uluslararasi mevlana halid-i bagdadi sempozvumu...

28
ULUSLARARASI MEVLANA HALID-i BAGDADI SEMPOZVUMU BILDIRILERi INTERNATIONAL ON MAVLANA KHALID AL·BAGHDADI PEAPERS EDiTÖRLER Doç. Dr. Erdal BAYKAN Yrd. Doç. Dr. Mehmet KESKiN Ankara 2012

Upload: others

Post on 18-Feb-2021

10 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

  • ULUSLARARASI MEVLANA HALID-i BAGDADI SEMPOZVUMU BILDIRILERi

    INTERNATIONAL SYMPOSIUıvi ON MAVLANA KHALID AL·BAGHDADI PEAPERS

    EDiTÖRLER

    Doç. Dr. Erdal BAYKAN

    Yrd. Doç. Dr. Mehmet KESKiN

    Ankara 2012

  • VOZONCO YIL ONIVERSITESIILAHIYAT FAKOLTESI & VAN IL M0FT0L0GÜ

    YUZUNCU YIL UNIVERSITY FACULTY OF DIVINITY & MUFTI OF VAN PROVINCE

    ULUSLARARASI MEVLANA HALiD-I BAGDADi SEMPOZVUMU

    INTERNATIONAL SYMPOSIUM ON MAVLANA KHALID AL-BAGHDADI

    ı!~t~t .WJ.:ö. Ulı',_o J~ ~~~ ,ı-i9Jt

    11-13/06/2010

    VAN/TÜRKIYE

    AÇillŞ 1 OPENING 1 ~ı.w.i)rt ll Haziran 2010 / 11 June 2010 / ll ı;ıt,..~ 2010

    17.30-18.30

    YER/ PLACE / .:ı~t

    KÜLTÜ R SARAYI

    OTURUMLAR / SESSiONS/.:.~1

    12 Haziran 2010 / 12 June 2010 1 12 ı;ıı,..~ 2010

    YER / PLACE / ı:ı~t

    M. E. B. HIZMET içi EGiTiM MERKEZI

    GEZi /TOUR/ 4..1~1

    13 Haziran 2010 1 13 June 2010 /13 ı;ıt,..~ 2010

    iletişim Adresi/Contact/ JI....Aiıtt

    [email protected]

  • GİRİŞ

    Mevlana Halld-i Bağdadinin Talebelerinden;

    Seyyid TaJıa el- Hakkari'nin İlmi Kişiliği

    Zeki TANI

    "Şemdinli dağlannın içtim nur çeşmesirıden

    Kurtuldum akreplerin ruhumu deşmesinden ... (1976Y.

    Necip Fazıl KISAKOREK

    Hakkari adı, eskiden Van gölünün güneyinde ve bir bölümü de İran'a doğru uzanan yörelere yerle§miş "Hakkar" kabilesinin isminden gelmektedir. Arap dili, coğrafyası ve tarihlerinde bölge adı "Hakkari ye" olarak geçmekte olup, "Hakkarlar'm Şehri:' anlamına gelmektedir. Yörede yapılan ara§tırmalarda ele geçen belgelerden ve çevrede bulunan kaya isimlerinden bölgenin tarih öncesi çağlarda yerleşim yeri olduğu, sırayla Sümerler, A.kadlar, Urartular ve Asurlulann uzun süre ya§adık1an tespit olunmuştur. İlk çağlarda müstahkem bir kale gözüyle bakılan ve bu yüzden uzun sava§lara sahne olan Hakkari 1514'de Çaldıran zaferinden sonra Osmanlı topraklanna katılmışt:ır3. Hakkari bir dönem Van'abağlı bir sancak olarak devam ettikteo4 sonra il statUsüne kavu§turulmuştui-. Ta-rihsel gelişim kronolojisinde de görilleceği gibi Hakkari'de yerle§im gösteren çok sayıda medeniyelin ilim, kültür ve medeniyet tarihi açısından zengin bir mirasa sahip olmasıru sağlaroıştırS. Hakkari nisbesiyle meşhur önemli kişilerden bazılan şunlardır: Meşhur sufi

    1 Yrd. Doç. Dr., I~dır Üniversitesi, İlahiyat Fakültesi ögretim Üyesi, ([email protected]) 2 Kısakürek Necip Fazıl, Çile, Büyük Dogu Yayınlan, İsll988, s. 391.

    3 Tuncel Metin, "Hakkari" DIA, İst.1997, 15/205-207; http:/ /www.hakkari.gov.tr.

    4 Kılıç Orhan, XVI. ve XVII. Yüzyıllarda Van, Van Belediye Başkanlıgı Yayınlan, Van, 1997, s. 140.

    S Ayrıntılı bilgi için bkz. HakkQri -94, Ank. 1994, s. 30-35;; Hakkari-98, Ank. 1998, s. 104-

  • 224 Ulusl.ar Arası Mevlana Halid-I Bağdadi Sempozyumu

    ve alim Ebu'I-Hasan Ali b. Ahmed el-Kureşi el-Hakkari, Eseduddin Şirkuh'un imaını ve Selahaddin-i Eyyubi'nin danışmanı Zıyaeddin lsa b. Muhammed el-Hakkari, Milfessir Şehabeddin Ahmed b. Ahmed el-Hakkari ve Şafii fakihi Muhammed b. Abdullah el-Hakkan6 ve Seyyid Tahli el-Hakkari .. . sadece bir kaçıdır. Bütün bu Mimler yaşadıklan toplumda tarihi süreçte değişim ve dönüşüme katkı sağlamışlardır. Çünkü Erol Güngör'ün ifade ettiği gibi:"İslfun dünyasının yeniden yUcelmesi mümkün olacaksa bunun kaynağıru siyasi gelişmelerde değil, tefekkUr sahasında aramalıyız ... Bu demektir ki İslam davasının

    . asıl yükü fikir adamlannın omuzlarına yüldeniyor. Müslüman aydınlar ve din adamlan, aii'mıer, mütefekkirler, sanatkarlar bu sorumluluğun şuuruna ermek zorundadırlar. Mede-niyeti politikacılar meydana getirmez; medeniyet aJ.im.ler ve sanatkarların işidir. Yeni bir İslam medeniyeti de elbette ilinı, fikir ve sanat eseri meydana getirenierin omuzlannda yükselecektir. Eğer onlann gayretleriyle·Müslümanlar arasmda bir silkinme ve kalkm-ma olursa, siyasi hedefler kendiliğinden gelecektir. Bu gayeye ulaşabilmek için aydınların kendilerini yıpratan, eneıjilerini büyük ölçüde boşa çıkaran siyaset çekişmelerinden mümkün olduğu kadar uzakta kalmalan, günlük hadiselere tepeden bakarak kalıcı köklü çözümler üzerinde kafa yormaları gerekir7."

    ALİM VE TOPLUM n.JşKiSİ

    Peygamberlik Hz. Peygamber (s.a.v.)'in bu dünyadan irtihali ile son bulmuştwS. Ku-rumsal olarak nübUvvetdevam etmediğine göre, Hz. Peygamber(s.a.v.)'in bıraktığı ilah-i emanetin, mirasın tebliğ ve açıklarıması gerekmektedir. Çünkü bu toplumun krizlerden çıkabilmesinin şartı evrensel mesaja olan bağlılık ile müınkündür9• Bu görevin kimler tarafından yürütüleceğini Hz. Peygamber (s.a.v.) şöyle ifade etmektedir.

    " ... Alimler peygamberlerin vfui.sleridir. Peygamberler, ne dinar ne de dirhem miras bırakırlar. Kim de ilim elde ederse bol bir nasip elde etmiştir.mo İfadesiyle

    10,. Hakkari Valilig-i Tarafından Hazırlanan tt Yıllıklarıd.ır. 6 Tuncel, a.g.m.

    7 Güngör Erol, İslam'ııı Bugünkii Meseleleri, Ötüken Yayınları, İst. 1981, s. 242; .A.1.ip1 topll!ffi ilişkisi için bkz. Tan ZeJ.?, Kur'an'a Göre Taplurnun Yapılanmasında flim ve Alimin Rolü, Ark Yayınları, Ist. 2010., s. 379-453; Tan Zeki "Toplum-sal Bunalımlar ve Sorumlulu~uz", Hakses Aylık Dergi, Eylül, 2000, Sayı: 429, s. 25-27; Tan Zeki "Toplumsal Sorumluluk ve Alimlerimiz" Hakses Aylık Dergi, Kasım, 2004, Sayı: 479, s. 8-10; Tan Zeki, "Toplum Düzenini Sağlayan Bazı Unsurlar" Ha_kses Aylık Dergi, Ocak-2005, Sayı: 481, s., 11-13; Tan Zeki, "Bilgi ve Toplum ilişkisi", Sur Aylık Fikir ve Yonun Dergisi, Şubat-2010, Sayı: 407, s. 54-55.

    8 Ahzab,33/40

    9 Hz. Peygamber (s.a.v.)'in veda hutbesinde: "Size iki emanet bırakıyorum o iki em -nete bağlı kaldığınız müddetçe sılanblada karşılaşmazsınız ... " buyurmuştur. Bkz. Muvatta, Kader 3; Ahmed b. Hanbel, Müsned, 3/ 6; Ebu Davut, Menasik 84; İbn Ma ce, Menasik56.

    lO Tirmizi, ilim, 19; İbn Mace, Mukaddime 17; Ebu Davud, ilim 1.

  • ZekiTAN 225

    peygamberlerin bıraktığı ilmi mirasın iilimler tarafından devam ettirileceğidir. Toplumun bir ''kurucu unsuru" olandinin iilimler tarafından o toplumun kılcal damarianna kadar

    · taşınması gerektiği izahtan varestedir. Bu taşınma birçok riski taşımakla beraber bunun taşınmaması halinde toplumsal boyutta krizlerio yaşanınası kaçırulmazdır. Çünkü toplu-ma mana ve renk katan bilgidir.- ·- - --- ·-· -- ·· - · - ·

    Hz. Peygamber (s.a.v.) hayatta iken toplumda meydana gelen bütün problemler ken-disine arz ediliyor ve çöztime kavuşturuluyordu. Hz. Peygamber (s.a.v.) vefatından sonra bıraktığı mirasın yorumlanması yoluyla bu görev iilimler tarafından yiiriitülecektir. Hz. Peygamber (s.a.v.) Muaz b. Cebel'i Yemen'e gönderdiği zaman Muaz b. Cebel'e şöyle dem.iştir:"Sana bir şey sorulursa nasıl hükiim vereceksin?

    -Allah'ın Kitabıyla

    -Allah'ın kitabında bulamazsan?

    -Allah'ın Resullinlin sünnetiyle

    -Ya onda da bulamazsan?

    -Kendi göriişüme göre hüküm veririm, yani içtihat ederim11 diyerek yaşadığı toplum-sal problemlere sahip olduğu bilgi ile çözüm üreteceğini ortaya koymuştur. İslam kültür tarihi boyunca bu çığır hiç kapanmamış kıyamete kadar cıa her alimin yaşadığı toplurnun problemlerini çözme adına gösterecekleri gayret devam edecektir. Bunu yaparken de haıta yaparım riskini ortadan kaldırmak adına üretilen fikrin iyi niyet sahibi olmak kaydıyla yanlış olma ihtimaline desevap verilm.iştir12• Bu yaklaşım toplumsal kriziere çözüm üret-rnede tarihi süreçte alimlerin en büyük rehberi olmuştur.

    Bir defasında Hz. Peygamber (s.a.v.)'e birbirinden şikayetçi iki kişi gelmişti. Hz. Peygamber(s.a.v.) Amr b. El-'As'a:"Şunlar hakkında hüküm ver!" buyurdu. Amr:"Siz varken ben nasıl büktim veririm; siz hükiİm vermeye benden daha layıksın" dedi. Hz. Peygamber(s.a.v.) ona; ''Evet dediğin doğrudur, ancak bununla birlikte senin hüküm ver-meni istiyorum" buyurdu. Amr, ''Eğer aralannda hüküm verecek olursam bana ne var?" diye sordu. Hz. Peygamber(s.a.v.)'de ''Eğer aralarında hükmeder ve isabet de edersen sana on ecir var; eğer ictihad eder buna rağmen hata edersen sana bir ecir vardır"13 bu-yurdu. Hz. Peygamber (s.a.v.) daha hayatta iken ashabının toplumsal problemlere çözüm getirme adına fikir üretmesine engel olmarruştır. Toplumun önünü açacak olan fikirle-cin üretilmesi, toplumun kalkınmasına katkı sağlar. Toplumun handikaplardan kurtul-

    ll Bkz. Müsned, 1/37, 5/230, 236; Ebu Davut, Akdiyye ll; Tirmizi, .Ahkam 3;Nesai, K -dat 1~; İbn Mace, Menasik 38; Darimi, Mukaddime 20.

    12 "Eğer aralannda hükmeder ve isabet de edersen, sana iki ecir vardır; eğer ictihad . eder buna rağmen hata edersen sana bir ecir vardır" şeklindeki rivayet için bkz. Müs-

    ned, 4/204, 205; Buhari, İ'tisam 21; Müslim, Akdiye 15.

    13 Müsned, 4/205. "Eğer aralannda hükmeder ve isabet de edersen, sana iki ecir va -dır; eğer ictihad eder buna rağmen hata edersen sarıa bir ecir vardır" şeklindeki ri-vayet için bkz. Şafii, Risale, s. 215; Müsned, 4/204, 205; Buhari, İ'tisam 21; Müslim, Akdiye15.

