ocak-Şubat-mart 2018 - globelink-unimar.com · 4 argemonia İÇİndekİler 06 24 08 12 26 16 30 18...

36
Globelink Ünimar Lojistik A.Ş. adına hazırlanmıştır. SAYI 9 OCAK-ŞUBAT-MART 2018

Upload: vanhanh

Post on 29-Oct-2018

217 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: OCAK-ŞUBAT-MART 2018 - globelink-unimar.com · 4 ARGEMONIA İÇİNDEKİLER 06 24 08 12 26 16 30 18 34 14 15 32 22 10 28 ŞİRKET PROFİLİ Globelink Ünimar Ünivasyon Takımı SEKTÖRDEN

Globel ink Ünimar Loj ist ik A.Ş. adına hazır lanmıştır .SAYI 9

O C A K - Ş U B A T - M A R T 2 0 1 8

Page 2: OCAK-ŞUBAT-MART 2018 - globelink-unimar.com · 4 ARGEMONIA İÇİNDEKİLER 06 24 08 12 26 16 30 18 34 14 15 32 22 10 28 ŞİRKET PROFİLİ Globelink Ünimar Ünivasyon Takımı SEKTÖRDEN

A R G E M O N I A2

Page 3: OCAK-ŞUBAT-MART 2018 - globelink-unimar.com · 4 ARGEMONIA İÇİNDEKİLER 06 24 08 12 26 16 30 18 34 14 15 32 22 10 28 ŞİRKET PROFİLİ Globelink Ünimar Ünivasyon Takımı SEKTÖRDEN

3

Globel ink Ünimar Loj ist ik A.Ş. adına hazır lanmıştır .SAYI 9

O C A K - Ş U B A T - M A R T 2 0 1 8

Page 4: OCAK-ŞUBAT-MART 2018 - globelink-unimar.com · 4 ARGEMONIA İÇİNDEKİLER 06 24 08 12 26 16 30 18 34 14 15 32 22 10 28 ŞİRKET PROFİLİ Globelink Ünimar Ünivasyon Takımı SEKTÖRDEN

A R G E M O N I A4

İÇİNDEKİLER06

2408

2612

1630

18 34

1415

32

2210

28

ŞİRKET PROFİLİ Globelink Ünimar Ünivasyon Takımı

SEKTÖRDEN Lojistik Faaliyetlerinde Performans Yönetimi

KEDİLER VE İNSAN

İZ BIRAKANLAR Füreya Koral

TAYLAND Tezatlarla Zenginleşen Rengarenk Bir Ülke

ETKİNLİKLERİMİZ

İŞ’TE YAŞAM Sunum Korkusunu Yenmeniz için Tavsiyeler

BİNİCİLİK İnsan ve Atın Rüzgarla Dansı

20 KAPAK KONUSU 2018 Değişim ve Dönüşüm Yılı

NEMRUT Kralların, Tanrıların ve Güneşin Evi

RÖPORTAJ Türkiye Girişim Gelişim ve Teknoloji Derneği

ÖRGÜ Sabır ve Yaratıcılığın Dışavurumu

DENİZYOLU SERVİSLERİMİZ

VİZYON 2020

DÜNYA SİGARAYI BIRAKMA GÜNÜ

KÜLTÜR-SANAT KÖŞESİ

1210

Page 5: OCAK-ŞUBAT-MART 2018 - globelink-unimar.com · 4 ARGEMONIA İÇİNDEKİLER 06 24 08 12 26 16 30 18 34 14 15 32 22 10 28 ŞİRKET PROFİLİ Globelink Ünimar Ünivasyon Takımı SEKTÖRDEN

5

SEKTÖRDEN Lojistik Faaliyetlerinde Performans Yönetimi

İZ BIRAKANLAR Füreya Koral

26

1828

30

20

22

Page 6: OCAK-ŞUBAT-MART 2018 - globelink-unimar.com · 4 ARGEMONIA İÇİNDEKİLER 06 24 08 12 26 16 30 18 34 14 15 32 22 10 28 ŞİRKET PROFİLİ Globelink Ünimar Ünivasyon Takımı SEKTÖRDEN

A R G E M O N I A6

GLOBELINK ÜNİMAR’IN YARATICI VE DİNAMİK EKİBİ GELECEĞE YÖN VERİYOR

ŞİRK

ET P

ROFİ

Page 7: OCAK-ŞUBAT-MART 2018 - globelink-unimar.com · 4 ARGEMONIA İÇİNDEKİLER 06 24 08 12 26 16 30 18 34 14 15 32 22 10 28 ŞİRKET PROFİLİ Globelink Ünimar Ünivasyon Takımı SEKTÖRDEN

7

2017 yılında Globelink Ünimar Lojistik çalışanlarının bir araya gelmesi ile kurulan ve ismini şirket unvanımız olan Ünimar ile İnovasyon kelimelerinin birleşiminden alan Ünivasyon Takımımız; şirketimizin farklı departmanlarından katılan ve gönüllülük esasıyla çalışan 8 değerli çalışanımızın oluşturduğu; kendi içimizden doğan, Globelink Ünimar kültürüyle beslenen yaratıcı, hevesli ve yenilikçi bir ekip.

Öncelikli hedefleri arasında nitelikli projeler üretmek, strateji ve işbirlikleri geliştirmek, süreç yönetmek, zaman tasarrufu sağlamak yer alan Ünivasyon Takımımız; tüm bu faaliyetleri ile şirketimizin kalkınmasına önemi ölçüde katkı sağlamayı amaçlıyor. Geliştirdiği ya da geliştireceği tüm proje ve fikirleri Globelink Ünimar bünyesinde çalışan herkesin görüşüne, vereceği desteğe ve katkıya açık tutan Ünivasyon Takımımız, gücünü ailemizin yarattığı büyük sinerjiden alıyor.

Ünivasyon Takımımızın 2017 yılı sonunda hayata geçirdiği ilk proje, tüm çalışanlarımızın katılımı sonucunda, oy çokluğu ile seçilen Gezi ve Sinema Kulüpleri oldu. Şirket içi iletişimi güçlendirmek, motivasyonu artırmak, çalışanların iş streslerini azaltmak ve aidiyet hissini geliştirmek amacıyla kurulan kulüplerimiz 2018 yılında faaliyetlerine hız kazandıracak ve hafızalarımıza çok kıymetli “an”lar ve “anılar” katacak.

Lojistik süreçlerin tümünü kapsayan yeni bir ürün geliştirilmesi konusunda da çalışmalarına devam eden Ünivasyon Takımımız, bu projeleri ile süreç ve zaman yönetiminden tasarruf edilmesini ve aynı zamanda maliyetlerin azaltılmasını hedefliyor.

Argemonia aracılığı ile sizlere bir müjde daha vermek istiyoruz. Görünen o ki; çok yakın bir gelecekte Ünivasyon Takımımız’ın düzenleyeceği ve sektörle ilgili bilinmeyenlerin, trendlerin, yeni satış ve pazarlama tekniklerinin, değişen kanun ve yükümlülüklerin ele alınacağı ‘’Zirve Günleri’’nde buluşacak ve hep birlikte sektörün nabzını tutacağız. Her yıl aynı tarihlerde düzenlenerek, Globelink Ünimar Lojistik adına geleneksel hale getirilmesi planlanan zirveye davet edilecek misafir konuşmacılar ile birlikte, sektöre dair her konuyu açık yüreklilikle ve derinlemesine konuşacağız.

Şirketimize değer katmak, farkındalık yaratmak, geniş bir network ağı oluşturarak işbirliği fırsatları geliştirmek ve gençlerin lojistik sektörüne olan ilgisini artırmak için çalışan Ünivasyon Takımımız’ı kutluyor; Globelink Ünimar ailesi olarak, toplumun manevi değerlerine, hak ve adalete uygun, ilkeli ve erdemli duruşlarını ve sektörel kanunlara uygun şekilde geliştirdikleri projelerini her zaman yürekten destekliyoruz.

Aydın Tokmak

Aydın Tokmak

Page 8: OCAK-ŞUBAT-MART 2018 - globelink-unimar.com · 4 ARGEMONIA İÇİNDEKİLER 06 24 08 12 26 16 30 18 34 14 15 32 22 10 28 ŞİRKET PROFİLİ Globelink Ünimar Ünivasyon Takımı SEKTÖRDEN

A R G E M O N I A8

Derneğinizi tanıyabilir miyiz?Derneğimiz 1998 yılında, ülkemizin ekonomik kalkınma ve istihdam sorunlarının çözümünde temel faktör olan girişimciliğin yerel dinamiklere dayalı olarak desteklenmesi, girişimcilik bilincinin ülke çapında oluşturulmasına ve yaygınlaştırılmasına katkıda bulunmak amacıyla kurulmuştur ve bu tarihten itibaren de faaliyetlerini hız kesmeden sürdürmektedir.

Kuruluş amacınız nedir?Derneğimiz; girişimcilerimize, verimlilik ve rekabet gücü kazanabilmeleri için gerekli olabilecek her türlü kongre, konferans, seminer, eğitim ve danışmanlık hizmetlerini vermekte ve bu sayede nitelikli insan gücünün artırılmasını hedeflemektedir. Bu doğrultuda beyin göçünün azaltılmasını, isdihdamın artırılmasını ve dolayısıyla ülke ekonomisinin de gelişimini amaçlıyoruz.

Amaçlarınıza ulaşmak için hangi alanları sahiplenmiş durumdasınız?Öncelikle sosyal ve ekonomik alanlarda girişimcilik bilincinin güçlendirilmesini, farkındalığın artırılmasını ve yaygınlaştırılmasını hedefliyoruz. Ayrıca 21. yüzyılın değişen ekonomik, teknolojik şartları doğrultusunda bilim ve teknolojiye dayalı yeni fikir ve buluşlara sahip küçük ve orta ölçekli işletmeler ile girişimcilerin niteliklerinin artırılması da önceliklerimiz arasında. Bunun yanı sıra Ar-Ge, inavasyon kapsamında yeni ürün, yeni süreç, bilgi ve/veya hizmet üretilmesi, projelerinin desteklenmesine ilişkin araştırma-geliştirme-eğitim ve danışmanlık hizmetlerinin verilmesi, uluslararası pazarlardaki gelişmeler karşısında rekabet gücümüzün sürdürülebilir hale getirilmesi için işletmelerin ve girişimcilerin dış ticarete yönlendirilmesi ve bilişim teknolojileri konusunda farkındalığın artırılması amacıyla da faaliyetlerimizi sürdürüyoruz.

Hangi alanlarda eğitimler veriyorsunuz?Derneğimizde birçok farklı uzmanlığa sahip, aktif olarak piyasada çalışan, alanlarında tanınmış, deneyimli eğitmenler tarafından eğitimler verilmektedir. Dış ticaret, ithalat-ihracat, uluslararası pazarlama, gümrük mevzuatı, serbest bölgeler, girişimcilik, iş planı, pazar araştırması, yönetim-organizasyon-üretim-finans planlamaları, insan kaynakları, kişisel gelişim, dijital pazarlama, ürün marka yönetimi, takım çalışması, Ar-Ge, satın alma, tedarik zinciri ve daha pek çok konuda içerikleri oldukça zengin eğitimler verilmektedir. Eğitim faaliyetlerimizle ilgili daha detaylı bilgi almak isteyen okuyucularımız, derneğimizin web sitesinden www.tggtd.org ve (0312) 232 19 20 ve (0212) 213 30 05 no’lu telefonlarımızdan bizlere ulaşabilirler. Ayrıca deneğimize üye olmak isteyenler de yine sitemizde bulunan formu doldurup bize gönderebilirler.

RÖPORTAJ

Argemonia’nın dokuzuncu sayısında, alanında çok başarılı işlere imza atan Türkiye Girişim Gelişim ve Teknoloji Derneği’nin (TGGTD) değerli başkanı Sn. İffet Erçil ile yapmış olduğumuz dopdolu bir röportaj ile karşınızdayız. 1998 yılında kurulan; eğitim ve rehberlik ağı ile potansiyel girişimcilere destek veren TGGTD ile ilgili merak ettiklerinizi, söyleşimizde keyifle okuyabilirsiniz.

TÜRKİYE GİRİŞİM GELİŞİM VE TEKNOLOJİ DERNEĞİ, GENÇ GİRİŞİMCİLERE IŞIK TUTUYOR

T. GİRİŞİM, GELİŞİM VE TEKNOLOJİLERİ DERNEĞİ

Page 9: OCAK-ŞUBAT-MART 2018 - globelink-unimar.com · 4 ARGEMONIA İÇİNDEKİLER 06 24 08 12 26 16 30 18 34 14 15 32 22 10 28 ŞİRKET PROFİLİ Globelink Ünimar Ünivasyon Takımı SEKTÖRDEN

9

Gelişen teknolojiyi nasıl takip ediyorsunuz?İçinde bulunduğumuz yüzyılda teknoloji siteleri, internet ortamının en popüler alanları haline geldi. Aynı zamanda teknomarket olarak da çalışan bu siteler sayesinde güncel gelişmeleri yakından takip edebiliyoruz.

Farklı projelerin geliştirilebilmesi için izlenmesi gereken yollar nelerdir?Özgünlük ve fütüristik bakış açısına sahip olmanın proje geliştirmede önemi çok büyük. Özgün olmaya inanmayan insanlar proje üretme konusunda istekli davranamazlar. Ayrıca proje konusuna odaklanmak da oldukça önemli. Yaygın olarak yapılan hatalardan biri bir çok proje konusuna aynı anda odaklanmaya çalışmaktır ki bu durum projeyi geliştiren kişiyi ne yazık ki amacından uzaklaştırır. En çok uğraşmayı sevdiğiniz konular üzerinde düşünmeye başlamanız, uzman olduğunuz konulardan yola çıkmanız, hem ön bilginiz sayesinde daha çok iş fikiri geliştirmenize hem de kendinizi rahat hissetmenize sebep olur.

En önemli nokta ümitsizliğe kapılmamak. Çok az sayıda kişinin ilk denemesinde başarılı olabildiğini unutmamak gerekiyor. Bir diğer önemli husus ise koyduğunuz hedeflerin gerçekçi olabilmesi. Kimse dünyayı değiştirmek için yola çıkmamıştır ama sonuçta değişimler hep yola çıkmaya cesaret edebilenler sayesinde mümkün olabilmiştir.

