reportturk e-dergİsİ mayis 2012 sayisi

36

Upload: reportturk-kurumsal-kiymetler-dergisi

Post on 31-Mar-2016

241 views

Category:

Documents


4 download

DESCRIPTION

İŞ DÜNYASININ KURUMSAL KIYMETLER E-DERGİSİ

TRANSCRIPT

Nurgül KocaAcar

ED

IT

ÖR

DE

N

Beşiktaş’ın yeni başkanı: FİKRET ORMAN

Mayıs sayımızda Yıldırım Demirören’in Türkiye Futbol Federasyonu’nda görevebaşla-

masıyla boşalan Beşiktaş’ın Başkanlık koltuğuna yapılan seçimde neredeyseoybirliği

ile seçilen Fikret Orman’ı kapağa taşımak istedik.

Yaklaşık beş bine yakın işadamının katılımıyla gerçekleşen MÜSİAD Genel Kuruluso-

nucunda MÜSİAD’ın yeni Genel Başkanı ve Yönetim Kurulu belli oldu. MÜSİAD’ınyeni

yönetimini de bu sayımızda sizlerle paylaşmak istedik.

Deneyimli gazeteci Mehmet Canıtatlı da köşe yazısında daha yaşanılır bir dünya

içindoğaya saygılı, ekolojik, konforlu ve enerji tüketimini azaltan yeşil bina projeleri-

ninfaydalarına deyinmiş.

Yazarımız Ertan Acar ise markaya duyulan sadakatten ve tüketici ve müşteribilincin-

den sonra iki satın alma davranışının sergilenme biçiminden ve ikisi arasındakifarklar-

dan bahsetmiş.

BTD Danışmanlık Genel Müdürü Tufan Darbaz da köşe yazısında iş beğendirmekapa-

sitesinin beceriye yönelik değil referans noktasının patron odaklı olmasından çokgüzel

bir dille anlatmış.

Yılbak Ticaret A.Ş. Kurumsal Sosyal Sorumluluk Koordinatörü Ali Rıza Değer de“Aile

Şirketlerinde Kurumlaşma Çalışmalarında yaşanan kuşak çatışmasındanve ortak

dili nasıl geliştirilebileceği ve bu sürecin hangi değerlerden geçmesigerektiğinden

bahsetmiş yazısında…

Uluslararası Koçluk Enstitüsü Başkanı (International Coaching Institute) Dr. İnci

Şenise eğitimde 4+4+4’ün Türk eğitim sistemine katma değer getirip getirmeye-

ceği ve buyapılanmanın Türkiye şartlarına ne denli uyum sağlayacağından söz etmiş

yazısında.

Prof. Dr. Faruk ŞEN ise yazısında ülkemizde kültür sektörü, spor sektörü vegastrono-

mi sektörün bugüne kadar ölçümü yapılmayan en önemli 3 önemli sektörüolmasını

vurgulayarak, Türkiye’de bu 3 sektörün gelişim sürecine ilişkin önerilerdebulunmuş

köşe yazısında…

Keyifli okumalar…

•Yayın Kurulu:

•İletişim Adresleri:

Esentepe Mah. Kasap Sok. Aslan Apt. No:11 D:7 Şişli/İst

•Yazı İşleri:

[email protected]

•Web: www.reportturk.com

•Telefon:

0212.272.51.51•

Fax: 0212.272.49.50

•Ankara Temsilcisi:

Abdullah KuşPortakal Çiçeği Sokak Ansera İş Merkezi

No 17/66 Çankaya /AnkaraTelefon: 0312.440.49.57

•Abd Temsilcisi:

Prof. Dr. Tevfik DalgıçDallas, Texas, USATel-214-2124343

e-mail:[email protected]

İngiltere Temsilcisi: Vehbi Koca

10 Avocet Close, Se1 5En London/UkTelefon: +44 (0)20 7232 0291

•Dijital Yayın Platformu:

Dijimecmua•

Sayfa Tasarım: V2 Medya İletişim

• REPORTTURK Basin meslek ilkelerine uymaya soz vermistir.• Kose ve makalerdeki yorum, bilgi ve haberlere iliskin sorumluluk yazirina aittir.

İmtiyaz Sahibi:Ertan Acar Medya İlişkileri Danışmanlığı adına

Ertan Acar●

Genel Yayın YönetmeniNurgül Acar

Genel Yayın KoordinatörüAslı Yörükoğlu

Sorumlu Yazı İşleri MüdürüMetin Koca

EditörAylin Levendoğlu

Reklam ve pazarlama:

● REPORTTURK Basın meslek ilkelerine uymaya söz vermiştir.

● Köşe ve makalelerdeki yorum, bilgi ve haberlere ilişkin sorumluluk yazarına aittir.

Adnan Dalgakıran, Ali Eren, Fatih Acer,Kemal Yamankaradeniz, Tufan Darbaz, Prof. Dr. Faruk Şen, Mehmet Canıtatlı,

Dr. Yusuf Adıguzel, Çiğdem Penn, Osman Yılmaz, Metin Koca

İçindekiler

MAKALELER MERVE SEÇKİN

Mart ayında iz bırakan KSS projeleri MEHMET CANITATLI

İstanbul ‘yeşil’leniyor DR. İNCİ ŞEN

Yeni Türk eğitim sistemi Alman eğitim sistemine benziyor

PROF.DR. FARUK ŞENTürkiye’de ölçülmemiş 3 ekonomik sektör

ALİ RIZA DEĞERAile şirketleri ve kurumlaşma vizyonları

ERTAN ACARSiz bir tüketici misiniz, yoksa müşteri mi?

TUFAN DARBAZHalının altı

HABER İnternet, televizyonun pabucunu dama mı attı?23

242628303234

HABER Kadınlar ne izler?

HABER Yeni kurulan şirket sayısı yüzde 31 azaldı

HABER Yabancının ilgisi arttı 2 ayda 1.6 milyar dolar

yatırım geldi

HABER Gişenin galipleri yerli filmler

HABER En yaratıcı girişimciler aranıyor!

HABER Televizyonun ‘En’leri seçildi

KISA KISA Samsung’u küçülerek durduracak

19. İstanbul Caz Festivali

Nestle 12 en pahalı ‘mama’yı aldı

2011’de online reklam harcamaları arttı

İş Bankası’nın Timeline’ı ile bankacılık tarihine yolculuk

Microsoft Facebook’a patent satıyor

6

KAPAK Beşiktaş’ın Yeni Başkanı Fikret Orman8

10

12

14

16

18

21

22

Teknoprofil “Erken Uyarı Sistemi” sayesinde pazardaki yerinizi belirleyebilir, rakiplerinizin durumunu izleyebilirsiniz. Patent ihlali riskinden korunabilir, zaman ve para kaybını engelleyebilir, teknolojik rekabetin tüm avantajlarından yararlanabilirsiniz.

destekphone: 444 43 44 www.destekpatent.com.tr

Rakip Teknolojilere Karşı

RAKİP

RAKİP

RAKİP

RAKİP

RAKİP

RAKİP

RAKİP

Samsung’u küçülerek durduracak

2012’yle birlikte yeni iPad modelini çıkaran Apple’ın, ‘iPad mini’ adında bir tablet PC’nin hazırlıklarını yaptığı belirtiliyor. Apple’ın yeni model hazırlığının detayları grupla birlikte çalışan Güney Kore, Çin ve Tayvanlı par-ça üreticilerine dayandırılıyor. Şu anda 9.7 inch ekranlı modelle piyasada rekabet eden Apple iPad, art arda çıkardığı serilerde bu zamana kadar (son 2 yıl) ekran boyutuyla oynamadı. Yeni geliştirilen ve daha uygun fiyatlı olması beklenen modelin 7.8 inch boyutunda olacağı ve Samsung’un bu boyuttaki tabletin yakaladı-ğı çıkışı durdurma adına etkili olacağı ifade ediliyor.

KISA

KSI

A

6 | Report Türk - Mayıs 2012

19. İstanbul Caz Festivali

Her sene düzenlenen İstanbul Kültür Sanatın organize ettiği 19. İstan-

bul Caz Festivali programı açıklandı.

Festivalin ağır topu Morissey’in 19 Temmuz’da Açıkhava sahnesinde

olacağı açıklandı Morrissey’in yanısıra; Marcus Miller’ın İKSV’nin 40.yılı

için özel olarak Türkiye’den ünlü isimlerle oluşturduğu The İstanbul

Project; müthiş üçlü Keith Jarrett, Gary Peacock, Jack Dejohnette;

Kanadalı Indie Rock grubu The Dears, Antony & the Johnsons, Yeni-

Soul’un kraliçesi Erykah Badu, Alman trompetçi Till Brönner, funk-soul

grubu Sharon Jones & The Dap-Kings festivalde olacak.

Programda şu konserlerin yer alması bekleniyor:

• Jamaican Legends With Ernest Ranglin, Monty Alexander, Sly &

Robbie Feat. Bitty Mclean

• The Istanbul Project: Marcus Miller & Friends Feat. Okay Temiz,

İmer Demirer, Burhan Öcal, Hüsnü Şenlendirici, Bilal Kahraman

• Till Brönner

• Tünel Şenliği

• Antony and The Johnsons & Filarmonia Istanbul “Cut The World”

• Caro Emerald

• Gretchen Parlato / Ambrose Akinmusire

• The Dears

• Erykah Badu

• Bugge ‘n Friends / Ninety Miles / Magnus Ostrom

• Esperanza Spalding Radio Music Society / Lyambiko

• Sharon Jones & The Dap-Kings

• Keith Jarrett, Gary Peacock, Jack Dejohnette

• Morrissey

Nestle 12 en pahalı ‘mama’yı aldıİsviçreli gıda devi Nestle, ABD’li ilaç üretici-si Pfizer’ın bebek maması işini 11.85 milyar dolara satın alıyor

Satışa konu olan Pfizer Nutrition adlı şirket, satışla-rının yüzde 85’ini gelişmekte olan ülkelerde yapıyor. Nestle’nin bu satın almayla Fransız Danone ile reka-bette öne geçip, gelişmekte olan ülke pazarlarındaki konumunu güçlendirmeyi amaçladığı belirtiliyor.Nestle’nin başlıca hedefi ise 6 milyar dolarlık Çin be-bek maması pazarı. İsviçreli finans grubu Vontobel’in analistlerinden Jean - Philippe Bertschy, “Fiyat yük-sek ama Nestle gelişmekte olan piyasaları hedefliyor. Çin Nestle’nin en büyük 3’üncü pazarı haline gelecek” dedi.

Nestle CEO’su Paul Bulcke, “Bebek beslenmesi 1866’da kurulduğundan bu yana şirketin temelini oluşturuyor. Bu satın alma dünyanın önde gelen beslenme ve sağlık şirketi olma taahhüdümüzü vurguluyor” açıklamasını yaptı.