  • 226 Uluslar Arası Mevlana Halid-i Bağdadi Sempozyumu

    ması adına en büyük işlevi görür. GünümÜZ dünyası için de böyledir. Bemard Shaw'ın ifadedesiyle:"İnsanlığın dertlerinin üst üste yığılıp kilitlendiği, çözümsÜZlüğe ulaştığı •.. " bir dönemde her zamandan daha çok ilahi metinlerin taşıyıcısı ve "canlı mo-delleri" olan ilahi elçilerin mesajiarına muhtacız. Ahmet Selim'in~ tesp_i~ Jte "Jop!um-sal problemler yatırımlarla, zenginleşmeyle bu iş halledilir diyorsanız aldanırsınız. Fikri -kalbi psikolojik meseleler parayla çözülmez. "Besleyici" sesler üslnplar ay-dtnlatınalar yok oldu. Ruhlan, zihinleri gönülleri besleyici ışıklar çok fersizleşti Genel olarak günümÜZ dünyasında lokal olarak da doğunun problemlerini ekonomik geri kalmışlıkla izah etmeye kalkmak problemierin teşhisi noktasında çok sağlıklı ol-duğu söylenemez. Fikri problemler fiille değil fikirle çözülür. Bu tamamen ekonominin yok sayılması anlamına gelmez. Fakat ilahi bitabm ilk önceliğinin "oku" olduğu dikkate alındığında başta ekonomik geri kalmışlık olmak ÜZere, toplumsal problemierin çözüm adresi olarak "bilginin" işaret edilmesi çözümün adresi olarak dikkate değerdir. Top-lumsal problemlere çözüm üretmede bilgiyi üretecek olan bilginin taşıyıcısı a limlerdir. Toplumda, dinin kurucu bir üst kimlik olarak inşa etme inisiyatifi alimler olmalıdır. Aksi halde etnisitelerin renginin, dinin rengini bastırması halinde toplumsal plüralizmi/çoğulculuğu sağlamak mümkün olmaz. Fertler birbirlerini kendi aynalarında ayrışık olarak görürler. Dinin, fertterin vicdanından öte toplumun çimentosu olmasının temini manevi dinamiklerle mümkündürı.ı. Bu da toplumda, İslami kültür kodlarını toplumun kurucu öğesi haline getirir.

    Bütün bu sayılan problemlere karşı alimierin sunacağı reçete nedir? Yani alimler in-sanlığa ne katkıda bulunabilir. Esas olan, Müslüman olarak yeryüzünde biryertutabilmek. İnsanlığın yeryÜZünde yaşayan insan sayısınca mevcut bulunan problemlere İslam alemi olarak ne gibi çözümler ilretebilmekteyiz15• Böyle bir dünyada geçmişte meydana gelen problemlere nasıl ve ne şekilde çözüm üretildiği dikkate alınclığında mazideki kültürden de istifade ederek şimdiki ve gelecekteki problemlere çözüm üretme imkan ve şansı var-dır. Bu geçmişin reçetesi ile gelecek inşası anlamında değildir. Tamamen her an değişen dünyaya "kökü mazide olan bir ati in.şa" etme ameliyesidir. Bu topraklarda geçmişte problemierin minimum seviyede olduğu bir valoadır. İmam Malik şöyle der:"Bu ümmet önceden ne ile ıslah olmuşsa yine onunla ıslah olur16." Bu da tamamen yukanda ifade edilcliği gibi toplumu besleyici sesler ve nefesler sayesinde olmuştur. İşte o toplumu uzun süre besleyen "altın silsilenin" "altın nefeslerin" den biri de anlatmaya çalışacağımız Seyyid Tıihii-i Hakkiiri'dir. Yaşadığı dönemde ve yaşaclığı toplumda toplumsal problem-lere çözüm ilietmede farklı boyutta katkı sunmuştur. Bıraktığı manevi miras halen devam etmektedir. Yaşadığı dönemde kuşatıcı bir toplum önderi olma özelliğini korumuştur.

    14 Güler İlbami, Direrıiş Teolojisi, Ankara Okulu Yayınlan, Ank. 2010, s. 68. 15 Din Devlet ve Toplum, Gazeteci ve Yazarlar Vakb Yayınlan, Abant Platformu, İst. 2000,

    s. 56.

    16 Gazali Muhaıruxı.ed, Kur'an-ı Anlııınada Yöntem, Tre. Emrullah İşler, Sor Yayıncılık, Ank .. 1993, s. 243.

  • ZekiTAN 227

    BİR ALİM OLARAK SEYYİD TAHA el-HAKKARi Seyyid Tahii-i el-Hakkari veya Tahii-i el-Hakkari şeklinde bilinmektedir. Mevlana

    Halid'in kendisine yazdığı mektuplarda es-Seyyid Tahii-i el-Hakkfui şeklinde ifade edi-lirken kendisinin yazdığı mektuplarda Seyyid Tabii el-Hiilidi en-Nakşibendi nispetiyle ifade edilmektedir. Aynca onun Şeyh Seyyid Tiihii Keyliini17, Seyyid Tiihii en-Nehri for-munda geçtiği gibi Şeyh Seyyid Tiihii Geylani şeklinde de ifade edilir18• Seyyid Tiihii hakkında alim, fazilet sahibi, kiimil mürşit, enfas-ı kudsiyye sahibi, ilahi ilimiere ma-lik, şeklinde özelliklerle anılır19• Lakap olarak kendilerine "Şihabuddin", "İmaduddin", "Kutbu'l-İrşad" denilmektedir. SeyYid Taha'nın doğum tarihi bilinmemektedir. Fakat vefat tarihi ise Hicri 1269-1853 olarak tespit edilebilmiştir. Hakkfui'nin Şerndiali ilçesine bağlı Nehri'de vefat etmiştir. Babasının adı MollaAhmed b. Salih'ti.fZO. İlk tahsilini ba-basının yanında ve gözetiminde küçük yaşta başlamıştır. Milyonları harekete geçiren hiz-metin kaynağı ve 42 yıl süren irşat faaliyetinin temelinde babası MollaAhmed'in hizmeti ve himmeti mevcutttırn. Kısa hayatında büyük coğrafyaları etkileyen ve fertlerin "Kalbi hayatını kıvaınına getirmedeki" hizmetinde babasının manevi etkile.ri hep görülmüştür. Günümüze kadar devam eden Nakşibendiyye tarikatının Halidiye kolunun tarikat silsile-sinde yer alı.f22. Seyyid Tabii el-Hakkfui Mevlana Halidi Bağdadinin (ö. 1242/1827) özel olarak teveccühlerine mazhar olmuştur. Mevlana Halid'in talebelecinden olan Seyyid Tabii'nın amcası SeyyidAbdullah hocasına yeğeninin istidad ve kabiliyetlerini anlatınca Mevlana Halid SeyyidAbdullah'a bir daha gelişinde Seyyid Tabii'yı getirmesini söyler. Seyyid Abdullah ikinci gidişinde yeğeni Seyyid Tahayı da beraberinde götürür. Seyyid Tiihii Mevlan~ Halid'in yanında bir müddet kalarak Mevlana Halid'in feyiz ve irfanından istifade eder. Daha sonra Mevlana Halid, Seyyid Tabii'yı Berdesfir'a gönderir. Kendisine "Seni yetiştirmede üzeriıiıi.ze düşeni yaptık" diyerek onu bir "şebzade" olarak görüfll. Bu hususta Mevlana Halid müridierine tevazunun bir ifadesi olarak " ... Benim Seyyid Tiiba' dan daha üstün olduğumu zannetmeyiniz" der. Orada bulunan müridierden biri ''Fa-kat siz, onun üstadı değil misiniz?" diye sorunca, Mevlana Halid şöyle der:"Evet ben onların üstadıyım fakat onun benimle olan durumu bir şehzade eğitmeninin şebzadeye

    17 Hani Abdulmecid, el-Hadaikıı'l-verdiyıje, Tre. Abdulkadir Akçiçek, Rehber Yayıncılık, İst. 1986, s. 973.

    18 , el-Haydari es-Seyyid İbr~ Fasih, el-Mecdu't- Tiilid fi Menakıbı'ş-Şeyh Halid, Hazırlayan Yakup Çiçek, Ist. 2004, s. 229.

    19 Şemsı'i's-Şümus Fi Menalcıb-ı Mevlana Halid, Tre. Hasan Şükrü, Hazırlayan, Yakup Ç-çek, SEY-TAC Yayınları, İst. 2004, s. 399.

    20 Bkz. Seyyid Taha-i Hakkari (Hakkari'li Seyyid TaM) Hakkari İlim Sağlık Kültür ve Araşb.rma Vakfı Yayınları, By. Ty. S. 5-8.; ''TaM-İ Hakkari", Evliyalar AnsiklClpedisi, İst. 1993, 11/ 405; Kutlu Hüseyin, Hiice Muhammed Lutfi (Efe Hazretleri) Hayah, Şahsiyeti ve Eserleri, Efe Hazretleri Vakfı Yayınları, İst. 2006, s. 54, 57.

    21 Memiş Abdurrahman, Halidi Bağdadi ve Anadolu'da Halidilik, Kitabevi Yayınları, İst. 2000, s. 146-147.

    22 Azarnet Nihat, "Abdulhak.im Arvasi" DİA, İst. 1995, 1/211.

    23 Öleki ~evlana Halid Şirvani,. Minah, Semerkand Yayınları, Tercüme, Sır -cedd.in Onlüer, Hüseyirı Okur, lst. 2010, s. 92.

  • 228 Uluslar Arası Mevlana Halid-i Bağdadi Sempozyumu

    karşı olan durumu gibidir. Şehzade eğitmeni her ne kadar onlan eğitip terbiye ediyorsa da, şehzadeler ondan daha üstündürler24•

    Seyyid Tab§ amcası SeyyidAbdullah'm vefatından sonra Nehri kasabasma gelip arn-casının okuttuğu talebelerio yetişmeleri için uğraşır. Nehri bölgenin ilim ve irfan merke-zi gibi faaliyet gösterir. Nehri ·de yaşayari herkesin yarduiııria 1coŞafak yardımcı ·ôıma}'a çalışır. Özellikle talebelerinin yetişm~sinde özel ihtimam gösterir. Talebelerinden olup "Gays"23 olarak anılan daha sonra da "Gavs-ı Hizani" olarak anılacak Seyyid Sıbğatullah Arvasi şöyle bir anekdot anlatır:"Şeyhim Seyyid TaM'nın dergahında kaldığun zaman-lardan birinde, şeyhimin amcası Seyyid Abdullah'ın türbesini ziyaret etmeye gitnriştim. Bu sırada şeyhim Seyyid Tabii teveccüh yapmak üzere camiye gelmişti. Beni göreme-yince aratmış ... Huzuruna geldiğimde kızarak ve azarlayarak bana: "Sen buraya kabir ziyaretine mi geldin, dedi26."

    Talebelerini yetiş tirdikten sonra değişik yerlere irşat vazifesi ile gönderdiğinde de on-lan irşat ve ikaz edici mahiyette mektuplar yazmıştırV. Seyyid Taha'nm hocası da hayatta kaldığı dönemde Seyyit Taha'yı mektupla nasıl bir yol haritası takip edeceği hususunda yardımını esirgememiştir. Çünkü sosyal ahlak alanmda Anadolu dindarlığının en güçlü darnan Seyyid Taha ile önemli bir unsur haline gelmişfu28. Seyyid Taha el-Hakkiiri Nakşibendiyenin Halidiye kolunun ser çeşmelerindendir. Nesebi; Şeyh Abdulkadir Geylani 'ye şöyle ulaşmaktadır. MuhyiddinAbdulkadir el-Cilani (Geylani), SeyyidAbdulaziz, Seyyid Ebu Bekir, Seyyid Hiici, Seyyid Abdullah, Seyyid İbrahim, Seyyid Muhammed, Seyyid Hiici, Seyyid İbrahim, Seyyid Salih, Seyyid Molla Ahmed, Seyyid Taha . .. 29

    SEYYİD TAHA'NIN HOCASI; MEVLANA HALİD İLE İLETİŞİMİ Mektupla irşat ve davet fonksiyonunu icra etme Kur'an-ı Kerim'de Hz. Süleyman'ın

    24 Öleki, Minah, s. 92.

    25 Gavs; Arapça, yardım etme, imdada yetişme demektir. Kutup yerine de kullarulır. En yüksek manevi makaındı.r. Mazhar-ı hakikat-ı Muhammecliyye ve cfuni-i esrna-i ilahi-yedir. Bkz. Cebecio@u Ethem, Tasavvuf Terimleri ve DeıJimleri Sözlüğü, Anka Yayınlan, İst. 2005, s. 225; Bir başka ifade ile "Efendimiz (s.a.v.)'in nuraniyetinde kendini yok id up o nurla sahib-i vakt olan. Baba Safer, Istılahat-ı Sofiyıje fi Vatan-ı Asliyye, Tasavvuf Terimleri, İst. 1998, s. '79.

    26 Öleki, Minah, s. 228.

    27 Talebelerinden Seyyid Sıbğatullah Arvasi'ye yazdığı mektuplar için bkz. Muhammed Asım b. Şeyh Muhammed Alaaddin b. Şeyh Fethullah verkanisi, "Birketu'l-Kelam fi Menal..ıb-ı Ba'zı Siidat", el yazması nüshasının fotokopisinden alınnuştır.

    28 Çınar Mahmut/' Anadolu Dindarlı~ Parametreleri ve Sosyal Yapıya E tk -leri; Halidilik Orneği", Kur'an'i Hayat, Iki Aylık Dergi, Mayıs-Haziran, 2010, s. 39-43.

