dr. - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/d00130/1980_6/1980_6_yazgant.pdf · prof. dr. turan yazgan....
TRANSCRIPT
Yılı ı Cilt ı ı Sayı: 6, Haziraı:ı/-- t9'8o·
- İÇİI'{DEKİLER -
Prof. Dr. Cengiz ORHONLU Yunanistan'ın Osmanlı Devletine Karşı Takip Ettiği Siyaset. (1866-1885)
Dr. Yusuf H.A.LAÇOGLU Yunanistan'ın Osmanlı Devleti'ne Karşı Takip Ettiği Siyaset (1885-19§2
G. TRAKYA I\1. H . CEMİYETİ Batı Trakya'da Egemenlik Hakkı Kimde? ......
Abdün·ahim DEDE ·. Batı Trakya'da Bir Türk
Köyünün Ölümü: Kaşıkçılar
Nadir DEVLET Dış Türklerde Büyük Nüfus Artışı . .. .. . .. .
Doç. Dr. İsmail Orb.an TÜRKÖZ Kınm Türklerine Yapılan ·
· Zulüm Devam Etmektedir ... .. .
· Hini HAS.t\ ... NDEDİÇ
/
Doğu Dillerinde Yazılan ve Mostardaki Hersek Arşivinde Bulunan Bosna ve Hersek Müslümanlarının Eserleri ............. ..
Erdem YÜCEL Vakıf Üzerine ve Müzelik Eserleri
Prof. Dr. Ayhan SONGAR DeliJ~anlılık Çağı Psikolojjsi . .. . ...
i Safa ÖCAL 1
Dursun Fakili
Prof. Dr. Turan Y AZGAN . .
5- 13
14- 25
26- 34
35- 40
41- 51
52- 72
73- 90
91-108
109-116
117-130
Sosyal Güvenli..~ Açısından Zekat... ... ... ... ... 131-160
Prof. Dr. Turan YAZGAN .
' G İ R'İ ş:
Sosyal yardımlar, . sbsy~l güvenlik tarihinin ikinci merhalesinde, te~eye uğrayan ~sı;tp.lari tehlikelerin zararlarmdan ktirtarı;nak bakrınından çok .tesirli · rol oynamış mücısseselerdir. Esas itibariyle dini. ma.hiyet t~şıyan bu yardımlar, yeryüzünde gelmiş geçmiş, tek tanrılı-çok tanrili bütün cÜ:riıerde çok önemli bir yer işgal ederler 1• Netice iÜba:riyle vasıtalı veya vasıtasiz şe.kilde «ferdi. · tasarruflar» m; tehlikeye uğrayan, dolayısiyle «kazanma gücü»nu ·kay-
. bedip tasarruflarınt ttiketen ve açlık ve sefaletle yüzyü_ze gelıhesi mutlak olan diğe:ı;- fertlere aktarılmasından ibarettirler. Bu aktarma, dini .bir emri y~rirı-e · getirme, merhamet, ... gibi duygulara dayanmaktadir. Her .din, değişik inüesseselerle ve değiŞik şekillerde sosyal yardımlan,n işletil-mesini sağlamıştır. 1 · ·
. Bu incelBmenin· maksadı sosyal yardımları veya sosyal güvenlik tarihç~s'ini 'incelemek değildir. -İslamiyetin sosyal yardmı müesseselerinin, mod~rn sosyal güvenlik ve vergicilik aÇılanndan özelliklerini a:ı;-aştırmaktn~.
Türkiye'de sosy.al bilimler, n:eı:~de ise tarih dahil tamamiyle batı kaynaklarına dayali olarak .yazılmakta ve okutulmaktadır. Bu yüzden Türk aydınmin çok büyü~ çoğunluğu da özel merakı olıp.adıkça . pıilli;dini, sosyal mües-
(1) Batı kaynakfarı; bu bakımdon istisna olon tek dinin Brohmonlzm olduğunu iddia eder. Bu dinde insanın insana yardımı yasak olduğu icin: cemiyet kestiara ayrılmıştır.· Gercekten sosyal yardımın olmadığı bir cemiyette cemiyet, sefiller ve diğerlerı olarqk tabokaioro ayrılır. Hin· diston'da kast sisteminin côri olduğu bilinmekle birlikte· bunu Brahmonizme bağlamak yanlış olabilir. Brahmanizm icin isJôm Ansiklope-
/
. disine. bokılobilir. ÇeŞitli değerleri icin ise, Bk Cemi! Meriç; Bir Dünya- · nın Eşiğinde, lstorıb~l 1976. ·
-131-
.... .
seselerini bilmemektedir. Belki bundan daha acı.klı olan husus da bunlan çağdışı kabul ederek P'cŞinden gönlün
. den ve defterinden, kitabından silm~ olmasıdır.
Milli, dini müesseselere hudutsuz hürmet gösteren, bunlara· gönülden bağiı olan halkımızın da hemen h'?r kesimi bu müesseseler ha!qında ya yeterli oln;ıayan bilgilere
· veya yanlış bilgilere sahiptir. Şüphesiz bu onların kusuru değildir. Bunun bütün gün~hı. vebali, «Batını.n" Yeniçeri Ord\lSU» 2 haliıı•a gelmiş Türk aydınınındır ve bu tip aydmı yetiştirmekte ısrar eden «T~k ·Eğitim Sistemi,.nindir.
Milli müesseselerimizi öğretmek, sevdirrnek ve saydırmak bakımından camilerimizin de fonksiyonlarını dpğru
, olarak ve yeterli olarak yıarine getirdiklerini söylemek imkansızdır. Türk eğitim sistemi ile milletten koparılan «oku-
- muş»lanmızı maalesef camiler kendine çekmek yerinG «itmek» yolunu-büyük ölçüde- &3çme~tedirler. Camileriınizde de doğru bilgiyi verecek olanlar· yok denecek kadar az olduğu gibi, doğru bilgiyi vermesi gerekenleriı;ı Cmüderris yerine profoasör) zaten cami ile ilgisi kesilmiş bulunmaktadır. Bilindiği gibi camide y-tikseklik..i:fade eden kürsü . ve minbere, eski Türk toplumlarının· en önemli sınıfı olan «ilmiye, sınıfına mensup olanlar çıkabilirdi. Bll;gün imamlara - hatipiere terkedil·en bu· yerler, ilmiye sınıfı ile caminin bağının kopmuş olduğunu göstermektir. Gerçekten de bugün ilmiye sınıfı yeterli dini bilgiye zaten sahip değildir.
Hiç şüphesiz aynı sınıfın ıp.ensubu olarak bu satırların yazannin da bilgileri y-etersiz, ·hatta, köksüzdür. Bu sebep· le bu inceleme fitre ve zekat konusunda bilgi vermek · cüretinde hiç bir zaman sı:thjp değildir. Bu incelerneyi modern· bir jroı·um denemesi olarak da kabul etmemek gerekir. Çünkü yorum denemesi yapmak çok daha büyük ve yanlış bir cür'et olur. Bu inceleme, fitre ve zekat hakkın'daki asgari bilgilerimizin sosyal güvenlik. ve' vergilema açısından. iddiasız olarak gözden geçirilmesinden ibarettir.·
(2) Bu benzetme kıymetli Mü tefekkir Cemi! Meriç' e aittir. Mônôyı, aynı . yazarın şu cümlesinde daha açık .o!arak bu Iabiliriz: «Aydınlarımız.' Batı'nın her hastalığını !tha!e memur bir anonim şirket. Ondokuzuncu asır
da ithal ett.iğl hastalığın adı buhrandı ... » Cemi! Meriç; Bu ü!ke. istan· bul 1975, S. 74.
-132-
i
KUR'ANDA SOSYAL DAYANIŞMA
Kur'an-ı Kerimde ayni ve nakdi veya manevi transferlerle llgili pek çok hüküm y-ar almaktadır. Sayabildiğimiz 'kadariyle en az 88 ayette yer alan bu çeşit transferler,- islamiyetin yüce bir din'!oluşunun gereği olduğu gibi Müslümanın yüce bir insan, gerçek bir ·ınsan ol;masını da sağlamaktadır.
Gen'al olarak bu transferler, bir cemiyet içinde, sosyal da.yanışmayı en geniş şekilde sağlamaktadır. Sosyal dayanışma; sosyal yardım, sosyal güvenlik, iktisadi yardım ve manevi yardımla sağlanır . . Bunların hepsinin temel öz~lliğini karşılık beklemeksizin yapılmaları teşkil eder.
Sosyal dayanışma, her Ş'eydEm ·önce manevi yardımlar la, sağlanır. Herhangi bir kimseye karşılık beldemeksizin iyilik etmek, tatlı dil-güler yüzle muamele etmek manevi yar~ dımdır. Bunu yapabilmek için bir kimsenin zengin· olması şart değildir. Aynı şekilde manevi yardım yapılan klı:.nsenin yoksul olması da gerekmez. İslamiyette, bir çok ayet- · te insanlar «hayır işlemeye» çağrılmakta, anaya, baba.ya, komşuya, yolcuya, misafire maddi güçten yoksun .olunsa dahi iyilik yapmaları emredilmekte, gönül alınması · ist<im-mektedir. 3 •·
Sosyal dayanışmanın, dolayısiyl·e bir cemiyetin mutluluğunun en önemli unsuru şüphesiz manevi ya,rdnnlaşmadır. Böyle bir yarclımlaşma için kendisini hazırlayamamış, nefsinj yenememiş; bunu bir vaz geçilmez alilak kai· desi, her zaman başvurulması gerekli bir, davranış biçimi olarak benimseyemamiş bir ferdin maddi transfer yapması
· (3) Meselô Kur'anın Ikinci suresinin 148. ve 158. ôyetlerinde hayır icin yarıŞmaya, farz olmadığı halde hayır işlemeye cocğrılmaktadır. 2j83'te Anaya, babaya, akrabciya, öksüzlere, yoksullara lhsan ye şefkatle muamele edilmesi, bütün insanlara iyi söz söylenmesi em red il· . mektedlr. · 2f177-189·197'de fenalıklardan kaçınmaya Iyiliği Allah'ın bildiğini bil· dirmektedir. , · Sadece ikinci sürede yer olon bu hükümlere diğer sOrelerCıen de pek çok eklemek mümkündür. Nisô, Moide, En'am, A'rof, Tevbe, Yunus, HOd, Yusuf, Nahl, lsro Kehf, Meryem, Tahô, Enbiya, Hocc, Mü'mlnOn, Kasas, Ankebut, Sıbe', Saffot, Fussilet, Ştirô, Côriye, Necm, Rohmôn, Dehr-lhsan, Mutaffifln, Lokmon, Cum'o bunlardandır. Herhangi bir Kur'an tercümesi yonında bilhassa Bk: Ahmet Okuton: l<ur'on-ı Kerfmln Konularına Göre Ayrılmış Türkçe Anlamı; istanbul 1967, S: 614-$19.
