türkiye İnsan hakları vakfı yayınları (33) buluŞ tasarım...

379
Türkiye İnsan Hakları Vakfı Yayınları (33) Yayına Hazırlayan: Dokümantasyon Merkezi BULUŞ Tasarım ve Matbaacılık Hizmetleri Tel : (312) 222 44 06 • Faks: 222 44 07 ISBN 975-7217-40-9 Türkiye İnsan Hakları Vakfı, Türk Medeni Yasasına göre kurulmuş, hükümet dışı ve bağımsız bir kuruluştur. Statüsü 30 Aralık 1990 tarihli ve 20741 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.

Upload: others

Post on 13-Jul-2020

8 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

  • Türkiye İnsan Hakları Vakfı Yayınları (33)

    Yayına Hazırlayan: Dokümantasyon Merkezi

    BULUŞ Tasarım ve Matbaacılık Hizmetleri

    Tel : (312) 222 44 06 • Faks: 222 44 07

    ISBN 975-7217-40-9

    Türkiye İnsan Hakları Vakfı, Türk Medeni Yasasına göre

    kurulmuş, hükümet dışı ve bağımsız bir kuruluştur.

    Statüsü 30 Aralık 1990 tarihli ve 20741 sayılı

    Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.

  • TİHV

    Türkiye İnsan Hakları Vakfı

    2002TÜRKİYE

    İNSAN HAKLARI RAPORU

    Ankara, 2003

  • T‹HV GENEL MERKEZ‹Menekşe 2 Sokak No: 16/7 06440 Kızılay - ANKARA

    Tel : 312 - 417 71 80 - 425 07 55• Faks : 312 - 425 45 52E-mail : [email protected] web : www.tihv.org.tr

    T‹HV ‹STANBUL TEMS‹LC‹L‹⁄‹Hocazade Sokak No: 8 Sıraselviler Cad.

    Beyoğlu-İSTANBULTel : 212 - 249 30 92 • Faks : 212 - 251 71 29

    E-mail: [email protected]

    T‹HV ‹ZM‹R TEMS‹LC‹L‹⁄‹Mimar Sinan Cad. 1432. Sokak Eser Apt. No : 5/10

    35230 Alsancak/İZMİRTel - Faks : 232 - 463 46 46 - 463 91 47

    E-mail : [email protected]

    T‹HV ADANA TEMS‹LC‹L‹⁄‹Reşatbey Mah. Cumhuriyet Cad. Kasımoğlu Apt. No: 51/3-ADANA

    Tel : 322 - 458 85 66 • Faks : 322 457 65 99E-mail : [email protected]

    T‹HV D‹YARBAKIR TEMS‹LC‹L‹⁄‹Mimar Sinan Cad. Binevş Apt. A Blok Daire: 2 - DİYARBAKIR

    Tel : 412 - 228 26 61 • Faks : 412 - 228 24 76E-mail : [email protected]

    İNSAN HAKLARIHU

    MA

    N R

    IGH

    TS

    FOUNDATION OF

    VAK

    FI 1990

    TURK

    EY

    IV Türkiye İnsan Hakları Vakfı

  • İÇİNDEKİLER

    ÖNSÖZ . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .1

    KÜRT SORUNU VE OLAĞANÜSTÜ HAL UYGULAMALARI . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .9

    1-KÜRT SORUNU VE İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .12

    2-OLAĞANÜSTÜ HAL UYGULAMASI . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .31

    YAŞAM HAKKI . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .451-ÖLÜM CEZASI . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .45

    2-YARGISIZ İNFAZ, DUR İHTARI, RASGELE ATEŞ AÇMA OLAYLARI . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .56

    3-FAİLİ MEÇHUL CİNAYETLER . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .65

    4-KARA MAYINLARI . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .68

    5-YASADIŞI ÖRGÜT SALDIRILARI . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .72

    6-SİVİL ÇATIŞMALAR . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .79

    7-AİHM KARARLARI . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .89

    ZORUNLU GÖÇ . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .911-İLTİCA HAKKI VE MÜLTECİLERİN DURUMU . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .103

    KİŞİ GÜVENLİĞİ HAKKI . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .1091- YASAL DEĞİŞİKLİKLER . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .109

    2- KAYIPLAR . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .122

    3- GÖZALTINDA ÖLÜM OLAYLARI . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .124

    4- İŞKENCE OLAYLARI . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .130

    CEZAEVLERİ VE İNSAN HAKLARI . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .1751- CEZAEVLERİNDE ÖLÜMLER . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .177

    2- CEZAEVLERİNDE BASKILAR . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .179

    3- F TİPİ CEZAEVLERİ VE ÖLÜM ORUÇLARI . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .187

    DÜŞÜNCE ÖZGÜRLÜĞÜ . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .2071- İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .211

    2- İLETİŞİM ÖZGÜRLÜĞÜ . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .257

    Türkiye İnsan Hakları Vakfı V

  • TOPLANTI VE GÖSTERİ ÖZGÜRLÜĞÜ . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .281

    ÖRGÜTLENME ÖZGÜRLÜĞÜ . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .2971-SİYASİ PARTİLER . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .299

    2-3 KASIM MİLLETVEKİLİ SEÇİMLERİ . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .308

    3-SENDİKALAR . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .312

    4-DERNEK, VAKIF VE SİVİL İNİSİYATİFLER . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .315

    İNSAN HAKLARI SAVUNUCULARINA BASKILAR . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .319

    EKLER . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .325Ek 1- 1. Uyum Paketi (4744 sayılı yasa) . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .325

    Ek 2- 2. Uyum Paketi (4748 sayılı yasa) . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .326

    Ek 3- 3. Uyum Paketi (4771 sayılı yasa) . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .328

    Ek 4- 4. Uyum Paketi (4778 sayılı yasa) . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .333

    Ek 5- 5. Uyum Paketi (4793 sayılı yasa) . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .336

    Ek 6- Anayasa Değişikliği (4777 sayılı yasa) . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .336

    Ek 7- 430 sayılı KHK Hakkında Genelge . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .337

    Ek 8- Anayasa Mahkemesi’nin FP’nin Kapatılmasına İlişkin Gerekçeli Kararı . . . . . . . . . . . . . . .337

    Ek 9- Türk Vatandaşlarının Günlük Yaşamlarında Geleneksel Olarak Kullandıkları

    Farklı Dil ve Lehçelerin Öğrenilmesi Hakkında Yönetmelik . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .340

    Ek 10- Radyo ve Televizyon Yayınlarının Dili Hakkında Yönetmelik . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .342

    Ek 11- Radyo ve Televizyon Yayınlarının Dili Hakkında Yönetmeliğin İptaline

    İlişkin Dava Dilekçesi . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .343

    TİHV ÖZEL RAPORLARI . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .349

    EK-A - ÖLÜM CEZASI: TAAMMÜDEN RESMİ CİNAYET . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .351

    EK-B - AVRUPA BİRLİĞİ UYUM YASALARININ TÜRK HUKUK SİSTEMİNDEKİ ANLAMI VE DEĞERİ . . . . . . .361

    EK-C - SUSURLUK DAVASI . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .368

    VI Türkiye İnsan Hakları Vakfı

  • Türkiye İnsan Hakları Vakfı III

    AB Avrupa Birliği

    AİHK Avrupa İnsan Hakları Komisyonu

    AİHM Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi

    AİHS Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi

    AKP Adalet ve Kalkınma Partisi

    AKPM Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi

    ANAP Anavatan Partisi

    BBP Büyük Birlik Partisi

    BM Birleşmiş Milletler

    BMMYK BM Mülteciler Yüksek Komiserliği

    CHP Cumhuriyet Halk Partisi

    CMUK Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu

    ÇGD Çağdaş Gazeteciler Derneği

    ÇHD Çağdaş Hukukçular Derneği

    DBP Demokrasi ve Barış Partisi

    DEHAP Demokratik Halk Partisi

    DGM Devlet Güvenlik Mahkemesi

    DHKP-C Devrimci Halk Kurtuluş Partisi-Cephesi

    DİSK Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu

    DSP Demokratik Sol Parti

    DYP Doğru Yol Partisi

    EĞİTİM-SEN Eğitim, Bilim ve Kültür Emekçileri Sendikası

    EMEP Emeğin Partisi

    FP Fazilet Partisi

    GKK Geçici Köy Korucusu

    GÖÇ-DER Göç Edenler Sosyal Yardımlaşma ve Kültür

    Derneği

    HABER-SEN Basın Yayın ve İletişim Emekçileri Sendikası

    HADEP Halkın Demokrasi Partisi

    HAK-PAR Haklar ve Özgürlükler Partisi

    HEP Halkın Emek Partisi

    İHD İnsan Hakları Derneği

    ILO Uluslararası Çalışma Örgütü

    İP İşçi Partisi

    KADEK Kürdistan Özgürlük ve Demokrasi Kongresi

    KDP Kürdistan Demokrat Partisi (Kuzey Irak)

    KESK Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu

    KISALTMALAR

    KHK Kanun Hükmünde Kararname

    MAZLUM-DER İnsan Hakları ve Mazlumlar İçin Dayanışma

    Derneği

    MGK Milli Güvenlik Kurulu

    MHP Milliyetçi Hareket Partisi

    MİT Milli İstihbarat Teşkilatı

    MKM Mezopotamya Kültür Merkezi

    MLKP Marksist Leninist Komünist Parti

    MYK Merkez Yürütme Kurulu

    OHAL Olağanüstü Hal

    ÖDP Özgürlük ve Dayanışma Partisi

    PKK Kürdistan İşçi Partisi

    PM Parti Meclisi

    RP Refah Partisi

    RTÜK Radyo ve Televizyon Üst Kurulu

    SES Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası

    SİP Sosyalist İktidar Partisi

    SP Saadet Partisi

    SPY Siyasi Partiler Yasası

    TBB Türkiye Barolar Birliği

    TBMM Türkiye Büyük Millet Meclisi

    TCY Türk Ceza Yasası

    TGC Türkiye Gazeteciler Cemiyeti

    TİHV Türkiye İnsan Hakları Vakfı

    TİKB Türkiye İhtilalci Komünistler Birliği

    TİKKO Türkiye İşçi Köylü Kurtuluş Ordusu

    TMMOB Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği

    TMY Terörle Mücadele Yasası

    TDP Toplumcu Demokrasi Partisi

    TSK Türk Silahlı Kuvvetleri

    TTB Türk Tabipleri Birliği

    TÜRK-İŞ Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu

    TÜM-YARGI-SEN Tüm Yargı ve İnfaz Kurumları Çalışanları

    Sendikası

    YÖK Yüksek Öğretim Kurulu

    YSK Yüksek Seçim Kurulu

  • Türkiye 2002 yılının ikinci yarısından itibaren de bir erken genel seçim iklimi yaşadı. 3 Kasım günüyapılan seçimin sonucunda son yirmi yılda politik yaşamımızda önemli bir yeri olan siyasi partiler; MHP,ANAP, DYP, DSP yüzde 10 barajının altında kalarak Meclis’e giremediler. FP’nin kapatılmasının ardındanRecep Tayyip Erdoğan’ın genel başkanlığında kurulan Adalet ve Kalkınma Partisi, (AKP) oyların yüzde34.29’unu alarak 363 milletvekili ile TBMM’de temsil edilmeye hak kazandı. Böylece AKP uzun sürenkoalisyon hükümetleri dönemine son vererek, anayasayı tek başına değiştirebilecek parlamentoçoğunluğuna da ulaşmış oldu.

    Siyasi kısıt altında bulunan parti başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yerine Kayseri Milletvekili AbdullahGül’ün Başbakanlığında 58. Hükümet kuruldu. Yeni hükümet demokrasi, insan hakları ve insanideğerlere vurgu yapan bir program hazırladı. AKP bu dönemde sürekli AB değerleriyle bir sorunlarıolmadığı ve Türkiye’yi AB üyesi yapmak için her türlü çabanın içinde olunacağı mesajlarını verdi. Fiiliolarak başbakan olamayan Erdoğan, bu dönemde AKP Genel Başkanı sıfatı ile ABD ve AB üyesi ülkelerleçok yoğun bir görüşme trafiği yaşadı. Erdoğan bu platformlarda Türkiye’nin demokratikleşmesi içingerekli her adımın atılacağı sözlerini vermekten de geri almadı.

    Ancak 12-13 Aralık 2002 tarihli AB Kopenhag zirvesinde alınan kararları içeren ilerleme raporunda,“Birlik, Türkiye’nin canlı bir reform sürecine girmesini desteklemektedir. Eğer AB Konseyi, 2004 Aralıkayında Komisyonun rapor ve temennileri temelinde, Türkiye’nin Kopenhag Kriterlerini yerine getirdiğinekarar verirse, AB, Türkiye ile katılım görüşmelerini gecikmeden başlatacaktır. Gümrük Birliği’ningenişlemesi, derinleşmesi için de Türkiye AB’nin maddi olanaklarından 2004’ten itibaren yararlanacaktır.”ibaresi yer aldı. Böylece 57. hükümetin ikircikli, MGK’nin eğilimlerine endeksli tarzının yetersiz kaldığıortaya çıkmış, Türkiye’nin demokrasi, insan hakları, hukuk devleti ve azınlık hakları demetinden oluşanKopenhag siyasi ölçütlerine uyum sağlayamadığı kararı alınarak, adaylık sürecinin başlaması 2004 yılıAralık ayına ertelenmiştir.

