kızılbas alevi dedeleri

50
. u

Upload: memet-camur

Post on 25-Jun-2015

637 views

Category:

Education


7 download

DESCRIPTION

Şahkulu Sultan Dergahı Yayınları - Kızılbas Alevi Dedeleri www.sahkulu.com web sitemize girerek daha çok kitap okuyabilirsiniz.

TRANSCRIPT

c:..

Q) u

.\l . İ y \l\J \ '\; ıı>f1S'ık .\ııkaı,ı da dııi!du. l ııllı ,\IL\'ı

< k�ık l.ırıııd.ııı 11 ıılıı :\hd.ıl Sultan ( kağı'mLıııılır. hıaııhııl'da h,ı.,l:ıdıi!ı ılkııklllıı \ı.; (Jıı<uıkulu Erııncaııda. lı.;(' ii�r\'.'niınıı;ı ''� l:'ı,111bul'da bıt iıdi. 191,l\'k L lud<ıi! l'ni\·�ı,,,it�·si lkıi ... adi \t' lıları Rilımkr Fakülıt•,,,�i l l lusl,11 ;ırası l lısk ı kr Biil ümü'mkn 111\'.'/ll 11 oldu. 191>-fll.' Isı.ınlıul Cnı\�'f\111.:sı lkıısat hıkültcsı Sı)a:-.ı Taııh Yuk..,d, L.i:-.am. Progıarnına <M.A.ı gırdı 11)96'da hu höliiınıkn bıı konuda ılk ol:ın "t\lcvılık'h: Dcc.h:lık Kuıumu w İ�lcvk:ri" adlı ıc;;iyk nıc1.un oldu. Çc�ıtli gazcı�· \(' dcıgıknk mak:ıkkrı yayınlandı Cem Dcnn:-1 va11 ıslc.:rı nıiidürliiğü l!iircvındc bulundu. Çcşiılı cl�rnck 've v<ıkıflaıt.la�iiy� ve yönı.:lici olarak görev altlı. J\ıa�ıımıacı Alı Akla� ile biı lıkt \'.' Şahkulu Dcq,tahı'nchı l\lcvilık konusunda araştırırnı faaliyetleri ylırüııü. bir J\rnştıım;,ı Kiıaplığı'nın temellerini allı. Çcşitlı sempozyum ve pnncllcre katıldı. 1996. 1997 ve 199X yıllarında Ti.irkıy<! ve Avrupa'da yayınlanan 365 yaprnklı takvimleri hazırlama görcvını üstlendi. Yınc alanınd<ı ilk olan Alcvılık-BckL�ilık Biblıyografyası'nı hazırladı .. Ara�lıımacı Mi.islüm Güler ile birlikte inıernı.:t'Lc lml!i.inc kadar hanrlanmı� en kapsamlı Alevılık sayfalurını ha1.ırladı. llah:n lslanbul Ünıvcrsitesı İktisat Fakültcsı'ndc doktora çalışmalarını sürdurcn Alı Yaınan'ın. "Siınavna Kadısıoğlu Şeyh Bcdrl.'ddin" ve "J\kvılik Bckta�ilik Kaynakça:-.ı" adlı anı�tırm.ıları yayınhmnııştır.

İnternet Wcb Adrcslcrı: http://www.momınptar.com/alc.vi hup://abonc.supe ronl ınc .com/-uscr0303 E-Maıl Adresi : alivaman@ıurk.ncL Tel & Fax : (0111) 656 05 09

.. İÇCNDEKİLER

Giriş. . .... 5

l.Bölüm. Dede Kavramının etiınolojısi . . . . . .. . . .... 15

A-Anlam ve Tarihsel Gelişim ......... .. .. . . . . . . . . 15

B-Dede kavramı ve İlgilı Bazı Kavramlar . . . . .. . 19 rı.Bölüm: Dedelik Kurumu' nun Kökenleri ve

Oluşumu . . . . . . . . . . . .. . . .. . .. .. . . . . . . . . .. . .... . . . .. 23 IIl.Bölüm. Dedelik Kunımu'nda Soy, Soyağaçlan

ve Ocaklar . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 29

Alevi geleneğine Göre Dedelerin Soyu . . . .... . .. 32 Alevi Ocaklan Listesı . .. ... ...... . . . . . . ......... .... .44 Vl.Bölüm· Dedelik Kunımu'nuıı İşlcvkri .... .. .47

A-Dedelerin Nitelikleri. . . .. . . . . ...... . . . . .... . . . .... 47

B-Dedclcrin İşlevleri ... . .. ...... ..... . . ......... ..... 55

V.Bölüm: Günümüzde Dedelik Kurumu .. . . . . ... . 72

Seçilmiş Bibliyografya . . . . .. . . . . .. . . . ... ... ...... . 80

Bu <;alışm a Ali Yanı:ııı'ın "Alcvilik'Lc De<lclik Kurumu ve İş lcvlcı i" adlı tc? çalış­masının g<>zdcn geçirilmiş bir ö:tetıdır. Ale\'i Yolunu güni.iıniizc ul:.ıştıran Baba Mansurlara. lfıdır Abdallara. Pir Sultanlara, Hubyar Sullanlara küçük bir aımağanc.lır.

Gerçe ğe Hü .

Şahkulu Sultan Dergahı Vakfı

GİRİŞ Üzülerek ifade etmek gerekir ki, Alevili k

konusu. bilim.çevrelerinden (üniversıteler) gerekli ilgiyi görnıc:miş .ve bu alan adeta spekülatit: tarafgir araştırmacıların deyim yerindeyse cirit attığı bir alan halıne gelmiştir, Çoğu sosyal hiUmlcı ınelodolqjisindcn habersiz olan bu sözde araştırmacılar. idooloJik düşüncelerini, Alcvllik­Bcktaşilik kıtapları amcıhğıyla kamuoyuna aktannışlardır Böylece çok hassas olan bu konuda kamuoyu yanlış bılgilcrlc donatıldı Ayrıca bu amştınnaların (l) çoğu Alevi-Sünni kesimlerin karşılıklı ônyargılarını yok edeceği yerde, bu önyargılann devamını sağlayıcı yönde rol oynamışlardır.

Kanımca bu zamana kadar süren bilgısizlik ve kimi çıkar gruplarının kışkırtmalarından kaynaklanan lfk ve inanç taassubunu gidermenin yegane yolu. Türkiye yurttaşlarını a� dınlatabılccek. bilimsel yöntemlerle kılavuz edinıruş araştınna faaliyetlerine hcın üniversiteler ve diğer devlet kunıınları, hem de vakıflanmız-dcmckJerimiz tarafından \'akit kaybedilmeden girişılmcsıdir.

Anadolu Alcviliğı incelenirken dikkate alınması gereken ve bilimsel araştınnalarca artık kesinlik kazanmış bulunan şu nokta, konuya nasıl ) aklaşılacağıııı gö:stcmıck bakımından oldukça önemlidir. Çiirıkıı hu önemli ımkia

5

kavranınaksızın Anadolu' da Alc\'ilık konusu a�1laşılan�ayacağı gıbi. bu yanlı� temel fızerinc · b��a c�ılccck açıklaın:ılar d� doğal olarak bılımscll�ktcn. uzak. yanlış bılgilcrı içacccktir. �

.mulo/11 dn A lcvilik-IJl!ktaş'illk kwı11s11 ancak. 7 urk lı:1tl<'leri11 wırıyurtlarmda, giiç etmeleri sıra.rnıda Fe ,\'(ın olarak geldik/en Kuçiik Asva ·da yam Anadolu ·c1a kt1rşıla�1111ş lı11/11nduklart, ;lim·e/ ve kiilt�'irc/ ak1111/ur mılaşllmak .wretıyle ı!/e almcıhılır. J Jcmı:k kı A11ado/11 'da Alevflik­Bdtuşilık 'm kbkeninı, Sümıi�Şlı hölıinmesmı: kaynaklık l'den olaylarda aramak tarıhse/ ve .ı·rııyrıltııık olarak hıçhir geçı:rlıltğe sahıp hulımmamaktadır. Kcınu iizermde yerlı-yabancı bllım,,·c/ aruş11rmalarm bııgiin ulaştığı sonuç b!ıdur Bu araşurmalardan. Fuad Köprü/ti, l· . U'.llaslı�ck, lre11e Melikojj; Sim�ya Faruki ve Alımeı }aşar Ocak gibı araştmnacilarm, a�ay11rmult1rmı kastediyoruz. '/i'irk /dtlelerm J7ı�·ı/lara yayı�an zaman .'itirecinde re farklı ı,, ogra.fyalarda,/arklı inançlara ve kıiltiirlere sahip halkla�·/a J/ıykıcle h11/ım111alart .wnuı:unda oluşan bu dınse/ re kiiltıirel senkretizm' Alevilığm

6

Bu J...oııud,ı ııı... ,\lı111,·ı \ '"· ı ıh 1J.. Bahailı•ı ı . \I T . "·•ııı. ,., 1 11.!'." 1 arih,d \il\ .1p1'1 \ alıııı \ııaılulıı'da l � la1!1· l ıırh llt•I ,. , ııd;ıl"i'iııiıı T,·,dd,ulıı. ( ll'll - f>,1,J..1. l'-1,ıtıhııl. 1 ),,:ı;:.ılı ) .1\ 11ıf,111 l <Jll(ı , �(I l'I ,

mıl"ş ılahı lme.\111111 yegiinc: mwlııarult r.

Senkretizm. b:-ığdaştım1acılık anlamında kullanılınakta<lır'� Bu. birÇok · dinsel \e kulttırd unsurların. bağdaşm..ısını,. içinde barındırmasını iladc.l'dcr.

Kısaca ı�mıınlaınak gerekirse. ı\nadolu Alevilıği İşle bu senkretizm sonucunda oluşmuş llulıınan hcıcrndok.'i2 bir İsl5ın anlayışıdır, Ahmet Yaşar Ocak 'a dayanarak hcterodoksi tcrımınııı. sosval sl\:ısal ve dinsel üç ayrı ccplıcsınin old�ığunu · söy leyebiliriz. Hctcr�doı...sı kabul cdilmış din anlayışına yani ortodoksiyc karşıt, avkırı bir dın �ınlavışını ifade eder. Heterodoksi si\'asi iktidaıın desl�ğındcn yo"-sundur ve çevrenin dfn anla\'ışını tcmsil eder. Bu hetcrodoks İs15nı aııl:ıyışı,· t�ırihscl \'e sosyal koşullann doğal bır sonucu olarak, kitabi olmaktan çok sözlü geleneğe dayalı, eski inançların \'C mitolojinin islimi şckillcr altında y:ışamağa dc\'aın ettiği bir halk lslfımlığıdır. İkibinli yıllara ginnck üzcrc olduğumuz �u yıllarda Ale,·ilik konu�unun gcrcktiğı gibi clc alınmamasının tarihsel \'C sosvoloıik kôkenlcri olduğu da bir gcrçck1ir. Oııcclıklc bu dunımu ele alalım:

O:;ınanlı "tlan hu ymıa iktidarlar (Öıcllikk 16.yy.dan itiharcn) hüyük ölçüde siyasal

1 Bu konuda hk (kak. agy. s.77.

7

l ı l ı j

nedenlerle, Alevi-Bektaşi kitlelerin bırakın gereksınnıclerını dikkate almavı. bizatlhı \arlıklarını potansiyel . bir tehdit olarak algılayagch11işlcr. onlara Sünni kıtlcJcrden farklı bir yaklaşım içerisınde olmuşlardır

Kııni önyargılar ncdcnivle. çok dinamik bir yapı sergılcycn Anadolu 'nu� etnik ve dinsel yapısı gerektıği gibi incelenememiştir. Bu değerlendirmem, kısmen Sünnilik için de geçcrlı olmakla h_irlikte, �zellikle Sünrı.i' olmayan, hetero��ks lslam ve lsl:ımi olmayan ınançlar için gcçerlidtr Bu dunım Türkiye ile ilgili yabancı eserlerde de görülmeklcdir. Öyle ki birçok yerli ve yabancı eserde, Anadolu'da sankı sadece sünni halk varmış gibi değerlendınneler yapılmış ve ortaya sakat bir tarıh anlayışı çıkmıştır

Bu sakat rarilı anlavışı. ne yazık ki bugünJerdc s!vil toplumcu ve demokrat geçinen Türkçü ve lslamcı yazarlarca hiç bir zaman eleştinlmcnıiş, hatta bu durumdan kendilerince yararlanmışlardır Ne hazindir ki. milvonlarca Alevi ınanca mensup insanın yaşadığı Tü.rkıyc ·de eğılım kurumlarında okutulan kitaplarda, Alevilik komıSlmda bır tek satıra dahi rastlamak mümkiin değildir. İnanılır gibi değıll Bır ülke düşünün ki, o ülkede milyonlarca Alevi bulunsun. ancak o ülkenin cğitıın kurumlarında okutulan tanh k!taplarında. zonınlu Dın Kültürü ve Ahlak Bilgisı kıtaplaımda Alevilik konusu görmezden gelınsın''

Halta kiını sözlüklerde ve kitaplarda Alevi olmak aşağılansın

Esasuıda bugun yaşanan Alevi-Sünni meselesinin lemelinde yatan ana faktör bilgisizlik

ve Selçuklu' dan bu yana bütün ıktıdarla�n. halka Sünnilıği empoze etmcsıdir Yıne bu il-tıdarlar olayın psikolojik yönünü de ıhma! etmemış1er ve Aleviler· e insanlık dışı iftiralarda bulunulmuştur. Bu ıftiralar ve katlıamlann din adına yapılıyor olduğu noktasma da özellikle önem verilmiştir.

Oysa bu iktidarlann doğrultusunda çalışan Ş eyhülislam ve kadılann düşündükleri dinde� çok padışahların temsil ettiği yönetınun sıy�aJ arzuları idı Demek kı. Alevi-Sünni mesclesmm kökeninde dinsel gerekçeler yatmamakta, esas gerekçe sıyasal olmaktadır • . _ . �

Bugün Alevi-Sünnı kardeşlıgının yegane şartı. Süımiler'in samimi olup olmamaları ılc ilgilidir. Çünkü tarihsel bir gerçektir ki, vtizvıllardır ıktıdarlar, salt sıyasaJ nedenlerle, Suı;ni halka Alevi aleyhtarlığı aşıladı. Çeşıtlı vavın organları ıle kitaplarla, cahıl kadılar ve tıo�alarla1• dınsel gerekçelerin arkasına sığmarak,

' Osmanlılar dönemınde fetvalar ve fermanlar yoluyla sıırdürülen bu kötü gelenek ııe yazık ki bugün de yer yer görülmektedir Bu konuda birçok �)r� �k ıııcvcuıtur. Örneğin Eskişclıır'de bir din görcvlısının A lc\'İlerin cenaze namazlannm k.ıluıamayac:ığıııı

ancak esas neden sıyası ıdı Sünni halkın bilinçaltlarına '"Alcv'ilcr'c karşı t:ıhaınmülsüzlük., ·pompalandı. Bu durum, sıkı disipline tabi. daha .ziyade kırda yaşayan bu kıtlclcrı adeta tecrıt etmiş, kapalı hır cemaat halıne gclındcrınc yol açmıştır Özetlemeye çalıştığım bu dışsal ncdenlerın de Ale•ilik konusunun sağlıklı bır şekıldc araşıırılabılrncsini engellediğini söyleyebilırız

Bu kitlclerın kendı ıçscl yapılarından kaynaklanan nedenler de bulunmaktadır Çevrcyı temsıl eden ve göçcbd ) arı göçebe kıllclcrin oluşturduğu bu gnıplar. resmi din anlayışına karşı bır dınscl anlayışı yanı heterodoksıyı temsıl ediyorlar. Loplumsal yapıları ıtıbarıyle, sünni çevrelerin aksine, cğıtiın ve kültür kunıınlarından yoksun bulunuyorlardı. Bektaşi dergahlarını. bu bakımdan, bu kitlelerden ayrı değerlendırmck gerekir. Bu dergahlarda belli bir organılasyon bulunmaktaydı. Bu dergahlarda bulunan bektaşl dervişleri ve onların nüfüzundakı kıtlelcr. Ocakzade dcdelenn faalıyctte bulunduktan kitlelerle kıyaslanmayacak ölçüde ku rumlaşmış ıdılcr Bu dunımu arşıv belgclcnndcn rahatlıkla

ıddia etmesı TBMM gündemine gelmişti Bu konuda bk.TllMl\1 TUTANAK DERGİSİ. Dönem: l 9, Y ıl.2. Cılt.27, 54. Bulcşını ss 168-171.

1 ()

giirchtliyoruı.4 Ocakzadc dedelerin ıaaliyeuc

bulunduğu yerkrde yaşayan kitleler Bektaşi tlcrgahlarmdan daha farklı b'ir organızasyona tabı bıı lunmakta\ dılar Bu kitleler arasında. bılgıler, v .ızılı olın�yan yani sözlü geleneğe dayalı bır �cki lc.Ju nesilden ncsıle aktarılıyordu. Merkezi ' ikıidarların bu kıtlclcr i.ızenndekı baskısı ve ı..:ıın::ın zaman gerçekleşen sürgünlerin yarnnığı

•1 lkktaşı tckkclcrindcki organin.ısyon hakkında arŞI\

bdgclcrinc dayanmak suıcliyle Süreyya Faruki çok üııcınli bilgiler sunmaktadır Faruk.i'nın şu cscı terinde bu konuda ayrıntılı bılgi bulunabilir: Suraıya Faroqlıı, · Tlıe Tekke <l Hacı Bektaş· Socırıl 1111.\irion and Economic Actİl'İties", INTERNATlONAL JOURNAL Of! THE l\I ll>DLR tı.:AST STlJOIES, Vlll. 1976, pp. IX3-

20K· Avm vazar Peasanls, Dervisbes, and Traders in the C>tt�man Empire, Londoıı, 1986. Aynı yazar. lh·r Bcktaschi-Orden in Anatollen, Wicn. 1981. ı::ırnki bu çaltşınalanııda arşıv belgelerine dayanarak :;;n ısal veriler de sunınakuıdır Bektaşi dergahları cj'.

lıtinı faaliyetleri ve arnçlan bakımından da,

ocakt.adc dedelere bağlı Alcvılcrle kıyaslanmayacak c ıl� ııdc kıınmısallaşmış idıler. Sanırrnı buna örnek nLıı;ık Abdal Musa Dcrgfilu · nda bulurıa11 kilaplan l\l.l(tı 141 cilt yaıma ı..ııapıan olu�an bir liste \l'H'lıiliı. Bu lısle ıçııı bk. Süheyhı Kurtulmu� Hılgt:. Osmanlı İmparatorluğunda Bektaşi 'll•ld�t'lcri. İ.Ü. Edebiyat Fakültesi Tarıh Böli.ımii � ll·ııııııycı 'JCı.i. İstanbul. 1975. ss. I O- 11

11

1 1

olumsuzluklar bu kıtlclerın yaşamlarının her alanına yansımış, örneğin ccm ayinleri büyük bir

·temkinle ve gızlılik,içcrisindc yapılır olmuştur. Ayrıca bu kitlelerin sÔsyal yaşamlarının

doğal bir sonucu olarak, ·sahip oldukları yazılı eserler de oldukça sınırlıdır. Akv1 kövlcrinde yaptığımız araşunnalarda, daha çok

. Dede

evlerinde ncfcskrın ve deyişlerin yer aldığı kitaplar (Cönkler), Mcnakıb-ı İmam Cafcr-i Sadık, Hutbc-i Düvaz-deh lmam/Mcnakıb-ı Seyyid Sal!. "Kiiçiik Btt}'rıık" olarak da bilinen · Dergah-ı Ali 'de Sc•J:ri;/ Ahdülbaki Efendi 'nin Erenlere Muhıb okm Temiz İncınçh Müminh:re Gönderdığı Mcktııp" başlıklı bir kitapçık, Cabbar Kulu, Makalaı-ı Hacı Bekıaş-ı Jlelı ve Vilayetnaınc adlı el yazması (Osmanlıca) eserlerin varolduğunu biliyonız. Ovsa sünni kcsımlcr yüzyıllara yayılan 7 •. aman sü;ecınde mcdresdcr ve şcylı-münd ilişkisi çerçevesinde birçok eğıtim kunımlanna sahip olmuş, bu şekilde yüzlerce eser kaleme alınmıştır. Anadolu Alcvilıği'ııin sosval ve dinsel yapılanmasında leme! öneme �ahip kurumlardan en öncmlisı "Dcdelık Kunımu"dur. 19. Yüzvıl sonlarında Anadolu'da yaşanan sosyo-ekonon�ik dönüşüm ve özellikle Turkıvc CumhurİYdi'nin kunılması sonrası gıderck artan oranda ):aşanan kırdan kente goç olgıısu nedeniyle. zayıflamış olan

12

bu kunını, Ana<lolu'da Alcüliğin günümüze ulaşmasında birinci derecede rol oynamıştır. Alevi lığın bu kutsal kurumunu .ele alırken dikkate alacağımız �aynaklan da dört grup halinde smılayabıliriz: Alc,•ilığin özellıklc inanç esaslarının yeraldığı "BUYRUK" kitapları. < >calo.adc Dede ailelerine aıt "ŞECERELER". Yerli ve yabancı araştırmacılarca hazırlanmış tez, klı:ır ve makaleler. Fı zıııcaıı'ın Ocak Köyü Hıdır Abdal Sultan 1 >crgalıı ve lstanbul Göztepe'dc bulunan Şahkulu Sıılıuıı Dcrgalıı'nda yaptığım araştırmalar sırasında eoııışlıığuın Dedeler ve Taliplerden aldığım hilgılcr. Bumda hız yakında yayınlamayı umduğumuz daha kupsamlı çalışmamız öncesi "Dedelik Kurumu" lı.ıkkında giriş niteliğinde bılgiler sunmavı .un:ıçladık.Konu burada daha çok geleneksel Ale�i k.ı\ ımldan çerçevesinde ele alınmıştır. 1998 vılı ıçcıısindc yaymlamayı umduğum Dcd�lik Kıırıınııı üzerine yaptığım kapsamlı araştırmamda koıııı hııtıın yönleriyle ve değişik bakış açılarıyla ı;cıı·ıleıııncyc çalışılacaktır

·

1 lcr turlu oncri ve clcştıriyc açık olduğumu bclırıeıck, sizi Alcvilıgın kutsal kurumlarından 1) ·del ık Kunıınu ile başbaşa bırakıyorum.