Ar-Ge alanında proje geliştirmek isteyenler için tavsiyeleriniz nelerdir? Nasıl bir yol izlemelerini önerirsiniz? Dünyanın en güçlü 20 ekonomisi arasında yer alan Türkiye’nin hak ettiği noktaya gelebilmesi için teknoloji tabanlı işletmelerin, inovatif düşünceye sahip girişimcilere yatırım yapmaları gerekmektedir. Bu alanda çalışmak isteyenlere devlet tarafından da destek verilmekte, vergi avantajları sağlanmaktadır. Dolayısıyla Ar-Ge, bireyleri ve ülkemizi ileriye taşıyacak oldukça önemli bir alandır. Biz de böylesine önemli bir alanda çalışmak isteyen girişimcilere manifestomuzla ışık tutmaya çalışıyoruz:

• “İyi fikir”in millet veya cinsiyet ayrımı yoktur, her yeden çıkabilir.

• Mentorlerinizi kendi yakınlarınızdan değil konunun ustalarından seçmelisiniz.

• Ekibinizi işine tutkulu, kendinizden daha akıllı insanlardan oluşturmalısınız.

• Fikirlerinizi hayata geçirmekten korkmamalısınız.

• Hedef kitlenizi iyi tanımalı ve onları dinlemelisiniz.

• Kâr odaklı düşünmemeli, değer yaratmalısınız.

• Hata yapmaktan ve başarısız olmaktan korkmamalısınız.

• Her gün bir önceki günden farklı olarak ne yapabilirim diye düşünmelisiniz.

• Soru sormaktan korkmamalısınız.

• Sunulan hizmetlerin ve fırsatların eskisinden daha fazla olduğunu; özel sektörün ve devletin süreçleri kolaylaştırmak için eskisinden daha fazla uğraş verdiğini unutmamalısınız.

Son olarak genç girişimciler için tavsiyelerde bulunmanızı istesek… Her şeyden önce yaptığınız işten keyif alın, işinizi ciddiye alın. Sizin saygı duymadığınız işe başkaları saygı duyamaz. Azimli, kararlı ve sabırlı olun; her başarısızlığın size yeni tecrübeler kazdıracağını unutmayın. Her işinizi planlayın. İş planı, sizi A noktasından B noktasına götürecek olan bir harita ve aynı zamanda işinizin başarısını ölçen bir denek taşıdır. Paranızı mantıklı bir biçimde yönetin. Sabit ve değişken giderlerinizi, maliyetlerinizi çok iyi hesap edin. İşletmeyi zarara sokacak gereksiz harcamalardan kaçının.

Müşteri odaklı olun ve müşterilerinizi yakından tanıyın. Olumlu bir imaj sergileyin. Girişimcilerin potansiyel müşterileri etkileyecek ve cezbedecek süslü ofisleri, şık vitrinleri ve showroomları yoktur. İmajlarını yaratmak ve devam ettirmek için hayal gücüne ve yaratıcılığa ihtiyaçları vardır. Konunuzda uzman olduğunuzu hissettirin. Teknoloji dünyasına ilişkin gelişmeleri takip edin. Ve hiç kimsenin tek başına başarılı olamayacağını aklınızdan çıkartmayın. Bu sebeple de, birinci sınıf bir ekip oluşturun.

Page 10: OCAK-ŞUBAT-MART 2018 - globelink-unimar.com · 4 ARGEMONIA İÇİNDEKİLER 06 24 08 12 26 16 30 18 34 14 15 32 22 10 28 ŞİRKET PROFİLİ Globelink Ünimar Ünivasyon Takımı SEKTÖRDEN

A R G E M O N I A1 0

GEN

EL K

ÜLT

ÜR

Özellikle biz Türkler için kediler adeta şehir yaşamının ayrılmaz bir parçası gibidir. Hatta hepimiz kedilere öyle alışmışızdır ki, onların sokaklarda özgürce gezemediği Avrupa kentlerinde kendimizi biraz eksik hissederiz. Peki sokaklarda, parklarda; hatta oturduğumuz kafede ayaklarımıza sürtünerek bir anda tüm negatif duygularımızı alan kadim dostlarımızla ilişkimizin nasıl başladığını biliyor musunuz? İşte kediler ve insanların geçmişi 5000 sene öncesine uzanan, sevgi ve minnet dolu öyküsü…

Kedigillerin genetik kökeniZoolojide “Felidae” olarak anılan geniş bir familyanın en küçük üyesi olan kediler, familyanın diğer ihtişamlı üyeleri aslan, kaplan, puma, leopar, çita ve vaşaka genetik anlamda fazlasıyla benzeseler de, yapılan son araştırmalar kedilerin kökenlerinin tilki ve köpek gibi alt türleri de kapsayan “Canidae” familyasına dayandığını ortaya koymaktadır. Tarih boyunca Mısır, Mezopotamya, Hindistan, Nepal ve İran gibi bölgelerde popülasyonlarını artıran kediler, yaşadıkları coğrafyanın özelliklerine göre çeşitli genetik mutasyonlar geçirmişlerdir. Örneğin Nepal’in yüksek kesimlerinde yaşayan

Himalaya kedilerinin tüyleri en az bir ayının postu kadar soğuğa dayanıklı ve kalınken, Mısır ve Mezopotamya’nın sıcak coğrafyasında hayatta kalmaya çalışan kediler ise kısa tüylü, ince yapılı ve çeviktir.

İnsanoğluyla ilk temasİlk olarak M.Ö 3000 yılında Mısır’da ortaya çıktıkları ve insanlarla ilk temaslarını burada kurdukları düşünülen kediler hakkındaki en eski ve güvenilir kaynakların Antik Mısır’a ait buluntular olduğu bilinmekte. Bu dönemden kalan tablet ve papirüsler, Mısır’daki tahıl ve hububat ambarlarındaki fare istilalarının önüne

geçmek için eğitilen yabani kedilerin, zamanla evcilleştirilerek kentlerde ve hatta hanelerde insanlarla birlikte yaşamaya başladıklarını ortaya koymaktadır. Kendilerine sağladıkları faydalardan ötürü kısa süre içinde Mısırlılar için saygıdeğer hale gelen kediler, uygarlığı açlık ve kıtlıktan korumalarının yanı sıra, güçlü sezgileri nedeniyle de Mısırlılar’ın hayranlığını kazanmışlardı. İşte bu sebeplerle o dönemde kedilere zarar verenler, onları ülke dışına çıkartanlar ya da öldüklerinde yas tutmayanlar, Mısır kanunlarına göre ağır yaptırımlarla cezalandırılıyorlardı.

Kediler ve Insankediler ve insanlar

Page 11: OCAK-ŞUBAT-MART 2018 - globelink-unimar.com · 4 ARGEMONIA İÇİNDEKİLER 06 24 08 12 26 16 30 18 34 14 15 32 22 10 28 ŞİRKET PROFİLİ Globelink Ünimar Ünivasyon Takımı SEKTÖRDEN

1 1

Özellikle Mısırlı soyluların ve devlet adamlarının hanelerinde ve hatta mezarlarında bile yer edinmiş olan kediler, öldüklerinde tıpkı Mısırlı soylular gibi özenle mumyalanıyor ve sahipleriyle birlikte ölümden sonraki ikinci yaşamlarına beraberce adım atıyorlardı. Tabi Mısır’da kedilere atfedilen onca anlamdan sonra, kedi tanrıça Bastet’in Mısır mitolojisinin en önemli figürlerinden biri olmasına da şaşırmamız gerekiyor.

Anadolu insanı ve kedilerKedilerin Anadolu’daki ilk varlığının, M.Ö 1700 yılları civarına, Sümerler dönemine denk geldiği düşünülüyor. Bugünkü Yozgat ili yakınlarında yer alan Ankuva (Alişar)‘da yürütülen kazılar kapsamında bulunan kedi başlı heykeller, kedilerin Anadolu’da da tıpkı Mısır’daki gibi “fare avcısı” olarak kullanıldıklarına dair önemli ipuçları içeriyor. Hatta dünyaca ünlü bilim dergisi Nature’da yayınlanan bir makale, evcil kedilerin soyunun 10.000 yıl öncesine ve Anadolu topraklarına dayandığını öne sürüyor. Dünyadaki tüm kedi popülasyonunun, Mısır ve Anadolu’dan gemilerle taşınan kedilerin çoğalması ile oluştuğunu öne süren bu makaleye göre günümüzdeki kedi türünün kökeni, ana vatanı Mezopotamya olan “Felis Silvestris Lybica” isimli vahşi kediden geliyor.

Anadolu’da kedilerle insanların çağlardır uyum içinde yaşadığını söylemek mümkün. Günümüzde belgesellere konu olan ve adeta şehrin gerçek sahipleri gibi hareket eden “İstanbul Kedileri”nin bu kadar rahat yaşamalarında, çağlar önce İslamiyet’i seçen Türk milletinin Hz. Muhammed’in kedilere duyduğu sevgiyi örnek almalarının da payı büyük.

Kedilerle yaşamanın insana etkileriYıllardır kedilerle aynı ortamı paylaşmanın fiziksel ve mental sağlığa etkileri araştırılmaktadır. Amerika’nın önde gelen bilim dergisi Scientific American’da yayınlanan bir makaleye göre kedilerin 15 - 25 Hz arasında değişen mırlamaları, kötü

kolesterolden yüksek tansiyona; anksiyeteden kas ve kemik hasarlarına kadar pek çok sağlık probleminde hissedilir faydalar sağlamakta. Bu mucizenin gerçekleşmesine, kedi mırlamasının frekans aralığının anne rahmindeki doğal ortamdaki frekans aralığıyla aynı olması yol açıyor. Yani diğer bir deyişle, sevimli bir kedinin çıkarttığı o tatlı mırıltı, biz insanları birden bire hayatta en güvende olduğumuz yere ışınlayıveriyor! Ayrıca kedilerle birlikte büyüyen çocukların alerjik hastalıklara yakalanma riskinin %40 ila %60 oranında düştüğü ve kedilerle aynı ortamı paylaşmanın çocuklara güçlü bir karakter ve sorumluluk duygusu kazandırdığı da kedilerin insan sağlığına olan etkilerinden sadece birkaçı.

Tarihin en ilham verici kedileriYaygın olan bir ön yargının aksine, kediler asla “nankör” hayvanlar değillerdir, sadece bağımsız bir karakterleri vardır ve dolayısıyla sahip olunmaktan çok sahiplenmeyi tercih ederler. Şahsına münhasır karakterleri ile insanlara her daim ilham veren bu sevimli hayvanlar, yıllardır filmlere, romanlara ve birçok hayali karaktere hayat vermeye devam ediyorlar. Geçtiğimiz sene gösterime giren ve yönetmenliğini Ceyda Torun’un üstlendiği “Kedi” isimli belgesel film, özellikle İstanbul sokaklarında özgürce dolaşan ve şehri ziyaret eden yabancıların “kentin gerçek efendileri” diye tanımladığı kedilerin hayatlarına ve bu özel hayvanların insanlarla olan etkileşimine benzersiz bir ayna tutuyor. Uluslar arası film festivallerinde gösterilen “Kedi”, sokakta yanından geçip gittiğimiz 4 ayaklı dostlarımıza bakış açımızı tamamen değiştirecek kadar güçlü bir yapım.Tarihin en ünlü kedilerinden biri de hiç kuşkusuz 1978 yılında karikatürist Jim Davis tarafından yaratılan Garfield’dir. Tembel, obur ve rahatına düşkün bir karakter olan Garfield, kısa süre içinde çizgi filme uyarlanarak kitlelerin sevgilisi olmuştur. Garfield, kedilerin hayata ve diğer canlılara karşı geliştirdikleri vurdumduymaz ve hafif alaycı bakış açılarını en iyi şekilde yansıtır.

Page 12: OCAK-ŞUBAT-MART 2018 - globelink-unimar.com · 4 ARGEMONIA İÇİNDEKİLER 06 24 08 12 26 16 30 18 34 14 15 32 22 10 28 ŞİRKET PROFİLİ Globelink Ünimar Ünivasyon Takımı SEKTÖRDEN

A R G E M O N I A1 2

Modernle gelenekselin dansı: BangkokBaşkent Bangkok, inanılmaz geniş bir alana yayılmış tam teşekküllü bir metropol. Türkiye’den giden turistlerin pek çok yönüyle İstanbul’a benzettikleri dinamik bir şehir olan Bangkok’a dair en dikkat çeken şey, aradığınız ve hatta aramadığınız yüzlerce seçeneği cömertçe önünüze sermesi! Öyle ki şehrin iki yakasını birbirine bağlayan çok katlı modern otoyollardan geçerken, bir yanda bulutların arasında kaybolan gökdelenleri, diğer yanınızda altın varaklı kapılarıyla güneşin altında parıldayan kadim Budist tapınaklarını görebilirsiniz.

Bangkok’un kent kültürünü en iyi yansıtan bölgelerinden biri hiç kuşkusuz kanallarla pek çok kısma ayrılan Chao Phraya Nehri ve çevresi. Bu nehir boyunca, hem Angkor Wat, Wat Arun gibi önemli tapınakları; hem Kraliyet Sarayı gibi mimari açıdan ilginç yapıları hem de meşhur Floating Market’i -yani nehir üzerinde kurulu bulunan yüzen çarşıyı- görmeniz mümkün. Bahsettiğimiz tüm bu cazibe merkezlerini aynı gün görme

imkanı tanıyan, farklı rota ve fiyat skalasında pek çok nehir turu mevcut.

Tarih meraklıları için Bangkok’ta mutlaka görülmesi gerekenler arasında başı çeken yerlerden biri kesinlikle Wat Pho. Grand Palace adı verilen Büyük Kraliyet Sarayı kompleksi içinde bulunan bu muhteşem tapınak, aynı zamanda meşhur Thai Masajı ve Siyam tıp ekolünün de doğduğu bir şifahane. Wat Pho, özellikle tıp ve anatomi konularına ilgi duyanlar için son derece ilgi çekici bir mekan. Bu dev tapınak kompleksinin içinde ayrıca Reclining Buddha olarak anılan 46 metrelik altın kaplama bir Buddha heykeli de bulunuyor.