    11 EYLÜL VE TERÖRİZME KARŞI ULUSLARARASI SAVAŞ

    Türkiye’de demokratikleşme yönünde adım atılmasına ket vuran bir gelişme de, 11 Eylül sonrasındadünyada “terörizmle mücadele”de devletler ve uluslararası kurum ve kuruluşların yoğun bir faaliyetiçine girmesi oldu. Bu dönemde uluslararası alanda ulusal güvenliklerin, özellikle ABD’nin, tehdit altındaolduğu tezi dayatıldı. Tüm dünya bir güvensizlik duygusu ve şiddet korkusunu yaşarken, hükümetler“terörle mücadele” adı altında yasal ve başka önlemler almaya başladı. Yasalara yeni suç tanımlarıeklendi. Bazı kuruluşlar kapatıldı, varlıklarına el kondu, sivil haklar engellendi, insan hakları ihlallerinekarşı tavır alma zayıfladı. Terörizm tanımı yaygınlaştı ve tehlikeli bir şekilde genişledi. Çok sayıda ülkedepolise, yargı kararı olmaksızın tutuklama, sınır dışı etme yetkileri tanındı. Gelişmiş ülkelerde yabancılarakarşı alınan önlemler bir yanda sertleşirken bir yandan da ağırlaştırıldı. Gelişmiş ülke hükümetlerigöçmen ve iltica politikalarını sıkılaştırdı.

    Terörle mücadele BM, NATO, AGİT, AB, AK gibi uluslararası kuruluşların ve gelişmiş ülkeler başta olmaküzere pek çok ülkenin gündeminin en üst sıralarına oturdu. Askeri ve ekonomik gücün, otoriterrejimlerin; hukuku, adaleti, özgürlükleri ve barış umutlarını tehdit ettiği bir dünya ortamı oluştu.Özellikle Afganistan’a askeri müdahale sırasında ve sonrasında, Cenevre savaş hukuku ihlal edildi;tutsaklara işkence yapıldı, esirler kitlesel olarak imha edildi.

    Dünyanın çeşitli ülkelerinde yaklaşık 270 bin askeri bulunan ABD, 2002 yılı Temmuz ayında resmi olarakoluşturulan ve tüm dünyadaki diktatörleri yargılama gücüne sahip olan Uluslararası Ceza Mahkemesi’neilişkin anlaşmayı da imzalamadı. ABD bir yanda bağımlı ve yanlı ölüm cezası da verebilen, askerimahkemeler kurarak adil olmayan yargılamalara giderken, kendi askerlerinin ancak kendi komutanlarıve Amerikan mahkemeleri tarafından yargılanabilmesi konusundaki ısrarını sürdürdü. Bu da dünyadademokrasi ve insan hakları sözcüsü ve lideri gibi davrananların aslında en ağır insan hakları ihlalleriniyapanlar olduğunu ortaya koydu.

    Türkiye İnsan Hakları Raporu - 2002 Önsöz

    2 Türkiye İnsan Hakları Vakfı

  • Böylesi bir durum, Türkiye toplumuna soluk aldıracak ve devletin uluslararası ilişkilerini olumlu yöndedüzenleyecek kapsamlı ve cesur atılımların engellenmesini de kolaylaştırdı.

    57. HÜKÜMET DÖNEMİNDE YAPILAN YASAL DEĞİŞİKLİKLER

    Bu dönemde yapılan bazı yasal değişikliklere göz atmak da sürecin değerlendirilmesi açısından yararlıolacaktır. TBMM Genel Kurulu’nda 3 Ekim 2001 tarihinde kabul edilen 4709 sayılı yasa ile Anayasa’nın34 maddesinde değişiklik yapılmasının ardından 2002 yılında da ilgili yasalarda gerekli değişikliklere vedüzenlemelere gidildi. 57. hükümet döneminde “Uyum yasaları” adı altında TBMM’de üç ayrı “paket”kabul edildi.1

    TBMM’de 6 Şubat günü kabul edilen 4744 sayılı yasa (1. Uyum Paketi) Cumhurbaşkanı Ahmet NecdetSezer tarafından onaylandıktan sonra 19 Şubat günü Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi.Yeni düzenleme ile TCY’nin düşünce suçları kapsamında uygulanan 159. maddesindeki cezahafifletilirken, TCY’nin 312. maddesinde tahrik unsurunun tek başına yeterli sayılmayacağı ve “kamudüzeni için tehlikeli olabilecek şekilde tahrike elverişli olma” konusu öngörüldü, para cezası da kaldırıldı.

    Böylece 312. maddeden ceza vermeyi zorlaştırma yönünde bir eğilim gözlemlenmiştir. Ancak YargıtayCumhuriyet Başsavcısı’nın da belirttiği gibi, gerçekte madde metni eski halinden daha kötü bir şekledönüştürülmüştür. TMY’nin 7. maddesi her propagandayı değil, terör yöntemlerine başvurmayıözendirecek propagandanın suç olmasını öngörmüştür. Ancak 8. maddede yapılan değişiklik, düşünceözgürlüğünü genişletici değil, aksine daraltıcı olmuştur.

    DGM Yasası ve Ceza Muhakemeleri Usulü Yasası’nda yapılan değişiklikle; olağanüstü hal ilan edilenbölgelerde gözaltı süresi yedi günden dört güne; uzatma süresi de on günden yedi güne indirilmiş,ancak bunun için de hakim kararı aranması öngörülmüştür. Gözaltı ve tutuklamalarda, avukatla,yakınlarla ve doktorla görüşme yapılabilmesi olanaklı hale getirilen düzenlemede, avukat ve ailenin busüreçten haberdar edilmesi öngörülmüştür. Böylece “İncommunicado” olarak tanımlanan sanığınçevresinden yalıtılması uygulaması DGM koşullarında da yasal mevzuatımızdan çıkarılmış oldu. Ancak,işkencenin önlenmesi açısından gözaltına alınanların derhal hakim önüne çıkartılması gerekir, ziragözaltı süreleri işkence ve kötü muamele riskini devam ettirmektedir.

    “İkinci uyum paketi”, 26 Mart günü TBMM’de kabul edilen 4748 sayılı yasa ile gerçekleştirildi. Budüzenleme ile de sekiz ayrı yasada değişikliklere gidildi. İşkencenin önlenmesi bakımından değinilmesigereken değişiklik; işkence suçu nedeniyle AİHM tarafından kararlaştırılan ve devletçe ödenentazminatın sorumlu personele ödetilmesidir. Düzenlenen bu rücu uygulamasının zorluğunu da bilerek,“işkencenin münferit bir uygulama olduğu” mesajını vermekten öte bir anlam taşımayacağıgörüşündeyiz.

    İkinci uyum paketi kapsamında Dernekler Yasası’nın 11. maddesi yürürlükten kaldırılarak derneklerinyurtdışı faaliyetlerini Bakanlar Kurulu’nun iznine bağlayan düzenlemeye son verilmiştir. Yasanın“Uluslararası Faaliyet Yasağı” başlıklı 7. maddesi ile Türkiye’de kurulan derneklerin yurt dışındakifaaliyetlerini kısıtlayan 11. maddesi ve yurt dışında kurulan derneklerin Türkiye’deki faaliyetlerinikısıtlayan 12. maddesi yürürlükten kaldırılmış ve böylece dernek ve vakıf faaliyetlerindeki özgürlüklergenişletilmiştir. Ancak hükümet, üçüncü demokratikleşme paketini hazırlarken bu kararındanvazgeçmiş, 11. ve 12. maddelerdeki düzenlemeleri geri getirmiştir. Yasa’da yapılan değişiklikle pankartasma ‘suçu’ işleyenlerle, bir siyasi partiden kesin olarak çıkarılan veya bir siyasi partinin kapatılmasınaneden olanların da dernek kurabilmelerinin önü açılmıştır. Dernekler Yasası’nın 5. maddesinde var olan“Türkiye Cumhuriyeti ülkesi üzerinde, ırk, din, mezhep, kültür veya dil farklılığına dayanan azınlıklarbulunduğunu ileri sürmek veya Türk dilinden veya kültüründen ayrı dil ve kültürleri korumak,

    Türkiye İnsan Hakları Raporu - 2002 Önsöz

    Türkiye İnsan Hakları Vakfı 3

    1 Yasal düzenlemelerle ilgili TİHV değerlendirmesi için Uyum Yasaları ekine bakınız.

  • geliştirmek veya yaymak suretiyle azınlık yaratmak” ifadesi de “Türkiye Cumhuriyeti ülkesi üzerinde,ırk, din, mezhep kültür veya dil farklılığı veya bunlara dayanarak azınlık yaratmak” şeklindedeğiştirilmiştir. Ancak madde metni, yeni düzenlemeye karşın, “azınlık yaratma suçu” tanımınıkorumuştur. Böylece bazı derneklerin kurulmasının önündeki engeller tam olarak kaldırılmamıştır.

    “Üçüncü uyum paketi”, TBMM Genel Kurulu’nda 3 Ağustos günü kabul edilen 4771 sayılı yasa iledüzenlendi. Yeni düzenleme ile ölüm cezası, “savaş ve çok yakın savaş tehdidi hallerinde işlenmişsuçlar” dışındaki tüm suçlar bakımından kaldırıldı. Bunu ileri bir düzenleme olarak değerlendiriyoruz.Ancak, Türkiye’nin Avrupa Konseyi tarafından imzaya açılan ve savaş halinde bile ölüm cezasınınuygulanmamasını düzenleyen 13 No’lu Protokolü imzalayarak ve onaylayarak bu cezayı tümüylekaldırması gerektiğini düşünüyoruz. TCY’nin 159. maddesinde yapılan değişiklikle yasa metnine “sadeceeleştirmek maksadıyla yapılan yazılı sözlü veya görüntülü düşünce açıklamaları cezayı gerektirmez”ibaresi eklenmesi önemli bir düzenlemedir. Ancak mahkemelerin hükmü geniş yorumlayarak,uygulamada açıkça eleştiri mahiyetinde olan açıklamaları bile cezalandırma yoluna gittiği de birgerçektir.

    Dernekler Yasası’nın 11. ve 12. maddelerinde, ikinci paketten geriye adım atılmasına rağmen aynıYasa’nın 4. maddesinde ve Vakıflar Yasası’nın 1. maddesinde önemli ve olumlu bir değişikliğe gidilmiştir.Yeni düzenleme ile cemaat vakıflarının Bakanlar Kurulu izniyle taşınmaz mal edinebilmesi ve bu mallarüzerinde tasarrufta bulunabilmesi yönünde bir açılım sağlanmıştır.

    Üçüncü uyum paketi, Hukuk Muhakemeleri Usulü Kanunu (HMUK) ve CMUK’a bazı maddeler eklenerekAİHM’nin kararlarından dolayı yargılamanın yenilenmesi olanağını getirdi. Bir başka olumlu gelişmeTürkçe’den farklı dillerde yayın ve bu dilleri öğrenme konusunda oldu. RTÜK Yasası’nın 4. maddesiyeniden düzenlenerek anadilde yayın olanağı doğdu. RTÜK, bu kararlar doğrultusunda yönetmeliğidüzenlerken, yeni düzenlemenin esas amacının “Kürt vatandaşlara Türkçe öğretmek” olduğu tespitiniyaptı ve Başbakanlık, Genelkurmay Başkanlığı, Adalet Bakanlığı, ilgili bakanlıklardan görüş vetoplantılara temsilci istedi. MGK ve MİT’in katıldığı, sivil toplum temsilcilerinin ise bulunmadığı bu sürecinsonucunda “ülkenin bütünlüğünü bozmayacak” bir yönetmelik hazırlandı. Kürtçe kurs açmayı olanaksızhale getiren yönetmeliğin iptali için Diyarbakır Barosu yargı yoluna başvurdu2. Kısaca söylemekgerekirse kanunun verdiğini yönetmelik geri aldı. Aynı dönem içinde TRT GAP televizyonuDiyarbakırlılara İstanbul lehçesini ve nezaketini öğreten eğitim programları yayınlıyordu.

    “Yabancı Dil Eğitimi ve Öğretimi ile Türk Vatandaşlarının Farklı Dil ve Lehçelerinin Öğrenilmesi HakkındaKanun” değişti. Bu dil ve lehçelerin öğrenilebilmesi için “Özel Öğretim Kurumları Kanununa” tabi olmaküzere özel kurslar açılabilecek. Bu yayın ve kurslar “Cumhuriyetin Anayasada belirtilen temelniteliklerine, devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne” aykırı olamayacak. Kursların hangidillerde açılacağını MGK belirleyecek. MEB Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığı yönetmelik hazırlayacak.Bakanlar kurulu yürütecek.

