3 may is 1944

53
 1 3 M A Y I S 1944 ve TÜRKÇÜLÜK DÂVÂSI Necmeddin Seferciolu TÜRKOCAKLARI ANKARA UBES 3 Mayıs 1944 ve Türkçülük Dâvâsı  Türk Ocakları Ankara ubesi Yayınları:43 Aratırma dizisi:8

Upload: mkaan

Post on 10-Apr-2018

219 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

8/8/2019 3 May is 1944

http://slidepdf.com/reader/full/3-may-is-1944 1/53

  1

3 M A Y I S 1944ve

TÜRKÇÜLÜK DÂVÂSI

Necmeddin Seferciolu

TÜRKOCAKLARIANKARA UBES 

3 Mayıs 1944 ve Türkçülük Dâvâsı 

Türk Ocakları Ankara ubesiYayınları:43

Aratırma dizisi:8

8/8/2019 3 May is 1944

http://slidepdf.com/reader/full/3-may-is-1944 2/53

  2

 

ISBN 978-975-7739-37-1Mart 2009

Basıldıı yer: Boyut Tan. Matbaacılık(0312) 385 72 12 – 13)

ÖNSÖZ

03 Mayıs 1944 ve onu izleyen olaylar Türk milliyetçilii tarihinin önemli kilometre talarındanbiridir. O günü izleyen günler ve yıllar, Türk milliyetçilerinin bir cehennem hayatı yaamasınasebep oldu ve 1949’a kadar süren bu devlet terörü günleri Türkçülük hareketinde yeni bir uyanıınııı durumu-na dönütü. Bundan dolayı, o gün ‘Türkçülük  günü’ olarak kabul edildi vebenimsendi. Bütün Türkçüler, tek baına da olsalar, Üç Mayıs’ı anmayı vicdanî bir görev saydılar.

Fakat bu anmanın bilgisiz, bilinçsiz olarak yapılması hem doru deil, hem de anlamsız olur.Ocaımızın aksakalı Necmeddin Seferciolu, bu eksiklii gidermek için, 03 Mayıs 1944’ün vesonrasının olaylarını özet-leyen bu kitapçıı hazırladı. lginize sunduumuz kitapçıkta, genç

8/8/2019 3 May is 1944

http://slidepdf.com/reader/full/3-may-is-1944 3/53

  3

Türkçüler andıımız olaylarla ilgili bilgileri ilgi çekici yanları ile örenmi olacaklar, yalı olanlarise Türkçülük geçmiine ilikin bilgilerini tazeleyeceklerdir.

03 Mayıs 1944 ve Türkçülük dâvâsı adlı kitapçıımızın yararlı olacaı ve ilgi göreceiumudundayız.

Türkân HacaloluTürk Ocakları

Ankara ubesi Bakanı

ÇNDEKLER

Önsöz ……………………………………….. iii

çindekiler …………………………………... iv

Giri ………………………………………… 1I. 03 Mayıs 1944 olayları ………………. 3II. Saptırmalar ve ikenceler ……………... 13III. Türkçülük dâvâsı ve evreleri .…………. 26IV. lgili baka dâvâlar ……………………. 32

V. Türkçülük dâvâsı’nın bazı sonuçları ….. 36Son söz ………………………………………. 41

8/8/2019 3 May is 1944

http://slidepdf.com/reader/full/3-may-is-1944 4/53

  4

1. ek: Saracolu ükrü’ye açık mektup ……… 432. ek: Saracolu ükrü’ye 2. açık mektup …… 483. ek: 18.05.1944 günlü “Resmî Tebli” …….. 59 

4. ek: smet nönü’nün 19.05.1944 söylevi …. 60

5. ek: çileri Bakanlıı’nın Türkçüler listesi .. 63Kaynakça ……………………………………. 64Kii adları buldurusu ………………………… 65

8/8/2019 3 May is 1944

http://slidepdf.com/reader/full/3-may-is-1944 5/53

  5

 03 MAYIS 1944 ve TÜRKÇÜLÜK DÂVÂSI

GR 03 Mayıs 1944, gönülleri Türklük ve Türkçülük ülkü-sünde birleenlerin büyük acılara,

dayanılmaz ikence-lere, büyük sıkıntı ve bunalımlara, akıl almaz suçlama, tehdit veaaılamalara uratıldıı uursuz bir devlet terörü döneminin baladıı gün idi. 1944-1947yıllarına yayılan o karanlık dönemde, Türkçüleri temsilen tutuk-lanıp çeitli maddî vemanevî ikenceler görenler arasın-dan seçilerek mahkeme önüne çıkarılan Türk milliyetçi-leri, katlanılamaz zindan artlarında yaamaa çalıırlar- ken, dıarıda kalan ülküdeleri detoplumdan âdeta dı-lanmanın, horlanmanın, soyutlanmanın acısını yaıyor-lardı.Türkçüleri derinden etkileyen o yaraların izleri on yıllar boyunca varlıını sürdürdü; hâlâ dasürdürüyor denebilir.

Bunlara ramen, 03 Mayıs 1944 günü, Türkçülük tari-hinin kilometre talarından biriolmutur. O gün ve ardın-dan gelen yıllarda yaanan olaylar, bir yandan Türkçü-lereonulmaz acılar tattırırken bir yandan da Türkçülük hareketine yeni ufuklar açmıtır. Budurum göz önüne alınarak; Üç Mayıs günü, Türkçülük  günü olarak kabul edilmitir.Böylece, Türkçülerin yalnız bile olsalar, her yıl bu günde, onu hatırlamaları ve anmalarıbenimsenmi-tir. Bu tür anmanın tipik bir örneini, 27 Mayıs’çılardan bir kesimin Millî Birlik Komitesinde gerçekletirdii 13 Kasım 1960 iç darbesi ile görevden alınıp dı ülkelere sürgün edilen “14’ler”den Muzaffer Özda’ın kaderdei Dündar Taer’e yazdıı birmektupta görüyoruz. O, 02 Mayıs 1961 günü balanan ve yazılıı 03 Mayıs’a kadar uzayanmektuba u not ekledi:

“ Mektubuma 2 Mayıs’ta ba lamı tım, bir gün sürmü  yazması: imdi 3 Mayıs, 00.45. 

3 Mayıs dedim de aklıma geldi.Türkçü bayramı olarak tesit edilir bu gün: Türkçülü  ü veya Türk milliyetçili  ini de peri an  halinden  kurtarmak; yön, tarif kazandırmak, bir zümre hareketi ve fikriyatıolmaktan çıkarıp millete mal etmek, bize dü üyor.” 

8/8/2019 3 May is 1944

http://slidepdf.com/reader/full/3-may-is-1944 6/53

  6

Burada ilk akla gelenler, “O günü neden her yıl anıyo-ruz? Onu ve ardından gelen olaylarıniçin sürekli hatırla-ma gereini duyuyoruz? Onları neden belleimizde tut-malıyız?”sorularıdır. Bunları yapmalıyız; çünkü, 03 Ma-yıs 1944 Türkçülük tarihinin en önemligünlerinden biri! O bir yandan Türkçülüün acı geçmiini hatırda tutmamı-za yardımcıoluyor, bir yandan da geleceimizi aydınlatı-yor. O gün, bu kutsal ülkü ve düüncenin,

dergi sayfa-larından taıp on binlerce, yüz binlerce hançereden yük-selen güçlü bir sesedönmesini saladı. Türkçülük, Türk kamuoyu ve toplumu ile o gün yapılan gençlik yürüyü ve gösterisinde tanıtı. 03 Mayıs 1944’ü önemli ve daima anılmaya deer kılan bir bakahusus da, Türkçülüün Türk milletine açılı eylemlerinin balangıcı olmasıdır.

Kitapçıımız, Türkçülüün önemli kilometre talarından biri olan o dönemi genç Türkçüleretanıtabilmek, yetikin ülküde-lere hatırlatabilmek emeliyle hazırlandı. Umarız ereine ula-mı olur.

I. BÖLÜM

03 MAYIS 1944 OLAYLARI

03 Mayıs 1944, gerçekte, bir Türkçü ile bir komünistin mahkeme önünde hesaplatıkları,o sırada Adliye Sara- yında ve çevresinde toplanan milliyetçi üniversite genç-liiningerçekletirdii büyük bir gösteri ve yürüyüün yapıldıı gündür. Fakat bu etkinliklerinsonunda olaylar, zamanın Cumhurbakanı’nca ve hükûmetçe, hiç akla gel-meyen çok sertbir tepki ile karılandı. Hemen gösteri ve yürüyüe katılan birçok genç gözaltına alınmaabaladı. Ertesi günlerde, bu tepki Türkçülüe yönelik bir saldırı ve iftira kampanyasınadönütü. Ankara’daki gözaltılarla yetinilmedi; yurdun deiik yerlerinde yaayan veya çalı-an kimi Türkçülerin de evleri ve iyerleri arandı ve ken-dilerinin gözaltına alınmasınagiriildi. Üstelik gözaltına alınanlar, getirildikleri Ankara’da bırakılmayıp o sıradasıkıyönetim altında bulunan Istanbul’a götürüldüler. Bir yandan da Ankara ve Istanbul’dayayınlanan balıca gazetelerde Türkçülere ve Türkçülüe yönelik bir iftira yazıları furyasıbalatıldı. Bununla da kalınmadı; Hükû-met bir resmî bildiri yayımladı, Cumhurbakanlıımaka-mındaki kii de, o yılın 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bay-ramında, Türkçüleri ve

8/8/2019 3 May is 1944

http://slidepdf.com/reader/full/3-may-is-1944 7/53

  7

Türkçülüü yargısız infaza tabi tutan bir söylev verdi. Gözaltına alınıp Istanbul’da topla-nan Türkçüler, 03 Mayıs 1944 günü yapılan gösteri ve yürüyüle hiç ilgisi bulunmayansuçlamalarla, ikenceler altında sorgulandılar, yargılandılar, cezalarını(!) orada çek-medurumunda bırakıldılar. Fakat, sonuçta hepsi aklandı.

Sorgulamalar sırasında uygulanan çeitli ve aır iken-celer ile balayan ve bir yılı akın

süren zindan hayatı, onlar üzerinde maddî ve manevî yıkıntılar oluturdu. Bazılarına yapılanzulümler, aklanmalarından sonra da sürdürüldü: Kimisinin görevine iadesi uzun süre engel-lendi; kimisi de hukuken bulunmaları gereken görev mevkileri yerine, yurdun uzakyerlerinde en alt kade-medeki görevlere sürgün olarak gönderildi. Yani maddî ve manevî ikenceler yıllarca sürdü.

03 Mayıs 1944 günü balayan ve deiik evreleri 1947 yılına kadar uzanan bu süreçiçinde tam bir devlet  terörü estirildi. Türkçü veya milliyetçi olarak tanınan kiiler, bu-lundukları yerlerde toplumdan soyutlandılar. Herkes on-lara kuku ile bakar oldu. Enyakınlarının bile onlarla olan ilikileri ya tümüyle kesildi ya da en aza indi.

Zamanın iktidarınca “Irkçılık-Turancılık dâvâsı” diye adlandırılan o karanlık sürecin

balangıcında u olaylar yaandı:a) Atsız - Sabahattin Ali dâvâsı.

Üç Mayıs olayları Türkçü Hüseyin  Nihal  Atsız ile ko-münist ve vatan haini olaraksuçladıı Sabahattin  Ali arasındaki ‘hakaret dâvâsı’nın ikinci duruması sonrasın-dabaladı. Dâvâ, Atsız’ın, çıkarmakta olduu Orhun der-gisinin 16. sayısında yayımlanan“Bavekil Saracolu ükrü’ye ikinci açık mektup” (Atsız, 1944b : 9-12) ba-lıklıyazısındaki bir açıklamaya dayanıyordu.

Yayımladıı iki “açık mektup”ta Atsız, II. Dünya Sa-valarının sonuna doru SovyetlerBirlii’nin savaı ka-zanma sürecine girmesi üzerine Türkiye’de gemi azıya alan komünistetkinliklerine dikkat çekiyor ve özellikle bunların eitim alanında yapacaı yıkıcı etkileri

açıkla-yarak, bu kötü gidie bir “dur!” denilmesini istiyordu. TBMM’deki birkonumasında Türkçü olduunu söyle-mi bulunan “Bavekil Saracolu ükrü’ye” hitapeden mektuplarının ikincisinde Atsız, özellikle Millî Eitim alanındaki komünist

8/8/2019 3 May is 1944

http://slidepdf.com/reader/full/3-may-is-1944 8/53

  8

etkinliklerini ve faillerini ele alıyor, onları sırasıyla tanıtıyor ve yazısının sonunda o etkin-likleri destekleyen zamanın Maarif Vekilini istifaya dâvet ediyordu.1 Yazısında etkinlikleriüzerinde durduu ilk kii de, sabıkalı (fakat affedilmesi salanmı) bir Devlet Konservatuarıöretmeni olan Sabahattin  Ali idi. At-sız’ın açık mektupları bütün ülkede büyük ilgi vecoku ile karılanmıtı.

“Kendisini tanıyan herkesin komünistliini bildii” (Atsız, 1947b : 9-12.) bu kiinin 1931yılında yayımladı-ı, Atatürk bata olmak üzere zamanın devlet büyüklerini alaya alan biriirden dolayı 14 ay hapis cezası aldıını, buna ramen bazı hâmilerince affedilmesininsalandı-ını ve Maarif Vekili Hasan-Âli Yücel’ce kısa zamanda Konservatuaröretmenliine yükseltildiini belirttikten sonra, vatan hainliine varan eylemlerinianlatıyordu. te dâvâyı bu sabıkalı komünist açmıtı.

Sabahattin Ali’nin, savcıya ve Konservatuar Müdürü Orhan aik Gökyay’a “ Ben  dâvâ açmayacaktım,  Hasan- Âli bey böyle istedi” (Müftüolu, 1977 : 46) itirafında bulundu-u,2 dâvânın ilk duruması 26 Nisan 1944 günü, saat 10.00’da baladı. Fakat katılanların aırıyıınaından korkan dâvâcı, Adliye Sarayının giri katındaki, salonun açık olanpenceresinden atlayarak kaçtı. Bunun üzerine ara verilen oturum, aynı gün öleden sonra,daha büyük bir salonda yapıldı. lk iddia ve savunmaların sunulma-sından sonra yargıçSaffet Unan, “hakarete dair kelime-ler ‘vatan  haini’ kelimelerinden ibaret oldu  una görevatan haini oldu  unun ispat edilmesini isteyip istemedi  i sualinin” dâvâcıya sorulmasınakarar vererek durumayı erteledi (Müftüolu : 1977 : 49).

03 Mayıs 1944 Çaramba günü yapılan ikinci duru-maya çok daha kalabalık bir dinleyicitopluluu katıldı. Ankara’nın milliyetçi gençlii Adliye Sarayı’nın koridor-ları ile çevresinive Anafartalar Caddesini doldurmutu. Bu ikinci durumada Atsız’ın avukatlarının,“soruturma-nın geniletilmesi” istei reddedildi ve savcının son iddi-anamesinisunmasından sonra, duruma 09 Mayıs 1944’e bırakıldı.

1 03.05.1944’ten sonraki olaylar olmasa ve Orhun  dergisinin yayımı sürdürülebilse idi, kukusuz, ötekialanlardaki komünist etkinlikleri ve himayecileri de ele alınıp kamuoyuna duyurulacaktı.2 Sabahattin Ali’yi bu konuda Falih Rıfkı Atay’ın kıkırttıı da bilini-yor.

8/8/2019 3 May is 1944

http://slidepdf.com/reader/full/3-may-is-1944 9/53

  9

09  Mayıs 1944 Pazartesi günü yapılan son durumada, avukatlarının savunmalarınıokumalarından sonra, Atsız savunmasını yaptı ve

-“Söze ba larken de  bildirdi  im gibi kararı kendi lehime çevirmek için hiçbir kaçamak yoluaramadı  ıma inanmanızı rica ederim.  u kadar söyleyebilirim ki, Sabahattin Ali bir komünist oldu  u, yani rejimi de  i tirmek ve istiklâlimizi yok etmek istedi  i, yani vatan hâini oldu  u için

 Ba vekile olan mektubumda bir vatan hâininin Maarif Vekâleti tarafından korundu  unu belirtmek üzere bu tabiri kullandım.”

dedikten sonra savunmasını,“Sözlerimin burasında siz belki benim bir talepte bulunmamı beklersiniz. Ben büyük bir vicdanhuzuru ve inanç sa  lam-lı  ıyla, bütün samimiyetimle size her   eyi anlattım. Sizden beraat istemiyorum. Aile oca  ıma bir an önce dönmek için çabuk bir karar vermenizi istiyorum”

diyerek bitirdi (Müftüolu, 1977 : 59.).

Mahkeme “ Mücerret  olarak  söylenen ‘vatan hâini’  ta-birini” hakaret saymadı, “sövme”olarak kabul etti ve ona göre ceza verdi; o cezada indirim yaptı ve erteledi. Du-rumanınTürkçülüe yönelik devlet terörünün baladıı bir ortamda yapıldıı düünülürse, yargıçgüvencesinin bulunmadıı o yıllarda yargıcın baka türlü hareket ede-meyecei, bir “beraatkararı” veremeyecei kolayca anla-ılır. Bu kararda önemli olan sonuç, “vatan hâini” tabi-rinin suç sayılmayarak, ithamın dâvâcı üzerinde kalmı olmasıdır. Böylece, SabahattinAli’nin vatan hâinlii Mahkemece de, dolaylı olarak kabul ve tescil edilmitir.

b. Atsız’ın DTCF ziyaretiBu dâvânın ilk iki duruması arasında Ankara’da kalan Atsız, kendisini otelde ziyarete

gelen Tarih Doçenti Dr. Osman Turan ile asistan Ahmet Ellezolu’na ziyaret ia-desindebulunmak için, 28 Nisan 1944 günü, yine onlarla, Dil ve Tarih-Corafya Fakültesi’ne gitti.Atatürk Bulva-rı’nda, yaya olarak ilerlerken, içinde nönü ile Hasan-Âli Yücel’inbulunduu Cumhurbakanlıı aracı ile karıla-tılar. Hasan-Âli,  nönü’ye onları gösterdi.Fakülte önüne geldiklerinde de Pertev Naili Boratav onları görerek hemen Dekan evket 

Aziz Kansu’ya kotu ve Atsız’ın Fakülteye geldiini bildirdi. Bir mâsumane ziyaret, böy-lece, bir olay durumuna dönütü; ziyareti Fakültedeki herkes duydu. Bunun üzerine konukolduu Osman Tura-nın odası, Atsız’a “ho geldiniz” diyen örenci topluluk-ları ile doldu,

8/8/2019 3 May is 1944

http://slidepdf.com/reader/full/3-may-is-1944 10/53

  10

tatı. Dekan, ona gösterilen bu ilgiden çok rahatsız oldu. Fakülteden ayrılırken bir görevliAtsızı, Dekan’ın emri ile, ana kapıdan deil de, kimsenin bu-lunmayacaı bir yan kapıdançıkardı.