Bangkok dünya çapındaki şöhretini sadece tarihi ve kültürel hazinelerine değil, aynı zamanda dünyanın en önemli eğlence ve alışveriş merkezlerinden biri olmasına da borçlu. Bu yüzden şehre yolu düşenler, hayatın 7/24 hızlı bir tempoyla aktığı Khao San Road’a mutlaka uğruyorlar.

Güneydoğu Asya’nın balayı adalarıyla, çılgın partileriyle, yoksulluğuyla, kaosuyla ve çoğunlukla turizmin getirdiği ahlaki yozlaşmayla anılan ülkesi Tayland; aslında bize yansıtılanın çok ötesinde, kendi içindeki farklılıklarla zenginleşen benzersiz bir mozaik gibidir.

Kapısından içeri adımınızı attığınız anda sizi memnuniyetle kabul edip, en iyi şekilde ağırlamak için can atan samimi bir ev sahibine benzeyen Tayland’a ait izlenimlerimizi bu sayımızda siz değerli Argemonia okurları için derledik. Keyifle okuyacağınızı ümit ediyoruz.

TEZATLARLA ZENGİNLEŞEN RENGARENK BİR ÜLKE

ROTA DÜNYA

Page 13: OCAK-ŞUBAT-MART 2018 - globelink-unimar.com · 4 ARGEMONIA İÇİNDEKİLER 06 24 08 12 26 16 30 18 34 14 15 32 22 10 28 ŞİRKET PROFİLİ Globelink Ünimar Ünivasyon Takımı SEKTÖRDEN

1 3

Kuzeyden güneye, yeşilden maviye…Bangkok’tan 1 saatlik bir uçuşla ulaşılan kuzeyin sakin ve ruhani kenti Chiang Mai, kuzey Tayland’ın en etkileyici kentlerinden biri. Eğlenmeyi değil de ruhunu dinlendirmeyi ve doğayla iç içe olmayı tercih eden gezginlerin yoğunlukta olduğu Chiang Mai, Tayland’ın en eski dini merkezlerine ev sahipliği yapıyor. Özellikle kent merkezinden oldukça yüksek bir rakımda bulunan Wat Prah Doi Suthep Tapınağı ve çevresindeki minik kasaba, yarım saat süren virajlı ve tırmanışlı yoluna rağmen kesinlikle görülmeye değer. Chiang Mai’de mutlaka görülmesi gereken yerlerden biri de kentin ortasında yer alan milli park. Bu parkta, bin yıllık ağaçların altında akan şelalelerden su içen sevimli filler gibi masallara özgü karelere rastlamak mümkün.

Kuzey Tayland’ın bir diğer önemli noktası da Myanmar. Tayland ve Laos sınırında bulunan ve bir zamanlar “yasak şehir” olarak anılan Golden Triangle / Altın Üçgen bölgesi... Geçmişin acılı izlerini silmeye çalışan ve şimdilerde sırt çantalı gezginlerin gözdesi olan bu bölgede bisiklet turlarına çıkmak ve bakir Asya doğasının koynunda meditasyon & detoks kamplarına katılmak da son derece popüler bir aktivite.

Tayland’ın kuzeyinden güneyine inmek ise resmen yeşilin 50 tonundan uçsuz bucaksız bir maviliğin kollarına atlamak gibi! Zira Güney Tayland deyim yerindeyse tam bir tropik tatil cenneti. Adalar bölgesi diye anılan Surat Thani eyaletine vardıktan sonra, son yılların en popüler balayı rotalarından Kohn direkt seferlerin başladığı efsanevi plajlarıyla ünlü Krabi ve Krabi’nin hemen karşısında yer alan Phuket ve Phi Phi Adası!

İster doğuda olsun ister batıda, Tayland’ın egzotik adalarında gün batımı seyretmenin, pudra şekerini andıran plajlarında denizin tadını çıkarmanın; geceleri sabaha bağlayan partilerinde doyasıya dans etmenin ve mis kokulu tropik meyvelerle beslenmenin tadı hiçbir şeyde yok!

Ne yenir? Ne içilir?Özellikle Batı ve Orta Doğu insanı Uzakdoğu mutfakları konusunda biraz ön yargılı olsa da Tayland bu ön yargıyı kırmak için en uygun yer olabilir. Çünkü hem Vietnam ve Çin; hem de Hindistan esintili bir füzyon mutfağına sahip olan Tayland, çeşitlilik açısından da, lezzet açısından da oldukça doyurucu.

Makarna sevenlerin fazlasıyla seveceği ve Tayland insanının neredeyse her gün tükettiği milli yiyeceği olan Pad Thai; pirinç eriştesi, sebze, baharat ve genelde tavukla hazırlanan bir wok yemeği. Her

köşe başında bulabileceğiniz bu lezzetli ve doyurucu yemek Tayland seyahatlerinin en büyük kurtarıcısı. Yine lapa pirincin deniz ürünleri ve sebzelerle wok tavada harlı ateşte pişirilmesi ile elde edilen Thai usulü pilavlar, soya filizli Çin börekleri ve tabii ızgarada pişirilmiş envai çeşit kırmızı et, tavuk ve deniz ürünü de Tayland’da en rahat tüketilecek seçeneklerden. Yine sokaklarda yemek dışında envai çeşit tatlı, krep, dondurma ve muhteşem meyveler bulmak mümkün.

Bize göre Tayland yemek kültürünün kalbi, sokaklarda kurulan yemek standartlarında ve şehirlerde dönem dönem gerçekleştirilen yemek festivallerinde atıyor. Hatta ülkede sokak yemeği kültürü öylesine gelişmiş ki, ortalama bir restorandaki hijyen koşulları ile sokak tezgahlarındaki hijyen koşulları arasında pek bir fark yok.

Tayland seyahatinden önce bilinmesi gerekenler• Tayland, T.C. vatandaşlarına 1 ay süreli vizesiz serbest dolaşım hakkı tanıyor. 1 Ocak 2018 itibariyle 1 Türk Lirası 8,5 Thai Baht’ına denk geliyor. Tayland’da döviz bürolarından Baht satın almak yerine Türkiye’deki hesabınızdan ATM’ler kanalıyla Baht olarak nakit çekmeniz en hesaplı seçenek.

• Tayland’da havalimanı taksicileri biraz kurnaz. Uzun uçuşlarla şehre gelen yabancılardan fazla para almak için türlü yollara başvuran bu kişilere maksimum 300 Baht vermelisiniz.

• Ülkede genel olarak pazarlık yapmadan bir şey satın almamanız gerekiyor. Özellikle hediyelik eşya, giysi ve değerli şeyler satın alırken ısrarla pazarlık yapın. Fiyatın en az %50 düştüğünü göreceksiniz.

• Ülkede inanılmaz gelişmiş bir masaj endüstrisi olduğundan Tayland’ın hemen her bölgesinde şahane masaj hizmeti almanız mümkün. Tayland’ın ünlü 1 saatlik Thai masajı ritüeli 300 - 350 Baht iken, yürümekten yorulduğunuzda yaptıracağınız bir ayak refleksoloji masajının bedeli ise 200 - 250 Baht arasında değişiyor.

• Ülkede trafik sağdan akıyor, yollar oldukça düzgün ve benzin fiyatı Türkiye’dekinden %60 daha ucuz.

• Trafiğin arapsaçına döndüğü saatlerde metro kullanmak yerine “tuktuk” adı verilen 3 tekerlekli, 4 kişilik motosikletleri tercih ederek trafiği alt edebilirsiniz.

Tayland’a yolunuz düşerse, iyi seyahatler, bol keşifler dileriz.

TEZATLARLA ZENGİNLEŞEN RENGARENK BİR ÜLKE

Page 14: OCAK-ŞUBAT-MART 2018 - globelink-unimar.com · 4 ARGEMONIA İÇİNDEKİLER 06 24 08 12 26 16 30 18 34 14 15 32 22 10 28 ŞİRKET PROFİLİ Globelink Ünimar Ünivasyon Takımı SEKTÖRDEN

A R G E M O N I A1 4

DENİZYOLU SERVİSLERİMİZ

Türkiye’de denizyolu parsiyel taşımacılığının öncülerinden biri olan firmamızın sektörde bir ilk olarak başlattığı ve Kasım 2016 tarihinden beri devam eden İzmit Körfez / Gebze parsiyel ithalat servisi her geçen gün büyüyüp güçlenirken; yeni servislerimiz de birbiri arkasına hizmete giriyor. Globelink Ünimar Lojistik’in 44. direkt servisi olan Kanada / Montreal parsiyel ihracat servisi Ocak 2018 tarihi itibariyle siz değerli iş ortaklarımızın hizmetinde.

Ambarlı limanından organize edilen yeni servisimize her hafta Montreal ve Toronto yükleri kabul edilmektedir.

Servislerimize ilişkin rekabetçi navlunlarımız ve rezervasyon talepleriniz için müşteri ve satış temsilciniz ile iletişime geçmenizi rica ederiz.

İZMİT KÖRFEZ / GEBZE PARSİYEL İTHALAT SERVİSİ

KANADA / MONTREAL PARSİYEL İHRACAT SERVİSİ

YÜKLEME LİMANI : SHANGHAIVARIŞ LİMANI : İZMİT KÖRFEZ / GEBZEHAT : MAERSK

YÜKLEME LİMANI : HONG KONG(HONG KONG AKTARMALI OLARAK TÜM ÇİN LİMANLARI)

VARIŞ LİMANI : İZMİT KÖRFEZ / GEBZEHAT : MAERSK

TRANSİT SÜRE : YAKLAŞIK 24 GÜNKAPANIŞ : HER ÇARŞAMBAÇIKIŞ : HER SALI

TRANSİT SÜRE : YAKLAŞIK 26 GÜNKAPANIŞ : HER PERŞEMBEÇIKIŞ : HER PERŞEMBE

YÜKLEME LİMANI : AMBARLIVARIŞ LİMANI : MONTREALHAT : HAPAG LLOYD

TRANSİT SÜRE : 22 GÜNKAPANIŞ : HER PERŞEMBEÇIKIŞ : HER PAZARTESİ

(TAKİP EDEN)

Page 15: OCAK-ŞUBAT-MART 2018 - globelink-unimar.com · 4 ARGEMONIA İÇİNDEKİLER 06 24 08 12 26 16 30 18 34 14 15 32 22 10 28 ŞİRKET PROFİLİ Globelink Ünimar Ünivasyon Takımı SEKTÖRDEN

1 5

VİZYON 2020

Globelink Ünimar Lojistik’in her yıl geleneksel olarak düzenlediği vizyon toplantısının bu yılki mottosu “Kim Tutar Bizi” oldu. 2 Aralık 2017 tarihinde gerçekleştirilen toplantıda, yalnızca bir yılın değerlendirmesi ve planlamasına değil; 2020 yılını hedef alan bir vizyona yer verildi. Globelink Ünimar Lojistik Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Sn. Cihan Yusufi’nin konuşması ile başlayan toplantıda, departman direktörleri de vizyonlarını anlatan etkileyici konuşmalar yaptılar. Motivasyon videoları ile renklenen toplantı, öğleden sonra gerçekleştirilen çalıştayın ardından sona erdi.

VİZYON 2020 “KİM TUTAR BİZİ”

Page 16: OCAK-ŞUBAT-MART 2018 - globelink-unimar.com · 4 ARGEMONIA İÇİNDEKİLER 06 24 08 12 26 16 30 18 34 14 15 32 22 10 28 ŞİRKET PROFİLİ Globelink Ünimar Ünivasyon Takımı SEKTÖRDEN

A R G E M O N I A1 6

12 Kasım 2017 Pazar günü gerçekleşen 39. Vodafone İstanbul Maratonu’na Globelink Ünimar Lojistik adına katılan 10 arkadaşımız, dünyada kıtalar arası yapılan tek koşu yarışında “Kadına Şiddete Hayır” diyerek koştular.

Globelink Ünimar Lojistik olarak, sektördeki 23. yılımızda, Utikad üyeliğimizi, bize layık görülen “20. Yıl” ödülü ile taçlandırdık.

Lojistik sektörünün medyası ve sivil toplum örgütlerinin desteği ile kesintisiz olarak 8 yıldır devam eden Atlas Lojistik Ödülleri’nde bu yıl da 65 aday mücadele etti. İstanbul Fuar Merkezi’nde gerçekleşen törende toplam 20 ödül sahiplerini bulurken, biz de Globelink Ünimar Lojistik olarak Uluslararası Hava Taşıma Firmaları ''Forwarder'' birincisi olmanın haklı gururunu yaşadık.

39. VODAFONE İSTANBUL MARATONU'NDA “KADINA ŞİDDETE HAYIR” DEDİK

UTİKAD 20. YIL ÖDÜLÜ

FORWARDER KATEGORİSİ’NDE TÜRKİYE’NİN ATLAS’I GLOBELINK ÜNİMAR OLDU

GLOBELINK ÜNİMAR ETKİNLİKLERİ

Page 17: OCAK-ŞUBAT-MART 2018 - globelink-unimar.com · 4 ARGEMONIA İÇİNDEKİLER 06 24 08 12 26 16 30 18 34 14 15 32 22 10 28 ŞİRKET PROFİLİ Globelink Ünimar Ünivasyon Takımı SEKTÖRDEN

1 7

Ekibimiz, çalışma arkadaşlarımızdan Funda Karabacak ve Ulvi Karakurt’un, büyük bir tutkuyla ve amatör ruhları ile sahneye koydukları tiyatro oyununda bir araya geldi. Kartal Bülent Ecevit Kültür Merkezi’nde sergilenen oyun sonrasında arkadaşlarımızı büyük bir coşkuyla, ayakta alkışladık.

İnsan Kaynakları departmanımızın organize ettiği özel yılbaşı partisinde, hep birlikte eğlenceli saatler geçirdik. Özel aktiviteler ve hediye çekilişleri ile 2018 yılına merhaba dedik.

Globelink Ünimar Lojistik ailesi, İnsan Kaynakları Departmanı’nın 12 Aralık 2017 tarihinde düzenlediği kahvaltı organizasyonunda bir araya geldi. Ekibimiz güne, rutinin dışında pozitif bir enerji ile başlamanın keyfini yaşarken, hoş muhabbetin de tadını çıkarttılar.

