artı dergi 3 sayı

15
DERGİ A T R I www.e-dergi.org Hayatiniza arti katar. SAYI: 0003 ARALIK 2013 .

Upload: aykut-babuer

Post on 09-Mar-2016

251 views

Category:

Documents


1 download

DESCRIPTION

 

TRANSCRIPT

Page 1: Artı dergi 3 sayı

DERGİATRI

www.e-dergi.org

Hayatiniza arti katar.

SA

YI:

000

3A

RA

LIK

201

3.

Page 2: Artı dergi 3 sayı

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++++++++++++++++++

++++++++++++++++++++++++++++++++

ATRI IÇINDEKILER

2

06+ DövmeDünyası"Dövme Çeşitleri"

10+ HayattanYazılar"KendimdenKesitler"

14 + Siz

+ Siz

09+ Yazmamakiçin yokkibahanem"Biliyor musun?"

+ Lügatsız"Selam Olsun"

12+ Yok DeveWe Don't Need No"KARMA"Education

08 Asker Yolu"O Şimdi Asker"

04 + İnsanNejat Uygur

13

05

07 Artık Bilgi

15 + Reklam

03 Dergi Künyesi

11+ TevazuPeygambere

Mektup"

"

Page 3: Artı dergi 3 sayı

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++ 3

DERGİAT

RI

KÜNYESİ

Genel Yayın Yönetmeni

Aykut BABÜRTwitter: @[email protected]

Yazar

Furkan İBATwitter: @[email protected]

Yazar

Enis ÖZDEMİRTwitter: @Enisozdemir

[email protected]

İçerik Sorumlusu

Ekin DEMİRTwitter: @EkinDemirr

[email protected]

Yazar

M. Oğuzhan KÜÇÜKVARTwitter: @oguzhankucukvar

[email protected]

Yazar

Berkay BUDAKTwitter: @[email protected]

Yazar

Nur KOÇTwitter: @doubleheadd

[email protected]

Yazar

Yunus Can DOĞ[email protected]

Yazar

Serkan [email protected]

Yazar

Mert MERCANTwitter: @mert_koralov

[email protected]

Reklam

[email protected]

Grafik - Tasarım

Aykut BABÜRTwitter: @[email protected]

Artı Dergi nin 1. Sayısı++++++++++++++++++++++++++++++

++++++++++++++++++++++++++++++

Artı Dergi olarak üçüncü sayımızla tekrarsiz değerli okuyucularımızla buluşmanınmutluluğunu yaşıyoruz. Bu sayımızda zengin içerikli, dikkat çekici yazılarımızla sizinleyiz. Gelecek sayılarımızda bize göstereceğiniz ilgi ve desteklere inancımız sonsuz. Bu sebeple her ay kaliteli bir sayı hazırlamak için maksimum çabayı gösteriyoruz. Bu sayımızda yazarlarımızdan BerkayBudak " Biliyor musun " adlı yazısıyla, MertMercan dövme çeşitleri hakkında, EkinDemir edebi yazısıyla ve Nur Koç ise hayat

ile ilgili yazılarını sizlere sundu. Yine bu sayımızda yakın zamanda vefat edenNejat Uyguru yazdık. Bu sayımızda aramızakatılan yazarlarımız Enis Özdemir veOğuzhan Küçükvar güzel yazılarıyla birliktebundan sonra bizlerle olucaklar. Askeregiden yazarımız Furkan İba bu sayıyaaskerden bir fotoğrafını yolladı İzmirden.Son olarak sizden gelen ve bir sonrakisayılarda gelecek olan yazılarımızı + sizbölümünde bulabilirsiniz. Keyifli okumalardileriz. Bizi takip etmeye devam edin...

Genel Yayın Yönetmeni

Aykut BABÜRTwitter: @[email protected]

