halkin avukatlarinin hakli davasina destek sundu, …yuruyus.biz/pdf/pdf/eoky113.pdfrolü, mao...

44
24 Ülke Avukatları Adına ELDH, 10 Ülke Avukatları Adına ALD, 26 Ülke Avukatları Adına IADL, Belçika ve Almanya’dan 22 Baro Adına OBFG, Avrupa Barolar Konseyi (CCBE) ve Uluslararası Avukatlar Birliği (UIA) Temsilcileri Türkiye’de Varolan Toplam 79 Baronun 39’u HALKIN AVUKATLARININ HAKLI DAVASINA DESTEK SUNDU, ADALET İSTEDİ! LENİN www.yuruyus-info.org [email protected] Haftalık Dergi Sayı: 113 7 Nisan 2019 Fiyatı: 1 TL (kdv dahil)

Upload: others

Post on 28-Mar-2021

15 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: HALKIN AVUKATLARININ HAKLI DAVASINA DESTEK SUNDU, …yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY113.pdfRolü, MAO ZEDUNG, Ekim 1938, Seçme Eserler, C. II, s. 196) Halkın Avukatları İçin Adalet İstiyoruz!

24 Ülke Avukatları Adına ELDH,10 Ülke Avukatları Adına ALD,26 Ülke Avukatları Adına IADL,

Belçika ve Almanya’dan 22 Baro Adına OBFG,Avrupa Barolar Konseyi (CCBE) ve

Uluslararası Avukatlar Birliği (UIA) TemsilcileriTürkiye’de Varolan Toplam 79 Baronun 39’u

HALKIN AVUKATLARININ HAKLI DAVASINADESTEK SUNDU, ADALET İSTEDİ!

LENİN

www.yuruyus-info.org

[email protected]

Haftalık DergiSayı: 113

7 Nisan 2019Fiyatı: 1 TL (kdv dahil)

Page 2: HALKIN AVUKATLARININ HAKLI DAVASINA DESTEK SUNDU, …yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY113.pdfRolü, MAO ZEDUNG, Ekim 1938, Seçme Eserler, C. II, s. 196) Halkın Avukatları İçin Adalet İstiyoruz!

KEZBAN BEKTAŞ, 252 GÜNDÜR DİRENİŞÇİ!TAYAD’LI BİR ANA

OĞLU ŞEHİT, KIZI ve DAMADI TUTSAK!ONLARCA TABUT OMUZLAMIŞ,

FAŞİZME KARŞI BAŞKA YOL OLMADIĞINIBİLDİĞİNDEN, DEĞERLERİ VE İNANCI İÇİN ÖZGÜRTUTSAKLIKTA ÖĞRENDİĞİ GİBİ SLOGAN ATIYOR,

DİRENİYOR, ÖĞRETİYOR!

FAŞİZME KARŞI DİRENMEK ONURDUR!KEZBAN ANA ONURUMUZDUR!

www.yuruyus-info.org [email protected]

Sahibi ve Sorumlu Yazıişleri Müdürü:Elif ERSOYAdres: Bozkurt Mah. Baysungur Sok.Muratoğlu Çarşısı 14 D Şişli - İSTANBULOfset Hazırlık: Ozan Yayıncılık

Adres: Zübeyde Hanım Mah. Fevzi

Çakmak Cad. 1297. Sokak No: 1 Daire: 1

Sultangazi / İSTANBUL

Tel: (0-212) 419 31 96

ISSN: 1305-7944

Haftalık Süreli

Yerel Yayın

Siyasi Dergi

Fiyatı: 1 TL

Page 3: HALKIN AVUKATLARININ HAKLI DAVASINA DESTEK SUNDU, …yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY113.pdfRolü, MAO ZEDUNG, Ekim 1938, Seçme Eserler, C. II, s. 196) Halkın Avukatları İçin Adalet İstiyoruz!

i ç i n d e k i l e rüyelerine açtığısoruşturmaların hesabınıverecek!

22 Röportaj: İşlerini geri almak

için direnen kamu emekçileriNazife Onay ve NazanBozkurt, KESK MYK’nınaçtığı soruşturmalara karşıbaşlatılan kampanyanınnedenlerini anlatıyor

23 Yaşadıklarımızdan

Öğrendiklerimiz: Hey TekstilDirenişi’nden-3

25 Direnişler Meclisi: Market

direnişçilerini, DirenişlerMeclisi’nde birleşmeyeçağırıyoruz!

26 Devrimci İşçi Hareketi: DİH

olarak süreli ve hedefliçalışmalıyız!

28 Grup Yorum’dan bir Mahzuni

Şerif düzenlemesi: Erim ErimEriyesin

29 Yozlaşmanın Barikatı

Değerlerimiz: Adaletsizliğeuğrayanları sahiplenmek tümdevrimci-demokratların

9 Hukukçular, internet üzerindenyaptıkları programda halkınavukatlarına dönükdayanaksız suçlamalarını,tutsak avukatlarınsavunmalarını ve reddihakim talebini anlatıyor

12 Parti beynimiz, Cepheyüreğimiz! Beynimizledüşünüp, yüreğimizle

vuruyoruz! - 3. Bölüm

14 Leyla Güven’in, HDP’lilerinve PKK tutsaklarınındirenişi haklı ve meşrudur!

15 Adalet İstiyoruz

17 Kamu Emekçileri Cephesi:KESK MYK’daki tasfiyecisolcu HDP, CHP, EMEP,ÖDP ve Halkevciler; direnişçi

4 Faşizmin halkın avukatlarına

verdiği cezalar hükümsüzdür!Avukatlarımızı tecrithücrelerinden çekip alacağız!

HALKIN AVUKATLARINAÖZGÜRLÜK!

görevidir

30 Savaş ve Savaşçı:

Şehitlerimizden öğrenmeyedevam ediyoruz

31 Gizlilik adaletin bittiği yerde

başlar-5

33 Hukuk devleti-yasa devleti-polis

devleti tartışmalarınıngölgesinde faşizm-5

35 Avrupa’da Yürüyüş

36 Yitirdiklerimiz

38 Öğretmenimiz

- GENÇLİK ÖZEL BÖLÜMÜ-39 Düzenin yok saydığı, yozlaştırdığı

milyonlarca yoksul genciörgütleyecek, demokratiküniversite, bağımsız Türkiyemücadelemizi büyüteceğiz!

41 Mahir Mete’nin nehirdekaybolmasının ve Arda’nınintiharının sorumlusuemperyalizmdir!

42 Dev-Genç’liler olarakörgütlülüğümüzü Anadolu’da dabüyütmeli, ayaklı birer umuttaşıyıcısı olmalıyız!

Page 4: HALKIN AVUKATLARININ HAKLI DAVASINA DESTEK SUNDU, …yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY113.pdfRolü, MAO ZEDUNG, Ekim 1938, Seçme Eserler, C. II, s. 196) Halkın Avukatları İçin Adalet İstiyoruz!

Halkın avukatlarının 3. duruşmasının, 18-21Mart günleri Silivri’de görüleceği açıklandı.20 Mart günü, avukatlara üst sınırdan ceza

verilerek duruşma bitirildi. Gerçekte ise yapılan bir‘yargılama’ değildi. Faşizmin mahkemeleri, tarihselve siyasal olarak haksızdır ve hukuk beklenemez.

Aynı zamanda 3 mahkeme boyunca, faşizminkendi hukukuna göre de yapılması gereken hiçbirşey yapılmadı. Aslında yargı süreci işletilmedi.Halkın avukatlarının;

- Tutsaklıkları boyunca savunmalarına hazır-lanmaları için gerekli materyaller verilmedi, avukatgörüşleri engellenmeye çalışıldı.

- Avukatların aleyhinde “delil” diye sunulantek şey, iftiracı itirafçılardan alınan ifadelerdi.

- Tutukluluğu 2. yılına giren halkın avukatlarınınlehine olan hiçbir tanık ve delil toplanmadı, varolanlar dikkate alınmadı.

- Bir kişi, 141 ayrı davada “tanık” olarak ifadeverdi.

- Aynı kişiden, hem açık hem de gizli tanıkolarak ayrı kişiler gibi ifade alındı.

- Avukatların reddi hakim talebi başta olmaküzere, hiçbir itirazı kabul edilmedi.

- Sanıkların son sözleri sorulmadı!

- Karar açıklanırken, ne halkın avukatları ne

de onların avukatları yoktu. Karar, boş salonaokundu.

Halkın avukatları 3 mahkeme boyunca, yapılanınneden bir yargılama olmadığını anlattı. Mahkeme he-yetinin düşmanlığını gözler önüne serdi, faşizminadaletsizliğini yargıladı ve mahkum etti.

Faşizm, Halkın AvukatlarınaNeden Düşmandır?Halkın Hukuk Bürosu, kurulduğu 1989 yılından bu

yana, devrimci avukatlık pratiği nedeniyle sürekli fa-şizmin hedefi durumundadır. HHB’nin baskıya uğra-madığı, tutsaklarının işkence görüp tutuklanmadığıbir dönem olmamıştır.

Devrimci avukatlık; yalnızca devrimcilerin avu-katı olmak değildir. Aynı zamanda emperyalizmeve faşizme karşı açıktan cephe alan, baskı ve sö-mürünün önüne geçmeye çalışan, geçemediğindeteşhir ve halk nezdinde mahkum eden bir misyonüstlenmektir.

Bu nedenle halkımız da, her koşulda avukatlarınısahiplenmiştir. Can-kan pahasına, bedellerle kurulanbu bağ koparılamamıştır. Çünkü halkın avukatları dayoksul halkın çocuklarıdır, halkın içindedir.

Emperyalizmin; devrimcileri tecrit edip yalnız-laştırma, terörize ederek imha etme politikasıboşa çıkarılmıştır. Bunun son kanıtı, halkın avu-

Türkiye’deki Toplam 79 Barodan 39’u,110 Ülkeden 2 Milyon Avukatı Temsil Eden UIA veAvrupa’dan Milyonlarca Avukatı Temsil EdenHukuk Örgütleri,Halkın Avukatlarına Verilen Cezalarla İlgiliAynı Şeyi Söyledi:

Türkiye Mahkemelerinde Adalet Yok!Adil Yargılama Yok!

Sanıksız, Avukatsız, Son Sözleri Sorulmadan Yargılama Olmaz!

Faşizmin, Halkın Avukatlarına Verdiği CezalarHükümsüzdür!

AVUKATLARIMIZI TECRİT HÜCRELERİNDENÇEKİP ALACAĞIZ!

Emperyalizme ve Oligarşiye Karşı Yürüyüş

FAŞİZMİN ADALETSİZLİĞİNE TESLİM OLMAYACAĞIZ!4

Page 5: HALKIN AVUKATLARININ HAKLI DAVASINA DESTEK SUNDU, …yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY113.pdfRolü, MAO ZEDUNG, Ekim 1938, Seçme Eserler, C. II, s. 196) Halkın Avukatları İçin Adalet İstiyoruz!

katlarının davasının yurtdışında gösterilen sahip-lenmedir. Bu sahiplenme, elbette kendiliğindenortaya çıkmamış, HHB’nin 30 yıldır yarattığı gelenekve devrimci avukatlık pratiğinin sonucudur.

Tüm Dünyadan Milyonlarca Avukat, Halkın Avu-katlarına Dayatılan Keyfiliğe Tavır Almıştır.

Çünkü Halkın Avukatları, Hem Türkiye Hem deDünyada, Baskı Altında Olan Meslektaşlarını Sa-hiplenmiş, Halkların Enternasyonalist Dayanış-masını Büyütmüştür!

Enternasyonalizm, Emperyalizmin SaldırganlığıKarşısında Dünya Halklarının En Güvenli Sığına-ğıdır!

Türkiye’de 79 baro bulunmaktadır. 39 baro,yani 103 bin 300 avukatın yarısı, açıktan faşizminadaletsizliğine tavır almıştır.

Dünyada resmi olarak tanınan 193 ülkenin; ya-rısından fazlası, usulsüz yargılamaya karşı halkınavukatlarının özgürlüğünü istedi.

Silivri’deki duruşmaya katılan, sahiplenme açık-lanması yapan hukuk örgütlerinden bazıları:

- UIA (Uluslararası Avukatlar Birliği), 110’unüzerinde ülkede 2 milyon avukatı temsil etmekte-dir.

- CCBE (Avrupa Baroları ve Hukuk DernekleriBirliği), Avrupa’da tam üye 32 ülke ve gözlemci 11üyenin hukuk örgütlerinden bir milyonu aşkın Av-rupalı avukatı temsil eden bir örgüttür.

- ELDH (Dünyada İnsan Hakları ve Demokrasiİçin Avrupalı Avukatlar Birliği); İngiltere, Fransa,Belçika, Almanya, İtalya, Rusya, Sırbistan, İspanya,Bulgaristan, Yunanistan, Bask Ülkesi, İsveç, İspanya/Ka-talonya, Arnavutluk, Avusturya, Azerbeycan, Finlandiya,Hollanda, Macaristan ve Letonya’da temsil edilmektedir.

- AED (Avrupa Demokrat Avukatlar Birliği), ÇHD’ninde içinde olduğu hukuk örgütlerinin yanı sıra Almanya,Belçika, BASK ülkesi, İtalya, Yunanistan, İtalya’da veHollanda’da yüzlerce hukuk örgütünü temsil etmek-tedir.

- OBFG, Belçika’da Fransız ve Alman AvukatlarBaro Birliği, 14 baronun oluşturduğu bir birliktir.

- RAV (Demokrasi ve İnsan Hakları için Avukatlar)Almanya’da kurulmuş ve on üyesi bulunmaktadır.

Halkın Avukatları, kuruldukları günden bu yanahalkların enternasyonalist dayanışmasını büyütmeyeçabalamıştır. Bu nedenle yalnızca ülkede oligarşininsaldırılarına karşı durmakla kalmamış, emperyalistişgallere ve katliamlara karşı da açıktan tavır al-mıştır.

Halkın avukatlarına verilen “ceza” nedenleri ara-sında, Suriye’de savaş suçlarına karşı hazırladıkları

21 sayfalık suç dosyası ve Kuzey Kore’nin kuruluşyıldönümü etkinliğine katılmak da vardır.

Dünya halklarının enternasyonal dayanışmasınıbüyütmeyi görev bilen halkın avukatları, bu nedenletüm dünyada sahiplenilmiştir.

Örneğin, faşizmin adaletsizliğine karşı gizlilikhakkını kullanan ve daha sonra tutuklanıp, açlık gre-vindeyken duruşmaya getirilen Barkın Timtik’e verilen18 yıl 9 ay hapis cezasına ilişkin; OBSAV (UluslararasıSavunmaya Yönelik Hak İhlalleri ve Avukatların İnsanHaklarını Gözlemevi) açıklama yayınlayarak tutsakavukatlara özgürlük istedi.

Baş Çelişki Emperyalizm ile Dünya HalklarıArasındadır!

Devrimcilerin Görevi, Bu Çelişkileri Derinleş-tirerek Dünya Halklarının Lehine Çözmektir!

Halkların Haklı Mücadelesinin Yalnızca Des-tekçisi-Dayanışmacısı Değil, Parçası Olmaktır!

Devrimciler, halkların sınıf ve tarih bilinciyle em-peryalizme karşı direnişler örgütlemeyi, var olanlarıbüyütmeyi görev sayar. Halkların ortak düşmanınakarşı savaş cephesini genişletmek zorundayız.

Bağımsız-demokratik bir ülke istiyoruz. Mücade-lemizin, sınıfsız-sömürüsüz bir dünya mücadelesindenbağımsız olmadığını biliyoruz. Bu nedenle birincilgörevimiz, emperyalizme ve oligarşiye karşı mü-cadeleyi büyütmek ve yaygınlaştırmaktır. Halklarınkurtuluşu bir ve birbirine bağlıdır. Ortak düşmanakarşı ortak mücadeleyi büyüteceğiz!

Nerede emperyalist işgaller, katliamlar, sömürüve baskılar yaşanmışsa, halkın avukatları ezilen halk-ların yanında olmuştur. İspanya’dan Pakistan’a, LatinAmerika’dan Hindistan’a, Türkiye’den Filistin’e; neredeavukatlar baskı altındaysa halkın avukatları orada ol-muştur. Çünkü halkın avukatları, vatanseverdir veenternasyonalisttir.

Vatanseverlik ve enternasyonalizm üzerine Maoşöyle diyor:

“Enternasyonalist olan bir komünist aynı za-manda bir vatansever olabilir mi? Biz hem olabi-leceğini hem de olması gerektiğini savunuyoruz.

Sayı: 113 7 Nisan 2019

HALKIN AVUKATLARINA ÖZGÜRLÜK! 5

Page 6: HALKIN AVUKATLARININ HAKLI DAVASINA DESTEK SUNDU, …yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY113.pdfRolü, MAO ZEDUNG, Ekim 1938, Seçme Eserler, C. II, s. 196) Halkın Avukatları İçin Adalet İstiyoruz!

Vatanseverliğin özel içeriği, tarihsel koşullar tara-fından belirlenir. Japon saldırganlığının ya da Hitler’inde “vatanseverliği” var ve bizim de. Komünistler te-reddütsüz şekilde, Japon saldırganlığına ya da Hitler’in“vatanseverliği”ne karşı durmalılar. Japon ve Almankomünistler, ülkelerinin yürüttüğü savaşlara karşı ye-nilgicidir. Japon saldırganlığının ve Hitler’in mümkünolan her türlü araçla mağlubiyeti, Japon ve Almanhalklarının yararınadır ve mağlubiyet ne kadar tamolursa o kadar iyi olur. (...)

Japon saldırganlarının ve Hitler’in yürüttüğü savaşlar,dünya halklarına olduğu kadar kendi halklarına dazarar veriyor. Ancak Çin’in durumu farklı, çünkü osaldırganlığın bir kurbanı. Çinli Komünistler bu yüz-den, vatanseverlik ile enternasyonalizmi birleş-tirmeliler. Biz aynı anda enternasyonalist ve va-tanseveriz ve sloganımız “Saldırganlara karşı ana-vatanı savunmak için savaşın!”. Bizim için yenilgicilikbir suçtur ve Direniş Savaşı’nda zafer için çabalamakkaçınılmaz bir görevdir. Yalnızca anavatanı savunmakiçin savaşarak saldırganları mağlup edebiliriz veulusal kurtuluşumuzu sağlayabiliriz. Ve sadece ulusalkurtuluşa erişerek, proletarya ve diğer emekçi halklarınözgürleşmelerine ulaşılabilir. Çin’in zaferi ve istilâcıemperyalistlerin mağlubiyeti, diğer ülke halklarınayardım edecektir. Böylelikle ulusal kurtuluş sa-vaşlarında vatanseverlik, uygulamadaki enternas-yonalizmdir.” (Ulusal Savaşta Çin Komünist Partisi’ninRolü, MAO ZEDUNG, Ekim 1938, Seçme Eserler, C.II, s. 196)

Halkın Avukatları İçin Adalet İstiyoruz!Faşizmin Cüppeli Cellatlarının

Kararları Hükümsüzdür!Halkın Avukatlarına Özgürlük!20 Mart’ta, göstermelik olarak bile yargılama usul-

lerine uyulmadan ve protestolar altında 10 dakikadaaçıklanan karar meşru değildir! Kendi yasalarına bileuymayanlar, halkın yasalara saygı göstermesini, mah-keme kararlarını kabullenmesini bekleyemez!

Adaletsizliğe asla teslim olmayacağız! Gayrımeşru, adaletsiz kararları bozacağız!

Avukat Ezgi Çakır’a 8 yıl hapis ve “ev hapsi” veril-mişti. Av. Ezgi Çakır ve 5 yaşındaki kızı İdil’everilen mantıksız ve ahlaksız ev hapsi, tepkilerüzerine kaldırıldı.

Tutuklamamayı, bir lütuf gibi gösteren mahkemeiçin “Hakkımda artarak devam eden adli kontrolhükümlerinin sonuncusu hüküm ile geldi. 8 senehapis ve hüküm kesinleşinceye kadar EV HAPSİ.Faşizmin vicdanı da adaleti de yoktur! Bomboşdosyadan 8 sene ver, sonra da bak tutuklamadımde..” diyerek kararın hukuksuzluğunu anlatmıştı.

Devrimcilerin hukuksuz yargılamalarını veverilen cezaları tanımıyoruz. Halklar nezdinde, bumahkeme kararlarının tarihsel ve siyasal olarakhükümsüzdür. Halk düşmanı mahkemelerin ka-rarlarını kaldırtana kadar mücadelemizi sürdüre-ceğiz. Adaletsizliğe boyun eğmeyeceğiz!

Halkların her anında, omuz başında olan avu-katları halkımız da yalnız bırakmadı. Tüm halkımızıve halkın avukatlarının dostlarını, onları özgürlü-ğüne kavuşturma mücadelesine katılmaya çağırı-yoruz. Adalet İstiyoruz!

Emperyalizme ve Oligarşiye Karşı Yürüyüş

FAŞİZMİN ADALETSİZLİĞİNE TESLİM OLMAYACAĞIZ!6

Page 7: HALKIN AVUKATLARININ HAKLI DAVASINA DESTEK SUNDU, …yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY113.pdfRolü, MAO ZEDUNG, Ekim 1938, Seçme Eserler, C. II, s. 196) Halkın Avukatları İçin Adalet İstiyoruz!

Dün, İstanbul 37. Ağır Ceza Mahkemesitarafından, 18 meslektaşımız hakkında,3 yıl dokuz aydan 18 yıl dokuz aya

kadar varan hapis cezaları verilmiş, iki meslektaşımızhakkındaki dosya ise tefrik edilmiştir.

Soruşturmanın en başından bugüne kadarkamuoyunca yakından izlenen süreç, olağandışıve olağanüstü hukuk düzenlerinde bile benzerinerastlanmayan bir şekilde gelişmiştir.

Düzenlenen iddianame sonucunda yargılamayakonu eylemlerin birçoğu ile ilgili görülmekte olanderdest bir dava varken, tartışmalı bazı kanıtlareklenmek suretiyle yeni bir soruşturma başlatılmış,meslektaşlarımız bir yıla yakın tutukluluk süresindensonra mahkeme önüne çıkabilmişlerdir.

Günler süren duruşma sonunda, iddia makamınıntutukluluğun devamına ilişkin mütalasına karşın,suçun vasıf ve mahiyetinin değişme olasılığına,AİHM’in uzun tutukluluk sürelerine ilişkin kararlarınave yargılanan kişilerin avukat olmalarına özel vurguyapılarak, meslektaşlarımızın tahliyelerine oybirliğiylekarar verilmiş, savcılığın itirazı üzerine, aynı mah-keme heyetince, henüz bir gün bile geçmeden, bukez, tahliye edilen meslektaşlarımızın bir kısmınınyeniden tutuklanmasına ilişkin yakalama kararıverilmiştir. Bu kararın hemen ardından, mahkemeheyeti üyelerinin bir kısmının görev yeri değiştiril-miştir.

Görev yerleri değiştirilen mahkeme heyetininyerine, soruşturma aşamasında verilen tutuklamakararı altında imzası bulunan hakimler atanarak,doğal hakim ilkesi yerle bir edilmiştir.

Nitekim, yeni atanan heyet doğal bir heyet ol-madığını devam eden duruşmalardaki tavrıyla gös-termiştir.

Şubat-Mart 2019 aylarında yapılan tutukluluğunincelenmesi oturumlarında; sanık müdafilerinin,sanıkların duruşmada hazır edilmelerine yöneliktalepleri reddedilmiş, bunun üzerine yapılan reddihakim talepleri de yerinde görülmeyerek sanıkmüdafiileri duruşma salonundan çıkarılmış ve“sanki mahkûmiyet hükmü kurulmuşçasına ge-rekçelendirilerek” sanıkların tutukluluklarının de-vamına karar verilmiştir.

Mahkeme heyeti, duruşmalar sırasında birçokkez savunma makamını duruşma salonundan çı-kartarak adeta savunmasız yargı yaratma çabasıiçine girmiştir.

İkinci duruşmanın ara kararıyla savunma ma-kamına 18 Mart 2019 tarihli duruşmaya kadar ko-

vuşturmanın genişletilmesi ve tanık beyanlarınakarşı beyanda bulunmalarına ilişkin süre verilmişolmasına karşın bu sürenin bitmesi sanık ve mü-dafilerinin talepte bulunması beklenmeksizindosya mütalaa için savcılığa gönderilmiştir.Görevli savcının mütalaa vermemesi üzerine mah-kemece mütalaa talebi yenilenmiş, bu talebin, du-ruşma savcılığınca yerine getirilmemesi üzerine,İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca duruşma sav-cısı değiştirilmek suretiyle, yeni görevlendirilensavcı tarafından mütalaa verilmesi sağlanmıştır.

18 Mart 2019 tarihinde, henüz duruşma başlarbaşlamaz, yargılamayı yapan mahkeme heyeti ta-rafından alelacele oluşturulan ara kararla, ikinciduruşmadan sonra geçen 35 günlük sürede beyandabulunulmadığı, makul sürede kovuşturmanın ge-nişletilmesi talebinde bulunulmadığı gerekçe gös-terilerek; celse arasında dosyanın esas hakkındamütalaa için savcılığa tevdi edildiği, tüm bu se-beplerle de kovuşturmanın genişletilmesi taleplerininreddine karar verildiği açıklanmıştır.

Ancak, yargılama yapan mahkemenin, bir öncekicelse kurmuş olduğu ara kararında yer almamasınave tevsii tahkikat talepleri sunulmamış ve henüztevsii tahkikat hususunda karar verilmemiş olmasınarağmen, mahkeme heyeti tarafından adeta zorlamütalaa aldığı gerçeği gözlerden kaçmamıştır.

Özetle, mahkemece, sanık meslektaşlarımızve müdafileri tarafından gerek UYAP üzerindenve gerekse duruşma sırasında kovuşturmanın ge-nişletilmesi talepleri konusunda değerlendirmeyapmak bir tarafa, okumaya dahi gerek duymaksızın“makul sürede beyanlarda bulunulmadığı” ge-rekçesiyle, savunma makamının bütün taleplerireddedilmiştir.

Mahkeme heyeti adeta kendi hukukunu yaratmış,ceza usul hukukuna, olmayan bir makul sürekavramı hediye etmiştir.

16’sı Baro Başkanı, üçü TBB Yönetim Kuruluüyesi olmak üzere, yüzlerce avukat arasından,her bir sanık için sadece bir avukata ‘lütfen’söz verilmiş, dile getirilen ısrarlı talepler yinemahkeme heyeti tarafından reddedilmiştir.

Duruşmanın ikinci gününde söz verilen sanık-lardan Av. Selçuk Kozağaçlı, “Arama tutanağındayer almayan delillere dayalı olarak yargılamayapılmaya çalışıldığını, 20’yi aşkın belgeninsahte olduğunu, sahte belgelerle karar verile-meyeceğini, hakimlerin devletin emrinde vedevlet erki içinde yer aldığını fark ettiğini; ama

HALKIN AVUKATLARINA VERİLEN HAKSIZ CEZAYA VEHUKUKSUZLUKLARA İLİŞKİN 39 BARODAN ORTAK AÇIKLAMA

Sayı: 113 7 Nisan 2019

HALKIN AVUKATLARINA ÖZGÜRLÜK! 7

Page 8: HALKIN AVUKATLARININ HAKLI DAVASINA DESTEK SUNDU, …yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY113.pdfRolü, MAO ZEDUNG, Ekim 1938, Seçme Eserler, C. II, s. 196) Halkın Avukatları İçin Adalet İstiyoruz!

bu erkin yargı erki olmadığından emin olduğunu,bu sebeple hakimleri reddettiğini” ifade etmiş,bunun üzerine mahkeme başkanı sanık ve müda-filerini duruşma salonundan çıkararak duruşmayaertesi güne kadar ara vermiştir.

Dün de duruşma salonunda sanık ve müdafileriolmaksızın, boş salona mahkûmiyet hükümleriaçıklanmıştır.

Özetle, polis fezlekeleri mahkeme kararı halinegetirilerek, meslektaşlarımız hakkında mahkûmiyetkararları verilmiştir. Ceza Usul Kanununda yeralan, ceza yargılamalarında geçerli olan sözlü du-ruşma ve sözlü savunma yok sayılmıştır. Bağım-sızmış, tarafsızmış gibi bile davranmayan, yargınıngörüntüsünü bile katlanılmaz kılan, adil yargılamabir yana, yargılama bile yapılmadan gerçekleştirilenbu hukuk katliamını görünür kılıyoruz. Tarihe geçsin:Bırakınız adil yargılanmayı, bu bir yargılama biledeğildir!

Bu nedenle 20.03.2019 tarihinde açıklanmışolan mahkeme ilamı hukuka aykırı tesis edilmiştir.Adil yargılanma hakkı ile ceza usul kanunu vemevzuat hükümleri mahkeme heyeti tarafındandefalarca ihlal edilmiştir. Adalet arayışında ol-duğumuz bugünlerde meslektaşlarımız hakkındakanunsuz yöntemlerle hüküm kurulduğundan, buaçıklamayı yapma zaruretimiz doğmuştur. Savunmasusmayacak, susturulamayacaktır. Kamuoyunasaygı ile duyurulur.

