çevrenin önemi ve çevre ile ilgili tedbirler

31
1 ÖNSÖZ Çevre genel anlamıyla; insanın içinde yaşadığı ve sürekli olarak yararlandığı tüm doğal varlıklar ile meydana getirdiği tarih ve kültürün birbiriyle ilişki ve etkileşim içinde bulunduğu bir sistemler bütünü olarak ifade edilebilir. İnsanoğlu varoluşundan itibaren çevreyle doğrudan etkileşim içerisinde bulunmuştur. Uzun yıllar çevreyle uyumlu bir yaşam sürdürmüş, onun sağladığı kaynakların sınırsızlığına inanmıştır. Ancak zaman içerisinde hızlı nüfus artışı, kentleşme ve sanayileşme gibi öğelerin etkisiyle başlarda göz ardı edilen, ikinci plana atılan çevre sorunları kümülatif bir etkiyle büyüyerek tüm dünyayı tehdit eder bir hal almaya başlamıştır. Çevre sorunları 20. yüzyılın ikinci yarısının ve şu ana kadar içinde bulunduğumuz yüzyılın önemli sorun alanları arasındadır. Çevre sorunlarının önem kazanmasının ardında yaşam kalitesinin bozulması, sağlık kaygıları, ekolojik dengenin bozulması sonucu dünyanın yaşanacak bir yer olmaktan çıkması gibi pek çok değişken mevcuttur. II. Dünya Savaşı sonrasında sadece ekonomik kaygılarla yönlendirilen hızlı sanayileşme faaliyetleri, günümüzde “gelişmiş ülke” olarak adlandırılan ülkelerde, fiziksel, kimyasal, biyolojik ve toplumsal yapıyı büyük ölçüde bozmuştur. 1960’lıyılların sonuna gelindiğinde, hedeflenen “refah”a sadece ekonomik göstergelerle ulaşılmasının tek başına anlamlı olmadığı, karşılaşılan çevresel felaketlerle anlaşılmıştır. Çevre sorunları küresel sorunlar haline gelmiş ve küresel ekosistemdeki bozulmaya dünya üzerindeki hemen her insan kendi ekolojik

Upload: inoenue-ueniversitesi-sosyal-bilimler-enstituesue

Post on 24-May-2015

3.744 views

Category:

Business


0 download

DESCRIPTION

ibrahim atilla karataş [email protected]

TRANSCRIPT

Page 1: çevrenin önemi ve çevre ile ilgili tedbirler

1

ÖNSÖZ

Çevre genel anlamıyla; insanın içinde yaşadığı ve sürekli olarak yararlandığı tüm doğal varlıklar ile meydana getirdiği tarih ve kültürün birbiriyle ilişki ve etkileşim içinde bulunduğu bir sistemler bütünü olarak ifade edilebilir. İnsanoğlu varoluşundan itibaren çevreyle doğrudan etkileşim içerisinde bulunmuştur. Uzun yıllar çevreyle uyumlu bir yaşam sürdürmüş, onun sağladığı kaynakların sınırsızlığına inanmıştır. Ancak zaman içerisinde hızlı nüfus artışı, kentleşme ve sanayileşme gibi öğelerin etkisiyle başlarda göz ardı edilen, ikinci plana atılan çevre sorunları kümülatif bir etkiyle büyüyerek tüm dünyayı tehdit eder bir hal almaya başlamıştır.

Çevre sorunları 20. yüzyılın ikinci yarısının ve şu ana kadar içinde bulunduğumuz yüzyılın önemli sorun alanları arasındadır. Çevre sorunlarının önem kazanmasının ardında yaşam kalitesinin bozulması, sağlık kaygıları, ekolojik dengenin bozulması sonucu dünyanın yaşanacak bir yer olmaktan çıkması gibi pek çok değişken mevcuttur.

II. Dünya Savaşı sonrasında sadece ekonomik kaygılarla yönlendirilen hızlı sanayileşme faaliyetleri, günümüzde “gelişmiş ülke” olarak adlandırılan ülkelerde, fiziksel, kimyasal, biyolojik ve toplumsal yapıyı büyük ölçüde bozmuştur. 1960’lıyılların sonuna gelindiğinde, hedeflenen “refah”a sadece ekonomik göstergelerle ulaşılmasının tek başına anlamlı olmadığı, karşılaşılan çevresel felaketlerle anlaşılmıştır. Çevre sorunları küresel sorunlar haline gelmiş ve küresel ekosistemdeki bozulmaya dünya üzerindeki hemen her insan kendi ekolojik ayak izi büyüklüğünce katkıda bulunmuştur. Bu nedenle, çevre ve sürdürülebilir kalkınma konuları 20.yüzyılın sonunda dünya gündemine yoğun bir biçimde girmiştir.

Page 2: çevrenin önemi ve çevre ile ilgili tedbirler

2

1. ÇEVRE KİRLİLİĞİ

1.1.Dünyada Yaşanan Çevre Kirliliği

Bilim adamlarınca, oluşumundan bugüne 4,5 milyar yıl geçtiği saptanan gezegenimiz tüm ömrünün ancak 1/3’ünü tamamlayabilmiştir. Yüz binlerce yıl doğal dengesini koruyabilmiş olan dünyamız, 19. yüzyıldaki Sanayi Devrimi ve yüzyılımız insanının teknolojik alandaki başarılarıyla, her gün yeni buluşlara sahne olurken, çevre konusunda kritik noktaya ulaşılmıştır.ÜSTÜNAY,Muradiye(2008) ‘’İşletmelerin Sosyal Sorumlulukları Çerçevesinde Yeşil pazarlama’’,Trakya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü,S.7

Dünya fosil yakıtlarının kullanımından kaynaklanan kükürt ve azot salımları, diğer kirletici unsurlarla birlikte, havanın yapısını değiştirerek hava kirliliğine neden olurlar. Hava kirliliğine neden olan bu salımların ilk etkisi kendi yörelerinde hissedilir. Ancak, hâkim rüzgârların ve 1960’lardan sonra inşa edilen uzun bacaların yardımıyla hava kirliliğinin daha uzak bölgeleri etkileme potansiyeli mevcuttur. Kirliliğin sınır aştığı ve dünyanın en ücra köşelerini dahi kirlettiği kutuplarda yaşayan yaban hayvanlarının yağ tabakalarında biriken DDT sayesinde ortaya çıkan bir gerçektir. 1960’larda sanayileşmiş ülkelerden kaynaklanan hava kirliliğinin hâkim rüzgârlar aracılığı ile diğer ülkeleri olumsuz etkilemesi hava kirliliğinin sınır aşan, sınır tanımayan ve olumsuz etkilerinin sadece kaynaklandığı ülkeyle sınırlı olmayan doğasının göstergesi olarak görülmeye başlandı. Özellikle de Orta Avrupa ve Britanya kaynaklı hava kirliliğinin sınır aşarak İskandinav göl ve orman ekosistemlerinde asitlenmeye yol açtığı varsayımı çevre sorunlarının uluslararası alanda tartışılmaya başlanmasına ve sorunun çözümüyle ilgili girişimlerin hayata geçirilmesine katkıda bulunmuştur.ORHAN,Gökhan(2012),’’Hava kirliliği Ve Asit Yağmurları’’, Marmara Avrupa Araştırmaları Dergisi Cilt 20,Sayı 1,S.126

