tÜrk nefrolojİ ocak 2015 / yıl: 11 / sayı 10 …...tÜrk nefrolojİ derneĞİ terİm kolu...
TRANSCRIPT
TÜRK NEFROLOJİ DERNEĞİ
TERİM KOLU BÜLTENİ Ocak
2015
/ Yıl:
11 / S
ayı 1
0
10
34
2
16181921
Osmanlı Dönemi Tıp Terimleri: Eski Nefro-Üroloji Terimlerine BakışDoç. Dr. Ragıp KAYAR
TND Terim Kolu Bültenimizin İlk On Yılının DeğerlendirmesiDoç. Dr. Ragıp KAYAR
Haberler
Kitap ve Dergi Tanıtımı
TND Terim Kolu Bülteni Konu-Yazar Dizini (2005-2015)
Terim Kolu BaşkanındanProf. Dr. Taner ÇAMSARI
SunuşProf. Dr. Turgay ARINSoY
Türkçenin Tıp Dili Olarak Tarihsel Gelişimi ve Dünyaya Katkıları Prof. Dr. M. Şerefettin CANDA
TÜRK NEFROLOJİ DERNEĞİTERİM KOLU BÜLTENİ
Bu bülten, Türk Nefroloji Derneği’nin resmi yayın organı olan Türk Nefroloji, Diyaliz ve Transplantasyon Dergisi’ninsürekli bir ekidir.
EDİTÖRProf. Dr. Taner Çamsarı
KONUK EDİTÖRDoç. Dr. Ragıp Kayar
TERİM KOLUProf. Dr. Taner ÇamsarıProf. Dr. Ferah Gönülşen SönmezDoç. Dr. Ragıp Kayar
TÜRK NEFROLOJİ DERNEĞİ TERİM KOLUDokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi,Nefroloji Bilim Dalı, İnciraltı, İzmirTel: 0 232 412 37 60 (Hastane) 279 09 29
TÜRK NEFROLOJİ DERNEĞİValikonağı Cad. Şakayık Sok. Polat Apt. 79/180220-1 Nişantaşı, İstanbulTel: 0 212 219 48 82 - 219 48 83www.tsn.org.tr
SunuşProf. Dr. Turgay ARINSoY
Değerli Meslektaşlarım,
Türk Nefroloji Derneği Terim Kolu tarafından hazırlanan Türk Nefroloji Dergisi/Terim Kolu Bülteninin yayın hayatına girişinin 10.ncu yılında sizlerle birlikte olabilmenin gururu ve heyacanı içindeyiz.Türkçenin bilim dili olabilmesi için yıllardır özverili çabaları ile bültenin oluşmasına katkıda bulunan değerli arkadaşlarımıza ve Terim Kolu Başkanımız Prof. Dr. Taner Çamsarı’ya çok teşekkür ediyorum.
Bu sayıda, Doç. Dr. Ragıp Kayar’ın Terim Kolu Bültenlerinin ilk 10 sayısını anlatan değerli yazısında 10 yıl içinde 26’sı makale olmak üzere toplam 57 yazının yayımlandığını öğreniyoruz. İlk sayılarda 4 sayfa olan bültenimiz giderek artan ilgi sayesinde son sayısında 24 sayfa olarak basılmıştır. Darısı daha fazla sayfaların olduğu güzel sayılara diyorum.
Prof. Dr. M. Şerefettin Canda’nın ‘’Türkçenin tıp dili olarak, geçmişten günümüze gelişimi ve dünya uygarlığına katkıları’’ başlıklı kapsamlı ve çok değerli yazısında ise Göktürklerden günümüze uzanan bir zaman diliminde Türkçenin kültür, bilim ve sanat dili olarak geçirdiği evreleri görmekteyiz.
Bültenimizin bu sayısında yer alan Doç. Dr. Ragıp Kayar’ın bir başka yazısında ise 2004 yılında Türk Tarih Kurumunca basılan ”OSMANLICA TIP TERİMLERİ SÖZLÜĞÜ” günümüz bakış açısıyla incelenmekte ve Nefro-Ürolojik terimleri değerlendirilmektedir. Bu güzel yazıdan çok şeyler öğrenebileceğimizi düşünüyorum.
Türkçe’nin bilim dili olması için hep birlikte daha çok çaba ve özen göstermemiz gerektiğine inanarak, bültenimizin bu sayısına katkıda bulunan değerli hocalarımıza çok teşekkür ediyor ve nice on yıllara diyorum.
Sevgi ve saygılarımla.
Prof. Dr. Turgay ARıNsOyTürk Nefroloji Derneği Başkanı
Türk Nefroloji Derneği / Terim Kolu Bülteni - Ocak 2015 / Sayı 102
Terim Kolu BaşkanındanProf. Dr. Taner ÇAMSARI
Sayın Meslektaşlarım,
Türk Nefroloji Derneğimizin belki de Türkiye’de tek örnek olan; bir derneğin Bilim Terimlerine düzenli ilgisi ve bülten çıkarması uygulaması 10 yılını bitirmiş bulunmaktadır. Bu sayımızda, bu on yılın genel bir değerlendirilmesi ile birlikte yine, başka güzel yazılarla karşınıza çıkmış bulunmaktayız. Bu sayımızın ayırıcı özelliklerinden bir tanesi de Terim Kolumuzun çalışkan ve birikimli üyesi Doç. Dr. Ragıp Kayar’ın Konuk Editör olmasıdır. Ragıp Kayar bu sayıda Terim Kolun Bülteninin on yılını titizlikle değerlendirmiş, analiz etmiş ayrıca, “OSMANLI DÖNEMİ TIP TERİMLERİMİZ: Eski Nefroloji ve Üroloji Terimlerine Bakış” başlıklı yazısıyla da bugünlerde çok güncel olan Osmanlıca’nın Nefroloji ve Üroloji terimlerini irdelemiştir. Zaman zaman gülümseyerek ve zaman zaman da düşünerek okuyacağınız bu değerli irdeleme için sayın Kayar’a teşekkür etmek isterim.
“Türkçe’nin Tıp dili olarak, geçmişten günümüze gelişimi ve dünya uygarlığına katkıları” konulu değerli yazısıyla, Atatürk’ ün kurduğu ve sonradan kapatılan Türk Dil Kurumu üyesi ve bu konudaki çalışmalarıyla tanınan Prof. Dr. Şerefettin Canda bu sayımızda sizleri tarihsel bir yolculuğa götürecektir.
Ayrıca Bilim Terimleri ile ilgili kısa haberler ve kitap tanıtımlarını da bu sayımızda göreceksiniz.
2015 yılının Türkiyemize , Bilim Dünyamıza ve Türk Nefroloji Derneğine yenilikler, başarılar getirmesini diler, bütün meslektaşlarımın yeni yılını kutlar saygılar sunarım.
Prof. Dr. Taner ÇAMsARıTürk Nefroloji DerneğiTerim Kolu Başkanı
Türk Nefroloji Derneği / Terim Kolu Bülteni - Ocak 2015 / Sayı 10 3
Giriş
Türkçenin evrensel anlamda kültür, bilim ve sanat dili olması, Türklerin tarih içinde dil ve kültür alanındaki varlığı, eski çağlardan günümüze birçok evrelerden geçerek ve birçok kültür yanı sıra, göç yolları üzerindeki çevresel etkenler ve inançlardan etkilenerek bugünlere gelmiştir.
Selçuklu öncesi, Selçuklu, Osmanlı ve Türkiye Türkçesi evrelerini yaşayarak Türkçe kültür, bilim ve sanat dili olarak, dünya kültürleri içindeki özgün yerini almıştır.
Tarihin akışı içinde, başlangıçtan günümüze, değişik coğrafya bölgelerinde, kültürel alanda, birçok önemli Türkçe yazılı kaynak ortaya konmuştur.
Günümüzde, Türk toplumu, bugüne dek var ettiği bu kültür varlıkları ve bunların yaratmış olduğu etkiler ile uygar dünyadaki yerini ve saygınlığını kazanmıştır.
Gerçekte bu konu, araştırmalara ve olası yeni birçok bilgi ve bulguların saptamasına açık bir alandır. Özellikle günümüzde yaşanan bilişim teknolojileri ve dijital devrimin sağladığı çok büyük olanakların ışığında, konu ile ilgili olası yeni bilgi ve belgeler bulunacağını, ayrıca dijital dünyada Türkçe dil ve kültür varlıklarının tanıtımının yapılarak, geniş kitlelere ulaşılabileceğini ve zaman içinde etki değerinin artacağını düşünüyorum.
Çünkü Türkçe’ nin uygarlık tarihi içindeki gelişimi, aynı zamanda Türkçenin bilim, sanat ve kültür dili olarak da gelişmesi, dünya kültürüne önemli katkılar yapmış olması anlamını taşımaktadır.
Bu nedenlerle, Türkçenin bir yandan tıp dili olarak gelişmesini incelerken, diğer yandan da Türkçenin bilim, sanat ve kültür dili olarak gelişmesini, bu dille ortaya konulan yapıtları ve dünya uygarlık kalıtına yapmış olduğu katkıları da birlikte incelemek gerekir.
