voir magazin - ağustos 20012

111
Takıların Ritmi

Upload: sicakmarka

Post on 18-Jun-2015

3.634 views

Category:

Lifestyle


8 download

DESCRIPTION

Voir Magazin - Ağustos 2012

TRANSCRIPT

Page 1: Voir Magazin - Ağustos 20012

TakılarınRitmi

Page 2: Voir Magazin - Ağustos 20012
Page 3: Voir Magazin - Ağustos 20012
Page 4: Voir Magazin - Ağustos 20012
Page 5: Voir Magazin - Ağustos 20012
Page 6: Voir Magazin - Ağustos 20012
Page 7: Voir Magazin - Ağustos 20012
Page 8: Voir Magazin - Ağustos 20012
Page 9: Voir Magazin - Ağustos 20012
Page 10: Voir Magazin - Ağustos 20012
Page 11: Voir Magazin - Ağustos 20012
Page 12: Voir Magazin - Ağustos 20012

Değerli kuyum sektörü mensupları;

İ lk sayımızı çıkarmış olmanın heyecanını taşıyorum.Yıllardır “var” olduğum kuyum sektöründe; sizlerle olan mesaile-rimde gözlemlediklerim, tavsiyeleriniz ve istekleriniz doğrultusunda bir dergi çıkarmaya çalıştık. Çıktığım bu yolda, benimle ortak olarak yürümek isteyen kişiler oldu. Siz kuyum sektörü mensuplarına duy-

duğum güvenle dergiyi tek başıma kurmaya karar verdim. Hep söylediğim gibi hepimizin dergisi, sektörün dergisi olacağı için sizlerden bolca bahset-tik. Bunun yanı sıra sanat, moda ve kültürü de ekledik. Sektörümüzü bir adım daha ileriye götürme hedefi doğrultusunda, araştırma ve analizlere de yer verdik. Sektörümüzün her alanını kapsamasından dolayı ismini uzun süre düşündük, planladık. Sonunda VOIR olmasına karar verdik. Çünkü VOIR; bakmak, görmek demekti. Bizler sektöre dışarıdan farklı gözle bak-maya ve görmeye çalıştık. Ama sektörün içinden de nabzı tuttuk.

Ekibimizi belirlerken de titizlikle davrandık. Mesleğine aşık, tecrübeyi genç yaşta kazanmayı başarmış, dinamik bir profil oluşturduk. İstedik ki beyin fırtınaları kopsun, ilginç fikirler çıksın. Bunu başardığımıza da inanı-yoruz. Seyircinin karşısında ilk kez sahneye çıkmışcasına heyecan ve coş-ku doluyuz. Umarız VOIR magazin hepinizin beklediği ve istediği tarzda olmuştur. Gelecek sayılarımızda da aynı coşku ve heyecanı sizlerle paylaş-mak ümidiyle…

Bu arada tüm sektörümüzün, yaklaşan Ramazan Bayramını en içten dilek-lerimle kutlarım..

Nurseli’denİmtiyaz Sahibi

Voir Magazin Adına Nurseli GÖKÇÜL

Yazı İşleri MüdürüGonca ÇİPE (Sorumlu)Genel Yayın Koordinatörü

A.Faruk GÖKÇÜL

Editör / Gonca ÇİPEReklam ve Halkla İlişkiler / Burak GÖKÇÜL

Muhabir / Ceren CEYHAN

Görsel Yönetmen / Burcu Tokoğlu İNCESUModa Editörü / Erol ALBAYRAK

Sanat Danışmanı / Faruk ÖZModa Çekim Planlama / Mor & Art Design

Dijital Medya Sorumlusu / Sıcak Marka

Yayın Danışmanları / Av. Hamdi ÇİYİLTEPEYrd. Doç. Dr. Nuri SEZER

Bu Sayıda Katkıda Bulunanlar / Burak YAKIN, Aylin GÖZEN, Nuran AÇILAN, Nuri AÇILAN,

Ekrem SHAHİNİ, Esra ŞAHİN, Mustafa İSLAMOĞLU

Renk Ayrımı & Baskı / Portakal BasımHuzur Mah. Tomurcuk Sok. No:5 K:1 4.Levent

Şişli-İstanbul/TürkiyeTel: +90 212 332 28 01 (pbx) Fax: +90 212 332 02 08

Dağıtım / Aras KargoYayın Türü / Aylık Süreli Yayın

Yönetim Yeri ve İletişimAlemdar Mah. Nuruosmaniye Cad. No: 21 D:105

Eser Han Fatih - İstanbul / TürkiyeTel: +90 212 522 15 51

www.voirmagazin.com [email protected]

VOIR Magazin’in Tüm Hakları Saklıdır.Nurseli GÖKÇÜL

AĞUSTOS - 2012 1.SAYI

Kapak: Atlantis KarakaşModel: Tuba Önal

10

VOIR Magazin’de yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyele-ri, yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Bu dergide yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu uyarı VOIR Dergi-si’nin birinci sayfasından son sayfasına kadar, içinde yer alan tüm haber, yorum, analiz ve öneriler için geçerlidir. İlan ve reklamların sorumluluğu sahiplerine aittir. Dergide yayım-lanan yazı, fotoğraf ve konuların her hakkı saklıdır. İzinsiz, kaynak gösterilmeden alıntı yapılamaz.

Page 13: Voir Magazin - Ağustos 20012

14 VOIRGÜNCEL 21 VOIRPROFİL Cemil Elmas

24 VOIRGÜNCEL

25 Faruk Öz Röportaj

26 VOIRHABER Karakaş Atlantis

28 VOIRGÜNCEL 29 VOIRKÖŞE Murat Tırpan: Temmuz Ayında Altın

30 VOIRGÜNCEL 34 VOIRHABER Nadir Metal Rafineri En İyi Üreticiler Listesinde

36 Mustafa Kaytaz Röportaj: Tarihin Görkemi

38 VOIRGÜNCEL 40 VOIR MODA Röportaj: Erol Albayrak

44 VOIRHABER Rize Altın Köşe Açıldı

46 Dr. Ömer Bolat Röportaj: Müsiad Üyeliği Bir Markadır

48 Kerim Güzeliş Röportaj: Mücevheri Kişiselleştiren Marka

50 Kemal Merim Altın Piyasasının Kalbi: KUYUMCUKENT

52 VOIRKÖŞE Erol Albayrak: Duygularım Moda

56 4 Dörtlük Kadın Girişimcilerin Dört Dörtlük Cevapları

61 VOIRMEKAN ITSUMI

62 Doliche Röpörtaj: Yukarıda Cennet, Aşağıda Cennet

63 VOIRKÖŞE Aylin Gözen: Zaman Tüneli

64 VOIRKÖŞE Kazım Şahin: Mutlu Müşteri

66 VOIRHABER Harmony

70 Takıların Ritmi80 Markalaşmak VOIRKÖŞE Yrd. Doç. Nuri Sezer: Logo, Amblem Nedir?

82 Yusuf İzzet Çelik Röportaj: Belgeli İlk Üretim

83 VOIRKÖŞE Avukat Hamdi Çiyiltepe

85 VOIRKÖŞE Nurettin Özgenç

89 VOIRKÖŞE Selçuk Özkan: Neden İletişim?

92 VOIR Trend

104 VOIRKÜLTÜRSANAT

105VOIRKİTAPKÖŞE Müge Bilgin Akdaş: Byglossarist

AĞUSTOSİÇİNDEKİLER

11

Page 14: Voir Magazin - Ağustos 20012

Dergi hazırlamak, bir derginin parçası olmak.. Heyecan verici.. Bir telaşın içerisinde buluveriyorsunuz kendinizi. Bir yandan yazılar hazırlanıyor, haberler, bültenler, ilanlar.. Diğer yandan sıra, kendi kreatif yönünüzü ortaya çıkartacak sayfaların hazırlanmasına geliyor. İşte tam da burada telaş artıyor. Havada fikirler uçuşuyor.. Eğlenceli ama bir o kadar da ya-ratıcı çalışmalar çıkıyor ortaya..

İlk VOIR’i hazırlarken hayal gücümüzün sınırlarını aştık. Bizi düşünmeye ve üzerinde ti-tizlikle çalışmaya zorlayan en çok da konsept çekimler ve kapaktı. Farklı fikirler üretmek olmazsa olmazdı; mekandan modellere... Sonunda kararımızı verdik. Konsepti müzik te-ması olarak belirledik. Bundan sonrası zaten çorap söküğü gibi geldi.Müzik; tüm dünyada ortak bir dil olarak kabul gören, herkesin kendince bir zevke sahip olduğu bir temadır. Ülkemizde de bu konu üzerine eğilmiş, çok değerli sanatçılarımız bulunmaktadır. Konumuz müzik olunca, mankenler yerine ‘gerçek’ müzisyenler kullan-maya karar verdik. Müziğin ruhuna, müzisyenlerle ulaşabilirdik. Bu yüzden, orkestra üyelerinden beş kişi ve beş farklı müzik aleti belirledik. Müzisyenlerimizin takacakları da en az onların sanatını yansıtacak kadar ‘usta’ olmalıydı. İçeride dört, kapakta ise bir firmamız bize takı sponsoru oldu. Mekanımızı da belirledik. Bizans döneminden kalma, Kapalıçarşı ve çevresinin ambiyansını çok iyi yansıtan, çeşitli amaçlarla kullanılmış bir mekan. Büyülü, çekici ve gizemli... Adeta tarihin derinliklerine sürüklüyor sizi.Çekim günü geldi çattı. Heyecan dorukta. Tüm ekip sabahın erken saatlerinde buluştu. Keyifli bir kahvaltının ardından ve backstage ekibinin de bize katılmasıyla çekime start verildi. Mekan süper, ekip telaşlı, müzisyenler keyifli ve takılarımız ise muhteşem. Orta-da koşuşturan bir sürü insan... Makyajlar yapılıyor, saçlar taranıyor, ışıklar ayarlanıyor... Derken ilk deklanşörün sesi.Çekimler esnasında tatlı ve samimi orkestra elemanlarımızın bizlere verdiği mini kon-serler, kuşkusuz en keyifli anlardı. O gün çok yorulduk, çok koşturduk. Ama aldığımız ‘teşekkürler’ tüm bunlara değdiğini gösteriyordu. Yeri gelmişken ben de hem kapakta, hem de müzisyenler ile olan çekimde bizi destekleyen sponsorlara teşekkür ederim.Aradan geçen bir haftanın ardından bu sefer kapak çekimi için telaşımız başladı. Çekimi stüdyoda yapacaktık. Diğer mekandaki gibi zorlanmayacaktık. Tüm hazırlıklarımız ta-mam bir şekilde kapak kızımızı beklemekteydik. Modelimiz de bir sanatçıydı. Tek fark kendisi bir solistti. Kapak kızımızın da gelmesiyle startı verdik.Ekibimiz yine muhteşem bir performans sergiledi. Yorulmanın yanında eğlendik de... Ta-kıların güzelliğinden bahsetmeme gerek yok sanırım. İstediğimiz karelere erişene kadar fotoğrafçımızın parmağı neredeyse deklanşörden kalkmadı. Günün sonunda yine yorgun, ama bir o kadar da keyifliydik. Çekimin ardından heyecanla, tek tek karelere baktığımızı tahmin edersiniz herhalde. Artık dergimizin çekimleri tamamlanmış, tasarım aşamasına gelmişti. Tabi sonrasında da siz değerli okuyucularımızın beğenisine sunmaya.

Biz çok keyif aldık, heyecan duyduk, eğlendik. Umarım okuyucularımız da bizim heyeca-nımızı hissedip, ortak olur. Beğenmeniz ümidiyle…

VOIR EDİTÖR’DEN

12

Page 15: Voir Magazin - Ağustos 20012
Page 16: Voir Magazin - Ağustos 20012

Gündelik hayatın olduğu kadar düğünlerin de vazge-çilmezi olan takılar, Koçak Pırlanta’nın, bu özel günü

daha değerli hale getirmeye özen gösteren çiftler için ha-zırladığı “Pure Line Koleksiyonu” ile dikkat çekiyor. Safir, zümrüt ve yakut taşlardan oluşan PURE LINE koleksiyo-nunda oldukça çarpıcı kolyeler, yine her biri birbirinden dikkat çekici küpeler ve yüzükler fazlasıyla iddialı… Tec-rübe ve yaratıcılığı günümüz çizgileri ile buluşturan Ko-çak Gold, görkemli yüzük koleksiyonu ile tarihe meraklı olanlar kadar farklı olmayı sevenlere de sesleniyor.

Pure Line ile artık evlilikler daha özel…

Kiğılı ile sportif şıklığı yakalayın

Kiğılı’nın hafif pantolonları, son derece rahat kullanımlı

gömlekleri, bermuda şortları ve çeşitli desenlerden oluşan kravatları, 2012 yaz koleksi-yonunda öne çıkan ürünlerin başında geliyor. Yazın gözde renkleri mavi ve bejin birlikte-liğinden doğan şıklığı, siyah, gri, koyu ve nefti yeşil tonları izliyor. Erkekler bu yaz Kiğılı ile yaz şıklığının yanı sıra sportif ve dinamik bir görüntü yaka-layacak.

14

VOIR güncel

BY BOE’DAN Vintage Tarzda Takılar

Hollywood ünlülerinin yeni gözdesi By Boe artık Lidyana.com'da…

14 ayar altın kaplama gümüşün şıklığını derinin saf ve do-ğal görünümüyle birleştiren modern yüzükler ve yalınlı-

ğıyla ön plana çıkan vintage küpeler, dikkat çeken tasarımlar arasında. Gün içinde rahat kullanılabilen By Boe’nun el yapımı tasarımları da sade görünmek isteyen kadınlara, stillerini ta-mamlama imkanı veriyor.

Page 17: Voir Magazin - Ağustos 20012
Page 18: Voir Magazin - Ağustos 20012

1616

Masmavi deniz, parlayan güneş ve gökyüzünde süzülen martılar... Yazı en güzel anlatan simgeler, Tekin Seyre-

koğlu tasarımıyla benzersiz bir mücevhere dönüşüyor. 14 ayar sarı altın kullanılan ve çanta formunda hazırlanan set; kolye, küpe, ve yüzükten oluşuyor. Mozaik mine işlemeler ile stilize edilen deniz, güneş ve martılar, beyaz swarovski taş-larla bezeli sarı altınla çevreleniyor.

Elle Sezgin Saat güvencesiyle Türkiye’nin farklı bölge-lerinde satışa sunuluyor. Kadınların ve genç kızların

vazgeçilmez aksesuarları arasında yer alan saat, Elle ile yeni bir anlam kazanıyor. Bağımsız ve gezgin yaşam stilini saatlere yansıtan Elle’in tasarımlarında, rahatlık ve şıklığın birleşimi öne çıkarken; modası hiç geçmeyen kır-mızı ile siyah, saatlerin kadran ve kayışlarındaki yerlerini alarak dikkat çekiyor.

Siyahın asaleti ve kırmızının ateşi zamana meydan okuyor…

Kraliçenin jubilekalemi VISCONTI’den2012 yılı İngiltere Kraliyet Ailesi için çok büyük

önem taşıyor. Aynı yıl içinde hem Kraliçe Eli-zabeth’in 60. Saltanat Yıldönümü hem de İngil-tere’nin en prestijli kulüplerinden biri olan “Army and Navy”nin 175. Kuruluş yıldönümü kutlanıyor. Büyük önem taşıyan bu iki yıldönümü için düzen-lenen yüksek sosyal profilli organizasyonun resmi davetlilerinden biri de İtalyan kalem devi VISCON-TI oldu. VISCONTI Kraliçe II Elizabeth’in 60. yılına özel tasarladığı ve “Diamond Jubilee” adını verdiği kalemi kraliçeye hediye etti.

Doğa mücevherle yeniden canlandı

VOIR güncel

Page 19: Voir Magazin - Ağustos 20012
Page 20: Voir Magazin - Ağustos 20012

1818

Farkı Yaşayın!R ekabet piyasasında; benzer ürünlerden farklı, kaliteli ürün

çıkartmak, markanın başarısını doğru yönde etkilemekte-dir. Alyansta fark yaratmak sadece model geliştirmeyi değil, satış ve satış sonrası hizmetleri de kapsar. Dora; farklılık arayan müşterilerinin beklentilerini karşılayacak özel koleksiyonları ile yeni sezona hazırlanıyor. 2013 modası-nın yansımalarının görüleceği yeni sezon Dora alyansları, hem tasarım hem rahatlık arayan çiftlerin tercihi olacak. Altının ya-nında farklı maden seçenekleri de sunan Dora, sadece mo-delleri ile değil, hizmet kalitesi ile de fark yaratmak isteyenleri Dora ile tanışmaya davet ediyor.

Bronzluğun keyfini Inglot ile uzun yaşayın…Inglot çıkardığı yüz ve vücut bronzlaş-tırıcılarıyla yazın elde ettiğiniz bronzlu-

ğu sonbaharda da sürdürme imkanı sunuyor. Bronzlaştırıcı pudra ve allıkları ile cildiniz sağlıklı, ışıl ışıl bir görünüm kazanırken; cildinize uy-

gulayacağınız çok renkli Inglot aydınla-tıcılar ile de gölge ve ışıltı kazandırarak 3 boyutlu bir etki sağlayabilir, makyajınızla sezon trendlerine uygun bir görünüm elde edebilirsiniz.

Park Bravo P ark Bravo yeni koleksiyonuyla yazın sıcaklığını kıyafetleri-

nize taşıyor. Açıktan koyuya kahverenginin her tonunun yer aldığı koleksiyonda modern bir hava yaratan lazer kesim dantel bluzlar, tiril tiril keten pantalonlar ile günlük şıklığı ya-kalarken; akşam davetlerinde parlak toprak renkli Park Bravo elbiseleri ile şık ve cezbedici bir havaya bürünebilirsiniz.

topraktan

gelen şıklık

VOIR güncel

Page 21: Voir Magazin - Ağustos 20012
Page 22: Voir Magazin - Ağustos 20012

20

ELLE’den bayrama özel %70 indirim

Jival ile ‘Gecenin Yıldızı’ olun…

Hayal gücünü yansıttığı tasarımlarındaki seçkin çizgisi ile tarz sahibi ayakkabı tutkunlarının

gönlünü fetheden ELLE, bayram için de sürprizler hazırladı. Bayram alışverişini avantaja dönüştür-meyi amaçlayan ELLE, yeni sezon ürünlerinin tü-münde geçerli olacak % 70 indirim kampanyası ile cazip bir fırsat yaratacak. İster kendiniz, ister sev-dikleriniz için ELLE koleksiyonundan gönlünüzce seçim yapabilirsiniz.

Şıklığı ve zarafeti her daim tasarımlarına yansı-tan Jival, bu kez elmasın büyüleyici ışıltısı ve

göz kamaştıran asaletinin bir arada olduğu ‘Ge-cenin Yıldızı’ isimli koleksiyonuyla kadınların gü-zelliğini ve şıklığını tamamlıyor. Özellikle gece kıya-fetleriyle rahat kullanılabilecek farklı tasarımlardan oluşan ve tamamen el işçiliğine dayalı bu eşsiz koleksiyon ile kadınlar bir yıldız gibi parlayacak.

Versace ile daha özelVersace, çizgisini yansıtan yeni kadın koleksiyonu

Vanity’i saat severlerle buluşturdu. Estetik yapıla-rın mirasından esinlenilen koleksiyonda, simgeler ye-nilikçi bir anlayışla yeniden yorumlanıyor. En belirgin özellik ise antik Yunan anahtarı. İri başlı çivisi ile daha da belirgin hale gelen Yunan anahtarı, kadranın dış kısmında göze çarpıyor. Profilin üzeri, küçük iri başlı çiviler ile nokta halinde bezenirken, kayış kısmında ise Medusa baş figürleri kullanılmış. Koleksiyonun geniş renk yelpazesinde beyaz, siyah, bebek mavisi, yeşil ve pembe gibi göz alıcı renkler dikkat çekiyor. Vanity koleksiyonunda saatlerin en üst halkası ise pırlanta-larla bezenmiş.

%70indirim

VOIR güncel

Page 23: Voir Magazin - Ağustos 20012

DOĞUNUN İNCİSİ ANTEP’TEN

BATIYA UZANAN SERÜVEN

Sektörün Cemil babası, ilklerin adamı 35 yıllık meslek hayatı var.. 35 rakamı kulağa az gelebilir ama o doğduğu andan itibaren bu sarı rüyanın tozunu yutarak büyüdü ve bu 35 yıllın içine birçok başarı sığdırdı. Az sayıda altından ve üç tabureden oluşan ilk dükkanıyla çıktığı bu yolda dünya markası haline geldi.

CEMİL ELMAS

VOIR PROFİL

21

Page 24: Voir Magazin - Ağustos 20012

1954’te Gaziantep’li bir ailenin en küçük oğlu ola-

rak dünyaya geldi Cemil Elmas. Daha doğmadan ne iş yapacağı belliydi. Babası ve ağabeyleri gibi kuyumcu olacaktı. Babası sırf oğulları da kendi izinden gitsin diye 1934’te çıkan So-yadı Kanunu ile Elmas soyadını almış-tı.. Ama bu seçim Cemil Elmas için bir zorunluluk olmadı, zaten o da ken-di deyimiyle tozunu yuttuğu bu sarı rüyadan çok etkilenip okuldan arta kalan zamanlarında soluğu abilerinin yanında alıyordu. Çoğu zaman ak-şamları evde de çalışıyorlardı. Zaten Elmas ailesinin hayat görüşü; “hep çalış, mutluluğu hep beraber paylaş”. Üniversiteye gidene kadar da devam eder bu durum...

Sektör ilkleri onunla yaşadı…Üniversite de bitince, artık kendi ayakları üstünde durma vakti gelir. Abisiyle beraber güçlerini birleştirip, 1978 yılında, az miktarda altından ve üç tabureden oluşan küçük dükkanlarını açarlar. Sadece dükkanıyla ilgilenmez Cemil Elmas. Sektör adına neler ya-pabilirimin peşine düşer. İlk adım olarak da 1980’li yıllarda Gaziantep Kuyumcular Odası Başkanlığı’na soyunur. İki dönem süren başkanlığı boyunca ve sonrasında da ilklerin adamı olarak anılır sektörde. Türkiye’de altına TSE kalitesini kazandıran ekibin güçlü aktörlerinden biri olur. Bu girişim Türk basınında “Güven Doğudan Doğuyor” başlık-larıyla yer alır. Altına güvence katan TSE kriteri o yıllarda kanunlaşır ve Cemil Elmas, dönemin başbakanına teşekkür mahiyetinde, tarihi bir taç hediye eder. Tek kanallı bu dönemde TRT’nin ana haber bülteni, bu görüntülerle açılır. Böylece Türkiye, hem Ce-mil Elmas’tan hem de Gaziantep’ten haberlere tanıklık eder. Araştırmacı kişiliğini de ortaya çıkartır. Gümüş işçiliğiyle ilgili yayınlar hazırlar. Şu anda ise kuyum-tüketici ve kuyum-işçilik üzerine iki kitabı hazırlık aşamasındadır. Bu arada sektörde bazı şeylerin değiştiğinin de farkına varır büyük usta. Altın artık yatırım aracı olmaktan çıkmış, ka-dınlar tarafından daha çok takı olarak tercih edilir hale gelmiştir. Hep bir adım ötesini düşünmesi ve geniş ufkuyla buna formülü hemen bulur. Sektörün güçlü firmalarından Atasay ile işbirliğine girişir. 2000 yılında Gaziantep’te açtığı ve sektörde bir benzeri daha olmayan, 3 katlı, 400 metrekarelik Atasay mağazasıyla, yine bir ilke imza atmayı başarır.

22

Page 25: Voir Magazin - Ağustos 20012

Ufukta İstanbul YoluAma tüm bunlar yeterli olmaz ve Cemil Elmas büyük bir cesaret örneği göstererek, 50 yaşında İstanbul’a gelmeye karar verir. Nedenini ise şu sözlerle açıklar: “Artık duygu ve düşünce olarak İstanbul’da olmam gerekirdi. Gaziantep’ten kopmadan, değerlerimi yitirmeden, daha dolu bir birikim edinip, meslekte gelinebilecek en doğru yere gelmek istedim”. Dediğini de yapar büyük usta. İstanbul’a gelir gelmez yine bir ilke imza ata-rak, daha önce hiçbir kuyumcunun giremediği Akmerkez’de, Atasay bayiliğini açarak kısa sürede burada da adından söz ettirir. Artık yalnızca mağazaları değil, yaptığı tasa-rımlar da konuşulur. Üç koleksiyondan oluşan 24 ayrı eser… Hepsi birbirinden özel, hepsi tek. Kişiye özel ve her birinin ayrı bir hikayesi olan tasarımlarının ünü, yurt dışı-na kadar uzanır. Öyle ki Suudi Arabistan Kraliyet ailesinin kadınları, Almanya, İsviçre, Azerbaycan, Katar, Irak, İran ve Suriye’nin saygın aileleri de Cemil Elmas’ın müşteri-leri arasındaki yerini alır. Her geçen gün hedefleri daha da büyür. Cemil Elmas’a göre bu başarının nedeni; öncelikle iyi bir lokasyonda olmak. Avm temizlikçisinden güvenlik görevlisine, herkesle iyi ilişkiler kurabilmek. Müşterilerin çocuğundan, şoförüne kadar doğru iletişimde olmak ve mağazaya sadece müşteri olarak değil, misafir olarak da ge-lebilmelerini sağlamak. Tabi çalışanları da unutmamak gerek. Cemil Elmas için ekibi sadece çalışanı değil, onun ailesi. Aile demişken ya kendi ailesi? Cemil Elmas bu kadar başarılı olmasını, aynı zamanda eşinin ve çocuklarının sonsuz desteğine bağlıyor. Ama yoğunluk nedeniyle, ailesine yeterince zaman ayıramamaktan da şikayetçi.

‘Kellim kellim ya anfav’Sektörle ilgili de arzuları var ustanın. Meslektaşlarının arasında örgütsel bir bütünlüğün sağlanması, birbirlerini tak-dir etmelerini ve kuyumcu ustalarına gereken değerin verilmesinin, kendisini çok mutlu edeceğini belirtiyor. Sözle-rine şöyle devam ediyor: “Ne yazık ki sorunları kendi içimizde tartışıyoruz. Ama maalesef lafta kalıyoruz. Bir söz vardır “kellim kellim ya anfav” yani “tekrar et tekrar, hep aynı şey”. Dev-letin de ilgisizliğinden şikayet ediyoruz sürekli. Ancak önce biz kendi evimizi temizlemeliyiz. Sektör olarak üstümüze düşenleri gerçekleştirip, sonra devlet-ten bir şeyler beklemeliyiz”. Son olarak sektöre tavsiyeleri var ustanın. “İlerle-mek için Türkiye’nin adının yurt dışında daha iyi duyurulabilmesi için, taklitçiliği bırakmak şart. Değişimlere ilgisiz kal-mak ise büyük hata...”

ve bir not:

23

Cemil Elmas Nuruosmaniye’de açtığı kuyum müzesiyle babasının ve tüm ailesinin ürettikleri aparatları sergileyerek, bir nevi ustalarına saygı duruşunda bulunuyor.