Sürdürülebilir kalkınma için en önemli yaşamsal kaynaklardan biri sudur. 20. yüzyılda dünya nüfusu 19.yüzyıla oranla üç kat artmasına rağmen, su kaynaklarının kullanımının altı kat arttığı belirlenmiştir. Ancak bu hızlı tüketim, kaynaklardan yararlananlara eşit fırsatlar ve yararlar sağlayacak şekilde sürdürülebilir özelliklere sahip değildir. Bunun sonucu olarak tüm dünyada su krizi kaçınılmaz olmuştur. Bazı tahminler, 2025 yılından itibaren 3 milyardan fazla insanın su kıtlığı ile yüz yüze geleceğini göstermektedir. Bunun nedeni, dünyadaki su kaynakları miktarının yetersiz olması değil, yönetiminin iyi yapılamamasından kaynaklanmaktadır. WSSD (2002).’’ World Summit on Sustainable Development,’’ South African: Implementation Report Johannesburg,.

Page 3: çevrenin önemi ve çevre ile ilgili tedbirler

3

Doğal çevrenin bozulması, iklim değişimleri ve kloroflorokarbon kazının artışı ile ortaya çıkan ozon tabakasının delinmesi,ekvatoral yağmur ormanlarının tahrip edilmesi,çölleşmenin hızlı boyutlarda olması,dünya nufusunun hızlı artışı,kentleşmeden kaynaklanan sorunlar,tarım ve hayvancılığı tehdit eden olumsuz gelişmeler,dünya ormanlarından faydalanmadaki dengesiz dağılım,dünya balıkçılığındaki aşırı avlanma ve balık türlerinin yok oluşu,sanayileşme ve bundan doğan sorunlar ortaya çıkmasında küresel nedenler görülmektedir.TÜRK,Mevlüt(2011)’’Çevre Bilinci’’,İstanbul:Nobel Yayınları.S.55

1.2. Türkiye’de Çevre Kirliliği

Türkiye'de hava kirliliği genel olarak; kalitesiz yakıtların ısıtmada kullanıldığı konutlardan, çeşitli endüstriyel tesislerden, motorlu araçlardan ve atmosferik şartlardan kaynaklanmaktadır. Ülkemizde linyit rezervlerinin zengin olmasına rağmen, düşük vasıflı olması ve hiçbir iyileştirme işlemi yapılmadan ısıtıcılarda kullanılması, bunun yanında yakma tekniklerine uygun olmayan yöntemlerle sanayide ve konutlarda yakılması, hava kirliliğinin en önemli sebeplerinden birini oluşturmaktadır. Sanayiden kaynaklanan hava kirliliği temelde; yanlış yer seçimi, yeterli teknik tedbirler alınmadan katı atık, gaz ve tozların atmosfere bırakılması, yanlış, eski veya eksik teknolojilerin seçiminden kaynaklanmaktadır. Kentlerde yoğun nüfus artışı sonucu oluşan plansız çarpık kentleşme, ısıtmada kullanılan yakıtın niteliği, yapı biçimi ve ölçülerindeki değişmeler, kent trafik yoğunluğu, bu alanda hava kirliliği oluşturan önemli sebeplerdir. ÇEVRE ENVANTERİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI ı(2004),’’Türkiye Çevre Atlası,’’Ankara: Çevre ve Orman Bakanlığı ÇED ve Planlama Genel Müdürlüğü Yayınları .S.9

2.Türkiye’de Çevrenin Korunması İle İlgili Tedbirler

2.1. Çevrenin Korunması İle İlgili Cumhuriyet Dönemi Öncesi Tedbirler

Osmanlı İmparatorluğu döneminde, bugünkü çevre politikaları kadar olmasa da, o günün sınırlı sayıdaki çevre sorunlarını çözmeye yönelik bazı yasal düzenlemeler gerçekleştirilmiştir. 1539-1894 yılları arasındaki dönemde hava kalitesinin, su kaynaklarının, ormanların ve bitki örtüsünün korunması, gemilerin sebep olduğu kirliliğin önlenmesi, halk sağlığı ve temizlik kurallarını içeren yasal düzenlemeler yürürlüğe konulmuştur. Cumhuriyet Döneminde1930 yılında yürürlüğe giren Belediye Kanunu’nda belediyelerin görevleri arasında çevreye ilişkin birçok düzenlemeye yer verilmiştir. Umumi Hıfzısıhha Kanunu da 1930 yılında çıkarılarak, sağlıkve çevre konusunda düzenlemeler getirmiştir.SENCAR,Pelin(2007)’’Türkiyede Çevre Koruma Ve Ekonomik Büyüme İlişkisi’’Edirne :Trakya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü.S.107-108

Page 4: çevrenin önemi ve çevre ile ilgili tedbirler

4

2.2. Çevrenin Korunması İle İlgili Cumhuriyet Dönemi Ve Sonrası Tedbirler

1937 yılında çıkarılan yabani hayvanların kuralsız avlanmasının ve nesillerin tükenmesinin önlenmesini içeren “Kara Avcılığı Kanunu”, 1950’de çıkarılan “Bataklıkların Kurutulması ve Bundan Elde Edilecek Topraklar Hakkında Kanun”, 1956’da çıkarılan “Ormanlar Kanunu”, 1957’de “Zirai Mücadele ve Zirai Karantina Kanunu”, 1960’da “Yeraltı Suları Hakkında Kanun”, 1966’da “Gecekondu Kanunu” ve 1971’de çıkarılan “Su Ürünleri Kanunu” çevre konusundaki diğer düzenlemelerdir. SENCAR,Pelin(2007)S.108

II. Dünya Savaşı’ndan sonra yeni bir değişim sürecine giren Türkiye, nüfusun ve kentleşme hızının artmasıyla birlikte doğan taleplerin karşılanabilmesi için çözüm olarak planlı gelişme dönemine geçmiştir. 1961 Anayasası ile kalkınma, sanayileşme çabaları bir plana bağlanmış ve 1962 yılından itibaren Devlet Planlama Teşkilatı (DPT) tarafından hazırlanan kalkınma planları uygulamaya konulmuştur. Planlı ekonomik kalkınma dönemine girmiş olan Türkiye’de yaşanan bu hızlı değişimin en olumsuz etkileri çevre üzerinde ortaya çıkmıştır. Modern tarımda artan makineleşme sonucunda mer’alar sürülmeye, plansız kentleşme ile birlikte verimli tarım toprakları kaybedilmeye, gelişmemiş olan deşarj sistemlerinden dolayı akarsu ve göller kirlenmeye ve birçok büyük kentte, başta Ankara olmak üzere, tehlikeli boyutlarda hava kirliliği oluşmaya başlamıştır. SENCAR,Pelin(2007)S.109

