İskelet, hareket ve kas sİstemlerİ fİzyolojİsİ

99
İSKELET, HAREKET VE KAS SİSTEMLERİ FİZYOLOJİSİ

Upload: kennan-fowler

Post on 02-Jan-2016

277 views

Category:

Documents


8 download

DESCRIPTION

İSKELET, HAREKET VE KAS SİSTEMLERİ FİZYOLOJİSİ. BALIKLARDA HAREKET SİSTEMİ Balıklarda hareket ya aktif ya da pasif olabilir. - PowerPoint PPT Presentation

TRANSCRIPT

İSKELET, HAREKET

VE KAS

SİSTEMLERİ FİZYOLOJİSİ

BALIKLARDA HAREKET SİSTEMİBalıklarda hareket ya aktif ya da pasif olabilir.

1- PASİF HAREKET: Balıkların birçok türünün larva ve yumurtaları planktonik olup, akıntı ile pasif olarak taşınırlar. Kimi ergin balıklar kendilerini diğer bir canlıya tespit ederek

taşınırlar. Örneğin; Echenenidae üyeleri başlarındaki yapışıcı bir diskle kendilerini diğer balıklar, deniz kaplumbağaları, deniz

memelilerine yapıştırıp yolculuk yaparlar. Ceratiidae familyasında ise erkekler cücedir ve dişilerin parazitidir. Kendilerini ağızları ile dişiye yapıştırırlar ve taşınırlar.

2- AKTİF HAREKET: Balıklarda rastlanan aktif hareketler, yüzme, sürünerek yürüme, havada süzülme ve uçma

şeklindedir. Zeminde yaşayan bazı balıklar ise zemini oyarak içine sokulurlar. Tabiî ki yüzme en çok görülen harekettir,

diğerleri ise bazı özel türlere özgü davranışlardır.

Yüzmeyi sağlayan vücut hareketleri ilk olarak başın gerisinde vücudun bir tarafındaki birkaç miyomerin kasılması sonucu,

vücudun o yana doğru bükülmesi ile başlar. Daha sonra vücudun diğer tarafındakilerle senkronize bir

dalga şeklinde devamlı tekrarlanır.

Yüzme keseleri

BALIKLARDA KAS SİSTEMİ

Kaslar işlev bakımından çok önemlidir. Hareket ve kan dolaşımı gibi büyük işlevler kasların çalışması ile olur. Balıklarda işlev bakımından farklı iki kas tipi vardır. Bunlardan birinin kontrolü istemli (Çizgili kaslar), diğeri istemsiz

(Düz kaslar)’dir.

BALIKLARDA ÇİZGİLİ KASLAR:İskelet kasları da denilen çizgili kaslar;

Gövde ve kuyruk kasları, Baş kasları,

Tek ve çift yüzgeçlerin kasları olmak üzere üç kısımda incelenir.

Gövde ve Kuyruk Kasları: Tüm gövde ve kuyruk boyunca segmentlenmişlerdir. Bu segmentlere Miyomer, miyomerleri ayıran bağ doku bölmelerine ise Miyoseptum denir. Miyomerli bu yapı vücuda bükülebilme yeteneği kazandırır.

Baş Kasları: Çeneli balıklarda baş kasları; göz kasları, mandibüler kaslar, hiyal kaslar ve brankiyal kaslar olmak üzere dört grupta

toplanabilir.

Mandibular ve hiyal kaslar visseral kaslardır ve başlıca üç gruptur. Bunların görevleri, ağzın

kapanmasını sağlamaktır ve avlarını ezici dişleri ile ısırarak lokmalar halinde yiyen balıklarda daha

fazla görülürler. Brankiyal kaslar ise solungaç yayları ile ilgili kaslardır.

Yüzgeç Kasları: Kaudal yüzgeç kasları balıkların gruplarına ve kaudal yüzgecin tipine göre değişir.

Bu kaslar yüzgeci yukarı veya aşağı doğru bükerler.

Yüzgeç ışınları arasında bulunan interadyal kaslarda yüzgeç ışınlarını yelpaze gibi açıp

kapamaya yararlar. Çift yüzgeçlerin kasları en yakın miyomerden kökenlenmiştir.

DÜZ KASLAR: Düz kaslar istemsiz olarak hareket eden yani otonom sinir sisteminden sinir alan

kaslardır. Başlıca sindirim sisteminde, gaz kesesinde, ürogenital sistemde, arterlerde ve bazı

balıklarda da gözün irisinde bulunur.