Bu nrada çalışmalarım boyunca benimle lııı lıl.;ıc ıılınu�. maddi-manevi destek vcnniş

Hocaları.m Pıof. Dr. Toktamış Ateş. Prof Dr.

Murat Oz)ukscl dostlarım Sosyolog Dr Ali Aktaş, Wcbmastcr Mllslüm_ Guler c teşekkürü bir borç bilirim. En bü\ uk teşekkürü ise· bugüne kadar beni hep desccklcmış

. olan anneme ve babama borçluyum

Gerçeğe Hu ·

14

Alı Yaman Kocasinan, Ocak 1998

BİRİNCİ BÖLÜM DEDE KAV.RAMiNiN ETİMOLOJİSİ:

A· ANLAM VE TARİHSEL GELİŞİM Türkçe 'de '·d' harfi ile başlayan ender

sıızcıiklcrdcn bırı olan ··dede" sözcüğü Oğuzca kıikt•nlidir. Bu sözcuk edebi Türkçe' de ··baba, ıktlc, ccd. ıhtıyar amca ve day1 ·· anlamlarında lrnllaııılmıştır Ancak biz burada bu sözcüğün toplumsal ve dinsel vönlerıyle ılgılencceğiz. "I kdc" sözcüğünün. Orta Asya 'da yaşayan Türk ınphıhıkl:ırında halka yol gösteren tecrübeli ve hılgıli kişiler için kullanılan .. ata" ve .. baba" sfııcuklı.:riylc aynı anlamda fakat nisbeten daha sonraki dönemlerde kullanıldığı söylenebılır. Hoca Ahmed Ycscvi'nin çağından başlamak üzere Tıırklcrin arasında, Arslan Baba. Hakim Ata, Mansur Ala, Çoban Ala. Baba Maçin. Baba Tahir, B:ıha l\krcndı ve Barak Baba gibi tanınmış ş:ıhsıyctlcrin varlığı, bu ünvanlann yaygınlığını glısıcı ını.:ktcdir '·Dede,. ünvaru da tıpkı '•ata" ve "h:-ıb:ı ., um·anları gibi saygı ifadesi olarak yaygın lıir şekilde kullanılmıştu Anadolu ·da "ara.,

ııoıcuğumln unvan olarak az kullanıldığını. ancak "h;ıha" iin\'anının ve "ahi. şeyh. dede". gıbı 1111\':ınların daha çok kullanıldığını görüyoruz Sı ıııııı; olarak. "dede" sözcüğü Anadolu· da "ata" VI' "haha'' sözcukleri gibi ulusal efsane

15

kahramanları ve din uJulan içın kullandır hak gclmiştır. 5 Bu sözcüğün isimden one kullanılışı bakımından en bilinen ömek. Oğuzların menkıbevı ozanı Dede Korkut adındaki kullanılışıdır Oğuz bilıcisi olarak mtclendınlen· bu efsanevi şahsıyet kahınlik, keramet göstcnne ve ozanlık gibi özelJıklere sahıpti. Dede Korkut'ıın yine ··dede" ünv:ınlı, Ürgeç Dede adında bir oğlu olduğu da rivayet edilmek-tedir 6 Yıne bu şekilde bir kullanıma Genniyanoğullanaa ait tahnr defterlerinde de rastlanıyor '· .Resul Be) 'den

5 1 Ayrın� ı bilgı için bk: Mccdud Mansuroğlu, "Dede" md .. ISLAM ANSİKLOPEDİSİ, c.m. s.506; Süleym�n Uludağ. "'Dede" md., Türkiye Diyanet Vakfı Islam Ansiklopedisi, c.Vt s.76; Franz Taescbncr. "Dede" md., Encydopedia of lslam, c. U ss. 199-200; Asım Efendı ·nin Bur.tıan-ı Katı' Lugali'nde de "dede·· sö:tcüğünün Kalender ve Bektaşi dervişleri için kuUanıldığı belirtiliyor. Asım Efendi. Burhin-ı Katı'. 1214. s.264. F.W.Hasluck da dedeler konusmıda yararlı bilgiler sunuyor. F. W. Hasluck. Cbristianity and lslam Under The Sultans,vol:l, Oxford, 1929, ss.133-134. 147. 151-152, 338. 6 Perlev Naili Boraıav. "Korkul-Aıa·· md. İSLAM ANSİKLOPEDİSİ, c.Vl, ss.860-866. Dede Korkul Dedem Korkut veya Korkul Ala adlarıyla da anılır

16

1 lede Balı· ya miras değmiş. Dede Balı hizmetlcrı d.ılıı atalan caniçün vakfeylemiş, . . "

7. Depc

.'

1111\'anlı bir diğer ş:ilısiyct ise, Xlll.yüzyılın ılk v.ırısında yaşamış bulunan ve Baba Ilyas-.la aynı çevreye mensup hetcrodoks dervişlerden Dede G:ııkın 'dır Elvan Çelcbı ·nin Menfil<.ıbu 'l-Kııı.lsi vve Fi Menasıbi'l-Ünsiyyc's inde onu zı krccİı.:� bırçok beyıt vardır Dede Garkın bir hcyitlc şu şekilde anılıyor:

1 >ede Garkın ki cedd-i atadur. 7.ikri onun kamudan evladur. 8

Xffi.yüzyıldan itibaren kaynaklarda "dede" ünvanmın. "ahi. baba, şeyh, abdal" gibi y.ıyg111 olarak kuJlanıJdığrnı götüyonız. Bu konuda Öım:r Lütfi Barkan· .n ··Kolonizatör Türk lkrvişlcri" adlı çalışmasında verdtji Defkr-i l lak<ıni kavıtlaruıda., Çiçek Dede, Hüsam Dede. Kırık Ded�. Kasım' Dede ve Söğüt Dede gibi "dede' unvanlı bırçok kışıye rastlanıyor.

1 lsıııa il Hakkı Uzunçarşllı. Osmanlı Devleti Tl'�kilatına McdhaJ. ITK Yay, 4.b .. Ank, 1988, s, l(l0.

� l�lvan Çelebi, Menfilubo'l-Kııdsiyye Fi Mt:nıtsıbi'l-Ünsiyye (Baba İlyas-ı Horasani ve Sülalesinin Menkabevi Tarihi). HaL İ.E. Eıiinsal­A Y.Ocak. İ.Ü EdFak. Yay., İsl 198.ı. s.61.

17

Barkan' ın makalesinde �uırduğu Dcfter-ı Hakani ka) ıtlarından anlaşıldığı üzere, Anadolu ,.c Balkanlar'daki kolonizatôr derviş :ıılclerinın adlann�n yanı sıra "ahi. baba, dede. şeyh, hoca. hacı. pır, abdal, gazi, derviş" iinvanlannın yoguı� olarak yer aldığını görüyonız. Kayıtlar ağırlıklı olarak hicri 900-1000 yı ilan arasındakı yıllara aitUr . .,

Aynı şekilde Evliva Çelebi'nfo .. Seyahatnamc·'sindc de "de. de" ünvanının yaygınlığı konusunda yeterli örnek bulunmaktadır lngiliz araştırınacı F.W. Hasluck'a göre vukand� �ayılan

.ünvanl�rı ta�ı�-an kişi Türkmc� aşiret

onderlerı hu aşıretlerın hem siyasal. hem dinsel önd1.:rlcri konuınundavdılar.

Bu aşiret önd�rlerinin avnı zamanda dinsel önder olduklarını, ancak t�plumsal yapının kannaşıklaş�asının. ardından dinsel ve diğer top�umsal. gore�lcrın aynşlığını belirtıyor. Çok yenndc bır tespıttc bulunmuş olan Hasluck. "pir. dede. baba, şeyh" gibi k:ıvramlann z:ımanla salt dinsel bir renge büründüklerini de vurguluyor. 10

Ben de bu görüşe katılıyonıın. Buna göre San Saltuk, Dede Garkın, Hacı Bektaş. Abdal Musa gibi şahsiyetler hem siyasal, hem dinsel

Öıfü•ı Luıtı Baıl...111 "Kulıı1111ıt1iıı Ti.iri. Dcrvislcri". V /\KIH.AR Ul·RCilSI, il. 19.U. ss.179-365.

l laslut·I.. ag}. rnl 1 ' uı-:.

18

oııılcr konumundaydılar Soylarından gdcnlcrcı:

olııştunılan ocakzade aileler zaman içerisinde daha -

çıık dinsel alanda etkin oldular. Ömcğin 1 >crsiııı'<le aşiret. ağalan ile ocakzfüte aileler

ışhıı liği içcrısıııdc toplumdakı cLkinliklcrıni

sıınli'ıı üyorlardı. D<.:dc ünvanı Bckcaşı ve Mevlevi

ıaıık;ıllannda d::ı kullanılırdı. Mcvlevilikdc çile

doldurmuş ckrvişlcr "dede· ünvanını alırlardı. l lckt;ı�ıl ı kek ise ''dcdı.!b::ıba şeklinde kullanılır \'e l lacı Bektaş Tekkcsi'nde pir postunda oturan lkkıaşı Babası '·Dcdcbaba" unvanıyla anılırdı.

n- ALEVİLİK'TE DEDE KAVRAMI VI<: İLCİLİ Bı\ZI KAVRAMLAR

Alevi köylerinde cemaatin lideri

dc<lelcrdır. Dedeler. sosyal hıyerarşinın en üst ııoktasıııda buhınıırl::ır. Dcdeh.."Tın sahip oldukları vctkılcr ve yapıınm guçlcri cemaatin sosyal du1.cııiııi sağlayan çok etkili bir güçtür. Bu şekilde l.uklı holgclcrdc )"..tşayan Alevi topluluklar, a�nı gııcıııı ) anı dedelerin sıkı kontrolü altındadır. l'ı<ıı'ıın de bı.!lirttiği gıbı11 •• • • Cemaat sıkı bir dısiplı ıı hıılunıııakta, kaideler ve müeyyidelere

ı•oı c lıarckel etmektedir.:· Alevi Dedeleri,

l ıııkı)·c' nin çeşitli yerlerinde bulunan .. Ocak''larn h.ıglıdıı br. Bund::ın dolayı kcndikrinc Oc::ıkzadc

' \ldııııcı h '''· l'ıııı..ı� ı: de ,\le' ilik Uckıa�ilik. hı l 1177.

\, ıı l(ı

1 !J

de dcnilır. ?ca�adc dedelerin Peygamber soyundan gcldıklcrı vaııı c\'fad-ı resul oldukları kabul cdilır. •\'C hu ncd�nlc "seD ıd"' adı ılc.: de anılırlar O.:dclcr belli zamanlarda kendilerine bağlı ycıfordckı taliplerini zıY<ıret ederek. dınsd törenler diızcnlcr. topluhıg�ı bilgikndirir ve anlaşmazlıkları gıdcrirlcr

Aleviler zaman zaman ''Dcdç · ı!c avnı ��lamda .. olmak üzere "pır", .. piro'·, ··murşı<l··. scrccrıı ve ··scyyitf' sözcıiklcrirıi de ·'Dede" sözcüğünün yerınc kullanmaktadır. 1 Dede

sözctiğLi ıle ılgıli olarak, mürebbi rehber ıı�us�ıip, talip .süzcüklcrınin de biliımıc�i �crekir� Şımdı kısaca bunlan açıklayalım: �

. Murebbı, Kimi zaman '·Dede'' sözcı.iğü yerme kullanılsa da. mürebbi ocahadc dede bulunmadığı zamanlarda Alcnlcrin dinsel lıizmctıcrini görmek üzere ncakzade dede tarafından tayin cdilmış kişidir. vanı dede vekılidir Dikme dede de denır. ı'v

fürc

-bbı. eğitici anlamında dJ kullanılınak-ıadır

12

20

Bu konuda Şc� h Safi Bıı) nığu, İnı<mı Cafer Bnynığu gibi AJc,·i kiıaplanııa bakılabilir. AHıca b�. Abdülbakı Gölpıııarlı, Tasavvuftan Diliİnize < · �>çen Deyimler \C Alasiillcri İnkıl:ıp \C .ı\ka Kııabc\'lcrı, lst, .1977, ilgili ıııaddcler· A-1.nı yazar. Kı1.ılbaş" ıııd, ISLAM ANSİ KLOPE D.İSİ. c vı s.792. · · ·

Rehber: Ayinlerde belli görevleri olan ve ı:ılıhı mur�ıdc (dedeye) götüren _kışidır. Ayın sıı:ısında Alevi\�oı \'C ·erkanını bilen ·herhangi bır kışı bu gfüı:vi yapabilir, Ben bu anlamda kull:ııı:ıcağıın. Dcdclık kummunda rehberin lııyeraışik bakımdan da farklı anlamda kullanıldığı 'trcı kı 'ardır. Dedclcrdcn aldığım bilgılerc göre :ı\ ııı ocaga mensup Dedeler toplanarak talıplcrın lıiınıctlcrınin gürülmesı için görev bölüıııü yapar larırnş; yani mürşidlık-pirlık-rehbcrlık postlarında kimin oturacağı belırleninniş.

Musahip: Alcnliktc ergenlik çağına gırıııiş iki kişinin aynı zamanda bir törenle Aleviliğe girmesine musahip olma denir, musahip okııı kışilcr kardeş sayılırlardı. Musahibi olmayan ccııı törenlerine katılamazdı. Musahiplik cemlcrı, dcdclcrın önemli ışlcvlcrındcndl ve toplumsal nrıcmı hiiyüktü.

Talip: Ocakzauc olmayan, yanı l'cyg:ıınhcr soyundan gelmeyen bütün Aleviler ıçın kııllaııılan bir sözcüktür \'C her talıp ocakzadc hıı dcdc)C boğlıdır.

Abdurrahman Yılmaz "Tahtacılard� lklı.:ııckkr" adlı öncınlı araştırmasında Dc<.le'yi IJO' le niteliyor: ·' . Dede. peygamber ve evliyanın 'ıılııııd:ı ) ıırüyen ağırbaşlı temiz yürckl1 okumu� kıııı'>clcrdir. Pcygaınberın e\ lıvanın ve hakikatın

21

.ı / d 1 ı

1

aşıkı olup saz ve sözle onların mcnkıbclcrinı terennüm ederek bendclerini ırşa<l eder ., Eski Erzıncaiı Valisi ·Ali Kemali ısc şu bilgileri veriyor: "Kudret \'ı.! kcraınelleriııe inandıkları bırt:ıkını adamlar da vardır. ki bunlar::ı ··nede"' ve Seyyit'" adı n:rilıncktcdir. Sen illik 'ı.; dı.!dclik çocuktan geçer bunlara bağlı o'ı�ıara .. mürit" ve '·talip'' denilir Suyyit ve dedeler. atalarının Horasan'dan geldiğine ve Tahire sülalesine mensup oldukl::ırını inanırlar Seyyıt ve dcddcr halktan ·uma" dcdiklcrı amıağanı alarak geçinirler. Bu ::ınnağaa. eşya veya para olabilir Dını bir armağandır. mıl..tarı bcllı olmayıp lrnrkesiıı scrvctınc, iktıdanna ve arzusuna göre az veya çok olur ...

_.

. Seyyit 'e <lcddcr bır aşirl!tc mensup dcgıldırler. ancak bır 'c daha çok aşirete sevvıtlik !.!derler. Bunların işarctivle cemivctlcrind� ve bü\ük bir işe girişimlerinde Aleviİcr dalıa çok gcncllcşmiş

1 bır ifade) le Kızılbaşlar. gülbank çekerler . .. "1 ·

11

22

Ali Kemali. Eı-,Jncan, Tarihi, Coğrafi, Toı>lumsal, Etnografı, İtlari, İhsai inceleme, araştırma tecrübesi. 2 b .. isı. Ka)ıtak Yay. 1992 s 15�

İKİNCİ BÖLÜM IWUELİK KURUMUNUN KÖKENLERİ VE OLlJ�llMU: ..

A- ESKi TÜRK DİN ADAMLARI JLE IC'4:NZERLİKLER:

Dcclelık kurumunun kökeni geleneksel lı,ıkış nçısıylo soy konusuna d::ıyanıJarak salt İslam kıı�ııaklı değerlendirilmeye çalış1lsa da, tarıhsel ve �:us\ nlqjık vcrıler btumn doğru olmadığı ,oııııııdcdir. Anadolu'da bugün yaygın olan saz l'Clcııcği, kadınlı erkekli törenler ve bu törenlcr

_dc

, 1ıpı l:uı ''semah" adı verilen dinsel danslar gıbı 'lkdclik kurumu" da İslamıyct öncesı Türk 11ıpl111111ına dayanmaktadır. Bunların kökcnmı salt 1'11.ııııivct içerisinde aramak boşunadır_ lslam ı >1111 •,;in doğduğu yer olan Arabistan ve Türkıyc ılı�ırıılakı müslünıan ülkelerde ne saz'ı, ne sem�!� ı•w.tl:ı ilerini. ne de kadınlı erkekli cem törenlermı ı•111C'111ı:yiz. Kökcnı İslam öncesine dayanan bu ıııısıırbrı Türkler lslami şekıller altında yaşatarak, ı.,ı,ıııı Jinint: kazandırmışlardır. İslami şekıller tılııııd:ı bugün hem Sünnı hem de Aleviler arasında y.ış:ıyan lsl::ımdışı bırçok unsurun. varlığı mk� cılılrııcktcdir Bu bilimdışı tutum Islam 'a da bır , .ıı :-ıı sağlamamaktadır Çünkü her evrensel din y.ıvılırkı:n ve farklı kültürlere mensup msanlarca hcııııııscnirken bu tür farklı unsurları bünyesine rılınakıadır. Farklı inanç ve kültürlere ait unsurlar CI dmi zcnginleştırmektc, güçlendinncktedir.

23

Dedelik kurumu da aynı şekilde eski atalanmızın inançlanna dayanm..ıktadır Bugün her ne kadar ortodoks sünni grupların bır bölumuncc islamdışı sayılsa da, Aleviler ve dolayısı} la Dedelik kunınıu lslam'ın içinde ve onun hetcrodoks kanadını ıcnısil etmektedir. Dedelik kurumunu :ınlayabilmck içıo, eski Türklerde hcıueri görevleri yerine gı.:tiren kam (şaman, baksı)larla da karşıl�tınnak zonınludur. Ancak bu şekilde Dedelik kurumunu anlanıak mümkündür.

B- DEDELİK KURUMUNUN OLUŞUMU . Burada Anadoıu·cıa Dedelik kurumu'nun nasıl oluştuğunu açıklamaya çalışacağım. Ancak daha önce bazı ar�tımıacıların görüşlcriııc yer vereceğim: -

Dcdı.:lik kurumunun oluşumu, daha oncc değindiğimiz Anadolu'ya göçler sonrasında hetcrodoks .şeyh ve dcrvişlcrın öncülüğünde ��rç��ı:şcn kolonizasyon hareketiyle yakından ılışkılıdır. Hcr ne kadar dedclık kurumunun oluşumunu ortaya koyan tarihsel veriler sınırlı ise de, bugün hala yaşayan Akvi Ocaklarında yaşamaf..1a olan bu dervişlerin adlan. bu ilişki vi büyük ölçıide doğnılamaktadır. AJc, ı Ocakları' 11;11 adlarında bu yarı-savaşçı kolonizatör dt:rvişlcrin adları YÜZ) ıllardır Yaşamaktadır Kendilerine bağlı O\ maklarla Anadolu nun çcşıtlı verlcriııe n:rlcşerck. zavıyckr kuran. nüfi.ıs ve ekonomık

24

lı.ıkııııl:mfan buraları zengınkştiren savnşçı nııclıklcriııe daha ünce değindiğimiz bu dervişler hem ıııaddi, hem nıa'ric\d . bÜ)rük nüfuza ı;.ılııplllcr.1'1 Bu dervişlerin adlarını taşıvan Alevı Oc:ıkl:ırı. onların· kutsal kimlıldcri çerçevesinde muıya çıkmış ve soylarından gelenlerce de bu • oc�ık'' gekceği sürdürükrek bugüne kadar gelmiştir.Bu konuda Ocak şu bilgılen sunuyor;

·· Bugünkü dcdckrın mensup hıılıındııkları ocaklar. Xlll yüz}ıl Anadolusuna go\ krk gelip muhtelif yerlere yerleşen Dede ( i:ı ı kın, ! lacı Bd .. 1aş, Sarı Saltık vb. bu Türkmen lı.ıh:ılaıının sovundan gelir. Onlar tıpkı Şamanlar rılıı kııhilclcri�in yönctidleri idiler ve kabilcl�i r,cııcllıklc onların isimlerini taşırdı. .

. Arşıv

tıclr.clcrindcn bunu çok ralıatlıkla görcbılıyoruz. �.ılı lsıııail Aleviliği organize ederken. dedelik kunııııııııu da bir tarikat şeyhinin yctkı ve hll\ 1\Ctıylc donattı. Ayrıca Hz.Ali soyunca nisbct t'1.IN kcıı ellerine hircr .siyadctnamc (scyyidlik htlgcsı) verip hepsini kcndınc bağladı Bu. dedelik k ıııuııııımı kutsal bir yapıya kavuşturdu. Böylece hııfıııı bildiğiınız dedelik kurumu teşekkül etmiş

1 .. ı� 11 ıhı ..