VE PERDE... YILBAŞI PARTİSİ

KAHVALTIDA BULUŞTUK

GLOBELINK ÜNİMAR ETKİNLİKLERİ

Globelink TMB - Fas acentemizin Ekim 2017'de gerçekleşen 25. yıl kutlama davetinde Globelink Ünimar Lojistik'i Sn. Cihan Yusufi ve Sn. Uğurhan Kiçki temsil ettiler. Globelink TMB'nin sahibi Mohssine Bensouda'nın ev sahipliğinde oldukça içten ve keyifli zaman geçirerek, iki firma arasındaki ilişkileri daha da kuvvetlendirdiler.

GLOBELINK TMB 25. YIL KUTLAMASI

Page 18: OCAK-ŞUBAT-MART 2018 - globelink-unimar.com · 4 ARGEMONIA İÇİNDEKİLER 06 24 08 12 26 16 30 18 34 14 15 32 22 10 28 ŞİRKET PROFİLİ Globelink Ünimar Ünivasyon Takımı SEKTÖRDEN

A R G E M O N I A1 8

SPOR

BİNİCİLİK

Doğadaki en duygusal hayvanlardan biri olan atlar ile insanların birlikteliğinden doğan, şiir gibi bir spordur binicilik… İnsanı doğayla bütünleştirirken; ona eşsiz bir bedensel dayanıklılık ve özgürlük duygusu kazandıran bu çok özel sporu siz Argemonia okuyucuları için inceledik.

Biniciliğin tarihçesiAtı avcılıkta ve savaşta kullandığı bilinen en eski topluluklar Asurlular, Babiller ve Hititler’dir. İskitler ise atlarına binerken eyer kullanan ilk topluluk olarak bilinmektedirler. Avrupa’da binicilik sporunun temellerinin ise M.Ö. 8. ve 7. yüzyıllarda İskitler’in atlarını Eski Yunan’a getirmeleriyle atılmaya başlandığı bilinmektedir. Bu dönemden sonra Yunanlılar, İskitler’den öğrendikleri biniciliği; atlı araba yarışlarına dönüştürerek olimpiyat yarışma programına almışlardır. Ayrıca Eski Yunan uygarlığı, binicilikle ilgili yayınlanan ilk yazılı

kaynak olan, Ksenephon’un “Hippike” (Binicilik) adlı kitabın da doğum yeri olarak tarihe geçmiştir.

Öte yandan cirit ve polo benzeri bir spor olan çöğen gibi eski Orta Asya topluluklarına özgü oyunlar da binicilik sporuna bambaşka katkılar sağlamıştır. Çünkü diğer bir görüşe göre, tarihte modern anlamda biniciliği sportif mecraya taşıyan ilk uygarlık da Çin İmparatorluğu’dur. Özellikle Türk asıllı Çin imparatoru Hiao’nun üstün binicilik yetenekleri, pek çok tarihi kaynakta karşımıza çıkmaktadır. Orta Asya’dan

Avrupa’ya doğru gerçekleşen büyük Kavimler Göçü sonrasında dünyaya yayıldığına inanılan at yetiştiriciliği ve binicilik sporu, günümüzde özellikle Britanya’da son derece önemli bir yere sahiptir. Hatta İngiliz Kraliyet Ailesi nesillerdir binicilik sporuna olan merakıyla tanınmaktadır. Neredeyse tümü usta birer binici ve at yetiştiricisi olan kraliyet mensupları arasında biniciliğe ve at yarışlarına en meraklı isim ise Kraliçe 2. Elizabeth’tir. Kraliçenin sahip olduğu atlar, yıllardır dünya çapında pek çok saygın yarışta koşmaktadırlar.

İNSAN VE ATIN RÜZGARLA DANSI

Page 19: OCAK-ŞUBAT-MART 2018 - globelink-unimar.com · 4 ARGEMONIA İÇİNDEKİLER 06 24 08 12 26 16 30 18 34 14 15 32 22 10 28 ŞİRKET PROFİLİ Globelink Ünimar Ünivasyon Takımı SEKTÖRDEN

1 9

Orta Asya’dan Anadolu’ya gelen atalarımız sayesinde henüz küçük yaşlarda at sırtında yaşamaya alışan Türkler, Selçuklu ve Osmanlı İmparatorlukları zamanında da bu kadim geleneği sürdürmüşlerdir. Osmanlı İmparatorluğu döneminde orduya destek sağlayan; gösteri amaçlı at yetiştiriciliği ve binicilik eğitmenliği ile uğraşan tek yetkili kurum olan Sipahi Ocağı, Cumhuriyet'in ilanıyla birlikte 1923 yılında Türkiye Binicilik Federasyonu adıyla faaliyetlerine devam etmiştir. Hatta çocukluk yıllarından itibaren binicilik sporuna oldukça meraklı ve hakim olan Gazi Mustafa Kemal Atatürk de bu tutkusunu Türk milletine aşılamak istemiş ve 1927 yılında ilk Gazi Koşusu’nun gerçekleştirilmesine ön ayak olmuştur.

Binicilik sporunu benzersiz kılan özelliklerAyrı türlere ait iki canlının birlikte icra ettiği yegane olimpik spor dalıdır binicilik. Bu yüzden sadece teknik bilgiden ya da kurallardan değil, aynı zamanda insanla at arasında kurulan etkileşimin gücünden de beslenir. Ayrıca biniciliği diğer sporlardan ayıran bir diğer özellik ise, resmi müsabakalarda kadınlarla erkeklerin bir arada yarışabildikleri ender spor dallarından biri olmasıdır. Hatta atlarla kurdukları güçlü duygusal bağlar sayesinde kadınlar, istatistiksel olarak erkeklere göre daha başarılı binicililerdir.

Sadece düz koşudan ibaret olmayıp kendi içinde engel atlama, at terbiyesi, 3 günlük yarışma, atlı dayanıklılık, atlı jimnastik, atlı arabacılık, engelli atlı arabacılık, pony ve dizginleme olarak branşlara ayrılan bu

spor dalının en meşakkatli dallarından biri hiç kuşkusuz sabır ve bilgi gerektiren ve “dresaj” olarak da anılan at terbiyesi branşıdır. Çünkü binicilik sporunun özünde, sadece binicinin değil aynı zamanda atın da performansının en yüksek seviyede tutulması gereksinimi vardır.

Yeni başlayanlar için binicilikBinicilik her yaşta yapılabilecek bir spordur. Amatör olarak binicilik sporuna başlamak için üst yaş sınırı bulunmasa da bu sporda ilerlemek ve profesyonel olmak için çocuk yaşlarda başlamak en iyisidir. 4 - 12 yaşları arasındaki çocuklar, pony (midilli) tipi, boyları 148 cm’yi geçmeyen bodur ama dayanıklı atlarla binicilik eğitimlerine devam ettikten sonra, eğitmenlerinin yönlendirmesiyle büyük atlara binmeye başlayabilirler.

Binicilik dersinin ilk aşaması, manejde yani eğitiminin yapıldığı açık veya kapalı alanda gerçekleştirilen ısınma hareketleridir. Sonra lonj aşamasına geçilir. Lonj, ilk binicilik dersinde sporcunun doğru oturuşu, denge, dizgin – baldır ve ağırlık yardımlarını öğrenene kadar izlenen metoda verilen isimdir.

Atlardaki yürüyüş biçimleri ise dörde ayrılır. Bunlar: Adeta (atın doğal hızında yürümesi), tırıs (atın koşmadan tempolu şekilde hafif sıçrayarak yürümesi), rahvan (tırıs ile aynı hızda fakat ayakların çapraz değil paralel şekilde hareket etmesi) ve dörtnaladır. Normal bir binicilik dersinin lonj aşamasında, atın üzerinde denge sağlamayı, at ile bağ kurmayı ve en az iki farklı tempoda yürüyüşü deneyimlemek mümkündür. Lonj eğitimi tamamlandıktan sonra eğitmenin kararıyla geçilen aşamaya ise serbest biniş adı verilir. Bu aşamada atın kontrolü artık eğitmende değil binicidedir ve serbest binişte adetadan başlayarak tüm yürüyüş çeşitleri çalışılabilir. Serbest biniş aşamasını

başarıyla geçen ve temel biniş eğitimi saatini dolduran biniciler, bu aşamadan sonra toplu arazi binişlerine başlayarak binicilik sporunun en keyifli yanlarını tecrübe edebilmektedir.

Binicilik eğitimi göreceli olmakla birlikte aslında zannedildiği kadar masraflı da değildir. Ortalama bir amatör binicilik kursunun fiyatı 2018 yılı itibariyle -ayda 8 ders almak kaydıyla- 700 ila 1000 TL arasında değişmektedir. Özel giysiler ve donanımlar gerektiren bu eğitimlerde, tog ismi verilen koruyucu başlık, özel kesimli binici pantolonu, deri çizme veya ata tutunmayı kolaylaştıran bot cheps ve eldivenler kullanılmaktadır.

Binicilik sporunun insana sağladığı faydalarPerformans odaklı bir spor dalı olan binicilikte özellikle karın, sırt, kalça ve bacak kasları tam kapasite çalışır ve atın üzerindeki duruşun korunması gerektiği için postürde dikleşme sağlanır. 40 dakika boyunca at binmek sporcuya ortalama 700 – 800 kalorilik bir enerji harcatabilir. Özellikle engebeli arazilerde yapılan binişler, biniciye dayanıklılık ve güç anlamında büyük faydalar sağlar.Rahatlatıcı ve sakinleştirici bir etkiye sahip olan binicilik sporu, vücuttaki serotonin ve dopamin seviyelerini yükselterek kişinin daha pozitif bir ruh haline kavuşmasını sağlar. Ayrıca at binmenin, kaygı bozukluğu, otizm, şizofreni ve kronik depresyon gibi pek çok mental problemin tedavisinde kullanıldığı da bilinmektedir.

Page 20: OCAK-ŞUBAT-MART 2018 - globelink-unimar.com · 4 ARGEMONIA İÇİNDEKİLER 06 24 08 12 26 16 30 18 34 14 15 32 22 10 28 ŞİRKET PROFİLİ Globelink Ünimar Ünivasyon Takımı SEKTÖRDEN

A R G E M O N I A2 0

KAPAK KONUSU

DEĞİŞİM VE DÖNÜŞÜMÜN YILI OLACAK

Page 21: OCAK-ŞUBAT-MART 2018 - globelink-unimar.com · 4 ARGEMONIA İÇİNDEKİLER 06 24 08 12 26 16 30 18 34 14 15 32 22 10 28 ŞİRKET PROFİLİ Globelink Ünimar Ünivasyon Takımı SEKTÖRDEN

2 1

Anlamak mı, parçası olmak mı?Geride bıraktığımız 10 yıl, gerek teknolojik gerekse toplumsal anlamda devrim niteliğinde bir dönemdi. Daha önceleri sadece hayatı kolaylaştıran bir teknoloji iken, son 10 yılda hayatın ta kendisi haline gelen internet sayesinde yaşantımız öylesine değişti ki, artık fenomen haline gelen dizi Black Mirror’da gördüğümüz çılgın teknolojiler bile bizleri şaşırtmaz hale geldi. Evet, teknolojik gelişmelerin ucunun bucağının olmadığını net şekilde idrak etmiş bulunuyoruz. Peki bu durumu kavramanın ötesinde, kendimizi de tıpkı elimizden düşürmediğimiz akıllı cihazlar gibi “güncelliyor” muyuz?

Gelecek tahmincilerine göre içinde bulunduğumuz yıl, teknolojik anlamda pek çok kırılma noktası yaşayacağımız önemli bir yıl olacak. Çünkü son 2-3 senede iyiden iyiye ilerleyen yapay zeka, artırılmış gerçeklik ve IOT (nesnelerin interneti) gibi gelişmelerin bu yıl itibariyle artık günlük hayatımıza daha fazla dahil olması bekleniyor. Bu durum iş hayatında süregelen alışılmış görev tanımları ve unvanların yakın zamanda büyük değişimlere uğrayacağının göstergesi. Yeni dünya bütün hızıyla değişip dönüşürken, bu hıza ayak uyduramayanların yeni dünyanın vaadettiği başarı ve imkanlara ulaşması oldukça zor görünüyor. Bu yüzden siz siz olun, 2018 yılında yeni dünyayı anlamak ve onun bir parçası olabilmek için daha çok okuyun, daha çok dinleyin ve en önemlisi hata yapmaktan korkmadan daha çok deneyin!

Alışkanlıklara veda, özgürlüğe merhaba!Dünya; teknolojik, sosyolojik ve politik

anlamda baş döndürücü bir hızla değişirken, insanlar da bu değişime ayak uydurmanın yollarını arıyorlar. Bilgilenmek, hayata karşı daha donanımlı hale gelmek ve vizyon sahibi bir birey olmak değişimin önemli bir parçası olsa da, insanın dönüşümü için sadece bu kadarı yeterli değil.

Hayatın her geçen gün daha yorucu ve kalabalık hale geldiği 2018 yılı itibariyle, minimalizm hareketinin kitlesel olarak kabul göreceği ve genel eğilimlerin bu yöne doğru kayacağı tahmin ediliyor. Yani tüketmekten, bize fazla gelen şeylerden ve bu şeylerin bize yüklediği sorumluluklardan kurtularak daha sade bir yaşamı seçmek; 2018 yılının insanoğluna getireceği kaçınılmaz değişimlerden. Elbette minimalizmi layıkıyla uygulamak için sadece materyalist bağlamda düşünmek yeterli değil. Çünkü minimalizm, gerçekten ihtiyacınız olmayan eşya ve tüketim metalarından azade olmayı ifade ettiği gibi, ruhsal anlamda size ayak bağı olan veya yaşamsal enerjinizi negatif etkileyen duygusal yüklerden kurtulmak anlamına da geliyor.

Özetleyecek olursak; 2018 yılı çok şeye sahip olmanın değil, alışkanlıklarımızdan vazgeçerek hafiflemenin, özgürleşmenin ve daha çok kendimiz olabilmenin yılı olacak.

