etkili yorum 14

52

Upload: ihlas-koleji

Post on 06-Apr-2016

236 views

Category:

Documents


5 download

DESCRIPTION

İhlas Koleji'nin Çıkardığı Kurumsal Dergi

TRANSCRIPT

Page 1: Etkili Yorum 14
Page 2: Etkili Yorum 14
Page 3: Etkili Yorum 14

ÝÇÝNDEKÝLER

32343638

ÝHLAS KOLEJÝBÝREYSEL GELÝÞÝM

ve EÐÝTÝM DERGÝSÝÞUBAT - 2011

04 06 09

12 14

22 28 30

ÝLKÖÐRETÝM DÖNEMÝNDE

ARKADAÞLIK ÝLÝÞKÝLERÝ

EBEVEYNÇOCUK ÝLÝÞKÝSÝNDE

TUTARLILIK VE ADALET

KENDÝNEGÜVEN

GÜVENLÝÝNTERNET KULLANIMI

ÇOCUKLARDAKÝÞÝLÝK GELÝÞÝMÝ

MEDYA ÇAÐINDA ÇOCUK YETÝÞTÝRMEK

NÝYETÝMÝ TAKDÝR ETDAVRANIÞIMA YÖN VER

ÇOCUÐUNUZYEMEK YEMÝYORSA

Çocuðunuzun Zekasýný Güçlendiren Besinler

Çocuk Bakýmýnda Görüþ Ayrýlýklarý

Çocuklarda Öfke ve Saldýrganlýk

8 Yiyeceðin Yarar ve Zararlarý

Çocuðunuzun Zekasýný Oyuncakla Destekleyin

Çocuk Eðitiminde Olumlu Düþünce

Tarihten Bir Sayfa

Þiir

Çengel Bulmaca

42

20ANNE-BABA TUTUMLARI

VE DÝKKAT EKSÝKLÝÐÝ

46

ÝMTÝYAZ SAHÝBÝ

Hami Koç

Ýhlas Eðitim Kurumlarý Genel Müdürü

GENEL YÖNETMEN

Azmi Aksoy

YAZI ÝÞLERÝ MÜDÜRÜ

Server Gürsoy

SANAT YÖNETMENÝ

Aytekin Karaca

DANIÞMA KURULU

Hamdi Özakay

Sebahattin Kazaz

Müge Kýlýç

Sýtký Çelik

Yusuf Saygýner

REKLAM SORUMLUSU

Ali Oðuz Çelikörs

0212 639 68 70

YAZI ÝÞLERÝ

A. Faruk Levent

Bahar Engin

Kübra Hamdioðlu

S.Hakan Atakan

Elif Güngördü

Esin Özer

Elif Tuðçe Eyikoçak

Turgut Evrankaya

Ruhþen Fer

Nuriye Gür

Emre Aygýn

Nilüfer Týrpan

GRAFÝK TASARIM

Serdar Mert

YAPIM

DVC Ýletiþim

0 212 452 24 90 - 452 77 68

BASKI

Ýhlas Matbaacýlýk - 0 212 454 35 08

4748

45

Page 4: Etkili Yorum 14
Page 5: Etkili Yorum 14

EDÝTÖRDEN

Server GÜRSOY

vin minik faresi, duvardaki çatlaktan bakarken

çiftçi ve eþinin mutfakta bir paketi açtýklarýný Egördü. Kendi kendine:

- "Ýçinde hangi yiyecek var acaba?" diye düþündü.

Bir süre sonra gördüðü paketin bir fare kapaný olduðunu

anladýðýnda yýkýlmýþtý.

- "Evde bir fare kapaný var! Evde bir fare kapaný var!;" diye

avazý çýktýðý kadar baðýrarak telaþla bahçeye fýrladý.

Minik fareyi telaþ içinde gören tavuk, umursamaz ve bilgiç

bir tavýrla baþýný kaldýrdý ve gýdakladý:

- "Zavallý farecik...Bu senin sorunun benim deðil. Bana bir

zararý olamaz küçücük kapanýn" dedi.

Tavuktan destek bulamayan farecik bu sefer telaþla

koyunun yanýna koþtu ve,

- "Evde bir fare kapaný var! Evde bir fare kapaný var!;" diye

adeta çýrpýndý. Koyun anlayýþla karþýladý ama,

- "Çok üzgünüm fare kardeþ, dua etmekten baþka

yapacaðým bir þey yok. Dualarýmda olacaðýndan emin ol"

dedi.

Minik fare çaresizlik içinde ineðe döndü ve,

- "Evde bir fare kapaný var, evde bir fare kapaný var" dedi.

Ýnek ;

-"Bak fare kardeþ, senin için üzgünüm ama beni

ilgilendirmiyor." dedi.

Sonunda farecik, baþý önde umutsuz þekilde eve döndü.

Fare, çiftçinin tuzaðý ile bir gün tek baþýna karþýlaþacaðýný

anladý. O gece evin içinde sanki ölüm sessizliði vardý.

Minik

farecik aç ve susuzdu. Tam yorgunluktan gözleri

kapanacaktý ki birden bir ses duyuldu. Gecenin sessizliðini

bölen gürültü, fare kapanýndan geliyordu. Çiftçinin karýsý,

ne yakalandýðýný görmek için yataðýndan fýrladý ve

mutfaða koþtu. Karanlýkta kapana, zehirli bir yýlanýn

kuyruðunun kýsýldýðýný fark edememiþti. Kuyruðu kapana

kýsýlan yýlanýn caný yanýyordu ve aniden çiftçinin karýsýný

ýsýrdý. Apar topar doktora götürdüler. Doktor, zehiri

temizledi sardý. Çiftçi karýsýný eve getirdi, yatýrdý. Karýsýnýn

ateþi yükseldi ve bir türlü düþmüyordu. Kadýncaðýz ateþ ve

ter içinde kývranýp duruyordu. Böyle durumlarda taze

tavuk suyunun gerekli olduðunu herkes bilir, çiftçi de

býçaðýný alýp bahçeye koþtu. Karýsý taze tavuk suyu

çorbasýný içti, biraz kendine geldi. Karýsýnýn hastalýðýný

duyan komþular ziyarete geldiler. Onlara ikram etmek için

çiftçi koyununu kesti. Çiftçinin karýsý gittikçe kötüye

gidiyordu. Yýlan, belli ki çok zehirliydi. Birkaç gün sonra

çiftçinin karýsý iyileþemedi ve öldü.

Cenazesine çok sayýda kiþi gelince, hepsine yeterli et

saðlamak için çiftçi, ineði mezbahaya yolladý.

Fare, tüm bu olanlarý büyük üzüntü ile duvardaki

deliðinden sessizce izledi.

Bizi ilgilendirmediðini düþündüðümüz bir tehlike ile

hepimiz karþý karþýyayýz. Bu tehlikenin adý, yanlýþ

kullanýlan ÝNTERNET!

Týpký eve yeni alýnan fare kapaný gibi...

Arkadaþlarýmýzýn, dostlarýmýzýn, ailemizin, sevdiklerimizin

tehlikede olabileceðini unutmayalým.

Hepimiz bu tehlikenin farkýnda olalým yeter...

Ýþ iþten geçmeden lütfen!…

Evde kapan var!

***

ETKÝLÝ YORUM - 3

Page 6: Etkili Yorum 14

Anne baba olarak çocuklarý-

mýzý nasýl gördüðümüz ve

eðitim dünyasýný nasýl al-

gýladýðýmýz, hem çocuðumuz hem

de okul ile ilgili beklentilerimizin

temelini oluþturmaktadýr. Bu görüþ

ve beklentiler yaþam sürecini et-

kiler. Okul aile iþbirliði, uyum dö-

neminde son derece deðerlidir.

Aile, okul ile iþbirliðinde aktif rol

aldýðýnda çocuðun okula karþý tu-

tumu, olgunlaþmasý, benlik kavra-

mý, davranýþlarý, duygusal ve sosyal

geliþimi daha hýzlý gerçekleþmekte

ve bütün bunlarýn olumlu gittiði

görülmektedir. Okul ile düzenli

iletiþim içinde olmak, olasý sorun-

larý daha önceden fark ederek sü-

reç ve sonuçlar üzerinde etkili

olunmasýný saðlar. Bu durum,

problemin oluþmadan ortadan

kaldýrýlmasý kolaylýðýný da berabe-

rinde getirecektir.

Çocuklarýmýzýn geliþiminde ve sos-

yalleþmesinde okul ortamý ve

içinde yaþanýlan çevrede geliþen

arkadaþlýk iliþkileri çok önemli bir

etken olarak karþýmýza çýkmakta-

dýr. Kendini ve duygularýný ifade

edebilen, paylaþabilen, grup için-

de sorumluluk alan ve nasýl dav-

ranacaðýna iliþkin sosyal becerileri

ÝLKÖÐRETÝM DÖNEMÝNDE

ARKADAÞLIKÝLÝÞKÝLERÝ

Okul öncesi

dönemde

arkadaþlýk

iliþkilerinde

paylaþma,

yardýmlaþma gibi

olumlu davranýþlar

hakimdir.

Gonca MATOÐLU Psikolojik Danýþman

ETKÝLÝ YORUM - 4

Page 7: Etkili Yorum 14

geliþmiþ çocuklar, arkadaþlýk kur-

mada çok daha baþarýlý olurlar. Ar-

kadaþlýk ortamý, çocuðun sosyal

yaþamýndaki en önemli etkileþim

alanlarýdýr. Bu yaþlarda arkadaþ se-

çiminde daha çok somut olaylar ve

özellikler kýstas olarak aranýr. Bir

arkadaþ grubunda yer almak; on-

lara ait olmak duygusunu saðlar,

arkadaþlýk iliþkilerinde ve özgüven

geliþiminde de önemli rol oynar.

Burada öðrendiði arkadaþ edine-

bilme, bu arkadaþlýðý sürdürebilme

becerileri, tüm yaþamý boyunca

kuracaðý iliþkilerin de temelini

oluþturur. Okul öncesi eðitimi ile

baþlayan arkadaþlýk iliþkileri;

duygularý tanýma, anlama, kendi-

ni ifade edebilme ve kontrol ede-

bilme becerilerinde önemli oldu-

ðu gibi, ilköðretim yaþantýsý içinde

de devam eden bir süreçtir. Ýlköð-

retim döneminde çocuk bu bece-

rileri, arkadaþlýk iliþkilerinde sosyal

çevresinde ve aile içerinde ne ka-

dar kazanabilirse ve hayata geçire-

bilirse ergenlikte ve yetiþkinlikte

kendini ifade etme biçimine ve

davranýþlarýna o yönde yansýya-

caktýr.

Okul öncesi dönemde arkadaþlýk

iliþkilerinde paylaþma, yardýmlaþ-

ma gibi olumlu davranýþlar

hakimdir. Çocuk, oyuncaklarý pay-

laþma ve oyun oynama ihtiyacý

içinde olduðundan çok sýk arkadaþ

deðiþtirir. Okul çaðýnýn baþlama-

sýyla birlikte grup arkadaþlýklarý

önem kazanmaya baþlar ve daha

çok grup oyunlarý öðrenir. Ayný

sýnýfta olmak, ayný servisle gidip

gelmek, ayný yerde oturmak ar-

kadaþlýk etmek için yeterli sebep-

ken yaþ ilerledikçe seçilecek ar-

kadaþýn kiþilik özellikleri de önem

kazanmaya baþlar. Bu dönemde

çocuklar arasýnda yaþanan sýkýn-

týlar çabuk çözülür. Ýlköðretimin

sonlarýna doðru arkadaþ sayýsý aza-

lýr, iliþkinin yoðunluðu artar. Hangi

dönemde olursa olsun çocuðun

kurduðu arkadaþlýk iliþkilerinde ve

katýldýðý arkadaþ gruplarýnda kabul

görmesi benlik algýsýný olumlu etki-

lemektedir.

Unutmayalým ki, çocuklarýmýz sos-

yal bir varlýktýr ve çevresinde bulu-

nanlarýn olumlu desteðine ihtiyaç

duymaktadýrlar. Çocuðumuzun

davranýþ þekillendirme sürecinde

her zaman bir uzmandan yardým

alýnmasý onlarýn geliþiminde ö-

nemli bir etkendir.

Çocuklarýn arkadaþlarýy-

la iyi iliþkiler kurabilme-

leri için ailenin dikkat et-

mesi gereken noktalar a-

þaðýda belirtildiði þekilde

sýralanabilir:

Çocuklarýnýza hangi durum-

larda arkadaþlarýndan yardým

isteyebileceðini öðretin.

Arkadaþlýðýn paylaþmayý ge-

rektirdiðini anlatýn.

Arkadaþlarý için gerektiðinde

özverili davranmasý gerekti-

ðini anlatýn.

Arkadaþlarý tarafýndan dav-

ranýþlarýna yapýlan eleþtirileri,

kiþiliðine yapýlmýþ bir eleþtiri

gibi algýlamamasýný saðlayýn.

Öncelikle kendisinin iyi bir

arkadaþ olup olmadýðýný fark

etmesini saðlayýn.

Birkaç arkadaþ edinmek ye-

rine, çevresindeki diðer bi-

reylerin de varlýðýnýn farkýna

varmalarýna yardýmcý olun.

Arkadaþlýk iliþkilerinde kar-

þýlýklý güvenin önemini vur-

gulayýn.

Arkadaþlarýyla bir arada za-

man geçirmesi için uygun or-

tamlar hazýrlayýn.

Arkadaþlýk iliþkilerinde kul-

lanabileceði teþekkür etmek,

iltifat etmek, özür dilemek gi-

bi temel sosyal becerileri öð-

retin.

Arkadaþlýk iliþkilerinde yaþa-

dýðý sýkýntýyý dile getirdikleri

zaman yorum yapmak yerine

onu anlamaya çalýþýn.

ETKÝLÝ YORUM - 5

Page 8: Etkili Yorum 14

A

Tutarlý Davranýþ

nne babanýn tutarsýz dav-

ranýþlar sergilemesi çocu-

ðun kiþiliðinin yanlýþ geliþ-

mesine neden olur. Tutarsýz anne

baba tutumlarý derken anne ve ba-

banýn çocukla ilgili farklý farklý

kararlar almasýný, bugün bir

konuyla ilgili bir karar alýp yarýn o

kararýný deðiþtirmesini ve söyledik-

leri ile yaptýklarýnýn tutmamasýný

kastediyoruz. Çocuk anne baba-

nýn davranýþlarýný model alýr. Ço-

cuk gözlemcidir; önce izler, sonra

davranýr. Anlatýlanlarý deðil yaþa-

dýklarýný öðrenir. Çocuðun geliþen

ruhunu iyi etkilemek anne baba-

nýn elindedir, anne baba bir hey-

keltýraþ gibi çocuðun kiþiliði oluþ-

turur. Ortaya çýkacak eserin iyi mi,

kötü mü olacaðýný anne babanýn

tutumlarý belirler.

Çocuk eðitiminde iki temel unsur-

dan biri sevgi ise diðeri de disiplin-

dir. Çocuk doðru bir disiplin uygu-

lamasýnýn içerisinde kendi kiþiliði-

nin sýnýrlarýný, sosyal sýnýrlarý ve

sosyalleþme süreci içinde de bazý

deðer yargýlarýný öðrenir. Bütün

bunlar çocuða hayat becerileri ka-

zandýrýr ve bu öðrenme sürecinde

anne baba onun rol modelidir. An-

ne babanýn birbirinden farklý me-

sajlar vermesi, çocuk eðitiminde

EBEVEYN ÇOCUK ÝLÝÞKÝSÝNDE

TUTARLILIK ve ADALET

Hak etmediði halde ödül alan

çocukta hak duygusu geliþmez, ömür

boyu vermeden almak ister.“ “

Prof.Dr. Nevzat Tarhan

ETKÝLÝ YORUM - 6

Page 9: Etkili Yorum 14

farkýnda olmadan yapýlan bir eði-

tim ve tutum hatasýdýr. Bir olay kar-

þýsýnda anne ve baba farklý mesaj

verirse çocuk neyin iyi, neyin kötü

olduðunu anlayamaz.

Çocuk doðasý gereði benmerkez-

cidir. Anne baba çocuða farklý me-

sajlar verirse, çocuk bunlardan

kendine uygun olaný seçer. Farklý

mesajlar vermek, davranýþ ve tu-

tumlarý konusunda anne babanýn

çocuðu yönlendirmesi yerine,

çocuða anne babayý yönlendirme

imkaný vermektir.

Her ne kadar çocuk benmerkezci

bir yapýya sahip olsa da insanýn ge-

netik yapýsýnýn içinde bir yerlerde

hak duygusu vardýr. Ebeveynler

çocuðun içindeki bu duyguyu bu-

lup ortaya çýkarmalý ve çocuða

hakka saygýlý olmayý öðretmelidir.

Çocuk anne babasýnýn kendisine

hakkaniyetli davrandýðýný hisse-

derse kendisini güvende hisseder.

Bunun için tutarlý davranan; yani

dün, bugün söylediðinin ak-sini

söylemeyen, sabah “evet” dediði-

ne, akþam “hayýr” demeyen ailele-

rin çocuklarýnda kontrol duygusu

geliþir. Kontrol duygusu olmayan

çocuk iyi-kötü, doðru-yanlýþ kav-

ramlarýný tam olarak oturtamaz ve

karar vermekte zorluk çeken bir

birey ortaya çýkar. Farkýnda olma-

dan çocuðun beyninin yanlýþ þekil-

lenmesine sebep olmaktan kaçýn-

mak gerekir.

Anne ve baba çocuðun bir davra-

nýþý üzerine ödül ya da ceza ver-

meye karar verdilerse bunu çocu-

ða açýklamadan önce aralarýnda

konuþup, uzlaþýp ortak bir tavýr

geliþtirmelilerdir. Örneðin çocu-

ðun yanýnda iken baba, annenin

Ödül ve Cezada Tutarlýlýk

verdiði cezayý ya da ödülü fazla

bulduðunu ifade ederse çocuðun

kafasý karýþýr.

Aslýnda eðitimde esas olan ödül-

dür. Ödül yani olumlu pekiþtirme

yetersiz kalýrsa cezalandýrma gere-

kebilir. Güzel bir ceza baský, þid-

det, korkutma, tehdit ya da sindir-

me deðil kiþiyi sevdiði bir þeyden

mahrum býrakmaktýr. Cezaya aðýr-

lýk verilirse çocuk “Ne yaparsam

cezadan kurtulabilirim?” diye dü-

þünür. Halbuki çocuðun zihnine

þunu yerleþtirmek gerekir: “Doðru

olan ne? Doðru olaný yapayým.”

Çocuðu suçluluk duygusuyla deðil

güven duygusuyla eðitmek gerekir.

“Ceza almamak için deðil, doðru

olduðu için bunu yapacaksýn ama

yapmazsan bir bedel ödeyecek-

sin” diyen ve bunu tutarlý bir þekil-

de uygulayabilen aileler daha

saðlýklý çocuklar yetiþtirir.

Bu noktada, hedefe yönelik dav-

ranýþ eðitiminden söz etmek fay-

dalý olacaktýr. Hedefe yönelik

davranýþ eðitimi þu þekilde iþler:

Çocuðun yanlýþ davranýþlarý “diþini

fýrçalamýyor, yüzünü yýkamýyor,

kardeþinin oyuncaðýna zarar

veriyor” diye madde madde belir-

lenir. Hafta boyunca çocuðun dav-

ranýþlarý gün gün takip edilir. Haf-

tanýn birinci günü bakýlýr, çocuk

hata yaptýysa eksi, iyi bir þey yap-

týysa artý konur. Hafta sonuna ka-

dar bu þekilde çocuðun davranýþ-

larý gözlenir. Bir haftanýn sonunda

artýlar çoksa ödül verilir ve bu

eðitime devam edilir. Çocuk hata

yaptýðý zaman baðýrmak, çaðýr-

mak, ses tonunu yükseltmek çare

deðildir; kararlý ve tutarlý bir üslup-

la ona doðru davranma zorunlulu-

ðunu hissettirmek gerekir.