Page 4: Artı dergi 3 sayı

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++++++++++++++++++

++++++++++++++++++++++++++++++++4

ATRI

++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++

++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++

Türkiye’nin yetiştirmiş olduğu en büyük tiyatrosanatçılarınndan biri olan ünlü oyuncu NejatUYGUR 10 Ağustos 1927 tarihinde Kilis'te doğdu.İlkokulu Siirt, Ezine ve İntepe'de okudu.1938 yılında ilkokul öğrencisiyken tiyatroyabaşladı. Öğretmen bir annenin ve subay bir babanın üççocuğundan ortancası olan Uygur, Kilisli sanatçıİsmail Dümbüllü tarafından keşfedilmiş ve meşhuredilmiştir. Eğitimini Anadolu'nun çeşitli bölgelerindetamamlamıştır. İlkokulu Siirt, Ezine ve İntepe'deokumuş ve bu dönemde tiyatroya müsamerelerlebaşlamıştır. Sarıyer, Çanakkale ve Manisa'daortaokulu tamamladıktan sonra Güzel SanatlarAkademisi'nin Heykel bölümüne girmiş; fakatmezun olamamıştır. Tiyatroya profesyonel anlamda 1949'da "NejatUygur Tiyatrosu" ile adım atmıştır. Nejat Uygur,düşündüğü ilk mesleğin tiyatro olmadığınıbelirtmiştir: "Benim düşündüğüm ilk meslek pilotluktu.Çocukluğumda pilot olacağımı düşünürdüm. Hatta hiçunutmam Manisa'da olduğumuz yıllarda, yatakçarşaflarını alıp yüksek bir yerden aşağı atlamayıplanlamıştım. Tecrübe pilotu olarak önce ağabeyimatladı ve ayağını kırdı. Ağabeyim Zeki Ayhan Uygur,Amerika'da ünlü bir beyin cerrahı şimdi. Onunla gururduyuyorum. Ağabeyim burada deniz albayıydı, ordudanayrıldı sonra." 13 yıl süren Anadolu turneleri sürecinde sırasıylaAhmet, ikiz kardeş olan Süheyl ile Süha, Kemal,Behzat adlı beş erkek çocukları dünyaya gelmiştir.Süheyl ve Behzat babalarının deyimiyle "armutağacının dibine düşmüş" ve tiyatrocu olmuşlardır.

Bazı Tiyatro Oyunları - Zamsalak- Aman Özal Duymasın- Hastane mi? Kestane mi?- Minti Minti- Hanedan- Miğferine Çiçek Eken Asker- Cibali Karakolu- Benim Annem Evden Neden Kaçtı- Şeytandan 29 Gün Evvel Doğan Çocuk- Alo Orası Tımarhane mi?- Kaynanatör- Sizinki Can da Bizimki Patlıcan mı?- Son Umudum Milli Piyango- Şeyini Şey Ettiğimin Şeyi

Uygur, 10 Eylül 2007'de beyin damarlarında oluşanbir tıkanıklık nedeniyle vücudun sol tarafında kısmîfelç geçirmiştir. Sağlık durumuna ilişkin yapılan basıntoplantısında Uygur'un sol kolunu hareketettiremediği, yüzünde kayma olduğu, bacağındabiraz hareket olduğu, konuşmasının ise düzgünolduğu ifade edilmiştir. Oğulları Süheyl ve BehzatUygur son açıklamalarında Nejat Uygur'un artıkgeçmişiyle yaşadığını söylemişlerdir.Usta tiyatro sanatçısı Nejat Uygur, uzun sürehastanede tedavi görmesine rağmen 18 Kasım 2013günü saat 19:57 civarlarında solunum yetmezliği(respiratuar yetmezlik) sebebiyle Medistate KavacıkHastanesi'nde, 86 yaşında hayatını kaybetti. TeşvikiyeCamii'nden kaldırılan cenazesi ZincirlikuyuMezarlığı'na defnedildi.

Nejat UYGUR

Page 5: Artı dergi 3 sayı

İçerik SorumlusuEkin DEMİR

Twitter: @[email protected]

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++++++++++

++++++++++++++++++++++++

++++++++++++++++++++++++

++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++++++++++

++++++++++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++++++++++

++++++++++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++++++++++

++++++++++++++++++++++++

++++++++++++++++++++++++

++++++++5

ATRI LÜGATSIZ

Beklemenin verdiği can alıcı dakikaları yaşıyorumşuan.

Evet dergi için yazı yazacak zamanımdayoktu. Geç kalmıştım bir şeyleri beklerken birilerinibekletiyorum. Bekleme zincirine katılmıştımanlayacağınız. Hal böyle olunca erken bitendeneme sınavımdan yazıyorum size.

Klasik hayatı bir deneme edebiyatıyapmayacağım size. Ki zaten hayat birsınavsada cevapları en arkadayazıyor biz bunu bilmeden yaşadığımız içinsaçmalıyoruz sanırım.