14 l >:ıli;ı ()ncc hdirtilen Ü.L.Baıkan, T'.Köpıiilü v�

A Y Oc:ık 'ın eserlerine bakılabilir. llıı ı laıldcr, Pıof. O<.:ak' 111. Ga1.cıcci A)han A)dııı ıh.: , .ıpıığı, bir bölümıı ya) ı nlannıaınış SÖ) leşideıı

25

I '

Eldeki tanhscl verıkrdcn edindiğimiz bilgiler doğrultusunda Ocak'ırı bu ifadelcrıne katılıyor ve dedelık kurumunun ve ocakların kökeninin ancak btı şekilde açıklanabileceğınc inanıyonız Şimdi bu düşünecyı doğnılavan özet ıanlıscl hılgileri sunahilirız XIII. yüzyılda Anadolu· da faalıvcllc bulunan Baba l iva�. Hacı Bektaş-ı Veli. Eı�ircı Sulla11. Dede Garkın ve Sarı Saltuk gıbı oldukça nüfuzlu şeyhler bulunmaktaydı (Bu ŞC) hicrin giiçlerınin boyutunu anlamak ıçın Babailer isvanı ' 1 240" ve sonrasındaki gehşnıeleri anıms�ak yeterlı olacaktır) Bugün hala, Dede Garkın ve Sarı Saltuk gıbı dervişlcnn adlarım taşıvan Alc' i

Ocakları ve bu ocakların S0)1ından gelen Dedeler bulunmaktadır. Yine Vilavctnamc'dc adlarına rastladığımız ve Hacı Bck.l.iş-ı V eti ile ılışkılcrı mcnkıbcvı şekılde anlatılan. Kara Donlu Can Baba, Seyyid Cemal, Seyyid Mahmud Hayranı. Hacı DoğruJ (Gözü Kızıl) ve Güvenç Abdal'ın adlarını taşıyan Alevi Ocakları da bulunmaktadır. Yine hem Otınan Baba menakıbnamesınde, bcın dt: XV yüzyılda yaşamış Şe\ h Mubviddin Çelcbı · nın Divan· ında adlan geç�n Samıt ·Abdal (Şeyh Samıt veya Samut) ve Hıdır Abdal da Alevi

26

alırunışltr Sa} ın Ocak. kendisi} le yaptığım telefon görüşmesinde de bu ıfadelcri tc\ id edıci bilgıler \·enniştır.

. 1 d d" J(, (ıl::ıkl:umda adları yaşayan den ış er en ır. l �ıılı,ıılcı haruketinin devamı olarak l'oıchıkccğimiz Rum Abdnllan'ndan xrv.xy. , 111\•tll:ıı'da yaşamış ve Osmanlı sultanlarıyla fctıh h.ııckcı lcrın� katılmış bu.luııaı1 Abdal Musa ve Sc\, ıd Ali Sultan (Kızıl Deh Sultan)ın da Alevi nc,ıklm ıııda adları bulunınaktadır. Vcrdiğimız bu lıılgıknh.:ıı anlaşılacağı üzere, bugün Alevı tktlclcrıııin bağlı bulunduğu ocaklar, Dede Garkın, Snıı S:ıltıık ve Seyyid Mahmud Ha) rani gibi , 111\:ıı ıd:ı sunduğumuz Alcvi-Bcktaşı gclcncgınin l ııtoınl k;cıbul cttigı den ışlcrin adlarını taşımakta olııp, Alevi <lı..:dclcri bu kutsal kişilerin SO) !arından t'l'I ıı ıckt edir,

1\lc\'i geleneğince, dedelik bakımından ıılııı.11�-;;ı olmaz koşul olarak kabul edilen evlad-ı ll:•. ııl ııl111a konusu ıse Safovi propagandası

uıımsıııda gelişmiş. dcdelık lnırumu bugün lııl ılll:ıı şcklıni boykcc almıştıı. Yoğun Safevi ıı(ıhıı ve taaliyclıylc Alevilik daha organize bir 1•111111111111 almış dcdelık kurumu da. Şah lsmail'ın lı.\lıtckııııın bı..:raberlcrırıdc getirdikleri. yazı lı l �· lcr s:ıyesindt: örgütlenmış, şıı motıflcrın de yer

llıı koııııda tık. Abdülbaki Gölpınarlı. "Kızılbaş" 11111 , İSl,AM A1'SİKLOPEDİSİ. c.Vl. s 792; f\.h•lııul'l Yaman. Karaca AJımed Sultan l11111cıleri ı b. isi. 1989. s 140: Ocak. KıılmclcTilcr, s.102.

27

aldığı hctcrodoks İslam. Anadolu \'C Balkanlar'ın en licra köşcs

_inc ka�ar bu şekilde ulaşmıştır Böylece Şah Ismail'in lıalıfelcri v:ızılı eserler yoluyla yaydıkları bclirlı bılgilcrlc

1Aİcviliğio daha

organize bir yapı arzcımesinı sağlamışlardır Dedelik _kunımun<la soy konusunun ön plana çıkışı da Şah lsmail döneminde gerçekleşmiş olmalıdır. Safeviler, daha önce siyasal yararlar sağlamak üzere kullandıkları senıdlik konusunu Anadolu'daki Aleviler üz�rindcki nlifuzlannı sağlanılaştınııak \'C sürekli kılmak için de ��llanmışlar<lır. Ana<lolu'y:ı XV.yy. sonlarından Hıbaren Safevi propagandası ile birlikte gırcn Hz.Ali kültü. Oniki İmam kültü ve Kcrbcla Maıcıııi gihi külıtcrinclc de hu soy konusunun i)n plana çıkmasını sağlayıcı bir rol oynadığı SÖ) lcncbilir. Burada \ urgulamak gerekir ki Hacı BcJ..1aş-1 Veli gıbı tarikat şc:Yhleri içın düzenlenen irşat şecerelcrı, 1.anıanla halk nezdinde sankı sov şeccrclcriymış gibı algılanagdmişlcrdir.

Sonuç olarak. Dedelik kurumu Dede Garkın. Sarı Saltuk gibi Oniki İmamlar sornndan oldukları kabul 1.'dilcn maddi ve ınancv( nufüz sahibi kolonizatör dervişlerin cfaanevi şahsıyctlen sonucu doğmuş, SO) tarından gelenler Alcvikrce büyük saygı gösıerilcıı Ocdeh!r halinı almışlardır.

2X

ÜÇÜNCÜ RÖLÜ�t ı>tı: IWLİK KURUMUNDA SOY, SOYAGAÇ­l ; \IU . vg OCAKLAR

A- SOY Scıy konusuna, eski \'C ôrt:ı çağlarda ifade

cıı ıgı dcgcı b;ıkımından da bakmak gereklidir. Bu \:tRl.ırda. asil bir soydan gcimck, çeşitli ımııv:ızl:ırı d::ı bcr.ıberindc getirmekteydi. Hem '" .lsal, hem dinsel bakımdan ön plana geçmek

ı IC\Cıılcnn kcn<lilcrıni ya padişah ya da P<'y�a ıııhcr soyu na nıcıısup gösıernıelcri zorunlu l lh 1

Eskı ve orta çağlarda. dın büyükleriyle, hu kHındaılarla ve peygamberlerle şecereler \ ıılu' kı b:ığ kurulması oldukça yaygındı. Bu ._.ıpl.ırda soy ile övunmc, önemli bir toplumsal ı•rlcııcktı Eski Çinliler, Yunanlılar. Romalılar \'e ' ıılıııdılcr arasında da soy kutsallaşunlır. soy ile ıh llııııluı, şcccrckr (nı:scpnaınelcr) düzenlenirdi. 1 l uıııyct öııccsındc Araplar arasında da soya ı\tıL'ııı vcı ilir, her kabilenin nesepnanıclcrini , ıhl·ı lı.:\ cıı kışilcr (ncssabc) bulunurdu. ıs Bu adet,

!\ı .ıplJ;lll İsbmı benimsemeleri sonrasında da 1 l.ııııı hir şekil altında yaşamağa deYanı ctmış.

1 1 A\l ıııtılı lıılgi için bk: Mu'Za Abbaslı. ··safc\'ilcriıı K<ı�cnıııt• Dair". HELLETEN. cill: XL, sayı: 158. Nı\oııl l 97Cı. s.304. Ahlı.ıslı • • ıgıu. s..105-.109.

29

Hazreti l\tuhamıncd'in soyundan gelenler (cvlad-ı resul) scyyitl(Hz. Hüseyin soyundan olanlar) veya ·şcrif(Hz. Hasan soyundan olanlar) adıyla anılır olmuşlardır Zaman ıçcrisindc ''scyyiq"' sözü daha çok kullanılır olmuştu. Abbasilerden ba�lamak üzere cvlad-ı resule. iktidarlarla iyi geçindikleri sürece buyü k sa} gı göslerı lmış, özel gıysi ve bclirtılcrlc h:ılk arasında dolaşabılen bu kımsclerin işleriyle ilgılenmck üztırc. yıne peygamber soyundan gelen bır Nakıb'ül Eşraf (Ali Evladı rnufettişı) atanmıştır Nakib'ül 'Eşrafın başında bulunduğu kurum, peygamber SO) und:ın gclcnJcrın ışlcrıne bakar. ncscplcrioı. doğum ve ölüınlcrım 1-.aydcdcr; onları kötü durumdan korur; fey ve gruıımctten paylannı dağıur. kadınların kendilerine uygun olmayanlarla evlenmemclcrini � 19 sağlar ve sahte seyy ıdlık ola) Jannı takıp ederdi.

Tarikat büyükleri ve şeyhlerınin tk ırşad şecereleri bulunurdu. Soyca peygamber soyl!na dayanmamakla birlıkte. bu kişiler de ırŞ� şecereleri � eya tarikat silsılenamclcri yolcıyla peygamber soyuna bağlamrlardı .

19 Bu konuda aynntılı bilgi için bk. C.Van Arcndonk. '·Şerif' md . iSLAM ANSİKLOPEDİSİ, c.Xl. ss..ı.15.4..ı2. Clemcnt Huart. "Ah E'\'liidı· md. İSLAM ANSİKLOPEDİSİ. c.I. s.320: M Zckı Pakalın. Osmanlı Tarih Deyimleri ve Terimleri Sözlüğü, MEB Yay. İsl.. 1 993. c.fl. s.647.

30

Eski Ti.irkler de soya çok değer verirlerdi . 1 1,ık:ınlık çoğunlukla babadan oğu.la geçerdı ve

"""' koımıtarilıklan sadece han vey:ı hakM tı ı lcsınc.: ait olurdu. Hakanlık kutsaldı, çünkü soyu ııcık;11ylc yönetme yetkisınin tanrı tarafından vı;ııltli�i kabul edilirdi. Oğuzlar'ın nesepname­ll'l ılllk. onların soyunun Nuh peygamberd�n lı.ışl:ıdığ,ı çcş ıtli Ortaçağ kaynaklarında yazılıdır. Mdı;o)tınlu hükümdan Uzun Hasan'ın soyu da Aılcın peygambere kad:ır uzatılırdı. Osmanlı

tı.ıııcdaııının soyu da Nuh peygambere

d.ıyrındırılırdı . Osmanlı tarihçıleri bu tür şecereler

dıızı·ıı lcnıişlerdi. 20 Aynı şekilde Safeviler de. Şeyh

( 11ııcnldcn başlamak üzere Seyyidlık ıddiasında

hııhıı;ıııuşlar, kcndılerine ıleride büyük yararlar �.ıg.layacak olan, ataları Şeyh �afiyüd

.dın

t• ıdchıli'nin evlad-ı resul olduğu ıddıasını one ııı ııııışkn.li.21 Bu iddiayı şecereler yoluyla da

0 Bıı konuda bk.. Halil inalcık. "Türkler" md ..

lsı.AM ANSİKLOPEDİSİ, c.X.11/II, s.290; Mıın�ccimbaşı Ahmed Dede. Sahaif-ül-Ahbar fi v,•kııyl-ül-a'sar. Çev İ.Erünsal. Tercüman Yay

: l'ııı ılıs11.. c.I. s.53: Hayrullah Efendi, Devlet-ı All)'}t'·I Osmaniy4: Tarihi. Sacl Zuhuıi Daıuşman. S1111 ı ıav:ıdis Yay, lsl 197 l. c. l. s.11: Abbaslı. agm. lj \O'i, Bu ıwnııd::ı M.Abbaslı 'ıun değerli makalesı aymıtılı lııl••ıll'ı sunuyor.

Jl

dcstcklcnıckıc.ydilcr. Anadolu' da ki hcterudoks Turkmcn boylarının desteğiyle künıJan Safevi l_)c�·lcti 'n'in ku'nılmasında soy konusu oldukça ctkılı olmuş, büyük yararlar :-ağlamıştır Sonuç o�arak. vcrılcn bu örneklerden anlaşılacağı gibı, o doncmlcrdc soy. egemenliğin elde edilmesi. surdürülmcsi ve sağlamlaştırı lmasında son derec� önemli tıir unsurdu.22

ALEVİ GELENEGiNE GÖRE DEDELERİN SOYU

Alevi gclcncğirıdc, dedelerin .. Evlad-ı rc�u

.l" yani peygamber soyundan olduğu kabul

cdıl�r. ve bundan dolayı dedelere scyyid de

dcnılırdı. Geleneksel görüşe göre, ocaklar ve dergahlar şcklınde örgütlenen AJevilik'tc. bu ocak ve dergah kurucularının ve dola)ısıyla onJann soylarından gelenlerin evlad-ı resul yanı seyyid

22 s k �y · on�sunda M.Ş.Fırat şıı bilgileri veriyor: ....

12

Soyl� �·'. )ııkanda açıkladığım gibi bunlann kc�dıl�rırıı yalnız Alevi bilmeleri ve AIC\·i-Bek"l<lşi ak ıdcsınc göre H:vrcıi Pcvganıbcr ve imam Ali cvlaLlanna

. karşı sonsuz - bir sevgi \'C saygı

gösL�rnıclcn, r.ısıgclc ben Scyyidim dıycn bazı AlcYı babalanııın işlerine yaramış. bunlar aslen Türk olduklıın lıaldc ncscblerini Peygambere kadar u�?lıP hal� ü�cri ndc btı, ıi� bir nüfuz kazanmışlar

. M.Şcnf Fımı Doğu illeri ve Varto Tarihi MEB Yay, 2h. Arık . 1961, s.25.

.

oldurıı kabul cdilırdı Alcvikr arasında genci

k.-ıhııl görımiş bu geleneksel görüş Alevılığın

l .. 1slarının yazılı olduğu ·"Buyruk'' kitaplarında

\llıgıılanmaktadır. İmam Cafer ·Buynığu. Şc) h

S,ıri Buynığu, gibi Alevi köylerinde bulunan bu

kıt:ıpl:ırda da bu görüş hakimdir. Örneğin Uuyı ıık'ıa yer alan, ' ( U i'.<ıınandan bugüne kadar, şerıat tarikat,

111.11 ılt'I, hakikat ve pirlik secde Muhammed

A lı'dcıı kaldı. Ol sebepten cvlad-ı Resulden

l'•'Y' isilll' p irlik veunck ve talip ol mak caiz dcgıldıı . . . "23

ı.•kliııdcki ifadelerle bu soy konusuna ılişkin

tıclcııcksd göruş tcyid edilmektedir. Türk soyundan gelen dedelerin nasıl

n l.ul·ı rc�ul (seyyid) sayıldıktan konusu da

hıılışıııalıdır. Bugün için yanıtlanması zor bu konu

lı.ıkk ıııda Alevi gelenef:inin tabii ki bir yanıtı

'·llllır Bcnckay'ın �u ifadeleri Alevi geleneğinin

lııı �oııııdaki görüşünu çok iyı yansıtmaktadır. " .. l lazreci Ali ,.c evladı, Muaviye

ıln r ıııdcıı başlıyarak tarih bo)unca çok zulüm

IHiıdıı Ali evladı. Arabistan yarımadasından

�ıl\IP lran';ı sığındı. Ama onlara en sıcak yüreği

ı ıı ııl.ml<ıkı Türk boyları, Türk aşırctlcri açtı.

ltovkcc Sıı) lan karıştı. O soylar gele gele bugüne

' A)td:iıı, agy, s.12. Aynca bk. Mehmet Yaman, �r' lı Safi Huynığu, ss.41-42. 67, 89

J3

geldi. Dü�üncclennizdc bö\'lc bir soru belirecek olursa, nasıl oluyor da b.ir Türk, Hazreti Ali soyundan · gelır'> diyecek olursanız. cevabı budur."24

Değişik Alevi ocaklanndan dedelerle yaptığımız görüşmelerde de soy konusu sorulduğw1da. büyiik bır bölümü bu şekilde açıklamışlardır Sonuç olarak diyebiliriz ki. Alevi gclcneğı, Alevı dedelerinin evlad; Rl.-sul olu.iunu bu şekılde açıklar

B- SOY AÖAÇLARI (ŞECERELER) Sov ılc igilı bır diğer önemli konuda da

şecereler (soykütüklen, nescpnameler) konusudur. Çünkü asil soy iddiasında bulunanlar içın şecereler, meşnıluk sağlayıcı yegane bdgelerdi. Aslında daha önce de vurguladığımız gibi, soy konusu o derece et.kili ve saygındı ki. seyyidlik iddialarının doğru olup olmadığı önemsenmezdi Bu konuda Sakaoğlu · nun verdiği bilgi ter dikkat çekıcidir:

"'Sfidafdan [scyyıdlcrdcnl olduğunu ileri süren bır kişinin bu savını. şeriflerden ve seyyıdlcrdcn tanıklar bularak ve varsa belgelerle kanıtlanması şarttı. Bunu kanıtlavanın adı secerei tayyibeye yazılır, kendisine de · bunu içeren bir siyadct hücceti [Seyyidlik belgesi] verilirdi... Gerçek-ten Hz.Muhammct'in soyundan geldiğini

., 'ı'alı\iı Bl'ne�ay. Yaşayan ,\lc,ilil.., V,ırlıl.. Yay. hı. 1967. ' 37-.'X

ı., ııııll.I\ .ıhıkcck pek az kımse buhınabik­ı t•p ıııdcıı. hunun b.i ıicik yolu . N

akı�� ül-.�şr:ı r �ıı

ı•o1tınc gıı ınckt i. _o da tcms_il cttıgı_ ��ı�rcnın

�.1lillı.ılıklaŞm:ısı ıçın bunu tcşvık edcrdı .. . · · . .

XVI.) uz.yılda yaşamış bulunan \'C kcndısı lll \;\ t.ıd-ı resul olan Seyyid Nizamoğlu 'nun ( ) 111,lnlı Dcvlcti'n icki Nakib.üt Eşraflık ı.. uı ııınuııa yonclik clcştirılcri de dikkat çekicidir:

S lıl�ıııı ise hali gayet mükedder oldu Uıı k ı ııısc cvledikr anlara şımdi serdar Nr ulıv!ll-i siyadct bilir ne kendi scyyid l\.uıınııı!: dahi değildir evine nesl-ı Muhtar l\ııı .ı ' (l.ı ıki dükkan rüşvet verip birine ' ,1111 kı m:ınsıb aldı bilmez ki oldu finnar26

Ncctlcı Sakaoğlu, "Scyyicllik Sanğı Sarmak". NEl'ES, savı: �. llntiran 199.ı. s.3-l. .

· Anlaıııı şu · şcki idedir ·· . Seyyidlerin durumu ısc ı;ok uz ucu (kannakanşık) oldu .. G�ümü:t,de on�ann lı.ışııı:ı biı ini atadılar ki, Seyyıcllığin ne oldugunu bılmcdıği gibi, kendisi de seyyid dcği�dir:

. �ıat�a

C\ 111c l!hl·ı Bey t soy undan biri bile gelmış dcgıldır. Burs:ı'da, devlet adamlarından birine rtişYcl olarak ıkı cltıkk&uı \'Crtp. makama kondu :unma.

tclıcııncmlik olduğunu anlamadı!" Mehmet Yama� ( C' ·v ) Scnid Nirnmoğlu Hayatı-Escrlcn-' c 1 • • •

llh'lın•. Can Yay .. ısı . 1976. s.19+.

Daha önce de \urguladığımız gibi. biz Ah;vı dcdclcrinın. Baba Mansur, Ürurı Hızır. Hıdır Abdal 'gibi · ocak · ulı.ılannın sornndan geldikle.rini göı:üş_ünü bcnimsıvoruz. Akvi dedelerinin ellerinde bulunan şerecelcrdc zikredilen isimler de hunu tcyid edici yöndedir

Şecereler konusunda uzman olmamakla birlikte, Türkçe çevirilerden çıkardığımız sonuçlar şu şekıldc özetlenebilir· Bu şeccrclerdc rivayetlere dayalı bilgiler, tarihsel olarak çok farklı ver ve tarihlerde yaşamış kişiler rastgele sıralanm�k.1a \'C menkabevi. dinsel bilgiler de swıulmak.tıdır Örnek olarak Hicri ı 165 turihli Ali Abbas Ocağı· na ait şecerede yeralan

·· .. Pirlik AJi'nin şanında kalıp. dahı Cem mürşidi Şah Ali Abbas'da olup.... Mıkaik eyvallah enp. Mikail, İsrafil'c eyvallah enp. lsratil Azrail' c. Azrail Muhammed Alcyhissclaın · a eyvallah erip, Muhammed-el Mustafa AHyycl Murtaza'ya eyvallah erip, Aliyyel-Mürteza Mehdi-i sahih-zaman· a eyvallah erip. Melıdi-i sahib-7.aman da Yora eyvallah edip. YOL cümleden uludur, cümlemizin başıdır yol: YOL ALJ'NiNDİR !... Hubyar Abdal. lJryarı Hızır·a eyvallah edip. Üryan Hızır Veyseİ Karanı.ye cyYallah edip. Veysel Karanı Şeyh Şazcti 'yc. Şeyh Şazdı Zerreyn ·c, Şeyh Zcrrcy n Şeyh Safi ye. Halıl İbrahim Sultan Hat:ıyi"ye. Hatayı Sultan Sülcyman·a.... Hüseyin Gazi Balla] Gazi'yc

ı \ v n l l.ılı edip. Ağu içen Z�yncl �bid�·� ey \'al���'

1 • •·'ı'cll'ı kal ar� ,·edi kat ku. rs. 'edi kat le ' ll lfl .,. J • d k k k

ılı kat katcm, yedi kat.Onikı lmaın. ye ı _aı ı� \ \

1 b. f; otuzaltı bın sunncun 111,ıklıın, otuz a l1 ın_ �� • . . · · L · h-ü \llıhıııı Arş'ta, yüz. bını K�rs le, �uz �ın

bı c"K. k

• .. b' . O .ki. Lmam'da vuz ını ır l\ııluıı de, y uz. mı � . · · , , · i llı.lklını 'lla, yetmiş bını temennad� y�t�ı�ş:,,

l lt cllıııla. tı:cclladan tcmennaya elını yetır . . • ilmi K:ıpı'dan içeri vardın �m·) Yctmış ıkı den

"1 ., şcklindckı ıfadeler verılcbılır. 1\1:11 fCÇllll ını. ... . l . d

Yin� şccerelcrdc bulunan soy zm�ı�1cnn e

. . . al b"lmektedır Avın ı uklı sa\'ılarda tsımlcr )er a 1

• . · •

' • J d � "şik �ccerelerde farklı kışılerle ve loıı�ı ıçııı egı ..