Geçmişten günümüze Türkçenin kültür, bilim, sanat ve tıp dili olarak gelişmesini incelerken, güncel varlığını sağlayan başlıca yazılı kaynakları gözden geçirmeliyiz.
Türkçenin Başlıca yazılı Kaynakları
Orhun yazıtları (İs 732, İs 735, İs 725)
İlk Türkçe yazılı kaynaklar Göktürkler (İS 552-745) dönemindedir. Göktürk Yazıtları ya da Orhun Yazıtları adı verilen bu yazılı kaynaklar; Vezir Tonyukuk (İS 725) Kül Tigin (İS 732) ve Bilge Kağan (İS 735), adına yapılmış olan dikili taşlar üzerindeki yazılardır. Bu gizemli yazıların okunuşunu çözen Danimarkalı dil bilimci W. Thomsen, 25 Kasım 1893’te, bu taştan yazıtların Türk’lere ait olduğunu tüm dünyaya duyurmuştur.
Ayrıca Talas ve Yenisey nehirleri dolayında da aynı adla anılan yazıtlar bulunmaktadır. Bu yazıtları ilk olarak ele alıp 1889 yılında inceleyen Finli bilim adamı Heikel’dir.
Türkçe’nin Tıp Dili Olarak Tarihsel Gelişimi ve Dünyaya Katkıları
Prof. Dr. M. Şerefettin CANDA, Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Patoloji AD, Balçova-İzmir
Türk Nefroloji Derneği / Terim Kolu Bülteni - Ocak 2015 / Sayı 104
Kutadgu Bilig (1069-1070)
Balasağun’lu Yusuf Has Hacib tarafından 1069-1070 yıllarında, Kaşgar’da yazılmış, “Mutluluk veren bilgi” anlamına gelmektedir. Kutadgu Bilig, Türkçe’nin en önemli yazılı kaynaklarından birisidir.
Divan-ı Lugat-it Türk (1072-1074), Kutadgu Bilig (1069-1070) ’in yazıldığı dönem, Ana-doluya Türklerin ayak bastığı yıllara denk gelmektedir. Örneğin Alpaslan 1063 yılında Ani’yi almış, Malazgirt Savaşı, Bizanslılarla 1071’de yapılmıştır.
Bu, bize Anadolu’ya ulaşan Türklerin askeri güçleri kadar, kültürel alandaki varlığını, düzeyini ve birikimini de göstermesi açısından ilginçtir.
Divan-ı Lugat-it-Türk (1072-1074)
Kâşgarlı Mahmûd (1008-1105), 1057’de Karahanlılar Devleti (İS 840-1212)’nin Başkenti olan Kaşgar’dan ayrılarak Bağdat’a yerleşti ve burada 1072-1974 yılları arasında Divan-ı Lugat-it Türk’ü yazdı.
Divan-ı Lugat-it Türk, Türkçe - Arapça bir sözlük olup Türkçe’nin en önemli yazılı kaynağıdır ve bugün bilinen tek örneği İstanbul’da Millet Kütüphanesi Ali Emiri Kitaplığı’ndadır.
Kâşgarlı Mahmûd, bizlere armağan olarak bıraktığı Divan-ı Lugat-it Türk, (1072-1074) ile 940 yıl sonra günümüzde de aramızda yaşamaktadır.
Divan-ı Lugat-it Türk, ansiklopedik bir sözlük olup, o dönemdeki Türk’ lerin kültür, yaşam, bilim, toplum, sanat ve dil özellikleri yanı sıra Tıp bilgileri, sağlık ve sağaltım yöntemleri hakkında bilgiler de vermektedir.
yunus Emre (1240-1321) Divanı
Anadolu’ya gelen ve Anadolu’ya yerleşen Türklerin, bu dönemdeki en önemli Türkçe sözlü ve yazılı kaynaklarının başında Yunus Emre Divanı gelir. Yunus Emre’nin Divanı Türkçenin Anadolu’daki en önemli ve en yaygın etkileri olan kültür varlığıdır.
Türkler 12. yy da batıya yönelmişler ve göç yolları üzerinde değişik ve yeni kültürlerle karşılaşmışlardır.
Sonuçta özellikle 13. yy da Anadolu Selçukluları (1077-1243) döneminde Farsça ve Arapça’nın etkisi altında kalmış olan batı Türkçe’ si ortaya çıkmıştır.
1243’te Kösedağ Savaşı’nda, Anadolu Selçukluları Moğollara yenildi ve toplum üzerindeki denetimleri zayıfladı. Moğollara bağlı İlhanlılar Anadolu’da denetimi ele geçirdi.
Bu süreçte Anadolu Selçukluları’nın uç beyleri önce İlhanlılar’a bağlı iken, daha sonra bağımsız beyliklere ya da devletlere dönüştüler ve Anadolu Beylikler Dönemi başladı. Daha sonra da Osmanlı Devleti kuruldu (1299).
İşte bu dönemde Anadolu’da, Türkçeyi güçlendirerek yaşatan başta yunus Emre (1240-1321) olmak üzere, Hacı Bektaş Veli (1209-1271), tıp alanında Hacı Paşa (Celalüddin Hızır) (1339-1423 Birgi) ve birçok ozan, düşün adamı, devlet adamı, tıp ve bilim adamı yetişmiş ve Türkçe yazmış, söylemişlerdir.
Hekim Hacı Paşa’nın Hekimlik Andı ve Türkçe olarak yazmış olduğu Teshil-üt-Tıb adlı kitabı vardır.
Nevşehir’ de 17 Mayıs 2007’ de kurulan Üniversite’ye “Hacı Bektaş Veli” adı verilmiştir.
Türk Nefroloji Derneği / Terim Kolu Bülteni - Ocak 2015 / Sayı 10 5
Karamanoğlu Mehmet Bey (1246-1279/1283) Fermanı
Anadolu Beylik Dönemi, Anadolu’da Türkçenin gelişmesi açısından çok yararlı olmuştur. Çünkü Selçuklular, halk tarafından Türkçe konuşulmasına karşın, devlet dili olarak Arapça, bilim dili olarak Farsça kullanıyorlardı.
Anadolu’da Türkçenin yaşatılması ve güçlenme-sinde ozanlar, bilim adamları, yanı sıra devlet adamları da etkin olmuştur. Örneğin, bunlardan Karamanoğlu Mehmet Bey 13 Mayıs 1277 de yayınladığı ünlü ferman ile Türkçe konuşulmasını bildirmiştir:
“Şimden gerü hiç gimesne divanda, dergahda, bergahda ve dahı her yerde Türk dilinden özge söz söylemeye.” (Bugünden sonra hiç kimse divanda, dergahta, bergahta, mecliste ve meydanda Türkçeden başka dilde söz söylemesin.)
Karamanoğlu Mehmet Bey, bu fermanı ile bütün Türk tarihine geçen kültürel bir başarı sağlamıştır.
Karaman’da 29 Mayıs 2007 tarihinde kurulan Üniversite’ye Karamanoğlu Mehmet Bey adı verilmiştir.
Fatih Medresesi (1453)
1453’de İstanbul’un alınması, Fatih Sultan Mehmet (Edirne 30 Mart 1432 - İstanbul 3 Mayıs 1481) tarafından ilk iş olarak Fatih Medresesi’nin kurulması, giderek Türklerin Balkanlarda ilerlemesi, Türkçenin kültür, bilim, sanat dili olması yolunda çok önemli ufuklar açmıştır.
Özellikle Fatih Medresesi’ne birçok batı ve doğu kültüründe yetişmiş bilim adamlarının toplanması başlı başına büyük bir devrim niteliğindedir ve Fatih Sultan Mehmet’in evrensel düşüncesinin bir ürünüdür.
İspanya, Venedik ve İtalya’dan bilim adamlarının gelmesine neden olmuş ve bu durum Fatih Medresesi’ nin gelişmesine de önemli katkılar yapmıştır.
Bu gelişmeler 2. Sultan Bayezid (3 Aralık 1447 – 26 Mayıs 1512) döneminde de aralıksız devam etmiştir. Endülüs Devleti’nin 1492’de yıkılması sonucu, buradan kaçan birçoğu Musevi asıllı bilimci ve tabipler İstanbul’a gelmiştir.
Bu dönemde Türkçe, Latincenin yanı sıra Arapça ve Farsça ile yoğrulmaya başlamıştır.
Edirne’de Bayezid Külliye ve Darüşşifası 1488’de açılmıştır.
Günümüzde İstanbul Üniversitesi’nin kuruluşunun, Fatih Medresesi’nin kuruluşu (1453) ile başladığına dair görüşler vardır. Belki bu görüşe dayanarak 3 Kasım 2010’ da İstanbul’da kurulan bir vakıf üniversitesine “Fatih sultan Mehmet” adı verilmiştir.