Ailede birden fazla çocuk varsa

çocuklar arasýnda adaleti saðlamak

da önemlidir. Diyelim ki çocuklar-

dan biri güzel bir þey yaptý. Anne

bu çocuðu ödüllendirmek istiyor,

baba ise diðer çocuða haksýzlýk

olacaðýný düþündüðü için itiraz

ediyor. Böyle bir durumda çocuk-

larýn ikisi de ödül alýrsa bu kez de

ödülü gerçekten hak edene

haksýzlýk olur. Hak etmediði halde

ödül alan çocukta hak duygusu

geliþmez, ömür boyu vermeden

almak ister. Diðer çocuk ise “Ben

çaba sarf ediyorum, hak ediyo-

rum. Niye o da ayný þeyi alýyor?”

diye düþünür. Olumlu davranýþý

pekiþtirilmediði için adalete karþý

güvensizlik duygusu hisseder.

“Ýki kardeþ arasýnda eþitliði saðla-

yalým” derken farkýnda olmadan

belirli sýnýrlarý olmayan, dilediði

Kardeþler Arasýnda Adaletli

Davranma

ETKÝLÝ YORUM - 7

Page 10: Etkili Yorum 14

zaman dilediðini yapma hakkýný

kendinde bulan bireyler yetiþebilir.

Anne babalar anlýk çözümler geliþ-

tirmek yerine olaylarý uzun vadeli

deðerlendirmelilerdir. Çocuk o an

belki üzülecektir ama uzun vade-

de üzülmemesi daha önemlidir.

Medeni toplumlarý diðerlerinden

ayýran en büyük özellik hakka say-

gýdýr. Bu bilinç küçük yaþlarda ye-

þertilmelidir. Hak duygusu geliþmiþ

bir toplumda yetiþen ve kendi

sýnýrlarýný bilen bir çocuk, büyük

bir ihtimalle kardeþinin o ödülü

hak ederek aldýðýný, kendisinin

ödüllendirilmemesinin normal bir

durum olduðunu düþünebilir. Ço-

cuklarýmýzý bu bilinçle yetiþtir-

meliyiz.

Bu bilinci yerleþtirmek için çocuða

benimsetmek istediðimiz ilkeyi;

kardeþ kýskançlýðýný ya da kardeþ-

ler arasý rekabeti ortaya çýkararak

deðil iyi þeylerle baðlantý kurarak

anlatmak gerekir. Çocuðun olum-

suz duygularýnýn harekete geçme-

mesi için olayý adalete, hak duygu-

suna vurgu yaparak anlatmalýyýz.

Çocuk kýskanmadan hakkýna razý

olmayý öðrenmelidir. Bunu öðren-

mek kolay deðildir ama öðrenil-

diðinde hayat boyunca kiþinin iþi-

ne yarayacaktýr.

Çocuða doðru-yanlýþ, iyi-kötü

bilincinin küçük yaþlarda kazandý-

rýlmasý gerektiðini vurguladýk. An-

cak bazý aileler bu konuya gereken

önemi vermiyor, çocuk küçükken -

özellikle de tek çocuksa- “Bu bi-

zim çocuðumuz onun istediðini

yapmayacaðýz da kimin istediðini

yapacaðýz? Biz kimin için çalýþý-

yoruz?” diye diye çocuða özel bir

Çocukta Hak Duygusu Geliþme-

diyse Ne Yapmak Gerekir?

dünya oluþturuyor-

lar. Tabii ki çocuk da

bir daha bindirildiði

tahttan inmek istemi-

yor. Hayatta herkesin

ona anne ve babasý-

nýn davrandýðý gibi

özel davranmasýný is-

tiyor. Evlendiði za-

man, askere gittiði

zaman ya da iþ haya-

týnda kendisine özel

davranýlmamasýný

h a z m e d e m i y o r,

uyumsuz davranýþlar

sergiliyor.

Çocuk ergenlik ça-

ðýný tamamlayýp genç

bir birey olduðu hal-

de hak bilinci doðrul-

tusunda hareket

edemiyorsa, ona

bencillik yapmadan

kendisiyle yüzleþebilme becerisi

kazandýrmak gerekir. Bunun için

þöyle bir yöntem izlenebilir. Belirli

aralýklarla aile içi oturumlar yapýlýp

tüm aile fertleri birbirlerinden bek-

lentilerini, þikayetlerini yazar ve

bunlar üzerine konuþabilirler. Ev

içinde bazý kurallar koyarak ço-

cuðun bu kurallara uymasý istene-

bilir. “Sen artýk bu yaþýna geldin,

kendi sorununu kendin çöz-

melisin” denilerek ona kendiyle

ilgili bazý sorumluluklar yüklene-

bilir. Gerekirse bir profesyonel,

gencin dünyasýna girerek hayatý ta-

nýmasýný, kendisini sorgulamasýný,

benmerkezci olmanýn yanlýþlýðýný,

hayatta baþarýlý olabilmesi için ne-

ler yapmasý gerektiðini ona anlata-

bilir.

Burada ailenin dikkat etmesi

gereken bir nokta yine tutarlýlýk ve

sürekliliktir. Tutarlýlýðýn sürekli ol-

masý gerekir. Aile fertleri yaptýklarý

oturumlarý sürekli hale getirmeli-

dir. Kurallar çok sýký konmamalý-

dýr; çünkü çok sýký olan kurallar

büyük ihtimalle süreklilik kaza-

namaz. Bu durumda aile tutarlýlý-

ðýný kaybedebilir. “Uygulanmaya-

cak emir verilmemelidir” diye bir

söz vardýr. Uygulanmayacak kural

konmamalýdýr, çünkü uygulanma-

yan kural otoriteyi zedeler.

Saðlýklý bir kiþilik geliþimi anne ba-

banýn çocuða emek vermesini ve

bu konuya kafa yormasýný, araþtýr-

ma yapmasýný gerektirir. Anne

babalar bu ciddi iþi gündelik çö-

zümlerle geçiþtirmek yerine uzun

vadede olumlu sonuçlar doðura-

cak etkin çözümlerle yürütmelidir.

Hak, adalet, özdenetim gibi kav-

ramlar ve ahlak ilkeleri çocuðun

zihnine küçük yaþlarda yerleþirse

çocuk çok daha saðlýklý ve mutlu

bir birey olur.

ETKÝLÝ YORUM - 8

Page 11: Etkili Yorum 14

Y

Yapýlmasý gereken tek þey

a kendine güvenecek ve o iþi yapa-

caksýn, ya da senin yerine birileri yapa-

cak ve sen sadece o aný kurtarmýþ ola-

caksýn. Ama hep kendine güvensiz yaþa-

yacaksýn ve hep birilerinin senin için, senin

yerine bir þeyler yapmasýný isteyeceksin. Ya da

birçok isteðinden, arzundan vazgeçeceksin.

Ýnsan kendisine bundan daha büyük bir kötü-

lük yapabilir mi? Düþünsenize mezuniyet tö-

reninde konuþmak istiyorsunuz ama topluluk

karþýsýnda konuþmaktan çekindiðiniz için

vazgeçiyorsunuz. Okulun tiyatro kulübünde

siz de oynamak istiyorsunuz yine ayný sebep-

ten karþýdan izlemeyi tercih ediyorsunuz. Hal

böyle olunca tabii ki iþ hayatýnda da farklý

þeyler beklemiyor sizi... Çünkü farklý çevrelere

girmek, iþ kurmak, ya da kariyer yapmak için

sosyal olmak, kendine güvenmek ve hata yap-

maktan korkmamak gerekiyor. Hatta konuya

bambaþka bir açýdan bakacak olursak sýrf bu

yüzden sevdiði, beðendiði kiþiye duygularýný

açamadýðý, kýsacasý istediði gibi bir hayat süre-

mediði de çok oluyor bu insanýn.

Oysa her þey o kadar kolay ki. Yapýlmasý geren

tek þey kendini diðer insanlardan farklý görme-

mek ve iç motivasyonunu daima üst düzeyde

tutmak.

Bozuk parayý havaya atar ve

herkes sabýrsýzca paranýn yere

düþmesini bekler. Tura gelmiþtir.

Askerler çok sevinirler; kendilerine

olan güvenlerini toplamýþlardýr.

“ “Betül Bayram Altýnbaþak

KENDÝNE

GÜVEN

ETKÝLÝ YORUM - 9

Page 12: Etkili Yorum 14

Konumuzu belki sizinde bildiðiniz

bir öyküyle açalým;

“Önemli bir savaþ sýrasýnda Japon

komutan, askerlerinin sayýsýnýn

düþmanlarýnkine kýyasla çok daha

az olmasýna raðmen saldýrýya geç-

meye karar verir. Ordusunun kaza-

nacaðýna olan güveni tamdýr. An-

cak, askerleri zafer konusunda

oldukça kaygýlýdýr. Savaþ alanýna

doðru ilerlerken, yol kenarýndaki

bir tapýnakta durup hep birlikte

dua ederler. Daha sonra komutan

cebinden bozuk para çýkararak

“Þimdi yazý-tura atacaðýz. Eðer tura

gelirse, biz kazanacaðýz, ama eðer

yazý gelirse kaybedeceðiz, kaderi-

miz böylece ortaya çýkacak” der.

Bozuk parayý havaya atar ve he-

rkes sabýrsýzca paranýn yere düþ-

mesini bekler. Tura gelmiþtir. As-

kerler çok sevinirler; kendilerine

olan güvenlerini toplamýþlardýr. Bu

coþkuyla düþmana saldýrýr ve savaþý

kazanýrlar. Bir süre sonra yüzbaþý

komutanýnýn yanýna gelerek onu

takdir edercesine, “Kimse kaderi

deðiþtiremez” der. Bunun üzerine

“Haklýsýn” der komutan, iki tarafý

da -tura- olan parayý göstererek...

“Evet, kaderi kimse deðiþtiremez”

ama istersek baþarý l ý olma

yönünde gerekli çabayý harca-

maktan da kimse alýkoyamaz bizi.

Harcanan çabaya raðmen sonuç

bazen olumsuz da olabilir ancak

denemiþ olmanýn, çaba harca-

manýn verdiði iç huzuru da insanýn

önce kendisine, ardýndan çevre-

sine verdiði deðerin, saygýnýn çok

önemli bir ifadesidir.

Hepimiz hikâyede yazdýðý gibi zor

durumlarla karþý karþýya kal-

Çaba harcamak

Güçlü olduðu konularda size yardýmcý olmalarýna izin verin.

Yaptýðý iþe çok fazla müdahale etmeyerek kendisine duyulan

güveni belli edin.

Ona zaman ayýrarak önemli olduðunu kanýtlayýn.

Düþüncelerini eleþtirmeden dinleyin.

Yaptýðý iþlerle ilgili ona olumlu tepkiler verin.

Kendisini tanýmasý için sosyal etkinliklere yönlendirin.

Karþýlaþtýrma yapmaktan kaçýnýn.

Olumlu her aþamasý için teþvik edin.

Olumsuz düþüncelerini bir kenara býrakarak olumlu þeyler

söylemeleri için cesaretlendirin.

Düþüncelerinde genelleme yapmalarýný engelleyin.

Düzenli aralýklarla çeþitli konularda sohbetler edin.

Beden dilinin önemini anlatýn.

Ev içinde ve dýþýnda

baþarabileceði

sorumluluklar

verin. (Sofrayý

kurma,

fatura

yatýrma vs.)

ÇOCUÐUNUZUN ÖZGÜVENLÝ YETÝÞMESÝ ÝÇÝN

ETKÝLÝ YORUM - 10

Page 13: Etkili Yorum 14

mýþýzdýr. Çoðu zaman karar ver-

mek ve harekete geçmek için bazý

yönlendirilmelere ihtiyaç duymuþ

ve harekete geçmemize yardýmcý

olacak o gücü hissetmekte zorlan-

mýþýzdýr.

Þu bir gerçek ki hayatta elde etti-

ðimiz baþarýlarýn hiçbiri tesadüfler

sonucu kazanýlmamýþtýr. Her þeyi

kaderin üstüne atýp, “kader buy-

muþ, kaderde ne varsa o olur” de-

mek; “bütün gün evde boþ boþ

oturup sonra da dýþarýdaki zengin-

lere bakarak, onlarýnki de kader

bizimki de kader” demeye benzer.

Burada önemli olan nokta, bizim

baþarýlý olmak ve kazanmak için

hayata ne kadar bir ön hazýrlýkla

baþladýðýmýz ve baþarma içgü-

düsüyle harekete geçtiðimizdir.

Ýþte bu noktada sorgulanmasý gere-

ken soru þu: Bazý kiþiler için hayat,

çok daha kolay baþ edilen bir

þeyken bazýlarýmýz için neden

“aslýnda hiç de tembel olmadýðý-

mýz halde” daha zor, daha prob-

lemli geçiyor?

Sorumuzun cevabý birçok uzman

ve kaynaða göre “özgüven” keli-

mesinde saklý. Baþarma potansi-

yelimiz var belki ancak, bazen,

sanki bir þeyler sesimizi keser,

elimizi ayaðýmýzý baðlar; beðenil-

memek korkusu, dýþlanma kaygýsý,

bir yetersizlik hissi gibi birçok

olumsuz duygu ve düþüncelerle

kendimizi bir kýskaca alýr ve öylece

hiçbir þey yapmadan yaþamayý ter-

cih ederiz. Yani kendimizden vaz-

geçeriz. Peki böyle bir durumdan

kurtulmak için ne yapýlmasý ge-

rekir?

Psikolog Selçuk Arýcý’ya göre, kendi olumsuz varsayýmlarýmýzla

beslediðimiz bu “yýkýcý” düþünce yapýlarýmýzý yenmek için bazý

“onarýcý” teknikler vardýr. Arýcý, bunlarý þöyle açýklýyor:

Güçlü yönlerimiz üstünde durmak: Önemli olan elde edilen sonuç

deðil, bu yolda harcanan çabalardýr. Bu yüzden kendimizi takdir etmeyi

bilmeliyiz.

Risk almak: Her yeni deneyime yeni bir öðrenme fýrsatý olarak

bakabilmek. Asýl olan kazanmak yahut kaybetmek deðil! Ancak bu

þekilde yeni fýrsatlarla karþýlaþabiliriz ve kendimizi olduðumuz gibi

kabul edebiliriz.

Ýç konuþma yapmak: Kendimize haksýzlýk ettiðimiz durumlarda, “dur

bakalým, o kadar da deðil” diyerek daha olumlu varsayýmlar

üretmeliyiz.

Kiþisel deðerlendirme yapmak: Kendimizi her þeyden ve herkesten

baðýmsýz olarak deðerlendirebilmek... Bu tarz bir bakýþ açýsý içsel olarak

daha güçlü hissetmemizi saðlayacaktýr.

Kendini sevmek: Ýnsanlar kendilerini sevdiklerinde hem duygusal hem

de fiziksel olarak kendilerini güvende hissederler ve kendileriyle barýþýk

yaþarlar.

Kendini tanýmak: Kendilerini tanýyan insanlar kendi güçlü ve güçsüz

yönlerini iyi bilirler. Bir topluluða girdiklerinde kendi potansiyellerinin

farkýnda olarak harekete geçerler.

Hedef koymak: Tabii burada kastedilen hedef açýk ve net koyduðumuz

hedeflerdir.

Pozitif düþünmek: Olumsuz bir düþünceyle herhangi bir baþarý elde

etmek çok güçtür. Bu ancak karamsarlýða götürür.

Ýyi bir ifade yeteneði: Toplum içinde konuþmak için bol bol okumamýz

konuþma tekrarlarý yapmamýz ve hatta zaman zaman iyi birer hatip

olabilmek için evde çalýþmamýz ve sonucunda da konuþma

yeteneðimizi artýrmamýz bize topluluk içinde daha çok söz söyleme

imkaný tanýyabilir.

Duygularý kontrol etme: Duygularý ile baþa çýkabilen kiþiler

duygularýnýn esiri olmazlar. Beklenmedik davranýþlar göstermezler.

Korkularý ve endiþeleri ile baþa çýkabildikleri için riskleri göze alabilirler.

ÖZGÜVEN EKSÝKLÝÐÝNÝ NASIL YOK EDEBÝLÝRSÝNÝZ?

ETKÝLÝ YORUM - 11

Page 14: Etkili Yorum 14

Ýletiþim araçlarý arasýnda belki

de en önemli yeri kaplayan bil-

gisayar, her yaþtan bireyi birçok

bilgiye kýsa sürede ulaþmalarýna

vesile olan Ýnternet ile buluþturu-

yor. Hemen her yaþ döneminde

ebeveynleri model alan çocuklarý-

mýz, rol modellerinin internet kul-

laným davranýþlarýný da öðrenme

süreçlerine dahil ediyorlar. Ancak,

otokontrol konusunda yetiþkinlere

oranla daha az etkin olan kimi

çocuk için internet kullanýmý bir

süre sonra sorun haline gelebiliyor.

Bu öðrenme sürecinde çocuklarýn

iç denetimleri yeterli olmadýðýn-

dan ebeveynlere büyük görevler

düþüyor. Her yaþ döneminin ge-

liþim basamaklarýnda gösterdiði

özellikler farklý olduðu gibi inter-

neti kullanma davranýþlarý da de-

ðiþim gösteriyor. Ailelerin bu

geliþim dönemlerinin özellikleri

hakkýnda bilgi sahibi olmalarý ev içi

kullaným kurallarýný belirlemele-

rinde yardýmcý olacak diye dü-

þünüyorum.

Ýlköðretim hayatýna atýlan 6 yaþ ço-

cuðu bundan böyle interneti tek

baþýna keþfetmek isteyecektir. Ar-

týk tam bir okullu olmuþtur, büyü-

müþtür. Bu durumu her davra-

nýþýnda ortaya koymak isteyeceði

gibi internet kullanýmýnda da gös-

termek isteyecektir. Bu yaþ çocuðu

otoriteyi çok fazla sorgulama eði-

liminde deðildir. O nedenle koyu-

lan kurallarý uygulama konusunda

ebeveynlerin pek fazla sýkýntý ya-

þamasý beklenmez.

6 yaþ:

Ýnternet Kullanýmý

Bu yaþ döneminde

arkadaþ iliþkileri

eskiye oranla

önem kazanýr.

Arkadaþlýk kurma

siteleri ve özellikle

anlýk ileti en çok

kullanýlan

araçlardýr.

ETKÝLÝ YORUM - 12

Güvenli

Page 15: Etkili Yorum 14

Sanal ortamda yapabilecekleri

geçmiþten getirdikleri bilgi birikimi

ile doðru orantýlýdýr. Ancak, stan-

dartlara baktýðýmýzda ortalama bir

6 yaþ çocuðu fareyi kullanma, bil-

gisayarda oyun oynama, oyun sýra-

sýndaki yönergeleri yerine getirme

konularýnda baþarýlýdýr. Ancak,

internet kullanýmýnda henüz aile-

sine baðýmlýdýr. Tek baþýna e-posta

adresi almak, e-posta göndermek

gibi iþlemlerde büyüklerinin

yardýmýna ihtiyaç duyarlar.

Henüz okula baþlamýþ ve dola-

yýsýyla artan sorumluluklarýna

adaptasyon sürecinde olan, özel-

likle tam gün okula giden, 6 yaþ ço-

cuðunun günlük bilgisayar kulla-

ným süresinin 30 dakika ile 1 saat

arasýnda olmasý idealdir.

7 yaþ ile 9 yaþ arasý, internete ilgi-

nin oldukça arttýðý bir dönemdir.

Genel olarak bu yaþlardaki çocuk-

lar yasaklanan birçok davranýþý

gerçekleþtirme eðiliminde oldu-

ðundan internetteki yasaklar da

ilgilerini çekecektir. Fakat aileler

birtakým raporlama sistemleri ile

çocuklarýnýn hangi sitelerde, ne

kadar süre gezindiklerini görebi-

lirler. Bu yaþ çocuklarý kolaylýkla

güvenme eðilimindedirler, bu ne-

denle ebeveynler internette yeni

tanýþýlan kiþilere karþý dikkatli

olmalýdýrlar. Bu gibi durumlar ile

ilgili olarak çeþitli kurallar belir-

lenebilir: Ýnternette yeni biri ile ta-

nýþtýðýnda/konuþtuðunda bunu

ebeveynler ile paylaþmak, ebe-

veynlerin izni olmadan tanýþtýðý

kiþiler ile bilgi alýþveriþinde bulun-

mamak, vs.

Ortalama bir 7-9 yaþ çocuðu inter-

nette gezinmeyi, çeþitli oyunlar

7-9 yaþ:

oynamayý, e-posta gönderip al-

mayý baþarabilir. Bu yaþtaki çocuk-

lar için ideal internet kullaným sü-

resi günlük 1,5–2 saati geçme-

melidir.