. A •nca bu " ıvıloıln soy zincirleri oluşturulmuştur: d

) dikk t • ld dil' şcklı c · a

�u.cıclcrın baz.ılannın c e e ış _ d b.

ducıdır Örneğin Hüseyın Abdal . �cagın an, ı:

\1 l • 1 lı -rı 1217 tanhlı şecerelennııı şu şekıldc l \:l c, "'

. . . .ıs •. H üscv1n Abdal Sultan wıılılıgıııı bdıruyor. ·· · ·

1 . t l\.ıı.,kesici H::ıcı Bektaş-ı �eh �.crg�llln����: l,1ı,ur Postnişin olan Pır Hu_se� ın ., y·

' · . , t dik edıvorlar ınc �ı..'lCICSllll tecdit \C as . . .

d sıııcn;ı I Ocağı. nın 1265 tanhli şeceresın�. l

e

Kcıbcla Dcrgahı'nda y1ne bu dergahtan ş ıt er

0111 hk • Abdulbaki Gölpınarlı, ViHiyd-naıne, İsı.

t\l'i�. ı;s. ıoo.ıoı. . · ı. .ı . bk Aşık Ali Metin Pençeı el Aha, Is\.,

1\11 ... oııııu.ı , ' 1W2, s 212.

"ı7

onayıyla şccae veri lı) or. Şccen.: şu şcki ide hitıyor:

· '·Bu şeccrcnın. sahibı Şç, h 1 fasan Sultan Sincmıl evlatlarından E�-Scyyıd.

Şc) h Ibrahim olduğu · sahil olup, işbu mahalle kayıt ve şerh verildi ki, talihleri huna güre amel etsinler. Ne taıla ne eksik bir şey yazıldı işin doğrusunu Allah bilir. Bu şcccrc\İ Kcrbcl;-ı Tekkesi ' ndc, Tanrı'nın aciz kullarından olan Şeyh Kasım

.oğlu Şeyh Muso

kaleme almıştır ' Sonuç olarak. şecereler cld1..• ediliş amaç

ve bıçimleri ve ıçcriklcri bakımından ihtivatla yaklaşılma<;ı gereken, anc::ık çok önemlı bi lgÜcri11 de sağlanabileceği belgelerdir. Konunun uzmanlarınca bıitün şecerelerin coplanarak incelenmesi zonınludur. Elkrinde şecere olanların da bunların hiç olmazsa fotokopi lerini bizlere ulaşlımıası yohımuı.a önemli bir hizmettir.

C- ALEVİ OCAKLARI Alevi-Hı.:ktaşi toplulukları cemaat

yapılanması bakımından dergahlar 'c ocaklara bağlıdırlar. Toplııınsal planda dergah ve ocak dısıplını esastır Alevi Ocaklnrı.yani dcdl.! aileleri, Dede Garkın. San Saltuk ve Kara Donlu Can Baba gibı Alcn gckııcğırıin evlad-ı resul (seyyid) saydığı \e kut-;al kabul ettiği din ulularının adlarını taşımaktadır Ocaklar zaman içerısindl.!, bu kutsal dcrvişh.:rın soylarından gelenlerce

k11111ıııs�ıl hale gctiıılmış. bu soylardan gelenlere ııl:.ıkı.adc {ocakoğlu) denmiş, dedelik gön.:vinin ıı<.ııkz.ıdc dedeler (seyyidlcr) tarafından yerine

. k h ı · . 1 2<J

Pl'l ıı ılıııcsı bır geknc a ını a mıştır. lkdclik konusunda oldu.!;,ru gibı, ocaklar

ı.. uıııısııııda da bilimsel araştırmalar ' .ıı>ılınadığınd:ın. Türkiye· dı.:ki toplumsal ve dı ııscl mtaını anbmak bakımından çok büyük (1111.:ııı ıaşıyan bu konuların birçok yönleri � ınııılıkla kalmıştır Ben burada ocaklar � ı ııııısuııda giriş niteliğinde de olsa bilgiler

1111111.n a ç::ılışacağıın. \ l .EVİ OCAKLARINDA HİYERARŞİK \ Al'I VE KÖKENLERİ

Alevi Ocakları arasında kökeni hala 11,ıl..l ıı•.1 kavuşmamış bir hiycrnrşık yapılanma sö:t �1 1mısııılııı :10 Ocakların bır bölümü. başka

AIC\ ılcrdcki ocakl:ırııı.. eskı Türklerdckı ocak kültü ılı ıl ı\iM olması kunctlc muhtemeldir Bu konunun ıı . ışııııl ıııası gcrckmcktedır Bıı lııycıarşik yapılanmada, en güçlü ve üstün olık laıııı İnı<ını Zeynel Abıdin'c bağlı olanlar

(1,tı) ııııılaıı gelenler) olduğu görüşü pek sağlıklı J•llı ıııııııuyor. Hepsi cvlad-ı Resul ol�u�una gör�. lıo� ıc hır :ı) rıııı day;ınaksız. olur. Kınu dcdekrın ıdılı,ı cıtıklcn bu görüş içın bk. Ncjaı Birdoğan. \ ıı ı ı ı l ı ı lıı \'C ll a l k a n l a r d a A l e \ İ \ c r l c ) ıııc'i

I l ı 1ı l d ıı ı - lh·ch•l cr-St>yağaç la r ı , Alc\' Yay . hı . . 1N 1 � 1 IH

ocaklara bağlıdır. Bağlı olunan ocak mürşıd ocağı. baglı olan ocak ise pir ocağı olarak adlandınlır. Bu

"hiycrarşık yapılanmanın kökenine dair şu \'arSa) ıml:ın ileri sürcbilıriz. 1-Bu durum bazı ocaklann eski oluşlanyla

ilgilidir. 2-Bazı ocakların nüfüzlu oluşuyla, nufuz bölgeleri ve taliplerinin fazla oluşuyla ilgilidir. 3-Özclliklc XVlyüzyıldan itıbaren h<..'terodoks Alevi zümrelerin zaman Yaman merkezi idare ile yaşadıkları sürtüşmeler sonucunda gerçekleşen g<><;·ıcr ve sürgünlerle ilgilidir.31 Bu göçler ve sürgünler sonucunda kimi ocaklara mensup dede aılclcrinin göçmeleri ve gittikleri yerde başka adlar altında ocakların ortaya çıkması. ancak önceki ocaklarına kcn<lilcrıni bağlı sa) malan

�1 Aıuıdolu 'ela zaman zaman vaşanaıı bu sürgünler konusunda Ü.L.Barkan "Anadolu"dan Rumelivc yapılmış olan Lehcir ve iskanlar arasında. yc�i ICLhcdilen memlckcllcri i:-kfuı hususunda acfuma

11l:uı ihtiyaçtan Liyade ;mav-.ıı.aııda sıyc.1sl veya dini bir gaile çıkarmalarından korkulan ban "hcterodoxe uıısurlann şerlerinden kun ııl ınak için. sivası nı:ıksatlarla yapılan sürgunleri de 'likrctmek ta'nın .gelir ..... diyor. Bu konmhı hk., Üıııcr Lütfi Barkan, "Osmanlı Impar.ıtorluğunda Bir iskan ,·c knloniıasyon metodu olarak �iirgünlcr", İstanbul Üniwrsitesi İktisat Fakültesi Mecmuası, c XV 1951 No: 1-4, s.228.

.ıo

ı...ııwttlc muhtemeldir. Mürşid ocağı. pir ocağı

�ıhı kıl\ ram lar Çu şckı l_dc ��aya çıkm�ştır. ·

\ . Ancak rnnıan ıç�rısındc Alevılcn:e Çckh�

01.ıt!'I da denilen ilacı Bektaş Derg�ı dışındakı hu lııycrarşik yapı kaybolmuş. oc�kl�r lıırhulcrındcn bağımsız, eşit statülü hale gclmış_tır. Cclclıılc-ı' in. Anadolu'ctaki oca.kıade Alcvılcr

\;ıcı ımlckı nüfuzlarını artınnalan Çelebi Ahmed ( �ııı.ıkddın Efondı { 1R62-l92 l) zamanında ••ı:ı�cklı..:!':nıiş. ocaklara bağlı Alevıler üzcrındt.: 1 1.ıcı B�ktaş Dergahı çclcbilerinin ni.ıfuzlarını nıttıınıak istc� �:n A Ccınalcddin Efendi:

Aıı�llll ılu' nu n en uzak yerlerine kadar adamlar

�ııııdcı erek 1 lacı Bck�ış ocağın ın �er-çe�ıne tıldııf�ıımı, o ocağa görulmeden t:ıl�p gor:n d, Jclcıın yolsuz bulundukl��ı. crk�n, tarık,

�\ 11,.1 wltikar \c scn.lcsle gıbı adlar ılc anılan uıı.111111 ) �zit lik alameti bulunduğu . .'':ı- . .

PWlh'B·ll'ılasıııı yaptırmıştı :e I.D_�nya Savaşı .•ç:n

ı "cı ıuplamak amacıyla 1 uncclı yl! kadar gıdcı�

( , ı ı ı.ılcddın Efondi kimi ocaklan ve Alcvı

ıophılııkl:ıııııı çckbilcrc bağlamayı başannışt�r.

' ddıılcıc haiilananlara dönük, ocaklara baglı 'ı D • k d" �3

� ,1ı11.1\ ı stırdıırcnlcrc purut da dcnılmc ·tc ır. 1\ \ ı h .ı � .. t:lchılcre bağlı ocakların dedeleri ve

J\hdilllı.ıkı Gol pınarlı, "Kızılbaş". nıd.. İS LAM

Nl"h<LOPIWİSİ, c.VI, ss.794-795. l ı<llflı 11.11 lı • . ıgııı. ss.790, 79-l - 7«>5.

" 1

çelebilerin Alevi köylerine gönderdikleri vekilleri cem törenlerinde tarik (erUn) yerine ellcrinı kullandıkların&uı pençeli olarak da adlandırıl­maktadır.

Değişik bölgelerde bulunan ocaklann dınsel törenlerdeki uygulamalannda ve izledikleri esaslarda da farklılıklar bulw1maktadır. Ömcğın Alevi tahtacılarm bağlı bulunduktan İ.zmır Narlıdere ve Aydın Reşadıye'de iki dede ocakları vardır. Bu dede ocaklarmın üstünde veya altında başka ocaklar yoktur.1·1 Ocaklar şeklindeki bu örgütlenme Anadolu' nun birbirinden çok uzak bölgelerınde yaşayan Aleviler arasında ıletişimi de sağlayan yegane araçtır ve bu işlernıi ocakzade dedeler aracılığıyla yerine getinnıştir

Alevi ocaklarının değişik bölgelerde yaşayan topluluklar üzerinde farklı nüfuz alanları bulunmaktadır. Ocak.zade dedeler kcndilcnnc bağlı bölgeler ve köyler dışındakı yerlerde faaliyette bulunmazlar. Taliplerde de böyledir yani, babas ı hangi ocağın talibıyse, ya da hangi ocaktan ıse. o da mutlaka o ocağın talibi olurdu. Her ocak belli nüfuz alanlarına sahiptir. Ancak çeşitlı nedenlerle bağlı bulundukları ocak ve

34 Bu konuda

42

Gelenekler, ' Talltacılar ·· c.XJ, 670.

bk.. A. Yılmaz, Tabtacılanla Ank .. 19-18, s.17; Neşet Çağatay. nıd., İSLAM ANSİKLOPEDİSİ,

ıkıkkı ı bulunmayan Ah:' ılerın başka ocakzade

llcıkkıc bağlandıklanna da rastlanmaktadır.

Bazı ocaklar ıse· adeta blf üst mahkeme

ı,ll\ ı ııc• sahıptırlcr Düşkün ocağı adı verilen.

bu

1111 , ıl·;ı ldar talıplcre verilen cezalan ycm�en

dq•ı..:ı kııdirmc veya iptal etme yetkılenııc

,11ııptılcr. Örneğin Erzincan'ın Ocak köyündekı

1 lıılıı Ahdal Ocağt bu tür bir düşkün ocağıdır 15 \ ıc, ı cıeaklarına ılişkin genci bilgileri sunduktan

ııııırı, hu ocakların bir listesını sunabilıriz Bu

lı 11 ılc \Cr alan ocakların bazılan değışık adlarla

ıı 1 1 l 1 1 ı. ı kt:ıdır ki. bunlar aynca verilmemiştir . c h .ıkllıı konusu bugüne kadar bilimsel olarak

ı11n·lr1111ıecliğindcn. bu listede eksiklikler olması

ılop.ıhlıı Bu liste oluşturulurken ı)I ı �ıılı ı...ıynaklar.36

l ı ) I lıııımlı; bulunan şecerder. 1 )1 lı ılcktlc yaptığımız görüşmeler esas alınmıştır.

lhı l\ııııııda hk. MehmCL Yaman. Karaca Ahmed

"ııltıın il aı:retleri. 3.b., İsL 1989, ss.135-143.

ı ııı k.ı,·11aklardan bazdan Gölpınarl ı 'n.ın. zıkrcdilen

ııııık.ık� ve cserlen: Birdoğan 'ın adı geçen eseri.

1 8 1 Fıı�ıltn adı geçen esen. ss.55-63: Bedri

Nı ı\'11 il Bcktiişi ve Alcv1 Konusunda Bir Gezinti". ı IJı<t< \'URDU, sayı.88. Aralık 1994. ss.3-l-38.

\lı l\cıııalı, Erzincan Tarihi .... Kaynak Yay., 2.b .. ı .ı ı •>IJJ ss.151-163. Hasan Nedim

ılıhııo,c,· ı11oğlu. Malatya Bahyan Aşireti.

\lnl,ııva. 1\llJ 1 . ss.81-94:

-B

ALEVİ OCAKLARI LİSTE 1

Ağu ıçcn Ocağı Baba Mansur Ocağı Celal Abbas Ocağı Dede Garkın Ocağı Derviş Cemal Ocağı Garip Musa Ocağı Güvenç Abdal Ocağı Emırbcy liler Ocağı Hıdır Abdal Ocağı (Düşkün Ocağı) Hubyar Sultan Ocağı Hüseyın Abdal Ocağı lmam Zeynel Abidin Ocağı Kanber Abdal Ocağı Kara Pirbad Ocağı Koca Ilaydar (Haydarlı) Ocağı Koca Leşker Ocağı Kureyşan Ocağı Munzur Abdal Ocağı Pır Sultan Ocağı Sarı Saltuk Ocağı Scyyıd Alı (Kızıl Deli) Sultan Ocağı Seyyıd Baba Ocağı Seyyid Mahmud Hayranı Ocağı Seyyıd Sabun Ocağı Sinemıl Ocağı Sultan Onar Ocağı Şah Ibrahım Ocağı

ı11 \ h Alıı ııl!I lkdl! Ocağı ı \ h �·cılwı Ocağı ı \ h IJclıl Bcrhican (Bircan) Ocağı ·

ı \ h 1 1.ıı;:ııı Ocnğı \ lı !\ııımıt Ocağı

P ı \lın l l ıııı Ocağı ' ılııı<. ık l\hd:.ıl Ocağı

"7 ' 111 ' fil 11 Ocağı ·'

I 1 VI O< 'AKLARI 1 it.; i l i l

,\lıdal Musa Ocağı. Anşa Bacı lılar Ocağı.

ı 711�111 l kagı. Battal Gazi Ocağı. Bostankulu

Oı ıpı, Bııldııklu Ocağı. Cemal Abdal Ocağı, C ılı11lı Hı fopçular Ocağı. Çarşaııbalı Ocağı.

( t\ ılııı lı Ocıgı. Derviş Ali Baba Ocağı Derviş ı ı \tll < k.ıcı Dinclli Ocağı. Eraslanlı Ocağı.

1 ,ı�ıı l k:ıgı, Eymirlcrlı Ocağı. Gemalmazlı

C h tftı ( itıkvdıoğullan Ocağı, Gözcü Kara Ahmet

1 lı ılı c )<ı,ıgı, l lamı.alı Ocağı, Hasan Dede Ocağı.

i l 1\ıl,111 Sıılı;.111 Oc:ığı, Horasanlı Ocağı. lşık

� ıkıı lı ( >c:ıgı, İmam Rıza Ocağı, Kalender Dede

( tı ı/ıı Kaı:ıkösdı Ocağı. Karaşar Ocağı.

� l\J'tl .ııı Abdal Ocağı. Keçeci Ahı Baba Ocağı.

� ı "ııh:gı Ocağı. Koçu Baba Ocağı. Köse

\ nıı' ,1111 H!)'a Yan YaııroğuJlan diye de ııll ıııılıı ıl:ııı 'l':ıhıacı Alevilerin bağlı olduğu ıkıncı

ll ııl l ı ı

45

Süle) ın::ın Ocağı. Kul Himmet Ocağı. Nazlım Abdal Ocağı, Nuri Dede Ocağı, Otm:ın Baha Ocağı. Özcanlı Ocağı, P<ımuklu Ocağı. Pcrşcnbcli Ocağı. Sarı \kcdın Ocağı. Sanbal Ocağı Scyyıd Gazi Ocağı Sc\ vid Kemal Ocağı, Scy� ıd Scyfı Ocağı. Sınık Abdallı Ocağı, Sö\ kmczli Ocağı. Sultan Şücacddin Veli Ocağı. Şc\h Bedreddin Ocağı. Şeyh Şadılı (Şazelı) Ocagı. Şeyh Safı Ocağı, Taplııklıı Ocağı, Tümbi Baba Ocağı, Uzuııcl lı Ocağı. Y::ıgınurlu Ocağı. Yılanlı Ocağı. Yunuslu Ocağı.

Sunduğumuz bu ocak adlanndan bazıları tartışmalıdır Ancak yapılacak bilimsel araştınnalar, bu tartışmaları sonlandırabilir. Bu konuda çok kapsamlı alan araştırmaJan yapılmak surctivlc Ocaklara ve bu Ocaklara bağlı taliplere ilişkı� ayrıntılı bilgiler elde edilebileceği muhakkaktır. Değerli araştırmacı dostum Ali Aktaş ile birlikte bu konuda yaptığımız bazı küçuk araştımm ç:ılışmalannı daha da gcnişlctmeyı dfışünuyoruz.

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM Ol· UELİK KlJRll.MlJ'NUN İŞLEVLERİ r:\ OEl>ELERİN NİTELİKLERİ

Aleviliğin temel ilkelerinin yazılı olduğu lıll\ nık kııaplarınd:ın, çeşitli araştınnalardan ve Ak' ıh.:ı :uasında günümüze kadar sünnüş bulunan ll\l'll l.uııadan anlaşıldığı üzere dedeler şu ıııtclık lcıc sahip bulunmaktaydılar· l ll l l('lı'ı 111, ı ı vl.ııl·ı Resul {ocakzadc) olmalan. ) t 1ııııd, terbiye cdıcı (mürebbi) olınal�n. ' Bllt•ilı ve iirnck insani ö1clliklcre sahip

(1111\ışııl·ı kamil) olmalan. .

ı l t ll \ ı ııldard;,1 yazılı esaslara ve ycrleşmış 1, h: ııLko:cl Alevilik cs�slarına �)uyor olmaları l l t , kırdı Şimdi bunl:ın ıncclcyclım.

. 1 kııı Alc\'iler arasındaki yaygın manca ve hrnı d� "'Bu) ruk'' kitaplarındaki bilgiler� ıl ı�.111111 ,ık dcnilchilir ki dede. dede soyundan yanı ıK ılı:t:.ıdc olııı:ılıdır. Ocakzade olan dedeler E\'lad-1 ltl 111 vanı scvvid kabul edilirler. Bu konuda

llıı\ ııık';l:uda , ;er alan ifadelerden bazıları şu l " lldcdıı Vl tıcııı dahi ol pir hazreti oruki imam , lıhlııııl.ırı ola ki pirliğı makbul \'C muhakkak ola

�ı pıılıpı e:ıız ola. Evlad-ı Resulden olmazsa ıııılıııı L..ıı:r. ulur mu? El cevap Olmaz ,.JS

A \ıll �.ııı, Uııyruk. s.26.

47

"Tfilib olan kışıye lazım olan şudur ki crcnlenn edebini gözl.cyc. velilerin ızini izleye. namahrem

·kimselerden · sakına, .crenlcnn sırnnı açığa çıkamıaya, el verip ctek".tuttuğu kimsenin aslının doğruca Ehl-i Bcyf e çıktığını bik ona göre bıat ve ınabe kıla (bağlana). Eğer bır kişı boş etek tutsa, muhrcmini bilmese, o ı.ilibclen Allah ve mclek.lcri. bütün evliya ve peygamberler bizar olur. .. İMAM CAFER-i SADIK buvurur ki: Bir kışı Hakk ·a tfilib olsa. E\ lad-ı Resul' den başkasına kcndinı teslim eylese yani bilmediği yerden biat ve inabc kılsa (el etek tutsa) onun nıeşrebı ve tuttuğu eteğin silsilesi Evlad-ı Resurc \'e Muhammed-Ali hazretlerine çıkmasa. o kişinin şeyhi şeytan olur Mahşer gününde erenler katanndan ve Hak didarından ınalırum kalır. Hı.Peygamber buyurdu ki: '·Benim evladımdan başkalannı pir edincnlenn piri şeytandır" .J9 "Ol zamandan bu güne kadar. şenat, tarikat. maaritcl. hakikat ve pirlik secde Muhammcd­Ali "den kaldı. Ol sebepten. evladı Resulden gayrisine pirlik etmek ve Lalip olmak caiz de­ğildı r. Yediği, içtiği haramdır Murtadı tarikat, murtadı hakikattır. Ve hem ırşadı ve bıatı ve tövbesi makbul dcğildır. Çüllkü evladı Resulden

yı Yaman, Şeyh Safi Buyru�u. s.67.

