rizgari.comrizgari.com/ebook/kurd_vicdani_red_insiyatifi.docx · web viewküçücük bir oda,hücre...

87
...''Devlete askerlik yapanları öldüreceklerse çocuklarımızı askere göndermeyecegiz.Ne hakkınız vardı oğlumu öldürdünüz.Neden oğlumu öldürdümüz?.. AYŞE TULGAY Gözümün önünde şimdi beliren, çocuklarını yitiren anaların acısını, yüreğimde hisederek başlıyorum... Günlük gazetelerde ilk gözüme çarpmıştı.Askerlerin intihar vakaları.İlginçtir hepbir kaç cümleyle,kısaca işlenirdi bu konu.Falan yerde filanca asker girdigi deprasyon sonuçu intihar etti diye.Aynı ünüformayı giyen çatışmalarda yaşamını yitiren askerlerhakkında sürmanşatlerde ''şehit oldu'',''kahramanca savaştı'' gibisinden kilişe laflarla,genişçe yer tutmazdı.Nedenide şu olsa gerek.TSK ya intihar yakışmazdı.Askerliğin şerefini ayaklar altına alıyorlar,intihar ederek.''Büyük gayeler,kutsal amaçlar''için nede olsa vatan görevini yapıyordular.Ölüneceksede vatan için ölünmeli yada ölecek bi-ri varsada kendileri öldürmeliydi.Sorgulanmadı.Sorgulayana ben denk gelmedim bu gençlerin neden ''deprasyona'' girip intihar ettikleri.Kendilerini sistem muhalifi diye tanımlayan gazeteler,dergiler v.b yayın organları dahi karşı propoganda malzemesinden öte bu konuyu ne irdelediler nede üzerinde ciddi bir çalışma yürüttüler.Ölenlerin öldürülenlerin acısını bir tek aileleri yaşadı.Kimse yeterince sahip cıkmadı ardına düşmedi.Bir insan hakları kuruluşu ve birkaç gazeteci dışında.Nedeni ne olursa olsun bu intiharların,en temel insan hakkı olan yaşam hakkı çiğneniyordu.Halbuki bir ipuçuydu intiharlar ve cinayetler.Bu ipuçları bizleri asıl suçluya,asıl katile,asıl cinayet şebekesine götürecekti.

Upload: others

Post on 08-Jan-2020

7 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: rizgari.comrizgari.com/ebook/Kurd_Vicdani_Red_Insiyatifi.docx · Web viewKüçücük bir oda,hücre dedikleri yer.Tavanda yanan bir ampulu vardı.Bir el yıkama lavabosu,birde açıkta

...''Devlete askerlik yapanları öldüreceklerse çocuklarımızı askere göndermeyecegiz.Ne hakkınız vardı oğlumu öldürdünüz.Neden oğlumu öldürdümüz?..

AYŞE TULGAY

Gözümün önünde şimdi beliren, çocuklarını yitiren anaların acısını, yüreğimde hisederek başlıyorum...

Günlük gazetelerde ilk gözüme çarpmıştı.Askerlerin intihar vakaları.İlginçtir hepbir kaç cümleyle,kısaca işlenirdi bu konu.Falan yerde filanca asker girdigi deprasyon sonuçu intihar etti diye.Aynı ünüformayı giyen çatışmalarda yaşamını yitiren askerlerhakkında sürmanşatlerde ''şehit oldu'',''kahramanca savaştı'' gibisinden kilişe laflarla,genişçe yer tutmazdı.Nedenide şu olsa gerek.TSK ya intihar yakışmazdı.Askerliğin şerefini ayaklar altına alıyorlar,intihar ederek.''Büyük gayeler,kutsal amaçlar''için nede olsa vatan görevini yapıyordular.Ölüneceksede vatan için ölünmeli yada ölecek bi-ri varsada kendileri öldürmeliydi.Sorgulanmadı.Sorgulayana ben denk gelmedim bu gençlerin neden ''deprasyona'' girip intihar ettikleri.Kendilerini sistem muhalifi diye tanımlayan gazeteler,dergiler v.b yayın organları dahi karşı propoganda malzemesinden öte bu konuyu ne irdelediler nede üzerinde ciddi bir çalışma yürüttüler.Ölenlerin öldürülenlerin acısını bir tek aileleri yaşadı.Kimse yeterince sahip cıkmadı ardına düşmedi.Bir insan hakları kuruluşu ve birkaç gazeteci dışında.Nedeni ne olursa olsun bu intiharların,en temel insan hakkı olan yaşam hakkı çiğneniyordu.Halbuki bir ipuçuydu intiharlar ve cinayetler.Bu ipuçları bizleri asıl suçluya,asıl katile,asıl cinayet şebekesine götürecekti.

''Vatandaşlıgın''en temel görevi adına,yaşamlarının en verimli çaglarından koparılıp zorla,hiç bir alternatif tanımadan.Hayatlarından onbeş aylarını gasp edip kışlalarda bir ''eğitim-terbiye''sürecine alınıyordu.Yirmili yaşlarına gelene kadar,yere göğe sıgdırılmıyan ''kutsal devlet''vatandaşının varlıgını sanki yeni kesfedip.''Erkek ocagına''alır.O zamana kadar ne yapmıştır,nasıl yaşamıştır,açmıdır-tokmudur,okumuşmudur diye sormayan ''haşmetli devlet''.Gençin aşırıklarını türpülemek,kendi güçünü bireye hisettirmek hayatı boyunca unutamayacagı gözdagını verip,''erkekleştirmek'' için kışlaya alır.Aslında orda yaşananlar en hafif deyimle,kişilige tecavüzdür.Çünkü ellerine oyuncakmış gibi verilen silahlarla insanları öldürme egitimini verildigi,bireyin değil itaatkar kulların yaratılmaya çalışıldıgı kışlayı nasıl izah etmek gerekirki?Kendi dogrularını,kendi masallarını zorla empoze etmeye çalışmaları tecavuz degilde nedir?

Page 2: rizgari.comrizgari.com/ebook/Kurd_Vicdani_Red_Insiyatifi.docx · Web viewKüçücük bir oda,hücre dedikleri yer.Tavanda yanan bir ampulu vardı.Bir el yıkama lavabosu,birde açıkta

İntiharlar ard arda yaşanınca bu seferde kaza kurşunuyla öldürülen askerler ortaya çıktı.Herşey normal karşılanıyordu yada toplumun öyle kanıksaması için zemin hazırlanmıştı.Ellerindeki silahlarla evcilik oyunu oynamayacaklarını söyleyebilecek kadar pervasızlaşıyordu,kimileri.İsmini hatırlamıyorum ama biri söylemişti şu sözü,''savasta en ucuz şey,insan yaşamıdır''.Birinin beşinin kazayla ölmesini,beşinin onunda intihar etmesini dogal karşılamalıydık.

Önümüze iki yol çıkıyordu.Ya bu ölümleri ''deprasyona''girdiği için intihar olarak kabul edecektik.Yada bu askerler deprasyona girmişselerde bunun nedenlerini,ve neden intiharla sonuçlandıgını sorgulamak gerekiyordu.Onları yaşamdan bezdirecek, onları ölüm secenegine sürükleyen uygulamalar nelerdir sorusunu sormamız gerekiyordu? Neden intihar? Gerçekten intihar mı? İntihar süsü verilmiş cinayet olmaz mı?Cinayeti kimler neden işliyor? Kazayla bu kadar askerin ölmesi normal mı?sorularını sormamak kötü bir iyimserlikten başka ne olabilirki.İntihar ettigi söylenen askerlerin ciddi bir oranı,Kürt.Bu kuşkularımı daha da arttırmıştı.Ki bazı aileler çocuklarının intıhar edecek bir yapıda olmadıklarını üstüne basa basa dile getiriyordu.İntiharların Türkiye nin Kürdistan cografyasında yaşanan savaşla ne gibi bir ilişkisi olabilirdi ?

Genelkurmay hala bu konuda bir açıklama yapmış degil.Daha çok bu gerçegi basiretsizce gizlemeye çalışıyor.Fakat cılızda olsa kimilerinin sesleri duyulmuyor degil.Türkiye Kürdistan ında görev yapmış olan askeri psikolog bölgedeki her on askerden yedisinin travma yaşadıgını.1990 ve 2000 yılları arasında 35 bin asker bunalıma girdigi için çeşitli hastahanelerde veya rehabilitasyon merkezlerine başvurdığunu.Başvuru yapmayanların ise bu sayının beş katı oldugu tahmin ediyordu.

2002 yılında mecliste verilen bir soru önergesine cevap veren dönemin milli savunma bakanı Sabahhatin çakmakoglu,1991 ve 2001 yılları arasında TSK içinde 1248 intihar meydana geldiğini,815 nin ölümle sonuçlandıgını açıklamıştı.Resmi rakamlarla.2001 ve 2009 tarihleri arasında kaç intihar,kaç cinayet ve kaç kişinin kazayla öldügüne ilişkin bir rakam yok.Gazete ve ajanslara düşen haberlerden ögreniyoruz.Açıga çıkmamış vakalar ise ayrı bir konu.

Bu çalışmayı yaparken,daha önemli çalışmalara küçük bir mum ışıgı olması gayesiyle başladım.Bu karanlıgın aydınlanması için bir mum yakmak.Çalışma iki bölümde oluşuyor.Birinci bölüm,askerliğini yapmış olanlarla roportajlar yaptım.Özellikle kürt olanları seçtim.Nedeni kışlalarda etnik kökene dair ayrımcılık yaşanıyor mu, sorusuna cevap alabilmek için.Ayrımcılık varsada hangi boyutta,hangi düzeydeydi.Bunlar bizlere bazı ipuçları sunacaktı.Sohbet ettigimiz kimi arkadaşlar isimlerinin yayınlanmasını istemedi,kabul ettim.Yine aynı bölümde kışlalarda intihar,kaba dayak karşısında insanların birkaç cümleyle tepkileri..İkinci bölümde ise intihar edenlerin,öldürülenlerin vede kaza kurşunuyla öldürüldüğü söylenenlerin listesi var.Aynı zamanda bu liste içinde ulaştıgım kimi bilgileride içine aldım.Ailelerinin bu ölümler karşısındaki açıklamaları ve tepkileride mevcut.Son yaşanan acı örnek Burhan Güzelaydın ismindeki Kürt askerin önce ailesine intihar ettiği

Page 3: rizgari.comrizgari.com/ebook/Kurd_Vicdani_Red_Insiyatifi.docx · Web viewKüçücük bir oda,hücre dedikleri yer.Tavanda yanan bir ampulu vardı.Bir el yıkama lavabosu,birde açıkta

söylenmişti.Fakat görgü tanıkları ve raporlar ispatladıki Burhan Güzelaydın komutanları tarafından işkenceyle öldürülmüştü

Roportajlarda ve diğer bölümdeki verilerde birçok şey ortaya konuluyor.Birkaç Küçük not dışında yorumları size bırakıyorum...

BİRİNCİ BÖLÜM

ASKERLER ANLATIYOR...VE BİRKAÇ YORUM....

Murat ÇELİK (1976 Diyarbakır Hazro dogumlu.)

Askerliği Ankara tank taburu ve İstanbul 26. zırhlı tugayı Hastal da 1996 ile 1998 ta-

rihleri arasında yaptı.

1-) Askerlik dışında farklı bir alternatifiniz olsaydı, gitmemeyi tercih edermiydiniz?

-Elbette evet gitmezdim.

1.a-) Neden?

-Kürdistandaki askeri mekanizmanın kürtler üzerinde yapmış oldugu baskı ve zülme birebir şahid oldugum için.Ama başka şansım yoktu gitmek zorundaydım.

2-)Etnik kimliğinizden dolayı özel uygulamalara maruz kaldınız mı?

-Acemi birligini Ankara Etimesutta yaptım.Usta birliğini ise İstanbul 26. zırhlı tugayı Hastal da yaptım.Sadece bir değil ki,birçok haksızlıga maruz kaldım.Biliyordum bunun nedenide kürt olmam ve yapmış oldukları haksızlıga itiraz ettigim içindi.Örnegin hamam temizliği vardı normal koşullarda haftada bir hatta on günde bir sıra bana gelmesi gerekirken.Her gün beni götürüyordular.İlginçtir

Page 4: rizgari.comrizgari.com/ebook/Kurd_Vicdani_Red_Insiyatifi.docx · Web viewKüçücük bir oda,hücre dedikleri yer.Tavanda yanan bir ampulu vardı.Bir el yıkama lavabosu,birde açıkta

bunuda hep yemek saati sırasında yapıyordular ki,yemeğe yetişmeyip aç kalayım diye.Sürekli tekrarlıyordular.Çogu zaman bu yüzden aç kalmıştım.

Egitim cavuşları vardı(uzman cavuş,subay ve astsubaylar)Bunlar bilinçsiz insanlardı.Dogu bölgesinden gelenleri ermeni kökenli olduklarını sanarlardı.Yada bilinçli olarak öyle davranırlardılar.Egitim sırasında bu nedenden dolayı sürekli küfürler savururdular,aşagılardılar bizleri.Ben şahsen bu küfürlere tahammül edemedigimden dolayı,dört uzman cavuş tarafından dayaktan geçirildim.Hastahanelik durumuna düştüm.Hem dayak yedim hemde bana ceza verdiler.Durumum agır oldugu içinde cezamı hastahane revirinde gözetim altında gecirdim.Kürt oldugum için küfürle aşagılanmaya çalışıldım.İtiraz ettigim içinde hastahanelik oluncaya kadar dövüldüm.Üzerine birde emre itaatislik yaptıgım için ceza da verdiler.Buda yetmezmiş gibi hastahane çıkışından sonra alay komutanı tarafından tehdit edildim.Tabi bunların hepsi dosyaya işleniyor.Buna benzer iki üç durum daha yaşandı.Çarşı izinleri haftada birgündü.Fakat benim çarşı iznim kesin bir emirle yasaklanmıştı.Nedenide firar edebilecegimi düşünüyordular.Birde kışlada yaşananları dışarıya aktarmamdan korkuyordular.

Yine ben ve iki mardinli Kürt arkadaşa sekiz ay boyunca kışlanın kanalizasyonunun temizliginde zorunlu olarak çalıştırıldık.Ki normalinde belediye iş makinalarıyla bunu yapardı.Fakat onlar kendi mantıklarıyla bunu bize reva görüyordular.Bazen askerler kendi aralarında maç düzenlerdi.Bende oynardım kimi zaman.Maç esnasında bizim takımımız öne geçince astsubay bize hakaret etmeye başladı.Bire bir bize küfür atsa anlarımda ama hep Kürt oldugumuz için Kürtlüge ve kişiligimize dönük agza alınmayacak sözler sarfederdi.Dayanamıyordum bu sözlere,sadece uyardım.Bu seferde kabadayaga maruz kaldım.Ardındanda 20(yirmi) gün disiplin cezası verdiler.DİSKO(disiplin koguşu) da tek kişilik hücreye atıldım.

2-a) DİSKO denilen cezaevi nasıl bir alandı ve neler yaşadınız?

-8(sekiz)metrekarelik bir alandı.Yatagım betonun üzerine serilmişti,ranza yoktu.Bitlerin içinde oldugu bir battaniye verilmişti bana.Günlük sadece bir ögün yemek verilirdi.Sigara yasaktı zaten.Askeriyede iki çeşit cezaevi vardı.Biri normal askeri cezaevi ikincisi ise şimdi anlattıgım DİSKO dedikleri yer.Askerler içinde disko dediğinde herkes korkardı.Yanlız başıma 20(yirmi) gün boyunca orada tutuldum.Güneş yüzü görmedim.Hücrenin dışına hiç çıkarmadılar.Kimseyle konuşamıyordum.Cezam bittikten sonra bir ay boyunca -hücrede hareketsiz kaldıgımdan ötürü-yürümekte zorluk çektim.Bütün bunların nedenide astsubayın keyfi ve ırkçı tutumuydu.

8(sekiz) ay boyunca ailemden insanlar ziyaretime gelmesine ragmen bilerek görüşturulmedim.Tecrit edilmeye çalışılıyordum.Zaten çarşıya cıkmamada izin yoktu.Yine benim durumuma benzer iki arkadaş vardı.Mesala Mardinli şimdi ismini hatırlamadıgım bir arkadaş beş yıldır hep ceza verile verile

Page 5: rizgari.comrizgari.com/ebook/Kurd_Vicdani_Red_Insiyatifi.docx · Web viewKüçücük bir oda,hücre dedikleri yer.Tavanda yanan bir ampulu vardı.Bir el yıkama lavabosu,birde açıkta

askerligi uzatılmıştı.Ve bu insan diger askerlerden tecrit edilmişti.Ona yaklaşan onunla konuşan askerlere keyfi ceza veriliyordu.Herkes ona yaklaşmaktan ürkerdi.O mardinli arkadaşın psikolojisi allakbullak olmuştu.Ankara tank taburundaydı.Sonra ne oldu bilemiyorum.Yine ben revirdeyken o zaman birini yanıma getirmiştiler.Biraz konuşabilmiştik.Diyarbakırlıydı ismide Serdar ÇELEBİ ydi.Disko da aşırı işkenceye ugramış bundan dolayı revire kaldırılmıştı.Yanımdaki yataktaydı.Biz kendi aramızda Kürtçe konuştugumuz için yanımdan alıp götürdüler.Nereye götürüldü bilmiyorum.

Marş lar ezberletirlerdiler bizlere.Ezberlemeyen biri olursa tabur önünde düvülürdü.Yürüyüşlerde her yerde bu marşlar söylenirdi.Grup içindeyken hiçbir zaman o marşları okumadım sadece dudaklarımı kıpırdatırdım.Böyle yapmasam yine dayak yiyecektim.Bana sözde bir silah zimmetlemişlerdiler.Fakat hiç elime vermediler.Ama silahı elime almadıgım içinde şikayetçi degilim.Hep bana silahsız nöbetler tuttururdular.

Birşey daha söylemek isterim,aynı nedenlerden dolayı bir keresinde yine 40(kırk) gün ceza verdiler bana.Askeri cezaevine konuldum.İlginçtir kaldıgım koguşta sekiz arkadaştık.Hepimizde Kürttük.Bana verilen keyfi ve ırkçı cezaların aynılarına maruz kalmıştılar.

Ben askerdeyken izin kullanmamıştım oradan daha erken kurtulmak için.17(onyedi) ayda askerlik bitmesi gerekiyordu.Verilen cezalardan dolayı 4(dört) ay fazladan askerlik bana yaptırdılar.Orada geçirdigim toplam zaman 21(yirmibir) aydı.

3-)Kışladan adımınızı içeriye attıgınız ve askerliği bitirdiginiz ana kadar,sizde yaşanan değişiklikler neler oldu?

-Aşırı agresif tutumlar içine girdim.Askerlik bittikten sonra ailemle yaşadıgımda onlara karşı sogukluk duyuyordum.Uyurken birden aniden sıçrayıp uyanıyordum.Askerlik bitmesine ragmen bir yıl boyunca o psikolojiyi yaşadım.Halada etkileri üzerimde vardır.

4-) ''Asker'',''Komutan'',''Ordu'' denince sizde şimdi cagrıştırdıgı kavramlar neler oluyor?

-Tek tip yaşam.Baskı ve Zülüm.İnsani değerlerin olmadıgı alan.

5-)Vicdani red üzerine düşünceleriniz nelerdir?

Page 6: rizgari.comrizgari.com/ebook/Kurd_Vicdani_Red_Insiyatifi.docx · Web viewKüçücük bir oda,hücre dedikleri yer.Tavanda yanan bir ampulu vardı.Bir el yıkama lavabosu,birde açıkta

-Vicdani red diye tabir edilen hakkımın oldugumu bilseydim kesinlikle bunu kullanırdım.Ki bu bana neye mal olursa olsun.Yaşadıgım o süreçte de agır bedeller verdim.Gençlere önerim askerlik durumunda vicdani red seceneklerini kullanmalarını şahsen isterim...

--------------------

D.G (1974 Adıyaman doğumlu)

Askerliği Kırklareri Babaeski Topçu bölüğünde yaptı.

1-) Askerlik dışında farklı bir alternatifiniz olsaydı, gitmemeyi tercih edermiydiniz?

-Evet.Aileme hep derdim askerliği yapmayıp avrupaya kaçacam diye.Sonra kagıt gönderdiler babam baktı,batı tarafı ''oğlum git yap''dedi.Gittim.

2-)Neden askerlik yapmak istemiyordunuz?

-Dayak attıkları hep anlatılırdı.Çok disipli bir yer olduğu,sacma-sapan şeylerin mantıksızca uygulandıgı söylenirdi.Birde evinden ayrılıyorsun.Bunların üzerine ölüm tehlikeside eklenince.Neden gideyim ki?

3-)Etnik kimliğinizden dolayı özel uygulamalara maruz kaldınız mı?

-Bire bir bu uygulamayı yaşadıgımı söylersem doğru olmaz.Ama şahid oldugum çok olaylar oldu.Ben askerler arasından daha çok dışlanıyordum.Aşırı dinci hatta yobaz diyebilecegim bazı askerler vardı.Bunlar hep,''Sen müslümansın neden oruç tutmuyorsun?''v.s derlerdi.Ben aleviydim.Bundan dolayı beni dışladılar.Şahid oldugum halada etkisini üzerimden atamadıgım bir intihar olayı oldu.İstanbul'lu Ersin adında varlıklı bir aileden gelen asker arkadaş vardı.Nişanlısı ziyarete gelmişti.Komutan kıza sulanıyor.Çocukta karşı koyuyor.Ziyaretçisi gidincede komutan odasına çagırmıştı.Feci bir şekilde dövmüştü.Ardından da en ağır işleri buna yaptırmaya başladı.Elleriyle kuru otları yolduruyordu.En kötü nöbet yeri nerdeyse oraya gönderiyordu.Buna benzer çok uygumalamaya maruz kaldı.Boş bir neden bulur dayak atardı.Örnegin derdi neden botların iyi boyanmamış,herkesin içinde döverdi.Tüm bunlara rağmen çocuk yaşama bağlıydı.Herkes tarafındanda sevilirdi.Askerliğinin

Page 7: rizgari.comrizgari.com/ebook/Kurd_Vicdani_Red_Insiyatifi.docx · Web viewKüçücük bir oda,hücre dedikleri yer.Tavanda yanan bir ampulu vardı.Bir el yıkama lavabosu,birde açıkta

bitmesine sekiz ay kalmıştı.Sabah uyanmıştım baktım biri bağırıyor.''komutanım kendini asmış''Hemen bağırtıların geldiği yöne doğru koştum.Ersini asılıyken gördüm.

Hala o görüntüyü unutamıyorum.İntihar mı etti, ne oldu bilemiyorum.Ama bana mantıklı gelmiyordu.O günden sonra o komutana karşı herkes tepkiliydi.Fakat ben artık temkinli davranıyordum.Korkmuştum.

Ben askerdeyken yazıcıydım.Az çok olup bitenler hakkında bilgim oluyordu.Çok ilginçtir.Silah deposunun nöbeti vardı.Silah deposunun önünde nöbet tutulurdu.Kaldıgım süre boyunca ne bana nede başka bir Kürde orda nöbet tutturulmadı.Artık siz düşünün nedenini...İki üniversite öğrencisi vardı.Bunlar geçmişte kürtlüge yada solculuga bulaşmışlar.''Sakıncalı''asker muamelesi yapılırdı.Onları sistematik bir biçimde rahatsız ederlerdi.Durup dururken çantalarını özel eşyalarını ararlardı.Yasaklı olmayan kitaplar okurdular.Yinede komutanlar kitaplara el koyardı.Buna benzer çok şey yapardılar.Herkesi ''ispiyonculuk''yapması için komutanlar zorlardı.Birgün banada geldi komutan dedi,''Biri sakıncalı hareket ederse,askerler içinde 'anarşik'görüşleri savunan olursa gel bize söyle''derdi.Askerleri o kadar bezdiridilerki,herkes kışladan kurtulmanın yolunu arardı.Asker-

ler sırf hava değişimine gitmek için ellerini kırarlardı.

4-)Nasıl yani?Biraz açarmısınız?

-Bununda bir metodunu artık çıkarmıştılar.Eli kırılanlara altı ay hava değişimi verirlerdi.O cehennemden kurtulmak için bu yola başvururdular.Agrısız el kırma metodu vardı.Diş macununu derinin üzerine döküyorlardı.Bezle sarardılar.İki üç gün öyle tutardılar.Sonrada aynı bölgeye buz koyup dondururdular.Ardında nöbette silahın dipçiğiyle ellerine vurup,kırardılar.Acısız bir şekilde.Komutanlarada,''ayagım kaydı elimin üzerine düştüm,kırıldı''diyordular.Altı aylık hava değişimi.Bu altı ayda askerlik süresinin içinden düşülüyordu.Buna benzer başka yöntemlerde vardı.Bir arkadaşım nöbette kendi ayagına sıkmıştı.Komutana da ''dalgınlıkla elim tetiğe degdi,ateş aldı.Ayagıma isabet etti''demişti.Komutanlar önce bu yönteme inanırlardı.Ardından biri daha bu yöntemi denedi.Fakat bu asker yakından ayagına sıktıgı için.Rütbeliler farkına vardılar.Kısa masafeden sıkınca,kurşunla birlikte bir alevde çıkıyor.Buda ayak derisini yakmış.O askere iki ay hapis cezası verdiler.Askerliğini uzattılar.

5-)Kışladan adımınızı içeriye attıgınız ve askerliği bitirdiginiz ana kadar,sizde yaşanan değişiklikler neler oldu?