Ön ergenlik dönemindeki 10-13

yaþ çocuðu, internet ile ilgili olduk-

ça fazla bilgiye sahiptir. Bu alandan

her türlü bilgiye sýnýrsýz ulaþým sað-

layabileceðinin farkýndadýr. Bu yaþ

döneminde arkadaþ iliþkileri eski-

ye oranla önem kazanýr. Arkadaþlýk

kurma siteleri ve özellikle anlýk ileti

en çok kullanýlan araçlardýr. Ayrý-

ca, okullar doðru kullanýmýný teþvik

etmek amacý ile internetten bilgi

aramaya yönelik çeþitli projeler,

ödevler verirler. Dolayýsýyla inter-

netin eðitici rolü bu dönemde ön

plana çýkmaya baþlar. Bunlara ek

10-13 yaþ:

olarak, 10-13 yaþ aralýðýndaki ço-

cuklar interneti müzik yüklemek,

e-posta göndermek ve sevdikleri

ünlüler hakkýnda araþtýrma yap-

mak için de kullanýrlar.

Bu dönemde günlük internet kul-

lanýmý süre açýsýndan bireysel fark-

lýlýk gösterebilir. Çocuk, sosyal iliþ-

kilerinin devamlýlýðý için uzun sü-

reler boyu çevrimiçi kalmak isteye-

bilir. Burada önemli olan aile bi-

reylerinin hep birlikte üzerinde

anlaþacaklarý aile içi internet kulla-

ným kurallarýný belirleyerek huzuru

saðlayabilmeleridir.

ETKÝLÝ YORUM - 13

Açelya Þahin Klinik Psikolog

Page 16: Etkili Yorum 14

ETKÝLÝ YORUM - 15

ÇOCUKLARDA

KÝÞÝLÝK GELÝÞÝMÝ

Her anne-babaya düþen görev; o mizaç

yapýsýnýn imkân ve potansiyellerini tespit edip

anlayarak çocuðun olumlu geliþimi yönünde

tutum ve davranýþ sergilemektir.

“ “Dokuz Mizaç Modelinin

ilk iddiasý “çocuklarýn

hepsinin ayný yapýda

olmadýðýdýr.” Ýkinci iddiasý ise “ço-

cuklarýn 9 farklý mizaç yapýsý ile

dünyaya geldikleridir.”

Her çocuk için doðumdan itibaren

ilk merak edilen þey genel saðlýðý

ise ikinci merak edilen þey de cinsi-

yetidir. Çünkü onlara vereceðimiz

bakým için bu iki unsur çok önem-

lidir. Ama en az bunun kadar

önemli bir diðer unsur çocuðun

mizaç yapýsýdýr. Eðer çocuðun mi-

zaç yapýsýný doðru tespit edip

anlayabilirsek onun geliþmesi için

en uygun olan tutum ve davranýþ-

larý sergilememiz de kolay

olacaktýr.

Çocuðun cinsiyetini bilmeden onu

doðru bir þekilde yetiþtirmek

mümkün olmadýðý gibi onun mi-

zaç ve kiþilik yapýsýný bilmeden de

ona uygun terbiyeyi vermek müm-

kün deðildir.

Yapýlan tüm bilimsel gözlem ve

araþtýrmalar çocuklarýn neredeyse

doðumdan itibaren gözlemlenebi-

len farklýlýklarýna dikkat çekmiþtir.

Bazý çocuklar; korku nedir bilmez-

ken bazýlarý her yeni durumu

Ýsmail Acarkan

ETKÝLÝ YORUM - 14

Page 17: Etkili Yorum 14

korku ve kaygýyla karþýlama eði-

limindedirler. Bazý çocuklar,

gördükleri ve akýllarýna gelen her

þeyi denemeye eðilimliyken bazý-

larý da yeniliklere daha mesafeli

olup bildikleri ve alýþtýklarý þeyleri

devam ettirme eðilimindedirler.

Yine bazý çocuklar zorlu þeylerle

karþýlaþtýklarýnda bütün enerjilerini

ve imkânlarýný kullanarak zorun

üstesinden gelmeye eðilimliyken

bazýlarý ise zorlu onlar karþýsýnda

kendini geri çekmeye ve daha

kolay olana yönelmeye eðilim-

lidirler.

Her birimiz “insan” olmak açýsýn-

dan ayný olduðumuzu “olaylarý,

olgularý, sözleri ve tavýrlarý” ayný

þekilde anladýðýmýzý ve deðerlen-

dirdiðimizi zannederiz. Hâlbuki

her birimizin “anlayýþ tarzý, bek-

lentileri, arayýþlarý ve öncelikleri”

farklý farklýdýr.

Bu farký fark edemediðimizde, her

birimiz zorunlu olarak muhata-

býmýzý “kendimize ve kendi algý

tarzýmýza göre” tanýmlar ve

yorumlarýz. Biyolojik olarak hepi-

mizin ayný yapýda olmamýz psiko-

lojik olarak da ayný olduðumuz

zannýný oluþturur. Bu zan ise bizi

yanlýþ anlamalara-anlaþýlmalara

götürür. Hiçbirimiz diðerimizden

üstün deðiliz; ancak farklýyýz. Mu-

hatabýmýzý kendimize benzetme-

ye çalýþtýðýmýzda veya bizim gibi

olmasýný istediðimizde bu, onun

farklýlýðýný görmezden geldiðimiz

veya göremediðimiz anlamýna

gelir. Üstelik onu kendimize göre

deðerlendirdiðimizde hem yanlýþ

bir karþýlaþtýrma yapmýþ oluruz

hem de ona haksýzlýk etmiþ oluruz. Nasýl ki: Bir tavþana “göre” kap-lumbaða tembeldir.Bir güvercine “göre” yarasa kaçýn-gan ve soðuktur.Bir kartala “göre” tavuk uçma

özürlüdür.Kýlýçbalýðýna “göre” balina çok

þiþmandýr.Bir arslana “göre” filin burnu

sarkýktýr.Bir pandaya “göre” maymun çok

hareketli ve gürültücüdür.Kýsacasý; her bir yapýyý, bir diðer

yapý ile mukayese etmeden ve

genelleme hatâsýna düþmeden

onu kendi yapýsýna, þartlarýna, im-

kân ve kabiliyetlerine göre deðer-

lendirmek ve anlamak gerekir. Ýþte nasýl ki çocuðun cinsiyetini

tespit edip geliþmesi yönünde

uygun þekilde davranýþ, tutum ve

yönlendirmede bulunuyorsak ayný

þekilde çocuðun mizaç yapýsýný da

tespit edip bu yapýnýn kiþilik

özellikleri anlamýnda olumlu yön-

de geliþmesi için gerekli olan dav-

ranýþ, tutum ve yönlendirmelerde

bulunmamýz büyük önem taþý-

maktadýr.

Örneðin; bazý çocuklar dýþa dö-

nük, kendini korumaya ve gerekir-

se tepki vermeye çok eðilimli olup

istemediði bir þeyi yapmamaya,

kendini korumak için güç kullan-

maya ve çabuk öfkelenmeye eði-

limli bir yapýda doðar. Bu çocuklar

kavgacý-öfkeli-çatýþmacý-baþýna

buyruk olarak doðmaz ancak tüm

bunlara meyilli olarak doðar.

Ýþte bir anne-baba veya eðitici bu

çocuðun mizaç yapýsýný bilmeli ve

bu mizacýn olumlu yönde bir kiþi-

lik görünümü kazanmasý için ona

doðru þekilde davranmalý ve eðit-

melidir. Onu sürekli kontrol et-

meye çalýþmadan, yaptýðý þeyin o-

nun için zararlý olabileceðini dü-

þündürerek onu sakýndýrmak,

zorla hiçbir þey yaptýrmamak, fizik-

sel güç kadar düþünce gücünün de

farkýna vardýrmak, saldýrgan-kav-

gacý arkadaþlardan ve görsel

materyallerden (oyun, film vs.)

uzak tutmak, öfke ve sertlik göster-

memek gereklidir. Ebeveynler

seven, þefkatli, bilge ve müsama-

halý bir otorite olmakla bu mizaç-

taki bir çocuk için en uygun tutu-

mu sergilemiþ olacaktýr.

Ancak anne-baba bu mizaç yapý-

sýndaki çocuðun her zaman söz

dinleyen, sessiz-sakin-aðýrbaþlý,

herkesle uyumlu bir çocuk olabile-

ceðini düþünmemelidir. Onun ce-

sur ama kavgacý olmayan, kendini

koruyan ama þiddet yanlýsý ol-

mayan, bir ölçüde istekleri konu-

sunda sabredebilen ama çok da

sabýrlý olamayan ancak bunun yaný

sýra atak, inisiyatif alabilen, hakkýný

savunan, haksýzlýða uðrayaný-zayýfý

koruyan bir kiþilik yapýsýnda

olabileceðini düþünmelidir.

Hiçbir mizaç

yapýsýnýn bir diðerine genel bir

üstünlüðü yoktur. Bir diðer ifadeyle

daha iyi veya daha kötü bir mizaç

yoktur. Ancak farklýlýk vardýr. Nasýl

ki bir elma çekirdeðinden, porta-

kal olmasýný beklemiyorsak; ço-

cuðumuzun mensup olduðu mizaç

yapýsýndan da onun için imkânsýz

olaný beklememeliyiz.Her anne-babaya düþen görev; o

mizaç yapýsýnýn imkân ve potansi-

yellerini tespit edip anlayarak ço-

cuðun olumlu geliþimi yönünde

tutum ve davranýþ sergilemektir.

Bir tavuktan bir kartal gibi uç-

masýný bekleyemeyiz, ayný zaman-

ÞUNU HER ZAMAN HATIRDA

TUTMALIYIZ:

ETKÝLÝ YORUM - 15

Page 18: Etkili Yorum 14

da bir kartalýn da bir tavuk gibi her

gün yumurtlamasýný beklemeyiz.

Dolayýsýyla kartal ile tavuðu muka-

yese etmeyiz. Yine bir kaplum-

baðadan tavþanýn çeviklik ve hare-

ketliliðini bekleyemeyiz, ancak

kaplumbaðanýn da tavþana oranla

daha temkinli, dayanýklý ve kararlý

olduðunu biliriz.

Kýsacasý; size verilen bir elma

çekirdeðinden bir portakal elde

edemezsiniz. Ama o elma çekir-

deðinden; saðlýklý, geliþkin, olgun

bir elma mý yoksa kurtlu, çürük,

ham bir elma mý olacaðý siz anne-

babalarýn tutumuna ve çevresel

þartlara baðlýdýr.

Ýþte bu yüzden bize hediye edilen

her bir çocuðumuzun öncelikle ya-

pýsýný yani mizaç özelliklerini

anlamaya çalýþmalýyýz. "Dokuz Mi-

zaç Modeli"ne göre hem ebe-

veynler hem de çocuklar; hayatý ve

olaylarý kendi yapýlarýna göre algý-

lar, deðerlendirir ve yaþarlar. Bu

nedenle ebeveyn-çocuk iliþkisini

deðerlendirdiðimizde açýkça þunu

görüyoruz: Bilinçli ve bilgili bir

farkýndalýk olmadýðý sürece “mi-

zaçlarýn yapýsal zorunluluðu” ebe-

veyn-çocuk iliþkisinin niteliðini ve

sürecini belirler.

Örneðin; bazý mizaç yapýlarýnýn

ortalama düzeydeki ebeveynlik

tarzý, istediklerinin hemen ve itiraz

edilmeden yapýlmasýný isteyen,

iletiþimde kýsa ve net bir tutum

sergileyen, sert-otoriter bir görü-

nümdedir. Buna karþýn bazý çocuk-

larýn mizaç yapýlarý da çok duy-

gusal, kýrýlgan, kolay incinen,

sertlik ve öfkeye karþý çok hassas

bir nitelik taþýr. Bu iki farklý mizaç-

taki baba ve çocuk iliþkisinin

“doðal sonucu” þudur: Babanýn

gözüyle “çabuk küsen ve kýrýlan,

aþýrý duygusal, söz dinlemeyen za-

yýf bir çocuk”; çocuðun gözüyle ise

“kendisini anlamaya çalýþmayan,

dinlemeyen, duygusuz, sert, her

þeye çabucak öfkelenen bir baba”.

Aslýnda “iliþkilerimize” dikkatle

baktýðýmýzda þunu apaçýk görürüz.

“Hepimiz kendi mizacýmýzýn

mahkûmu, bazen de maðduruyuz

ve yine mizacýmýzdan dolayý

muhataplarýmýzý maðdur ederiz.

Ayný zamanda muhataplarýmýzýn

mizacý da bizi maðdur eder”.

Ancak þu unutulmamalýdýr ki; bu

maðdur olma ve maðdur etmelerin

hiçbiri “þuurlu ve bilerek” deðildir.Ýþte bu nedenle eðer ebeveynler

çocuklarýna faydalý olmak ve bil-

meden de olsa zarar vermek

istemiyorlarsa kendi mizaçlarýnýn

farkýnda olmalý ve kendi mizaçla-

rýnýn çocuklarýnýn mizacýna ve

beklentilerine uyup uymadýðýný

düþünmelidir.Dolayýsýyla ebeveynler çocuklarýný

yetiþtirmeden önce kendilerini ye-

tiþtirmelidirler.

“Anne-baba her bir çiçeðin kendi

renginde ve kokusunda açýp geliþ-

mesi için gerekli bakýmý yapan

bahçývan gibidir. O çiçek hangi

renkte ise o þekilde açacaktýr.

ETKÝLÝ YORUM - 16

Page 19: Etkili Yorum 14

Onun rengini deðiþtirmeye çalýþ-

mak, onun rengini beðenmemek

veya onu istediðimiz renge boya-

maya çalýþmak yanlýþ olacaktýr.”

bir çocuðun

biyolojik oluþumu için gerekli olan

bedensel yeterlilik ile ilgilidir.

kendinin

ve çocuðunun mizaç ve kiþilik ya-

pýsýnýn farkýnda olarak çocuðunun

zihinsel-duygusal ve davranýþsal

düzeyde geliþmesi ve yetkinleþ-

mesi için gerekli olan tutumu

gösterebilme yeterliliðini ifade

eder.

manevi

(ruhsal) açýdan bilgeliðe, hakikate,

sonsuz sevgi ve þefkate ermiþ ola-

rak çocuðunun imkân ve kabiliyeti

nispetinde bu ruhsallýðý yansýtabil-

me yeterliliðidir.

Bu açýdan baktýðýmýzda þu uyarýda

bulunmayý gerekli görüyoruz; an-

ne-babadan birinde veya ikisinde

biyolojik (genetik) olarak bir hasta-

lýk var olduðunda çocukta da o

biyolojik hastalýðýn görünebilme

ihtimali olduðu gibi; psikolojik dü-

zeyde de (düþünce, duygu ve dav-

ranýþ düzeyinde) anne-babada var

olan herhangi bir yetersizlik (doð-

rularý bilmeme, kararsýzlýk, kaygýlý-

lýk, korkaklýk, sorumsuzluk, empa-

ti yoksunluðu, sevgisizlik, vs.) veya

hastalýk (bencillik, öfkelilik, sertlik,

aþýrý ve gereksiz tepkisellik, yanlýþ

düþünce ve duygular vs.) çocuðu

olumsuz yönde etkileyecektir.

Dolayýsýyla ANNE – BABA OLMAK

için biyolojik olarak saðlýklý anne-

baba olma yeterliliðinin yaný sýra

en azýndan psikolojik olarak da

saðlýklý anne-baba olma yeterliliði

gerekmektedir.

Saðlýklý bir kiþilik ve karakter eði-

Üç tür ebeveynlik vardýr;

Biyolojik ebeveynlik;

Psikolojik ebeveynlik;

Ruhsal ebeveynlik ise;

timi, söz konusu çocuðun mizaç

yapýsýnýn çok iyi bilinmesine baðlý-

dýr. Anne-babalar çocuklarýnýn

kendilerinden farklý bir yapýda

olabileceklerini bilmeli ve bu fark-

lýlýðý dikkate alarak çocuklarýna en

uygun tarzda davranmalýdýr. Bu

farklýlýðý anlayan anne-babalar;

çocuklarýný daha doðru ve objektif

bir açýdan bakýp deðerlendirerek

çocuklarýndan beklentilerini de

doðru bir çizgiye çekeceklerdir.

“1” mizaç yapýsý

“2” mizaç yapýsý

“3” mizaç yapýsý

“4” mizaç yapýsý

“5” mizaç yapýsý

Bu mizaç yapýsýndaki çocuklar; düþünerek hareket eden, uslu,ciddi,

ne yaptýðýna dikkat eden, titiz ve düzenli olmaya eðilimli, “doðruyu

ve yapýlmasý gerekeni gözleyen-soran ve onu yapmaya çalýþan, bir

þeyi hatalý, eksik ve yanlýþ yaptýklarýnda bu durumdan oldukça

rahatsýz olan; mantýklý, yanlýþlýk yapmalarý halinde suçluluk

duygusunun çabuk geliþtiði, haksýzlýða uðramalarý halinde ise kolay

öfkelenen bir yapýya sahiplerdir.

Bu mizaç yapýsýndaki çocuklar çok duygusal , sevecen, merhametli,

yardýmsever, sýcakkanlý, insanlarla çabuk kaynaþabilen, arkadaþ

canlýsý, çabuk aðlayan, çevresinden ilgi ve sevgi bekleyen,kendisini

sevdirmeye ve beðendirmeye çalýþan,yakýn temastan hoþlanan,

çabuk alýnýp kýrýlabilen, alýnýp küsebilen bir yapýya sahiplerdir.

Bu mizaç yapýsýndaki çocuklar; hýrslý, enerjik ve rekabetçi olup

kendinden emin gözüken, “ baþarmak ve takdir edilmek isteyen”,

yenilgiye ve baþarýsýz olmaya tahammül edemeyen, amaçlarýna

kolayca motive olup hedefleri doðrultusunda -duygularýna

takýlmadan- sonuca ulaþýncaya dek çaba gösteren ve bir ortamda ne

söylemeleri, nasýl hareket etmeleri gerekiyorsa ona uygun davranma

becerisi gösterebilen bir yapýya da sahiplerdir.

Bu mizaç yapýsýna sahip çocuklar; duygusal açýdan hassas, kolay

incinebilen, hüzünlü, merhametli, karþýsýndakilerin duygularýný

anlamaya çalýþan, içten ve dost canlýsý , içlerinden geldiði gibi

davranan, bazen aktif ve canlý olsalar da, bazen de yalnýzlýða ihtiyaç

hissedip kendi duygu dünyalarýyla baþ baþa kalmaktan hoþlanan,

duygusal iniþ çýkýþlarý çok sýk yaþayan bir yapýya sahiptirler.Duygusal

olarak kolay incinirler fakat genelde bunu pek belli etmezler.

Ýncindiklerinin çevresindekiler tarafýndan fark edilmesini ve

anlaþýlmasýný beklerler.

Bu mizaç yapýsýndaki çocuklar genellikle içe dönük, sessiz, bilgiye ve

öðrenmeye meraklý, çekingen, gözlemleyen, çok düþünen, korkuya

Dokuz mizaç modelinde her mizaç bir rakamla sembolize edilmektedir.

ETKÝLÝ YORUM - 17

Page 20: Etkili Yorum 14

Sevgili annem ve babam;

Bana sahip olduðunuzu san-

dýkça hata yapýyorsunuz. Be-

nim sadece ben olduðumu

kabul edin. Saçým, gözüm,

kaþým size benzeyebilir ama

benim sizden farklý bir ki-

þiliðim ve eðilimlerim var. Be-

ni dilediðiniz gibi þekillendi-

rebileceðinizi veya tamamen

size ait olduðumu düþündük-

çe yanýlýyorsunuz. Ben size

bunun tam aksini ispat ettik-

çe de hayal kýrýklýðýna uðru-

yorsunuz. Lütfen beni an-

layýn.

Beni kendi ufkunuza deðil,

benim yapýmýn ihtiyaç duy-

duðu ufka doðru kanatlan-

dýrýn. Beni sevin ama kontrol

etmek için deðil. Beni uyarýn

ama öfkeyle deðil. Hatta ge-

rektiðinde beni cezalandýrýn

ancak cezalandýrýrken bile

gözlerinizde sevgiyi göre-

bileyim.

