18 - 31 mayıs 2007 - sayı 111

16
13 13 16 16 10 10 GÜNCEL GÜNCEL KONUK YAZAR Kaypakkaya’n›n an›s›na Ali TAfiYAPAN Kad›nlar›n görünmeyen eme¤i, kad›nlar›n varolan ezil- me ve sömürülme iliflkileri içe- risindeki konumunu anlamak için son derece kritik bir nokta- d›r. Biz kad›nlar eme¤imizin gö- rünmemesiyle ezilmiflli¤imiz aras›ndaki nedenselli¤i kurdu- ¤uz ölçüde anlaml› bir mücade- le verebiliriz. SAYFA 7 Tan›flmam›z 1966 y›l› Eylül ay› bafllar›n- da oldu. Kayseri Mimar Sinan ‹lkö¤retim Okulu’ndan bir grup arkadafl, ‹stanbul Yük- sek Ö¤retmen Okulu’na gönderildik. ‹bra- him bizlerden bir y›l önce Hasano¤lan’dan ‹stanbul’a gönderilmiflti.. SAYFA 14 Yarg›tay ‘iyi çocuklar’› sevindirdi ADHK 17. Kongresi’ni yapt› Daha önce Van 3. A¤›r Ceza Mahkemesi’nin “çete kurmak, adam öldürmek ve adam öldür- meye teflebbüs etmek” suçlar›ndan 39 y›l 5’er ay hapis cezas›na çarpt›rd›¤› fiemdinli davas› sa- n›klar›ndan astsubaylar Ali Kaya ve Özcan ‹lde- niz’in temyize gönderilen ve Yarg›tay 9. Daire- si’nde görülen mahkeme kararlar› san›klar›n le- hine bir kararla bozuldu. SAYFA 4 Avrupa Demokratik Haklar Konfederasyonu (ADHK), 12-13 May›s tarihlerinde “Emperyalist terör ve hak gasplar›na karfl› direnen halklar ka- zanacakt›r” fliar›yla Almanya’n›n Frankfurt ken- tinde 17. Kongresi’ni gerçeklefltirdi. “Emperyalist terör ve hak gasplar›na karfl› di- renen halklar kazanacakt›r” fliar›yla gerçekleflti- rilen ADHK 17. Kongresi, emperyalist sömürgeci güçlerin tarihsel kökenini irdeleyip, emperyalist iflgal ve terörün bugüne özgü olmad›¤›n› vurgu- layarak, ezilen mazlum uluslar ve halklara karfl› yap›lan sald›r›lar›n emperyalist sistemden kay- nakland›¤›n› belirtti. SAYFA 2 fiekerpancar›n da kritik tablo AKP’nin hükümette oldu¤u süre içinde ç›kard›¤› yasalar- dan, K‹T’lerin özellefltirilmesinden, emperyalist tekellere sun- du¤u yeni yeni olanaklardan, devlet içindeki kadrolaflmala- r›ndan, halk kitlelerine karfl› asker-polisin “orant›s›z güç kul- lanmas›ndan” dolay› bugüne kadar Tando¤an’da, Ça¤la- yan’da, ‹zmir’de vb. yerlerde oldu¤u gibi mitingler düzenlen- di mi, ülke emperyalizme peflkefl çekiliyor, parça parça sat›- l›yor, yaflad›¤›m›z topraklarda yabanc›-s›¤›nmac› durumuna düflüyoruz, sömürgelefliyoruz, halk gittikçe yoksullafl›yor, borç bata¤›nda ç›rp›n›yoruz denerek “fark›nda m›s›n›z”, “va- tan elden gidiyor”, “yar›n çok geç olabilir” diyerek mitingler düzenlendi mi, devletin y›lmaz koruyucusu olarak boy gös- teren ordu muht›ra verdi mi, peki tüm bunlara ra¤men ne ABD, ne AB, ba¤›ms›z bir ülkede özgür yaflamak istiyoruz di- yen devrimci-demokratlara her türlü bask›, fliddet reva gö- rülmedi mi? Egemen s›n›flar›n ve bu s›n›flara mensup kliklerin, o klik- lerin temsilcisi CHP, ANAP, DYP, DSP, MHP gibi düzen partileri- nin, ordunun, MGK’n›n bu konularda kayg›lar› yoktur, aksine ortaklaflmaktad›rlar. AKP ya da bir di¤eri bu konuda birbirini aratmayacaklard›r. Baflka seçenekleri de yoktur, aksine var olufl sebepleri “halk› kand›rmak” olan bu parlamenter düzen partilerinin biri veya di¤eri olmas› bu gerçe¤i de¤ifltirmiyor- de¤ifltiremez de. Kemalist klik, köflk için etten kalkan örmeye çal›fl›yor. Halka karfl› bir köflk için kalkan olunmaz. Halk kitleleri hakim s›n›flar aras› klik ç›karlar›nda taraf olmaya zorlanamaz Kad›nlar ve ev içi emek ‹brahim yoldafl, ülkemiz tarihinde ilk kez, devletin ve sistemin s›n›rlar›n› aflarak -bunlara dönük tüm elefltirileri de yads›y›p köklü eleflti- rilerini formüle etmek suretiyle, proletarya ve emekçi halka, muhalif olman›n ötesinde alter- natif olman›n en billur ifadesi olmufltur. Dolay›- s›yla O'nun görüfllerinin ve özellikle de yaflam›- n›n sahiplenilmesi temelsiz de¤ildir. Zindanlarda, iflkencehanelerde devrimciler “ser verip s›r vermeme” gelene¤inin takipçisi olagelmifller ve ‹brahim yoldafl direnmenin ›fl›- ¤› olmufltur. Ancak bu, ‹brahim yoldafl›n görüfl- lerinin içini boflaltman›n da bir vesilesi olagel- mifltir. Zira O, yukar›da da ifade etmeye çal›flt›- ¤›m›z gibi, sadece “direnifl” kavram›yla aç›kla- namaz. ‹brahim Kaypakkaya, bu co¤rafyan›n devrimci savafl tarihinin dönüm noktas› olmufl- tur; Maoist kitle çizgisinin, Halk Savafl› strateji- sinin, halkla birleflerek halk› birlefltirme ve hal- k› savaflarak savaflt›rma fliar›n›n, baflka deyiflle co¤rafyam›z özgülünde halk›n demokratik ikti- dar›n› tesis ederek, oradan kesintisiz olarak sosyalizme ve komünizme ulaflmak için devri- min-halk›n üç temel silah› olan Komünist Parti- si, komünist partisi önderli¤indeki Devrimci Halk Ordusu ve Halk›n Birleflik Cephesi'nin teo- risyeni, stratejik ve ilk taktik önderli¤i ve de ilk ikisinin bizzat kurucusu ve uygulay›c›s› olmufl- tur. SAYFA 8 18 May›s komünizmi kazanma bayra¤›d›r Son iki y›l içerisinde fleker- pancar› fiyat› yüzde 10.1 ora- n›nda düflerken, maliyet gi- derleri ise sadece 2006 y›l›n- da yüzde 15.8 art›fl gösterdi! 1998 y›l›nda 504.493 hek- tar alanda 22 milyon 282 bin 539 ton flekerpancar› üretilir- ken, 2006 y›l›nda pancar ekim alan› 247.154 hektar alana el- de edilen ürün miktar› da 14 milyon 500 bin tona geriledi. Bu gerilemenin temelinde uy- gulanan yanl›fl tar›m politika- lar› ve üretim deste¤inin kesi- lerek, 2001 y›l›nda 4634 say›l› fieker Yasas›’n›n yürürlü¤e konmas› baflat rol oynam›flt›r. SAYFA 6 e-mail:[email protected] www.halkingunlugu.org Y›l: 5 • Say›: 111 • 18-31 May›s 2007 • Fiyat›: 1 YTL 15 Günlük Siyasi Gazete Dersim'de geçti¤imiz aylarda bafllayan, binlerce askerin kat›ld›¤› ve aral›ks›z olarak sürdürülen operasyonlar kapsa- m›nda Ovac›k, Naz›miye, Hozat ve Çemiflgezek ilçelerinde operasyonlar devam ediyor. Devletin kolluk güçlerinin binlerce askerle yürüttükleri operasyonlar kapsam›nda Ovac›k, Naz›miye, Hozat ve Çe- miflgezek ilçelerine askeri birlikler sevk edilirken, Ovac›k ve Hozat ilçesi da¤l›k ve ormanl›k alanlar› ise Kobra helikopter- lerince bombalan›yor. SAYFA 5 12 Eylül 1980 öncesinde “din elden gidiyor” slogan›y- la Müslüman kitle korkutul- mak isteniyordu. Amaç söz konusu kesimleri sola karfl› seferber etmekti. ‘D‹N ELDEN G‹D‹YOR’DAN ‘LA‹KL‹K ELDEN G‹D‹YOR’A... (F. BAfiKAYA) Klikler aras› dalafl ve iktidar oyunlar› FRANSA’NIN YEN‹ CUMHURBAfiKANI IRKÇI SARKOZY DEN‹Z GEZM‹fi VE YOLDAfiLARI ETK‹NL‹KLERLE ANILDI Demokrasi flovlar›n› eksik etmeyen AB’nin en güçlü üyelerinden Fran- sa’n›n Cumhurbaflkanl›¤› seçimleri ›rkç› Nikolas Sarkozy’nin ‘zaferi’ ile sonuçland›. 68 gençlik hareketi önderlerin- den Deniz Gezmifl, Yusuf Aslan ve Hüseyin ‹nan, idam edilifllerinin 35’inci y›ldönümünde birçok ilde gerçeklefltirilen kitlesel eylemlerle an›ld›lar. DÜNYA Nas›l bir sendikal anlay›fl? (1) 1970 bunal›m› ile ikame edilen ve üretim süre- cine bütünlüklü müdahale olan esnek üretim ve bunun organizasyonu, iflçi ve emekçilerin ortak ör- gütü olan sendikalar› büyük oranda etkilemifl-geri- letmifltir. Ancak böyle bir süreç, iki karfl› s›n›f aras›n- daki çeliflkinin de derinleflmesine nesnel zemin ha- z›rlam›flt›r. Emperyalist-kapitalist sistem, kendi sü- recine uyum salamayan sendikalara ciddi anlamda sald›rm›fl, kendisine entegre olan teslimiyetçi ku- rumlara dönüfltürmeye çal›flm›flt›r. SAYFA 11 Dersim’de çat›flmalar fliddetleniyor

Upload: ahmet-hakan

Post on 08-Mar-2016

238 views

Category:

Documents


4 download

DESCRIPTION

2001-2010 yılları arasında yayınlanan, Devrimci Demokrasi gazetesi.

TRANSCRIPT

Page 1: 18 - 31 Mayıs 2007 - Sayı 111

113311331166116611001100GGÜÜNNCCEELLGGÜÜNNCCEELL

KKOONNUUKK YYAAZZAARR

Kaypakkaya’n›n an›s›na

Ali TAfiYAPAN

Kad›nlar›n görünmeyen

eme¤i, kad›nlar›n varolan ezil-

me ve sömürülme iliflkileri içe-

risindeki konumunu anlamak

için son derece kritik bir nokta-

d›r. Biz kad›nlar eme¤imizin gö-

rünmemesiyle ezilmiflli¤imiz

aras›ndaki nedenselli¤i kurdu-

¤uz ölçüde anlaml› bir mücade-

le verebiliriz. SAYFA 7

Tan›flmam›z 1966 y›l› Eylül ay› bafllar›n-da oldu. Kayseri Mimar Sinan ‹lkö¤retimOkulu’ndan bir grup arkadafl, ‹stanbul Yük-sek Ö¤retmen Okulu’na gönderildik. ‹bra-him bizlerden bir y›l önce Hasano¤lan’dan‹stanbul’a gönderilmiflti.. SAYFA 14

Yarg›tay ‘iyi çocuklar’› sevindirdi

ADHK 17. Kongresi’niyapt›

Daha önce Van 3. A¤›r Ceza Mahkemesi’nin“çete kurmak, adam öldürmek ve adam öldür-meye teflebbüs etmek” suçlar›ndan 39 y›l 5’eray hapis cezas›na çarpt›rd›¤› fiemdinli davas› sa-n›klar›ndan astsubaylar Ali Kaya ve Özcan ‹lde-niz’in temyize gönderilen ve Yarg›tay 9. Daire-si’nde görülen mahkeme kararlar› san›klar›n le-hine bir kararla bozuldu. SAYFA 4

Avrupa Demokratik Haklar Konfederasyonu(ADHK), 12-13 May›s tarihlerinde “Emperyalistterör ve hak gasplar›na karfl› direnen halklar ka-zanacakt›r” fliar›yla Almanya’n›n Frankfurt ken-tinde 17. Kongresi’ni gerçeklefltirdi.

“Emperyalist terör ve hak gasplar›na karfl› di-renen halklar kazanacakt›r” fliar›yla gerçekleflti-rilen ADHK 17. Kongresi, emperyalist sömürgecigüçlerin tarihsel kökenini irdeleyip, emperyalistiflgal ve terörün bugüne özgü olmad›¤›n› vurgu-layarak, ezilen mazlum uluslar ve halklara karfl›yap›lan sald›r›lar›n emperyalist sistemden kay-nakland›¤›n› belirtti. SAYFA 2

fiekerpancar›nda kritik tablo

AKP’nin hükümette oldu¤u süre içinde ç›kard›¤› yasalar-dan, K‹T’lerin özellefltirilmesinden, emperyalist tekellere sun-du¤u yeni yeni olanaklardan, devlet içindeki kadrolaflmala-r›ndan, halk kitlelerine karfl› asker-polisin “orant›s›z güç kul-lanmas›ndan” dolay› bugüne kadar Tando¤an’da, Ça¤la-yan’da, ‹zmir’de vb. yerlerde oldu¤u gibi mitingler düzenlen-di mi, ülke emperyalizme peflkefl çekiliyor, parça parça sat›-l›yor, yaflad›¤›m›z topraklarda yabanc›-s›¤›nmac› durumunadüflüyoruz, sömürgelefliyoruz, halk gittikçe yoksullafl›yor,borç bata¤›nda ç›rp›n›yoruz denerek “fark›nda m›s›n›z”, “va-tan elden gidiyor”, “yar›n çok geç olabilir” diyerek mitinglerdüzenlendi mi, devletin y›lmaz koruyucusu olarak boy gös-

teren ordu muht›ra verdi mi, peki tüm bunlara ra¤men neABD, ne AB, ba¤›ms›z bir ülkede özgür yaflamak istiyoruz di-yen devrimci-demokratlara her türlü bask›, fliddet reva gö-rülmedi mi?

Egemen s›n›flar›n ve bu s›n›flara mensup kliklerin, o klik-lerin temsilcisi CHP, ANAP, DYP, DSP, MHP gibi düzen partileri-nin, ordunun, MGK’n›n bu konularda kayg›lar› yoktur, aksineortaklaflmaktad›rlar. AKP ya da bir di¤eri bu konuda birbiriniaratmayacaklard›r. Baflka seçenekleri de yoktur, aksine varolufl sebepleri “halk› kand›rmak” olan bu parlamenter düzenpartilerinin biri veya di¤eri olmas› bu gerçe¤i de¤ifltirmiyor-de¤ifltiremez de.

Kemalist klik, köflk için etten kalkan örmeye çal›fl›yor. Halka karfl› bir köflk için kalkanolunmaz. Halk kitleleri hakim s›n›flar aras› klik ç›karlar›nda taraf olmaya zorlanamaz

Kad›nlar veev içi emek

‹brahim yoldafl, ülkemiz tarihinde ilk kez,devletin ve sistemin s›n›rlar›n› aflarak -bunlaradönük tüm elefltirileri de yads›y›p köklü eleflti-rilerini formüle etmek suretiyle, proletarya veemekçi halka, muhalif olman›n ötesinde alter-natif olman›n en billur ifadesi olmufltur. Dolay›-s›yla O'nun görüfllerinin ve özellikle de yaflam›-n›n sahiplenilmesi temelsiz de¤ildir.

Zindanlarda, iflkencehanelerde devrimciler“ser verip s›r vermeme” gelene¤inin takipçisiolagelmifller ve ‹brahim yoldafl direnmenin ›fl›-¤› olmufltur. Ancak bu, ‹brahim yoldafl›n görüfl-lerinin içini boflaltman›n da bir vesilesi olagel-mifltir. Zira O, yukar›da da ifade etmeye çal›flt›-¤›m›z gibi, sadece “direnifl” kavram›yla aç›kla-namaz. ‹brahim Kaypakkaya, bu co¤rafyan›ndevrimci savafl tarihinin dönüm noktas› olmufl-tur; Maoist kitle çizgisinin, Halk Savafl› strateji-sinin, halkla birleflerek halk› birlefltirme ve hal-k› savaflarak savaflt›rma fliar›n›n, baflka deyiflleco¤rafyam›z özgülünde halk›n demokratik ikti-dar›n› tesis ederek, oradan kesintisiz olaraksosyalizme ve komünizme ulaflmak için devri-min-halk›n üç temel silah› olan Komünist Parti-si, komünist partisi önderli¤indeki DevrimciHalk Ordusu ve Halk›n Birleflik Cephesi'nin teo-risyeni, stratejik ve ilk taktik önderli¤i ve de ilkikisinin bizzat kurucusu ve uygulay›c›s› olmufl-tur. SAYFA 8

18 May›s

komünizmi

kazanma

bayra¤›d›r

Son iki y›l içerisinde fleker-pancar› fiyat› yüzde 10.1 ora-n›nda düflerken, maliyet gi-derleri ise sadece 2006 y›l›n-da yüzde 15.8 art›fl gösterdi!

1998 y›l›nda 504.493 hek-tar alanda 22 milyon 282 bin539 ton flekerpancar› üretilir-ken, 2006 y›l›nda pancar ekimalan› 247.154 hektar alana el-de edilen ürün miktar› da 14milyon 500 bin tona geriledi.Bu gerilemenin temelinde uy-gulanan yanl›fl tar›m politika-lar› ve üretim deste¤inin kesi-lerek, 2001 y›l›nda 4634 say›l›fieker Yasas›’n›n yürürlü¤ekonmas› baflat rol oynam›flt›r.SAYFA 6

e-mail:[email protected]›l: 5 • Say›: 111 • 18-31 May›s 2007 • Fiyat›: 1 YTL15 Günlük Siyasi Gazete

Dersim'de geçti¤imiz aylarda bafllayan, binlerce askerinkat›ld›¤› ve aral›ks›z olarak sürdürülen operasyonlar kapsa-m›nda Ovac›k, Naz›miye, Hozat ve Çemiflgezek ilçelerindeoperasyonlar devam ediyor.

Devletin kolluk güçlerinin binlerce askerle yürüttüklerioperasyonlar kapsam›nda Ovac›k, Naz›miye, Hozat ve Çe-miflgezek ilçelerine askeri birlikler sevk edilirken, Ovac›k veHozat ilçesi da¤l›k ve ormanl›k alanlar› ise Kobra helikopter-lerince bombalan›yor. SAYFA 5

12 Eylül 1980 öncesinde“din elden gidiyor” slogan›y-la Müslüman kitle korkutul-mak isteniyordu. Amaç sözkonusu kesimleri sola karfl›seferber etmekti.

‘D‹N ELDEN G‹D‹YOR’DAN ‘LA‹KL‹K ELDENG‹D‹YOR’A... (F. BAfiKAYA)

Klikler aras› dalafl ve iktidar oyunlar›

FRANSA’NIN YEN‹ CUMHURBAfiKANIIRKÇI SARKOZY

DEN‹Z GEZM‹fi VE YOLDAfiLARIETK‹NL‹KLERLE ANILDI

Demokrasi flovlar›n› eksik etmeyenAB’nin en güçlü üyelerinden Fran-sa’n›n Cumhurbaflkanl›¤› seçimleri›rkç› Nikolas Sarkozy’nin ‘zaferi’ ilesonuçland›.

68 gençlik hareketi önderlerin-

den Deniz Gezmifl, Yusuf Aslan ve

Hüseyin ‹nan, idam edilifllerinin

35’inci y›ldönümünde birçok ilde

gerçeklefltirilen kitlesel eylemlerle

an›ld›lar. DDÜÜNNYYAA

Nas›l bir sendikalanlay›fl? (1)

1970 bunal›m› ile ikame edilen ve üretim süre-cine bütünlüklü müdahale olan esnek üretim vebunun organizasyonu, iflçi ve emekçilerin ortak ör-gütü olan sendikalar› büyük oranda etkilemifl-geri-letmifltir. Ancak böyle bir süreç, iki karfl› s›n›f aras›n-daki çeliflkinin de derinleflmesine nesnel zemin ha-z›rlam›flt›r. Emperyalist-kapitalist sistem, kendi sü-recine uyum salamayan sendikalara ciddi anlamdasald›rm›fl, kendisine entegre olan teslimiyetçi ku-rumlara dönüfltürmeye çal›flm›flt›r. SAYFA 11

Dersim’de çat›flmalar fliddetleniyor

Page 2: 18 - 31 Mayıs 2007 - Sayı 111

16-31 May›s 2007

DevrimciDemokrasi’den

YURT‹Ç‹ HESAP NO: Ertafl ÖZTÜRKYap› Kredi Bankas› ‹st. Aksaray fiubesi: 0094208-6‹fl Bankas› ‹st. Aksaray fiubesi: 1002 30000 1153314

YURTDIfiI HESAP NO:Ertafl ÖZTÜRK Yap› Kredi Bankas› ‹st. Aksaray fiubesi: (Euro) 3013710-9‹fl Bankas› ‹st. Aksaray fiubesi: (Euro) 1002 301000 1107308Emlak Bankas› ‹st. Atatürk Bulvar› fiubesi: (FRF) 00235699

Abone Süresi Yurtiçi Yurtd›fl›

6 AYLIK 12 YTL 35 EURO

1 YILLIK 24. YTL 70 EURO

2

ABONE OL - ABONE BULOKU - OKUT

GÜNCEL

Avrupa Demokratik Haklar Konfe-derasyonu, 12-13 May›s tarihlerindegerçeklefltirdi¤i 17. Kongresi dolay›s›ylabir bildiri yay›mlad›. ADHK 17. DönemGenel Konseyi’nin emekçilere, iflçilere,ö¤rencilere ve gençlere hitaben kale-me ald›¤› bildiride, 17’nci Kongre’ninemperyalist ve kapitalist sistemin dün-ya halklar›na karfl› azg›nca sald›rd›¤›,emekçi halklar›n örgütlülü¤ünü zor vebask›yla yok etmeye çal›flt›¤› bir dö-nemde baflar›yla sonuçland›r›ld›¤› belir-tilerek, emperyalist sömürü ve iflgalle-re tav›r al›nd›¤› vurguland›.

“Emperyalist terör ve hak gasplar›-

na karfl› direnen halklar kazanacakt›r”fliar›yla gerçeklefltirilen ADHK 17. Kon-gresi, emperyalist sömürgeci güçlerintarihsel kökenini irdeleyip, emperyalistiflgal ve terörün bugüne özgü olmad›¤›-n› vurgulayarak, ezilen mazlum uluslarve halklara karfl› yap›lan sald›r›lar›nemperyalist sistemden kaynakland›¤›n›belirtti.

Emperyalistlerin sahte

demokrasisi iflas etmifltir

Emperyalistlerin demokrasi kisvesiad› alt›nda iflgaller gerçeklefltirdi¤i, an-

cak Afganistan, Irak gibi ülkelerde ‘öz-gürlük operasyonlar›’ yalanlar›n›n orta-ya ç›kt›¤›, yap›lanlar›n esas›n›n azamikar ve büyük tekellerin ç›karlar› do¤-rultusunda gerçekleflti¤inin dünyahalklar› taraf›ndan bilindi¤i belirtilenbildiride, emperyalistlerin sahte de-mokrasi söylemlerinin Avrupa’n›n gö-be¤inde de iflas etti¤i belirtildi.

Bildiride, Avrupa’da yerli, yabanc›ve göçmen halklar›n faflist bask›laramaruz kald›klar› ve bu sald›r›lar›n te-melinde de Avrupal› emperyalist tekel-lerin ekonomi alan›nda uygulad›klar›gerici reformlar›n yatt›¤› belirtildi. Bu

uygulamalar›n sonucunda sosyal hak-lar›n budanaca¤› tespiti yap›lan 17.Kongre’de, Avrupa’da demokratik kitleörgütleriyle birlikte sald›r›lara karfl› du-rufl sergilenmesi gerekti¤inin alt› birkez daha çizildi.

Kongre’de Türk

devletinin askeri

operasyonlar› da k›nand›

ADHK 17. Kongresi’nde, dünyan›n

de¤iflik parçalar›nda geliflen anti-em-

peryalist ve anti-faflist hareketler baflta

olmak üzere, ulusal kurtulufl hareket-

lerinin desteklenerek, bir kez daha

uluslar›n kendi kaderini tayin hakk›

vurgusu yap›ld›.

Kongre’de, Türk devletinin Kuzey

Kürdistan’da gerçeklefltirdi¤i operas-

yonlar ile Güney Kürdistan’a sald›r› ha-

z›rl›klar› yapmas› da k›nand›. Ayr›ca son

zamanlarda geliflen laiklik ve anti-laik-

lik tart›flmalar›n›n hakim s›n›flar›n ken-

di içindeki çeliflkilerin bir yans›mas› ol-

du¤unun alt› çizildi.

Bildiride son olarak kongreye, Al-

manya Demokratik Haklar Federasyo-

nu, Fransa Demokratik Haklar Fede-

rasyonu, ‹sviçre Demokratik Haklar

Federasyonu, Avusturya Demokratik

Haklar Federasyonu, Avrupa Demok-

ratik Gençlik Hareketi, Avrupa De-

mokratik Kad›n Hareketi’nin kat›ld›¤›

ve kongrenin, “Birlik, mücadele, zafer”

ve “Yaflas›n ADHK! ADKH! ADGH!” slo-

ganlar›yla kapand›¤› bildirildi.

ADHK 17. Kongresi’ni gerçeklefltirdiAvrupa Demokratik Haklar Konfederasyonu (ADHK), 12-13 May›s tarihlerinde “Emperyalist terör ve hak gaspla-r›na karfl› direnen halklar kazanacakt›r” fliar›yla Almanya’n›n Frankfurt kentinde 17. Kongresi’ni gerçeklefltirdi

‹stanbul’da faaliyet gösteren ve baflta Kazan›lacak DünyaDergisi olmak üzere yapt›¤› çevirilerle uluslararas› komünisthareketin mücadele ve sorunlar›n› bizlere tafl›yan Kazan›lacakDünya Yay›nlar›, ‘Nepal’deki Devrimin Sorunlar› Ve Olas›l›klar’bafll›¤› alt›nda Nepal devriminin önderlerinden baflta Prachan-da olmak üzere birçok önderin makelelerinden yapt›¤› bir der-lemeyi bizlere sunuyor.

Kitab›n içeri¤i flu bafll›klardan olufluyor:

1-Maoizm Üzerine (Prachanda)

2-Nepal Halk Devriminde ‹deolojik Sapma Sorunu (Prac-handa)

3-Marksizm-Leninizm-Maoizm mi Yoksa Revizyonizm mi?(Prachanda)

4-Halk Savafl›’n›n Ortaya Ç›kard›¤› ‹deolojik Mücadele Soru-nu (Prachanda)

5-Prachanda Yolunun Felsefi Anlay›fl› (Kiran)

6-Nepal’deki Halk Savafl›’n›n Politik–Ekonomik Temeli (Ba-buram Bhattarai)

7-Kahrolsun Parlamentarizm! Yaflas›n Yeni Demokrasi!(Prachanda)

8-UML Hükümeti: Kriz Sürecinde Feodalizm ve Emperyaliz-min Yeni Bir Kalkan› (Prachanda)

9-Tasfiyecili¤e ve Reformizme Karfl› Mücadelenin Önemi(Prachanda)

10-Yeni Demokratik Devrim ve Halk Savafl› Teorisi (Prac-handa)

11-Halk Savafl›’n›n ‹ki Önemli Y›l›n›n De¤erlendirilmesi(Prachanda)

12-Halk Savafl›’n›n Üçüncü Çalkant›l› Y›l›: Genel Bir De¤er-lendirme (Prachanda)

13-Evrensel Halk Savafl› Teorisinin Gelifliminde Mao Ze-dung’un Katk›s› (Prachanda)

14-Halk Savafl›’n›n Gündeme Getirdi¤i Baz› ‹deolojik ve As-keri Sorunlar (Prachanda)

15-21. Yüzy›lda Halk Savafl› ve Prachanda Yolu (Ananta)

16- Örgütsel Problemlerin Baz› Teorik Yönleri (Prachanda)

17-Yeni Tipte Bir Parti ‹nfla Etme Sorunu (Baburam

Bhattarai)

18-Kad›nlar›n Ba¤›ms›zl›k Sorunu ve Bugünün ‹htiyac›

(Prachanda)

19-Nepal’deki Halk Savafl›nda Kad›nlar›n Önderlik Soru-

nu (Com. Parvati)

20-Halk Savafl› ve Birleflik Cephenin Geliflim Sorunu (Prac-

handa)

21-Nepal’de Ulusal Sorun (Hisila Yami ve Yoldafl Baburam

Bhattarai)

22-Nepal Devrimi: Dünya Devrimi ‹le Nas›l ‹liflkilendirilir?

(Gaurav)

23-Yeni Tipte Bir Devlet ‹nflaa Etme Sorunu (Baburam Bhat-

tarai)

24-Prachanda ile May›s 2006 tarihli röportaj

25-Prachanda ile Mart 2007 tarihli röportaj

Kazan›lacak Dünya Yay›nlar›’ndan yeni bir kitap

‹stanbul’un Kartal ilçesi’nin Samand›ra Beldesi'ne ba¤-l› Akp›nar Mahallesi halk›, geçti¤imiz y›l çeteler taraf›ndankatledilen ‹flçi Köylü Gazetesi okuru Hüseyin Özcan’› ana-rak, çetelere karfl› birlik ça¤r›s› yapt›.

Akp›nar Mahallesi'nde geçti¤imiz y›l 19 May›s tarihin-de mahalle halk›n› rahats›z eden ve uyuflturucu ticareti ilede u¤raflan çete üyeleri taraf›ndan öldürülen Hüseyin Öz-can, öldürüldü¤ü yerde an›ld›. “Mahallene sahip ç›k, çete-lerden hesap sor” pankart› açan Akp›nar Mahallesi sakin-leri, sloganlar ve alk›fllar eflli¤inde Hüseyin Özcan'›n öldü-rüldü¤ü yere gelerek sayg› duruflunda bulundu. "HüseyinÖzcan ölümsüzdür", "Çeteler halka hesap verecek" ve"Halk›m›z saflara hesap sormaya" sloganlar›n›n at›ld›¤›eylemde, Akp›nar halk› ad›na aç›klama yapan Erzade Ba-rut, çeteleflme ve yozlaflman›n sistem taraf›ndan destek-lendi¤ini ifade etti. Fuhufl, esrar ticareti ve mafya yap›lan-

malar› içinde devlet kurumlar›ndan insanlar›n yer ald›¤›n›

ifade eden Barut, "Özellikle son 5-6 y›ldan beri uyuflturu-

cu, fuhufl ve mafyalaflma had safhaya ulaflm›flt›r. Mahalle-

mizdeki gençlerin uyuflturucu, k›zlar›n fuhufl bata¤›na

düflmesini engellemek bize ba¤l›. E¤er birlik olursak verdi-

¤imiz mücadelede baflar›l› oluruz" dedi.

Hüseyin Özcan, geçti¤imiz y›l çete üyelerinin silahl›

sald›r›s› sonucu 19 yafl›nda hayat›n› kaybetmiflti. Olaydan

sonra bir araya gelen mahalle halk›, çetecilerin oturdukla-

r› evleri tafllam›fl ve gecenin ilerleyen saatlerinde bir ev

atefle verilmiflti. Çetelerin faaliyetlerine ve cinayetine göz

yuman jandarma ise olay›n ard›ndan ve sonras›ndaki gün-

lerde mahallede yo¤un ‘güvenlik önlemleri’ alm›flt›.

Genel seçimlerin tarihinin belirlenmesiyle birlikte ülkemiz seçim hava-

s›na girmifl oldu. Bir taraftan da Genelkurmay kumandal› mitinglerle zaten

halk içerisinde böyle bir hava yarat›lmak isteniyordu. Kemalist kli¤in (Genel-

kurmay, üniversite yönetimleri, çeflitli siyasi partiler, çeflitli dernekler) örgüt-

ledi¤i bu mitinglerin temel konusu ‘tehlikenin fark›nda m›s›n›z’ slogan›yla

uzun süredir Cumhuriyet gazetesi üzerinden sürdürülen ve AKP’ye karfl› bir

kampanya fleklinde ele al›nan ve Kemalist kli¤in bel kemi¤i olan Genelkur-

may’›n kumandas›nda oldu¤u yönelimdir. AKP’ye karfl› örgütleniyor olmas›

boyutuyla k›z›l elmac›lar›n ve CHP gibi partilerin seçimlere haz›rl›k çal›flma-

lar›na dönüflen bu mitingler, bir taraftan da son zamanlarda yolsuzluklar,

çete iliflkileri, J‹TEM faaliyetleri vs ile imaj› gittikçe zedelenen TSK’n›n imaj ta-

zelemesine vesile oluyor. Bir taraftan mitingler örgütlenirken bir taraftan da

Genelkurmay darbeci gelene¤ini konuflturmaya, tehdit unsuru olarak öne

sürmeye bafllad›. Bunu yaparken de sanki alanlar› dolduran yüz binlerce,

milyonlarca insan TSK’n›n arkas›ndan “hadi darbe yap” fleklinde tezahurat-

lar yap›yormufl gibi bir yan›lsama yarat›yorlar. Oysa mitinglerde at›lan slo-

ganlar “Ne fleriat, ne darbe” fleklinde olurken, ekranlara yans›yanlar ve mi-

ting kürsülerinden kin kusar gibi yüksek sesle yap›lan ajitatif konuflmalar-

da bunlar yokmufl gibi davran›larak, k›z›l elmac›lar›n emperyalizmin ufla¤›

orduyu göreve ça¤›rd›klar› sloganlar ön plana ç›kart›l›yor. Mitingi örgütle-

yenler bu e¤ilimde olunca ve direkt Genelkurmaya ba¤l› “sivil” örgütler

olunca bu sonuç normal görülebilir. Ancak mitinglere kat›lan milyonlar›n ta-

lebi tam olarak onlar›n yans›tt›¤› gibi de¤il elbette. Bu mitingler öz itibariy-

le de kitlelerin ilerici taleplerinin maniple edilerek gerici ç›karlara alet edil-

mesine yaramaktad›r.

Kuruluflundan bugüne kadar gerek örgütsel flekilleniflinde ve bunun

sonucu olarak tercihlerinde, gerekse de tertipledi¤i katliamlarla Alevili¤i

bask› alt›nda tutmaya çal›flt›¤› aflikar olan Türk devleti, egemen sisteme ya-

k›n duran ve sistemin insanlar› olan sözde Alevi liderlerinin arac›l›¤›yla bu

mitinglerde Alevileri de kendine ba¤lamay› maalesef baflar›yor. Özellikle

CEM Tv kanal›n›n ve onun sahibi olan ‹zzettin Do¤an’›n bu yönlü çabalar› en

göze çarpanlar aras›nda. Aleviler’i Sünni a¤›rl›kl› olan AKP’ye karfl› k›flk›rt›p,

bugüne kadar kendilerine zulmeden egemen sisteme, onun siyasal kuman-

das›nda yer alan Kemalizm’e sahip ç›kmaya kadar götürdüler ifli. Türk kö-

kenli Aleviler aras›nda bu yön zaten kuvvetli olmakla birlikte, Kürt kökenli

Aleviler’in bu yönelimin peflinden sürüklenmesi kendi tarihine Türk köken-

li olan Alevilerden daha çok yabanc›laflt›klar›n›n göstergesidir.

Mitingler Türk devleti için bir taflla birden fazla kufl vurma fleklinde ele

al›n›yor. Devletin s›n›rlar› d›fl›nda yaflanan geliflmeler, özellikle Güney Kür-

distan’da ABD eliyle meydana gelen de¤ifliklikler ve devletin bu de¤ifliklik-

lerden duydu¤u rahats›zl›k nedeniyle bunlara müdahale etmek istemesinin

araçlar›ndan birini oluflturuyor mitinglerin yaratt›¤› ortam. Son süreçte ya-

flad›klar›m›z, Ortado¤u gibi iç çat›flmal› ülkelerin bollukta oldu¤u bir co¤raf-

yaya komflu olan Türk devletinin ülke s›n›rlar› içerisinde istikrar› korumak

için çeliflkileri dengelemeye çal›flmas›ndan ileri geliyor. Devlet, halk› Kema-

lizm potas›nda daha da pekifltirmek istiyor. Bu çabalar ise en nihayetinde

emperyalistlerin ifline geliyor.

Söz gelimi gelecekte ABD emperyalizminin muhtemel bir ‹ran sald›r›s›-

na ülkemizden verilecek tepki, maniple edilerek t›rmand›r›lan sözde laiklik

dürtüleriyle, olumlu olabilir. Zira flimdiki AKP hükümeti sözde laiklerin ey-

lemlerinde ‹ran mollalar›yla efl de¤er olarak gösteriliyor. Örne¤in, kad›nlara

gelecekte ‹ran’daki gibi bafllar›n›n örtülmesinin zorunlu k›l›naca¤› gibi gerici

propagandalar yap›larak halk›n tepkisi t›rmand›r›lmak isteniyor.

ABD emperyaliziminin böyle bir sald›r›s›na ülkemizde tepki verecek po-

tansiyelde olanlar (özellikle dini tercihleri dolay›s›yla) bugün do¤rudan Türk

devletinin örgütledi¤i mitinglerle sindirilmifl olacaklar› için tepkilerini d›fla

vurmayabilirler. Bu kitle psikolojisi ile ilgili bir durum. ABD emperyalizmi de

gerçeklefltirece¤i sald›r›lar öncesinde bu unsura dikkat etmeyi ihmal etmi-

yor.

Kemalistlerin örgütledikleri mitingler bir yönüyle de kitlelerin artan an-

ti-emperyalist yönelimlerinin törpülenmesi olarak öne ç›k›yor. Kitlelere “ba-

¤›ms›z Türkiye” slogan› att›r›l›yor, ancak bunun için ba¤›ml› olan kurumlar

göreve ça¤r›l›yor. Göreve ça¤r›lan TSK emperyalizmin hizmetinde olan bir

ordudur ve emperyalistlerin denetiminde modernleflmektedir.

‘Çeteleflmeye karfl› birilik olal›m’

Page 3: 18 - 31 Mayıs 2007 - Sayı 111

SINIF TAVRI‹smail Uçar

16-31 May›s 2007GÜNDEM 3

Y›llard›r Türkiye-Kuzey Kürdistan ve dünya komünist,devrimci hareketinin, nesnel gerçekli¤in bir sonucu olarak,bafll›ca tart›flma konular›ndan birini kadro sorununun merke-zinde duran önderlik sorunu teflkil etmifltir.

En genel anlam›yla ideolojik-politik-örgütsel olarak yetkin-leflmifl, stratejik amaçlar› günlük geliflmelere uyarlayarak, kad-rolar›n ve aktivistlerin bu politikalar üzerinden halk kitlelerinepartinin program›n› tafl›malar›n›n, baflka bir ifade ile partininkitleler ile buluflturulmas›n›n önünü açmak, bu do¤rultudaaraçlar gelifltirmek fleklinde ifade edilebilecek olan önderliksorunu; bir partinin çizgisinin yaflamla buluflmas›n›n olmazsaolmaz koflullar›ndand›r.

Partinin önünde duran; partinin teorik düzeyini yükselt-me, partinin tüm organlar›nda ideolojik çal›flmay› güçlendir-me, her bir kadroyu ve sempatizan› MLM ideoloji ile donatma,parti içinde ortaya ç›kan MLM’den her türlü sapmaya karfl›amans›z bir iki çizgi mücadelesi yürütme ve bu hatal› çizgiyesahip yoldafllar› dönüfltürme, partinin devrim sürecinde vesonras›nda izleyece¤i yönelimi belirleme (ideolojik önderlik)vb görevleri yerine getirebilmesi ideolojik-politik önderli¤intesis edilmesine ba¤l›d›r. Örgütsel çal›flmalar›m›z› gelecektede, partinin politik çizgisinin gerekleriyle uyumlu hale getir-mek, örgütsel önderli¤i politik önderlik düzeyine tafl›mak, ör-gütsel önderli¤in, partinin politik fliar ve kararlar›n›n uygulan-mas›n› bütünüyle garantilemesini gerçeklefltirmek, bu do¤rul-tuda; elefltiri-özelefltirinin gelifltirilmesini, faaliyetlerdeki eksik-liklerin ortaya ç›kart›l›p çözümlenmesini, partinin önderli¤in-de kurumlar›n ahenk içinde seferber edilmesini, partinin halkkitleleriyle buluflmas›n›, her alanda parti örgütülüklerininoluflturulmas›n›, faaliyetlerin denetlenmesini sa¤lamak ise;stratejik önderli¤e ba¤l› olacak örgütsel önderli¤in tesisi ilemümkündür. Ki önderlik olarak ifade edilen de; ideolojik-poli-tik önderlik ile örgütsel önderli¤in bileflkesidir.