İş Bankası’nın Timeline’ı ile bankacılık tarihine yol-culuk

Facebook’ta ki tüm sayfaların 31 Mart tarihinde Zaman Tüneli (Timeline) uygulamasına geçişiyle birlikte, ülkemizdeki birçok önemli marka da bu alandaki çalışmalarına hız verdi. Özellikle İş Bankası’nın Zaman Tüneli incelendiğinde 1924 yılından günümü-ze dek yaşanılan 88 yıllık dopdolu tarihin keşfini sosyal medya üzerinde yaşamak mümkün. Tasarruf alışkanlığının simgesi olan İş Bankası kumbarasından, Türkiye’nin ilk kadın banka müdürü İclal Rıza Ersin’e; ATM’nin Türkçe karşılığı haline gelen “Bankamatik”ten, Türkiye’nin ilk İnternet Şubesi’ne kadar bankacılık tarihinin “ilk”lerinin de içinde bulunduğu birçok önemli gelişme, bu zengin Zaman Tüneli’nin parçalarını oluşturuyor. Sadece İş Bankası’nın değil, Cumhuriyetle birlikte gelişen Türk bankacılık tarihinin de kilometre taşlarını merak ediyorsanız https://www.facebook.com/isbankasi adresini ziyaret edebilirsiniz.

Mayıs 2012 - Report Türk | 7

2011’de online rek-lam harcamaları arttı2011 yılında sektöre pek çok yeni yerli mar-ka dahil oldu. Bu hızlı yükseliş uzmanlara göre 2012 yılında da artarak devam edecek. Haliyle durum böyle olunca online mecralarda en çok reklam yatırımını gerçekleştiren sektörün e-ticaret olduğunu ayrıca belirtmemize gerek yok. Ocak-Kasım ayları arasındaki harcamalara bakıldığında toplam harcamanın 39 milyon 729 bin euro olduğu görülü-yor. Bu harcamaya karşılık gelen görüntülenme sayısı 27 milyar 152 milyon.E-ticaret sektörünü bir kenara bırakıp, online mecra-

larda para harcayan bir diğer sektöre baktığımızda da bunun emlak sektörü olduğunu görüyoruz. Görüntü-lenme 18 milyar 738 milyon. 29 milyon 461 euro.Bu listeyi elbette turizm sektörü takip ediyor. Bu sektörün de reklam harcaması yaklaşık 22 milyon 73 bin euro.Liste uzayıp gidiyor. Finans, eğitim, içerik siteleri, eğlence ve oyunlar da online mecralarda hakkıyla harcama yapmış sektörlerin başında geliyor.2012 yılında ise bu bütçelerin katlanarak artacağı

öngörülüyor.

Microsoft Facebook’a patent

satıyor

Microsoft, AOL’dan aldığı patentlerin büyük bölü-

münü Facebook’a satıyor.

Microsoft ve Facebook’dan yapılan açıklamada,

Facebook’un, Microsoft’un AOL’dan aldığı 925

patent ve patent başvurularının 650’sini 550 milyon

dolara satın alacağı belirtildi.

Açıklamaya göre, Facebook ayrıca AOL’un kalan

patentlerinin kullanım lisansına benzer şekilde

Microsoft da Facebook’un satın aldığı patentlerin

kullanım lisansına sahip olacak.

Microsoft, önceki hafta internet medya şirketi

AOL’dan patent haklarını 1,06 milyar dolara satın

almıştı.

Facebook’un çeyrek bilançosu

Bu arada Facebook’un ilk çeyrekte karı geçen yıl

aynı çeyreğe göre yüzde 12 geriledi.

Facebook, geçen yıl ilk çeyrekte 233 milyon dolar

olan karının bu yıl ilk çeyrekte 205 milyon dolara

düştüğünü açıkladı.

8 | REPORTTURK / Mayıs 2012

HABER

Beşiktaş’ın 33. Başkanlığı’na adaylardan Fikret Orman seçildi.

Beşiktaş’ın Yeni Başkanı Fikret Orman

Beşiktaş Kulübü olağanüstü seçimli genel kurul toplantısı sonucun-da kulübün 33. başkanı Fikret Orman oldu.İstanbul Kongre Merkezi Harbiye Salonu’nda gerçekleştirilen kong-rede açılan 24 sandık sonucunda 4 bin 25 oy alan Fikret Orman, başkan seçildi Olağanüstü seçimli genel kurulda başkan seçilen Fikret Orman, başkan seçildiğinin açıklanmasının ardından kürsüye gelerek salon-da bulunan taraftarlarına ve diğer üyelere kısa bir konuşma yaptı. Çok zor bir göreve talip olduklarını belirten siyah-beyazlı kulübün yeni başkanı, “Bizi bu göreve layık gördünüz. Teşekkür ediyorum, minnettarız. Zor görevde destek ve yardım alarak, yol almamız en önemli etken. Size söz veriyorum. Doğruları duyacaksınız. Sizleri kandırmayacağız” diye konuştu. Fikret Orman, şeffaf bir yönetim sergileyeceklerini dile getirerek, “Az laf çok icraat yapacağız. Paylaşımcı yönetim kurulu oluştura-cağız. Geleneklerimize sahip çıkarak Beşiktaş değerlerini tekrar hayata geçireceğiz” dedi.

Yaşanan sorunların teşhisinin belli olduğunu ifade eden Fikret

Orman, “Kişi ve kurumlara mahkum olmayan çağdaş Beşiktaş’ı ya-

ratacağız. Teşhis ve

tedavi belli. Vakit alacak, ancak güneşli günler çok yakında gele-

cek. Bundan emin olabilirsiniz” şeklinde konuştu.

Kongrede adayların aldıkları oylar şöyle:

Kullanılan Oy...: 4611

Geçerli Oy......: 4545

Geçersiz Oy.....: 66

Fikret Orman....: 4025

Bülent Deriş....: 368

Nazmi Koca......: 152

Mayıs 2012 / REPORTTURK | 9

HABER

Beşiktaş’ın Yeni Başkanı Fikret OrmanİŞTE BJK BAŞKANLARISiyah-beyazlıların onursal başkanı Süleyman Seba, 8 dönem, 16 yıl aralıksız başkanlık yaparak, Beşiktaş tarihinde en uzun süre görev-de kalan başkan olarak tarihe geçti.• Bu arada, Beşiktaş’ta, 1910-1913 yılları arasında Şehzade Ömer Hilmi Efendi, 1931-1946 yılları arasında Başbakan Recep Peker ve 1950-1954 yılları arasında da Başbakan Adnan Menderes ‘’Fahri Başkanlar’’ oldu.

Beşiktaş Kulübü’nün 109 yıllık geçmişinde, tarihsel sıraya göre baş-kanlık yapan kişiler şöyle: • 1903-1908: Mehmet Şamil• 1908-1911: Şükrü Paşa• 1911-1918: Fuat Paşa• 1918-1923: Fuat Balkan• 1923-1924 Salih Bey• 1924-1926: Ahmet Fetgeri Aşeni• 1926-1928: Fuat Balkan• 1928-1930: Ahmet Fetgeri Aşeni• 1930-1932: Emin Şükrü Kunt• 1932-1935: A. Ziya Karamürsel• 1935-1938: Fuat Balkan• 1938-1939: A. Ziya Karamürsel• 1939-1941: Yusuf Ziya Erdem• 1941-1942: A. Ziya Karamürsel• 1942-1950: A. Ziya Kozanoğlu• 1950: Ekrem Amaç• 1950-1952: Salih Fuat Keçeci

• 1952-1955: Abdullah Ziya Kozanoğlu• 1955-1956: Tahir Söğütlü• 1956-1957: Danyal Akbel• 1957: Ferhat Nasır• 1957-1958: Nuri Togay• 1958: Enver Kaya• 1959-1960: Nuri Togay• 1960-1963: Hakkı Yeten• 1963-1964: Selahattin Akel• 1964-1966: Hakkı Yeten• 1966-1967: Hasan Salman• 1967-1968: Hakkı Yeten• 1968-1969: Talat Asal• 1969-1970: Rüştü Erkuş• 1970: Nuri Togay• 1970-1971: Agasi Şen• 1971-1972: Himmet Ünlü• 1972-1973: Şekip Okçuoğlu• 1973-1977: Mehmet Üstünkaya• 1977-1979: Gazi Akınal• 1979: Hüseyin Cevahir• 1979–1980: Gazi Akınal• 1980-1981: Rıza Kumruoğlu• 1981-1984: Mehmet Üstünkaya• 1984-2000: Süleyman Seba• 2000-2004: Serdar Bilgili• 2004-2012: Yıldırım Demirören• 2012- : Fikret Orman

10 | REPORTTURK / Mayıs 2012

MAKALEMAKALE

İktisadi faaliyetlerinin yanında, spor, kültür-sanat, eğitim gibi alanlarda da çeşitli çalışmalar yürüterek toplum gönüllüsü taraflarını kamuoyuna sergileyen markalar, kurumsal sosyal sorumluluk (KSS) projeleri ile topluma katkıda bulunmaya devam ediyor. Markaların, Mart ayındaki KSS çalışmalarını mercek altına alan Medya Takip Merkezi (MTM), ayın öne çıkan projelerini belirledi...

Kurumların, iletişim faaliyetlerinde önemli bir bölümü kaplayan kurumsal sosyal sorumluluk

çalışmaları, önemini günden güne arttırıyor. Öyle ki, mar-kalar bu çalışmaları için vakıflar veya birimler kuruyor ve bu alanlara ciddi yatırımlar yapıyor. Bu denli kapsamlı bir işleyiş içeren KSS projelerinin medyada ne kadar yer aldığını inceleyen MTM, Mart ayını kapsayan bir rapor hazırladı.

“Türkiye Kumbarası”na bağış yağıyor…Mart ayı boyunca, medyanın en fazla ilgi gösterdiği kss çalışması “Türkiye Kumbarası” oldu. Turkcell’in, 2012 yılı başında Milli Eğitim Bakanlığı himayesinde ve Türk Eği-tim Vakfı işbirliğinde kurduğu Türkiye Kumbarası projesi, yapılan bağışlarla şimdiden 8 milyon TL’ye ulaştı. Projeye dikkat çekmek amacıyla, pek çok etkinlik düzenleniyor. Onlardan bir tanesi, “O Ses Türkiye” yarışmasının Van’da gerçekleştirdiği özel program oldu. Bu etkinlik sonucun-da, kumbaraya 260 bin TL’lik bir meblağ eklendi.