KALP KASI: Başlıca kas ve bağ dokusundan yapılmıştır. Kontrolü istemsiz olan bu kas tipik olarak

koyu kırmızı renklidir. Oysa iskelet kasının rengi türlere göre beyazdan, pembeye hatta ender olarak

kahverengimsi kırmızıya kadar değişir.

BALIKLARDA İSKELET SİSTEMİTüm yüksek yapılı omurgalılarda olduğu gibi balıklarda da Eksoiskelet (Dış

iskelet)ve Endoiskelet (İç iskelet) olmak üzere iki tip iskelet vardır. Pullar, kemik plakalar ve yüzgeç ışınları eksoiskeleti oluşturur.

Endoiskelet ise, vücuda destek olan ve vücut çatısını oluşturan Axial iskelet (eksen iskeleti) ile yüzgeç ışınlarının vücuda bağlanmasını destekleyen

Appendicular iskelet (ekstremite iskeleti)’ten meydana gelmiştir.

İKİYAŞAMLILARDA İSKELET, HAREKET VE KAS SİSTEMİ

İKİYAŞAMLILARDA İSKELET SİSTEMİ

AXİAL İSKELET: Baş, omurga, göğüs kemiği ve kaburgalardan meydana gelmiştir.

APPENDİCULAR İSKELET: Göğüs kemeri, ön bacaklar, kalça kemeri ve arka bacaklardan

meydana gelmiştir.

İKİYAŞAMLILARDA KAS VE HAREKET SİSTEMİ

İkiyaşamlılarda da düz kas, çizgili kas ve kalp kası olmak üzere üç tip kas dokusu bulunur.

Kara omurgalılarının birçoğunda olduğu gibi, kurbağalarda da hareket organı olarak görev yapan

üyelerdeki kaslar gelişmiştir.

Kurbağalarda ise dorsal kaslar daha ufaktır. Ventral kaslarda değişmiştir. Deri kasları da bulunmaz. Kara omurgalılarının birçoğunda olduğu gibi,

kurbağalarda da hareket organı olarak görev yapan üyelerdeki kaslar gelişmiştir.

İKİYAŞAMLILARDA HAREKET SİSTEMİ

Kuyruklu ikiyaşamlılar korkutuldukları zaman balıkların karada yüzmesine benzer bir hareketle kaçarlar. Kaçma

esnasında ayaklar yere dokunmaz. Sadece normal duruşta hayvanın ayağı tam olarak yere basar.

Kurbağalar ise yüzerek, yürüyerek ve sıçrayarak hareket ederler.

Yaprak kurbağaları (Hylidae) ağaçlara tırmanırlar. Borneo’da yaşayan ve uçan kurbağa olarak adlandırılan bazı türler de, parmak aralarındaki zarları paraşüt gibi

kullanırlar.

SÜRÜNGENLERDE İSKELET, HAREKET VE KAS SİSTEMİ

SÜRÜNGENLERDE İSKELET SİSTEMİ

Baş iskeletleri ikiyaşamlılardan daha iyi bir şekilde kemikleşmişlerdir.

SÜRÜNGENLERDE KAS SİSTEMİ

Axial ve gövde kasları iyi gelişmiştir. Sürüngenlerin çoğu omurgaya bağlı olarak hareket edebildiklerinden gövde

kaslarının gelişmesi kaçınılmaz olmuştur. Bu durum özellikle yılanlarda böyledir. Çünkü yılanlar üye kaslarını kaybetmiş ve

gövde kaslarını kullanarak hareket eden türlerdir.

Kaplumbağalarda hareket edemeyen bir kabuk bulunması bunlarda gövde kaslarının gelişmesini engellemiştir. Sadece boyundaki axial kaslar gelişmiştir. Deri kasları yılanlarda ve

diğer sürüngenlerde iyi gelişmiştir. Bu kaslarla yılanların karın tarafındaki pullar dönüşümlü olarak kaldırılıp indirilerek

toprağa tutunma ve bu sayede, hareket sağlanır. Kertenkele gibi türlerde üyelerde bulunan kaslar çok iyi gelişmiştir