Adana Barosu Başkanı Veli Küçük,

Ağrı Barosu Başkanı Mehmet Salih Aydın,

Amasya Barosu Başkanı Melik Derindere,

Ankara Barosu Başkanı R. Erinç Sağkan,

Antalya Barosu Başkanı Polat Balkan,

Artvin Barosu Başkanı Ali Uğur Çağal,

Aydın Barosu Başkanı Gökhan Bozkurt,

Balıkesir Barosu Başkanı Erol Kayabay,

Batman Barosu Başkanı Abdülhamit Çakan,

Bingöl Barosu Başkanı Hanifi Budancamanak,

Bolu Barosu Başkanı Sabri Hendekçi,

Burdur Barosu Başkanı Ramazan Gedik,

Bursa Barosu Başkanı Gürkan Altun,

Çanakkale Barosu Başkanı Bülent Sarlan,

Denizli Barosu Başkanı Müjdat İlhan,

Diyarbakır Barosu Başkanı Cihan Aydın,

Düzce Barosu Başkanı Azade Ay,

Eskişehir Barosu Başkanı Mustafa Elagöz,

Gaziantep Barosu Başkanı Bektaş Sarklı,

Giresun Barosu Başkanı Soner Karademir,

Hatay Barosu Başkanı Ekrem Dönmez,

Isparta Barosu Başkanı Ünsal Çankaya,

İstanbul Barosu Başkanı Mehmet Durakoğlu,

İzmir Barosu Başkanı Özkan Yücel,

Kırklareli Barosu Başkanı Turgay Hınız,

Kocaeli Barosu Başkanı Bahar Gültekin,

Manisa Barosu Başkanı Ali Arslan,

Mersin Barosu Başkanı Bilgin Yeşilboğaz,

Muğla Barosu Başkanı Cumhur Uzun,

Muş Barosu Başkanı Abdulbaki Çelebi,

Ordu Barosu Başkanı Haluk Murat Poyraz,

Siirt Barosu Başkanı Nizam Dilek,

Şanlıurfa Barosu Başkanı Abdullah Öncel,

Şırnak Barosu Başkanı Nuşirevan Elçi,

Tekirdağ Barosu Başkanı Sedat Tekneci,

Trabzon Barosu Başkanı Sibel Suiçmez,

Tunceli Barosu Başkanı Kenan Çetin,

Van Barosu Başkanı Zülküf Uçar,

Yalova Barosu Başkanı Fedayi Doğruyol

21.03.2019

Emperyalizme ve Oligarşiye Karşı Yürüyüş

FAŞİZMİN ADALETSİZLİĞİNE TESLİM OLMAYACAĞIZ!8

Page 9: HALKIN AVUKATLARININ HAKLI DAVASINA DESTEK SUNDU, …yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY113.pdfRolü, MAO ZEDUNG, Ekim 1938, Seçme Eserler, C. II, s. 196) Halkın Avukatları İçin Adalet İstiyoruz!

SAVUNMASINI YAPAMAYAN AVUKATLAR

Av. M. Gökhan Ahi: Dün bir duruşma yapıldı.ÇHD üyesi avukatların olduğu bir duruş-maydı. Ve bu duruşma 16-17 Baro Başka-

nının izlediği, yüzlerce avukatın ve başka ülkelerdenavukatların da gözlemci olarak katıldığı, bir duruşmazinciri yapıldı, pazartesiden bu yana. İnsanların talebiadil yargılamaydı.

Av. Adnan Ekinci: Bu kadar yer yerinden oynadı,avukatlar dünyasında. Kamuoyuna ne kadar yansı-dı?

Medyada çok ölçemedim, sosyal medyada…

Av. M. G. Ahi: Sadece belli basınayansıdı, muhalif basına yansıdı. Onundışında hiçbir yere yansımadı.

Av. A. Ekinci: Umurunda mı kim-senin?

Av. M. G. Ahi: Yok, ne yazık ki, şuanda yoğun bir seçim gündemi, artıağır bir ekonomik gündemden dolayıkimsenin dikkatini çekmedi. Sadeceavukatlar nezdinde dikkat çekti. Du-ruşmalarda şunu gördük, insanlar suç-ludur veya değildir. Bunun tartışmasıdahi yapılamadı. İddianame ile baş-lıyor suçlama süreci, daha iddia-namede herhangi bir şey yokken,yaklaşık 20 avukat tutuklandı, 20avukat tutuklu olarak bir yıldanfazla iddianameyi beklediler. Neyle suçlandıklarınıbilmeden, bir yıl boyunca iddianame beklendi. İddia-name çıktı, eninde sonunda yargılama başlandı denildive yargılamanın daha ikinci duruşmasında bütünavukatlara tahliye kararı verildi. Ve 20 tahliyedensonra aynı gün tahliye kararı veren hâkimlerin tama-mının yeri değiştirildi, yeni bir mahkeme heyeti atandı,bu heyetin tamamı da tekrar tutuklamaya karar verenmahkeme.

Av. A. Ekinci: Gene gece.

Av. M. G. Ahi: Aynı gece… Ve tahliyeden yaklaşık10 saat sonra tekrar hepsi tutuklanmış oldu. Buişin usul kısımları bir yana, ben pazartesi olan duruş-manın birinci bölümüne gittim.

Birinci gününde duruşmada usul hükümleri vardır.Mahkeme bir ara karar verir. Ara kararında der ki;şunun şunun uygulanmasına, bunun yapılmasına…

Burada öyle bir ara karar var, tefsihi tahkikat talebi,yani soruşturmanın genişletilmesi taleplerinin sa-vunma tarafından sunulması için süre verilmişfakat mahkeme bu ara kararından hiç bahsetmeden,hemen herkese esas hakkındaki mütalaası verildi,herkes son savunmasına geçsin denildi.

Av. A. Ekinci: İzmir Barosu Başkanı ne dedi,mahkeme başkanına? Geçen şeyde karar verdiniz,bugün bizi bekletip duruyorsunuz. Sevgili olsanız çe-kilmezsiniz.

Av. M. G. Ahi: Evet aynen şunu söyledi. “Saat5’te randevu verip, saat 3’te randevuya gelen sevgiligibisiniz” dedi. Hakikaten bu konuda da haklıydı.Çünkü mahkeme kendi ara kararına uymadan,direkt son savunmaya geçti. Buna da avukatlartepki gösterdi. Tutuklu, tutuksuz sanıklar tepkigösterdi, sanık avukatlar. Fakat buna rağmen

mahkeme bu kararından vazgeç-medi. Birkaç sefer dışarı çıkıldı, içerigirildi, ara verildi. Bir ara seyirci alın-madı salona, bir ara avukatlar salonaalınmadı. Bir ara tutuklular getirilmedi.Yani mahkeme oyuncak gibi oynadıyargılamayla. Yargılamada özellikleusul kuralları neden önemli adil yar-gılama için önemli.

Bir tarafta suçlanan var. Seni birşeyle suçluyorum. Diyelim ki senişunla suçluyorum. Bu suçlama daşöyle olması lazım. Diyelim ki savcısuçlamayı yapar, dava açılır. Savcınıngörevlerinden bir tanesi, aleyhte delilleritoplamak olduğu gibi aynı zamandalehte delilleri de toplar. Kamu adınahizmet verir. Burada lehte toplanan

delil olmadığı gibi, aleyhte toplanan bir sürü delilolduğu iddia edilen şeyler var. Deliller tam olarakoturmuyor, hatta delillerden bir tanesi de bir tanık.Gizli tanık. Gizli tanık da biliyorsun bu FETÖ yar-gılamalarının bize hediye ettiği uygulamalardanbir tanesidir. Gizli tanık diye bir adam var. Adam141 ayrı dosyada tanık. Nasıl bir tanıksa?

Av. A. Ekinci: Profesyonel tanık!

Av. M. G. Ahi: Profesyonel tanık. Profesyonel gizlitanık, bir dediği bir dediğini tutmayan, hiçbir şekildededikleri oturmayan bir gizli tanıktan söz ediyoruz.Sorulara verilen cevapları dahi enteresan. Tartışılmasıgereken deliller varken hiçbirisi tartışılmadan doğrudansavunma istendi. Sanıkların savunması istendi.

Av. A. Ekinci: Gizli tanık da salonda mıydı?

Av. M. G. Ahi: Yok gizli tanık yoktu. Daha önce

Hukukçular, İnternet Üzerinden Yaptıkları ProgramdaHalkın Avukatlarına Dönük Dayanaksız Suçlamalarını, Tutsak Avukatların

Savunmalarını ve Reddi Hakim Talebini Anlatıyor

Av. Adnan Ekinci ve M. Gökhan Ahi’nin yaptığıAdaletin Bu Mu Dünya Programından

Bölümler Aktarıyoruz.

Sayı: 113 7 Nisan 2019

HALKIN AVUKATLARINA ÖZGÜRLÜK! 9

Page 10: HALKIN AVUKATLARININ HAKLI DAVASINA DESTEK SUNDU, …yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY113.pdfRolü, MAO ZEDUNG, Ekim 1938, Seçme Eserler, C. II, s. 196) Halkın Avukatları İçin Adalet İstiyoruz!

dinlenmiş gizli tanık. Ya, şu kadarını söyleyeyim.Mahkeme başkanı savunmaya bile müdahale ediyor.Mahkeme ile ilgili bir şey söyleniyor, savunma ile ilgilibir şey söyleniyor. Hemen sözü kesip “Mahkemeyiitham etmeyin, savcıyı itham etmeyin” diye uyarılardabulunuyor. Ya, mahkemenin görevi bu değil ki! Mah-keme tabi ki itham edilecek. Savcılık tabi ki ithamedilecek. Yani bu usulde vardır. Tehdit edilecek,itham edilecek, karşı durulacak, savunma nasılyapılır başka türlü.

Av. A. Ekinci: Reddedilecek.

Av. M. G. Ahi: Reddedersin. Dinlersin, reddedersin.Ama reddederken de bir gerekçe sunarsın. Mahkemebaşkanı şunu yaptı. Bu çok komikti, gerçekten çok ko-mikti. Yani bunu burada gülerek anlatmak istiyorum.Ama şu an gülecek halde değilim açıkçası.

İki avukat, savunma avukatı aralarında konu-şurken, bu arada duruşma devam ediyor. Dedi ki“Aranızda konuşmayın, dedi. Yoksa yerlerinizideğiştiririm” dedi. Herkes birbirine baktı, neoluyor? Mahkeme başkanı mı? Sınıf başkanı mı?Yani bir tahtaya herkesin ismini yazmadığı kaldı.Konuşanlar falan filan diye.

Biz ne istiyoruz? Adil yargılama istiyoruz. Bütünavukatların burada istediği şey adil yargılama. Adil yar-gılama neden önemli? Bir tarafta suçlanan var. Birtarafta suçlayan var. Diğer tarafta da karar verecekler.

Av. A. Ekinci: Bak, suç dedin de; suçlama şu: O20 avukat bir terör örgütüne üye olmaktan, bazılarıda yönetici olmaktan suçlanıyor. Kim bunlar? ÇHDdiğeri de HHB. Bunlar avukatlardan oluşuyor. Şimdiiddia terör örgütüne üye olmak.

Av. M. G. Ahi: Veya yönetmek.

Av. A. Ekinci: 16 tane Baronun Başkanı yargıla-nanları savunmak üzere oraya geliyorlar: İstanbulBarosu başta, Ankara Barolar Birliği, Türkiye BarolarBirliğinden temsilci, Avrupa’dan Avukatlar Barolar-dan… Peki nasıl oluyor da böyle terör örgütü üyesiiddiası olan avukatların temsilcileri Türkiye’nin ve Av-rupa’nın her yerinden gelerek kendilerini taraf olarakgörebiliyorlar. Buradaki çelişki ne?

Bir; terör örgütü ortada yok ve herkes biliyor kibunlar iddiadan öte bir şey değil, altı yok.

İkincisi; 16 tane Baro Başkanı da terörü destekliyor,Avrupa’daki terörü desteklemek üzere geldiler. İkisoru.

Av. M. G. Ahi: Sorulara doğrudan cevap değil,önce şunu söyleyeyim. Bir kere bu yargılama simgeselbir yargılama.

Av. A. Ekinci: Ne? Amaç ne?

Av. M. G. Ahi: Avukatları, savunmayı etkisizkılmak, sindirmek.

Av. A. Ekinci: Genel anlamda?

Av. M. G. Ahi: Genel anlamda, çünkü şu andayargıyı rahatsız eden şey ne? Yargının istediği

gibi karar vermesini engelleyen şey ne? Yargıyadirenen, savunmaları etkili bir şekilde yapan kurumkim? Avukat. Avukatlık olmasaydı eğer, bugünsavcı iddia edecekti, mahkeme karar verecekti.Fakat avukatlar hala savunma yapabildiği için vesavunma yaparken de argümanlarını çok sağlamkurabildikleri için, yargıyı rahatsız ediyor.

Av. A. Ekinci: Bir şey daha var.

Av. M. G. Ahi: Yargıyı rahatsız etmesi, avukatlarınistenmiyor istenmiyor. Çünkü bugün öyle bir halegeldi ki, senin siyasin, benim siyasim, senin teröristin,benim teröristim, senin davan, benim davam gibifarklı kamplaşmalara yol açıyor.

Av. A. Ekinci: Bir boyut daha var, burada gözdenkaçırmayalım. Bu avukatların yargılanmasını hareketegeçiren düşünce. Şimdi burada ÇHD, HHB avukatlarınerede bir mazlumiyetin olduğu olay varsa, bunlar gi-diyorlar kendilerini avukat olarak sunuyorlar.

Av. M. G. Ahi: Mesela maden kazalarında.

Av. A. Ekinci: Soma.

Av. G. Ahi: Soma maden kazası değil, maden ci-nayetidir. Bütün iddialarını bunun üzerine kuruyorlarve avukat tutamayacak durumda olan insanlara yardımedip, onların haklarını mahkeme nezdinde savunuyorlar.Soma, Ermenek daha geçende şunu yaptılar. 3. Ha-valimanı inşaatında kötü koşullardan şikayet eden vebununla ilgili eylem yapan işçiler tutuklandı bir kısmı.Onların da avukatlığını üstlendiler.

Av. A. Ekinci: Şimdi tam burada üst akıl şöyle dü-şünüyor. Yahu bunlar deli mi? Divane mi? Daha kal-kıyorlar Soma’daki duruşmalara gidiyorlar. Kendi cep-lerinden harcıyorlar belki de paraları?

Av. M. G. Ahi: Çoğunlukla.

Av. A. Ekinci: Çoğunluk bir hukukçu vicdanınınsesine kulak verip gidenler. ÇHD üyesi olmadığıhalde gidenler de var.

Av. M. G. Ahi: Var.

Av. A. Ekinci: HHB’ye dahil olmayanlar da var.

Av. M. G. Ahi: Var. Çocuklar taciz ediliyor. Birçokavukat o davaya gönüllü olarak koşturuyor. Kamuoyunayansıyanlar da var. Veya bir işçi ile ilgili. Bir işçiölümü oluyor, bir iş kazası oluyor bundan dolayıbirçok avukat gidiyor. Bu aynı zamanda bir toplumsalsorumluluk.

Av. A. Ekinci: Gökhan burada üst akıl diyor ki So-ma’da tamam yargılama var. Tamam hatalı olabilir.Ta İstanbul’dan kalkıp, gidip oraya müdahil olup odavaya karışmak istemelerinde bir art niyet arıyor vebunlar bir grup olduğu için örgütle besleniyorlar. Yaniörgüt finanse ediyor.

Av. M. G. Ahi: Pekala, ben tersten bakayım olaya.Velev ki örgüt üyesi. O zaman yargılama yapıldı-ğında, yargılamada önüne deliller konmaz mı? Şubağlantı var. Şu bağlantıdan dolayı sen bu örgütleilişkili görünüyorsun. Şuradaki olaya karıştın. Şuradaki

Emperyalizme ve Oligarşiye Karşı Yürüyüş

FAŞİZMİN ADALETSİZLİĞİNE TESLİM OLMAYACAĞIZ!110

Page 11: HALKIN AVUKATLARININ HAKLI DAVASINA DESTEK SUNDU, …yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY113.pdfRolü, MAO ZEDUNG, Ekim 1938, Seçme Eserler, C. II, s. 196) Halkın Avukatları İçin Adalet İstiyoruz!

olayla ilintilisin. Sen buranın karar vericisisin, sen bu-ranın yürütücüsüsün, sen şuradaki eyleme şu şekildedestek verdin. Yasa dışı eyleme veya terörist eyle-me… Böyle bir şey söylersin, bir de yargılamayaparken kim olursa olsun ister terörist olsun, isterhakkı zedelenen bir bakkal amca olsun, hiç farketmez herkes yargının önüne niye geliyor?

Av. A. Ekinci; Adalet için geliyor.

Av. M. G. Ahi: Bir adil yargılama görmek istiyor.Savunmasını yapabilmek istiyor. Delillerin tartışılmasınıistiyor. İddianın karşısına savunma konulmasını istiyor.Öyle değil mi? Usul kuralları var. Usul kuralları özelliklesanığı veya davalıyı daha çok korumaya yöneliktir.Niye çünkü kendisini savunmaya ihtiyacı vardır. Birtarafta suçlayan güçlü devlet vardır. Savcı devletadına suçlama yapar. Bir tarafta da gücü olmayan,savunma konumunda olan. Eğer tutukluysa hertürlü iletişime, özgürlüğe erişimi olmayan insanınsavunmasını yapan avukat var.

Av. A. Ekinci: Yani, daha basitleştirirsek bir iddia-namede devlet diyorsa ki; “Bak sen şurada şu toplantıyıyaptın, burada şu telefon görüşmesini yaptın, bunlarbunlar senin örgüt üyesi olduğuna kanaat getirdimben.” Karşı tarafta diyecek ki; o “toplantı dediğiniz örgütüyesi bizim apartman toplantısı, ispatlarım. Tarihi, saativb. Telefon görüşmeleri beni aramış müvekkil ilişkilerimdirfalan, filan.” Hepsine bir şey getirdiği zaman o zamanmahkeme diyecek ki, “sayın savcının yaptığı iddia-namenin, iddiaların altı boş. Beraat kararı verir.Buna biz adil yargılama diyoruz.”

Bir iddianame getirildiği zaman belgeler olacak,olgular olacak. Bu olgulara karşı da bir kişi savunmayapacak. Öyle bir toplantı vardır ki, hakikaten olmuştur.Örgüt üyesidir. Ona bir şey diyemeyecek. Bir sürüfazlalıkta da diyecek ki; evet ben buna girdim amabunlarda yokum.

Av. M. G. Ahi: Her şey varsayımsal yürüyor mah-kemelerimizde ne yazık ki. Özellikle ceza mahke-melerinde hakimlerin bunu yüreklilikle söylüyorum.Bir avukat olarak söylüyorum, genelde polislertarafından hazırlanan fezlekelerin, aynen savcıtarafından iddianameye çevrilmesi ve mahkemetarafından karar verilmesi var. Bu herhangi birceza davası için geçerli.

Av. A. Ekinci: Nasıl oluyor? Olması gereken ne?

Av. M. G. Ahi: Terör davası, örgüt davası vazgeçtim.Basit bir hırsızlık davası, basit bir bileşim suçundadahi yani fezlekelerin aksine yazabilen savcı görmedimdaha.

Av. A. Ekinci: Nasıl olmalı?

Av. M. G. Ahi: Nasıl olmalı? Adı üstünde, lehe de-lilleri de toplamalı savcı. Bir tarafta aleyhte delillergetirildi tamam. Ama lehte deliller de getirilmesilazım. Belki adam o saatte orada değil. Belkiadam bir yere seyahat etti. Belki adamın onu yap-ması için bir hakkı var. Veya oraya erişim izni

olan bir adam yani.

Av. A. Ekinci: Peki davaya dönelim. Sonuç neoldu?

Av. M. G. Ahi: Sonuç şu oldu.

Av. A. Ekinci: Üç gün sürdü.

Av. M. G. Ahi: Üç gün sürdü. Üç günün sonundaavukatların savunması alınmadan, sanıkların sonsözü sorulmadan cezalar verildi. Üç yıl 9 aydan,18 yıl 9 aya kadar ceza verildi.

Av. A. Ekinci: Son duruşmaya da hiçbir avukat,yani savunmacı avukatların hiçbiri katılmadı.

Av. M. G. Ahi: Katılmadılar.

Av. A. Ekinci: Protesto anlamında.

Av. M. G. Ahi: Çünkü usul kuralları atlandı veatlanan usul kuralları gerçekten önemliydi. Çünkü,soruşturmanın genişletilmesi dediğimiz aşama sa-vunmanın talep ettiği, toplanmasını istediği ve tartı-şılmasını istediği delillerin ortaya konulduğu aşamadır.Bu aşama es geçildi.

Av. A. Ekinci:Yani bir yargılamanın en temel aşa-malarından birisi yok sayıldı.

Av. M. G. Ahi: Bu şuna benziyor. Bir maç yapıyor-sun. Maçın ortasında hakem adil bir şekilde yönetirkenbir anda federasyon hakemi görevden alıyor. Sen yö-netemiyorsun diyor. Yerine başka bir hakem atıyor.

Av. A. Ekinci: Ne düşünür oradaki futbol taraftar-ları?

Av. M. G. Ahi: Yargılamanın ortasında hakem de-ğişti, mütalaayı veren hakem değişti. Ve belli birsonuca yöneldi.

Av. A. Ekinci: Bunların terör örgütü üyesi olduğunadair iddiaya 80 baronun yarısı katılmıyor.

Av. M. G. Ahi: Barolar aslında…

Av. A. Ekinci: Geri kalan yarısı da herhalde imzavermediği için, az önce başladığını söylediğin dekle-rasyona, onlar bunların terör örgütü olduğuna inanyoranlamına mı geliyor?

Av. M. G. Ahi: Ben o ayrıma katılmıyorum açıkçası.Buradaki ayrım başka türlü bir ayrım. İmza atan,açıklamayı yapan barolar, terör örgütü üyesi değiltartışması yapmıyor. Bu yargılamanın işidir. Buradadeliller ortaya koyma ve hüküm verme yetkisi mah-kemededir. Karşı çıktıkları şey adil bir yargılama ya-pılmamasıdır.

Av. A. Ekinci: Peki o barolar adil yargılama yapıl-dığını mı düşünüyorlar?

Av. M. G. Ahi: Orası şüpheli. Acaba böyle mi dü-şünüyorlarlar yoksa o baroların çekindikleri bir şeylermi var? Pek konu…

Av. A. Ekinci: Neyse ki bu işin bir temyizi var.

Av. M. G. Ahi: Ümit ediyoruz ki bu iş temyizde çö-zülecektir.

Sayı: 113 7 Nisan 2019

HALKIN AVUKATLARINA ÖZGÜRLÜK! 111

Page 12: HALKIN AVUKATLARININ HAKLI DAVASINA DESTEK SUNDU, …yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY113.pdfRolü, MAO ZEDUNG, Ekim 1938, Seçme Eserler, C. II, s. 196) Halkın Avukatları İçin Adalet İstiyoruz!

“Ulaş’ın elinde mavzer / Mavzeri türküye benzerBizimkiler böyle ölür / Böyle ölür bizimkilerTohumlar düştü toprağa / Karıştı yeşil yaprağaKurban olam / Seni yaratan toprağa”

13 Şubat 1972’de, İstanbul Levent’te yoldaş-larıyla birlikte kaldıkları evde kuşatılan UlaşBardakçı, çatışarak kuşatmayı yarar. 6 gün

sonra Arnavutköy’de kuşatılır. Daha önceki kuşatma-larda teslim olmayan, uzlaşmayan Ulaş’ın elindesilahı vardır. Düşmana teslim olmaz. Elinde mavzeriyleçatışarak Arnavutköy’de şehit düşer.

Ulaş Bardakçı bir önder, sıra neferidir. Yoldaştır.Dedesinin ismini vermiştir ailesi ona; çünkü dedesiişgalcilere karşı savaşmıştır. Ulaş da dedesi gibiülkemizi Amerika’nın yeni-sömürgesi yapan iktidarakarşı elinde mavzeriyle çatışmıştır. 6. Filo’ya karşıeylemlerde haksızlıklara karşı yapılan gösterilerdeUlaş hep vardır. Uzlaşmazcılığıyla düşmana korkusalarak, sınıf kini ve halk sevgisiyle son anına kadaröğreterek şehit düşer Ulaş.

Süreç hızla ilerliyor, halk siyasi olarak gelişiyordu.Emperyalizmin bir dediğini ikiletmeyen iktidar, 12Mart ‘71’de darbe örgütledi. İstanbul Maltepe’de veArnavutköy’de THKP-C’nin önder kadroları katledil-mişlerdi. THKO önderleri tutsak edilmiş ve idamlarıgündemdeydi. Ülkemiz gençliği tam bağımsızlık mü-cadelesini yaygınlaştırıyordu.

Bir yanda TKP ve TİP revizyonizmine karşı Mark-sist-Leninist temelde devrim mücadelesi büyüyordu.Bir yanda Küpeli ve Aktolga ikilisi önder kadrolarınşehitliği ve Mahir’in de tutsaklığını fırsat bilerek sağ

sapma örgütlediler. THKP-C’yi tasfiye etmeye çalıştılar.Ancak karşılarında anti-emperyalist damarı güçlü,ayakları Anadolu topraklarına basan Cepheliler, sağsapmayı mahkum ettiler.

Kurtuluşa Kadar Savaş şiarını yükselttiler. Çokgenç bir hareket olmalarına rağmen, uzlaşma yoktuideolojilerinde. Uzlaşma yoktu yaşamlarında. Yoldaş-larını katledenlerle, vatanlarını sömürenlerle uzlaşmayıakıllarına bile getirmediler.

Uzlaşsalar Maltepe yaşanmazdı. Uzlaşsalar Ar-navutköy’de elinde silahıyla çatışmazdı Ulaş. UzlaşsalarAmerikan conileri korumalı gezmezlerdi ülke toprak-larımızda. Faşist sömürücü iktidar uzlaşarak yıkıla-mazdı. Sınıflar savaşında uzlaşan kaybederdi!

Kızıldere’de Uzlaşmaya Yer Yoktu!Oligarşi halklarımızın devrimciler önderliğinde sö-

mürü politikalarına başkaldırısını önlemek, yükselenbağımsızlık mücadelesini bastırmak, devrimcilerin kö-künü kurutmak bir daha hiçbir zaman ayağa kalkma-maları için devrimcileri katletmek, halka gözdağıvermek istiyordu. Oligarşinin bu politikası bozulmalıydı.THKO önder ve savaşçıları Deniz Gezmiş, Hüseyinİnan ve Yusuf Aslan için idam kararı vermişti. Mahirler“Denizler’in idam edilmesi, Türkiye devrimci ha-reketine vurulan darbedir, devrimci hareketinprestij kaybıdır” diyerek devrimci dostluk ve daya-nışma anlayışının, devrimciliğin gereğini yaparak De-nizler’in idamını engellemek için eylem hazırlıklarınabaşladılar.

Birçok eylem düşüncesi vardı, sonuç olarak NA-TO’nun Ünye Radar Üssü’nde görevli İngiliz teknis-yenlerinin kaçırılmasına karar verdiler. Eylemi ger-çekleştirmek için Mahirler Ankara’dan Ünye’ye hareketederler. Fatsa’ya yakın Yapraklı köyünde inip eyleminne zaman ve nasıl gerçekleştirileceğini en ince ayrın-tısına kadar planlayıp karar aldılar.

26 Mart akşamı İngiliz teknisyenlerin kaldığı apart-mana gelen ve THKP-C ve THKO savaşçıları, 12teknisyenden 3’ünü yanlarına alıp Niksar’ın Kızıldereköyüne gittiler. Kızıldere köyünün yakınlarında aracı

KIZILDERE,TESLİMİYETÇİLİĞE KARŞI SAVAŞ ÇAĞRISIDIR!

“BİZ BURAYA DÖNMEYE DEĞİL ÖLMEYE GELDİK”İKTİDAR İDDİASIDIR!

MALTEPE’DE, ARNAVUTKÖY’DE, KIZILDERE’DEUZLAŞMADIK!

KIZILDERE SON DEĞİL, SAVAŞ SÜRÜYOR!

Parti Beynimiz,Cephe Yüreğimiz!

Beynimizle Düşünüp, Yüreğimizle Vuruyoruz!49 YILDIR

BAĞIMSIZLIK DEMOKRASİSOSYALİZM YOLUNDA YÜRÜYOR,

30 MART-17 NİSANŞEHİTLERİMİZİ ANIYOR,

KATLEDİLENLERİMİZ İÇİNADALET İSTİYORUZ! 3. Bölüm

Emperyalizme ve Oligarşiye Karşı Yürüyüş

FAŞİZMİN ADALETSİZLİĞİNE TESLİM OLMAYACAĞIZ!12

Page 13: HALKIN AVUKATLARININ HAKLI DAVASINA DESTEK SUNDU, …yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY113.pdfRolü, MAO ZEDUNG, Ekim 1938, Seçme Eserler, C. II, s. 196) Halkın Avukatları İçin Adalet İstiyoruz!

terk ettiler. Köylülerin dikkatini çekmemek için geceyiköye yakın bir yerdeki ağılda geçirdiler. Ertesi gün deKızıldere köyü muhtarının evine gittiler.

27 Mart sabahı İngilizler’in kaldığı eve bir başkagörevlinin gelmesi üzerine eylem öğrenilmiş oldu veemperyalizmin ve oligarşinin gündemine bomba gibidüştü. Bunun üzerine eylem bölgesine birçok birlikgönderildi. 30 Mart sabahı Kızıldere köyü tamamenkuşatıldı. O sırada evde THKP-C savaşçıları MahirÇayan, Sinan Kazım Özüdoğru, Hüdai Arıkan, ErtanSaruhan, Saffet Alp, Sabahattin Kurt, Nihat Yılmaz,Ahmet Atasoy ve Ertuğrul Kürkçü ile THKO savaşçılarıCihan Alptekin ve Ömer Ayna vardı.

Düşman ‘teslim ol’ çağrıları yapıyordu. Kurşunyağmuruna tuttular. İngiliz teknisyenlerinin sağ olupolmadığını öğrenmek istediler, İngilizler gösterildi.Çatıda Mahir Çayan ile birlikte Cihan Alptekin, SaffetAlp ve Ertuğrul Kürkçü vardır. (Ertuğrul Kürkçü sa-manlığa saklanarak, “hayatta kalma” adına dönmeyitercih etmiştir. Bugün hala siyasi bir ölü olarak yaşayanKürkçü, tarihe samanlık kaçkını bir ihanetçi olarakgeçmiştir.)

Mahirler çatıda görüşme yapmak için beklerkenüzerlerine önce tek tek daha sonra makineli tüfeklebinlerce mermi yağmaya başladı. Devrimimizin önderiMahir Çayan, düşmanın teslim olun çağrılarına “BİZBURAYA DÖNMEYE DEĞİL ÖLMEYE GELDİK” ce-vabıyla geleneğimizin yaratıcısı oldular. Mahir Çayan’ınbu cevabı, 49 yıldır her direnişimizde yol gösterenoldu.

Kızıldere’de ilk şehit düşen Mahir Çayan’dı. Kızıl-dere’de ON’lar önderleri şehit düştükten sonra beyazbayrak sallamayı düşünmediler. İngilizler’i cezalan-dırarak çatışmaya devam ettiler. Ölümü göze almışlardı.Ölseler de; direnerek, teslim olmayarak, UZLAŞMA-YARAK savaşma kararlılığını miras bıraktılar.