- 13'3-
irnlranslZdır. Mümkün olsa bile bu tür transferler cebı·i transferler olabilir.
Halbuki sosyal yarclımlarda_ pebrilik yoktur. Sosyal da· yanışmayı sağlayan sosyal yardımlar, gönüllü ve karşilıkSIZ olarak verilen ayni veya nakdi değerlerdir. İslamiyetin sosyal yardımlada ilgili hükümleri d-a pek çoktur. İnsan~ lann para ve mallarından ba,şka1arına infak etmeleri, ih. san etmeleri, sadaka vermeleri, sosyal yardınıı ·ifade et· mektedir. Bazı yerlerde, «yoksullar... için_ h~cayın, ·yok· sulları ... doyurun» şeklinda de sosyal yardım yapılması istenilmektedir. 4 Sosyal yardıİn, bir yardımlaşma çeşidi olarak daima zenginden fakira doğru bir transferi ifade etmemektedir. Nitekim islamiyette de bazı hallerdıa yoksul olmay~ara ·v~ya yoksul olup olma,dıkları belli edilmek· sizin hısım-akrabaya, komşuya, ·.misafire trarısfer yapıl-1 ması mü.mkün olabilmektedir. Mesela bir çeşme· yaptırmak <hayır işD böyledir. Bu çeşmeden herkes su içecektir. Kurban oetinin bir kısmını komşuya ver-mek -fakirlerin hakkı mahfuz- de buna misal teşkil eder. Fakat esas itibariyle sosyal yardım, muhtaç olmayandan muhtaç ··olana doğru bir transferdir. ~
Günümüzde sosyal yardım; bu manalarma ilave olarak, işverenlerin çalışanlara, kök ücretlerine bağlı olarak ayırım yapmadan eşit şekilde verdiği ayni vıa nakdi değerleri de içine alan bir terim haline gelmiştir. Aslında bu du· rum yukarıda söylediklerimizle çelişmemektedir. Çünkü .. sosyal yardım için verenin zengin, alanın muhtaç olması mutlaka şart değildir. Tıpkı manevi yardımlarda olduğu gibi sosyal yardımia.rda da, ınsanlararası sosyal d~yaruş- .
(4) Kelime kelime yapılan Kur'an tercümelerine göre zekôt kelimesi hariç, sosyal yardımlario ilgili Kur'ôri Ayetlerının çoğunda sadaka kelimesi, önemli bir kısmında do nafaka (enfak) kelimesi geçmektedir. Bk. Muhammed Bin Hqmzo; XV. Yüzyıl Boşlarında Yapılmış Kur 'an ·Tercümesi; 1. Cilt (Hazırlayan Ahmet Topoloğlu); Istanbul, 1976 SOre 2, Ayet: 254·261·262-265-267-270-272'de nofako; aynı sOre ôyet. 363-364· 271-273·2BO'de de ~odokn kelim"esi geçmektedir. Diğer bircak ôyet1e de aynı kelim"elere rostlanmakto~ır.
(5) Kur'an öyetlerinin bir kısmında sadece nofoka verin, bir kısmında Ise şunlara şunloro nofoko verin ifadeleri geçmektedir. Verileceği yer belirtilmlşse bunnların baş_ındo hemen daima yoksullar, muhtaçlar gelmel<iedlr. Me~elô Bl<. lbid, 2/254 261-262-265-267-270-277'de belirsiz: 263'de 271'de yoksullara 273'de1· yoksullar ve Allah yolunda gÇıçlerl yet-meyeniere verilmesi belirlenmiştir. ·
-134-
manın sağlanması esastır. Ancak işverenlerce yapılan bu çeşit transferierin (çocuk parası, yakacak parası, veya yakacak, yemek panisı veya yemek ... .> sosyal yardım mı yoksa ücretin başka isimdeki bir· parçası olarak faktör ge-liri mi olduğu tartışılal;>ilir. 6
··
Ne çeşit bir transfer. oiursa olsun sosyal yardımın VEREN insan tipine mahsus bir transfer olduğudur. En sev· dikleri servet unsurlanndap dahi verebilmeyi adet edin· miş insan, müslüman 'tipini temsil eden insandır. Bu· husus birçok ayett'e belirtildiği gibi, pek çok badiste de tesbit ecl.ilebilir. 7
Sosyal dayanışmanın üçüncü unsuru sosyal güvenlik· tir. jslamiyet, manevi transferlere, sosyal yardırolara ne derece önem vermişse sosyal güvenliğe de aynı d~recede önem vermiştir. Tehlikeye uğrayan insanın, tehlikenin za· rarlanndan kurtarılması sosyal güveiıliği teşkil -eder. İslamiyette bu güve~ ZEKAT yoluY..la sağla~maktadir: Zekatın İslamın beş şartından biri oluşu iSlamiyette sosyal güvenliğin önemini anlamamıza yeter. Bu konu, asıl konumuzu teşkil ettiğinderi ilerdeki sahifelıarde derinliğine incelenmeye çalışılacaktır.
Bir cemiyette sosyal da:yamşmayı sağlayan diğer bir unsur iktisadi yardımdır. Her ne kadar transfer, :qıal canın yongası olsa cia başkasına bir kısmını aktarabilmek, son derece insani, islami bir davramş ise de, aslolan muhtaç olınamaktır. Bu sebeple muhtaç hale gelmeyi önleyici yardımlar daha mutlu bir cemiyet için şarttırlar·. İşte bunlara iktisadi yardım denir. İş kur'ana yardım etmek, ödü.11ç vermek bu pümle_denctir. Desteklenmediği takdirde işi _bozulacak ve muhtaç hale gelecek olan bir kimseyi bu duruma düşürmeinek, sosyal dayariışmanın en güzel örneklerinden biridir. Tam bir sosyal dayarnşma cemiyeti yaratabilen İslamiyet, iktisadi yardımı da emretmiştir. Gerçekten zekatın verileceği yerlerden birisi borçli.ılardır. <Tevbe: 60) Günümüzde borçlular, sosyal güvenlik ·mü·esseseleriyle des-
(6) Turan Yozgon; Gelir Dağılım ı_ Açısından Sosyal Güven Ilik; Iktisat FokOl-tes i Yayını, lst. :1975, S: 47-48. '
(7) Bu hadisler Icin Bk. M. Yusuf Kôndehlevi (Çeviren: A. M. Büyükarar. A. ö. Tekin, Ö. F. Harmen) Hadlslerle Hz. l;'eygamber ve Eshabının Yaşadığı Müslümanlık, istanbul 1974, Cilt: ll, S: 732-846.
- 135 -
tekleyen. bir ülke yoktur. Diğer t~aftan riba ile ·ilgili hü· kümler de dalaylı olarak borçluların korunmasınİ sağlamakta, onların ağır faiz yükü altmda iktisadi hürriyetlerini kaybederek muhtaç hale gelmelerini ·önleme gayesi gütmektedir. 8 Darda olan borçluya kolaylık gösterilmesi hususundaki ayet de bu -bakımdan çok manalı dır. o
İktisadi yardım, tehlikenin zararı doğmadan, tehlike-. nin kencüsfu·a karşı yapılan: bjr mücadele şeklidir. Bir kimsenin hastalanınadan evveL hastalanmas;m önlemek için tedbir almak ne ise (temizlik, besleme, aşı ... ) insanların iş siz kahnalannı, ·iflcs etmelerini önleyici tedbirleri almak da odur. Her ikisi d·e hem iktisadi açıdan maliyeti düŞürür, hem sosyal açıdan daha sağlam. bir ·cemiyet demektlr. Gerçekten ·vererİı.liyi . tedavi etmek, veremi önlemekten daha zor daha yüks·ak maliyetlidir. Muhtaç-hale gelenin sürekli ihtiyaçlarını karşılamak, onun işinin bozulmas~ önle-· rnekten daha zor ve daha. pahalıdır. Üstelik veremli bir cemiyet veya dilenelli bjr cemiyet veremsiz ve. dilencişiz bir cemiyetten daha kötüdür. 10
·
II
SOSYAL GÜVENLİK KAVRAM! VE FİTRE-ZEKAT
Sosyal dayanışmanın sağlaıimasmda en büyük rolü oynayan müessese, şüphesiz sosyal güvenliktir.
Günümüzde sosyal güvenlik, kendi iradeleri dışında tehlikeye uğrayan insanların, bu tehlikelerin zararlanndarı. kurtanlma garantisi olarak tarif -edilebilir. Bu basit ve losa tarifin unsurlan teker teker ele alınırsa, fitre ve zekatm modern sosyal güvenlik kavramına yakın değil fakat tıpa tıp uygun' olduklan söylenebilir.
A - TEI-ll.İKEYE UGRAY ANLAR
Sosyaı' güvenlilc, tehlikeye uğrayanlar için söz konusu
(8) Bakara 278-279. Açıklamalar icin Bk. Seyyid· l<utub; Flzıkôl-n ·Kı,ır'an
Kur'anın Gölgesinde) : Mütercimler ı. H. Şeigüler, M. E. Sar9c. B. Karlığa) : istanbul 1972: Cilt: 2, S: 134, 139.
(9) Bakara 280. (10) Şu hadis bunu cok güzel ifade etmekteı;lir: «Üsttekl veren el, oıttokr
alan elden üstündür.,
-136 .......
olı:in bir garantidir. Tehlike, insanın iradesi dışmda başına gelen ve onu kazanmaktan alıkoyan her çeşit hadisedir. Gerçekten hastalanan insan, istemiyerek hasta olmuştur ve llastalığı devam ettiği sürece çalışmazsa, kazanamaz. İhtiyarlayan insan, ·malül kal~ insan, işsiz kalan in,san, yetim kalan çocuk, dul kalan kadın h·ap aym durumdadır. Kendi istekleri dışmda çalışma ve kazanma güçle~irıi kaybeden bu insanlar tehlikeye uğramış insaruard.ır. Bunların sosyal güvenliğe ihtiyaçları vardır. Başka bir ifade ile top-
, "I um bu insanların açlık ve sefaletle yüzyüZ'e bırakmamak zoriındadır.