1963 -1972 yıllarını kapsayan ilk iki kalkınma planında çevre sorunlarına ayrıntılı yer verilmemiş ve belirgin politikalar oluşturulmamıştır. Ancak bu iki plandan sonraki dönemde ülkenin çevresel sorunlarına dikkat çeken, mevcut durumu ve alınacak tedbirleri belirten ve bunların bütüncül bir planlama anlayışı içerisinde değerlendirilmesi gereğine vurgu yapan kalkınma planları hazırlanmıştır Dördüncü Beş Yıllık Kalkınma Planı döneminde (1979-1983) çevre politikalarında önleyici ve onarımcı nitelikler göze çarpmaktadır. Bu dönemde belirlenen politikalar düzenlenen yasa ve yönetmelikler ile taraf olunan uluslararası antlaşmalar dâhilinde uygulanmaya çalışılmıştır. Bu plan döneminde1 978 yılında Başbakanlık Çevre Müsteşarlığı kurulmuştur. AKSU,Ceren,(2011),’’Sürdürülebilir Kalkınma Ve Çevre’’Güney Ege Kalkınma Ajansı yayını.S.20

Türkiye, 1982 yılında “Birleşmiş Milletler Dünya Doğa Şartı”nı kabul etmiştir. Bu dönemdeki en önemli gelişmelerden biri, 1982Anayasası’nın 56. maddesinde çevre kavramının, “Herkes, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir. Çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek Devletin ve vatandaşın ödevidir” hükmü ile bir anayasal norm temelinde yer almış olmasıdır. SENCAR,Pelin(2007)S.115

Page 5: çevrenin önemi ve çevre ile ilgili tedbirler

5

1983 yılında çevrenin sürdürülebilir kalkınma ilkesi doğrultusunda korunması amacıyla “Çevre Kanunu” çıkarılmıştır. Çevrenin korunması, iyileştirilmesi ve kirliliğin önlemesinin herkesin sorumluluğunda olduğuna vurgu yapan kanunda, sürdürülebilir kalkınma ilkesi, katılım ilkesi, önleme ilkesi, kirleten öder ilkesi, kusursuz sorumluluk ilkesi, bilgi edinme ve başvuru hakkı, piyasaya dayalı mekanizmalar ve çevre eğitimi hususlarını içermektedir. .AKSU,Ceren,(2011),S.20

3. Çevre Kanunu

1982 Anayasası’nda çevre hakkına ilişkin doğrudan bir hüküm bulunması, o dönemde Ankara’da insan sağlığını tehdit edici düzeyde yoğun bir hava kirliliğinin yaşanması ve Ankara’da faaliyet gösteren Türkiye Çevre Vakfı’nın 1981 yılında başlattığı Çevre Koruma Kanunu oluşturma girişimleri ile 09.08.1983 yılında 2872 sayılı Çevre Kanunu kabul edilerek, Resmi Gazete’de yayımlanmıştır. SENCAR,Pelin(2007)S.159

Bu kanuna göre bazı kavramların tanımlarını verip bazı kanun maddelerini şöyle sıralayabiliriz.1983 yılında kabul edilen2872 sayılı çevre kanunu,2006 tarih ve 5491 sayılı kanunla (T.C.RESMİ GAZETE (13.05.2006)Çevre Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ,Sayı:26167 geniş çaplı değişiklikler yapılmıştır.

Çevre: Canlıların yaşamları boyunca ilişkilerini sürdürdükleri ve karşılıklı olarak etkileşim içinde bulundukları biyolojik, fiziksel, sosyal, ekonomik ve kültürel ortamı,

Çevre korunması: Çevresel değerlerin ve ekolojik dengenin tahribini, bozulmasını ve yok olmasını önlemeye, mevcut bozulmaları gidermeye, çevreyi iyileştirmeye ve geliştirmeye, çevre kirliliğini önlemeye yönelik çalışmaların bütününü,

Çevre kirliliği: Çevrede meydana gelen ve canlıların sağlığını, çevresel değerleri ve ekolojik dengeyi bozabilecek her türlü olumsuz etkiyi,

Sürdürülebilir çevre: Gelecek kuşakların ihtiyaç duyacağı kaynakların varlığını ve kalitesini tehlikeye atmadan, hem bugünün hem de gelecek kuşakların çevresini oluşturan tüm çevresel değerlerin her alanda (sosyal, ekonomik, fizikî vb.) ıslahı, korunması ve geliştirilmesi sürecini,

Sürdürülebilir kalkınma: Bugünkü ve gelecek kuşakların, sağlıklı bir çevrede yaşamasını güvence altına alan çevresel, ekonomik ve sosyal hedefler arasında denge kurulması esasına dayalı kalkınma ve gelişmeyi,

Page 6: çevrenin önemi ve çevre ile ilgili tedbirler

6

Ekosistem: Canlıların kendi aralarında ve cansız çevreleriyle ilişkilerini bir düzen içinde yürüttükleri biyolojik, fiziksel ve kimyasal sistemi,

Ekolojik denge: İnsan ve diğer canlıların varlık ve gelişmelerini doğal yapılarına uygun bir şekilde sürdürebilmeleri için gerekli olan şartların bütününü,

Madde 3 –(Değişik: 26/4/2006 – 5491/3 md.)

Çevrenin korunmasına, iyileştirilmesine ve  kirliliğinin önlenmesine ilişkin genel ilkeler şunlardır:

a) Başta idare, meslek odaları, birlikler ve sivil toplum kuruluşları olmak üzere herkes, çevrenin korunması ve kirliliğin önlenmesi ile görevli olup bu konuda alınacak tedbirlere ve belirlenen esaslara uymakla yükümlüdürler.

b) Çevrenin korunması, çevrenin bozulmasının önlenmesi ve kirliliğin giderilmesi alanlarındaki her türlü faaliyette; Bakanlık ve yerel yönetimler, gerekli hallerde meslek odaları, birlikler ve sivil toplum kuruluşları ile işbirliği yaparlar.

g) Kirlenme ve bozulmanın önlenmesi, sınırlandırılması, giderilmesi ve çevrenin iyileştirilmesi için yapılan harcamalar kirleten veya bozulmaya neden olan tarafından karşılanır.

h) Çevrenin korunması, çevre kirliliğinin önlenmesi ve giderilmesi için uyulması zorunlu standartlar ile vergi, harç, katılma payı, yenilenebilir enerji kaynaklarının ve temiz teknolojilerin teşviki, emisyon ücreti ve kirletme bedeli alınması, karbon ticareti gibi piyasaya dayalı mekanizmalar ile ekonomik araçlar ve teşvikler kullanılır.

ı) Bölgesel ve küresel çevre sorunlarının çözümüne yönelik olarak taraf olduğumuz  uluslararası anlaşmalar sonucu ortaya çıkan ulusal hak ve yükümlülüklerin yerine getirilmesi için gerekli teknik, idarî, malî ve hukukî düzenlemeler Bakanlığın koordinasyonunda yapılır.

Yüksek Çevre Kurulu(1)

Madde 4 – (Mülga: 9/8/1991 - KHK - 443/43 md.; Yeniden düzenleme: 26/4/2006 – 5491/4 md.)