SÜRÜNGENLERDE HAREKET SİSTEMİKertenkeleler çok hızlı hareket edebilen sürüngen türleridir. Bu hareketliliklerini (tüm kertenkelelerde olmasa bile) pentadaktil (5 parmaklılık) tipindeki üyelerine

borçludurlar. Bazıları sadece arka üyeleri kullanırlar ve vücudun ön kısmını havaya kaldırırlar. Geckonidae (Ev kelerleri) türleri parmaklarında bulunan yapıştırıcı kısımlar sayesinde en dik kayalıklara tırmanırlar. Droca türleri ise

(Hindistan ve Malezya) kanat benzeri yan uzantıları sayesinde kısa mesafeleri uçarlar. Bazı kertenkelelerde (Anniellidae-üyesiz kertenkeleler ve Anguidae-Yılan

benzeri kertenkeleler) üyelerin bir veya iki çifti kaybolmuş olabilir.

Timsahlar hem karada, hem de suda hareket ederler. Parmakları arasında yüzme perdesi bulunanlar da vardır. Su içindeki hareketleri vücutlarının iki yana doğru kıvrılması ile oluşur. Günümüzde suya en iyi uyum sağlayan türü deniz

kaplumbağalarıdır.

Üyeleri yassılaşmış ve kanat şeklini almıştır. Tırnakları da körelmiştir. Kara kaplumbağalarında ise, üyeler ağır olan

vücutlarını taşıyabilecek şekilde gelişmiştir. Çok yavaş hareket ettiklerinden, düşmanlarından

korunabilmek için kalın bir kabukları vardır.

Yılanlar ise vücutlarını iki yana doğru kıvırarak hareket ederler. Bazıları normal bir sinusoidal eğri çizerek hareket

ederler. Bu şekilde vücudun her bir kısmı aynı çizgi üzerinde kayarak gider.

Bazılarında ise vücut düz bir şekilde kalır ve ventral pulların dönüşümlü hareketi ile hayvan ileri doğru gider. Bir kısım

yılanlarda vücutlarının kıvrımını düzelttikten sonra tekrar ileri doğru giderler.

Sıcak çöllerde yaşayan yılanlar ise, yana doğru hareket ederler. Bu hareket esnasında vücutlarının sadece iki

noktasını sıcak kumlara değdirirler. Bu sayede yanmaktan korunurlar. Bazı yılanlarda ağaçlara ve pürüzlü yüzeylere

tırmanabilirler. Bazı yılanlarda ise, öne doğru sıçrama hareketi görülür.

KUŞLARDA İSKELET, HAREKET VE KAS SİSTEMİKUŞLARDA İSKELET SİSTEMİ

Kuş iskeletinde kemikler daha ince yapılıdır. Uzun kemiklerin içinde hava boşlukları (keseleri) bulunur. Bu keselerin varlığı vücudun hafifleşmesini sağlar ve uçmayı kolaylaştırır. Omurgalılarda bulunan diğer bazı kemikler kuşlarda kaybolmuştur.

KUŞLARDA KAS SİSTEMİ

İskelette olduğu gibi kas sistemi de uçmaya yönelik gelişim göstermiştir. Aerodinamik dengelerini sağlayan kasları ventrallerinde bulunur.

Genellikle uçma sırasındaki kanat hareketleri göğüs kemiğine bağlı olan büyük yapılı pektoral kaslarla sağlanır.

İskelet kasları kırmızı ve beyaz olmak üzere iki tiptir. Bu kaslar yapı ve görev bakından birbirlerinden farklıdır. Tavuk ve bazı kuşlarda göğüs

kasları beyazdır ve ancak 100-200 metre uçabilirler. Uzun mesafelerde uçan ve uzun süre havada kalabilen Falconiformes (yırtıcı kuşlar)

türleri, martılar ve karga gibi kuşlarda göğüs kasları kırmızıdır

Kırmızı ve beyaz kaslar incelendiğinde kırmızı kaslardaki miyofibrillerin daha ince olduğu ve çekirdeklerinin de miyofibrillerin kenar kısımlarında yer aldığı görülür.

Buna karşılık beyaz kaslardaki miyofibriller daha kalındır ve çekirdekleri de miyofibril içide dağınık halde bulunurlar.

Kırmızı kasların rengi; oksijen taşımaya yarayan miyoglobin ve sitokrom nedeniyle ortaya çıkar. Bu yapılar beyaz kaslarda

azdır. Ayrıca kırmızı kaslarda yağ, mitokondri ve kılcal kan damarları daha fazladır.