    Bir yandan farklılıkların kabul edileceği görüntüsü vermek için yasalar değiştirilirken günlük yaşamdagerçek başka idi. Anadilde eğitim hakkı ve Kürtçe dil kursu için üniversite rektörlüklerine ve milli eğitimmüdürlüklerine dilekçe veren yüzlerce öğrenci ve veli ağır idari ve yasal kovuşturmaya, şiddeteuğradılar. 1.700 kadar kişi gözaltına alındı. Adalet Bakanlığı, Kürtçe’nin seçmeli dil olarak okutulması içinbaşvuranların DGM kapsamında suç işlediklerine dair bir genelge yayınladı, İçişleri Bakanlığı ve emniyetmüdürlükleri de eğitim kurumlarına, öğrencilere disiplin cezası verilmesi için ‘raporlar’ gönderdi.Üniversitelerarası Kurul, “kampanya bölücü örgüte aittir” dedi. Başvuranlar, Diyarbakır, Van, Tunceli,Adana, Muş, Elazığ, Malatya, Mardin, Mersin, Hatay, Yozgat, Bursa, Ankara, İstanbul ve İzmir’de, TCY’nin

    Türkiye İnsan Hakları Raporu - 2002 Önsöz

    4 Türkiye İnsan Hakları Vakfı

    2 Söz konusu yönetmelikler ve Diyarbakır Barosu’nun açtığı dava için ekler bölümüne bakınız.

  • 169. maddesi uyarınca “yasadışı örgüte yardım ve yataklık” iddiasıyla tutuklandılar. Okullardan kesin vesüreli ihraç cezaları verildi. Ancak, mahkemeler, çok sayıda yürütmeyi durdurma kararı da verdi.Aşağıdaki bir karar örneği, yargı alanında işlerin bazen başka türlü yürüdüğünü göstermektedir.

    Diyarbakır’da Avukat Osman Baydemir, davacı Hamit Koçak adına, Dicle Üniversitesi Rektörlüğüaleyhine, Kürtçe eğitim ve öğretim yapılması istemiyle verdiği dilekçe nedeniyle bir yarıyıl okuldanuzaklaştırma cezasıyla cezalandırılmasına ilişkin işlemde, yürütmenin durdurulması isteminde bulundu.Diyarbakır Bölge İdare Mahkemesi, 19 Şubat günü oybirliğiyle aldığı kararla yürütmeyi durdurdu. Bukararın geniş gerekçesi raporumuza alınmıştır. Anadilde eğitim hakkı istemini suç olarak niteleyenbakanlara, üniversite rektörlerine, savcılara, yargıçlara, emniyet müdürlerine, okutulması ve öğretilmesigereken düzeyde bir gerekçeyi yazdığı için Mahkeme Başkanı Yurtman Toksöz’ü, üyeler Sema Akın veHasan Önal’ı kutluyoruz.

    Kürt dili ve kültürünün gelişimi, yasal iyileştirmelere karşın, genel olarak engellenirken, Erzurum Hınıs’taolduğu gibi Türkçe kurslarına katılmaları için yöre halkına baskı yapılmaktadır. Kürtlerin sistematikasimilasyonunu sürekli kılmak için kararlı bir direnmenin ve programın varlığı açıkça anlaşılmaktadır.

    Kürtçe isimler konusunda da sorunlar yaşandı. 1587 sayılı Nüfus Yasası’nın 16/4. maddesi; “millikültürümüze, ahlak kurallarına, örf ve adetlerimize uygun düşmeyen ve kamuoyunu inciten adlarkonulamaz.” demektedir. Buna dayanarak Diyarbakır’ın Dicle ilçesinde Jandarma Bölge Komutanlığı, 600adlık bir liste hazırlayarak, Diyarbakır Cumhuriyet Savcılığı’ndan dava açılması için istemde bulundu. Çoksayıda yargılama devam ediyor.

    Kürtçe’nin kamusal alanda kullanımındaki yasaklar bu dönemde de sürdü. Bir yanda 1 Mayısgösterisinde “Biji Yek Gulan (Yaşasın 1 Mayıs)” dedikleri için İstanbul Bağcılar HADEP İlçe Yönetim Kuruluüyelerinin yargılanması sürerken, bir minibüs şoförü, Soze Feleke adlı müzik kasetini çaldığı için TCY’nin169. maddesinden hüküm giydi. Okulda Kürtçe konuştuğu için öğrenci dövüldü. Kürtçe şarkı söyleyengrup sahneden indirildi. Tiyatro oyunları yasaklandı.

    OHAL

    30 Kasım günü MGK’nin tavsiyesi üzerine Diyarbakır ve Şırnak illerinde olağanüstü halin kaldırılmasınaTBMM’de karar verildi. Böylece 285 sayılı KHK uyarınca 19 Temmuz 1987 tarihinden beri 11 ilde(Diyarbakır, Hakkari, Şırnak, Tunceli, Batman, Bingöl, Bitlis, Mardin, Muş, Siirt, Van) uygulanmakta olanOHAL sona ermiş oldu. OHAL, 26 Aralık 1978 de Kahramanmaraş olayları nedeniyle 13 ilde (Ankara,Adana, Bingöl, Elazığ, Erzincan, Erzurum, Gaziantep, İstanbul, Kars, Malatya, Kahramanmaraş, Sivas,Şanlıurfa), yaygın şiddet olayları nedeniyle 26 Nisan 1979 tarihinde 6 ilde (Adıyaman, Diyarbakır, Hakkari,Mardin, Siirt, Tunceli), 20 Şubat 1980 tarihinde 2 ilde (Hatay, İzmir), 20 Nisan 1980 tarihinde de bir ilde(Ağrı), “iç güvenlik harekatı” nedeniyle ve yargı yolu kapalı olan sıkıyönetim uygulamasından sonraMGK’nin kararıyla geliştirilmişti. OHAL Valiliği’nin koordinatörlüğünde uygulanan ve valiliğe KHK’nin 7.maddesi ile olağanüstü yetkiler veren bu rejimin işlemleri de dava konusu olamadı. Ancak, 1978yılından beri, 25 yıldır olağan, demokratik bir yönetim tanımamış olan “OHAL illeri” yasal olarak normalrejime kavuşmuş oldu. Bu, önemli bir gelişmedir. Ancak bu gelişme günlük yaşama henüzyansımamıştır ve uygulamanın eskisi gibi devam ettiğini rahatlıkla söyleyebilir. Zira, 1985 yılında KöyYasası’na eklenen iki maddeyle oluşturulan Geçici Köy Koruculuğu ve 70 bin kadar oldukları söylenensilahlı korucular varlıklarını sürdürmektedirler. Zorla göç ettirilmiş köylülerin arazilerine hayvanlarına veevlerine el koyan; köy yakma, çete kurma, öldürme, gasp, hırsızlık, uyuşturucu-silah kaçakçılığı, kızkaçırma, ırza geçme gibi suçlar işleyen korucular bölgede barışın kurulmasını ve geri dönüşü engelleyenbir unsur olmaya devam etmektedir.

    Türkiye’de yaşama hakkına yönelik ihlaller 2002 yılında da devam etti. Yıl içinde güvenlik görevlilerinin

    Türkiye İnsan Hakları Raporu - 2002 Önsöz

    Türkiye İnsan Hakları Vakfı 5

  • yaşam hakkı ihlalleri, korucu saldırıları, faili meçhul cinayetler, mayın ve sahipsiz bomba patlamaları,yasadışı örgüt saldırıları, sivil çatışmalar ve silahlı çatışmalar sonucunda en az 144 kişi yaşamını yitirdi,İstanbul’da, Batman ve Mersin’de de birer kişi gözaltında öldü. Yine bu dönemde iki kişi (Coşkun Doğanve Sıddık Kaya) kayboldu. Kimliği belirlenemeyen sekiz kişinin cesedi bulundu. 2002 yılında işkencegören 365 kişi TİHV tedavi ve rehabilitasyon merkezlerine başvurmuştur.

    İlticacılarda ölüm sayıları daha yüksektir. Denizde, TIR kazasında, boğulma, hastalık, donma, trafik kazasıgibi nedenlerle 2002 yılında en az 124 mülteci öldü.

    DOKUNULMAZLIK

    Bu bölümde ise yargısız infaz davalarından bazı örnekler vererek, sanık güvenlik görevlilerininkorunduğunu göstermek istiyorum. “DHKP-C üyesi olduğu” iddia edilen İsmail Kahraman’ın öldürülmesinedeniyle açılan dava sürüyor. Sanık polislerden Nihat Çulhaoğlu üç, İsmail Erşan beş kişinin, benzersenaryoyla öldürülmesinden yargılanmış ve beraat etmişlerdi. Polislerin tutuklama talebi de reddedildi.

    Konya’nın Ahırlı ilçesi Akkise beldesinde yüz kadar jandarmanın açtığı ateş sonucu Hasan Gültekinölmüş, üç kişi de yaralanmıştı. Komutan Astsubay Ali Çalışkan, “olay gecesi vatandaşlar bizi çemberealdı. Her taraftan taş ve sopalarla saldırı oluyordu. O sırada emir vermediğim halde askerler canlarınıkurtarmak için ateş etmeye başladı. Emir-komuta zinciri kırıldı. Bana saldırı başlayınca havaya ateşettim, havaya ateş açarak araçlara kaçtık” dedi. Tanık olarak dinlenen beş jandarma da “Komutan ateşemri vermedi. Köylüler saldırınca havaya ateş açtık. Komutanın ateş açtığını da görmedik” dediler. Davadevam ediyor.

    “DHKP-C üyesi oldukları” iddia edilen Avukat Fuat Erdoğan, Elmas Yalçın ve İsmet Erdoğan adlı kişiler1994 yılında İstanbul Beşiktaş’ta bir kafede öldürülmüştü. Dört polis hakkında açılan davada İstanbul 5.Ağır Ceza Mahkemesi, “sanıkların suçu, kendilerine yönelik saldırıyı engellemek amacıyla görevlerisırasında yasal savunma koşulları içinde işledikleri” gerekçesiyle beraat kararı verdi.

    30 Ekim 2001 tarihinde Doğubeyazıt’ta (Ağrı) bir evde Burhan Koçkar’ın, Halil Akdağ adlı polis memurutarafından öldürülmesi ile ilgili olarak açılan dava 2002 yılında sonuçlandı. Mahkeme, TCY’nin “kastenadam öldürme” suçuna ilişkin 448. maddesi uyarınca Akdağ’a 24 yıl hapis cezası verdi. Ancak ceza,“Akdağ’ın olayda yasanın belirlediği zaruret sınırını aşmadığı ve duruşmadaki iyi hali nedeniyle” 3 yıl 4ay hapis, 3 ay memuriyetten men cezasına indirildi.

    İstanbul Gaziosmanpaşa’da 1995 yılının Mart ayında 19 kişinin öldürülmesi nedeniyle açılan “GaziDavası” yıl içinde sona erdi. 18 polis beraat etti, yalnız iki polis ceza aldı. Adem Albayrak, dört kişiyiöldürmek suçundan ayrı ayrı 24 yıla mahkum edildi, indirimlerle ceza, 6 yıl 8 ay oldu. Bir diğer görevlide iki kişiyi öldürmek suçundan 1 yıl 8 ay ceza aldı. Polislere verilen cezalar da Şartlı Salıverilme Yasasıuyarınca ertelendi.

    Gözaltında ölüm ve işkence sanıkları hakkında, genel kural olarak soruşturma açılmadı. Ailelerin vekamuoyunun ısrarlı takibi sonucunda açılan davalar da, uzun yıllar sürmekte ve zamanaşımına girmeihtimali belirmektedir. Sonuçlan davalar da en az cezalarla, ertelemelerle sonuçlandı. Manisa davası da,zamanaşımı süresinin dolmasına kısa bir süre kala, kamuoyunun baskısı ve bazı yargı görevlilerininçabalarıyla sonuçlandı.

    İŞKENCE

    AB ile uyum sürecinde yapılan yasal yeni düzenlemelerde; gözaltı süreleri kısaltılmış, DGM’lerde deiletişimsiz gözaltı (İncommunicado) sona erdirilmiş, işkence sanıklarının yargılanmaları için izin koşulukaldırılmıştır. İşkence cezaları ertelenemeyecek, paraya çevrilemeyecek ve affedilmeyeceklerdir.

    Türkiye İnsan Hakları Raporu - 2002 Önsöz

    6 Türkiye İnsan Hakları Vakfı

  • TCY’nin de ceza üst sınırları yükseltilmiştir. İşkence sanıkları yargılama süresince görevlerine devamedemeyeceklerdir. AİHM’in kararıyla verilen tazminat işkence hükümlüsüne ödetilecektir. Başka birdeyişle rücu uygulamasına geçilecektir. Ancak bu iyileşmeler ve bu iyileşmelerin gerektirdiği siyasikararlılık günlük yaşama yansımamıştır. Keyfi gözaltılar devam etmiştir. 2002 yılında da özel sorgulamayerlerinde, polis ve jandarma merkezlerinde, meydanlarda, evlere yapılan baskınlarda, şiddet biryıldırma ve sorgulama yöntemi olarak uygulanmış ve işkence görenlerin sayısında bir azalmaolmamıştır. Gözaltına alınanların yakınlarına haber iletilmemiş, görüşmelerde zorluklarla karşılaşılmıştır.İşkence yöntemlerinin önceki yıllarla uyumu ve farklı şehir ve kurumlarda aynen uygulanıyor olması,bu uygulamanın eğitim görmüş görevliler tarafından devam ettirilmesi, işkencenin sistematik ve birpolitik tercih olarak uygulandığını göstermektedir.