MLM ideoloji rehberli¤inde infla edilmifl, kolektif bir niteli-¤e bürünmüfl etkin bir ideolojik-politik ve örgütsel önderlik. ‹fl-te bir partinin kitlelerle buluflmas›n›n anahtar› budur. Bu ne-denle öncünün, gerçek Maoist önderlik seviyesine getirilmedi-¤i zaman, teorik düzlemde do¤ru bir siyasal çizgiye sahipolunsa da, pratik mücadelede üzerine düflen önderlik görevi-ni yerine getiremeyece¤i aç›kt›r. Burada dikkat çekilmesi gere-ken bir baflka önemli husus da; Maoist parti anlay›fl›n›n aslaevet diyemeyece¤i önderli¤in elit bir gruba, “kutsanm›fllar”birkaç kifliye indirgenmesi hastal›¤›d›r. Daha önce de çokçaüzerinde durulan ve 1. Kongre’nin belirledi¤i gibi Maoist partiönderli¤inin merkezinde kolektif önderli¤in yarat›lmas›, baflkabir deyiflle “her aktivistin birer önder” olarak konumland›r›l-mas› yer almal›d›r. Dikkat çekme ve ete kemi¤e büründürmeçabas› içerisinde oldu¤umuz; kollektif önderlik kurumununyarat›lmas›, yani her kadro ve aktivistin bir önder olarak bi-çimlendirilmesidir. Faaliyetin bulundu¤u her alandaki kadrove aktivist, proletarya partisinin birer vitrini durumundad›r veher yeni bir alanda yürütülen faaliyet kapsam›nda örgüt gibidavranarak, bulundu¤u alan özgülünde örgütün çizgisini lay›-k›yla temsil ederek çal›flmalar› yürütüp, örgütü yaratmaklamükelleftir ve pratik mücadele içinde örgütünü kal›c›, y›k›l-maz bir tarzda infla etmeyi önüne temel bir görev olarak koy-mal›d›r. Çünkü unutulmamal›d›r ki; iktidara ulaflma çabas›nda-ki bir parti için esas olan çizgi (ideoloji) olmakla birlikte, buçizgiyi yaflamla buluflturacak olan, bu çizgiye hayat verecekolan, o partinin kadrolar› ile aktivistleridir.

Stalin yoldafl SBKP(B) 17. Kongresi’ne sundu¤u raporun 3.bölümünde ele ald›¤› Parti bafll›¤› alt›nda yer verdi¤i ÖrgütselÖnderlik yaz›s›nda bu konuda flunlar› ifade etmektedir:

“Baz›lar›, do¤ru parti çizgisini haz›rlaman›n, bunu tümdünyaya ilan etmenin, genel tezler ve kararlar biçiminde orta-ya koyman›n ve oybirli¤iyle kabul etmenin, zaferin kendi ken-dine, deyim yerindeyse kendili¤inden gelmesi için yeterli ol-du¤una inan›yorlar. Bu tabii ki do¤ru de¤ildir. Bu büyük biryan›lg›d›r. Yaln›zca iflah olmaz bürokratlar ve k›rtasiyecilerböyle düflünebilirler. Gerçekte bu baflar›lar ve zaferler kendi-li¤inden gelmedi, bilakis parti çizgisinin uygulanmas› u¤runaamans›z mücadele içinde kazan›ld›. (…) Do¤ru bir çizgi veril-dikten sonra, bir sorunun do¤ru çözümü bulunduktan sonra,meselenin baflar›s› örgüt çal›flmas›na, parti çizgisinin uygulan-mas› u¤runa mücadelenin örgütlenmesine, insanlar›n do¤ruseçimine, yönetici organlar›n kararlar›n›n uygulanmas›n›n de-netimine ba¤l›d›r”.

Görüldü¤ü gibi Stalin yoldafl, baflar›n›n elde edilmesininilk koflulu olarak do¤ru bir çizginin rehberli¤ine iflaret etmek-te –ki bu tart›flmas›zd›r-, hemen ard›ndan ise bu çizgiyi yaflam-la buluflturacak olan kadrolar›n önemine vurgu yapmaktad›r.

1. Kongre gerek kavray›flta yetersiz kald›¤›m›z Maoizm ko-nusunda yakalad›¤› berrakl›k, derinlik, nitel ilerleme ile, ge-rekse de Kaypakkaya yoldafl›n önümüze koydu¤u stratejik ön-derlik kurumunun tesis edilmesi noktas›nda belirledi¤i do¤ruyönelim ve perspektif ile bizlere ›fl›k tutmaktad›r. Her bir Mao-ist kadro, aktivist bu noktada 1. Kongre çizgisine karfl› sorum-ludur ve bunu gelifltirmekle mükelleftir.

Önderlik üzerineBir süredir yüksek tansiyonda seyreden, Genelkur-may’›n muht›ras› ile kapsama alan› geniflletilerek en ge-nifl halk kitlelerinin dahi bu tart›flman›n içine çekilmeyeçal›fl›ld›¤› geliflmelere tan›k oluyoruz. Tansiyon hala düfl-müfl de¤il, kolay kolay düflece¤e de benzemiyor. fiimdine olacak diye bir beklenti de var. Acaba hay›r m›, fler mi?

Hay›r’›n da, fier’in de en genifl emekçi kitleler aç›s›n-dan bir anlam ifade etmedi¤i, geçmifl örneklerde yaflan-d›¤› üzere etmeyece¤i de aç›kt›r. Fakat kitleler öyle birkuflatmaya al›nd› ki, komprador gazete ve televizyonla-r›n hücumundan kurtulmay› baflaramayan kitleler, bugeliflmeler kars›s›nda, dayat›lan iki seçenekten birini ter-cihe zorlan›yor.

Bu atmosfer, 1960’lar öncesini hat›rlatm›yor de¤il.Tek partili dönemin, tek bask› alt›nda tutulmufl “demok-rasi” savunucular›, nas›l ki kula¤a hofl gelen “özgürlük”sloganlar›yla ç›k›fl yap›p halk kitlelerini pefline takmay›becerdi ise, flimdilerde de “rejim tehlikede” denerek (fle-riat ve ‹slami yapt›r›mlar›n gelece¤i havas› yarat›larak)kitleler panik halinde bir taraf›n yörüngesine çekilmeyeçal›fl›l›yor. Ama o tarih ki; içi bofl “demokrasi” söylemleri-nin pefline tak›lanlar› nelerin bekledi¤ini, “demokrasi”yibu kadar çok hararetle savunanlar›n nas›l bir sonla karfl›-laflt›¤›n› da gösterdi.

De¤iflen bir fley yok!Dünyay› bir ahtapot gibi sar›p sarmalayan, hangi ül-

kenin ne üretip ne üretmeyece¤ine, dahas› ne kadar üre-tece¤ine, ne tüketece¤ine, ne ithal edip ne ihraç edece¤i-ne, hangi sanayiyi kurup hangisini kapataca¤›na, televiz-yonlarda hangi programlar›n yap›l›p, gazetelerde hangiyaz›lar›n-haberlerin yay›nlanaca¤›na, dahas› hangi ülkedehangi partilerin hükümete tafl›n›p hangilerinin düflürüle-ce¤ine, hangi ülkelere müdahale edilip hangi egemenkliklerin desteklenece¤ine karar veren ve o karar do¤rul-tusunda stratejik-taktik politikalar üreten emperyalizmin,‹slamiyet’in hâkim oldu¤u ülkeler için düflündü¤ü ve ülke-miz özgülünde devrim-komünizm tehlikesine karfl› gelifl-tirdi¤i 1980 AFC’si sonras› uygulamaya giren “yeflil kuflak”projesinin, gelinen aflamadaki do¤al sonucu ile karfl› kar-fl›yay›z. Bu durum emperyalizm taraf›ndan beklenmeyen-beklenilmeyen (uflakl›kta kusur edilmedi¤i sürece) bir du-rum olmad›¤› gibi, hedeflenen bir geliflmedir de.

10 y›l evvelinde de böyle bir sonuçla karfl› karfl›yaidik. “Yeflil kuflak” projesinin yaratt›¤› taban üzerindehem siyasi, hem de ekonomik olarak palazlanan “milligörüfl”ün hâkim kliklere rakip olacak, onlarla rekabetedecek, dahas› ç›karlar›n› zedeleyecek bir hal almas› an-cak post-modern bir ayarla engellendi-denetime al›nd›.Bu ayar hat›r› say›l›r bir kitle deste¤ine ulaflan “milli gö-rüfl”ün “gelenekçiler-yenilikçiler” diye ikiye ayr›lmas›na,dahas› hükümet olman›n avantaj›yla palazlanarak kom-pradorlaflan kesimin ABD emperyalizmini k›ble eyleyen-le-k›ble eylemeyen aras›nda bölünmesiyle sonuçland›.Ki, ABD emperyalizmine uflakl›kta sorun ç›kartan kesiminmaliye kay›tlar›n›n, hesap dokümanlar›n›n nas›l incelen-di¤ine, ani bask›nlarla birçok belge ve mali kay›tlar›na elkonuldu¤una ve ekonomik olarak zay›flatmak için yürü-tülen hem ekonomik, hem siyasi-propaganda çal›flmala-r›na tan›k olduk. Bununla birlikte “gelenekçiler” RP yerinekurulan ve milli burjuvazinin sa¤ kanad›n› temsil edenSaadet Partisi üyelerinin hat›r› say›l›r bir k›sm› da, “yeni-likçiler” de bir k›s›m komprador bürokrat burjuvazi vetoprak a¤alar›n› temsil eden “muhafazakâr-demokrat”›l›ml› ‹slamc› AKP’de yerlerini ald›lar.

“Milli Görüfl” gelene¤inden geliyor olmalar›, yads›na-mayacak bir taban› da pefllerine takmalar›, siyasette “ye-ni-denenmemifl ve teflhir olmam›fl”l›klar›, “demokratik-özgürlükçü” söylemlerinin yan›nda ma¤dur rolünü iyi oy-namas›, en önemlisi de ABD emperyalizmine uflakl›ktayeminli olmas› AKP’yi tek bafl›na 58–59. hükümete tafl›-m›flt›r.

fiuras› aç›kt›r ki di¤er kurulan hükümetlerin on y›llar-d›r yapamad›¤›-uygulayamad›¤› birçok emperyalist eko-nomik politikalar› emperyalizmden ald›¤› destek ve hü-kümetteki tek parti olma avantaj›yla AKP baflarm›flt›r. ABemperyalizmiyle gelifltirilen ba¤›ml›l›k iliflkilerinden yerlipazar›n emperyalizme s›n›rs›zca aç›l›m›na, ifl gücünün enucuz flekilde kullan›lmas›ndan bugüne kadar özellefltiril-mesi baflar›lamayan K‹T’lerin özellefltirilmesine, hakgasplar›n›n yasallaflmas›na kadar etkili bir muhalefet gör-meden bu günlere gelindi. Bu AKP’nin ne kötü niyetiyle,ne de “Milli Görüfl”ün siyasi-ekonomik yönelimiyle aç›k-lanabilir. Hükümetin büyük ço¤unlu¤unu tek bafl›na CHP,ANAP ya da DSP veya DYP de oluflturmufl olsayd› da buemperyalist ekonomik-siyasi politikalar gündeme gele-cek-uygulanacak-uygulanmaya çal›fl›lacakt›. En nihaye-tinde emperyalizmden (hakim olan ABD emperyalizmin-den) icazet al›nmadan, desteklerini kazanmadan hiçbirdüzen partisinin hükümete tafl›nmayaca¤›na, es kaza ta-fl›nd›¤›nda ise çok rahat indirilebilece¤ine b›rak›n görevsüresi dolmadan düflen hükümetleri, bir y›l› dahi dolma-dan gerçekleflen erken genel seçimler flahittir.

AKP, ABD emperyalizminin çizdi¤i “yeflil kuflak” pro-jesiyle döllenen, BOP stratejisi kapsam›nda ihtiyaç duy-du¤u TC devletine ‹slam dünyas›nda örnek olmas› içinbiçti¤i “›l›ml› ‹slam” misyonu gere¤i do¤umu gerçekleflti-rilerek piyasaya sürülen devflirilmifl-yeminli çocu¤udur.

Ve bugün, iyi bir uflak, iyi bir kap›kulu, iyi bir pazar-lama flirketi ve de siyaset sahnesindeki iyi bir oyuncuolarak emperyalizm taraf›ndan halen gözden ç›kart›lm›flde¤ildir.

Kopart›lan f›rt›na nedir?AKP’nin hükümette oldu¤u süre içinde ç›kard›¤› ya-

salardan, K‹T’lerin özellefltirilmesinden, emperyalist tekel-lere sundu¤u yeni yeni olanaklardan, devlet içindeki kad-rolaflmalar›ndan, halk kitlelerine karfl› asker-polisin “oran-t›s›z güç kullanmas›ndan” dolay› bugüne kadar Tando-¤an’da, Ça¤layan’da, ‹zmir’de vb. yerlerde oldu¤u gibi mi-tingler düzenlendi mi, ülke emperyalizme peflkefl çekili-yor, parça parça sat›l›yor, yaflad›¤›m›z topraklarda yaban-c›-s›¤›nmac› durumuna düflüyoruz, sömürgelefliyoruz,halk gittikçe yoksullafl›yor, borç bata¤›nda ç›rp›n›yoruzdenerek “fark›nda m›s›n›z”, “vatan elden gidiyor”, “yar›nçok geç olabilir” diyerek mitingler düzenlendi mi, devletiny›lmaz koruyucusu olarak boy gösteren ordu muht›raverdi mi, peki tüm bunlara ra¤men ne ABD, ne AB, ba¤›m-s›z bir ülkede özgür yaflamak istiyoruz diyen devrimci-de-mokratlara her türlü bask›, fliddet reva görülmedi mi?

Egemen s›n›flar›n ve bu s›n›flara mensup kliklerin, okliklerin temsilcisi CHP, ANAP, DYP, DSP, MHP gibi düzenpartilerinin, ordunun, MGK’n›n bu konularda kayg›lar›yoktur, aksine ortaklaflmaktad›rlar. AKP ya da bir di¤eribu konuda birbirini aratmayacaklard›r. Baflka seçenekle-ri de yoktur, aksine var olufl sebepleri “halk› kand›rmak”olan bu parlamenter düzen partilerinin biri veya di¤eri ol-mas› bu gerçe¤i de¤ifltirmiyor-de¤ifltiremez de.

Veya üzerinde f›rt›nalar kopart›lan tart›flman›n sah-nedeki görüntüsü olan cumhurbaflkanl›¤›n› ele alal›m.AKP elinde, “Türkiye Büyük Millet Meclisi seçimlerinin ye-nilenmesine karar vermek” (104. madde) gibi bir yetkiyedahi sahip olmas›na ra¤men, emperyalizmin ekonomik-siyasi politikalar›n›n uygulanmas› noktas›nda di¤er düzenpartilerinin düflündü¤ünden farkl› düflünmemektedir. Hal-buki, ‘82’ anayasas›nda cumhurbaflkan›na verilen görevve yetkiler düflünüldü¤ünde sorunun kayna¤›n›n rejimkayg›s› olmad›¤› ortaya ç›kmaktad›r. Yasalarla yetkileri“s›n›rl›” oldu¤u söylenen, “sembolik” bir kurum olarak de-¤erlendirilen cumhurbaflkanl›¤› üzerine kopart›lan bu f›r-t›nan›n sebebi nedir o zaman?

Cumhurbaflkanl›¤› ne

anlama geliyor?Devletin tepesinde süregelen dalafl›n yaratt›¤› geri-

lim toplumu germekle kalm›yor, parçalara ay›rarak karfl›karfl›ya da getiriyor. Halk kitleleri AKP’yi destekleyen ve“rejim”i de¤ifltirmek isteyenler ile laik cumhuriyeti sahip-lenenler diye ikiye bölünüyor. Bu suni kutuplaflma so-nuçlar› a¤›r olacak tahribatlar› da birlikte getirirken, kitle-leri birbirine düflmanlaflt›rma ve k›flk›rtmalara da zeminhaz›rl›yor. Sonuçta ise kaybeden ve faturan›n a¤›rl›¤› al-t›nda ezilen kitleler olacak.

Yarat›lan bu gergin ortamdan faydalanmak isteyenise koyu Kemalist kesimdir. Devletin ideolojik temeli olanKemalizm üzerinde flekillenen ve devlete hakim olan Ke-malist kli¤in, devletin bafl› olarak de¤erlendirilen ve cum-huriyetin kuruluflundan beri rengini de¤ifltirmeden varl›-¤›n› sürdüren, ayn› zamanda Kemalist kli¤in hakimiyeti-nin de sembolü olan cumhurbaflkanl›¤›na, koyu Kemalistklik taraf›ndan onay almayan birinin (Milli Görüflçü, ›l›ml›‹slamc›, muhafazakar demokrat vs, ne denirse densin)oturmas›; Türkiye-Kuzey Kürdistan topraklar›n›n, yer alt›-yer üstü kaynaklar›n›n, tüm de¤erlerinin sat›lmas›ndan,ya¤malanmas›ndan daha önemlidir. Parlamentoda ço-¤unluk olunmas›na ra¤men sorun olarak görülmeyen, fa-kat mesele cumhurbaflkanl›¤› olunca k›yameti kopartan-muht›ra veren faflist kafatasç›-floven Kemalist kesimin buç›k›fl› bofla de¤ildir. Emperyalist ekonomik-siyasi politika-lar›, halka bask›, fliddet uygulamada ortak davrananlar›nmesele cumhurbaflkanl›¤› olunca k›l›çlar›n› çekmeleri,kalkan olarak da kitleleri kullanmaya çal›flmalar›n›n laikrejimin muhafaza edilmesiyle aç›klanmas› mümkün de-¤ildir. Bu durumda geriye kalan ve bir türlü Kemalist kliktaraf›ndan kabul edilmeyen mesele paylafl›md›r. Cum-hurbaflkanl›¤›n›n “yetkilerinin” paylafl›m›.

Her ne kadar s›n›rl› olarak söylense de, mesele, dev-letin bizzat kendisi ve Kemalist niteli¤inin garantisi olankurumlar›n-makamlar›n cumhurbaflkanl›¤› nezdinde budalafl›n konusu olmas›d›r. “Yeflil kuflak” projeleriyle gün-deme getirilen politikalar›n bugün “muhafazakâr demok-rat”lar› gündeme getirmesinde flafl›lacak bir fley yoktur.Dün halk kitlelerini uyuflturmak için mantar gibi ülkenindört bir yan›na imam hatiplerin, “ilim” yuvalar›n›n aç›lma-s›na, tarikatlar›n örgütlenmesine birlikte onay verip, dev-let taraf›ndan desteklenmesine ses ç›kartmayanlar›n bu-gün “rejim”den bahsetmesi ikiyüzlülükten baflka bir an-lam ifade etmez.

‹ktidara ortak olan klikler aras›ndaki dalaflta Ke-malist devlet politikalar›n›n korunmas›nda ve klikleraras› dengenin sa¤lanmas›nda önemli bir misyona sa-hip olan cumhurbaflkanl›¤› ayn› zamanda Kemalist flo-ven-kafatasç› e¤itimin de garantörüdür.

‹ktidar›n hakim orta¤› olan Kemalist kli¤in devletintepesinde bulunan sembolünün görev ve yetkilerine ba-k›ld›¤›nda kopart›lan k›yametin nedeni daha iyi anlafl›l›r:

Genelkurmay Baflkan›’n› atamak, Devlet DenetlemeKurulu üyelerini ve Baflkan›n› atamak, ç›kan her yasa vekararnamenin uygulamaya konabilmesi için onun onay›gerek. Vali ve Emniyet Müdürü atamalar› için onun ona-y› gerekiyor.

Herhangi bir bakanl›ktaki bir daire baflkan› ya dadaire baflkan yard›mc›s›n›n göreve bafllamas› için onunonay› gerek.

Bunlarla birlikte cumhurbaflkanl›¤›n›n as›l yetkilerihükümetle do¤rudan irtibatl› olmayan, ama devletin te-mel kurumlar›yla ilgilidir. Örne¤in yüksek yarg› üyelerininço¤u cumhurbaflkan› taraf›ndan seçiliyor.

Anayasa Mahkemesi üyelerini, Dan›fltay üyelerinin

dörtte birini, Yarg›tay, Cumhuriyet Baflsavc›s› ve Yarg›tay

Cumhuriyet Baflsavc› Vekilini, Askeri Yarg›tay üyelerini,

Askeri Yüksek Mahkeme üyelerini, Hakimler ve Savc›lar

Yüksek Kurulu üyelerini seçmek. YÖK üyelerini ve rek-

törleri seçmek. Kamuoyuna yans›d›¤› kadar›yla bile,

AKP’nin devlet içindeki kadrolaflmas›n› engellemek için

hükümetin önemli kurumlara yapt›¤› atamalar›n cum-

hurbaflkanl›¤›nca veto edildi¤i, bundan dolay› da bofl olan

makamlar›, geçici olarak vekillerin yürüttü¤ü bilinmekte-

dir. AKP süresi dolmak üzere olan cumhurbaflkan›n›n ye-

rine geçecek olan 11. cumhurbaflkan› ile bu atamalar› so-

runsuz ve uyum içinde gerçeklefltirmenin planlar›n› yap-

maktad›r ki k›yametin sebebi de budur. Bu yüzdendir ki,

cumhurbaflkanl›¤› makam›na asker-sivil Kemalist kli¤in

ç›karlar›n› kollayan, Kemalist devlet politikalar›n›n sad›k

bir savunucusu ve kollayan› olan, Kemalist kli¤in ç›karla-

r›na uygun gelen kiflilerin atamas›n› sorunsuz onaylayan

(YAfi toplant›lar› sonucu ordudan uzaklaflt›r›lan askerler

için flerh kullanan Baflbakan’›n yaratt›¤› hoflnutsuzluk ha-

t›rlanmal›) dahas› Kemalist kesimin uygun buldu¤u-öner-

di¤i birinin cumhurbaflkanl›¤›na gelmesi istenmektedir.

80’ AFC’si sonras› 82’ anayasas› yap›l›rken 61’ ana-

yasas›nda görev ve yetkileri nispeten dar olan cumhur-

baflkanl›¤›na yeni yetki ve görevler verilirken, amaç; or-

ducu Kemalist iktidar›n zaafa düflmemesi, iktidar›n ve

›rkç›-floven Kemalist devlet politikalar›n›n devletin te-

mel kurumlar› vas›tas›yla garantiye al›nmas›, toplumun

ve sistemin faflist Kemalist bürokrasi taraf›ndan dene-

timde tutulmas› idi.

Devletin temel kurumlar›n›n, devletin kendisinin or-

du, polis, mahkemeler, yarg› gibi kurumlar oldu¤u düflü-

nülürse klikler aras› dalaflta hakimiyet kurma, hakimiye-

tini garantileme ad›na “rejim tehlikede” diyerek kitleler

kand›r›larak Kemalist devlete sahip ç›kmalar›n›n isten-

mesi daha bir iyi anlafl›l›r. Üstelik kitlelere ça¤r› yapanla-

r›n Kemalist devletin kendisi oldu¤u ortadad›r.

Emperyalizm (ABD emperyalizmi) klikler aras› bu da-

lafl›n kendisine-ç›karlar›na zarar vermeye bafllad›¤›n› gör-

dü¤ü anda ya da zarar verece¤ini hissetti¤i anda müda-

halesini -ac›k tavr›n› gecikmeden gösterecektir. Bu mü-

dahalenin ad› darbe olur, muht›ra olur, milletvekili trans-

feri ya da istifalar olur ya da baflka bir fley. Ama kendi-

sine-ç›karlar›na zarar verecek bir dalafla ya da gidiflata

sessiz kalmyaca¤› aflikard›r.

Filler tepiflirken olan

çimenlere oluyor

Sonuçta halk kitleleri için de¤iflen bir fley olmayacak-

t›r. Biri gidip di¤eri gelecek, ama mesele bask›, sömürü,

hak gasplar›, kitlelerin hoflnutsuzlu¤u olunca birlikte hare-

ket edeceklerdir. Sonuç olarak bir süredir izlemekte oldu-

¤umuz geliflmeler hakim s›n›flar aras› klik-iktidar dalafl›n-

dan baflka birfley de¤ildir. Nedeni her ne olursa olsun halk

kitleleri bu dalaflta taraf de¤illerdir. TC’nin kuruluflundan

bu güne hükümetler de¤iflse de devlette hakim olan güç-

klik Kemalist kesimdir. Dolay›s›yla bu güne kadar nas›l ki

hükümetlerin de¤iflmeleri sözde “demokrasi” oyunlar›

emekçi halklar aç›s›ndan yeni bir kazan›m veya demok-

ratik haklar kapsam›nda bir olumluluk yaratmad› ise bun-

dan böylede yaratmayaca¤› ortadad›r. Onun için emekçi

kitleler klikler aras› bu dalaflta taraf olmaya zorlanamaz.

“…Bir komünist hareket için elbette iki gerici klikten

birini tercih etmek söz konusu olamaz. Komünist hare-

ket, ikisini de düflman olarak görür; ikisini de devirmek

için mücadele eder; ama bunlar aras›ndaki mücadeleye

de gözlerini yummaz; bu bo¤uflmadan kendi hesab›na

azami derecede fayda sa¤lamak için, bunlar›n birbirine

göre durumunu iyi tespit eder, en gerici olan› tecrit

eder, ilk ve en fliddetli sald›r›lar›n› ona yöneltir, bu ara-

da di¤er gerici kli¤in mahiyetini teflhir etmekten, onun-

la kendi arasindaki düflmanl›k çizgisini s›k› s›k›ya mu-

hafaza etmekten de geri kalmaz. Bilinirki, hakim s›n›f-

lar aras›ndaki bu bo¤uflma her an halka karfl› bir birlefl-

meye dönüflebilece¤i gibi, bugün en gerici olan kli¤in

yerini, yar›n di¤eri de alabilir. Bu, gericiler aras›nda dur-

madan de¤iflen kuvvet dengesine, iktidara hangi kli¤in

hakim oldu¤una, iktisadi ve siyasi buhran›n mevcut

olup olmamas›na ve benzeri flartlara ba¤l›d›r…” (‹bra-

him Kaypakkaya-Ocak 1972)

Klikler aras› dalafl ve iktidar oyunlar›Kemalist klik, köflk için etten kalkan örmeye çal›fl›yor. Halka karfl› bir köflk için kalkanolunmaz. Halk kitleleri hakim s›n›flar aras› klik ç›karlar›nda taraf olmaya zorlanamaz

Page 4: 18 - 31 Mayıs 2007 - Sayı 111

‹zmir’de Harmandal› halk›, bel-delerinde kurulu olan çöp alan›n›nsa¤l›klar›n› tehdit etti¤ini ifadeederek çöp kamyonlar›n›n yolunukesti ve alan›n kapat›lmas›n› iste-di.

7 May›s’ta çöp kamyonlar›n›nyolunu keserek oturma eylemiyapan halk, "Harmandal› Ümrani-ye olmas›n. Çöplük kaderimiz de-¤ildir. Çöple yaflamak istemiyoruz.Temiz hava, temiz su, sa¤l›kl› ya-flam. Harmandal› kokmas›n, Har-mandal›l›lar koklamas›n” yaz›l›pankart tafl›rken, s›k s›k, "Har-mandal› halk› hesap soracak","Harmandal› Ümraniye olmaya-cak", "Çöp ölümdür, ölmek iste-miyoruz", "Çöple birlikte yaflamakistemiyoruz", "‹çme suyu yerinezehir içiyoruz" fleklinde sloganlaratt›.

Harmandal› halk› ad›na bas›nabir aç›klama yapan Hüseyin Öz-

den, yaflam alanlar›nda çöp iste-mediklerini, y›llard›r bu talepleriniilgili makamlara iletmelerine kar-fl›n bir yan›t alamad›klar›n› söyle-yerek; "Biz karar verdik, bu çöpburadan kald›r›lacak. Buras› te-mizlenecek. Biz burada sa¤l›ks›zkoflullarda yaflamaya çal›fl›yoruz.Halk›n sorunlar›n› çözmeyene oyyok art›k" dedi.

Aç›klaman›n ard›ndan jandar-ma halk›n da¤›lmas›n› isterken,halk ise yetkililerin gelip kendileriile görüflmeden eylemlerini bitir-meyeceklerini söyledi. Bunun üze-rine ‹zmir Kat› At›k Temizleme So-rumlu Müdürü’nün gelmesi veHarmandal› halk›na; “En yak›n za-manda sizlerle bir araya gelip çöpsorunun çözümü için görüflece¤i-mize söz veriyorum” fleklindeaç›klama yapmas›n›n ard›ndan ey-lem sonland›r›ld›.

GÜNCEL4 16-31 May›s 2007

Daha önce Van 3. A¤›r Ceza Mahkemesi’nin,“çete kurmak, adam öldürmek ve adam öldür-meye teflebbüs etmek” suçlar›ndan 39 y›l 5’eray hapis cezas›na çarpt›rd›¤› fiemdinli Davas›san›klar›ndan astsubaylar Ali Kaya ve Özcan ‹l-deniz’in temyize gönderilen ve Yarg›tay 9. Da-iresi’nde görülen mahkeme kararlar› san›klar›nlehine bir kararla bozuldu.

Yarg›tay 9. Ceza Dairesi’nde görülen fiem-

dinli Davas›’n›n temyiz duruflmas›nda, karar›neksik soruflturma yürütülerek al›nd›¤› belirtildive asker kifliler olan Ali Kaya ve Özcan ‹ldeniziçin de, “Terörle mücadele eden bu kiflilerin ör-güt üyesi gibi yarg›lanamayaca¤›na” hükmedi-lerek, davan›n askeri mahkemede görülmesigerekti¤i belirtildi.

Van 3. A¤›r Ceza Mahkemesi’nin karar›n›bozan Yarg›tay 9. Ceza Dairesi, yarg›laman›n

yeniden yap›lmas›na ve görevsizlik karar› veri-lerek davan›n askeri mahkemede görülmesigerekti¤ine hükmetti.

Yarg›tay, sonradan ortaya ç›kan ve PKK iti-rafç›s› olan kiflilerin, fiemdinli’deki olaylar›PKK’nin tertipledi¤i yönündeki ifadeleri nede-niyle, eksik soruflturma yürütüldü¤ünü, bu ki-flilerin de ifadelerinin al›nmas› gerekti¤ini, ayr›-ca olay yerinde bilirkifli incelemesi de yap›lma-

d›¤›n› belirterek eksik soruflturma yürütüldü-¤üne de hükmetti.

Mahkemede çarp›c› sözlerMahkemede, dönemin Kara Kuvvetleri Ko-

mutan› olan ve flimdi Genelkurmay Baflkanl›¤›görevi yapan Yaflar Büyükan›t’›n ‘iyi çocuktur’dedi¤i astsubay Ali Kaya ve astsubay Özcan ‹l-deniz hakk›nda Büyükan›t’›n sözleri kadar çar-p›c› olan de¤erlendirmeler yap›ld›. Bozma kara-r›n›n gerekçesinde, “Asker olan san›klar›n, terörörgütünün iflledi¤i suçlarla ayn› suçu ifllediklerifleklindeki nitelendirme hayal gücünün de çokötesinde tamamen varsay›mlara dayal›, huku-ki de¤erden yoksun düflünceye dayanmakta-d›r” ifadelerine yer verildi.

Hukukun üstünlü¤ü safsatas›

bir kez daha yerle bir olduYaflar Büyükan›t’›n yarg›y› etkiledi¤i gerek-

çesiyle haz›rlad›¤› iddanamede paflan›n ismineyer veren ve fiemdinli’de meydana gelen olay›“örgüt suçu” kapsam›nda de¤erlendiren VanCumhuriyet Savc›s› Ferhat Sar›kaya bu nedenleHakimler ve Savc›lar Yüksek Kurulu taraf›ndangörevinden al›nm›flt›. Savc›y› koltu¤undan edenfiemdinli Davas›’nda yukar›dan gelen talimatla-r›n koruyuculu¤u kendini iyice hissettiriyordu.‹kiyüzlü bir flekilde inkar edilen bu etki, sonuç-lar›yla hukuk devleti safsatas›n› bir kez dahayerle bir etti.

Halk›n suçüstü yakalad›¤› J‹TEM’ci astsu-baylar, kendi üzerlerinden ç›kan kan›tlara ra¤-

men, eksik soruflturma bahanesiyle korunmak

isteniyor. PKK itirafç›lar›n›n J‹TEM ya da M‹T ta-

raf›ndan yazd›r›lan ifadelerine dayan›larak, ye-

ni ‘tan›klar›n’ dinlenmesine hükmediliyor. Ola-

y›n meydana geldi¤i saatin tam olarak bilinme-

di¤ini, olay yerinde bilirkifli incelemesi yap›lma-

d›¤›n›, bu nedenle yürütülen soruflturman›n fla-

ibeli oldu¤unu belirten Yarg›tay, yeni ortaya ç›-

kan ‘tan›klar›n’ flaibesini tart›flm›yor.

J‹TEM’cilerin avukat›

sevincini gizlemedi

Temyiz duruflmas›na kat›lan san›k astsu-

baylar Kaya ve ‹ldeniz'in avukat› Vedat Gülflen,

Yarg›tay’›n bozma karar›yla ilgili olarak flunlar›

söyledi: “Karar adaletin yerini bulmas› aç›s›n-

dan çok önemlidir. Terörle mücadele eden mü-

vekkillerimiz ve emsal çal›flan arkadafllara bir

moral olacakt›r. Çünkü terörle mücadele eden

askeri güçlerin bu görevleri dolay›s›yla ifllenmifl

suçlara da emsal bir karar ç›km›flt›r. Bu çok

önemlidir”.

Bu demek oluyor ki, bundan sonra biraz

daha dikkat edip, en az›ndan halk taraf›ndan

enselenmemeye dikkat ederek ayn› icraatlar›

daha rahat gerçeklefltirecekler. Verilen kararla

bu mahkemelerde yerini buldu¤u belirtilen

adaletin taraf›n›n ne oldu¤u bir kez daha a盤a

ç›kt›.

Yarg›tay fiemdinli karar›n› bozarak ‘iyi çocuklar’› sevindirdi

Sanatç› Ferhat Tunç hakk›nda, Alan-ya’da verdi¤i bir konser s›ras›nda, “Öldürü-len her gerilla için yüre¤im kan›yor, Türki-ye’de bir Arap'›n davas› Kürt’ün davas› ol-mal›” fleklinde konufltu¤u için ‹zmir 10. A¤›rCeza Mahkemesi'nce ‘örgüt propagandas›’yapt›¤› iddias›yla dava aç›ld›.

Konuya iliflkin 15 May›s’ta ‹nsan Hakla-r› Derne¤i ‹stanbul fiubesi’nde bas›n aç›kla-mas› düzenleyen sanatç› Ferhat Tunç, ezi-lenlerin, horlananlar›n, haks›zl›¤a u¤rayan-lar›n sesi olmaya çal›flmas› nedeniyle hak-k›nda davalar aç›ld›¤› ve tehditlere maruzkald›¤›n› belirterek, Alanya'da verdi¤i birkonser esnas›nda söyledi¤i sözler nedeniy-le hakk›nda 15 y›la kadar hapis istemiyledava aç›ld›¤›n› söyledi. Davan›n seçimleröncesi bir döneme denk geldi¤ine dikkatçeken Tunç, Özgür Gündem gazetesinde,DEP'lilerin yarg›lanma biçimlerini elefltirenbir yaz›y› kaleme ald›¤› ve 2005'te PKK ta-

raf›ndan al›konulan Er Coflkun K›randi'ninserbest b›rak›lmas› için oluflturulan heyetiçerisinde yer ald›¤› için hakk›nda aç›landavalar›n halen sürdü¤ünü belirterek,Hrant Dink'in ölümünün ard›ndan, ald›¤›tehditlerin say›s›nda ise ciddi bir art›fl oldu-¤unu kaydetti. Aç›klamada Kürt sorunu-nun varl›¤›n› ve sorunun çözümünün onur-lu bir bar›fltan geçti¤ini söylemeye devamedece¤ini, Alevilerin demokratik talepleri-nin mücadelesinin yan›nda olaca¤›n› vebütün ezilenlerin, ma¤durlar›n mücadelesi-ne destek vermeye devam edece¤ini belir-ten Tunç, bas›n mensuplar›n›n seçimlereiliflkin sorular›na karfl›l›k DTP'nin istemesihalinde ba¤›ms›z adayl›k önerisini kabuledebilece¤ini söyledi.

Aç›klamaya birçok kurum ve kifli dekat›larak Tunç’u desteklediklerini belirtti-ler.

fiemdinli davas›nda ‘çete kurmak’ suçlamas›yla ceza alan J‹TEM’ci astsubaylar›n temyize gönderilen davas›, Yarg›tay taraf›ndan bozuldu. Zorlama ge-rekçelerle korunan astsubaylar, ‘terörle mücadele eden bu kifliler örgüt üyesi gibi yarg›lanamaz’ denilerek bir kez daha ‘kahraman’ ilan edildiler

Harmandal› çöplük olmas›nFerhat Tunç’a ‘örgüt propagandas›’

yapmaktan dava aç›ld›

Birinci Paylafl›m Savafl› ile birlikte ortaya ç›kan ve ülkemiz-de de yank› bulan vicdani ret kavram›, son zamanlarda vicda-ni retçi oldu¤unu duyuranlar›n say›s›n›n artmas›yla daha ör-gütlü bir olgu halini almaya bafllad›. Son olarak Ahmet Aslanadl› genç yapt›¤› bas›n aç›klamas›yla vicdani retçi oldu¤unuduyurdu.

Son zamanlarda s›kça tart›fl›lan bir konu olan vicdani retolgusu vicdani retçilerin kat›ld›¤› seminerde tart›fl›ld›. Mezo-potamya Kültür Merkezi’nde, 12 May›s’ta “Türkiye’de VicdaniRet Hareketi” ad›yla düzenlenen seminere kat›lan vicdani ret-çiler, bu hakk›n› kullanan bireylerin, medeni haklardan yok-sun b›rak›ld›klar›na dikkat çektiler. Vicdani retçi O¤ur Sönmezve Mehmet Tarhan’›n konuflmac› olarak kat›ld›¤› seminerdevicdani ret olgusunun giderek yayg›nlaflt›¤› belirtildi.

‘Özgürlük mücadelesi verenlere

kurflun s›kamam’‹stanbul Taksim Galatasaray Lisesi önünde 13 May›s günü

bas›n aç›klamas› düzenleyen Ahmet Aslan adl› genç de, “Eli si-lahl› da olsa özgürlük mücadelesi veren insan›ma kurflun ata-mam. Hiçbir Kürt’ün atmas›n› da istemem” fleklinde konufla-rak vicdani retçi oldu¤unu aç›klad›. Çeflitli gençlik örgütlerininde destek verdi¤i bas›n aç›klamas›nda konuflan Aslan, vicda-ni retçi olma karar›n›n hem mant›ksal hem de duygusal birsonuç oldu¤unu ifade ederek, “Militarist bir gelenekten gelenbu faflist diktatörlükte adaletin olmamas›, 12 yafl›ndaki bir ço-cu¤un muhalefetinden korkup onun bedenine 13 kurflun s›¤-

d›r›lmas›, Cizre'de Yeflilyurt köylülerine d›flk› yedirilmesi, Di-yarbak›r'da simit, pamuk helva satan boyac› çocuklar›n uzunnamlulu silahlarla öldürülmesi, 400'ün üzerindeki rütbeli as-kerin bir kad›na tecavüz etmeleri, fiemdinli'de suç üstü yaka-lanan rütbeli askerlerin iyi çocuk olmalar›, birazc›k vicdan›

olan yarg›çlar›n mesleklerinden men edilmeleri, Musa Anter-ler'in, Mehmet Sincarlar'›n, Vedat Ayd›nlar'›n, Hrant Dinkler'inalçakça katledilmeleri, askeri mafyac›l›k, askeri derin devlet-çilik, askeri kiflisizli¤in bir sonucudur benim vicdani retçi ol-mam” fleklinde konufltu.

Vicdani ret hakk› tan›nmal›d›r

‘15 May›s Dünya Vicdani Redçiler Günü’ nedeniyle aç›kla-

ma yapan Çanakkale ‹HD üyeleri de, vicdani reddin yasal hak

olarak meflrulaflmas› gerekti¤ini belirtti.

Bar›fl An›t› önünde yap›lan bas›n aç›klamas›nda konuflan

‹HD Çanakkale fiube Baflkan› Kenan Döner, vicdani reddin ya-

sal hak olarak meflrulaflmas› gerekti¤ini belirterek, “Ülkemiz-

de vicdani ret yasak. Öncelikle y›llard›r, yüzy›llard›r maruz b›-

rak›ld›¤›m›z militarist koflullanmalardan kurtulmam›z gerekti-

¤ini, baz›lar›m›z›n böyle bir tercihi olabilece¤ini kabul etme

kararl›l›¤›n› göstermemiz gerekir. Vicdani ret bir hak olarak

tan›nm›yor ülkemizde” dedi.

Eski ve yeni vicdani retçiler

bulufluyor

Vicdani Ret Platformu taraf›ndan ‘15 May›s Dünya Vicdani

Retçiler Günü’ dolay›s›yla yap›lan yaz›l› aç›klamada, say›lar›

60’› bulan eski vicdani retçiler ile yenilerinin 20 May›s günü

Taksim Gezi Park›’nda bir araya gelecekleri duyuruldu. Avru-

pa Konseyi üyesi 46 ülkede anayasal hak olarak kabul gören

vicdani ret hakk›n›n ülkemizde bulunmad›¤›na iflaret edilen

aç›klamada, 1997 y›l›ndan itibaren her y›l ‘15 May›s Dünya

Vicdani Retçiler Günü’ nedeniyle çeflitli biçimlerde kutlama

yap›ld›¤› belirtilerek, bu y›l da vicdani retçilerin çeflitli etkin-

liklerde bir araya gelece¤i duyuruldu.

Vicdani ret yayg›nlafl›yor

Page 5: 18 - 31 Mayıs 2007 - Sayı 111

16-31 May›s 2007G Ü N C E L 5

Dersim'de geçti¤imiz aylarda bafllayan, binlerce as-kerin kat›ld›¤› ve aral›ks›z olarak sürdürülen operasyon-lar kapsam›nda Ovac›k, Naz›miye, Hozat ve Çemiflgezekilçelerinde operasyonlar devam ediyor.

Devletin kolluk güçlerinin binlerce askerle yürüttük-leri operasyonlar kapsam›nda Ovac›k, Naz›miye, Hozatve Çemiflgezek ilçelerine askeri birlikler sevk edilirken,Ovac›k ve Hozat ilçesi da¤l›k ve ormanl›k alanlar› iseKobra helikopterlerince bombalan›yor. Yap›lan operas-yonlarda çat›flmalar›n yafland›¤› ö¤renilirken, HPG yapt›-¤› aç›klamayla operasyon bölgesine asker sevk eden birhelikopterin gerillalar›n açt›¤› atefl sonucu düflrüldü¤ü-nü duyurdu.