Page 26: Voir Magazin - Ağustos 20012

24

Yöneticiler ve personel kahvaltıda buluştu

Koçak Gold Yönetim Kurulu Başkanı İsmet Koçak, Yö-netim Kurulu Üyeleri, birim yöneticileri ve Koçak Gold

personeli bir araya gelerek keyifli bir kahvaltı yaptılar. Kah-valtı ardından yapılan Koçak Gold kurumsal yönetmeliği ve markalaşma konulu sunum büyük ilgi gördü. Sunum sonunda Koçak Gold Yönetim Kurulu Başkanı İsmet Ko-çak, Koçak Gold’ un günden güne daha da büyüyeceğini, bu büyümenin neticesinde kurumsal yönetmeliğin daima kendini yenileyeceğini; marka, hedef ve değerlerinin de korunacağını dile getirerek kahvaltı ve sunuma katılarak ilgi gösteren tüm personel ve yöneticilere teşekkür etti.

Rize Yönetim Kurulu Lider Alyans’ı ziyaret etti

Genç MÜSİAD Rize Şubesi Yönetim Kurulu, bu ayki sektör kurulları ziyareti için Trabzon’da faaliyet gösteren Lider

Alyans’ın üretim yerini seçti. Kuyumculuk sektörünün fazla bir bilinirliği olmadığını belirten Şube Başkanı Esra Alemdaroğlu ziyaretin çok verimli geçtiğini ifade ederek, Lider Alyans yetki-lilerinden aldıkları bilgilerle bir alyansın nasıl yapıldığını çok iyi anlatabiliriz dedi. Lider Alyans firmasının sahibi Bekir Yılmaz da ziyaretten duyduğu mutluluğu dile getirdi.

Koçak Gold şimdi de Avcılar ve Tekirdağ’da22 ayar ve 14 ayar altın çeşitleri, pırlantalı mücevherleri ile kuyumculuk

sektöründe önemli bir marka olan Koçak Gold, 2012 yılında da açtığı bayiliklerle büyümeye devam ediyor. Son olarak Avcılar Parseller Mağazası ve Tekirdağ Tekira AVM’ de açtığı mağazalarıyla tüketicilerin yeni adresi olan Koçak Gold, 55 yıllık deneyim ve uzmanlığının yanı sıra ürün yelpazesindeki yeniliklerini ve çeşitliliğini müşterileriyle buluşturdu.

VOIR güncel

Page 27: Voir Magazin - Ağustos 20012

Türkiye’nin önemli ressamlarından Faruk Öz atölyesinin kapılarını Voir Dergisi'ne açtı. 30 yılı aşkın meslek hayatında İstanbul’un değişik görünümlerini resmeden ayrıca natürmort resimleriyle de sanatseverlerin büyük beğenisi kazanan Faruk Öz ile gerçekleştirdiğimiz bu mini söyleşimizi umarım keyifle okursunuz…

“Sanat; barıştır, özgürlüktür, renktir”

Bundan sonra gerçekleştirmek istediği-niz bir sergi hayaliniz var mı?Önümüzdeki yıl açacağımız 44. Sanat yılı Sergisine hazırlanıyorum.

Faruk Bey kendinizi tanıtır mısınız?1955 yılında İstanbul’da doğdum. İlk, orta, lise öğrenimimi Üsküdar’da tamamladım. Okul dönemimde resme olan tutkum hocam Saadettin Çağlarca ile tanışmamı sağladı. 30 yılı aşkın süredir de resimle iç içeyim.

Ne zaman kendinizdeki yeteneği fark edip bu yönde çalışmaya başladınız?Resim yeteneğimi ve sevgimi 12 yaşımda iken ailem fark etti ve böylece Üsküdar’da bir atölyede çıraklığa başladım.

Nasıl bir eğitim aldınız?Ustam Saadettin Çağlarca’nın yanında eğitim aldım, bunun yanı sıra sanat kitapları okuya-rak kendimi geliştirdim. Resim sergilerinin de gelişmemde çok büyük katkısı oldu.

Şimdiye kadar kaç tane resim sergisi açtı-nız? Nerelerde?Sanat hayatım boyunca 8 tane resim sergisi-ne ev sahipliği yaptım. Ayrıca birçok karma sergide de resimlerimle yer aldım.1982 - Günümüz Sanatçılar Sergisi

1990, 1991, 1993 – Ataköy Galeria2004 - Tüyap 14. Artist Fuarı2005 - IC Galeri Ankara 2006 - Osmanbey Art Galeri2011 - Günümüz Sanatçıları Sergisi

Çalışmalarınızda çoğunlukla hangi ko-nuları resmediyorsunuz, nelerden ilham alıyorsunuz?Daha çok İstanbul manzaraları beni etkile-miştir, o yüzden daha çok İstanbul konulu re-simler yaptım. Tabi bunun yanında natürmort çalışmalarım da bulunmakta.

Derste veriyorsunuz. Kaç öğrenciniz var? Öğrenci profilinizden biraz bahseder mi-siniz? Sanatı öğrenmek isteyen herkese kapım açık. Belli bir öğrenci sayısı veremem, zaman zaman değişebiliyor.

Türkiye’deki resim sanatını Avrupa ülke-leriyle karşılaştırdığınızda neler söyleye-bilirsiniz?Avrupa ile karşılaştırırsak elbette kötü du-rumdayız. Ülkemizde maalesef sanata olan bakış batıya oranla henüz gelişmemiştir.

Devlet yeterince sanata önem veriyor mu? Beklentileriniz neler?Hayır devlet sanata gereken önemi vermiyor ama beklentilerimiz var umutluyuz.

Sanatın insan yaşamındaki yeri ne olmalı?İnsan hayatında sanat kavramı hep olmalı. Çünkü sanat barıştır, özgürlüktür, renktir. En güzel duyguların ifadesidir. İnsanları birbiri-ne bağlayan, buluşmalarını sağlayan köprü-dür.

25

Page 28: Voir Magazin - Ağustos 20012

26

KARAKAŞ ATLANTİS VE DENİZBANK’TAN KUYUMCU ESNAFINA SERMAYE DESTEĞİ

Karakaş Atlantis Yönetim Kurulu Başkanı Kamil Karakaş, yarım asırlık tecrübeleri ve yıllık 6 to-nun üzerindeki üretim kapasi-teleriyle Türkiye’nin lider altın

üretim ve toptancısı olduklarını söyledi. Anadolu’daki kuyumcu esnafının en büyük tedarikçilerinden biri olduklarını belirten Karakaş, “HAS projesi firmamızın bu sek-tördeki yenilikçi ve rekabetçi anlayışının bir göstergesi olarak doğdu. Kurduğumuz sistem ile kuyumculara atıl durumdaki varlıklarını has altın sermayesinin artışı için kullanma imkânı sunuyoruz. Ama-cımız esnafımızın iş hacmini kendilerine ilave bir maliyet yüklemeden yükseltmek. Denizbank’tan kredi alan kuyumcularımı-za altın karşılığında aynı gün altın bilezik, alyans vb. gibi ziynet eşyasını peşin olarak vereceğiz. Bu kapsamda belirtilen miktar-larda alım yapacak olan kuyumcularımızın kredi faizini ise Karakaş Atlantis olarak biz üstleneceğiz.” dedi.

12 AY TAKSİTLE 22 AYARBİLEZİK SATIŞINDAN 1 AYDA 4-5 MİLYON TL CİROBenzer bir finansman desteğini kredi kar-tına 12 ay taksitle sattıkları 22 ayar bile-zik ürün grubunda sunduklarını belirten Karakaş, “İlk olarak Konya’daki müşteri-lerimize sunduğumuz bu imkân çerçeve-sinde yine bankalarla yapılan işbirliğimiz ile 420’den fazla POS cihazını kuyumcu-larımıza kurduk. Bir ay gibi çok kısa bir sürede kampanyanın gördüğü muazzam ilgi bizleri daha da cesaretlendirdi. Anado-lu insanı için ziynet eşyası olduğu kadar yatırım aracı olarak da kullanılan 22 ayar bilezik satışlarında bir ayda 4-5 milyon TL civarında bir işlem gerçekleşti. Şimdi bu uygulamayı Türkiye’nin dört bir yanındaki müşterilerimize yaygınlaştırmayı hedefli-yoruz.” dedi.

VOIR haber

Türkiye’nin en büyük altın takı üreticilerinden Karakaş Atlantis, Denizbank ile gerçekleştirdiği işbirliği çerçevesinde kuyumculara faizsiz sermaye desteği sunuyor. Hesaplı Atın Sistemi (HAS) adı verilen proje ile kuyumcuların en az 1 kg altın üzerinden Denizbank’tan temin ettikleri kredinin faizini Karakaş Atlantis ödüyor.

Page 29: Voir Magazin - Ağustos 20012
Page 30: Voir Magazin - Ağustos 20012

28

Freywille ile yazı yakalayın

Aker’le zamanda nostalji

Ariş ile huzur daima sizinle

Freywille, Charms Watch Princess Victoria klasik deri saati, benzersiz tasarımı ve şirin süsleriyle baştan yarattı. Kalp, çiçek ve çantadan

oluşan üç canlı şekil ile, bu sofistike zaman parçasına gençlik ruhunu ka-zandıran Freywille, Charms Watch Princess Victoria’nın üstündeki özel uğur süslerini saatin ön yüzüne tek tek eklenebilir yaparak, ruhunuza göre stilize edebilme seçeneği sunuyor. Tüm Freywille lüks koleksiyonla-rında bulunan şekiller ve renklerin saatinize uygun şekilde tasarlanmasıy-la, saatiniz bahar kıyafetinizi neşeli bir incelik ile canlandıracak.

Dinamik ve yaşamayı seven kadının ruhu Aker İlkbahar-Yaz Koleksiyonu ile özgürlüğe kavuşuyor.

1950’li yılların kadınsı ve ışıltılı havasını günümüze taşıyan koleksiyonda plise etekler, bol uçuşan elbiseler, dantel detaylar dikkat çekiyor. Koleksiyon için özel üretilen eşarplar ve çantalar ise Aker kadınının alımlı şıklığını daha da artırıyor. Koleksiyonda ağırlıklı olarak kullanılan asit sarısı, aqua ve flamingo kırmızısı gibi canlı renkler ise dikkat çekici.

Ariş Pırlanta huzurun ve ışığın kaynağını daima yanında hissetmek isteyenler için dini sembolleri mücevhere

dönüştürdü. Birbirinden zarif tasarımların yer aldığı Ariş Pırlantalı Dini Semboller Koleksiyonu, Arapça harflerden, Allah’ın isimlerinden, dua ve ayetlerden oluşuyor.

ES’SABÜR

ER’REZZAK

EL’KERİM

EL’RAHMAN

ALLAH

EL-RAHİM

EL-GANİY

VOIR güncel

Page 31: Voir Magazin - Ağustos 20012

Osmanlı’nın o ihtişamlı yaşantısından esinlenilerek tasarla-nan takılar, dönemin çinilerini yansıtan turkuaz ile birleşti.

Kaftan ve kavuklardaki altın işlemeleri yansıtan işçilik, taşlarla bezenmiş görkemli takılar.

Osmanlı’nın İhtişamı

FİBULA

Mistik, tarih kokan takıları ile Fibula; yine muhteşem bir ta-sarım ile tarihimizi yansıtıyor. III. Selim’in kavuğundan ve pa-dişahların kaftanlarından esinlenerek ürettikleri koleksiyonun şaşaasına kapılacaksınız.

Temmuz Ayında Altın

AAltının bu ayki seyrine baktığımızda, FED başkanı Bernanke’nin açıklamalarına gözünü diktiğini görüyo-ruz. Bu konuda somut bir adım atılacak mı yoksa ay-

lardan beri süregelen beklenti yaratma senaryolarına devam mı edilecek? Bernanke’nin, FED’in ekonomik toparlanmayı hızlandırmak için daha fazla önlem almaya hazır olduğu, fakat önlemlerin neler olacağını spesifik bir biçimde ifade edilmediği için be-lirsizlik ortamının devam ettiği bir süreç içerisindeyiz. Ber-nanke tarafından beklenen açıklama, parasal genişlemenin gerçek ve sağlam taahhüdü doğrultusundaydı. Fakat bu ta-ahhüt gelmediği için kısa vadeli de olsa, altında yukarı yönlü bir fiyatlama söz konusu oldu.

Diğer yanda; İspanya ile ilgili konuların görüşüldüğü Eurogroup toplantısı sonrası IMF ve İspanya hükümeti ta-rafından yapılan açıklamalar, piyasaca dikkatle takip edildi. İspanya hükümetinin 2012 yılı için büyüme beklentisini aşa-ğı yönlü revize etmesi ve 2013 yılı için büyüme beklentisini +0,2’den - 0,5’e indirmesi , işsizliğin %24 civarında kalması-nı beklediklerini açıklamaları, piyasada olumsuz sinyallerdi. IMF başkanının, İspanya’ya yapılacak olan 100 milyar av-ro’luk AB kredisinin, finansal sistemi güçlendireceği açıkla-maları moralleri düzeltti. Piyasanın yakından takip ettiği diğer bir konu da; Suriye’de süregelen çatışmalar ışığında, petrol fiyatının Ortadoğu men-şeili olarak yüksek seyretmesi ve yakın zamanda, altın-pet-rol pozitif korelasyonuna bağlı olarak, altın fiyatının düşme eğilimi göstermeyeceği beklenmektedir. Bu piyasa şartlarında geliştirilecek strateji, altın fiyatlarının düşüşlerini alım fırsatı olarak değerlendirilmesi yolunda ol-malıdır. Tüm bu beklentiler ve gelişmeler ışığında gerçek-leşebilecek altın fiyatları teknik analizi ise şöyle karşımıza çıkmaktadır;

Kısa Vadede Destekler :1575-1565-1561Dirençler: 1590-1614-1625 olarak sıralanmaktadır.

Son söz olarak; geçtiğimiz 5 yıl içerisindeki Ramazan ay-larında altın performansına baktığımızda, yukarı artan bir trend içine girdiği gözlemlenmektedir. Bu bilgi ışığında; Ağustos ayı sonlarına kadar, altına yatırım yapmak doğru ha-reket olarak gözükmektedir.

Murat TırpanMurat Gold

Yönetim Kurulu Başkanı

29

Page 32: Voir Magazin - Ağustos 20012

30

Hafiflik ve dayanıklığın mükemmel birleşimi:ICE-ALUYeni Ice-Alu koleksiyonu, klasik Ice-Watch çizgisinin

tanıdık alüminyum dokusuyla birleşti ortaya rahatlı-ğın benzersiz hissi, hafiflik, ve sağlamlık çıktı. Sekiz farklı renkten oluşan bu etkileyici koleksiyon, hem karizma-tik koyu renklerden hoşlananlara hem de sezonun en moda en canlı renklerini bileğinde taşımak isteyenlere hitap ediyor. Alüminyum kasa ve kordondan oluşan Ice-Alu serisi mineral cam özelliği ile de dayanıklılığını tescilliyor. Ice-Watch Ice-Alu serisi sadece Unisex boy-da üretilmekte ve tüm Konyalı Saat mağazalarında sa-tışa sunulmakta.

Havalimanishop.com’da Diesel ayrıcalığı

Kurulduğu günden bugü-ne kullanıcılarına ayrıca-

lıklı alışverişin farkını yaşatan Havalimanishop.com sportif-liği ve şıklığı bir arada sunan Diesel’ in yeni gözlük kolek-siyonunu görücüye çıkardı. Yeşil, sarı, turuncu, pembe gibi farklı renkte ve tasarım-daki Diesel güneş gözlükleri gözlerinizi güneşten korur-ken, kendinizi farklı hisset-menizi sağlıyor.

Hem Türkiye’de hem de dünyada plaj modasını yönlendiren mar-

kaları bünyesinde bulunduran Men-do’s, 2012 yaz sezonunda plajların modasını belirlemeye devam ediyor. Birbirinden çarpıcı ve renkli ma-yoları ile fark yaratan Calvin Klein, Emporio Armani ve Guess mayoları ile plajlarda dikkatleri üzerinize çe-keceksiniz. Mendo’s mağazalarına uğrayarak yüzde 50’ye varan indirim fırsatından da yararlanabilirsiniz.

plajların

yıldızı olun

VOIR güncel

Page 33: Voir Magazin - Ağustos 20012
Page 34: Voir Magazin - Ağustos 20012

3232

Bebekler ve temiz çevre hedefiyle yola çıkan BabyNEO, nefes alabilen, doğal, anti-alerjik ve anti-bakteriyel microfiber ku-

maştan üretilen, kot desenli bebek bezlerini annelerin beğenisine sundu… Artık bebekler, BabyNEO yıkanabilir kot desenli bebek bezleriyle, yaz sıcaklarında şıklıklarından ödün vermeden özgür-ce hareket ederken kendilerini kuru, rahat ve şık hissediyor.

Aşkın Büyüsüne KapılacaksınızAkay Kuyumculuğun yeni koleksiyonu Nar-ı Aşk (Aşk Ateşi) adeta

büyülüyor. Koleksiyonun sihri sizi alıp götürüyor. Aşkı anlatan, yaşatan, hissettiren nadide bir mücevher. Mine işçiliğindeki sabrı, azmi ve meslek ateşini aşkla bağdaştırmış Akay. İnce detaylardaki kusursuz işçilik kendine hayran bıraktırıyor. Bir tılsım gibi benliğinizi saracak, sizi şımartacak. Uzun yıllardır sektörde var olan Akay Kuyumculuk; teknolojiyi takip eden, sektörde özellikle “mineli” işleriyle kendinden bahsettiriyor. Mine sanatını sabırla işleyen, mesleğine olan saygısını ürünlerine yansıtmayı başarmış, yurt içindeki marka bilinirliğini yurt dışına taşı-ma hedefi olan, yenilikçi bir firma. Akay Kuyumculuk’daki yeni ko-leksiyonların seyrine doyamayacaksınız.

bebekler daha şık

Türkiye’de kadın giyimin öncü markalarından Home Store, çocukları da unutmadı. 2010’da Gülben Ergen’in öncülüğünde kurulan Çocuklar Gülsün Diye Derneği ile Nisan ayından iti-

baren çalışmaya başlayan marka, çocukları güldürmeye hazırlanıyor. Toplam 11 anaokulu inşa-atını tamamlayıp, içlerini çağdaş bir eğitim için gereken tüm materyallerle donatarak Milli Eğitim Bakanlığı’na teslim eden dernek için maddi desteğin de önemi büyük. Bu amaçla birlikte İzmir, Ankara ve İstanbul’daki 11 Home Store mağazasına yerleştirilecek şirin kutular ve bu kutulara yapılan bağışların tamamı okul öncesi çocukların eğitimleri için harcanacak.

Yapılan kampanya ile ilgili olarak Home Store CEO’su Devrim Acar şu şekilde konuşuyor; “Ço-cuklar Gülsün Diye Derneği ile ilk kez tanıştığımızda biz de bu oluşumun içerisinde olmalıyız dedik. Ülkemizde okul öncesi eğitimin yaygınlaşması ve desteklenmesi için hazırladığımız bu proje bizleri de çok heyecanlandırıyor. Biz de mağazalarımızı ziyaret eden kadınların, annelerin kolaylıkla projeye destek verebileceğini düşünerek, İstanbul, Ankara ve İzmir başta olmak üzere mağazalarımızdaki çalışmalarımızı başlattık. Böyle bir projeye destek verecek olmaktan son de-rece mutluyuz”. Proje Home Store mağazalarında 1 yıl süresince devam edecek.

Gülben Ergen’in öncülüğünde kurulan Çocuklar Gülsün Diye Derneği, Türkiye’de okul öncesi eğitimin yaygınlaştırılmasına katkıda bulunuyor. Home Store kampanyayı desteklemek adına mağazalarına kurulacak bağış kutuları ile çocukları sevindirmeye hazırlanıyor.

VOIR güncel

Page 35: Voir Magazin - Ağustos 20012
Page 36: Voir Magazin - Ağustos 20012

34

NADİR METAL RAFİNERİEN İYİ ÜRETİCİLER LİSTESİNDE

Nadir Metal Rafineri, Gümüş’te de LBMA - Londra Külçe Piyasası Birliği’nin “En İyi Üreticiler Listesi”ne girerek bir ilki daha başardı.

8 Aralık 2011 tarihinde altın üreticiler sınıfında LB-MA’nın “En İyi Üreticiler” listesine giren Nadir Me-tal Rafineri, 20 Haziran 2012 itibarıyla gümüş üre-ticiler sınıfında da LBMA’ya kote oldu. Bu sayede gümüşün “Good Delivery List” – En İyi Üreticiler

listesine giren ilk ve tek Türk firması unvanını aldı. Nadir, 73 firmanın yer alabildiği bu listeye girerek hem ürünlerinin hem de kurumsal yapısının kalitesini uluslararası alanda bir kez daha tescillemiş oldu.Üyelik için son derece zor kriterler arayan LBMA, üyelik başvurusu yapan firmanın öncelikle varlıklarını, geçmişini, üretim kapasitesini ve mali durumunu inceliyor. Ancak tüm bu incelemelerden olumlu sonuç alan firmanın ürünleri test aşamasına gelebiliyor. Nadir, tüm bu gereksinimleri fazlasıyla karşılamış, saf gümüş bar incelenmiş, bağımsız hakemler ta-rafından ölçümleri yapılmış ve LBMA en kapsamlı test prose-dürlerinden başarıyla geçmiştir.“Dünyada altın ve gümüş rafinasyonun standartlarını belirle-yen kurum” olarak kabul gören LBMA, bu standartlara uyan firmaları “Good Delivery List” – En İyi Üreticiler listesi al-tında yayınlayarak yeterliliklerini onaylamış oluyor. Bugün listede sadece 63 altın ve 73 gümüş rafinasyon firması yer alabilmiş durumda.Dünyanın en büyükleri arasında yer alan Nadir, sunduğu hiz-metlerin yanında zengin bir ürün yelpazesine de sahip. Sa-dece sertifikalı gramlık külçe altın alanında 30’un üzerinde farklı model sunan Nadir, 0.05 gram - 1000 gram aralığında 60’ın üzerinde gramlık altın, bunlara ilave olarak yine gramlık gümüş ve platin ürün çeşitliliği sunuyor. Üye olduğu LBMA ile de tüm bu ürünlerin kalitesini ve uluslar arası geçerliliğini bir kez daha göstermiş oluyor. Standart ürünlerin dışında kişi, kurum ve kuruluşlara özel tasarımlı ürünler de üreten Nadir, bu alanda her türlü talebi karşılama kapasitesine ve becerisi-ne de sahip. Altın ve gümüş dalında LBMA-Londra Külçe Piyasası Birli-ği’ne, DMCC-Dubai Altın Borsası’na, İAB-İstanbul Altın Bor-sası’na ve dünya gelinde pek çok kıymetli metal kurumuna üye olan Nadir, 17025 akreditasyon sertifikası, ISO, OHSAS ve yasal zorunluluk arz eden tüm ruhsat ve belgelere sahip. 45 yıldır kıymetli metal konusunda faaliyet gösteren Nadir, bugün rafinasyon ve laboratuar hizmetlerinin yanı sıra, kıy-metli metallerin (altın, gümüş, platin, paladyum, rodyum) üretimini, alım-satımını yapmakta, Nadir markasıyla gramlık altın, gümüş ve platin ürünleri ile özel koleksiyon ürünleri üretmektedir.

VOIR haber

Page 37: Voir Magazin - Ağustos 20012
Page 38: Voir Magazin - Ağustos 20012

Mustafa Bey sizi biraz tanıyabilir miyiz?1966 İstanbul doğumluyum. Lise öğrenimini Özel Saint Beno-it Fransız Lisesi’nde tamamladıktan sonra İstanbul Üniversitesi Fransız Dili ve Edebiyatı bölümünden mezun oldum. Yaklaşık 16 seneden beri bu işi yapıyorum. Abdullahexport yaklaşık 45-50 se-nelik mazisi olan bir firma. Ana yerimiz Kapalıçarşı’da olup, uzun senelerden beri de İstanbul’da beş yıldız ve üzeri otellerde dükkan işletmeciliği yapıyoruz. 1999’dan beri de Çırağan Palace Kempins-ki Oteli’nin kiracısıyız. Burada iki tane mağazamız var. Bundan önce The Marmara, Sheraton, Ritz Carlton, Hyatt Regency, Ta-rabya gibi otellerde de bulunduk. Bu işimizin dışında beş yıldızlı ve daha üzeri kalitede otellerin Antalya, İstanbul ve birkaç da yurt dışı olmak üzere; kendilerine özel hazırlanmış oda servis malze-meleri, kafelerde lokantalarda kullanılan servis ekipmanları, özel gümüş kaplama tabir ettiğimiz ürünleri, kendi desenlerine kendi dizaynlarına göre üretiyoruz.

36

TARİHİN GÖRKEMİMağazadan içeri girdiğinizden itibaren, kendinizi renk cümbüşünün içine buluyorsunuz. Sanatın ve zanaatın her çeşidine rastlıyorsunuz. Çiniler... Takılar... Bakır işlemeler... El emeğinin yansımalarına şahit oluyorsunuz.

Abdullahexport 1965’te Abdullah Kaytaz tarafından Kapalıçarşı’da kuruldu. Abdullah Kaytaz daha sonra ilk mağazasını İntercontinental Sheraton’da açarak otel içinde mağaza anlayışının bir nevi öncüsü oldu. Baba Kaytaz’dan bayrağı devralan, Mustafa Kaytaz ile Çırağan Palace Kempinski’deki Abdullahexport mağazasında keyifli bir söyleşi yaptık. Mağaza; turistik eşya mağazası.. İçeriye girdiğinizde birbirinden değerli ve göz alıcı çiniler, seramikler, usta zanaatkarlar tarafından yapılmış Osmanlı ve Türk antikalarının reprodüksiyonları ile geçmiş zamana ait el yapımı mücevherler sizi büyülü bir dünyanın içine sürüklüyor.

Page 39: Voir Magazin - Ağustos 20012

Şu an kaç mağazanız var?Şu an faal olarak; Kapalıçarşı merkez olmak üzere; şube olarak da iki adet mağazamızla Çırağan Palace Kempinski’de hizmet veri-yoruz.

Neden otel içi mağazacılığı tercih ettiniz?Babamın zamanından gelen bir şey. İstanbul’da otel içinde dükkan konseptinin bilinmediği bir dönemde, babam ilk mağazalarını İn-tercontinental Sheraton’da açtı. Evet! şartlar burada zor. Kiralar diğer yerlere göre ağır. Fakat daha kaliteli müşterilerle karşı kar-şıyayız. Daha ağır turistik eşya üzerine hizmet veriyoruz.

Ürünlerinizden bahseder misiniz?Genelde Türk El Sanatları’nın kullanıldığı bakır pirinç üzerine iş-lenmiş Kütahya, İznik çini ve seramik ustalarının yapmış olduğu kaliteli ürünlerden satmaktayız. Bunun yanında kaligrafi, ferman ve beratlarımız var. Tamamiyle turistik eşya hizmeti veriyoruz. Fakat Kapalıçarşı tarzı değil de daha ağır, daha ayrıştırılmış ürün-ler satıyoruz.

Tasarladığınız takılar var mı?Biz takıların sadece satış kısmındayız. Tasarım alanında yokuz. Takılarımızı Kapalıçarşı’daki toptancılardan temin edip satıyoruz.

Müşteri profilinizden bahseder misiniz?11 Eylül olaylarına kadar en geniş portföyü Amerika’lı müşteri-lerimiz oluşturuyordu. O olaydan sonra büyük kayıp oldu. Müş-terilerimizin %99 u yabancı. Başta Araplar olmak üzere, birçok ülkeden müşterimiz var.