Türk Nefroloji Derneği / Terim Kolu Bülteni - Ocak 2015 / Sayı 106
Cerrahiyet-ül Haniyye (1468)
Cerrahiyet-ül Haniyye, Amasyalı Hekim Şerafettin Sabuncuoğlu (1385-1468/1470) tarafından Endülüs’lü bilim ve tıp adamı Zehravi (Abulcasis) (930-1013)’nin “El-Tasrif” adlı kitabının Cerrahi bölümünden büyük ölçüde yararlanılarak, Türkçeye çeviri, ekler ve renkli minyatür çizimlerle hazırlanmış ve Fatih Sultan Mehmet’e sunulmuştur (1468).
Amasya Darüşşifası (1308), Amasya Bayezid Kütüphanesi ve çok sayıda medresesi ile Amasya, Anadolu’nun en önemli tıp, bilim ve kültür kentidir, ayrıca bilim ve sanat adamları için de bir çekim merkezidir.
Bu ortamda yetişen Amasyalı Hekim Şerafeddin sabuncuoğlu Cerrahiyet-ül Haniyye adlı kitabını, “Türkçeden başka yabancı dil bilmeyen, tüm hekimlerin ve cerrahların yararlanması için”, Türkçe arı ve yalın bir dille yazmıştır.
Şerafeddin Sabuncuoğlu Tıp dilinin Türkçeleşmesi açısından bir başlangıç ve bir dönüm noktasıdır.
Ayrıca renkli resimlerle kadın ve erkek üzerinde yapılan tıp girişimlerini gösteren çizimler de, çağının öncü ve ileri adımlarıdır.
Böylece, Tıp Dilinin Türkçeleştirilmesi çalışmaları, arı ve yalın bir Türkçenin kullanılması, Anadolu’da 83 yaşındaki Amasyalı Hekim Şerafeddin Sabuncuoğlu tarafından, Cerrahiyet-ül Haniyye (1468) kitabının yazılmasıyla başlatılmıştır.
Cerrahiyet-ül Haniyye (1468), gerek verdiği bilgiler, gerekse dil özellikleri yanı sıra, bilim ve eğitim felsefesi açısından da önemlidir ve tüm zamanların Anadolu’da ortaya konmuş olan en önemli Türkçe tıp kitabıdır.
Bu nedenle, Amasya Üniversitesi’ne, Amasyalı Hekim Şerafettin Sabuncuoğlu’nun adının verilmesini hak ettiğini düşünüyorum.
Osmanlı’dan Cumhuriyete
� Avrupa, karanlık dönemden kurtulup, özellikle Endülüs uygarlığının da etkisi ile 14, 15 ve 16.ncı yüzyılda sanatta, düşüncede ve uygarlıkta yeniden doğuşu, rönesansı yaşarken, buna karşılık Osmanlı toplumu dünyadaki bu yenileşmenin ve yeni gelişmelerin dışında kalmış, bu durum çok önemli sonuçlara yol açmıştır.
� Özellikle matbaanın İstanbul’da, Avrupa’dan yaklaşık 270 yıl sonra (1727), çok geç olarak işlev kazanmış olması, yalnız kültürel alanda geri kalmaya yol açmamış, aynı zamanda, Osmanlı Devleti’ni yıkılışa götüren siyasal alanda da önemli bir etken olmuştur.
Bunun sonucu olarak Osmanlı toplumu, uygar dünyanın gerisinde kalmış, ayrıca etkileri günümüze dek süren önemli sonuçlar doğmasına yol açmıştır.
� Yenilikçi Padişah ıı. Mahmut (1784-1839) döneminde başlayan yenileşme çabaları her alanda yeniliklerin önünü açmış ise de pek çok zorluklar yaşanmıştır.
� Ordunun hekim gereksinimini karşılamak üzere kurulan, yenilikçi anlamda ilk tıp okulu, Tıphane-i Amire adıyla İstanbul’da 14 Mart 1827 ’de açılmış ve bu tarih, günümüzde Tıp Bayramı olarak kutlanmaktadır.
� 1831’de yalnızca cerrah yetiştirmek üzere Cerrahhane-i Mamure kuruldu.
� 1839’ da ise II. Mahmut, Mekteb-i Tıbbiye-i Şahane adını verdiği yeni bir Tıp Okulu açmıştır. Açılış için Padişah ıı. Mahmut (1784-1839), sadrazama yazdığı mektupta şöyle der:
’Biz gerek askerimiz gerekse memleketimiz için iyi hekimler yetiştirip, sağlık hizmetinin gerekli olduğu yerlerde görevlendirmeli ve tıp bilimini kendi dilimizde öğretebilmek için gerekli kitapların yazılmasına çaba göstermeliyiz’’. okulun başına Viyana’lı Hekim Ambrois Bernard (1810-1844) getirildi. Böylece eğitimin niteliği konusunda önemli bir adım atılmış olmakla birlikte, eğitim dilinin Fransızca olması sonradan birçok sorun yaratmıştır. Padişah açılıştaki konuşmasında, başlangıçta eğitimin Fransızca yapılmasının batı Tıp biliminin hızla alınabilmesinde bir araç olarak gördüğünü ve modern Tıp biliminin bu sayede kısa zamanda kendimize ve Türkçe’ye maledilmesi gerektiğini bildirmiş ise de, bunu gerçekleştirmeye yaşamı yetmemiştir.
Türk Nefroloji Derneği / Terim Kolu Bülteni - Ocak 2015 / Sayı 10 7
İlk Türkçe Patoloji Kitabı (1871)
� Daha sonra Türkçe tıp öğretimi yapmak üzere, sivil Tıbbiye (Mektebi Tıbbiye-i Mülkiye) kurulmuş (1866). Buna karşın, Tıbbiye’deki öğretim dilinin Türkçe olması 1870 yılını bulmuştur. Dekan ve Patoloji Hocası olan Kırımlı Aziz İdris (1840-1878) 1871’de Tıbbiye’de Türkçe eğitime geçilmesini sağlamış ve aynı yıl ilk Türkçe Patoloji kitabını (1871) yayımlamıştır.
� 1909 yılında, askeri ve sivil tıbbiyeler Haydarpaşa’daki yeni Tıbbiye binasında birleştirilerek Haydarpaşa Tıp Fakültesi adını almıştır. Fakülte Dekanı olarak ise Cemil Paşa (Topuzlu) seçilmiştir.
Sonuç olarak, Osmanlı’dan Cumhuriyete geçiş sürecinde, toplumda olan kültürel değişimler, doğal olarak dile de yansımıştır. Bu arada Osmanlıca yerine yalın bir Türkçe’nin egemen olmasının sonuçları, gerek Tıp dilinde, gerekse çevirisi yapılan ya da yeni yazılan kitaplarda da açıkça görülmüştür.
Cumhuriyet Dönemi
� Cumhuriyet dönemiyle birlikte, İstanbul Darülfünun’u (İstanbul Üniversitesi), yeni Türkiye Cumhuriyeti’nin dilde, yazında, düşünde, toplumsal yaşamda, bilimsel alanda gösterdiği yenileşme çabalarına gerekli katılımı ve desteği yapma konusunda geride kalmıştır.
Bunu gören M. Kemal Atatürk, Avrupa’dan getirttiği danışmanların da yardımı ile, 1933’de Milli Eğitim Bakanı Dr. Reşit Galip’i görevlendirerek Üniversite Reformu’nu yapmıştır.
Batılı anlamda çağdaş bir toplumu oluşturmak, gerekli eğitim gücünü yetiştirmek, bilimsel düşünceyi etkin kılmak, geniş halk kitlelerinin okuma-yazmayı öğrenmesini kısa zamanda sağlamak amacı ile Latin yazısına geçilmiş (1928), batıdaki kaynaklar Türkçeye çevrilmiş, yaşamın her alanında yenileşmeye gidilmiştir.
Bu dönemde yaşama geçen Türk Dil Kurumu (Türk Dili Tetkik Cemiyeti, 12 Temmuz 1932) ve Türk Tarih Kurumu (12 Nisan 1931) vb kurumlar da, toplumun aydınlatılmasında, batılılaşma ve yenileşme çalışmalarında öncü görevler üstlenmiştir.
Sonuçta Dar-ül Fünun kaldırılarak, 31 Mayıs 1933 gün ve 2252 sayılı yasa ile İstanbul Üniversitesi kurulmuştur.
Evrensel düşüncelerle kurulan İstanbul Üniversitesi’ne bu dönemde yurtdışından birçok bilim adamı gelerek görev almıştır. Özellikle Almanya’dan gelen Musevi ağırlıklı bilim adamlarının katkıları çok büyük olmuştur. Bu dönemde İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi uluslararası değer kazanmıştır.
Üniversite ve Tıp eğitimi, İstanbul dışında Ankara (1948) ve İzmir (1955) gibi büyük kentlerde de kuruldu. Buna koşut olarak Türkçe eğitim yapılan Tıp Fakültelerinden yetişen bilim adamları çok sayıda Türkçe kitaplar, yayınlar, bildiriler yaparak, Türkçe’nin bilim dili olarak gelişmesine önemli katkıda bulundular.
Günümüzde Türkiye’nin ve Anadolu’nun hemen her yöresinde kurulmuş olan üniversite ve tıp fakülteleri, Cumhuriyetin yetiştirdiği genç bilim adamları, Türkçenin bilim ve tıp dili olarak gelişmesi ve güncellenmesi alanlarında çok değerli katkılar yapmaktadır.