Başbakanın başkanlığında, Başbakanın bulunmadığı zamanlarda Çevre ve Orman Bakanının başkanlığında, Başbakanın belirleyeceği sayıda bakan ile Bakanlık Müsteşarından oluşan Yüksek Çevre Kurulu kurulmuştur.

Diğer bakanlar gündeme göre Kurul toplantılarına başkan tarafından çağrılabilir.

Kurul yılda en az  bir defa toplanır.

Kirletme yasağı:

Madde 8 – Her türlü atık ve artığı, çevreye zarar verecek şekilde, ilgili yönetmeliklerde belirlenen standartlara ve yöntemlere aykırı olarak doğrudan ve

Page 7: çevrenin önemi ve çevre ile ilgili tedbirler

7

dolaylı biçimde alıcı ortama vermek, depolamak, taşımak, uzaklaştırmak ve benzeri faaliyetlerde bulunmak yasaktır.

Çevrenin korunması(1)

Madde 9 – (Değişik: 26/4/2006 – 5491/6 md.)

Çevrenin korunması amacıyla;

a) Doğal çevreyi oluşturan biyolojik çeşitlilik ile bu çeşitliliği barındıran ekosistemin korunması esastır.

Biyolojik çeşitliliği koruma ve kullanım esasları, yerel yönetimlerin, üniversitelerin, sivil toplum kuruluşlarının ve ilgili diğer kuruluşların görüşleri alınarak belirlenir.

d) Ülke ve dünya ölçeğinde ekolojik önemi olan, çevre kirlenmeleri ve bozulmalarına duyarlı toprak ve su alanlarını, biyolojik çeşitliliğin, doğal kaynakların ve bunlarla ilgili kültürel kaynakların gelecek kuşaklara ulaşmasını emniyet altına almak üzere gerekli düzenlemelerin yapılabilmesi amacıyla, Özel Çevre Koruma Bölgesi olarak tespit ve ilan etmeye, bu alanlarda uygulanacak koruma ve kullanma esasları ile plân ve projelerin hangi bakanlıkça hazırlanıp yürütüleceğini belirlemeye Bakanlar Kurulu yetkilidir.

ı) Çevrenin korunması ve kamuoyunda çevre bilincinin geliştirilmesi amacıyla, okul öncesi eğitimden başlanarak Millî Eğitim Bakanlığına bağlı örgün eğitim kurumlarının öğretim programlarında çevre ile ilgili konulara yer verilmesi esastır.

Çevresel etki değerlendirilmesi:

Madde 10 – (Değişik: 26/4/2006 – 5491/7 md.)

Gerçekleştirmeyi plânladıkları faaliyetleri sonucu çevre sorunlarına yol açabilecek kurum, kuruluş ve işletmeler, Çevresel Etki Değerlendirmesi Raporu veya proje tanıtım dosyası hazırlamakla yükümlüdürler.

İzin alma, arıtma ve bertaraf etme yükümlülüğü (1)

Madde 11 – (Değişik: 26/4/2006 – 5491/8 md.)

Üretim, tüketim ve hizmet faaliyetleri sonucunda oluşan atıklarını alıcı ortamlara doğrudan veya dolaylı vermeleri uygun görülmeyen tesis ve işletmeler ile yerleşim birimleri atıklarını yönetmeliklerde belirlenen standart ve yöntemlere uygun olarak arıtmak ve bertaraf etmekle veya ettirmekle ve  öngörülen izinleri almakla yükümlüdürler.

1) İnşaat ruhsatı aşamasında bu yükümlülüğünü yerine getireceğini gösterir proje ve belgeleri ilgili kuruma sunmadıkça inşaat ruhsatı verilmez.

2) İnşaatı bitmiş olanlardan, bu yükümlülüğü yerine getirmeyenlere işletme ruhsatı ve/veya yapı kullanma ruhsatı verilmez.

3) İnşaat ruhsatına, yapı kullanma veya işletme ruhsatını haiz olmakla birlikte arıtma ve bertaraf yükümlülüklerini yerine getirmemeleri halinde, verilmiş yapı kullanma izni veya işletme izni iptal edilir. 

Page 8: çevrenin önemi ve çevre ile ilgili tedbirler

8

Denetim, bilgi verme ve bildirim yükümlülüğü(1)

Madde 12 – (Değişik: 26/4/2006 – 5491/9 md.)

Bu Kanun hükümlerine uyulup uyulmadığını denetleme yetkisi Bakanlığa  aittir. Gerektiğinde bu yetki, Bakanlıkça; il özel idarelerine,  çevre denetim birimlerini kuran belediye başkanlıklarına, Denizcilik Müsteşarlığına, Sahil Güvenlik Komutanlığına, 13/10/1983 tarihli ve 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununa göre belirlenen denetleme görevlilerine veya Bakanlıkça uygun görülen diğer kurum ve kuruluşlara devredilir.

Tehlikeli kimyasallar ve atıklar(2)

Madde 13 –  (Değişik: 26/4/2006 – 5491/10 md.)

Tehlikeli kimyasalların belirlenmesi, üretimi, ithalatı, atık konumuna gelinceye kadar geçen süreçte kullanım alanları ve miktarları, etiketlenmesi, ambalajlanması, sınıflandırılması, depolanması, risk değerlendirilmesi, taşınması ile ihracatına ilişkin usûl ve esaslar ilgili kurum ve kuruluşların görüşleri alınarak Bakanlıkça çıkarılacak yönetmelikle belirlenir.

Gürültü:

Madde 14 –  (Değişik: 26/4/2006 – 5491/11 md.)

Kişilerin huzur ve sükununu, beden ve ruh sağlığını bozacak şekilde ilgili yönetmeliklerle belirlenen standartlar üzerinde gürültü ve titreşim oluşturulması yasaktır.

Ulaşım araçları, şantiye, fabrika, atölye, işyeri, eğlence yeri, hizmet binaları ve konutlardan kaynaklanan gürültü ve titreşimin yönetmeliklerle belirlenen standartlara  indirilmesi için faaliyet sahipleri tarafından gerekli tedbirler alınır.

Faaliyetlerin durdurulması:

Madde 15 – (Değişik: 26/4/2006 – 5491/12 md.)

Bu Kanun ve bu Kanun uyarınca yayımlanan yönetmeliklere aykırı davrananlara söz konusu  aykırı faaliyeti düzeltmek üzere Bakanlıkça ya da 12 nci maddenin birinci fıkrası uyarınca denetim yetkisinin devredildiği kurum ve merciler  tarafından bir defaya mahsus olmak üzere esasları yönetmelikle belirlenen ve bir yılı aşmamak üzere süre verilebilir.

