türkiye'nin demografik dönüşümü: doğurganlık, aile planlaması

82
T Doğ Ann Beş 196 Ha 0 5 10 15 20 25 30 35 40 45 50 Binde Türk ğurgan neÇocu ş Yaş Al 682008 acette üfus Et Kaba iye’n lık, Aile uk Sağl ltı Ölüm 8 epe Ün tütler a Doğum Hızı nin D e Planla ığı ve mlerdek nivers ri Enst Kaba Ö Demo aması, ki Değiş itesi titüsü Ölüm Hızı ograf şimler: Doğal Nüfu ik Dö s Artış Hızı öş ümü ü

Upload: dinhdat

Post on 31-Jan-2017

285 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: Türkiye'nin Demografik Dönüşümü: Doğurganlık, Aile Planlaması

T

Doğ

Ann

Beş

196

 

 

 

HaNü

0

5

10

15

20

25

30

35

40

45

50

Bind

e

Türk

ğurgan

ne‐Çocu

ş Yaş Al

68‐2008

acetteüfus Et

Kaba

iye’n

lık, Aile

uk Sağl

ltı Ölüm

epe Üntütler

a Doğum Hızı

nin D

e Planla

ığı ve  

mlerdek

niversri Enst

Kaba Ö

Demo

aması, 

ki Değiş

itesi titüsü

Ölüm Hızı

ograf

şimler: 

Doğal Nüfu

 

  

ik Dö

s Artış Hızı

önüşümüü 

Page 2: Türkiye'nin Demografik Dönüşümü: Doğurganlık, Aile Planlaması

             ISBN 978‐975‐491‐285‐2     Bu yayında yer alan bilgilerden Hacettepe Üniversitesi Nüfus Etütleri Enstitüsü sorumludur ve hiç bir şekilde Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu’nun (TÜBİTAK) görüşünü yansıtmamaktadır.  Bu  çalışma, Türkiye Nüfus ve Sağlık Araştırması, 2008  (TNSA‐2008) kapsamında gerçekleştirilmiştir. TNSA‐2008, Türkiye’de 1968’den bu yana her beş yılda bir yapılan nüfus araştırmaları çerçevesinde gerçekleştirilmiştir  ve  ilk  üçü  1993,  1998  ve  2003  yıllarında  yapılmış  olan  Nüfus  ve  Sağlık Araştırmaları’nın  (Demographic  and  Health  Surveys‐DHS)  dördüncüsüdür.  TNSA‐2008,  10,525 hanehalkı  ve  15‐49  yaşları  arası  7,405  evlenmiş  kadın  görüşmesini  kapsayan  ulusal  düzeyde temsiliyete  sahip  bir  araştırmadır.  TNSA‐2008’in  saha  çalışması  Ekim  2008  ve Aralık  2008  tarihleri arasında Hacettepe Üniversitesi Nüfus Etütleri Enstitüsü tarafından Sağlık Bakanlığı Ana‐Çocuk Sağlığı ve  Aile  Planlaması  Genel Müdürlüğü  ve  Devlet  Planlama  Teşkilatı Müsteşarlığı  ile  işbirliği  içinde yürütülmüştür.  TNSA‐2008’in  gerçekleştirilmesi  için  gereken  maddi  kaynak  Türkiye  Bilimsel  ve Teknolojik  Araştırma  Kurumu  (TÜBİTAK)  tarafından  Kamu  Kurumları  Araştırma  ve  Geliştirme Projelerini Destekleme Programı (KAMAG) kapsamında sağlanmıştır.  TNSA‐2008’in  temel  amacı  doğurganlık  düzeyleri  ve  doğurganlıktaki  değişimler,  bebek  ve  çocuk ölümlülüğü, aile planlaması, anne ve çocuk sağlığı  ile beslenme konularında güncel ve güvenilir bilgi üretmektir.  Bu  bilgilerin  toplanması,  üreme  sağlığı  konularında  bilgiye  dayanan  politikaların oluşturulabilmesi ve planlama,  izleme ve değerlendirme programları  için büyük önem  taşımaktadır. TNSA‐2008’in örneklemi ülke geneli, kırsal ve kentsel yerleşim yerleri ve beş coğrafi bölge düzeyinde analiz yapmaya  izin verecek  şekilde  tasarlanmıştır. Örneklem ayrıca araştırma kapsamında yer alan bazı konulardaki analizlerin Avrupa Birliği’ne uyum çerçevesinde oluşturulan 12 coğrafi bölge (NUTS 1)  için  yapılmasına  da  olanak  vermektedir.  Verilerin  Türkiye’de  aile  planlaması  ve  sağlık programlarının  değerlendirilmesinde  ve  geliştirilmesinde  program  yürütücüleri  ve  politika belirleyiciler tarafından kullanılması amaçlanmaktadır. Araştırmanın sonuçları, daha önce beş yılda bir yapılmış olan demografik araştırmaların sonuçları ile karşılaştırılabilir niteliktedir.   TNSA‐2008 konusunda daha ayrıntılı bilgi için: Hacettepe Üniversitesi Nüfus Etütleri Enstitüsü, 06100 Ankara,  Türkiye  (telefon:  312‐305‐1115;  faks:  312‐311‐8141;  e‐posta:  [email protected]; internet:  www.hips.hacettepe.edu.tr).  MEASURE/DHS+  projesi  hakkında  daha  ayrıntılı  bilgi  için: Macro, 11785 Beltsville Drive, Suite 300, Calverton, MD 20705 (telefon: 301‐572‐0200; faks: 301‐572‐0999; e‐posta: [email protected]; internet: www.measuredhs.com).    

Page 3: Türkiye'nin Demografik Dönüşümü: Doğurganlık, Aile Planlaması

i  Türkiye’nin Demografik Dönüşümü 

  

  

Türkiye’nin Demografik Dönüşümü

Doğurganlık, Aile Planlaması,  Anne‐Çocuk Sağlığı ve  Beş Yaş Altı Ölümlerdeki Değişimler: 1968‐2008 

 

 

 

 Prof. Dr. İsmet Koç                                                                             Dr. Mehmet Ali Eryurt                                                                       Ar. Gör. Tuğba Adalı  Ar. Gör. Pelin Seçkiner  

 

 

b

Hacettepe Üniversitesi Nüfus Etütleri Enstitüsü 

T.C. Sağlık Bakanlığı Anne ve Çocuk Sağlığı ve Aile Planlaması

Genel Müdürlüğü

 

T.C. Başbakanlık Devlet Planlama Teşkilatı

Müsteşarlığı 

Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu 

Page 4: Türkiye'nin Demografik Dönüşümü: Doğurganlık, Aile Planlaması

i  Türkiye’nin Demografik Dönüşümü 

 

TNSA‐2008’de Görev Dağılımı  

  

Proje Yürütücüsü Prof. Dr. Sabahat Tezcan 

 Proje Teknik Koordinatörü 

Prof. Dr. İsmet Koç  

Saha Sorumlusu Dr. Elif Kurtuluş Yiğit 

 Listeleme ve Örnekleme Koordinatörü 

Yrd. Doç. Dr. A. Sinan Türkyılmaz  

Listeleme Saha Sorumlusu Dr. M. Ali Eryurt 

 Veri Girişi ve  Veri Analizi Sorumlusu 

Dr. Yadigar Coşkun  

Sorukağıdı  Tasarımı Prof. Dr. İsmet Koç Dr. Elif Kurtuluş Yiğit Dr. Mehmet Ali Eryurt 

 Saha Koordinatörleri 

Dr. M. Ali Eryurt  Dr. İlknur Yüksel 

Ar. Gör. Pelin Seçkiner Ar. Gör. Tuğba Adalı 

Ar. Gör. F. Hande Tunçkanat Proje Asistanı Mustafa İşlek 

 

  

Page 5: Türkiye'nin Demografik Dönüşümü: Doğurganlık, Aile Planlaması

Türkiye’nin Demografik Dönüşümü  ii 

  

ÖNSÖZ Türkiye’nin  demografik  dönüşüm  sürecini  ele  alan  bu  çalışma  Nüfus  ve  Sağlık 

Araştırması, 2008 (TNSA‐2008) projesi kapsamında gerçekleştirilmiştir. TNSA‐2008 Hacettepe 

Üniversitesi Nüfus  Etütleri  Enstitüsü  tarafından,  Sağlık  Bakanlığı Ana  Çocuk  Sağlığı  ve Aile 

Planlaması Genel Müdürlüğü ve Başbakanlık Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığı ile işbirliği 

içinde yürütülmektedir. TNSA‐2008’in gerçekleştirilmesi  için gereken maddi kaynak Türkiye 

Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK) tarafından Kamu Kurumları Araştırma ve 

Geliştirme  Projelerini Destekleme  Programı  (KAMAG)  kapsamında  sağlanmıştır.  Türkiye’de 

1968 yılından beri Hacettepe Üniversitesi Nüfus Etütleri Enstitüsü tarafından her beş yılda bir 

düzenli  olarak  gerçekleştirilen  demografik  araştırmalar  serisinin  dokuzuncusu  olan  TNSA‐

2008,  başka  veri  kaynaklarından  sürekli,  doğru  ve  ayrıntılı  bir  biçimde  elde  edilemeyen 

doğurganlık,  aile  planlaması  ve  ana  ve  çocuk  sağlığı  konularında  bilgi  sağlamak  üzere 

tasarlanmış ve uygulanmıştır. 

Türkiye’nin  son  40  yıldaki  demografik  dönüşüm  sürecine  odaklanan  bu  çalışmada, 

TNSA‐2008  sonuçları  ile  Enstitümüz  tarafından  daha  önce  yapılmış  olan  demografik 

araştırmaların  ve  diğer  ilgili  veri  kaynaklarının  bulguları,  Türkiye'de  doğurganlık,  aile 

planlaması  ve  anne  ve  çocuk  sağlığı  alanlarında  meydana  gelen  değişimleri  incelemek 

amacıyla,  bir  araya  getirilmiştir.  Çalışmanın  bulguları,  Türkiye’nin  doğurganlık  ve  üreme 

sağlığı  ile  anne,  bebek  ve  beş  yaş  altı  çocuk  ölümleri  alanlarında  olumlu  yönde  önemli 

mesafeler  aldığını  ve  demografik  dönüşümünü  tamamlamakta  olduğunu  göstermektedir. 

Ancak, çalışma aynı zamanda Türkiye’nin anne ve çocuk sağlığı alanında özellikle kır‐kent ve 

bölgeler ile kadınların eğitim düzeyleri arasındaki farklılıkları ortadan kaldırmak için halen kat 

etmesi gereken önemli bir yolunun bulunduğuna da işaret etmektedir. 

Bu çalışmayı hazırlayarak  ilgili  tüm kurum ve kuruluşların bilgisine  sunan ekipte yer 

alan Prof. Dr.  İsmet Koç’a, Dr. Mehmet Ali Eryurt’a, Ar. Gör. Tuğba Adalı ve Ar. Gör. Pelin 

Seçkiner’e  teşekkür  ediyorum.  Bu  çalışmanın  anne  ve  çocuk  sağlığı  alanında  planlamacı, 

yönetici ve hizmet sunan olarak çalışanların çalışmalarında yol gösterici olmasını ve gelecekte 

ülkemizdeki  kadınların,  annelerin  ve  çocukların  daha  iyi  bir  sağlık  düzeyine  kavuşmalarını 

diliyorum.  

 

Prof. Dr. Sabahat Tezcan 

Müdür  

Hacettepe Üniversitesi  

Nüfus Etütleri Enstitüsü  

Page 6: Türkiye'nin Demografik Dönüşümü: Doğurganlık, Aile Planlaması

 

Page 7: Türkiye'nin Demografik Dönüşümü: Doğurganlık, Aile Planlaması

Türkiye’nin Demografik Dönüşümü  1 

 

İçindekiler  Sayfa no  TNSA‐2008’de Görev Dağılımı  i      Ö  nsöz  ii

   İ çindekiler  1

   Ş  ekiller ve Kutular Dizini  2

I   G  iriş  3

II  Nüfusun Temel Özelliklerindeki Değişimler  6A  Nüfusun Büyüklüğü ve Artış Hızındaki Değişimler  6B  Yaş Yapısındaki Değişimler  7C  Kaba Doğum ve Kaba Ölüm Hızlarındaki Değişimler  12D   D  oğuşta Yaşam Beklentisindeki Değişimler  13

III  Sosyo‐Ekonomik Yapıdaki Değişimler  15A  Eğitim Düzeyindeki Değişimler  15B  Kentleşme Düzeyindeki Değişimler  19C  İşgücüne Katılım Oranı ve İşgücünün Ekonomik Sektörlere Göre 

Dağılımındaki Değişimler  20D  Kişi Başına Düşen Gelir Düzeyindeki Değişimler  23E   Y  oksulluk Düzeyi ve Gelir Dağılımındaki Değişimler   23

IV  Doğurganlık ve Doğurganlığın Belirleyicilerindeki Değişimler  26A  Evlilik Hızı ve Yaşındaki Değişimler   26B  Gebeliği Önleyici Yöntem Kullanma Düzeyindeki Değişimler  29C  İsteyerek Düşüklerin Düzeyindeki Değişimler  31D   D  oğurganlık Düzeyi ve Örüntüsündeki Değişimler  32

V  Anne ve Çocuk Sağlığı Göstergelerindeki Değişimler  36A  Doğum Öncesi ve Sonrası Bakım Hizmetlerindeki Değişimler  36B  Çocukların Aşılanma Düzeyindeki Değişimler  39C  Çocukların Beslenme Düzeyindeki Değişimler  40D  Anne Ölüm Oranlarındaki Değişimler  42E   B  ebek ve Beş Yaş Altı Ölüm Hızlarındaki Değişimler  43

VI  Türkiye’nin Demografik Dönüşümü: Dün, Bugün ve Yarın  48A  Demografik Dönüşümün İlk Aşaması (1923‐1955): Cumhuriyet’in 

Devraldığı Sorunlu Miras  48B  Demografik Dönüşümün İkinci Aşaması (1955‐1985): 1965 Nüfus 

Planlaması Hakkındaki Kanun  52C  Demografik Dönüşümün Üçüncü Aşaması (1955‐1985): Aile Planlaması 

Kavramının Anayasa’da Yer Alması  54D   D  emografik Dönüşümün Yarını  55

VII   N  otlar  60

VIII   K  aynaklar  61

EK 1  1968‐2008 Döneminde Gerçekleştirilen Demografik Araştırmalara İlişkin zet Bilgiler Ö  70 

EK 2   5  57 Sayılı Nüfus Planlaması Hakkında Kanun (1965)  71

EK 3  2827 Sayılı Nüfus Planlaması Hakkında Kanun (1983)  73

Page 8: Türkiye'nin Demografik Dönüşümü: Doğurganlık, Aile Planlaması

2  Türkiye’nin Demografik Dönüşümü 

 Şekiller ve Kutular Dizini  Sayfa no

Şekil 1  Nüfusun büyüklüğü ve artış hızındaki değişimler, 1923‐2023  6Şekil 2  Nüfusun yaş yapısının değişimi, 1935‐2023  9Şekil 3  Nüfusun geniş yaş gruplarına göre değişimi, 1935‐2023 11Şekil 4  Bağımlılık oranlarının değişimi, 1935‐2023  12Şekil 5  Kaba doğum, kaba ölüm ve doğal nüfus artış hızlarının değişimi,  

1935‐2023  13Şekil 6  Doğuşta yaşam beklentisindeki değişimler, 1935‐2008  14Şekil 7  Okuryazarlık düzeyindeki değişimler (6+ yaş nüfusu), 1935‐2008  16Şekil 8  Net okullaşma oranlarındaki değişimler, 1990‐2008 17Şekil 9  Nüfusun eğitim düzeyine göre yüzde dağılımındaki değişimler,  

1990‐2008  17Şekil 10  Kent ve kır nüfuslarının payındaki değişimler, 1935‐2008 19Şekil 11  İşgücüne katılım oranlarındaki değişimler, 1988‐2008  21Şekil 12  İşgücünün sektörel dağılımındaki değişimler, 1955‐2008  22Şekil 13  Kişi başına düşen milli gelirdeki değişimler, 1968‐2008 23Şekil 14  Yoksulluk düzeyindeki değişimler, 2002‐2008  24Şekil 15  Yüzde 20’lik dilimlerin toplam gelirden aldıkları pay ve Gini Katsayısı,  

1963‐2007  25Şekil 16  Kaba evlilik hızındaki değişimler, 1980‐2008  27Şekil 17  Ortalama ilk evlenme yaşındaki değişimler, 1935‐2008  28Şekil 18  Gebeliği önleyici yöntem kullanımındaki değişimler, 1978‐2008  30Şekil 19  Toplam isteyerek düşük hızındaki değişimler, 1978‐2008  32Şekil 20  Toplam doğurganlık hızındaki değişimler, 1924‐2008  33Şekil 21  Bölgelere göre toplam doğurganlık hızlarının değişimi, 1993‐2008  34Şekil 22  Yaşa özel doğurganlık hızındaki değişimler, 1978‐2008  35Şekil 23  Doğum öncesinde ve doğum sırasında alınan bakım hizmetlerinin 

yaygınlığındaki değişimler, 1983‐2008 37Şekil 24  Aşılanma düzeylerindeki değişimler, 1998‐2008  40Şekil 25  Ortanca emzirme süresindeki değişimler, 1993‐2008  41Şekil 26  Beş yaş altındaki çocukların beslenme durumundaki değişimler,  

1993‐2008  42Şekil 27  Anne ölüm oranlarındaki değişimler, 1975‐2005  43Şekil 28  Bebek ölüm hızındaki değişimler, 1945‐2008 45Şekil 29  Beş yaş altı ölüm hızındaki değişimler, 1966‐2008  45Şekil 30  Erken yaş ölüm hızlarındaki değişimler, 1978‐2008  46Şekil 31  Bölgelere göre bebek ölüm hızlarının değişimi, 1978‐2008 47

Kutu 1  Demografik Dönüşüm Kuramı  5Kutu 2  Bölüm 2’deki Kavramların Açıklaması  8Kutu 3  Bölüm 3’teki Kavramların Açıklaması 18Kutu 4  Bölüm 4’teki Kavramların Açıklaması  31Kutu 5  Bölüm 5’teki Kavramların Açıklaması  38

Page 9: Türkiye'nin Demografik Dönüşümü: Doğurganlık, Aile Planlaması

Türkiye’nin Demografik Dönüşümü  3 

 

I. Giriş Türkiye’nin yaşadığı demografik dönüşümü ele alan bu çalışma, Türkiye Nüfus ve Sağlık 

Araştırması,  2008  (TNSA‐2008)  projesi  kapsamında  gerçekleştirilmektedir.  TNSA‐2008, 

Türkiye’de 1968 yılından beri Hacettepe Üniversitesi Nüfus Etütleri Enstitüsü tarafından her 

beş  yılda  bir  gerçekleştirilen  demografik  araştırmalar  serisinin  dokuzuncu  araştırmasıdır1. 

Kırk  yıllık  bir  dönemi  kapsayan  bu  araştırma  serisinin  dünyada  başka  bir  benzeri 

bulunmamaktadır.  Nüfus  sayımının  gerçekleştirildiği  yılların  ara  dönemlerinde 

gerçekleştirilen demografik  araştırmalar, Türkiye’nin  gereksinim duyduğu  ve başka bir  veri 

kaynağından sağlanamayan birçok nüfus ve sağlık göstergesine  ilişkin bilgi üretmektedir. Bu 

araştırmalardan  elde  edilen  bilgiler,  başta  Sağlık  Bakanlığı  ve  Devlet  Planlama  Teşkilatı 

Müsteşarlığı  olmak  üzere  birçok  kamu  kurumu  tarafından  hizmet,  kaynak  ve  personel 

planlaması amacıyla kullanılmaktadır. Bu kurumlar, hizmet alanları ile ilgili güncel gelişmeleri 

öğrenmekte ve müdahale planlarını ve politika önceliklerini belirlemekte bu araştırmaların 

verilerini yoğun bir  şekilde kullanmaktadır. Bazı uluslararası kuruluşlar da bu araştırmaların 

verilerini  uluslararası  standartlara  uygun  olması  nedeniyle  Türkiye  için  ulusal  veri  kabul 

ederek  uluslararası  karşılaştırmalar  için  kullanmaktadır.  Ayrıca,  Türkiye’de  gerçekleştirilen 

demografik  araştırmalar  TNSA‐2008’den  başlayarak  Türkiye  Resmi  İstatistik  Programı’na 

dâhil  edilmiştir.  1968‐2008  dönemindeki  40  yıl  içinde  gerçekleştirilen  demografik 

araştırmalar şunlardır:

• 1968 Türkiye'de Aile Yapısı ve Nüfus Sorunları Araştırması  

• 1973 Türkiye Nüfus Yapısı ve Nüfus Sorunları Araştırması  

• 1978 Türkiye Doğurganlık Araştırması  

• 1983 Türkiye Doğurganlık ve Aile Sağlığı Araştırması  

• 1988 Türkiye Doğurganlık ve Sağlık Araştırması  

• 1993 Türkiye Nüfus ve Sağlık Araştırması 

• 1998 Türkiye Nüfus ve Sağlık Araştırması 

• 2003 Türkiye Nüfus ve Sağlık Araştırması 

• 2008 Türkiye Nüfus ve Sağlık Araştırması  

Türkiye’deki  demografik  araştırma  geleneğinin  40.  yılında  gerçekleştirilen  TNSA‐2008, 

Türkiye’deki  demografik  yapının  ve  bu  yapıya  etkide  bulunan  nüfus  ve  sağlığa  ilişkin 

faktörlerin önemli ölçüde değiştiğini göstermektedir. Son 40 yılda gerçekleştirilen demografik 

Page 10: Türkiye'nin Demografik Dönüşümü: Doğurganlık, Aile Planlaması

4  Türkiye’nin Demografik Dönüşümü 

 araştırmaların  gösterdiği  demografik  eğilimler  bir  bütün  olarak  değerlendirildiğinde, 

Türkiye’nin  2000’li  yıllardan  başlayarak  yeni  bir  demografik  rejime  girdiği  görülmektedir. 

Cumhuriyet’in  ilanı  ile  başlayan  ve  günümüze  kadar  devam  eden  süreçte  sosyo‐ekonomik 

alanda  ve  özellikle  son  yıllarda  anne  ve  çocuk  sağlığı  göstergelerinde  gözlenen  olumlu 

gelişmeler  beş  yaş  altı  çocuk  ölümlerinin  ve  kadın  başına  düşen  doğum  sayısının  önemli 

ölçüde  azalmasına  yol  açarak  Türkiye’yi  Demografik  Dönüşüm  Kuramı’nda  (Kutu  1)  sözü 

edilen üçüncü yani son aşamaya taşımıştır. Demografik dönüşümün bu aşamasında Türkiye 

nüfusu artık yüksek doğurganlık ve ölümlülük hızlarına sahip genç bir nüfus olmaktan çıkarak, 

düşük doğurganlık ve ölümlülük hızlarına sahip ve gittikçe yaşlanan bir nüfusun özelliklerini 

kazanmaktadır. Bu nedenle, Türkiye’nin dönüşmekte olan demografik yapısının demografik 

araştırmalar  serisinin  40.  yılında,  mevcut  veri  kaynakları  kullanılarak  incelenmesi  ve  bu 

dönüşüme  neden  olan  faktörlerin  ortaya  konulması  kaçınılmaz  bir  gereklilik  olarak  ortaya 

çıkmaktadır.  Bu  gereksinimden  yola  çıkılarak  gerçekleştirilen  bu  çalışmanın  temel 

amaçlarından  birincisi  Türkiye’nin  yaşadığı  demografik  dönüşümü,  bu  dönüşüme  katkıda 

bulunan  sosyo‐ekonomik  faktörler  ile  anne‐çocuk  sağlığına  ilişkin  değişkenleri  birlikte  ele 

alarak,  anlamaya  çalışmak  olarak  belirlenmiştir.  Çalışmanın  ikinci  amacı  ise,  Türkiye’nin 

yaşadığı demografik dönüşümün dünü ve bugünü yanında yarınını da ele alarak gelecekteki 

demografik yapıya ilişkin çıkarsamalarda bulunmaktır. 

Çalışma altı bölümden oluşmaktadır. Konuya  kısa bir  girişin  yapıldığı birinci bölümden 

sonra, ikinci bölümde nüfusun büyüklüğü, artış hızı, yaş yapısı, kaba doğum ve ölüm hızları ve 

doğuşta  yaşam  beklentisi  gibi  nüfusun  temel  özelliklerindeki  değişimler  ele  alınmaktadır. 

Üçüncü  bölümde  demografik  yapıyı  ara  değişkenler  aracılığı  ile  etkileyen  sosyo‐ekonomik 

faktörlerdeki (eğitim, kentleşme,  işgücünün sektörlere göre dağılımı, kişi başına düşen gelir, 

gelir dağılımı  ve  yoksulluk) değişimler  incelenmektedir. Dördüncü bölümde doğurganlık  ve 

doğurganlığın belirleyicilerinde  yani ara değişkenlerde  (evlilik hızı  ve  yaşı,  gebeliği önleyici 

yöntem  kullanımı  ve  isteyerek  düşükler) meydana  gelen  değişimler  değerlendirilmektedir. 

Beşinci bölümde anne‐çocuk sağlığı göstergelerindeki (doğum öncesi bakım, doğum sonrası 

bakım, emzirme, beslenme ve aşılanma) değişimler ve bu değişimler sonucunda ortaya çıkan 

anne, bebek ve beş yaş altı ölüm hızlarındaki değişimler tartışılmaktadır. Çalışmanın sentez 

niteliğinde olan altıncı ve son bölümünde ise, Türkiye’nin yaşadığı demografik dönüşüm arka 

planı ile birlikte ele alınarak geleceğe ilişkin çıkarsamalar yapılmaktadır.    

Page 11: Türkiye'nin Demografik Dönüşümü: Doğurganlık, Aile Planlaması

Türkiye’nin Demografik Dönüşümü  5 

 

Kutu 1 Demografik Dönüşüm Kuramı 

 Demografik  dönüşüm  kuramı,  sosyolojideki  modernleşme  kuramının  bir  türevi  olarak değerlendirilebilir.  Demografik  dönüşüm  kuramının  temel  savları  ile  modernleşme  kuramının söylemleri  arasında  önemli  benzerlikler  bulunmaktadır.  Tarihin  tek  bir  yönünün  bulunduğu varsayımını  yapan  modernleşme  okulunun  temsilcileri,  ilk  klasik  sosyologlardan  devraldıkları gelişmeci‐evrimci  bir  yaklaşıma  sahiptir.  Bu  yaklaşımda  çok  yaygın  olarak  geleneksel‐modern karşıtlığından  bahsedilmektedir.  Modernleşme  okulunun  öngördüğü  tek‐doğrusal  evrim  modeli çerçevesinde  tüm  toplumlar  basit,  ilkel  bir  başlangıçtan  yani  gelenekselden  karmaşık  bir moderne doğru bir  yol  izleyeceklerdir.  Tüm  toplumların belirli bir  aşamada  geleneksel oldukları  ve  sonunda kaçınılmaz  olarak  Batı’nın  geçmiş  olduğu  aşamalardan  geçerek  batılılaşacakları  yani modernleşecekleri  varsayılmaktadır.  Benzer  şekilde  demografik  dönüşüm  kuramı  da  Avrupa ülkelerinin demografik deneyimlerini genellemekte, Avrupa ülkelerinin demografik tarihine bakarak, demografik  olayların  akışında  düzenli  bir  sıra,  ortak  bir  güzergâh  tespit  edilebileceğini  ve  bu  yolla dünyanın  başka  ülkelerinde  gelecekte  yaşanması  muhtemel  demografik  değişimlerin  tahmin edilebileceğini savunmaktadır.  

Demografik  Dönüşüm  Kuramı’na  göre bütün  toplumlar  kaçınılmaz  olarak doğurganlık  ve  ölümlülük  hızlarının yüksek olduğu bir aşamadan her  ikisinin de düşük olduğu bir aşamaya dönüşüm yapacaklardır.  Klasik  demografik dönüşüm  kuramının  nüveleri  Adolphe Landry’de  (1933)  bulunsa  da  daha sistematik  hale  gelmesi  1940’lı  yılların sonunda ve 1950’li yılların başında Frank W.  Notestein’ın  çalışmalarıyla  birlikte olmuştur (1953). Kuram uzun bir dönem boyunca  Avrupa  ülkelerinin  doğum  ve 

ölüm  hızlarının  izlenmesi  ile  geliştirilmiştir. Dört  aşamalı  ve  beş  aşamalı  türevleri  de  bulunmasına karşın, Notestein (1953) tarafından geliştirilen ve sonrasında da yaygın olarak kullanılan demografik dönüşüm modeli üç aşamalıdır  (Thompson, 1929; Blacker, 1947; Notenstein, 1953). Dönüşümün  ilk aşamasında, yani sanayileşme öncesi aşamada hem doğum hem de ölüm hızları yüksektir. Nüfus artış hızı  asgari  düzeylerdedir.  Dönüşümün  ikinci  aşamasında,  sanayi  devriminin  sonucu  olarak  iyileşen sağlık ve yaşam koşullarının etkisi ile ölüm hızları düşmeye başlamakta; doğum hızlarındaki düşüş onu gecikmeli  olarak  takip  etmektedir.  Bu  aşamada  hızlı  bir  nüfus  artışı  söz  konusu  olmaktadır. Dönüşümün son aşamasında ise doğum ve ölüm hızları çok düşük düzeylere inmektedir. Bu aşamada da ilk aşamada olduğu gibi nüfus artış hızı yine minimal düzeydedir.  Demografik  dönüşümün  bu  şekilde  genel  bir  seyri  olmakla  birlikte  başlangıç  zamanı,  ne  kadar sürdüğü, hangi faktörlerin etkilerine tabi olduğu gibi konularda her ülkede, hatta ülkelerin alt‐nüfus gruplarında  farklılıklar  gözlenmektedir.  Her  ülke  kendi  tarihinin  ve  karmaşık  toplumsal  süreçlerin sonucunda  demografik  dönüşüm  sürecini  kendine  özgü  bir  şekilde  yaşamaktadır. Örneğin, Avrupa ülkelerinin  çoğunda bir yüzyılı bulan demografik dönüşüm  süreci, Türkiye gibi ülkelerde ertelenmiş olarak ve daha kısa sürede yaşanan bir süreç olmuştur (TÜİK, 1995; TÜSİAD, 1999; Van De Kaa, 1999). 

Zaman  

KDH 

KÖH 

  3.Aşama 2.Aşama  1.Aşama  

Page 12: Türkiye'nin Demografik Dönüşümü: Doğurganlık, Aile Planlaması

6  TTürkiye’nin Demografiik Dönüşümmü 

 

II. Nüfusun Temel Özellikleerindeki Değişimmler 

Bu 

doğum 

gösterg

sağlayac

bölümde  n

ve  ölüm  h

elerdeki de

caktır. Bu b

nüfusun  tem

hızları  ve  d

eğişimler Tü

ölümde kul

mel  özellikl

doğuşta  ya

ürkiye’nin  y

llanılan tüm

erini  oluştu

şam  beklen

yaşadığı dem

m kavramlar

uran  nüfusu

ntisindeki  d

mografik dö

ın açıklama

un  büyüklü

değişimler 

önüşümü d

sı Kutu 2’de

üğü,  artış  h

ele  alınaca

daha  iyi anl

e verilmekte

ızı,  kaba 

aktır.  Bu 

amamızı 

edir.  

A. Nüfusun Büyüklüğğü ve Artışş Hızındakki Değişimmler 

Tür

Birinci D

nüfusu 

dönemi

nüfus  a

milyona

yükselm

1970’le

1). Gün

2023 yıl

rkiye’de  ilk 

Dünya  Sava

13,6 milyon

ne  girilmes

artış  hızının

a;  1960’lı  y

miştir.  Türk

rde binde 2

nümüzde  bi

lında binde 

nüfus sayım

aşı  ve Kurtu

n olarak tes

siyle nüfusu

  binde  28 

yılların  baş

kiye’de  nüf

25’e; 1980’

nde  13  sev

9 seviyesin

mı Cumhuri

uluş  Savaşı’

spit edilmişt

umuz hızlı b

ile  en  yük

şında  ise  1

us  artış  h

lerde binde

viyesinde  o

ne düşeceği 

yet’in  ilanın

nın  sonrası

tir. Uzun yıl

bir  şekilde 

sek  seviyey

1927  seviye

ızı,  1960’lı 

e 20’ye; 200

olan  nüfus  a

öngörülme

ndan 4 yıl s

ında gerçek

llar süren sa

artmaya ba

ye  ulaştığı 

esine  göre

yıllar  ile 

00’lerde  ise

artış  hızının

ektedir (TÜİK

sonra, 1927

kleşen bu  s

avaş koşulla

aşlamıştır.  T

1950’li  yılla

  iki  kat  a

birlikte  az

e binde 15’e

n  Cumhuriy

K, 2009). 

7 yılında yap

ayımda Tür

arı sonrasın

Türkiye’nin 

arın  ortalar

rtarak  28 

almaya  ba

e gerilemişt

yet’in  100. 

pılmıştır. 

rkiye’nin 

nda barış 

nüfusu, 

rında  24 

milyona 

şlayarak 

tir  (Şekil 

yılı  olan 

 

Şekil 11. Nüfusun bbüyüklüğü vve artış hızındaki değişimler, 19223‐2023 

Nüfus (M

ilyon

)

16,13,6

10

20

30

40

50

60

70

80

90

18,817,8,2

N

Kaynak: TÜ

27,24,1

20,9

Nüfus (Milyon

ÜİK 2010a, 20

435,6

31,48

n)

010b, 2010c 

50,7

44,740,3

Nüfus art

767,8

56,5

7

tış hızı

82,3

71,5

0

5

10

15

20

25

30

35

40

45

500

5

0

Nüfus Artış Hızı (Bind

e)5

0

5

0

5

0

 

Page 13: Türkiye'nin Demografik Dönüşümü: Doğurganlık, Aile Planlaması

Türkiye’nin Demografik Dönüşümü  7 

 Türkiye’deki nüfus artış hızının 1960’lardan başlayarak sürekli olarak azalmasına karşın, 

nüfusun büyüklüğü sürekli olarak artarak 1990 yılında 56 milyona, yani 1960 nüfusunun  iki 

katına  ulaşmıştır.  2000’li  yılların  sonunda  72  milyona  ulaşan  nüfus  büyüklüğünün 

Cumhuriyet’in  100.  yılında  82,3  milyon  olması  beklenmektedir  (TÜİK,  2009).  Bu  sayısal 

büyüklükler, Türkiye nüfusunun  ilk nüfus sayımının yapıldığı 1927 yılıyla 2008 yılı arasındaki 

81 yılda yıllık olarak ortalama 715 bin kişi arttığını göstermektedir. 