48

lıı ıll 'oktuı. Scrmaycsız kalmıştır Onun aslı asla w�ıuı Ol kimse Oniki İmam dergahından ıı ı ıhsiıtlir."40 .

l lııııt'l Resul bir hadiste buyurur ki Allahu Taalft jq11cılcıı kelamı kadımınde öyle buyurmuş ki

ırtıl .ısıldır" demiştır Zira ezelden hırka ve Jııdlı_ıl w irsad ve tövbe ve .?irlik v� �ec�ad: l ıu1111ıı ııınlçsi Şahı Merdan Alı ye gelmıştır. Imd'i ' ıh 1.l\'l.ıdı ve neslı olmayan kimseye �

.irlik etmek

l l\lf. dcgıldır Evlad-ı Muhammed-Alı den ola la j •ll lı�ı �·ıııı. ola. llmı ıle amil ola. Dört kapı, kırk 111 ıkıı ıııdaıı on iki erk.andan on yedi kemerbcstten, lı\ hıınl!ttcn yedi farzdan bir şarttan. meşayihi hillıııı ılııııııdcn haberdar ola. Ve tarikat ile otura 1111111 k ı lıakıkat ile yola vara ki pirliği caiz ola. \ ıınlw ı:ılıp ve yol mürş.dindır.'141

�11rnııııu iyı bil ki, Ulu Tann 'Y_a \1uh�m-:d � lllı uhımda benim dilediğım sensın. Senı, kendi v .. ı ııwııı ıçin yarattım ve onsekiz bin filemı senin 1\ ıtı yıuuıtım. Eğer sen olmasaydın, evet sen ıılııııumvılın yerleri ve gökleri ve ikisi arasındakı " u lık l.ı r ı vamtmazdım." buyurur.

ıı lı ıldı.: hu delil ile bızlere farz oldu ki, O'n� ı ıtu ı ı.ı<hnıldcn sevelim ve de O'nun soyunu (Ehl-ı nı \'l l 'n ı ) s�vip muhabbet edelim Çünkü

l\\tı �111, Uuyruk. s.13. vıı l 111, lhıyruk, s.13.

49

Rcsülullah efcndımız. evrenın var olmasının se­bebidir. Yine Ulu Tann bu)urur ki: "Ya Muhammed! Ululuğum·vc cclaJim hakkı için her kim seni ve evladını sevip muhabbet eylerse. yerkr ve gökler kadar günahı da olsa bağışlanm, rahıııclimı ona esirgemem. Ve her kim Jd seni ve evladını sevmezse. yerler ve gökler kadar ıbadet ctmış olsa da. onun yeri cehennemdir, sonsuza dek oradan çıkmaz." Yine Hz.ResUl buyurur ki: ·Bır kimse gönlünü Rcsul'ün evladından

başkasına teslim eylese ya da bağlandığı kımscnın meşrebi Hz.Resfıl'e çıkmasa, o kişinın şeyhı (onderi) şeytandır. '·Bundan, Allah'a sığınınz."42 .. ô, leyse. imdi: Halifeler (tarikatı seven muhipler) ve Pır'lcr bu erkanı (ilkclerı) yerli yerince göreler (uygulayanlar) ve de şeyh 'ın(Murşid'in) meşrcbı ve silsilelenni (soy kütüğünu) Şah-ı Velavet İmam-ı Ali'ye ulaştıralar. Talip göti.Lren (eğit�n) kişiye gerektir ki bu sorularda kimi! (olgun .mürşid) olalar, yeri gelince cevap ven�ler. Yukarıda belırtilen ilkelerle cevap vermezse. o kimsenin Pır'lıği ve mürcbbiliği caız değildır. İmdi, mürebbı ve pir (murşid) olan ve halife (talip. muhip) yurdunda olan kimselerin. bu suallerde hi�:

42 Y:ıman. Şeyh Safi Buynı�u. ss.4 l -42.

50

ı..u 111u olmrı)a, çok oncmlidir ve hem farz-ı a)n·

1 ,,.ı) ı ı ı '.ıcıptıı.

Sonuç olarak. dcnilchHir ki. dc<lclcı in 1 'l.ıılı Resul yani scyyid ol malan bir önko�ul idı.

1 k<lelcrin bır diğer önemli nitclıği ise. , 1•ıııcı (ıniin.:bbi) olmaları idi. Dedelerin mün.;bbi \ .1111 cgıtıci nitelikleri o derece önemliydi ki, ıııtl t'Clıhı sozcfığü, tıpkı pir \'C mürşid gibi dede \ cıı ııc l\ull;ınılınaktaydı. Dedelerin bu öm:mlı ıııll:lıgı Şeyh Safi Buyruğu'nda ele alınmakta, 11111ıı:bbılığın uç şartı ve dört nişanı ı� ıkl.111111:ıktadır.44 Aynı şekilde görüştüğüm

ıl{ ılclcı <le, dedelerin eğitici olma . niteliklerine oıırnılc dikkat çekmişlerdir. Yine imam Cafer lhı\ ı ıır,ıı 'ndaki şu ıfadclcrle de dedelerin eğiticilik \ ıııılcıı vurgulanıyor:

Ve tarikat bablann ve hikmetlerin ve beyanların \'l' U)'cilcrin tamam bilmeyince. erkan dahi ' gayet tlf n:nıncvıncc ve bildinncvince onlann pirliği caiz ıılıııM Ycdiklcrı aldıkları �ndır ·145

IJcllclcrin hilgili ve ccmaaılcrine örnek ııl ıt ,lk ınsani özcllıklerc sahip olmaları da •ı h'knır.kıcy<li. Dedeler. taliplerinin dinsel halla

tııphııııs.ıl planda karşılaştıkları sorunları

• • ' 11111.111, �l')h Sali Ou)ruğu. s.89. 0 ' l•ııııııı, Şc)h Safi Bu)ruğu. ss.75-77.

!\yıı km, HııJruk, s.15.

51

çözmelerinde onlara yol gösterecek bilgi donanımına sahip bulunmak zorundaydıJar. Ayrıca dedeh:r, örnek insan olarak kabul edilirler, cemaat içerisindckı saygın konwnlanna uygun ahlakı nitdikh:rc sahip olmalan gerekirdi. Gerek "Buyruk'" kıtaplannda, gerek Alevıler ve dedeler ile göriişmclerde, ideal dede tasvir edilirken bu noktalar vurgulanmış, günümüzde bu niteliklerin eski roJ ve önemlerini giderek yitirdiklerinden yakınılmıştır İmam Cafer Buymğu · nda yer alan, '' ... Amma kı pir olan ve rehhe,r olan okur yazar oJa ... Ve pir oldur ki, hem kamil ola, hem dört kapı nedir ve ne olduğunu bık Vı; ayetler ile amil ola Hem dahi amel ede. Ve makamlann bile."'

46 gibi ifadelerle de. dedelcrın bilgili olmaları konusu vurgulanmaktadır.

Alevi dcdelerinın "Buyruk'1arda yazılı esaslara ve gelenek halini almış Alevı esaslarına göre davranmaları zorunludur. 4? Kendılen bu 4<I Aytekin, Buyruk, !>.233. 20. 47 B u n u şu İladelt·rdc giire b i l i rız: ""Her Şeyhe ve H a l i feye ve Pir'c l fı z ı nı o l ;ı n şudur J... i: Cuma gecclcrı g c: l d ı ı.. tl' çırağını uyarıp. gucü yeıı ıği l..ad;ır ALLAH rıt.a�ı ıç ın �c MUHAMMED-ALİ ve 01\IKI iMAM ve ONDÖRT MASÜM-İ PAK'lcr ve gt·ı;nıı� pirler ıc be� l..;ıdemlcı ruhu ''in <itası ve arrnı.ının canı için yemci\ yedire ve yemekten sonrn ccmfı:ıı dağılınadan hu cvl ıyaııın buyruğu oı..un;ı,

52

�111011.11.ı uymalıdır ki talıplenn de . bl�� il\ n1.1l:ııı sağlanabılsm ve uymayanlar kınana 1 sın

· · B kurallara u'-'mavan H \ ,1 cı:1.alandırı labılsın u J • • . . · bil etkileri ellcrındcn ılı•ıtrkı ııı dcdclık y.apa me Y 48 . .

d .. ...,,..,,,ür Alevı ıılıııır. vanı tarıkattan . u..,'"':'uı .

. l hı�• ı ıık"lannda dedelerin btlmesı gereklı esaslar ' ı d 49 Yazılı olmayan ııHııılıl:ıııvla yazı ı ır. . .. .. .. . . ·

di · tı de gonışunu ( 1 1 1 1 1 1 111l:11da dede ken sı. cemaa n ' tali ı ·

1 atası ııl ıııık kararını vt:rir. Dede, .

.P. enn yo . ııl ıı.ık knhııl cdıldiğinden ve orukı una�lan te�sLI l lt ılııııc ınanıldığından, oldukça ge�ş yetkıler

le

ıılııptıı Zam:ı.ııla dedeler. "Buyruk' larda �azı� �tııııll.ırn göre karar venneyı bırakmışlar ve en

·· " J • dogv ruJtı:ısunda karar vermeye lıılpılcı ı ve gor�u en . . h ı�lrıınışlardır. Bazı bölgelerde On.iki Burç

1 ılıhlcr \'C nıuhiblcr dirılcyenleı:. güçleri yettiğin�� rdchıııckıı \'C erkanından öğrenıp amel �eler, �ş� lıılıııcdı':ini öğrenmek gerektir. Fakat e� eren c

_n b

• hı ·· e gelemn lııı kııısal BUYRUK Kitabı nı er omm \ ııııııda okumayalar ve rastgele kişilere verıneyelcr, '

E nı mulıib olanlann ,,11 ıcııııcyclcr, yalnızca re ere -, 11111 ııda okuyahır:· Yaman. Şeyh Safi Boymgu.

l ' I Ss 78-79 Nermin Erdentıığ, Sün l ııııt, ııgy, ' . . 1971 t\h\ ılııiin Etnolojik Tetkikı. 2.b .. Ank., '

' j l ·19. c lııı, hk, Ayıckiıı, Buyruk, s.182.

b 1 1 rı verıynr. " E s k ı 1111 � ' ıı ı ı l ıı Nov.ııı � u ı g ı e • i l ı ı ıı l.ı ı l l.ı tııı

·a r ada ıMeııiikılı-ı Şeyh S a r ı .1< ı

S'\

olarak adlandırılan suç ve eczaların yazılı olduğu esasların uygulandığı gôrülmcktedir ki, bu Anadolu· nun farklı bölgelerınde bulunan Alevi zümrelerinin bazı 'farklı uygulamalarına işaret cmıcktcdir .51

Dedelerin taliplerce ıiyarelleri dahi belli kurallara bağlanmıştır. Bu) ruk ·ıa Dede \i ziyaret ıçın üç koşul öngöri.Jlmektcdir: "İmdi ınalüm oldu ki mürşıd ve sı1fı olan, pirın ve mürebbinin nazarına vannak'1a uç erkan Yardır. Birinci: eli kuru boş vanna\'a, Ik.inci: abdestsiz \C taharetsiz bcdhuy ile vann;ya. Üçüncü: Mürşidin ve miircbbınin ve üstadın yanlarında şeriat ehli olduk1a, ellerin bağlayıp nazarda duralar. Ondan şeriaı ehli gittikten sonra kalkıp nazara geçip hayır dua alıp evvel ayaklarına sonra dizlerine ve ondan ellerine niyaz edeler. Eğer ki yanlarında tarikat ehli olursa siifı olan ellerin yanına salıp dan mansur olup dura. Mün�bbi ve mürşit ve üstad

yazmada (s:33). (Üç sünnet, yedi farz) konusunda yınc bu husus ta bilgi 'erilir. . bugün bunları bilen Alevi Dedesi de pek azdır. Keneli görgüsü, bilgisi ile karar \'erir." Bedri Noyan. ··Bektaşi Ye Alc,i'lcrdc Hukuk Di.ızeni (Düşkünlük) 1.ULUSLARARASI TÜRK FOLKLOR BİLDİRİLERİ, Cilt: IV'den AynbasınL Ank. 1976. s.195. Dedelerle yaplığım görüşmelerden de bu ifadeleri tevid edici bilgiler t:dindinı.

51 • � Şahlıuscyinoğlu, agy. ss. 77-80.

54

� - -

gulbenk edip talip ve mürrt ve şakirt secde edip

�tan alc\hünlinedcn kurtulup meleğe ulu ademe

�� ecıeier."rı . B- DEDELERİN İŞLEVLERi

Daha "önce dedelerin nitelikleri üzerinde

duruldu Şimdı ise ışleYleri ele a�ınac:ı.ktı�.

Belirtilen niteliklere sahip bulanan Alevı dedelcrı,

gerek bulundukları yerl�şi� alanla:u'da; gereks�

bellı zamanlarda kcndılcnne baglı ycrlerdekı

ıahplerini ziyaretleri sırasında bu işlcvl�ri Y��i�c

gcürirlerdi. Dedelerin uzakta bul�nan _talipten ıçın

kaıdılerine bağlı bir mürebbı (dikme dede)

aaadıklan da görülmeb.'tedir. Dikme dede.

tcndısini atayan ocakzade dedeye ba�ımlıydı. Ocakzade dede taliplerin şikayeti üzenne onu

pevden alabi lirdi. Dikme de�e·ye. ocaıa,ade dedeye verilen hakkullah da v�!lmez, her hasat amanı bir miktar ürün venlırdi. Hakkull�.

ocakzade dede geldiğinde ancak ona vcnlebı­

tirdi.53 Bu dikme dedelerin bir bölümünün

z.amanla. bağlı oldukları ocakları tanımadıkları ve

bağımSı� ocaklar oluşturdukları da tahmin

olunabilir. Dedelerin başlıca işlevleri şu şekilde

smıflandınlabilir:

: ôm. bk.Aytekin. Buyruk. s.141.

Erdentuğ, agy., s.48.

55

1-Sosyal ve dinsel bakımdan cemaate önderlik etme: ccmaa.ti i!ş�d (aydınlatma) ve bilgilendinne, 2- Dınscl ayınlcn (cem törenleri) yönetme, 3-Suçlulan düşkun CtJ:rıe,. Dargınları barıştırma, 5-Bayram, cenaze, · evlenme, sünnet vb törenlerdeki görevleri, .

Alevi dedeleri ve dığer aile bireyleri toplumda büyük saygı göriırler. Dede toplumun lıderıdır Dedenin bu saygınlığı daha önce belırtilen niteliklennden kaynaklanmaktadır Alevılerce dedenın soyu kutsaldır, dede en bilgili olandır, "Buyruk" kitaplarına sahiptir, onlan okuyabilir, tüm bu rutclikJeriyle taliplenn her türlü problemlerine çözüm getirilebilir. AJevilcr'de yaşamın her alanında dede nufuzunu görmek mür�kündiir. Her konuda dedeye danışılır. Dede �:�!• aralıkla�fa yapılan ccm törenlerinde talıplere ogutler vcru, onları bilgılendınrdi. Aleviler dedelerin buynıklanna titizlikle uyarlar, uymayanlara çeşitli yaptınmlar uvgulanırdı. Dedeler. "Buyruk"larda veralan dinsel esaslan Onikı imamlar. Kcrbela" vb. konuJan sürekli Alevilere öğretırlerdi. Her Alevi, yan tarihi. van menkıben veya bütünüyle menkıbcvi bu bilgileri öğrenirdi. Dedelerin en önemli işlev lcrindcn biri de cem törenlerini yönetmesinde kendini );!östcrir� t\Jevilerin ibadctlcrinın temelı bu cem tor�nlcrınc dayanır. Ocakz.adc dedeler, her yıl düzenli bir

56

� ı ldo kı.:ıı<lilcrıne bağlı köylerdekı taliplerini I\' ıı cı cdcrll!r. Dedelerin bu ı.ıyaretlcri, hasat uıı 1111 geçrıktcn sonra· yapılır. Dede bir yere

' lılıf•ındc peyık (davetçi) adı_ v_crilen bir ki�i v�

1 \ Llol,ış:ır.ık dedenin geldığını ve ccm toren� \ ıpıl.11.!,ığını köylülere haber venr Köydeki 1 \ lı;ıclcıı bıri ccm törem ıçın hazırlanır. Bu cem ll•H 111 (gnrgü cemi) cuma akşamı. yani p;rşemb�y� l llıtı.ıvrı bağlayan gece yapılır. Cem de omkı lıırıııct ve bu hizmetlenn avn ayrı sahipleri vardır. { cııı 'ılc onjkı hızmct sahıplerı ve görevlen şu duhlcdir:

Dede, cem Lörenini yönetir. Rehber. u:ınıJc görgüsü yapılanlara yardımcı olur. Gözcü. l emde düzeni sağlar Çerağcı. çerağı (mumu) \,ıkrır, meydanın aydınlanmasını sağlar. Zakir. saz ._,ıl.ımk deyişler sö) lcr. Süpürgeci, hc

_r hızme�

ı.ıııııında. süpürge çalma görevini ycrıne gctırır. S.ıkka, su dağıtır, lokmalar vcndiktcn sorua ırıııızlik içın ibrik. leğen. havlu gctırır. Sofracı. ku, b:ın ve yemek ışlcrınc bakar Pervane, ccıııçvine gelenler ve gidenlerle ilgilenir . . Pcyik. ccınin yapılacağmı herkese haber verir. lz:nikçı. ccıncvinin temizliğine bakar. Kapıcı. ccm yapılan vcıın kapısında bekler.

Cem törem, dede tarafından gorcvlcndirilmiş yukarıda adları vcnlcn. hi:mct ı.;ahıplcrince, deden.in yöneüıııindc, bcllı bır du1en ı\i.'t isinde yerine getirilir. Dede. 1.:cm tqrenini 1.:em

57

yapılan yerin başköşesinde bulunan post üzerinde oturarak yönetir. Şurada ceın töreninin kam1aşık işleyişi ,·erilmekten çok, dedenin yönettiği bu ccmin (görgü cemi) Aleviler arasındaki işlevlerine dikkat <;ekilmek istenmektedir.

Cem törenine düşkun (suçlu) olanlar alınnı:ızlar Cem' e gelen ıalipleı yüzleri dedeye dönük olarak belli bir düzen içerisi nde diz üstü otururlar. Görgü cemi bütün taliplerin müsahiplcri

ile birlikte görülmesi şeklinde surcr. Her musahıp görülmesinde dede, cemaatten razılık alır. ·'Bu canlardan razı mısınız'!" diye sorar Cem'de kurban hizmeti de gfüülür. semah ve dualar (gülb5ng) okunur Ccnı'dc işlcyış, dedenin yöndiınindc ve diğer hizmet sahipkrınin hizıııcllcrivlc büyük bir disiplin içerisinde yürütülür.�4

Görgü ceminın yanısıra, musalıiblik cemi, Abdal Musa kurbanı, Sultan Nevruz cemı. gibı diğer toplanma ı.amanlannda da yöneticı konumundadır, cemaate öğütler ve bilgiler verir. Ivı insan (insanı kamil) olabılmenın ancak. '·etine. dil ine, belınc bağlı olmak·· ılkcsıne uyularak ınümkun olabileceğı öğütlenir. Toplumun suç. s:-ıydığı fııllere, ağır yaptınmlarııı uygulanacağı

�� Cem lörcni konusunda ayrıntılı bilgi için bk Mdımcl Yaman. Alel-ilik İnanç-Edeb-Erkan. 4.h. ist. 1995, ss 156-203.

58

.ı\ lcvılığin kötu d;wranışları yapanları dışladığı. Alevi ulularının da böyle kişil.crdcn raz.ı ulıııayacağı şeklinde soyut, somut nıtclikli çcş!tli ırlkinlcrdc bulunulur.

Alevi deddcrinin öncınlı işlevlerinden bın de dargınları barıştımıakt ı. Bu ışkv. çcşitlı lll'.ı.1cıılcrle ortava çıkan düşmanlıkların �ona u ıııcs ını sağİayarak, lop l umsal huzurun h'1wlnı:ısını önlüyordu.�' Birhiılcıiylc 1-.oııuşmayan. dargın olanlar dcdcnın huzunında ıııııt l.ıka barıştırılır. baı ışmayanlar cczalandırılır­l ııdı Bu kişiler toplum tarafından dışlanır, hatta

ıııı•ıııı hılc cdilcbiliılcrdi. Dedelerin dargınları l ı u ı�ı ı nnası işlevi, çcşıtli araştınnacılanıı da ılıhk.ıııııi çekmiş. kapalı bir toplumsal yapıya

ıtlııp Ah.:vilcr arasında varolaıı suç ornnındakı ı lık 'c toplumsal barış ortamında bunun da rolü

ıı l ılııh:ccğinc dikkat çckilmiştır. Alcvilcr'dc suç işleyen düşkün, bu dunıın

ıl ı dıı�kıınliik olarak adlandırılır. Düşkün olanlara

Oıııcf�ııı. Eızmcan eski \'ellisi Alı Kemali şu bi lgiyı \l'l l)Or'

Aşııct bin!)lcri biıbirlcri)IC olan hukukı \Cya , 1 ıııı lLıYalan111 çoğunlukla aralarında barışla ı_flıcılcı Bıı da nüfıv:hı ağa \C)a sen itleri n

' '"''"'\ ıc olııı. Dcdc ya da scyyitlcr hasımlan bır 11 1\ t fCIİrcıck dl\'3 \.'e S:l\'lll11Tialanm dinledikten 1111111 kl·ııdılcıi hakem olarak karar verirler." Ali

1\. ııı ılı ·•ı'Y· s 169.