Söylediðiniz bir þeyi yapma-

dýðýmda bunu neden yapma-

dýðýma-yapamadýðýma bakýp

beni anlamaya çalýþýn. Miza-

cýmýn öncelikli ihtiyaçlarýný

bilerek onlarý vermek konu-

sunda gayret edin. Ve size zor

gelen (sizi üzen, rahatsýz

eden, öfkelendiren) yönleri-

mi beni yargýlamadan ve baþ-

kalarýyla kýyaslamadan söyle-

yin. Deðiþmem konusunda

bana sabýrlý bir þekilde yar-

dým edin!

BÝR ÇOCUKTANMEKTUP!

çok eðilimli, yalnýz kalmayý seven, insanlara karþý mesafeli, fiziksel

yakýnlýktan ve temastan pek hoþlanmayan, çevresinde olan bitenleri

sessizce gözlemleyen, duygusallýktan oldukça uzak bir yapýya

sahiptirler. Dikkat çekmekten, göz önünde olmaktan özellikle

kaçýnan bu çocuklar; toplumun uzaðýnda veya kenarýnda olmayý

daha çok tercih ederler.

Bu mizaç yapýsýndaki çocuklar; kontrollü ve temkinli davranan,

güven ve emniyet arayan, iliþkilerinde nispeten çekingen olan, çabuk

endiþelenen, güçlü ve kendisini koruyan bir otoriteye baðýmlý, olasý

en kötü ihtimalleri hesaplayan, gelecek ile ilgili kaygýlar taþýyan,

tedbirli ve çekingen hareket etmeye eðilimli, karar vermekte

zorlanan veya verdikleri kararlarý yakýn çevresine onaylatan, zaman

zaman özgüven problemi yaþayan ve mutlaka “ bilen bir otoriteye”

ihtiyaç duyan bir yapýya sahiplerdir.

Bu mizaç yapýsýndaki çocuklar çok hareketli, konuþkan, dýþa dönük,

neþeli,iyimser, muzip, þakacý, heyecan ve maceradan hoþlanan,

keyiflerine çok düþkün çocuklardýr. Hayal dünyalarý çok geniþ olan ve

sorunlar karþýsýnda derhal pratik çözümler üreten, acý ve sýkýntýlardan

kaçan, bir þeye uzun süre odaklanmakta zorlanan, kolayca dikkati

daðýlabilen, ayný þeyleri yapmaktan çok çabuk sýkýlan, yenilik ve

deðiþiklik arayan, meraklý (özellikle her þeyi kurcalamayý seven) ve

maymun iþtahlý, rahat ve biraz da umursamaz bir yapýya sahiplerdir.

Bu mizaç yapýsýndaki çocuklar; cesur, korkusuz, çevresindekileri

yönlendirmek ve yönetmek isteyen ancak yönetilmekten

hoþlanmayan; cömert, çatýþmaktan çekinmeyen, kendinden emin,

zorluklar karþýsýnda güçlü ve dayanýklý, enerjik, her þart ve durumda

öne çýkýp müdahale edebilen, kolay aðlamayan, sýnýrlanmaya ve

baskýlanmaya sert tepki gösteren, kendilerini ve çevresindekileri

korumak için kavga ve çatýþmadan asla çekinmeyen, zayýflýktan ve

güçsüzlükten hiç hoþlanmayan, sert, baskýn ve çok çabuk öfkelenen

bir yapýya sahiplerdir.

Bu çocuklar; sakin, mülayim, utangaç, hareketlerinde biraz aðýr ve

yavaþ gözüken, aceleci olmayan, huzur ve sükûnet arayan,çevresiyle

uyumlu olmaya gayret eden, çatýþma ve kavga ortamlarýndan

hoþlanmayan, barýþçýl ve uyumlu olmaya çalýþan ancak zorlandýðý ve

rahatsýz olduðu durumlarda gizli gizli inat edebilen bu çocuklar;

genelde sakin ve uyumlu olmalarýna raðmen nadir de olsa içlerinde

biriktirdikleri öfkeyi ani öfke patlamalarý þeklinde gösterebilen bir

yapýya sahiplerdir.

“6” mizaç yapýsý

‘7’ mizaç yapýsý

“8” mizaç yapýsý

‘9’ mizaç yapýsý

ETKÝLÝ YORUM - 18

Page 21: Etkili Yorum 14
Page 22: Etkili Yorum 14

Dikkat Eksikliði ve Hiperaktivite Bozukluðu

toplumda oldukça sýk görülen ve tedavi ile

belirgin düzelmeler gösteren bir bozukluktur. Erken

teþhis edilirse tedavisi kolaylaþmaktadýr.

“ “

ANNE-BABA TUTUMLARI VE

DÝKKAT EKSÝKLÝÐÝ

Elif Tuðçe Eyikoçak Psikolog

ETKÝLÝ YORUM - 20

Page 23: Etkili Yorum 14

B

Dikkat Eksikliði ve Hiperaktivite

Bozukluðu Nedir?

asit gibi görünen ama yaþamý

çok zorlaþtýran; evden okula,

okuldan iþe, iþten kazalara ve

kötü alýþkanlýklara uzanan bir

yaþamýn, sorunun adý: Dikkat Eksikliði

ve Hiperaktivite Bozukluðu (DEHB)

Günümüzde en sýk karþýlaþtýðýmýz

ifadelerden olan hiperaktif çocuk

nitelendirmesinin genel anlamda

bilinen ve yorumlanan tanýmý ile ara-

sýnda ciddi farklar bulunmaktadýr.

Temelde araþtýrýp, öðrenmeye da-

yandýrýlmadan, kulaktan dolma

bilgilerle bu kavramýn kullanýlmasý

çocuðun eðitim hayatýný olumsuz

yönde etkilemektedir.

Dikkat Eksikliði ve Hiperaktivite Bo-

zukluðu toplumda oldukça sýk görü-

len ve tedavi ile belirgin düzelmeler

gösteren bir bozukluktur. Erken teþ-

his edilirse tedavisi kolaylaþmaktadýr.

DEHB temelde üç belirtiden oluþan

bir sorundur:

Dikkat Eksikliði: Dikkat Eksikliði ve

Hiperaktivite olan çocuklarýn dikkat

süreleri diðer çocuklardan kýsadýr. Bu

özellik okul öncesi dönemden

itibaren fark edilebilir.

Aþýrý Hareketlilik (Hiperaktivite):

Aþýrý hareketlilik, DEHB dýþýnda ge-

liþimsel bozukluklar gibi bazý du-

rumlarda da görülebilir. Bu nedenle

tek baþýna taný koydurucu deðildir.

Diðer bulgularla birlikte deðerlen-

dirilmesi gerekir.

Dürtüsellik (Aþýrý hareket etme, so-

nuçlarýný düþünmeden harekete

geçmek, dürtülerini kontrol ede-

memek): Davranýþlarýný kontrol ede-

memek sorunlara yol açar. Sýrasýný

bekleyememek, söz verilmeden ko-

nuþmak, baþkalarýnýn sözünü kes-

mek tepkiselliðin sýk rastlanan sonuç-

larýndandýr.

Ailelerin Tutumlarý Neden Deðil,

Sonuç!

Anne-Babalarýn Yanlýþ Tutumu

Dikkat Eksikliði ve Hiperaktivite Bo-

zukluðu anne ve babalarýn tutum-

larýna baðlý olarak da geliþebiliyor

mu?’ veya ‘Anne ve babalarýn tu-

tumlarý etkileyici rol oynuyor mu?’

Ailelerin en sýk sorduðu ve endiþe-

lendiði konulardan biri çocuklarýn-

da DEHB olmasýnda kendi tutum-

larýnýn etkisinin olup olmadýðýdýr.

Ebeveyn tutumlarýnýn etkili olup ol-

madýðý araþtýrýlmýþtýr. Bu çalýþmala-

rýn sonucunda ailelerin tutumlarýnýn

bir nedenden çok, bir sonuç olduðu

düþünülmüþtür. Sorunlar nedeniyle

bunalan aile yanlýþ tutumlar sergile-

mekte, bu durum bulgularýn þiddet-

lenmesine veya baþka sorunlarýn ek-

lenmesine de yol açmaktadýr.

Çocuðun korkak, ürkek, çekingen ol-

masý, kolayca arkadaþ edinememesi

ya da güçlü olarak tanýmadýðýmýz

bazý çocuklar tarafýndan ezilmesi,

baský altýna alýnmasý, büyüme ve

kiþilik geliþiminde çok önemli rolleri

olan anne babalarýn tutumlarýndan

kaynaklanmaktadýr. Anne-babalarýn

çocuk yetiþtirme konusunda genelde

sýk gözlenilen tutumlardan biri aþýrý

koruma ve kollamadýr.

Okul çaðýna kadar çocuða ait her

türlü görev ve sorumluluðu ona hiç

fýrsat vermeden ya da kendi ken-

dine yapabilmesi yönünde gereken

ilgiyi göstermeden yerine getiren

ebeveynler, bu anlamda birer

örnektir.

Tüm hakimiyet ve sorumluluðun ebeveynde olduðu aile ortamýnda yetiþen çocuklar, çoðunlukla ev dý-

þýna çýktýklarýnda kendi kanatlarý ile uçamaz hale gelir, ailelerinden ayrýl-

dýklarýnda bocalarlar. Evde her dedi-ðini yaptýrabilen çocuklar ise arka-

daþlarý arasýnda sinebilir, bir köþeye çekilerek, diðerlerine karýþmayabilir

ya da kendilerini yeterince koruya-mayabilirler. Kimi zaman bunun tersi

de söz konusu olabilir. Bazý ailelerde hiç sýnýr tanýnmamasý, çocuðun di-siplin uygulanmadan büyütülmesi de

onda birtakým davranýþ bozuklukla-rýna ve uyumsuzluða neden olabilir.

Anne ve BabalarNasýl Davranmalýdý?

Önce uygun taný ve tedavi için bir çocuk ruh saðlýðý uzmanýna baþ-vurup, hekimle iþbirliði yapýlmalý-dýr. Bu sorun evde anne babanýn ya da okulda öðretmenin uygula-yacaðý disiplin yöntemleriyle çözülebilecek bir sorun deðildir.

Çocukla konuþurken göz temasý kurulmalý, sizi dinlediðinizi kont-rol etmek için gerekirse söylenen tekrarlatýlmalýdýr.

Evde ve okulda net kurallar ve sý-nýrlar oluþturulup bu kurallara baðlý kalýnmalýdýr.

Çocuðun güçlü ve zayýf yönleri belirlenip, baþarýlý olabileceði du-rumlar ve etkinlikler planlanýp, kendine güveni ve benlik saygýsý artýrýlabilir.

Olumlu davranýþlarý övgü, sevgi ve ilgiyle desteklenmelidir.

Olumsuz davranýþlarýn doðal so-nuçlarýnýn yaþanmasýna izin veril-melidir.

Eleþtiriden çok övgü kullanýlmalý, özellikle baþka çocuklarýn içinde eleþtirilmekten kaçýnýlmalýdýr. Di-ðer çocuklarla kýyaslanmamalýdýr.

Ev dýþýnda sosyal ve sportif etken-liklere katýlmasý da desteklenebilir.

Bunlarýn neticesinde birtakým o-lumsuz olarak nitelendirilen dav-ranýþlar üzerinde biraz daha kont-rol saðlanacak ve buna paralel ola-rak çocuk kendini daha yeterli his-sedecek, kendini suçlama azala-cak ve uzun vadede güven eksik-liði oluþumunun önlenmesine kat-kýda bulunulacaktýr.

ETKÝLÝ YORUM - 21

Page 24: Etkili Yorum 14

ETKÝLÝ YORUM - 22

MEDYA ÇAÐINDAÇOCUK YETÝÞTÝRMEK

Çocuðun sosyalleþmesine yardýmcý olmak, yaþýtlarýyla birlikte vakit

geçirmesini desteklemek, okul dýþý etkinliklere katýlmasý için ona

fýrsat vermek gerekiyordu. Ýletiþim çaðýyla birlikte sosyalleþmenin

anlamý ve sýnýrlarý da önceki zamanlarda olmadýðý kadar geniþledi.

“ “

Prof. Dr. M. Kemal SAYAR

Page 25: Etkili Yorum 14

Çocuklarýyla daha çok za-

man geçiren ebeveynler;

kendi içsel arzularýna karþý

çýkmadýklarý için zamanla kendi-

lerini daha iyi ve enerjik hissedi-

yor; daha mutlu oluyor; enerji-

lerindeki artýþ, iþ ve özel hayatlarý-

na da olumlu yönde yansýyor. An-

ne-babalarý ile aralarýndaki baðýn

kuvvetlenmesi çocuklarda da hu-

zursuzluk ve hýrçýnlýk gibi dav-

ranýþlarý azaltýyor; kardeþlerle ile-

tiþim de olumlu geliþmelere yol

açýyor.

Anne-baba olmak hiçbir zaman

kolay deðildi. Günümüzde ise da-

ha da zorlaþtý. Yirminci yüzyýlýn ilk

yarýsýnda aileler çocuklarýný daha

çok kendi ailelerinde gördükleri

gibi yetiþtiriyorlardý. Ebeveynliðin

baþlýca kriteri, çocuðun fiziksel ih-

tiyaçlarýný karþýlamaktý. Yaþam þart-

larý nedeniyle çocuklar da aileye

destek olacak görevler üstlenmek

zorunda kalabiliyorlardý. Sanki bir

zorunluluktan, çocuðun üstlenme-

si gereken bir yükten söz ediyor

gibi görünüyoruz ancak, bu saye-

de çocuklar da ailelerini daha ya-

kýndan izleyebiliyor, böylece yetiþ-

kinlerin kurallarýný ve toplumun

beklentilerini öðrenme fýrsatýný ya-

kalýyorlardý.

Psikoloji biliminin geliþimiyle

anne-babalýk ile ilgili teoriler de

geliþtirilmeye baþlandý. 1950'lerde

çocuklarý 'kontrol etmek' yerine,

onlarla 'arkadaþ olma'yý öneren

yeni bir anne-babalýk modeli

sunuldu. Zamanla baþka teoriler

de geliþtirildi ve iyi ebeveyn olabil-

mek için yapýlmasý gerekenlerin

listeleri çýkarýldý. Ebeveynlik, artýk

çocuðun fiziksel ihtiyaçlarý karþýla-

manýn ötesinde bir anlama kavuþ-

muþtu. Çocuklarýn duygusal ihti-

yaçlarýný karþýlamak ve onlara

kaliteli bir eðitim vermek giderek

önem kazanýyordu. Çocuðun sos-

yalleþmesine yardýmcý olmak, ya-

þýtlarýyla birlikte vakit geçirmesini

desteklemek, okul dýþý etkinliklere

katýlmasý için ona fýrsat vermek

gerekiyordu. Ýletiþim çaðýyla bir-

likte sosyalleþmenin anlamý ve sý-

nýrlarý da önceki zamanlarda ol-

madýðý kadar geniþledi. Artýk ço-

cuklar için en iyi okullarý bulmak,

okul öncesi kurumlarý seçmek,

okuldan çýkýnca gidilecek etüt

merkezini belirlemek, çocuklarý

madde kullanýmýna karþý koru-

mak, cinsel konularda gerekli eðiti-

mi vermek, televizyon ve bilgisa-

yar baþýnda geçirilen zamaný kont-

rol altýnda tutmak ebeveynin dü-

þünmesi gerekenler listesinin üst

sýralarýnda.

Araþtýrmalar, okul öncesi dönem-

deki çocuklarýn, kendilerine yöne-

lik programlar kadar televizyon

dizilerini de izlediklerini gösteri-

yor. Üstelik çocuklar için hazýrla-

nan yapýmlarda bile bir saat içinde

ortalama beþ tane þiddet içerikli

sahne görülebiliyor. Bazý popüler

çocuk programlarýnda þiddet içe-

rikli sahnelerin sayýsý saatte 200'e

kadar çýkabiliyor. Özellikle 5 yaþ

ve altýndaki çocuklarda þiddet içe-

ren davranýþlara yönelim artýyor.

Þiddet içerikli bilgisayar oyunlarý,

her ne kadar üzerlerinde 'yetiþ-

kinlere yönelik' yazsa da çocuklar

tarafýndan da sýk sýk oynanýyor.

Bilgisayar oyunlarý ve televizyon

programlarýnda þiddet ve cinsellik

içeren görüntüler arttýkça, çocuk-

larýn zihinlerinde oluþturduklarý

objeler, hayvanlar, insanlar ve

olaylarla ilgili þemalar þiddet ve

cinsellik temalarý üzerine kurulma-

ya baþlamýþtýr. Medyada normal

dýþý gösterimlerin sayýsý arttýkça,

çocuklar normal þartlarda kendi

dünyalarýnda karþýlaþma ihtimalle-

rinin çok düþük olduðu imgelerle

farklý bir gerçeklik kurar hale gel-

miþlerdir. Üstelik merak duygularý

körelmeye ve yön deðiþtirmeye

baþlamýþtýr.

Beynin çalýþma sistemine kýsaca

göz atmak, anlatmak istediklerimi-

zi daha iyi izah edecektir. Beyin

dýþarýdan gelebilecek ve alýþýlma-

dýk her uyarýyý dikkate almak üzere

çalýþýr. Aslýnda beynin bu fonksi-

yonu tamamen insan yaþamýný de-

vam ettirmeye yöneliktir. Fakat

medyada gösterilen programlarýn

içerikleri çoðunlukla þiddete veya

cinselliðe yönelik olunca beyinde-

ki bu sistem de her seferinde dev-

reye girer. Daha geliþmiþ olmasý

gereken düþünce sistemi, bir müd-

det sonra bu sistemin devreye

girmesiyle yavaþlar. Hiperaktivite

ve huzursuzluk artar, konsantras-

yon yetisi azalýr, þiddete yönelik

davranýþlarýn sayýsýnda artýþ mey-

dana gelir.

Çocuklarýn günlük 4-5 saat te-

levizyon izlemeleri sýrasýnda bu

sistem her üç ile beþ saniye ara-

sýnda tetiklenir. Oysa çocuklarýn,

yaptýklarý Ýþe konsantre olmalarý,

bu sýrada kendi kendilerine iç

sesleri ile konuþmalarý, yaptýklarýný

sorgulamalarý ve bir sonraki ham-

leyi hesap etmeye çalýþmalarý ge-

rekmektedir.

Ýç konuþma, özellikle televizyonun

açýk olduðu ortamlarda sürekli

olarak kesintiye uðrar. Sürekli uya-

ran aldýkça ister istemez beynin

dýþarýdan gelen verileri deðerlen-

dirme sistemi harekete geçer. Bu

noktada program yapýmcýlarýnýn

kendilerini savunurken "Biz sade-

ce insanlara istediklerini veriyo-

ruz." demeleri bir açýdan doðru-

ETKÝLÝ YORUM - 23

Page 26: Etkili Yorum 14

dur. Ýnsanlar þiddet içerikli

görüntüler izlemeye koþullanýrlar-

sa, bu tarz programlarý izleme is-

teði elbette artar. Bu durum özel-

likle yeni geliþen beyinlerde, yani

çocuklukta ve gençlikte þiddet ve

cinsellik içerikli görüntülere maruz

kalan bireylerde sýkça görülür.

Yoðun bir günün ardýndan, çocuk-

lara zaman ayýrmak anne-babalara

zor gelebilir. Bu nedenle bazý

ebeveynler çocuklarla birebir za-

man geçirmek yerine, onlarý oyala-

yýcý baþka faaliyetler bulmaya çalý-

þýrlar. Çocuklar bilgisayar baþýnda

veya televizyon karþýsýndayken

ebeveynler de dinlenme fýrsatý bu-

lurlar. Bu yöntem, pratik bit çözüm

olarak ilk baþta iþe yarar gibi

görünse de, sonrasýnda ebeveyni

meþgul edecek, üzecek ve hana

ona suçluluk duygusu hissettirecek

sorunlara da sebep olabilir.

Endüstri çaðýnýn beraberinde ge-

tirdiði hýzlý hayat, kimi zaman ebe-

veynlere kim olduklarýný, sorumlu-

luklarýný ve önceliklerini unuttura-

biliyor. Ancak birçok inceleme, iþ

saatlerini ve günlerini çocuklarýyla

vakit geçirmek için yeniden dü-

zenleyen ebeveynlerin, bu düzen-

lemelerden sonra kendilerini çok

daha iyi hissettiklerini gösteriyor.

