sevgİ yuvasi
DESCRIPTION
SEVGİ YUVASITRANSCRIPT
Sevgi YuvasıE Ğ İ T İ M V E K Ü L T Ü R D E R G İ S İ SAYI:3 YIL: 3
“GENÇ YÜREKLER,YENİ ÜMİTLER” KARAKOÇAN YATILI BÖLGE ORTAOKULU 2013
AKDAĞ KIRTASİYE
KIRTASİYE ÜRÜNLERİNDE KALİTENİN ÖNCÜSÜ AKDAĞ KİTAP& KIRTASİYE
M.ALİ AKDAĞTEL:711 25 55 CEP:0532 665 52 08
İÇİNDEKİLER EDİTÖRLERDENDeğerli okuyucularımız,
Sizlere bahar tazeliğinde, güneş sı-
caklığında, gökkuşağı renginde, buran
buram sevgi kokan selamlarla merha-
ba diyoruz. Bu yıl SEVGİ YUVASI adlı
dergimizin üçüncü sayısı ile karşınız-
dayız. Önceki sayılarda olduğu gibi
bu sayımızda da sayfaları karıştırırken
sevgi izleri ile karşılaşacaksınız. Biraz
eğlenecek, biraz düşünecek biraz da
hüzünleneceksiniz belki. Büyükleri-
mizden öğrendik söz uçar yazı kalırmış.
Sözlerimiz, sevinçlerimiz, üzüntüle-
rimiz uçup gitmesin diye sizlerle yazılı
olarak bir şeyler paylaşmak istedik.
Her şeyin hızla değiştiği bu dünyada
geriye dönüp baktığımızda tebessüm
edebileceğimiz anılarımız olsun istedik.
Annelerimiz, babalarımız tanıdıklarımız
sesimizi duyabilsinler diye, onlar da
SEVGİ YUVASI’ndan paylarına düşen
sevgiyi alabilsinler istedik. Bu dünyada
kalıcı olan sevgidir. Hep seven ve se-
vilen olmaya çalışalım. Bahara benzer
bir hayat yaşamanız temennileriyle
Selamlar…
HERŞEY SEVGİ İLE YEŞERDİ.
KAYMAKAMIMIZ İLE RÖPORTAJ
SEVGİ YUVASI SEVENLERİNE
ANNE VE BABALARDAN ÇOCUKLARA
GÖNÜLLERİN İLACI SEVGİ
OKULUMUZDA YAŞAM
SINIF RESİMLERİ
ÖĞRENCİLERİN KALEMİNDEN
BAŞARILARIMIZ
SANATSAL ÇALIŞMALAR
OKUL ADINA DERGİ SAHİBİCemil ÇİFTCİ
GENEL YAYIN KURULUAkif SEVER
Savaş KARAYOKUŞ
Oktay KAÇTI
TYunus KURTOĞLU
BEYİN Mİ BİLGİSAYAR MI?
ASARIM
EĞLENELİM-GÜLELİM
1
1-Sayın kaymakamım öncelikle bize kendinizi kısaca tanıtır mısınız? 1980 yılında Ankara Çamlıbel’de doğdum. Çocukluk yıllarımı ve öğrenim hayatımı Anka-
ra’da sürdürdüm.Gazi Üniversitesi Kamu Yönetimi bölümünü bitirdim. 2003 yılında mezun ol-
dum. 2004 yılında Kaymakam olarak atandım.
Evli ve bir çocuk babasıyım.Eşim öğretmen
olarak görev yapmaktadır.
2-Kaymakam olarak ilk atamanız gerçekleştiğinde neler hissettiniz? Atanmadan önce zorlu bir süreç yaşanıyor.
Kamu personeli seçme sınavında, yüz elli bin
kişi içinde ilk bin kişi arasına girmek gerekiyor.
İlk bine girebilirseniz kaymakamlık yazılı sınavı-
na girmeye hak kazanıyorsunuz.Yazılı sınavdan
sonra ilk iki yüze girerseniz mülakata hak ka-
zanıyorsunuz. Kısacası yedi sekiz ay gibi yoğun
bir çalışma sürecinden sonra bu yazılı sınavlar ve
mülakatlardan geçerek atanıyorsunuz.Bu sınavlardan başarılı olmam, ailece bizi ne kadar mutlu
etsede, yakın bir arkadaşımın kazanamaması içimde bir burukluk yaratmıştı. Vatana ve Millete
hizmet etmeye vesile olacak bir meslek olduğu için mutluyduk.
3-Kaymakam olmaya ilk ne zaman karar verdiniz, bu kararda ne veya kim etkili oldu? İdareci konumunda çalışacağım bir bölüm seçmek istiyordum. Üniversite sınavını ka-
zandığımda ayrıca başka sınavlardan da başarılı olmuştum. Tercihlerim arasında da işletme,
hukuk, kamu yönetimi gibi bölümler vardı.(Sınav sisteminden kaynaklı olarak bunlardan kamu
yönetimi bölümünü tercih ettim.) Bu bölümlerden kamu yönetimi bölümüne yerleştim. Kamu
yönetimi bölümünü okuyanların Kaymakam olacağını öğrendikten sonra, ilk defa o zaman
kaymakamlık mesleğiyle tanışmış oldum.İlçede yaşamamış olmam ve büyükşehirde de bu
meslekle karşılaşmadığım için kaymakamlık mesleği hakkında net bir bilgim yoktu.Fakat insan-
lara daha faydalı bir görev olduğu için tercihimi kaymakamlıktan yana kullandım.
4-Sayın kaymakamım, kaymakam olmasaydınız başka hangi mesleği yapmak isterdiniz? Öğretmen olmak isterdim.İnsanlarla iyi iletişimi olan, yardım ve sorunları çözen, kişilere
sorumluluk bilinci kazandıran bir branş olduğu için; Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık öğret-
meni olmak isterdim.
İLÇE KAYMAKAMIMIZ SAYIN KEMAL ATASOY
İLE RÖPORTAJIMIZ
2
5-Kaymakam olmanın zorlu ve keyifli yanlarından bahseder misiniz? Örneğin, sürekli şe-hir ve ilçe değiştirmek zorunda kalabilirsiniz.Bu sizce zorlayıcı mı;yoksa keyifli bir durum mu? Mesleğimin dokuzuncu yılında yedi görev yeri değiştirdim.Tam olarak insanlara, coğrafyaya
ve kültüre alışıyorsunuz, yeni dostluklar ediniyorsunuz, çalışmalar ve projeler geliştiriyorsunuz
derken; oradan da ayrılıyorsunuz ve bu kolay bir durum değil. Bu görevin en güzel yanı Tür-
kiye’nin değişik yerlerini görüyorsunuz, yeni insanlar tanıyorsunuz ve o, bölge insanlarının
ihtiyaçları hakkında bilgi ediniyorsunuz.Çünkü; halk orada devlet olarak sizi görüyor. Her türlü
istek ve taleb size geldiği için onların hepsini bir potada toplayıp çözümler üretiyorsunuz.