Eğer herhangi bir çeşit transfer ödeme (ayni-nakdi, ferden~fe:rde, cemiyet~en ferde, davletten ferde) bu insanlara gidiyorsa bu transfrler sosyal güvenlikle ilgilidir. Bunların dışındaki insanlara yani tehlikeye uğramayimlara:. gİdiyorsa, bu transferierin mutlaka sosyal güvenliğin dışm
da tutuimaları g;erekir. Bu bakımdan halen Türk sosyal sigortasında 25 yıl sigortalı ve sooo gün (14 yıl kadar) prim ödediği için kendilerine aylık bağlananlar, eğer yaşlılık
tehlikesine Hmen, bilhassa tıbben uğramamışlarsa, bunların a.Jdıkları aylık sosyal güvenlik aylığı değildir. O halde bir müessesenin adının sosyal sigorta olması, sosyal güvenlik teşkilatı içinde yer ·alması, onun sosyal güvenlik müessesesi olması için yeterli değildir. Mutlaka ve mutlaka tehlikeye uğrayan insana eğilmesi gereltir.
Türk sosyal sigortasının yaşlılık aylığı adı altmda öd~diği her aylık, yukandaki sebeple nasıl sosyal güwnlik aylığı doçğilse; İslıhniyetin bütün yardım müesseseleri de sosyal güvenliğe dahil edilemez.
Kur'an-ı Kerimin birçok yerindoç fakirlere, muhtaçlara, yetiınlere, vermek, jnfalc etmek, ilisan etmek, zekat vermek gibi terimler geçmektedir. 11 Birçok yıerinde ise akraba, komşu. 'yolcu. Allah yolunda gaza eden, fakir, muhtaç, yetim ... ve benzerler-i için harcaınak, hayır etmek, haklannı ayırmak. .. gibi terimler geçmektedir. 12 Bunlardan bir kısmı daha önca iŞaret ettiğimiz sosyal yardım mahiyeti taşı·makta, bir lası:;ıı ise sosyal güvenlik manasma gelmekte·
(11) 2j 83 ... otaya, anaya iyilik etmek, hısımlora, yetimlere, misklnlere ...
(12) ·Misal olarak 28/77'de lhsan etmek, 68/18'de fakirin hakkını ayırmak,
16f75'de harcamak 22j36'da yedirmek, 37'de et vermek ...
-137-
dir. Diğer transfer çeşitleriyle birllitte sosyal dayamşmayı temine yönelik bulunmaktaclırlar.
Zekat konusunu inceleyen eserler, hemen hemen ittifak halinde Zekatın verileceği gruplan, şöyle tesbit etmiş- . 1erdir: 13
·
- Fakirler - Miskinler }
- Zekat üzerinde çalışanlar - Kalpleri islama ısınclırılmak :i,stenenler - Köleler ·· · · · - Allah yolundakiler -Borçlular -Yolcular· Bu tesbit, bu grupların birçoklarını yer yer ifade eden .
pek çok ayetin yanında hepsini birden ifade eden Tevbe · suresinin 60. ayetine dayanniaktaclır. H Bu gruplarm ilk baluşta «tehlikeye ugrayanlar»dan teşekkül ettiği açıktır. AU·cak bu gruplar içinde tehlikey·e uğrama bakımından farklılıklar olduğu düşünülebiİir:
a - Birinci olarak «kendi irad~le'rinin dışında tehlikeye uğrayanlar»ı, ayırt etmemiz icap eder. Bunlar, ne kadar tedbir alİnış olursa olsun, hatta devlet olarak da ne kadar tedbir alınmış oiursa olsun önlenmesi, kaçınılması, kurtulunması iiİıkarisız olan veya mümkün olaınıyan tehlikelere uğrayanlarclır: Babası ölen yetim. ihtiyarlayıp iş tı.itamaz hale gelen kimse. doğuştan sakat olan ve para kazanamıyan kimse, herhangi bir kazaya uğrayıp çalışma güqü· ~be:diyen eksilen ve ha~ta tamamen yok olan sakat veya malül, hastalanan ve belli bir süre para kazanarnıyan kimse, evin ekm.'eğini kazanan erkeği ölen ve dul kalan kadın, ... Bunlar önlenrp.esi mümkün olmayan veya olamıyçm 'tehli· kelere uğİ-amışlarclır. Bu tehlikeler ise tabii tehİikeler.clir. Allabın nizarnı içinde vardırlar: ölüm, ·kaza, fı.fetler, ·hastalık 15 insanların hayatı, bu dünyada; bu tçlilikele:de mü-
. . ' (13) Yunus Vehbi Yavuz: lslôm'da Zekôt Müessesesi. lst. 1972 S: 241-295. {14) XV. asır başlarındaki Türkçeyle bu guruplar şöyle Ifade edilmişlerdir.
Yoksullar. miskinle_r., Işçiler (yanı zekôt diriciler-toplayıcılor). gönüJI~rı
düzinilmişler (yani peygamtıer zamanında bir bölük kôflr var ldl 1<1. onlara bir ölü zekôt malından virürler ldl .• bunla~ın gönlün düzmek-almak-icin). mükatepler, borçlular, Tan~ı yolunda (yani gôzller). yol eri. B k. ML!Ilammed bin Hamza: XV ... age. S: 146, Ayet 60.
(15) Su tehlikeler Icin Bk: Turan Yazgan: Sosyal Sigorta: Iktisat Fak. Yayını: Istanbul .1977, S: 16-~6. ·
-138-
cadele etmekten ibarettir. 1\m.a daima mağlüp olmak ka· deri ile karşı k~rşıyadırlar.
Bu tehlikelerin sonucu fakirlik'tir. Çünkü bu tehlike~
ler biyolojik tehlikelerdir . ve insam Ç~lışma Gucü'nden mahrum bırakır. Eğer ins~m. ailenin geçinıi, bu çalışma
· gücüİı.e bağlı ise: (ki insanların . çok bü~ çoğunluğu iÇin böyle olduğu şüphesizdir) gelir eksilir ve hatta sıfıra düşer. Yani insanlar muhtaç hale gelir. ·
İşte zekatın verilmesi ger ekli ola n fakirler ve miskinler, böyle tehlikeler sonueli muhÜtç h~le düşmüş olanlardır. Bu manada muhtaçlık bazı insanlar için geçicidir, bazı insatı.J.~r için ise ölünceye kadar sürer . Mesela yeti.m çocuk, çalışma çağına gelip iş buluncaya veya kuruncaya kadar; jhtiyar ölünceye kadar, hasta iYueşip j.şe başlayıncaya kadar muhtaç olabilir. O halde fakirlik ve miskinlik insanın elinde olan bir sonuç değildir. Bunun için de c.p.lara, transfer gereldr. ··
Burada miskinler kelimesi üzerinde biraz dunnak gerekmektedir. 10 Miskinin tehlikeye uğrayan· yani muhtaç olan kimse olduğuna hiç şüphe yoktur. Ancak dilenen midir, dilenmayen veya dilenmekten çekinen midir , yoksa kitap ehli gayri müslimlerden muhtaç olanlara mı miskin
· denir, münakaşa edilmektedir. Gayri müslim olup telıliIreye uğrayan bir kimse olarak kabul edilirse, şu nokta çok
· öne!l1. kazanmaktaclır: Günümüzde sosy~l güvenlik bir İN-. SAN HAKKI olarak kabul ve tescil edilmiştii". İnsan Hak
lan Evrensel .Beyannamesi,· BirJeşmiş Milletler Anayasası, hemen hemen bütün milli a·nayasalar ve bu arada bizim 1961 anayasamız da sosyal güve'nliği bir insan hakkı olarak kabul etmiştir. Bir ül~edeki vatandaşlar arasmda ayırun yapmadan, onlardan herhangi bir kendi iradesi dışında tehlikeye uğradığı zaman, bu tehlikenin' zararlarında<''l kurtarılması, yani belli bir seviyede geçim imkanına kavuşturulması, dünyan,ın ancak XX. yüzyılda düşünebildiği bir husustur . . İsliimiyet ise VII. yüzyılda,gerçekleştirmiştir. Gerçekten Kur'anda fakirlerden ayrı olarak miskinlerden "' b~edlimesi, gayri müslim olup, tehlikeye uğrayanların da sosyal güvenlik haklarının bulunduğunu bilhassa belirtmektedir.
~16) Genış öilgi icin Bk. Yunus Vehbi Yavuz: Isiörn'da Zeköt Müessesesi, istanbul 1972 S: 242-249.
·- 139 -
1
b- İkinci· olarak çalışma gücü olduğu hald~ de bazen muhtaç hale gelebilen insanları ayırt edebiliriz. Bunlar biyolojik değil fakat iktisa,di bir t'ehlikeye uğramış kimselerdir. İslamiyette bu grup henüz moqern: sosyal güvenlik müesseselerinin ulaşamadığı bir genişliğe ve elastj.kiyete kavuşturulmuştur. Bu grup· içine işsizler, borçlular, gaziler v-e yolcularla köleler dahil e~ebilir. Herhangi pir sebeple istemediği halde işinden çi.k;arılan veya işi bozulan bir klı-nse, çalışma gücü ;mevcut olduğu halde gıal.iri kesilmiştir vemuhtaç hale düşebilir. Çok açı~ oir şekilde iş buluncaya· veya iş kuruncaya kadar bu iş~izin ihtiyaçlarının esiri olm~ktan yani fakirlikten kurtarılması gerekir. Bunların .aksi halde geçimlerini sürdürmeleri ancak borçla kabildir. Eğer işsizlere, İslam müfessirlerince fakirler grubu· içinde yer verilmiyorsa mutlaka borçlular grubu içind.e sosyal gü-
/' venlik halckına sahip kimseler olarak yer "verilmesi icap eder. Kaldı ki, «iyilik» · için borçlanan ·Ve varlığından buD.u Çideyi?ce çalışma gücü kaldığı halde belli bir geçim s·eviyesinin altında yaşaı:nalda yüzyüze kalabilecek olan kimseler de, terılikeye . uğramış s~yılır. Ancak burada· iradi borçlanma tehlike kavrarrum ortadan kaldırmaz. Yeter. ki, ödemek niyetiyle borçlansın fakat istemediği halde ödeyemez dtıruma düşsün ..
Günümüzd~: askerlik de bir sosyal güverilik tehlikesi sayılmak icap eder. Çünkü eğer ekmeği ·kazanan, askere gittiği ·için, geride bıraktığı aile efradı, muhtaç di.ıruma:. düşüyorsa, bu onların irad·esi dışında bir telılikedir. Askere gideni, Allah yohmda olanları içine alan grup dışında mütalaa edemeyiz. Aynı· şekilde gazi ol~ı.rak askerden dönen ve sonuç olarak çalışmak ve kazaı-ırnak imkanından mahrum kalanlar da sosyal güvenliğe muhtaçtırlar. 17 Kölelerin durumu ise, hem köleliğin kaldırılınas~ bakımından, bem de 'köleni,n istese de kendi na,m ve hesabına kazanmasının mümkün olmaması açısından önem taşımaktadır. Bunlara, bilhassa kölE(likten kurtulabiimelen için zek;ıU verilmesi gerçekten tehlikenin zararının da kendisini d-e ortadan kaldırabilecek bir sosyal güvenlik tedbiridir.