Faaliyet; süre verilmemesi halinde derhal, süre verilmesi durumunda, bu süre sonunda  aykırılık düzeltilmez ise Bakanlıkça ya da 12 nci maddenin birinci fıkrası uyarınca denetim yetkisinin devredildiği kurum ve merciler tarafından kısmen veya tamamen, süreli veya süresiz olarak durdurulur. Çevre ve insan  sağlığı yönünden tehlike yaratan faaliyetler süre verilmeksizin durdurulur. Çevresel Etki Değerlendirmesi incelemesi yapılmaksızın  başlanan faaliyetler Bakanlıkça, proje tanıtım dosyası hazırlanmaksızın başlanan faaliyetler ise mahallin en büyük mülkî amiri tarafından süre verilmeksizin durdurulur. Süre verilmesi ve faaliyetin durdurulması, bu Kanunda öngörülen cezaların uygulanmasına engel teşkil etmez.TürkiyeÇevre Vakfı, http://www.cevre.org.tr/(Erişim Tarihi 03.11.2012)

Page 9: çevrenin önemi ve çevre ile ilgili tedbirler

9

3.1.Çevrenin Korunması İle İgili Kanun Hükmünde Kararname,Tüzük ve Yönetmelikler

Çevrenin korunması ile ilgili Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın teşkilat ve görevleri hakkında kanun hükmünde kararnamesi:

b) (Değişiklik: 17.08.2011 / 28028) Çevrenin korunması, iyileştirilmesi ile çevre kirliliğinin önlenmesine yönelik prensip ve politikalar tespit etmek, standart ve ölçütler geliştirmek, programlar hazırlamak; bu çerçevede eğitim, araştırma, projelendirme, eylem planları ve kirlilik haritalarını oluşturmak, bunların uygulama esaslarını tespit etmek ve izlemek, iklim değişikliği ile ilgili iş ve işlemleri yürütmek

c) Faaliyetleri sonucu alıcı ortamlara katı, sıvı ve gaz halde atık bırakarak kirlilik oluşturan veya oluşturması muhtemel her türlü tesis ve faaliyetin, çevresel etkilerini değerlendirmek; alıcı ortamlar ile ilgili ölçüm ve izleme çalışmalarını yapmak; bahse konu tesis ve faaliyetleri izlemek, izin vermek, denetlemek ve gürültünün kontrol edilmesini sağlamak. Türkiye Çevre Vakfı, http://www.cevre.org.tr/(Erişim Tarihi 03.11.2012)

Çevrenin korunması ile ilgili tüzükler:

4 Ağustos 1952 tarih ve 3/15481 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla yürürlüğe konulan gıda maddeleri ve umumi sağlık ile ilgili tüzük,

18 Kasım 1983  tarih  ve  83/7405  sayılı  Bakanlar Kurulu Kararıyla  yürürlüğe  konulan nükleer tesislere lisans verilmesine ilişkin tüzük,

24 Temmuz 1985 tarih ve 85/9727 sayılı  Bakanlar Kurulu  Kararıyla  yürürlüğe konulan radyosyon güvenliği tüzüğü,

20 Temmuz 1961 tarih ve 5/1465 sayılı Bakanlar Kurulu  Kararıyla yürürlüğe konulan yer altı suları tüzüğü Türkiye Çevre Vakfı, http://www.cevre.org.tr/(Erişim Tarihi 03.11.2012)

Çevre korunması ile ilgili yönetmelikler:

Çoğu 2000 yılından sonra olmak üzere yüz civarında değişik konularda çevrenin korunması ile ilgili yönetmelikler yayınlanmıştır.Bunlardan bazıları şunlardır:

Ambalaj atıklarının kontrolü yönetmeliği,atık pil ve akümülatörlerin kontrolü yönetmeliği,Baz istasyonları hakkında yönetmelik, Egzoz Gazi Emisyonu Kontrolu Yonetmeligi, Gürültü Yönetmeliği, Halk Sağlığı Alanında Haşerelere Karşı İlaçlama Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik, Kentsel Atıksu Arıtımı Yönetmeliği, Milli Parklar Yönetmeliği,titreşim yönetmeliği gibi… Türkiye Çevre Vakfı, http://www.cevre.org.tr/(Erişim Tarihi 03.11.2012)

3.2.Çevrenin Korunmasında Belediyelerin Rolü

Kentleşmenin her geçen gün önem kazanması, kırsal nüfusun kentlere göç etmesinin yanı sıra kentlerde yaşayan insanların yaşam kalitelerinin artırılmasına yönelik beklentileri, yerel yönetimleri yeni arayışlara sürüklemektedir.

Page 10: çevrenin önemi ve çevre ile ilgili tedbirler

10

Günümüzde bir yerel yönetim birimi olarak belediyelerin çevrenin korunmasına ve çevre kirliliğinin önlenmesine yönelik olarak çok farklı alanlarda çalışmalarda bulundukları gözlemlenmektedir. Bunlar ana başlıklar altında ifade edilmek istenirse; hava kalitesinin artırılması, su kaynaklarının daha iyi yönetilmesi, toprağın kalitesinin korunması, flora ve faunaların iyileştirilmesi, katıatıkların yönetimi ve yeniden kazanımı, gürültü kirliliğinin önlenmesi gibi konularda belediyeler yeni açılımlar gerçekleştirmektedirler.ÇOBAN,Ayşe,KILIÇ,Selim(2009) ‘’Türkiye’de Yerel Yönetimler’’,Konya:Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi 22,S.118-119

Yerel yönetimler çevre kirliliğine yol açabilecek bütün konularda denetim ve hizmet görevlerini yerine getirmektedirler. Bunlardan özellikle belediyeler; çöp kirliliği, atık su kirliliği, hava kirliliği, park ve yeşil alanların yapılmasıve korunması, görüntü kirliliği, gürültü kirliliği ve diğer kirlilik türlerinde yapacakları denetimlerle bu sorunları çözmeye çalışmaktadırlar. ÇOBAN,Ayşe,KILIÇ,Selim(2009)

Belediyelerin çevrenin korunması ile ilgili örnek çalışmaları:

Kadıköy Belediyesi bünyesinde verilen hizmetleri CBS yazılımları kullanarak Kent Bilgi Sistemini oluşturmak, Belediye sınırları içinde harita, plan ve sözel verilerin bu sistem dahilinde kullanımını sağlamak amacıyla oluşturulan Kadıköy Kent Bilgi Sistemi (KADGIS) Projesi 2001 tarihinde başlayıp, 2002 tarihinde tamamlanmıştır. Bilginin paylaşımı ile hizmetlerin daha verimli, hızlı ve daha ekonomik olarak sağlanması, kaçak yapılaşmanın kontrolü, kent trafiğinin daha iyi yönetimi, Belediye emlak, çevre temizlik vergisi ve diğer gelirlerin artırılması, afet öncesi ve sonrası yapılacak çalışmanın düzenlenmesi, muhtarlık verileri, imar durumları, internet teknolojisi ile çoklu kullanıcıya hizmet verme amaçlanmıştır.BENSGHİR,T.Kaya,AKAY,Aslı(2006),’’Bir Kamu Politika Aracı Olarak Coğrafi Bilgi Sistemleri(CBS)’’Çağdaş Yerel Yönetimler,15(1)S.37

