birkaç ülke budurumun getirdi¤i psikolojik ortama dayal›kamuoyu bask›lar› nedeniyle tav›r alm›fl ol-malar›na ra¤men di¤erleri nükleer enerjikonusunda politikalar›n› de¤ifltirmemifller-dir. Japonya bekleme sürecine girmifltir.Almanya ise zaten fiziki ve teknolojikömürlerini tamamlam›fl santrallerini kapat-ma karar› alm›flt›. Bu kazadan sonra ikti-dardaki Hristiyan Birlik Partileri ile Hür De-mokrat parti, nükleer santrallerin en geç2022 y›l› sonuna kadar tümüyle kapat›lma-s› yönünde karar ald›. Yukar›daki Tablo1,1’den de görülebilece¤i gibi Almanya’da17 adet nükleer santral çal›flmakta olup,bu santraller Almanya’n›n ihtiyaç duydu¤uelektri¤in yüzde 26’s›n› karfl›lamaktad›rlar.Almanya’da ilk nükleer santral 1975 dekurulmufl ve flu anda faaliyette olan 17santralin 13’ü 1974-1985 aras›nda iflletme-ye aç›lm›flt›r. En son santral ise 1989’daiflletmeye aç›lm›fl ve o tarihten sonra Al-manya’n›n yeni nükleer santral giriflimi ol-mam›flt›r.

Bilindi¤i gibi nükleer santrallerin ömrü 30-40 y›l aras›nda öngörülmektedir. Bu aç›-dan bak›ld›¤›nda 2022 y›l›nda Alman-ya’daki santrallerin hemen tümü fiziki veteknolojik ömürlerini doldurmufl olacakt›r.Almanya kifli bafl›na düflen enerji üretimi-

nin yüksek, buna karfl›l›k elektrik enerjisitalep art›fllar› az olan sanayileflmifl ve nü-fus art›fl h›z› durmufl bir ülkedir. Baflka birdeyiflle Türkiye’nin y›ll›k enerji art›fl talebiortalama %6 iken Almanya’n›n bir art›fl ta-lebi söz konusu de¤ildir.

Bu tespitler ›fl›¤›nda de¤erlendirildi¤indeAlmanya’da nükleer enerjinin süreç içeri-sinde terk edilmesinin temel üç nedeni Al-manya’da sanayinin doyum noktas›naulaflmas› ve nüfus art›fl›n›n durmufl olmas›,ikincisi artan do¤al gaz kullan›m› ve üçün-cüsü de yenilenebilir enerji kaynaklar›naçok ciddi yat›r›mlar yapmakta olmas›d›r.Nitekim Almanya ve di¤er geliflmifl ülke-lerde nükleer enerjinin kullan›m› azal›rken,geliflmekte olan ülkelerde nükleer enerjiseçene¤ine yönelifl artmaktad›r. ÖzellikleRusya, Çin, Hindistan, Güney Kore, Tay-van gibi Asya ülkelerinde yeni nükleerprojeleri planlanmaktad›r. Dünya nüfusu-nun yüzde 40’›n› bar›nd›ran Çin ve Hindis-tan daha iddial› nükleer enerji politikalar›-na sahipler. Bu ülkeler 2050 y›l›na kadar250 adet nükleer santrale sahip olay› he-deflemifllerdir.

Türkiye gibi sanayileflmekte olan ülkelerinenerjiye gereksinimleri yüksektir ve enerjiüretim seçenekleri aras›nda nükleer enerji-nin de de¤erlendirilmesi kaç›n›lmazd›r.Kaynaklar› belli olan enerji üretiminde,kaynaklar›n s›n›rl› olmas› üretim kaynaklar›-

n›n çeflitlendirilmesini zorunlu k›lmaktad›r.Bugün AB ülkelerinde yenilenebilir enerji-nin gelifltirilmesiyle ilgili güçlü kararlaral›nm›fl olmas›na ra¤men bu kaynaklarlaenerjilerinin ancak belli bir yüzdesini karfl›-layabilmekte, hiçbir zaman tamam›n› kar-fl›layamamaktad›rlar. Bugün dünyada sa-dece bir kaynaktan enerjisinin tamam›n›karfl›layabilen tek bir ülke yoktur. Bu sav›-m›z› ‹sveç örne¤i ile güçlendirebiliriz.

1980 y›l›nda ‹sveç’te yap›lan referandumlaekonomik kabul edilebilir yenilenebilirenerji üretim seçeneklerinin uygulamayageçirilmesi kofluluyla bütün nükleer san-trallerin kapat›lmas›na karar verilmifl veayn› y›l parlamento nükleer santrallerin ka-pat›lmas›n›n 2010 y›l›na kadar tamamlan-mas›n› öngörmüfltü. Fakat flu an ‹sveç’temevcut 10 nükleer santral halen çal›flma-ya devam etmektedir. Kifli bafl›na elektrikenerjisi tüketiminde dünya ortalamas›n›nçok üzerinde olan ‹sveç (yaklafl›k 17MWsaat/kifli), nükleer enerjinin alternatifinibulamam›fl görünmektedir. ‹sveç’te çevrekoruma politikas› yeni HES’lere izin verme-di¤inden, ‹sveç nükleer enerjinin alternati-fini bulmakta zorlanmaktad›r. Görüldü¤ügibi çevre ve ekonomiklik gibi faktörler ›fl›-¤›nda enerji kaynaklar›n›n kullan›m politi-kalar›na karar verseniz bile seçim bazenelinizde olmamaktad›r.

Bir di¤er husus da fludur: Yukar›da Tab-lo1.1’de gösterilen 45 ülke aras›nda, ‹slamülkesi olarak, bir tek Pakistan’da nükleerenerji santrali bulunmaktad›r. Nükleerenerji teknolojisini elinde bulunduran ülke-ler bellidir. Bunlar, baz› ülkeler isteselerbile nükleer enerjiden yararlanmalar›naizin vermemektedirler. Son dönemde ‹ran,Türkiye, BAE, Bangladefl, Endonezya,Suudi Arabistan vb. gibi ‹slam ülkelerinükleer enerji santralleri planlamaktad›rlar.HES’leri ayr› bir yaz›m›zda inceleyece¤iz.

Kaynaklar:1.TAEK. www.teak.gov.tr2.Serdar Do¤an, Zaman Gazetesi, May›s 20113.Emin Meral, Ahmet Teke, Mehmet Tümay, Elektriktesislerinde Enerji Verimlili¤i, Uluda¤ Üniversitesi Mü-hendislik Mimarl›k Fakültesi Dergisi, 14, say›:1,2009

Page 15: TUMBIAD 3. SAYI - EYLUL 2011

14

TAR‹H

Tarihi Türkoca¤› binas›n›n restore edilmesi sonucu 1980 y›l›nda faliyete

geçen Ankara Resim ve Heykel Müzesi Müdürlü¤ü; bünyesinde daimi

sergilerin teflhir edildi¤i alt› adet salonu, de¤iflen sergilerin aç›ld›¤› üç adet

galeri salonu, resim, heykel, seramik, foto¤raf ve restorasyon atölyeleri ile

plastik sanatlar alan›ndaki ihtisas kütüphanesi, kafeteryas›, ayr›ca konser,

tiyatro, film vb. gösterilerin yap›ld›¤› 426 kiflilik akustik özelli¤e sahip çok

amaçl› bir salondan oluflmaktad›r.

Resim ve Heykel Müzesi

Page 16: TUMBIAD 3. SAYI - EYLUL 2011

1927 de Mimar-Mühendis Arif Hikmet Ko-yuno¤lu’na yapt›r›lan Ankara’n›n en seçkinyap›tlar›ndan biridir. Cumhuriyetin ilk dö-nem mimarlar›ndan olan Koyuno¤lu’nunen önemli yap›tlar› Ankara’daki EtnografyaMüzesi (1925-1928), bugün Resim veHeykel Müzesi olarak kullan›lan Türk Oca-¤› binas› (1927-1930), Hariciye Vekâleti(günümüzde Kültür Bakanl›¤›)’d›r.

Türk Oca¤› olarak infla edilen bina dahasonra Halk Evi olarak hizmet vermifltir.1975 y›l›nda Kültür Bakanl›¤›na devredil-mifltir. 1978-79 y›llar›nda d›fl restorasyon,

1980 y›l›nda da iç restorasyon çal›flmalar›tamamlanarak, 2 Nisan 1980 tarihinde ya-p› Resim ve Heykel Müzesi olarak büyükbir törenle aç›lm›flt›r.

1982 y›l›nda Cumhurbaflkan› Kenan Ev-ren’in emri ile bodrum kat›n onar›m›nabafllanm›flt›r. Çevresi yedi metre kaz›laraktemelleri sa¤lamlaflt›r›lm›fl ve yap›lan ona-

r›mla1983 y›-l›ndabodrumkat tümfonksi-yonlar› ilehizmeteaç›lm›flt›r,mekânsanat ga-lerisi ola-rak dü-zenlen-

mifltir.

Tarihi de¤eri olan bina, yap›ld›¤› gündenitibaren say›s›z sanat olay›na flahitlik et-mifltir. Atatürk'ün yap›l›fl aflamas›nda biz-zat inflaat›n› takip etti¤i bina günümüzdede sergi, konser salonlar› ile müze iflleviyan›nda bir kültür merkezi görevini de üst-lenmifltir.

2009 y›l›nda Kültür Bakan›m›z Ertu¤rul Gü-nay taraf›nda en kapsaml› ve titiz bir res-torasyondan geçmifl olup, daha önce 250eserin sergilendi¤i teflhir salonlar›ndakieser say›s› 700'e ç›kar›lm›flt›r. Bakan›n biz-zat talimat›yla baflka kurum ve kurulufllar-da bulunan ''tarihi eser'' niteli¤indeki eser-lerde Müzeye teslim edilmifltir. Ayn› za-manda ''müze bahçesi de'' Ankara'n›nseçkin manzaras› haline dönüfltürülmüfl-tür. Teflhir alanlar›n›n art›r›lmas›yla Resim

Heykel Müzesi, ad›na yak›fl›r flekilde ger-çek bir ''Müze'' çehresine sahip olmufl veher gün yüzlerce ziyaretçiye ev sahipli¤iyapan Türkiye’nin en önemli müzesi konu-muna gelmifltir.

2008 de Müze Müdürlü¤üne getirilenÖmer Gündo¤du; kendisi de Uluda¤ Üni-versitesi, E¤itim Fakültesi ''Resim'' bölümümezunu olup, bir buçuk y›l süren restoras-yon, depolar›n say›m› ve eserlerin seçim,onar›m ve bak›m›n›n yap›lmas›n› sa¤layanekibin bafl›nda müzenin son fleklini almas›için çal›flm›flt›r. Yo¤un çal›flmalar sonu-cunda müzenin her yeri elden geçirilip or-jinaline uygun flekilde bugünkü halini al-m›flt›r. Depodaki eserlerin teflhire ç›kar›l-mas› ile pek çok de¤erli resmin gün ›fl›¤›-na ç›kar›lmas› ve sanatseverlerin, halk›nbe¤eni ve ilgisine sunulmufltur.

15

TAR‹H

Ömer Osman GÜNDO⁄DUResim Heykel Müze Müdürü

Page 17: TUMBIAD 3. SAYI - EYLUL 2011

16

RÖPORTAJ

‹stanbul, ‹zmir ve Türkiye genelindeki de-niz ulafl›m›n› TÜMB‹AD’a de¤erlendirenTURYOL Yönetim Kurulu Baflkan› YunusCan, denizde yolcu tafl›mac›l›¤›n›n kamuhizmeti oldu¤una dikkat çekerek devlet ta-raf›ndan desteklenmesi gerekti¤ini savun-du. Deniz tafl›mac›l›¤›nda fiyat ve karayoluentegrasyonunun flart oldu¤unu belirtenCan, “Deniz ulafl›m›nda karl›l›¤a bak›lmaz.Bu bir kamu hizmetidir. Kamu hizmetindekarl›l›k dikkate al›nmaz. Öncelikli olarakhizmetin verimlili¤ine, optimum de¤erinebakmak laz›m” dedi. ‹flte deniz tafl›mac›l›-¤›nda 100 y›l› geride b›rakan bir flirketinen üst yöneticisi Yunus Can’›n denize vedeniz tafl›mac›l›¤›na bak›fl aç›s›.

Türkiye’de deniz ve deniz tafl›mac›l›¤›na

bak›fl aç›s› nedir?

Bizim Deniz Ticaret Odas›’nda bir slogan›-m›z vard›r “Denizci Millet, Denizci Ülke”diye. Ancak salt bu tür söylem ve slogan-larla hiçbir fley olunamayaca¤› gibi deniz-ci millet de denizci ülke de olunam›yor.Milletimiz taraf›ndan kabul görmüfl öyleözdeyifllerimiz var ki bunlar adeta denizide, suyu da itici ve hatta korkutucu olmak-tan öteye geçiremezler. “Suya Sabuna

Dokunma”, “Denize Düflen Y›lana Sar›l›r”

diyen bir toplumdan denizci olur mu? Sa-

hilde çocu¤u ile dolaflan ailesi, çocuk de-nize düflmesin diye s›k› s›k›ya sar›l›yor.Çünkü ailenin genlerinde su ve deniz kor-kusu hâkim. Bu korkuyu çocu¤a afl›l›yor.Belki çocuk burada denize düflse su yü-züne ç›kacak ve refleks olarak yüzmeyebafllayacak ama suyu ve denizi itici bulu-flumuz buna izin vermiyor.

Korkuya kap›lan çocuk bunu maalesef ha-yat› boyunca devam ettiriyor. Toplum ola-rak deniz ve denizcili¤e bak›fl›m›z›n temelç›k›fl noktas› budur. Bu anlay›fl› de¤ifltir-mek için öncelikli olarak at›lacak ad›m, de-niz konusunu ilkö¤retimde ders müfredat›içine genifl boyutu ile almakt›r. Bu olmaz-sa olmaz bir zorunluluktur. Bir çocu¤a çe-kirgenin anatomik yap›s›n› soruyorsun da,topraklar›m›z›n yar›s› kadar yani 400 binkilometrekare k›ta sahanl›¤›na, su alan›nasahip, üç taraf›n denizle çevrili bir ülkededenizden söz etmiyorsun. Bu mudur de-nizcilik. Çekirgenin anatomik yap›s› kadarda m› önemi yok bu iflin? Bunu akl›m alm›-yor.

Peki, Maliyetli Bir ‹fl midir Deniz Ulafl›m›?

Deniz ulafl›m›nda karl›l›¤a bak›lmaz. Bu birkamu hizmetidir. Kamu hizmetinde karl›l›kdikkate al›nmaz. Öncelikli olarak hizmetin

sürdürülebilirli¤ine, uygun de¤erine bak-mak laz›md›r. Gemilerimizin, iflleyiflten veiflletmeden kaynaklanan maliyetleri var.Ancak seferlerin yap›lmas› da bir gerekli-liktir. Gidecek-gelecek. Hizmeti sunmakistiyorsan›z hizmet talep eden ya da su-nan bu maliyetleri karfl›lamak zorundad›r.Aksi halde hizmet etmenin ve hizmetin sü-reklili¤inin imkân› ortadan kalkar. Örne¤in‹zmir’de deniz hizmeti sunma iflini Büyük-flehir Belediyesi üstlenmifltir ve halk›n dabüyük teveccühünü kazanm›flt›r. Ancakyolcudan alm›fl oldu¤u ücret, gemilerinseferlerdeki ortalama doluluk oranlar›nabakt›¤›m›zda, maliyetleri karfl›lamaktagüçlük çekmektedir. Yap›lan bir kamu hiz-meti niteli¤inde oldu¤u için burada kar/za-rar hesab› düflünülemez. Optimum de¤eriyakalayarak hizmet almak ise hedef olma-l›d›r.

Karl›l›k Düflünülüyorsa Otobüslerin de

Kald›rmas› Laz›m, Onlar da Kar Etmi-

yor!

Evet. Böyle bir anlay›flla yola ç›k›l›rsa o za-man sosyal hizmet diye bir fley olmaz. Ka-muya hizmet diye bir fley olmaz. Denizulafl›m›nda önemli olan ulafl›m modlar›ndabir çeflitlilik yaratmakt›r ve bir süreç içer-

DEN‹Z YOLCU ULAfiIMINDA

DEVLET DESTE⁄‹ VE

KARAYOLU ENTEGRASYONU

ŞART!.. Yunus CANTURYOL Yönetim Kurulu Baflkan›

Page 18: TUMBIAD 3. SAYI - EYLUL 2011

17

RÖPORTAJ

sinde de potansiyel olarak büyümektir.Hedef koyacaks›n. fiimdi sadece karl›l›¤abakarsan ‹zmir Körfezi’nde ve ‹stanbul’dahiçbir seferin yap›lmamas› laz›md›r. Öylefley olur mu? Biz 1999’da 6 gemi ile ‹zmirKörfezi’nde yolcu tafl›maya bafllad›k. ‹z-mir’e geldi¤imiz zaman sadece pik saat-lerde fiehir Hatlar› vapurlar› ile seferler ya-p›l›yordu ve günde sadece toplam 1000kifli civar›nda yolcu tafl›n›yordu. fiimdi bu-gün gelinen noktada günlük olarak 40 binyolcuya ulaflt›¤›m›z günler oluyor. ‹zmirhalk›, ‹stanbul’a göre denizle daha bütün-leflik durumda. Burada böyle bir potansi-yel varsa bunu biraz daha genifl tabanayaymak ve deniz ulafl›m pay›n› art›rmakhedeflenmelidir.

Ama ne için? Karl›l›¤› artt›rmak için de¤il,denizi sevdirmek ve ulafl›mda önemli roloynamas›n› sa¤lamak için. Yani ‹zmir’in birsu flehri, deniz flehri oldu¤unu uygulama-larla ispat etmek laz›md›r, bofl sloganlarlade¤il. Bu konuda herkesin, her kuruluflunve özellikle üniversite ve STK’lar›n üzerinegörev düflmektedir. Ama diyorlarsa ki bu

benim derdim de¤il, o zaman yapacak birfley yok. Denizle ilgili olan idarelere, otori-telere önerece¤im fley co¤rafik düzeni veçevreyi kirletmeden, bozmadan ulafl›mdadenizin pay›n› art›racak projeler üretmek-tir. Bu proje için de insanlar› denize yön-lendirebilecek kara araçlar›n›, toplu tafl›maaraçlar›n› ve di¤er argümanlar› devreyesokmak laz›m. Bu da yapaca¤›n›z yeni re-habilitasyon çal›flmalar› ile mümkündür.Deniz yüzeyinde ise herhangi bir düzenle-meye ihtiyaç yok. Denizde gemiye ve is-keleye ihtiyac›n›z var. Karada ne yapacak-s›n, ona bakmak ve araflt›rmak gereklidir.Yo¤un tafl›mac›l›¤› karada yapal›m derse-niz; bunun alt yap› maliyetlerinden, ifllet-me maliyetlerini göz önüne ald›¤›m›zda,denizle mukayese edilemeyecek boyuttabir maliyet yan› vard›r. Aç›kças› oldukçayüksek de¤erlerde kara tafl›mac›l›¤› yap›l-maktad›r. Burada en önemli gider kelemiise alt yap› yat›r›mlar›d›r. Daha da önemlisikara tafl›mac›l›¤›n›n çevreye verdi¤i kirlili-¤in ötesinde, insanlar›n denizden kopuflu-nu da h›zland›rmakta, denizi kullanma pa-y›n› düflürmesidir. Esas olan insanlar›n de-

nizle bütünleflmesini sa¤lamakt›r. Amaçdenizi sevdirmek olmal›d›r.

Foça- Midilli Seferleriniz Nas›l Gidiyor?

Foça-Midilli aras›nda yüksek bir potansiyelyok. Foça’y› canland›rmak ve Yurt d›fl› ileba¤lant›s›n› sa¤lamak, yolculuk potansiye-lini art›rmak ad›na bir çeflitlilik yapt›k. Bi-zim orada bulunmam›z›n nedenlerindenbiri de her fleyden önce çok de¤er verdi-¤im bir insan olan Say›n Kemal Ana-dol’dur. Onun çok etkisi oldu. Arada birdostluk olufltu. Foça’da gümrük kap›s›, sa-hil S›hhiye Hizmetleri, acentelik ve Pasa-port polisi oluflumunda kendisinin büyükgayretleri olmufltur. Bütün bunlar oradauluslararas› bir liman yaratt›. Biz Foça’dakiiflletme maliyet aç›klar›m›z›, ileride potan-siyel art›fl›na eriflece¤imizi düflünerek flim-dilik finanse edebiliyoruz. Di¤er çal›flmala-r›m›zla kapat›yoruz ama orada da yurtd›fl›seferlerine bir çeflitlilik getirmifl oluyoruz.Bizim beklentimiz ileriki dönemlerde Foça- Midilli hatt›n›n geliflece¤i yönündedir.

Baflka bir getirisi yok. Bu arada bir de yaz

Page 19: TUMBIAD 3. SAYI - EYLUL 2011

18

RÖPORTAJ

dönemlerinde Foça Kalk›fll›, Karaburun-Mordo¤an seferlerimiz var. Bu seferler de,bu üç nokta aras›nda önemli bir ulafl›mhizmeti ve alternatifini oluflturmaktad›r. Gi-derek talep artmaktad›r.

Deniz Ulafl›m›n›n Teflvik Edilmesi ‹çin Mer-

kezi Hükümetin, Yerel Yönetimlerin Neler

Yapmas› Gerekir?

Türkiye’nin üç taraf› denizlerle çevrili, 8bin 800 kilometrelik bir sahil fleridimiz var.Ancak yurtiçi deniz tafl›mac›l›¤› dedi¤imizKabotaj tafl›mac›l›¤› fluanda bizde s›f›r.Eskiden ‹zmir’den ‹stanbul’a yolcu gemisiseferleri vard›. Eski ‹zmir, Akdeniz, Kara-deniz isimli gemiler bu seferleri yaparlard›.Çünkü kara ulafl›m› çok zay›ft›. O bir ge-reksinimdi. Zorunluluktan dolay› tercih edi-len bir yolculuktu. fiimdi karayolu gelifltik-çe, deniz yolu ayn› oranda ve hatta dahada h›zla gerilemeye bafllad›. Ama yine di-yoruz ya denizi teflvik edelim.

Ama deniz yolu ile uzak mesafeli yap›lanyolcu tafl› tafl›mac›l›¤› biraz pahal› bir tafl›-mac›l›kt›r. Kuru yük ya da dökme yük tafl›-mac›l›¤›nda denizde ton bafl› ya da metre-küp bafl› birim fiyatlar kara ve hava tafl›-mac›l›¤›na nazaran navlunlar› oldukça dü-flüktür ama yolcu tafl›mac›l›¤›n›n maliyetle-ri yüksektir. Dolay›s›yla, yolcu gemisininbu hizmeti verebilmesi için ya geminin yol-cu doluluk oran› yüksek olacakt›r ya damaliyet art› karl›l›k a盤›n› kapatmak için,mutlaka idarelerin finansal katk› koymas›gerekecektir. Bunlar bugüne kadar yap›l-mad›¤› için deniz ulafl›m› kabotaj seferle-rinde bu nedenle s›f›rd›r.

Peki, Nas›l Yap›lmal› Bu ‹fl?

Deniz yolculu¤unu canland›rmak, insanlar›denizle bütünlefltirmek için, öncelikle yol-cudan düflük navlun alacaks›n›z, hattaotobüsle rekabet edebilmek için ondan dadüflük bir ücret alacaks›n›z. Deniz ulafl›-m›nda temel alt yap› gemidir. Ulafl›mda,iskele d›fl›nda baflka bir altyap› hizmeti ve

yat›r›m› yoktur. Kara ve rayl› tafl›mac›l›ktaise oldukça yüksek maliyetlerde süreklidevam eden bir altyap› yat›r›mlar› vard›r kiülke bütçesinde bile önemli bir kalemi tefl-kil etmektedir. Karayolunu devlet olaraksürekli gelifltirmiflsiniz, otobanlar yapm›fl-s›n›z, yapmaya devam ediyorsunuz. Araç-lar art›k neredeyse bedava herkes bir tanearaç alm›fl. Ulafl›m kolayl›¤› yarat›lm›fl. De-nizi tercih etmenin de bir anlam› yok ki.Art› pahal›. Mersin ‹stanbul aras›nda ne-den denizden istifade etmiyoruz.

Çünkü Mersin- ‹stanbul aras›n› gemi 2günde gider. Yolcu, Mersin’den ‹stanbul’auçakla 1,5 saatte gidiyor ve 100–150 lirabilet ücreti ödüyor. Gemiyle gidecek yolcuise, iflletenin normal doluluk oran›na ulaflt›-¤› var say›m› ile tarifelendirilmifl bilet ücre-tine 200 – 300 TL ödeyecek, geminin de 2gün seyir süresi olacak. fiimdi bu tercihedilebilecek bir ulafl›m yolu mudur? De¤il.Adam uçakla gidecek ya da otobüse 50lira verip otobüsle gidecek. Peki denizinas›l canland›racaks›n? Bu seferin yolcubilet ücretini kara tafl›tlar› ile rekabet yapa-cak oranda düflük tutacaks›n›z. Gemininsefer ücretini belirleyeceksiniz, aradakia盤› ise devlet ödeyecektir. ‹dareler, in-san›m›zdan toplad›¤› vergilerle, karayolu-na büyük yat›r›mlar, alt yap› hizmetleri ya-p›yor da, neden denizin tek alt yap›s› olangeminin (ki onu da iflleten ya da donataninfla ediyor), düflük yolcu navlunlar›ndankaynaklanan finansal a盤›n› kapatmak is-temiyor? Burada finansal aç›k dedi¤imizrakam, karada yap›lan altyap› çal›flmalar›maliyeti ile k›yas kabul edilemeyecek ka-dar düflük rakamlard›r.

Bu duyars›zl›kla kabotaj tafl›mac›l›¤›n› ge-lifltirmemiz sadece hayaldir. Finansal a盤›kapatmaya dair elimizde bir de Yunanis-tan örne¤i vard›r. Yunanistan’›n Ege Deni-zinde yaklafl›k 2 bin adas› var. Bu adalararas›nda ve anakara aras›nda binlercegemi çal›fl›r. Hiçbir ada aras›nda ya daanakara aras›nda köprü yok. Ama o ada-

lar›n hepsinde de hayat var. Ve orada ça-l›flan binlerce gemi aras›nda bir tane biledevlet gemisi yoktur. Özel sektör bu ifliyapar. Peki, nas›l yapar? Devlet her ada-n›n anakarayla ya da her adan›n kendiaras›ndaki sefer ücretini belirlemifltir. Me-sela Samos’tan Midilli’ye gidecek gemininseferinin bir temel ücreti vard›r. Diyelim kibu 1.000 lirad›r. Ancak geminin yapm›fl ol-du¤u seferde yolcu navlunlar›ndan kay-naklanan hâs›lat› 750 lira olmufltur. Aradaki 250 Liral›k fark› ise Devlet ‹daresi öde-me garantisi veriyor, nihayet bu paray› ifl-letene ödüyor.