-Benim beynimde müthiş bir tahrip oluştu.Sivil hayatta karşı koyma,red etme,itiraz etme, seceneklerimiz vardı.Bunlar askerde yokmuş gibi davranıldı.Aşırı bir itaat.Bu yönlerimi törpülediler.Mesela benim insan öldürecek,şiddete başvuracak bir yapım yoktu.Ama askerde bunu

Page 8: rizgari.comrizgari.com/ebook/Kurd_Vicdani_Red_Insiyatifi.docx · Web viewKüçücük bir oda,hücre dedikleri yer.Tavanda yanan bir ampulu vardı.Bir el yıkama lavabosu,birde açıkta

meşrulaştırdılar.Olagan birşey sayılıyordu,şiddet ve ölüm. Beynimizi resmen yıkadılar.Kesin itaat ve şiddeti bana ögrettiler.Askere gitmeseydim belkide farkli bir insan olurdum.Bakın bir örnek vereyim size.Kardak krizi dönemiydi,Yunanistan la ilişkiler çok gerilmişti.Zırt-pırt gece biz uyurken alarm çalardı.Herkes uyanmak zorunda kalırdı.Komutanlar bize,''kalkın yunanlılara saldırmaya gidece-

giz''diyordular.Çok çok tekrarladılar bunu.Neredeyse her gece.Öyle bezmiştim ki,''yahu artık saldıralımda bu iş bitsin''Diyecek düzeye geldim.Sivil yaşamda bir karıncayı dahi incitmezdim ama beni bu noktaya getirdiler.

6-) ''Asker'',''Komutan'',''Ordu'' denince sizde şimdi cagrıştırdıgı kavramlar neler oluyor?

-Aklıma ilk gelen,itaat,disiplin,şiddet,kan ve örgüt oluyor.

6-)Vicdani red üzerine düşünceleriniz nelerdir?

-Keşke o zaman öyle bir seçim hakkım olsaydı.Vicdani reddin ne oldugunu bilmiyordum.Böylesi bir alternatifin farkında olsam mutlaka kullanırdım.Ama bize askerlik yapmayı bir kadermiş gibi önümüze sundular.Ve yapmak zorunda bırakılmıştım.Babam,abim herkes yaptı bende yapmak zorundaymışım gibi, beni hazırladılar.Fakat vicdani redçileri taktir ediyorum.Ve şimdi onların bir destekçisiyım...

---------------------------

HÜSEYİN ÇİCEK (1984 TUNCELİ DOĞUMLU)

Askerliği 2005-2006 yılları arasında Bilecik Jandarma Komutanlığı ve Van Bahçesaray jandarma komutanlığında yaptı.

1-) Askerlik dışında farklı bir alternatifiniz olsaydı, gitmemeyi tercih edermiydiniz?

Page 9: rizgari.comrizgari.com/ebook/Kurd_Vicdani_Red_Insiyatifi.docx · Web viewKüçücük bir oda,hücre dedikleri yer.Tavanda yanan bir ampulu vardı.Bir el yıkama lavabosu,birde açıkta

-Tabiki gitmek istemezdim.Farklı bir alternatifim olmadıgı için gitmek zorunda kaldım.Birde nişanlıydım yapıp rahatlamak istiyordum,yoksa dogru-dürüst bir yaşamın olamıyor.

2-)Neden askerlik yapmak istemiyordunuz?

-Türkiye de inanın bana askerlik bir saçmalık.Kime karşı savaştıgın belli degil.Savaşın bir nedeni yok.Verilen savaş Kürtler ve demokratlar üzerine.Sonuçta bende Kürttüm ve savaş banada karşı yürütülüyordu.

3-)Etnik kimliğinizden dolayı özel uygulamalara maruz kaldınız mı?

-Birçok kez maruz kaldım.İlk dönemde acemi birliğindeyken çok sayıda asker oldugu için kendini kaybedebiliyorsun.Fakat usta birliğinde ise durum daha farklı.Özel olarak her askerle olumlu yada olumsuz ilğileniliyor.Usta birliğinde beni Van a gönderdiler.Van da askerlerin nereye hangi karakola yada görev yerine seçilmesi,kurayla yapılırdı.Ben oraya gittiğimde komutanın karşısına çıkıp tekmil verdiğimde.Tuncelili oldugumu söyleyince iş birden değişti.Bana kura çektirmedi komutan bir gerekçede söylemeden.Direkt bana Van Bahçesaray ilçe jandarma komutanlıgına bağlı bir dışkarakola verildiğim söylendi.O zaman farkına vardım birçok şeyin ters gidecegini.Gittiğim yer Paşaköyü jandarma karakolluydu.İşin en önemli noktası ise karakoldaki askerlerin % 70 Kürttü.Genelde Diyarbakır,Dersim ve Mardinlilerdi.Sistem bunu artık bilinçli yapıyordu.Sınır bölgelerindeki sıcak çatışmaların yaşanabilecegi birçok noktaya kürt askerler yerleştirilmiş.Uzman çavuş vardi ,göreve her çıktıgında beni hep kendisiyle birlikte götürürdü.Ve bana '' Sen tuncelilisin dağları iyi bilirsin önde yürü''derdi.Beni kendisine canlı bir kalkan yapardı.Kendini güvenceye alırdı.Beni ise gözden çıkarırdı.Nede olsa bir çatışma çıktıgında olan bana olacak.Diğer uzman çavuş olan komutanlar vardı.Bunlar hep bizlere özellikle Tunelilere kötü davranırlardı.Herkesin içinde '' o bölgenin insanlarının coğu teroristtir''Bizlerin nöbet tuttugu kulubelere sıksık baskın tarzında devriye gelirdiler.Ne yapıyoruz bakarlardı.Tedirgin tutarlardı bizi.

Ben Bahçesaraya gitmeden iki ay önce olmalı iki kişi intihar ettigi söylenirdi.Ama bu intiharların ayrıntılarını gizlerlerdi bizlerden. Sivas lı olan bir uzman çavuş vardı.Bir arkadaşla bir munakaşam olmuştu.Kendi aramızda çözebilecegimiz bir sorundu.Fakat uzman çavuş dırekt mudahale etti.Mudahaleside bana oldu.Tekme tokat girişti bana.Ardındada hakaret etti.O zaman gözümü şişirmişti.Rapor almak için doktora gittim.Bu işkenceyi ispatlamak istiyordum.Gerekirse askeri mahkemeye verecektim.Doktordan rapor istedim ama ''veremeyecegini'' söyledi.Doktor da karakol komutanının arkadaşıydı.Adam sivil doktor fakat asker gibi komutanlardan talimat alıyordu.Öyle kapatmak zorunda kaldım bu olayı.

Page 10: rizgari.comrizgari.com/ebook/Kurd_Vicdani_Red_Insiyatifi.docx · Web viewKüçücük bir oda,hücre dedikleri yer.Tavanda yanan bir ampulu vardı.Bir el yıkama lavabosu,birde açıkta

Elazıg'ta örgüt bir albayı öldürmüştü.Komutan bu olaya sinirlendi,hırsını benden çıkardı.Egitim esnasında bizi koşturuyordu.Benim yanıma geldi dedi '' neden yavaş koşuyorsun'' cevap vermeme dahi izin vermeden.Küfür atarak o kadar insanın içinde tekmelerle bana vurmaya başladı.Sanki o albayı ben öldürmüşüm.Bütün hıncını benden aldı.Askerler araya girdi.Bu olay beni çok rendice etti.Sinir krizi geçirdim.Gözüm hiçbirşeyi görmüyordu.Koguşa dogru koştum,orda silahlık vardı.Askerliğimin bitmesine iki ay kalmıştı ama herşeyi göze almıştım.Artık dayanacak gücüm kalma-mıştı.Silahı alıp bir tane ona sıkacaktım bir tanede kendime.Etraftaki arkadaşlar beni sakinleştirdi.Sinirden dolayı durup duruken burnumdan kanlar boşalıyordu.Karakol komutanı olayın ciddi oldugunu görünce iki doktorla birlikte geldi.Sakinleştirici iki igne vurdular bana.Olaydan iki gün sonra hemen beni başka bir karakola sürgüne gönderdiler.Silahıma el koydular.İl jandarma komutanının teftişe gelecegi vakitlerdi.bir yüzbaşı vardı.Beni yanına çagırdı.Benimle resmen pazarlık yaptı.Dediki,''senin bu suçunun cezası iki yıldır.Sen olayı başka komutanlara anlatma iki haftayla seni kurtarayım.''Askerliğimin bitmesine iki ay kalmıştı.Hem anlatsam ne değişecektiki.Kabul ettim.

4-)Askeri Cezaevini biraz anlatırmısınız?

-Bana üç hafta ceza verdiler.Van il jandarma komutanlıgındaki askeri cezaevine koydular.Benim dışımda sekiz kişi vardı orda farklı farklı karakollardan gelmiştiler.İçeri girince üzerimizdeki herşeyimizi aldılar.Kemerden botumun ipine kadar.Gömlegin dügmelerini kopardılar.

5-)Neden koparıyorlarki,gömleginin düğmelerini?

-Bir tedbirmiş.Dügmeyi koparıp bogazımıza atıp intihar etmeyelim diye.İçerde TV yok.Sigara yasak zaten.WC bile onların askeri gardiyanların belirttiği saatte gidiyorsun.21 gün kaldım orda.Rütbeliler sürekli gelir ceza verirlerdi.Şınav çektirirdiler,komando dansı yaptırırdılar,süründürürdüler.Kaldıgım süre boyunca duş dahi alamadım.Hakkaride bir grup asker getirdiler.Herkesin içinde uyuşturucu kullandıkları için ceza vermişler.Bunlar özel komandular.Hep sıcak çatışmalara girirlerdi.Resimler vardı üzerlerinde.Bir gerillayı sağ yakalamışlar.Bu olay 2005 yılında olmuş,Hakkaride.Daha sonra grup komutanı esir düşen gerillanın kafasına bombayı bağlıyor.uçurumun yanına götürüp.Pimini çekip aşagıya atmışlar.Paramparca olmuştu.O resimleri de cekmişler.Vahşet...Saglıklı bir insanın kaldıracagı birşey degildi.Yine bu grup yaşlı bir kaçakcıyı yakalamışlar.Adamı gerilla sanmışlar,delik-deşik etmişler.Sakallı bir insandı.Resminide çekmişler.

Çarşı iznim hiç olmadı benim.Çıkarmıyordular dışarı.Bir kere tek çıktık,çarşı iznine oda üzerimizdeki hucum yelekleri ve g3 silahlarla.Bahçesarayda bir kahvede çay içtik.Kendimi özgür hisetmiştim.Fakat çevredeki insanların bakışları çok farklı oluyordu.O insanlarla konuşmak istiyordum.Fakat yapamıyorsun.O zaman sorgulamıştım elimdeki silahı kime karşı kullanacagım?...Diyarbakırlı bir

Page 11: rizgari.comrizgari.com/ebook/Kurd_Vicdani_Red_Insiyatifi.docx · Web viewKüçücük bir oda,hücre dedikleri yer.Tavanda yanan bir ampulu vardı.Bir el yıkama lavabosu,birde açıkta

arkadaş vardı.Türkçe konuşmasını iyi bilmiyordu.Komutan ortada hiçbir neden yokken tekme-tokat girişti buna.Köyden gelmiş konuşması biraz bozuk.Tekmili iyi veremeyince dayak yedi.

Askerliğimin son dönemlerinde beni silahsız görevlere götürmeye başladılar.Komutana neden böyle yaptıklarını sordum.Komutan silahın olmasada çantamızı taşırsın diyordu.Kaygılanmaya başladım.Acaba bunlar bana ne yapacaklar diye.Şimdi bir köşede vuracaklar,ardında diyecekler çatışmada vuruldu.Ailemi aradım durumu onlara söyledim.Birkaç tanıdık vardı Van da.Bunlar sık sık bilerek ziyeretime gelmeye başla dı.Kimsesiz degildir mesajını vermek için.Ardından düştüler görevden.Görevden düşerkende ilginç bir olay yaşandı.Dosyam kayıptı.Arandı-tarandı en son dosyalar.Benim ve birkaç tuncelili ve Diyarbakır lı arkadaşın dosyaları,yüzbaşının odasında çıktı.Yazıcının yanında olması gerekirken,komutanın yanında olması şu anlama geliyordu.Direkt gözetim altında oldugumuzun en belirgin kanıtıdır...Ramazan süreçiydi.Karakol komutanı dahil herkes oruç tutuyor.Ben alevi oldugum için tutmuyordum.Bu seferde imalarla ''siz dinsizsiniz tutmasanızda birşey olmaz''derlerdi.Oruç bitene kadar dogal bir tecritte olurduk.

Birgün komutanın odasına gittim.Kendisi yoktu bende onu beklerken.Baktım masanın üzerinde bir belge var.Üzerinde çok gizli yazıyor.Dikkatimi çekti şöyle bir gözattım.Çevredeki insanları fişlemişler.Resimler ve özgeçmişleri yazıyor.Askerliğim bittigi zaman bile yine çifte standartta maruz kaldım.Amasyalı üç kişi ve benim askerliğim aynı günde bitti.Onların çantasını aramadılar fakat benim çantamı ve iç çamaşırlarıma kadar aradılar.Birşeyler çıkarmayalım ordan diye tedbir alıyordular.

6-)Kışladan adımınızı içeriye attıgınız ve askerliği bitirdiginiz ana kadar,sizde yaşanan değişiklikler neler oldu?

-Aradan yıllar geçti ama aklıma gelince o anlar hala da rahatsızlık duyuyorum.Sanki kendime ihanet etmişim gibi bir ruh hali oluşuyor.Elin kolun bağlı oluyor hiçbir şey yapamıyorsun.Çok büyük pişmanlıklar var.

7-) ''Asker'',''Komutan'',''Ordu'' denince sizde şimdi cagrıştırdıgı kavramlar neler oluyor?

-Demokratları ve Kürtleri zaptu rap altına almak için varolan bir kurum.Baskı mekanizması.

6-)Vicdani red üzerine düşünceleriniz nelerdir?

Page 12: rizgari.comrizgari.com/ebook/Kurd_Vicdani_Red_Insiyatifi.docx · Web viewKüçücük bir oda,hücre dedikleri yer.Tavanda yanan bir ampulu vardı.Bir el yıkama lavabosu,birde açıkta

-Desteklemek gerekiyor,vicdani redçileri.Bende istiyorum bunu.Haklı görüyorum onları.Ben askerliği yaptıgıma pişmanım.Vicdani red için mücadele eden insanlara haksızlık yaptık,gibi.

--------------------------------

İ. G. (1960 Adıyaman Doğumlu)

Askerliği Edirne Tankçı alayında yaptı.

1-) Askerlik dışında farklı bir alternatifiniz olsaydı, gitmemeyi tercih edermiydiniz?

-Elbette gitmezdim.Fakat askerlik yapmadan Türkiye de yaşayamazdım.Bu benim için ciddi bir engeldi ortadan kalkmasını istedim.

1.a-) Neden?

-Askere gitmeden önce tanıyordum o kurumu.Ordu muhalif kesim üzerinde baskı uyguluyordu.Bundan dolayı red ediyordum.O kurumun bir parçası olmak istemediğimden dolayı.

2-)Etnik kimliğinizden dolayı özel uygulamalara maruz kaldınız mı?

-Şunu söyleyip başlamak istiyorum meslegimden dolayı,terzi oldugum için özerk tuttular beni diyebilirim.Çünkü askerlikte bilirsiniz dikim ve giyim önemli bir yer tutar.Bundan dolayı payıma düşenden azını aldım diyebilirim.Yoksa firar edebilecek konuma dahi gelebilirdim.

Page 13: rizgari.comrizgari.com/ebook/Kurd_Vicdani_Red_Insiyatifi.docx · Web viewKüçücük bir oda,hücre dedikleri yer.Tavanda yanan bir ampulu vardı.Bir el yıkama lavabosu,birde açıkta

Kürt oldugum için değilde solcu kimliğimden dolayı çok dışlandım ve baskıya,keyfi muamelelere tabi tutuldum.Faşist bir astsubay vardı.Ortada hiçbir gerekçe yokken neden yemeğe geç geliyorsun diye.Beni kaba dayaktan geçirdiler.Solcu oldugumu biliyordular,bundan dolayı yapmıştılar.Aslında kişiliğime yönelik bir intikamdı.Örnegin bazı rütbeliler depodaki eşyaları ve kışlaya ait olan benzini kendi şahsi işleri için kullanırlardı.Elbiselerini falanda bana tamir ettirmeye çalışırlardı,ben yapmadı-

gımdan dolayı itiraz ettiğim için dövülüyordum.Beni muhalif olarak gördükleri için, böylesi nedenlerden dolayı çok dayak yedim.

Kürt arkadaşlar bazen kendi aralarında sohbet ederdi.Bunu alay komutanı duymuştu.Bütün askerleri bir araya toplayıp şöyle demişti,kürtler kendi aralarında siyasi toplantılar yapıyor haberimiz var.Bunu yasakladı ve ardından tehdit etti.Bu kezde insanlar ister-istemez temkinli davranmaya başladı.Herkes ihbar ediyordu.Sonrasında yemekhanede genelde türk kökenli askerler çalışırdı.Kürt olanlara az yemek verirlerdi.Dogal bir yemegi dahi bir baskı aracı haline getirmiştiler.Buna benzer küçük dav-ranışlarla baskı uygulardılar.

Kışlada baskılara ugradıkları için bazı askerler silahıyla birlikte Firar ediyordu.Yunanistan sınırında oldugumuz için oraya kaçıyordular.Firar edenlerin çoguda sosyalist,solcu insanlardı.Baskı dayanılmaz düzeydeydi.Hatta bildiğim kadarıyla iki kişide, Meriç nehrinden sınırı geçerken bogulmuştu.Bu olaylar çok gizli tutulurdu.İsimleri şimdi anımsayamıyorum.

3-)Kışladan adımınızı içeriye attıgınız ve askerliği bitirdiginiz ana kadar,sizde yaşanan değişiklikler neler oldu?

-O kurumun dışarıdan görünen halinden öte birebir yaşayarak gördüm.Sokaktan yansımasını gördügüm mekanizmayı,içinde bir fiil yaşayarak o zihniyeti daha yakından tanıdım.Keyfi uygulamalar hakaretler artık orda sıradan olaylardı.Çok dogal görülüyordu.Hiçbir askerin ömürboyu hafızasından silinmiyor.Askerligi bitiren herkes o zihniyete boyun egmeyi,ondan korkmayı öğreniyordu.İnsanda sevgiyi bitirmeye çalışıyordular.

3.a-)Sevgiden kasteetiğiniz?

-O kadara keyfi baskı varki.Biriyle dayanışma içinde olunca,birine insanı yardım ettigin için cezalandırılıyorsun.Bu davranışların anormal görülüyor.O insan ceza almışsa onu seyredeceksin.Bu seyretmede ''bana ne'' demektir.Buda bireysellige itiyor.Kendini kurtaracaksın.Sevgi böyle öldürülüyor.Acı çeken bir insan yardım edemiyorsan,bu sevginin ölümüdür.Böylede oluncada insanlıgımızdan uzaklaştırılıyoruz.

Page 14: rizgari.comrizgari.com/ebook/Kurd_Vicdani_Red_Insiyatifi.docx · Web viewKüçücük bir oda,hücre dedikleri yer.Tavanda yanan bir ampulu vardı.Bir el yıkama lavabosu,birde açıkta

Her askere giden çoçuksu,şen-şakrak gidiyor.Ya gelince?Orda ilk ögretilen asker ciddidir.Askerlik insanları otoriter olmaya itiyor.Bunuda zorunlu bir biçimde yapıyor.Askerden sonra birçok insan evleniyor.Evlendikten sonrada mesele o ögrenmiş oldugu otoriteyi eşinin üzerinde uyguluyor.Çocukları üzerinde uyguluyor.Evindeki komutandır.Kişilik sıfırlandıgı için askerde,yeniden şekilendiriyorlar onu.O mekizma hayatına yön veriyor.Askerde ezilen birey,dışarda kendi varlıgının ispatı olarak başkası üzerinde otorite kurmaya çalışıyor.Kişiligin şekillendiği en önemli alan.Çok önemli bu.An an,hergün,gece-gündüz sana empoze ediyor.Askerlik süreçi seni dünyadan koparmanın adı oluyor.Askere birgün bir çicegi sev denilmez.Öldür deniliyor.Sunni ve mekanik düşünen insan durumuna getiriliyor birey orda.insan araç oluyor.

4-) ''Asker'',''Komutan'',''Ordu'' denince sizde şimdi cagrıştırdıgı kavramlar neler oluyor?

-Yaşamın dışında olan bir kurum,ordu.Bu kurumun içinde çok kaldıkça,insanı yaşamdan koparıyor.Yönetmek,yönetilmek.Senin gibi düşünmeyen birine silahı kullanmak.

5-)Vicdani red üzerine düşünceleriniz nelerdir?

-Bu otoritenin yıkılması ve lagvedilmesi için vicdani red çok önemli bir aşama.Yaşam üzerinde militarizmin etkilerinin ortadan kalkması gerekiyor.Askerligin faşizm oldugunu vicdani redçiler topluma gösteriyor.Bu kurum yargılanamıyor, kutsanıyor.Kutsallıklar kendiliğinden otokontrol sistemini getirir.Özgür bireyin gelişmesinin önündeki en temel engel.

------------------------

K.S (KAHRAMANMARAŞ DOĞUMLU)

Askerliği Ağrı mekanize taburunda yaptı.

1-) Askerlik dışında farklı bir alternatifiniz olsaydı, gitmemeyi tercih edermiydiniz?

-Askerlik yapmamak için yurtdışına çıkmaya çalıştım.Olmadı.Askerliği hiç yapmak istemiyordum.

Page 15: rizgari.comrizgari.com/ebook/Kurd_Vicdani_Red_Insiyatifi.docx · Web viewKüçücük bir oda,hücre dedikleri yer.Tavanda yanan bir ampulu vardı.Bir el yıkama lavabosu,birde açıkta

2-)Neden askerlik yapmak istemediniz?

-Varolan bir savaş vardı.Bu savaşa taraf olmak istemedim.Emir altında olmayıda sevmem.

3-)Etnik kimliğinizden dolayı özel uygulamalara maruz kaldınız mı?

-İlginçtir askerliği Agrı da yaptım ama bölümüzün yüzde doksanı Kürttü.Bilinçli bir şekilde bizi oraya göndermiştiler.Çatışma çıksa,ölen iki tarafta Kürt olacaktı.Bölüğü müzün çogunlugu Kürt olunca fazla sorunlarda çıkmadı.O hassasiyete komutanlarda Türk arkadaşlarda dikkat ediyordu.Alevi inançımdan dolayı,askerler arasında sorunlar yaşamadım degil.Karşımdaki insanlar aleviliğin ne oldugunu bilmiyordu.Kulaktan dolma bilgilerle tanıyordular aleviliği.Bu konuda yoğun bir biliçsizlik vardı.

Urfalı bir arkadaşım vardı.Tek kelime Türkçe bilmezdi.Çok dayak yediğine şahit oldum.Hep ceza verilirdi,ona.Komutanlar en son sırt çantasına taş doldurmuştular.Onunla spor yaptırtıyordular,o çantayla iştimaya çıkardı.Akşam uyuyana kadar çantayı çıkarmak yasaktı.Bu eziyetin tek nedenide Türkçe bilmediği içindi.

Ben Kürtlüğümü askerde tanıdım.Öncesindede Kürt oldugumu biliyordum fakat detaylı derinlikli bir bilgim yoktu.Askerdeki Kürt arkadaşlarla çok sohbet ettim.Kürt kimliğim orda şekillendi diyebilirim.Karşıdaki güç bize hep Türklüğü tek kimlilikliği empoze etmeye çalışırdı.Bende de tersi oldu...

Agrı dagına bir aylık operasyona gittik.Bir köyde konakladık.Çatışma ihtimalini hiç düşünmek istemezdim.Çünkü karşıdaki insanlarda bizim insanlarımızdı...Hep dua ederdim.Orda bir ay kaldık genelde yol güvenliğini saglamak için.Yanımdaki bütün arkadaşlar namaz kılmaya başladı.En piskopat olanı dahi namaz kılıyor.Ölüm korkusumudur,nedir.Alevi oldugum için ben kılmıyordum.Komutanlarımız hep bize derdi,her köylü ''terorist''olabilir.Temkinli olmalısınız.Köy korucuları içinde derdi,bunlar sabah korucu fakat akşamda PKK li olurlar.Ordaki yöre halkına hiç güvenmezdiler.Tabi biz kürt oldugumuz içinde bizede güvenmezdiler.Paronayak bir bakış açısı işte.

Bir komutan vardı,oda bizimle birlikteydi.Disiplin hastası bir tipti.Askerleri havadan-sudan nedenlerle çok döverdi.Dövmeden öncede askere sorardı hep,''senin anan varmı?''Ardından küfre başlardı.Çok kötü birşeydi.Birkaç ay geçmişti sonra duydum.2004 yılıydı bir çatışmaya girmiş.Gerillalar tarafından öldürülmüş.Tesaduf ya öldürüldüğü tarihte anneler günü.Bölükteki bütün askerler sevinmişti.Herkes birbirine çay ısmarlıyordu.

Page 16: rizgari.comrizgari.com/ebook/Kurd_Vicdani_Red_Insiyatifi.docx · Web viewKüçücük bir oda,hücre dedikleri yer.Tavanda yanan bir ampulu vardı.Bir el yıkama lavabosu,birde açıkta

4-)Kışladan adımınızı içeriye attıgınız ve askerliği bitirdiginiz ana kadar,sizde yaşanan değişiklikler neler oldu?

-Kürtlük kimliğimle orda tanıştım.Ve daha iyi anladım yaşananları.Askerde duygularını bastırmayı öğreniyorsun.Disiplin oldugu için öyle davranmak zorunda kalıyorsun.

5-) ''Asker'',''Komutan'',''Ordu'' denince sizde şimdi cagrıştırdıgı kavramlar neler oluyor?

-Rezalet ya.Silahlı güç.Askeri elbiseyi giyen değişiyor.Koyun sürüsü gibi.Nereye sürülürse oraya gidilirdi.

6-)Vicdani red üzerine düşünceleriniz nelerdir?

-Güzel bir şey.Yapılmasıda gerekir.Ama işte red ederken,fedakarlık-bedel vermekte gerekiyor.O inança sahip olmak gerekir.Özverili insanların işi.