Son günlerde okadar değişik şeyler geliyor kibaşıma etrafıma bakıyorum herkes değişmiştive ben bu değişimi anlayamayacak kadarsoyutlamıştım kendimi dış dünyadan.

Herşey değişiyordu şuan yazdığım kalem bileheran değişiyordu. herşey bukadar değişirkenben sabit kalıyorsam bu işte bir bokluk vardı.Dersaneler kapatılıyormuş bu arada bu senegiremezsem ne bok yiyeceğim streside var.Normalde bu dergiye böyle "antin kuntin" yazılaryazmazdım ama beni buna zorlayan değişime,beklemelere ve sınavlara

Gelecekse beklenen, beklemek güzeldir.Özleyecekse özlenen, özlemek güzeldir. Vesevecekse sevilen; O hayat herşeye bedeldir.Özdemir ASAF

SELAM OLSUN..

Selam Olsun

+++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++

+++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++

Page 6: Artı dergi 3 sayı

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++++++++++++++++++

++++++++++++++++++++++++++++++++6

Dövme Motiflerive

Dövmelerin Anlamları +++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++

+++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++

Merhaba arkadaşlar, bu sayıda sizlere yine dövme motifleri ve anlamlarıhakkında bilgiler vermek istiyorum. Bu ay ki yazıda 4 tane daha dövme çeşidiyle karşınızdayımdiğerlerini ilerdeki sayılarda bulacaksınız.

Binlerce yıl önce ilk olarak mısırlılar tarafındanevcilleştirilen kedi, dünyanın dört bir yanında birçokkadın ve erkeğin kalbinde ve evinde kendine yeredindi. Kedi özgürlük, çabuk iyileşme ve düşünceözgürlüğünün simgesidir.

Kalıcı yoldaş ve insanoğlunun en yakın arkadaşıolan köpek insanlara diğer hayvanların olmadığı birbiçimde bağlıdır. Doğasına uygun olarak, köpeksadakatin ve dostluğun simgesidir. Birçok insandövme motifi olarak kendi aile köpeklerinin portresinivücutlarına işlemiştir.

Kedi dövmesi:

Köpek dövmesi:

ATRI DÖVME DÜNYASI

YazarMert MERCANTwitter: @mert_koralov

[email protected]

Aslan dövmesi:

Kaplan dövmesi:

Ormanın kralı aslan gurur, liderlik ve cesaretitemsil eder.

Büyük kedilerin içinde en büyüğü olan kaplanbüyük gücün ve iktidarın simgesidir.

Page 7: Artı dergi 3 sayı

ATRI K G

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++ 7

Kuşlar nasıl konuşabiliyor?Her insan ağzıyla konuşur ama konuşabilmeyi sağlayan asılorgan beyindir. Beyinde oluşan düşünceler dilimize vedudaklarımıza aktarılır. Hayvanlar bu nedenle konuşamaz.Papağan ve benzeri kuşların yaptıkları konuşma değil,mükemmel bir ses tınısı ezberi ve tekrardır. Sesleri ezberlerve taklit ederler. Kuşların ses organları memeli hayvanlardanfarklı olarak gırtlakta değil göğüs kafeslerinn dibinde, karı boşluğunun derinliklerindedir. Kuşların doğasında ses taklityeteneği vardır. Doğayla içiçe yaşarken diğer kuşların seslerinitaklit ederek bir çeşit iletişim sağlarlar.

Niçin gözyaşı dökeriz?Dünyadaki canlılardan sadece insan ruhsal nedenlearle ağlar.İnsanı farklı kılan bu durum şüphesiz yaşam tarihindeki evriminbir sonucudur. Aslında gözlerimize sürekli gözyaşı korumaamaçlı olarak salgılanmaktadır. Fakat ağlama ruhsal birboşalmadır. Bu konuyu ilk inceleyer Darwin’dir. Daha sonrayapılan deneyler sonucu görüldü ki soğan doğrarken akangözyaşlarının kimyasal yapıları farklıdır. Ruhsal gözyaşlarıdaha çok protein içermektedir. Fakat henüz bu farkın nedeniaçıklanamamıştır.

İnsanlar saatlerini niçin sol kollarına takarlar?Özel bir durum veya farklı olma düşüncesi yoksa insanların çoğusaatlerini sol kola takar. Çünkü çoğunluk sağ elini kullanmaktadır ve bukolun daha hareketli olması nedeniyle saatin bir yerlere çarpıp zarargörme olasılığı yüksektir. Zaten saatin kurma düğmesi 3 rakamınınyanındadır. İnsanlar saati kurmak istedikleri zaman onu bilektençıkarmadan sağ elle uzattıkları sol kollarındaki saati kurabilirler.