. . {17) Türkiye'de. lstiklôl madalyası sahiplerine ödenen aylıklar gozilerlmlzln
pek coğunun ihtiyac Içinde kıvranarak eksilmelerinden sonra bağla
nabilmişti. Bk. Turan Yazgan: Türkiye'de Sosyal Güvenilk Sistemi: istanbul 1969, (iktisadi Araştırmalar Vakfı).
140-
c Üçüncü grupta, zekat gelirlerinin atahsis»inin mümkün olduğu :kiıı:ıseler yer almaktadır. Dikkat edilirse bunlar, biyolojik veya iktisadi bir tıahlikeye uği·ayanlar de· ğildir: Müellefe·i Kulüp ve zekat~ toplayan memurlar. Her· hangi bir fon meydana geldiği zaman, bu fon tahsis edilen
· gayesi clışıGna sarfedilmemelidir. Bunun önlenmesi son de- rece . önem arzeder. Zekat da tahsisi bir vergidir. Nerelere tahsis edileceği belli ediliniştir. Ancak eğer fon, gayeyi tahakkuk ettirip artıyorsa artan ··kısmın gelişi güzel harcanmaması icap eder. İşte bu üçüncü grup bir elastikiyeti sağlayan grup olarak değerlendiril~b;ilir. Bu gruba giren mü
. elJ~fe-i Kulüp, zekatın asli gayesi dışında ancak insanların · do~u yola getirilmesi, doğru_ yoldan yani İslamiyetten sapmamaları için harcanabileceğini belirtmektedir. 18 Bunun yanında islamiyete taarruzların yalnız ask!3ri yolO-an olma· clığı _hatırlanırsa, bu' harcamaların .önemi ve yerindeliği daha kolay anlaşilir. Zekatı toplayan memurlara gelince, tah- . sisi bir vergi sisteminin böyle bir harcamayı kabul etmesi kadar tabii bir husus düşünülemez. Daha ileride, mod\3rn., sosyal güvenlik temayülierini incelerken bu kon1,lllun önemini daha iyi anlamak-mümkün olacaktır.
Zekatın tehlikeye uğrayanlarla .ilgisini araştırırken, ele aldığımız üç grubun hangisine öncıalik vereceğimiz, kendi
. liğinden ortaya çıkmış pulunmaktadır. Aslında zekatın ve_ rilebileceği yerleri belirten ayet-i kerime, öncelik sırası ba-kımından İslam alimleri arasmda tartışmalıclır. Zeka.~. geliderinin h·er gruba eşit şekilde bölüştürülınesi, hal ve Şı:ırtlşra göre dağıtılması, verenin arzusuna bağlı olarak dağıtılması ve sınıfların . ihtiyacına göre sıralanarak dağıtılınası
gibi çeşitli görüşler ortya atılmıştır. 19 Daha önce de beliittiğimiz gibi, zekatla ilgili veya genel olarak asosya,l daya-nış~a" müesseseleri ilıa ilgili pek çok hüküm bulunmaktadır ve bunlardan verilmesi gerekli yeri veya yerleri göste-ren a.yetlerin de pek çoğu umumiy·Btle fakirleri, faldrleri miskinleri, muhtaçları, yetimleri, dullan hedef göstermek-
(18) H!Jzreti Ömer devrinde bu guruba . ödemeler durdurulmuştur. B k. Yurius Vehbi Yoyuz _cı ge. S· 259.
(19)' Bu mün'okcışo l cir icin ·sk. lbld. S. 296-'303.
~ i4ı-
1 tedir. 2° Kısaca bizim birinci gruba soktuğumuz manada . tehlikeye uğrayanları hedef almaktadır. Bu durum gerçok bfr. sosyal güvenlik ~av.ramı 'ile karşı karşıya oldugumuzu gösterir.
Umumiyetle tatbikatta, zekatm ferden ferde verilmesi -., halinde·, ön sırayı ~raba içind-eki yoksullann aldığı görül
mektedir. Kur' anda da hısım: kelimesi sık sık. geçmekte ve gerçek . yoksulu yani tehlikeye. uğrayanı bulmanın yolunu belirtmektedir. Bunun anlar.aı, kimin hasta) kimin dul, ki· min yetim, kimin ihtiyar ... olduğunu önce akrabalarr biÜr, dolayısiyle zekat mutlaka ve ;mutlaka tehlikeye uğrayana gitmiş oiur. İkinci sırada komşurtun yer almasının sebebi de gene, tehlikeye uğrayıp uğramadığını bilmek ve zekatı, iİısanlan uğradıkları tehlikelerin zararlarından kur .. tarmak için vermektedir. Günümüzde, cemiyet çok dina• mik bir bünye kazanmış olduğu, herkesin doğduğU yerden mütemadiyen doyduğu ve doyacağını . tabınin ettiği yere a'ktığı, akrabalıgın ve komşuluğun zayıflayıp çok dantldığı düşünülürse fer~den f>crde zekatın sosyal güyeİıliği sağlı, yacağı veya başka bir ifade ile tehlikeye uğrayanları isa· betle seçmemize imkan bulunamayacağı kolaylıkla kabul edilebilir. Fakat zekat, İslami bir müessese olarak f.erdden devlete, devletten ferde doğru da işleme·si mümkün bır müessesedir. Dolayısiyle günümüz şartlarına da uygundur. ·
B - İNSAN HA YSİYETİNE Y ARAŞIR ASGARİ GEÇİM
Sosyal güv"enlikte en önemli husus tehlikeye uğrayan insanların tehlikelerin zararlan:ı;ıdan, insan haysiyetine yaraşır asgari bir geçim seviyesine kavuşturularak kurtarıl-' malarıdır. Kl:li'an·ı Kerim'de bu seviye YOKStiLLUK çizgisinin üstü olarak belirlenmiş, başka hiç bir maddi ölçüye yer ~erilmem'3·k suretiyle ZAMANA ve MEKANA göre değişebileceği gerçeği gün gibi aşikar kılınmıştır. Gerçekten "yoksura. uıuhtaca·:·" verin emri içinde zamana ve mekan9. p·öre değişmesi g'3reken ·bir asgari geçim seviyesi gizlidir. Muhtaclık da daha önce belirtrneğe çalİştığımız gibi,
{20) Kaheec ve Muhammed Bir. 1-jamza: XV ••. age. üzerinde yaptığımız Incelemeye göre transfer yerini belirten kelimeler, Kur'onın 48 yerinde gı::cmel<tedir. Bunların 12'si yelimieri hedef olmaktadır. 11 Inde miskin (tercumeye göre) kelimesi geçmektedir. 14 ünde yoksullar kelimesi kul-lanılmaktadır. · · ·
-142-
ifade dışında tehlikeye uğramakla 9rtaya çıkan böir sonuçtan ibarettir.
Muhtaçlık çizgisinin bittiği yerde varlık veya en azın-" dan insarlın kendi kendine :y'eterlik çizgisinin başlıyacağı şüphesizdir. Ancak bu çizgileri çizmek, günümüzde de son derece önem arzetmekte ve güçlük doğurmaktadİr. :rv1enf~at gruplan arasında ihtilaf çıkarmayacak bir çizginin çi;;. zilebilmesi Hnkansizdir.
Peygamberimizin hadis-i şeriflerinde, kendi dönemi için bu çizginin çizildiğini görüyoruz: «Beş ukiyye'den az gümüşte, beş zevd'den az devede, beş vesaktan az hububatta. zek~t verme miUı:ellefiyeti yoktur>> 21 «Atlarla kölelerin. zekatını affettim. Fakat sizler, her kırk dirhemden bir dirhem ~ekat verin» :!.2 « ••. altından yirmi diİıara kadar bir şey yoktın:. Serı-İn yirmi Dinar'ın bulurı_duğu ve ü.ZBrinden biİyıl geçtiği vakit, ondan yarım dinar zekat vermen gerekir ... 73 "·Yağmur, ·nehir ve göze sulan He ~er;ıdiliğinden sula.uan .veya kendiliğffiden sulu olan arazi mahallelerindeoridcı. bir, hayvanlar ve havuzlar yardımı ile sulanan toprak mahsulleri.nde ise yirmide bir zekat verilir.» u .
Bu ve benzeri hadisler dikkate alınırsa, · bir devre ait: çizilmiş olan varlıİı: çizgisinin bazı özellikleri · tesbıt edilebilir:
- Çeşitli servet' .unsurları zekata tabidir. - Üretim :iekata' tabidir. - Servet unsuru da ofsa zarüri ihtiyaçlar zıakattan is-
tisna edilmiştir.
- Köle, insan olarak .bir servet unsuru, bir mal de~ ğildir. insan zenginliğine basamak yapılamaz. Dolayısiyle· zek!Uım vermek değil, kendisini hür kılma~ icap eder ve· hatta hü::.-riyetini . sağlayabilmek için gerekirse kendisine, zekat verilmel5dir. Nitekim köleleı~in. zek~t verilmesi gereken, dolayısiyle tehlikeye uğramış bir grup olduğu daha evvel ü3sbit edilmisti. '
\ -(21) Yunus Vehbi Yavuz: Age. S: 104 (Ayni, Buhari Şerh!, C: tV. S: 283·e
affen).
(22) ibid: S: 105.
(23) ibic! : S: 105 (Abdurrahman ei-Bennô, Feth'ui-Rabbcrni C: VIII, S: 240. otfen).
(24} bid: S: 120 (Nesei, Sünen. C: V, S: 31'e_otteh).