---------------------------

M.S. ( GAZİANTEP DOĞUMLU)

Askerliği Malatya Tulga 1 Kışlasında yaptı.

1-) Askerlik dışında farklı bir alternatifiniz olsaydı, gitmemeyi tercih edermiydiniz?

Page 17: rizgari.comrizgari.com/ebook/Kurd_Vicdani_Red_Insiyatifi.docx · Web viewKüçücük bir oda,hücre dedikleri yer.Tavanda yanan bir ampulu vardı.Bir el yıkama lavabosu,birde açıkta

-Ben askere gitmemek için Avrupa ya gittim.Fakat beni geri gönderdiler.Direkt askere götürdüler bende yapmak zorunda kaldım.

2-)Neden askerlik yapmak istemediniz?

-Benim iki akrabam gerilladaydı.Bundan dolayı hep askerler bize baskı uygulardı.Çocukken köye giderdik akrabalarla birlikte köye yakın bir yerde hep kimlik kontrolu yapardılar.O zamanlar çocugum,soyismimizden dolayı bizi arabadan indirirlerdi.Yürüyerek köye gidin derlerdi.Askerler bunu yapardı.

2-)Etnik kimliğinizden dolayı özel uygulamalara maruz kaldınız mı?

-Malatya da askerken bir çatışma olmuştu.16 gerilla çatışmada yaşamını yitirmişti.Bunları helikopterle bizim bulundugumuz yere getirdiler.Kışlada anons yaptılar,herkesi iştimaya topladılar.Orda İzmirli bir yüzbaşı vardı.Onaltı kişiyi öne çıkardı.Bu arkadaşların hepside Kürttü.Siirtli,Diyarbakırlı,Hakkarili,Antepli ve Batmanlı.Helikopteri gösterip,o ölüleri otubuse bindirmemizi istedi.Ordanda hastahaneye kadar götürecektiler.Bilinçlice bir davranıştı.Bize mesaj veriyordu.Hakkarili Halit adında bir arkadaş itiraz etti yapmayacam bunu dedi.Yüzbaşıda bir üst komutanı çagırdı.Olay o komutana anlatıldı.Bize yaptırtmadı gelen komutan ama hala unutamıyorum o tabloyu.

Diger bölükte bir asker vardı.Benim bölügümden olmadıgı için ismini bilmiyordum.Birkaç kez karşılasmıştık.Askerliğinin bitmesine sekiz gün vardı.Nöbet tutarken intihar etti dediler.Bana o zaman çok ilginç gelmişti.Askerliğinin bitmesine sekiz gün kalan biri neden intihar ederki?

Acemi birliğindeyken Hakkarili Garbi adında Türkçe bilmeyen bir arkadaş vardı.İlk geldiğinde komutan bununla konuşmak istiyor ama anlaşamıyorlar.Ben tercümanlık yapıyordum.Komutan soruyor ona nasıl geldin buraya.Garbide anlattı.Köyde çobanlık yaparken askerler köye baskın düzenliyor.Garbide asker kaçagı oldugu için gözaltına alıyorlar.Zorla askerliğe getiriyorlar.Çok saf ve dürüst biriydi.Hep komutana beni eve gönder,çocuklarımın yanına gitmek istiyorum derdi.Birgün onla beni komutan cagırdı.Komutan onu okula gönderecez Türkçe ögrensin demişti.Garbi de bizim orda kimse Türkçe konuşmayı kimse bilmez neden ögreneyim demişti.Komutanın zoruna gitmişti bu söz.Tekmil ver dedi.Garbi de tam yapamamıştı bundan dolayı komutandan çok dayak yedi.Onca mantıksız olay yaşanıyorduki.Halada anlamış değilim.Rütbeliler nöbet tuttugunda.Adamların canı sıkılıyordu herhalde.(gülerek)Kışın sogugunda saat üçte bizi kaldırırdılar yataklarımızdan.O sogukta dışarı çıkarırdı.Hepimizi sıraya koyar.Ardından ensemize tokat vurarak.Sayarak içeri alırdı.

Page 18: rizgari.comrizgari.com/ebook/Kurd_Vicdani_Red_Insiyatifi.docx · Web viewKüçücük bir oda,hücre dedikleri yer.Tavanda yanan bir ampulu vardı.Bir el yıkama lavabosu,birde açıkta

Kavga etmiştim biriyle iki gün ceza verdiler bana.Cezayıda askeri cezaevinde geçirecektim.

3-)Askeri cezaevini bize anlatırmısınız?

-Dagın tepesine yapmıştılar cezaevini.Etrafta hiçbir şey yok.İçeri girerken üst araması yaptılar,iç camaşırlarımıza kadar.Saatimi ve kemerimi benden aldılar.Bana bir battaniye verdiler.Üstüne yat diyordular.Ranza yok.Döşek filanda yok.Battaniyeyi altıma sersem üstüm açıkta kalacak,üstüme atsam altım açıkta kalacak.Altı kişiye bir jilet veriyorlar, nasıl traş olursanız olun diyorlardı.

Askeri gardiyanlar vardı,bunlar genelde uzman çavuş ve astsubaylar olurdu.Akşam biz uyurken koridora su dökerlerdi.Bizleri uyandırırlardı.Elimize traş için kullanılan permatikleri verirlerdi.Bunu paspas diye kullanın koridordaki suyu çekin diyordular.(gülerek)Abi saçmalık ama öyle.Bizde yapardık.Sıkıysa yapma...

3.a-)Peki bu suyu çekme işi ne kadar sürerdi?Permatikle bir hayli zor olmalı...

-(gülüyor)Saatlerce sürerdi.Sabah beşte bizi kaldırırdılar.Çukur eşmeye götürürdüler.İki kişi çukuru kazardı.Diger iki kişide çukuru kapatırdı.Maksat biz boş kalmayalım,eziyet işte.Duvar yıkatırlardı.Fazla kalmadım ben,sadece iki gün.Maraşlı ahmet adında bir arkadaşım vardı.22 gün askeri cezaevinde kalmıştı.Tanınmayacak halde geldi.Çok kilo vermişti.Psikolojisi neredeyse bozulmuştu.Kendini toparlansın diye hava değişimine gönderdiler.Ordaki askerlere resmen işkence yapıyordular.Asker askere zülüm yapıyordu.Düşmanlarına dahi,insan böyle şeyler yapmazdı.

4-)Kışladan adımınızı içeriye attıgınız ve askerliği bitirdiginiz ana kadar,sizde yaşanan değişiklikler neler oldu?

-Kışladan ilk adımımı içeri attım.Kendi kendime diyorum ben burda ne yapacam.Orda bunalıma girdim.O mantıga uymayan,uygulamalar yüzünden.Günde on defa iştima (sayım) yapılırmı ya?Hemde koyun sayar gibi sayıyorlar.Askerliği bitirdiğimde kapıdan çıkarken tükürdüm.Koşar adımlarla uzaklaştım.Bir daha Malatya ya gitmek istemedim.Gitmedim de.

5-) ''Asker'',''Komutan'',''Ordu'' denince sizde şimdi cagrıştırdıgı kavramlar neler oluyor?

Page 19: rizgari.comrizgari.com/ebook/Kurd_Vicdani_Red_Insiyatifi.docx · Web viewKüçücük bir oda,hücre dedikleri yer.Tavanda yanan bir ampulu vardı.Bir el yıkama lavabosu,birde açıkta

-Küçükken yaramazlık yaptıgımızda.Büyüklerimiz bizi korkutmak için ''askerler geliyor'' derdi.Korkardık saklanırdık.KORKU...

Kışlalarda ve lojmanlarında komutanlar aileleriyle ''avrupa hayatı''yaşıyorlar.Çocuk havuzundan tutunda büyüklerin havuzlarına,borling salonundan bilmem ne kadar, sırf kendi keyifleri onca şey.Orayı görünce kendimi avrupada sandım.Ama askerede zeytini sayarak verirler...Asker bir liraya en kötü çayı içerdi.Komutan ise en pahallı çayı yarım liraya içer.

6-)Vicdani red üzerine düşünceleriniz nelerdir?

-İlk senden duydum bu sözü.Dediğin gibiyse çok güzel birşey.İnsanlar ölmemeli...

--------------------------

Y. K.( SİİRT dogumlu)

Askerligi Kütahya hava er eğitim tugayı ve Ordu Perşembe hava jet üstü nde yaptı.

1-) Askerlik dışında farklı bir alternatifiniz olsaydı, gitmemeyi tercih edermiydiniz?

-Evet

1.a-) Neden?

-Bölgemizde askerlerin orda halka neler yaptıgının şahidiyim.O dönemlerde kürt olupta yine kürt illerine gönderilen askerler çoktu.Ve çatışmaların en yogun oldugu dönemlerdi.Evli oldugum için gitmek zorundaydım.Belkide evli olmasaydım gitmezdim.

2-)Etnik kimliğinizden dolayı özel uygulamalara maruz kaldınız mı?

Page 20: rizgari.comrizgari.com/ebook/Kurd_Vicdani_Red_Insiyatifi.docx · Web viewKüçücük bir oda,hücre dedikleri yer.Tavanda yanan bir ampulu vardı.Bir el yıkama lavabosu,birde açıkta

-Acemi birligindeyken kürt olan arkadaşlar vardı.Bazen kendi aramızda kürtçe konuşurduk.Bundan dolayı komutanlar bizi uyarmıştılar.Kürtçe konuşmanın kışlada yasak oldugunu söylüyordu.Bir Şırnaklı arkadaşım vardı Cemil adında, türkçe konuşmayı bilmediği için dalga geçiyordular.Bu arkadaş komutanlarla konuşunca tercuman kullanmak zorunda kalıyordu.Komutanlar bize hep onunla türkçe konuşmamızı istiyordu.Şöyle diyordu komutanlar Cemille kürtçe konuşmayın ki türkçe ögrenebilsin.Türkçe konuşmayı bilmedigi için çok zorlanıyordu.

Marşlar vardı,''her türk asker dogar'' v.s buna benzer şeyler bunları bagırırken zoruma gidiyordu.Yürüyüşlerde söyletirlerdi bizlere bunları ben bazen susardım yanımdaki arkadaşlarım hemen uyarırıdı beni.Neden söylemiyorsun diye.Korkudan söylemek zorunda kalırdım.

Esas duruştayken parmaklarımı kapatmadıgım için çok dayak yiyordum.Selam vermek selam almak orda yapılan herşey çok mantıksız geliyordu bana.Fakat yapmak zorundaydım yoksa dayak yerdim.

Bir defasında biriyle kavga ettigim için bana on günlük ceza verdiler.Disiplin yeri dedikleri bölüm vardı oraya koydular.Askeri mevzuata göre bir ay aşagısındaki ceza alanları o bölüme alırlardı.(disko disiplin koguşu)Eger ceza bir aydan fazla ise askeri cezaevine konurdu.Beni koydukları hücreye benzer yer, altı metrekare ya vardı yada yoktu.Yatacak malzeme ve sadece lavabo vardı.Günde iki kez yemek verirlerdi.Verilen ceza süresi boyunca sabah saat sekizde kalkar mevzi kazdırırlardı.Ögle onikiye kadar ardından bir saat poz verilirdi yemek için birden beşe kadar sürürdi kazma işi.Bana o işi yaptırırlarken herzaman başımda bir nöbetçi bulunurdu.

3-)Kışladan adımınızı içeriye attıgınız ve askerliği bitirdiginiz ana kadar,sizde yaşanan değişiklikler neler oldu?

-Onaltı ay askerlik yaptım ama sanki orada dogmuşum büyümüşüm orda ölecegim ruh hali vardı.Zaman hiç geçmiyordu.

4-) ''Asker'',''Komutan'',''Ordu'' denince sizde şimdi cagrıştırdıgı kavramlar neler oluyor?

-Güç aklıma geliyor.Güç olmak ve başkaların üzerinde bunu kullanma.

5-)Vicdani red üzerine düşünceleriniz nelerdir?

-Şimdiki fikirlerim o zaman bende olsaydı hiç askere gitmezdim.Askerligi yaptıgım için çok pişmanım.

Page 21: rizgari.comrizgari.com/ebook/Kurd_Vicdani_Red_Insiyatifi.docx · Web viewKüçücük bir oda,hücre dedikleri yer.Tavanda yanan bir ampulu vardı.Bir el yıkama lavabosu,birde açıkta

-------------------------------

T. AĞAR (1976 Malatya dogumlu)

Askerliği Ankara Mamak ve Adana muhabere 1996 ile 1997 yılları arasında yaptı.

1-) Askerlik dışında farklı bir alternatifiniz olsaydı, gitmemeyi tercih edermiydiniz?

-Hiç düşünmeden tercih ederdim.Askerede isteyerek gitmedim.Muayene kaçagı iken

bir kimlik kontrolu sırasında yakalanıp,götürüldüm.

2-)Neden askerlik yapmak istemiyordunuz?

-Faşist bir emir komuta zincirinin bir halkası olmayı kabul etmediğim için.Kaldıki zorla götürüldüğüm bu askerlik görevinde başka bir alternatifim olsaydı.Gitmemeyi en çok Kürt halkının üzerine yagdırılan bombalar,ilhak edilen Kürdistan topraklarında konuşlanmış,bir askeri komuta zincirinin halkası olmayı istemediğim için.

3-)Etnik kimliğinizden dolayı özel uygulamalara maruz kaldınız mı?

-Tabiki Tsk kışlaları bunun örnekleriyle doludur.Faşişt bir ordunun kışlalarında farklı bir refleks beklenemez.Size orda yaşadığım iki olayı anlatım.Hakkari dağ komando tugayına gönüllü asker seçimi için gelindiğinde.Malatyalı bir Türk arkadaş,gönüllü gitmek için adını yazdırdıgında.Hemşeriliğimden gelinen bir samimiyetle,''neden böyle orantısız güç kulanılan kirli savaşta alet olmak için gönüllü oldugunu''sormuştum.Oda bana,''pis Kürt,pis komünist''yakıştırmaları yaparak.Bu tavırla beni gidip tabur komutanına şikayet etmişti.Bana hemen bir hafta katıksız hücre cezası verdiler.

4-)Bir haftalık hücre cezası boyunca neler yaşadınız?

Page 22: rizgari.comrizgari.com/ebook/Kurd_Vicdani_Red_Insiyatifi.docx · Web viewKüçücük bir oda,hücre dedikleri yer.Tavanda yanan bir ampulu vardı.Bir el yıkama lavabosu,birde açıkta

-Küçücük bir oda,hücre dedikleri yer.Tavanda yanan bir ampulu vardı.Bir el yıkama lavabosu,birde açıkta hemen uyudugum ranzanın yanında alaturka tuvalet.Tek başıma kalıyordum.Hemen hemen her gece uzman çavuş denetiminde askeler beni başka bir odaya götürürlerdi.Orda sistemli işkenceden geçiriyordular.Falakave kaba dayak agırlıklı.Küfürler eşliğinde bunu yapıyordular.Bende hep,''bir PKK li olmadıgımı,bir Kürt alevisi oldugumu.Bir T.C vatandaşı olarakta şu an askerlik görevimi yapmak istediğim için burda oldugumu söylerdim.Fakat onlar etnik kökenime ve dünya görüşüme dönük hep hakaretler ederdi.Amasyalı olan Cengiz adındaki kıdemli yüzbaşı bana,insanlık trajedisi diyebilecegim fotografları göstererek,'' sen bir türk askeri olarak bunlarımı savunuyorsun''diye sormuştu.Bende ''Malatyalı olan türk arkadaşa bunu ima etmediğimi.Ama evli oldugunu ve başına bir iş geldiği zaman kaldıki savaşın ortasına gidiyor.Eşinin ve çocuklarının ne olacagını''bir hemşeri hassasiyetiyle söyledigimi söylemiştim ama yine devam ettiler tabi işkencelerine.Daha sonra duydum o Gönüllü olarak Hakkariye giden asker bir çatışmada öldürüldü.Bir hafta boyunca bana sigara ve yemek verilmedi.kaba dayak ve falakadan geçirildim.Hücre cezasından sonrada en zor işlere beni göndermeye başladılar.

5-)Kastettiginiz ne gibi agır işler?

-Kazma kürek işleri.Agır eşyaları hep bana taşıtırlardı.O olaydan sonra silahımıda aldılar.Silahsız nöbetlere gönderiliyordum.Sanki özel olarak benimle ilgileniyordular.

Askerde diger arkadaşlarımla ilşkilerim iyiydi.Ramazan tutmadıgım ve katılmadıgım teravih namazlarından dolayı.Alevi oldugumu anladıklarında,iyi olan ilişkilerim bozulmuştu.Mesele kantine gider sigara isterdim.Sigara olmasına ragmen yok derlerdi.Yemek dagıtılırken herkese verilenin yarısı kadar bana verilirdi.Yani istmediğiniz bir yerde bulunmanızdan ötürü bozulmuş olan psikolojiniz.Etnik kimlik ve inançlarınızdan ötürü gördüğünüz yaptırımlar.Maruz kaldıgınız ötelemelerle dahada yogunlaşarak derin bir psikolojik sorun haline geliyordu.Ama tabi böyle bir dönemde kendimi terapi etmesini bilebildim.Çünkü gerçekleri biliyordum.

1996 yılında cezaevlerinde ölüm oruçu direnişçilerine yapılan saldırıyı akşam kantinde televizyonda izliyorduk.Bir iki nöbetçi komutanda ordaydı.Yeniydim o zamanda.Askerlik içindede tertipçilik denilen yoz bir hiyerarşi mevcuttu.Tabi faşişt bir orduda eşitlik beklemek ütopik olur.Ben içim kanaya kanaya,malasef üzerimdeki elbiseleri giyen insanların ölüm oruçu direnişçilerine saldırısını görünce.Buna tanık olunca müthiş bir utanç,müthiş bir üzüntü duydum.Hemen önümde oturan Mustafa Okutan adındaki Rizeli olan bir asker,''vurun şerefsiz kürtlere,vurun teroristlere.Hepsini öldürün''demesi yaramı dahada derinleştirdi.Aradan bir kaç dakika geçmeden yine bu adam benden bir çay getirmemi istedi.Bende çayını kendin al diyince.Diğer arkadaşlarıyla üzerime saldırdırarak,beni hırpaladılar.Ve ne komiktirki hiçbiri ceza almadı,kaşım-gözüm patlamasına ragmen.

Page 23: rizgari.comrizgari.com/ebook/Kurd_Vicdani_Red_Insiyatifi.docx · Web viewKüçücük bir oda,hücre dedikleri yer.Tavanda yanan bir ampulu vardı.Bir el yıkama lavabosu,birde açıkta

6-)Kışladan adımınızı içeriye attıgınız ve askerliği bitirdiginiz ana kadar,sizde yaşanan değişiklikler neler oldu?

-Askerlik şübesine polis tarafından teslim edildiğimde,bana cehennem azabı gibi gelecek 18 ayın beni beklediğini biliyordum.Kaldıki 20 yaşında bir gençi hayatının baharında ve yaşamının en üretken oldugu bir dönemde alıyor.Ve hiçbir mantıga sıgmayan bir emir-komuta zincirinin bir halkası haline getiriyorsunuz.Tabi bu yaşadıgım zorlu dönem.Hayata olan bakışımı,türk yetkili makamlarının belirttiği herkesin kardeş ve eşit oldugu söylemlerinin tam olarak bir safsata oldugu öğrendim.Bu onsekiz aylık cehennem süreçi,T.C anayasasının bir safsafatan ibaret ve Tsk nın ise hertarafından kan damlayan bir kurum oldugu gerçegini bana öğretti.

7-) ''Asker'',''Komutan'',''Ordu'' denince sizde şimdi cagrıştırdıgı kavramlar neler oluyor?

-Ordu denince aklıma ilk gelen silah,barut,kan,agıt,gözyaşı ve zülüm.Bir yönüyle bu kavramlar bana askeri darbeleride cağrıştırmaktadır.Sivil ve demokratik taleplerin yükseldiği dönemlerde ordular devreye girerek,yönetimi ellerine almaktadırlar.Mesele buna Sosyalist lider Şili cumhurbaşkanı Salvador Allende ye Amerikan eliyle pinochet komutanlıgındaki Faşist şili ordusu tarafından darbe yapılmıştı.Salvador Allence katledilmişti.Ve Türkiye deki askeri darbeler,yaşanan acılar...

6-)Vicdani red üzerine düşünceleriniz nelerdir?

-Benim abimde bir vicdani redçiydi.Yıllarca siyasi düşüncelerinden dolayı hapis sürgün ve işkenceler yaşadı.Ve türkiye de bir kaçaktı.37 yaşında yakalanarak ve ağır hakaretlere ugrayarak askerlik yaptırıldı.Vicdani Red gösterilmesi gereken,en onurlu duruş olarak görüyorum.Yukardada belirttiğim gibi kana,Zülme ve barbarlıga dayanan bir orduda bulunmaktansa,onurluca bir şekilde sivil yaşamın içinde bir kaçak olarak yaşanılabilinir.Bende bunu düşünüyordum ama malesef yakalanarak zorla o cehennem süreçi bana yaşatıldı.İnsan hak ve özgürlükleri açısından bakıldıgından her insanın askerlik yapıp-yapmama konusunda kararının kişinin kendi insiyatifinde olmasını düşünüyor.Ve öyle olması gerektiğini savunuyorum.Ama T.C devleti gibi bir ülkede ve idarede bu kararı siz vermiyor.Onurluca bir şekilde Vicdani Redçi oldugunuzu açıklayınca vatan haini olarak ilan ediliyor.Muhebbet hapis,işkence ve sürgünler sizi bekliyor.

--------------------------

Page 24: rizgari.comrizgari.com/ebook/Kurd_Vicdani_Red_Insiyatifi.docx · Web viewKüçücük bir oda,hücre dedikleri yer.Tavanda yanan bir ampulu vardı.Bir el yıkama lavabosu,birde açıkta

Türkiye de etnik kökene dayalı ayrımcılık yaşamın birçok alanında olduğu gibi militarizmin kalesi kışlalarda, daha pervasızca sürdürüldü.Askere zorla alınan kürt gençleri bilinçli olarak birçok ayrımcılıga tabi tutuldular.Baskı ve işkence gördüler.Bu uygulamalar karşısında bazıları birliklerinde firar ettiler.Firar edip yakalanan birkaç kürt gençi işkence görüp katledildi.En son yaşanan Burhan Güzelaydın ve Vedat Turgay olaylarındada yaşandıgı gibi.Bir sonraki bölümde işkence görüp öldürülen ve intihar ettigi söylenen insanlarla ilgili ulaştıgım bilgileri sunacagım.Fakat öncesinden yukardaki roportajlardada anlaşıldıgı gibi kışladayken ayrımcılıga ugrayan insanların sözlerinden hareketle yaşanan hak ihlallerini sıralarsak.

Kışlalarda yaşanan bazı hak ihlallerini başlıklarla sunarsak,

-Şöven marşlar ve söylemlerle ''Türk'' kimligi ululaştırılmakta bireyin ait oldugu et-

nik kimligi dışlanmaktadır.

-Kaba dayaga maruz bırakılma.

-Gözetim altında tutmak.

-Angarya işlerde çalıştırılmak.

-Aşırı nöbetlerle bezdirilme.

-Küfürle aşagılanma.

-Potansiyel suçlu muamelesi.

-Verilen cezalarla askerligin uzatılması.

-Askeri üstlerin keyfi tutumlarından dolayı,verilen haksız cezalar.

-Çeşitli bahaneler öne sürülerek aileden ve dışla olan ilişkilerin koparılıp tecrit edilme

-Emre itatislik gerekçesiyle askeri cezaevine ve disiplin koguşlarına konulma.

-Askeri cezaevi ve disiplin koguşlarındaki insan hakkı ihlalleri(bu başlı başına özel bir araştırılması yapılması gereken bir konu)

-Çatışma bölgelerinde ön cephelere sürülmeleri.

-Keyfi sürgünlerle daha agır koşullarda olan askeri karakollara gönderilmeleri.

-Türkçe konuşmasını bilmeyen askerlere dayak atıp.agır ve angarya işlerde çalıştırılmaları.

-Sıradan bir yemek ve sigarayı dahi bir baskı aracı olarak kullanmaları.

Page 25: rizgari.comrizgari.com/ebook/Kurd_Vicdani_Red_Insiyatifi.docx · Web viewKüçücük bir oda,hücre dedikleri yer.Tavanda yanan bir ampulu vardı.Bir el yıkama lavabosu,birde açıkta

Ve intiharlara sürükleyen nedenler yada intihar süsü verilerek yaşanan cinayetler.

Ellerimizdeki veriler şunu deme cesaretini bana veriyor.Evet TSK da bilinçli ve sistemli bir biçimde zorla askere alınan Kürt gençlerine karşı ayrımcılık yaşanmaktadır.Bilinçlidir çünkü yıllardır bu uygulamalar süre geliyor.Halen kimse hakkında bir soruşturma dahi açılmış degildir.Birkaç soruşturma açılmışsada suçlular hakkında bir ceza verilmiş değil.Askeri sistem uygulayıcıları koruyor.Sistematiktir nedeni ise Türkiyenin birçok yerinde benzer şeyler uygulanıyor.

----------------------------

Kışlada intihar,dayak,cinayet ve komutanların keyfi tutumlarına ilişkin kimi insanların tepkileri.

osman Aydan

-ordu suçludur

ordu bir çok askerin ölümünden suçludur. ben bile askere mhpli ülkücü olarak gittim. dönerken ordudan nefret ederek döndüm. erlere yapılan zülmü yaşayan bilir..

Murat Sefa

-Emanete hıyanet!!!

Haberi üzülerek okudum. Ana kuzuları vatan borcunu ödemek için, hayatlarının baharlarında askere gdiyorlar. Asker vatanı emanet alırken, ana babaları da, kuzularını komutanlarına emanet ediyorlar. Bir asker emanetine hıyanet edecek olursa derhal cezalandırılır, cezalandırılmalıdır da, ancak yasa ve kanunlar herkes için vardır. Evlatlarını emanet ettikleri komutanlar hıyanet ettilerse, komutanlarıda cezalandırılmalıdır.