    29 Yüksel Müfid, "SeıJlJid Talıa en-Nehri el-Hakkiiri ve Mevlana Halid'in Farsça Bir Mekhıbu", (Yayınlarımamış Fotokopi Nüshası), s. 2-4.

  • ZekiTAN 229 . .. ..

    Sebe kraliçesine gönderdiği ve " ••• ~ektubumu al ve onlara ulaştır . .• :ıoı' ifadelerinde mektupla iletişiinin sağlandığı görüln:iektedir. Hz. Peygamber (s.a. v.) Medine döneminde Bizans Hükümdanna, Habeşistan HükÜm"danna, İran Kisra'sına, İskenderiye Hüküındarına, Arabistan kuzeyinde bulunan ·çeşitli kraliyet ailelerinin bakiyelerine, Arap kabile başkanlanna, ünlü ve niifuzlu kişilere31 mektuplar göndermiştir.

    Tasavvufun ilk dönemlerinden itibaren sufiler de mektup yazmayı irşat ve eğitim faa-liyetinin bir parçası olarak görmüşlerdir. İçerikleri dikkate alındığında sufilerin mektupla-n yöneticileri uyarmak ya da onlara bazı istekleri iletmek, ilim ehl-i kirnselerle görüş alış verişinde bulunmak sorulan cevaplamak yanlannda bulunmayan müridierin seyrü suluk esnasında karşılaştıklan problemleri çözmek ve rüyalannı yorumlamak gibi amaçlaıda kaleme aldıklan görülür. Nitekim Hallac-ı Mansur hapisteyken İbn Ata'ya mektup yaz-dığı, İbnu'l-Rabai'nin Selçuklu Sultanı I. İzzeddin Keykavus'a ve Fahreddin er-Raziye, İmam-ı Rabhani'nin dönemin birçok yöneticisine ve ilim adamlanna yazdığı mektupJa-nnın yanı sıra tasavvuf meseleleri ve kelam terminolojisi ağırlıklı mektuplanndan soru:a, Nakşibendi tarikatında mektup geleneğinin daha da yaygınlaştığı görülmektedir. Mek-tuplar bazen şeyhlerin yöneticilere ihtiyaçlannı bildinnek ya da ihtiyaç sahiplerine aracı olmak maksadıyla da yazıldıklan görülmektedir. Mektuplar çoğunlukla düz yazı şeklinde kaleme alınmış olmakla birlikte içlerinde ınanzum ya da mensur kanşık olafak yazılanlar da vardJ.r32• Mevlana Halid'in hem talebelerine hem de yukanda ifade edildiği üzere değişik maksatlar için yazdığı mektuplar ''Buğyetu'l-Vacid fi Mekrubati' l-Mevlana Hiilid" ismi altında bir araya getirilmiştir. Mevlana Halid'in talebesi Seyyid Taha-i Hakkari'ye. de irşat etme, tale_l;ıelerinin dikkat edecekleri hususlan ihtiva ederek gönderdiği bir mek-tup şöyledir;

    "Rahman ve Rahirn olan Allah'ın adıyla

    Kerim ve nimet sahibi Rabbirnizin selamı ve rahmeti Uzerinize olsun. Rabbirn sizleri irfanından hisselendirsin ve ihsaruyla nirnetlendirsin . O (cc) Miirninlere kar§ı çok şefkatlidir, merhametlidir.

    Mektubunuzun ulaşmasıyla müşerref oldum. Talebinizin ve maksad.ınızın hasıl ol-ması için Rabbime yalvardım. Duaının kabulünü ve istediğim şeylerin gerçekleşmesini, ihsan ve inam sahibinden ümit ediyorum.

    Benim ashabımın hepsi de sizlerin felahıruzı ümit ve reca ederler. Özellikle Seyyidim, Seyyid Abdulkadir Berzenci ve Hacı Musa, ali cenabınızdan iman selameti için dua etme-nizi fica ederler. Sizler hakikaten merhamet ve ihsan ehlisiniz. Ben sizden ve kardeşimiz fakih Abdulkadir' den bu miskin, garib, günahı ço_k, bunlann üstesinden gelmek için dua talep ediyorum. Cenab-ı Allah bizleri ve sizleri kendi nzasıyla meşgul etsin. Masivasından yüzümiizü çevirsin. Dünyadaki az ve basit mal sevgisi yüZiinden, hiçbir gözün görmediği, Hiçbir kulağın işitmediği, hiçbir kimsenin banrından bile geçirmediği nirnetlerden33 alı-

    30 Nemi, 27 /2?.

    31 Mektup örnekleri için bkz. Hamidullah Muhammed, Mecmuatu'l-vesaiki's-Siyasiyye Li'l-Ahdi'n-Nebeviyye ve'l-Hilafeti'r-Raşideti, Beyrut, 1987, s. 86-207.

    32 Öngören Reşat, "Mektup", Md., DİA, İst. 1995,29/21-23.

    33 Bu kısım hadisten alınmıştır. Sehl İbni Sa' d radıyallalııı anlı şöyle dedi: Bir

  • 230 Uluslar Arası Mevlana Halid-i Bağdadi Sempozyumu

    koymasın34" diyerek talebesini nasıl bir yol haritası izlemesi gerektiğini anlatır.

    Mevlana Halid Bağdadi Seyyid Taha'yı Şemdinli'nin İjan'a sınır olması hasebiyle İran idarecileriyle kuracağı münasebette nasıl bir strateji uygulaması gerektiği konusunda da uyarmıştır. Mevlana Halid siyasi otoriteye karşı uzak durmuş daha çok zülıdü ve derin ilmiyle tanınmıştıı-35. Dönemin ·iran· Şahı tarafından Seyyid Taha'ya ''iltüat" ve "gön· lünü kazanmak" malesadı ile bazı hediyeler gönderildiği arşiv belgelerinden anlaşılmaktadu-'6. Mevlana Halid-i Bağdadi Şiilere karşı negatif tavır almıştır. Bu tavır Şiiliğin

    gün, ResiU-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem'in cenneti geniş bir şekilde anlat-tığı bir sohbetinde buhınduro. Sözünün sonunda şöyle buyurdu: ~'Orada hiç-bir gözün görmediği, hiçbir kulağın duymadığı, hiç kimsenin hahnndan bile geçirmediği nimetler vardır" dedi. (Müslim, Cennet 5)

    34 Bağdaeli Mevlana Halid, Buğyetıı'l-Va d d ft Mektubati'l-Mevlana Hiilid, (Neşreden, Esad Sahib), Şam, 1334, s. 265.

    35 Algar Hamid, "Halid el-Bağdacli", Md., DİA, İst. 1985, 15/284.

    36 Başbakanlık Osmarılı Arşivlerinde kayıtlı belgeler. İ.HR/92/4493- 29/M/1269-Saadetlu Efendim Hazreleri, Şemdinan nahiyesinde seccade-nişm-i irşad olan meşüıatlu Es-Seyyid Taha Efendi'ye 'Acem şahı tarafından bir a'la ve müzeyyen aba ile mücevherli bir aded asa ihda ve isra olunmuş olduğunu hamiyyetlu Mehmed Şerif Ağa ifade edüp memalik-i mahrfise ahalisinden böyle mu'teber zata zikrolunduğu vechile ağırca hediye gelmesi mutlaka garez-i mahabbet niyetiyle olmayıp eelb-i hatır garezine mebn1 olduğu derkar ve bu misili u hus-ctsata tahsil-i vuktlf ve maluroat olunmasırun lüzumu emr-i aşikar olmakdan naş1 vakıa şeyh-i muroaileyhe geldiği ifade olunan şeyler şah-ı müşarunileyh tarafından nu gönderilmiştir: ve ne vakit gelmiştir :ve ne mak-etle şeydir ve bundan başka bir zevata dahi han canibinden hediye gibi şey gelmiş midir mahremane bi'l-etraf tahkik-i keyfiyet olunarak izahen emi u iş' an ve şeyh-i mumaileyhe olarak ir sal huyurulmuş olan nebş ile tahrirat-ı 'aliyyelerinin tarafınairsali iradelerini şamil bu kere hame-ara-yı ta'zlın ve ibcai olan tahrirat-ı mekarimgayat-ı 'aliyyeleri me~-i ulyası karm-i ikan-ı çakeranemiz olan ve tahkik kılındığınanazaran vakıa han şahı tarafından ola-rak şeyh-i muroaileyhe ol vechile hediye gelmiş ise de ve bu vakitlerde olma-yıp ve işbu hala şah bulunan N asır Şah tarafından gönderilmemiş belki mü-teveffa Muhammed Şah tarafından olarak altnuş dört (1264) senesi tarihinde irsal ve ihda kılınmış ve asa-yı mezkfu çevkan resminde başı eğilmiş bir asa olup eğilmiş olan başında nohud mikdan bir kıt'a zümrüd ve ortasında etrafı ufak elmas ile işlenmiş nohutdan büyük bir aded Beyza taş olduğu ve mezkfu taş ne olduğu bilernemiş ve istimaa göre elmas olmayıp dürr-i Necef imiş ve diğer hediye aba olmayıp bir bin, bin beşyüz kuruş kıymetli bir aded şal olup ve bund~ başka dahi idare-i maaşı zımnında Şerndinan nahiyesine karlb hudiid-i haniyeden üç dört mahsulatı ikram olunmuş ve karyeha-yı merku-me a' şan elan şeyh-i muroaileyhin tasarrufunda bulunmuş ise de bugünlerde a'şarrrun bedele tebdili hususu murad olunmuş ve şeyh-i muroaileyh tarafından kabul kılınmanuş ve hatta tarih-i mezkurda Zibar kazası müdiri sabık Mustafa Ağa kullarırun nahiye-i merkuroeye vukı1-i me'muriyetinde şai mezkur şeyh-i mumaileyh tarafından merkuro Mustafa Ağa'ya verilmiş ve

  • ZekiTAN 231

    bundan başka şah-ı merkum tarafından bu taraf ahalilerinden ferd-i vahide bir güne hediye gelmemiş ve bundan murad ve garez ne idüğü bilinernemiş olduğu ve hediye-i merswe-i 'aliyyeleriyle tahrirat-ı 'ali yy e-i asafaneleri dahi

    . bi'l-viısw şeyh-i mwriaileyh tarafına gönderilmiş ve cevabı vuıildunda hak-ı pay-bendierine takdim kılınacağı derkar bulunmuş idüğü muhat-ı ilm-i rui-yi daveraneleri huyurulduğunda Ol babda emr u irade hazret-i men lehu'l-emrindir. Fi 15 Z. 1268 Bende: Habib Bende: Himmet Atufetlu Efendim Hazretleri ;Musul' a muzaf Şerndinan tarafında seccade7 piray-ı irş~d olan recahatlu Es-Seyyid TahaEfendi da'ilerine akdeınce devlet-i behiyye-i Iraniye canibinden bir aded aba ve asa ihda irsal ve isra kılındığı rivayetlerinin üzerine keyfiyet mahalli me'murun bendelerine iş' ar ve te'lif-i hatıriarın es babının istihsaline ibtidar ol unduğu halde bu kere cevaben varid olup aynen ve leffen takdim kılınan vesikada şeyh-i mumai.l,eyhin talti.fi erne-Iiyle bir aded asa ile bin beş yüz (1500) kuruş kıymetli bir aded şa.Iın hediye tarikiyle mukaddemce gönderilmiş idüğü ve birkaç parça kuranın mahsulü dahi ikramen terk kılındığı tezkar olunmuş ye bu babda isti'lam-ı keyfinde emel-i asli-yi acizimahal-i mezkurun hıtta-i Iran' a kurbiyeti ve hudüd mese-lesi münasebeti tahkik-i ahval ile malumatlıca bulunması ümniyesine mün-hasır olduğu misillu su-yi aciziden bir aded binişin irsal ve tesbill ve ilti.fat-lıca mektüb tahririnin dahi salifu'z-zikr te'lif ve tatyib-i hatırlanyle camb-i mezkurda melhüz ve mahsus olan temayülünün izalesi esbab-ı lazimesini istikmale ma'tuf bulunmuş ve şeyh-i mumaileyhden gelen mektüb dahi ter-cümesiyle maan ve leffen takdim-i ·pişgah-ı Samileri kılınmış olmağla ifade-i hale ibtidar kılındı. Ol babda emr u irade hazret-i men lehu'l-emrindir. Fi 27 Ca 1268 Mutasarnf-ı Eyalet-i Musul: (Millıü.r) Es-Seyyid Mehmed Hilmi Atufetlu Efendi!fl Hazretleri; Musul' a muzafe Şerndinan tarafında olan Şeyh Taha Efendi'ye Iran devletinden bazı hediye irsal ol unduğu rivayet olunarak mumaileyhin oraya mahsus olan temayülünün izalesiyle eelb-i hatırı zımrunda tarafından gönderdiği biniş ve mektüba cevaben gelen mektUbun gönde-rildiği ifadesine dair Musul mutasamfı saadetlu paşanın varid olan şukkası zikrolunan mektüb ve mahalli me'murlanrun şukkası ile beraber manzur-ı §li huyurulmak için arz ve takdim kılındığı ve meal-i iş' ara göre devlet-i müşarunileyha tarafından gelen hedaya bu şahın zamanında olmadığı anlaşılmış olmasıyle beraber hedaya-yı merswe şeyh-i mumaileyhin eelb-i kalbi müla-hazasına mübteni olması melhüz olup mutasarnf-ı mumaileyhin bu babda