Servet unsurlan -başka bir ifade ile sermaye- 2lekata tabidir. Devrin baŞlıca sermaye unsurları ,da· hadislerde sayılmıştır. Altın. gümüş deve, koyun sığır ... Bunlarda üre:· ti.mde kullanılması veya ktıllarulmaması sonucu dıeğiştirmemektedir . .A.J.tın ve gümüş iktisadi hayata dahil edilsin edilmesin. eğer bir yıl boyunca ferdin net aktifini teşkil etmiş ve belli bir miktarı aşmışsa z~katının verilmesi icap etınektedjr. Buradan çıkarılabilecek sonuç IDDiHAR'ın önlenmesi ve varlık ~sur1arinın üretimde kullanılması, belli bir biriitim seviyesinin üstüne çıkınca da, zekatının ~ril
mesi suretiyle servetin törpülenıne.si ve yayginlaş:r;nasının sağlanmasıdır. ·
Servet unsurunun bizatihi zekata tabi olmayıp, watimin zekata tabi olması da· mümkündür. İktisadi l;lir gaye ile ssrvet unsurları bir fabrikaya dönüştürüise bu takdirde üretimden zekat vermek icap etmektedir . . Tıpkı tarladan
· değil, mahsulden zekat verilmesi· gibi. Üretimden zekat verilebilmesi için ise üretimin de belli bir seviyeyi aşma,sı '
gerekmekt'.:ldir. Ayrıca üretim teksifi ise yani dış girdiler kullanılarak yapılıyor ise, verilen zekat ı1.isbe.ti de düşri:ıektediı·. · Buradan kendi ke~dine üreyen bir hayvancıiıkla, özel olarak yap1lan bir besicilik, sütçülük veya tavukçuluğun
veya fabrika üretiminin veya sulama ve gübreleme yolu ile yapılan entansif ziraatın teşvik edildiğini de çıkarmak
· pek~'ıla mümkündür. Aynı zamanda izdiham, jiğılma ve birikimi önleyip mümkün olduğu kadar faktör bileşimine gitmenin zaruretini de bu hadisler tesbit etmemize imkan verm'.?ktedir.
Görülüyor ki, zekatta hem BtR:tkiM ve· hem de ÜRETİ7 ME göre bir asgari ZENGİNLİK çizgisi çizilmiştir. Birikim yerine üretim, az faktör -"az girdi- kullanarak üretim yerine çok faktör çok girdi kullanarak üretim (modern üretim) tercih edilmiştir.
Birikimden ve üretimden zekat alınabilmesi için belli bir birikim ve üretim seviyesine ulaşmak gerekmektedir. Bu seviye yoksulluk çizgisinin üstünde bir seviyedir ve
· Kur'anda belirtilmemiş, zaman ve mekana bırakılmıştır . . İslamiy\3tin ilk döneminde ve dört halife devrinde bu
çizgi hadisiere göre tatbik edilmiştir. Çizginin bir ülkedeki hayat standardı ile yakmçian ilgili olduğu, zekatın varlık ve üretime dayalı olmasından kolaylıkla aıilaşılabilir. Bu se~iyede ekonomik gelişmeye paralel olarak d'3vamlı yük-
- · ı44-
selen bir seviyecfu. Zekat bu yükSelişi bütÜD: ·ce"miy~t~- iay~ 'mak gibi son derece önemli bir rol oynamaktaelır. ·_ • : · · ··
Yoksulluk çizgisinin üstünde·· olan bu çizgi, gÜ'nÜtiıü.Z~ ·.-' deki asgari ücret ve asgarf geçim sevtyesi ' gibi ''Çiz'küefdeİı. . farklıclır. Bu farklılık asgari ücretın· ve asg8;H g~Çfuıin :sa-' dece gelire nist.-eÜe ifade edilm.iş çizgiler olm.'asınclandir. Zekc.i.t ise sadec~ üretim (yani gelir) değil, aynı zamanda: ··. vbı.rhkla da iliilidir. Bu sebeple «zenginlik çizgisi,. d~ di- · yebilecc,ğimiz bu asgari hayat standardı çizgisini çizrtııek
Çok daba zordur. · . . yeterlilik çizgisi varlıkla ilgili olarak, :esldye kıyasla çizilamez. Çünkü günümüzde varlık veya serniaye unsurları son derece çeşitlenmiştir. Sadece altın, güm~ş ve hayvandan ibaret d-eğildir. Varlığa dahil taşınır ve taşınroaz mailann bir· k1smı da sermaye malı vasfında değildir_ · Dolayısiyle, sermaye malı vasfında olmayan ve hemen hemen hudutsuz çeşidi olan değerlerin hangileri ve ne kadarı·· ien- · ginlik çizgisinin altında tutulacaktır ve ' çiiglıiin gerçek seviyesini bulmak için bunlara asgari ne kadar' ·sermaye malı . eklemek gerekecektir? Bu .sorunun cevabı nasıl verilirse verilsin netice itibariyle bir «kabul,deiı. ibarettir.
Konuyu uzun rizun tartışmak daima müm:kündür ve tartışmaya da açmak gerekir. Burada görevimizin bundan ibaret olduğunu zannediyoruz.
· Varlık ·-ı-
A 1----------------------------c
a
·--------------~--~-------~ O . 'B
Gelir
{Şekil 1) Asgari lııayat standardı: BC Asgari Vart,m, OB Asgarı Gelir.
F: ıo
İnsanın asgari . ihtiyaçlarını, ·sadece.· belidi bir gelir se-.. viyesi ne karŞılamaya imk~ yoktur. tnSa.ı:ioğlu ·istihlakinden arttırdığı gelirinin bir kısmi ile ailesine zaruri olan da· yanıklı tüke~im 'niallannı alır ve ev-bağ sahibi ofuıay~ çalışır. O halde bir tek çizgi ile ASG~İ'yi çizmek daima yanlıştır. Bu.sebepledir ki İslam hukuktihoer·iki asgariyj, birden dikkate almaktadır: OA, varlık unsurlarmda asgap sevi- · yeyi, OB de katma değer veya ge!Jrde asgari seviyeyj l;ıelirlemektedir.
OA'ye yapılan ilavelerin bir kısmı IDDtiiA.R edilen. değerler olabilir, _bir. kışmı ıjayanıklı tülretim malları <I~ks) bir kısmı da istil;ıdamı mümkün istihsal malları olabilir .. Hangi gruba girerse girsin OA seviyesini geçen varlık unsurlan ZEKAT'a tabi olmaktadır. Gelirden seivete aktarı-· lan (üzerinden bir yıl geçeiü ·ve iktisadi hayata dahil 'edilmeyen altın -gümüş, para, mücevher ... gibi. unsurlar sadece-. zekataAabi olmakla kalmaz, aynı . zamanda gösteriş istih- . l<llürun, israf ve lüksün, sebebini de teşkil eder. Bu ise iıjeal MÜSLüMAN tipinin hayat tarzına ters düşen bir durumdur.
OA seviyesini aşan ve istihsalde kullanılmayan ve giz.: · li olan bu ·tür. varlık unsurlarına sahip ·olan bir kimsenin geliri sıfır dahi ol.sa, bu insanın zekat vermesi icap etmıek- . tedir. Mesela ihtiyarlık, hastalık, sakatlık, dulluk.:. gibi bir tehlike ile geliri sıfır olan bir kimse OA seviyesim aşan. bir varlığa sahipse kendisine zekat v'er:ilem~yeceği gibi, varlıgım nakde çevirecek (veya trampa) varlığı OA se-
-viyesine düşüneeye kadar ZEKAT borçlusu olmaya da de· · vam edecektir. Yet-er ·ki! OA'yı aŞan varlıktan bir kısmını
. . satrr~akJa OB gelir &aviy~sine tekabül eden bir bedel alınabilsin. V arlığın gelire, · gelirin v.arlığa Çevrilmesi daima mıın·ı.kün olduğu için· İslam ht.ikukl.ınun ·böyle bir ·içtihada ulaşmış olmasını çÔk ta*ii ~ dokru bu~j_k;, gerekir. Aksi halde evinde veya bank~da birkaç milyon lira parası veya altını olduğu h,al.de. çlilenen _bir ıwrisenin ~lenciliğini meşru saymamız icap ederdi. İşte İslam böylf:l bir duruma ce-
. vaz vermemektedir. OA asgari varlık sıninnı çizmekle beraber, geliri sıfır
olan, bir tehlikeye tiğramış insan ~çiı'ı, zekat verme sevi- . yu:> ını teşkil etmemektedir. Geliri sıfır. olanın ·ve· varhğ~ OA olanın zekat alması icap etmektedir .. Çünkü OA her insan . . . . .
--:- 146 .-
. içiri . <~e) asgari varlık .seviy~Sini teşkil etmektedir. Bu varlıktan fedakarlık. -insanın, haysiyeti zedelenmedenedilemez. Eğer insanın varlığı. AC - OA kadar fazla ise tam sınıra gelmiştir. OC'yi aşan varlık:':Sahipleri zekat borÇlusu OC'nin ·a:ıtındaıti varlı~·~ahipl~ri d\3 zekat alacaklıs~dır. Varlık· · +.
Varlık + GeJtı_ l
ı · C ___ .;..._ _________ Zekôt, Sınırı
... -... - ! ••
A ;:
--------.._,.... . ...,._, .....,_.·.,..~--Asgarı Varlık Sınırı
·O ~------------· -'1---------------Gelir
(Şekil 2) Geliri sıfır olanın zeköt alma 've verme sınırı
Bu . durum1m tam tersi varlığı sıfır, geliri OB ka.dar olan bir ins~ da düşi'ınebiliriz:
Varlık
E
A
o
Asgari Gelir Sı.İuİı -+ '"· .
·~ · ~-::..
B
. ~.
~Gelir+ Varlık
Ze~öt Sınırı
Gelir
· (Şekli 3) Varlığı s;ıfır oıanır. zekôt alma ve verme aının
- !47-
Varlığı sıfır olduğu halde geliri OB kadar: olan bir· kim~ se de zekat borçlusu değildir. Çünkü cemiyet hayatı içinde afle olarak yaşayabilmek için bir talom dayanıklı tüketim mallanna da asgari seviyede sahip olmak icap \3der. ·j!:ğ'er yıllık gelir, OB geçim maliyetini karşıladıktan başka., O.A varlık sevfyesi'i:ıi . de · satın almaya yetip aşıyorsa, bu tak-. . dirde zekat borcu da olacaktır. Böyle olmadığı takdirde, evi, yeri, mobilyası, araoası, tarlası, bağı .... olmayan (dikili ağacı _ bulunmayan}, fakat yıllık geliri lüks bi{ otel~~ lüks bir şeldlde yaşamaya yeten ve gelirinin hiç bir kuruşwıu varlığa aktarmadan tüketip bitiren bir kimseyi zekat borçlusu saymamamız gerekir. İslami:yet böyle bir hayatı da tasvi:p eti.nemekte. -iddihari ··yasakladığı . kadar, isr~ı ve lüks tüketimi de yasakla~akta ve tasarrufu teşvik etmektıedi.r. O halde· bu insanın asgari geçim seviyesini · aşa:n gelirini tasarruf etmesi, yurt yuva sahibi olup saglam bir aile hayatı içine girmeye çalışması gerekir. Dolayısiyle DA }{adar bir varlığa sahip oluncaya kadar, geliri OC= DA+ .Ac karlar olan bir kimse de zekat vermeyecektir. Yıllık geliri OC'yi aşan kimse bunun OA kadarı ile, mütevazi geçim seviyesini sağlıyacak, AC kadan ile OA ya eşit bir asgari varlığa sahip , ola~ak, artan kısmından da zekat ve-. recektir.