Hızlı nüfus artışı, teknolojik gelişmeler ve yaşam standartlarının yükselmesiyle ortaya çıkan çevre kirliliğinin kontrol altına alınması ve nihayetinde azaltılması günümüzde önemli sorunlardan birisi haline gelmiştir Bu nedenleKonya/ Selçuklu Belediyesi tarafından çöp olarak tanımlanan atıkların geri dönüşümünün sağlanması amacıyla kısaca SELKAP olarak adlandırılan bir proje yürürlüğe konulmuştur. Bu projeyle ilçe sınırları içerisinde yer alan konutlar, alışveriş merkezleri, okullar, kamu kurum ve kuruluşları, oteller vb. tüm alanlardan toplanan atıkların ayrıştırılması ve bu politikanın sürdürülebilir hale getirilmesi amaçlanmıştır. ÇOBAN,Ayşe,KILIÇ,Selim(2009)

3.3.Çevrenin Korunmasında Özel Sektörler

Türk perakende sektörünün öncü kuruluşu Migros, çevre ve tüketici dostu yaklaşımıyla bir ‘ilk’e daha imza atmıştır. Plastiklerin doğada uzun süre kalarak çevre kirliliği yarattığı gerçeğinden yola çıkan Migros, çevre ve topluma karşı duyduğu sorumluluğu, Türkiye’de ilk kez uygulamaya başladığı ‘Doğada çözünebilen poşet’ uygulaması ile bir kez daha ortaya koymuştur. ‘Oxo-bio çözünür’ teknoloji ile üretilerek doğada çözünebilen poşetler, Türkiye’de ilk kez Aralık 2008 itibariyle Macrocenter mağazalarında müşterilerle tanışmış, 2009 yılında Migros mağazalarına yayılmıştır. Normal bir plastiğin doğada çözünebilmesi en az 100 yıl sürerken, “Oxo-bio çözünür” teknolojisi ile üretilen plastikler, üretim aşamasında

Page 11: çevrenin önemi ve çevre ile ilgili tedbirler

11

ilave edilen özel bir katkı maddesinden dolayı, 24 ay gibi kısa bir sürede %100 çözünerek doğaya dönmektedir. Bu uygulama ile Migros, müşterilerini geleceğe birlikte sahip çıkmaya çağırmakta ve ihtiyaçları kadar poşet kullanmaları konusunda müşterilerinin gönüllü desteklerine inanmaktadır. Böylece hem kaynakların gereksiz kullanımına engel olup, hem de yarınlara birlikte yatırım yapılacağının altı çizilmektedir. http://www.migros.com.tr Mucit Yarışması projesi, Coca-Cola firmasının ortaya koyduğu bir projedir. ambalaj, su ve enerji kullanımımızı azaltma yoluyla karbon ve sudaki ayak izimizi asgari seviyeye indirme hedeflerimize ulaşmada ve finansal tasarruf konularında önemli fay-dalar sağlamıştır. 2009 ve 2010 yılında sistemimizde üretilen 398 inovasyon ve replikasyon projesiy-le toplamda; 10,5 milyon TL, 84 bin ton su (1000 evin 1 yıllık ortalama ihtiyacına denk), 1.632.000 kW enerji (590 evin 1 yıllık elektrik ihtiyacına denk) tasarrufu sağlanmıştır. CCİTürkiye küresel Coca-Cola sisteminde su ve enerji kullanım performansında lider konumdadır. CCİ2009-2011 arasında litre ürün başına enerji kullanımını%4,3; su kullanımınıda %5,3 oranında azaltmıştır. “PET şişe şişirme basıncını35 bar’dan 17 bar’a düşüren” proje dünya genelinde tüm Coca-Cola sisteminde en iyi uygulama olarak örnek gösterildi.’’Türkiye Sürdürülebilir Kalkınma Raporu’(2012,Ankara:Sürdürülebilir kalkınma en iyi uygulamalar’’S.25-26 ÇEVKO Vakfı, 1991 yılında, lider sanayi firmaları tarafından kurulmuştur. Türkiye’de ambalaj atıklarının sürdürülebilir bir sistem içinde toplanması ve geri kazanımının sağlanması için yayımlanan Ambalaj Atıklarının Kontrolü Yönetmeliği uyarınca sanayi sorumluluğunun yerine getirilmesi amacıyla hizmet vermektedir. Oluşturulan geri kazanım sistemi ile yerel yönetimler ve lisanslı firmalar işbirliğinde, 2005’ten 2011 yılsonuna kadar geçen süreçte yaklaşık 2.500.000 ton ambalaj atığı toplanmıştır. Bu kapsamda yaklaşık 12 milyon varilin üzerinde petrol tasarrufu sağlanmıştır. Bu miktar Türkiye’nin yıllık toplam tüketimi olan 236 milyon varilin yaklaşık %5’ine karşılık gelmektedir. 2005’ten 2011 yılına kadar geri kazandırılan kağıt/karton ve benzeri ambalaj atıkları sayesin-de 16.000.000’a yakın ağacın kesilmesi önlenmiştir. 2005-2011 arasında geri kazanılan yaklaşık 2.500.000 ton ambalaj atığı sayesinde sera gazı emisyonlarındaki azalmanın yaklaşık 3.000.000 ton CO2 eşdeğeri olduğu hesaplanmaktadır. ’’Türkiye Sürdürülebilir Kalkınma Raporu’(2012),S.28 Arçelik A.Ş firması 2010 yılında üretimine başlanan dünyanın en az su tüketen 13 kişilik bulaşık makinesi ‘’New Ecolcgist’’,doğal kaynakların kullanımını en aza indirmek üzere geliştirdiği teknoloji ve çevre yaklaşımının örneklerinden biridir.Elde yıkamaya oranla yılda 39 ton su tasarruf eden bu makine sadece 6 lt su tüketmektedir. http://www.arcelikas.com Soda Sanayii A.Ş.’nde REACH Uyum Çalışmaları ile AB ülkelerinde kimyasal maddelerin yönetimi ile ilgili 40’ı aşkın yasal düzenlemenin yerini alacak REACH (Registration, Evaluation, Authorization of Chemicals) direktifi 1 Temmuz 2007 tarihinde yürürlüğe girmiştir. AB içinde “pazara sunulan” tüm kimyasal maddelerin insan sağlığı ve çevreye uygun koşullarda dağıtımını ve kullanımını sağlamak amacı ile düzenlenen REACH direktifi, belirli bir takvim doğrultusunda tüm kimyasal maddelerin kayıt ettirilmesini zorunlu tutmaktadır. Soda sanayi A.Ş.de bu direktife imza atan firmalar arasındadır.Sadece AB içindeki üretici ve dağıtıcıları değil, AB’ne

Page 12: çevrenin önemi ve çevre ile ilgili tedbirler

12

ihracat yapan tüm şirketleri de çok yakından ilgilendiren bu düzenleme ile ilgili “veri yoksa pazar da yok” deyişi, olası gelişmeleri açık bir şekilde özetlemektedir.Mersin'deki soda fabrikasını diğer fabrikalardan ayıran ilginç bir yönü var. O da içindeki hayvanat bahçesi... Yüzlerce hayvana ev sahipliği yapan fabrikada, devekuşları, Kamerun koyunları, sülünler yaşıyor.Fabrika böyle bir hayvanat bahçesi kurarken, insanlara hayvan sevgisi aşılamayı amaçladıklarını belirtiyor.  www.sodakrom.com.tr4.Uluslararası Çevreci Kuruluşlar