Bu yazılı kaynakları incelersek, tıp alanında çalışan çoğu bilim adamlarımızın, özellikle genç bilim adamlarımızın, yalnız Türkçe değil aynı zamanda İngilizce gibi yabancı dille de çok sayıda uluslararası alanda bilimsel yayın yapmış olduğunu görmekteyiz.
Türkiye kaynaklı bu bilimsel yayınların, günümüzde dünyadaki dijital devrimin, özellikle tıp alanına getirdiği olanaklardan da çok iyi yararlanarak, Türkiye’nin uluslararası saygınlığını arttırdığını görmekteyiz.
Cumhuriyet Dönemi İlk Tıp sözlüğü: Türkçe Hekimlik Terimleri Üzerine Bir Deneme (1944, Bursa)
Dr. Şefik İbrahim İşçil ve Ali Ulvi Elöve, bence Cumhuriyet Döneminin Türkçe tıp dili konusundaki en önemli çalışmayı, Bursa’da 1944 yılında Türk Dil Kurumu tarafından bastırılan Türkçe Hekimlik Terimleri Üzerine Bir Deneme adlı sözlükleri ile yapmışlardır.
sonuç
1. Selçuklu, Osmanlı ve Cumhuriyet döneminde, ülkemizde yazılmış olan pek çok tıp kitabının önemli bir bölümünün de Türkçe yazılmış olduğu görülmektedir.
Türk Nefroloji Derneği / Terim Kolu Bülteni - Ocak 2015 / Sayı 108
2. Bu çalışmalar özellikle Cumhuriyet ile birlikte ve 1933 Üniversite Reformundan sonra önemli ölçüde artmıştır.
3. Tüm bu çalışmalar, Türkçenin kültür dili olması yanı sıra, tıp ve bilim dili olarak gelişmesinde çok önemli yeri olan, yazılı kaynaklarımızı oluşturmuştur.
4. Bu yazılı kaynakların, ancak çok az bir kısmı ve kendi dönemlerinin simgesi olanlar örnek alınarak burada incelenmiştir (Tablo I).
Tablo I: Türkçe Tıp dilinin yazılı kaynakları.
• Orhun Yazıtları (İS: 725,732 ve 735)
• Kutadgu Bilig (1069-1070, Kaşgar)
• Divan-ı Lugat-it Türk (1072-1074, Bağdat)
• Yunus Emre (1240-1321) Divanı
• Karamanoğlu Mehmet Bey (1246-1279/1283) Fermanı (13 Mayıs 1277, Konya)
• Cerrahiyet-ül Haniyye (1468, Amasya)
• İlk Türkçe Patoloji Kitabı (1871, İstanbul)
• Cumhuriyet Dönemi ilk Tıp Sözlüğü: Türkçe Hekimlik Terimleri Üzerine Bir Deneme (1944, Bursa, TDK)
5. Dünyada Türkçenin çeşitli lehçelerinin egemen olduğu büyük bir coğrafyada, Türkçe tıp dilinin gelişimi ve Türkçe yazılı bilimsel kitap, dergi ve makalelerin daha çok yazılması ve okunması için, bilimsel çalışmaların artması ve bilimsel düzeyin yükselmesi ölçüsünde, ortak bir abece ve yazıya gereksinim vardır.
6. Günümüzün dijital teknoloji ortamında ortak abece ve yazı Türkçenin tıp ve bilim dili olarak kullanımını ve yazılı kaynakların paylaşımını hızlandırır. Sonuçta gösterilen ilgi ve iletişim büyük ölçüde artar.
7. Dünyada bilim ve özelikle Tıp alanındaki en yaygın kullanılan dil İngilizce’dir. Bilimsel yayınların yayınlandığı uluslararası dergiler ve uluslararası dizinler ile eğitim dili çoğunlukla İngilizcedir. Konunun bu gerçekler açısından incelenmesi ve sağlıklı bir biçimde yaklaşılması gerekmektedir.
8. Dünya sağlık Örgütü (DsÖ)’nün, tüm dünya ülkelerinde kullanılan ve dünyada çok konuşulan dillere çevrilmiş olan ve bilimsel araştırma ve gelişmelerle sürekli güncellenen kitapları, dizinleri, el Kitapları’nın Türkçe’ye çevirisinin yapılması ile işe başlayabiliriz. Bu durumda yapılan bu çevirilerin Türkçe’nin Türkiye dışında da kullanılması için ortak abece ve yazı gerekmektedir.
9. Dünya Sağlık Örgütü’nün Uluslararası Hastalık sınıflandırması-Onkoloji, ınternational Classification of Disease for Oncology (ıCD-O) adlı kitabı, sağlık kuruluşlarında çok yaygın kullanılan ortak bir el kitabıdır. ICD-O Kitabı tarafımdan iki kez (1992, 2002), DSÖ’nün izni doğrultusunda Türkçeye çevrilmiş ve kitap olarak kullananların hizmetine sunulmuştur (1992, 2002).
10. DSÖ ‘nün tüm dünyada ortak kullanım alanı bulan ve çok konuşulan dillere çevrilmiş olan güncel kitapları sağlık Bakanlığı tarafından bir yetkili kurul oluşturularak Türkçeye çevrilmesi, bastırılması ve hizmete sunulması gerekmektedir.
11. Tıp dilinin ve tıp eğitiminin Türkçeleştirilmesi için çalışan öncülerden Prof. Dr. O. Zeki Zeren (1900, İstanbul-19 Kasım1973), 1946’da Anatomi Terimleri sözlüğü adlı kitabının önsözünde şunları yazmıştır:
“Anatomi terminolojisine öztürkçe’nin prensip halinde girişi, önce de söylediğim gibi İstanbul ve Ankara’da yeni Üniversite ve Fakültelerle Türk Dil Kurumu’nun kuruluşuna rastlayan yıllardan başlar.”
“İşte böylece, bu gün, değil sadece Anatomide, bütün hekimlik terminolojisindeki Arapça, Farsça sözcüklerin çoğu, günden güne yerlerini ya Türkçelerine ya da Türk kurallarına göre okuyup yazılan milletlerarası sözcüklere bırakmış ve bırakmaktadır. Bu, Cumhuriyet devrinin nesiller boyunca bilimsel ve kültürel alanda minnetle anılacak başarılarından birisidir.”
Türk Nefroloji Derneği / Terim Kolu Bülteni - Ocak 2015 / Sayı 10 9
2004 yılında Türk Tarih Kurumunca basılan ”OSMANLICA TIP TERİMLERİ SÖZLÜĞÜ” nü günümüz bakış açısıyla incelemek ve Nefro-Ürolojik terimleri değerlendirmek bu çalışmanın konusunu oluşturmaktadır (1).
Öncelikle Osmanlı döneminde konuşulan ve yazılan dile Osmanlıca yerine Osmanlı Türkçe’si demek daha doğru olacaktır.
Tıp dilimizi ve özellikle terimlerimizi Türkçeleştirme çabası içinde olan bizlerin bu çalışmadaki amacı, bir eskiye özlem olmayıp, günümüzde kullanılan terimlerin eski terimlerden ne ölçüde etkilendiğini araştırmaktır.
Beşyüz altmış sayfalık sözlük, Ekrem Kadri Unat (1914-1998), Ekmelleddin İhsanoğlu ve Suat Vural’ın 19 yıllık çalışmalarının ürünü olup, 5 bini aşkın Tıp terimi içermektedir. Sözlük, OsmanlıTürkçesi (önce yazılış sonra okunuş sırasıyla iki ayrı bölümde), Türkçe ve Fransızca olmak üzere 3 dilde ve 4 bölümde sunulmuştur. Osmanlı Türkçe’sindeki terimler hem Arap hem de Latin harflerine göre dizilmişlerdir. Sözlüğün önsözünde yararlanılan kaynaklar ve eserin hazırlanma yöntem ve öyküsü verilmektedir. Bunun ardından yer alan ve “TIP DİLİNİN TÜRKÇELEŞME MESELESİ” başlıklı 15 sayfalık bölümde ise 14. ncü yüzyıldan bu yana tıp dilimizdeki değişim çok değerli kaynaklar ve yorumlar eşliğinde incelenmektedir.
Sözlüğün yazılmasında 1873’de ilk, 1900’de ikinci baskısı yapılan “Lugat-ı Tıbbiye”nin temel alındığı ve ilk baskıda 13.745 ikinci baskıda 24.430 terim bulunduğu bildirilmektedir. Şerafettin Mağmumi’nin 1910 da Kahire’de basılan “Kamus-ı Tıbbi” sinin de ikinci temel kaynak olarak alındığı belirtilmektedir.