Bitti dediler. Yok oldu dediler. Ortaya bir daha çı-

kamazlar dediler.Ama bunların hepsi çoktan tarihin çöp sepetine

atıldı. Kızıldere Türkiye devriminin manifestosu oldu.Kızıldere bağımsızlığımızın, devrimimizin nasıl yapı-lacağının, nasıl bir ideolojik-politik hatta yürüneceğininpusulasıdır.

Kızıldere Yok Oluş Değil,Ölümsüzlüktür!Teslimiyet bir bataklıktı ve On’lar o bataklığın ya-

nından bile geçmediler. Kızıldere’de uzlaşılsaydı hal-kımız doğan çocuklarına Mahir ismini, Çayan isminivermezdi. Gelenek bugünlere taşınamazdı.

Fiziki yok oluş göze alınmasaydı, darbe ihanetindeDayı hareketi; “gerekirse atomlarına kadar ayırırım”iddiasıyla örgütü toparlayamaz, ideolojik birliği kolaycasağlayamazdı. Kızıldere’de maya öylesine tutmuştuki, faşizm Kızıldere köyünün adını bile değiştirmekistedi. Dünya halklarının hafızasından silebilmek içinyapmayacakları şey yoktu; ancak her yaptıkları bo-şunaydı.

Oligarşi değiştirse de orası hala Kızıldere’dir! Halaher Cepheli’nin doğum yeridir. Saflığın, dürüstlüğün,erdemin, sosyalizme bağlılığın, vatan ve halk sevgisinin,yoldaşlığın, fedanın, vefanın, sınıfsız sömürüsüz birdünya ve bağımsız demokratik Türkiye mücadelesininadıdır Kızıldere.

Bu nedenle adı bile değişse biz değişmedik. Em-peryalizm değişmediği sürece asla değişmeyecek,asla uzlaşmayacağız!

KIZILDERE SON DEĞİL SAVAŞ SÜRÜYOR DE-MEYE KURTULUŞA KADAR SAVAŞMAYA DEVAMEDECEĞİZ.

TEK YOL DEVRİM,TEK KURTULUŞ SOSYALİZM! demeye, müca-

dele etmeye, savaşmaya devam edeceğiz.

30 Mart’ta internet üzerindenözel program yapan Grup Yorum,eski ve yeni şarkılarını seslendirdiğibir program hazırladı. Kızıldere’denbugünlere kavgamızın Mahir’i olan-ları anlattı ve andı.

Son süreçte yaşanan baskınlarıve sürekli faşizme karşı direnişinde sürekli olması gerektiğindenhareketle demokratik kurum bas-kınları ve haksız tutuklamalar an-latıldı. Açılış konuşmasında şunlarsöylendi:

“Bugün 30 Mart. Tam 47 yılönce Mahirler teslim olmama ge-leneğini tarihe yazdılar. Bize ko-

caman bir miras bıraktılar. Bumiras bugün faşizme teslim olma-manın mirasıdır. Faşizm her geçengün daha fazla baskı uyguluyor.Tam 2 yılda kurumumuz 7 defabasıldı.

Üyelerimiz tutuklandı. Haklarındaarama kararları çıkartılıp terör lis-telerine konuldular. Faşizm ‘teslimolun’ diyor. Ama biz teslim olmu-yoruz. Hangi şart ve koşul altındaolursak olalım biz her koşulda di-renmeye devam ediyoruz. Tıpkıbundan 47 yıl önce Mahirler gibi.Bugün bizim kerpiç evimiz de İdilKültür merkezidir. 30 Mart’ı, Kızıldere

şiarını, bayrağını yükseltenleri şar-kılarımızla selamlıyoruz.

Faşizme canıyla, kanıyla dire-nenlere bin selam olsun. Bugünmarşlarımız, şarkılarımız sosyalizmuğrunda canlarını feda edenlerearmağan olsun.”

Tarihine sahip çıkan, halk vevatan sevgisini büyüten HalkınSanatçıları Yalnız Değildir!

GRUP YORUM: BİZİM KERPİÇ EVİMİZ, İDİL KÜLTÜR MERKEZİ’DİR!

Sayı: 113 7 Nisan 2019

HALKIN AVUKATLARINA ÖZGÜRLÜK! 13

Page 14: HALKIN AVUKATLARININ HAKLI DAVASINA DESTEK SUNDU, …yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY113.pdfRolü, MAO ZEDUNG, Ekim 1938, Seçme Eserler, C. II, s. 196) Halkın Avukatları İçin Adalet İstiyoruz!

HDP Hakkari Milletvekili ve Demokratik ToplumKongresi (DTK) Eşbaşkanı Leyla Güven’inaçlık grevi 143. gününde. 4 ayı aşkın za-

mandır eylemde olan Güven’in talebi, AbdullahÖcalan’a yönelik tecritin sonlandırılması.

Aynı taleple yurt dışında ve hapishanelerde baş-latılan eylemler de sürüyor. Irak Kürdistan Bölgesi’ninErbil kentinde HDP üyesi Nasır Yağız’ın eylemi 128,Strasburg’da 14 kişi ile Galler’de İmam Şiş 102. gü-nünde. HDP Diyarbakır İl Binası’nda milletvekilleriDersim Dağ, Tayip Temel ve Murat Sarısaç’ın başlattığıeylem de devam ediyor.

Hapishanelerde 16 Aralık’ta açlık grevine başlayantutuklular ise 103 gündür eylemde. 1 Mart tarihindenitibaren tüm hapishanelere yayılan açlık grevi eylemlerisürerken, dört tutuklu ‘tecriti protesto etmek için’yaşamına son verdi. 17 Mart’ta Zülküf Gezen Tekirdağ2 No’lu F Tipi Hapishanesi’nde, 23 Mart’ta AytenBeçet Gebze Hapishanesi’nde, 24 Mart’ta Zehra Sağ-lam Erzurum Oltu T Tipi Kapalı Hapishane’de ve sonolarak 25 Mart’ta Medya Çınar Mardin E Tipi KapalıHapishane’de yaşamını sonlandırdı.

Yaşamına son veren PKK’lı tutsaklar için her-hangi bir siyasi açıklama yapılmadı.

Elbette tecrite karşı direniş haklıdır ve AKP ik-tidarı derhal Abdullah Öcalan ve tüm tutsaklarüzerinde uyguladığı tecriti kaldırmalı, tüm baskıve tecrit politikaları son bulmalıdır! Bu anlamdaLeyla Güven’in başlattığı, HDP ve PKK tutsaklarınınsürdürdüğü direniş haklı ve meşrudur.

Faşizme karşı her direniş anlamlıdır ve önemlidir.Ancak direnişlerin binlerce insanla sürdürülmesi tekbaşına o direnişlerin başarılı olduğu ve sonuca götü-receği anlamına gelmemektedir. Kitlesellikten çok,direnişin niteliği ve o direnişlerdeki kararlılık, tu-tarlılık önemlidir. Abdullah Öcalan’ın tecritine sonverilmesi ile başlatılan direnişin talepleri de Kürtmilliyetçi hareketin her zaman yaptığı gibi “barış veuzlaşma” için faşist AKP ile masaya oturma talebi deiçermektedir.

Kürt Halkının Kurtuluşu Kürt Halkının Katilleriİle Göstermelik Barış Görüşmeleri İle Çözülemez!Açlık Grevi, Teslimiyete Değil Zafere Giden YoluDöşer!

Direnişler, mücadele ve eylemler; emperyalizmve oligarşiyle uzlaşma temelinde olduğu süreceKürt Halkının kurtuluşuna hizmet etmez. Kürt mil-liyetçileri tarafından açlık grevleri; bu güne kadaroligarşiyle uzlaşmanın aracı olarak kullanıldı. Budurum bir yandan halkların umutsuzluğunun büyü-mesine neden oldu; öte yandan direnişlerin talep-lerinin kazanılmadan sonlanması düşmanda dadirenişlerin kararlılığına inanmamayı getirdi.

Bu konuda Kürt milliyetçilerinin özellikle hapishane

direnişleri ve açlık grevi konusunda direnmemeüzerine şekillenen bir politik hat izlemiş, hapishanelerimücadele arenası olarak görmemiştir. PKK tutsaklarıen son, 15 Şubat 2012’de, bugünküne benzer taleplerle“Süresiz ve dönüşümsüz açlık grevi”ne başladıklarınıaçıklamışlardı. Yapılan açıklamaların kiminde ‘SüresizAçlık Grevi’ dediler, kiminde ‘Ölüm Orucu’ dediler, ki-minde ise ‘Süresiz Dönüşümsüz Açlık Grevi’ dediler.

Bu tutarsızlık ve ciddiyetsizliğe dikkat çekerek ozaman “Ölüm orucu eylemi sadece ölümü gözealma eylemi değildir. Militan bir mücadeledir ölümorucu. Politik bir eylemdir. İdeolojide ve politikadanetlik ve cüret gerektirir. Sıradan bir cüret ve fe-dakarlık değil” demiştik. (Yürüyüş, 11 Mart 2012,Sayı 307) Ve devamla Yarın, bir kazanım olmadanveya Öcalan’ın “Bırakın” talimatları ile direnişisonlandırdıklarında, “biz zaten protesto açlık greviyapıyorduk” ya da “Kürt sorununa duyarlılığı sağ-lamak için direniş yaptık’’ derler dedik ve söyledi-ğimiz gibi de oldu.

Direnişin 52. gününde Abdullah Öcalan’ın “Gaze-telerden yansıdığı kadarıyla özellikle cezaevlerindebir eylemlilik süreci başlamış durumda. Duyarlılık ne-deniyle açlık grevleri anlaşılır, fakat uzun sürelerveya süresiz grevler, hele hele fiziki tahribatlara yolaçacak bir düzeye getirilmesi pek gerekli değildir.Makul bir biçimde sonuçlanmasını sağlamak doğruolandır” diye yaptığı açıklama üzerine açlık grevleribitirildi.

Bugün de direniş üzerine ne söyleniyor olursaolsun, yapılacak benzer bir açıklama ile direnişin ta-lepleri kazanılmadan açlık grevleri sona erdirilmemelidir.Direniş; ister kitlesel ister değişik eylemlerle güç-lendirilerek sürdürülmüş olsun; talepler kazanıl-madan direnişin sonlandırılması; halklarda umut-suzluk yaratacaktır.

Neden başlayıp neden bittiği belli olmayan ey-lemler, direnişlerin ciddiyetini zedelemekte, inan-dırıcılığını yitirmesine neden olmaktadır. Kürt mil-liyetçi hareketin; ne halklarımızı umutsuzluğa, neKürt halkının direnme dinamiklerini törpülemeye,sürekli “çözülecek” beklentisi yaratarak yormayave inançsızlaştırmaya hakkı yoktur! Direnişintalepleri haklı ve meşru olmakla birlikte Kürt milliyetçihareket ve HDP’liler; bu talepler için sonuna kadardireniş programını sürdürmeli, kazanmadan direnişisonlandırmamalıdır. Amaç teslimiyet değil de zaferkazanmaksa öncelikle; ideolojik ve siyasi önderliğiniemperyalizmin yaptığı uzlaşma, tasfiye, teslimiyetçizgisinden çıkılmalıdır.

Zafer; ancak 1984, 1996 ve 7 yıllık Büyük Direniş’tedestan yazan 122 şehidin kararlılığı, cüreti, inancı,fedası, tarihsel ve siyasal haklılığıyla, ideolojik netlikve ideolojik bağımsızlıkla kazanılabilir!

LEYLA GÜVEN’İN, HDP’LİLERİN VE PKK TUTSAKLARININ DİRENİŞİHAKLI VE MEŞRUDUR!

ZAFERİ; HER BEDELİ GÖZE ALARAK, SONUNA KADAR DİRENENLER KAZANABİLİR!

Emperyalizme ve Oligarşiye Karşı Yürüyüş

FAŞİZMİN ADALETSİZLİĞİNE TESLİM OLMAYACAĞIZ!114

Page 15: HALKIN AVUKATLARININ HAKLI DAVASINA DESTEK SUNDU, …yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY113.pdfRolü, MAO ZEDUNG, Ekim 1938, Seçme Eserler, C. II, s. 196) Halkın Avukatları İçin Adalet İstiyoruz!

Sayı: 113 7 Nisan 2019

HALKIN AVUKATLARINA ÖZGÜRLÜK! 15

Yargılandığı dosyada onun durumu ile benzer birçok kişi tahliye olduğu halde Otahliye olmadı. Sebebi dosyasının 37. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderilmesiydi. Hızlamütalaa isteyen mahkeme dosyayı gelecek celse karara çıkarmayı hedefliyor. ElifErsoy’un dosyasındaki en önemli delil ise Milli Güvenlik Kurulunca sakıncalı görülen birderginin Yazı İşleri Müdürü olması.

“BASIN HÜRDÜRSANSÜR EDİLEMEZ”

YALAN!“İFADE HÜRRİYETİANCAK MAHKEME

KARARIYLAKISITLANABİLİR”

YALANI

Elif Ersoy, Yürüyüş dergisinin Sorumlu Yazı İşleri Müdürü. Daha önce bir kereYürüyüş dergisi dağıttığı gerekçesi ile tutuklandı, tahliye oldu.

2017 yılında türeyen bir tür iftiracı, yalancı tanık olan Berk Ercan’ın ifadeleri sebebiyletutuklandı. Suçlama olarak dergisi adına Hasan Ferit Gedik’in mahkemesini ve ŞafakYayla’nın cenazesini takip etmesi gösterildi.

Page 16: HALKIN AVUKATLARININ HAKLI DAVASINA DESTEK SUNDU, …yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY113.pdfRolü, MAO ZEDUNG, Ekim 1938, Seçme Eserler, C. II, s. 196) Halkın Avukatları İçin Adalet İstiyoruz!

* Onur Yaser Can isimli mimar,karakolda gördüğü işkenceninardından intihar etti. NarkotikŞube Müdürlüğü’nden iki polis,Can’ın gözaltı tutanaklarında de-ğişiklik yaparak, işkencenin yasalizlerini yok etmeye çalıştı. 2polise “resmi belgede sahtecilik”ve “resmi belgeyi bozmak” suç-larından 6 yıldan 15,5 yıla kadarhapis cezası istendi. Mahkemedosyayı bilirkişiye göndererekincelenmesini istedi. Bilirkişi ola-

rak tayin ettikleri kişi kimdi? İşkence merkezindenyani Emniyet’ten bir bilirkişi atanmıştı.

Onur Yaser Can’ın katili, polisler ve onları koruyandüzenin mahkemeleridir. ONUR YASER CAN İÇİNADALET İSTİYORUZ. ONUR YASER CAN’IN KATİLİOLAN DÜZENE KARŞI SAVAŞMAK ONURDUR!

* Karabük’te İŞKUR’un yürüttüğü Toplum YararınaProgram kapsamında 6 ay süreli 300 kişilik işe 3 bin711 kişi başvurdu. Bizi aç bırakanlar, işsiz de bırakı-yorlar. EKMEĞİMİZE, İŞİMİZE, AŞIMIZA GÖZ KO-YANLARA KARŞI ADALET İSTİYORUZ, HAKKIMIZIİSTİYORUZ, ALACAĞIZ!

* Birleşmiş Milletler(BM) Gıda ve Tarım Ör-gütü’nün (FAO) hazırla-dığı 2019 tarihli küreselrapora göre Dünya’dasavaşlar ve iklim deği-

şiklikleri nedeniyle 113 milyondan fazla insan “akutaçlık” yaşıyor.

Emperyalistlerin “akut açlık”, “yetersiz beslenme”diyerek süsledikleri şey düpedüz dünya halklarınınaç bırakılmasıdır. Tüm dünyayı bir pazar alanı halinegetirip halkın zenginliklerini gasp eden emperyalistler,113 milyon insanın aç bırakılmasından sorumludur.AÇLIĞIMIZIN HESABINI SORACAK, TOKLARIN AÇ-GÖZLÜ DÜNYASINI YIKACAĞIZ!

* Diyarbakır’da 21 Mart 2017’de Newroz kutlamasısırasında polisin açtığı ateş ile katledilen Kemal Kur-kut’un ölümüne ilişkin polis memuru Y.Ş. hakkında“kasten öldürme”den müebbet hapis istemiyle açılandavanın 5’inci duruşması Diyarbakır 7’nci Ağır CezaMahkemesinde görüldü.

Mahkemenin Ulusal Kriminal Büro’dan talep ettiğiraporda, sanık polis Y.Ş.’nin Kemal Kurkut’u hedef alarakdoğrudan ateş ettiği belirtildi. Buna rağmen mahkeme,avukatların tutuklama talebini reddetti. Kemal Kurkut’unkatili de bu düzendir. ADALET İSTİYORUZ!

* Antep Büyükşehir Belediyesi’nde çalışırken 2 yılönce işten çıkarılan Ümit A. isimli işçi, BelediyeBaşkanı Fatma Şahin’le görüşme talebinin kabul edil-memesi üzerine, “Çocuklarım aç” diyerek kendiniyaktı. Halkı açlıkla ter-biye etmek isteyen budüzenden Ümit A.’nınhesabını soracağız.İŞÇİ ÜMİT İÇİN ADA-LET İSTİYORUZ!

ÇOCUKLARIMIZ SOKAKTA YATIYORSA, ÇOCUKLARIMIZ TECAVÜZE UĞRUYORSA, TECAVÜZCÜLER DEVLET TARAFINDAN KORUNUYORSA,

ADALET İSTEMEK EN TEMEL GÖREVİMİZDİR. ADALET İSTİYORUZ! VERMEYECEKLER! BİZ ALACAĞIZ!

Emperyalizme ve Oligarşiye Karşı Yürüyüş

FAŞİZMİN ADALETSİZLİĞİNE TESLİM OLMAYACAĞIZ!16

Page 17: HALKIN AVUKATLARININ HAKLI DAVASINA DESTEK SUNDU, …yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY113.pdfRolü, MAO ZEDUNG, Ekim 1938, Seçme Eserler, C. II, s. 196) Halkın Avukatları İçin Adalet İstiyoruz!

Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederas-yonu’na (KESK) bağlı Eğitim-Sen ve BüroEmekçileri Sendikası (BES) Genel Merkezleri

toplam 21 KESK üyesi hakkında soruşturma baş-lattı.

Kamu Emekçileri Cephesi (KEC), 24 Kasım 2017tarihinde Nuriye Gülmen ve Semih Özakça’nın açlıkgrevinin 250’li günlerinde, “KESK, başta Nuriye veSemih Olmak Üzere İhraç Edilmiş Tüm ÜyelerineSahip Çıkmalıdır” talebiyle KESK Genel Merkez bi-nasında oturma eylemine başlamıştı. Oturma eylemi,15 Ekim 2018 tarihine kadar (on buçuk ay boyunca),KESK yöneticilerinin oturulması için gösterdiği büyüktoplantı odasında devam etti.

15 Ekim tarihinde KEC’liler, sendika binasına gel-diklerinde, sendikada bulunan tüm eşyalarını çöp po-şetlerine konulmuş olarak, kapı önünde buldular.Tekrar içeri girmek istediklerinde ise tekme tokat dö-vülerek, içeri girmeleri engellendi.

Bir hafta sonra, sendika binasına girmek isteyen,aralarında Nuriye Gülmen’in de olduğu KESKüyesi KEC’li memurlar, direnişçiler ile direniş des-tekçileri aynı gün içinde beş kez fiziki saldırıyauğradı. Mart 2019 itibariyle ise 13 kez fiziki vesözlü saldırıya uğradılar.

Ocak 2019 itibariyle, dövülerek sendikadan atılandirenişçiler ve onları sosyal medyada destekleyenKESK üyeleri hakkında; Merkez Yürütme Kurulunuve üyelerini hedef gösterdikleri, hakarette bulundukları,bağlı sendikalar ve KESK aleyhinde sendikayı itibar-sızlaştıran faaliyetlerde bulundukları iddiasıyla disiplinsoruşturması başlatıldı. Soruşturma açılan üyelerdenNazan Bozkurt’un ihraç edilmesi önerildi, üyeliğiaskıya alındı (nihai karar genel kurulda verilecek).

KESK YöneticileriKimlere Soruşturma Açtı?Soruşturma açılan 21 üyeden 5’i, “İşimi Geri İsti-

yorum” talebiyle AKP iktidarının kamu emekçilerinedönük güvencesizleştirme saldırıları karşısında, çalışmahakkını, ekmek ve onurlarını savunan direnişçilerdir.Soruşturma açılanlardan biri, kamu emekçilerineyönelik saldırılara karşı 324 gün süren açlığıyla be-denini barikat yapan Nuriye Gülmen’dir.

Yaklaşık ikibuçuk yıldır,Yüksel Cadde-si’nde her türlüişkence, tutuk-lama tehdidi,baskı ve yıldır-ma politikasınarağmen; haklarıve onurları içindirenen Meh-met Dersulu,Nazan Bozkurt ve Acun Karadağ’dır.

Bakırköy Özgürlük Meydanı’nda 100 haftayı aşkınsüredir “İşimizi Alacağız” diyen; bunun bedelini dört keztutsaklıkla ödeyen Nursel Tanrıverdi ve Selvi Polat’tır.

Soruşturma açılanlardan 9’u, bugün KESK’e bağlısendika ve temsilciliklerde yürütme kurullarında görevalan kişilerdir.

7 tanesi Eğitim-Sen Hatay Şubesi’nin yürütmekurulu üyeleridir. Biri Kars şube yöneticisi, bir diğeriEğitim-Sen Ayvalık Temsilciliği yürütmesindendir.

Bu yöneticilerin ortak özelliği, Yüksel Direnişi’ninbir parçası olmaları, direnenlere her koşulda sahipçıkmaları ve KESK yöneticilerinin direnişçileresaldırıları karşısında direnenlerin yanında saf tut-malarıdır.

Disiplin Kurulları tarafından soruşturma açılandiğer 6 üye ise direnenlere sahip çıkan, direnişlereemek veren sendika üyeleridir.

Ne Yapılmak İsteniyor?KESK yönetimindeki reformist anlayışların; direnen,

sendika yöneticilerine karşı eleştirilerini ifade eden,sendikayı fiili ve meşru mücadele çizgisine daveteden üyelerini, şiddet kullanarak sendikadan atmasıve soruşturma açarak ihraç etme politikası izlemesi,sıradan bir disiplin olayı, farklı anlayışlar arasında biranlaşmazlık, basit bir hata olarak değerlendirilemez.Bu, direnenleri ve direnenlerin temsil ettiği ideolojiyisendikadan tasfiye etme saldırısıdır ve AKP iktida-rının direnişleri bitirme, direnenleri her gün gözaltınaalarak, ev baskınları yaparak terörize etme, halkla vesendika tabanıyla bağını koparma politikasının bir

İŞİ, EKMEĞİ İÇİN DİRENEN; DEVRİMCİ KAMU EMEKÇİLERİSENDİKALARDAN TASFİYE EDİLEMEZ!

KESK MYK’daki̇ Tasfi̇yeci̇ SolcuHDP, CHP, EMEP, ÖDP Ve HALKEVCİLER,

Di̇reni̇şçi̇ Üyeleri̇ne Açtığı SoruşturmalarınHesabını Verecek!

Sayı: 113 7 Nisan 2019

HALKIN AVUKATLARINA ÖZGÜRLÜK! 17

Page 18: HALKIN AVUKATLARININ HAKLI DAVASINA DESTEK SUNDU, …yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY113.pdfRolü, MAO ZEDUNG, Ekim 1938, Seçme Eserler, C. II, s. 196) Halkın Avukatları İçin Adalet İstiyoruz!

parçasıdır.

OHAL saldırısı, KESK’in faşizmin ku-şatmasına bütünüyle teslim olduğu kritikbir süreç olmuştur. KHK’lar eliyle sayılarıbeş bine ulaşan KESK üyesi kamuemekçisinin ihraç edilmesi, muhalif-lerin kamudan temizlenmesinin ya-nında, iş güvencesinin fiilen ortadankaldırılmasının da bir ayağıdır.

Üyeleri sorgusuz sualsiz ihraç edilirken,tüm demokratik haklar yok edilirken, KESK bu dönemdesessiz kalmış, faşizmin halkı teslim almaya dönüksaldırılarının önünü açmıştır. Öte yandan faşizme veOHAL’e teslim olmayan, kesintisiz direnen kamu emek-çilerini ve halkı direnişe davet eden üyelerini sendikadantasfiye etmek isteyerek, kamu emekçilerinin faşizminkurumsallaşmasını kanıksamasına yol açmış, bu anla-mıyla da faşizme hizmet etmiştir.

KESK Nasıl Bu Hale Geldi?Yönetiminde uzun yıllardır uzlaşmacı, icazetçi an-

layışların bulunduğu KESK, bu hale bugün gelmedi.KESK bugün içinde bulunduğu duruma, kuruluş yılla-rında yönetimlerine icazetçi, uzlaşmacı, teslimiyetçianlayışların yerleşmesiyle birlikte yavaş yavaş amagöz göre göre getirildi.

KESK, bu ülkede Memur Sendikaları kurmanınyasak olduğu bir dönemde, devrimci kamu emekçileritarafından fiili olarak kurulmuştur. 1980 faşist cunta-sından sonra tüm sendika ve dernekler kapatılmış,dernek ve sendika kurmak yasaklanmıştı. Sendikalar,bugün direnişçileri sendikadan atan anlayışların “dahazamanı değil, kitle hazır değil” dediği dönemdedevrimci kamu emekçilerinin radikal, militan ve bedelödemeyi göze alan mücadele anlayışıyla kuruldu.

90’ların başında devrimci kamu emekçileri tarafındanKAM-SEN, BEM-SEN, Sağlık-Sen kuruldu. Ardından,bugün KESK yönetimini ele geçiren tüm reformistçevreler, devrimci kamu emekçilerinin sendika kurmayıönerdiği süreçte “kitle hazır değil, daha zamanı değil”diyenler bir bir sendika kurmaya başladılar.

1992 yılında sendikalar, Kamu Çalışanları Sendi-kaları Platformu (KÇSP) çatısı altında toplandı. KÇSP,1993’te Kamu Çalışanları Sendikaları Konfederas-yonlaşma Kuruluna (KÇSKK), 1995’te Kamu EmekçileriSendikaları Konfederasyonuna (KESK) dönüştü. Dev-rimcilerin sürgünler, ihraçlar ve tutuklamalarla kamukurumlarından, dolayısıyla da sendikalardan tasfiyeedildiği dönemde, devrimcilerden boşalan yerlerebu kesimler yerleştiler ve bunun karşılığını dasendikaları düzen çizgisine çekerek, politikalarınısağcılaştırarak verdiler.

Halkı katletmekten sorumlu İçişleri Bakanı NahitMenteşe’ye, Başbakan Tansu Çiller’e çiçek verdiler.Milli Eğitim Bakanı’nı, halkı katleden Alparslan Türkeş’ikongreye çağırdılar. Dedeman Oteli’nde kuruluş yıl-dönümü kutladılar. Bu kurultayda iktidar temsilcilerini

çağırdılar. KESK başkanı, Ankara Emniyetininverdiği iftar yemeğine katıldı. Gazze’ye BirleşmişMilletler Barış Gücü gönderilmesini istediler.

1995, 17-18 Haziran eylemliliklerinde “grevli, toplusözleşmeli sendika hakkı” talebiyle Kızılay’ı dolduran,kararlı kamu emekçileri kitlesini, daha önce alınankararları hiçe sayarak, hiçbir hak almadan evlerinegönderdiler.

17-18 Haziran eylemliliklerinin ardından, KÇSKK,eylemin bitirilmesine karşı çıktığı ve eylemi sürdürmeyeçalıştığı için BEM-SEN ve SAĞLIK-SEN’e soruşturmaaçtı ve uyarı cezası verdi.

12 Mart 1995’te, Gazi’de halk katledildi. KESK’ehakim icazetçi anlayışlar, katliamı protesto etmek içinhalka çağrı yapmak yerine, önceden karar altınaalmış olduğu eylemi, katliamın ardından sağduyuludavranmak adına iptal etti.

1998’de, sahte sendika yasasına karşı grevli toplusözleşmeli sendika hakkı için Kızılay’da toplanan onbinlerce kamu emekçisi, polisin tüm engellemelerine,saldırılarına rağmen kararlılıkla direnirken reformistlereylemi bitirme kararı aldılar.

KESK yıllar içinde kitle gücünü yitirdi, tüm direnmedinamiklerini kaybetti. KESK’e bağlı sendikalara üyeolanların sayısı 5 yılda 240.304’ten, 120 bine kadardüştü.

Düzenle çatışmaya girmemek, iktidarın icazetinikazanmak için yıllardır aynı eylem takvimleriyle memurkitlesini oyaladı, mücadeleyi güçsüzleştirip kitleyiumutsuzlaştırdı. KESK’i yönetenler, yıllardır emekçilerinsorunları için elle tutulur bir politika üretmedi. Kamuemekçilerinin iş güvencesine yönelik saldırılar, güven-cesizleştirme, esnek ve performansa dayalı çalıştırmapolitikası karşısında sessiz kaldı, yapay ve geçici gün-demlerle üyelerini ve kamu emekçilerini oyaladı. Gelinennoktada sendikalar, üyesinden ve iş yerlerinden kopuk,bürokratik yönetim aygıtlarına dönüştü.

Sendikal hak ve özgürlükler mücadelesini, halkınhak ve özgürlük mücadelesinden bağımsız gördü.Yanıbaşlarında sürüp giden bir katliamı, F Tiplerinekarşı hapishanelerde süren direnişi görmezden geldiler,“gündemimiz değil” dediler.

Yıllardır emperyalizmin, işbirlikçi iktidarların saldı-rılarına karşı, rutin, birbirini tekrarlayan eylem paketlerikararlaştırıldı ve doğal olarak bu tarz eylemlerlesaldırılar püskürtülemedi, sadece yasak savılmış oldu.Tüm bunlar ise KESK kitlesi içinde tartışmaya açılmadı.Bırakın tüm üyeler nezdinde tartışmayı; temsilciler,delegeler düzeyinde bile demokratik bir tartışma vekarar alma süreci hayata geçirilmedi. Bunun yerinesoyut, belirsiz hedefler koyuldu.