MEMELİLERDE İSKELET, HAREKET VE KAS SİSTEMİ

MEMELİLERDE İSKELET SİSTEMİ Memelilerde iskeletin büyük kısmı kemikleşmiştir. Eklemlerde, kaburgalarda

ve bazı diğer kısımlarda kıkırdak yapılar bulunur.

KEMİKLERİN YAPISI Kemiklerin biçim, yapıları, görevleri ile de yakın ilişkilidir. Genel olarak kemiklerin tümü bedene desteklik yapar. Bir bölümü kalp, beyin gibi önemli organların dış etkenlerden

korunmasını sağlarken, büyük çoğunluğu hareket etmemizi sağlar.

Kemiklerin üzerleri de düz değildir. Kemiklerin üzerindeki bu çıkıntılar hareket için gerekli kas gibi

diğer dokuların bağlandığı yerlerdir. Bunlar çok önemlidir. Çünkü hareket, ancak bu şekilde

gerçekleşebilir. Kemiklerin yapısında kalsiyum, fosfor gibi mineraller çok miktarda bulunur.

Kemik beş bölümden oluşur1. kemik zarı

2. sert kemik (beyaz kemik): Kemiğin orta kısmında yer alır. İçinde sarı kemik iliği bulunur.

3. süngerimsi kemik: Gözenekli bir yapısı vardır. Süngerimsi kemikte kırmızı kemik iliği bulunur.

4. kırmızı kemik iliği: Süngerimsi kemikte bulunur. Görevi alyuvar

üretmektir.

5. sarı kemik iliği: Yağ depolar

Tüm kemiklerin, en dışında onları örten ve "periost" adı verilen bir zar görülür.

Bu zarın altında, sert ve sıkı kemik dokusu, iç kısımda ise gevşek ve süngerimsi kemik dokusu, en içte ise bir kanal

bulunur.

Kemiğin küçük boşluklar bulunduran süngerimsi iç kısmında, kan yapımının gerçekleştiği kırmızı kemik iliği, en içindeki kanal bölgesinde ise çoğu yağ dokusundan oluşan ve gerektiğinde kan yapım merkezine dönüşen sarı kemik iliği bulunur.

Kemik olarak bildiğimiz sert kısım ise; kalsiyum karbonat, kalsiyum fosfat, magnezyum fosfat gibi maddeleri içeren sert bir ara madde içinde, belirli bir düzenle yerleşmiş kemik hücrelerinden (osteosit) oluşmuştur.

Kemik, organik ve mineral maddelerin bir karışımıdır. Yani kemik, kolojen adlı fibröz bir proteinle apatite adlı

minerali teşkil eden minik kalsiyum fosfat kristallerinden oluşur.

Bir kemiği asite batırarak apatite'i tecrit ederseniz kemik o kadar elastik bir hale gelir ki onu bir sicim gibi

büküp düğüm atabilirsiniz.

Öte yandan, eğer kolojen tahrip edilirse, kemik çok kırılgan bir hale dönüşür. Mineraller kemiğe sertliğini

verirken kollojen de sağlamlığı temin eder.

Vücudumuzda 206 tane kemik mevcut olmasına rağmen 73 kg ağırlığında bir insanın iskeleti 4 kg'dan daha az bir ağırlığa sahiptir.

Aynı ölçülerdeki bir çelik çatı 4-5 kat daha ağırdır.

İnsan kemikleri ağırlıklara mukavemette granit kadar sağlamdır. Kibrit kutusu kadar bir blok, 9 tona mukavemet edebilir ki bu, betonunkinden 4 kat daha fazladır.

Çoğu insanın 12 çift kaburga kemiği vardır.

Her 20 insandan birinde ise 13 çift mevcuttur.

Bazı insanlarda ise sadece 11 çift bulunur.

Doğumda bebeklerin 350'ye yakın kemiği vardır.

Daha sonra bunlardan bir kısmı birleşerek büyük kemikleri oluştururlar.

Organizmadaki en sert dokudur. Destek ve koruyucu işleve sahiptir. Organizmaya biçim verir, organizmanın yükünü taşır. Kasların hareketini (manivela gibi)

kolaylaştırır. Organizmanın kalsiyum ve fosfor

depolarıdır. Ara madde -matriks– çoğunlukta, hücreler azınlıktadır.

Kemik Dokusunun Genel ÖzellikleriKemik Dokusunun Genel Özellikleri

İkinci doğum gününü kutlayan bir çocuğun sahip olduğu boyun iki ile çarpımı, yetişkinliğinde sahip

olacağı boy için yaklaşık bir tahmin verir.