“Lugat-ı Tıbbiye”nin, 1839’dan beri tıp eğitiminin Fransızca yapılmasını protesto ederek Türkçe eğitimi isteyen öğretim üyelerinin 1865’de kurduğu Cemiyet-i Tıbbiye-i Osmaniye tarafından basılmış olması da özel bir değer taşımaktadır. Sözlüğün hazırlanmasında, Nysten’in yazdığı Fransızca Tıp Sözlüğünün, dönemin Osmanlı Türkçe’sine bire bir çevirilmesi yöntemi kullanıldığı bildirilmiştir. Sözlüğü hazırlayanların, o dönemde kullanılmakta olan Tıp terimleri arasında bulunmayan çok sayıda yeni yabancı terimle karşılaştıkları ve Osmanlıca karşılık bulamadıkları bu terimleri değiştirmeksizin (Fransızca okunuşlarıyla) sözlüğe aldıkları aktarılmaktadır.
Eserdeki önemli bir başka özellik de, Tıp terimleri ve Osmanlı Türkçe’si konusunda büyük bir birikimi olduğu bilinen Dr. Haytam al Khayat’ın (Dünya Sağlık Örgütü, İskenderiye Bürosu Yöneticisi) son düzeltmeleri bizzat yapmış olmasıdır. Al Khayat’ın 1918 de Şam’daki Osmanlı Tıp Fakültesini bitiren Hamdi Khayat’ın oğlu olması da eserin değerini artıran ilginç bir rastlantıdır.
Günümüz Tıp Terimlerinin Osmanlıca Kökenleri
Sözlüğü baştan sona tarayarak 115 Nefroloji/Üroloji terimi saptadık. Bu terimler (Liste-1) de verilmektedir. Alanda sık kullanıldığı tahmin edilen genel Tıp terimleri ise 165 olup (Liste-2) de verilmiştir.
İlk liste incelendiğinde bu terimlerden yalnızca 8’inin ( % 7) günümüzde kullanılmakta olduğu söylenebilir:
“bevliye, brostat, dumur, husye, ifraz, iltihap, mecra, mesane.. gibi”.
Genel Tıp terimlerine bakıldığında ise durumun benzer olduğu söylenemez; Sözlükteki 5 bini aşkın tıp terimi arasında alanda en sık kullanıldığını tahmin ettiğimiz 165 genel tıp teriminden 46’sını (%28) halen kullanmakta olduğumuz söylenebilir:
“amil, bevliye, cenin, cihaz, cilt, deva, ecza, elyaf, gangren, gayrı iradi, gayrı muntazam, gayri tabii, hafakan, hançere, havale, hamile, havsala, hezeyan, hıfzüssıhha, hulasa, hücre, hüzme, idrak, idrar, ifraz, ifrazat, ihtiyari, intan, ishal, kalb, kesafet, kulunç, marazi, mihrak, mayi, marazi, nakil, nedbe, nüks, nüve, sara, şeffaf, tahlil, teneffüs, vasat, veba, zührevi” gibi.
Osmanlı Dönemi Tıp Terimlerimiz: Eski Nefroloji ve Üroloji Terimlerine Bakış
Doç. Dr. Ragıp KAYAR, Serbest Genel Cerrah, İzmir
Türk Nefroloji Derneği / Terim Kolu Bülteni - Ocak 2015 / Sayı 1010
Bu arada 1970’li yıllarda (1968-74) tıp eğitimi gören yazar (R.K.), aşağıdaki terimlerin derslerde veya ders kitaplarında kullanıldığına şahit olmuş ve kendi de kullanmıştır:
“cidar, deveran, emraz, etraf, fevha, had, halkavi, humma, iltisak, intaç, inzar, itrah, mahlul, mesame, miyar, muhat, muhati, müsab, müterafık, nabazan, nesiç, nikris, rüsub, sıfak, şak, teşrih, ufunet, uzviyet, vasat, veter, vetire…”
Osmanlı Döneminde yabancı Tıp Terimlerinin Ödünçlenmesi
O dönem sözlük yazarlarının çevirdikleri Fransızca Tıp Sözlüğünde Osmanlı Türkçesi’nde karşılığı bulunmayan yabancı terimler olduğu gibi alınırken ilginç değişimlere uğramışlardır. Fransızca’ dan ödünçlendiğini tahmin ettiğimiz örneklerde bunu görmek mümkündür:
“brostat/prostat, disentarya/dizanteri, fırfıriye/purpura, filogmani/flegmon, fisyoloci/fizyoloji, keylus/şilus, keymus/kimus, kolerin/kolera, lifin/fibrin, özima/ödem, sekiros/skirö, vea/vena”
Eserdeki 5 bini aşkın tıp terimi içinde, yukarıda verilen yalnızca12’ sinin (% 0.2) ödünçlendiği söylenebilir. Bu çok düşük ödünçleme oranı, bir dava uğruna hazırlanan ilk tıp sözlüğü (Lugat-ı Tıbbiye)’nün yabancı terimlere Osmanlıca karşılık bulmakta başarıya ulaşmış gibi gözükmektedir. Gerçeğin anlaşılması için Osmanlı Türkçe’sindeki sözlükte ödünçlenen yabancı terim sayılarının belirlenmesi gerekir. Orijinal eserdeki terim sayısı 13 bin (ikinci baskıda 24 bin) olduğuna göre orijinal sözlükte ödünçlenmiş terim sayısının belirlenmesinin önemi anlaşılır.
Yabancı terimlerin Fransızca okunuşları ile ödünçlenmesi alışkanlığının günümüzde İngilizce Tıp terimlerinin bile Fransızca okuyuşlarla alınması şeklinde sürdüğü ve sonuçta hiçbir dilde bulunmayan terimler türetilmekte ve günümüzde tıp terimlerimizin özelikle yazımlarındaki kargaşada bu eski alışkanlığın sorumlu olduğu iddia edilmektedir (2).
Fransızca okunuşlarıyla ödünçlenen az sayıda terim dışında, günümüze kadar yaşamayı başarmış olan Osmanlı Türkçesi’ nde yer alan Tıp Terimleri, güncel dilimize uyan birçok değişikliklere uğradıkları ve yaygın olarak kullanılmakta oldukları için, yenileri ile yer değiştirinceye değin Türkçe Tıp terimi olarak kabul edilmelidir.
KAyNAKLAR
1. Unat EK, İhsanoğlu E, Vural S. Osmanlıca Tıp Terimleri Sözlüğü. Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara, 2004
2. Güneş AT. Türk Tıp dilinin birincil sorunu. TND Terim Kolu Bült. 2007: 4 (4): 2-3
Berbah: Epididim
Betaet-i Tebevvül: Yavaş işeme
Bevl: İdrar, Sidik
Bevle: Üre
Bevli: Üriner
Bevliye: Üroloji
Bevliyet: Ürat
Bevli-i muassel: Glikozüri
Bevli-i sükkeri: Glikozüri
Bevl-i tenasüli: Ürogenital
Bevval: Poliüri
Brostat: Prostat
Dem-i mütebevvil: Üremi
Cihaz-ı bevl: İdrar aygıtı
Da-ül Bright: Bright hastalığı
Da-ül mesane: Mesane hastalıkları
Deval-i habli meni/Deval-i safen: Varikosel
Dud-ı kilye: Böbrek ipliksi solucanı
Dumur-ı mesane: Mesane atrofisi
Elem-i mesani: Mesane ağrısı
Liste 1: Osmanlı Türkçesi’nde Nefroloji / Üroloji Terimleri
Türk Nefroloji Derneği / Terim Kolu Bülteni - Ocak 2015 / Sayı 10 11
Felc-i mesane: Mesane atonisi
Gışa-i kilye: Böbrek kapsülü
Gudde-i fevk-el kilye: Böbreküstü bezi
Fevk-el kilye: Böbreküstü, Sürrenal
Fıtkı mesani: Sistosel
Half-ı peritoni: Retroperiton
Halib: Ureter
Halib-i kıyhi: Ureter irinleşmesi
Halib-i münfah: Ureter ağzında tıkanma
Hamız-ı bevl: Ürik asit
Hasat-ül kilye: Böbrek taşı
Hasat-ül mesane: Mesane taşı
Haza-ül ihlil: Uretrotomi
Hulul: Ozmoz
Hurkat-ül bevl: Gonore
Husul-ı bevl: İdrar oluşumu
Huveyze-i kilye: Pelvis renalis
ıtaş: Polidipsi
Husye: Testis
İfrağ: Ekskresyon
İfraz: Salgı
İhlilbin: Uretroskop
İhlil: Uretra
İhlil-i basali: Uretrobulber
İhlil-ı fevkani: Epispadi
İhlil-i icani: Uretroperineal
İhlil-i kadibi: Penal uretra
İhlil-i tahtavi: Hipospadi
İhtibas-ı bevl: İdrar retansiyonu
İltihab-ı berbah: Epididimit
İltihab-ı dahil-i kilye: Endonefrit
İltihab-ı gılaf-ı ebyazı husye: Perididimit
İltihab-ı gışa-i hüveyza: Piyelit