6-Karakoçan’a geldiğinizde acil halledilmesi gereken ne gibi sorunlarla karşılaştınız? Özellikle köylerimizin yol ve alt yapı
problemleri ile karşılaştık. Önceliğimizi de
buna verdik. Bunun yanında sosyal aktivi-
telerin eksikliğini gördük.Bu amaçla Kalecik
Barajına ve Golan Kaplıcasına yönelik pro-
jeler geliştirdik.Bir de yeni bir mesire alanı
çalışmamız var.Eğitim öğretim hizmetleri ile
ilgili olarak ilçemizde bir Endüstri Meslek Lise-
si ihtiyacımız olduğunu gördük.Ayrıca Türki-
ye Odalar veBorsalar Birliği tarafından İmam
Hatip Lisesi yapılmasına karar verildi.Meslek
Yüksek Okulunu da en kısa zamanda açılması
konusunda çalışmalarımız devam ediyor.Sağlık
hizmetleri konusunda daha kapasiteli hastaneye ihtiyacımız olduğunu düşünüyorum.
7-Karakoçan ve okulumuz hakkındaki düşünceleriniz nelerdir? Yiboları çok seviyorum; öğrencilerinin evden uzak olması dolayısı ile sevgiye ve ilgiye
daha muhtaç olduklarını düşünüyorum.Geleceğimize yön verecek çocukların iyi bir eğitim
almaları gerekiyor.Karakoçan coğrafi ve kültürel olarak çevresindeki yerleşim yerlerinden
renkler taşımaktadır.Tarihi ve doğal güzellikleri olan bir ilçe.Düzenlenecek çeşitli aktivitelerle
bunlar tanıtılarak sergilenebilir.
8-Son olarak bu röportajı okuyan değerli okurlarımıza neler söylemek istersiniz? Genel okuyucu kitlesi öğrenci olduğu için öğrencilere bol bol kitap okumalarını tavsiye
ederim.Daha güçlü bir Türkiye için,kendinizi geleceğe hazırlamalı ve geliştirmelisiniz.
Bizlere vakit ayırıp bu güzel röportajı verdiği için
Sayın kaymakamımıza teşekkür ederiz.
3
Sevgi YuvasıSevenlerine
Yatılı bölge ortaokulu olarak uzun süren bir aranın ardından, yeniden can
verdiğimiz ve “Sevgi Yuvası” adı ile sizlere ulaştırdığımız dergimizden büyük mutluluk ve gurur duyduğumu belirterek tüm okuyucularımıza merhaba diyo-rum. Üç yıldır çıkarttığımız “Sevgi Yuvası” ile birlikte bütün çalışmalarımızda nihai amacımız; çocuklarımızı “Milli Eğitiminin” temel amaçları doğrultusun-da, dünü bu günü ve geleceği sevgi ile bütünleştirebilen, kendisi ve çevresiyle barışık, farkındalıkları yüksek, milli, manevi ve evrensel değerleri kaynaştırabi-len, kendini ifade edebilen, anlayan-sorgulayan-anlatan-çözüm geliştiren ve bu çözümleri uygulayabilen bireyler olarak yetiştirip bir üst öğrenime hazırlamak olmuştur. Amacımıza hizmet eden pek çok kültürel, sanatsal ve sportif faaliyeti bir-likte üretip, donanım ve alt yapı çalışması yapmış bulunmaktayız. Elinizde tut-tuğunuz dergimiz de bu çalışmaların hem süreci hem de ürünüdür. Dergimizin hazırlanması ve basımında emeği geçen bütün öğrencilerimiz, öğretmen arkadaşlarımız ve okul-aile birliği yönetim kurulu üyelerimize ve siz değerli okuyucularımıza sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum.
Okumadan geçen üç günden sonra konuşma tadını kaybeder.
Cemil ÇİFTCİOkul Müdürü
4
Öğretmenlik insanlık tarihinin en anlamlı ve ölümsüz mesleğidir. Ürünü in-san olan ve başlı başına bir amaç olmaktan öte, bizleri yüce gayemize ulaştıran bir vasıta olarak görüyorum öğretmenlik mesleğini. Öğretmenin vazifesi, gücü nispetinde erdemli toplum gayretine katkı sağla-maktır. İnsan yaratılmışların en seçkini, en donanımlısı, en bilinçli olanı; ama aynı zamanda en vahşi, en acımasız, en anlaşılmaz davranışların da sahibi. Onun için insan hayatında eğitim; davranışları doğru yönlendirmede ve diğer hemcinslerinin haklarına müdahele edilmesinin engellenmesinde birinci derecede etkilidir. Öğret-men işlevini yerine getirirken bu önceliği asla ihmal etmemelidir. “Bir insanı kötülüklerden alıkoyup iyiliğe sevk etmek, üzerine güneşin doğduğu her şeyden daha hayırlıdır” sözü icra ettiğimiz mesleğin ne kadar onurlu ve yüce bir gayeye hizmet ettiğini göstermesi bakımından anlamlıdır. Kadim değerlerin günübirlik çıkarlara feda edildiği günümüzde bu kutlu sanatı en güzel biçimde icra etmek durumundayız. Bunun için de heyecanımızı diri tut-malı ve ideallerimizi yeniden kuşanmalıyız. Karşı karşıya kalacağımız bütün durum ve şartları aşarak ruhumuzu her
şartta diri kılarak başarıya ulaşabiliriz. Hayatın taşıyıcı uğraşlarını soylu bir sadelikle, bir yürek soyluluğu içerisinde yoğun bir sabırla sürdür- meliyiz. Kazanılması gereken asıl büyük servet; para, şöhret ve makamdan öte erdem ve bilgeliktir. Yüreğimizi, ruhumuzu en büyük erdemlerle tezyin ve teçhiz etmeli ve bu amaçlarımızdan vazgeçmeden yolumuza devam etmeliyiz. Evrensel medeniyet kulesi de hiç şüphesiz bu onuru taşıyan feda-kâr ve cefakâr öğretmenlerimiz sayesinde yükselecektir.