Yusuf Duru

- bu iş böyle olmaz...

Page 26: rizgari.comrizgari.com/ebook/Kurd_Vicdani_Red_Insiyatifi.docx · Web viewKüçücük bir oda,hücre dedikleri yer.Tavanda yanan bir ampulu vardı.Bir el yıkama lavabosu,birde açıkta

Hepimiz askerlik yaptık. Duyduk eğitim zayiatı. kişiliği oturmamış, komuta kademesindeki psikolojik problemlerini çaresiz ve birer emir kulu gibi gördükleri askerlerin üzerinde tatmin eden zavallı ve pejmurde insanların yaptıkları elbetteki topyekün ordu mensuplarına mal edilemez. İçlerinde iyileride var mutlaka. Ancak Genel Kurmay Başkanımız başta olmak üzere tüm kuvvet komutanlarının mutlaka bu işe bir dur demeleri gerekir kanaatindeyim.

Emrullah

-Anne Babalar Peygamber Ocağı diye yolluyor ama...

Anne Babalar Peygamber Ocağı bildi vatan borcu bildi, kendi gözlerinden dahi esirgediği evlatlarını bu vatana hizmet etsin diye yolluyor orda Teşbihte hata olmazsa, sarhoşa meze olur gibi komutana kum torbası oluyor. Yaptığı hoş birşey değil ama bu günlerce dövmeyi gerektirir mi? O askerin psikolojisini bozacak kadar dövmeyi gerektirir mi? Şimdi o anne babanın herhangi bir komutana karşı nasıl saygı sevgi göstermesini bekleyeceksin? Artık onun için askerlik ne anlama gelecek?

Ümit Şahin

-yazıklar olsun

bizler evlatlarımızı gözbebegimizinden sakınalım vatan görevi için askere gönderelim dayak küfür e maruz kalsın sindiremiyorum içime nerdenmi biliyosunuz ben askerlik yaparken bu dayak küfüre maruz kaldım.ve hala o dayak yedigim günü unutamam ve askerlik eşittir dayak askere gidipte dayak yemedim küfür yemedim diyen nadir çıkar.

Adem ERDURAN

-Türkiye de erlerin dayak yemesi konusu......

evet ben de askerde dayak yemiş biriyim, maalesef peygamber ocağı diye bildiğimiz asker ocağını askere gidince ne olduğunu daha iyi anladım, evlerinde çocuklarına, hınımına dahi söz geçirimeyen askerlere istediğini yapmaktadır, ama bunu kimse bilmez, ancak yaşayanlar bilir, zaten korkudan söylenemezde, şu anda eminim askerde olup dayak yiyen birçok asker vardır, çok yazık çok, yazıklar olsun .

Murat

-Yazıklar olsun böyle komutanlara!!!

Askerlik hizmetini yapmaya gelmiş bir kişiyi kendilerine küfür ettirecek kadar nefret ettiren, daha sonrada intaharına neden olan bu insanlar cinayet suçundan yargılanmalıdır. Hepimiz askerlik hizmetimizi yaptık bazı komutanlar kendilerini kral sanıyorlar, askere eziyet hoşlarına gidiyor çok

Page 27: rizgari.comrizgari.com/ebook/Kurd_Vicdani_Red_Insiyatifi.docx · Web viewKüçücük bir oda,hücre dedikleri yer.Tavanda yanan bir ampulu vardı.Bir el yıkama lavabosu,birde açıkta

gördük malesef artık çocuklarını askere gönderen anaların içi rahat olmalıdır ordu yeniden yapılanmalı ve insana gereken değer verilmelidir.

Mustafa Ozay

-askerlik hatırası

usta birliğine giderken, başçavuşun kapıdan girerken bize söylediği söz aynen şuydu...CEHENNEM E HOŞGELDİNİZ......gerisini varın siz düşünün artık....

Ahmet Vehbi Şafak

-askerdeki ölümler araştırılmalı

daha geçen hafta 4 aylık asker trabzonlu piyade onbaşı ismail baharın naaşı getirildi siirt 3.komando tugayından..ailesine intihar ettiği söylendi ama ne hikmetse babası istediği halde tabut açılmadan, anne babasına son bir kez gösterilmeden gömüldü..trabzon'un en önemli mahalli gazetelerinden günebakış'ın dünkü manşetindeydi bu olay..kimse vatan millet sakarya diyerek bu ölümlerin sorgulanmasını engellemeye çalışmasın, bedavadan konuşmasın..böyle onlarca olay yaşanıyor her sene..yazıktır günahtır yaa

Mustafa Koçak

-!

Böyle askeriye olmaz. Gençlere vatan sevgisi aşılayacağına iyice soğutuyor. Göz göre göre askerlerin ölmesine izin veriyor. Ama artık herşey ortaya çıkıyor. Görüyoruz kimin ne yaptığını

İbrahim Atış

-onlar edince normal tabii..

bu işte en çok çocuğun kendisini asmasına üzüldüm.yazık olmuş.küfür olayına gelince,zavallı herkezin içinden geçeni yazıya dökmüş sadece.bu küfüre neden bu kadar bozulduklarıda ayrı bir komedi.bunların akademik eğitimlerini çok merak ediyorum.küfür hakaret dayak ne istersen var maşallah.dayak bir yere kadarda çok kötü küfür ediyorlar,insanı işte bu kahrediyor.o ölen genç her gece kabus gibi çöker uykularınıza inş.

-------------------------------------

Page 28: rizgari.comrizgari.com/ebook/Kurd_Vicdani_Red_Insiyatifi.docx · Web viewKüçücük bir oda,hücre dedikleri yer.Tavanda yanan bir ampulu vardı.Bir el yıkama lavabosu,birde açıkta

ASKERDE İNTİHAR EDENLER-ETTİRİLENLER

RAPOR VE GÖRGÜ ŞAHİTLERİYLE CİNAYETE KURBAN GİDENLER

KAZA KURŞUNUYLA ÖLDÜGÜ SÖYLENENLER....

"Baba beni burada bırakmayın, beni öldürecekler" Ersin BAŞ bu sözleri söyledikten saatler sonra intihar ettiği söylendi.

1-) VEDAT TURGAY 18 Nisan 2007 (Mardin-kızıltepe'li) tarihinde firara kalkıştıgı gerekçesiyle askerler tarafından öldürüldü.

Page 29: rizgari.comrizgari.com/ebook/Kurd_Vicdani_Red_Insiyatifi.docx · Web viewKüçücük bir oda,hücre dedikleri yer.Tavanda yanan bir ampulu vardı.Bir el yıkama lavabosu,birde açıkta

Askerin ağabeyi Ahmet Turgay, kardeşinin kaçmaya kalktığı iddia edilen pencereyi gördüklerini ve o yerden kaçmanın imkansız olduğunu belirterek, “Kardeşimiz iri biriydi. O pencereden geçmesi mümkün değildi. Kaçtı diyelim, kafasına nişan alarak öldürmek mi gerekiyordu” dedi.Ahmet Turgay, 2001 yılında Kütahya’da 45 gün askerlik yaptıktan sonra firar ettiğini söyledi. Turgay, “2001’de Askere gitmeden önce bir kızı seviyordu. Kardeşim askerdeyken, kız telefon açarak, ‘Amcamın oğlu beni istiyor’ demiş. Kardeşim de firar ederek gelip kızı kaçırdı. Kardeşim 6 yıl firarda kaldı. 2 çocuğu oldu. Kamyon şoförüydü” dedi. Bir kaç ay önce Mersin’e giderken asker kaçağı olduğu gerekçesiyle kardeşinin yakalandığını söyleyen ağabey, Adana Askeri Cezaevi’ne konulduğunu ve orada sürekli görüştüklerini söyledi. Turgay, kardeşinin yaklaşık 20 gün civarında Adana’da kaldıktan sonra Eskişehir Askeri Cezaevi’ne gönderildiğini belirtti. Turgay, firar ettiği birliğin Kütahya’da olmasından dolayı kardeşinin Eskişehir’e götürüldüğünü, en son kardeşi ile 18 Nisan akşamı görüştüklerini söyledi. Kardeşinin 18 Nisan akşamı telefon açarak, “Haberiniz olsun beni Eskişehir’e getiriyorlar. Perşembe günü açık görüşümüz var çocuklarımı al getir göreyim” dediğini belirten Turgay, o konuşmanın üzerinden 4 gün kardeşinden haber alamadıklarını ifade etti. Kardeşinden haber gelemeyince tedirgin olduklarını kaydeden Turgay, “Kardeşime ulaşabileceğimiz bir telefon da yok. Eskişehir ile Ankara arasında 18 Nisan 2007 tarihinde Bademli Dinlenme Tesisi’nde mola veren otobüsten kardeşim ve askerler inerek ihtiyaç gidermek istemiş. Onların anlattığına göre kardeşim tuvalete giderken zincirli elleri de çözülmüş. Kardeşim tuvaletin küçük penceresinden kaçmış. Kardeşim kaçarken kafasına kurşun sıkılarak öldürüldü” dedi.Kardeşinin öldürüldüğü tesislerin arkasındaki tarlayı dolaştıklarını ifade eden Turgay, sürülmüş tarlada herhangi bir boğuşma izine rastlamadıklarını, sadece duvarda kan olduğunu, bir de olay yerinde 7 adet boş kovan bulduklarını, kovanların ayrı ayrı silahlardan çıktığını söyledi.Turgay, askeri ambulans istediklerini, ancak verilmediğini belirtirken, cenazenin yıkanmasını dahi kendilerinin yaptığını vurguladı. Kardeşinin cesedini almak için 2 bin 800 YTL senet imzalayarak hastaneye vermek zorunda kaldıklarını ifade eden Turgay, “Kardeşim askerdi, asker öldürdü, askeri hastaneye kaldırılıyor. Ama bütün masrafları karşılığında sent imzalattılar. Kardeşim özellikle mi vuruldu” diye sordu.Ağıtlarıyla duygularını dile getirmeye çalışan Anne Ayşe Turgay ise, “Devlete askerlik yapanları öldüreceklerse çocuklarımızı askere göndermeyeceğiz. Yüreğimizi yaktılar, kanı yerde kalmasın, suçlular cezasını çeksin. Olay nasıl oluşmuş gerçek yanlarıyla ortaya çıkarılsın. Neden oğlumu öldürdüler? suçu neydi? Ne hakkınız vardı oğlumu öldürdünüz?”

2-)İLYAS SAVURAN (DİYARBAKIR'LI )22 EYLÜL 2006 tarihinde istanbul alemdag kışlası eğitim taburunda askerliğini yaparken nöbet tuttugu sırada intihar ettiği söylenildi.

Page 30: rizgari.comrizgari.com/ebook/Kurd_Vicdani_Red_Insiyatifi.docx · Web viewKüçücük bir oda,hücre dedikleri yer.Tavanda yanan bir ampulu vardı.Bir el yıkama lavabosu,birde açıkta

İlyas Savuran' ın amcası Ali Savuran, Diyarbakır Merkez Komutanlığı ile Alemdağ Kışlası Eğitim Taburu'ndan yetkili bir yarbayın kendilerini aradığını ve İlyas'ın gece 03.00 sıralarında nöbet tuttuğu sırada nöbet değişimi için gelen askerleri tanımadığı için silahıyla taradığını bildirdiklerini ifade etti. Amca Savuran, kendilerini arayan yarbayın, İlyas'ın diğer askerleri taramasının ardından kendisini intihar ettiğini belirttiğini kaydederek, İlyas'ın askerliğinin bitimine 2 ay kala intihar etmesinin zor olduğunu söyledi. Yetkililer hakkında dava açacaklarını belirten Amca Savuran, Türkiye'de sonuç almaları halinde davayı AHİM'e taşıyacaklarını kaydetti. Askeri yetkililerin İlyas'ın intihar etmesi nedeniyle resmi tören düzenlemeyeceklerini aktardığını belirten amca Savuran, ancak öldürdüğü iddia edilen asker için ise bayrak töreni düzenleneceğinin bildirildiğini söyledi.amcası,Yeğenim lise mezunuydu. Babası derici, herhangi maddi bir sıkıntısı yoktu. Çok neşeli biriydi. Kimlikte yaşı büyüktü. Normalde silah kullanmasını bile bilmezdi. Eline almasını bilmezdi. Arkadaşları onu çok seviyordu. Sevilen bir çocuktu. Arkadaşları onun için ağlıyor" dedi.

3-)İSKAN SAVURAN (DİYARBAKIR'LI) Amasyada askerlik yaparken tuttugu nöbet sırasında kolonya içerek intihar ettiği söylendi.

Savuran oğlu İskan Savuran'ında Amasya'da askerlik yaptığı sırada 'kolonya içerek intihar ettiği' şeklinde bir iddiayla cenazesinin kendilerine teslim edildiğini belirterek, "2 çocuğumuzu askere gönderdik ve bize cenazeleri geldi" dedi. Oğlu İskan'ın davasının Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne (AİHM) taşıdığını belirten Amca Savuran, "Ben bunu kabul etmiyorum. 2 genç çocuğumuzu askere gönderiyoruz cenazesini alıyoruz. Devlet gelsin beni de öldürsün. Benim yeğenimi asker saymıyor. Kendi kendini öldürüyorsa ben niye oğlumu askere göndereyim.

Not,İlyas Savuran ın amcası oğlu.

4) Kemal Volkan - (Erzincan - Kemah doğumlu )

27 Ağustos 1998 tarihinde insan hakları dernegine yazılı olarak başvuruda bulunan Hüseyin Volkan, yakını Kemal Volkan'ın askerliğinin yaptığı sırada yaşamını yitirdiğini belirterek " 9 aydır Manisa Askerlik Şubesi'nde vatani görevini yapmakta olan Kemal'in kendi silahıyla ihtihar ettiği bize bildirildi. Kemal'in cenazesine otopsi yapılıp yapılmadığını bilmiyoruz ama bize bir otopsi tutanağı da vermediler. Kemal'in intihar etttiğine inanmadığımız için askeri yetkililerden otopsi talebinde bulunduk ancak reddedildi. Kemal'in intihar etmesi için bir neden yoktu. Biz Kemal'in intihar ettiğine inanmıyoruz, IHD den bu konuyu araştırıp adımıza hukuki girişimlerde bulunmasını talep ediyoruz" demiştir. -Manisa Askerlik Şubesi'nde askerlik görevini yaparken askeri yetkililerce "intihar" ettiği söylenerek cenazesi ailesine teslim edilen Kemal Volkan, ailesi tarafından İstanbul'da bulunan Güzelyalı Mezarlığına gömülmüştür.

Page 31: rizgari.comrizgari.com/ebook/Kurd_Vicdani_Red_Insiyatifi.docx · Web viewKüçücük bir oda,hücre dedikleri yer.Tavanda yanan bir ampulu vardı.Bir el yıkama lavabosu,birde açıkta

5-)Sinan Yaklav - (İstanbul doğumlu)

29 Ocak 1999 tarihinde insan hakları derneğine yazılı olarak başvuruda bulunan Semra Yaklav, oğlu Sinan Yaklav'ın Erzurum-Hınıs'ta askerlik yaptığı sırada oğlunun ölüm haberini aldığını belirterek " Oğlum Sinan Yaklav, Manisa Kırkağaç'ta Komando Eğitimi gördükten sonra Erzurum Hınıs'a gönderildi. 1 Eylül 1998 tarihinde evimize telefon açan askeri yetkililer, "oğlunuz, operasyon sırasında seken bir kurşunun isabet etmesi sonucu yaşamını yitirdi. Başınız sağolsun, acele buraya gelin" diye bize haber verdiler. Oğlumun cenazesi 3 gün sonra İstanbul'a geldi. Oğlumun otopsisine bizim aileden giren olmadı. Bize otopsiden sonra sadece yüzünü gösterdiler. Oğulumun cezanesini toprağa verilmesinden sonra konuyla ilgili olarak soruşturma başlatıldığına dair bir karar verdiler bize. Ancak; daha sonra bir tebliğ almadık. Olaydan bir hafta sonra yanına gittiğim Hınıs Cumhuriyet Savcısı "şimdi vaktim yok. Beni sıkma" diyerek benimle görüşmedi. Ayrıca görüşmeye çalıştığım jandarma yetkilileri de "sen kimsin?" diyerek beni tersledi. Oğlumun ölümü nü şüpheli buluyorum. Olayın bir kaza olduğuna inanmıyorum"diyen bayan Semra Yaklav, konuyla ilgili olarak İHD nin konunun hukuki boyutunun takip edilmesi talebinde bulunmuştur.Sinan Yaklav'ın ölümü hakkında askeri yetkililerce hazırlanan dosyada " Sinan Yaklav'ın bir operasyon dönüşü silahının mandalının düşmesi sonucu kendi silahında çıkan bir merminin başına isabet etmesi sonucu ağır yaralı olarak kaldırıldığı hastanede yaşamını yitirdiğini, bu kadar dikkatsiz davranmasına neden olan olayın katıldığı bir operasyon dönüşü kırsal alanda "şarjörünü kaybetmesi ve yapılan arama sonucunda bulamaması nedeniyle içinde bulunduğu tedirginlik" ibarelerine yer verilmiştir.

6-)MUSTAFA SÜLÜKOĞLU (ÇORUM' lu) 18 MAYIS 2007

Ankara'nın Şereflikoçhisar ilçesinde askeri tatbikat sırasında elektrik akımına kapılaran Piyade Çavuş Mustafa Sülükoğlu,yaşamını yitirdi.

7-)ÖKKEŞ ONAYLI (OSMANİYE) 25 MAYIS 2007

Harabekışla Hudut Takım Komutanlığı'nda, keşif ve gözetleme faaliyeti sırasında Ökkeş Onay lı kaza kurşunuyla yaşamını yitirdi.

8-)SERKAN T. (İZMİR) 28 MAYIS 2007

Aydın'ın Çine ilçesi Jandarma Komutanlığında, nöbet tutan G.Ş. ile Serkan T'nin sohbet ettiği sırada G.Ş'nin emniyeti açık unutulan tüfeğinin ateş alması sonucu Serkan T vuruldu, olay yerinde hayatını kaybetti. Jandarma yetkilileri, ölen Serkan T'nin, İzmir nüfusuna kayıtlı olduğunu söylediler.

9-) İsmail Güneş - (Malatya-Akçadağ'lı)

Page 32: rizgari.comrizgari.com/ebook/Kurd_Vicdani_Red_Insiyatifi.docx · Web viewKüçücük bir oda,hücre dedikleri yer.Tavanda yanan bir ampulu vardı.Bir el yıkama lavabosu,birde açıkta

Mehmet Ali Güneş, kardeşi İsmail Güneş'in Kıbrıs'ta askerlik yaptığı sırada intihar ettiğinin kendilerine bildirildiğini beyan ederek, " Kardeşim İsmail Güneş, Sivas'ta bir buçuk ay acemi askerlik yaptıktan sonra Kıbrıs Türk Barış Kuvvetleri'ne usta er olarak gitmiştir. Ancak Kıbrıs'a gittikten 1 ay sonra yani 23 Mart 1999 tarihinde kardeşimin "silahla intihar ettiği" haberini aldık. Kardeşim acemi Birliği'nden dağıtım izni için eve geldiğinde oldukça sevinçli idi. Her hangi bir moral bozukluğu yoktu. Usta Birliği olan Kıbrıs'a da mutlu bir şekilde gitti. Bize ölüm haberi ulaşmadan iki gün önce İsmail'le yaptığım bir telefon görüşmesinde "çok mutlu olduğunu, her hangi bir sağlık probleminin olmadığını" söyledi. Bende parası olup olmadığını sorduğumda bana yeteri kadar parasının olduğunu söyledi. Hatta bana kendisinde bulunan banka kartının Kıbrıs'ta çalışmadığını, kendi adına Yapı Kredi Bankası'na bir hesap açmamızı istedi. Telefonda sesi son derece neşeli idi. Telefon görüşmesi sırasında benimle sürekli şakalaştı. Herkese selam söyleyerek telefonu kapattı. Bu telefon görüşmesinden bir ay önce yaptığım telefon görüşmesi sırasında, kendisi konuşma zorluğu çekince bir iki kelime "Kürtçe" konuştu. Tam o sırada ahizeden kardeşime birilerinin bağırdığını duydum. Bunun üzerine kardeşim konuşmasına Türkçe olarak devam etti.Biz alice, kardeşim İsmail Güneş'in intihar ettiğine inanmıyoruz. İntihar edecek bir yapısı ve nedeni yoktu. Kardeşimin ölümü son derece şüphelidir" diyerek İHD den hukuki yardım talebinde bulunmuştur.

10-)ALİ MAYDA (KAYSERİ) 24 HAZİRAN 2007

Kayseri 12. Askeri Hava Üssü'nde askerlik yapan Ali Mayda, nöbet sonrasında silahını teslim etmek için diğer nöbetçi askerlerle birlikte askeri araca bindi. Silahı dinlenmek için iki bacağının arasına aldı. Silahı ateş alınca Mayda hayatını kaybetti. Askeri Savcılık, her iki koşulda da ölümün Mayda'nın kusurundan kaynaklandığı görüşüyle dosyayı kapatırken, ölüme neden olan kurşunun parasının tahsilinin gerektiğine hükmetti. Savcılık, Kayseri Muhakemat Müdürlüğü'ne, çocuklarının ölümüne neden olan 1 YTL 75 YKr'lik kurşunun parasının Mayda'nın ailesinden tahsili için yazı gönderdi. Aile, İdare Mahkemesi'nde iyi silah kullanamayan Mayda'nın silah verilerek nöbete gönderilmesi nedeniyle tazminat davası açtı.

11-) Selim Aktaş-(Kargı doğumlu)

İHD ye 2 Temmuz 1998 tarihinde başvuruda bulunan Elmas Aktaş; oğlu Selim Aktaş'ın Bilecik 9. Er Eğitim Tugayı'nda Er olarak bulunduğu sırada intihar ettiğinin kendisine bildirildiğini beyan ederek " oğlum Selim Aktaş, Bilecik 9. Er Eğitim Taburu'nda 12 günlük asker iken oğlumun intihar ettiğine dair bize haber verildi. Oğlumun ölümü kuşkuludur. İntihar ettiğine inanmıyorum. Oğlumun kesin ölüm nedenini öğrenmek için yaptığımız otopsi başvurusu reddedildi. Oğlumun ölüm nedeninin tespit edilmesi için derneğinizden hukuki yardım talep ediyorum" diyerek oğlunun ölümü hakkındaki kuşkuları ifade etmiştir.İHD'ye başvuruda bulunan bayan Elmas Aktaş, 29-04-1998 tarihinde Çorum ili Kargı ilçesi Cumhuriyet Başsavcılığı'na verdiği dilekçede 1) "oğlum Selim Aktaş asker iken evimize gelen iki jandarma, oğlumun hasta olduğunu belirterek bize bir kağıda yazılı telefon numarası vererek bu numarayı aramamızı söylediler. Numarayı benim bayılmam sebebiyle komşum aramış, telefona çıkan şahıs, çocuğumun öldüğünü ve cenazeyi nereye istediğimizi sormuş, bizde, babasının yanına gömmek

Page 33: rizgari.comrizgari.com/ebook/Kurd_Vicdani_Red_Insiyatifi.docx · Web viewKüçücük bir oda,hücre dedikleri yer.Tavanda yanan bir ampulu vardı.Bir el yıkama lavabosu,birde açıkta

istediğimiz için, cenazeyi yakınlarım alarak, Çorum'un Kargı İlçesi Demirören Köyü Mezarlığı'na gömmüşler. 2) Cenazeyi gömdükten bir müddet sonra ise, bize APS'yle atılmış bir mektup geldi. Mektupta "ölü muayene tutanağı ve otopsi tutanağı" yazılı kağıt çıktı. Raporun 3. Satırında oğlum Er Selim Aktaş'ın "intihar ettiği" yazılı idi. Halbuki bize oğlumun intihar ettiği söylenmedi. 3) Bu sebeple oğlumun ölümünden şüpheliyim, oğlumun neden öldüğünü ve ölüm sebebini öğrenmek istiyorum. Oğlumun mezarının açılarak otopsi yalmasını talep ediyorum" diyerek başvuruda bulunmuştur. Bayan Elmas Aktaş'ın yaptığı tekrar otopsi yapılması talebi üzerine İçişleri Bakanlığı-Jandarma Genel Komutanlığı imzalı bir cevabi yazıyla Selim Aktaş'a otopsinin yapıldığı ve tekrar bir otopsiye gerek olmadığı bildirilmiştir.

12-)MEHMET MERAL 24 TEMMUZ 2007

Tezkeresine 1 ay kalan Mehmet Meral, Diyarbakır'a cephane getirmek için gitti. Göreve 8 araçla konvoy eşliğinde gidilirken, görev dönüşünde, Bitlis'in Ahlat ilçesinde bindikleri aracın lastiği patladı. Araç komutanı ve şoför lastiği değiştirirken Mehmet Meral de diğer silah arkadaşlarıyla cephane dolu aracın etrafında nöbet tutuyorlardı. O esnada asker arkadaşlarından birinin silahı kaza ile patladı ve kurşun Mehmet Meral'e isabet etti. Mehmet Meral olay yerinde öldü.

13-) Aydın Arslan-(Giresun doğumlu)

İnsan Hakları Derneğine 1 Mayıs 1998 tarihinde başvuruda bulunan Salih Arslan; Torunu Aydın Arslan'ın 27 Haziran 1994'te askerlik yapmakta olduğu Cezevinde nöbet sırasında ölü bulunduğunun kendilerine bildirildiğini beyan ederek. "Bu ölüm bize inandırıcı gelmedi. Aydın intihar edecek biri değildi. Ölüm şeklini ve intihar gerekçesini şüpheli buluyoruz. Şüphelerin kalkması için mezarın açılarak cenazeye tekrar otopsi yapılmasını talep ettik. Ancak bu başvurumuz reddedildi. Torunumun ölümünü şüpheli buluyoruz ve dava açılmasını istiyoruz" diyerek İHD den hukuki yardım talebinde bulunmuştur.