İki yaşına giren bir erkek çocuk erişkinliğinde sahip olacağı boyun yaklaşık % 49,5'ine sahip iken, iki yaşına giren bir kız çocuk erişkinliğindeki boyun

yaklaşık % 52,8'ine sahip olmaktadır.

KAS VE ÇEŞİTLERİVücutta meydana gelen ve canlının hareketi ve/veya yer

değiştirmesi ile ilgili hareketlerin oluşmasında temel görev olan doku, beden dokularının çoğunu kapsayan kas

dokusudur.

Kas dokusunda temel kasılma ilkesi geçerli ise de yapı, görev ve çalışma fonksiyonu açısından 3 farklı sınıfa

ayrılır:

1- İskelet kası (çizgili kas, Motor kas)2- Düz kas (Otonom kas, Visseral kas)

3- Kalp kası

Genel olarak iskelet kası organizmayı dış ortamın değişikliklerine uydurmakla,

düz kas organizmanın iç ortamındaki değişikliklerine reaksiyon göstermekle,

kalp kası ise kalbin çalışmasını sağlamakla görevlidirler.

KASLARIN YAPISIKol ve bacak kaslarında olduğu gibi, istediğimizde hareket ettirebildiğimiz kaslara "iskelet kası" ya da

"çizgili kas" adı verilmiştir. İsteğe bağlı çalışabilen bu kaslar, diğer kas çeşitlerine göre en hızlı çalışabilen kas

çeşididir. Çok sayıda ve uzun mekik biçiminde hücrelerden oluşmuştur. Bu hücrelere "miyosit" adı verilmektedir. Her bir kas hücresi "sarkolemma" adı verilen bir zarla çevrilidir ve kenara itilmiş olarak çok

sayıda, oval çekirdeğe sahiptir.

Her bir kas hücresinin içinde, birbirlerine paralel "miyofibril" denilen ince ve kalın iplik görünümünde

yapılar bulunur.

Farklı kalınlıklarda olan bu ipliksi yapılar, demetler oluşturmuştur ve demetlerin birbirleri üzerine bindikleri

yerler daha koyu görünürler. Bu çeşit kas hücrelerindeki kesişen miyofibrillere ait bölgelerin enine çizgi gibi

görünmesi nedeniyle, "çizgili kas" adını alır.

"Düz kas" denilen kas çeşidinde ise, enine çizgilenme görülmez. Düz kas hücre çekirdekleri, her hücrede bir

tanedir ve hücrenin ortasında bulunur. Damarlarda, sindirim organlarının duvarları gibi yerlerde bulunan bu kas çeşidini

isteğimizle çalıştırabilmemiz mümkün değildir.İsteğimiz dışında çalışan bu kaslar yavaş ve düzenli

çalışırlar. Miyozin demetinde bulunan miyozinlerden birinin baş kısmı kendine yakın olan aktin iplikciklerinin bir yerine

bağlanması ile kasılmanın ilk aşaması başlar.

Aktine bağlanan miyozin, daha sonra bağlandığı yerden ayrılır ve daha ileri bağlanarak, aktin iplikciği üzerinde ileriye

doğru kayar.

"Kayan filamentler" teorisi de denen bu hareketin sonunda, çizgili kaslarımızda kasılma olayı gerçekleşir. Sonuçta, her

çizgili kas hücresine birer sinir lifi bağlandığından, istediğimizde, bu sinirler aracılığı ile tüm çizgili kas

hücrelerimizi harekete geçirebiliriz.

Kasılma, miyozin iplikciklerinin, çapraz aktin iplikciklerini birbirleri üzerinde kayması sonucu oluşmaktadır. Üçüncü

kas çeşidi ise sadece kalbin yapısında bulunur. Düz kas gibi istek dışı çalışan bu kas çeşidinde, çekirdek, hücrelerin ortasında ve tektir. Ancak iskelet kası gibi, birbirleri ile

çakışan ve düzgün demetler yapan miyofibriller içerdiğinden, iskelet kasına da benzerlik gösterir.

Bu yapısı ile çizgili kasa benzese de isteğimiz dışında ve ritmik çalışır. Diğer iki kas çeşidinden farklı olarak, hücreler yan kollarla birbirlerine bağlanmışlardır. Bu temel iki yapı,

kasılmayı gerçekleştirir. Ancak, kasılma ile sonuçlanan kas hareketleri, farklı kaslarda değişik şekillerde oluşmaktadır.