İZ BIRAKANLAR
İbrahim Halil ÇELİK
Sarıcan İ.Ö. Müdür Yardımcısı
5
Hayat her şeydir. Hayat, her şeyin içinde olduğu BİR şeydir. Hayat, bir bebeğin ağlayarak dünyaya merhaba demesidir. Hayat, minik bir kalbin anne kucağında sevgiye doymasıdır. Hayat, bir çocuğun kaybettiği oyuncağıdır. Hayat, kan ve barut kokan topraklarda öksüz ve yetim kalan gözü yaşlı bir çocuğun titreyen bedenidir. Hayat, her şeye rağmen bir çocuğun yanaklarından öpebilmektir. Hayat , bir babanın çocuğunu sardığı güçlü kolları ve eve götürdüğü sıcak bir ekmektir. Hayat, fakir bir ailede pişen akşam yemeğidir. Hayat, üşüyen sokak çocukları için doğan güneştir. Hayat, bir civcivin kabuğunu kırması ve ya bir köpeğin kediye merhametidir. Hayat, bir yaprağın yeşermesi, başka bir yaprağın sararmasıdır. Hayat, yağmurda ıslanmak belki de kardan da olsa ADAM yapmaktır. Hayat, Ferhat olup dağları delmek, Mecnun olup çölleri aşmaktır. Hayat, sevenin sevdiğinin ellerinden tutabilmesidir. Hayat, baharda filizlenen taze bir çiçektir. Hayat, bir damlada deryayı görebilmektir. Hayat, hayatta hep iyi şeyleri örnek alabilmektir. Hayat, doğru yolu öğrenmek ve öğretebilmektir.
Akif SEVER TÜRKÇE ÖĞRETMENİ
HAYAT NEDIR?
6
printeryazıcıperspektifbakış açısımonotontekdüze bye bye-
hoşçakalfast foodhazır yiyecek cvözgeçmiş
antipatiksevimsiz
maile-posta mausfarefull timetam gün laptopdizüstüdownload etmekindirmek adapte olmak uyum sağlamak
start almakbaşlamak spontanekendiliğindensave etmekkaydetmek
pesimistkaramsar
Hangisi Bizim? Hangisi Bizim?Hangisi Bizim?
Son günlerde herkes, bir, hatta birkaç dil öğrenme derdine düşmüşken sen öylece oturuyor musun?Eğer kendini geliştirmek ve iyi bir işi garan-tilemek istiyorsan işte sana dil öğrenmenin püf noktaları…Ayrıntıları kaçırma!Öğretmenin vurgu yaptığı yerlere dikkat edip, not tutmalısın. Bunun için de dersi pür dikkat dinlemen gerekir. Senin için önem-li gördüğün yerleri defter ya da kitabına yazabilirsin. Her şeyi öğretmenden bekle-meyin.:)Tekrar et!Her gün eve gittiğinde mutlaka o gün öğren-diklerini tekrar et. Böylece öğrendiklerini pekiştirebilir, anlamadığın noktaları not alabilir ve öğretmenine henüz bilgilerin tazeyken sorularını yöneltebilirsin.Cümleler kur!Öğreneceğin dilin bütün kelimelerini kası sürede tabii ki ezberleyemezsin. Ama kelime hazineni geliştirmek için de elinden geleni yapmalısın. İlk adım, öğrendiğin yeni kelimel-erle cümle kurmak.Sormaktan çekinme!Öğrenme aşamasında, bazen konuyu anlam-aman çok normal. Bu tip durumlarda senden başka kimsenin anlamadığına dair çıt çık-mıyorsa, kendini aptal gibi hissetme. Hemen parmağını kaldır ve anlamadığın yeri sor.Yanlış yap!Pratik yapmak, öğrenmek için en önemli adım. Bu yüzden kesinlikle ‘yanlış yapacağım.’ diyerek utanıp çekinme. Bilmediğin kelime-ler olsa da, derste çat pat konuşmaya çalış. Unutma, ilk etapta derdini anlatman önemli!
Deneme sınavlarındaki yanlışlarından ders çıkar ki aynı hataları sınavda da tekrarlama-yasın.Okumanı geliştir!Okuma becerini geliştirmek için yabancı dergi ve gazeteleri oku. Böylece, bir yandan o ülkenin dilini öğrenirken, bir yandan da kültürünü öğrenebilirsin.Yaz, yaz, yaz!Öğrendiğin dilde günlük yazmak, okuduğun bir kitabın özetini çıkartmak veya seyret-tiğin bir filmi yorumlayarak yazmak, dilini geliştirmene yardımcı olacaktır.İzle, dinle!İmkanın varsa mutlaka yabancı kanalları izle. Ayrıca, DVD’de film izlerken dilini seçme şansın bile var! Yabancı müzik din-lemeyi de ihmal etme. Doğru düzgün bir şey anlayamıyor musun? Korkma, bu sorunu yaşayan yalnız sen değilsin! Zamanla ku-lağın alışacak ve bir süre sonra pek çok şeyi anladığın fark edeceksin. Hem bu aksanının gelişmesine de yararlı olacak!Sürekli sözlük kullanma!Yabancı dili öğrendikçe yavaş yavaş sevi-yene göre kitaplar okumaya başla. Yalnız, bilmediğin kelimeler için her seferinde sözlük açmak yerine, cümlenin gidişatından ne demek olduğunu çıkarmaya çalış. Sürekli sözlükten bulmaya çalışmak, kısa süre sonra canı sıkacağı gibi keyifli bir okuma seansını da kâbusa dönüştürebilir.
YABANCI DıL ÖgRENME TAKTıKLERı
İlerlememek, gerilemektir. Her
günün dünden daha iyi olduğu,
keyifli günler dileğim.
Mehtap DAĞLI(İNGİLİZCE ÖĞRT.)
7
Sadece bu sabah için,içimden ağlamak geldiği halde yüzünü gördüğümde gülümseye-ceğim. Sadece bu sabah için,ne giymek istediğinin seçimini sana bırakacağım ve gülümseyerek ne kadar yakıştığını söyleyeceğim. Sadece bu sabah bulaşıkları lavaboda bırakıp bulmacanın nasıl çözüldüğünü bana öğretmeni isteyeceğim. Öğleden sonra telefonun fişini çekip bilgisayarı kapatacağım ve arka bahçede oturup seninle köpükten balonlar uçuracağım. Bu öğleden sonra dondurma arabası için çığlıklar attığında sana hiç kızmayacağım ve gelirse bir tane alacağım. Bu öğleden sonra seni ilgilendiren konularda ikinci bir düşünce üretmeyeceğim. Bu öğleden sonra kurabiye pişirirken bana yardım etmene izin vereceğim ve tepende dikilip düzeltmeye çalışmayacağım. Bu gece seni kollarımda tutacağım ve nasıl doğduğunu,seni ne kadar çok sevdiğimi anlata-cağım. Bu gece küvette suları sıçratmana izin vereceğim ve sana hiç kızmayacağım.