14-)ABDULRAKIP ABIKA (K.MARAŞ) 16 EKİM 2007

Abdulrakıp Abıka, Mardin'de askerlik yaparken nöbet değişimi sırasında kaza kurşunu isabet eti. Abıka olay yerinde öldü. Abıka Maraş'ta toprağa verildi.

15-) Zeki Altunbaş-(Yozgat doğumlu )İHD ye 26 Kasım 1998 tarihinde başvuruda bulunan Cafer Altuntaş; "yakınım Zeki Altunbaş, 1980 yıllarında Yalova'da Askeri Darbeden sonra aldığı bir ceza nedeniyle her gün karakola imza vermek zorunda idi. Bu sürgün cezası sürdüğü sırada askere çağrıldı. Askerliğini yapmak üzere Çanakkale Er Eğitim alayı'na gitti. Zeki, asker iken Yalova'da süren bir operasyonda yakalanan bazı kişiler Zeki'nin adını vermişler. Bunun üzerine Çanakkale'de gözaltına alınıp Yalova'ya getiriliyor. Yalova Emniyet

Page 34: rizgari.comrizgari.com/ebook/Kurd_Vicdani_Red_Insiyatifi.docx · Web viewKüçücük bir oda,hücre dedikleri yer.Tavanda yanan bir ampulu vardı.Bir el yıkama lavabosu,birde açıkta

Müdürlüğü'nde uzun süre işkence ile sorgulandıktan sonra eski davalardan Selimiye Askeri Kışlası'na götürülmesine karar veriliyor. Ancak o günden sonra kendisinden bir daha haber alamadık. Zeki'nin akibetini sormak üzere gittiğimiz askeri yetkililer bize "Zeki Altunbaş, Selimiye'ye getirilmek üzere bindirildiği Kartal -Yalova Vapuru'ndan atlayarak kaçmıştır" denildi.Bu cevabın verilmesinin ardından Yozgat -Sorgun'da ve Ankara'da bulunan akrabalarımızın evleri jandarmalarca basılarak arandı. Bugüne kadar yaptığımız hiçbir başvurudan sonuç çıkmadı. Bizim haberimiz olmadan Sorgun'dakiu nufüs kütüğünden kaydını silmişler."diyerek İHD den hukuki yardım talebinde bulunmuştur.Zeki altunbaş, 12 Eylül 1980 Askeri Darbesi'nden önce Sosyalist Gençlik Derneği yöneticilği yaptığı ve Bu nedenle yargılandığı öğrenildi.

16-)SEZER ALTUN (K.MARAŞ) 22 KASIM 2007

IRAK’IN kuzeyindeki Bamami Üs Bölgesi’nde nöbet görevini icra eden Sezer Altun meydana gelen silah kazası sonucuyaşamını yitirdi.Altun’un cenazesi Kahramanmaraş’ın Çobantepe köyünde toprağa verildi.

17-) Süleyman Aksoy (Malatya-Akçadağ doğumlu)

28 Nisan 1999 tarihinde Hollanda'dan sınırdışı edildikten sonra askere alınan Süleyman Aksoy'un 12 Temmuz 1999 tarihinde görev yaptığı GATA'da bulunan bir köprüden aşağı atlayarak intihar ettiği açıklandı.Konuyla ilgili olarak 17 Şubat 2000 tarihinde İHD ye başvuruda bulunan Süleyman Aksoy'un babası Ali Aksoy, "Oğlum 1993 yılında Almanya'ya gitti. Almanya'da mültecilik talebinin red edilmesi üzerine ingiltere'ye kaçak olarak gitmeye çalışırken Hollanda'da polis tarafından gözaltına alındı. Hollanda'da bir cezaevinde 6 ay tutuklu kaldıktan sonra 28 Nisan 1999 tarihinde sınırdışı edildi. Atatürk Havalimanı'nda görevli polislerce gözaltına alındıktan sonra 2 gün boyunca gözatında tutuldu. 2 Mayıs'ta askerlik şubesine teslim edildi. Oğlum Acemi Askerlik görevini Etimesgut'ta yaptı. Dağıtım izni için eve geldi ve evde 10 gün kaldı. Usta Er olarak Ankara'daki GATA Hastanesi'ne verildi. Orada Piyade Er olarak göreve başladı. 3 Hafta dolmadan 12 Temmuz 1999 tarihinde GATA Köprüsü'nden aşağı atlayarak intihar ettiği haberini aldık. Oğulumun cenazesini teslim aldıktan sonra 13 Temmuz 1999 tarihinde gömdük. Oğlumun ölüm haberini almadan 3-4 gün önce oğlum eve arayarak annesiyle telefonda görüşmüş ve " anne, beni hem göreve gönderiyorlar, hemde takip ettiriyorlar, nasıl iş anlayamadım" demiş. Biz ailece Süleyman'ın intihar ettiğine inanmıyoruz. Askeri yetkililer bize "oğlunuz, nişanlısı terkettiği için bunalıma girdi ve intihar etti" dediler. Fakat bu mümkün değil çünkü oğlumun her hangi bir nişanlısı yok. Süleyman'ın öldürüldüğünü düşünüyoruz. Hollanda Devletinden de davacıyım. Suçlu buluyorum. Eğer oğlumu geri göndermeselerdi böyle bir sonuç olmazdı." Diyerek İHD den hukuki yardım talebinde bulunmuştur.

18-)MEHMET NURI BAKICI (ADANA) 22 KASIM 2007

Page 35: rizgari.comrizgari.com/ebook/Kurd_Vicdani_Red_Insiyatifi.docx · Web viewKüçücük bir oda,hücre dedikleri yer.Tavanda yanan bir ampulu vardı.Bir el yıkama lavabosu,birde açıkta

Nuri Bakıcı (20) Agrı Patnos ta kaza kurşunuyla öldü. Baba Ahmet Bakıcı, oğlunun yaşamını yitirdigini karakol komutanının haber verdiğini söyledi. Olayla ilgili başka bilgi verilmediğini anlatan Bakıcı, oğlunun çatışmalara gittiğine dair birşey de söylemediğini anlattı.

19-) Maşallah Yılmaz-( Muş doğumlu)

Şırnak'ta askerlik yaptığı sırada intihar ettiği açıklanarak cenazesi yakınlarına teslim edilen Maşallah Yılmaz'ın ağabeyi Abdullah Yılmaz, 4 Şubat 2000 tarihinde İHD ye başvuruda bulunarak " Maşallah, barış sürece ile birlikte üç kere polis tarafından Bursa'da gözaltına alındı. Her seferinde askere gitmesi için tehdit ediliyordu. Bunun üzerine askerlik görevini yapmak üzere ısparta'ya gitti. Ancak buruda da keyfi bir biçimde gözatına alınarak işkenceye maruz kaldı. Acemi Askerliği bitince usta er olarak Şırnak'a gönderildi. Kendisiyle yaptığımız telefon görüşmelerinde kendisine kötü davranıldığını, yüzüne karşı inançlarına ve yakınlarına küfür edildiğini, can güveniliğinden endişe ettiğini söylüyordu. 1 Ekim 1999 tarihinde intihar etti diyerek bize Maşallah''n cenazesini teslim ettiler. Ardında tüm aile bireylerine ayrı ayrı yazılmış mektuplar verildi bizlere ve bu mektupları Maşallah'ın yazdığı söylendi. Biz bu mektupların düzmece olduğu düşüncesindeyiz çünkü, Maşallah hiçbir mektubunu Mehmetçik diye bitirmezdi. Mektuplarını hep son imparator diye bitirirdi. Bu şüphelerimiz üzerine yaptığımız araştırmada kardeşimin JİTEM mensubu Uzman Çavuş Murat Avcı tarafından kasten öldürüldüğünü öğrendik. Ve davacı olduk. Bu kişi "müessir fiil'den 5 ay hapis cezası aldı. Ancak bu ceza Yargıtay'da bozulunca aynı mahkeme bu sefer beraat verdi. Kardeşimin ölümünden sorumlu olanlar serbestçe dolaşıyor" diyerek İHD den hukuki yardım talebinde bulunmuştur. Yılmaz ailesi, Maşallah Yılmaz'ın askerde ölümünden sonra konuyla ilgili olarak tüm yetkili mercilere suç duyurusunda bulunmuşlardır. Bu suç duyuruları sonucu Uzman Çavuş Murat Avcı " ölüme sebebiyet vermek"ten tutuklanıp Diyarbakır Kapalı Cezaevi'ne konulmuş. Ancak bir süre sonra tahliye edilmişttir.

20-)MEHMET NURİ DOĞAN (MARDİN) 22 KASIM 2007

Mehmet Nuri Doğan'ın kazayla el bombasının patlaması sonucu yaşamını yitirdi.

Gece evlerine gelen askeri görevlinin kendilerine "Oğlunuz Şırnak'ta şehit oldu. Başınız sağolsun" dediğini anlatan Baba Doğan, "Daha sonra kendisinin cep telefonunu aradım. Sürekli çalıyor ama

Page 36: rizgari.comrizgari.com/ebook/Kurd_Vicdani_Red_Insiyatifi.docx · Web viewKüçücük bir oda,hücre dedikleri yer.Tavanda yanan bir ampulu vardı.Bir el yıkama lavabosu,birde açıkta

cevap vermiyor. Normalde aradığımızda cevap veriyordu. Bir hafta önce görüştük bize Patnos'ta olduğunu söyledi." şeklinde konuştu. Mardin'in Midyat ilçesinden Adana'ya göç eden Doğan ailesinin bir diğer ferdi Muhlis Doğan ise ağabeyinin şehit olup olmadığı ile ilgili resmi açıklama yapılmamasının acılarını daha da artırdığını söyledi. Sabaha kadar televizyonda haberleri izlediklerini ve internet sitelerinden araştırma yaptıklarını kaydeden kardeş Doğan, "Askerliğinin bitimine 2 ay 9 gün kalmıştı." diye konuştu.

21-) Ali Haydar Kalan - (Karakoçan doğumlu)

31 Ocak 2000 tarihinde İHD ye başvuruda bulunan İsmet Kalan, oğlu ali Haydar Kalan'ın Şanlıurfa 20. Zırhlı Tugay Destek Kıtaları Oto Takımı'nda askerlik yaptığı esnada intihar etti denilerek cezasinin kendilerine teslim edildiğini beyan ettikten sonra devamla" Oğlumun ölümü şüphelidir. Ölümünün araştırılmasını ve kesin ölüm nedeninin açığa çıkarılmasını istiyorum. Eğer otopsi yapılmışsa mezarı tekrar açılıp yeni otopsi yapılmasını istiyorum. Çünkü oğlum, askerlik yaptığı sırada bize gönderdiği mektuplarda ve yaptığımız telefon görüşmelerinde kendisine sürekli olarak baskı uygulandığını ve sağ görüşlü askerler tarafından ölümle tehdit edildiğini söylüyordu. Oğlum 2'5 ay askerlik yaptı bu süre içinde tehdit edildiğini söylüyordu sürekli. Bu nedenle oğlumun intihar ettiğine inanmıyorum. O günlerde orada görevli olan tüm askerlerden ve askeri yetkililerden davacıyım. İsmet Kalan, oğlunun ölümünden sorumlu tuttuğu askeri yetkililer hakkında Tekirdağ Cumhuriyet Savcılığı aracılığıyla suç duyurusunda bulundu.

22-)FEHİM YAVAŞ (BİLECİK) 29 KASIM 2007

Yüksekova 21'inci Jandarma Sınır Tugay Komutanlığı'nda dün gece çevre nöbeti tutan Komando Er Fehim Yavaş, telsiz anonslarına cevap vermedi. Bunun üzerine nöbet yerine giden devriyeler, askeri nöbet yerinde kanlar içinde buldu. Hemen Yüksekova Devlet Hastanesi'ne kaldırılan Komando Er Fehim Yavaş'ın göğsüne aldığı mermi ile öldüğü anlaşıldı. Komando Er Fehim Yavaş'ın neden öldüğünün tesbit edilmesi için soruşturma başlatıldı.

23-) Nihat özcan-(Batman Beşiri doğumlu)

6 Ocak 2000 tarihinde İHD ye başvuruda bulunan Ahmet Özcan, "Kardeşim Nihat Özcan bir dönem Hizbullah sempatizanı olarak çalıştı. Ancak bir süre sonra görüş ayrılığına düşerek Hizbullah'tan ayrıldı. Hizbullah'tan ayrıldıktan 1 yıl sonra gönüllü olarak askere gitti. Kardeşim askeriliğini Hatay'da yayıpyordu. Kardeşim askerlik yaptığı süre içinde bir kaç defa üstleriyle kavga etmişti. Bize kardeşimin askerden firar ettiği bildirildi.Bu bizim aile tarafından inandırıcı bulunmadı çünkü, kardeşimin firar etmesi için bir neden olmadığı gibi terhisine de sadece üç gün kalmışttı. Kardeşimin firar ettiğinin bildirilmesinin ardından Suriye sınırında kalbinden iki kurşunla vurularak öldürülmüş olarak bulundu. Kardeşimin ölümünden göreli yüzbaşı Hüsnü Dündar ve Astsubay Şükrü Erdurar adlı kişiler sorumludur.

Page 37: rizgari.comrizgari.com/ebook/Kurd_Vicdani_Red_Insiyatifi.docx · Web viewKüçücük bir oda,hücre dedikleri yer.Tavanda yanan bir ampulu vardı.Bir el yıkama lavabosu,birde açıkta

Kardeşimin ölümüne ilişkin bize neden gösterilmediği gibi ayrıntılı bir bilgi de verilmedi. Biz bu olayın andınlatılmasını istiyoruz.

24-)MUSA GÜDÜK (MERSİN) 29 KASIM 2007

Şemdinli İlçesi'nde ise Komando Er Musa Güdük, görev yaptığı karakolda kaza kurşunu ile yaşamını yitirdi.

25-) Halim Bayram-(Bingöl doğumlu)

5 Temmuz 1999 tarihinde İHD ye başvuruda bulunan Esat Bayram, "kardeşim Halim Bayram Çanakkale Boğaz Komutanlığı'nda askerlik yapıyor. Askere gitmesinin üzerinde sekiz gün geçmişti ki bize 14 Eylül 1998 tarihinde Halim'in kazara vurulduğu haberi verildi bize. Biz acele olarak Çanakkale gittik. Kardeşimle hastanede yaptığımı görüşmede kardeşim bana "beni bölük komutanı vurdu" dedi. Hastanede 7 gün kalan kardeşim vefat etti. Biz kardeşimin ölümünden sonumlu olan bölük komutanından davacıyız dedi

26-)ARİF ÇINAR ( SİVAS) 29 KASIM 2007

Van'ın Başkale İlçesi Akçalı Köyü Jandarma Karakolu'nda askerlik yapan 8 aylık jandarma çavuş Arif Çınar, elektrik akımına kapılarak yaşamını yitirdi. Çınar, memleketi Sivas'ın Yıldızeli İlçesi Yavu Beldesi'nde toprağa verildi.

27-) Lokman Bilmez-(Batman-Kozluk-Taşlıdere doğumlu)

8 Nisan 1999 tarihinde Afyon Bayat İlçe Jandarma Komutanlığı'nda görevli erlerdeden Lokman Bilmez'in intihar ettiği açıklandı. Jardarma Komutanlığı yetkilileri intihar olayına ilişkin olarak Lokman Bilmez'in ailesine yaptıkları açıklamada "Lokman, Tüfeklik Odası'na kimsenin olmadığı bir sırada girip, yere koyduğu ve ayağıyla tetiğini bastığı bir G-3 marka otomatik tüfekle kendini vurarak intihar etti" dediler. Lokman Bilmez'in ailesi, intihar iddiasının inandırıcı olmadığını beyan ederek sorumlular hakkında suç duyurusunda bulundu.

28.)Faruk Demir (Maraş dogumlu)

Ankara nın Elmadağ ilçesinde askerliğini yaparken kaza kurşunuyla yaşamını yitirdi.

29-) Ali Özcan - (Sivas-Suşehri-Kuzçukur köyü doğumlu)

Manisa Kırkağaç Jandma Er Eğitim Alayı'ndaaskerlik yapan Ali Özcan'ın 27 Şubat 1997 tarihinde G-3 marka asker silahı ile öldüğü ve ölüm nedeninin intihar olduğu açıklanmıştır. Dosyada gereken hiçbir inceleme yapılmamış ve takipsizlik kararı verilmiştir. Ali Özcan'a ilişkin dava dosyası (Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi) AHİM'e gönderilmiştir.

Page 38: rizgari.comrizgari.com/ebook/Kurd_Vicdani_Red_Insiyatifi.docx · Web viewKüçücük bir oda,hücre dedikleri yer.Tavanda yanan bir ampulu vardı.Bir el yıkama lavabosu,birde açıkta

30-)Önder Ahlat (Zonguldak Doğumlu)

25 haziran 2008 tarihinde Batman da operasyona çıkan grup içinde kaza kurşunuyla yaşamını yitirdi.

31-)ERSİN BAŞ

16 Mayıs 2005 tarihinde 15. Kolordu Komutanlığı'na bağlı Kandıra F Tipi Cezaevi'ndeki birliğinde intihar ettigi söylendi.

16 Mayıs'ta askerlik yaptığı 15. Kolordu Komutanlığı'na bağlı Kandıra F Tipi Cezaevi'ndeki birliğine teslim olurken "Beni öldürecekler" diyen Ersin Baş isimli asker aynı gün öldürüldü.

Konuyla ilgili İHD İstanbul Şubesi'nde basın açıklaması yapan Ersin Baş'ın babası Abdurrahman Baş, Kandıra F Tipi Cezaevi'nde cezaevi aracında askerlik yapan oğlunun öldürüldüğünü söyledi. Olay öncesini anlatan baba Abdurrahman Baş, Ersin'in askerlik iznine geldiğinde Kandıra F tipi Cezaevi'nde ve görev yaptığı cezaevi aracında görev yapmak istemediğini söylediğini belirtti. Baş oğlunun 16 Mayıs'ta birliğine teslim olurken kendisine, "Baba beni burada bırakmayın, beni öldürecekler" dediğini aktardı. Bu durum üzerine çeşitli girişimlerde bulunduğunu söyleyen Baş, bir sonuç elde edemediğini aktardı. Aynı gün istanbul'a dönen baba Abdurrahman Baş, birkaç saat sonra askeri birliği telefonla aradınığını ve Ersin'in iyi olduğunu belirttiklerini ama saat 11:00 gibi tekrar aradığında ise Ersin'in intihar ettiğini belirttiklerini söyledi. Oğlunun ölümü üzerine birliğe giden Abdurrahman Baş'a askeri yetkililer, Ersin'in naşına klasik (ayrıntılı) otopsi yapılmadığını, tahmini bir otopsi yapıldığını ve gece askerlerce gömülmek şartıyla ancak cenazesinin teslim edilebileceğini belirttiler. Abdurrahman Baş'tan sonra İHD Yönetim Kurulu Üyesi Şaban Dayanan'da yaptıkları incemlemeleri basının bilgisine aktardı. Ersin'in birçok yerinde postallarla gerçekleştiği belli olan darp izleri olduğunu söyleyen Dayanan, "G-3 askeri silahıyla kendisini vurdu" denmesine rağmen çene altından sıkılarak kafasından çıkan merminin G-3 mermisi olması halinde kafatasının parçalanmış olması gerektiğini ama böyle bir durumun söz konusu olmadığını aktardı. İHD İstanbul Şubesi Başkanı Eren Keskin de bir açıklama yaparak bu olayın bir intihar olmadığını söyledi. Suçluların yargılanması, eğer intiharsa da Ersin Baş'ı intihara sürükleyen nedenlerin açıklanması için Kandıra F Tipi Cezaevi Askeri yetkilileri hakkında suç duyurusında bulunacaklarını belirtti.

32-) Süleyman Altunbaş (Trabzon doğumlu)

Page 39: rizgari.comrizgari.com/ebook/Kurd_Vicdani_Red_Insiyatifi.docx · Web viewKüçücük bir oda,hücre dedikleri yer.Tavanda yanan bir ampulu vardı.Bir el yıkama lavabosu,birde açıkta

Ardahan'dan geçici görevle gittiği Hakkari'nin Çukurca ilçesindeki birliğinde nöbet sırasında kaza kurşunu ile hayatını kaybeden jandarma er Süleyman Altunbaş'ın Trabzon'da toprağa gömüldü.

33-)ERSİN BAL

2005 YILINDA askerliğini Agrıda yaparken intihar ettiği söylendi.

Arkadaşına yazdığı bir mektubunda komutana küfür attıgı iddiasıyla,komutanı tara-

fından kaba dayaga maruz kalan Ersin Bal ın kendini intihar ettiği açıklandı.

34-)Muhammed Türkan (Yalova doğumlu)

Mardin Kızıltepe ilçesinde Askerlik yapan Muhammed Türkanın kaza sonucu yaşa-

mını yitirdiği açıklandı.

35-)TOLGA KANDEMİR (AĞRI DOGUBEYAZITLI) 28 MART 2008 tarihinde Bitlis mutki jandarma komutanlıgında bilinmiyen bir nedenle silahı ateş aldıgı için öldü.

36-) ENGİN ÇELİK

Edirne'de askerlik yapan Engin Çelik isimli genç, intihar ettiği iddia edilerek, cenazesi İstanbul Sarıgazi'de ikamet eden ailesine gönderildi. Yaşadığı mahallede devrimci, demokrat kimliği ile tanınan Çelik, karnından aldığı tek kurşun yarasıyla yaşamını yitirdi.

Çelik ailesi, askeri yetkililerin resmi tören yapma teklifini de reddetti. Çelik ailesi, “Halktan gelen çocuğumuzu önce askerde öldürdünüz, şimdi de gelip dalga geçercesine tören mi yapacaksınız?” dedi.

37-)Celal DERVİŞ 31 mart 2008 (Dersimli)

Page 40: rizgari.comrizgari.com/ebook/Kurd_Vicdani_Red_Insiyatifi.docx · Web viewKüçücük bir oda,hücre dedikleri yer.Tavanda yanan bir ampulu vardı.Bir el yıkama lavabosu,birde açıkta

Dersim nüfusuna kayıtlı 22 yaşındaki Celal Derviş, 15 gün önce Acemi Birliği’ni tamamladığı Ankara’dan İstanbul’a izne geldi. Çevresindeki arkadaşlarına, askerliği sırasında sürekli işkence ve kötü muameleye maruz kaldığını anlatan Celal Derviş, askere gitmek istemediğini söyledi. İzni, 31 Mart günü tamamlanan Derviş, Ankara’ya yola çıkmadan önce Bağcılar’daki evinin bodrum katına inerek kendisini yaktı. Derviş’in cenazesi, kitlesel bir törenle Yaylacılar Mezarlığı’nda toprağa verildi.

38-) Musa Tikicieri (İstanbul doğumlu)

Şırnak'ta kaza kurşunuyla şehit olan Piyade Er Musa Tikicieri, İstanbul'da toprağa verildi.

39-)H.K (Ş.URFA Doğumlu)

Nisan 2008 Kayseri Garnizonu Kara Kuvvetleri Komutanlığı İsmail Seydişehir Kışlası Mühimmat Bölüğünde askerlik yapan

H.K.’nin nöbet sırasında tüfeğiyle başına ateş ederek intihar ettiği açıklanmıştı.

40-)BARIŞ KÖROGLU (MALATYA) 21 MAYIS 2008Barış Köroğlu, Erzurum'daki birliğinden terhis olduktan beş saat sonra intihar etti. Aile, Barış Köroğlu’nun askerde gördüğü baskı ve şiddet nedeniyle psikolojisinin bozulup intihar ettiğini belirterek İHD İstanbul Şubesi’ne başvurdu.Köroğlu Ailesi, “Başka Barışlar ölmesin” diyerek ölümden sorumlu olanların cezalandırılmasını istedi.

Köroğlu'nun ağabeyleri Erhan ve Murat Köroğlu’nun verdiği bilgiye göre Barış Köroğlu, üç aylık acemi birliğini Manisa'da yaptıktan sonra Ankara Güvercinlik Meydan Harekât Taburu’na gönderildi. Köroğlu’nun psikolojisinin bozulması da Ankara’daki askerlik günleriyle ile birlikte başladı. Burada görevli bir astsubayla sürekli sorunlar yaşayan Barış Köroğlu, iki kez toplam 24 gün askeri hapishaneye konuydu. Kendisine zorla Kur’an okutulan Köroğlu'na çeşitli baskılar yapıldı.Erhan Köroğlu, kardeşinin Ankara’daki günlerinin korku dolu geçtiğini belirtti. “Kardeşimin psikolojisi iyi değildi. Sürekli bizimle

Page 41: rizgari.comrizgari.com/ebook/Kurd_Vicdani_Red_Insiyatifi.docx · Web viewKüçücük bir oda,hücre dedikleri yer.Tavanda yanan bir ampulu vardı.Bir el yıkama lavabosu,birde açıkta

konuşmak istiyordu. Askeri cezaevine girmekten çok korkuyordu. 24 gün cezanın dışında, hakkında iki ayrı dava açılmıştı. Barış tekrar cezaevine girmekten kaynaklı çok kaygılıydı” dedi.

Ailenin verdiği bilgiye göre, Barış Köroğlu, askerliğinin bitmesine bir ay kala Erzurum'a sevk edildi. Köroğlu, Erzurum’a gönderildikten sonra da, sürekli “ölüm korkusu”ndan bahsetti. Ağabey Erhan Köroğlu, o günleri şöyle anlattı: “Psikolojisi iyi olmayan bir kişinin hastane yerine başka bir yere sevk edilmesini biz de anlayamadık. Zaten Erzurum'a gittikten sonra psikolojisi iyice çöktü. Telefonda sesi çok kötü geliyordu” dedi. Askerliğini tamamlayan Barış Köroğlu, 20 Mayıs gecesi, Malatya’daki ailesinin yanına gitti. O gece sabaha kadar uyumayan Köroğlu, 21 Mayıs 2008 Çarşamba günü öğle saatlerinde babasına ait av tüfeği ile intihar etti.Kardeşinin askere gitmeden önce sağlık durumunun iyi olduğunu belirten ancak askere gittikten sonra tedavi görmeye başladığını belirten Erhan Köroğlu, “Barış'ın tedavisi de yarım kaldı. Kardeşim bu haldeyken onu tedavi etmek yerine cezaevine koydular. Bu onun psikolojisini daha fazla etkiledi. Biz kendisine sürekli moral vermeye çalıştık. Ancak onun askerde neler yaşadığını tam olarak bilmiyoruz” diye konuştu.