    Cezaevlerinde de bu yıl, önceki yıllara göre değişen fazla bir şey olmadı. Başta F tipleri olmak üzere tümcezaevlerinde, baskılar, işkenceler, hakların (çoğu zaman sağlam bir gerekçe olmadan) kısıtlanmasıuygulamaları sürdü. Cezaevlerinde yıl içinde 20’si ölüm orucu ve bağlı nedenlerle olmak üzere toplam42 kişi yaşamını yitirdi.

    2000 yılından bu yana süren ölüm oruçlarını sona erdirmek için ne Adalet Bakanlığı’nın ne de diğeryetkililerinin bir girişimi olmadı. Aksine ölüm orucu ve mahkumların içinde bulunduğu durum,kamuoyunun gündeminden düşürüldü. Bu konu sol içerikli basın yayın organları dışında tartışılmadı, elealınmadı. Tecrit uygulaması devam etti.

    DÜŞÜNCE VE İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ

    Bilim adamları, araştırmacılar, yayınevi sahipleri, gazete sahipleri, gazeteciler, sendikacılar, dernekyöneticileri, muhalif siyasi parti yöneticileri, insan hakları savunucuları ve örgütleri, öğrenciler, yazarlar,şairler, tiyatro, müzik, fotoğraf, karikatür sanatçıları, belediye başkanları, yazılı ve görsel basın sahip veyayıncıları, sunucular, öğretmenler, avukatlar, baro başkanları ve çok sayıda yurttaş “düşünce suçu”kovuşturmasına uğradı. TCY’nin 159. ve 312. maddeleri ile TMY’nin 7. ve 8. maddelerinde yapılan minideğişiklikler uygulamada savcı ve yargıçların özgürlük alanlarını genişletecek yorum yapmalarınısağlayamadı. Kitaplar yasaklandı, davalar açıldı.

    Kültür Bakanlığı’na bağlı Sinema, Video ve Müzik Eserleri Denetleme Kurulu, emniyet müdürlüğününbaşvurusu üzerine, Handan İpekçi’nin Kültür Bakanlığı’nın desteğiyle çektiği “Büyük Adam, Küçük Aşk”adlı filmin gösterim iznini iptal etti. Bakırköy Cumhuriyet Savcılığı da, Aralık ayında Handan İpekçihakkında “güvenlik güçlerine hakaret ettiği” iddiasıyla dava açtı.

    Özellikle OHAL alanında valiler ve emniyet müdürleri tarafından oyun, konser, şenlik, şölen gibi kültürve sanat etkinlikleri de engellendi.

    NE YAPMALI?

    Yukarıda yıllık raporumuzdan alıntılarla sunduğumuz demokrasi ve insan hakları manzarası, yasaliyileşmeleri, Türkiye’nin ve toplumumuzun önünde çözülmesi ve aşılması gereken sorunlarıgöstermektedir. Bu sorunları aşabilmek için öncelikle gerçek ve sivil bir erke, başka bir değişle gerçekve sivil bir hükümete gereksinim vardır. Tek partiden oluşan bir hükümet ve parlamentoda anayasayıdeğiştirebilecek çoğunluk ve ortam var.

    “AKP olması gereken olacak mı?”, “Yapılması gerekeni yapacak mı?” sorusu akla gelmektedir. Hükümetprogramına ve verilen mesajlara bakıldığında Türkiye’nin tarihi bu evresinde AKP’nin bu misyonukaldıramayacağını göstermektedir. Zira hükümet, demokratikleşme ve insan hakları atılımında stratejikönemdeki konuları gündemine alamamıştır.

    Demokratik bir Anayasa gereksinimi ifade edilmemiş ve bu yönde bir çalışma gündeme alınmamıştır.Siyasal ve toplumsal yaşamımızda ağırlıklı bir anayasal konumu olan MGK’nin statüsü korunmuştur.

    Türkiye İnsan Hakları Raporu - 2002 Önsöz

    Türkiye İnsan Hakları Vakfı 7

  • Temel hak ve özgürlüklere yönelik en etkili baskı kurumu olan DGM’lerin varlıklarını sürdüreceğianlaşılmaktadır. 58. Hükümet, “Türkiye bir Kürt sorunu yaşamamış gibi” davranmaktadır. OHAL’in sonaerdirilmesine karşın 70 bin kadar silahlı köy korucusu görevlerine, suç işlemeye devam etmektedir.Savaştan zarar görenlerin tazmin edilmesi, zorla göç ettirilen insanların güvenlik içinde evlerinedönmeleri için bölgesel ekonomik projeler gündemde yoktur. F tipi cezaevlerinde tecridinkaldırılacağına dair bir yaklaşım görülmemektedir. Toplumun ihtiyaç duyduğu genel bir siyasi afla ilgiliolumlu bir yaklaşım da yoktur.

    Türkiye, demokratikleşme sorunlarını, asker-polis devlet yapısını ve devletin güvenliğini sağlamayıönceleyen stratejisini değiştirerek çözebilir. Yurttaşların özgürlüklerini güvence altına alan, tekleştirmeyerine dil, din, etnik, kültürel çoğulculuğa dayalı birlikteliği kabul eden, bağımsız ve yansız yargı yolu ileyargı güvencesi sağlanmış, sömürü ve yolsuzlukların yolunu kapatmış, insan haklarına dayalı bir hukukdevletini kabul eden atılımlar gecikmiştir.

    Portekiz’de, İspanya’da, Yunanistan’da benzer sıkıntılara ve sorunlara karşın demokratikleşme son otuzyılda nasıl sağlandıysa Türkiye’de de benzer adımlar atılarak sağlanabilir.

    Türkiye, gerçek bir demokrasinin kurulabilmesi için gerekli toplumsal potansiyele ve dinamikleresahiptir. Bu dinamiklerin sahnedeki yerlerini almaları, küresel sömürü ve şiddete zorbalığa karşıuluslararası dayanışma içinde olmaları halinde demokrasi ve insan hakları hayallerimiz gerçek olacaktır.

    Yavuz Önen

    TİHV Başkanı

    Türkiye İnsan Hakları Raporu - 2002 Önsöz

    8 Türkiye İnsan Hakları Vakfı

  • Ülkemizde yaşanan insan hakları ihlalleri, bu yıl da çeşitli yönleriyle araştırılarak DokümantasyonMerkezimiz tarafından derlenmiştir. Geçen yıl yapılan çalışmaya benzer bir biçim ve içerikle yapılanderleme, sorun alanlarının tamamına yakınını ve bazı ayrıntıları da kapsamaktadır. Önsözde, Türkiyehakkında yapacağım genel değerlendirmeye ek olarak, geçen yıl olduğu gibi, uluslararası gelişmeler veinsan hakları ihlalleri de özetle ele alınacaktır.

    GENEL ORTAM

    Avrupa Parlamentosu’nun 27 Şubat günü Ermeni soykırımı ile ilgili ifadeleri de içeren KafkasyaRaporu’nun ardından 31 Mart günü de Türkiye’deki demokratikleşme süreci ve hakkında kapatmadavası bulunan HADEP’in durumunu değerlendiren kararları onaylaması, Ankara’da rahatsızlık yarattı.Kararlarla ilgili olarak yayınlanan TBMM bildirisinde, “Saygın olarak bilinen bir parlamentonun tarihigerçekleri inkâr ederek asılsız Ermeni iddialarını benimsemesi, Türk tarihini, devletini ve milletiniyaralayıcı hükümleri kabul etmesi bu kararı alanları lekeler” ifadelerine yer verildi.

    AB’ye uyum yasaları tartışmalarının sürdüğü dönemde İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, 9 Şubatgünü düzenlediği basın toplantısı ile Avrupa Komisyonu Türkiye Temsilcisi Büyükelçi Karen Fogg’a aitbazı elektronik mektupları açıkladı. Fogg üzerinden AB karşıtı bir kampanya başlatan İP, “Fogg’un uyumyasalarıyla ilgili operasyon yürüttüğünü ve bu operasyonun taktik hedefinin yeni parti kurulması vebaşbakan değişikliği, stratejik hedefinin ise ulusal devletin tasfiyesi olduğunu” iddia etti. Dışişleri Bakanıİsmail Cem’i Fogg’un suç ortağı olmakla suçlayan Perinçek, Büyükelçi Fogg’un “casusluk yaptığını ve PKKdestekçisi olduğunu” ileri sürdü. İP’in başlattığı kampanya doğrultusunda DİSK, KESK ve Hak-İş’in deAB’den yasadışı yollardan para aldığı iddia edildi. MİT ve MGK’den yapılan açıklamalarda elektronikpostaların elde edilmesi ile ilgileri olmadığı öne sürüldü. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından“haberleşme özgürlüğünün ihlal edilmesi” gerekçesiyle inceleme başlatıldı. Perinçek ve İP Genel BaşkanYardımcısı Hasan Yalçın hakkında Ankara 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nde açılan dava yıl içinde beraatlasonuçlandı.

    Türkiye’de 2002 yılında insan hakları alanında AB Bakanlar Konseyi’nin yıl sonunda Türkiye’nin tamüyelik sürecinin belirlenmesi konucunda alacağı karara bağlı olarak önemli bir hareketlilik yaşandı. 57.hükümetin (DSP-MHP-ANAP koalisyonu) AB’ye uyum sağlama iddiasıyla yasal bazı düzenlemeleryapması, bazı insan hakları kurumlarını oluşturması, bu hareketliliğin resmi alanını oluşturdu. Üç ayrı“demokratikleşme paketi” olarak gerçekleşen bu değişiklikler, sivil toplum ortamında da dinamik birsürecin yaşanmasına neden oldu.

    Ancak bu arada şunu da belirtmek gerekir ki, sivil toplum bu değişim sürecinde fiilen çalışmalarakatılamadı, dışlandı. Bu süreçte ordu ve MGK’nin kaygı ve görüşleri doğrultusunda bir kamuoyuoluşturulurken, yasal düzenlemeleri gerçekleştiren TBMM ve hükümet de sadece bu sese kulak verdi.Demokratikleşme, bir kez daha, “Devletin ve Milletin bölünmez bütünlüğüne yönelik tehdidin ortadankaldırılmasını” temel hedef olarak kabul eden Milli Güvenlik Konsepti’ne yenik düştü.

    Türkiye İnsan Hakları Vakfı 1

    ÖNSÖZ

  • Kürt sorunu 2002 yılında da Türkiye’de insan haklarıgündeminin temel belirleyicisi olma özelliğini sürdürdü.Yıl boyunca Kürt sorununa ilişkin tartışmalar kültürelhaklar çerçevesinde yoğunlaştı. 2001’in Kasım ayındabaşlatılan anadilde eğitim kampanyasını, 2002 yılınınilk aylarında Anayasa’nın 42. maddesinindeğiştirilmesine yönelik kampanya izledi. Ölümcezasının kaldırılması ve genel af ilan edilmesi de Kürtsorununun barışçıl ve demokratik bir yollaçözülebilmesi için öne çıkan talepler arasında yer aldı.Devletin bu tür taleplere yaklaşımında 2002 yılında dabir değişiklik gözlenmedi. Okullarda Kürtçe dersiverilmesi ve bunun önündeki yasal engellerinkaldırılması talepleri “yasadışı örgüte yardım yataklık”kapsamında değerlendirilerek binlerce kişi gözaltınaalındı, yüzlerce kişi tutuklandı. Ölüm cezasınınkaldırılması talebi, genellikle yalnız KADEK lideriAbdullah Öcalan’ın koşullarına ilişkin bir talep olarakdeğerlendirilerek “yasadışı” ilan edildi.

    Ancak 2002 yılı Kürt sorununa yönelik resmi “çözüm”arayışlarının da yoğunlaştığı bir yıl oldu. 56. ve 57.hükümetler tarafından Avrupa Birliği’ne uyumamacıyla yapılan yasal değişikliklerin gerek kapsamı,gerekse içeriğinde Kürt sorununa yönelik resmiyaklaşımlar belirleyici oldu. Özellikle 3 Ağustos günüTBMM’de kabul edilen 4771 sayılı yasa (Bkz. Ek 3) ilebirlikte Kürtçe yayın ve eğitimin önündeki yasalengeller ile ölüm cezasının kaldırılması, Kürtsorununun çözümü yönündeki beklentileri arttırdı. Nevar ki, söz konusu yasal değişiklere işlerlikkazandırılması amacıyla hazırlanan yönetmeliklerdeürkek ve yasakçı yaklaşımların değişmediği görüldü.Benzer şekilde 4744 sayılı yasa (I. Uyum Paketi) ilebirlikte TCY’nin 159 ve 312. maddelerinde yapılandeğişikliklere rağmen ifade özgürlüğüne yönelikengellemelerde azalma görülmedi.