Öte yandan Ovac›k ilçesinde aralar›nda belediyebaflkan› yard›mc›s› ve DTP ilçe baflkan›n›n da bulundu¤ubirçok kifli PKK’ye yard›m ettikleri gerekçesiyle gözalt›-na al›nd›.

Operasyon düzenleyen

TSK Amed’de de kay›p verdiHalk Savunma Güçleri (HPG) Amed’in Dicle ilçesi k›rsa-

l›nda devletin kolluk güçlerinin operasyonu s›ras›nda 15May›s’ta ç›kan çat›flmada 1 Te¤men, 1 Uzman Çavufl ve 1Onbafl›’n›n öldürüldü¤ünü bildirdi.

HPG Bas›n ve ‹rtibat Merkezi (B‹M) yapt›¤› aç›klama-da 15 May›s günü Dicle ilçesine ba¤l› Heredan Köyü çev-resine devletin kolluk kuvvetleri taraf›ndan düzenlenenoperasyonda ç›kan çat›flmada 1 Te¤men, 1 Uzman Ça-vufl ve 1 Onbafl›’n›n öldürüldü¤ünü, 4 askerin de a¤›r ya-raland›¤›n› duyurdu.

Gerillalar Bingöl’ün Genç

ilçesini bast›lar

Amed ve Hatay’da meydana gelen çat›flmalar veTürk ordusunun verdi¤i kay›plar›n ard›ndan 12 May›s’taYJA STAR güçleri Bingöl’ün Genç ilçesinin merkezinebask›n düzenledi. ‹lçedeki devlet binalar›na atefl açangerillalar kay›p vermeden bölgeden çekilirken, panikle-yen asker ve korucular aras›nda ç›kan çat›flma sonu-cunda bir özel harekat timi öldü, iki özel harekat timide yaraland›.

Amed, Dersim ve Bingöl’de devlet güçleri operasyon-lar›n› sürdürürken, Mufl, fi›rnak ve Siirt’te de ç›kan çat›fl-

malarda devletin kolluk güçleri kay›plar verdi. Bu illerdede operasyonlar aral›ks›z devam ederken, zaman zamançat›flmalar›n yafland›¤› bildiriliyor.

Güney Kürdistan s›n›r›na y›¤›nakAylard›r Güney Kürdistan s›n›r›na askeri y›¤›nak ya-

pan Türk devleti, s›n›r bölgesindeki asker say›s›n› yük-seltti.

fi›rnak’›n Bestler-Dereler Mevkii'nin yan› s›ra, Cudi ve

Gabar Da¤lar›'nda operasyonlar düzenleyen devletin

kolluk güçleri, Güney Kürdistan s›n›r›nda da yeni mevzi-

ler oluflturarak, s›n›r› ablukaya ald›. Operasyonlar kapsa-

m›nda 3 ayd›r bölgeye Bolu ve Kayseri'de bulunan ko-

mando tugay›na ba¤l› birlikler baflta olmak üzere yap›-

lan asker ve araç sevkiyat› devam ediyor.

Güney Kürdistan’daki gerilla kamplar› ile Haftanin,

Sihant, Kanimas›, Sindi ve Begova yerleflim yerlerinin

karfl›s›nda yer alan bölgelere y›¤›nak yaparak gerillala-

r›n kuzeye geçifllerini engellemeyi hedefleyen Türk dev-

leti, ayr›ca s›n›r kesiminde yer alan yüzlerce köy koru-

cusu ile özel harekat timlerinin ve havadan kobra heli-

kopterlerin destekledi¤i operasyonlar düzenliyor.

S›n›r bölgesindeki köyler

askeri birliklerce bombaland›

Kürdistan Yurtseverler Birli¤i (YNK) Bas›n Merkezi, 14

May›s tarihli haberinde Türk devletinin kolluk güçlerinin

s›n›r bölgesindeki Ketse ve Hiror köylerini rastgele bom-

balad›¤›n› bildirdi.

Güney Kürdistan’›n Zap, Metina ve Haftanin s›rada¤-

lar› ile kuzey aras›ndaki s›n›r hatt›n›n s›f›r notas›nda as-

keri y›¤›na¤› bulunan Türk devletinin güçlerinin, 13 Ma-

y›s’ta Duhok'un Berwari bölgesinde yer alan Batufa ile

Begova kasabalar›na ba¤l› Ketse ve Hiror köylerine ha-

van topu sald›r›s› düzenledi¤i bildirildi. Bölgedeki kay-

naklar, sald›r›lar sonras›nda herhangi bir can kayb›n›n

yaflanmad›¤› bildirirken, Türk devletinin sald›r›larla olas›

bir güney operasyonu öncesi bölgede yaflayan halk›n

köyleri boflaltmas›n› amaçlad›¤›n› belirttiler.

Dersim’de çat›flmalar fliddetleniyorDevletin kolluk güçlerinin yürüttükleri operasyonlar kapsam›nda Ovac›k, Naz›miye, Hozat ve Çemiflgezek ilçelerine takviyeaskeri birlikler sevk edilirken, Ovac›k ve Hozat ilçesinin da¤l›k ve ormanl›k alanlar› ise Kobra helikopterlerince bombalan›yor

Milletvekilleri genel seçiminin 22 Tem-muz’da yap›laca¤›n›n aç›klanmas›n›n ard›ndan,Maliye Bakanl›¤› da siyasi partilere yap›lacakseçim yard›m›n›n miktarlar›n› aç›klad›. 4 Ma-y›s’ta seçim tarihinin aç›klanmas›n›n ard›ndanprosedüre göre 10 gün sonra, yani 14 May›s ta-rihinde de siyasi partilere yap›lacak olan seçimyard›mlar›n›n miktar› aç›kland›. Buna göre pas-tadan en büyük pay› AKP al›rken, onu s›ras›yla,CHP, DYP, MHP ve GP izledi. Aç›klanan rakamla-ra göre AKP 94 milyon 100 bin (94 trilyon 100milyar), CHP 53 milyon 200 bin, DYP 26 milyon200 bin, MHP 22 milyon 900 bin ve GP 19 mil-yon 900 bin YTL hazine yard›m› alacaklar. Yük-sek Seçim Kurulu’na da seçim öncesi 100 mil-yon YTL ödenek ayr›ld›¤› aç›kland›.

CHP adaylar›ndan en yüksek

ücreti alan partiCHP milletvekili aday adaylar›ndan 3 bin

YTL, adaylar milletvekili seçilirse de art› 3 bin

YTL daha al›yor. Yani CHP’den milletvekili olma-

n›n bedeli tam 6 bin YTL. CHP ayr›ca kontenjan

adaylardan 5’i aday adayl›¤› baflvurusu s›ras›n-

da 5’i ise milletvekili seçildikten sonra olmak

üzere toplam 10 bin YTL alacak. 4 bin aday›n

baflvuru yapt›¤› AKP, tüm adaylar›ndan 2 bin

YTL al›rken, Genç Parti erkek aday adaylar›ndan

bin YTL, kad›nlardan ise 100 YTL talep ediyor.

MHP’nin de adayl›k baflvuru ücreti 500 YTL ola-

rak belirlendi. DYP’ye adayl›k baflvurusunun

bedeli erkekler için 2 bin YTL, kad›nlar için 500

YTL, Anavatan’da ise erkeklerden 500 YTL al›-

n›rken, kad›nlardan ise hiç para al›nm›yor. Her

bir partiye binlerce aday›n baflvuru yapt›¤› dü-

flünüldü¤ünde, partilerin bu flekilde bile kasala-

r›n› doldurmak için iyi bir yol buldu¤u göz önü-

ne ç›k›yor.

Partiler seçim öncesikasalar› doldurdu-lar

‹stanbul Esenler’de, Tohum KültürMerkezi'nin düzenleyece¤i etkinli¤inafifllerini asan 3 Partizan okuruna bir

grup faflist sald›rd›. Sald›r› sonras› dev-rimci demokratik kurumlar bir arayagelerek ortak afifl çal›flmas› yapt›lar.

Tohum Kültür Merkezi'nin 20 May›s

günü düzenleyece¤i etkinli¤in afifllerini

asan 3 Partizan okuru 10 May›s tarihin-

de Birlik Mahallesi Meydan'›nda ülkücü

faflistlerin sald›r›s›na u¤rad›. B›çak ve so-

palarla sald›ran faflistler 3 Partizan oku-

runu yaralad›lar. Sald›r›n›n ard›ndan te-

davi gören devrimcilerden birinin kafa-

s›na 9 dikifl at›ld›¤› bildirildi.

Faflist sald›r›, ayn› gün ESP, DHP, HÖC

ve Partizan taraf›ndan etkinlik afiflleri-

nin tamam›n›n semtin farkl› yerlerine

yayg›n biçimde yap›lmas›yla yan›tland›.

Ayn› gün akflam saatlerinde ise ortak

bir eylem yap›larak faflist sald›r› k›nan-

d›. Esenler PSAKD, ESP, DTP, Partizan,

DHP, HÖC, SDP, HKM, Odak ve SODAP ta-

raf›ndan yap›lan bas›n aç›klamas›nda

ülkücü çetelerin halka hesap verece¤i

belirtildi.

Mahalleye y›¤›nak yapan polis ise

yürüyüflü engellemek için sald›r› tehdit-

lerinde bulundu. Buna ra¤men Birlik

Mahallesi Otobüs Dura¤›’nda bir araya

gelen kitlenin yapt›¤› aç›klama ile faflist

sald›r› protesto edildi. Aç›klamada ülkü-

cü faflist çetelerin polisle iflbirli¤i halin-

de olduklar›na dikkat çekildi.

Geçti¤imiz y›l›n Eylül ay›nda mecliste oylanan Lübnan’a

asker gönderme tezkeresine iliflkin yap›lan eylemde gözal-

t›na al›narak tutuklanan anti-emperyalistler serbest b›ra-

k›ld›.

Ankara’da 5-6 Eylül 2006 tarihlerinde Lübnan'a asker

gönderme tezkeresini protesto ettikleri için ‘yasad›fl› örgüt

propagandas›’ yapt›klar› gerekçesiyle tutuklanan ve sekiz

ayd›r mahkemeye ç›kart›lmayan 18 anti-emperyalist, 11

May›s’ta görülen ilk duruflman›n ard›ndan tutuksuz yarg›-

lanmak üzere serbest b›rak›ld›. 11. A¤›r Ceza Mahkeme-

si'nde görülen davan›n ilk duruflmas›nda savunma yapan

avukatlar, 5 Eylül'de gerçeklefltirilen tezkere karfl›t› eylem

ile 6 Eylül eylemlerinin hiçbir fark›n›n olmad›¤›n› belirttik-

leri savunmada, 6 Eylül eylemindeki polis sald›rganl›¤›ndan

bahsettiler. Müvekkillerinin, yasad›fl› örgüt propagandas›

yerine, 2911 say›l› Gösteri ve Yürüyüfl Kanunu kapsam›nda

yarg›lanmalar› talebinde bulundular. Duruflma sonras› an-

ti-emperyalistler tutuksuz yarg›lanmak üzere serbest b›ra-

k›l›rken, mahkeme 12 Temmuz 2007 tarihine ertelendi.

Ayn› gün duruflma öncesinde Emperyalizme ve Siyoniz-

me Karfl› Ankara Platformu bilefleni kurumlar, Toros So-

kak’tan Ankara Adliyesi’ne yürüyerek, burada yapt›klar›

bas›n aç›klamas›yla anti emperyalistlerin serbest b›rak›l-

mas›n› istediler.

Tezkere karfl›tlar›serbest b›rak›ld›

Esenler’de faflist sald›r› protesto edildi

Uflak Yeni Demokratik Kültür Derne¤i bir ayl›kçal›flma program›n› baflar›yla gerçeklefltirdi.

“Yüz çiçe¤in rengi ve bilgeli¤i ile yeni bir dün-yaya” bafll›¤›yla ele al›nan etkinlikler, dünyada veülkemizde yaflanan geliflmeler ve sistemin halklararas›nda yaratmaya çal›flt›¤› çat›flmalara karfl› Ye-ni Demokratik Halk Kültürü’nü yayg›nlaflt›rmavurgusu ekseninde gerçeklefltirildi-.

Yeni Demokratik Kültür Derne¤i, 27 Nisan tari-hinde Banaz ilçesinde düzenledi¤i tiyatro gösteri-mi ve müzik dinletisi etkinli¤inde, 6 May›s tarihin-de Uflak Kapal› Spor Salonu’nda düzenledi¤i GrupMunzur, Onur Ak›n konseri ve halk danslar› etkin-li¤inde ve son olarak da 12 May›s tarihinde Eflmeilçesinde düzenledi¤i tiyatro gösterisi, semah vemüzik dinletisi etkinliklerinde binlerce kifliyle bu-lufltu.

Sistemin yo¤un engelleme çabalar›na karfl›n,kampanya olarak ele al›nan etkinlikler kap-sam›nda yeni demokratik halk kültürü vurgusuöne ç›kart›l›rken, etkinlikler Yeni Demokrasi mü-cadelesi aç›s›ndan somut kazan›mlarla baflar›l› birflekilde sonuçland›.

Uflak YDKD’ninçal›flmalar› devamediyor

Meclis'te aylard›r görülen uzlaflmaz tav›r tablo-

sundan bir süreli¤ine de olsa DTP sayesinde eser

kalmad›. Cumhurbaflkanl›¤› seçimi, Anayasa de¤i-

flikli¤i ve seçim sistemi gibi kritik konularda ateflli

tart›flmalara sahne olan TBMM, yaklaflan seçimle-

re ba¤›ms›z adaylarla girece¤ini aç›klayan Demok-

ratik Toplum Partisi (DTP) sayesinde sakin bir otu-

rum yüzü gördü.

DTP'nin ba¤›ms›z adaylarla seçime girmesinin

kesinleflmesinin ard›ndan iktidar ve muhalefet

partileri seçimle ilgili bir de¤ifliklik üzerinde bera-

ber hareket etmeye karar verdiler. DTP'nin seçim-

lerde önünü kesmek için ba¤›ms›z adaylar›n birle-

flik oy pusulas›nda yer almas›n› öngören teklif, 429

oyla kabul edildi. Bu teklif uzun zamand›r ilk kez

400'ü geçen oy alan bir yasa de¤iflikli¤i oldu.

Meclis DTP’ye karfl›birleflti

Page 6: 18 - 31 Mayıs 2007 - Sayı 111

Ankara Yeni Mahalle Beledi-yesi çal›flanlar›, bir ay önce Bele-diye taraf›ndan Mamak Çöplü-¤ü’nde araç saymak üzere sür-gün edilen arkadafllar›n›n, yeni-den eski ifllerine al›nmas› talebiy-le 14 May›s günü bas›n aç›klama-s› yapt›lar.

Yenimahalle Belediyesi önün-de Tümbel-Sen üyeleri ad›naTümbel-Sen Ankara 2 No’lu fiubeBaflkan› Sat› Buruncu Çal› bir ba-s›n aç›klamas› yaparak Yeni Ma-halle Belediye Baflkan› Ahmet

Duyar’›, belediyede yaflanan anti-demokratik uygulamalar› ve çal›-flanlar›n üzerindeki bask›lar› elefl-tirdi. Çal›, “Sendikal faaliyetimizeyönelik yasalar› ve demokratiktemayülü hiçe sayan belediyeyönetimi, kurum içinde ve kurumd›fl›nda sürgünlere devam eder-ken, partizan kadrolar› olan söz-leflmeli iflçiler ya da flirket iflçileriile çal›flmay› tercih ediyor” dedive Tümbel-Sen ‹flyeri Bafl Temsil-cisi Hüseyin Bekar ile sendikaüyeleri Hatice Deveci ve Ömer

Alada¤’›n emeklili¤e zorlanarak,sendikal faaliyetleri engellemekamac›yla Mamak Çöplü¤ü’ne sü-rüldü¤ünü belirtti. Mamak Çöplü-¤ü’nde görev yapmak için uygunçal›flma koflullar› bir tarafa, sa¤l›kkoflullar›n›n bile uygun olmad›¤›-na dikkat çeken Çal›, BelediyeBaflkan› Duyar’› bu ifli yapmayadavet etti. Çal›, arkadafllar›n›nsürgünlerinin derhal durdurulma-s›n› ve eski görevlerine gönderil-mesini istedi.

16-31 May›s 2007 EMEK-HABER6

EME⁄‹N KÜRSÜSÜDursun Bafltu¤

S›n›f mücadelesinde, hedeflenenin iktidar olmad›¤› bir du-

rumda, olgular karfl›s›nda yapt›klar›n›z›n ister taktiksel, isterse

stratejik olsun, egemenlerin belirledi¤i s›n›rlar dahilinde geli-

flip flekillenmesi kaç›n›lmazd›r. Ancak koydu¤unuz ç›tan›n

yüksekli¤ine göre; mücadelenin kapsam› geniflleyerek, bir o

kadar da iktidar› hedefler.

Sisteme karfl›, emekçi kitlelerin ve örgütlülüklerin ortaya

koydu¤u performans, ezilen s›n›f›n kaderini belirleyecek nok-

tada olmasa da, özellikle son otuz befl y›ld›r iktidar mücadele-

sinde ödenen bedeller aç›s›ndan büyük önem tafl›maktad›r.

Mücadelenin devaml›l›¤› aç›s›ndan bak›ld›¤›nda, bu ödenen

bedeller, olmas› gerekenin ötesinde anlam ifade ediyor.

Ülkemiz emekçileri ve onlara ideolojik ve politik önderlik

eden hareketler tarihsel olarak baz› önemli kesitlerde ciddi ka-

zan›mlar elde etse de, bu kazan›mlar›n muhafaza edilmesini

ve iktidar mücadelesinde kilometre tafl› etmede yeterince ba-

flar›l› olundu¤u söylenemez. Ancak bu durum üzerinden hiç-

bir fley mi yap›lmad›? demenin de do¤ru olmayaca¤› kan›s›n-

day›z. Fakat iktidar mücadelesini veren kimi örgütlülüklerin

en ufak bir geliflme karfl›s›nda zafer ilan etmeleri, s›n›f müca-

delesine kataca¤› ve s›n›f› ileriye götürecek bir mahiyette ol-

mad›¤› gibi subjektif niyetlerin nesnelli¤in önüne geçmesin-

den baflka birfley de¤ildir. Bir prati¤i de¤erlendirirken, zafer

mi yenilgi mi, söylemleri üzerinden bir de¤erlendirme yapa-

cak olursak, öncelikle hedeflenenin ne oldu¤una bakman›n

daha anlaml› olaca¤›na inan›yoruz. Emekçilerin mücadelesine

bir faydas› olmayan abart›l› söylemlerin yarataca¤› sübjektif

flekillenifl oldukça tehlikelidir. Bu genelde bir çizgi sorunu ol-

makla beraber, kimi dönemlerde iktidar ufkunun zay›flama-

s›ndan kaynaklanmaktad›r.

Nas›l ki her baflar›s›zl›k yenligi de¤il ise tersinden her ba-

flar› da kazan›lm›fl zafer de¤ildir.

Son dönemlerde baz› eylemler üzerinden, kimi çevrelerin

zafer ilan etmeleri ve gerçekli¤in ötesinde subjektivizme düfl-

meleri, ezilenler aç›s›ndan bugüne birfley katmad›¤› gibi, gele-

cek aç›s›ndan da tehlikeli bir gidiflat›n habercisi olarak önü-

müzde durmaktad›r. Bugün iktidar mücadelesi veren devrim-

ci-komünistlerin, tek tek olaylar üzerinden yapt›¤› de¤erlendir-

melerde, sübjektif yaklafl›mlarla kitlelerin motivasyonunu

yükseltme anlay›fl› do¤ru olamaz. Mücadele içerisinde adap-

tasyonun sa¤lanmas› için bir tak›m söylemleri öne ç›kartmak

gerekiyorsa, bu olmayan›n olmufl gibi gösterilmesi demek de-

¤ildir. Öncelikle gerçekçi olup imkans›z› yaratmaya cüret et-

mek gerekir. Aksi taktirde her gün ilan edilen zaferlerden son-

ra, mevcut tabloyu okumakta zorluklar yaflanacakt›r. Bunun

kitlelere izah› yap›l›rken tutukluluk yaflanacakt›r.

Geliflen bu süreçte, egemen güçlerin klik çat›flmalar›yla

birlikte seçim sürecine girilmesi, emekçiler aç›s›ndan oldukça

önem tafl›maktad›r. E¤er bu süreç do¤ru tarzda iflletip deflifre

edilerek yaflananlar karfl›s›nda birlik olunursa, önemli bir ka-

zan›m getirecektir. Aksi halde mevcut gidiflat›n seyrine göre

politikalar yap›larak, popüler siyasetin peflinden sürüklendi-

¤inde, mevcut tasfiyenin daha da h›zlanarak devam etmesi

sa¤lanacakt›r. Kitlelere taraf olmalar› dayat›lan bu kamplaflma-

da, kitlelerin zorunlu tercih yapmalar›n› sa¤layan anlay›fllara

karfl›, s›n›f›n birli¤ini, ortak refleks göstermesini ve bunun üze-

rinden iktidar bilincinin geliflmesi hedeflenmelidir. Sadece is-

temlerle yetinen bir kitle hareketinin kal›c› haklar elde etmesi

dünyan›n hiçbir yerinde görülmedi¤i gibi, sadece istemlerle

yetinen bir nicel gücün belli bir dönemden sonra tasfiyesi de

h›zlanacakt›r.

Bundan dolay› yaflanan klik çat›flmas›nda, kimi çevrelerin

üçüncü cephe olarak ifade ettikleri fley popüler siyaset olarak

karfl›m›zda durmaktad›r. Ezilenler aç›s›ndan sadece iki cephe

vard›r. Bunlar ezenle ezilen, burjuvaziyle proletarya, aras›n-

daki cephelerdir. Emekçinin kavgas› ancak bu flekilde sürebi-

lir. Sömürücü düzenin kendi içlerindeki klik çat›flmas› bizleri

taraf ve üçüncü cepheye sürükleyen de¤il, bu çeliflkileri do¤-

ru tarzda de¤erlendirip mücadele etmemizi güçlendiren an-

lamda olmal›d›r. Bu durumda kitlelerin üçüncü bir cepheye

ihtiyaçlar› yoktur. Onlar emekçilere karfl› tek cephedir. Ara-

m›zdaki çeliflki üretim iliflkileri üzerinden belirlendi¤inden,

onlar›n böylesi bir sorunu yoktur. Onlar daha fazla söz sahibi

ve daha fazla sömürme ihtiyac› üzerinden iktidarda söz sahi-

bi olmak istiyorlar.

Bu klik çat›flmalar›n› derinlefltiren neden hükümetin, yani

meclisin ne ifade etti¤idir. Y›llarca parlamentonun halk›n ira-

desini temsil etti¤ini söyleyenler, bu iradenin asl›nda kimlerin

elinde oldu¤unu ve mevcut meclisin ne ifle yarad›¤›n› daha

aç›ktan görmüfl oldular. Feodal burjuva güçler kendi koyduk-

lar› yasalar› dahi iflletmezken, meclisin halk›n iradesi oldu¤u-

nu ve temsiliyet sahibi oldu¤unu söylemek gerçekçi de¤ildir.

Hala demokrasinin temeli olarak gösterilen yerin, sadece önü-

ne konan görevleri yapmaya yarayan ve bunun ötesinde hal-

k›n taleplerini dikkate almaktan yoksun bir yer oldu¤u, bu sü-

reçte daha da net ortaya ç›km›flt›r.

Y›llarca demokrasi aldatmacas›n›n bu kadar su yüzüne ç›k-

t›¤› bu dönemde, kitlelere hala buna inand›rmak yerine, bu

meclisin halk›n iradesinden yoksun oldu¤unu ve sadece forma-

liteden ibaret oldu¤unu anlatmak uzun vadede avantajl›d›r.

‹lan edilen zaferler ve yan›lg›lar

fiekerpancar›nda kritik tablo

Binlerce kiflinin geçim kayna¤› olanfleker pancar›; 1998 y›l›nda kotalar›n uy-gulamaya konmas›, kamu elindeki flekerfabrikalar›n›n özellefltirilmesi, fleker itha-lat›n›n sürekli teflvik edilmesi ve her y›lartan üretim giderleri nedeniyle üreticisi-nin cebeni boflalt›yor. Son iki y›l içerisindeflekerpancar› fiyat› yüzde 10.1 oran›ndadüflerken, maliyet giderleri ise sadece2006 y›l›nda yüzde 15.8 art›fl gösterdi!

1998 y›l›nda 504.493 hektar alanda 22milyon 282 bin 539 ton flekerpancar› üre-tilirken, 2006 y›l›nda pancar ekim alan›247.154 hektar alana elde edilen ürünmiktar› da 14 milyon 500 bin tona gerile-di. Bu gerilemenin temelinde uygulananyanl›fl tar›m politikalar› ve üretim deste¤i-nin kesilerek, 2001 y›l›nda 4634 say›l› fie-ker Yasas›’n›n yürürlü¤e konmas› baflatrol oynam›flt›r.

Ülkemizde flekerpancar› üretiminin ol-dukça büyük oranda gerçekleflmesine

karfl›n bunun iç pazarda tüketiminin veihracat›n›n teflvik edilip önünün aç›lma-mas›, aksine fleker ithalat› önündeki pü-rüzlerin kald›r›lmas› (gümrük vergilerindeyap›lan indirim), üretimdeki anarfli veplans›zl›k; “ihtiyaç fazlas›” flekerpancar›n›ndepolarda çürümeye terk edilmesi sonu-cuna yol açt›.

Emperyalist tekellerin kendi ç›karlar›n›gözeterek haz›rlad›klar› ve devlete dayat-t›klar› tar›m politikalar›n›n bir sonucu ola-rak yaflanan bu durum, 2001 y›l›nda yafla-nan krizle birleflince, yine emperyalist te-kellerin dayatmas› ile 4634 say›l› fiekerYasas› ç›kart›larak flekerpancar› üretiminekota uygulamas› getirilerek, üretim k›s›l-m›flt›. Yine uyum çerçevesinde ad›mlar›nat›ld›¤› AB’nin yapt›¤› baz› düzenlemelerde bu tablonun ortaya ç›kmas›nda büyükrol oynam›flt›r. Zira 2006 y›l›nda yürürlü¤egiren ve 2015 y›l›na kadar hiçbir de¤iflikli-¤in yap›lmayaca¤› taahhüt alt›na al›nan

AB fieker Reformu ile; fleker fiyatlar›n›ndüzenlenmesi, üretim vergisi gibi bir dizikonuda üreticinin aleyhine ad›mlar at›l-m›flt›. Bu mutabakat uyar›nca; ülkemizdebeyaz flekerin fiyat›nda yüzde 39 oran›n-da bir düflüfle gidilmesi öngörülmekteydi.Bu da AB ülkelerindeki fleker ve fleker-pancar› fiyatlar›na kar›fl di¤er geri ülkele-re rekabet flans› b›rakmamak anlam›nageliyordu.

Kabaca ifade etmek gerekirse; ülke-mizde flekerpancar› ve fleker üretimininmaliyeti AB ülkelerine k›yasla oldukçayüksek bir seviyede ve AB fieker Reformuile AB’de üretilen fleker-flekerpancar› fi-yatlar›n›n yüzde 39 oran›nda düflürülmesiile birlikte AB mal› flekerin fiyat›, ülkemiz-de üretilen flekerin fiyat›ndan yaklafl›kyüzde 50 oran›nda daha ucuz bir hal al-mas›n›n, bu da ithal flekerin ülkemiz pa-zar›n› iflgal etmesinin önü aç›lm›flt›r. ‹thalflekere yönelimin artmas› ise ülkemizdeki

fleker-flekerpancar›n›n elde kalmas›n› ve

artan maliyete karfl›n fiyatlar›n düflmesini

beraberinde getirerek, flekerpancar› üreti-

minde hat›r› say›l›r bir y›k›ma yol açm›flt›r.

Devlet elindeki fleker fabrikalar›n›n kapa-

t›lmas› ya da özellefltirilmesi ise bu iflin

adeta tuzu biberi olmufltur.

fiekerpancar› üretiminin ve fiyat›n›n

düflmesinde, son y›llarda niflasta bazl› fle-

ker üretiminin yayg›nl›k kazanmas› da et-

kili olmufltur. Ancak esas y›k›m› yaratan

kotalar olmufltur. 2002 y›l›nda 12 milyon

123 bin 400 ton olan flekerpancar› kotas›,

2006 y›l›nda 7 milyon 290 bin tona çekil-

mifltir. fiekerpancar› üreticisinin y›k›m›n›

fliddetlendiren di¤er bir nokta ise; fleker

kotas› de¤iflmezken fleker pancar› üreti-

minin her y›l biraz daha azalmas›d›r!

1998 y›l›nda 504.493 hektar alanda 22 milyon 282 bin 539 ton flekerpancar› üretilirken, 2006 y›l›nda pancarekim alan› 247.154 hektar alana, elde edilen ürün miktar› da 14 milyon 500 bin tona geriledi

Türkiye ‹statistik Kurumu (TÜ-

‹K), Ocak-fiubat-Mart 2007 dönemi-

ni kapsayan üç ayl›k iflsizlik oran›-

n›n geçen y›l›n ayn› ay›na göre ge-

rileyerek yüzde 11.4’e düfltü¤ünü

öne sürdü.

TÜ‹K üçer ayl›k dönemler itiba-

r›yla her ay aç›klad›¤› Hanehalk› ‹fl-

gücü Anketinin “Ocak-fiubat-Mart

2007” dönemini kapsayan fiubat

2007 sonuçlar›na göre, bu dönem-

de iflgücüne kat›l›m oran› ise yüz-

de 46.3 olarak hesapland›. ‹flsizlik

oran› kentlerde yüzde 13, k›rsal

kesimde yüzde 8.8 olarak belirlen-

di.

Peki gerçekten de iflsizlik düfl-

tü mü? 2000 y›l›ndan günümüze

dek TÜ‹K taraf›ndan aç›klanan ve

bas›nda yay›nlanan rakamlara

bakt›¤›m›zda iflsizlik oran›nda ya-

flanan düflüfl sizleri de flafl›rtacak!

‹flte y›l y›l iflsizlik rakamlar›:

Aral›k 2000, Hürriyet Gazetesi:

‹flsizlik geriledi, yüzde 5.6'ya düfltü.

Ekim 2001, NTV: ‹flsizlik gerile-di, yüzde 8.5'e düfltü.

Aral›k 2002, Takvim Gazetesi:‹flsizlik geriledi, yüzde 9'a düfltü.

Eylül 2004, Milliyet Gazetesi:‹flsizlik geriledi, yüzde 9.3'e düfltü.

May›s 2005, Vatan Gazetesi: ‹fl-sizlik geriledi, yüzde 9.5'e düfltü.

Temmuz 2005, Radikal Gaze-tesi: ‹flsizlik geriledi, yüzde 10'adüfltü.

Aral›k 2005, Zaman Gazetesi:‹flsizlik geriledi, yüzde 10.3'e düfl-tü.

Aral›k 2006, Sabah Gazetesi: ‹fl-sizlik geriledi, yüzde 10.4'e düfltü.

Mart 2007, Referans Gazetesi:‹flsizlik geriledi, yüzde 10.5'e düfl-tü.

Nisan 2007, Yeni fiafak Gazete-si: ‹flsizlik geriledi, yüzde 11'e düfl-tü.

May›s 2007, CNNTÜRK: ‹flsizlikgeriledi, yüzde 11.4'e düfltü.

Toplusözleflmede ilktur yap›ld›

Kamuda çal›flan 320 bin memurun ücret art›fllar›n›n ma-saya yat›r›ld›¤› Toplu Sözleflme Görüflmeleri’nin ilk turu; ifl-veren temsilcisi olarak Devlet Bakan› Mehmet Ali fiahin vememurlar› temsilen Türk-‹fl’in kat›l›m› ile gerçeklefltirildi.

Yaklafl›k bir saat süren görüflmenden ç›kan Türk-‹fl Bafl-kan› Salih K›l›ç, hükümetten ilk alt› ayl›k dönem için yüzde15+ yüzde 5 refah pay›; 2, 3 ve 4’üncü alt› ayl›k dönemler

içinse enflasyon hedefi+yüzde 5 refah pay› istediklerini aç›k-

lad›.

Bakan fiahin ise, 15 A¤ustos’tan itibaren bafllamas› gere-

ken Toplu Görüflmelerin seçimler nedeni ile ertelenebilece-

¤ini söyledi. Görüflmelerin ikinci turu 30 May›s’ta Türk-‹fl Ge-

nel Merkezi’nde yap›lacak.

Dicle Üniversitesi Araflt›rma Hastane-si’nde çal›flan geçici iflçiler, sendikaya üyeolduklar› için iflten at›lan arkadafllar›n›n ifleiadesi için eylem yapt›lar.

Yaklafl›k üç ayd›r Dicle ÜniversitesiAraflt›rma Hastanesi’nde çal›flan geçici iflçi-ler aras›nda örgütlenme faaliyeti yürütenD‹SK’e ba¤l› Dev Sa¤l›k-‹fl sendikas›n›n, 750iflçiyi sendikaya üye yaparak, iflyeri temsil-cilerini seçmesinin ard›ndan, sendika tem-

silcisi olan iki kifli 7 May›s günü iflten ç›kar-t›ld›. ‹flten ç›kart›lan iflçiler için 8 May›s sa-bah› Dicle Üniversitesi Araflt›rma Hastanesiönünde destek eylemi yapan Hastane çal›-flan› emekçiler, “‹flçiyiz hakl›y›z kazanaca-¤›z”, “Baflhekim istifa”, “Susma sustukça s›-ra sana gelecek”, “Yaflas›n s›n›f mücadele-miz” fleklinde sloganlar atarak, iflten ç›kar-t›lan arkadafllar›n›n tekrar ifle al›nmas›n› is-tediler.

Eylemde konuflan SES Diyarbak›r fiubeBaflkan› Saliha Aydeniz, iflçilerle beraber ol-duklar›n›, sonuna kadar da yanlar›nda kala-caklar›n› belirtti. ‹flçilerin eylemine, Diyar-bak›r SES flube yöneticileri, Demokrasi Plat-formu temsilcileri de kat›larak destek ver-di. Rektörle görüflemeyen iflçiler, eylemle-rini arkadafllar› ifle dönene kadar genifllete-rek sürdüreceklerini söylediler.

Geçici

iflçiler

eylemde

Dicle Üniversitesi Arafl-t›rma Hastanesi’nde çal›flangeçici iflçiler, sendikaya üye

olduklar› için iflten at›lanarkadafllar›n›n ifle iadesi

için eylem yapt›lar

Tümbel-Sen üyeleri sürgünleri protesto etti

Gerileyen iflsizli¤inkomik grafi¤i

Page 7: 18 - 31 Mayıs 2007 - Sayı 111

16-31 May›s 2007K A D I N 7

Yedi kap›l› Teb flehrini kuran kim?

Kitaplar yaln›z krallar›n ad›n› yazar.

Yoksa kayalar› tafl›yan krallar m›?

Bir de Babil varm›fl boyuna y›k›lan.

Kim yapm›fl Babil’i her seferinde?”

-B. Brecht- Halk›n Ekme¤i

Dönemlere iliflkin de¤erlendirmeler yap›l›rken “büyük” olay-lar›n “büyük” sonuçlar›ndan, “büyük” sald›r›lar›n “büyük” hasar-lar›ndan, “büyük adamlar›n” “büyük” ifllerinden söz edilir. Ben si-ze bu “çook büyük adamlar›n” “çoook mühim iflleri”nden bah-setmek istemiyorum. Bu y›k›c›l›¤›n “büyük”lü¤ü aras›nda yaflam›“küçük küçük” hanelerde bütün bu “büyük flahsiyetler”e inatüreten ve yeniden üreten, “büyük” kelimesiyle uzaktan yak›n-dan özdefllefltirilmeyen, yapt›klar› “önemsiz” görülen kad›nlar›n“önemsiz” ifllerinden bahsetmek istiyorum. Ürettikleriyle görül-meyen, yetenekleriyle görülmeyen, büyük olaylardan bahsedi-lirken nerede olduklar› düflünülmeyen, “görünen köy”lerin k›la-vuzla bile göremedi¤i kad›nlar›n yapt›klar›ndan…

Dünyada ev ifllerini kimin yapt›¤› meselesi, çok fazla kimse-yi ilgilendiren, ilgisini çeken bir konu de¤ildir. 1970’lerin sonun-da kad›nl›k durumuyla ilgili olarak Avrupa ve Amerika’da yap›-lan feminist tart›flmalar›n d›fl›nda bu konu kimsenin ilgisini cez-betmeyi baflaramam›flt›r. 1980 sonras›nda tüm dünyada kad›nhareketinin durgunlaflmas› ve dünya düzeninin ve toplumsalhareketlerin yeni bir forma bürünmeye bafllamas›yla bu konutoplumsal mücadele sahnesinden akademik polemikler sahne-sine geçifl yapm›fl ve konu olarak “görünürlü¤ünü” toplumsalyayg›nl›k aç›s›ndan kaybetmifltir. ‹fl böyle olunca, kad›nlar›n ka-d›nl›k durumlar› bir tak›m mücadele alanlar›n›n konusu olarakifllenmeye ve görünür hale getirilmeye devam etmekle bera-ber, kad›nlar›n evde yapt›klar› ifller salt erkeklerle kad›nlar ara-s›ndaki arkaik bir ifl bölümü olarak “geleneksellik”ten kaynakl›bir ma¤duriyetmiflçesine toplumsal sa¤duyuda yerleflmifltir. Oy-sa do¤urma iflini do¤all›¤›nda kad›n›n yapmas›yla birlikte neden“annelik” denen toplumsal ifli ille de kad›n›n yapmakta oldu¤u-nu soran Nancy Chodorow akademik camiadan baflka kimsele-re sesini pek duyuramam›flt›r.

SISYPHUS’UN SORU TAfiI“Neo-liberalizm” ve onun kafadan yap›fl›k siyam ikizi “yeni

muhafazakarl›k”›n, eski de¤erlerin alt›n ça¤›na dönüfl fliar›, bu-gün bu “modern” hatta “modern-sonras›” bile dedikleri ça¤dakad›nlar› giderek daha fazla ilgilendirmeye bafll›yor. ‹flte bu kri-tik dönemde bu “çok önemsiz” ve “do¤al” kad›nl›k durumu, birsürü de¤iflkenin ve bileflenin üzerinde durdu¤u önemli bir den-ge tahtas› konumuna geliyor. Ve iflte o zaman “bütün dünyadaev ifllerini neden kad›nlar yapar?” sorusu san›ld›¤› gibi safdil birsoru olmaktan ç›k›p, verilen her bir cevapla içinde yaflad›¤›m›zsosyal ve ekonomik sistemin nas›l bir gayya kuyusu oldu¤unukad›nlar cephesinden deflifre eden bir anahtar haline geliyor.Gerçekten de bu soru bir bafllad› m›, Sisyphus’un tafl› gibi deva-m›nda gelen sorular her cevapland›¤›nda yeni sorularla tepeyeyeniden ç›kar›lmaktad›r kad›nlar›n s›rt›nda. Dünyadaki bütünçocuklara neden kad›nlar bakmaktad›r? Yafll›lara, hastalara vesakatlara neden hep kad›nlar bakmaktad›r? Neden kad›nlar ev-le, özel alanla tan›mlanmaktad›r? Neden kad›nlar bofland›klar›n-da onca y›l çal›flt›klar›n›n karfl›l›¤›n› alamadan kendilerini kap›n›nönünde bulmaktad›r? Neden kad›nlar›n büyük bir ço¤unlu¤uyar›-zamanl›, düflük ücretli, güvencesiz ve esnek ifllerde çal›flt›-r›lmaktad›r? Neden ö¤retmenlik en okumufl kad›n için bile ide-al bir meslektir? Neden onca üretimin aras›nda bir de d›flar›daçal›flt›¤›m›zda kazand›¤›m›z para “aile bütçesine katk›” say›l›r?Neden kad›nlar savafllarda tecavüze u¤rar? Neden kad›nlar na-mus cinayetlerine kurban gider? Neden gözalt›nda taciz ve te-cavüz bu kadar yayg›n? Neden evde yiyecek bir fley kalmad›¤›n-da evdekilerin karn›n› doyurma derdi en çok kad›nlar› sarar?Kürtaj neden bu aralar dünyadaki muhafazakâr aktivizmin ça-bas›yla yasaklanmaya çal›fl›l›yor? Ve neden bu sorular› sorarkenson soruyu bulam›yoruz?

KUTSAL ANA, HAMARAT AVRAT, VEFALI BACI, HAYIRLI KIZ EVLATErkek egemen ideoloji ve tüm toplumun zihninde her gün

her aktiviteyle yeniden üretilen erkek egemen bak›fl bu sorula-r› sormam›z› engelliyor, ya da sorsak bile bildik al›flkanl›klarlageçifltirmemizi sa¤l›yor. Bir ideolojinin kendisine karfl› olan soru-lara yapabilece¤i en iyi fleylerden birisi o soruyu “önemsiz”lefl-tirmektir çünkü.

Kad›nlar›n evde yapt›klar› ifller de bir üretimdir. Bunlar› ka-d›nlar kendileri için yapmazlar. Annelik, ev kad›nl›¤›, iyi efl olmagibi ideolojilerle “seve seve” yapt›¤›m›z bu ifller asl›nda karfl›l›¤›verilmeyen ve istense bile bu sistem içerisinde verilmesi imkan-s›z olan ifllerdir. Günlük olarak evde yap›lan ifller piyasada krefl,lokanta, çamafl›rhane, psikolojik dan›flma merkezi, huzurevi,

hastane gibi profesyonel ifl yerlerinde para karfl›l›¤› üretilen ve“piyasada karfl›l›¤› olan” ifllerdir. Ancak, ayn› ifller kad›nlar tara-f›ndan evlerde yap›ld›¤›nda piyasa d›fl› bir statüye kavuflurlar.Sanki yap›lan ifl farkl›d›r. Sanki bunlar do¤all›¤›nda “kendi kendi-ne” olan ifllerdir. Sanki çocuklar saks›larda bitkiler gibi kendikendilerine büyürler. Sanki yafll›lar elden ayaktan düflünce ken-di kendilerine bak›l›rlar, sanki kad›nlar zaten iyi bir efl, anne yada k›z evlat olduklar› için kendili¤inden insanlar› doyurur, temiz-ler paklar ve hizmetlerler. Bu ifllerin piyasadaki karfl›l›¤›n›n para-ya vuruldu¤unda inan›lmaz rakamlara ulafl›ld›¤›n› biliyor mu-yuz? Peki ya e¤er bu ifller kad›nlar›n s›rt›na yüklenmezse ucuziflgücü diye bir fleyin mümkün olmayaca¤›n›?... Halbuki koskocaneo-liberal kapitalizm flu anda bütün varl›¤›n› bu iflgücü ucuzlu-¤una ba¤lam›flt›r.