Bu gece geç saate kadar oturmana ve balkonda oturup yıldızları saymana izin vereceğim. Bu gece yanına uzanıp en sevdiğim TV programını kenara bırakacağım. Bu gece sen dua ederken parmaklarımı saçlarında dolaştırıp bana en büyük armağını için Allah’a şükredeceğim. Kayıp çocuklarını arayan anne ve babaları düşüneceğim. Yatak odaları yerine çocuklarının mezarlarını ziyaret edenleri ve hastane odalarında donuk bakışlarla, daha fazla içlerinde tutamadıkları çığlıklarıyla hasta çocuklarını seyreden anne babaları düşüneceğim. Ve bu gece yanağına iyi geceler öpücüğü kondurduğumda seni biraz daha sıkı ve biraz daha uzun tutacağım kollarımda. Allah’a senin için şükredip seni bana bağışlaması için yalvaracağım.
ANNE VE BABALARDAN ÇOCUKLARA
8
Saklanmış her olay mürekkebindeKitaplarım! Sorarım size
Nasıl yer edindiniz gönlümde?
Tüm ışıklar sizde mi olur?Bitmemiş her cümle sizde mi son
bulur?Hadi aydınlatın dünyamı
Sayfalarınızda insan huzur bulur
Kitapsız, susuz çöl gibiyimSüte muhtaç bebek gibiyim
Her insan muhtaç sizeBana da biraz bilgi versenize
Sahra NUR
NE ÇOK ŞEY VAR SENDE?
Dostumuzdur kitap bizimOkudukça dünya bizimBoş oldukça oku onu
Yalnız bırakma dostunu
Aç ilk sayfasınıGözlerin parlayacakOkudukça kitaplarını
İçin ferahlayacak
Kitaptır en güzel şey Okuyunca anlarsınSakın atma yerlereYoksa yalnız kalırsın
GÜLB
AH
AR
ELGİ
N
KİTAP
Kitap insanı aydınlatırKonuları güzel güzel anlatır
Kitap bilginin yoluÇok güzel anlatılmış her konu
İnsan kitap okumalıAlim,bilgin olmalı
Kitap olamayan canGeri kalır her zaman
Kitap ilmin yoluOkuyan bilgin oldu
Kitap karanlığın sonuOkumayan cahil oldu
KİTABIM
Bünyamin A
hmet PO
LAT
Üzüntüyü acıyı bir yana bırakHayata hep iyi yönden bakGeçmişi bırak geleceğe bakBöylece gönlün kalmaz hiç
kurakHayattan vazgeçme, mutlu
olmayı deneMutluluğu beklemeye ömür
yeter mi senceAn bu andır yaşa keyfince
Mutluluk seve seve gelir sen isteyince
MUTLULUK
Berdil OĞUR
ÖGRENCILERIN KALEMINDEN
9
Sevgi, Allah’ın insanlara verdiği en büyük nimetlerden biridir. Allah, insan fıtratını sevmek-
ten, sevilmekten , dostluktan ve yakınlıktan hoşnut olacak şekilde yaratmıştır. Sevgisiz bir hayat
düşünülemez. Sevgiyi istemeyen ve ona ihtiyaç duymayan bir canlı da düşünülemez. Sevgi topluma
huzur ve kardeşliği getiren birleştirici bir unsurdur. Kur’an-ı Kerim’in birçok ayetinde Yüce Allah
kalplerin sevgiyle birleşmesi gerektiğine değinmiştir.
Peygamber Efendimiz (s.a.v) bir hadisinde “Allaha yemin ederim ki siz iman etmedikçe cennete
giremezsiniz, birbirinizi sevmedikçe de iman etmiş olmazsınız.” buyurmuştur. Yine başka bir hadis-
inde “Birbirinize sırt çevirmeyiniz. Birbirinize kin tutmayınız. Birbirinizi kıskanmayınız.
Birbirinizle dostluğunuzu kesmeyiniz. Ey Allah’ın kulları kardeş olunuz.” buyurmuştur. Görüldüğü
gibi Allah için birbirini sevmenin iman alameti olduğunu Peygamberimiz bize bildirmektedir.
İnsanoğluna sevgi doğuştan verildiği için sevmek için bahaneler arar. Çünkü sevgi su,hava,toprak
kadar hayati bir ihtiyaçtır.Sevgi olmazsa dünyanın düzeni bozulur.Nasıl mı ? Başta Cenabı Hak (c.c)
yarattığı kulları sevmeseydi kulların bunca isyanına katlanmaz asi oldukları anda bütün kullarına çok
çetin azaplar verirdi. Bunca verdiği nimetlere karşılık olarak kulların daima kendisine isyan etme-
sine rağmen, onların rızıklarını kesmiyor, onlara bol nimetlerle karşılık veriyor.
Yine Cenabı Hak (c.c) dünya düzeninin devam edebilmesi için bütün canlılara sevgisinden
vermiştir. Bir delikanlı ve bir genç kızın aralarında sevgi bağı olmasa birbirlerine ayak bağı olacak
birbirlerinin özgürlüklerini kısıtlayacak olan evliliği gerçekleştirirler miydi? Birbirlerini hiç tanımayan
iki yabancı bir yastığa baş koyarlar mıydı? Kadın gece gündüz durmadan usanmadan kocasına hizmet
eder miydi? Erkek akşama kadar çalıştığı ve kazandığı parayı karısına harcar mıydı? Eğer Allah onlara
evlat sevgisi vermeseydi binbir zahmete katlanıp çocuk yetiştirirler miydi? Eğer evlatlara ana baba
sevgisi vermeseydi yaşlı olan ana babaya evlat hiç bakar mıydı? İşte neslin devamı için Allah(cc) İn-
sanlara karı koca, evlat, ana- baba sevgisi vermiştir ve bunlar birbirlerini menfaat için değil karşılıksız
severler.
Peygamber Efendimiz’in bir hadisinde belirttiği gibi Müslümanlar bir vücudun azaları gibi
olmalıdırlar. Nasıl insanın bir eli diğer eline rekabet etmez, bir gözü bir gözünü eleştirmez, kalb ruhun
ayıbını görmez, birbirinin noksanını tamamlar, kusurunu örter, ihtiyacına yardım ederse bizler de
birbirimizle rekabet etmemeli, birbirimizin önüne geçmeye çalışmamalı, birbirimizin kusurunu görerek
eleştirmemeliyiz. Hakiki bir dayanışma ve birlik içinde olmalıyız. Birbirimizi her zaman iyiliğe teşvik
edip, kötülükten sakındırmalıyız. Gönlümüz sevgi ile dolu olmalıdır. Kin ve düşmanlığa kalbimizde
zerre kadar yer vermemeliyiz.İşte o zaman insanların gönüllerine hiç solmayacak sevgi tohumlarını
ekebiliriz.