Böylece seferlerin aksamadan devam et-mesini sa¤l›yor. Aksi halde iflleten veyadonatan karl› olmayacak ya da zarar için-de olaca¤› hiçbir ifli yapma lüksü olama-yaca¤› için seferlerin yap›labilmesi bu du-rumda imkâns›zlafl›r. Bizim de sahillerimiz-de tafl›mac›l›¤› kabul edilebilir yolcu nav-lun ücretleri ile yaparsan›z, deniz tercihedilir. Ancak sistem Yunanistan’daki gibiolmal›, temel sefer ücretinin belirlenerekdevletin ödeme garantisi alt›nda olmal›d›r.‹flte deniz ulafl›m› ancak bu flekilde canla-n›r ve sahillerimiz gemi trafi¤i ile flenlenir,deniz sevilir, insanlar›m›z denizle kucakla-fl›r ve hiç kimse de Devlet baflta olmaküzere, neden ulafl›mda denizden yararlan-m›yoruz diye saçma bir soru sormaz. Buolgu kafalara dank ederse o zaman deni-ze sadece uzaktan bakmay›z denizle bü-tünlefliriz.

Diyeceksiniz ki buna gerek var m›? Bu birtercih meselesidir. Bana göre var. Benflimdi bu ülkenin baflbakan› olsam böylebir uygulamay› derhal hayata geçiririm.Buradaki yani denizdeki otoban, do¤alotoband›r. Bak›m› yok, onar›m› yok, asfalt›yok hiç bir fleyi yok. Yapaca¤›n›z tek fleyfiyat ve karayolu entegrasyonunu sa¤la-mak. ‹nsanlar› iskelelere tafl›yacaks›n›z vekeyifli bir deniz yolculu¤u için uygun fiyatortam›n› oluflturacaks›n›z. Bu iflin baflkayolu yok…

Page 20: TUMBIAD 3. SAYI - EYLUL 2011
Page 21: TUMBIAD 3. SAYI - EYLUL 2011

20

MAKALE

Kredilerde meydana gelebilecek sorunlar,bankalar›n aktif kalitesinin bozulmas›na vebankalar›n faaliyetlerine devam etmesineengel olabilecek sonuçlara sebebiyet ve-rebilmektedir.

Ülkemizdeki en ciddi Bankac›l›k krizinin

yafland›¤› 2001 y›l› ve sonras›nda yaklafl›kyaklafl›k 30 bankan›n faaliyetleri sona er-mifltir.

Bankac›l›k sektörünün son 20 y›l›na iliflkin,“takip/aktif” ve “takip/kredi” rasyolar›na aitafla¤›daki grafiklere bak›ld›¤›nda 2001 y›-

l›nda yaflanan sorunlar›n bankalara olanetkileri çok net bir flekilde görülebilmekte-dir.

Grafik-1’de görüldü¤ü üzere, sorunlu kre-dilerin toplam aktifler içindeki pay› 2001y›l›nda yaklafl›k %10 civar›na yükselmifltir.

BANKACILIKTAKRED‹ R‹SK YÖNET‹M‹Bankalar›n temel ifllevi olan kredi, ayn› zamanda bankalar›n

en büyük risk kaynaklar›ndan birini oluflturmaktad›r. Bugün

itibar›yla, yaklafl›k bir trilyon TL’na ulaflan Türk bankac›l›k sis-

teminin aktif büyüklü¤ü içerisinde krediler yaklafl›k % 60 ci-

var›nda bir yer tutmaktad›r.

Veysel SUNMANZiraat Bank Kredi-Risk Daire Bflk.

Page 22: TUMBIAD 3. SAYI - EYLUL 2011

21

MAKALE

Birçok bankan›n “takip/aktif” rasyosu isebu ortalaman›n çok üzerinde gerçekleflmiflve do¤al olarak bu bankalar›n faaliyetleri-ne devam etmesine engel olmufltur.

Grafik-2’de sorunlu kredilerin (takip he-

saplar›nda izlenen) toplam krediler içinde-ki pay›n› görmekteyiz. 2001 y›l›nda, sorun-lu kredilerin toplam krediler içindeki pay›% 26 civar›nda gerçekleflmifltir. Di¤er bir

ifade ile kulland›r›lan her 4 birim kredininbir birimi takip hesaplar›nda izlenmeyebafllam›fl ve sonucunda bir önceki parag-rafta belirtti¤imiz üzere, birçok banka bun-dan ciddi flekilde olumsuz etkilenmifltir.

2001 y›l›nda bankac›l›k sektöründe yafla-nan olumsuzluklar, bankac›l›¤›n d›fl›ndabirçok sektörü de olumsuz yönde etkile-mifl ve sonucunda ülke ekonomisi ciddi

kay›plar vermifltir.

Bankalar›n istikrarl› ve verimli bir flekildefaaliyetlerine devam edebilmesi, kendilerid›fl›nda di¤er sektörlere de zarar verme-meleri için, krediler nedeni ile üstlendikleririsklerin yönetimi konusuna büyük önemvermeleri gerekmektedir. Sadece banka-lara b›rak›lmayacak kadar önemli olan bukonuda, yasal düzenlemeler de yap›lm›fl,kredi riskinin yönetimi ile ilgili yap›lmas›gereken asgari ifllemler ve organizasyonelyap›lar tarif edilmifl ve denetim otoriteleribu konudaki denetimlerini s›k›laflt›rm›fllar-d›r.

Ülkemiz bankac›l›¤› günümüz koflullar›ndakredi riski konusunda önemli geliflmelerkaydetmifl ve sa¤l›kl› bir kredi oluflturul-mas› konusunda gerekli önlemleri almayabafllam›fllard›r. Al›nan önlemler ve getirilenkurallar sayesinde, sorunlu kredilerin top-lam krediler içinde pay› % 3 civar›na inmiflve 2009 y›l›ndan itibaren azalan bir trendizlemeye bafllam›flt›r.

Bankac›l›k sisteminin sa¤lam ve güçlü birkredi portföyüne dolay›s›yla sa¤l›kl› bir ak-tif kalitesine sahip olmas› ç›kabilecek eko-nomik krizlerden en az flekilde etkilenmesisa¤layacakt›r. Bunun somut sonuçlar› ül-kemiz, Eylül 2008 y›l›nda bafllayan ve2009 y›l›nda tüm dünyay› etkileyen küreselkrizde en az etkilen ülke olarak görmüfltür.

Sonuç olarak, kredi risk yönetimine önemveren ve bu konuda gerekli ve yeterli ça-l›flmalar› yapan bankalar, aktif kaliteleriniyüksek tutarak, istikrarl› bir flekilde büyü-melerini sürdürmüfllerdir. Bu istikrarl› bü-yümenin sonucunda sa¤lam bir bankac›l›ksektörü oluflmufl ve ülkemizin yaflanankrizlerden en az düzeyde etkilenmesindeönemli bir rol oynam›flt›r.

Not: Grafiklerde kullan›lan veriler TürkiyeBankalar Birli¤i verilerinden al›nm›flt›r.

Page 23: TUMBIAD 3. SAYI - EYLUL 2011

22

ARAfiTIRMA

Akademisyenler aras›nda hukuk ve siyaset hep bir arada an›lmak-la birlikte hukuk, hukuk devleti ve demokrasi kavramlar› farkl› di-siplinlere ait kavramlar olarak görülür.

Hukuk kavram› hukuk bilimi taraf›ndan, demokrasi siyaset bilimitaraf›ndan ele al›nmaktad›r. Hukuk devleti kavram› ise normatifaç›dan hukukçular›n, ampirik aç›dan siyaset bilimcilerin ilgi alan›-na girmektedir.

Kavramlara bu flekilde bak›nca hukuk devleti ve demokrasi bizebirbirinden çok farkl› kavramlar olarak görünmektedir. Bu ay›r›mla,teorik olarak, demokratik düzene sahip olmayan bir hukuk devlet-lerinin olabilece¤i sonucuna ulafl›labilir. Ne var ki bu olanaks›zd›r.

Metin ÖNEY20.Dönem ‹zmir Mv.TPB ‹zmir fiube Baflkan›

HUKUK DEVLET‹

VEDEMOKRAS‹

Page 24: TUMBIAD 3. SAYI - EYLUL 2011

23

ARAfiTIRMA

Akademisyenler aras›nda hukuk ve siya-set hep bir arada an›lmakla birlikte hukuk,hukuk devleti ve demokrasi kavramlar›farkl› disiplinlere ait kavramlar olarak görü-lür. Hukuk kavram› hukuk bilimi taraf›ndan,demokrasi siyaset bilimi taraf›ndan eleal›nmaktad›r. Hukuk devleti kavram› isenormatif aç›dan hukukçular›n, ampirik aç›-dan siyaset bilimcilerin ilgi alan›na girmek-tedir. Kavramlara bu flekilde bak›nca hu-kuk devleti ve demokrasi bize birbirindençok farkl› kavramlar olarak görünmektedir.Bu ay›r›mla, teorik olarak, demokratik dü-zene sahip olmayan bir hukuk devletleri-nin olabilece¤i sonucuna ulafl›labilir. Nevar ki bu olanaks›zd›r.

Esasen hukuk devleti ile demokrasi ara-

s›nda içsel bir iliflki vard›r. ‹ki kavram ara-s›ndaki içsel iliflki modern hukuk kavram›-n›n kendisinden ve günümüzde pozitif hu-kukun meflruiyetini daha yüksek bir hu-kuktan alamayaca¤› gerçe¤inden kaynak-lanmaktad›r. Modern hukukun meflruiyeti,bütün vatandafllara ayn› ölçüde sa¤lad›¤›otonomiden (özgürlükten) kaynaklanmak-tad›r. Burada dikkat edilmesi gereken özelotonominin (bireyin sahip oldu¤u özgür-lüklerin) ve kamusal otonominin (iktidar›elinde bulunduranlar›n sahip oldu¤u güç)karfl›l›kl› olarak birbirinin ön flart› oldu¤u-dur.

Modern hukukun iki temel özelli¤i devlettaraf›ndan müeyyideye ba¤lanan normla-r›n siyasi bir yasa koyucunun her an de-

¤ifltirebilmesini içeren pozitiflik flart›n› tafl›-mas› ve bu flekilde yap›lan hukuk kurallar›-n›n bütün hukuk kiflilerine eflit düzeydeotonomi sa¤lamas› yönündeki meflruiyetaray›fl›na sahip olmas›d›r. Bu durumda,meflruiyet flart›n›n yerine gelmesi için de-mokratik yasama usulüne ihtiyaç oldu¤uaç›kt›r. Bu flekilde, pozitif hukukun cebrili-¤i ve de¤iflkenli¤i ile hukuk koyma usulü-nün meflrulaflt›r›c› ifllevi aras›nda kavram-sal bir ba¤ ortaya ç›kmaktad›r. Böylecedemokrasi ve hukuk devletinin birbirineba¤›ml›l›¤› ve iç içe geçmiflli¤i kendili¤in-den ortaya ç›kmaktad›r.

Hukuk Devleti Kavram›n›n Ortaya Ç›k›fl›Hukuk devleti kavram› ilk olarak 18. Yüzy›-l›n sonu ile 19. Yüzy›l›n bafl›nda Prusya’da(Almanya) ortaya ç›km›flt›r. Dilsel bak›m-dan bu biçimiyle ilk olarak Almancada derRechtsstaat ) olarak ifadesini bulmufltur.Sonradan baflka baz› hukuk düzenlerinede geçmifltir. Baflka dillere çevrilmesindeyaflanan zorluk nedeniyle bu dillerin içinegirmifltir. Bu deyimin karfl›l›¤› olarak, ‹ngi-liz hukukunda “hukukun egemenli¤i” anla-m›na gelen “rule of law , Frans›z hukukun-da “anayasal devlet” anlam›na gelen “etatconstitutionel” , ABD’de “hukuk kurallar›naba¤l›l›k” anlam›na gelen “due process”deyimleri kullan›lmaktad›r. Kal›n çizgileriy-le bütün özgürlükçü Bat› demokrasilerindebulunan bu kavram “insanlar›n de¤il, hu-kukun hükümeti” sözcükleriyle anlat›lmayaçal›fl›lmaktad›r.

Terimler az çok anlam farkl›l›klar› içerselerde, hepsi meflruluk ve hukuka dayal› yö-netim modelini karfl›lar niteliktedir ve hep-sinin ortak noktas›; hem kapitalizmin gelifl-mesine paralel olarak toplumsal yaflam›en az siyasi takdir yetkisiyle yürütmeninhem de meflrulu¤u seküler bir hukuk sis-temine dayanarak yeniden infla etmeninzorunluluk haline gelmesini anlamca karfl›-l›yor olmalar›d›r

Hukuk devleti kavram›n›n tan›m›, zamaniçerisinde ve bak›fl aç›lar›na göre farkl›l›kgöstermifltir. Devlet gücünün hukukla ba¤

Page 25: TUMBIAD 3. SAYI - EYLUL 2011

24

ARAfiTIRMA

lanmas›nda ve ölçülü k›l›nmas›nda, kifliözgürlü¤ünün korunmas›nda özünü bul-mufltur. Bu düflüncenin kökenleri AntikÇa¤dan Ortaça¤a kadar uzanmaktad›r.Egemenin hukuka boyun e¤mesi gerekti¤ide Antik Ça¤dan beri siyasi düflüncenin temel ögelerindendir. Örne¤in, Aristo in-sanlar›n de¤il akl›n hüküm sürmesi gerek-ti¤ini söyler. Ortaça¤da egemenin yasa-dan ba¤›ms›z olmas›yla beraber onun hu-kuku korumak görevi de vard›r. Bundan,ülkesinin temel yasalar›na uyma görevi detürer. Bu ba¤l›l›k, K›ta Avrupas›nda gere-¤ince geliflememifl olsa da, Anglosakson çevrede sonraki

1-Jürgen Habermas, “Hukuk Devleti ile Demokrasi Aras›ndaki ‹çsel ‹liflki

Üzerine”, çev. Bilal Canatan, Hukuk Devleti: Hukuki Bir ‹lke Siyasi Bir ‹deal,

editörler: Ali R›za Çoban, Bilal Canatan ve Adnan Küçük, Adres Yay›nlar›,

Ankara, 2008, s.259-260.

2-Prof.Dr. Hayrettin Ökçesiz, “Hukuk Devleti”, Hukuk Devleti, ed. H. Ökçe-

siz, Afa, ‹stanbul 1998, s. 17.

3- Doç. Dr. Meltem Dikmen Caniklio¤lu, “Hukuk Devletinde Siyasi ‹ktidar ve

Yarg›n›n Karfl›l›kl› Konumu-‹liflkileri”, Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakülte-

si Dergisi, Cilt: 10, Say› 1, 2008, s.12-13.

geliflmeleri etkileyecek derecede kök sal-m›flt›r. Bu düflünce, Locke’un (okunuflu‘Lok’) “yasa koyucu ya da en yüce güçkeyfilikle ve rastlant›sal kararlarla yönete-bilmek yetkesine sahip oldu¤u san›s›nakap›lmamal›d›r. Bu güç adaleti kamuyaduyurulmufl sürekli yasalar ve tan›nm›fl veyetkilendirilmifl yarg›çlar yard›m› ile ger-çeklefltirmelidir.” sav›na dek uzanmakta-d›r. Montesqueieu’nün (okunuflu ‘Montesti-

yö’) güçler ayr›l›¤› kuram› da, Sir John For-tuscue’nün (okunuflu ‘sör con fortüskü’) ti-ranlar›n despotlu¤u karfl›s›nda ancak hu-kukla dengeli bir yap›yla ›l›ml›laflt›r›lm›fl biregemenlikten esinlenmektedir. Hukukdevleti kavram›n›n temelini oluflturan vemodern anlam ele alan, rasyonel do¤alhukuk kuram›n› benimsemifl olan ‹mmanu-eI Kant’t›r. Ona göre devlet, hukuk yasala-r› alt›nda bir araya gelmifl insanlar›n birli¤i-dir.

Bu hukuk yasalar› ilk hukuk devleti için bi-çimlendirici nitelikte ak›l ilkeleriydi. Bunla-r›n giderek daha da ifllendi¤i bir genel ka-mu hukuku kuram›nda devlet bütün birey-lerin yarar›na ortak bir kurumdur. Bu ba-k›mdan varoluflun konusu, özü, art›k ka-musal ve siyasi alandan devlet öncesi ala-na yani kamusal ve siyasi olan›n orada ifl-lev kazand›¤› özel ve toplumsal alana kay-maktad›r.

Devletsel-kamusal düzenin nedeni bulun-du¤u kifli ötesi de¤erlerin yerine özerk, bi-reysel öznenin s›n›rlay›c› anlamda kendiyasamac›l›¤› ve kendini gerçeklefltirmesigeçmektedir. Devletin yaratmas› gerekenkoflullar özgürlü¤ün ve bireysel mülkiyetingüvence alt›na al›nmas› talebi ile biçimle-nirken, hukuk devleti düzeninin kazanç vemülkiyetle iliflkili kentsoylu karakteri deoluflmaktad›r. Üniter, materyal ve formelbir devlet ilkesi olarak hukuk devleti, ötekidevlet biçimlerini yönetim biçimleri duru-muna sokmaktad›r.

Hukuk devleti buna göre özgürlükçü ol-mas›na ra¤men, koflulsuz bir demokrasie¤ilimi tafl›mamaktad›r. Yurttafllar›n devletyaflam›na etkin kat›l›m› olarak siyasi öz-gürlükleri, kentsoylu özgürlü¤ün güvence-ye al›nmas› ve tamamlanmas› olarak biranlam tafl›makta, ölçülerini ve s›n›rlar›n›buradan almaktad›r. 18. Yüzy›l›n sonlar›nado¤ru ayd›nlanma düflüncesinin etkisiyleABD ve Fransa anayasalar›nda güçler ay-r›l›¤›, temel haklar›n ve bireysel özgürlük-lerin korunmas› gibi ilkeler yer almayabafllam›fl ve bugün de bu ilkeler anayasal

Page 26: TUMBIAD 3. SAYI - EYLUL 2011

25

ARAfiTIRMA

devletin ön koflullar› olarak varl›¤›n› devamettirmektedir. 4-Hayrettin Ökçesiz, a.g.k., s.17-20.

Hukuk Devletinin Tan›m›Hukuk devleti, devletin bütün eylem ve ifl-lemlerinin hukuk kurallar›na dayand›¤› vevatandafllar›n›n da hukuki güvenlik içindebulundu¤u bir sistemdir. Hukuk devleti“hukuku olan devlet” ya da “devletin koy-du¤u hukuk” de¤il “hukukun egemen ol-du¤u devlettir” ve bu nedenle sadece hu-kuku bir ilke olman›n ötesinde siyasi biridealdir. Hukuk devletinin amac› yönetimyetkisinin keyfi kullan›m›n›n yaratt›¤› tehli-keyi asgariye indirmek; istikrars›z, aç›k ol-mayan ve geçmifle dönük kurallar›n ne-den oldu¤u bireysel özgürlük ve onur ih-lallerini engellemektir. Di¤er bir deyiflle,hukuk devletinin amac› devleti kendindenönce gelen ve ondan üstün birtak›m nor-matif esaslarla kay›tlamak, onu toplumsalorganizasyonun temel ilkeleriyle (meflru-luk, adalet, insan haklar› gibi) temellendir-mek ve çerçevelemektir. Bu nedenle,devletin hukuk kurallar›yla ba¤l› say›lmad›-¤› “polis devleti” anlay›fl›ndan, vatandaflla-r›n devlete karfl› güven duyduklar› ve ken-di kifliliklerini gelifltirebildikleri bir hukukigüvenlik ortam›n› garanti eden hukuk dev-leti anlay›fl›na ulafl›lm›fl olmas› önemli biraflamad›r.

Hukuk devleti fikri, modern devleti hukuk-tan hareketle temellendirme ve örgütlemee¤ilimi ile belirlenir ve esas›n›, devlet gü-cünün s›n›rland›r›lmas› ve denetlenmesioluflturur. Hukuk devletinde, hukuk, devle-tin hem temelini ve meflruluk kayna¤›n›,hem de s›n›r›n› oluflturmaktad›r. Bunun enönemli sonucu, devlet organlar›n›n her tür-lü faaliyetlerinin hukuk normlar›na uygun-lu¤unun sa¤lanmas›, yani hukukun devle-tin bütün faaliyetlerine tamamen egemenk›l›nmas›, k›saca hukukla yo¤rulmufl birdevletin ortaya ç›kmas›d›r. Hukuk devleti,devletin s›n›rl› oldu¤u noktas›nda odaklan-d›¤› için devletin her türlü keyfili¤inin önü-ne geçilmesi amaçlanmaktad›r. Buradakikeyfilik, hukuk devletini, devletin hukuku

anlay›fl›ndan ay›ran en önemli anahtarkavramd›r. Kanun devletinde de hukuk varolmakla birlikte, hukuk devletinden farkl›olarak, devleti s›n›rlama yerine, sadecemevcut iktidara kanunilik

5-Prof.Dr. Ergun Özbudun, Türk Anayasa Hukuku, Ankara, 1998, s.243.

6-Prof.Dr. Mustafa Erdo¤an, Anayasa Hukukuna Girifl, Ankara, Adres Yay›n-

lar›, 2004, s.74.

7-Prof.Dr. Mustafa Erdo¤an, Anayasal Demokrasi, Ankara, 2001, s.93-97.

8-Prof.Dr. Mithat Sancar, “fiiddet, fiiddet Tekeli ve Demokratik Hukuk Devle-

ti”, Do¤u-Bat›, say› 13, Kas›m-Aral›k-Ocak 2000-01, s.36.

kazand›rma amac›n› tafl›makta; hak, hürri-yet ve adalet gibi evrensel ideallerle do¤-rudan ilgisi bulunmamakta ve keyfili¤inönlenmesi yönünde kayg› duymamaktad›r. Anayasa Mahkemesi de hukuk devletinibenzer flekilde tan›mlam›flt›r: “Hukuk dev-leti ilkesi, insan haklar›na sayg›l› ve buhaklar› koruyucu adil bir hukuk düzeninikuran ve bunu devam ettirmekle kendiniyükümlü sayan, bütün davran›fllar›nda hu-kuk kurallar›na ve Anayasaya uygun, bü-tün eylem ve ifllemleri yarg› denetimineba¤l› olan demektir.”

Demokrasi Kavram›‹ktidar›n menfleini demokratik esaslaraba¤layan teorilere göre iktidar›n menfleibefleridir (Hobbes, J. Locke, Rousseau gi-bi). Bu nazariye taraftarlar›na göre insan-lar toplum haline geçerlerken sahip olduk-lar› iktidar›, bir tek flah›s lehine (monarfli)veya idare edenlere aristokrasi veya do¤-rudan do¤ruya topluma b›rak›lm›fllard›r.Sonuçta da bu bizi ulusal egemenlik fikri-ne ulaflt›r›r. Ulusal egemenlik ilk defa 1789tarihli ‹nsan ve Vatandafll›k Haklar› Beyan-namesinde ve 1791 tarihli Frans›z Anaya-sas›nda yer alm›flt›r.

‹ktidar›n tek bir flahsa veya bir grup insa-na veya bir ço¤unlu¤a ait de¤il, bütün mil-lete ait olmas› demektir. Buradaki "millet"deyiminden bir fiziki varl›k de¤il, fakat mü-cerret, manevi hükmü bir varl›k akla gel-mektedir. Millet bu hâkimiyet hakk›n› tem-silcileri eliyle kullan›r. Bu da bizi temsilidemokrasi kavram›na götürür. DemokrasiLatince "demos" yani "halk" ile "kratos" ya-ni hâkimiyet-iktidar köklerinden meydana

gelmifl bir kelimedir. Bu anlam›yla "halk›nkendi kendini idare etmesini"ni ifade eder.

Formülle ifade etmek gerekirse, Demokra-si = Toplumun kendi kendisini idare etme-si = toplumun oybirli¤i ile hareket etmesi= bireyin kendi kendini idare etmesi = bi-reyin özgürlü¤ü. Bu durumda Demokrasi= Özgürlük ile efl anlaml› olmaktad›r.Demokrasinin halk›n hâkimiyeti oldu¤u te-lakisi, demokrasiyi aç›klamaya yeterli de-¤ildir, zira ço¤unlu¤un istibdad› da tek ki-flinin istibdad›ndan farks›zd›r. Bu bak›m-dan hakimiyet halka de¤il mücerret birkavram olan ve devaml›l›k arz eden milleteaittir. Millet

9-Adnan Küçük, “Hukuk Devleti Kavram› ve Anayasa Mahkemesi Kararlar›n-

da Hukuk Devleti”, Hukuk Devleti: Hukuki Bir ‹lke Siyasi Bir ‹deal, editörler:

Ali R›za Çoban, Bilal Canatan ve Adnan Küçük, Adres Yay›nlar›, Ankara,

2008, s.352-353.

10-E.1976/1, K.1976/28, Karar Tarihi: 25.5.1976, AMKD, say› 14, s.189.

manevi bir varl›k olarak kendili¤inden ira-de oluflturamaz. Temsili organlar›n beyanedece¤i irade milletin iradesi yerine kaimolur. Temsili organlar, seçmenlerin irade-siyle ba¤l› de¤ildirler, çünkü seçmenin ira-desi millet iradesi de¤ildir. Millet iradesibu organlar›n meydana ç›kard›¤› iradedir.Temsili demokrasi, millete ait olan hâkimi-yetin onun seçimle belirlenmifl temsilcilerieliyle kullan›lmas› demektir. Toplum hayat-taki sorunlar›n çözümü, vatandafllar›n fikir-lerine ba¤l› olunca, oy birli¤inden söz et-mek ço¤u zaman imkâns›zd›r. O zamantemsili demokrasi fiiliyatta, ço¤unluk de-mokrasisine dönüflmektedir.

Temsili demokrasi veya Bat› demokrasisi,idare edenlerin otoritesi ile idare edilenle-rin özgürlü¤ü aras›nda denge sa¤layanbir siyasal rejimdir. Hürriyetleri sarsma-dan, özüne dokunmadan düzenleyen ves›n›rlayan iktidar, ancak demokratik bir hu-kuk devleti ile sa¤lanabilir. DemokratikHukuk Devleti ço¤ulculuk içinde diyalogve uzlaflma sa¤layan, hürriyetler ile düzen(otorite) aras›ndaki hassas dengeyi kuranve koruyan bir rejimdir.

Yaz›n›n tam metni için www.tumbiad.orgdan okuyabilirsiniz.

Page 27: TUMBIAD 3. SAYI - EYLUL 2011

26

MAKALE

‹nsan›n beslenme, bar›nma gibi d›fl etkenlerdenkorunmas› ve yaflam›n› sürdürmesinde dokuma,büyük bir önem teflkil etmektedir

Giyinme gereksinimini sa¤lamak ve yaflanan ortam›süsleme iste¤iyle do¤an dokuma sanat› en eskisanatlardan birisidir.

YÖRESELDOKUMALAR

Prof.Dr. Mehmet AKALINMarmara Üniversitesi, Teknik E¤itim Fakültesi

Tekstil E¤itimi Bölüm Baflkan›

Page 28: TUMBIAD 3. SAYI - EYLUL 2011

27

MAKALE

‹nsan›n beslenme, bar›nma gibi d›fl etken-lerden korunmas› ve yaflam›n› sürdürme-sinde dokuma, büyük bir önem teflkil et-mektedir. Giyinme gereksinimini sa¤lamakve yaflanan ortam› süsleme iste¤iyle do-¤an dokuma sanat› en eski sanatlardanbirisidir.

