onair january 2012

156
26 Hayatın Renkleri / Colors of Life Kar / Snow 30 Dünden Bugüne / From Past to Present Anahtar / Key 38 Yakın Plan / Close Up Erciyes 66 Sırt Çantası / My Backpack Bodrum Mandalina Bahçeleri / Bodrum’s Mandarin Gardens 78 Fikirden Ürüne / From Idea to Product Gül Bolulu 86 İstanbul / Belgrad Ormanı / Belgrad Forest 98 Söyleşi / Interview Türkü Turan 106 Doğanın Mucizesi / Miracle of Nature Nar / Pomegranate 114 Yöresel Mutfak / Regional Cuisine Tandır 120 Sınırların Ötesinde / Beyond Borders Madrid No:91 Ocak/January 2012 Alabilirsiniz / Your Complimentary Copy

Upload: ferhat-gedik

Post on 09-Mar-2016

243 views

Category:

Documents


14 download

DESCRIPTION

onur air, onair dergisi, hava yollari

TRANSCRIPT

Page 1: ONAIR JANUARY 2012

26 Hayatın Renkleri / Colors of Life Kar / Snow 30 Dünden Bugüne / From Past to Present Anahtar / Key 38 Yakın Plan / Close Up Erciyes 66 Sırt Çantası / My Backpack Bodrum Mandalina Bahçeleri / Bodrum’s Mandarin Gardens 78 Fikirden Ürüne / From Idea to Product Gül Bolulu 86 İstanbul / Belgrad Ormanı / Belgrad Forest 98 Söyleşi / Interview Türkü Turan 106 Doğanın Mucizesi / Miracle of Nature Nar / Pomegranate 114 Yöresel Mutfak / Regional Cuisine Tandır 120 Sınırların Ötesinde / Beyond Borders Madrid

No:91 Ocak/January 2012 Alabilirsiniz / Your Complimentary Copy

1-27OCAK.indd 1 12/27/11 3:23:54 PM

Page 2: ONAIR JANUARY 2012
Page 3: ONAIR JANUARY 2012

OCAK 2012JAnuAry

İçindekiler ContentsOnur Air Adına İmtiyaz Sahibi / Publisher Yönetim Kurulu Başkanı / Chairman Cankut BaganaYonca Bagana

Genel Müdür / CEOŞahabettin Bolukçu

Yönetim Yeri: Atatük Havalimanı B Kapısı, Teknik Hangar Yanı 34149 Yeşilköy / İstanbul

Genel Müdür / General ManagerFaik Akın

Kurumsal İletişim Direktörü Institutional Communication DirectorRauf Gerz [email protected]

Reklam Koordinatörleri / Advertising Coordinators Cem Ünlü [email protected] Akaslan [email protected] Ayvaz [email protected] Sülükçü [email protected] Yasemin Bölükbaş [email protected] Deniz Koç [email protected]

Bölge Sorumlusu / Regional ManagerArif Coşkun [email protected]

Medya Koordinatörü / Media CoordinatorYasin Zengin [email protected]

Şenlikköy Mah. Çatal Sokak, A2 Blok No: 5, 34153 Florya / İstanbul

Tel: 0 212 662 50 55 (pbx) / Faks: 0 212 662 50 56

www.onuriletisim.com.trOnur Air Magazin (On Air), Onur Air’in yolcularına ücretsiz armağanıdır.

Onur İletişim tarafından aylık olarak yayımlanmaktadır.

Onur Air Magazin (On Air) is a complimentary publication for Onur Air

passengers. Published monthly by Onur İletişim.