59

suçlarına göre değışik cezalar verilirdi. Düşk�nlere tarik çalınır. para vd. cezalar uygulanırdı ki, ''Buyruk" kitaplannda bu cez.alar ·her suç için ·ayn ayn bclirtilrnekteydı Düşkün olanlar ccm törehlcrine katılamazlar. kurban yıycmez ve yedıremezlcr. toplumdan dışlanırlardı Aılesı bile o kJşıyi evlerine alamazdı. Ayrıca üç sünnet, yedi farz olarak bilinen esaslara uymayanlara uygulanacak cezalar da ·'Buyruk" kitaplarında bulunmaktadır �6

Cem·c katılmak ve kurban lokması yemek Alevi erkanına göre şu kişilere yasak cdilmıştır ki bu yaptının o günkü toplumsal koşullar düşünüldüğünde oldukça etkili olmuştur : 1-Müsahibi olmayana, 2-Mürebbisi olmayana, 3-Bckar ve kızkardeşi, annesi_ işı gücü olmayana cem · e katılmak ve kurban eti vemck yasaklanmıştır. 57

Eğer talibin suçu, büyük günahlardan (günah-ı kebair) ise dede· nin bu konuda yapabileceği bir şey yoktur. Buyruk 'takı deyimle "Ancak onun davasını mahşerde Hak Taala ıcr.ı eder."580ysa ki}çük günahlann(günah-ı sagayir) cezalandırılma ve affedilmesine ilişkin koşulların

56 Aytekin. Buyruk. s. 114. 57 Aytekin, Buyruk. s.121. 5� Aytekin. Buyruk. s.178.

60

hcl ırlcıımesi ve uygulatılmasında dede tam Yrl kil idir.

Buyruk'ta yer alan ve Hz.Ali"den, Solınan-ı Farisi'nin rivayet. cttığı '' . . Ve üstad tı,ıkkına riayet edeler. Ve üstaddan can dahı ııkııımayalar .. . , sözlenyle59 taliplere dedenin

lııwıctlcriııin karşılığının venlmesi, hatta ondan ı ıuıl.111111 dahı sakınmarnalan. canlarını feda l lmcyc hazır olmaları telk:ıni yapılmaktadır.

Taliplerin, dedelerce yargılanması ve ı t ı�ıl:uıdırılmalanru, Aleviliğin temel inanç ıı ilf.ıl.mnın yazılı olduğu "Buyruk" kitaplarından MOtrll ııı:

"Cem halinde bir kimseye bir sohbet t1uw11c1 \'ani bir tfilibden bir günah meydana gelse, tôvl� kı: Tarikat içinde noksanlık yapsa, yol ehli k ıı ıh:şlcr arasında sitem li (suçlu, düşkün) olsa ve 11 lopl:uıııda "gözcü" olan kimse bunu görüp,

kırıı�ıııı yakalasa; düşkün talib sitemine razı olup yulıı hoyun vcrdiğı takdirde, o kımseye ·'erkan" ıM\rınck lfizım gelır. Fakat. o mecliste halife vındıı ııd.ı {ınürşid makamında) oturan kişinin hllnıt•sl gcrckt ir ki: ffu ıt l l ıh ııc gibi bir günahın sahibıdir? Kaçıncı IUtmcııcıı veya kaçıncı farz'dan düşmüştür?

unıu t 'dı.:11 ıni düşti.i yoksa farz'dan mı düştü? Ve ttımıt ııc l!\zını gclir'J O kişi nasıl olursa annır, gü-

f\ Ylt'kt11, Uuyrnk, s.258.

61

suçlarına göre değışık cezalar verilirdi Düşk�nlere tarik çalınır para vd. cezalar uygulanırdı ki. '·Buyruk" kitaplannda bu cezalar ·her suç için ·ayn ayn belırtilmekteydı Düşkün olanlar cem törehlerine katılamazlar, kurban yıycmez ve ycdıremezlcr. toplumdan dışlanırlardı. Ailesı bile o kışıyi evlerine alamazdı. Aynca üç sünnet, yedi far.l olarak bilinen esaslara uymayanlara uygulanacak cezalar da ''Buyruk" kitaplannda bulunmaktadır. 56

Cem-c kat1Jmak ve kurban lokması yemek Alevi erkanına göre şu kişilere yasak cdilmLştır ki bu yaptınm o günkü toplumsal koşullar düşünüldüğünde oldukça etkili olmuştur : 1-Müsahibi olmayana, 2-Mürebbisi olmayana, 3-Bekar ve kızkardeşi. anncsı, ışi gücü olmayana cem 'e katılmak ve kurban eti vemck yasaklanmtştır.57 •

Eğer talibin suçu. büvi.i k günahlardan (günah-ı kebair) ise dede· �in bu konuda yapabi leceği bir şey yoktur. Buyruk 'taki deyimle "Ancak onun davasını mahşerde Hak Taala icrn eder."580ysa kijçük günahlann(günah-ı sagavir) cezalandınlma ve affedilmesine ıhşkın koşulların

56 Aytekin. Buyruk, s. 114. 57 Aytekin. Buyruk. s.121. 5� Aytekin, Buyruk, s.178.

60

br.lıı lcnmesi ve uygulatılmasında dede tam yrı kilidir.

Buyruk.ta yer alan ve Hz.Alf den,

"'lolııı:uı-ı Farisi· nin rivayet ettiği '· . Ve tıstad h.ıkkııı::ı riayet edeler. Ve üstaddan can dahı ııkıııınayalar .. " sözlerıyle59 laliplerc dedenin

h111ııctlcrinin karşılığının venlmesi, hatta ondan l .1111.ııını dahı sakınmamalan, canlarını feda llıııcyc hazır olmaları telkini yapılmaktadır.

Taliplerin, dedelerce yargı lanması ve l 1,.ıl:ıııdırılrnalannı, Aleviliğin temel inanç ı ı ı.ırıııın yazılı olduğu "Buyruk" kitaplarından .ıı w rli ııı:

"Cem halinde bir kimseye bir sohbet ıll ltNc, v�ıni bir tfilibden bir günah meydana gelse, tOvil, kı . Tarikat içinde noksanlık yapsa, yol ehlı k ı ı ı lcşlcr arasmda sitem li (suçlu, düşkün} olsa ve 11 toplnııııda "gözcü" olan kimse bunu görüp,

k IM.1111 yakalasa; düşkün talib sitemine razı olup 11111 h<ıyıırı vcrdiğı takdirde, o kımseye "erkan" U ıııd.; lazım gelır. Fakat. o meclıste halife

vuıdııııdn (ıni.irşid makamında) oturan kişinin hllıııl'!il ı•ı·rcktir ki: ltıı 1 1 \ l ıh ııc gibi bir günahın sahibidir? Kaçmcı umıctıcıı veya kaçıncı farz'dan düşmüştür? llııııı ı 'dcn mi düşt.ü yoksa farz'dan mı düştü'' Ve

t 1111 ı lll: l!izını gelir? O kışı nasıJ olursa arınır, gü-

.ı\�lt'ktıı, Buyruk, s.258.

61

nahından yargılanır \C ne ile pik olur'! Yoksa. o ıwnah farzla sfınnct arasında mıdır'1 Güzelce nnlay ıp. ona'goic sitemini sürmek gerektır .,w "Bir talih hiı talihin evine varsa. evsahihi olan talibin ona izzet \'e hürmet edip gücü yettiğince nesi varsa meydana getire ve onun gelmesini mübarek bile, gı.:ldıği için sevincini göstere Eğer o t:Uih onun gelmesinden safa ve sevinç duymayıp, içtenlikle ona muhabbet \'C gülcryüz gösterıncyip. \'arını ondan esirgeyip lokmasını saklasa, Tanrı katında ,.e erenler katında yüzü karadır, ikrarı saf değildir. Ve bir talib kendi lokmasını bir münkire ve bir münafıka yedirse. benim etimi ycdinniş gibidir. Ve yine bir talıb kendı zürrıYetini bir münkire ,·erse ONİKi İMAM"ın etini yedirmiş gibi günah ka.zanır:..ı;ı

•' övlevsc. ivi bilinmeli ki, mürşid buyrub'\J) la .

. -anlaşılan: Bir kimse kendi bilgisizlıği ile ya da dünya tamahı ve nefsinin isteği ile kendi kendinı pir cdınıp. Erenlerin sırrını zahir ehline (yaban­cılara) anlatıp. halka gösterirse, Hazret-i İMAM CAFER-1 SADIK kav·lıvlc. böyle bir kişının katli (ya da toplumdan kovulması) helaldır. Bu tür kişilerden uzaklaşmayıp. bir arada durup oturup. lokma (ycmck) yedirip. onun da lokmasını yiyen

611 Yam:uı, Şe�h Safi Buyru�u, s.107. ı;ı Yaman, Şe�h Safi Bu� ruj!u, ss.58-59.

62

kıııısclcr dahi. Mür�id'in emriyle dcrgah't:.m urguııdiır, işte bu kad�r!'.ıı2

. Buynık 'ta. "Uç Sünnet Y cdi Farz" dan

ılıı�cıılcriıı (bu esasi.ara uymayanlann) durumları llı• .şıı şckildcdir:

t 1(' SUNNETfEN OÜŞENIN GÖRÜLMESi . Birinci sünnetten duşen talibın üzerınc yol

, ıırılıktn cğcr yola bovun verırse onu kendi

.. <�111ılsıine ko)�.ısın. ne . hizmet yaparsa onunla lu\htıl CllC'iİll.

lkincı ,iiıııwııcıı düşen talibin üzerine yol \'nrdıktn hir tarik ılzam edip, bir akçe tercüman ''"'""· uç akçe halife hakkı alasın.

lJçiincü sünnetten düşen talibe üç tarik ıl .am cdıp. üç akçe tercüman alasın, üç akçe bıtlık\ c hak edip, beş akçe üstad hakkı (şchanzcr) ılıııuıı

" 1 Ul l·ARZDAN DUŞENİN GÖRÜLMESJ Bır talib ki bınnci farzdan düşse. beş tarik

tlum c.'<ltp, beş akçe tercüman alasınız. Beş akçc hlhlcvc h;tk edip, yedi akçe üstad hakkı alasınız.

l k illl:.ı farzdan düşen talibe yedi tarik ılıanı ctlıp, yedi akçe terci.iman alasınız Beş akçe hlhtn c hak edip on bir akçe üstad hakkı alasınız.

l lçüncll farzdan düşen talibe on tki tarik tluH\ ctlıp, on ıki akçe tercüman alasınız. Dokuz

63

akçe halifeye hak edip on yedi akçe üstad hakkı alasınız.

. Dördüncü farzdan düşen talibe on yedi tarik ilzam edip, on yedı akçe tercüman alıp, on beş tl.çe halifeye hak edip, kırk akçe üstad hakkı alasınız.

Ve bundan sonra kalan üç farzın günahı birdir. İster mürebbi gözünden düşse ve ister müsahib gönlünden düşse ve eğer başından tacı alınmış olsa, bu üç farzın günahı birdir Şöyle ki :

Kırk yedi tarik ilzam edip, kırk yedi akçe gazilere tercüman alasınız. Otuz üç akçe halifeye hak edip, yetmiş dokuz akçe şehanzer alasınız, üstad hakkıdır

YEDi FARZDAN DÜŞKüN OLANLARIN DURUMU :

Ve bundan sonra bilmiş olasınız ki, bir kişi bunca farzdan düşse ona derman yoktur, sürgün olur. İşte o talih Dergfilı'a varıp kcndı ozunu meşayihe(Şeyhlere/Dedelere) yetirmek gerek. Mürşid kabul ederse talih de kabul ede. Mürşidin kabuJ etmediğine talibden de derman yoktur, yüzü karadır, sürgündür, hiç bir cemiyette yeri yoktur. Eğer mürşid kabul ederse o kişirıın bütün malını miras etmek gerekir. Bu tadk(yol­erkfuı) içinde her kim inad ve muhalefet ederse. bu tarlka göre amel etmezse sürgündür. o kim'ie bu taı:ikden değildir, dünyada ve ahırette yüzü

64

ı., ıı.ıtlıı ON lKİ lMAM KATARINDAN ve HAK

ul ı tı\RINDAN mahrum kalır. Kıyamet gününde tıııııııı (ll'ygambcrlci- ve erenler ondan bi7� ( l ııkıııı�) olur Amma. · bir kımsc yoksul �urumda ııl ,1 ll'I cllmanı onun rızasıdır: her ne getırse alıp

k 1ılıııl rdclcr. A .

lbhı bundan sonra İMAM-1 NATIK

c J\H�H-1 SADIK hazretleri buyunnuştur ki: Bir kışı livata eylese. bu tank içmdc o kışı

lııı ııl,111 diişcr. Hiç bir mezheb ıçındc yen yoktur. 1 1�1 ı lııııııı yapacak olursa gerektir }il

_ü?yüz ��nış

ı 11 1ı., ıl;>.;tın cdesıniz. O kışi bu tank ıçınde ölursc 1 1 1 1 1 1Jıııdır. Eğer korkarsa üçyüz altnuş akçe

� ı ıkı c ıcrcüman alasınız. Doksan d(.lkuz a.1<-?e

l1tllk\c hak edip. üstad hakkı (şchanzcr) butu� 1 1 1 ılıııı ıııııas c<lıp oııdalıyasınız Ta kı o alibin ışı

ııı h 11111 ola.

ı >ıışkünlük ceza:,ı ya dede, va ia <lc�e

, � ı h ı.ıı.ıllndan verilirdı . Suç dede)..: �öylen r 1 111 ısıı·ııırdi. Suç ne olursa olsun dede. .rnçluyu ılıııkı , .. ur ar. sonra cezayı bildirirdi.64

Mtlııııcı Y muan' ın Özel Ki taplığında bulun'Uı El

\ı1t ııı:ısı McnaJub-ı Şeyh Saffden alınmıştır, ss.8l-M 1 �

1 1 1, •· t . ı 1 k ı stıı ıı lı ıı 1 1 1 lı 11 ıt 1 il- \ I Y � ;1 <tr • H' ı( '1 � 1 •

ı ,. 1 , , ı � ı ll•s ı ı;,khıyaı 1-aı.. u ı t � ' ı . H:ı s ı l ıırnıııı�

1 . 'il l 111 , l 'l l<t. �.::ı·ı.

65

Düşkünlük cezasının sonunda yeniden dedeve başvuruJurdu. Dede'nin de uygun gön�esiyle. düşkünlüğü sona eren ·talip yeniden topluma kazanılnuş olurdu.6� Antalya Tahtacılan konusundaki araştırmalanyla tanınan Naci Kum Atabeyli"nin .. . Aralannda mistık bir ınzibat hakimdir Dedelerin. kendilerini düşkün etmesınden korkarlar .... , ıfadesi düşkünlük kurumunun sosyal işlevıni vurgulamaktadtr.66 Alevi dedelerinin bayram, ölüm. evlenme, sünnet gibı törenlerde de birtakım görevleri bulunmak­taydı Cemaat içın çok önemlı olan böyle zamanlarda dede mutlaka bulunurdu. Bayram günlerınde, bayramlaşmalarda dede büyük saygı görür, dedenin veya bır başka kişinın evinde

65 Bu konuda İsmail Hakkı şu bilgilen veriyor.(Burada "Ş1h", dede anlamında kullanılıyor); "Bu suretlerle bir cezaya maruı kalan bir Alevi cezasrnın nihayetinde Lekrar şıha (Dedeye) müracaata mecbur olur. Şıh o adamı çağınr, Alevi, bir daha bu kabahatlan irtikap etmeyeceğine dair (Pos ta niyaz) eder ve bundan sonra parası imaretlere alınır, herkes onunla konuşur. eski hürriyeti iade edilir . "İsmail Hakkı, Çepnilcr Bahkesirde, Balıkesir. 1935, s.21.

66 Naci Kum Atabeyli, '"Antalya T�tacılanna D� Notlar" IV numaralı TURK T ARD l ARKEOLOGYA VE ETNOGRAFYA DERGİSİ, ayrı basım. İsl, 1940. s.204.

tııpl:ıııılır dede bu sohbc.,'tlerdc o g�ınün Alevi ııı ıııcımlal-.ı önemi uzerinc bilgilı..:r venr. cemaatle ı

. . 'd (;1 (1\ lıJşııtli. Dede ölüm halınde yas yerme gı .c.r : ıkı ııh;ılann:ı başsağlığında bulunur .. dualar ederdi. Alcvı-lkktaşilcrde ölüm haline, hakka yürümek th ı ı ı rılı, Bazı bölgelerde cenazeyi dede veya dede ,�kılı yık:ır1's cenaze namazını da dede kıldınrdı. 1 h llı•lt:rin lm görevi de evlenme zamanlarında 1 ıııı ıhır Çoğu zaman nikahları dedeler kıyar, ıııkıılı (kdcııin duasıyla sona crerdı . Dede sünnet ıoı ı ııtrıi ııdc bulunur ve dualar ederdi.

N Sevgen şu bilgiyi veriyor "Nişan mıhııııck eğlencesiz ve gürülLüsüz geçer. Bu

ttln ll "Fııır'i Hak"ı yerine getirmektır. Oğlan ve �ı lıınıtınd:ın gelenlerle bir heyet teşkil olunur

ı ıl 11 ııııl.ı bulunan seyyid veya kamil bir adam, 1 ııH ' ı 1 1.ık.. denilen sözü, yani kızın oğlana

111 uıl,ıııclığını ilan ve orada bulunanla� . işba�

lı ı Alcvı :ıtlcti veçhilc on iki imamın ısımlen ı� ı ı ılıııı.ıınk bir dua okunur, şerbet içilir, merasım

t iM Uıı ılcıl·cc hasil bir merasimle nihayetlenen tU rn huııııı ku<lsiyetinı bu ''Emr'i Hak "dan ve on

'ılıHM 1 '\, S.�2. 1 ıl ıY lı)'!r'. s 26.

ı I ıki İmamın ismi üzerine okunan duadan almakla.dır . . :·•'>'>

Dcddcı ın bu toplums:.ıl ışlevlcn daha da aı1lırılabilir. Dedeler hastalıkların tedavisinde de roı · sahıbi oldular Bu tcda" i şekli. dedelerin hastalara dua ctmcbı \.l; bitkilerden yaptıkları ilaçları kullanmaların:ı dayanırdı 70 Dede kiıni zaman hastaya ve ailesine. bir AJevi büyüğü için kurban kesım:Jcrini vcya hastayı, bir AJevi büyüğünün bulunduğu türbeye götünnclerinı salık \'erebilirdi. Örneğin. Erzincan'ın Ocak kö�ündeki Hıdır Abdal <)ultan Türbcsı'nc hasıalann tcda"j için gctırildıkkrı. daha sonra ıyiJcşenler ıçın kurtlan kesmek için, yeniden geldikleri bilinmektedir.

Dedelerin bir diğer önemli işlevi de, onların sözlü halk gdcneğinin ncsılden nesik yüzyıllardır aktarıcısı olmalarıydı Bugün varolan halk cdebıyatıınızda dedelerin yaşatıcı n: geliştırici rollcrı yadsıııaınaz. Pır Sultan Abdarın. Kul Hımmet'ın. Şah Hatayi' nin coşkulu şiirlenııi dillerınden düşürmeyen, cem törenlerinde sürcklı yineleyen dcdcb bu şiirlerı halka da aşılayarak yüzyıllardır yaşamalarını sağlamışlardır.

(;' Na1..mı Sevgen ·Yaşayışları Gizli Kalmış Bir Aşın..:ı Zazalar il". TÜRK KÜLTÜRÜ. sayı.230. Hazir:111 1982. s.502 1i Atalay agy, ss..32-33.

68

Alı!vilcr de, mal veya para olarak \cı ıh.:bilcn dinsel ödcntılcr bulunmaktaydı Bir lür ı 1ı ıı�l'l riı<ili yu kü n1li.ı 1ü k olarak görülebilecek bu ıııkııtiil'r. dedelere, babalar� çelebilere \ l·ı ıkhıldığı gibı, dcrgahlann ve küçük tekkclcrın lı111ıı�·ıkrlnın karşılanması ıçın verilcbilırdi lhıı .ıda tıuııun sadece dedeler ile ilgili yönüne ılc)ııııılcccktir. Kapalı bır toplwnsal yapıya sahıp Alcvılcrdcki c ııı. �• \'apılanmasının doğal bir

1111111·11 olarak, clıııscl lıiımeıkri gören dedelere, J\lc, ı toplumu hizmctlcrının karşılığını bu şckıldc 11ıhl\ uı \'C bu hizmetlerin devamı bu şekilde

ıvl.1111 ordu Daha önce de deği.nıldıği üzere 1 l 11111 bcniınscıncdcn önce Türkler arasında da ltt 11ı'l1 1 11 y gu la.malara rastlanmaktaydı. Dedelere ı• ıı.ı vc\,ı mal olarak, vcrılebılen bu armağanJar en \ l\I'"' obrak hakkullah \Cya çıralık olarak ıHU ıııılıı ılıııaktaydı 71

"Buyruk"' kitaplarında bu dinsel ödemenin hımpı \lıııııınlarda, hangi miktarlarda yapılacağı "\ 1 111111.ıll\ la yazılıdır. Örneğin, yenı rnusahıp ılımlııı ıl.ııı 1 1 O para üstad hakkı. 7 para döşek

h ıHı ıılııı,\C·:ıf•,ı. meydana geçen musahıplerdcn 7

1111 ı ılıı•,;d: lıakkı alınacağı. meydana geçen tıııı ıılııplcıd�n 7 para döşek hakkı alınacağı

t ı ıtlı kmıı;ıt..laıd:ı şu adlar da kullanılnıakıadw ı ı ııl hııkkı, pir hakkı. erkan hakkı. lokma hakh 1 1 ıl lıııf,I ı, ıltlŞCI\ hakkı

ınusahıpsizdcn ise üç para alın:ıcağı hclir�ilıııektedir.72 Çcşitlı kaynaklardan. dedeler ve talıpler' :ırasınd:ı yaptığımız :ı'raştınnalara göre Aldilcr arasındaki uygulama Erdcntuğ·un da

hclirttıği gibi ·'. . . Dede dine verilene açıp bakmaz : verilen mik1ar belli değildir. Yani hakkullah için muayyen hir fiyat kcsilıncı; herkes !!Önlündcn k . ,. 73 k i . d d'

opanı vcnr. .. · şc · ııı ey ı Dedelerin işlevlerim bıunnedcn, dedclcnn

hangi durumlarda (vcfaı hariç) görevlerinin sona erdiğine de değinmek gerekmektedir. Dedeler, Alevilik esaslarına göre büyük günahlardan (günah­ı kcb;ıir) kabul edilen suçları işkdikJerinde dcdelık görevlerini yerine getirmekten men edilirlerdi imam Cafor Buyruğu' nda, dcdcnin göreYdcrı alınmasını gerektiren büyük suçlar şu şekilde ver alıyor: "Bir pir (dede) avratını tatlik etse "ani boşasa kan J ' etse. Kclinıe-i küfür söylese. livata eylese, cbedıyen ona günahı kebairdır. Bunu işleyen talip olsa derdine derman yukıur. Pir (dede) cdcrst· onun yüzüne bakıp misafir ederlerse o bastığı yerde kırk sene kadar hayır bcrckct olmaz. Yanımı varmıyalar ... ,,74

72 A)tl!kin, Buyruk, s.56, 1 14 vd. 73 Erdcnıuğ, a_g). s.47. Aynı yönde bilgi için bk.Alı

Kemali. agy. s.15�. 74 A)ıckin, BO}Tuk, s.197.