Bu bakış tarzı içinde. geliri . varlığa, varlığı gelire çevirme imkanının mevcut olduğunu düşünmekteyiz. Aynı şekilde OB yi veya OA yı da }Iıilli para birimine çevirmemiz gerekmekt\3dir. Çok güç gibi görünen bu husus, ayni ekonomi döneminde gerek varlık unsurlarının, gerek tüketim inailannın çok az cinste olduğu dqnemde; belirli fiziki miktarlarla tesbit edilmiştir. ·'Günümüzde de tıpkı asgari ücretin tesbiti gibi, asgari geçim ve varlık seviyeleri
· de tesbit edilebilir. Ancak bu husus a.yrı bir konudur. Şimdilik OA ve OB seviyelerini tesbit e~ mua~n Türk liralan olarak kabul edip variıkla gelir~ ~irleştir~r~k tahtilimizi sonuçla.nclırabiliriz.
-148. -
Varlık .+ Gelir .· ~
1 ··:~ ..
· Mükeiiefler A---:-. ..,..---_.:.,_ _____ .__ _____ ~--sınır ·
1· . + .
:t . - .. Te~~ye Uğrayanlar
B------------------~-----------------
1 + . ·o----~--------------~: ;~~--------~~~
(Şeltll 4) Asgarı hayat standardı
O, sıfı'r gelir ve varlık çizgisid.ir. OB+AB. insan haysiyetine yaraşır asgari geçim ~eviyesidir. Bu seviye aile dikkate alınarak ve aile genişliğine bağlı şekilde farldılan-
.. . dırılmalıdır. S_ağlıklı ve çalışan bir aile reisi bu .. seviyeyi sağladığı zaman normal . bir hayat seviy'esine tilaşmış ·de- . mektir. Bu seviyeye ulaşıncaya kadar, insanlardan en azıridan sosyal güvenlik vergisi~ alınamaz. Bu seviyenin üstü di~r vergiler bir tarafa zekata tabidir. Bu seviyenin üstüne ·çıkmakta iİısanlar hürdürler. G~lirleri arttıkça varlıkları da ar~abilir. Varlık ıçinde iddihar ve gösterişe yarayan lüks eşyalar tercih ediİİnemelid.ir: Üretime ayrılan sermaye unsurlan ise aksine .teşVik edilmelidir. Nitekim teksiii ziraatte (traktör, sulama,· gübreleme), zekat daha düşük nisbette olduğu hald~uilretimin. tamamen tabiata terkedilmesi halinde daha yüksek nisbette ödenmektedir . .
Ancak insanlar, tehlikeye uğrayınca; yıllık toplam J.ti-
:-- 149-
bariyle OA. seviyesini tuttü.ramazlar. önce gelir d~er, bir yıl boyunca çalışamaz. duruma· gelen bir insan~ OB asgari varlık seviyesine düŞer. ·D~ba da uzun sürerse, asgari varlıktan da ~az geçmek icap .. eder. "İşte bu. vazgeçme durumuna gelen insana FAKİR 'dene.'Qili_r. Aynı şekilde liiç vnr-
- ·4 ·'-·.
lığı o~ayan ancak AB gelir seviyesi ile yaşayan insan da F AKİRdir. Çünkü zarurl .eşyalardan mahru.nidur. O halde zekat fakirlik çizgisinin üstünde bir · seviyeden itibaren alınıp verilebilmektedir, Böylece insaniann aile; .mal. -mülk ve eşya. sahibi olmaları ~~·ş;vik edilmekte, fakat . harcamals,nmn her zaman lüks v:e J.!)raftan uzak tutulm,ası sağlanmaktadır.
III
VERGİ AÇlSINDAN ZEKAT- VE FİTRE
Buraya kadar sadece ZEKAT müessesesini, sosyal güvenlik tarüinin· unsurlanndan, tehlikeye uğrayanlar ve insan haysiyıetine yaraşır asgari seviye açıs!fidan ele aldık. Sonuç zek&tın tehlikeye uğrayanlara verileceği ve tehlikeye uğrayanlarm belli bir a~gari hayat standardının altına düşec~ğinin kabul edildiği merkezinde ·toplanmıştır. Bu standardın ise · sadece gelire_ veya sadece varlığa göre değil, her ikisine göre çl.zilen ·ço~ orijinal ve makul bir standart olduğu ortayaJçıkmıştır.
Buraya· kadar fitreden bahsedilmemesinin sebebi, gerek fitrenin verileceği tehlikeye uğrayanlar, gerekse vermesi ve alması gerekenleri taYin eden asgari hayat s tandardı çizgisi.ni:Ö. her ikisinde aynı oluşudur. Bu özelliklerinden dolayı fitre de zekat .gibi bir sosyal güvenlik müesse-· sesidir. İkisi arasmda~i en önemli fark ise, zekatm. İslamm Beş şartından biri olmasma karşılık fitrenin bazı ınezheplere göre farz bazılanna gör~)se vacip olmasıdır. Hatta bazı ilim adamlanna göre fitre sUn.net kabul edi.lİnişken
. bazılarına göre de zekatla birllkte neshedilmiştir . . 15
Gerek Z\3kat gerek fitre, fertten ferde transfer edildiği · zaman hem: sosyal güvenlik vergts'ı.:veya primi · h~in · de ~ . - . . . (25) Yunus Vehbi Yavuz: Age. S: 189.
- 15.0-
. i,;aZı mahiyetindedir. Fertten devlete transfer edildiği za· . • f"· .
man ise sosyal güvenlik vergisi veya . primi mahiyetleri açıklık ve kesinlik kazanınakÜidır. Bu takdirde devletin telilikeye uğrayanlan nasıl seçeceği, . onlan hangi seviyey~ "kadar· tehlikelerin zararlanndan kurtarac$ daha önct3 tesbit etmeğe çalıştığn::i:ıız ·esa.Slarla belirlenmiştir.
Bilindiği gibi, günümüzde!sosyal güvenlik vergi ve primler yoluyla sağlanmaktadır.-zekat"tam bir VERGi,'·fitre ise hem v-ergi hem prim ·karakteri arzetmektedir. Her iki· sine de vergi olarak baktığım.ı.Z .,thlrdirde kanaatimiice, çok ilgi Çekici _bazı prensipler tesbit edlıebilir.
Gelir ~
·.. ~
Vergi Verenler A
----------------~--------------suur
,1 ,.
·0 -~'----~~----V--er_ID_._AJ __ aru~-rar_'· ----------------(Şekli 5) Menfi Gelir;>Verglsl
A ·.-ZEKAT
a-·Mükellef
. Gerek zekatın gerek fitnmin mükellefleri, eğer şimdiye kadar yaptığımız açıklamalar yanlış değilse, en azından İslam ·hukukuna ay kın değilse: · çizme~e çalıştığımız asgari hayat standardı Ç'izgisinin üstünde kalanla:rdır.
·Bilhassa zekat için böy"Je bir çi?:ginin çizilmiş . olduğU, d_aha önce de belirttiğimiz gibi"pek çok hadisl·a sabittir. Bu · çizginin üstünde kalanJ.ann bir Çeşit sosyal güvenlik vergisi m ükellefi · olmaları; ., gerek vergilema · prensipleri açısından, ge;ıreks·e sosyal iüv.enlik prensipleri açısından son
' . derece uygund':ll'. :Modern' denilen verglleme . prensipleri
-151...:...
için<le d~ d~ima pir !STİSNA haddi söz konusudur. Bu had • . ,.g.elk ·vergisinde asgari geçim indirimi şeklinde uygulan·maktaciir."' Piğer vergiler ·içinde çeşitli asgari seviyeler çi~zil~iştir. ~o A.sgari . geçim iİıçiirimi seviyesi .ile fitre ve ze. kattaki asgari hayat standardı çizgisi birbirinden çok fark-lİdır. Btirada· önemli ·olan herkesin mükellef olınası d~ğil, belirli. bir . ekonomik güc~ ulaşmış olanların vergi m ükellefi ~lmasıdır· ki, bu bakımqan, fitre ve zekatta çizilen çizgiyi Çok daha modern -çok daha makul- saymamız gerekir. Çünkü hiç bir mal varlığı olmayan asgari ücr.atu bir . kimseyi vergi ödemeye ·rn.ecbw tutan· b.ugünkü ·sistemimiz, bu insanın ilelebet değil bii:" dikili ağaç, evine bir h~:iı:ı bile almasına imkan vermez. Zira asgari ücret -ailey~ de dik:. kate almadan- insanın -sadece tüketim ilıtiyaçlarım karşılamaya yeter askari geliri belirlemektedir. Bupun tamamen vergiden müstesna tutulması da maksaclı sağlame,ya yetmez. İrıSandan vergiyi, belirli · bir varlık birikimine /asgari! sahip olduktan sonra ve belirli bir geliri aşmak şartiyle almak gerekir. işte bu nokta ancak İslami- · yetin ruhu içinde çizilen Asga;ri hayat standardı- çizgisinin. üstüne çıkabilenleri mükellef saymak suretiyle gerçekleştitilmiş olmaktadır.
Vergide iletidar prenstbi bakımından ele aldığımız zaman, gerçekten vergi 'ödeme iktidan kanaatimizce, ancak ferdin gelir ve varlığım birlikte müt~laa etmekle · çizilebilir. I:Iele bu, vergi bir sosyal güvehlik vergisi ise mutlaka varlık ve gelirin beraber eıe a1ınması gerekir. sahibi b-ulunduğu sosyal meskeni yanan ·bir ail'e. reisinin, ancak or"' talama bir kirayı içine aldığı kabul ve· farz edilen bir asgari ücretle yeniden ev sahibi olması müinkün olmadığı gibi, aynı·ücrete sahip fakat ev sahibi olan diğer bir kimseyle aynı vergi ödeme gücüne sa:Qip olduğu da iddia edilemez. İşte modern vergileme prensibi içinde düşünillememiş veya ·tatbik edilememiş olan bu husus, Z'ekatta çizilen asgari ile tam olarak gerçekleş.tirilmiştir.