04 SunuşPresentation

06 Ajanda Agenda

10 OcakGünlüğüJanuary Diary

14 YaşamaRehberiLiving Guide

18 Sinema Cinema

20 DVD DVD

22 Müzik Music

24 Kitap Books

26 HayatınRenkleri Colors of Life

30 Dünden Bugüne FromPastto Present AnahtarKey

38 YakınPlanClose Up Erciyes

66 SırtÇantasıMy Backpack BodrumMandalinaBahçeleri Bodrum’sMandarinGardens

78 Fikirden Ürüne FromIdeatoProduct Gül Bolulu

86 İstanbul BelgradOrmanı Belgrad Forest

98 SöyleşiInterviewTürkü Turan 106 DoğanınMucizesiMiracle of Nature Nar Pomegranate

114 Yöresel Mutfak RegionalCuisine Tandır

120 SınırlarınÖtesindeBeyond Borders Madrid

131 Ayna Ayna Mirror Mirror SunaDumankaya

132 AdımAdımStepbyStep DünyanınEnİyiTatlıları TheWorld’sBestDesserts

140 MeraklıForYourInfo

141 Neden Why

142 Vitrin Showcase

144 OnurAirInfo

154 Bulmaca

Genel Yayın Yönetmeni (Sorumlu) / Editor-in-ChiefAykut Aykanat [email protected]ıcı Yönetmen / Creative DirectorLalehan UysalEditörlerHaldun Yazar, Uğur Bektaş, İlke Kamar, Ela AtaSanat Yönetmeni/ Art DirectorFerhat Gedikİngilizce Editör/ English EditorÇiğdem SuarFotoğraflar / PhotographsEren Aytuğ, Ozan Akgün, Murat Düzyol, Barış Hasan Bedir, Gökhan Değirmenci

İçerik ve Tasarım

Yapım

Baskı-Cilt / Printing-Binding

Boyut Matbaacılık A.Ş.Matbaacılar Sitesi 1. Cadde No: 115 Bağcılar/İstanbulTel: 0 212 413 33 33 / Faks: 0 212 413 33 34

Reklamlar, reklam veren şirketlerin sorumluluğundadır. Dergimizde yayımlanan yazı ve fotoğraflar, yayıncının izni alınarak, kaynak belirtilerek, tam veya özet alıntı yapılarak kullanılabilir. / On Air magazine cannot be held responsible for the content of advertisements and commercials appeared in the magazine. Texts and photos published in the magazine may be reproduced partially or fully by the third parties on the conditions that prior permission of the publisher is obtained and the source is openly acknowledged.Yayın Türü: Yerel süreli aylık dergi

Perpa Tic.Merkezi B Blok Kat 8 No: 1098 Okmeydanı - Şişli \ İST.Tel: 0212 221 90 54 • Faks: 0212 221 88 54

NOOF İLETİŞİM

86

132

140

98

30

120

66

1-27OCAK.indd 3 12/27/11 1:31:27 AM

Page 4: ONAIR JANUARY 2012

4

OCA

K J

AN

UA

RY 2

012

Sunuş PresentationŞahabettin Bolukçu Genel Müdür/CEO

20. yılımızı kutlarken…Celebrating our 20th anniversary…

Bu yıl bizim için çok önemli. Çünkü Onur Havayolları markası ola-rak gökyüzündeki 20. yılımızı kutluyoruz. 14 Nisan 1992 tarihinde iki adet uçakla kurulan ve 14 Mayıs 1992 tarihinde ilk uçuşunu İstanbul’dan Lefkoşa’ya bir Airbus 320 ile gerçekleştiren şirketimiz aradan geçen 20 yıl içerisinde 70 milyondan fazla yolcuyu güvenle gidecekleri yere ulaştırdı. Şu anda ise 33 uçak ve 7890 koltuk ka-pasitesiyle yılda 90 bin saat uçuş yapıyor ve 5 milyon yolcumuzun tercihi oluyoruz.

2011 yılında 23 bin metrekare kapalı ve 3 bin 500 metrekare açık alana sahip Teknik Bakım Merkezi ve Hangarımız da faaliyete geçti ve Türkiye’nin tek bakım hangarına sahip yolcu taşıyan özel hava-yolu şirketi olduk.

20 yıl bir havayolu şirketi için küçümsenecek süre değil. En küçük krizden etkilenen, ekonomik çalkantılarda zor anlar yaşayan ilk sek-törlerden biridir havacılık. Depolanabilir ürün sunmayıp, satamadığı ürünü tam anlamıyla uçup giden bir hizmet sektörünün dalıdır hava-yolu işletmeciliği. Dolu koltuğun ücretini yolcu, boş koltuğunkini ise şirketin kendisi öder. Bu modelin yanı sıra çok dinamik ve heyecan vericidir de. İşte bu heyecanla ve disiplinle 20 yıldır göklerdeyiz.

Şüphesiz, 20 koca yılı başarıyla geride bırakmanın iki önemli fak-törü var. Biri siz değerli yolcularımız, ikincisi ise özveriyle çalışan personelimiz. Bu vesileyle Onur Air markası hayata geçtiği yıldan bu yana şirketimizde çalışmış ve çalışmakta olan tüm personelimize şükranlarımı sunarım. Elbette bizi tercih eden yolcularımızı en uygun fiyat ve en güvenilir şekilde uçuruyor olmak ise şirketimizin ismi gibi onurumuzdur, gururumuzdur.