Bu ziyaret, Maarif Vekilliini de harekete geçirdi. Ba-kanlıktan gelen Yüksek ÖretimGenel Müdürü Fakül-te’de incelemelerde (!) bulundu. Sonuçta Osman Turan 04 Mayıs’ta

“vekillik emrine” alındı ve bu ceza 30.11. 1944’e kadar sürdü. Ahmet Ellezolu da bir süresonra okuldan uzaklamak zorunda bırakıldı. Baka bir asistan ise çareyi hemen askeregitmekte buldu; fakat bir daha Fakülteye dönemedi (Atsız, vb., 06.04.1951 : 13-15.; Se-ferciolu, 2004 : 88.).

c) Türkçü ahlanı.03  Mayıs  1944 Çaramba günü yalnız Atsız-Sabahattin Ali dâvasının 2. duruması

yapılmadı; güne, o durumayı izlemek üzere Ankara Adliye Sarayı’nın içini ve çevresinidolduran büyük gençlik ve halk kitlesinin balatıp sürdür-düü yürüyü ve gösteridamgasını vurdu.

Durumanın sona ermesinden sonra gençler toplu halde yürüyüe geçtiler. Millî marlar

söyleyerek ve “Kahrol-sun komünistler” sloganları atarak Ulus Meydanına yürü-düler,Orada konumalar yapıp marlar söyledikten sonra, Bavekillik’in, o zamanlar  Bankası’nın arkasında ve Valiliin yanında bulunan yapısı önündeki alana geçipkomünizmi lânetleyen konumalar yaptıktan, sloganlar attıktan, Babakanla görümekisteyip makamında bulun-madıını örendikten sonra stiklâl Marı söyleyip yine Ulus’tangeçerek yeniden Anafartalar Caddesine yönel-diler.

Göstericilerin Çankaya’ya yürüyecei kaygısına düen il yöneticileri böyle bir durumdaonları durdurmak için Atatürk Bulvarında önlemler almılardı. Ankara Emniye-tinin yanlı bir deerlendirmesi ile gösteriye katılanların Çankaya Kökü’ne yürüyeceklerininbildirilmesi üzerine de nönü de çok telâlanmı, Muhafız Alayı’na Kök çevresindegüvenlik önlemleri aldırmıtı. Oysa, gençlerin öyle bir niyeti yoktu; herhangi bir takınlıkda yapmadı-lar. Bu durum gençlerin polisle çatımasını bekleyen Ma-arif Vekili Hasan-Âli

8/8/2019 3 May is 1944

http://slidepdf.com/reader/full/3-may-is-1944 11/53

  11

Yücel, Ulus gazetesi bayazarı ve milletvekili Falih  Rıfkı  Atay  ve Ankara Valisi Nevzat Tandoan üçlüsünün Türkçüler için tasarladıı komplo-yu geçersiz kılmıtı.

Yürüyüçüler, yeniden Anafartalar Caddesine geçerek, Samanpazarı’na yönelmilerdi.Yürüyü yönünün dei-mesi Polis’in yeni bir tedbir almasına yol açtı: Moto-sıkletli ve atlıpolis ekipleri ara sokaklardan geçerek gençlerin karısına çıktılar; motosıkletlerini ve

atlarını, yürüyü yolundaki kalabalıın üzerine sürdüler. Böylece Çankaya’nın ve komploçetesinin istedii oldu. Gençler ile polisler çatımaya girdiler. Yakalanan gençler, yürü-yüekatılıp katılmadıklarına bakılmadan, polis motosık-letlerinin sepetlerine doldurularak,Emniyet 1. ubesine götürüldüler.

O yürüyü ve gösteri, Ankara’da o zamana kadar görül-memi, çok görkemli biretkinlikti. Yol boyunca yapıların pencerelerine ve dükkânların önlerine çıkan halk, bu co-kulu gençleri ilgi ve takdirle izliyor, alkılıyordu; kimisi de hemen toplulua katılıyordu. Oarada gazeteciler ile sivil polisler de durmadan fotoraf çekiyorlardı (Atsız, vb. 27.04.1951 :13-14.).

ç) lk gözaltılar ve tutuklamalar

03 Mayıs’a damgasını vuran baka bir olay da, sonraki yıllarda ünlü Serdengeçti dergisiniçıkaracak olan Os-man Yüksel’in Sabahattin Ali ile dövümesi ve onu dövmesi idi (Atsız,vb., 13.04.1951 : 13.; Müftüolu, 1977 : 49.). Bu olay da hükûmeti ve il yönetimini çokürkütmü, telâlandırmıtı. Bunun etkisi ile Yücel-Atay-Tandoan, üçlüsü hemen hareketegeçti. Yürüyüün sorumlularının, gösteriye katılanların gözaltına alınması için sert emirlerverildi. Böylece, devlet  terörünün ilk uygulaması yapılmı oldu. Öyle ki, görevleri veyetkileri bulunmadıı halde, Yücel ile Atay, Cumhurbakanından aldıkları cesaret vecüretle, gözaltına alma eylemlerini Vali Tandoan ile birlikte yönetmee ve yönlendirmeekoyuldular.

Gözaltılar yürüyüler sırasında balatıldı. Polis; izin alınmadan, kendiliinden gelien bugençlik gösterisine katılan örencilerin elebaısı saydıkları, motosıkletlilerin yakaladııve/ya fotoraflara yakalanan gençleri gözaltına alıyordu. Bu uygulama, gece boyunca veertesi gün de devam etti.

8/8/2019 3 May is 1944

http://slidepdf.com/reader/full/3-may-is-1944 12/53

  12

Gözaltına alınanlar arasında o zamanın Hukuk Fak. ö-rencileri Sait  Bilgiç, Cebbar enel, Mehmet Irmak, DTCF asistanı Ahmet Ellezolu ve örencisi Osman Yüksel ileSait Sadi Danimendgaziolu, Cevdet Sav-gar, vb. vardı. Siyasal Bilgiler (Y.) Okulundanbirçok örenci de, gözaltına alınan 165 kii arasındaydı. 04 Mayıs günü gözaltına alınıpokul Müdürünün giriimi ile serbest kalan SBO Örenci Dernei Bakanı Osman 

Gümrükçüolu ile Ali  Çankaya ve Ziya  Çoker, gözal-tında bulunan arkadalarınınsalıverilmesi için harekete geçmi, bavuracak baka üst yönetici bulamadıkları için, 06Mayıs 1944 günü Genel Kurmay Bakanı Kâzım  Or-bay ile görüüp arkadalarınınkurtarılmasına yardımcı olmasını dilemilerdi, fakat ondan olumlu bir karılıkalamamılardı (Atsız, vb., 04.05.1951 : 13-15). Buna ramen gözaltındaki SBO örencileri,birkaç gün içinde, azar azar serbest bırakıldılar. Fakat, Maarif Vekili duy-duu bu giriimiaffetmedi: o zaman kendisine balı olan SBO’nun yöneticilerine emir vererek onlarınokuldan temelli atılmasını emretti. Hemen toplanan okul disiplin kurulu, Müdür Prof. Dr.Zeki Mesut Alsan’ın araya gir-mesi ile, Gümrükçüolu’ya iki, Çankaya ve Çoker’e bireryıl uzaklatırma cezası verdi. Böylece, SBO’nun o çalı-kan ve seçkin örencileri,okullarından temelli uzakla-tırılmaktan kurtarılmı oldular (Gümrükçüolu, 2000 : 50-53.).

Fakat DTCF’nin yöneticileri, son sınıfa gelmi ve bitirme sınavlarına girmek üzere olanörencileri Osman Yüksel için aynı tavrı ve basireti gösteremediler; onu fakülteden temelliuzaklatırdılar.

03 ve 04 Mayıs 1944 günlerinde üniversiteden sınıf arkadaı olan Devlet KonservatuarıMüdürü Orhan aik Gökyay’ın evine konuk olan Atsız, 05 Mayıs Cuma günü onlarlabirlikte bir ortak arkadalarının evine akam ye-meine dâvetli idi. Yemein ortasına dorutelefonla ara-nan Gökyay’a Cumhurbakanı’nın kesin istei (emri) ile-tildi. Bayavertelefonda Atsız’ın evden hemen ayırıl-masının istendiini bildiriyordu; bu yapılmazsa zorkulla-nılacaktı. Yâni Atsız, nönü’nün emri ile, konuk olduu evden kovduruluyordu(Atsız, vb., 04.05.1951 : 13-14).

Ankara’da bu gözaltılar olur, yüzlerce genç emniyet ne-zarethanesinde çile çekerken,bata smet nönü olmak üzere, devletlüler Türkçülüe ve Türkçülere yönelik ola-rak yeni

8/8/2019 3 May is 1944

http://slidepdf.com/reader/full/3-may-is-1944 13/53

  13

bir yok etme plânı oluturuyorlardı: Bu, “Irk-çılık-Turancılık  dâvâsı” olarakadlandırdıkları eylemle-rin hazırlıı idi.

II. BÖLÜM 

SAPTIRMALAR ve KENCELER

Ankara’da yapılan görkemli gösteri ve yürüyü, Sov-yetler Birliinin II. Dünya Savaınısonlandıran bir zafer kazanma yolunda ilerlemesi karısında, o zamana kadar yürüttüüAlman yanlısı politikaya yön deitirme te-lâına düen Cumhurbakanına ve emrindekilere

iyi bir fırsat gibi göründü: Yayınlarında Türk dünyasına ilikin yazı, yorum ve haberlereçokça yer veren Türkçüler, tut-sak Türklerin büyük çokluu igalindeki topraklarda ya-ayan Sovyetler Birlii yöneticilerini zaten tedirgin et-mekte idi. Türkçülük aleyhine birkampanya açılması ve balıca Türkçülerin tutuklanıp cezalandırılması, Sovyet-lere yönelie,yâni SSCB’nin kandırılabilmesine (!) yara-yabilirdi.3 

Ayrıca; Maarif Vekili’nin, 03 Mayı’sın kahramanı ola-rak görülen Atsız  ve kardeiNejdet Sançar ile görülecek hesapları vardı: Atsız (1934 ; 102-105.), “Alaylı âlimler” adlıyazısında Yücel’in, 18 önemli yanlıını belirledii Türk  edebiyatına  toplu  bir  bakı  adlıkitabını aır bir dille eletirmi, yazısını “ Hasan  Âli  Bey! Çizmeden  yuka-rı çıkmayın. Beniçtimaiyat kitabı yazmaya kalkıyor  mu-yum?” diyerek bitirmi; Orhun’daki son yazısındaise onu istifaya çaırmıtı. Sançar ise, 1939 yılında, görevli olduu Sivas Öretmen

Okulu’nu ziyaret eden Bakanı karılamamakla kalmamı; onunla, okulun müdürü ve ö- 3 Konuyu irdeleyen birçok yerli ve yabancı düünür ve yazarlar da bu görütedirler.

8/8/2019 3 May is 1944

http://slidepdf.com/reader/full/3-may-is-1944 14/53

8/8/2019 3 May is 1944

http://slidepdf.com/reader/full/3-may-is-1944 15/53

  15

Bundan sonra, oralara getirilip tutuklananlar için bir cehennem hayatı baladı. Onlarınhepsi “ihtilâttan men” edilmilerdi; en yakınları, hattâ ailelerinden biri ile dahikarılamaları, görümeleri yasaktı. Tıkıldıkları tek kii-lik, penceresiz ve ııksızhücrelerde, birbiri ile karıla-maları, konumaları ve görümeleri de mümkün deildi. Buyüzden oraya kimlerin getirildiini bilmiyorlardı. An-cak bazılarını, hücrelerini bekleyen

polis veya askerlerle bir isteklerini iletmek için koridorda konuurlarken, du-yabildikleriseslerden tanıyabiliyorlardı.

Daha sonra ilk soruturma baladı. Bu dönemde tutuk-lular, önceden hazırlanmı bir“ifade” metnini imzala-maya zorlandılar; imzalamayanlar, çeitli ikencelere u-ratıldılar.O dayanılmaz günleri, Atsız (2004 : 89-90) , bir koçaklamasında öyle dile getirir:

Burda güne açmıyor, Döndüm vuslat yolundan,Ümit kuu uçmuyor, Yandım firkat çölünden.Yok yok, kervan göçmüyor, Tanrı rahmet selinden,Dakikalar geçmiyor Bir damlacık saçmıyor.

Bir kadının melâli, Karardı gündüzlerim,Bir yavrunun hayâli, Kı oluyor yazlarım,

Bir evin öksüz hâli, Dumanlanan gözlerim,Gözlerimden kaçmıyor. Uzak yakın seçmiyor.

Bir gönülüm: Muratsız.Bir kartalım: Kanatsız.Kendinden geçse Atsız,Dakikalar geçmiyor…

tham ve iftira kampanyaları03 Mayıs 1944’ün ardından Türkçülere ve Türkçülüe yönelik bir itham ve iftira

kampanyası balatıldı. Bu, ya-yın organlarındaki yazılarla, radyodaki konumalarla kal-madı; Hükûmet adına yayımlanan bir bildiri ve Cumhur-bakanıın 19 Mayıs Gençlik veSpor Bayramı’ndaki söy-levi ile doruk noktasına ulatı. Bunlarda, kampanyanın adı“Irkçılık ve Turancılık” olarak yayılmı, açılacak dâ-vânın da adı konulmutu.

8/8/2019 3 May is 1944

http://slidepdf.com/reader/full/3-may-is-1944 16/53

  16

Yayınlar.-- 03 Mayıs 1944’den sonraki günlerde gaze-teler de hemen faaliyete geçirilmi,yazıları ve haberleri ile kamuoyunu yanıltmaya yöneltilmilerdi. 07 Mayıs’ta balayan bukampanyanın öncüsü, kukusuz, üst üste 11 yazı yayımlayan Falih Rıfkı Atay’dı. Onu, 8yazı ile Hüseyin Cahit Yalçın, 5’er yazı ile Necmettin Sadak ve Âsım Us, 4’er yazı ile M.Zekeriya Sertel ve Nadir Nadi, 3’er yazı ile Hakkı Nezih Beller, Ethem zzet Benice,

Ahmet Emin Yalman, 2 yazı ile Tahsin Ban-guolu, 1’er yazı ile Yavuz Abadan,Selâhattin Batu, Nasuhi  Baydar, Burhan Belge, Cemil Bilsel, Emin Eriirgil, M.Faruk Gürtunca, Refik Halit Karay, Pe-yami Safa, Reat emsettin Sirer, T..(Nurettin Ar-tam), Ahmet Kutsi Tecer, Bedrettin Tuncel, ve Kemal Turan izliyordu.Ayrıca, Tasviri efkâr imzalı 4, Ülkü imzalı 2 ve Yeni sabah imzalı 1 yazı yayımlanmıtı. 

Anılan bu yazılar, Maarif Vekillii’nin resmî yayını ve Türk nkılâp Tarihi EnstitüsüYayınları dizisinin 4.sü ola-rak çıkarılan  Irkçılık-Turancılık (1947) adlı bir kitaptatoplanmıtı.7 Bu da Türkçülüe yönelik devlet terörü-nün önemli kanıtlarından biri idi.

Resmî tebli.-- Bir yandan gözaltılar ile tutuklamalar sürer, gazetelerde itham ve iftirayazıları yayımlanır iken, Bakanlar Kurulu, 18 Mayıs 1944 günü, Anadolu Ajansı aracılıı

ile bir “resmî tebli” yayımladı.

8

O bildiri de, Hükûmetin 03 Mayıs 1944 sonrasındakiolaylara bakıını açıkça gösteriyordu. Bu durum, mâsum bir gençlik eyle-minin nasılsaptırılabileceinin, “resmen” nasıl çarpıtıla-bileceinin ve yargıya talimat veriliin tipik birörnei idi. O belgede, Atsız’ın yazısında örnekleri ile kanıtlanan Millî Eitimkurumlarındaki komünist etkinlikleri, örgüt-lenmesi ve propagandaları görmezdengelinirken Türkçü-lerin benzer eylemler içinde bulunduu, hiçbir belge ve olaya

7 TTE (1944) : 25-225. Kitap bu yazıları aktarmakla kalmamı, “Sayın Millî  efimiz smet nönü’nünnutukları” (3-9. s.); Sayın Ba-vekil ükrü Saracolu’nun bütçe müzakereleri dolayısıyla B.M.M.’-ndekibeyanatlarından parçalar” (10.); “Maarif Vekili Hasan-Âli Yü-cel’in 19 Mayıs nutukları” (12.); “Maarif VekiliHasan-Âli Yücel’in Maarif bütçesinin müzakeresi dolayısiyle B.M.M.’ndeki beyanatla-rından parçalar” (13-

15.); “Maarifçilerin Millî  ef’e arizaları” (16.); C.H.P. Genel Sekreteri M.. Esendal’ın Parti tekilâtınayaptıkları tamim” (17-20.); “Maarif Vekili Hasan-Âli Yücel’in, Sayın Millî ef  smet nönü’nün 19 Mayısnutukları dolayısıyle Maarif Tekilâtına yaptıkları tamim” (22-24.) balıklı metinlere de yer vermiti.8  Bk. III. ek

8/8/2019 3 May is 1944

http://slidepdf.com/reader/full/3-may-is-1944 17/53

  17

dayanılmadan iddia ediliyor ve bir avuç suçsuz ül-kücünün bu iftiralara kurban edilmekistenmesinden çeki-nilmiyordu.

19 Mayıs 1944 söylevi.-- O günlerin en çarpıcı olayla-rından biri, smet nönü’nün 19Mayıs 1944 günü verdi-i Gençlik ve Spor Bayramı’nı açı söylevi idi. O söyle-vin büyükbir bölümünü “Irkçılık-Turancılık” konusuna ayıran Cumhurbakanı, bu eylemi ile, henüz

soruturma evresinde olan, haklarında bir dâvâ bile açılmamı bulunan kiileri pein olarakmahkûm ediyor ve bütün suçları vatan ve milletlerini sevmek olan o genç insanları“fesatçı”, “vatan haini” olarak nitelendiriyordu.9 Söylev, açılma hazırlıkları süren dâvânıngeliim ve sonucunu olumsuz yönde etkileyecek bir yönerge niteliinde idi. Haklarındadâvâ açılacak olası sanıkların nelerle suçlan-ması gerektii konusunda da ipuçlarıveriyordu. Bu söy-levde yer alan iddialar, soruturma yapan görevlilerin ii-nikolaylatırıyor; onlara, sanık adaylarını itham çabala-rında yol gösteriyordu.10 Bu söylevinolumsuz etkileri ve izleri, yakında balayacak dâvânın iddianamesinde, ilk soruturmakararında ve dâvâ sonucunu ortaya koyan I. Sıkıyönetim Mahkemesi ilâmında açıkçagörülecekti.

kencelerGözaltılı ve tutuklu sanık adaylarının Istanbul’a gönde-rilmesinden sonra, Ankara’daki,Maarif Vekili Hasan-Âli Yücel, yazar Falih Rıfkı Atay ve Ankara Valisi NevzatTandoan’dan oluan düzenci ekibinin fiilî görevi sona ermi; sorgulama ve ikence ii,sorgulamaları yönetmek üzere Istanbul’a gönderilen Emniyet Genel Müdür Yar-dımcısıKâmuran Çuhruh ile  stanbul Emniyet Müdürü Ahmet Demir, Emniyet Müdürlüü I.ube efi Sait Ko-çak ve bir askerî hâkim yüzbaı olan Kâzım Alöç’den oluan ekipçeüstlenilmiti. Tophane Cezaevindeki sorgu-lamalar ise askerî yetkililerce yürütülüyordu..