‹nsanl›k tarihi ile do¤an ve geliflimini sür-düren dokumac›l›¤›n, kullan›lan hammad-delerin yetiflti¤i bölgelerde yaflam›fl olantarih öncesi kültürler taraf›ndan bafllat›la-rak gelifltirildi¤i düflünülmektedir. Yüzy›l-lard›r birçok uygarl›k ve kültür, dokumasanat›n›n geliflmesini sa¤layarak bu millet-lerin geliflmifllik düzeyini sanat alan›ndakigeliflimini günümüze aktarm›flt›r.

Dokuma; hayvani, nebati ve madeni telle-rin alttan üstten geçirilerek haçvari örül-mesi ile oluflturulan yumuflak fakat daya-

n›kl›, nesne ki bunlar›n pamuklu olanlar›bez; yünden olanlar› çulha; ipekten olanla-r› ipek kumafl olarak bilinmektedir.

Uygarl›klar befli¤i Anadolu gelmifl geçmifl

tüm uygarl›klar›n izlerini tafl›yan, onlarlazenginleflen bir dokumac›l›k gelene¤inesahip bulunmaktad›r. Tarihe bakt›¤›m›zdaAnadolu’da dokumac›l›¤›n çok eski tarihle-re dayand›¤› ve dokumalar›n ev tekstilin-den ziyade kaliteli kumafl ve elbise yap›-m›nda kullan›ld›¤› görülmektedir. Türk kül-türünün en eski kaynaklar›ndan say›lan Di-van-› Lügat-it Türk’te Kaflgarl› Mahmud,eski Türklerin el tezgâhlar›nda yünlü vepamuklu fl›k kumafllar dokuduklar›n› belirt-mektedir.

Türkler Anadolu’ya geldiklerinde, çeflitlimedeniyetler taraf›ndan zenginlefltirilmiflileri seviyede bir dokumac›l›k bulmufllar-d›r. Çatalhöyük kaz›lar›nda elde edilen ne-olitik devire ait dokuma parçalar› Anado-lu’da dokumac›l›¤›n çok eskilere dayand›-¤›n› ortaya ç›kartm›flt›r. Dokuma kültürü okadar yayg›n ve köklüdür ki her il ve ilçe-de, köyde izlerine rastlamak mümkündür.

Baflka bir deyiflle her yörenin, ilin ve ilçe-nin yöresel bir dokumas› vard›r. Bu doku-malar›n baz›lar›, gelene¤e uygun ya dagünün koflullar›na uyarlanm›fl olarak üreti-mini sürdürmektedir. Fakat yöresel doku-ma örneklerinin bilinçsiz kullan›m›, uygunflartlarda kullan›lmamas›, arflivleme, bel-gelendirme ve katalog çal›flmalar›n›n ye-terli düzeyde yap›lmamas› yöresel doku-mac›l›k bak›m›ndan büyük bir eksiklik veproblemdir.

Günümüzde büyük bir h›zla geliflen sana-yileflme ile birlikte dokuma yap›m›ndakimakineleflme ve kimyasal boyalar›n yay-g›n kullan›m›yla geleneksel teknikler yavafl

yavafl ortadan kalkmaya bafllam›flt›r. An-cak el dokumalar› sanayinin ortaya koydu-¤u hep ayn› biçimlerdeki ürünlerinden s›-

k›lan insanlar için ilginç ve aran›lan sanatürünleri olmufltur. Genel anlamda el sa-natlar›; insanlar›n yaflay›fl›n›, inançlar›n›,ekonomik ve toplumsal yap›s›n›, estetikanlay›fl›n› ortaya koymufl ve kültür özellik-lerini yans›tm›flt›r.

Üretim yerleriyle özdeflleflmifl olan RizeBezi, Buldan, Alaca, Merzifon dokumalar›veya Ödemifl ‹pe¤i vb. yöresel dokumalartüketiciler taraf›ndan yöreye duyulan gü-ven nedeniyle tercih edilmekte, yöre ad›-n›n kullan›lmas› ürünün kalitesi konusundagüvence yaratmaktad›r.

Fakat günümüzde yöresel dokumalar›n evtekstiliyle s›n›rl› üretimi bizleri üzmüfl vebirtak›m çal›flmalar yapmaya sevk etmifltir.Yap›mc› Arif EKfi‹ ile ortak yürüttü¤ümüzBEZ Bugün Eski Zaman projesiyle amac›-m›z, ülkemizde bulunan tüm yöresel doku-malar› kullanarak yöresel dokumalar›n üstgiyim vb. farkl› alanlarda da kullan›labile-ce¤ini halk›m›za göstermek ve ev tekstiliy-le s›n›rland›r›lan üretimini geniflletmektir.

Bu çal›flma gerçeklefltirildi¤inde, yöreseldokumaya sahip bölgelerde herhangi birbecerisi olmayan çok say›daki insan e¤iti-lerek bir meslek sahibi olacak ve böylecebu kiflilerin açacaklar› ev ve iflyeri atölye-lerinde elde edecekleri gelir ile hem yörehalk›na istihdam alan› aç›lacak, hem deilave ekonomik gelir sa¤lanabilecektir.

Page 29: TUMBIAD 3. SAYI - EYLUL 2011

28

GÜNDEM

Son günlerde, süregelen yenilenebilirenerji aray›fl› içerisinde önemli yer tutanHidroelektrik Santraller (HES) konusu ka-muoyunda s›kl›kla tart›fl›l›r hale gelmifltir.Konu, enerji a盤› bulunan ve bu a盤› özkaynaklar›ndan karfl›lamay› ulusal hedefle-ri aras›nda tutan Türkiye ve etkilenmesimuhtemel çevresel unsurlar aç›s›ndan sonderece önemli ve çok boyutludur. HES’lerin planlama ve yap›m sürecinde, yaflamalanlar›n›n tahrip olaca¤› endiflesini tafl›-yan yöre halk›, bu konuda giriflimde bulu-nan yat›r›mc› ve konuyla ilgili izinleri veren‹dari kurumlar› kimi zaman karfl› karfl›yagetirmektedir.

Çevre koruma ad›na hareket edenler ko-nuyu sadece bu boyutuyla de¤erlendirir-ken, Devlet konuyu salt kanuna uygunlukboyutu ile ele almakta, yat›r›mc› ise hakl›olarak durumu yat›r›m güvenli¤i aç›s›ndande¤erlendirmektedir. Böylesi bir platform-da da halen yafland›¤› üzere, kamuoyu-nun büyük kesimini etkileyen tart›flmalar›nolmas› kaç›n›lmazd›r. Burada lüzumluolan, tart›flmalar› do¤ru zemin ve zaman-da, yeterli ve do¤ru bilgi birikimi ile yapa-bilmektir. Bunun için de konunun sosyal,ekonomik, çevresel ve hatta kültürel bo-yutlar› ön kabulü gereklidir. Aksi halde,bugün gelinen noktadan öteye gitmek vesorunun çözümüne odaklanmak mümkünolmayacakt›r. Zira tüm taraflar kendi de-

¤er ve öz varl›klar›n› korumaya ve yükselt-meye çal›flmaktad›rlar. Yat›r›mc› gruplarhakl›d›r çünkü yasalara uygun olarak bafl-vuru sürecini bafllatm›fl, usulüne uygunolarak Çevresel Etki De¤erlendirme Rapo-ru’nu alm›fl ve milyonlarca dolarl›k yat›r›myapm›flt›r. HES’lerin yaflad›klar› yöreninçevresel de¤erlerine zarar verece¤ini dü-flünenler de hakl›d›r. Çünkü yat›r›m›n yap›-laca¤› mevkiinin büyük ço¤unlu¤u sahipoldu¤u do¤al yap› nedeniyle çok önemliçevresel de¤erlere sahiptir ve bu de¤erle-rin zarar görmesinden endifle edilmekte-dir. Baraj inflaat› için a¤aç kesilmesi sözkonusudur, bunun için ödenen bedel or-man›n sadece a¤aç varl›¤›na yönelik ola-cak ve do¤an›n paraya tahvil edilmesi güçolan bedeli göz ard› edilecektir.

Nehirlerden halk›n yararlanmas› engelle-necek, zamanla su ekosistemi zarar göre-cektir. Yöre halk› bu çevresel tahribattanpay›na düfleni alacakt›r. Haz›rlanan Çevre-sel Etki De¤erlendirmesi Raporlar› gerçe¤itam olarak yans›tmayacak, süreç hakka-niyete uygun yürümeyecektir. Zira bu en-difleleri, HES projelerinin ÇED raporlar›nakarfl› aç›lan davalar›n büyük ölçüde ÇEDiptal kararlar›yla sonuçlanmas› da destek-ler mahiyettedir.

Nitekim son dönemde bilimsel ortamlardave yarg› süreçlerinde ÇED raporlar›n›n da-

yand›¤› bilimsel kriterleri ve analitik metot-lar› sorgulanmakta ve mahkemelerin ver-mifl oldu¤u iptal kararlar›n›n say›s› giderekartmaktad›r. Bu süreçlerde halk›n kat›l›mtoplant›lar›n›n sonuçlar› de¤erlendirilirkenba¤lay›c›l›ktan uzak bir yap› sergilenmek-te, kimi zaman halka ra¤men süreç iflletil-mektedir. Halkla birlikte olmayan, yörehalk›n›n yeterince bilgilendirilmedi¤i, kat›l›-m›n›n sa¤lanmad›¤› projelere giriflilmekte;ard›ndan gelen iptal kararlar›yla yat›r›mla-r›n duraklamaktad›r. Proje hakk›nda yeterlibilgisi olmaks›z›n salt karfl› ç›kmak için ya-p›lan müdahaleler ile amac› sadece içindeyaflad›¤› çevrenin korunmas› olan halk›ntepkisi, ayn› de¤erlendirmeye al›nmaktave kimi zaman yöre halk› farkl› s›fat ve ya-k›flt›rmalara maruz kalmaktad›r.

Ancak, tüm bunlar›n d›fl›nda kabul edil-mesi gereken önemli ve yads›namayacakbir de ülke gerçe¤i vard›r. Türkiye, enerjiaç›s›ndan enerji ihtiyac›n› öz kaynaklar›n-dan karfl›lamay› hedefleyen ancak halend›fla ba¤›ml› bir ülkedir. Enerji ihtiyac›n›karfl›larken yenilenebilir kaynaklardan, te-miz enerji üretmesi gereklidir ve “su” budo¤al kaynaklardan en önemlisidir.

Türkiye su zengini bir ülke de¤ildir vee¤er kaynak planlamas›nda do¤ru ad›mlarat›lmazsa pek de uzak olmayan zamandasu k›tl›¤› çekecek ülkeler aras›na girecek-

Prof. Dr. Aynur Ayd›n Coflkun‹.Ü. Ö¤retim Üyesi

HES’lenmek...

Page 30: TUMBIAD 3. SAYI - EYLUL 2011

29

GÜNDEM

tir. Türkiye’de do¤al kaynaklara yönelikkoruma- kullanma dengesi giderek kullan-ma lehine de¤iflmekte, sürdürülebilirlik an-lay›fl› kanunun salt lafz›nda kalmaktad›r. O halde çok boyutu olan bu konuda ka-muoyunda oluflan hassasiyetin azalt›lma-s›nda, bekleyen yat›r›mlara devam edile-bilmesinde ve tahrip olmas› muhtemelçevrenin korunmas›nda nas›l bir yöntemizlenecektir? HES’ lere külliyen karfl› olmakbu sorunu çözmemekte aksine enerji aç›-¤›yla birlikte daha da içinden ç›k›lmaz ha-le getirmektedir. fiüphesiz HES’ ler yap›la-cakt›r. Ancak, planlama ve yap›m sürecin-de uyulmas› gereken usul ve esaslar neolacakt›r? Sorun iflte tam da bu noktadadü¤ümlenmekte; konunun taraflar› çözümodakl› hareket etmek yerine birbirlerini ‘bizve onlar’ olarak nitelemekte ve çözüm yo-lunu kilitlemektedirler.

Bu noktada yap›lacak fley asl›nda çok dazor de¤ildir ve asl›nda çözüm yolu arayanherkesin düflündü¤ü ortak ak›ldad›r. Türki-ye genelinde, farkl› bölgeler için uygunenerji ve çevre politikas› stratejileri belir-lenmelidir. Bu politikalar belirlenirken, ko-nunun yukar›da bahsedilen tüm taraflar›bir araya gelerek ortak ak›l toplant›lar›yapmal› ve mümkün oldu¤unca temelnoktalarda anlaflabilmelidir.Haz›rlanan bu stratejiler, çevre hakk› kap-sam›nda halk›n bilgilendirilmesi amac›ylakamuoyuna aç›lmal› ve orada tart›fl›lmal›-d›r. Halk›n söz konusu politikalara aktif veetkin kat›l›m› sa¤lanmal›, bunun için mev-cut metotlar, gelifltirilmeli ve yayg›nlaflt›r›l-mal›d›r.

Kat›l›m süreçlerinin ba¤lay›c› olmas› içinyasal düzenlemelerde gerekli de¤ifliklikleryap›lmal›d›r. Kat›l›m› engellemeyen ancakteflvik edecek mahiyette de olmayan yasahükümleri tekrar ele al›nmal›d›r.Ayn› süreç, konunun yarg›ya tafl›nmas›aflamas›nda da saydam olarak yürütülme-li, izinlerini alm›fl ve yasalara uygun olarakhareket eden yat›r›mc›n›n ma¤duriyetibafltan engellenmelidir.

Bir idari ifllem olan izin kavram›n›n teme-linde yer alan ÇED raporlar›n›n dayand›¤›bilimsel ölçütlerin, kullan›lan analitik metot-lar›n objektifli¤i sorgulanmal›d›r. Yarg›lamasüreçleri sonunda iptali kesinleflen ÇEDraporlar›n› haz›rlayan yetkili bürolar›n yetkibelgeleri sorgulanmal› gerekirse iptal mü-essesesi dahi uygulamaya sokulmal›d›r.Bu da yat›r›mc›n›n süreç içindeki ma¤duri-yetini engelleyecek önemli bir ad›m ola-cakt›r.

HES projelerinin yap›m› aflamas›nda or-man alanlar›na verilen zarar›n de¤eri salta¤aç ve a¤açland›rma bedeli olarak dü-flünülmemeli, orman›n flora ve faunas›ylacanl› bir ekosistem oldu¤u göz ard› edil-memelidir. Aksi halde, orman idaresineödenen bedeli yeterli gören bir yat›r›m zih-niyeti ile karfl› karfl›ya kal›nacakt›r.

Do¤aya yap›lacak en küçük müdahalenindahi, do¤an›n dengesi üzerinde görecelietkisi olaca¤› sav› unutulmamal›, yap›lacakprojelerde çevreye hiç olumsuz etkisininolmamas› de¤il, olas› etkilerinin minimizeedilmesi ve telafi edilebilir s›n›rlar içindekalmas› sa¤lanmal›d›r. Aksi halde, sözkonusu projelerin çevresel de¤erlere hiçbir zarar vermemesini talep etmek proje-den vazgeçmeyi gerektirecektir ki bu daülke gerçekleri ile örtüflmemektedir. HES projelerinin yap›lmas›nda ‘kamu yara-r›’ oldu¤u gerçe¤i kabul edilmelidir. An-cak, söz konusu projenin hayata geçiril-mesi ile etkilenme olas›l›¤› bulunan çevre-sel unsurlar›n korunmas›nda da ‘kamu ya-rar›’ unsuru bulundu¤u aç›kt›r. O halde,yap›lacak olan kamu yararlar›n›n yar›flmas›ve üstün olan›n belirlenmesidir. Bu teorideifade edilmesi kolay ancak uygulamadaoldukça güç bir üstünlük yar›flmas›d›r.

Ancak,Çevre geri dönülemez zarar görüyorsa,

Bu zarar›n telafisi mümkün de¤ilse,Bir tür yok olma tehlikesi ile karfl› karfl›yakal›yorsa,

Dünya miras› olarak korunmas› gerekenbir de¤er zarar görme tehlikesi alt›ndaysa,Ulusal olarak korunan alanlar›n tahribi sözkonusu ise,

Projeden vazgeçilmesi ile sa¤lanacak fay-da, projenin getirisinden büyükse,

Yöre halk›n›n yaflam kalite ve seviyesi te-lafisi mümkün olmayan biçimde etkileni-yorsa….Burada projeden vazgeçilmesinde ve sözkonusu alanda yer alan çevresel de¤erle-rin korunmas›nda üstün kamu yarar› oldu-¤unu söylemek çok daha kolay olacakt›r.

Bu arada yaz›m›n sonuna k›sa bir yazar notudüflmek istedim. Yaz›m›n bafll›¤› “HES’len-mek”.. Asl›nda yaz›n›n içeri¤ine bir parça gön-derme yap›yor ama çok hofluma giden bir an›-m› paylaflmak istedim bu bafll›kla. Ben TokatNiksarl›y›m. Memleketimde yap›lmas› planla-nan ve uzun zamand›r yarg› süreci devameden bir HES projesine iliflkin bir panele ko-nuflmac› olarak gittim. Toplant› bitti ve hemfle-rilerim biraz k›zg›n ve biraz üzgün olduklar›n›ifade eden konuflmalar yapt›lar.

Panelin sonunda bir amcam›z ç›k›p bana vebize belki de unuttu¤umuz bir kelimemizi hat›r-latt›. “Heslenmek…” Bizim oralarda k›zmak an-lam›na geliyordu. Amcam söyleyince hat›rla-m›flt›m. Öyle güzel anlatt› ki ülkem insan›n›nzeki cümleleri eflli¤inde.. Asl›nda k›zmayal›m,durup bir bakal›m inceleyelim hemen “heslen-meyelim” diyordu…Bu inceleme sonundaolumsuz oldu¤una kanaat getirirsek de o za-man yine ayn› slogan› da bulmufltu..Ufak birfarkla “HES’lenmeyelim”..

Ben o günden beri bu cümleyi hep kulland›m.Bu nedenle, kendisini tan›ma f›rsat› bulamad›-¤›m hemflerime buradan sayg›lar›m› gönderi-yor; HES’lenmeyi heslenmeden, bilimsel veri-ler do¤rultusunda yapma gereklili¤ine olaninanc›mla sevgi ve sayg›lar›m› sunuyorum.

Page 31: TUMBIAD 3. SAYI - EYLUL 2011

30

ARAfiTIRMA

Prof. Dr. Hasan KASAPM.Ü. Ö¤retim Üyesi

OYUNDAN

YAfiAMAAD‹L

Page 32: TUMBIAD 3. SAYI - EYLUL 2011

31

ARAfiTIRMA

Ahlak, rekabet ve kalite spora kat›l›m›n ne-

denini oluflturur. Tam da sporumuzun bu

günlerde duyarl›¤›na gereksinim duydu-

¤umuz bir tema. Sporun güzelliklerini bu

üç de¤er duygusu ile izlemek bir e¤itim,

bir kültür olgusu olmal›. Spor etkinliklerin-

de insan; hareket etmek, e¤lenmek, bece-

riler kazanmak, kendini ifade etmek, bir

grubun üyesi olmak, kendini yeterli hisset-

mek, baflar› göstermek ve kazanmak ister.

Bu duygular spor ortamlar›n›n olumlu etki-

leflim duygular›d›r. Sporda bir de yafla-

mak istemediklerimiz vard›r. Örne¤in, ha-

reketsiz kalmak, sinirlendiren olaylar yafla-

mak, kendini beceriksiz, yetersiz hisset-

mek, baflar›s›zl›k, yenilgi, haks›zl›k, utanç

duyma ve düflmanl›k hissi gibi duygular

ise sporun olumsuz etkileflimini vurgular.

Etik de¤erler içinde kaliteli rekabet, spor-

da olumsuz etkileflimin olumluya dönüfl-

mesinde sa¤layabilir. Rekabet e¤er güzel-

likleri üretmeye yönelik oldu¤unda spor,

yapmaya ve izlemeye de¤er olur. Tarafs›z

bir izleyici sporu niçin izler? Birinin ya da

bir tak›m›n di¤erini yenmesinden çok yap›-

lan etkinli¤in kalitesi sporu izlettirir. Spor-

da kalite yoksa izlemekten vazgeçer. Ta-

raftar ya da afl›r› taraftarl›k kaliteden çok

galibiyetin peflindedir. Seyredilebilir, yafla-

nabilir ve paylafl›labilir güzellikler sporu

spor yapan de¤erleri oluflturur.

Güzellik ve mükemmellik sporu izlenmeye

de¤er yapan en önemli özelliklerdir. Spo-

run gerçek mükemmelli¤i, yüksek rekabeti

ateflleyen, kimin kazan›p kimin kaybetti¤i

dikkate al›nmad›¤›nda ortaya ç›kar.

Sporda rekabet gereklidir. Rekabetçi yap›-

s› ile spor bir yaflam rolü, bir yaflama de-

neyimidir. ‹nsan rekabete yatk›nd›r, reka-

betçi bir dünyada baflar›l› olmak için bu

gereklidir. Rekabet karakter geliflimi ve

özgüven kazand›r›r. Rekabette hedef mü-

kemmelliktir ve ilginin süreklili¤ini sa¤lar.

‹nsan baflkalar›na karfl› üstün gelmeyi bi-

reysel baflar› olarak görür. Rekabette ku-

rallara uyma, adil ve tutarl› bir oyun anlay›-

fl›, ödül ve ceza yaflan›r. Günlük yaflam›n

adeta sahneye konulmufl bir oyunu gibi-

dir. Ancak rekabette baz› gerçekler herke-

sin bekledi¤i gibi gerçekleflmez. Bir yar›fl-

mada bir kazanan, kat›l›mc› say›s›na göre

birçok kaybeden vard›r. Kaybedenler için

spor olumsuz bir etkileflimdir. Bir koflu ya-

r›flmas›n› düflünün: bir kifli galip di¤erleri-

nin ma¤lup oldu¤u bir etkileflim vard›r. Bir

futbol maç›n› düflündü¤ümüzde oynayan

ve izleyenlerin yar›s›n›n olumlu yar›s›n›n

ise olumsuz duygularla sahadan ayr›laca-

¤› nerdeyse kaç›n›lmazd›r. Öyleyse spor-

da herkesin galip gelerek olumlu duygu-

larla sahadan ayr›lmas› beklenebilir mi? ‹yi

düflünüldü¤ünde o kadar da olumsuz ol-

mas› gerekmedi¤ini anlamak mümkün.

Oyunun kurallar› ve ahlak de¤erleri içinde

sporcunun, elinden geleni yapt›¤›na ina-

narak, sporun güzelliklerini kabullenmeyi

ö¤renen herkes olumlu duygularla saha-

dan ayr›labilir.

Kaliteli bir spor ve bir ahlak kalitelisi konu

edildi¤inde, spor ve ahlak ayr›lmaz bir bü-

tünü oluflturur. Sporun kalitesini sporun

kendi kurallar› ve bu kurallar› da toplumun

de¤er yarg›lar› oluflturur. Sporun kurallar›

adil bir oyun ortam› oluflturmuyorsa bu,

spor olmasa gerektir. Hangi spor türünü

toplumsal de¤erlerin d›fl›nda düflünebili-

riz? Ahlak de¤erleri de toplumsal de¤er-

lerle örtüflmelidir ki biz buna ahlak diyebi-

lelim. Sporda kalite rekabetin oluflturdu¤u

düflmanl›klar› da azaltabilir. Taraftarlar ra-

kip sporcu ya da tak›m›n güzelliklerini ta-

raftar› oldu¤u sporcuya ya da tak›m›na

dönük silah olarak görmemelidir. O güzel-

likleri kabullenmeyi kutlayabilmeyi ve al-

k›fllayabilmeyi bir kültür olarak yaflamal›-

d›r. Spor kültürü, etik de¤erlerle bezenmifl

rekabetin ortaya koydu¤u mükemmelli¤i

benimser. Mükemmelli¤in taraftar›d›r.

Sporda mükemmellik, etik de¤erlerle yo¤-

rulmufl, toplumun be¤enisini kazanm›fl in-

san›n güzellik ideallerini sergilemelidir.

Adil bir yaflama biçimi gelifltirilebilir mi?

‹nsan toplumsal bir varl›kt›r. Do¤umundan

itibaren insanlar›n birbirlerine gereksinimi

vard›r. Çocu¤un annesine, gencin ailesine

ve arkadafllar›na, ailenin topluma, ulusla-

r›n dayan›flmaya gereksinimi vard›r. Bunu

böyle biliriz de yine de birbirimize adil

davranmada her zaman baflar›l› olamay›z.

Her ne kadar insan bir toplumsal varl›k ol-

sa da bireysel yaflam bu ba¤lamda insan-

l›¤›n tüm toplumsal ve evrensel iliflkilerin

çerçevesini çizer.

Birçok özelliklerimiz genlerimizden gelir-

ken, yaflama biçimimizi çevremizden ö¤-

renerek kazan›yoruz. Ö¤rendiklerimiz in-

san iliflkilerimizdeki tercihlerimizi etkiliyor.

Bu gün insanlar›n bu anlamdaki tercihleri-

ne bakt›¤›n›zda ço¤umuzu flafl›rtan farkl›-

l›klar› görmek mümkündür. Yaflama biçi-

mini kültürün oluflturdu¤unu biliyoruz. Kül-

tür insan›n genleriyle aktaramad›¤› ve ye-

niden ö¤renmek zorunda oldu¤u bir sü-

reçtir. Evrensel kültür, tüm kültürlerin pay-

laflt›¤› ortak de¤erlere sahip oldu¤u gibi

“kültür farkl›l›klar›na sayg› duymak” gibi bir

baflka de¤eri daha bulunur. Tüm bu de-

¤erler, insan›n bir toplumsal varl›k olarak

olumlu ve bar›fl içinde yaflamas›n› sa¤la-

yabilir.

“Yaflama biçimi”miz çevremizden gelen

etkilerle biçimlenmektedir. Çevremizden

gelen bir etkiye önce do¤al sonra da biz-

den öncekiler gibi tepki vermeye bafllar›z.

‹flte bu ö¤renme ile do¤al davran›fllar›m›z,

toplumsal tepkilere dönüflmeye yönelir. Bu

de¤iflimde ilk ve en büyük etken ailedir.

Sonra da yaflam›m›zdaki önemli kifliler, ör-

ne¤in: ö¤retmenimiz yada antrenörümüz

gibi tepki vermeye bafllar›z. Zamanla ne-

reden kazand›¤›m›z› unuttu¤umuz ancak

kökeninde ailenin daha sonra önem verdi-

¤imiz kiflilerin ve olaylar›n etkisinde kala-

rak biz “kendimiz” oluruz.