2012 yılında da siz değerli yolcularımızı sevdiklerinize ulaştırmak; hayal ettiğiniz, planladığınız yerlere güvenle götürmek için çalışa-cağız. 2012’nin herkese önce sağlık sonra mutluluk, huzur ve başarı getirmesi dileklerimle.

Saygılarımla.

This year is extremely important for us because as Onur Airlines, we’re

celebrating 20 years in the air. Our company, which was established on

14 April 1992 with just two aircrafts and which realized its first flight from

Istanbul to Lefkoşa (Nicosia) with an Airbus 320 on 14 May 1992, has safely

flown more than 70 million passengers over the last 20 years. Currently,

we are preferred by 5 million passengers and fly 90 thousand hours

annually with 33 aircrafts and a capacity of 7890 seats.

In 2011, our Technical Maintenance Center and Hangar, covering an indoor

space of 23,000sqm and an indoor space of 3500sqm became operational,

making us the only private passenger airline brand in Turkey to possess its

own maintenance hangar.

20 years is a period that should not be underestimated for an airline company.

Aviation is one of the first industries that experiences difficult times from even

the smallest crisis and economic upheaval. The aviation business relies not

on storable goods or sellable goods, but instead, is a service industry whose

product literally flies away and disappears. Passengers pay for occupied seats

while the company itself covers the cost of unoccupied seats. Aside from this,

aviation is extremely dynamic and exciting at the same time and it is with this

excitement and discipline that we’ve been in the air for exactly 20 years.

There’s no doubt that there are two important factors that have

guaranteed our success over the last 20 years. You, our valuable

passengers, are one while the second is our personnel who all work

with devotion and sacrifice. I take this occasion to offer my gratitude to

everyone who has worked for our company since its establishment and

those who currently work for us. Doubtless, it’s our company’s honor and

pride to fly passengers at the most reasonable rates and in the safest

manner.

We will continue to fly you, our valuable passengers, to your loved ones and

take you to where you dream of going, safely, in 2012 as well. I hope that 2012

brings health, then happiness, peace and success to you all.

With respects.

Sevgili Yolcularımız, Dear Passengers,

1-27OCAK.indd 4 12/27/11 2:40:48 PM

Page 5: ONAIR JANUARY 2012

1-27OCAK.indd 5 12/27/11 2:40:49 PM

Page 6: ONAIR JANUARY 2012

6

OCA

K J

AN

UA

RY 2

012

AJANDA/AGENDA

Following his exhibitions “Train” and “Sound

of Streets/Cuba”, Özcan Ağaoğlu has been

photographing Iran, which has experienced a

unique revolution, for the last four years. He

covered tens of thousands of kilometers to record

the geographical and cultural structure in his

photos that try to depict excerpts from daily life.

The first section of the exhibition that comprises

three themes is based on daily life in Iran, the second

theme is based on the rising tempo of Aşure (Noah’s

pudding) ceremonies, and the third and final theme

is based on the 2009 presidential elections and takes

the rhythm of the exhibition to the highest level.

This exhibition goes beyond the effort to simply

make a record of Iran; the exceptionally poetic

photos capture what’s humane and universal.

The photos were shot in an area covering Tehran,

Tabriz, Şiraz, Esfahan, Kaşan, Miyandeşt, Erdebil,

Bocnurd, Urmiye, Meşhed, Şirvan, Gorgan,

Nain, Kum, Kirman, Novşehr, Kandovan, and

Gumbet-i Gavuz. Masa Publications published the

exhibition photos under the name of Iranabak.

The exhibition will run at DEPO until 25 February.