Satışlarınızı arttırmak için ne gibi projeleriniz var?Satışları arttırmak için; Abdullahstore olarak sanal satışa yönel-dik. Bunun yanı sıra dergilere yazılar yazıyoruz, bloglar hazırlıyo-ruz. Amacımız; Türk müşteriden çok, yabancı müşteri çekmek.

Çoğunlukla hangi ülkelere ihracat yapıyorsunuz?Gelen talebe göre dünyanın her yerine çok sık olmamak kaydıyla ihracat yapıyoruz. Ama başı, Arabistan ve Amerika çekiyor. Antal-ya ve İstanbul’da yeni açılan otellerin ekipmanlarını sağlıyoruz. En son Antalya’daki Mardan Palace’ın açılışında odalarda kullanılan yemişliklerden, çay setlerinden, kahve sunumlarından ve mutfak-larda kullanılan kurabiyeliklerden oluşan 6 bin parçalık bir portföy sunduk.

Turistlerin en çok hangi ürünler dikkatini çekiyor?En çok çini ve seramik dikkatini çekiyor. Fakat son iki senedir takı dikkat çekiyor. Çünkü artık bir kadın hakimiyeti var.

37

Page 40: Voir Magazin - Ağustos 20012

Doğal bakımın yeni adı: FONEX FRUITY BODY BUTTERDış etkenler nedeniyle yıpranan ellerinizi yumuşacık

yapıp, cildinizi sağlıklı, canlı görünümüne kavuştur-mak artık çok kolay. Fonex Fruity Body Butter nem-lendirici krem serisi, shea yağı ve doğal meyve özleri içeren zengin formülü sayesinde cilde özel bir bakım sağlıyor. Fruity Body Butter kremler ellerinizin zarafetini korurken, ışıltılı bir ciltle tüm bakışları üzerinizde topla-manızı sağlıyor. Üstelik meyve özlerinin mis gibi kokusu gün boyu ferahlık hissi veriyor.38

Sezgin Saat 2012 ilkbahar-yaz tasarım-ları ile dikkat çeken WatchMe saatle-

rini saat tutkunlarıyla buluşturuyor. Farklı renk alternatifleriyle her kıyafetinize uyum sağlayacak saatler, değişebilen ekran kasa ve kayışlarıyla kendi saatini tasarla-ma imkanı da sunuyor. WatcMe saatleri, özellikle gençler ve spor giyimden hoşla-nan kendini genç hissedenler için farklı bir hediye alternatifi oluşturuyor.

WatchMe ile ruhunuzugenç tutun

G ümüşten vazgeçemeyen ka-dınların tercihi Lojas, yepye-

ni tasarımlarını görücüye çıkardı. Kelebek koleksiyonu ile kele-beklerin asil ve nazik duruşunu takılarınızda taşıyabiliyor, sevimli kuşların yuvalarını, renkli dünya-sını takılarında görmek isteyenler için tasarlanan takılar ile sahil-lerdeki modayı yakalayabiliyor-sunuz. Sevilen meyvelerden de ilham alan tasarımcılar, böğürtlen ve elmanın gümüşe yansıttıkları takılarla da beğeni topluyor.

Doğanın büyüsünü üzerinizde taşıyın

VOIR güncel

Page 41: Voir Magazin - Ağustos 20012
Page 42: Voir Magazin - Ağustos 20012

40

“Bu gün dahi hayata geçirdiğimiz bir çok projede kendi ruhumda içselleştirdiğimbir çok yaşanmışlığı görebilirsiniz.Aslında moda tasarımcısı olmayı seçmedim,ama sanırım tüm bu oluşumlar sayesinde ben seçilmiş oldum.”

KumaşaRuh Katan Modacı erol albayrak

VOIR MODA

Page 43: Voir Magazin - Ağustos 20012

olmam ve hayal dünyamın zenginliğine borçluyum diyebilirim. Bu gün dahi ha-yata geçirdiğimiz bir çok projede kendi ruhumda içselleştirdiğim yaşanmışlıkları görebilirsiniz. Aslında moda tasarımcısı olmayı seçmedim, ama sanırım tüm bu oluşumlar sayesinde ben seçilmiş oldum. Bir şekilde yetenekliyseniz ve sanatsal unsurları ruhunuzun derinliklerinde ya-şıyorsanız, dışa vurumu da çevresel yön-lendirmeler sayesinde ortaya çıkıyor.

Cemil İpekçiyle nasıl tanıştınız? Ce-mil Bey ile çalışmak nasıl bir dene-yimdi?Cemil Bey ile 1997 yılında İzmir’de bir proje kapsamında tanıştım. İstanbul’da kendisi ile çalışmayı teklif ettiğinde hiç tereddütsüz kabul ettim ve bu benim mesleki kariyerim için bir dönüm nokta-sı oldu. Altı sene boyunca bir çok önemli projeyi birlikte gerçekleştirdik. Tasarım-larımdaki etnik detayların oluşmasındaki en önemli etkenlerden biridir kendisi.

Kendi markanızı yaratmaya ne zaman karar verdiniz?

41

Çocukluğunuzdan beri resim yapmaya meraklıymışsınız. Resim ya da moda...Bu yol ayrımına nasıl geldiniz? Neden modayı tercih ettiniz?Sanırım insan sevmediği bir işle uğraşı-yorsa hiçbir zaman mutlu ve başarılı ola-maz. Daha çocukluk yıllarında bende etki bırakan bir mesleğe sahip olduğum için son derece şanslı olduğuma inanıyorum.Okul yıllarında resim derslerine oldukça düşkündüm. Resim ve renkler ile ha-yal dünyanızı en güzel şekilde yansıtma şansına sahipsiniz. Bu gün bile tasarımla-rımdaki renk zenginliği daha o yıllardaki renkler ile olan barışıklığımdan kaynak-lanıyor. Tabii ki annemin de bu konudaki desteğini söylemeden geçmemek lazım, daha küçük yaşlarda onun ders verdiği bir moda okulundaki atölye çalışmalarına beni de götürerek rengarenk kumaşların içinde harika bir hayal dünyası yaratma-ma vesile oldu. Evimizde de bir odayı çalışma alanı yaptık. Giysi tasarlamak de-mesek de o yıllarda model kalıp ve dikim tekniklerinin bir çoğunu öğrenme şan-sım oldu. Tasarım yönümün gelişmesini okulumda aldığım eğitim, iyi bir gözlemci

“Selamlık” adını verdiğimiz ilk koleksi-yonumu 2001 yılında sergiledim. Hollan-da Kraliyet fonunun da desteğini alarak hazırladığım bu koleksiyon uluslararası bir çok etkinlikte sergilendi. Bu süreçte kendi tasarım atölyemi açmam gerektiği-ne karar verdim. Erol Albayrak markasını oluşturdum.

Koleksiyonlarınızdan bahseder misi-niz? Koleksiyonlarınızı hazırlarken nelerden ilham alıyorsunuz?Bir sanat formu, her hangi bir obje, hi-kaye veya bir oluşum benim koleksiyon tasarlamam için yeterli bir çıkış noktası olabilir.

Çalıştığınız mankenleri nasıl belirli-yorsunuz?Dünya standartlarında model sayımız ne yazık ki az… Aslında Türk kadınının çok güzel ve sofistike özellikleri, kendine has bir doğası var. Modelliği çok farklı bir ke-simin kariyer olarak tercih etmediğini ve riskli bulduğunu düşünüyorum. Bu risk; birçok kötü örneğin bu mesleğin imajına zarar vermesinden kaynaklanıyor. Bilinçli

Page 44: Voir Magazin - Ağustos 20012

42

olarak tercih eden ve kariyer anlamında doğru adım atanlar defilemde görev alan modeller… Ben Avrupa’daki defilelerim-de her zaman inandığım Türk modellerle çalışmayı uygun buluyorum. Önümüzde ki dönemde Avrupa’da en az iki defilem olacak. Bu defilelerde de Türk manken-lerle çalışıyor olacağız.

Yurt dışında akademisyen olarak ders veriyorsunuz biraz bahseder misiniz?Hollanda Williem de Koning Academi’de son sınıf öğrencileri için master class programları hazırlıyorum. Her yıl belirli dönemlerde orada bulunup iki ülke kültür-lerini içeren moda projelerini atölye ça-lışmaları ile destekleyerek öğrenciler ile birlikte yeni koleksiyonlar hazırlıyoruz.

Dört kez dünyanın en iyi giysi tasa-rım ödülüne layık görüldünüz, biraz bahseder misiniz? Ayrıca Miss Turkey yarışmalarına katılan yarışmacılar da sizin kıyafetlerinizi taşıyor. Bundan da biraz bahseder miziniz?En son geçtiğimiz sene Londra’da yapılan Miss World yarışmasında, dünyanın en iyi gece kıyafeti ödülünü kazandım. Daha önce Hollanda, Çin ve Singapur’da yapı-lan yarışmalarda da aynı ödülü kazandım. Ödüllerin kalıcı alkışlar olduğuna inanı-rım. Özellikle uluslararası arenada Türk tasarımcıların kazandığı bu tarz ödüller aynı zamanda Türk modasının da başarısı-nı konumlandırmaktadır. Miss Turkey çok önemli bir organizasyon, Türk kadınını dünyaya tanıtan, temsil etme anlamında Türk imajına katkı yaratan önemli orga-nizasyonlardan biri. Bu organizasyonda bizim kıyafetlerimizi taşıyor olmaları, müthiş gurur verici tabii.

Word Consumer Academy 3. Uluslara-rası AB Kalite Zirvesi’nde yılın mo-dacısı ödülünü aldığınızda neler his-settiniz?Müthiş bir gurur yaşadım diyebilirim. Ön-celikle benim için son derece önemli, say-gın bir mecradan geldi bu ödül. Her şey-den önce aldığımız ödül kalite ödülüydü, moda görsellik algısı yüksek bir olgu ve kalite zaman zaman ikinci plana itilebili-yor. Biz üretimde kalite standartlarına her yönden dikkat ettik. Konsept, uygulama, ürün… Biraz moda trendleri ve Türkiye’den konuşalım. Sizce Türkiye dünya moda trendlerini yakalayabiliyor mu? Buna üreticiler, tasarımcılar ve bu ürünleri kullanan insanlar dahil, genel bir yo-rum alabilir miyim?Biz yıllar öncesine kadar modayı yaratan değil üreten bir sektördük. Ancak son yıllarda yapılan girişimlere ve fuar orga-nizasyonlarına, tasarımcı arkadaşlarımızın koleksiyonlarına baktığınızda yurtdışında-ki örneklere göre aşağı kalır bir yanımız yok. Üretim kalitemizin yanında tasarım kalitemizin de oldukça yüksek olduğunu düşünüyorum. Herşeyden önce yaşadığı-mız coğrafi çeşitlilik, tarihsel kültürümü-zün zengin olması bizleri en çok besleyen faktörler. Bu noktada sıradan koleksiyon-ların çıkması düşünülemez. Burada bizle-rin bugüne kadar yaşadığı en büyük sıkıntı yaratıcı insanlara yeterince destek veril-memesi. Yabancı tasarımcıların en büyük şansları onlara yatırım yapan birçok fo-nun, devlet desteğinin ve teşviğin olması. Bizim ülkemizde bunun değeri henüz tam olarak anlaşılmadı diye düşünüyorum.

Son zamanlarda Türkiye’de de Fas-hion Week düzenleniyor. Yurt dışıyla kıyaslar mısınız? Eksikliklerimiz var mı?IFW’yi herkes moda üzerine oluşturulan bir organizasyon olarak görüyor, ancak bu son derece yanlış. IFW, öncelikle bir mar-kadır. Genel olarak baktığımızda ise IFW dünyadaki diğer moda haftaları gibi 40 yılı aşkın bir geçmişe sahip değil. Dolayısıyla yeni olduğundan desteklenmeli. Bizlerin IFW’den neler beklediğinden çok IFW’ye neler katabileceğimiz üzerinde duruyoruz şu aşamada. IFW ise daha fazla tasarımcı-ya yer açmalı. Çok zengin kültürel biriki-me ve coğrafik konuma dayalı avantajlara sahibiz. Tasarımcıların öncelikle bu avan-tajlarını doğru kullanmaları gerekiyor…

VOIR MODA

Page 45: Voir Magazin - Ağustos 20012

43

“ADV

ERTO

RIAL

” SAY

FADI

R.

DOLICHE

Çiçek kokulu yaz

Yaza damgasını vuran, yaz gibi sıcak ve rengarenk takılar. Zamana karşı durabileceğiniz saatler, yüzükler, kolyeler.. Bay ve bayanlara yönelik takı üretimi yapan Doliche, sizi kalbinizden vuracak.. Yenilenen ve farklı tasarımlarıyla göz dolduran marka herkese soruyor:

“Yenilikçi misiniz, Takipçi mi?”

Page 46: Voir Magazin - Ağustos 20012

A çılışını Bakan Hayati Yazıcı’nın yaptığı program-da Rize Milletvekili ve İçişleri Komisyonu üyesi Hasan Karal, Rize Milletvekili Nusret Bayraktar, Rize Valisi Seyfullah Hacımüftüoğlu, Rize Beledi-ye Başkanı Halil Bakırcı, AK Parti Rize İl Başkanı

Hikmet Ayar, Rize Kuyumcular Derneği Başkanı Abdurrah-man Serdar, TÜMSİAD Rize Şubesi Başkanı Abdulbaki Fil‘in yanı sıra çok sayıda sivil toplum kuruluşu, siyasetçi ve bü-rokrat hazır bulundu. Sektörün devleri arasında yer alan bir çok firmanın telgraf ve çiçek göndererek kutladıkları açılışa Kapalıçarşı esnaflarından da katılım oldu. Açılışın sunuculu-ğunu, Karadeniz TV’de program sunan Ali Öztürk yaparak, katılanlara keyifli dakikalar yaşattı. Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı açılış öncesi yaptığı konuşmada altını ilk Lidyalıların para olarak kullandıklarını belirterek, sektörde 15.000 aktif kuyumcunun ticari faaliyeti-ni sürdürdüğünü söyledi. Yazıcı; altının kıymetli taş tasarımlı ürün olduğunu, ekonomik değer ifade ettiğini kaydederek, yastık altındaki altınların en azından yüzde 10’unu ekonomiye kazandırmak gerektiğini ve bu oranın bile ekonomide büyük etki yaratacağını belirtti. Bakan Yazıcının konuşması sonrası Rize Milletvekili Hasan Karal ve Rize Valisi Seyfullah Hacı-müftüoğlu ile birlikte açılışı gerçekleştirdiler.

İş yerinde bir süre ürünler hakkında bilgi alan Bakan Yazıcı ve beraberindekiler daha sonra Altın Köşe pastasını birlik-te kestiler. Vatandaşlar tarafından da yoğun ilgi gören Altın Köşe mağazası yetkilileri, gün boyunca hem katılanları hem de çarşıda bulunan diğer kuyumcu meslektaşlarını gerektiği gibi ağırladılar.

Rize’de kuyum sektörüne merhaba diyen Altın Köşe mağazası, Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı tarafından hizmete açıldı

SEKTÖR AÇILIŞTA BULUŞTU

(Soldan Sağa)Rize Belediye Başkanı Halil Bakırcı, İşletme sahiplerinden Hayrettin BakırGümrük ve Ticaret Bakanı Rize Milletvekili Hayati Yazıcıİşletme sahiplerinden Ali Rıza Bakır, Burhan BakırRize Milletvekili ve İçişleri Komisyonu Üyesi Hasan Karal

Hayati Yazıcı ve Yazıcılar Sarraf-Kapalıçarşı İlhami Yazıcı

VOIR haber

44

Page 47: Voir Magazin - Ağustos 20012
Page 48: Voir Magazin - Ağustos 20012

3. Dönem MÜSİAD Genel Başkanıydınız, neden bıraktınız?1999’da yaptığımız bir tüzük değişikliği ile MÜSİAD’ın Genel Başkanlık süresi azami 4 yıl, Yönetim Kurulu üyeliği ise azami 6 yıl ile sınırlandırılmıştır. Bizde bir dönem 1 yıl oluyor. Azami 4 yıllık Genel Başkanlık 4 dönem hizmet etmek anlamına geliyor. Ben de Nisan 2004-Nisan 2008 arasında 4 dönem Genel Başkan olarak hizmet ettim. Görev sürem doldu. Yerime Genel Kuru-lumuz Ömer Cihad Vardan Beyi seçti. Yönetim bizi MÜSİAD Yüksek İstişare Heyeti Üyeliğine seçti. Şimdi de MÜSİAD 5. Dönem Genel Başkanı olarak Nail Olpak Bey seçildi.

MÜSİAD’ın faaliyetlerinden biraz bahsedebilir misiniz?MÜSİAD, Türkiye’mizin kalkınması, halkımızın maddi ve ma-nevi refahının artması için, ekonomik, sosyal ve uluslararası muhtevalı toplantı, seminer, araştırmalar, raporlar, projeler, fuarlar, ihracat-yatırım gezileri, eğitim, bilgi bankası gibi çalış-malar yapar. Bunları hem Genel Merkezi İstanbul’da, hem de Anadolu’da 33 vilayetindeki şubelerinde yapar. Bu çalışmaları Genel Kurul, Yönetim Kurulu, İhtisas Komisyonları, Sektör Kurulları, İstişare Heyeti, Genel İdare Kurulu gibi yardımcı or-ganları eliyle yürütür. Ayrıca geleceğimizin teminatı olan GENÇ MÜSİAD oluşumu ile genç müteşebbisleri yetiştiriyoruz.

Üyeleriniz Kimlerden Oluşuyor? Sanayici, ticaret erbabı, serbest meslek erbabı, profesyonel yö-netici üyelerimiz vardır.

MÜSİAD’a üye olan bir işadamı ne gibi avantajlara sahip oluyor?MÜSİAD üyeliği, aidiyettir, bir markadır, bir itibardır, referans-tır, buluşma noktasıdır, ortak bir aile üyeliğidir. Ayrıca üye, di-ğer üyelerle tanışma, iş yapma, yeni pazarlar kazanma imkanına sahip olur, bütün faaliyetlerden istifade etme hakkı vardır.

Üyelerinizle çeşitli sosyal faaliyetler düzenliyorsunuz. Ne gibi yararları oluyor? İşadamları da birer insandır, robot değildir. Aileleri ile beraber

olmalı, diğer üyelerle tanışmalıdırlar. Aile buluşmaları, eğitim ça-lışmaları, yurtiçi-yurtdışı gezileri, sportif faaliyetler, hayır amaçlı çalışmalar, insani yardım çalışmaları, MÜSİAD bünyesinde Genel Merkez ve Anadolu Şubelerimizde devamlı yapılan faaliyetlerdir.MÜSİAD’ın yurtdışındaki konumu hakkında bilgi verir misiniz?MÜSİAD, sadece Türkiye değil, bir dünya teşkilatıdır. MÜSİ-AD’ın 22 yıllık başarı hikayesi ve performansı, icraatları, yur-tiçinde yüzlerce benzeri SİAD’ların ve GİAD’ların kurulma-sına rol model olmuştur. Aynı şekilde başka İslam ülkeleri ve Türk’lerin yoğun olduğu ülkelerde ve Müslümanların yoğun yaşadığı Avrupa, ABD ve Asya ülkelerinde iyi tanınan, itibarlı bir kuruluş olarak kabul edilmektedir. MÜSİAD’ın 50’yi aşkın ülkede 109 kuruluş ile işbirliği anlaşmaları bulunmaktadır. Ayrı-ca MÜSİAD, İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT), İslam Kalkınma Ban-kası (İKB) ve İslam Ticaret ve Sanayi Odası nezdinde akredite bir kuruluştur.

MÜSİAD, 2012 Ekonomi Raporunda “orta gelir tuzağına” dikkat çekti. Nedir bu tuzak?Yıllık kişi başına milli gelirde 3.500 doları geçen ülkeler az ge-lişmiş ülkeler seviyesinden orta gelirli ülkeler seviyesine çıkı-yorlar. Ama sonra 25.000 dolar seviyesindeki gelişmiş ülkeler seviyesine uzun yıllar boyunca çıkamıyorlar, ekonomik kriz zamanlarında gerilemeler oluyor, pek çok Asya ve Latin Ame-rika, Afrika ülkeleri bu sonuçla karşılaştı. Bir tek Güney Kore, teknoloji yoğun yatırımlar ve katma değeri artan ihracatı ile orta gelir tuzağını aşabildi. Türkiye’miz 2001’de 2180 dolarlık kişi başına milli gelirden, 2011’de 10.444 dolarlık gelire ulaştı. Gelişmiş ülkeler ligine çıkabilmek için; mutlaka katma değeri arttıracak bilgi ve teknolojiyle yoğun yatırımlarla ve ihracata dayalı büyüme modeli ile yola devam etmeliyiz. 2002 öncesinde olduğu gibi sık sık ekonomik krizlere düşmemeliyiz.

MÜSİAD’ın fikirleri hükümetle ne kadar uyuşuyor?MÜSİAD’ın 1990’ da kurulduğundan bu yana 13 hükümetle ça-lışma imkanı oldu. İtiraf etmeliyim ki, MÜSİAD’ın görüşleri,

46

MÜSİAD ÜYELİĞİ BİR MARKADIR

Dr. ÖMER BOLATMÜSİAD sanayici iş adamlarından oluşan bir sivil toplum kuruluşu. Vizyonu; hukuku,

barışı, eşitliği baz alarak Türkiye'ye katkıda bulunmak. Amaçları ise her alanda kendilerini yenileyerek sürekli gelişmek...

Page 49: Voir Magazin - Ağustos 20012

önerileri, projeleri en çok AK Parti hükümetleri tarafından dik-kate alındı. Refahyol hükümeti de 11 aylık kısa ömründe MÜSİ-AD’ın çalışmalarına itibar etmiş ve yararlanmıştı. Gönül isterdi ki, diğer hükümetler de ideolojik gözlükle bakmayıp, MÜSİAD ile yakın çalışsalardı, ülkemiz ve halkımız bunca ekonomik kriz-ler, sıkıntılar yaşamazdı.

28 Şubat’la Milli Gelirimizde %50 fakirleştiğimizi söylü-yorsunuz. Biraz açar mısınız?28 Şubat darbesi, bir tarihin değil, Türkiye’nin fiziki, siyasi, top-lumsal ve ekonomik alanlarda karşılaştığı ağır bir yıkım döne-minin adıdır. Demokrasi, hukuk, özgürlükler, insan hakları ağır yara almış, ülke ve toplum, laikler-dindarlar ayırımı ile adeta iki kutba ayrılmıştır. Kaybeden halkımız ve ülkemiz olurken, 28 Şubat’ın aktörleri ve rantiyeciler ekonomik ve siyasi rant-lar elde etmişlerdir. 1993’de kişi başına düşen milli gelir 3.200 dolar iken, 2001 ekonomik krizinde 2.180 dolara düşerek, 10 yılda bırakın artmayı % 50 düştü. Kamu borçları ve kamu büt-çesi açıkları, yağmalanan özel ve kamu bankalarının borç yük-leri nedeni ile dağ gibi artmış ve 2001’de milli gelirin % 91’ine ulaşmıştır. Bu oran şimdi % 39. 2002-2011 arası 10 yılda Kamu hazinesi, dolayısıyla halkımız 353 milyar TL sadece kamu borç faizlerine ödemek zorunda kalmıştır. İşsiz sayısı çığ gibi artmış, 22 özel bankanın iflası sonucu 22 milyar dolarlık, 4 kamu ban-kası da hortumlanarak 30 milyar dolarlık bir borç ve faiz yükü vatandaşın sırtına bırakılmıştır.

Kentsel Dönüşüm için ne diyeceksiniz?Kentsel Dönüşüm, kesin bir zorunluluk. Kanun yeni çıktı. İyi değerlendirmek lazım. Çarpık şehirleşmeden, yaşanabilir ve öz değerlerimizi yansıtan yeni bir şehir modeline geçmek lazım.

TÜSİAD ile aranızdaki farklar neler? Ortak projeleriniz var mı?MÜSİAD ile TÜSİAD iki ayrı iş dünyası kuruluşu. Kurucuları, yöneticileri farklı. Ortak yanları, ikisi de sanayici ve işadamla-rı derneği. Üyeleri sanayici ve işadamları. Ancak iki kuruluşun felsefesi, ilkeleri, benimsedikleri değerler, yaklaşımları farklı. MÜSİAD, tüm Türkiye sathında teşkilatlanmıştır, bir taban ku-ruluşudur. Üyeleri ile yaygın iletişim içindedir. Kurulları ve ça-lışmaları üyeleri tarafından yürütülür.

İş dünyası dergisi Ekovitrin tarafından “Yılın Starları An-ketinde” MÜSİAD yılın Sivil Toplum Kuruluşu seçildi. Bu başarıyı neye bağlıyorsunuz ?Bu başarının ardındaki sır; doğru ve haklı misyon, güçlü kurum-sal yapı, üyelerinin aidiyeti, yönetimlerinin fedakarca ve Allah rızası için çalışması, proje ve faaliyet hedefli ve sonuç odaklı çalışmaları, sürekli yenilenen ve takım çalışması yürüten dina-mik kadrolarıdır. Kamuoyu ve halkımız kendilerini MÜSİAD ve onun fikirleriyle özdeşleştirmektedir.

Biraz da genç MÜSİAD dan söz eder misiniz?Genç MÜSİAD’ı Kasım 2002’de kurduk. 2012’de 10. Yılını kut-luyoruz. Bir kişi ile başlamıştık, şimdi 32 şubede 2000’den fazla üyesi var. Kuruluşunda 4 amacımız vardı: Birincisi, MÜSİAD’ın gelecekteki üyeleri ve yöneticilerini yetiştirmek; ikincisi, genç-lere müteşebbis olmayı sevdirmek, teşebbüs kanallarını açmak. Üçüncüsü, gençlere sosyal çalışmalara katılmayı sevdirmek, toplumsal sorunlarla ilgilendirmek. Dördüncüsü, müteşeb-

bislerle üniversite öğrencileri arasında iletişim sağlamak. Bu amaçlar büyük ölçüde başarılmıştır.

“Liderlik Gönül İşidir” isimli kitabınızdan bahseder mi-siniz?30 yıldır iş dünyası, sivil toplum kuruluşları, akademi, medya ve ekonomi dünyasının içinde biri olarak, yılların bilgi birikimi ve tecrübesini genç nesillere ve ilgilenenlere aktarmak amacıyla bu kitabı yazdım. 2007’de de Medeniyet İdeali isimli kitabım yayınlandı. Söz uçar yazı kalır anlayışından hareketle, Liderlik Gönül İşidir isimli kitabımla iş dünyasına ve gençlere mesajları-mı fikirlerimi aktarmak istedim.

Geleceğin işadamlarına tavsiyeleriniz neler?Türkiye’mizin en büyük sermayesi, dinamik ve yetenekli müte-şebbisleridir. Türkiye’nin kaynaklarına, insan gücüne, potansi-yeline her zaman güven duyulmalıdır. Cesaretle, güvenle yatırı-ma, üretime, ihracata, eğitime ağırlık vermelidirler.