‹flte bu nedenle “özel alan”, “kamusal alan” ayr›m›, görengözleri perdeleyen bir ideolojik yan›lsamad›r. Ortada koskoca-man bir “alan” vard›r. Bu alan içerisinde üretim denen fley yap›-l›r ve bu üretimin birçok yönü ve bilefleni vard›r. Ev içindeki üre-tim olmadan “kamusal” alandaki “görünür” ve “de¤erli” fleylerinüretilmesi mümkün müdür? Ayn› habitat içerisinde birbirine gö-bekten ba¤l› olan hatta daha da ötesi birbirini tamamlayarak birbütünü oluflturan bu üretimleri “alan”lara bölüp sonra da bualanlardan birisinin üzerine “kutsal” bir tak›m anlamlar yükleyip,her fleyin piyasada döndü¤ü bir ortamda piyasa hükümlerindenay›rmak bir araban›n motorunu gizleyerek “bu fley, benzin ko-yunca çal›fl›r. Araba ayr› fleydir, motor ayr› fleydir” diyerek o ara-c›n nas›l çal›flt›¤›n› gizlemeye benzer.

KAZANANI OLMAYAN B‹R

‹DEOLOJ‹K S‹STEMErkek egemen ideoloji, kad›nlar› kad›nl›k durumunda (femi-

nenite), erkekleri de erkeklik durumunda (maskülenite) sabitler.Bu üretim biçiminin bekas›n›n sa¤lanmas› aç›s›ndan erkeklik vekad›nl›k kodlar›n›n üretilmesi ve yeniden üretilmesi flartt›r. Ka-d›nlara “kad›n gibi” olmak, erkeklere de “erkek gibi” olmak ö¤-retilmeli ve bunlara göre yaflamalar› sa¤lanmal›d›r. Kad›nlar›n“erkek gibi kad›n” olmalar›, belli koflullarda ve “hep istisna kal-mak kayd›yla” kabul edilebilir bir fleydir. Asl›nda kad›nlar›naleyhine olan bu durum erkeklerin de o kadar lehine de¤ildir.Erkek egemen ideolojinin de her ezen ideoloji gibi kazanan›yoktur. Erkekli¤e yüklenen de¤erler de asl›nda insan kal›b›naayk›r› kurgulard›r ve erkekler de kamusal alan›n erkeklik kurgu-sunun yükü alt›nda ezilirken hiç de öyle “aslanlar gibi” ma¤rurde¤ildir ço¤u kez. Örne¤in ‹stanbul Kad›n Platformu’nun düzen-ledi¤i sempozyumda aç›klanan, intiharlar üzerine yap›lan biraraflt›rmada erkeklerin borç, geçim ve sorumluluklar›n›n üste-sinden gelemedi¤i için intihar ettikleri ortaya konmufltu. Yanimaskülenite erkeklere de bir yüktür. Asl›nda kad›nlar›n ma¤lupolduklar› ama yine ortada gerçek bir kazanan›n olmad›¤› içinkarfl›l›kl› ma¤lubiyet oldu¤u do¤rudur. Eflitsiz ama karfl›l›kl› birma¤lubiyet. Bu davran›fl ve varolufl kodlar›n›n üretildi¤i ve bafl-ka yerlerde üretilmesinin teminat› olan yer de evlerimizdir. Bunedenle de o günlük olarak hiç üzerine düflünmeden yapt›¤›m›zifllerin anlam› yaflad›klar›m›z ve tüm dünyada kad›nlar olarakyaflayacaklar›m›z aç›s›ndan son derece anlaml›d›r.

KAP‹TAL‹ZM VE ERKEK EGEMENL‹⁄‹N‹N

“YÜZÜK KARDEfiL‹⁄‹”N‹N ESASLARIErkek egemenli¤inin kökü, kapitalizm gibi henüz 400 küsur

y›ll›k bir iktisadi sisteme göre çok daha derinlere dayanmakta-d›r. Ama her hal ve karda kendisine yaflam olanaklar› ve eklem-lenecek sistemler bulmufltur. Bugün kapitalizm erkek egemen-

li¤inden ayr› olarak düflünülemez. Erkek egemen olmayan birkapitalizm, kapitalizmin flu ana kadar gelmifl haliyle mümkünde¤ildir. Kapitalizm, ev içi üretimi üretimden ay›rarak yani üre-timin bir k›sm›n› ücretlendirmenin tamamen d›fl›nda b›rakarakönemli bir birikim sa¤lam›flt›r. Kapitalizmin kriz dönemleri, kad›neme¤inin aç›k ya da örtülü bir biçimde, flu veya bu flekilde dev-reye sokuldu¤u dönemlerdir. Kapitalizmin son girdi¤i kriz nede-niyle gelifltirdi¤i neo-liberal ve yeni-muhafazakar politikalar›nyald›z› kaz›nd›¤›nda, alt›nda kad›n›n eme¤ine yönelik çok incepolitikalar oldu¤u görülecektir.

Esnek üretim modellerinin ve ev eksenli çal›flman›n yayg›n-l›k kazand›¤› son dönemde bu tür güvencesiz iflleri yapanlar›nço¤u kad›nlard›r. Art›k birçok montaj ifli evlerde kad›nlar taraf›n-dan yok pahas›na yap›lmaktad›r. Yok pahas›na yap›lmaktad›rçünkü kad›nlar bu ifli “eve katk›” olarak görmektedirler. “Evekatk›” olarak görmektedirler çünkü kad›nlar›n asli ifli olarak özelalandaki, yani evdeki ifller tan›mlanm›flt›r. Sigortalar› bile yoktur,çünkü talep edecek güçleri yoktur. Çünkü kendilerini iflçi olarakgörmemektedirler. Örne¤in, Kad›n Araflt›rmalar› ve Dayan›flmaMerkezi (KADMER)’in 2002 y›l›nda Esenyurt’ta esnek çal›flan ka-d›nlar üzerine yapt›¤› araflt›rmaya göre, araflt›rma yap›lan grup-ta aralar›nda 15 y›ld›r d›flar›ya ayn› ifli yapan kad›nlar›n da oldu-¤u % 55’lik bir kesim kendisini aslen “ev kad›n›” olarak görüyor.(KADMER Dergisi, say›: 3, Eylül 2002, sf.16)

Di¤er yandan neo-liberal “küçük” devlet, kamusal harcama-lar› k›sarak, sosyal hizmetler alan›ndan iyice çekilerek küçül-mektedir. Neo-liberal devlet, özel alandan çekilerek çocuklar›ne¤itimini, sa¤l›k alan›ndan çekilerek yafll›, hasta ve sakatlar›nbak›m›n› kamusal alandan özel alana devretmektedir. Kendileribunu “kamu sektöründen özel sektöre devretmek” olarak nite-lerken biz bunu “kamusal alandan özel alana” yani ev içi üretimalan›na devretmek olarak anlamal›y›z. Çünkü, bu ve benzeri te-mel ihtiyaçlar› piyasadan karfl›lamaya gücü yetecek kesim,dünya nüfusunun az bir k›sm›n› oluflturmaktad›r. Kapitalizmbunca yükü kad›nlar›n s›rt›na y›kabilmek için elbette ki bununideolojisiyle müthifl bir ittifak içinde bulunmal›d›r. Bu nedenle,erkek egemenli¤iyle kapitalizm bir “yüzük kardeflli¤i” içerisinde-dir. Buna “yüzük biraderli¤i” de denebilir. Bu yüzük derin bir it-tifak›n alyans›d›r. Ve bu iki sistem fena halde evlidir.

TAR‹H DAHA YEN‹ BAfiLIYOR! Bu yüzden de; nelerin de¤iflti¤i, hangi geliflmelerin oldu¤u

ve neden bu geliflmelerin oldu¤u sorular›na cevap bulmaya ça-l›fl›rken kad›nlar için bu soruyu tersine çevirmekte fayda var.Kad›nlar için neler de¤iflmeden kald›? Mesela, kad›nlar›n “do¤al”bir görev olarak yapt›klar› ifllerin mahiyetinde ve bu ifllere ba-k›flta bir de¤iflikli¤in olmamas› bir gündem olmal›d›r. Kad›nlar›ngörünmeyen eme¤i, kad›nlar›n varolan ezilme ve sömürülmeiliflkileri içerisindeki konumunu anlamak için son derece kritikbir noktad›r. Biz kad›nlar eme¤imizin görünmemesiyle ezilmiflli-¤imiz aras›ndaki nedenselli¤i kurdu¤uz ölçüde anlaml› bir mü-cadele verebiliriz. Nedensellik iliflkisini “yürürlükten kald›rmay›”öneren, olup bitenler aras›nda her hangi bir ba¤ kurmamay› sa-l›k veren, zalimle mazlumu, ezenle ezileni eflit ölçüde “politikolarak do¤ru” gören postmodern düflünce sistemi bize “tarihinsonunun geldi¤ini” söylüyor. Biz kad›nlar, bu kutsal ittifak›n vekafadar müttefiklerin tarihine son vermeyi önümüze koydu¤u-muzda birilerinin tarihi bitecek, ama bizim tarihimiz kald›¤› yer-den yepyeni bir sayfayla devam edecektir.

(*) Kad›n Araflt›rmalar› Uzman›

(*) ‹mece Kad›n Dayan›flma Kooperatifi Kurucu Üyesi

Kad›nlar ve ev içi emekÖNCÜ KADIN

Rojda Demir

Kad›nlar›n görünmeyen eme¤i, kad›nlar›n varolan ezilme ve sömürülme iliflkileri içerisindekikonumunu anlamak için son derece kritik bir noktad›r. Biz kad›nlar eme¤imizin görünmeme-siyle ezilmiflli¤imiz aras›ndaki nedenselli¤i kurdu¤uz ölçüde anlaml› bir mücadele verebiliriz

Meral Apak *

GÖRÜLMEYENLER‹

GÖRÜ

NEN

YÜN

Kad›nlar›n görünmezli¤i ve edilgenli¤i, güncel yafla-m›n her an›nda s›kl›kla karfl›laflt›¤›m›z bir sorun. Bunadair yüzlerce örnek verilebilir.

Kad›n olmakla birey olmak aras›ndaki ba¤lar kopar›-larak kendisine yabanc›laflan kad›n›n yüzy›llard›r de-vam eden bu trajedisi mümkün mertebe gözlerden sak-lan›yor. Bu gizlilik perdesinin aksine kad›n› afla¤›layan,metalaflt›ran, cinsel bir objeye dönüfltüren bas›n vemedya gibi en güçlü araçlar vas›tas›yla kad›nlar ac›ma-s›zca kullan›larak teflhir ediliyor, eziliyor, sömürülüyor.

Egemen sistemlerin kad›nlara yönelik tutarl› ve in-sanc›l bir politika beklemiyoruz elbet. Ancak bu kadarikiyüzlü bir iktidar olgusu içerisinde kad›n›n yaflad›¤›kimlik bunal›m›n› do¤ru sorgulamak ve do¤ru çözümyöntemleri uygulamak için öncelikle bu sald›r›r›n›n biz-de, mücadelemizde yaratt›¤› hastal›klar› apaç›k görmekve alg›lamak zorunday›z. Özellikle iktidar anlay›fl›m›z›sistemin iktidar anlay›fl›ndan farkl› k›lman›n can al›c›önemi bu kadar ortadayken yaflad›klar›m›z›, yaflan›langüncel ve politik geliflmeleri yeterince sorgulamadan iz-lemek sadece kad›nlar›n ve toplumun genelinin sorunude¤ildir. Devrimcilerin, demokratlar›n ve bazen komü-nistlerin de ayn› hatal› tutum içerisine düfltükleri görül-mektedir. Devrimci-demokratik kesimlerin demokrasimücadelesini sistem içi bir çizgiye hapsetmeleri nede-niyle bazen egemenlerin söylemleriyle, vaatleriyle vemücadele yöntemleriyle örtüflen bir görüntü dahi ortayaç›kmaktad›r.

‹ktidar dedi¤imiz olgu, kad›n› d›fllar. Zaman zamaniktidar›n içerisinde kad›nlar›n da yer almas›, hatta nice-lik olarak a¤›rl›kta olmas› bu gerçe¤i de¤ifltirmez. Ege-menlerin tan›mlad›¤› çerçevelere s›k›flan cinsel kimli¤iüzerinden toplumsal ve politik bir kimlik edinmek, kad›-n› iktidarlaflt›rmaz. Tam tersine iktidardan en çok d›fllan-d›¤› halde siyaseten en çok üzerine oynanan kesim ola-rak köleli¤inin tapusunu alm›fl olman›n yan›lsamal› mut-lulu¤u içerisinde kaybolur, rengini yitirerek ayn›lafl›r.

Sorun sadece köle olmak de¤il. Kendi köleli¤imizinbekçileri olma çabas› çok daha vahim bir durum olmak-tad›r.

Meclisteki kad›nlardan tutal›m da ünü “first lady”le-rimizden baflar›l› TÜS‹AD”c› ifl kad›nlar›m›zdan “laiklikelden gidiyor, temel sars›l›yor” 盤l›klar›yla sokaklaradökülen, miting alanlar›n› dolduran milyonlarca kad›n›n,“ça¤dafl” memleketimizin medeni ve ayd›n kad›nlar›n›ngerçekten de kendi özgür iradeleriyle, yaflamlar›n›n vedolay›s›yla siyasi durufllar›n›n tek belirleyicileri oldu¤u-nu gerçekten inan›yor muyuz? Peki her ne hikmetse sa-dece seçim dönemlerinde ve iktidar sahiplerinin çat›fl-mal› dönemlerinde ortaya ç›kan bu inisiyatifli kad›nlargeri kalan zaman dilimlerinde ne yap›yor, güncel, siya-sal geliflmelerin belirlenmesinde nas›l bir rol oynuyor?

Kad›n›n insan olma mücadelesi, sistem içi mücadele-yi d›fltalamaz. Ama as›l dinami¤ini devrimci özündenal›r. Kad›n, sistemin yan›lsamal› iktidar›na karfl› kendiözgün iktidar mücadelesini yükseltti¤inde kendisindekiegemenden kopar. Ki asl›nda kad›n›n sistem içi baz› de-mokratik kazan›mlar› da asl›nda bu bilincin bir ürünü-dür ve baflar›s›n› sadece demokratik alan›n bir ürünüy-müfl gibi tan›mlamak do¤ru olmaz. Kad›n›n özgürlük mü-cadelesi gerçek eflitlik mücadelesine dayan›r. Gerçekeflitlik mücadelesi de ancak sistemden köklü kopufla da-yanan mücadeleyle bulufltu¤unda zorlay›c›, de¤ifltiricive dönüfltürücü olur ve tüm insanl›¤›n kurtulufluna gi-den yolda en güçlü mevzilerden biri olur.

‹flte tam da bu noktada kad›nlar›n eflitlik ve özgürlükmücadelesi yan›lsamal› iktidar ve güç anlay›fllar›yla bo-¤ularak sisteme yedeklenmeye çal›fl›lmaktad›r.

Özellikle seçim dönemlerinde tart›flmaya aç›lan vekad›nlar›n eflitlik mücadelesiyle özdefllefltirilerek yük-seltilen tüm partilerde kad›nlar›n lehine “pozitif ayr›mc›-l›k” uygulanmas› talebi, bas›nda ve medyada oldukçagenifl yer buldu.

Eski milletvekili kad›nlar da dahil olmak üzere mec-listeki birçok kad›n›n yan›nda ünlü ve medyatik kad›nla-r›n da dahil oldu¤u bir kampanya çerçevesinde objektif-lere “takma b›y›k”larla poz veren kad›nlar, politika yap-man›n erkek ifli olarak alg›lanmas›n› protesto etmeye veseslerini duyurmaya çal›flt›lar!!!

Ezilen cins olman›n gölgesi sinmifl yaflamlar›n›nkuytuluklar›nda kaybolmamak için direnen her kad›-n›n en ilkelinden en bilimseline her türlü mücadelesiözünde ilericidir. Özellikle yar›-feodal, yar›-sömürgeülkelerde bu gerçek çok daha ç›plak bir flekilde kendi-sini hissettirir.

Kad›n›n sistem içi mücadele içerisinde dahi olsa yü-rüttü¤ü eflitlik mücadelesi, kad›n›n bireyleflme sürecin-de önemli bir yerde durmaktad›r. Bunun kabul etmekgerekir. Ancak kad›n›n bireyleflme ve iktidar özlemi, ge-leneksel kad›n kimli¤i üzerinden yürütülmeye çal›fl›ld›-¤›nda b›rakal›m kad›n› özgürlefltirmeyi, onda var olanyan›lsamal› iktidar anlay›fl›n› pekifltirerek güçlendirir.

Kad›n›n iktidar veeflitlik mücadelesi-1

Page 8: 18 - 31 Mayıs 2007 - Sayı 111

16-31 May›s 2007 PERSPEKT‹F8

18 May›s’’a yaklaflt›¤›m›z bugünler, tarihi önemdedir. Tarihiönemdedir, çünkü Maoist partinin kurucu önderi Kaypakkaya yoldafl›,O'nun komünizmi kazanma azmi ile bayraklaflt›¤› an'› anlamak, anla-y›p kavrayabilmek ve dolay›s›yla yaflamsallaflt›rabilmek için tarihi f›r-satlardan biridir. Komünizmi kazanma azmi, stratejik konumlaman›nad›d›r. Bu konumlanman›n mimar› ve yönlendiricisi olan politik önder-lik-örgütsel önderlik esast›r. Stratejik konumlanma ancak stratejiyido¤ru kavray›fl› ifade eder ve dolay›s›yla ancak do¤ru ve bilimsel olanstratejik hatt› ayn› flekilde do¤ru ve bilimsel tarzda kavray›flla olanak-l›d›r. Bu olanak, ba¤›ms›zl›k, halk demokrasisi, sosyalizm ve komüniz-mi kazanma iddias›nda olan herkes için ayn› zamanda bir zorunluluk-tur, esas halkad›r.

Bilmek gerekir ki Kaypakkaya’y› anmak-anlamak, iktidar bilinçlisavafl ve zafer manifestosuna, düflman› kahreden ve tüm dünya pro-letaryas›na ve ezilen halklar›na umut olan Maoizm'in bu co¤rafyan›nözgün koflullar›nda nesnelleflmifl enternasyonal paroletaryan›n Türki-ye-Kuzey Kürdistan’daki k›z›l bayra¤›n› dalgaland›ran Maoist parti sila-h›na sar›lmak ve bu silah›n stratejik rolünü anlamakla mümkün olabi-lir.

Kaypakkaya, Ocak 1972'de kaleme ald›¤› "T‹‹KP Program Tasla¤›Elefltirisi”ne, komünizmin büyük önderi ve ö¤retmeni Marks'›n flu söz-leriyle bafllam›flt›:

''‹leriye do¤ru at›lan her ad›m, her gerçek ilerleme bir düzineprogramdan daha önemlidir."

Bu sözleriyle önder yoldafl daha bafl›ndan, bilimsel görüfl ve dü-flüncelerinin; sözde savunmak ad› alt›nda dar görüfllü bir flekilde idea-listçe kutsanmamas›na ve yaflamdan kopart›lmadan, bizzat pratikiçinde yaflamsallaflt›r›lmas›na iflaret ediyor ve ilk talimat›n› veriyordu:‘Bizzat geldi¤im yer olan yaflamdan kopararak kuru bir laf kalabal›¤›haline getirip, etsiz-kans›z ve ruhsuz bir iskelete dönüfltürmeyin beni;ben tekrar yaflama dönmek, yaflamsallaflt›r›lmak ve en radikal de¤i-flim ve de¤ifltirme eyleminin silah› olmak için, gelece¤i kazanmak içinvar›m’ diyordu.

"Bu sözler, hiçbir zaman de¤erini ve geçerlili¤ini yitirmeyen te-mel kanun niteli¤indedir, ileriye do¤ru ad›mlar bafll›ca amac›m›z ol-mal›d›r. Öte yandan yeni bir program›n büyük önem tafl›d›¤›n› da ak›l-dan ç›kartmamal›y›z:

'Genel olarak bir partinin resmi program›n›n, o partinin hareket-lerinden çok daha az önemli oldu¤u do¤rudur. Ama her yeni program,herkesin gözü önünde yükseklere çekilen bir bayrak gibidir ve herkes,parti hakk›nda hükmünü buna göre verir.' (Engels)

fiimdi biz, herkesin gözü önünde yükseklere bir bayrak çekiyo-ruz. Bu bayrak proletaryan›n k›z›l bayra¤› olacaksa, onun k›z›ll›¤›n› bo-zan bütün lekeler, ciddi ve titiz bir çabayla silinip at›lmal›d›r." (‹brahimKaypakkaya)

‹brahim yoldafl, gerçekten de sadece T‹‹KP elefltirisi yapm›yordu.Bilakis, T‹‹KP Program Tasla¤›n›n Elefltirisi ile, bu co¤rafyada yaflambulmufl tüm ideolojik ak›mlar›n, her türlü sa¤-sol oportünizmin, parla-mentarizmin, legalizmin, revizyonizmin... vb. bilimsel bir elefltirisini ya-p›yor, alternatifini koyuyordu. Evet; yükseklere proletaryan›n k›z›lbayra¤›n› çekiyordu, çünkü bu hesaplaflmas›n›, esasen egemen s›n›f-lar›n, devlet gerçekli¤inin bilimsel tahlili ve elefltirisine; en önemlisi deülke demokratik, devrimci hareketinin bir türlü aflamad›¤› Kema-lizm’in gerçek s›n›f karakterini ortaya koyan bilimsel analizlere dayan-d›r›yordu.

‹brahim yoldafl, ülkemiz tarihinde ilk kez, devletin ve sistemin s›-n›rlar›n› aflarak -bunlara dönük tüm elefltirileri de yads›y›p köklü elefl-tirilerini formüle etmek suretiyle, proletarya ve emekçi halka, muha-lif olman›n ötesinde alternatif olman›n en billur ifadesi olmufltur.

Dolay›s›yla O'nun görüfllerinin ve özellikle de yaflam›n›n sahiple-nilmesi temelsiz de¤ildir. Zindanlarda, iflkencehanelerde devrimciler“ser verip s›r vermeme” gelene¤inin takipçisi olagelmifller ve ‹brahimyoldafl direnmenin ›fl›¤› olmufltur. Ancak bu, ‹brahim yoldafl›n görüflle-rinin içini boflaltman›n da bir vesilesi olagelmifltir. Zira O, yukar›da daifade etmeye çal›flt›¤›m›z gibi, sadece “direnifl” kavram›yla aç›klana-maz. ‹brahim Kaypakkaya, bu co¤rafyan›n devrimci savafl tarihinin dö-nüm noktas› olmufltur; Maoist kitle çizgisinin, Halk Savafl› stratejisinin,halkla birleflerek halk› birlefltirme ve halk› savaflarak savaflt›rma fliar›-n›n, baflka deyiflle co¤rafyam›z özgülünde halk›n demokratik iktidar›-n› tesis ederek, oradan kesintisiz olarak sosyalizme ve komünizmeulaflmak için devrimin-halk›n üç temel silah› olan Komünist Partisi, ko-münist partisi önderli¤indeki Devrimci Halk Ordusu ve Halk›n BirleflikCephesi'nin teorisyeni, stratejik ve ilk taktik önderli¤i ve de ilk ikisininbizzat kurucusu ve uygulay›c›s› olmufltur.

Devrimin f›rt›na merkezleri olarak belirledi¤imiz yar› sömürge-ya-r› feodal ülkelerdeki zafer tohumlar›n›n yeflermesi ile ilerleyecek olanenternasyonal proletaryan›n zaferi tüm dünyay› sar›p sarmalayacak-t›r.

Bugün apaç›k ortaya ç›km›fl olan gerçeklikleri iyi-kötü görebiliyorolmak yetmez; meseleye her yönüyle vak›f olabilmek gerekir. Baflkadeyiflle, kaba, yüzeysel tahlillerle yetinmemek, meseleleri köklü kav-rayabilmek gerekir. Bugün her zamankinden daha fazla bir teorik ti-tizli¤e, buna karfl›l›k her zamankinden daha yal›n ve somut, berrakpolitikaya ihtiyaç vard›r. Karfl›m›zdaki devlet gerçekli¤ine bakal›m: Bu-gün onlar›n içinde bulundu¤u t›kan›kl›¤› tek gören biz de¤iliz, kendile-ri de fark›ndad›rlar. Halklar›m›za, her zamankinden daha pervas›z, vah-fli ve hesaps›zca sald›r›rlarken; ideolojik yönelimlerinde meseleleri enince ayr›nt›lar›na kadar hesaplayan bir tarzla, "psikolojik savafl yön-temleri” diye tabir edilen özel politikalarla ideolojik hakimiyetlerinipekifltirmeyi; proletarya ve ezilen halklar›m›z› topyekün teslim alma-y› hedeflemekteler.

Emperyalizmin, tüm dünya gericili¤inin ve özelde Türk devletinintüm bu sald›rganl›klar›na karfl› durufl gelifltirebilmek ve bununla dakalmayarak ekonomik, politik, ideolojik hakimiyetlerine son verecekbir dizi devrimi gerçeklefltirebilmek; kuflkusuz ki onlar›n gerçeklikleri-ni do¤ru ve somut bir teorik titizlik ve ciddiyetle inceleyip anlamay›ve elefltiride de, elefltirinin yaflamsallaflt›r›lmas›nda da Moist siyasalçizgiye sar›lmay›, en önemlisi de ideolojide ayr›flt›r›c› olabilmeyi, bafl-ka deyiflle dost ile düflman, do¤ru ile yanl›fl aras›na kesin bir ayr›m ko-yabilecek ideolojik berrakl›¤› ve de ancak bu berrakl›kla mümkün ola-bilecek ideolojik kapasite, genifllik ve esnekli¤i gerektirir. Tüm bu say-d›klar›m›z›n toplam›, en yal›n haliyle stratejik konumlanabilmektir.Stratejik konumlanmak, taktikte esnek, yarat›c› ve hareketli olabilme-nin önünde engel teflkil eden her türlü tutuculu¤u, dogmatizmi, poli-tikada k›s›rl›¤› ve ideolojide darl›¤› ve t›kan›kl›¤› aflabilmenin de ön ko-fluludur. Zira ancak sa¤lam bir zemin üzerinde esnek ve hareketli ola-biliriz. Zay›f, iddias›z durufllar, meselelerin köküne inemeyen, güdükve hakim olan›n etki alan›ndan kurtulamam›fl elefltirilerle, yaflam vegerçeklikler karfl›s›nda esneklik kabiliyetine sahip olmak mümkün de-¤ildir. Bu durufl, sürekli de¤iflen ve ak›p giden yaflam karfl›s›nda, kas-kat› kal›fl›yla süreç içerisinde t›kan›r ve çürür. Ne kadar iyi niyetle yo-la ç›km›fl olursa olsun karfl›t›na dönüflür.

15 Eylül 2002, tarihimizde Kaypakkaya yoldafl›, onun rehber edin-di¤i MLM dünya görüflünü, Halk Savafl›’n›, O’nun izledi¤i bilimsel yöne-limi nitel olarak daha da ileri tafl›mas› boyutuyla bir dönüm noktas›-d›r. Bu dönüm noktas›; 24 Nisan iktidar bilinçli savafl ve zafer manifes-tosunu ve 18 May›s komünizmi kazanma azmi ve stratejik konumla-n›fl fliar› ve talimat›n› kavramak ve eylemlefltirmek anlam›nda ileriyeyönelik at›lm›fl nitel bir ad›md›r. Ve bu noktada geçen 5 y›l zarf›nda

epey mesafe kat edilmifl oldu¤unu belirtmek abart› olmayacakt›r.Stratejik önderlik belirleyicidir, taktik önderlik ise onun hizmetinde ol-mal›d›r ve stratejik önderlik ile taktik önderli¤in birlikteli¤i esas halka-d›r.

Yaz›m›z›n bafl›nda, ‹brahim yoldafl›n, teorik görüfllerini flekillendi-rirken ve formüle ederken sahip oldu¤u teorik titizli¤i ortaya koyma-ya çal›flt›k. Görüldü¤ü üzere önder yoldafl›n tarz›, kaba ve dar bir po-litikleflmeye de¤il, esasen güçlü bir ideolojik durufla ve ç›k›fla yaslananbilimsel elefltiri tarz›d›r. Kaypakkaya bunu yaparken meseleleri, koflul-lar›, olgular› en ince ayr›nt›s›na kadar ve her yönüyle bütünlüklü birincelemeye tabi tutmufl, bu ideolojik ç›k›fl›n, duruflun do¤al sonucuolarak da bugün de bilimselli¤ini koruyan ve üstelik yaflam taraf›ndanbüyük oranda s›nanm›fl ve kan›tlanm›fl olan bir siyasal program orta-ya ç›kartm›flt›r. Yoldafl›n 1972'de kaleme ald›¤› befl temel belge ve onbir ilke ile somutlanan Maoizm biliminin ülke koflullar›na ustaca uygu-lanmas›ndaki teorik titizlik ve her yönlü araflt›rma-incelemeye dayal›,tüm olanaklar› ve olas›l›klar› hesap edecek esneklikte bilimsel öngö-rülerle bezeli bu tarz› son derece çarp›c›d›r.

‹brahim yoldafl›n, ülke devriminin yolu ve hedeflerine iliflkin orta-ya koydu¤u görüfller ve Kürt, Türk, çeflitli milliyetlerden halklar›m›zadevrimin yolunu gösterirken izledi¤i bu araflt›rma, inceleme ve çö-zümleme tarz›, siyasal yarat›c›l›¤› ve canl›l›¤›n›n yan› s›ra; güçlü bir ta-rih bilinciyle donanm›fl ideolojik netli¤i de ayr›ca üzerinde durulmas›gereken noktalardan biridir. Daha Kürecik Bölge Raporu'nu kaleme al-d›¤› süreçte, "Bölgedeki S›n›f Mücadelesi ve Köylü Kitlesinin Siyasi Bi-linç Düzeyi"ni çözümlerken, öncelikle alan›n devrimci geçmiflini de-¤erlendiriyor ve Osmanl›lar döneminden al›p bugüne uzan›yor. Ancakburada dikkat çekmek iste¤imiz nokta, yoldafl›n MLM tarihsel mater-yalizmi uygulay›fl tarz›d›r. Yoldafl›n ç›kard›¤› sonuçlarda, tarihi ve geç-mifl isyanlar› inceleyip de¤erlendirmesindeki amac›n bugünü anlamakve dersler ç›kartmak, gelece¤e bu diyalektik materyalist bilinçle ›fl›ktutmak oldu¤u net bir flekilde anlafl›l›yor. Bu gerçekli¤i, yoldafl›n özel-likle yak›n siyasal tarih üzerinde yo¤unlaflmalar›nda ve Marksist birtarih bilinciyle, bugünü anlamak ve gelece¤e yön verebilmek amac›n-da, berrak prati¤inde somutlanmaktad›r. Tarih bilinci nettir: Bugünüanlamaya hizmet etmeyen tarihi inceleme vb. "teorik" çal›flmalar vebilinç buland›rmalar karfl›s›nda ‹brahim yoldafl bir meydan okuyufl, bir›fl›kt›r. Anlafl›lmas› ac›s›ndan yukar›daki örne¤e ek olarak bir di¤er ör-nekle tamamlayal›m: K›z›l siyasi iktidarlar›n do¤up yaflamas› koflulla-r›ndan biri olarak "sa¤lam bir kitle temeli” zorunlulu¤unu aç›mlarken,bundan "bölgede daha önce köylü isyanlar›n›n olmas›”n› anlayan re-vizyonistleri flöyle elefltiriyor:

“… Bu flart›n özü fludur: K›z›l siyasi iktidar, sa¤lam bir kitle teme-line sahip olan bölgelerde var olabilir. Köylü hareketinin oldu¤u böl-gelerde kuvvetli bir kitle temeli mevcut oldu¤u için buralarda k›z›l ik-tidar var olabilmektedir. Revizyonist yazar, meselenin özünü bir yanaitiyor, flekle ba¤l› kal›yor. Ta Selçuklular ve Osmanl›lar döneminin köy-lü ayaklanmalar›n› bir tarih yazar› gibi s›ral›yor, ama bu köylü hareket-lerinin meydana geldi¤i yerlerde bugün kuvvetli bir kitle temelininmevcut olup olmad›¤›n›, yani meselenin özünü ele alm›yor…” (‹brahimKaypakkaya, Seçme Yaz›lar, C 2, SF: 340) Bütün bunlar Kaypakkaya’n›ndiyalektik ve tarihsel materyalist bak›flla flekillenen yönteminin, Mao-ist çizgideki ›srar›n›n göstergeleridir.

K›sacas›, halka yabanc›l›¤›n ve "öncü savafl›” teorilerinin tahribat-lar›, karfl›t›na muazzam bir popülizm ve çoktan tarihin karanl›klar›ndakalm›fl "geleneklere" sar›lma fleklinde tutuculuklar olarak dönüflür-ken, di¤er yandan, do¤u mistisizmi tüm dünyada oldu¤u gibi ülkemiz-de de, üstelik "Marksistler" aras›nda alabildi¤ine popüler duruma gel-mifltir. Evet, ülkemiz devrimci hareketi, kendini sorgulama sürecinegirmifltir ve bu süreçte MLM ile idealizm aras›nda keskin bir ayr›flma

dönemecinde olundu¤u görülüyor.

‹brahim Kaypakkaya'y› do¤ru anlayal›m diyoruz. O'nun ideolojik

kapasitesine, teorik titizli¤ine bunun için iflaret ediyoruz. O'ndaki ide-

olojik berrakl›¤› bunun için vurguluyoruz. Kaypakkaya '72'de, iflçiler ve

köylüler kurtulufllar›n› silahl› mücadelede görmüfllerdir dedi¤inde, bu-

nu nereden ç›kartm›flt›? Yoksa o dönem öyle bir pratik mi vard›? Ha-

y›r, o dönem öyle bir fley yoktu. Ve tam da bu yoksul Kürt köylüsü

prati¤inde Kaypakkaya’y› do¤rulay›ncaya, bu gerçekli¤i ispatlayana

kadar Kaypakkaya’n›n bu tespiti O’nun ütopyas› say›ld›. Do¤ru, bu bir

ütopyayd›, ama mutlaka gerçekleflecek olan bir ütopyayd›… Peki bu

hangi kitapta yaz›yordu? Kaypakkaya bunu geçmifl köylü isyanlar›n-

dan m› bulup ç›kartm›flt›? Bu hem hiç bir kitapta yazm›yor, hem de

okumas›n› bilene, tüm MLM klasiklerde ve dünya devrim tarihinde ya-

z›yordu. Bu bilgi geçmifl köylü isyanlar›ndan da devflirilmemiflti, ancak

tarihsel materyalizmi uygulamas›n› bilene, onlar da böyle söylüyordu.

Evet, Kaypakkaya tüm bunlar› incelemifl, tüm bunlardan yararlanm›fl-

t›. Ancak O, esasen, bugünü anlamaya çal›fl›yordu ve yak›n siyasi tari-

hi bilimsel bir analize tabi tutmay› bildi.

Kaypakkaya, nas›l teoriyi muazzam bir devrimci yarat›c›l›k ve bi-

linçle, en büyük olanaks›zl›klar ve yokluklar içinde, herkesin O'nun

''ütopya”s› sand›¤›, o gün her gözün göremedi¤i bir zemin üzerinden

infla edip göklere k›z›l bir bayrak olarak çektiyse; yaflam›nda ve prati-

¤inde de her fley t›rnakla sökülüp al›nm›fl gibidir. O'nun gibi devasa

ütopyalar› olan bir teorisyenin, teorik titizli¤ini ve ideolojik berrakl›¤›-

n› en basit bir yaflam prati¤inde de bulabilmek baz›lar›na flafl›rt›c› ge-

lebilir. Kaypakkaya, devasa bir halk ordusu ütopyas›n›, faflizmin en ko-

yu terörünü estirdi¤i bir dönemde, bir avuç yoldafl›yla da¤lara ç›k›p

Halk Savafl›’n› bafllatma cüretiyle bütünlefltirmeyi baflarm›fl gerçek bir

Maoist önderdir. Çünkü O, stratejik konumlan›fl›n ad›d›r ve Halk Sava-

fl› stratejisinin bu özüne; uzun süreli bir direnme, savaflma ve kazan-

ma fliar›na, baflka deyiflle bu co¤rafyan›n devrimcisinin, komünistinin,

bu topraklar ve bu topraklarda yaflayan halk kadar sab›rl›, dayan›kl›

ve uzun erimli bir direngenli¤in sahibi olmas› zorunlulu¤una, zaferin

t›rnakla sökülüp al›naca¤›na bizzat prati¤iyle de iflaret etmifltir.

Kaypakkaya, verili koflullar›n de¤erlendirmesini, bir tek k›rman›n

hesab›n› yapabilecek kadar; tek tek yoldafllar›n›n çal›flma tarzlar›n›n

üzerinde en büyük titizlik ve hassasiyetle duracak kadar; kiminle olur-

sa olsun konuflmalar›na, t›pk› yaz›lar›nda oldu¤u gibi noktas›na-virgü-

lüne var›ncaya kadar dikkat edecek kadar ustaca yapan bir esneklik

kabiliyetine sahip bir çekim merkezi, bir ideolojik çekim gücü olabil-

mifltir. Bugün ülkemizde devrim için tek ihtiyaç da böylesi bir çekim

merkezidir. Ancak böylesi bir tarz, böyle bir ideolojik kapasite; yaflam-

la, halkla böylesi bir bütünleflme ile mümkün olabilir. Ve ancak bu te-

melde yap›lan, üretilen politika kitlelerin bir yandan temel taleplerine

cevap olurken, ayn› zamanda onlar›n beynine ve yüre¤ine hitap ede-

bilir. Dolay›s›yla ancak bu tarz, halk› devrimci savafl içerisinde savafla-

rak yönetme; savaflarak savaflt›rma; halk›n devrimci savafl›n› zafere

tafl›ma gücüne sahip olabilir.

Devrimin, ideolojide derin, berrak, kararl› ve politikada basit, sa-

de, anlafl›l›r olabilen; tahlil yetene¤i geliflkin ve somut duruma cevap

verebilen, en önemlisi halk kitlelerine hitap edebilen önderlere ihtiya-

c› var. Öyleyse stratejik konumlanal›m; Kaypakkaya’n›n sözünü ey-

lemlefltirelim, tarz›n› yaflamsallaflt›ral›m. Halk Savafl› stratejisinin hem

siyasi, hem de ideolojik özünü zafere kilitlenmifl uzun erimli ve sebat-

kar, esnek, hareketli, inisiyatifli ve tempolu, halk›n içinde suda bal›k

misali halkla birleflerek ve halk› birlefltirecek bir çekim gücü olan çiz-

gisini yaflam›n her an›nda ve her koflulda uygulayal›m.

18 May›s komünizmi kazanma azminin bayra¤›d›rKaypakkaya,

verili koflullar›n de-¤erlendirmesini, birtek k›rman›n hesa-b›n› yapabilecekkadar; tek tek yol-dafllar›n›n çal›flmatarzlar›n›n üzerindeen büyük titizlik vehassasiyetle dura-cak kadar; kiminleolursa olsun konufl-malar›na, t›pk› yaz›-lar›nda oldu¤u gibinoktas›na-virgülü-ne var›ncaya kadardikkat edecek ka-dar ustaca yapanbir esneklik kabili-yetine sahip bir çe-kim merkezi, birideolojik çekim gü-cü olabilmifltir

Page 9: 18 - 31 Mayıs 2007 - Sayı 111

16-31 May›s 20079

GENÇ YORUM

Sinan ÇAKIRO⁄LU

Özellikle iflçi ya da iflsiz semt gençli¤inin izah ede-

rek sordu¤u bir soru var; "Gençlik sorunu sadece ö¤-

renciler ile s›n›rland›r›l›yor, oysa semtlerde de olduk-

ça yo¤un bir genç nüfus var. Üstelik kendi sosyal taba-

n›m›za daha yak›n olan bir gençlik. Gençlik hareketin-

den bahsediliyor, ama bu hareket içerisinde semt

gençli¤inin yeri ya da neyi, nas›l yapaca¤› tespit edilmi-

yor, edilemiyor. Bunu aflmak için ne yapmak gerekir?"

Özgün nitelik ve çeliflkilerinden dolay› özerk bir

statüye sahip olan gençlik, kendi hareketini yaratabil-

mek için komünist partisinin rehberli¤inde kendi so-

runlar›na kendisi çözüm aramak durumundad›r. Bunu

sa¤layabilmek için de hangi alanda olursa olsun ve

hangi toplumsal kategoride bulunursa bulunsun halk

gençli¤i kendi içerisinde bir paralellik kurarak eflgü-

düm içerisinde hareket etmek durumundad›r. Aksi hal-

de ister illegal komsomol bir örgütlenme olsun, isterse

de yar›-legal demokratik bir gençlik hareketi olsun, at›-

lacak her ad›m, yap›lacak her örgütlenme lokal kala-

cakt›r. Bu ise gençlik hareketinin daha ilk ad›mda gü-

dük kalmas› anlam›na gelecektir. Oysa mevcut nitel

potansiyel orta vadeli hesaplarla büyük projeler üzeri-

ne düflünmektedir.