İltihab-ı halib: Ureterit
İltihab-ı husye: Orşit
İltihab-ı hüveyza ve kilye: Piyelonefrit
İltihab-ı ihlil: Uretrit
İltihab-ı mesane: Sistit
İltihab-ı muhit-i kilye: Perinefrit
İltihab-ı muhit-i mesane: Perisistit
İnsidad-ı mecra-yı bevl: İdrar yolu tıkanması
İnsidad-ı mesane: Mesane tıkanması
İntifa-i husye: Kriptorşidi
İstihale-i şahmiye-i kilye: Böbreğin yağlı dejeneresansı
İstiska-i husye: Hidrosel
İstiska-i kilye: Hidronefroz
Kelte: Glomerül
Keltevi-i İltihab-ı kilye: Glomerülonefrit
Kesret-i tebevvül: Pollaküri
Kesir-ül tebevvül: Poliüri
Kıle-i bevliye: Ürosel (Skrotal idrar birikmesi)
Kıle-i maiye: Hidrosel
Kıyh-i mesani: Piyosistit
Kise-i meneviye: Vezikula seminalis
Madde-i verdiye-ı bevl: İdrar pigmenti (Ürokrom)
Madumiyet-i meni: Aspermi
Madumiyet-i mesane: Mesane yokluğu
Mebhas-ül kilye: Nefroloji
Mecra-yi bevli: İdrar yolları
Mesane-i bin: Sistoskop
Mess-i şerci: Rektal tuşe
Mikyas-ül bevl: Dansitometre
Minşar-i hasat: Litotriptör
Mübevvil: Diüretik
Mükevvin-i bevl: Diüretik
Nakil: Aktarım
Nezf-i mecari-yi bevl: İdrar yolları kanaması
Türk Nefroloji Derneği / Terim Kolu Bülteni - Ocak 2015 / Sayı 1012
Adem-i iştiha: Anoreksi
Ahmer-i safra: Bilirubin
Amil: Etken
Bişekil: Amorf
Cenin: Fetus
Cerha: Yara
Cihaz: Aygıt
Cilt: Deri
Cism: Vücut, gövde
Daf-i taaffün: Antiseptik
Def-i intan: Antisepsi
Dem-i musaffer: Hiperbilirübinemi
Dem-i müsekker: Hiperglisemi
Deva: İlaç, çare
Deveran: Dolaşım
Devr: Evre
Disentarya: Dizanteri
Ecza: İlaç
Elyaf: Lif
Etraf: Kol-bacak
Fail: Neden
Fakr-ı dem: Anemi
Fart-ı dem: Kan fazlalığı
Fart-ı teessür: Anafilaksi
Fehva: Orifis
Fesad-ı bünye: Diyatez
Feza: İnterstisyum
Fırfıriye: Purpura
Filegmani: Flegmon
Fisyoloci: Fizyoloji
Gangren: Doku ölümü
Gaseyan: Bulantı
Liste 2: Osmanlı Türkçesi’ndeki Genel Tıp Terimleri
Nezle-i mesane: Sistit
Reml-i bevl: İdrar kumu
Reyse-i mesane: Mesane ağrısı
safen: Skrotum
selis-ül bevl: Enürezis
seyelan-ı ıhlil: Uretrore
sukut-ı mesane: Sistosel
Şıbh-i nişal-i kilye: Böbrek amiloidozu
Takayyun-ı kilye: Böbrek süpürasyonu
Tazayyuk-ı mecra-yı bevl: İdrar yolu darlığı
Tebevvül: İşeme
Tebevvül-i dem: Hematüri
Tebevvül-i hummaziyet: Okzalüri
Tebevvül-i kıyh: Piyüri
Tebevvül-i muassel: Glikozüri
Tebevvül-i sükker: Glikozüri
Tebevvül-i zülal: Albuminüri
Tekatur-ı bevl: Damla damla işeme
Tekevvün-i bevl: İdrar oluşumu
Tesemmüm-i hamız: Asidoz
Tesemmüm-i kalevi: Alkaloz
Tevakuf-ı tebevvül: Usr, işeme tutukluğu
Usret-i bevl: Dizüri
Veca-i tebevvül: Dizüri
yerkan/yerekan: Sarılık
Zahir-i mesani: Ağrılı mesane
Zat-ül husye: Orşit
Zat-ül ihlil: Uretrit
Zat-ül kilye: Nefrit
Zülal: Albumin
Türk Nefroloji Derneği / Terim Kolu Bülteni - Ocak 2015 / Sayı 10 13
Gayrı iradi: İstem dışı
Gayrı muntazam: Düzensiz
Gayrı tabii: Anormal
Gışa-i muhati: Müköz membran
Haben: Asit (ascite)
Had: Akut
Hafakan: Çarpıntı
Halkavi: Anüler
Hamız: Asit
Hamil: Portör
Hamile: Gebe
Hançere: Gırtlak
Havale: Konvülziyon
Havas-ı hamse: Beş duyu
Havsala: Leğen, pelvis
Havza: Pelvis
Hezeyan: Deliryum
Hıfzıssıha: Hijyen
Hılt: Hümor
Hilal: İnterstisyum
Himye: Diyet
Hukne: Lavman
Hulasa: Öz
Humma: Ateş
Hurdebin: Mikroskop
Hurdebini: Mikroskobik
Hücre: Göze
Hücrevi: Sellüler
Hüzme: Demet
İdame: Devam
İdrak: Bilinç
İfrağ: Ekskresyon
İfraz: Salgı
İhtilat: Komplikasyon
İhtiyari: İstemli
İlkah: Döllenme
İllet: Hastalık
İlm-i teşrih: Anatomi
İlm-ül emraz: Patoloji
İltihab-ı kebed: Hepatit
İltisak: Yapışıklık
İmsak: Perhiz
İmtisas: Emilim
İnhilal-i dem: Hemoliz
İntan: İnfeksiyon
İntikal-i maraz: Metastaz
İnzar: Prognoz
İshal: Sürgün
İskilab-ı esasi: Bazal Metabolizma
İstifrağ: Kusma
İtrah: Atılım
İzale-i afene: Dezenfeksiyon
Kalb: Kalp
Kat-ı nezf: Hemostaz
Kat-ı dem: Hemostatik
Kay: Kusma
Kay-ı dem: Hematemez
Kesafet: Opasite
Keylus: Şilus
Keymus: Kimus
Kolerin: Kolera
Kulunç: Kolik
Küreyve-i beyza: Lökosit
Küreyve-i hamra: Eritrosit
Lifin: Fibrin
Mahlul: Eriyik
Marazi: Patolojik
Maye: Enzim
Türk Nefroloji Derneği / Terim Kolu Bülteni - Ocak 2015 / Sayı 1014
Mayi: Sıvı
Mehbil-i ihlil: Uretrovajinal
Mesame: Gözenek
Mess-i şerci: Rektal tuşe
Mihrak: Odak
Miyar: Reaktif, ayraç
Muhat: Mukus
Muhati: Müköz
Muzad-ı cism: Antikor
Müsab: Tutulmuş
Müterafık: Birlikte
Nabazan: Nabızlar
Nahre: Nekroz
Nakl-i dem: Kan transfüzyonu
Nasur: Fistül
Nedbe: Skar, sikatris
Nevazil: Konjesyon
Nezf: Hemoraji
Nıkris: Gut, damla
Nutfe: Sperm, meni
Nüzül: İnme
Özima: Ödem
Rüsub: Tortu
sari: Bulaşıcı
sekirös: Skirö
seretan: Kanser
sıfak: Fasya
sinn/esnan: Diş, dişler
Şak: Kesi, İnsizyon
Şari: Kılcal
Şeffaf: Saydam
Şiryan: Damar
Tahlil: Analiz
Tamar: Damar
Tarik: Yol, yöntem
Tasallüb: Skleroz
Teessür-i zati: İdyosenkrazi
Tefemmüm: Anastomoz
Teneffüs: Solunum
Teraküm: Birikme
Teşekkül-i cedid: Neoplazm
Teşemmu-ı kebed: Karaciğer sirozu
Teşrih: Diseksiyon
Tezerruk: Siyanoz
Ufunet: İrinleşme, çürüme
Ukde: Gangliyon
Ukde-i lenfaviyye: Lenf düğümleri
Urve: Ans
Usare: Özsu
Uzviyet: Organizma
Üstüvani: Silindirik
Vasat: Ortam
Vea: Damar
Veba: Veba
Verem: Ur, şişlik
Verem-i demevi: Hematom
Verem-i adali: Miyom
Verid: Ven
Veter: Kiriş
Vetire: Bölme, süreç
Zarka: Siyanoz
Zat-ül cenb: Plörezi
Zat-ür rie: Pnömoni
Zührevi: Veneryen
Zünnar: Zona
Türk Nefroloji Derneği / Terim Kolu Bülteni - Ocak 2015 / Sayı 10 15
Türk Nefroloji Dergisi / Terim Kolu Bülteni’mizin İlk On Sayısının Değerlendirmesi
Doç. Dr. Ragıp KAYAR, Serbest Genel Cerrah, İzmir
Giriş
Türk Nefroloji Derneği (TND) Yönetim Kurulunca oluşturulmasına karar verilen “Terim Kolu”, ilk toplantısını 3 Eylül 2003’ de sayın Taner Çamsarı başkanlığında Ferah Sönmez ve Ragıp Kayar’ ın katılımıyla gerçekleştirmiştir. İlk toplantıda alınan kararın, TND Yönetim Kurulunca da onaylanmasıyla Terim Kolu (TK) çalışmalarının dernek üyelerine aktarılmasını sağlayacak bir bülten çıkarma olanağı doğmuştur. İlk sayı Nisan 2005’ de TND Dergisi’nin eki olarak üyelerle buluşmuştur. Böylelikle belki de ülkemizde ilk kez bir Tıp Uzmanlık Derneği Terim ve Dil konusundaki duyarlılığının bir Terim Kurulu oluşturarak ve bir Terim Kolu Bülteni yayımlayarak ne düzeyde olması gerektiğini göstermiş bulunmaktadır. Bu benzersiz adımın atılmasında TND Yönetim Kurulu üyeleri ve o üyelerden biri olan Terim Kolu Başkanımız sayın Taner Çamsarı’nın ileri görüşlülüğünün rolü büyüktür.