“Türkiye’ye Değer”e ödülMTM’nin KSS projeleri araştırmasına göre, medyada adından en fazla söz ettiren bir diğer çalışma “Türkiye’ye Değer” oldu. Türk Telekom’un yürüttüğü bu çalışma-

dan yararlanan gençlerin başarı hikâyelerinin anlatıldığı

“Türkiye’ye Değer Hikâyeler” belgeseli, ABD merkezli

Amerikan İletişim Profesyonelleri Ligi (LACP) tarafından

Mart ayında iz bırakan KSS projeleri

MERVE SEÇKİN

Mayıs 2012 / REPORTTURK | 11

MAKALEMAKALE

Mayıs 2012 / REPORTTURK | 11

Ayın en çok konuşulan projeleri

• Türkiye Kumbarası (Turkcell)

• Türkiye’ye Değer (Türk Telekom)

• Meslek Lisesi Memleket Meselesi (Koç Holding)

• Yeteneğe Destek Yaratıcı Ekonomiye Destek (TTNET)

• Baba Beni Okula Gönder (Milliyet)

• Kardelenler Projesi (Turkcell)

• Sokakta İlk Adımlar (Renault-Mais)

• Her Damla Gözyaşı Pırlanta Kadar Değerlidir (Molu

Mücevher)

• Bir Usta, Bin Usta (Anadolu Sigorta)

• Kadın Gözüyle Hayattan Kareler (Anadolu Hayat

Emeklilik)

• 81 İlde 81 Orman (İş Bankası)

• Temiz Tuvalet (Opet)

• Düşler Akademisi Projesi (Vodafone)

• Geleceğe Koşanlar (Turkcell)

• Mikrokredi (HSBC)

*MTM’nin Mart ayında, ulusal gazete ve dergilerde

yaptığı basın takibi sonuçlarından elde edilmiştir.

dünyanın en iyi beş iletişim projesi arasında gösterilerek platin ödül kazandı.

“Meslek Lisesi Memleket Meselesi”nden proje yarışmasıAraştırma kapsamında, basında yer alma oranı ile dikkat çeken bir başka proje, Koç Holding’in yürüttü-ğü Meslek Lisesi Memleket Meselesi (MLMM) oldu. Çalışmanın yer aldığı haberlerde, okul-işletme işbirlik-lerinin yaygınlaştırılmasına ve geliştirilmesine yönelik düzenlenen proje yarışması öne çıktı. MLMM Proje Yarışması’nda teoriyi pratiğe katan işbirliği projeleri yarı-şacak ve en iyi proje sahibi okula 30 bin TL ödül verilecek.

“Yeteneğe Destek Yaratıcı Ekonomiye Destek” ikinci yaşına girdiAynı araştırmaya göre, “Yeteneğe Destek Yaratıcı Eko-nomiye Destek” basında öne çıkan projelerden oldu. TTNET tarafından, kendini yaratıcı ekonomi alanında ge-liştirmek ve kariyer yapmak isteyenler için düzenlenen proje, ikinci yılına girdi. Proje kapsamında bu yılın sonuna kadar, bin 60 gence eğitim verileceği açıklanırken, bu eğitimlerin İzmir, Eskişehir, Adana, Erzurum, Ankara, Diyarbakır, Trabzon, Kayseri, Samsun ve İstanbul’da ger-çekleştirileceği belirtildi.

“Baba Beni Okula Gönder”e özel ödülBasında en fazla yer bulan bir başka kss çalışması ise, Milliyet’in yürüttüğü “Baba Beni Okula Gönder” oldu. 2005 yılından itibaren faaliyetlerini sürdüren proje, Şubat ayında gerçekleştirilen Türkiye Tanıtma Platformu’nun (TUTAP) 3. Başarı Ödülleri’nde “Basın ve Sosyal Sorum-luluk Ödülü”ne değer bulundu.

12 | REPORTTURK / Mayıs 2012

MAKALEMAKALE

MEHMET CANITATLI

2012 gayrimenkul sektörü için ‘bekleme yılı’ ola-cak değerlendirmelerinde yanılanların sayısı git-

tikçe artıyor. Değil beklemek, bir çok marka daha kaliteli yapılar için birbiriyle yarışa girdi. Mart ayında Fransa’nın Cannes kentinde düzenlenen Uluslararası Yatırım ve Emlak Piyasası (MIPIM) Fuarına katılan Türk inşaat firmalarının 90 ülkeden gelen 25 bine yakın ziyaretçiden aldığı moral bu yarışın daha da hız kazanacağının önemli bir işareti. So-nuçta herkes ürettiği ile ayakta. Rakamlara bakılırsa satış hacmindeki daralmanın inşaat üretimine yansımadığı bir dönemden geçiyoruz. Firmalar 2010 ve 2011’deki trendi yakalamak için arayışlarını dış pazarlarda da sürdürüyor. Bu noktada klasik yapı anlayışının ötesinde bir hizmet verilmesi anlayışı önem kazanmakta. Yeşile, doğaya olan saygı artık

lafla değil icraatla kendini gösteriyor. İstanbul’da 40’a ya-kın projede bu saygının hayat bulduğunu söyleyebiliriz. Bir bir raftan indirilen projelerde ‘yeşil’in öne çıkması, projeler kadar şehrinde değerine değer katıyor. Sadece bu yıl için-de yükselecek markalı projelerin değeri 10 milyar lirayı bu-lacak. Varyap-Gap İnşaat ortaklığında yükselen 1.5 milyar liralık Metropol İstanbul projesinden tutun da Ağaoğlu’nun Maslak Ayazağa’daki 5 milyar lira gelir hedefli projesine kadar her markalı projede yeşil damgasını görmeye ha-zırlanıyoruz. Tabi ki SOYAK’ı unutmamak gerek. ABD’deki Çevre Dostu Binalar Konseyi tarafından geliştirilen LEED Sertifikasının ülkemizdeki ilk sahibi SOYAK’ın CEO’su Emre Çamlıbel’in, ’Büyüme stratejimize yeşil kalkınmayı koyma-lıyız’ sözleri, artık projelere yeni bir standart getirilmesi ge-

İstanbul ‘yeşil’leniyor

Mayıs 2012 / REPORTTURK | 13

MAKALEMAKALE

rektiğini gösteriyor. Sonuçta, bundan hem firmalar, hem de talepte bulunanlar kazanacak. Dahası yaşanılabilir bir gelecek için YEŞİL BİNA konsepti ile iç içe olma vakti geldi. Kısacası artık ‘Yurt dışında pazarlama yaparken, ‘ben de bu yarışta varım’ demenin yolu yeşil’den geçecek. Bunların ilk adımlarını İstanbul’daki projelerde görmek sevindirici. Standart konutlara oranla yüzde 40’lara varan tasarrufun sağlandığı çevreci binaların özelliklerinden en ilgi çekeniŞimdi birçok proje LEED sertifikası alma yarışına girdi. Eee bunun da bir bedeli. Hatırı sayılır olan bu bedelin yurt dışına çıkmaması için ne yapıp edip bir düzenlemeye gidilmeli.

Türkiye gayrimenkul piyasasında 25 yılın üzerinde deneyi-me sahip olan Çevre Dostu Yeşil Binalar Derneği (ÇEDBİK) Yönetim Kurulu Başkanı Haluk Sur’un bu konudaki gayret-lerini yakından takip ediyorum. Sayın Sur’un yeşile sevdalı tüm patronlar tarafından desteklenmesi gerekiyor. Bugün maliyetleri normal dairelere göre yüzde 8-10 fazla olduğu halde pahalıya satılmadığını düşündüğüm çevre dostu ye-şil bina projelerinin bir lüks değil,gereklilik olduğunu söyle-sem sakın kızmayın… Çünkü yeşile doyarak, doğaya sarı-larak ve dahası yüreğimizle daha dolu soluyarak yaşamaya hakkımız var... Daha yaşanılır bir dünya için çevreye saygılı projeleri tercih etmeniz dileğiyle.Kutu: Yapı sektörü, artık daha değerli, doğaya saygılı, ekolojik, konforlu ve enerji tüketimini azaltan akıllı binalara yöneliyor. Sanılanın aksine bu binaların maliyetleri de satış değerleri de pahalı değil’

Yeşil binaların faydaları

• Kentsel yaşam alanlarına değer katması• Yapının ekonomik değerini artırması• Yapım aşamasında doğal çevre tahribatının en aza indirilmesi• Temiz teknolojilerin kullanımı ve geliştirilmesine ortam sağlaması• Hafriyat ile ortaya çıkan atık malzemenin değer-lendirmeye alınması• Yeşil çatı uygulaması ile yağmur sularının arındı-rılması• Yağmur sularının kullanımı ile kanalizasyon siste-minin yükünü azaltma• Güneş enerjisinden yaralanma• Rüzgar enerjisinden faydalanma• Doğal ışıktan yaralanma• Yeşil katmanların güneş ışınlarını yansıtmaması ile sera etkisini oluşturan yansımaları azaltması• Enerji tasarrufu sağlaması• Yeşil katmanları ile oksijen üretmesi• İzolasyon sistemleri ile ısıtma soğutma maliyetle-rinin ve karbondioksit salınımının azaltılması• Geri dönüştürülebilir atıkların kullanılabilmesi

14 | REPORTTURK / Mayıs 2012

MAKALEMAKALE

DR. İNCİ ŞEN

Hükümet yeni hazırlamış olduğu 4+4+4 yasa teklifini büyük ölçüde Milli Eğitim Bakanlığı da-

hil eğitim sistemindeki etkili bütün kurumları da saf dışı bırakarak doğru olduğuna inandığı Alman okul sistemini Türkiye’ye uyarlamaya karar vermiştir. Burada bir defa daha görüyoruz ki eğitim gibi çok önem-li konularda, yetkili ve etkili kurum ve kuruluşların ve tarafların konsensüsu olmadan, yukarıdan inme kararlar ters tepiyor. Almanya eğitim sistemi iyi olsa bile, bunun mutlaka Türkiye şartları da göz önüne alınarak bu işin uzmanlarının da fikirleri alınarak uyarlanması gereklidir. Şu son günlerde hemen hemen her kesimden gelen eleştiriler ve tepkiler sonucu hükümet açık eğitimin birinci 4 yıl yerine ikinci 4 yıldan sonra yapılmasını öneriyor.Yeni yasa önerisinde okul öncesi eğitime yer verilme-miş. Okul öncesi eğitimi çocuğun sosyalleşmesini, akranlarıyla iletişimde özgüvenini ve ilişkilerini pekiş-tirmeyi öğrenmesi kurallarını ve sınırlarını öğrenmesi okula hazırlık açısından çok önemli bir süreçtir. Bu süreç Almanya’da üç yaşından altı yaşına kadar üç seneyi kapsar ve son senesi okula hazırlık sınıfıdır. Böylelikle çocuk okula yumuşak bir geçiş sağlar. Ana okulu eği-timde olmazsa olmazlardandır.