Çocuklarýyla daha çok zaman ge-

çiren ebeveynler, kendi içsel arzu-

larýna karþý çýkmadýklarý için za-

manla kendilerini daha iyi ve

enerjik hissediyor, daha mutlu olu-

yor, enerjilerindeki artýþ, iþ ve özel

hayatlarýna da olumlu yönde yan-

sýyor. Anne-babalarý ile aralarýnda-

ki baðýn kuvvetlenmesi çocuklarda

da huzursuzluk ve hýrçýnlýk gibi

davranýþlarý azaltýyor, kardeþlerle

iletiþimde olumlu geliþmelere yol

açýyor.

Günümüzde sadece çocukla, de-

ðil, ebeveynlere de medyanýn etki-

si altýndadýr. Birçok kaynaktan

nasýl daha iyi ebeveyn olunacaðýna

iliþkin bilgi akýþýna maruz kalan

anne-babalar, aslýnda çocuklarýný

saðlýklý bir hiçimde gözlemledik-

lerinde ne yapmalarý gerektiðine

karar verebilecekken bilgi yaðmu-

ru altýnda kafa karýþýklýðý yaþayabi-

lirler. Medyanýn yücelttiði ebe-

veynlik tutumlarý anne-babalarda

oradan gelen beklentileri karþýla-

ma gerekliliði hissini doðurabilir.

Bu beklentiyi karþýlayamayan ebe-

veynler kendilerini toplum tarafýn-

dan kabul görmemiþ ve hatta red-

dedilmiþ gibi hissedebilirler. Hâl-

buki ebeveynler çocuklarýný taný-

maya, sevmeye ve onlar için neyin

gerekli olup olmadýðýný bilmeye

çalýþarak en saðlýklý kararlarý

alabilirler.

Ýletiþim çaðýyla birlikte sosyalleþ-

menin anlamý ve sýnýrlarý da önceki

zamanlarda olmadýðý kadar geni-

þledi. Artýk çocuklar için en iyi

okullarý bulmak, okul öncesi ku-

rumlarý seçmek, okuldan çýkýnca

gidilecek etüt merkezini belirle-

mek, çocuklarý madde kullanýmý-

na karþý korumak, cinsel konularda

gerekli eðitimi vermek, televizyon

ve bilgisayar baþýnda geçirilen za-

maný kontrol altýnda tutmak ebe-

veynin düþünmesi gerekenler liste-

sinin üst sýralarýnda.

Örneðin, çocuðunun okulda daha

saðlýklý yiyeceklerle beslenmesi

için çaba sarf eden bir anne, oð-

lunun beslenme çantasýna peynir

ve tahýlý, ekmekten yapýlmýþ sand-

viçler koyarken, diðer ebeveynler

çocuklarýnýn hazýr yiyecekler ye-

mesine izin veriyor olabilir. Bu an-

nenin çocuðu, kendisini diðer ço-

cuklarla kýyaslayýp baþka annelerin

daha 'Iezzetli' yiyecekler hazýrla-

dýklarýný düþünebilir. Ancak anne

bu tutumunun nedenlerini anlatýp

çocuðunun geliþimi için özen gös-

terdiðini net bir biçimde ifade ede-

bilirse çocuk hem yaþadýðý ayrý-

calýðýn farkýnda olacak, ileride ala-

caðý bazý kararlarýn toplumdan

farklý duruþ sergilemesini doðal

karþýlayabilecektir hem de kendi

ailesinin deðer yargýlarýný içsel-

leþtirecektir.

Çocuklarýn gerçek ve hayali ayýrt

etme becerisi ileri yaþlarda geliþen

bir beceridir. Üç yaþtan önce ço-

cuklar için televizyonda gördükleri

her þey gerçektir. Mesela, televiz-

yonda gördükleri bir bardak

Televizyonun Çocuðun Psiko-

Sosyal Geliþimine Etkisi

ETKÝLÝ YORUM - 24

Page 27: Etkili Yorum 14

suyun, eðer televizyon yana

eðilirse döküleceðini zannederler.

Üç yaþýndan sonra ise televizyon-

daki gerçekliðin yaþamýmýzdaki

gerçeklikten bir ölçüde farklýlýk

gösterdiðini anlamaya baþlarlar. Bir

þeye atfedilen gerçeklik ne kadar

fazla ise ondan etkilenmemiz de o

derece fazla olacaðýndan gerçeði

ve hayali ayýn edemeyen küçük

çocuklarýn televizyondan etkilen-

melerinin daha büyük boyutlarda

olduðunu görebiliriz.

Özdeþim kurduklarý sanal kah-

ramanlarla yatýp kalkan, týpký o çiz-

gi kahraman gibi olmak isteyen,

onun gibi kötülerle savaþan, kavga

eden çocuklar için yaþlarý küçül-

dükçe gerçeði ve gerçek olmayaný

ayýrt etmek o kadar daha zordur.

Çok fazla televizyon izleyen ço-

cuklar sürekli izledikleri sanal

dünyada yaþamaya ve gerçek ha-

yata adaptasyon sorunlarý çekme-

ye baþlarlar. Bunun trajik bir örneði

de, birkaç yýl önce sevdikleri bir

çizgi film kahraman gibi uçacaðýný

zannedip evlerinin üst katýndan

adayan çocukla ilgili haberlerdir.

Bu elbette çok uç bir örnektir. Ama

ayný zamanda bizi çocuklarýn

dünyasýný anlamaya ve gerekli

önlemleri almaya sevk eden bir

örnektir.

Çocuklarýn kendi özgün kimlikle-

rini oluþturana kadar özdeþim kur-

malarý bu sürecin doðal bir parça-

sýdýr. Çocuk da zaman zaman ken-

dini izlediði programlardaki ka-

rakterler yerine koymaktadýr. Kah-

ramaný kimse o da olmayý istemek-

tedir. Özellikle ergenlikle birlikte

bu süreç daha önem kazanmak-

tadýr. Kimliðini þekillendirmeye

çalýþan ergen için model alacaðý

kiþiler önemli bir etkiye sahiptir. Ve

bu kiþiler genelde popüler med-

yada yer alan kiþilerdir. Televiz-

yonun -ve aslýnda tüm medyanýn-

bize 'iyi' olarak sunduðu bireyler,

Benlik Algýsý ve Kiþilik Geliþimi:

ergenlerin gelecekte olmayý hayal

ettikleri kiþilerdir. Peki, nedir bu

‘iyi’?

Televizyon özellikle kýzlara zayýflýk

ve güzelliði empoze etmekte, on-

larýn benlik algýlarý reklamlarla et-

kilenmektedir. Zayýf olanlar 'güzel',

normal kilolu ve toplu olanlar

'çirkin' olarak etkilenmektedir. Bu

etiketlemeye maruz kalan ergen,

kendini kabul edebilmek, iyi ve

güzel algýsýna sahip olabilmek için

erken yaþlarda rejim yapma, aþýrý

spor yapma, kozmetik ürünler kul-

lanma, televizyondaki zayýf ve gü-

zel kiþi olabilme çabasýna girebilir.

Televizyondaki kýzlar bakýmlý,

güzel, zayýf, dýþa dönük, bakým ve

güzellik konularýyla ilgilenen;

erkekler ise güçlü, zengin, bakýmlý

olarak gösterilmekte, bu standart-

lara eriþemeyen kýzlar ve erkekler

kendilerini yetersiz hissedebil-

mektedirler. Dizilerdeki güzel kýzý,

zengin ve yakýþýklý delikanlý kap-

maktadýr. Kýzlar o kýz gibi güzel

ETKÝLÝ YORUM - 25

Page 28: Etkili Yorum 14

olabilmeyi, erkekler de o erkek

gibi zengin ve güçlü olabilmeyi ar-

zu etmektedir. Kendisini 'güzel' gö-

ren bazý kýzlar karþýlarýna diziler-

deki gibi güçlü, zengin ve yakýþýklý

erkeklerin çýkmasýný beklemekte-

dir. Bazen de bazý evli kadýnlar,

eþlerinden kendilerine dizilerdeki

'jön'ler gibi davranmalarýný, sürp-

rizler yapmalarýný beklemekte, bu

olmadýðýnda ise ciddi hayal kýrýk-

lýðýna uðramaktadýrlar.

Televizyon izlemek pek çok etkin-

likten daha önemli ve eðlenceli

hale gelmiþtir. Çünkü tüm dünya o

kutunun içindedir. Tiyatroya git-

mek, sinemaya gitmek, kitap oku-

mak yerine televizyon izlemeyi

tercih eden çocuðun/ergenin sos-

yal iliþkileri zayýflar.

Televizyondaki þiddet içerikli

görüntü ve haberlerin hem yetiþ-

kin hem de çocuklar açýsýndan za-

rarlý yönleri olduðu su götürmez

Televizyon ve Þiddet:

bir gerçektir. Her gün haberlerde,

dizilerde ve çeþitli programlarda

izlediðimiz þiddet haberleri nor-

mal bir olay gibi sunulmakta, bura-

dan baþkalarýnýn acýlarýna duyarsýz

kalmanýn sorunlarý çözmenin ka-

bul edilebilir bir yolu olduðu me-

sajý çýkabilmektedir. Þiddet, haber-

lerde, filmlerde, çizgi filmlerde ha-

yatýn doðal bir parçasý gibi sunul-

maktadýr. Önlem olarak yetiþkinle-

re hitap eden programlarýn

çocuklara izlettirilmediði evlerde

bile çocuk þiddet unsurundan tam

olarak korunamamaktadýr. Yetiþ-

kinlerin izlediði þiddet içeren prog-

ramlardan korunan çocuðun izle-

diði çizgi filmler de þiddet öðe-

leriyle dolu olma riski taþýmaktadýr.

Dünyayý tanýmaya çalýþan çocuk-

lar için sorunun ciddiyeti daha ileri

boyuttadýr. Çocuk, þiddeti görenle

özdeþim kurmasý durumunda da

þiddeti uygulayanla özdeþim kur-

masý durumunda da zarar görmek-

tedir. Ýlkinde þiddeti görenle

özdeþim kuran çocuk, 'körü dünya

sendromu'na yakalanabilir. Yani;

dünyaya olan güvenini yitirir ve

kendini güvensiz, saldýrgan bir

dünyada yaþayan zavallý biri gibi

görür. Özellikle küçük çocuklarda

korkular geliþtirme, uyku ve yeme

bozukluklarý, sýk sýk aðlama nöbet-

leri, þiddetin maðduru olacaðý

korkusu görülebilir. Bazý çizgi

filmlerde kahramanlar dövüþmek-

te, yaralamakta ve yaralanmakta,

aldýklarý darbelerden sonra bile bir

þey yokmuþ gibi 'özel güçleri'

sayesinde ayaða kalkmaktadýrlar.

Yani þiddet onlara zarar verme-

mektedir.

Çocuk, izlediði çizgi film kahra-

manlarýyla özdeþim kurduðunda

ise kendini riske atacak davranýþ-

lara giriþme tehlikesinin ortaya

çýktýðýný görürüz. Ayrýca baþka bir

bireye vurduðunda, þiddet uygula-

dýðýnda da ayný o kahraman gibi

hiçbir þey olmayacaðýný düþündü-

ðünden, karþýsýndakine daha ko-

layca ve düþünmeden vurabilmek-

te, zarar verebilmektedir. Bazen

çizgi film kahramaný kötülerle sa-

vaþan, onlarý cezalandýran ve kýya-

sýya þiddet uygulayan biridir.

Ancak o, “kötüleri' cezalandýrdýðý

için, yaptýðý þey kabul edilebilirdir.

Çocuk da büyük bir tezahüratla

kahramanýn, rakibini dövmesini

desteklemektedir. Kötünün ne ol-

duðunu dahi bilemeyecek, anlata-

mayacak çocuk anlamadýðý þiddeti

destekler konuma gelmektedir.

Çizgi filmlerde, þiddet dýþýnda baþ-

ka çözüm yollarý aramayý öðret-

mek yerine, en basit, kaba ve ilkel

sorun çözme metoduna dönüþ

vardýr. Oturup konuþup uzlaþan

çizgi film kahramanlarý kaç tanedir

ETKÝLÝ YORUM - 26

Page 29: Etkili Yorum 14

dersiniz? Böylece çocuklar alter-

natifler üretmeyi, iþlevsel çözüm-

ler aramayý býrakýp, kaba gücün

hüküm sürdüðü bir dünyayla tanýþ-

maktadýrlar.

Çocuklarýn okul öncesi becerile-

rinin geliþtiði çaðlarda televizyonu

çok izlemenin gelecekte okul ba-

þarýsýný da düþürdüðü gözlenmiþtir.

Okul baþarýsý ile ilgili çalýþmalarda,

evlerinde daha çok televizyon iz-

leyen ve odasýnda televizyonu

olan çocuklarýn, daha az ve ebe-

veyn eþliðinde televizyon izleyen-

lere göre daha baþarýsýz olduklarý

ortaya çýkmýþtýr.

Araþtýrmacýlar günlük televizyon

izleme süresinin ortalama 2 saat ile

sýnýrlý tutulmasýný ve izlenen prog-

ramýn içeriðinin eðitsel ve yaþa uy-

gun olmasýný, izleme eyleminin

ebeveyn gözetiminde olmasýný ve

sonrasýnda program hakkýnda ko-

nuþulmasýný tavsiye ederler. Böyle-

likle televizyonun tek yönlü etkile-

þimi ortadan kaldýrýlmaya çalýþýlýr.

Ýzlenen programda net olmayan

mesajlarý netleþtirmek, oradaki bir

olay hakkýnda yorum yapmak ve

çocuðun programdan kötü etki-

lenmesine sebep olabilecek belir-

sizlikler, anlaþýlmamýþ veya yanlýþ

anlaþýlmýþ noktalar üzerinde konu-

þup çocuðun izlediðini anlamlan-

dýrmasýný saðlamak için yetiþkin

yardýmýna ihtiyaç vardýr. Amerikan

Pediatristler Birliðine göre, çocuk-

luðun ilk yýllarýnda pasif biçimde

televizyon izlemek, üreticiliði ve

problem çözme becerisi geliþimini

olumsuz etkilemektedir. Hatta da-

ha da ileri gidilerek, 0-2 yaþ ara-

lýðýndaki çocuklara televizyon izle-

tilmemesi tavsiye edilmektedir.

Reklamlar ve televizyondaki

þovlar, renkli, canlý ve hareketli bir

Okul Baþarýsýna Etkisi:

dünya sunmaktadýr. Ýmajlar sürekli

deðiþmektedir. Böylece çocuðun

dikkati sürekli bölünmekte ve

uzun süreli olarak bir þeye odak-

lanamamaktadýr. Televizyondaki

bilgi, eðlence ve her þey hýzlý bir

biçimde tüketilmekte, çocuklar da

bu hýzlý tempoyu hayatlarýna

transfer etmektedir. Böylece ders-

te dakikalarca yerinde oturup din-

lemek, okumak onlara tekdüze

gelmektedir. Oysa televizyon ba-

þýnda geçirdikleri süre ne kadar

canlý, iþitsel ve görsel açýdan ha-

reketlidir! Bu yüzden, pek çok

ebeveyn çocuðun uzun süre tele-

vizyon izleyip bilgisayarda oyna-

dýðýndan, ama dersi dinlemediðin-

den þikâyet eder.

Araþtýrmacýlar günlük televizyon

izleme süresinin ortalama 2 saat ile

sýnýrlý tutulmasýný ve izlenen prog-

ramýn içeriðinin eðitsel ve yaþa

uygun olmasýný, izleme eyleminin

ebeveyn gözetiminde olmasýný ve

sonrasýnda program hakkýnda

konuþulmasýný tavsiye ederler.

Uygun olmayan yaþlarda televiz-

yonda ve artýk daha sýk þekilde in-

ternette maruz kalýnan mahremi-

yet ihlallerinin sadece küçük

çocuklarýn deðil, yetiþkinlerin de

ruh saðlýðý üzerinde oluþturabile-

ceði olumsuzluklar uzun süredir

tartýþýlmaktadýr. Birey ile toplumun

sýnýrlarý gün geçtikçe birbirine

karýþmaktadýr. Pijamayla baþkasý-

nýn yanýna çýkmanýn saygýsýzlýk ve

Mahremiyet Ýhlali:

özensizlik sayýldýðý bir yaþam bi-

çiminden, sadece yarýþma kuralla-

rýnýn önem kazandýðý, kamera kar-

þýsýnda mahremiyetin neredeyse

ortadan kalktýðý bir yaþam biçi-

mine doðru gelinmiþtir. Özellikle

okul öncesi dönem çocuklarýnýn

da evde anneleriyle olduklarý gün-

düz saatlerinde yayýnlanan 'realite'

programlarýnda gündem oluþturan

travmatik olaylar en ince detayýna

kadar seyirci ile paylaþýlmakta, bu

da geliþim dönemi itibarýyla 'neyin

neden olabileceðini' anlayamayan

çocuðun dünyasýna 'tam olarak

adlandýrýlamadan' girmektedir.

Çocuklara hitaben yapýlan reklam-

larýn bir diðer etkisi de yýllar sonra

görülür. Günümüzün çocuklarý ge-

lecekte de senelerce çarpýcý mü-

zikler ve görüntülerle bilinçaltýna

iþlenen ve iyi kavramlarla özdeþleþ-

tirilen bu markalarýn sadýk tüketi-

cileri olacaktýr. Kýsacasý bugün rek-

lamlarda bilhassa çocuklarý etkile-

meye odaklanan stratejilerin arttýðý

gerçeði ile yüz yüzeyiz. Reklam-

larýn önemli bir kýsmý da yað, þeker,

karbonhidrat oraný yüksek abur-

cubur gýdalarý için hazýrlanmýþtýr.

Çocuk televizyonda tanýtýlan abur-

cuburu yiyerek televizyonun

önünde oturmaktadýr. Daha uzun

süre oturdukça daha fazla yemek-

te, daha fazla yedikçe obezite riski

artmaktadýr. Televizyonun önünde

geçirilen saatler çocuðun koþup

oynayacaðý, saðlýklý fiziksel egzer-

sizlere vereceði zamandan çal-

makta, hatta uyku vakti komþunda

pazarlýklara sebep olmaktadýr.

Kýsacasý, televizyon -izin verildiði-

nde- bir çocuðun saðlýklý geliþimi

için önemli sayýlabilecek uyku,

beslenme ve spor alanlarýný sabote

edebilme gücüne sahiptir.

Psikiyatrist Ýstanbul Eðitim ve Kültür Dergisi, MEB, Eylül 2010

Reklamlar:

ETKÝLÝ YORUM - 27

Page 30: Etkili Yorum 14

Bir keresinde de çikolata

yerken çikolatam koltu-

ðun küçük yastýðýna deðdi

ve yastýk kirlendi. Ben de hemen

gidip yastýðý çeþmenin altýna koy-

dum ve suyu açýp yýkamaya çalýþ-

tým. Annem kýzýnca hata yaptýðýmý

anladým.

Biliyorsunuz küçük bir çocuk ola-

rak sizlere kendimi anlatýyorum.

Dilim döndüðü kadar ama. Siz de

biliyorsunuz ki ben dünyaya terte-

miz bir þekilde geliyorum. Bembe-

yaz bir sayfa gibi. Bu nedenle kü-

çükken niyetim de kalbim gibi te-

mizdir benim. Art niyet nedir bil-

mem ben. Ýçimde kötülük barýn-

dýrmam, barýndýramam. Daima

niyetim iyidir. Ancak davranýþ-

larýmda bazý eksiklikler ola-

bilir. Ýyi bir niyetle yola çýkýp

çok yanlýþ bir davranýþ yapa-

bilirim, yapýyorum da.

Örneðin geçen gün 8 aylýk

kardeþim Emre’yi -ki sevmek

için- kucaðýma almak istedim.

Ancak almaya çalýþýrken

düþürdüm ve onun caný çok yandý.

Kafasý yere çarptý. Annem geldi

bana baðýrdý: “Bir daha kardeþine

dokunmayacaksýn!” diye. Ben

aslýnda kardeþimi sevmek istemiþ-

tim. Ancak bu isteðimi doðru dav-

ranýþla birleþtiremedim ve ortaya

kötü sonuç çýktý.

NÝYETÝMÝ

Biz çocuklarý uyarýrken ve onlara kýzarken

niyetimizle davranýþýmýzý birbirinden

ayýrmanýz gerekiyor. Davranýþa kýzayým ve

davranýþý cezalandýrayým derken niyeti de

cezalandýrabiliyorsunuz.