Aç herkese açabildiğin kadar sîneni, ummanlar gibi olsun! İnançla geril ve insana sevgi duy; kalmasın alâka duy-
madığın ve el uzatmadığın bir mahzun gönül..!
GÖNÜLLERİN İLACI SEVGİHilal VAROL
(DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ ÖĞRT.)
10
Masa başında, evde, okulda, metroda teknolojinin eskimeyen yüzü internet her an
elimizin altında. Bir ‘tık’la dünyayla kesintisiz iletişime giriyor, oturduğumuz yerden tüm ih-
tiyaçlarımızı giderebiliyoruz. Dünya artık küçük bir köy, bizler o köyün yeni sakinleri.
Bilgi çağının olmazsa olmazlarından internet; bilimsel araştırma yapmaktan iletişime, alışverişten
fatura ödemeye kadar hayatımızın her alanında. Sanal dünya kendi kültürünü, dilini ve ahlâkını
oluşturma çabasında. Haliyle bu da kültürel değişime kapı aralıyor. Bu dünyada yaşayanlara ‘in-
ternet sakinleri’ desek tuhaf kaçmaz sanırım! Zira insanlar yüz yüze görüşmek yerine internetten
görüşmeyi tercih ediyor. Yeri geliyor eşler dahi bu şekilde haberleşiyor. Çocuklar da sanal dünya
ile çok erken tanışıyor. Henüz “anne-baba” diyemeden ellerine mouse veriliyor: “Oğlum al bir
de sen tıkla!” İnsanların birçoğu artık zamanının büyük bir
kısmını bilgisayar başında geçiriyor. Tabii bu durum birçok
sıkıntıyı da beraberinde getiriyor. Şiddet, kumar, nefret
söylemleri sosyal ağlar aracılığıyla kolaylıkla yayılabili-
yor. Bu da toplumu en çok da gençleri tehdit ediyor.
Yeri geliyor Cumhubaşkanı’na tweet atıp istekleri-
mizi iletiyor, yeri geliyor dünya liderleriyle me-
sajlaşıyoruz. Tüm bunlar şu soruyu gündeme getiri-
yor: “Teknolojiye evet; ama nereye kadar?” Zira artık
internet amacı dışında kullanılabiliyor. Öyle ki in-
sanlar sanal ortamda rahatlıkla kimliklerini gizle-
yip birbirini tehdit edebiliyor, bilgisayar korsanları şifre-
leri ele geçirip kişisel bilgilerimizi kötü niyetli kullanabili-
yor. Paylaştığımız fotoğraflar bile istemediğimiz yerlere ulaşabili-
yor. Peki, bu çetrefilli dünyayı keşfederken zarar görmeden nasıl yürüyeceğiz?
Psikiyatrist Tarhan, bu noktada amaca yönelik kullanımın gerekliliğine dikkat çekiyor: “İnterne-
tin başında olan kişinin bir amacı varsa ve bu durum işiyle ilgiliyse saatlerini geçirebilir. Amaca
yönelik değil de ekran karşısında her önüne çıkanla ilgileniyorsa bu sağlıklı bir hal değil. Böyle
durumlarda internet kişiyi yönetir. Çünkü önüne çıkan habere ya da görsele takılıp sanal âlem-
de sürüklenebilir.” İslâm dini de israfın her çeşidini yasaklıyor. İnsanın ömrünü-vaktini boş,
faydasız ve gelişigüzel şeylerle zayi etmesine yani zaman israfına müsaade etmiyor. Zaman,
sahip olduğumuz en kıymetli sermayemiz. Kıymet bilip, dolu dolu geçirmek de kendi elimizde.
İnternette Çevrimiçi Hayatta Çevrimdışı
11
ÜÇ ALTIN KURAL• Çocuk internetle ne kadar geç tanışırsa o kadar iyi.
• Sanal ortamda ebeveyn rehberliği şart.• Zararlı sitelere filtre konulmalı.
Yunus KURTOĞLUBilişim Teknolojileri Rehber Öğretmeni
Öğretmenlik mesleğimin ilk yılı idi. Bu hayatta üstlenilebilecek
en kutsal görevi üstlenmiş ve doğunun ez zor şartlarını taşıyan
ancak insanların hayata umutla bağlandığı bir köyde buldum ken-
dimi. İl emrine atandıktan sonra kura ile yerlerimizi kendi elimizle
çekmiştik. Ben kendi kuramı çektiğimde bana ‘’ilk görev yerin
Mollaşakir (Botan) köyü ‘’denildi. O an salonda bir sessizlik ve
sonrasında bir uğultu… Acaba ne oldu diye kulak verdiğimde ‘’de-
likanlıya yazık’’ ,’’köye gitti mi dört ayda çıkmaz’’ , ’’bari tedbirli
gitse ilaç vs. tedarikli gitse’’, ‘’ben olsam gitmezdim’’… Devam
edip gidiyor bu uğultular. Tabi ister istemez etkileniyor insan,
düşüncelere dalmış, sahneden inip salonun en arkasına kadar git-
miş orada boş bulduğum bir sandalyede oturmuştum. Bir sesle irkildim ‘’delikanlı bir görev için önemli
olan kış şartları, ya da köyün uzaklığı veya bazı riskleri taşıması mıdır? Başımı kaldırdığımda yanımda
oturan bir beyefendinin olduğunu fark ettim. Devam etti ‘’hayır, hayır önemli olan orada atan küçücük
kalplerin var olmasıdır. Onlara elini uzatmak istemezmisin? O köyü biliyorum! Evet, gerçektende en zor
kurayı sen çektin, ama bir git gör nice mutlu insan göreceksin’’dedi. O beyefendiden Allah razı olsun.
İşte köyümdeyim. Yıl 2002.Köyde sadece lise mezunu bir delikanlı var. Köyün okur seviyesi ne-
rede ise yok. Gelen öğretmenler köye gelmeden ayrılmış veya ilçeden gidiş geliş yapmış (yolun açık
olduğu aylarda) o da sadece haftanın bir iki günü... Öğrenciler köyde yıllar sonra ilk defa bir öğret-
menin kaldığını görüyorlardı. Öğrencilerin gözlerindeki parıltı ve köylülerin sıcaklığı beni etkilemiş ve köye
bağlamıştı. İlk defa tam gün okul, yapılan ilk yazılı testler. İlk defa yapılan geziler, okul ziyaretleri ve ilk
defa yapılan yerli malı haftası v.s… ve hep ilk. İşte böyle idi hep ilkleri yaşıyorlardı kendi açılarından.