 

B. Yaş Yapısındaki Değişimler 

Nüfusun  yaş  yapısı, nüfusu belirleyen  temel bileşenler olan doğurganlık, ölümlülük  ve 

göçten  doğrudan  etkilenmektedir.  İlerleyen  bölümlerde  daha  detaylı  görüleceği  üzere, 

Türkiye’de zaman  içinde bu bileşenlerde önemli değişimler meydana gelmiştir. Nüfusun yaş 

ve cinsiyet yapısının özet bir göstergesi olan nüfus piramitleri ülkelerin demografik yapıları 

hakkında önemli bilgiler sağlayan araçlardır. Geniş tabana sahip nüfus piramitleri yüksek; dar 

tabana  sahip  nüfus  piramitleri  düşük  seviyedeki  doğurganlığa  işaret  ederler.  Nüfus 

piramitlerinde  ileri  yaşlara  doğru  gözlenen  hızlı  daralmalar  yüksek;  daha  yavaş  daralmalar 

düşük ölümlük seviyesini gösterirler. Nüfus piramitleri doğurganlık ve ölümlülük seviyesi ve 

örüntüsüne  ilişkin  bilgi  sağlamanın  yanında,  özellikle  yaş  ve  cinsiyet  seçici  göç  hareketleri 

konusunda da bilgi sağlarlar. 

Türkiye  nüfusunun  yaş  yapısının  değişimine  nüfus  piramitleri  aracılığı  ile  bakıldığında 

(Şekil 2), Türkiye’nin yüksek doğurganlık rejiminden düşük doğurganlık rejimine geçişini net 

olarak görmek mümkün olmaktadır. 1935 yılından başlayarak 1975 yılına kadar sürekli olarak 

yüksek doğurganlık  seviyesine  işaret eden  geniş  tabanlı nüfus piramitleri olan  Türkiye’nin, 

1980’li  yıllardan  itibaren  doğurganlık  seviyesinde  azalmayı  işaret  eden,  tabanı  gittikçe 

daralan  nüfus  piramitlerine  sahip  olduğu  görülmektedir.  1935  yılına  ait  olan  nüfus 

piramidinde  Birinci Dünya  Savaşı  yıllarında  doğan  1915‐1920  doğum  kuşağının  (15‐19  yaş 

grubu)  diğer  doğum  kuşaklarına  göre  sayısal  olarak  daha  küçük  nüfusunun  olduğu 

görülmektedir. Bu durum, savaş koşullarında Türkiye’de doğurganlığın ertelendiğini açık bir 

şekilde  göstermektedir.  Bu  doğum  kuşağının  izlerini  1975  yılına  kadarki  tüm  nüfus 

piramitlerinden de izlemek mümkün olmaktadır.  

   

Page 14: Türkiye'nin Demografik Dönüşümü: Doğurganlık, Aile Planlaması

8  Türkiye’nin Demografik Dönüşümü 

 

Kutu 2Bölüm 2’deki Kavramların Açıklaması 

 Nüfus artış hızı  İki dönem arasında nüfusun artış hızını gösterir. Belirli bir  sürede nüfusun artış hızı üstel 

olarak aşağıdaki eşitlik ile hesaplanır. B rilir. inde olarak göste

r ln /  

Çocuk bağımlılık oranı 

 

Çalışma çağındaki her 100 kişi başına düşen çocuk sayısıdır. 0‐14 yaş grubundaki nüfusun, 15‐64 yaş grubundaki nüfusa oranının yüzde o adesidir.  larak if

100 

Yaşlı bağımlılık oranı  Çalışma  çağındaki  her  100  kişi  başına  düşen  yaşlı  sayısıdır.  65  ve  daha  yukarı  yaştaki nüfusun, 15‐64 yaş grubundaki nüfusa oranını  olarak ifadesidir. n yüzde

100 

Genel Bağımlılık oranı 

 

 

 

Çalışma  çağındaki her 100  kişi başına düşen  çocuk  yaşlı  sayısıdır. Bu oran  çocuk  ve  yaşlı bağımlılık oranlarının toplamına eşittir. 0‐14 ve 65 ve daha yukarı yaşlardaki nüfusun, 15‐64 yaş grubundaki nüfusa oranının yüzde olarak ifadesidir.  

100 

Kaba doğum hızı  Bir  yıl  içindeki  canlı  doğum  sayısının  (B)  yıl  ortası  nüfusa  (P)  bölünmesiyle  bulunur. Genellikle 1000 nüfusa düşen doğum say ı österilir.  ıs  olarak g

1000 

Kaba ölüm hızı  Bir yıl  içinde meydana gelen ölüm sayısının (D) yıl ortası nüfusa (P) bölünmesiyle bulunur. Genellikle 1000 nüfusa düşen ölüm sayıs sterilir. ı olarak gö

1000 

Doğal nüfus artış hızı  Sadece doğumlar ve ölümler arasındaki farktan, yani doğal süreçlerden kaynaklanan nüfus artışıdır.  Doğal  nüfus  artış  hızı,  kaba  doğum  hızı  ile  kaba  ölüm  hızının  farkı  alınarak hesaplanır. 

Doğuşta yaşam beklentisi  Yeni  doğmuş  bir  bebeğin  yaşamı  boyunca mevcut  yaşa  özel  ölümlülük  hızlarına maruz kalması durumunda yaşaması beklenen ortalama yıl sayısıdır.  

Bir  “Hayat  Tablosu”  göstergesi  olan  doğuşta  yaşam  beklentisi  (e0),  doğumdan  sonra yaşanan  toplam  kişi‐yılların  (T0),  “0”  yaşında  hayatta  olan  toplam  kişi  sayısına  (l0) bölünmesiyle hesaplanır. 

 

Nüfus momentumu  Doğurganlık  yenilenme  düzeyine  ulaştıktan  sonra  nüfusun  bir  süre  daha  nüfusun  iç dinamiklerinin  etkisi  ile  artmaya  devam  etme  eğilimidir.  Geçmişteki  yüksek  doğurganlık seviyesinin etkisiyle genç yaşlardaki nüfusun  toplam nüfus  içindeki payı artar ve bu genç nüfus doğurganlık çağına girdiğinde doğumlar ölümlerden sayıca fazla olmaya devam eder. Bu  büyük  grup  zaman  içinde  tedrici  olarak  yaşlanır  ve  nüfustaki  ölümler  doğumlarla eşitlenir. Böylece nüfus momentumunun etkisi ortadan kalkar. 

Durağan nüfus  Aşağıdaki özelliklere sahip olan hipotetik bir nüfustur.  Doğum hızı, ölüm hızı ve nüfus artış hızı sabittir.  Yaş ve cinsiyet yapısı sabittir. Yaş gruplarındaki mutlak sayılar zaman  içinde değişirken, her yaş grubunun toplam nüfus içindeki payı sabit kalır. 

Nüfus göçe kapalıdır, diğer bir ifadeyle nüfus göç almaz ya da vermez. 

    

Page 15: Türkiye'nin Demografik Dönüşümü: Doğurganlık, Aile Planlaması

Türkkiye’nin Demmografik D

 

Kayn

Şekil 2. N

ak: TÜİK, 193

Nüfusun yaş

7, 1949, 1961

ş yapısının 

1, 1969, 1982,

değişimi, 1

 1989, 1993, 2

935‐2023 

2003, 2010b, 

önüşümü 

2010c 

Page 16: Türkiye'nin Demografik Dönüşümü: Doğurganlık, Aile Planlaması

10  Türkiye’nin Demografik Dönüşümü 

 1985 yılı ve sonrasında 0‐4 yaş grubunun toplam nüfus içindeki payı 5‐9 yaş grubundan; 

5‐9  yaş  grubunun  payı  da  10‐14  yaş  grubundan  belirgin  şekilde  daha  azdır.  Bu  durum, 

doğurganlık seviyesinin hızlı bir şekilde azaldığına işaret etmektedir. İkibinli yıllardan itibaren 

ise  genç  yaş  gruplarının  toplam  nüfus  içindeki  paylarının  birbirine  oldukça  yakın  olduğu 

görülmektedir. Cumhuriyet’in 100. yılının kutlanacağı 2023 yılında ise Türkiye nüfusunun yaş 

yapısının,  durağan  nüfusların  yaş  yapısına  benzer  olacağı  görülmektedir. Bu  durum,  nüfus 

büyüklüğünün bu yıllardan başlayarak tedrici olarak durağanlaşacağına işaret etmektedir.  

Şekil 2’de verilen nüfus piramitlerinden yola çıkarak Türkiye’deki ölümlülük seviyesinin 

değişimi  hakkında  da  ipuçları  elde  etmek  mümkündür.  Yine  1970’lere  kadar  nüfus 

piramitlerinin tabandan başlayarak çok hızlı bir şekilde daraldığı gözlenmektedir. Bu durum, 

özellikle  1935‐1965  döneminde  Türkiye’deki  ölümlülük  koşullarının  ağırlığına  dikkatimizi 

çekmektedir. 1970’li yıllardan sonra  ise nüfus piramitlerindeki hızlı daralmanın yavaş yavaş 

ortadan kalktığını; 1990’lı yıllardan  itibaren  ise nüfus piramitlerinin  ileri yaşlara doğru artık 

daha  da  yavaş  olarak  daraldığı  görülmektedir.  Bu  gelişmeler  Türkiye’de  sadece  ileri  yaş 

gruplarında değil, tüm yaş gruplarında ölüm hızlarının düşmeye başladığını göstermektedir. 

Türkiye’de ölüm hızlarının azaldığını gösteren bir başka gelişme  ise 65 ve daha üstü yaşlara 

ulaşabilen nüfusun payının zaman  içinde artmasıdır. 1975 yılına kadar nüfusun ancak yüzde 

3‐4’ü 65 ve üstü yaşlarda iken, günümüzde bu oranın yüzde 7’nin üzerine çıktığı; 2023 yılında 

ise yüzde 10 seviyesine yaklaşacağı görülmektedir (Şekil 2 ve Şekil 3).  

Türkiye nüfusunun yaş yapısının değişimine geniş yaş grupları temelinde bakıldığında 

(Şekil  3),  üç  önemli  dönüşüm  göze  çarpmaktadır.  Bunlardan  birincisi,  daha  önce  de 

vurgulandığı  gibi,  Türkiye  nüfusunun  doğurganlık  seviyesindeki  azalmanın  ve  ölümlülük 

koşullarındaki  iyileşmenin  bir  sonucu  olarak  zaman  içinde  genç  nüfus  yapısına  sahip 

olmaktan çıkarak gittikçe yaşlı nüfus yapısına dönüşmesidir. İkincisi, 15 yaşından küçük olan 

nüfusun payının, yine özellikle doğurganlık seviyesindeki azalmanın bir sonucu olarak, zaman 

içinde azalmasıdır. Türkiye’de 1935 yılında nüfusun yüzde 41’ini oluşturan bu nüfus grubu, 

2008 yılında yüzde 26 seviyesine gerilemiştir. Bu nüfus grubunun payı 2023 yılında yüzde 22 

seviyesine  inecektir. Bu gelişme Türkiye’nin genç nüfus özelliğini kaybetmekte olduğunu bir 

kez daha göstermektedir. Üçüncü gelişme ise, çalışma çağındaki nüfusu oluşturan 15‐64 yaş 

nüfusunun  zaman  içindeki  artışıdır.  Bu  artışta  erken  dönem  ölüm  hızlarının  azalmasının 

etkisinden  daha  çok  yüksek  doğurganlık  koşullarının  hüküm  sürdüğü  yıllarda  doğan  nüfus 

Page 17: Türkiye'nin Demografik Dönüşümü: Doğurganlık, Aile Planlaması

Türkkiye’nin Demmografik Dönüşümü 

 grupları

nüfusun

istihdam

 

Kaynak:

Ş

üzerind

çağında

günümü

projeksi

gösterm

azalman

bileşenl

bağımlıl

projeksi

bulunan

artması

gösterm

 

1

Yüzde

ının çalışma

nun hızlı bir

m baskısı ne

Şeki

: TÜİK, 1937, 1

Şekil 4’te v

eki  bağıml

aki  nüfusa 

üzde  gene

iyonları  önü

mektedir. Bu

nın  önem

lerinden  bi

lık oranının

iyonları,  do

n  genel  ba

nın  bir  so

mektedir (TÜ

41 4

55 5

4 4

0

10

20

30

40

50

60

70

80

90

00

a çağına gir

r şekilde art

edeniyle ayn

il 3. Nüfusu

1944, 1949, 19

verilen bağı

ılık  baskısı

1985  yılın

el  bağımlılı

ümüzdeki  d

u durum, g

li  bir  ro

risi  olan  ço

n  tedrici de 

oğurganlık  s

ğımlılık  ora

nucu  olara

ÜİK, 2009). 

42 40 38

54 57 58

4 3 3

meleri, yan

tması ekon

nı zamanda 

un geniş yaş

954, 1961, 19

mlılık oranl

nın  zaman

na  kadar  s

ık  oranının

dönemde  g

enel bağım

l  oynadığ

ocuk  bağım

olsa arttığ

seviyesinde

anının  yaşl

ak  dengelen

39 41

57 55

3 4

0‐1

ni nüfus mo

omik gelişm

risk de yara

ş gruplarına

964, 1969, 197 

larındaki de

n  içinde  az

sürekli  olar

n  50’ye  d

genel  bağım

mlılık oranın

ını  göster

mlılık  oranın

ı görülmekt

ki  düşüşün

ı  nüfusun 

neceğini  ve

42 42 4

54 54 5

4 4

14 15‐64

mentumu r

me  için fırsa

atmaktadır.

a göre değiş

73, 1982, 1984

eğişime bak

zaldığı  görü

rak  70’in  ü

düştüğü  gö

mlılık  oranın

ın düşmesi

rmektedir. 

nın  azalmak

tedir. 2025 

  bir  sonucu

toplam  nü

e  zamanla 

41 39 38

55 56 58

5 5 4

65+

rol oynamak

at yarattığı 

.  

şimi, 1935‐2

4, 1989, 1993

kıldığında, ç

ülmektedir.

üzerinde  b

örülmekted

nın  düşmey

nde doğurg

Genel  b

kta  olduğu;

yılı  sonras

u  olarak  az

fus  içindek

artış  eğilim

35 30

6165

4 6

ktadır. Çalış

kadar, oluş

2023 

a, 2003, 2010

çalışma çağ

  Her  100 

ir  nüfus  d

dir.  Yapılan

e  devam  e

ganlık seviy

bağımlılık 

;  buna  kar

ı  için yapıla

alma  eğilim

ki  payının  d

mi  içine  gi

26 26 2

67 676

7 7

11 

şma çağı 

şturacağı 

68

9

22

 0b, 2010c 

ı nüfusu 

çalışma 

düşerken 

n  nüfus 

deceğini 

yesindeki 

oranının 

şın  yaşlı 

an nüfus 

mi  içinde 

daha  da 

ireceğini 

Page 18: Türkiye'nin Demografik Dönüşümü: Doğurganlık, Aile Planlaması

12  Türkiye’nin Demografik Dönüşümü 

 Şekil 4. Bağımlılık oranlarının değişimi, 1935‐2023 

82,9 84,1

75,171,3

75,081,1

84,9 85,982,3

78,171,8

64,7

55,150,4 49,5

46,4

0

10

20

30

40

50

60

70

80

90

100Yü

zde

Genel bağımlılık oranı Çocuk bağımlılık oranı Yaşlı bağımlılık oranı 

Kaynak: TÜİK, 1937, 1944, 1949, 1954, 1961, 1964, 1969, 1973, 1982, 1984, 1989, 1993a, 2003, 2010b, 2010c 

 C. Kaba Doğum ve Ölüm Hızlarındaki Değişimler 

Türkiye’nin  yüksek  doğurganlık  ve  ölümlülük  seviyelerinden  düşük  doğurganlık  ve 

ölümlülük seviyelerine geçerek yaşadığı demografik dönüşümün  izleri kaba doğum ve kaba 

ölüm  hızlarının  zaman  içindeki  değişiminin  yer  aldığı  Şekil  5’de  net  olarak  görülmektedir. 

1940’lı  yıllarda  kaba  doğum  hızı  binde  45;  kaba  ölüm  hızı  binde  31;  doğal  artış  hızı  ise 

bunların farkı olarak binde 14 seviyesindedir. 1955 yılında binde 48 ile en yüksek seviyesine 

ulaşan  kaba  doğum  hızı,  beklendiği  gibi  kaba  ölüm  hızına  göre  daha  tedrici  bir  şekilde 

azalmıştır.  Kaba  ölüm  hızı  İkinci Dünya  Savaşı  yıllarında  bir miktar  artmış,  daha  sonra  ise 

sürekli  bir  azalma  eğilimi  içinde  olmuştur.  Kaba  doğum  hızı  ile  kaba  ölüm  hızı  arasındaki 

farkın en yüksek olduğu dönemin 1960’lı yıllar olduğu görülmektedir. 1990’lı yıllarda binde 

25  seviyesine  gerileyen  kaba  doğum  hızı  ile  binde  8  seviyesine  gerileyen  kaba  ölüm  hızı 

arasındaki farkın daha da azaldığı gözlenmektedir. 2000’li yıllarda da azalmaya devam eden 

kaba doğum hızının aksine kaba ölüm hızında nüfusun yaşlanmasının da etkisi  ile kısmi bir 

yükselme görülmektedir. 2000’li yılların başında binde 6 olan kaba ölüm hızının 2023 yılında 

binde  7  seviyesine  yükseleceği  öngörülmektedir.  2025  yılı  sonrasındaki  döneme  ilişkin 

demografik  öngörüler,  Türkiye’de  yüzyılın  ortalarından  itibaren  kaba  doğum  hızı  ile  kaba 

Page 19: Türkiye'nin Demografik Dönüşümü: Doğurganlık, Aile Planlaması

Türkiye’nin Demografik Dönüşümü  13 

 ölüm  hızının  eşitleneceğini  ve  bunun  sonucunda  doğal  nüfus  artış  hızının  sıfır  olacağını 

göstermektedir (TÜİK, 2009). 

 

Şekil 5. Kaba doğum, kaba ölüm ve doğal nüfus artış hızlarının değişimi, 1935‐2023 

0

5

10

15

20

25

30

35

40

45

50

Bind

e

Kaba doğum hızı Kaba ölüm hızı Doğal nüfus artış hızı 

Kaynak: Fişek ve Shorter, 1968; Shorter ve Macura, 1982; Toros, 1985; DPT, 1985, 2001; TÜİK, 1995; 2009  

 

D. Doğuşta Yaşam Beklentisindeki Değişimler 

Bir  ülkedeki  genel  ölümlülük  seviyesinin  özet  bir  göstergesi  olan  doğuşta  yaşam 

beklentisi,  Türkiye’de  İkinci  Dünya  Savaşı  yılları  dışarıda  bırakılırsa  sürekli  olarak  artma 

eğilimindedir  (Şekil 6). 1940’lı yıllarda erkek nüfus  için 30 yıl ve kadın nüfus  için 33 yıl olan 

doğuşta yaşam beklentisinin günümüzde 40 yılın üzerindeki bir artış  ile erkekler  için 71 yıla 

kadınlar için ise 76 yıla yükseldiği görülmektedir. Cumhuriyet’in yüzüncü yılı olan 2023 yılında 

ise  doğuşta  yaşam  beklentisinin  erkekler  için  73  yıla;  kadınlar  için  ise  79  yıla  yükseleceği 

tahmin edilmektedir  (TÜİK, 2009). Zaman  içinde görülen bu artışta yetişkin ölümlüğündeki 

iyileşmeden  daha  çok  erken  yaş  ölümlülüğündeki  iyileşme  etkili  olmuştur. Doğuşta  yaşam 

beklentisi  ile beş yaşındaki yaşam beklentilerinin karşılaştırması bunu doğrular niteliktedir. 

Örneğin, 1935‐40 döneminde yeni doğan bir erkek çocuğun beklenen yaşam beklentisi  (35 

yıl), aynı zaman diliminde 5 yaşında olan bir erkek çocuğun beklenen yaşam beklentisinden 

(51 yıl) 16 yıl daha kısadır (TÜİK, 1995). Türkiye’de diğer tüm toplumlarda olduğu gibi kadın 

nüfusun doğuşta yaşam beklentisi erkek nüfustan daha yüksektir. Bu anlamda önemli olan 

Page 20: Türkiye'nin Demografik Dönüşümü: Doğurganlık, Aile Planlaması

14  TTürkiye’nin Demografiik Dönüşümmü 

 bir  baş

farklılığ

azalma 

ka  gelişme

ın,  özellikle

yönünde de

e  de  kadın

e  erkek  nü

eğil artma y

  ve  erkek 

üfusun  zam

yönünde olm

nüfusun  d

an  içinde 

masıdır (Şek

doğuşta  ya

ağırlaşan  ö

kil 6). 

aşam  bekle

ölümlülük  k

entileri  aral

koşulları  ne

larındaki 

edeniyle, 

 

Şekkil 6. Doğuştta yaşam beeklentisindeki değişimmler, 1935‐22008 

Doğuşta Yaşam

 Beklentisi  (Yıl)

35

36

25

35

45

55

65

75

85

K

 

  

Kaynak: Fişek ve Shorter, 19

 

30

37

433

40

4

968; TÜİK, 199

245

48

549

52

95, 2009, 2010

5153

5557

Erkek

0e; Ergöçmen

5557

63

5961

67

Kadın

n, Hancıoğlu ve

365

69

770

73

e Ünalan, 199

71 71

75 76

73

79

 95  

Page 21: Türkiye'nin Demografik Dönüşümü: Doğurganlık, Aile Planlaması

Türkiye’nin Demografik Dönüşümü  15 

 

III. Sosyo‐Ekonomik Yapıdaki Değişimler 

Bu bölümde Türkiye’nin yaşadığı demografik dönüşümün arka planını oluşturan sosyo‐

ekonomik yapıda meydana gelen değişimlere tarihsel bir süreçten bakılacaktır. Bu kapsamda 

eğitim,  kentleşme,  gelir  dağılımı  ve  yoksulluk  süreçlerinde  zaman  içinde  meydana  gelen 

değişimler  ele  alınarak,  bu  süreçlerin  diğer  bölümlerde  tartışılan  demografik  değişimler 

üzerindeki  zaman  etkisi  anlaşılmaya  çalışılacaktır.  Bu  bölümde  kullanılan  tüm  kavramların 

açıklaması Kutu 3’te verilmektedir. 

 

A. Eğitim Düzeyindeki Değişimler 

Cumhuriyet’in  ilanından  sonra  eğitim  alanında  köklü  düzenlemeler  yapılmıştır.  Eğitim 

kurumlarının  birleştirilmesine,  örgütlenmesine,  eğitimin  niteliğinin  geliştirilmesine  ve 

eğitimin  yaygınlaştırılmasına  ilişkin  bir  dizi  yasal  düzenleme  yürürlüğe  konulmuştur.  Bu 

dönemde  1924  Anayasası’na  konulan  hükümler  ile  ilköğretim  parasız  ve  zorunlu  hale 

getirilmiştir (Toprakçı, 2006). 1928 yılında gerçekleştirilen harf devriminden hemen sonra da 

Türkiye’de büyük bir okuma‐yazma  seferberliği başlatılmıştır  (Milli Eğitim Bakanlığı, 2010). 

Cumhuriyet’in ilk yıllarında yaşanan bu gelişmelerin etkisi ile Türkiye’de okuryazarlık seviyesi 

çok hızlı bir artış eğilimine girmiştir. 1935 yılında kadınlar  için yüzde 10; erkekler  için yüzde 

29 olan okuryazarlık seviyesi 1980’li yıllarda sırası ile yüzde 55 ve yüzde 80’e; günümüzde ise 

kadınlar  için yüzde 87’ye; erkekler  için  ise yüzde 97’ye yükselmiştir. Cumhuriyet döneminin 

en  önemli  kazanımlarından  birisi  olan  kadınların  okuryazarlık  seviyesindeki  artış  özellikle 

1960’lı  yıllardan  sonra  ivme  kazanmıştır.  1930’lu  yıllarda  erkek  ve  kadın  nüfus  arasında 

gözlenen okuryazarlık seviyesindeki  farklılığın zaman  içinde azalarak günümüzde 10 puanlık 

bir farka indiği görülmektedir (Şekil 7).  

İlköğretim  çağındaki nüfusun  (6‐13  yaş) okullaşma oranının  zaman  içindeki değişimine 

baktığımızda (Şekil 8), zorunlu ilköğretim süresinin 5 yıldan 8 yıla çıkarıldığı 1997‐1998 eğitim 

yılından  itibaren  ilköğretim okullaşma oranı özellikle kız çocukları  için yükselmiştir. 2008 yılı 

itibariyle ilköğretim okullaşma oranının erkek ve kız çocukları için sırası ile yüzde 97 ve yüzde 

96  olduğu  görülmektedir.  Bu  durum,  ilköğretim  düzeyinde  Türkiye  geneli  için  eğitimde 

cinsiyet eşitsizliğinin önemli ölçüde ortadan kalktığını göstermektedir.   

Page 22: Türkiye'nin Demografik Dönüşümü: Doğurganlık, Aile Planlaması

16  TTürkiye’nin Demografiik Dönüşümmü 

 

 

İlkö

oranları

yüzde 

görülme

yılında 

görülme

eşitsizliğ

oranları

bölümü

okulu b

En 

dağılımı

ilköğret

yüzdesi

seviyesi

ortaöğr

ise bu o

4

10

Yüzde

Şekil 7. O

öğretim  ok

ına bakıldığ

32’sinin;  k

ektedir.  Za

erkek  çoc

ektedir. Bu 

ğinin  zama

ının  işaret 

ünün (erkek 

ırakmış olm

az  ilköğre

ına bakıldığ

timi  bitiren

nin  ise  ar

inin kadınla

etim; yüzde

oranlar  sıra

2936

44

10 1317

0

10

20

30

40

50

60

70

80

90

0019

35

1945

Okuryazarlık

kullaşma  o

ğında (Şekil 

kadın  nüfu

man  içinde

cuklar  için 

veriler ort

an  içinde 

ettiği  en 

çocuklar iç

malarıdır. 

etimi  bitirm

ğında (Şekil 

nlerin  yüzd

rttığı  görül

ardan daha 

e 10’unun  i

ası  ile  yüzde

46

56 54

647

1926 25

33

4

1955

1965

k düzeyinde

Kaynak: TÜ

oranlarının 

8), 1990’lı y

usun  ise  a

e  tedrici  o

yüzde  61

taöğretim d

azaldığını 

önemli  son

in yüzde 39

miş  erkek  v

9), 1975‐20

esinin  aza

lmektedir. 

yüksektir. 

ise yüksekö

e 23  ve  yü

7076

8087 90

42

5155

6872

67

1975

1985

Sayımlar

eki değişim

ÜİK 2010e, 20

oldukça  g

yılların başı

ancak  yüzd

larak  artan

’e;  kız  çoc

düzeyinde d

gösterme

nuç,  14‐16

9; kız çocukl

ve  kadın  n

008 dönemi

ldığı,  ortaö

Bu  gelişm

2008 yılı te

öğretim me

zde 14’tür.

91 92 94 93 9

69 7277 76 7

1991

1993

1995

İşgücü A

ler (6+ yaş nüfusu), 19935‐20082 

010f, 2010g 

gerisinde  k

ında 14‐16

de  21’inin 

n  ortaöğret

cuklar  için 

de  Türkiye 

ktedir.  An

yaşlarında

ar için yüzd

nüfusun  eğ

inde hem e

öğretimi  ve

melere  karş

emel alındığ

zunu olduğ

 Bu  veriler 

4 94 94 94 95

7 76 77 78 78

1995

1997

1999

Anketi

kalan  ortaö

yaş grubun

ortaöğret

tim  okullaş

ise  yüzde

geneli  için 

ncak,  ortaö

ki  çocuklar

de 44) ortaö

ğitim  düzey

rkek hem d

e  yükseköğ

şın,  erkekl

ğında, kadın

ğu görülmek

zaman  için

95 95 95 96 9

78 78 80 81 8

2001

2003

ADNKS

5 96 96

0 80 80

97

87

2005

2008

Erk

öğretim  ok

daki erkek 

ime  devam

şma  oranın

e  56’ya  yü

eğitimdeki 

öğretim  ok

rın  çok  ön

öğretim aşa

ylerine  göre

de kadınlar a

ğretimi  bit

erin  genel

nların yüzde

ktedir. Erke

nde erkek  v

Ka

kek

adın

 

kullaşma 

nüfusun 

m  ettiği 

ın  2008 

ükseldiği 

cinsiyet 

kullaşma 

emli  bir 

masında 

e  yüzde 

arasında 

irenlerin 

l  eğitim 

e 18’inin 

ekler  için 

ve  kadın 

Page 23: Türkiye'nin Demografik Dönüşümü: Doğurganlık, Aile Planlaması

 arasında

kadınlar

  

Şe

Yüzde

1

Yüzde

aki  eğitim 

rın daha de

Şe

ekil 9. Nüfus

32 34

21 22

0

10

20

30

40

50

60

70

80

90

100

86

95

0

10

20

30

40

50

60

70

80

90

100

1975

seviyesi  fa

zavantajlı b

ekil 8. Net o

sun eğitim d

437 40 42

2 2529 31

81 80

10 12

9 8

1980 1985

İlköğ

Erke

arklılığının 

bir konumda

okullaşma o

Kaynak

düzeyine gö

Kayna

9

7

2 44 43 4

1 33 34 3

Er

7870

1318

9 12

1990 2000

ğretim

ek                     

Türkkiye’nin Demmografik D

azalmakta 

a olduğuna 

oranlarında

k: TÜİK, 2010f

 

öre yüzde d

k: TÜİK, 2010i

094

98 10

984

88 9

1 42 444

4 35 37 3

kek Ka

64

22

14

2008

Ortaöğretim

                       

olduğunu 

işaret etme

ki değişimle

f, 2010h 

dağılımında

i, 2010j 

0096 94 9

91 88 87 8

4853 56 5

3943 45

4

dın

89 84

9 11

2 5

1975 1980

m Yüks

                        

göstermesi

ektedir.  

er, 1990‐20

aki değişiml

93 93 92 9

87 87 87 8

58 59 61 6

48 51 52 5

85 83

11 11

4 5

0 1985 199

sek öğretim

        Kadın

önüşümü 

ine  karşın 

008 

er, 1990‐20

9299 97

88

96 96

61 61 61

5256 56

İlköğr

Ortaöğre

3 78 7

114

1

8 1

90 2000 20

17 

yine  de 

etim

etim

 

008 

2

8

0

08

 

Page 24: Türkiye'nin Demografik Dönüşümü: Doğurganlık, Aile Planlaması

18  Türkiye’nin Demografik Dönüşümü 

 

Kutu 3Bölüm 3’teki Kavramların Açıklaması 

 İlköğretim net okullaşma 

oranı İlköğretim  çağında  (6‐13  yaş) olup  ilköğretime devam eden nüfusun  ilköğretim  çağındaki nüfusa oranıdır. 

6 13 ş ç ş ı ı100 

Ortaöğretim net okullaşma oranı 

Ortaöğretim  çağında  (14‐16  yaş)  olup  ortaöğretime  devam  eden  nüfusun  ortaöğretim çağındaki nüfusa oranıdır. 

14 16 ş ç ş ı ı100 

İşgücüne katılım oranı  İşgücünün kurumsal olmayan çalışma çağındaki nüfus  içindeki oranıdır. Kurumsal olmayan çalışma çağındaki nüfus; okul, yurt, otel, çocuk yuvası, huzurevi, hastane, hapishane, kışla ya da orduevinde ikamet edenler dışında kalan 15 ve daha yukarı yaştaki nüfustur. İşgücü, istihdam  edilenler  ile  işsizlerin  oluşturduğu  tüm  nüfusu  kapsar.  İşsizler,  referans  dönemi içinde  istihdam  halinde  olmayan  kişilerden  iş  aramak  için  son  üç  ay  içinde  iş  arama kanallarından en az birini kullanmış ve 2 hafta içinde işbaşı yapabilecek durumda olan tüm kişilerden oluşmaktadır. İşgücüne katılım oranı, 15 ve daha yukarı yaştaki her 100 kişi içinde işgücünde olan kişi sayısıdır.  

ü ş ü15 ş ü ü ü

100 

Kişi başına düşen gelir (satın alma gücü paritesine göre 

düzeltilmiş) 

Gayri  Safi  Yurtiçi  Hasıla  (GSYİH),  bir  ekonomide  yerleşik  olan  üretici  birimlerin  belli  bir dönemde,  yurtiçi  faaliyetleri  sonucu  yaratmış  oldukları  tüm  mal  ve  hizmetlerin  üretim değerleri  toplamından,  bu  mal  ve  hizmetlerin  üretiminde  kullanılan  girdiler  toplamının düşülmesi  sonucu  elde  edilir. Bu  sonuçların uluslararası  karşılaştırma  yapabilmek  için bir değişim  oranı  olan  Satın  Alma  Gücü  Paritesi  (SGP)  ile  düzeltilmeleri  gerekir.  SGP  temel olarak, farklı para birimlerinin satın alma gücünü eşitleyerek ülkeler arasındaki fiyat düzeyi farklılıklarını giderir. Bu oran kullanılarak ortak bir para birimine dönüştürülen harcamalar, satın  alınan  mal  ve  hizmet  hacmindeki  farklılıkları  yansıtarak  ülkeler  arasında karşılaştırılabilir  veriler  sağlamaktadır.  Kişi  başına  milli  gelir,  SGP  ile  düzeltilmiş  GSYİH büyüklüğünün yıl ortası nüfusa bölünmesi ile elde edilir.  