    . tahkikata teşebbüsü intibahına delalet eylediğinden muvafık-ı emr u ferman-ı cenab-ı pa~şahi huyurulduğu halde kendisine herhalde müteyakkızane hare-keti şayan-ı takdir olacağından bahisle cevab-ı münasib yazılacağı beyarnyle tezkire-i senaveri terkim kılındı efendim. Fi 29 Muharrem Sene 1269; Ma'ruz-ı Çakeri Kemineleridir ki, Ziver-i dest-i tebcil olan işbu tezkire-i samiye-i asafaneleriyle evrak-ı ma'ruza manzur-ı şevketmevfı1r-i hazret-i padişahi bu-yurulmuş ve istizan-ı sami-yi sadaretpenahileri vechile mutasarrıf-ı muma-ileyhe herhalde müteyakkızane hareketi şayan-ı takdir olacağından bahisle cevab-ı münasib yazılması müteallik ve şerefsudür huyurulan emr u irade-i seniyye-i cenab-ı şehinşahi mukteza-yı münifinden bulunmuş ve evrak-ı mer-kume yine savb-ı all-yi sadaretpenahilerine iade kılırunı:ş olmağla ol babda emr u ferman hazret-i veliyyu'l-Emrindir. Fi Gurre-i Safer Sene 1269, (Müfit

  • 232 Uluslar Arası Mevlana Halid-I Bağda di Sempozyumu

    Irak'a ve Anadolu'ya sızmasına engel olduğundan Osmanlı Devleti tarafından da des-teklenmiştir. Mevlana Halid'in bu tavnnı halifeleri de benimsemişler

  • ZekiTAN 233

    sonlandınlmış bu mektuptan n aş i pek mesrur oldum. İhlas şartı ile, Allah' ın kullannın her türili ibadet-i ilahiye (cella ve a'la) ve sUnnet-i Hazreti risaletpenahi sallahu aleyhi ve ala elihive sahbihi ve sellem'e ittibalansizin vasıtaruzla sUslenip zinetlesin. ve onların ec.ri-nin miktan kadar da amel defterinize kayıt edilsin. Asıl bunu tam anlatan, bu halin şahidi ve ö~ söztiiı döğiulayıcısı " . .. Men senne sünneten baseneten . •. " hadisirur1. Allah'ın selamı, rahmeti ve bereketi üzerinize olsun. Kulların en zayıfı, Halid en-Nakşibendi el-Mticeddidi42• Mevlana Halid el-Bağdadi talebesi Seyyid Taha'ya irşat hayatında hep rehberlik ettiğinin en güzel göstergesidir. Mektupta Hz. Peygamber (s.a.v.)'in sünnetine tabi olmasının altı çizilir.

    SOSYAL BİR KİŞİLİK OLARAK SEYYİD.TAHA'N1N İDARECİLERLE iiJŞKİSİ

    Nübüvvet makamının sahibi Hz. Peygamber (s.a.v.)'in varisierine tavsiyelerinin başında şu husus gelmektedir. "Alimler diinyaya daimadıklan ve sulta11la lıemlıal ol-ıııadıklan sürece peygamberlerin emi11leridir. Ama d ii n yaya dalıp sultamil ııydusıı ol-

    41 EbU Amr Cerir İbni Abdullah mdıynllalııt mılı şöyle dedi: Birgün erken v -kiUerde ResUluilah snllnllnlııt nleı;lıi ve sellem' in huzurunda idik. O esnada, kaplan derisine benzeyen alaca çizgili elbise veya abalarını delerek başlanndan geçirmiş ve kılıçlarını kuşannuş, tamamına yakıru, belki de hepsi Mudar kabilesine mensup neredeyse çıplak vaziyette bir topluluk çıkageldi. Onlan bu dereçe fakir görünce, ResUl-i Ekrem snllnllnlıu nleı;hi ve sellem' in yüzünün rengi değişti. Eve girdi ve sonra da çıkıp Bilal' e ezan okumasuu emretti; o da okudu. Bilal karnet getirdi ve Allah ResCılü namaz kıldırdı. Daha sonra Peyg-amber snllnllnlm nleyhi ve sellem bir hutbe irad etti ve şöyle buyurdu:"Ey in-sanlar! Sizi bir tek nefisten yaratan, ondan eşini var eden ve ikisinden pek çok kadın ve erkek meydana getiren Rabbinize hürmetsiziikten sakının. Allah şüphesiz hepinizi görüp gözetmektedir" [Nis& sfuesi (4), 1]. Sonra da Haşr suresirıin sonundaki şu ayeti okudu:"Ey iman edenler! Allah' dan korkun, herkes yarın için ne hazırlarlığına baksm" [Haşr sfuesi (59), 18]. Sonra:"Her bir fert, altmmdan, gümüşünden, elbisesinden, bir sa' bile olsa buğdaymdan, hurmasmdan sadaka versin; hatta yanm hurma bile olsa sadaka versin" buyurdu. Bunun üzerine ensardan bir adam, ağırlığından dolayı neredeyse kaldırmaktan aciz kaldığı, hatta kaldıramadığı bir torba getirdi. Ahali birbiri peşine sökün edip sıraya girmişti. Sonunda yiyecek ve giyecekten iki yığın oluşhığunu gördüm. Baktım ki ResGl-i Ekrem snllnllnlıu nleı;lıi ve sellenı' in yüzü gülüyor~ sanki altın gibi parlıyordu. Sonra Peygam-ber Efendimiz şöyle buyurdu: "Islam' da iyi bir çığıraçan kimseye, bunun sevabı vardır. O çığırda yürüyenierin sevabmdan da kendisinı: verilir. Fakat onlann sevabmdan hiçbir şey noksanlaşmaz. Her kim de Islam' da kötü bir çığır açarsa, o kişiye onun günalu vardır. O kötü çığırda yürüyen-Ierin günahından da ona pay ayınlır. Fakat onlann günahından da hiçbir şey noksanlaşmaz." Bkz. MUslim, Zekat 69; N esai, Zekat ?4

    42 Mevlana Halid Hazretlerinin el yazısı ile olan mektubun aslı Ba~dat Milli Kütüphan -si, No: 1657' de bulunmaktadır. Bkz. Yüksel, a.g.m., s. 6.

  • 234 Uluslar Arası Mevlana Halid-I Bağdadi Sempozyumu

    malan halinde ise peygambere hıyanet etmiş olurlar ki, bu durumda onlardan uzıık durunuzC"diyerek aJ.iın yönetici ilişkisinin boyutuna dikkat çekeıM. Bu paradigmadan vazgeçmeyen lzz b. Abdisselam'ın (H. 578-660) vefatıru zamanın idarecisi şöyle de-~erlendirir. İzz b. Abdisselam'ın cenazesi halkın önünden geçerken idareci kendi özel adamlarından birine şöyle der ''Bugün benim saltanabmm temelleri sağlamlaştı zan-nederim. Çünkü bu zat, herkesin kendisine başvurup sözünü dinlediği bir kimseydi. Bir işaret yapsaydı taeımı tahtımı devirirdi. Onun vefatından sonra artık saltana-tıma güven duymaktayım ••• 451' demesi alimin halkın vicdanındaki yerine dikkat çeker. Abdurrahman b. Cevzi (H: 508-597): " ... Bazı devlet idarecileri beni kendilerine doğru çektiler, benim mizacım onlara meyletti. Sonunda dua ve niyaziarımdan aldığım tad kay-bolmaya başladı. .. " diyerek aiim idareci ilişkisinin boyutlarına dikkat çekeı-46•

    Bu bağlamda Seyyid TaM'nın Ustadı Mevlana Halid zamanın idarecilerine ikaz ve ir-şat maksadı ile mektup yazdığı gibi47 Seyyid Tahli da zaman zaman dönemin idarecilerine değişik maksatlar için mektuplar yazmıştır. Seyyid Tlihli'nın yazdığı mektuplardan biri de Musul Mutasamfı ve Valisi Mehmed Hilmi Efendi'ye yazılan şu mektuptur;

    "Fukaralar haklanda derkar olan ihlas ve meveddet-i seniyyeleri iktizlisınca bu da'ilerine olarak şukka-i şerife-i lisaffuıeleri şerefvuriid buyurup-meal-i ilisinden kemal-i mahzilziyyet ve mesrilriyyet hlisıl oldu. Alelhusfis, fukara ve reayanm hilleri iş'lir ve himayet ve vikayetlerinc emir ve i§'lir buyurulmuştu. Gayetle mesrfiİu'l-bal oldum efen-dim. Bu gfine Cukaraların iş'lir-ı ahvilleri zat-ı asaranelerine farz ve vacib bulunmuşdur. ve terki dünya ve lihirete muzır bulunmuş oldu~ bedihl oldu~u herkesin malumudur. ve fukara ve ahaliye taraf-ı da'iyanemden pend ve mismat verilrneğe iş'lir huyurulmuşdı efendim. Cenab-ı Rabbu'l-Aıeı:nln Şarud ve Narudır. Mine'I-Kadim bu gfine şeyler vazife-i da'iyanem bulunmuşdır. ve dltima nush ve ısllih-ı hillerine meşgUl ve devlet-i aliyyenin da' ava-lı hayriyyelerine muvazabat Uzere bulunmuşum. vellikin, müstağni-yi . beyan olduğu vechile Beni Adem kısmı daima fitne ve feslid üzere mecbOI bulunmuşdur. Alelhusus, bu zamanımııda nlisihlann sözlerine pek isğa ve itimad etmiyorlar. ve hedi-ye vechile taraf-ı daıyanerne irsat huyurulan teşrif-i şerifteri bir ferace Yusuı ve vasıl-ı derece-i kabfil bulunmuşdur. ve daima mültemisdir. ve istid'a-yı bendeganem taraf-ı se-niyyelerinden budur ki, Cukara ve ahali hakkında vezaif-i ma'delet ve merhamete ihtimfun buyurula ve da'avat-ı hayriyyeleri hakkında taraf-ı da'iyanemden kusOr vukfi bulinaya-cağı arz ve inhlisı ... Fi 17 zilhicce Sene 1268/Kullann Zayıfı, Seyyid Taha El-H3lidi

    43 Suyuti. Abdurrahman b. Ebi Bekr, el-Fethu'l-Kebir Fi Dammi'z-Ziyadeti İla'I Camii's-Sağir, Beyrut, t.y., 2/251.

    44 Açıklamalar için bkz., Bkz. Münavi Muhammed Abrurrauf; Feyzu'l-Ktıdir, Mısır, 1938, 4/503.

    45 en-Nedevi Ebu'I-Hasan Ali, lslam Onelerleri Tarilıi, Tre. Yusuf Karaea, Kayıhan Yayı -lan, İst. 1992, 1/385, Tabaka tu' ş-Şafiiyeden Naklen.

    46 Nedvi, a.s.e., 1/301; Örnekler için bkz. Candan Abduleelil, Ulemanın Gücü, Ahenk Yayınlan, Ist. 2003, s. 56-73.

    47 Mektuplar için bkz. Bagdadi Mevlana H!lid, Mektubat-ı Mevlfina Hnlid, Tre. Ollaver Selvi, Kemal Yıldız, Sey-Tae Yayınları, İst.2008, s. 225-226.

  • ZekiTAN 235

    En-Nakşibendi'18" Şeklinde yazılan mektup bütün hayatı boyunca insanı öneelediğini göstermektedir.

    Mektubun içeriği dikkatle incelendiğinde, 3.limin toplumun önünde ·ve sesi olduğu görUlmekteOir. Alim statükoyu devam ettiren değil, toplumun vicdanı ve ''kurucu un-sur'' olma özelliğini göstermektedir. Bunu da bir misyon edası olarak görmektedir Sey-yid Tatıa. Ali.min idareciye sahip olduğu entelektüel birikimi ile pusula görevini görmesi toplumun değişimi ve dönüşümü adına büyük önem taşımaktadır. Şöyle bir analoji ya-parsak daha iyi anlaşılır. İdareci aklı temsil ederken aiiın gönlü temsil eder ki, ikisi bir araya geldiğinde toplum dengeli bale gelir. Denge ölçüleri "değer ölçüleri" ile beraber verilmiş olur49. Değer ölçüleri Tıpkı Osman Gazi, Şeyh Edepali ikilisinde olduğu gibi... Evet, idareciye siyasi ahlak ve erdemli olmanın yollarını ilim gösterir50.

    Yaşadığımız yerkürede değer ölçüleri bozulunca denge de bozuldu. YUzınilyon insa-nın açlıklamücadele etmektedir. Dünyanın en zengin 15 adaınının varlığı, Kara Afrika'nın tümü gelirinin Uzerinde. Dünyanın en zengin 225 insanının varlığının yalnızca %4'U bü-tün dünyadaki insanların ihtiyaçlarını karşılayacak ölçekte51• Haz almanın bayatın yegane aracı haline getirdiği bir dünyada aıimler daha çok aksiyonerolsalar fotoğrafın daha sağlıklı ve adil olacağı muhakkaJctı.r52• Seyyid Taba. yaşadığı toplumun sosyal problemlerini çözme adına bir faaliyetin içinde olduğu yazdığı mektuplarda görUlmektedir.

    SEYYİD TAHA'NIN İNSAN MERKEZLi BİR HizMETi ÖNCELEMESİ

    YeryUzünUn en mükerrem varlığı insanciır53. Her şey insan için yaratılmıştı~. Yer-yüzünde insan merkezli bir sistem işlemektedir. İnsanın mihvere alınmadığı bir hizmetin uzun ömürlü olma şansı yoktur. Çünkü insanın salih olduğunda her şeyin iyi olduğu, insanın fesada duçar olduğunda da her şeyin kaosa sürUklendiği bir vakıadır. İnsanı aziz yapan da onun manevi yapısıdır.