"Diğer hükümetler de ideolojik gözlükle bakmayıp, MÜSİAD ile yakın çalışsalardı, ülkemiz ve halkımız bunca ekonomik krizler, sıkıntılar yaşamazdı"

47

Page 50: Voir Magazin - Ağustos 20012

48

Ariş markasının doğuş öyküsünü anlatır mısınız?Ariş’in temelleri 1890’lı yıllarda Mardin’de küçük bir atölyede atıldı. Mardin’de başlayan yolculuğumuz 1959 yılından itibaren İstanbul’da devam etti. Biz ikinci kuşak olarak piyasanın yoğun talebini keşfettik. Daha fazla katma değer getiren işleri araştırdık ve küçük çapta toptancılığı oluşturduk. 1977’de ise çıtayı daha da yükselttik; o yıllarda Türkiye’de pırlanta pazarı henüz oluşmamış-ken, pırlantaya yönelerek, kısa sürede uzmanlaştık. 1984’te resmi olarak Ariş ismini alarak, Nişantaşı’nda o dönemin ilk ve en büyük konsept mücevher mağazasını açtık.

Modellerinizi nasıl oluşturuyorsunuz?Tasarım süreci tüm ekibimizin katkısıyla devam eden bir süreç diyebiliriz. Trendler, tüketici eğilim ve tercihleri, yenilikçi ve öncü yönümüz gibi tüm unsurlar yaratım sürecini etkiliyor. Sürecin başlangıcı farklı alanlarda araştırmaya dayanıyor. Sosyolojik ve kültürel gelişmeleri izlemek, tüketici davranışlarının nabzını tutmak, kıyafetten çantaya, saçtan kozmetiğe aklınıza gele-bilecek direkt ya da dolaylı ilişkili tüm alanlarda trendleri takip etmek mücevherin fikir aşamasından kullanıcıya ulaşmasına kadar geçen süreçte en önemli unsurlar.

Size göre Ariş’i diğer markalaşmış isimlerden öne çıkaran özellikleriniz neler?Sektöre pek çok konuda öncülük etmemizin ve sürekli yeni bir arayış içerisinde olmamızın başarımızın en büyük kaynağı olduğunu düşünüyorum. İnanıyoruz ki, yeniliği getiren kısa vadede zorlansa da mutlaka karşılığını alır. Ariş yüzyılı aşan deneyimi ile Türkiye’yi, Türk insanını ve alışkanlıklarını çok iyi sindirmiş ve bundan kendine has birikimler çıkarmıştır. Her be-ğeniye ve bütçeye uygun seçeneklerimizle ve hizmet kalitemizle tüketicinin duygularına en iyi şekilde hitap etmek başlıca amacı-mız olmuştur.

Parmak İzi koleksiyonunuz değişik bir projeydi. Bu fikir nasıl çıktı ortaya? Bunun gibi değişik projeleriniz var mı?Mücevheri kişiselleştirmeyi başarabilmemiz en önemli özellikle-rimizin başında geliyor. Dünyada benzeri olmayan koleksiyonla-rımız bunun bir göstergesi. En bilinen örneklerden biri Parmak İzi koleksiyonumuz. Kişinin ya da sevdiklerinin parmak izinin mücevherde olması hem mücevheri oldukça özel ve anlamlı hale getiriyor hem de unutulmaz bir hatıra ortaya çıkıyor. Aynı şekilde saçı, dişi mücevher haline getiriyoruz. Ya da tamamen size özel, sizin için anlam taşıyan sembollerin yer aldığı tasarım-lar yapıyoruz.

Bu yıl en çok konuşulan projelerinizden biri de Ariş Semboller Koleksiyonu oldu. Biraz bahseder misiniz?

2006’dan beri üzerinde çalıştığımız bir koleksiyondu Semboller Koleksiyonu. Bu koleksiyondaki parçalar yalnız bir mücevher de-ğil. Bu koleksiyondan örneğin çakralardan bir parça beğenen ve alan kişi, “bu ne anlama geliyor acaba?” diye merak ettiğinde ken-disinin enerji merkezleriyle karşılaşacak. Biraz daha araştırırsa nasıl daha sağlıklı olur, kendisiyle nasıl daha barışık olur, bunların hepsinin farkına varacak. Her mücevherin bir öyküsü var.

Ekibinizi seçerken nelere dikkat ediyorsunuz?Ariş Pırlanta’yı geleceğe taşıyacak en önemli unsuru çalışanlarıdır. Şirketimizde Yetkinlik Bazlı İnsan Kaynakları Yönetim Sistemini esas aldık. Bu sistemi uygulamamızın ana sebebi yüksek iş tatmini ve iş verimliliğini birlikte yaratmaktır. Genel olarak; sorumluluk-larının bilincinde, saygı, güven, inanç ve dürüstlük ilkelerine bağlı, bilgiyi hazine sayan, sürekli öğrenmeyi gereklilik kabul eden, sür-

dürülebilir başarıyı hedefleyen herkesle çalışabiliriz.

Sektörde başarılı olmanın şartları nelerdir?Teknolojinin aynılaştırdığı, rekabetin kızıştığı bugü-nün dünyasında anahtar, farklı olabilmek. Bu farkı üründen hizmete, en küçük ayrıntıdan izlediğiniz stratejiye kadar pek çok başlıkta düşünebilirsiniz.

Eğilimleri iyi analiz etmek, tüketici beklentilerini has-sas bir gözlemle ele alarak, beklentilerin üzerine çık-

mak başarıyı getirecektir.

Yurt içinde kaç mağazanız var? Yeni yatırım projeleriniz neler?Sekiz mağazamız 12 bayiimiz ve 30 satış noktamız var. 2015 yılına kadar yurtiçinde 30, yurtdışında ise 5 franchise mağazaya ulaşma-yı hedefliyoruz.

E – ticarette neler yapıyorsunuz? Satışlar nasıl gidiyor?E-ticaret satışlarımız bizi memnun ediyor. Bilgi çağının vazgeçil-mezi internet, çok geçmeden alışverişin de merkezi haline gelme-ye başladı. Ariş Pırlanta olarak, 2004 yılında başarılı bir öngörüyle; internet ortamında farklı sektörlerde alışveriş siteleri yeni yeni ortaya çıkmış ve yoğun ilgi görmeye başlamışken mücevherde bu anlamdaki eksikliği gidermek amacıyla e-aris.com sitesini kurduk. Türkiye’de ilk online satış mağazasıyız, herşeyde olduğu gibi lider

ve öncüyüz.

Sektörü nasıl değerlendiriyorsunuz?Sektörümüzün özellikle son 10 yılda önemli yol katet-tiği muhakkak. Gelinen nokta iyi ancak elbette daha yapılması gereken şeyler var. Güçlü ve zengin kültürel mirasımız, ustalığımız bunların hepsi bizim avantajları-mız. Bu avantajları daha etkin bir şekilde kullanmalıyız. Tabii bunun yanında sektörümüzün pırlantaya konul-

muş ÖTV gibi sorunlarının da çözülmesi gerekiyor.

Mücevheri kişiselleştiren marka;

Yönetim Kurulu Başkanı Kerim Güzeliş ile Ariş ve kuyum sektörü üzerine sohbet ettik..

ARİŞ

Page 51: Voir Magazin - Ağustos 20012
Page 52: Voir Magazin - Ağustos 20012

VOIR: Kuyumcukent’in kuruluşundan bahseder misiniz, neden böyle bir oluşuma ihtiyaç duyuldu?Kemal Merim: Sektördeki ustalarımız tarihi yarımadanın bu sektörü taşıyamayacağını anladıktan sonra sektörü sanayileş-me yolunda büyük bir alana çekmek istediler. Uzun yıllar süren çalışmaların ardından da 2005’te faaliyete geçti. İçinde şu an 10 bin insan yaşıyor. Yaklaşık 2200 tane iş yeri var bunların içinde; yan hizmet, Avm, atölye bloğu bir de plaza ofislerimiz var. Burası dünyanın en büyük altın ve mücevher entegre tesisi. Dünyanın hiçbir yerinde bu kadar çok metrekaresi olan kuyum üstüne bir alan yok.

Kuyumcukent sektöre neler kazandırdı?KM: Kuyumcukent sektöre çok şey kazandırdı. Eskiden tarihi yarımadada çok kötü şartlarda çalışıyorduk. Gerek alt yapı olarak gerek kullandığımız asitlerden ötürü çevreye ciddi zarar veriyor-duk. Ve personelimizde hiç sağlıklı bir ortamda çalışmıyordu. Ku-yumcukent sektöre temiz havasıyla, çevreye duyarlı arıtmasıyla, sağlık hizmetiyle, güvenlik ve otopark hizmetiyle, kafeleri ve restoranlarıyla 5 yıldız konforunda bir ortam sundu. Yurt dışından gelen misafirlerimizi o kötü şartlarda değil beş yıldız konforunda-ki Kuyumcukent’te rahatlıkla ağırlayabiliyoruz. Üretim tesisleri gezildiği zaman insanlar kaliteli bir ortamda kaliteli üretim yapıl-dığını görüyor. Bunu bakışlarından hissedebiliyoruz.

Bünyenizde kaç firma var, beklediğiniz ilgiyi görebildiniz mi?KM: 2200 iş yeri var. İçinde 10 bine yakın insan var. 1750 tanesi hizmete açılmış durumda. Fakat bir şey daha var ; Kuyumcukent’ in ek tesisleri var. Burada da çok ciddi inşaatlar tamamlandı, tesli-matları başladı, üretime geçildi. Bizim zaten en büyük sıkıntımız

Avm’i yeterli doluluğa eriştiremememiz. Çünkü dükkan sayımız çok fazla. 700 bağımsız bölümümüz var ve şu an 250 tane açık dükkan var. Dükkan sayımız çok fazla olduğu için içeriye gelen misafirlere, sanki burası dolu değilmiş imajı veriyoruz. Bugün takdir edersiniz ki piyasadaki bir çok Avm’nin içindeki dükkan sayısı 100-150 arasındadır. Biz yönetime geldiğimizde beş adet dükkan sayımız vardı. Bugün dükkan sayımız yaklaşık 250’ye ulaştı.

Firma olarak Kuyumcukent’te yer almak istemeyenlerin gerekçeleri neler, çekinceleri ne?KM: Bazı firmaların yerleri yok, bazı firmaların gerekçesi ise çar-şıyı tam olarak dolduramamızdan kaynaklanıyor. Ama biz bunu kırdık. Gelmek isteyenlerin büyük bölümü geldi. Dükkan sayımız 250’ye ulaştı. Atölye bloğumuzda boş yerimiz kalmadı denecek kadar az. Bizim sadece yan hizmette biraz boşluğumuz var. Onları da doldurmak için çaba sarf ediyoruz.

Bir firma neden Kuyumcukent’te mağaza açsın, avantaj-ları neler?KM: Bir kere üreticiler için çok sağlıklı kaliteli güvenilir bir or-tam. Gerek kendi, gerek çalışanları, gerek üretim kapasitesini artırma açısından. Toptanda Anadolu’dan ya da yurt dışından ge-len insanlar binlerce kuyumcuyu bir arada görebiliyor, hepsine çok kolay ulaşabiliyor, temasa geçebiliyor. Sanki burası 12 ay fuar alanı gibi.

Tek takı üzerine hizmet veren firmalar yok.. Müşterilere Kuyumcukent olarak farklı hizmet yelpazesi sunuyorsu-nuz.. Bununla ilgili biraz bilgi verir misiniz?

50

Türkiye'de bir ilk Wedding World Kuyumcukent.. Çağın geleneklerine uygun yapısı, teknolojik alt yapısı ve müşterilerine sunduğu farklı hizmet yelpazeleriyle dünyada eşi benzeri daha yok. Toptancılar kendilerini tüm ülkelere tanıtma fırsatı yakalarken, evlilik hazırlı-ğındaki çiftler ise hiç yorulmadan; söz sepetinden kı-naya, gelinlikten damatlığa, davetiyeden çikolataya, en önemlisi mücevherlerine kadar her şeyi rahatlıkla te-darik edebiliyorlar.. Kuyumcukentin hedefi ise daha da büyük; dünya pazarında bir numara olmak. Tüm bu ko-nuları görüşmek ve etraflıca bilgi almak için Kuyumcu-kent Yönetim Kurulu Başkanı Kemal Merim'e sorduk.

Altın Piyasasının KalbiKUYUMCUKENT

Page 53: Voir Magazin - Ağustos 20012

KM: Bünyemizde 2 tane balo salonumuz 1 tane nikah salonumuz aktif bir şekilde hizmet veriyor. Avm’nin yalnız kuyumculara yö-nelik bir çarşı olması değil, daha çok yeni evlenecek insanların ihtiyaçlarına cevap verebilmesine önem verdik. Altın, abiye, ge-linlik ve damatlık, davetiye, nikah şekeri ve hatta beyaz eşyadan çeyize kadar temel ihtiyaçlarını karşılayacağı bir konsept oluştur-duk. İnşallah bu konsepti yavaş yavaş tamamlayarak, Türkiye’nin en büyük altın, evlilik temalı alışveriş merkezini oluşturacağız..

İnsanlar alışveriş için neden Kuyumcukent’i tercih etmeli, sonuçta Kapalıçarşı da var?KM: İnsanların buraya gelmesi ve altın mücevher ihtiyaçlarını giderebilmesi için o kadar çok sebebimiz var ki.. Çünkü burada, Avm’nin üst katında bulunan atölyelerimizin hepsinde üretim ya-pılıyor. Üretimin büyük bir bölümü gerek yurt içine gerekse yurt dışına dağılıyor. Mutfak burada olduğu için yukarıdaki atölyeci arkadaşım kendi ürettiği malı satıyor ve imalattan direkt halka ulaştırıyor. Buradaki kuyumcu mağazalarının hemen hemen ta-manına yakını üretici firmalar tarafından işletiliyor. Ayrıca model çeşitliliği bakımından çok fazla alternatif var ve fiyatlarımız dışa-rıya göre çok ucuz. Kapalıçarşı bize alternatif bir yer değil. Ka-palıçarşı dünyanın en eski Avm’si. Bizimle bağdaştığı taraf yok, daha çok turistik bir yer. Biz artık kuyum sektörü olarak dün-yaya seslenmek istiyoruz. Kapalıçarşıya gelen ticaret tamamen bireysel. Bizim amacımız daha çok toptancılara yönelik, volumü yüksek, adedi yüksek siparişler yaparak öne çıkmak.

Müşteri çekmek için ne tür kampanyalar düzenliyorsunuz, biraz bahseder misiniz?KM: Özel günlerde promosyonlar yapıyoruz. Televizyon kanal-larıyla işbirliği yapıyoruz. Ulusal ve sektörel basını kullanıyoruz. İnternet dünyasına ve reklamcılığına çok inanıyoruz. İnternetin geri dönüşleri bizi memnun ediyor.

Bir de nikah salonunuz var.. Talep yoğun mu?KM: Bahçelievler Belediyesi’nin resmi nikah salonunu tahsis ettik. Çok fazla ilgi çekiyor. Çünkü nikah salonumuzun konforu çok yüksek. Gelinle damada çok kaliteli, konforlu bir ortam sağ-lıyoruz. Yani bir nevi ev ortamı oluşturduk. Mekanımız çok geniş olduğu için gelen davetliler de hiç sıkıntı yaşamadan buradan ay-

rılıyor. Haftasonları burada sezon içinde 25’e yakın nikah kıyıyo-ruz. 6-7 bin kişi sadece Kuyumcukent’i nikahtan ötürü ziyaret etmiş oluyor.

Daha çok hangi ülkeler size alışverişe geliyor?KM: Dünyanın her yerine Kuyumcukent’ten altın ihraç ediyoruz. Gümüş, bronz, kıymetli taşlar, yarı kıymetli taşlar ve değersiz taşlar ihraç ediyoruz.. Buraya gerek yurt içinden gerek yurt dı-şından gelen alıcı, her türlü tedariğini çok kısa sürede ve alter-natif olarak çok sağlıklı bir şekilde tamamlama imkanına sahip.

Kuyumcukent olarak hedefleriniz neler?KM: Kuyumcukent’i dünyanın altın merkezi yapmak.. Dubai’de ciddi bir pazar varsa Kuyumcukent’i de Dubai’nin bir kardeşi olarak, dünyanın en büyük altın merkezi yapmayı hedefliyoruz. Bunu da büyük ölçüde başardık. Alt yapı olarak hiçbir eksiğimiz yok. Çünkü mekanımız var. Bir çok insanın projesi vardır, me-kanı yoktur. Biz o yüzden çok şanslıyız. Çok ciddi bir yatırımla İstanbul’un tam göbeğinde, havaalanına beş dakika mesafede bir tesise sahibiz. Bunun içinde şu an 10 bin insan yaklaşık 1750 ye yakın firma var. Yeni tesislerimizin de dolmasıyla, hedeflerimize ulaşmış olacağız. Ulusal basında ve dünya basınında yer alarak yabancı yatırımcılar ile üreticileri buraya çekerek dünyanın altın merkezi yapmayı umuyoruz.

Devletten beklentileriniz neler?KM: Etrafta merdiven altı diye tabir edilen onlarca belki 100’ler-ce yer var. Bunlar da ciddi anlamda haksız rekabete yol açıyor. Devlet yetkililerinden isteğimiz; özellikle Fatih Belediyesi’nden bu tip yerlere ruhsat vermemeleri, onları Kuyumcukent’e yön-lendirmeleri ve eşit rekabetin sağlanması.

Son olarak bünyenizde oluşturulan mücevher mühendisliği fakültesinden bahseder misiniz?Marmara Üniversitesi, Kuyumcular Odası ve İhracatçılar Birliği Kuyumcukent ile birlikte bir çalışma başlattı. Dünyada ilk defa mücevher mühendisliği bölümü açıldı. İstanbul Ticaret Üniversi-tesi geçtiğimiz yılki eğitim döneminde öğretime başladı. Öğretim görevlileri buradalar. Amacımız sektöre deneyimli kuyumcu, sar-raf, mücevher ustaları kazandırmak.

51

Kuyumcukent Yön. Kur. Bşk. Kemal Merim atölyesinde

Page 54: Voir Magazin - Ağustos 20012

Erol Albayrak

İnsanlık işinde gücünde, hayat devam ederken; dünya çağdaşlık, medeniyet, teknoloji, sanat derken, hepsinin ortak noktası moda... Moda toplum hayatına değişik-

lik ihtiyacı ve süslenme arzusuyla giren geçici bir yeniliktir. Geçicidir, fakat kitleleri etkisi altına alır. Genelde modayı gi-yinmek olarak algılasak da; moda genel bir tabirdir. Sanat, müzik, tiyatro, edebiyat, restoran, iç mimari, tv programları, yapı, peyzaj. Duyuları uyaran her şeyi içerisinde barındırır. Moda sosyal ve ekonomik bir olaydır. Ekonomik değişiklik-ler, aile çevresi, toplumun ahlak anlayışı, içinde yaşadığımız tabiat şartları, iklimler, dinler, töreler, meslekler, yaş, cinsi-yet ve tabii ki zevkler, moda akımlarına yön verir. Genel bir bakış olarak modayı bu şekilde tanımlarız…

Tasarımcı gözüyle moda dersek...Moda bir hayaldir, sıfırdan başlamaktır. Sınırları zorlamaktır. Cesa-rettir moda. Başkaldırıştır, zamanın ve dönemin bakışına meydan okumaktır. Moda ‘asi ve asil’dir.Zaman zaman değişkenlik ve farklılık gösterir. Bazen içerisinde hüz-nü barındırır, karanlık ve simsiyahtır. Bazen de rengarenk ve ışıl ışıl dır. Yaşamdaki bütün duyguları içerisinde bulundurur. Ruh halimiz, ihtiyaçlarımız, gireceğimiz ortamlar gibi etkenlerden etkilenip, de-ğişkenlik gösterir.Özünde hep daha iyiyi, daha güzeli işler. Beğenme ve beğenilme duygusu taşır. Milattan önceki yıllarda Çinlilerin ayaklarını küçült-mek için sıkıntıya girmeleri gibi. 15.yy.’a kadar üzerinde terzilik işi olmayan giysiler kullanılırken 15. yy. ve sonrası dönemlerde ise; terzilik ve kişisel zevklerin giysiye adapte edilmesiyle şekil almaya başlayan bir süreçtir. Moda bir dönemde kalıplaşmış, hemen her-kesi aynı kılığa sokan tarzıyla damga vurmuştur. Kadınlar rahatsız olmasına rağmen dar korseler, uzun kabarık etekler kullanırdı. Elit kesimlerin getirdiği akımlar halkı da etkisi altına alırdı. Tabi artık günümüzde durum böyle değil. Dünya değişti; insanlar, dönemler, yaşam tarzları artık her şey bambaşka. Moda da çok farklı anlamlar taşıyor. Şimdilerde moda birbirine benzememek, farklı olmak. Gü-nümüz insanı daha akılcı davranıyor. Moda akımları yerine stillerini oluşturma konusunda çaba sarf ediyorlar. Yeni nesil moda bu. Stil sahibi olmak kendi modanı ve tarzını oluşturmak. Zamanın çok de-ğerli olduğu günümüzde, özellikle iş kadınları, bir çok kesimin alıp kullanabileceği giysiler yerine, kendilerine özel gardrop hazırlat-mayı tercih ediyorlar. Böylece hem stil hem de birbiriyle rahatça kombinleyebilecekleri birçok kıyafete sahip oluyorlar. En popüler detaylar ise; rahatlık ve kullanılabilirlik. Binlerce yıldır süre gelir moda. Ve içimizde güzel giyinme ve beğenilme isteğimizi barındırdı-ğımız sürece hayatımızda yer almaya devam edecektir. Moda doğru yer ve zamanda kullanıldığında yaşantımızda olumlu etkiler bırakır. Giysilerimiz bizi temsil eder ve aslında bizim yerimize konuşurlar. İç dünyamızla bedenimizin söyleşisidir adeta. İnsanların bakışını et-kilerler. Artık moda zihnimizde, duygularımızda ve bedenimizde…

Duygularım Moda

Aksesuarların Büyülü Dünyası Home Store’daKadın giyimin öncü markası Home Store kıyafetlerin

yanı sıra aksesuarlarıyla da adından sıkça söz etti-riyor. Emel Acar’ın yönetimindeki tasarım ekibinin, usta ellerinden çıkan aksesuarlar, güzel kadınların ışıltılı dün-yasını yansıtacak tarzda. Kuru kafa işlemeleriyle bir akım yaratan Home Store’ un pembe, kuru kafalı kolyeleri ışı-ğınızı yansıtırken; üzeri taşlarla süslü kemerler ise sade kıyafetlerinizin tamamlayıcısı oluyor. Spor kıyafetlerinize ayrı bir hava katacak yakalıklar da ihtişamıyla göz dol-duruyor.

52

VOIR güncel

Page 55: Voir Magazin - Ağustos 20012

Beyaz.. Duru.. Romantizmin takıya dönüşmüş şekli.Nostaljinin rüzgarına kapılmış danteller, beyaz çiçekler..Buram buram romantizm kokan takılar: “White Dreams”..İlginç ve farklı koleksiyonlar üreten Roberto Bravo;yine bir akıma öncülük yaparak, çarpıcı bir koleksiyon çıkartmış. Sezona damgasını vuracak olan takılar, kullananlara ayrı bir değer katacak.

RobertoBravo

“ADV

ERTO

RIAL

” SAY

FADI

R.

Romantizmin Dönüşü

53

Page 56: Voir Magazin - Ağustos 20012

54

Nili’nin gümüş dünyasıMimar Elif Barut’un çağdaş ve şehirli kadınlar için tasarladığı

Nili Gümüş Takıları, kullanıcılarına, “Nili Takı Partileri” ile ula-şıyor. Nili Takıları Avrupa’nın önde gelen markalarının tercih ettiği gibi 925 ayar gümüşten “rodyum” kaplanarak üretiliyor. Rodyum kaplanan gümüşler hem kararmıyor, hem de antialerjik özelliği ile sadece altın kullanabilen hanımların gümüşü de kolaylıkla kulla-nabilmesini sağlıyor.

French Connection ile bilekler renkleniyor

Lady Petite ile gününüz artık daha renkli…

Mücevher dünyasının parlayan yıldızı Jival, bu yazın renklerini taşıyan yeni koleksiyonu “Lady Petite” ile

mücevher seven her kadını yazın en şık kadını yapıyor. 500 farklı çeşide sahip Lady Petite koleksiyonu; 18 ayar altın, mineli ve pırlantalı bileklikleriyle bu yazın en güzel renklerini taşıyor. İster tek ister birkaç bileklik bir arada kullanılabilen ve bileklikleri tamamlayan çok zarif kolye-lerden oluşan bu koleksiyon, her kadına kendi stilini ya-ratma olanağını da sunuyor.

Şık ve zarif tasarımlarıyla tarz sahibi erkek-lere hitap eden French Connection, yaza

uygun neon renklerdeki saatleriyle dikkat çe-kiyor. Güncel moda stilini yansıtan tarzıyla bü-yük ve renkli kadranlı saatten hoşlananlar için mükemmel bir seçim olan French Connection darbelere karşı dayanıklılığı ve su geçirmezlik özellikleri ile de oldukça fonksiyonel. Sezgin Saat güvencesiyle; siyah, mavi, kırmızı ve tu-runcu renkleriyle yazın enerjisini bileklere ta-şıyor.

VOIR güncel

Page 57: Voir Magazin - Ağustos 20012
Page 58: Voir Magazin - Ağustos 20012

56

Kadın Girişimcilerin Dört Dörtlük CevaplarıDörtlük

4

1 Kaç yıldır bu sektörün içindesiniz?2 Erkek egemen bir toplumda çalışmanın artıları ve eksileri neler?3 Yolunuza çıkan zorluklar karşısında pes ettiğiniz zamanlar oldu mu? Bu zorluklar karşısında kendinizi nasıl motive edersiniz?4 Geçmişten bu güne kadınların iş hayatındaki yerini değerlendirir misiniz?

Türk Kadını her zaman vefakardır.. Anaçtır en başta.. Değer verilmesi gerekir..Günümüzde; zamanın erit-tiği her şey gibi, kadınlarımıza verilmesi gereken değeri unutmuş durumdayız. Ne yazık ki kadınlarımız, ya töre cinayetlerine kurban edilmekte ya da şiddet görmektedir. Yirmibirinci yüzyılı yaşadığımız şu gün-lerde “Kadına Şiddete Hayır” kampanyalarının düzenleniyor olması, daha doğrusu bunun düzenlenmesine sebebiyet veren olayların cereyan etmesi çok acı.. Halbuki, tarihte ve günümüzde her alanda var oldu kadın-lar.. Tarla sürdü, anne oldu,bazen bir kardeş ya da eş oldu.. Sonra kimliğini ortaya koymaya başladı ve sadece evde olan kadın, iş hayatına da atıldı.

Hep çalıştı.. Yetiştirdi.. Öğretti..Bizler de VOIR ekibi olarak; Kadına Şiddete Hayır! Diyoruz.. Bunun vesilesiyle de Türk Kuyumculuk Sektöründeki 4 Kadın girişimcimizle kısa sohbetler ettik. 4 Kadına 4 Soru yönelttik.Kadın gözüyle sektöre bakalım istedik. Dört dörtlük bir sohbet oldu.. Keyifle okumanızı umarız..

Page 59: Voir Magazin - Ağustos 20012

127 senedir bu sektöre hizmet veriyorum. UBM Rotaforte Uluslararası Fuarcılık A.Ş. yöneticisi ve ortağıyım. Aynı zamanda yönetim kurulu üyesiyim.