    2002 yılı başından 4771 sayılı yasanın kabul edilişinekadar olan dönemde Kürtçe yayın ve eğitime dairresmi çevreler arasında süren tartışmalar Mart ayındayoğunlaştı. Mart ayı başlarında bazı basın yayınorganlarında askeri yetkililerin “sınırlı ve kontrollüolması kaydıyla Türkçe’den başka dillerde yayına izinverilebileceği” yolundaki görüşlerini hükümetebildirdiklerine ilişkin haberlere yer verildi. HaberlerdeFransa’da devlet televizyon ve radyosundan Korsika

    dilinde yayın yapılması örneği en çok tartışılankonulardan biri oldu. ANAP Genel Başkanı ve 56.hükümetin Başbakan Yardımcısı Mesut Yılmaz, MHPAksaray Milletvekili Sadi Somuncuoğlu’nun Kürtçeyayına ilişkin soru önergesine Mart ayında verdiğiyazılı yanıtta, “Kürtçe yayının kırsal kesimdekivatandaşların Türkçe öğrenimini kolaylaştıracağını,ülke birliğine zarar vermeyeceğini ve Türkiye’nin AB’yegiriş sürecini hızlandıracağını” belirtti.

    Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer de, aynı günlerdeyaptığı açıklamada, Anayasa’nın Kürtçe televizyonyayınlarına engel oluşturmadığını belirterek özetleşunları söyledi:

    “Burada bir kavram kargaşası yapılıyor. Kürtçe eğitim-öğretim başka şey, yayın başka şey. Yayınla eğitim-öğretimi birleştiriyorlar. Anayasa’nın 42. maddesi açık.‘Resmi dil dışında başka bir dilde eğitim-öğretimyapılamaz’ diyor. Bu açık hüküm karşısında başka birdilde eğitim-öğretim söz konusu olamaz. Ama başkabir dille yayın konusunu hükümet, siyasi iradekararlaştırır. Bu iki türlü yapılabilir. Ya devletkontrolünde, devlet televizyonunun elinde bellisürelerde yayın yapılır anadili öğrenmek için ya daserbest bir televizyonda serbestçe öğretilmesikonusunda yayın yapılabilir. Bunun tercih hakkıparlamentonundur.”

    29 Mart günü MGK toplantısının ardından yapılanaçıklamada da “TRT’nin yurtiçi ve yurtdışı yayınlarınınyasada belirtilen amaçlar doğrultusunda daha yaygınve yararlı olabilmesi için alınacak önlemler üzerindeduruldu” denildi. Basında yer alan haberlerdebildirideki “yaygın ve yararlı” ifadesinin Türkiye’dekullanılan tüm yerel dillerdeki yayınları kapsadığıyorumları yapıldı.

    2002 yılının ilk yarısında Kürt sorunu bağlamındaüzerinde en çok tartışılan konulardan birisi deOlağanüstü Hal Uygulaması oldu.

    MGK’nin 30 Mayıs günü yaptığı toplantıda, olağanüstühal uygulamasının Hakkari ve Tunceli’de 30 Temmuzgününden geçerli olmak üzere sona erdirilmesi,Diyarbakır ve Şırnak illerinde de son defa olmak üzere4 ay uzatılmasına ilişkin tavsiye kararı alındı.Toplantının ardından yayınlanan bildiride şöyle denildi:

    Türkiye İnsan Hakları Vakfı 9

    KÜRT SORUNU VE

    OLAĞANÜSTÜ HAL UYGULAMALARI

  • “Ülke genelindeki güvenlik ve asayiş durumu ile bunuetkileyen iç ve dış gelişmeler gözden geçirilmiş; bukapsamda, Diyarbakır, Hakkari, Şırnak ve Tunceliillerinde devam etmekte olan olağanüstü haluygulamasının, 30 Temmuz 2002 tarihinden geçerliolmak üzere; Hakkari ve Tunceli illerinde sonaerdirilmesi ve bu illerin mücavir iller kapsamınaalınması, Diyarbakır ve Şırnak illerinde ise BakanlarKurulunca olağanüstü hal uygulamaları sonrasıalınacak tedbirlere hazırlık süresi verilmesi için, sondefa olmak üzere 4 ay daha uzatılması uygunbulunarak bu husustaki tavsiye kararının BakanlarKurulu’na gönderilmesi kararlaştırılmıştır.”

    MGK’nin tavsiye kararı 19 Haziran günü toplanan TBMMGenel Kurulu tarafından değiştirilmeksizin kabul edildi.İçişleri Bakanı Rüştü Kazım Yücelen görüşmelersırasında yaptığı konuşmada şunları söyledi:

    “Olağanüstü hal ve mücavir illerde, son on yıldameydana gelen terör olaylarının istatistikî analizinebaktığımız zaman, 1992 yılında toplam 2.612 olan olaysayısının 1993 yılında 3.933, 1994 yılında 3.809, 1995yılında 2.118, 1996 yılında 1.941, 1997 yılında 1.300,1998 yılında 977, 1999 yılında 1.077, 2000 yılında 262,2001 yılında 222 ve 14 Haziran itibariyle de 2002yılında 121 olduğunu görüyoruz. 1 Ocak-14 Haziran2002 tarihleri arasında ülke genelinde meydana gelenterör olaylarının yüzde 15,6’sının olağanüstü hal vemücavir illerde meydana gelmesi, geçmiş yıllardayaşanan terör olaylarının yoğunluğunun bubölgemizde giderek azaldığını, terör örgütlerinin eylemve aktivitelerinin marjinal seviyelere geldiğinigöstermektedir. Bugün, olağanüstü hal kapsamındabulunan Hakkari ve Tunceli İlleriyle ilgili istatistikleranaliz edildiğinde ise, Tunceli İlinde, 1998 yılında 133,1999 yılında 112, 2000 yılında 32, 2001 yılında 27, 14Haziran 2002 tarihi itibariyle de 2002 yılında 3; Hâkkariİlinde, 1998 yılında 140, 1999 yılında 141, 2000 yılında27, 2001 yılında 26, 2002 yılında ise 11 olayın meydanageldiği, olay sayısında önemli bir düşüş kaydedildiğigözlenmektedir.

    Diyarbakır ve Şırnak İlleriyle ilgili aynı dönemlerdekirakamlara bakıldığında, Diyarbakır İlinde, 1998 yılında110, 1999 yılında 171, 2000 yılında 33, 2001 yılında 34,2002 yılında 21; Şırnak İlinde, 1998 yılında 113, 1999yılında 169, 2000 yılında 47, 2001 yılında 46, 2002yılındaysa 14 olayın meydana geldiği anlaşılmıştır.”

    10 Temmuz 1987 tarihinde yürürlüğe giren OlağanüstüHal uygulamasına 30 Temmuz günü Hakkari ve Tunceliillerinde, 30 Kasım günü de Şırnak ve Diyarbakır’da sonverildi. Böylece OHAL uygulaması yasal olarak sonaermiş oldu. Ancak OHAL bölgesinde ihlal veyasaklamalar yıl boyunca devam etti.

    PKK, 1999 yılı Ağustos ayında aldığı “silahlı mücadeleyeson verme” kararına 2002 yılında da uydu. PKK’nin4-10 Nisan günlerinde düzenlenen 8. kongresinde

    PKK’nin feshedilerek yerine Kürdistan Özgürlük veDemokrasi Kongresi’nin (KADEK) kurulduğunu açıklandı.KADEK Genel Başkanlığına da Abdullah Öcalan seçildi.KADEK’in kuruluş bildirgesinde, “(…) bireylerin vehalkların özgürlükçü demokratik gelişimine zararveren, kaos ve tahribat yaratan her türlü terörizmi demahkum ederek sorunlara çözüm yöntemi dışındagörür. Kürt sorununun demokratik çözümü temelindeher türlü çatışmanın son bulmasını, barışın vekardeşliğin tesis edilmesini, gerillanın bu çözümtemelinde ve buna bağlı olarak düzenlenmesini uygunbulur. Bunun başarıyla gerçekleşmesi için Kürt halkınınher düzeyde meşru savunma konumunu geliştiripgüçlendirmesini gerekli görür” denildi.

    KADEK’in kuruluşunun ardından basın yayınorganlarında “Türk istihbarat birimlerinin elde ettiğibilgilere” ilişkin haberler yer aldı. Bu haberlerde“PKK’nin ‘Serhıldan’ adıyla halk ayaklanmasınıgerçekleştirmeyi amaçladığı, ‘Demokratik OrtadoğuFederasyonu’ adı altında yeni bir ülke kurmak istediği,bunun için Türkiye, Kuzey Irak, İran, Suriye’de partikuracağı ve Türkiye’de yasaların sokak gösterileriyledeğiştirilmesinin hedeflendiği” iddia edildi.

    Haberlerde yer verilen istihbarat raporlarında PKK’ninyeni stratejisi de şöyle tanımlandı.

    “Kurulacak demokratik kitle örgütleriyle demokrasiblokları oluşturulacak, böylece hükümetler baskıaltında tutulacak, Yasalar sokak gösterileriyledeğiştirilecek, kadın ve çocuklar ön planda tutularaksokak hareketleriyle, halk devletle karşı karşıyagetirilecek, etnik ve kültürel topluma göre demokratikanayasal oluşturulacak, etnik grupların kültürününgelişmesi için mücadele edilecek, ölüm cezası,olağanüstü hal, köy koruculuğu gibi sistemlerinkaldırılması ve köye dönüşün sağlanmasına çalışılacak,bazı örgüt mensupları barış grubu olarak güvenlikgüçlerine teslim olacak, silahlı mücadele AbdullahÖcalan’ın ölüm cezasının infaz edilmesi ve örgüteyönelik operasyona girişilmesi halinde yenidenbaşlatılacak”.

    16 Nisan günü Brüksel’de düzenlenen basıntoplantısında, KADEK’in mevcut ülkelerin sınırlarınıdeğiştirme amacının olmadığı ve şiddetin çözümgetirmediği anlayışıyla siyasete girmek istediğibelirtildi. Basın toplantısında, KADEK’in temel istekleri“siyasete katılım hakkı, genel af, ölüm cezasınınkaldırılması, Kürtçe yayın ve konuşma hakkınınsağlanması, OHAL ve koruculuğun kaldırılması” olarakaçıklandı.

    Basın toplantısı düzenlendiği sırada Brüksel’de bulunanBaşbakan Yardımcısı Mesut Yılmaz, KADEK’inkuruluşunun “taktik bir değişiklikten ibaret olduğunu”ve bunun resmi politikayı etkilemeyeceğini” açıkladı.KADEK’e yönelik askeri operasyonlar yıl boyuncadevam etti.

    Türkiye İnsan Hakları Raporu - 2002 Kürt Sorunu ve OHAL Uygulamaları

    10 Türkiye İnsan Hakları Vakfı

  • Yasal Düzenlemeler

    III. Uyum Paketi olarak bilinen yasa tasarısı İçişleri,Sağlık, Milli Eğitim ve Anayasa komisyonlarındagörüşüldükten sonra 30 Temmuz günü TBMM AdaletKomisyonu’nun gündemine alındı. Tasarının ölümcezasına ilişkin birinci maddesi ile Kürtçe ve gündelikyaşamda kullanılan diğer dillerin özel kurslardaöğrenilmesine olanak tanıyan bölümü Komisyon’datartışmalara neden oldu. Ancak 31 Temmuz günütamamlanan görüşmeler sonucunda her iki madde dekabul edildi.

    III. Uyum Paketi’nin TBMM Genel Kurulu’ndagörüşülmesine 1 Ağustos günü başlandı. 2-3 Ağustosgünlerinde TBMM Genel Kurulu’nda yapılan görüşmelersırasında yoğun tartışmalar yaşandı. 2 Ağustos günüyapılan görüşmeler sırasında MHP’liler pakette en çoktepki gösterdikleri ölüm cezası, anadilde yayın,öğrenim ve cemaat vakıflarına ilişkin maddelerinmetinden çıkarılması için önerge verdiler.

    Paketin ölüm cezasından sonra en çok tartışılanmaddeleri, anadilde yayın ve öğretimle ilgili maddeleroldu. MHP’liler Türkçe dışındaki dillerde yayınyapılamasının bölücü faaliyetleri güçlendireceğinisavunarak, anadilde yayına ilişkin maddeye itiraz etti.Görüşmeler sonunda yapılan açık oylamada, Kürtçeyayına olanak veren madde 114 ret oyuna karşılık 267oyla kabul edildi.

    MHP’liler Kürtçe kursların açılmasına olanak verenmaddeye de itiraz ettiler. MHP Grup Başkanvekili KorayAydın öneriyi “yapay azınlıklar yaratma gayreti” olaraknitelendirdi. MHP’lilerin istemi üzerine yapılan açıkoylama sonucu söz konusu madde 113’e karşılık 235oyla kabul edildi. 350 milletvekilinin katıldığı oylamada2 üye çekimser kaldı.

    III. Uyum Paketi 3 Ağustos günü TBMM GenelKurulu’nda kabul edildi. Resmi gazetede 8 Ağustosgünü “4771 Sayılı Çeşitli Kanunlarda DeğişiklikYapılmasına İlişkin Kanun’ adıyla yayınlanan yasanın 8.maddesiyle RTÜK Yasası’nda değişiklik yapılarak Türkvatandaşlarının “gündelik yaşamlarında gelenekselolarak kullandıkları” farklı dil ve lehçelerde de yayınyapılmasına olanak sağlandı. Yasanın 11. maddesiylede “Yabancı Dil Eğitimi ve Öğretimi ile TürkVatandaşlarının Farklı Dil ve Lehçelerinin ÖğrenilmesiHakkında Yasa” değiştirilerek, Kürtçe öğrenimin yoluaçıldı. “Bu dil ve lehçelerin öğrenilmesi için” ÖzelÖğretim Kurumları Yasası hükümlerine tabi olmaküzere özel kurslar açılabilecek. Bu yayınlar ve kurslar,“Cumhuriyetin anayasada belirtilen temel niteliklerine,devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne”aykırı olamayacak.