Bugün Maoist gençli¤in de oldukça s›k› takip etti¤i

Nepal deneyiminden de görmekteyiz ki büyük projele-

rin baflar›s› soruna çok yönlü bir yaklafl›m ve sorunu

her alan›, her boyutuyla ele alan de¤erlendirmeler so-

nucunda ortaya ç›kar›lan sentez planlarla mümkün-

dür. Bu yüzden halk gençli¤inin kitlesel bir hareketi

için gençli¤in bütününe vak›f olan araflt›rma ve incele-

meler yapmak durumunday›z. Bu araflt›rma ve incele-

melerin birinci önemli aya¤› konuya iliflkin olarak

Marksist-Leninist-Maoist teoriyi ve di¤er devrimci de-

neyimleri, özellikle Maoist kitle çizgisini ve kitle çal›fl-

mas›n› incelemek iken ikinci önemli aya¤› da halk

gençli¤inin tüm parçalar›n› ayr›nt›yla incelemektir.

Gonzalo yoldafl›n analiz ve sentezi izah ederken belirt-

ti¤i gibi; saati parçalar›na ay›r›p inceleyerek üst boyut-

ta bir kavray›fl ile yeniden birlefltirmektir.

Bu boyutuyla ö¤renci gençli¤in kendi içerisinde

önemli bir çal›flma temposu yakalad›¤› aç›kt›r. Ancak

semt gençli¤inin böyle bir tempoyu yakalad›¤›n› söyle-

yebilmek flu an için pek mümkün de¤ildir.

Semt gençli¤i daha çok içe kapan›k durmakta ve çö-

züm noktas›nda özerk yap›s›n› unutarak alternatifler

üzerine düflünmektense rehber olacak komünist parti-

sinin do¤rudan önderli¤ini beklemektedir. Komünist

partisi ile gençlik aras›ndaki önderlik iliflkisi örgütsel

bir iliflkiden önce ideolojik ve politik rehberlik iliflkisi-

dir. Bu yüzden içe kapan›k bir halde beklemek zaman-

la körelmeyi ve çözülmeyi beraberinde getirecek olan

at›l ve edilgen bir tutumdur; semt gençli¤i bu tutumdan

vazgeçip, kendi sorumlulu¤u çerçevesinde atak ve et-

ken olmak durumundad›r. Ki üzerinde durdu¤umuz

konu semt gençli¤ini daha direkt ilgilendiren bir sorun

oldu¤u için esas olarak semt gençli¤i sorunun afl›lma-

s›nda özne olma cüretini ve becerisini göstermelidir.

Çünkü nesne olarak beklemek sorunun köklü olarak

afl›lmas›n›n önündeki en büyük engeldir. Dolay›s›yla

semt gençli¤i de özne olma bilinciyle sorunlar›na sahip

ç›kmal› ve bu çerçevede nispeten bir geliflkenlik sa¤la-

m›fl olan ö¤renci gençlik ile eflgüdüm içerisinde çal›fl-

mak durumundad›r.

Komünist hareketin, içinden geçilen dönem itiba-

riyle, s›radan savaflç›lar ve s›radan taraftarlardan çok

nitelikli, kadro özellikleri tafl›yan politik devrimcilere

ihtiyac› oldu¤unu ve gençli¤in en temel görevinin ise

halk gençli¤inin sorunlar›na sahip ç›k›p, örgütlü bir se-

ferberlik içerisinde komünist partisine kadro, halk or-

dusuna savaflç› yetifltirmek oldu¤unu unutmadan, ifl-

lenmeyi bekleyen bir nesne de¤il, ifllemeye haz›r bir

özne bilinciyle ad›mlar›m›za yön vermeliyiz. Bu daha

bugünden eflgüdümlü bir çal›flma içerisinde gençli¤in

bütününe vak›f olmakla mümkündür. Bu eflgüdümü

sa¤lamak bizlere, süreci gö¤üslemifl ve yar›na dönük

ad›mlar atmaya çal›flan nitel potansiyele düflüyor.

Ne yapmak gerekir?

GENÇL‹K

Deniz SALMAN

1- CHP’nin DTP’yi engellemegibi bir çabas› oldu¤unu düflün-müyorum. CHP kendinden baflkabir parti tan›maz ve DTP’nin mec-lise girmesi CHP’yi etkilemez.AKP’nin ise bafl›ndan beri DTP vbpartileri engelleme çabas› var.AKP daha örgütlü, daha sinsi biryap›lanma içerisinde. Bunlar kendiyanl›fllar›n› örtmek için baflka ya-p›lar› bast›rmak istiyorlar.

2- Ülkemizde yüzde 10 baraj›-n›n afla¤›ya çekilmemesinin teksebebi, Kürtlerin meclise girmele-rini engellemektir. Kürtler meclisegirerse oray› zapt eder korkular›var. Zihniyet ise belli, bunlar› orta-dan kald›rmak. Bunun için yüzde10 baraj›n› düflürmezler. AKP’denönce CHP’nin böyle bir politikas›var. Geçmiflte Necmettin Erbakanve milli görüflçüler geldi¤i için halkbunlardan b›kt›. Oy veren kiflilerdahil bu oylar›n nereye gitti¤inibilmiyorlar. Erbakan gitti ama ya-n›ndakiler biraz demokrat biraz li-

beral bir maske ile iktidara geldi-ler. Çizgi ayn› çizgi, de¤iflen hiçbirfley yok.

AL‹ K›nayo¤lu

1- Ba¤›ms›z girmeleri dahado¤ru olur. En az›ndan oylar boflagitmez. Yoksa oylar onlara gidi-yor, ama bir birleflmenin olmas›flart.

2- Meclise girmelerini istiyo-rum. Baraj›n afla¤› çekilmesi laz›m.Zaten bütün partilerin tek derdiDTP’nin önünü kesmek.

H›d›r (...)

1- AKP’nin siyasi politikas› bel-lidir. CHP ise zaten sol bir parti de-¤il. Amaçlar› Kürt halk›n›n temsilhakk›n›n engellenmesi. Gerekli sa-y› yakalanabildi¤inde, meclisteparti kurulabilir. Bunun engellen-mesi için böyle bir iflbirli¤i yap›-yorlar. Burada as›l olarak CHP’yielefltirmek laz›m. AKP’nin tavr› za-ten belli ama CHP neden böyle bir

fley yap›yor bilmiyorum.

2- Baraj›n afla¤›ya çekilmesi

gerekiyor. AKP’nin ç›karlar› ile

uyuflmad›¤› için, kendisine rakip

partilerin meclise girmemesi için

baraj›n s›n›r›n› de¤ifltirmek istemi-

yor.

Bugün ülkede var olan yüzde

10’luk seçim baraj› bile sözde de-

mokrasinin çi¤nenmesidir. Cum-

huriyette halk kendini yönetmeli-

dir. E¤er cumhuriyet varsa Kürt

halk›n›n da kendisini temsilen

meclise girmesi gerekiyor. Baraj

düflürülmelidir, seçimler daha adil

bir flekilde yap›lmal›, her kesimin

kendisini ifade edece¤i bir sistem

istiyoruz. AKP ve CHP de¤il, bütün

yap›lar›n orada olmas› laz›m.

Tekin Korkmaz

1- Bir cephe olarak de¤erlen-

diriyorum. Kürtlere karfl› al›nm›fl

bir tav›r. Temelde Türk oldu mu

farketmiyor, ama Kürt oldu mu

birlikte olup bask› oluflturuyorlar.

2- Bir hukuksuzluktur. Kendiaç›lar›ndan ülkede her hukuksuz-lu¤u hukuka çeviriyorlar. Kürtleregeldi¤inde de hiçe sayabiliyor-lar.Türkiye’de laikli¤i savunan, dili-mizi, dinimizi istemeyen, Kürt so-rununu çözmek istemeyen ke-simdir.

Murat Ayd›n

1- ‹lk defa ortak karar almala-r› güzel bir fley, ama ne kadardo¤rudur tart›fl›l›r. AKP ve CHP z›tkutuplard›r. Siyasette rant vard›r,o yüzden oyu alacak partiyi en-gellemek için birlikte hareketederler.

2- Türkiye’de temsili demok-rasi uygulanmaktad›r. Sonuçtahalk›n temsil ette¤i kifliler meclis-tedir. Halk kendini ifade edecekkiflileri meclise seçip gönderdiyor.Bu nedenle partilerin iç tüzü¤ü,yap›s›, da¤›l›fl› ve taban›n› daha iyianaliz ederek kapatmaya veyafeshetme çal›flmalar›n›n daha uy-gun olaca¤› görüflündeyim.

Baver Aktar

1- Türkiye’yi DTP’nin eline b›-

rakmamak ve Kürt sorunu yüzün-

den.

2- Bunlar hep böyle ifline gel-

meyeni kapat›yorlar

Nejat Güven

1- Kendi aralar›nda ç›karlar›

uyfltumu birlik olurlar, ç›karlar›

ters düfltü mü birbirlerine düfler-

ler. S›rf DTP’nin Meclise girmemesi

için, Kürt oldu¤umuzdan bizleri

kabul etmemelerinden dolay› itti-

fak kuruyorlar.

2- Bir nevi bizi parlementoya

almamak için kapat›yorlar partile-

ri. TSK’n›n etkisi alt›ndalar. De-

mokrasi ile yönetildi¤imiz söyleni-

yor, ama alakas› yok. Milyonlarca

kiflinin deste¤ini alan partilere söz

hakk›n›n olmad›¤› yerde demok-

rasi ne arar.

GÖZÜYLESORULAR

1- Cumhurbaflkanl›¤› seçimleri sürecinde z›t kutuplar fleklinde hareket eden CHP ve AKP’nin yakla-flan genel seçimler öncesinde DTP’nin önünü kesmek için kendi kavgalar›n› bir tarafa b›rak›p, ayn› cep-hede yer almalar›n› nas›l de¤erlendiriyorsunuz?

2- Ülkemizde siyasi partilerin s›n›rlar› biraz zorlamalar› sonucunda rahatl›kla kapat›labildiklerine bir-çok kere tan›k olduk. Bu grupta en çok Kürt sorunu ve inançlar temelinde siyaset yapan partiler bulunu-yor. Arkalar›na milyonlarca kiflinin deste¤ini alan partilerin bu flekilde engellenmeleri hakk›nda ne düflü-nüyorsunuz? Genel Seçimler

HALKIN

Deniz SALMAN H›d›r (...) Nejat GÜVEN Baver AKTAR Tekin KORKMAZ

‹stanbul Teknik Üniversitesi (‹TÜ)ö¤rencilerinin düzenledi¤i alternatif ö¤-renci flenliklerine rektörlü¤ün ‘davet’etti¤i polisler sald›rd›.

‹TÜ ö¤rencilerinin, 21’incisini dü-zenledikleri Alternatif Bahar fienlikleriçerçevesinde yapmak istedikleri kon-ser etkinli¤ine sald›ran polisler onlarcaö¤renciyi gözalt›na ald›. Rektörlü¤üntalebiyle üniversiteye giren polisler ilkolarak 7 May›s günü üniversite içerisin-de çad›r kurmak isteyen ö¤rencileresald›rarak 17 ö¤renciyi gözalt›na al›r-ken 8 May›s günü de ‹TÜ Ayaza¤a Kam-pusu’nda ö¤rencilerin düzenlemek is-tedikleri konser etkinli¤ine sald›rarak83 ö¤renciyi gözalt›na ald›. fienliklerinson günü olan 11 May›s’ta ise, bir ara-ya gelen ö¤renciler, polis sald›r›lar›nda100 arkadafllar›n›n gözalt›na al›nmas›n›ve polisi üniversiteye ‘davet’ eden rek-törlü¤ü protesto ettiler. ‹TÜ 75. Y›l Ye-mekhanesi önünde bir araya gelen ö¤-renciler halaylar çekip, türküler söyle-diler. Müdahaleye ra¤men flenliklerinher y›l oldu¤u gibi önümüzdeki y›llardada devam edece¤ini belirten ö¤renci-

ler, olaylar›n sorumlusu olan ‹TÜ Rektö-rü Faruk Karado¤an’› sloganlar atarakistifaya ça¤›rd›lar.

‹nönü Üniversitesi’nde de al-ternatif flenlik gerginli¤i

Malatya’da ‹nönü Üniversitesi’ndebu y›l yap›lan bahar flenlikleri devrimcidemokrat ve yurtsever ö¤renciler tara-f›ndan protesto edildi. DGH, YDG, SGD,Gençlik Dernekleri ve DÖDER taraf›ndanflenlikleri protesto etme ve alternatifflenlik örgütlemek için bir çal›flma dabafllat›ld›. Bahar flenliklerinin ilk günübir araya gelen ö¤renciler alternatif et-kinlik düzenlediler. Ba¤lama çal›p türküsöyleyen ö¤renciler halay çektiler. K›sabir süre sonra gelen özel güvenlik bi-rimleri ve jandarma bahar flenlikleriniprotesto eden ö¤rencilerin da¤›lmas›için uyar›da bulundu. Ö¤renciler uyar›-ya türkülerle karfl›l›k verince bu kez desivil faflistler provokasyon yaratmakiçin toplanmaya bafllad›lar. Ö¤rencilerbu provokasyonu bofla ç›karmak içinbaflka bir yerde tekrar bir araya geldi.

Özel güvenlik birimleri ve rektörlük bu-rada da ö¤rencilerin yan›na gelerek,uzun süre sorumlu ö¤rencilerle konu-flarak yap›lmak istenen alternatif flenli-¤e izin verilmeyece¤ini, ›srar edildi¤i

takdirde müdahale edilece¤ini belirte-

rek tehdit savurdular.

Tüm tehditlere ra¤men etkinlik

coflku ile sürdürülerek noktaland›.

Polis bahar flenliklerine sald›rd›

‹TÜ ve ‹nö-nü Üniversi-

teleri’nde ö¤-rencilerin dü-zenlemek is-tedikleri ‘Ba-har fienlikle-ri’ne Rektör-lük, Özel Gü-venlik Birim-leri, polis ve

jandarma sal-d›rd›

Ankara Üniversitesi Cebeci Kampu-

su'nda, Genelkurmay’›n muht›ras›n›

destekleyen içerikli bildiriler da¤›tan

Atatürkçü Düflünce Dernekleri’ne ba¤l›

Türkiye Gençlik Birli¤i (TGB) üyesi ö¤-

renciler ile devrimci demokrat ö¤renci-

ler çat›flt›lar.

Çevik kuvvet polislerinin de müda-

hale ettikleri çat›flmada yaklafl›k 30 ö¤-

renci yaraland›. Bas›n mensuplar› çat›fl-

man›n ard›ndan okul güvenli¤i taraf›n-

dan d›flar› ç›kart›l›rken, bir süre sonra

kampustaki fakültelerde ö¤renime ara

verilerek ö¤renciler de kampus d›fl›na

ç›kart›ld›.

Ertesi gün de gerginli¤in devam et-

ti¤i Cebeci Kampusu’nda çevik kuvvet

polisleri de y›¤›nak yapt›lar. Slogan ata-

rak polisi protesto eden ö¤renciler, po-

lisin sald›rmas›yla okullar›n›n içine gir-

diler. Polisler okullar›na gelen ö¤renci-

leri de durdurarak kimisini gözalt›na al-

d›. TGB’li ö¤rencilerin yanlar›nda özel

haz›rlanm›fl bezbol sopalar› getirdi¤i

görüldü.

Ankara Üniversitesi'nde çat›flma

Küresel Eylem Grubu, çeflitli illerinden ge-len üniversite ö¤rencilerinin kat›ld›¤› mitinglesa¤l›kta özellefltirmeyi ve medikolar›n kapa-t›lmas›n› protesto etti.

Ankara’da 12 May›s günü Toros Sokak’tatoplanan ‹zmir, ‹stanbul, ‹zmit, Bursa, Kütahyave Eskiflehir'den gelen üniversite ö¤rencileri,sloganlarla Abdi ‹pekçi Park›'na yürüdüler.Sa¤l›kta özellefltirme ve üniversite ö¤rencile-

rine sa¤l›k hizmeti veren medikolar›n kapat›l-

mas›na karfl› taleplerin dile getirildi¤i miting-

de konuflan Küresel Eylem Grubu sözcüsü

Damla Çimen, medikolar›n kapat›lmas›n›n

sa¤l›k hizmetlerinin paral› hale getirilmesi,

sa¤l›k hakk›n›n sermayenin ellerine b›rak›l-

mas› oldu¤unu söyledi. Medikolara yönelik

sald›r›n›n GSS'nin bir parças› oldu¤unu vurgu-

layan Çimen, “Biliyoruz ki, binlerce üniversite

ö¤rencisinin medikolardan baflka ulaflabilece-

¤i bir sa¤l›k hizmeti yok. Medikolara ayr›lan

bütçe kesildi¤inde, hastal›klar›m›zla bafl bafla

kalaca¤›z. Ne kadar param›z varsa, o kadar

sa¤l›k hizmeti alaca¤›z. Üstüne üstlük harç

ödemeye devam edece¤iz” fleklinde konufltu.

Ö¤rencilermedikolar›nasahip ç›kt›

Page 10: 18 - 31 Mayıs 2007 - Sayı 111

16-31 May›s 2007DÜNYA10

YÖNEL‹M

Kaz›m Cihan 1990'da Hindistan'›n "ekonomik reform" progra-

m›n›n uygulanmaya bafllamas›ndan bugüne kadar

çiftçilik para kaybettiren bir alan olmaya bafllad› ve

bu durum gittikçe yükselen say›da köylünün büyük

bir borç yükü alt›nda ezilmesine neden oldu. Bugün

ise bu politikalar›n sonucunda yüzlerce köylü intihar

etti ve bu intihar giriflimleri her geçen gün yay›l›yor.

Bu korkunç olaylar› gizlemek için yerel hükümet

eyaletleri birçok hikaye uydursa da bu fenomen giz-

lenemeyecek kadar aç›k bir durumdad›r. Köylülerin

intihar›n›n yükselen trendi Hindistan k›rsal›n› etkisi

alt›na alan sefaletin ve çaresizli¤in boyutuna iflaret

etmektedir. ‹ntihar olaylar›n›n en çok yafland›¤› eya-

letler Karnataka, Andhra Pradesh, Maharashtra and

Madhya Pradesh, Punjab, Kerala, Uttar Pradesh, Ra-

jasthan, West Bengal, Tamilnadu, Gujarat, Orissa, Hi-

machal Pradesh eyaletleridir.

Uluslaras› flirketler gitti¤i her yere açl›k, se-

falet ve ölüm götürüyor

Köylülerin bu intihar vakalar›, uluslaras› flirketle-

rin k›rsal ekonomiye daha fazla nüfuz etmesine ne-

den olan ekonomik reformlar program›n›n sonucu-

dur. Uluslararas› flirketlerin ve hakim s›n›flar›n ac›ma-

s›z sömürüsü artt›kça, köylülerin büyük ço¤unlu¤u-

nun kötü durumu her geçen gün daha da çekilmez

hale gelmektedir. ‹flsizlik, borç bata¤›, açl›k, kötü

beslenme, çaresizlik Hindistan'›n k›rsal alanlar›n› sar-

malam›fl durumdad›r.

‹ntihar olaylar›n› yak›ndan takip eden Profesör

Utsa Patnaik yapt›¤› bir araflt›rmada, bu ülkenin 4 ki-

flilik bir ailesinin 1997-98 ile k›yasland›¤›nda 2000-

2001'de 93 kilo daha az hububat tüketti¤ini belirtti.

Bu, al›nan günlük yiyece¤in boyutunda veya al›nan

kalori miktar›nda düflme oldu¤u anlam›na gelmekte-

dir. Bu düflük tüketim düzeyi 1943 y›l›nda Bengal’de

bafl gösteren k›tl›k durumu ile eflde¤erdedir. Profesör

Patnaik'e göre "Nüfusun 1/6 veya 1/7'lik en zengin

kesimi günlük besin çeflitlili¤ini gelifltirdikleri için nü-

fusun en yoksul 1/3'ü için beslenme konusundaki

gerileyifl ola¤an›n çok üzerinde meydana gelmekte-

dir.

Bugün Hindistan’da gerçekte yoksul ve topraks›z

köylüler ve köylülü¤ün %60'›n› oluflturan ücretli iflçi-

ler açl›k, kötü beslenme ve geçim s›k›nt›s› çekmek-

tedirler. Yetersiz ifl imkanlar› daha da azalm›flt›r, top-

ra¤›n ifllenmesi ekonomik bir çözüm olmaktan ç›k-

m›fl durumdad›r. Çiftçiler, özelikle de küçük çiftçiler

faizlerle ve borçlarla her geçen gün daha da fazla te-

fecilere ba¤›ml› hale gelmektedir. Tüm bu tablo biz-

lere bu intiharlar›n gerçek sahiplerinin emperyalistler

oldu¤unu aç›kça göstermektedir. Onlar gittikleri her

yere ölüm, açl›k, sefalet ve zulümden baflka bir fley

götürmezler.

Bundan k›sa bir süre önce Mekke’de va-r›lan “bar›fl” anlaflmas›n›n ard›ndan El Fetihve Hamas aras›ndaki çat›flmalar yenidenalevlendi.

Olaylar Baha Ebu Cevad adl› El Fetih lide-rinin öldürülmesinden Hamas’›n sorumlu tu-tulmas› üzerine bafllad› ve Tevfik El Bou-di’nin de ayn› yerde öldürülmesiyle iyice t›r-mand›. Hamas bu cinayetle bir alakas› ol-mad›¤›n› belirtirken, Ebu Cevad’›n cenaze-sinde çat›flmalar yafland›.

Çat›flmalar›n yay›lmas›yla birlikte 40’ayak›n kifli hayat›n› kaybederken, Filisitin sondönemlerin en kanl› günlerini yafl›yor.

Çat›flmalar›n Filistin’de ulusal birlik hü-kümetinin onaylad›¤› güvenlik plan›n›n dev-reye girmesinin ard›ndan gelmesi kafalardabirçok soru iflareti b›rakm›fl durumda.

El Fetih ve Hamas aras›nda yaflanan buçat›flmalar hiç kuflkusuz baflta ‹srail siyoniz-mi olmak üzere emperyalistlerin ifline gel-mektedir. Ve El Fetih ve Hamas Filistin halk›-na büyük bir düflmanl›k yapmaktad›r. Öte

yandan ‹srail bu çat›flmal› süreci yeni sald›-

r›larla t›rmand›rma niyetini aç›kça ilan et-

mifltir. Ve Kassam roketlerini bahane ede-

rek, Gazze’ye yönelik operasyona onay ver-

mifltir. Bu fiili sald›r›larla yetinmeyen ‹srail

flimdi de Do¤u Kudüs’te 20 bin konutluk ye-

ni bir Yahudi yerleflim birimi infla etmeyi

planl›yor.

Yaklafl›k olarak 230 bin Filistinli ve 200

bin kadar da ‹srailli’nin yaflad›¤› Do¤u Ku-

düs’te yap›lmas› planlanan yerleflim birim-

leri ‹srail siyonizminin 1967 Savafl›’n›n ard›n-

dan ilhak etti¤i yerlerden olufluyor.

Uluslararas› yasalar›n, ilhak edilen top-

raklarda inflaat› yasaklamas›na karfl›n ‹srail

siyonizmi bu yasalar› da hiçe sayarak bölge-

de 3 yeni Yahudi mahallesi daha kurmay›

amaçl›yor. Filistin halk› için büyük öneme

sahip olan bu topraklarda 1967’den itibaren

Bat› fieria’da dahil olmak üzere 500 bin ko-

nut infla edildi

Hindistan’da köylü intiharlar› art›yorHindistan’da

“ekonomik reform”ad› alt›nda uygu-

lanan programsonucu bugünekadar yüzlerce

köylü intiharederken,

sömürünün dahada katmerleflmesi

sonucu intiharvakalar› ciddi

boyutlara ulaflm›fldurumda

Haziran ay›nda Almanya’da yap›lacak vesanayileflmifl 8 ülkenin liderlerini birarayagetirecek olan G-8 zirvesi öncesi güvenlikönlemleri flimdiden artmaya bafllad›. Almanpolisi ise bu çerçevede Almanya’daki birçok demokratik kurum ve kurulufla yönelikbask›nlar gerçeklefltiriyor. Sald›r›lara yönelikbaflta Berlin, Hamburg ve Bremen olmaküzere birçok kentte halklar alanlara ç›karakprotesto eylemleriyle tepkilerini ortayakoydular.

Bu y›l G8 zirvesi Almanya’da gerçekleflti-rilecek. Bu zirveye kat›lanlar, dünyay› nas›lkontrol edeceklerini, halk› nas›l bast›racak-lar›n› ve sömüreceklerini, ezilen ülkeleri na-s›l ya¤malayacaklar›n› ve dünyan›n ço¤un-lu¤unun temel yaflamsal ihtiyaçlar›n› nas›lbir tarafa atacaklar›n› tart›flacaklar. Tümükana susam›fl sistemlerini sürdürme telafl›n-da olan bu emperyalist güçler aras›nda kes-kin çeliflkiler olsa da askeri, politik ve eko-nomik güçleri temelinde dünyay› kendi ara-lar›nda bölüflmektedirler.

Kar elde etmekten baflka hiçbir fleyiönemsemeyen dünya gericili¤i daha ne ka-dar insanl›¤› ve gezegenimizi tehdit edecek?Afganistan ve Irak’tan sonra ‹ran, emperya-list savafl›n bir sonraki hedefi mi olacak? Da-ha ne kadar çiftçi borç bata¤›ndan kurtul-man›n tek yolu olarak intihar edecek? Vah-fli mali sermayenin iflleyiflinden kaynakl›emperyalizmin hakimiyetindeki ülkelerdeve bizzat emperyalist ülkelerde daha kaçyaflam yok edilecek? Emperyalist müdaha-leler ile birlikte daha ne kadar etnik, dinselsavafl veya çekiflme körüklenecek ve flid-detlendirilecek? Bu sorular ve çok daha faz-las›, her y›l toplanan, en güçlü emperyalistülke liderlerinin G8 zirvesi ile do¤rudan ve-ya dolayl› olarak iliflkilidir.

GG88 zziirrvveessiinniinn öönneemmllii ggüünnddeemmllee--rriinnddeenn bbiirrii ddee ‹‹rraann oollaaccaakktt››rr

Bu y›lki zirvenin en önemli gündemle-rinden biri ‹ran’a karfl› bir savafl olas›l›¤› ola-cakt›r. ABD emperyalizmi bu meselede di-¤erlerini kendi taraf›na çekmek veya nötra-lize etmek için yo¤un çaba harcamaktad›r.Emperyalist güçler BM Güvenlik Konseyiüzerinden daha flimdiden ilk yapt›r›mlar ko-nusunda uzlaflt›lar ve bu yapt›r›mlar›n dahada ilerisine geçme konusundaki niyetleriniaç›kça ortaya koydular. Emperyalistler ara-s›nda, ayr› ayr› ç›karlar›ndan kaynakl› baz›çeliflkiler mevcut olsa da ‹ran’a karfl› bir sa-vafl tehdidi güçlü bir flekilde mevcuttur.

ADGH’ten G8 zirvesini protesto

eylemlerine ça¤r›

Avrupa Demokratik Gençlik Hareketi 15.

Merkezi Komisyonu yay›mlad›¤› bir genel-

geyle 6-7-8 Haziran tarihlerinde Almanya’da

yap›lacak olan G8 zirvesini protesto için tüm

aktivistlerini görev bafl›na ça¤›rd›. ADGH ya-

y›mlad›¤› bildiride; “haz›rl›klar›na iki y›l önce

start verilen G8 protesto zirvesi için olufltu-

rulan platformun büyük ço¤unlu¤unu refor-

mistler ve pasifistler oluflturmakta. Bu plat-

forma ba¤l›, içerisinde bizimde bulundu¤u-

muz "G8’e Karfl› Anti-faflist Anti-emperylist

Eylem Birli¤i" blo¤u oluflturuldu. Yine ayn›

platform içerisinde baflka devrimci bloklar

mevcut. Tüm zirve boyunca genel program-

lara ra¤men kendi özgüllü¤ümüz dahilinde,

içinde bulundu¤umuz blo¤un kendi planla-

mas› olacakt›r. Bu blok içrisinde Anti-Em-

peryalist Gençlik Koordinasyonu, ADGH ve

ADHK olarak yer almaktay›z” açaklamas›na

yer verdi.

Bildiride ayr›ca; “Gençli¤in devrimci di-

namizminin dalgalanaca¤› bir G8 zirve pro-

testosunu hakim k›labilmek için, var olufl

özgünlü¤ümüzü dalga dalga yaymak için,

tüm güçlerimizi Rostock’a seferber edelim.

Güzel yar›nlara yürüyüflümüzde anti-em-

peryalist dalgay› halka halka yayal›m. Genç-

lik gelecek, gelecek ellerimizde” açaklama-

s›na yer verildi.

G8 zirvesiöncesigözda¤›veriliyor

El Fetih ve Hamas kendi halk›na düflmanl›k yap›yor

Kürdistan Demokratik Partisi (KDP)’nin genel merkezine dü-zenlenen bombal› sald›r›da onlarca kifli hayat›n› kaybetti.

Güney Kürdistan’›n Mahmur kentinde 13 May›s günü bir in-tihar bombac›s›, içinde bulundu¤u patlay›c› yüklü kamyonuKDP’nin genel merkez binas› yak›n›nda infilak ettirdi. Sald›r› so-nucunda aralar›nda belediye baflkanl›¤›n›n da bulundu¤u bina-

larda büyük hasar oluflurken, sald›r›da 30 kiflinin yaflam›n› yitir-

di¤i, 100 kiflinin de yaraland›¤› bildirildi.

RReeffeerraanndduumm bbiillmmeecceessii

Son zamanlarda Güney Kürdistan’da artan bombal› sald›r›la-

r›n Kerkük’te bu y›l sonunda yap›lmas› planlanan referandumla

iliflkili olabilece¤i belirtilirken, Güney Kürdistan’daki özerk Kürt

yönetim bölgesi baflkan› Mesud Barzani, 7 May›s günü bir gaze-

teye verdi¤i demeçte Kerkük’te anayasal çözüm d›fl›ndaki tüm

seçenekleri reddettiklerini belirterek, referandumun bu y›l›n

sonlar›nda yap›laca¤›n› yineledi. Barzani’nin bu söylemlerine

ra¤men Irak hükümetinin referandumu 2008 y›l›na ertelemek

için harekete geçti¤i öne sürülüyor. ‹ddiaya göre; Irak Bakanlar

Kurulu, Anayasa Komisyonu’na yaz›l› talimat göndererek, Ker-

kük’ten ayr›lmak için baflvuran ve tazminat ödenecek Arap ai-

lelerinin isim listesini istedi. Talimatta, Araplara tazminat›n hü-

kümetin 2008 y›l› bütçesinden ödenece¤i belirtilirken, bir süre

önce da¤›t›lmaya bafllanan tazminat ödenek formlar›n›n da¤›t›-

m› da durduruldu.

Yazar›m›z›n yaz›s› elimize ulaflmad›¤› içinyay›mlayam›yoruz

Fransa’da 44 milyon seçmenin yüzde 84’ünün sand›¤a gitti¤icumhurbaflkanl›¤› seçimini, merkez sa¤›n aday› UMP lideri NicolasSarkozy kazand›. Sarkozy oylar›n yüzde 53’ünü al›rken, rakibi Se-golene Royal’in oy oran› ise yüzde 47’de kald›.

FFrraannssaa ssookkaakkllaarr›› iissyyaann›› bbiilleeddii

Fransa’da ›rkç› aç›klamalar›yla dikkat çeken Nicolas Sar-kozy’nin cumhurbaflkan› seçilmesinin ard›ndan bafllayan protesto-larda binlerce araç yak›ld›. Geceleri, Sarkozy karfl›tlar›n›n yakt›klar›araçlarla ayd›nlanan sokaklardaki eylemler, ülkenin dört bir yan›n-da devam ederken, baflkent Paris’teki ünlü Sorbonne Üniversitesiö¤rencileri ise Elsyee Saray›’na sa¤c› lider Sarkozy’nin oturmas›n›protesto etmek amac›yla boykota ç›kt›. Tolbiac Kampusü’ndeki ö¤-rencilerin, sa¤c› liderin yapmay› planlad›¤› ‘üniversite reformlar›’n›protesto ediyor. Hat›rlanaca¤› üzere Fransa’da yeni ifle bafllayangençlerin iflveren taraf›ndan kolay flekilde iflten ç›kart›lmas›n› ön-gören yasa tasar›s›, yine Sorbonne Üniversitesi’nde bafllayan vedaha sonra di¤er Frans›z üniversitelerine yay›lan toplu boykotlarve iflçi grevlerinin ard›ndan hükümet iki y›l önce geri çekilmek zo-runda kalm›flt›.

Sarkozy’nin planlad›¤› e¤itim, sa¤l›k ve ekonomi alan›ndaki ‘re-form’lar, ülkedeki sendikalar ile muhalif partileri alarma geçirmiflti.E¤itim ‘reform’una öncelik verdi¤i bilinen Sarkozy, bu yazdan önceyasalaflt›rma amac›nda oldu¤u tasar›yla özellefltirmelerin önünüaçmas›n›n yan› s›ra, üniversite yönetimlerinin elini güçlendiriyor,yönetimlerin okuldan atma ve iflten ç›kartmalar› daha kolay yap-mas›n› sa¤l›yor ve ücretlere de baz› s›n›rlamalar getiriyor.

SSaarrkkoozzyy FFrraannss››zz hhaallkk››nn››nn ddee¤¤iill,,

iiflflggaallccii kkaattlliiaammcc›› AABBDD’’nniinn eemmrriinnddeeddiirr

Sarkozy seçimden sonraki konuflmas›nda kendisinin seçilmesi-nin May›s 1968 devrimci ayaklanmas›n›n uzun zamand›r süren et-kisine son verdi¤ini deklare etti. Sarkozy “çal›flmaya, otoriteye,sayg›ya ve erdeme daha fazla de¤er verece¤i”nin sözünü verdi.Frans›z politikas› ba¤lam›nda bu kelimeler 2. Dünya Savafl› sürecin-de Nazi iflgali alt›nda Petain hükümetinin “ifl, aile, anayurt” slogan›-n›n bir kombinasyonu olarak herkese tan›d›k gelmektedir. Sar-kozy, “kendinden nefret etmenin bir biçimi olan piflmanl›¤a sonvererek Frans›zlarda, Frans›z olmaktan gurur duymay› geri getir-mek istiyorum” diye ilan etti. Bu, Fransa’n›n geçmiflteki sömürgecigeçmiflini elefltiren Frans›z halk›n› hedef almaktad›r. Sarkozy ayr›-ca “Amerikal› dostlar›m›za, dostlu¤umuza güvenebileceklerini söy-lemek isterim” dedi. Bu, Fransa’n›n Irak savafl› ba¤lam›nda ABD’yeyönelik dile getirdi¤i elefltirilerden geri ad›m ataca¤› ve ABD’nin‹ran ile olas› bir savafl›n da ABD’yi destekleyece¤i fleklinde alg›lan-d›.

Seçim gecesi faflist Milliyetçi Cephe’nin lideri Jean-Marie LePen’in zafer kazanm›fl edas› bu seçimin büyük ironilerinden biridirve seçim sisteminin nas›l iflledi¤inin ac› bir deneyimidir. Sonuçlaraç›kland›¤›nda ve medya Le Pen’e seçim sonuçlar›n› nas›l de¤erlen-dirdi¤ini sordu¤unda Le Pen, her iki partinin de kendi fikirlerini di-le getirmifl olmalar› nedeniyle bu seçimin kendi partisi için büyükzafer oldu¤unu düflündü¤ünü, Sarkozy’nin sözlerinin iyi oldu¤unufakat sorunun, bu sözleri yerine getirip getirmeyece¤i oldu¤unusöyledi.

Baflka bir ironi ise Royal ve Sosyalist Parti’nin, bu seçimin Ma-y›s 1968’in sonunu sembolize eden bir seçim oldu¤unu ilan etmekonusunda Sarkozy kadar istekli oldu¤udur. Bu, 30 y›l önce dev-rimci politikalar› terk eden ilk ö¤renci liderlerinden biri olan Sosya-list lider Bernard Kouchner taraf›ndan aç›kça ifade edildi. Kouchner,Royal kaybetmifl bile olsa Sosyalist Parti’nin “normal” bir Avrupal›sosyal demokrat partiye dönüflmesinin büyük bir zafer oldu¤unusöyledi. Royal’in, seçim kampanyas›nda hiçbir zaman sosyalizmkelimesini kullanmam›fl oldu¤u dikkate de¤erdir. Royal’in Sarkozyile farkl› düflündü¤ü konular daha çok küçük ve önemsiz mesele-lere iliflkindi. Televizyonda canl› yay›nlanan konuflmalar›nda Royal,Sarkozy’nin en çok nefret edilmesine neden olan baz› meselelerüzerinde hiç konuflmamay› tercih etmiflti.

ABD’nin emireriSorkozy’e halk öfkesi

KDP genel merkezineintihar sald›r›s›

Page 11: 18 - 31 Mayıs 2007 - Sayı 111

16-31 May›s 2007GÜNCEL 11

GG‹‹RR‹‹fifi

20. yy’l›n bafllar›nda sermayenin (ticaret ve sa-nayi sermayesinin) yo¤unlafl›p-merkezileflerek te-kelleflmesi kapitalizmi, emperyalizme ulaflt›rm›flt›r.Bu dönemin ay›rt edici özelli¤i üretimin ve sermayebirikiminin yo¤unlafl›p tekelleflmesi ve tekelleflensermayenin dünya genelinde özellikle az geliflmiflülkelere ihraç edilmesi idi. Bu sürecin ilerleyen birsüreklilik arz etmesi kapitalizmin yap›sal bozuklu-¤unun temelini oluflturur. Emperyalist-kapitalist sis-temin yaflad›¤› ‘bunal›mlar’, ‘krizler’ tam da bu bah-setti¤imiz özsel sebepten kaynakl›d›r; üretimin yo-¤unlaflmas› ve bununla beraber yo¤unlaflan ve te-kelleflen sermaye, sömürüye dayal› sistemin yafla-d›¤› krizleri aflmak için üretimin bütünlüklü organi-zasyonuna çeflitli yöntem ve araçlarla müdahale et-meye çal›fl›r. Bu yöntem ve araç de¤ifliklikleri tarih-sel ilerleyifl itibar›yla kayna¤›n› üretemin daha dayo¤unlaflt›r›lmas› ve sömürünün artt›r›lmas› esasbak›fl›ndan al›r-almak zorundad›r. ‹flte tam da buyüzden kapitalizm ‘kriz’den kurtulmak için dahabüyük krizlerin maddi zeminini oluflturur.

1880-90’l› y›llardan 1929 buhran›na kadar uygu-lanan Taylorizm yukarda bahsetti¤imiz yöntem vearaçlardan birisidir. “Bilimsel ifl yönetimi iliflkileri” il-kesinden hareket eden bu yöntem iflçileri kat› ku-rallarla denetim alt›nda tutarken kafa ile kol eme¤i-ni birbirinden tamamen ay›rm›flt›r. ‹flçiyi fazla çal›fl-t›r›p buna göre fazla ücret vermeyi öngören bu yön-tem 1920’lerde bafllayan krizi (büyük buhran) afl-mak amac›yla yerini yine Taylorizm’in ilkelerini esasalan Fordist yönteme terk etmifltir. Kitlesel ve stan-dartlaflm›fl seri ürün üretmek, di¤er ad›yla ‘bant sis-temi’ denilen Fordizm 1970’lerin sonuna kadar uy-gulanm›flt›r. Fordist yönetim biçimi Keynes’in ‘tamistihdam’, ‘sosyal devlet’, ‘refah devleti’ anlay›fl›ylauyum sa¤lam›fl, 1950-1960’larda kapitalizmin ‘alt›nça¤›n›’ yaflamas›na neden olmufltur. Keynesyenteori, arza göre talebin her zaman geri kalaca¤› be-lirlemesinden hareket eder ve bilinçli bir müdahaleile dengeyi kuracak gizli bir ele (devlet müdahalesi)ihtiyaç olaca¤›n› söyler. Ayr›ca kitlesel olarak üreti-len ürünlerin kitlesel olarak tüketilmesi anlay›fl›esas al›nm›fl bu çerçevede üretimi sürekli k›lacaktüketicilerin yarat›lmas› öngörülüyordu.