Doktorlar niçin dizimize çekiçle vurur?Bir sandalyeye rahatça oturup bacak bacak üstüne atarken doktordizkapağının hemen altına, kası kemiğe bağlayan tedoma miniklastik bir çekiçle vurduğu zaman bacak ileri fırlar. Bu reflekstebaldır kaslarındaki duyu sinirleri kasın genişlemesine tepki verirve yeni sinir sinyalleri oluşturarak kaslara hafif bir basınçuygulandığını ve gerildiklerini omuriliğine iletirler. Omurilik ise bubasınca dayanabilmesi için kasların kasılması gerektiğini bildirir,bacak tekrar geri hareket eder. Refleks, beyin denetimindengeçmeksizin, yani beyin devrede olmadan doğrudan omuriliğinkomutlarıyla gerçekleşmektedir. Diz kapağı refleksi omuriliğinişleyişi konusunda bilgi veren önemli bir tanı yöntemidir.

Page 8: Artı dergi 3 sayı

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++++++++++++++++++

++++++++++++++++++++++++++++++++8

ATRI ASKER YOLU

YazarFurkan İBATwitter: @[email protected]

O ŞİMDİASKER!

Page 9: Artı dergi 3 sayı

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++ 9

ATRI Yazmamak için yokki bahanem

YazarBerkay BUDAKTwitter: @[email protected]

Şuan tam ortadayız.. Büyüme evresinde.. Önümüz de 3. olanson evre var... Rüyada ki gibi hızlı geçiyor zaman işte...Hayalin ne denildiğin de ''Büyümek'' derdik... Yada ''OkulaGitmek'' derdik... Sonra iki sözü de tutar dı Hayat büyürüz ve okula başlarız...Sonra okul zamanların da bir daha karar veririz.. Mesela Dün gibi hatırlarız ''okul bitsin işe girerim'' dediğimizgünleri... Okul hayatı başlar hiç bitmesin dediğimiz yılları ardımızdabırakırız... İyi yada kötü geçer bu yıllar... Okul biter iş hayatıbaşlar ve deriz ki'' Biraz para biriktirip, işimi sağlamlaştırırsamve düzgün bi eş bulursam evlenirim''...Sonra ne olur zamanı gelir ve evleniriz...Ard arda bir sürü söz çıkar ağzımızdan..Hepsi de zaman ile ilişkili...onu deriz,bunu isteriz,çabalarız...ve Sonra yaşlanırız...Bu rüyadan sonra kendime dedim ben...Daha dün ben çocuktum, büyümek di hayalim, okula gitmekdien büyük hedefim... Tam 10 yıl geçmiş okulumun biteli...Hatta en büyük hedefimi belirlememin üzerinden ise tam18 yıl geçmiş...Çabuk geçiyor zaman... Çabuk ağırıyor saçlar, çabuk yoruluyorbünye...Büyüyün...Büyüyelim...Ama dolu dolu...Unutmadan...Ve sonu çok karanlık hayallerimizin bitişi...Toprak atıyorlar bazı gerçekleştiremediğimiz hayallerimizinüzerine...Kapatıyorlar ağzımızı bir bezle...Üstümüzü beyaz ile örtüyorlar sanki hiç kirlenmediğimizi bellietmek istercesine..Herkese soruyorlar sonra nasıl bilirdiniz diye...Ben söyleyeyim size...Daha çocukdu... Büyümeyi en büyük hedefi olarak gösterdiğizaman..Daha okuyordu... Güzel bir iş hayatı istiyordu, iyi bir eş..belki çocuk...Daha yaşlılığı tadmamışdı... Gazetesini okuyordu, saçlarınakarlar yağsada gençti o...O daha bir çocuk...Hayaller kurun,Hedefler koyun... Ulaşamasanız da ohedefleri koyun...Boş geçmesin günleriniz... Geriye baktığınız da ''keşkelerle''dolu bir geçmişiniz olmasın...Dönemiyoruz geriye...Olamıyoruz çocuk...

Kendinize iyi bakın...