Page 33: TUMBIAD 3. SAYI - EYLUL 2011

Ça¤dafl biliflim teknolojisi insan›n etkilen-

di¤i “çevre”yi geniflletti. Art›k çocuk ve

genç kendisini kolayca “evrensel çevre”

içinde bulabiliyor. Yak›n ve uzak çevresi i

le olan çeliflkileri görüyor, etkileniyor ve

tepkilerinde sorunlar yafl›yor. Geniflleyen

çevresinin ortak ve olumlu de¤erlerini seç

mekte güçlükleri var ve dan›flmanlara ge-

reksinim art›yor. Öyle ya s›n›rlar› ortadan

kalkm›fl bir dünyada her toplumun kendi-

ne özgü do¤rular› var. Bunlar bazan kut-

sal say›lan ve tart›fl›lmas› bile sorun olan

do¤rular olabiliyor. Bu durumda insan ya

sadece sayg› duymak ya da ret etmek du-

rumunda kalabiliyor.

‹nsan yaflam›n›n böylesine yo¤un ve çelifl-

kili de¤erlerle etkilendi¤i dünyam›zda den-

geli bir yaflam biçimi gelifltirmek oldukça

zor görünmektedir. Aileler, ö¤retmenler,

toplumun etkin ve sayg›n kiflileri ortak bir

“adil yaflam biçimi” de¤erlerinde birlefle-

bilir ve daha yaflanabilir bir dünya kura-

mazlar m›?

Toplumlar›n yasalar›n› inceledi¤i

nizde hepsinin kendi insanlar›

n›n adil yaflamlar›n› korumak

için oluflturulduklar›n› görebi

liyoruz. Yeryüzündeki din ku

rallar› ve ö¤retilerinin daha adil

bir yaflama biçimi üzerine

kuruldu¤u aç›k. ‹nsanlar›

bir arada tutan de¤erle

rin hepsi daha adil bir

paylafl›m için. Bütün

bunlara ra¤men nas›l

bu kadar çok adil ya

flama sorunlar›m›z

olabiliyor?

‹nsanlar›n ku

rallar› alg›la

ma ve be

nimseme

durumlar›na

göre adil

yaflama

kurallar›n› iki

boyutta

düflünmek mümkündür. Bunlardan birinci-

si toplumun ya da bireyin d›fl›nda geliflen

ve bireyin onu “baflkas›n›n kural›” olarak

gördü¤ü ve alg›lad›¤› kurallar. Bunlara

“d›fl kurallar” diyebiliriz. ‹kincisi ise bireyin

kendisinin sahip ç›kt›¤› “kendi kurallar›”.

Bunlara da “iç kurallar” diyebiliriz. D›fl ku-

rallar› genellikle baflkalar› koydu¤u için

onlara baflkalar›n›n uymas› gerekti¤ini ya

da birilerinin kontrol etmesi gerekti¤i dü-

flünülür. Bu durumda d›fl kurallar›n yürü-

mesi ve adil bir ortam›n yaflanmas›, kural-

lar› denetleyen denetçinin sorunu olarak

görülür. Bekçi varsa kurallar ifller yoksa ifl-

lemeyebilir. Hakem yoksa oyun da yok.

Çünkü kural hakemin kural›d›r. Polis yoksa

trafik de yok. Çünkü Trafik kurallar› trafik

polisinin kural›d›r...

‹ç kurallar ise bireyin gerçek yaflam›n› dü-

zenleyen kurallar olarak nitelendirilebilir.

Bireyin arzular›, istekleri, zevkleri bu birey-

sel yaflam kurallar›n› belirler. E¤er bireyler

bir oyun kural›n› bir trafik kural›n› uygula-

maktan zevk alabilir, kuralla yaflamay› bir

yaflama biçimi olarak benimseyebilirse

“d›fl kurallar” “iç kurallar”a dönüflebilir. Bi-

reyin kendi benimsedi¤i tüm kurallar iç ku-

rallara dönüflür. Bu dönüflüm nas›l ger-

çekleflecektir? Ya da insanlar adil yaflama

kurallar›n› nas›l benimseyebilir ve adil bir

dünya kurabilirler? Adil bir yaflama biçimi

oluflturmada insan›n bireysel tercihleri na-

s›l adil yaflama do¤ru yönlenebilir?

‹nsan yap›s›na bakt›¤›m›zda ne kadar ga-

rip ve zor fleyleri al›flkanl›k ve yaflam›n›n

bir parças› haline getirdi¤ini görebiliriz. Si-

gara duman›n› ilk kez ci¤erlerimize çekti-

¤imizde, ilk alkol kadehini yudumlad›¤›-

m›zda neler hissetti¤imizi unutmak müm-

kün mü? Yanmakta olan bir y›¤›n çöpün

üzerine yaklafl›p duman›n› içinize çekebi-

lece¤inizi düflünebilir misiniz? Sigara içme

al›flkanl›¤› bundan farkl› bir fley mi? Ama

bugün bunlar› yaflama biçimi haline geti-

ren insanlar›n say›s›, nelere al›flabildi¤imi-

zin bir kan›t›d›r. ‹lk okuma yazma ö¤ren-

mede parmaklar›m›z›n nas›l a¤r›d›¤›n›,

deftere çizgiler çizmekten ne kadar bunal-

d›¤›m›z› hep hat›rlar›z. Ancak bu gün bunu

istekle sürdürmeyi bir de¤er olarak görü-

yoruz. Bir flampiyon tonlarca a¤›rl›klar› kal-

d›rmak üzere antrenman salonlar›nda har-

cad›¤› zaman›n›, yaflamay› düflündü¤ü

birkaç saniyelik bir flampiyonluk için kulla-

n›r. fiampiyonlu¤u tercih etmek bir yafla-

32

ARAfiTIRMA

Page 34: TUMBIAD 3. SAYI - EYLUL 2011

33

ARAfiTIRMA

ma biçimini tercih etmekle gerçekleflebili-

yor.

Adil yaflam biçimini benimsemede en kal›-

c› etkiyi aile ve okul sa¤layabiliyor. Çocu-

¤un okul öncesi ve ilkö¤retimin ilk y›llar›n-

daki do¤al süreç, egosantrizm dönemi

olarak adland›r›lmaktad›r. Bu dönemde

çocuk kendini yaflam›n merkezinde görme

ve alg›lama dönemindedir. Böyle olmas›na

ra¤men d›fl etkenlere çok aç›kt›r. Bu süre-

de çocuk d›fl denetime ba¤›ml›d›r. Yaflam

boyu de¤iflmeyecek yap›lanman›n ger-

çekleflti¤i “kritik dönem” ya da “iz b›rakma

dönemi” olan bu süreç, aile ve ilkö¤reti-

min sorumlulu¤undad›r. ‹flte burada at›la-

cak adil yaflam tohumlar›n›n, yaflam boyu

meyvesini verebilmesi mümkün olabilmek-

tedir. Bu süreçlerde çocu¤un yaflam›nda

yer eden kahramanlar›n›n etkisi yüksektir.

Örne¤in: Çocu¤un annesi, ö¤retmeni, da-

ha sonra örnek ald›¤› sporcular liderler gi-

bi önemli kiflilerin çocu¤un yaflam biçi-

minde %58-67 etkili oldu¤u yap›lan arafl-

t›rmalarda ortaya konulmufltur. Çocuk aile-

sinin uygulad›¤› yaflam biçimini uygula-

maktan zevk al›yor. Ö¤retmeni ya da an-

trenörü gibi davranmay› seviyor. E¤er aile

ve çocu¤un yaflam›ndaki “önemli kifliler”,

adil bir dünya kurmufllar ve ondan zevk

al›yorlarsa çocuk da ayn› fleylerden zevk

alabiliyor. Unutulmamal›d›r ki çocu¤un

kendi kal›c› yaflam›n› düzenlemesine en

çok yard›mc› olan sözler de¤il, davran›fl-

lard›r. Antrenör rakip antrenör ve sporcu-

lara adil davran›fl örne¤i verirse o antrenö-

rün sporcular› da ayn› davran›fllar› sergile-

mekten hofllanacaklard›r.

Gerçekten adil bir dünya gerçekleflebilir

mi? Bu belki de bir ütopya. Ancak daha

yaflanabilir bir dünya kurulabilir. Bu yafla-

ma biçiminin gerçekleflmesi bir ideal bir

amaç olabilir. Biz bu amac›n belli bafll›

hedeflerinin gerçekleflmesinde aile, ö¤ret-

men ve çocu¤un yaflam›ndaki “önemli ki-

fliler”in etkili olaca¤›n› biliyoruz. Buradan

hareketle fair yaflam felsefesinin geliflimi-

nin, bu odaklar›n geliflimine ba¤l› oldu¤u-

nu iddia etmemiz mümkündür.

Toplumun fair yaflam düflüncesinin geliflti-

rilmesi, yukar›da da belirtildi¤i gibi aile ve

e¤itmenlerin iflbirli¤i ile sa¤lanabilir. Bura-

da en etkili yol da ailenin kat›l›m›n› sa¤la-

maktan geçer. Aileler çocuklar›n› e¤itimci-

lere göndererek onlar›n eline önemli bir f›r-

sat sunmaktad›r. Çünkü her ailenin çocu-

¤u onlar için çok önemlidir. Çünkü onu

kendi gelecekleri olarak görürler. Yemez

yedirir, giymez giydirirler. Bu önemli gör-

dükleri varl›¤›n geliflmesi de onlar için çok

önemli olmal›d›r. ‹flte burada e¤itim ku-

rumlar› aileyi e¤itmek için de önemli bir f›r-

sat yakalarlar. E¤itim, çocu¤u aileden ko-

parmamal›d›r. ‹kisi ayr› birer kurum de¤il

bir bütünlük içinde çal›flmal›d›r. Çocuk

adil davran›fl kal›plar›n› benimserken iki-

lem yaflamamal›d›r. Bu de¤erlerin oluflma-

s›nda e¤itim kurumu sorumlu kurum ve

e¤itimciler alanlar›n›n güvenilir uzmanlar›-

d›r. Do¤ru davran›fl kal›plar›n›n oluflmas›n-

da aileye ve çocu¤a yetkili rehberlikte

do¤ru donan›m›na sahiptirler. Yap›lmas›

gereken bu uzmanl›klar›n› aile ile birlikte

oluflturulacak iyi planlanm›fl bir programla

sürdürmek olacakt›r.

Okullarda yap›lacak fair play etkinlikleri ai-

leleri de içerecek flekilde düzenlenmelidir.

Bu çal›flmalarda okul aile birli¤i önemli rol

almal›d›r. Hatta tamamen okul aile birli¤i

taraf›ndan organize edilmesi sa¤lanmal›

ve bu konudaki uzmanlar›n yard›m› isten-

melidir. Beden e¤itimi ö¤retmenleri prog-

ram uzmanlar› alan›n pedagoglar› onlar›n

hizmetinde olabilir. Aile birli¤i sahip ç›kt›¤›

takdirde çal›flma ve çabalar›n daha etkili

ve kal›c› olabilece¤i düflünülebilir.

Böyle bir Fair play ya da fair yaflam prog-

ram› içinde neler olabilir? Öncelikle iyi bir

bilgilendirme ve heveslendirme ile baflla-

mal›. Sora tüm ailenin kat›ld›¤› bir fair play

ya da daha sonra gelifltirilecek bir fair ya-

flam anketi(testi) uygulanabilir(Örn:Fair

Play Quiz-European Fair Play Movement).

Elde edilen sonuçlar aileler ve çocuklar›n

tart›flmas›na aç›labilir. Toplant›lara kat›la-

mayan ailelere mektuplar, dokümanlar ve

bilgilendirme yaz›lar› gönderilebilir. Ailele-

rin baflar›lar› ödüllendirilebilir. Bu etkinlik-

ler okulun tüm personeline yayg›nlaflt›r›la-

bilir. Yayg›nlaflt›rmada bir baflka yaklafl›m

olarak da Fair yaflam dedektiflikleri öneri-

lebilir. Ancak bu dedektiflikler ailelerin ve

çocuklar›n, fair yaflam(olumlu) tutum ve

davran›fllar›n› yakalamak için olabilir. Ke-

sinlikle olumsuz yaflam tarz›n› bulma ve

cezaland›rma üzerine kurulmamal›d›r. Bil-

gilendirmenin sürekli ve güvenilir olmas›

çok önemlidir. Dikkatli ve iyi organize edil-

mezse adil bir uygulama olmayabilir.

Toplumsal geliflim için “Fair Play” etkinlik-

leri, sadece Play boyutunda de¤il, fair ya-

flam boyutunda ele al›nmal›d›r. Oyun, fair

yaflam biçiminin gelifliminde ancak bir

araç olabilir.

Page 35: TUMBIAD 3. SAYI - EYLUL 2011

‹stanbul Üniversitesi, ülkemizin en eski veen büyük yüksekö¤retim kurumudur.70.000 ö¤rencisi ile 3000’e yaklaflan ö¤re-tim üyesi ve 10.000’den fazla personelibulunan; 20 fakülte, 12 yüksekokul, 16Enstitü ve birçok araflt›rma merkezi olanbu müessese, ayn› zamanda Avrupa’dakurulmufl ilk 10 üniversite aras›nda ve bi-limsel faaliyet s›ralamas›nda da dünyadailk 500 içerisinde yer alan tek Türk üniver-sitesidir.

‹stanbul Üniversitesi’nin kuruluflu, Osmanl›hükümdar› Fatih Sultan Mehmed’in ‹stan-bul’u fethine kadar gitmektedir. Genç hü-kümdar II. Mehmed, 29 May›s 1453 Sal›günü ‹stanbul’u fethedince, siyasi, iktisadive kültürel olarak dünyan›n merkezi yap-may› düflündü¤ü bu flehirde derhal e¤iti-min bafllamas›n› sa¤lam›fl ve 1 Haziran1453 Cuma günü, camiye dönüfltürmüfloldu¤u Ayasofya’da k›l›nan Cuma nama-z›nda hocalar› olarak kabul etti¤i âlimlereertesi günü e¤itime bafllamalar›n› emret-miflti. Bunun üzerine hemen Ayasofya’dakibaz› keflifl odalar› medreseye dönüfltürül-müfl ve böylece bu yeni Türk flehrinde ‹s-tanbul Üniversitesi’nin temelini oluflturanilk yüksekö¤retim bafllam›flt›.Fatih Sultan Mehmed, fetihten hemen son-ra hocas› Molla Hüsrev’i Ayasofya Medre-sesi’ne bafl müderris (profesör) tayin et-mifl ve Molla Hüsrev burada derslere bafl-lam›fl, böylece ‹stanbul Üniversitesi’nin te-meli at›lm›flt›. ‹stanbul’un ilk kad›s› ve Aya-sofya’y› cami olarak tescil eden Molla H›z›rBey Çelebi de bu medresenin ilk müder-rislerinden idi. Burada yaln›z fler’i ilimlerde¤il; bilhassa matematik, fizik ve astro-nomi gibi müsbet ilimler de ö¤retilmektey-di. Bilhassa de¤erli bilim adam›, Ali Kufl-cu’nun Türkistan’dan diyar›ndan, Semer-

kant’tan ‹stanbul’a gelmesinden sonraAyasofya’da tamamen müsbet ilimlerea¤›rl›k verilmeye bafllanm›flt›. Molla AliKuflcu derslerini burada yaln›z nazarî ver-mekle kalm›yor, amelî olarak da gösteri-yordu.

Fatih Sultan Mehmed, Ayasofya Medrese-si’nden sonra Zeyrek Kilisesi’ni de medre-seye dönüfltürmüfl ve buraya da MollaZeyrek Mehmed’i müderris tayin etmiflti.Böylece burada da yüksek e¤itim baflla-m›fl, daha sonra Molla Ali Tusi, Hocazade,Molla Abdülkerim ve daha baflka âlimlerde bu yeni medresede ders vermeye bafl-lam›fllard›. ‹stanbul fatihi, zaman zamanAyasofya ve Zeyrek medresesine giderekbu âlimlerin derslerine kat›l›yor ve onlar›maddi ve manevi olarak mükâfatland›r›yor-du.

Sultan II. Mehmed’in ‹stanbul’a hediye et-ti¤i as›l üniversite ise daha sonra kendi is-miyle an›lacak olan külliye içerisindekimedreselerdir. 1463-1471 y›llar› aras›ndainfla olunan Fatih Külliyesi; içerisinde ca-mi, medreseler, tabhane ve imaret, darüfl-flifa, darüttalim ve kervansaray ah›rlar› vs.olmak üzere birçok birimden oluflmaktaidi.

Külliye içerisinde sekiz Tetimme ve sekizde Sahn medresesi infla olunmufltu. Sahnmedreselerine “Sahn-› Semân” ve “Medâ-ris-i Semâniye” de denilmekte idi. FatihMedreseleri, dördü Akdeniz, dördü de Ka-radeniz taraf›nda yer alan sekiz medrese-den oluflmakta idi. Tetimme Medreseleri,Sahn-› Semân medreselerine ö¤renci ye-tifltirmek üzere planlanm›flt›.

Tetimme’de okuyanlara “suhte”, Sahn’da

okuyanlara “daniflmend” denilirdi. SahnMedreselerinin her birinde on dokuz odave bir dershane mevcuttu. Her medrese-de müderrislere ve onlar›n yard›mc›s› olan“muid”lere birer oda tahsis edilmifl, ayr›camedreseyi gözeten kayy›ma ve temizli¤iile ilgilenen farrafla da birer oda ayr›lm›flt›.Geriye kalan on befl oda daniflmendlereait idi.

Fatih Medreseleri’nde e¤itim program›n›na¤›rl›¤›n› tefsir, hadis, f›k›h, akaid ve kelamdersleri oluflturmufltu. Bu derslerin ifllen-mesi ve daha iyi anlafl›lmas› için dolayl›bir flekilde tarih, co¤rafya, Türk dili veedebiyat›na da yer veriliyordu. BöyleceFatih Medreseleri dönemin as›l üniversitesiidi. Bu medreseler kurulunca Zeyrek Med-resesi hoca ve talebeleri buraya nakledil-mifl, Ayasofya Medresesi ise bir süre da-ha devam etmifltir. ‹stanbul Üniversite-si’nin temeli oluflturan bu medreseler gi-derek daha da geliflmifl ve ‹stanbul sonra-ki hükümdarlar zaman›nda aç›lan yenimedreselerle, özellikle de Kanuni SultanSüleyman’›n infla ettirmifl oldu¤u Süleyma-niye Külliyesi içerisindeki medreselerle

34

MAKALE

Prof. Dr. Fahameddin BAfiAR‹stanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi

Tarih Bölümü Baflkan›

Türk Yüksek Öğretim Tarihinde

İstanbul Üniversitesi’nin Yeri

Page 36: TUMBIAD 3. SAYI - EYLUL 2011

adeta bir bilim merkezi olmufltur.‹stanbul’da bat› tarz›nda bir üniversite ku-rulmas› ise XIX. yüzy›l ortalar›nda “Darülfü-nun” ad› verilen kurumlarla bafllam›flt›r.1846’da bafllayan birinci “Darülfünun” te-flebbüsü ancak 1863’de ilk dersin verilme-siyle sonuçlanm›fl, ancak halka aç›k ders-ler fleklinde devam eden bu e¤itim, üni-versite binas›n›n 1865 y›l›nda ç›kan yan-g›nda yanmas› ile sona ermifltir. 1870’de“Darülfünun-› Osmanî” ad›yla bafllayanikinci darülfünun denemesi de uzun sür-memifl, 1873’te son bulmufltur. 1874-1875’de bu kez “Darülfünun-› Sultanî”ad›yla yeniden bafllayan e¤itim, 1900 se-nesinde “Darülfünun-› fiahane” ad›yla tek-rar düzenlenmifl ve böylece Sultan Abdül-hamid’in tahta ç›k›fl›n›n 25. y›l›nda ‹stanbulDarülfünunu yeni flekliyle e¤itime baflla-m›flt›r. O s›rada Edebiyat, Fen ve ‹lahiyatflubeleri bulunan Darülfünun, daha sonraHukuk ve T›p fakültelerinin de eklenmesiy-le bat›daki üniversitelere benzemifltir. Son-raki düzenlemelerle 1933 y›l›na kadar de-vam eden Darülfünun, ayn› y›l yap›lan Üni-versite Reformu ile ad› ‹stanbul Üniversite-si olmufl ve böylece genç Türkiye Cumhu-riyeti’nin modern ilk üniversitesi kurulmufl-tur.

Türkiye Cumhuriyeti kuruldu¤unda Türki-ye’de yaln›zca ‹stanbul Üniversitesi vard›ve devletin ihtiyaç duydu¤u idarî ve teknikkadrolar›n hepsi ‹stanbul Üniversitesi’ndeyetiflmifl bilgili kimselerdi. Dolay›s›yla Türk

yüksekö¤retiminin temeli bu üniversite at›l-d›¤› gibi ‹stanbul Üniversitesi mensuplar›genç cumhuriyetinin kalk›n›p geliflmesindede etkili rol oynam›fllard›r. Zira Türk e¤itimtarihinde ‹stanbul Üniversitesi mezun vemensuplar›n›n rolü çok büyük oldu¤u gibi,Türk siyasetinin birçok simas› da buradayetiflmifltir. Ülkemizin ilk ö¤retmenleri ‹s-tanbul Üniversitesi’nde yetiflmifl ve Türki-ye’nin her taraf›na da¤›larak yeni nesillerinayd›nlanmas›n› sa¤lam›fllard›r. Türkiye’de‹stanbul Üniversitesi’nden sonra gerek buflehirde; gerekse Ankara, ‹zmir ve Erzu-rum’da kurulan ilk üniversitelerin kurucula-r› ve e¤itim kadrolar› da hep bu üniversitemensuplar›ndan oluflmufltur.

‹stanbul Üniversitesi, modern TürkiyeCumhuriyeti’nin münevver, ayd›n insanlar›-n› yetifltiren ilk bilim yuvas›d›r. TürkiyeCumhuriyeti’nin kurucusu Gazi MustafaKemal Atatürk, genç Türkiye Cumhuriye-ti’nin her alanda geliflmesi için ‹stanbulDarülfünunu’nda yetiflen ayd›n kesimlerlebirlikte hareket etmifltir. Daha Darülfünundöneminde Ziya Gökalp, Ahmed Refik Al-t›nay, Mehmed Fuad Köprülü, fiemseddinGünaltay, ‹smail Hakk› Uzunçarfl›l› gibi ilimadamlar› ö¤renimlerini Edebiyat Fakülte-si’nde tamamlam›fl ve burada hocal›k yap-m›fllard›r. ‹stiklal Marfl›’m›z›n flairi MehmedAkif Ersoy, Halide Edip Ad›var, AhmedHamdi Tanp›nar ve Yahya Kemal gibi flairve edebiyatç›lar da bu kurumun ö¤retimüyesi olmufllard›r.

Ayn› durum, Üniversitemizin di¤er fakülte-leri için de söz konusudur. Yak›n tarihimi-ze bakt›¤›m›zda, ülkemizin flairleri, ediple-ri, tarihçileri, sosyologlar›, tabipleri, mü-hendisleri, mimarlar› hep ‹stanbul Üniver-sitesi’nde yetiflmifl, bunlardan birço¤u bu-rada hocal›k yapm›fllard›r.

‹stanbul Üniversitesi’nin birimleri aras›ndaEdebiyat Fakültesi’nin ayr› bir yeri vard›r.Üniversitenin en eski ve en büyük fakülte-lerinden birisi olan bu fakülte, Cumhuri-yet’in ilk y›llar›nda ve ard›ndan 1933’tekiüniversite reformunu takip eden dönemdeTürkiye’nin en köklü e¤itim ve kültür ku-rumlar›ndan birisi olmufl, gerek e¤itim ver-di¤i ö¤renci say›s›, gerekse yetifltirdi¤i si-yaset, bilim, fikir ve sanat adamlar› itiba-r›yla Cumhuriyet döneminin bilim, sanat vekültür hareketlerinde hem yetifltiricilik, hemde öncülük görevini üstlenmifltir. Verdi¤ie¤itim ve ö¤retim, yürüttü¤ü bilimsel çal›fl-malar ve yetifltirdi¤i ö¤rencilerin ülkeninkültür hayat›nda birer Türk ayd›n› olarakoynad›¤› rol itibar›yla bir “kültür fakültesi”niteli¤indeki Edebiyat Fakültesi, TürkiyeCumhuriyeti’nin bilim, kültür ve e¤itim ha-yat›nda da hep “ilk”lerin öncüsü olmufl, budo¤rultuda önemli görevler ve hizmetlerüstlenmifltir. Bunlardan birisi, fakülte ö¤-rencileri ve ö¤retim üyesi Yahya Kemal’inteklifi üzerine 1922’de Mustafa Kemal Ata-türk’e “fahrî profesörlük” unvan›n›n veril-mesidir.

35

MAKALE

Page 37: TUMBIAD 3. SAYI - EYLUL 2011

36

RÖPORTAJ

S›rr› ERTRT Program Yap›mc›s›

‹nsan kelimelerle düflünür.Düflündü¤ü gibi konuflur.

Çocuklar›m›za Türkçe ö¤retemiyoruz…

Page 38: TUMBIAD 3. SAYI - EYLUL 2011

37

RÖPORTAJ

Millî E¤itim eski Bakanlar›m›zdan biri

“…çocuklar›m›za Türkçe ö¤retemiyoruz”

diyerek çok samimi, fakat ayn› zamanda

da çok ac› bir itirafta bulunmufltu. Baflka

bir memlekette devletin bu iflten sorumlu

resmî bir yetkilisinden böyle bir aç›klama

yap›lsayd› yer yerinden oynard›. Bizde ise

tek sütunluk bir haber fleklinde ç›kt› ve

geçti.

Türkçeyi ö¤retememenin birçok sebebi var.

Uzunca bir zaman dil ›rkç›l›¤› yap›lm›flt›r.

Arapça, Farsça diye bin y›ld›r kullan›lan

yüzlerce kelime dilden at›ld›. Onlar›n bofl-

lu¤u doldurulamad›. Yerlerini Frans›zca,

‹ngilizce kelimeler ald›. Öz Türkçecilik da-

yatmas› ile dil fakirlefltirildi. Masa bafl›nda

kelimeler uyduruldu. Fakat uydurma keli-

meler tutmad› ve sevilmedi.

Türkçe bir de teknoloji maceras› yaflad› ve ya-

flamakta.

’Bilgisayar Türkçesi’ne Türkçe demek

Türkçeyi yermektir. Televizyon ve radyo-

larda kullan›lan dil evlere flenlik. Baba ile

o¤ul, dede ile torun nerede ise tercüman

arac›l›¤›yla anlaflacaklar. Keza reklam dili

de ayn› flekilde. Hatta sinema dili bile.

ÖSS, ÖYS sorular›n›n ço¤unu hiç birimiz

anlayamay›z. Yapmac›k, köksüz ve uydur-

ma anlafl›lmas› zor bir dildir. 60 bin gen-

cin s›f›r çekmesindeki sebeplerden biri de

hayatta olmayan o az›nl›k dilidir.

fiehirlerimiz yabanc› marka, etiket, tabela

ve isim iflgali alt›ndalar. ‹stanbul üniversi-

tesinin yapt›¤› bir araflt›rma, iflin vahameti-

ni tüm ç›plakl›¤›yla ortaya koyuyor. ‹flyeri-

ne isim koyanlar›n yüzde 71,9 ‘u, koyduk-

lar› ismin ne anlama geldi¤ini bilmiyorlar.

fiunu asla unutmamal›, iflgal 3 türlüdür;

Askerî iflgal, ekonomik iflgal ve kültürel ifl-

gal! Bunlardan en a¤›r› en sonuncusu-

dur...