2018’de bizleri bekleyen içsel değişimlerKonuyla ilgilenenler zaten bilirler çünkü geride bıraktığımız 2017 yılı astrolojik anlamda tutulmalar, retrolar ve dolayısıyla değiştirme / dönüştürme gücü had safhada olan gök olayları ile dolu bir seneydi. 2018 yılına şöyle bir

baktığımızdaysa bu yılın, değişim ve dönüşüm anlamında 2017’den bile daha güçlü etkilere sahip olacağını söylememiz mümkün.

Astrologlara göre zorlu enerjiler barındıran 2018 yılında, sancılı ama bir o kadar da iyileştirici değişimler bizleri bekliyor. Bu sarsıcı değişim etkisini Satürn ve Uranüs’ün burç değiştirmesine bağlayan astrologlar, bu iki gezegenin karşıt enerjiler taşımasından ötürü insanlığın genel olarak bu yıl içinde kendi “kişisel devrim”lerini yaşayacaklarını düşünüyorlar. Hatta astrolog Zeynep Turan, 2018 yılında vereceğiniz kararların ve atacağınız adımların, gelecek 7 yılın da kaderini belirleyecek kadar önemli olduğunu dile getiriyor ve ekliyor: “2018 yılı hayatınızda değiştirmek istediğiniz her şeyi değiştirmeniz için son derece uygun bir sene olacak. İş, aşk, ilişkiler, sağlık ve para gibi konularda neden memnun değilseniz önce hayal edin ve değişim planlarınızı uygulamaya sokun. Çünkü 2018 yılı değişim isteyenlerin ve bu uğurda mücadele edenlerin isteklerini geri çevirmeyecek.”

Değişim sabır ve emek isterİster kariyer alanında olsun, ister psikolojik; değişim her zaman sancılı ve sabır isteyen bir süreçtir. Bu yüzden hayatta ilerlemenizi engelleyen, size yük olan veya sürekli aksayan şeyleri değiştirme yoluna girdiğinizde, bu yolda düşüp yaralanabileceğinizi unutmayın ve bu düşmelerin değişim yolundaki cesaretinizi kırmasına asla izin vermeyin. Çünkü değişim ve dönüşüm yolunda aldığınız her yara ve yaşadığınız her hayal kırıklığı aslında sizi eskisine göre daha güçlü ve esnek bir birey bir haline getirir. Yani hedefleriniz doğrultusunda çalışırken akışta kalmayı başarırsanız, değişim maratonunuzda nerdeyse bitiş çizgisine varmış sayılırsınız.

Herkese değişimin enerjisini üzerinde hissedeceği şahane bir yıl dileriz!

Her yeni yıl, yepyeni hayalleri ve kararları da beraberinde getiriyor. Yani yeni bir yıl, pek çok kişiye göre “yeni bir ben” ihtimaline açılan pırıl pırıl bir pencereden farksızdır! Biz de bu yüzden Argemonia ekibi olarak, yeni yılın ilk sayısında; 2018 yılında güçlü değişim ve dönüşüm rüzgarları getirmesi beklenen konulara kısaca göz atmak istedik.

Page 22: OCAK-ŞUBAT-MART 2018 - globelink-unimar.com · 4 ARGEMONIA İÇİNDEKİLER 06 24 08 12 26 16 30 18 34 14 15 32 22 10 28 ŞİRKET PROFİLİ Globelink Ünimar Ünivasyon Takımı SEKTÖRDEN

A R G E M O N I A2 2

Adıyaman’ın Kahta ilçesi sınırlarında bulunan Nemrut Dağı, kadim heykelleri ve benzersiz gün doğumu manzarasıyla her yıl binlerce yabancı turisti ve tarih meraklısı gezgini bir mıknatıs gibi kendine çekiyor. Peki tüm dünyanın hayranlığını kazanan ve ülkemizin sahip olduğu en değerli miraslardan biri olan Nemrut Dağı’nı yeterince tanıyor musunuz?

ROTA TÜRKİYE

NEMRUTKRALLARIN, TANRILARIN VE GÜNEŞİN EVİ

Page 23: OCAK-ŞUBAT-MART 2018 - globelink-unimar.com · 4 ARGEMONIA İÇİNDEKİLER 06 24 08 12 26 16 30 18 34 14 15 32 22 10 28 ŞİRKET PROFİLİ Globelink Ünimar Ünivasyon Takımı SEKTÖRDEN

2 3

Nemrut’un tarihi insanlık tarihi kadar eski2150 metre yüksekliğinde sönmüş bir yanardağ olan Nemrut’un tarihinin Paleolitik Çağ’da başladığı tahmin ediliyor. Medeniyetin tohumlarının atıldığı bölgelerden biri olan ve sırasıyla Hitit, Asur, Babil, Frig, Pers ve Makedonlar’ın hüküm sürdüğü Nemrut Dağı’nın tarihsel ve kültürel anlamda bu kadar önemli olmasının en büyük nedenlerinden biri dağın yamaçlarında bulunan dev heykeller ve antik kalıntılardır. Yükseklikleri 10 metreye ulaşan bu gizemli heykellerin ardında, Pers ve Grek medeniyetlerinin bir sentezi olan Kommagene Krallığı yer alır. Ve Yunanca’da “Genler Topluluğu” anlamına gelen Kommagene; isminin hakkını verircesine doğu ve batı uygarlıklarının kesişim noktasıdır. M.Ö 163 - M.S 72 yılları arasında Suriye’nin Kuzeyi, Hatay, Pınarbaşı, Kuzey Toroslar ve doğuda Fırat Nehri’nin çevrelediği verimli topraklara kadar geniş bir coğrafyada varlığını sürdüren Kommagene Krallığı, özellikle Kral I. Antiokhos döneminde en parlak devrini yaşamıştır. Kral I. Antiokhos’un babası eski Kral Mithridates döneminde temelleri atılan Nemrut Dağı’ndaki tapınak ve höyüklerden oluşan kompleks, Kommagene Krallığı’nın gücünü; tebaasına ve tüm Mezopotamya’ya ilan edecek bir anıt olarak düşünülse de sonraları kendini “tanrı kral” olarak konumlandıran oğlu Kral I. Antiokhos tarafından yeni bir dinin merkezi olması niyetiyle inşa ettirilmiştir.

Yıldızların yeryüzündeki tezahürü: Nemrut heykelleriNemrut Dağı harabeleri, 1881 yılında Diyarbakır dolaylarında tren yolu inşaat çalışmaları için bulunan Alman mühendis Karl Sester’in tarafından keşfedilmiştir. Çakıl taşlarının yığılmasıyla oluşturulan, 55 metre yüksekliğindeki tümülüste başlayan kazı çalışmaları sonucunda ortaya çıkan kral mezarları, heykeller ve kabartmalar

üzerinde bulunan Grekçe yazılar deşifre edildikçe, Nemrut Dağı’nın uygarlık tarihi için önemi daha iyi anlaşılmıştır. Hatta “Tümülüs” adı verilen höyüklerde bulunan bir yazıtın üzerinde “Ben Kommagene Kralı I. Antiokhos, tanrılara layık bu heykelleri ben diktirdim” ifadelerinin yer aldığı görülmüştür. Bazı tarihçi ve arkeologlar Nemrut Dağı’nda bulunan heykelleri “Yıldızların yeryüzündeki tezahürü” şeklinde nitelendirirler. Bunun sebebi ise heykellerin diziliminin, o dönemdeki yıldız dizilimleri ile aynı olması, yani bir bakıma heykellerin dikiliş tarihi hakkında tarihe bir kayıt düşmüş olmasıdır.

Hazinelerle dolu yüce bir dağNemrut Dağı ören yerine, hafif bozuk bir yolu izleyerek arabayla ulaşabilirsiniz. Ancak ören yerine 500 metre kala aracınızı otoparkta bırakıp, 20 dakikalık bir tırmanışı göze almanız gerekiyor. Nemrut Dağı’nda bulunan ören yeri toplam üç terastan oluşmaktadır. Doğu, batı ve kuzey terasları olarak anılan bu kısımları birbirinden güzel fotoğraflar verse de, Nemrut’un sembolü dev tanrı heykellerinin yer aldığı Doğu Terası bu üç bölümün en özeli. Ayrıca Doğu Terası Mezopotamya’da güneşin ilk doğduğu yer olarak kabul ediliyor ve Nemrut Dağı’nın o efsanevi gün doğumu manzarası işte tam buradan izlenebiliyor. Buraya ulaşmak için sert kayalardan oyulmuş bir merdiveni takip etmeniz gerekiyor. Unutmadan belirtmek gerekir ki doğu terasında, eşsiz bir gün doğumu manzarası ve Tanrılar Galerisi’nin dışında anıt mezarların bulunduğu Atalar Galerisi ve sunak bölümleri de yer alıyor. Nemrut Dağı’na gün doğumunda gelemiyorsanız, gün batımı saatini denk getirmenizde fayda var. Çünkü Doğu Terası’ndan çıkıp Kuzey Terası’ndaki tören yolundan geçerek ulaşılan Batı Terası, güneşin kızıl yansımalarıyla süslü şahane bir gün batımı manzarası da sunuyor.

Nemrut Dağı’na dair şüphesiz en çok merak edilen konulardan biri de dağın tepesinde bulunan dev heykellerin neleri ya da kimleri sembolize ettiği. Anadolu, Mezopotamya ve Grek mitolojilerine ait tanrıların heykellerinin yan yana durduğu Tanrılar Galerisi’nde, Doğu Terası’nda bulunan 5 heykelden biri; kendisini “tanrı kral” olarak konumlandıran Kral I. Antiokhos’a ait. İkinci heykel, Anadolu mitolojisinde şans ve bereket getirdiğine inanılan “Kommagene-Fortuna”ya aşt. Üçüncü heykel Zeus-Oromasdes; Grek mitolojisinde Tanrılar Tanrısı Kronos’un oğlu, baş tanrı ve göklerin hâkimi. Dördüncü heykel yine Anadolu mitolojisinde ışık ve güneş tanrısı olarak anılan, Zeus’un oğlu Apollon Mithras’a ait. Beşinci ve son heykel ise güç ve itibarın sembolü olan Anadolu’da Herkül, Grek kültüründe Herakles olarak anılan tanrıya ait.

Nemrut Dağı’nın sırrı çözülemeyen gizemleriUNESCO tarafından 1987 yılında Dünya Kültür Mirası Listesi’ne alınan ve 2000 yılı aşkın süredir 2150 metre yükseklikten Mezopotamya’yı izleyen Nemrut’un görkemli heykellerinin tarihi hikayesinin yanında bir de bu efsanevi ören yeri hakkında dilden dile dolaşan efsaneler de bulunuyor. Kimileri yükseklikleri 10 metreyi bulan ve dev kaya blokların yontulmasıyla yapılan bu heykellerin uzaylıların işi olduğunu düşünüyor, kimileri ise dağın uç noktasında bulunan ve içine insan giremeyen tümülüsün altında sadece Kral I. Antiokhos’un mezarının değil, aynı zamanda tünellerden oluşan saklı bir şehrin de bulunduğuna inanıyor. Bir diğer söylenti ise, Pers ve Grek dinlerinin ve astrolojik kültlerin bir sentezi olan ve Kral I. Antiokhos tarafından din olarak kabul edilen “Kardeşlik Dini”nin klasik Hıristiyanlığın ilk taslağı olduğuna; dolayısıyla Hıristiyanlık dininin Nemrut Dağı’nda doğduğuna işaret ediyor. Sözü edilen efsanelerin doğruluğu tartışmalı olsa da, Nemrut Dağı tam 2000 senedir, kızılın yüzlerce tonuyla birlikte güneşi selamlamaya ve dünyanın her yerinden insanları kendine çekmeye devam ediyor.

Page 24: OCAK-ŞUBAT-MART 2018 - globelink-unimar.com · 4 ARGEMONIA İÇİNDEKİLER 06 24 08 12 26 16 30 18 34 14 15 32 22 10 28 ŞİRKET PROFİLİ Globelink Ünimar Ünivasyon Takımı SEKTÖRDEN

A R G E M O N I A2 4

Lojistik faaliyetlerde KPI belirleme araçlarıPerformans yönetimi genel anlamıyla bir konuda yürütülen çalışmaların geriye dönük taramasını, analizini ve konu hakkındaki geri bildirimler ışığında düzenlenen raporlamaları kapsar. Bu raporlar sonucunda ilgili sistemde iyileştirmeler ve revizyonlar yapılır ve nihai olarak sistem verimliliğini artırmak hedeflenir.İşte lojistik faaliyetlerde de ölçülebilir bir

performans yönetim stratejisinin varlığı işletmeler için zaruri bir ihtiyaçtır. Bu bağlamda her işletmenin kendi kârlılık, müşteri memnuniyeti vb. stratejik parametrelere göre belirlediği bir KPI (Key Performance Indicator), yani temel performans göstergesi bulunmalıdır. Pek çok işletmede kullanılan lojistik performans yönetimi KPI’larından bazıları şunlardır:

• Zamanında teslimat, teslim zamanı verilen siparişlerin toplanma süresi, vaat edilen toplama süresi

• Sevkiyat doğruluk oranı ve sevk edilen ürünlerde hatalı sevk edilen sipariş kalem sayısı / toplam sipariş adedi

• Stok tutma biriminin ilk sipariş karşılama oranı, sevk emri gelen ürünler

LOJİSTİK FAALİYETLERDE PERFORMANS YÖNETİMİGünümüzün ekonomik koşullarında, işletmelerin sürdürülebilir bir başarı sağlaması için acımasız rekabet koşullarına uyum sağlamaları kaçınılmazdır. İçinde bulunduğumuz dijital dönüşüm çağında, hemen her alanda kıyasıya bir rekabet sürerken, ancak lojistik yönetim stratejisini iyi ve doğru planlayan işletmeler rakiplerinden sıyrılmayı başarabiliyorlar.

Peki hemen her sektörde performans yönetiminin hayati bir öneme sahip olduğu günümüz iş dünyasında, lojistik sektöründeki performans yönetiminde başarı sağlamak için nelere dikkat etmeliyiz?