Tekrardan merhaba... Bu yazım biraz karışık.. Birbirinibağlamayan cümleler bulabilirsiniz... Çok düşündüm buyazıda neyi konu almam gerektiğini.. Ama hiç bir şekilde birsonuca ulaşamadım.. Ama yayının çıkmasına sayılı günlerkala bir rüya gördüm.. Ve bu rüya bana ilham oldu.. Rüyamda Yeniden doğuyordum.. Annem ve babam yine aynıama şuan ki yaşlarında... Çok fazla sürmeden Okula başladımrüyamda.. Sırtımda çanta boynum da asılı beslenme çantası,elim de ise suluk... Bir iki derse girdikten sonra kendimi ortaokulda buldum.. Futbol oynuyordum,yine sakatlanmıştımgerçekte ki gibi.. Sakatlığı gördüğüm an liseye geçtimrüyamda... En deli yıllar... Dersleri gördüm,hocaları gördüm,arkadaşlarımı gördüm yine yeniden... Yine notlarımın çoğuzayıfdı.. Yine ailemden azar işitiyordum.. Yine derslerdenkaçıyordum... Sonra ne olduysa bu yaşlarımı gördüm.. Sonrane olduysa bu günü gördüm.. Sabah yaptığım kahvaltıyı,öğlenkoşuşturmaları,dost sohbetlerini... Ve yaşlandığımı gördümbi an... Sallanan sandalyede saç ve sakallarım bembeyaz şekilde...Elimde kumanda uyuya kalmışım.. Bunu bir yerden hatırlıyorgibiyim.. Her akşam babam elinde kumanda ile uyuyor.. Vehala uyuduğunu inkar ediyor.. Neyse tarih kokan birodadaydım ben rüyamda... Duvarda resimler var ve çerçevelerde ilk okul,orta okul,lise ve evlendiğime dair resimler asılıydı...Bir kız çocuğu geldi... Yaklaşık 9-10 yaşlarında.. Dede diyereküzerime atladı... O an ki mutluluğu ben yaşamadım ben budünya da sanırım... Simsiyah saçları vardı, upuzun tokalarlasüslemişlerdi bir de... Sonra o kapıdan iki kişi girdi..Babacığımnasılsın dedi.. Cevap veremeden kendimi tabut içinde gördümrüyamda.. Gözlerim kapalı,çenem bağlı kapkaranlığıniçindeydim.. Bi an uyandım... Nefes Nefese uyandım,kitlenmiştim sanki...Şimdi diceksiniz bu rüyayı neden anlattın...Bu rüyada Üç evreyi de gördüm ben..

1-Doğum2-Büyüme3-Ölüm...

Biliyor musun?

++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++

++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++

Page 10: Artı dergi 3 sayı

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++++++++++++++++++

++++++++++++++++++++++++++++++++10

KendimdenKesitler +

++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++

+++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++

Normalden erken başlamışım yürümeye; o yüzdendaha çok vaktim oldu hepinizden: Düşmek için. Bukadar yarayı 22 yıla sığdırmamın sebebi bu olsagerek; aceleciliğim: Koşmak için, yürümek, düşmek,çelmeler yemek, yaralanmak için acele etmişim;sebebini o küçük çocuğa sormak gerekir. Bir düşmüydü acaba o çocuğu annesinin güvenlikollarından, güvensiz dünyaya ayak basmasınıerkenleştiren. Sakın bana sormayın; anneninkucağında olmaktan daha güzel bir düşü olabilir miinsanın; 22 yaşında bu soruya cevap veremem,sormak için 20 yıl geç kaldınız…

Normalden erken başlamışım yürümeye; öyle derannem. Ve ben inanırım Ona çünkü yalan söylemezbenim annem. Belki de bu yüzden kolay yaralayabildikadınlar beni; annem gibi güvenilir zannettim onları,hiçbir vaat beklemeden inandım çünkü anneme devaatsiz inanmıştım. Hoyrat davrandıysam bazıkadınlara sebebi yine annemdir. Her istediğimdebana açık kolları vardı Onun, oysa her kadın bukadar cömert değil kucaklamak konusunda,bunuöğrendim.