Gini katsayısı  Gelir dağılımındaki eşitsizliği ölçmek için kullanılan bir katsayıdır. Katsayı “0“ ile “1” arasında bir değer alır. Gini katsayısı yükseldikçe gelirin daha eşitsiz dağıldığı kabul edilir. Örneğin herkesin aynı gelir seviyesine sahip olduğu bir toplumun Gini katsayısı 0 iken tüm gelirin bir kişide toplandığı toplumun Gini katsayısı 1'e eşittir.  

Gıda yoksulluk oranı (Açlık) 

Mutlak yoksulluk göstergesi olan bu oranın hesaplanmasında en yoksul  ikinci yüzde 20’lik grupta  yer  alan  hanelerin  gıda  tüketiminde  en  önemli  paya  sahip  80  gıda maddesinden yararlanılarak oluşturulan gıda  sepeti dikkate alınmaktadır. Bir kişinin günlük asgari 2100 kalori  almasını  sağlayacak  miktarda  gıdadan  oluşan  bu  gıda  sepetinin  maliyeti  gıda yoksulluk  sınırı  olarak  alınmaktadır.  Gıda  yoksulluk  oranı,  eşdeğer  kişi  başına  tüketim harcaması  gıda  yoksulluk  sınırının  altında  kalan  hanehalklarının  oluşturduğu  nüfusun toplam nüfus içindeki payı olarak hesaplanır. 

Gıda ve gıda dışı yoksulluk oranı 

Mutlak  yoksulluk  göstergesi  olan  bu  oran,  kişilerin  gıdanın  yanı  sıra  diğer  temel gereksinimlerini  de  dikkate  almaktadır.  Bu  göstergede  gıda  yoksulluk  sınırına,  giyim, barınma,  ulaşım,  ısınma,  haberleşme,  sağlık,  eğitim  harcamaları  gibi  gıda  dışı  mal  ve hizmetler için hesaplanan harcamalar da eklenir. Böylece, toplam tüketimleri gıda yoksulluk sınırının hemen üstünde olan hanelerin toplam harcama  içindeki gıda dışı harcama payları esas alınarak gıda ve gıda dışı mal ve hizmetleri kapsayacak şekilde yeni bir yoksulluk sınırı belirlenir. Gıda ve gıda dışı yoksulluk oranı, eşdeğer kişi başına tüketim harcaması gıda ve gıda dışı yoksulluk sınırının altında kalan hanehalklarının oluşturduğu nüfusun toplam nüfus içindeki payı olarak hesaplanır. 

   

Page 25: Türkiye'nin Demografik Dönüşümü: Doğurganlık, Aile Planlaması

Türkiye’nin Demografik Dönüşümü  19 

 

B. Kentleşme Düzeyindeki Değişimler 

Cumhuriyet’in  ilanından  günümüze  kadar  geçen  süreçte  Türkiye’nin  nüfusu  kırsal  bir 

nüfus olmaktan kentsel bir nüfus olmaya doğru dönüşmüştür. 1920’li yıllarda her 10 kişiden 

8’inin  kırsal  yerleşim  yerlerinde  yaşadığı bir nüfusun  yerini bugün  tam  tersine  yaşanan bir 

dönüşüm  ile  her  10  kişiden  8’inin  kentsel  yerleşim  yerlerinde  yaşadığı  bir  nüfus  almıştır. 

Türkiye’de kentsel yerleşim yerlerinde yaşayan nüfusun oranı Cumhuriyet’in  ilanı  ile 1950’li 

yılların başına kadar geçen dönemde çok önemli bir değişim göstermemiştir. 1950’li yıllar ile 

birlikte,  kırsal  yerleşim  yerlerinde  iten  faktörlerin  ve  kentsel  yerleşim  yerlerinde  ise  çeken 

faktörlerin  etkisiyle  kırsal  yerleşim  yerlerinden  kentsel  yerleşim  yerlerine,  temelinde 

çoğunlukla ekonomik  faktörlerin bulunduğu, yoğun bir  iç göç hareketi başlamıştır.  İç göçün 

etkisiyle bu büyüklükteki bir  iç göç hareketine hazırlıklı olmayan kentsel yerleşim yerlerinde 

çarpık  kentleşmenin  bir  sonucu  olarak  ortaya  çıkan  gecekondulaşma  olgusu  ile  birlikte 

kentsel  alanlarda  yaşayan  nüfusun  payı  hızla  artmış  ve  1970’li  yılların  başında  yüzde  48 

seviyesine yükselmiştir (Şekil 10).  

 

Şekil 10. Kent ve kır nüfuslarının payındaki değişimler, 1935‐2008 

75,8 76,5 75,6 75,1 75,071,2

68,1 65,661,5

58,2 56,1

47,041,0

35,129,5

25,0

0

10

20

30

40

50

60

70

80

90

100

Yüzde

Kır Kent 

Kaynak: TÜİK, 2010k, 2010l  

Türkiye’de 1980’li yılların başından itibaren ihracata dayalı büyüme modeline dayanan 

liberal  ekonomik  politikalar  uygulanmaya  başlanmıştır.  Bu  yeni  ekonomik  yapı,  kentsel 

yerleşim  yerlerinin  içinde  organize  olan  hizmet  sektörü  ve  kentsel  yerleşim  yerlerinin 

Page 26: Türkiye'nin Demografik Dönüşümü: Doğurganlık, Aile Planlaması

20  Türkiye’nin Demografik Dönüşümü 

 çeperlerinde  organize  olan  sanayi  sektörü  için  daha  fazla  sayıda  işgücüne  gereksinim 

duymuştur.  Bu  gereksinimin  bir  sonucu  olarak  da  kırsal  yerleşim  yerlerinden  kentsel 

yerleşim  yerlerine  işgücü  göçü  daha  da  hızlanmıştır.  Kentsel  alanlara  göç  eden  kırsal 

nüfusun çıkış noktasındaki geçmiş doğurganlık seviyesinin ve daha sonra kentsel alanlarda 

yaşadıkları uyum süreci  içindeki doğurganlık seviyesinin varış noktasına göre daha yüksek 

olması da kentsel yerleşim yerlerindeki nüfusun payının artmasına katkıda bulunmuştur. Bu 

sürecin  sonucu  olarak  1990’lı  yıllarda  yüzde  59’a  yükselen  kentsel  yerleşim  yerlerinde 

yaşayan  nüfusun  oranı,  2000’li  yılların  başında  yüzde  65’e;  günümüzde  ise  yüzde  75’e 

yükselmiştir (Şekil 10).  Yukarıda da vurgulandığı gibi, Türkiye’de kentleşme doğal nüfus artış 

hızının bir sonucu olmaktan çok kırsal alanlardan kentsel alanlara doğru gerçekleşen iç göçün 

bir sonucudur (TÜİK, 1995; TÜSİAD, 1999).  

Göç olgusu, nüfus mübadeleleri,  iskân kanunları ya da daha çok ekonomik nedenler  ile 

gerçekleşen  iç  ve  dış  göç  hareketleri  ile  sürekli  olarak  Türkiye’nin  gündeminde  olmuştur. 

Göçe  iten ve  çeken  faktörlerin, özellikle de ekonomik  faktörlerin etkisi  ile 1950’li yıllardan 

itibaren yoğunlaşan iç göç hareketlerinde zaman içinde bireysel ve ailevi faktörlerin de etkili 

olduğu  görülmektedir.  Türkiye’de  1990’lı  yılların  ortalarından  itibaren  ise,  çıkış  noktası 

Güneydoğu  Anadolu  Bölgesi  olan  ve  temelinde  güvenlik  nedenleri  olan  yeni  bir  göç 

hareketinin  yaşandığı  görülmektedir.  Hacettepe  Üniversitesi  Nüfus  Etütleri  Enstitüsü 

tarafından  2005  yılında  gerçekleştirilen  Türkiye Göç  ve  Yerinden Olmuş Nüfus  Araştırması 

(TGYONA) sonuçları, Türkiye nüfusunun yaklaşık yarısının yaşamı boyunca en az bir kez göç 

ettiğini  göstermektedir.  Toplam  nüfus  için  hesaplanan  ortalama  göç  sayısının  1,2  olması, 

hareketliliğin sadece bir göç ile sınırlı olmadığını da göstermektedir. Yaşamı boyunca en az bir 

kez  göç  etmiş  nüfusun  ortalama  olarak  1,9  kez  göç  etmiş  olması  da,  Türkiye’deki  göçün 

boyutlarındaki büyüklüğü teyit etmektedir (HÜNEE, 2006a). 

 

C. İşgücüne Katılım Oranı ve İşgücünün Ekonomik Sektörlere Göre 

Dağılımındaki Değişimler 

Türkiye’de  hem  kadınların  hem  de  erkeklerin  işgücüne  katılım  oranları  azalmaktadır. 

1980’li  yılların  sonlarında  erkekler  için  yüzde  81;  kadınlar  için  ise  yüzde  34  olan  işgücüne 

katılım  oranı,  2008  yılında  azalarak  erkekler  için  yüzde  70’e;  kadınlar  için  ise  yüzde  25’e 

düşmüştür. Özellikle kadınların  işgücüne katılım oranlarındaki azalma dikkat çekicidir  (Şekil 

11).  Bu  azalmada  kadınların  eğitimde  kalma  sürelerinin  uzamasının  ve  kırsal  alanlardan 

Page 27: Türkiye'nin Demografik Dönüşümü: Doğurganlık, Aile Planlaması

Türkkiye’nin Demmografik Dönüşümü 

 kentsel 

kentsel 

azalman

demogr

ile  Türk

istihdam

katılım 

oranlar 

Türkiye’

bir  sevi

OECD ü 

 

İ

zaman 

hizmet 

Türkiye’

ve hizm

1980 yıl

1

Yüzde 

alanlara gö

alanlardak

nın  öneml

rafik süreçle

kiye’deki  ka

mına ilişkin 

oranı erkek

sırası  ile  y

’de işgücün

iyede  olduğ

lkelerindek

Şeki

İşgücünün 

içinde  tarım

sektörünün

’de 1955 yı

met sektörle

lında yüzde

81,2 80,6

10

20

30

40

50

60

70

80

90

00

öç süreci etk

ki  istihdam

i  nedenler

eri yaşamış

adınların  iş

yapısal soru

kler  için yüz

yüzde  80  ve

ne katılım or

ğunu;  özell

i seviyenin 

il 11. İşgücü

ekonomik  s

m  sektörün

n  ağırlıkta 

lında işgücü

rinde istihd

e 61’e gerile

79,7 80,3 79,7

kiLi olmuştu

  koşulların

rinden  biri

 olan Avrup

şgücüne  ka

unlar olduğ

zde 73; kad

e  yüzde  64

ranlarının A

likle  kadınla

yarısına bile

üne katılım 

Kaynak: TÜ

sektörlere 

nün  ağırlıkta

olduğu  bi

ünün yüzde 

dam edilmiş

emiştir. Bu d

78,1 78,5 77,8

Er

ur. Göç yolu

nı  karşılaya

si  olarak 

pa ülkelerin

atılım  oranl

ğu görülmek

dınlar  için  is

4’tür  (EURO

Avrupa Birliğ

arın  işgücü

e ulaşamad

oranlarında

ÜİK, 2010m, 20

göre  dağılı

a  olduğu  b

r  ekonomik

82’si tarım

ştir. Zaman 

dönemde, s

77,3 76,8 76,7

rkek

uyla kentsel 

maması,  iş

karşımıza 

ndeki kadın

ları  karşılaş

ktedir. Avru

se yüzde 59

OSTAT,  201

ği ve OECD 

ne  katılım 

ığını göster

aki değişim

010n, 2010o

mına  bakıld

bir  ekonom

k  yapıya  g

m sektöründ

içinde hızla

sanayi sektö

75,873,7 72,9

Kadın

alanlara ak

şgücüne  ka

çıkmaktad

ların  işgücü

ştırıldığında

upa Birliği ü

9’dur. OECD

0;  OECD,  2

ülkelerine g

oranlarının

rmektedir.  

mler, 1988‐2

dığında  (Şe

ik  yapıdan 

geçmiş  oldu

e; sadece y

a azalan tar

örünün payı

71,6 70,4 70,3

kan kırsal işg

atılım  oranl

ır.  Ancak, 

üne katılım 

a,  Türkiye’d

lkelerinde i

D ülkelerind

2010).  Bu  s

göre oldukç

n  Avrupa  B

20083 

kil  12),  Tür

sanayi  ve 

uğu  görülm

yüzde 18’i is

ım sektörün

ında tedrici

70,6 69,9 69,8

21 

gücünün 

larındaki 

benzer 

oranları 

de  kadın 

şgücüne 

de  ise bu 

sonuçlar, 

ça düşük 

Birliği  ve 

70,1

 

rkiye’nin 

özellikle 

mektedir. 

se sanayi 

nün payı 

 bir artış 

Page 28: Türkiye'nin Demografik Dönüşümü: Doğurganlık, Aile Planlaması

22  TTürkiye’nin Demografiik Dönüşümmü 

 yaşanırk

duruma

sanayi 

olduğu 

ken,  hizme

a bakıldığınd

sektöründe

gibi, hizmet

et  sektörün

da, işgücünü

e;  yarısının 

t sektöründ

ün  payında

ün dörtte b

ise,  demo

de istihdam 

a  çok  hızlı 

irinden dah

grafik  dönü

edildiği gör

bir  artış  g

ha azının tar

üşümünü  t

rülmektedir

gerçekleşmi

rım sektörü

amamlama

r.  

iştir.  Günü

nde; yüzde 

akta  olan  ü

müzdeki 

27’sinin 

ülkelerde 

İ

Türkiye’

çekmek

gereksin

alanlard

istihdam

payının 

yapısını

da  deği

ülkeleri

Türkiye’

İşgücünün t

’nin  kentle

ktedir.  Dah

nim  duydu

da  atıl  dur

mdaki  tarım

ise artmas

n tarım sek

işeceğini  gö

nde tarım s

’nin istihda

tarım sektö

eşme  sürec

ha  çok  ken

kları  işgücü

ruma  düşm

m  sektörünü

ı ile sonuçla

ktörü aleyhi

östermekte

sektörünün 

m yapısının

öründen san

cinin  birbiri

ntsel  alanl

ünü,  işgücü

müş  olan  i

ün payının 

anmıştır. Ge

ine; sanayi 

edir  (Buluta

istihdamda

 gelecektek

nayi ve hizm

ne  paralel 

arda  organ

ü  baskısı  ve

işgücünden

azalması,  s

eleceğe dai

ve özellikle

ay,  1998;  T

aki payının y

ki değişme e

met sektörle

olarak  ge

nize  olan 

e  tarımda  m

  sağlaması

sanayi  ve ö

r yapılan ön

 hizmet sek

Tunalı,  2004

yüzde 10 se

eğilimi daha

erine transf

lişen  süreç

sanayi  ve 

makineleşm

ı  şeklinde 

zellikle de 

ngörüler Tü

ktörü lehine

4).  Günümü

viyesinde o

a iyi anlaşıla

fer olması s

çler  olduğu

hizmet  se

me  nedeniy

gelişen  bu

hizmet  sek

ürkiye’deki i

e olmak üze

üzde  Avrup

olduğu düşü

acaktır.  

süreci ile 

u  dikkati 

ektörleri 

yle  kırsal 

u  süreç, 

ktörünün 

istihdam 

ere daha 

pa  Birliği 

ünülürse, 

 

 

0

10

20

30

40

50

60

70

80

90

100

Yüzde

Şekil 

Kaynak

82

9

9

0

0

0

0

0

0

0

0

0

0

0

1955 1

12. İşgücün

k: TÜİK, 1961,

 

79 77

10 11

11 12

1960 1965

nün sektöre

, 1963, 1969, 

69 68

12 12

18 19

1970 1975

Tarım

el dağılımın

1973, 1978, 2

 

61 5

16 1

24 2

5 1980 19

Sana

daki değişimmler, 1955‐‐20084 

26 33

2010p, 2010r, 

5947

15

20

985 1990

ayi H

4436

2224

3440

1995 2000

2010s, 2010t,

Hizmet

46 50

, 2010u 

3024

2527

2005 200

0

7

4

08

 

Page 29: Türkiye'nin Demografik Dönüşümü: Doğurganlık, Aile Planlaması

Türkkiye’nin Demmografik Dönüşümü 

 

D. Tür

azalmal

düzeltilm

dolara; 

13500 d

hızlı bir

büyüme

artışı  ile

başına 

seviyesi

nedenle

içindeki

durulac 

 E. Bir 

bulunm

ABD

 Doları

Kişi Başın

rkiye'de kişi

ar dışında, 

miş  kişi baş

1990’ların b

dolara yüks

r  şekilde  art

e modelinin

e refahın ge

milli  gelirin

inin  ve  gel

e,  bir  sonra

i  değişimin

aktır.  

Şekil

Yoksulluk

toplumdak

maktadır. Bu

0   

2.000   

4.000   

6.000   

8.000   

10.000   

12.000   

14.000   

16.000   

na Düşen G

 başına düş

sürekli bir 

şına düşen 

başında 460

elmiştir (Şe

tmasında, b

n  önemli  bi

eniş kesimle

n  tek  bir  g

ir  dağılımı 

aki  bölümd

e  bakılarak

l 13. Kişi ba

k Düzeyin

i yoksulluğu

u bölümde, 

Gelir Düze

şen gelir, ek

artış  içinde

milli  gelir 

00 dolara; 2

ekil 13). Kişi 

bu dönemd

ir  katkısı  bu

ere ulaşma

österge  ola

eşitsizlikler

e  Türkiye’d

k  gelir  artış

aşına düşen

Kaynak: DP

de ve Gel

un seviyesin

bir ülkedek

eyindeki D

konomik kri

edir. 1960’lı

1000 dolar

2000’lı yıllar

başına düş

de uygulanm

ulunmaktad

sı arasında 

arak  kullan

rinin maske

de  yoksullu

şının  geniş 

 milli gelird

PT, 2010a, 20

ir Dağılım

ni gösterme

ki yoksulluk

Değişimle

iz dönemle

 yılların son

rın  altında 

rın başında 

şen gelirin ö

maya başla

dır. Ancak, 

doğrusal b

ılması  duru

elenmesi  sö

k  seviyesin

kesimlere 

deki değişim

010b, 2010c 

mındaki De

ek için kullan

k  seviyesini

rindeki dura

nunda satın

iken;  1980’

6800 dolara

özellikle 198

nan  ihracat

kişi  başına 

bir  ilişki bul

umunda  top

öz  konusu 

in  ve  gelir 

ne  kadar 

mler, 1968‐2

eğişimler 

nılabilecek ç

 en  iyi yan

ağanlaşma 

n alma gücü

’lerin başın

a ve günüm

80’li yıllarda

ta dayalı ek

düşen mil

unmamakta

plumdaki  y

olabilmekt

dağılımının

yansıdığı  ü

20085 

23 

ve kısmi 

üne göre 

da  2300 

müzde de 

an sonra 

konomik 

li  gelirin 

adır. Kişi 

yoksulluk 

edir.  Bu 

n  zaman 

üzerinde 

 

çok sayıda g

sıttığı varsa

gösterge 

ayılan  iki 

Page 30: Türkiye'nin Demografik Dönüşümü: Doğurganlık, Aile Planlaması

24  TTürkiye’nin Demografiik Dönüşümmü 

 temel  y

durulac

seviyesi

yüzde 0

olarak 3

sahip ol

dışı yok

yüzde 2

sonund

gözlene

bulundu

yoksulluk  g

aktır.  Türki

inin‐ 2000’l

0,5’e geriled

385 bin kişi

lduğunu gös

ksulluk oldu

26‐28 seviye

a  ise  yüzde

en bu seviye

uğuna işare

göstergesi 

iye’de  2000

i  yılların or

diği görülme

inin gıda yo

stermekted

ğu görülme

esindeyken 

e 17  seviye

e, yaklaşık o

t etmekted

‐gıda  yoks

0’li  yılların 

rtalarından 

ektedir (Şek

oksulluğu  iç

dir. Türkiye’

ektedir. Gıd

2000’li yıll

sine gerilem

olarak 12 mi

ir. 

sulluğu  ve 

başında  yü

itibaren  yü

kil 14). Günü

çinde bulun

de temel so

a ve gıda d

arın ortalar

miştir  (Şeki

ilyonluk bir 

gıda  ve  g

üzde  1,4  o

üzde 1’in  a

ümüze ilişk

nduğunu, ya

orunun gıda

ışı yoksullu

rında yüzde

l 14). Türki

nüfusun gıd

gıda  dışı  y

lan  gıda  yo

ltına düştüğ

in bu oran, 

ani açlık  se

a yoksulluğu

k oranı 200

e 21 seviyes

ye’de 2000

da ve gıda d

yoksulluk‐  ü

oksulluğunu

ğü;  günüm

Türkiye’de 

viyesinde b

u değil, gıda

00’li yılların 

sine; 2000’l

0’li  yılların  s

dışı yoksullu

üzerinde 

un  ‐açlık 

üzde  ise 

yaklaşık 

bir gelire 

a ve gıda 

başında 

li yılların 

sonunda 

uk içinde 

 Şekil 14. Yooksulluk düüzeyindeki ddeğişimler, 2002‐20088 

Yüzde

 

Ş

gösterm

yoksul y

2000’li 

Türkiye’

1960’lı 

Şekil 15, Tü

mektedir. 19

yüzde 20’lik

yılların  ba

’deki gelir d

yıllarda  0,5

1,4   

2

0

5

10

15

20

25

30

2002

2

ürkiye’de ge

960’lı yıllard

k nüfusun t

aşında  10‐

dağılımında

55  değerini

1,3   

27,0   

2 2003

28,1   

2

Kay

elir dağılım

da en zengin

oplam gelir

‐11  kata; 

ki kısmi  iyil

  alan Gini 

1,3   

3 2004

da yoksulluğ

0,9   

5,6   

20

ynak: TÜİK, 20

ının zaman

n yüzde 20’

rden aldığı 

günümüzde

leşmeyi Gin

katsayısı,  g

4 2005

ğu  G

0,5   

17

010v 

  içinde dah

lik nüfusun

paydan 15 

e  ise  8  k

ni Katsayısı

gelir  dağılım

0,7   

5 2006

Gıda ve gıda d

7,8    17

ha eşit dağı

 toplam gel

kat daha fa

kata  düştü

değerleri d

mındaki  kısm

0,5   

2007

dışı yoksulluk

7,8    17

lıma doğru 

lirden aldığ

azla  iken, b

üğü  görülm

de teyit etm

mi  iyileşme

0,5   

2008

k

7,1   

 

gittiğini 

ı pay, en 

u oranın 

mektedir. 

mektedir. 

lerin  bir 

Page 31: Türkiye'nin Demografik Dönüşümü: Doğurganlık, Aile Planlaması

Türkkiye’nin Demmografik Dönüşümü 

 sonucu 

iyileşme

sadece 

dağılımı

yayınlad

dağıldığ

ise, Tür

ülkedir.

aldığı  p

fazlayke

Ş

 

1

Toplam

 Gelirde

n Alın

an Pay

olarak gün

elere karşın

yüzde  6  s

ının  en  boz

dığı  Dünya 

ğı 55. ülke k

kiye tüm O

 2008 yılı v

pay  en  yok

en, tüm OEC

Şekil 15. Yü

59

12

19

57

0

10

20

30

40

50

60

70

80

90

100

1963

En yoksu

Dördünc

ümüzde 0,4

 günümüzd

eviyesinden

zuk  olduğu

Kalkınma 

onumunda

OECD ülkele

verilerine gö

ksul  yüzde 

CD ülkeleri i

zde 20’lik d

Kaynak: Yüks

 

4387

1310

2020

5760

19731968

ul yüzde 20

cü yüzde 20

41 seviyesin

de bile en yo

ndir.  Bu  ne

  ülkeler  ar

Raporu’na 

dır (World B

ri arasında,

öre Türkiye’

10’luk  nüf

için bu değe

dilimlerin to

seler, 2003; Işı

54108

1413

2119

5056

19871986

İ

E

ne gerilemi

oksul yüzde

edenle,  Tür

rasında  gös

göre  Türk

Bank, 2010)

, Meksika’d

’de en zeng

fusun  topla

er sadece 7

 oplam gelird1963‐2007

ığıçok, 1998; T

55109

1413

2119

5055

20021994

İkinci yüzde 

En zengin yü

ştir (Şekil 1

e 20’lik nüfu

rkiye  ulusla

terilmekted

iye  124  ül

). OECD’nin

dan sonra g

gin yüzde 10

am  gelirden

kattır (OEC

den aldıkla7 

TÜİK, 2010y, 2

661110

1515

2221

4648

20042003

20

üzde 20

5). Gelir da

usun toplam

ararası  met

dir.  Dünya 

ke  arasında

n Gelir Dağıl

gelirin en eş

0’luk nüfus

n  aldığı  pa

CD, 2008).  

rı pay ve Gi

2010z, 2010aa

561011

1516

2223

4844

200620054

Üçün

Gini 

ağılımındaki

m gelirden a

tinlerde  hal

Bankası’nın

a  gelirin  en

lımı Raporu

şitsiz dağıld

un toplam 

ydan  17  k

ini Katsayıs

611

15

22

47

0,0

0,1

0,2

0,3

0,4

0,5

0,6

0,7

0,8

0,9

1,0

20076

ncü yüzde 20

Katsayısı

25 

i tüm bu 

ldığı pay 

len  gelir 

n  her  yıl 

n  eşitsiz 

u’na göre 

ığı  ikinci 

gelirden 

kat  daha 

sı,  

0

9

8

7

Gini Katsayısı

6

5

4

3

2

1

0

0

 

Page 32: Türkiye'nin Demografik Dönüşümü: Doğurganlık, Aile Planlaması

26  Türkiye’nin Demografik Dönüşümü 

 

IV.  Doğurganlığın Belirleyicilerindeki Değişimler 

Bir önceki bölümde ele alınan eğitim, işgücüne katılım hızı, gelir seviyesi ve gelir dağılımı 

gibi sosyo‐ekonomik  faktörler, doğurganlık seviyesi ve örüntüsü üzerindeki dolaylı etkilerini 

doğurganlık seviyesi ve örüntüsü üzerinde doğrudan etkisi olan demografik belirleyiciler6 (ilk 

evlilik yaşı, gebeliği önleyici yöntem kullanımı ve  isteyerek düşük  seviyesi, emzirme  süresi, 

doğum  sonrası  geçici  kısırlık)  aracılığı  ile  gerçekleştirmektedir.  Bu  nedenle,  bu  bölümde 

doğurganlık  seviyesi  ve  örüntüsüne  etki  eden  demografik  belirleyicilerdeki  değişimlere 

yakından bakılarak bu değişimler sonucunda ortaya çıkan doğurganlık seviyesi ve örüntüsü 

üzerinde  durulacaktır.  Bu  bölümde  sırasıyla  evlilik  hızı  ve  yaşındaki  değişimler,  gebeliği 

önleyici  yöntem  kullanımındaki  değişimler,  isteyerek  düşük  hızındaki  değişimler  ile  bu 

değişimler  sonucunda  ortaya  çıkan  doğurganlık  seviye  ve  örüntüsüne  bakılacaktır.  Bu 

bölümde kullanılan tüm kavramların açıklaması Kutu 4’te verilmektedir. 

 

A. Evlilik Hızı ve Yaşındaki Değişimler 

Türkiye’de son 40 yılda yapılan demografik araştırmalar kadınların neredeyse tamamının 

üreme  çağının  sonuna  kadar  evlendiklerini  göstermektedir.  Bu  durum,  Türkiye’de  evliliğin 

tüm  sosyal  gruplarda  kabul  gören  evrensel  bir  olgu  olduğunu  göstermektedir.  Boşanma 

hızının yüzde 1’in altında olduğu dikkate alındığında, Türkiye’de bir kadın  için evliliğin hayat 

boyu  süren  bir  kurumsal  yapı  olduğu  çok  rahatlıkla  söylenebilir.  Türkiye’de  hemen  tüm 

doğumların  evlilik  içinde  gerçekleşmesi,  özellikle  kadınların  ilk  evlilik  yaşı  ile  doğurganlık 

seviyeleri ve örüntüleri arasında yakın bir  ilişki bulunduğunu göstermektedir. Türkiye’de  ilk 

evlenme  yaşı  ile  ilk  doğum  yaşı  arasındaki  sürenin  uzun  yıllardır  fazlaca  bir  değişim 

göstermeden 1,6 yıl seviyesinde durağanlaşmış olması, Türkiye’de bu anlamda kalıplaşmış bir 

demografik davranışın oluştuğuna işaret etmektedir.  

Cumhuriyet’in  ilk  yıllarında  savaş  koşullarının  etkisiyle  ertelenen  evliliklerin 

gerçekleşmesi nedeniyle yüksek bir kaba evlilik hızı olduğu tahmin edilmektedir. Bu dönemde 

evlilikleri  teşvik  edici  mekanizmalar  da  devreye  sokularak  aile  kurumunun  kurulması  ve 

yaşatılması  desteklenmiştir.  Bu  gelişmeler  kadınlar  ve  erkekler  için  ortalama  evlenme 

yaşlarının  kısmi  de  olsa  düşmesine  neden  olmuştur.  Önceki  bölümde  vurgulandığı  gibi, 

Türkiye’de  kentleşme  1950’lerden  sonra  hız  kazanmıştır.  Bu  süreçte  kentsel  alanlarda 

organize  olan  sanayi  ve  hizmet  sektörlerinin  toplam  üretim  içindeki  payı  artmış  ve  bu 

Page 33: Türkiye'nin Demografik Dönüşümü: Doğurganlık, Aile Planlaması

Türkkiye’nin Demmografik Dönüşümü  27 

 sektörle

durum, 

kurulma

mülkiye

geçen s

bir  sonu

Shorter 

erde bir  işe

kentsel  ye

a  sürecinde

et sahibi olm

üre uzamışt

ucu olarak 

ve Macura

 yerleşmek

erleşim  yerl

en  farklılaş

ma önem ka

tır. Böylece

ilk  evlenm

, 1982; TÜİK

k  için  işgücü

erindeki  ai

ştırmıştır.  A

azanmaya b

, özellikle k

e  yaşları hı

K, 1995).  

ünün eğitim

le  kurulma 

Ailelerin  ku

başlamış ve

entsel yerle

ızlı bir  şekil

m  seviyesi d

sürecini  kı

urulmasında

e bunların s

eşim yerleri

lde  yükselm

daha da öne

rsal  yerleşi

a  eğitim  se

onucu olara

nde evlilikle

miştir  (Beha

em kazanm

m  yerlerind

eviyesi  ve 

ak da eş se

erin ertelen

ar  ve Dube

mıştır. Bu 

deki  aile 

özellikle 

çimi  için 

nmesinin 

n,  1996; 

Kab

özellikle

hızlarını

toplam 

nüfusun

momen

yavaş da

ba evlenme

e savaş ve e

ın genel ola

nüfus  içind

n  ve  do

ntumunun  e

a olsa artışı

e hızlarının 

ekonomik k

arak bir artı

deki payının

layısıyla  e

etkisi  ile  or

 ile sonuçla

zaman  içind

kriz döneml

ş eğiliminde

n 1950’li yı

evlilik  say

rtaya  çıkan 

anmıştır. 

deki değişim

erinde büyü

e olduğu gö

llardan  itiba

yısının  art

bu  süreç  T

mine bakıld

ük dalgalan

örülmekted

aren artış  i

ışını  bera

Türkiye’dek

dığında  (Şek

nmalar göst

ir. Türkiye’d

çinde olma

aberinde  g

ki  kaba  evli

kil 16), son 

eren kaba e

de yetişkin 

ası, evlilik  ç

getirmiştir. 

ilik  hızların

30 yılda 

evlenme 

nüfusun 

ağındaki 

Nüfus 

ın  yavaş 

 

Şekil 16. KKaba evlilik hızındaki ddeğişimler, 1980‐2008 

Bind

e

6,0

6,5

7,0

7,5

8,0

8,5

9,0

9,5

1980

1981

 

Tür

evlenm

rkiye’de  200

e  yaşı  15’d

02  yılı  önce

dir.  Toplum

1982

1983

1984

1985

Kaynak: TÜİK

esindeki M

msal  cinsiyet

1986

1987

1988

1989

1990

K, 2001, 2003, 

Medeni  Kanu

t  eşitliği  te

1990

1991

1992

1993

1994

Evlilik h

2008, 2010ab

un  hükümle

emelinde  20

1994

1995

1996

1997

1998

hızının doğru

b  

erine  göre 

002  yılında

1999

2000

2001

2002

2003

usal eğilimi 

kadınlar  içi

 Medeni  K

2003

2004

2005

2006

2007

2007

2008

 

n  asgari 

Kanun’da 

Page 34: Türkiye'nin Demografik Dönüşümü: Doğurganlık, Aile Planlaması

28  TTürkiye’nin Demografiik Dönüşümmü 

 yapılan 

değiştir

önce  im

evlenm

1,2’sinin

17’ye y

16 yaşın

sonuçla

faktörle

düzenleme

ilmiştir.  Bu

mam  nikâh

e  yaşı  15  o

n  evli  oldu

ükseltildikte

ndaki kadın

r,  Türkiye’

erin önemin

eler  ile hem

u  yasal  düz

hı  ile  evlen

olmasına  ka

ğu  görülme

en sonra ge

ların sırası i

de  ilk  evle

ne işaret etm

m erkekler h

zenlemelere

nmelerinin 

arşın  TNSA‐

ektedir.  Be

erçekleştiril

le yüzde 3,4

enme  yaşın

mektedir. 

hem de kad

e  karşın  Tü

mümkün 

‐1993  verile

enzer  şekild

en TNSA‐20

4 ve yüzde 

na  etki  ed

dınlar  için a

ürkiye’de  ka

olduğu  gö

erine  göre 

de,  2002  yı

003 ve TNS

3,8’inin evl

en  imam 

asgari evlen

adınların  be

örülmektedi

14  yaşında

lında minim

SA‐2008 çal

i olduğunu 

nikahı  gibi

nme yaşı 1

elirlenen  ya

ir.  Örneğin

ki  kadınları

mum  evlen

ışmalarının 

göstermekt

  sosyo‐dem

7 olarak 

aşlardan 

n,  asgari 

ın  yüzde 

nme  yaşı 

verileri, 

tedir. Bu 

mografik 

Tür

hem ka

erkekle

kadınlar

görülme

olarak 4

rkiye’de evr

dınlar hem 

r  için 23, ka

r  için  22’ye

ektedir. Bu 

4 yıl arttığın

rensel bir ku

de erkekler

adınlar  için 

e;  günümü

sonuçlar so

ı göstermek

urum olan e

r için yükse

 19 olan  ilk

zde  ise  erk

on 70 yılda i

ktedir.  

evliliğe başl

ldiği görülm

k evlenme y

kekler  için 

lk evlenme 

ama yaşının

mektedir (Şe

yaşının 199

27’ye,  kad

yaşının erk

n 15‐49 yaş

ekil 17). 194

90’lı yıllarda

dınlar  için 

kekler ve ka

ş grubunda 

40’lı yılların 

a erkekler  iç

ise  24’e  yü

dınlar için o

yer alan 

başında 

çin 25’e, 

ükseldiği 

ortalama 

 

Kayn

 

Ortalam

a İlk

 Evlen

me Ya

şı

Şekil

nak: TÜİK, 193

18

19

20

21

22

23

24

25

26

27

28

1935

l 17. Ortala

37, 1949, 195TNSA‐1993, T

 

1945

1950

1955

ma ilk evlen

54, 1961, 1964TNSA‐1998, TN

1960

1965

1970

nme yaşınd

4, 1969, 1973,NSA‐2003, TN

1975

1978

1980

Kadın

daki değişimmler, 1935‐220087 

1980

1983

1985

1988

 1982, 1984, 1NSA‐2008 araş

Erkek

1988

1990

1993

1998

2000

2003

2008

 1989, 1993a, ştırma verileri.