2Hiç düşünmedim. Ben tüm kişilere insan olarak baktığım için kadın-erkek olarak ayırmadım. Her birey bir kişilik, hatta her biri ayrı birer kişilik. Kabataslak 1000 müşte-

rim var ise 1000 ayrı kimlik, 1000 ayrı karakter. Artıları var mıdır? Belki vardır ama çalışma hayatımda ne zaman kadın olduğum için bir ayrıcalık yaşadım bilmiyorum. Aslında bu so-ruyu karşılıklı iş yaptığım kişilerin değerlendirmesi gerekir. Onlar ben kadın olduğum için bana farklı davranmışlar mıdır ? En azından ben hiç hissetmedim diyebilirim. Sonuçta karşılıklı ti-caret yapıyoruz ve herkes fayda sağlamak için masada. Karşı-sındaki kadın diye ne haklarını hediye eder, ne de haklarından fazlasını alabilirler.

3Oldu, olmaz olur mu! Ama o kadar anlık pes’lerdi ki. Ben hissettiklerime “pes etmek’’ ti diyemeyeceğim ama “kı-rılmalar” yaşadım. Yaşadığım kırılmalar; yeni heyecanlar

bulana kadar geçen süreç içerisinde, mutsuzluk ve enerji dü-şüklüğü olarak yansıyor bana. Allah’tan çok çabuk yeni hedef-ler koyabiliyor ve tekrar adrenalin pompalamaya başlıyorum. Benim yaşam gıdam adrenalin. Benim motivasyonum kendi içimdedir. Önce içime kapanma süreci yaşarım. Bu karşılaştı-ğım zorluğun derecesine göre çok kısa veya daha uzun sürebi-lir. İçime kapanmak eve kapanmak değildir. Herkesi dinlerim o sırada ama sadece dinlerim ve susarım. Sonrasında ken-dimle başbaşa kalarak, içimdeki tüm sorulara cevap ararım. Cevabımı yine kendim veririm. dinlediğim herkesin fikirleri-nin bir harmanı da olabilir bu, tamamen bambaşka olan ken-di fikrim de... Kararımı verdiğimde ise üzerimdeki bezginlik tamamen gitmiştir ve çok enerjik olurum o zaman. Tasarladı-ğım ve başarmak istediğim işin finalini hayal ederim. Herkes açılışa konsantreyken ben kapanışı hayal ederim. Hep kendi kampanyalarım vardır, gerek işimde gerekse özel yaşamımda. Hayatımı bir kampanya düzeni içerisinde renklendiriyorum. Şu güne kadar bunu başaracağım, şu kadar günde şu kadar kilo vereceğim gibi. Kendime verdiğim cezalar ve ödüller vardır ve çok sıkı uygularım. Mesela gözlüğümü kaybettim diyelim ve bu kısa bir süreçte ikinci kez oluyor... Kendime şu kadar ay gözlük almayacaksın cezası veririm ve çok ihtiyaç da hisset-sem cezam bitene kadar katiyyen almam.

4Üst düzey yönetici kadın sayısı hızla artıyor. Özellikle hizmet sektöründe, detaycı, düzenli ve programlama özelliği olan kadınların, olması gerektiği pozisyonları

almaya başladığını görüyorum. Daha önceki sorunuzda bah-settiğim görüşümü burada başka bir açıdan yine açmak istiyo-rum. Ben insanları kadın-erkek olarak hiç ayırmadım. Cinsi-yet farklılığını hiç farketmedim bile. Ailemin beni yetiştirme tarzıyla da alakalıdır sanırım. Rahmetli babam da, hala en iyi danışmanlarımdan biri diyebileceğim annem de hem çok ay-dın hem de iyi tahsil görmüş kişiler. Dolayısı ile benim kız veya oğlan doğmuş olmam onlar için de farketmedi. Çünkü

57

ŞERMİN CENGİZ: İstanbul American Robert Koleji ve Boğaziçi Üniversitesi mezunuyum. İşletmeci ve yöneticiyim. Girişimciyim. 2000 yılı girişimcilik dalında Türkiye birinciliği ödülü sahibiyim. Yaş haddinden ayrılana kadar uzun seneler, Türkiye Genç İşadamları Derneği Yönetim Kurulu üyeliğinde bulundum. Londra'da işletme dalında okuyan bir oğlum var.

ŞERMİN CENGİZ

ailemdeki ve yakın akrabalarımdaki hiçbir erkek çocuktan farklı yetişmediğimi biliyorum. Onların yapıp da benim yapmadığım birşeyi hatırlamıyorum. Ben diyorum ki; akıllı, çalışkan veya daha az akıllı ve tembel insanlar vardır. Hırslı, azimli veya tam tersi maymun iştahlı, vurdumduymaz insanlar vardır. Şimdi bu negatif özellikleri taşıyan kişiler ister kadın ister erkek olsun başarılı olamazlar. Pozitif özellikleri taşıyan kişiler de ister er-kek ister kadın olsun başarılı olurlar. Burada bakmamız gereken cinsiyet farklılıklarında yüzde kaçının hırslı, azimli, çalışkan ol-duğunu görebilmek. İşte bu noktada kadınların sayısının erkek-lere göre daha fazla olduğunu zannediyorum. Çünkü okul hayat-larımıza flash back yapıp hafızalarımızı tazelersek, gazetelerde yayınlanan sınav sonuçlarına veya fakülte bitirme derecelerine bakarsak, üst sıralarda kız öğrencilerin daha fazla yer aldığını görürüz. Bir de doğası gereği kızlar daha düzenli oluyor ve de-taylara daha meraklı olma özelliği taşıyor. İş hayatında faydası çok olan özellikler bunlar. İşte kadınlar kendilerini tanıdıkça, özgürleştikçe, iş hayatında daha fazla yer almaya başladıkça ve de dediğim gibi akıllı, çalışkan, azimli, hırslılarsa basamakları hızlı tırmanabiliyorlar. Son yıllarda kadın yönetici sayısının hızla artması bu sebeptendir diye düşünüyorum.

Page 60: Voir Magazin - Ağustos 20012

1 2003 yılından beri sektördeyim. Ülkemizin el işi alyans üretimi ve ihracatında en başa-rılı firmalarından Aspar Alyans ile yollarımız

kesiştiğinde, gümüş ticaretinden vaz geçerek ken-dimi el işi alyansların büyülü dünyasında buldum. Halen Aspar Alyans ve pırlantanın Kemeraltı ma-ğazasında, yeni evlenecek ve her zaman yeni ka-lan çiftlerin hayallerindeki alyans ve pırlantalara ulaşmasında aracılık ederken, mutluluklarında pay sahibi olarak yeni yeni müşteriler ve dostlar edin-mekteyim.

2 Erkek egemen bir sektör olan kuyumculuk-ta kadın olmak, eskiden zordu. Ancak artık sektörde kadınların artmasından dolayı, daha

rahat bir hale geldi. Sektördeki yerimi pozitif hale getirmek için anahtarım; güler yüzüm, her zaman müşteri memnuniyetini en üst düzeyde tutarak, dürüst, ilkeli ticaret yapmaktır. Ayrıca meslektaş-larımla saygılı bir ilişki kurmak da benim için çok önemlidir.

3Hiçbir zaman yoluma çıkan zorluklar karşı-sında pes etmeyerek, her zorun bir çıkış yolu olduğunu bilir ve o çıkışa ulaşan yolu bulma-

ya, sabırla odaklanırım. Yani imkansız diye bir şey yoktur ya da babamın dediği gibi: “Finişe ulaşana kadar sadece kendi işine odaklan, senden önde olanlar varsa da yarış bitmeden vazgeçmeyip, hede-fine kilitlen. Kimin kazanacağı finiş çizgisi geçilene kadar belli değildir.” Bu felsefe her zaman benim için çıkış anahtarı olmuştur.

4 Kadınlar iş hayatında ve sosyal hayatta her zaman başarı ile yer almışlardır. Eğitim düze-yi ve sosyal bilincin artması ile birlikte artık

işlerde kadın erkek işi ayrımı, eskiye göre yok de-necek kadar azalmıştır. Genelde bilgi, birikim ve tecrübe, işlerin kazanım ile başarımlarında ön plana çıkmıştır. Ayrıca unutulmamalıdır ki, Türk Kadınla-rı Kurtuluş Savaşında ve sonrasındaki iktisadi faali-yetlerde, her zaman dünya kadınlarından çok önce, önemli kahramanlıklar ve başarılara imza atmıştır.

PINAR İNAN: Balıkesir Burhaniye’de doğdum. İşletme fakültesi mezunuyum. 10 yıl köklü bir bankanın Ege Bölge Müdürlüğünde çalıştım ve 2. müdürlük görevinden sonra, istifa ederek ayrıldım. Her kadın gibi ben de takı kullanmayı çok seviyordum. Hobim olan takıyı, meslek olarak sürdürmek istedim. Gümüş takı üzerine 2 adet dükkan açarak, 6 yıl kadar gümüş işi ile iştigal ederek kuyum sektörüne adım attım.

PINAR İNAN

58

Page 61: Voir Magazin - Ağustos 20012

59

1 İlk olarak 2001 yılında Kapalıçarşı’da işe başla-dım. Kazandığım deneyimler sonrasında, 2009 yılında Fiore D’oro yu kurdum. Bu sektöre 11

yıldır hizmet veriyorum.

2 Erkek egemen bir sektör de kadın olarak ken-di ayaklarının üstünde durmak kolay değil. Bu durum tek bu sektör için değil diğer sektör-

ler için de geçerli. Önceleri kadın sadece evinde çocuklarını büyütürken, erkekler geçim kaynağını oluştururdu. Şu an ise kadınlar, hem çocuğuna an-nelik yapıyor hem ev hanımı oluyor hem de çalışıp hayat standartlarını yükseltiyor. Böylece ailesine, yetişen nesile ve milletine her anlamda katkıda bu-lunuyor. Bunlar kadında özgüveni ve kendini güçlü hissetmesini sağlıyor. Ben de bir kadın olarak bun-dan gurur duyuyorum. Her geçen gün biz kadınlar, tüm sektörlerde çoğalmaktayız. Bu da sevindirici bir olay.. Kadınların, gerçekten istediği sürece ya-pamayacakları, altından kalkamayacakları bir iş ol-duğunu düşünmüyorum.

3İnsana işten zorluk gelmez zorluklar insandan gelir. Siz işinizi titizlik, özen, emek, fedakar-lık göstererek yaparsanız karşılığınıda alırsı-

nız. Şimdi madalyonun diğer tarafındayım. Global kriz devam ettikçe siz iş yapmak için daha stresli, sıkıntılı ve daha yıpratıcı bir döneme giriyorsunuz; ama tüm bunlara rağmen pes ettin mi diye soru-yorsanız böyle bir ortamda bu lükse kimse sahip değil. Zorluklarının yanında avantajlarını da yaşı-yorum. Firma sahibinin bayan olduğunu öğrenince insanlar çok şaşırıyor. Bazı insanlar ise size karşı daha anlayışlı olabiliyor hatta bazı durumlarda nazı-nız daha çok geçebiliyor. Destekleyenler de oluyor. Yani kısacası iyilikte kötülükte, zorlukta kolaylık-ta herşey hayatta yaşanıyor. Herşey insanlar için. Önemli olan bunları yaşadıktan sonra siz hala yolu-nuza doğru adımlarla yürüyebiliyor musunuz? Ha-yat idealleriniz hala aynı seviyede mi? Tüm mesele bu.. Sevdiğim bir söz vardır; “düşünceler gayeyi doğurur, gayeler eylemlere dönüşür, eylemler alış-kanlıkları oluşturur, alışkanlıklarda karakterimizi tayin eder.”

4 Bu gün, daha saygın bir yerdeyiz.. Kadınlar sadece “anne” ya da “eş” olma sınıfından ar-tık çıktı. Biraz önce de bahsettiğim gibi, kadın

evde oturur, erkek ev geçindirirdi. Ama artık ka-dınlar da iş yaşamına girdi. Evde anne ve dışarıda eşini destekleyen kadın olarak görev alıyoruz. Bun-lardan şikayetçi değilim. Hepsi bana keyif veriyor. Bir kadın olarak bunları başarmak da ayrı bir tat..

59

ŞERMİN KOÇ: “ Bulgaristan’da doğup, büyüdüm. Üniversiteyi kazanamayınca, çalışma hayatına atılıp, kariyer yapmaya karar verdim. Bunun için Türkiye’ye, ilk olarak İzmir’e geldim. Değişik sektörlerde deneyimlerim oldu. Ancak İzmir’de kariyer yapamayacağımı anlayınca, 2001 yılında İstanbul’a gelerek Kapalıçarşı serüvenime başlamış oldum. Sürekli kendimi geliştirdim. En büyük hayalim olan kendi işimi, 2009 yılında kurdum Fiore D’oro… Altın üzerine toptancılık yapıyorum. İtalya’nın seçkin markalarını Türkiye ve buradan da tüm Dünyaya pazarlıyorum. İşimi çok seviyorum. Bu sektörde bayan olarak bulunmaktan da memnunum”

ŞERMİN KOÇ

Page 62: Voir Magazin - Ağustos 20012

60

NURAN AÇILAN: “Sektöre girmeden önce hiç iş deneyimim olmamıştı. Eşim Nuri Bey, kapalıçarşıda kuyumcuydu. Fakat bir gün, işlerinde çıkan aksilikler yüzünden, eşime yardım etmek için çarşıya geldim. Sonra takı takmayı seven bir kadın olarak, imalat bölümüyle ilgilenmeye başladım. Her şeyi sıfırdan öğrendim. O dönem altını bırakıp, gümüşe geçiş yapmıştık. Böylece Sercan Otantik macerası başlamış oldu. Zaman zaman zor geldiği anlar oldu.. Ama asla pes etmedim ve çok şükür dimdik ayaklarımın üstünde durmayı başardım.”

1 Yaklaşık 9 yıl kadar oldu. Ama öğrendiklerim ve azmim tarafından bakınca, çok daha uzun yıllarda başarılması gereken bir iş başarmışım

diye düşünüyorum.

2 Bu sektöre ilk geldiğimde, iş sahibi ya da imalat da neredeyse kadın hiç yoktu. Diğer departmanlarda çalışanlar vardı tabi.. Zaman

geçtikçe kadınlar çoğalmaya başladı. Bence çok daha güzel olmaya başladı. Çoğunlukla kadın tü-keticiye üretim yapılıyor. Ama ilginçtir ki erkekler yapmış bu güne kadar. Ben sektöre girdiğimde çok yadırgadılar.. Hele ki imalatın başında bir kadın olmak..İstemeyenler, eleştirenler çok oldu. Ama artık kendimi ispatladığımı düşünüyorum. Şahsen ben daha çok eksilerini yaşadım. Ama şimdi iyi ki yaşamışım onları diyorum. Bu günkü Nuran’ı o sa-yede oluşturdum. İşimin başarısını da onlara borç-luyum diyebilirim.

3Aksine.. Yoluma çıkan her olay ve her kişi beni biraz daha kamçıladı. Biz iflasın eşiğine gelip, arabamızı satıp sermaye yaparak gümüş

işine girdik. Bir gün bana köstek olan insanlara da imal ettiğim ürünlerden satacağımı biliyordum. Za-ten başka türlüsü de olamazdı..Çünkü öncelikle bir kadın olarak, ben bir “anneydim”.. Ayakta kalmak zorundaydım.Takı takmayı seven bir kadın olarak, önce yanımız-da çalışanlara tarif ederek ürettirmeye çalıştım. Sonra baktım ki kafamdakini üretemiyorlar, öğren-dim ben de.. Sektöre girdiğimde hiçbir şey bilmi-yordum. Önce mum ile ilgili bilgiler edindim. Us-taların yanında çıraklık yaptım bir nevi. Hatta eve mum makinası aldım ve evde mum bastım sürekli. Sonra diğer aşamaları da tek tek öğrendim. Şimdi bir ürünü ortaya çıkarabilecek her aşamasını bili-yorum. Şimdi, neredeyse her ürettiğim beğeniliyor. Bana inanmayanlar da dahil, İtalya’ya bile ürün sa-tıyoruz.

4 Kadınlarımız yeni yeni iş hayatına atılmaya başladı aslında. Geçmişte çalışan kadın kesimi çok azken, şimdi evde oturan kadın kesimi az..

Bence en büyük ayrım bu zaten. Kendi hayatıma bile dönüp baktığımda 10 yıl öncesine kadar evde olan bir kadındım. Ama şimdi eşim ile birlikte el ele verdik, çalışıyoruz. Eşim pazarlama bölümünü ben de imalat bölümünü yürütüyorum. Oldukça da memnunum bu durumdan. Birbirimizi tamamladı-ğımızı düşünüyorum.

NURAN AÇILAN

Page 63: Voir Magazin - Ağustos 20012

61

ITSUMIİstanbul’un en nezih yerinde, Suada’da bir Japon Restaurantı.. Kendine özgü lezzetini, Türk mutfağıyla harmanlamış bir mekan. Rahat, modern çizgisiyle huzuru yaşayacağınız bir yer. İtsumi Restaurantını sizlere tanıtalım istedik.

Kendinizden ve eşinizden biraz bahsedermisiniz?1996 turizm ve otelcilikten mezun olduktan sonra 5 yıldızlı otellerde çalıştım.1998 yılında Japonlarla tanıştım ve o za-mandan beri Japon restaurantında çalışmaktayım. Kışın Yıldız Teknik Üniversitesi’nde, Japonca eğitim alıyorum. 3 Yaşında dünya güzeli bir kıza sahibim. Eşim ise 15 yaşından beri Ja-pony’ nın en iyi restaurantlarında çalıştı. 1994’te bir Swiss Otel Miyako’ya gelerek Türkiye macerası başlamış oldu. Burada da çeşitli restaurantların mutfaklarında çalıştı, orga-nizasyonlarını ve danışmanlıklarını yaptı. 2003 yılında iş kule ITSUMI ‘yı açtı.

Bu Mekanı Açmaya Nasıl Karar Verdiniz?2005 Yılından beri Reina’da hizmet verdikten sonra, Sua-da’nın ambiansının daha iyi olduğunu düşünerek, 2012’de Su-ada Itsumi’ yi açtık.

Itsumı’nin açılımı nedir?Japon yemeklerinin özü 5 temel lezzete dayanır; şeker, tuz, sirke, soya sosu ve miso. Eski Japon aşçılarının becerisiyle bu 5 temel lezzet, Japon yemeklerinde 5 temel tada dönüşmüş-tür. Bu temel tatlar, tıpkı Türk mutfağındaki gibi tatlı, ekşi, tuzlu, acı ve baharatlıdır. İşte restaurantımızın adındaki “İtsu-mi” bu 5 temel Japon tadının simgesidir. Itsumı Suada’da Ne Zaman Açıldı? Başka Şubeleriniz Var Mı?2012 Mayıs ayında açıldı. İşkuleleri merkez şube olmak üze-re, Etiler’de Türkiye’nin ilk ve tek marketi Ichiban ve Itsumi Suada.. Fakat ilerleyen zamanda yeni lokasyonlarda subeleri-mizi çoğaltmak fikrindeyiz.

Biraz japon mutfağından bahseder misiniz?Japon mutfağı sadece yemek değil bir kültürdür. Balığın nasıl kesildiği, tabakta nasıl sunulduğu, o restaurantın.kimliğini orta-ya koyar. Dolayısıyla özen, tazelik çok önemlidir. Türkiye; Japon mutfağının sadece soğuk yani çiğ balık ve sushisini biliyor. Oysa ki sıcak yemeklerimizde çok çeşitli ve lezzetlidir. Izgara, kızart-ma, haşlama, güveç ve buharda pişenler olmak üzere çok zengin bir mutfaktır.

En çok tercih edilen special yemekleriniz hangileri?Yakiniku (kendin pişir kendin ye) çok tercih ediliyor. Türkiye’nin hiçbir yerinde deniz üzerinde mangal keyfi yoktur. Fakat Suada Itsumi’de seçtiğiniz et, tavuk ve sebzeyi masanızda kendi arzu-nuza göre pişirip yiyebilirsiniz. Bunun dışında Shake Karpacho (Somon karpaçyo) ve kızartılmış karıdesli mantı, Age Shumai’de çok sevilenler arasında.

Müşteri profiliniz kimlerden oluşuyor?Türkiye’de yaşayan Japon iş adamları, Avrupalı misafirler ve Türk misafirlerden oluşuyor.

Mekanınıza gelip de Japon mutfağını tercih etmeyenler için hazırladığınız menüleriniz var mı?Kızartılmış sebzeli makarna ve tabii ki mangal

Mekanınızın ambiyansından bahseder misiniz?Modern tasarımıyla rahat bir ambians sergilerken, Japon kıyafetli personelimizin salonda gezinmesi de Japon mistik havasını ver-mektedir.

MEKAN VOIR

Page 64: Voir Magazin - Ağustos 20012

62

Doliche’nin doğuş sürecinden bahseder misiniz?İlk kez 1996 yılında, çelik markası olarak sektöre adımlarını atmış, daha sonra sektörel ihtiyaçlar ve talep dolayısı ile ürün yelpazesi-ne saat ve gümüş koleksiyonlarını eklemiştir. Yıllar içerisinde Do-liche; büyümüş, gelişmiş ve sektörde yerini almış bir Türk Marka-sıdır. Bu yıl dört katlı, merkez toptan satış mağazasını Yeniçeriler Caddesi’ne, Beyazıt’ın kalbine taşımıştır. Yeni bir solukla yurt içi ve yurt dışı müşterilerine hizmet vermektedir.

Dikkatimi çeken başka bir unsur logonuz ve sloganınız. Bir hikayesi var mı bu oluşumun?Doliche, logosunu, M.Ö 1500 yıllarından beri simyacıların gümüş için kullandıkları sembolden almıştır. Gümüşün sembolüdür logo-muz. Sloganımız için söyleyebileceğim çok şey yok açıkçası; çok açık bir mesaj verdiğini düşünüyorum.

Daha önce yönetimini üstlendiğiniz Sette de aynı ürün seg-mentlerine hitap ediyordu. Sette’den sonra Doliche’nin yö-netiminde görüyoruz sizi. Sette ile Doliche arasındaki fark nedir?Öncelikle şunu belirtmekte fayda var. Sette’nin hedef kitlesi ‘’pe-rakende müşterisi’’dir. Özellikle alışveriş merkezlerinde açılan franchising marka mağazacılık sistemi ile büyür. Doliche ise top-tan satış yapan bir kurumdur ve yayılım politikasını satış noktaları ile koordineli çalışarak gerçekleştirir. Sette altyapı anlamında ge-rekli olgunluğa ulaştı. Doliche ticari ve hizmet anlamında, ayrıca toptan olması dolayısı ile başka bir yapıdadır.

Doliche’den bahsederken yeni bir soluk cümlesini kullandı-nız. Bu cümleden kastınız nedir? Bakın, insanın işini severek yapması başarıya giden en önemli yoldur; evet ama bunun yanında başka unsurlar da var. Örnegin; insan kaynakları üzerine yapılan araştırmalara bakın. Kendini tek-rarlayan bir işte çalışan birinin, 5 yıl sonra ne kadar tecrübeli ya da etkin olursa olsun, aynı şekilde verimli çalışamadığı kanıtlanmış bir gerçektir. Bu sebeble bu kişi için pozisyon ya da alan değişik-liği önerilir. Yenilik gerekir. Bizim işimizin en güzel yönlerinden biri sürekli değişken olması. Bizler üründen besleniriz. Yeni ürün tasarlamak, yeni bir anlayışla bir alana atılmak gibi olgulardan. Biz Doliche ile toptan müşterilerinin beklentisi ya da talebine, pera-kende müşterisinin detaycılığı ile cevap vermeyi, yeni bir solukla temel unsur kabul ediyoruz.

Müşterilerinize sunduğunuz hizmetin kapsamı nedir? Satış-tan sonra da gelen herhangi bir şikayetle ilgili hizmetiniz oluyor mu?Her müşterimizden sorumlu bir satış temsilcimiz var. İşi dolayısı ile merkeze gelemeyen müşterilerimize hizmeti biz götürüyoruz. Eksiklerini tamamlamak isterlerse, online olarak kullanıcı adı ile tüm modellere ulaşabiliyor ve siparişlerini bu şekilde de yapabi-liyorlar. Doliche markalı ürün gruplarına özel olarak tasarlanan mağaza görseli; stand, kutu ve poşet, konsept şeklinde müşteri-lerimize sunuluyor. Bir sonraki aşamada satış noktaları, mutlaka internet sayfamıza, iletişim detayı olarak ekleniyor.Müşteri ilişkilerimizi özel hale getiren ve çok yeni bir uygulama olan, Doliche Vıp sunumunu yaptık. Her müşterimize ayrı imtiyaz-lar sağlayan bir çalışma bu. Çünkü müşterilerimizin hepsi bizim için çok özel. Özellikle bu yüzden, şikayetlerle ilgili her müşteri-miz ister sözlü olarak, isterse müşteri bilgi formları aracılığı ile ya da internet sayfamız üzerinden mail yoluyla şikayet ve önerilerini tarafsız bir ortamda rahatça dile getirebiliyorlar.

Tasarım süreci nasıl işliyor? Fikir oluşturulurken neler dik-kate alınıyor? Kişiye özel tasarımlar yapıyor musunuz?Tasarım süreci moda ile başlıyor. O yılın renkleri ile... Sonra sek-törümüze yön veren fuarların ziyareti ile devam ediyor. Fakat sa-dece bunlara kanalize olmak yeterli değil. Çünkü Türkiye’den ya da yurt dışından talep edilen ürünler farklılıklar gösterebiliyor. O yüzden hitap ettiğimiz ya da etmek istediğimiz bölgelere özel arge çalışması yapılıyor. Daha sonra bu çalışmalar bağımsız tasarımcıla-rımız tarafından detaylandırılıyor.Müşterilerimizin talebi olduğunda kişiye özel tasarım yapıyoruz. Bunun dışında Almanya’da ve Amerika’da önemli tasarımcıların üretim süreçlerine de destek veriyoruz.

En yoğun talep hangi ürünlerinize geliyor?Bu yıl aslında tekstil modasına paralel olarak, rengarenk doğal taş-lı ürünler ön planda. Bunun yanı sıra, tek taş ve alyans koleksiyo-numuz da yoğun talep aldı.

Büyümek için nasıl bir yol izlemeyi düşünüyorsunuz? Cor-ner? Franchising? Şu anda satış noktası konsepti ile yayılıyoruz. Bizim için önemli olan önce müşterimizin kazanması. Sunduğumuz hizmetin sınır-sız olmasını istiyoruz. Çünkü onlar kazanıp büyüdükçe biz de he-deflerimize daha hızlı ulaşacağız. Bunun bilincindeyiz. Bu temel prensiple, sunduğumuz hizmetin seviyesini arttırmak için ekibi-mizle birlikte, kalem kalem titizlikle çalışıyoruz. Sonuçlar bizi de memnun ediyor, müşterilerimizi de... Bir sonraki adımı da birlikte atacağız.

Ortaçağ simyacıları ‘yukarıda cennet, aşağıda cennet; yukarıda yıldızlar, aşağıda yıldızlar. Yukarıda ne varsa aşağıda o vardır. Bunu kabul et sana mutluluk getirecektir’ prensibinden yola çıkarak her bir metal ile gezenler arasında bağlantı kurdu. Bu inanışa göre gümüşün simgesi Ay’dı. Bu inanış şimdi DOLİCHE ile günümüze taşındı. Doliche de simyadan esinlendiği logosuyla Ay’ ın bütün ihtişamını yansıttığı tasarımlarıyla ve ilke edindiği sonsuz müşteri memnuniyetiyle sektöre yeni bir soluk getiriyor.

Yukarıda cennet, aşağıda cennet..