Istanbul’da balatılan ilk soruturmalar sırasında, gözal-tına alınmı / tutuklanmı olanTürkçülere birçok deiik ikenceler uygulandı. O ikenceler, sanık adaylarına, sor-

 9  Bk. IV. ek.10 Maarif Vekillii, bakanlık örgütüne gönderdii bir genelge (TITE, 1944 : 22-24.) ile, söylevin bütünokulların sınıflarında okunup açık-lanmasını da istemiti.

8/8/2019 3 May is 1944

http://slidepdf.com/reader/full/3-may-is-1944 18/53

  18

gulayanlarca hazırlanmı “ifade” metinlerini imzalatmak için yapılıyordu. O metinlerde,sanık adaylarının Irkçı ve Turancı oldukları, devleti Turancı serüvenlere açık bir yapıyakavuturmak için hükûmet darbesi yapacak gizli bir örgüt kurdukları, bu yolda çalımakiçin ant içtikleri, vb. yazılı idi. Bunları sözle de ikrar etmeleri isteniyordu. Bazıları ülkenindeiik yerlerinden alınarak getirilmi bulunan bu kiilerin, gerçekten varsa, o örgütü nasıl

kurdukları, orada nasıl ve ne zaman çalıtıkları sorgu-lanmıyordu. Önemli olanCumhurbakanı ve Maarif Ve-kili ile yandalarının hazırladıı senaryo-ifadeyi okuma-dan,karı çıkmadan imza etmeleri ve ona uygun “sözlü ifade” vermeleri idi. Bu, elbette,mümkün olamazdı. O durum karısında, yapılacak tek i kalıyordu: kence!..

kence uygulamasına zaten gözaltılar ile birlikte ba-lanmıtı. Tutuklanan herkeseuygulanan en etkili iken-ce, “ihtilâttan men” idi. Onlar, yan yana olan hücrelerin-de, birbiriile de karılaıp görüemiyorlardı. Sanık aday-larının, kitap, dergi ve gazete okumalarıyasaktı. Hepsi de aydın kii olan bu genç insanların okumadan yoksun kalmaları, kukusuz,ikencelerin en korkunçlarından biri idi.

kenceler yalnızca sanık adayları ile sınırlı kalmamı kimilerinin ailelerine de

uygulanmıtı. Sözgelii, Atsız ve Nejdet Sançar’ın evdeleri, dolayısıyla aileleri de bu zu-lümlere uramılardı. Atsız’ın evdei, Erenköy Lisesi Ta-rih öretmeni Bedriye Atsızhiçbir soruturma geçirme-den ve sebep belirtilmeden, 13 Mayıs 1944’de ‘vekillik emrine’alındı, 16 Mayıs 1944’te de tutuklandı (Sançar, 1947 : 10.). Bedriye Atsız, dört buçukyaındaki olu Yamur’u, gözaltına alındıı sırada evinde temizlik ii için bulunan hanımaemanet etmek zorunda kaldı. Evin çevresi polislerle çevrili olduu ve kimsenin eve gir-mesine izin verilmedii için, onlar da evde “mahpus” kaldılar. ki buçuk ay o yabancıkadınla yaayan Yamur, günlerini durmadan “benim  annemle  babam  vardı, onlar  neredeler?” diye alayarak geçirdi (Müftüolu, 1977 : 68.). Bedriye Atsız 26 Temmuz1944’te salıverilmesine ramen, ‘vekillik emrinde bulunma’ durumu, öretmeni olduuliseden Kartal Ortaokulu öretmenliine atanıına kadar, 23 ay sürdü. Benzer bir uygulama

da, Nejdet San-çar’ın evdei, Balıkesir Lisesi kimya öretmeni Reide Sançar’ın baınageldi. O da 20 Haziran 1944 günü, ‘ve-killik emrine’ alındı. O ikenceden, 20 Ekim1944’te, kendisine haber verilmeden Zonguldak Lisesi kimya ö-retmenliine atanarak

8/8/2019 3 May is 1944

http://slidepdf.com/reader/full/3-may-is-1944 19/53

  19

kurtuldu11 (Sançar, 1947 : 12-13.). Her ikisi de çok az miktardaki ‘vekillik emri’ aylıı ilegeçinerek yaamaa çalıtılar. Bazen o bile verilmedi.

Gözaltılı / tutukluların sivil olanları, Sirkeci’deki ünlü Sansaryan Hanı’nın çatı katındaki,bir yataın zor sıdıı, -varsa- penceresi tavandaki küçük bir delikten ibaret, 15 watt’lıklâmba ile aydınlatılan hücrelerde tutuluyorlardı. Tahta bir kerevet üzerindeki yataklar kir ve

pislik yüklü idi. çlerinde bit, pire, tahtakurusu gibi haere orduları dolaıyordu. Bir deoralara bazen ikinci bir sanık adayı getiriliyor, onun içerideki ile birlikte kalmasıisteniyordu. Sonradan gelenlerin arasında yabancı, komünist olanlar vardı. (Yüksel, 1947 :2. S.). Tek kiilik dar yataa iki ki-inin sıması mümkün olmadıı için, biri yatarken öbürüayakta, uyanık kalmak zorunda idi. O kattaki, suyu çok-lukla akmayan tek helâya gitmek,koridordaki tek lava-boyu kullanmak da baka ikencelerden idi. Kimi nöbetçi polisler oyöndeki isteklere çoklukla cevap vermezler, insanları saatlerce bekletirler, korkunçsıkıntılar içinde bırakırlardı. Sonradan bir de kattaki tek helânın kapısını, ihtiyaç giderirkenbile, sürekli açık tutturma ikencesi balatılmıtı.

Çou tutuklunun günlük yiyecei üç yüz gramlık bir ekmekten ibaretti. Yemek, ancak

parası olan için, dıa-rıdan getirtilebilirdi; ama çounun parası yoktu. Bu ma-nevî baskılarlayetinilmiyor, bazı tutuklulara baka maddî ikenceler de uygulanıyordu:

Bunlardan biri, tutukluyu Sansaryan Hanı’nın bodrum katındaki “mezarlık hücresi”ndekonuk etmekti. Duvar-larından lâım suları sızan, tabanları vıcık vıcık çirkef olan, yatılacakyeri ta bir çıkıntıdan ibaret bulunan bu be yerden birinde Atsız, bir hafta süreyle çiledoldurdu. Hücreye konulurken yanında olan apkası, bir haftada küf balamıtı.

Baka bir etkili ikence yöntemi, hoa gitmeyen ifade-ler veren ve/ya hazır yazılı ifadeleriimzalamayan sanık adaylarını, “tabutluk” veya “mutena hücre” denilen, dik tutulan tabutbiçim ve oylumundaki oyuklara tıkmaktı. Bunlar, çatı katındaki hücrelerin 19 ve 20numaralı olan-ları idiler. Derinlii 40’ar, genilii 50’er sm. olan bu oyukların yükseklii

11 Reide Sançar, Zonguldak’a atandıı kendisine duyurulmadıı için oradaki görevine ancak iki ay sonrabalayabildi. Bu atamayı, sorgu-lama için Zonguldak’tan Istanbul’a gelen Ziya Özkaynak aracılıı ileörenebilmiti.

8/8/2019 3 May is 1944

http://slidepdf.com/reader/full/3-may-is-1944 20/53

  20

2,5 m. idi; tavanında 1500 watt’lık ıık veren ampuller, duvarlarında kalın zincirler vardı.Yola getirilmesi düünülen gözaltılı-tutuklu oraya ayakta olarak sokulur, kollarından vebacaklarından zincirlerle balanarak duvara asılır, kapısı kapatıldıktan sonra tepe-deki ııkyakılır, ikence edilen “pes” edinceye veya bayı-lıncaya kadar orada tutulurdu. Türkçülerinbu tabutluklar- da aç ve susuz, 48 saat kalanları veya orada birkaç kez konuk edilenleri

vardı (Tanyu, 1950 : 19.). Böylece mad-dî ikencenin en korkunçlarından biri dahagerçeklemi olurdu. Türkçülerden o ikenceye, Reha Ouz Türkkan, Orhan aikGökyay, Hikmet Tanyu, Hamza Sadi Öz-bek ve --sonradan salıverilmi olmasınaramen-- Os-man Yüksel lâyık görülmütü. Tabutlukların bir görevi de, gözaltılı / tutuklulara gösterilip, istenilen ifadeyi ver-mezlerse oraya tıkılacakları tehdidininyapılmasına, göz-daı verilmesine hizmetti.

Dayak, falaka, küfür yaygın ikence türlerindendi. Bun-lardan nasiplenen birçok Türkçüsanık adayı vardı. Onla-rın biri Sait Bilgiç, bir dieri de --sonradan sanıklıktan kurtulmu bulunan-- Mehmet Külâhlıolu idi. Hikmet Tanyu’ya uygulanan baka bir ikence, baınatabanca dayanarak yapılan tehdit idi. kencelerden Prof . Dr. Zeki Velidî Togan’ın payınada verildii hücreyi haereler-den temizlemek dütü: lk günlerinde oradaki bitler or-dusu,onu gece boyunca uyutmadı; O da öldürebildik-lerini, kanlarını hücrenin duvarına, askerî kıta düzeninde sıra ile aktararak belirtti. Ayrıca, iki gün aç ve susuz bırakıldı. Bu aç vesusuz bırakma ikencesi sıklıkla herkese uygulandı. (Tanyu, 1950 : 7-8.; Müftüolu, 1977 :81-97.).

Tophane’deki Askerî Cezaevinde tutulan sanık adayları bu tür maddî ikencelereuramadılar. Fakat onlar da “ih-tilâttan” ve okumadan yasaklı idiler. Hücreleri dar, hava-sızve tek kiilikti. Yatakları, Sansaryan Hanında bulu-nanlarınki gibi eski, tiksinilecek kadarpisti. Hasan Ferit Cansever, verildii hücredeki yataa giremedii için, du-rumu örenilipevinden yatak gönderilinceye kadar, üç gün, bir tabure üstünde uyumaa (tünemee)çalımak zorunda kalmıtı. Ötekiler ise, böyle bir imkânları bulun-madıı için, çaresiz, o

yataklarda yatmak zorunda kaldı-lar. Alparslan  Türke, oradaki ikenceleri, “ Hücrenin rutubeti, ı ıksızlık , güne   yüzü görememek , bir   ey oku-yamamak , atalet  beni  yıpratmı tı.”sözleri ile belirtir. (Müftüolu, 1977 : 95).

8/8/2019 3 May is 1944

http://slidepdf.com/reader/full/3-may-is-1944 21/53

  21

stanbul 1. Sıkıyönetim Mahkemesince yürütülen Türk-çülük dâvâsının bir durumasında,sanıklar ilk sorutur-malar sırasında Emniyet Müdürlüü’nde yapılan iken-celerdenyakınınca, kendisi de o ikencelerin uygulayıcı-larından olan ünlü savcı Kâzım Alöç,

-“Efendim, biz bunları huzurunuza  misafir olarak de  il, hü-kûmeti devirmek isteyen vatanhainleri, katiller ve caniler ola-rak sevk ettik. Kendilerini Pera Palas otelinde oturtacak de  il-dik.

 Bunları huzurunuza reisicumhur namzedi olarak da çıkar-madık. Onun için elbette her nevi zulmügörmü lerdir ve göre-ceklerdir.” (Orkun. 01.12.1950 : 9.) 

diyerek  yapılan ikenceleri açık bir dille itiraf etti. Fakat bu sözler, sanıkların “ Biz vatanhaini de  iliz. Bu sözleri aynen savcıya iade ederiz” biçimindeki karı çıkmalarına ve sanıkavukatlarından Kenan Öner’in

-  Huzurunuzda muhakeme edilmekte olan vatanda lar henüz hükümlü olmayıp sadece sanık durumundadırlar. Savcının bu sözleri söylemeye hakkı yoktur. Lütfen, savcı Kâzım Alöç’ün bubeyanlarının aynen zabta geçirilmesini talep ederim.”

yolundaki ısrarlarına ramen, istei duruma tutanaına geçirtilememiti. Oysa, dâvâlarsonunda bütün sanıklar aklanacak, savcının itham ve itirafları acı bir ‘ecaat arzı’ olarakkalacaktı (Müftüolu, 1977 : 182-183.).

kenceler konusu, gerek 07 Eylül 1944 günü balayan dâvânın durumaları sırasında,gerek 1947’deki Öner-Yücel Davasında, gerekse daha sonraki yıllarda sıkça söz konusuoldu. Ayrıca, ‘Türkçülük Dâvâsı’nın ilk sorutur-maları sırasında 15 çeit ikenceuygulandıını belirleyen Hikmet Tanyu (1950 : 7-8.), uzun uraıları sonunda, ikence vezulümlerin dâvâ konusu yapılmasını baararak bunları yapanların yargılanması yolunu açtı.Fakat iken-ceciler, 1950 yılında Demokrat Parti iktidarının çıkardıı af kanunundanyararlanıp yargılanmaktan kurtuldular (Tanyu, 1950 : 1-48.).

8/8/2019 3 May is 1944

http://slidepdf.com/reader/full/3-may-is-1944 22/53

  22

 

III. BÖLÜM

TÜRKÇÜLÜK DÂVÂSI ve EVRELER 

Önce  de belirtildii gibi, Türkçülük Dâvâsı’na stanbul Sıkıyönetim Mahkemelerindebakıldı. Dâvâ, I. Sıkıyöne-tim Mahkemesi, Askerî Yargıtay ve II. Sıkıyönetim Mah-kemesinde, üç evreli olarak görüldü.

1. Sıkıyönetim Mahkemesi evresiTürkçülük dâvâsının ilk evresi, dört ay süren, onlarca kiinin sorgulandıı ikenceli bir

sorgulama sürecinden sonra, 07  Eylül  1944 Perembe günü Istanbul I. Sıkı-yönetimMahkemesi’nde baladı. Dâvâ Tophane’deki bir yapıda görülecekti. Mahkemenin bakanı

Tümgeneral Yusuf  Ziya Yazgan, duruma yargıcı Yarbay Cevdet Erkut, üçüncü üye iseAlbay Galip  Kaan’dı. ddia ma-kamında ise, ikenceli sorgulama sürecinin ünlü savcısıKâzım Alöç bulunuyordu.

Mahkemeye sunulan dâvâ dosyasında, yer alması ola-an belgelerden baka, daha önceçileri Bakanlıı’nca kurulan ve bakanlıını, ne hikmetse, Hasan-Âli Yücel’în yaptııKurulun hazırladıı bir rapor da bulunmaktaydı. Dâvâ dosyasına konulması istenerek,çileri Bakanı Hil-mi Uran’ın imzasını taıyan bir yazı ile Sıkıyönetim Ko-mutanlıınagönderilen bu raporda, milliyetçi-Türkçü ya-yınlara karı alınacak tedbirler belirleniyor,milliyetçi-Türkçü olarak bilinen 47 kiinin de adı listeleniyordu. Belgenin, açılan dâvâ ileilgisini anlamak güçtü. Ancak onun, durumalar sırasında ihtiyaç duyulacak “yeni sanıklar”

için ipucu salamak erei ile ve H.-Â. Yücel’in telkini ve ibirlii ile hazırlandıını tahminetmek güç deildi. Lis-tenin, tanınan veya hepsi de ilerde önemli devlet görev-leri ve

8/8/2019 3 May is 1944

http://slidepdf.com/reader/full/3-may-is-1944 23/53

  23

hizmetleri üstlenecek olan bu kiilerin Mahkeme-ye jurnal edilmesi anlamı taıdıı açıktı.12 Rapor, aynı zamanda Yücel’in Türkçülük dümanlıını gösteren tipik bir belge idi.

Soruturmalar sonunda 26 Türkçünün mahkemeye ve-rilmesi kararlatırıldı. Fakat 3’ünündosyası ayırıldıı için dâvâ 23 sanıklı olarak baladı. Son soruturma kararında-ki sıra ile,durumalara alınan sanıklar unlardı:

Zeki Velidî  Togan (10.01.1890-26.07.1970), Hasan Fe-rit Cansever (1891-29.06.1969),Hüseyin Nihal Atsız (12.01.1905-13.12.1975), Alparslan Türke  (25.11. 1917-04.04.1997), Nejdet Sançar (01.05.1910-21.02. 1975), Fethi Tevetolu (31.01.1916-27.11.1989), Orhan aik Gökyay (16.07.1902-02.12.1994), Reha Ouz Türkkan (1920-), Hüseyin Namık Orkun (1902-23. 03.1956), Sait Bilgiç (01.07.1920-13.08.1988), M.Zeki Özgür (Sofuolu, 24.07.1922- ), smet Tümtürk (06. 06.1916-26.02.1998),Hikmet Tanyu (09.01.1918-07. 02.1992), Hamza Sâdi Özbek (01.03.1914-06.11.1971),Muzaffer Eri  (26.01.1915-02.03.1996), Cebbar enel (01.07.1922-07.02.1995),Nurullah Barıman (1919-2006), Cihat Savafer ( ? - ? ), Fazıl Hisarcıklı (1919-01.09.1973), O. Yusuf Kadıgil ( ? - ? ), Fe-himan Altan (Tokluolu, 1922- ),

Cemal Ouz Öcal (1913-1971), Saim Bayrak (1916- ? ),

13

[Sanık olması öngörülen fakatAlmanya’da bulundukları anlaılan Dou Türkistanlı Nuriman  Karadalı ve ei Ahmet Karada-lı‘nın  ile  adresi bilinmedii için kendisine ulaılamayan Heybetullah  til’indosyaları ayırılmıtı. H. til, duru-malara ve sanıklar arasına daha sonra, 24. sanık olarak,katıldı.]14.

12 Bu rapordaki Türkçülerin adlarına ilikin liste için, bk. V. Ek13 Bugün, o sanıklardan yalnızca Sofuolu, Tokluolu ve Türkkan hayattadır. Kendilerine Tanrıdan salıklıve uzun ömürler dileriz.14

  Heybetullah  til’in 24. sanık olarak Tophane Cezaevinde bulun-duu Orkun, 8 (24.11.1950), 9. s’daki,tutuklular arasında bir yarı-maya ilikin anıda adı verilen katılanlar listesinde açıkça görülmek-tedir. Bubakımdan, dâvâda yargılananların sayısı, genelde kabul edilenin aksine, 23 deil, 24’tür. til, dâvâya sonradankatılmıtır.