2003; TNSA‐1. 

1988,         

Page 35: Türkiye'nin Demografik Dönüşümü: Doğurganlık, Aile Planlaması

Türkiye’nin Demografik Dönüşümü  29 

 

B. Gebeliği Önleyici Yöntem Kullanma Düzeyindeki Değişimler  

Doğumların  neredeyse  tamamının  evlilik  içinde  gerçekleştiği  Türkiye’de, 

doğurganlığın  ertelenmesi  ya  da  sonlandırılması  sürecinde  gebeliği  önleyici  yöntemlerin 

kullanımı büyük önem  taşımaktadır. Batı Avrupa ülkelerinin  yaşadığı demografik dönüşüm 

sürecinde,  gebeliği  önleyici  geleneksel  ve  modern  yöntemlerin  yaygın  bir  biçimde 

kullanımının,  evliliklerin  ertelenmesi  ve  diğer  demografik  belirleyicilerden  daha  büyük  bir 

öneme sahip olduğu bilinmektedir (Behar ve Duben, 1996; Van De Kaa, 1999).  

Türkiye’de Cumhuriyet’in  ilanı  ile başlayan yeniden yapılanma sürecinde demografik 

yapının  onarılmasını  temin  etmek  için  uygulanan  pronatalist  (doğurganlığı  artırıcı)  nüfus 

politikaları  çerçevesinde  gebeliği  önleyici  yöntemlerin  kullanımına  yasal  sınırlamalar 

getirilmiştir.  1930  tarihli  Hıfzıssıhha  Kanunu  ile  gebeliği  önleyici  yöntemlerin  ithali, 

üretilmesi,  kullanılması  ve  kullanılmasının  teşvik  edilmesi  yasaklanmıştır.  Bu  dönem  ancak 

1960’lı yılların ortasında kabul edilen ve kısmen antinatalist (doğurganlığı azaltıcı) hükümler 

içeren nüfus  yasası  ile  aşılabilmiştir. Bu  sürecin bir  sonucu olarak da 1963‐1967 dönemini 

kapsayan Birinci Beş Yıllık Kalkınma Planı’nda nüfus planlaması aracı olarak kadınların rahim 

içi araç (RİA) kullanmasının teşvik edilmesine ilişkin bir dizi düzenleme yer almıştır. 

Türkiye’de  1960  yılı  öncesindeki  gebeliği  önleyici  yöntemlerin  kullanımına  ilişkin 

bilgilerimiz sınırlıdır. Behar ve Duben  (1996), Osmanlı  İmparatorluğu’nun son dönemleri  ile 

Cumhuriyet’in  ilk dönemlerinde  İstanbul ve  çevresinde geri  çekme ve emzirmenin gebeliği 

önleyici yöntemler olarak yaygın bir  şekilde kullanıldığını vurgulamaktadır. Gebeliği önleyici 

yöntemlerin  kullanımı  konusunda  ülke  geneline  ilişkin  ilk  bilgilerimiz  1963  Türkiye  Nüfus 

Araştırması’ndan  gelmektedir.  Bu  araştırmanın  sonuçlarına  göre  o  dönemde  kadınların, 

çoğunluğu geleneksel/folklorik yöntemler olmak üzere, yüzde 22’si gebeliği önleyici herhangi 

bir yöntem kullanmaktadır (Özbay, 1978). Bu bulgu, Türkiye’de 1965 Nüfus Yasası’ndan önce 

de gebeliği önleyici yöntemlerin kullanıldığını göstermesi açısından önemlidir. Daha sonra ise 

1968  ve  1973  nüfus  araştırmalarından  elde  edilen  sonuçlar  Türkiye’de  kadınların  sırasıyla 

yüzde 32 ve yüzde 38’inin gebeliği önleyici herhangi bir yöntem kullandığını göstermektedir 

(Özbay,  1978).  Fişek  (1974)  tarafından  Ankara/Etimesgut’ta  yürütülen  bir  çalışmada  1967 

yılında kadınların çoğunluğu geleneksel yöntemler olmak üzere yüzde 50’sinin; 1973 yılında 

ise, bölgede  yürütülen aile planlaması programının etkisi  ile  çoğunluğu modern yöntemler 

olmak üzere yüzde 54’ünün gebeliği önleyici herhangi bir yöntem kullandığı bulunmuştur. 

Page 36: Türkiye'nin Demografik Dönüşümü: Doğurganlık, Aile Planlaması

30  TTürkiye’nin Demografiik Dönüşümmü 

 Dah

yöntem

seviyesi

çıkmıştı

olmasın

modern

yaygınlı

kullanım

yöntem

yöntem

ile  gerç

neredey

direnç 

kalması

yüzde 2

ha sonraki d

m  kullanan 

ine yükselm

r. Son 30 y

nın bir sonu

n  yönteml

ğında dura

m  yaygınlığ

mlerin  kulla

me geçmeler

çekleştiği  gö

yse  tamam

göstererek

dır. TNSA‐2

26 ile geri çe

dönemde  is

kadınların 

miş; daha so

yılda özellik

ucu olarak T

erin  yaygı

ğan bir sey

ğındaki  artı

nım  yaygın

ri ile değil, y

örülmekted

ını oluştura

  1980’li  y

2008  sonuç

ekme olduğ

se, Şekil 18

oranı,  1983

nra da 2000

kle rahim  iç

Türkiye’de R

nlığı  sürek

yir  izlenirke

ş  dikkati  ç

nlığındaki 

yöntem kull

dir.  Bunun 

an geri çekm

ıllardan  gü

çları da Tür

unu gösterm

’de de görü

3  Nüfus  Ya

0’li yıllardan

i araç  (RİA)

RİA kullanım

kli  olarak 

n, özellikle 

çekmektedi

artışın  gel

anmayan k

en  önemli 

me yöntem

ünümüze  k

kiye’de hal

mektedir (Ş

üldüğü gibi,

asası’nın  da

n itibaren y

) merkezli b

mının yaygın

artmıştır. 

kondom ve

ir.  Türkiye’

eneksel  yö

adınların m

kanıtı,  ge

minin kullan

adar  sabit 

en en  yayg

Şekil 18). 

, gebeliği ö

a  etkisi  ile 

üzde 70 sev

bir nüfus po

nlığı ve bun

Hap  yön

e  tüp  ligasy

de  gebeliğ

öntem  kull

modern yönt

leneksel  yö

ımındaki ya

bir  seviye

gın olarak  k

nleyici herh

önce  yüzd

viyesinin de

olitikasının 

na paralel o

nteminin  k

yonu yönte

ği  önleyici 

lananların 

temlere baş

öntem  kulla

aygınlığın b

ede  (yüzde

kullanılan  yö

hangi bir 

de  50‐60 

e üzerine 

izlenmiş 

olarak da 

kullanım 

mlerinin 

modern 

modern 

şlamaları 

anımının 

üyük bir 

e  25‐26) 

öntemin 

 Şekil 18. Gebeliği önnleyici yönttem kullanımındaki deeğişimler, 19978‐2008 

1

1

1

1

1

2

2

  

6

8

6

5

4

5

5

3978

983

988

993

998

003

008

Hap RİA

Kaynak: Ergö

7

14

19

20

20

17

3

4

7

1

17

A Kondom

öçmen, Koç, Yi

7

7

8

11

14

2

3

4

6

25

9

m Tüp L

iğit, Senlet ve 

6

8

26

26

24

2

6

Yüzde

Ligasyonu

Roman, 2001;

26

26

9

3

3

3

6

Geri çekme

; HÜNEE 2009

3

2

2

49

36

37

36

e Diğer

9  

29

27

Kullanmmıyor

 

Page 37: Türkiye'nin Demografik Dönüşümü: Doğurganlık, Aile Planlaması

Türkiye’nin Demografik Dönüşümü  31 

 

Kutu 4Bölüm 4’teki Kavramların Açıklaması 

 Kaba evlilik hızı  Bir yıl içindeki evlilik sayısının yıl ortası nüfusa bölünmesiyle bulunur. Genellikle 1000 nüfus 

için evlilik sayısı olarak gösterilir.  

1000 

İlk evlenme yaşı  

50 yaşından önce evlenen kişilerin bekâr olarak yaşadıkları ortalama yıl  sayısıdır. Her yaş grubundaki bekâr kişilerin oranla  (s) herından saplanır.   

 

15 ∑ 50 ·1  

Yaşa özel doğurganlık hızı  Bir yaş grubundaki her 1000 kadına düşen doğum  sayısıdır. Bir yaş grubuna ait belirli bir dönemdeki  canlı  doğum  sayısının  ayn dönemde  aynı  yaş  grubundaki  yıl  ortası  kadın ı nüfusuna bölünmesiyle hesaplanır. 

1000 

Toplam doğurganlık hızı  Kadınların  doğurganlık  yaşamları  süresince,  söz  konusu  yaşa  özel  doğurganlık  hızlarının geçerli  olması  durumunda,  yapacakları  doğum  sayısıdır.  Yaşa  özel  doğurganlık  hızlarının toplamıdır.  Beş  yıllık  yaş  gruplarına  özel  doğurganlık  hızlarının  toplamının  beşle çarpılmasıyla elde edilir.  

5 /1000 

Doğurganlık yenilenme düzeyi 

Toplam doğurganlık hızının 2,1 olduğu doğurganlık düzeyidir. Erken dönem ölümlerini ve doğumdaki dengesiz  cinsiyet oranlarını  telafi etmek  için 2’ye  fazladan 0,1 eklenerek elde edilen  2.1  seviyesi  doğurganlık  yenilenme  düzeyi  olarak  kabul  edilir.  Bu  doğurganlık düzeyinde ebeveynler kendileri yerine net olarak 1’i kız olmak üzere 2 çocuk bırakırlar ve böylece  nüfus  ancak  kendisini  yenileyebilir. Doğurganlığın  yenilenme  seviyesine  düştüğü toplumlarda, nüfus momentumunun etkisi  ile 25‐30  yıl daha  artmaya devam eder. Daha sonra ise önce durağanlaşır ve sonra da azalmaya başlar.  

Toplam düşük hızı  Kadınların doğurganlık  yaşamları  süresince,  söz  konusu  yaşa özel düşük hızlarının  geçerli olması  durumunda,  yapacakları  toplam  düşük  sayısıdır.  Yaşa  özel  düşük  hızlarının  toplamıdır. Beş yıllık yaş gruplarına özel düşük hızlarından hesaplandığı takdirde, beş yıllık yaş gruplarına özel düşük hızlarının toplamının 5 ile çarpılmasıyla elde edilir. 

 

C. İsteyerek Düşüklerin Düzeyindeki Değişimler 

Türkiye’de pronatalist politikaların hâkim olduğu yıllarda yasal düzenlemeler yoluyla ağır 

cezai  yaptırımlar  getirilmiş  olmasına  karşın  özellikle  İstanbul,  İzmir,  Ankara  ve  Bursa  gibi 

büyük kentlerde isteyerek düşükler yaygınlığını korumuştur. Sağlık Bakanlığı’nın 1958 yılında 

Dr.  Z.  Tahir  Burak’ın  başkanlığında  oluşturduğu  komisyonun  hazırladığı  raporda,  sağlıksız 

koşullarda gerçekleştirilen isteyerek düşüklerin seviyesinin yüksekliğine vurgu yapılmakta ve 

isteyerek düşükler ile anne ölümlerinin yüksekliği arasında ilişki kurulmaktadır (Franz, 1994). 

Türkiye’de  1965  Nüfus  Yasası  ile  anne  ve  çocuk  sağlığını  tehdit  eden  durumlar  dışında 

yasaklanan  isteyerek  düşükler,  1983  Nüfus  Yasası  ile  gebeliğin  10.  haftasına  kadar  isteğe 

Page 38: Türkiye'nin Demografik Dönüşümü: Doğurganlık, Aile Planlaması

32  TTürkiye’nin Demografiik Dönüşümmü 

 bağlı  h

verilmek

ale  getirilm

ktedir).  

miştir  (19665  ve  19833  Nüfus  YYasalarının  metinleri  EK  2  ve  EK  3’de 

Elim

Türkiye’

olduğun

yöntem

düşük  h

isteyere

geriledi

mizdeki  ver

’de  kadın 

nu  gösterm

mlerin yaygın

hızının  azal

ek düşük sa

ğini gösterm

riler,  1978 

başına  iste

mektedir  (Ş

nlaşması ve

maya  başla

ayısının TNS

mektedir. 

yılı  ile  baş

eyerek  düş

Şekil  19).  D

e daha kola

adığı  görülm

SA‐1993 ara

layan  süreç

şük  hızının 

Daha  sonra

y ulaşılabili

mektedir.  T

aştırmasınd

çte,  1983  N

1993  yılın

aki  dönem

ir hale gelm

NSA‐2008  s

a gözlenen 

Nüfus  Yasa

na  kadar  a

de  özellikle

mesi  ile kad

sonuçları,  k

seviyenin 

sı’nın  da  e

artış  eğilim

e  gebeliği 

dın başına  is

kadın  başın

üçte biri se

etkisi  ile, 

mi  içinde 

önleyici 

steyerek 

a  düşen 

eviyesine 

 Şekil 19. Toplamm isteyerek düşük hızınndaki değişiimler, 19788‐2008 

Toplam

 İsteyerek Düşük

 Hızı (Ka

dın Ba

şına

)

0

0,0

0,1

0,2

0,3

0,4

0,5

0,6

0,7

0,8

0,9

1

Ka

D. Cum

teşvikle

kadar  y

doğurga

hareket

girmişti

aynak: HÜNEE 

 

Doğurga

mhuriyet’in

rle 1930’lu

yükselmiştir

anlık  hızı, 

tlerinin  baş

r.  1960’lı  y

9

1999, 2004, 2

anlık Düze

 ilanından s

 yılların ort

r. Daha  son

özellikle  kı

şladığı  195

yılların  baş

,69

0,7

978 19

2009; TDA‐19

eyi ve Örün

sonra demo

talarına kad

nraki  süreçt

ırsal  yerleş

50’li  yılların

şında  6’ya 

760,8

983 198

2 0,84

 

78, TNSA‐198

ntüsünde

ografik yapıy

dar  toplam 

te  1950’li  y

şim  yerlerin

n  ortalarınd

gerileyen  t

8

88 1993

4

0,64

83,TNSA‐1988,

ki Değişim

yı yeniden i

doğurganlı

yıllara  kada

nden  kents

dan  itibare

toplam  doğ

3 1998

0,38

,TNSA‐1993 a

mler 

nşa etme sü

ık hızı kadın

r  bu  seviye

sel  yerleşim

en  hızlı  bir

ğurganlık  h

8 2003

0,29

2008

 araştırma verilleri. 

ürecinde uy

n başına 7 

eyi  koruyan

m  yerlerine

r  azalma  s

hızı;  1970’li

ygulanan 

doğuma 

n  toplam 

e  iç  göç 

sürecine 

i  yılların 

Page 39: Türkiye'nin Demografik Dönüşümü: Doğurganlık, Aile Planlaması

Türkkiye’nin Demmografik Dönüşümü 

 sonund

doğumu

yenilenm

 

 

Tür

İmparat

Duben (

hızının 

doğurga

ile  çok 

ortaları

seviyesi

işlerde 

aracılığı

demogr

bölümd

yöntem

Toplam

 Doğurganlık Hızı

a 5’e; 1980

un  da  altın

me düzeyin

Şek

rkiye’de  do

torluğu’nun

(1996) çalış

kadın  başın

anlık seviye

daha  önc

ndan  itibar

inin yükselm

çalışmaya 

ı  ile etkilen

rafik  belirle

de  daha  önc

m kullanımın

0

1

2

3

4

5

6

7

8

1924

1928

0’lerin sonun

na  inen  do

nin hemen ü

kil 20. Topla

Kaynak

oğurganlık  s

n  son  döne

malarında İ

na  3‐4  çocu

sideki azalm

ceki  dönem

ren  doğurga

mesi, kentle

başlamalar

en gebeliği

eyicilerde 

ce  tartışıldı

nın yaygınlığ

1933

1938

1943

NüfuShor

nda ise 3’e 

oğurganlık  s

üzerindeki b

am doğurga

k: TÜİK, 1995, 

seviyesinin 

emlerini  kap

İstanbul ve 

uk  civarında

manın Cumh

mlerde  baş

anlık  seviye

eşme hızının

ı  gibi makr

 önleyici yö

meydana  g

ığı  gibi,  Tür

ğında çok ö

1948

1953

1958

us araştırmarter‐Macura

gerilemiştir

seviyesi,  TN

bir seviyeye 

nlık hızında

2010ac; HÜN

zaman  için

psayacak  k

çevresi için

a  olduğunu

huriyet’in il

şladığını  gö

esinin  hızlı

n artması, g

ro  düzeyde 

öntem kulla

gelen  deği

rkiye’de  öze

nemli gelişm

1963

1968

1973

1978

ları ND

r. 2000’li yı

NSA‐2008  s

(2,16) geril

aki değişim

NEE, 1999, 200

ndeki  değiş

adar  gerile

n 19. yüzyılın

u  belirtmek

anı ile değil

östermekte

bir  biçimde

gelir artışı v

gerçekleşe

anımı, evlili

işimler  yat

ellikle  evlili

meler meyd

1978

1980

1983

1985

Nüfus sayımlaDolaylı tahmi

llardan itiba

sonuçlarına

lemiştir (Şek

ler, 1924‐20

04, 2009  

şimine  ilişk

ere  gidebilm

n sonunda t

tedirler.  Bu

l, İstanbul g

edir.  Özellik

e  azalmasın

ve kadınların

en  sosyo‐ek

ik yaşı ve  is

tmaktadır. 

k  yaşında  v

dana gelmiş

1985

1988

1990

1993

arınler

aren kadın 

a  göre  doğ

kil 20).  

0088 

kin  bilgiler 

mektedir.  B

toplam doğ

u  bulgu,  Tü

gibi öncüller

kle  1950’li 

nın  ardında

n nakit gelir

konomik  ge

steyerek dü

Bu  dönem

ve  gebeliği 

ştir. Bu geliş

1998

2000

2003

33 

başına 3 

ğurganlık 

2008

 

Osmanlı 

Behar  ve 

ğurganlık 

ürkiye’de 

r aracılığı 

yılların 

a,  eğitim 

r getiren 

elişmeler 

üşük gibi 

mde,  bu 

önleyici 

şmelerin 

Page 40: Türkiye'nin Demografik Dönüşümü: Doğurganlık, Aile Planlaması

34  TTürkiye’nin Demografiik Dönüşümmü 

 bir  son

doğurga

nucu  olarak

anlık yenilem

k  Türkiye’d

me düzeyin

de  doğurga

ne kadar ger

anlık  seviye

rilemiştir. 

esi  geri  döönüşü  olmaayacak  bir  şekilde 

 

Şekil 21. BBölgelere gööre toplam doğurganlıık hızlarınınn değişimi, 1993‐2008 

Toplam

 Doğurganlık Hızı

 

Tür

şekilde 

Batı Ana

inerken

2000’li 

ulaşmış

ve  diğe

olduğu 

seviyesi

dönüşü

gösterm 

 

rkiye’de doğ

gerçekleşm

adolu Bölge

, Orta Anad

yıllarda; Gü

lardır. Doğu

er  bölgeleri

doğurganlı

i ile benzerl

münün  25

mektedir. 

2,0 2,

0,0

0,5

1,0

1,5

2,0

2,5

3,0

3,5

4,0

4,5

5,0

ğurganlık  se

mektedir. İst

esi’nde topl

dolu ve Kuz

üney Anado

u Anadolu B

n  gerisinde

k  seviyesi  T

ik gösterme

  yıl;  Batı 

 

,01,9

1,7

Batı 

Kaynak: HÜN

eviyesinin d

tanbul, İzmi

am doğurga

ey Anadolu

olu Bölgesi 

Bölgesi  ise, 

e  kalmıştır 

Türkiye’nin 

ektedir. Bu 

Anadolu  B

2,42,6

2,32,1

Güney

1993

NEE, 1994, 199

dönüşümü 

r ve Bursa g

anlık hızı, 19

u Bölgeleri b

ise 20 yıllık

doğurganlı

(Şekil  21). 

1980’li  yıll

durum, bu 

Bölgesi’nin 

2,42,6

11

Orta

1998 20

99, 2004, 2009

homojen b

gibi büyük m

990’lı yılları

bu seviyeye

k bir gecikm

ık dönüşüm

Doğu  Ana

ların  ortasın

bölgenin Tü

ise  yaklaş

3,2

1,9

2,2

a

003 2008

bir  şekilde d

metropol a

n başında y

e ancak 10 y

me  ile 2000

mü sürecind

dolu  Bölge

nda  sahip  o

ürkiye’nin y

şık  50  yıl 

2,7

1,92,1

Kuzey

4,44,2

3,7

3

değil, heter

lanları da iç

yenilenme d

yıllık bir gec

0’li yılların  s

e Türkiye g

esi’nin  bugü

olduğu  doğ

yaşadığı doğ

gerisinde 

Doğu

3,3

 

rojen bir 

çine alan 

düzeyine 

cikme ile 

sonunda 

genelinin 

ün  sahip 

ğurganlık 

ğurganlık 

kaldığını 

Page 41: Türkiye'nin Demografik Dönüşümü: Doğurganlık, Aile Planlaması

Türkkiye’nin Demmografik Dönüşümü 

 

 

Tür

gibi  do

gerçekle

hızının e

yaşının 

yüksek 

Ancak, T

20‐24  y

yaşının 

önleyici

Doğurga

doğurga

Doğu  A

yüksek 

Doğu  A

değişim

 

Yaşa ÖZel D

oğurganlık Hızı

Şeki

rkiye’de sad

oğurganlığın

eştirilen de

en yüksek o

20’li yaşları

yaşa özel d

TNSA‐2008 

yaş  grubun

artmasının

i  yöntemler

anlık seviye

anlığın yaş 

Anadolu  Bö

olduğu  yaş

Anadolu  Bö

minde de Tür

0

50

100

150

200

250

300

15

il 22. Yaşa ö

dece doğurg

n  yaş  örün

mografik a

olduğu yaş 

ın hemen a

doğurganlık 

Türkiye’de

dan  25‐29 

 bir  sonucu

r  aracılığıyl

esinin dönüş

yapısının dö

lgesi’nin  dı

ş  grubu  25

ölgesi’nin  d

rkiye geneli

 

5‐19 20

1978

özel doğurg

Kayn

ganlık seviye

ntüsü  de 

raştırmalar 

grubunun 2

ltında ve da

hızının 20‐

e yaşa özel 

yaş  grubu

u olduğu ka

a  ertelenm

şümünde b

önüşümünd

şında  kalan

‐29;  sadece

oğurganlığı

nin ve diğe

0‐24 25‐

1988

ganlık hızınd

nak: HÜNEE, 2

esi değil, do

değişmekte

Türkiye’de

20‐24 yaş g

aha sonra d

24 yaş grub

doğurganlık

na  kaydığın

adar, aynı  z

mesinin  ya  d

ölgeler aras

de de görül

n  tüm  bölg

e  Doğu  Ana

n  genel  se

r bölgelerin

‐29 30‐

1993

daki değişim

2009 

oğurganlık d

edir  (Şekil 

e gelenekse

grubu olduğ

a hemen üs

bunda görü

k hızının en

nı  gösterm

zamanda ev

da  sonland

sında gözle

lmektedir. T

gelerde  yaş

adolu  Bölge

eviyesinde 

n gerisinde k

34 35‐3

1998

mler, 1978‐2

dönüşüm sü

22).  TNS

l olarak yaş

ğunu göster

stünde oldu

lmesi bekle

n yüksek old

ektedir.  Bu

vlilik  içi doğ

dırılmasının 

nen farklıla

Türkiye gen

a  özel  doğ

esi’nde  20‐

olduğu  gib

kaldığını gös

39 40‐4

2003

2008 

ürecinde be

SA‐2008  ön

şa özel doğ

rmektedir. İ

uğu bu döne

enen bir du

duğu yaş gr

u  durum,  il

ğurganlığın 

da  bir  son

şmanın bir 

nelinde oldu

ğurganlık  hı

‐24’dür.  Bu 

i  yaş  örün

stermekted

44 45‐49

2008

35 

9

 

eklendiği 

ncesinde 

ğurganlık 

İlk evlilik 

emde en 

rumdur. 

rubunun 

lk  evlilik 

gebeliği 

nucudur. 

benzeri, 

uğu gibi, 

zının  en 

durum, 

tüsünün 

dir. 

Page 42: Türkiye'nin Demografik Dönüşümü: Doğurganlık, Aile Planlaması

36  Türkiye’nin Demografik Dönüşümü 

 

V. Anne ve Çocuk Sağlığı Göstergelerindeki Değişimler  

Anne ve çocuk sağlığı göstergelerinin zaman içinde iyileşmesi doğurganlık seviyesi ile 

anne, bebek ve çocuk ölümlerinin seviyesinin azalmasına ve dolayısıyla ülkelerin demografik 

dönüşüm sürecinde yol almalarına neden olurlar. Bu bölümde, sağlık personelinden doğum 

öncesi bakım alma, doğumunu sağlık kurumunda yapma, doğumu sağlık personeli yardımıyla 

yapma, sağlık personelinden doğum sonrası bakım alma ve tam aşılı olma gibi anne ve çocuk 

sağlığı göstergelerinde zaman içinde meydana gelen değişime bakılmaktadır. Ayrıca, anne ve 

çocuk  sağlığı  göstergelerinde meydana  gelen  değişimin  sonucu  olarak  ortaya  çıkan  anne, 

bebek  ve  çocuk  ölümlerinin  seviyesinde meydana  gelen  değişim  de  incelenmektedir.  Bu 

bölümde kullanılan kavramların açıklaması Kutu 5’te verilmektedir.  

 

A. Doğum Öncesi ve Sonrası Bakım Hizmetlerindeki Değişimler 

Anne  ve  çocuk  sağlığı  açısından  gebelik,  doğum  ve  doğum  sonrası  dönem  büyük 

önem  taşımaktadır.  Bu  dönemlerde  anne  ve  bebeğin  alacağı  sağlık  hizmetleri  anne  ve 

bebeğin karşılaşması muhtemel  risklerin azalmasına neden olacak, anne ve bebeğin yaşam 

kalitesini yükseltecektir. Türkiye’de anne ve çocuk sağlığı göstergelerinde önemli bir iyileşme 

olduğu  görülmektedir.  Bu  iyileşmede,  kadınların  eğitim  seviyesinin  artması,  kentleşme  ve 

gelir artışı gibi  sosyo‐ekonomik gelişmeler yanında anne ve çocuk  sağlığı merkezli bir yasal 

düzenleme olan 1983 Nüfus Yasası’nın yarattığı imkânların da büyük katkısı olmuştur.  

Türkiye’de bir sağlık personelinden doğum öncesi bakım alan annelerin oranı zaman 

içinde  önemli  bir  iyileşme  göstermiştir.  1980’li  yılların  başında  annelerin  ancak  yüzde  38’i 

sağlık  personelinden  doğum  öncesi  bakım  alabilirken;  bu  oran  1990’ların  sonunda  yüzde 

68’e;  günümüzde  ise  yüzde  92’ye  yükselmiştir  (Şekil  23).  Doğumun  bir  sağlık  kurumunda 

yapılması,  doğum  sırasında  oluşabilecek  komplikasyonlara  tıbbi  müdahale  imkanının 

sağlanması  ve  doğumun  sağlıklı  koşullarda  yapılarak  enfeksiyon  riskinin  azaltılması 

bakımından  büyük  önem  taşımaktadır.  Türkiye’de  sağlık  kurumlarında  yapılan  doğumların 

seviyesinde  de  önemli  iyileşmeler  olmuştur.  1980’li  yıllarda  annelerin  ancak  yüzde  42’si 

doğumlarını  sağlık  kurumlarında  yaparken  günümüzde  bu  oran  yüzde  90’a  ulaşmıştır. 

Doğumların  sağlık  kurumlarında  yapılmasında  görülen  artışa  paralel  olarak,  doğumunu  bir 

sağlık  personeli  yardımıyla  gerçekleştiren  kadınların  oranında  da  önemli  artışlar  olmuştur. 

TNSA‐2008  sonuçları  annelerin  yüzde  91’inin  doğumlarını  sağlık  personelinin  yardımıyla 

Page 43: Türkiye'nin Demografik Dönüşümü: Doğurganlık, Aile Planlaması

Türkkiye’nin Demmografik Dönüşümü 

 gerçekle

araştırm

doğumu

gösterm

yapman

Ancak, 

gerçekle 

Şekil 2

 

Z

kadınlar

bakım h

Doğu  A

hizmetl

Anadolu

değildir

alma,  d

yaygın 

1

Yüzde

eştirdiğini 

maların  son

unu sağlık k

mektedir.  B

nın  zaman 

TNSA‐2008

eştirildiğini 

3. Doğum ö

Zaman  için

rın  oranınd

hizmetlerind

Anadolu  Bö

erinden yar

u Bölgesi’nd

. Bu bölged

doğuma  ara

olduğu  gö

37,5

42

30

40

50

60

70

80

90

100

Sağlık pöncesi

göstermekt

uçları,  doğ

kurumlarınd

u  durum,  e

içinde  göz

8  sonuçları

göstermekt

öncesinde v

Ka

nde  istisnas

da  önemli 

den yararla

lgesi  dışınd

rarlanma se

de ise bu hiz

de halen doğ

a  ebesinin  y

rülmektedi

2,6

62,3

67,5

8

personelindeni bakım alan k

tedir  (Şeki

umunu  sağ

da yapan ka

eskiden  ya

  ardı  edile

  Türkiye’de

tedir. 

ve doğum sıdeğiş

aynak: HÜNEE

sız  tüm  böl

artışlar  gör

nan kadınla

da  kalan  bö

eviyeleri za

zmetlerden

ğum öncesi

yardımcı  ol

r.  Bu  nede

62,

0,9

92,0

n doğum kadınlar

Doya

1983 198

l  23).  Son

ğlık  persone

adınların or

ygın  olan  s

ebilecek  bir

e  halen  yı

ırasında alıimler, 1983

E, 1987, 1989,

lgelerde  do

rülmesine  k

arın oranınd

ölgelerde  y

man  içinde

n yararlanan

 bakım alm

lması  ve  do

enle,  anne 

,1

76,4 75,9

80

oğumunu sağlardımıyla yapa

88 1993

n  25  yılda

eli  yardımıy

ranının zam

sağlık  perso

r  boyuta  g

lda  yaklaşı

nan bakım 3‐2008 

, 1994, 1999, 

oğum  önce

karşın  günü

da bölgesel 

yaşayan  kad

 Türkiye or

n kadınların

ama, doğum

oğumun  ev

ve  çocuk 

0,683,0

91,3

ık personeli an kadınlar

1998 200

a  gerçekleş

yla  yapan  k

an  içinde b

oneli  yardım

erilediğine 

k  130,000 

hizmetlerin

2004, 2009 

si  bakım  h

ümüzde  ha

farklılıklar 

dınların  do

rtalamasına

 oranı halen

m öncesi ba

vde  yapılma

sağlığı  ala

42,0

60,9 59

Doğumunu sayapan

03 2008

ştirilen  dem

kadınların  o

birbirine yak

mıyla  evde

işaret  etm

doğumun 

nin yaygınlı

hizmetlerine

alen  doğum

devam etm

ğum  önces

 yaklaşmışt

n istenilen s

akımı ara eb

ası  uygulam

nında  önü

,6

72,5

78,2

89

ağlık kuruluşun kadınlar

37 

mografik 

oranı  ile 

klaştığını 

e  doğum 

mektedir. 

evlerde 

ğındaki 

9,7

nda 

 

e  ulaşan 

m  öncesi 

mektedir. 

si  bakım 

tır. Doğu 

seviyede 

besinden 

malarının 

müzdeki 

Page 44: Türkiye'nin Demografik Dönüşümü: Doğurganlık, Aile Planlaması

38  Türkiye’nin Demografik Dönüşümü 

 dönemin  en  önemli  politika  önceliğinin  bölgesel  farklılıkların  ortadan  kaldırılması  olması 

gerekmektedir.  

 

Kutu 5 Bölüm 5’teki Kavramların Açıklaması 

 Tam aşılı çocuk  Bir doz BCG, üçer doz DBT ve Polio ve bir doz Kızamık aşılarının tamamını olmuş 12‐24 ya da 

15‐26 aylık çocuklardır. 