Burada Alman 4+4+4 eğitim sistemine değinmek isti-yorum. Almanya 16 ayrı eyalete ayrılmıştır ve eğitimde her bir bölgenin ayrı uygulama sistemi mevcuttur. En başarılı bölge Bayern ve Baden Wüttermberg eyalet-leridir. Ölçü burada eğitime tabi olan çocukların başarı oranlarının çok yüksek olmasıdır. Almanya’daki halihazır-daki sistem 4 sene temel eğitim ve akabinde çocuğun yetenek ve notlarına ve ailelerin isteklerine bağlı devam edeceği okula karar vermesi şeklindedir. Karşılaştırmalı olarak Türkiye yoksul ailelerin kızları dördüncü sınıftan sonra ilk okula veya orta okula, onuncu sınıfa kadar devam etmesi ve akabinde meslek eğitimine devam etmesi; dördüncü sınıftan sonra on ikinci sınıf sonuna kadar lise eğitimine karar verilmesidir.Almanya’da meslek eğitiminin seçilmesi ve başlaması 14-15 yaşlarına denk geliyor, Almanya’nın uluslararası eğitim istatistiklerinde geri sıralara düşmeye başlaması ile bu uygulamadan vazgeçmeye karar vermişler ve yeni düzenleme hazırlıklarına başlamışlar. Bu yüzden daha önce denenmiş bir sistemi gözü kapalı üstlenmeden önce sistemin iyi ve kötü taraflarını iyice irdeleyip kötü-leri ayıklayıp Türkiye şartlarına adapte etmek gerekir.Ayrıca PISA (Uluslararası Öğrenci Araştırmalarını Değerlendirme Programı)’nın ölçümlerine baktığımız

Yeni Türk eğitim sistemi Alman eğitim sistemine benziyor

Mayıs 2012 / REPORTTURK | 15

MAKALEMAKALE

zaman 4+4+4 sisteminin örnek alındığı Almanya öğrencilerin başarı düzeyleri konusunda Kore, Japonya ve İsviçre gibi ülkelerden sonra gelmektedir. Türkiye’nin söz konusu bu ülkelerden aynı kategoride çok geride kaldığı aşikâ rdır, fakat eğer bir ülke örnek alınacaksa bu neden daha yüksek başarıların elde edildiği diğer ülkeler olmasın?Mesleki yön için karar verme yaşı bu önerilen sisteme göre 14-15’e denk gelmektedir. Bu yaş ergenlik dönemi-ne isabet eder. Ergenlik çocukların yetişkinlik dönemine hazırlık zamanıdır. Ergenlik kızlarda 10-12 erkeklerde 11-14 yaşlarında başlar. Bu dönem gençlerin davranış-ları ve ruh alemleri, ani iniş çıkışlara maruz kalır ve riskli davranış ve kararların dönemidir. Bu dönemde gençleri özel ders programlarıyla kendilerini koruma, karar verme

açısından duyarlı hale getirip destek verilmesi gereklidir.

Bu dönemde gençler yeni fikirlere açık, karar verme

konusunda yeteneklerini geliştirmek isterler. Bu aşama-

da gençlerin onların yaşına uygun ilginç programlarla

bilinçlendirilmesi hedef alınmalıdır.

Ülkemizde nüfusun dörtte birini gençler oluşturmaktadır,

ama gençlerin bu çok özel ve zor döneminin sorunları ve

çözümleri konusunda bir destek programı bulunmamak-

ta ancak gençler bu zor ve sorunlu olabilen bu dönemde

yalnız bırakılmamalıdır.

Türk Eğitim sisteminde uygulanacak değişiklikler

Özellikle kız talebelerin 11-12 yaşlarında evlerde özel

eğitime ve erkekleri erken yaşta çıraklık eğitimine

mahkum etmektedir.

16 | REPORTTURK / Mayıs 2012

MAKALE

PROF.DR. FARUK ŞEN

Ülkemizde bugüne kadar ölçümü yapılmayan 3 ö-nemli sektör var. Bunların ilki kültür sektörü, 2.si spor

sektörü, 3.sü gastronomi sektörü. Bu 3 ekonomik sektör, sek-törler arasında ilk 5’e, ilk 10’a ve ilk 15’e girebilecek sektörler. Dünyada kültür ekonomisi diğer adıyla “Kreatif Sektör” bir-çok ülkede her yıl ciddi olarak ölçülüyor. Kültür ekonomisi Almanya’da enerji ve otomotiv sektöründen sonra 3. bü-yük sektör olarak ortaya çıkıyor. Aynı gelişmeyi Hollanda, İngiltere’de de görüyoruz. Çin’de kültür ekonomisi 5. büyük sektörü oluşturuyor. Hindistan’da da kültür ekonomisi ilk 10’a giriyor. Ülkemizde bugüne kadar kimse cesaret edip kültür ekono-misinin boyutlarını ölçmedi. Ciddi bir şekilde böyle bir ölçüm yapılırsa büyük olasılıkla ilk 5 ekonomi sektörü arasında rahat-lıkla yer alabilecek durumda. 2. önemli sektörü spor ekonomisi oluşturuyor. Spor ekonomi-sinde ciddi büyüklüklere varıldı. Futbol ekonomisi Türkiye’de 3 Temmuz 2011’e kadar büyük ölçüde yükselmişti. Bu yük-seliş şike olaylarından sonra boyutlarını kaybetse de yine de ciddi bir faktör olarak ortaya çıkıyor. 3. ölçülmeyen sek-tör Türkiye’de gastronomi ekonomisi sektörüdür. Tahminlere göre gastronomi sektörü yalnız İstanbul’da 3,5 milyar dolar-lık bir güç yaratıyor. Buna tüm Türkiye’nin kentlerini kattığımız zaman bunun en az 8 milyar dolara varacağından rahatlıkla hareket edebiliriz.

3 Sektörün ÖnemiBu 3 sektör, Türkiye’de otomotiv, inşaat gibi sektörlerle yarış edebilecek durumdadırlar. TAVAK Vakfı özellikle kültür ekono-misi konusunda ciddi bir araştırma yapmaya başladı. AB’ye giden yolda kültür ekonomisi tüm boyutları ile ele alınmalıdır.

Kültür EkonomisiGenel olarak kültür ekonomisi artık Avrupa Birliği’nin ayrıl-maz bir ekonomik gücü oldu. Özellikle Almanya bu konuda ön plana çıkıyor. 2. Dünya Savaşı’ndan sonra Almanya’nın kalbi olarak görülen Ruhr Havzası’nda kömür ve çeliğin 1990’lar-dan sonra tükenmesinden ve pahalılaşmasından sonra tüm bölgeyi kültüre dönüştüren gelişmeler çerçevesinde şu anda Ruhr Havzası kültür ekonomisinin ayrılmaz bir parçası haline gelmiş bulunuyor. Bu açıdan Türkiye’nin de bu konularda atılım yapması lazım. İstanbul başta olmak üzere kültürün her kentte ciddi bir e-konomik güç haline geldiğini görüyoruz. Kültür ekonomisi dediğimiz zaman TAVAK tarafından 45 ayrı sektörde incele-meler yapılıyor ve ekonomik güç ortaya çıkarılıyor.

Futbol Ekonomisi İkinci adım olarak futbol ekonomisinin boyutları da 3 Temmuz 2011 ekonomik krizinden sonra tekrar büyüme sürecine girmiş bulunuyor. Büyüme sürecinin içinde gelişmeler il-gi çekiyor. Gastronomi ekonomisi ise artık Türkiye’de büyük holdinglerin el attığını görüyoruz. Doğuş Grubu Başkanı Ferit Şahenk’in gastronomi ekonomisine yatırdığı paralara ba-karsak sektörün ne kadar karlı olduğunu anımsayabiliriz. Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan’ın da bu alana el atmasın-da yarar vardır diye düşünüyorum. Türkiye’nin büyümesinden, turizm gelirlerinin artmasına kadar bu üç sektör ciddi olarak incelenmelidir.

Türkiye’de ölçülmemiş 3 ekonomik sektör

18 | REPORTTURK / Mayıs 2012

MAKALEMAKALE

01.07.2012 de her hangi bir terslik olmazsa yü-rürlüğe girecek olan 6102 sayılı Yeni Türk Ticaret

Kanunu’nun 13 Şubat 2011 de TBMM de kabul edilme-sinden sonra, 11 Nisan 2012 de bu kanunla ilgili Tüzük Taslakları yayınlanmaya başlamıştı ki, Bakanlık yetkilile-ri tarafından kanunun bazı maddelerinde, iş dünyasından gelen yoğun tepkiler doğrultusunda... uyumlu(!) değişik-likler yapılacağı açıklandı.Bunun neticesinde kanunda ve yönetmeliklerde ne gibi yeni düzenlemeler olur ve ne zaman yürürlüğe girer bi-linmez ama, YTTK kabul edilmesinden bu yana bir hayli artan, şirketlerdeki; yeniden yapılanma çalışmaları ile ku-rum içi eğitimlerin hızı hiç kesilmedi. (Tabii, AŞK’a kim hayır der ki? Aşk’ta nereden mi çıktı? Aile Şirketlerinde Kurumsallaşma’nın baş harflerinden)Bu gelişmeler ışığında, Genel Koordinatör’lüğünü yaptığım Yönetim & Danışmanlık Şirketi ile birlik-te görüşmeye gittiğimiz köklü bir aile şirketindeki toplantıda yaşadıklarımız, kurumlaşma çalışmaları yo-lunda geldiğimiz noktaların en güzel örneklerinden birini oluşturmakta...Büyük bir toplantı masası ve etrafında 9 kişi... 2 Biz + 7 Aile Şirketi Yönetim Kurulu.

Toplantı... Yönetim Kurulu Başkanının, yani... Şirketin Babası’nın konuşmasıyla açıldı.1) Başkan, Şirketlerinin güçlü bir yapıya sahip olduğunu, 20-25 yıldır piyasada çok iyi tanındıklarını ve de herhangi bir borçlarının olmadığını belirterek, “Kurumlaşma (tabii

moda tabirle O’da... Kurumsallaşma, kelimesini kullanı-yor.) ve Yönetim Danışmanlığı” konusunda 3-5 firma ile görüşeceklerini, kendi kriterlerine göre fiyat alacaklarını, daha sonra da ödeme şekillerine göre yine kendilerince en uygun bulduklarına “Kurumlaşma” işini verecekleri-ni... açıkladığında, toplantı bizim için zaten bitmişti ama, salonu o anda terk etmek... davetli olarak gittiğimiz Orta Anadolu’daki bu 30 yıllık şirketin misafirperverliğine kar-şı, çok ayıp olur düşüncesiyle... arkadaşıma baktım. Onunda aynı düşüncede olduğunu hissedince, mec-buren toplantıya devam edip, Bölüm Müdürleri olarak görev yapan X ve Y kuşağından diğer aile üyelerinin açık-lamalarını ve düşüncelerini dinlemeye başladık.Diğer yönetim kurulu üyelerinin kendi tespitleri ve açıkla-malarının içerikleri ise... özetle; 2) Muhasebe sorumlusu aile üyesi... satışların artmasına rağmen, kar’larının azaldığı, 3) İK sorumlusu aile üyesi... ücret sistemindeki denge-sizliği ve kariyer planlarının olmadığı,4) Satışlardan sorumlu aile üyesi... toptan satışlarda ve rekabette çok zorlandıkları,5) Üretim ve planlamadan sorumlu aile üyesi... somut hedeflerin bir türlü belirlenemediği,6) Yatırımlardan sorumlu aile üyesi... çok büyük bir sıkın-tı ve problem yaşamadıkları,7) Son olarak söz alan, genel müdür yardımcısı pozis-yonundaki büyük ağabey ise... kendilerinden ziyade bizim durumumuzu ortaya koymamız ve özellikle; fi-nansal analizler, kurumsal iletişim, kurumiçi eğitimler,