8/8/2019 3 May is 1944

http://slidepdf.com/reader/full/3-may-is-1944 24/53

  24

Durumanın ilk gününde, Savcı Kâzım Alöç’ün “Son Soruturma Kararı”nı okumasındansonra, basın mensup-larına, bu kararın eklendii, Türkçüleri suçlayan bir “res-mî tebli”daıtıldı. stanbul Sıkıyönetim Komutanlıı’nca çı-karılan bu teblide;

“Irkçılık-Turancılık gayretleriyle gizli ‘cemiyet’ kurarak, millete ve vatana kar  ı hıyanet hareketine te ebbüs ettikle-rinden dolayı, tahkikatları mevkufen yapılan  ahıslar hakkında alınan

son tahkikat kararı umumî efkâra, ayniyle arzolunur.” deniyordu. Dâvâya balanırken sanıkları, pein olarak suçlayan bu belge, dâvâ geliim vesonucunun nasıl ola-caını açıkça gösteriyordu. Bu teblie balı karar ise;“Te kilâtı Esasiye Kanununun ana vasıflarını ihlâle ma’tuf ırkçılık, Turancılık gayesiyle gizlicemiyet kurarak faaliyet ve harekete geçtikleri anla ılan e has hakkında Örfî   dare Ko-mutanlı  ınca yapılan tahkikatta;

  Bugünkü rejimimize ve vatanda larımızın hakikî milliyetçilik hislerine aykırı umdeleri ve buumdelere varmak için gizli cemiyetleri, faaliyet programları, te kilât ve propaganda or-ganları,hattâ muhaberelerini gizli tutmaya ma’tuf   ifre ve parolaları oldu  u, memleketin muhtelif mıntıkalarında ve bil-hassa her çe it terbiye müesseselerinde masum gençlerin mil-liyetçilik,vatanseverlik duygularını istismar ederek kendilerine taraftar toplamak ve bu suretle hükûmeti

devirerek hedeflerine ula mak için devamlı ve sistemli bir faaliyet sarfettikleri ve memlekete zararlıideolojilerini tahakkuk ettirmek yolunda muhtelif gruplar halinde çalı tıkları anla ılmı tır.

 Memleketin emniyeti aleyhine bu gizli cemiyetleri kendi mak-satlarına göre tevcih etmek isteyen  yabancı te ekküller de ha-reketsiz kalmamı  ve bu suretle içten beliren fesat ve hiyanet hareketlerinde dı  unsurların tesir ve müdahalesi de görün-mü tür”

giriinden sonra, sanıkların dâvâya dayanak olduu ileri sürülen düünce ve eylemleri, herbirine ayrılan alt bö-lümlerde açıklanmı, ardından da verilmesi istenen ceza-lar belirtilmiti(Müftüolu, 1977 : 118-166).

Kimliklerin belirlenmesi ve “son soruturma kararı”nın okunması ile bitirilen ilk oturumuizleyen dâvâ sürecinde, savcı ve mahkeme bakanı ile sanıklar arasında sıkça, serttartımalar yapıldı. Bu arada, hepsi de Tophane’deki, da-ha önce asker sanıkların bulunduuAskerî Cezaevine getirilmi olan Türkçülerin, aynı semtteki, mahkeme salo-nununbulunduu yapıya, süngülü jandarmalar arasında götürülmesi de vahim ve sıkça yinelenen

8/8/2019 3 May is 1944

http://slidepdf.com/reader/full/3-may-is-1944 25/53

  25

ikencelerdi (Tanyu, 1950 : 9.). 66 oturum süren bu dâvâda, çetin sorgulama vesavunmalardan sonra, 29 Mart 1945 Per-embe günü verilen kararla, Prof. Dr. Zeki Velidî Togan,  Hüseyin Nihal Atsız, Reha Ouz Türkkan, Nurullah Barıman, Cihat Savafer,Nejdet Sançar, Dr. Fethi Teve-tolu, Alparslan Türke, Cebbar enel ve Cemal OuzÖcal’a 10 yıla kadar uzanan deiik hapis ve sürgün cezaları verilmi, öteki sanıklar

aklanıtı.Askerî Yargıtay evresi

Bunun ardından dâvâ Askerî Yargıtay’a taındı. Yüksek Mahkeme 1. stanul SıkıyönetimMahkemesı’nin bu ka-rarını “usûl ve esas yönünden” bozdu; tutuklu sanıkların hemensalıverilmesini ve dâvânın 2. Sıkıyönetim Mahke-mesinde görülmesini kararlatırdı Bukarar, 26  Ekim  1945 günü, yıldırım telgrafı ile stanbul Sıkıyönetim Ko-mutanlıınabildirilerek tutukluların hemen salıverilmesi salandı. Böylece, kimi Türkçüler için 1 yıl be buçuk ay süren çileli zindan hayatı sona erdi.

Askerî Yargıtay’ın 87 sayfa tutan kararında, her sanıın durumu ve kendisine yöneltilensuçlamalar ayrı ayrı de-erlendirilerek, onların her biri için ayrı aklama kararı verilmesi

öngörülüyordu.2. Sıkıyönetim Mahkemesi evresi

Türkçülük dâvâsının 2. Sıkıyönetim Mahkemesi’ndeki durumalarına 26  Austos  1946 Perembe günü balandı. Mahkemenin bakanı Tümgeneral Yaar  Yeniceolu, durumayargıcı General evki  Mutlugil ve üye Yarbay Ömer  Köprülü idi. Hâkim YüzbaıMehmet  Ünlü de savcı olarak bulunuyordu. Durumalara, ilk soruturma kararı iledosyaları ayırıldıı için 1. Sıkıyönetim Mahke-mesince yargılanamayan ve Almanya’danyurda dönmü bulunan Nuriman-Ahmet Karadalı çifti de “sanık” olarak katıldı.Durumalar boyunca, zamanın stanbul Valisi Lütfi Kırdar’ın da aralarında bulunduubirçok yeni tanık da dinlenildi. 31  Mart 1947’deki son duruma-da, “bütün  sanıkların 

beraatine” karar verildi.2. Sıkıyönetim Mahkemesi’nin bu kararı Adlî Âmirlik-çe temyiz edilmi ise de Askerî Yargıtay bu istei ret ede-rek Mahkemenin kararını onaylamı, ardından gelen “tas-hihi

8/8/2019 3 May is 1944

http://slidepdf.com/reader/full/3-may-is-1944 26/53

  26

karar” istei de kabul edilmemiti. Böylece, pek çok sıkıntılara ve çilelere mal olan tarihî  dâvâ Türkçüle-rin, dolayısıyla Türkçülüün aklanması ile son buldu.

Bu sonuç, elbette, dâvâyı “icat eden” ve onu Türkçülere zulüm için bir âlet olarakkullananları, özellikle de Cum-hurbakanı nönü’yü ve Maarif Vekili Yücel’i, hiç mem-nun etmedi. nönü, bundan kaynaklanan kızgınlıını, bu karardan sonraki, belki de özellikle

yaptıı bir Askerî Yargıtay ziyaretinden, Mahkemenin bakanı ve kendisi-nin kırk yıllıkarkadaı olan Orgeneral Ali Fuat Erden‘in odasına urama nezaketini göstermedenayrılarak ortaya koymutu. Zaten, Erden Paa ile Askerî Yargıtayın öteki üyeleriTümgeneral Kemal Alkan ve Tugeneral smail Berkok, kısa süre sonra emekliyeayırıldılar (Müftüolu, 1974 : 197-201). Yücel ise, o yenilginin öcünü, aklananöretmenlerin ilerine dönmesini engelleyerek aldı.

IV. BÖLÜM

LGL BAKA DÂVÂLAR

Türkçülerin dâvâ serüveni bu dâvâ ile bitmemiti. Daha sonra açılan iki dâvâ da serüvenisürdürür nitelikte idi. Bunların biri çou Türkçülerin tanık olarak katıldıı “Öner-Yücel dâvâsı”; öteki ise Hikmet Tanyu’nun aç-maa çalıtıı, fakat olası sanıkların 1950 yılındaçıkan af yasasından yararlandıı “kenceler dâvâsı” idi.

Öner-Yücel dâvâsı

Bu dâvâ, zamanın çileri Bakanı ükrü Sökmensüer’in TBMM’de yaptıı birkonumada, Mareal Fevzi Çak-mak’a yönelttii bir suçlamadan kaynaklandı. Bakan, 28.

01.1947 günü, TBMM’de bir sözlü soruyu cevaplarken, o sırada milletvekili olan FevziÇakmak’ın “bilerek   veya  bilmeyerek   komünist   faaliyetlerine  i tirak   etti  ini” söyle-miti.

8/8/2019 3 May is 1944

http://slidepdf.com/reader/full/3-may-is-1944 27/53

  27

Buna karılık Mareal da 05.02.1947’de gazetelere verdii demeçte, kendisinin komünizmekarı ve onunla mücadele eden bir kimse olduunu söyledikten sonra,

-“ Ben daha i ba ında iken eski bir Millî E   itim Bakanı’nın bu faaliyeti destekleyen hareketindendolayı hükûmeti ikaz et-tim. Kimse kulak asmadı ve sonra da Hamidiye Köy Ensti-tüsü’ndekikomünist yuvasından bahsettiler ”

demiti. Bunun üzerine Ulus gazetesinde Çakmak’a hita-ben bir açık mektup yayımlayanHasan-Âli Yücel (1947 : 1.), “O eski bakan ben miyim?” diye sordu. Bu soruya karılıı,baka bir açık mektup ile, Kenan Öner (1947 : 1) verdi: “Evet, o Maarif Vekili, sizsiniz!..”Bunu Hasan-Âli Yücel, 22 .02.1947’de baka bir açık mektup ile ce-vaplandırdı ve KenanÖner’i mahkemeye verdiini açık-ladı. te, “Öner-Yücel  Dâvâsı” diye bilinen; AvukatKenan  Öner ile birlikte Yeni sabah gazetesi sahibi ve Yazı leri Müdürü Cemalettin Saracolu’nun da sanık olduu “neren hakaret dâvası” böyle baladı.

Dâvâya 17 Nisan 1947 günü, Ankara 3. Asliye Ceza Mahkemesi’nde balandı. Yargıcı Saffet Unan, savcısı Abdullah Pulat Gözübüyük olan dâvâ, “Türkçülük dâ-vâsı”nındevamı gibiydi: o dâvanın kimi sanıkları ile kimi baka Türkçüler bu dâvâda tanık olarakdinlendiler. Türk-çülük dâvâsının ilk soruturma evresinde Türkçülere ya-pılan ikencelerde Öner-Yücel dâvâsında önemli bir yer tuttu. Kendisine “ispat hakkı” tanınan Kenan Öner,Millî Eitim Bakanının himaye ettii komünist etkinliklerini ve komünistleri ortayakoyacak 27 istekten oluan bir dilek-çeyi, durumun ilgili kurumlardan sorulması dilei ile,Mahkemeye sundu. Mahkeme bunların 24’ünü kabul ede-rek ileme koydu.

Öner-Yücel dâvâsının balıca tanıkları Orhan aik Gökyay, Hüseyin Nihal Atsız,Osman Yüksel, Hüseyin Namık Orkun, M. Zeki Sofuolu, Adnan Ötüken, HikmetTanyu, Zeki Mesut Alsan, Sait Bilgiç, Nejdet Sançar, smet Tümtürk, Necdet Özgelen,Selâhattin Ertürk, Ziya lhan (Zaimolu), Nurullah Barıman, Halûk Karamaaralı,Sururi Ermete, Ziya Karamuk, Rüknettin Nasuhiolu, Ali Soylu idiler. Dâvâ, o tanık-ların anlattıkları ile Kenan Öner’in Mahkemeye sunduu listede belirtilen olaylara ilikin

sorulara ilgili kurumların verdii cevaplar göz önüne alınarak sonuçlandırıldı. Din-leyicilerin ve basının büyük ilgi gösterdii dâvânın kararı, 19 Kasım 1947 günü okundu veKenan Öner ile Cema-lettin Saracolu’nun beraat ettikleri açıklandı. Yargıtay’a taınan

8/8/2019 3 May is 1944

http://slidepdf.com/reader/full/3-may-is-1944 28/53

  28

karar, yargılama sırasındaki bazı eksiklikler ge-rekçe gösterilerek bozuldu. Dâvânın bu2’nci görülüü sonunda, Mahkeme kararında ısrar etti. Yargıtay’ın 2’nci bozma kararındansonra balayan 3’üncü dâvâ sürecinde Kenan Öner uçmaa vardıı için, yük öteki sanıkSara-colu üzerinde kalmıtı. Fakat o dâvâ ile ilgilenmedi. Mahkeme, az bir ceza verip onuda erteleyerek olayı kapattı (Müftüolu, 1977 : 208-268.).

ki ünlü siyasetçi arasındaki Öner-Yücel Dâvâsı kamu oyunda büyük ilgi gördü, kalabalıkdinleyicilerce izlendi ve basın organlarına da geni ölçüde yansıdı.

Dâvâ dolayısıyla Kenan Öner, Öner-Yücel   dâvası (s-tanbul, 1947. 159 s.) ve Öner-Yücel  dâvası, 2 (stanbul, 1947. 250 s.); Hasan-Âli Yücel de  Dâvam (Ankara, 1947. 155 s.) ve  Hasan-Âli Yücel’in açtı  ı dâvalar ve netice-leri (Ankara, 1950. 256 s.) adlı kitaplarıyayımladılar.

kenceler dâvâsı Türkçülük dâvâsı sanıklarından Hikmet Tanyu, o dâ-vânın hazırlık evresinde en çok ve

deiik ikenceler gö-renlerden biri idi. Dâvânın durumaları sırasında konuyu dâvâtutanaklarına geçirtmeyi bir türlü baaramamıtı. Bu durum karısında, Türkçülük

dâvasından beraat etmesin-den sonra, ikenceciler hakkında dâvâ açılmasını salamak için ısrarlı, deiik giriimlerde bulundu. Açacaı dâvâ elbette kendi madurluuna dayalı özelbir dâvâ olacaktı. Fakat o dâvâda, elbette, bütün Türkçülere uygulanan i-kenceler de elealınacaktı. Açılacak dâvânın olası sanık-ları, elbette, Türkçülük dâvâsının ikencecileriidiler. Fakat, onlar hakkında dâvâ açılabilmesi için, balı olduk-ları bakanlıkların iznigerekliydi. Ancak, o günlerin art-ları içinde bu mümkün deildi. O sebeple dâvâ izni Da-nıtay’da açılacak dâvâlar ile salanabilirdi.

Hikmet  Tanyu, adlî yargı yolunu açabilmek içim Da-nıtay’a birkaç kez bavurarak,sanıkların mahkeme önü-ne çıkarılmasını salayacak kararı ancak 05 ubat 1950’-de eldeedebildi (Tanyu, 1950 : 22-44.). Fakat, 14 Mayıs 1950’deki iktidar deiikliinden sonraçıkarılan af yasa-sı, açılacak ikenceler dâvâsının sanıkları için de af ge-tirdii için,yargılanmaları mümkün olmadı. Böylece, be yıllık hukuk savaı, ikencecilerin“yargılanması gerek-tii” kararı ile noktalanmı oldu.

8/8/2019 3 May is 1944

http://slidepdf.com/reader/full/3-may-is-1944 29/53

  29

Hikmet  Tanyu, Bu dâvâya ilikin çabalarını ve Danı-tay’a sunduu dilekçelerinmetinlerini Türkçülük davası ve Türkiye’de i  kenceler (Kayseri, 1950. 48 s.) adlı birkitapçıkta topladı.

VI. BÖLÜM

TÜRKÇÜLÜK DÂVÂSI’NIN BAZI SONUÇLARI

Türkçülük Dâvâsının birtakım siyasî, toplumsal ve dâ-vânın sanıkları olan veya olmayanTürkçüleri ilgilendi-ren sonuçları oldu. Bunları öyle özetleyebiliriz:Siyasî sonuçlar

Türkçülük ve Öner-Yücel dâvâlarında sıkça dile getiri-len ikenceler ve özellikletabutluklar konusu, 14 Mayıs 1950 seçiminde muhalefetin balıca propaganda malze-melerinden idi. Bu, nönü’nün yönetimindeki15 Cumhuri-yet Halk Partisi’nin o seçimikaybetmesinin balıca et-kenlerinden biri oldu. Özellikle seçimi kazanan Demokrat Parti,bütün propaganda etkinliklerinde bu konuyu sömü-rürcesine kullandı. Büyük gürültü vesuçlamalarla açılan, akla aykırı ikencelerle sürdürülen bu dâvâ, smet nönü’-nün bütünistek ve çabalarına ramen, Türkçülerce kaza-nılmı; onlara karı devlet  terörü estirenleriçin, tam bir hezimet olmutu. Bu sonuçla nönü, büyük bir zevkle kullana geldii “Millî 

ef” sıfatını ebediyen yitirdi. Par-tisi de bir daha “tek baına” iktidara gelemedi. Kendi ye- 15 O yıllarda Cumhurbakanları, partilerindeki görevlerini sürdürebil-mekte idi.

8/8/2019 3 May is 1944

http://slidepdf.com/reader/full/3-may-is-1944 30/53

  30

titirdii bir partilinin (Bülent Ecevit’in) Parti Kurulta-yında kendisini yenmesi üzerine,kurucularından olduu CHP’den de ayrılmak zorunda kaldı. 03 Mayıs 1944 ve Türkçülükdâvâsı sürecinin ba rol oyuncusu Hasan-Âli Yücel ise, 1946 yılında Maarif Vekilliinden,1950’de de milletvekilliinden ayrılma acısını tattı. 1950 seçimlerin-de milletvekili adayıolan, Türkçülere yönelik devlet terö-rünün öteki uygulayıcılarından Falih Rıfkı Atay, Sait

Koçak gibi kiiler de seçimi kaybettiler. Buna karılık seçim, dâvânın sanıklarından Sait Bilgiç ile Prof. Remzi  Ouz  Arık,  Ârif   Nihat  Asya, Dr. Cezmi  Türk gibi bir-çokmilliyetçi adayın milletvekili seçilmeleri ile sonuç-landı (Tanyu, 1950 : 20., Seferciolu,2001 : 43/19). O arada, 03 Mayıs 1944 sonrası devlet terörünün ba uy-gulayıcılarındanolup adı bir casusluk olayına karımı bulunan ünlü Ankara valisi Nevzat  Tandoan daintihar etmi veya öldürülmütü (Müftüolu, 1977 : 263-264.)

Toplumsal sonuçlarTürkçülük dâvâsının ilk soruturma ve I. Sıkıyönetim yargılaması sürecinde ortaya çıkan

en önemli toplumsal sonuç, “yargı güvenirlii” sorunudur. Bu sürecin balan-gıcında, ÜçMayıs olayı Ankara’da yaandıı ve ilk gö-zaltılar orada yapıldıına göre, buna yönelik

dâvâya hu-kuken Ankara mahkemelerinden birinin bakması ve dâvâ konusunun “izinsizyürüyü ve gösteri” olması gerekirdi. Oysa dâvâ, hukuk ve yasa kuralları gözetilmeden,Istan-bul’daki Sıkıyönetim Mahkemelerine aktarılmı; “Irkçılık ve Turancılık” yaftası ilebir rejim dâvâsına dönütürül-mütü.

Türkçülük dâvâsının sonuçlarından biri de, önemli bir toplum sorunu olan ve özellikleemniyet ve yargı kurum-larında yaygın bulunan “ikence” sorununun kamuoyu-nun malıkonumuna gelmesidir. Türkçülük ve ardından gelen Öner-Yücel dâvâlarının görülmesisürecinde sık sık dile getirilen bu toplum sorunu, basının da ilgi göstermesi ile, kamuoyuncada benimsendi. Sonraki yıllarda, millet-lerarası telkinlerin de zorlaması ile, ikenceyiengelleyici toplumsal ve yasal önlemler alındı. Böylece, bu insanlık dıı, insan haklarına aykırıuygulamalar, büyük ölçüde sona erdi (Seferciolu, 2001 : 17.)

