replikatif yaşlanma ve werner sendromu
TRANSCRIPT
Recep TURAN
Moleküler Tıp Yüksek Lisans
HÜCRE YAŞLANMASI : Hücrenin biyosentez metabolizmasındaki hatalar
toplamıdır.
Biyolojik yaşlanma; Fizyolojik bir olaydır, büyüme ve gelişmenin doğal bir sonucudur.
Psikolojik yaşlanma : Bireyin algı ve öğrenme yeteneğinde azalma
Sosyal yaşlanma : Bireyin sosyal algıları ve statüsündeki farklılık.
Cansız varlıklar için; yaşlı galaksi, yaşlı yıldız benzeri terimler.
YAŞLANMA TEORİLERİ: ‘’Genetik Saat’’ teorisi : Genetik saat replikasyon
sayısına göre kurulmuştur. Dayanağı, Farklı türlerin ve hücrelerin farklı yaşam sürelerine sahip olmaları.
‘’Yıkıcı hatalar’’ teorisi : Serbest radikaller (NO, süperoksit v.b.) ile oluşan hasarlar, Bilgi aktarımındaki hatalar(Mutasyonlar, RNA sentezi hataları, tamir mekanizmasında yavaşlama v.b.), Gen yapısındaki değişiklikler( Nükleer ve mitekondriyal DNA ‘ dakideğişiklikler) Örn: Delesyon, metilasyon
Telomer- Telomeraz teorisi
YAŞLI HÜCRE MORFOLOJİSİ: SİTOPLAZMADA :
Lipofuksin pigment granülleri
Metabolizma son ürünlerinde artış
Mitekondrilerde dejenerasyon
NÜKLEUSDA :
Düzensiz(girintili- çıkıntılı) nükleus membranı
Binüklear hücrelerde artış
HAYFLİC LİMİTİ : Dr. Leonard Hayflic ve ark. Kültürde üretilen memeli
hücrelerinin kendilerini çoğaltma kapasitelerinin sınırlı olduklarını buldular. Fötal embriyonik ve yenidoğandan alınan hücrelerin yaklaşık 40- 60 bölünmeden sonra bölünemediklerini gösterdiler. Bu bölünme sınır sayısına ‘’Hayflic limiti’’ denir.
İnsan fibroblastının replikasyon sayısı 50± 10 iken fare fibroblastının replikasyon sayısı 15± 5, downsendromlu kişilerde 40±15 dir.
TELOMERLERİN İŞLEVLERİ Replikasyon sırasında lineer kromozomal DNA
molekülünün son kısmının tamamlanmasında rol oynar.
• Kromozomun son kısmını rekombinasyon, yıkım füzyon gibi anormal durumlara karşı korur.
Kromozomların bütünlüğünü ve stabilitesini sağlar.
• Kromozomların nükleus zarına tutunarak belirli bir pozisyonu korumasını sağlar. (Mayozda birinci profazınleptoten evresi boyunca, kromozomların telomerikbölgeleri hep birlikte bir küme halini alır. Bu evrede kromozomların uçları çekirdek membranına telomerleraracılığı ile tutunmuş durumdadır.)
TELOMER:
TELOMERAZ:
Telomer artışı yapay olarak sağlanırsa ne olur? Telomeraz aktivitesi, TTAGGG tekrarlarının normal insan kromozomlarının ucuna eklenmesi ile gerçekleşir. Hücrelerde suni olarak telomer
eklenmesi ile büyüme potansiyelinde çok büyük artışlar gözlenmiştir. Bazı hücre hatlarında fazladan 20 replikasyon döngüsü görülmüştür. Ayrıca morfolojik olarak genç hücrelere benzer hücre yapılanmaları görülmüştür.( Retinal epitel,fibroblast ve vaskulerendotel hücreleri) ama bu hücrelerde artmış onkogenik aktivite de gözlemlenmiştir.
WERNER SENDROMU:
WERNER SENDROMU: İlk olarak 1904 yılında Alman oftalmolog Otto Werner tarafından
werner sendromu taşıyan 4 kardeşte tanımlanmıştır. İnsidansı yaklaşık olarak 4 milyonda 1 olup Japonlarda daha sık
görülür (Kayıtlı 1300 werner senromunun 1000’ i Japonyadadır.) Werner sendromunun moleküler genetik mekanizması sekizinci
otozomal kromozomun kısa koluna yerleşik (8p1211.2) WRN geninde yerleşik mutasyonlar olduğu gösterilmiştir. WRN gen ürününün RecQ ailesinden bir DNA helikaz olduğu ve bilhassa GC sekanslarından zengin genellikle telomerik DNA bölgelerine yerşeşik qudruplex "G-DNA" bölgelerine bağlandığı bilinmektedir. Ancak WRN geninde oluşan mutasyonların hücre bazında tam olarak ne şekilde bu hastalığa yol açtığı ve ilintili olduğu diğer faktörlerin neler olduğu halen aktif olarak araştırılmaktadır.
Ayrıca yeni tanımlanan Lamin A/C genindeki mutasyonun patogenezden sorumlu olduğu ileri sürülmüştür.
Otozomal resesif kalıtım görülür.
Klinik olarak prematür yaşlanma, sklerodermabenzeri deri değişiklikleri, alopesi, bacak ülserleri, kısa boy, katarakt, erken ateroskleroz, osteoporoz, hipogonadizm, diyabetes mellitus ve malinitelereyatkınlıkla karakterizedir.
Hastalık belirtilerini ancak geç erişkinlik döneminde gösterdiği için mortalitesi yüksektir.
Hastalar genellikle 45-50 yaşları arasında sıklıkla miyokard enfarktüsü, serebro-vasküler olgular veya kanser hastalığı komplikasyonları nedeniyle kaybedilir.