Çizgili kaslarda görülen bantlar aktin ve miyozin denilen ipliklerden oluşur.

Çizgili kaslar mikroskopta incelendiğinde bazı bölgelerin ışığı az kırdığı bazı bölgelerin ise ışıgı

çok kırdığı görülür.

Işığı az kıran bölgeler açık renkli,çok kıran bölgeler koyu renkli görülür.

Işığı az kıran bölgeye "I bandı" veya "izotrop" bölge denir.

Işığı çok kıran bölgeye "A bandı" veya "anizotrop" bölge denir.

I bandı koyu renkli "Z" çizgisi ile iki eşit parçaya ayrılır.

A bandı ise açık renkli "H" bandı" ile ikiye ayrılır.

Kas telciklerinde kalın olan iplikçiklere "miyozin" ince olanlara "aktin" denir.

Miyozin ve aktin protein yapısındadır.

Kasların kasılmasını en iyi açıklayan hipotez Huxley ve arkadaşları tarafından ileri sürülen kayan iplikler hipotezidir.

Kaslarda kasılma birimi olarak sarkomer kabul edilir.Sarkomer iki Z çizgisi arasındadır.

Z çizgisi I bandını ikiye ayırır.Kasılma sırasında iki Z çizgisi birbirine yaklaşır.Z çizgisi birbirine yaklaşınca sarkomerin

boyu kısalır.Kasılma esnasında A bandının boyu değişmez.I bandı kısalır H bandı aktin ipliklerin birbirine yaklaşmasından

dolayı görülmez.İşte iki Z çizgisi birbirine yaklaştığında kasın boyu kısalır ve

kas kasılır.Kas gevşeyince iki Z çizgisi birbirinden uzaklaşır.Yani sarkomer ilk halini alır.Kasılma ve gevşeme

sırasında aktin ve miyozin iplikleri arasında kaymaya benzer bir hareket görülür.

Gevşeme durumu

Kasılma durumu

DÜZ KASLARKas hücre içinde, aktin ve miyozin iplikciklerinin düzenli bir şekilde

biraraya gelmeden ve karakteristik mikroskopik çizgiler göstermeyen kaslara "düz kas" denir. Genel olarak omurgasızların düz kası çizgili

kasa benzer fakat miyoflamentleri düzgün bir konum göstermez.

Omurgasız hayvanlardan topraksolucanları, yumuşakçalar ve sölenterelerde kaslar çoğunlukla çizgili ve çizgisiz olma özelliklerine

birlikte sahip olma görünüşündedirler. Yine bazı balıkların barsaklarında düz ve çizgili kaslar birlikte bulunur. İnsanın iç organlarında (sindirim kanalı, idrar kesesi, uterus, kan damarları, ... vb.) bulunan kaslar düz

kaslardır.

KALP KASIKalp kası; tipik iskelet kası benzeri aktin - miyozin filamentleri düzeni gösterdiğinden çizgilenme özelliği ve çekirdek konumu ve fizyolojik

fonksiyonlarıyla (tüm kas hücrelerinin birlikte kasılma nedeniyle) düz kas özelliği de gösterir.

Diğer kas hücre çeşitlerinden farklı olarak, kalp kası hücreleri membranları aracılığı ile birbirlerine kaynaşarak sinsitium adı verilen

stoplazmik bağlantılar kurmuşlardır. Bu bağlantılar, hücreleri birbirlerine sıkıca bağlanmaları yanısıra, uyarının hücreden hücreye

kolay ve hızlı bir şekilde yayılarak sinsitium yapmış hücrelerin topluca kasılmalarını (ya hep ya da hiç prensibi) sağlamaktadır.

Kas kasılmasını motor sinirler kontrol eder. Motor sinirler, kas liflerine kasılma impulsu (uyarısı) getirirler.

Her bir sinir lifi 1–100 kadar kas lifini kontrol eder.

Bir sinir ve kas lifinin bulunduğu yere nöromusküler (sinir-kas) kavşak (motor son plak) adı verilir.

Uyarıların sinirden iskelet kası hücresine geçişi bu sinir-kas kavşağında olur.

Nöro-muskuler kavşak

Kas kasılması için gerekli olan acil enerji ATP (adenozin trifosfat) denilen enerji deposu molekülden sağlanır.