Page 65: Voir Magazin - Ağustos 20012

Zirve Alyans; evlenecek çiftler için özel iki koleksiyon çıkardı. Five ve Love Koleksiyon. Koleksiyonların en

önemli özelliği; eşsiz, özenli, farklı, hem kendilerini hem de yaşam tarzlarını ifade eden ergonomik ürünler ve aşklarını, sevgilerini, evliliklerini en güzel işaret edebile-cek özel tasarımlar olması.

Zirve Alyans’taniki yeni koleksiyon…

Jack Pierre, Speedmaster serisi ile saat tutkunlarına yeni pen-cereler açıyor. İsterseniz deri kayışlı, isterseniz çelik… Jack

Pierre‘in spor ya da klasik tarzı tercih edenlerin beğenisine uygun olarak hazırladığı saatler, ihtiyacınız olan tarzı bire bir yansıtmak-ta. Jack Pierre, yazın modası beyazdan, klasiklerin vazgeçilmezi siyah, lacivert gibi farklı renk seçenekleriyle de geniş ürün yelpa-zesini moda severlerin beğenisine sunuyor.

Zamanın modasını takip edenlereSpeedmaster

ZAMAN TÜNELİGeçmişten Günümüze Mücevher

Geçmiş yüzyıllara dokunmak gibidir iyi bir antika mü-cevhere dokunmak. Onu tasarlayanın hayallerini hissetmek, bir ustanın elinin değdiğini bildiğiniz bir

parçayı avucunuza almak, uzun zaman önce onu takanların yaşam tarzını hissetmek bambaşka bir heyecandır…

Antika mücevherlerin değeri, kullanılan altının ve mücevher taşlarının değerinin kat kat üstündedir, doğal olarak. Ona de-ğerini veren, yıllar boyunca ona dokunan, taşıyan kişilerin üzerinde yaşadığı anılarıdır.

Bu tür mücevherlerin satışa sunulduğu antika mücevher müzayedelerindeki çılgınlık ve tutkuyu hissetmek için, mü-cevher tarihindeki en büyük açık arttırmalardan biri olarak anılan ve 1987 yılında İsviçre’de yapılan, Windsor Düşesi’nin mücevherlerinin satışı iyi bir örnektir. Müzayedeye 23 ülke-den katılım olmuş, 7 milyon dolarlık bir getirisi olması bek-lenirken bu rakam 45 milyon dolara varmıştır.

Bu alanda çalışan eksperler için, kuvvetli bir mücevher taşı ve değerli maden bilgisinin yanında; sahte olup olmadığını anlamak için tarih bilgisi, mücevherin yapıldığı dönemler-deki teknik imkânların bu şekilde yapılmasına elverişli olup olmadığını anlayacak kadar teknik bilgi, mücevher tarihine hakim olmak, dönem, akım ve stilleri bilmek gibi farklı dona-nımlar da gerekmektedir. Elbette bu bilgiye eşlik eden son teknoloji laboratuvar cihazları da tahminlerin şaşmamasını sağlamaktadır.

Eksperler antika bir mücevhere değer biçerken öncelikle aşağıdaki kriterlerden yararlanmaktadır; 1- Kullanılan malzemelerin ve yapım tekniğinin tanınması, 2- Tahmin edilen tarih aralığındaki tipik tasarım ve detay stillerinin araştırılması ve mücevherin sanatsal değer lendirmesi,3- Üzerinde olabilecek klişe, tescilli marka vs. amblemleri nin öğrenilmesi, 4- Tahmin edilen tarih aralığında kullanılan, keşfedilmiş mücevher taşları ve kesim yöntemleri, 5- Mücevherin beğenilebilirliği, 6- Mücevherin mevcut durumu (tamir, kopuk, kırık vs. olup olmadığı)

Büyük ustaları ve stillerini tanımak, zaman ve araştırmanın yanında büyük bir tutkudur. Tanıdığınız her ustayla başka bir dünyanın kapıları aralanır, bambaşka dönemlere, hayallere, bir mücevherin peşinde bambaşka hayatlara ve hikayelere sürüklenirsiniz…

Aylin GÖZENMücevher - Pazarlama Uzmanı

ICA International Color Stone Association Üyesi

63

VOIR güncel

Page 66: Voir Magazin - Ağustos 20012

ZamanıFırsataÇevirin

Yazın sıcağından bunaldığımız şu

günlerde,cebimizi ferahlatacak bir kampanya.Tekvin Pırlanta’nın başlattığı “yaz kampanyası”ndaPırlanta kolye alana, bay veya bayan saati hediye.Alışverişi keyifli ve uygun hale getirmeyi amaçlayanTekvin Pırlanta’nın kampanyaları müthiş.

Mutlu Müşteri

Günümüz ticaret hayatında sadece ürün satışı yapmanız yetmemektedir. Müşteriyle bağ kurmak ve en önemlisi müşterinize “tam hizmet” vermeniz gerekmektedir. Kuşkusuz bunların en başında müşteri memnuniyeti ve müşteri sürekliliğini sağlamak gelir.

Ticaret hayatını toptan ve perakende kavramı olarak iki taraflı konumlandırmak gereklidir. Bu iki kavram isim ve mana olarak ne kadar farklı olsa da ticaret yaparken

ikisinde de muhatap olduğunuz kişiler sizin müşterileriniz-dir. Yalnızca tek bir kar merkezi vardır, ‘O’ da müşteridir.

Peki müşteriler ne ister? Basitçe sıralarsak müşteri;• Güler Yüz,• Uygun Fiyat,• Promosyon,• Süreklilik,• Hatırlanma.

Müşteri ile iletişim kurmak, bağ kurmak şarttır. Böylece ara-da oluşan bağ sayesinde güler yüz göstermek firma açısın-dan da daha kolay hale gelecektir. Kurulan iletişim ne kadar doğru olursa, müşterinin firmaya olan bağlılığı da o oranda artar. Aksi takdirde, firmanıza ait en ufak bir rahatsızlık duy-duğu takdirde sizinle olan ticaretini kesecektir.

Uygun fiyat konusuna gelirsek, bu müşteriyi en kolay cez-bedebileceğiniz kavramdır. Burada halkımızın yanlış değer-lendirdiği durum; ‘’fiyatı düşük olan ürün kalitesiz, fiyatı yüksek olan ürün kalitelidir’’. Bu bilincin kırılabilmesi adına; en iyi ürünü müşterinin kıyaslayabileceği, yani rekabetçi bir ortamda pazarlayarak, hak ettiği fiyatta müşteriye sunmak en mantıklı yöntem olacaktır.

Promosyonlar, firma için her ne kadar bir masraf unsuru ola-rak gözükse de uzun vadede avantaj sağlar. Promosyonlar; hem müşteri sürekliliğini artıran hem de aynı zamanda rek-lam aracı olarak kullanılan kanallardır. Bu sayede müşterinin sürekliliği de kazanmış olunur. Müşterilerinizin özel gün-lerinde firma tarafından hatırlanarak; tebrik, kutlama ya da özel indirim gibi uygulamaların yapılması, müşteriye değer verildiğini, ciddiye alındığını gösterir. Doğal olarak müşteri, değer gördüğü yerden alışveriş yapmayı sürdürecek, devam-lılık sağlanacaktır.

Yukarıda bahsettiğimiz tüm elementlerin gerçekleşmesi için, en başta kuşkusuz “kurumsal firma” olmak gerekir.

Kazım ŞahinFahret Döviz Yön. Kur. Başkan Vekili

Nurettin Özgenç: “Bankalar ve PTT’ler haksız rekabete yol açıyor”.

Küçük ve Orta Büyüklükteki İşletmeler Derneği Başkanı Nurettin Özgenç; son zamanlarda bankaların birbirle-

rinden görerek vatandaşlardan altın mevduat toplamaları-nın ve sanal altın satışı yapmalarının günden güne arttığına değinerek, bunun haksız rekabete yol açtığını ifade etti. Özgenç’e göre, bankaların yüzünden göz göre göre iflasa sürüklenen kuyumcular; bankalar mesleğimizden elini çek demedikçe, gereken ve haklı tepkiyi göstermedikçe, sesle-rini hükümete duyurmadıkça, bankalar altın mevduat top-lamaya ve Cumhuriyet altını satmaya devam edecek. Ban-kaların yanı sıra PTT’nin de altın satmasının etik olmadığını ifade eden Özgenç, hükümetin ‘Perakende Yasası’ olarak bilinen “Alışveriş Merkezleri ve Büyük Mağazalar Yasa Ta-sarısı”nı TBMM’de görüşerek kanunlaştırması ve bankalar mevzuatını yeniden düzenlemesi gerektiğini vurguladı.

64

VOIR güncel

Page 67: Voir Magazin - Ağustos 20012

Aşk... İki sevginin ortak buluşma noktası... Paylaşımın en güzel hali... Ortak yaşam, evliliğin ilk durağı... Aşkınızın, evliliğinizin simgesi alyanslar. Cıvıl cıvıl, tasarım şahanesi alyanslarıyla Zirve Alyans, aşkınıza bir “halka” ekliyor. Yeni koleksiyonlarına yenilerini ekleyerek, tasarım çeşitliliği sunuyor. Zirve’deki alyanslara bayılacaksınız.

ZİRVE

aşkın z hali

“ADV

ERTO

RIAL

” SAY

FADI

R.

65

Page 68: Voir Magazin - Ağustos 20012

Çalışmalarını; ekonomik ve ticari hayatın her yönüyle geliştirilmesini des-teklemek misyonuyla yürüten Türkiye’nin en büyük kurumlarından İTO’ nun, Harmony Akademi ile yapılan eğitim anlaşmaları çerçevesinde, İs-tanbul’da hem pırlanta hem de renkli taşlar üzerine düzenlenen eğitimleri devam ediyor.

Katılımcılar eğitimlerde; taşların minerolojik özelliklerini, hangi ülkelerden çıktıkla-rını, aynı renkte olan tüm benzer diğer taşları görerek, onlara dokunarak öğreniyor. Ayrıca gemolojik aletleri kullanarak veya sadece pratik yollardan; mücevher taşları-nı taklitlerinden ayırt etme yöntemlerini, dünya ve Türkiye piyasalarında neyin ne kadara alınacağını ve satılacağını, taşları alırken, imalat sırasında veya kullanımında dikkat etmeleri gereken noktaları ve daha pek çok önemli bilgiyi öğreniyorlar. Tüm bunların yanında Harmony’de dünyadaki tüm eğitim kurumlarından farklı olarak, pi-yasadaki tüm taşların alış ve satış fiyatları da öğretilmekte.

Bununla birlikte taş tica-retinde karşılaşılabilecek oyun ve istismarlar da yine Fazıl Özen’in 60’tan fazla ülkede edindiği tec-rübeleri paylaşması so-nucunda artık tehlikeli olmaktan çıkıyor. Daha önceden renkli taşlar hakkında hemen hiç bil-gisi olmadan, bir hafta içinde bu düzeye gelme-leri katılımcıların yüksek oranda memnuniyetine sebep oluyor.

Sonuçta her meslek üye-sinin, her kuyumcunun mesleğini alışta veya sa-tışta tam olarak bilmesi ve profesyonel olarak yapması amaçlanmakta. Pırlanta yanında renkli

taşlı mücevher satışlarında bilgi eksikliklerinin yaratmış olduğu sıkıntılar da açılan kurslarla giderilmekte.

İstanbul Ticaret Odası’ndaki HarmonyRenkli Taş ve Pırlanta Eğitimlerine Büyük İlgigeçtiğimiz haftalarda tamamlanan pırlanta eğitimlerinin ardından, düzenlenen renkli mücevher taşları eğitimlerine çok büyük bir talep var. İstanbul Ticaret Odası’nda sa-bah ve akşam olmak üzere günde iki kere düzenlenen kurslarda katılımcılar, özellikle son zamanlarda bir çok kuyumcunun piyasada sık sık karşılaştığı “glass filled ruby” (içi cam doldurulmuş yakut), boyalı kuvars, sıkma zümrüt, kök zümrüt isimleriyle pazarlanan taşların gerçekte ne olduğunu gördüler. Bu taşlarla aynı taşların doğalları arasında onlarca, hatta yüzlerce kere fiyat farkları olduğunu ve bu farkların güncel fiyatlarını da Harmony farkıyla öğrendiler.

VOIR haberİstanbul Ticaret Odası ve Harmony, çok özel fırsatlarla, Uluslararası geçerlikte pırlanta ve renkli mücevher taşları uzmanlık sertifikası veriyor.

66

Page 69: Voir Magazin - Ağustos 20012

67

Doğadan ve Türk motiflerinden esintiler...Özel günlerin vazgeçilmez takısı,Nil Bilezik’ten şıklığınıza şıklık katacak bilezik modelleri.

İnce ince, kalemle işleyerek,altın gibi değerli bir madenedaha da değer katar Nil Bilezik.

Geniş desen yelpazesiyle,mutlu günlerinizin vazgeçilmezi olacak...

Zerafetinize zerafetkatan tasarımların, usta birişçilikle takıya dönüşmesi...

NilBilezik

“ADVERTORIAL” SAYFADIR.

Zerafetin Takıya Yansıması

Page 70: Voir Magazin - Ağustos 20012

68

Mübarek ay vesilesiyle, kuyum sektörü iftar davetlerinde buluşuyor. Keyifli sohbetlerin edildiği, dostlukların pekiş-tiği yemeklerde güzel anlar yaşanıyor. Ramazan ayı sebebiyle Fahret Döviz’in düzenlediği iftar yemeği de oldukça keyifliydi. Fahret Döviz’in sahibi Cemalettin Şahin, misafirlerini evinde gibi samimiyetle ağırladı. Tek tek konukla-rıyla sohbet etti. Florya’da deniz manzarası eşliğinde yenen iftar yemeğinden sonra okunan dualar da geceye ayrı bir anlam kazandırdı.

Dostluk, Kardeşlik, Birlik ve Beraberlik Duygularının Pekiştiği, Ramazan Ayı Başladı...

VOIR haber

Page 71: Voir Magazin - Ağustos 20012
Page 72: Voir Magazin - Ağustos 20012

70

Mekan: Palatium CafeKuaför: VIP KuaförKorno: Özge PaksoyObua: Arzu MutuşViyola: Eda KızılçanViyolonsel: Suna YükselFlüt: Tuğba Coşkuner

7070

Page 73: Voir Magazin - Ağustos 20012

CEMİL ELMASJIVALFİORE D'OROSERCAN OTANTİK

İnsanoğlu kusursuzca yaratıldı. Önce bedenini keşfetti. Ses buldu bedeninde.. Anlamsız çıkartılan sesler kelimelere, kelimeler nağmelere dönüştü. Müzikle iletişimi keşfetti. Bir kemik parçasından ya da tahtadan eliyle üretti müzik aletlerini.. Ses verdi, nağme verdi.. Tıpkı takı üretmek gibi.. Emekle yoğurdu..

Takıların işlenmesi gibi, ince ince, motif motif işledi.. O kadar bibirlerine benziyorlardı ki… İnsanoğlunun ellerinde can bulan takıların ritimlerle dansını keyifle izleyin.. Duymaya çalışın yükselen ritmin sesini.. Takılardaki ritme kulak verin..

7171

Page 74: Voir Magazin - Ağustos 20012

Tek ses..Tek nefes.. Bir vardı..Çok yoktu.. Var olan müzik vardı..Huzur arayanlara huzur, şifa arayanlara şifa verdi müzik.Tek sesle başladı yoluna..Çoğaldı.. Çığ gibi büyüdü..Tek ses çok sese döndü.. Eğlence için, zevk için değil, bir amaç için besteler yapıldı.Yankılar oluşturdu tarih boyu.. Irk, dil, din belirtmeksizin, ortak bir dil oldu insana..

CEMİL ELMAS

72

Page 75: Voir Magazin - Ağustos 20012

73

Page 76: Voir Magazin - Ağustos 20012

74

Zaman yolculuğunda melodiler uçuştu havada.. İletişim sağladı kimi zaman..Bazen de bir duyguya tercüman.. Tarihin duvarlarında tınıları saklı hala..Bestecilerin, müzisyenlerin emekleriyle harmanlandı. Tıpkı takı üretimi gibi.. O kadar bibirlerine benziyorlar ki…

JIVAL

Page 77: Voir Magazin - Ağustos 20012

75

Page 78: Voir Magazin - Ağustos 20012

İnsanoğlu kadar eski takı.. Paleolitik Çağ’a dayanır serüveni. Soyluları süsler önceleri, sınıf ayrımını belirtmesi için. Tılsımlar yapılır, sihrine inanıp, koruması için..Sonra taşları keşfeder insan, önce volkanik, sonra bilindik..Taşlarla bezemeye başlar takıyı..Tek tek..ince ince..Tamamen doğal, tamamen ilkel..Tıpkı kendi gibi..Kazıldıkça tarihin diplerinden; , ilk kuyumculuk yapıtları çıkar.

FIORED'ORO

76

Page 79: Voir Magazin - Ağustos 20012

77

Page 80: Voir Magazin - Ağustos 20012

78

Gerdançeler, idoller, figürinler ..Dönem ilerler..İnsan gelişir..Takılar boyut değiştirir..Süslenme aracı olur, yeri gelir mühür (gliptik) olur, günümüze kadar gelişerek devam eder. Vazgeçilmezdir artık.Şimdi artık daha modern, daha gösterişli..Belki yatırım, belki güç göstergesi..Sanatın iki dalı da emeğin ürünü.. Kalpten gelen duyguların dönüşümü..Duygunun ifade biçimi..Zamana tanıklık ettiğimiz günümüzden, geleceğe aktarılacak bir miras..

SERCANOTANTİK

Page 81: Voir Magazin - Ağustos 20012
Page 82: Voir Magazin - Ağustos 20012

80

MARKALASMAK

Son yıllarda artan rekabet doğrultusunda; işletmelerin varlıklarını sürdürebilmesi, ürünlerini koruyabilmesi ve rakiplerinden farklılaşması gereği doğmuştur. Bu yüzden işletmelerde markalaşma, mecburiyet haline gelmiştir.

Marka mevzuatı, Türkiye’de ilk kez 1871 yılında, Alamet-i Fa-rika Nizamnamesi ile düzenlenmiştir. Sonrasında 1995 yılında, 556 sayılı Markaların Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile koruma altına alınmıştır. Bu kanunda marka; “ Bir işletmenin mal veya hizmetlerini bir başka işletmenin mal veya hizmetlerinden ayırt etmeyi sağlaması koşuluyla, kişi ad-ları dahil, özellikle sözcükler, şekiller, harfler, sayılar, malların biçimi veya ambalajları gibi çizimle görüntülenebilen veya ben-zer biçimde ifade edilebilen, baskı yoluyla yayımlanabilen ve çoğaltılabilen her türlü işaretleri içermektedir.” şeklinde ifade edilmektedir. Pazarlama tarafından marka çok daha başka şekil-de açıklanır. Markanın ürettiği ürünün veya hizmetin, tüketici tarafından algılanışıdır. Kısaca tüketicinin psikolojik tarafıdır.

MARKANIN ÖNEMİFirmalar tarafından, tüketici tarafından ve Ülkemiz tarafından olmak üzere üçe ayrılabilir. Her biri açısından marka farklı önem taşımakta, ancak aynı paydada buluşmaktadır.

İşletme Açısından Marka: Marka, günümüz rekabet piya-sasında işletmeler açısından önemli bir yere gelmiştir. Sade-ce kaliteli ürün veya hizmet yeterli değildir. Bunları markayla desteklemek, pekiştirmek gerekmektedir. Marka, farklılaşmak demektir. Gelişen dünyada marka, artık kendi başına bir “de-ğer” oluşturmaktadır. Doğru konumlandırılmış ve yönetilmiş bir markanın değeri de, o orantıda artmaktadır. Microsoft, Facebo-ok, Google gibi marka değeri sürekli yükselen örnekler verebi-liriz. Bu markalar, milyon dolarlara satılabilmektedir. Markalı bir ürünü pazarlamak, işletmelere sorumluluğun yanı sıra büyük kolaylıklar da sağlamaktadır.

Tüketici Açısından Marka: Marka, tüketicinin daha bilinçli, verimli yapılanmasını sağlar. Ürün ya da hizmetten emin alış-veriş imkanı sunar. Marka bilinirliği oluştukça tüketici markaya daha çok güvenir. Marka farkındalık oluşturur. Farklılaşmadan dolayı, algıda seçicilik yaratır. Kısaca marka tüketicide, güven, statü ve kolaylık sağlar.

Ülke Açısından Marka: Bir ülkenin ne kadar iyi yönetilen ve bilinen markası varsa o ülke o kadar zengindir. (Ateşoğlu-2003) Her oluşturulan yeni marka ekonomi açısından ve ülke imajı açı-sından fayda sağlar.

MARKA OLMANIN YOLLARIİşletmenin ilk kuruluşundan başlamak gerekir. Markayı oluştur-mak için bir çok zorlu yoldan geçmek gerekir.

Marka İsmi: Yurt dışı piyasasına da açılacağı düşünülerek, her dilde okunaklı, anlaşılır, sade, ayırt edici, akılda kalıcı ve ürün veya hizmete uygun olmalıdır.

Planlama: Firmanın alt yapısından bütçesine kadar, tüm ens-trümanların doğru bir biçimde konumlanması gerekmektedir. Öncelikle pazar analizinin doğru ve eksiksiz yapılması şarttır. Eğer pazarda var olan bir ürün piyasaya sürülecekse, rakip ana-

Page 83: Voir Magazin - Ağustos 20012

Yrd.Doç.Dr. Nuri SezerGrafik Sanatçısı

LOGOAMBLEMNEDIR?Bir ürün ve ya bir kurumun benliğini ortaya koyabil-

mesi için yapılmış, özel görsellerdir. Bu; ilk taş dev-rinden bu yana, insanların benlik duygularını tattığı

günlerden itibaren, kişiliklerini, varlıklarını, hatta meraklarını göstermek adına belirledikleri, özel işaret ve yazılardan oluş-maktadır. İfade etmek istedikleri şeyleri çeşitli malzemelerle görselleştirip, mağara duvarlarında resmetmişlerdir. Ait olma duygusu adına, kendi yarattıkları şeylerden hoşlanarak put-laştırdıkları, yetenek içgüdüleridir. İnsanın kendini ifade etme biçimi, daha sonra kurumsal ifadelere dönerek, yerli ve çe-şitli kabilelerin simgeleri haline gelmiş, böylece toplumsallığa ilk adımlar atılmıştır.

İnsanlar yaşamda yalnız kalma korkularından, sosyalleşme-ye doğru yönelip, toplum oluşturma ihtiyacı hissetmişlerdir. Kabile olma, köy olma, kasaba olma, şehir olma, metropol-ler, devlet ve millet olma, hatta birleşerek, Birleşmiş Milletler olma sonucu, kendilerini de ifade eden bir görsele ihtiyaç duymuşlardır. Bu illa bir kurum olması gerekmemektedir, her şahsın kendine ait bir imzaya ihtiyaç hissetmesi de zaten konunun anafikridir. Yaradılışımızda her insanın kendine ait bir parmak izi olması da, sanki bu duygularımızın öne çıkışının ilginç bir sebebi midir acaba? Böyle düşündüğüm zamanlar vardır..

Bayraklar, simgeler, amblemler, logotype’lar oluşmuş ve kurumsallığa doğru adımlar atılmıştır. Bugün; şahıs, limited, anonim şirketleri, vakıf ve dernek gibi kurumlar, varlıklarını ortaya koyarak, yaşamın ticaretle uyumunda gerekli yerini almıştır.

81

lizleri doğrultusunda farklı bir pazarlama stratejisi oluşturulma-lıdır. Yeni bir ürün sunuluyorsa müşteri edinme açısından avan-tajı, müşterinin ürün hakkında bilgi sahibi olmaması açısından da dezavantajı vardır.

Firma Personeli: Doğru yönetim ve çalışanlar olmadığı sü-rece, yukarıda saydığımız ana hatlar maalesef düzgün işleme-yecektir. Markanın temel taşlarını oluşturan personelin kalifiye olması, ayrıca markalaşma üzerine de eğitim verilmelidir.

Kaliteli Üretim: Hizmet ya da ürün ne olursa olsun, kaliteli üretim olmadığı sürece marka geçici olacaktır. Dolayısıyla ku-sursuz hizmet-ürün politikası ile hareket etmek gerekmektedir. Ayrıca tüketici markayı ilk önce kalite, sonrasında güven duydu-ğu için satın almaktadır. Bu yüzden her tüketici, satın aldığı ürün ve ya hizmetin arkasında güvendiği bir marka görmek ister.Tüm saydıklarımızın ışığında; en önemlisi kuşkusuz sürdürüle-bilir olmasıdır.

KUYUMCULUK SEKTÖRÜNDE MARKAKökleri çok eskilere dayanan Türk Kuyumculuk Sektöründe, bugüne kadar babadan oğula, miras olarak geçen işletme modeli bulunmaktaydı. Ancak edinilen tecrübeler de firmalara göster-miştir ki kurumsallaşmayan ve yeniliklere kapalı firmalar zaman içinde yitip gitmiş, silinmiştir. Günümüzde halen miras işletme-ciliği var olmakla birlikte firmalar, kurumsallaşıp, marka olma-nın önemini kavramışlardır.Bugün sektörümüzde başarıyla yönetilen markalarımız bulun-maktadır. Hatta markalaşmayı başaran firmalar, dünyaya açı-larak Türkiye’yi dünyada da iyi bir şekilde temsil etmektedir. Özellikle sektörümüzün dikkat etmesi gereken en önemli nokta tescildir. Bir çok firma arasında süren tescil davaları bilinmekte-dir. Tescil ile hem marka isminizi hem de ürünlerinizi koruma altına alabilirsiniz. Tescil ne kadar yaygınlaşırsa, taklitçilik aza-lacak, kalite artacak ve en önemlisi özgün tasarımlar artacaktır.Marka olmanın bir diğer enstrümanı olan reklam da vazgeçil-mezler arasındadır. Reklamın markalaşmadaki önemini önümüz-deki ay VOIR’de takip edebilirsiniz.

Page 84: Voir Magazin - Ağustos 20012

8282

Yusuf Bey bize kendinizi tanıtır mısınız? Steel Kalıp olarak kaç yıldır sektöre hizmet veriyorsunuz?1986 yılında bu sektöre adım attım. 22 sene bir şirkette çalıştıktan sonra kendi işimi kurmaya karar verdim. 19 mayıs 2008 de Steel Kalıp’ ı kurdum. 4 Yıldan beri kuyumculuk kalıp ve makine sektö-rüne hizmet veriyorum.

Ürünlerinizden Bahseder misiniz?Biz kuyumculukla ilgili kalıp ve makine üretimi yapmaktayız. Ku-yumculuk dışında tekstil sektörüne hizmet veriyoruz. Her türlü düğme ve metal aksesuar kalıpları ve teknik çözümlerini üreti-yoruz.

Türkiye’de sektöre ilk “CE” belgeli hidrolik pres üreten şir-ketsiniz, bundan bahseder misiniz?CE belgeli üretim için öncelikle yurt dışındaki fuarlardan ders aldık. İstediğimiz Ülkelere istediğimiz makineleri satamıyorduk. Bununla ilgili çalışmalara başladık ve kuyumculuk sektörüne ilk defa CE belgeli pres yapmaya başladık. Daha da önemlisi Türkiye, yurt dışından CE belgesiz makine almazken, biz kendi Ülkemizde CE belgesiz makine üretiyorduk. Bu durum, en büyük etkenler-den biridir.