Yaşa göre boy endeksi  Çocuklar  arasında  kronik  beslenme  problemlerine  bağlı  olarak  ortaya  çıkan  büyüme geriliğinin  göstergesidir.  Referans  grubun  ortanca  değerinden  eksi  iki  standart  sapma gösteren  çocuklar  yaşlarına  göre  kısa  boylu  (bodur);  eksi  üç  standart  sapma  gösteren çocuklar ise yaşlarına göre ciddi derecede kısa boylu kabul edilmektedir. 

Boya göre ağırlık endeksi  Çocuklar  arasında  akut  beslenme  problemlerine  bağlı  olarak  ortaya  çıkan  büyüme geriliğinin  göstergesidir.  Referans  grubu  ortanca  değerinden  eksi  iki  standart  sapma gösteren  çocuklar  boylarına  göre  zayıf;  eksi  üç  standart  sapma  gösteren  çocuklar  ise boylarına göre ciddi derecede zayıf kabul edilmektedir. 

Yaşa göre ağırlık endeksi  Hem akut hem de kronik yetersiz beslenmeyi değerlendirmek  için kullanılan bu gösterge, genel olarak beslenme durumunun uzun dönemli etkilerini gösterir. Referans grubu ortanca değerinden eksi  iki standart sapma gösteren çocuklar yaşlarına göre düşük kilolu; eksi üç standart  sapma  gösteren  çocuklar  ise  ciddi  derecede  düşük  kilolu  olarak  kabul edilmektedir. 

Neonatal ölüm hızı  Doğumdan sonraki 28 gün içinde ölme olasılığıdır. 1000 canlı doğumdaki ölüm sayısını ifade etmektedir. Bu hız “basit hız” olarak e saplanabilir:  aşağıdaki  şitlik ile he

ü 1000 

Postneonatal ölüm hızı  Doğumdan sonraki 29. gün ile 1 yıl rasındaki ölme olasılığıdır. 1000 canlı doğumdaki ölüm  asayısını ifade etmektedir. Bu hız “ba ki eşitlik ile hesaplanabilir: sit hız” olarak aşağıda

ü 1000 

Bebek ölüm hızı  Doğumdan sonraki bir yıl içinde ölme olasılığıdır. 1000 canlı doğumdaki ölüm sayısını ifade etmektedir. Bu hız “basit hız” olarak aşa  ile hesaplanabilir: ğıdaki eşitlik

1000 

Çocuk ölüm hızı  Birinci  ve  beşinci  doğum  günleri  arasında  ölme  olasılığıdır.  1  yaşına  ulaşmış  1000  çocuk arasından ölen çocukların sayısını ifade tmektedir. Bu hız “basit hız” olarak aşağıdaki eşitlik  eile hesaplanabilir: 

1000 

Beş yaş altı ölüm hızı  Doğumdan sonraki beş yıl içinde ölme asılığıdır. 1000 canlı doğumdaki ölüm sayısını ifade  oletmektedir. Bu hız aşağıdaki gibi hesaplanabilir: 

1000 

Anne ölüm oranı  100,000 canlı doğumda anne ölümlerinin sayısıdır. Bir yıl içindeki anne ölümlerinin sayısının o yılın doğum sayısına bölümünün 100,000 ile çarpılması ile bulunur. Bu oran aşağıdaki gibi hesaplanabilir: 

100,000 

 

Page 45: Türkiye'nin Demografik Dönüşümü: Doğurganlık, Aile Planlaması

Türkiye’nin Demografik Dönüşümü  39 

 Hacettepe  Üniversitesi  Nüfus  Etütleri  Enstitüsü  tarafından  2005  yılında 

gerçekleştirilen  Ulusal  Anne  Ölümleri  Çalışması’nın  sonuçları,  anne  ölümlerinin  yüzde 

54’ünün  doğum  sonrası  dönemde,  özellikle  de  doğum  sonrasındaki  ilk  bir  hafta  içinde, 

gerçekleştirildiğini  göstermektedir  (HÜNEE,  2006b).  Bu  nedenle,  TNSA‐2008  çalışması 

kapsamında  Türkiye’de  ilk  kez  doğum  sonrası  bakım  hizmetlerinden  yararlanma  seviyesini 

elde etmeye yönelik sorulara yer verilmiştir. TNSA‐2008 sonuçları, annelerin yüzde 82’sinin; 

bebeklerin  ise  yüzde  88’inin  sağlık  personelinden  doğum  sonrası  bakım  hizmeti  aldığını 

göstermektedir.  Hem  anneler  hem  de  bebeklerin  doğum  sonrası  bakım  hizmetlerinin 

neredeyse  tamamını  doğumu  izleyen  ilk  24  saat  içinde  aldıkları  görülmektedir.  Doğum 

sonrası bakıma ilişkin bölgesel farklılıklar doğum öncesi bakıma göre daha belirgindir. TNSA‐

2008  sonuçları,  Doğu  Anadolu  Bölgesi’ndeki  annelerin  yüzde  33’ünün;  Güney  Anadolu 

Bölgesi’nde ise yüzde 17’sinin doğum öncesi bakım almadığını göstermektedir.  

 

B. Çocukların Aşılanma Düzeyindeki Değişimler 

Dünya  Sağlık Örgütü,  bir  yaşın  altındaki  çocukların  aşı  ile önlenebilen  altı  hastalığa 

karşı  (tüberküloz, difteri, boğmaca,  tetanoz,  çocuk  felci  ve  kızamık)  aşılanmasını,  çocukları 

hastalık  ve  ölüme  karşı  koruyan  programların  en maliyet‐etkilisi  olduğunu  belirtmektedir 

(WHO,  2010).  Türkiye’de  uygulanmakta  olan  Genişletilmiş  Bağışıklama  Programı’nın 

kapsamında aşı  ile önlenebilen  söz konusu altı hastalığın yanı  sıra Hepatit B aşısına da yer 

verilmektedir. Şekil 24’te görüldüğü gibi, Türkiye’de 1998‐2008 yılları arasındaki on yıllık süre 

içinde aşılanma oranlarında önemli iyileşmeler meydana gelmiştir. Bu dönemde tam aşılı çocuk 

oranı  yüzde  46’dan  önce  yüzde  54’e,  daha  sonra  ise  önemli  bir  sıçrama  ile  yüzde  81’e 

yükselmiştir. Yine bu dönemde kızamık, Difteri‐Boğmaca‐Tetanoz (DBT), çocuk felci (Polio) ve 

özellikle de verem (BCG) aşısının yaygınlığında önemli bir gelişme yaşanmıştır. Son on yılda, üç 

doz olarak yapılan DBT ve Polio aşılarının yaygınlığı önemli ölçüde artmış ve bu artışa paralel 

olarak bu aşıların dozları arasındaki kayıplar da önemli ölçüde azalmıştır. Bu durum, Türkiye’de 

aşılanmada  en  önemli  sorun  olan  devamlılık  sorununun  azalmakla  birlikte  halen  önemli  bir 

sorun olarak  kalmaya devam ettiğini göstermektedir. Hiç  aşı olmayan  çocukların oranı  aynı 

dönemde yüzde 5’ten yüzde 2’ye gerilmiştir. Son 10 yılda tam aşılı çocukların oranı istisnasız 

tüm bölgelerde önemli ölçüde artmıştır. Bölgeler arasında gözlenen  farklılığın zaman  içinde 

Page 46: Türkiye'nin Demografik Dönüşümü: Doğurganlık, Aile Planlaması

40  TTürkiye’nin Demografiik Dönüşümmü 

 azalmış 

64) diğe

olmasına k

er bölgelerin

karşın halen

n ortalamas

n Doğu Ana

sının (yüzde

adolu Bölge

e 84) oldukç

si’ndeki tam

ça altındadır

m aşılı çocu

r.  

ukların orannı (yüzde 

 

C

Ç

ortadan

açısında

bağışıkl

hayatta

bu  böl

durulma

gösterg

boya gö

  T

görüldü

program

içindedi

seviyesi

1

2

3

4

5

6

7

8

9

10

Yüzde

Ş

C. Çocuk

Çocukların 

n kaldırılma

an büyük ö

ama  sağlay

 kalma olas

ümde  çocu

aktadır.  Bu

esi olan bo

öre ağırlık ve

Türkiye’de ç

üğü gibi, Tür

mı  kapsamı

ir. Ancak, sa

inde  kalma

89 88

96

0

10

20

30

40

50

60

70

80

90

00

BCG

Şekil 24. Aşı

kların Besl

dengeli bes

sı açısından

nem  taşıma

yarak  onla

sılıklarını yü

ukların  bes

unlardan  b

oy ve kilo du

e yaşa göre 

çocukların y

rkiye’de ort

nda  yoğun 

adece anne

ktadır.  Bu 

87

7

89

97

DBT1

lanma düze

Kaynak: H

lenme Dü

slenmesi sa

n değil, ayn

aktadır. Çoc

rın  zihinse

ükseltmekte

slenme  dü

irincisi  em

urumlarında

ağırlık) değ

yüzde 97’si 

anca emzir

bir  biçimd

e sütü ile be

durum,  Tü

74

59

76

6

92

DBT2 DB

199

eylerindeki 

HÜNEE, 1999, 2  

zeyindeki

dece erken

ı zamanda 

cukların an

l  ve  fizikse

edir  (Tunçb

zeyleri  baş

zirme  süre

an yola çıkı

ğerleridir. 

emzirilmek

me süresi, d

e  teşvik  ed

eslenme 6 a

ürkiye’de  ek

94

64

9589

9

BT3 Polio1

98 2003

değişimlerr, 1998‐200889 

9

2004, 2009 

i Değişiml

n yaşlarda o

zihinsel ve 

ne sütü  ile 

el  gelişimle

ilek, Üner v

şlığı  altında

esi  ve  ikinc

larak hesap

ktedir. Bu so

doğum önce

dilmesinin  b

aylıktan küç

k  gıdaya  ba

8783

792

1 Polio2

2008

er 

ortaya çıkan

özellikle de

beslenmes

erine  katkıd

ve Ulusoy, 

a  iki  önem

cisi  de  bes

planan ende

onuçla tutar

esi ve sonra

bir  sonucu 

çük çocukla

aşlama  yaş

64

79

69

89

Polio3 K

89

n hastalık ris

e fiziksel ge

si, hastalıkla

da  bulunm

1982). Bu n

mli  konu  ü

slenme  sev

eks (yaşa g

rlı olarak Şe

ası bakım hi

olarak  artış

ar için bile y

şının  halen 

9

46

79

54

Kızamık Tam 

4

81

Aşılı

 

sklerinin 

elişimleri 

ara karşı 

makta  ve 

nedenle, 

üzerinde 

viyesinin 

öre boy, 

ekil 25’te 

zmetleri 

ş  eğilimi 

yüzde 42 

oldukça 

Page 47: Türkiye'nin Demografik Dönüşümü: Doğurganlık, Aile Planlaması

Türkkiye’nin Demmografik Dönüşümü 

 küçük o

sadece  

 

T

yılda  g

ölçümle

beslenm

Bu  göst

yaşa gö

göre  ağ

beslenm

referans

dereced

sorunu 

araştırm

beslenm

çocukla

1

1

1

1

1

Ortan

ca Süre (Ay)

olduğunu gö

3 ay olması

Şeki

Türkiye’de 

gerçekleştiri

erini  içeren 

me  seviyele

tergelerden

öre boy end

ğırlık  endek

me  sorunun

s grubun or

de; eksi üç 

içinde  old

malar  Türkiy

me sorunun

r arasında h

13,3

0

2

4

6

8

10

12

14

16

18

östermekte

 bu bulguyu

il 25. Ortan

Uluslararas

len  demog

antropome

rinin  farklı 

n  ilki  çocukl

deksi;  ikinci

ksi  ve  üçü

nu  göstere

rtanca değe

standart  sa

dukları  kab

ye’de  akut 

 ise azalma

halen önem

3

1,5

1993

Em

dir. Sadece

u destekler 

ca emzirme

Kaynak: HÜN

sı Nüfus  ve

grafik  araş

etrik  verile

boyutlarını

lar  arasında

si çocuklar 

ncüsü  de 

n  yaşa  gör

erinden eks

apma  (‐3 SS

bul  edilme

beslenme 

 eğilimi için

mli bir sorun

13,7

199

mzirilen

e anne sütü

niteliktedir

e süresinde

NEE, 1994, 199

e  Sağlık  Ara

ştırmalarda 

r  toplanma

ı ortaya koy

aki  kronik  b

arasındaki 

çocuklar  a

re  ağırlık  e

si iki standa

S) gösteren

ktedir.  Son

sorununun 

nde olmasın

n olduğunu 

1,1

8

Sadece ann

ü  ile beslenm

r.  

eki değişiml

99, 2004, 2009

aştırmaları 

beş  yaş 

aktadır.  Bu 

yan üç end

beslenme  s

akut besle

rasındaki  h

endeksidir. 

rt (‐2 SS) sa

n çocukların

n  15  yılda

büyük  ölç

a karşın öze

göstermekt

14,9

2,1

2003

e sütüyle be

me süresin

er, 1993‐20

9  

Programı  k

altı  çocuk

veriler  kull

deks değeri 

orununun 

enme  sorun

hem  kronik

Bu  endeks

apma göste

n  ise ciddi d

a  gerçekleş

üde  ortada

ellikle belirl

tedir. TNSA‐

16

1

slenen

in 2008 yılı

00810 

kapsamında

kların  boy 

lanılarak  ço

hesaplanm

boyutunu  g

unu göster

k  ve  hem 

s  değerleri

eren çocukla

derecede be

ştirilen  dem

an  kalktığın

li sosyal gru

‐2008 sonu

6,0

3,2

2008

41 

nda bile 

 

a  son  15 

ve  kilo 

ocukların 

maktadır. 

gösteren 

ren boya 

de  akut 

ne  göre 

arın orta 

eslenme 

mografik 

ı;  kronik 

uplardaki 

çları beş 

Page 48: Türkiye'nin Demografik Dönüşümü: Doğurganlık, Aile Planlaması

42  TTürkiye’nin Demografiik Dönüşümmü 

 yaş  altı

kronik b

ndaki  çocu

beslenme so

ukların  yüzd

orunu içinde

de  10’unun

e olduğunu

n  orta  dere

 göstermek

ecede;  yüzd

ktedir (Şekil 

de  3’ünün 

26).  

ise  ciddi  dderecede 

 

Şekil 26. Beş yaşş altındaki ççocukların bbeslenme ddurumununndaki değişimler, 1993‐2008 (‐2 SStandart sapma)    (‐3 Sttandart sappma) 

0

5

10

15

20

Y

Yüzde

18,9

16,0

12,210,3

Yaşa göre boy

1993 1

 

D. Gel

hızları  g

ölümler

gösterg

Hedefle

kabul et

tarafınd

ilişkin  b

gerçekle

UAÖÇ’n

Örgütü’

Ma

bakıldığ

görülme

ölürken

ortaları

Anne Ölü

lişmekte  ol

gebelik,  do

rinin  seviye

esi  olarak 

eri  anne ölü

tmiştir. Ann

dan önem v

bilgilerimiz 

eştirilen  Ul

ndan  öncek

nün matem

tematiksel 

ğında  (Şekil 

ektedir.  Tü

,  1990’lı  y

nda  ise 100

üm Oranla

lan  ülkelerd

oğum  ve  lo

esi  sağlık 

kabul  edi

üm oranının

ne ölümleri

verilen göste

2005  yılınd

lusal  Anne 

ki  dönemde

matiksel mo

modellerde

27), Türkiy

ürkiye’de  1

yılların  orta

0,000 doğum

3,01,9

0,7 0,9

y Boya göre ağırlık

1998 2003

Kaynak: HÜN

arındaki D

de  doğurga

ohusalık  sı

hizmetlerin

ilmektedir. 

n düşürülm

ne ilişkin gö

ergeler olm

da  Hacettep

Ölümleri  Ç

e  kullandığ

dellere day

en ve ulusa

ye’de anne 

970’li  yılla

alarında  bu

mda 49’a d

9,58,3

3,9

92

Yaşa göreağırlık

3 2008

NEE, 1994, 199

Değişimle

anlık  çağınd

rasında  me

nin  kalitesin

Bu  neden

mesini ülkele

östergeler h

masına karşın

pe  Ünivers

Çalışması’na

ğımız  göste

yalı tahminle

l araştırmal

ölüm oranı

rın  ortalar

u  oranın  1

üştüğü gör

2,8

e 0

1

2

3

4

5

6

7

Yüzde

5,9 6,1

3,63

99, 2004, 2009

daki  kadınl

eydana  gel

ni  gösteren

nle,  Birleşm

er  için önce

hem ulusal 

n, Türkiye’d

itesi  Nüfus

a  (UAÖÇ)  k

rgelerin  ön

er yoluyla e

lardan elde

ının hızlı bir

ında  her  1

00,000  doğ

ülmektedir

Yaşa göre b

1993

3,2

9  

lar  arasında

lmektedir. 

n  çok  boy

miş  Milletle

elikli hedef

hem de ulu

de anne ölü

  Etütleri  En

kadar  olduk

nemli  bir  k

lde ettiği de

e edilmiş an

r azalma eğ

100,000  do

ğumda  56’

. UAÖÇ son

0,4 0,4 0,3

boy Boya göağırlık

1998 20

1,81,4

0

a  en  yükse

Bir  ülkede

yutlu  bir  k

er  Binyıl  K

flerden biris

uslararası ku

mlerinin se

nstitüsü  ta

kça  sınırlı  k

kısmı  Düny

eğerlerdir.  

ne ölüm or

ğilimi  içinde

oğumda  20

’ya;  2000’li

nuçları 2005

30

öre k

Yaşa gağırl

003 2008

0,60,3

göre lık

 

ek  ölüm 

eki  anne 

kalkınma 

Kalkınma 

si olarak 

uruluşlar 

eviyesine 

rafından 

kalmıştır. 

ya  Sağlık 

ranlarına 

e olduğu 

08  anne 

i  yılların 

5 yılı  için 

Page 49: Türkiye'nin Demografik Dönüşümü: Doğurganlık, Aile Planlaması

Türkiye’nin Demografik Dönüşümü  43 

 anne  ölüm  oranının  hızlı  bir  azalma  ile  100,000  doğumda  29  seviyesine  gerilediğini 

göstermektedir. Avrupa Birliği ülkelerinde anne ölüm oranı ortalamasının 100,000 doğumda 

7  olduğu  düşünülürse  Türkiye’nin  halen  bu  alanda  kat  etmesi  gereken  uzun  bir  yolunun 

olduğu görülecektir. 

 

Şekil 27. Anne ölüm oranlarındaki değişimler, 1975‐2005 

 

208

132

7056

49

29

0

50

100

150

200

250

1975 1981 1990 1995 2003 2005

Kaynak: Dervişoğlu, 1987; TÜİK, 1993b; WHO 1996, 2001; Biliker, 2003; HÜNEE, 2006b.  

E. Bebek ve Beş Yaş Altı Ölüm Hızlarındaki Değişimler 

Bebek ve çocuk ölümlerinin seviyesi bir ülkedeki sağlık hizmetlerinin kalitesini gösteren 

önemli kalkınma göstergeleri olarak kabul edilmektedir. Örneğin, Dünya Bankası tarafından 

yayınlanan  Dünya  Kalkınma  Raporu’nda  ve  Birleşmiş Miletler  Kalkınma  Programı  (UNDP) 

tarafından  yayınlanan  İnsani  Kalkınma  Raporu’nda  bebek  ve  çocuk  ölümleri  farklı 

boyutlarıyla  birer  kalkınma  göstergesi  olarak  kabul  edilmiştir.  Benzer  şekilde,  Birleşmiş 

Milletler  Binyıl  Kalkınma  Hedefleri  bebek  ve  çocuk  ölümlerinin  azaltılmasını  ülkeler  için 

öncelikli  hedeflerden  birisi  olarak  kabul  etmiştir.  Türkiye  uzun  yıllar  ekonomik  seviyesine 

göre yüksek bebek ve çocuk ölümlülüğü seviyesine sahip olmuştur. Geçmiş yıllarda yetişkin 

ölümlülük  hızları  benzer  sosyo‐ekonomik  yapıya  sahip  olan  ülkelerden  çok  farklı  olmayan 

Türkiye’nin  doğuşta  yaşam  beklentisi,  sahip  olduğu  yüksek  bebek  ve  çocuk  ölüm  hızları 

nedeniyle  sürekli  olarak  düşük  seviyede  kalmıştır.  Bu  nedenle,  Gürsoy‐Tezcan  (1992) 

Page 50: Türkiye'nin Demografik Dönüşümü: Doğurganlık, Aile Planlaması

44  Türkiye’nin Demografik Dönüşümü 

 çalışmasında  Türkiye’nin  ekonomik  gelişmişlik  seviyesiyle  tezat  oluşturan  bebek  ve  çocuk 

ölümlülüğü seviyesini bir Türkiye bilmecesi olarak yorumlamıştır.  

Türkiye’deki  bebek  ve  çocuk  ölümlerinin  seviyesi  2000’li  yılların  ortasına  kadar  bu 

değerlendirmeyi haklı çıkaracak derecede yüksek olmuştur. 1960’lı yılların ortalarında sırası 

ile binde 163  ve binde 223 olan bebek ölüm hızı  ve beş  yaş  altı ölüm hızı; 1980’li  yılların 

başında  binde  121  ve  binde  152  seviyesine;  1990’lı  yılların  başında  binde  66  ve  binde  84 

seviyesine gerilemiştir. 2000’li yıllarla birlikte hem bebek ölüm hızı hem de beş yaş altı ölüm 

hızı daha da hızlı bir  şekilde azalmaya başlamıştır. 2000’li yılların ortalarında sırasıyla binde 

29  ve  37  seviyesine  gerileyen  bebek  ölüm  hızı  ve  beş  yaş  altı  ölüm  hızı  2000’li  yılların 

sonunda  sırası  ile binde 17 ve binde 24  seviyesine kadar düşmüştür  (Şekil 28 ve  Şekil 29). 

Sosyo‐ekonomik  değişimlere  yanıt  niteliğinde  olan  bu  dikkat  çekici  azalmanın  arkasında 

Türkiye’de  1980’li  yıllardan  itibaren  yoğun  bir  biçimde  uygulanan  anne  ve  çocuk  sağlığı 

programlarının  da  önemli  bir  payı  bulunmaktadır.  Türkiye’de  bebek  ve  çocuk  ölümlerinin 

geldiği  bu  nokta,  Türkiye  bilmecesinin  çözülmeye  başladığını  göstermektedir.  Birleşmiş 

Milletler  Çocuk  Fonu  (UNICEF)  tarafından  hazırlanan  bir  raporda,  Türkiye,  Binyıl  Kalkınma 

Hedeflerine  zamanından  önce  ulaşan  ve  bu  hedefi  geçen  az  sayıdaki  ülke  arasında 

gösterilmektedir.  Yine  aynı  raporda  Türkiye  tüm OECD  ülkeleri  arasında  beş  yaş  altı  ölüm 

hızında en büyük azalmayı gerçekleştiren ikinci ülke olarak gösterilmektedir (UNICEF, 2009). 

Ancak, halen Avrupa Birliği ülkelerindeki bebek ölüm hızından yaklaşık 4 kat daha yüksek bir 

bebek ölüm hızına sahip olduğumuz düşünülürse, Türkiye’nin bu alanda yakın bir gelecekte 

alması gereken mesafenin uzunluğu daha net olarak anlaşılabilecektir. 

Türkiye’de  bebek  ölüm  hızlarının  seviyesi  yanında  bebek  ölüm  hızını  oluşturan 

neonatal ve postneonatal ölüm hızlarının komposizyonu da hızlı bir  şekilde değişmektedir. 

1990’lı  yıllara  kadar  bebek  ölümlerinin  çoğunluğunu  postneonatal  ölümler  oluştururken, 

1993  yılı  ile  birlikte  bebek  ölümlerinin  çoğunluğunu  neonatal  ölümler  oluşturmaya 

başlamıştır.  TNSA‐2008  sonuçları  bebek  ölümlerinin  yüzde  76’sının  neonatal  dönemde 

meydana gelen ölümlerden oluştuğunu göstermektedir (Şekil 30). Neonatal ölümlerin yüzde 

86’sının da erken neonatal ölümler olduğu dikkate alındığında, Türkiye’nin yakın dönemdeki 

politika önceliğinin uyguladığı ya da uygulamayı planladığı neonatal programlarının daha da 

güçlendirilmesi olduğu ortaya çıkmaktadır. Erken yaş ölümleri anlamında Türkiye’de yaşanan 

bir  başka  önemli  gelişme,  1‐4  yaşları  arasındaki  ölüm  riskini  gösteren  çocuk  ölüm  hızının 

Page 51: Türkiye'nin Demografik Dönüşümü: Doğurganlık, Aile Planlaması

Türkkiye’nin Demmografik Dönüşümü 

 binde  9

seviyesi 

 

1

1

2

2

3

Bebe

k Ölüm Hızı (Bind

e)

1

1

2

2

Beş Ya

ş Altı Ö

lüm Hızı (Bind

e)9‐10  seviye

ine gerileme

Ka

0

50

100

150

200

250

300

1945

1947

1949

1951

Nüfus araş

0

50

100

150

200

250

1966

1967

1968

1969

esinde  göste

esi olmuştu

Şekil 28. Be

Kayna

Şekil 29. B

aynak: Hancıo

1951

1952

1953

1955

1957

1959

1961

tırmaları

1969

1970

1971

1972

1973

1974

1975

Nüfus a

erdiği  dura

ur.  

ebek ölüm 

ak: Hancıoğlu, 

Beş yaş altı 

oğlu, 1991; Yük

1962

1963

1965

1966

1967

1968

Dolaylı ta

1975

1976

1977

1978

1979

1980

1981

araştırmaları

ağanlaşmay

hızındaki de

1991; Yüksel,

ölüm hızınd

ksel, 2008; HÜ

1969

1970

1971

1972

1973

1974

1975

ahminler (Ma

1981

1982

1983

1984

1985

1986

1988

Do

ı  aşarak  20

eğişimler, 1

, 2008; HÜNEE

daki değişim

ÜNEE, 1989, 1

1975

1976

1977

1978

1979

1980

1981

acura)

1988

1989

1990

1991

1992

1993

1994

laylı tahminl

008  yılında

1945‐20081

E, 2009  

mler, 1966‐

1999, 2004, 20

1981

1982

1983

1984

1985

1986

1987

Dolaylı tahm

1995

1996

1997

1998

1999

2000

er (Hancıoğl

n  itibaren 

1

‐200812 

009 

1987

1988

1991

1993

1996

1998

2001

minler (Hancı

2001

2002

2003

2004

2005

2006

2007

u)

45 

binde  6 

2003

2006

2008

oğlu) 

2007

2008

 

Page 52: Türkiye'nin Demografik Dönüşümü: Doğurganlık, Aile Planlaması

46  TTürkiye’nin Demografiik Dönüşümmü 

 T

TNSA‐20

yılda 17

olmak ü

Türkiye’de 

008  sonuçl

7 bini neona

üzere toplam

bebek ve ço

arı  kullanıla

atal dönem

m olarak 31

ocuk ölümle

arak elde e

mde; 5 bini 

1 bin beş yaş

erinin seviy

edilen  sayısa

postneonat

ş altı ölümü

yesinde öne

al büyüklük

tal dönemd

ün gerçekleş

mli azalma

k  tahminler

e; 9 bini de

ştiğini göste

lar olmasın

ri,  Türkiye’d

e 1‐4 yaş g

ermektedir.

a karşın, 

de halen 

rubunda 

  

 Şeekil 30. Erkeen yaş ölümm hızlarındaki değişimleer, 1978‐20008 

1

1

1

Bind

e

 

T

bulunm

hızlı bir 

Bölgesi 

Güney 

Türkiye 

2008 dö

ölüm hı

kat  dah

Doğu A

kaldırılm

Türkiye’de 

maktadır.  Şe

şekilde aza

ve  Kuzey  A

Anadolu  B

ortalamas

öneminde y

zı halen Tü

ha  yüksektir

nadolu Bölg

ması gereke

60

42362

0

20

40

60

80

100

120

140

Neonah

Kaynak: H

bebek  ölü

kil 31’de  g

almıştır. TN

Anadolu  Bö

Bölgesi  ve  ö

ının  üzerind

yüzde 63’lü

rkiye ortala

r  (Şekil  31)

gesi  ile diğe

en büyük bir

74

5

29261713

tal ölüm hızı

P

1978 1

HÜNEE, 1980,

ümlerinin  s

örüldüğü  g

NSA‐2008 so

ölgesi’ndeki

özellikle  Do

dedir. Doğu

k bir azalm

amasından 

.  Bu  durum

er bölgeler 

r uçurum ol

53

42

231712

4

Postneonatal ölüm hızı

1983 198

134

95

78

53

 1987, 1989, 1

seviyesi  an

ibi, bebek 

onuçlarına g

i  bebek  ölü

oğu  Anado

u  Anadolu 

a gerçekleş

1,5 kat; Bat

m,  erken  ya

arasında, p

duğunu gös

4

4

Bebek ölüm

88 1993

1994, 1999, 2

lamında  da

ölüm hızı  s

göre, Batı A

üm  hızları  T

lu  Bölgesi’

Bölgesi’nde

şmiş olması

tı Anadolu B

aş  ölüm  hız

politika önc

stermekted

43

29

17

m hızı Çocuk

1998 2

2004, 2009  

a  önemli  b

son otuz  yıl

Anadolu Bö

Türkiye  ort

ndeki  bebe

eki  bebek  ö

na karşın, b

Bölgesi orta

zlarının  sev

celikleri değ

dir. 

9 10 9 6

k ölüm hızı B

2003 200

97

6152

37

bölgesel  fa

lda  tüm bö

lgesi, Orta 

alamasının 

ek  ölüm  hı

ölüm  hızınd

bu bölgedek

alamasından

iyesi  anlam

ğiştirilerek, 

Beş yaş altı ölühızı

08

7

24

üm 

 

arklılıklar 

ölgelerde 

Anadolu 

altında; 

ızları  ise 

da  2003‐

ki bebek 

n ise 2,6 

mında  da 

ortadan 

Page 53: Türkiye'nin Demografik Dönüşümü: Doğurganlık, Aile Planlaması

Türkkiye’nin Demmografik Dönüşümü 

 

 

 

 

0

20

40

60

80

100

120

140

160

Bind

eŞekil 31. 

108

81

4443

0

0

0

0

0

0

0

0

0

Bat

Bölgelere g

Kaynak: H*Gözlem

 

109

*

333

22

10

tı 

1978 1

göre bebek 

HÜNEE, 1980,m sayıları düş

*

96

55

332920

Güney

1983 198

ölüm hızla

 1987, 1989, 1şük olduğu için

151

103

90

58

41

Orta

88 1993

rındaki değ

1994, 1999, 2n hesaplanam

141

97

1

2114

1998 2

ğişimler, 197

2004, 2009  mamıştır. 

*

444234

16

Kuzey

2003 200

78‐200813 

147

119

103

6062

4

Doğu

08

47 

41

26

 

Page 54: Türkiye'nin Demografik Dönüşümü: Doğurganlık, Aile Planlaması

48  Türkiye’nin Demografik Dönüşümü 

 

VI. Türkiye’nin Demografik Dönüşümü: Dün, Bugün ve Yarın 

Türkiye’nin  yaşamakta  olduğu  sosyo‐ekonomik  dönüşümlere  yanıt  olarak  demografik 

çehresi  de  hızla  değişmektedir.  Cumhuriyet’in  kuruluşunda  14 milyondan  az  olan  Türkiye 

nüfusu bugün 70 milyonu aşmış durumdadır. Türkiye’de 1950’li yıllara kadar nüfusun dörtte 

üçü  kırsal  alanlarda  yaşamaktayken,  zaman  içinde  tam  tersi  yönde  bir  gelişme  olmuş  ve 

bugün nüfusun dörtte üçü kentsel alanlarda yaşamaya başlamıştır. 1960’ların  ikinci yarısına 

kadar kadın başına ortalama 6‐7 doğum düşerken bugün kadın başına ortalama doğum sayısı 

nüfusun ancak kendini yenileyebileceği bir düzeye, yani 2 doğuma kadar düşmüştür. Doğan 

her  bin  bebekten  274’ünün  bir  yaşını  tamamlayamadan  öldüğü  1940’lı  yıllardan  sonra 

1980’lere kadar bebek ölümlülüğünün düzeyi binde 100’lerin üzerinde seyretmiş ve bugün 

binde 17 düzeyine gerilemiştir (TÜİK, 1995; TÜSİAD, 1999; HÜNEE, 2009). Cumhuriyet’in  ilk 

yıllarında doğuşta yaşam beklentisi yaklaşık olarak 35 yıl  iken bugün yaklaşık olarak 74 yıla 

yükselmiştir  (DPT,  2007).  Türkiye  nüfusunun  geçirdiği  bu  değişimler  demografi  yazınında 

demografik  dönüşüm  olarak  adlandırılan  sürecin  tamamlanmasına  çok  yakın  bir  evrede 

olduğumuza işaret etmektedir.  

Türkiye’nin yaşadığı demografik dönüşüm sürecini üç aşamada incelemek mümkündür. Bu 

bölümde,  sürecin  ilk aşaması olarak pronatalist nüfus politikalarının egemen olduğu 1923‐

1955 dönemi;  ikinci aşama olarak antinatalist politikalara geçiş yapılan 1955‐1980 dönemi; 

üçüncü  ve  son  aşama  olarak  ise  antinatalist  politikaların  yerleşmiş  olduğu  1980  ve 

sonrasındaki dönem ele alınarak tartışılacaktır.  