Türkçe sadece okullarda m› ö¤retilir?

Türkçe, okullardan önce evlerde, hayatta

ve kitaplarda ö¤renilir.

Halis Türkçeyi bilen varsa bunlar müm-

kün. Anne, baba, ö¤retmen, mahalle bak-

kal›, sözde yazar bilmezse Türkçe ö¤reni-

lemez. Bugün en evvel habercilerin Türk-

çe konuflmas› gerekir. Onlar da sukutu

hayali “sükûtu hayal” diye telâffuz ederek

hayal k›r›kl›¤›na yol açmaktalar.

Tabi herkesi ayn› kefeye koyamay›z, zira

çok de¤erli ö¤retmenlerimiz var ama ma-

alesef, edebiyât ve Türkçe ö¤retmenleri

dahi Türkçe bilmemekteler.

Güzel Türkçe konuflan ve yazan, bunu

kendine dert edinmifl, hayat üslûbu yap-

m›fl insan say›s› çok azald›.

***

Gürbüz Azak’tan dinlemifltim. Alman-

ya’dan Türkiye’ye tatile gelen bir arkadafl›-

n›n bafl›ndan geçenleri anlatm›flt›. Tatilini

Türkiye’de geçiren gurbetçinin otomobili

dönüfl yolunda Almanya’n›n bir flehrinde

ar›za yapar. Yoldan geçen bir Almana oto-

mobilinin ar›za yapt›¤›n› markas›n›n ‘Mer-

cedes’ oldu¤unu söyler, fakat hiçbir ce-

vap alamaz, ikinci, üçüncü Almana der-

ken, cevap alamay›nca merak eder ve ‘Bir

hatam› yapt›m, yanl›fl bir fley mi söyledim,

neden bana cevap vermiyorsunuz?’ diye

sorar. Alman’›n cevab› çok düflündürücü:

‘Saatlerce, ayn› soruyu buradan her geçe-

ne sorsan›z hiç birinden cevap alamazs›-

n›z. Çünkü siz Mercedes derken, bir harfi

yanl›fl telâffuz ediyorsunuz!’ Evet, gerisini

var›n siz düflünün…

***

Dil yaflayan bir varl›kt›r, kelime verir ve

al›r. 30’a yak›n dile ödünç kelime veren bir

milletiz. Hele bizim gibi dün fiilen bugünse

iklim olarak imparatorluk hayat› yaflayan

milletlerde bu al›flverifl sular seller gibidir.

Bulgarca, S›rpça, Rusça, Ermenice, Yu-

nanca ve Arapçada birçok Türkçe kelime

yafl›yor. Bu dillerden onlarca kelime de

Türkçede. As›rlard›r kulland›¤›m›z, yerlefl-

mifl bir kelime ister Almanca olsun isterse

Arapça, o art›k Türkçedir.

Türkçeyi iyi konuflan ve yazanlar›n say›s›

ço¤alt›l›rsa Türkçe zenginleflir.

Türkçe güçlü olursa yabanc› diller çabuk

ö¤renilir.

Ana dili zay›f olan nesiller bir baflka ya-

banc› dili zor ö¤renirler. Almanya’da yap›-

lan bir araflt›rma, Türk çocuklar›n›n Alman-

cay› yeteri kadar ö¤renemediklerini ortaya

koyuyor. Derinlemesine yap›lan bir baflka

araflt›rmada, bu çocuklar›n anne ve baba-

lar›n›n, anadilleri olan Türkçeyi iyi konufla-

mad›klar› tespit ediliyor. Yahya Kemal,

‘Kelime hazineniz ne kadar zengin ise ze-

kân›z› da o nispette kullan›rs›n›z’ diyor.

Türkler kadar ikinci bir dili zor ö¤renen

millet azd›r. Çünkü dilimizi yeteri kadar bil-

miyor, iyimser bir tahminle 250-300 kelime

ile kendimizi ifade etmeye çal›fl›yoruz.

Böyle olunca da sonuç ortada.

Türkçe, bir milletin ses bayra¤›d›r.

O bayrak keyiflere göre dalgalanmaz.

Okullar›nda Türkçenin “Türkçe” olmad›¤›

bir bakanl›¤›n isminin bafl›ndaki “millî” ke-

limesi fazla gelir. Ancak, tek mükellef,

MEB de¤ildir, RTÜK, TDK, bas›n, yazar-

lar… Herkes sorumlu!

Hepimiz bu sorumluluk bilinciyle Türkçeye

sahip ç›kmal›y›z.

***

“Bir f›ç›n›n, çatlak m› yoksa dolumu oldu-

¤u, nas›l ç›kartt›¤› sesten anlafl›l›rsa, bir in-

san›n da ahmak m› yoksa ak›ll›m› oldu¤u

konufltu¤u kelimelerden anlafl›l›r…” De-

mosten

Page 39: TUMBIAD 3. SAYI - EYLUL 2011

38

SÖYLEfi‹

‹fl Adam› Kopuzlar Vakf› Baflkan› Ali Kemal Kopuz:

Türkiye’nin insan kayna¤›

çok güçlüdür

Page 40: TUMBIAD 3. SAYI - EYLUL 2011

39

SÖYLEfi‹

Baflar›l› bir giriflimci olan ‹fl Adam› ve Ko-

puzlar Vakf› Baflkan› Ali Kemal Kopuz ile

Türkiye Ekonomisinin seyir defteri üzerine

bir söylefli yapt›k. Kopuz’un anlatt›klar›

genç giriflimcilere ve ifl adamlar›na rehber

olacak nitelikte oldu. Gençlerin kolay para

kazanma h›rs›n›n yanl›fl doldu¤unu belir-

ten Kopuz, ‹fl adamlar›na güç birli¤i ça¤r›-

s›nda bulundu…

Türkiye ‘nin dünya ekonomisindeki konumunu

nas›l buluyorsunuz?

Dünya ekonomisinin konjonktürüne bak›l-

d›¤›nda bugün gelinen nokta dünyada 26

nc› s›radan 17 nci s›ralara kadar yükselen

bir ekonomik güce sahip bir ülke oldu¤u-

muzu görmekteyiz. Bu rakam 2013 y›l›n-

da 16 nc› s›ralara kadar ç›kacakt›r. Türki-

ye’ de insan kayna¤› gücü çok önemli bir

rol oynamaktad›r. Bu bak›mdan devletler

aras›nda en güçlü ülkelerden birisi oldu-

¤umuzu söyleyebiliriz.

Örne¤in; 20 y›l sonra Japonya’n›n nüfusu

yar› yar›ya inmifl olacak, di¤er taraftan

Rusya’ya bak›ld›¤›nda ise geliflmifl bir in-

san kaynaklar›n›n bulunmad›¤›n› da gör-

mekteyiz. Oysaki; Türkiye ekonomisi,

2020-2025 y›llar›na gelindi¤i zaman eko-

nomisi çok h›zla büyüyen dünyan›n 5 nci

ya da 6 nc› ülkelerinden birisi oldu¤umuzu

görece¤iz. fiunu da belirtmek isterim ; bu

seviyelerin yakalanmas›nda ülkemizde is-

tikrar›n olmas› çok önemlidir.

Bu seviyelerin daha yukar›lara tafl›nabilmesi

için hükümetin, ifladamlar›n›n ve vatandafl›n

yapmas› gerekenler sizce nelerdir?

Türkiye’de ifladamlar›n›n yapmas› gereken

en önemli unsur güçlerini birlefltirmek ol-

mal›d›r. fiu an bunu baflaramad›¤›m›z için

h›zl› bir ilerleme sa¤layam›yoruz. Bunu ba-

flard›¤›m›z zaman daha h›zl› yol kattetti¤i-

mizi hep birlikte görece¤iz. Ben inan›yo-

rumki yeni gelecek olan nesil bu birleflme-

yi gerçeklefltirecektir

Vatandafl olarakta tüketim toplumu olmak-

tan ç›k›p üretim toplumu haline gelmeliyiz.

Çünkü ülkelerin büyümeleri üretimleriyle

do¤ru orant›l›d›r. Hükümetinde üretime yö-

nelik verdi¤i destekleri artt›r›p ayr›ca üreti-

mi do¤ru yönde yönlendirmek için gerekli

tedbirleri almas› gerekti¤i düflüncesi içeri-

sindeyim.

Önceki y›llara göre her y›l artan d›fl ticareti

yeterli buluyor musunuz?

2002 y›l›nda 36 milyar dolar olan ihracat

rakamlar›n›n 114 milyar dolara ç›kmas›

gerçekten sevindirici. Ancak Türkiye gibi

büyük bir ülke için bu rakamlar bence ye-

terli seviyelerde de¤il. Çünkü; baflka ülke-

lerin ithalat ve ihracatlar›na bak›ld›¤›nda

daha kontrollü ve daha projeli oldu¤unu

görmekteyiz. Üretimin oldu¤u bütün sek-

törlerde ihracat›m›z›n daha üst seviyelerde

olmas› gerekmektedir. Ama bireysel ola-

rak hep daha iyiye bakt›¤›m için bugünkü

gelinen seviyenin de iyi bir seviye oldu¤u-

nun kabul edilmesi gerekti¤ini düflünüyo-

rum.

Türkiye ‘de g›da sektörünün ekonomideki yeri-

ni nerede görüyorsunuz?

Türkiye’deki g›da sektörünün di¤er sektör-

lere göre baz al›nd›¤›nda çok düflük sevi-

yelerde seyretti¤ini görüyoruz. G›da sektö-

rü gerek üretimde olsun gerekse perakan-

dede olsun çok fedakarl›k ve istikrarl›k is-

teyen bir sektördür. Halk taraf›ndan g›da

sektörü ölümsüz bir sektör gibi gözüksede

iflin içerisinde oldu¤unuzda bunun böyle

olmad›¤›n› görüyorsunuz. Çünkü; bu sek-

tör , rekabetin yo¤un yafland›¤› ve d›fl pa-

zardan içeriye giren ürünlerin fazla oldu¤u

bir sektördür.

Türkiye’de tar›ma ve hayvanc›l›¤a devlet tara-

f›ndan verilen destek yeterli midir?

Devletin son ald›¤› kararlar do¤rultusunda

bir tak›m destekleme fonu yasas› ç›km›flt›r.

Bu destekleme fonlar› tar›m›n ve hayvanc›-

l›¤›n geliflimi için çok önemlidir. K›saca

özetlemek istersek flöyle ki; hayvanc›l›k

alan›nda 2002 y›l›nda yaln›zca 83 milyon

TL destek verilirken 2010 y›l›nda bu raka-

m›n 1 milyar 250 milyon TL ye yükseldi¤i-

ni, tar›m alan›nda ise 2002 y›l›nda 1,8 mil-

yar TL den 2010 y›l›nda 5,9 milyar TL ye

ç›kt›¤›n› görebilmekteyiz.

Rakamlar her ne kadar tatmin edici dü-

zeylere ulaflm›fl olsada bu alanlarda yeter-

li giriflimin olmad›¤› kanaatindeyim. Son

zamanlarda ülkemize ithal et ve sebze gi-

riflinin oldu¤unu aç›kça görmekteyiz. Bu

da Türkiye gibi tar›m ülkesi olmaya elve-

riflli bir ülke için üzücü bir durumdur.

12 Haziran seçimlerinin ekonomiye ne gibi bir

etkisi olur?

Eskiden Türk ekonomisi seçime endeksliy-

di. Seçim dönemine yaklafl›ld›¤›nda kimse

yat›r›m yapmad›¤› gibi mevcut yat›r›mc›lar

da paralar›n› piyasadan çeker ve bekleme

sürecine girerlerdi.

Ancak günümüzde bu flekilde bir seçim

ekonomisi söz konusu de¤ildir. Öyle ki;

dünyan›n krizde oldu¤u bir dönemde bile

büyüme gösteren hatta enflasyonu mini-

mum seviyelere indiren bir ülke konumuna

gelmifl bulunmaktay›z. Bu yüzden seçimin

ekonomiyi hissedilir derecede etkiledi¤ini

yada etkileyece¤ini düflünmüyorum.

Page 41: TUMBIAD 3. SAYI - EYLUL 2011

40

MAKALE

Bu teknolojik geliflmelerden en önemlisiolan cep telefonlar› ile bu iletiflim teknoloji-sinin eriflim hücre a¤›n› oluflturan baz is-tasyonlar›n›n yayd›¤› elektromanyetik dal-galar›n sa¤l›k üzerine etkileri de yanl›fl bil-gilenmeye ba¤l› olarak tart›flma konusuedilmektedir.Bugüne kadar yap›lan laboratuar deneyle-ri, deney hayvanlar› ile yap›lan çal›flmalar

ElektromanyetikDalgalar›n‹nsan Sa¤l›¤›na Etkilerive Baz istasyonlar›

Prof. Dr. Vecdet ÖZ‹.Ü. Adli T›p Ens. T›p Bilimleri A.B.D.

Bir ülkenin geliflmifllik ölçüsü olan biliflim teknolojilerinin

kullan›lma s›kl›¤› ülkemiz için de sevindirici boyutlara

ulaflm›flt›r. H›zla yay›lmaya bafllayan ve yaflama olumlu

katk›lar sa¤layan bu teknolojilerin yararlar›n›n yan› s›ra

sa¤l›¤›m›za olan olumsuz etkileri de ayr›ca tart›flma konusu

olmaya devam etmektedir.

Page 42: TUMBIAD 3. SAYI - EYLUL 2011

41

MAKALE

ve epidemiyolojik araflt›rmalar bu elektro-manyetik dalgalar›n kanserle bir iliflkisiniortaya koymam›flt›r. Yap›lan çal›flmalar so-nucunda cep telefonlar› ve baz istasyonla-r›ndan yay›lan elektromanyetik dalgalar›nbeyin fonksiyonlar›n› k›sa süreli etkiledi¤igösterilmekle birlikte bu de¤iflimlerin bafla¤r›s›, uykusuzluk veya psikolojik bozuk-luklarla iliflkisini gösteren bilimsel bir kan›telde edilmemifltir.

Cep telefonuyla görüflme yaparken bazistasyonu ne kadar yak›n olursa gönderi-len elektromanyetik dalga o kadar küçük,ne kadar uzak olursa karfl›l›kl› gönderilenelektromanyetik dalga o kadar büyük ol-maktad›r. Elektromanyetik dalgalar›n sa¤l›-¤a etkileri de büyüklü¤ü ile do¤ru orant›l›-d›r, bu nedenle baz istasyonu say›s›n›nartmas› bilakis sa¤l›¤a daha az zararl› ile-tiflim imkan› demektir.

Burada esas dikkat edilmesi gereken hu-sus, baz istasyonu ve cep telefonlar›n›nyasal standartlara uygun olarak imal edil-mifl olmas›, yasalara uygun kurulacak bazistasyonu ve anten yerleflim say›s›n›n nü-fusa oranl› bir flekilde art›r›lmas›, farkl› fir-malara ait baz istasyonlar›n›n ayn› ortakkabinde toplanmas›, yer seçiminde sürekliyaflanan mekanlar›n de¤il de çok say›dainsan›n az say›da geçti¤i güzergahlar›n

tercih edilmesi ve sistemin yetkili kurulufl-larca periyodik olarak denetlenmesidir.

Tübitak taraf›ndan 2001 y›l›nda yap›lan birçal›flma ile elektromanyetik dalgalar›n in-san sa¤l›¤› üzerindeki etkileri belirlenmifl-tir. Yap›lan bu çal›flma yukar›da yaz›lanlar›teyit eder mahiyette olup ilgili makale yaz›-m›z ekinde takdim edilmifltir.Elektromanyetik dalgalar› yaflam›m›zdan

tümüyle ç›karmam›z olas› de¤ildir, dolay›s›ile her yeni teknolojide oldu¤u gibi kullan›-m›nda dikkatli davranmak, olas› zararlar›n›gözlemek, bilim ve teknolojiyi kullanarakbu zararlar› en aza indirmek için çal›flmaken ak›lc› yol olarak görünmektedir.Ayn› flekilde baz istasyonlar›n›n da kurul-mas›n›n de¤il, hukuk d›fl› ve bilimsel me-totlara ayk›r›, denetim d›fl› kurulmas›n›nkarfl›s›nda olmam›z gerekmektedir. GSMfirmalar› bulduklar› her yere standart vedenetim d›fl› baz istasyonlar› kurmufllard›r,kurulan tüm baz istasyonlar›n› belediyele-rin denetimine sokmak gerekmektedir.

KAYNAKLAR1. "Questions and Answers about Biological Effects and Poten-tial Hazards ofRadiofrequency Electromagnetic Fields", Federal Communicati-ons Commission Office ofEngineering & Technology, OET Bulletin 56, Fourth Edition, Au-gust 19992. John E. Moulder, "Cellular Phone Antennas (Base Stations)and Human Health, Version2.6.2", http://www.mcw.edu/gcrc/cop/cell-pho...h-FAQ/toc.html,September 20003. "ICNIRP Guidelines, Guidelines for Limiting Exposure to Ti-me-Varying Electric,Magnetic, and Electromagnetic Fields (up to 300 GHz)", April19984. "‹nsanlar›n Elektromanyetik Alanlara Maruz Kalmas›-YüksekFrekanslar (10 kHz-300GHz)", Türk Standartlar› Enstitüsü, TS ENV 50166-2, Nisan 19965. "IEEE Standart for Safety Levels with Respect to Human Ex-posure to Radio FrequencyElectromagnetic Fields, 3 kHz to 300 GHz"6. V. Prasad Kodali, "Engineering Electromagnetic Compatibi-lity", IEEE Press, 19967. William Stewart, "Mobile Phones and Health", IEGMP, 20008. British Medical Journal 2000, 320, 1288-899. "Mobile Phones and Health", UK Department of Health,http://www.doh.gov.uk/mobilephones10. "FEB - The Swedish Association for the ElectroSensitive",www.feb.se/NEWS/index.htm11. Van Leeuwev, G.M, Lagendijk J.J, Van Leersum B.J.,Zwamborn A.P., Hornsleth S.N.,Kotte A.N., "Calculation of chance in braintemperatures due toexposure to a mobilephone", Phys. Med. Biol. 1999, 44: 2367-237912. Muscat, J.E., Malkin, M. G., Thompson, S., Shore, R. E.,Stellman, S. D., McReed et al."Handheld cellular telephone use and risk of brain cancer", JA-MA, 2000, 284:3001-300713. Inskip, P. D., Tarone, R. E., Hatch, E. E., Wilensky, T. C.Shapiro, W. R., Selker, R.G. etal, "Cellular telephone use and barin tumors", N Eng. J. Med.,2001, 344:79-8614. Johansen, C., Boise, J. D. Jr, McLaughlin J. K., Olsan J.H.,"Cellular telephones andcancer - a nationwide cohort study in Denmark, J Natl CancerInst., 2001, 93:203-20715. "10 kHz-60 GHz Frekans Band›nda Çal›flan ve Ortamda ‹s-tem D›fl› ElektromanyetikAlan Maruziyetine Neden Olan Sabit Telekomünikasyon Cihaz-lar›n›n Kurulufl Yeri,Montaj›, Elektrik Alan fiiddeti Limit De¤erlerinin Belirlenmesi, Öl-çüm Yöntemleri veDenetlenmesi Hakk›nda Yönetmelik", Telekomünikasyon Kuru-mu, 2001

Page 43: TUMBIAD 3. SAYI - EYLUL 2011

42

GÜNDEM

Konfederasyonumuz Kas›m 2008 tarihinde25 dernek 3 federasyonun birleflmesiyleVatana Hizmet ‹çin Elele Konfederasyonuad›yla kurulmufltur. Kültürel zenginlikleri-mize sahip ç›karak insanl›¤a hizmet etmekyaflanabilir sa¤l›kl› bir kent oluflmas›nakatk›da bulunmak amac› ile kurulduk.

Bir gurup gönüllü arkadafl›m›zla ç›kt›¤›m›zbu yolda flu anda 4 federasyon 40 der-nekle yeni ismimiz Olan Hizmet Gönüllüle-ri Konfederasyonu olarak yolumuza de-vam ediyoruz. Biz Sivil toplum kurulufllar›gönüllü çal›flan kurulufllar›z. ‹nsanl›¤a hiz-met halka hizmettir inanc›nday›z. Türki-ye’ye hizmet biz sivil toplum kurulufllar›n›ntemel kayna¤› olmufltur. Kuruldu¤umuzgünden bu yana birçok sosyal projeyi ha-yata geçirdik.

‹stihdam ve e¤itim projeleri öncelikli konu-lar›m›z içine olmufltur. ‹fl kur AB ve Birlefl-mifl milletlere projeler haz›rlad›k, Gençlikprojeleri haz›rlad›k. ‹zmir’in Öncelikli So-runlar›na dönük projeler üretmeye çal›flt›k.Meslek edindirme kurslar›nda ve ifl kurprojeleriyle 500 kifliye istihdam sa¤lad›k.Ailem projesi kapsam›nda düzenledi¤imSertifikal› evliler projesiyle ‹zmir’de boflan-

malar› azaltmay› düflündük. Ulus-lar aras› Engelli rehabilitasyon ve e¤itimmerkezi projesi haz›rlad›k. Kuzey Cumhu-ritlerinden ‹zmir’e okumaya gelen ö¤renci-lerimize proje haz›rlama e¤itimleri verdik.fiu anda bu ö¤rencilerimiz ‹zmir’e çok gü-zel projeler üretiyorlar.

Bizler Toplumun her kesimiyle beraberiz,parti ve kifli gözetmeksizin. ‹zmir’de bence en büyük sorun, Beyin gö-çünün olmas›d›r. ‹fl olanaklar›n›n artt›r›la-rak yeni ifl kollar› oluflturulmas› bu sorunabir nebze olsun çözüm sa¤layacakt›r.Bölgemizde siyasi konjektür olarak zor bir

süreçten geçiyoruz. Do¤umuzda ülkelerinTürkiye’ye olan yak›n ilgisi bat›y› tedirginediyor. 75 milyonluk geliflmifl bir Müslü-man ülke baz› güçleri ciddi olarak rahats›zediyor.

Ekonomik dengeleri korumak için d›fl yat›-r›mc›y› mutlaka ülkeye çekmemiz laz›m.‹ssizli¤i en alt düzeye getirmek için eldekiimkânlar seferber edilmelidir.

Ekonomide büyüme korunmal›d›r.Uluslararas› finans merkezi, turizm mer-kezleri, k›ymetli madenler borsas›, ulusla-raras› organizasyonlar (kültür, sanat, spor,festivaller, fuarlar) gibi cazibe merkezlerigelifltirilmelidir.

Expo ile ilgili geliflimler, organizasyonlar,uluslararas› iliflkiler çok önemli. Exponunana konusu olan sa¤l›kla ilgili alt yap›n›noluflturulmas› gelifltirilmesi gerekli.Organize sanayi bölgelerine bakt›¤›m›zdanerdeyse yar›s› bofl, bunlar› doldurmal›üreten bir ‹zmir oluflturmal›y›z.

Sivil toplum kurulufllar›, üniversiteler, mes-lek okullar› ve sanayi iflbirliklerine dahaçok önem verilmelidir.

Nezaket Emine Atasoy.

Hizmet Gönüllüleri Konfederasyonu Genel Baflkan›

Vatana Hizmet ‹çin Elele

Page 44: TUMBIAD 3. SAYI - EYLUL 2011

43

GÜNDEM

30 Haziran 2011 Perflembe akflam› ‘’muh-teflem’’ kelimesi ile ifade edilemeyecekkadar ola¤anüstü bir güzellik yaflad›k.9’ncu Türkçe Olimpiyatlar› Kapan›fl Töre-ninde Ataköy Sinan Erdem Kapal› SporSalonu deyim yerindeyse ‘’t›kl›m t›kl›m’’

doluydu. Spor faaliyetlerinde 16.500, kon-ser - sanat gösterisi gibi organizasyonlar-da 22.500 seyirci kapasitesi ile Türkiye'ninen büyük, Avrupa'n›n 3. büyük sporkompleksi olan bu salonun en ücra köfle-sine kadar insanlar›n doldu¤unu müflahe-de ettik.

Sahnede rengarenk insanlar tam bir‘’renk-ahenk’’ içindeydi. Seyirciler, proto-kol konuklar›, yabanc› ülkelerden gelen

misafirler, bas›n-yay›n kurulufllar›n›n genelyay›n yönetmenleri, siyasiler, sanat-sporcamias›ndan ünlüler, ifl adamlar› ve bü-rokratlar sahneye kilitlenmifl büyük bir he-yecanla ve coflku ile 130 ülkeden gelenkara kara civanlar›n, bu¤day tanesi k›zla-r›n Türkçe dilinde söyledi¤i flark›lara, oku-du¤u fliirlere, oynad›¤› horonlara efllik et-me çabas›ndayd›.

Türkiye Cumhuriyeti Baflbakan› ve icrac›bakanlarda geceye kat›l›m sa¤lay›ncacoflku doru¤a ç›kt›.

Düflünebiliyor musunuz;-Yoksullu¤un ülkesi Gana’dan gelen ço-cuklar›n ‘’Akçaabat Horonu’’ oynad›¤›n›,yeri yerinden oynatt›¤›n›, bize her yer

Trabzon esprisi ile bize ne kadarda yak›ndurduklar›n›,-Leila Kurbanova ad›ndaki k›z›n, MehmetAkif’in ‘’Âtiyi Karanl›k Görerek Azmi B›rak-mak’’ fliirini en de¤me erkek sesinin vere-meyece¤i bir duyguda okudu¤unu, Bafl-bakan baflta olmak üzere mübala¤as›zsalondakilerin tamam›n›n gözlerinden yafl-lar getirdi¤ini,

-Romanya’l› Christian Vlad’›n uzayl› tiple-mesi ile ‘’Mars’a gelenler buras› bizim ikin-ci vatan›m›z dediler, mallar›n› mülklerinidünyada b›rakt›lar. Dünya mal› dünyadakal›r diyerek Mars’ta Türk Okulu açt›lar’’fleklindeki esprileri ile dünya sath›ndakiyüzlerce Türk Okuluna vurgu yapt›¤›n›,-Süleymaniye de Bayram Sabah› fliiri eflli-¤inde Kum Sanat›’n›n inceliklerini kullana-rak Süleymaniye Camii’nin kumdan silueti-ni yapan Bosna Hersek’li k›z›m›z›n zerafe-tini,

-Hindistan’›n kenar mahallelerinden geleninci diflli kara çocuklar›n Tac Mahal tad›n-daki gösterilerini,

Türkçe dilinde yapt›klar›n›…Bu organizasyon kelimelerle ifade edile-meyecek kadar büyük, birilerinin akl›n›nalamayaca¤› kadar etkili, sevgiyi öncele-yen, fliir tad›nda kültür resitali!Eme¤in, iyi niyetin ve iyili¤e harcanan ka-zanc›n kutsall›¤›n› gösteren, tomurcuk çi-çeklerin minik kalplerinde neflv-ü nemabulan ‘’iyilik hareketinin’’, yüzy›llard›r dev-letlerin yapamad›¤›n› yapt›¤›na flahitlik etti-ren bir organizasyon.