Müşterilerinize hangi kanallar aracılığı ile ulaşıyor sunuz?Müşterilerimize fuarlar ve bayilerimiz aracılığı ile ulaşıyoruz. Ba-yilerimiz ülkelerindeki fuarları takip eder ve bize bilgi verir. Biz de oradaki fuarlara katılırız ya da müşterilerimizi yerinde ziyaret ederiz.

Müşterilerinize verdiğiniz hizmetlerden biraz bahseder mi-siniz?Müşterilerimize kalıp ve makine dışında teknik destek ve tasarım konusunda da hizmet veriyoruz. Aynı zamanda bütün müşterile-rimizin üretim prosesleri hakkında yardımda bulunup, onlara her türlü danışmanlık hizmeti sağlıyoruz.

Daha çok hangi ülkelere ihracat yapıyorsunuz?Genelde Rusya, İran, Hindistan, Irak, Azerbaycan, Romanya, Po-lonya, Ukrayna Lübnan, Mısır, Filistin, İsrail, Malezya, Endonez-ya, Bulgaristan, Yunanistan Singapur, Japonya Kazakistan, Özbe-kistan, Ermenistan, Meksika, Kanada ile çalışıyoruz.

Yurt içi ve yurt dışı fuarları sizin için nasıl geçiyor? Bekle-diğiniz ilgiyi görüyor musunuz? Yurt dışında beklediğimiz ilgiyi fazlasıyla gördüğümüze inanıyo-rum. Gerek gittiğimiz ülkelerde kuyumculuk imalatının olmayışı, gerekse teknoloji eksikliği nedeni ile büyük ilgi görüyoruz.

Bizdeki teknolojiyi yurt dışıyla kıyasladığınızda hangi ko-numdayız?Şu anda Dünya küçülmüş durumda. İstediğimiz her teknolojiyi Ül-kemize getirmek mümkün. O yüzden teknoloji takibinde hiç bir sorun yok. Önemli olan, bizden bir kalıp ya da makinenin talep edilmesi. Türkiye makine sektöründe olması gereken yere artık daha da yakın. İleriki senelerde daha da iyi olacağını düşünüyorum.

Ar-Ge çalışmalarınızdan bahseder misiniz?Ar-ge çalışmalarımızı hem üretim, hem araştırma, hem de ge-liştirmeyi aynı anda yapıyoruz. Çünkü sadece araştırmak bazen kuyumculukta seri üretime uygun olmayabiliyor. Yaptığımız veya geliştirdiğimiz bir makine ya da aparatı, aynı anda kullanıyor da olmamız gerekiyor. Ürün proseslerine uygun ve hızlı üretim yap-mak gerekiyor.

Hedefleriniz neler?Kaliteli üretim yaparak ve müşterilerimizin memnuniyetini ön planda tutarak örnek bir şirket olmak.

Daha çok İran ve Rusya odaklı çalışıyorsunuz, Peki bünye-nize başka ülkeleri katmayı düşünüyor musunuz?Şu an Hindistan ile bayilik görüşmelerimiz sonuçlandı. Hindistan büyük ve yeni bir pazar. Kendi kültürü dışında üretim teknoloji-lerine kapalı olarak çalışan bir sisteme sahipler. O yüzden orada bayimizle birlikte fuara katılacağız.

BELGELİ İLK ÜRETİMÜlkemizde bir ilke imza atan, Steel Kalıp Firmasının Sahibi,

Yusuf İzzet Çelik’le; makine üretimi ve belgeler üzerine söyleştik

Page 85: Voir Magazin - Ağustos 20012

83

Kuyumculuk, sarraflık ve mücevhercilik sektörü Türkiye için çok önemli bir yere sahip olmasına karşın; pratikte hak ettiği ilgi ve desteği görmeyen, yeterli hukuki alt yapısı olmayan, kendi içerisinde henüz bir birlik oluşturamamış bir sektör olarak karşımıza çıkmaktadır. Türkiye’de 47 bin civarında kuyumculuk, sarraflık ve mücevhercilik sektöründe faaliyet gösteren işletme bulunmakta, bunların bazıları bine yakın iş-gücüyle çalışmakta, bazıları ise tek başına faaliyetlerini sür-dürmektedirler. Kuyumculuk, sarraflık ve mücevhercilik sektöründe yaklaşık 260 bin kişinin istihdam edildiği tahmin edilmektedir. Ülke-mizde ortalama her ailenin 4 kişiden oluştuğu düşünüldüğün-de 1 milyon 40 bin kişi geçimini bu sektörden sağlamaktadır. Bu da 2010 yılı itibariyle ülke nüfusunun yüzde 1,5’i eder ki bu rakam bile kuyumculuk, sarraflık ve mücevhercilik sektö-rünün önemini belirtmekte yeterlidir.

Bu kadar öneme sahip sektörün ise çözüm bekleyen ciddi so-runları bulunmaktadır. Bu sorunları özetlersek;

uSektörün kendine özgü hukuki bir alt yapısı bulunmamaktadır.

uMesleğe giriş hususunda herhangi bir kriter bulunmamakta, ser-mayesi olan herkes sektöre girebilmekte, bu durumda arz – talep dengesini bozmakta, kuyumcuların gelirlerini azaltmakta ve niha-yetinde sektörün saygınlığı da azaltmaktadır. 300 milyonun üzerin-de nüfusu olan ABD’de 17 bin, 143 milyon nüfuslu Rusya’da 6 bin 500 kuyumcu faaliyet göstermekteyken, 76.5 milyon nüfuslu Tür-kiye’de ise bu sayı 47 bin civarında gerçekleşmektedir. Türkiye’de bir kuyumcuya düşen müşteri sayısı 1.627 iken, ABD’de bu sayı yaklaşık 19 bin kişiye bir kuyumcu, Rusya’da ise 22.000 kişiye bir kuyumcu olarak oranlanmaktadır.

uSermayesi olan herkesin sektöre girebilmesi haksız rekabeti art-tırmakta, kuyumculuktan anlamayan kişilerin dükkan açarak, hal-kın aldatılmasına sebep oldukları görülmekte, bu durumda mesleğe saygınlığı ortadan kaldırmaktadır. 2000’li yıllara kadar çok saygın olan sektör, 2000’li yıllardan sonra maalesef saygınlığını önemli öl-çüde yitirmeye başlamıştır.

u Sektörde meslek ve hizmet içi eğitim eksiklikleri bulunmakta-dır. Özellikle yıllarca usta-çırak ilişkisiyle süre gelen kuyumculuk eğitimi, gelişen teknolojik koşullara ve sektörün dayattığı sürate yetişememektedir. Ortaöğretim seviyesinde yapılan çalışmalar ile 2 yıllık meslek yüksek okulları kapsamında yapılan çalışmalar da bu eksikliği karşılamamaktadır. Yine sektörün gelişimine öncülük edecek olan sektöre yönelik akademik ça-lışmalar da yok denecek kadar azdır.

u Sektörde, sektör içi denetim meka-nizmasının olmaması düşük ayarlı altın satımına yol açmakta, bu da sektörün ve mesleğin itibarının azalmasına neden ol-maktadır.

Av.Hamdi ÇiyiltepeRize Kuyumcular Derneği Hukuk Danışmanı

u Sektörü tek çatı altında toplayacak, sektöre yön verip denetim mekanizması oluşturacak, mesleki yeterlilik ve mesleki standartlar koyacak bir meslek örgütü oluşturulamamıştır. Sektörde yer alan mevcut firmalar ticaret odaları bünyesinde faaliyetlerde bulunmak-ta olup ticaret odalarının mesleğin kendine özgü ihtiyaçlarını karşı-laması ise mümkün gözükmemektedir. Yukarıda arz ettiğimiz üzere sektörün ivedilikle çözülmesi gereken ciddi sorunları bulunmaktadır. Peki bu sorunlar nasıl çözülecektir?Sektörde bir yılı aşkın bir süredir bazı oda ve derneklerin girişimiy-le kanuni alt yapı çalışmaları yapılmakta, bunun için aralıklarla top-lantılar gerçekleştirilmektedir. Oldukça önemli olan bu çalışmalar kanaatimizce doğru yolda ilerlemektedir. Zira sektörün geleceğinin olabilmesi, mevcut sorunların çözülebilmesi ancak mesleğin kendi-ne özgü problemlerini çözebilecek sektöre özgü bir kanun çıkarıl-ması ile mümkün olacaktır..Bugüne kadar gerçekleştirilen toplantılar neticesinde temel bir tas-lak oluşturulmuş ve odaların görüşlerine sunulmuştur. Hazırlanmış olan Kanun Tasarısı İle Amaçlanan Hususlar şunlardır:

u Sektöre özgü bir hukuki alt yapı oluşturmak.

u Sektörü odalar ve odaların oluşturacağı kamu tüzel kişiliğine sa-hip bir meslek kuruluşu çatısı altında örgütlemek.

u Mesleğe giriş hususunda belirli kriterler oluşturmak ve serma-yesi olan herkesin istediği şekilde sektöre girmesine engel olarak sektöre kalite standardı getirmek.

u Sektörde ki haksız rekabet uygulamalarına engel olmak.

u Kurulacak olan Türkiye Kuyumcular, Sarraflar Ve Mücevherci-ler Odaları Birliği vasıtası ile sektör içi denetim mekanizması oluş-turarak düşük ayarlı altın satımı başta olmak üzere vatandaşı alda-tıcı faaliyetlerin önüne geçerek mesleğin saygınlığının korunmasını sağlamak.

u Mesleğin saygınlığına aykırı davranan meslek mensupları hak-kında kurulacak olan Türkiye Kuyumcular, Sarraflar Ve Mücevher-ciler Odaları Birliği vasıtası ile cezai yaptırımlar uygulayarak sektö-rü disiplin altına almak.

u Sektörde hizmet içi eğitim çalışmaları yapılmasını sağlamak su-retiyle mesleğin ihtiyaç duyduğu nitelikli insan gücünü sağlamak.

Görüleceği üzere sektörde yaşanan sıkıntıların giderilmesi, sektö-rün itibarının korunabilmesi, sektörün dış pazarlar ile rekabet gü-cünün arttırılabilmesinin ancak kanun tasarısında yer alan “Türkiye

Kuyumcular, Sarraflar Ve Mücevherciler Odaları Birliği”nin kurulması ile mümkün olacağından bu kanun tasarısı hazırlan-mıştır. Ancak şu da unutulmamalıdır ki bu kanun tasarısı çalışmasının başarıya ulaş-ması ancak tüm sektörün tek yürek halin-de hareket etmesi ile mümkün olacaktır.

Kuyumculuk Sektörünün Geleceği VeTürkiye Kuyumcular Birliği Kanun Tasarısı

Kaynakça:http://www.habervitrini.com/haber.asp?id=186557http://www.galerigold.com/haber.asp?hid=551http://haber.tobb.org.tr/ekonomikforum/2007/01/Forum52-55%20.pdfKuyumcu Se ktörü Muhasebe İşlemleri, Raşit BAŞ, Antalya/2010, http://www.ordusmmmo.org.tr/admin/dosya/SeminerNotYuklemeleri/Kuyumculuk_Muhasebesi.pdf

83

Page 86: Voir Magazin - Ağustos 20012

84

Ülkemizde tasarımcı olmak yeterince zor. Siz tasarımcı olma hikayenizi anlatır mısınız?Uzun yıllar ülkemizin etnografya araştırması, kostüm, aksesu-ar, folklor çalışmaları ve eğitmenliği yaptım. Bu çalışmaların çerçevesinde folklorik aksesuar yapım ve tasarımıyla başlayan tasarım eğitimim Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fa-kültesi Moda Aksesuar Bölümündeki 4 yıllık eğitimimle taçlan-dı. Henüz öğrenciyken ulusal ve uluslararası yarışmalarda dere-celer aldım. 1997’de İstanbul Kapalıçarşı’da tasarım maceram başladı. Maceram diyorum, çünkü tasarımın gerekliliğine ikna etmek bir hayli zor ve yorucu bir yolculuk oldu. Türkiye’de bir ilk olan tasarım stüdyomda; onlarca öğrencim ile birlikte, yüz-lerce yurt içi yurt dışı firmasına tasarım hizmeti verdik. Bu sü-reçte eşsiz ustalardan mücevher kültürü üzerine paha biçilemez bilgiler edinme şansına erdim. Bu bilgiler ışığında, son 6 yıldır daha çok firmanın markalaşmaları ve kendi tarzını oluşturmaları konusunda koleksiyonlarımla destek veriyorum.

Tasarlamak da sancılı bir süreç. Tasarımlarınızı nasıl çıkar-tıyorsunuz?Amacım tasarımlarımın zamansız takılara dönüştürmek. Tasa-rımlarımda en çok çıktığım seyahatlerden, sanatsal aktivite-lerden, izlediğim filmlerden ve tabi ki eşsiz şehir İstanbul’dan besleniyorum.

Her cümlenizde bir İstanbul lafı geçiyor. Nedir bu İstanbul aşkı?İstanbul görmesini bilen için görsel bir şölendir. Bu şehrin tıl-sımı beni doğduğum, büyüdüğüm İzmir’den koparıp, köklü kül-türünün yanı sıra genç, dinamik yapısı ve her köşesine gizlen-miş hazineleriyle etkiledi.. Elif Şafağın dediği gibi “Ben tıpkı İstanbul gibi boyamak isterim gönlümün evini, her bahar yeni renge, yepyeni bir tona, yenilenmek isterim. Tekrar etmemek kendimi, monotonlaşmamak. Hatalarımdan öğrenmek isterim, hata yapmaktan korkmamak. İnsan dediğin, gökte ay, yerde mevsimler misali. Her an, hergün yenilenmek, değişmek, öğ-renmekle görevli…”

Takıların vazgeçilmezi tasarım.. Süreç; sancılı, bilinmez, hatta nevi şahsına münhasır.. Tasarımcı da buna eşdeğerde bir karakter, bir düşünendir. Aslında hiç bilinmez; tasarım mı kendini ürettirir, yoksa tasarımcı mı üretir? Sektöre yönelik bir tasarımcımızın öyküsü:

Handan Duran Keltek..

Page 87: Voir Magazin - Ağustos 20012

Yeni Türk Ticaret Kanunu Revize

Öncelikle Mecliste grubu olan partilere verdikle-ri emeklerden dolayı, KOBİ’ler olarak teşekkür ediyoruz. Yeni kanuna, oldukça mesai harcanarak,

685 maddesi değiştirildi. Yeni TTK, blok halinde çıktığın-dan maalesef bazı maddeler gözden kaçmıştı. Özellikle çek kanunu çok tartışıldı. İşin temelinde suç ve para ceza-sı vardı. Bazı çevrelerin itirazı üzerine, ekonomik suça ko-nan hapis cezası kaldırıldı. İş dünyasının eleştiri ve öner-meleri doğrultusunda ayrıca 50’yi aşkın madde üzerinde de değişikliğe gidildi.

KOBİDER olarak; yeni TTK ile getirilen düzenlemeleri desteklemekle birlikte, bazı maddelerin değişikliğinden de rahatsızlık duyduk. Fakat kanunun ertelenmesinin de fayda sağlamayacağının bilinciyle, zaman içerisinde düze-leceğini umarak itiraz etmedik.

Başlıca; ceza hükümlerinin büyük ölçüde değiştirilerek para cezalarına çevrilmesi, borçlanma yasağı, hapis ce-zaları, internet sitesi zorunluluğu, limited şirket kurma şartları, denetim, defter tutma zorunluluğu, yönetim ku-rulu üyelerinin ¼’ünün üniversite mezunu olması şartı vb. maddeler iş dünyasından gelen eleştiri ve tepkiler doğrultusunda önemli değişiklikleri öngörüyor.

Yeni kanun 1535 maddeden oluşan bir kanun. Doğal olarak ticaret hayatını düzenleyen bu denli kapsamlı bir kanunun getirdiği düzenlemeleri kavrayıp, anında önlem almak, biz KOBİ’ler açısından pek kolay değil. Konuyu değişik zamanlarda masaya yatırdık. Zira kanun hazırlanırken, iş dünyasının önde gelen aktörleri ve akademisyenle-ri nezdinde tartışıldı. Ama bu işin esas muhatapları olan KOBİ’lerin de sahada görüşlerinin alınması, çok daha iyi sonuç verebilirdi diye düşünüyorum. TBMM Genel Ku-rul’da tartışılarak sonuçlandırılması beklenen tasarı, iş dünyası ve KOBİ’lerin talep ve önerilerini şimdilik karşı-layacak diye umuyoruz.

Nurettin ÖzgençKOBİDER Başkanı

1 Temmuz’dan itibaren yürürlüğe giren, 1535 maddelik Türk Ticaret Kanunu’nun değişmesinden bahsetmek istiyorum. Yıllardır tartıştığımız bir yasa…

Modern bir dünyanın içinde, Türk motiflerine, etnik kökene bağlı bir firma; Tuz Gold.. Şanlıurfa’da kurumsallaşmış, ancak köklerinden kopmamış, halkın isteklerini çok iyi özümseyerek takı ile buluşturmasını başarmış bir firma..

Yeni koleksiyonlarında, Türk kuyumculuğunu yansıtacak modelleriyle dikkat çekiyor. Bilezik ağırlıklı çalışan firmanın, modern teknolojiyle üretilmiş, etnik takıları var.. Altın ve gü-müş ürünlerin yanında, diğer değerli madenleri de bulabilir-siniz.

Bölgenin geleneksel takı ihityaçlarına cevap veren Tuz Gold’da, patentli gram altın da bulmanız mümkün.. Tasa-rımlarında; yöresel esintilere rastlayacağınız, duygularınızı yansıtan çeşitler mevcut.. Sürekli yeniledikleri koleksiyonla-rını mutlaka görmelisiniz..

Etnik Çizgiler

85

VOIR güncel

Page 88: Voir Magazin - Ağustos 20012

86

MARDİNGüneş Şehri

Yazı: Berrin ŞermetFotoğraflar: İlknur Can

Zinciriye Medresesi, havuzun başında bulunan çeşmenin yapılış ne-deni; sesi fon olarak kullanmak; medresenin çevresinden gelen gürültüden ayrışmak, bu çeş-meden akan su havuzda birikerek mezopotamya ovasına kadar gidiyor.

VOIR GEZİ

Page 89: Voir Magazin - Ağustos 20012

Evlerin içi işlenmiş motiflenmiş ve hepsi elde yapıl-mış taşlarla süslenmiştir. Telkari gibi. Altını gümü-şü tel haline koyup evirip çevirip ören eller, taşı da aynı minyatür işçilikle işler bu şehirde. İçerlerde şehrin ortasında Kırklar Kilisesi (Mar Behnam)

vardır. 1500 yıldır oradadır. İ.S. 240 yılında, Hristiyanlık inanç-larından vazgeçirmek için 40 kişilik bir grup Roma askerine işkence edilir. İşkenceye rağmen inançlarından dönmediklerini gören Roma imparatoru, bu 40 genç askeri Sivas’ta bir buz göle-tine attırır ve başlarına da nöbetçiler koyar. Donmak üzereyken içlerinden biri kaçmaya çalışır ve öldürülür. O sırada göletteki askerlerin üstüne gökyüzünden haleler indiğini görür nöbetçi-lerden biri. Hemen buz göletine girer ve onlara katılır, yine kırk kişi olurlar ve beraber ölürler. 40 Şehitlerin kemikleri Kırklar Kilisesi’ndedir, adı buradan gelir.

Medrese Mahallesi’nde Zinciriye (Sultan İsa) Medresesi… İki katlı, iki avlulu, sıralı kubbeli. 14. yüzyılda kurulan medrese, tepededir, çünkü rasathane işlevindedir. İçindeki mihrap taşı, ışığa dayanamaz, renkten renge girer. Zinciriye Medresesi’nin üst avlusundan seyrettiğiniz şehrin en güzel manzaralarından biridir.

Şehrin 5 km. dışında, bir Süryani yerleşiminde Deyrulza-faran Manastırı.Güneş Tapınağı iken Roma Kalesi, kale iken Manastıra devşirilmiştir. Sonraları etrafında bolca safran yetişir, Deyrulzafaran Manastırı olur adı.

Darius’un başkenti Dara (Dağara), Nusaybin’e giden yol üs-tündedir. Bu antik kent, şehirleşmede zamanının en iyi örnek-lerinden biridir. Büyük İskender ile Pers Kralı Darius’un karşı karşıya geldiği, Büyük İskender’in kazandığı zaferle Doğu ile Batının tanıştığı yerdir. Müzeler, Camiler, Medreseler, kiliseler, antik kentler ve kamu hizmetine sunulmuş tarihi yapılar... Her mahallede her sokaktalar.

Adı Süryani dilinden gelir: Merdo’dur, kaledir. Mardin Dağ-ları denizin enginliği ve dinginliği ile eşdeğer Mezapotamya ovasına kapıdır, Mardin Eşiği’dir. Kaderi diğer Mezapotamya-lılardan farksızdır, ordular gelir, yağmalanır, devletler kurulur,

87

Yaklaşırken şehre ya da içindeyken sokaklarının; sıcak sarının, taşın medeniyeti karşınızdadır. Yerler taş, sokaklar taş, evler taş, abbaralar taştır. Abbaralar küçük geçitlerdir. Üzerlerinde evlerin ve o evlerin avlularının yükseldiği, sizin de altından geçtiğiniz kemerler...

Kasımiye Medresesi

Mardin Kalesi’ne giderkensol tarafta Mezopotamya

manzarası

Page 90: Voir Magazin - Ağustos 20012

88

başkent olur, yeniden inşa edilir. Kimseye dargınlığı yoktur. Coğrafyasında, manzarasında taşında dağında hala binlerce yıl öncesi-nin anıları durur, barışık ve gülümser. Zamanın biriktiği bir kum saati, bir dağ şehri Merdo. Kapı gibi durur ovaya yukarıdan bakar-ken. “Azamet merhamettendir, zulümden değil”, der. Bu şehir Güneşin evidir. Güneş evinden ne çok uzağa gider, ne de çok ayrı kalır ondan. Bu yüzden Merdo’nun kışı ne karadır, ne de amansız…

TelkariTelkari; ince tellerin işlenmesiyle yapılan sanata denir. Tamamen el işçiliğidir. Örülen tellerin birleşti-rilmesiyle kimi zaman bir kolye, kimi zaman da mücevher kutusu-na dönüşür.. Osmanlı döneminde özellikle “vav” harfinin sıkça motif olarak işlenmesinden dolayı Vav İşi de denir.Kökleri M.Ö. 3000’li yıllara dayanır. M.S. 15. Yüzyılda bugünkü formu-na kavuşmuştur. Ticaret yolu üze-rinde bulunan ülkelere yayılmıştır. Mardin de bunlardan biridir. Fakat ne yazık ki ticari kaygılar yüzün-den Mardin’de telkari ustaları ar-tık yok denecek kadar azdır. Telkari; işlendiği her ülkenin ya da ustanın özelliğini taşır. Tellerden yapılan çiçekler, o ülkeye has özel-lik gösterir. Telkari bina gibi inşa edilir. Önce teller, ardından motif-ler ve ardından dolgusu gelir. Ger-çek telkari, tamamiyle el işçiliğin-den oluşur. Yeni nesil ustalarımız dileriz ki bu işçiliği devam ettirir.

Telkari işi Nalın

VOIR GEZİ

Page 91: Voir Magazin - Ağustos 20012

Nedenİletişim?

Yeni bir yayına, yeni bir soluğa hayırlı olsun demeden başlanmaz herhalde. Hayırlı uğurlu olsun. Bir iyimser, bir kötümser, bir iletişimci aynı olaya nasıl

bakar; İyimser “bardağın yarısı dolu” der, kötümser “barda-ğın yarısının boş olduğunu” söyler. İletişimci ise bardağın “yeniden düzenlenerek imal edilmesi” gerektiğini söyler. İletişimde değişik bakış açıları geliştirmek, gerektiğini an-latan bu küçük fıkra belki de her gün kullandığımız “neden iletişim kurarızı” sorgulamamıza sebep olur. Neden iletişim kurarız? çok basit soru, cevapları da o denli çok..

Öyleyse neden iletişim kurarız sıralamaya başlayalım baka-lım neler bulup neler çıkaracağız.

• Bilgiyi yaymak• Kendimizi daha iyi anlatmak• Eğitim• Eğlendirmek• Sosyalleşmek• Sevgi• Aşk• Pazarlama• Etkileme

Bu örnekleri daha da çoğaltabiliriz. Neresinden bakarsak ba-kalım aslında her iletişimimiz bir serüven değil midir? İleti-şim bireysel ve sosyal yaşamın bir parçası olurken, her nor-mal insan daima yenileyerek sürdürdürdüğü büyüleyici bir gerçeklik değil midir? İletişim; insanın kendini ifade etmesi ve sosyal süreçlere girmesi bakımından önemlidir. İletişim sayesinde insanlar zihinlerindeki kavram ve fikirleri açığa vurma, onları paylaşma ve değerlendirme olanağına sahip olurlar. Başkalarını etkileme ve onlardan etkilenme, yarar-lanma, yararlı olma ve başarı gösterme, iletişim sayesinde olur.

İnsanlar arasında var olan ilişkilerin sürmesi ve yeni ilişkile-rin kurulması iletişimle gerçekleşir. İletişim; soyal sistemler ve insanlar için önemli bir yere sahiptir. Günümüzde “bilgi çağı” ya da “iletişim çağı” gibi terimler sıklıkla kullanılmak-ta. Bu gün iletişim; bir güç kaynağı olan bilgi iletiminin temel aracıdır. İnsan, çevresi ile iletişim kurarak yaşar. İletişim; bilgi üretme, iletme ve algılama sürecidir. Yani çevresine mesaj iletmesidir. Kısacası iletişim, özellikle bugün, her za-mankinden daha büyük bir öneme sahiptir

Selçuk ÖZKANTekvin Pırlanta

Genel Müdür Yardımcısı

89

Tasarımcı kardeşler Aslı-Alev Doğan zarif olduğu kadar savaşçı ruha

sahip prensesler için özel tasarımlara imza attı. Güzelliği dillere destan İngiliz kraliçesi Guinevre’den esinlenen 2012 yaz koleksiyonunda ağırlıklı olarak kırmızı, civit mavi, su yeşili, ekru, açık kahve, gümüş gri ve dore renkler öne çıkıyor.. Krep kumaşlardan hazırlanan, deri, payet ve metal detaylarla süslenen kısa elbiseler ile prenses savaşçıya dönüşürken; dantel, ipek, ve şifonla hazırlanan romantik gece kıyafetleriyle şatosuna dönen kraliçe gibi hissediyorsunuz..

Savaşçı birprenses misiniz? Zarif bir kraliçe mi?