    4771 sayılı yasa da dahil, AB’ye uyum amacıyla yapılanyasal düzenlemelere işlerlik kazandırabilmek amacıylagerekli düzenlemeleri yapmakla görevlendirilen UyumYasaları Komisyonu 3 Eylül günü çalışmalarına başladı.

    58. Hükümet’in İnsan Haklarından Sorumlu DevletBakanı Ali Doğan, Komisyon’un 3 Eylül günügerçekleştirilen ilk toplantısının ardından yaptığıaçıklamada, ağırlıklı olarak anadilde yayın ve öğrenimhakkının tartışıldığını belirtti.

    “Türk Vatandaşlarının Günlük YaşamlarındaGeleneksel Olarak Kullandıkları Farklı Dil ve LehçelerinÖğrenilmesi Hakkında Yönetmelik” 20 Eylül günüResmi Gazete’de yayınlandı (Bkz. Ek 9).YönetmelikleÖzel Öğretim Kurumları Kanunu’na göre açılabileceközel kurslara ilişkin işlemler şu esaslara bağlandı:

    -Kurslar, 625 sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanunu’nagöre açılacak, işletilecek ve MEB denetim elemanlarıile, gerektiğinde, valiliklerce görevlendirilecekuzmanlarca denetlenecek.

    -Kurslarda, yalnızca MEB Talim ve Terbiye Kurulu’ncaonaylanmış öğretim programı uygulanacak.

    -Kurslarda görev alacak tüm personel T.C. vatandaşıolacak, MEB’in ilgili yasa ve yönetmeliklerdekikoşullarını taşıyacak.

    -Kurslara T.C. vatandaşı ve en az ilköğretim mezunuolanlar öğrenci olarak alınabilecek. Kursiyer listesi herdönemin başında kursun doğrudan bağlı olduğu millieğitim müdürlüğüne verilecek.

    -Kurslarda kurucu, kurucu temsilcisi, yönetici,öğretmen ve diğer personelin kılık kıyafetleri, ‘MilliEğitim Bakanlığı ile Diğer Bakanlıklara Bağlı OkullardakiGörevliler ile Öğrencilerin Kılık Kıyafetlerine İlişkinYönetmelik’ hükümlerine uygun olacak. Kurslaradevam edenler, kılık kıyafetlerinde yaygın eğitimkurumlarında uygulanan kurallara uyacak.

    -18 yaşından küçükler, bu kurslara ebeveynleri veyasal velisinin yazılı izniyle katılabilecek. İlköğretim 6,7 ve 8. sınıf öğrencileri, ebeveyn izni olsa bile, bukurslara sadece hafta sonu ve yaz tatilinde devamedebilecek.

    Yönetmeliğin öngördüğü şartlar kamuoyunda tepkiyeneden oldu. Kürtçe dil kursu düzenlemek için 6Ağustos günü ilk resmi başvuruyu yapan EnglishFast’ın sahibi Nazif Ülgen yönetmeliğinyayınlanmasının ardından öngörülen koşulların ağırolması nedeniyle kurs açmaktan vazgeçtiğini söyledi.Ülgen yaptığı yazılı açıklamada yönetmeliğin Kürtçekurs verilmesine engel olduğunu kaydederek şunlarıifade etti: “Bu yönetmeliğe göre kurs açmak için yenibir bina, yeni sekreterya, müdür, hizmetli, öğretmentemin etmemiz gerekli. Bu da yepyeni bir yatırımanlamına geliyor... Anlaşılan parlamento ne kadarkanun çıkarırsa çıkarsın, önce bürokrasiyi ikna etmesilazım. Anlaşılan bürokrasi bu kanunun uygulanmasınımahsurlu buluyor. Ama eğer bu kanun 10 yıl önceçıksaydı belki 30 bin insan ölmeyecek, savaşa 100milyar dolar harcanmayacaktı.”

    Türkiye İnsan Hakları Raporu - 2002 Kürt Sorunu ve OHAL Uygulamaları

    Türkiye İnsan Hakları Vakfı 11

  • Öte yandan İstanbul Kürt Enstitüsü’nün Kürtçe kurslaraçılması için gerekli altyapıyı sağlamaya ve Milli EğitimBakanlığı’nın kursları denetlemek amacıyla bünyesindebulundurmak zorunda olduğu müfettişleri teminetmeye yönelik yaptıkları başvurular da yanıtsız kaldı.2002 yılı içinde Kürtçe kursları açılmadı.

    Kürtçe ve diğer yerel dil ve lehçelerde radyo-televizyon yayınına izin veren “Radyo ve TelevizyonYayınlarının Dili Hakkında Yönetmelik” ise 18 Aralıkgünü Resmi Gazete’de yayınlandı (Bkz. Ek 10). RTÜKtarafından aralarında MGK, MİT, Genelkurmay’ın dabulunduğu 11 kurum ve kuruluşun görüşü alınarakhazırlanan yönetmelikte “Türk vatandaşlarının günlükyaşamlarında geleneksel olarak kullandıkları farklı dilve lehçelerde” yalnızca TRT’den yayın yapılabileceği,radyo yayınlarının günde 45 dakikayı, haftada dörtsaati, televizyon yayınlarının ise günde 30 dakikayıhaftada iki saati aşamayacağı öngörüldü. Yönetmelikteayrıca söz konusu dil ve lehçelerde çocuklara hitapeden ve dil öğretimine yönelik yayın yapılamayacağıbelirtildi. Yönetmeliğe göre hangi dillerde velehçelerde yayın yapılacağı, yayın alanı izleyici-dinleyici profiline göre üst kurul tarafındandeğerlendirilecek. Bu yayınlarda görev alacak sunucuve spikerler “çağdaş kıyafetler içinde” ekrana çıkacak,peştamal, poşu gibi yerel giysiler giyemeyecek. Kürtçeve diğer dil ve lehçelerde yayın 2002 yılında hayatageçirilmedi.

    “Radyo ve Televizyon Yayınlarının Dili HakkındaYönetmelik”de kamuoyunda tepkiyle karşılandı.Diyarbakır Barosu tarafından Diyarbakır İdareMahkemesi’nde iptal davası açıldı. Baro Başkanı AvukatSezgin Tanrıkulu tarafından hazırlanan davadilekçesinde şunlar belirtildi:

    “Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve YayınlarıHakkında Kanun’un 4. maddesinin birinci fıkrasına birhüküm eklenmek suretiyle ‘anadilde yayın hakkı’nıherhangi bir kuşku ve tereddüde mahal bırakmayacakbir şekilde tanıyan ve tanımlayan yasa koyucunun buiradesi, ilgili yasa hükmünün uygulanmasını sağlamakve uygulama esaslarını belirlemek amacıyla RTÜKtarafından çıkarılan ve 18 Aralık 2002 tarih ve 24967sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girenyasa adeta hiçe sayılmıştır. Yönetmelikte yer alanhukuk dışı düzenlemelerle, ‘anadilde yayın hakkı’nınkullanım alanı çok büyük ölçüde daraltılmış, hakkın özüortadan kaldırılmış ve böylelikle yasanın tanıdığı hak,Yönetmelikle geri alınmıştır. Gerçekten, ilgiliYönetmelik, Anayasanın 13. maddesinde ifade edilenve temel hak ve özgürlükler açısından bir güvenceoluşturan “hak ve özgürlüklerin ancak kanunlasınırlanabileceği”ne ilişkin temel ilkeye aykırı birbiçimde yasada yer almayan yeni sınırlamalaröngörmüş ve söz konusu hakkı kullanılamaz halegetirmiştir.” (Bkz. Ek 11)

    Türkiye İnsan Hakları Raporu - 2002 Kürt Sorunu ve OHAL Uygulamaları

    12 Türkiye İnsan Hakları Vakfı

    1 - KÜRT SORUNU VE İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ

    Kürtçe Eğitim Kampanyası

    20 Kasım 2001 tarihinde “Kürtçe’nin okullarda seçmeliders olarak okutulması” talebiyle başlatılan kampanya”2002 yılının bahar aylarına kadar devam etti. TİHV’ninderlediği bilgilere göre kampanya çerçevesindeüniversite rektörlüklerine verilmek üzere imzalanan16.831 dilekçenin 9.311’i kabul edilirken 7.520’sireddedildi. Kampanya çerçevesinde veliler de ilk veorta dereceli okullarda Kürtçe dersi açılması talebiylemilli eğitim müdürlükleri ve okul müdürlüklerinetoplam 1493 dilekçe verdiler.

    Kampanyanın bir kısım basın yayın kuruşu tarafından“yasadışı örgüt faaliyeti” olarak gösterilmesiyle beraberdilekçe veren öğrenci ve velilere yönelik baskılar arttı.Örneğin, Zaman gazetesinde 11 Ocak günü yayınlananbir haberde İçişleri Bakanlığı’nın Ankara, Diyarbakır,Mersin, Adana, İstanbul ve Van’daki üniversitelerdePKK faaliyetlerine ilişkin raporuna yer verildi. “Kürtçeeğitim kampanyasının PKK’nin 2000 yılı Ocak ayındadüzenlediği kongrede aldığı siyasallaşma kararlarıçerçevesinde uygulandığı” ileri sürülen raporda, örgütsempatizanlarının nüfus müdürlüklerine ya damahkemelere kimliklerine “Kürt” yazdırmak içinbaşvuracakları, eylemlerin lise ve ilköğretim

    okullarında da yaygınlaştırılmaya çalışılacağı iddiaedildi. Raporda, kampanyada HADEP Gençlik Kollarınınetkin bir biçimde yer aldığı, Eğitim-Sen ve KESKbünyesindeki sendikaların desteğinin alınmayaçalışıldığı ileri sürüldü. Bu raporun ardından AdaletBakanlığı tarafından yayınlanan genelgede de,“Kürtçe’nin seçmeli ders olarak okutulması için okulyönetimlerine başvuranların” DGM’lerde “yasadışıörgüte yardım” iddiasıyla yargılanmaları istendi.

    Kampanyaya ilişkin benzer suçlamalar üniversiteyönetimleri tarafından da ileri sürüldü. Mersin’de 19Şubat günü toplanan Üniversitelerarası Kurul’dan sonrabir açıklama yapan Kurul Başkanı Prof. Dr. Rıza Ayhan,kampanyanın “bölücü örgüt tarafından organizeedildiği ve Türkiye’ye komşu bazı ülkelerin dekomşuluk ilkelerini ihlal ederek örgüte desteksağladığını” öne sürdü.

    TİHV’nin edindiği bilgilere göre bu süreçte 2.060öğrenci ve 1.265 veli gözaltına alındı. En kitlesel gözaltıolayı 9 Ocak günü Van’da yaşandı. Van 100. YılÜniversitesi rektörlüğüne dilekçe veren 526 öğrencijandarmalar tarafından gözaltına alındı. 133 öğrencitutuklandı (Bkz. Kişi Güvenliği).

  • Üniversite disiplin kurulları 1.169 öğrenciye çeşitlisürelerle uzaklaştırma cezası verdi. 57 öğrencinin iseokuldan atılmalarına karar verildi. Disiplin cezası alanöğrencilerin büyük kısmı idare mahkemelerinde iptaldavaları açtı. İdare mahkemeleri bu davaların önemlibir kısmında yürütmeyi durdurma kararı verdi. Esashakkındaki incelemelerin büyük bir kısmı ise 2002 yılısonu itibariyle sonuçlanmadı.

    Ceza Davaları

    TİHV’nin Kürtçe eğitim kampanyasına katılan öğrencive veliler hakkında DGM’lerde açılan ceza davalarınailişkin derlediği bilgiler şöyle:

    İstanbul DGM

    “Kürtçe’nin okullarda seçmeli ders olarak okutulması”istemiyle İstanbul’da üniversite rektörlüklerine dilekçeveren 28 öğrenci hakkında “PKK’ye yardım ve yataklıkettikleri” iddiasıyla açılan dava 2002 yılındasonuçlanmadı. Öğrencilerden Harun Ece, 18 Mart-10Nisan, Düzgün Bilgin, Hozan Saatçioğlu ve MeryemYılmaz ise 22 Mart-30 Mayıs günleri arasında tutukluolarak yargılandılar.

    Davada yargılanan öğrenciler şunlar: Düzgün Bilgin,Hozan Saatçioğlu, Meryem Yılmaz, Çilem İnce,Ümmühan Türk, Dalokay Şanlı, Nuray Kaya, Suna Bilgin,Emine Esen, Cem Türkel, Zehra Koç, Zafer Tapancı, ElifYılmaz, Harun Ece, Çiğdem Tosun, Tülay Esen, MehmetSöğüt, Mahfuz Can, Halil Hüseyin Çağatay, Gülvin Aydın,Selma Şimşek, Zülkif Yalçın, Sefa Öztürk, AbdurrahmanŞahin, Emine Gül, Servin Aydın,Mahmut Bingöl, HavvaHelin Özer.