41-)MEHMET KÖROGLU (MALATYA)

Ağrı’da askerlik yapan ağabeyleri Mehmet Köroğlu“intihar etti” denilerek cesetlerinin kendilerine gönderildiğini belirten Murat Köroğlu, “O zaman küçüktük, olayın peşine düşemedik ama ağabeyimin hiç bir sorunu yoktu, intihar ettiğine hiç inanmadık. Barış intihar etti, bunu biliyoruz. Ama Barış'ı intihar edecek duruma getiren nedenlerin araştırılmasını istiyoruz” dedi. Murat Köroğlu, olayla ilgili olarak İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi’ne başvurduklarını belirterek, gerekli hukuksal girişimlerde bulunacaklarını söyledi.

Not,Barış Köroğlunun abisi

42-)SERDAR AKÇE (NİĞDE) 30ARALIK 2007

Mardin’in Midyat İlçesi askerlik şubesi önünde nöbet tutan er Serdar Akçe, silahıyla kendini vurarak yaşamına son verdiği ileri sürüldü. Garnizon Komutanlığı'nda görevini askeri inzibat olarak yapan Serdar Akçe, askerlik şubesi önünde nöbet tuttuğu sırada saat 03.45'de tüfeğini çenesinin altına dayayarak tetiğe bastı. Akçe, kaldırıldığı Midyat Devlet Hastanesi'nde kurtarılamadı. İntihar eden Akçe'nin cenazesi memleketi Niğde'ye gönderildi.

43-)Yüksel Altun

Omurlu Jandarma Karakolu da "MP-5 otomatik tüfeği seriye alarak kafasına 24 el ateş ederek intihar ettiği açıklandı.

Page 42: rizgari.comrizgari.com/ebook/Kurd_Vicdani_Red_Insiyatifi.docx · Web viewKüçücük bir oda,hücre dedikleri yer.Tavanda yanan bir ampulu vardı.Bir el yıkama lavabosu,birde açıkta

44-)EMRAH YÜCEKAYA (ANKARA) 1 OCAK 2008

Mardin'in Derik ilçesinde bir asker silahıyla intihar ederken, seken kurşunlar bir askerin ölümüne, bir askerin de yaralanmasına neden oldu.

Mardin Valisi Mehmet Kılıçlar,Derik'in Soğukkuyu Jandarma Karakolunda askerliğini yapan Emrah Yücekaya'nın, koğuşunda henüz belirlenemeyen bir nedenle intihar ettiğini söyledi.Olay sırasında Yücekaya'nın silahından seken kurşunlardan birinin koğuş arkadaşı asker Ufuktan Alaylı'nın başına isabet ettiğini ve olay yerinde hayatını kaybettiğini ifade eden Kılıçlar, şunları kaydetti:“'Soğukkuyu Jandarma Karakolunda görev yapan Ankara nüfusuna kayıtlı Emrah Yücekaya, koğuşunda silahıyla henüz belirlenemeyen nedenle intihar etmiş. Bu sırada silahtan çıkan kurşunlar koğuştaki arkadaşlarından Ufuktan Alaylı'nın vefat etmesine diğer bir arkadaşının da hafif yaralanmasına neden oldu.”

45-)HAMZA EREN ERDİN ( ADIYAMAN) ŞUBAT 2008

Adıyamanlı Hamza Eren Erdin adlı bir kişi, askerlik yaptığı Elazığ'ın Palu ilçesinin Arındık Jandarma Karakolu'nda G-3 piyade tüfeğiyle intihar etti. Askerin intihar nedeni ise, 'geçirdiği bunalım' şeklinde açıklandı.

46-)İSMAİL TAŞTOP (BİTLİS) 27 ŞUBAT 2008

Şırnak Tabur Komutanlığı'nda sırtında aldığı kurşunla yaşamını yitiren İsmail Taştop'ın ölüm nedenini çok şüpheli. Aile yakınlarının iddiasına göre, Toştop'un öldüğü tabur içersinde aileyi telefonda arayan bir kişi, "Bizi tabur içerisinde taradılar. Haberiniz olsun" dedi. Samsun'da acemi birliğini tamamladıktan sonra 15 gün önce Şırnak'taki Tabur Komutanlığı'na teslim edilen İsmail Taştop üç gün önce sırtında aldığı kurşunla yaşamını yitirdi. Toştop ailesinin yakınlarının iddiasına göre, Taştop ve üç arkadaşı Kürt oldukları için silahla tarandı. Taştop'un öldüğü gün ailesini telefonla arayan bir kişi "Bizi tabur içerisinde taradılar. Haberiniz olsun" dedi. Taştop'un ailesini arayan askeri yetkililer ise Taştop'un yaralandığını ve anne babasını görmek istediğini telefonla iletti. Daha sonra Taştop'un ailesine gelmelerine gerek kalmadığı cenazesin gönderildiği belirtildi. Ardından Taştop'un Gaziosmanpaşa Karadeniz Mahallesi'nde bulunan evine gelen bir albay Toptaş'ın babasına "Oğlunuz kışla içerisinde intihar etti" dedi. Albayın ayrıca "Oğlunuz şehit değildir. Cenazenizi teslim alın ve sessiz sedasız gömün. Herhangi bir dava açmayın. Basına da bilgi vermeyin. Aksi taktirde yardım alamazsınız" dedi. Albay ayrıca aileye çocuklarının ölümüne ilişkin askeriye tarafından hazırlanan bir rapor imzalatmak istedi ancak aile raporu imzalamadı. Albayın açıklamaları karşısında şok geçiren Toptaş'ın babası "Oğlum Kürt olduğu için mi intihar etti. Oğlum Kürt olduğu için mi şehit değil" diyerek tepki gösterdi.

47-)HÜSEYİN ARI (ZONGULDAK) 29 ŞUBAT 2008

Page 43: rizgari.comrizgari.com/ebook/Kurd_Vicdani_Red_Insiyatifi.docx · Web viewKüçücük bir oda,hücre dedikleri yer.Tavanda yanan bir ampulu vardı.Bir el yıkama lavabosu,birde açıkta

Şırnak’ta askerlik yapan 21 yaşındaki Hüseyin Arı, nöbet sırasında tüfeğiyle kendini vurarak yaşamına son verdiği iddia edildi Arı’nın cenazesi, yarın memleketi Zonguldak’ın Ereğli İlçesi’nde toprağa verilecek.Zonguldak’ın Ereğli İlçesi’nde oturan Hüseyin Arı, Kasım 2007′de askerliğini yapmak üzere Şırnak’taki birliğine gitti. Dün sabah birliğinde nöbet görevine çıkan Hüseyin Arı, nöbet kulübesinde tüfeğiyle kendini vurarak yaşamına son verdiği ileri sürüldü

48-)ALİ HÜSEYİN ERDİL (ADANA) 3 MART 2008Batman'ın Sason ilçesine bağlı Acar Jandarma Karakolu'nda görevli asker silahla kendini vurdu. Alınan bilgiye göre, Sason Acar İlçe Jandarma Karakolu'nda 7 aylık 21 yaşındaki jandarma er Ali Hüseyin Erdil'in elinde bulunan G3 piyade tüfeği ile intihar ettiği belirtildi.

49-)MUTLU ÖLÇER (AFYON) 13 MART 2008

13 Mart günü Tunceli de askerlik yapan Afyonlu Mutlu Ölçer'in önce trafik kazasında öldüğü, sonra da kaza kurşunuyla yaşamını yitirdiği açıklandı.

50-)CANER AYDIN (KOCELİ) 17 MART 2008

Diyarbakır'da askerlik yapan Kocaelili Caner Aydın (20) askerde intihar etti. Aydın'ın nöbet sırasında intihar ettiği belirtildi.

51-)A.K (GIRESUN) 20 MART 2008

Page 44: rizgari.comrizgari.com/ebook/Kurd_Vicdani_Red_Insiyatifi.docx · Web viewKüçücük bir oda,hücre dedikleri yer.Tavanda yanan bir ampulu vardı.Bir el yıkama lavabosu,birde açıkta

Şişli'de askerden izne gelen asker, kendisini park halinde bulunan kamyonet kasasında asarak intihar etti.

52-)MENDUH ARGÖZ (MUŞ) 20 MART 2008

20 Mart’ta ise İstanbul'da askerlik yapan Muş'un Malazgirt İlçesi nüfusuna kayıtlı Menduh Argöz, iki kurşunla öldürülmüş halde ailesine teslim edildi. Ölüm nedeni konusunda herhangi bir açıklama yapılmayan Argöz'ün odada ölü bulunduğu söylendi. İstanbul'un Hadımköy Beldesi'nde askerlik yapan Menduh Argöz, tezkeresine 4 ay kala,iki kurşunla öldürülmüş şekilde ailesine teslim edildi. Cenazeyi Malazgirt'e gönderen askeri yetkililer Argöz ailesine "Bir odada ölü bulundu. Olayla ilgili soruşturma sürüyor" demekle yetindi.

Argöz'ün cenazesi İlçe Devlet Hastansi'ne kaldırıldı. Argöz ailesi, kesin ölüm nedeninin tespiti için cenazeyi Diyarbakır Adli Tıp Kurumu'na göndermek istedi, ancak bu talep yetkililer tarafından kabul edilmedi. Argöz ailesi yetkililer hakkında suç duyurusunda bulunmaya hazırlanıyor.

53-)E.S.G

Mart ayında, E.S.G adlı askerin Van'ın Başkale ilçesindeki intihar etti.

54-)MUSTAFA DALLI (SİVAS) 5 MAYIS 2008

Çorum'da askerlik yapan Mustafa Dallı, girdiği ruhi bunalım sonucu arkadaşının silahını alarak intihar ettigı söylendi..

55-)FIRAT KOÇAK (TUNCELİ) 13 MAYIS 2008

Page 45: rizgari.comrizgari.com/ebook/Kurd_Vicdani_Red_Insiyatifi.docx · Web viewKüçücük bir oda,hücre dedikleri yer.Tavanda yanan bir ampulu vardı.Bir el yıkama lavabosu,birde açıkta

Ağrı'nın Doğubeyazıt İlçesi'nde askerlik yapan Tunceli nüfusuna kayıtlı Fırat Koçak'ın intihar ettiği iddia edildi. Doğubeyazıt Jandarma Komutanlığı'nda askerlik yapan Fırat Koçak'ın dün akşam nöbette iken kendi silahı ile intihar ettiği ileri sürüldü.Acemi birliğini Tokat'ta kısa süre önce tamamladığı öğrenilen Koçak'ın son bir hafta içinde Doğubeyazıt usta birliğine götürüldüğü ve üç aylık asker olduğu belirtildi.

56-)GÖKHAN BARUTÇU 22 MAYIS 2008

İzmir'de ise 22 Mayıs'ta Bornova'da bulunan 57. Topçu Tugayı'nda askerlik yapan Gökhan Barutçu, Balçova'daki Teleferik Tesisleri yanındaki ağaçlık alanda iple kendini ağaca asarak yaşamına son verdi.

57-)SERDAR ARSLAN 6 HAZİRAN 2008

Eşi ve çocuğunun evde olduğu sırada intihar eden Serdar Arslan'ın, geçen Cuma günü Şırnak'a tayininin çıktığı, bu nedenle ''bunalıma girip'' intihar ettiği sanılıyor.

58-)RAMAZAN TEGİN (SİİRT) 3 EYLÜL 2003

Çorlu 5. Kolordu Komutanlığı'nda askerlik yaparken, karnına sıktığı kurşun ile intihar ettiği belirtilerek otopsisi yapılmadan defnedilen Ramazan Teğin'in ailesi, İnsan Hakları Derneği (İHD) Siirt Şubesi'ne başvurdu. Amcasının kendisini öldürmüş olabileceğine inanmadığını belirten Hayrettin Teğin, olayın aydınlatılmasını istedi.Siirt'in Eruh İlçesi'ne bağlı Çetinkol Köyü nüfusuna kayıtlı 28 yaşındaki Ramazan Teğin, Ankara Mamak'ta acemi birliğini yaptıktan sonra, geçen ay Çorlu 1. Kolordu Komutanlığı'nda Muhabere Eri olarak usta birliğini yapmaya başladı. 3 Eylül'de Teğin'in Eruh'taki ailesine telefonla ulaşan Çorlu 1. Kolordu Komutanlığı yetkilileri, Teğin'in karnına sıktığı kurşun ile intihar ederek yaşamına son verdiğini belirtti. Bunun üzerine aynı akşam Çorlu'ya giden Teğin'in yeğeni Hayrettin Teğin, Çorlu

Page 46: rizgari.comrizgari.com/ebook/Kurd_Vicdani_Red_Insiyatifi.docx · Web viewKüçücük bir oda,hücre dedikleri yer.Tavanda yanan bir ampulu vardı.Bir el yıkama lavabosu,birde açıkta

Devlet Hastanesi'nde tabuta konulan cenazeyi teslim alarak, memleketine götürdü. Amcasının "şüpheli" ölümününün ardından cesedini görmeden defnetmek zorunda kaldıklarını belirten Teğin,3 Eylül'de Eruh'taki evimizi bir askeri yetkili arayarak, 'Oğlunuz silahla kendini vurdu yaralandı, hastanede' dedi. İlk telefondan yarım saat sonra gelen başka bir telefonda ise 'Oğlunuz vefat etti, başınız sağolsun' denildi. Ben o sırada İstanbul'daydım. Aynı gece oraya gittim. Sabaha kadar bekledildikten sonra askeri yetkililerle görüştüm. Bana 'Amcanız tek kurşunla kendini göbeğinden vurarak intihar etmiş. Aileyle yaşadığı bir sorun var mıydı?' dediler. Sonra amcamın cesedini teşhis etmek için Çorlu Askeri Hastanesi'ne gittim. Ancak, Çorlu Askeri Hastanesi'nde cesedin tabuta konulduğunu ve tabutun çivilendiğini gördük. Hastanede ceset kefenlenmiş tabuta konulmuştu ve tabutun kenarları çivilenmişti. Açmamıza izin vermediler. Cesedi o şekilde ambulansa koyduk ve Eruh'a getirdik."Otopsiye gerek, yok intihar etmiş'Askeri yetkililerin amcasının cesedine 'Otopsiye gerek yok intihar etti' diyerek otopsi yapmadıklarını ifade eden Teğin, yetkililerin olayın meydana geldiği gün amcasının para çekmek için çarşı iznine çıktığını ama olaya ilişkin kafalarında soru işareti bırakan noktalar olduğunu söyledi. Amcasının intihar ettiğine inanmadığını belirten Teğin, şöyle konuştu:"Çünkü olaydan yaklaşık 1 hafta önce kendisiyle telefonda konuştum bana hiçbir sorunun olmadığını söyledi. Askeriye bize o gün para çekmek için çarşı iznine çıktığı söylüyor, ancak ailesi para göndermemişti. Başka biri gönderse bile bize verilen tutanakta cebinde sadece 350 bin lira olduğu belirtiliyor. Eve ilk gelen telefonda yaralı olduğu söylenirken, neden yarım saat sonra gelen telefonda öldüğü söylendi. Nöbet arkadaşlarından edindiğimiz bilgilere göre, olaydan birkaç dakika sonra ambulansta ölmüş. Hastaneye götürülmemiş. Otopsi yapılmadan ölüm gerekçesinin intihar olduğuna nasıl karar verildi. Cenazeyi görmemize neden izin verilmedi ve biz görmeden tabutun etrafı çivilenmişti."İHD'ye başvurduOlaya ilişkin Yardımcı Askeri Savcı Üsteğmen Yasin Akdeniz imzasıyla hazırlanan "nakil ve defin ruhsatı"nda ise, Teğin'in vefatının nedeni "ateşli silah yaralanması" olarak belirtiliyor. Olaya ilişkin soru işaretlerinin aydınlatılmasını ve olayın netliğe kavuşmasını isteyen Hayrettin Teğin,İHD Siirt Şubesi'ne önceki gün başvuruda bulunarak, olayın aydınlatılmasını isted

59-)FERİT GÜLŞEN (KASTAMONU) 31 MART 2007

Page 47: rizgari.comrizgari.com/ebook/Kurd_Vicdani_Red_Insiyatifi.docx · Web viewKüçücük bir oda,hücre dedikleri yer.Tavanda yanan bir ampulu vardı.Bir el yıkama lavabosu,birde açıkta

İzmir'in Gaziemir ilçesinde askerlik yapan Ferit Gülşen, girdiği ''bunalım'' sonrası dün 4. kattaki binadan kendisini atarak intihar ettiği açıklandı.

60-)YUNUS AKIN CAN (RİZE) 1 ARALIK 2008

Nusaybin ilçesinde askerlik yapan Y.Akın can askerliğinin bitmesine beş ay kala intihar ettiği açıklandı.

61-)ONUR AY (SAKARYA) 13 ARALIK 2008

Mardin'de askerlik yaparken Kurban Bayramını geçirmek üzere izine gelen Jandarma er Onur Ay evlerinde çok sayıda ilaç içtikten sonra yaşamına son verdi.

Page 48: rizgari.comrizgari.com/ebook/Kurd_Vicdani_Red_Insiyatifi.docx · Web viewKüçücük bir oda,hücre dedikleri yer.Tavanda yanan bir ampulu vardı.Bir el yıkama lavabosu,birde açıkta

62-)MUSTAFA CANDAŞ (DENİZLİ) 27 ARALIK 2008

Salihli ilçesine bağlı Sart kasabasında bir buçuk hafta önce askerlik yapmak için İzmir Narlıdere'deki birliğine teslim olan Mustafa Candaş, "eşim doğum yapacak" diyerek birliğinden mazeret izni alıp döndüğü Sart kasabasında kendisini çınar ağacına asarak intihar etti.

63-)SERKAN GÜZELER (G.ANTEP) 14 ŞUBAT 2002

Askerlığını yaptığı Kıbrıs'ta intihar eden Serkan Güzeler'in Gaziantep’teki ailesi, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nde (AİHM) maddi ve manevi tazminat davası açmaya karar verdi. İnsan Hakları Derneği'nde, gazetecilerle bir araya gelen Serkan Güzeler'in babası Abuzer Güzeler, 14 Şubat 2002 tarihinde 10 aylık asker olan oğlunun intihar ettiği haberini aldıklarını söyledi. İstekleri üzerine Gaziantep'te yapılan otopsi tutanağının kendisine aylar sonra verildiğini öne süren Güzeler, “Otopsi raporunda kanda alkol bulunduğu söylendi; ama oğlum alkol kullanmazdı.'' dedi. Raporun, şüphelerini artırdığını ifade eden Güzeler, intihar olayını araştırmaya başlayınca, oğlu tarafından kaleme alındığı belirtilen bir mektubun yetkililer tarafından kendisine verildiğini söyledi. Güzeler, “Ben Türkiye'de ne gerekiyorsa yaptım. Artık hakkımı AİHM'de arayacağım.'' diye konuştu.

64-)İsmail Bahar (Trabzon Doğumlu)

Siirt Komando birliğinde askerliğini yapan 2 ekim 2008 tarihinde operasyona çıktıgı sırada intihar ettigi açıklandı.Baba Zekeriya Bahar, "Bunda başka bir iş var. 3 kurşunu nasıl sıkmış? Olay iyice araştırılmalı" diye konuştu.

65-) Tayfun D. (Bala Doğumlu)

Page 49: rizgari.comrizgari.com/ebook/Kurd_Vicdani_Red_Insiyatifi.docx · Web viewKüçücük bir oda,hücre dedikleri yer.Tavanda yanan bir ampulu vardı.Bir el yıkama lavabosu,birde açıkta

11.05.2007 Giresun'da askerliğini yapmaktayken firar eden Tayfun D. (25), dün Çubuk'ta yakalandı. Birliğine teslim edilmek üzere Çubuk İlçe Jandarma Komutanlığında tutulan Bala nüfusuna kayıtlı Tayfun D. dün gece kendini astı.

66-)Erdal ARSLAN (Mardin doğumlu)

Erdal Arslan, askerlik yaptığı Kars Merkez Jandarma Komutanlığı'na bağlı Boğatepe Karakolu'nda 11 Ekim'de yaşamını yitirdi. Askeri yetkililer, Mardin Nusaybin doğumlu Arslan'ın görev esnasında kendisini G3 piyade tüfeğiyle vurarak intihar ettiğini bildirdi. Arslan'ın babası Abdullatif Arslan ise, olayın infaz olduğunu belirterek karakol yetkililerini suçladı. Baba Arslan, oğlunun kendisini sırtından vurarak intihar etmesinin mümkün olmadığına dikkat çekerek, 'Oğlum açıkça arkadan vurularak öldürülmüş' dedi.

Boğatepe Karakolu'nda görev yapan jandarma er Erdal Arslan'ın 11 Ekim 2007 tarihinde görev esnasında kendisini G3 piyade tüfeğiyle vurarak intihar ettiği iddia edildi. Askeri yetkililer Arslan Ailesi'ne çocuklarının intihar ettiğini iddia ederken, Erdal Arslan'ın babası Abdullatif Arslan, oğlunun öldürüldüğünü söyledi. Oğlunun intihar etmesi için bir neden bulunmadığını belirten baba Arslan, oğluyla ölümünden iki gün önce konuştuğunu aktararak, şu bilgileri verdi: 'Oğlumla olaydan iki gün önce telefonda konuştum, kendisinin çok iyi olduğunu ve hiçbir sorunu olmadığını söyledi. Şimdi benim oğlum durup dururken kendisini niye vursun? Neden kendisini sırtından vursun. Halen anlamış değilim. Oğlumun cenazesi eski bir minibüsle Nusaybin'e getirildi. Oğlumun cenazesini eski bir tabut ve kiralanmış eski bir minibüsle Trabzon'dan buraya kadar getirdiler. Yanında biri rütbeli olmak üzere üç tane de asker vardı. Oğlumun cenazesini teslim edip gittiler. Bize hiçbir şey demediler. Oğlumu bir ambulansla getiremez miydiler?' Erdal Arslan'ın akrabası Mehmet Salih Deniz ise, 'Sırtından sol omzun altından ateş edildiğini ve merminin sağ göğüs kenarından çaprazlama dışarı çıktığını görüyoruz. Erdal intihar etmemiş, sırtından vurularak öldürülmüş' dedi.

Trabzon Adli Tıp Kurumu tarafından verilen otopsi raporunu değerlendiren ismini vermek istemeyen uzman bir doktor, raporun eksik ve yanlış olduğunu belirttti. Uzman doktor, 'Göğüs önde ortada stemum üzerinde 2.3 cm çapında yuvarlak tüfek namlu ucundaki alev gizleyenlerin izini içeren ateşli silah giriş deliği, sırtta sol skapula alt bölümde 1.2 cm ebatında çıkış deliği bulunduğu görüldü şeklinde yazılmış. Ancak kaç metreden olduğu vurgulanmamış. Kaldı ki raporda yazılı olan merminin giriş ve çıkış yönleri ve ebatlarında ciddi bir çelişki vardır. Bu tür olaylarda ateşli silah giriş deliği küçük, çıkış deliği ise ondan çok daha büyük olur. Ancak verilen raporda bunun tam tersi olmuş, giriş deliği 2.3 cm, çıkış deliği ise 1.2 cm denmiş. Bu kesinlikle mümkün değil. Buradan anlaşıldığı üzere şahsın arkadan vurulduğunu görüyoruz. Şunun da altını çizelim eğer sıfır mesafeden vurulmuş olsaydı çıkış deliği çok daha büyük olurdu, buradan da görülüyor ki mesafe sıfır değil' diyerek olayın intihar olmadığına dikkat çekti.

67-)Mustafa Özsavcı (Diyarbakır Doğumlu)

Bulucanlar Jandarma Karakolu'nda 3. Tim'de asker olan Özavcı'nın 29 Haziran 2004'te intihar ettiği ileri sürüldü. Yapılan savcılık soruşturması ve otopsinin ardından hazırlanan hiçbir belgede kesin ölüm nedeni bildirilmeksizin cenaze, 'İntihar etti' denilerek ailesine teslim edildiÖzavcı'nın babası Şehmus Özavcı, İHD Diyarbakır Şubesi'ne başvurarak, otopsi raporuna göre

Page 50: rizgari.comrizgari.com/ebook/Kurd_Vicdani_Red_Insiyatifi.docx · Web viewKüçücük bir oda,hücre dedikleri yer.Tavanda yanan bir ampulu vardı.Bir el yıkama lavabosu,birde açıkta

kullanılan G-3 silahın yukarıdan aşağıya doğru sıkıldığının belirlendiğine dikkat çekti. İHD yetkilileri de, askeri savcılığa başvurarak araştırma talep etti, ancak savcılık yapılan itirazları redderek olayın kovuşturulmasına gerek görmedi. İHD Diyarbakır Şube Başkanı Av. Selahattin Demirtaş ile Av. Aygül Demirtaş davayı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne götürdü.Davanın AİHM'e taşınmasının ardından isminin açıklanmasını istemeyen bir asker, çarpıcı açıklamalarda bulundu. Asker, 'Özavcı'nın vurulduğuna dair bilgi geldi ve olay yerine gittiğimizde hayati fonksiyonlarını yitirmişti. Sonraki gün olayın intihar mı yoksa kaza mı olduğunu anlamak için Bölük Komutanı T.Y., Bölük Astsubayı H.Y. ve Tim Komutan Yardımcısı D.D. aralarında tartışırken intihar olmasının kendileri açısından daha avantajlı olacağı kararı alındı. Özavcı'ya ait tüm bilgi ve belgelerin toplanması için emir verildi. Fakat Özavcı'ya ait Emniyet Kaza Önleme Talimatı, Silah Kullanma Talimatı, gelen Prensip Emirler'le ilgili tebliğ tebellüğ belgeleri düzenlenmemiş ve imzaları eksikti. Üstteğmen T.Y., belgeleri Jandarma Komando Er U.D.'ye zoraki imzalattırdı' diye konuştu.