Aile şirketleri ve kurumlaşma vizyonları

ALİ RIZA DEĞER

Mayıs 2012 / REPORTTURK | 19

MAKALEMAKALE

insan kaynakları, muhasebe, iş hukuku, iş güvenliği, ver-gi hukuku gibi konularda uzmanlarımızı tanıtmamız ve de yönetim bilgi sisteminde kendimizi kanıtlamamız gerek-tiği... şeklindeydi.Ortaya çıkan tabloda baba ve 2 büyük ağabey, kendilerin-ce problemsiz giden işlere rağmen, modern gelişmelere ayak uydurmak isteyen yeni yetmelere, daha fazla karşı koyamadıkları için bu toplantılara karar vermişler, birkaç telefon görüşmesi ve web incelemeleri neticesinde son firma olarak da bizi davet etmişlerdi.2 saat süren açıklamaların sonunda içimin daraldığını his-sederken, söz sırası bize gelmişti. Arkadaşım, şirket yönetim kurulu başkanı ve genel müdürü olarak ilk sözü aldı ve kısaca tarihçemizden, özgeçmişlerimizden ve özellikle bu konudaki referansla-rımızdan bahsetti.Yeni Türk Ticaret Kanunu’a göre bu konuya... salt, şir-ketlere getirilen bir yük olarak bakılmaması gerektiğini

ve teklif alma suretiyle ihale sisteminin yanlışlıklarını vurguladı.Söz sırası bana geldiğinde, 7. sırada konuşan genel mü-dür yardımcısı ağabeye gönderi yaparak, arkadaşımı da desteklemek amacıyla; eskimeye yüz tutmuş bir bina-ya... az masraf olsun diye, kafasına göre restorasyon yapan bir müteahhitlik firması olmadığımızı, o nedenle zemin etüdü yapmadan ve inşaatı yerinde incelemeden konuşamayacağımızı, bunun içinde internet sitemizde de yer aldığı şekilde... finansal analiz, kurumsal iletişim, ku-rum içi eğitimler ve insan kaynakları konusundaki sürekli ve kadrolu akademik uzmanlarımız hakkında her zaman gerekli bilgilere ulaşabileceklerini ve de diğer önemli ko-nulardaki uzmanlarımızla, şirketlerin vizyonlarına göre özel olarak oluşturduğumuz projelerde müşterek çalış-malar yaptığımızı açıklayarak... Son 10-15 yıldan bu yana iş dünyasının gündemine giren ve çok önemli bir kavram haline gelen “Kurumlaşma”nın;

MAKALEMAKALE

20 | REPORTTURK / Mayıs 2012

MAKALE

kişilerden bağımsız olarak, örgütsel bir yapı içinde, o kurumun hedefleriyle ilgili... gereken kuralları, standart-ları, yöntemleri belirledikten sonra... bu özel kuralları, sektörün ve toplumun genel kuralları ile desteklemek... ve de belirlenen tüm kurallara sadık kalarak, harekete geçmek... olduğunu tekrarlayarak, “Aile Şirketlerinde Kurumlaşma Çalışmaları”nın klasik başlıklarını bir kez da-ha hatırlamamızı ve bu çalışmalar için süreçlere ihtiyaç olduğunu ve de tüm bu detayların daha işin başında fiyat-landırılarak net bir tarifeye bağlanmasının, pek mümkün olamayacağını belirttim. Bu başlıklar...

*) Bilançolar nezdinde, kuruluştan bugüne gelişmeler...*) Aile & Mülkiyet & İş / üçgeninin detayları...*) Ortaklık yapısı ve durum analizi...*) Pazar payı ve bugünün finansal değerleri...*) X Y Z Kuşakları da dahil Aile Ağacı...*) Aile Anayasası’nın oluşturulması...*) Yönetim, üretim ve pazarlama organizasyon şeması... *) Merkez ve bölgesel görev tanımlamaları...*) Aile içi ve aile dışından kariyer planlaması...*) İnsan Kaynakları ve işe yerleştirme...*) Ücretlendirme politikaları...*) Kişilik testleri ve pozisyon uygunluğu...*) Yönetim ilkeleri ve iç yönetmelikler...*) Çalışma standartları ve iş güvenliği...*) Çalışanların memnuniyeti...*) Swot Analizi & Risk Analizleri...*) Aidiyet, sadakat ve motivasyon...*) İnovasyon toplantıları ve yeniden yapılandırma...*) Kurumsal İletişim değişim ve gelişim stratejileri...*) Misyon & Vizyon & 1/5/10 Yıllık Hedefler & Proje Çalışmaları...*) Performans kriterleri, ölçümleri ve ödülleri...*) Ekip çalışmaları ve takım oyunu...*) Üretim ve stok hedefleri...*) Tedarik ve Lojistik zinciri...*) Rakipler ve pazar payları... *) Hizmet hedefleri ve müşteri memnuniyeti...*) ISO Toplam Kalite ve Risk Yönetimi Standartları...*) Yurtiçi ve yurtdışı satış hedefleri... *) CRM + B2B + B2C & Satış sonrası hizmet hedefleri...*) Kontrol dönemleri ve sapma tespitleri...*) Denetimler ve raporlama sistemleri...*) BM Küresel İlkeler Sözleşmesi & Kurumsal Sosyal Sorumluluk...*) SPK ve Halka Arz... şeklindeydi.

Belirli bir sürede yapılacak ekip çalışmalarıyla, bunların içinden, mevcut olanları ve korunması gerekenleri sapta-yıp, diğer gerekli olanlar için de... hem tek tek + hem de tamamına yönelik “A ve B Planlı Hedefler” belirlendikten sonra, o noktalara ulaşmak için uygulanacak metodun, sevgili dostum Özer Koç’un deyimiyle çok basit olduğu-nu... yani;“Vizyon ve 1 + 5 + 10 Yıllık Hedeflerde, Son’dan - Bugün’e Doğru Geri Sayım Metodu” Yıl-yıl, ay-ay, hafta-hafta, gün-gün / belirlenen süreç ve hedeflerden geriye doğru gelerek...10.yıl... 5.yıl... 4.yıl... 3.yıl... 2.yıl... 1.yıl... 2.ay... 1.ay... 2.hafta... 1.hafta... 2.gün... 1.gün...Yarın ne yapmamız gerektiğine karar vermek ve o işi yap-mak için yola çıkmak önemli...İşin özünde 10 yıl sonraki hedeflerimize ulaşabilmemiz i-çin en önemli gün’ün “bugün’ün kalan zamanı ve yarın” diyerek sözlerimi noktaladım ve de şirket yönetim kurulu başkanı’nın bakışlarından, işin bize doğru yönlendiğini an-ladım. Neticede; toplantı esnasında önyargıları bir tarafa bırakarak, konulara proaktif bakış açısıyla yaklaşmanın yararlarını görmüştük. Toplantının kırılma noktası *) ISO Toplam Kalite ve Risk Yönetimi Standartları... olmuştu. Bu konuyu açmam istendiğinde... Sizlerinde çok iyi bildiği gibi kurumlaşma çalışmalarında amaç, konulan hedef-lere ulaşmak ve vizyonların gerçekleşmesi... Bu yolda hedeflerin gerçekleşmesine olumsuz yönde etki ede-cek neticelerin meydana gelme ihtimali ise risk olarak tanımlanmakta... ISO 31000 Risk Yönetimi Standartları bu konuda bir yol gösterici olarak karşımıza çıkmakta... Bu standartlarla, hedeflere ulaşım yollarında ortaya çı-kabilecek potansiyel risklerin etkilerini, sistematik olarak azaltmaya yönelik çalışmalar öngörülmekte... Yeni Türk Ticaret Kanunu da Kamu Gözetim Kurumu adı-na, bu bakış açısını şirketlere bir nevi zorunlu hale getirmiş ve potansiyel risklerin etkili yönetilmediğinin... 6102 sayı-lı kanunun yürürlüğe girmesinden sonra belirlenecek olan “Bağımsız Denetçiler” tarafından tespit edilmesi halinde, Bağımsız Denetçiler... sorumluluklarını da azaltmak ama-cıyla şirket yönetim kurulunun onayına gerek kalmadan, T.C. Mahkemeleri kararıyla “Risk Yürütme Kurulu”nu atayabilecekler... dedikten sonra, böyle bir durumu yaşa-mamak adına yanlarında olacağımızı ve bir yol arkadaşlığı yapacağımızı belirterek... sözlerimi bitirdim.Sözleşmenin imzalanması sonucu, topluca gittiğimiz ak-şam yemeğinde keyfimize diyecek yoktu. Hedeflerinize doğru risksiz bir yolculuk dileğiyle...

Mayıs 2012 / REPORTTURK | 21

MAKALEMAKALE

Mayıs 2012 / REPORTTURK | 21

ERTAN ACAR

Bir ürün ya da hizmeti satın alırken öncelikle ken-dimize yöneltmemiz gereken soru; “Bu ürünü bir tüketici olarak mı, yoksa müşteri olarak mı satın a-

lıyorum?” olmalı…İşte bu soruya verdiğimiz yanıt, duruşumuzu, o ürün ya da hizmet karşısında kendimizi nasıl konumladığımızı ve bek-lentilerimizi ortaya koyar. Sergilediğimiz duruş da ürün ya da hizmeti bize pazarlayan kurum ya da markanın bize olan yaklaşımını. Kısacası kendimizi bir marka, ürün ya da hizme-tin karşısında nasıl konumluyorsak, gördüğümüz itibar da ona göre şekilleniyor.Hemen pek çok kurumun müşteri hizmetleri birimi ya da tüketici danışma hattı vardır. İşte bu noktada satıcı ile i-letişime geçtiğiniz kanalın ne olduğu o markanın size nasıl yaklaştığını da sergiler. Yani o kanalın adında “müşteri” ge-çiyorsa ayrı, “tüketici” geçiyorsa ayrı…Peki müşteri ya da tüketici olduğumuzu nasıl anlayacağız?Yanıtı aslında çok basit. Örneğin bir giysi satın aldığımızı düşünelim. Sezon başın-da ve fiyatları henüz en üst noktadayken o giysiyi satın alıyorsanız bir müşterisiniz demektir. Siz mağazadayken tezgahtarlar etrafınızda döner. Eğer aynı giysiyi indirim dönemini bekliyor ve öyle satın alıyorsanız o zaman siz bir tüketicisiniz. Satın alacağınız giysinin başka rengi o-lup olmadığını sormak için mağazada dakikalarca görevli ararsınız…Çünkü her iki satın alma davranışı sergilenirken arasında ö-nemli farklar vardır. Örneğin müşteri profilindekiler, pazarlık yapsalar da markaya duydukları sadakat, moda gibi güncel akımlar, statü sergileme gereksinimi gibi faktörlerin de et-kisiyle satın alma davranışı gerçekleştirirler. Tüketiciler fiyat