SEKTÖRDEN

Page 25: OCAK-ŞUBAT-MART 2018 - globelink-unimar.com · 4 ARGEMONIA İÇİNDEKİLER 06 24 08 12 26 16 30 18 34 14 15 32 22 10 28 ŞİRKET PROFİLİ Globelink Ünimar Ünivasyon Takımı SEKTÖRDEN

2 5

için ilk toplama sürecinde mevcut olan ürün kalem sayısı, toplam sipariş kalem sayısı

• Depo hasarları, depo içinde elleçleme sırasında hasarlanan ürünlerin sayısı ve ürün değeri / toplam ürün sayısı ve toplam ürün değeri

• Hasarlı gelen ürün oranı depoya gelen ürünlerin içinde hasarlı olanların adedi / gelen toplam ürün adedi

• Depo içi hasarlı ürün oranı depo içinde operasyonların yapılması süresinde hasar gören ürün tutarı / toplam depo ürün tutarı

• Belli dönemde meydana gelen iş kazalarının sayısı

• Kazasız gün sayısı ve son kazadan günümüze kadar geçen kazasız gün sayısı

• A,B,C ürün oranları adet başına depo içinde kalem sayısı olarak en çok hareket gören ürünler, az hareket görenler ve hareketsiz ürünlerin kalem sayısı

• İşgücü verimi, depo içinde elleçleme ile ilgili olarak harcanan zaman, toplam çalışma süresi

• Çalışanların verimi, boşta geçen iş saati, toplam çalışma süresi

• Elleçlenen ürün sayısı; belli bir süre içinde yerleştirilen veya raftan toplanan ürün adedi / çalışan

• Hatalı işlem oranı ve depo içinde yapılan hatalı toplama sayısı Elleçlenen ağırlık, depo içinde taşınan ağırlık (ton olarak) ya da çalışan sayısı, lojistik yönetiminde baz alınabilecek temel KPI’lara birer örnek teşkil edebilir. Ancak bu KPI’lar işletmenin hacmine göre değişkenlik göstermektedir.

Sürdürülebilirlik = BaşarıLojistik sektöründe de her sektörde olduğu gibi dönemsel düzenlemeler ve kemer sıkma politikalarıyla maliyetlerde gözle görülür bir düşüş yakalanabilir. Ancak bu tarz çözümler genelde sürdürülebilir olamayacağı için, bu geçici çözümler ile genelde başarı sağlamaz. Bu yüzden lojistik faaliyetlerde performans yönetimi yaparken, önceliğin maliyetten tasarruf değil uzun vadede sürdürülebilirlik olması gerekir.

Lojistikte performans yönetimi yaparken, uzun vadede kalıcı geri dönüşleri olacak sürdürülebilir bir strateji ise ancak teknolojiden optimum şekilde faydalanarak gerçekleştirilebilir. Yazılımlar, bu konuda işletmelerin en büyük destekçileridir. Ancak işletmeler, kullanacakları performans yönetim yazılımını seçilirlerken, performans yönetim programının yazılım maliyetinden ziyade; ilgili yazılımın takım çalışmasına (colloboration) olanak tanıyıp tanımadığına, arayüz / kullanıcı deneyimi konusundaki gelişmişliğine ve geliştirilebilir olma gibi özelliklerine odaklanmalılardır. Performans yönetim yazılımlarının yanı sıra, QR kod okuyucuları, VR (sanal gerçeklik) teknolojileri ve drone’ları da, depolardaki iş verimliliğini artıracak yeni teknolojiler arasında saymamız mümkündür.

Lojistik faaliyetler, işletmeler ve dolayısıyla ülkeler açısından çok önemli bir gelişme ve başarı göstergesidir. Ülke ekonomisinin gayri safi milli hasılası içerisinde çok önemli bir paya sahip olmalarının yanı sıra işletme maliyetlerinin önemli bir kısmını oluşturmakta ve aynı zamanda işletmelerin gelirlerinin artırılmasında da etkili bir fonksiyona sahip olmaktadırlar. Lojistik faaliyetlerin, işletmelerin maliyet ve gelir fonksiyonları üzerindeki etkileri ve yarattıkları katma değerler, bu alanda yapılması gereken performans yönetiminin önemini de açıkça ortaya koymaktadır. Bu yapılanmadaki temel amaç, performansın etkin bir şekilde değerlendirilmesi, kritik başarı faktörlerinin belirlenerek ölçümlenmesi ve elde edilen bilgilerin değerlendirilerek gerekli geliştirme faaliyetlerinin hayata geçirilmesidir.

Page 26: OCAK-ŞUBAT-MART 2018 - globelink-unimar.com · 4 ARGEMONIA İÇİNDEKİLER 06 24 08 12 26 16 30 18 34 14 15 32 22 10 28 ŞİRKET PROFİLİ Globelink Ünimar Ünivasyon Takımı SEKTÖRDEN

A R G E M O N I A2 6

SANATKışın en soğuk günlerini yaşadığımız bu dönemde, özellikle hanımlar için sıcacık bir odada; yumuşak bir kanepede oturup dışarıyı seyrederken yapılabilecek en keyifli aktivitelerden biri hiç kuşkusuz örgü örmektir.El örgüsü, günümüzde rahatlatıcı bir hobi olarak görülüyor olsa da, bu uğraş aslında tahmin etmediğimiz kadar eski ve köklü bir geleneğin bir uzantısıdır. Bakalım iki şiş biraz da yün ile nasıl harikalar yaratılabilir?

SABIR VE YARATICILIĞIN DIŞAVURUMU

ÖrgüÖrgü

Page 27: OCAK-ŞUBAT-MART 2018 - globelink-unimar.com · 4 ARGEMONIA İÇİNDEKİLER 06 24 08 12 26 16 30 18 34 14 15 32 22 10 28 ŞİRKET PROFİLİ Globelink Ünimar Ünivasyon Takımı SEKTÖRDEN

2 7

Örgünün ortaya çıkışıArkaik atalarımız, hayat memat meselesi olan yeme - içme ve barınma gibi temel ihtiyaçlarına etkili çözümler bulmalarının ardından, kendilerini soğuktan ve güneşin yakıcı ışınlarından koruyacak çareler de aramaya başlarlar. Önceleri avladıkları hayvanların post ve kürklerinden yaptıkları elbiselerle bedenlerini koruyan antik çağ insanları, daha sonra keçi ve koyunların yünlerini kullanarak ilkel giysiler yapmaya başlarlar. Bu giysilerin yapımı için atılan düğüm ve ilmekler, şiş vb. gibi yardımcı gereçler kullanılmaksızın, parmak yardımıyla atılır. İşte M.Ö 1000 yılına kadar uzanan bu arkeolojik araştırmalar bize, tarihteki ilk örgünün Orta Asya topraklarında ortaya çıktığını gösterir. Yani günümüz medeniyetini oluşturan pek çok yenilik gibi, tekstil ve dokumacılık da Doğu’dan Batı’ya yayılır.

Tarihsel düzlemde ileriye doğru gittiğimizde, şiş ve tığ gibi yardımcı örgü gereçlerinin ancak M.Ö 5-6 yıllarından sonra kullanılmaya başladığını görürüz. Zaman içinde daha geniş bir coğrafyaya yayılan el örgüsü giysi ve eşyaların Avrupa’daki ilk örnekleri, İspanyol soyluların istihdam ettiği Endülüs asıllı Arap hizmetlilerin elinden çıkar. Takip eden süreçte pamuğun Avrupa’ya gelişi ile birlikte, incecik pamuk iplikler ile örülen zarif danteller ve örgü işler, uzunca bir dönem aristokrasinin sembolü olur.

Her ilmek bir hikaye…Örgü, başlarda insanoğlunun zaruri bir ihtiyacını hızlı ve etkili şekilde çözmek için geliştirdiği bir teknik olsa da, sonraki çağlarda her coğrafyanın kendi renklerini ve kültürel derinliğini yansıtan bir ayna haline gelir. Özellikle ilk ve orta çağlarda Avrupa’ya örgü geleneğini getiren Endülüs kökenli Araplar, örgü konusunda benzersiz bir tekniğe sahiptiler. Örgü

örerken tığ benzeri kalın ve kıvrık uçlu bir şiş kullanan Araplar, zamanla “Arap işi” ismi verilen ve makine örgüsünü andıran sıkı ilmekli bir örgü tekniği bile keşfederler. Kuzeyde ise durum biraz farklıdır. Çünkü Arap kadınları örgü konusunda uzmanlaşırken, ilk çağ ve orta çağ boyunca İrlanda ve Britanya’da örgü “erkek işi” olarak kabul edilir ve kadınların örgü örmesine müsade edilmez. Çünkü örgü sanatı o dönemde Kuzey Avrupa’da denizcilik geleneğinin bir parçasıdır.

Örgünün kuşkusuz en güzel özelliği, üretildiği coğrafyaya ve o coğrafyada yaşayan insanların iletişim biçimlerine ait izler taşımasıdır. Örneğin Şaman kültüründen gelen ve bugün hala Yörük halılarında sıklıkla gördüğümüz bir motif olan “eli belinde” figürü, kadının üretkenliğini ve Şaman kültüründeki baskın gücünü temsil eder. Yine Anadolu’nun pek çok yerinde karşılaşabileceğimiz renkli çiçeklerle bezeli iğne oyaları ve doğanın renklerini temsil eden motiflerle süslü tığ işi patikler, örgünün coğrafi ve kültürel yansımalarının en güzel örnekleridir.

Modern dünyada örgüSon yıllarda Amerika’dan dünyaya yayılan DIY / Do It Yourself (kendin yap) akımı sayesinde insanlar, satın almaktan ziyade el emeklerinden doğan ürünlere ilgi duymaya başladılar. Ve elbette bu akım örgünün eski şöhretine tekrar kavuşmasına yardımcı oldu! Özellikle kumaş görünümlü penye ipliklerle, kadife hissi veren yünlerle; ışıltılı ve ebruli envai çeşit örgü iplikleri ile harikalar yaratmak artık oldukça kolay. Örgü meraklılarının ihtiyacı olan tek şey ise biraz ilham. Bu ilhama da özellikle Pinterest olmak üzere pek çok internet sitesinde rastlamak mümkün.

Örgüye dair en heyecan verici şeylerden biri de günümüzde örgünün artık sadece giyim amacıyla yapılmaması. Örgü eşyalar, aksesuarlar ve hatta sanat eserleri artık her yerde karşımıza çıkabiliyor. Yarn Bombing (Örgü Bombalama) adı verilen bir tür sokak sanatı ile, rengarenk iplikler şahane motiflere dönüşerek günlük hayatta rastladığımız pek çok objenin etrafını bir koza gibi sarıyor. Şehirlere renk katan yaratıcı bir sanat olan Yarn Bombing’in pek çok örneğini ülkemizde de görmeniz mümkün.

Örgü örmeyi neden severiz?Örgü örmek, başladığınız bir işin sonucunu an be an görme duygusu yarattığı için kişiyi motive eder ve öz güven sağlar. Özellikle dikkat bozukluğu ve aşırı düşünme gibi sorunları olanlar için çok faydalıdır. Çünkü art arda atılan yüzlerce ilmek, kişiyi bir türlü uzaklaşamadığı düşüncelerinden soyutlar ve bir çeşit meditasyon etkisi yaratır.

Örgü, el becerisi ve mental hakimiyet gerektiren bir uğraş olduğu için frontal lob (işleme, dikkat ve planlama), çepersel lob (duyusal bilgiler ve mekansal navigasyon), oksipital lob (görsel veriler), temporal lob (anıları saklamak ve dil ve anlam yorumları) ve beyincik (hassasiyet ve hareket zamanlaması koordinatları) fonksiyonlarını geliştirmek için kullanılabilir. Yani örgü, uzun vadede Alzheimer, demans ve Parkinson gibi hastalıklardan korunmada da önemli rol oynayabilir.

Page 28: OCAK-ŞUBAT-MART 2018 - globelink-unimar.com · 4 ARGEMONIA İÇİNDEKİLER 06 24 08 12 26 16 30 18 34 14 15 32 22 10 28 ŞİRKET PROFİLİ Globelink Ünimar Ünivasyon Takımı SEKTÖRDEN

A R G E M O N I A2 8

füreyaİZ

BIR

AKAN

LAR

Cumhuriyet tarihine damgasını vuran ve kendisinden sonra gelen kuşaklara dahi ilham veren büyük bir sanatçıdan bahsedeceğiz sizlere... O, Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk kadın sanatçılarından olmasının yanı sıra sanatın müzelerde hapsolmasına karşı çıkan bir sanat aktivisti olmasıyla da biliniyor. Osmanlı ile Türkiye Cumhuriyeti arasındaki geçişin tüm renklerini eserlerine ve renkli ömrüne sığdıran çok özel bir kadından; Türkiye’nin ilk kadın seramik sanatçısı Füreya Koral’dan bahsedeceğiz sizlere.

Page 29: OCAK-ŞUBAT-MART 2018 - globelink-unimar.com · 4 ARGEMONIA İÇİNDEKİLER 06 24 08 12 26 16 30 18 34 14 15 32 22 10 28 ŞİRKET PROFİLİ Globelink Ünimar Ünivasyon Takımı SEKTÖRDEN

2 9

Sırlarla dolu bir ailenin özgür kızıFüreya Koral’ın romanlara konu olan renkli kişiliğinde ailesinin rolü oldukça fazladır. Çünkü Füreya, 2. Abdülhamid’e en yakın isimlerden biri olan Ahmet Cevat Paşa’nın kardeşi Şakir Paşa’nın torunudur. Füreyya, 1910 yılında Şakir Paşa’nın büyük kızı Hakkiye ile Kuva-yi Milliye’nin önemli aktörlerinden olan Korgeneral M. Emin Koral’ın kızı olarak dünyaya gelir. . Çocukluğunu I. Dünya Savaşı ve İstanbul’un işgali gibi travmatik olayların gölgesinde geçirmesine rağmen büyüdüğü Büyükada’daki Şakir Paşa Köşkü sayesinde, o yılları nispeten korunaklı bir fanusun içinde yaşadığı söylenebilir. Hatta Füreya, henüz 16 yaşındayken, Atatürk’ün köşklerine yaptığı bir ziyarette kendisine ve eşi Latife Hanım’a keman çalacak kadar şanslı bir çocuktur. Füreya Koral büyüdüğü köşkün ondaki izlerini sonraki yıllarda şu cümlelerle dile getirmiştir:

“Biz Şakir Paşa Köşkü’nün çocukları, sanki bir ana-babanın değil de, bu ahşap Osmanlı konağının tohumlarıydık. Köşk, bizi dokuz ay yerine yıllarca rahminde taşımış gibi, genlerimize sinmiş, iliklerimize işlemiş ve bize özsuyunu vermiştir. Sonraki yaşamlarımızda edindiğimiz her birikim ve tecrübe, her acı ve sevinç, her kazanım ve kayıp, o konağın ruhumuzu yapılayan harcının üstüne eklenmiştir.”