ATP’nin parçalanması sonucunda kas için gerekli enerji açığa çıkar (ATP ==> ADP + P + Enerji). Bu olaydan birkaç

saniye sonra hazır bulunan ATP tükenir.

ATP’nin yenilenmesi için kas hücreleri, içlerinde kreatin posfat (CP) adı verilen enerji depoları bulundururlar.

CP’ın parçalanması ile açığa çıkan enerji (CP ==> C + P + Enerji), ADP ve P’ın birleşmesi için kullanılır

Düz Kas Kasılma Mekanizması

Düz Kas Gevşemesinin Mekanizması

Düz kas, hız yerine, gücü korumak için özelleşmiş bir kas dokusu tipidir.

Kullanımı Düz kas ve iskelet kasında enerji kullanımı farklıdır

Düz kasın etkinliği düşüktür

Düz kas daha ekonomiktirDüz kasta miyozinin ayrılma hızı düşüktür. Dolayısıyla az ATP ile fazla güç elde edilir.

İskelet Kası Düz Kas Kalp Kası Mikroskobik Çizgili Düz Çizgili

Lif düzenlenmesi Sarkomerler Demetler Sarkomerler Lif proteinleri Aktin, miyozin, troponin ve tropomiyozin Aktin, miyozin ve tropomiyozin Aktin, miyozin, troponin ve tropomiyozin Kontrol İstemli İstemsiz İstemsiz Sinirler Somatik motor Otonom Otonom Hormonal etki Yok Bir çok hormon Epinefrin Yer Hareket sistemi ve bazı sfinkterler Organ duvarları, tübüler yapılar, sfinkterler Kalp Morfoloji Çok çekirdekli, büyük, silindirik Çok çekirdekli, iğ biçimli, küçük Daha kısa ve

dallı lifler

İç yapı T-tübül ve S.R. “triad”lar T-tübül YOK; S.R. minimum T-tübül ve S.R. “diad”lar

Kasılma hızı En hızlı En yavaş Orta Tek lif kasılma gücü Hep veya hiç Dereceli Dereceli Kasılma başlangıcı Motor nöron Otoritmik olabilir Otoritmik

İSKELET KASI (ÇİZGİLİKAS)

KALP KASI

DÜZ KAS

Bir kalemi alıp kaldırırken en az 12 çift kas görev yapar. Bir adım ise 200 çift kasın hareketiyle gerçekleşir.

Kaşlarımızı çatarken 43 kası, tebessüm ederken ise sadece 17 kası kullanırız.

Bir erkeğin ağırlığının %40'ı, bir kadının ise %35'i kastır. Vücutta 600'den fazla kas yer alır.

Tüm kasların %80i çizgili kastır.

Kaslar kas teli denilen çok sayıda ince kas lifinden oluşur.

Kas liflerinin membranına sarkolemma, sitoplazmasına ise sarkoplazma denir.

Kas hücrelerinde enerji ihtiyacı fazla olduğu için sitoplazmada kasılmayı sağlayan çok sayıda

mitokondri bulunur. Kasların yapısında aktin ve miyozin denen

miyofilamentler bulunur.

Sarkolemma;Glikoz, yap asiti, ATP, CP, Mitokondri,

Miyoglobin ve glikolitik enzimlerce zengindir.

Miyozin filamenti yaklaşık 200 miyozin molekülünden oluşmuştur.

Miyozin başı kas kasılmaları sırasında önemli görevlere sahiptir.

Miyozin başı ATPaz işlevine sahiptir.

Aktin ise proteinlerden oluşmuştur. Kaslar kemiklere kirişlerle bağlanmıştır.

Kiriş; kırmızı kasların ucunda bulunan beyaz renkli, sağlam ve kası kemiğe bağlayan kısımdır.

Kas lifi sitoplazması sarkoplazma adını alır. Sarkoplazma içinde mitokondriler, lizozomlar, sarkoplazmik retikulum, T-

tübülleri, lipid damlacıkları, glikojen partikülleri, bazı proteinler ve tümüyle kas hücresine özgü olan miyofilamentler bulunur.

Miyofilamentler, kas lifinin kasılmasını sağlayan fibriler proteinlerdir, kalın ve ince filamentlerden oluşurlar. Kalın

filamentleri miyozin, ince filamentleri ise aktin proteini oluşturur. Bu miyofilamentler kas lifi uzun eksenine paralel

yerleşmişlerdir ve lif boyunca tekrar oluştururlar.