Türkçülük dâvâsına yol açan Atsız’ın “Bavekil Sara-colu ükrü’ye açık mektup”ları, omektupların yayım-landıı Orhun dergisinin kapatılmasına sebep olmadı. O sıradaçıkmakta olan Reha Ouz Türkkan’ın Gökbörü’sü, Fethi Tevetolu’nun Kopuz’u , Remzi

8/8/2019 3 May is 1944

http://slidepdf.com/reader/full/3-may-is-1944 31/53

  31

Ouz Arık’ın Mil-let’i,  Necip Fazıl Kısakürek’in   Büyük do  u’su gibi  birta-kım Türkçü-milliyetçi dergilerin yayınlarına son verilme-sine de yol açtı. Orhan Seyfi Orhon’unçıkardıı, yayı-mını zengin bir Türkçü içerikle sürdüren Çınaraltı dergisi de, bir tedbirolarak, 03 Mayıs 1944’den sonra magazin aırlıklı biçime dönütürüldü ise de, 15.07.1944’de kapa-tılmak zorunda kaldı. Bundan sonra, bir süre hiçbir Türk-çü dernek

kurulamadı, hiçbir Türkçü dergi çıkarılamadı Bu durum o tarihlerde basın özgürlüü diyebir kavramın tanınmadıının kanıtı olma yanında, milletin bir kesimi-ni istediiniokumaktan yoksun bırakmaya yönelik olan bir toplum sorunu idi.

Kiilere yönelik sonuçlar

Türkçülük dâvâsı aklanma (beraat) ile sonuçlanmı ol-masına ramen, özellikle Millî Eitim Bakanlıı’nda gö-revli olan Türkçüler, Türkçü olmanın bedelini ödemeyisürdürdüler. Bu bedeller, görevlerine balatılmama, öre-nim ve/ya hizmet kıdemlerininçok altındaki, ülkenin çok uzak yerlerindeki görevlere atanma, vb. gibi uygulama-lardı.Bunların belirgin olanlarını öyle özetleyebiliriz:

Bu tür uygulamaların en zorlusunu Atsız yaadı. Ken-disine 1949’a kadar görev

verilmedi. O tarihte verilen görev ise, örenim durumuna ve mesleine uygun olan liseöretmenlii deil, kütüphane memurluu idi. Bunun erei, kukusuz, onu örencilerdenuzak tutmaktı. 1950 yılındaki iktidar deiikliinden sonra Haydarpaa Lisesi edebiyatöretmenliine atandı ise de, orada ancak bir bu-çuk öretim yılı çalıabildi. Ankara’da 04.05.1952 günü verdii “Devletimizin kuruluu” konulu konferans bah-ane edilerek,Süleymaniye Kütüphanesindeki sürgünlük görevine yeniden gönderildi ve emekli olduu1969’a kadar orada tutuldu (Seferciolu, 2005 : 88-102.).

Nejdet  Sançar da bu tür bir uygulamadan nasibini aldı. Birkaç yıl Zonguldak Kömürletmesi’nde içi-memur olarak çalıtı. M. Çelikel Lisesi edebiyat öretmenliine, aabeyiAtsız gibi, ancak 1949’da verildi; 1950 yılında da Edirne Lisesi’ne gönderildi. Fakat oradaçok kalamadı. Millî Kütüphane’de çalımak kaydı ile, Ankara Gazi Li-sesi edebiyatöretmenliine atandı ve emekliliine iki yıl kalıncaya kadar orada çalıtı. Sonra da GaziLisesindeki asıl görevine geçti. Ancak, aabeysininkinden farklı ola-rak, Millî Kütüphanedegörevli iken, Polis Koleji’nde ve Gazi Lisesi’nde dersler verme fırsatını bulabildi.

8/8/2019 3 May is 1944

http://slidepdf.com/reader/full/3-may-is-1944 32/53

  32

Siyasal Bilgiler Okulu ktisat Bölümünü bitirmi olan M. Zeki Sofuolu tutuklandıında, yedekastemen olarak asker-lik hizmetini yapıyordu. Cezaevinden kurtuluunun ardından, yurt hizmetinitamamlamak için Bitlis’teki kıt’asına gitti. Ter-hisinden sonra da birkaç yıl geçici ilerde çalıtı.Öretmenlik yapmak istedii için 1949 yılında Düziçi Köy Enstitüsünde görev aldı. Kısa süre sonrabir ilkokulun, ardından da Mersin Ticaret Lisesinin öretmenliine atandı. Baarılı bir öretmen-likve yöneticilik hayatı yaadı ve Millî Eitim Bakanlıı Müs-tear Yardımcılıından emekli oldu.

Hikmet Tanyu, tutuklandıı sırada D.T.C.F.’de Felsefe Bö-lümü örencisi idi; bir yandan damemurluk yaparak geçimini salamaya çalııyordu. Aklanıp özgürlüe kavutuktan sonra hembirtakım geçici ilerle uratı, hem de örenimini sürdür-dü. 1948’de Fakültesini bitirdi ve lisefelsefe öretmeni oldu. Fakat ona örenim durumuna uygun bir görev verilmedi. Pı-narbaı veKayseri’de ilk okul sınıf, Osmaniye Ortaokulunda Türkçe, Ârifiye lköretmen Okulu’nda meslekdersleri ö-retmenlikleri yaptı. 1955 yılında, türlü engelleri aarak, Ankara Üniversitesi lâhiyatFakültesine asistan odu. Orada, akademik yükselme basamaklarını kısa zamanda çıkarakprofesörlüe ve dekanlıa yükseldi.

Öte yandan, 03 Mayıs 1944 sonrasının sıkıntılarına ve üzün-tülerine, Türkçülük dâvâsısanıklarınınkiler yanında, o erefe eriemeyen bütün Türkçülerin kendileri, aileleri ve yakınları dakatlanmak durumunda oldular. Toplumdan soyutlanma, dılan-ma, kukulu davranılarla karılama

onların kaderi oldu. Bun-ların etkilerini silmek de kolay olmadı. Bu türden bakı ve davranılaruzun yıllar boyunca sürdü.

SON SÖZKimi iktidar sahiplerinin, iktidarlarını ve/ya siyasetle-rini sürdürmek için birtakım akıl

almaz ilere girimeleri ile zaman zaman karılaılması toplumların hayatında ka-çınılmazbir olgudur. 1940 yıllarının CHP iktidarı da, ‘altı ok’ ile belirtilen ilkelerinden biri“milliyetçilik” olduu halde, sırf bir siyaset yönlendirmesi yapabilmek uruna, 1944-1949

yıllarında Türk milliyetçilerine devlet terörü uygulamaktan çekinmedi. Bu uygulamadabütün suçları milletlerini ve yurtlarını sevmek, onları yüceltmee çalı-mak olan gençaydınları en aır ikencelere uratmaktan, bir buçuk yılı bulan bir süre zindan azabı

8/8/2019 3 May is 1944

http://slidepdf.com/reader/full/3-may-is-1944 33/53

  33

çektirmekten geri durulmadı. Üç yıl süren bir dâvâ süreci Türkçülerin aklanması ile sonaerse de, o sürecin manevî sıkıntıları ve yıkıntıları on yıllarca sürdü.

Bu kitapçık, 03 Mayıs 1944’te balatılan bu terör döne-minin balıca olaylarını, ilgi çekiciyanları ile özetleye-bilmek ereiyle hazırlandı. stenildi ki Türk milliyetçi-lerine büyükacılar tattıran o dönem bir kez daha hatır-lansın ve genç Türkçülere anlatılsın! Böylelikle,

Türkçü-lüe reva görülen kötülükler unutulmasın. Bundan sonra olabileceklere karıhazırlıklı olunsun!

03 Mayıs 1944 olaylarını ve ardından gelen dâvâları bu ki-tapçıın kapsamı içinde, bütünayrıntıları ile deerlendirmek mümkün deildi. Bu kadar özetlenebildiler. Ereimiz de, za-ten, oolayları anlatan, hatırlatan bir özet sunmak ve ileride yapılacak aratırmalar için ipuçları vermekti.Umarız, bu sa-lanabilmitir. Tanrıdan, Türk milliyetçilerine böyle baka üzüntülü dönemleryaatmamasını dileyelim ve sözümüzü Atsız’ın (2004 : 45-48.) 01 Austos 1944 günü zindandanyükselen “Selâm”ından aktardıımız bölümler ile bitirelim:

. . .

Gönülleri birleenler! Selâm sizlere!Uzaklarda dertleenler! Selâm sizlere!Selâm sana hücrelerde benzi solan genç!Selâm sana ey yılları hebâ olan genç!stikbalim gitti diye yaslanma sakın!stikbalin deil rûhun Tanrı’ya yakın!O yalancı istikbâle bir perde indir!‘Gerçek yarın’ unutma ki bir gün senindir!. . .Ey ekmei alınanlar! Selâm sizlere!Ey rütbesi çalınanlar’ Selâm sizlere’Karde yahut arkadatır diye evleri,Ocakları daıtılan ülkü devleri!Selâm size! Üstünüzde bütün bakılar,Bir gün olur, tarih sizi elbet alkılar!. . .En tatlı hayâlimdir bu selâm benim,

Kırk derece sıcaklıkta erirken tenim…Çekiyoruz bunalarak, fakat ne çıkar!Ulu Tanrı bir gün elbet bizi yarlıgar.Bütün dünya saırlasa o bizi dinler,

8/8/2019 3 May is 1944

http://slidepdf.com/reader/full/3-may-is-1944 34/53

  34

Onun rahmet denizinde ruhlar serinler.Ey hırçın genç, ey güzel kız! Bırakın yası…Yeter temiz gönüllerin bizi anması…Toprak ana uyuturken koynunda biziYarınkiler biçecektir ektiimizi.Yeermesi ektiimiz tohumların haktır,te o gün ruhlarımız âd olacaktır.

. . .Haydi artık dinsin bütün ıztırapların,Ufuklardan anlı bir gün doacak yarınGüzellikle, sıcaklıkla ve ihtiamla…Kumandasız hazır olup onu selâmla!. . .

1. EK

“BAVEKL SARACOLU ÜKRÜ’YE AÇIK MEKTUP”16 

Sayın Bavekil,

Hem Türkçü, hem de Bavekil olduunuz için size bu açık mek-tubu yazıyorum. Yalnız Bavekil olsaydınızbunları yazmak emeine katlanmazdım. Çünkü Türkçü olmayan bir Bavekile hitap etmenin ne kadar bo 

olduunu bilirim. Yalnız bir Türkçü olsaydınız yine yazmaa lüzum görmezdim. Çünkü faydasız kalacakolduktan sonra, sizden daha eski Türkçülerle yurdun dertlerini her zaman konu-abilirim. Fakat Türkçü olarakidare makinesinin baında olduunuz için sizinle konumaktan faydalar doabileceine inanıyor, onun içinsize hitap ediyorum.

Millet Meclisinde 5 Austos 1942 günü verdiiniz nutukta; “ Biz  Türküz, Türkçüyüz ve daima Türkçükalaca  ız. Bizim için Türkçülük bir kan meselesi oldu  u kadar ve lâakal o kadar bir vicdan ve  kültür  meselesidir ” demitiniz. Türk tarihi ile uramı bir münevver olarak söyleyebilirim ki, ne ırkımızın ne dedevletimizin tarihinde, Türk milliyetçilii resmî bir aızdan bu kadar kesin sözlerle hiçbir zaman açıavurulmamıtı. Bu sözlerin Türkçü çevrelerde nasıl sevinçle kar-ılandıını anlatmaa lûzum yoktur. Fakataradan bir buçuk yılı aan bir zaman geçtii halde, biz, bu Türkçülüün i alanına geçmediini görmektendoan bir sıkıntı içindeyiz. Fikirler i haline geldii za-man mânâlıdır. Buna ülkü deriz. haline gelmeyecekfikirler ise ham hayalden baka bir ey deildir. Yetmi yıldan beri ilene ilene bugünkü duruma erienkuvvetli Türkçülüün artık tatbikat alanında da kendisini göstermesi zamanı elbette gelmitir. te bu satırların

güttüü istek, size, Türkçülüün niçin yalnız sözde kalarak, bugünün imkânları nispetinde, i haline

16 Atsız (1944 a) : 9-12

8/8/2019 3 May is 1944

http://slidepdf.com/reader/full/3-may-is-1944 35/53

  35

gelmediini sormak ve Türkçülük tat-bikat sahasına geçmedii için yurdumuzun dümanı olan fikirlerin nasılgeliip yayıldıını anlatmaktır. Bir Bavekile hangi sıfat ve cüretle bu soruyu soruyorsun diyemezsiniz. Halkçıbir hükûmetin Bavekili iseniz, mensup bulunduunuz partinin gazeteleri tarafından birçok defa tekrarlandııgibi, rejimimiz demokrat bir rejim ise ve siz de birçok defa söylediiniz gibi halk arasından yetimi olmaktaki gururu belirten sözlerinizde samimi iseniz ve Millet Meclisi’nin âzâ-ları hakikaten bizimvekillerimiz iseler, siz de bir Bavekil, halk ada-mı, demokrat, halkçı ve Türkçü olmak dolayısıyla beni

dinlemee mecbursunuz. Yok, bunlar doru deil de birer gösteriten ibaretse, üphesiz, benim bu hitabımcüretkarlıı da aan bir küstahlıktır ve bunun ilk karılıı da Orhun’un susturulmasıdır.

Sayın Bavekil!

Esefle söylemee mecburum ki, Türkçülük nazariyat sahasında kalmaa devam ederken, bu milletin ve buülkenin dümanı olan solcu fikirler bazen sinsi, bazen açık yürümekte, büyümekte, pro-pagandasını yapmaktadevam ediyor. Halbuki sizin Türkçü ve par-tinizin altı okundan bir tanesinin de milliyetçilik olmasına göreböyle olmaması icap ederdi. Pek uzun konuarak esastan ayrılmaktansa, örnek vererek bugünün gerçeklerinigöstermek daha doru olaca-ından size memleketimizin, kanunlarımızın milliyetçilii ile, sizinTürkçülüünüzle badaması kabil olmayan olayları göstereceim:

Bir kaç gün önce Baltacıolu smail Hakkı’nın Eminönü Hakle-vi’nde verdii konferansta mühim bir hâdiseoldu. Gazetelerin ancak mizah sütunlarında yer alan bu hâdiseyi bilmem iittiniz mi? Her-halde iitmemi olacaınız bu vakayı ben size kısaca anlatayım:

Baltacıolu’nun milliyetçilik lehinde söz söyleyeceini haber alan bazı zümreler (yani solcular,komünistler, yani vatan hainleri) bu konferansta bir hâdise çıkarmaa karar veriyorlar. Konferans günü,salonun sol tarafını (dikkatinizi çekerim!) dolduruyorlar ve konfe-ransçı kürsüye geldii zaman lüzumundanfazla, dakikalarca süren alkılarla ilk nümayii yapıyorlar. Fakat bu nümayi alkı  eklinde olduu içinkimsenin aklına kötü bir ey gelmiyor. Herkes bunu terbiyesiz bir sevgi gösterisi sanıyor. Konferansın biryerinde Bal-tacıolu hoa giden bir jest ve tebih yaptıı zaman herkes gülüm-süyor. Fakat sol taraf bugülümseyii kahkahalar eklinde uzun za-man devam ettiriyor. Yine kimsenin aklına bir ey gelmiyor. Herkesbunu da kıt terbiyelilerin bir gülüü sanıyor. Fakat biraz sonra, Bal-tacıolu Türk tiyatrosundan bahsettiisırada yine aynı sol tarafta bir öksürme balıyor, çoalıyor, gürültü halini alıyor. Yine kimse bunun birkomünist nümayii olduunun farkında deil. Konferansçı, gürül-tüden dolayı susmaa mecbur kalıyor.Herkesin gözü öksürenlerin üstünde iken sol tarafın en arkasından bir nefer kalkıyor ve öksü-renlere doru:“Üniversite gençleri!  Dinleme  e mecbursunuz” diye baırıyor. te o zaman, salondakiler ilk önceki alkıın,sonraki kah-kahanın ve imdiki öksürmelerin mânâsını anlıyor. Münevver bir Türk olduu anlaılan nefer

elbiseli gencin sert ihtarı üzerine bir anda öksürmeler kesiliyor ve o anda ii kavrayanlardan milliyetçi bir Tıb-biyeli sa taraftan ayaa kalkarak öksürenlere “ Namussuz komü-nistler!  Milliyetçilik  hakkında söz söylendi  i için böyle  yapıyorsunuz de  il mi?” diye haykırıyor. Tabiîdir ki, haysiyet ve namusu bir burju-va uydurması

8/8/2019 3 May is 1944

http://slidepdf.com/reader/full/3-may-is-1944 36/53

  36

diye telâkki eden komünistlerden kimse bu tahrike aldırmıyor. Yalnız kendilerine çevrilmi olan ateli bakılaraltında sinip susuyorlar. O zaman, Baltacıolu, nümayiçilere bakarak öyle diyor: “Korktu  um  için sustum sanmayın. Sadece  acıdı  ım  için  sus-tum.” Hatip konferansına devam ediyor. Kendisine has olan belâgatlekomünistlii paçavraya çeviren bir kaç söz söylüyor. Artık bu kada-rına dayanamayan ve konferansın bitmeküzere olduunu sezen marksist taslakları salonu terk etmee balıyorlar. Fakat bunu da nü-mayi eklinde vekasdî bir gürültü ile yapıyorlar. Salonun dıında, holde ikier, üçer kiilik gruplar halinde toplanan bu güruhun

ara-sında, merak dolayısıyla dolaan bir milliyetçi üniversite genci, bu taslaklardan birinin, Baltacıolu’yatulumbacı azıyla bir küfür savurduktan sonra “… bize milliyetçilik  dolması  yutturacaktı” de-diini iitiyor.Bu sırada içeriye resmî kılıklı dört be polisin geldii görülünce, taslaklar çabucak sokaa fırlayıpkayboluyorlar.

Fakat aılacak nokta u ki; Halk Partisi’nin bir mebusu, Halk Par-tisi’nin bir müessesesinde vatan ve milletdümanları tarafından tah-kir olunduu halde, kimsenin kılı kıpırdamıyor. Ne Halkevi, ne polis bir takibatveya tahkikat yapmaa lüzum görüyor. Aynı gece tıp talebe yurtlarında milliyetçiler ile solcuklar arasındabalayan müna-kaa dövüe binmek üzere iken, her yerde daima görülen uzlatırıcı tarafsızların arayagirmesiyle mesele kapanıyor.

Sayın Bavekil!

te Türkçülüün hâkim olduu bir Türk ülkesinde böyle bir olay oluyor. in en kötü ciheti de, bu nümayiiyapanların hem üniver-siteli, hele bir çounun devlet parasıyla talebe yurtlarında okuyan talebeler oluudur.