Hangi seviyede ekonomik gücü olanlarİn vergi mükellefi sayılması gerektiği hususu, günümüzde, bilhassa Türkiye'd•a çok tartışılmaktadır. İslami düşüncenin getirdiği VARLIK da asgariyi dikkate almadan yapılacak vergi re- . forinlarının, MODERN olamıyacağı açıktrr. Bilhassa Mü-
:(26) M. Orha~ Dikmen; Maliye Dersl~rl: lst. 1958, 5: .231-249. ·. . . . :
.--:- 152 -:-
. . .DERNlik uğruna • yüzünü hemen Batıya çevir~nlerin .bunu kavramaian gerekmektedir. . · .· · ·
·b- Mevzu: . . Bilindiği gibi zekat, başta · hadis-i şerifler olmak üz;ere ·
.~k çok .kaynağa gÖre şu değerler üzeriliden alı,nmaktadır.
- Gi.'unÜş - altın . - Deve, :koyun-keçi, sığır, ~tlar ve diğer. hayvanlar -Toprak mahsulleri (arpa, buğday, mısır .. J -Meyveler -=--- Ziynet eşyası - Maden!er
·._ Defineler - · Ticari malla,r Bu . değerler, Kur'anda. geçen «ma.I, lceliniesinin yoru
n:iu ile, zamanla gruplanmİşlardır. Mal ke]J:ı;nesi ise «malmülk ve servet» manasma gelmektedir. Buna göre zekatta . vergİnin mevzuu «Varlık» tır. Ancak İslam hukukU: bazı varlık . unsurlarının üretimini . ver giy~ tabi tutİnüştur: Toprlik mahsulİeri, meyv.el~r ... gibi. A?l~nda bu ·tür üı:etimden alman ve o:öşün denilen.vergiyi ve bu verginin üretimin teksili .olması halinde nisbetinin oİı.qa birden yirmicİ-e bire düşmesini dikkate alarak; üretim faktörü olarak sahip olunan sermay~ r.naiıarının zekat dışında bırakıldığını ve bunlar'ın ~n üret!ce:q. şekilde kullanılınasının teşvik edildiğini düşüiınıek mümkündür. Diğer taraftan, ayni ekonominir,ı haltim olduğu bir devirde zirı:ıat sektörünüı} ana sektör oldugu· ve hayvancılık ve zirai üretim yap'an işgücüp.ün vergisini ayni olarak ödeınesiiliJ:i daha kqlay olacağı dikkate alınarak, sermaye malı., yerine üretill1den bir payın Chayvancılıkta ana üretim gane hayvandır) verjJmesinin kabul edilmesi, 'riıevzuda'bir değişilclikten çok, öde~ede bir kolaylık olarak da ,düşünülebilir. Ziraatten 'hareket ederek, . sınai üretimin de teşvik redilriıesi ge.rektiği sanayide kullanılan sermaye mallarının -da (makine teçhizat dahil) kendilerinin değil, üretimin vergilendirileceği kabul edilebilir. · ·Bir başka göruş olarak, ür.etimde kullanılan s-ermaye faktörünün, Cuger servet unsurlarından ayrı tutulduğu, böy-· lece ~odern vı;:rgiİeme prensiplerinden biri ol~ak kabul' edilen AYIB.MA prensibinin zekatta da geqerli olduğu iddia· edilebilir. Buna göre, üretimde kullanılan servet unsurlarıyla, tü.ket~mde kullanılan servet unsurlannın farklı ver-. . .. . ... . . .
-153-
·gilendirmeye · tılbf" olduktan başka, teksüt üretim · ·.(.veya fazla girdi kullanımı veya sermaye yoğun teknik) de kul· Janılan servet unsurlan arasmda da farklı vergilendirme · ~öz konusu olmaktadır. O halde A YIRMA prensibini MODERN vergilema prensibi olarak takdim eden · maliyeellerimiz ZEKA T'ı da bu prensibe uygun bir vergi olarak k'abul etmiş olmuyorlar mı? .
Belirli bir tavanı aşan servet ·Unsurlan eğer üretimde kullanılmıyorlarsa kendileri üzerinden, üretimde kullanılı· yorlarsa üretimleri üzerinden vergiye mev.zu teşkil etmek· tedirler. Ancak burada, üretimin gayri safi Üretim olduğu anlaŞılmaktadır. Dış girdilerin kullarulması net üretim\3 geçerek vergilendirmeyi değil daha düşük nisbette yergilendirrneyi gerektirmekteCii.r. (%10'dan %5'e) Günümüzde, dış girdiler mütemadiyen artmaktadır. Gerek ziraat.ta ge· rekse sanayide .de~am eden bu gelişme, .zıekatta vergi mev'Zl,lunun yeniden yorumlanması ihtlyacını doğurabilir. Ger·'Çekte Kur'anda verginin mevzuu ve nis'beti açıkça belirlen· mıamiş olduğuna göre, İslaı;n hukuku zaman ve zemine göre bu kaideleri geliştirmiştir . . Bugün ·ana esaslar <ayırma prensibi, girdi kullanılmasının teşviki ... ) sabit tutularak. · vergi mevzuunun ve nisbetinin yenide~ ele alınması düşü- . nülebilir.
Başka bir açıdan, ihtiyaçlarm pek çok çeşitlendiği gü- . n üm üzde, zekatin a~i . olarak verilmesinin de mümkün v& ·. makul olmadığı rahatlıkla söylenebilir. Tehlikeye uğrayan insanlara. tehlikenin zaranndan ~tarılması için, a.rp;ı, koyun ve kumaşın verilmesi artık bunları zarardan kurtarma manasma gelmez. Devletinde bu türlü bir vergi tah· sili mümkün değildir. O halde ödemelerin· para ile yapı!· ması gerekecektir. Hesabm ayni olarak yapılniası, para de-ğerindeki değişmelerin hertaraf edilmesine yol açması gibi son derece önemli bir fayda sağlamaktadır. Başka bir ifa-de ile zekat sabit degerli bir ödem edir: . Nisabı aşan 40 ko· yuna sahip bir çiftçi, bir koyun yerine bunun cari be'deİini ·ödeyecektir. İslam hukuku içinde geliştiril'ep hangi koyun sorusunun cevabı ise artık toplam nisap fazlası varlık değerinin 1/ 40'ı veya ihtiyaca göre tesbit edilecek yeni nisbeti şeklinde olabilir. Tabii bu ·cevap bizim bu satırlarla verebileceğimiz bir husus değildir.
Burada asıl önemli olan, devletten ferde transfer edi· Iecek ivazm <zekat aynı zamanda bir ivazdır> da sabit d..e-
-154-
ğerli olmasıdır. Başka bir:- ifade ·ne her. yıl çizilecek ·olan nisabm (asgari .hayat standardı çizgisinin) altına düşen . her tehlikeye uğrayanın mutlaka bu seviyeye çıka.r6lma.·
·~ndır. Bu otomatik olarak sosyal güvenlik gelirlerinin satın alma gücünün sabit tutulması demektir. Şu veya bu şekil· deki ayarlamalar.a rağmen emeldilerimizin feryadını bae·· ka şekilde ortadan kaldırmaya imkan yoktur. Bu noktanın fitrede daha bariz olduğunu şimdiden hatırlamakta yarar vardır. ·
Zekat açıs~da:a dikkati çeken diğer bir husus, şüphıesiz zekatın sabit oranlı bir ödeme oluşudur. VergPeme pren· sipleri içinde yer alan MÜTERAK.K.İlik, zekatta ilk bakı:şta yer almamaktadır. Genel olarak 1/40 veya %2.5 luk nisbet, hadisiere dayalı olarak ·günümüze kadar geçerliliğini kohımuştur. Bununla. blı:likte servet unsurlarının bazılarında bu nisbetin % 20 olarak uygulandığı da bilinmektedir. Me· sela ister sonradan insan eliylıe kontilmuş olsun, isterse za· ·ten tabiatta mevcut olsun, bulunan defineler ve maden· , . .
ler; başka bir ifade ile yer altı · kayna.klan, kolayca çıkar· tıldığı ve doğrudan . değer ifade ,ettiği takdirde bunların zekatı % 2.5 değil % 20'dir. A,ncak girdi kullanarak bir üretim faaljyeti somi~u değer ifade etmeleri halindıa · bu. nis· bet % 2,5'a düşmektedir. Bu husus, bir· taraftan üretimi
. teşvik sayılabileceği gibi, bir taraftan da varliğin çeşidine göre vergi oranının yükseltilıabileceğini göstennektedir. Aym zamanda hazıra konma ile üretim faaliyetini birbirinden vergi nisbeti ile A YIRMA da söz konusudi.ır.
Varbk vergileri.nip, umumiyetle müterakki . olmadığı dikkate alınırsa, bu .bakımdan zekatın modern vergil\:me prensipleriyle ç~liştiği söylenemez. "Gerçekten, varlık vergilerinden maksat varlığı yok etmek değil, törpillernek ve yaymak tır. CMali maksat ayn bir ko~udurJ Varlığı yok Btmek, ekonomik açıdan tasarrufu da birlikte yok etmek manasma gelir. Bu ise · insanların hayvanlar gibi bulduk· lan ile hayatlanın sl:irdürmeğe mecbur olmaları demektir. Tasarrufu devl-ete aktaran ve çok sın1rlayan sosyalist re·jimlerle varlığı sadece törpüleyip yaygınla~tınnak isteyen İslamiyet;i birbirine kanştıranlar için bu noktanın önemi büyüktür. Ancak Müslüman, V ARUK'tan VAZGEÇEN .de· ğil, öbür dünyaya götüremiyeceği şeylerden ibaret olan varlığa KÖLE OLM..,J\ YAN, ona bu dünyada ookçili.k ve onu
-155-
arttırma görevi yüklenmiş insandır. Hem de· «hiç ölmeye~ qekmiş gibi.. çalışma ve tasarrJ,lf etmek. suretiyle ... Görülüyor ki İslamiyet İstihsal faktörü de dahil-hiç bir varlık
. · · ınısuruna sahip o]Jnayı engellememiş, aksine bilhassa üretim .- tasarruf yoluyla bunlann arttınlmasını teşvik etmiş ve fakat bunlarm -kölesi olmadan bir · kısrn,ını d~ima tehlikeye uğrayan insanlara. veya b\ID-lara aktanlmak · üzere
·. çlevlete devredilmesi~ ~ba<;let saymıştır. ·P:üşünmek gerekir ki, bu sadece bir iBADET değil, İslamın beş şartından biı•idir.