4.1.Birleşmiş Milletler İnsan Çevresi Konferansı

Çevre ve Sürdürülebilir Kalkınma konuları 20.yüzyılın sonunda dünya gündemine yoğun bir biçimde girmiştir. Çevre konusunda küresel ölçekte yapılan ilk değerlendirme, 1972 yılında 5-16 Haziran tarihleri arasında Stockholm'de düzenlenen "Birleşmiş Milletler İnsan Çevresi Konferansı"dır. Bu konferansın en önemli sonucu Birleşmiş Milletler Çevre Programı (UNEP)'nın doğuşuydu. Söz konusu Konferansın ardından çevrenin korunmasına yönelik politika, plan ve projeler Birleşmiş Milletler ve bağlı kuruluşlarından başlayarak, diğer bölgesel nitelikteki kuruluşlar olan; İktisadi İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı(OECD), Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı(AGİT), Avrupa Konseyi, Avrupa Topluluğu (AT), IMF ve Dünya Bankası, Gümrükler ve Tarifeler Genel Anlaşmasına (GATT) kadar uzanan geniş bir yelpaze içinde ele alınmaya başlanmıştır. Bütün bu platformlarda yürütülen çalışmaların Türkiye'nin çevre politikaları ve kalkınma öncelikleri doğrultusunda yönlendirilmesi büyük önem arz etmektedir. ARAT ,Güzin, TÜRKEŞ Murat (2002 ) Uluslar arası Sözleşmeler Ön Rapor, Ankara: Vizyon 2023 Çevre ve Sürdürülebilir Kalkınma Paneli S.6

4.2. BM Çevre ve Kalkınma Konferansı(UNCED)

1992 yılında Rio de Janeiro'da yapılan BM Çevre ve Kalkınma Konferansı(UNCED), "Dünya Zirvesi" olarak da anılan ve çevre ve kalkınma konularında bütün dünya ülkelerini küresel düzeyde ilk kez bir araya getiren bir Konferanstır. Söz konusu Konferansa BM üyesi ülkelerden 64 devlet başkanı, 46 hükümet başkanı ve 8 başkan yardımcısı katılmıştır. Çevrenin diğer tüm sektörler ve ekonomik politikalarla olan ilişkisini gözler önüne seren konferans, ülkeleri, kalkınma modellerini yeniden gözden geçirmeye sevk etmiş ve özellikle sürdürülebilir kalkınma kavramının önemini ortaya koymuştur. Stockholm Konferansının 20. yılına denk gelen bu konferans geçen 20 yıl içerisinde çevresel değerlerin korunması yolunda önemli adımlar atılamadığı gerçeğini de göstermiştir. Konferans sonucunda Rio Deklarasyonu, Gündem 21, Orman Prensipleri, İklim Değişikliği Sözleşmesi, Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi adı altında 5 temel belge ortaya çıkmıştır. Türkiye bu belgelerden, İklim Değişikliği Sözleşmesi dışındakilere taraf olmuştur. ARAT ,Güzin, TÜRKEŞ Murat (2002 ) S.6

Page 13: çevrenin önemi ve çevre ile ilgili tedbirler

13

4.3.Dünya Ticaret Örgütü Kuruluş Anlaşması

Ülkemizin de taraf olduğu Dünya Ticaret Örgütü Kuruluş Anlaşması, "Uruguay Round" görüşmeleri sonucunda Ocak 1995'te imzalanmış ve 31.12.1994 tarihi itibariyle yürürlüğe girmiştir. Dünya Ticaret Örgütü bünyesindeki "Ticaret ve Çevre Komitesi" DTÖ'nün ilk konsey toplantısında kurulmuştur. Komitenin temel amaçlarından birisi ticaret politikalarının çevre ve kalkınma politikalarıyla, çok taraflı düzeyde koordinasyonunu sağlamaktır. Kuruluşunda genel olarak kalkınma hızı ve politikalarında belli standartlardaki ülkeleri içine alan ve yalnızca ekonomik büyüme hedefini benimseyen OECD'nin bugün daha farklı bir profil çizdiği görülmektedir. Bu profilden, gerek kalkınma gerekse sosyo-ekonomik açıdan farklılıklar gösteren ülkelerin bir araya geldiği bir platform anlaşılmaktadır. Buna bağlı olarak, 2-3 Nisan 1998 tarihleri arasındaki OECD Çevre Bakanları Toplantısı'nda "2000 ve İlerisi İçin yeni bir çevre stratejisi" oluşturulması kararı alınmış olup, Mayıs 2001’de gerçekleştirilen Çevre Bakanları Toplantısında OECD Çevresel Görünüm ve OECD 21.Yüzyıl Çevre Stratejisi kabul edilmiştir. ARAT ,Güzin, TÜRKEŞ Murat (2002 ) S.8

4.4.Yeşiller Partisi

İlk yeşil parti 1972'de Yeni Zelanda'da kuruldu. Avrupa'da ise Ekoloji Partisi adıyla Birleşik Krallıktaki ilk yeşil parti 1973 yılında faaliyete geçti. Daha sonra 1987'de adını Yeşil Parti olarak değiştirdi. 1989'daki Avrupa Parlamentosu seçimlerinde İngiltere'deki oyların %15'ini kazanmasına rağmen İngiliz seçim sistemi sebebiyle Avrupa Parlamentosu'na temsilci gönderemedi. Belçika'daki 1981 seçimlerinde %5 oy alarak Avam Kamarası'nda 4, Senatoda 5 sandalye kazanması, bir yeşil partinin ilk önemli başarısıydı. Almanya'da ise 1980 ile 1982 arasında Yeşiller Partisi altı eyalet parlamentosunda temsil edildi. 1983 genel seçimlerinde de %5.6 oy alarak Federal Meclis'te 27 sandalyeye sahip oldu. Bunların programı, yeşil parti ideolojisi olarak özetlenebilecek dört esastan ibarettir: -Ekoloji, Sosyal düşünce ve sosyal adalet Herkes için demokrasi ve ademi merkeziyet Son olarak şiddet aleyhtarlığı Yeşiller radikal çevreci politikalar savunmakla kalmayıp tüketim toplumu prensibine ve genellikle bütün partilerce paylaşılan büyüme politikalarına muhalefeti şiar edindiler. Bunlar, demokratik olarak örgütlenmiş ekonomik ve idari birimlere sahip ademi merkeziyetçi ve kendi kendine yeterli toplulukları savunmaktadırlar. yeşil hareket, batı sosyal oluşumundaki bozukluğa genel bir reaksiyon olarak gelişmiştir, denilebilir. AYVAZ, Zafer, TEKALAN, Ş.Ali(1992),’’Çevre Koruma Çalışmalarında Gönüllü Kuruluşların Yeri Ve Önemi’’, ,Çevre Dergisi ,Sayı 5 ,S.4

4.5. Greenpeace 

Kanadalı küçük bir grubun, Amerika'nın Kanada'da yaptığı nükleer denemelere karşı çıkmalarıyla başlamıştır. Bu gruptaki insanların cesareti, inancı, protestolarındaki barışçıl ve samimi yapı binlerce insanı heyecanlandırmış ve bir araya getirmiştir.