Demek ki, devlet bilmeden koynunda yılan bes-liyor. Kızıl gözlü, sinsi ve zehirli yılanlar… Bu yılanlar yarınbirer doktor olup yurt köelerinde vazife aldıkları zaman ilk ileri bal-talama hareketlerine girmek olacak,vatanı arkadan vuracaklar, bek-ledikleri kızıl sabahı Türkiye’ye getirecek olan yabancı ordulara ajanlıkedeceklerdir. Zaten toplu ve tekilâtlı bir halde daha imdiden konferanslarda nümayi yapmaları da bugündenajanlık etmee ba-ladıklarının delilidir. Bu nümayii yapanların arasında, Almanya’ya tahsile gönderilerekkomünistlik yaptıı için talebe müfettilii tara-fından geri alınan, fakat mebus amcalar sayesinde AnkaraÜniver-sitesi’ne Doçent olarak giren bir komünistin iki kardeinin bulunması da bilmem ki ibretle bakılmaademez mi?

Acaba böyle bir vaka baka bir ülkede olabilir miydi? Rusya’da marksizme, Almanya ve talya’damilliyetçilie aykırı en ufak bir hareket nasıl karılık görürdü?

Hattâ u küçük Bulgaristan’da Bulgarlık aleyhinde bir söz veya hareket tasarlanması nasıl kar ılanırdı?Herhalde kökünden kazınmak suretiyle karılanırdı. Yazık ki, anayasamızla yasak edilmi olan ya-bancıfikirleri benimseyen ve yarın devlette münevver tabakayı tekil edecek olan çocuklar milliyetçilie karı

geldikleri halde onlara bir ey yapmıyoruz.Istanbul’da Türklüe karı yapılan küstahlıklar bu kadar deildir. Yine halkevinde stiklâl Marı çalınırken

ayaa kalkmayan melezler, bir erkek lisesinde Türkçülükle alay ederek “arabacı araba olmadı  ı gibi Türkçü 

8/8/2019 3 May is 1944

http://slidepdf.com/reader/full/3-may-is-1944 37/53

  37

de Türk  de  ildir ” diyen tarih öretmeni, bir kız orta oku-lunda talebesine “Türk  de  il misiniz,  Allah belânızı versin.  Alman  veya   ngiliz  olmadı  ıma  pi manım” diyen baka bir tarih öretmeni hep millî  erefimizesaldıran, fakat karılık görmedii için küstah-lıını arttırmakta devam eden mikroplardır.

Bu mikropların tehlikesini artık örtbas edecek çada ve durumda deiliz. Vaktiyle Bavekil smet Paa:“ Hava  tehlikesi  vardır , en  a a-  ı  500  uça  ımız  olmalı” diyerek tehlikeleri olduu gibi göstermek usulünükoymu, sizden önceki Bavekil Refik Saydam da: “ Devlet   te kilâtı  A’dan  Z’ye  kadar   bozuktur , düzeltmek  

ister ” diyerek açık konuma usulünde bir adım daha atmıtır. Siz de ihtikârla baa çı-kamadıınızı, zeytinyaıticareti ile uraan bazı kimselerin devletin baına belâ olduunu söylemekle bu çıırda devam etmekte oldu-unuzu gösterdiniz. Bunlara bakarak kuvvetle umuyorum ki sizinle açık konumak kaabildir. GerekReisicumhur smet nönü gerekse siz, nutuklarınızda milletin ibirliini istememi mi idiniz? te ben de sizinsamimi sözlerinize bütün millî ve ahsî samimiyetimle cevap vererek ibirlii yapıyor, devlet ilerineyukardan baktıınız için, ancak aaıdan görülmesi kaabil olan ve sizin nazarınıza ulamayan bazı olaylarıhaber veriyorum.

Sayın Türkçü Bavekil!

Yukarda anlattıklarımı münferit vakalar sayamayız. Solculuk, gör-düü müsamaha ve kayıtsızlıktanfaydalanarak sinsi sinsi ilerliyor. Liselerde bu fikre saplanmı hastalar görülüyor. Bunlar arkadalarına“Yakında hepiniz komünist   zindanlarında çürüyeceksiniz” demek cü-retini gösterebiliyor. Yüksek öretimdebu hastalık daha çok artıyor. Arasına gayrımemnunları, gayrıtürkleri de alarak büyüyor. Yalnız mahrem ve

samimî düünce halinde kalmayarak hareket haline ge-çiyor. Boy boy dergileri çıkıyor. Bu dergilerde hep aynıteranelerle ahlâka, vatan ve eref duygusuna, millet hakikatine saldırılıyor. Ta-assupla mücadele ediliyormu gibi gözükerek mukaddesatla eleni-liyor. Bu dergilerden biri kapatılınca aynı imzalarla bir bakası çı-kıyor.Bu isiz güçsüz serseriler parayı nerden buluyor? Satılmayan, bedava daıtılan dergileri nasıl yaıyor? Fakaten zorlusu, siz, bun-lara nasıl göz yumuyorsunuz? Dergilerle ve hattâ gündelik gaze-telerle ilenen bu vatandümanı fikrin bazen devletçi, bazen vatancı, bazen insancı, bazen ilimci kılıklarla Türk milletinizehirlemesine nasıl göz yumuyorsunuz? Dergilerle ve hatta gündelik gazetelerle ilenen bu vatan dümanıfikrin bazen devletçi, bazen vatancı, bazen insancı, bazen ilimci kılıklarla Türk milletini zehirlemesine niçinmü-saade ediyorsunuz? Niçin bu memlekete istiklâli çok görmü, onu bakalarına köle etmek istemi olanlarayüksek makamlarda yer ve-riyorsunuz? Bunlar demokrasinin icapları ise o zaman memlekette, bilhassa ilmî alanda da geni fikir hürriyeti olması gerekir. Bu söz-lerim demokrasiye has tesamuh ile karılanırsa dahasöyleyecek çok sözlerim vardır. O zaman ben size ilmî sahada bile fikir hürriyetinin nasıl olmadıını, buhürriyeti bomaa çalıanların kimler olduunu, bizi bakalarına köle etmek istedikleri halde mühim mevkiler

igal edenlerin listesini, Türkçülükle elenen, Türk geldiine piman olan öretmenlerin kimler olduunusöyleyebilirim ve inanın ki sözlerimi ahitler ve maddî deliller ile ispat edebilirim. Fakat bunun için buönsözümün nasıl karılanacaını bilmem lâzımdır. Bu sözlerimin gö-recei karılık Türkiye’de ciddî bir yazıhürriyetinin olup olmadıını gösterecek, millet fertlerinin hiçbir karılık beklemeden hükûmete yardım etmesi

8/8/2019 3 May is 1944

http://slidepdf.com/reader/full/3-may-is-1944 38/53

  38

kaabil midir, bunu ortaya koyacak, sizin de hakiki bir demokrat olup olmadıınızı belirtmek bakımından pekönemli bir sonuç vererek, daha birçok karanlık noktaların aydınlanmasına yar-dım edecektir. Aksi takdirde,eski bir tarihî efsaneyi tanzir ederek di-yebilirim ki, 700 yıl önce Anadolu’ya gelen 400 arslana karılık bugün400 koyun halinde çadırlarımızı yeniden dererek arslanların geldii yolun tam dikine doru yola koyulmamızgerekecektir.

Maltepe Atsız

20 ubat 1944 Pazar

2. EK

BAVEKL SARACOLU ÜKRÜ’YE KNC AÇIK MEKTUP17 

Sayın Bavekil,

Orhun’un Mart sayısında size hitaben yazdıım açık mektup, Türkçü çevrelerde çok iyi karılandı. Yurduntürlü bölgelerinden al-dıım mektuplarla telgraflar büyük bir efkârı umumiyeye tercüman olduumu banaanlattı. Size gelince, bunu sizin de iyi karıladıınızı biliyorum. Orhun’u okuduunuz zaman hiçbir eysöylememi, yal-nız acı acı gülümsemi olsanız bile yine iyi karılamı olduunuza inanırım. Çünkü ben o acıgülümseyiin mânâsını anlarım. Çünkü gönlünüzün bizimle çarptıına, yurt meselelerini tıpkı bizim gibi dü-ündüünüze inancımız vardır.

Orhun’un resmî makamlar tarafından tamamen normal karılan-ması da Türkiye’de yazı hürriyeti olduunugöstermek, hükûmetin samimî Türkçülüünü belirtmek bakımından çok iyi oldu. Çünkü her bakımdan sukatılmamı Türk olan Orhun, bir Türk ülkesinde, bir Türk hükûmeti tarafından kapatılamazdı. Türklüün

dâvâsını haykı-ran, Türklük dümanları üzerine resmî bakıları çekmek isteyen Orhun gibi bir dergi, ancakTürk dümanlıının hâkim olduu bir ülkede, meselâ çarların veya haleflerinin ülkesinde kapatılabilirdi.

17 Atsız (1944b) : 9-12.

8/8/2019 3 May is 1944

http://slidepdf.com/reader/full/3-may-is-1944 39/53

  39

Sayın Bavekil!

Bizim anayasamıza göre komünizm Türkiye’de yasaktır ve dev-letimiz milliyetçi bir devlettir. Türk ırkınınhususî yapısına, ahlâkî ve millî temayüllerine aykırı olan komünizmi Türkiye’ye sokmak iste-yenler, milletbakımından soysuz ve nâmert oldukları gibi kanun na-zarında da haindirler. Hiçbir millet kendi millî yapısınadüman say-dıı fikirleri kendi ülkesinde yaatmaz. Hürriyetin ve demokrasinin anayurdu olan ngiltere’debile, sava balar balamaz faist fırkası lâvedilip âzâları hapise atıldı. Bütün dünyada, yurt dümanlarına

müsamaha gösteren, hatta onlara mevki ve selâhiyet veren tek devlet Türkiye’dir. Bu müsamaha devletinkuvvetinden, kendine güvenin-den doabilir. Fakat Türkiye’nin en kuvvetli olduu bir çada, büyük ve anlıFatih’in yaptıı müsamahaların sonradan baımıza ne belâlar getirdii düünülür ise, yurt ve milletdümanlarına müsamaha gös-termekteki büyük tehlike derhal anlaılır. En salam gövdeleri yere vuran ey deküçücük birkaç mikrobun o gövdede bir köprübaı kur-masıdır. Derhal temizlenmezlerse zamanla çoalıpuzviyetin can ala-cak bir noktasını tahrip ederler. Sonrası yıkım ve ölümdür.

Türkiye’de komünistler var mıdır sorusu birtakımları tarafından sorulabilir. unu unutmamalı ki,komünistler hiçbir zaman biz komü-nistiz diye açıkça kendilerini ortaya vermezler. Onlar Halk Partisinin çokelâstikî olan altı okundan halkçılıı alarak kendilerini halkçı yurtseverler gibi ortaya atarlar. Fakat onlarınhakikî benliini anla-mak için dâhi olmaya lüzum yoktur. Irk ve aile dümanlıı, din ve sava aleyhtarlıı,faistlie hücum perdesi altında milliyeti balta-lama, yurdumuzdaki azınlıklara aırı sevgi, her eyi iktisadî gözle görü onları açıa vuran damgalardır. En büyük dümanları olan mil-liyetçilere ırkçılık noktasındansaldırmaları, milliyetçilikte ırkçılıın temel olduunu bilmelerinden dolayıdır. Temeli yıkılan yapının bir andaçökeceini de çok iyi kestirmilerdir.

te bu usta komünistler, komünizmin aleyhtarı ve Türkçü Türki-ye’de sinsi sinsi her yere el atmı lar,mühim mevkilere geçmiler, tuttukları köprübalarından Türkiye’yi tahrip etmek için iddetli bir taarruzagirimilerdir. Fakat bunlar sınırlardan gelen mert bir dü-man olmadıkları için kolayca sezilemezler. Bunlarparaütle inen bozguncu casuslar gibi ülkemizin üniformasını giymi olduklarından her Türk bunları seçemez.Onun için bunlar, sinsi silâhlarıyla birçok Türk’ü vurup milliyetçilikten ayırabilirler.

Sayın Bavekil!

Sözü çok uzatmamak için bu ikinci mektubumda maarif sahasına girmi olan komünistlerden bahsetmekleiktifa edeceim. Bunlar, vatan dümanlarına karı pek kayıtsız davranan Maarif Vekâleti’nin gafletindenfaydalanarak mühim yerlere geçmiler ve oradan zehirle-rini saçmaa balamılardır. Maarif Vekâleti Türklükdümanlarına karı o kadar gaflet içinde bulunuyor ki, size yazdıım ilk mektupta talebesine: “Türk   de  il misiniz, Allah belânızı versin.  Alman veya   ngiliz olmadı  ıma  pi manım” diyen bir tarih öretmeninden bah-

settiim halde, imdiye kadar bu öretmenin kim olduunu aratır-mak zahmetine bile katlanmadı. Bununlaberaber Maarif Vekâleti’ne hak vermemek de elden gelmiyor. Çünkü onun kullandıı memurlar arasındaöyleleri var ki bu zavallı tarih öretmeni onların yanında vatan kahramanı kadar asil kalıyor.

8/8/2019 3 May is 1944

http://slidepdf.com/reader/full/3-may-is-1944 40/53

  40

Örnek mi istiyorsunuz? te sırayla veriyorum:

1) Bugün Maarif Vekâleti’ne balı Dil Kurumu âzâsından ve An-kara’daki Devlet Konservatuarı’nınöretmenlerinden bir Sabahat-tin  Ali vardır. Hemen hemen bütün kendisini tanıyanların komünist-liinibildii Sabahattin Ali, 1931 yılında Konya’da 14 ay hapse mahkûm edilmiti. Sebebi de bata o zamankiReisicumhur Atatürk olduu halde bütün devlet erkânını ve rejimi tehzil eden bir hezeyan-nâme yazmasıydı.Bazı mısralarını bugünkü bazı mebusların da bil-dii bu hezeyannâmenin tamamını Konya’daki adliye

arivinden bu-lup çıkarmak kaabildir.Sayın Bavekil! Buraya mecburen yazarken büyük ıztırap duy-duum iki mısraında (beni mazur görmenizi

rica ederim) bu vatan haini öyle diyor:

  smet hâlâ girmedi mi kodese?Kel Ali’nin boynu vurulmu  mudur?

Maarif Vekilinin sevgili memuru olan bu komünistin hapise girme-sini temenni ettii smet, pek kolaylıklaanlayacanız gibi, o zamanki bavekil, imdiki reisicumhur ve hepsinin üstünde nönü zaferininbakumandanı smet nönü olduu gibi, Kel Ali de Ayvalık’ta Yuna-na ilk kurunu atan alayın kumandanı AliÇetinkaya’dır. Bu heze-yanları yazan Sabahattin Ali, bugün kültür ilerinin mühim bir mev-kiinde, Maarif Vekili Hasan Âli’nin ahsî sempatisi sayesinde, batır-mak istedii Türk milletinin parasıyla rahatçayaamaktadır.

2) Bugün Ankara’daki Dil Fakültesi’nde folklor doçenti olan bir Pertev  Naili Boratav vardır. Nasıl bir

komünist olduunu bilhassa ben çok iyi bilirim. 1936’da Maarif Vekâleti tarafından Asur ve Sü-mer dilleriniörenmek için Almanya’ya gönderilmiti. Fakat daha Türkiye’de iken baladıı komünistlii orada azıttııiçin, arkadaları Ziya Karamuk (imdi Samsun Lisesi müdürü), Fazıl Yinal (imdi Ankara’da arivmütehassısı) ve ükrü Güllüolu (imdi Istanbul’da ticaretle megul) tarafından kendisine ihtar yapılmı,aldırmayınca resmen ikâyet edilmi ve Maarif Vekâleti tarafından gönderilen mü-fetti Reat emsettin(imdi mebus) tarafından suçu sabit görülerek derhal Türkiye’ye döndürülmütür.

Pertev Naili, 6 yıl tahsilden sonra doçent olacaktı. Fakat komü-nizmin faziletine bakınız ki, yarıda kalan ikiyıllık bir tahsilden sonra Türkiye’ye dönünce ilkönce Maarif Vekâleti’nde bir ambar memuru tayinedilmiken, bazı mebusların araya girmesiyle folklor doçent-liine getirildi ve dört yıl kazanmı oldu. lkmektubumda size an-latmı olduum Eminönü Halkevi’ndeki nümayite salonun sol tara-fında oturup gürültüçıkaranlar arasında ite bu Pertev Naili’nin iki tıbbiyeli kardei de vardır.

3) Bugün Istanbul Üniversitesi’nin Pedagoji Enstitüsü’nün baında bir Sadrettin Celâl vardır. Türkiye’de

bu kürsüye lâyık birçok kim-seler varken onun buraya getirilmesinin sebebi, sırf, Maarif Vekili ile arasındakiahsî dostluktur. Bu Sadrettin Celâl 1920’de Moskova’-daki enternasyonal komünist kongresine Türkiyemümessiliyim diye giden, 1921-1924 yıllarında Istanbul’da Aydınlık diye azgın bir komünist dergisi çıkararakTürk milliyetini baltalamaya çalıan, Le-nin’i bir dâhi peygamber gibi yutturmaya çabalayan, Türkiye’de bir

8/8/2019 3 May is 1944

http://slidepdf.com/reader/full/3-may-is-1944 41/53

  41

sınıf ihtilâli yaparak Türk milletini birbirine kırdırmaya uraan, birçok askerî tıbbiyelinin komünist olarakokuldan kovulmasına se-bebiyet veren (imdi rusçadan yaptıı tercümelerle edebî komünizm yapan Hasan ÂliEdiz ve Anadolu’da bir kasabada mahpus olan Hik-met Kıvılcım bu askerî tıbbiyelilerdendir), sonunda buyüzden ken-disi de hapise giren bir vatan hainidir. Bir vatan hainini ve hapisten çıkmı bir sabıkalıyı Türküniversitesinde Pedagoji Enstitüsü’nün baına getirmek aheser bir gaflettir.

4) Bugün Ankara’daki Dil Kurumu’nun âzâsından ve geçen dev-renin mebuslarından (evet sayın Bavekil,

Partinizin mebuslarından) bir Ahmet Cevat vardır. Türkçe’yi tıpkı Istanbul rumları ivesiyle konuan bu dilcide 1920 yıllarında Rusya’ya kaçmı ve orada “Türk Komünist Fırkası Merkezî Komitesinin Haricî Bürosu”âzâsı olmu-tur. Trabzon’da 1921’de halk tarafından linç edilen 16 komünist hakkında Rus komünistlerindenPavloviç’e yazdıı mektubu, Or-hun’un 20 ubat 1934 tarihli dördüncü sayısında neretmitim. Pav-loviç’in  nkılâpçı Türkiye adı ile 1921’de Moskova’da nerettii kita-bın 119-121’inci sayfalarından alınan bumektubu tekrar neredi-yorum:

 Aziz yolda ım Pavloviç,

22 Kânunusânide Trabzon civarında vah icesine öldürülerek deni-ze atılmı  olan Yolda  Suphi ile TürkiyeKomünist Fırkası’nın mer-kezî komitesi âzâlarından 4 ki i ve 12 di  er komünist yolda lar hak-kında sizinlegörü mek istiyorum.

Kaybolan yolda larımız hakkında epey zaman malûmat alamadık. Fakat sonra Trabzon burjuvazisitarafından elde edilmi  cellâtlar tarafından öldürüldükleri anla ıldı..