İsmini hatırlayamadığımı bir amca vardı. Kışın koyunlarını yemlerken elleri soğuktan donmuş gözlerinden
yaşlar aka aka bunu yapmak zorunda kalmıştı. Kendi gözlerimle şahit olmuştum. Geçim kaynağı bu idi.
Bu gün ise buradayım, Karakoçan YBO! Sevgili arkadaşlar hayatta ne kadar da sıkıntı, zorluk çek-
tiğimizi düşünüyor olsak da ülkemizin nice yerlerinde ne zorluklarla atan kalpler var! İşte hayatın bir gerçeği
bu. Biz bu hayatta sadece kendimizden daha iyi yaşayanları görüp onlara özendikçe mutlu olamayız, hiçbir
işe yarayamayız ve hep onlar gibi olmak isteriz. Olmadıkça da olmayanın peşinde koşar ve hata üzerine
hata yapar dururuz. İnanın biz onlara özenirken onlarda kendilerinden ,(kendilerince) daha rahat bir hayat
sürdürdüklerini inandıkları kişilere özenir dururlar ve onlarda mutlu olmanın yollarını ararlar. Ve ‘’o özenilen
diğer üst tabakadakiler’’ onlarda kendilerinden sözde daha iyi bir hayat sürdürdüklerine inandıkları insan-
lara özenirler. Bir şeyler elde ettiğimizde ise dahada iyisini isteriz ve bu böyle devam ederken birde bakarız
hayatımızın sonlarına gelmişiz… İşte hayat bu ya, hayatın sırrı bu. Kimse bilmez kim ne sıkıntı çeker. Dış
görünüşe bakar özenir durururuz. Elimizdekilerle yetinmek, onlara kanaat getirmek ve asıl olan kendimizi
tanımak, bizi yaratanı tanımak, bu dünyada bir kere yaşayacaksak ikinci bir hayat şansımız yok ise ve bu
hayattan sonra sonsuz yaşayacağımız bir âlem var ise ve buna inanıyorsak, Neden? Bu hayatta değerli olan
şeyleri yapmayalım, neden sadece kendimizi düşünüyoruz,neden biz de birilerinin elinden tutmayalım?
12
Ahmet GÜNEŞKarakoçan YBO Müd.Yard.
EN MUTLU İNSAN
KAPILAR6 odalı ve 9 kapılı bir ofiste bulunuyorsunuz.
Sizden istediğimiz,bütün kapıları kilitleyerek ofisten çıkmanız.
Bu işlemi yaparken her kapıdan tam olarak bir kez
geçeceksiniz.
İşleme dilediğiniz bir odadan başlayabilirsiniz.
ŞAİRBir şair,elindeki fotoğrafa bakarak şunları söyler:
-Yalnız büyümüş bir insanım.hiç kardeşim yoktur.Ama
bu insanın babası,benim
babamın oğludur.
Şairle fotoğraftaki kişi arasındaki ilişki nedir?
İSTASYONLAR Daireler istasyonları,çizgiler ise yolları gösteriyor.Bu yolları kullanarak
aynı renkli istasyonları birbirine bağlayacaksınız.
Koşullarımız:
-Her istasyona(daireye)tam tamına bir kez uğramış olacak.
-Dört yolun da uzunluğu aynı olacak ve birbirlerini kesmeyecek.
DAİRELER1’den 17’ye kadar sayıları dairelere öyle yerleştirin ki;
-Bir doğru üzerinde bulunan her üç dairenin
toplamı 30 olsun.
-Yan yana bulunan daire çiftinin
toplamı 17’den büyük olsun.
ZEKA OYUNLARISORU1
SORU2 SORU3
SORU4
CEVAPLAR
Şair fotoğraftaki kişinin babasıdır.
c-1 c-2c-3
c-4
Zekasız kuvvet yıkabilir, fakat yapamaz.
13
Anne babaların çocuk yetiştirme tutumları, çocuğun kişilik gelişiminde büyük önem taşımaktadır.Ancak zaman geçtikçe çocuklarımızla aramıza duvar-lar örülüyor.Ne biz kendimizde hata bulabiliyoruz ne onlar kendilerinde…Çocuklarımızla aramızdaki duvarların nedenlerini görüp bunu çözmeye yönelik birkaç olum-lu tutum bilmek çocukları anlamakta bizlere kolaylık sağlayacaktır. Çocuklarımızla kendi yaşadığımız dönemi karşılaştırmak hata olacaktır.’ ’Biz de aynı yaşlardan geçtik;ama sizin gibi değildik,ne oluyor bunlara her şey önlerinde…’’gibi cümleler kurmak onları yaşanan bütün çevresel ve teknolojik gelişmelerin dışında tutmaktadır. Çünkü; bizim dönemlerimizde her şey bu kadar yoğun değildi.Bir mahallede,bir köyde geçiyordu hayatımız.Oysa çocuklarımız artık her şeye ulaşabilir durumda.Farklı insanları,farklı ortam-ları,farklı yaşam biçimlerini görebiliyor. Dolayısıyla onların gelişiminin bizimle aynı olmasını düşünmek doğru bir davranış değildir. Hep söylenen ve yanlış bilinen bir cümle vardır:”Ben çocuklarımla arkadaş gibiyim.”Aslına bakılırsa masum bir durum gibi gözüküyor.Çocuklarımızla arkadaş olurken anne baba olma durumunu ortadan kaldırmış oluruz.Çünkü onların anne babadan bir şeyler saklaması,bazı durumlar başkalarıyla pay-laşması gelişimleri açısından çok önemlidir.Her ne kadar bizim için olumsuz bir durum gibi gözükse de çocukların yaşadıkları olumsuz durumları kendi başına çözmeye çalışması kendi düşünceleri ile çözüm üretmeye çalışması gelişimleri açısından büyük önem taşır.Bir işi tek başına başarabilme yetisinin verdiği haz onun kişiliğinin temel taşlarını oluşturacaktır.Zamanı geldiğinde çocuklarınız sizden daha
iyi bir arkadaş edinip aileden kopabilir.Bunun için her zaman yanında olduğunuzu bilmesi,baş edemediği durumlarda güvenebileceği aile bireylerinin olduğunu bilmesi onun için yeterli olacaktır. Israrla ben çocuklarımın benimle her şeylerini paylaşmalarını istiyorum diyorsanız;onlar gibi düşün-meye,empati kurmaya gayret edebilirsiniz. Mutlu,kendi kendine yetebilen,özgüveni yüksek çocuklar yetiştirmeniz umuduyla sevgiyle kalın.