KESK’i yönetenler, KESK tüzüğünde Konfederas-yonun İlkeleri arasında sayılan, mücadeleyi fiili vemeşru temelde yürütmek gerektiği ilkesini bütünüyleterk etti. Sınıf ve kitle sendikacılığı anlayışı yerine,emperyalizmin sendikaları teslim almak için tüm dün-yada servis ettiği çağdaş sendikacılık anlayışı getirildi.

Emperyalizme ve Oligarşiye Karşı Yürüyüş

FAŞİZMİN ADALETSİZLİĞİNE TESLİM OLMAYACAĞIZ!118

Page 19: HALKIN AVUKATLARININ HAKLI DAVASINA DESTEK SUNDU, …yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY113.pdfRolü, MAO ZEDUNG, Ekim 1938, Seçme Eserler, C. II, s. 196) Halkın Avukatları İçin Adalet İstiyoruz!

KESK yöneticileri sendikacılığı, hak aramak yerineuzlaşmaya, iktidardan icazet dilenmeye indirgedi.Faşizmin saldırılarının arttığı noktada göstermelikbasın açıklamaları bile yapılamaz duruma gelindi.

KESK anti-emperyalist, anti-faşist olma niteliğinide zaman içinde kaybetti. Amerika’nın Suriye po-litikaları karşısında net bir tutum almadı. Emper-yalist saldırganlığa ses çıkarmayan, ABD’den veAB emperyalizminden demokrasi ve özgürlük bek-leyen siyasal anlayışlara yedeklenen KESK yöne-timi, sendikayı “Amerika Ortadoğu’dan Defol” di-yemediği bir noktaya getirdi. Emperyalizme tutumalamayan anlayışların, zaten faşizme karşı tutarlı birmücadele vermesi de beklenemezdi.

KESK’in hazırladığı raporda OHAL sürecinde,

- 116 bin 296 kamu emekçisinin hukuksuzca ihraçedildiği,

- İhraç edilenlerden 4218’inin KESK üyesi olduğu,

- 1267 KESK üyesinin başka illere sürgün edildiği,

- En az 1267 KESK üyesinin gözaltına alındığı,

- 200’den fazla KESK üyesinin tutuklandığı,

- İhraç nedeniyle 43 kişinin intihar ettiği,

- Vakıf Üniversiteleri’nin kapatılmasıyla yaklaşık 6bin kişinin bir gecede işsiz kaldığı yazmaktadır.

OHAL eliyle yaratılan bu tabloya teslim olan KESK’ehakim olan tasfiyeci anlayışlar; Cumhurbaşkanlığı’nın5 No’lu kararnamesiyle sendikalar ve meslek örgütleriDevlet Denetleme Kurulu’na bağlanıp sendikalarıntasfiyesinin önü açılırken de sessiz kaldı.

Yönetimdeki anlayışlar, direnme kültüründen vedirenişlerden hızla uzaklaşırken, politikalarını düzendenicazet alma yönünde belirlemeyi tercih ettiler. Dire-nişçileri sendikadan attıkları 15 Ekim tarihindenbeş gün önce, 10 Ekim katliamının yıl dönümündeKamu Baş Denetçisi Şeref Malkoç’u konfederasyongenel merkez binasında ağırladılar.

KESK yöneticileri dostlar alışverişte görsün man-tığıyla Ekim 2018’de başlattıkları bölge mitinglerindenönce, mitinglerin yapıldığı illerdeki valilerle görüştüler,valilere kamu emekçilerinin sorunları üzerine sohbetettiler. Direnenlere düşmanlaşanlar, halka ve kamuemekçilerine saldıranlarla dost oldular.

10 Aralık 2018 tarihinde Direnişler Meclisi üyelerininpolis baskınlarıyla gözaltına alındığı ve Ankara SiyasiŞubede tutulduğu günlerde Süleyman Soylu meclisbütçe görüşmelerinde yaptığı konuşmada, direnişçilerikastederek “KESK’e çökmeye çalıştılar, biz müda-hale ettik” dedi.

Polis baskınlarının sebebinin devrimci ve direnişçikamu emekçilerinin KESK’le yürüttüğü ideolojik mü-cadele olduğunu açıkça ilan etti. KESK yöneticileri,gözaltında olan direnişçileri üyelerini sahiplenmediğigibi, Süleyman Soylu’nun KESK’i direnişçilerdenkoruduğuna ilişkin açıklamalarını da yalanlamadı,direnişçilere faşizmle işbirliği halinde saldırdıklarınızımni olarak kabul etti.

Biz Kimiz? Ne İstiyoruz?Biz, işlerini geri almak için yaklaşık 850 gündür

sokakta mücadele eden KESK üyeleri, devrimci kamuemekçileri ve direnişçileriz.

1990’lı yıllarda sendikaların kurulmasına öncülükeden, fiili ve meşru mücadeleyi esas alarak, bedellerödeyerek, yasakları tanımayarak ilk kamu emekçilerisendikalarını kuran devrimci kamu emekçileri ElmasYalçın’ların, Ayşenur Şimşek’lerin yoldaşları,onların geleneğini sürdürenleriz.

Öncelikle, KESK yöneticilerinin, KESK’in tüzüğündeyazan ilke ve kurallarına uymasını istiyoruz.

“Konfederasyon, tüm kamu emekçileri sendikalarıile tüm emekçi kesimlerin hak ve çıkarları doğrultusundamücadeleyi fiili ve meşru bir temelde yürütür. Sendikalhak ve özgürlükleri yasaklayan, kısıtlayan her türlüengel ve düzenlemelere karşı mücadele eder.”

“Konfederasyon, sınıf ve kitle sendikacılığı anlayı-şından hareketle, örgüt içi demokrasiyi temel bir ör-gütlenme ilkesi olarak benimser. Tüm üyelerininsöz, yetki ve karar sahibi olabilmeleri için doğrudandemokrasi mekanizmalarını geliştirir.”

Yukarıdaki ifadeler, KESK tüzüğünde yer almaktadır.Haklarında soruşturma açılan direnişçi üyelerin talepettiği, hayata geçirmek istediği bu kural ve ilkelerdir.

Fiili ve meşru mücadele, faşizmin çizdiği icazet sı-nırlarının dışına çıkan, direngen, üyelerinin ve tümkamu emekçilerinin hakları için alanlarda dişe dişmücadele eden, militan bir sendikacılık anlayışı de-mektir. KESK kuruluş ilkelerine dönmeli, ihraç edilmişüyelerinin haklarını korumak için fiili ve meşru müca-deleyi esas alan bir mücadele programı çıkarmalıdır.

Biz sendika içinde doğrudan demokrasinin işletilmesini,KESK yöneticilerinin ihraç edilmiş kamu emekçileriyleilgili mücadele tutumunun tüm üyeler nezdinde tartışıl-masını istiyoruz. Faşizme karşı direnen, kamu emekçi-lerinin çıkarlarını korumak için bir program dahilindekararlıkla mücadele edilmesini savunan emekçilerolarak, sendika genel merkezleri tarafından hakkı-mızda açılan soruşturmaları kabul etmiyoruz.

Teşhir, İdeolojik Mücadelenin Araçlarından Bi-ridir.

Lenin, “Siyasal ajitasyonun zorunlu olarak ge-nişlemesinin temel bir koşulu, siyasal teşhirlerinkapsamlı bir biçimde örgütlendirilmesidir. Yalnızcabu teşhirler politik bilinci oluşturup kitlelerin dev-rimci eylemine yol açabilir” der. Başka bir yerde,“Eğer işçiler, hangi sınıfları etkiliyor olursa olsun,zorbalık, baskı, zor ve suistimalin her türlüsünekarşı tepki göstermede eğitilmemişlerse ve işçilerbunlara karşı, başka herhangi bir açıdan değil de,sosyal-demokrat açıdan tepki göstermede eğitil-memişlerse, işçi sınıfı bilinci[nin], gerçek birsiyasal bilinç olama[yacağını]” söyler.

Sayı: 113 7 Nisan 2019

HALKIN AVUKATLARINA ÖZGÜRLÜK! 119

Page 20: HALKIN AVUKATLARININ HAKLI DAVASINA DESTEK SUNDU, …yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY113.pdfRolü, MAO ZEDUNG, Ekim 1938, Seçme Eserler, C. II, s. 196) Halkın Avukatları İçin Adalet İstiyoruz!

Lenin bu sözleri, devrimci siyasetin en genel an-lamdaki, yani sömürücüler ile emekçiler arasındakigenel mücadeledeki tutuma dair söylemişti.

Buradaki tutum aynı şekilde mücadelenin dahaözel alanlarında, sendikal mücadele alanında da ge-çerlidir. Yani siyasal teşhir, sendikal alanda dadevrimci çalışmanın olmazsa olmazıdır. Çünkü;nasıl ki genel siyasal mücadele söz konusu oluncapolitik teşhirler işbirlikçi burjuvaziye, onun her türdenbaskı ve zorbalığına, faşist yöneticilere ve faşistuşaklara yöneliyorsa, sendikal alanda da burjuvazininetkisini sendikalara ve emekçi sınıfın saflarına taşı-yanlara yönelik teşhirler de aynı kapsamdadır.

Biz de bu görüşlerimize dayanarak, KESK yöne-ticilerinin saldırganlıklarını, işbirlikçiliklerini, kaç-kınlıklarını ve düzenle kurdukları ilişkileri teşhirettik, ediyoruz. Buna karşılık KESK yöneticilerininteşhir olmaktan duydukları rahatsızlık, tam da teşhirfaaliyetinin başarısını ve suçüstü yakalananların suçbastırma çabası içine girdiklerini göstermektedir.

Tıpkı yürüttükleri sendikal pratiğin burjuvazinin is-tediği tipte bir sendikacılık oluşu gibi, teşhir karşısındakitutumları da burjuvazinin yaklaşımı ile aynı olmuştur.

Siyasal iktidar nasıl ki suçüstü yakalanıp teşhir olduğuher durumda “iftira, montaj”, “zamanlama manidar” gibisavunmalara, karşı ithamlara sarılıyorsa, KESK yönetimide benzer biçimde “karalama”, “hakaret” ve “hedef gös-terme” gibi demagojik sözleri diline dolamıştır.

Hedef Gösterme Nedir? Hedef göstermek, TDK sözlüğünde “birini kötü bir

durumda kalması için hedef haline getirmek” şeklindeaçıklanmaktadır. Biz, KESK’in bugünkü durumundansorumlu olanları, mevcut KESK yöneticilerini ve onlarıntemsil ettiği anlayışları kötü bir duruma düşürmeyeçalışmıyoruz.

İçinde oldukları kötü durumu, teslimiyetçiliklerinive uzlaşmacılıklarını halka gösteriyoruz. Direnişçilerefiziki ve sözlü saldırıda bulunmalarının hesabınınhalk tarafından kendilerinden sorulmasını istiyoruz.Amacımız fiziksel şiddete maruz kalmaları değil;gerçek yüzlerinin ve işbirlikçi faaliyetlerinin kitle-lerce görülmesi ve emekçiler tarafından mücade-lenin önündeki engel hallerinin kaldırılmasıdır.

Direnişçileri yerlerde sürüklemek, onlara tekmeatmak, telefonlarına el koymak, hakaret etmeksuçtur! Üyelerine saldıran KESK üye ve yöneticilerininişledikleri suçları belirterek isim ve fotoğraflarını sosyalmedyada paylaşmamız, bu suçları işleyenleri hedefgösterdiğimiz şeklinde bir yorum yapılarak, bilinçliolarak çarpıtılmaktadır.

Bu bir hedef gösterme değildir, suç işleyenlerinüyeler ve halk nezdinde teşhir edilmesi ve işlediklerisuçların hesabını vermelerinin istenmesidir. Nitekimyaptığımız çağrılar gerektiği gibi karşılığını bulmuş,direnişçilere saldıran KESK üye ve yöneticileri, katıl-dıkları çeşitli toplantılarda üyeler tarafından protesto

edilmiş, “Siz direnen üyelerinize saldırdınız, buradaemekçilere söyleyeceğiniz hiçbir söz olamaz” di-yerek protesto edilmişlerdir.

Sol içinde fiziki şiddete başvurmak, bu şiddete ge-rekçeler bularak şiddeti meşrulaştırmak solun bugünekadar getirdiği değerlere saldırıdır, bu değerlerin tasfiyeedilmesidir. Yürüttüğümüz teşhir ve hesap sormafaaliyeti aynı zamanda değerlerimizin tasfiye edilmesineve KESK kitlesi içinde yayılmaya çalışılan değer eroz-yonuna, çürümeye karşı bir mücadeledir ve zorunlubir faaliyettir. Herkes, tüm KESK üyeleri, 324 günaçlık grevi yaparak kamu emekçilerinin haklarınıkorumak için direnen Nuriye Gülmen’e atılan tek-melerin hesabını sorma gerekliliğini hissetmeli,bunu yapanların devrimci, demokrat, yurtsever,aydın olamayacağını yüzlerine haykırmalıdır.

Sendika İçindeki İdeolojik Mücadele Araçları, Disiplin SoruşturmasınaKonu Edilemez!Disiplin Kurulları, sendika içindeki ideolojik tar-

tışmaların çözümü için işletilemez! KESK’e bağlısendikalardan biri olan Enerji Sanayi Maden KamuEmekçileri Sendikası’nın (ESM) disiplin yönetmeliğininEleştiri Hakkı ve Demokrasi Mücadelesi maddesinde,“üye ve yöneticilerin eleştiri hakları sendikal demok-rasinin vazgeçilmez bir parçasıdır. Ayrıca demokratikmücadelede kullanılan yöntem ve usuller ile eleştirihakkının kullanılması disiplinsizlik olarak nitelendi-rilemez”, denilmektedir.

Sendika Genel Merkez binasında sürdürülen oturmaeylemi, bir talebin demokratik bir yöntemle ifade edilmesi,eleştiri hakkının kullanılmasıdır ve eylemi sonlandırmakiçin şiddet kullanılması kesinlikle kabul edilemez. GenelMerkez yöneticileri, üyelerinin taleplerini dikkatealmak, bu talebi tabanda tartıştırmak, üyelerininısrarla dile getirdiği sorunların çözümü için demo-kratik yol ve yöntemler bulmak zorundadır.

Şiddete başvuranlara bir yaptırım uygulamakyerine, sendikadan şiddet kullanılarak atılan üyelerindisiplin soruşturması yoluyla üyeliklerinin sonlandırıl-ması, sendikal demokrasi ilkelerine aykırıdır. Budurumda, konu tabanda tartıştırılmalı, şiddet uygula-yanlar mahkûm edilmeli ve üye önünde hesap vermelerisağlanmalıdır.

Öte yandan; sendika yöneticilerinin kendi üyelerininsosyal medya hesaplarını takip ederek, yapılaneleştirel paylaşımları dahi soruşturma konusu yap-ması, KESK’te hakim olan reformist anlayışlardakiçürümeyi göstermesi bakımından ibretliktir.

Soruşturma açılan üyelerden bir kısmı bu sürecesadece sosyal medya üzerinden dahil olmuşlardır.Sosyal medya aracılığıyla direnişçilere sahip çıktıkları,KESK yönetimindeki anlayışların saldırgan tutumunu,politik eleştiri çerçevesinde mahkûm etmek istedikleriiçin haklarında soruşturma açılmıştır. Kişilerin sosyal

Emperyalizme ve Oligarşiye Karşı Yürüyüş

FAŞİZMİN ADALETSİZLİĞİNE TESLİM OLMAYACAĞIZ!220

Page 21: HALKIN AVUKATLARININ HAKLI DAVASINA DESTEK SUNDU, …yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY113.pdfRolü, MAO ZEDUNG, Ekim 1938, Seçme Eserler, C. II, s. 196) Halkın Avukatları İçin Adalet İstiyoruz!

medya hesaplarını takip ederek soruşturmaaçmak, yönetme krizi içindeki faşizmin kul-landığı acizce bir yöntemdir. Düşünce, ifadeve örgütlenme hürriyetine dönük bir saldırıdır.

İşlerini mücadele ederek geri isteyen vedirenenleri sahiplenen üyeler hakkında so-ruşturma açılması, KESK içerisinden devrimcisendikacılığı, fiili ve meşru mücadeleyi sa-vunan üyeleri tasfiye etme saldırısıdır. “KESK,ihraç edilen üyelerine sahip çıkmalıdır!”demek, bir mücadele programı hayata ge-çirmedikleri için KESK’te hakim olan anlayışlarıeleştirmek, teslimiyetlerini teşhir etmek, sen-dikaların üyelerine kapatılamayacağını söy-lemek; suç değil, görevdir.

Eğer faşizme karşı, çalınan emeklerimizve elimizden alınan ekmeğimiz için canımızıortaya koyarak direnmek ve kamu emekçilerininörgütlü gücü olan konfederasyonumuzu çalışmahakları ellerinden alınmış üyeleri ve kamuemekçileri için direnmeye teşvik etmek suçsa,biz bu suçu işlemeye devam edeceğiz!

Eğer direnen üyelerini tekme tokat dövereksendikadan atan sendika ağalarının gerçekyüzünü halka göstermek, onları halk nezdindeteşhir etmek; konfederasyonumuz ve sendi-kalarımızın bugün getirildiği durumun ne-denlerini halka anlatmak suçsa, biz bu suçuişlemeye devam edeceğiz!

Yoldaşlarımızın can bedeli kurdukları sen-dikaları kamu emekçilerinin hakları için bedelödemekten geri durmayan, direnen ve müca-dele eden bir çizgiye çekmek; onlara gerçekişlevini yeniden kazandırmak için teslimiyetçianlayışlara karşı dişe diş bir ideolojik mücadeleyürütmek suçsa biz bu suçu işlemeye devamedeceğimizi tüm Türkiye halkları nezdindebir kez daha beyan ederiz.

SENDİKA İÇİNDEKİ İDEOLOJİK MÜ-CADELE ARAÇLARI DİSİPLİN SORUŞ-TURMASINA KONU EDİLEMEZ!

KESK FAŞİZMLE İŞBİRLİĞİ YAPMAK-TAN VAZGEÇMELİDİR!

DİRENİŞÇİLERİ SENDİKADAN ATMA-NIN HESABINI ÜYELERİ VE TÜRKİYEHALKLARI ÖNÜNDE VERMELİDİR!

DİRENİŞÇİ ÜYELERİNE VE DİRENİŞDESTEKÇİLERİNE AÇTIĞI SORUŞTUR-MALARI GERİ ÇEKMELİDİR!

DEVRİMCİ VE DİRENİŞÇİ KAMU EMEK-ÇİLERİ; SENDİKADAN TASFİYE EDİLE-MEZ!

EMEKÇİYİZ HAKLIYIZ KAZANACAĞIZ!

KAMU EMEKÇİLERİ CEPHESİ

Sayı: 113 7 Nisan 2019

HALKIN AVUKATLARINA ÖZGÜRLÜK! 221

Cephe Milisleri’nden 30 Mart-17 Nisan Devrim ŞehitleriniAnma ve Umudun KuruluşunuKutlama Eylemleri:

“Bayrağımız Ülkenin Her Ta-rafında Dalgalanacak!”

Cepheliler 30 Mart - 17 NisanDevrim Şehitlerini Anma, UmudunKuruluşunu Selamlama günle-rinde bulundukları bölgelerde ça-lışmalar yaparak anmalar yaptı.Yapılan çalışmalardan derledik-lerimiz kısaca şu şekilde;

Adana:Cephe Milisleri 30 Mart’ta,

Adana’nın çeşitli mahallelerindeüzerinde; “Kızıldere ŞehitleriniAnıyor Kurtuluşa Kadar SavaşŞiarıyla Mücadeleye Devam Edi-yoruz!” sloganının yazılı olduğukuşlamalardan 500 adet yaptı.

Ankara:Devrimci Cepheli İşçiler 27

Mart’ta Cengizhan Mahallesi’ndemerkezi bir bölgede halkın matbaasıduvarlara “Kızıldere Son Değil Sa-vaş Sürüyor!” yazılaması yaparak,düşmanın Mahirleri katlederek bi-tiremeyeceğini vurguladı.

İstanbulAlibeyköy: Cephe Milisleri 30

Mart’ta Karadolap Mahallesi’nesilahlarıyla alanlara inerek slo-ganlarıyla DHKP’nin orak-çekiçlibayrağını dalgalandırdı. Kızılderemanifestosu ajitasyonlarla halkaanlatıldı ve Kızıldere şehitleri se-lamlandı.

Çayan: Cephe Milisleri 30Mart’ta mahallenin birçok yerini,Sokullu Caddesi, Hüseyin Aksoygibi merkezi yerleri Cephe bay-raklarıyla donattı. Yapılan eylemlekatil devlete, düşmana bir kezdaha şartlar ne olursa olsun dev-rimci iradenin, ideolojinin, bayrağıninmeyeceği ispat edildi.

Dağevleri: Cephe Milisleri 29Mart’ı 30’una bağlayan gece;“Bayrağımızı astık! Gökyüzündeemekçilerin orak-çekiçli yıldızıdalgalanıyor!” diyen Sabo’nun,Eda’nın sesleriyle 2 Temmuz Par-kı’na umudun bayrağını astı.

Esenyurt: Cephe Milisleri 30

Mart’ta Balıkyo-lu Köprüsü’neDHKP bayrağınıasarak umudunkuruluşunun yıl-dönümünü se-lamladı. Ayrıcakısa bir açıkla-ma yayınlaya-rak; “Selam Ol-sun Mahir’denDayı’ya Bize BuBüyük MirasıBırakan Şehit-lerimize!” sözle-rine yer verildi.

Gazi: CepheMilisleri 30Mart’ın ilk saat-lerinde, GaziKarakolu’nunçaprazına umu-dun orak-çekiçli bayrağını astı.Milisler yaptıkları kısa açıklamaylaumudun kuruluşunun yıldönümüve devrim şehitlerini selamladı.

Kuruçeşme: Cephe Milisleri30 Mart’ta Parti-Cephe’nin kuruluşyıldönümünü kutlamak ve umuduselamlamak için mahallenin mer-kezi bir yerine DHKP bayrağınıastı. Ayrıca, halkın matbaası du-varlara; “30 Mart – 17 Nisan Dev-rim Şehitlerini Anıyor Umudu Bü-yütüyoruz!” yazılamasını işledi.

İşbirlikçi Lağım Farelerinden Hesap Soracağız!

İstanbul Kuruçeşme CepheMilisleri 30 Mart’ta, katil ve iş-kenceci polis işbirlikçisi olan Öz-gün Yiğit Taş’ı teşhir etmek vehalka nasıl bir alçak olduğunuduyurmak için mahallenin çeşitliyerlerine yazılamalar yaptı.

Ankara Halk Cephesi’nden30 Mart - 17 Nisan anması:

AnkaraHalk Cep-hesi 30Mart’ta, 30M a r t1972 ’deşehit düşen devrim şehitlerini ve2015 yılında şehit düşen AdaletSavaşçısı Bahtiyar Doğruyol’unmezarını ziyaret etti.

Çayan

Gazi

Esenyurt

Kuruçeşme

Page 22: HALKIN AVUKATLARININ HAKLI DAVASINA DESTEK SUNDU, …yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY113.pdfRolü, MAO ZEDUNG, Ekim 1938, Seçme Eserler, C. II, s. 196) Halkın Avukatları İçin Adalet İstiyoruz!

Y ürüyüş: Merhaba. KESK direnen üyeleriniönce sendikalardan işkence yaparak attı.Ardından da sendikalardan ihraç etmek

üzere soruşturma açtı. Sizler de direnen ve dire-nişçilere destek olan kamu emekçileri olarakKESK’in bu politikasına karşı bir kampanya baş-lattınız. KESK’in böyle bir politika izlemesininsebebi sizce nedir?

Nazife Onay: OHAL’in ilanı ile birlikte binlercekamu emekçisinin işine son verildi ve kendine devrimcidiyen sendika yöneticileri bu saldırılara karşı bir şeyyapmamanın teorisini yapmaya çalıştılar. Arkadaşla-rımızın 324 günlük açlık grevleri ile birlikte büyüyen Yük-sel Direnişi, faşizmin -özellikle bu süreçte- saldı-rılarının önünde bir barikat oldu.

KESK’in; bu direnişi büyütmek yerine direnenleresaldırması, KESK’in geldiği durumu göstermektedir.

Sendikada ağırladıkları kamu denetçisi ile ne ko-nuştuklarını üyelerine açıklamamış, Süleyman Soy-lu’nun kendilerini kimlerden ve nasıl koruduklarınıncevabını vermemişlerdir.

Üyeler bir yandan günlük maişet derdinde, diğeryandan AKP’nin baskısı altında. KESK ise üyelerininsorunları ile ilgilenmek bir yana onların sorularınadahi cevap vermiyor. Ki KESK’i eleştirdik diye bizesaldırdılar, üyelere neyi nasıl anlatacaklar?

Bu nedenle biz gidiyoruz üyelere; “gelin tartışın,tartışalım KESK ile, siz de tanık olun bu yüzleşmeye”diyoruz.

Nazan Bozkurt: Çoğu insan bu konuda şöyle dü-şünüyor; kendileri direnmediği için direnen insanlaradüşmanlık besliyorlar. Çünkü direnen insanlar KESK’in“neyi yapmadığını” net olarak ortaya koyuyor. Böyledüşünmekte haklılar; ancak ben bunun bile esas ne-denin yanında çok masum kaldığını düşünüyorum.

KESK’in bizi sendika-dan attığı tarih 15 Ekim,AKP’li Şeref Malkoç’u sen-dikada ağırladığı tarih 10Ekim. Süleyman Soylu’nunYüksel direnişçilerini vedirenen kamu emekçileriniterörize ederek; “sendi-kaları onlardan temizle-dik” dediği tarih 18 Aralık.Kendi sendikamdan banaihraç konulu disiplin so-ruşturmasının geldiği tarihise 6 Ocak.

Ve 2 senedir bir direniş

sürdüren insanları“örgüt üyesi” diyeyargılatmak ve tutuk-latmak amaçlı SiyasiŞube polislerinin ev-lerimizi basıp bizi göz-altına alması,KESK’ten dövülerekçıkarılmamızdan 2 aysonra... Biz gözaltın-dayken SüleymanSoylu’nun “KESK’eçökmeye çalıştılar,biz engelledik” deyişi ve aynı günlerde KESK’insosyal medya hesaplarımızda “suç unsuru araması”ve çok gecmeden de sendikadan ihracımız için ilksomut adımı atmalarının tesadüf olamayacağını dü-şünüyorum. Esas sebep kirli olmalarıdır.

Yürüyüş: Nasıl bir çalışma yapıyorsunuz?

Nazife O: İşyerlerine, okullara gidiyoruz. En ge-nelinde kamu emekçilerine, özelde ise KESK üyelerinedirenişimizi ve KESK’in KEC’lilere açtığı soruşturmalarıanlatıyoruz.

Nazan B: Direnişi ve direnişçilere saldıran tasfi-yecileri teşhir ediyoruz.

Yürüyüş: Bu çalışma ile ne hedefliyorsunuz?

Nazife O: Öncelikli amacımız KESK’in açtığı so-ruşturmaları geri alması ve üyelerine hesap vermesidir.KESK’in yapmadığını; 324 günlük açlık grevi direnişive hala devam eden Yüksel Direnişi ile KEC’liler yap-mıştır. Bunun karşılığı onları sendikalardan atmakmıdır? Bunun cevabını vermelerini istiyoruz.

Elbette bu vesile ile kim olduğumuzu, ne istediğimizide ulaşabildiğimiz kamu emekçilerine anlatmaktır.

Nazan B: En başta üyelerin bu kirlenmeyi görmesiniistiyoruz. Göz göre göre yalan söylüyor, kan bedelikurulmuş sendikalarımızı içeriden yıkmayı hedefliyorlar.Bunu nasıl kabul edebiliriz?

Bir sendika, faşistleri sendikada ağırlayıp direnenkendi üyelerini sendikadan döve döve zorla çıkarırmı? İşte biz de demokratik kitle örgütlerimizi bu tasfi-yecilikten arındırmak ve faşizmle dişe diş mücadeleedecek kurumlar haline getirmek istiyoruz.

Yürüyüş: Teşekkür ediyor, kampanyada başarılardiliyoruz.

İşlerini Geri Almak İçin Direnen Kamu EmekçileriNazife Onay ve Nazan Bozkurt, KESK MYK’nın Açtığı Soruşturmalara Karşı

Başlatılan Kampanyanın Nedenlerini Anlatıyor

Röportaj

FAŞİZMİN ADALETSİZLİĞİNE TESLİM OLMAYACAĞIZ!222

Nazan Bozkurt

Nazife Onay

Page 23: HALKIN AVUKATLARININ HAKLI DAVASINA DESTEK SUNDU, …yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY113.pdfRolü, MAO ZEDUNG, Ekim 1938, Seçme Eserler, C. II, s. 196) Halkın Avukatları İçin Adalet İstiyoruz!

Hey Tekstil direnişibüyüyor ve kurum-sallaşıyordu. Çadırı-mız büyümüştü, hal-kımızın sahiplenme-si ve yaratıcılığıylabrandadan büyük

bir çadırımız vardı artık.Direnişi bırakan işçiler de direnişe sahip

çıkmaya başlamıştı. Direniş birleştiriyordu. Haftasonları çevredeki fabrikaların işçilerinden ziyaretimizegelenler oluyordu. Onların ziyareti bizim için önemliydi.

Direniş çadırımız çevredeki tekstil fabrikalarınınorta yerindeydi. İşçilerin dikkatini çekiyordu. Bizaylardır “Çevredeki fabrikalardan neden ziyaretimizegelen yok?” sorusuna cevap bulamamıştık. Ziyaretegelen işçiler sorumuza cevap verdiler:

“Hey Tekstil işçileri direniş çadırını kurduktansonra, patron öğlen tatilinde dışarı izinlerimizikaldırdı” dediler. Patronlar direnişin yayılmasındankorkuyorlardı.

Direniş büyüdükçe dostun düşmanın ilgisi de üze-rimizde yoğunlaşmaya başladı. Direniş çadırımızınkarşısında artık bir ekip otosu bekliyordu. Zamanzaman ekip otosunun yanına akrep denilen tenekelerde eşlik ediyordu!