YazarEnis ÖZDEMİRTwitter: @Enisozdemir

[email protected]

Belki de hiçbir kadın annem değil,bunuhenüz kabullenmedim. Ellerimi bırakan, çelmelertakan,insafsız,gözyaşı olmaksızın terk eden kadınlarıistisna kabul etmeye hazırlanıyorum, çünkü yine birkadına aşığım. Ellerinden tutmaya çalışıyorum, el elekoşmayı istiyorum hatta gerekirse el ele düşmeyi,aynı yaraları paylaşmayı, birbirimizin yaralarınıöpmeyi; yani annemle olan ilişkimin bir adım ötesini.Utanarak söylüyorum: Birazcık büyüdüm. Birazcıkbüyürken unuttum bazı şeyleri;çocuk kalbimindüşlerini mesela, bazı şeyleri de öğrendim mutlaka;biliyorum mesela aşık olduğum kadının solyanağındaki gamzesinin değerini…Kızmayın, birazcık büyüdüm sadece birazcık; haladüşler kurabiliyorum: Bir kadının ellerini tutacağımanı düşlerken o ilk adımı attığım an ki kadarheyecanlıyım. Kaçıncı kez olduğunu bilmiyorum;yürümeye yeniden başlıyorum. Birazcık büyüdüğümiçin bu defa düşmekten korkuyorum; bu defanormalden erken davranmıyorum, yürümek içindoğru zamanı bekliyorum..

ATRI HAYATTAN YAZILAR

Page 11: Artı dergi 3 sayı

ATRI TEVAZU

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++ 11

Hani demişler ya, “Biz seni görmeden sevdik Ya Resulallah!” diye..işte öylesine, ölürcesine, canından azizbilircesine, uğruna bin kere can verircesine bir sevda bizimkisi Ey Nebi. Dallarında titreyen yapraklar gibi,goncalanmamış çiçekler gibi, suya kanayan yürekler gibi, canana hasret canlar gibi, göğsümüzde taşıdığımızamansız sevdalar gibi, bir aşk uğruna mecnun olanlar gibi, Melana’lar Yunus’lar, Akşemseddin’ler gibi, ateşolmadan yananlar gibi bir sevda.

Bir sevda sana bizimkisi, görmeden. Bir sevda bizimkisi, uğruna her şeyi feda etmeyi gerektiren. Bir sevda ki başıkaf dağında sonu ebediyette olan. Ebedi saadette, seninle olma duası ile biten bir sevda bizimkisi.

Tabi olmanın doruğunda sen… Tabi olunanların doruğunda sen… “Anam babam, sana feda olsun Ya Resul!”diyenlerin peygamberi.. Veda hutbesinde “Ümmeti, ümmeti” diye ağlayan ve bizler için yaşlar döken Ey Nebi!Hz Cebrail’in dünya üzerine vahiy harici inişine sebep olan o gözyaşlarının sahibi. Peygamberim.. Nebim..Kurtarıcım.. Müjdeleyicim.. Efendim.. Sana layık olmayı bir kenara koyalım, sünnetine tas tamam uymayı da..Her gün sadece Yaradan’a senin ümmetin olarak dünyaya gelmenin şükrünü nasıl edeceğiz? Biz onu bileşaşırmışken, nasıl bir hayat idrak ve ifa edeceğiz ki? Ne idraki mümkün ne de şükrü. Yalnız bilinen bir gerçek varise, o da sen nasıl bizleri görmeden sevdiysen bizler de seni görmeden ölürcesine sevdik Ya Resul! Belki de kördüğüm bir bağ kurmuş Mevla seninle ümmetin arasına, aynı seninle kendi arasına kurduğu bağ gibi. Biz bu bağ ilebağlanmaktan yanıyorken, seni Mevla’ya bağlayan bu bağı sen bizimle kurmuşken, bizler günah işlemeye devamediyoruz Ey Nebi! Bir çıkmazın içinde debelenip dururken, biliyoruz ki sen hala bizler için dua ediyorsun. İşte YaResul biz bu yüzden seni görmeden sevdik. İşte biz bu yüzden bastığın toraklara yüz sürmeyi hayal ederkengözyaşlarına boğulduk. İşte biz bu yüzden cemalinle aydınlanma hayalleri içerisinde sabahlara dek dualar ettik.