Dernek ve Terim Kolu Başkanlarının yazıları
Bültenin her sayısında TND Başkanı “Sunuş” başlıklı kısa yazıları ile dernek üyelerine seslenerek “Terim Kolu” çalışmalarının önemini vurgulamaları, yalnızca üyelerin konuya olan ilgilerini sıcak tutmakla kalmamış, çabalarımız sırasında karşılaştığımız tüm yorgunluklarımızı unutturmuştur.
Terim Kolu Başkanımız her sayıda okura seslenerek Tıp dilinin eğitim, araştırma ve iletişimdeki önemini dikkatleri çekmeye çalışmıştır. Sayın Çamsarı, bültenin kalitesinin giderek artması amacıyla seçkin yazarların birbirinden değerli çalışmalarını bültenimize kazandırmayı başarmıştır. Böylelikle Tıp dilimize ait güncel sorunlar ve yaklaşımlara ait farklı görüş, bilgi ve deneyimlerin bülten aracılığıyla TND camiasına aktarmaları sağlanmıştır.
Bültenin Genel Özelikleri
Bültende ilk üç sayıda 4 olan sayfa sayısı, dördüncü sayıda 8’e, beş ve 6.ncı sayılarda 12’ye, 7, 8 ve 9.ncu sayıda 16’ya ve nihayet son sayıda ise 24’e yükselmiştir. 10 sayıda yayımlanan toplam 116 sayfadan 11’i ön veya arka kapak olarak kullanılmıştır. Böylece yazıların toplam hacmi 105 sayfa olmuştur.
İlk 4 sayıda bültenin künyesi ile birlikte TND ve Terim Kolu Başkanlarının sunum yazıları ilk sayfada yer almıştır. Beşinci sayıdan itibaren ilk sayfa yalnızca künye ve içeriğin olduğu “kapak sayfası” haline gelirken Başkanların sunum yazıları ise 2 ve 3.ncü sayfaya alınmıştır.
Bültenin “Kapak Formatı” ise 6.ncı sayıdan itibaren şu anki son şekline kavuşmuştur.
yayımlanan Makalelerin Özelikleri
Bültende 10 sayıda 57 yazı yayınlanmış olup bunlardan 26’ sı makale(Tablo-1) ve 31’i diğer yazı türleri (Tablo-2)başlığı altında toplayabildiğimiz yazılardır.
“Diğer“ grubundaki yazılardan 10’u Terim Kolu Başkanının ve 9’u TND Başkanı’nın “Sunuş” yazılarıdır. Tanıtım (4), Dergi Kitap (3), Sormaca ve Haberler (2’şer), ve Konu/Yazar Dizini (1) ise “Sunuş” yazılarını izlemektedir (Tablo-2).
İlk on sayıda yayınlanmış bulunan 26 makaleden 19’u (%73) kişisel görüş, beşi araştırma (%19) ve ikisi ise inceleme yazısıdır (%8) (Tablo-1). Sözkonusu 26 makaleden 16’sı Terim Kolu üyelerince (%62), yedisi hekimler (%27) ve üçü ise hekim olmayanlarca (%11) kaleme alınmıştır. Araştırma (5) ve İnceleme makalelerinin (2) tümü Terim Kolu üyelerince (%100) kaleme alınmıştır.
Yirmialtı makaleden yalnızca 10’u Nefroloji Uzmanlarınca (%38), onüçü diğer branş hekimleri (%50) ve üçü ise hekim olmayan (%12) yazarlar tarafından kaleme alınmıştır.
Türk Nefroloji Derneği / Terim Kolu Bülteni - Ocak 2015 / Sayı 1016
Bültendeki araştırma ve inceleme yazılarının görece azlığı (7 makale, %28) gelecek yıllarda kişisel görüşleri içeren makale sayısında herhangi bir kısıtlama yapmaksızın, araştırmacı yazarlara da ağırlık verilmesi gerektiğini düşündürmektedir.
Makalelerin Nefroloji ve Üroloji ile İlişkisi
Nefro-Üroloji bilim dallarına ait özel terimlerin sayısı 200’ü bulmamaktadır. Sönmez’in 2013’de yayınladığı “Çocuk Nefrolojisi Terimleri” çalışmasında yer alan 360 civarındaki terimden yalnızca 180’i alana özel terimdir(1).
Bültende yer alan 26 makale arasında doğrudan alana özgü terimlere yönelik makale sayısı yalnızca 3 (%12) olup, bunların 2’si araştırma (2,3) ve 1’i inceleme yazısıdır (4). Bunların dışında bültende 30 Nefroloji teriminin yeraldığı bir sormaca yayınlanmış olup (Bülten sayı 1, sayfa: 2), aynı sormaca dernek sitesinde de yayımlanmıştır. Bir yıl sonraki değerlendirmede ise yalnızca 8 terim için 18 farklı karşılık önerildiği kaydedilmiştir (Bülten sayı: 2 sayfa: 4).
Bültende yayımlanan 23 makalenin (% 88) “genel tıp dili”ne ilişkin makaleler olması, çoğu bülten yazarının Tıp terimlerimizde temel sorun olarak özel terimlerden çok, genel Tıp terimlerini (belki de kullandığımız Türkçe’yi!) görmekte olduğunu ortaya koymaktadır.
sonuç
TND Terim Kolu Bülteni’nde derneğin tıp dilimizin anlaşılırlığı ve ölçünleşmesine olan duyarlılığı çeşitli yazarların farklı açılardan inceledikleri makale ve yazılar aracılığı ile geniş bir hekim kitlesine ulaşmıştır. Bu duyarlılık ve çabaların nice on yıllar süreceği dileğiyle dilimize ve özelikle “Tıp Dilimiz”e duyarlı meslektaşlarımızı saygıyla selamlıyoruz.
Tablo 1: TND Terim Kolu Bülteni’nde yayınlanan makale ve yazı türleri
yazarlar
Makale Türü TKÜ(*) Dr. Diğer Toplam(%)
Kişisel Görüş 9(47) 7(37) 3(16) 19(73)
Araştırma 5(100) 0 0 5(19)
İnceleme Yazısı 2(100) 0 0 2(8)
Toplam 16(62) 7(27) 3(11) 26(100)
* TKÜ: Terim Kolu Üyeleri
Tablo 2: TND Terim Kolu Bülteni’nde yayınlanan diğer yazı türleri
yazarlar sayı (%)
Terim Kolu Başkanı/Sunuş 10 (32)
Dernek Başkanı/Sunuş 9 (29)
Tanıtım 4 (13)
Dergi/Kitap 3 (10)
Sormaca 2 (6)
Haberler 2 (6)
Konu/Yazar Dizini 1 (3)
Toplam 31 100
KAyNAKLAR
1. Sönmez, FG. Çocuk Nefrolojisi Terimleri. Sözlük Derg. 2013; 4 (3): 3-14
2. Kayar R: Halk dilinde Nefro-Ürolojik terimlerin kullanılış şekilleri. TND Terim Kolu Bült. 2013: 9 (9): 9-15
3. Kayar R: Osmanlı Dönemi Tıp Terimleri: Eski Nefro-Ürolojik terimlere bakış. TND Terim Kolu Bült. 2015; 11 (10): 10-15
4. Çamsarı T: Türkçesi Varken. TND Terim Kolu Bült. 2013: 9 (9): 16
Türk Nefroloji Derneği / Terim Kolu Bülteni - Ocak 2015 / Sayı 10 17
� Türkiye Bilimler Akademisi (TÜBA), 2003’ den beri sürdürmekte olduğu “Bilim Terimleri Sözlüğü” hazırlama projesinin ilk adımı olan “sosyal Bilimler Terimleri sözlüğü”nü tamamlayıp yayımlayarak 2013 de kullanıma sundu.
Kurumun Tıp Terimleri Hazırlama Kurulu’nun çalışmaları ise 2012’de askıya alındı.
� Terim Kolumuzun Yayın Kurulu üyelerinden sayın Prof. Dr. Ferah Gönülşen Sönmez, uzun zamandır üzerinde çalıştığı “ÇOCUK NEFROLOJİSİ TERİMLERİ” ni Sözlük Dergi-si’nde [2013:4(3):3-14] yayımladı. Çalışmada 170’i Nefro-Ürolojik alanı ilgilendiren 360 civarında tıp terimi yer almaktadır. (erişim: www.logos.com.tr).