Bu kalabalık köşkün sakinleri de en az Füreya Koral’ın elinden çıkan eserler kadar renklidir. Çünkü Şakir Paşa’nın tüm çocukları, sanata ve üretmeye bir yerinden tutunmuş dışavurumcu karakterlerdir. Füreya’nın dört bir yanını çeviren aile fertlerinden bazıları, dayısı Cevat Kabaağaçlı –bildiğimiz ismiyle Halikarnas Balıkçısı–, teyzeleri ünlü gravürcü Aliye Berger ve ressam Fahrelnisa Zeid; kuzeni ise döneminin meşhur tiyatro sanatçısı Şirin Devrim’dir.

Ancak elbette Şakir Paşa Köşkü’nün ilginçlikleri bu renkli karakterlerle sınırlı değildir. Çünkü Şakir Paşa Köşkü sakinleri, hayatları boyunca sansasyonel olayların merkezinde yer almışlardır. Bu olayların en bilineni, şüphesiz ki Cevat Şakir Kabaağaçlı’nın, babası Şakir Paşa’yı tabanca ile vurarak öldürmesi ve bu olay sebebiyle 7 yıl hapis yatmasıdır. Cinayetin gerçek nedeni hiçbir zaman aydınlanamasa da, olay kayıtlara kaza olarak geçmiştir. 1914 yılında yaşanan bu acı olaydan sonra da köşkte hiçbir şey eskisi gibi olmamıştır.

Ancak tıpkı özgürlüğüne düşkün, kalıpları yıkan ve sanatçı ruhlu bireyler olan tüm Şakir Paşa Köşkü çocukları gibi Füreya da daha gencecik yaşındayken her daim kendi kuralları ile yaşamaya karar vermiş; aşklarını, acılarını ve başarılarını her zaman layıkıyla sahiplenmeyi bilmiştir.

Aşklar, acılar ve ayrılıklarÖzellikle Ayşe Kulin’in 2000 yılında yayınlanan Füreya romanı, Füreya Koral’ın hayatındaki aşklara, acılara ve kayıplara odaklanır. Ve bu romanda okuyucu, Füreya Koral’ın sanatçı kimliğinden çok kadın kimliği ile yüzleşir. Romanın en dikkat çeken kısımlarından biri de kuşkusuz Füreya’nın çok genç yaşta yaptığı ilk evliliğidir. Hızla düşen yaşam standartları ve köşkteki kasvetli hava sebebiyle eniştesinin arkadaşı olan Sabahattin Bey’le evlenen Füreya; kendisinden yaşça büyük, Bursalı toprak ağası Sabahattin Bey’le ne yazık ki oldukça sıkıntılı bir süreç yaşar. Sabahattin Bey’in evliliklerinin ilk günlerinde kendini ele veren despot karakteri, karısına uyguladığı şiddet ve Füreya’nın bu evlilik boyunca iki defa bebeğini kaybetmesi sebebiyle evlilikleri ancak birkaç yıl sürebilir.

Boşanmanın ardından yeniden köşke yerleşen Füreya, annesi Hakkiye Hanım ve teyzesi Fahrelnisa Zeid’in de yardımlarıyla buhranlı günlerin üstesinden gelir. Ancak çocukluğundan beri içinde taşıdığı “amaçsızlık” hissi, Füreya’ya artık günden güne daha

da ağır gelir. Bir gün Yalova’da annesi ve teyzesi ile dolaşırlarken Atatürk ve yaveri Kılıç Ali ile karşılaşan Füreya’nın kaderi o günden sonra tümüyle değişir. Füreyya, annesinin tüm itirazlarına rağmen, karşılaşmalarından kısa bir süre sonra kendisi ile evlenmek isteyen Kılıç Ali’nin teklifini kabul eder ve eşi ile birlikte Ankara’ya yerleşirler.

Acılardan sanat doğurmak1935 yılında –kendi deyimiyle Atatürk’e ve onun verdiği ilhama daha yakın olabilmek için– Kılıç Ali ile evlenen Füreya, Ankara’da aristokrat bir yaşam sürse de tam anlamıyla mutlu değildir. Kocasıyla herhangi bir sorunu olmasa da, ailesinin diğer fertleri gibi bir şey üretmeden yaşamak onu üzmeye başlar. Füreya’yı içten içe kemiren bu üzüntü ne yazık ki tüberküloza yol açar. Uzun süre İsviçre’deki bir sanatoryumda tedavi gören Füreya’nın seramik sanatıyla ilk teması da ironik şekilde ölümle pençeleştiği bu merkezde gerçekleşir. Teyzesinin Füreya’ya, sanatoryumda oyalanması ve stres atması için getirdiği oyun hamuru benzeri bir malzeme, Füreya’nın yıllardır içinde sakladığı tutkuyu keşfetmesine vesile olur.

Türkiye’ye döndüğünde Kılıç Ali ile birlikte İstanbul’a yerleşen ve o dönem oturdukları eve bir seramik atölyesi kuran Füreya için artık hayatın anlamı çamura şekil vermek ve ülkesine entelektüel anlamda faydalı olmaktır. Ancak Füreya’nın hızlı şekilde giriş yaptığı sanat çevreleri eşi Kılıç Ali ile ayrılıklarına zemin hazırlar ve çift yıllar sonra evliliklerini bitirme kararı alırlar.

Boşanmanın ardından Füreya için artık hayatının en önemli amacı sanatsal birikimini artırmak ve Türk seramik sanatına katkıda bulunmak olur. Burs kazanır ve bu sayede bir süre Amerika’da eğitim alır. Meksika ve Güney Amerika’da Maya ve İnka eserlerinden ilham alır ama Anadolu medeniyetinin kendi üzerindeki baskın etkisini asla yadsımaz.

“Kendimi yaşamım boyunca doğuya ait hissetmedim. Bir gün seramiğe başladığımda ne göreyim; içimden taşan tüm imgeler, hayranı olduğum batı toplumunun zevkini, felsefesini biçimini değil de, doğup büyüdüğüm toprakların renklerini, biçimlerini, simgelerini yansıtıyor. Ben Osmanlı laleleri, karanfilleri ve söğütlerinin, Kütahya yeşilinin, kiremit kırmızısının, hele de Akdeniz turkuazının tutsağıymışım. Ben tepeden tırnağa Bizans, İstanbul ve Anadolu imişim meğer!” sözleriyle köklerine olan bağlılığını en iyi şekilde anlatan Füreya Koral, dünya çapında pek çok sergi açıp onlarca prestijli ödüle layık görülmesinin yanı sıra kurduğu seramik atölyesinde Alev Ebüzziya, Birgül Başarır, Binay Kaya, Tüzüm Kızılcam gibi sanatçıları yetiştirir.

Füreya’dan kalanlarYaşadığı süre boyunca sanatın müzelerde hapsolmaması ve günlük hayatın sıradanlığında var olması gerektiğini savunan Füreya Koral, onlarca müzede eserleri bulunsa da en çok kamuya mal olmuş binalardaki seramikleriyle hatırlanıyor. Bu eserlerin en önemlileri: Marmara Oteli lobisinde duvar panosu (1960), Ankara Ulus Çarşısı’nda duvar panoları (1962), Ankara Tam Sigorta Binası’nda duvar panoları (1969), Manifaturacılar Çarşısı duvar panosu (1969), Divan Pastanesi (Taksim) ve Hacettepe Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi (Ankara) duvar panoları (1965)

Yazımıza son verirken 1997’de yaşama veda eden Füreya Koral’dan kalan son hatıra niteliğindeki, Şener Şen ve Şevket Altuğ’la birlikte rol aldıkları “Gölge Oyunu” filmindeki unutulmaz sahneyi izlemenizi öneririz.

İSTANBUL KADAR RENKLİ GERÇEK BİR İSTANBULLUFÜREYA KORAL

Page 30: OCAK-ŞUBAT-MART 2018 - globelink-unimar.com · 4 ARGEMONIA İÇİNDEKİLER 06 24 08 12 26 16 30 18 34 14 15 32 22 10 28 ŞİRKET PROFİLİ Globelink Ünimar Ünivasyon Takımı SEKTÖRDEN

A R G E M O N I A3 0

SUNUM KORKUSUNU YENMENİZ İÇİN 7 KÜÇÜK TAVSİYE

Gözlerinizi kapatın ve bir anlığına geniş bir sahneden kalabalığa seslendiğinizi hayal edin. Nasıl hissediyorsunuz? Eğer bu anın düşüncesi bile sırtınızdan soğuk terler boşalmasına, yüz kaslarınızın hafifçe gerilmesine, hatta kalp ritminizin hızlanmasına yol açıyorsa siz de topluluk önünde konuşma fobisi olarak adlandırılan “Glossofobi”den muzdarip olabilirsiniz. Ancak dert etmeyin. Çünkü glossofobi günümüzde her 10 kişiden neredeyse 4’ünde rastlanan yaygın bir korku. Biz de Argemonia ekibi olarak bu sayımızda, sunum korkusunu yenerek iş yaşamınızı daha kaliteli hale getirmenin çok basit 7 yolunu sizler için ele aldık.

İŞ’TE YAŞAM

Page 31: OCAK-ŞUBAT-MART 2018 - globelink-unimar.com · 4 ARGEMONIA İÇİNDEKİLER 06 24 08 12 26 16 30 18 34 14 15 32 22 10 28 ŞİRKET PROFİLİ Globelink Ünimar Ünivasyon Takımı SEKTÖRDEN

3 1

Hedef kitlenizi iyi analiz edinTopluluk karşısında konuşma fobisi olmayan kişiler bile; alanlarının uzmanı olan kişilerden oluşan bir topluluğa karşı konuşma yapacakları zaman gerginlik yaşayabilirler. Elbette bu tür bir “onaylanma kaygısı” son derece normaldir. Ancak her sunum ve konuşmada da bu kaygıyı yaşamak anlamsız olabilir. Çünkü iş hayatında yapılan sunumların önemli bir kısmı sizinle denk bilgi birikimi ve deneyime sahip insanlara hitap eder. Bu yüzden sunumunuzu yapmadan önce sesleneceğiniz kitlenin eğilimlerini göz önünde bulundurmanız gerekir.

Örneğin sunum yapacağınız topluluk üst düzey yönetici ve patronlardan oluşuyorsa hazırlayacağınız sunum; sade, net ve mümkün olduğunca kısa olmalıdır. Böylece zamanı ve dikkat süresi kısıtlı olan hedef kitlenizi kaybetmeden sunumu tamamlayabilirsiniz. Eğer bir müşterinize sunum yapacaksanız, sunumunuza onun markasının pozitif yönlerini öne çıkaran bir slayt eklemeniz ortamdaki havayı bir anda yumuşatabilir.

Hazırlayacağınız dokümanın sade olmasına özen gösterinSunum yaparken strese girmenin en yaygın sebeplerinden biri de o an konuşulan konuya ilişkin kısımları bir çırpıda bulamamaktır. Bu sorunu yaşamamak için uymanız gereken ilk kural, sunum temasını sade ve anlaşılır şekilde seçmektir. Böylece gereksiz renkler ve görseller arasında kaybolmadan anlatmak istediğiniz başlığı kolayca bulabilirsiniz. Hatta sunum yapacağınız her konu başlığı için farklı bir renk seçip ilgili slaytlarda bu rengi kullanırsanız, hem sunum performansınızı artırabilir hem de dinleyicilerin ilgisini daha uzun süre canlı tutabilirsiniz.

Neden orada olduğunuzu kendinize sık sık hatırlatınSunum korkusunun en önemli nedenlerinden biri de sunum yapacak kişinin kendini yetersiz hissetmesidir. Ancak bu his çoğunlukla, özgüven eksikliği ya da mükemmeliyetçilikten kaynaklanan bir kuruntudan ibarettir. Bu yersiz korkunun üstesinden kolayca gelmek için öncelikle konuşacağınız konuyu iyice özümsemeye ve konuya tamamen hakim olmaya çalışmalısınız. Yapacağınız sunum üzerinde günlerce çalışmış olsanız bile hala yetkinliliğiniz konusunda endişe duyuyorsanız derin nefesler alarak, o sunumun sizden istendiğini ve bunun bir nedeni olduğunu düşünerek sakinleşebilirsiniz.

Ayna karşısında pratik yapınKulağa biraz komik gelse de ayna karşısında yapılan konuşma provaları her zaman işe yarar! Çünkü topluluk karşısında konuşma fobisinin oluşmasındaki en büyük faktörlerden biri, konuşma yapan kişinin o an nasıl göründüğünden emin olamamasıdır. Ayna karşısında yapacağınız alıştırmalar sayesinde, sunumunuzu yaparken nasıl göründüğünüze dair bir imgeyi zihninize kazıyarak sahnede duyacağınız endişeyi minimuma indirebilirsiniz.

Sunumlarda harikalar yaratma konusunda en az ayna karşısındaki provalar kadar işe yarayan bir diğer şey de, hazırladığınız sunumu aileniz ya da arkadaşlarınız karşısında ortaya koymaktır. Böylece gerçek kişilerden samimi geri bildirimler alabilir; göz teması kurma, mimikleri kontrol etme ve sahnede konum alma gibi bedensel nüansların üzerinden geçebilirsiniz.