“ “Mehmet Teber Psikolojik Danýþman / Pedagog

ETKÝLÝ YORUM - 28

TAKDÝR ETYÖN VER!

DAVRANIÞIMA

Page 31: Etkili Yorum 14

Bir ay önce, annem sofra kuru-

yordu. Ben de anneme yardým

etmek niyetiyle bir tabaðý taþýmaya

çalýþtým. Tabak düþtü ve kýrýldý.

Ýçindeki yemekler de döküldü.

Çok üzüldüm. Annem yine kýzdý

bana. Aslýnda davranýþýma kýzdý,

biliyorum. Ancak niyetimi takdir

etmedi. Bu nedenle bendeki

yardým isteðini de farkýnda ol-

madan söndürmüþ oldu.

Akþam babam eve gelir gelmez

haber izliyor. Ben de akþama kadar

babamý çok özlemiþ oluyorum.

Onunla oynamak ve vakit geçir-

mek istiyorum. O ise haberleri bý-

rakmýyor. Ben de gidip televiz-

yonun düðmesine basýyorum.

Aslýnda niyetim temiz. “Baba be-

nimle ilgilen!” demek istiyorum.

Bu isteðimi nasýl ifade edeceðimi

bilmediðim için aklýma gelen ilk

yolu deniyorum. Siz bu yöntemi-

me kýzarken, niyetime de kýzmýþ

oluyorsunuz.

Biz çocuklarý uyarýrken ve onlara

kýzarken niyetimizle davranýþýmýzý

birbirinden ayýrmanýz gerekiyor.

Davranýþa kýzayým ve davranýþý ce-

zalandýrayým derken niyeti de

cezalandýrabiliyorsunuz. Halbuki

güzel niyetlerimizi cezalandýr-

dýðýnýzda bizdeki o niyetleri kö-

reltmiþ oluyorsunuz. Yapmanýz ge-

reken þey çok basit. Niyetimizi

takdir etmek ve ayný zamanda

davranýþýmýzý eðitmek. Þimdi size

bir örnek anlatayým isterseniz.

Birgün bir gazeteci, týp alanýndaki

buluþlarýyla çýðýr açan bir bilim

adamýna, bu iþin sýrrýný sormuþ:

“Sizi diðer bilim adamlarýndan

farklý kýlan nedir ki, böylesine

baþarýlý oldunuz ve büyük buluþlar

yaptýnýz?”

Baþarýlý týp adamý “Benim baþarý

öyküm iki yaþýndayken, annem

sayesinde yaþadýðým bir tecrübe ile

baþladý” demiþ ve sonra da bu

macerasýný anlatmýþ: “Ýki yaþýnday-

ken buzdolabýndan süt þiþesini

almaya çalýþýyordum. Niyetim

sütümü kendi baþýma alabildiðimi

anneme göstermekti. Ama þiþe

elimden kayýp yere düþtü ve her

taraf süt oldu. Annem gürültüyü

duyup mutfaða geldiðinde ne

baðýrdý, ne söylendi, ne de beni

cezalandýrdý. Ne dedi biliyor

musunuz?”

“Sanýrým canýn süt istedi ve bunu

kendi baþýna yapmak istedin.

Kendi baþýna bir þeyler yapmaya

çalýþman ne kadar güzel! Biliyor

musun, þimdiye kadar hiç bu kadar

büyük bir süt birikintisi görmemiþ-

tim. Temizlemeden önce yerdeki

sütle biraz oynamak ister misin?”

Böylece ben de yerdeki sütle oy-

namaya baþladým. Daha sonra

annem yanýma geldi ve: “Böyle

küçük hatalar yaptýðýnda bunu

senin temizlemen ve her þeyi eski

haline getirmen gerekiyor, bunu

biliyorsun deðil mi?” dedi. “Bunu

nasýl yapmak istediðine sen karar

ver. Ýstersen sünger kullanalým,

istersen havlu ya da bir bez, ne

dersin?”

“Ben süngeri seçtim, birlikte yere

dökülen sütü temizledik. Sonra

annem, bu küçük kazanýn nede-

nini açýkladý:

“Ýki minik elinle süt þiþesini taþýya-

madýðýn için oldu bu. Þimdi bah-

çeye çýkalým ve sen þiþeyi suyla

doldurup onu düþürmeden taþý-

maya çalýþ.”

“Sonra, bana þiþenin çýkýntýlý

yerinden tuttuðum takdirde onu

düþürmeyeceðimi öðretti. O

günden sonra, bütün baþarýsýzlýk-

larým benim için bir tecrübeye

dönüþtü. Her baþarýsýz deneyden

sonra, yeni þeyler öðrendim,

ümitsizliðe düþmeyip daha çok

þevklendim.”

Eðer o büyük bilim adamýnýn an-

nesi ona kýzýp baðýrsaydý ya da

cezalandýrsaydý, belki de ondaki

özgüveni, kendi baþýna bir þeyler

baþarabilme duygusunu kýracaktý.

Üstelik doðru davranýþý da öðret-

memiþ olacaktý.

Tekrar söylüyorum. Ben çocuðum,

içinde iyi niyetler barýndýran ve bu

iyi niyet tohumlarýnýn yeþermesini

bekleyen bir çocuk. Sizden bir ri-

cam var. Eðer bu iyi niyetimiz doð-

ru davranýþla buluþmazsa lütfen

kýzýp, baðýrýp çaðýrmayýn. Davra-

nýþýmý eðitirken niyetimi de takdir

edin.

ETKÝLÝ YORUM - 29

Page 32: Etkili Yorum 14

Ailelerin en büyük sorunla-

rýndan biri olan bu davra-

nýþýn birçok nedeni olabi-

leceði gibi genellikle çocuðun dik-

katleri üzerine çekerek kendini da-

ha önemli hissetmek istemesi de

bu nedenler arasýnda yer alabilir.

Bazý çocuklar eriþkinlerde olduðu

gibi daha az iþtahlý olabilir. Çocu-

ðun iþtahý az olduðu için anne onu

yemeðe zorlar, o da reddeder. Bu-

nun üzerine anne daha ileri gide-

rek zorlama, kandýrma, ceza ver-

me ve tehdit etme yoluna baþ-

vurarak yemek zamanlarýnýn ço-

cuk için kâbusa dönüþmesine ne-

den olur. Böylelikle yemek ve

yemek zamaný ile ilgili kötü çaðrý-

þýmlar zamanla gerçekten çocuðun

yemek yeme konusunda þiddetli

tepkiler vermesine neden olur.

Yemekte problem çýktýðýnda yap-

mamýz gereken en uygun davranýþ

þöyle olmalýdýr: “Hepsini yemek

zorunda deðilsin, þimdi aç deðilsen

bir sonraki yemekte yersin.” Böy-

lece çocuðun yemek yeme konu-

sunda direnç göstermek için bir

nedeni kalmayacaktýr. Yemek ye-

me konusunda çocuklara karþý

ýsrarcý bir tutum sergilemememiz

ve onlarý yemek yemeye zorlama-

mamýz gerekmektedir. Acýkmalarý

için fýrsat tanýmalýyýz.

Çocuklarýn çok yorgun ve uykusuz

olarak yemeðe baþlamamalarýna

dikkat etmeliyiz. Yemek öncesinde

yýkanmýþ el, yüz ve taranmýþ saçlar

ile onun kendini daha zinde ve

keyifli hissetmesini saðlayabiliriz.

Aile içinde yemek yeme düzeni

oluþturmaya özen göstermeliyiz.

Çocuklarý belirli yemek saatlerine

alýþtýrmamýz onlarýn yemek yeme-

sini daha düzenli hale getirecektir.

Sofrada paylaþýlan zaman çocuk

için oldukça önemlidir. Sofrada

onlarla konuþarak hem onlarýn

hem de kendimizin yemek yeme

zamanlarýndan zevk almamýzý

saðlayabiliriz. Böylece yemek ye-

mek çocuklar için hem doyurucu

hem de eðlenceli bir aktivite haline

gelecektir.

Yemekleri çocuðunuzun tabaðýna

koyarken farklý þekiller oluþturacak

þekilde servis ederek onlarýn

ilgisini çekebileceðimiz gibi yemek

tabaðýnýn desenli ve renkli olmasý

da bu konuda bize yardýmcý ola-

bilir. Öðün aralarýnda abur cubur

yememelerine dikkat etmeliyiz.

Bu tip yiyeceklerle karýnlarýný ko-

layca doyurup yemek zamaný gel-

diðinde yemek yemek istemeye-

ceklerdir. Yemek masasýný hazýrlar-

ken onlardan yardým alabiliriz.

Onlarýn kendilerine olan güvenle-

rinin artmasýný yardýmcý olacaktýr.

Servisi yaparken tabaðýna yiyebile-

ceði miktarda yiyecek koymanýz ya

da yemeði kendisinin almasý onun

yemeði bitirmesini kolaylaþtýracak-

týr. Böylece tabaðýndakini biti-

rebildiðini görmek hem onu hem

de bize mutlu edecektir.

Tüm bunlarý uygulamanýza rað-

men çocuðunuz kilo kaybediyor

ve yemek yemeði kesinlikle red-

dediyorsa bir uzmandan yardým

almanýzda fayda vardýr.

ÇOCUÐUNUZ

YEMEKYEMÝYORSA

Zeynep Karabacak Psikolog

ETKÝLÝ YORUM - 30

Page 33: Etkili Yorum 14
Page 34: Etkili Yorum 14

eslenme ile öðrenme

arasýnda nasýl bir iliþki Bvardýr?

Kavrama kapasitesini belirleyen en

önemli faktörler beslenme, genler

ve çevre koþullarýdýr. Saðlýklý bes-

lenmenin çocuk geliþimi ve öðren-

me kapasitesi üzerinde etkisi inkar

edilemez. Fakat bilimsel açýdan

çocuklarýmýza “Bunlarý yersen da-

ha zeki olursun” diyemeyiz. Ço-

cukluk yaþlarýndaki beslenme ile

daha sonraki yýllarda akademik

performans arasýnda önemli bir

iliþki söz konusudur.

Beslenme uzmanlarý yaptýklarý bi-

limsel araþtýrmalar sonucunda bel-

leði güçlendiren besinleri bulmuþ-

lardýr. Bu besinler sadece çocuklar

için deðil her yaþtaki insanlar için

de gereklidir. Algýlama yeteneðimi-

zi arttýrýr, daha hýzlý düþünmemizi

ve dikkatimizi toplamamýzý saðlar.

Çocuðunuzun hem dengeli bes-

lenmesini hem de zekasýný çalýþtý-

racak besinlerle beslenmesini is-

tiyorsanýz aþaðýdaki önerilere

lütfen kulak verin.

Kýrmýzý ve turuncu renkli sebzeler:

Özellikle domates, havuç ve kýr-

mýzýbiberde bulunan antioksidan

beynin daha uzun süre saðlýklý kal-

masýný saðlar öðrenmeyi kolay-

laþtýrýr.

Uzun metinleri ezberle-

yebilmek için önerilebilir. Meyvesi

C vitamini deposudur. Ayrýca ö-

nemli bir element olan mangan

içerir.

Kýsa süreli belleði güç-

lendirmek için önerilir. Fazla mik-

tarda yað asidi içerir. Yarým avoka-

do yeterlidir.

Ýçeriðindeki fisetin maddesi

hafýza kaybýnýn etkilerini azaltýp,

bunamayý geciktirir.

Hafýzayý kuvvetlendi-

ren besinlerdendir. Özellikle sý-

navlara hazýrlanan çocuklarýn ça-

yýna ilave edilmesi veya doðrudan

ýsýrgan çayý içirilmesi yerinde olur.

Ananas:

Avokado:

Çilek:

Isýrgan otu:

ÇOCUÐUNUZUN

GÜÇLENDÝREN BESÝNLERZEKASINI

ETKÝLÝ YORUM - 32

Page 35: Etkili Yorum 14

Patates:

Somon:

Kabak:

Yoðurt:

Üzüm suyu:

Fasulye:

Bitter çikolata:

Lahana:

Limon:

Yaban Mersini:

Kan þekerini dengeli ola-

rak yükseltir bu sayede zeka daha

verimli çalýþýr.

Omega-3 yaðlarý hem

beyni korur hem de hafýzayý güç-

lendirir.

Hafýza için eþsiz bir besin-

dir. Yemeklerle sýk sýk tüketilmesi

son derece faydalýdýr.

Ýçinde bulunan tirozin i-

simli madde hafýzayý güçlendirip,

beyni uyarýr.

Dopamin salgýlan-

masýný arttýrarak problem çözme

yeteneðini geliþtirir.

Lif ve protein bir arada ol-

duðundan özellikle çocuklarda ze-

kanýn açýlmasýna sebep olur.

Magnezyum ve

antioksidan içeriðiyle beyne oksi-

jen taþýyarak daha aktif çalýþmasýný

saðlar.

Tiroit bezlerinin aktivite-

sini yavaþlattýðý için sinirliliði

giderir. Daha stressiz öðrenmeyi

saðlar. (örneðin sýnav öncesi).

C vitamininden dolayý

canlandýrýr, algýlama yeteneðini

artýrýr.

Uzun süreli öð-

renmede ideal bir meyve-

dir. Beynin kanla daha

iyi beslenmesini saðlar.

Dikkati Saðlamak

Ýçin tavsiye Edilen Be-

sinler: Eðer çocuðunuz dikkati-

ni toplamakta zorluk çekiyorsa

veya dikkati çok çabuk daðýlýyorsa

uzmanlar bu besinleri kullan-

manýzý tavsiye ediyor.

Soðan: Aþýrý yýpranmaya,

fiziksel yorgunluða karþý

kullanýlýr. Kaný sulandýrýr,

beyin oksijeni daha iyi alýr.

Sinirleri

kuvvetlendirirken, beyindeki ha-

ber alma maddelerinin oluþumu-

nu hareketlendirir.

Beynin Daha Üretici Olmasý

Ýçin Tavsiye Edilen Be-

sinler:

Günümüzdeki eðitim

yöntemi hazýra konma-

yý deðil, çocuklarýn

üretmesine yönelik

olduðunu artýk bilmeyen aile

kalmadý. Ýþte uzmanlarýn açýkla-

malarýna göre bu besinlerde ço-

cuðunuzun üretme kapasitesinin

artýþýný kolaylaþtýran besinlerdir.

Ýçerdiði maddeler bey-

nin yeni fikirler üretmesini saðlar.

Kan sulandýðý için vücutta daha

serbest akar, beyin oksijenle bes-

lenir.

Ýçerdiði uçucu yaðlar

bütün sinir sistemini uyarýr.

Aniden bir fikre, bir buluþa ihtiyacý

olan kimyon çayý içmelidir (bir fin-

cana iki tatlý kaþýðý dolusu kim-

yonla hazýrlanýr).

Tam bir demir

deposu, özellikle saðlýklý alyu-

varlar için vazgeçilmezdir.

Beyin geliþimi için

büyük yarar saðlar.

Baðýþýklýk

sistemini kuvvet-

l end i rmek ted i r.

Böbrek ve karaci-

ðe r in i þ l ev in i

Ceviz, fýndýk ve fýstýk:

Zencefil:

Kimyon:

Yaðsýz kýrmýzý et:

Üzüm:

artýrýr, karaciðer hastalýklarý ve

kansýzlýðýn tedavisinde etkilidir.

Kanýn temizlenmesine, vücutta

yaðlarýn erimesine yardýmcý olur.

Beyinin enerji kaynaðýdýr.

Eðer çocuðunuz öðrenmede zor-

luk çekiyorsa bu besinlerin büyük

faydasý olacaktýr.

Beslenme ve okul per-

formansý arasýndaki

iliþkiyi araþtýran çalýþ-

malarda öncelikle kah-

valtýnýn çok önemli oldu-

ðu kanýtlanmýþtýr. Kahvaltý eden

çocuklar okulda daha aktif olarak

eðitime katýlýrlar. Kahvaltý yapan

çocuklarýn, yapmayanlara göre

okulda deðiþik kriterlerle belirle-

nen baþarýlarý ve performanslarý

daha yüksektir.

Dolayýsýyla, çocuklarýn okul baþa-

rýlarýný arttýrmak amacýyla destek-

lenmesi gereken saðlýklý yaklaþým,

sabah kahvaltý yapmalarýnýn sað-

lanmasýdýr.

ETKÝLÝ YORUM - 33

Page 36: Etkili Yorum 14

Anne babalarýn farklý kiþilik

yapýlarý, farklý aile köken-

leri, farklý yetiþtirme bi-

çimleri nedeniyle aslýnda bu, çoðu

kez kaçýnýlmaz bir durumdur. Bu

durumun çocuðun geliþimini nasýl

etkileyeceði, farklýlýklarýn çocuða

nasýl yansýtýldýðýna baðlýdýr. Fark-

lýlýklar çocuðun geliþimine katký

saðlayacak bir zenginliðe dönüþ-

türülebileceði gibi geliþimi olum-

suz yönde etkileyen önemli bir so-

run olarak da karþýmýza çýkabilirler.

Aslýnda her anne baba, insan ol-

duklarý ve deðiþken ruh durumu

içinde bulunabildikleri için zaman

zaman kendi içlerinde bile tutarsýz

olabilirler. Bu tutarsýzlýk anne ba-

banýn ruh durumuyla ilgili olabile-

ceði gibi çocuðun yapýsý ya da dav-

ranýþýn ortaya çýktýðý koþullara da

baðlý olabilir. Örneðin; mutsuz,

sýkýntýlý bir anne çocuðun mýzýr-

danmasýný tolere edemeyebilir.

Gürültülü bir top oyunu açýk ha-

vada, uygun bir mekânda sorun

olarak görülmezken evde kabul

edilemez gerçektir. Anne babanýn

hem kendi içlerinde hem de bir-

birleriyle her zaman ve her koþul-

da tutarlý olmalarýný beklemek ger-

çekçi deðildir. Bunu gerçekleþtire-

meyen anne babalarda bu bek-

lenti, kaygý ve yetersizlik duygu-

suna neden olmaktadýr. Aile içinde

tutarlý olunmasý gereken konu, ev-

de sorunlarýn ele alýnýþ biçimleri ve

bireylerin birbirlerine olan saygýlý

tutumlarýdýr.

Anne baba, çocuða sevgi gösteril-

mesi, kurallar-sýnýrlar ve sorunlarýn

ele alýnýþ biçimi gibi çocuk geli-

þimindeki çok temel öðelerde gö-

rüþ ayrýlýklarý içindeyse; bu düþün-

celerini çocuðun yanýnda ve bir-

birini eleþtirir tarzda tartýþýyorlarsa;

birbirlerinin kurallarýný gevþetiyor

ya da bozuyorlarsa çocuk neyin

ÇOCUK BAKIMINDAGÖRÜÞ AYRILIKLARI

Aile içinde tutarlý

olunmasý gereken konu,

evde sorunlarýn ele alýnýþ

biçimleri ve bireylerin

birbirlerine olan saygýlý

tutumlarýdýr.

Uzm. Dr. Özlem Sürücü Çocuk Ruh Saðlýðý ve Hastalýklarý Uzmaný

ETKÝLÝ YORUM - 34

Page 37: Etkili Yorum 14

Öncelikle çocuk için anne babanýn birbirine nasýl davrandýðý,

birbiriyle nasýl uzlaþtýklarý ve birbirlerine karþý gösterdikleri sevgi ve

saygýnýn, neye izin verilip neye verilmeyeceðinden daha önemli bir

konu olduðu unutulmamalýdýr. Örneðin; çocuðun televizyon

izlemesine karþý olan bir annenin buna izin veren eþiyle çocuðun

önünde tartýþmaya girmesi, televizyon izlemekten daha fazla zarar

verecektir. Anne ya da baba onaylamadýklarý bir tutum için

çocuðun önünde aþýrý tepki vermektense, o an için sessiz kalýp daha

sonra konu üzerinde uzlaþmaya çalýþmalýdýr.

Anne baba birbirlerinin görüþlerini dikkatlice ve saygý göstererek

dinleyebiliyor ve zaman zaman birbirlerine hak verebiliyorsa, bu

çocuk için de çok uygun bir örnek olur. Çocuk da farklý görüþleri

dinleyebilme ve uygun þekilde tartýþabilmeyi öðrenir.

Yatma saati, beslenme, disiplin gibi temel alanlarda nasýl

davranýlacaðý konusunda önceden konuþulup anlaþma yapýlabilir.