Kışın soğuk günlerde başlayan direniş günleri,yerini yazın kavurucu sıcağına bırakmıştı. Ve Ramazanayı başladı. İşçilerden oruç tutanların sayısı hiç deaz değildi. Direnişle beraber orucu da sürdürüyorlardı.Orta yaşlı birkaç işçiye, “Hava çok sıcak, baygınlıkgeçirirsiniz. Bu şartlarda günah olmaz” dedik. Gü-lümsediler, “Allah bize kuvvet verir, direnişi de orucuda bırakmayız” dediler, bırakmadılar da…

50 yaşın üstünde bir kadın işçi, oruç tutmaya baş-ladıktan sonra çadıra Kur’an’la gelmeye başladı.Bizlerle sohbet etmediği zamanlarda, bir köşeyeçekilip Kur’an okuyor, dua ediyordu. Direniş çadırındaAlevi işçiler de vardı. Kur’an okuyan kadın rahatsızolmasın diye özen gösteriyorlardı. Hatta yemek sa-atlerinde oruç tutanlara göstermeden yiyorlardı.Direniş çadırında gerçek anlamıyla halkların kar-deşliğini yaşıyorduk.

İlk günler ekip otosundan çadırı izleyen sivil polisler,yavaş yavaş işçilerle sohbet etmeye başladılar. Bizbu duruma öfkelensek de ilk anda tepki göstermedik.Kendi aramızda değerlendirdik. Halk kendi deneyindenyaşayarak öğrenecekti.

Direnişi ileriye taşımalıydık. Direniş çadırında bek-lemenin dışında ne yapabiliriz, onu tartışmaya başladık.İşçilerden birisi “Patronun evinin önüne gidelim,orada eylem yapalım” önerisiyle geldi. Öneri kabuledildi. Peki, patronun evini nasıl bulacaktık?

Birkaç gün sonra patronun ev adresi elimizdeydi.İşçiler bize her gün bir şey öğretiyordu. Öneriyi getiren

işçi, önceden istihbaratını yapmış, patronun ev adresinibulmuştu. Kim bilir, adresi bulurken ne düşünmüştü?Ama bugün eylem için adresi bize veriyordu.

Hey Tekstil patronunun evinin önüne gittik, eylemebaşladık. Evin önüne gittiğimizde işçilerin öfkesi görülmeyedeğerdi. Patronun evi, lüks bir villaydı, tüm patronlargibi, kendisini güvenceye almıştı. Evin çevresindegeniş bir güvenlik duvarı örülmüştü.

İşçiler direniş çadırını sahiplenmek, direnişi sür-dürmek için yeni yöntemler buluyordu: İşe giren işçiler,“Biz çalışmak zorundayız; ama çadırdaki arkadaşla-rımızı da yalnız bırakmayacağız. Sahipleneceğiz,maddi destek sunacağız. Biz de direniş içerisindeböyle yer alacağız.” diyorlardı. Kimisi geçici günlükişlerde çalışıyordu. Kimisi de kısa süreli işlere giriyordu.Sendikalardan bekledikleri hiçbir şey yoktu, bunuaylar önce kendi deneyleriyle öğrenmişlerdi.

İşçiler, direniş içerisinde politikleşiyorlardı. İstan-bul’daki diğer direnişleri öğreniyor, ziyaret ediyorlardı.THY işçilerinin direnişi başlamıştı. Kendi pankartlarıylagittiler, direnişe destek verdiler. Birkaç gün sonraTHY işçileri ziyarete geldiler. Araçla gelen işçiler,kendilerine getirilen öğlen yemeğinden Hey Tekstilişçileri için ayırdıkları payı getirmişlerdi. THY işçi-lerinin dayanışması hepimizi duygulandırdı. Onlaraçay ikram ettik.

İşçiler çay içerken çadırın içini incelediler. Nedenincelediklerini ertesi gün geldiklerinde anladık. Kendiolanaklarını bizimle paylaşmak istemişler. THY işçileri,direnişe başladıktan sonra, uzun süre Hey Tekstilişçileriyle yemeklerini, ekmeklerini paylaştılar. Hergün kendi araçlarıyla, direniş çadırına yemek ta-şıdılar.

Açların halinden yine açlar anlıyordu. Karnıtok, lüks binalarında rahat koltuklarında oturanlardeğil. THY işçileri, direniş çadırına bu desteği sunarkenne “Bizim sendikamıza üye misiniz?” sorusunu sor-muşlardı ne de “Biz THY işçileriyiz, siz Tekstil işçisisiniz.Sizin için ne yapabiliriz ki?” demişlerdi. Patronlarakarşı direnen işçiler vardı, kendileri de işçiydi. Di-renen işçileri, ellerindeki olanaklarla sahipleni-yorlardı. Ellerindeki tek olanak kendi yemekleri,ekmekleriydi, onu paylaşıyorlardı.

Bu arada, çadırımızın karşısında bekleyen ekipotosu daha yakınımızda durmaya başladı. Biz bir ta-raftan polisleri, bir taraftan işçileri gözlemliyorduk. İş-çilerle tartışmıyorduk. “Onlar faşist polis vb.”demedik. “İşçiler kendileri yaşayarak öğrenecek!”Bize bu söylenmişti. Bunu unutmamalıydık.

Eylemimizi ileriye taşıma kararı aldık. İşçilerle ko-nuştuk, ikna oldular. Hey Tekstil patronunun üyeolduğu sömürücülerinin sendikasının önünde önceoturma eylemi yapacak, sonra çadır açacaktık. Eylemyerimiz 4. Levent’ti. Fabrikanın önündeki çadır direnişide devam edecekti.

HEY TEKSTİL DİRENİŞİ’NDEN-3

Sayı: 113 7 Nisan 2019

HALKIN AVUKATLARINA ÖZGÜRLÜK! 23

Page 24: HALKIN AVUKATLARININ HAKLI DAVASINA DESTEK SUNDU, …yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY113.pdfRolü, MAO ZEDUNG, Ekim 1938, Seçme Eserler, C. II, s. 196) Halkın Avukatları İçin Adalet İstiyoruz!

Eylem yerine işçilerle gittik, pankartımızı açtık.Birkaç dakika sonra çevik kuvvet polisleri geldi.Bize saldıramadılar, işçiler kitleseldi. Oturma eyleminibaşlattık. Oturma eylemimizi ileriye taşıma kararımızlaberaber polisin tavrı değişti. Binayı ablukaya aldılar,bölgeyi çevirdiler. Birkaç gün saldırı olmadı. İşçileröfkeliydi.

Biz polisten bu tavrı bekliyorduk; ama onlar bek-lemiyordu. Eyleme başlar başlamaz, polis bizi ablukayaaldı. Biz ablukayı yarmak için polis barikatına yüklendik.Bizim sayımız azdı, iki kadındık. Polis barikatına nekadar yüklensek de geriletemiyorduk. Ne yapalımdiye çevremize bakarken işçiler yanımıza geldiler.Kolumuza girmeleriyle polis barikatını tekmelemeyebaşlamaları arasında birkaç saniye geçti. Polislergeri çekilmeye başladılar. İlk anda saldırmaya cesaretedemediler. Adım adım geri çekildiler. Fabrikanınönünde polisle sohbet eden işçiler bunlar mıydı?

Polis amiri ‘saldırın’ talimatını verdi, tazyikli suylasaldırdılar. İşçiler bir an dağıldılar, bu sadece kısabir süreydi. Eylem yerinden biraz uzaklaştık, tekrartoparlandık. Tekrar pankartımızı açtık, sloganlarımızabaşladık. 4. Levent’in ana caddesinde işçiler polisleçatışmaya başladılar. Henüz ellerine taş vb. alma-mışlardı. Yumruklarıyla tekmelerle polise karşı ko-yuyorlardı. Tazyikli su ve polisin saldırısının hiçbiretkisi olmamıştı. Tam tersine öfkelerini artırmıştı.Bir ara saldırı azaldı. Polis şeflerinden birisi yanımızageldi. “Bizi dinlemiyorlar, dağılmıyorlar. Siz konuşsanızetkili olur. Artık yeter, seslerini duyurdular!” dediler.

Biz bu aymazlığa slogan atarak cevap verdik.İşçiler de yanımızdaydı. Onlar da bizim sloganlarımızakatıldılar.

İşçilerin 4. Levent’te, İstanbul’un bu güzide sem-tindeki direnişi ve polisle çatışması uzun süredevam etti.

Evet, işçiler kendi deneylerinden, yaşayaraköğreniyorlardı. Ve öğrendikleriyle hesap soru-yorlardı. Öğrendikleriyle daha güzel bir dünyakurmak için savaşıyorlardı.

Hissemize Düşen;Halklarımız arasında düşmanlık yoktur. Din-

milliyetçilikle bölen, emperyalizm ve faşizmdir.

Biz körüklenen ayrılıkların aksine, halklarımızı

birleştireceğiz. Çünkü gücümüz buradadır.

Açlığa ancak açlar, yoksulluğa ancak yoksullar

son verebilir! Biz açların öfkesini örgütleyece-

ğiz.

Baskı varsa direneceksin, düşman varsa çatı-

şacaksın! Direniş büyütür, saflaştırır, güçlendirir,

arındırır, birleştirir!

Bugün görevimiz, Direnişler Meclisi’ni bü-

yütmektir.

DEVRİMCİ İŞÇİ HAREKETİ’NDEN KALE KAYIŞDİRENİŞÇİLERİNE DAYANIŞMA ZİYARETİDevrimci İşçi Hareketi, 6

Mart 2019 tarihinden beri işkoşullarının iyileştirilmesi vesendika hakkı için direnişegeçen Kale Kayış işçileriniziyaret etti.

Ziyarette kötü iş koşulla-rının iyileştirilmesi ve sendi-kalı olabilmek için direnişegeçtiklerini belirten işçiler ta-lepleri kabul edilene kadar alanı terk etmeyeceklerininvurgusunu yaptı.

Direnişteki yaklaşık 150 işçi, direnişin 24. günü ol-masına rağmen taleplerine yönelik hiçbir gelişme ol-madığını ‘insanca koşullarda, insanca ücretlerle vehaklarla’ çalışmak istediklerini, bunun için direnişedevam etmenin bir zorunluluk olduğunu dile getirdiler.

Ziyaret sonunda işçilerle birlikte Grup Yorum par-çalarıyla halaylar çekildi ve dayanışmayı büyütmeçağrısı yapıldı.

TÜRKAN ALBAYRAK DİRENİŞİ’NİN207. GÜNÜNDE KARARLILIKLA SÜRÜYOR!

Devrimci sendikacı için işçi;çalışan, emek veren, üretendir.Devrimci sendikacı işçinin ol-madığı yerde kendinin olmaya-cağını bilendir. Devrimci sendi-kacı için söz de, karar da işçiyeaittir. Direnişlerin önünü açan-dır.

DEVRİMCİ İŞÇİ HAREKETİ, KURUÇEŞME’DEİNŞAATLARDA BİLDİRİ DAĞITTI!

Devrimci İşçi Hareketi, 29 Mart tarihinde Kuruçeş-me’de ‘inşaat işçisi köle değildir’ başlıklı 100 adetbildiri dağıttı.

Yapılan çalışmada devam eden bir inşaata girilipişçilerle sohbet edildi ve işçi meclislerinde birleşmeçağrısı yapıldı.

Emperyalizme ve Oligarşiye Karşı Yürüyüş

FAŞİZMİN ADALETSİZLİĞİNE TESLİM OLMAYACAĞIZ!24

Pisliği, Yolundan Cayanlar Değil,Çayanlar’ın Yolundan Gidenler Temizler

İstanbul Okmeydanı Halk Meclisi 25 Mart’ta ma-hallenin çeşitli yerlerine “Zam Zulüm İşkence İşteAKP!” kampanyası çerçevesinde pullama çalışmasıyaptı. Piyalepaşa bölgesinde yapılan çalışmada 50adet afiş asılarak halka kampanyaya katılım veAKP'nin zulmüne karşı olma çağrısı yapıldı.

Page 25: HALKIN AVUKATLARININ HAKLI DAVASINA DESTEK SUNDU, …yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY113.pdfRolü, MAO ZEDUNG, Ekim 1938, Seçme Eserler, C. II, s. 196) Halkın Avukatları İçin Adalet İstiyoruz!

Real-Makro-Uyum-Migros-Beğendik Market işçileriülkenin her yanında ay-

lardır eylemlerine devam ediyor. İş-çiler sorgusuz sualsiz, tazminatsızişten çıkarıldıklarında patronlar ta-rafından “ha bugün ha yarın paranızıödeyeceğiz” denilerek oyalandı. So-nunda çareyi direnişte buldular.

Şirketleri satıldı, marketlerinadı değişti; değişmeyen işçilerinhakkının ödenmemesi oldu. Mar-ket işçileri 19 aydır direnişte. İşçilereşleriyle, aileleriyle direnişin içinde.19 aylık direnişin içinde sarı sen-dikanın ne olduğunu da, patronlarınhilelerini de öğrendiler.

Direnişin seyrini özetlemeye ça-lışırsak; Uyum Market’i, 2013’teMakro devraldı. 2015’te Uyum ma-ğazaları tamamen Makro’nun bün-yesine geçti. 2017 Şubat’ında Mak-ro Market konkordato ilan etti.

Konkordato; patronların borç-larından kaçmak için kullandığıcan simidi haline gelen hileliiflas yolu demektir. Bu iflastahaciz yapılsa bile devletin, alacak-lıların parası önce ödenir. Her şeyalınıp satıldıktan sonra geriye birşey kalırsa o da işçinin kuş payıolur.

Makro Market, 2018 Mart’ındaMigros’a satıldı. Bundan sonraUyum Market şubelerini kapatmayabaşladılar. Kapandıktan sonra iş-çilere hiçbir açıklama yapılmadı.Mağazalarda çalışan işçilerin birkısmı Migros’ta işe alınırken, yak-laşık 1500 işçi işten çıkartıldı.İşten çıkartılan bu işçilerin kıdemtazminatları ödenmedi. Migros sa-tın aldığı Uyum-Makro Market iş-çilerinin ödenmeyen kıdem tazmi-natlarından yasalara göre Makro

Market ile birlikte sorumlu. İşçilerMigros önlerinde basın açıkla-maları ve kasa kilitleme eylemleriile tazminatlarını istedi.

İstanbul’da bunlar olurken An-kara, Konya, Kayseri, Mersin, Ma-latya, Yozgat’ta bulunan mağazalarda parça parça satıldı ve işçileretazminatları ödenmedi. İstanbul’dadirenişe 150 kişi katılıyor; amaMakro Uyum’un Türkiye’deki ma-ğazalarından 6500 işçinin alacağıvar. Her ilde de Makro Direnişihaftalık basın açıklamalarıyla de-vam ediyor.

İşçiler farklı şubelerin önlerindebildiri dağıtıyor, basın açıklamasıyapıyor. Kasa kilitleme eylemini,çok sayıda ürün alıp kasadangeçirdikten sonra işten atıldıklarıiçin paraları olmadığını, ödeye-meyeceklerini söyleyip ayrılarakyapıyorlar. İşçilerin Ankara’da basınaçıklaması yaptığı sırada polis sal-dırısı oldu. İşçiler, eylemler sırasındaözel güvenlikle, polisle sık sık karşıkarşıya geliyor.

Direnişe geçen ilk grup, Kasım2018’de tazminatlarını aldı. Bu sü-reçte DİSK’e bağlı Nakliyat-İş sen-dikasının desteğini görmelerinerağmen, DİSK ve diğer sendikalarındirenmeye, direnişçilere bakış açı-sını anlamak için Nakliyat-İş’in şuaçıklamasına bakmak yeterli: ‘Hertürlü baskı, gözaltılar ve açılan da-valara karşın kararlılıkla direnenve direnişlerini zaferle taçlandıranUyum/Makro işçileri karşısında üçmaymunu oynayanlar, sarı sendi-kacılarla işbirliği adına direnişlerkarşısında duyarsız kalanları, baştaDİSK yönetimini, diğer konfede-rasyonlar direniş destanımızı izoleetmeye çalışanları işçi sınıfımız,direnişçiler unutmayacaktır.’ Sen-dikaların direnişler karşısındaaldığı tavır, bir sendikacıya bilebunları söyletiyor.

Real Market işçilerinin müca-delesi de Metro zincir marketlerininReal mağazalarını, Beğendik’e sat-masının ardından Real için iflaskararı verilmesiyle başladı. Bu iflaskararının hileli olduğu, Mart

2018’de mahkeme kararıyla kabuledildi. İşçilere hala tazminatlarıödenmedi.

Metro Market’i ve ona bağlı Me-dia Markt’ı boykot etmeye, kasakilitleme eylemleri yapmaya, basınaçıklamalarına devam ettiler. Met-ro’dan alışveriş yapan restoranların,otellerin önünde boykot çağrısıyaptılar. Ankara’da Real’de açık-lama yapmak istediklerinde polissaldırısıyla karşılaştılar.

Real’in açılışından bu yana Tez-Koop-İş Sendikası örgütlü. Sen-dikanın, 20 aydır süren direnişboyunca işçileri engellemeye ça-lışmaktan başka bir faaliyeti ol-madı. ‘Yapacak bir şey yok’ di-yerek sorumluluktan kaçmayaçalıştı. İşçiler sendika binasınagittiğinde kapıları kilitleyip üye-lerini binaya almadı.

İşçiler marketlerin kapanmasıyla,sendikadan bağımsız bir araya gel-di. Farklı şehirlerdeki işçiler biraraya gelip mücadele imkanlarınıdeğerlendirdi. Kendi birliktelikleriylebaşlayan direnişe Nakliyat-İş sen-dikası müdahil oldu.

Real-Makro işçileri ekonomikkrizin büyüdüğü, yoksulluğun arttığıbu süreçte, benzer pratiklerle di-rendiler. Market işçilerinin direnişleriiçinde dayanışma da gösterdiler.Bu dayanışmanın market işçileri,işçilerle sınırlı olmadığı, direnenbütün kesimlere açık olan Dire-nişler Meclisi ile büyütülmesihalinde işçilerin daha güçlü ola-cağı kesindir.

Direnişler Meclisi memuruyla,avukatıyla, işçisiyle direnen bü-tün halk kesimlerinin bir aradaolduğu bir meclis. Direnişlerinuğradığı saldırılara bütün üyeleriylecevap veren, direnişçileri yalnızbırakmayan bir meclis. İşçilerin,sendikaların çürüyen yüzüne de-ğil; direnişlerin dayanışmasınave direngenliğine ihtiyacı var.

Bu dayanışmayı uzlaşmaz birdirenme iradesine sahip Dire-nişler Meclisi’nde bulacaklardır.Direnişler Meclisi’nde Birleşelim,Kazanalım!

MARKET DİRENİŞÇİLERİNİ,DİRENİŞLER MECLİSİ’NDE BİRLEŞMEYE ÇAĞIRIYORUZ!

Sayı: 113 7 Nisan 2019

HALKIN AVUKATLARINA ÖZGÜRLÜK! 25

Page 26: HALKIN AVUKATLARININ HAKLI DAVASINA DESTEK SUNDU, …yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY113.pdfRolü, MAO ZEDUNG, Ekim 1938, Seçme Eserler, C. II, s. 196) Halkın Avukatları İçin Adalet İstiyoruz!

Nedir süreli ve hedefli ça-lışma?İşlerimizi sayılı ve sıralı

hale getirmektir.Bir, iki, üç - a, b, c diye sırala-

maktır.Ölçülerimiz olmasıdır. Nedir bizim ölçülerimiz?Sömürüyü sona erdirmek, eşit

ve adil bir şekilde yaşama müca-delesini büyütmek. Bunun için önceörgütlü olmak durumundayız.

ÖRGÜT NEDİR?komitedir,toplantıdır,eğitimdir,faaliyettir,yayındır,denetimdir,Anadolu örgütlemesidir,milistir.

Örgütlü insan, bu hedeflere; kurallı çalışarak,eğitim ve kitle çalışmasını ak-

satmayarak,sömürenlerle uzlaşmayarak,geleneklere dört elle sarılarak,yarınlara umutla bakarak,geleceği programlayarak,hedefli düşünerek,yayın faaliyetini aksatmayarak,örgütlü bir beyne sahip olarak

varabilir.

DİH OLARAKNE YAPMALIYIZ?

KOMİTELEŞMELİYİZ!İŞÇİ MECLİSLERİ KURMA-

LIYIZDÜZENLİ, SÜREKLİ, İSTİK-

RARLI EĞİTİM ÇALIŞMASI YAP-MALIYIZ

KOMİTELEŞMEK, ÖRGÜT-LENMEK DEMEKTİR

İşyerlerinde, fabrikalarda,direnişlerde, işçi mahallerinde işçi komiteleri

ve işçi meclislerini kurmalıyız.

Komite kurmaya en yakınımız-dan başlamalıyız. Yakalanması ge-reken ana halka burasıdır.

En yakınımızda kim varsa, ko-lektif çalışmaya onunla başlamalı-yız. Yani her işimizi kollektif örgüt-lemeliyiz.

Bir birimde örgütlenme çalış-masına başlarken atacağımız ilkadım yakınımızda kim var soru-sunu sormak olmalıdır.

İkinci sorumuz elimizde ne varolmalı.

Önümüzü görmek için bizim dı-şımızda kim varsa isimlerini alt altayazmalıyız.

Yani elimizde bir liste olmalı.Sonra sorunlarını öğrenmeliyiz

ve en can alıcı sorunundan baş-lıyarak çözmeye başlamalıyız.

HEM KENDİMİZİ,

HEM DE ÇEVREMİZİ ÖRGÜT-LEMELİYİZ

ÇÜNKÜKENDİMİZİ ÖRGÜTLEME-

DEN ÇEVREMİZİ ÖRGÜTLEYE-MEYİZ!

Önce kendimizi eğitmeliyiz.Önce kendimizi politikleştirme-

liyiz.Bu ne demektir?Her gün yeni bir şey öğrenmek-

tir.Her gün kitap okumaktır,her gün günlük gazetelerin en

az birini takip etmektir,en az bir köşe yazarı okumak-

tır,günlük ana haber bültenlerini

izlemektir.Yani patronlar cephesinde ne

olup ne bittiğini öğrenmektir.Haftalık dergimizi düzenli oku-

malıyız,broşürlerimizi ve yeni çıkan ki-

taplarımızı okumalı ve okuduğumuzkitaplardan alıntılar çıkartmalı vedüşüncelerimizi yazmalıyız.

ideolojik olarak güçlenmeliyiz.NEDEN?ideolojik ve siyasi öncülüğünü

emperyalizmin yaptığı TESLİMİYET,TASFİYE ve TESLİM ALMA politi-kalarına ancak böyle karşı koyabi-liriz.

Burjuva ideolojisine karşı ancakböyle savaşabiliriz.

İKİ İDEOLOJİ VARBİZ KENDİ HAKLI VE MEŞRU

MÜCADELEMİZİ YAYMALIYIZ!Bu yüzden yayın çıkarmak

önemli. Yayın yoksa; bir şey yapmıyoruz

DEVRİMCİ İȘÇİ HAREKETİ OLARAK SÜRELİ VE HEDEFLİ ÇALIȘMALIYIZ!

Emperyalizme ve Oligarşiye Karşı Yürüyüş

FAŞİZMİN ADALETSİZLİĞİNE TESLİM OLMAYACAĞIZ!226

Page 27: HALKIN AVUKATLARININ HAKLI DAVASINA DESTEK SUNDU, …yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY113.pdfRolü, MAO ZEDUNG, Ekim 1938, Seçme Eserler, C. II, s. 196) Halkın Avukatları İçin Adalet İstiyoruz!

demektir.

Yayın yoksa; çalışmalarımızı,yaptıklarımızı, direnişlerimizi işçilereanlatmıyoruz demektir.

Yayın yoksa; örgütlenme ça-lışmasını eksik yapıyoruz demek-tir.

Yayın yoksa; işçilerin örgütle-mek, onlara ulaşmak için en temelaracımızı elimizin tersi ile itiyoruzdemektir.

DÜZENLİ YAYIN ÇIKARTMA-LIYIZ!

Önce abartmamalıyız.

Dergiyi en basit hali ile çıkart-mayı düşünmeliyiz.

Basit bir baskı makinası düşü-nebiliriz.

Yoksa ilk etapta bir bilgisayaryeterlidir.

Bunun için Quark ya da indesign,photoshop bilmek gerekmiyor. Kibunlar da öğrenilemeyecek prog-ramlar değildir.

Word programlarında bile dergi,bildiri afiş vb. hazırlayabiliriz. Bun-ların çıktısını alıp dağıtabiliriz.

DİRENİŞLER ÖRGÜTLEME-LİYİZ

DİRENİŞLERİ SAHİPLENME-LİYİZ

En başta kendi direnişimize sa-hip çıkmalıyız.

Türkan Albayrak direnişini eli-mizde bayrak yapmalıyız ve hergittiğimiz yere taşımalıyız.

Diğer direnişleri sahiplenmeli-yiz.

Direnişlerin misafiri değil asliunsuru olmalıyız.

Direnişlerle dayanışmayı artır-mak için,

direnişin kitle gücünü çoğaltmakiçin işçilerin yaşadıkları mahallelerdeajitasyon-propaganda çalışmalarıyapmalıyız.

Duvar yazıları yazmalıyız,

el ilanları dağıtmalıyız,

gösteriler örgütlemeliyiz.

Kısacası ajitasyon ve propa-ganda yöntemlerini düzenli, süreklive sistematik olarak kullanmalıyız.

HER DİRENİŞİN HER ÖRGÜTLENME ÇALIŞ-

MASININ HEDEFİNDE,İŞÇİ MECLİSLERİ’Nİ KUR-

MAK OLMALIDIR!İşçi için meclisler, soyut bir vaad,

niyet değildir.

Aksine geleceği bugünden kur-manın aracıdır.

İşçi meclislerinde işçilerin, ka-derlerini kendi ellerine almasıdır.

İşçi Meclisleri; lafta değil özdesöz ve karar hakkı işçilerindir diyor.

İşçi Meclisi deyince, aklımız ni-celiğe takılmamalıdır.

Şu kadar insan olmazsa bunameclis diyemeyiz diye düşünme-meliyiz.

Çevremizde işçi tanıdığımız kimvarsa onlarla ve onların yakınlarıylailk adımı atmalıyız. Önemli olan iş-çilerle birlikte düşünmek, onlarlabirlikte karar almaktır. Kolektif dü-şünce ve yaşam tarzını oturtmak-tır.

İŞÇİNİN ADALETİ OLMALI;PATRONLARDAN, PATRON SENDİKACILARIN-

DAN,GREV KIRICILIĞI YAPAN-

LARDAN HESAP SORMALIYIZ!Adalet; işçilerin ve halkın en te-

mel talebidir.

Elinden hak ve özgürlükleri ça-lınan,

işten atılan işçiler olduğu süreceişçinin şiddeti meşrudur.

Bu bilinç ve meşrulukla ele al-

malıyız işçi milislerini.

Bir adım öne çıkan,

kinini, öfkesini örgütlü hale ge-tirmek isteyen işçilerden İşçi Milis-leri’ni oluşturmalıyız.

Sonuç olarak;

DİH olarak örgütlemek ve he-deflerimizi yakın kılmak esastır.Bunun için kolektif bir emek vere-cek,

iktidar bilincinden bir an bilesapmadan,

demokratik mücadele ve diğermücadele biçimlerini birlikte ele al-malıyız.

Faşizmle yönetilen ülkemizdegizlilik kurallarına uyarak örgütlen-meliyiz.

Biliniyor, tanınıyor olabiliriz; amafaaliyetlerimizi gizlilik içinde sür-dürebiliriz.

Bu biçimde; hedefli, süreli, sı-ralı-sayılı bir çalışmayla sonuç ala-cağımız kesindir!

Sayı: 113 7 Nisan 2019

HALKIN AVUKATLARINA ÖZGÜRLÜK! 227

Tekebaşı Halk Meclisi 24. HalkToplantısını Gerçekleştirdi!

Samandağ Tekebaşı Halk Meclisi28 Mart’ta 24. halk toplantısını yaptı.Toplantıda Tekebaşı Halk Meclisi yol,su, elektrik sorunları yanında, uyuş-turucu, aile sorunu, miras sorunu,yozlaşmaya karşı kültür sanat çalış-maları hakkında genel bir değerlen-dirme yaptı. Mahalle sorunlarının çö-zümünde kadını erkeği, genci yaşlısıile tüm halkımızın elini taşın altınakoyup sorumluluk alması gerektiğianlatıldı. Kadın-erkek, genç-yaşlı hal-kımızın söz alıp konuştuğu toplantıdagenel olarak “Birlikten Kuvvet Doğar”düşüncesinde hemfikir olundu. Halktoplantısına mahalle halkından 200kişi katıldı.

Page 28: HALKIN AVUKATLARININ HAKLI DAVASINA DESTEK SUNDU, …yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY113.pdfRolü, MAO ZEDUNG, Ekim 1938, Seçme Eserler, C. II, s. 196) Halkın Avukatları İçin Adalet İstiyoruz!
Page 29: HALKIN AVUKATLARININ HAKLI DAVASINA DESTEK SUNDU, …yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY113.pdfRolü, MAO ZEDUNG, Ekim 1938, Seçme Eserler, C. II, s. 196) Halkın Avukatları İçin Adalet İstiyoruz!

TanımSahiplenme; göz kulak olmak,

yanında olmak, hiçbir karşılık bek-lemeden sahip çıkmaktır.

Devrimcilerde ise sahip çıkmak;tutsak düşen yoldaşının yerini dol-durmak, boş bırakmamaktır. Onlarasahip çıkmak,bu ülkenin geleceğinesahip çıkmaktır. Bu ülkenin ba-ğımsızlığını istemektir. Tutsakları-mızı sahiplenmek adalet istemektir.Çünkü onlar; bu ülkenin özgürlük,adalet, demokrasi ve sosyalizmiçin mücadele veren direnişleridir.

İlkemizMeşruluğumuz ve Haklılığımız.

Haklı ve meşru olan için direnmek,mücadele etmek, vazgeçilmez ev-rensel haklardır.

Aşağılanan, ezilen, baskıylasusturulmak istenen yoksullarınekmek, adalet, özgürlük ve ba-ğımsız ülke özlemi olduk. Somaolduk, katledilen 301 canın savun-ması olduk. Savunma hakkımızısusturmak istiyorlar. Susmayacağız.Adalet aramaya, haksızlıklara karşıhesap sormaya devam edeceğiz.