Ezberden kaçınınDoğallıktan uzak ve endişenizi karşı tarafa geçiren bir sunum yapmak istemiyorsanız slaytlarda yazan cümleleri ezberlemekten kaçınmalısınız. Çünkü insan zihni ezberlediği cümleleri söze dökerken, tıpkı bir telesekreter mesajı kadar ruhsuz olabilir. Bu yüzden slaytlarda yazan cümleleri ezberlemek yerine konuları iyice özümseye ve değinmeniz gereken kısımları size hatırlatacak çağrışımlar bulmaya çalışabilirsiniz. Bu şekilde hareket ettiğinizde tamamen hakim olduğunuz konsept çerçevesinde doğaçlama cümleler kurarak, sohbet havasında bir sunum tarzı yakalayabilirsiniz. Unutmayın; başarılı bir sunumda yazılı ve görsel dokümanlar sunumun kendisi değil; sadece konuşmacıya eşlik eden yardımcı materyallerdir.

Gelebilecek sorulara hazırlıklı olunPek çok sunumun sonunda bir soru-cevap kısmı yer alır. Bu bölümde dinleyiciler, sunum boyunca dinledikleri konu hakkında akıllarına takılan ve bir kenara not ettikleri soruları konuşmacıya yöneltirler. Bu sorular bazen tek cümleyle yanıtlanacak kadar basit olabilirken; bazı sorular da tüm salona beyin fırtınası yaptıracak tartışmaların önünü açabilir. Bu yüzden sunumuza hazırlanırken gelebilecek “tahmin edilebilir” soruların cevaplarını önceden hazırlamak, stresinizi nispeten azaltabilir. Ancak beklenmedik ve cevabını tam olarak veremeyeceğiniz bir soru alırsanız, işin içine biraz mizah katabilir ya da soruya soruyla karşılık vererek interaktif bir ortam yaratabilirsiniz.

Kendinize karşı hoşgörülü davranınHer şeyden önce bu gemide yalnız olmadığınızı unutmayın! Çünkü komedyen Jerry Seinfeld’in de dediği gibi, topluluk önünde konuşmaktan korkan insanların sayısı, ölmekten korkan insanlarınkinden çok daha fazladır. Bu yüzden, sunumunuzu yaparken göz teması kuracağınız herhangi bir kişinin de sizinle aynı hisleri paylaşabileceğini ve herkesin bu gibi durumlarda hatalar yapabileceğini daima kendinize hatırlatabilirsiniz. Ayrıca TED Talks ve School of Life gibi global online platformlarındaki ilham verici konuşmaları izlemek ve hatta bu konuşmalar esnasında yapılan hataların konuşmanın bütününü etkilemediğini görmek bakış açınızı tümden değiştirebilir.

Hepinize şimdiden kolay gelsin.

Page 32: OCAK-ŞUBAT-MART 2018 - globelink-unimar.com · 4 ARGEMONIA İÇİNDEKİLER 06 24 08 12 26 16 30 18 34 14 15 32 22 10 28 ŞİRKET PROFİLİ Globelink Ünimar Ünivasyon Takımı SEKTÖRDEN

A R G E M O N I A3 2

Sigara her yıl tüm dünyada 4 milyon insanın ölümüne, 20 milyon insanın da özel bakım gerektiren ciddi hastalıklarla yüz yüze kalmasına neden oluyor. Dünya Sağlık Örgütü’ne (WHO) göre, dünyadaki en ciddi halk sağlığı sorunu olan sigara, bilinen tüm zararlarına rağmen ne yazık ki halen tüketilmeye devam ediliyor.Peki “dünyanın en ulaşılabilir zehri” olarak tanımlayabileceğimiz sigara konusunda farkındalığı artırmanın bir yolu olabilir mi dersiniz? Gelin 9 Şubat Dünya Sigarayı Bırakma Günü vesilesiyle sigaranın insan hayatına etkilerini bir kez daha gözler önüne serelim...

Sigara bağımlılığı nasıl bu kadar yaygınlaştı?Aslına bakılırsa sigara tüketiminin kitlelere yayılması, sigara endüstrisi ve medyanın geliştirdiği ortak pazarlama stratejilerinin insan zihnine ince ince işlenmesinden kaynaklanıyor. Amerika’da ortaya çıkan ve başlarda erkekleri hedefleyen endüstriyel sigara firmalarının geliştirdikleri ilk strateji, sigarayı kişiye çekicilik kazandıran bir aksesuar olarak lanse etmekti. Başta sadece erkekleri hedefleyen sigara firmalarının, 1920’lerden sonra hedef kitlelerine kadınları da ekleyerek sigaraya feminen anlamlar yüklemeleri ise kitlesel sigara tüketiminde adeta bir kırılma noktası olmuştu. Çünkü bu hamle, aynı zamanda eş ve anne rolüne sahip olan kadınların, alışkanlıklarını topluma daha kolay empoze edecekleri inancına dayanıyordu. Nitekim öyle de oldu ve 1930’ların ortalarına gelindiğinde sigara içmemek Amerikan toplumunda artık neredeyse “ayıp” olarak karşılanmaya başlandı. Kampanya afişlerinde çocuk sahibi kadınları, bebekleri ve hatta doktorları kullanmakta bir sakınca görmeyen Amerikalı sigara firmaları bu sayede yavaş yavaş hedeflerine ulaşıyorlardı.

1950’li yıllarda sigara ile akciğer kanseri arasında bir ilişki olduğunu iddia eden bilimsel bir makale yayınlandığında sigara satışları dramatik oranda düşse de, firmalar pazarlama stratejilerini

değiştirerek bu sorunun da üstesinden gelmeyi başardılar. Yıllarca dev reklam panoları, televizyon reklamları ve tam sayfa gazete ilanlarıyla potansiyel sigara kullanıcılarının zihinlerine oynayarak satış grafiğini yükselten dünyaca ünlü sigara firmaları, bir yandan da karıştıkları skandallarla uğraşıyorlardı. Bu skandalların en çok akılda kalanı ise hiç kuşkusuz ünlü bir sigara markasının reklam yüzü olan kovboyların akciğer kanseri ve kalp krizi gibi nedenlerle hayatlarını kaybetmeleri olmuştu.

Bu gelişmelerden sonra sigara firmalarına bir takım reklam kısıtlamaları getirilmiş olsa da sigara, sponsorluk modeli sayesinde spor müsabakalarından üniversite kampüslerine; restoranlardan otellere kadar pek çok yerde var olarak, sosyal hayattaki sağlam yerini korumaya devam ediyordu. 1990’dan sonra Türkiye’de açılan iki yabancı sigara fabrikası sonrasında, yabancı markalı sigaralar artık daha “ulaşılabilir” hale geldi. Üstelik bu fabrikaların açılışlarında devlet büyükleri boy gösteriyor, dev reklam panolarındaki mesajlar bu zehir saçan fabrikaları ülkemize adeta buyur ediyordu. Tüketimi körüklemek için dağıtılan bedava sigaralar, sigara markalarının logoları ile süslü eşantiyon ürünler derken, 1995 yılına geldiğimizde Türkiye’de sigara tüketimi yıllık 5.7 milyar pakete varan endişe verici boyutlara ulaşmıştı. Henüz kapalı yerlerde sigara içme yasağının olmadığı 90’lar Türkiyesi’nde sigaraya başlama yaşı 11’e kadar düşmüş ve ne yazık ki o günlerde ülke olarak, günde ortalama 15 milyon Doları sigaraya harcar hale gelmiştik.

Bugün Türkiye’de sigara kullanımına karşı neler yapılıyor?OECD’nin 2016 yılında yayınladığı rapora göre, Türkiye yüzde 23,8 sigara kullanım oranıyla sigara tüketiminde dünyada 11. sırada yer alıyor. Rapora göre Türkiye’de erkeklerin yüzde 37.3’ü ve kadınların yüzde 10.7’si sigara kullanıyor. Türkiye’de, her gün sigara içen kişi sayısı 10.6 milyonu erkek, 3.9 milyonu kadın

olmak üzere toplam 15 milyona yakın. İşte bu endişe verici istatistikleri geriletmek için 2009 yılında yürürlüğe giren ve kapalı yerlerde sigara içmeye belirli yaptırımlar uygulayan "Tütün Ürünlerinin Zararlarının Önlenmesi ve Kontrolü Hakkında Kanun"a göre artık lokantalar, gece kulüpleri ve hatta stadyumlar da dahil olmak üzere hiçbir kapalı mekanda sigara içilemiyor ve kapalı balkonlar da kapalı mekan statüsünde sayılıyor. İlgili kanundaki maddeleri ihlal edenler idari para cezalarına çarptırılıyor ve bu cezalar trafik cezası gibi tahsil ediliyor.

İçinde bulunduğumuz 2018 yılı itibariyle ilgili yasanın kapsamının genişletilerek, sigara yasağının kafe, restoran vb. ortak oturma alanlarının açık kısımlarında ve hususi araçların şoför mahalinde de uygulanacağı ön görülüyor. Ayrıca sigara paketleri üzerindeki logo ve renklerin tek tipleştirilmesi, sigara fiyatlarının artırılması ve yine paket üzerinde yer alan uyarı metinlerinin daha dikkat çekici hale getirilmesi de son düzenleme ile hayatımıza girmesini beklediğimiz değişikliklerden.

Tüm zararlarını bilmenize ve yaşam kalitenizi günden güne düşürmenize rağmen sigarayı bırakmakta zorluk çekiyorsanız 9 Şubat Dünya Sigarayı Bırakma Günü’nü bir milat olarak kabul edebilir ve “yeni hayatınızın ilk günü”ne sağlıkla adım atabilirsiniz.

Dumansız, sağlıklı ve zinde hayatınıza şimdiden hoş geldiniz!

AKTÜEL

Page 33: OCAK-ŞUBAT-MART 2018 - globelink-unimar.com · 4 ARGEMONIA İÇİNDEKİLER 06 24 08 12 26 16 30 18 34 14 15 32 22 10 28 ŞİRKET PROFİLİ Globelink Ünimar Ünivasyon Takımı SEKTÖRDEN

3 3

YEPYENİ BİR HAYATIN İLK GÜNÜ9 ŞUBAT DÜNYA SİGARAYI BIRAKMA GÜNÜ

Page 34: OCAK-ŞUBAT-MART 2018 - globelink-unimar.com · 4 ARGEMONIA İÇİNDEKİLER 06 24 08 12 26 16 30 18 34 14 15 32 22 10 28 ŞİRKET PROFİLİ Globelink Ünimar Ünivasyon Takımı SEKTÖRDEN

A R G E M O N I A3 4

7. İSTANBUL ULUSLARARASI DANS FESTİVALİ

ASAF AVIDAN THE STUDY ON FALLING - SOLO TOUR

MOTOBIKE İSTANBUL 22 – 25 Şubat / İstanbul Fuar Merkezi

9 Ocak – 7 Nisan / UNIQ İstanbul

28 Mart – 2 NisanAtaşehir Silence İstanbul Otel & Kongre Merkezi

13 – 14 Mart 2018 / Zorlu PSM Studio

Bu yıl 10.’su düzenlenen ve dünyanın en önemli motosiklet & bisiklet fuarlarından biri olan Motobike İstanbul 22 Şubat’tan itibaren ziyaretçilerini ağırlamaya başlayacak. Bu dev fuarda hem önde gelen motosiklet ve bisiklet üreticilerinin sergilediği son model ürünleri deneyebilir, hem motosiklet ve bisikletiniz için uygun fiyatlarla alışveriş yapabilir hem de fuar boyunca gerçekleştirilecek nefes kesici gösterileri seyredebilirsiniz.

Dünyanın en kapsamlı Leonardo Da Vinci sergisi olan Leonardo Da Vinci Expo: Dahi İstanbul’da, Maslak’ta bulunan UNIQ İstanbul’un müze kısmında ziyaretçileriyle buluşuyor. Dünya prömiyeri Belçika’nın Brugge kentinde gerçekleştirilen bu önemli sergide Da Vinci’nin orijinal eskizlerinden yola çıkılarak oluşturulan 100 replikasıyla birlikte; orijinal el yazması, tablo ve çizimlerinin de dahil olduğu 200’e yakın eseri sergileniyor.

“Barış ve İyilik için Dans Et” sloganı ile Amerika’dan Uzak Doğu’ya, Avrupa’dan Afrika’ya 80’i aşkın ülkeden 5.000’den fazla sosyal dansçının katılımıyla, 28 Mart’ta başlayacak olan bu dinamik festivalde dansa dair her şey var! Türkiye Salsa Şampiyonası’nın da gerçekleştirileceği festivalin en güzel yanı, her seviyeden ve her dans branşı için muhteşem workshop çalışmaları düzenlenecek olması. Aynı zamanda festival kapsamında onlarca farklı ülkeden gelen profesyonel ve amatör dansçılarla tanışıp dans edebileceğiniz dans partileri de gerçekleştirilecek.

“One Day” / “Reckoning Song” şarkısıyla listeleri altüst eden müzisyen, besteci ve söz yazarı Asaf Avidan etkileyici performansı ile 13-14 Mart’ta Zorlu PSM Studio’da! “The Study on Falling”i 2017 yılında çıkaran Avidan, bu albümde 60’ların Amerika’sına saygı duruşu niteleğinde olan bir sound yakalamak için tüm albümü Amerika’da, daha önce Bob Dylan ve Tom Waits ile çalışmış yapımcı Mark Howard eşliğinde kaydediyor. Ve her zaman ki gibi, The Study on Falling ile Asaf Avidan, ilham aldığı müzik türlerine ustaca iliştirdiği atmosferik dokuları, başarıyla sergiliyor.

ETKİNLİK

FESTİVAL

KONSER

SERGİ

LEONARDO DA VINCI EXPO: DAHİ İSTANBUL’DA

Page 35: OCAK-ŞUBAT-MART 2018 - globelink-unimar.com · 4 ARGEMONIA İÇİNDEKİLER 06 24 08 12 26 16 30 18 34 14 15 32 22 10 28 ŞİRKET PROFİLİ Globelink Ünimar Ünivasyon Takımı SEKTÖRDEN

3 5

Hızlı ve güvenilir hizmetimiz ile karayolu taşımacılığında da çözüm ortağınız olmaya devam ediyoruz.

GÜNEY AVRUPA'DA!

Page 36: OCAK-ŞUBAT-MART 2018 - globelink-unimar.com · 4 ARGEMONIA İÇİNDEKİLER 06 24 08 12 26 16 30 18 34 14 15 32 22 10 28 ŞİRKET PROFİLİ Globelink Ünimar Ünivasyon Takımı SEKTÖRDEN