    Sosyal çözülmeyi engelleyen en etkili şeyin manevi unsurlar olduğu bir vakıadır. Manevi unsurlann toplumun atardamarıanna iletilmesinde en önemli taşıyıcı aıimlerdir. Doğu ve Güney Doğuda dini hayatın canlı kalmasında aJ.irnlerin rolü izahtan varestedir. Yukanda ifade edildiği gibi; Ahmet SELirvı'İN tespiti ile "Toplumsal problemleri ya-bnmlarla, zenginleşmeyle bu iş halledilir d.iyorsaoız aldanırsıoız. Fikri -kalbi psi-

    48 Sosyolog Yazar, Müfit Yüksel Özel koleksiyonundan alınrruştır. 49 Selim Ahmet, "Denge Ölçüleri", 28.05.2010, Cuma, Zaman.

    50 Bkz. Akyol Taha, Osmanlı'da ve İran'da Mezlıep ve Devlet, Milliyet Yayınlan, İst. 1999, s.12.

    51 Selçuk Sami, Demokrasiye Do~, Yeni Türkiye Yayınlan, Ank. 1999, s.14. 52 Yay la Atilla, "Dini önderler, Kriz ve Açlık", 18 Aralık 2009, Zaman Gazetesi; Aliınıerin

    Sosyal Konumu için bkz. Bagader EbuBekir, Modem Çağda Ulema, İst. 1991, Giriş I

  • 236 Uluslar Arası Mevlana Halid-i Bağdadi Sempozyumu

    kolojik meseleler parayla çözülmez. ''Besleyici" sesler üsluplar aydınlatmalar yok old o. Ruhi an , zihinleri gönülleri b esleyici ~ıklar çok fersizl~ti." Toplumdaki insan-lar arasındaki gönül bağları kopunca bunun tamiri çok zordur. Hayatta en zor husus bu olsa gerektir ki, ilahi metin gönül bağlannın ekonomik imkaruarla bir araya getirilemeye-ceğinrşöyle ifade eder."Oolann yüreklerini Allah kaynaş-tird.ı; eğer sen yeryüzünün bütün servetini harcasaydın, oniann yüreklerinin arasını kaynaşbramazdın, ama ~~ onian birl~tirdi; çünkü her işinde mükemmel olan, her hükmünde tam isabet kaydeden yalnızca O' du..SS." İnsanlar arasında ''kalplerio beraberliği" bağı kuvvetli bir doktrin olarak fonksiyon icra edebili.r56. Hatta bir entelektüelin " .•. Bu ülkede soo otuz yılda bizi birbirimize düşürmeyen h er neyse o mayaya inanıyorum. Bu toplu-mun kodlarında o kard~lik var •.• 57), ifadeleri toplumsal yapının derin kodlarına işaret eder.

    Türkiye'nin önde gelen gilvenilir kamuoyu araştırmacılanndan A ve G Araştırma Şirketi'nin sahibi Adil GUr her ay Türkiye genelinde araştırmalar, kamuoyu yoklamaları ve saha çalışmaları yapıyor. Toplumsal problemlerle ilgili de son dönemde peş peşe beş araştırma yapan Adil Gilr, son seçmenin kimliği ve tercihiyle ilgili kamuoyu araştırmalarını da 26-27 Aralıkta ve Ocak ayının ilk haftasında gerçeldeştirdi:" •.• Biz araştırmala rda, "Sizi bir arada ne tutuyor? Dil mi, bayrak mı, aynı toprak üzerinde yaşamak mı, din mi" diye sorduk. Hal.kın yüzde 72,5'u, ' 'Bizi bir arada tutan eo önemli şey dio55" dedi. Din alternatifi olmayan yegane kurumdur. İnsanlan ellerinden tutarak onları sahili selamete götüren bi.itUn peygamberlerin ellerindeki tek esas din idi. Dinin gUcUnden istifade ettikleri ölçilde toplumu mükemmel hale getirdiler. Toplum farklı renk.lere, farldı dillere, farklı dinlere, farklı kültürlere sahip olmasına rağmen bir arada yaşadılar. Herkes kendini açık bir şekilde ifade etti. Kimse kimseyi dışlamadı.

    Seyyid Taha'run yetiştiği coğrafyada toplumsal problemlere çözilm tiretme adına, Seyyid Taha'nın yüklendiği misyanun güntimÜZe nasıl taşınacağı hususuna vurgu ya-pan59 Beditizzamanın toplumsal çözUlmenin etkisinin nasıl azalUlacağına şöyle dikkat çeker:" ... Her ikinizin Hfilıkınız bir, Mfili.kiniz bir, Mabudunuz bir, Rilzık:uiız bir-bir, bir, bine kadar bir, bir. Hem Peygamberiniz bir, dininiz bir, kıbleniz bir-bir, bir, yüze kadar bir, bir. Sonra köyUnUz bir, devletiniz bir, memleketiniz bir-ona kadar bir, bir. Bu kadar bir birler vahdet ve tevhidi, vi fak ve ittifakı, muhabbet ve uhuvveti il."tiza ettiği ve kainatı ve küreleri birbirine bağlayacak manevi zincirler bulunğuldarı halde, şikak ve nifiika, kin ve adavete sebebiyet veren öri.imcek ağı gibi ehemmiyetsiz ve sebatsız şeyleri tercih edip mü'mine karşı hak.ikl adavet e tmek ve kin bağlamak, ne kadar o rabıta-i vahdete bir hürmetsizlik ve o esbab-ı muhabbete karşı bir istihfafve o milnasebat-ı uhuvvete karşı ne derece bir zulüm ve i'tisaf olduğunu, kalbin ölmeınişse, aklın sönmeınişse anlarsın ... 60>•

    55 Enfal, 8/63

    56 Mardin Şerif, Türkiye' de Din ve Siyaset, İletişim Yayınları, İst. 1998, s. 190.

    57 Ma tur Bej an, "Açılım DTP ve Sokaklar", 9 Aralık 2009, Çarşamba, Zaman. 58 Düzel Neşe, Pazartesi Koııuşmalan, 25.01.2010, Taraf Gazetesi. 59 Nursi Said, Mıiııaznrat, İst. 1977, s. 59.

    60 Nursi Said, Mekhtbat, İst. 1986, s. 264

  • ZekiTAN 237

    diyerek toplumda profan bir yapının önüne geçmenin yoluna dikkat çeker.

    Seyyid Tabii'nın yaşadığı topraklara uzun süre sosyal problemlere çözüm ürettiği ve insaniann bir arada yaşamasında maksimum seviyede çözümler ürettiği görülmektedir. Bunu daha çok yetiştirdiği talebelerle yapmıştır. Seyyid TaM ilmiyle arnil olan kimseler-den idi. Hayatında çok fazla konuşmazdı. Doğu Anadolu'da Nakşlliğin Halidiye kolunun hızlı yayılıp taban bulmasında Seyyid Taha'nın özel bir konumu olduğu muhakkaktJti1• Yapılan araştırmalarda telif halinde eser bıraktığına dair herhangi bir eserine rastJanılmadı. Fakat Esad Erbili, {ö. 1931) Taha el-Hariri, Mahmut Sami Ramazanoğlu (ö. 1984) Bolulu Muhammed Muhyiddin Efeneti (ö. 1976) Yahyalılı Mustafa Hulusi Dinç Alvarlı Muhammed Lutfi (ö. 1956) Pir-i Küfrevi diye tanınan Bitlis'li Muhammed Küfrevi, Sey-yid Fehirn Seyyid Taha silsilesi yle Mevlana Halid' e ulaşır. Bunlar yaşadığımız coğrafyada halen hizmetlerinin etkilerinin görüldüğü birkaç şahsiyettir62.

    En yakın talebelecinden olup yanında uzun süre kalan Seyyid Sıbğatullah Arvasi fuo-casının telif mahiyetinde bir eser bırakmadığıru ifade eder. Bir sohbetinde de " ••. Hiç kimse şeyhimizin sözlerini ne yazdı ne de topladı" diye esef üade eden bir cümle k."Ul-lanrnış63. Fakat Seyyid Sıbğatullah Arvasi'nin sohbetlerini muhtevi. "Minah" adlı kitapta hacası Seyyid Tabii'ya ait oldukça fazla ifadeler bulunmaktadır. Hatta Seyyid Sıbğatullah Arvasi herhangi bir hususta açıklama yapacağı zaman "Şeyhimiz böyle dedi" diyerek önce açıklanacak mevzu ile ilgili Seyyid Tabii'nın görüşlerini aktaru sonra da kendisi-nin görüşlerini söyle~. Seyyid Tiihii, talebelerine tasavvufterbiyesiyle ilgili klasiklerden olan İmam-i Ra.bbani'nin Mektubat'ını65 okuttuğu bazı kelimelerle ilgili yaptığı gibi be-lağat gipi hususlarda da eğifu-66. Bazen de Molla Ahmed-i Cezeri'nin divanından beyitler okurdu67• Gavs-ı Rizani anlatıyor:"Bir gün şeyhirn.iz Seyyid Taha'ya Nehri köyündeki (halis) mürid kimdir, diye soruldu; Şeyhirn.iz, "Kambur Molla Muhammed' dir, diye ce-vap verdi. Bunun Uzerine mecliste bulunan salikierden biri "Fakat o çok sert tabiatlı bi-ridir, dedi. Şeyhirniz, "Olsun, dedi ve Molla Ahmed Cezeri'nin Divanın'da bulunan şu beytini okudu68;

    61 Pakiş ömer, "Seyyid Sib~tullah el-Arvasi ve Şeyh Abdurrahman et-Tiigi", I. Ulu-lararası Dünden Bugiine Tııtvan ve Çevresi Sempozyumu Bildiri/eri, Beyan Yayınlan, İst. 2008, s. 589.

    62 Uluda~Süleyrnan, "Halidiyye", Anadolu'da Halidilik, Mad. DİA, İst.1997, 15/297.

    63 Öleki, Minah, s. 83.

    64 Bkz. Öleki, Minah, s., 42A5,65,82,83,91,136,152,155,169,172,174,205,206,218,222,224,228,23 7 ...

    65 Evliyalar Aıi.siklopedisi, ll/ 408; Bkz. İmanu Rabhani Ahmed b .. Abdu'l~Ahad el-Faruki.es-Serherıdi, Mektubat, (Ofset Basla), İst.1969, 2/116 vd.

    66 Öztürk Nazife, İrşad Kutbu Seyyid Ttilıii-i Hakkari, İst. 2003, s. 33. 67 Bkz. Öleki, Minah, s. 241.

    68 Öleld, Minah, s. 241.

  • 238 Uluslar Arası Mevlana Halid-I Bağdadi Sempozyumu

    ''Tarikat ebli rengarenktir (çeşit çeşittir) Seyirleriyle makamlan deği.şiktir.

    Bazılan celal, bazılan da cemal; başlan mey (aşk şarabı) kaseDin içindeffir69."

    Mevlana Ali!>· Hüseyin es-Safi'ye ait Re§ehfit adlı kitabında zikredilen Hace Ubey-dullah AHRAR'a ait olan bazı hikmetleri'0 çok okumalaoru talebelerine özellikle tavsiye eder. Çok sevdiği ve yetiştirmesinde71 özel itina gösterdiği talebelecinden olan Seyyid F.ehim ARV AS'iyi bir gün yaruna çağınp;

    -Sen zeki, müdakki.k ve kabiliyetli bir talebesin muhakkak Mutavvel'i72 okuma4sın. Oda;

    -Efendim kitabını yok. Sonra bu kitap meınleketimizde okunan bir kitap değildir deyince, Seyyid Taha ona kendi kitabını hediye edip Muş'un Bulanık kazasının Abiri köyünde bulunan Molla ResulU Subki isimli filim.in yaruna göndeıif13. Talebelerinin ka-biliyet durumuna göre farklı hocalardan istifade etmesine engel olmaz74• Seyyid Taba de-ğişik yaş guruplatından olan kimseleri hedef alarak onlan eğitir. Bu hususta da yaşadığı dönemin insanlarının eğitim ihtiyacını karşılar. Seyyid TaM'nın bölge adına yaptığı hiz-metlerin başında hem kendisinin hem de kendisinden sonra bı.raktığı talebeleri sayesinde bölgeyi bir şernsiye gibi korumasıdır. Şemdinli geçmişten günümüze çok farklı fikirle-cin boy gösterdiği bir coğrafya olmaya devam etmektedir. Seyyid Taha yaşadığı bölgeyi ve bölgenin insaniamu fikri birikimi sayesinde korumuştur. Bunda da Hacası Mevlana Halid'in kendisine yaptığı uyarıJannın etkisi vardır.

    TOPLUMSAL PROBLEMLERE ÇÖZÜM ÜRETMESi

    Toplumsal problemleri çözmede tarih boyunca manevi dinamiklerin varlığı bir va- · kıadır. Aiim.ıer de bulunduğu toplumların sosyal problemlerini çözmede etkin olduklan ölçüde varlıklıu-ını korumuşlardır. Toplumsal değerlerin erozyona uğramasını koruma ve derin travmala.nn yaşanmamasında alimiere önemli görevler düşmektedir. Çünkü "yırhlan değerlerin" inşası bir hayli zordur. Günümüzde değerlerin koronamamasından do-layı meydana gelen kaotik ortamların sebepleri arasında toplumu inşa etmede etkin ve

    69 el-Ceziri Mela Ahmed, Diwan, Tre. Osman Tunç, Nubahar Yayınlan, İst. 2008, s. 460; el-Ceziri Mela Ahmed, Divan, Hazırlayan, M. Şefik Aivas, Divan-ı Şeyh Ahmed el-Ceziri, İst. 1337, s. 65.