1970’lere gelindi¤inde kapitalizmin yap›sal ka-rakteri olan kriz yeni liberal politikalar›n uygulan-mas›n› zorunlu k›lm›flt›r. Bu uygulamalar dünyan›nekonomik, siyasal, toplumsal ve kültürel alanlardade¤iflimini beraberinde getirmifltir. Bilindi¤i üzere1970’lere gelindi¤inde ‘ithal ikameci’ ve ‘korumac›’politikalar iç pazarda birikimin artmas›na ve yenipazar aray›fllar›na neden olmufltur. Afl›r› üretim ya-pan bu sistemde uluslararas› sermaye ve flirketlerinpazarlar›n› geniflletmesinin tek yönü az geliflmifl ül-kelerin iç ekonomilerini parçalayarak yeni tüketicipazarlar› yarat›lmas›ndan geçiyordu. Bunun için ge-rekli olan düzenlemelerin tümü s›kça duydu¤umuz‘neo-liberal politikalar’d›r ve yine s›kça dillendirilen‘küreselleflme’ bu politikalar›n toplumsal bütündeyaratt›¤› de¤iflimlerin ifadesidir. Emperyalist ya dakapitalist sistemin içinde bulundu¤u bunal›m süre-ci, Yeni pazarlara aç›l›mda tekeller aras› rekabet,geliflen ve yenilenen teknoloji vb. nedenler,1970’lerden itibaren üretim sürecinde yeniden biryap›land›rmay› do¤urmufltur. Mevcut Fordist üretimyap›s› yerini esnek üretime yani post-Fordist yap›yaterk etmifltir. Esnek üretim neticesinde gerçekleflende¤iflim emek sürecinde (ifl ve üretim) kendini gös-termifltir. Buna göre iflyeri ve iflçiler küçük parçala-ra ayr›lm›fl ve her bir parça hareketi ve süresi kes-kin bir flekilde belirlenen üretim sürecinin tamam-layan› haline gelmiflti. Bu durum beraberinde afl›r›uzmanlaflmay› ve esnekleflmeyi do¤urmufltur. Statüfarl›laflmas› yaratan post-Fordizm üretim süreciniuzmanlaflm›fl alanlara bölmüfltür, dolay›s›yla buna

uygun oluflturulan iflletme örgütlenmeleri ayn› iflsürecinde birden fazla ifl kolunun iflçilerini bu tarzbir organizasyona dahil etmifltir. fiüphesiz ki bahset-ti¤imiz bu durum uzmanlaflmaya ve statülere daya-nan, ayn› alanda faaliyet gösteren emek örgütleri-nin ortak mücadele düzleminde bir araya gelmesigibi önemli bir sorunu ortaya ç›kartm›flt›r. Kitleselüretim yapan firmalar›n baz› üretim aflamalar›n›fabrika d›fl›nda fason iliflkilerle veya eve ifl vermeuygulamalar›yla sa¤lamas›, küçük ve orta büyük-lükteki firmalar›n pazardan pay kapabilmek içinkendi aralar›nda üretim aflamalar›n› paylaflarakoluflturduklar› örgütlenme ve dayan›flma gibimodeller bahsetti¤imiz bu üretim sü-reci içinde (esnek üretim) yer al›r.Neo-liberal politikalar› üç te-mel özelli¤iyle tan›mlaya-biliriz. Serbestlefltirme,kurals›zlaflt›rma veözellefltirme. Neo-li-beralizmin üzerineoturdu¤u bu üç sa-caya¤›, emperya-list ülkeler taraf›n-dan az geliflmifl ül-kelere ya do¤ru-dan ya da DünyaBankas› (DB), Ulusla-raras› Para Fonu (IMF),Dünya Ticaret Örgütü(DTÖ) gibi kurumlar ara-c›l›¤›yla dayat›r. Bu politi-kalar özünde uluslararas› an-lamda sermayenin mallar›n vehizmetlerin s›n›r tan›madan rahat do-lafl›m›, ulusal s›n›rlar içerisinde devletin küçül-tülmesi dene kamusal alan›n tasfiyesiyle sermaye-ye muazzam yat›r›m ve kar alanlar› açmakt›r.

NNEEOO--LL‹‹BBEERRAALL‹‹ZZMM VVEE

BBUU PPOOLL‹‹TT‹‹KKAALLAARRIINN

ÜÜLLKKEEMM‹‹ZZDDEE UUYYGGUULLAANNIIfifiII

Emperyalist-kapitalist sistemin karakteristiközelli¤i olan bunal›m›n› aflmak için gelifltirdi¤i (asl›n-da daha büyük krizlere davetiye ç›kartan) yöntemve araçlara yukar›da de¤inmifltik. Özellikle 1970’lersonras›nda yaflanan neo-liberal politikalar emper-yalizme göbekten ba¤›ml› ülkemizde de çok geç-meden uygulanmaya bafllanm›flt›. Ülkemizde neo-liberal politik aç›l›mlar›n en büyük hamlelerindenbirisi 24 Ocak 1980 Kararlar›’d›r. “‹thal-ikameci kal-k›nma politikalar›” ve “sosyal devlet anlay›fl›ndan” “ihracata ve büyümeye dönük ekonomi” politikalar›-na geçifl olarak tan›mlanan bu kararlar 12 EylülAFC’si ile uygulanabilmifltir. Serbest piyasa ekono-misinin daha da ayaklar› üzerine oturtulmas› de-mek olan bu durum, ülkemizi emperyalist ya¤mayadaha da aç›k bir pazar haline getirmifltir. 24 OcakKararlar›’n›n uygulanmas› beraberinde sendikalar›ngücünü azaltmay›, ücretleri dondurmay›, iflçi-emek-çilerin çeflitli sosyal haklar›n›n da gasp›n› beraberin-de getirmifltir. devletin küçültülmesi ad› alt›ndaözellikle en yüksek gelir getiren Kamu ‹ktisadi Te-flekkülleri’nin (K‹T) özellefltirilmesi, e¤itim, sa¤l›k gi-bi temel kamusal alanlar›n tasfiyesi gibi ç›kart›lm›flolan neo-liberal politikalar ülkemizde fliddet ve bas-k›n›n en üst düzeyde uyguland›¤› s›k› yönetim orta-m› alt›nda uygulanabilirdi. Bu sürecin ana belirleye-ni, ülkemizin emperyalizme olan ba¤›ml›l›¤›d›r. Eskihaliyle 1475, yeni haliyle 4857 say›l› ifl yasalar›,AB’ye uyum ad› alt›nda ç›kart›lan yasalar, Kamu Re-formu Yasas›, tar›msal üretimin s›n›rlanmas› olantütün, fleker yasalar› vb; bütün bunlar 24 Ocak Ka-rarlar› ile somutlanan neo-liberal politikalar›n günü-müzdeki ve yak›n geçmiflteki uygulamalar›d›r. Özel-likle 4857 say›l› ifl yasas› ile beraber ifl gücü maliyet-

lerinin ve ücretlerin azalt›lmas›, sendikalar›n etkisiz-lefltirilmesi, iflyeri tan›m›nda yap›lan de¤ifliklikle be-raber özel istihdam bürolar›n›n oluflturulmas›, üreti-min esneklefltirilmesi, tafleronlaflt›rma ve k›sa süre-li çal›flman›n yayg›nlaflt›r›lmas› gibi birçok uygulamayasallaflt›r›lm›flt›r. Yasada emek örgütlerine ciddisald›r›lar olmakla birlikte, emek örgütlerinin örgüt-lenmesi ve ortak karfl› duruflunu da engellemeyeyönelik tedbirleri bar›nd›rmaktad›r. 4857 say›l› ya-sayla benzerlik tafl›yan di¤er bir düzenleme de Ka-mu Personeli Rejimi Yasas›’d›r. Hizmet Ticareti Ge-nel Antlaflmas› (GATS) ile do¤rudan iliflkili olan buyasa ile, merkezi yap›lar›n yerellere da¤›t›lmas›,merkezin personel say›s›n›n düflürülmesi, tüm malve hizmet alanlar›n›n sermayeye aç›larak kamusalalan›n tasfiye edilmesi amaçlanm›flt›r. Bu özellefltir-me sald›r›lar› sadece kamu emekçilerine de¤il, top-lumun tüm kesimlerine yönelik olmufltur. Bu dü-zenlemelerle birlikte, kamuya yap›lan harcamalarve kamu personelinin ücretleri azalmakta, kamusalhaklar da yine eflit flekilde faydalanma kavram›n›nyerini “paran kadar hizmet” almaktad›r. Zorunluemeklilik ile birlikte yeni personel al›nmayarak iflyükü artt›r›lmakta, esnek çal›flma uygulanarak per-formansa dayal› sözleflmeli personel al›m› esas ha-le getirilmektedir. Kamu emekçilerinin örgütsüz vesendikas›z olmalar›n›n önü de aç›lmaktad›r.

SSEENNDD‹‹KKAALLAARRIINN TTAARR‹‹HH‹‹NNEE

KKIISSAA BB‹‹RR BBAAKKIIfifi

Yukar›da özetledi¤imiz kapitalizmin geliflme sü-reci sendikal alanda da çeflitli de¤iflikliklere sebepolmufltur. Sendikalar›n tarihi, kapitalizmin sosyo-ekonomik formasyon oluflturup belirginleflmesinedenk düfler. ‹lk defa Avrupa’da oluflan sendikalar,mesleki sendikalar, yard›mlaflma ve dayan›flma

dernekleri biçiminde kurulmufltur. Serbestrekabetçi kapitalizm, iflçiyi kat› ku-

rallarla kontrol alt›na alan “bi-limsel ifl yönetimi” organi-

zasyonu, yo¤un çal›flt›r-ma ve sömürü karfl›s›n-

da sendikalar yaflamve çal›flma koflullar›-n›n düzeltilmesi ta-lepleri ile yo¤unbir flekilde müca-delesini yürütmüfl,k›sa zamandaekonomik olanmücadele politik

bir boyut kazanm›fl-t›r. Bu dönemin ka-

rakteristik sendikamodelleri trade-unioncu-

luk, anarko-sendikalizm vesendikal ço¤ulculuk 1930’lar-

dan 1970’lere kadarki Fordist yön-temle uygulanan kitlesel ve standartlafl-

m›fl seri üretim ve bunun do¤urdu¤u “tam istih-dam”, “sosyal devlet” anlay›fl› bu dönem içinde ha-kim hale gelen sendika modelinin do¤mas›na etkietmifltir. Kitlesel olarak üretilen ürünlerin, kitleselolarak tüketilmesi, iflçilerin fazla çal›flt›r›p fazla ücretverme anlay›fl›na uyum sa¤layan bu model, kapita-lizmin “alt›n ça¤›”n› yaflad›¤› Avrupa’da refah›n ya-fland›¤›, sendikalar ile devletin bir uyum içinde ol-du¤u döneme tekabül eder. Devlet müdahelesininaç›kl›¤›, a¤›r bürokratik örgütlenme tarz›n›n hakimoluflu, demokrasiden yoksun merkezci, korporatiste¤ilim bu sendika modelinin karakteristik özellekle-ri dir. Böyle bir sendikal yap›da iflçilerin karar vermesüreci ve söz hakk› yoktur. Sendikal politika ve ka-rarlar, iflçilerin d›fl›nda merkezileflmifl yönetim me-kanizmalar›nda verilir. Devletle bir uzlaflma ve kapi-talist sistemle uyum sa¤lama mant›¤› vard›r. Devletde siyasal ve ekonomik istikrar›n› sa¤layabilmek,toplumsal düzeni sürekli k›labilmek amac›yla sendi-kalar›n bahsetti¤imiz karakteristik özelliklerininkendisi ile iflbirli¤i ve uzlaflma yönünde formülizeetmifltir.

Avrupa’da olgunlu¤a eriflmifl iflçi hareketi vesendikal mücadele ülkemizde (Osmanl›) sosyo-eko-nomik yap›dan kaynakl› oldukça zay›f ve ilkel birflekilde yaflanm›flt›r. Bu dönemde iflçi hareketininnüveleri, Balkanlar’da (gayri Müslim örgütlenmeler)olmufltur. 1908’lerde ‹ngiliz ve Frans›z flirketlerdeçal›flan iflçilerin gerçeklefltirdikleri grevlerle, ifl ko-flullar›n›n düzeltilmesi ve iflçi birliklerinin tan›nmas›-n› talep etmifllerdi. Osmanl› ordusu, grevleri bast›r-mak için, ‹zmir ve Karadeniz E¤re¤lisi’ne birlikler ç›-kart›r, ard›ndan iflçi birliklerini da¤›tan ve grevi ya-saklayan “Tatil-i Eflgal Kanunu Muvakkati”ni ç›kart›rve yürürlü¤e koyar. Demir yollar›, tütün, madenocaklar› gibi alanlarda mevcut iflçilerin oluflturduk-lar› birlikler, sendikal örgütlerden çok yard›mlaflmasand›klar›, emekli sand›klar›, kooperatif ve dernekniteli¤ini tafl›maktayd›. Mülksüzleflmemifl yar›-iflçik›ra ba¤›ml› özelli¤ini tafl›yan iflçi nüfusu gerek sos-yo-ekonomik yap›, gerekse de iflçi hareketinin de-neyiminin olmay›fl› bu dönemde hak kazan›m›n›noldu¤u örgütlü-bilinçli bir sendikal mücadele önün-de engel teflkil ediyordu. 1924 y›l›nda kabul edilenanayasa ile birlikte iflçi ve memurlar›n cemiyet kur-ma hakk› tan›nm›fl, angarya yasaklanm›flt›. Fakat,hemen ard›ndan 1925’te 578 say›l› “Takrir-i SükunYasas›” ç›kart›lm›fl, bu yasa ile iflçi örgütleri kapat›-larak yasaklanm›flt›. 1936’da 3008 say›l› ifl yasas› ilebir tak›m düzenlemeler yap›lm›fl, ancak grev yasa¤›geçerlili¤ini korumufltur. Bu zamanlarda yap›lan birtak›m düzenlemeler, iflçi-emekçilerin örgütlü-bilinç-li mücadelesinden ziyade devletin kendi eliyle mü-dahale ederek hem iflgücü ihtiyac›n› karfl›lamak,hem de ç›kabilecek toplumsal sorunlar› önleyebil-me mant›¤› yat›yordu. 1946’da 4919 say›l› yasa ileCemiyetler Yasas›’n›n baz› maddeleri de¤ifltirilereks›n›f esas›na dayal› cemiyet kurma konusundaki ya-sak kalkm›flt›. Bunu takiben 1947’de iflçi ve iflverensendikalar› ve sendikal birlikleri hakk›nda yasa ka-bul edilmiflti. 1946’daki yasan›n kabulü ile kurulanilk sendikalar olan Ere¤li Kömür Havzas› Maden ‹flçi-leri Sendikas› ile ‹zmir Tütün ‹flçileri Sendikas›’n›1952’de merkezi bir sendika olan Türk-‹fl izledi.1967 y›l›nda genifl bir emekçi kesimi devrimci söy-lemle kucaklayan ve ülkemiz iflçi hareketi mücade-lesinde önemli bir yer iflgal eden D‹SK kurulmufltu.Bu dönem içerisinde iflçi hareketi ve sendikal müca-dele en iyi dönemini yaflam›fl, yine bu dönemdeToplu Pazarl›k hakk› elde edilmiflti. 1980 darbesi ilebirlikte k›smi olarak elde edilen haklar ve çeflitli ka-zan›mlar yok edilmifl, sendikal faaliyet büyük oran-da durdurulmufl, bütünlüklü y›k›m politikalar›na ge-çilmiflti.

1940’lardan 1970’lerin sonuna kadar Avrupa’da“sosyal devlet” anlay›fl›yla uyumlu sendikal model(hakim olan model) ülkemizde de yayg›nl›k kazan-m›fl ve hakim hale gelmiflti. Temel felsefesi devletve iflverenlerle çat›flmaya girmeden, sömürü siste-mini ve bunun yafland›¤› ülkelerdeki düzeni sars-madan uzlaflmay› tercih eden, sosyal kontrol arac›görevini üstlenmeyi benimseyen, ekonomik istikra-r› hedefleyen, bürokratik-tekçi ve merkezci olan busendikal anlay›fl ülkemizde merkez sendikalar› aç›kbir flekilde kendisini göstermifltir. Bu modelin karak-teristik özellikleri flöyledir:

-Merkezileflme; devletin çok say›da ve benzernitelikteki gruplar› ortadan kald›rmas› ile gerçekle-flir.

-Zorunlu üyelik; bask› ve yasalar yoluyla dayat›-l›r.

-Hiyerarflik düzen; yasa yolu ile merkezileflme,zorunlulu¤un ve devletle yönetsel ba¤›ml›¤›n bir so-nucu olarak oluflur.

-Sendikalar aras›ndaki ifllevsel aç›dan farkl›lafl-ma; devletin yerlefltirdi¤i meslek ve zanaat ayr›mla-r›n›n ürünüdür.

-Devletçe tan›nma; örgüt kurman›n koflulu ola-rak devletçe tepeden olur.

-Sendikalar›n temsil hakk›; devletçe tan›n›r.

Nas›l bir sendikal anlay›fl? (1)

1940’lardan1970’lerin sonuna

kadar Avrupa’da“sosyal devlet”

anlay›fl›yla uyum-lu sendikal model(hakim olan mo-

del) ülkemizde deyayg›nl›k kazan-

m›fl ve hakim halegelmiflti. Temel

felsefesi devlet veiflverenlerle çat›fl-

maya girmeden,sömürü sisteminive bunun yaflan-

d›¤› ülkelerdekidüzeni sarsmadan

uzlaflmay› terciheden, sosyal kon-trol arac› görevini

üstlenmeyi be-nimseyen, ekono-

mik istikrar› he-defleyen, bürokra-

tik-tekçi ve mer-kezci olan bu sen-

dikal anlay›fl ül-kemizde merkezsendikalar› aç›k

bir flekilde kendi-sini göstermifltir

1970bunal›m› ile ikame

edilen ve üretim sürecinebütünlüklü müdahale olan esnek

üretim ve bunun organizasyonu, iflçi veemekçilerin ortak örgütü olan sendikalar›

büyük oranda etkilemifl-geriletmifltir. Ancakböyle bir süreç, iki karfl› s›n›f aras›ndaki

çeliflkinin de derinleflmesine nesnel zeminhaz›rlam›flt›r. Emperyalist-kapitalist sistem,

kendi sürecine uyum salamayansendikalara ciddi anlamda sald›rm›fl,kendisine entegre olan teslimiyetçi

kurumlara dönüfltürmeyeçal›flm›flt›r

Page 12: 18 - 31 Mayıs 2007 - Sayı 111

16-31 May›s 2007 KÜLTÜR-SANAT12

YÜZ F‹K‹RMuzaffer Oruço¤lu

[email protected]

www.muzafferorucoglu.com

Demokrasi, insan›n, insan zannetti¤i birsistemin yönetim biçimidir. Kontrol ve bask›biçimlerinden birisi de diyebiliriz buna. ‹lgisiz-li¤in, yoklu¤un, inanc›n ve ihtiyac›n zirvesindeyaflayan insan yönetemiyor kendi kendini. Birbaflka insan›n yönetmesine ihtiyaç duyuyor.Dünyan›n Tanr› taraf›ndan yönetilmesini, yö-netilme iflinin kutsanmas› olarakta de¤erlendi-rebiliriz. Yönetici kutsan›r, onaylan›r ve itaatlagüçlendirilir. Bu güç, yönetilenin yöneticiyeyabanc›laflmas›n› daha bir derinlefltirir. Tanr›otoritesinin güçlenmesi ile yönetici insan oto-ritesinin güçlenmesi birbirine ba¤l›d›r. Yanidünyevi otorite, uhrevi otoritenin güçlenmesi-ni ister.

Di¤er toplum biçimlerini bir kenara koyar-sak, gerek sosyalist gerekse kapitalist toplum-larda, demokrasinin de¤iflik biçimlerine rastl›-yoruz. Tekel öncesi demokrasi, mali-oligarfli-nin e¤emen oldu¤u dönemlerin demokrasisiyani tekel sonras› demokrasi. Sosyalist de-mokrasi, bürokratik devlet demokrasisi, ko-mün demokrasisi bu ve benzeri demokrasile-rin kurulufl, sevk ve idaresinde devletin rolüaslidir. Devletsiz bir demorasi demokrasi ola-bilir mi? Bunun üzerinde kafa yormak gereki-yor. Devlet, ordu, kulis ve bürokrasiden olu-flan bir cihazd›r. Bütün sosyalist devrimler bu

c›ihaz› parçalayarak iktidar oldular. Ve bunabenzer bir cihaz kurdular ve bu cihaz taraf›n-dan ortadan kald›r›ld›lar. Devrimleri devrilens›n›flar de¤il, devrilen s›n›flar›n ruhu, yanidevlet ortadan kald›rd›. Her devlet kendi var-l›k flart›n› özgürlü¤ün k›s›tlanmas›, zincire vu-rulmas› veya tamamen ortadan kald›r›lmas›üzerine kurar. Devleti y›kan devrim e¤er dev-letin varl›¤›na karfl› bir yürüyüfl içinde de¤ilsekendi yaflama flart›n› kendi çabas›yla ortadankald›racakt›r. 20. yüzy›l bunu kan›tlad›. Avru-pa ve Asya’da patlayan devrimler, büyük dev-letleri y›kt›lar ve büyük devletler kurdular vekurduklar› devletler taraf›ndan y›k›ld›lar. Gele-ce¤in sosyalist devrimlerini, devletsiz toplum-lar fleklinde düflünebilir miyiz? Bence düflüne-biliriz. Sosyalist devrimler hiç kuflku yok ki yi-ne s›n›fl› toplumlar olarak ortaya ç›kacakt›r.Devletsiz bir s›n›fl› toplum ak›l d›fl› gibi görün-mektedir. O zaman durum t›pk› Paris Komü-nü’nde oldu¤u gibi, devletin görevlerini y›¤›nörgütlerine devretmek fleklinde bir sisteme in-dirgenebilir mi? Devlet iktidar›n› ele geçirenmülksüz s›n›f, kendisini toplumun ilelebet yö-neticisi ve devletin sahibi olarak hisseder.Mülkün tüm topluma ait oldu¤u egemen olandevlette ise alt›n kudretini elinde tutan s›n›ftemsilcileri, bu mülkiyete karfl› yönelen her

muhalefeti t›pk› bir kapitalistin kendi mülkünüsavunma psikozuyla savunur. Devlet dünya-s›nda kendisi için bir demokrasi vahas› yarat›rve bunu tüm halk›n demokrasisi olarak ilaneder. Hatta bazen devlete yönelen muhalefe-tin ezilmesi konusunda, 'doymufl' kapitalisttendaha h›rsl› ve daha terörcü bir davran›fl sergi-ler.

O zaman iflçi s›n›f›n› ve onun temsilcilerinii¤fal eden böyle bir mekanizmadan kurtulma-n›n yolu üzerinde düflünmek laz›m. Önümüz-de Paris Komünü, Sovyetler ve Çin komünlerigibi deneyler vard›r. Y›¤›nlar komünlerde do¤-rudan devlet iktadarlar› fleklinde örgütlenebi-lir. Devletin savunmaya ve bürokratik iflleredair temel görevleri çal›flan y›¤›nlara devredi-lebilinir. Bu demektir ki devrim, la¤vetti¤i pro-fesyonel merkezi orduyu ve bürokrasiyi yeni-den bir devrim devleti olarak infla etmiyor. Bü-rokratik devlet görevlerini halka da¤›t›lmas›nave düzenli ordunun la¤vedilmesine yol aç›yor.Bu durumda merkezi görevleri yerine getire-cek bir mekanizmaya, bir koordine örgütüneihtiyaç duyulabilinir. Komünler aras›ndaki ilifl-kileri koordine edecek, merkezi hizmet görev-lerini yerine getirecek bir mekanizmaya, ad›naklasik anlamda devlet diyemeyece¤imiz birkoordine örgütüne ihtiyaç duyulabilinir.

Bu bir halk demokrasisidir. Halk›n, do¤ru-

dan iktidar olmas›na ve demokrasiyi do¤ru-

dan yaflamas›na kap› aralayan bir durumdur.

Bu durumun sömürücü s›n›flar›n iktidar›na

yol açmayaca¤›n›n hiç bir garantisi yoktur.

Devrimin iktidar› kaybedip etmemesi sorunu

ekonominin yo¤unlaflmas›na ve merkezilefl-

mesine önemli ölçüde ba¤l› bir sorundur.

Ama insan¤›n devleti y›kan ve onun görevleri-

ni halka devreden bir devrim gelene¤ine ihti-

yac› vard›r. Bu geleneklerin yayg›nlaflmas› bi-

zi çok daha ileri, bugün dahi düflünemeyece-

¤imiz demokrasi biçimlerine ve giderek de ko-

münizme tafl›yacakt›r. Paris Komünü hariç

flimdiye kadarki devrimler mülksüzleri devlet

mülkiyetiyle s›n›fs›z topluma do¤ru tafl›maya

kalk›flt›. Merkezileflmifl en büyük mülkiyetin,

yani devletin 'kurtar›c›' rolünü iflçi s›n›f› inisi-

yatifi olarak halisane bir niyetle lanse etti.

Gerçekte yap›lan dev bir k›z›l ordu, dev bir

bürokrasi ve komünist partisinden oluflan bir

cihaz›n tüm toplumsal zenginli¤i kendi mülki-

yetine geçirmesi olay›d›r. Devrim böylesi bir

maceraya tarihin bu saatinden sonra kalk›fla-

maz. Kalk›flmas› halinde devrimi de¤il teker-

rürü ve komediyi yaflar.

Devlet veDemokrasi

Her da¤›n›n ayr› bir di-renifle, her kayas›-n›n, a¤ac›n›n ayr› birac›ya flahitlik etti¤i,

sarp da¤lara kurulmufl, her toprakdaml› evinde yüzlerce y›ld›r ayn› a¤›t-

lar›n yükseldi¤i Dersim denen bir co¤-rafyada yaflamak, ac›lar› ancak Mun-

zur’un berrak sular›na b›rakarak rahatlat›rinsan›.

1992 y›l›n›n sonbahar›nda ülkemin herbölgesinden bilincine eflit ve özgür bir dünya

düflünü yüklemifl, yüreklerine yoldafl sevgisiniak›tarak, sarp kayalar› aflan, zifiri karanl›kta atefl bö-cekleri gibi çevresini ayd›nlatan 47 can, yanlar›naenternasyonal kad›n Barbara Anna Kistler’i de ‹sviç-re’nin Alpleri’nden alarak çekiliyorlar, Munzur’unYel Da¤› denen kartal yuvas›na. Da¤lar›nda isyanedenlerin eksilmedi¤i Kürdistan’›n Dersim denen

co¤rafyas›nda, ellerinde silahlarla doruklar› meskentutanlara ne bu co¤rafya ne de bu co¤rafyan›n in-san› yabanc›d›r. Ama gerilla için sonbaharda s›¤›na-¤a çekilmek rutin bir ifl iken; 1993’ün Ocak’›, Yel Da-¤›’na çekilen 47 Partizan ve gelece¤e akan insanl›kiçin s›n›rlar› aflan ve tarihe Yel Da¤› Efsanesi olarakgeçecek destans› bir yürüyüflün bafllang›c›d›r.

47 Parzitan’›n tarihe mal olan Yel Da¤› Efsane-si’nin üzerinden 14 y›l geçti. 13 yafl›nda köylerimizegelen gerillalardan dinledi¤imiz Yel Da¤› Efsanesi,yazar Muzaffer Oruço¤lu’nun yazd›¤› ‘Uçurum Ge-yikleri’ roman›n›n ard›ndan, bu efsanenin yarat›c›la-r›ndan olan Murat Sezgin’nin kaleminden ‘Zemheri-de Yürekler Geçti’ roman›yla tüm ç›plakl›¤›yla gör-mek isteyenlerin önüne seriliyor. Kardelen Yay›mc›-l›k’tan ç›kan ‘Zemheride Yürekler Geçti’ roman›, YelDa¤› Efsanesi’ni yaratan Partizan yüreklerin, insaniradesinin devrimci bilinç ile bütünleflti¤inde nelerekadir oldu¤unun aç›k bir göstergesi. ‘Zemheride Ge-çen Yürekler’ ile yolculu¤a ç›kt›¤›n›zda ezileni, isyanedeni; karargahlarda, flatolarda oturan zebanilerinordular›ndan koruyan, gerillaya dost olan Munzur

Da¤lar›’n›n ba¤r›na bast›¤› çocuklar›na nas›l amans›zdavrand›¤›n› göreceksiniz. Munzur’un ba¤r›na bast›-¤› çocuklar›n› zemherinin donduruculu¤unda, zeba-niler ordusunun gözetiminde nas›l bir s›nava tabituttu¤unun ac›mas›zl›¤› ile yüzlefleceksiniz. 47 can›ndondurucu so¤ukta, nas›l atefle verilip yak›ld›¤›n› vebunlar›n içersinde alt›s›n›n y›ld›zlara olan yolculuk-lar›n›, donan ayaklar›n›z›n, kesilen parmaklar›n›z›nac›s›n› hissederek ama gözyafl› dökmeden yaflaya-caks›n›z.

Zemheride Geçen Yürekler ile yolculu¤a ç›kt›¤›-n›zda devrimcili¤in, yoldafll›¤›n, iradenin ne oldu¤u-nu ve ‘devrimcilik’ dendi¤inde çürüyen kemiklerinizve etleriniz ile silkelenmeniz gerekti¤i hissine kap›-lacaks›n›z. Yoldafll›k, irade, halk sevgisi, eflit ve öz-gür bir dünya ve “Padiflahlar› tahtlar›ndan alafla¤›etmek için bin k›l›ç darbesiyle param parça olmay›göze alan” Zemheride Geçen Yürekler ile yolculu¤aç›kt›¤›n›zda, Yel Da¤›’n›n bilgesi Dr. Hüseyin’in, f›rt›-naya kar›flan ve esmeye devam eden hayallerininanlam›n› iliklerinizde hissedeceksiniz. Barbara’y›Alpler’den Munzurlar’a getiren bilincin berrakl›¤›n›

görecek, da¤lar›n fierif’i, bat›n›n Aris’i olan Alaattin

Atafl’› kesik ayaklar›yla 2005 y›l›nda Mercan Vadi-

si’ne getiren iradenin anlam›n›, elindeki silah›yla

zemherinin karlar›nda kitaba kapak olan ve Karade-

niz da¤lar›na yol almaya devam eden komutan Pa-

la ‹smail’in engellenemeyecek yürüyüflü ile yüzle-

fleceksiniz. 2005’in Haziran’›nda Zemheride Geçen

Yürekler ile bafllad›¤› yolculu¤una devam etmek

için kesik ayaklar› ile Mercan Da¤lar›’n› mesken ey-

leyen Ökkefl Karao¤lu’nun (Bar›fl) dedi¤i gibi “Doksa-

nüç’ün Ocak’›nda, bahara gebe da¤lar›n›n lanet

okunas› k›fl›nda, öfkemiz dorukta, bilincimiz k›z›l bir

ufukta, k›rkyedi can, k›rkyedi partizan hain bir ku-

flatmadayd›k” dizelerinin yarat›c›lar›n›n zemheride

geçmeleri ama yüreklerimizde geçmemeleri için

‘Zemheride Geçen Yürekler’i kaleme alan Murat

Sezgin’e 47 partizan ve yürüyüfle devam edenler

ad›na teflekkürler.

Zemheride geçen ama yüreklerimizde hep kalacak olan 47 partizan›n destans› yürüyüflü:

Zemheride Yürekler Geçti‹BRAH‹M ASLAN

“Belki sonda söylenmesi gerekeni baflta söy-lemekte yarar var: Bu kitapta yer alan yaz›lar ‘fe-minist’ bir bak›fl aç›s›yla kaleme al›nmad›. Evet,her biri, kad›nlar› boyunduruk alt›nda tutan bin-lerce y›ll›k ataerki ve onun ‘postmodern’ versi-yonu neo-liberal ataerkiyle hesaplaflmay› hedef-liyor; ama ‘feminist’ bir perspektiften kalk›nm›-yorlar.

Çünkü feminizm tan›m› gere¤i, ‘s›n›f/etnisi-te/toplumsal cinsiyet’ eflitsizliklerinin (belki bir-birleriyle iliflkili, ama) farkl› nedensellik ve dina-miklere yasland›¤› yolundaki bir önkabuldenkalk›nmaktad›r; dolay›s›yla (‘postmodern’ olaraktan›mlanabilecek) ‘parçal›’ bir tasar›ma içkindir.

Bu kitapta yer alan yaz›lar ise, s›n›f, etnisi-te/ulus ve/ile toplumsal cinsiyet iliflkilerindekieflitsizlikler ve hiyerarflik dizilimin ortak bir kay-naktan türedi¤i kavray›fl›na yaslan›yorlar. Ve buortak kayna¤›, ‘ataerki’ olarak sapt›yorlar.

Bize göre ataerki niha-i olarak ‘iktisadi’ (güçlülerin güçsüzleri ve/veyaerkeklerin kad›nlar› ‘sömürmesi’, ürettikleri art›de¤ere el koymas›) olarak aç›klanabilecek birkategori de¤ildir. Ataerkinin, daha çok, her türlüsömürü iliflkisini olanakl› k›lan, payandalayan vekendini her türlü sömürü formuna esnekçeuyarlayabilen iktidar/tahakküm, bir baflka deyifl-le gelmifl geçmifl tüm iktidar biçimlerinin asli ta-n›mlay›c›s› olarak kavramsallaflt›r›lmas› gerekti¤idüflüncesindeyiz. Tahakküm (iktidar) ve sömürüaras›nda bir öncelik/öndelik-sonral›k iliflkisi kur-gulanmas›ndansa, bu ikisinin, madalyonun birbi-rini mümkün k›lan iki yüzü olarak alg›lanmas›gere¤ini vurguluyoruz.”

Sibel Özbudun, Temel Demirer ve Cahide Sa-r›, böyle sunuyorlar ‘Küreselleflme, Kad›n ve ‘Ye-ni’-Ataerki’ bafll›kl› yeni ortak kitaplar›n›. Gerçek-ten de kitab› oluflturan yirmi üç yaz›, a¤›rl›kl› ola-rak neo-liberalizmin ataerkini yeniden-üretme

tarzlar› üzerinde duruyor. Yaz›larda ataerkinin‘ça¤dafllaflma/modernleflme’ süreci içerisindeüstesinden gelinecek bir ‘gelenekler dizilimi’ yada, Birleflmifl Milletler ve ba¤l› kurulufllar›n‘yeni söylemi’ do¤rultusunda yok-sullukla mücadele program-lar› (örne¤in mikrokredi benzeriuygu la -m a l a r )ç e r ç e v e -sinde çö-zümlenecekbir ‘azgeliflmifl-lik sorunu’ olma-d›¤›, tam tersine,bizatihi neo-liberalkapitalizm taraf›ndanyeniden üretilen bir gö-rüngü oldu¤u vurgulan›-yor.

Günümüz kapitalizmininbir avuç çok-uluslu flirketintüm yeryüzü üzerinde, hemdo¤al hem de insani kaynaklarüzerinde s›n›r tan›mayan bir ya¤-maya dönüfltü¤ü biliniyor. Gerçekten de neo-li-beral kapitalizm, b›rak›n kad›nlar›n durumunudüzeltmeye yönelik yeni sosyal harcamalar› gö-ze almay›, emekçilerin kazan›lm›fl haklar›n› s›f›r-lamak, özellefltirmeler arac›l›¤›yla istihdam› da-raltmak, çal›flmay› esneklefltirerek, örgütsüzlefl-tirerek ve informellefltirerek maliyetini daha dadüflürmek peflindedir. Kitap, bu koflullar›n günü-müz dünyas›nda kad›nlar›n durumunu daha dak›r›lganlaflt›rd›¤›n› saptamakta.

‘Küreselleflme, Kad›n ve ‘Yeni’-Ataerki’ndeyer alan yaz›lar ve yazarlar› flöyle: 1-) Neo-Libe-ralizm ile Ataerkinin “Dans›”; 2-) “Yeni Dünya Dü-

zeni”nde “Yeni Ataerki”; 3-) “Küresel Cehen-nem”in Dibi: Dünya’dan ve Türkiye’den Kad›nManzaralar›!; 4-) Jan, Jin, Jiyan/ Ac›, Kad›n, Yaflam;

5-) Ataerkinin “Zaman”›; 6-) “Önce Kad›nlar veÇocuklar..” ya da “Yeni” Ataerkinin Timsah

Gözyafllar›; 7-) Kad›n Sorunundan Kareler; 8-) Neo-liberalizm, Kad›nlar ve Yoksulluk; 9-)

Erkekler Kad›nlar› “Sömürüyorlar” m›?;10-) “Tafl F›r›n” Devletin “Tafl F›r›n” Top-

lumu; 11-) Bir Egemenlik Alan› OlarakKad›n Bedeni; 12-) Toplumsal-Cinsel

Hiyerarfli Mekân› Olarak ‹nsan Be-deni; 13-) Anneler Günümüz Kut-

lu (mu) Oluyor?; 14-) Gözalt›ndaTaciz/ Tecavüz; 15-) Demogoji-

nin S›n›r› Yok (mu?); 16-) Bir“Cumhuriyet Kad›n›”n›n 8

Mart Güncesi’nden; 17-)Bir 8 Mart Daha ve Du-

rum(umuz); 18-) Ka-d›nlar›n “Vaadedilmifl

Topraklar”›: Üniversiteler; 19-)Kad›n ve Ayd›n Olmak; 20-) “Kad›nla-

r›n Milenyum’u” Kof (Uçan Süpürge ‹le Söy-lefli); 21-) “Babal›k”; 22-) “Kad›n Sorunu”nda Soru-lara Yan›tlar; 23-) Kad›n Sorunu Üzerine...

Güncel verileri, çarp›c› kareleri ve dikkate de-¤er elefltirileriyle, ‘Küreselleflme, Kad›n ve ‘Yeni’-Ataerki’, ‘kad›n sorunu’nun büyük ölçüde ‘ABkriterleri’ ve ‘sivil toplum giriflimleri’ne terk edil-mifl göründü¤ü ülkemizde, sosyalist alternatifevurgusu ve muhalif durufluyla ilgiyi hak ediyor.

Künye: Sibel Özbudun, Temel Demirer, Cahi-de Sar›, Küreselleflme, Kad›n ve ‘Yeni’-Ataerki,Ütopya Yay›nevi, Mart 2007.

Küreselleflme, Kad›n ve “Yeni”-Ataerki Kardelen Yay›mc›l›k’tanç›kan yeni kitaplar

ZEMHER‹DE YÜREKLER GEÇT‹

GÖÇEBE RUHLAR

fi‹LAN ÇOCUKLARI

Murat Sezgin

-Roman-

556 syf

Remzi Ayd›n

-Roman-

398 syf

Fetih Koç

-fiiir-

84 syf

Fiyat›: 15 YTL

Fiyat›: 12 YTL

Fiyat›: 5 YTL

Page 13: 18 - 31 Mayıs 2007 - Sayı 111

16-31 May›s 2007 13

UFUK Ç‹ZG‹S‹Bak›fl CAN

Nepal devrimi konusunda, ülkede ve uluslararas› alanda baz› hatal› tutumlar söz konu-sudur. Hatal› tutuma sahip yoldafllar, devrimin sosyalizm yolundan sap›p burjuva demokra-tik bir rotaya girdi¤ini ileri sürerek NKP(M)’yi elefltiriyorlar.

Baflkan Gonzalo’nun tutsak düflmesinden sonra beliren hatal› tutum, bu kez de Nepalkonusunda ortaya ç›kt›. Sa¤ oportünist çizgiye karfl› PKP(M) yeterince desteklenmemiflti.Bugün Nepal’de uygulanan anlaflma nedeniyle, dayan›flman›n zay›flamas› da benzer ciddibir olumsuzluktur. Elefltiriler hofl karfl›lanmal›d›r; fakat dayan›flman›n zay›flat›lmas› affedile-mez bir hatad›r. Nepal’in yoksul halklar›n›n flimdi, her zamankinden daha fazla deste¤e ihti-yac› vard›r.

Peki, Nepal devriminin burjuva demokratik bir rotaya girerek sosyalizm yolundan sap-t›¤› kayg›s› ne kadar gerçekçidir? Nepal devrimi bu aflamada zaten proletarya önderli¤indebir burjuva demokratik devrimdir. Fakat bu zorunlu bir geçifl aflamas›d›r. Baflkan Prachan-da’n›n belirtti¤i gibi yeni bir fley de¤il, Çin’deki geçifl ile özünde ayn›. Kendisine ait karakte-ristik özellikleri de olan bir demokratik devrim. Di¤er burjuva demokratik devrimleriyle ara-s›ndaki fark; bunun, aynen Çin’deki gibi, proletaryan›n önderli¤inde olmas› ve sosyalizminyolunu düzlemesidir. Sosyalist devrim ondan sonra gelir. Burjuva s›n›flar›n baz› kanatlar› dabu devrimde yer alabilir. Bu gayet normaldir.

NKP(M)’nin sosyalizm yolundan sapt›¤› elefltirisi, onun burjuva partileriyle son ittifakve anlaflmas›ndan sonra ortaya at›ld›. Bu de¤erlendirme elbette ki gerçekçi de¤ildir.NKP(M)’nin uygulad›¤› taktik, 2005 y›l›nda‚ Güneydo¤u Asya Maoist ve Devrimci Partileri-nin Ortak Konferans›’nda kararlaflt›rd›¤› bir siyasettir. O gün yanl›fl de¤ildi, flimdi birdenbireneden yanl›fl oldu? Bu siyaset sayesinde NKP(M), bafl düflman kraliyet yönetimini yaln›zlafl-t›rd›, ona karfl› toplumun yüzde 95’ini birlefltirmeyi baflard›. Onu taviz vermeye zorlad›. Son-ra da iktidara ortak oldu. Asl›nda iktidar› almak istiyordu, fakat bu deneyler s›ras›nda kitlezeminin yeterince güçlü olmad›¤›n› gördü. Gerçekten de flehirlerde zay›f oldu¤u bellidir. Bubirli¤i baflard›ktan sonra, flehirlerde de taban›n› geniflletmeye ve kuvvetlendirmeye bafllad›.Acelecilikten kaç›nmas› do¤ruydu. fiehirlerdeki nisbeten zay›f durumu, kitlelerin savafl yor-gunlu¤unu, ABD emperyalizminin sald›rgan tutumunu ve Hindistan yay›lmac›l›¤›n› da hesa-ba koydu. Bu durum onun gerçekçi bir siyaset izledi¤ini gösteriyor. Cepheyi geniflletirkenhedefi daraltt› ve zay›flatt›. Bugün art›k iktidara ortakt›r.

Bu elbette ki geçici bir durumdur. Silahl› güçlerinin bir k›sm› BM’nin denetimi alt›nda-d›r. Bu da geçici bir durumdur. fiehirler esas al›nm›fl durumda. Kitle taban› kuvvetlendi¤i gi-bi, çok say›da ayd›n› da kazand›. Ayd›nlar Nepal devrimini öyle bir anlat›yorlar ki, san›rs›-n›z NKP(M) liderleridir konufluyor. Bu ciddi bir geliflmedir. Büyük flehirlerin al›nmas› müm-kün hale geliyor. Halk, savafl yorgunlu¤unu at›p güç biriktiriyor. Düflman s›n›flar, provokas-yonlar düzenleyerek onlarca devrimciyi katlediyor ve erken bir savafl bafllatarak devriminönüne geçmek istiyor. Ulusal çat›flmalar körükleniyor. Bütün bunlar halk›n gözü önünde ce-reyan ediyor. Halk›n kendi savafl›n› yeniden bafllatmas› gecikmeyecek. 100 bin kiflilik birgençlik örgütü örgütlendi. Bu örgüt hem seçimlere hile kar›flt›r›lmas›n› önlemek üzere, hemde büyük kap›flmaya göre haz›rlanm›fl durumdad›r.