    “6 Kasım 2001 tarihinde YÖK’ü protesto amacıylaİstanbul Beyazıt meydanında eylem yaptıkları veKürtçe eğitim için İstanbul Üniversitesi Rektörlüğü’nedilekçe verdikleri” gerekçesiyle 31 Mayıs günütutuklanan Ali Doğan, Ruken Buket Işık, SerhatAzizoğlu, Ali Turgay, Mürsel Sargut, Nurettin Fırat,Haşim Gülen ve Şahin Tüccar adlı öğrenciler hakkında“yasadışı örgüte yardım ve yataklık ettikleri” iddiasıylaaçılan dava 2002 yılında sonuçlanmadı. Davanın 14Ağustos günü yapılan ilk duruşması olaylı geçti.Duruşmanın başında DGM Başkanı Ahmet Duymaz,tutuklu sanıkları getiren jandarmalara “salona silahlagiremeyeceklerini” söyledi. Jandarmaların komutanıastsubay ise “sanık sayısının en az yarısı kadar silahlıaskerin duruşmaya alınmaması halinde sanıkları gerigötürme emri aldıklarını” belirterek DGM Başkanı’nıntalimatına uymayacağını açıkladı. Bunun ardından DGMBaşkanı, jandarmaların komutanı ile telefonla görüştü.Görüşmeden sonuç alınamaması üzerine BayrampaşaCezaevi’nde tutuklu bulunan erkek öğrencilerduruşmaya sokulmadan cezaevine götürüldü. BakırköyKadın ve Çocuk Tutukevi’nden getirilen Ruken BuketIşık ise silahsız jandarmaların eşliğinde duruşmayakatıldı.

    Öğrencilerin avukatları Fatma Karataş, Eren Keskin,İlhami Sayan ve Serdar Çelik “jandarmaların salonasilahla girmesi” emrini veren Bayrampaşa TaburKomutanı M.D. ve sanıkları duruşmaya sokmadancezaevine götüren Astsubay Y.A. hakkında 21 Ağustosgünü Cumhuriyet Savcılığı’na suç duyurusundabulundu.

    Davanın 23 Ekim günü yapılan duruşmasında ifadesialınan Ali Turgay, gözaltında ifadelerinin zorlaimzalatıldığını söyledi. Turgay, evine düzenlenenbaskında polislerin kapıyı kırdıklarını, arama iznigöstermediklerini ve evde bulunanları silahlakorkuttuklarını bildirdi. Serhat Azizoğlu da, ifadesininişkence ile alındığını anlattı. Duruşmada, Ruken BuketIşık, Ali Doğan, Nurettin Fırat ve Mürsel Sargut tahliyeedildi.

    16 Mart günü İstanbul Bahçelievler’de “Kürtçe eğitimiçin gösteri düzenledikleri” gerekçesiyle Şengül Kılıç,Onur Ekinci, Suzan Parlakyıldız, Nezir Nas ve İslamDayan adlı öğrenciler hakkında açılan dava 2002yılında sonuçlanmadı. Davanın 11 Haziran günüİstanbul DGM’de yapılan duruşmasında tutukluyargılanan Şengül Kılıç, Onur Ekinci, Suzan Parlakyıldızve Nezir Nas tahliye edildi. 10 Eylül günü yapılanduruşmada, İstanbul DGM, sanıkların “izinsiz gösteridüzenledikleri” iddiasıyla yargılanması gerektiğigörüşüyle görevsizlik kararı verdi. Dosya, BakırköyAsliye Ceza Mahkemesi’ne gönderildi.

    “Kürtçe eğitim” için İstanbul’daki üniversiterektörlüklerine dilekçe veren 19 üniversite öğrencisihakkında dava açıldı. Davanın 21 Mart günü İstanbulDGM’de yapılan duruşmasında tutuklu yargılananSerhat Azizoğlu, Mürsel Sargut, Özcan Özsoy ve YıldızPolat tahliye edildi.

    Davada “yasadışı” örgüte yardım ve yataklık ettikleriiddiasıyla yargılanan öğrenciler şunlar: Serhat Azizoğlu,Mürsel Sargut, Özcan Özsoy, Yıldız Polat, AbdükadirTunç, Uğur Kaşkan, Çiğdem Yaman, Ali Turgay, NezirNas, Nurcan Akyol, Mehmet Söğüt, Abdulcelil Kaya,Mehmet Halil Çölgeçen, Haşim Gülen, Kenan Tilki, ErcanYılmaz, Hüseyin Gökot, Hardan Arslan, İsmail Meriç.

    “Kürtçe eğitim” için Bursa Uludağ ÜniversitesiRektörlüğü’ne dilekçe veren Zafer Balcı ve Murat Köseadlı öğrenciler ile HADEP üyeleri Rabia Tek ve KıymetToprak hakkında “yasadışı örgüte yardım ettikleri”iddiasıyla dava açıldı. Dava İstanbul DGM’de devamediyor.

    Yargılanan Öğrenci Velileri

    “Kürtçe eğitim için dilekçe verdikleri” gerekçesiyleMahiser Başkur ve Herdem Yılmaz adlı kişiler hakkında“yasadışı örgüte yardım” iddiasıyla açılan dava 13Kasım günü İstanbul DGM’de beraatla sonuçlandı.

    İstanbul Güngören Milli Eğitim Müdürlüğü’ne dilekçeveren 11 veli hakkında “yasadışı örügüte yardımyataklık ettikleri” iddiasıyla dava açıldı. İstanbul

    Türkiye İnsan Hakları Raporu - 2002 Kürt Sorunu ve OHAL Uygulamaları

    Türkiye İnsan Hakları Vakfı 13

  • DGM’de görülen dava 25 Aralık günü sonuçlandı.Mahkeme, Süleyman Bakış, Naif Çiçek, Fatma Duman(Ağırman) ve Makbule Kocaman adlı sanıkların TCY’nin169. maddesi uyarınca cezalandırılmasına, diğersanıların ise beraatine karar verdi. Davada yargılanandiğer sanıklar şunlar: Yıldız Seviptekin, Menice Güneş,Makbule Kocaman, Melik Demir, Saibe Sümer, FadimeTaş, Aysel Kazıcı.

    İstanbul Ümraniye, Bağcılar ve Küçükçekmece ilçe millieğitim müdürlüklerine dilekçe veren 92 öğrenci velisihakkında “PKK’ye yardım ve yataklık ettikleri”iddiasıyla dava açıldı. Dava 6 Mayıs günü İstanbulDGM’de başladı.

    Davanın 5 Ağustos günü yapılan duruşmasında ifadeveren sanıklar bireysel olarak dilekçe verdiklerini,herhangi bir örgüte ya da partiye üye olmadıklarınıbelirttiler. Tercüman aracılığıyla Kürtçe savunma yapansanıklar, “Çocuklarımız Kürtçe bilmediği için onlarlailetişim kuramıyoruz. Bu nedenle anadilde eğitimyapılması istemiyle dilekçe verdik” dediler. Sanıkavukatlarından Hasip Kaplan, “İlginç bir davanınyargılaması ile karşı karşıyayız. Buradaki sanıklar,Türkçe bilmedikleri için tercüman aracılığıylayargılanıyorlar. Kürtçe istedikleri için haklarında davaaçılıyor” dedi. TBMM’deki son düzenlemelerle, anadildeeğitim ve yayın hakkı verildiğini, kısa bir süreiçerisinde resmi ve özel alanda Kürtçe eğitim veyayının söz konusu olabileceğini belirten Kaplan,iddianameye dayanak olan maddelerin değiştiğini, bunedenle davanın toptan düşmesi gerektiğini savundu.Duruşmada, 20 Ocak günü tutuklanan Ali Canbaba, AliDinçer, Mehmet Oran, Mehmet Meriç, Abdullah Akıncıve Mehmet Salih Anğı tahliye edildi.

    Davada yargılanan veliler şunlar: Ali Canbaba, AliDinçer, Mehmet Oran, Mehmet Meriç, Abdullah Akıncı,Mehmet Salih Anğı, Nisrah Aslan, Nazgül Babir, MusaOynaş, Ferit Tekin, Cemile Yılmaz, Zeynep Tüzün, YusufÇiftçi, Nezaket Kalaç, Naile Ang, Nafiye Aydil, KemalKaradaşlı, Naime Beyhan, Besra Yılmaz, Binefş Metin,Ayşe Angül, Sakine Karabaş, Zozan Deniz, Birgül Kaya,Aysel Şeybak, İlhame Karaboğa, Müzeyyen Şengül,Sevda Aydil, Naciye Karabaş, Müzeyyen Akkuş,Müzeyyen Beşenk, Maşallah Arıtürk, Ali Algül, BeşirDemir, Mirza Mehmet Kartal, Engin Binici, SüphanÇintosun, Kazım Tok, Seyfettin Yasak, Yüksel Aktürk,Fatime Boral, Türkan Işık, Beşir Sivlim, Murat Tunç,Hasan Çelik, Bedriye Yıldırım, Zöhre Binici (Sami),Gülistan Çetinkaya (Düray), Hediye Tunç (Çelik), RabiaBektaş, Sacide Ay (Ak), Vesile Demir (Dağ), KevserDurmaz, Ayfer Erik, Fatma Yıldız, Saliha Budak,Abdullah Ceylan, Kırmızı Ayık, Sevgül Yüce, ZahideŞeran, Cemile Çiftçi, Makbule Caba, Makbule Yavuz,Emine Erbek, Kamile Çığıcı (Keskin), Taybet Ay, GülşenTek (Koç), Peri Gök, Hediye Coşkun, Meryem Uner,Rabia Maktay, Sabiha Yardımcı (Resul), Kesire Arslan,Kumru Çiftçi, Delal Kardaş (Yıldırım), Dilşah Erten,Hayriye Akçay, Cemile Işık (Durmaz), Birsen Güzel,

    Fatma Ayıks, Huri Akıncı, Müsavat Tümen, GülistanBaykar, Abdülaziz Eren, Sabiha Koç, Şakirnaz Kotun,Zimmet Boğa (Ünal), Fadile Kotun, Ayten Yılmaz, FatmaSezer, Mehmet Sıddık Atalmış, Sabahat Tanzi.

    “Kürtçe’nin okullarda seçmeli ders olarak okutulmasıiçin” Ocak ayında İstanbul’daki ilçe milli eğitimmüdürlüklerine dilekçe veren 38 öğrenci velisihakkında dava açıldı. Dava 22 Nisan günü İstanbulDGM’de başladı. Duruşmada tutuklu sanık Deniz Topçutahliye edildi. Meliha Can, Şükriye Tümüroğlu, HanımGülün ve Halime Günana adlı sanıklar hakkındakigıyabi tutuklama kararı da kaldırıldı.

    Davada “yasadışı örgüte yardım ve yataklık ettikleri”iddiasıyla yargılanan sanıklar şunlar: Deniz Topçu,Meliha Can, Şükriye Tümüroğlu, Hanım Gülün, HalimeGünana, Hasibe Yılmaz (Mengirkan), Esma Döner,Şahide Gümüş, Fatma Yılmaz (d. 1956), Fatma Yılmaz(d. 1972), Fatma Yılmaz (d. 1975), Gülperi Döner, AsiyeKaradeniz, Zübeyde Sapan, Güli Akyol, Ayşe Döner,Tenzile Akyol, Kudret Dağ, Zübeyde Yavuz, FatmaDuruşkan, Mehmet Şirin Döner, Meryem Peker, GülerYılmaz, Behiye Dağ, Azize Çoban, Şerbethan Kılıç,Fatma Döner, Fiet (Fiyat) Döner, Naciye Yılmaz, NafyaErgül, Hava Eken, Yıldız Sapan, Saadet Yalgı, Sultan(Sultani) Aksoy, Bediha (Mediha) Tura, ŞahsineEsendemir, Rabia Değirmenci, Halime Öztürk.

    İstanbul’da “okullarda Kürtçe eğitim verilmesi”talebiyle Ümraniye Kaymakamlığı ve Avcılar İlçe MilliEğitim Müdürlüğü’ne dilekçe veren 22 öğrenci velisihakkında açılan dava 2002 yılında sonuçlanmadı.İstanbul DGM’de görülen davada “yasadışı örgüteyardım yataklık ettikleri” iddiasıyla yargılanan velilerşunlar: Hüsna Tosun Akdemir, Hanım Tosun (Zengin),Hayriye Ekinci, Hori Doğan, Hacire Şen, Yüksel Doğan,Hatice Gazioğlu, Saniye Ekinci, Feyme Doğan, MeyseAkdağ, Türkan Obuz, Arife İrikmen, Mehmet İrikmen,Ahmet Filizer, Mehmet Sait Oba, Hanife Seletli, FatmaOngurlu, Elif Aslan, Makbule Batgi, Salih Elçiçek, ZelihaOba, Türkan Özbarış.