 

A. Demografik  Dönüşümün  İlk  Aşaması  (1923‐1955):  Cumhuriyet’in 

Devraldığı Sorunlu Miras 

 Türkiye’deki demografik dönüşüm sürecini modernleşme süreci  ile el ele giden bir süreç 

olarak  değerlendirmek  doğru  bir  yaklaşım  olacaktır. Osmanlı  İmparatorluğu  coğrafyasında 

modernleşme süreci Cumhuriyet’in kuruluşundan çok daha önceleri başlamıştır. III. Selim ve 

II.  Mahmut’un  ıslahatları,  Tanzimat  Fermanı,  Birinci  ve  İkinci  Meşrutiyet,  modernleşme 

sürecinde  Cumhuriyet’in  kuruluşunu  önceleyen  önemli  aşamalar  olmuştur.  19.  yüzyılda 

Osmanlılar  yeni  bir  anayasa  geliştirmiş,  bir  parlamento  kurmuş,  batı  standardında  eğitim 

veren okullar ve üniversiteler açmışlardır. Bu dönemde, batı edebiyatının klasikleri Türkçe’ye 

çevrilmiş ve Avrupa’daki siyasi tartışmalar ve akımlar Türk entelektüel yaşamının bir parçası 

Page 55: Türkiye'nin Demografik Dönüşümü: Doğurganlık, Aile Planlaması

Türkiye’nin Demografik Dönüşümü  49 

 konumuna gelmiştir. Cumhuriyet’in kuruluşunun ardından hayata geçirilen devrimlerin pek 

çoğu Jön Türk dergilerinde tartışılmıştır (Küçük, 1989; Gülalp, 1994; Lewis, 2001). 

Benzer  şekilde  Türkiye’de  demografik  dönüşüm  süreci  de  Cumhuriyet’in  kuruluşu  ile 

birlikte  başlamamıştır.  Osmanlı’nın  İstanbul,  İzmir,  Bursa  gibi  büyük  kentlerinde 

Cumhuriyet’in kuruluşundan çok daha öncesinde doğurganlık düşük düzeylere inmiştir. 1885 

ve 1907 yıllarında yapılan Osmanlı nüfus sayımlarına göre İstanbul’da toplam doğurganlık hızı 

sırasıyla 3,5 ve 3,8 olarak ölçülmüştür (Duben ve Behar, 1996). Türkiye genelinde doğurganlık 

seviyesinin, İstanbul’un o zamanki seviyesine düşmesi ancak 1980’li yıllarla birlikte mümkün 

olmuştur. Duben ve Behar (1996) yine bu sayımların sonuçlarına göre bu kentlerde erkek ve 

kadınların  ilk evlilik yaşlarının bugün Türkiye’de gözlenen  ilk evlilik yaşlarından daha yüksek 

olduğunu ortaya koymuşlardır.  

Cumhuriyet  kurulduğunda  pek  çok  alanda  olduğu  gibi  nüfus  alanında  da  Osmanlı 

İmparatorluğu’ndan sorunlu bir miras devralmıştır. Balkan savaşları, Birinci Dünya Savaşı ve 

Kurtuluş Savaşı’nda verilen büyük kayıpların ardından Türkiye coğrafyasında yaşayan nüfus 

oldukça azalmıştır. Uzun bir savaş döneminin ardından sosyal ve ekonomik yaşamın yeniden 

inşa  edilmesi  için,  Cumhuriyet’in  ilk  yıllarında  nüfus  artışına  ihtiyaç  duyulmuştur.  Çalışma 

çağındaki nüfusun, özellikle de erkek nüfusun azlığı, ekonomik ve sosyal kalkınma sürecinin 

önündeki en büyük engellerden birisi olarak  algılanmıştır. Cumhuriyet  kurulduktan hemen 

dört  yıl  sonra 1927  yılında  ilk nüfus  sayımının  yapılmış olması, nüfus  konusunun ne  kadar 

hayati bir öneme haiz olduğuna işaret etmektedir (Tamer ve Bozbeyoğlu, 2004). 1927 Nüfus 

Sayımı’nda  Türkiye  nüfusu  13,6 milyon  olarak  bulunmuş;  cinsiyet  oranının  yani  100  kadın 

başına düşen erkek nüfusun çok düşük olduğu (93) teyit edilmiştir.  

Cumhuriyet’in kuruluşundan 1950’li yılların ortalarına kadar, Türkiye’de nüfus politikaları 

hep nüfusu artırmak doğrultusunda olmuştur. Nüfusun büyüklüğü, büyük millet olmanın bir 

gereği olarak görülmüştür. Nüfus büyüklüğüne ilişkin bu algı, Birinci Dünya Savaşı sonrasında 

hemen hemen  tüm ülkelerde de benzer  şekilde olmuştur. Bu dönemde Türkiye’de olduğu 

gibi,  tüm  Avrupa  ülkelerinde  ve  özellikle  de  Hitler  Almanya’sında, Mussolini  İtalya’sında 

doğurganlığı  artırıcı,  yani  pronatalist  nüfus  politikaları  hâkim  olmuştur.  Bu  kapsamda 

doğurganlık  hızlarının  artırılması,  sağlık  hizmetlerinin  iyileştirilerek  ölümlülük  düzeylerinin 

düşürülmesi  ve  yurt  dışından  Türkiye’ye  göçün  özendirilmesi  politikaları  uygulama  alanı 

bulmuştur.  Bu  dönemde  uygulanan  pronatalist  nüfus  politikaları  temel  olarak  ekonomik 

Page 56: Türkiye'nin Demografik Dönüşümü: Doğurganlık, Aile Planlaması

50  Türkiye’nin Demografik Dönüşümü 

 gerekçelerle  savunulmuş,  nüfus  artışının  ekonomik  kalkınmaya  olumlu  bir  katkı  yapacağı 

vurgulanmıştır.  Hızlı  nüfus  artışının  ülkenin  atıl  durumda  bulunan  doğal  kaynaklarının 

işletilmesi yanında ülkede toplumsal iş bölümünün gelişmesi yoluyla uzmanlaşmayı artıracağı 

düşünülmüştür (Cillov, 1974).  

Cumhuriyet döneminin  ilk 20 yılında bu yaklaşıma uygun olarak bir dizi yasa yürürlüğe 

girmiştir.  1929  yılında  beşten  fazla  çocuğa  sahip  aileler  yol  vergisinden  muaf  tutulmuş, 

sonrasında 1930 yılında altı ve daha  fazla çocuklu ailelere madalya verilmesi uygulamasına 

başlanmıştır. 6 Mayıs 1930 tarihinde nüfus artışına katkı yapması amacıyla 1593 sayılı Umumi 

Hıfzıssıhha  Kanunu  yürürlüğe  sokulmuştur.  Bu  yasa  ile  Sağlık  ve  Sosyal  Yardım  Bakanlığı 

(Sihhat  ve  İçtimai  Muavenet  Vekâleti)  doğumların  kolaylaştırılması  ve  çocuk  ölümlerinin 

azaltılması için önlemlerin alınmasından yükümlü kılınmıştır. Pronatalist nüfus politikalarının 

ilk  resmi belgesi niteliğinde olan Umumi Hıfzıssıhha Kanunu’nun 152. maddesi  ile gebeliğe 

engel olacak ya da çocuk düşürmeye yarayacak her türlü araç ve gerecin  ithali, dağıtımı ve 

satışı  yasaklanmıştır.  Sadece  tedavi maksadıyla  kullanılan  ve  eczanelerde  reçeteyle  satılan 

araç  ve  gereçler  yasanın  kapsamı  dışında  tutulmuştur.  Bu  nedenle,  bu  dönemde  gebeliği 

önleyici modern yöntemlerin yerine daha çok geri çekme, emzirme ve takvim yöntemleri gibi 

geleneksel yöntemler ile folklorik yöntemlerin kullanımı yaygın olmuştur (Cillov, 1974; Levine 

and Üner, 1978; Peker, 1983; Franz, 1994). 

Yine  bu  dönemde  İtalyan  Ceza  Yasası’ndan  esinlenilerek  oluşturulan  1926  tarihli  Türk 

Ceza Kanunu’nun 468, 469, 470 ve 471. maddeleri kürtajı ve  çocuk yapmaya engel olacak 

diğer  uygulamaları  ağır  ceza  kapsamına  almıştır.  Kürtaja  yönelik  cezalar  1936  ve  1953’te 

çıkarılan  yeni  yasalarla  tahkim  edilmiştir.  Türk  Ceza  Kanunu’nda  kürtaja  ilişkin maddeleri 

içeren  kısmın  başlığı  eski  yasada  Kasden  Çocuk  Düşürmek  ve  Düşürtmek  Cürümleri  iken, 

1936’da bu kısmın başlığı  Irkın Tümlüğü ve Sağlığı Aleyhine Cürümler olarak değiştirilmiştir 

(Levine and Üner, 1978; Peker, 1983; Franz, 1994; TÜSİAD, 1999). Yine bu dönemde, 1926’da 

kabul edilen Türk Medeni Kanunu ile erkekler ve kadınlar için belirlenen asgari evlilik yaşları 

(sırası ile 18 yaş ve 17 yaş), 1938 yılında kabul edilen 3453 sayılı yasayla erkekler için 17’ye, 

kadınlar için ise 15’e indirilmiştir. Doğurganlığı artırmayı amaçlayan bu yasaların yanı sıra, bu 

dönemde  nüfusu  artırmak  için  yurt  dışında  yaşayan  Türk  soylu  nüfusun  Türkiye’ye  yani 

anavatana göçünü teşvik eden kanunlar da çıkarılmıştır. Bu amaçla, 1934 yılında muhacir ve 

mültecilerin  iskân edilmelerini, yerleşmelerini kolaylaştıran  çeşitli kanunlar  çıkarılmıştır. Bu 

Page 57: Türkiye'nin Demografik Dönüşümü: Doğurganlık, Aile Planlaması

Türkiye’nin Demografik Dönüşümü  51 

 yasal  düzenlemeler,  Türkiye’ye  göç  edenlerin  sermaye  ve  araç  gereç  ithallerini 

kolaylaştırmasının  yanı  sıra  devlet  tarafından  kendilerine  gösterilen  yerleşim  yerlerine 

yerleşmeyi kabul edenlere toprak dağıtılmasını da öngörmüştür (TÜSİAD, 1999). 

Bu dönemde Türkiye esasen tarıma dayalı bir ekonomik yapıya sahiptir. Toplam üretim 

içerisinde  tarımsal  üretimin  payı  yüzde  50’ler  düzeyindedir.  1930’lu  yıllarla  birlikte  hayata 

geçirilen  ithal  ikameci sanayileşme politikaları kentlerde yeni  iş fırsatları yaratmıştır. Ancak, 

kentlerdeki  doğal  nüfus  artışı,  kırdan  kente  göçe  fazla  gereksinim  duymadan  bu  ihtiyacı 

karşılamak  için yeterli düzeyde olmuştur (TÜİK, 1995). 1950’li yıllara kadar hem kentte hem 

de kırda nüfus artışı esas olarak doğal artıştan kaynaklanmıştır. Kırsal alanlarda ise tarım hızla 

geliştiği  ve  yeni  topraklar  tarıma  açıldığı  için  kırdan‐kente  göçü  gerektiren  bir  durum  söz 

konusu  olmamıştır.  Hatta  tam  tersine  bu  dönemde  bazı  yerlerde  kırsal  alanlar  nüfusu 

kendine çekmiştir  (TÜİK, 1995).  İçgöç açısından durağanlığın yaşandığı, 1927  ile 1950 yılları 

arasındaki  bu  dönemde  kentsel  nüfusun  toplam  nüfus  içindeki  payı  yüzde  25’in  altında 

kalmıştır. 

Cumhuriyet’in kuruluşunun ardından yaşamın normale dönmesi ailelerin birleşmelerini, 

yeni  evliliklerin  kurulmasını  sağlamıştır.  Bu  gelişmeler  ilk  evlilik  yaşında  küçük  bir  düşüş, 

doğurganlık hızlarında  ise artış yaşanmasına neden olmuştur. Savaş yıllarındaki demografik 

kaybın  telafisine  dönük  bu  gelişmeler  sonucunda,  1927  ile 1940  arasındaki dönemde  kaba 

doğum  hızı  binde  40‐45;  kaba  ölüm  hızı  ise  binde  15  olmuştur.  Bu  gelişmeler  sonucunda 

nüfusun doğal artış hızı binde 25‐30 seviyelerine yükselmiştir. 

İkinci  Dünya  Savaşı  döneminde  pronatalist  nüfus  politikaları  uygulanmaya  devam 

etmesine rağmen nüfus artışında önemli bir durağanlaşma görülmüştür. Yetişkin çağdaki çok 

sayıda erkeğin silah altına alınması nedeniyle, bu dönemde bekârlar evliliklerini, evli olanlar ise 

doğumlarını ertelemiştir. Öte yandan, sağlık koşullarının kötüleşmesi ölüm oranlarını etkilemiş, 

kaba ölüm hızı binde 30’lara yaklaşmıştır. Dolayısıyla,  II. Dünya Savaşı yıllarını doğurganlık ve 

ölümlülükte  eğilimin  kısmen  tersine  çevrildiği  bir  ara  dönem  olarak  değerlendirmek 

mümkündür. 

İkinci  Dünya  Savaşı  sonunda  çok  partili  döneme  geçilmesinin  ardından  iktidara  gelen 

hükümetler  nüfus  politikalarında  herhangi  bir  değişikliğe  gitmemiş,  tek  parti  dönemindeki 

hükümetlerde  olduğu  gibi,  programlarında  pronatalist  nüfus  politikalarına  yer  vermişlerdir 

(Üner, 1984).  

Page 58: Türkiye'nin Demografik Dönüşümü: Doğurganlık, Aile Planlaması

52  Türkiye’nin Demografik Dönüşümü 

 Kısmen  bu  dönemde  uygulanan  nüfus  politikalarının  sonucu  olarak,  daha  çok  da 

ekonomik ve sosyal yeniden inşa sürecinin gereksinimleri doğrultusunda 1923 ve 1955 yılları 

arasında  ülke  nüfusu  artmıştır.  Ölüm  hızlarının  düşüşü  ve  doğurganlık  hızının  artışı 

sonucunda  nüfus  artış  hızı  dramatik  bir  şekilde  yükselmiştir.  Türkiye’nin  nüfus  büyüklüğü, 

1923  ve  1955  yılları  arasında  13  milyondan  24  milyona  yükselerek  neredeyse  ikiye 

katlanmıştır. Toplam doğurganlık hızı kadın başına 5,5 doğumdan 7,0 doğuma yükselmiş ve 

1950’li  yıllara  kadar  bu  seviyede  kalmıştır.  Pronatalist  nüfus  politikalarının  sıkı  bir  şekilde 

uygulandığı  bu  dönemin  sonlarına  doğru  özellikle  anne  ve  çocuk  sağlığını  temel  alan 

itirazların  güçlenmesinin  bir  sonucu  olarak,  pronatalist  politikalarda  kısmi  gevşemeler 

görülmüştür.  Pronatalist  politikalarda  görülen  bu  gevşemenin  izleri  1963  yılında 

gerçekleştirilen  demografik  araştırmanın  sonuçlarına  yansımıştır.  Henüz  1965  Nüfus 

Yasası’nın  hükümleri  uygulanmaya  başlamadan  önce  gerçekleştirilen  bu  araştırmanın 

sonuçları, evli kadınların, büyük çoğunluğu geleneksel yöntemler olmak üzere, yüzde 22’sinin 

gebeliği  önleyici  herhangi  bir  yöntem  kullandığını  göstermektedir  (Levine  and Üner,  1978; 

Franz, 1994). 

B. Demografik  Dönüşümün  İkinci  Aşaması  (1955‐1985):  1965  Nüfus 

Planlaması Hakkındaki Kanun 

1950’li  yıllarla  birlikte  Türkiye’nin  sosyo‐ekonomik  özellikleri  değişmeye  başlamıştır. 

Dönemin  ithal  ikameci sanayileşme politikasının bir sonucu olarak kentsel sektörler, özellikle 

de  sanayi  sektörü  artık  daha  fazla  işgücüne  ihtiyaç  duyar  hale  gelmiştir.  Kırsal  alanlarda 

ekilebilir  alanların  sınırına  gelinmiş  olması  da  tarımda  açığa  çıkan  fazla  nüfusun  kentsel 

alanlara  doğru  akmasını  teşvik  etmiştir.  Eğitim  ve  sağlık  gibi  sosyal  hizmetlerde  sağlanan 

iyileşmeler  kentlerin  çekiciliğini  artırmış;  ulaşımda  sağlanan  gelişmeler  göç  sürecine  ivme 

kazandırmıştır.  Sonuçta  bu  dönemin  başında  ivme  kazanan  kentleşme  dönemin  sonuna 

doğru, 1980’li yılların başında, yüzde 45  seviyesine yükselmiştir. Bu gelişmelerin  sonucunda 

1950’li yıllarla birlikte doğurganlık hızı geri dönüşsüz bir şekilde düşmeye başlamıştır.  

Hızlı nüfus artışının da bir sonucu olarak ortaya çıkan çarpık kentleşme, işsizlik, ekonomik 

durgunluk  gibi  sorunlar  1950’li  yıllarla  birlikte  Türkiye’de  o  döneme  kadar  uygulanan 

pronatalist  nüfus  politikalarının  sorgulanmasına  yol  açmıştır.  1960  yılında  kurulan  Devlet 

Planlama  Teşkilatı,  Birinci  Beş  Yıllık  Kalkınma  Planı’nda  (1963‐1967)  ilk  defa  hızlı  nüfus 

Page 59: Türkiye'nin Demografik Dönüşümü: Doğurganlık, Aile Planlaması

Türkiye’nin Demografik Dönüşümü  53 

 artışının yarattığı sorunlara vurgu yapmıştır. Planda, hızlı nüfus artışının kişi başına gayri safi 

milli  hâsılanın  düşmesine,  ekonomik  yatırımlar  yerine  demografik  yatırımlara  ağırlık 

verilmesine,  istihdam  sorunları  yarattığına,  iç  göç  yoluyla  kentlerin  kontrolsüz  bir  şekilde 

büyümesine  ve  tarımda  gizli  işsizlik  probleminin  ortaya  çıkmasına  yol  açtığı  belirtilmiştir. 

Ayrıca  bu  planda  açık  ve  gizli  işsizlik  baskısını  hafifletmek  ve  ödemeler  dengesi  açığını 

kapatmak  için  yurt  dışına  işgücü  göçünün  özendirilmesi  gerektiğinin  altı  çizilmiştir  (DPT, 

1963). 

O  döneme  kadar  uygulanan  pronatalist  nüfus  politikalarına  yönelik  eleştirilerin  1963‐

1967  dönemini  kapsayan  Birinci  Beş  Yıllık  Kalkınma  Planı’nda  yer  almasının  ardından,  10 

Nisan  1965  tarihinde  kabul  edilen,  557  sayılı  Nüfus  Planlaması  Hakkındaki  Kanun  (EK  2), 

Türkiye’deki nüfus politikalarında bir dönüm noktasına işaret etmektedir. Bu kanun Türkiye’de 

pronatalist  politikalardan  antinatalist  politikalara  geçişin  resmi  belgesi  niteliğindedir.  Bu 

kanun  ile gebeliği önleyici yöntemlerin  ithalini, satışını ve kullanımını yasaklayan 1936 tarihli 

Umumi  Hıfzıssıhha  Kanunu’nun  ilgili  hükümleri  kaldırmıştır.  Gebeliği  önleyici  yöntemlerin 

ithali,  dağıtımı  ve  satışı  artık  cezai  yaptırım  gerektiren  bir  fiil  olmaktan  çıkmıştır.  Böylece 

eskiden zührevi hastalıkları önleyebilmek amacıyla  izin verildiği  için kullanılabilen prezervatif 

dışındaki diğer yöntemlerin de kullanımı yasal hale gelmiştir. Bunun yanı sıra bu yasa, kürtaj 

ile  ilgili  kesin  yasağı  kaldırmış,  anne  açısından  hayati  bir  tehlike  yaratması,  çocuğun  özürlü 

doğacağının bilinmesi durumlarında kürtaja izin vermiştir.  

Türkiye’deki demografik dönüşümün  ikinci aşamasında uygulamaya konulan 1965 Nüfus 

Yasası’dan  3  yıl  sonra  1968  yılında  gerçekleştirilen  demografik  araştırmanın  sonuçları, 

Türkiye’de kadınların, yine büyük çoğunluğu geleneksel ve  folklorik yöntemler olmak üzere, 

yüzde  38’inin  gebeliği  önleyici  herhangi  bir  yöntem  kullandığını  göstermektedir.  Yine  bu 

dönemde, 1963‐1967 dönemini kapsayan Birinci Beş Yıllık Kalkınma Planı’nda özellikle rahim 

içi araç kullanımının teşvik edilmesine ilişkin tedbirlerin yer aldığı görülmektedir. 

Bu  nedenle  bu  dönemin  nüfus  politikalarının  temel  amacı,  gebeliği  önleyici  yöntem 

kullanımını  yaygınlaştırarak  doğurganlığı,  sağlık  hizmetlerini  iyileştirerek  ölüm  hızlarını 

düşürmek ve Türkiye’den yurt dışına işgücü göçünü teşvik ederek işsizlik baskısını hafifletmek 

olmuştur.  Doğurganlık  hızının  önemli  ölçüde  düşmesi  ile  kendini  gösteren  demografik 

dönüşümün ikinci aşamasının başlangıcında Türkiye’de nüfus artış hızı binde 28 ile en yüksek 

düzeyine  ulaşmıştır.  Bu  dönemde  doğurganlık  hızında  gözlenen  azalma,  daha  önceden 

Page 60: Türkiye'nin Demografik Dönüşümü: Doğurganlık, Aile Planlaması

54  Türkiye’nin Demografik Dönüşümü 

 düşmeye başlayan ölüm hızındaki azalmanın gerisinde kaldığı için nüfus artışı devam etmiştir. 

Bu  nedenle,  1955  ve  1985  yılları  arasında  nüfus  yine  ikiye  katlanmış  ve  24 milyondan  51 

milyona yükselmiştir.  

Bu  dönemde  Türkiye’de  sosyo‐ekonomik  değişimin  en  önemli  göstergesi  kentsel 

alanlarda  yaşayan  nüfusun  oranında  gözlenen  artış  olmuştur.  Kentsel  alanlarda  yaşayan 

nüfusun  hızlı  artışında  iç  göçün  etkisi  yüzde  50’lerin  üzerindedir  (İçduygu,  1995).  1950’li 

yıllarda  iç  göç  daha  çok  kırsal  dönüşüm,  tarımsal  üretimdeki  mekanizasyon,  ekstansif 

tarımdan entansif tarıma geçilmesi ve geçimlik üretimin yerini pazar  için üretime bırakması 

gibi  itici  faktörlerden kaynaklanmıştır. Ancak, 1960’ların sonundan  itibaren  iç göç daha çok 

kentsel  alanlardaki  dönüşüm,  kent‐kır  arasındaki  gelir  farklılıklarının  yüksek  olması  ve 

kentteki  eğitim  olanaklarının  daha  fazla  olması  gibi  çekici  faktörlerden  kaynaklanmaya 

başlamıştır (İçduygu, 1998).  

Bu  dönemdeki  bir  diğer  önemli  göç  hareketi,  1960’ların  başı  ile  1970’lerin  sonu 

arasında  yoğunlaşan  yurt  dışına  işgücü  göçüdür.  Birinci  Beş  Yıllık  Kalkınma  Planı’nda  yurt 

dışına  işgücü  göçü,  işsizliği  azaltma  ve  işçi  dövizi  akışı  sağlama  bağlamında  önemli  bir 

kalkınma stratejisi olarak görülmüştür  (DPT, 1963). Bu politikayı hayata geçirmek  için önce 

1961  yılında  Federal Almanya  Cumhuriyeti  ile  ardından  diğer  bazı  Batı Avrupa  ülkeleri  ile 

imzalanan  ikili  işgücü  göçü  anlaşmalarının  ardından  yoğun  bir  dışa  göç  süreci  yaşanmıştır. 

Öyle ki, Batı Avrupa’daki Türk nüfusu 1980’de 1,7 milyona, 1985’te  ise 2 milyona ulaşmıştır 

(İçduygu, 1998).  

Demografik dönüşümün  ikinci aşamasında özellikle kırdan kente göçün etkisiyle kırsal 

nüfus da demografik dönüşüm sürecine dâhil olmuş ve demografik dönüşüm ülke geneline 

yayılmaya  başlamıştır.  1950’li  yıllarda  sadece  yüzde  21  olan  okuryazar  kadın  oranı,  1985 

yılında yüzde 65 seviyesine ulaşmıştır. Yine bu dönemde uygulanan ithal ikameci sanayileşme 

politikalarının da etkisi  ile ekonomide sanayi ve hizmet sektörlerinin payı artmıştır. Yaşanan 

ekonomik  ve  sosyal  değişimler  çocuğa  olan  talebi  azaltmış,  geleneksel  geniş  aile  yapısı 

çözülmeye başlamış ve onun yerini yavaş yavaş çekirdek aile normu almaya başlamıştır. Bu 

süreçte Türkiye’de ailelerin çekirdekleşmesinin yanında; dağılmış aile tipleri (tek kişilik ve tek 

ebeveynli) de ortaya çıkmış ve hızlı bir şekilde artmaya başlamıştır.  

 

   

Page 61: Türkiye'nin Demografik Dönüşümü: Doğurganlık, Aile Planlaması

Türkiye’nin Demografik Dönüşümü  55 

 

C. Demografik Dönüşümün Üçüncü Aşaması  (1985‐  ): Aile  Planlaması 

Kavramının Anayasa’da Yer Alması 

1980’li yıllarla birlikte  ithal ikameci sanayileşme politikası yerini Türkiye ekonomisini 

liberal ekonomik politikalar ve ihracata dayalı büyüme modeli ile dünya pazar ekonomisine 

eklemlemeye  çalışan  yeni  ekonomik  politikaya  bırakmıştır.  Nüfus  politikaları  açısından 

önemli bir diğer gelişme bu dönemde hayata geçirilmiştir. Aile planlaması kavramı, 1980 

askeri  darbesinin  ardından  hazırlanan  Anayasa’da  kendisine  yer  bulmuştur.  1982 

Anayasa’sının 41. maddesinin  ikinci  fıkrasında  “Devlet, ailenin huzur  ve  refahı  ile özellikle 

ananın ve çocukların korunması ve aile planlamasının öğretimi  ile uygulanmasını sağlamak 

için gerekli tedbirleri alır, teşkilâtı kurar” vurgusu yapılmıştır. Anayasa’nın kabul edilmesinin 

üzerinden  altı  ay  geçmeden, Mayıs  1983’te,  antinatalist  politikalar  içeren  birinci  nüfus 

planlaması hakkındaki kanun revize edilmiş ve daha liberal ve kapsamlı bir kanun olan 2827 

sayılı Nüfus Planlaması Hakkında Kanun  (EK 3) kabul edilmiştir. Bu yasanın 5. maddesine 

göre  gebeliğin  10.  haftasına  kadar  olan  gebeliklerin  istemli  düşük  ile  sonlandırılması;  4. 

maddesine göre  ise hem kadınlar hem de erkekler  için  sterilizasyon yapılması yasal hale 

gelmiştir. Aynı yasanın 3. maddesi ise doktorların yanı sıra eğitimli hemşire ve ebelerin de 

rahim  içi  araç  uygulaması  yapabilmesine  imkân  sağlamıştır.  1983 Nüfus  Yasası,  getirdiği 

birçok yeniliğin yanında, Türkiye’nin merkezinde temin edicinin bulunduğu arz merkezli aile 

planlaması programlarını terkederek merkezinde kullanıcının bulunduğu talep merkezli bir 

aile planlaması programına geçtiğini göstermektedir. Bu yeni politika biçiminin bir sonucu 

olarak  Türkiye’de  özellikle  gebeliği  önleyici  modern  yöntemlere  olan  talep  artmış  ve 

yöntem kullanımı 1990’lı yıllarda yüzde 63‐64 seviyesine; 2000’li yıllarda  ise yüzde 71‐73 

seviyesine yükselmiştir. 

Bu  dönemde  doğurganlık  ve  ölümlülük  hızlarındaki  aşağı  yönlü  hareket  devam 

etmiştir.  Dönemin  ayırt  edici  özelliği  nüfus  artış  hızının  da  artık  düşmeye  başlamış 

olmasıdır. Nüfus artış hızı, 1985‐1990 döneminde yurt dışından olan göçe rağmen binde 22 

seviyesine gerilemiştir. Bu dönemin göçünün en temel özelliği, kentten‐kente olan göçün iç 

göç akımları  içerisindeki ağırlığının artması ve yurt‐dışına göçün coğrafi hedefinin değişerek 

Sovyetler Birliği’nin dağılması ile oluşan ülkelere ve petrol üreten Arap ülkelerine yönelmesi 

olmuştur (İçduygu ve Sirkeci, 1998).  

Page 62: Türkiye'nin Demografik Dönüşümü: Doğurganlık, Aile Planlaması

56  Türkiye’nin Demografik Dönüşümü 

 Türkiye’nin  demografik  dönüşümün  üçüncü  aşamasının  tamamlanması  için  iki  koşulu 

yerine  getirmesi  gerekmektedir.  Bunlardan  birincisi,  doğurganlık  hızının  nüfusun  ancak 

kendini yenileyebileceği seviye olan kadın başına 2,1 doğumun da altına düşmesi;  ikincisi  ise 

nüfus artışının sona ermesidir. Genellikle bu iki koşul eş zamanlı olarak gerçekleşmemektedir. 

Doğurganlık  seviyesi yenilenme düzeyine düştükten  sonra bile doğurganlığın yüksek olduğu 

dönemlerde  nüfusa  dâhil  olan  kuşaklar  doğurganlık  çağından  çıkana  kadar  nüfus  artışı 

azalarak da olsa bir süre daha artmaya devam etmektedir. Türkiye’de bugün yaşanmakta olan 

süreç  bu  durumun  bir  ifadesi  niteliğindedir.  TNSA‐2008’in  sonuçlarına  göre  Türkiye’deki 

doğurganlık düzeyi yenilenme düzeyinin hemen üzerindeki bir düzeye kadar  (2,16) düşmüş 

durumdadır. Bu durum, Türkiye nüfusunun bir süre daha artmaya devam edeceğini, 2050’li 

yıllarda yaklaşık olarak 95 milyon olacağını ve daha sonra da aşağı yukarı bu düzeyde sabit 

kalacağını göstermektedir (TÜİK, 2009). 

 

D. Demografik Dönüşümün Yarını 

Türkiye’nin  yaşadığı  demografik  dönüşüm  süreci,  nüfusun  demografik  yapısının 

gelenekselden  moderne  doğru  evrilmesini  sağlamıştır.  Ancak  bu  süreç  henüz 

tamamlanmamıştır.  Türkiye’nin  yaşadığı  demografik  dönüşümün  dünü  ve  bugünü  dikkate 

alındığında,  Türkiye’nin  yarın  yaşayacağı  demografik  dönüşüme  ve  bu  dönüşümün 

sonuçlarına ilişkin olarak bazı çıkarsamalar yapmanın mümkün olduğu görülmektedir. Bunlar 

aşağıda özetlenmektedir: 

Türkiye’nin bugün sahip olduğu doğurganlık hızı azalmaya devam edecektir. TNSA‐2008 

sonuçlarına göre yenilenme düzeyinin biraz üzerinde olan toplam doğurganlık hızının çok kısa 

bir  süre  içerisinde  yenilenme  düzeyinin  de  altına  düşmesi  kuvvetle  muhtemeldir. 

Doğurganlıktaki bu  azalma  ile birlikte doğumların daha  ileri  yaşlara  ertelenmesi nedeniyle 

hâlihazırda değişim içinde bulunan doğurganlığın yaş yapısı daha da değişecek ve doğurganlık 

hızının  en  yüksek  olduğu  yaş  grubu  zaman  içinde,  Batı  Avrupa’nın  demografik  dönüşüm 

sürecinde  olduğu  gibi,  30‐34’e  kayacaktır.  Bu  sürecin  sonucu  olarak  bugün  yılda  yaklaşık 

olarak 1,3 milyon olan doğum sayısı hızla azalacak ve 2015 yılında 1,1 milyona düşecek ve 

daha  sonra  da  bu  seviyede  sabit  kalacaktır.  Yine  doğurganlık  seviyesinin  azalmasının  bir 

sonucu  olarak  günümüzde  yüzde  27  düzeyinde  olan  15  yaşının  altındaki  nüfusun  toplam 

nüfus  içindeki  payının  hızla  azalarak  2023  yılında  yüzde  20‐22  seviyesine  gerilemesi 

Page 63: Türkiye'nin Demografik Dönüşümü: Doğurganlık, Aile Planlaması

Türkiye’nin Demografik Dönüşümü  57 

 beklenmektedir.  Bu  süreç,  Türkiye  nüfusunun  genç  nüfus  olma  özelliğinin  hızla  ortadan 

kalkması anlamına gelmektedir. Bu durum, Türkiye’de nicelik diğer bir  ifade  ile çocuk sayısı 

üzerinden  yürütülmekte  olan  nüfus  tartışmalarının  bundan  sonraki  süreçte  nitelik  yani 

çocuğun bugününe ve yarınına ilişkin olarak yapılacak eğitim, sağlık, sosyal güvenlik, istihdam 

vb. yatırımların planlanması üzerinden yürütülmesi gerektiğini de ortaya koymaktadır. 

Geçmiş  yıllardaki  yüksek  doğurganlık  seviyesinin  bir  sonucu  olarak  bugün  de  artış 

eğilimi  gösteren  çalışma  çağı  nüfusunun  artışı  gelecekte  de  devam  edecektir.  Yüksek 

doğurganlık  seviyesinin ürünü olan kuşaklar çalışma çağından çıkana kadar, yaklaşık olarak 

2035‐2040  yıllarına  kadar  bu  artışın  devam  etmesi  beklenmektedir.  Bu  süreç  Barlow 

tarafından  fırsat  penceresi  olarak  isimlendirilmektedir  (Barlow,  1994;  Bloom,  Canning  ve 

Sevilla,  2003).  Doğurganlığın  düşmekte  olduğu,  yaşlanmanın  henüz  tam  olarak 

gerçekleşmediği  toplumlarda  sürekli  artan  işgücü  arzının  istihdam  politikaları  ile 

desteklendiği  durumlarda  demografik  yapının  ekonomik  kalkınma  için  fırsat  sunduğunu 

vurgulayan bu  yaklaşıma  göre  Türkiye’nin  bu  fırsatı  kullanması  için  yaklaşık  bir  nesil  boyu 

yani  25‐30  yıllık  bir  zamanı  bulunmaktadır.  Bu  yaklaşıma  göre  eğer  Türkiye  önümüzdeki 

yıllarda sürekli artan bu  işgücü çağındaki nüfus  için üretken  istihdam alanları yaratabilir ve 

genç  nüfusu  bu  alanlarda  istihdam  edebilirse,  1970  ve  1980’li  yıllarda Asya  Kaplanları’nın 

gerçekleştirdiği  ekonomik mucizeyi  gerçekleştirebilecektir. Mekanik  bir  süreç  olmayan  ve 

sonsuza  kadar  sürmeyen  fırsat  penceresinden  yararlanabilmek  için  Türkiye’nin  üretken 

istihdam  alanları  yaratmaya  dönük  politikaları  ivedilikle  uygulaması  gerekmektedir.  Aksi 

halde  zaten yüzde 12‐13  seviyesinde olan  işsizlik hızının  işgücü arzının hızla artmasının bir 

sonucu olarak yakın bir gelecekte daha da artacağı öngörülmektedir. 