Vergiler genel bütçe gelirleri içinde kaybalacağı gib_i, belirli bir gaye içiiı belirli bir v-erg~ de tahsil edi4nesi riıü.m .. kündür. Eğer bir vergi, :p:ıünhasıran sosyal güvenlik gayesine tahsis edil,iyorsa bu tahsisi bir vergidir. Z!'!kat, işte ~u tür .tahsisi bir sosyal güvenlik vergisi mahiyetinde- . dir. Daha önce zekatın s~deoe sosyal güvenlik tehlikesine ~ğrayanlara tahsis edilmesinin zaruri olduğunu tesbit etıniştik. Bir verginin tahsisi oluşu, onu· sosyal sigort~ primine. çol{ yaklaştırmak~adır.· Diğer tar'aftan be,zı ülkelerde, prim dışında, sosy~l ~venİiğe tansis edilen vergiler de vardır. Bu tip vergilerin en büyük avantajlan . yüküne katla-· nılmasının kolay oluşu, halka kolayca benimseÜlebilmesi, aşırı ivaz talepl:erini tahdit etmesi ve nihayet Iİıüstakil bir hazLTle teşkiline, dolayİsiyle fon bi.riklıliine inikan vermesidir. Fon birikimi ise kalkınmakta olan. ülkeler için y'3ni !:ıir yatJrı.m kaynağı yaratm;:ı.sı bakımından Önem arzetmektedir.
B- FİJ'RE
Fitrenin sosyal güvenlik bakımından zekattan farkı olmadığını tesbit etmiştik. Vergi veya prim olarak değer.
lendirdiğimiz zaman ise, belli başl,ı şu özelliklerini belirtmek mümkündür.
Fitrede mükellef, tıpkı zekatta oldu!iu gibi belirli bir asgari hayat stapdardı çjzgisinin üstünde · kalandıı·. Bu standart İslam hukuku içinde umumiyetle zekat standardı olarak kabul edilmiştir.
Illicak fitre, aile içiıide -hatta daha d0ğru manası ile hane halkı içinde- bir fert için baş başına ödenir. Fitrenin zeltattan bu farklılığı onu başvergile.rine yakla~tırma.k·-
-156-
taclır. Hane halkı içinde küçük büyük herkes için fitre borcunun doğması ise bugünkü sosyal sigorta tatbikatmdan ayrılmaktadır. Fakat hane halkı reisine veya aile reisine transfer edilen Cfertten veya devletten) fitrenin neticede bütün· aile için önem taşıdığı düşünülürse, baş ba~ma prim v-aya vergi kabul. görebilir. Ne var ki, günümüzde eskisinden çok farklı olarak kalabalık aileler değil,- dar aileler daha zengin, daha müreffehtirler. Bu bakımdan ·fitre yü: künün ailelere dağılışında gelir ve varlık yönünden bir tersUk söz konusudur. Çizilmiş olan asgari hayat standardı eğe'r~ aile veya hane= halkı genişliğini dikkate alıyorsa -ki alması gerektiği açİktır- bu mahzur ortadan kalkmış olur. ·
Fitrede transfer, asgari hayat standardı çizgisinin üstündek.ilerden altındakilere doğru <araya devlet girsin girmesin) dur. Bu bakımdan da zekattan farkı yoktur. Bu özelliği fitrenin de tam bir sosyal güvenlik mü\3ssesesi olması sonucunu doğurmakt~clır.
Fitre nisbi olarak değil, mutlak ıniktarlarla belirlenen bir ödemedir. Bu zekattan farkıclır. Aynı zamanda fitreyi mutlak -kademeli- bir sosyal sigorta primine yaklaştırmaktadır. Bilindiği gibi İngiltere'de sosyal sigorta primleri . mutlak miktar ·olarak tahsil edilir. Bizdeki ise nisbidir. BeİirÜ bir miktar olarak ve kazanca göre değişen seviyelerde prim ödemesi veya fitre, nisbi primiere nazaran daha adildir. Gerçekten kazanç seviyesi ll'e olursa olsun herkesten mesela % -10 prim tahsil ettiğiıiıiz zaman, prim yükü nisbi olarak zengine de fakira de aynı ölçüde yansımış Öhir. Halbtıki alt gelir grubundan bir kimsenin kazancının % ıo'u kendisi için çok mana üade edıerJren, Üst gelir grubundaki-ler için pek mana üade etmeyebilir. . .
Fitre, · k&zanç gruplanna ·göre kademeli bir mutlak primdir. Başka bir üade ile fitre, nisbi olmamakla birlikte müterakkidir. Modern vergilema prensipleri i9inde müterakkilik prensfqinin çok önemli bir yer tuttuğu ve teoride daima müdafaa edildiği ise açık bir gerçektir. Böylece herkesten gü:cü ölçüsünde ödemesi sağlanmakta, bu..rıa karşılık tehlikeye uğrayanlar belirli bir asgari hayat standar dı çizgisine ulaşmcaya kadar veya bu çizgiye ulaşması için transfer yapıltn"aktadır. Böylece ·bir ·metôt sosyal dayamş· · ma için eli geçer u· -ve güÇlü bir yoldUı•: · :._ · ·
Müterakkiliğin resbitinde çeşitli' nial türleri dikkate
-157 -
.·
alınmaktadır: ArPa. buğday, kuru üzüm, hurma .. ; gibi ... Bunlar kanaatimizce iki bakımdan önem taşımaktadır: ·
Birincisi. gelir gruplannın tayininde, temsil edici tüketim maddeleridir. Tüketim kompozisyonu ise gelire bağlı olarak ve zaı;nana göre; mekana göre değişmektedir. Busebeple bu maddeler değişmez maddeler değildir. Mesela Türkiye'de temsil edici' tıiketim maQ.deleri, Arabistan için geçerli olmayabildiği gibi, ıoo yıl evvel geçerli olan tüketim maddeleri bugün için önemini kaybetmiş olabilir. Fert kendi Vicdanmda kendi gelir grubunu tems~ edBİı maddeyi kendisi seçmektedir. Bunu seçerken qdeme gücüne göre en. yükse~ yeya -en . düşük ödeme yapmaya vesile · olacak maddeye bakmaktadır.
ikincisi, fitrenin sabi.t değerli b~ ödeme olmasını sağlamaktadır. · Fitre ile İslam sosyal güvenlik nizamma getiril~n sabit. değer esası son derece önemlidir. GerÇekten soyıl · eVvel nakdi olarak verilen fitre ile ne kadar, meselıf buğday almabilıhişse,· bugün de nakdi olarak verilecek fit~ m ile o kadar buğ_day ·satın alın~bilecektir. Buna göre ta.: bir caizse fitrede yılda bir defa uygulanan bir ayarlama ~şel mobil-- sistemi mevcuttur. Üstelik, bütç.e kanunu ile ve kat sayı yolu ile parlamento iradesine bağlı olarak ya-. . -pılan keyfi ayarlama yerine burada g-erçek bir ayarlama -fiyatlara göre- söz konusudur. Bugün ülkemizde,-üzerinde durulan bu konunun, çağdışı denilen süre _içi,nde çağ
ötesi için halledilmiş olmasma dikkat etmek gerekir . . -GerBk fitrenin, gerekse zekatın müşterek özelliği · ola-.
rak zikretmemiz gereken bir .husus da her ikisinin BEY AN usulüne tabi olmasıdır. Fitrede bu husus çok açık bir şe-
kilde bellidir. Zira her mükellef kendi ödeme gücünü kendisi tayin etmektedir ve belirli bir tüketim maddesini esas alarak fitresini ödemektedir. Zekatta· açık servet unsurlan He gizli· servet unsurlan arasmda biraz fark varsa da bu forJ~ bt:\yr-ın usulünü ortadan kaldınnamakta;, halen bu prensibin birljkte getirdiği bir yol olarak kontrol'e başvurulmasını ml)Ip.kün kılmaktadır.
SONUÇ
F)t.re ve zekat müesseselerine, sosyal güvenlik ve vergi · açısından baktiğımız takdirde, şu sonuçlara ulaşmış oldu-. ğu.muzu kabul edebiliriz:
- :f58-
_ . Fitre ve zekAt.. sosyal:· güvenliğin finansmanında · v& . tf-J_ılıkeye uğrayan insaniann tehlilrelerin · :z;ararlarından kurtarılmasında tatbiki mümkün ve-mükemmel birer mü-· essesedirler. Modern ver-gilema pr.ensiplerinin hemıen hepsi bu müesseselerin bünyesi içinde mevcuttur. BütUn bunlardan öte, Za.nl;ana ve meJrana göre, özü mahfuz <Kur'andaki esaslar) tutu).?i-rak daima . değerlen~esi mümkündür.
Diğer taraftan günümüZde, ABD'de sosyal . güvenlik alamnda ortaya çıkan temayüller, menfi gelir vergisi 27 adı
altında zekat ve fitreden ilham alınarak ortaya çıkmıştır. M~nfi gelir vergisi, bir asgari gelir seviyesi çizgisi çizmekte ve bu çizginin üStünde gı;ıliri olanların DEVLETE,- devletin _de bu çizginin altında geliri olanlara GELİR VERGİS1 ödemesi esasına dayanma~taclır.
Gelir -1-
A ı -------'-----V_e_r_g_i_V_e_r_e-.:-~~e_r __ sınır
Vergi Alanlar o
(Şekli 6) Menfi Gelir Vergisi
OA, asgari gelir seviyesini belirtiyorsa, OA nın üstünda gıalir sahipleri. devlete vergi verecektir. Geliri OA ara
. sında kalanlara da <sıfır dahil> devlet vergi verecektrr. Tabüdir ki bir kimsenin gefui, ancak tehlikeye uğradığı: zaman OA dan düş~ olur, patta sıfrra i:İıer.
(27) Guy Perrln: The Futur~ of Social Securlty: lnternotlonal SocJal Security Review: CapitaHzm and Freedom: Chicago, 1962, ye atfen) şöyle.
demektedir: <Bugünün kalkınmış ülkelerinde. sosyal güvenlik lüiumsuz bir rnüessase olduğu icin değil .fakat köklü ve bilhassa .MENFI GELIR VERGiSI sist~mi gibi milli asgari gelir gerantisi siStemlerine dönüşeceği icin ortadon kalkacaktır ••• ıı
159-
nende, bütün• dünya sosyal güvenliği b'elki bu yoll~ şağlayacaktır. O zai:İl.an ülkemiz de bu yolu, MODERN ve BATILI ve ÇAGDAŞ: .. yol olarak l?enimsemeye çalı.şacaktır: Halbuki fitre ve zekat bu çağdaş, modern yoldan daha makuldür. Çünkü yalnız geliri değil, insanı, varlıgı ile birlikte değerlenqrrip, · her halü.karda asgari bir hayat stand~rdına )!avuşınuş ola~ak yaşatmak imk~nını vermektedir.
-160 -