Güvenlik önce gelir. Saðlýk, güvenlik, beslenme gibi konularda

anne baba uyuþamýyorsa bir uzmanýn, örneðin çocuk doktorunun

önerileri doðrultusunda hareket edebilirler.

Sorunlarýn çözümünde anne baba ve çocuk/çocuklar iþbirliði

içinde olmalýdýr. Çocuklarýn çözümlere bire bir katýlmalarý hem

onlarýn sorun çözme becerilerini geliþtirecek hem de anne babaya

karþý gelmemiþ olacaklardýr.

Anne baba birbirleri hakkýnda olumsuz, eleþtirel biçimde

konuþmamalýdýr. Bu çocuðun gözünde ebeveynin otoritesini

zedeler ve çocuðun daha da eleþtirel, insanlara karþý olumsuz

yaklaþan bir çocuk olmasýna neden olur.

Her bir ebeveyn için çok önemli konular belirlenerek, sorumluluk

alanlarý paylaþtýrýlabilir.

Çocuðun yanýnda birileriyle çeliþen mesajlar vermemeye özen

gösterilmelidir. Yemekten önce çikolata yemesini anne uygun

bulmuyorsa ve buna izin vermemiþse babanýn “Bir þey olmaz bu

seferlik yiyiversin” demesi çocuðun tüm kurallara karþý gelmesi ya

da ýsrar etmesi ile sonuçlanacaktýr.

Anne babalarýn birlikte olmadýklarý zamanlarda birbirlerinin

kurallarýný bozuyor olmalarý da sýk karþýlaþýlan bir durumdur.

Örneðin; baba çocuðun kendi yataðýnda yatmasýna özen

gösteriyorken babanýn evde olmadýðý zamanlarda anne çocukla

birlikte uyursa, çocuk sadece baba istediði için yalnýz yatmasý

gerektiði mesajýný alýr. Ebeveynler birlikte olmadýklarý zamanlarda

da diðerinin kurallarýna saygý duymalýdýr.

doðru neyin yanlýþ olduðunu öð-

renemeyecektir. Böyle bir ortam-

da büyüyen çocuk, kural tanýma-

yan ya da her fýrsatta kurallarý

zorlayan, sorgulayan, sorumluluk

almayan, evde hýrçýn ama dýþarýda

güvensiz bir çocuk olur. Anne ve

babanýn farklý uçlarda olmasý bu

tutumlarýnýn daha belirgin hale

gelmesine neden olabilir. Örne-

ðin; aþýrý hoþgörülü ve yumuþak bir

annenin varlýðýnda, baba disiplin

açýðýný daha katý kurallarla ka-

patmaya çalýþýrken, babanýn aþýrý

kurallarýnýn çocuða zarar vereceði

endiþesiyle anne daha da esnek

olmaya baþlayabilir. Bu durumda

çocuk anneye karþý isteklerini

tutturan, ýsrar eden, kurallara karþý

gelen bir tutum içine girer. Ba-

banýn yanýnda daha uyumlu gibi

görünse de bu sadece babanýn var-

lýðýnda saðlanabilen bir uyumdur.

Anne kurallarý “Oyuncaklarýný top-

lamazsan baban kýzar” gibi cüm-

lelerle uygulamaya çalýþsa da, bu

yaklaþým çocuðun o kuralýn ger-

çekten gerekli olup olmadýðýný sor-

gulamasýna neden olur ve uzun

vadede iþe yaramaz. Sonuçta aile

bireyleri arasýndaki gergin, çatýþ-

malý iliþkiler çocuðun mutsuzlu-

ðuna ve güvensizliðine neden olur.

Farklý durumlarýn neden olabilece-

ði diðer bir sonuç da anne babanýn

çeliþkili davranýþlarýnýn çocuk ta-

rafýndan kullanýlmaya baþlanma-

sýdýr. Çocuðun anne babayý yön-

lendirmesi bu farklý tutumlardan

dolayý kolaylaþabilir.

Sonuç olarak anne ve babanýn

farklý görüþ ve tutumlarý hemen

her ailede az ya da çok var olan

kaçýnýlmaz bir durumdur. Anne

babalar bu farklýlýklarý “Benim de-

diðim olacak!” savaþýna dönüþtür-

medikleri sürece, birbirlerini ta-

mamlayarak çocuðun geliþimine

katký saðlayacak bir zenginlik ola-

rak yaþayabilirler.

Çocuðun Zarar Görmemesi ÝçinNeler Yapýlabilir?

ETKÝLÝ YORUM - 35

Page 38: Etkili Yorum 14

ÇOCUKLARDA

ÖFKE VESALDIRGANLIK

Öfke tepkileri yetiþkinlerde olduðu gibi çocuklarda da gereksiz

yere engellenme, cezalandýrma, haksýzlýða uðrama ve kendini

ifade edememe gibi durumlarda ortaya çýkmaktadýr. “

ETKÝLÝ YORUM - 36

Elif Güngördü Psikolojik Danýþman

Page 39: Etkili Yorum 14

Öfke ve saldýrganlýk kav-ramlarý çoðunlukla bir ara-da kullanýlmasý nedeniyle

birbiriyle karýþtýrýlmakta ya da eþ anlamlý kavramlar olarak algýlan-maktadýr. Ancak öfkenin bir duy-gu, saldýrganlýðýn ise öfkeyle ya-kýndan iliþkili bir davranýþ biçimi olduðu bilinmektedir. Bu açýdan, öfkeyi, saldýrganlýðý tetikleyen, ha-rekete geçiren duygulardan biri olarak tanýmlamak daha doðru olacaktýr.

Öfke tepkileri yetiþkinlerde olduðu gibi çocuklarda da gereksiz yere engellenme, cezalandýrma, hak-sýzlýða uðrama ve kendini ifade edememe gibi durumlarda ortaya çýkmaktadýr. Çocuklarýn öfkeyi, gerek fiziksel gerek sözel tepkiler olarak, saldýrgan davranýþlarla dýþa vurduklarýný görmekteyiz. Bu nok-tada akla þu soru gelmektedir: Sal-dýrgan davranýþlarýn temelinde her zaman öfke duygusu mu yatmak-tadýr? Saldýrganlýðýn ortaya çýkmasý için her zaman öfkenin yaþanmasý gerekmemektedir. Bu davranýþla-rýn temelinde birçok unsur yer almaktadýr. Bunlar þu þekilde özetlenebilir:

•Kiþilik özellikleri (Mizaç)•Ýlgi, sevgi ve temel güven eksikliði•Fiziksel ve psikolojik gerek-sinimlerin karþýlanmamasý, ihmal •Sürekli baský ve kýsýtlamayla karþý karþýya kalma•Kendini olumlu yollarla ifade edememe•Çocuða aile içinde ya da yakýn çevrede sözel ya da fiziksel þiddet uygulanmasý •Evde ya da sosyal çevrede saldýrgan davranýþlarý olan bir modelin bulunmasý•Þiddetin, televizyon ve bilgisayar gibi kitle iletiþim araçlarýyla öðrenilmesi.

Günümüzde kitle iletiþim araç-

larýnýn geliþmesiyle birlikte þiddet

ve saldýrganlýk temalarý çocuklara

farklý biçimlerde sunulmaktadýr.

Çocuklar, bazen bir çizgi filmde

bazen de bir bilgisayar oyununda

gördükleri kahramanlarý benim-

semekte, kendilerini onlarla öz-

deþleþtirerek onlarýn davranýþlarýný

-özellikle þiddet içerikli davranýþ-

larýný- günlük yaþamlarýna ve

oyunlarýna aktarmaktadýrlar. Sal-

dýrganlýk ve þiddet davranýþlarý

hem model alma (sosyal öðrenme)

hem de toplum içinde kabul edile-

bilir bir davranýþ olarak gösterilme-

leri nedeniyle çocuklar üzerinde

olumsuz etkiler býrakmaktadýr. Ço-

cukluk ve ilk ergenlik dönemi,

saldýrgan davranýþlarýn þekillendiði

kritik bir dönem olarak kabul edil-

mektedir. Bu nedenle, yaþamýn er-

ken döneminde çocuklara öfke

kontrolünün öðretilmesi, sorun

çözme ve empati becerilerinin ka-

zandýrýlmasý saldýrganlýðýn önlen-

mesinde önemli bir adým olacaktýr.

•Çocuðunuzun fiziksel ve psiko-

lojik ihtiyaçlarýný zamanýnda

karþýlayýn.•Çocuðunuza, öfkenin uygun yol-

larla ifade edilebileceðini saðlýklý

bir örnek olarak gösterin. •Çocuðunuza, öfke duyduðu an-

da konuþmak yerine, bulunduðu

çevreyi deðiþtirebileceðini, karþý-

sýndakiyle sakinleþtiðinde ve

kendini rahat hissettiðinde konu-

þabileceðini öðretin.•Çocuklarýnýza, saldýrgan davra-

Öfkeyle baþa çýkma ve saldýr-

ganlýðýn önlenmesi konusunda

anne babalara düþen görevle:

nýþlar sonucunda neler olabilece-

ðini anlatýn ve davranýþlarý üzerin-

de kendisinin de düþünmesini sað-

layýn.•Çocuðunuzu; ne hissettiðini söy-lemesi, duygularý üzerinde konuþ-masý konusunda teþvik edin.•Öfkesini saldýrgan davranýþlara baþvurmadan doðru þekilde ifade ettiði anlarda çocuðunuzun bu davranýþý tanýmlayýp, takdir edin.•Baskýcý-otoriter yaklaþýmlardan ve gereksiz cezalandýrmalardan kaçýnýn, çocuða duygu ve düþün-celerini ifade etme olanaðý tanýyýn.•Çocuklarýnýzý, enerjilerini boþal-tabilmeleri ve kendilerini doðru yollarla ifade edebilmeleri amacýy-la kültürel-sportif faaliyetlere yönlendirin.•Mükemmeliyetçi tutumdan ka-çýnýn ve çocuklardan yapabilecek-leri üzerinde performans bekle-meyin.•Çocuðunuzun televizyonda ne-ler izlediðini, bilgisayarda ne tür oyunlar oynadýðýný takip edin ve þiddet içerikli yayýnlara maruz kal-malarýný engelleyin. Engel oluna-madýðý durumlarda ise, bu tür programlarý çocuðunuzla birlikte seyrederek saldýrganlýk ve þiddetin sonuçlarýný tartýþýn.•Öfkeyle ve saldýrganlýkla baþa çý-kamadýðýnýz durumlarda profes-yonel destek almaya çalýþýn.

Unutmayýn ki öfkesini kontrol e-debilen; saldýrgan tepkiler ortaya koymadan, kendilerini olumlu yol-lardan ifade edebilen bireyler ye-tiþtirmenin ön koþulu, bir ebeveyn olarak öfkeyi doðru þekilde yön-lendirebilmektir.

ETKÝLÝ YORUM - 37

Page 40: Etkili Yorum 14

YÝYECEÐÝNYÝYECEÐÝNYARAR VE ZARARLARIYARAR VE ZARARLARI

8

ETKÝLÝ YORUM - 38

Page 41: Etkili Yorum 14

Y

Kahve (+)

Çikolata (+)

iyip içtiklerinizin saðlýðýnýzý

nasýl etkilediðini, ömrünü-

zü uzatýp uzatmadýðýný ya

da sizi yavaþ yavaþ ödürüp öldür-

mediðini merak ediyorsunuz. Yi-

yeceklerin eksi ve artýlarýna dair en

son bilimsel veriler burada..

Sabahlarý bir fincan kahve içiyor-

sanýz kendinizi suçlu hisstemeniz

için bir neden yok. Gerçekte kah-

ve çok çok saðlýklý bir içecek gibi

görünüyor. Yapýlan yeni araþtýrma-

lara göre kahvenin yararlarý ara-

sýnda diabet riskini önleme, kalp

krizi, safrakesesi taþý, parkinson,

böbrek taþlarý ve sirozu önlemesi

sýralanýyor. Bununla birlikte siyah

kahve özellikle kadýnlarda, kemik-

lerinizin incelmesine neden olabi-

lir. Bunu önlemenin yolu ise kah-

venize biraz süt eklemek..

Siyah çikolata yüzde 70 kakao

içerir ve saðlýklýdýr. Beyaz ya da

sütlü çikolatadan daha az þeker

içerir ve saðlýðýnýzý koruyan yeþil

çaydakine benzer polyphenols ve

flavonoid antioxidantlar içerir. Her

gün yenilen ufak parça siyah

çikolatanýn kan pýhtýlaþmasýný ön-

leyerek kalp krizi riskini azalttýðýný

ya da tansiyonu düzenlediði be-

lirtiliyor. Ayrýca, herkesin de bildiði

gibi çikolata iyi hissetmenizi saðlar

ve enerji verir. Bununla birlikte

çikolata yüksek kalori içerir ve

doymuþ yað da içerir. Bu nedenle

günde 50 gr'dan fazla yememeye

özen gösterin.

Asitli içecekler hakkýnda çok iyi

haberler yok. Diyet ve normal asitli

içeceklerin her ikisinde de yüksek

oranda fruktoz þurup bulunuyor.

Bu, pankreasýn normalden fazla

çalýþmasýna dolayýsýyla insülin sevi-

yesinin yükselmesine ve kilo al-

maya neden oluyor. Geçen yýl ya-

pýlan araþtýrmalarda yüksek fruk-

toz þurubu ile tatlandýrýlan içe-

ceklerin diyabet riskini artýrabildiði

Asitli içecekler (-)

tespit edildi. Ayrýca, koladaki ka-

fein ve fosfarik asitin de sýk içildiði

takdirde kemiklerin zayýflamasýna

neden olabiliyor.

Yulaf çoðu insan tarafýndan saðlýklý

bir yiyecek olarak bilinir. Ancak

kahvaltýlarda yemeden önce tek-

rar düþünmenizi gerektirecek þey-

ler var. Boston Çocuk Hasta-

nesi 'nde (Boston Children’s

Hospital) kontrollü olarak yapýlan

araþtýrmalarda sadece yulafla bes-

lenen çocuklarýn, kahvaltýda mey-

ve günün diðer zamanlarýnda seb-

zeli omlet ve yiyenlere göre iþ-

tahlarýnýn yüksek olduðu ve kalori

tüketiminin arttýðý gözlendi. Çalýþ-

malar yulafýn kan þekerini yüksel-

tici etkide bulunduðunu da gös-

teriyor. Sabahlarý kahvaltýda yula-

fýn yaný sýra protein içeren besin-

lerin alýnmasý gerektiði de belir-

tiliyor.

Pizza kesinlikle saðlýklý bir yiyecek

deðil ancak saðlýklý besinlerle

hazýrlandýðý kuþkusuz. Domates

sosu likopen bakýmýndan zengin-

dir, kanser riskini azaltýr, kolestero-

Yulaf (+/-)

Pizza (+/-)

ETKÝLÝ YORUM - 39

Page 42: Etkili Yorum 14

lü ve kan basýncýný azaltýr. Pizzaya

sebzelerin eklenmesi yararlarýný

artýrýr ancak pepperoni, sucuk, so-

sis ve diðer doymuþ yað içeren

yiyeceklerden uzak durmak gere-

kir. Peynir bakýmýndan zengin

olanlarý tercih edebilirsiniz. Pizza

hakkýnda en önemli husus bel çev-

renizin kilo almasýna neden yani

dilim dilim sipariþ etmeniz de yarar

var.

Yumurtalar hakkýnda son dönem-

de sarýsýnýn kolesterol kaynaðý

olmasý nedeniyle pek olumlu ha-

berler çýkmýyor. Ama yapýlan araþ-

týrmalarda yumurta yiyen kiþilerde

kardiyovasküler hastalýk riskinin

yüksekliðine dair bir veri elde edi-

lemedi. Örnek olarak 150 bin ka-

dýn ve erkek üzerinde yapýlan 8

yýllýk araþtýrmada yumurta yiyenler

ve yemeyenler arasýnda kalp has-

talýklarý riski bakýmýndan fark

gözlenemedi. Günde bir yumurta

yiyen kadýnlarýn koroner kalp has-

talýklarý risklerinin düþtüðü vurgu-

landý. Yumurtalar ayrýca büyük

protein kaynaðý ve çoðu organik

yumurta omega-3 bakýmdan

zengin.

Yumurta (+)

Balýk (+)

Haftada 2 kere balýk yemek kalp

krizi ve diðer kalp damar has-

talýklarý riskini azaltabilir. Balýk

omega 3 yað asidi bakýmýndan

zengindir ve diabet, alzheimer ve

romatizmal hastalýklarý önleye-

bilir. Saðlýðýnýz için sardalya, ringa,

somon, hamsi ve uskumruyu

tercih edebilirsiniz. Kýlýçbalýðý, ton

balýðý, kiremit balýðý ve köpekbalýk-

larý gibi balýklar daha dikkatli

tüketilmeli. Genel olarak konserve

ton balýðý iyi bir tercihtir, sushi

olarak yenilen ton balýðýndan daha

az zehir içerir.

Zayýf kalmaya çalýþan insanlar için

sürpriz haber: Ýþter doðal ister

tatlandýrýcý olarak alýnan þeker kilo

almaya neden oluyor. Purdue

Üniversitesi'nin Þubat'ta yayýnla-

dýðý araþtýrmaya göre sakarin ile

tatlandýrýlan yiyeceklerin de kilo

aldýrdýðý belirlendi. Bu nedenle

diyet yapan çoðu kiþi tatlandýrýcýlý

yiyecekler yerine doðal þeker içe-

ren meyveleri yiyebilir. Tatlandýrý-

cýlarýn, diabetiklerin þeker baký-

mýndan zengin beslenmelerini

saðladýðý da unutulmamalý tabi.

Suni tatlandýrýcýlar (+/-)

ETKÝLÝ YORUM - 40

Page 43: Etkili Yorum 14

Anne babalar en önemli gö-revlerinin çocuklarýyla sürek-li ilgilenmek ve onlarýn du-

rumlarýný takip etmek olduðunu dü-þünürler. Ancak bu ilgi ve alakanýn abartýlmasý çocuðun kiþilik bakýmýn-dan saðlýklý geliþememesine ve özgü-ven duygusundan mahrum kalmasý-na neden olabilir.

Bazý anne-babalar çocuk okula baþ-ladýðý günden itibaren, sanki okula baþlayan kendileriymiþ gibi, bütün sorumluluðu kendileri üstlenir. Öde-vini yapmadýðý zaman anne baba hu-zursuz olur. Çocuðun tepesine dikilip ödevini yaptýrmadýkça içleri rahat et-mez. Aslýnda çocuk adýna sorumlu-luðu üstlenme bebeklikten itibaren baþlar. Anne yedirir, anne giydirir, an-ne tuvalete götürür. Çocuk adýna her þeye anne baba karar verir ve ço-cuða seçme hakký verilmez.

Her ihtiyacý anne baba tarafýndan karþýlanan, devamlý neyi nerede ve

nasýl yapacaðý kendisine hatýrlatýlan, yanlýþ yaptýðýnda azarlanan ve kýna-nan çocuklar “gölge bir kiþiliðe” sahip olur. Bunlar anne babaya sormadan bir iþ yapamazlar ve kendilerine gü-venleri kalmaz. Karþýlaþtýklarý bir problemi çözmekte güçlük çekerler. Böyle çocuklarda en yaygýn sýkýntý okul korkusudur. Anne baba olma-dan bir sorumluluk altýna girmedi-ðinden okulda kendini yalnýz hisse-der ve okula gitmek istemez. Anne babalarýn yapacaðý en önemli hata bu korkunun nedenini kendi içinde deðil, dýþarýda aramaktýr.

Gölge kiþilikli çocuklar sevinçlerini bile kendi baþlarýna yaþamaya ba-þaramazlar. Okulda öðretmeninden ‘aferin’ veya ‘yýldýz’ aldýðý zaman eve gelir gelmez anne ve babasýna aldýðý ‘aferin’ i ve ‘yýldýz’ý haber verir, onlarý sevindirir. Çünkü bu aferin veya yýl-dýz kendisine ait deðil, anne babaya aittir. Baðýmlý bir kiþiliðe sahip ço-cuklar ders çalýþma alýþkanlýðý kaza-namadýklarý gibi, aldýklarý baþarýlar-dan da keyif almazlar. Baþarý gibi gö-rünen bütün çabalarý anne babala-

rýný memnun etmek ve onlarýn sevgi-sini kazanmak içindir. Sýnavda zayýf aldýklarý zaman, zayýf aldýklarý için deðil, anne babanýn sevgisini ve desteðini kaybetmekten korktuklarý için üzülürler.