Türkiye’de 1990’lı yıllarda 2,2 milyon olan yaşlı nüfusun hacmi günümüzde  iki kattan 

daha  fazla  artarak  4,9  milyona  ulaşmıştır.  Yaşlı  nüfus  hacminin,  doğurganlık  seviyesinin 

azalmaya  devam  etmesi  ve  yaşam  beklentisinin  sürekli  bir  biçimde  artmasının  bir  sonucu 

olarak 2023 yılında 8 milyona ulaşması beklenmektedir. Sayısal artışın yanında yaşlı nüfusun 

toplam nüfus  içindeki oranı da artmaya devam edecektir. Günümüzde yüzde 7 seviyesinde 

olan  yaşlı  nüfusun  toplam  nüfus  içindeki  payı,  2023  yılında  yüzde  10’lara  çıkacaktır.  Bu 

durum,  Türkiye’de  bugüne  kadar  genç  nüfusun  gereksinimlerine  göre  şekillenen  sosyal 

politikaların  artık  yaşlı  nüfusun  gereksinimlerine  göre  şekillenmesi  gerektiğini 

göstermektedir.  Yaşlı  nüfusun  sosyal  hizmet  ve  bakım  ve  özellikle  de  sosyal  güvenlik  ve 

Page 64: Türkiye'nin Demografik Dönüşümü: Doğurganlık, Aile Planlaması

58  Türkiye’nin Demografik Dönüşümü 

 sağlığa  ilişkin  gereksinimlerinin  karşılanmasının  maliyet  boyutu  Türkiye’nin  yakın  bir 

gelecekte  karşılaşacağı  en  temel  ekonomik  ve  sosyal  sorunlardan  birisi  olacaktır.  Bu 

kapsamda  yaşlı  nüfusun  kurumsal  bakım  gereksinimlerinin  karşılanması  için  de  gerekli 

tedbirlerin alınması gerekmektedir. Nüfusun yaşlanmasının bir diğer sonucu da günümüzde 

azalma eğilimi içinde olan ölüm hızlarının Türkiye’de yakın bir gelecekte, yaşlı nüfusun ölüm 

risklerinin yüksek olmasının bir sonucu olarak, artma eğilimine girmesi olacaktır.  

Bu  ana  gelişmelerin  dışında,  bu  gelişmelere  bağlı  olarak  nüveleri  dün  ve  bugünden 

başlamış  olan  diğer  bazı  demografik  değişimlerin  de  gelecekte  Türkiye’de  yaşanması 

beklenmektedir.  Bunlardan  ilki  bağımlı  nüfusun  kompozisyonundaki  değişim  ile  ilgilidir. 

Doğurganlık  seviyesinin  düşmesi,  genç  nüfusun  toplam  nüfus  içindeki  payının  azalması  ve 

yaşlı nüfusun toplam nüfus  içindeki payının artmasının bir sonucu olarak Türkiye’de çalışma 

çağı  nüfusuna  düşen  bağımlı  nüfus  sayısı  azalacaktır.  Bu  gelişmeye  paralel  olarak  bağımlı 

nüfusun  kompozisyonunda  değişim  olacaktır.  Bağımlı  nüfusun  içindeki  genç  nüfusun  payı 

azalacak ve yaşlı nüfusun payı artacaktır.  

Daha  önce  de  belirtildiği  gibi,  demografik  dönüşüm  sürecinde  Türkiye’nin  nüfus 

büyüklüğü yüzyılın ortalarında yaklaşık olarak 95 milyon seviyesine ulaşacak ve bu seviyede 

durağanlaşacaktır. Bu durağanlaşmanın bir  sonucu olarak Türkiye’nin nüfusu hiç bir  zaman 

100 milyona ulaşamayacaktır.  

Türkiye’de  son 40 yılda gerçekleştirilen demografik araştırmaların  sonuçları ortalama 

hanehalkı  büyüklüğünün  7  kişiden  4  kişiye  düştüğünü  göstermektedir.  Doğurganlığın 

azalmasının sonucu olarak ortaya çıkan bu gelişme, Türkiye’deki aile yapısının geniş aileden 

çekirdek  aileye  doğru  bir  dönüşüm  içinde  olduğunu  göstermektedir.  Ortalama  hanehalkı 

büyüklüğünün  azalması  çekirdek  aile  tipinin  artışını  ve  bunlar  da  beraberinde  hanehalkı 

sayısının  artışını  getirmektedir. Demografik  dönüşüm  sürecinin  doğal  bir  sonucu  olan  aile 

yapısının  değişmesi  süreci,  Türkiye’de  tek  kişilik  aile  ve  tek  ebeveynli  aile  gibi  yeni  aile 

biçimlerinin ortaya çıkmasına ve daha da yaygınlaşmasına da yol açmaktadır. Türkiye’de aile 

yapısının çekirdekleşmesinin yaşlı nüfus üzerinde üç  temel olumsuz sonucu bulunmaktadır: 

Bunlardan  ilki  aile  içindeki  işbölümünde  yaşlıların  işlevsiz  kalması;  ikincisi  yaşlıların  işlevsiz 

kalması  ile  birlikte  iç  göç  sürecinin  de  dışında  kalması  ve  yalnızlaşması;  üçüncüsü  de 

Türkiye’de  geleneksel  olarak  yaşlıların  bakımı  ve  korunması  konusunda  tampon  kurum 

niteliğinde  olan  ailenin  giderek  bu  özelliğinden  uzaklaşmasıdır.  Tüm  bu  gelişmeler  bir  kez 

Page 65: Türkiye'nin Demografik Dönüşümü: Doğurganlık, Aile Planlaması

Türkiye’nin Demografik Dönüşümü  59 

 daha Türkiye’nin önümüzdeki dönemde en önemli sorun alanlarından birisinin yaşlılık sorunu 

olacağını göstermektedir. 

Türkiye’nin yaşadığı demografik dönüşüm süreci tüm yerleşim yerlerinde ve bölgelerde 

homojen  bir  şekilde  değil  heterojen  bir  şekilde  yaşanmaktadır.  TNSA‐2008’in  sonuçları, 

kentsel  yerleşim  yerleri  ile Batı, Kuzey  ve Orta Anadolu bölgelerinin demografik dönüşüm 

sürecini  tamamlamakta  olduklarını;  kırsal  yerleşim  yerleri  ile  Doğu  ve  Güney  Doğu 

bölgelerinin  ise  henüz  demografik  dönüşüm  sürecinin  son  aşamasına  ulaşamadıklarını 

göstermektedir.  Özellikle  kırsal  yerleşim  yerleri  ve  Doğu  Bölgesi’nin  bugünkü  demografik 

yapısının  Türkiye’nin  1980’lerdeki  demografik  yapısı  ile  benzerlik  göstermesi,  Türkiye’de 

halen  farklı  demografik  rejimlerin  mevcut  olduğunu  ve  henüz  tam  bir  demografik 

yakınsamanın  gerçekleşmediğini  göstermektedir.  Bu  nedenle,  Türkiye’nin  demografik 

dönüşümün bu aşamasında uygulayacağı nüfus politikalarının demografik rejim farklılıklarını 

ortadan  kaldırmaya  dönük;  nicelik  yerine  niteliği  ön  plana  çıkaran  politikalar  olması 

gerekmektedir.   

Page 66: Türkiye'nin Demografik Dönüşümü: Doğurganlık, Aile Planlaması

60  Türkiye’nin Demografik Dönüşümü 

 

VII. Notlar 1Bu  araştırma  serisinin  başlangıcı  öncesinde,  Sağlık  Bakanlığı’na  bağlı  olan  Hıfzıssıhha  Okulu 

tarafından  1963  yılında  “Türkiye’de  Doğum  ve  Ölüm  Hızlarının  Tespiti  Araştırması”  ve  1965‐1967 döneminde “Türkiye Nüfus Araştırması” gerçekleştirilmiştir.  

 2Okuryazarlık oranları, 1945 Nüfus Sayımı’nda 7 yaş ve üzerine; 1950 sayımında 5 yaş ve üzerine; 

diğer  nüfus  sayımlarında  ve  Adrese  Dayalı  Nüfus  Kayıt  Sistemi’nde  6  yaş  ve  üzerine  ilişkindir. Hanehalkı  İşgücü Anketleri’nden gelen oranlar  ise 15 yaş ve üzeri nüfus  içindir. Ayrıca, 1940 yılına ilişkin okuryazarlık oranı TÜİK tarafından 1935 ve 1945 yıllarının verileri kullanılarak tahmin edilmiştir.  

 31989‐1999  yıllarında  2  dönem  için  verilen  işgücüne  katılma  oranlarının  ortalamaları  yıl 

ortalaması  olarak  alınmıştır.  İşgücüne  katılım  oranlarındaki  yaş  sınırları  1955,  1960  ve  1965 Genel Nüfus Sayımlarında 15 yaş ve üzeri; 1970, 1975, 1980 ve 1985 Genel Nüfus Sayımlarında 12 yaş ve üzeri; Hanehalkı İşgücü Anketleri için ise 15 yaş ve üzeridir.  

 4İşgücünün  sektörel  dağılımına  ilişkin  değerler mevcut  verilere  dayanarak  yazarlar  tarafından 

hesaplanmıştır. Hesaplamalarda inşaat sektörü sanayi sektörüne dahil edilmiştir.  52007 yılının değeri 2006 ve 2008 yıllarının ortalaması alınarak tahmin edilmiştir.  6Doğurganlığın  belirleyicileri  ‐ara  değişkenler‐  konusunda  Davis  ve  Blake  (1956);  Bongaarts 

(1978, 1982) çalışmalarına bakılabilir.  7Şekilde kullanılan veriler, yaşlara göre bekâr nüfusun oranlarını temel alan Singulate Mean Age 

at Marriage  (SMAM) yöntemi  ile hesaplanmııştır. Bu veriler, nüfus sayımı  raporlarında yer almadığı için, yazarlar tarafından hesaplanmıştır. Erkekler  için 1988 yılında ortalama  ilk evlenme yaşı 1983 ve 1993 yıllarınına ilişkin verilerin ortalaması alınarak tahmin edilmiştir. 

 8Şekildeki  seride yer alan 1980, 1985, 1990 ve 2000 yılları  için nüfus araştırmalarından; 1983, 

1988, 1993 ve 1998 yılları için nüfus sayımlarından; 1980 ve 1985 yılları için ise dolaylı tahminlerden doğrusal değişim olacağı varsayımı tahminler üretilmiştir.  

 9TNSA‐1998 ve TNSA‐2003’den elde edilen oranlar 12‐23 aylık çocukların; TNSA‐2008’den elde 

edilen oranlar ise 15‐26 aylık çocukların bilgisine dayanmaktadır.  10TNSA‐1993,  TNSA‐1998  ve  TNSA‐2003  araştırmalarından  elde  edilen  sadece  anne  sütüyle 

emzirmeye  ilişkin  ortalama  sürelerin  ihtiyatla  kullanılması  gerekmektedir.  TNSA‐2008’deki  sadece anne  sütüyle  emzirmeye  ilişkin  sonuçlar  ise,  uluslararası  DHS  standart  sorukağıtlarındaki  yapıya uygun olarak sorulmuş olduğu için daha önceki araştırmalara göre daha güvenilir bilgi sağlamaktadır. 

 11Şekildeki seride yer alan 1989, 1990, 1991, 1992, 1994, 1995, 1996, 1997, 1999, 2000, 2001, 

2002,  2004,  2005,  2006,  2007  yılları  için  demografik  araştırmalardan  doğrusal  değişim  olacağı varsayımı tahminler üretilmiştir.  

 12Şekildeki seride yer alan 1952, 1962 ve 1966 yılları için serilerin devamı için Macura’nın dolaylı 

tahminlerinden;  1984,  1985,  1986,  1987,  1991,  1996,  2001  ve  2006  yılları  için  ise  demografik araştırmalardan doğrusal değişim olacağı varsayımı tahminler üretilmiştir.  

 13TNSA‐2008’in  ana  raporunda,  gözlem  sayılarının  yetersiz  olması  ve  bu  nedenle  örnekleme 

hatalarının yüksek olması nedeniyle bölge seviyesinde araştırma tarihinden önceki beş yıl için bebek ve çocuk ölüm hızları verilmemiştir. Türkiye’nin demografik dönüşümünün ele alındığı bu çalışmada ise karşılaştırma yapabilmek amacıyla bu hızlar verilmektedir. Ancak, TNSA‐2008’in bölge düzeyindeki bu sonuçlarının ihtiyatla kullanılması gerekmektedir. 

   

Page 67: Türkiye'nin Demografik Dönüşümü: Doğurganlık, Aile Planlaması

Türkiye’nin Demografik Dönüşümü  61 

 

VIII. Kaynaklar Barlow, R. (1994) "Population Growth and Economic Growth: Some More Correlations" 

Population and Development Review, 20(1): 153‐65. 

Behar,  C.  (1980)  Türkiye'de  Nüfus  Planlaması  Politikasının  Nüfussal  Etkinliği  (1965‐

1980): Bir Uygulama Denemesi. Doçentlik Tezi. Boğaziçi Üniversitesi İdari Bilimler Fakültesi.  

Behar, C.  (1995) “The Fertility Transition  in Turkey: Reforms, Policies and Household 

Structure”, in Carla Mahklouf Obermeyer (ed.). Family, Gender, and Population in the Middle 

East: Policies and Context. Cairo: American University, Cairo Press: 35‐36.  

Behar, C.  ve diğerleri  (1999) Türkiye'nin  Fırsat Penceresi‐Demografik Dönüşüm  ve 

İzdüşümleri. TÜSİAD, Ankara. 

Biliker,  M.A.  (2003)  ‘Maternal  Mortality  in  Turkey’,  Journal  of  Perinatal  Medicine, 

31(5): 380‐385. 

Blacker, C.P. (1947) “Stages in Population Growth”, Eugenics Review, 39(3): 88‐101. 

Bloom,  D.  Canning,  D.  ve  Sevilla,  J.  (2003)  The  Demographic  Dividend:  A  New 

Perspective  on  the  Economic  Consequences  of  Population  Change,  RAND,  Santa Monica, 

Calif. 

Bongaarts,  J.  (1978).  “A  Framework  for  Analyzing  the  Proximate  Determinants  of 

Fertility”, Population and Development Review, 4(1): 105‐132. 

Bongaarts,  J.  (1982)  “The  Fertility‐inhibiting  Effects  of  the  Intermediate  Fertility 

Variables”, Studies in Family Planning, 13(6‐7): 179‐189. 

Bulutay,  T.  (1998)  “İşgücü  Piyasası  ile  İlgili Genel  Politikalar”,  T.  Bulutay  (Derleyen), 

Türk İşgücü Piyasası ile İlgili Yükler ve Politikalar, 1‐66. Ankara. 

Cillov, H. (1974) “Türkiye Nüfusundaki Gelişmeler ve Bu Gelişmeye Etken Olan Amiller”, 

Hacettepe Sosyal ve Beşeri İlimler Dergisi, 6(1‐2): 2‐13. 

Davis, K. ve Blake, J. (1956) “Social Structure and Fertility: An Analytical Framework”, 

Economic Development and Cultural Change, 4(3): 211‐235. 

Dervişoğlu, A.A.  (1987) “Türkiye’de Ana Ölümleri”, Toplum ve Hekim, 42  (Mart), Türk 

Tabipler Birliği Yayınları, Ankara. 

Devlet Planlama Teşkilatı (1963) Birinci Beş Yıllık Kalkınma Planı, Ankara. 

Devlet Planlama Teşkilatı (1968) İkinci Beş Yıllık Kalkınma Planı, Ankara. 

Devlet Planlama Teşkilatı (1973) Üçüncü Beş Yıllık Kalkınma Planı, Ankara. 

Page 68: Türkiye'nin Demografik Dönüşümü: Doğurganlık, Aile Planlaması

62  Türkiye’nin Demografik Dönüşümü 

 Devlet Planlama Teşkilatı (1979) Dördüncü Beş Yıllık Kalkınma Planı, Ankara. 

Devlet Planlama Teşkilatı (1985) Beşinci Beş Yıllık Kalkınma Planı, Ankara. 

Devlet Planlama Teşkilatı (1990) Altıncı Beş Yıllık Kalkınma Planı, Ankara. 

Devlet Planlama Teşkilatı (1996) Yedinci Beş Yıllık Kalkınma Planı, Ankara. 

Devlet Planlama Teşkilatı (2001) Sekizinci Beş Yıllık Kalkınma Planı, Ankara. 

Devlet Planlama Teşkilatı (2007) Dokuzuncu Beş Yıllık Kalkınma Planı, Ankara. 

DPT, (2010a) Ekonomik ve Sosyal Göstergeler 1950‐2006, Tablo 1.4, 

http://www.dpt.gov.tr/PortalDesign/PortalControls/WebIcerikGosterim.aspx?Enc=83D5A6F

F03C7B4FCC41EB0226750A883, Son ziyaret tarihi: 02.02.2010.  

DPT, (2010b) Uluslararası Ekonomik Göstergeler 2007, Bölüm 2, Tablo 8, 

http://ekutup.dpt.gov.tr/ueg/2007/2007.asp, Son ziyaret tarihi: 02.02.2010.  

DPT, (2010c) Uluslararası Ekonomik Göstergeler 2008, Bölüm 2, Tablo 8, 

http://ekutup.dpt.gov.tr/ueg/2008/2008.asp, Son ziyaret tarihi: 02.02.2010.  

Duben, A. ve Behar, C. (1996) İstanbul Haneleri: Evlilik, Aile ve Doğurganlık, 1880‐1940, 

İletişim Yayınları, İstanbul. 

Ergöçmen, B. Hancıoğlu, A. ve Ünalan, T. (1995) Trends in Fertility, Family Planning and 

Childhood Mortality  in Turkey, Findings from National Demographic Surveys and Population 

Censuses, Ministry  of Health General Directorate  of Mother  and  Child Health  and  Family 

Planning,  Hacettepe  University  Institute  of  Population  Studies,  Demographic  and  Health 

Surveys Macro International Inc. 

Ergöçmen, B. Koç,  İ. Kurtuluş, E. Senlet, P. ve Roman E. (2001) Geleneksel Bir Yöntem 

Üzerine Analitik Çalışma: Türkiye’de Geri Çekme Yönteminin Kullanımı, 1998 Türkiye Nüfus 

ve  Sağlık  Araştırması  İleri  Analiz  Çalışması,  Ankara,  Türkiye:  Hacettepe Üniversitesi Nüfus 

Etütleri Enstitüsü ve ORC Macro International Inc., Yayın no: IPS‐HÜ.01‐04. 

EUROSTAT (2010) Employment by Gender, 

http://epp.eurostat.ec.europa.eu/tgm/refreshTableAction.do?tab=table&plugin=1&pcode=t

siem010&language=en, Son ziyaret tarihi: 02.02.2010  

Fişek, N.H. ve Shorter, F.C. (1968) “Fertility Control in Turkey” Demography, 5 (2): 578‐

589. 

Fişek, N.H. (1974) “An Integrated Health/Family Planning Program in Etimesgut District, 

Turkey”, Studies in Family Planning, 5 (7): 210‐220. 

Page 69: Türkiye'nin Demografik Dönüşümü: Doğurganlık, Aile Planlaması

Türkiye’nin Demografik Dönüşümü  63 

 Franz,  E.  (1994)  Population  Policy  in  Turkey.  Deutches  Orient‐lnstitut,  Hamburg, 

Almanya. 

Gülalp, H. (1994). “Capitalism and the Modern Nation‐State: Rethinking the Creation of 

the Turkish Republic” Journal of Historical Sociology, 7(2): 155‐175.  

Gürsoy‐Tezcan,  A.  (1992)  "Infant  Mortality:  A  Turkish  Puzzle?",  Health  Transition 

Review, 2(2): 131‐49. 

Hacettepe Üniversitesi Nüfus  Etütleri  Enstitüsü  (1980)  Turkish  Fertility  Survey  1978. 

First  Report,  Volume  I:  Methodology  and  Findings,  Hacettepe  University,  Institute  of 

Population Studies, Ankara.  

Hacettepe Üniversitesi Nüfus  Etütleri  Enstitüsü  (1987)  1983  Turkish  Population  and 

Health Survey, Hacettepe University, Institute of Population Studies, Ankara.  

Hacettepe Üniversitesi Nüfus  Etütleri  Enstitüsü  (1989)  1988  Turkish  Population  and 

Health Survey, Hacettepe University Institute of Population Studies, Ankara.  

Hacettepe Üniversitesi Nüfus  Etütleri  Enstitüsü  (1994)  1993  Türkiye Nüfus  ve  Sağlık 

Araştırması, Hacettepe Üniversitesi Nüfus  Etütleri  Enstitüsü,  Sağlık  Bakanlığı AÇSAP Genel 

Müdürlüğü ve Macro International Inc., Ankara.  

Hacettepe Üniversitesi Nüfus  Etütleri  Enstitüsü  (1999)  1998  Türkiye Nüfus  ve  Sağlık 

Araştırması, Hacettepe Üniversitesi Nüfus  Etütleri  Enstitüsü,  Sağlık  Bakanlığı AÇSAP Genel 

Müdürlüğü ve Macro International Inc., Ankara. 

Hacettepe Üniversitesi Nüfus  Etütleri  Enstitüsü  (2004)  2003  Türkiye Nüfus  ve  Sağlık 

Araştırması, Hacettepe Üniversitesi Nüfus  Etütleri  Enstitüsü,  Sağlık  Bakanlığı AÇSAP Genel 

Müdürlüğü,  Devlet  Planlama  Teşkilatı  Müsteşarlığı  ve  Avrıpa  Komisyonu  Türkiye 

Delegasyonu, Ankara. 

Hacettepe Üniversitesi Nüfus Etütleri Enstitüsü (2006a) Türkiye Göç ve Yerinden Olmuş 

Nüfus  Araştırması,  Hacettepe  Üniversitesi  Nüfus  Etütleri  Enstitüsü  ve  Devlet  Planlama 

Teşkilatı Müsteşarlığı Ankara. 

Hacettepe  Üniversitesi  Nüfus  Etütleri  Enstitüsü  (2006b)  Ulusal  Anne  Ölümleri 

Çalışması, Sağlık Bakanlığı ve Avrupa Komisyonu Türkiye Delegasyonu, Ankara. 

Hacettepe Üniversitesi Nüfus  Etütleri  Enstitüsü  (2009)  2008  Türkiye Nüfus  ve  Sağlık 

Araştırması, Hacettepe Üniversitesi Nüfus  Etütleri  Enstitüsü,  Sağlık  Bakanlığı AÇSAP Genel 

Müdürlüğü, Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığı ve TÜBİTAK, Ankara. 

Page 70: Türkiye'nin Demografik Dönüşümü: Doğurganlık, Aile Planlaması

64  Türkiye’nin Demografik Dönüşümü 

 Hancıoğlu, A. (1991) Estimation of Levels and Trends in Mortality from Information on 

the  Survival  Status  of  Close  Relative:  Turkey,  1970‐1985,  Yayınlanmamış  Doktora  Tezi, 

Hacettepe Üniversitesi Nüfus Etütleri Enstitüsü, Ankara. 

Işığıçok,  E.  (1998)  “Türkiye’de  Gelir  Dağılımı  ve  1987‐1994  Gelir  Dağılımı 

Araştırmalarının Karşılaştırılmalı Bir Analizi”, Uludağ Üniversitesi İİBF Dergisi, 16(1): 27‐39. 

İçduygu, A. ve Sirkeci,  İ.  (1998) Cumhuriyet Dönemi Türkiyesi'nde Göç Hareketleri.  in 

Türkiye'de Göç, İstanbul: Tarih Vakfı Yurt Yayınları. 

Küçük, Y. (1989) Türkiye Üzerine Tezler 1: 1908‐1978. Tekin Yayınevi, Ankara. 

Landry,  A.  (1987)  [1933]  'The  demographic  revolution',  Population  &  Development 

Review, 13(4): 731‐40. 

Levine,  N.  ve  Üner,  S.  (1978)  Population  Policy  Formation  and  Implementation  in 

Turkey. Hacettepe University Publications D‐24, Ankara. 

Lewis, B. (2001) The Emergence of Modern Turkey. Oxford University Press, USA. 

Milli Eğitim Bakanlığı (2010) Okuma‐Yazma Çalışmaları, 

http://cygm.meb.gov.tr/halkegtim/okumayazmakurslr.html, Son ziyaret tarihi: 02.02.2010. 

Notestein,  F. W.  (1953)  “Economic Problems of Population Change“, Proceedings of 

the Eight International Conference of Agricultural Economists, New York, 13‐31. 

OECD  (2008) Growing Unequal?  Income Distribution and Poverty  in OECD Countries, 

ISBN Number: 9789264044180, OECD, Belgium. 

Özbay,  F.  (1978)  “Türkiye’de  Doğurganlık  Düzeyine  ve  Değişmelerine  Etki  Eden  Ara 

Değişkenler”,  Türkiye’de Nüfus Yapısı ve Nüfus Sorunları, 1973 Araştırması içinde, Hacettepe 

Üniversitesi Yayınları, Ankara.  

Peker,  M.  (1983)  “Nüfus  Politikaları”,  Türkiye’de  Planlı  Dönemde  Nüfus  ve  Aile 

Planlaması Çalışmaları içinde, Devlet Planlama Teşkilatı, Yayın No: 1931, Ankara. 

Shorter,  F.C.  ve Macura, M.  (1982) Trends  in  Fertility and Mortality  in Turkey 1935‐

1975, Washington: Committee on Population and Demography, U.S. National Academy of 

Sciences, National Academy Press. 

Shorter,  F.C.  ve Angin Z.  (1998)  “Negotiating Reproduction, Gender and  Love during 

the Fertility Decline in Turkey”, Social Science & Medicine, 47(5): 555‐64.  

Shorter, F. C. (1995) “The Crisis of Population Knowledge in Turkey”. New Perspectives 

on Turkey, 12(Spring): 1‐31. İstanbul: Tarih Vakfı.  

Page 71: Türkiye'nin Demografik Dönüşümü: Doğurganlık, Aile Planlaması

Türkiye’nin Demografik Dönüşümü  65 

 Tamer, A.  ve Bozbeyoğlu, A.Ç.  (2004)  “1927 Nüfus  Sayımının  Türkiye’de Ulus Devlet 

İnşasındaki Yeri: Basında Yansımalar”, Nüfusbilim Dergisi, 26: 73‐88. 

Thompson, W.S. (1929) “Population”, American Journal of Sociology, 34(6): 959‐75. 

Toprakçı,  E.  (2006)  “Primary  Schools  and  Compulsory  Education  In  Turkey”, 

International Journal of Educational Reform, 15(1): 31‐39. 

Toros, A. (1985) “Hypotheses on the Major Demographic Developments in the Recent 

Past in Turkey”, Genus, 41 (1‐2):97‐117. 

Tunçbilek, E. Üner, S. ve Ulusoy, M.  (1982) “Türkiye’de Emzirme: Demografik, Sosyo‐

Ekonomik Yönleri ve Çocuk Ölümleri ile İlişkisi”, Nüfusbilim Dergisi, 4: 7‐39. 

Türkiye  İstatistik Kurumu  (1937) 1935 Genel Nüfus Sayımı Türkiye Nüfusu, Yayın No: 

75. Ankara. 

Türkiye İstatistik Kurumu (1944) 1940 Genel Nüfus Sayımı, Yayın No: 158. Ankara. 

Türkiye İstatistik Kurumu (1949) Genel Nüfus Sayımı 1945, Yayın No: 286. Ankara. 

Türkiye İstatistik Kurumu (1954) 1950 Genel Nüfus Sayımı, Yayın No: 359. Ankara. 

Türkiye  İstatistik Kurumu  (1961) 1960 Genel Nüfus Sayımı, Türkiye Nüfusu, Yayın No: 

452. Ankara. 

Türkiye  İstatistik Kurumu  (1964) 1955 Genel Nüfus Sayımı, Türkiye Nüfusu, Yayın No: 

399. Ankara. 

Türkiye  İstatistik  Kurumu  (1969)  1965  Genel  Nüfus  Sayımı:  Nüfusun  Sosyal  ve 

Ekonomik Nitelikleri, Yayın No: 568. Ankara. 

Türkiye  İstatistik  Kurumu  (1973)  1970  Genel  Nüfus  Sayımı:  Nüfusun  Sosyal  ve 

Ekonomik Nitelikleri, Yayın No: 690. Ankara. 

Türkiye  İstatistik  Kurumu  (1982)  1975  Genel  Nüfus  Sayımı:  Nüfusun  Sosyal  ve 

Ekonomik Nitelikleri, Yayın No: 988. Ankara. 

Türkiye  İstatistik  Kurumu  (1984)  1980  Genel  Nüfus  Sayımı:  Nüfusun  Sosyal  ve 

Ekonomik Nitelikleri, Yayın No: 1072. Ankara. 

Türkiye  İstatistik  Kurumu  (1989)  1985  Genel  Nüfus  Sayımı:  Nüfusun  Sosyal  ve 

Ekonomik Nitelikleri, Yayın No: 1369. Ankara. 

Türkiye  İstatistik  Kurumu  (1993a)  1990  Genel  Nüfus  Sayımı:  Nüfusun  Sosyal  ve 

Ekonomik Nitelikleri, Yayın No: 1616. Ankara. 

Page 72: Türkiye'nin Demografik Dönüşümü: Doğurganlık, Aile Planlaması

66  Türkiye’nin Demografik Dönüşümü 

 Türkiye İstatistik Kurumu (1993b) 1989 Turkish Demographic Survey, State Institute of 

Statistics, Prime Ministry of Republic of Turkey Ankara.  

Türkiye  İstatistik Kurumu  (1995) The Population of Turkey, 1923‐1994: Demographic 

Structure and Development. Yayın No: 1716. Ankara. 

Türkiye  İstatistik Kurumu (2001) 1998 Evlenme  İstatistikleri, Türkiye  İstatistik Kurumu, 

Yayın No: 2481. Ankara. 

Türkiye İstatistik Kurumu (2003) 2002 Türkiye İstatistik Yıllığı, Türkiye İstatistik Kurumu, 

Yayın No: 2779. Ankara. 

Türkiye  İstatistik  Kurumu  (2003)  2000  Genel  Nüfus  Sayımı:  Nüfusun  Sosyal  ve 

Ekonomik Nitelikleri, Türkiye İstatistik Kurumu, Yayın No: 2759. Ankara. 

Türkiye İstatistik Kurumu (2008) Evlenme İstatistikleri 2007, State Institute of Statistics, 

Prime Ministry of Republic of Turkey, Yayın No: 3173. Ankara. 

Türkiye  İstatistik  Kurumu  (2009)  Nüfus  Projeksiyonları:  2008‐2050,  Yayınlanmamış 

çalışma. 

Türkiye İstatistik Kurumu (2010a) Nüfus, Yıllık Nüfus Artış Hızı ve Yıl Ortası Nüfus 

Tahmini, 1927‐2000 

http://www.tuik.gov.tr/PreIstatistikTablo.do?istab_id=201, Son ziyaret tarihi: 02.02.2010.  

Türkiye İstatistik Kurumu (2010b) Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi, İl, Yaş Grubu ve 

Cinsiyete Göre Nüfus  

http://www.tuik.gov.tr/PreIstatistikTablo.do?istab_id=945, Son ziyaret tarihi: 02.02.2010.  

Türkiye İstatistik Kurumu (2010c) Yaş Grubu ve Cinsiyete Göre Yıl Ortası Nüfus 

Projeksiyonları  

http://www.tuik.gov.tr/PreIstatistikTablo.do?istab_id=243, Son ziyaret tarihi: 02.02.2010.  

Türkiye İstatistik Kurumu (2010d) Nüfus ve Kalkınma Göstergeleri, Nüfus ve Demografi 

http://nkg.tuik.gov.tr/goster.asp?aile=1, Son ziyaret tarihi: 02.02.2010.  

Türkiye İstatistik Kurumu (2010e) Okuma Yazma Bilen Nüfus, 1935‐2000 

http://www.tuik.gov.tr/PreIstatistikTablo.do?istab_id=207, Son ziyaret tarihi: 02.02.2010.  

Türkiye İstatistik Kurumu (2010f) Nüfus ve Kalkınma Göstergeleri, Eğitim 

 http://nkg.tuik.gov.tr/goster.asp?aile=3, Son ziyaret tarihi: 02.02.2010.  

   

Page 73: Türkiye'nin Demografik Dönüşümü: Doğurganlık, Aile Planlaması

Türkiye’nin Demografik Dönüşümü  67 

 Türkiye İstatistik Kurumu (2010g) Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi, Okuma Yazma 

Durumu ve Cinsiyete Göre Nüfus ( 6 +yaş ) – 2008, Türkiye 

http://report.tuik.gov.tr/reports/rwservlet?adnksdb2=&report=turkiye_cinsiyet_yas_egitim_

top.RDF&p_xkod=okuryazar_kod&p_yas=6&p_yil=2008&p_dil=1&desformat=html&ENVID=

nufus2000db2Env, Son ziyaret tarihi: 02.02.2010. 