Songül BEYİPSİKOLOJİK DANIŞMAN VE REHBER ÖĞRETMEN
ÇOCUKLARIMIZ VE BıZ
14
M
MİLLİ GÜÇ VE MANEVİ UNSURLARIN ÖNEMİ
Milli güç en genel ifadesiyle; bir milletin
sahip olduğu bütün maddi ve manevi değer-
lerin toplamıdır. Milli gücün; coğrafi güç,
bilimsel güç, askeri güç, ekonomik güç, siya-
si güç, sosyal güç ve insan gücü gibi birçok
unsurları vardır. Bir devlet, bütün bu unsur-
lara sahip olmanın yanı sıra aynı zamanda bu
güçler arası koordinasyonun kurulması ve bu
koordinasyonun kurumsallaştırılması ile milli
gücünü doruğa çıkartmış olur.
Bir millet milli gücün iki ana kaynağın-
dan biri olan maddi değerlerden yoksun ya
da bu değerlerde kısıtlı imkânlara sahip olsa
bile manevi değerlerin gücüyle her türlü en-
geli aşıp -dünyanın değişmeyen ender olgu-
larından- milletler mücadelesinde üst sıralara
tırmanabilir. Bu duruma en ideal örnek de
toprakları büyük ölçüde tarıma elverişsiz
olan, ürettiği ürünlerin hammaddesini %90’ın
üstünde bir oranla başka ülkelerden alan,
toplam 1042 adadan oluşan ve bu namüsait
maddi unsurlara rağmen sahip olduğu ‘mil-
li şuur uyanıklığı’ ile dünyanın en büyük 3.
ekonomisine sahip olan Japonya’dır. Japon
milletinin yüksek karakter özellikleri, kendi
inanç sistemlerine bağlılıkları ve ‘milli şuur
uyanıklığı’ seviyelerinin yüksek olması bu
muhteşem başarının altında yatan manevi
değerlerdir. Sadece maddi değerlere sahip
ya da manevi değerleri standartların altında
olan ülkelerde ise durum oldukça farklıdır.
Özellikle Ortadoğu’da devlet gelenekleri, milli
bilinç sahipliği olmayan bu nedenle de kendi
kendini de yönetemeyen zengin yer altı kay-
naklarına sahip halklar mevcuttur.
Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün
de vurgu yaptığı gibi millet yolunda vazifeye
atılmak için her türlü namüsait durumda dahi
muhtaç olduğu kudreti damarlarındaki asil
kanda bulurlar, çünkü milli şuur sahibi mil-
letler bir devletin alçalmasında da yükselme-
sinde de her bireyin payı ve rolü olduğunu
bilirler ve hayatlarını bu düstura göre devam
ettirirler.
Çağ açıp çağ kapamanın, üç kıta yedi
denize yüzyıllarca hakim olmanın; gittiği her
yere yüksek adalet, halklara ve inançlara
özgürlük götürmenin, zalime yavuz mazlu-
ma yunus olmanın, 3,5 asır dünyaya süper
güçlük yapmanın sırrı Necip Türk Milleti’nin
inanç sisteminde aranmalıdır. Bu muzafferi-
yet ancak ve ancak Türk Milleti’nin doruğa
çıkmış milli şuur uyanıklığı ile mümkün
olmuştur. Bizi biz yapan manevi değerlerin
/ inanç sistemimizin; içinin boşaltılmasına,
yatak değiştirmesine ve genleriyle oynan-
masına müsaade etmemeliyiz. Lazı, Kürdü,
Çerkezi ile Türk Milleti’nin büyük bir güç
olduğunu ve bu dosta güven düşmana
korku veren et ve tırnak bağlamı sadece
manevi değerler sıkı sıkıya bağlılık ilkesiyle
korunacağını hiçbir zaman aklımızdan çıkar-
mamalıyız.
Yeniden güzel ve daha güçlü yarınlar
için Resuli Ekrem Efendimizin “Birbirinize
sırt çevirmeyiniz. Birbirinize kin tutmayınız.
Birbirinizi kıskanmayınız. Birbirinizle dost-
luğunuzu kesmeyiniz. Ey Allah’ın kulları
kardeş olunuz.” Hadis-i Şerifleri doğrultusun-
da en iyi nasihatin örnek olmak olduğunu
ve bizim başkalarında görmek istediğimiz
değişikliğin bizzat kendisi olmamız gerektiğini
unutmamalıyız. Selam ve dua ile…
İsmail ÖZDOĞANFen ve Teknoloji Öğretmeni
15
SANATSAL ETKİNLİKLERİMİZ
16
KARAKOÇAN
YBO
EĞLENELİM
GÜL LİM
17
1A
2A 3A
4A 5A
5B 6A
18
6C
7A 7B
7C 8A
8B 8C
6B
19
TAHSİN DENERİLÇE MİLLİ EĞİTİM MÜDÜRÜ
MUHİTTİN GÜLERYÜZİLÇE MİLLİ EĞİTİM ŞUBE MÜDÜRÜ
OKUL AİLE BİRLİĞİ YÖNETİM KURULUNA
OKULUMUZA DESTEKLERİNDEN
DOLAYI TEŞEKKÜR EDERİZ.
GIYASETTİN TOPUZİLÇE MİLLİ EĞİTİM ŞUBE MÜDÜRÜ
İLÇE MİLLİ EĞİTİM MÜDÜRLÜĞÜMÜZE KATKILARINDAN DOLAYITEŞEKKÜR EDERİZ.
20
ELAZIĞ-KARAKOÇANYATILI BÖLGE ORTAOKULU
OKULUMUZDA YASAM
Masum Bir Bakış
Kardeşlik İyi Olan Kazansın
Halaya Davetlisiniz Afiyet Olsun
Evraklar Hazır
Mutluluk
SEVGİ YUVAMIZ
Coşkulu Anlar
21
OKULUMUZA KATKILARINDAN DOLAYI BELEDİYE BAŞKANIMIZ SAYIN NURETTİN ARSLAN’A TEŞEKKÜR EDERİZ.
?Neden eklemimiz çıtlar?