70

Belirtilen bu suçlan işleycn dedeler, dcdclikten men cdilirlcrdı. Ayn� bilgisiz ol:ın y:ıni Alc\'lık esa5lannı. yol \'C erkanını bilmeyenler· de lk.'tleliktcn azJc<lilirlerdi. Dcdcliil.1cn azledilmenin hiı llıgcr ncdeni ise, t..1rikatc muhali( yani düşkün olan talıplcrdcn hakkullah almaktı. Düşkiinlerdcn lıoıkkull:ıh kabul eden dedeler tarikatten düşcrlcrdı. , .1111 dedelik gôrevlcri sonlanırdı.15 Dedeler sözü l.'tlılcn bu ncdcnlcrdı.;n dolayı gorevdeıı. bağlı oldui,'ll pııı \ c mürşidi tarafından alınırdı.

Alevi dedelerinin esas :ıJdıklan kurallara aıou• llc<lclik görevi sonlanan bir dedenin talipleri. 1\111 ocakz:ıdc ailenm \arsa amcazadelerinc hHAl.ırıırlardı. Bu durum Buyruk.ta şu şekilde llıtck· ediliyor:

l Acı pir yolundan düşerse günah-ı kcbairden bir ''' cdıp erkana layık olmazsa talip ol ocaktan �ık nı.ıı Emmi zadclcrindcn yapışmak crkandır"76 Ancnl.: bu dinsel uygulamanın yanısıra, b:ığlı '9\thındukları ocakz:ıdc dedelerinden voksun '"alunan Alevilerin başka ocak.zade d�delcre lt-alıandıklann:ı da rastlanmaktadır. Aynca yine lluyıuk'ttı olmak üzere bir pırın l ııııııııcncbi lcccği ıfade cdilmektedır ki. bu da btllı koşullar.ı bağlanmıştır

t ıd ıııuğ. agy, ss.47-.ı8. f\ )t l.:lıı. Buyruk, s.145.

7 1

•· Bır talibın piri ırak olsa, eli ermese. ona veldlcıen

. gayriden d ıuıa; görüle. Her kaç

seneden sonra pırı ı•ı.:lirsc yine pirine ikrar iman elmck erkandır /ıra atasının pirinı ınkar ederse, münkir olur. :·11 Yine Buyruk'ıa. soyu devam etmeyen dedelerin taliplerinin Evlacl-ı Resul olmak koşuluyla herhangi bir dedeye bağlanabi lcccklcrı dı.: öngüriıl mckıcdir. ıs

BEŞİNCİ BÖLÜM GÜNÜMÜZDE DEDELİK KURUMU

Dedelik kunımunun hem işle\' hem de etkinlik bakımından zavıflaması. cumhurivcı öncesı ve sonrası yaşana.{ gelişmclcrlc Yakından ilgilidir. Birinci Dunya Savaşı ve s�nrasınd:ı yaşanan Kurtuluş Savaşı ve Cumhurivet' iıı kuruluş sürecinde Türkiye'nin yaşadığı siya;al ve sosyo-ı:konomik dönüşüm, köklü değişikliklcıe yol açmıştı. Bu sırada sosyal kurumlar da doğal olarak eski niteliklerini ve işlc\"lcrini \itimıc tehlikesiyle kar�ı karşıya gelmışlcrdır Ö�ellıkll! l 950'lcrdcn sonra giderek hızlanan köyden kc:ılli' göç olgusu büyük nıifus hareketleri ya;atmış. l'Skı toplunısnl yapı parçalanmıştır. Daha önce köylerde \·arolan toplumsal yapı. yüzyııt.c

n 7

8 /\yh:kin. Bu)ruk. s. 147. Aytekin. Buyruk. s. 17lJ.

ılışkılcre. gclenddcıc dayanıyor. gelenek w cu�ı:nckl�rdcn k•ıynaklanan esaslar, köy yaşamına q;cıııcn hulunuymtlu. Dedelik kurumunun ışlcvler!nİ ve etkinliğini de bu toplumsal yapı �cıçcvcsıııdc değcrlcndirıi1ek gcrckır. Böylece, >ıuçlcrlc, köydeki toplumsal yapı bozulunca, bu h1plııııısal yapının gcreksiıııncleri doğrultusuıufo ,r.kı llcıımiş bulunan dedelik kunımu da zarar •1<lıdıı ve işlevlerini yitirmeye başladı.

Kırdan kente göç olgusu, kırdaki toprak 11lıf11 tarımda makineleşme. ulaşım ağının \ 1\' ml.ışması, hızlı nüfus artışı, tanın dışı tı. ''''et lerin canlanması ve halkın giderek

11._"l'lcıı hcklcntilcri gibi sosyo-ckonomik ttkı:ıılcıc dayanmaktaydı. 1'' Kenllerc g(x;, � )\ kıdckı toplumsal yapıyı altüst etmiş.

O \ ıll.11 111 getirdiği yerleşmiş inanç ve gelenekler .ırsılııııştır. Göçler sonucu dede-talip

it �ıh 1 1111 sağlayan sosyal yapının çözülmesi ıılı -ıoıııııl::ıra yol açmıştır. Bu süreç içinde

t\ıı� ılcd�. işlevlerini sürdüremez hale gelmiş. hııl ı ıııc daha önce her konuda başvurdukları

1 lı ı tluı 'oksun kalmışlar. inanç yönünden

ı1111ılı hılgi ıı;in bk. Cl\·iı Orhan Tiııcngıl, 100 ı uılıı 1\ ıı":Sal Tilrl\İ�c'nin YaJ>ısı \C Sonınlan. •1.• � Y,ı\ 2 h, l�ı .. 1 977, s. 165; Emre hOngar.

t"'ıııtı ılııı lııln:ııı Giinümü.lc Türkiw'nin t 111ılıı111\ııl Y:ıpı�ı. cılı il. 5.b .. İsı 1985. s.42İı

7�

adeta bır boşluğa diişmüşlcrdir. Hem dedeler. hem talipler bakımından, köydeki sosyal ortamı ve o ortamclıı ycdnc getirilen cem törenleri vb. törenleri devam ettirmek mümkün olamamıştır.

Bılindiği üzere 30 Kasım· 1925'te 677 sayılı yasayla, tekke ve zaviyeler kapatılmış: tarikatlar yasaklanmış şeyhlık, dervişlik. seyitlik. halifelik, müritlik, gibı ünvanların kullanıJmasına son verilmış. üfürükçülük, falcılık, muska yazma; tarikatlarla ilgil i gıysilcr gıyılmesi yasaklanmış. türbeler kapatılmıştı. 8° Kımi araştırmacılara görl.' bu yasa sonrasında, Alevi dedelerinin Anadolu· d;ı dolaşarak taliplerini ziyaret edememişler ve bunuıı sonucunda. Alevilik inanç esasları ve kurumları w bunlara olan bağlılık zayıflamıştır. Bu konuda R.Yetışen Şll bilgilen veriyor " . Tarikatların kalktığı tarihte halkın ruhiyatı kıs:ı bır müddet için müthış sarsılmış, fakat bilhass.ı gençler yenı rejime herkesten evvel üç beş ' t i içinde alışmışlardır: öyle ki, dedelcriy

.k

babalarıyle garip zihnıyctkr bahsinde alay bılc etmişlerdir . . .

"81

80 Turhan FeyzioğlıL Atatürk Yolu, (Tııılırııı Fcyzioğlu koordinatörlüğünde bir h9cı\ hazırlanmış). 2.b. Ank, 1 987. s.207.

81 Rıza Yetişen. "Naldöken Tahtacıları". l'oı ıı Folklor Araştınnalan. sayı 17. Aralık 1950. ı.; lı•

74

Tsmail Hakkı da ''Çepniler Balıkcsirde'' adlı C..'>rrinde. dedelerin Anadolu' da dolaşmalan \asakfandıktan sonra, dinsel ve ahlaki esaslara olan bağlihğın za� ıtladığını ifade cdiyor.112 Bu 111yıt1ama da bu yasal önlemin rolü olduğu kabul ı:ılilcbilirsc de, bu fazla abartılmamalıdır çünkü dcddik kurumunu zayıflatan etkenler esas olarak 'ınsyo·ckonoıniktir Göç olgusu, köylerdeki sosyal \ ,lpının çözülmesine yol açmış, eğitim kur ı ıınlarının. iletişim olanaklarının artması gibi >'Ulışrııl'ler dedelik kurumunun çözülmesine, dede-1 ılıı> ılışkilerinin kopmasına neden olmuştur.

Dt:dc-talip ı lişkısinin kopması. dedenin ılıılı ı 1111cc sahip bulunduğu sosyal ve dınsel h111'.ııııl,ırdan cemaate önderlık etme, cemaati l\ ı l ı ııl:ıııııa ve bilgilendırmc ışlevlerinin ortadan �nlk ııı,ısııı,ı yol açmıştır Cumhuriyetin eğitim � 1 1 1 1 1ıııl.111 \C ıletişım araçları dedelerın devre dışı �.-lııı.ıl.ıı ırıa neden olmuşlur Bu şekilde, zamanla ti ılı lcı ııı bilgi bakımından taJıplerin de gerismde kıhtı ı lıı ı ı, dedelerin saygınlığım zedeleyen ana n e l 11 ulıııuşıur. Aynca kuni araştırmacılar.

1 h 1 111 �ılıil kalmalanna neden olarak bu kııı 111111111 :>oy yoluyla devam etmesini

1 l llll�h.:ı, d1.:dc soyundan gelenlerin bilgilı olup

1 ili ııl l lııl,kı, agy, s.28: Bazı araştırmacılar ıse bu 11111111111 1 ı >ıırıv:ı Savaşı yıllarından başlatıyorlar. Bıı

1 ıııııl ı hl.i ı\tılay, agy. s.17: Erdcntuğ. agy. s 51.

15

olmadıklarına baktlmaksızın. dede olmalarının. dcdckrin bilgisizkşmelerine yolaçtığını ıfo.dc ctınişkrdir g,

Daha önce diızt.:nli olarak yapılan ceın

�ölenleri: ıniisnhiplik törenleri gibi. Alc\ iliğin ınanç esaslarından olan gclt.:nd;Jcr ) a\':lŞ ya\'aş Y?k ?imaya başlamış. 84 bu törenler) aptlsa da, eskı nıtclıklcrden çok farklı olarak. bir geleneğin yaşatılması amacıyla yapılır hale gelmişlerdir.

Dedeler, hayranı, cenaze. evlenme. sünnet vb. törenlerdeki cskı işle\ lcrını de sürdüremez olmuşlar, özellikle dedelerin cenaze hizım:tlerindcki eksikliğı buytik sonınkır yaratmıştır. Zaman zaman ı\lc\ ı ccııazc cörenlcrindc kimı cami hocalarının görev almayı reddetmeleri, hatla hakarete varan sözkıdl' bulunmaları, 85 dedelerin öncı:ki işlcvİcriııı

sJ Örıı. bk lsa Doğan, Anadolu'da Alcvili"iıı Doğuşu 'c Samsun Alc\İlcri. Samsun 199t>, s..ı4

84 J 9'i-l-1955"1crdc Elazığ"ııı Sun könındc ar:ışlmnalar yapan N.Erdcııtuğ. ·· .. · Son zamaıılaııl ı tarikat ahkfınıı ıutulmaıııakt;ıdır ... " dcıııck sureli\ il• bu dunımu oı1:ıya koyıı� or Erdcııııığ. ag). s.4 � ·

Ayrıca lık. s.51.

,, 1 "" '" d hıı � 111. 1 1 ı 1, l1 \ ı ı ıı ı r ll · ı 1 1 , ı i l ı , i l .ıııı Ilı 1 \ . . ...... IJ

• .'"ıı• 1 1 ı.ı ıı ı •ı " .. 1 1 1 1 B \I \ 1

\ ılırmckrınin doğal bıı sonucudur Son ' ıllarda \ :ıpılan ccmcdcrı \'C buralarda görcvlc

;ıdirilcıı

ılı:cJ.Clcr · yoluyla · · hu ·sorun· "ÇüzLflmeyc �alışılmaktadır.

. Dcdc-talıp ilişkilcrindckı kopukluk,

dcdclcrın dargınları barışunna ,·c suçlubn duşkün lime ışlcvlcrinin de kaybolmasına yol açmıştır. S6

1-\ov<lc, talipleri barıştıran hukuksal nitclıkl ı 1111ıııbrı çözen. cemaatle birlikte suçluları dtişkün ılcıı (cezalandıran) dcdcnın yerinı artık

ııuılık.cıııclcr üstlenmişlerdir. '

Anadolu Aleviliği islam dininin fwıcıodoks bir yorumudur. Bu yorum. gôçcbdyarı 11 1\Clıc Ttirk kıtlclcrin Orta Asyu'dan başlayan n:

" � ıll.ıın dayanan zamaan süreciııdt.: ve farklı ıaııtl)'rıhırda, furklı inançlar ve k iılturlerlc kıl� �ııııde bulunmaları sonucunda ortaya çıkmış

cılıı�ıııııııııu Anadolu ve Ruıııcli"dc surdlimıüş �r lııl.ıın anlayışıdır. Bu h1.:t1.:rodoks lslam .. \lfl ı:u ıh:-;cl ve sosyal koşulların doğal bir

l uhm11k l>l·r,,:isi, Dönem: 19. Yı1:2. Cilt: 27

ot l tıı lctıııı sayfa; J(ı8- l73.

l•u kııtıııcl;ı Yalman şö) lc diyor: ·• ... bu dedelerin ••I i l l'CU, lcr İ kiıskıiıılerı banştımtak \'C her iki '"' tlt ııı d ı ficrct almakmış. Şimdı bu adctıcıı ,·alnız fltt lı tııı ycıııiıı kalmıştır .. Bozge�ık

.. dede

tıı ııı ı\lı R11�1 Yalman (Yalgın). Cenupta lttı lı ıııı ıı O�m:ıldan. ciltli. Kulliir Bak. Yay . ı ı ı 1 11111 Aıık , llJ9.l s.124.

.

77

sonucu olarak, kitabi olmaktan çok sözlü geleneğe dayanan. eski inançlann ve mıtolojinin oluşturc.luğiı bır halk l�lamlığıdır.

Aım�tiı · . Afcvilıği, ortaya çıktığı toplumsal' ortamın gcrcksinındcri doğrultusunda kimı kurumlar geliştirmiş ve bu kurumlar çok önemli toplumsal işlevler gönnüşlcrdir. Aleviliğin toplumsal örgütlenmesi bakımından temelim oluşturan dedelik kurumu bu kurumların en önemlilerinden biridir. içerisinde bulunduğu toplumsal yapının gereksinimleri doğrultusunda şckillenrnış bulunan bu kurum. Anadolu Aleviliğinin ınanç ve kültür esaslarının günümüze ulaşnıasmda birinci derecede rol sahibidir

Alcvilcr'dc dergah ve ocak disiplıni esastır. Alevi Ocakları, San Saltuk. Baba Mansur ve Ağu İçen gibi Alevi geleneğinin evlad-ı resul (seyyid) saydığı ve kutsal kabul ettiği din ulularının adl:ırını taşınıakladır. Alevi dedeleri bu din ulularının soyundan gelirlerdi. Alevı köylerinde ccnıaatin lideri dedelcrdi. Dedelerin sahip oldukları yetkiler ve yaptırım güçleri sosyal düzeni sağlayan çok etkili bir guçtür. Peygamber soyundan geldiklerine inanılan ve bu nedeıık kutsallık atfcdılen dedeler. Alevilerin her konud:ı başvurdukları, yardımlarına ıhtiyaç duydukları ve sözlerinden dışarı çıkılmayan. şahıslardı Toplumsal yaşamın her alanına dede nüfuzu hakimdi.

78

Osmanlı İmparatorluğu'nun çöküş doncmı11dcn bu yana işlevleri zayıflamaya h(lşlamış bulunan dcdclık kunımu. cumhttriyctin kıırıı lnıası sonrasında kırdan kente göç ve bunun ynr.ııtığı · sosyo-ckonomik sorunlar nedeniyle ıwlcvlcrıni tümüyle yitirmiş, işlcvsız kalan bu ltıphınısal kurum eski güç ve önemini kıı\ bctmiştir. Şuphesiz bu durum dedelerin daha t\ncc faaliyette bulundukları ve önemlı işlevler ynklcndiklcri toplumsal yapının çözülmesiyle 111ıııctır.

Sonuç olarak. daha önce köylerde Alevi ınaatın en önde gelen şahsiyeti olan dedeler,

I& nılcşmc ile birlikte bu konumlannı yitirmişler, dal"' (ince dedelerin yerine getirdikleri işlevleri, rtfll lopluınsal yapının kurumlan ycnne getimıeye htt lı u n ışıır. AMak Mın yıllarda yapılan ceme\'lerinde Dedelere olan ..... �111111111 giderek artmaktadır Bugünün ihtiyaçlarına 6' v111111 'erebilecek bilgili Dedelerin ycuşıırilmesiııc ,..ilk ınlcplcr Alcvıler tarafından sürekli dile ... tt llım•ktt•tlır. Halla ıoplwnda hizmet görm. ek üzere .. veıı�ıır ılıııcsi için kurslar da açılmıştır

80

SECiLMiŞ BiBLiYOGRAFYA A-KİTAPLAR AhıncJ Relik: Onaltım:ı Asırda RafL "lik

Bckta�ilik. Jsıaııhııl, 19'\2

\C

Ali Kcııı.ılı: Erıınrnn Tarihi, Coğrafi, Toplunmıl,

Etnoğrafi, idari, lh\aİ inceleme Araşıırma

Tcl."rüh\:�i. 2.h. lsıoııbul, Krl\lıak Yayınlan. 1 992.

Atalay, Bc�iııı: Bcl\la�ilik \·c Edchi}atı, Çev.Ved.ıt

Ati la, lsıanbul, Ani Yımnlan, 1991. A)1ckin. Sefer: Hu)ruk. Ankam. Em<!k Basım

Yayımc\I, l95R

Baha Saıd: İttibat ,.e Tcrau.i'nin Alc\ilik-Bekta�ilik

Ara)hrm:ı\ı, 1 la11rl<ı�'.ın

Bcrlin Yııyınları, 1991.

Ncjal Birdoğau. ls tanhul,

Buh:ıoğlu, T 1 lariıni : Türk Tarihinde l\lcıJırp

Cereyanları, lstaııhul, Kruıuul Kilabcvı. (tarihsiz.)

Hcktachlyy:ı, ��tudcı- sur l'ordre mystiquc ılu Bckwchio; el ll·s �roupcs rdcvant de Hadji Bckt:ıı 1ı hl AlcxıınJrc Popovıl · Gillcs Veinsh:in. lsıs. 199"

Bcnd::ıy, Yahya· Ya�ayan Alevilik, Kızılbaşlar

Ar:ısındı lstaııhul, Varlık Yayınlan 1967.

Bırdoğıııı Ncjııı· Anadolu ve Balkanlar'da Alevi

V l'rll'�ml'\İ. Ocaklar-Dcdcler-S.ıyağaçlan, ls tanbul, Ate\· Yayınları, 1 992.

Birge, fohn Kinı;sley: Bekta�ilik Tarihi, Çcv.Rcha

t;ıınııırıığlu, lstanbul, Ant Yayınlan, 1991.

Bıı•wn. John P.: Thc l>anisbcs or Oriental

!'piritualism. F.J. hy: H.A.Rosc. London. OxforJ

llnıvcrıoiıy Prcss, 1927.

t 'ııhc:ıı, CI ıuJc:: <hmanlılarıJan Önce An:ıdolu'da

l ııı ı..ı. r. <'ı:v Yıl<lu Moran, � h lslanbuL E Yayıııkı.ı ıı••ı r

� '�"'·•\ , N.:�.:t Bir Türk 1-..urumu Olan Ahilik,

.ı\ıı�ııııı, 1 1 K Yuyınlan l 1J8'J l lı � ıııııı, M .Nuıi Kııı ılı,t.ııı Tarihinde Dersim.,

1 t ııılıııl Zı•I Yuvmcılık. ı , . ,

1 1111 ııı l•ı.ı Anadulu'da Alc' ılı�in Doğuşu ve Samsun

'\lı ıllı ı i, �-ııı"'ııı. 1990.

8 1

Elvan Çclchi: Mmiikıbu'l-Kuthine Fi Menisıbi'l­

ün,iyyl·: ·· Bııba İlya�-ı Hora, imi ' c Sülalesinin

Menkahc\i Tarihi, l lıv.lsmail E.b ıınsal-A. Yaşar

Ocak, lslıınhul, 1.U.E<lcbiyııl Fakiillesı Yayml;m 1984

Erk. H,ı,.ın Basri : 'forih Boyunca Alevilik, İst, 1954.

Erdcnlu& Ncnnın Sün Köyü'nün Etnolojik Tetkiki,

2.b., Ankar.ı, A O. Eğilim Fukultesi Yayınlan, 1971.

• Eröı. Mchmcı: Türki)·c'dc AJc\ ilik Bektişilik,

lslrulbul, 1977.

• Erıen, Sükynı:ın f'ikri : Antalya Vila)clİ Tarihl. 1940. • Ertuna. Adnan: XVl.A\tr, Anadulu'da Rafuilik

Tezaburatl, Ba�ılınamış Lı:;ans Tctı, lü. Edebiyat

rakülıcsi. 1937.