    70 es-Safi Mevlana Ali b. Htiseyin, Reşelu1t -Hayat Pınanndan Cnn Damla/an, Sadeleştiren Mustafa Özsaray, Semerkand Yayınları, İst. 2006, s. 489-534.

    71 İnsan inşasında tasavvufun yeri ve önemi bkz. Gözütok Şakir, Tasauvufta Şahsiyet Eğ tiıni, İst.1996, s. 71-93.

    72 Mutavvel; Sekkaki'nin Mifiahu'l-Ulum'unun belağatla ilgili bölümü için Hatip el-Kazvini'nin kaleme aldı~ Telhlsu'l-Miftah üzerine Taftazaru {ö. 792/1390) tarafından yazılan şerhtir. Bkz. Benli Mehmet Sami, "Miftahu'l-tnum", Md. DİA, İst.1985,30/20-21.

    73 Evliyalar Ansildupedisi, "Fehim Arvasi" Mad., 6/152. 74 Öleki, Minah, s., 203.

  • ZekiTAN 239

    yetkin dinamiklerin yeterli seviyede olmaması olsa gerektir. Toplumsal çatışma zeminini ortadan kaldıran manevi dinamikler ıskalanmamalıdır. Seyyid Taba da yaşadığı toplumda sosyal içerikli problemlere çözüm üretmede yetkin davranmıştır.

    Irak'ın Revandız havalisinde Berzenci kabilesi ile Hayderan kabilesi arasmda bu-lunan husumet çok ileri seviyeye gelmiŞti: Yöredeki insanlar araya girmesine rağmen bunu çözemediler. Seyyid TaM'ya bu durumu haber verdiler. Seyyid TaM'nın her iki gurupla görüşmesi kabileler arasındaki problemin çözülmesine vesile oldu75• Yme onun ihtiyaç halinde talebeleriyle birlikte Osmanlı ordusunda Ruslara karşı savaşa katıldığı söylenii'6•

    Alimin sosyal problemlere çözüm üretmesi onun toplumdaki insiyatif ve "kariz-masmı" artırır. Toplumun "ilmi liderlik" mekanizmasından mahrum ve yoksun oluşu toplumun handikaplarla boğuşması anlamına gelir. Seyyid Taba yaşadığı toplumun aynı zamanda siyasi varlığıru da temsil ediyordu. Ulema Osmanlı toplumunun işleyişini dü-zenleyen merkezi kurumlardan birini oluşturmaktaydı. Bu kurumun hayati rolü en iyi biçimde denetim altmda tuttuğu mesleklerden anlaşılabiJ.ir17. Bu hususta Seyyid Tabii.''ya sivil topluluk tarafindan biçilen veya yüklenilen rol vardı. Toplumun bütün sosyal prob-lemlerine müdahil olma misyonunu üstlenmişti18• Seyyid Tabii'nın temsil ettiği damann günümüze kadar devam etmemesi/ettirilmemesi günümüzde yaşadığımız ·problemleri çözümsüzlüğe mabkfun etti. Seyyid Taba'nın yaşadığı toplumda bütün beklentilerin kar-şılandığı bir yapı mevcuttu. Kopan süreçte ise

  • 240 Uluslar Arası Mevlana Halid-I Bağdadi Sempozyumu

    dığı bir husustur. BUtUn bu farklılıklara itiraz ilahi meşiete itirazla eşdeğerdir. Modem dünyarun modem insaruna düşen bUtUn bu farklılıkları parçalamadan bir arada yaşatmaktır. Aksi halde farklılıkları parçalamaya teşebbüs toplumu parçalamale anlamına gelir. Aslında medeniyet dediğimiz şey özünde farklılığa saygı. ve hoşgörüyü benimsernesi ile evrensel olma iddiasında bulunabilir. İslam dini, temel referansları-Kur'an ve sürinet itibarıyla yukarıda geçtiği üzere "öteki"yi bir realite kabul eder. Ama yaratılışta eşimiz y_e son nefesine kadar tebliğde muhatabııruz olan hiçbir öteki'yi ötekileştirmez. Ötekileştirilen insanın kendisi değil, kötU sıfatlarıdır; ortak koşmak, zulüm, sömürü, aldatma, ki-bir, hırsızlık, yalan vs. İnsan bu kötU sıfatları bırakıp iyi sıfatları benimseyince ontolojik anlamda yaratılışta eş olma yarunda dinde kardeş olur. Bu iyi sıfatiara sahip olan bUtUn gayrimUslimler de ilitirama ve birlikte yaşamaya layık insanlardır. Müslüman'ın ötekileştirdiği tek bir yaratık vardır, o da şeytandır.

    Osmanlıların son dönemine kadar İslam tarihi boyunca gayrimUslimler ve farklı olanlar ötekileştirilmedi81• Osmanlı kültUrU alan Seyyid Taha da aynı toplumda y~ayan Nehri'de bulunan Yahudi Mahallesi farklı inanç guruplarını82 ötekileştirmemiştir. Aynı coğrafyada farklı inanç gurupları yaşamış olup bazıları da zaman zaman bazı problem-lerinin çözümü için Seyyid Tahfı'ya gelrnişlerdiı:SJ. O da "birlikte yaşamamız yolumm birlikte yok olm ada" gören formUlde görüp yaşadığı toplumda sosyal-problemlere çözüm üretmiştir. Nelıri' de sadece aym dini duygu ve düşünceyi paylaşanların değil, insan olma ortak paydaşında toplumun bUtUn kesimleri Seyyid Taha'ya gelip görüşmekten çekinme-mişlerdir. Seyyid Taha' run ikametgillu "Karınca Yuvası" misali bir faaliyet alam haline gelmiş soysalkiiltür merkezi işlevini görmüştür.

    iLMi BİR KİŞİLİK OLARAK SEYYİD TAHA' NIN AYET VE HADİSLERE GETİRDİGİ "İŞARİ" YORUMLAR

    Din; yeni fikir ve cehtler üretilen bilgi sayesinde hayata uyum sağlayan bir kurum olarak hayatın her karesine rengini vurmaya aday bir kurum olarak varlığım sergilemek-tedi.J:S". Varlık henüz tamamlanmamış ucu açık bir cümledir. Bu cümlenin ilk kelimesi "kün" yani "ol85" olması hasebiyle kilinat her an yaratılmakta, bir durumdan başka bir duruma geçmekte ve yaratılış anları'nın birbirini izleyen sl.ireçleri boyunca varoluş ta-hakk'llk etmektedir. Varlık zincirinde her bir halka diğerinin ya zahiridir ya batırııdır. Sadece zahirde kalmak materyalizme, sadece batında-kalmak idealizme götUrür. İlk ya-ratılan kalem halen yazıyorsa, yani varlığın ve bizim bir parçası olduğumuz maddi tabi-

    81 Bulaç Ali, "Kim Ötekile.şti.riyor", 07.02.2009, Zaman 82 http:/ /tr.wikipedia.org/wikij.şemdinli,_Hakkari

    83 Bkz. Özatak, a.g.e., s.73. 84 Aydın Mehmet, Ölüml.irıl.irı 50. Yıldönüml.irıde Musa Caru1lah Bigiyef Sempozyumu

    Müzakereleri, Ank. 2002, s. 166.

    85 "O eşsiz yaratılışıyla bir şeyin olmasını dilediği zaman, sadece ona uOLI" demesi yeter: o da hemen oluş sürecine girer." Yasin, 36/83. "K un" "ol" emri mazi kipi degil mUzariden in.şa edilen emirdir. Son bulmadı yaratılış devam ediyor.

  • ZekiTAN 241

    atın yaratılışı her an sürüyorsa, o ilk bilgi kaynağından bizim üzerimize bilgi alanaya devam etmektedir. Nasıl yaratılış bitmemişse vahyin bilgilendirici rahmeti d e sona ermemiştir. Nasıl varlık ucu açık bir cümle ise, Allah'ın kelamı olan Kur'an-ı Kerim -Kelamullah- de ucu açık bir cümle gibi her an kurulmakta, ani~ inşa etmeye devam etıı:ıektedir. Çünkü tabiat yaratılmış kitap, Kur'an vahyedilmiş tabiattır ve her ikisi de ucu açık cümle olarak devam etmektedirler. Kur'an sanki yeniden vahyedilmekte, insan ile levh-i mahfuz arasında epistemolojik köprü lcunnaktadır. İnsaiı için Kur' an, varlık gibi ucu açık bir cümledir. Hiç kimse bu cümleye son noktayı koyabiimiş değillfu-86. Tari-hin ve hayatın akışmı dondurmak, sabitlemek mümkün görünmemektedir. İnsanlığın or-tak fikir yürüyüşü devam etmektedir. Donmuş bir tarihi kesit yoktur. Bu bağlamda Seyyid Tatıli da ayet ve hadislerle ilgili işari boyutu ifade eden yorumlarda bulunmuştur. Çünkü İslam'ın iki temel referansı olan Kur'an-ı Kerim87 ve sünneti88 anlama farldı yorum ve bakış açılannın varlığı tarihi süreç boyunca devam etmektedir. Kimisi sadece zahirine bakarak, kimisi sadece batini yönüne bakarak, kimisi de hem zahiri hem de batini yönüne ağırlık veren yorum metodunu tercih etmişlerdir. Bu her ilimin bakış açısının farldılığından kaynaklanmak'1adıt'9•

    Seyyid Sıbğatullah Arvasi anlatır; "Seyyid Taha atimlerin bulunduğu bir mecliste "Ruh" ile ilgiü sohbet etmişti. O sırada mecliste bulunan ilimlerden biri, Seyyid Tahıl'nın bu sözlerini inkar mahiyetinde Şeyh hazretleri ruhla ilgili konuşuyor, oysa Allah; "Re-suliim! Sana ruhu sanıyorlar. De ki; Rulı, Rabbim 'in işidir. Size omm hakkında pek az bilgi verilmişti190." Buyuruyor dedi. Bunun üzerine Şeyhim Seyyid Tahil.; "Doğru, fakat ayet-i kerimede hayvani ruhtan söz edilmektedir91• Biz ise insani ruhtan bahsediyoruz, diye cevap verdi ... 92" .

    Hadis-i şeriflerin işari manası ile ilgili Gavs-ı Rizani şunu anlatır: "Şeyhim Seyyid Tiiha: "Misvakla kılman iki rekôt namaz, misvaksıı. kılınan yetmiş rekôt namazdan daha lıayırlıdır'l3" manasındaki hadisi işari şekilde şöyle yorumlamıştır. "Senin huzu-rundaymış gibi düşünülerek kılınan iki rekat namaz, sensiz kılınan yetmiş rekil.t namaz-dan daha hayırlıdır" manasını verirdi. Hadis-i şerifteki, "bi-sivakin" kelimesindeki "k'' harfini üstünlü -fethalı- okuyup muhatap zamiri yapıyor ve "siva" kelimesini de istisna

    86 Bulaç Ali, "İlahi Cümle", 4 Aralık 2002, Çarşamba, Zaman. 87 Zehebi Muhammed Hüseyin, et-Tefsir ve'l-Müfessinm, Beyrut, 1986, 2/379; I

  • 242 Uluslar Arası Mevlana Halid-I Bağda di Sempozyumu

    edan olarak okuyordu9.1." BUtUn bunlar sahip olduğu ve içinde bulunduğu fikri ortamın tezahürleri olarak görülebilir. Görülüyor ki Seyyid Taha işari boyuta deği.nmektedir.

    Halid Şirvani diyor ki:" ... Gavs Hazretleri bana sorduğuzaman işaretin bu manasını anlayamamışnm. Ancak bir zaman sonra kalbime, işarette bahsedilen muhatap "k" zami-riyle AUah Tea.Ia'ya işaret edildiği geldi. Buna göremanaşöyle oluyordu: Namaz kılarun; efendisinden kaçmış, sonra yakalanarak yaratan Rabb'inin huzuruna getirilmiş, yalvanp yakaran ve de namaz kılan kişilerin müşahedelerine göre farklılıklar arzeden daha pek çok hali dUşUnerek, şu alemde kendisinin bir köle, yardıma muhtaç, nimet verilenierin mi, yoksa gazaba uğrayanlardan ını ya da sapıtaniardan ını diye tefekkürederek ve bunun gibi namazın fiil ve kavli işaretlerini düşünerek kıldığı iki rekat namaz; huzur halinde olduğunu tefekkür ederek, kılınan yetmiş rekat namazdan daha hayırlıdır. Sebebi ise, bi-rincisinde olması gerektiği gibi namaz tahakkuk etmiştir, ikincisinde ise öyle değildir .... Gavs hazretleri vefat ettikten sonra onun bu işaretinden anladığıını bir dostumla müzake-re ettim. O da ayru şekilde benim işaretten anladığıma muvafakat etti ... 95"

    SEYYİD I AllA'NIN iLMi KİŞİLiGİNİN KARAKTERiSTiK ÖZELLİKLERİ

    Mevlana Halid-i Bağdarlinin talebeleri arasında Ruh'u-I Meani adlı tefsirin müellifi Şebabeddin Mahmud el-Aıusi (ö. 1270-1874), Meşhur Hanefi mezhebinin fakibi Mu-hammed Emin İbnAbidin (ö. 1252-1836) İkinci Mahmud'un Şeybu'l-İslaını Mekki.zade Mustafa Asım Efendi (ö. 1262-1846) gibi tanınmış ilim ebli kimseler olduğu gibi96, Sey-yid Taha da ilmi kişiliğe ve birikime sahip bir şahsiyet idi. Naleşi ulemasının ilmi kişiliğe sahip olmalan toplumun siyasi, sosyal, ticari, ahlaki, aile içi problemleri yanı sıra çocuk-Iann eğitimine kadar her hususta ilgilenmeleri onlan toplumla bütünleşmeye götürmüştür. Bu durum toplumun değişim ve dönüşümüne de katkı sa~aınıştıf97.