Üstelik bunu; Hong Kong’ta, Hindistan’da,Afrika’da, Ba¤dat’ta, Libya’da, Filistin’deoldu¤u gibi müstemleke zihniyetle, despotve sömürgeci bir anlay›flla de¤il, sevgi diliTürkçe ile baflaran bir hareket!Protokolde bulunan –tarafl› tarafs›z- dost-lar›m›zla paylaflt›¤›m›z kanaat bu yöndedirve o gece oraya gelen her kesimden in-san, yeryüzünün en etkili iyilik hareketinemüteflekkirdir!

Tekrar bulufluncaya kadar, yüzünüzden tebes-süm, yüre¤inizden sevgi eksik olmas›n efen-dim.

Hoflça bak›n zat›n›za…

SEVGİ DİLİ İLE KONUŞTULAR

Fatih AYDINS.M.Mali Mü[email protected]ÜMB‹AD Genç Giriflimciler Kurulu

Page 45: TUMBIAD 3. SAYI - EYLUL 2011

44

SPOR

Türkiye sporda büyük bir dönüflüm yafl›-yor. Uluslararas› organizasyonlar pefl pe-fle gerçeklefltiriliyor. Son olarak Tem-muz’da Trabzon’da 49 ülkeden 2 bin 500sporcunun kat›l›m›yla Avrupa GençlikOlimpik Oyunlar› yap›ld›. Önümüzdeki dö-nemde ‹stanbul’u da dev organizasyonlarbekliyor:

Dünya Gürefl fiampiyonas› (12-14 Eylül2011, Sinan Erdem Spor Salonu)… 2011 –2013 WTA Tenis fiampiyonas› (25-30Ekim 2011 Sinan Erdem Spor Salonu - ‹s-tanbul)… 2012 THY Euroleauge Basket-bol 4'lü finali(4-6 May›s 2012 Sinan ErdemSpor Salonu- ‹stanbul) … 2012 Salon Atle-

tizm fiampiyonas› (9-11 Mart 2012 AtaköyAtletizm Salonu - ‹stanbul) … 2012 Dün-ya K›sa Kulvar Yüzme fiampiyonas› (Aral›k2012 Sinan Erdem Spor Salonu -‹stanbul)bunlardan baz›lar›. Bu organizasyonlarlabirlikte tesisleflme hamlesi de at bafl› birh›zla devam ediyor.

‹stanbul Spor ‹l Müdürü Tamer Taflp›nar,“Avrupa 2012 Sporun Baflkenti ‹stanbul,bu unvana lây›k olmak için hummal› bir fa-aliyet içinde. ‹stanbul Spor ‹l Müdürlü-¤ü’nün 8 y›ldan bu yana devam eden te-sis çal›flmalar›nda, öncelikle hiç tesisi bu-lunmayan ve tesis yönünden son derecefakir olan bölgelere a¤›rl›k verildi. Cumhu-

riyet tarihi boyunca hiç spor tesisi yap›l-mam›fl ilçelerimiz tesise kavuflturuldu. ‹s-tanbul’a yüzme havuzlar›, spor salonlar›,futbol sahalar› yap›ld›. Ayr›ca, yap›m› y›lanhikâyesine dönen baz› tesisler k›sa süredebitirilerek aktif hale getirildi.”

“Bütün bunlar yap›l›rken Baflbakan›m›z›n,Bakanl›¤›m›z›n, Genel Müdürlü¤ümüzüngücünü arkam›zda hissettik, onlar›n ver-dikleri destekle ifllerimizi gerçeklefltirdik.‹stanbul Valili¤i ve ‹l Özel ‹daresi’nin bü-yük destekleri bize güç verdi. Bir ekip ça-l›flmas› ile tesisleflme yönünde çok önemliad›mlar at›ld›. Yap›lan tesisler, Sporu Ta-bana Yayma ve Gelifltirme Projeleri ile en

‹stanbul 2012’ye haz›r

HEDEF: 2020

Tamer TAfiPINAR‹stanbul Gençlik ‹l Spor Müdürü

Page 46: TUMBIAD 3. SAYI - EYLUL 2011

45

SPOR

iyi flekilde çal›fl›r hale getiriliyor. ‹stanbul,Avrupa 2012 Sporun Baflkenti etkinlikleriiçin haz›rl›klar›n› tamamlama yolunda bü-yük bir mesafe alm›fl durumda” diyor.‹stanbul Spor ‹l Müdürü Tamer Taflp›nar,‹stanbul’da yap›lan uluslararas› organizas-yonlar›n ve dev tesislerin ayn› zamanda2020 Olimpiyat ve Paralimpik Oyunlar› için

çok iyi birer referans teflkil etti¤ini kayde-derek, flunlar› söyledi:“2020 Olimpiyat ve Paralimpik Oyunlar›’n›hedefleyen Türkiye bir yandan y›ll›k faali-yetleri ve tesisleriyle normal program›n›uygularken, bir yandan da ayn› zamanda2020 hedefine do¤ru önemli ad›mlar at›-yor. 2012 Avrupa Spor Baflkenti olan ‹s-tanbul’da bu unvana en iyi flekilde lay›kolmak için son derece yo¤un bir faaliyetsöz konusu. 8 y›ldan bu yana devameden tesisleflme çal›flmalar›m›z son za-manlarda büyük bir h›z kazand›.

‹stanbul flehri olarak Tozkoparan’da mo-dern bir yüzme havuzu kazan›yoruz. ‹stan-bul’da yap›lan Avrupa K›sa Kulvar Yüzmefiampiyonas› Abdi ‹pekçi Spor Salonu’nda

düzenlenmiflti. Burada kurulan iki seyyarhavuz, flimdi Tozkoparan’daki tesiste yeri-ni al›yor. Ve flehrimiz olimpik bir yüzmehavuzuna daha kavuflmufl oluyor. Ürünsahibi ‹talyan firma, flu anda Tozkoparanyüzme havuzunda montaj çal›flmalar›ndabulunuyor. Biz de tesisi büyük oranda bi-tirmifl durumday›z. ‹nflaat yüzde 98 ora-n›nda bitti, küçük ayr›nt›lar üzerinde de ti-tizlikle duruyoruz.Hükümetimizin 2020 vizyonu içinde yer

alan ‘Yüzme Havuzsuz ‹l ve ‹lçe Kalmaya-cak’ vizyonu ile hareket ediyoruz. Vatan-dafllar›m›z›n yüzme sporuna ilgisi de sonzamanda giderek yo¤unlaflm›fl durumda.Hatta doktorlar, birçok hastal›kta hastalar›-na tedavi olarak yüzmeyi tavsiye ediyor veböyle yönlendiriyor. Havuzlar›m›z ve sa-lonlar›m›z halka ve engelli vatandafllar›m›-za aç›k durumda. Tozkoparan Yüzme Ha-vuzu da k›sa zamanda tamamlanarak, va-tandafllar›m›z›n hizmetine sunulacak.

2012’nin Mart ay›nda Dünya Salon Atle-tizm fiampiyonas› ‹stanbul’da yap›lacak.Bunun için Ataköy’de dev bir spor salonuyap›yoruz. Dünya Salon Atletizm fiampiyo-nas› için haz›rlanan salonda inflaat mü-kemmel bir flekilde devam ediyor. Atletizm

flampiyonas› yap›ld›ktan sonra ayn› salonuyine 2012’nin Aral›k ay›nda yap›lacakDünya K›sa Kulvar Yüzme fiampiyonas›için haz›rlayaca¤›z. Yine Avrupa K›sa Kul-var Yüzme fiampiyonas›’nda oldu¤u gibiseyyar havuzlar gelecek, salona monteedilecek. fiampiyona bittikten sonra da buseyyar havuzlar›, ‹stanbul’umuzun baflkabir ilçesinde muhtemelen Kartal’da de¤er-lendirece¤iz ve orada da modern bir yüz-me havuzu yükselmifl olacak.

Sancaktepe’de ve K⤛thane’de spor sa-lonu, yüzme havuzu, çeflitli sosyal etkinlik-lerin yap›labilece¤i tesisler ve dinlenmealanlar›yla birlikte son derece modernspor komplekslerimizin yap›m ifli devamediyor.

Tüm bunlar›, Olimpiyat düzenlemeye aday‹stanbul’un ayak sesleri olarak de¤erlendi-rebiliriz. Genel Müdürümüz Yunus Ak-gül’ün deste¤iyle bütün çal›flmalar›m›zplanland›¤› gibi h›zla devam ediyor. ‹nflal-lah bütün bu çal›flmalardan yüzümüzünak›yla ç›kaca¤›z.”

Yaz›n›n tam metni için www.tumbiad.orgdan okuyabilirsiniz.

2020’YE HAZIRLIK

Page 47: TUMBIAD 3. SAYI - EYLUL 2011

46

RÖPORTAJ

Yaflam›m›n 20 y›l›na yak›n bir bölümü-nü derneklerde görev yaparak geçirdim.Halen Bolu Kültür Yard›mlaflma Derne¤iBaflkanl›¤›, Eskiflehir ‹.T.‹ Akademisi veAnadolu Üniversitesi ‹.‹.B. Fakültesi Me-zunlar› Derne¤i Baflkanl›¤›n›, KASTOBYönetim Kurulu üyeli¤i, TÜMB‹AD De-netleme Kurulu üyeli¤i görevlerini yap-maktay›m. Dernekçilik gönül iflidir, za-man ay›rmak gerekir, ben severek bugörevleri yürütüyorum.

ÖNER‹LER‹M

1-Dernek yönetimindeki bireylerin birbirinitan›mas›, sevmesi ve sayg›l› olmas› gere-kir, toplant›lar sert söylemlerle geçse biletoplant› sonunda sevgi ve sayg› ortam›kaybolmamal›d›r.

2-Dernek yönetimi oluflurken isimler üze-rinde çok titiz davran›lmal›, y›k›c› de¤il ya-p›c› kifliler seçilmeye özen gösterilmelidir.

3-Dernekler politikadan uzak durmal› velokallerin amaç d›fl› kullan›lmas› engellen-melidir.

BOLU ‹LE ‹LG‹L‹ SÖYLEMEK ‹STED‹KLER‹N‹Z?Bolu Turizm kentidir. Ankara’ya 190, ‹stan-bul’a 260 km’dir. Ulafl›m› çok kolayd›r 4mevsim turizm faaliyetleri devam eder.Do¤a turizmi, k›fl turizmi, sa¤l›k turizmi,inanç ve kültür turizmi bafll›calar›d›r. Y›lboyunca yerli ve yabanc› 400.000 turist zi-yaret eder. Do¤an›n yedi rengine bezen-mifl çam ormanlar› içine gizlenen gölleri,yemyeflil vadide uzanan yaylalar› ile birdo¤a harikas›d›r. Abant, Gölcük, Yedigöl-ler ve Sünnet gölü herkesin gidip görmesigereken yerlerdir. Göller civar›nda Turizm‹flletme Belgeli Oteller mevcuttur. Bolu Tu-

rizm ‹flletme Belgeli Tesislerde konakla-yanlar aç›s›ndan Türkiye genelinden 16.S›rada Karadeniz bölgesinde 1. s›rada yeral›r.

K›fl aylar›nda Kartalkaya Kayak Merkezin-de 4 ay kayak yapmak mümkündür.

Bolu Sa¤l›k Turizmi yönünden çok zengin-dir. Bolu merkeze 4 km uzakl›kta Termalkapl›calar› vard›r. Su s›cakl›¤› 42 dereceolup yan›nda Fizik Tedavi Hastanesi mev-cuttur. Ayr›ca Mudurnu ilçesinde BabasKapl›cas› su s›cakl›¤› 40 derecedir. Se-ben ilçesinde PAVLU kapl›cas› su s›cakl›¤›78 derece. Bu kapl›calar›n suyu deri, kalp,romatizma hastal›klar›n›n tedavisinde iyisonuçlar vermektedir.

‹l genelinde 35 tarihi camii, AkflemsettinHz. Tokad-› Hayrettin türbeleri ile birlikte15 tarihi türbe, 9 tarihi hamam, tarihi kale,köprü ve Seben ilçesinde solaklar, muslar,ma¤ara evleri, 5 adet tarihi klifle, BoluMerkez, Mudurnu ve Göynük’te 350 adettarihi tescilli Türk Evleri bulunmaktad›r.

BOLU MUTFA⁄I ‹LE ‹LG‹L‹ B‹LG‹ VER‹RM‹S‹-N‹Z?Bolu deyince akla Aflç›lar gelir. Bolununçok zengin mutfa¤› özellikle Mengenli Afl-ç›lar dünyaca tan›nm›fllard›r. Aflç›l›k Men-gen’de ata mesle¤idir. Büyük kentlerdekiotellerin, Akdeniz ve Ege’deki turizm mer-kezindeki otellerin flefleri Boluludur. Hertürlü yemek Bolulu aflç›lar›n elinde farkl›bir lezzet kazan›r.

KÖRO⁄LU ‹LE ‹LG‹L‹ B‹LG‹ VER‹RM‹S‹N‹Z?Köro¤lu 16.yy. da yaflam›fl halk kahrama-

n› ve ozan›d›r. Bolu Beyi taraf›ndan hak-

k›nda fermanlar ç›kar›lan ama verilen hü-kümlere baflkald›rmas› ile tan›nan Köro¤lubu baflkald›r›fl›n› fliirlere dökmüfltür. Zalimbolu beyi ile yapt›¤› mücadeleyi bu fliirle-rinde görebiliriz.

‹ZZET BAYSALI ANLATIRMISINIZ?‹zzet baysal Bolu’nun yetifltirdi¤i en büyüksanayici ve ifl adam›d›r. En büyük eserimdedi¤i ‹zzet Baysal vakf›n› 1987 y›l›ndakurdu bütün varl›¤›n› bu vakfa ba¤›fllad›bu vak›f 53 adet sa¤l›k ve sosyal tesis 62adet anaokulundan fakülteye uzanan e¤i-tim tesisini Bolu’ya arma¤an etti. Boluluölüm y›l dönümü olan may›s ay›nda her y›l3 gün ‹zzet Baysal› anma törenleri düzen-ler ‹zzet Babas›na vefas›n› gösterir.

TÜMB‹AD ‹LE ‹LG‹L‹ GÖRÜfiLER‹N‹Z?Günümüzde STK’lar büyük önem kazan›-yor. TÜMB‹AD, STK olarak büyük bir mis-yon yüklenmifltir. ‹fl adam›, bürokrat, aka-demisyenlerin kaynaflmas›n› sa¤layarak,komisyonlar kurarak ülkemizin kalk›nmas›için bütün olumsuzluklara karfl› çare üret-meye çal›flmaktad›r.

Ülkemiz için bu tür çal›flmalar› yapanTÜMB‹AD içinde görev yapmaktan çokmutlu oldu¤umu ifade etmek isterim.

DerneklerPolitikadan Uzak Durmal›...

Abdullah T‹FT‹KÇ‹ Bolu Kültür Yard›mlaflma ve Dayan›flma Derne¤i Baflkan›

Page 48: TUMBIAD 3. SAYI - EYLUL 2011

47

GÜNCEL

Bilindi¤i gibi dünyada ve ülkemizde sony›llarda çok h›zl› otoyol – flehirleraras›duble yol ve flehir içi yollar›n›n yap›m› ger-

çekleflmektedir, ülkemiz kalk›nmas›ndaçok önemli olan bu konuda Dörtyol ‹nfl.A.fi. kuruluflundan bugüne kadar yurt için-de ve yurt d›fl›nda birçok önemli yap›m ifli-ni baflar› ile tamamlam›flt›r. Yaklafl›k 250parçadan oluflan makine park› ve dene-

yimli personeli ile inflaat sektöründeki enyeni yap›m tekniklerini takip ederek yük-sek teknolojinin sa¤lad›¤› avantajlardanher alanda yararlanmak ve yapt›¤›m›z iflle-re yans›mas›n› sa¤lamak üzerinde enönemli durdu¤umuz konular›n bafl›ndagelmektedir.

Taahhüt etti¤imiz iflleri en kaliteli ve enh›zl› flekilde iflverenlerine teslim etmeninyan›nda ifl ve iflçi sa¤l›¤› ve güvenli¤i ileçevreyi koruma konular›nda gerekli titizli¤igöstermek ise en önemli hedefimiz olmufl-tur.

Dörtyol ‹nflaat A.fi. nin tamamlam›fl ol-du¤u yap›m ifllerinden baz›lar›;

1)Kavac›k-Beykoz Ba¤lant› yolu: Toprak iflleri, Küçük

Sanat yap›lar›, Büyük Sanat yap›lar› ve Üstyap› ‹flleri

2)Kavac›k –Beykoz –Riva ba¤lant› yolu: Üstyap› ‹flleri

3)Çubuklu –Çubuktafl Villalar›: Altyap› ‹flleri ve Bina

Kaz› ‹flleri

4)Trakya Otoyol Ayr›m› – K›rklareli –Dereköy-Aziziye

Bulgaristan Hudut Yolu: Toprak ‹flleri, Sanat Yap›lar›,

Üstyap› ‹flleri ve Di¤er ‹fller ( 63 km)

5)Hasdal Kavfla¤› – Kemerburgaz ayr›m› Devlet Yolu-

Seyrantepe Ba¤lant› Yollar›: Büyük Sanat Yap›lar›, Kü-

çük Sanat Yap›lar› ve Yap›m ‹flleri

6) Ka¤›tane Tüneli Portal Bölgesinde Köprülü Kavflak

ve Yol Düzenleme ‹nflaat› ‹fli

7)Kapukule-Lüleburgaz aras› (TEM) Otoyolu ba¤lant›

yollar›n›n eksik kalan üstyap› iyilefltirme ve büyük

onar›m inflaat› ifli

8)Çorlu Köprülü Kavfla¤› ( TEM) Çorlu Ba¤lant› Yolu:

Toprak ‹flleri ve Üstyap› ‹flleri

9)Koruda¤› – Gelibolu aras› bölünmüfl yol: Toprak ifl-

leri, Sanat Yap›lar› ve Üstyap› ‹flleri ( 44 km)

10)Tanger- Qued Rmel Otoyolu Toprak iflleri Lechba-

a- RN16 kesimi ( FAS)

Dörtyol ‹nflaat dünyam›z›n torunlar›m›zdanbize bir emanet oldu¤u bilinci ile tüm ça-l›flmalar›nda do¤a, çevre ve insan odakl›hareket etmifltir. Yapt›¤› her ifli, üstlendi¤iher görevi büyük bir titizlikle yerine getir-mifltir.

Böyle bir anlay›fl ile çal›flmalar›na devameden firmam›z, Konkasör iflletmecili¤i, Vi-yadük- Köprü –Tünel ve her türlü küçüksanat yap›s› iflleri, Beton üretimi, Toprakiflleri yap›m›, Mastik asfalt yap›m› – Asfaltüretimi ve serme ifllerini tecrübeli eleman-lar› ile taahhüt etti¤i süre içinde gerçeklefl-tirme baflar›s› göstermifltir.Dörtyol inflaat’›n hedefi; yurtiçi ve yurtd›fl›projelerinde hizmet kalitesinden ödün ver-meden büyümek ve istihdam yaratmak,ülkemizin önde gelen firmalar› aras›ndakal›c› bir isim olmakt›r.

‹smail fiAH‹NKAYADörtyol ‹nfl. ‹cra Yön. Kur. Üyesi

DÖRTYOL ‹NfiAAT TAAHHÜT TUR‹ZM T‹CARET ve SANAY‹ A.fi.

Page 49: TUMBIAD 3. SAYI - EYLUL 2011

48

MAKALE

Modern dünyan›n gere¤i olarak sosyal ilifl-kilerin giderek kompleksleflmesi, devletinkurumsallaflarak iflleri yönetecek bir me-kanizma oluflturmas›n› zorunlu k›lmas› so-nucunda “bürokrasi” kavram› geliflmifltir.Bürokrasi, çeflitli idari görevleri yerine ge-tirmek için hükümetler taraf›ndan yönetilenörgütlerin genel ad› olup; hiyerarfli, otorite,ifl bölümü ve yaz›l› kurallar›n topland›¤› birörgüt yap›s›n› ifade etmektedir. Bürokraside¤er yarg›s› tafl›mayan belli bir organi-zasyon tipini ifade eden bir kavram olma-s›na karfl›n, etkin ifllemeyen bürokratikprosedürler nedeniyle, günümüzde toplu-mun hemen her kesiminde olumsuz birkavram olarak kullan›lmaktad›r. Hâlbuki iflbafl›na gelecek iyi bürokratlar sayesinde“bürokratik oligarfli”nin y›k›lmas› ve bürok-rasinin gerçek anlam›na uygun olarak et-kin iflleyen bir örgüt yap›s›n› ifade etmesimümkün k›l›nabilir.

“‹yi bir bürokrat”›n, bürokratik oligarflininhantall›¤a ve verimsizli¤e yol açan olum-suz yönlerini gidererek, yönetime ve iflleyi-fle dinamizm kazand›rmas› mümkündür.‹yi bir bürokrat süreç analizi yapan, tehdit-leri önceden belirleyen ve sorunlara yöne-lik çözümler gelifltirebilen kiflidir.

Mevzuata ve kurallara s›k› s›k›ya ba¤l› kal›-narak hareket edilmesini gerektiren bürok-ratik prosedürler, bürokratlar›n de¤iflenflartlara ve ihtiyaçlara göre hareket etmegücünü s›n›rland›rmamal›d›r. ‹yi bir bürok-rat›n verimli ve etkin çal›flabilmesi, kararla-

r›nda inisiyatif kulland›¤› sürece mümkün-dür. Yasal s›n›rlar çerçevesinde risk alabi-len, de¤iflen koflullara uygun ve esnek yö-netim anlay›fl›na sahip olan bir bürokrat›n,bürokratik sistemin iflleyifline müdahaleederek bireysel olarak düzeltme yapmas›da olas›d›r.

Kamu kurum ve kurulufllar›n›n hantallaflt›k-lar›, kurumlar›n karar alma ve uygulamakonusunda istenilen h›z› yakalayamad›klar›yönündeki elefltirilere karfl›l›k, iyi bir bürok-rat›n yaz›flmalar›n artmas›na, k›rtasiyecili-¤e ve ifllemlerin gecikmesine engel ola-cak ifl süreçleri yaratmas› gerekmektedir.Kurum içinde yap›lacak yetki devirlerindenkaç›n›lmamas› ve bu yolla orta ve alt dü-zeydeki yöneticilerin sorumluluklar›n›n art›-r›lmas› suretiyle uzayan prosedürlere vek›rtasiyeci anlay›fllara son verilmesi, dina-mik ifl ak›fllar›n›n yarat›lmas›n› sa¤layacak-t›r. Günümüzde kurumlar›n yap›lar› karma-fl›klaflt›kça ortaya yeni kademeler ç›kmak-ta, geliflen bu yap› iyi yönetilmedi¤i takdir-de ise ifl süreçleri uzamakta ve zamanmaliyeti artmaktad›r.

‹yi bir bürokrat›n kamu yönetimi ve ifl ida-resi konular›na vak›f olmas› ve ayr›ca gün-cel geliflmeler ile teknolojiyi yak›ndan ta-kip etmesi gerekmektedir. Kendini yenile-yemeyen veya de¤iflen düzenin flartlar›naayak uyduramayan bir bürokrat›n, idareci-si oldu¤u kuruma da yenilikler getirmesisöz konusu olamaz.

Bürokratlar›n örgütsel kaynaklar› ve ifl gü-cünü en verimli flekilde kullanmas› ve bun-lardan art› de¤er yaratmay› bilmesi gerek-mektedir. Ayr›ca, iyi bir bürokrattan gerekalt ve üst kadro ile gerekse örgüt d›fl› pay-dafllar› ile devaml› hofl görülü ve uzlaflma-c› bir tav›r içerisinde olmas› ve bu sayedeçat›flma ve tart›flmalardan uzak yönetimanlay›fl› gelifltirmesi beklenir.

‹yi bir bürokrat›n uzmanlaflt›¤› bir konuüzerinde çal›flmas›, metodolojiyi kullana-bilmesi, zaman› yönetebilmesi ve çal›flt›¤›kuruma iliflkin isabetli de¤erlendirmeleryapabilmesi çok önemlidir. Çünkü bürok-rasi, önlemlerin önceden uygulamaya ko-nulmas›n›, flikâyetlerin az›msanmaks›z›nde¤erlendirmeye al›nmas›n› ve sorunlar›nh›zl› bir flekilde çözümlenmesini gerektirir.

Düflüncelerini icraata dökebilen, realist,elefltiriye aç›k, spesifik ve somut projelerüretebilen, sab›rl›, çizgisinden ödün ver-meyen, baflar›ya endeksli bir liderin ayn›zamanda bürokraside de iyi bir yer edin-mesi olas›d›r.

Bürokratlar›n bireysel de¤il, toplumsal ç›-karlar peflinde olmas› gerekir. Bürokratla-r›n kendilerinden beklenen baflar›y› tesisedebilmeleri için toplumun psikolojisini veihtiyaçlar›n› iyi analiz eden, kalk›nmaya veadalete öncelik veren, toplumsal refah›hedefleyen, bu do¤rultuda di¤er kamu ku-rumlar›, özel sektör ve sivil toplum kurulufl-lar› ile akademisyen, yazar, ifl ve bilim

‹Y‹ BÜROKRAT VE ‹Y‹ ‹fi ADAMI

NASIL OLMALI!Hüseyin AVCI

Gümrükler Genel Müdür Muavini

Page 50: TUMBIAD 3. SAYI - EYLUL 2011

49

MAKALE

adamlar› ve politikac›lar gibi önde gelenmeslek guruplar› ile devaml› iliflki içerisin-de olmas› gerekir.

Bu itibarla bürokratlar, ülkemizin en büyükproblemi olan kalk›nma ve istihdam soru-nu ile de yak›ndan ilgili olmal›d›rlar. Bürok-rasi giriflimcili¤i desteklemeli, giriflimcilereolanak ve öncelik tan›mal›d›r. Bürokratlar,ifl adamlar›n›n giriflimlerini engelleyen de-¤il, aksine ifl adam›n› yönlendiren ve onumotive eden bir anlay›fla sahip olmal›d›r.Nitekim bu iki meslek gurubu aras›ndaoluflacak sinerjinin getirisi devlet ve top-lum için çok yüksek olacakt›r.

S›cak para, cari aç›k, istikrars›z sermayepiyasas› ve bu sorunlar›n getirdi¤i k›r›lgan-l›¤›n yat›r›mlar› engelledi¤i bir ortamda birde a¤›r bürokrasi nedeniyle yat›r›m mali-yetinin art›r›lmas› potansiyel yat›r›mlar›nönünü iyice kesebilmektedir. Bürokratikengeller, kamudaki inisiyatifsizlik, mevzuatyetersizli¤i ve korumac›l›k gibi faktörler ya-t›r›mlar›n ülkeye çekilmesinin önündeki enönemli sorunlard›r. Bu nedenle, bürokratikoligarflinin, yat›r›m hizmetlerini aksatmas›-na veya yat›r›m güdüsünü azaltmas›na izinverilmemelidir. ‹yi ve h›zl› iflleyen bir bü-rokrasinin, yabanc› yat›r›mc›lar›n Türki-ye’ye yapacaklar› yat›r›mlarda tercih nede-nini oluflturaca¤› da göz önünde bulundu-ruldu¤unda, idari ve ekonomik istikrar›nsürdürülebilmesi aç›s›ndan söz konusubürokrat-ifl adam› ifl birli¤i son dereceönemlidir.