• Farcıqhı. Suraıya: Pcas:ınl�, ()cni�h� and Tradcrs in

tbc Ottoman Empirc, Variorum Rl.'prinL.,, LonJ,>ıı.

1986.

• Fığlalı, E.Ruhı: Türkiye' de Ak\ ilik Bektaşilil\,

Ankara, Sclçulı: Yayınlan, 1990

• rırnt, MŞcril'. Oo�u illeri \I.' Varto Tarihi, 2 h Ankara, MEH Yayınları, 1 % 1

82

Garncıı, 1 ucy M .1 : Thc Dcn;sbes of Turkey, Londl>n,

"Jlıc <ktagon Prcss, 1990.

Gordlcvski, V.: Anııdolu Selçuklu Devleti, Çcv.AJ.cr

Yaran Ankara, Onur Yuvınlan, 1988.

Gölpıııurlı, Abdülbaki Manakıb-ı Hacı Bektıış-ı Veli

"Vilayet-name", Istanbul, inkılap Kitabevi, J 958.

Gülpınurlı, Alxlülhaki. Tasal'V\lftao Dilimiı.e Gl.>çen

Deyimler \'C Atasü1Jeri, lstanbul, İnkılap ve Aka

Kiınbevi, 1977. Gölpmaılı, Abdülbaki Yunu.� Emre Ye Tasavvuf,

lstnnhul. Rcnvi Kit4lbevi, J 96 ı . ll11slu1:k, F.W.: Chrl�tianity and lslam Under tbe

Sultan,. F..<l.ny M:trgarcı M Hasluck, 2 vols, Oxford,

11>29.

111111. Wıılıcr: Uzun Hasan H! Şeyh Cüneyd,

�\·,·.'l'ı:vıik Bıyıklıoğlu, Ankanı, 'ITK Yayınlan. ı 992. • ilmi Batuta Scyahatname�i Scçnıelcr, Haz.lsmet

J'ııırııaı..s11oğlu, lstıınbul, MEB Yayınlan, 1989. • 1111111, Ah<lulkadir: Tarihte \C Bugün Şamanizm, 3.n.

l\ıtkıını, TIK Yuyınlım, 1986

84

lsmıııl Hakkı. Çcpniler Balıkc\irdc, Dalılo.c�ır. Vılııyet

Mathaa�ı. 1935

Karahan. Ah<lıilka<lir : Anndolu Tür"- Edcbiyatınıhı

Maktel-i Hihı:yin'ler, 1 O Edebiyat FukOltcsi TürkoloJİ

Disiplini, Ba.�ılınamış Maııniycl Tc.lİ, 1939

Kitapçı, Zckcıiva: Orta A)ya'da İ�lanıiyc tin Ya)ılı�ı

ve Türkler, Konya, Selçuk Onıvcmtcsı Yımnları 1989

Koprülü Fuad; O�manh imparatorlu�unun Kuruluşu,

llaı.Orhan F.Kopntlü, lstanhul, ôtükcn Nc:;.nyat, 19!!1.

Köprülü Furıd: Türk Edchiyatı'nda İlk Mutasan ıflar,

2.b. Ankara, Diyanet 1şkri B�kanhğı Yayınlan, 1 966

KurtulmU:j, S.K: Bekta)ilik, Basılmamış Mezwıiycı

T t:1ı, İ.Ü Edebiyat Fak., 1 946

Küçük. Hasan : Osmanlı Devletini Tarih Sabnc\im·

Çıkaran Kunctlerdcn Biri: Tarikatlar ,·e Türkler

Üı.erindekl Mü.<ibet Tesirleri, lstanbul, Turdav HıL�tın

Yayım, 1976.

KUtllkoğlu, Bekir: o�manlı-İran Si�a'i Münlllchctleıi

(1578-1612), lstanbul, 1993.

• l..cwi�. Bernunl: M!Jdern Türkiye'nin Doğuşu,

Ç.ev.M.Kıratlı, 5Jı., Ankaru, TfK Yayınlan, 199'l

• l.evy. Avig<lor : 'The Mili t�ry Policy of Sultan Mahmud ll. 180X-1 RJ9. unpuhlished Ph. D.dissertalİPn,

Harvanl Univ.:rsity. 1%&.

• Mdikon: İrcnc: Uyur İdik Uyardılar, Alcvilik­

Bckta�ilik Anı�tırmalan, Türkı;esi: Turan Alptekın,

lstnnbul Cem Yııyıncvi, 1993.

1

Ml.'hmcd Ncı;ı;ı Nc�ri Tıırihi, cilt:l, 11:11.M.Altay

Kli�ıncn, Ankara, Kültür Bakanlığı Ya)ınlan, 1983.

Mıilo.Tinıin Halil; Türkiye Tarihi. Selçuklu l>c,'ri l,

A nadolunun Fethi. İstmıhul, Akşam Matbaası, l 934

Mllncccımbaşı Ahıııc<l Dede, Sahair-nı-Ahh:ır fi

\'ckuyi-iil-a'<;ar, �'cvJsrnail E.Ertııısal, cılt t, lstaııhtıl,

1 �miııuııı Yayınlnn, turihsiı •

Nıdıolson. Reynold. A: Thc l\ty�tks of lslam. Londoıı .

l1lM.

l lı rıl; A Yaşar Bd.:ıa�i Mcnakı bnamclcrindc hliim

4)ıuni inan\· Muıincri, lstnnbul, Endcruıı Kıtahcvı,

11111 \

85

• Ocak, A Yaşar XVlll Yüı)ılda Anadolu'da Baba

Resul (Bahailer) İsyanı ve Anadolu'nun İslamlaşinası

Tarihindeki Yeri, lst<U\bul, Dergah Yayınlan, 1 980.

• Ocak, A Yaşar O\manlı İmparatorluğu'nda MarjinaJ

Sufilik.: Kalenderiler (XIV-XVI1L Yüzyıllar) Ankara.

TUrk Tarih Kurumu Yayınlan, 1992.

Öııürk. Sez.;ıi : TunceU'de AJnilik Üzerine Sosyolojik

Dir l>cncmc, l.ü. Edı.!hıyut Fakültesi. Sosyoloji Bölümü,

Ba.-;ılrnaınış Mcıuniyı:t Tczı, 1972.

• Oıtürk, Yaşıır Nwi. Tasavvufun Ruhu ·w Tarikatlcr,

lstanbul, Sidre Yuyıııcılık, 1988

Ramsay. W .M. : lmpressloos of Turkcy: During T"chı·

\'C Yefil'S' Wandcrlngs, l..ondon. 1897.

• Roux, foan·Paul: Türklerin ve Moğollann Eski Dinı,

,,,

Çcv.Aykut Kaı1ıııcıgil lstıuıbul. lşarel Yayınl� l91J4

Schimmel. Aııneınaric. Mystlcal ()imcnsions of hhıııı

Chapı:I Hill, 1975.

Serdar. Ümit : XV-XVl. Yy.larda Anadcıhı'ılıı

Bektaşilik �·c Hurufilik. 1.0. Edcbıyat Fuktıltı!..;i 1 nıılı

Hölüınü, Basılıruıınış Mcıuniyd Tezi, 1966.

Shaw. Stanf.,ıd : o�manlı İmparatorluğu \C Modern

Tiirklyc. t;cv Mehmet· l lannancı. · cılt:I.. İstanbul E Ya\ ınl.111, J l>S.!. Süm •ı, F ıııık Safevi Devlcti'nin Kuruluşu \'C

Gclhrnc,ıııclc Anadolu Türklcri'nin Rolü, Ankanı,

1976.

Şahhiı.;..:yıııoğlıı, Ha-;an Ncdım: Malatya Balıyan

A)İttli, Mal.ııyıı, 1991.

ŞıtJXlfyo, rıı\'Ct Behnan: Mezhepler ve Tarikatlar

'l'arihi, lswnhul, Türkiye Yayınevi, 1964.

T·ıı;an, AZcki VcliJi: Umumi Türk Tarihine Giri),

�ılı 1, 3 b lst;ınhul, Endt.."flllt Kıtabe\1, 1981.

ıı . ı ııııınglı;ım, JSpcnı.:er: Thc Sufi Orders in hlam.

lld�ll<l Univcr.;İly Pn:ss, 1971.

IJyıı.ıllar, fcrhundc Bektaşilik, Basılmamış Lisans Tezı, 1 t J Fılclııyul FukOltcsı, 1946

i IJ11ıı�'ıt1 şılı, lsııuul Jlakkı O.�manlı Tarihi, cill:4, 6.h ..

Aııkrııa, Türk Tarih Kurumu Yayınlan, 1994.

t (lıı.,rn, ltilrııi Ziya: İslam Düşünc�i. Türk Düşüocc\İ 1 Mr ıhl .\rn�ıırmalannıı Gi�. lst., Ülken Yay.n, 1995

l\7

• Vryonıs . .Spcıos· The Dcdinc of Medicval Hcllcnism

in Asia Minor Ancl thc· Proccss of lslamiJ;Jtion rrum

tlıe F.tcvcnth Thrc>UJ?h Thc lı'irtccnlh <'cntury,

Bcrkdcy, Univcrsıty uf Culitiırni.ı Pw;s, 1971

• Wiıtck. P;ıul: O\manlı İmpar:ıturlugu'nun OoJ':U)U,

Çc\'.Fahrİ\'C Arık, lstanhul, 1 'J-17

• Yalman (Yalgın), Alı kıza Ct• nupt'ı Tiirknwn

O)mukları, cılt:ll, Arık.ıra, KulıOr B:ıkıııılıgı Yuv, 1993.

• Ynmıın, Mehmet: Alc\ ili!\. ln:ınç-Elldı-Erl.;:in, 4.h.

lstunhul, 1995.

• Yaman, Mehmet: F.nlchılli Ş;·)h Saıi H' Buyruğu,

ls ıııııbul, 199·1

• Yaman, Alı : All·nlik'IC' Dl•ıldik Kurumu re hlc\ lcıi.

1.0. Sosval Bilimler Eııstıtıl'>ll, Si\1ısı Tarih Bölümü,

Uasılnı•ııııış Mash:ı Tezi, 19%

• YılJız, llakkı ()uı:;un· hliimi.yct \'C Türkler, lstanbul,

l U Fdchıyut ı�a�. Yii)'llllan, l 'J7(ı. • Yı lıııaı, A: Tııhtacılardıı Gelenekler, Ankara. CHP

llalkc\'I Nı..-şriyaıı, 1948.

B- Mı\ KALELER • Abbaslı, Mimı "Safüvikrin Kökenine Daır",

f\ELLl<�'IEN, cı ll XL, sayı: 158. (Nısan 1976), s.287-

329.

• Algar. Hamid: "1l1c Hurufi Influcnct: on Bek."la,hi-;m",

Bcktachiyya, Etudcs sur l 'ordre mysti4uc dcı;

llcktachis et le.' ı:rou� rclcvant de Hadji Bcktach. I

Eu. Alcx.111<lrc Pop..wic· Gillcs Vemsteın, !siı;. 1995,

s .. �9-53.

• Aydın, A\lmll' "ProU:>r Ahmt!t Yaşar Ocak tle Şöyleşi",

CEM. sayı. 45, (Şuhat 1995), s.47-50.

• Bahingcr, Frmıı� Anadolu'da Islamıycı. lslam

Arnşlııın:ılruının Yem Yollan r·, Q,..ıruınlıcayJ

çcv.R Hulusi, Türkçe'ye aktaran: Mehmet Yaman,

CEM, sııyı 56, lücak, 1996), s. 19-24.

• Baı k•uı, Üıncr Ltıtıi "lslilıı Devirlerinın Koloııızalör

Tilrk l>ı.:rvişkıı vı: 7..a\'ıyelcr". VAKfFLAR DERGL51,

:;ııyı:ll, ( 1 <J-12), s.27lJ-](ı5

• Boıaı:ıv. Pı.."Jtcv N:iıli: "K0rkUL-Ala'' mJ İSLAM ANSİKLOPEDİSİ cilt:VL ss.KtiO-Stifı.

89

• Boyle, Jolın Aııdrew: "Ortaçı.ığda Ti.Irk vı.: Moğol

· ŞumanİLlni", Çcv O Şaik Gökyay, TÜRK FOLKLOR

ARAŞTIRMALARl, sayı: 297, (Nı�n 1974) s.6941-

6950.

• Buluç, Saddtin. "Şaman" ınd İS LAM

ANSİKWPEDiSI, .:ilı: Xl. s.310-335.

Crcmc.:r:;, Wollgıuıg: "Anadolu folklonUl<laki Şamarıimı

Kalıntıhn", Çcv.S I lınç�-r. TÜRK FOLKLOR

ARAŞTIRMALARI, sayı:271, (Şubat 1972), s.6221-

6222.

Çugata}, Neşet. "Tııhtacılıır" ınd. İS LAM

ANSİKLOPEDİSi cilt: Xl, s.669-672.

Eyke, Semavi "Akyazılı Sultan Tekkesi", BELi.ETEN. c.XXXI. No: 124, Ekim 1967

• Faroqhi, Sw-uivu: "'J1ıc Tekke of Hacı Ikktaş Socıal

Position aml Ecomınıic Aclivitics" INTERN/\ TIONAL

JOURNAL OF MIODLE EAST STUDİES, 7 (1976).

s.IR3-20R.

• Fanıqhi. Suraiya. "Thc Bckıa�his. A rcpoıt on currem

rcscarl·h ... Rckt.ıdılyya, �:tudt.'S sur l'ordrc mystique

90

dcs Hcktachi<ı et lcs groupcs rclc�11nt de Hudji

lkktach: F.J. Alcxaııdrc Popovıc-Gılk� Ncinslcİ11 , lsis, 1995. s.9·2K.

• Gökçen, lbruhiın " Makedonya Yürük. rı)lkforu.

Mayudağ, Karasinan, Alçak Yürüklcri ArasımJa Dıni

Durum V", TÜRK FOLKLOR ARAŞ'flRMALARJ.

sa)ı :22, Mayıs 1951.

Gölpıııarlı, Abdülbaki: "İslwn ve Türle Ulerimle Fütüvvct 'Jcş!Jlıılı ve Kıı�Tlaklan", i.O. İKTİSAT FAKÜLTESİ

MECJ\tU/\SI. cilt:XI, ( 1949). s.1-1 13 .

Gölpıııarlı, Ab<lülbaki· "Kitabiyal", ÜLKÜ

(HALKEVLER[ DERGiSİ), cılt:7, sayıA 1. (Temmuz

1936). s.3K5-JH9.

• Colpınarlı Abdlllbaki: "Kızılbaş", md. İSLAM

ANSiKLOPEDiSİ 1.:ıh: VI. s.789-795.

• Huart. Clcıncnı: "'Alı'" mJ lSLAM ANSİKLOPEDİSi

d. s.306-3 ıo. • HUUJt, Clcıncnt· "Ali Evladı" md. İSLAM

ANSİKLOPEDiSİ L iV, s.535-536.

91

• lmut. /\h<lOlkadır. "MOshıınaıı TilrklcrJ..: Şmnaninn

kalıntıları", A.Ü. İLAl l lYAT FAKÜLTESİ DERGİSİ.

s:ıyı:4, ( 19'i2), s 19-10

• Kehl-Bo..lıogi, Krısııiıı.ı "Al..:vilık liı.crim:", CEM, sayı:6,

(Ka�ıtn J 9'J 1), S. 21 -2.'.\

• Kıtsikis. Dimiıri: "Alcvi�m ın thc Grcck-Turkish

World''. INTERNı\'1 lONı\I. CONGRESS OF

TURKJSH STUDiF.S, Aınsıcrdam. 'nıe Nctherlands,

20-26 Juııc 199·1.

Köprülü. Fuaıl. "Abdal" rml. TÜRK HALK

EDEBİYA 11 ANSIKLOPlmisi. sayı·!, lstaııhul. 1935. s.23-56.

• Ki>prülü, Fuaıl. "Ahmet Ye�cvi" md. isLA.ıl\1. ANSİKWPEDİSİ cih:l. s.m>.

• KilprülU, Fuad. "Baha" ıml iSLAM ANSiKLOPEDİSİ

�ilt:ll, s. ltı'i-1< 16.

• Küpıfıhı Fıı;ıd "lkklaş" ınd. İS LAM

ANSİKLOPEOİSI "ilt·Il. �� 11;1 •16-1.

92

Köprülil, Fuad "Bcktaşıliğın Mcnşc'leıi", Çev.Mchınct

Yaııwıı. <.:l�M, sıı yı:52-51-54, (Eylül Ek.ıın, Kasıın

1995).

Köpnıhı, Fuad: "lslam Suli TarikaUerine Türk-Mogol

:;;amaıılıµıııııı Tesıri" Çev Y Alt<Ut. A.Ü. İLAHİYAT

FAKÜLTESi DERGİSi. cilt:XVTII, (1972). s.141-152.

• Maıısuroğlu, Mccdud: "Dc<le" md. İSLAM

ANSiKLOPEDİSİ cilt: Ill. s.506.

• Mnssıgnnn. Louis: "Tasavvuf' md. İSLAM

ANSİKLOPEDİSİ 1.:ilı: XWII. s.26.

Mclıkotl, lrı!ne. "Yunu." Emrc ile Hacı Bektaş'', i.ü . EDEBiYAT FAKÜLTESi TÜRK DİLİ VE

EDEBİYA Ti DERGİSİ, cilt: XX. (1973). s.27-36.

• Noyan, fk<ln: 13cklllşi ve Alevilerde Hukuk Dfizeni

(JJOşkilnl!ik)" 1 .ULUSLARARASI TÜRK FOLKLOR

KONGRESi BİLOfRtLERi, cilt. lV den Ayııbasım,

Ankara (1976), s.1 89·213.

• Noyan, Bedri· "Bckiaşı ve AJcvı Konu::.wda Bir

Geıfoti", TÜRK YURDU, sayı.88. (Aralık 1994), s J4.

Ocak, /\ Yıcyır: "/\mu.lolu l lctcrmloks Türk siırıliğinm

temel Luşı· !facı Bdtaş-ı· Veli El-!Iornsaııi (?-1271),

"YUNUS EMRE. NASRETTİN HOCA VE HACI

BEKTAŞ VELi DÜŞÜNCESİNDE HOŞGÖRÜ,

Bihmsd ve KUl!On:l /\raştıııııalm· Vakfı, /\nkara, (1995),

s. 185-201.

CX:ak, A.Ya:ı;.w "Alc\'ılİk \'C Bckt.ı:jİhk Hakkındaki Son Ya)ınlar Üıı..'Tindc (l91JO) Genci Bir Bakış ve Bazı

Gcr,eklcr" l, TARİH VE TOPLUM, sayı:91. (Temmuz

1991), s 20-25. Mıkakııın devamı, TARİH VE

TOPLUM. sayı:91 , (Ağustos 1991 ), s.51-56.

Ocak, A.Yaş-ır; "lkk1aşılık" md TÜRK.lYE DiYANET VAKFI İSLAM ANSİKLOPEDİSL cilLV.

s.373-379.

Ocak, /\.Yaşar-Sllrcyyıı Faıııkı: "i'..avivc", ınd İSLAM ANSiKLOPEDISI cılt:XIII. s.468 .. 176.

Oğuz, Bwhı:u1 ''/\nadolıı /\lcvilığinin Kökenleri",

ALEVİLİK ÜSTÜNE NE DEOIL.F.R. 1>.:rlcycıı Cemal

Şener, İstanbul, Ant Yııyııılouı, l 'l'JO, s 26'i-�08.

94

hıwpov, l. .P.: "Göçcbckriıı lbtidai Cemaat t lav:ıllannı

Anlaıan Ç11k E'>kı Bir A<lcl'', Çcv kasime Uyj!un.

İ.Ü . .EDEBİVAT FAKÜLTESİ TARİH DEkGİSl,

cilt:XJ. sayı� l 5. (Evlül 1960). s.71-84.

Sakao�lıı, Ncı.:dct: "Scyyıdlık Sanğı Sannak'' NEFES •

s:ıyı:S, (lhıııran 1994), s 33-�6.

Taesclıııeı, Franı; "De<le" md .. ENCYCLOPEDlA OF

l\LAM, cilt: Il, s.199 200

1 ;.ıe�h:ıcr, Fr-.uv. "!�lam Ortııı;ağında Futuvva (Fuıovvd

Tc�l:il.m), i.0. İKTİSAT FAKÜLTESİ MECM1JASI '

cilt:XV. (1 953). s,3-32.

Tunyu. 1 Jıkmct "Tılrkl..:ı Arasında Oinlerin Tarihçesı I",

TÜRK FOLKLOR ARAŞTIRMALARI, sa�1:310,

(Ma\'IS 1975). s 7301-730�

Tschu<lı. R.: "Bcktashıyyıı". E�CYCLOPEDİA OF

ISLAM., cilt:T, s.1 161-1 163

Turan, Osman. "Selçuk Türkiyesi Din Truihine Daır Bir

Kaynak: Fusttltu'l·Adale fi Kavudi's-Sullana". FUAD

KÖPRÜLÜ ARMAGANI, lslaııbul 1953.

• Uiu<lağ. Süle\num "Dede" ınc! TÜRKİYE DİY AN"ET

VAKFI İSLAMANSİKWPEDİSİ, nlı.VI. s.76.

• Ülken, Hilmi Ziya· "Anadulu Ürf ve Adetlerinde Eski

Kültürlerin izlen , A.Ü.İLAHİYAT FAKÜLfESl

DERGİSi, cilt. xvn. (1969). s t-2X.

• Ülken. Hilmı Ziya "Jslamdan ôncı.! Türk!t:r Ne İnançt.ı

idi? YENİ İNSAN, sayı 7), {Mart 1 %9), s 18-2! ,

ıııakalt:nın devamı, YEN1 iNSAN, sayı :79, (T crr-.nuz

1 969) . •. 6-9.

• Yatlkayu, M.ŞenuCddin 'Esl..i Türk A.ıuınelcrinin Bazı

Oını Müesseselere Tesirleri". İKİNCİ TÜRK TARİH

KONGRESİ, İstanbul, 1937. s.1-8.

• Yamaı1, Ali "Kızılbaş Alı.:vikrde Ocdelik Kurumu \'e

!şkvkri' , BİLİM VE ÜTOPYA, sayı:38, Ağustos

1997, ss.32-35.