duyarlıdır. Onlar için öncelik ihtiyaçtır ve ihtiyacı karşılarken de sadık müşterisi olmadığı bir markanın ürününü en he-saplı fiyata en iyi ürünü alma düşüncesiyle satın alabilirler. Marka tercihi de bütçeye ve popülariteye göre dönemsel olarak değişir. İşte bu nedenle, pek çok marka hem “müşteri beklenti” ve “tüketici eğilim” anketleri yaptırır. “Müşteri Memnuniyet Endeksi” ve ya “Tüketici Eğilimleri Endeksi” gibi adlarını sıkça duyduğunuz bu iki tür araştır-ma arasındaki fark; biri marka algısının nasıl yönetilmesi gerektiğinin diğeri ise pazarlama stratejilerinin ne olması gerektiğinin ipuçlarını vermesidir.Bizimle bir ürün ya da hizmet arasındaki hukuki ilişkiyi yasa-lar belirler. Ticaret yasaları, tüketici kanunu vb gibi.Hiç dikkat ettiniz mi, bir dolu tüketici derneği varken neden adında “müşteri” geçen bir sivil toplum kuruluşu yok?Bütün markalar sadık müşteriler yaratmak ister. O halde müşteriyseniz özelsiniz, veli nimetsiniz demektir. Yani nazı çekilmesi, ikna edilmesi, daima tatmin edilmesi gereken-siniz. Çünkü satın aldığınız bir ürün ya da hizmet ile ilgili bir sorun yaşarsanız ve hak ettiğini şekilde bu sorun çözüme kavuşturulmazsa o markayı gönül mahkemenizde yargılar ve cezasınız siz kesersiniz. Genellikle de bu ceza müebbet olur ve o marka artık hayatınızdan tamamen çıkar.Ama tüketiciyseniz, satın aldığınız ürün ya da hizmet ile ilgi-li bir sorun yaşadığınızda sizin gönül mahkemenizin kararını dikkate alan pek olmaz. Bu nedenle yasaların ve benzer de-neyim sahiplerinin bir araya gelerek kurduğu sivil toplum kuruluşlarının desteğine ihtiyacınız var demektir.Karar verin. Siz bir tüketici misiniz, yoksa müşteri mi? Çünkü göreceğinizi itibarın ne olacağı vereceğiniz yanıtta saklı…

Siz bir tüketici misiniz, yoksa müşteri mi?

22 | REPORTTURK / Mayıs 2012

MAKALE

22 | REPORTTURK / Mayıs 2012

TUFAN DARBAZ

Kifayetsiz muhterisler, yetkisiz yetkililer, kraldan fazla kralcılar hemen hemen yaptıkları bütün iş-lerde patronun beğenisini referans alırlar işin

kendisini değil. Yol boyunca bakarlar eğer işler yolunda ise mesele yok, yok eğer yolunda değilse patrona çaktırma-dan halının altına süpürüverirler. Evdeki temizlikçi kadında aynı şeyi yapar..! Ben evde de meraklıyımdır ofiste de halı-nın altında ne var diye? Görev yaptığım yerlerde bu merak

gelir beni bulur halıyı şöyle ucundan tutuverip hafifçe kal-

dırırım ve olmayan saçımın telinden ayak parmaklarına

kadar toz içinde kalıveririm. Bulguları patronlarla paylaşın-

ca ağızları açıkta kalır özellikle vergi planlaması adı altında

yapılanlar tam bir toz bulutudur, dağıldıkça ortaya çıkanlar

insana küçük dilini yutturabilir, isterseniz büyük holdingleri-

mize bir bakın...!

Halının altı

Mayıs 2012 / REPORTTURK | 23

HABER

Son yıllarda geniş içerik paylaşımı sağlayan sosyal ağla-rın da hızlı yükselişi değişimi tetikledi. Motorola’nın son araştırması, içerik paylaşımı ve sosyal ağ kullanımındaki artışa dikkat çekiyor. Araştırmaya göre internet ve mobil araçlardan video izlenimi TV’yi yakalamış durumda. Hatta İsveçliler, canlı televizyon yayınından çok, internetten canlı video izlemeyi tercih ediyorlar. Televizyon izleme yüzde 28’de kalırken, internetten video seyretme yüzde 48’e ulaşmış durumda.Motorola Ev ve Ağlar Mobilete tarafından yaptırılan ‘Avru-pa Medya Katılım Barometresi’, Avrupalı tüketicilerin yüz-de 70’inin iletişim cihazları üzerinden içeriği düzenli olarak paylaştığını ortaya koydu. 16-64 yaş arasında 3 bin 500 Avrupalı katılımcıyla 15 dakikalık telefon görüşmesi yoluy-la yapılan araştırmaya göre kitle iletişim araçlarını devamlı kullanan tüketiciler daha özelleştirilmiş erişim yolları arıyor. Araştırmaya göre, evde ya da hareket halindeyken iletişim araçları üzerinden düzenli olarak bilgi paylaşımında İngil-tere yüzde 87 ile lider durumda. İngiltere’yi yüzde 74 ile İspanya, yüzde 68 ile İsveç, yüzde 64 ile Fransa ve yüzde 59 ile Almanya takip ediyor. İngiliz tüketicilerin yüzde 70’i, haftada en az bir kez televizyonda canlı yayın izlerken, içe-riğe diğer araçlar üzerinden de giderek artan bir oranda erişim yaptıkları gözleniyor. İlginç biçimde televizyonda canlı yayın izleme tercihi ağır basmayan tek ülke İsveç. Araştırma sorularını cevaplandıran İsveçliler, canlı televiz-yon yayınından çok (yüzde 28), internetten canlı video izle-meyi tercih ediyorlar (yüzde 48). Tüketiciler, aynı zamanda geliştirilmiş uygulama kalitesi de talep ediyor. Tüketicilerin yarısı, daha fazla kullanılabilir HD (high definition/yüksek çözünürlüklü) programı yapılmasını istiyor.Medya Katılım Barometresi’ni yorumlayan Motorola Ev ve Ağlar Mobilite EMEA Başkan Yardımcısı Steve McCaffery, “Araştırmamız, TV alanında yeni bir çağa girdiğimizi göste-riyor. Bu süreci ‘Televizyonun İnternet Çağı’ olarak tanım-lıyoruz.” ifadelerini kullandı. McCaffery, internet, sosyal ağlar ve akıllı telefonların her yaştan insanı kapsayacak şekilde tüketicinin içeriğe erişimini değiştirdiğini kaydetti.

Sosyal ağ kullanımı yüzde 90’ın üzerindeAraştırmaya göre, İngiltere’deki tüketicilerin yarısından fazlası, TV uygulamalarında isteğe göre uyarlanmış, yani özelleştirilmiş izlemeye ilgi duyuyor. Bulgular, tüketicilerin kuşaklar arasında sosyal ağlarla bağlantı kurduklarını ve aynı düşüncede oldukları insanlara programları önerebil-mek için televizyon setlerini daha iyi kullanmak istediklerini söylüyor. Örneğin, Milenyum kuşağının yüzde 45’i, aile, arkadaş ve meslektaşlarına televizyonla ilgili içerik öneri-leri yapmayı seviyor. Her kuşak hâlihazırda sosyal ağlarla erişim sağlıyor. Bu oran, Milenyum kuşağında (16-29 yaş arası) yüzde 99, X jenerasyonunda (30-44 yaş arası) yüz-de 99, Baby Boomer (İkinci Dünya Savaşı sonrası bebek patlaması, 45-64 yaş arası) kuşağında ise yüzde 93 olarak dikkatleri çekiyor. Sosyal medyaya erişim sağlamak için hangi araçları kullanmak istedikleri sorulduğunda, televiz-yonun yüzde 70, bilgisayarın yüzde 71 ve mobil telefonun yüzde 84 tercih oranlarıyla en popüler erişim yöntemleri olarak öne çıktığı gözlemleniyor.

İnternet, televizyonun pabucunu dama mı attı?

HABER

Radyo ve Televizyon Üst Kurulu tarafından gerçekleşti-

rilen “Kadınların Televizyon İzleme Eğilimleri Araştırma-

sı - 2” adlı kamuoyu araştırması çarpıcı sonuçlar ortaya

koydu. Radyo ve Televizyon Üst Kurulu Üyesi Hülya Alp

tarafından açıklanan araştırma bulgularına göre, kadınla-

rın televizyonlarda en çok görmek istedikleri programlar

yerli diziler, sağlık programları ve haberler. En beğenme-

dikleri programlar ise izdivaç, kadın, magazin ve spor

programları.

RTÜK tarafından 21 ilde, 18 ve daha yukarı yaştaki top-

lam 2523 kadının katılımıyla gerçekleştirilen araştırmay-la, kadınların televizyon izleme süreleri, en çok izledikleri kanallar, en beğendikleri program türleri, televizyon prog-ramlarıyla ilgili kanaatleri, reklâmları ne kadar izledikleri, programlarla ilgili istek ve beklentileri belirlendi.

Televizyon izleme süresi ile izleme saatleriYapılan araştırmada kadınların yüzde 60’ının yaklaşık ola-rak 2 ile 5 saat arasında televizyon izlediği ortaya çıktı. Hafta içi ve hafta sonu televizyon izlenen saat dilimleri incelendiğinde en yüksek izleme oranının yüzde 67,6 ile 21:01-24:00 saatlerinde gerçekleştiği; bundan sonraki en yüksek izleme oranın yüzde 64,0 ile 18:01-21:00 sa-atlerini kapsadığı gözlendi.Evli kadınların bekârlardan, ilkokul mezunu kadınların yüksek eğitimlilerden, işsiz kadınların çalışanlardan, metropolde yaşayan kadınların taşrada yaşayanlardan, emeklilerin ve ev hanımlarının çalışan kadınlardan daha çok televizyon izlediği belirlendi.dikkat çekti. Kadın izleyiciler tarafından TRT’nin tercih edilme nedeninin ise “aile değerlerine uygun, seviyeli ve ahlakî yayın yapması” olarak belirtildi.

En çok izlenen ve istenen programlarKadın izleyicilerin en fazla izlediği programların Dokto-rum, Muhteşem Yüzyıl, Fatmagül’ün Suçu Ne?, Beyaz Şov olduğu belirtildi.Kadın izleyicilerin program türlerini izleme sıklıklarına ba-kıldığında; yerli dizi izleyenlerin oranı yaklaşık olarak yüz-de 78, haberleri izleyenler yüzde 76, sağlık programlarını izleyenler yüzde 49, dinî programları izleyenler yüzde 42, müzik/eğlence programlarını izleyenlerin oranı ise yakla-şık olarak yüzde 36 düzeyinde oldu.Kadınların televizyonlarda en çok görmek istediği beş program türü ise sırasıyla yerli diziler, sağlık programları, haberler, dinî programlar ve belgeseller oldu.