Bu tekrar birimlerinin her biri bir kasılma ünitesidir ve sarkomer adını alır. Her sarkomer kas lifinin uzun eksenine dik, titin ve

nebulin proteinlerini de barındıran Z-bantlarından başlar. Kontraktil miyofilamentlerin bu diziliş biçimi iskelet kasına

çizgili bir görünüm verir.

Kas lifleri, birbirinden farklı biyokimyasal ve fizyolojik özelliklere sahip iki ana gruptan oluşur.

Tip-I kas lifleri kan akımı ve oksijenlenmesi çok iyi, mitokondri ve lipidden zengin, dolayısı ile aerobik koşullarda çalışan, uzun süreli ve/veya yavaş ama fazla güç

gerektiren hareketleri yaparken (halter kaldırmak, yavaş yürümek, v.s.) kullandığımız, geç yorulan kas lifleridir.

Buna karşılık Tip-2 kas lifleri, kan akımı ve oksijenlenmesi daha az olan, genel olarak anaerobik koşullarda da kasılabilen, glikojenden zengin, daha çok hızlı ve ani hareketleri yapmamızı sağlayan (koşmak, v.s.) ve çabuk yorulan kas lifleridir.

Tip-2 lifleri, kendi içinde Tip-2A, 2B ve 2C olarak ayrılırlar. Kas liflerinin bu özellikleri birkaç faktör tarafından belirlenir. Bu faktörlerin başında, her bir kas lifini

innerve eden motor nöronun tipi gelmektedir. Normal bir kasta kas liflerinden birbirine komşu olanlar, farklı tipteki motor nöronlar tarafından innerve edilir ve

böylece uzaysal dağılımda Tip-1 ve Tip-2 lifleri mozaik oluşturur.

Böylece aynı kas içinde hem çabuk ve kısa süreli kasılabilecek, hem de yavaş kasılıp hareketi sürdürebilecek kas lifleri birlikte bulunur. Bu birliktelik, bir

hareketin başlatılabilmesi ve sürdürülebilmesi açısından önemlidir.

 Kasılma tipleri

İzometrik kasılma : Bu kasılma tipinde kasın boyunda önemli bir değişiklik olmaz.

 İzotenik kasılma : Belirli bir yüke karşı yapılan ve kas boyunda kısalmanın görüldüğü kasılma tipidir.

 Tetanik kasılma : Uyarıların hızlı bir şekilde tekrar edilmesi sonucunda kasın gevşemeden sürekli kasılması durumudur. Spazm ve kramp iskelet

kasında görülen tetanik kasılmaya örnektir.

Kas lifleri asıl fonksiyonları olan kasılma sırasında enerji ihtiyacı içindedir.

Bu enerjiyi üç ana yakıtı, glikojeni, lipidleri ve proteinleri kullanarak ve ATP üreterek elde eder.

Her üç yakıttan elde edilen enerjinin ana kısmı mitokondri içindeki sistemler aracılığı ile olur (sitrik asit döngüsü, beta-

oksidasyon vs).

Son ortak enerji üretim yolu ise yine mitokondridedir ve en yüksek miktardaki enerjinin üretildiği süreçtir (oksidatif

fosforilasyon).

KASLARIN BAĞ DOKUSU KILIFLARI

Tek bir kas lifini çevreleyen bağ doku ENDOMİSYUM,

Bir grup lifi çevreleyen bağ doku ise PERİMİSYUM adını alır.

Bağ doku tüm kası çevrelerse EPİMİSYUM olarak adlandırılır.

Kasa gelen damar ve sinirler bu bağ dokusu tarafından kuşatılır ve dağılırlar.

Bu kılıflar kasları birbirlerine bağlar ve aynı zamanda serbestçe hareket etmelerini sağlar.

Kas, başka bir kasa veya kemiğe tutunur.

Uçlarındaki tutunma aparatları tendonlardır. Hareketliliğin açısal durumunu ayarlayan

eklemlerde ligamentlerle sınırlıdır.

İnsan vücudundaki en büyük kas 'glutaeus maximus' (oturak kası),

en küçük kas ise, kulağın içindeki en küçük kemikle irtibatlı, 0.12 cm uzunluğunda bir

kastır (musculus tensor tympani)

KEMİK HİSTOLOJİSİ

Doç.Dr. İlkin Çavuşoğlu