�Türk Dil Kurumu Tıp Terimleri Çalışma Grubu Prof. Dr. Cengiz Yakıncı başkanlığında tıp terimlerimizin Türkçeleştirme ve ölçünleştirme çabalarını sürdürmektedir. Kurulun diğer üyeleri; Esmeray Acartürk, İsmet Aydoğdu, Ayla Bayık, Yakup Gümüşalan, Esin Kahya, Süheyla Ünal ve İbrahim Yıldırım’dır. Hamza Zülfikar başkanlığındaki İlaç ve Eczacılık Terimleri Çalışma Grubu’nun diğer üyeleri ise Cengiz Yakıncı ve Erdem Yeşilada’dır.
Haberler
Türk Nefroloji Derneği / Terim Kolu Bülteni - Ocak 2015 / Sayı 1018
Kitap ve Dergi Tanıtımı
� Agah sırrı Levend: Şemsettin sami (Biyografi).Can yay. 2010,172 sayfa,14-TL
Levend (1894-1978), 1963-6 yıllarında TDK başkanlığı görevinde bulunmuş çalışkan ve verimli bir Türk dili uzmanıdır. 1949’ da ilk baskısı yapılan ”Türk Dilinde Gelişme ve Sadeleşme Safhaları” alanındaki en iyi araştırmalardan biridir. Döneminin en iyi dilcilerinden olan Şemsettin Sami hakkında yapılmış çok önemli bir değerlendirme. Şemsettin Sami’nin şu sözlerini aktaran eser, dil meraklıları için vazgeçilmez bir kaynak. ”Anadoludaki Türkçe, Arapça ve Farsçanın etkisiyle doğu (Çağatay) Türkçe’sinden uzaklaşmamış olsa idi bu iki dilden daha zengin bir dil olduğu görülecekti.”
� Zeki Tez: Acayip sözlük. Hayy Kitap yay. 2013: 316 sayfa, 22-TL
Fizikokimya alanında üst düzey akademisyen olan yazar, çoğu yabancı dildeki özgün yazılışı ile açıklanmış zengin bir kültür ve bilim terimcesi hazırlamış. 10780 civarında terim var ve bazıları oldukça ayrıntılı açıklanmış, her aydının kitaplığında bulunması gereken bir çalışma.
Türk Nefroloji Derneği / Terim Kolu Bülteni - Ocak 2015 / Sayı 10 19
Kitap ve Dergi Tanıtımı
� sermet sami Uysal: Türkçe’de yaratılan ve Anlamları Değiştirilen Fransızca sözcükler:
yKy 2014: 224 sayfa, 24 TL.
1978-83 arasında İstanbul Tıp Fakültesinde “Türkçe Anlatım Yöntemleri” başlıklı dersleri veren yazar 1979 da aynı adı taşıyan kitabını yayımlamış. Yazar eserinin 1965’ den bu yana tüm birikimini içerdiğini ifade ediyor. 1885 de yayınlanan Kamus-ı Fransevi’ deki Osmanlıca’da yalnızca 165 Fransızca sözcük bulunduğunu saptamış iken, günümüzde sanat, teknoloji ve tüm alan terimleri de hesaba katıldığında bu sayının 7 binlere ulaştığını bildiriyor. Yazar, Fransızca okunuş alışkanlığıyla İngilizce sözcüklerden hiçbir dilde bulunmayan (!) sözcükler yaratıldığına dikkatleri çekiyor.
� Cem Dilçin. yeni Tarama sözlüğü. TDK yay. 3.ncü Baskı, 2013: 495 sayfa, 22TL
TDK’nın 1935-77 arasındaki 42 yıl süren çok yazarlı çalışması “TARAMA SÖZLÜĞÜ” adı altında 6 ciltte basılmış ve ekler/dizin ciltleri ile cilt sayısı sekize yükselmişti. Bu çalışmada ise sözlüğün “kullanım alanını genişletmek ve eski metinlerle ilgilenenlere kolaylık sağlama” amacıyla tanıksız (örnek ve kaynak vermeden) tek cilt haline dönüştürüldü. Sözlükte yer alan 12 bin 800 sözcükten 300’e yakınının sağlıkla ilgili olduğunu saptadık. Türkçe sözcük avcıları için benzersiz bir başvuru kaynağı.
Türk Nefroloji Derneği / Terim Kolu Bülteni - Ocak 2015 / Sayı 1020
Yazar Dizini (2005-2015)
ARINSOY Turgay 11(10):2
CANDA Şerefettin 11(10):4-9
ÇAMSARI Taner 1(1):1,2(2):1 ve 4,3(3):1,4(4):1,5(5):2,6(6):2 ve4-5,
7(7):2-3,8(8):2,9(9):2 ve 16,11(10):3
ECDER Tevfik 7(7):9-12
ERTÜRK Şehsuvar 7(7):5-8
GÜNEŞ Ali Tahsin 4(4):2-3,5(5):4-6,8(8):4-6
IŞIK Sedat 4(4):4-5
KAYAR Ragıp 2(2):3,3(3):3,5(5):7-8,6(6):9-11,7(7):13-5,8(8):11-5,
9(9):9-15,11(10):10-15,11(10):16-17
KOLAÇ Emine 3(3):4,5(5):9-11
ÖZDEMİR Emin 9(9):4-8
SAN Ayla 4(4):6-7
SERDENGEÇTİ Kamil 1(1):1,2(2):1,3(3):1
SÖNMEZ Ferah 2(2):2,3(3):2,4(4):8,8(8):7-8
SÜLEYMANLAR Gültekin 5(5):3,6(6):3,7(7):4,8(8):3,9(9):3
TÜRKAY Kaya 6(6):6-8
Türk Nefroloji Derneği / Terim Kolu Bülteni - Ocak 2015 / Sayı 10 21
TND Başkandan/Sunuş 1(1):1,2(2):1,3(3):1,5(5):3,6(6):3,7(7):4,8(8):3,9(9):3,11(10):2
TND Terim Kolu Başk.dan 1(1):1,2(2):1,3(3):1,4(4):1,5(5):2,6(6):2,7(7):2-3, 8(8):2, 9(9):2,11(10):3
Araştırmalar
Türkçe Tıp dergilerinde İngilizce makale sorunu 6(6):9-11
Tıp makalelerinin Türkçe ölçünleşmesinde ait bir deneme: Dil Düzeltmenlerinin rolü 7(7):13-5
Son on yılda Tıp dilimizdeki sorunları araştıran çalışmalar 8(8):11-5
Halk dilinde Nefrolojik ve Ürolojik terimlerin kullanılış şekilleri 9(9):9-15
Osmanlı Dönemi Tıp terimleri: Eski Nefro- Üroloji Terimlerine Bakış 11(10):10-15
İnceleme yazıları
Hekimlik dili tarihine bakış 2(2):2
İlk on sayımızın değerlendirilmesi 11(10):16-17
Kişisel Görüş
Doğrusunu biliyoruz ama 2(2):4
Hekimlik terimleri neden yeterince Türkçe değildir? 3(3):2
Bilimde ilerleme ve dil 3(3):3
Gençliğe anadili bilinci kazandırma sorunu 3(3):4
Türk Tıp dilinin birincil sorunu 4(4):2-3
Türkçemize sahip çıkmanın görevimiz olduğunu unutmayalım 4(4):6-7
Küreselleşen dünyada Türkçe’ye giren yabancı sözcüklerin ne zararı var? 4(4):8
Y’ ye var mısınız, yok musunuz? 5(5):4-6
Fransızca’nın Tıp terimlerine etkisi 5(5):7-8
Küreselleşme, dil ve kültür 5(5):9-11
Konu Dizini (2005-2015)
Türk Nefroloji Derneği / Terim Kolu Bülteni - Ocak 2015 / Sayı 1022
Bilim terimleri konusunda düşünceler 6(6):4-5
Tıp dilini Türkçe’leştirmek 6(6):6-8
Bilimin dili Türkçe 7(7):5-8
Türkçe kullanımı ve aydın olma 7(7):9-12
Tıp dilimizin yeni güzellikleri 8(8):4-6
Türkçe’ye dair bir yaz günlüğü 8(8):7-8
Hekimlik terimleri nasıl Türkçeleştirilebilir? 9(9):4-8
Türkçesi varken 9(9):16
Tıp eğitiminde dilin rolü 11(10):4-9
Tanıtım
Terim Kurulu Üyelerimizi Tanıyalım 1(1):2
TÜBA Bilim Terimleri Sözlüğü Çalıştayından İzlenimler 2(2):3
Bilim dili ve Türkçe bilim terimleri çalışması 4(4):4-5
Kapsamlı Yeni Tıp Sözlüğü 8(8):9-10
Dergi/Kitap 1(1):3,2(2):4,8(8):7-8,11(10):19-20
sormaca 1(1):2,2(2):4
Haberler 1(1):4,11(10):18
2005-2015 Konu yazar Dizini 11(10):21-23
Konu Dizini (2005-2015)
Türk Nefroloji Derneği / Terim Kolu Bülteni - Ocak 2015 / Sayı 10 23