Kadınların en beğendikleri üç programTelevizyonda kadınlara yönelik hazırlanmış programlar içerisinde kadınlar tarafından en beğenilen üç program Deryalı Günler (yüzde 22.4), Doktorum (yüzde 19.8) ve Müge Anlı İle Tatlı Sert (yüzde 13.4). Kadınlar Derya-

Kadınlar ne izler?

Mayıs 2012 / REPORTTURK | 25

HABER

lı Günleri bilgilendirici, eğitici ve eğlenceli, Doktorum programını bilgilendirici, eğitici ve yararlı, Müge Anlı İle Tatlı Sert’i ise bilgilendirici, eğitici ve gerçekçi buluyor; programın kaybolanları bulup, ayrılanları kavuşturduğunu düşünüyor.

Kadınlar, en çok sağlık, en az gerçek hayat is-tiyorAraştırma sonuçlarına göre, kadınların kendilerine yöne-lik televizyon programlarında yer almasını istedikleri ko-nuların başında sağlık geliyor. Eğitim, dinle ilgili konular, çocuk bakımı, yemek bilgileri, örgü/el işi ise kadınların programlarda en çok yer almasını istedikleri diğer konu-lar arasında geliyor. Kadınlara yönelik programlarda en az yer alması istenen konular ise gerçek hayat, siyaset ve yarışma.

Yerli dizilerde ve reklamlarda kadının rolüAraştırmada yerli dizilerde ve reklamlarda kadının tem-siline yönelik sorular da soruldu. “Yerli dizilerde kadın en çok hangi rolde yer almaktadır” sorusuna ankete katılan kadınların yüzde 57’si anne, yüzde 22.9’u cinsel nesne, yüzde 18.6’sı şiddet gören, ezilen kadın, yüzde 9.9’u iş

hayatındaki kadın yanıtını verdi. “Reklamlarda kadın en çok hangi rolde yer almaktadır” sorusuna ise kadınların yüzde 58’i anne, yüzde 22.2’si cinsel nesne, yüzde 11.9’i iş hayatındaki kadın, yüzde 8.8’i eş olarak kadın yanıtını verdi.Beğenilmeyen programlarAraştırma bulgularına göre kadınların en fazla izdivaç, magazin, kadın kuşağı, spor ve şiddet/korku içeren prog-ramlardan rahatsız oldukları ortaya çıktı. Bunun başlıca nedenleri sorulduğunda; “aile değerlerinin zedelenmesi”, “evliliğin şova dönüştürülmesi”, “katılanların özel hayata ilişkin konuşmaları”, “sunucuların laubali konuşmaları” olduğu belirlendi.Kadın izleyicilerin en çok fiziksel şiddet ve cinsellik içeren görüntülerden rahatsız oldukları; tecavüze uğrayanlara ilişkin görüntüler ile cinayet görüntülerinin de yüksek oranlarda rahatsızlık veren konuları oluşturduğu görüldü.

Ve reklamlar...Araştırma bulgularına göre kadınların yüzde 45’i, reklâmlar yayınlandığı zaman kanal değiştiriyor. “Reklâmların tü-münü izlerim” diyen kadınların oranı ise yüzde 17.

HABER

26 | REPORTTURK / Mayıs 2012

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB), 2012 yılının Mart ayında kurulan şirket sayısının bir önceki yılın aynı dönemi-ne göre yüzde 30,83 azaldığını, kurulan gerçek kişi ticari iş-letme sayısında ise yüzde 7,21’lik artış olduğunu, kapanan şirket sayısının yüzde 17,43 azaldığını açıkladı.TOBB, “2012 Mart Ayına Ait Kurulan ve kapan şirket” is-tatistiklerini açıkladı.Buna göre, 2012 yılı Mart ayında 3 bin 558 şirket kurul-du. geçen yılın aynı ayında bu rakam 5 bin 144 idi. Aynı dönemde kapanan şirket sayısı ise 997’den 758’e düştü.Öte yandan mart ayında kurulan şirket sayısı bir önceki aya göre yüzde 6,59 azalırken, gerçek kişi ticari işletme sayı-sında yüzde 8,22 artış oldu, kapanan şirket sayısında ise yüzde 23,97 azalma görüldü.Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB), 2012 Mart ayın-da kurulan gerçek kişi ticari işletmelerinin; 2 bin 259’unun toptan ve perakende ticaret, motorlu taşıtların ve moto-

sikletlerin onarımı, bin 348’inin inşaat, 714’ünün imalat sektöründe bulunduğunu açıkladı.TOBB, “2012 Mart Ayına Ait Kurulan ve kapan şirket” is-tatistiklerini açıkladı.Buna göre, Mart ayında Ardahan’da şirket kuruluşu ger-çekleşmedi. 2012 yılı ilk üç ayında Ardahan’da 1 şirket kuruldu ve şirket kapanışı olmadı.Mart ayında kurulan toplam 3 bin 663 şirket ve kooperati-fin yüzde 90,99’u limited şirket, yüzde 5,95’i anonim şirket, yüzde 2,87’si ise kooperatiften oluştu. Şirket ve koopera-tiflerin yüzde 39,42’si İstanbul, yüzde 12,23’ü Ankara, yüz-de 5,62’si İzmir’de kuruldu.Kurulan-kapanan şirketlerin sektörel dağılım2012 Mart ayında kurulan gerçek kişi ticari işletmelerinin; 2 bin 259’u toptan ve perakende ticaret, motorlu taşıtların ve motosikletlerin onarımı, bin 348’i inşaat, 714’ü imalat sektöründe bulunuyor.

Yeni kurulan şirket sayısı yüzde 31 azaldı2012 yılının Mart ayında kurulan şirket sayısı bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 30,83 azaldı, Martta, kurulan gerçek kişi ticari işletme sayısında yüzde 7,21’lik artış olurken, kapanan şirket sayısı yüzde 17,43 azaldı.

Mayıs 2012 / REPORTTURK | 27

HABER

Mart ayında kapanan şirket ve kooperatiflerin; 270’i toptan ve perakende ticaret, motorlu taşıtların ve motosikletlerin onarımı, 162’si inşaat, 143’ü imalat sektöründe yer alıyor.Bu ay kapanan gerçek kişi ticari işletmelerinin 2 bin 816’sı toptan ve perakende ticaret, motorlu taşıtların ve moto-sikletlerin onarımı, 450’si inşaat, 314’ü imalat sektöründe bulunuyor.Yabancı ortak sermayeli şirketlerde İran ağırlığı sürüyor2012 Mart ayında kurulan 395 yabancı ortak sermayeli şirketin 113’ü İran, 31’i Alman ortaklı olarak olarak kuruldu.2012 yılı ilk üç ayında; kurulan yabancı ortak sermayeli şir-

ket sayısı bin 133 olurken, bu şirketlerin 287’si İran, 103’ü

Almanya, 48’i Rusya Federasyonu ortaklı bulunuyor.

Kurulan yabancı ortak sermayeli şirketin 115’i anonim, bin

18’i limited şirket. Bu şirketlerin 477’si ticaret, 149’u ima-

lat ve 98’i inşaat sektöründe kuruldu.

Kurulan yabancı ortak sermayeli şirketlerin toplam ser-

mayelerinin yüzde 81,31’i yabancı sermayeli ortak payı

oluşturdu.

Yurt dışında yerleşik Türk vatandaşlarının ortak olduğu 87

adet yabancı ortak sermayeli şirket kuruldu.

HABER

28 | REPORTTURK / Mayıs 2012

Yabancının ilgisi arttı 2 ayda 1.6 milyar dolar yatırım geldiYılın ilk iki ayında uluslararası doğrudan yabancı yatırımlar yüzde 25 arttı. 2012 Ocak-Şubat döneminde net doğrudan yatırım girişi, 1 milyar 675 milyon oldu.

Uluslararası doğrudan yatırım girişleri kaleminde yer alan sermaye girişi 2012 yılının ilk iki ayında toplam 1 milyar 280 milyon dolar olurken, gayrimenkul girişi ise 305 mil-yon dolar olarak gerçekleşti.Artan yatırımlar2011 yılı Ocak-Şubat döneminde 178 milyon dolar olan imalat sanayi yatırımları, bu yılın aynı döneminde yüzde 97.7 artarak 352 milyon dolara çıktı. Gayrimenkul kirala-ma ve iş faaliyetleri ise yüzde 119.5 artarak 92 milyon dolardan 202 milyon dolara yükseldi. Geçen yıl ocak-şubat döneminde hiç yatırımın olmadı-ğı sağlık işleri ve sosyal hizmetler sektörüne bu yıl aynı dönemde 273 milyon dolar yatırım yapıldı. Toplumsal, sosyal ve kişisel hizmet faaliyetleri sektöründe de 2011 Ocak-Şubat döneminde 3 milyon dolar olan yatırım miktarı, bu yılın söz konusu döneminde 45 milyon do-lar, madencilik ve taş ocakçılığı sektöründe 5 milyon dolardan 22 milyon dolara, tarım, avcılık ve ormancılık sektöründe ise yatırım girişi 2 milyon dolardan 9 milyon dolara çıktı.

Azalan yatırımlar2012 yılı Ocak-Şubat döneminde, 72 milyon dolar yatı-rım girişinin olduğu elektrik, gaz ve su sektörüne geçen yılın aynı döneminde 267 milyon dolar yatırım olmuş-tu. Elektrik, gaz ve su sektöründe yatırım girişi yüzde 73 azaldı. Geçen yıl söz konusu dönemde 366 milyon dolar yatı-rımın olduğu mali aracı kuruluş faaliyetleri sektörü de yüzde 42 azalarak 213 milyon dolara düştü. 2011 döne-minde yatırım girişinin 76 milyon dolar olduğu Ulaştırma, Haberleşme ve Depolama Hizmetleri sektöründe, yatı-rım girişi bu yıl yüzde 80 azalarak 15 milyon dolar oldu. 2011 yılı Ocak-Şubat döneminde, 62 milyon dolar yatırı-mın olduğu inşaat sektöründe, bu yıl yüzde 60 azalarak 24 milyon dolara geriledi. Toptan ve Perakende Ticaret sektöründe ise geçen yıl 63 milyon dolar olan yatırım girişi, yüzde 19 azalarak 51 mil-yon dolara düştü. Oteller ve Lokantalar sektöründe ise 2 milyon dolar olan yatırım miktarı geçen yıla göre ay-nı kaldı.

Mayıs 2012 / REPORTTURK | 29

HABER

MÜSİAD’ın yeni Genel Başkanı Nail Olpak oldu4 bine yakın işadamının katılımıyla gerçekleşen MÜSİAD Genel Kurulu sonucunda MÜSİAD’ın yeni Genel Başkanı ve Yönetim Kurulu belli oldu.

Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) 21. Olağan Genel Kurul Toplantısı, 28 Nisan 2012 Cumartesi günü Başbakan Recep Tayip Erdoğan’ın katılımıyla Haliç Kongre ve Sergi Sarayı’nda gerçekleşti. Yaklaşık 4 bine yakın işadamının ka-tıldığı Genel Kurul’da büyük bir coşku yaşandı. Tüzük gereği 4 yıllık görev sü-resi sona eren 4. Dönem Genel Başkanı Ömer Cihad Vardan, Genel Kurula katı-lan üyelerin oylarının tamamıyla seçilen Nail Olpak’a görevini devretti. Başkan Yardımcılıkları ve görevlen-dirmeler Mayıs ayı yapılacak olan Yönetim Kurulu tanıtım toplantısı ile açıklanacak.