Tâ Erzurum’dan ba layarak bizim yolda larımız aleyhinde nüma-yi ler ba lamı tı. Halka diyorlardı ki:“Rusya’dan gelmi olan ko-münistler, boleviklerdir. Onlar maazaları kapamak için geldiler. Kimseninalmak ve satmak selâhiyeti olmayacaktır. Sonra taharriyata balanacak, herkesin eyası ve parası müsadereolunacaktır. Komü-nistler dinsizdir. Allah’a inananları hapse atacaklardır. Din, ticaret ve hususî mülkiyetbolevikler tarafından menedilmitir.”

 Nümayi çiler arasında burjuvazi tarafından para ile elde edilmi  ve polis te kilâtı tarafından komünistler aleyhine tevcih edilmi  cahil  ahsiyetler çoktu. Bunlar bizim yolda lara hücum ederek ta lamı lar ve parça

 parça etme  e kalkı mı lardı. Yolda kimse bizim yolda lara ekmek ve atları için yem satmıyordu. Hükûmet isebol evikleri hima-ye rolünü takınmaya çalı tı  ını göstermek istiyordu. Komünistleri müdafaa için hükûmetintedbir aldı  ı yalandır. Bizim mevsuk menba-lardan aldı  ımız haberlere göre polisler ahaliyi dükkânları kapa-maya te vik ettikleri gibi, müdafaasız kalmı  yolda larımızı ta lamak için halkı tahrik etmi lerdir. Bu gibihücumlara yolda larımız dört yahut be   ehir ve kasabada maruz kalmı lardır. Fakat bu yolda lar en vah î hücuma Trabzon’da u  ramı lardır. Bunlar Trabzon’a gelir gelmez ahalinin ba  ırıp ça  ırmaları ve tahriklerialtında limana sevk edilmi lerdi. Burada onların üzerinde bulunan birkaç tabancayı al-dılar ve sonra cebrenbir motora koyarak denize açıldılar. Bu moto-run arkasından ikinci bir motor da sahilden açıldı. Bu motordasilâh-lı adamlar vardı. Bizim arkada ları ba  ladılar ve süngüleyip denize attılar. Ertesi gün her iki motor 

8/8/2019 3 May is 1944

http://slidepdf.com/reader/full/3-may-is-1944 42/53

  42

sahildeydi. Ve bunların tayfası her-kese Türk komünistlerinin denizin dibine gittiklerini anlatıyorlardı. Rusya ûralar Cumhuriyeti mümessili yolda larımızı istikbâl etmek istemi  , fakat vali buna mani olarak mümessilinevinden çıkmamasını emretmi   , aksi halde halk tarafından parçalanaca  ını bildirmi tir. Rus mümessilin buvakayı Moskova ve Ankara’ya haber vermesi ve bizim yolda ların cellâtlar elinden alınmasına çalı masılâzımdı. Fakat yazık ki o sırada Trabzon’daki Rus mümessili cesur bir adam de  ildi. Trabzon’da bunubilmeyen yoktur. Motorlar ve sahipleri ma-lûmdur. Bu hâdisenin Belediye Reisi ile Millî Müdafaa Cemiyeti

 Ri-yaset Divanı tarafından yapıldı  ı söyleniyor. Burada (=Rusya’da) ise bu meseleye dair henüz bir karar alınamamı tır. Fakat artık sus-mak da imkân haricindedir. En iyi ve cesur arkada larımızdan 16 ya-hut 17’sini kaybettik… Bizimle hemfikir olup o cellâtların tecziye-lerini istemelisiniz. Trabzon’a gelecek her komünistin öldürülmesine karar verilmi tir. Anadolu burjuvası barbarca yaptı  ı cinayetlerden mesulolmadı  ını gördü  ünden komünistleri  iddetle takipte devam ediyor. Cellâtlar tarafından öldürülmü  olanbizim en de  erli yolda -larımızı müdafaa etmeyi üzerinize alaca  ınızı ümit ederim. Komünist selâmları vehürmetler.

Ahmet Cevat Türk Komünist Fırkası Merkezî Komitesinin

 Haricî Büro ÂzâsıGörülüyor ki Giritli Ahmet Cevat, millî ve dinî geleneklerine çok balı olan Trabzon halkının, din ve

mukaddesat aleyhine tahrikat ya-pan 16 komünisti yok etmesini “Anadolu burjuvalarının barbarlıı” diyevasıflandırıyor. Bu hareketi Türk polisi ve Millî Müdafaa Ce-miyeti (yani Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti)

yaptırmı diyerek Kurtulu Savaında önderlik eden ve Halk Partisi’nin balangıcı olan tekilâtı tahkir ediyor.16 serseri gebertildi diye yabancı bir devleti Türkiye içilerine karımaya kıkırtıyor. Bütün bunları yaptıktansonra da, yılan gibi Türkiye’ye süzülerek, sizin partinize girebiliyor, geçen devrede mebuslua kadaryükseliyor. imdi de Türk dilini yaratacak olan Dil Kurumu’nda bütün dillerin Türkçe’den çıktıını ispata yel-tenecek kadar milliyetçilik yapıyor. Biz buna razı deiliz sayın Ba-vekil! Akıl ve mantık da buna razıdeildir. Müstakil Türkiye’yi ya-ratan ve bu gazâ topraklarının altında sıra dalar gibi yatan ehit-lerimizinruhları da buna razı deildir. Siz demokrat Türkiye’nin cidden demokrat olduuna inandıımız Bavekiliherhalde milletin arzusunu yerine getireceksiniz. Buna inanıyoruz.

Sayın Bavekil!

Bu saydıklarım. komünist oldukları müsbet vakalar ve vesikalar ile bilinen kimselerdir. Yoksa bunlarınyanında daha birçoklarını say-mak her zaman kaabildir. Boaziçi Lisesinin son sınıfında iken ar-kadalarınakarı komünizmin müdafaa ve propagandasını yapan, on-ların millî mukaddesat diye bildikleri eyleri tahkir

eden, “günün  birinde  hepiniz  komünist   zindanlarında  çürüyeceksiniz!” diye baı-ran ve hükûmete haberverilmekle tehdit edildii zaman: “ Ben kara-kola gidersem on be  dakikada çıkarım ama siz giderseniz kolay kolay çıkamazsınız!” diye mukabil bir tehdit savuran Doan Aksoy; nihayet Rusya’ya kaçarken yakalandıı,evrakı arasında Moskova damgalı mektup zarfları bulunduu, dolabında Lenin vesairenin fotorafları çıktıı

8/8/2019 3 May is 1944

http://slidepdf.com/reader/full/3-may-is-1944 43/53

  43

ve millî mukaddesata karı olan hareketleri arka-dalarının ahitlii ile sabit olduu halde maalesef mahkûmedilme-di. Dâvâsında benim de ahit olarak bulunduum bu komünistin bilâ-kis lise imtihanlarını vermesinemüsaade edildi. imdi felsefe tale-besi olarak üniversitede bulunuyor. Esefle söylemek icap eder ki, bugünKars valisi olan babasının nüfuz ve hatırı kullanılarak, mah-kûm edilmesi gereken bu mikrop serbest bırakıldı.

Sayın Bavekil! Bunları gören vatanperver Türk çocuklarının kafa-sından neler geçtiini bir lâhzadüündünüz mü? Bu çocuklar bazen bana: “Testiyi kıranla suyu getiren bir  olduktan sonra niçin çalı a-lım? 

 Niçin  yurdumuza ba  lı olalım?” diye sordukları zaman, ben, makul bir cevap veremedim. Bu cevabı sizdenrica ediyorum.

Evet! Komünistler gizli propagandalarla ordumuzun arasına kadar sokulmaya çalııyorlar. Yine eseflesöylüyorum ki, hükûmet bir ordu mensubunu komünistlie bulamı gördüü zaman ciddileiyor da, binlercemaarif mensubunu kıpkızıl komünist gördüü zaman aldırı etmiyor. Maarif ûrâsı’nda “aile  bir   zehirdir ”diyerek cemiyetimizin temelini yıkmak isteyen Sadrettin Celâl’i pedagoji profesörlüünde tutmakla bütünalay kumandanlarını komünistten seçmek arasında ne fark var? Talim heyeti arasında komünistler kaynaanDil Fakül-tesi’nde solcu doçentlerin yapacaı zarar, iki yedeksubay talebesinin komünistliinden bin kerekorkunç deil midir? Daha birkaç gün ön-ce, stanbul Tıbbiyesinde kimya doçenti Halil, asker talebelere hita-ben: “ Askerlerden  nefret   ederim!” diye baırdı. Bu sözün altında bir solcu temayülün açıa vuruluunusezmiyor musunuz?

Bu solcuların artık eski fikirlerinden caymı oldukları da müdafaa makamında söylenebilir. Fakat, “sözü

namus saymak” konusundaki geleneimizi “burjuva budalalıı” diye gören komünistlerin verdii sözeinanmak, vatan ve millet karısında en büyük gaflet deil midir? Dün dönenlerin yarın yine dönmeyeceklerinehangi teminatla ina-nabiliriz? Onlar samimi olarak dönmü olsalar bile vaktiyle ilemi oldukları suçtandolayı, hiç olmazsa bugün, millet ilerine karımak hakkından mahrum edilmeli deil mi idiler? Tövbekârolmu bir fa-hie, artık namuslu sayıldıı halde, nasıl namuslu ailelerin harimine alınmazsa, eskidüüncelerinden dönmü olan komünistlerin de devlet harimine alınmamaları gerekirdi. Yüzellilikler deaffedildi. Fakat onlara hükûmet makinesinde en küçük bir vazife veriliyor mu? Yüzellilikler acabakomünistlere göre daha mı suçludurlar? Unutma-mak lâzımdır ki, bu komünistler yurdumuzun içinde kalıpdevlette yer igal ettikçe, yarın sınırlarda yurdu korumaya koacak olan Türk çocukları kendilerini ve cephegerilerini emniyette saymayacaklardır. Acaba hangi düünce ve hangi taktik, vatan çocuklarının bu emniyet-sizlik duygusunu gidermekten daha üstün tutulabilir? Fransa’da olup bitenler, hükûmette yer almı  komünistlerin bir vatanı nasıl sattık-larını parlak bir örnek halinde göstermiyor mu? Bu komünistleri, iler-deTürkiye için seve seve can verecek Türkçü gençlerin tutabilecei yerlerden uzaklatırmak, farzımuhal, bir

mesele doursa bile, bu me-sele, Türk oullarını ızdırap içinde bırakmaktan doacak millî zaaf kadar tehlikeliolabilir mi?

Sayın Bavekil!

8/8/2019 3 May is 1944

http://slidepdf.com/reader/full/3-may-is-1944 44/53

  44

Bütün milliyetçi Türkler sizinle beraberdir. Sizden, tarihimizin bu çetin anında, vatan dümanı komünizminezilmesini, bir daha ba kaldıramayacak ekilde ezilmesini istiyorlar. Mevcut kanunlar kâfi deil ise, bubozguncular ocaının kökünü kurutmak için yeni kanun-lar yapınız. Kanunun, millî vicdanın mâkesi olursamânâsı vardır. Millî vicdan vatan dümanlarının tepelenmesini istiyor. Yurtsever Türk çocuklarının gözüönünde kötü bir örnek olan “komünistlere mevki vermek” usulünü derhal kaldırınız. Yukarıda verdiimörnek-ler, yarının neslini yetitirecek olan maarif sahasının bu mikroplara nasıl bulamı olduunu gösteriyor.

Haydarpaa Lisesindeki son hâdise, bu bulaıklıın görülüp bilinen son delilidir. Bu olaylar karısındaMaarif Vekâleti’ne de büyük bir vazife düüyor. Bu vazife, klâsiklerin tercümesinden, sanki yabancı dil vehattâ Türkçe öretimi pek yolunda gidiyormu da sıra kendi-sine gelmi gibi, bazı liselere konulan lâtince veyunanca derslerin-den daha ileri ve üstün bir vazifedir. Bu vazife, Türk maarifini, ö-retmen olsun, örenciolsun, bütün komünistlerden temizlemek vazi-fesidir. Maarif Vekâleti bir yandan, dersine bir tek güngelmeyen öretmenden doktor raporu isteyecek kadar güvensizlik gösterirken, bir yandan, kanunlarımızdayasak edilen fikirleri Türkiye’ye sokma-a çalımı olanlara karı aılacak bir güvenle hareket ediyor. BunuMaarif Vekâleti’nin kötü niyetine veya kasdî hareketine yoramayız. Çünkü o takdirde Maarif Vekâleti’nin devatan ihanetine ortaklıını kabul etmemiz icap eder. Bunu olsa olsa, gaflete verebiliriz. Her ne kadar birvekilin gafleti mâzur görülmezse de kendisine yapılan ihtarlarla bunu tamir ederek iyi niyetini göstermesi herzaman kaa-bildir. Aksi takdirde vekillik sandalyasının, dilediine diledii mev-kii vermek için kurulmu birlüks sandalyası olarak telâkkisi mânâsı çıkar ki, bunu da demokrat ve halkçı Türkiye hükûmetine yakı-tıramayız.

Maarif Vekâleti, imdiye kadar,   nönü  Ansiklopedisi ile ve birçok kitabın ithafıyla, devlet bakanına olanbalılıını göstermeye çalıtı. Bu balılıın samimi olduunu ispat zamanı gelmitir. Millî  ef’e karı ohezeyanları yazmı olan vatan haini bata olmak üzere, bütün bu saydıım komünistleri hâlâ mühimvazifelerde tutmak bu ba-lılıa tezat tekil eder. Balılıın ispatı için bunların vazifelerine der-hal sonverilmesi zarurîdir. Hattâ, imdiye kadar her nasılsa bir gaflet eseri olarak bunları vazifede tutmaktan doanutancı silebilmek için, bizzat Maarif Vekili’nin de o makamdan çekilmesi çok vatanper-verâne bir jest olurdu.

21 Mart 1944, Maltepe Atsız

8/8/2019 3 May is 1944

http://slidepdf.com/reader/full/3-may-is-1944 45/53

  45

 

3. EK

18 MAYIS 1944 GÜNLÜ RESMÎ TEBL18 

Son günlerde Hükûmetçe kapatılan Orhun mecmuası sahibi Nihal Atsız ile Konservatuar öretmenlerindenSabahattin Ali’nin Ankara’-da görülen mahkemesi sırasında Nihal Atsız lehine yapılan takın-lıklardolayısiyle nezaret altına alınması zarureti hasıl olan bâzı kim-seler nezdinde çıkan evrakın verdii üpheüzerine Nihal Atsız, Reha Ouz Türkkan ve Zeki Velidî ile Hasan Ferit Cansever’in evlerinde ve daha bâzıyakın arkadaları nezdinde stanbul Örfî  dare Ko-mutanlıınca aranalar yapılmı ve elde edilen vesikalartetkik edil-mitir.

Bu vesikaların tetkikinden elde edilen netice ve kanaate göre, Tekilâtı Esasiye Kanunumuzun tesbit ettiiesaslara aykırı olarak Irkçılık ve Turancılık gayeleri güden ve son zamanlarda faaliyetlerini artırdıkları, buyolda tertibat aldıkları görülen bu kimselerin Tekilâtı Esasiye Kanunu ile müesses bugünkü rejimimize vevatandalarımı-zın hakiki milliyetçilik hislerine aykırı umdelere varmak için gizli cemiyetleri, tekilât vepropaganda organları, hattâ muhaberelerini gizli tutmaa mahsus ifreleri ve parolaları vardır. Bunlar memle-ketin muhtelif mıntıkalarında ve her çeit terbiye müesseselerinde mâ’sum gençlerin milliyetçilik vevatanseverlik duygularını istismar ederek genç nesil arasında kendilerine taraftar toplamak ve bu suretle

18 TTE (1944) : 5.

8/8/2019 3 May is 1944

http://slidepdf.com/reader/full/3-may-is-1944 46/53

  46

hedeflerine ulamak için devamlı ve sistemli bir faaliyet sarfetmekte, zararlı ideolojilerini tahakkuk ettirmekyolunda çalımaktadır.

Bu mahiyetteki faaliyet, Tekilâtı Esasiye Kanunumuza aykırı ve Türk Ceza Kanunumuza göre suçvasıflarını haiz olduundan faa-liyetleri hakkında selâhiyetli adlî merciler tarafından kanunî takibat yapılmaküzere ie el konulmutur.

4. EK

CUMHURBAKANI SMET NÖNÜ’NÜN 19 MAYIS 1944 SÖYLEVNN “IRKÇILIK-TURANCILIK” BÖLÜMÜ19 

. . .Türk milliyetçisiyiz, fakat Memleketimizde ırkçılık prensibinin dümanıyız. Memleketimizde politika

garezleri için uydurulan ırk-çılık önderlerinin çok acıklı faciaları hatıralarımızda canlıdır. 1912 senelerindeRumeli’de tutunmak için tırnaklariyle kayalara yapıarak son gayretlerini sarfeden Türk erlerine ArnavutPritineli Hasan ve Dervi Hima ile beraber arkadan hücum tertipleyenlerin Türk ırkçı politikacısı olduu,Büyük Millet Meclisinde ispat olunmutur. “Po-litika icabı” tefsir etmekte en ufak bir güçlük çekmeyen bu

adamlar, sözlerine inanıp daha büyük bir felâkete uradıımız zaman gene “Politika icabıdır” diyerek yeni birfesat prensibini yaratmaktan geri kalmayacaklardır.

Köy enstitülerinde, her çeit okullarımızda, müesseselerimizde, Ordumuzda müterek vatanın ülküleriniTürk çocuklarına adalet ve efkat hisleriyle vermeye çalııyoruz. Onları büyük Cumhuriyet pota-sındakaynatıp Türk vatanseveri çıkarmaya uraıyoruz. Vatanda-larım emin olabilirler ki muvaffakiyetlerimizesaslıdır ve gelecek zamanda daha göz alıcı olacaktır.

Türk milliyetçilii içinde vatan çocuklarının temiz ülkülü ve vatan fikirli olarak birbirine dayanan salambir millet olması, eriilmez ve yanlı bir hayal deildir. Bunun doru bir fikir ve eriilir bir hedef olduunu,elle tutulur ve gözle görülür neticeleriyle tamamıyle anlı-yoruz. imdi insaf ediniz. Türk vatandaı yetitirmekiçin bütün iyi artları özünde toplamı olan bu feyizli yolu bırakır da ırkçıların Milleti binbir parçaya ayıracakfesatlı ve nifaklı zehirlerine Cemiyeti kaptırır mıyız?