Hukuku, adaleti, özgürlüğü, eşit-liği savunan, devletin zulmü karşı-sında ezilenin, emekçinin yanındaolan halkın avukatları; halkın ada-letini, öfkesini, umudunu özündebarındırdığı için meşrudur, haklıdır.O nedenle onları sahiplenmek deo kadar meşru ve haklıdır.

Ülkemizde hukuk sisteminin yoz-laşmışlığı, çürümüşlüğü hakkında

da net bilgiler vardır. Hiçbir suçlamayokken, gizli tanık var diyerek, halkınavukatlığı, sanatçılığı yapıldığı için,haksızlığa, adaletsizliğe, yozlaşmayakarşı olunduğu için yıllarca tutsaklıkyaşayanlar, devletin hiç bitmeyensaldırıları, sürekli olarak hedef gös-termeleri, bize bu bilgiyi vermektedir,işte bu nedenlerle komplo teorileriyletutuklanan avukatlarımızın, tutsak-larımızın yanında olmak, onları des-teklemek meşru ve haktır.

KuralımızBu sistemin adalet dağıtmadığı

ortadadır. Bizim görevimiz de buadaletsizliği ortaya koymaktır. Bugörev; tüm devrimcilerin, ilericilerin,yurtseverlerin, halktan yana olanherkesin görevidir. Halklara yaşa-tılan bu adaletsizliği, bu pisliği veyozluğu kabul edeceğimizi düşü-nüyorlarsa yanılıyorlar. Hiçbir şey,mücadele ve adalet yürüyüşünüdurduramıyor, durduramayacak da.

Devrimcileri tutuklayarak bütünhalk tehdit edilmek isteniyor. Bunaizin vermemeliyiz. Daha fazla ör-gütlenerek mücadele etmeye, tut-saklarımızı sahiplenmeye devamedeceğiz. Çünkü onları sahiplenmekhaklarımızı gasp edemeyeceklerini,özgürlük, adalet mücadelemizin göz-altılarla, tutuklamalarla durdurula-mayacağını göstermek demektir.Bugün sahiplenmek, yarın yeni birtutuklama terörüne izin vermemekdemektir. Sahiplenmek yüksek birdayanışma ruhuyla ve devrimci ah-lakta ifadesini bulur.

YozlaşmaTutsakları sahiplenmekten kaçan,

aynı zamanda bağımsızlık demokrasimücadelesinden de kaçıyor demektir.Bu yol çıkmaz bir yoldur. Adalet veözgürlük kazanmanın tek yolu vardır.ÖRGÜTLENMEK, ÖRGÜTLEN-MEK, TARAF OLMAKTIR. Direnmekde, direnişlere ve tutsaklara sahipçıkmak da ciddi bir iştir. Bu ciddiyetesahip olmayanlar, haklar ve özgür-lükler mücadelesinde hiçbir şey ba-şaramazlar. Gerçek suçlular, halkı

sömüren, açlık ve sefalete iten, bas-kı-işkence ve terörü ona reva görenegemen sınıflardır. Yargılanması vecezalandırılması gereken egemensınıflardır.

Onların işçi ve emekçi sınıflara,insanlığa karşı işlediği sayısız suçlarıvardır. Eğer gasp edilen hak ve öz-gürlüklerimizi istiyorsak; zam, zulümve işkence demek olan bu sömürüve soygun düzeninin bir an önceson bulmasını istiyorsak; satılmışbir ülke, onursuz, ahlaki değerleriniyitirmiş insanlar, daha çok yozlaşma,daha çok çürüme olmasını istemi-yorsak; yapmamız gereken şey, hertürlü kaygıyı, korkuyu bir yana bırakıpbu düzeni, bu sistemi, bu hukukusorgulamaktır. Devrimciler, mücadeleiçinde sahiplenilir.

GelenekBaskı, zulüm, katliam, işkence,

kuşatmalar, tutuklamalar, tecrit altındatutmalar, tüm bu olanların amacısesimizi bastırmak içindir. Örgütlülüğüyok etmek içindir. Mesleklerindenhiçbir şekilde ödün vermeden gö-revlerini sürdüren halkın avukatlarına,halkın sanatçılarına yapılan bu kom-ployu boşa çıkarmak, onların yanındayer almak, yozlaşmaya, adaletsizliğekarşı olmak herkesin görevidir.

Direnmeli, birleşmeli, örgütlen-meliyiz. Tutsaklarımıza sahip çık-malıyız. Kanla, idamlarla, duvardiplerinde kurşuna dizilmelerle, bir-çok bedel ödenmiş, uğruna kanakmış haklarımıza sahip çıkmaktır.Bu sahiplenme; kendi tarihimizisahiplenmektir, bu sahiplenme aynızamanda kendi emeğimizi, onuru-muzu, kanımızı sahiplenmektir. Ka-zanımlarımızı sahiplenmektir.

Tutsaklarımızı ziyaret edelim, tut-saklarımıza yaptığımız her ziyaret,her mektup; var olan işkence, baskı,tutuklamalar karşısında haklarımızasahip çıkmak, direnenlerin sesini du-yurmak ve faşizmin baskısını dur-durmak amacı taşır.

İşte bu nedenle TUTSAKLA-RIMIZI, KURUMLARIMIZI VE ŞE-HİTLERİMİZİ SAHİPLENELİM!

Adaletsizliğe Uğrayanları SahiplenmekTüm Devrimci ‐ Demokratların Görevidir. Mahkeme Kürsülerinde

ve Hayatın Her Alanında Devrimi, Sosyalizmi SavunmayaDevam Etmek, Sahiplenmekle Mümkündür!

İLKE-KURAL-GELENEK

Sayı: 113 7 Nisan 2019

HALKIN AVUKATLARINA ÖZGÜRLÜK! 29

Page 30: HALKIN AVUKATLARININ HAKLI DAVASINA DESTEK SUNDU, …yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY113.pdfRolü, MAO ZEDUNG, Ekim 1938, Seçme Eserler, C. II, s. 196) Halkın Avukatları İçin Adalet İstiyoruz!

30 Mart-17 Nisan Şehitlerimizi Anıyor, Umudun Kuruluşunu Kutluyoruz!

“T arih bir kez daha son sözü direnenlerinsöylediğine tanıklık edecek. Bu güç bizim.

Bu güç şehitlerimizin... Onlardan öğrendik ölümüdüşmanın elinde bir silah olmaktan çıkarmayı, ölürkenzalimin yüzüne meydan okumayı...” Cengiz Soydaş

Şehitlerimiz; bu toprakların en soylu damarınıtemsil ediyorlar. Şehitlerimiz; zaferin olanaklılığınısimgeliyorlar. Şehitlerimiz; halkın umudunun canlılığınınifadesidirler. Şehitlerimiz; bu halkın içinden, bu top-raklardan çıkmış isyan tohumlarıdır.

Şehitlere bağlılık, Anadolu halklarının bin yıllık ge-leneğidir. Babailer için, Pir Sultanlar için ve dahaniceleri için hala ağıtlar yakar, hala deyişler söyler buhalkımız.

Şehitlerimiz defalarca kanıtlamışlardır ki; ölümanında dahi güçlü bir sosyalizm inancı, vatan ve halksevgisi taşıyanlar, koşullar ne olursa olsun yenilmez-ler!

49 yıldır yenilmedik!49 yıldır güçlü bir sosyalizm ideolojisi ile fiziki yok

oluşu dahi göze alan Marksist-Leninist bir ideolojinininsanları, savaşçılarıyız.

Dünyada ve ülkemizde tek Marksist-Leninist hareketbiziz. Bağımsızlık Demokrasi Sosyalizm için, halkıniktidarını kurmak için savaşıyoruz, savaşmaya devamedeceğiz.

30 Mart 1972’de Kızıldere’de Mahir Çayan ve yol-daşları, fiziki imhayı göze alarak, hiç yok olmayacakbir gelenek yaratarak şehit düştüler.

Şehidimiz Çayan Gün, ismini Mahir Çayan’danalmış ve onların geleneğini sürdürerek Dersim’dedüşman kuşatmasında son anına kadar çatışarakşehit düşmüştür.

Şehitlerimiz yeni insan olma andımızdır.30 Mart 1972’de, On’lar Kızıldere’de; “Biz buraya

dönmeye değil ölmeye geldik” diyerek geleneğimizintohumlarını kanlarıyla kerpiç eve akıttı.

Kızıldere Son Değil Savaş Sürüyor!Kızıldere son değildi ve savaşımız 49 yıldır devam

ediyor. 31 Mart 2015’te Çağlayan Adliyesi’nde DHKCsavaşçıları Şafak Yayla ve Bahtiyar Doğruyol; umudunçocuğu Berkin Elvan davasının savcısını, adalet

istemek için rehin aldılar. Savcının odasını basanDHKC savaşçıları Kızıldere ruhu ile direndiler, teslimolmadılar, türküler ve marşlar söyleyerek şehit düştüler.

1 Nisan 2015’te devrimin alev saçlı kızı Elif SultanKalsen, işkencecilerin karargahına güpegüngüz eylemyapmıştır. Şafak ve Bahtiyar’ın hesabını sorarak şehitdüşmüştür.

Kontgerilla onu her yerde ararken Elif Sultan,onların burunlarının dibine kadar gidip eylemini yapıpgeri çekilmiştir. Faşizm onu bulamamış; ama Elifonları bulmuştur.

Teslim olmayan Günaylar, Çevik Kuvvet’i basanBernalar ve Çiğdemler, Dersim dağlarını fedalarıylayeşerten Onurlar aynı cüret, cesaret ve fedai savaşruhun temsilcileridirler.

Fidan Kalşen’in vatan ve halk sevgisinin gereğiolarak, 7 dakika boyunca, bir anıt gibi dimdik vealevler içindeyken, katillere şöyle sesleniyordu: “Sizbu halkı sevemezsiniz. Sevseydiniz Amerikan pos-talları altında çiğnetmezdiniz. Düşmansınız düş-man!” (Tarihi Yazanlar Konuşuyor, syf. 321, BoranYayınları)

Alevler içinde yanarken bile halka gerçekleri açık-layan, düşmandan hesap soran Fidan’dan duyulankorku sonucu, bedenine yağan kurşunlarla ölümsüz-leşti.

Savaşmak için yüzümüzü şehitlerimize dönmeliyiz.Korkularımız, kaygılarımız, zayıflıklarımız, iç düşmanınher türlü şekillenişine, düşmanın her türüne karşıverdiğimiz savaşın tüm deneyimleri ve kazanımlarışehitlerimizdedir.

Şehitlerimiz; her türlü düşmanı yenmeyi başar-mışlardır. Bizim de başarmamak için hiçbir nedenimizyoktur.

Başarabilmek için gerekli her şeye sahibiz. Şehit-lerimiz, sınıf bilincimizin de, sınıf kinimizin de en sağlamhalkasıdır.

Sıradan değil, en sağlam halka olmak için şe-hitlerimizden öğrenmeliyiz; savaşı, kini, sevgiyi.O zaman bizi idealimize, inancımıza bağlayan sağ-lam bir halka olmayı başarabiliriz.

Ancak böyle bir sevgi ve kin, bizi zafere götürebilir.Onur Polat; “Bir Cephe gerillası nasıl olması gere-kiyorsa öyle olacağıma söz veriyorum!” diyerek,sözünü eylem yaparak şehit düştü.

Şehitlerimiz öğretmeye devam ediyor. Onların öğ-rencileri, yoldaşları olarak açtıkları yolu örgütlenerek,hesap sorarak, halkı savaştırarak, savaşı halklaştırarakbüyüteceğiz.

Bundan dostlarımızın da düşmanlarımızın da şüp-hesi olmasın!

ŞEHİTLERİMİZDEN ÖĞRENMEYEDEVAM EDİYORUZ!

SSAVAŞ veSAVAŞ veSAVAŞÇISAVAŞÇI

EMPERYALİZME VE

FAŞİZME KARŞI

Emperyalizme ve Oligarşiye Karşı Yürüyüş

FAŞİZMİN ADALETSİZLİĞİNE TESLİM OLMAYACAĞIZ!30

Page 31: HALKIN AVUKATLARININ HAKLI DAVASINA DESTEK SUNDU, …yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY113.pdfRolü, MAO ZEDUNG, Ekim 1938, Seçme Eserler, C. II, s. 196) Halkın Avukatları İçin Adalet İstiyoruz!

Emperyalizm ve işbirlikçi oligarşi, onlar adınaülkeyi yöneten faşist iktidarlar on yıllardıradaletsizlik üzerine kurulu bu gayrı meşru

düzeni bize YASAL, meşru bir düzen olarak sunuyor,buna inanmamızı istiyorlar.

Kurdukları soygun, talan, sömürü düzeni sürsündiye halka karşı işlemediği suç kalmadı faşizmin. Halkınher kesimine sınıfsal baskı uygulamanın yanında, Kürthalkına uyguladığı ulusal baskı ve asimilasyon ile deişlediği suçları kat kat artırıyor faşizm.

Oligarşinin Cumhuriyetin ilanından bugüne geçen96 yıllık tarihi, Kürt halkına yönelik kesintisiz sürdürülenilhak, imha ve asimilasyon politikasının tarihidir. Butarihte onlarca katliam vardır. Sayısız provokasyon,işkence, infaz, katliam, köy yakma, köy boşaltma,kayıplar ve daha pek çok suç vardır. Ve bu suçlarınneredeyse tamamı cezasız kaldığı gibi Kürt halkınınadalet talebi de karşılıksız kaldı.

İşte oligarşinin Kürt halkının ulusal özgürlük müca-delesini boğmak için işlediği sayısız suçlardan bazıları;

1990’LI YILLAR VE KÜRT HALKINA YÖNELİK KATLİAM VE BASKILARA İKİ ÖRNEK:- 1992 Newroz’unda Kürt milliyetçi hareketin “ayak-

lanma” çağrısına cevap veren Kürt halkı yer yerbüyük eylemler gerçekleştirdi. Devlet halkın isyanınıkatliamla bastırdı.

Devamında “1992’de Şırnak’a, bütün bir şehrekarşı havan topları, roketatarlar ve otomatik silahlarlasaldırı başlattı. 48 saat boyunca kesintisiz devam

eden saldırıda 120 kişi katledildi. Evler, hayvanlar,insanlar ateşe verildi. 20 bin Şırnaklı göç etti.

Yine bu dönemde pek çok ilçe ve köy bu şekildebombalanarak, yakılarak, taranarak boşaltıldı. Çukurca,Silopi, Hazro, Lice, Batman, Kulp, Dicle bölgeyi in-sansızlaştırma ve gerillayı halktan koparma politikasınınsonucu Şırnak örneğini yaşadılar.

Aynı yıl, kontrgerilla tarafından himaye ve teşvikedilen “Hizbullah” saldırıları yoğunlaştı. ’93 yılındadevletin toplu katliamları, köy boşaltmalar arttı. Kimiköyler ateşe verildi, köylüler işkenceden geçirildi,göçe zorlandı, işsizliğe, açlığa, sefalete itildi.

- “’93 yılında Kulp, Hazro, Digor, Doğu Beyazıt,İdil, Silopi, Çukurca, Dersim, Lice’de halka yöneliksaldırılar sürdü. Çukurca boşaldı. Lice’ye kimyasalsilahların da kullanıldığı bir saldırı düzenlendi, dörtgün boyunca dünyaya kapatılan Lice’de 60 kişikatledildi, saldırı ertesinde Lice’nin nüfusu 6 bindenüçyüze indi.” (Halkız Biz, 2. Cilt, S. 208-209)

2000’Lİ YILLAR ve KÜRT HALKININ KATİLLERİNİN KENDİLERİNİALDIKLARI “YASAL” KORUMAYAİKİ ÖRNEK:- Roboski Katliamı: 2011 yılının 28 Aralık günü

halklarımızın yüreğine bir ateş daha düştü. Şırnak’ınUludere ilçesine bağlı Roboski ve Bujeh köylerinden34 insanımız katledildi. Tarihe Roboski katliamı olarakgeçen bu bombardıman, Genelkurmay’ın savaş uçak-larıyla yapıldı.

KÜRT HALKINI KATLETMENİN, TÜM ULUSAL HAKLARINIYOK SAYMANIN YASAL OLDUĞU,

KÜRT HALKININ HAKLARI İÇİN DİRENMESİNİN SUÇ SAYILDIĞI,KENDİ KADERİNİ TAYİN HAKKINI KULLANMASININ ENGELLENDİĞİ BİR ÜLKEDE

İLLEGALİTE VE GİZLİLİK HAKTIR!

FAŞİZME KARŞI İLLEGALİTE SUÇ DEĞİLDİR!FAŞİST YASALARA KARŞI YASA DIŞI OLMAK SUÇ DEĞİLDİR!

YASALARIN ZORA, ZORBALIĞA, SÖMÜRÜYE, SOYGUNA, AHLAKSIZLIĞAÖRTÜ OLDUĞU YERDE, “YASA DIŞI” OLMAK HAKTIR, MEŞRUDUR!

GİZLİLİK ADALETİN BİTTİĞİ YERDE BAŞLAR!SOSYALİZME KADAR,

HALKIN İKTİDARINI KURANA KADAR,GİZLİ YAŞAYACAĞIZ!GİZLİ SAVAŞACAĞIZ!

5. Bölüm

Sayı: 113 7 Nisan 2019

HALKIN AVUKATLARINA ÖZGÜRLÜK! 31

Page 32: HALKIN AVUKATLARININ HAKLI DAVASINA DESTEK SUNDU, …yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY113.pdfRolü, MAO ZEDUNG, Ekim 1938, Seçme Eserler, C. II, s. 196) Halkın Avukatları İçin Adalet İstiyoruz!

Katleden devletti.Katledilenler, kaçağa giden yoksul Kürt köylü-

lerdi. 34 kişinin 17’si çocuktu. Katledilenlerin 28’iaynı ailedendi.

Genelkurmay, önce teröristlerle çatışma diye du-yurdu olayı. Ancak katliam, hiçbir yalanla örtülemeyecekkadar büyüktü. Aileler cenazelerini almaya gitti, fo-toğraflar her şeyi gözler önüne seriyordu. Tepkilerüzerine AKP, bir yandan olayın yanlışlıkla “PKK’lızannedildikleri için” vurduklarını söyleyerek katliamısahiplendi, bir yandan olayın kapatılması gerektiğimesajını verdi, bir yandan da gerillaları savaş uçaklarıylakatletmeyi meşruymuş gibi göstermeye çalıştı.

O da olmayınca, “terör destekçisi” denildi. Hepsiyalandı. Kaldı ki; elinde silahıyla gerilla da olsa,yardım yataklık da etse, kaçakçı da olsa devlet insankatledemez! Böyle bir yetkisi de hakkı da yoktur!Sınır bölgesinde yaşayan insanlarımızın temel geçimkaynağı, başta devlet olmak üzere herkesin çok iyibildiği gibi, kaçak getirdikleri ürünlerdir. Halkımızabaşka türlü yaşam hakkı tanımayarak, kaçakçılığazorlayan da devlettir.

Sonra ardı ardına açıklamalar geldi, sorumlularıbulacaklardı. Yeter ki Kürtler isyan etmesindi. Susupbekleyenler yanıldılar. Sorumlular hiçbir zaman bu-lunmadı. Çünkü kayıp değillerdi. Bir koltuktan kalkıpdiğerine oturuyorlardı yalnızca.

Genelkurmay Başkanlığı Askeri Savcılığı 7 Ocak2013 tarihli gerekçeli kararında, “Gerek şüphelileringerekse olayda görev yapan diğer TSK personelinin,TBMM ve Bakanlar Kurulu kararları çerçevesindekanunun emrini icra kapsamında kendilerine verilengörev gereklerini yerine getirdikleri, görev gerekleriniyerine getirirken kaçınılmaz hataya düştükleri, dola-yısıyla eylemleri hakkında kamu davası açılmasınıgerektiren sebep bulunmadığının anlaşıldığı” diyerek,takipsizlik kararı verildi. Yani Kürtler’i katletmek ya-saldı bu ülkede, suç değildi.

- Cizre-Bodrum Katliamları: Şırnak’ın Cizre ilçe-sinde 4 ile 12 Eylül 2015 ve 14 Aralık 2015 ile 2 Mart2016 tarihleri arasında ilan edilen “sokağa çıkma ya-sakları” sırasında aralarında çok sayıda çocuk veyaşlının da bulunduğu yaşamını yitiren kişilerin ölüm-lerine ilişkin açılan soruşturma dosyaları bir bir kapa-tılıyor.

“14 yaşındaki Hasan Ayaz’ı bile “örgüt üyesi” ilanederek, ölümüne ilişkin dosyayı “takipsizlikle” sonuç-landıran savcılık, neredeyse tüm dosyalarda, “Ope-rasyonlarda orantılılık ilkesinin gerçekleştirildiği”kanaatine vardı. Savcılığın, verdiği kararlarda ölümlerin“hukuka uygun” bir şekilde gerçekleştiğini savunmasıise dikkat çekti. “Takipsizlik”le sonuçlanan bazı so-ruşturma dosyalarında ise, ölümlerin doğal ölümolduğu savunularak, yetkililere ölümle ilgili kusur izafeetmenin mümkün olmadığı kaydedildi.” (MezopotamyaAjansı)

Tüm bu ör-nekler gösteriyorki, Kürt halkınınulusal talepleri-nin bu düzende,adalet talebininise faşizmin ya-salarında bir kar-şılığı yoktur.

Evet, bu düze-nin, faşizmin hu-kukuna göre bun-ların hepsi yasal,meşru… İşledik-leri bütün suçları, yaptıkları katliamları yalanlarla, de-magojilerle bize makul göstermeye çalışıyor, meşru-luğuna inanmamızı bekliyorlar. Kontrgerilla için herşey serbest, her şey yasal; ama Kürt halkınınkendi kaderini tayin edebilmesi için devrimcilerinyıllardır yürüttüğü mücadele yasa dışı!

HALKLARIN ADALET İÇİNDEYAŞATILMADIĞI, BASKININ YASALARLA KURUMLAŞTIĞIYERDE GİZLİLİK HAKTIR!Kendi vatanında ikinci sınıftır Kürt halkı. Kendi

topraklarının sürgünüdür. Dili, kültürü, tarihi, gelecekhayalleri, umutları yasaklanmış bir halktır.

Adaletsizliklerde, baskıda, sömürüde, işgalde kaderiTürkiye halklarıyla sıkı sıkıya bağlanmış bir halktır.Kürt halkının adalet, bağımsızlık, özgürlük, de-mokrasi talebi; ancak Anadolu halklarının ortakdevrimiyle, iktidarıyla karşılanabilir. Bugün faşizmeve emperyalizme karşı mücadele eden devrimciler,Kürt halkının kendi kaderini tayin edebilmesi içinde savaşıyor, bedel ödüyorlar.

Bu düzende adalet yoktur, adaletin tek sahibive uygulayıcısı devrimcilerdir. Kürt halkının tarihselhesaplarını da devrimciler omuzlamıştır.

Bu yükü taşıdıkları için “yasa dışı”dır devrimciler.Bu yükü taşıdıkları için Kürt halkının ulusal onurunu,

ulusal kimliğini, kültürünü, dilini YASALARLA YASAK-LAYAN faşizmin listelerden katliamlara, tutsaklıklara,işkencelere onlarca saldırısına uğruyorlar.

Kürt halkının mücadelesinin kanla bastırıldığı,ulusal baskının yasalarla koruma altına alındığıbir ülkede İLLEGALİTE de, GİZLİLİK de HAKTIR!Tarihin yasalarının dışında olan faşizmdir!

Ve bu yasaların dışına düşenler halkların ve dev-rimcilerin mücadeleleri karşısında yok olmaya mah-kumdurlar.

Devrimcilik suç değil haktır!Gizlenmek suç değil haktır!Gizlilik tarihsel ve siyasal olarak haklı olanların

savaşma ve zafer yoludur!

DEVRİMCİLER ULUSLARINKENDİ KADERLERİNİ TAYİNHAKKINI SAVUNDUKLARIİÇİN BASKI GÖRÜYOR VE

GİZLİ SAVAŞIYORLAR!

Ulusların Kendi KaderleriniTayin Hakkı (UKKTH) Nedir?

Baskı altındaki uluslarınkendi geleceklerini, ayrılmahakkı da dahil, hiçbir baskı vezor altında kalmadan özgürcekendilerinin belirlemesidir.

Emperyalizme ve Oligarşiye Karşı Yürüyüş

FAŞİZMİN ADALETSİZLİĞİNE TESLİM OLMAYACAĞIZ!32

Page 33: HALKIN AVUKATLARININ HAKLI DAVASINA DESTEK SUNDU, …yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY113.pdfRolü, MAO ZEDUNG, Ekim 1938, Seçme Eserler, C. II, s. 196) Halkın Avukatları İçin Adalet İstiyoruz!

Dizimizin önceki bölümün-de yasa devleti ve hukukdevletinin ne olduğu, ara-

larındaki benzer ve farklı yanları,Türkiye’nin neden ve nasıl bir yasadevleti olduğu vb. sorulara cevapvermeye çalışmıştık. Ayrıca ana-yasal devlet-anayasalı devlet tar-tışmasına da kısaca değinmiştik.Bu bölümde ise Türkiye’nin nedenanayasal bir hukuk devleti olama-yacağını örnekleriyle birlikte an-latmaya çalışacağız.

Önceki bölümde de ifade ettiğimizgibi, burjuva hukukuna göre, birdevletin anayasasının olması devletinanayasal bir devlet olduğu anlamınagelmez. Aynı şekilde yasalarınınolması, devletin bu yasalar çer-çevesinde yönetilmesi de hukukdevleti olduğu anlamına gelmez.Tıpkı parlamentonun ve 4-5 yıldabir yapılan seçimlerin olmasının dev-letin demokratik bir devlet olduğunugöstermeyeceği gibi…

Bunun için devletin bütün kurumve kuruluşlarının anayasadan al-dıkları yetkiyle ve anayasaya bağlışekilde hareket etmeleri gerekir.Elbette bu hukuk devleti için ge-reklidir; ama tek başına yeterli de-ğildir. Bunun için ayrıca bu devlette“hukuk devleti” ilkelerinin de ege-men olması gerekir. Özellikle dev-letin bütün eylem ve işlemlerininhukuka uygun olup olmadığını de-netleyecek bağımsız bir yargı yok-sa, yasama-yürütme-yargı organlarıarasında kuvvetler ayrılığı yoksa,hukukun üstünlüğünden söz etmekmümkün değilse bu devletin neanayasal, ne demokratik bir hukukdevleti olması mümkündür.

Peki, Türkiye’de bunlar var mı-dır? Elbette bugün oligarşinin tem-silcileri dışında, AKP faşizminintescilli kalemşörleri dışında hiçkimse

Türkiye’de bunların var olduğunusöyleyemez. Daha önce ifade etti-ğimiz gibi, yeni sömürge bir ülkeolmasının sonucu olarak, devletinyönetim biçiminin sömürge tipi (sü-rekli) faşizm olması buna engeldir.

Türkiye’de geçmişten bugünedevletin nasıl yönetildiğine, devletinuygulamalarına baktığımızda dabu açıkça görülür zaten. Özellikleson yıllarda AKP faşizminin uygu-lamaları Türkiye’nin demokratik birhukuk devleti olamayacağının sa-yısız örneğiyle doludur.

Türkiye Demokratik Bir HukukDevleti Olamaz; Çünkü: Türki-ye’de Hukukun Üstünlüğü DiyeBir Şey Yoktur!

AKP Faşizmi; Hukuku, Yasa-ları, Anayasayı Açıkça Çiğner!

Türkiye’nin hukukun üstünlüğüve ceza adaleti bakımından ne du-rumda olduğunu göstermesi açısın-dan Dünya Adalet Projesi’nin (WorldJustice Project-WJP) hazırladığı2018 yılı Şubat ayı başında basındayer alan ve 3000 uzmanla görüşü-lerek hazırlanan “Hukukun ÜstünlüğüEndeksi” çarpıcı veriler sunuyor.

WJP, proje kapsamında yer alanülkelerin hukukun üstünlüğüne dairolan durumlarını, belirlediği 8 kriteregöre incelemiş. Bu kriterler; “hü-kümet yetkileri üzerinde kısıtlama-nın olması, yolsuzluğun önlenmesi,düzen ve güvenlik, hükümet şef-faflığı, temel haklar, adil hukuk,cezai adalet ve idari yaptırımlar.”

Türkiye’nin bu endeksteki yeri2014’te 59, 2015’te 80, 2016’da99’uncu sıra iken 2018’de yayım-lanan rapora göre; 113 ülke ara-sında 101. sırada yer almış. WJPendeksine göre Türkiye ‘iktidar üs-tünde en az denetimin olduğu ül-

keler’ ara-sında üçün-cü sırada. Tür-kiye’nin üstünde sa-dece Zimbabwe ve Venezuela bu-lunuyor. (Kaynak: Damla Uğantaş,T24, 01 Şubat 2018)

Elbette Türkiye’de hukukun üs-tünlüğünün olup olmadığını anla-mak için böyle bir endekse bak-maya gerek yoktur. Devletin, AKPfaşizminin sadece son birkaç aylıkuygulamalarına bakıldığında buaçıkça görülüyor zaten.

AKP’nin kendini hiçbir zamanhukukla bağlı hissetmediği, hukuka,kendi koyduğu yasalara bile uy-madığını ve AKP’yi denetleyecek,“bu hukuka aykırıdır” diyecek biryargının olmadığını ifade etmiştik.AKP iktidarının, işine gelmeyen,beğenmediği yargı kararları karşı-sındaki tutumu da bunu açıkça or-taya koyuyor.

Faşist AKP; beğenmediği yargıkararlarını tanımadığını, bu karar-lara uymayacağını söyleyip bu ka-rarları veren mahkemeleri, hakimve savcıları açıkça tehdit etmektende çekinmiyor. Örneğin AnayasaMahkemesi, Suriye’deki çapulcukatillere silah taşındığına ilişkin“MİT Tırları” haberleri nedeniylecasuslukla suçlanan ve tutuklu yar-gılanan gazeteciler Can Dündarve Erdem Gül’ün serbest bırakıl-masına karar verdi.