MÜSİAD’ın Yönetim Kurulu ise şu isimlerden oluştu:1. Nail Olpak – Genel Başkan2. Abdurrahman Kaan3. Adnan Bostan4. Ali Reis Topçu5. Ali Rıza Arslan6. Ergun Kont7. Eyüp Akbal8. Eyüp Uğur9. Fuat Tosyalı10. Halim Aydın11. Hikmet Köse12. Kemal Yamankaradeniz13. Kerim Altıntaş14. Mehmet Yalçıntaş15. Mehmet Zeki Kaldırım16. Murat Kalsın17. Nazım Özdemir18. Necmettin Öztürk19. Pınar Topdaş20. Ümit KilerNot: Liste harf sıralamasına göre listelenmiştir.

30 | REPORTTURK / Mayıs 2012

HABER

Gişenin galipleri yerli filmlerYılın ilk 3 ayında gösterime 66 yapım girerken, sinemaseverler tercihini yerli filmden yana kullandı. En çok izlenen 10 film sırala-masında ilk 3’ü yine yerli yapımlar paylaştı.

Sinemaseverler 2012 yılının ilk 3 ayında da tercihini yerli

filmlerden yana kullandı.

Box Office Türkiye istatistiklerinden derlenen bilgilere gö-

re, 2012 yılının ilk 3 ayında gösterime giren 66 yapımdan

14’ünü yerli filmler oluşturdu. Sinemaseverler beyazper-

dede en çok yerli yapımları izlerken, yerli yapım izlenme

oranı yılın ilk çeyreğinde yüzde 68,5’e ulaştı.

Hasılatta yüzde 13 arttı Verilere göre yılın 3 ayında 52’si yabancı 14’ü yerli olmak

üzere 66 yapım vizyona girdi. Seyircilerin 12 milyon 268

bin 272’si (yüzde 68,5) yerli film izlerken, 5 milyon 633

bin 768’i (yüzde 31,5) yabancı filmleri tercih etti.

Toplam seyirci sayısı da geçen yılın aynı dönemine göre

yüzde 14’lük artış göstererek 17 milyon 902 bin 40 kişi-

ye ulaştı.

Artan seyirci sayısına paralel olarak birinci dönem ha-

sılatı geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 13’lük artış

göstererek 165 milyon 575 bin 724 TL oldu.

2011–2012 yılı ilk çeyrek karşılaştırmaları Buna göre 2011 ve 2012 yılı ilk 3 ayının toplam seyirci sayıları ile toplam hasılat karşılaştırmaları şöyle: Toplam seyirci sayısı 2011: 15 milyon 680 bin 572 - 2012: 17 milyon 902 bin 40 Toplam hasılat 2011: 146 milyon 199 bin 057 TL - 2012: 165 milyon 575 bin 724 TL Tüm zamanların seyirci rekorunu kırdı 2012 yılında gösterime giren ‘’Fetih 1453’’ filmi, yılın ilk 3 ayında 6 milyon 267 bin 702 kişi tarafından izlenerek tüm zamanların seyirci rekorunu kırdı.

En çok izlenen 10 film sıralamasında ilk 3’ü yine yerli yapımlar paylaştı. ‘’Fetih 1453’’ün ardından 2 milyon se-yirciye yaklaşan ‘’Berlin Kaplanı’’ gelirken üçüncü sırada ‘’Sen Kimsin’’ adlı yapım yer aldı.

Tüm bu rakamların dşında, bazı Türk filmlerinin çok az sa-yıda kopyayla gösterime girdiği ve gişe yapan filmlerle alttakiler arasında bir uçurum olduğu gerçeği işin diğer tarafı.

HABER

Junior Chamber International’ın her yıl dünya çapında ge-leneksel olarak gerçekleştirdiği Creative Young Entrep-reneur Award (CYEA) – Yaratıcı Genç Girişimci Yarışması 2012 çalışmaları başladı. JCI Kadıköy Şubesi tarafından düzenlenen yarışmada her yıl Türkiye’nin en yaratıcı üç girişimcisi seçiliyor. Dün-ya finalinde katılımcı ülkelerin finalistleri ile yer aldığı yarışmada dünyanın en yaratıcı üç girişimcisi seçilerek uluslararası iş dünyasına lanse ediliyor. CYEA Türkiye etabında jüri olarak geçtiğimiz senelerde iş dünyasının önde gelen isimleri yer almıştı. Bu yıl yine ba-şarılarıyla örnek oluşturan önemli isimler genç girişimci-lerin çalışmalarını değerlendirecek. Yarışma ile ilgili bilgi veren JCI Türkiye Başkanı Volkan Öztürk, “Türkiye girişimcilik ruhunun ve genç nüfusun ekonomiye büyük güç kattığı dinamik bir ülke. JCI’ın global programlarında pek çok birinciliğe sahip. Hedefi-miz Yaratıcı Genç Girişimci yarışmasında da Türkiye’ye dünya çapında birincilik kazandırmak. CYEA girişimcilere kendilerini tanıtma, iş çevrelerinde destek elde etme ve işlerini büyütme imkânı sunuyor. Girişimciler JCI’ın 115

ülkedeki 200.000 kişilik ağından yararlanmanın yanı sıra CYEA’nın tanıtım fırsatlarından da işlerine önemli katkılar sağlıyor.” dedi. Yarışmaya başvurmak isteyen girişimciler http://www.cyeaturkey.org/ web sitesinden gelişmeleri takip ede-bilecekler. Finalistler Haziran ayında düzenlenecek olan ödül töreni ile kamuoyuna duyurulacak. Junior Chamber International (JCI) Hakkında: Junior Chamber International (JCI), 115 ülkeye yayılan ve 200.000’i aşkın üyeye sahip, dünyanın en büyük 3. sivil toplum örgütüdür. JCI, küreselleşen dünyada, evrenselli-ği benimseyen ve dünya barışını destekleyen bir oluşum-dur. Üyelerinin liderlik vasıflarını geliştirerek yaşadıkları toplumda pozitif değişime katkıda bulunmalarını hedef-ler. ICC, UNICEF, AISEC gibi derneklerle de işbirliği içinde olan JCI, Jacques Chirac (Fransa Cumhurbaşkanı), Vale-rie Giscard Destaing (Fransa Cumhurbaşkanı), Willy de Clerk (AT Komisyon Başkanı), Gerald Ford (ABD Başkanı), Taro Aso (Japonya Eski Başbakanı), Paul Schulter (Dani-marka Başkanı) gibi birçok önemli ismi de üyesi olarak kendi bünyesinde barındırmaktadır.

En yaratıcı girişimciler aranıyor!JCI Türkiye tarafından bu yıl üçüncüsü düzenlenen Creative Young Entrepreneur Award (CYEA) - Yaratıcı Genç Girişimci Yarışması 2012 başlıyor. Türkiye’nin dört bir yanından yaratıcı girişimcilerin ödüllendirildiği yarışmanın finalistleri dünya finallerinde

32 | REPORTTURK / Mayıs 2012

34 | REPORTTURK / Mayıs 2012

HABER

Antalya Büyükşehir Belediyesi ile Antalya Kültür Sanat Vakfı (AK-SAV) tarafından düzenlenen Antalya Televizyon Ödülleri kapsamın-da 37 dalda verilen ödüller sahiplerini buldu. Televizyon ödüllerinin ana jüri başkanlığını Faruk Bayhan yaptı. Antalya Büyükşehir Be-lediye Başkanı Mustafa Akaydın yaptığı konuşmada dün yaşamını yitiren Ayten Alpman ve geçtiğimiz günlerde yaşamlarını yitiren Meral Okay ile Ekrem Bora’yı anarak başladı. Gecede bir süre önce yaşamını yitiren Meral Okay için hazırlanan film gösterildi. Gecede Okay’ın senaryosunu yazdığı ‘Muhteşem Yüzyıl’ en iyi senaryo ve en iyi dönem dizisi ödülleri dahil toplam dört dalda ödüle layık gö-rüldü.

Gecede ödül alanlar ise şu şekilde: En İyi Drama Dizisi: Hayat Devam Ediyor En İyi Gençlik Dizisi: Elde Var Hayat - SınavEn İyi Dönem Dizisi: Muhteşem YüzyılEn İyi Komedi Dizisi: Yalan DünyaDrama En İyi Erkek Oyuncu: Erdal Beşikçioğlu - Behzat Ç. Bir Ankara PolisiyesiDrama En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu: Hüseyin Avni Danyal- Öyle Bir Geçer Zaman KiDrama En İyi Kadın Oyuncu: Ayça Bingöl - Öyle Bir Geçer Zaman KiDrama En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu: Meral Çetinkaya - Öyle Bir Geçer Zaman KiDrama En İyi Yönetmen: Hayat Devam Ediyor - Yıldız Hülya BilbanDrama En İyi Senaryo: Muhteşem Yüzyıl - Meral OkayKomedi En İyi Erkek Oyuncu: Olgun Şimşek - Yalan Dünya

Komedi En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu: Bartu Küçükçağlayan - Yalan DünyaKomedi En İyi Kadın Oyuncu: Demet Evgar - 1 Kadın 1 Erkek Komedi En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu: Gupse Özay -Yalan DünyaKomedi En İyi Yönetmen: Jale Atabey Özberk - Yalan DünyaKomedi En İyi Senaryo: Leyla İle Mecnun- Burak AksakDizi Film En İyi Görüntü Yönetmeni: Muhteşem Yüzyıl - Ercan ÖzkanDizi Film En İyi Sanat Yönetmeni: Muhteşem Yüzyıl - Nilüfer Girit-lioğluDizi Film En İyi Müzik: Öyle Bir Geçer Zaman Ki - Nail Yurtsever, Cem Tuncer Ana Haber Bülteni Sunucusu: Cem ÖğretirÇocuk Programı: PepeeEkonomi Sektör Programı: Finans CafeGüncel Sanat Programı: Gece Gündüz Haber / Tartışma Programı: HaberaktifKadın Programı: Derya’nın DünyasıKomedi Programı: Koca Kafalar İle Baba Haber BülteniKültür İçerikli Program: Üstün Dökmen’le Küçük ŞeylerMagazin Programı: Show KulüpSağlık Programı: DoktorumSohbet Programı: Muhabbet KralıSpor Programı: Bizim StadyumTalk Show / Müzik-Eğlence Programı: Disko KralıBilgi / Kültür İçerikli Yarışma Programı: Kim Milyoner Olmak İster?Şov İçerikli Yarışma Programı: Survivor Ünlüler-GönüllülerBelgesel: Yüz Karası Değil Ekmek Parası

Televizyonun ‘En’leri seçildi