Türkiye İstatistik Kurumu (2010h) Öğretim Yılı ve Eğitim (8 yıllık zorunlu eğitim) 

Seviyesine Göre Okullaşma Oranı , 

http://www.tuik.gov.tr/PreIstatistikTablo.do?istab_id=135, Son ziyaret tarihi: 02.02.2010.  

Türkiye İstatistik Kurumu (2010i) Okuryazarlık ve Eğitim Durumuna Göre Nüfus, 1975‐

2000 

http://www.tuik.gov.tr/PreIstatistikTablo.do?istab_id=209, Son ziyaret tarihi: 02.02.2010. 

Türkiye İstatistik Kurumu (2010j) Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi, Bitirilen Eğitim 

Düzeyi, Cinsiyet ve Yaş Grubuna Göre Nüfus, 2008 

http://report.tuik.gov.tr/reports/rwservlet?adnksdb2=&report=turkiye_cinsiyet_yasgrp_egit

im_top.RDF&p_xkod=egitim_kod&p_yil=2008&p_dil=1&desformat=html&ENVID=nufus2000

db2Env, Son ziyaret tarihi: 02.02.2010. 

Türkiye İstatistik Kurumu (2010k) Şehir ve Köy Nüfusu, 1927‐2000 

http://www.tuik.gov.tr/PreIstatistikTablo.do?istab_id=202, Son ziyaret tarihi: 02.02.2010.  

Türkiye İstatistik Kurumu (2010l) Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi, İl ve Cinsiyete göre 

il/ilçe merkezi, belde/köy nüfusu ve nüfus yoğunluğu, 

 http://www.tuik.gov.tr/PreIstatistikTablo.do?istab_id=943, Son ziyaret tarihi: 02.02.2010.  

Türkiye İstatistik Kurumu (2010m) Kurumsal Olmayan Nüfusun Yıllar ve Cinsiyete Göre 

İşgücü Durumu, 1988‐1999, http://www.tuik.gov.tr/PreIstatistikTablo.do?istab_id=542,  Son 

ziyaret tarihi: 02.02.2010.  

Türkiye  İstatistik  Kurumu  (2010n)  2000‐2006,  Kurumsal  Olmayan  Nüfusun  Yıllar  ve 

Cinsiyete  Göre  İşgücü  Durumu,  http://www.tuik.gov.tr/PreIstatistikTablo.do?istab_id=569, 

Son ziyaret tarihi: 02.02.2010.  

Türkiye  İstatistik Kurumu (2010o) Kurumsal Olmayan Nüfusun Yıllar ve Cinsiyete Göre 

İşgücü Durumu, 2004‐2009, http://www.tuik.gov.tr/PreIstatistikTablo.do?istab_id=1181, Son 

ziyaret tarihi: 02.02.2010.  

Page 74: Türkiye'nin Demografik Dönüşümü: Doğurganlık, Aile Planlaması

68  Türkiye’nin Demografik Dönüşümü 

 Türkiye  İstatistik  Kurumu  (2010p)  Ekonomik  Faaliyete  Göre  İstihdam  Edilen  Nüfus, 

1980‐2000,  http://www.tuik.gov.tr/PreIstatistikTablo.do?istab_id=214,  Son  ziyaret  tarihi: 

08.02.2010. 

Türkiye  İstatistik Kurumu  (2010r)  İstihdam Edilenlerin Yıllar ve Cinsiyete Göre  İktisadi 

Faaliyet  Kolları,  1988‐1999,  http://www.tuik.gov.tr/PreIstatistikTablo.do?istab_id=546,  Son 

ziyaret tarihi: 08.02.2010. 

Türkiye  İstatistik Kurumu  (2010s)  İstihdam Edilenlerin Yıllar ve Cinsiyete Göre  İktisadi 

Faaliyet  Kolları,  2000‐2006,  http://www.tuik.gov.tr/PreIstatistikTablo.do?istab_id=573,  Son 

ziyaret tarihi: 08.02.2010. 

Türkiye  İstatistik  Kurumu  (2010t)  Dinamik  Sorgulama,  İşgücü  İstatistikleri, 

http://www.tuik.gov.tr/isgucu/IstihdamRapor.do, Son ziyaret tarihi: 08.02.2010. 

Türkiye  İstatistik Kurumu  (2010u)  İstihdam Edilenlerin Yıllar ve Cinsiyete Göre  İktisadi 

Faaliyet Kolları, 2007‐2009, http://www.tuik.gov.tr/PreIstatistikTablo.do?istab_id=1185, Son 

ziyaret tarihi: 08.02.2010. 

Türkiye İstatistik Kurumu (2010v) Yoksulluk Sınırı Yöntemlerine Göre Fertlerin Yoksulluk 

Oranları,  Türkiye,  http://www.tuik.gov.tr/PreIstatistikTablo.do?istab_id=462,  Son  ziyaret 

tarihi: 02.02.2010.  

Türkiye  İstatistik Kurumu  (2010y) Haber Bülteni, Gelir ve Yaşam Koşulları Araştırması 

Sonuçları,  2006‐2007,  http://www.tuik.gov.tr/PreHaberBultenleri.do?id=8369,  Son  ziyaret 

tarihi: 02.02.2010. 

Türkiye İstatistik Kurumu (2010z) Haber Bülteni, 2005 Gelir Dağılımı Sonuçları, 

http://www.tuik.gov.tr/PreHaberBultenleri.do?id=408, Son ziyaret tarihi: 02.02.2010.  

Türkiye İstatistik Kurumu, (2010aa) Haber Bülteni, Gelir Dağılımı Sonuçları 2004 

http://www.tuik.gov.tr/PreHaberBultenleri.do?id=227, Son ziyaret tarihi: 02.02.2010.   

Türkiye  İstatistik  Kurumu  (2010ab)  İstatistiki  Bölge  Birimleri  Sınıflamasına  göre  kaba 

evlenme  hızı,  http://www.tuik.gov.tr/PreIstatistikTablo.do?istab_id=74,  Son  ziyaret  tarihi: 

02.02.2010. 

Türkiye İstatistik Kurumu (2010ac) Doğurganlık, Bebek ve Çocuk Ölüm Hızları, 1970‐

2000 

http://www.tuik.gov.tr/PreIstatistikTablo.do?istab_id=210 , Son ziyaret tarihi: 02.02.2010. 

Page 75: Türkiye'nin Demografik Dönüşümü: Doğurganlık, Aile Planlaması

Türkiye’nin Demografik Dönüşümü  69 

 TÜSİAD  (1999)  Türkiye’nin  Fırsat  Penceresi  Demografik  Geçiş  ve  İzdüşümleri.  Türk 

Sanayicileri ve İşadamları Derneği, ISBN: 975 – 7249 – 78 – 5, İstanbul. 

Tunalı,  İ.  (2004)  İstihdam  Durum  Raporu:  Türkiye’de  İşgücü  Piyasası  ve  İstihdam 

Araştırması, Türkiye İş Kurumu, Ankara. 

UNICEF  (2009)  The  State  of World’s  Children  2009: Maternal  and Newborn Health, 

UNICEF, New York. 

Üner, S. (1984) Türkiye Nüfusu: Boyutlar Sorunlar Yorumlar. HÜNEE Yayınları, Ankara. 

Van  De  Kaa,  D.  (1999)  “Europe  and  Its  Population:  The  Long  View”,  European 

Populations: Unity  in Diversity  içinde  (Editörler: Dirk  van De Kaa, Henri  Leridon, Giuseppe 

Gesano ve Marek Okolski), Kluwer Academic Press, Hollanda. 

World Bank (2010) World Development Report, 2009: Reshaping Economic Geography, 

The World Bank, Washington. 

World  Health  Organization  (WHO)  (1996)  Revised  1990  Estimates  of  Maternal 

Mortality: A New Approach  by WHO  and UNICEF, World Health Organization  and United 

Nations Children’s Fund, Geneva. 

World  Health  Organization  (WHO)  (2001)  Maternal  Mortality  in  1995:  Estimates 

Developed  by  WHO,  UNICEF,  UNFPA,  World  Health  Organization  and  United  Nations 

Children’s Fund, Geneva. 

World Health Organization (WHO) (2010) Global Civil Society Statement of Support for 

Newborn, Child and Maternal Health Interventions,  

http://www.who.int/immunization/funding/NGO_SOWVI_Support_Statement_21‐10‐

09.pdf, Son ziyaret tarihi: 08.02.2010. 

Yüksel,  İ.  (2008)   Quantitative  and Qualitative  Analysis  of  Cultural  Factors  Affecting 

Early  Age Mortality  in  Turkey,  Yayınlanmamış  Doktora  Tezi,  Hacettepe  Üniversitesi  Nüfus 

Etütleri Enstitüsü, Ankara. 

Yükseler,  Z.  (2003)  “2002  Hanehalkı  Bütçe  Anketi:  Gelir  Dağılımı  ve  Tüketim 

Harcamalarına  İlişkin  Sonuçların  Değerlendirilmesi”,  Türkiye  Ekonomi  Kurumu  Tartışma 

Metni, 6. 

 

 

Page 76: Türkiye'nin Demografik Dönüşümü: Doğurganlık, Aile Planlaması

70  Türkiye’nin Demografik Dönüşümü 

 

EK 1 1968‐2008 Döneminde Gerçekleştirilen Demografik Araştırmalara İlişkin Özet Bilgiler 

 

 Araştırma    İşbirliği yapan kurumlar    Örneklem tasarımı    Kullanılan sorukağıtları   Görüşme sayısı   Cevaplama oranları 1968 Türkiye’de Aile Yapısı ve Nüfus Sorunları Araştırması 

Hacettepe Üniversitesi Nüfus Etütleri Enstitüsü  Çok aşamalı, tabakalı, küme örneklemi 

Hanehalkı sorukağıdı Kadın sorukağıdı Erkek sorukağıdı Köy genel bilgi sorukağıdı 

Hanehalkı: 4.505 Kadın: 3.303 Erkek: 2.787 

Hanehalkı: %89.7a Kadın: %88.7 Erkek: %74.9 

1973 Türkiye’de Nüfus Yapısı ve Nüfus Sorunları Araştırması 

Hacettepe Üniversitesi Nüfus Etütleri Enstitüsü  Çok aşamalı, tabakalı, küme örneklemi 

Hanehalkı sorukağıdı Kadın sorukağıdı  Erkek sorukağıdı  Boşanmış veya dul kadın sorukağıdı Köy ve kasaba genel bilgi sorukağıdı 

Hanehalkı: 6.500 Kadın: 4.580 

Hanehalkı: ‐b Kadın: ‐b 

1978 Türkiye Doğurganlık Araştırması  

Hacettepe Üniversitesi Nüfus Etütleri Enstitüsü World Fertility Surveys 

Çok aşamalı, tabakalı, küme örneklemi 

Hanehalkı sorukağıdı Kadın sorukağıdı 

Hanehalkı: 5.142 Kadın: 4.431 

Hanehalkı: %85.2 Kadın: %92.9 

1983 Türkiye Doğurganlık ve Aile Sağlığı Araştırması 

Hacettepe Üniversitesi Nüfus Etütleri Enstitüsü Westinghouse Overseas Corporation Public Applied Systems 

Çok aşamalı, tabakalı  küme örneklemi 

Hanehalkı sorukağıdı   Kadın sorukağıdı 

Hanehalkı: 6.545 Kadın: 5.398 

Hanehalkı: ‐b Kadın: %94.5 

1988 Türkiye Doğurganlık ve Sağlık Araştırması 

Hacettepe Üniversitesi Nüfus Etütleri Enstitüsü  T.C. Başbakanlık Devlet Planlama Teşkilatı  T.C. Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı  USAID, Center for Disease Control 

Çok aşamalı, tabakalı, küme örneklemi 

Hanehalkı sorukağıdı  Kadın sorukağıdı Koca sorukağıdı 

Hanehalkı: 6.552 Kadın: 5.257 Koca: 2.264 

Hanehalkı: %92.6 Kadın: %95.0 Koca: %83.6 

1993 Türkiye Nüfus ve Sağlık Araştırması 

Hacettepe Üniversitesi Nüfus Etütleri Enstitüsü T.C. Sağlık Bakanlığı, Ana Çocuk Sağlığı ve Aile Planlaması Genel Müdürlüğü, Macro International Inc. 

Ağırlıklı, çok aşamalı, tabakalı küme örneklemi 

Hanehalkı sorukağıdı Kadın sorukağıdı 

Hanehalkı: 8.619 Kadın: 6.519 

Hanehalkı: %96.8 Kadın: %95.0 

1998 Türkiye Nüfus ve Sağlık Araştırması 

Hacettepe Üniversitesi Nüfus Etütleri Enstitüsü  Macro International Inc. 

Ağırlıklı, çok aşamalı, tabakalı küme örneklemi 

Hanehalkı sorukağıdı Kadın sorukağıdı Evlenmemiş kadın sorukağıdı Koca sorukağıdı 

Hanehalkı: 8.059 Kadın: 6.152 Evlenmemiş kadın: 2.424 Koca: 1.971 

Hanehalkı: %93.8 Kadın: %90.6 Koca: %64.8 

2003 Türkiye Nüfus ve Sağlık Araştırması 

Hacettepe Üniversitesi Nüfus Etütleri Enstitüsü  T.C. Sağlık Bakanlığı, Ana Çocuk Sağlığı ve Aile Planlaması Genel Müdürlüğü 

Ağırlıklı, çok aşamalı, tabakalı küme örneklemi 

Hanehalkı sorukağıdı Kadın sorukağıdı 

Hanehalkı: 10.836 Kadın: 8.075 

Hanehalkı: %92.9 Kadın: %95.6 

2008 Türkiye Nüfus ve Sağlık Araştırması 

Hacettepe Üniversitesi Nüfus Etütleri Enstitüsü T.C. Sağlık Bakanlığı, Ana Çocuk Sağlığı ve Aile Planlaması Genel Müdürlüğü T.C. Başbakanlık Devlet Planlama Teşkilatı Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu 

Ağırlıklı, çok aşamalı, tabakalı küme örneklemi 

Hanehalkı sorukağıdı  Kadın sorukağıdı 

Hanehalkı: 10.525 Kadın: 7.405 

Hanehalkı: %88.4 Kadın: %92.5  

a Tamamlanmış sorukağıtlarının oranıdır.   b Bu bilgiler araştırma raporlarında mevcut değildir.   

Page 77: Türkiye'nin Demografik Dönüşümü: Doğurganlık, Aile Planlaması

Türkiye’nin Demografik Dönüşümü  71 

 

EK 2  557 Sayılı Nüfus Planlaması Hakkında Kanun (1965) 

 TEMEL HÜKÜMLER:  Madde 1 ‐ Nüfus planlaması, fertlerin istedikleri sayıda ve istedikleri zaman çocuk sahibi olmaları demektir.  Bu husus, gebeliği önleyici tedbirlerle sağlanır. Tıbbi zaruretler dışında gebelik sona erdirilemez veya sterilizasyon 

veya kastrasyon ameliyesi yapılamaz. Madde  2  ‐ Nüfus  planlaması  zaruretinin  halka  duyurulması  ve  bu  hususlarla  ilgili  eğitim,  öğretim  ve  uygulama 

Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığınca hazırlanacak bir yönetmelik esaslarına göre askeri, resmi ve gönüllü teşekkülleri ile işbirliği yaparak yürütülür. 

Bu maksatla  Sağlık  ve  Sosyal  Yardım  Bakanlığı,  özel  teşkilat  kurmaya,  gebeliği  önleyici  ilaç  ve  araçları muhtaç olanlara parasız veya maliyetinden ucuz fiyatla vermeye veya verdirmeye veya sattırmak için tedbir almaya yetkilidir. 

Nüfus  planlamasında  kullanılacak  ilaç  ve  araçların  niteliği  ile  tatbikata  ait  yönetmelik  Sağlık  ve  Sosyal  Yardım Bakanlığı  tarafından,  aralarında  tıp  fakülteleri  öğretim  üyelerinin  de  bulunduğu  bir  komisyonun  yazılı  mütalaası alınmak suretiyle tesbit edilir. 

 TIBBİ  ZARURET  HALİNDE  GEBELİĞİN  SONA  ERDİRİLMESİ  VE  STERİLİZASYON  YAPILABİLMESİ  İLE  İLGİLİ HÜKÜMLER: Madde 3  ‐ Gebeliğin ana hayatını  tehdit ettiği veya edeceği, rüşeymin veya ceninin normal gelişmesini  imkansız 

kılan veya doğacak çocuk ile onu takip edecek nesiller için ağır maluliyet sebebi teşkil edecek hallerde Sağlık ve Sosyal Yardım  Bakanlığının  yetkili  kılacağı  kurulların  objektif  arazlara  dayanan  gerekçeli  raporları  üzerine  rahim  tahliye edilebilir.     Derhal müdahale edilmediği takdirde hayatı veya hayati organlardan birisini tehdit eden acil hallerde durumu tespit eden yetkili hekim tarafından da gerekli müdahale yapılarak rahim tahliye edilebilir.     Ancak, hekim bu müdahaleyi yapmadan evvel veya mümkün olmadığı ahvelde en geç yirmi dört saat içinde yapılan müdahale  ile müdahaleyi  icabettiren gerekçeleri  illerde Sağlık ve Sosyal Yardım Müdürlüklerine,  ilçelerde hükümet tabipliklerine bildirmeye mecburdur.     Müdahale  yolu  ile  rahmin  tahliyesi  ile  ilgili  esaslar,  hastalıklar,  tahliyenin  yapılabileceği  yer  ve  kurumlar  ile  acil hallerin nelerden ibaret bulunduğu ve yapılacak ihbarın şekil ve mahiyeti Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı tarafından çıkarılacak bir tüzükle düzenlenir.     Madde 4  ‐ Bir kadının gebe kalmamasını gerektirecek bir hastalık veya arıza  ile malül olduğu veya bir erkek veya kadının  irsen  intikal  eden  vahim  bir  hastalığı  olduğu  tıbben  sabit  olursa,  bunların  çocuk  yapma  kabiliyetinin  cinsi ihtiyaçların tatmine mani olmadan izalesi için gerekli müdahaleler Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığının yetkili kılacağı kurulların objektif araza dayanan gerekçeli raporu  ile yapılabilir. Bu hususla  ilgili esaslar, hastalıklar ve müdahalenin yapılabileceği yerler 3 üncü maddede çıkarılacağı belirtilen tüzükle belirtilir.     Herhangi  bir  hastalığın  tedavisi  için  yapılan  ve mahiyetleri  itibariyle  sterilizasyon  veya  kastrasyonu  intaç  eden müdahaleler bu hükmün dışındadır.     Madde 5 ‐ Üçüncü ve dördüncü maddelerde belirtilen müdahaleler, alakalı şahsın yazılı rızasına, küçüklerde velinin, vesayet altında bulunup da reşit veya mümeyyiz olmayan şahıslarda Sulh Mahkemesinin izin vermesine bağlıdır.      Veli veya Sulh Mahkemesinden izin alma zamana ihtiyaç gösterdiği ve derhal müdahale edilmediği takdirde hayatı veya hayati organlardan birisini tehdit eden acil hallerde izin şart değildir.       CEZA HÜKÜMLERİ: 

Madde  6  ‐  Sağlık  ve  Sosyal  Yardım  Bakanlığınca  bu  Kanunun  2  nci maddesine  göre  gebeliği  önleyici  nitelikte oldukları kabul edilmeyen  ilaç ve araçları yurt  içinde  imal edenler veya her ne suretle olursa olsun dağıtanlar veya ticaret maksadı ile yurda sokanlar veya bu maksatla bulunduranlar 7 aydan iki yıla kadar hapis ve 2.000 liradan 10.000 liraya kadar ağır para cezasına çarptırılırlar, imalathaneler kapatılır ilaç ve araçlar müsadere olunur.     Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığınca bu Kanunun 2 nci maddesine göre gebeliği önleyici nitelikte oldukları kabul edilen  ilaç  ve  araçların  reklam  ve  propagandası  1262  sayılı  Kanunun  13  üncü maddesine  göre  yapılır. Buna  aykırı hareket edenler bir aydan 6 aya kadar hapis ve 500 liradan 1.000 liraya kadar ağır para cezasına çarptırılırlar.     Madde 7 ‐  Bu kanunun 3, 4 ve 5 inci maddeleri hükümlerine aykırı fiil ve hareketlerde bulunanlar,  T. C. K. ile ceza hükümleri ihtiva eden diğer kanunlarda daha ağır cezalar tayin edilmemiş ise 500 liradan 1.000 liraya kadar ağır para cezasına çarptırılırlar.     

Page 78: Türkiye'nin Demografik Dönüşümü: Doğurganlık, Aile Planlaması

72  Türkiye’nin Demografik Dönüşümü 

 KALDIRILAN HÜKÜMLER:  

    Madde 8 ‐ 1593 sayıı Umumi Hıfzıssıhha Kanununun 3 üncü maddesinin 1 inci fıkrasının doğumu tezyit hakkındaki hükmü ile 152 nci maddesinin başındaki “ilhaka mani veya” kelimeleri ve 156 ncı maddeleri kaldırılmıştır.     Madde  9  ‐  765  sayılı  Türk  Ceza  Kanununun  3038  sayılı  kanunla  değiştirilen  471  inci maddesinin  2  nci  fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir:     Birinci fıkrada yazılı fiil ve hareketlerin işlenmesini teşvik eden veya bu fiil ve hareketlerin işlenmesi için propaganda yapan kimse bir seneye kadar hapis veya 1.000 liraya kadar ağır para cezası ile cezalandırılır. Eğer fiil kazanç gayesi ile işlenmiş ise her iki ceza birlikte hükmolunur.          YÜRÜRLÜK:     Madde  10  ‐  Bu  kanunun  1  inci  ve  2  nci maddeleri  yayımı  tarihinde  ve  diğer  hükümleri  yayımından  3  ay  sonra yürürlüğe girer.       YÜRÜTME:     Madde 11 ‐ Bu kanunun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.  

 

   

Page 79: Türkiye'nin Demografik Dönüşümü: Doğurganlık, Aile Planlaması

Türkiye’nin Demografik Dönüşümü  73 

 

EK 3 2827 Sayılı Nüfus Planlaması Hakkında Kanun (1983) 

     AMAÇ:     Madde 1 ‐ Bu Kanunun amacı, nüfus planlaması esaslarını, gebeliğin sona erdirilmesi ve sterilizasyon ameliyelerini, acil müdahale halleri ile gebeliği önleyici ilaç ve araçların temin, imal ve saptanmasına ilişkin hususları düzenlemektir.          NÜFUS PLANLAMASI:     Madde 2 ‐ Nüfus planlaması, fertlerin istedikleri sayıda ve istedikleri zaman çocuk sahibi olmaları demektir.      Devlet,  nüfus  planlamasının  öğretimi  ile  uygulanmasını  sağlamak  için  gerekli  tedbirleri  alır.  Nüfus  planlaması gebeliği önleyici tedbirlerle sağlanır.     Gebeliğin sona erdirilmesi ve sterilizasyon, Devletin gözetim ve denetimi altında yapılır.      Bu  Kanunun  öngördüğü  haller  dışında  gebelik  sona  erdirilemez  ve  sterilizasyon  veya  kastrasyon  ameliyesi yapılamaz.      NÜFUS PLANLAMASIYLA İLGİLİ EĞİTİM, ÖĞRETİM VE UYGULAMA HİZMETLERİ:     Madde  3  ‐ Nüfus  planlaması  zaruretinin  halka  duyurulması  ve  bu  hususlarla  ilgili  eğitim,  öğretim  ve  uygulama hizmetleri Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığının koordinatörlüğünde, Milli Savunma, Milli Eğitim ve Sosyal Güvenlik Bakanlıklarınca birlikte hazırlanarak Bakanlar Kurulu kararı ile yürürlüğe konulacak yönetmelik esaslarına göre, Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığınca; üniversiteler, Türkiye Radyo  ‐ Televizyon Kurumu  ile sosyal güvenlik kurumları,  tüm kamu  kurum  ve  kuruluşları,  kamu  kurumu  niteliğindeki  ilgili  meslek  kuruluşları  ve  gönüllü  kuruluşlarla  işbirliği yapılarak yerine getirilir.     Bu maksatla Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı, özel  teşkilat kurmaya, gebeliği önleyici  ilaç ve araçları  temin veya imal etmeye veya ettirmeye, muhtaç olanlara bu ilaç ve araçları parasız veya maliyetinden ucuz fiyatla vermeye veya verdirmeye veya sattırmak  için  tedbir almaya yetkilidir.  İlaç ve araçların  imal veya Türkiye'ye  İthali Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığının iznine tabidir.     Nüfus planlamasında kullanılacak ilaç ve araçların niteliği, aralarında tıp fakülteleri öğretim üyelerinin de bulunduğu bir komisyonun yazılı görüşü alınmak suretiyle Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığınca saptanır. Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığınca bu şekilde saptanmamış  ilaç ve araçlar üniversitelerin tıp fakülteleri de dahil olmak üzere hiçbir birim, kurum ve kuruluşca insanlar üzerinde kullanılamaz.     Komisyonun kuruluş ve  işleyişi, gebeliğin önlenmesine ilişkin yöntemler ve uygulama açısından hekim, hemşire ve ebelerin  eğitim  ve  görevlendirilme  esas  ve  usulleri  ile  uygulamada  yetkilerini  belirleyen  hususlar  Sağlık  ve  Sosyal Yardım Bakanlığı tarafından çıkarılacak bir yönetmelikle düzenlenir.     Hekim,  hemşire  ve  ebeler  özel  kanunlardaki  şartlara  bağlı  olmaksızın  bu  yönetmelikle  belirtilen  şartlara  uygun olarak gebeliği önleyici yöntemleri uygularlar.      STERİLİZASYON VE KASTRASYON:     Madde 4 ‐ Sterilizasyon, bir erkek veya kadının çocuk yapma kabiliyetinin cinsi ihtiyaçlarını tatmine mani olmadan izalesi için yapılan müdahale demektir.     Sterilizasyon ameliyatı, tıbbi sakınca olmadığı takdirde reşit kişinin isteği üzerine yapılır.     Bir  ameliyatın  seyri  sırasında  tıbbi  zaruret nedeniyle bir hastalığın  tedavisi  için  kastrasyonu  gerektiren hallerde, kişinin rızasına bakılmaksızın kastrasyon ameliyesi yapılabilir.      GEBELİĞİN SONA ERDİRİLMESİ:     Madde 5 ‐ Gebeliğin onuncu haftası doluncaya kadar annenin sağlığı açısından tıbbi sakınca olmadığı takdirde istek üzerine rahim tahliye edilir.     Gebelik süresi, on haftadan fazla ise rahim ancak gebelik, annenin hayatını tehdit ettiği veya edeceği veya doğacak çocuk ile onu takip edecek nesiller için ağır maluliyete neden olacağı hallerde doğum ve kadın hastalıkları uzmanı ve ilgili daldan bir uzmanın objektif bulgulara dayanan gerekçeli raporları ile tahliye edilir.     Derhal müdahale edilmediği takdirde hayatı veya hayati organlardan birisini tehdit eden acil hallerde durumu tespit eden yetkili hekim tarafından gerekli müdahale yapılarak rahim tahliye edilir. Ancak, hekim bu müdahaleyi yapmadan önce veya mümkün olmadığı hallerde müdahaleden  itibaren en geç yirmidört saat  içinde müdahale yapılan kadının kimliği,  yapılan müdahale  ile müdahaleyi  icabettiren  gerekçeleri  illerde  Sağlık  ve  Sosyal  Yardım Müdürlüklerine, ilçelerde hükümet tabipliklerine bildirmeye zorunludur.     Acil müdahale hallerinin nelerden  ibaret olduğu ve yapılacak  ihbarın  şekil ve mahiyeti  ile  sterilizasyon ve  rahim tahliyesini  kabul  edenlerden  istenilecek  izin  belgesinin  şekli  ve  doldurulma  esasları,  bunların  yapılacağı  yerler,  bu yerlerde bulunması gereken sağlık ve diğer koşullar ve bu yerlerin denetimi ve gözetimi  ile  ilgili hususlar çıkarılacak tüzükte belirtilir. 

Page 80: Türkiye'nin Demografik Dönüşümü: Doğurganlık, Aile Planlaması

74  Türkiye’nin Demografik Dönüşümü 

      GEBELİĞİN SONA ERDİRİLMESİNDE İZİN:     Madde 6  ‐ 5  inci maddede belirtilen müdahale, gebe kadının  iznine, küçüklerde küçüğün  rızası  ile velinin  iznine, vesayet altında bulunup da reşit veya mümeyyiz olmayan kişilerde reşit olmayan kişinin ve vasinin rızası  ile birlikte sulh hakiminin  izin vermesine bağlıdır. Ancak akıl maluliyeti nedeni  ile  şuur serbestisine sahip olmayan gebe kadın hakkında rahim tahliyesi için kendi rızası aranmaz.      4  üncü maddenin  ikinci  ve  5  inci maddenin  birinci  fıkralarında  belirtilen  ve  rızaları  aranılacak  kişiler  evli  iseler, sterilizasyon veya rahim tahliyesi için eşin de rızası gerekir.     Veli veya sulh mahkemesinden izin alma zamana ihtiyaç gösterdiği ve derhal müdahale edilmediği takdirde hayatı veya hayati organlardan birisini tehdit eden acil hallerde izin şart değildir.      İLAÇ VE ARAÇLARIN İMAL, REKLAM VE PROPAGANDASIYLA İLGİLİ HÜKÜMLERE AYKIRI EYLEMLER:     Madde 7‐ (Değişik madde: 23/01/2008‐5728 S.K./400.mad)     Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığınca bu Kanunun 3 üncü maddesine göre gebeliği önleyici nitelikte oldukları kabul edilmeyen ilaç ve araçları yurt içinde imal edenler veya her ne suretle olursa olsun dağıtanlar veya ticaret maksadıyla yurda sokanlar veya bu maksatla bulunduranlar bir yıldan üç yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.      Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığınca bu Kanunun 3 üncü maddesine göre gebeliği önleyici nitelikte oldukları kabul edilen  ilaç ve araçların  reklam ve propagandası 14/5/1928  tarihli ve 1262 sayılı Kanunun 13 üncü maddesine göre yapılır. Buna aykırı hareket edenler bir yıla kadar hapis ve adlî para cezası ile cezalandırılır.      SAPTANMAMIŞ İLAÇ VE ARAÇLARIN KULLANILMASI:     Madde 8‐ (Değişik madde: 23/01/2008‐5728 S.K./401.mad)      Bu  Kanunun  3  üncü  maddesinin  üçüncü  fıkrasına  aykırı  hareket  eden  kişiler  ve  kurum  yetkilileri,  Türk  Ceza Kanununun 90 ıncı maddesi hükümlerine göre cezalandırılır.       Bu  Kanunun  3  üncü  maddesinin  beşinci  fıkrası  hükümlerine  aykırı  hareket  edenlere,  filleri  suç  oluşturmadığı takdirde mahallî mülkî amir tarafından ikiyüz Türk Lirası idarî para cezası verilir.      DEĞİŞTİRİLEN KANUN HÜKÜMLERİ:     Madde  9  ‐  (Bu madde  01/03/1926  tarih  ve  765  sayılı  Türk Ceza Kanununun  ikinci  kitabının dokuzuncu babının dördüncü faslının başlığı ile 468, 470 ve 471 inci maddeleri ile 469 uncu maddesinin birinci fıkrasının değiştirilmesi ile ilgili olup adı geçen kanundaki yerlerine işlenmişlerdir.)     Madde 10  ‐  (Bu madde 01/03/1926  tarih ve 765  sayılı Türk Ceza Kanununun  ikinci kitabının dokuzuncu babının dördüncü faslının başlığı ile 468, 470 ve 471 inci maddeleri ile 469 uncu maddesinin birinci fıkrasının değiştirilmesi ile ilgili olup adı geçen kanundaki yerlerine işlenmişlerdir.)     Madde 11  ‐  (Bu madde 01/03/1926  tarih ve 765  sayılı Türk Ceza Kanununun  ikinci kitabının dokuzuncu babının dördüncü faslının başlığı ile 468, 470 ve 471 inci maddeleri ile 469 uncu maddesinin birinci fıkrasının değiştirilmesi ile ilgili olup adı geçen kanundaki yerlerine işlenmişlerdir.)     Madde 12  ‐  (Bu madde 01/03/1926  tarih ve 765  sayılı Türk Ceza Kanununun  ikinci kitabının dokuzuncu babının dördüncü faslının başlığı ile 468, 470 ve 471 inci maddeleri ile 469 uncu maddesinin birinci fıkrasının değiştirilmesi ile ilgili olup adı geçen kanundaki yerlerine işlenmişlerdir.)      YÜRÜRLÜKTEN KALDIRILAN KANUN VE HÜKÜMLER:     Madde 13 ‐ 01/04/1965 tarih ve 557 sayılı Nüfus Planlaması Hakkında Kanun ile 01/03/1926 tarih ve 765 sayılı Türk Ceza Kanununun 472 nci maddesinin ikinci fıkrası yürürlükten kaldırılmıştır.      GEÇİCİ MADDELER     Geçici Madde 1 ‐ Bu Kanunun yayımı tarihinden itibaren en geç üç ay içinde düzenlenerek yürürlüğe konulacak olan tüzük  ile yönetmelikler yürürlüğe girinceye kadar, 557  sayılı Nüfus Planlaması Hakkında Kanun hükümleri uyarınca yürürlüğe  konulmuş  bulunan  Tıbbi  Zaruret Halinde Gebeliğin  Sona  Erdirilmesi  ve  Sterilizasyon  Yapılması Hakkında Tüzük  ile  Nüfus  Planlaması  Yönetmeliği  ve  Nüfus  Planlaması  Genel  Müdürlüğü  Hizmetiçi  Eğitim  Faaliyetleri Yönetmeliğinin bu Kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.      YÜRÜRLÜK:     Madde 14 ‐ Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.      YÜRÜTME:     Madde 15 ‐ Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.    

Page 81: Türkiye'nin Demografik Dönüşümü: Doğurganlık, Aile Planlaması

Türkiye’nin Demografik Dönüşümü  75 

 

 

Page 82: Türkiye'nin Demografik Dönüşümü: Doğurganlık, Aile Planlaması

 

  

ISBN 978‐975‐491‐285‐2