Page 14: çevrenin önemi ve çevre ile ilgili tedbirler

14

O günlerde atılan tohum günümüzde merkezi Amsterdam da 45 ülkede 28 bölge ofisi olan uluslar arası bir kuruluş haline getirmiştir. ARSLAN,Hüseyin(2011),‘’Bir “Doğrudan Eylem Hareketi Olarak Greenpeace ‘’SDE Fen Fdebiyat Fakültesi Sosyal Bilimler Dergisi:sayı 23,S.250-253

Uluslar arası Greenpeace’in faaliyetlerine destek veren ülkelerden birisi de Türkiye’dir. Greenpeace Türkiye’deki çalışmalarını1992 yılından bu yana sürdürmektedir. Türkiye’deki Greenpeace eylemcilerinin, Aliağa Rafinerisi, İzmit Atakule’de atık yakma tesislerini protesto eylemleri, Akkuyu Nükleer Santrali, Gökova Termik Santrali, boğazlardaki petrol taşımacılığının durdurulmasına yönelik eylemler başta olmak üzere çok geniş bir ilgi alanı ve eylem portföyü bulunmaktadır. ARSLAN,Hüseyin(2011)S.256

4.6 Türkiyenin Taraf Olduğu Diğer Uluslar arası Sözleşmeler

Akdeniz’in Kirliliğe Karşı Korunması Sözleşmesi , Karadeniz’in Kirlenmeye Karşı Korunması Sözleşmesi, Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi ve Biyogüvenlik Protokolü, RAMSAR Sözleşmesi (Özellikle Su Kuşları Yaşama Ortamı Olarak Uluslararası Öneme Sahip Sulak Alanlar Hakkında Sözleşme), Birleşmiş Milletler Çölleşme İle Mücadele Sözleşmesi BERN Sözleşmesi (Avrupa’nın Yaban Hayatı ve Doğal Yaşama Ortamlarını Koruma Sözleşmesi), Avrupa Peyzaj Sözleşmesi, BM/AEK Uzun Menzilli Sınırlar Ötesi Hava Kirliliği Sözleşmesi, BASEL Sözleşmesi, (Tehlikeli Atıkların Sınır ötesi Taşınımı ve Bertarafının Kontrolüne İlişkin Basel Sözleşmesi ülkemizce 1989 yılında imzalanmıştır.) ARAT ,Güzin, TÜRKEŞ Murat (2002 ) S.18

4.7. Türkiyenin Henüz Taraf Olmadığı Uluslar arası Sözleşmeler

4.7.1. İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi ve Kyoto Protokolü Karşısında Türkiye’nin Durumu

İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi’nin amacı doğrultusunda gelişmiş ülkelere, 2000 yılına kadar sera gazı emisyonlarını 1990 yılı seviyesine indirmek ve gelişme yolundaki ülkelere teknoloji transferi ile mali kaynak sağlama yükümlülüğü getirilmiştir. Gelişmekte olan ülkemizin ise İktisadi İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı’na (OECD) üye olması nedeniyle Sözleşmenin ekli listelerinde gelişmiş ülke olarak yer almıştır. 24 Türkiye, İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesine, Sözleşmede tanımlanan yükümlülükleri yerine getiremeyeceği endişesiyle bugüne kadar taraf olmamıştır. ARAT ,Güzin, TÜRKEŞ Murat (2002 ) S.23

Page 15: çevrenin önemi ve çevre ile ilgili tedbirler

15

KAYNAKÇAAKSU,Ceren,(2011),’’Sürdürülebilir Kalkınma Ve Çevre’’Güney Ege Kalkınma Ajansı yayını.

ARAT ,Güzin, TÜRKEŞ Murat (2002 ) Uluslar arası Sözleşmeler Ön Rapor, Ankara: Vizyon 2023 Çevre ve Sürdürülebilir Kalkınma Paneli

ARSLAN,Hüseyin(2011),‘’Bir “Doğrudan Eylem Hareketi Olarak Greenpeace ‘’SDE Fen Fdebiyat Fakültesi Sosyal Bilimler Dergisi:sayı 23

AYVAZ, Zafer, TEKALAN, Ş.Ali(1992),’’Çevre Koruma Çalışmalarında Gönüllü Kuruluşların Yeri Ve Önemi’’, ,Çevre Dergisi ,Sayı 5

BENSGHİR,T.Kaya,AKAY,Aslı(2006),’’Bir Kamu Politika Aracı Olarak Coğrafi Bilgi Sistemleri(CBS)’’Çağdaş Yerel Yönetimler,15(1)

ÇEVRE ENVANTERİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI(2004),’’Türkiye Çevre Atlası,’’Ankara: Çevre ve Orman Bakanlığı ÇED ve Planlama Genel Müdürlüğü Yayınları .S.9

ÇOBAN,Ayşe,KILIÇ,Selim(2009) ‘’Türkiye’de Yerel Yönetimler’’,Konya:Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi 22,S.118-119

ORHAN,Gökhan(2012),’’Hava kirliliği Ve Asit Yağmurları’’, Marmara Avrupa Araştırmaları Dergisi Cilt 20,Sayı 1,S.126

SENCAR,Pelin(2007)’’Türkiyede Çevre Koruma Ve Ekonomik Büyüme İlişkisi’’Edirne :Trakya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü.S.107-108

T.C.RESMİ GAZETE (13.05.2006)Çevre Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ,Sayı:26167

TÜRK,Mevlüt(2011)’’Çevre Bilinci’’,İstanbul:Nobel Yayınları.S.55

TÜRKİYE ÇEVRE VAKFI, http://www.cevre.org.tr/(Erişim Tarihi 03.11.2012)

’’Türkiye Sürdürülebilir Kalkınma Raporu’(2012,Ankara:Sürdürülebilir kalkınma en iyi uygulamalar’’S.25-26

ÜSTÜNAY,Muradiye(2008) ‘’İşletmelerin Sosyal Sorumlulukları Çerçevesinde Yeşil pazarlama’’,Trakya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü,S.7

WSSD (2002).’’ World Summit on Sustainable Development,’’ South African: Implementation Report Johannesburg,. www.johannesburgsummit.org..

Page 16: çevrenin önemi ve çevre ile ilgili tedbirler

16

Page 17: çevrenin önemi ve çevre ile ilgili tedbirler

17

.

Page 18: çevrenin önemi ve çevre ile ilgili tedbirler

18

Page 19: çevrenin önemi ve çevre ile ilgili tedbirler

19

Page 20: çevrenin önemi ve çevre ile ilgili tedbirler

20

.

.

Page 21: çevrenin önemi ve çevre ile ilgili tedbirler

21