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğanise, Anayasa Mahkemesi’nin bukararının ardından “Saygı duymu-yorum ve de uymayacağım” demişve eklemişti: “Bu iş burada bitme-yecek!” Ve iş orada bitmedi.AYM’nin kararına uyarak tahliyekararı veren mahkeme heyeti de-ğiştirildi, Can Dündar’a gıyabındaağır ceza verildi.

Başka bir örnek:Anayasa Mah-kemesi, tutuklu gazeteciler MehmetAltan ve Şahin Alpay ile ilgili 11

TÜRKİYE NE BİR HUKUK DEVLETİDİR NE ANAYASAL DEVLET;ANAYASASI OLAN BİR YASA-POLİS DEVLETİDİR!

HUKUK DEVLETİ-YASA DEVLETİ-POLİS DEVLETİTARTIŞMALARININ GÖLGESİNDE

FAŞİZM!

TarihselVe Siyasal OlarakHaklı Olan Biziz!

Faşizmin MeşruluğuOlmadığı İçin Kendini

Sürekli Faşist YasalarlaMeşrulaş�rmaya Çalışır.

Bu YasalaraUymamak Hak�r!

Bölüm 5

Sayı: 113 7 Nisan 2019

HALKIN AVUKATLARINA ÖZGÜRLÜK! 33

Page 34: HALKIN AVUKATLARININ HAKLI DAVASINA DESTEK SUNDU, …yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY113.pdfRolü, MAO ZEDUNG, Ekim 1938, Seçme Eserler, C. II, s. 196) Halkın Avukatları İçin Adalet İstiyoruz!

Ocak 2018’de ihlal kararı verdi vetahliye edilmeleri gerektiğini belirtti.Kararın açıklanmasının ardındandönemin Başbakan Yardımcısı BekirBozdağ başta olmak üzere AKP’libakanlar da birbiri ardına açıklamayaparak AYM kararının hukuka aykırıolduğunu, AYM’nin kendisinin görevlive yetkili olmadığı bir konuda kararvererek mahkemelerin görevini gaspettiğini iddia eden açıklamalar yap-maya başladılar.

Mehmet Altan ve Şahin Alpay’ınyargılandıkları İstanbul 13. AğırCeza Mahkemesi ve İstanbul 26.Ağır Ceza Mahkemesi’ne avukatlarıtarafından yapılan tahliye başvu-ruları da “AYM yetkisini aştı” de-nilerek reddedildi. Böylece “herkesibağlayıcı” niteliği olan AnayasaMahkemesi kararlarının, yani hu-kukun AKP’yi ve emrindeki yargıyıbağlamadığı bir kez daha görüldü.

Başka bir örnek; Tayyip Erdo-ğan’ın Galataport ihalesiyle ilgilişöyle diyor bu konuşmasında Er-doğan; “Başbakanlığım dönemindeGalataport’un ihalesini yaptık. İhalebitti; kazananı belli. İki yıl geçti.Yargı karar veriyor; yürütmeyi dur-durma. Böyle bir şey olabilir mi?Bu yatırımcı projelerini yapmış,milyonlarca dolar harcamış. Eee,bu yatırımcı bundan sonra yatırımyapabilir mi? Ben ülkemde yargıyanasıl güveneceğim, inanacağım?Cumhurbaşkanı hıyaneti vataniyeiçinde olursa suçludur. Peki, yargıçhıyaneti vataniye içinde olursa ne-dir?” (Birgün, 28 Kasım 2014)

AKP’nin beğenmediği hakim vesavcıları Adalet Bakanlığı’na bağlıHSK (Hakimler ve Savcılar Kurulu)eliyle hizaya çektiği, görev yerlerinideğiştirdiği, yetkilerini sınırlandırdığıvb. de düşünülürse Türkiye’de hu-kukun üstünlüğü diye bir şeyin ol-madığı gayet açıktır.

Türkiye Demokratik Bir HukukDevleti Olamaz; Çünkü; Türki-ye’de Hukuk Güvenliği Yoktur!Bağımsız Yargı Yoktur!

Burjuva hukukunda, hukuk dev-leti olmanın temel unsurlarındanbiri bağımsız bir yargının olmasıdır.Türkiye’de bağımsız bir yargınınolmadığı ise ortadadır. Artık yargının

bağımsız, hakim ve savcıların ta-rafsız olduğuna neredeyse hiçkimseinanmıyor. AKP’nin söylemlerininyalan olduğunu, hakimlerin savcı-ların talimatla karar verdiğini herkesbiliyor. Az da olsa talimatlara uy-mayan hakim ve savcıların başla-rına neler geldiğini herkes görüyor.

Yukarıda yer verdiğimiz AYM ka-rarlarına uyulmamasında olduğugibi, özellikle önemli siyasi davalarabakan hakim ve savcıların baştaTayyip Erdoğan olmak üzere AKP’ninaçık veya örtülü talimatlarıyla hareketettikleri herkesin malumu. Uydurmagerekçelerle, sahte belge ve delillerle,gizli tanık, itirafçı vb. hukuka aykırıdelillere dayanılarak yapılan yargı-lamalarla nasıl cezalar yağdırıldığınıherkes biliyor.

Yargının bağımsız olmadığınıkör gözüm parmağına misali gös-teren o kadar çok örnek vardır kiülkemizde, hepsine yer verebilmekiçin ciltler dolusu kitap yazmak ge-rekir. Bu örneklerden sadece sonbirkaç yılda yaşanan bazı örneklereyer vermek bile yeterlidir.

Örneğin Erdoğan, bir mitingdeyaptığı konuşmada, bir televizyonkanalında Fransa’daki “Sarı Ye-lekliler” eylemi ile ilgili yorum yapansunucu Fatih Portakal’la ilgili yargıyaaçıkça talimat verdi. “AKP GenelBaşkanı ve Cumhurbaşkanı RecepTayyip Erdoğan, Denizli’de topluaçılış töreninde yaptığı konuşmadayandaşların hedefindeki FOX TVsunucusu Fatih Portakal hakkındayargıya talimat verdi.” (Evrensel,16 Aralık 2018)

Örneğin Amerikalı Rahip Brun-son’un tutuklanıp ABD ile yapılanpazarlıklar sonucu tahliye edilmesi,Alman vatandaşı olan gazeteci DenizYücel’in Almanya ile yapılan pazar-lıklar sonucu tahliye edilmesi gibiherkesin bildiği onlarca örnek vardır.

Bu konuda en çarpıcı örnek isetutsak halkın avukatlarının öncetahliye edilip ardından AKP’nintalimatıyla yeniden tutuklanma-sında yaşandı. Halkın avukatlarının17’sinin tutuklu yargılandığı davada,mahkeme 15 Eylül’de görülenduruşmada tutsak avukatlarıntamamının tahliyesine karar ver-

di. Mahkemenin tahliye ettiğiavukatlar, keyfi şekilde saatlercehapishanede tutuldular. Bu du-rumun nedeni kısa sürede anla-şıldı. AKP, avukatların tahliyesinesinirlenmiş ve yeniden tutuklan-maları için talimat vermişti.

Aradan geçen bu süre içindetahliye kararı veren hakimlere tekrartutuklama kararı verilmesi için baskıyapıldığı, hakimlerin buna direndiği,bunun üzerine pazarlıklar yapıldığı,tehdit edilen hakimlerin bu teh-ditlere boyun eğerek, savcınınitirazını kabul ederek 12 avukathakkında yeniden tutuklama ka-rarı verdiği açığa çıktı. Elbettebu da yetmemişti AKP’ye. Saatlerönce tahliye ettiği avukatları bas-kıyla yeniden tutuklamak zorundakalan mahkeme heyeti AKP’ninhışmından kendini kurtaramadı.Heyet üyeleri verdikleri tahliyekararı nedeniyle 3 gün sonrabaşka daha alt dereceli mahke-melere sürgün edildi.

Bu örneklerden de görüleceğigibi Türkiye’de hiç kimsenin hukukgüvenliği yoktur. Çünkü Türkiyefaşizmle yönetilen bir ülkedir vefaşizmde hukukun üstünlüğü,yargı bağımsızlığı gibi kavram-ların demagojiden başka bir an-lamı yoktur.

Faşizmde hukuk devletindensöz edilemez, olsa olsa yasadevletinden söz edilebilir.

Adalet Kahvaltılarımızla FaşizminAdaletsizliğine KarşıÖrgütleniyoruz

İs tanbu lTAYAD’lı Aile-ler 31 Mart’ta,1 Mayıs Ma-hallesi'nde PirSultan AbdalCemevi’ndeailelerle kahv-altı yaptı.Kahvaltı programında faşizmin adalet-sizliğine dair bir konuşma yapıldı. TA-YAD’ın sürdürdüğü Adalet Kampanyasıve yapılan eylemlikler anlatılarak katılımçağrısı yapıldı. Adalet Kahvaltılarının14’üncüsü 40 kişinin katılımıyla ger-çekleşti.

Emperyalizme ve Oligarşiye Karşı Yürüyüş

FAŞİZMİN ADALETSİZLİĞİNE TESLİM OLMAYACAĞIZ!334

Page 35: HALKIN AVUKATLARININ HAKLI DAVASINA DESTEK SUNDU, …yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY113.pdfRolü, MAO ZEDUNG, Ekim 1938, Seçme Eserler, C. II, s. 196) Halkın Avukatları İçin Adalet İstiyoruz!

� AVUSTURALYASydney’de kuruluşunu tamam-

layan Grup Yorum Sydney Ko-rosu “Grup Yorum Türküleri” adlıbir konser/dinleti düzenledi. 30 MartCumartesi akşamı yapılan etkinliğeSydney’de yaşayan göçmen hal-kımız yoğun ilgi gösterdi. Grup Yo-rum’un gücünü örgütlü olmaktanaldığı ve son süreçte yaşananbaskı ve tutuklamaların, çıkarılanterör listelerinin, Grup Yorum’uhiçbir zaman susturamayacağı vehalktan koparamayacağı vurgulan-dı. Çeşitli Grup Yorum şarkılarınınsöylendiği konserde ayrıca Kızıl-dere ve Mahir Çayan’lar anıldı.

Konsere Sydney’de faaliyet yü-rüten Kültürel Komün Korosu daGrup Yorum türküleri ile katkıda bu-lundu. Coşkulu marş ve halaylarlason bulan etkinliğe 200 kişi katıldı.

� FRANSAParis’te bir yıldır oturum hakkı

uzatılmayan Zehra Kurtay 30 Martgünü Strasburg St. Denis Kemerönünde stand kurarak oturma ey-lemine başladı. 2008 yılında siyasiilticacı statüsü kabul edilen, ancak,keyfi bir şekilde bir yıldır oturumuuzatılmayan Zehra Kurtay direni-şinin her cuma, cumartesi ve pa-zar günü, saat 13 ile 18 arası sü-receğini söyledi.

� ALMANYAStuttgart:Yozlaşmaya, uyuşturucuya, fuhuşa

kumara karşı mücadele kapsamında,Stuttgart Halk Meclisi olarak 29Mart Cuma günü Feuerbach Camiiönünde, HFG tanıtım broşürleri da-ğıtıldı, imza toplandı. Camiden çıkanhalkın yakın ilgi gösterdiği çalışmasırasında, Cami derneği başkanı dauğrayarak imza verdi.

Hamburg:Musa Aşoğlu’na Özgürlük Ko-

mitesi ve Alman dostları, ErdalGökoğlu’nun doğum gününde, onusahiplendiklerini ve yanında olduk-

larını göstermek içinhapishane önüne gi-derek Grup Yorumparçaları dinlettiler.Destek konuşmaları

yaptılar.

Schwetzingen:Oturum hakkı gasp edilen Ce-

maat Ocak 26 haftadır hafta içi hergün Kaufland önünde standını kuruphakkını istemeye devam ediyor.

Düsseldorf:Siyasi kimlikleri nedeniyle hem

oturum hakları gasp edilen, hemde 30 km uzağa gitmeme ve imzaverme zorunluluğu dayatılan dev-rimciler de 22 haftadır İçişleri Ba-kanlığı önünde çadır açma direni-şine devam ediyorlar.

Wiesloch:Tiyatro Simurg’un sahneye koy-

duğu “Nerede Bu Adalet” oyunu,30 Mart günü yine izleyicilerle buluştu.Wiesloch AKM’de oynanan oyun sı-rasında duygusal anlar yaşandı. 100kişinin izlediği oyun büyük beğenialdı. Oyun sonrasında ülkemizdekiadalet konusunda söyleşi yapıldı.

� BELÇİKA14 Nisan günü Antwerpen ken-

tinde düzenlenecek “Adalet İsti-yoruz” konser çalışmaları hızla-narak devam ediyor.

Verviers kentinde 60 afiş, 80 stic-ker yapıştırıldı. Bilet satışı yapıldı.

Anvers’te 50 adet afiş asıldı vestickerler yapıştırıldı. Zuid pazarındabildiri dağıtıldı, esnaflara afiş asıldı.Genç bir annenin 6 aylık bebeği ileçalışmalara katılması herkesi etkiledi.

Maasmechelen şehrinde afişve bilet satışı yapıldı.

Grup Yorum Gönüllüleri, konsereGrup Yorum’un yanı sıra HakanAkmaz ve Ali Ciwan’ın da katıla-cağını açıkladılar.

� AVUSTURYAViyana’da Devrim şehitlerini an-

mak ve umudun kuruluşunu kutla-mak amacıyla Anadolu Kültür Mer-kezinde bir etkinlik yapıldı. Şehitleranısına 1 dakikalık saygı duruşununardından, güne ilişkin açıklamaokundu. Kızıldere köyüne gidenlerin

izlenimleri anlatıldı, 15 dakikalıksinevizyon izlendi.

İnnbruck’ta aynı amaçla yapılanetkinlik saygı duruşu ile başladı.Açıklama okunmasının ardındansüreç üzerine konuşmalar yapıldı.Sinevizyon izlendi, marşlar ve şiirlersöylendi. Etkinliğe 27 kişi katıldı.

� İSVİÇREBasel Boran Kültür Merkezi’nde

yapılan toplantıda, 30 Mart-17 Nisandevrim şehitleri anması yapıldı,umudun kuruluşu selamlandı. Saygıduruşu ve okunan açıklamanın ar-dından sinevizyon gösterimi yapıldı.Bir kişi sürece ilişkin konuşma yaptı.Son olarak hazırlanan lokmalarınyendiği anmaya 33 kişi katıldı.

� İNGİLTERELondra’da, büyük ölüm orucu

direnişi şehitlerinden Meryem Al-tun, 31 Mart günü ailesi ziyaretedilerek anıldı. Meryem Altun’unharekete yazdığı gönüllülük yazısıve özgeçmişi okundu. Onu tanı-yanlar anılarını paylaştı.

� YUNANİSTANAtina’da, Yunanistan Solunun 30

Mart günü ortak olarak düzenlediğiNATO karşıtı eyleme, YunanistanHalk Cephesi de katıldı. YunanistanDışişleri Bakanlığı önünde basınaçıklaması yapıldı. NATO karşıtı slo-ganlar atıldı. 49 yıldır kan can bedeliyaratılan tarihimizi, önderimizi, şe-hitlerimizi anmak ve Parti Cephe-mizi selamlamak için Atina’da Poli-teknik Üniversitesi çevresine Yunanca“Yaşasın Önderimiz Dursun Karataş,Yaşasın DHKP-C” yazılamaları du-varlara nakşedildi.

Hasta Tutsaklar Serbest Bırakılsın!Tekirdağ F Tipi Hapishanesi’nde tutsak

Hasan Tahsin Akgün’ün yaşadığı sağlıksorunlarının tedavi edilmemesi ile ilgiliannesi Melek Akgün Tekirdağ ve İstanbulCumhuriyet Başsavcılıklarına suç duyu-rusunda bulundu. Ayrıca hazırladığı metniTTB Tekirdağ ve Ankara Şubeleri’ne, CezaTevkif Evleri Genel Müdürlüğü’ne, TBMMİnsan Hakları Komisyonu’na ve İHD Te-kirdağ ve İstanbul şubelerine gönderdi.

Av ru pa’da

HALKIN AVUKATLARINA ÖZGÜRLÜK! 35

Page 36: HALKIN AVUKATLARININ HAKLI DAVASINA DESTEK SUNDU, …yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY113.pdfRolü, MAO ZEDUNG, Ekim 1938, Seçme Eserler, C. II, s. 196) Halkın Avukatları İçin Adalet İstiyoruz!

98 Ağustos ayıydı. Bir akşam üstü sorumlu arkadaşlar bulun-duğumuz yere Gürsel abiyi getirdiler. ‘Faruk’ diyerek her birimizleayrı ayrı tanıştırdılar. Sıcak bir ‘merhaba’ dedi. Oldukça kilolu, ilkbakışta da yaşının büyüklüğünü hemen belli eden bir abimizdi.

Sabah olduğunda içtimadan sonra koşuya başladık. Amahepimiz her yeni gelen arkadaşa baktığımız gibi Gürsel abiyede bakıyorduk ‘Acaba bu kadar kiloyla koşabilecek mi?’ diye.Koşuda kısa bir süre sonra tıkandı. Nefes alışından yorulduğu,ciğerlerinin yandığı belliydi. Ama sporun sonuna kadar şaşıracaktık.Çünkü Gürsel abi inatçıydı. Nefes alamaz hale gelmesine karşınkoşuyu bırakmadı. Bir, iki, üç, böyle devam etti ve hiç birseferinde bırakmadı koşuyu. Öğünlerde yemeklerden kendi ira-desiyle kesmeye başladı. Ve gerçekten kampın sonuna doğrutığ gibi bir delikanlı olmuştu Gürsel abi.

Gürsel abi 2 ay gibi kısa bir sürede, bizim aylara yayarakgördüğümüz eğitimin hızlandırılmış halini gördü. ... İyi biröğrenciydi. Daha kampın ilk haftaları pek çok sorumluluklaraldı. Herbirimizle ilişkileri sevgi-saygı çerçevesinde olan, yoldaşlığınyanında abi olarak baktığımız bir insandı. Abiliğin olgunluğuvardı O’nda. Emekçi ve çalışkandı. Günlük yaşamda eğitimprogramının dışında pekçok işte de olurdu.

Kamptan beri yaptığı besteleri, şiirleri kırda daha da çoğaldı.Hatta Erhan Komutan O’na küçük bir el teybi vererek sesinikasete çekmesini istedi. Doğada gördüğü güzelliklerden ilhamalıyordu. Kırda da pekçoğumuzun önünde ve yine abimizdi. ...Depo kazılırken, kapatılırken, yük taşınırken, malzemelerin te-mizlenmesinde... vb. Gürsel abi yoruldum demeden çalışmıştır.Pek çok teknik eşyamıza (bilgisayar, solar, telefon vb.) obakıyordu ve onları gözü gibi koruyordu.

“Yoldaşlar, Parti sizsiniz” Nuran Demir

15 Nisan - 21 Nisan

Önder ÖZDOĞAN:Sivaslı bir köylü ailesinin çocuğu olan Önder,

her bulunduğu yerde tavırlarıyla, samimiyetiyle,mütevazılığıyla kendini sevdiren, yoldaşlarının say-gısını kazanan bir devrimciydi. SDB üyesiydi.İstanbul Topkapı’da halk düşmanlarına karşı ger-çekleştirilen bir cezalandırma eyleminde katledildi.Önder Özdoğan

Nuran DEMİR:Sivas İmranlı ilçesinden, Kürt milliyetinden ve

Alevi bir ailedendir. 1992 yılında Afyon İktisadi-İdari Bilimler Fakültesi’nde öğrenciyken müca-deleyle tanıştı. TÖDEF saflarında pek çok eylemekatıldı. 1994 yılının 13 Ocak’ında tutsaklarla da-yanışmak amacıyla Afyon SHP il binasının işgaleylemine katıldı. Bu eylemden dolayı 17 gün

Afyon Kapalı Cezaevi’nde tutuklu kaldı. Ve yine bu eylemdendolayı okuldan uzaklaştırma cezası aldı. Ancak O her şeyerağmen mücadeleye devam etti. Dışarı çıktığında yine mücadeleyedevam etmekte hiçbir tereddütü olmadı. Afyon’u ilgilendirengerek okuldaki baskılar gerekse genel olarak yapılan baskılarakarşı bir silahlı eylem hazırlığı öncesinde silahın kazayla ateşalması sonucunda şakağından vurularak şehit düştü.

Nuran Demir

Adil CAN:Faşist Teröre Karşı Silahlı Mücadele Ekipleri

içerisinde yer alan bir Devrimci Sol savaşçısıydı.Beyazıt’ta faşist bir odağın dağıtılması eylemindejandarmalarla girdiği silahlı çatışmada yaralı elegeçti. Oligarşinin askeri güçleri tarafından teda-visinin geciktirilmesi sonucunda şehit düştü.Adil Can

Gürsel AKMAZ:Oligarşinin F Tipi saldırısı gündeme geldiğinde,

ölüm orucu gönüllülerinden biri oldu. 20 Ekim2000’de başlayan Ölüm Orucu direnişinin üçüncüekibinde yer aldı. Ve ölüm yürüyüşünün 124.günü, 16 Nisan 2001’de direnişin 41. şehidiolarak ölümsüzleşti.

Gürsel Akmaz

Suat ALKAN,Zeliha GÜDENOĞLU,Duran AKBAŞ

Çatak köyü kırsa-lında Özel Tim’leDHKC gerillaları ara-sında çıkan çatışmada,Cephe gerillarından

Suat Alkan, Zeliha Güdenoğlu ve Duran Akbaş şehit düştüler.Suat, 1980’lerin sonlarından itibaren Karadeniz’de ha-

reketin örgütlenmesinde en çok emeği geçenlerden biriydi.Sessiz, sakin görünüşünün altında düzene karşı büyük biröfke taşırdı. 1992’de tutsak düştü. Tutsaklığı sırasında yol-daşlarıyla sohbetinin önemli bir bölümünü Kaçkar dağlarıve gerilla oluştururdu. Tutsaklığı sona erdikten sonra buözlemini gerçekleştirmek için gerillaya katıldı.

Zeliha, Konya doğumludur. Devrimcilerle ortaokul çağındaablası tutsakken tanıştı. Liseye başladığında artık KonyaDLMK’nın aktif çalışanlarından biridir. Bir yoldaşının cena-zesinden dönerken alındığı gözaltından ifade vermedençıktıktan sonra artık kesin kararını vermişti, gerilla olacaktı.

Duran, 1994 yılı yaz ayında Karadeniz Recai Dinçel KırSilahlı Propaganda Birlikleri’ne savaşçı olarak katıldı. Kırgerillasının zorluklar yaşadığı dönemde o zorluklarla boğuşan,yılgınlık yerine direnç aşılayan oldu

Suat Alkan Zeliha Güdenoğlu Duran Akbaş

Canan KULAKSIZ:F Tipi Hapishanelere ve tecrit zulmüne karşı

dışarıda ölüme yatıp Gülsüman Dönmez’den sonraölümü kucaklayan ikinci direnişçi oldu. İzmir’debaşladığı direnişin 137’inci gününde İstanbul-Kü-çükarmutlu’daki direniş evinde, 15 Nisan 2001’deşehit düştü.Canan Kulaksız

Gürsel AKMAZ’ı Birlikte çalıştığı bir yoldaşı anlatıyor: ‘Hadiyin, hadiyin bir şey kalmadı’

Anıları Mirasımız

Page 37: HALKIN AVUKATLARININ HAKLI DAVASINA DESTEK SUNDU, …yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY113.pdfRolü, MAO ZEDUNG, Ekim 1938, Seçme Eserler, C. II, s. 196) Halkın Avukatları İçin Adalet İstiyoruz!

16 – 17 Nisan Şehitleri:16-17 Nisan 1992’de İstanbul poli-

sinin kentin birçok semtinde aynı andageliştirdiği bir operasyon sonucu 11Devrimci Sol kadro, savaşçı ve taraftarı,bulundukları üslerde direnerek, çatışarakşehit düştüler.

Sabahat KARATAŞ: Yoksul bir Kürtailesinin kızıydı. Çocukluğu Nusaybinve Diyarbakır’da geçti. Daha sonra İs-tanbul’da bir yandan fabrika işçiliğiyapar, işçilerin örgütlenmesi için çalı-şırken, diğer yandan da öğrenci gençlikiçindeki çalışmalarıyla militan bir DEV-GENÇ’li olarak herkesin sevgi ve say-gısını kazandı.

1983 başlarında Devrimci Sol Mer-kez Komitesine seçildi. Son olarak,Devrimci Sol Merkez Komitesi Üyesi,şehir SDB’leri ve bir kısım örgütlen-melerden sorumlu idi.

17 Nisan 1992 günü bir elde silah,bir elde zafer işaretiyle, Eda ve Taşkınyoldaşlarla birlikte yarattıkları direniş,devrim tarihimizin önemli bir parçasıolarak bilinçlerimize kazındı.

Eda YÜKSEL: Artvin Borçka’da birmemur ailesinin kızıydı.

17 Nisan 1992’de Sabo ve Taşkınyoldaşlarıyla birlikte şehit düştü. Şehitdüştüğünde Devrimci Sol üyesiydi vebir üssün kurumlaşmasında görevliy-di.

Taşkın USTA: Gümüşhaneli yoksulbir ailenin çocuğudur.

Devrimci Sol Üyesi ve bir üssünkurumlaşmasında görevli idi son bu-lunduğu yerde... Taşkın, Çiftehavuz-lar’daki destansı direnişin kahraman-larından biriydi.

Sinan KUKUL: İstanbul polisininÇiftehavuzlar, Erenköy, Üstbostancı veSahrayı Cedit’te 11 Devrimci Solcununbulunduğu dört eve karşı giriştiği katliamoperasyonunda, Erenköy’deki evde ya-nındaki yoldaşları Arif Öngel ve ŞadanÖngel’le birlikte direnerek şehit düştü.

Sinan Kukul şehit düştüğünde, Dev-rimci Sol Merkez Komitesi Üyesi, Ana-dolu ve bir kısım alan örgütlenmelerin-den sorumlu olan bir önder kadroydu.

Arif ÖNGEL: Yoksul bir ailenin ço-cuğu olan Arif, lise öğretmeniydi. Songörevi bir üssün kurumlaştırılmasıydı.Bu görevi sırasında bir dava adamınınniteliklerine sahip olduğunu kanıtladı.

Şadan ÖNGEL: Devrimci müca-deleyle bir ev hanımı olarak tanıştı.Eşinin devrimciliği bir yaşam halinegetirmesi karşısında gösterdiği tepkieşini ve düşüncelerini anlama çabasıoldu. Devrimci Sol üyesi oldu. Eşiylebirlikte bir üssün kurumlaştırılmasındagörev aldı.

Ahmet FAZIL ERCÜMENT ÖZDE-MİR: 16 Nisan gecesi, oligarşinin ölümmangaları tarafından Erenköy, HayriEğmezoğlu Sokak, İkizler Apartmanı’ndayoldaşları Hüseyin KILIÇ ve Satı KILIÇ

(TAŞ) ile kuşatıldıklarında, ölüm man-galarının karşısında direnerek şehitdüştü.

16 Nisan gecesi örnek bir direnişsergileyerek kavga sloganlarıyla ölümükucakladı. Fazıl yoldaşın son göreviDevrimci Sol Şehir Silahlı Devrimci Bir-likleri Genel Komutanlığı’ydı.

Satı TAŞ (KILIÇ): Devrimci Sol üye-siydi. Bir üssün kurumlaşmasında ça-lışıyordu. Çorumlu yoksul bir aileninkızı olan Satı yoldaş, hemşirelik mes-leğinin onurunu savunan, sorunlarınıçözmeye çalışan bir devrimciydi.

Satı, 16 Nisan 1992 gecesi saldırıyauğrayan eşi Hüseyin Kılıç ve A. FazılÖzdemir ile birlikte savaşarak şehitdüştü.

Hüseyin KILIÇ: Dersimli Kürt birailenin oğluydu. 16 Nisan gecesi şehitdüşen Hüseyin Devrimci Sol üyesiydive şehit düştüğünde bir üssün kurum-laşmasında görev yapıyordu.

Ayşe Nil ERGEN: Sahrayı Cedit’tekatledilen Ayşe Nil Ergen, 1968 do-ğumludur. Mühendis-mimar odalarındaçeşitli çalışmalar yürütmesi yanındabir sanatçıdır. Nil, 16 Nisan gecesi kur-şuna dizildi, şehit düştüğünde DevrimciSol üyesiydi.

Ayşe GÜLEN: 1964, Rize doğum-ludur. Devrimci mücadelenin kültür-sanat alanında çalışmalar yürüten birDevrimci Sol taraftarıydı.

Sabahat Karataş Eda Yüksel Taşkın Usta Sinan Kukul Arif Öngel Şadan Öngel

Ahmet Fazıl E. Özdemir Satı Taş (Kılıç) Hüseyin Kılıç Ayşe Nil Ergen Ayşe Gülen

Page 38: HALKIN AVUKATLARININ HAKLI DAVASINA DESTEK SUNDU, …yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY113.pdfRolü, MAO ZEDUNG, Ekim 1938, Seçme Eserler, C. II, s. 196) Halkın Avukatları İçin Adalet İstiyoruz!

ÖÖğretmenimizğretmenimiz

İlkeler bizimdir!Düzen, bizi ilkesizleştirmeye

çalışıyor.Biz ise can pahasına

ilkelerimize sahip çıkıyoruz. Her konuda ilkelerimiz vardır. İlkeler, ideolojimizin temelleri

üzerinde yükselir. İlkelerin olmadığı yerde;

bencil, günübirlik,anlık duygular,

niyetler bizi yönetir.İlkeli olmalıyız!

Page 39: HALKIN AVUKATLARININ HAKLI DAVASINA DESTEK SUNDU, …yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY113.pdfRolü, MAO ZEDUNG, Ekim 1938, Seçme Eserler, C. II, s. 196) Halkın Avukatları İçin Adalet İstiyoruz!

BU DÜZENİN, GENÇLİĞE SUNACAĞIHİÇBİR ŞEY YOKTUR!

DEV-GENÇ,YOL AÇAN, YOL YAPANDIR!DÜZENİN YOK SAYDIĞI,

YOZLAŞTIRDIĞI MİLYONLARCAYOKSUL GENCİ ÖRGÜTLEYECEK,

DEMOKRATİK ÜNİVERSİTEBAĞIMSIZ TÜRKİYE

MÜCADELEMİZİ BÜYÜTECEĞİZ!