Burada elbette ifl adamlar›na da büyükgörevler düflmektedir. ‹yi bir ifl adam›ndantoplumun ihtiyaç ve beklentilerini bilmesive ülkenin sorunlar›na duyarl› olmas› bek-lenir. Yaln›zca “kar” güdüsüyle çal›flan ya-t›r›mc›lar›n iyi birer ifl adam› olamayacak-lar› aç›kt›r. ‹fl adamlar› bireysel ve sektörelsorun ve taleplerinin yan› s›ra toplumsalsorunlar› da gündeme getirdikleri süreceiyi bir yurttafl olurlar.

‹fl adamlar›n›n araflt›rma-gelifltirme faali-yetlerine, insan kaynaklar›na ve e¤itim-ö¤-

retime de önem vermeleri ve bu do¤rultu-da ad›mlar atmalar› gerekmektedir. Çünküiyi e¤itilmifl insan kayna¤› ve tedarik edi-len yeni teknolojiler flirketlerin oldu¤u ka-dar ülke ekonomisinin geliflmesine de kat-k› sa¤layacakt›r. Üniversiteler ile meslekkazand›rma kurslar›na ifl adamlar›nca sa¤-lanacak katk›lar ülkenin befleri sermayesi-ni güçlendirecektir. ‹fl adamlar›n›n ayr›cameslek içi dayan›flmalar› ve kamu kurulufl-lar› ile sivil toplum örgütleriyle kuracaklar›iletiflimden ülkemiz de kazançl› ç›kacakt›r.‹fl adamlar›n›n da kat›l›mlar›yla düzenlene-cek çal›flma guruplar› ve platformlar etkilianalizlerin ve sonuç odakl› de¤erlendirme-lerin yap›lmas›n› mümkün k›laca¤›ndan, ifladamlar›n›n bu tür etkinliklere kay›ts›z kal-mamalar›, onlar› iyi birer ifl adam› olmalar›konusunda bir ad›m daha ileriye götüre-cektir.

Bürokrat ve ifl adam› yak›nlaflmas›n›n sa¤-lanmas› ile ülkemizin kalk›nma ve istihdamsorununu çözmeye yönelik projelerin ha-yata geçirilmesi gerekmektedir. Gerek ta-r›m, enerji ve üretim alanlar›nda, gerekseiç-d›fl ticaret ve turizm alanlar›nda yat›r›mfaaliyetlerinin art›r›lmas›na öncelik verilme-lidir. Bu projeler gelifltirilirken öncelikle herbir bölge ve ilin ekonomik gücü ortaya ko-nulmal›d›r. D›fl ticaret ve gümrük verileride dahil olmak üzere hangi illerde ne üre-tildi¤i, hangi illerin hangi hammadde veyadi¤er kaynaklar bak›mdan daha zengin ol-du¤u belirlenerek, bölgeler ve iller baz›n-da itici gücün genifl bir platformda tespitedilmesi gerekir. Bu itici güçler do¤rultu-sunda bir araya gelecek bürokrat ve yat›-r›mc› gurubu, bu bölgelerin kalk›nmas› içinneler yapabilece¤ini tart›flmal› ve var›lacakneticeler itibariyle bürokratlar yat›r›mc›laragerekli yard›m› sa¤lamal›d›rlar.

‹stihdam koflullar›n›n iyilefltirilmesi amac›y-la alt yap› yat›r›mlar›na azami önem verile-rek, baflta Do¤u ve Güneydo¤u bölgeleriolmak üzere al›nacak teflvik tedbirleri ileyeni üretim tesislerinin kurulmas›na imkântan›nmal›d›r. Bu bölgelerdeki emek göçü-nün önüne geçilmesi ve ülkemizdeki böl-

geler aras› kalk›nma dengesizli¤inin gide-rilmesi gerekmektedir. Bu bölge kentleriniyönetecek bürokratlar›n projeleri olan, ya-t›r›mc›larla temas› güçlü olan kifliler olmas›halinde, ifl adamlar› ile yapacaklar› ortakçal›flmalar›n bölgesel geliflmeye olumlu et-ki yapaca¤› aç›kt›r.

Bürokratlar›n turizmi gelifltirme amac›ylada ifl adamlar›yla ortaklafla çal›flmalar yü-rütmesi gerekmektedir. Ülkenin ve turizmtesislerinin tan›t›lmas›n› sa¤lamak amac›y-la, uluslararas› etkinliklere kat›lmak, bu et-kinliklere ev sahipli¤i yapmak, sosyal vekültürel alanlarda festivaller organize et-mek gibi hususlarda bürokratlar›n ifladamlar›na gerekli yönlendirmeleri yap-malar› gerekmektedir.

Sonuç olarak, yat›r›m ortam›n›n iyilefltiril-mesine yönelik sürdürülen çal›flmalar›nbürokratlar›n da kat›l›m›yla yat›r›mc›laragüven verecek nitelikte olmas› sa¤lanmal›-d›r.

De¤iflimin bafl döndürücü biçimde etkisinihissettirdi¤i ça¤›m›zda, vatandafllar›n da-ha iyi koflullarda yaflamlar›n› sürdürmeleri,kamu yönetiminin karfl›lad›¤› toplumsalhizmetlerin kalitesinin art›r›lmas›, milletinkaynaklar›n›n kamu idarelerince israf edil-meden yine millet için yüksek verimlilikleharcanmas› ile ülkenin adalet ve kalk›nmaanlay›fl› içerisinde yönetilmesi iyi bürokrat-lar›n say›s›n›n artmas›na ba¤l›d›r. Toplamkalitenin art›r›lmas› ve ülkenin sorular›naisabetli ve etkili çözümler bulunmas› “iyibürokratlar” ve “iyi ifl adamlar›”n›n yetiflti-rilmesine ve yine bu nitelikteki insanlar›nüst düzey kadrolara atanmas›na ba¤l›d›r.

Türkiye'de bürokrasinin, bugüne dek al›fl›-lageldi¤i üzere topluma hükmeden, boyune¤diren bir yap›n›n aksine, toplumun hiz-metindeki bir yap›lanma olarak alg›lanma-s› sa¤lanmal›d›r. Dolay›s›yla gerek ifladamlar›m›z›n gerekse bürokratlar›m›z›nbu sorumlulu¤un bilincinde olmalar› gere-kir.

Page 51: TUMBIAD 3. SAYI - EYLUL 2011

50

GÜNCEL

Diyarbak›r’›n güzelliklerini gezip göreme-yenlere anlatan, oradaki insanlar›n sorun-lar›yla yak›ndan ilgilenen bir temsilciliklerivar Diyarbak›rl›lar›n ‹stanbul’da : Diyarba-k›r Kültür ve Sanat Tan›t›m Derne¤i. Der-nek Baflkan› Medeni DEVEC‹; uzun y›llar›-n› dernek faaliyetleri kapsam›nda toplu-mun bütün kesimlerinin kültürünü anlat-mak, yard›mlaflma ve dayan›flmay› sa¤la-mak, Diyarbak›r’la ‹stanbul aras›ndaki gö-nül köprülerini her daim tazelemek ve in-sanl›¤a maddi-manevi yard›mlarda bulun-mak ad›na önemli baflar›lara imza atm›flde¤erli bir insan.

Günümüzde önemi her geçen gün daha

da artan sivil toplum kurulufllar› aras›ndaçal›flmalar›yla ad›n› duyurmay› baflaran Di-yarbak›r Kültür ve Sanat Tan›t›m Derne¤i,bu y›l birçok derne¤e örnek olabilecek fa-aliyetlere imza atm›flt›r.

‹fladamlar›ndan Metin KORKMAZ vefieyhmus GÜNEfiL‹O⁄LU ö¤rencilereburs verip derne¤in faaliyetlerinde katk›-larda bulunuyorlar.

Diyarbak›r’›n maddi durumu iyi olmayan il-çe ve köyleri için Diyarbak›r’a gönül ver-mifl ifladamlar› Teneks Tekstil Genel Mü-dürü Tayfun ÇAKAR, Oylum Tekstil sahibiSalih OYLUM, EYS Tekstil sahibi Adnan

Medeni DEVEC‹Diyarbak›r Kültür ve Sanat Ta›t›m Derne¤i Baflkan›

Is›n›n 40-50 dereceye vard›¤›

yaz günlerinin bunalt›c›

s›cakl›¤›ndan kurtulmak

amac›yla düz daml› evleri ile

tipik yöre mimarisinin

günümüzde de yaflat›ld›¤›,

Çin Seddi’nden sonra

dünyan›n ikinci uzun surlar›,

Ulu Camii, Ongözlü köprüsü,

Malabadi Köprüsü ve siyah

bazalt tafllar›ndan yap›lm›fl

evleri ile görülmesi gereken

bir ildir Diyarbak›r.

Page 52: TUMBIAD 3. SAYI - EYLUL 2011

51

GÜNCEL

TOP, G‹GA Tekstil sahibi ‹smail AKAY’›nderneklerine ba¤›flta bulundu¤u 50 koli-3000 adet giyim eflyas›n› Diyarbak›r’aulaflt›rm›fllard›r.

Dernek Baflkan› Deveci, bu y›l di¤er y›llaranazaran daha farkl› yard›mlar toplad›klar›n›ve böylece bölgelerindeki maddi durumuiyi olmayan vatandafllar› sevindirmenin

kendilerini mutlu etti¤ini bildirmektedir.Diyarbak›r Kültür ve Sanat Tan›t›m

Derne¤i bu y›l Diyarbak›r’›nde¤iflik liselerinde okuyan

dar gelirli, baflar›l› liseö¤rencilerinden bir

grup ö¤renciyi ‹stan-bul gezisine getir-mifltir. Hayatlar›ndailk kez deniz görenve tarihî yerlere,camiilere hayrankalan gençlerinmutlulu¤unu büyük

bir heyecanla anla-tana dernek baflkan›

Deveci, bu tür organi-zasyonlar›n artarak ço-

¤almas› gerekti¤ini vurgu-lam›flt›r.

Dernek üyelerinin belirli günlerde toplana-rak düzenledikleri bir de yemekli gecelerivar. En güzel kaynaflma ve dostluk örnek-lerinin sergilendi¤i bu tür beraberlik gece-lerinin ad› Eyvan Geceleri. Ayr›ca küçükyaflta ‹stanbul’a gelmifl Diyarbak›rl› genç-lerin zincirin bir halkas› haline gelebilmele-ri için Diyarbak›r kültürünü tan›tt›klar› etkin-likler de düzenlenmektedir.

Derne¤in projeleri aras›nda ‹stanbul Ana-dolu Yakas›’nda derne¤e ait bir kültür evi-ni hayata geçirerek, dernek bünyesindeyap›lan toplant›, niflan, k›na, taziye vb. fa-aliyetler için bir alan oluflturmak amac› bu-lunmaktad›r.

2005 y›l›nda Diyarbak›r’a gönül vermifl in-sanlar taraf›ndan kurulan Diyarbak›r Kültürve Sanat Tan›t›m Derne¤i, S›rma SokakFatih ‹fl Merkezi numara 455/25 Maltepeadresinde hizmet veriyor.

Page 53: TUMBIAD 3. SAYI - EYLUL 2011

52

MAKALE

Avrupa Konseyi, 22 Haziran 1993 tarihinde yap›lan Kopenhag Zirvesi'nde,

Avrupa Birli¤i'nin geniflleme sürecinin, Do¤u Avrupa Ülkelerini kapsayaca¤›n›

ve adayl›k baflvurusunda bulunan ülkelerin, tam üyeli¤e kabul edilmesine te-

minen, siyasi, ekonomik ve topluluk mevzuat›n›n benimsenmesi kriterlerini

karfl›lamas› gerekti¤i flart›n› kabul etmifltir.

Bu çerçevede, Kopenhag kriterleri, AB’ye tam üyelik koflullar›n›n, demokratik

ve sosyal esaslar› için, gerekli flartlar› içermektedir.

Öte taraftan, 1 Ocak 1993'de yürürlü¤e giren Maastricht Anlaflmas›’nda ise,

Ekonomik ve Parasal Birli¤in aflamalar›, bu süreçte izlenecek ekonomik ve

parasal politikalar ile bunlar›n gerektirdi¤i kurumsal de¤ifliklikler ayr›nt›l› olarak

düzenlendi¤i ve üye ülke ekonomileri aras›ndaki farkl›l›klar›n giderilmesine yö-

nelik olarak, Maastricht kriterleri olarak adledilen, baz› makro göstergelere

iliflkin kriterler deklere edilmifl ve bu kriterlere afla¤›da yer verilmifltir.

MAASTR‹CHT KR‹TERLER‹- Toplulukta en düflük enflasyona sahip(en iyi performans gösteren) üç ülkeniny›ll›k enflasyon oranlar› ortalamas› ile ilgiliüye ülke enflasyon oran› aras›ndaki fark1,5 puan› geçmemelidir.

- Üye ülke devlet borçlar›n›n GSMH’s›naoran› %60’› geçmemelidir.

- Üye ülke bütçe a盤›n›n GSMH’s›na oran›%3’ü geçmemelidir. - Herhangi bir üye ülkede uygulanan uzunvadeli faiz oranlar› 12 ayl›k dönem itibariy-le, fiyat istikrar› alan›nda en iyi performans

gösteren 3 ülkenin faiz oran›n› 2 puandanfazla aflmayacakt›r.

- Son 2 y›l itibariyle üye ülke paras› di¤erbir üye ülke paras› karfl›s›nda devalüleedilmifl olmamal›d›r. Yukarda yer verdi¤imiz Maastricht kriterle-rinden, Uzun vadeli faiz oranlar› rasyosu-na iliflkin kriter ile üye ülke paras›n›n di¤erbir üye ülke paras› karfl›s›nda devalüleedilmemifl olmas›n› öngören kriter olmaküzere toplam 2 kriterin, ortak para Eu-ro’nun kullan›ma girmesiyle anlam›n› veönemini kaybetti¤i gözlenmektedir. Bu ne-denle, bu 2 kriter d›fl›nda kalan, Kamu

Bütçe a盤› ve kamu borç stokunun,GSMH oran› ile enflasyon kritelerine iliflkinMaastricht kriterleri yönünden, Türkye ileAB ülkeleri makro göstegelerinin karfl›lafl-t›rmal› olarak analiz edilmesinin uygun ola-ca¤› de¤erlendirilmektedir.

Afla¤›daki tabloda üzere, 2010 y›l›nda, ka-mu bütçe a盤›n›n GSMH’ye oran›,Yuna-nistan da yüzde 13,6 ‹spanya'da yüzde9,8, Fransa'da yüzde 8, Portekiz'de yüzde8,5, Almanya’da yüzde 3,6, ‹talyada yüz-de 5,3 ve Euro bölgesinde ortalama yüz-de 6.5 olarak gerçekleflti¤i, di¤er yandan

Abdusselam DE⁄ER ( Ekonomist )TÜMB‹AD Dan›flma Kurulu ve Ekonomi Kmy. Bflk. Yrd.

TEK PART‹ HÜKÜMET‹ DÖNEM‹NDE TÜRK‹YE AB BÜTÜNLEfiME SÜREC‹NDE

MAASTR‹CH KR‹TERLER‹

Page 54: TUMBIAD 3. SAYI - EYLUL 2011

bu oran›n, ABD’de yüzde 7, Japonyadaise yüzde 6,7 olarak gerçekleflti¤i görül-mektedir. Netice itibar›yla, 2007 y›l›ndayüzde 0,6 oran›nda seyreden Avro Bölge-sinin ortalama kamu bütçe aç›klar›n›nGSMH’ya oran›, 2008’de, yüzde 2’ye yük-seldi¤i, kuresel krizin etkisiyle birlikte 2009y›l›nda, bir önceki y›la göre yüzde 300’ünüzerinde art›fl göstererek yüzde 6,3 yük-selerek Maastricht kriterlerinden uzaklafla-rak 2010 y›l›nda bu rasyonun yüzde 6,5’eyükseldi¤i gözlenmektedir. Bir baflka ifadeile Küresel krizin etkisiyle bütçelerini IMFçözüm önerilerine göre planlayan bafltayunanistan olmak üzere bir çok AB ülkesi-nin Maastricht kriterlerinden uzaklaflt›¤›izlenmektedir.

SEÇ‹LM‹fi AB ÜLKELER‹ 2010 YILIBÜTÇE AÇIKLARININ GSMH ORANI

Afla¤›daki tabloda görüldü¤ü üzere, Türki-yede koalisyon hükümetlerinin yerine tekpartili iktidar›n göreve geldi¤i 2002 y›l› so-nunda 34.3 Milyar TL olarak seyredenKonsolide bütçe a盤›n›n, GSMH'ye oran›yüzde 11.4 oldu¤u, 2009 y›l›nda 52.2 Mil-yar TL olarak gerçekleflen bütçe a盤›n›n,GSMH’ye oran› yüzde 5.5 oldu¤u görül-mektedir. 1960'tan bu yana IMF önerileriy-le bütçe haz›rlayan Ülkemiz’de, kendi ba-fl›na planlad›¤› ilk 2010 y›l› bütçesi, 2009y›l›na göre yüzde 25 azal›flla 39.6 MilyarTL olarak gerçekleflen bütçe a盤›n›nGSMH’ya oran› ise 3.6 olarak gerçekleflti-

¤i ve bu oran›n 2011`de yüzde 2,8`e,2012`de yüzde 2,4`e, 2013`te yüzde1,6`ya gerileyece¤i öngörülmektedir. Bafl-ka bir ifade ile, Avrupa Birli¤i Üyesi ülkele-rin ortak para birimine geçiflin temel flart›olarak ifade edilen, Maastricht kriterlerin-den, Kamu büçe a盤›n›n GSMH'ya oran›-n›n, yüzde 3’ü geçemiyece¤i flart›n›n sa¤-lanmas›na yönelik olarak, AK Parti hükü-meti göreve geldi¤i 2002 y›l›nda yüzde11,4 olarak ald›¤› bu rasyoyu, 2005 yl›n-da yüzde 1.5 indirerek karfl›lam›fl ve buy›ldan itibaren Maastricht kriterlerinin tutu-ruldu¤u, ancak global kriz sebebiyle,2009 ve 2010 y›l›nda bu rasyolar›n bozul-mas›n›n yan›nda bir çok AB ülkesinden iyidurumda oldu¤u de¤erlendirilmektedir.

TEK PART‹ ‹KT‹DARI DÖNEM‹NDE( 2002 -2010 ) BÜTÇE AÇIKLARI-NIN / GSMH ORANI

Afla¤›daki grafikte görüldü¤ü üzere, Tekpartili hükümeti göreve geldi¤i 2002 y›l›n-da yüzde 30’larda seyren Enflasyon,2004’te yüzde 9.3 oran›yla ilk defa tek ha-neli rakamlara düflürüldü¤ü ve 2008 y›l›n-da AK Partiye aç›lan kapatma davas›ylabirlikte bu y›l d›fl›nda bu güne kadar Enf-lasyonun, tek haneli rakamlarda seyretti¤igözlenmektedir. Euro bölgesinde 2007 y›-l›nda ortalama olarak yüzde 2,8 oran›ndaseyreden enflasyon, ayn› y›lda Türki-ye’de, AB standartlar›n›n 3 mislinden fazlaartarak yüzde 8,4’te oldu¤u izlenmektedir.2010 y›l› itibar›yla Avrupa Birli¤ine üye 27ülkenin ortalama enflasyon oran› ise yüz-de 2,4 düzeyinde gerçekleflti¤i, Türkiyedeise 2010 y›l› sonu itibar›yla yüzde TÜFEenflasyonun yüzde 6.40 düflürlmesine kar-fl›n, AB’nin maastricht kriterlerinden enf-lasyon flart›n›n karfl›lanamad›¤› görülmek-tedir. Avrupa Merkez Bankas›n›n (ECB)2010 y›l› yüzde 2 düzeyindeki enflasyonhedefi afl›lm›fl ve Euro Bölgesi’nde enflas-yon yüzde 2,4’e yükseldi¤i gözlenmekte-dir.

Öte taraftan Tunusta hükümetin devrilme-siyle bafllayan, akabinde M›s›rda iktidar›deviren halk ayaklanmalar› bir çok Arap

53

MAKALE

Page 55: TUMBIAD 3. SAYI - EYLUL 2011

54

MAKALE

ülkesinde devam edece¤i endiflesiyle,petrol fiyatlar›yla birlikte, bütün emtia fiyat-lar›n›n artaca¤›, özellikle g›da fiyat›n›n yük-selece¤i, Asya ve Latin Amerika co¤rafya-s›nda enflasyon tedirginli¤in ciddi ölçüdehissedildi¤i ve bununla birlikte söz konusuco¤rafyadaki önde gelen geliflmekte olanekonomilerin enflasyon tedirginli¤i, AvrupaMerkez Bankas› (ECB) ve ABD MerkezBankas›’n›n (FED), küresel kriz dönemindefaiz indirimleri yerine bu y›ldan bafllayarakenflasyon yükseliflini önlemek için faiz art›-racaklar› ve bu nedenle, geliflmekte olan

ekonomilerden geliflmifl ekonomilere birfon ak›fl›n›n olaca¤›, dolay›s›yla, iflaret edi-len co¤rafyalarda enflasyon oran›n›n 2011y›l›nda yükselece¤i de¤erlendirilmektedir.

TEK PART‹ HÜKÜMET‹ DÖNEM‹N-

DE (2002-2010) ENFLASYON

Netice itibar› ile, Türkiye’nin enflasyon ko-nusunda, AB normlar› aç›s›ndan yeterli iyi-leflmeyi sa¤layamad›¤›, ancak, 2004 y›l›n-da yüzde 9,3 oran›na sahip enflayon ayn›y›lda yüzde 9,4 büyüme rakam›n›n alt›ndakald›¤›, ayn› flekilde 2010’da, yüzde 6.40rakama sahip TÜFE enflasyonu, ayn› y›l-da yüzde 8’in üzerinde büyüme rakam›n›nalt›nda kald›¤› gözlenmektedir. Bu neden-le, AK Parti hükümeti hükümeti dönemin-

de, her ne kadar enflasyon flart›n›n, ABMaastricht kriterlerikarfl›lanamad›ysada,ekonomik büyümenin alt›nda bir enflasyonoran›n›n yakalamas› ve Türkiyede ekono-mik birimlerin ve vatandafl›n ald›¤› her ka-rarda dikkate al›nmayacak bir sevyeye in-

dirilmesi hususu, taraf›m›zca kronikleflenenflasyonun vatandafl›n hayat›ndan ç›ka-r›lmas›, ekonomik iyileflme ve gelir da¤›l›-m› aç›s›ndan aç›s›ndan ayr› bir musbetnetice oldu¤u de¤erlendirilmektedir.

Afla¤›daki tabloda görüldü¤ü üzere, Ülke-mizde Tek partili hükümeti göreve geldi¤i2002 y›l›ndan itibaren, Maliye politikas›olarak, faiz d›fl› fazla ve para politikas› ola-rak fiyat istikrar› temelinde oluflturulanekonomik program›n uygulanmas› netice-sinde, 2002 y›l›nda AB tan›ml› borç stoku-nun, GSMH’ye oran› yüzde 73,7 iken,2004 y›l›ndan bu yana AB maastricht krite-ri’nde yer alan yüzde 60’› karfl›lad›¤› vebu rasyonun 2010 y›l›nda yüzde 41.6 ol-du¤u görülmektedir. Baflka bir ifade ileAK Parti iktidar› döneminde, Brüt KamuBorç Stokunun, GSMH içindeki pay›n›nazalmas›na ra¤men, toplam kamu borçstokunun rakamsal olarak art›¤› de¤erlen-dirilmektedir.

Öte taraftan, Yunanistan›n, Kamu borçstokunun, GSYH'ye oran›, 2010 y›l›ndayüzde 124,9, ‹talya'da yüzde 118,2, Bel-çika'da yüzde 99, ‹rlanda'da yüzde 77,3,Fransa’da yüzde 83,6, Portekiz'de yüzde85,8, ‹ngiltere’de yüzde 79,1, Macaris-tan'da yüzde 78,9, Almanya'da yüzde78,8 düzeyinde oldu¤u, di¤er yandanABD’nin kamu borcunun 16.6 Trilyon dolarile bu oran›n yüzde 105 oldu¤u, Japonya-da bu rasyonun ise yüzde 193,5 oldu¤ugözlenmektedir. Bununla birlikte 2011 y›-l›nda Japonya'n›n, 2011 y›l›nda kamu borçstokunun, GSMH’ya oran› yüzde 200’lerive ABD'nin ise yüzde 110’nu aflaca¤› ön-görülmektedir. Netice itibar› ile Euro bölgesinde kamuborç stokunun, GSMH’ye oran› 2007 y›l›n-da yüzde 66,2 seviyesinde oldu¤u,2008’de yüzde 69,7’ye yükseldi¤i, küreselkrizin etkisiyle 2009’da yüzde 78,7’ye ve2010 y›l›nda yüzde 84,7’ye yükseldi¤i gö-rülmektedir. Baflka bir ifade ile, Euro böl-gesindeki sadece 7 ülkenin borç yükü 12trilyon dolara ulaflt›¤› görülmektedir.