    İstanbul’da ilçe milli eğitim müdürlüklerine “Kürtçeeğitim için dilekçe veren” 22 öğrenci velisi hakkındadava açıldı. İstanbul DGM’de “yasadışı örgüte yardım veyataklık ettikleri” iddiasıyla yargılanan veliler şunlar:Nur Muhammet Mağat, Mehmet Ergezen, Cahit Ağaya,Mustafa Alphan, Mehmet Kutum, Halise İpek, EdibeDalğalı, Hüsna Aksoy, Cuma Yıldırım, Sakine Güven,Mevlüde Adsan, Medine Şanlı, Mecbure Öngöllü, SaadetKutum, Emine Günay, Bünyamin Onğolu, Leyla Alevcan,Fatma Özel, Gülenam Kaya, Sulhiye Aytemur, FatmaDuygulu.

    Velilerden Mehmet Ergezen, Cahit Ağaya, MustafaAlphan, Mehmet Kutum, Nur Muhammet Mağat birsüre tutuklu kaldılar.

    İstanbulda ilçe milli eğitim müdürlüklerine “Kürtçeeğitim için dilekçe veren” Şeyhmus Allak, Abdülkadir

    Türkiye İnsan Hakları Raporu - 2002 Kürt Sorunu ve OHAL Uygulamaları

    14 Türkiye İnsan Hakları Vakfı

  • Cantürk ve Şaban Güneş adlı veliler hakkında davaaçıldı. İstanbul DGM’de görülen davada veliler TCY’nin169. maddesi uyarınca yargılanıyor.

    İstanbulda ilçe milli eğitim müdürlüklerine “Kürtçeeğitim için dilekçe veren” Hikmet Kalkan, Emine Tekin,Suphiye Demir, Menaf Bulut, İffet Uygur, Gül Aydoğdu,Nedret Barut ve Muazzez Koç adlı veliler hakkındadava açıldı. İstanbul DGM’de görülen davada velilerTCY’nin 169. maddesi uyarınca yargılanıyor.

    Kürtçe’nin seçmeli ders olarak okutulması talebiyleÇanakkale 18 Mart Üniversitesi’ne dilekçe veren 33öğrenci hakkında TCY’nin 169. maddesi uyarınca açılandava 2002 yılında sonuçlanmadı. İstanbul DGM’degörülen davada yargılanan öğrenciler şunlar: İlker Ateş,Abdülbaki Kardaş, Ali Bağcı, Kenan Yüğit, Mücahit Kara,Beyler Erkmen, Erdal Gürer, Abdullah Asıl, Buluş Giyik,Şirin Akın, Veli Baçaru, Hüseyin Balcı, Yadigar Acar,Gökhan Erdal Özalp, Mehmet Ali Çetinkaya, MehmetDişçi, Ali Atahan, Hacı Işık, Seyit Ahmet Atmaz, CengizEren, Gülüzar Doğan, Hasan Kan, Şehmus Güler, EmineBozkurt, Hüseyin Alınca, Mahir Akın, Muhterem NurErdoğan, Özcan Özgül, Arife Karakol, Erkan Demir,Sanem Kartal, Yücel Aslan ve Hüseyin İlhan.

    Öğrencilerden İlker Ateş, Abdulbaki Kardaş, Ali Bağcı,Kemal Yiğit, Mücahit Kara, Beyler Erkmen, Erdal Gürer,Abdullah Asıl ve Buluş Giyik 69’ar gün, Şirin Akın ise 63gün süreyle tutuklu kaldılar.

    Adana DGM

    “Kürtçe’nin okullarda seçmeli ders olarak okutulmasıiçin” Adana Çukurova Üniversitesi Rektörlüğü’nedilekçe veren 19 öğrenci hakkında açılan dava 3 Eylülgünü beraatla sonuçlandı. Adana DGM Savcılığıtarafından hazırlanan iddianamede AbdülmecitKaraçelik, Nihat Avcı, İbrahim Halil Yüksek, UfukAkpınar, Yalçın Aslan, Hüseyin Ateş, İbrahim Ataş, BilalAras, Hüseyin Uğur, Şehmus Dolak, Ahmet SemihÖzcan, Deniz Ökmen, Naim Özakel, Vahap Adıgüzel,Ersan Turan, Düzgün Doğan, Hüseyin Süt, Özdal Bayer,İsmail Altunay adlı öğrencilerin TCY’nin 169. maddesiuyarınca cezalandırılmaları isteniyordu. Öğrencilerdenİsmail Altunay ve Düzgün Doğan 4 Mart-2 Mayısgünleri arasında tutuklu kaldılar.

    Aynı nedenle 9 öğrenci hakkında açılan dava ise 17Eylül günü beraatla sonuçlandı. Adana DGM’de görülendavada Hasan Kılıç, Serok Kasımoğlu ve Ceyda Çetin“yasadışı örgüt üyesi oldukları”, Emek Ulaş Aslan, RojinAslan, Erol Taşkın Yaman, Mehmet Ali Topal, Bilal Aslanve İbrahim Ağaoğlu ise “yasadışı örgüte yardımettikleri” iddiasıyla yargılanıyorlardı. ÖğrencilerdenEmek Ulaş Aslan, Rojin Aslan, Hasan Kılıç, Ceyda Çetinve Serok Kasımoğlu 3 Mart-21 Mayıs günleri arasındatutuklu olarak yargılandılar.

    Deniz Karaca ve Deniz Nazım Sürücü adlı öğrencilerinyargılandığı dava da 21 Kasım günü Adana DGM’deberaatla sonuçlandı. 12 Haziran günü tutuklanan Deniz

    Karaca, 9 Ekim günü yapılan ilk duruşmada tahliyeedilmişti. Karaca’nın Kürtçe eğitim talebindebulunduğu için yargılandığı iki ayrı dava da delilyetersizliği nedeniyle beraatla sonuçlandı.

    Rektörlüğe “Kürtçe eğitim” için dilekçe veren ServetUçar adlı öğrenci “yasadışı örgüte yardım ve yataklıkettiği” gerekçesiyle 11 Haziran günü tutuklandı. Uçar, 3Ekim günü Adana DGM’de yapılan duruşmada tahliyeedildi. Uçar hakkında açılan dava devam ediyor.

    “Kürtçe’nin seçmeli ders olarak okutulması için” HatayMustafa Kemal Üniversitesi Rektörlüğü’ne dilekçeveren 19 öğrenci hakkında “PKK’ye yardım ettikleri”iddiasıyla açılan dava da 23 Mayıs günü Adana DGM’deyapılan duruşmada beraatla sonuçlandı.

    Yargılanan Öğrenci Velileri

    Adana’da “Kürtçe eğitim” için dilekçe verdiklerigerekçesiyle Tenzile Baydar, Adile Bayrak ve HaticeKayran adlı öğrenci velileri hakkında “yasadışı örgüteyardım” iddiasıyla açılan dava, 18 Nisan günü AdanaDGM’de yapılan duruşmada beraatla sonuçlandı.

    2 Ocak günü Seyhan Milli Eğitim Müdürlüğü’ne dilekçeverdikleri gerekçesiyle 40’ı tutuklu (10’u gıyabi tutuklu)81 kişi hakkında açılan dava, 22 Mart günü AdanaDGM’de başladı. DGM, haklarında TCY’nin “yasadışıörgüt üyeliği” suçuna ilişkin 168. maddesi uyarıncadava açılan sanıkların “yasadışı örgüte yardım” suçunailişkin 169. maddesi uyarınca yargılanmasına kararverdi. Bazı sanıkların çevirmen aracılığıyla Kürtçe ifadeverdiği duruşmada, 21 sanık hakkında tahliye kararıverildi.

    Tahliye edilen sanıkların adları şöyle: HADEP Adana İlÖrgütü yöneticileri İbrahim Yakut, Mahmut Erdem,Mehmet Aksu, Şemsi Aydın, Ömer Çınar, Reşit Gültekin,Seyhan ve Yüreğir ilçe örgütleri yöneticileri AbdullahÇiçek, Durmaz Özmen, Abuzer Çalışkan, Aydın Sincar,Hasan Yaş, Sori Atilla, Mehmet Demir, Mehmet Danış,Kadir Yağmur, Sultani Harman, İsmet Çetin, öğrencivelileri Sakine Bayav, Zehra Bayav, Fatma Aykut,Cevahir Aykut.

    Davanın 19 Nisan günü yapılan duruşmasında HADEPAdana İl Örgütü Başkanı O. Fatih Şanlı, HADEP Seyhanİlçe Örgütü Başkanı Ahmet Gül, Yüreğir İlçe BaşkanıZeki Sekin, İl Örgütü Sekreteri Ahmet Yıldız, İl ÖrgütüSaymanı Hasan Beliren, Fatih Demir, Ferit Tatlı, LeylaBayram, İl Kadın Kolları Sekreteri Fadile Bayram tahliyeedildi. DGM, Zeki Köklü, Saim Yalçın, Süleyman Sayar,Halil Bedir, Mehmet Cançelik, Zeki Aslan, Nihat Gök,Mehdi Yalçın, A.Selam Akdemir adlı sanıklar hakkındakigıyabi tutuklama kararını da kaldırdı. Dava yıl içindesonuçlanmadı.

    Van DGM

    Van 100. Yıl Üniversitesi Rektörlüğü’ne “Kürtçe eğitim”için dilekçe veren öğrenciler hakkında “PKK’ye yardımettikleri” iddiasıyla açılan dava 21 Haziran günü Van

    Türkiye İnsan Hakları Raporu - 2002 Kürt Sorunu ve OHAL Uygulamaları

    Türkiye İnsan Hakları Vakfı 15

  • DGM’de başladı. Duruşmada tutuklu yargılanan 16öğrenci tahliye edildi. 8 öğrenci hakkındaki gıyabitutuklama kararı da kaldırıldı. Dava 2002 yılındasonuçlanmadı.

    Rektörlüğe “Kürtçe eğitim” için dilekçe veren 700öğrenci hakkında “yasadışı örgüte yardım” ettikleriiddiasıyla dört ayrı dava daha açıldı. Van DGM’degörülen davalar 2002 yılında sonuçlanmadı.

    Muş’un Malazgirt ilçesinde kaymakamlığa “Kürtçeeğitim” için dilekçe verdikleri gerekçesiyle 7 kişihakkında açılan dava yıl içinde sonuçlanmadı.Aralarında HADEP Malazgirt İlçe Başkanı TurgayTuran’ın da bulunduğu sanıklar 9 Ağustos günü yapılanduruşmada tahliye edildi.

    Diyarbakır DGM

    Diyarbakır Dicle Üniversitesi Rektörlüğü’ne “Kürtçeeğitim” için dilekçe veren Zeynep Demir, Umur Aydın,Ali Rıza Çiftçi adlı öğrencilerin yargılandığı dava 10 Eylülgünü sonuçlandı. Diyarbakır DGM, Avrupa Birliği’neuyum sağlamak amacıyla çıkarılan 4771 sayılı yasanınanadilde eğitime olanak tanıması nedeniyle öğrencilerhakkında beraat kararı verdi.

    Aynı nedenle yargılanan Ömer Kaçmaz, Reşat Bağıç veAbdurrahim Demir adlı öğrenciler ise “PKK’ye yardımettikleri” iddiasıyla 3 yıl 9 ay hapis cezasına mahkumedildiler. Öğrencilerin Eylül ayında yaptıkları temyizbaşvurusunda, aynı iddiayla yargılanan Zeynep Demir,Umur Aydın ve Ali Rıza Çiftçi adlı öğrenciler hakkındakiberaat kararının emsal kabul edilmesi istendi.

    Dicle Üniversitesi Rektörlüğü’ne “Kürtçe eğitim” içindilekçe veren Ahmet Turan ve Hamit Kaçak adlıöğrenciler, 24 Ekim günü Diyarbakır DGM’de yapılanduruşmada beraat etti.

    11 Aralık 2001 tarihinde Diyarbakır’ın Çarıklı beldesinde“okullarda Kürtçe eğitim yapılması” için düzenlenenyürüyüş nedeniyle yaşları 11 ile18 arasında değişen 27çocuk hakkında “yasadışı örgüte yardım” iddiasıylaaçılan dava, 11 Haziran günü Diyarbakır DGM’debaşladı. Sanıkların yaşlarının küçük olması nedeniylebasına kapalı yapılan duruşmada iddianameninokunmasından sonra çocukların ifadesi alındı. AvukatTahir Elçi ise davanın Anayasa’ya ve Birleşmiş MilletlerÇocuk Hakları Sözleşmesi’ne aykırı olduğunu,jandarmanın yaptığı soruşturmada da CezaMuhakemeleri Usulü Yasası ile Gözaltına Alma ve İfadeAlma Yönetmeliği’ne aykırılıklar bulunduğunu söyledi.Elçi, çocukların slogan atmadıklarını olay günü İnsanHakları Haftası nedeniyle toplanan kalabalık arasındakaldıklarını belirtti. Dava 10 Eylül günü DiyarbakırDGM’de beraatla sonuçlandı.

    Mardin’in Nusaybin ilçesinde 13 Şubat günü “Kürtçeeğitim için gösteri düzenledikleri” gerekçesiyle 7 kişihakkında açılan dava 19 Kasım günü sonuçlandı.Diyarbakır DGM, Mehmet Atay, Faris Aslan, Süleyman

    Aslan, Hüseyin Pekbay, Adnan Ağırman A.VahapAbandır ve Nadir Duran’ı “yasadışı örgüte yardımettikleri