Sen vefat ettiğinde tüm kâinat ağlamaya durmuşken, birisi elinde kılıcı ile etrafa şuursuzca saldırıyordu. ”Peygamberöldü demeyin” diye haykırarak. Çıldırmıştı adeta, her ne kadar sonradan iman edenlerden de olsa o adaletinsimgesi Hz. Ömer. Daha sonra koluna girmeye bir tek Hz. Ebubekir cesaret edecekti bu cengaver yiğitin.Silkeleyerek kendine getirmeye çalışacaktı. “Kimseye inanmıyorsan bana da mı inanmazsın Ya Ömer!” diyecekti.Bir anda durulacaktı o iri cüsseli ve az önce önüne her geleni yıkıp geçebilecek halife. Hz. Bilal’de inanamayacaktıbu ölüme. Çıkıp ezan okursa namazı kıldırmak için kalkacağını düşünüp, o güzel sesinden arşı inletircesine, tümgökyüzünü ağlatırcasına ezan okuyacaktı. Ama nafile. Sen kalkmayacaktın ya Resul! Sonra Hz. Bilal, ölümündensonra daha ezan okumayacaktı. Bir gün rüyasına girip, neden ezan okumadığını soracaktın kendisine. O da mahzunbir şekilde anlatacaktı durumu ve ardından bir hışımla uyanıp ezan vermeye gidecekti mescide. Hz. Bilal’in sesindenezanı duyanlar sen geldin zannedeceklerdi. Koşa koşa, ağlaya ağlaya mescide koşacaklardı. Hayat bir andaduracaktı. İşte böyle bir sevgi idi sana duyulan ve duyulmakta olan. O mübarek naaşı yıkamak kızın Fatıma’yıemanet edeceğin Hz. Ali’ye nasip olacaktı. Mübarek vücuduna son kez dokunabilme, nuruna son kez şahit olma,o daha sana çocuk yaşta iman eden Hz. Ali’nin nasibi olacaktı. Cenaze namazında tüm melekler de saf tutacak veuçsuz bucaksız bir nur inecekti yeryüzüne belki de son defa. Hz. Cebrail tüm kanatlarını açarak gökten aşağı inecek,her yer kanatlarının gölgesinde kalacaktı. Son görev ile sen sevgiline kavuşurken, bizler yetim kalacaktık Ey Nebi!

Dedik ya, bizler seni görmeden sevdik Ya Resulallah! Nasıl ki sen bizi görmeden bizi sevdiysen. Cemalinleşereflenmek duası ile.

Bismillahirrahmanirrahim

YazarM. Oğuzhan KÜÇÜKVAR

Twitter: @oguzhankucukvar

[email protected]

Page 12: Artı dergi 3 sayı

ATRI YOK DEVE

YazarNur KOÇTwitter: @[email protected]

"Adam kızının İstanbul'da okuduğunu sanıyor kız da Maslaklarda partilerde kucaktan kucağa oynuyor."

dedi biri geçenlerde. Ben de durur muyum yapıştırdım cevabı. Lakin mesele benim cevabım değil.

Mesele bu lafı söyleyen arkadaşımızın erkek cinsine mensup olması ve lafı ettiği kızla aynı partide

bulunması. Üstelik erkek olan arkadaşımızın da ailesi onun İstanbul'da okuduğunu sanıyor. Gel gör ki

parti neredeyse bu sevgili erkek arkadaş da orada. Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu derler böylesine.

Bazıları ne kadar meraklı başkalarının namus bekçiliğini yapmaya. Ama iş öz eleştiri yapmaya gelince

tenezzül bile etmezler. Neden? Çünkü onlar erkek. Yani istediğini yapar. Yok öyle dünya.

Erkek cinsine mensup arkadaşa gereken cevabı verdim, sinirim geçti, sakinleştim. Derken ertesi gün

sevgili meclis başkanvekilimiz "karma eğitime karşı" olduğunu belirten bir açıklama yaptı. Kızlı erkekli

aynı evde kalıyorlar meselesine hiç girmiyorum bile. He bir de ilk ve orta öğretimlerde kız ve erkek

öğrencilerin arasında en az 30-40 cm gibi bir mesafe olması gerektiği meselesi vardı birkaç sene önce.

Yahu. Kadın ve erkek birbirinden uzak durması gereken varlıklar olsa evlilik olmaz, bebekler dünyaya

gelmez ve insan ırkı çoktan tükenmiş olurdu. Vatandaşın sigarasına, içkisine, 3 kuruşluk zevklerine

karıştıkları yetmedi uçkuruna geldi sıra.

Bu konu uzar da uzar. Karşı cinslerin bir arada bulunmasının sakıncalı olduğunu savunan zihniyet

sapkındır der giderim.