68-)Adem PEKER ( Muş Dogumlu)

24 Aralık 2005' te Urfa'da askerlik yapan DEHAP Malazgirt Gençlik Kolları üyesi Adem Peker'in görev yaptığı birliğinde ateşli silahla intihar ettiği açıklanmıştı. Askerin babası Abdurrahman Peker, oğlunun intihar etmediğini, öldürülüp intihar süsü verildiğini açıklamıştı. Peker ölmeden önce babasını sık sık telefonla arayarak komutanlarının kendisini sürekli rahatsız ettiğini söylüyordu.

69-)Kenan Temizer

23 Ocak 2006'da Şırnak'ta askerlik yapan Kenan Temizer isimli asker kendisine ait G-3 marka silahla intihar ederek yaşamına son verdi.Kesin ölüm nedeninin belirtilmediği otopsi tutanağında şu ifadeler yer alıyor: 'Giriş deliğinin 15 cm. meyilli yukarıdan aşağıya doğru seyir gösteren durumda olduğu, ateşli silah mermi çıkış deliğinin ise sağ skapula altından, omuz başından 15 cm. aşağıdan 4x3 cm. ebadında, içeriden dışarıya doğru çıkmış olduğu tespit edildi. Mermi çekirdeğinin kalbin sağ kulakçıktan girdiği ve sağ karıncığa doğru çıktığı ve oradan da sağ akciğer alt lobuna girip yaklaşık 3 cm. çapında bir alanı tahrip ederek vücudu terk ettiği tespit edildi.' Oysa atış pozisyonunun zorluğu ve intihar olmama olasılığını güçlendiriyor. Askerin ailesine yazdığı mektuplarda ise psikolojisinin iyi olduğu gözleniyor. Evraklarda sahteciliğin olduğu yönünde kuvvetli bulgular var ve konuyla ilgili kriminal rapor olayın çözümüne dair büyük katkı sunacağı halde hazırlanmıyor.

70-)Şahin Öztürk Batman Merkez Komutanlığı’nda askerliğini yapmakta olan Jandarma Er Şahin Öztürk, 26 Ocak 2000 tarihinde sabaha karşı nöbet tuttuğu sırada G-3 silahıyla başına ateş ederek intihar etti.

71-)Hüseyin Göreli Denizli’ye bağlı Çardaklı Jandarma Karakol Komutanlığı’nda askerliğini yapmakta olan Jandarma Er Salman Göre’li 21 Ocak 2000 tarihinde saat 16.00 sıralarında intihar etti. 5 aylık asker olan Göreli’nin cesedi intihar ettiğini belirtir “ölü muayene ve otopsi raporu” ile birlikte ailesine teslim edildi. İntihar olayını kuşku ile karşılayan Salman Göreli’ nin babası Hüseyin Göreli, “Oğlumun intihar edebilecek

Page 51: rizgari.comrizgari.com/ebook/Kurd_Vicdani_Red_Insiyatifi.docx · Web viewKüçücük bir oda,hücre dedikleri yer.Tavanda yanan bir ampulu vardı.Bir el yıkama lavabosu,birde açıkta

psikolojik bir sorunu yoktu. Ramazanda oruç tutmadığı gerekçesiyle oruç tutan askerlerle tartışmış. Yaşadığı bu tartışmayı daha sonra telefonla annesine anlatmış. Bu da ister istemez bizi düşündürüyor” dedi.

72-)Gaffar Kuş (Malatya doğumlu)Antalya Merkez Il Jandarma Karakolu Operasyon Grubu’nda askerliğni yapmakta olan Jandarma Komando Er Gaffar Kuş, askerlğinin bitmesine 25 gün kala eğitim sırasında seken bir kurşunun isabet etmesi nedeniyle öldü. Malatya’nın Beydağı ilçesinde oturan Baba Mustafa Kuş ölümü süpheyle karşıladığını, Antalya’ya giderek olayı araştıracaklarını ve yeni bir soruşturma açılmasını isteyeceklerini belirtti. Olayla ilgili Antalya Cumhuriyet savcılığı’na ifade veren Hakan Altaş adlı asker, “Senaryolu eğitim sırasında ...MG3 silahı taşıyan arkadaşımızın silahı bir el patladı. Tim komutanı silahı doldurun emri vermemişti. Olayın kasten meydana geldiğini tahmin ediyorum. Zaten MG3 silahı dokunulduğu sırada en az 20’ye yakın mermi atar.” derken, cenazeyi aileye teslim eden astsubay ise eğitim sırasında makinalı tüfekçinin elinin tetiğe değdiğini ve Gaffar Kuş’un kazayla patlayan bu silahtan seken kurşunlardan birinin isabet etmesi nedeniyle öldüğünü belirtti.

73-)Fuat OrakDiyarbakırda askerliğini yaparken firar eden Fuat Orak 12 Şubat 2000 tarihinde intihar etti. 1996 yılında Almanya’ya giderek iltica talebinde bulunan Fuat Orak‘ın bu talebi uygun görülmeyerek Mayıs 1999’da Almanya’dan sınır dışı edildi. Türkiye’ye teslim edildikten sonra poliste işkence gördüğü belirtilen Fuat Orak daha sonra askere gönderildi. Askerliği sırasında baskı gören Orak firar ederek köyüne gitti ve babasının evinde saklandı. Bir süre sonra güvenlik güçlerinin kendisini teslim almak için köye gelmesi üzerine Fuat Orak babasının silahı ile intihar etti.

74-)Şahin Barınç Hakkari’nin Çukurça İlçesi 4. Jandarma Tabur Komutanlığı’nda askerliğin yapmakta olan Jandarma Er Şahin Barınç 23 Haziran 2000 tarihinde inithar etti. Askerliğinin bitmesine beş gün kala ölen Şahin Barınç’ın ailesi bu intihara inanmadıklarını ve oğullarının öldürülmüş olabileceğini belirtti. Kardeşi Metin Barınç, abisi Şahin Barınç’ın neşeli ve yaşamayı seven biri olduğunu ve intihar etmesi için bir neden olmadığını belirterek “Abim bana elbise ve yol parası gönderin geliyorum. Benim için hazırlık yapıyormusunuz? diye sordu” dedi.Barınç ailesinin yaptığı araştırmaya göre Şahin Barınç öğle saatlerinde “Er Gazinosu”nda arkadaşları ile şakalaştıktan sonra intihar etmiş ve Hakkari Askeri Hastanesine götürülürken yolda ölmüş.

75-)Mehmet Yorga Bursa Kemalpaşa da Jandarma olarak olarak askerliğini yapan Batmanlı Mehmet Yorga intihar etti. Ailesinin belirttiğine göre Yorga’nın askerliğinin bitmesine 5 ay kalmıştı. Mehmet Yorga’nın annesi Hüsna Yorga, Bursa’ya gönderildikten sonra bir ay boyunca oğlundan haber alamadığını, daha sonra yediği dayaklardan dolayı hasteneye kaldırılıdığı haberini aldığını belirterek oğlunun askerliği sırasında baskı gördüğünü söyledi. Hüsna Yorga, 4 Temmuz 2000 günü kendilerini arayan yetkililerin oğlu

Page 52: rizgari.comrizgari.com/ebook/Kurd_Vicdani_Red_Insiyatifi.docx · Web viewKüçücük bir oda,hücre dedikleri yer.Tavanda yanan bir ampulu vardı.Bir el yıkama lavabosu,birde açıkta

Mehmet Yorga’nın intihar ettiğini, ancak ölümünden iki hafta önce psikolojik nedenlerden dolayı çürüğe ayrılarak terhis edildiği için asker sayılmadığını, bu nedenlede cenazeyi gönderemeyeceklerini söylediğini belirtti. Cenazeyi almaya giden aile, taleplerine rağmen otopsi tutanağının verilememesi ve Jandarma Komutanlığı tarafından oğullarının iki hafta önce çürüğe ayrılarak terhis edildiği teyit edilmesi üzerine ölüm olayına yönelik kuşkularının arttığını belirtti.

76-)Osman Gültekin (Diyarbakır Doğumlu)

Burdur'un Bucak İlçesi'ne bağlı Kızılkaya Köyü Karakolu'nda askerliğini yapan Osman Gültekin'in terhisine 70 gün kala intihar ettiği iddia edildi. Gültekin'in ailesi, olayın intihar olmadığına inandıklarını söyledi.Görev yaptığı karakolda piyade tüfeğiyle ensesinin altından sıkılan kurşun göz hizasından çıkan Gültekin, Bucak Devlet Hastanesi'ne kaldırıldı. Hayatını kaybeden Gültekin'in ailesine bir gün sonra haber verildi. Osman Gültekin'in ölümüne ilişkin Isparta Dağ Komando Tugayı Okulu ve Eğitim Merkez Komutanlığı Askeri Savcılığı'nın hazırladığı otopsi raporunda Gültekin'in, "Ateşli silah mermi çekirdeği yaralanmasına bağlı beyin kanaması sonucu solunum ve dolaşım durması" sonucu hayatını kaybettiği belirtildi.

Olayın intihar vakası olduğuna inanmadığını kaydeden baba Mehmet Gültekin, oğlunun ölmeden 24 saat önce kendisini tanımadığı bir numaradan arayarak, "Baba kurtar beni, beni bitirdiler. Ya onlar beni vuracak, ya da ben onları vuracağım" dediğini kaydetti. Oğlunun yaptığı son görüşme sırasında bir takım gürültülü sesler duyduğunu ifade eden baba Gültekin, yaptığı görüşmenin de aniden kesildiğini ifade etti. Daha sonra tüm çabalara rağmen oğluna ulaşamadığını kaydeden baba Gültekin, şunları söyledi: "Bunun üzerine bende Antalya'da bulunan bir akrabamın aracılığıyla karakol komutanının telefonuna ulaştım. Bizzat onunla görüştüm. Karakol komutanı da bana 'Ben sana bilgi veririm. Şu an bir sorun yok. Oğlunuz görev başında, nöbetini tutuyor' dedi. Ama sonraki gün oğlumun ölüm haberi geldi.Olay baştan sona kadar şaibeli. Oraya gittiğimizde bizimle kimse ilgilenmedi. Daha öncede oğluma görevi olmadığı halde cezaevi nöbeti tutturmaya çalışmışlardı. O da kabul etmeyerek, bir çavuşla tartışmış. Bunun üzerine aynı ilçenin başka bir karakoluna sürgün olarak gönderilmişti. Oğlumu burada da rahat bırakmadılar."

Gültekin, karakol yetkililerinin kendisine, "Oğlun arkadaşlarına 'Rus ruleti oynayalım' demiş. Daha sonra kendisini intihar etmiş" dediklerini ifade ederek, kendisiyle yüzleştirilen görgü tanıklarının ise kendisine oğlunun doldur boşalt yaparken intihar ettiğini söylediklerini dile getirdi. Tanık anlatımlarının önceden ayarlandığını söyleyen baba Gültekin, "Oğlumu vurdular şimdi kılıf uydurmaya çalışıyorlar" dedi.

Baba Gültekin bir askeri yetkilinin kendilerine "Bu olay karışık bu olayın peşini bırakmayın bende araştıracağım, başka Osman'lar gitmesin neler oluyor anlamaya çalışacağım" dediğini de belirtti. Gültekin, kendilerine bildirilen olayın oluş saati ile cesedin Bucak Devlet Hastanesi morguna intikal etme saatinin de birbirine uymadığını belirtti. Mehmet Gültekin, morg görevlisinin kendilerine cenazenin saat 14.30'da geldiğini söylediğini, askeri yetkililerin ise olayın saat 15:10'da meydana geldiğini aktardıklarını vurgulayarak, "Bunların hepsi çelişkili ifadelerdir. Biz hakkımızı gidebileceğimiz yere kadar savunacağız" diye konuştu.

77-)Hamdi Deniz

Page 53: rizgari.comrizgari.com/ebook/Kurd_Vicdani_Red_Insiyatifi.docx · Web viewKüçücük bir oda,hücre dedikleri yer.Tavanda yanan bir ampulu vardı.Bir el yıkama lavabosu,birde açıkta

askerden firar ettiği için mahkum olan ve bu cezasını tamamlayan Hamdi Deniz adlı er, serbest bırakılmadan önce götürüldüğü Kocaeli Derbent Jandarma Karakolu’nda yaşamını yitirdi. Askeri yetkililer, Hamdi Deniz’in tuvalet rezervuarına kendisini battaniye parçasıyla asarak intihar ettiğini öne sürdüler. Otopsi sonucunda, ölüme ‘asıya bağlı mekanik asfiksi’nin yol açtığı belirlendi. 170 cm. boyundaki Hamdi Deniz’in kendisini astığı söylenen rezervuarın yerden 140 cm. yüksekliğinde olduğu öğrenildi. 14 Şubat 1996 tarihinde, nezarethanede inceleme yapan Kocaeli Cumhuriyet Savcısı Kemal Yıldız ve Dr. Ayşe Gülden ölümün şüpheli olduğu gerekçesiyle, cesedin, kesin ölüm nedeninin belirlenmesi için Adli Tıp Kurumu’na sevk edilmesini istediler. Hamdi Deniz’in ablası Ayfer Deniz ise “Kardeşimle cezaevinde görüştük. Bize ayak parmaklarının uçları ve arasının çakmak ve sigara ile yakıldığını, her gece askerler tarafından dövüldüğünü söylüyordu. Vücudunda morluklar vardı. Sürekli olarak kendisini oradan almamızı, yoksa öldürüleceğini söylüyordu” dedi. Hamdi Deniz’in cezası 8 Şubat günü bitmesine rağmen, 11 Şubat’a kadar cezaevinde kaldığını söyleyen Ayfer Deniz, “Kardeşim Mustafa, kendisiyle beş, altı gün önce konuşmuştu. 8 Şubat’ta serbest bırakılacağını ve doğu tarafında askerlik yaptırılmayacağını söylemişti. 10 Şubat’ta gelmeyince, memleketi aradım; oraya gitmediğini söylediler. 11 Şubat’ta tutuklu bulunduğu karakoldan saat 15.00 civarında telefon geldi. ‘Buraya gelir misiniz?’ dediler. Ben de ‘Bu saatte mümkün değil’ dedim. ‘Birşey mi oldu?’ diye sorduğumda, merak edecek birşey olmadığını söylediler. Aynı gece saat 24.00’te tekrar telefon ettiler. ‘Kardeşin öldü, gel al’ dediler” dedi.

78-) Murat Yazgılı Utangan

Şanlıurfa’nın Siverek ilçesinde ceza ve tutukevinde görev yapan ve komutanını öldürdükten sonra firar eden Jandarma Çavuş Murat Yazgılı Utangan 18 Mayıs 1998’de askerlerle girdiği çatışma sonucunda yaşamını yitirdi. Başçavuş Erdoğan Ekmen’i kendisine küfür ettiği için öldüren çavuş Murat Yazgılı Utangan G-3 piyade tüfeğini de beraberinde götürerek firar etti. Kendisini yakalamak üzere takip eden askerler tarafından Çaylarbaşı beldesi, Kızıklı mezrasında öldürüldü.

79-) Feyzullah Işık

Page 54: rizgari.comrizgari.com/ebook/Kurd_Vicdani_Red_Insiyatifi.docx · Web viewKüçücük bir oda,hücre dedikleri yer.Tavanda yanan bir ampulu vardı.Bir el yıkama lavabosu,birde açıkta

istanbul’da Alemdağ 15. Füze Üssü Komutanlığı’nda sekiz aydır askerlik yapan Feyzullah Işık birliğinde ölü bulundu. Olay tutanaklara “intihar” olarak geçerken, ailesi askeri savcılığa başvurarak soruşturma açılmasını istedi. Adli Tıp Kurumu, askeri tutanaklarda karnından vurularak intihar ettiği iddia edilen Işık’ın kalçasından vurulduğu, kurşunun iç organlarını parçalayarak karnından çıktığı yönünde rapor verdi.Er Feyzullah Işık, görev yaptığı 15. Füze Üssü Komutanlığı’ndan aldığı 21 günlük iznin ardından 11 temmuzda birliğine teslim oldu. Işık ertesi gün amcasının düğününe katılabilmek için komutanından ek bir izin daha istedi. İddiaya göre, bölük komutanının izin vermemesi üzerine, çarşı izin defterine komutanın imzasını taklit ederek, bölüğü terketti.

Amcasının kına gecesine katıldıktan sonra, aynı gün akşam saat 19. 00’da yakınları tarafından birliğine teslim edilen Işık, bir sonraki gün saat 21.10’da komutanlığa bağlı 14. Batarya Mevzii P1 beton panelinde kanlar içinde yatarken bulundu. Nöbetçi Amiri Yüzbaşı B.Ö, askeri savcıyı arayarak bir askerin kendini silahla yaralayarak intihara teşebbüs ettiğini bildirdi. Karın bölgesinden yaralandığı belirtilen Işık, GATA Haydarpaşa Eğitim Hastanesi’ne kaldırıldı, ancak kurtarılamayarak saat 23.25’te hayatını kaybetti.Nöbetçi Askeri Savcı İ.M.G. tarafından yapılan soruşturmada ifade veren Hizmet Muhafız Bölük Komutanlığı’nda nöbetçi Astsubay Y.S, olay günü saat 08.00 sıralarında Işık’ın çarşı iznine çıkmak istediğini belirterek şunları anlattı: “Çarşı izin defterine bölük komutanı yerine kendisi imza atmış. Nöbetçi subay M. K. defterdeki imzanın diğer imzalara benzemediğini anlayınca imzayı kimin attığını sormuş. Müteveffa (Feyzullah Işık) imzayı kendisinin attığını itiraf etmiş. Saat 14.00’te nöbetçi subayın talebi üzerine müteveffa hakkında tutanak tuttuk. Müteveffa gerek akşam yemeğinde gerek doldur boşalt esnasında anormal değildi. Ben olayı 21.45 sıralarında öğrendim

Page 55: rizgari.comrizgari.com/ebook/Kurd_Vicdani_Red_Insiyatifi.docx · Web viewKüçücük bir oda,hücre dedikleri yer.Tavanda yanan bir ampulu vardı.Bir el yıkama lavabosu,birde açıkta

80-)Güven Karakuş (Zonguldak doğumlu)

Asker firarisi olan 21 yaşındaki Güven Karakuş'un, gözaltında tutulduğu Çaycuma Jandarma Karakolu'nun nezarethanesindeki tuvalet penceresine kendini asarak yaşamına son verdiği ileri sürüldü. Balıkesir Erdek Karargâh Destek Kıtaları Komutanlığı'nda deniz eri olarak beş aydır askerliğini yapan Güven Karakuş, 5 Mart'ta birliğinden firar ederek memleketi Çaycuma'ya bağlı Karapınar beldesine geldi. Babası Nurettin Karakuş'un durumu jandarmaya bildirmesi üzerine firari Güven Karakuş, jandarma tarafından gözaltına alındı. İddiaya göre, Güven Karakuş, götürüldüğü Çaycuma İlçe Jandarma Komutanlığı'nın nezarethanesinde yaşamına son verdi.

81-)Hüseyin Gıllım (İzmir Doğumlu)

15 Ekim 2007 İzmir'in Buca İlçesi'nde askerden izinli gelen 23 yaşındaki Hüseyin Gıllım, çok miktarda ilaç içerek yaşamına son verdi.

82-)Cahit D. (G.ANTEP Doğumlu)

Tahtalı köyü Gökdeniz mevkiinde kendini iple ceviz ağacına astı. Yoldan geçenlerin ağaca asılı bir ceset görmesi üzerine hemen jandarmaya bilgi verildi. Cahit D.'nin cesedi, cumhuriyet savcısı ve adli tabibin olay yerinde yaptığı inceleme sonrası Kilis Devlet Hastanesi morguna, ardından da otopsi için Adana Adli Tıp Kurumu'na kaldırıldı.

83-)Edip Yaman( Batman Doğumlu)

Bingöl'ün Genç İlçesi, Servi Belde Jandarma Karakolu'nda nöbet tutan bir askerin intihar ettiği iddia edilirken, askerin ailesi çocuklarının intihar etmesi için hiç bir nedenin olmadığını belirtti.

Servi Jandarma Karakolundan helikopter ile Elazığ Fırat Askeri Hastanesine kaldırılan Yaman tüm müdahalelere rağmen kurtarılamadı.Olayı duyan ve Batman'dan Elazığ'a giden Edip Yaman'ın amcası , Şerif Yaman 2 gün evvel yeğeniyle konuştuğunu belirterek, soğuk havanın dışında yeğeninin herhengi bir sorununun olmadığını belirtti.

Yeğeninin intihar etmesi için hiç bir sebebin olmadığını belirten amca Yaman, mermi girişinin sol şakağından olduğunu, solak olmayan birisinin G3 piyade tüfeği ile nasıl sol şakağına sıkarak intihar etmiş olduğunu anlayamadıklarını kaydetti.

84-)Bahri Ördek (Adıyaman Doğumlu)Urfa Cezaevi’nde askerliğini yapan Jandarma Er Bahri Ördek, cezaevi kulesinde nöbet tutan Jandarma Er Vahap B. tarafından G3 piyade tüfeği ile vuruldu. Yaralı olarak Devlet Hastanesi’ne kaldırılan Bahri Ördek burada yaşamını yitirdi. Bahri Ördek’in cenazesi memleketi Adıyaman’a gönderilirken, Vahap B. gözaltına alındı.

85-)Ergin İşler ( Bingöl Doğumlu)

Page 56: rizgari.comrizgari.com/ebook/Kurd_Vicdani_Red_Insiyatifi.docx · Web viewKüçücük bir oda,hücre dedikleri yer.Tavanda yanan bir ampulu vardı.Bir el yıkama lavabosu,birde açıkta

Henüz 4 aylık askerken şüpheli bir biçimde ölen Ergin İşler hakkında hazırlanan raporda, '''İntihar eden erin Güneydoğulu oluşu ve yöre halkının intihara meyilli oluşu'' ibaresi yer aldı.Bingöl'ün Karlıova İlçesi Hacılar Köyü nüfusuna kayıtlı olan 1982 doğumlu Ergin İşler, 10 Ekim 2002 tarihinde askere gitti.Henüz 4 aylık asker iken 17 Şubat 2003'te ölü bulundu. ait bir silahla'' intihar ettiği öne sürüldü. İdari Tahkikat Raporu'na göre olay günü ''İşler, garaj-3'te nöbetçiydi, bu sırada devriye nöbetçisi Çavuş Abdülkadir Erdoğan yağmurluk giymek üzere garaj sundurmasının altına geldi ve yağmurluğunu giymek için silahını duvara yasladı, bu sırada Ergin İşler duvara yaslanmış olan silahı aldı, mekanizmayı çekti ve seri atış durumuna aldığı silahı ateşleyerek göğsünden iki mermi isabet etmesi sonucu hayatını kaybetti''.Raporda göğüs bölgesinden giren iki merminin vücuttan çıkarak sundurmanın tavanında delik açtığı da belirtildi.

Olaydan sonra Albay Osman Konak başkanlığında Yüzbaşı İbrahim Yüksel, Başçavuş Murat Boztaş, Başçavuş İlhan Yaşaran tarafından oluşturulan İdari Tahkikat Heyeti tarafından hazırlanan raporda er Ergin İşler'in bilinen bir rahatsızlığı ve psikolojik bozukluğunun bulunmadığı belirtildi. Ölüm nedenleri ise şöyle sıralandı:

1. Kaza ve olayın meydana gelişindeki doğrudan neden; ''Er Ergin İşler'in intihar maksatlı olarak hayatına kastetmesi.''2. Dolaylı neden; ''İntihar eden erin Güneydoğulu oluşu ve yöre halkının intihara meyilli oluşu.''3. Katkıda bulunan neden: ''Çavuş Abdülkadir Erdoğan'ın silahını kontrolsüz olarak yere bırakması.''

Ege Ordu Komutanlığı Askeri Savcılığı'nca yürütülen hazırlık tahkikatı sonucunda savcılık olayın intihar olduğu kanaatine vardı ve takipsizlik kararı verdi.İntihar ettiği öne sürülen Er Ergin İşler'in avukatları itirazlarının reddedilmesi üzerine iç hukuk yollarının tüketildiğini belirterek Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne başvurdu. Dosyanın detaylı incelenmediği kanısında olan Av. Kaya Sertkaya, ''Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 2 ve 6'ncı maddeleri doğrultusunda başvuru dilekçemizi yaklaşık bir ay önce yolladık. Sözleşmenin ikinci maddesi yaşam hakkını savunurken, 6'ncı madde adil yargılanma hakkını içermektedir'' dedi. Dosyadaki şüpheler nedeniyle öldürülme ihtimalini de düşündüklerini söyleyen avukat, silahta parmak izlerinin olmamasının, barut izlerinin de intihar etmemiş olma ihtimalini güçlendirdiğini vurguladı.

Er Ergin İşler'in ağabeyi Ahmet İşler ise olayı duyunca bir şok yaşadıklarını söyledi. Haberi memleketleri Bingöl'de aldıklarını belirten ağabey İşler, ''hemen İzmir'e gidip, cenazeyi aldık. Biz onu sağ olarak yolladık. Ama cenazesi geldi eve. Çok üzüldük. Annnem şuurunu kaybetti. Onu hayata döndüremiyoruz'' sözleriyle acısını anlattı. Olayın örtbas edildiğini ileri süren Ahmet İşler, kardeşinin intihar etme nedeninin olmadığını, hayat dolu bir insan olduğunu söyledi. Ağabey İşler, ''Olaydan birgün önce telefonda konuştuk. Meşrubat bölümüne almışlar. İyi olduğunu söyledi. Neden intihar etsin ki? Hele başkasının silahını niye kullansın?'' dedi.