NKP(M), bu do¤ru siyasetle “terörist” yaftas›n› da y›rtm›fl, resmi ve meflru bir parti ol-du¤unu gerici hakim s›n›flara, ABD ve di¤er emperyalistlere ve Hindistan gericili¤ine kabulettirdi. ABD bundan müthifl rahats›z oluyor ve Nepal gerici s›n›flar›n› bu ittifak› bozmaya zor-luyor. Gaurav yoldafl›n Hindistan konuflmas›ndaki bir sözünü de kullanarak, NKP(M)’nintaktik yapt›¤›n›, fakat öte yandan savafla haz›rland›¤›n› söyleyerek gerici s›n›flar› uyar›yor. Butaktik, elbette ki ABD’nin emperyalist ç›karlar›na ayk›r›d›r. Bu taktik, ABD emperyalizmininve Hindistan gerici yönetiminin sald›r› zeminini de zay›flatt›, d›fl sald›r› tehlikesini aza indir-di. Neresinden bak›l›rsa bak›ls›n bu, ak›ll›ca ve siyaset bilimine uygun bir taktiktir.

Savafl›n zamans›z bafllat›lmas›, ABD emperyalizminin ve Nepal gerici s›n›flar›n›n iflinegelen bir hata olurdu. DEH ve devrimci hareket içindeki bütün haks›z suçlama ve bask›lara,gerici s›n›flar›n bütün provokasyonlar›na ra¤men NKP(M) yönetiminin serinkanl› bir flekil-de takti¤ini sürdürmesi, ciddi bir devrimci tutumdur. Ona sonuna kadar güveniyoruz.NKP(M) de elbette ki taviz verdi. Silahl› güçlerinin bir k›sm›n›n BM denetimi alt›nda bulun-mas› ciddi bir tavizdir. Buna her parti cesaret edemezdi. Bu her ülkede birebir uygulanamaz.Demek ki orda, o somut durumda uygulanabilir bir politikad›r. Kazand›¤› fleyler bu tavizede¤di mi? Elbette ki, sonuç ortada. Ayr›ca komünistler ciddi olmak zorundad›r. ‹ki yüzlülükise burjuvazinin yaklafl›m biçimidir. Komünistler gerici s›n›flar› kand›rm›yor da. Anlaflmadaileri sürülen dönüflümleri yapal›m deniyor, buna yanaflmazsan›z halk buna engel olan sizle-ri alafla¤› ederek yapacak. Bunu daha bafltan söylüyor, amaçlar›n› aç›kça ilan ediyor. Yaniiki yüzlü ve komplocu de¤il. Nepal’de devrim saflar›nda as›l tehlike flimdi de¤il, daha çok de-mokratik devrimden sonra, sosyalizme giriflirken belirecektir. Çünkü parti saflar›na kat›lanburjuva demokratlar›, burjuva demokrasisini sosyalist demokrasiye tercih edebilir. Partidebir bölünme ve iç savafl tehlikesi belirebilir. Emperyalistler için bu bulunmaz bir f›rsat olur.NKP(M) bu tehlikeyi gözard› etmemelidir. Asl›nda NKP(M)’nin devrimi ve onu komünizmekadar sürdürme iflini ciddiye ald›¤›na inan›yoruz. O, sosyalizmin sorunlar›n› daha demokra-tik devrimi tamamlamadan tart›flt› ve bir sentez ç›kard›. Baz› önlemler de gelifltirmifl. Partimerkezi bu noktada alçakgönüllü davranm›fl, bunlar yeni ve ilginç örneklerdir.

Bütün bu somut veriler gösteriyor ki NKP(M) do¤ru bir çizgi izliyor. ‹flte bizim güveni-miz bu istikrarl› devrimci çizgi gerçe¤inden ileri geliyor. Onun için Nepal devrimi konusun-daki kayg›lar› yersiz, dayana¤›n› zay›f buluyoruz. Kayg›lar›n›n dile getirilmesi normaldir. Fa-kat bundan hareketle NKP(M)’ye deste¤ini azaltmalar› veya kesmeleri kabul edilemez ciddibir hata olur. Elbetteki tarihte baz› devrimler, yanl›fl önderlik çizgileri nedeniyle korkunç birflekilde yenildi. Bu nedenle NKP(M) oldukça dikkatli, ilkeli ve esnek davranmal›, zaman› gel-di¤inde harekete geçmesini bilmelidir. Devrimi yar› yolda b›rakmak isteyenlere karfl› dikkat-li olmal›d›r. Fakat bir tarihsel olgu, bir baflka do¤ruyu çürütmek için kullan›lamaz. Bu anlam-da kayg› afl›r›d›r. Bir iflte geri olanlar›n, o iflte ilerleyenleri suçlad›¤›, ifl baflar›lana kadar onukuflkuyla karfl›lad›¤› ender raslanan bir durum de¤ildir. Saflar›m›zda da buna s›k s›k raslar›z.Devrimi baflar›l› bir flekilde ilerletmek suç olamaz herhalde. ‹fl baflar›ld›ktan sonra onu ka-bul etmek de marifet de¤ildir. Öngörü ve Maoizm ad›na bir devrim tersyüz ediliyorsa, bu ey-lem Maoist olamaz. Maoizm somut olgulardan hareket eder. Bir olaydan yola ç›karak de¤er-lendirmez. Ele ald›¤› fleyi, tarihsel geliflimi, meydana geldi¤i iç ve d›fl koflular›, di¤er bütünfleylerle ba¤› ve neden sonuç iliflkisi içinde inceler. Var›lacak sonuç, ondan sonra gerçe¤euygun olabilir. Uzaktan de¤erlendirmek ve kolayca damgalamak, bilimsel bir tutum olamaz.

Nepal devrimi bugün kritik bir noktadan geçiyor. Revizyonistler, NKP(M)’nin DEH’indeste¤ini almadan bu takti¤e baflvurdu¤unu yayarak onu küçük düflürmeye ve saflar›ndakar›fl›kl›k yaratmaya çal›fl›yorlar. DEH tam da flimdi onu desteklemelidir. Geriye dönüfller-den sonra, komünist partilerinden birinin, Maoist bir partinin önderli¤inde bir devrimin ger-çeklefliyor olmas›, çok önemli bir geliflmedir. Bu, enternasyonal proletaryaya ve ezilen dün-ya halklar›na ümit ve güven veriyor. Bütün dünyay› ayn› ölçüde etkilemese de, Güneydo¤uAsya devrimlerine daha flimdiden h›zland›r›c› bir etki yapt›. Ordaki etkisi daha büyüktür.Evet o bir k›v›lc›md›r, Güney Asya’y› sarabilir. Güney Asya kurtulursa, hemen Ortado¤u’ya,Afrika’ya, Balkanlar’a ve Güney Amerika’ya s›çrar. Dünya devrimi bu kez farkl› gelecektir.Nepal devriminin bu anlamda bütün dünya için tafl›d›¤› önem ortadad›r. NKP(M) ve Nepalhalk› bunun bilincinde ve bu sorumlulukla hareket ederse, çok büyük bir ifli baflarm›fl olur.Fakat bu sadece ona ba¤l› de¤ildir. Devrimci Enternasyonal Hareket’in de daha büyük ve iç-ten bir çabayla deste¤ini sürdürmesi gerekir. NKP(M) kaybederse, sadece Nepal halk› de¤ilbütün dünya halklar› ve enternasyonal proletarya kaybedecektir. Bu nedenle yanl›fl tutum-lar terkedilmeli; Nepal devrimi sonuna kadara desteklenmelidir.

Nepal devrimi, dünya gericili¤iniatefle veren bir k›v›lc›md›r!

Ona kararl›l›kla sahip ç›kal›m!

GÜNCEL

12 Eylül 1980 öncesinde “din elden gidiyor”slogan›yla Müslüman kitle korkutulmak isteni-yordu. Amaç söz konusu kesimleri sola karfl› se-ferber etmekti. fiimdilerdeyse “laiklik elden gidi-yor” slogan› revaçta ve bu sefer de Türkiye’dekirejimin laik oldu¤unu sananlar korkutuluyor. Kor-kutulanlar farkl› ama korkutanlar ayn›... Nas›l1980 öncesinde ‘dinin elden gitmesi’ asla müm-kün de¤il idiyse, bu gün de laikli¤in elden gitme-si diye birfley yok. E¤er öyleyse orduyu aç›k veyaörtülü darbe yapmaya ça¤›ran flu ‘CumhuriyetMitingleri’, darbe söylentileri, e-darbe uyar›lar› neanlama geliyor? Ve e¤er ‘laikli¤in elden gitmesisöylemi bir kuruntudan ibaretse, gerçekten el-den gitmesinden korkulan nedir?

11.. EEllddee oollmmaayyaann flfleeyy eellddeenn ggiittmmeezz

Mitinglerde en çok ‘Türkiye laiktir laik kala-cak’ slogan› at›l›yor. E¤er bu mitinglere kat›lanla-r›n gerçekten laiklik diye bir sorunlar› olsayd›, uy-gun slogan : ‘Devlet dinden elini çeksin...’ fleklin-de olabilirdi. Gerçek anlamda laiklik, birincisi vic-dan özgürlü¤ünü; ikincisi de politika alan›yla dinalan›n›n birbirinden ayr›lmas›n› varsayar. Bu dademektir ki, devlet hiçbir dinî otorite kullanma-yacak, din de hiçbir politik güce ve etkinli¤e sa-hip olmayacak. Türkiye’de din politik alan›n d›fl›n-da de¤il tam da göbe¤indedir. Bu bak›mdan Os-manl› ‹mparatorlu¤unda oldu¤u gibi din devletekar›flm›fl durumdad›r. E¤er bir rejimde politika di-ne kar›fl›rsa, dinin de politikaya kar›flmas› kaç›n›l-mazd›r. Ya da visa versa... Bu yap›ya itiraz etme-yenlerin ‘laiklik flampiyonlu¤unun’ bir k›ymet-iharbiyesi olabilir mi? Yüz bine yak›n din adam›namaafl veren laik bir cumhuriyet olabilir mi? Diya-net ‹flleri Baflkanl›¤› [do¤rusu Din ‹flleri Bakanl›¤›]diye bir kuruma sahip olan ve söz konusu kuru-mun genel bütçeden ald›¤› pay›n üç-dört bakan-l›¤›n bütçesinden daha fazla oldu¤u bir rejim laik-li¤in timsâli say›labilir mi? Mitinglerde laiklik slo-ganlar› atanlar›n devlet radyo ve televizyonlar›n-da düzenli dinî programlar ve yay›nlar yap›lmas›-na, devlet taraf›ndan düzenli Kur’an kurslar› aç›l-mas›na bir itirazlar› var m›? Herfleyden önemlisi,mitinglere kat›lanlar›n cunta anayasan›n dine ilifl-kin hükümlerini sorun etmeleri söz konusu mu-dur? E¤er öyleyse bugüne kadar neden ses ç›kar-mad›lar? Hem ‹mam Hatip okullar›, liseleri aç›phem de bunlar› ‘irtica yuvalar›’ say›p suçlamak,flikayet etmek ikiyüzlülük de¤il midir? Açanlar daflikayet edenler de Atatürkçüler oldu¤una göre...

22.. TTCC iikkii ddiinnlliiddiirr

Türkiye’de hiçbir zaman eski rejimden ger-çek anlamda bir kopufl söz konusu olmad›. Eskirejim baz› önemsiz rötufllarla varl›¤›n› sürdürdü.Buna ra¤men afl›r› bir modernlik vurgusu yap›la-geldi... Cumhuriyeti ilan eden ekip toplumsal ya-p›ya dokunmad›. Zaten daha önce defaaten yaz-d›¤›m gibi, Cumhuriyet bir hükümet darbesi so-nucu ilân edilmiflti ve darbeyle yeni bir fley kuru-lamazd›... Emekçi halk ço¤unlu¤u lehine hiçbirönlem ve düzenlemeye giriflilmedi. Yap›lan ink›-lâplar halk kitlelerini de¤il, devleti angaje ediyor-du. Amaç halk üzerinde devlet egemenli¤ini tah-kim etmekti. E¤er ‘yeni oldu¤unu’ iddia eden birrejim, toplum yaflam›nda kayda de¤er dönüflüm-ler, iyilefltirmeler yapmazsa, yapamazsa, ideoloji-sinin kitlelerin bilincine nüfûz etme flans› yoktur.Baflka türlü söylersek, gönüllü kabullenme yara-tacak bir egemen ideoloji üretmek mümkün ol-maz. Böylesi bir durumda Mustafa Kemal’in kiflili-¤i etraf›nda bir kült yaratt›lar. Mustafa Kemal’iputlaflt›rarak a盤› kapmaya yöneldiler. Velhas›lrejimin resmi ideolojisi olan Kemalizm [Atatürk-çülük] bir tür ‘laik din’ statüsüne, rejimin bafll›catabular›ndan biri mertebesine yükseltildi. Resmiideoloji, yalan, tahrifat, yok sayma, ad›yla ça¤›r-mamaya, vb. dayand›¤› için, inand›r›c›l›¤› kaç›n›l-maz olarak s›n›rl›d›r. Modernitenin [ça¤dafll›k di-yorlar] timsâli oldu¤u iddias›ndaki rejim, kendiuyduruk resmi ideolojisine dayanarak yönete-mez, egemen olamazd›. Geleneksel ideolojinin enönemli yap›c› unsuru olan dini imdada ça¤›rmakzorundayd›. ‹flte yaflanan s›k›nt›lar›n ve gerilimle-rin gerisinde yatan budur. Dini kullanmaya ve ih-tiyaca göre manipüle etmeye mecburdular. Kul-lananlar›n kullan›lmas›, ruhlar› ça¤›ranlar›n herzaman geri gönderememesi çeliflik olsa da sosyalyaflam›n bir gerçe¤idir... Böylesi koflullarda resmiideoloji üreticileri kendi yalanlar›na inand›lar ve

oldukça genifl bir e¤itilmifller [diplomal›lar] kesi-mini de inand›rd›lar. Elbette yapt›klar› sadecekendilerini angaje eden birfley de¤ildi, ürettikleriba¤naz resmi ideoloji maalesef toplumun ‘kendi-si hakk›nda düflünme’ yetene¤ini, entellektüel veestetik yanat›c›l›¤› duruma u¤ratt›.

33.. AAss››ll ssöözz kkoonnuussuu oollaann llaaiikk//aannttii--llaaiikk kkaarrflfl››ttll››--¤¤›› vvee ççaatt››flflmmaass›› ddee¤¤iill......

Halk kitlelerinden gelen taleplerin ezilmesin-de ‘irtica hortlad›’ söylemi, yüzy›ldan daha eskile-re uzanan iflah olmaz bir saplant› olsa da, “mem-leketin sahiplerinin” as›l derdi laiklik de¤ildir. As›lkorumak istedikleri ne laikliktir ne de kendindenmenkul “cumuhuriyetin temel ilkeleridir”... Ayr›-cal›klar›n›, statülerini ve dokunulmazl›klar›n› ko-rumak, s›n›rl› da olsa muhtemel bir demokratik-leflmenin önünü kesmek istiyorlar. fiimdilerde‘Cumhuriyet Mitinglerine” kat›l›p laiklik sloganlar›atanlar›n, ülkeyi 780 bin kilometre karelik bir k›fl-laya çeviren 12 Eylül askerî cuntas›n› ve onun ge-tirdi¤i anayasay› ve kurumsal yap›y› protesto et-mek üzere hiç soka¤a döküldü¤ü oldu mu? ‘Okul-larda zorunlu din dersi istemeyiz’ diye bir talep-leri oldu mu? Son günlerde Cumhuriyet Mitingile-rini düzeleyenler/ düzenletenler sadece demok-ratikleflmenin ve özgürlüklerin de¤il, gerçek laik-li¤in de düflman›d›rlar. Zira laiklikle demokrasiaras›nda vazgeçilmez bir belirleyicilik iliflkisi var-d›r. Laiklik demokrasinin olmazsa olmaz›d›r vedemokrasiye önceli¤i vard›r. Ba¤naz özgürlük vedemokrasi düflmanlar›n›n laiklik diye bir sorunuolabilr mi? Elbette laikli¤i dini manipüle edip, kul-lanmaktan, ya da türbanla u¤raflmaktan ibaretsaym›yorsan›z... Öyleyse sorun nedir? Son dö-nemde Kürt hareketi, politik islam ve neolibera-lizm, rejimin tabular›n› sarst› ve tart›fl›l›r hale ge-tirdi. Rahats›zl›¤›n birinci nedeni budur. ‹kincisi, ilkdefa Anadolu kökenli sermaye hem ekonomikbir güç olarak sahnedeki yerini ald› hem de gücüoran›nda siyasi iktidara ortak olmak istiyor. Tür-kiye’de siyasetin hazineyi ve bütçeyi ya¤mala-mak fleklinde yürüdü¤ü hat›rlan›rsa, as›l kavga-n›n laiklikle bir ilgisinin olmad›¤› kolayl›kla görü-lecektir. Fakat istedikleri kadar ç›rp›ns›nlar reji-min tabular› afl›nmaya devam edecektir.

44.. MMiilliittaarriizzmmiinn vvee oottookkrraassiinniinn hhiizzmmeettiinnddee ““ssii--vviill ttoopplluumm öörrggüüttüü”” oollmmaazz

Ordu, asker emeklileri dernekleri ve resmiideolojinin ve “memkeletin sahiplerinin” hizme-tindeki kimi odaklar ve kurumlarca düzenlelenmitingler, “sivil toplumun” flahlan›fl› olarak sunu-luyor. E¤er her kavram›n bir içeri¤i olmas› gereki-yorsa, bu “sivil toplum örgütü” söylemi için degeçerlidir. Bir örgütün gerçekten sivil toplum ör-gütü say›labilmesi için bir kere devletten ve onunresmi ideolojisinden ba¤›ms›zlaflmas› gerekir.Devlet ve egemenler karfl›s›nda toplumun belirlikesimlerinin ç›kar›n› savunmayan, devlet ve ser-maye taraf›ndan kurulan/kurdurulan ve manipü-le edilen örgütlerin ‘sivil toplum’ örgütü say›lma-s› mümkün de¤ildir. Bu tür örgütler için uygundüflen isim, sivil toplum örgütleri de¤il, sivil top-luma karfl› örgütler olabilir. Askeri darbe ça¤r›s›yapan, rejimin tabular›n› koruma yemini eden ör-gütlerin sivil toplum örgütü say›lmas›, ancak Tür-kiye’ye özgü bir ironidir... Elbette akademisi mili-tarizmi özümlemifl, medyas› apoletli, beyinleriresmi tarih ve resmi ideoloji taraf›ndan i¤difl edil-mifl diplomal›lar›n harman oldu¤u bir ülkede,kavram ve kafa kar›fl›kl›¤› istisna de¤il, kurald›r...S›n›rl› demokrasi k›r›nt›s›na ve özgürlüklere biletahamülsüz bir ‘sivil toplum örgütü’ olabilir mi?Mitinglerde ‘devletin temel ilkelerine sahip ç›k-maktan’ söz ediliyor. Devletin temel ilkeleri deni-lenden kim ne anl›yor? Kendinden menkul temelilkelerin ne oldu¤u mutlaka tart›fl›lmalad›r amabu söylemde demokrasiye ve özgürlüklere yerolmad›¤› kesindir... Küresel kapitalizm ça¤›ndasermaye ve devlet taraf›ndan araçlaflt›r›lan, mis-yonlar› toplumu depolitize etmek, apolitize et-mek olan örgütleri “sivil toplum örgütü” saymakegemenlerin oyununa gelmektir.

55.. AAnnttii--eemmppeerryyaalliizzmm:: ““hheerr ssöözz hheerr aa¤¤››zzaa yyaa--kk››flflmmaazz”” ddeennmmiiflflttiirr

Mitinglerde emperyalizm karfl›t› sloganlar daat›l›yor ama Türkiye NATO’dan ç›ks›n diyen yok.Neden? NATO, baflkomutan› Amerikal› bir generalolan askeri bir pakt›r ve misyonu baflta ABD ola-mak üzere kollektif emperyalizmin ç›karlar›n›

gerçeklefltirmektir. Dünyan›n her yerinde özgür-lükleri, demokarisiyi ve sosyal talepleri ezmektir.Emperyalizm karfl›t› slogan atan ‘ulusalc›lar›n’NATO’yu sorun etmiyor olufllar› rahats›z edici de-¤il mi? Laikli¤i ve ‘cumhuriyetin temel de¤erleri-ni’ korumak için göreve ça¤›rd›klar› ordunun birNATO ordusu oluflu da tuhaf de¤il mi? ABD So¤ukSavafl döneminde sola ve demokratikleflmeyekarfl› kullanmak üzere politik ‹slam› peydahlay›p,silahland›r›p, finanse edip, desteklerken,Türki-ye’de dini sola karfl› seferber eden hangi odakt›?Okullara zorunlu din dersini kim, neden ve ne za-man sokmufltu? O halde iki fley: 1. Kapitalizmekarfl› olmayanlar›n emperyalizme karfl› olmalar›mümkün de¤ildir; 2. Ulusal kapitalizm diye birfleymümkün de¤ildir, sermayenin vatan› yoktur. Öy-leyse iflçilerin de vatan› olmamal›d›r. Yurtseverlikahmaklar› aldatmaya yarayan bir afyondur. Solunkimi kesimlerinin dahi bu afyonun müptelas› olu-flu büyük bir talihsizliktir. E¤er sermayenin yerli-siyle yabanc› aras›nda fark yoksa, bunlar tek veayn› fleyse, ulusalc›lar ve yak›n akrabalar› yurt-severler neyi, hangi “ulusal ç›karlar›” korumaktansöz ediyorlar? Ulusun ç›karlar› diye birfley yok.Ezen ve ezilen, sömüren ve sömürülen, afla¤›la-yan ve afla¤›lanan var. Velhas›l sorun s›n›flar› vetemel s›n›flar ar›sandaki uzlaflmaz çeliflkileri an-gaje eden birfleydir. E¤er sorunlar› çözmeye ni-yetliyseniz, fleyleri ad›yla ça¤›rman›z gerekir, ziraad›yla ça¤›rmamak bir yalan söyleme yöntemi-dir. Kapitalizmi, emperyalizmi, NATO’yu, vb. dertetmeyenlerin emperyalizm karfl›tl›¤›n›n bir k›y-met-i harbiyesinin olmas› mümkün de¤ildir. Bo-fluna ‘her söz her a¤›za yak›flmaz’ denmemifltir...

66.. DDiipptteenn ggeelleenn ddaallggaa mm››,, yyüükksseekklleerrddeenn eessttii--rriillmmeeyyee ççaall››flfl››llaann rrüüzzggaarr mm››??

Mitinglerin niteli¤ine dair kafalar› kar›flt›rmakve önemini abartmak için ‘dipten gelen’ dalgasöylemi ye¤leniyor... Militarizmin ve ‘sivil’ uzant›-lar›n›n yüksek gayretleriyle gerçekleflen mitingle-rin dipten gelmesi mümkün olmad›¤› gibi, böylebir fley eflyan›n tabiatine da ayk›r›d›r. Diptekilerinmilitarist amaçlar için gönüllü seferber olmalar›ola¤an birfley de¤ildir. Mitinglere kat›lanlar diptende¤il ‘ortadan’ geliyorlar ve toplum ço¤unlu¤unagöre ‘ayr›cal›kl›’ konumdad›rlar. Ekseri e¤itimdengeçmifl bu kesim, rejimin resmi ideolojisini ençok içsellefltirmifl, bu niteli¤i itibariyle de ‘memle-ketin sahipleri’, militarizm ve sivil uzant›lar› tara-f›ndan en kolay harekete geçirilebilen kesimdir.Bu ‘e¤itilmifl orta s›n›f’, egemen ve resmi ideoloji-yi içsellefltirmifl, gönüllü kabullenmifl toplum ke-simini oluflturuyor. Bunlar demokrasi ve özgürlükgibi kayg›lara yabanc›d›r. ‘Diptekilerin’ toplumsalsürece dahil olmas›ndan her zaman rahats›zd›r-lar. Böyle bir fley onlar›n korkulu rüyas›d›r... Yega-ne do¤runun kendileri taraf›ndan temsil edildi¤i-ne samimiyetle inan›rlar... Onlara göre halk bil-mez, yapamaz, yaparsa da yanl›fl yapar... Halk›nyerine düflünmeye, onun ad›na karar vermeyehakk› oldu¤undan asla flüphe etmezler... Halk›nbelirli haklara sahip olmas›na karfl› ç›kar, zira halkcahildir, e¤itilmesi gerekir, e¤itecek olan da ken-disidir... Mümkün olsa yüksek okul diplomas›nasahip olmayanlar›n oy kullanmas›n› yasaklamak-tan yana olanlar› az de¤ildir. 27 May›s 1960 dar-besi sonras›nda askeri cuntan›n ‘demokratik ana-yasas›’ için referandum yap›ld›¤› günlerde, lisemezunu olmayanlar›n referanduma kat›lmas›n›nengellenmesi hareretle savunuluyordu... Bunlarhiçbir zaman “e¤itenlerin de e¤itilmeye ihtiyac›olabilece¤ini” ak›llar›ndan geçirmezler... Zatenböyle birfley kendi varl›k nedenini tart›flma konu-su yapmak olur ki, asla kabul edilebilir de¤ildir.

77.. ÖÖnneemmllii oollaann bbiirr pprrootteessttoo mmiittiinnggiinnee kkaatt››llaann--llaarr››nn ssaayy››ssaall ççookklluu¤¤uu ddee¤¤iill,, mmiittiinnggiinn kkiimmlleerrttaarraaff››nnddaann nnee aammaaççllaa yyaapp››lldd››¤¤››,, nnee ttüürr ttaalleepp--lleerriinn ddiilllleennddiirriillddii¤¤iiddiirr

‘Cumhuriyet Mitingleriyle’ ilgili öne ç›kar›lanbir fley de mitinglere kat›lanlar›n say›s› ve say›n›nabart›lmas›yla ilgili. Elbette say› önemsiz de¤ildirama sadece say›sal çokluk bir mitingi önemli

yapmaz. Veya kimin için önemli ve etkili oldu¤usorusunu d›fllamaz... Dolay›s›yla bir bafl›na mitin-ge kat›lanlar›n say›sal çoklu¤u san›ld›¤›ndan çokdaha az önemlidir. Önemli olan say›dan çok kim-ler taraf›ndan düzenlendi¤i ve neyin amaçland›¤›-d›r. Besbelli ki, bu mitinglerin arkas›nda milliyet-çi/militarist unsurlar, aç›kça özgürlük ve demok-rasi düflmanlar› var. Bunlar demokrasi, özgürlük,sosyal eflitlik, insan haklar› gibi kavramlar›, bölü-cülük, y›k›c›l›k, devlet düflmanl›¤› say›yorlar, kitle-leri oyunun d›fl›nda tutmaktan yanad›rlar. Yap›-lan ve yap›lmak istenen, rejimin tabular›n›n afl›n-mas›ndan rahats›z olanlar›n bir k›s›m orta s›n›funsurlar›n› tabu bekçili¤i için seferber etmektenibarettir. Elbette bu mitinge kat›lanlar›n ço¤unlu-¤u rejimin gerçekten tehlikede oldu¤una ‘sami-miyetle inanan›yor’ olabilir. ‹nanmalar› için dekorkutulmufllard›r... Kesin olan birfley varsa, bumitingler daha çok demokrasi, daha çok özgür-lük, daha çok hak, daha büyük sosyal eflitlik içinyap›lmad›. Kimse Kürt sorununa demokratik çö-züm istiyoruz, cunta anayasas› çöpe at›ls›n, ifl-kenceciler, cunat›c›lar yarg›lans›n demedi. Bunlardevlete sahip ç›kma mitingleridir. Oysa sorun öz-gürlüklere, demokrasiye ve sosyal eflitli¤e sahipç›kmakla ilgili olmal›d›r... Askeri ve 12 Eylül ku-rumlar›n› göreve ça¤›ranlar›n yapt›klar› bu mi-tingler, san›ld›¤› gibi, AKP’ye karfl› olmaktan çoközgürlüklere, demokratikleflmeye karfl›d›r. Bugünpolitik islam, milyonlar› harekete geçiriyor, dünfaflizm daha fazlas›n› harekete geçiriyordu. Bu ka-ranl›kç›, özgürlük, demokrasi ve hak düflman›hareketlerin genifl kitleleri harekete geçirmesininne anlama geldi¤i ortada de¤il mi? Kitlelerin cun-ta anayasas›na ve cuntan›n dayatt›¤› kurumlarasahip ç›kmaya davet ediliyor oluflu ibret vericide¤il mi?

88.. ““ HHaallkk››nn yyaannll››flfl yyaappmmaass››nnaa iizziinn yyookk!!””

Son üç dört haftada Türkiye’de olup bitenle-re flahit olan bir yabanc›, Türkiye’deki rejimin ni-teli¤i, ‘Türk demokrasisi’ denilenin ne mene bir-fley oldu¤u, YÖK üniversitelerinin sefaleti, med-yan›n kepazeli¤i, vb. hakk›nda fikir sahibi olabilir-di. Genelkurmay Baflkan›’n›n apoletli medyaönündeki konuflmas›, Cumhurbaflkan›’n›n halkak›flladan seslenmesi, 12 yafl›nda bedeni kurflun-larla delik deflik edilen U¤ur Kaymaz davas›ndakatillerin beraat ettirilmesi, bir siyasi parti de¤il,devlet ayg›t›n›n bir bilefleni olan ve tarihsel mis-yonu demokrasinin ve özgürlüklerin önünü kes-mek olan CHP’nin hummal› çal›flmalar›, Cumhuri-yet Mitingleri, geceyar›s› e-muht›ras›n›n ard›ndanAnayasa Mahkemesi’nin “hukuka ayk›r› amamemleketin yarar›na” karar› ve cumhurbaflkanl›-¤› seçiminin engellenmesi, Türk demokrasisi de-nilenin nas›l bir sirk oyunu oldu¤unu göstermiyormu?... Bofluna vatan elden gidiyor, din elden gidi-yor, laiklik elden gidiyor denmiyor. Kitlelerin sü-rece dahil olmas›n› engellemek üzere korkutul-mas› esas. Bu yüzden 84 y›ld›r hep birfleyler el-den gidiyordu... ‘Memleketin sahipleri’ halk içinneyin do¤ru neyin yanl›fl oldu¤unu ay›rdediyor,neyin ne zaman lâz›m oldu¤una da karar veriyorve gere¤ini yap›yor. Bu yüzden bizde gerçek an-lamda ne parlamento oldu ne de siyasi partiler...Söz konusu olan tam bir ‘k›flla demokrasisiydi’,velhas›l kitleleri oyalamaya yarayan sefil bir sirkoyunu... Bu kepazelik, k›flla bilinci tafl›yan akade-mi taifesi, resmi ideolojinin rahle-i tedrisindengeçti¤i için düflünme yetisi dumura u¤ram›fl ‘ay-d›nlar’ [do¤rusu diplomal›lar] ve sefil halleri anlat-makla bitmez medya [hür bas›n diyorlar] taraf›n-dan meflrulaflt›r›l›p/kabullendirildi, sürecin tart›fl›l-mas› ve anlafl›lmas› engellendi... Öyleyse sorunnedir? Sorun, ‘memleketin sahiplerinin’ ayr›cal›k-lar›n›n, dokunulmazl›klar›n›n ve statülerinin ko-runmas›, bu amaçla da kitlelerin sürece müdahilolmas›n›n engellenmesiye ilgilidir, laiklikle de¤il...Bakal›m halk rüfltünü ne zaman ispat edecek,‘yanl›fl yapma hakk›n›’ ne zaman kullanacak!...

‘Din elden gidiyor’dan‘laiklik elden gidiyor’aveya aldat›lm›fllar›n hezeyanlar›...

� Fikret BAfiKAYA

Page 14: 18 - 31 Mayıs 2007 - Sayı 111

16-31 May›s 2007 ANMA-OKUR14

KONUK YAZAR

Ali TAfiYAPAN

Kaypakkaya’n›n an›s›na

Tan›flmam›z 1966 y›l› Eylül ay› bafllar›nda oldu.Kayseri Mimar Sinan ‹lkö¤retim Okulu’ndan bir gruparkadafl, ‹stanbul Yüksek Ö¤retmen Okulu’na gönde-rildik. ‹brahim bizlerden bir y›l önce Hasano¤lan’dan‹stanbul’a gönderilmiflti.

O y›llarda Türkiye ‹flçi Partisi sol söylemle kitlele-re sesleniyor, sosyalist düflünce ülke genelinde mayatutuyor, kitlesellefliyordu. ‹stanbul yolcusu gruptanbaz›lar›m›z sol düflünceliydik, “yeni okulumuzdaacaba durum nas›l?” merak›yla ‹stanbul’a vard›k ve‹brahim Kaypakkaya adl› de¤erle bulufltuk.

Böyle bir de¤erin yak›n›na düfltü¤ümüz için flans-l›yd›k. ‹brahim keskin zekal›yd›, çal›flkand›, yetenek-liydi, arkadafl canl›s›yd›. Eminim onunla tan›flan hersolcu, “iflte do¤al önderimiz!” demifltir içinden. Buyarg›; ‹brahim’i zeki, sempatik, mütevazi, öngörülü,güvenilir görme olgusuna dayan›yor ve sessiz dil va-s›tas›yla kendili¤inden insanlar› sarmal›yordu. ‹bra-him önder havas›nda olmad› hiçbir zaman. Gayretle,ak›ll›ca etkinli¤in en çok koflturan› oldu; ama bunudaima s›radan bir görüntü içinde yapt›. ‹brahim’i gö-nüllere bafl konuk eden neden, onun öylesine bilgeolmas›na karfl›n, bir o kadar s›radan olufluydu. HerÇapa’l› devrimcinin gönül huzuru içinde onu öndergörmesinin nedeni tam da buydu.

Bahar aylar›, 68 önderlerinin an›ld›¤› aylard›r. Gö-nüllerde yer eden önderlerin hepsi meziyetli, de¤erlidevrimcilerdir. Güzel bir gelecek için mücadele edenherkes bunda hem fikirdir, ama ben ‹brahim Kaypak-kaya’n›n yak›n›nda bulundu¤um için onu daha iyianlatma noktas›nda avantajl›y›m. fiunu tüm içtenli-¤imle söyleyebilirim ki, ‹brahim’in meziyetlerini an-latmaya sayfalar yetmez. Gelecek devrimci kuflaklara›fl›k tutmas› aç›s›ndan bir kaç tanesine de¤inmek is-tiyorum.

Çok okuyan bir devrimciydi. Bilgiye doymazd›, su-sam›flcas›na okurdu. Bu gayretiyle çevresine, “oku-madan, bilgilenmeden hedefledi¤imiz yere varama-y›z” mesaj›n› verirdi.

Rastgele de¤il, elefltirel okurdu. Ona göre devrim-ci saflar› köreltecek sürü zihniyetinin panzehiri elefl-tirel okuma ve ö¤renmeydi. Buna çok önem verirdi.Her devrimci militan›n, kapasitesi ölçe¤inde birer teo-risyen olmas›, olgulara elefltirel bakmas› en arzulan›ridealiydi. Çok ince mesajlarla mücadele arkadafllar›n›buna yöneltmeye özen gösterirdi.

Araflt›r›c›yd› ‹brahim. Eldeki kaynaklarla yetin-mezdi. Birikimiyle toplumu analiz etmek, düflünselsürece bir kaç katre eklemek, yüre¤inde ve beynindeyan›p tutuflan iste¤iydi. Ona göre nesnel sürecin kar-maflas›na yutulmaman›n yegane yolu araflt›rmak, in-celemek ve yeni sentezlere varmaktan geçerdi.

Tabii ki, ‹brahim’in devrime tutkunlu¤u, yi¤itli¤i,iflkenceye meydan okuyuflu müthifl devrimci erdem-lerdir, her devrimci bunu takdir ediyor, yürüyüflüneesin kayna¤› yap›yordur. Bu devrimci bafl e¤mezlik;kesintisiz okuma, elefltirel ö¤renme, araflt›rma ürünüyeni sentezlere varma ›fl›ldaklar›yla harelenirse nes-nel karmaflan›n mahflerinde kaybolunmaz ve özlenengelece¤e yürüyen kervan yoluna devam eder.

Ölümsüzlü¤ünün otuz dördüncü y›ldönümündearkadafl›m, yoldafl›m, önderim ‹bahim Kaypakkaya’y›sayg›yla anar, devrimci erdemleri günümüze ve ge-lece¤e ›fl›k tutsun derim!

7 y›l önce May›s’›n o k›z›l öfke do-

lu günlerinden birinde ald›k flehitlik

haberini. ‘Lenko yoldafl flehit düflmüfl

dediler”, inanam›yordum yan›nda ola-

mad›¤›ma. Haberini ald›¤›mda yolday-

d›m. Bir saatlik yol zindan gibiydi, bit-

mek bilmiyordu sanki. Gülüflün gözle-

rimin önüne geliyordu, o da¤lara ve

partine olan sevdan› düflündükçe, yü-

re¤imin üzerini kara bulutlar kapl›yor-

du. Öfkem da¤ gibi büyüyordu, bir an

önce sana gelmeliydim, bulmal›yd›m

seni. Biliyordum bu bir savaflt›. Ayr›l›k-

lar, flehitlikler olacakt› elbette ve ben

bu haberi ald›¤›mda sen o savafl›n

içinde en güzel yeri kazanm›flt›n za-

ten.

Cesaretin, cüretin, yi¤itli¤in an an

tarihe kanla yaz›ld›¤› o günün üzerin-

den tam 7 y›l geçti. 7 y›l önce Munzur-

lar bir yi¤itli¤e daha ev sahipli¤i yap›-

yordu. Kurflun ya¤murlar› alt›nda can

pahas›na direnilerek yine o da¤larda

destan yaz›l›p, kahramanl›k sergileni-

yordu. Senin yaratt›¤›n o güzellikleri

ve kahramanl›klar› asla unutmayaca-

¤›z. Sevgili yoldafl›m, sen bizim yüre¤i-

mizde daima düflmana korkulu bir rü-

ya, eli tetikte bir gerilla olarak yaflaya-

caks›n.

Elaz›¤’dan bir yak›n›

Yi¤it komutan Lenko’ya Yi¤itler yürüyor ayd›nl›¤a

K›fl boyu rüzgars›z

ve çiçeksiz

Ne gün kal›r güneflin yüre¤inde

ne flafak, ne sabah

Kar alt›nda dilsiz ve sessiz

bir tohum gibi bekler bahar›.

Bahar› müjdeleyen en gü-zel zamanda sensiz uyand›k.Uyand›rmak istedin halk›n› osessiz derin uykusundan, amayar›m kalmad› kavgan, sür-dükçe bu köhne düzen, y›ka-cak elbette bu düzeni ard›ndangelen savaflç›lar.

Senin mücadelenle bü-yüyen ve umudu büyüten

ailen ve ye¤enin Ezgi

Tokat’›nk›z›l gülüne

1991 y›l›nda Tokat’›n Almus ilçesineba¤l› Mescit köyünde ç›kan çat›flmadaflehit düflen Hasan Toy yoldafl›m›z›ölümsüzlü¤ünün 16. y›l›nda sayg›ylaan›yoruz...

Dersim’den yoldafllar›

Yaflam›n onurlu,yaflam›n yüce

18 Nisan 2005’de Ovac›k K›rkmerdiven bölge-

sinde yoldafl› Süleymen Aç›kel ile beraber flehit dü-

flen kardeflimiz Hüseyin Özalp’› ölümsüzlü¤ünün 2.

y›l›nda sayg›yla an›yoruz...

Dersim’den Kardefllerin

Kaypakkaya’y› anma programlar›

Program� Grup Munzur � Vardiya

� Emre Salt›k �Arzu � Ozan Haydar Erdo¤an � Ferhat Tunç � Birol

Topalo¤lu � Nurettin Güleç � Grup Lizge

� Babil Halk Sahnesi

Konuflmac›larNihat Behram, Cafer Y›ld›z, Ercan Kanar

Yer: Sibel Yalç›n Park›(Fatma Girik Park›)

Okmeydan›19 May›s Cumartesi

Saat: 17.00

Program� Mehmet Özcan

� Muzaffer Oruço¤lu

� Sinevizyon

� Enternasyonalist

Delegasyonlar

Yer: G‹K-DER LOKAL‹Adres: Un›t C1 3/19

V›ctor›an Grove, LondonN16 8 EN

Tarih: 19 May›s CumartesiSaat:17.00

Program� Grup Munzur � Ferhat Tunç

� Emekçi � Beser fiahin � Delil Dilanar � Partizan

Müzik Toplulu¤u � Sinevizyon � Enternasyonalist

Delegasyonlar

Konuflmac›larHaluk Gerger, Muzaffer Oruço¤lu, Nihat

Behram, Celalettin Can

Yer: Leverkusen26 May›s Cumartesi

Saat: 16.00Adres: W›lhelm Dopatka Halle

B›smarkcstr. 123 51373

‹STANBUL ALMANYA ‹NG‹LTERE

Page 15: 18 - 31 Mayıs 2007 - Sayı 111

16-31 May›s 2007GÜNCEL 15

MAYAArif B‹LG‹N

Bizim demokrasimiz ötekilerinden biraz farkl›.Mesela ‹sviçre’den 41 y›l önce kad›nlara seçme veseçilme hakk› tan›nd›¤› halde, kocalar “höt” deyincehizimkiler “fleriat isterük” diye turbanlar›n› ve kara-çarflaflar›n› kapt›¤› gibi sokaklara dökülürler, çünkühalifenin höttirisini kald›rm›fl›z ama hocan›n ve koca-n›n höttirisini güçlendirmifliz, f›kara kad›nlar fleriat›nve tehdiyat›n feodal ya¤l› kemendi içinde ç›rp›n›r du-rurlar. Mesela do¤ru düzgün bir yaz›l› anayasas› bileolmayan ‹ngiltere’nin tersine bizde herfley yaz›l›d›r,hatta daha da ileri gidilmifl bir de tersini yazm›fllar ki“herkes istedi¤ini yapabilsin”. ‹steyen darbe yapar,isteyen molla düzeni kurar, isteyen çete düzeni...“‹steyen” dediysek tabii herkes de¤il, flans› olanlarflans›n› dener iflte. Baflard›ysa ne’ala, baflarmad›ysadaha güçlü olanlar›n höttirisi ile ötelenir, öteki gelir.Cumhurbaflkan› seçimi için toplant› yeter say›s› ola-rak 367 mi yoksa 184 mü gereklidir? Valla bana sorar-san›z her ikisi de “anayasal”d›r. Nitekim AnayasaMahkemesi’nin 11 üyesinden 2’si de öyle dedi zaten,dört tanesi daha 184 toplant› için yeterli deseydi Kay-serili Abdulah Gül, flimdi gül gibi Cumhurbaflkan› ol-mufltu memlekete.