    Seyyid Tahıl hem yaşadığı dönemde kendinden oldukça söz ettinniş hem de kendisin-den sonra yaptığı ilmi ve tasavvufi hizmeti ile "Işık doğudan gelir" fehvasınca Nehri de tutuşturdoğu meşalenin özellikle doğu bölgesinde yayılmasında etkisi olmuştur. Bıraktığı miras ile günümüze kadar popülaritelerinin ve tesirlerinin devarnını sağlamıştır. Seyyid Tılha yaşadığı dönemde bem İran Şab.ı bem de devrin Osmanlı Padişab.ı kendisine yakınlık göstererek toplumu kuşatıcı özelliğinden istifade etmeye çalışmışlardır. Bu da onun karizmatik ve yaşadığı toplumdaki saygmlığının ve etkinliğinin göstergesi olsa gerektir.

    Yetiştirdiği talebelerinden Seyyid Fehim zamarun Ezher, Hicaz Uleması ve Sultan ikinci Abdulhamid'in tarafindan özel olaralt ağırtanmış ziyaret edilerek kendilerine iltifat edilmiştir. O "Allame" "çok bilgi sab.ıl>i" olarak anılmıştır. Talebesi Seyyid Fehim'e

    94 Öleki, Minah, s. 237-238. Hadis-i Şeriflerdeki işarl anlamlar için bkz. Şeker Necmettin, tik Dönem Sıifilerinde Hadis Yorumu, Erciyes Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Ba-sılmamış Doktora Tezi, Kayseri 1998, s. 70-102.

    95 Öleki, Minah, s. 238.

    96 Algar, a.g.m., a. y. 97 Mardin, Türkiye' de Din ve Siyaset, s.189-191.

  • ZekiTAN 243

    "Kaoaatime göre bugün ilim de bir ummaosıoız. Seyyid Şerif Cilrcaoi hazretlerin-den sonra ilimde seyyidlerio yüzünü siz güldilrdüoüz ... 98" diyerek hem iltifat etmiş hem de hoca öğrenci ilişkisine dikkat çekmiştir.

    Seyyid Sıbğatullah Arvasi 'nin dergabında hizmet edenlerden biri anlatıyor: "Hazret-i Gavs birkaç arkadaşıyla birlikte Seyyid Taha'nın ziyaretine gitmişti. Birkaç gün kaldıktan sonra arkadaşlan memleketlerini özlediler ve dönmek istediler. Seyyid Taha da onlara izin verdi, ancak şeyhirniz Seyyid Sıbğatullah'ın kalmasını istedi. Ben Seyyid Taha'ya;

    -Keşke, onlara izin verdiğiniz gibihalifeyede (Sıbğatullah'a) izin verseydiniz! Çün-kü onun evini bekleyecek ve işleri görecek kimsesi yok, dedim. Bunun üzerine Seyyid Taha,

    -Benim ve halifenin evimiz mi olur? Allah önce benim evimisonra da onun evini yıksm, dedi. O sırada mecliste şeyhimiz Seyyid Sıbğatullah da bulunuyordu. Seyyid Taha ile bu şekilde konuştuğum için şeyhimin kızacağından korkmuştum. Seyyid Taha'nın mecli-sinden ayrıldığunızda şeyhim kuşağımdan tuttu ve,

    -Ey falan! Bazen büyüklerio meclisinde cahilce konuşmalar iyi oluyor. Allah'a yemin ederim ki, şu ana kadar biraz dünya ile bağlantım vardı; şeyhimin "evi yıkılsın" demesiyle o alakam da kesildi, gitti, dedi." Minbal an derleyen Halid-i Şirvani diyor ki: "Bu hikayenin bir kısmını.doğrudan doğruya şeyhim Seyyid Sıbğatullah'tao dinlem.iştim ... 99>•

    Seyyid Tı1ha silsile-i İıakşiye-i aliye zincirinde özel bir yeri olan tasavvufi vecheyi ilim ile zinetlendiren bir özelliğe sahip kimsedir. Seri es-Sakati'nin Cüneydi BAÖDADİ'ye ''Allah seni önce bir sufi muhaddis değil, bir muhaddis sufi yapsın100" esası Seyyid Tı1ha da önce Kur'an-ı Kerim ezberi akabinde Süleymaniye, Kerkük, Revandız, Erbil ve Bağdat'ta ilim yolculuklarında bulunması bu hususta icazet alıp akabinde tasavvufla iştigali onu farklı bir yapıya büründürmüştür101• Akli ve nakli ilimiere olan vukufiyeti talebelerine de intikal etm.iştir1oı.

    Seyyid Tı1ha "Şölırel Afeltir" diyerek talebelerine düşmeleri muhtemel vartalardan korumuştur. "İki şeyi muhafaza lavmdır. Biri iki cihanın efendisine uymak, diğeriyse Allahu Tealamn evliyasını i/ı/asla sevmek. Bu iki şey olunca ne verilirse nimettir. Bu ikisi kuvvetli olup, başka şey verilmezse, hiç üt.ülmemelidir ... " diyerek temel ölçüleri vermiş, yine "Amellerinizi ucb (kendini beğenme) ile örtmeyiniz, yok etmeyiniz" ve "Bizim yolumuzun yolcularmm faydaları ana ve babalarma dahi ulaşır" ifadeleri bu

    98 Bk.z"Fehim-i Arvasi" Maddesi, Yeni Relıber Ansiklopedisi, Hazırlayan Komisyon, İst. 1994, 7/143.

    99 Öleki, Mirnılı, s. 223-224. 100Açıklamalar için Bkz. Saklan Bilal, Hadis himleri Açısından Mulıaddis-Suftler ve Sufi-

    Mulıaddisler, Beyaz Kitabevi Yaymlan, Konya, 1997, s. 21-25. 101 "Tah.a-i Hakkari", Maddesi, Yeni Relıber Ansiklopedisi, 18/316-317.

    102 Bkz. "Seyyid Fehim Arvasi", Evliyalar Ansiklopedisi, 6/156-158.

  • 244 Uluslar Arası Mevlana Halid-I Bağdadi Sempozyumu

    yolun yolcuianna kilometre taşlan mesabesine geçmiştir.

    Merhum N ec ip Fazı ! Kısakürek Şemdinli'ye giderek Seyyid TaM 'nın yaşadığı bir dö-nemin ilim irfan merkezini gezmiş, sonra da; "Şayet burada ölürsem beni Seyit TaM'nın yanında defnedin" diye de vasiyet etmiştir. Seyyid TaM'nın kabrini ziyaretleriyle ilgili: "Şemdinli'ye gittim Seyyid Tabii hazretlerini ziyaret ettim, elhamdülillah ve izah edebi-lecek tek söz budur der.

    " .•. ŞemdinU dağlarının içti m nur çeşmesinden , Kurtuldum akreplerin r uhumu deşmesinden . .. 103" derken de Seyyid Taba-i Hakkari'nin popülaritelerini ve tesirlerinin geçmişten günümüze kadar devam eden ışığın özelliğine dikkat çeker.

    SONUÇ

    Seyyid Tabii'nın yaşadığı coğrafya günümüze kadar hep yeni birdünya kurulma tuza-ğı ile karşı karşıya kalmaya devam etmektedir. Fakat kısmen de olsa o coğrafyada selamet varsa bunda Seyyid Tabii'nın etkisi olduğu gerçektir. Seyyid TaM'nın hacası Mevlana Halid-i Bağdadi'den aldığı feyzi kendi coğrafyasına taşıması orayı bir parataner gibi ne-gatif ve toplum bünyesine 'zarar verecek zararlı fikirterin yayılmasının önüne geçilmiştir. Seyyid Tah§. bir ilim elıl-i ve mutasavvıf olmasının ötesinde toplumun bütün kesimlerini kucaklayan bir toplum önderi olması onun sevilmesine vesile teşkil etmiştir. Yaşadığı coğrafyada aşiret beylerinin sosyal olaylan çözmede kedişine danıştığı ilmi önderlik mis-yonuna sahip idi. Nakşi ulemasının ilmi kişiliğe sahip olmalan toplumun siyasi, sosyal, ticari, ahlaki, aile içi problemleri yanı sıra çocuklarm eğitimine kadar her hususta ilgiten-meleri onlan toplumla bütünleşmeye götürmüştür. Bu durum toplumun değişim ve dönü-şUroüne de katkı sağlamıştır. Doğu Anadolu' da Naleşiliğin Halidiye kolunun b.ızlı yayılıp taban bulmasında Seyyid Taha 'nın en güçlü damar özel bir konumu olduğu muhakkaktır. Yapı lan araştırınalarda telifhalinde eser bıraktığına dair herhangi bir telifata rastlanılmadı. Seyyid Taha sadece bulunduğu Şemdinli bölgesini il im ve irfanla geliştirmekle yetin-medi. Kuzey Irak dahil dünyanın değişik coğrafyalannda tekke-medrese-divan şeklinde tutuştıırduğu meşalenin aydınlığı sosyal ahlak alanında kısmen de olsa devam etmektedir. Anadolu dindarlığının şekillenmesinde yetiştirdiği talebelen birer ve "Öavs" ve "Kutup" olarak günümüze kadar devam eden silsile-i Nakşiye'de yer alarak, dağılması ve ayniması muhtemel toplum katmaolannda bir "çimento" görevi görüyorlar. Zihinsel aynşmalarda çözümün önemli unsuru olarak yaşadıktan yillar sonra kendi coğrafyasına bıraktığı miras eski işlevselliğini korumasa da kın lan, dökülen toplumu bir arada tutan ve yaşatan bir özelliği bünyesinde banndınnaktadır. Çünkü tarihi süreçte hep hedef tahtası haline gel-miş bir bölgede, alimierin taparlayıcı ve toplumu dönüştürücü vasfina sahip olarak top-lum fertlerini rahmet ve şefkatle kucaklamasının meyveleri halen devşirilmektedir. Kritik gelişmelerin yaşandığı, toplumun zorlu kavşaklardan geçtiği, şiddetin bir yaşam biçimine dönüştüıilldüğü dünyada Seyyid Tabii'nın bıraktığı kültürel mirasın yeni bir "form" ile

    103 KsıkaUrek, Çile, s. 391.

  • ZekiTAN 245

    inşasına her zamankinden daha çok ihtiyacımız zamret derecesinde vardır. Çünkü şiddete yönelen bir toplumun tolere edilmemesi toplumun kendi kendini tüketmesi ve bitirmesi anlamına gelir. Fertterin vandaUaşarak birbirlerinin farklılıklanru yok sayması modem dünya!lın içimize a~ğt apıansız bir ~sf!.lı:. "(~ş~dığımız yer kürede toplumun ana göv-desini korumada her zamankinden daha çok toplumsal ço~lculuğa ve onun bir kültür ha-line gelmesine ve getirilmesine ihtiyacımız vardır. Seyyid Talıa'nın temsil ettiği damann bunu bünyesinde taşıdığı görülmüştür. Yoksa bitmek bilmeyen şiddeti, ahlaki ve manevi yoksuUaşmayı üreten kaynakları kurutma ioıkfuıı görünmemektedir. Modem insan kutsal ile alabildiğine ipini koparmış, haz a~anın hayatın yegane gayesi haline getirildiği bir süreçte manevi dinamiklerin diriitici nefeslerine farklı bir forınla ve renkle sunulmasına ihtiyaç vardır. Dinin ÖZÜ olan "ahlaki kodun" inşası bizi dünyaya katkı sunar hale getirebilir. Seyyid Talıa'nın da tek kaynağı olan kutsalın kuşatıcı ve birlikteliği sağlama özelliğinden mutlaka istifade edilmeli ve ortak yaşam alanları inşa etmede manevi dina-miklerin varlığı ıskalanınama lı. Yoksa aynı kültürel kodlara sahip insanların sadece farklı dile sahip olmaları bir problem olmaya devam eder. Seyyid Taha hayatta iken hizmete ve-sile olduğu gibi vefatından sonra da Şemdinli'yi değişik coğrafyalardan ziyarete gelenler sayesinde manevi bir ikiimin tesisine vesile olmaktadır. İstanbul'u Şemdinli'ye bağlayan bağın manevi bağ oldu~ unutulmamalıdır. Güniimiiz dünyasında insanları bir arada tu-tan "manevi bağlara" ihtiyaç vardır. Çünkü insanları bir arada tutan kabile ve milliyet-çilik bağının işlevini kaybettiği bir dönemde bu damann yoksulluk ve yoksunluğıınu her zamankinden daha çok hissetmekteyii. Güniimiiz birlikteiiiderin ekonomik ve menfaat ilişkisine dayalı olduğu iddia edilse bile bunun dini boyutunun oldu~ açıktır. Çünkü in-sanları birleştirmeye yönelik olarak tedaviile sokulan ideolojiterin etkisiz kaldığı giin yü-

    ZÜne çıktı. Alternatifi olmayan tek kurumun din olduğu, bunun yerine başka bir ideoloj iyi ikame etmenin mümkün olmadığı, bütün dünyada kutsalın yükselen bir değer olarak ortaya çıkması göstermektedir. Seyyid Taha 'nın bıraktığı manevi boşluğunu nasıl, ne ile kiminle doldurulacağı düşünülmelidir. Fakat ne yazık ki medrese damarının kendini yenilemediği için, kendi kendini tükettiği, tekk.e boyutunun miras yediler tarafından "siyasi ranta" devşirildiği ateşten bir gömlek haline gelen coğrafyada günümüzde bunun vebalini bilmem kimler taşır ... !