Turancılık fikri, yine son zamanların zararlı ve hastalıklı göste-risidir. Bu bakımdan Cumhuriyeti iyi

anlamak lâzımdır. Millî kurtu-lu sona erdii gün yalnız Sovyetlerle dosttuk ve bütün komuları-mız eski

19 TTE (1944) : 6-8.

8/8/2019 3 May is 1944

http://slidepdf.com/reader/full/3-may-is-1944 47/53

  47

dümanlıklarının bütün hatıralarını canlı olarak zihinlerinde tutuyorlardı. Herkesin kafasında, biraz dermanbulursak sergüzetçi, saldırıcı bir siyasete kendimizi kaptıracaımız fikri yaıyordu. Cum-huriyet, kuvvetli birmedeniyet yaayıının artlarından bir esaslısını, milletler ailesi içinde bir emniyet havasının mevcutolmasında görmütür. mparatorluktan son zamanlarda ayrılmı olan komu-lariyle de iyi ve samimi komulukartlarının temin edilmi olmasını, milletin saadeti için lüzumlu saymıtır. Görülüyor ki, millî politi-kamızmemleket dıında sergüzet aramak zihniyetinden tamamen uzaktır; asıl mühim olan da bunun bir zaruret

politikası deil, bir anlayı ve bir inanç politikası olmasıdır. Ancak bu inanıa vardıktan sonradır kietrafımızda bulunan milletleri daha yakından tanımak imkânlarını bulduk. Neden zarar gelir neden zarargelmez, bunu ayırt etmek için zihinlerimizde ayarlı ölçüler hâsıl oldu. çerde Milletin hayrı ve saadeti içinçalıma imkânları ve dıarıya karı Milletin emniyet ve müdafaası için lâzım olan tedbirler, salim ölçülerlegözü-müzün önünde belirdi. Ve nihayet asırlar ve asırlar süren köklü dü-manlıklar yerine, 20 sene gibi kısabir müddette hürmet ve itimat duygularının uyanmasına imkân verdi.

Turancılar, Türk Milletini bütün komulariyle onulmaz bir surette derhal düman yapmak için birebir tılsımıbulmulardır. Bu kadar uursuz ve vicdansız fesatçıların tezvirlerine Türk Milletinin mukad-deratınıkaptırmamak için elbette Cumhuriyetin bütün tedbirlerini kullanacaız. Fesatçılar genç çocukları ve saf vatandaları aldatan fikirlerini Millet karısında açıktan açıa münakaa edemeyecei-mizi sanmılardır.Aldanmılardır ve daha çok aldanacaklardır.

imdi vatandalarımızdan iki suale zihinlerinde cevap bulmalarını isteyeceim: Irkçılar ve Turancılar gizlitertipler ve tekillere bavur-mulardır. Niçin? Kandaları arasında gizli fesat tertipleriyle fikirleri Memleketteyürür mü? Hele doudan batıdan ülkeler, gizli Turan ce-miyeti ile zapt olunur mu? Bunlar o eylerdir ki ancakDevletin kanunları ve esas tekilâtı ayak altına alındıktan sonra balanabilir. u halde yaldızlı fikirler perdesialtında dorudan doruya Cumhu-riyetin, Büyük Millet Meclisinin mevcudiyeti aleyhine teebbüslerkarısındayız. Tertipçiler, 10 yaında çocuklarımızdan bize kadar derece derece, perde perde hepimizialdatmak iddiasındadırlar.

Vatandalarıma ikinci sualimi soruyorum: Dünya olaylarının bu-günkü durumunda Türkiyenin ırkçı veTurancı olması lâzım geldi-ini iddia edenler hangi millete faydalı, kimlerin maksadına yararlı-dırlar? Türkmilletine yalnız belâ ve felâket getirecek olan bu fi-kirleri yürütmek isteyenlerin Türk Milletine hiçbirhizmetleri olma-yacaı muhakkaktır. Bu hareketlerden yalnız yabancılar faydalana-bilirler. Fesatçılaryabancılara bilerek mi hizmet ediyorlar? Yaban-cılar fesatçıları idare edecek kadar yakından münasebettemidirler? Bunları hüküm olarak kestirmek bugün mümkün deildir. Ama ya-bancıya hizmet kastı veyabancının yakın iliii hiçbir zaman mey-dana çıkmasa dahi hareketlerin, Türk Milletine, Türk Vatanına

zararlı olması ve bunlardan yalnız yabancıların faydalanmı olması, söz götürmez bir hakikattir.Vatandalarım!

Emin olabilirsiniz ki Vatanımızı bu yeni fesatlara karı da kudretle müdafaa edeceiz.

8/8/2019 3 May is 1944

http://slidepdf.com/reader/full/3-may-is-1944 48/53

  48

. . .

V. EK

TÜRKÇÜLÜK DÂVÂSI DOSYASINA KONULANÇLER BAKANLII RAPORUNDAK TÜRKÇÜ-MLLYETÇLERN LSTES 

Samet Aaolu Mustafa Hakkı Akansel 

Mehmet Altunbay Remzi Ouz Arık 

Bedriye AtsızHüseyin Nihal Atsız

Ahmet CaferoluH. Hüsnü Emir Erkilet 

Ziyaettin Fahri Fındıkolu Ali Genceli 

Hüseyin Avni Göktürk Orhan aik Gökyay 

Abdülkadir nan Yusuf Kadıgil Kadircan Kaflı 

Tahir Akın Karauuz 

Cafer Seydahmet Kırımer Akdes Nimet Kurat 

Mustafa (Tatlısu) Müftüolu Hüseyin Namık Orkun 

Cemal Ouz ÖcalHazma Sadi Özbek 

Peyami Safa San’an AzerNejdet Sançar Sepiciolu M Zeki (Özgür) Sofuolu,zeddin adan 

Tesbihciolu Ali Dursun Tevet Fethi Tevetolu Gülcan Tevetolu 

8/8/2019 3 May is 1944

http://slidepdf.com/reader/full/3-may-is-1944 49/53

  49

Zeki Velidî Togan Muharrem Feyzi Togay Osman Turan Ulu Turanlıolu,smet Rasin Tümtürk Reha Ouz Türkkan 

M. akir Ülkütaır A. Haydar Yeilyurt smail Hakkı Yılanlıolu,Elmas Yıldırım Mükrimin Halil Yınanç,

KAYNAKÇA

Atsız (1934), “Alaylı âlimler”. Orhun, 5 (Mart), 102-105.Atsız (1944a), “Bavekil Saracolu ükrü’ye açık mektup”. Orhun, 15 (01 Mart), 9-22.

Atsız (1944b), “Bavekil Saracolu ükrü’ye ikinci açık mektup”. Orhun, 16 (01 Nisan), 9-22.

Atsız vb. (1950-1951), “1944-1945 Irkçılık Turancılık davası. Orkun, 3-61 (03.10.’50-30.11.’51).Atsız (2004), Yolların sonu. 7. bs. stanbul : rfan Yayınevi.

Gümrükçüolu, Osman (2000), “Mülkiye eref kitabı’nın çıkması vesilesiyle, Mülkiye ve Mülkiyelilere ait ilginç bir eref tablosu” Türk  yurdu, 20, 157 (Eylül), 50-53.

Konar, Fahrettin Sava (2008), 3 Mayıs Türkçülük günü. stanbul. 47 s. 

Müftüolu, Mustafa (1977), Çankaya’da kâbus : 3 Mayıs 1944. lâveli 2. bs. stanbul ; Yamur Yayınevi. 297 s.Orkun (1950), “1944’den hâtıralar”, Orkun, 8 (24 Kasım), 9.

Öner, Kenan (1950). “Evet, o Maarif Vekili, sizsiniz’” Yeni sabah (11.02), 1.Sançar, Nejdet (1947), Hasan Âli ile hesapla ma. stanbul,1947. 44 s. (Aylı Kurt Ya-yınları : Küçük Boy : 6)

Seferciolu, Necmeddin (2003), “1944-1945 Türkçülük Dâvâsı : Sonuçları ve etkile-ri”. Orkun, 43 (Eylül), 15-19.

Seferciolu, Necmeddin (2004), Türkoca  ı’na hizmet  edenler  : Ocak’ta kim kimdi? Ankara. 149 s.

Seferciolu, Necmeddin (2008), Milliyetçi dernekler , Ankara. 71 s.Seferciolu, Necmeddin (2008), Türkçü dergiler ”, Ankara. 76 s.

Tanyu, Hikmet (1950). Türkçülük dâvâsı ve Türkiye’de i kenceler. Kayseri. 48 s. (Ankara Altınıık Yayınları ; Nu. 8)TTE (1944), Irkçılık-Turancılık. Ankara: Maarif Vekâleti. 236 s. (Türk nkılâp Tarihi Enstitüsü yayınları ; 4)Türke, Alparslan (1974), 1944 milliyetçilik olayı. 4. bs. stanbul.

Türkkan, Reha Ouz (1975), Tabutluktan gurbete. stanbul : Boaziçi Yayınevi. 504 s.

8/8/2019 3 May is 1944

http://slidepdf.com/reader/full/3-may-is-1944 50/53

  50

Yücel, Hasan-Âli (1947), “O eski bakan ben miyim?” Ulus (08.02), 1.Yüksel, Osman (1947), “Azap hücrelerinde”. Serdengeçti, 2. sayı.

K ADLARI BULDURUSU(Adların yanındaki sayılar o adların geçtii sayfayı gösterir)

Abadan, Yavuz 17 Ahmet Cevat 53, 54 Aksoy, doan 55 Alkan, Cemal 31 Alöç, Kâzım 19, 24, 25, 26, 28 Alsan, Zeki Mesut 11, 33 Arık, Remzi Ouz 37, 38 Artam, Nurettin (T..) 17 Asya, Arif Nihat 37Atay, Falih Rfkı 6, 9, 10, 16, 19, 37 Atsız, Bedriye 20, 21 

Atsız, Hüseyin Nihal 4, 5, 6, 8, 12,13, 14, 16, 18, 20, 22, 27, 30, 33,38, 39, 42, 59 

Atsız, Yamur 20 Baltacıolu, Ismayıl Hakkı 44, 45 Banguolu, Tahsin 17 Barıman, Nurullah 27, 30, 33Batu, Selâhattin 17 Baydar, Nasuhi 17 Bayrak, Saim 28 Belge, Burhan 17 Beller, Hakkı Nezih 17 Benice, Ethem zzet 17 Berkok, smail 31 Bilgiç, Sait 11, 23, 27, 33, 37,Bilsel, Cemil 17 Boratav, Pertev Naili 8, 51, 52 Cansever, Hasan Ferit 24, 27, 59 

Çakmak, Fevzi 32 Çankaya, Ali 11 Çetinkaya, Ali 51Çoker, Ziya 11 Çuhruh, Kâmuran 19 Danimendgaziolu, Sait S. 11 Demir, Ahmet 19 Dervi Hima 60 Ecevit, Bülent 36 Ediz, Hasan Âli 52 Ellezolu, Ahmet 7, 8, 11 

Erden, Ali Fuat 31 Eri, Muzaffer 27 Eriirgil, Emin 17 Erkut, Cevdet 26 Ermete, Sururi 33 Ertürk, Selâhattin 33 Esendal, Memduh evket 17 Gökyay, Orhan aik 5, 12, 23, 27, 33 Gözübüyük, Abdullah Polat 33 Güllüolu, ükrü 52 Gümrikçüolu, Osman 11 Gürtunca, M. Faruk 17 Halit, Kimya doçenti 54 Hasan, Piritineli 60 Hisarcıklı, Fazıl 27 Irmak, Mehmet 11 nönü, smet 7, 8, 9, 12, 17, 18, 31, 36, 47, 51, 60 til, Heybetullah 28 

8/8/2019 3 May is 1944

http://slidepdf.com/reader/full/3-may-is-1944 51/53

  51

Kaan, Galip 26 Kadıgil, O. Yusuf  27 Kansu, evket Aziz 8Karadalı, Ahmet 28, 31 Karadalı, Nuriman 28, 31 Karamaaralı, Halûk 33 Karamuk, Ziya 33, 52

Karay, Refik Halit 17Kırdar, Lütfi 31Kısakürek, Necip Fazıl, 38 Kıvılcım, Hikmet 52 Koçak, Sait 19, 37 Köprülü, Ömer 30 Külâhlıolu, Mehmet 23 Lenin 52, 55Mehmet, Fatih Sultan 50Mutlugil, evki 33 Nadir Nadi 17 Nasuhiolu, Rüknettin 33 Orbay, Kâzım 11 Orhon, Orhan Seyfi 38 

Orkun, Hüseyin Nâmık 27, 33 Öcal, Cemal Ouz 27, 30 Öner, Kenan 24, 32, 33, 34 Ötüken, Adnan 33 Özbek, Hazma Sâdi 23, 27Özda, Muzaffer 2Özgelen, Necdet 33Özkaynak, Ziya 21 Pavloviç 53 Sabahattin Ali 4, 5, 7, 10, 51, 59 Sadak, Necmettin 16 Sadrettin Celâl 52, 56 Safa, Peyami 17 Sançar, Nejdet 13, 20, 21, 27, 30,

33, 39,Sançar, Reide 21 Saracolu, Cemalettin 33, 34 

Saracolu, ükrü 4, 5, 17, 43 Savafer, Cihat 27, 30 Savgar, Cevdet 11 Saydam, Refik 47 Sertel, M. Zekeriya 17 Sirer, Reat emsettin 17, 52 Sofuolu, M. Zeki (Özgür) 27, 28, 33, 40

Soylu, Ali 33Sökmensüer, ükrü 32Suphi (Mustafa) 53 enel, Cebbar 11, 27, 30 Tandoan, Nevzat 9, 10, 19, 37Tanyu, Hikmet 23, 25, 27, 33, 34, 35, 40Taer, Dündar 2Tecer, Ahmet Kutsi 17 Tevetolu, Fethi 27, 30, 38Togan, Zeki Velidî  23, 27, 30, 59 Tokluolu, Fehiman (Altan) 27,28Tuncel, Bederettin 17 Turan, Kemal 17 

Turan, Osman 7, 8Tümtürk, smet Rasin 27, 33 Türk, Cezmi 37 Türke, Alparslan 24, 27, 30 Türkkan, Reha Ouz 23, 27, 28, 30, 38, 59 Unan, Saffet 6, 33 Uran, Hilmi 26Us, Âsım 17 Ünlü, Mehmet 30 Yalçın, Hüseyin Cahit 16 Yalman, Ahmet Emin 17 Yazgan, Yusuf Ziya 26 Yeniceolu, Yaar 30 Yinal, Fazlı 52 Yücel, Hasan Âli 5, 7, 8, 9, 10, 13, 14, 17, 19, 27, 31, 32, 37, 51 Yüksel, Osman 10, 11, 12, 14, 23, 33 Zaimolu, Ziya lhan 33

8/8/2019 3 May is 1944

http://slidepdf.com/reader/full/3-may-is-1944 52/53

  52

 

TÜRK OCAKLARI  ANKARA  UBES   

YAYINLARI 

1.  Türk Kültürü ve Dou Türkistan, 44 sf. Temmuz 2002 (Yücel Hacalolu)2.  Aydınlarımız ve Avrupa Birlii, (Nuri Gürgür), 64 sf. Mart 2003

3.  Ate Altındayız, (Nuri Gürgür), 16 sf. Mart 2003

4.  Millî Birlik ve Milliyetçilik, 63 sf. Haziran 2003

5.  AB – Kıbrıs – Kuzey Irak, (Süleyman Demirel), 32 sf. Haziran 2003

6.  Ankara ubesi 10. Genel Kurul Raporu, 32 sf. Aralık 2003

7.  Mehmet Emin Resulzade’yi Anıyoruz, 40 sf. Mart 2004

8.  Kuzey Irak – Kıbrıs, (Kâmuran nan), 56 sf. Nisan 2004

9.  Millî Devlet ve Büyük Ortadou Projesi, 66 sf. Mayıs 2004

10.  Millî Kültür, Mozaik Kültürler ve Bölücülük, (Nevzat Kösolu), 46 sf. Haziran 2004

11.  Ortadou ve Filistin, 83 sf. Temmuz 200412.  Hacı Bekta Veli, (Dr. Abdülkadir Sezgin), 92 sf. Austos 2004

13.  Marlarımız ve Destanî iirlerimiz, 117 sf. Aralık 2004

14.  Ses Bayraımız: Türkçemiz, (Yavuz Bülent Bakiler), Ziya Gökalp Yazı Yarıması Töreni, 160 sf.

ubat 2005

15.  Doumunun 100. Yılında Nihâl Atsız, (Yücel Hacalolu) 103 sf. ubat 2005

16.  Türk Dünyası ki Yüzyılın Arasında, (Prof.Dr. Orhan KAVUNCU), 165 sf. ubat 2005

17.  Milliyetçiler çin Temel Eserler, 48 sf. Nisan 2005 

18.  Günümüzde ark Meselesi ve Millî Egemenlik, 58 sf. Mayıs 2005  

19.  Türk Dünyasından Seçme Türkülerimiz, 200 sf. Haziran 2005

20.  Atatürk ve Çanakkale, 61 sf. Temmuz 200521.  Ankara ubesi 11. Genel Kurul Raporu, 36 sf. Aralık 2005

22.  Ölümünün 50. yılında Prof. Dr. Hüseyin Namık Orkun, (Yücel Hacalolu) 48 sf. Mayıs 2006

8/8/2019 3 May is 1944

http://slidepdf.com/reader/full/3-may-is-1944 53/53

  53

23.  Millî Eitim Bakanı Tevfik leri, (skender Okudan) 100 sf. Haziran 2006

24.  23 Nisan Millî Egemenlik ve Baımsızlık, 32 sf. Haziran 2006

25.  Türk Ocaının Tara Dergileri, (Ahmet Bozdoan), 195 sf. Temmuz 2006

26.  Nejdet Sançar, Hayatı ve Eserleri (Necmettin Seferci-olu), 58 sf. Kasım 2006

27.  mparatorluktan Millî Devlete Geçi 86 sf. ubat 2007

28.  Hocalı Soykırımı 64 sf. Nisan 200729.  Marlarımız ve Destanlamı iirlerimiz 46 sf. Nisan 2007

30.  Ülkücü Kimdir? Ülkücülük Nedir? 48 sf. Nisan 2007

31.  Türk Dünyası Gençlik Kurultayları Üzerine (Abdullah Temizkan) 88 sf. Mayıs 2007

32.  Ergenekon Destanının Düündürdükleri, 48 sf. Haziran 2007

33.  Ankara ubesi 12. Genel Kurul Raporu, 45 sf. Aralık 2007

34.  Türkçü Dergiler, (Necmeddin Seferciolu), 77 sf. Ocak 2008

35.  Prof. Dr. Osman Turan’ı Anıyoruz (Yücel Hacalolu) 48 sf. ubat 2008

36.  Atatürk’ün Türk Ocaklarının Ziyaretleri ve Konumaları (Dr. Eren Akçiçek, Dr. Mehmet

Karayaman), 214 sf. Ocak 2008

37.  Cafer Seydahmet Kırımer, Hayatı ve Eserleri (Ömer Özcan), 99 sf. Mart 200838.  Milliyetçilik ve Yeni Yöneliler (Nevzat Kösolu) 40 sf. Mayıs 2008

39.  Türkiye’nin Bütünlüü ve Terör, 64 sf. Mayıs 2008

40.  Nuri Gürgür’ün Türk Ocakları 37. Kurultayını Açı Konuması, 32 sf. Mayıs 2008

41.  Milliyetçi Dernekler (Necmeddin Seferciolu) 78 sf. Austos 2008

42.  Yahya Kemâl’de Vatan Sevgisi, 45 sf. Ocak 2009

43.  3 Mayıs 1944 ve Türkçülük Dâvası (Necmeddin Seferciolu), 66 sf. Mart 2009