VOIR güncel

Page 92: Voir Magazin - Ağustos 20012

90

Vip Kuaför; 1992 yılından beri Ka-palıçarşı ve çevresine hizmet ve-riyor.. İlk olarak Nur-u Osmani-

ye’de bay müşterilerine hizmet veren Vip; sonrasında sırasıyla: 2000 Yılı Cağa-loğlu bay, 2009 yılı Çemberlitaş bay-ba-yan ve son olarak da 2011 yılında Cağa-loğlu’ndaki bay salonuna bayan bölümü de ekleyerek toplam 4 salona ulaşmış oldu. Çemberlitaş’taki şubede bay-bayan birlikte hizmet görürken, Cağaloğlu alt katında bay, üst katında bayanlara hiz-met veriyor. Yıllardır bulunduğu Kapalıçarşı’daki tüm esnaflara kaliteli hizmet sunuyor. Şube-lerde; saç kesim ve bakımının yanı sıra, bay-bayan manikür, pedikür, cilt bakım hizmetleri bulunmakta. Sürekli büyüme-yi ve gelişmeyi hedef edinen Vip Kuaför; 2013 yılında, Cağaloğlu şubesinde, ba-yanlara cilt bakımı ve epilasyon hizme-tini de verecek.Sektöre verdiği sınırsız hizmetlerinin yanında, farklı organizasyonlarda da yer alan Vip; Temmuz ayında VOIR dergisi-nin çekimlerinde kuaför hizmeti verdi. Kuaför hizmetinin en önemli temel taşı olan hijyene önem veren, güler yüzü ve sınırsız hizmeti esirgemeyen Vip, yeni şubeleriyle ya da yeni hizmetleriyle bü-yüyerek yoluna devam ediyor..Tel: 0212 517 05 55 / [email protected]

VIP Kuaför

“ADV

ERTO

RIAL

” SAY

FADI

R

Page 93: Voir Magazin - Ağustos 20012

Mücevher İhracatçıları Birliği (JTR) üyeleri kısa bir süre sonra İstanbul’da, GIA (Amerika Gemoloji Enstitüsü) tarafından verilen “Mücevher Satış Profesyoneli” (AJP) diploma programına katılabilecek.

GIA Başkanı ve CEO’su Donna Baker konuyla ilgili; “GIA eğitim programlarını üyelerine sunmak üzere JTR ile işbirliği yapmaktan dolayı çok mutluyuz. Enstitümüz, kurs ve seminerlerimiz aracılığıy-la Türk mücevher sektörüne hizmet vermekten büyük gurur duyuy-or. Değerli taşlar ve mücevher alanında başarılarla dolu bir gelecek doğrultusunda, JTR üyelerine rehberlik etmeyi sabırsızlıkla bekli-yoruz” şeklinde bir açıklama yaptı.

GIA Türkiye’de aynı zamanda mücevher ve değerli taş endüstrisiyle ilgili konularda başka seminerler ve kurslar düzenlemeyi de plan-lıyor. Bu programların üreticiler, perakendeciler, tasarımcılar, satış elemanları ve genç girişimcilere büyük fayda sağlayacağına inanıyor.

JTR Başkanı Ayhan Güner ise konuyla ilgili görüşlerini; “GIA ile yaptığımız bu işbirliği, hem profesyonel üyelerimiz hem de genç girişimcilerin, sektörün sunduğu imkanları daha kendinden emin bir şekilde ele almaları için son derece faydalı olacak. Pazarımızın büyümesini teşvik edecek GIA’nın bu girişimini destekliyoruz” sö-zleriyle dile getirdi. GIA Hindistan ve Ortadoğu Genel Müdürü Nirupa Bhatt da; “Geçtiğimiz son on yılda Türkiye, değerli taş ve mücevher sektöründe Dünya’nın önemli ticaret merkezlerinden biri haline geldi. GIA olarak sektör mensuplarının ihtiyaçlarına yönelik güncel eğitimleri getirmek istiyoruz ve bize bu fırsatı verdiği için JTR’ye teşekkür ediyoruz” dedi.

GIA Ortadoğu, Abu Dabi, Bahreyn, Dubai, Kuveyt, Lübnan, Katar ve Suudi Arabistan gibi bölgenin önemli ticaret merkezlerinde kurslar düzenliyor. JTR işbirliği ile düzenlenecek kurslar hakkında daha detaylı bilgi almak için Madhura Phadke [email protected] veya Sema Duymaz [email protected] ile iletişim kurabilirsiniz veya www.giamideast.com websitesini ziyaret edebilirsiniz.

91

EĞİTİMDE İŞBİRLİĞİGIA Türkiye Mücevher İhracatçıları Birliği (JTR) Üyelerine AJP Diploması veriyor. Enstitü mücevher ve değerli taş eğitimlerini Türkiye’de de başlatıyor.

haber VOIR

Page 94: Voir Magazin - Ağustos 20012

9292

Özgün tasarımlar,marjinal bir ruh,

kişisel yaşam tarzları

Guess

Ray-BanHavalimanı shop

Valentino

Guess

Tacs Channel Box

Guess

Guess

Nine West

Guess

Guess

Tacs Channel Box

Charles&Keith

VOIR TREND

Page 95: Voir Magazin - Ağustos 20012

Etkili Kahveler

93

Page 96: Voir Magazin - Ağustos 20012

94

VOIR TREND

Page 97: Voir Magazin - Ağustos 20012

95

Page 98: Voir Magazin - Ağustos 20012

96

Gelinlik,Beyaz Butik

VOIR TREND

Page 99: Voir Magazin - Ağustos 20012

97

Gelinlik,Beyaz Butik

Page 100: Voir Magazin - Ağustos 20012

Sultanaahmet’in büyülü, şairane so-kaklarında yürüyorum. Sürekli bu-lunduğum bir semt olmasına karşın,

gezemediğim Sultanahmet.. Tarihin adeta sayfalarında gezinirmişçesine, hayranlıkla bakıyorum etrafıma. Sadece gezmeye çık-madım, ucunda iş de var. Çekim için mekan anlaşması yapacağım. Gitmekten keyif al-dığım ve bana hep huzur veren bir mekana doğru gidiyorum, Palatium Cafe.. Yeri gel-mişken mekan kullanımı için ayrıca teşekkür ederim kendilerine..

Kafe; Ayasofya’daki Hürrem Sultan Hama-mı’nın karşısındaki sokağın sonunda sizleri karşılıyor.. Geniş ve tek kat üzerine kurulu.. Bu kafeye ilk geldiğim zaman yeni açılmıştı. Bu civarlarda böyle yerler olduğunu bilmi-yordum. Özellikle tarihi dokusu, Bizanstan kalma esintileri ve atmosferi çok hoşuma gitmişti. Sıcak bir ortam.. Palatium Cafe’nin kışın ayrı, yazın ayrı bir güzelliği var. İçerisi; tarihin dokusunu içinde barındırmak ve ge-len müşterilere “ev” tadında, huzurunda bir tat vermek amacıyla döşenmiş. Şark bö-lümlerinin yanı sıra, masa düzeni de var. İlk geldiğimde dikkatimi iki özelliği çekmişti.. Birincisi; eskiden halı mağazasından bozma olan Palatium’un vitrini.. Vitrini aynen muha-faza etmişler.. Halı sergilenen vitrine, oturma düzeni yerleştirmişler. Böylece kendinizi vitri-ne çıkmış gibi özel ve farklı hissediyorsunuz. İkinci özelliği ise; Kafenin tavanının komple

açılabiliyor olması.. Yaz akşamları, keyifle kahvenizi yudumlarken, gökyüzünü, yıldız-ları seyredebiliyorsunuz. Huzurlu.. Zaten Ka-fe’nin sahibi Ertuğrul Bey’in “misafir” mantı-ğında müşteriye yaklaşımı ve personele de bunu aktarması müthiş.. Başınızda sürekli bekleyen, habire “bir şey içer misiniz?” diye soran kimse yok. Gönül rahatlığıyla, keyifle, dingin bir şekilde, internetinize girebiliyor, isterseniz çalışabiliyorsunuz bile.. Hatta bu yazının bir kısmını da kafede otururken plan-ladım. Karşınızda çok profesyonel bir ekip ya da profesyonel bir işletme beklemeyin. Bence bu amatör ruh, kendinizi evde ağır-lanıyormuş gibi hissettiriyor. Dilerim hep bu ruhu koruyabilirler.Palatium Cafe’ye ilk geldiğimde ön yargıyla yaklaştım. Genelde Sultanahmet ve çev-resinde, -bilmediğim bir yer ise- tereddütle yemek yerim ya da içerim. Ancak mutfak-larının açık olması ve bayanların da çalışıyor olması bana biraz güven verdi. Sonrasında taş fırında pişirilmiş yemeklerin tadına bakın-ca, servisi de titizlikle yaptıklarını görünce ön yargımdan kurtuldum. Türk Mutfağı ağırlıklı menüleri var. Benim favorim pizzaları..

Fiyatlar da gayet makul.. Şehirden çıkmadan, tam tersine şehrin gö-beğinde, tarihin dokusuyla bezenmiş, huzur-lu ve dinlendirici bir mekan arıyorsanız bence Palatium Cafe’yi bir ziyaret edin derim.. T: 0212 516 51 32

Ev Tadında

“ADV

ERTO

RIAL

” SAY

FADI

R.

98

Page 101: Voir Magazin - Ağustos 20012
Page 102: Voir Magazin - Ağustos 20012

100

VOIR haber

Lotus’un Yüzü Marc Marquez Oldu

İspanya kökenli saat markası Lo-tus, 2012 İlkbahar-Yaz sezonu

için 19 yaşında ki ünlü motorsik-letçi Marc Markuez ile anlaştı. Ta-sarımlarında aksiyon ve adrenalin barındıran Lotus saatlerinin tarihini liderlik ve başarı kelimeleri anlatı-yor. Lotus’un dinamik tasarımların-da; teknolojik inovasyon ve zaman kontrol mücadelesi ön planda tutu-luyor. Tam da bu noktada marka-ya yakışacak en ideal isimin Marc Marquez olduğu düşünülüyor.

Issimo ile siz nerede serinlik orada…

Ceyo şıklığı ile yaza merhaba deyin..

Ünlü İtalyan markası Olimpia Splendid’in dış ünitesiz taşına-bilir klimaları ile yaz aylarında sıcaktan bunalmak, uykusuz

geceler geçirmek tarih oluyor. Farklılığı ve şıklığı tartışılmaz İtalyan tasarımının izlerini taşıyan Isssimo, koyu mavi ve beyaz renkteki iki farklı modeliyle evlerinize renk katarken, kolay taşınabilir özelli-ğiyle de rahat bir kullanım sağlıyor…

Her yaş grubuna hitap eden CEYO’ nun yeni terlik ko-leksiyonu New Generation/Yeni jenerasyon Amazon

ve Splash modelleri ile bu yaz rahat ve şık olmak isteyen kadınlara hitap ediyor. Splash terliklerinin taban bölümünde bulunan delikler sayesinde denizden çıktığınız an ayaklarınız kuruyacak; Amazon modelleri ile de günün her saati şıklığı yakalayacaksınız.

100

Page 103: Voir Magazin - Ağustos 20012
Page 104: Voir Magazin - Ağustos 20012

İş dünyası doğaya açılıyor…

KangaROOS ile rahatlık ve şıklık bir arada..

Eğitim sektörünün öncü markası Edlinzer farklı ve yenilikçi çalışmalarıyla iş dünyasının yeni trendlerini oluşturmaya devam ediyor.. Edlinzer şimdide İstanbul’un plazalarından ve sıkıcı eğitim salonlarından uzaklaşmak ve iş hayatında başarılı olmanın sırlarını öğrenmek isteyenle-

re doğa ile baş başa eğitimler veriyor. Düzenlenen Eduworkshop’larda firmalar teoride bildikleri ama pratik yapma fırsatı bulamadıkları birçok konuyu deneyimleme fırsatı buluyor. Firma çalışanları haftasonunda doğada kazanılan yepyeni deneyimlerle hem kişisel gelişim hem takım ruhu eğitimi alırken aynı zamanda keyifli vakit geçiriyorlar…

KangaROOS, renkli, dinamik ve fonksiyonel tasarımlarıyla gece gündüz, yaz kış trend yaratmaya devam ediyor.. Günlük ya-

şamda olduğu gibi, spor şıklık yaratan KangaROOS modelleri iş ya-şamında da tercih ediliyor. KangaROOS online satış sitelerinde de spor giyim sevenlere ulaşıyor. Hareketli yaşam tarzına sahip olanlar, KangaROOS’un kadın ve erkek modelleri arasından zevklerine uy-gun seçim yapabiliyor.

Dünya tüpsüz dalış rekoru 122 metre. Tüplü dalış-

taysa rekor 313 metre. İnsa-noğlu henüz denizin dibine bu kadar inebilmişken saat devi Edox’un yeni saati ‘Ice Shark 2’1000 metreyle dünya rekorunu elinde bulunduruyor. Dalmayı, yaz boyu denizden çıkamayı düşünmeyenler için tasarlanan ‘Ice Shark 2’ hem şıklığı hem de üstün özellikle-riyle sınıfının en iyisi…

VOIR güncel

Rekortmen ‘Ice Shark 2’ Türkiye’de

102

Page 105: Voir Magazin - Ağustos 20012
Page 106: Voir Magazin - Ağustos 20012

Göksel ile boğazda müzik keyfiTürk pop müziğinin önemli kadın yorumcu ve şarkı yazarlarından ‘Göksel’, büyük ilgi gören son albümü ‘Bende Bi Aşk Var’la Kuruçeş-me Arena’da müzik severlerle bir araya ge-lecek.10 Ağustos Cuma akşamı, 15 yıl önce köpüklerin içinde “Sabır’’la tanıştığımız kızın bugüne kadarki hikayesini dinlemek için, Turkcell Kuruçeşme Arena’da buluşalım. Bi-letler Biletix te…

Gülben Ergen Kuruçeşme Arena’da4 yıldır Boğaz kıyısındaki bu mekanda verdiği konserlerle hayranlarının hem gözlerine hem de kulaklarına hitap etmeyi başaran Gülben Ergen, 24 Ağustos’ta bir kez daha sahnede olacak. Şıkır Şıkır, Sürpriz, Çilekli, Giden Gün-lerim Oldu, Arka Sokaklar ve daha pek çok hit parçasını Turkcell Kuruçeşme Arena sah-nesinde seslendirecek olan Gülben Ergen, dans şovları, konuk sanatçılar ve sürprizle-riyle 24 Ağustos’ta sevenlerine unutulmaz bir konser verecek. Biletler Biletix te…

Feist konseri 25 Ağustos’ta..Indie folk müziğin dünyada en sevilen isim-lerinden Kanadalı şarkıcı, besteci ve gitarist Feist Türkiye’de ki ilk konserini vermek üze-re İstanbul’da. Yumuşak sesi ile dinleyenleri kendine hayran bırakan Feist 25 Ağustos Cu-martesi akşamı Santralistanbul’da Kıyı Amfi’ deki konseriyle hayranlarına unutulmaz bir müzik ziyafeti yaşatacak. Biletler Biletix’te…

Boğaz’da Rembetiko rüzgarıTürk ve Rum Müziğinin unutulmaz dönem şarkıları, 19.yy Café Aman müzik kültürü tek-rar sahnede yaşıyor. Cafè Aman İstanbul’un 20 kişilik büyük bir kadroyla 25 Ağustos’ta Turkcell Kuruçeşme Arena’da sahne alacağı geceyi, Türk ve Rum müzisyenlerden oluşan 12 kişilik orkestrayla Horokos adlı dans gru-bu da 8 dansçısıyla renklendirecek. 19. yüzyıl müzik kültürünün sahnede şölene dönüşe-ceği gecede, hasapikodan zeybeğe farklı danslar doğaçlama sergilenecek.

Modern denemeler 5 AşıSALT’ın, Türkiye’nin modernleşmesini farklı içerik ve ölçekteki üretimler üzerinden ele al-dığı Modern Denemeler serisinin beşinci ser-gisi “Aşı”, 25 Mayıs’ta Salt Galata’da açıldı.

Sergi, ülkedeki akarsu havzalarının modern hidrolik yapılarla işlenmesi üzerinden Türkiye Cumhuriyeti tarihini inceliyor. 26 Ağustos’a kadar Salt Galata’da sürecek sergiyi kaçır-mamanızı tavsiye ederiz..

İBB ile Ramazan Etkinlikleriİstanbul Büyükşehir Belediyesi, her yıl olduğu gibi bu yıl da Ramazan ayına özel olarak ha-zırladığı zengin bir programla İstanbul halkına dolu dolu bir Ramazan yaşatacak. 20 Tem-muz-18 Ağustos tarihleri arasında Feshane Bahçesi ve Beyazıt Meydanı’nda gerçekleş-tirilecek olan “Ramazan İstanbul Etkinlikleri” iftar öncesi, iftar sonrası ve teravih sonrası Türk Tasavvuf Müziği’nden Türk Halk Müziği ve Türk Sanat Müziği dinletilerine, sema gös-terilerinden mehteran konserlerine, gelenek-sel gösteri sanatlarından çocuk eğlencelerine kadar çok sayıda etkinliğe ev sahipliği yapa-cak.

31. Türkiye Kitap ve Kültür FuarıTürkiye Diyanet Vakfı ile İBB Kültür A.Ş. tara-fından düzenlenen ve geleneksel hale gelen 31. Türkiye Kitap ve Kültür Fuarı, bu yıl da Beyazıt Meydanı’nda 19 Temmuz-19 Ağus-tos tarihleri arasında ziyaretçileriyle buluşu-yor. Her yıl büyük bir ilgiyle karşılanan fuara gelen ziyaretçiler, dünyaca ünlü yazarların kitaplarını büyük indirimlerle uygun fiyatlara sahip olma imkanı buluyorlar. Bu yıl ayrıca fuara ilk defa yurt dışından bazı yayıncılar da davet edildi. Fuarda 150 yayınevinin her oku-yucu profiline hitap eden kitaplarını bulmak mümkün olacak.

4. Açıkhava Sinema Festivali BaşladıTurkcell’in, İstanbul kültür-sanat hayatına ka-zandırdığı uluslararası eğlence mekanı Turk-cell Kuruçeşme Arena’nın en keyifli etkinlikle-rinden ‘’gnçtrkcll Açıkhava Sinema Festivali’’ bu sene 4. kez düzenleniyor. Festivalde gös-terilecek popüler filmlerin yanı sıra, Sony Playstation alanı, Blackberry oyun standı, Sine-Foto köşesi, Müzik Koltuğu gibi eğlen-ce noktaları katılımcılara farklı eğlenceler ve sürpriz ödüller sunacak. Festival 7 Ağustos Kara Şövalye Yükseliyor, 16 Ağustos Gerçe-ğe Çağrı ve 28 Ağustos Vampir Avcısı filmleri ile devam edecek.

Süper Star’dan muhteşem konser..Verdiği her konser olay olan sahne şovlarıyla nefes kesen süper star Ajda Pekkan bir kez daha Kuruçeşme Arena’da. Yepyeni sahne şovları ve yeni repertuarıyla süper star 4 Ey-lül Perşembe akşamı sizleri bekliyor. Biletler Biletix te…

Sezen Aksu 5 Eylül’de Cemil Topuzlu Harbiye Açıkhava Tiyatrosu’ndaSezen Aksu özel bir performans serisi olan “Sezen Aksu Acoustic Band” projesiyle müzik severlerle buluşuyor.. Bugüne kadar araların-da New York-Carnegie Hall, Londra - Royal Albert Hall gibi önemli konser salonlarında, Oslo Music Festival, Bremen Jazzahead Fes-tival gibi organizasyonlarda ve Stockholm, Berlin, Paris ve Zürih dahil olmak üzere pek çok şehirde izleyicisiyle buluşan bu müzik zi-yafeti, Eylül’de BKM Organizasyonu’yla Ce-mil Topuzlu Harbiye Açıkhava Tiyatrosu’nda.

Emel Sayın’dan Türk Sanat Müziği ziyafetiTürk Sanat müziğinin dev ismi Emel Sayın Turkcell Kuruçeşme Arena’da sevenleriyle bu-luşacak. İki bölümden oluşacak konserde sa-natçıya Selçuk Tekay şefliğinde dev orkestra ve 40 kişilik koro eşlik edecek. Sürpriz konuk sanatçıların da katılacağı konserde Emel Sa-yın, Türk Sanat müziğinin en güzel eserlerin-den ve kendi hitlerinden oluşan bir repertuar sunacak, konuklarıyla düetler yapacak.Dans gösterilerinin de yer alacağı Emel Sayın kon-seri 7 Eylül’de Turkcell Kuruçeşme Arena’da.

Ysolt’un Yeni Limanı:Rahmi Koç Müzesi119 yaşındaki İngiliz yapımı Ysolt buharlı tek-nesin son seferini yaptı. Ysolt’un yeni limanı Rahmi M. Koç Müzesi oldu. 1893 yılında İn-giltere’de inşa edilen Ysolt buharlı teknesi son 40 yıldır çürümeye terk edildiği İskoçya’da Rahmi M. Koç Müzesi danışmanları tarafın-dan bulundu. Uzun bir yolculuğun ardından Türkiye’ye getirilen tekne, İngiliz uzmanlar ve Türk ustalar tarafından 4 yıla yaklaşan bir sürede eski ihtişamına kavuştu. Uzun ve ke-derli bir tarihe tanıklık eden, farklı hikayesiy-le dikkat çeken Ysolt 10 Ekim’e kadar son limanı Rahmi Koç Müzesi’nde ziyaretçilerini bekliyor.

voirkültür sanat

104

Page 107: Voir Magazin - Ağustos 20012

PsikiyatristYazar: Wulf Dorn

Türü: Psikolojik / GerilimSayfa Sayısı: 416

Yayınevi: Pegasus Yayınları

Şiddet mağduru bir kadın hasta, psikiyatrist Ellen Roth’ un kabusu haline gelir: Kara Adam tarafından izlendiğini iddia eden hasta, gizemli biçimde, iz bı-rakmadan ortadan kaybolur. Şimdi kendi hayatını da hastasınınkini de tehlikeye atan korkunç bir oyunun ortasındaki Dr. Ellen Roth için hiç kimseye güve-nemediği umutsuz bir savaş başlamıştır. Yazarın ilk kitabı olan Psikiyatrist, türünde en iyi kitaplardan biri. Akıcı anlatımı sizi çarcabuk yakalarken kendinizi bu muhteşem oyunun içinde buluyorsunuz. Psikolojik / Gerilim tarzının keyfini bilen kitapseverler ne demek istediğimi okudukça anlayacaklar. Zekice kurgulan-mış bu oyuna dahil olmak ve karmaşık bulmacayı çözmek için sabırsızlanacaksınız. Psikolojik / Gerilim türünde bir roman okuyacaksanız Psikiyatrist’ i kesin-likle okuyun derim. Süprizlere hazır olun!

Müg

e B

ilgin

Akd

Yaşamımızda, bütün olumlu edinimleri içinde barındıran tek yararlı faa-liyet şüphesiz kitap okumaktır. Kitap severler bilir ki bu keyif, vazge-çilmez ve yeri doldurulamazdır. Öğrenmenin en sağlam ve yararlı yolu

olan “Kitap Okumanın” faydalarını hepimizin çok iyi bildiği ve uyguladığı düşüncesiyle bu konuda yapılmış en iyi hareketlerden biri olan ve şu anda da tüm dünyada çok yaygın olan “Book Crossing” den bahsetmek istiyorum.“Book Crossing”, Mart 2001 yılında Missouri eyaletinde yaşayan bilgisayar programcısı Ron Hornbaker tarafından başlatılan bir kitap okuma, okutma eylemidir. “Book Crossing” ki biz bunu dilimize”Gezgin Kitap” olarak çe-virebiliriz; birtakım meçhul kişiler tarafından kamuya acık yerlere kitaplar bırakılmasıyla başlayan ve yayılan bir toplu kitap okuma kampanyasıdır. Git-tiğiniz her yerde; toplu taşıma araçlarında, bankada, markette oturduğunuz koltuğun yanına sıkıştırılmış, rafların arasında sizin için bırakılmış bir kitap bulabiliyorsunuz. Siz de şanslı kişi olarak bu değerli kitabı okuyor ve bitir-diğiniz yerde, numaralandırıp sizden sonraki şanslı kitapsever için bırakı-yorsunuz. Bu uygulama için Ron Hornbaker tarafından hazırlanmış bir web sitesi bile mevcut. Siteye öncelikle üye oluyorsunuz. Kitaplarınızı kaydedip otomatik bir kitap takip numarası (BCID) alıyorsunuz. Bu numarayı, özel hazırlanmış bir etiketin üzerine yazıp, kitabın iç kapağına yapıştırıyorsunuz. Böylece, kitabınızın gezginlik macerası başlıyor. Kitabı bulan kişi siteyi ziyaret edip, kitabın BCID numarasını yazarak ulaştığı listeye, kitabı nerede, ne zaman bulduğunu ekliyor. Ayrıca kitap hakkındaki kişisel yorumlarını belirtebiliyor. Böylece kitabın dolaştığı eller, sitede düzenli olarak tutulmuş olur. Elinizdeki kitabı buldugunuz ilk noktaya bırakmadan önce siteyi bir inceleyin derim.www.bookcrossing.comBu faydalı olduğunu düşündüğüm kısa bilgiden sonra sizlere ilk sayımızda önermek istediğim kitap “Psikiyatrist”. Psikolojik / Gerilim türünden hoşla-nanlar iyi zaman geçirmek için hemen okumaya başlamak isteyebilir. Şimdi-den keyifli okumalar.

Byglossarist

EDİTÖRÜN SEÇTİKLERİŞemspare: Elif Şafak bir kez daha hayatın içinden süzülüp gelen denemeleriyle karşımızda. Şafak’ın Kasım 2010’dan bu yana yayımlanan köşe yazılarından oluşan seçkisi Şemspare, Doğan Kitap tarafından yayımlandı..

İsim Şehir Bitki: Yılmaz Özdil’den yine vurucu, yine eğlenceli ve hep düşündürücü yazılar.. Hürriyet gazetesi köşe yazarı Yılmaz Özdil, geçen yıl büyük ilgi gören ve satış rekorları kıran İsim, Şehir, Hayvan kitabından sonra yepyeni bir derlemeyle, Doğan Kitap tarafından, İsim, Şehir Bitki ile okurlarının karşında. Özdil, kısa, özlü, tatlı bir üslubun egemen olduğu sert vurguları ve yer yer alaycı, yer yer hüzün verici diliyle değişik konulara kıvrak bir üslupla el atıyor.

Benim Çılgın Ailem: İnsanı karmaşaya sürükleyen deli dolu bir ailenin ferdi olsaydınız ne yapardınız? Hayat bazen asansörün kat numaraları kadar düzenli olmayabilir.. Elizabeth Kellynin insanı kahkahaya boğacak kadar esprili ve akılcı bir dille kaleme aldığı, dram ve komedinin bir arada sunulduğu Benim Çılgın Ailem, aile bağlarını iyileştirmeye ve güçlendirmeye yönelik, affetmeyi ve affedilmeyi öğreten büyüleyici bu roman, Martı Yayınları tarafından yayımlandı.

Tanrı Daima Tebdil-İ Kıyafet Gezer: Laurent Gounelle’nin yazdığı, Pegasus yayınla-rının çıkardığı Tanrı Daima Tebdil-i Kıyafet Gezer, kendi kendimize koyduğumuz engelleri, korku-larımızı ve önyargılarımızı nasıl aşacağımızın, kaderimiz sandığımız mutsuz bir yaşamı, bizi mutlu-luğa götüren bir yolculuğa nasıl dönüştüreceğimizin hikâyesi.

105

Page 108: Voir Magazin - Ağustos 20012

106

VOIR’E ULAŞIN

Her ay yayımlanacak olan dergimizin,adresinize gelmesini istiyorsanız,voirmagazin.com’u ziyaret edip

formumuzu doldurarak,adres kaydı yaptırabilirsiniz.

İletişim+90 212 522 15 51 f [email protected]

Page 109: Voir Magazin - Ağustos 20012
Page 110: Voir Magazin - Ağustos 20012
Page 111: Voir Magazin - Ağustos 20012