Page 56: TUMBIAD 3. SAYI - EYLUL 2011
Page 57: TUMBIAD 3. SAYI - EYLUL 2011

56

SÖYLEfi‹

Öncelikle k›saca kendinizden bahseder misi-niz? 1965 tarihinde Rize’nin F›nd›kl› ilçesindedo¤dum. ‹lk, orta ve lise e¤itimini Rize –F›nd›kl› Ticaret lisesinde tamamlad›m. Dö-nemin yetersiz imkânlar› nedeniyle kazan-d›¤›m üniversitede okuma flans›n› yakala-yamad›m ve e¤itim hayat›ma ara verip va-tani görevimi yapma karar› ald›m. Askerli-¤imi tamamlad›ktan sonra, babam›n geçir-di¤i rahats›zl›k nedeniyle ailenin yükünüomuzlar›ma al›p genç yaflta ticarete at›l-d›m. Daha sonra ki y›llarda birçok alandaözel e¤itimler alarak kendimi gelifltirdim.‹fl seyahatleri nedeniyle s›k s›k yurtd›fl›naç›karak, birçok ülkeyi gezme, tecrübeedinme flans›n› yakalaman›n yan› s›ra ken-dime genifl bir dünya görüflü kazand›rd›m. fiuan, Eraysan, Mapikart, E-Medya, Nosi-kale ve Ofisime.com gibi 5 farkl› flirketibünyesinde bar›nd›ran ve ayn› zamandaaile flirketimiz olan ERAYSAN GROUP’uabim ve enifltemle eflit ortakl›k pay›na sa-hip bir flekilde yönetiyoruz. En küçük kar-defl olmama ra¤men flirketin Yönetim Ku-rulu Baflkanl›¤›n› yap›yorum. Eraysan Gro-up olarak büyük bir aileyiz ve tüm çal›flan-lar›m›z birbirleriyle uyum içindeler. Böyle-likle güzel bir sinerji yakalad›k ve sektördeönemli bir yere geldik.Bir yandan da F›nd›kl› Viçe Kültür ve Da-

yan›flma Derne¤i’nin Yönetim Kurulu Bafl-kanl›¤›n›, TUK‹D (Ofis ve k›rtasiye sektörü)Yönetim Kurulu Baflkan Yard›mc›l›¤›n›, SE-DEFED (Sektörel Dernekler Federasyonu )Yönetim Kurulu Üyeli¤ini, TÜMB‹AD (Tümbürokratlar ve ifl adamlar› sosyal dayan›fl-ma platformu) Genel Baflkan Yard›mc›l›¤›-n› efl zamanl› yürütmekteyim.Evliyim, biri k›z biri erkek iki çocuk baba-

s›y›m. Özel yaflam›mda aileme son derece

önem veren, sa¤l›kl› beslenmeye ve sporyapmaya özen gösteren, sigara kullanma-yan ve bu konuda özellikle gençlere örnekolmaya çal›flan, çal›flmay› ve üretmeyi, in-sanlara faydal› olmay› seven bir kiflili¤esahibim. Hayata her zaman pozitif birpencereden bakmay› tercih ediyorum,çünkü pozitif bir pencereden bak›lan herfley pozitiftir ve size katma de¤er sa¤lar.Bunun yan› s›ra kalemlere karfl› büyük birilgim bulunmakla beraber Türkiye’nin vedünyan›n birçok ülkesinden edindi¤im ka-lem koleksiyonumla tan›n›r›m…

K›rtasiye sektöründeki geliflmeler ve sektörüngelece¤i ile ilgili neler düflünüyorsunuz?Eraysan Group olarak sektöre ne gibi katk›larsa¤l›yorsunuz?Türkiye’de her geçen gün ekonomi pazar›-na katk› sa¤layarak büyümesini sürdürenk›rtasiye sektörünün, bugün dünya paza-r›ndaki büyüklü¤ü 4 Milyar Dolara ulaflt›.Türkiye’nin geliflmesi, e¤itimin yayg›nlafl-mas›, k›rtasiye sektörünün dünya pazar›n-daki pay›n›n büyümesine katk› sa¤lam›flt›r.Her geçen gün büyüyen ve uluslar aras›boyuta tafl›nan bu yap›, kurumsallaflmay›da beraberinde getirmifltir. Eraysan Group olarak baflta ofis ve k›rta-siye sektörü olmak üzere birçok alandayaklafl›k 25 y›ld›r en üst düzeyde hizmetvermekteyiz. Eraysan Ltd.fiti. profesyonelofis sistemlerini kapsamakla birlikte sektö-rün lideri konumundad›r. Yeni tesisi, yeniürün gruplar›, yeni yap›lanmas› ve yeni ya-t›r›mlar› ile hem kurumsal anlamda hizmetsunmakta, hem de müflteri memnuniyetinive ihtiyac›n› maksimum seviyede karfl›la-yabilmektedir. Plastik kart sektöründe hizmet veren Ma-pikart Ltd.fiti., her türlü plastik kart› yüksek

Türkiye’nin geliflmesi,k›rtasiye sektörünün dünya pazar›ndakipay›n›n büyümesine katk› sa¤lam›flt›r.

Erol AYKUTEraysan Yön. Kur. Bflk.-Dünya K›rtasiyeciler Bir. Bflk.

Page 58: TUMBIAD 3. SAYI - EYLUL 2011

57

SÖYLEfi‹

kalite standartlar›nda üretebilme yetene¤i-ne sahiptir. Finans, ma¤azac›l›k, telekom,sa¤l›k, e¤itim ve güvenlik sektörlerinde fa-aliyet göstermektedir. Mevcut, TSE ve ISO9001 sertifikalar›n›n yan›nda, 2011 y›l› ilkyar›ns›nda EMV (Europay, MasterCard, Vi-sa) sertifikasyonunu tamamlam›fl, ikinciyar›s›nda ISO27001, ISO14001, 2012 y›l›n-da OHSAS 18001, 2015 y›l›nda Nato Se-curity ve SAS belgeleriyle, gerçek kaliteliüretimlerini sertifikand›rmak hedefidir.Reklamc›l›k ve tan›t›m alanlar›nda yine birEraysan grup kuruluflu olan E-Medya Li-mited fiirketi sektörün nabz›na göre ku-rumsall›k yaratan çal›flmalar› ile her geçengün büyüyen ve ad›n› duyuran bir ajanst›r.Büyüme odakl› yat›r›mlar›na ve çal›flmala-r›na devam edecek Eraysan Group firma-lar› Türkiye pazar›na istihdam sa¤lamaya

ve uluslar aras› boyutta lider firma konu-munda faaliyetlerine devam edecektir.

TÜMB‹AD hakk›ndaki görüflleriniz nelerdir?Tüm Bürokratlar ve ‹fladamlar› Sosyal Da-yan›flma Derne¤i’nin kurulufl amac›; ülke-mizin tan›t›lmas›nda, geliflmesinde ihtiyac›olan her türlü deste¤i sa¤lamak ve ülkemi-zi daha ileriye tafl›mak için gerekli faaliyetve çal›flmay› gerçeklefltirmektir. Birlik veberaberlik çerçevesinde gerçeklefltirilen

bu çal›flmalar sayesinde derne¤imiz, bu-lundu¤umuz bölgeye, sektöre ve ülkemizegerek istihdam gerekse katma de¤er ya-ratma aç›s›ndan ciddi katk›lar sa¤lamakta-d›r.Alanlar›nda son derece baflar›l› olan ifla-damlar› ve bürokratlar›n bir araya gelerekoluflturduklar› derne¤imizin Yönetim Kuru-lu; tecrübe ve deneyimlerini, yap›lan top-lant›larda paylaflarak sorunlara çözümüretip, sektöre ciddi anlamda fayda sa¤la-maktad›r. Tüm, Sivil Toplum Kurulufllar› ile

olumlu iliflkiler içinde olan derne¤imiz, bir-lik ve beraberlik ad›na gerçeklefltirdi¤i ça-l›flmalar›na devam edecektir.TÜMB‹AD derne¤inin yönetiminde aktifolarak görev almaktan son derece keyifduydu¤umu ve dernek bünyesinde çal›fl-maya devam edip elimden gelen katk›y›her zaman sa¤layaca¤›m› belirtmek iste-rim. Son olarak, Tüm TÜMB‹AD ailesine sevgi-lerimi ve teflekkürlerimi iletiyorum.

Page 59: TUMBIAD 3. SAYI - EYLUL 2011

62

B‹ZDEN HABERLER

Yaklafl›k 70 TÜMB‹AD üyesinin kat›ld›¤› toplant› Ulu Önder Ata-

türk ve flehitlerimiz an›s›na 1 dakikal›k sayg› duruflu ve ard›ndan

‹stiklal Marfl›m›z›n söylenmesiyle bafllam›flt›r.

Yap›lan kahvalt›n›n ard›ndan toplant›da konuflan TÜMB‹AD Genel

Baflkan› Cevdet AKAY bürokrat ve ifladamlar›n› ayn› çat› alt›nda

bir araya getirmenin ülkemiz için yap›lacak çal›flmalar aç›s›ndan

önemini vurgulam›flt›r.

TÜMB‹AD Onursal Baflkan› Hasan EKfi‹ de toplant›da söz alarak

TÜMB‹AD’›n bir bofllu¤un doldurulmas›nda etkili olaca¤›na ve

do¤ru eksene oturtulmufl bir dernek oldu¤una dikkatleri çekmifl-

tir.

TÜMB‹AD Genel Baflkan Vekili Alaattin BAYRAKTAR, Genel Bafl-

kan Yard›mc›lar› Muhammed Taha GERGERL‹O⁄LU ve Hayri

ÜLGEN’in de söz alarak duygu ve düflüncelerini ifade etti¤i top-

lant›n›n sonunda çay sohbetiyle üyeler bir araya gelmenin keyfini

ç›karm›flt›r.

‹stanbul’da kurulan Tüm Bürokratlar ve ‹fladamlar› Sosyal Dayan›flma Derne¤i(TÜMB‹AD) 1.ola¤an Genel Kurulunu gerçeklefltirdi.

TÜMB‹AD Derne¤i’ndeGenel Kurul toplant›s› yap›ld›.

Page 60: TUMBIAD 3. SAYI - EYLUL 2011

63

B‹ZDEN HABERLER

Page 61: TUMBIAD 3. SAYI - EYLUL 2011

64

B‹ZDEN HABERLER

Page 62: TUMBIAD 3. SAYI - EYLUL 2011

65

B‹ZDEN HABERLER

Page 63: TUMBIAD 3. SAYI - EYLUL 2011

66

B‹ZDEN HABERLER

Tüm Bürokratlar ve ‹fladamlar› Sosyal Dayan›flma Derne¤i’nin

Yönetim Kurulu Toplant›s› Swiss Otel’de gerçeklefltirilmifltir.

Yap›lan kahvalt›n›n ard›ndan gündemin okunmas›yla bafllayan

toplant›da görev da¤›l›m› yap›lm›fl ve oy birli¤i ile kabul edilmifltir.

Ayr› ayr› yap›lan oylamalarda; Yönetim, Denetleme ve Disiplin ve

Dan›flma Kurullar› oy birli¤i ile kabul edilmifltir.

Komisyonlar ve görev da¤›l›mlar› yap›lm›fl, komisyon baflkanlar›,

baflkan vekilleri, baflkan yard›mc›lar› ve üyeleri seçilmifltir. Bütün

komisyon üyeleri her biri kendi alanlar›nda çal›flmalar›n›

bafllatm›fllard›r.

‹lk Ola¤an Genel Kurul toplant›s›ndan günümüze kadar yap›lan

ifller, yürütülen faaliyetler hakk›nda gündem uyar›nca TÜMB‹AD

Genel Baflkan› Cevdet AKAY taraf›ndan bilgi verilmifltir.

Yönetim, Denetleme, Disiplin ve Dan›flma Kurullar› üyeleri tek tek

temennilerini ve TÜMB‹AD’›n çal›flmalar› hakk›nda görüfllerini

sunmufllard›r.

Toplant› Genel Baflkan Cevdet AKAY’›n; baflar›l› bir genel kurul

toplant›s› yap›ld›¤›n›, iyi bir ad›m at›ld›¤›n› vurgulayan ve tüm

kat›lanlara teflekkür eden konuflmas› ile sona ermifltir.

TÜMB‹AD Yönetim KuruluToplant›s› Swiss Otel’de gerçeklefltirildi.

Page 64: TUMBIAD 3. SAYI - EYLUL 2011

67

B‹ZDEN HABERLER

Page 65: TUMBIAD 3. SAYI - EYLUL 2011

68

B‹ZDEN HABERLER

Page 66: TUMBIAD 3. SAYI - EYLUL 2011

69

B‹ZDEN HABERLER

Page 67: TUMBIAD 3. SAYI - EYLUL 2011

70

B‹ZDEN HABERLER

Page 68: TUMBIAD 3. SAYI - EYLUL 2011

71

B‹ZDEN HABERLER

Toplant›dan konuflmalar

TÜMB‹AD Bas›n Sözcüsü Prof. Dr. Ertaç ERGÜVEN toplant› su-numunu gerçeklefltirdi.

TÜMB‹AD Genel Baflkan› Cevdet AKAY, Sayg›de¤er üyelerimizhofl geldiniz, ilk toplant›m›zda görev alan ve bundan sonraki pro-jelerimizde çal›flacak üyelerimize baflar›lar diliyorum. Sizlerle bir-likte ve sizlerin manevi destekleriyle ülkemizin ve milletimizinönemli sorunlar›n› çözme noktas›nda baflar›l› çal›flmalar yapaca-¤›m›za inan›yorum, derne¤imizin herkese hay›rl› ve u¤urlu olma-s›n› diliyorum dedi.

TÜMB‹AD Baflkan Vekili Alaattin BAYRAKTAR konuklara kat›l›m-lar›ndan dolay› teflekkür belirtti.

TÜMB‹AD Genel Baflkan Yard›mc›s› Nezaket ATASOY, TÜMB‹ADEylül ay› yönetim kurulu toplant›s›n› ‹zmir’de yapmak istedi¤inivurgulad›.

TÜMB‹AD Denetleme Kurulu Üyesi Mimar Mete FIRINCIO⁄LU,seçkin ve çal›flkan bir yönetim kurulu gördü¤ünü, ülkemize vemilletimize hay›rl› olmas› dileklerini belirtti.

TÜMB‹AD Denetleme Kurulu ve fiubeler Komisyonu Üyesi Mede-ni DEVEC‹ (Tekstilci) , Diyarbak›r ve Do¤unun sorunlar›n›n düz-gün bir zemine kavuflaca¤›n› görüyorum ve mutlulu¤umu paylafl-mak istiyorum ifadesinde bulundu.

TÜMB‹AD Organizasyon Komisyonu Baflkan› Okan UZUN, orga-nizasyonlar›n yo¤un olaca¤›n› ama böyle istekli bir yönetimin or-ganizasyonlar›nda güçlü olmas› gerekti¤ini ifade etti.

TÜMB‹AD Genç Giriflimciler Komisyonu Baflkan› Tahsin BAY-RAKTAR, genç, dinamik ve çal›flkan gençleri bir araya getirecek-lerini belirtti.

TÜMB‹AD Sanat Komisyonu Baflkan Vekili S›rr› ER, Sanat Gece-sinin TÜMB‹AD aç›s›ndan çok önemli oldu¤unu, bu konuda her-kesin üstüne düflen görevi yerine getirece¤ine inand›¤›n› ifadeetti.

TÜMB‹AD Yönetim Kurulu Üyesi fiubelerden Sorumlu Prof. Dr.Vecdet ÖZ, Almanya, Ankara ve ‹zmir temsilciliklerini açmak içinçal›flmalar› bafllatt›klar›n› ifade etti.

TÜMB‹AD Genel Baflkan Yard›mc›s› ve Sa¤l›k komisyonu Baflka-n› Prof. Dr. Erhun EYÜBO⁄LU, sa¤l›k alan›nda önemli çal›flmalarbafllatacaklar›n› projelerle anlatt›.

TÜMB‹AD Yönetim Kurulu Üyesi ‹smail fiAH‹NKAYA TÜMB‹AD’›nçal›flmalar›n›n ülkemizin sorunlar›na yönelik önemli bir aktivite vegüç olaca¤›n› ifade etti.

TÜMB‹AD Organizasyon Komisyonu Baflkan Vekili Murat KARA-L‹, TÜMB‹AD’a yak›flan ve etkili organizasyonlar yapmak zorun-day›z dedi.

TÜMB‹AD Genel Baflkan Yard›mc›s› Prof. Dr. Mehmet AKALIN,uluslararas› çal›flmalar yaparak tekstil ve di¤er alanlarda önemliçal›flmalar yap›laca¤› ifadesinde bulundu.

TÜMB‹AD Organizasyon Komisyonu Baflkan Vekili MuratKARAL‹, TÜMB‹AD’a yak›flan ve etkili organizasyonlar yapmakzorunday›z dedi.

Page 69: TUMBIAD 3. SAYI - EYLUL 2011

72

B‹ZDEN HABERLER

K›sa ad› TÜMB‹AD olan Tüm Bürokratlar ve ‹fl Adamlar› Sosyal Dayan›flma Der-ne¤i taraf›ndan organize edilen futbol maç›nda fiöhretler&Bürokratlar karmas› ‹flAdamlar› karmas›n› 3-2 yenerek dostluk kupas›n› kazand›.

TÜMB‹AD’›n organize etti¤i

maça ilgi büyüktü…

Page 70: TUMBIAD 3. SAYI - EYLUL 2011

73

B‹ZDEN HABERLER

TÜMB‹AD Genel Baflkan› Cevdet Akay’›n

baflkanl›¤›ndaki yönetim kurulu 3 Haziran

2011 tarihinde ‹stanbul Valisi Say›n Hüse-

yin Avni Mutlu’yu ziyaret ederek kendisine

TÜMB‹AD’›n çal›flmalar› hakk›nda bilgi su-

narak kendisini bir gün sonra oynanacak

maça davet etti.

Bu maç›n organizasyon baflkanl›¤›n› eski

milli futbolculardan BJK’n›n efsane isimle-

rinden, TRT ve Karadeniz televizyonlar›n›n

spor program› yap›m ve sunucular›ndan,

Fotomaç Gazetesi Spor Yazar› TÜMB‹AD

Genel Baflkan Yard›mc›s› Hayri Ülgen ile

Organizatör, Yap›mc› ve TÜMB‹AD Genel

Koordinatörü ve Baflkan Dan›flman› Arif

Ekfli’nin çal›flmalar› k›sa sürede sonuç ve-

rerek haf›zalardan silinmeyecek bir maç›n

organizasyonunu gerçeklefltirdiler.

Türk futbol tarihinde futbolculuk dönemle-

rinde isimlerini alt›n harflerle yazd›ran ve

günümüzde Türk futboluna teknik direktör-

lük yaparak hizmet veren efsane futbolcu-

lar› bir araya getiren bu maç›n hakemli¤ini

ise eski milli futbol hakemlerimizden Öz-

can Oal yapt›.

Anadolu Hisar›nda bulunan Marmara Üni-

versitesi Beden E¤itimi ve Spor Yükseko-

kulu Spor Akademisi Stadyumu’nda 4 Ha-

ziran 2011 Cumartesi günü oynanan ma-

ça ilgi çok büyüktü.

fiöhretler karmas›nda yer alan Hasan Ve-

zir, Güvenç Kurtar, Ziya Do¤an, ‹stanbuls-

porlu Zorbay, Cem Pamiro¤lu, Nevruz fie-

rif, Çaykur Rizesporlu deli lakapl› Metin,

Erhan Altun, Muharrem Vezir ve Hami

Mand›ral› yer ald›.

Bürokratlarda ise Beykoz Kaymakam› Ay-

d›n Ergün, Ziraat Bankas› Krediler Takip

Dairesi Baflkan› Veysel Sunman, Beykoz

Belediye Baflkan Yard›mc›s› Hanefi Dil-

Page 71: TUMBIAD 3. SAYI - EYLUL 2011

maç, Beden Terbiyesi Beykoz ‹lçe Müdü-

rü Serkan Öcalmaz, TÜMB‹AD Genel Bafl-

kan Yard›mc›lar›ndan Prof.Dr. Ertaç Ergü-

ven, Prof.Dr. Mehmet Akal›n ve gazeteci

yazar Altan Tanr›kulu yer ald›. Bu tak›m›n

teknik direktörlü¤ünü yeflil sahalar›n Baba

Hakk›’dan sonra ikinci Baba lakapl›s› Hay-

ri Ülgen yapt›.

‹fl adamlar› kadrosunda TÜMB‹AD Genel

Baflkan› Cevdet Akay, Genel Baflkan Yar-

d›mc›lar›ndan Yunus Can ile Prof.Dr. Ay-

nur Ayd›n Coflkun, Yönetmen Biray Dalk›-

ran, Av. Zeki fienkal, Av. Özgür Özgün,

Okan Uzun ve Organizatör Arif Ekfli gibi

isimler yer ald›. Bu tak›m›n teknik direktör-

lü¤ünü ise TÜMB‹AD Genel Baflkan Yar-

d›mc›s› Alaattin Bayraktar yapt›.

Geleneksel hale gelen ve her y›l haziran›n

ilk cumartesi günü oynanacak olan bu

dostluk maç›n›n ilk maç› zevkli ve çekifl-

meli geçti. Maç› çok say›da seyirci izler-

ken seyirciler aras›nda KASTOB Genel

Baflkan› ve TÜMB‹AD Onursal Baflkan›

Hasan Ekfli, TÜMB‹AD Genel Baflkan Yar-

d›mc›s› Muhammed Taha Gergerlio¤lu, Di-

yarbak›rspor Baflkan› Medeni Deveci,

MHP ‹stanbul ‹l Baflkan Yard›mc›s› Metin

Ar›, gazeteci ve turizmci ifl adam› Sela-

hattin Bak›r ve TÜMB‹AD Yönetim Kurulu

Üyesi Adnan Kopuz yer ald›lar.

TÜMB‹AD Genel Baflkan› Cevdet Akay,

maç sonras› yapt›¤› konuflmas›nda ilkini

düzenledikleri dostluk maç›n›n yo¤un ilgi

görmesinden dolay› memnuniyetlerini dile

getirdi ve maça kat›lan herkese teflekkür

etti.

TÜMB‹AD üyeleri aras›nda kaynaflman›n

daha da artt›¤›n› belirten Akay, her y›l ha-

ziran ay›nda bu organizasyonu tekrarlaya-

caklar›n› ve TÜMB‹AD Dostluk Maç› olarak

geleneksel hale getirmeyi düflündüklerini

belirtti.

74

B‹ZDEN HABERLER

Page 72: TUMBIAD 3. SAYI - EYLUL 2011

Ben Milli Atlet Fadime SARI 22.11.1995 y›-l›nda tokat ilinde merkeze ba¤l› dedeli kö-yünde çiftçi bir ailenin 3.çocu¤u olarakdo¤muflum. Biz yedi çocuklu bir aileyizbenden büyük iki ablam, benden küçüküç erkek ve birde k›z kardeflim var. ‹lk ö¤-renimi dedeli köyünde yapt›m köyümüzde6,7,ve sekizinci s›n›flar olmad›¤› için tokatmerkeze ba¤l› Yeflilova mahallesindekiYeflilova ilkö¤retim okuluna devam et-tim.okulum köyümüze yaklafl›k 4 km uzak-l›kta idi ailemin maddi durumu iyi olmad›¤›için ben ço¤u zaman bu yolu yürüyerekgelir giderdim. Bu durum okul bitene ka-dar devam etti.

Benim hayat›mda en önemli gün ö¤retme-nimin bana 7. s›n›fta iken yar›fl var Fadimekoflarm›s›n demesi olmufltur. Ben tabi kievet cevab›n› verdim kat›ld›¤›m ilk yar›fltatokat ilkö¤retimler aras› yar›flta 1. oldum.

Bunun üzerine ö¤retmenim benim yete-nekli oldu¤umu düflünerek emniyet sporatletizm tak›m› hocas› Muzaffer KAPLAN’a

haber vermifl, muzaffer hoca beni dahasonra yine Tokat ‹l merkezinde yap›lanokullar aras› bir yar›flta izlemifl ben de oyar›flta üçüncü olmufltum.

Ama hocam beni çok be¤enmifl ve yar›fl-

tan sonraki gün okula gelerek benimlekonufltu ve bana Emniyet Sporda koflmakisteyip istemedi¤imi sordu bende zaten

koflmay› çok istiyordum hocama ben kofl-mak istiyorum dedim hocam bana koflma-n›n zor oldu¤unu karda k›flta s›cak ve so-¤ukta antrenman yapt›klar›n› bu zor flartla-r› kabul ediyorsan babanla görüflece¤imdedi bende büyük bir heyecanla kabul et-

75

SPOR

Gelece¤in Türk Sporcusu

Page 73: TUMBIAD 3. SAYI - EYLUL 2011

76

SPOR

tim. Daha sonra ki gün ö¤retmenim baba-m› ve muzaffer hocay› okula ça¤›rd› ba-bamla Zahide ö¤retmenim ve Muzafferhocam baya¤› konufltu ama ne yaz›k kibabam› ikna edemediler. Bu duruma bençok üzülmüfltüm. Daha sonraki günlerdeMuzaffer hoca tekrar babamla görüfltü ba-bam yine koflmam› kabul etmiyordu amahocam peflimi b›rakmad› ve üçüncü kezgörüflmesinde babam› raz› etmeyi baflar-m›flt› bende havalarda uçuyordum. O gü-nün nas›l geçti¤ini hiç anlamam›flt›m. Ogünden sonra ben Muzaffer hoca nezare-tinde antrenmanlara kat›lmaya bafllad›m.

Ancak köyümüz Tokat merkeze yaklafl›k 8km idi ailemin de maddi durumu iyi olma-d›¤› için her gün dolmuflla gelip gidemi-yordum sa¤ olsun hocam bana aradaharçl›k verirdi onunla idare etmeye çal›fl›-yordum ‹lk ö¤renimim bitti ve ben art›k li-seye geçmifltim Muzaffer hocam banahangi liseye gidece¤imi sordu ben de bil-miyordum hangisine gidece¤imi ve ho-cam bana ticaret lisesinde sporcular› ol-

du¤unu benimde oraya gitmem durumun-da okul tak›m›n›n daha güçlü olaca¤›n› an-latt› bende kabul ettim ve Tokat TicaretAnadolu Lisesine kayd›m› yapt›rd›m.ama

en büyük sorun kalacak yer idi babamyurtta kalmama raz› de¤ildi evli olan ab-lam Tokatta oturuyordu onun yan›nda kal-mama ailem raz› olmufltu. Bu arada an-trenmanlara devam ediyordum ilk kat›ld›-¤›m 15 May›s gençlik koflusunda 15 spor-cu aras›nda hepsi benden büyük ablalard›onlarda emniyet sporda idi ben bu yar›fltadördüncü olmufl ve hocam› çok mutlu et-

mifltim.

Bundan sonra kendime güvenim gelmiflve yar›fllardan korkmuyordum. 13 fiubat2011 tarihinde Ankara ‹linde yap›lan Türki-ye ferdi kros fiampiyonas› (Milli Tak›mSeçmesi) yar›fl›nda ben y›ld›z olmamara¤men genç bayanlar kategorisindeTürkiye üçüncüsü olarak slovakyada yap›-lacak olan Balkan fiampiyonas› Milli Tak›-m›na seçildim. Yap›lan balkan fiampiyona-s›n da 29 sporcu aras›nda 11. odum. Millitak›ma girmem benim kendime güvenimidaha da art›rd› art›k di¤er yar›fllar› takipediyordum yine 28-29 haziran 2011 tari-hinde Mersin ‹linde yap›lan Türkiye Genç-ler fiampiyonas›n da 3000m de birinci ol-dum. 16-17 Temmuz 2011 tarihinde Edir-ne ‹linde yap›lacak olan Balkan GençlerAtletizm fiampiyonas›nda Türkiye yi 3000m de temsil ettim.

Bundan sonraki hedeflerim Balkan fiampi-yonlu¤u, Avrupa ve Dünya fiampiyonala-r›nda derece yapabilmek ve en çokta ül-keme olimpiyatlarda madalya kazand›r-makt›r.

Benim kendimi gelifltirebilmem ve ileride

iyi bir sporcu olmam için her türlü deste¤iesirgemeyen Tokat ‹l Emniyet Müdürü Sa-y›n Mustafa AKTAfi’a TÜMB‹AD GenelBaflkan› Say›n Cevdet AKAY’a ve de¤erlitüm üyelerine, , Emniyet Spor KulübüBaflkan› Sinan ‹fiER‹YE ve Yöneticilerinebana verdikleri desteklerinden dolay› flük-ranlar›m› sunar›m…