Çocuðu daha iyi yetiþsin diye onun her iþine koþuþturan ebeveyn, çocu-ðun saðlam bir kiþiliðe sahip olmasýný engellemiþ olur. Kontrolün anne-ba-bada olmasý, çocuðun yaptýðý her þe-yin kontrol edilmesi anlamýna gel-memektedir. Belli sorumluluklarýn yaný sýra, belli özgürlükler verilmesi, onu ilgilendiren konularda görüþleri-ne baþvurulmasý, karar vermesinin saðlanmasý gibi onu hayata hazýrla-yacak becerilerin kazandýrýlmasý da anne-babanýn asýl görevlerindendir. Örneðin ödevini yapamadýðý zaman sizden hemen yardým istemesine müsaade etmeyin. Önce kendisinin gerekli çabayý göstermesini öðüt-leyin. Bu konuda sizin göstereceðiniz sabýr kadar çocuk ödevlerini kendi baþýna yapma sorumluluðunu kaza-nabilecektir.

Bu anlattýklarýmýzla "Çocuðunuzu serbest býrakýn ya da ona hiçbir za-man yardým etmeyin demiyoruz." Ancak kendini ilgilendiren konular-da ona daha fazla sorumluluk yük-leyin ve yaptýklarýný da takip edin. Ve yaptýðý her sakarlýkta ona yardým eli uzatmayýn. Býrakýn, kendi kendine ayaða kalkmayý öðrensin. Aksi takdir-de, çocuðunuzun her karný acýktýðýn-da ya da altýný ýslattýðýnda aðlayan 3 aylýk bebekten farký kalmayacaktýr.

GÖLGE KÝÞÝLÝKLÝÇOCUKLAR

Emre Aygýn

ETKÝLÝ YORUM - 41

Page 44: Etkili Yorum 14

ÇOCUÐUNUZUN

ZEKÂSINI

DESTEKLEYÝN

Çocuðunuzla konuþun. Onunla konuþmanýz, zihinsel

geliþimini olumlu yönde etkileyerek daha zengin bir kelime

daðarcýðýna sahip olmasýný saðlar. “

A. Faruk Levent Uzm. Psk. Danýþman

ETKÝLÝ YORUM - 42

OYUNCAKLA

Page 45: Etkili Yorum 14

Ç

Beyin Geliþimi Gebelik

Döneminde Baþlar

oðumuz, zekânýn doðuþtan

geldiðini ve deðiþtirileme-

yeceðini düþünür. Oysa

zekâyý geliþtirmek mümkündür.

Zekâ en çok kalýtsal (genetik)

faktörlerden etkilense de çevresel

yani yetiþme ortamýna baðlý

faktörler de zekânýn geliþmesinde

ya da geri kalmasýnda etkili olur.

Örneðin; zekâ kapasitesi yüksek

olarak dünyaya gelen bir çocuk,

sahip olduðu koþullara baðlý olarak

gerekli uyaranlarý almazsa, mevcut

potansiyelini geliþtiremez. Özellik-

le yaþamýn ilk yýllarýnda önem

verilmesi gereken bir konu olan

zekâ geliþimi, anne ve babalarýn

ilgisini çeken konularýn baþýnda

gelmektedir.

Bu yazýmda, beynin geliþim süreci

ile anne ve babalarýn, çocuklarýnýn

zekâ geliþimine destek olmak için

neler yapabilecekleri üzerinde

durmak istiyorum.

Gebeliðin birinci ayýnýn sonundan

itibaren, beyin dokusu taslak ola-

rak oluþmaya baþlar ve bebek 3-4

yaþýna gelene kadar bu geliþim

büyük bir hýzla devam eder. Buna,

kafatasýmýzýn içindeki beynin

minik bir taslaðý diyebiliriz. Birinci

ayýn sonunda oluþmaya baþlayan

bu taslak, gebeliðin beþinci ayýnýn

sonunda þekil olarak eriþkin

beynine benzer hale gelir. Beynin

üst yapýsýnýn tamamlanmasý ise

doðumda baþlar ve 3-4 yaþýna

kadar devam eder.

Bir bebek, beyninde 180 milyar

hücreyle dünyaya gelir. Bu hüc-

reler nöronlarla (sinir hücreleriyle)

birbirine baðlanmýþtýr. Anne ve

babadan kalýtým yoluyla bebeðe

geçen genlerin belirlediði baðlantý

sayýsý 50 milyon civarýndadýr. Bu

sayý çevrenin de etkisiyle trilyon-

larca baðlantýyý gerçekleþtirebilir.

Bireyin hayatý boyunca gerçekleþ-

tireceði zihinsel geliþimin %50'si 4

yaþýna kadar tamamlanmaktadýr.

Dolayýsýyla bu dönem içinde be-

yinde oluþacak nöronlar, hayatýmý-

zýn tümünü etkileyecek nitelik-

tedir.

Beyin hücreleri, çok fazla uzantý-

larý, kollarý, bacaklarý olan hüc-

relerdir. Bir hücre çevresindeki di-

ðer hücrelerle ne kadar çok bað-

lantý kuruyorsa, yani sinaps mey-

dana getiriyorsa zihinsel geliþim o

kadar etkili olur. Sinaps sayýsý dýþ

uyaranlarla artýrýlabilir. Yani çocu-

ða çevresel uyaran açýsýndan ne

kadar zengin bir ortam sunulursa,

onun beynindeki sinaps sayýsý da o

denli fazla olur.

Çocuklarýn zekâ geliþiminde, oyun

oynamanýn önemi çok büyüktür.

Bebeklik ve çocukluk döneminde

oyun oynamak, araþtýrma, objeleri

tanýma ve problem çözme becerisi

Zekâ Geliþiminde

Oyunun Önemi

kazandýrarak zekâ geliþimini des-

tekler. Çocuklar þekil, renk, boyut,

aðýrlýk, hacim, ölçme, sayma, za-

man, mekân, uzaklýk ve uzay gibi

birçok kavramý oyun yoluyla eðle-

nerek öðrenebilir. Bunun yanýnda

çocuklar oyun oynarken eþleþtir-

me, sýnýflandýrma, sýralama, ana-

liz, sentez ve problem çözme gibi

birçok zihinsel iþlemi de kolayca

kavrayabilir. Bu noktada anne ve

babaya düþen en büyük görev, öð-

renmeye hazýr olan çocuða, uygun

oyun materyalleri sunmaktýr.

ETKÝLÝ YORUM - 43

Page 46: Etkili Yorum 14

Saðlýklý yiyecekler verin. Zihinsel geliþim için saðlýklý

beslenme þarttýr. Özellikle ilk çocukluk döneminde

beynin geliþimi, alýnan besin miktarý ve deðeri ile

yakýndan iliþkilidir. Belli mineraller ve protein yö-

nünden zengin besinler beyin geliþimi için çok

faydalýdýr.

Çocuðunuzla konuþun. Onunla konuþmanýz, zihinsel

geliþimini olumlu yönde etkileyerek daha zengin bir

kelime daðarcýðýna sahip olmasýný saðlar.

Çocuðunuza her gün düzenli olarak yüksek sesle kitap

okuyun. Okunan þeyin ille de çocuk kitabý olmasý ge-

rekmez. Bir dergi veya gazeteyi de yüksek sesle oku-

yup çocuðunuzun faydalanmasýný saðlayabilirsiniz.

Merakýný destekleyin. Soru sorma-cevap alma yönte-

mi, ona her gün yeni bilgiler kazandýrýr.

Oynadýðý oyuncak ve objelerin çocuðunuzun zekâsýný

geliþtirici ürünler olmasýna özen gösterin. Bu tür

oyuncaklar, farklý zihinsel iþlevler gerektirdiði için akýl

yürütme yeteneklerini harekete geçirir.

Ýlgili olun. Onun ne dediðini dinleyip, ne anlatmak

istediðini anlamaya; yani çocuðunuzun dünyasýna gir-

meye çalýþýn.

Çocuðunuzu sosyalleþtirecek ortamlar hazýrlamaya

çalýþýn ve onun diðer insanlarla iletiþim kurmasýný

saðlayýn. Birlikte markete, alýþveriþe gitmek, çocuðu

oyun parkýna götürmek gibi günlük basit aktiviteler

onun sosyal uyaran almasýna ve sosyal becerilerinin

geliþmesine katkýda bulunur.

Zekânýn % 75'i yedi yaþýna kadar tamamlanýr. Ýþte bu

dönemde oluþturacaðýnýz zengin öðrenme ortamý ço-

cuðunuzun gelecekteki baþarýsýnýn temelini oluþturur.

Zekâ ve hafýzanýn % 85'i on yaþýna, % 95'i de on iki

yaþýna kadar tamamlanýr. Dolayýsýyla 4-12 yaþ arasýn-

daki süreç, beyinde kurulacak baðlantýlarýn ve zengin-

leþtirilecek zihinsel potansiyelin ortaya çýkartýlmasý

için önemli bir dönemdir. Örneðin anne baba olarak

çocuðunuza oyuncak alýrken erkekse araba, kýzsa

bebek gibi standart oyuncaklarýn yerine zekâsýný

geliþtirici oyuncaklar alabilirsiniz. Böylece çocuðunu-

zun beyinsel fonksiyonlarýný daha etkin kullanmasý

için onun zekâsýna yatýrým yapmýþ olursunuz.

Zihinsel potansiyelini maksimum seviyede kullanan

ve kendini sürekli geliþtiren nesiller yetiþtirmemiz

dileðiyle…

Çocuðunuzun Zekâsýný Geliþtirmek Ýçin Neler Yapabilirsiniz?

ETKÝLÝ YORUM - 44

Page 47: Etkili Yorum 14

OLUMLU DÜÞÜNCE

Esin ÖZER Psikolog

ÇOCUK EÐÝTÝMÝNDE

dersinden soðuyabilir. Okul baþarýsýný

deðerlendirme ölçütü olan sýnavlarda

da çocuðunuzun baþarabileceðine

dair inancý, kaygýyý ortadan kaldýran

bir etkendir. Sýnav kaygýsý yaþayan

bireylerin, sýnav öncesinde “Ya yapa-

mazsam, baþarýlý olamazsam…” tarzý

cümleler kurduklarý belirlenmiþtir.

Bu, beyne yollanan olumsuz bir me-

sajdýr ve ister istemez kaygý seviyesini

arttýrýr, kiþinin duygulanýmýný kontrol

altýnda tutmasýný güçleþtirir. “Baþara-

bileceðimi biliyorum.” cümlesi ise,

beyne olumlu mesajlarý yollar ve kiþi

duygulanýmýný kontrol altýnda tuta-

bilir. Ayný þekilde günlük hayat içeri-

sinde çocuðunuza verdiðiniz görev-

lerde ve isteklerinizde cümlelerinize

olumsuz ekler yerine olumlularýný

koyduðunuzda daha baþarýlý olduðu-

nu fark edeceksiniz. Bir örnek vermek

gerekirse; çocuðunuza “Sütünü sakýn

dökme!”, “Çok çalýþ ve sýnavdan zayýf

alma!”, “Kapýyý çýkarken çarpma!”

cümlelerini söylediðinizde, zihninde

sizin istediðinizi yerine getirmeye

çalýþýr. Sütü döktüðünü, sýnavdan za-

yýf aldýðýný, kapýnýn çarpýldýðýný gö-

zünde canlandýrdýðý an, bu sonuçlar

kaçýnýlmaz hale gelir. Doðruluðunu

test etmek adýna, bir sonraki cümlede

söyleneni yapýn. “‘Beyaz bir at’ dü-

þünmeyin.” Bu cümleyi okurken bile

gözünüzde beyaz bir at canlanmýþ

olmasý yüksek bir ihtimal. Çocuðu-

nuz da ona sunduðunuz olumsuz

görüntüye takýlýp kalýr. Ayný cüm-

leleri daha yönlendirici, eðitici ve

olumlu yüklemlerle kurduðunuz-

Tüm dünyada insanlar olumlu

düþünmenin beyni o yönde

etkilediðini, davranýþlarýn ve

tutumlarýn bu yolla olumluya çevire-

bildiðini konuþuyor. Bir iþi baþarmada,

insanlarla iletiþimde, olaylara bakýþ

açýsýnda olumlu düþünmenin ve söy-

lemlerin katkýsý olduðu söylenmekte-

dir. Örneðin yeni taþýnan komþunuzla

iyi anlaþacaðýnýzý düþündüðünüzde,

aranýzdaki iletiþim olumlu yönde etki-

lenir, tam tersi kötü düþünüldüðünde

ise önyargýyla yaklaþýrsýnýz. Çocu-

ðunuzla olan iletiþiminizde de bu

böyledir. Çocuðunuza olumlu yönde

yaklaþtýðýnýzda ve onun davranýþlarý-

nýn olumlu yönlerini gördüðünüzde,

hem onun özgüveni artacak ve ken-

dine inanmaya baþlayacak hem de

iliþkiniz olumlu yönde ilerleyecektir.

Bu sayede çocuðunuzun daha fazla

olumlu davranýþlar göstermesini sað-

layacaktýr. Böylelikle olumsuzluklarý

ortadan kaldýrmada geliþme kaydetti-

ðinizi göreceksiniz.

Çocuðunuzun okul baþarýsýnda da

olumlu düþünmenin etkisi vardýr. Ör-

neðin, çocuðunuza matematik yete-

neðine güvendiðinizi söylerseniz, o

derse yaklaþýmý daha rahat ve korku-

suz olacaktýr. Tam tersi olumsuz dü-

þüncenizi aktarýrsanýz, çocuk önyar-

gýlý bir yaklaþýmda bulunabilir, belki

de yeteneði olduðu halde matematik

da, yapmasýný istediðiniz olumlu gö-

rüntüler zihninde oluþacaktýr. “Sütü-

nü al ve iki elinle sýký sýký tut lütfen.”,

“Kapýyý lütfen yavaþça kapa.”, “Dersi-

ne iyi çalýþ ve sýnavdan iyi bir not al”.

Bu cümlelerde olumlu yüklemler kul-

lanýlmýþ, beklentiler olumlu aktarýl-

mýþ, dolayýsýyla çocuða olumlu mesaj-

lar gitmiþtir. Çocuk, olumlu mesajlar

doðrultusunda kendisinden bekle-

nenleri gerçekleþtirmede daha baþa-

rýlý olur. Olumlu sonuçlara ulaþmak

için, sözlerinizde olumlu noktalara

vurgu yaptýðýnýzda aranýzdaki iletiþi-

min de büyük ölçüde geliþtiðini fark

edeceksiniz. Olumlu yaklaþýmý olan

birini yetiþkin bireyler bile daha dik-

katli dinler ve ona ýlýmlý yaklaþýrlar.

Çocuklar da kendilerine olumlu yan-

sýyan hiçbir þeyi geri çevirmezler.

Kendilerinden bekleneni daha çabuk,

istekli ve baþarýlý olarak yerine getirir-

ler.

Özetleyecek olursak, çocuðunuza

verdiðiniz görev ve sorumluluklarda,

okul baþarýsý açýsýndan beklentileri-

nizde olumsuz ifadeler yerine olumlu

ifadeleri ortaya koyduðunuzda ilerle-

me kaydettiðinizi göreceksiniz. Bu

ilerleme, hem çocuðunuzla iliþkinizi

canlý ve sürekli kýlacak, hem de anne

baba çocuk üçgeninde çocuðunuzun

kendini daha güvende ve anlaþýlmýþ

hissetmesine yardýmcý olacaktýr.

ETKÝLÝ YORUM - 45

Page 48: Etkili Yorum 14

eybet kelimesinin mânâ bul-

duðu bir âlimdir Molla Gü-Hrani Hazretleri… Sarýðýndan

taþan saçlarý heybet verir ona.

Mütebessimdir, lakin düðme ilikletir

insana. O koca koca aðalar, vezirler

toparlanma ihtiyacý hissederler

yanýnda…

1440’lý yýllar... Osmanlý tahtýnda II. Murat

Han vardýr... Devrin âlimlerinden Molla

Yegân hacca gider. Dönüþünde Kahire’de

mola verir. Ýlim meclislerine katýlýr. Üç

beþ gün de olsa, daðarcýðýný doldurmaya

çalýþýr. Ýþte bu sohbetlerden birinde, genç

ama heybetli bir âlim dikkatini çeker...

Ýnsanlarýn zor kavrayacaðý mevzulardan

konuþur, ama onu çocuklar bile anlar. Tek

cümleye ciltleri sýðdýrýr sonra. Söz ona

geldiðinde cemaat taþ kesilir, nefesini

tutar. Edeple hisse kapmaya bakarlar...

Dünyalýkta gözü yoktu...

Molla Yegân bu vakara, bu heybete âþýk

olur. Çýkýþta cesaretini toplayýp yaklaþýr,

“Senin buralarda zayi olmana dayana-

mam. Eðer ilminin kýtalar ötesinde yan-

kýlanmasýný istiyorsan, hiç düþünme, gel

benimle!” der

Genç âlimin dünyalýkta gözü yoktur.

Ancak “hizmet!” denilince akan sular

durur. Hem böylesine samimi bir teklife

nasýl “hayýr” denir ki?

Molla Yegân Ýstanbul’a varýnca Sultan

Murat Han’ý ziyaret eder. Murat Han

lâtifeyle takýlýr: “Bize oralardan ne

getirdin?”

Molla Yegân “Öyle bir âlim getirdim ki

Sultaným” der, “Tarifi gayri kâbil, meðer ki

tanýþsanýz gerek!”

Ve buyur ederler. Mübareðin önce göl-

gesi düþer eþiðe. Sonra dað gibi bir adam

girer. Baþý adeta tavana deðer, esmerdir.

Sarýðýndan taþan saçlarý heybet verir ona.

Sakalý simsiyahtýr, hatta siyah ötesi. Ama

diþleri inci incidir ve gözleri ateþ gibi. Mü-

tebessimdir, lâkin düðme ilikletir insa-na.

O koca koca aðalar, vezirler toparlan-ma

ihtiyacý hissederler. Sükûtu Molla Yegân

bozar. “Ýsmi Ahmed bin Ýsmail efendim”

der. Ama Araplar onu “Molla Gürani”

diye tanýrlar.

Ýþte böyle olur “Fatih”ler yetiþtirecek ho-

cayla ilk tanýþmasý Padiþahýn... Gerisi

malum...

Fatihler yetiþtirecek hocayla ilk tanýþma!

TARÝHTEN BÝR SAYFA Vehbi Tülek

ETKÝLÝ YORUM - 46

Page 49: Etkili Yorum 14

Babam evin direði,

Sevgi dolu yüreði.

Güzellikte babamýn

Bükülmez hiç bileði.

Bal tatlýsý dil onun,

Yumuþacýk el onun.

Babamýn sevgisiyle

Yanaðýmda gül onun.

Benim, tatlý bebeði,

Gözünde kelebeði.

Babam usta bahçývan,

Benim, nazlý çiçeði.

Duasýyým dilinde,

Güvendeyim elinde.

Babam beni görüyor,

Has bahçenin gülünde.

Sevgiyle bakýn bana,

Beyaz gül takýn bana.

Babam benim içimde,

Can kadar yakýn bana.

Daðýtýr derdi, gamý;

Babam, gönül adamý.

Eksik etme Allah’ým,

Baþýmýzdan babamý.

Babam evin direði,

Sevgi dolu yüreði.

Güzellikte babamýn

Bükülmez hiç bileði.

Bal tatlýsý dil onun,

Yumuþacýk el onun.

Babamýn sevgisiyle

Yanaðýmda gül onun.

Benim, tatlý bebeði,

Gözünde kelebeði.

Babam usta bahçývan,

Benim, nazlý çiçeði.

Duasýyým dilinde,

Güvendeyim elinde.

Babam beni görüyor,

Has bahçenin gülünde.

Sevgiyle bakýn bana,

Beyaz gül takýn bana.

Babam benim içimde,

Can kadar yakýn bana.

Daðýtýr derdi, gamý;

Babam, gönül adamý.

Eksik etme Allah’ým,

Baþýmýzdan babamý.

BABAM

BENÝM ÝÇÝMDE

BABAM

BENÝM ÝÇÝMDE

ETKÝLÝ YORUM - 47

Yusuf DURSUNYusuf DURSUN

Page 50: Etkili Yorum 14
Page 51: Etkili Yorum 14
Page 52: Etkili Yorum 14