Pek çok insan eklem çıtlığında, çıkan sesi ne hoş bulur ve bu sesin kemikler birbirine sürtündüğü için çıktığını düşünür. Aslında bu çıtlama sesi, sürtünmeden dolayı değil, eklemin arasındaki gazlar yüzünden çıkar. Eklemimizde sinoviyal sıvısı denen ,etkili pas sökücü bir sıvı bulunur. Bu sıvı eklemin kaynaşmasını sağlar. Sinoviyal sıvı, oksijen, nitrojen ve karbondioksit gibi gaz içerir. Araştırmalara göre bir eklemi çıtlattığınızda kemikleri ayırırsınız. Eklemi çevreleyen kapsül esner. Bu sinoviyal sıvının eklemin bir tarafından diğerine fışkır-masını sağlar. Fışkıran sıvı geride bir boşluk bırakır. Bu boşluk derhal gazla dolar. Sese bu hızla gaz salınımı sebep olur. Aynı eklemi yeniden çıtlatmak için ga-zların sinoviyal sıvıya dönmesini beklemek gerekir.
Kaşlar ne işe yarar?
Kaşlar terlediğimizde ya da yağmur yağdığında gözlerimize sıvı girmesini engel-lemek için vardır. Kavisli şekli suyu ya da terin yüzün yanlarına doğru yönlendirerek gözü kuru tutmaya yardımcı olur. Terin
yönünü değiştirerek terimizde bulunan tuzun, gözümüzü yakmasını engeller. Ayrı-ca kaşlar duygumuza yazmamıza yardımcı olur.
Neden bazı insanlar sivri sineği daha çok çeker?
Yalnız dişi sivri sinekler insanlardan kan emer. Çiçek nektarı ve bitki öz suyuyla beslenen erkek sivri sinekler, kan emme-dikleri için hastalıklardan da yaymazlar. Dişi sivri sinek kişiyi vücudunun kokusu ve sıcak-lığına göre seçebileceği gibi görünüşe göre de seçer.
Mizgin BAŞAK8/C
İLGİNÇ BİLGİLER
18 Şubat 1979 yılında Sahra çölünde kar yağmıştır.Albert Einstein 4 yaşına kadar düzgün konuşamamıştır.Dünya’nın en hızlı bitkisi bambu günde 90 cm uzayabilir.Sivrisineklerin 47 tane dişi vardır.Bir gram pamuk 23 gram su tutar.
Mihriban AKTAŞ 7/B
1. Gaz Lambası 2. A Harfi 3. Çocuk 4. B Harfi 5. Cep 6. Telefon 7. Baş 8. Anne 9. Apartman 10. Ev
11. Yatak 12. Saç/Tırnak 13. Kaşık
1-) Altı göl, üstü göl.2-) Ankara’ da çok var, bursa’da azTürkiye ‘de hiç bulunmaz.3-) Askerden küçük, paşadan büyük.4-) Bana değer sana değmez,Babaya değer anaya değmez.5-) Ben açarım, anam doldurur.6-) Çın çın öter, haber sorar.7-) Yedi delikli tokmak, bunu bilmeyen ahmak.8-) Yok gecesi gündüzü, sevgi dolu
yüzü.9-) Kat kat kutular içimde insan yaşar.10-) Tuğladan yapısı, çamdandır kapısı.11-) Gece benim, gündüz evin.12-) Ben keserim, o uzar.13-) Ağzıma hoş gelir,dolu gelir,boş gider.
22
Çanakkale Şehitlerini Anma Resim Yarışması İlçe Birinciliği
Turizm Etkinlikleri Resim Yarışmasıİlçe Birinciliği
BASARILARIMIZ
SİYER-İ NEBİ YARIŞMASI İLÇE İKİNCİLİĞİ
23 NİSAN RESİM YARIŞMASI İLÇE BİRİNCİLİĞİ
OKULUMUZ MÜZİK ÖĞRETMENİ MERAL TUNCER’E KATKI VE
ÇALIŞMALARINDAN DOLAYI TEŞEKKÜR EDERİZ.
23
LİDER HALI SAHAÜCRETSİZ SERVİS
DUŞ KABİNLERİ DİNLENME SALONU LAVABOLAR
KANTİN
EN SON TEKNOLOJI DONANIMLI HALI SAHA
Tel:0541 334 60 11
Tel:0424 711 30 70
ŞARK PASTANESİ & MARKET
CUMHURİYET CD. NO:45 KARAKOÇANTEL:0424 711 20 75
“ÖZEL GÜNLERİNİZ İÇİN SİPARİŞ ALINIR”
İHTİYAÇLARINIZI
UYGUN FİYATA ALABİLECEĞİNİZ
ADRES
TEPE MAH.ATATÜRK CAD.
NO:31KARAKOÇAN
İSTANBUL
ALIŞVERİŞ MERKEZİ
DUŞ KABİNİ
JALUZİ PERDE
KÜPEŞTE
SİNEKLİK
CAM BALKON
PANJUR
SANATIN ŞEKİLLENDİĞİ MEKAN
FATİH CAD. CEMRE APT. NO:15
KARAKOÇANTEL : 0424 711 52 07
KALİTE SATIYORUZGÜVEN KAZANIYORUZ
YILDIRIM KÖMÜRCÜLÜK
SOĞUK GÜNLERİN SICAK DOSTU
“SİMİT SARAYI”lezzet
ve keyfın
adresi"ÖZEL GÜNLERİNİZ İÇİN
SİPARİŞ ALINIR
TEL:424 711 55 58
BUĞDAY-ARPA-YEM-UN-KEPEK
ALIŞ VE SATIŞ
BAŞYURT NAHİYESİ/KARAKOÇANTel:0424 721 50 46 -0535 343 07 26 -0538 289 62 62
“DAMAĞA ATILAN İMZA”MANGAL
FANTAZİ
SARIİLETİŞİM
• TURKCELL HAZIR KART VE TL YÜKLEME
• TARİFE DEĞİŞİKLİĞİ
• GEN-PA VE K.V.K GÜVENCELİ CEP TELEFONLARI
• HAT AÇMA VE KAPAMA
• TELEFON AKSESUARLARI İLE SİZLERİN
• TURKCELL VINN
TURAN CAD. NO:6 KAYMAKALIK KARŞISI TEL:711 4144
KERVAN TİCARET -BEKO (Tel:7115858)
-AYGAZ (Tel:7113205)
-TURKCELL (Tel:7113942)
-İSTİKBAL (Tel:7112096)
BAYİİLERİ İLE HİZMETİNİZDEYİZ.
ADRES:Atatütk cad.Belediye AltıKarakoçan/ELAZIĞ
PERİ
L O K A N T A S I
• TOPLU YEMEK SİPARİŞLERİNİZ ALINIR.• EVLERE SERVİS YAPILIR.(TEL:0424 711 28 79)
ADRES:YENİ MAH.LİSE CAD. KARAKOÇAN
KARAKOÇAN’A PERİ KALİTESİYLE YENİ BİR HİZMET GETİRİYORUZ