Raporda intihar nedeni olarak gösterilen ''Güneydoğuluların intihara meyilli olması'' bölümü ise aileye ayrı bir üzüntü vermiş. ''biz niye intihar edelim. Biz de askerlik yaptık. Güneydoğulu olduğumuz için intihar mı ediyoruz?'' sözleriyle tepkisini dile getirdi.

86-)Seyfettin Berk (Van doğumlu)

Page 57: rizgari.comrizgari.com/ebook/Kurd_Vicdani_Red_Insiyatifi.docx · Web viewKüçücük bir oda,hücre dedikleri yer.Tavanda yanan bir ampulu vardı.Bir el yıkama lavabosu,birde açıkta

7 mart 2009 Urfa 20. Zırhlı Tugay 1. Tank Taburu Karargah Bölüğü’nde askerlik yapan Seyfettin Berk’in cenazesi “Oğlunuz intihar etti” denilerek, ailesine teslim edildi.Ancak Berk ailesi, Seyfettin’in intihar etmediği görüşünde. Seyfettin’in öldürüldüğünü açıklayan Berk ailesi, İHD Van Şubesine başvudu. Van’ın Özalp İlçesi’ne bağlı Aksorguç (Velecani) Köyü’nde ikamet eden Seyfettin Berk, 4 ay önce askerliğini yapmak üzere Urfa 20. Zırhlı Tugay 1. Tank Taburu Karargah Bölüğü’ne teslim oldu. Berk, son olarak 6 Mart’ta ailesini arayarak durumunun iyi olduğunu ve kendisine para gönderilmesini istedi. Ailesiyle telefon görüşmesinin üzerinde 10 saat geçtikten sonra bölükten aileyi arayan askerler, Berk’in intihar ettiğini belirterek, cenazeyi aileye teslim etti. Çocuklarının intihar ettiğine inanmadıklarını belirten aile fertleri ise İHD Van Şubesi’ne başvuruda bulunarak hukuksal yardım talebinde bulundu. Çocuklarına para gönderilmesinin üzerinden saatler geçtikten sonra bir askeri yetkili tarafından Berk ailesine, “Oğlunuz intihar etti. Gelmenize gerek yok, oğlunuzun cenazesini ambulansla gönderdik. Gece orada olur” denildi.

Kardeşinin intihar ettiğine inanmadığını belirten Abdullbaki Berk, kardeşinin intihar etmesi için hiçbir gerekçe olmadığını kaydetti. Olaydan bir gün önce kardeşiyle sohbet edip ona para gönderdiğini dile getiren Berk, “Telefonla görüştüğümde keyfi yerindeydi. Annemi sordu ona selamlar söyledi tüm herkesi sordu, morali son derece iyiydi hiçbir sıkıntısı yoktu. Kesinlikle intihar etmemiştir. Bu genç yaşta ne derdi olabilir ki intihar için. Bu şüpheli ölümdür. Bunun peşini bırakmayacağız” dedi. Oğlunun öldürüldüğünü belirten anne Mürübet Berk ise “Bu işin içinde bir iş var. Oğlum intihar etmedi. Ben oğlumu öldürmek için askere göndermedim. Yetkililer bunun hesabını vermelidir” diye konuştu

87-)Ali Yüksel (Urfa doğumlu)

Çatışmada şehit düştü” denen ve resmî törenle defnedilen Ali Yüksel’in ailesine, beş ay sonra haber geldi: Oğlunuz kendini öldürdü. Şehit yardımını geri ödeyin. Şanlıurfalı Ali Yüksel 9 Ağustos 2008’de Elazığ’daki birliğine teslim oldu. 29 gün sonra ailesine “Oğlunuz şehit düştü” dendi. Ali’nin bayrağa sarılı tabutu askerî törenle defnedildi. Genelkurmay Başkanı’ndan Başbakan’a kadar devletin zirvesi aileye taziye mesajı yağdırdı. 21 bin 700 lira şehit yardımı yapıldı. Ancak beş ay sonra, savcılık çağrısıyla aile ikinci kez yıkıldı. Askerî Savcılık “Oğlunuz askerden kaçmak için kendini yaralamak isterken öldü” deyip aileden şehitlik tazminatını geri istedi. Anne Fatma Yüksel bu olay üzerine kalp krizi geçirdi

Page 58: rizgari.comrizgari.com/ebook/Kurd_Vicdani_Red_Insiyatifi.docx · Web viewKüçücük bir oda,hücre dedikleri yer.Tavanda yanan bir ampulu vardı.Bir el yıkama lavabosu,birde açıkta

Baba Hüseyin Yüksel ise, “PKK’yla girdiği çatışmada oğlumun şehit düştüğü bize bildirdiler. Askeri bir törenle ve kahramanlık nutuklarıyla toprağa verdik. Acımız hâlâ tazeliğini korurken, böyle bir haber bizi şok etti, ailece yıkıldık. Şimdi birileri bize bu işin içinde ne olduğunu ve oğlumuzun nasıl öldüğünü mutlaka açıklamalı. Şehit mi oldu? Yoksa başka bir şey mi. Bunları bilmek istiyoruz” dedi.

88-)Burhan Güzelaydın (Ağrı doğumlu)

Yüksekova'nın İran sınırındaki Çobanpınar Köyü'nde bulunan karakolda askerliğini yaptığı sırada kurşunla intihar ettiği iddia edilen Ağrı Patnos doğumlu Burhan Güzelaydın'ın ailesi cenazelerini almak üzere Hakkari'ye geldi. Hastaneye giderek cenazeye bakmak isteyen Güselay ailesinin cenazeye bakmasına yetkililer tarafından izin verilmedi. Cenazeye bakamayan aile çocuklarının intihar etmediğini ve öldürüldüğünden şüphelendiklerini belirterek, İHD Hakkari Şubesi'ne başvurdu. 13 aydır askerlik yapan er Güzeladıy'ın babası Mehmet Şirin Güzelaydın, oğlunun kesinlikle intihar etmediğini söyledi. Cenazelerin dahi kendilerine göstermediğini belirten baba Güzelaydın, oğlunun ölümüne intihar süsü verildiğinde şüphelendiğini dile getirdi.

Oğlunun daha önce bölük komutanı tarafından sık sık ölümle tehdit ettiğini de aktaran baba Güzelaydın, 'Burhan kendisini öldürecek biri değildir. Askerliğine sadece 2 ay kalmıştı bitmesine daha önce defalarca telefonda bize bölük komutanın kendisini ölümle tehdit ettiğini ve kendisinin can güvenliğinin olmadığı belirtmiştir. Operasyonlara götürülüyordu, ama silah verilmiyordu. Silahsız

Page 59: rizgari.comrizgari.com/ebook/Kurd_Vicdani_Red_Insiyatifi.docx · Web viewKüçücük bir oda,hücre dedikleri yer.Tavanda yanan bir ampulu vardı.Bir el yıkama lavabosu,birde açıkta

olarak operasyonlara götürülüyordu. Silahsız olan birinin silahla intihar etmesi mümkün değildir. Ben bu olayın peşini bırakmayacağım. Benim oğlum öldürülmüştür' dedi.

"Otopsi raporunda, Burhan Güzelaydın'ın omzundan ateşli silahla yaralandığı ancak bu yaralanmanın öldürücü boyutta olmadığı, sol göğüs boşluğunda 7 adet kaburganın kült travmaya (sert bir cisimle darp) bağlı olarak hasar gördüğü, sol elinde tırnak izine uyan kesik, üst dudakta morluk, sağ kaş üstünde yarık, sağ kolda, darp izine bağlı morluklar tespit edildiği ifadelerine yer verilirken, ölüm nedeninin aldığı darbeler sonucu iç organlarında meydana gelen hasar nedeniyle solunumunun durmasıyla meydana geldiği tespiti yapılırken, Hakkâri Valiliği ise ‘Er Güzelaydın’ın kendisini askerliğe elverişsiz hale getirmek için vurduğunu savundu."

Güzelaydın Ailesi'nin Avukatı Cemal Demir, alınan otopsi raporu ile bir ilke imza atıldığını belirterek, ailenin yaptığı başvurunun ardından Hakkari Devlet Hastanesi'ni aradıklarını ve hastane yetkililerinin 'şüpheli ölüm' beyanı üzerine olayın takipçisi olduklarını da dile getirdiklerini söyledi. Av. Demir, otopsi raporuyla Güzelaydın'ın bölük içerisinde önce işkence ve kötü muameleye maruz bırakıldığını ardından ise öldürüldüğünün ortaya çıktığını belirtti.

Burhan Güzelaydın'ın öldüğü gün ailesini askeri yetkililerin 'oğlunun intihar etti' diye bilgi vermesinin ifade eden Demir, bir an önce soruşturma açılması gerektiğini belirtti. İntihar ettiği iddiasına zemin hazırlamak için bölük komutanının 'çocuğu öldüğü için depresyona girmişti ve sinir krizleri geçiriyordu' ifadelerinin de yalan olduğunu ve Güzelaydın'ın çocuğunun hayatta olduğunu aktaran Demir, 'Güzelaydın kasıtlı bir şekilde öldürülmüştür. Bu da otopsi raporuyla belgelendi. Şimdi yapılması gereken sorumluların yargı önüne çıkarılmadir.Otopsi raporunda ölümün işkenceden olduğu belgelenmesine rağmen baba Mehmet Şirin Güzelaydın'ın teşhis sırasında kurşunun arkadan girdiği yönünde iddiaları var. Bunların araştırılması gerekiyor. Güzelaydın'ın ölüm nedeni olarak askeri yetkilerin aileye verdiği bilginin tersine ateşli silah yaralamasının ölümcül bir risk taşımadığı ve asıl ölüm nedenin kaburgaların kırılmasına müteakip iç organların hasar görmesi ve özellikle midenin basınç altında kalmasıyla iç organlarının parçalanmasıyla meydana geldiği belirtilmiştir. Burhan Güzelaydın bölük içerisinde önce işkence ve kötü muameleye maruz bırakılmış sonrada öldürülmüştür.

Bu öldürülme hadisesi raporda ortaya çıktığı gibi dayak ve darptan kaynaklanmıştır. Acilen soruşturma yapılması ve sorumluların ortaya çıkarılması ve yargı önüne çıkarılıp tutuklanması gerekiyor. Biz en kısa zamanda gerekli delileri toplayarak suç duyurusunda bulunacağız. Uluslararası Af Örgütü'ne acil eylem çağrısı yapacağız. Güzelaydın'ın ölümünün aydınlatılması diğer intihar süsü verilerek öldürülen askerlerin aileleri içinde bir emsal teşkil edecektir.'

Amca Ergin Güzelaydın ise Burhan'ın çok sakin ve efendi birisi olduğunu söyleyerek, intiharın kesinlikle uydurma olduğunu öne sürdü. Yeğeninin intihar edecek birisi olmadığını ifade eden Ergin Güzelaydın, "Askerliğinin bitimine 2.5 ay gibi süre kalan bir insan kesinlikle intiharı düşünmez. Onu bekleyen eşi ve 7 aylık çocuğu vardı. Ölüm haberini aldığımızda aile fertleri olarak önce Patnos'taki Tugay Komutanlığı'na, ardından da Van Askeri Hastanesi'ne gittik. Cenazemiz helikopterle buraya getirilecek diye bir süre bekletildik. Cenaze getirilmeyince Hakkari Devlet Hastanesi'ne gittik. Ordaki görevli doktorlardan birisinin kendilerine askerin birkaç kişi tarafından dövülmüş olabileceğini ve nefes alamadığı için ölmüş olabileceğini söyledi.'' dedi.

Page 60: rizgari.comrizgari.com/ebook/Kurd_Vicdani_Red_Insiyatifi.docx · Web viewKüçücük bir oda,hücre dedikleri yer.Tavanda yanan bir ampulu vardı.Bir el yıkama lavabosu,birde açıkta

Olayın peşini bırakmayıp aydınlatılması için gerekli yerlere müracaatta bulunacaklarını dile getiren abi Orhan Güzelaydın da, ölümün initihar olmadığını ifade ederek, sorumluların derhal tespit edilip cezalandırılmasını istedi

Daha sonra yapılan araştırmalarda şu gerçek ortaya çıktı.İsmini vermek istemeyen köylülerden biri, ismini sonradan gazetede öğrendiği Güzelaydın’ın 29 Ocak’ı 30 Ocak’a bağlayan gece köye gelerek, kapıları çaldığını; ancak köylülerin JİTEM korkusuyla kapıyı açmak istemediğini belirtti. 3 evin Güzelaydın’a kapıyı açmadığını ifade eden köylü, 4’üncü eve kendisinin kabul edildiğini dile getirdi. Güzelaydın’ın kapıyı çalarken, terhisine üç ay kaldığını ancak kendisinin ölümle tehdit edildiğini söylediğini aktaran vatandaş, Güzelaydın’ın eve saklanmasından kısa bir süre sonra köyün askerler tarafından sarıldığını söyledi. Vatandaş, “Komutan olduğunu tahmin ettiğimiz bir rütbeli asker ‘Asker köydedir. Kimin evindeyse çıkarsın. Yolları tuttuk hiçbir yere gidemez. Çıkarmazsanız köydeki evleri tararız’ tehdidinde bulundu” dedi.

Güzelaydın’ın öldürüldüğüne tanık olduğunu ve bunu mahkemede anlatmaya hazır olduğunu belirten bir başka köylü ise şunları anlattı: “Adını ve fotoğrafını basından gördüğüm Burhan Güzelaydın isimli asker, gece köye geldi. Evlerin kapısını çalarak, ‘Patnosluyum Kürdüm bu taburda Kürtleri sevmiyorlar bizim Kürt büyüklerine küfrettiler ben de karşı çıktım, bana yardım edin’ dedi. Ardından köyün etrafı askerler tarafından sarıldı. Komutan olduğunu tahmin ettiğimiz bir asker ‘Sınırdaki adamımıza sorduk asker sınırı geçmemiş kesin bu köyde onu bize verin yoksa köyü tararız. Bütün kadınlarınızı çırılçıplak soyar köy meydanında işkence yaparız’ diye tehdit etti. Konuşmaları duyan Güzelaydın saklandığı evdekilere ‘Beni öldürecekleri kesin bari size bir şey olmasın’ diyerek gizlice çıktı ve onlara teslim oldu. Subay olduğunu öğrendiğimiz askerlerden biri Güzelaydın’ın yanağını kontrol etti ve küfrederek ‘Senin yanağın sıcak hangi evdeydin çabuk söyle’ dedi.”

İsmini vermek istemeyen köylü, Güzelaydın’ın teslim olmasının ardından askerlerle birlikte gelen “Diyarbakırlı ve Kürt olduğunu” bildikleri tabur doktorunun ortadan kaybolduğunu ve bunun üzerine askerlerin kendi aralarında “Galiba O da kaçtı” diye konuştuğuna tanık olduklarını belirtti. Askerlerin, Güzelaydın’ı aldıktan sonra 30 Ocak’ta sabaha karşı saat 05.00’te Güzelaydın’a “Hadi tabura gidelim bakalım seni hangi ev saklamış öğrenelim” diyerek köyden ayrıldıklarını anlatan köylü, şunları söyledi: “Daha sonra doktorun bulunduğunu öğrendik. Ancak askerin hayatından endişe ettiğimiz için karakolun etrafında dolaşarak bilgi almaya çalıştık. O sırada Diyarbakırlı doktoru gördük. Morali çok

Page 61: rizgari.comrizgari.com/ebook/Kurd_Vicdani_Red_Insiyatifi.docx · Web viewKüçücük bir oda,hücre dedikleri yer.Tavanda yanan bir ampulu vardı.Bir el yıkama lavabosu,birde açıkta

bozuktu. ‘Neyin var’ diye sorduğumuzda konuyu geçiştirdi. Askerin akıbetini sorduğumuzda bize ‘O konuya hiç girmeyin’ dedi. Daha sonra 30 Ocak günü saat 16.00 sıralarında taburda silah sesi geldi o anda askerin öldürüldüğünü tahmin ettik. Gazetelerde fotoğrafını görünce emin olduk ki askerin dedikleri doğruymuş; yaşatmadılar.” Silah sesinin ardından hareketlilik başladığını ve bir helikopterin tabura geldiğini, karla kaplı yolların bir saat içinde açılarak bir çok rütbeli askerin tabura geldiğini gördüklerini de aktaran köylü, “Bizler 5-6 köylü askerin yaklaşık 12-13 saat işkence yapıldıktan sonra öldürüldüğüne tanığız. Can güvenliğimizin sağlanması halinde mahkemede tanıklık yapmaya hazırız” dedi.İlk günden itibaren oğlunun öldürüldüğünü söyleyen baba Mehmet Şirin Güzelaydın da, Yüksekova’ya gelerek, olayın tanığı olan köylülerle görüştü. Köylülerden tanıklık yapmasını isteyen Güzelaydın, “Lütfen bize yardımcı olun. Bugün Kürt diye oğlumu öldürenler gereken cezayı bulmazlarsa yarın başka bir Kürdün ölümüne neden olacaklar” dedi.

Hakkari Valisinin yapmış olduğu tamamıyla cinayeti manipule etmek için açıklaması ise şöyle oldu 02 Şubat 2009

HAKKÂRİ-Hakkari Valiliği tarafından yapılan yazılı açıklamada; 30 ocak 2009 tarihinde Yüksekova jandarma sınır tabur komutanlığına bağlı Çobanpınar Sınır Bölük Komutanlığı'nda görevli Jandarma Er Burhan Güzelaydın (1988/1 tertip) kendisini askerliğe elverişsiz hale getirmek için G-3 piyade tüfeği ile sağ omuz boşluğuna ateş ederek yaralamıştır" denildi.Yaralı ere bölük tabibi tarafından derhal tıbbi ilk yardım yapıldığını ve Yüksekova"dan kalkan ve içinde iki doktor bulunan helikopter ile yaralı er Yüksekova Devlet Hastanesi acil servisine kaldırılmış, ancak tüm çabalara rağmen kurtarılamamıştır.

Vefat eden Jandarma Er Burhan Güzelaydın"ın cesedi savcılık tarafından otopsisi yapılmak üzere Hakkari Devlet Hastanesine nakledilmiştir. Adli tıp hekimlerince yapılan otopside; yaralanma sonucu personelin korku ve panikle şoka girdiği ve şuurunu kaybettiği, şuur kaybı sonucunda mide içeriğinin yemek borusundan nefes borusuna kaçması nedeniyle solunumunun durduğu, nabzın giderek zayıfladığı ve solunum yetmezliğine bağlı olarak vefat ettiği anlaşılmıştır"

-------------------------

2003 yılında intihar ettiği idda edilen Bingöllü Ergin İşler in otopsisinde hazırlanan raporda şu ibarelere yer verildi.''İntihar eden erin Güneydoğulu oluşu ve yöre halkının intihara meyilli oluşu...''Başka ançak nasıl izah edebilirdilerdiki bu cinayetleri.Gelecekte işleyecekleri cinayetlerinin ve yargısız infazlarının da gerekçesini bulmuştular.

Page 62: rizgari.comrizgari.com/ebook/Kurd_Vicdani_Red_Insiyatifi.docx · Web viewKüçücük bir oda,hücre dedikleri yer.Tavanda yanan bir ampulu vardı.Bir el yıkama lavabosu,birde açıkta

Listeyi oluştururken yapılan araştırmada(gazete,dergi,raporlar ve internet v.b sonucu) 1998 ve 2008 tarihleri arasında 89 kişinin intihar,şaibeli bir biçimde ölüm,intihar süsü verilmiş cinayet ve kaza kursunuyla öldügü tespit edildi.Tabi bu ulaşılan,dışa yansıyan,buz dağının görülen yüzüdür.Gerçek rakamın belirtilen rakamdan çok çok fazla olduğunu düşünmek yanıltıcı olmaz.

Listetedeki veriler incelendiğinde şu sonuçlar ortaya çıkıyor.

1-)Ölen-öldürülen 89 askerden 43 Kürt(Kürt illerinden) ,27 Türk ve 19 nunda nereli olduğuna dair bir bilgi yok.

2-)Ölen-öldürülen 89 askerden 45 Kürt çografyasında,28 Türkiye,4 askeri cezaevi 12 sininde nerede zorunlu görev yaptıgına dair bir bilgi mevcut degildi.

Başlıklarla sundugumuz bu iki veri şunun işaretidir.Ciddi bir biçimde kışlalarda etnik kökene dair ayrımcılık yapılıyordur.Bu ayrımcılığı kimin nasıl yaptığını yukardaki metin ve roportajlarda işledik.Vede Türkiye Kürdistanında halen süren savaşla önemli bir bağı vardır.Devamla Cinayetlerin,intiharların ve yargısız infazların iki önemli nedeni ortaya çıkıyor.Birincisi Türkiye Kürdistanın daki savaş.İkinci neden ise zorunlu askerlik uygulaması...

Terhis olduktan beş saat sonra intihar eden Barış Köroglu,Kandıra da askeri birliğine teslim olurken''baba beni öldürecekler''diyen ve aradan saatler gectikten sonra öldürülen Ersin Baş,Agrıda Komutanına küfür attıgı iddasıyla komutanları tarafında işkence gördükten sonra intihar ettiği söylenen Ersin Bal, Çanakkalede intihar ettiği söylenen ama hastahanede ölmeden önce abisine ''beni bölük komutanı vurdu'' diyen Halim Bayram,askerde kötü muameleye maruz kaldıgını belirten ve kürt halkına karşı savaşmak istemedigini belirtip bedenini ateşe verip yaşamını yitiren Celal Derviş,iki kurşunla öldürülüp hiçbir açıklama yapmadan ailesine teslim edilen Menduh Argöz,Askerden firar ettikten sonra yakalanıp aynı gece intihar ettiği söylenen Tayfun D,firara kalkıştıgı gerekçesiyle yargısız infaz edilen Vedat Turgay,Maşallah Yılmaz,İşkenceyle öldürüldüğü belgelenen Burhan Güzelaydın ve diğerlerinin ölümlerinden ve cinayetlerin tek sorumlusu militarist sistemdir.Tsk'dır.Bu ölümler Zorunlu askerlik uygulamasının vede Kürdistan da sürdürülen savaşın ürünüdür.

Bitirirken yaşadığım şu olayla noktayı koymak istiyorum. Vicdani Reddimi açıklamadan önce.Zorla üç ay askerlik yaptırdıkları İstanbul Merkez komutanlığında.Görevli bir yüzbaşı,beni odasına çağırmıştı.Neden ''uslu'' durmadığıma ilişkin tehditle karışık nasihatte bulunup ardından.Gömleğinin düğmelerini açıp,ses tonunuda yükselterek.Boynundaki kurşun yarasını gösterdi.''Kim yaptı bunu bilyormusun?''Diye sorarken,belliki beni düşman bellemiş bir tarafada mal etmişti.Cevabımı bekleme-konuşmasını sürdürdü.''Bende sizden çok öldürdüm çokkkkkk''

Page 63: rizgari.comrizgari.com/ebook/Kurd_Vicdani_Red_Insiyatifi.docx · Web viewKüçücük bir oda,hücre dedikleri yer.Tavanda yanan bir ampulu vardı.Bir el yıkama lavabosu,birde açıkta

Evet biliyorum çok öldürdünüz ve hala da öldürüyorsunuz.İşiniz bu zaten...Öldürdükçe kirleniyorsunuz,Öldürdükçe kirletiyorsunuz....

Sonuç yerine:

Araştırmayı bitiriken AİHM den bir haber düştü ajanslara.Şöyleydi, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), Özel Tim Elemanı Mustafa Beker’in şüpheli “intihar” davasında Türkiye’yi suçlu bularak ailesine toplam 53 bin 500 Euro tazminat ödemeye mahkum etti.

Jandarma Özel Timi uzman onbaşı Mustafa Beker’in 2001 yılında Dersim’de şüpheli “intihar” olayına ilişkin AİHM’de görülen davası sonuçlandı.

Beker’in intihar etmediğini, öldürüldüğünü savunan anne ve kardeşleri tarafından AİHM’de açılan davada mahkeme Türkiye’yi “yaşam hakkını ihlal etme” suçundan mahkum etti.

Beker’in ölümüne ilişkin askeri savcılık tarafından yürütülen soruşturmayı “soru işaretleri ile dolu” ve “şüpheli” bulan AİHM, davanın askeri yetkililerce kapatılarak, ailesine gerekli bilginin verilmemesini de ciddi hak ihlali olarak tanımladı.

AİHM Türkiye’yi, yaşam hakkını düzenleyen Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 2. Maddesini ihlal etmekten suçlu bulurken, adil soruşturmayı içeren 6. ve 13. Madde’yi ayrıca incelemeye gerek olmadığına karar verdi. Kararla birlikte AİHM ayrıca Türkiye’yi Beker’in ailesine toplam olarak 53 bin 500 Euro tazminat ödemeye mahkum etti.

Kürt Vicdani Red insiyatifi aktivisti Metin AYDIN.

KAYNAKLAR;

1-)İhd istanbul şübesi nin şüpheli asker Ölümleri raporu 26 haziran 2000

2-)TİHV Türkiye İnsan Hakları Raporu, s. 323

3-)www.savaskarsıtları.org

4-)Fırat news

Page 64: rizgari.comrizgari.com/ebook/Kurd_Vicdani_Red_Insiyatifi.docx · Web viewKüçücük bir oda,hücre dedikleri yer.Tavanda yanan bir ampulu vardı.Bir el yıkama lavabosu,birde açıkta

5-)Diha

6-)Haber 80

7-)Haftaya bakış

8-)Evrensel

9-)Özgür Politika

10-)Yeni Özgür Politika

11-)Çorum Haber

12-)Gomanwe.com

13-)Haber analiz

14-)Ses online

15-)Haberler.com

16-)Atılım

17-)Özgür Bakış

18-)tr Militarizm