    K.AYNAKÇA· ALGAR Hamid, "Halid el-BAGDADt', Md., DİA, İst. 1987. AHMED b. HANBEL; Müsned, ş. y. 1985. AYDIN Mehmet, "Ölümünün SO. Yıldönümünde M usa CARULLAH BİGİYEF

    Sempozyumu" Müzakereleri, Ank. 2002. AKYOL Taha, Osmanlı'da ve İran'da Mezhep ve Devlet, Milliyet Yayınları. İst.

    1999 AYDINLI Abdullah, Do~uş Devrinde Tasavvufve Hadis. Ank. 1986. AZAMET Nihat, "AbdulhakimArvasi" DİA, İst. 1995 BABA Safer, Istılahak-ı Sofiyye fi Vatan-ı Asli yy e, tasavvuf Terimleri, İst. 1998.

  • 246 Uluslar Arası Mevlana Halid-I Bağdadi Sempozyumu

    BAGADER EbuBekir, Modern Çağda Ulema, İst. 1991. BAC~iDADİ Mevlana Halid, Buğyetu 'l-Vacid fi Mektubati' I-Mevlana BaUd, (Neş

    reden, Esad Sahib), Şam, 1334. BAGDADİ Mevlana Halid, Mektubat-ı Mevlana BaUd, Tre. Dilaver SELVi, Ke-

    mal YILDIZ, Sey-Tac-Yayınlan, İst. 2008. BAŞBAKANLIK OSMANLI ARŞİVLERİNDE KAYITLI BELGELER.

    · İ.BR/92/4493- 29/M/1269 (Müfit YÜKSEL Özel Koleksiyonundan alınmıştır.) BENLİ Mehmet Sami, " Miftabu' I-Uium", Md. DİA, İst. 1985. BUHAR.t, Ebu Abdiilah Muhammed b. İbrahim; Sahibu'l-Bubari, Mısır, 1212. BULAÇ Ali, " Kim Ötekileştiriyor", 07.02.2009, Zaman. BUL AÇ Ali, "İlahi C ümle", 4 Aralık 2002, Çarşamba, Zaman. CANDAN Abdulcelil, Ulemanın Gücü, Ahenk Yayınlan, İst. 2003. CEBECİOGLU Etbeın. TasavvufTerimleri ve Deyimleri Sözlüğü, Anka Yayınlan,

    İst. 2005. . el-CEZİRİ Mela Ahmed, Diwan, Tre. Osman TUNÇ, Nu bahar Yayınlan, İst. el-CEZİRİ Mela Ahmed, Diwan, Hazırlayan, M. Şefik ARVAS, İst. 1337. ÇINAR Mahmut, "Anadolu Dindarlığının Parametreleri ve Sosyal Yapıya Etki-

    leri; Balidilik Örneği", Kur'an'i Hayat, İki Aylık Dergi, Mayıs-Haziran, 2010. DARIMİ, Ebu Muhammed Abdullah; es-Sünen, ş. y., t.y. DİN DEVLET VE TOPLUM, Gazeteci ve Yazarlar Vakfı Yayınlan, Abant Platfor-

    mu, İst. 2000, D ÜZEL Neşe, Pazartesi Konuşmaları, 25.01.201 O, Taraf Gazetesi. EBU DAVUD, Süleyman İbnu'l-Esas; es-Sünen, Beyrut 1980. EVLİYALARANSİKLOPEDİSİ, (Komisyon) 1-Xll İst. 1993. GAZALİ Muhammed, Kur'an-ı Anlamada Yöntem, Tre. Emrullah IŞLER, Sor

    Yayıncılık, Ank. 1993. · GÖZÜTOK Şakir, Tasavvufta Şahsiyet Eğitimi, İst. 1996. GÜLER İlhami, Direniş Teolojisi, Ankara Okulu Yayınlan, Ank. 2010. GÜNGÖR Erol, İslam'ın Bugünkü Meseleleri, Ötüken Yayınlan, İst. 1981. HANi Abdulmecid, el-B adaiku' l-verdiyye, Tre. Abdulkadir AK.ÇİÇEK, Rehber

    Yayıncılık, İst. 1986 http://www.hakkari.gov.tr. http://www.hakkarim.Net. http://tr. wikipedia.orglwiki/şemdinli,_ Hakkari HA.KK.ARi -94, Ank. 1994, Hakkfui Valiliği Tarafından Hazırlanan İl Yıllığı. HA.KK.AR.i.-98, Ank. 1998, Hakkfui Valiliği Tarafından Hazırlanan İl Yıllığı. HAMiDULLAH Muhammed, Mecmuatu' l-vesaiki's-Siyasiyye Li' l-Ahdi'n-

    Nebeviyye ve'I-Hilafeti'r-Raşideti, Beyrut, 1987. el-HAYDARİ es-Seyyid İbrahim Fasih, el-Mecdu' t- TaUd fi Menakıbı'ş-Şeyh

    Halid, Hazırlayan Yakup ÇİÇEK, İst. 2004. İBN MACE, Ebu Abdilialı Muhammed; es-Sünen, Thk. M. Fuad Abdulblli, Mısır,

    t..y.

  • ZekiTAN 247

    İMAMI RABBANİ Ahmed b .. Abdu'l-Abad el-Faruki es-Serhendi, Mektubat, (Of-set Baskı), İst. 1969.

    İSLAM ALİMLERİ ANSİKLOPEDİSİ, ( KOMiSYON) 1-lVlll- İst. T.y. ÖLEKİ Mevlana Halid Şirvani, Mina h, Semerlcand Yayınlan, Tercüme, Sıraceddin

    ÖNLÜER, Hüseyin OKUR, İst. 2010~ · ÖNGÖREN Reşat, "Mektup", Md., DİA, İst. 1995. ÖZTÜRK Nazife, İrşad Kutbu Seyyid Taha-i Hakkari, İst. 2003. ÖZTÜRK Mustafa, Kur'an ve Aşın Yorum Tefsirde Bitınilik ve Batıni Te'viJ

    Geleneği, Kitabiyat, Ank. 2003. ULUDAG Süleyman, " Halidiyye",Anadolu'daHalidilik, Mad. DİA, İst. 1997. KISAKÜREK Necip Fazı!, Çile, Büyük Doğu Yayınlan, İst. 1988. KILIÇ Ali, ''The Sidate Nehri or Gilanizade of Central Kurdistan" Basılmanuş

    Makale KILIÇ Orhan, XVI. ve XVTI. YÜZYlLLAimA VAN, Van Belediye Başkanlığı

    Yayınlan, Van, 1997. KIRCA Celal, İlimler ve Yorumlar Açısından Kur'an'a Yönelişler, İst. 1993. KORKUSUZ Mehmet Şefik, Sadat-ı Nakşibend, Menzil Yayınevi, İst. 2000.

    KÖLE, Bekir, "Zeynüddin-i Hafi ve Eserlerinde Tasavvuf Görüşleri", Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Basılmamış Doktora Tezi, Ankara 2009.

    KUTLU Hüseyin, Hace Muhammed Lutfi (Efe Hazretleri) Hayatı, Şabsiyeti ve Eserleri, :E;fe Hazretleri Vakfı Yayınlan, İst. 2006.

    MALiK, b: Enes; el-Muvatta, Thk. M. FuadAbdulblli, Mısır, t.y. MATUR Bejan, "Açılım DTP ve Sokaklar', 9 Aralık 2009, Çarşamba, Zaman. MARDİN Şerif, Türkiye'de Din ve Siyaset, İletişim Yayınlan, İst. 1998. MARDİN Şerif, Bediüzzaman Said Nursi Olayı Modern Türkiye'de Din ve Top-

    lumsal Değişim, İletişim Yayınlan, İst. 1992. MEMİŞ Abdurrahman, Balidi Bağdadi ve Anadolu'da Halid ilik, Kitabevi Yayın

    lan, İst. 2000 MUHAMMED ASlM b. Şeyh Muhammed Alaaddin b. Şeyh Fetbullah verkanisi,

    "Birketu'l-Kelam Fi Menaklb-ı Ba'zı Sadat", el yazması nüsbasının fotokopisinden alınmıştır.

    MÜNAVİ MuhammedAbrurrauf; Feyzu'l-Kadir, Mısır, 1938. MÜSLİM, Ebu'l-Huseyn Müslim b. el-Haccac el-Kuşeyri; Sahibu Muslim, İst.

    1985. en-NEDEVİ Ebu'l-HasanAli, İslam Önderleri Tarihi, Tre. YusufKARACA, Kayı

    han Yayınlan, İst. 1992. NES.Ai, EbuAbdirrahman b. Şuayb; es-Sünen, Tbk. Abdulfettab Ebu Gudde, Beyrut,

    1992. NURSİ Said, Münazarat, İst. 1977. NURSİ Said, Mektubat, İst. 1 986. es-SAFi Mevlana Ali b. Hüseyin, Reşebit -Hayat Pınarından Can Damlalan,

    Sadeleştiren Mustafa ÖZSARAY, Semerkand Yayınlan, İst. 2006.

  • 248 Uluslar Arası Mevlana Halid-I Bağdadi Sempozyumu

    PAKİŞ Ömer, "Seyyid Sib~atuUab el-Arvasi ve ŞeyhAbdurrahman et-T8~i'', I. Uluslararası Dünden Bugüne Tatvan ve Çevresi Sempozyumu Bildirileri, Beyan Yayınlan, İst. 2008.

    SAKLAN Bilal, Hadis İlimleri Açısından Muhaddis-Sufiler ve Sufi-Mubaddisler, Beyaz Kitabevi Yayınlan, Konya, 1997.

    SARIKOYUNCU Ali, Milli Mücadelede Din Adam lan, Ank. 1999. SEYYiD TAHA EN-NEHRi İle Alakah Başbakanlık Osmanlı Arşivindeki Belgelerin

    Dökümü, BOA, A.MKT. "MHM, 43/96, 2114/1268; HAT 803/37114-C, 23/C/ 1243; İ.HR, 92/4493,29/M/1269.

    SEYYİD TAHA-i IIA.KKAR.i (Hak.kari'JI Seyyid Taba) Hakkan İlim Sağlık Kül-tür ve Araştırma Vakfı Yayın!an, By. Ty.

    SELÇUK Sami, Demokrasiye Doğru, Yeni Türkiye Yayınlan, Ank. 1999 SUYUTİ Abdurrahman b. Ebi Bekr, el-Fetbu'l-Kebir Fi Dammi'z-Ziyadeti İla'1

    Camii's-Sağir, Beyrut, t.y. ŞAFİ'İ Muhammed b. İdris; er-Risale, Thk. Muhammed Seyyid Geylani, İst. 1969. ŞEKER Necmettin, İlk Dönem Sufilerinde Hadis Yorumu, Erciyes Üniversitesi

    Sosyal Bilimler Enstitüsü Basılmamış Doktora Tezi, Kayseri 1998. ŞEMSÜ'S-ŞÜMUS Fİ MENAKIB-I MEVLANA HALiD, Hazırlayan, Yakup

    ÇİÇEK, SEY-TAC Yayınları, İst. 2004. TAŞYÜREK Muzaffer, Hatme-i Hacegan Sultanlan, Hacegan Yayınlan, İst. 2003. "TAHA-İ HAKK.ARi", Evliyalar Ansiklopedisi, İst. 1993. TAN Zeki, Kur'an'a Göre Toplumun Yapılanmasında İlim ve .Aıimin Rolü, Ark

    Yayınlan, İst. 2010. TAN Zeki "Toplumsal Bunalımlar ve Sorumluluğumuz", Hakses Aylık Dergi,

    Eylül, 2000, Sayı: 429. TAN Zeki "Toplumsal Sorumluluk ve Aumlerimiz" Hakses Aylık Dergi, Kasım,

    2004, Sayı: 479. TAN Zeki, "Toplum Düzenini Sağlayan Bazı Unsurlar" Hakses Aylık Dergi,

    Ocak-2005, Sayı: 481. TAN Zeki, " Bilgi ve Toplum İlişlösi", Sur Aylık Fikir ve Yorum Dergisi, Şubat-

    2010, Sayı: 407 TİRMİZİ, Ebu 'İsa Muhammed b. 'İsa; ei-Camiu's-Sabib, {Thk. A. Muhammed

    Şakir), Mısır, 1985. ·

    TUNCEL Metin, "HAlCKAR.t" DİA, İst. 1997. YAYLA Atilla, ''Dini Önderler, Kriz ve Açlık", 18 Aralık 2009, Zaman Gazetesi. YÜKSEL Müfid, Seyyid Taba el-Hakkari Mektubu -özel Koleksiyon-YÜKSEL Müfid, "Senid Taba en~Nehri el-Hakkari ve Mevlana Halid'in Farsça

    Bir Mektubu", (Yayınlanmamış Fotokopi Nüshası) · YENİ REHBERANSİKLOPEDİSİ, (Komisyon), 1-IVlll- İst. 1994. ZEHEBİ Muhammed Hüseyin, et-Tefsir ve'l-MOfessirun, Beyrut, 1986.