We Don't Need No"KARMA" Education

HERNEYSE

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++ 12

Page 13: Artı dergi 3 sayı

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++ 13

ATRI SIZ

M. Görkem

BİRİCİKKonuk Yazar

Yeni başlayan birgüne yine umutsuz, boş bakangözlerle uyandım. Yine herşey anlamsızlaşmaya,zorlaşmaya başladı. Sıkılıyorum artık kendimden,birşeyi elde edemeyişimden. Kimseye güvenesimyok, kötü olmak istiyorum fakat birtürlüolamıyorum. Seviyorum çok seviyorum hemdeama nasıl sevdiğimi anlatamıyorum, karşımdakinedüzgün aks edemiyorum ve sonunda kaybedenben oluyorum.

Mutluluk; bu aralar yalandan yaşadığım bir duyguaslında hiçte mutlu değilim. Belki de ben kendikendime kuruntu yapıyorum ve mutluluğu "belirlikonular"altında sıkıştırıyorum. Mutluluk nedir diyesorsalar cevap vermek güç olur.

Kendimle bir savaş halindeyim... Gecelerim debitmek bilmeyen bir dert faslı, gündüzlerim iseyalan bir hayatın içinde koşuşturmaca. Aslında okadar yalnızım ki; bana her zaman desteğini,sevgisini hissettirebilcek kimse yok. Bazen çokutanıyorum kendimden böyle bir yaşantıya sahipolduğum için.

Böyle bir hayatı yaşamam da katkıda bulunanbütün herkese TEŞEKKÜRLER !

"Arayan dostlarım beni bulmasınDoğmasın güneşim, gündüz olmasınKuytu bir köşede ömrüm son bulsunCanıma kastım var yaşamam artık"

TeşekkürlerBüyüyorum Sizinle..!

+++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++

+++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++

Page 14: Artı dergi 3 sayı

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++

++++++++++++++++++++++++++++++++

++++++++++++++++++++++++++++++++14

ATRI SIZ

Hayat Renkleri

Hayat bizi ordan oraya savururken, bizler farkına varamıyoruz geçen zamanı.

Kimi zaman trafikte, kimi zaman yapmak zorunda olduğumuz işlerde. Hep bir temponun içindeyiz

aslında. Arta kalan zamanlarda ise kendimizle kalabiliyoruz. Hayallerimizi kuruyoruz, isteklerimizi

düşünüyoruz. Kimi zaman umutsuzluğa kapılıyoruz. Kimi zaman ise hayatı akışına bırakıyoruz.

En ufak olayda ani tepkiler verip, yanlış kararlar alabiliyoruz. Ya da uzun uzun düşünüp fırsatları

kaçırıyoruz. Biz hayatı beklerken, hayat bizi beklemiyor oysa ki... Ne istediğimizi, neler beklediğimizi

bilmek aslında yeterli...

Kışa girmeye başladığımız şu zamanlarda her gün bir önceki günden daha iyi neler yapabiliriz diye

çalışmaya çalışıyoruz.

Her atılan adım, yeni bir umut dolu...

Çevreye, yaşadığımız şehre, ekolojik dengeye kattığımız her bir proje bizi bahara ve güzelliklere

daha dinamik hazırlıyor.

Usta şair Nazım Hikmet der ki;

"Hava puslu, kırlar koyu kırmızı, saman sarısı, ölü yeşil. Kış gelmek üzere oysa ki gönül kışa

girmeye hazır değil."

Günlümüzün ve iç ışığımızın hep canlı olması ve her türlü zorluğa hazırlıklı olması dileğiyle...

Didem KOL

Konuk Yazar

Page 15: Artı dergi 3 sayı

Sizde ReklamVermek

İ[email protected]

2010 yılından beri kullanıcılarına hizmet veren sergilesene.com'un başında genç girişimci ve E-Ticaret Danışmanı Emre Metin ve ekibi, daha önce ki tasarımını değiştirerek müşterilerine daha kullanışlı bir site,peşin fiyatına 3 taksit imkanı ve seçenekli kargo hizmetlerini sunmakta. Ayrıca Yeni tasarımı sebebiyle tümreklam ürünlerinde %5 indirim varmış.

Sergilesene.com’un sizlere temin ettiği ürün kategorilerini ele alırsak;

Alüminyum Çerçeveler, Broşürlükler, Poster Panolar, Işıklı Panolar, Yönlendirme Panoları, Kaldırım Panoları, Reklam Dubaları, Reklam Bayrakları, Roll Up Banner, Quick Banner (L Banner), X Banner, CrossBanner, Tanıtım Standları, Ürün Standı, Fuar Standı, Örümcek Stand, İlan Panoları, Tanıtım Masaları

www.sergilesene.com