DEV-GENÇ’EKATIL!

Gençlik Özel Bölümü

www.yuruyus-info.org

[email protected]

Haftalık DergiSayı: 113

7 Nisan 2019Fiyatı: 1 TL (kdv dahil)

yu

ruy

us

.biz

@g

ma

il.c

om

ww

w.y

uru

yu

s-i

nfo

.org

Page 40: HALKIN AVUKATLARININ HAKLI DAVASINA DESTEK SUNDU, …yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY113.pdfRolü, MAO ZEDUNG, Ekim 1938, Seçme Eserler, C. II, s. 196) Halkın Avukatları İçin Adalet İstiyoruz!

1- Eser ÇELİKTekirdağ 1 No'lu F Tipi Hapishanesi

2- Gürkan TÜRKOĞLUKocaeli - Kandıra 2 No'lu F Tipi Hapishanesi

3- Rıdvan AKBAŞ Kocaeli - Kandıra 2 No'lu F Tipi Hapishanesi

4- İsmail Cankat ÖZENKırıkkale F Tipi Hapishanesi

5- Yaprak YILMAZ Kayseri T Tipi Hapishanesi

6- Ulaş İNCİ İzmir 2 No'lu T Tipi Hapishanesi

7- Aysun KAŞDAŞ Balıkesir Kepsut L Tipi Hapishanesi

8- Pınar BİRKOÇ Düzce T Tipi Hapishanesi

9- Neslihan ALBAYRAKDüzce T Tipi Hapishanesi

10- Caner KOÇBolu F Tipi Hapishanesi

11- Vedat DOĞAN Tekirdağ 1 No'lu F Tipi Hapishanesi

12- Ömer AKYELBalıkesir - Bandırma 1 No'lu T TipiHapishanesi

13- Rezzan ŞENGÜL Tekirdağ 1 No'lu F tipi Hapishanesi

14- Rohat KILIÇİstanbul - Maltepe Çocuk Hapishanesi

15- Ferdi İŞÇİEdirne F Tipi Hapishanesi

16- Mehmet Manas DOĞANAYBolu F Tipi Hapishanesi

17- Alişan TABUROĞLUBalıkesir Burhaniye T Tipi Hapishanesi

18- Ali ÜLGÜEdirne F Tipi Hapishanesi

19- Cem ÖMÜRİstanbul Maltepe Çocuk Hapishanesi

20- Dilan ULUDAĞAnkara Sincan Kadın Hapishanesi

21- Hakan İNCİAdana Kürkçüler F Tipi Hapishanesi

22- Kübra SÜNNETÇİİzmir Şakran Kadın Hapishanesi

23- Sevcan ADIGÜZELBolu T Tipi Hapishanesi

24- Tuğçenur ÖZBAYİzmir Şakran Kadın Hapishanesi

Tutsak Dev‐Genç’lilere Mektup veKart Atarak Onların Yanında Olalım!

Tutsak Dev‐Genç’lileri Zulmün Hücrelerinden Alacağız!

TUTSAK DEV-GENÇ’LİLERİN LİSTESİ

Page 41: HALKIN AVUKATLARININ HAKLI DAVASINA DESTEK SUNDU, …yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY113.pdfRolü, MAO ZEDUNG, Ekim 1938, Seçme Eserler, C. II, s. 196) Halkın Avukatları İçin Adalet İstiyoruz!

DEV-GENÇ’LİLER OLARAK ÖRGÜTLÜLÜĞÜMÜZÜ ANADOLU’DA DA BÜYÜTMELİ,AYAKLI BİRER UMUT TAŞIYICISI OLMALIYIZ!

“Anadolu’yu sevmek cesaret is-ter / Adım başı yoksulluk, adımbaşı kahır…”

Bu vatan bizim. Anado-lu’nun dört bir yanı bi-zim.. Her köşesinde hal-

kımızın yarattığı değerler, her ka-rışında zulüm ve zulmün karşısındabarikat olan direnişler yaşandı Ana-dolu’muzun. Bu onurlu tarihin be-reketli topraklarında kök saldık biz.İşte bu bilinçle, Anadolu’nun herkarışında örgütlenmek, hangi ildeolursak olalım gittiğimiz her yerdeumudu büyütmek istiyoruz.

Hedefimiz kendi vatanımız Ana-dolu’da devrim yapmak. Bu hedefdoğrultusunda Anadolu’muzun birucundan öteki ucuna gidiyoruz.Gittiğimiz, mücadelemizi taşıdığımızher karış toprak düşmanı çaresizbırakma yolunda atılan bir adımdır.Gittiğimiz yerleri devrimin birer ka-lesine dönüştürmek boynumuzunborcudur. Bugün savaşı büyütmek,örgütlenmemizi Anadolu’ya yay-maktan geçiyor.

“Anadolu’nun tüm dağları veşehirleri bizim olacak!” sözümüziktidar iddiamızın somutlanmasıdır.Bugün Anadolu’da çalışma yapaninsanlarımızın yapması gerekeniktidar iddiamızı tüm benliğiyle ku-şanmak ve daha hızlı koşmaktır.İktidar iddiamızı kuşanmak, so-rumluluk üstlenmektir. Öne çık-maktır.

Anadolu’da gittiğimiz illerde ha-reketsiz-durağan kalmamak, ör-gütlenmeyi her an büyütmektir. Herinsanımız Anadolu illerinde ayaklıbirer umut taşıyıcısı olmalı; stratejikhedef ve programımızı bir an bilegözardı etmemelidir. Her koşuldastratejik hedef-programlarımızı uy-gulama iradesi göstermelidir.

Anadolu illerinde çalışma yapanarkadaşlarımız önce bulunduğubölgeyi, şehri tanıyarak işe başla-malıdır. Bulunduğumuz bölgenin-şehrin fiziksel yapısı, coğrafyası,

kültürü, gelenekleri ve değerlerinelerdir? Ne gibi sorunları vardır?İnsanların yaşamları nasıldır? Herşeyiyle bulunduğumuz bölge-şehre vakıf olmalıyız. Bu noktadaşehirleri anlatan kitaplar, internetaraştırmaları, görüştüğümüz herinsan bizim için önemli kaynaklardır.Ki bir bölgeye-şehre ilk gittiğimizdeyapmamız gereken en temel noktayereldeki insanlarımızı dinlemekve bulunduğumuz yere vakıf ol-maktır.

Tanımak sorular sormaktır, deriz.Sorular soracak, araştıracağız.Belki de bulunduğumuz bölgeyleilgili başlangıçta çok az bilgi sahibiolacağız; belki hiçbir şeye vakıfolmayacağız. Öyleyse daha fazlaçaba gösterecek, öğrenmek, tanı-mak için yol-yöntem bulacağız.Bulunduğumuz bölgeyi şehri heryönüyle tanıyacağız.

Bulunduğumuz bölgeyi genelhatlarıyla tanıyıp vakıf olduktansonra yapmamız gereken bulun-duğumuz yerde olanaklarımızneler, ihtiyaçlarımız neler, eli-mizde olan olanaklarla neler ya-pabiliriz gibi sorulara cevap ara-maktır. Bu temel sorular üzerindenörgütlenme çalışmasına başlama-lıyız. En önemli nokta ise bulun-duğumuz bölgede, ilde, alanda ör-güt kurmaktır.

Peki örgüt nedir? Nerededirörgüt? Brecht’in dediği gibi “birtelefon mudur arka odalarda ça-lan?” Elbette değil.

Örgüt komitedir. Örgüt top-lantıdır. Programdır örgüt. İştebu üç madde örgütü yaratır. Ön-celikle idealize etmeden en ileriinsanlarımızdan komite kurmalıyız.Ve bu kurduğumuz komite haftalıkdüzenli toplantısını yapıp hedefle-riyle programını çıkarmalıdır.

Bunun yanında komite eğitimiyapmalı ve hiçbir koşulda aksat-mamalıyız. “Hangi tür faaliyet içindeolunursa olunsun, eğitim faaliyet-

lerini bizzat üstlenmeyenlerin dev-rimci çalışma yaptıklarından sözedilemez” sözünden Dayı’nın daeğitimin aksatılması veya önem-senmemesi noktasındaki görüşüoldukça açıktır. Öyleyse komiteprogramı ne kadar yoğun olursaolsun, eğitim ilk rafa kaldırılacakiş olmaktan çıkmalıdır. Ki eğitim,işleri aksatacak bir faaliyet olmakbir yana, can suyunu aldığı kay-naktır. “Şehitlik ve tutsaklık ko-şulları dışında eğitimi iptal et-mememiz gerekir” ifadesinde eği-time verilen önem bir kez dahasomutlanmaktadır.

Komitemizin hedefleri stratejimizive savaşımızın muhtevasını içer-melidir. Mücadelenin ihtiyaçlarınıher an göz önünde tutmalı ve buihtiyaçlar doğrultusunda politikalarhayata geçirebilmeliyiz.

Bu doğrultuda yapılacak ajitas-yon ve propagandayı yerelleştire-bilmeliyiz. Her bölgenin koşullarıfarklılık göstereceğinden ajitasyonve propagandadan sonuç alabil-mek, yine bulunulan bölgeyi tanı-maktan geçmektedir.

SONUÇ OLARAK;

Nasıl ki “Akdeniz’e bir kısrakbaşı gibi uzanan” vatanımızın herkarış toprağı bizim diyorsak, yap-mamız gereken örgütlülüğümüzüAnadolu’nun dört bir yanında bü-yütmektir. Bu görev, asırlar önce-sinden bugüne verilmiş bir söz,boynumuzun şanlı borcudur.

Gittiğimiz her yere, adım attığı-mız Anadolu’nun her zerresineumudu taşımak, komiteleşmekten,toplantı ve programla adım adımdevrim yolunu örmekten geçer. Buşekilde söküp atılmaz, halkımızınbağrında çelikleşen örgütlülükleriyaratabilmek için bulunduğumuzher noktayı tanıyacak, gittiğimizbölgeye her yönüyle vakıf olacağız.Devrimcilik örgütlemektir.

Örgütleyecek, kazanacağız!

Sayı: 113 7 Nisan 2019

442

Page 42: HALKIN AVUKATLARININ HAKLI DAVASINA DESTEK SUNDU, …yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY113.pdfRolü, MAO ZEDUNG, Ekim 1938, Seçme Eserler, C. II, s. 196) Halkın Avukatları İçin Adalet İstiyoruz!

Emperyalizme ve Oligarşiye Karşı Yürüyüş

FAŞİZMİN ADALETSİZLİĞİNE TESLİM OLMAYACAĞIZ!441

29 Mart tarihli gazetelerdeArda ve Mete’nin haberleriyan yana verildi.

ARDA DUMAN Kimdir?

20 yaşında, Boğaziçi Üniversi-tesi Psikoloji Bölümü, 1. Sınıf Öğ-rencisiydi.

Arda’ya Ne oldu?

Arda 22 Mart’ta kayboldu. 6gün sonra İstanbul Belgrad Or-manları’nda cesedi bulundu.

Gazeteler “yanında bir takımanti-depresan ilaçları, bir içki şişesi”bulundu diye yazdı.

Babası Sedat Duman, cenaze-sinde Arda’yı; “Oğlum çok başarı-lıydı. Türkiye derecesiyle okula gir-di. Bölüm birincisiydi. Hayatı kitapokumak ve okuldu” diye anlattı.

MAHİR METE KUL Kimdir?

23 yaşında, Beykent ÜniversitesiBilgisayar Mühendisliği öğrencisiy-di.

İsmini iki devrimciden; MAHİRÇAYAN ve METE NEZİHİ ALTI-NAY’dan almıştı.

Türkiye’de satranç şampiyon-luğu vardı.

Halk eğitim merkezlerinde veokullarda satranç öğretmenliği ya-pıyordu.

Mahir Mete Kul, lise çağlarındaLiseli Dev Genç içerisinde faaliyetyürütürken, “Parasız Eğitim, De-mokratik Lise” istediği için AKPfaşizmi tarafından gencecik yaşındatutuklandı.

10 ay hapis yattı.

Tahliyesinin ardından okul hayatıbitirildi.

İşbirlikçi itirafçı biri tarafındanverilen ifadede; “Liseli Dev-Genç’tefaaliyet yürüttü, Gençlik Federas-yonu’na gelip giderdi” denildiği içinhakkında 8 yıl hapis cezası istendi.

Bu ceza Mete’yi göç yollarınasürükledi. 24 Mart tarihinde EdirneNasuhbey Köyü’nden sabah 6.00sularında Meriç Nehri üzerindenYunanistan’a geçerken botlarının

batması sonucu, Mahir Mete ne-hirde kayboldu.

O günden beri kayıp ve halenbulunamıyor.

Sadece geçtiğimiz yıl 1500 in-sanın kaybolduğu Meriç nehri onuda kayıplar listesine ekledi.

Arda’yı öldüren de, Mete’ninnehirde kaybolmasına nedenolan da bu sistemdir!...

İkisi de daha 20’li yaşlarınınbaşındaydı.

İkisi de zeki, “başarılı” üniversiteöğrencisiydi.

Arda’nın gerçekten neden öl-düğü, başına ne geldiği belli değil.Mete ise hala bulunamıyor.

Ardında bıraktıkları iki acılı ailevar. Halbuki o üniversitelere gire-bilmek için ikisi de ne kadar çokhazırlanmıştılar. Kimbilir ne kadarçok ders çalışmış, sınav stresi ya-şamışlardı. İkisi de üniversiteyi de-receye girerek kazanmışlardı.

Arda, burjuvazi için “en seçkinüniversite”lerden biri olan BoğaziçiÜniversitesi’nde bölüm birincisibile oldu. Şu anda bilemediğimizbir nedenle ölüme gitti.

Mete bir daha hapishanede yat-mamak için göç yollarına düşmeyitercih etti. Her şeyi ardında bırakıpgittiğinde sorunun çözüleceğinizannetti.

Acaba göç yolculuğuna hazır-lanırken Meriç nehri üzerinden Yu-nanistan’a giriş yaparken 1500tane göçmenin öldüğünü biliyormuydu?

Birleşmiş Milletler Mülteci Ör-gütü’nün (UNHRC) ‘Küresel Eği-limler Raporu’nda, 2017 yılındaölenlerin her 2 saniyede 1 kişininmülteci olduğu belirtiliyor. Mülte-cilerin yüzde 53’ü çocuk ve genç-lerden oluşuyor.

Kayıplardan ve ÖlümlerdenEmperyalizm ve Faşizm Sorum-ludur!

Gençlerin zeki, başarılı ya da“iyi üniversiteler” kazanmış olma-

sının kapitalist sistem için hiçbiranlamı yoktur. Kapitalizm üniver-siteleri gençlerin enerjilerini, emek-lerini daha iyi sömürebilmek içinkendine yedeklemiştir. Üniversite-lerde gençlerin bütün yeteneklerikapitalizmin çıkarlarına göre şe-killendirilmektedir.

12 Eylül sonrası kurulan YÖK’lebirlikte üniversiteler düşünce üretilen,bilimsel çalışmaların yapıldığı yerlerolmaktan çıkartılmış, düzene uygunkafaların yetiştirildiği, “insan imaledilen fabrikalara” dönüştürülmüştür.

Kapitalizm ve faşizm istediğikadar politika üretsin, illüzyon (ya-nılsama) yaratsın gençlere bir ge-lecek sunamamaktadır.

Okul, ev ya da yurt arasındasıkışan gençler, düzenin vahşiliğiyleyüz yüze geldiğinde bir yıkım ya-şamakta, bütün dünyası yıkılmakta,bunalıma sürüklenmektedir.

Gençlik; futbol, cinsellik, ara-besk, uyuşturucu gibi birçok araçladünya ve ülkemiz gerçeğindenuzaklaştırılmaktadır.

Emperyalist sistem, 12 Eylül’dengünümüze sistematik olarak gençliküzerinden bir yozlaştırma, apoli-tikleştirme politikası uygulamaktadır.

Gençlik hayaller alemine sü-rükleyerek, gerçek dünyadan ko-parılmakta ve sorunların çözümünübaşka yerlerde aramaya yöneltil-mektedir.

Emperyalizmin ideolojik şekil-

MAHİR METE’NİN NEHİRDE KAYBOLMASININ VEARDA’NIN İNTİHARININ SORUMLUSU EMPERYALİZMDİR!

Page 43: HALKIN AVUKATLARININ HAKLI DAVASINA DESTEK SUNDU, …yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY113.pdfRolü, MAO ZEDUNG, Ekim 1938, Seçme Eserler, C. II, s. 196) Halkın Avukatları İçin Adalet İstiyoruz!

Sayı: 113 7 Nisan 2019

HALKIN AVUKATLARINA ÖZGÜRLÜK! 440

lenmesiyle bencillik ve bireyciliktırmandırılmaktadır. Düşünmeyen,sorgulamayan, apolitik, örgütsüz,bencil, yozlaşmış bir gençlik!

Düzenin istediği tam da budur.Sistem ancak böyle bir gençliği is-tediği gibi kullanabilir, sömürebilir.

Ancak gençler ne düzenin kendiüzerindeki politikalarını kabullen-mekte ne de bu düzenden bir çıkışyolu, sorunlarına yönelik bir çözümyöntemi, çözebilme gücü bulabil-mektedir.

Çözümsüzlük gençliği bunalım-lara, uyuşturuca ve boşvermişliğesürüklemektedir.

Gençliğin dinamizmi, enerjisi,düşünen, sorgulayan yanı yok edil-mek istenmektedir.

Emperyalizm ideolojik bombar-dımanıyla, pompaladığı birey kültü-rüyle ve faşizmin baskısıyla gençliğisindirmek için her yolu denemekte-dir.

Emperyalizmin yozlaşma, yal-nızlaştırma ve yabancılaştırmapolitikaları ile gençlik katledilmek-tedir.

Halbuki gençlik saflığı, temizliği,kardeşliği, paylaşımı, dostluğu ara-maktadır.

Çünkü gençlik vefalı ve hesap-sızdır. Nankör ve onursuz değildir.Aydındır, halkın en dinamik kesi-midir.

Anadolu topraklarında yetişendevrimcilerin büyük bir çoğunluğugençliğin içinden çıkmıştır. Gençlik,Türkiye devrim mücadelesinde hepilklere imza atmıştır.

Emperyalizm; gençliğin devrim-

cileşmesinden, vatanı ve halkı içinmücadele etmesinden, bağımsız,demokratik ve sosyalist bir Türkiyetalebini sahiplenmesinden kork-maktadır. Bu nedenle de gençliküzerinden birçok oyun oynanmak-tadır.

Çözüm Ne?

Gençlerimizi tutuklayıp, eğitimhaklarını ellerinden alan, onları bu-nalıma, amaçsızlığa sürükleyen,sahte kurtuluşlarla gözlerini boya-yan bu düzen gençlere hiçbir şeyveremez.

Çözüm ne vatanımızı terk etmekne de arabesk bir yaşam içindebunalımdan bunalıma sürüklenipdurmaktır.

Düzen gençlikten ne olmasınıistiyorsa, gençlik bunun tersini yap-malıdır.

Düzenin demagoji ve yalanla-rıyla kendini kandırmasına izin ver-memelidir. Gerçeğin peşine düş-meli, en basitten başlayarak NE-DEN sorusunu sormalı, düşünmelive sorgulamalıdır.

Mülteciliğin ve göç yollarındaölümlerin, intiharların sorumlusuemperyalizm ve işbirlikçi faşizmdir.Anadolu gençliği çaresiz, çözümsüzve aciz değildir.

Her sorunun mutlaka bir çözümüvardır. Gençlik doğru ve bilimseldüşünmesini öğrenerek bütün so-runlarını çözebilir. Arabeksliğin,uyuşturucunun, yozlaşmanın, apo-litikliğin bir çözüm olmadığını kav-rayabilir.

Gençlik emperyalizmin beyniniçalmasına izin vermemelidir. İna-dına politikleşmelidir. İnadına çokokumalı, araştırmalı, bilimsel ol-malıdır.

Gençlik vatanını ve halkını sev-melidir. Halkının gelenek, kültür vedeğerlerine sahip çıkmalıdır. Ana-dolu’nun direnişler tarihine sahipçıkmalıdır. Vatanımızın emperya-listlere peşkeş çekilmesine izinvermemelidir.

Açlık, yoksulluk, mültecilik kaderdeğil, emperyalist sömürünün so-nuçlarıdır. Ülkemizin yeraltı ve yer-üstü kaynakları sömürü olmazsa

hepimize yeter.

Mahir Meteler, Ardalar…

Sorunlarımızın çözümü de kendiellerimizdedir. İntihar etmek, göçyollarına düşmek çözüm değildir.

Gençlik birbirine sahip çıkmalı,inadına örgütlenmeli, politikleşmelive beyninin çalınmasına izin ver-memelidir.

Gençlik kendine güvenmelidir.Gençlik yalnız değildir. Gençlikdevrimcilere güvenmelidir. Gençliğinbütün sorunlarını ancak devrimcilerçözebilir. Gençlerin sırtını dayaya-bileceği tek güç devrimcilerdir.Gençler arkadaşlığı da, paylaşımıda, sahiplenmeyi de ancak dev-rimcilerin yanında yaşayabilir.

Gençlik sorunlarını çözebilmekiçin halkının bağımsızlık, demokrasi,sosyalizm mücadelesinde yer al-malıdır. Gençlik ancak devrimcile-şirse güçlenebilir ve yeni bir dün-yanın kapılarını aralayabilir. Gençliğinelinde bütün dünyayı değiştirip, sar-sacak bir güç var.

Biz bu güce inanıyoruz. MahirÇayan’ın da dediği gibi “Gençlikdevrimci yığınların politik bilinceulaşmadıkları yarı-sömürge bir ül-kede, bağımsızlık mücadelesindetoplumun devrimci sınıf ve taba-kalarını harekete geçiren bir dinamitfitilidir.”

Gençler sorunlarını Che, MahirÇayan, Sinan Kukul ve Şafak Yaylagibi olarak çözebilirler.

Mahir Mete’lerin, Ardalar’ın; ka-pitalizmin, faşizmin bataklığı içindeyok olup gitmelerine izin verme-yeceğiz.

Gençlik umuttur, gelecektir, dev-rimin öncü, önder gücüdür. GençlikTürkiye devrimindeki tarihsel rolünüoynayacaktır. Hiçbir güç bununönüne geçemez.

Gençler!

Kapitalist bataklık ancak çö-zümsüzlük üretir. Tek kurtuluşdevrimcileşmektir!

Yozlaşmaya, yalnızlaştırmayave yabancılaşmaya karşı örgüt-lenelim!

Dev-Genç’e katılın!

Page 44: HALKIN AVUKATLARININ HAKLI DAVASINA DESTEK SUNDU, …yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY113.pdfRolü, MAO ZEDUNG, Ekim 1938, Seçme Eserler, C. II, s. 196) Halkın Avukatları İçin Adalet İstiyoruz!

“Gençlik kiminse gelecekonundur.” demiştir us-

talarımız. Kuşkusuz bu sözle gen-çliğin devrim mücadelemizdeki öne-mini ortaya koymuşlardır. Gençliktarihin her döneminde var olansessizliği, yılların suskunluğunu ilkbozan olmuştur. Gençlik gerekdünyada gerek ülkemizde bağım-sızlık, demokrasi, sosyalizm mü-cadelesinde ilklerin yol açıcısı ol-muş; hapishanelerde, darağaçla-rında nice bedelleri göğüslemiştir.

Mahir Çayan’ın “Gençlik, dev-rimci yığınların politik bilinceulaşmadıkları yarı-sömürge birülkede, bağımsızlık mücadele-sinde toplumun devrimci sınıfve tabakalarını harekete geçirenbir dinamit fitilidir” (Toplu Yazı-lar)

Bu söyleminin temelinde iştegençliğin bu rolü yatmaktadır. Dün-yada ve ülkemizde devrim ve ba-ğımsızlık mücadelelerinde bu mis-yonuyla gençlik geçmişten bugüneemperyalizm ve işbirlikçilerinin he-defi olmuştur. Gençliği örgütlemeksavaşın büyümesinde belirleyicikonumdadır. Bunun çok iyi farkındaolan düzen gençliğe karşı saldırı-larını her geçen gün büyütüyor.

Bugün düzen gençliğinin örgüt-lenmemesi, karşısına çıkan bir güçolmaması ve nihayetinde bu sö-mürü sisteminin bir parçası olmasıiçin ideolojik, fiziki ve psikolojik,açık ya da gizli olarak çeşitli saldırıpolitikaları geliştiriyor. Bu saldırıpolitikalarıyla gençliği düzen sınırlarıiçerisinde tutmak istiyor.

Emperyalizm ve işbirlikçileri gen-çliği her türlü yozlaştırma saldırısıylakarşı karşıya bırakarak halkına, va-tanına, birbirine yabancılaştırarakkendini kurtarma üzerine kurulu re-kabetçi politikalarla anti-bilimsel, ez-berci egitim ve daha nice depoliti-zasyon politikalarıyla geleceğine sahipçıkmamasını istiyor.

Gençlik ülkemizdeki tüm geliş-melere, tüm depolitizasyon saldı-

rılarına rağmen duyarlıdır. Halkı-mızın sorunlarına duyarsız kalmaz.Halk ve vatan sevgisinin zeminigençlikte her zaman var olmuştur.Ne kadar apolitikleştirme saldırısıolursa olsun gençlik direngen, hak-sızlığa boyun eğmeyen yanıylatüm baskı ve saldırıları göğüslemiş,yol açan ve yol yapan olmuştur.

Dayı’nın söylemiyle de gençlikburjuvazinin ahlaki ve kültürelyozluğuna boğazına kadar battığınoktada bile temizliğin, saflığın,güzelliğin arayışı içinde olmuş-tur.

Gençliği en ileri, olumlu yanla-rından tutup sarılarak geri yanlarıylada savaşacağız. Öncelikle her Dev-Genç’linin yapması gereken; bulun-duğu yerde, alanda gençliği tanı-maktır. Tanımak soru sormaktır. Ül-kemizde genel gençlik kitlesini ta-nımalıyız. Gençlik nasıl düşünür,nasıl yaşar, ekonomik koşullarınasıldır, siyasal faaliyetlere ilgisivar mı, düzenin yozlaştırma sal-dırısından ne kadar etkilenmiştir?İşte bu gibi sorular sormak ve bunlaracevap bulmak gençliği tanımaktır.

Gençliğe gitmede hiçbir sınırımızolmamalı. Gençlik neredeyse bizde orada olmalıyız. Bildiri, afiş,pankart, kuş, pullama. Klasik kitleçalışmamızdan hiçbir koşulda vaz-geçmeyeceğiz. Ama kendimizi kla-sik kitle çalışmalarıyla da sınırla-mayacağız. Hayatın her anındayaratıcı olacak, gençliğe ulaşmadayeni politikalar, yol ve yöntemlergeliştireceğiz.

Kitle çalışması yapmak, örgüt-lenmek demek düşmanın gençliğeyönelik saldırısını boşa çıkarmakdemektir. Kitle çalışmasında birçokinsanla tanışabiliriz. Ama sadecetanışmak yetmez. Tanıştığımız in-sanları kalıcı ilişkiler haline getir-meliyiz.

Tanıştığımız her insanımızı birfaaliyetimize katabilecek durumagetirmeyi hedeflemeliyiz. Önceli-ğimiz; var olan, tanıştığımız in-

sanları okuma grubuna, film gru-buna katmaktır. İnsanlarımızı ör-gütlemede en temelde birebir ilişkiyitemel almalıyız. Her insanın yapı-sının ve çelişkilerinin farklı farklıolabileceğini unutmamalıyız. Tektek insanlara gidip politika üret-meliyiz. Her insanımıza dair politikaüretmeli, pratikte adım atmalıyız.

Gençlik en temelde kendi so-runları üzerinde örgütlenecektir.Gençliğin sorunlarına vakıf olmalı,politika üretmeliyiz. Yemekhane fi-yatlarının pahalılığından harç pa-ralarına, ring sorunundan ders ki-taplarının pahalılığına kadar öğ-rencilerin binbir çeşit sorunu vardır.Sorunların çözümünü somut üze-rinden göstermeli, sorun çözmekomiteleri kurmalıyız. Komiteleri-mizle gençliğin en geniş kesiminesorunlarını sahiplendirmek için can-la başla çalışmalıyız.

Her iş için bir komite kurmalıyız.Komite kurmak, örgüt kurmaktır.Nedir örgüt? Toplantı, program,denetimdir. Gençliğe giderken birincigündemimiz gençliğin sorunları ol-malıdır. Sonraki gündemimiz iseHalk Cephesi’nin gündemlerini üni-versitelere, gençliğin bulunduğualana taşımaktır.

Sonuç olarak;

Gençliğin yoğun bir apolitikleş-tirme ve yozlaştırma saldırısınınetkisinde olması bizi etkilememelidir.Önyargıya yöneltmemeli, kendimiznasıl değişip dönüştüysek onlarında değişip dönüşebileceğini unut-mamalıyız.

Önemli olan gençliğe gitmedekiısrarımız, emeğimiz ve değişime,dönüşüme olan inancımızdır. Gençliğiörgütlemedeki anahtarımız öncelikletanımak, sonrasında ise programlı,hedefli olmak ve denetlemektir.

Denetlemek; aldığımız kararı,koyduğumuz programı yapılabilirkılmaktır.

Dev-Genç 50 yıllık tarihiyle, ya-rattığı gelenek ve değerlerle gençliğiörgütleyecektir.

BU DÜZENİN GENÇLİĞE SUNACAĞI HİÇBİR ŞEY YOKTUR!DEV-GENÇ YOL AÇAN YOL YAPANDIR!

DÜZENİN YOK SAYDIĞI, YOZLAŞTIRDIĞI MİLYONLARCA YOKSUL GENCİ ÖRGÜTLEYECEK,DEMOKRATİK ÜNİVERSİTE, BAĞIMSIZ TÜRKİYE MÜCADELEMİZİ BÜYÜTECEĞİZ!

Emperyalizme ve Oligarşiye Karşı Yürüyüş

FAŞİZMİN ADALETSİZLİĞİNE TESLİM OLMAYACAĞIZ!339