Yabanc›lar bizim politikac›lar› “höt”tiricilerin dü-dü¤üne pürdikkat kulak kabartt›¤› için yad›rgar, bentaktir ederim. Çok iyi terbiye edilmifl politikac›lar›m›zvar. “Höt” denince föterini, turban›n› kapt›¤› gibimeclisi terk eder, bazan Amerika’ya, bazan Zincirbo-zan veya Yass›ada’ya, bazan da sine-i millete gider-ler. Vatandafl›n % 10’una “höt” denmiflse, meclisetemsilci gönderemez, gönderirse yaka paça, karga tu-lumba meclisin kap›s›na, oradan da kodese b›rak›l›-verilir veya bi acayip oy pusulas›n›n dipnotunda araki bulas›n! Bu demokratik anayasam›z›n bazan aca-yip demokratik sürprizleri de olur, mesela sadece va-tandafl›n yüzde 10’una “höt” dendi¤i halde geçen se-çimde yüzde 52’si meclis d›fl›nda kald›; filien vatan-dafl›n ço¤unlu¤u “höt”lenmiflti. Meclise kapa¤› atanhöt terbiyesi alm›fl politikac›lardan hiç kimse “Yahuflu 12 Eylül höttiricilerinin anayasas›n› de¤ifltirelim”diye k›l›n› bile k›p›rdatmad›. Sonra da onlara ra¤menCumhurbaflkan› seçmeye kalkt›lar, tabii ki “höt” di-yecekler, say› ahmakl›¤›na bak›p insan kendi velini-metlerine bu kadar nankörlük etmez! Erbakan hoca-n›n densiz ö¤renciligi iflte. Üstelik, taktir etmeli ki bi-zim “hötcüler” de art›k postmodern, öyle eskisi gibifaflist terör felan yayg›nlaflt›r›p kendilerine ortam ha-z›rlam›yorlar, görkemli “cumhuriyet mitingleri” ile“ayd›nl›k için bir dakika karanl›k” (›fl›k söndürme)eylemleri ile, 28 fiubat ve 14 Nisan harekatlar›yla sonderece ça¤dafl höttiri metodlar› uyguluyorlar.

Neyse, umal›m bu kez vatandafl oylar›n›n % 51’imeclise yans›r da hiç de¤ilse höttirit demokrasimizinmeflriyet sorunu yaflanmaz. Daha da kötüsü, beklen-medik aksi bir seçim sürprizi yarat›p, cumhurbafl-kanl›¤› seçim krizi muazzam bir toplumsal çalkant›krizine dönüflmez, ülke görülmemifl bir kargafla,kamplaflma ve çat›flma içine düflmez! Ben “laik, de-mokratik, sosyal hukuk devleti”ni tehlikede görmenisab›na sokaklara dökülen milyonlarca yurttafl gibiçok kayg›l›y›m, ya bu kez oylar›n daha büyük bir k›s-m› çöpe gider de, mesela % 40 oyla üstelik hötlenmiflparti meclisi tek bafl›na doldurursa ne olacak! Örne-¤in % 9,9 CHP/DSP, % 9,9 MHP, % 9,9 DP, % 1 ‹P, % 2ÖP, %1 EMEP, % 3 BBP, % 3 RP, % 5 ba¤›ms›zlar›n dip-notlad›¤› oylarda, % 5’i de bu acayip oy pusulas› sa-yesinde iptal edilirse, seçmenin % 10’u da bu pusulayüzünden kabin kuyru¤unda beklerken sand›klar ka-pan›rsa ne olacak? En az vatandafl›n % 57’sinin ter-cihleri meclis d›fl›nda kalmayacak m›, bu durumda %43 oy alan AKP TBMM’nin %100’ünü iflgal etmez mi?

Yok can›m bu kadar› da fazla, kötü senaryolar dü-flünmeye gerek yok, höt terbiyesine sahip vatandaflta, politikac› da ne yapaca¤›n› bilir. BOP çerçevesinememleketi ortadan çatlat›p müdahale etme senaryo-lar› üzerinde düflünen müttefiklerimiz de art›k bizianlamal›, bu halk yeni bir Irak trajedisine izin ver-mez. Bütün demokratik sol meclis d›fl› b›rak›lm›fl ol-sa da, höttirit demokrasimizin can› sa¤ olsun, enindesonunda müttefiklerimiz gibi “cumhuriyetçi” ve “de-mokrat islamc›” iki partili sisteme do¤ru ilerleyece-¤iz, onlar›n istedi¤i de bu de¤il mi zaten? Hottiri de-mokrasiden duttiri demokrasiye.

Bu yaz›m›zda biraz seçim mizah› yapt›k, gelecekyaz›da devrimcilerin ve komünistlerin durumu üze-rinde durmaya çal›flaca¤›z. fiimdilik “bask›n seçim”eu¤rayan vatandafla sab›r diliyor vede tanr› daha kö-tü sürprizlerden sak›ns›n diyoruz.

Cumhurbaflkanl›¤› seçimleriyle ba¤lant›l› olarak2006 A¤ustos’undan itibaren ivmesi yükselen aç›kla-ma-yay›nlara bak›l›rsa ülkede laiklik güme gidiyor,fleriat geliyor. Cumhurbaflkan›, komutanlar, askerinparlamentodaki sözcüsü CHP ve bafl›n› CumhuriyetGazetesi’nin çekti¤i birtak›m yaz›l›-görsel bas›na göreTürkiye'de laik cumhuriyet tehlike alt›nda. Önemli birbölüm insan da gerçekten böyle bir tehlikenin varl›-¤›na inan›yor. Bu görüfl sahiplerine göre Çankaya el-den giderse; Tayyip Erdo¤an oraya gelecek, ad›mad›m ‘‹slami yaflam’ egemen k›l›nacakt›r. Bu sebeplede askeri müdahaleyi davet edip asker kaynakl› psi-kolojik savafl›n gönüllü aleti olmakta sak›nca görmü-yorlar. Onlara göre özgürlüklerin bir k›sm›ndan fera-gat edilerek demokrasinin k›rp›lmas›n› istemenin ikinedeninden biri irtica tehlikesinin varl›¤›d›r. 28 fiubatbenzeri bir uygulaman›n sahneye konulmakta oldu-¤u izlenimi veren konuflmalarda ülkeyi bekleyen enbüyük tehlike olarak irtica ve ona ba¤l› olarak laikli-¤in la¤v› tehlikesi vurgulan›yor.

Malum çevrelerce yak›n tehdidin irtica tehlikesioldu¤u iddia edildi¤ine göre, irtica kavram›n› sözlükkarfl›l›¤›ndan kalkarak irdelemek yararl› olacakt›r ‹rti-ca kelimesi dilimize Arapça 'rücu' kökünden türetile-rek girmifltir. Sözlük anlam›, geri dönmek, eskiyi iste-mektir. (Büyük Osmanl› Lügati, Ali R›za Alp)

‹rtica kelimesi Hz. Ebubekir döneminde, ‹slam ön-cesi cahiliye dönemine dönmek isteyenler için kulla-n›lm›flt›r. Ülkemizde geçerli olan yayg›n anlam›n›nkayna¤› ise 31 Mart vakas›d›r. ‹rtica-i giriflimlerde bulunanlar için kullan›lan mürteci keli-mesi de 1908 ‹kinci Meflrutiyet rejimine karfl› ç›k›p‹kinci Abdülhamit rejimine dönüflü arzulayanlar› be-lirtmek için ‹ttihat ve Terakki çevrelerince kullan›ld›ve zaman içerisinde daha genifl bir anlam kazanarak,‹ttihat ve Terakki cemiyetine karfl› ç›kanlar›n tümü ir-ticac› olarak tan›mland›. Bunu izleyen dönemde desadece dinsel nedenlerle de¤il siyasi ve toplumsalnedenlerle, cumhuriyet rejimine karfl› olan bütünmuhalefet odaklar› irtica hareketler olarak damgala-n›p siyasal olarak gayr-i meflru ilan edilmeleri sa¤lan-d›.

DDiinnii oollaann vvee oollmmaayyaann iirrttiiccaaCumhuriyet döneminde muhalefet edenlerin bir

k›sm› gerçekten eski düzene dönme iste¤i tafl›yorlar-d›. Bugün de ülkemizde ‹slami kurallar›n toplumsal vesiyasal yaflamda egemen olmas›n› isteyen çevrelervard›r. Ancak bu çevrelerin cumhuriyeti ortadan kal-d›rmaya yetecek güçlerinin oldu¤u hususu son dere-ce tart›flmal›d›r. Türkiye'de yak›n bir irtica tehlikesioldu¤unu dillendirenler, bu çevrelerin uzun vadeli birplanla kamu ve e¤itim kurumlar›na s›zma, ekonomikolarak güçlenme hedefiyle hareket ettiklerini, de-mokrasiyi araç olarak gördüklerini (tahkiye yapt›kla-r›n›n) ileri sürüp irtica tehlikesini toplum gözünde pa-ranoya haline getirerek otoriter demokrasiyi meflru-laflt›r›yorlar.

Din merkezli normlar›n topluma empoze edilme-sinin d›fl›nda, irtican›n dini olmayan versiyonlar› davard›r. Geriye dönüfl-eskiyi özleme anlam›na gelenbu kelime örne¤in,1930'lar Türkiye'sini özleyip (hala10. Y›l Marfl›’n› söyleyerek) vah vahlarla 'alt›n ça¤a'dönmeyi arzulayanlar için de rahatl›kla kullan›labilir.Demokratikleflme ad›mlar›n› vatana ihanet olarak ta-n›mlama, asker-sivil bürokrasinin iktidar›n› özleme,kendisini devletin do¤al sahibi olarak görüp demok-ratikleflmeyle beraber bu konumlar›n› kaybetmeyebafllamalar› karfl›s›nda tepki duyma, ordulaflm›fl mil-let rejimi gelene¤ine geri dönüfl ça¤r›lar› siyasi irticagiriflimi, irtica tehlike olarak tan›mlanabilir.

Türkiye'de dini ve seküler dogmalarla bilinci yo¤-rulmufl, feodal aile gelenekleri ve otoriter e¤itim an-lay›fl›yla kal›ba dökülmüfl önemli bir kesim vard›r. Bugenifl kesim içerisinde dinsel naslar›n egemenli¤inegeri dönüflü arzulayan mürteciler yan›nda otoriterdevletin 1930’lar›na, güdümlü demokrasiye dönüflüözleyen siyasal mürtecilerde mevcuttur.. K›sacas› ül-kemizde irtican›n her iki tehlikesi de gündemdedir..Ancak yak›n tehlikenin hangisi oldu¤unu gözlemle-yebilmek için devletin niteli¤ine ve yaflananlara bak-mak gerekir.

Türkiye Cumhuriyeti kuruluflundan itibaren yar›askeri niteliktedir. Zaman zaman kesintiye u¤rasa daparlamentosu aç›k, partileri serbest ve seçilmifl birhükümeti iflbafl›nda olmas›na karfl›n, iktidar erki bk

bütün olarak parlamentodan ç›kan hükümetin tasar-rufunda de¤ildir.. Parlamentonun içinden ç›kan hükü-met, iktidar› asker-sivil bürokrasiyle paylafl›r. Bu dafacto durum darbe Anayasas› ve ç›kar›lan yasalarlahukuki zemine oturtulmufltur.. Ayr›ca derin devletinyönetim ve denetimi hiçbir yasayla s›n›rlanmam›fl,kendi kurallar›na göre organize olan bir iç mekaniz-mas›-örgütlenmesi de vard›r. Bu kontra-gerilla örgüt-lenmesidir.

Gelinen süreçte, siyasal iktidar›n ortaklar› aras›n-da, önemli bir mevzi olan cumhurbaflkanl›¤› seçimle-ri nedeniyle iç çat›flma ç›km›flt›r. Bir yanda burjuvazirejimin yar› askeri niteli¤ine son verip tek bafl›na ik-tidara sahip olmak isterken di¤er yanda asker-sivilbürokrasi, hem kendi içerisindeki çatlaklar› giderebil-mek ve hem de d›fl dinamiklerin etkisiyle son sene-lerde kaybetmifl oldu¤u mevzileri yeniden kazanabil-mek, devlet yönetme ayr›cal›¤›n› yitirmemek için k›-yas›ya bir savafl içine girmifltir. Silahl› gücü elinde bu-lunduran asker-sivil bürokrasi, inisiyatifi elinde tutmaçabas›ndad›r. Bir yandan, kaz›y›nca alt›ndan ›rkç›l›kç›kan 'milliyetçi' söylemlerle kitleler ajite edilirken,di¤er yandan 2005-2006 y›l› boyunca ülkede derindevletin bombalama, cinayet, bask› ve linç operas-yonlar›yla korku-panik havas› yarat›l›p ›rkç›-faflistideolojik politik rüzgar estirilmifltir...

Bugün ülkemizin karfl› karfl›ya bulundu¤u yak›ntehlike dini irtica de¤il siyasal irticad›r. Dini irtica ba¤-r›fllar› aras›nda zaten yar›m yamalak olan demokrasi-miz kuflatma alt›na al›nmak istenmektedir. ‹rtica ge-liyor, ülke bölünmek isteniyor gibi sahte sloganlarlaulusalc›-milliyetçi bir dalga kabart›l›p içinde emekliaskerlerin de bulundu¤u paramiliter yap›lanmalar›noluflturuldu¤u gerçe¤i gözlerden kaç›r›lmal›d›r. Yeniulusalc›l›k diye bir ideoloji ortaya atarak mevcut gay-r› nizami yap› ve çeteleflme meflrulaflt›r›l›p, AvrupaBirli¤i’nden, Kürt sorunundan, Ermeni meselesindenbahsedenler, K›br›s'ta çözüm diyenler hemen vatanhaini damgas› yiyerek kuflatma harekat› tamamlan-mak istenmektedir.

Her gün gözümüze sokulan birçok belirtiye baka-rak ülkenin gelece¤ini rehin almak isteyen bir zihni-yetin gitgide berraklaflt›¤›n› söylemek kehanet olma-yacakt›r. Evet; gelinen noktada Türkiye 1930'lar›n Al-manya's›n› hat›rlat›yor. Devlet yetkililerinin de katk›-s›yla, düflmanlarla çevrildi¤imize inand›r›lan toplu-mun önemli bir kesiminde zaten var olan faflizmeyatk›n ruh halinin, faflizme yak›n bürokratik-otoriterdevlet gelene¤iyle birleflmesi halinde aç›k faflist birdönemin do¤mas› olas›d›r.

Evet; Cumhuriyet Gazetesi’nin dedi¤i gibi tehlike-nin fark›nday›z. Ama bir farkla, dini irtica de¤il, faflizmtehlikesinin fark›nday›z.

Yak›n Tehlike: ‹RT‹CA

Höttirit Demokrasi

Gazeteci, yazar, akademisyen, hu-kukçu, hekim ve sanatç›lar›n da aralar›n-da bulundu¤u birçok ayd›n Genelkur-may’›n yay›nlad›¤› muht›raya karfl› bildiriyay›nlad›.

Makine Mühendisleri Odas› ‹stanbulfiubesi'nde 8 May›s günü Genelkurmay'›nyay›nlad›¤› bildiriyi protesto etmek ama-c›yla bir araya gelen ayd›nlar ad›na bildi-riyi okuyan yazar Haluk Gerger, askeridarbelerin halklara karfl› yap›ld›¤›n› ve ka-zan›lm›fl özgürlükleri ortadan kald›rmayayönelik oldu¤una dikkat çekerek, ülkedebeflinci askeri müdahalenin yafland›¤›n›söyledi. “Genelkurmay Baflkanl›¤›'n›nmuht›ras› demokrasiye yönelik aç›k birtehdit ve yasalara göre suçtur” fleklindekonuflan Gerger, bugün yaflanan sorunla-r›n temelinde 1982 Anayasas›’n›n oldu¤u-nu, ülkenin içinde bulundu¤u durumdankal›c› biçimde ç›k›labilmesi için 1982 Ana-yasa'n›n kald›r›lmas› gerekti¤ini belirtti.

Aralar›nda Fikret Baflkaya, PerihanMa¤den, Halil Ürün, Rag›p Duran, AhmetAltan, Ahmet ‹nsel, Murat Belge ve OralÇal›fllar’›n da bulundu¤u 205 ayd›n›n im-

zas›yla yay›nlanan bildiride, bugün yafla-nan krizin Cumhurbaflkan›’n›n halk tara-f›ndan seçilmesiyle de afl›lamayaca¤› be-lirtilerek, “Cumhurbaflkan› seçiminde oyveren seçmenlerin yar›ya yak›n›n›n siyasitercihlerinin mevcut seçim yasalar› ileparlamentoya yans›mayaca¤› bir sistem-de kriz devam edecek, yeni bir genel se-çim de krizi çözmeyecek ve sadece k›sabir süre için erteleyecektir” denildi. 1980Anayasas›’n›n kald›r›lmas› ve özgürlükçü,ço¤ulcu, bar›flç›, demokratik, laik anlay›flortak paydas›nda, hukukun uluslararas›ilkeleri ve de¤erleri ile örülmüfl yeni biranayasan›n oluflturulmas› gerekti¤i vur-gulanan bildiride, “'Ne mutlu Türk’üm de-meyenler düflmand›r' diyebilenlere yan›-t›m›z aç›kt›r: Bizler bu ülkenin sorumlu,duyarl› yurttafllar›y›z ve yarat›lan bu or-tamda asla mutlu de¤iliz. Özgür, demok-ratik, laik Türkiye'yi korumaya kararl›yurttafllar olarak demokrasiyi yok etme-ye yönelen her türlü müdahaleye karfl›direnme hakk›na sahip oldu¤umuzu aç›k-ça belirtiyoruz” fleklinde ifadeler yer ald›.

GGeenneellkkuurrmmaayy''aa ddaavvaa

aaççtt›› bbaarrooddaann aatt››lldd››

Ankara’da ise Ankara Barosu'nda Hu-

kuk Müflaviri olarak çal›flan avukat Kemal

Vuraldo¤an, Genelkurmay'›n yay›mlad›¤›

muht›raya karfl› tazminat davas› açt›¤›

için baro taraf›ndan ifline son verildi.

Avukat Kemal Vuraldo¤an, Genelkur-

may'›n yay›mlad›¤› muht›ra ile ilgili Milli

Savunma Bakanl›¤›'na tazminat davas›

açt›¤› için barodan at›ld›. Ankara Baro-

su'nda 3 y›ld›r sürdürdü¤ü Hukuk Müfla-

virli¤i görevine son verilen Vuraldo¤an,

Genelkurmay'›n bildirisi ile ilgili suç duyu-

rusunda bulundu¤u için, baro yönetimi

taraf›ndan ‘Baro yönetiminin bilgisi ve

onay› d›fl›nda Genelkurmay'a izafeten

MSB'ye tazminat davas› açmas›, davay›

bas›na bildirmesi suretiyle reklam yasa¤›-

na ayk›r› davrand›¤›’ gerekçesiyle oybirli-

¤i ile barodan at›ld›.

Bugün ülkemi-zin karfl› karfl›yabulundu¤u yak›ntehlike dini irticade¤il siyasal irti-cad›r. Dini irtica

ba¤r›fllar› aras›n-da zaten yar›m

yamalak olan de-mokrasimiz ku-

flatma alt›naal›nmak isten-

mektedir. ‹rticageliyor, ülke bö-lünmek isteniyor

gibi sahte slo-ganlarla ulusalc›-milliyetçi bir dal-

ga kabart›l›piçinde emekli as-

kerlerin de bu-lundu¤u parami-liter yap›lanma-lar›n oluflturul-

du¤u gerçe¤igözlerden kaç›r›l-

mamal›d›r

Ahmet

HACALO⁄LU K.

Ayd›nlar askermuht›ras›na karfl›bildiri yay›nlad›

Hangi ‹rtica?

Page 16: 18 - 31 Mayıs 2007 - Sayı 111

ADANA : Dr. Ali Menteflo¤lu Cad. M. Rüfltü Ünald› ‹flhan› Kat:3 No:56 Kuruköprü-Seyhan/ADANA ‹ZM‹R : 853. Sok. Bilen ‹flhan› No: 27 Kat:8/802 Konak/‹zmir Tel-Fax: : (0232) 482 01 63KARTAL : ‹stasyon Cad. P›nar ‹flhan› Kat:2 Daire:38 KARTAL Tel-Fax: (0216) 389 65 63MERS‹N : Hastane Cad. 5111 Sok. Ekrem Örkün ‹flhan› No:71/8 Kat:3 ELAZI⁄ : ‹cadiye Mah. Yakup fievki Cad. No:8 Kat:1 Daire:1 Tel-Fax: (0424) 212 34 42MALATYA : Dabakhane mah. Boztepe Cad. Babacan ‹flhan› Kat:4 No:28 Tel: (0422) 323 06 97KONYA : Gazi Alemflah Mah. Tahirpafla Sok. No: 3 Daire: 102 Tel-Fax: : (0332) 351 59 55D‹YARBAKIR : ‹skender Pafla Mah. ‹nönü Cad. MA-GÜL ‹flhan› Kat:3 No: 109 Da¤kap›/Diyarbak›r Tel: (0412) 228 22 92AT‹NA : Spiro trikoupi 21 10683 eksarxia GREECE/Yunanistan e-mail: [email protected] TEMS‹LC‹L‹⁄‹ : Kaiser-Wilhelm Str. 275 47169 Duisburg/DEUTSCHLAND Tel: 0049 175 642 00 27- e-mail: [email protected]

KARDELEN BASIM-YAYIM REKLAM GÖSTERİ ORGANİZASYON LİMİTED ŞİRKETİ • Sahibi ve Yazıişleri Müdürü: Hakan ERTEN

Yayın Türü:Yaygın Süreli * Yönetim Yeri: Katip Mustafa Çelebi Mah.Tel Sok. No:20 Daire:2 Beyoğlu/İstanbul Tel: (0212) 243 91 92

BBÜÜ

RROO

LLAA

RR

Teknik Hazırlık: Kardelen Yayımcılık Adres: Mahmut Şevket Paşa Mah. Sivas Sok. No:2 Kat:3 Okmeydanı/İSTANBUL Tel:(0212) 238 37 76 Faks:(0212) 238 37 96 • Baskı: Gün Matbaacılık Adres: Sefaköy Telsizler Mev.Akasya Sok. No:23/A Küçükçekmece/İST.Tel( 0212) 580 63 75• DAĞITIM:YAY-SAT

Deniz Gezmifl ve yoldafllar› an›ld›

12 Mart faflist cuntas› taraf›ndan idam edilen Türkiye Halk

Kurtulufl Ordusu (THKO) ve ‘68 gençlik hareketi önderlerinden

Deniz Gezmifl, Yusuf Aslan ve Hüseyin ‹nan, idam edilifllerinin

35’inci y›ldönümünde birçok ilde gerçeklefltirilen kitlesel ey-

lemlerle an›ld›lar.

‹‹ssttaannbbuull

Gebze’de bir araya gelen ESP, DHP, Partizan, SDP, Odak ve

HKM aktivistleri, düzenledikleri etkinlikle May›s ay›nda flehit

düflen tüm devrimcileri and›lar. Sayg› durufluyla bafllayan an-

mada, “May›s flehitleri kavgam›zda yafl›yor”, “Yaflas›n devrimci

dayan›flma” fleklinde sloganlar at›ld›. Anma polis ablukas› ve

tehditleri alt›nda gerçekleflti.

Eflit Özgür Yurttafl Hareketi de, Okmeydan›’nda Sibel Yalç›n

Direnifl Park›’nda düzenledi¤i etkinlikte May›s flehitlerini and›.

Mazlum Do¤an, Haki Karer, Mahir Çayan, Deniz Gezmifl ve ‹bra-

him Kaypakkaya'n›n foto¤raflar›n›n yer ald›¤› etkinlikte “fiehit

nam›r›n” sloganlar› at›ld›.

‹‹zzmmiirr

Konak Pier önünde bir araya gelen Al›nteri, BDSP, ESP, Dev-

rimci Hareket, DHP, HÖC, ‹C‹, Kald›raç ve Partizan üyeleri “Emper-

yalizme ve flovenizme karfl› flimdi Deniz olunmal›” yaz›l› pan-kart arkas›nda eski Sümerbank önüne yürüdüler. S›k s›k “Em-peryalistler, iflbirlikçiler, 6. Filo’yu unutmay›n”, “Faflizme karfl›omuz omuza”, “Yaflas›n devrimci dayan›flma”, “Deniz, Yusuf,Hüseyin ölümsüzdür” fleklinde sloganlar atan kitle, Sümerbankönünde tüm devrim flehitleri için sayg› duruflunda bulundu. Bu-rada aç›klama yap›ld›ktan sonra sloganlarla anma sona erdi.

AAddaannaaDeniz Gezmifl, Hüseyin ‹nan ve Yusuf Aslan, 7 May›s günü

Çukurova Üniversitesi’nde devrimci demokrat ö¤renciler tara-f›ndan düzenlenen etkinlikte an›ld›lar. Denizler için sayg› duru-flunda bulunan ö¤renciler, “Deniz, Yusuf ve Hüseyin’in miras›nasahip ç›kaca¤›z” dediler. Etkinlik, yap›lan aç›klaman›n ard›ndanverilen müzik dinletisi ile sona erdi.

MMeerrssiinn

6 May›s günü ‹HD önünde toplanan DGH, YDG, Gençlik Fe-derasyonlar› ve DSG üyeleri Mersin Belediyesi önüne kadar yü-rüyerek burada bir bas›n aç›klamas› yapt›.

7 May›s günü ise, DGH, YDG, DSG, DPG ve YÖGEH üyelerin-den oluflan bir grup ö¤renci Mersin Üniversitesi Çiftlik Köy Kam-

püsü’ne ait Cumhuriyet alan›nda bir etkinlik düzenledi. Anma

boyunca kampüs içerisindeki sivil polisler ö¤rencileri sürekli

olarak taciz ederken, ö¤renciler okunan fliir ve at›lan sloganla-

r›n ard›ndan da¤›ld›lar.

MMaallaattyyaa

Soykan Park›’nda bas›n aç›klamas› yapan DGH, SGD, YDG,

HÖC, Emek Gençli¤i, DÖDER ve Yurtsever Cephe üyeleri Deniz-

ler’i and›.

‹HD önünde toplanarak, “Devrim flehitleri ölümsüzdür, fie-

hit Nam›r›n”, "Yaflas›n halklar›n kardeflli¤i", "Faflizme karfl›

omuz omuza" sloganlar›yla Soykan Park›’na yürüyen kitle, “De-

nizler yafl›yor” yaz›l› pankart tafl›d›. Soykan Park›’nda yap›lan

aç›klaman›n ard›ndan eylemin bitimine do¤ru sivil faflistler ta-

raf›ndan provakasyon yarat›lmaya çal›fl›ld› fakat kitlenin so¤uk-

kanl› ve kararl› duruflu bunu bofla ç›kard›.

ZZoonngguullddaakk

Karaelmas Üniversitesi Ö¤renci Platformu'nun Sa¤l›k Emek-

çileri Sendikas› (SES) binas›nda gerçeklefltirdi¤i anma etkinli¤i,

Mahir Çayan, ‹brahim Kaypakkaya, Deniz Gezmifl ve Mazlum

Do¤an flahs›nda tüm devrim flehitleri için yap›lan sayg› duru-

fluyla bafllad›.

Etkinlikte Mercan fiehitleri’ne de de¤inilerek, devletin dev-

rimcilere yönelik katliam politikalar› anlat›ld›. Aç›l›fl konuflmas›-

n›n ard›ndan s›ras›yla Mahir Çayan, Deniz Gezmifl, Yusuf Aslan,

Hüseyin ‹nan, ‹brahim Kaypakkaya ve Mazlum Do¤an'›n hayat-

lar› okundu. Türkülerin söylendi¤i, fliirlerin okundu¤u etkinlik

geçmiflten günümüze flehit düflenlerin anlat›ld›¤› slayt gösteri-

sinin ard›ndan sona erdi.

AAnnkkaarraa

Karfl›yaka Mezarl›¤›'nda bir araya gelen binlerce kifli Deniz-

ler’i mezarlar›n›n bafl›nda and›. SDP, EMEP, ÖDP, TKP, ESP, SHP,

CHP, 68'liler Vakf›, 78'liler Vakf› ve D‹SK üyelerinin kat›ld›¤› an-

ma etkinli¤inde 'Kürt-Türk-Ermeni, yaflas›n halklar›n kardeflli¤i',

'Eflitlik, kardefllik, Kürt ulusuna özgürlük' gibi sloganlar at›l›rken,

Gezmifl, ‹nan ve Aslan’›n posterleri tafl›nd›. Gezmifl ve yoldaflla-

r›n›n mezarlar›na karanfil ve sigara b›rakan kitle daha sonra slo-

ganlar eflli¤inde da¤›ld›.

Eskiflehir’de de Anadolu Üniversitesi ö¤rencileri kampüs

içinde Migros karfl›s›nda yapt›klar› etkinlikle Deniz Gezmifl, Hü-

seyin ‹nan, Yusuf Aslan, ‹brahim Kaypakkaya, Fikri Sönmez ve

Haki Karer’i and›lar.

Ad› hep tecrit, iflkence, hak ihlalleri ve ölümler ilean›lan F tipi hapishanelerdeki uygulamalar, aradan ge-çen 7 y›l›n sonunda Adalet Bakanl›¤›’n›n yay›nlad›¤› vekoflullar› iyilefltirece¤i san›lan genelgeye ra¤men deyimyerindeyse eski tas eski hamam sürüyor. 122 devrimcive komünistin yaflam›n› yitirdi¤i F tiplerine karfl› müca-delede 600’den fazla kifli de yap›lan zorla ve yanl›fl mü-dahaleler sonucunda sakat b›rak›ld›. Son olarak Av. Be-hiç Aflç› ile birlikte, Adana’da Gülcan Görüro¤lu ve F ti-pi hapishanede tutulan Sevgi Saymaz isimli tutuklununsürdürdü¤ü ölüm orucu eyleminin yaratt›¤› bask›lanmasonucunda bir genelge yay›nlamak zorunda kalan Ada-let Bakanl›¤›, ilk önce tecrit uygulamalar›n›n kald›r›laca-¤› yan›lsamas›n› yaratt›ysa da, bugün hala hapishane-lerde tutsaklar›n karfl› karfl›ya kald›klar› uygulamalar,de¤iflen bir fley olmad›¤›n› gösteriyor. Ço¤u hapishaneyönetimi bu genelgeyi dahi uygulamaktan kaç›nd›¤› gi-bi uygulad›klar› hak ihlallerine de fütursuca devam et-mekteler.

Tecrit uygulamalar› sürüyorYaflad›klar› hak ihlallerinin rapor halinde sunuldu-

¤u bir mektup gönderen Tekirda¤ 1 No’lu F Tipi Hapis-hanesi tutuklu ve hükümlüleri, mektuplar›nda yaflad›k-lar›n› özetle flöyle s›ral›yorlar:

“*B -1 blokta tekli hücrede kalan Alaattin Ö¤etisimli arkadafl›m›z tecrit ve onun uygulamalar› sonu-cunda flizofrenik belirtiler gösteren psikolojik rahats›z-l›klar yaflamaktayd›. Giderek boyutlanan rahats›zl›¤›n›nbilinmesine ra¤men bu rahats›zl›klarla ilgili hastaneyesevk ettirmek yerine tekli hücrelerde tutularak mevcutrahats›zl›¤›n artmas›na sebep olunmufltur. Ve bu rahat-s›zl›¤› daha da ilerlemifltir. Bu rahats›zl›k neticesindeAlaatin Ö¤et kald›¤› tekli hücrede, hücresiyle birliktekendini yakm›fl, hücre camlar›n› k›r›p vücudunun çeflit-li yerlerini kesmifltir.

*Ferdi Ayd›n’a d›flar›dan ad›na yat›r›lan Dimitrov’un“Faflizmin Yarg›lanmas›” adl› kitap toplat›lmas› var deni-lerek verilmedi. 24 y›l önce verilen toplatma karar› ha-pishane idaresi için kitab› vermeme noktas›nda önem-li bir gerekçe oluyor. Bu denli hassas olan hapishaneidaresi zahmet edip de kitap hakk›nda verilen toplatmakarar›n›n kald›r›l›p kald›r›lmad›¤›na bakma gere¤i duy-muyor. ‹flin bir ilginç yan› da fludur ki, bizlere bu kitap

birkaç y›l önce verilmifl ve okumufltuk. Duruma bak›l›r-

sa o zaman bu toplatma karar› gözlerden kaçm›fl.

*16.04.07 tarihinde 91 No’lu hücrede kalan ‹smail

Y›lmaz, Coflkun Akdeniz ve 88 No’lu hücrede kalan Ca-

ner Uluç, Özgür Ertürk ve Yaflar Erifl isimli arkadafllar›-

m›za “elektrik sayac› endekslerinin okunmas› s›ras›nda

baz› odalardan elektrik harcamalar›n›n normalden az

oldu¤u görüldü¤ü’ (bu durum elektri¤i kaçak kulland›k-

lar›na yorulmufl olmal›) gerekçe gösterilerek disiplin

kurulu taraf›ndan soruflturma aç›lm›fl ve 3 gün içersin-

de sözlü ya da yaz›l› savunma verilmesi tebligat› yap›l-

m›flt›r. Ad› geçen ‹smail Y›lmaz, Coflkun Akdeniz, Yaflar

Erifl, Özgür Ertürk’e 5 gün hücre cezas› Caner Uluç’a ise

10 günlük hücre cezas› verilmifltir.

*Cihan Kahraman’›n 24.01.2007 tarihinde Can Dün-

dar’a göndermek istedi¤i mektuba, Aligül Akkaya’n›n

TES (Türkiye Sinema Emekçileri Sendikas›)’na yollamak

istedi¤i bir adet taahhütlü mektuba, Ali R›za Kaplan’›n

DTP’ ye yollamak istedi¤i bir adet taahhütlü mektuba,

Metin Yamalak’›n DTP ve TUAD’ a yollamak istedi¤i 2

adet taahhütlü mektuba ve 1 adet faksa, 4 Nisan 2007

tarihinde tüm PKK’li tutsaklar›n Abdullah Öcalan’a yol-

lamak istedikleri mektuplara hapishane idaresince el

konuldu. El koyma gerekçesi ise yine bildik ‘mektupla-

r›n içeri¤inde yalan yanl›fl beyanlar olmas›d›r”.

Mektupta ayr›ca çeflitli dergi ve yay›nlar›n toplat›l-

ma karar› olmad›¤› halde toplat›ld›¤›, verilmedi¤i, çeflit-

li k›rtasiye araçlar›n›n önce hapishane kantinlerinde

kendilerine sat›ld›¤›n›, daha sonra da yasak denilerek

toplat›ld›klar›, keyfi disiplin cezalar› verildi¤i belirtiliyor.

Bu y›l ‹stanbul Taksim’deyap›lmak istenen 1 May›skutlamalar› nedeniyle ‹s-

tanbul’da al›nan ola¤anüstü önlem-ler ve kutlamalar› engellemek içinpolisin yapt›¤› sald›r›lar›n sorumlula-r› olan ‹çiflleri Bakan›, ‹stanbul Valisive ‹stanbul Emniyet Müdürü hakk›n-da suç duyurusunda bulunan D‹SK,KESK, TTB ve TMMOB baflta olmaküzere çeflitli demokratik kitle örgüt-leri, sendika ve siyasi parti temsilci-leri, bu kiflileri istifa etmeye ça¤›rd›-lar.

9 May›s günü Sultanahmet Adli-yesi önünde bir araya gelen grupad›na aç›klama yapan Türk TabiplerBirli¤i Genel Baflkan› Gençay Gürsoy,polis yürüyüfllerinden, lale bayram›-na, konserlerden, ralli yar›fllar›na ka-dar her türlü etkinli¤e aç›k oldu¤u-nu belirtti¤i Taksim Meydan›'n›n 1May›s ‹flçi Bayram›'nda iflçilere kapa-t›ld›¤›n› söyledi. 1 May›s günü ‹stan-bul'da s›k›yönetim ilan edildi¤ini, 1May›s kutlamalar›na kat›lmak iste-yenlerin dövülerek, coplanarak gö-zalt›na al›nd›klar›n›, ifle gitmek iste-yen yurttafllar›n ise bütün gün tra-fikte kald›¤›n›, polis taraf›ndan at›langaz bombalar› nedeniyle 75 yafl›n-daki ‹brahim Sevindik adl› vatanda-fl›n hayat›n› kaybetti¤ini belirterek,“‹stanbul'da terör estiren, hukukuayaklar alt›na alan, tüm olaylar›n so-rumlusu olan vali ve bu suça ortakolan ‹stanbul Emniyet Müdürü der-hal istifa etmelidir” dedi.

Aç›klaman›n ard›ndan D‹SK,TMMOB, TTB ve KESK temsilcileri, al-k›fllar eflli¤inde Sultanahmet Adliye-si'ne yürüyerek, ‹stanbul Cumhuri-yet Baflsavc›l›¤›'na suç duyurusunda

bulundu.

11 MMaayy››ss’’ttaakkii ppoolliiss

tteerröörrüü pprrootteessttoo eeddiillddii

‹zmir Cezaevi ‹nisiyatifi (‹C‹) geçti-

¤imiz 1 May›s kutlamalar› s›ras›nda

‹stanbul Taksim Meydan›'nda yafla-

nan polis sald›r›s›n› protesto etmek

amac›yla Konak Kemeralt› giriflinde

bir bas›n aç›klamas› yapt›.

‹zmir Cezaevi ‹nisiyatifi ad›na ko-

nuflan ‹C‹ sözcüsü Mihriban Karaka-

ya, her türlü maç sonras›nda kulla-

n›m›na izin verilen bu alan›n emek-

çilere on y›llard›r bir devlet uygula-

mas›yla kapat›ld›¤›n› belirtti. Aç›kla-

ma s›ras›nda s›k s›k, "Susma sustuk-

ça s›ra sana gelecek" ve "‹nsanl›k

onuru iflkenceyi yenecek" fleklinde

sloganlar at›ld›.

BBiirr ssuuçç dduuyyuurruussuu ddaa

AAnnkkaarraa’’ddaann

Sendika ve demokratik kitle ör-

gütleri üyeleri, Taksim’de yap›lacak

1 May›s kutlamalar›na kat›lmak için

Ankara’dan yola ç›kt›ktan sonra yol

boyunca jandarmalar taraf›ndan en-

gellemelerine ve ‹stanbul giriflinde

maruz kald›klar› sald›r›lara iliflkin

suç duyurusunda bulundular.

Ankara Adliyesi önünde yap›lan

bas›n aç›klamas›n›n ard›ndan bas›n

aç›klamas›na kat›lan kurum temsil-

cileri Ankara Cumhuriyet Baflsavc›l›-

¤›'na sorumlular hakk›nda sorufltur-

ma aç›lmas› için suç duyurusunda

bulundu.

F tipi hapishanelerde de¤iflen birfley yokTecrit, tredman, iflkence, hak ihlalleri ve ölümler ile özdeflleflen F tipi hapishanelerdeki uygulamalar, AdaletBakanl›¤› taraf›ndan sürekli dile getirilen “iyilefltirmeler yapt›k” söylemine karfl›n ayn› flekilde devam ediyor

Tekirda¤ 1No’lu F TipiHapishane-si’nde tutuklubulunan tut-saklar,yazd›klar›mektuptakendilerineyönelik hakgasplar›nayazd›klar›mektupta yervererek,hapishanel-erdeki sondurumhakk›ndabilgi verdiler

1 May›s’ta terör estirenler

yarg›lans›n

Komünist önder ‹brahimKaypakkaya an›ld›

Çukurova Üniversitesi ö¤ren-cileri, 16 May›s günü bir etkinlikdüzenleyerek ölümsüzlü¤ünün34. y›l›nda komünist önder ‹bra-him Kaypakkaya’y› and›lar. Dev-rimci demokrat ö¤rencilerin dü-zenledi¤i ve R-1 alan›nda yap›lananma etkinli¤i sayg› duruflu ilebafllad›. Ö¤rencilerin ortak bir me-tin okudu¤u etkinlikte, “18 May›s1973 tarihi, ezilen halklar›n kurtu-lufl mücadelesinde büyük bir an-lam› ifade etmektedir” denildi.Okunan metinde, “Bugüne kadardevam edegelen s›n›f mücadele-sinde emekçi halklar›m›z binlerceyi¤it evlad›n› bu kavga u¤rundayitirmifltir. Onlardan biri de 1971devrimci ç›k›fl›n›n önderlerinden

olan ‹brahim Kaypakkaya’d›r. Biz-

ler bu flanl› tarihin yüreklerimize

ve bilinçlerimize serpti¤i devrim

tohumunu, çeli¤e verilen su ile

yeflertip büyütüyoruz. ‘Türki-

ye’nin gelece¤i çelikten yo¤rulu-

yor. Belki biz olmayaca¤›z ama bu

çelik ald›¤› suyu unutmayacak’

diyen ‹brahim Kaypakkaya, kav-

gam›z›n yaflayan savafl siperidir.

Onlar›n devrimci an›lar›n›n önün-

de sayg› ile e¤iliyor ve ideallerini

zafere tafl›yaca¤›m›za and içiyo-

ruz” denildi. Metnin okunmas›n-

dan sonra etkinli¤e fliir ve müzik

dinletisiyle devam edildi.