Özcan Ağaoğlu, “Tren” ve “Sokakların Sesi Küba” çalışmalarının ardından, dört yıl sü-resince farklı bir devrim yaşamış olan İran’ı fotoğraflamaya başladı. Günlük yaşamın saf-halarını yakalamaya çalıştığı fotoğraflarında coğrafi ve kültürel yapıyı belgelemek için on binlerce kilometre yol kat etti. Üç temadan oluşan serginin ilk bölümün-de İran’ın günlük yaşamı, ikinci bölümünde Aşure törenleriyle yükselen tempo, üçüncü ve son bölümünde 2009 cumhurbaşkanlığı seçimi ele alınıyor ve bu bölüm serginin rit-mini en üst seviyeye taşıyor. İran’a dair bir belgeleme çabasının çok ötesi-ne geçen, insani ve evrensel olanı yakalayan son derece şiirsel fotoğraflar; Tahran, Teb-riz, Şiraz, İsfahan, Kaşan, Miyandeşt, Erdebil, Bocnurd, Urmiye, Meşhed, Şirvan, Gorgan, Nain, Kum, Kirman, Novşehr, Kandovan, Gumbet-i Gavuz’u kapsayan bir bölgede çe-kildi. Sergi fotoğrafları, Masa Yayınları’ndan İranabak adıyla yayınlandı.Sergi, DEPO’da 25 Şubat’a dek gezilebilir.

‘IrANAbAk’ tAkEs thE strEEts of IrAN to DEPo

Ocak JanuaryTarih/Date:

21 Ocak-25 Şubat 21 January - 25 February

Yer/Venue:

Tütün Deposu, Lüleci Hendek Cad., No: 12, Tophane, İstanbul www.ozcanagaoglu.com

www.depoistanbul.net

İranabak, İran sokaklarını DEPo’ya taşıyor

1-27OCAK.indd 6 12/27/11 2:42:21 PM

Page 7: ONAIR JANUARY 2012

1-27OCAK.indd 7 12/27/11 2:42:23 PM

Page 8: ONAIR JANUARY 2012

8

OCA

K J

AN

UA

RY 2

012

AJANDA/AGENDA

The “History Written In Glass From 1935

To Present Day” exhibition that depicts

the 76-year journey of Şişecam, which was

established by Türkiye Iş Bank on the order

of Atatürk by in 1935, has been opened

to the public at Türkiye Iş Bank Museum.

Aside from Şişecam’s antique glass collection

andtheOttomanglasscollection,theexhibition

containsanumberofdifferentobjectsranging

fromtoolsusedintoday’shandcrafts,industrial

moulds, and glass raw materials (crystal,

quartz, sand and soda). Additionally, it also

exhibits amodel of the glass factory and jars,

bottles and glasses that Şişecam has been

producing since the beginning of its journey.

Films are also screened at the exhibition that

features the making of special objects like

Çeşm-i bülbül (nightingale’s eye). They depict

thestagesofglassproduction throughspecial

filming of the five Şişecam-owned factories

(Denizli Cam, Trakya Düzcam, Trakya Otocam,

TopkapıŞişeandKırklareliPaşabahçeFabrikası).

1935 yılında Türkiye İş Bankası tarafından Atatürk’ün direktifleriyle kurulan Şişecam’ın 76 yıllık serüvenini anlatan “1935’ten Günü-müze Camla Yazılan Tarih” sergisi Türkiye İş Bankası Müzesi’nde ziyarete açıldı. Sergi-de, Şişecam’a ait antik cam koleksiyonu ile Osmanlı cam koleksiyonunun yanı sıra gü-nümüz el işçiliğinde kullanılan çeşitli aletler, sanayi üretiminde kullanılan kalıplar, camın hammaddeleri olan kristal parçaları, kuvars, kum ve soda, cam fabrikasına ait bir make-tin yanı sıra Şişecam’ın eskiden beri ürettiği hafızalarda yer eden kavanoz, şişe ve bardak örnekleri gibi pek çok farklı obje yer alıyor.Çeşm-i bülbül gibi özel ürünlerin üretim gö-rüntülerinin de yer aldığı “1935’ten Günümüze Camla Yazılan Tarih” sergisinde Şişecam’a ait Denizli Cam, Trakya Düzcam, Trakya Otocam, Topkapı Şişe ve Kırklareli Paşabahçe Fabrikası olmak üzere beş fabrikada yapılan özel çekim-lerle hazırlanan ve cam üretiminin aşamalarını anlatan filmler de gösteriliyor.

Hıstory WrıttEn ın Glass From 1935 to PrEsEnt Day

Ocak JanuaryTarih/Date:

13 Aralık - 29 Nisan13December-25April

Yer/Venue:

İş Bankası Müzesihttp://www.muze.isbank.com.tr/

1935’tEn GünümüzE Camla yazılan tarİH

1-27OCAK.indd 8 12/27/11 12:23:48 AM

Page 9: ONAIR JANUARY 2012

1-27OCAK.indd 9 12/27/11 12:23:51 AM

Page 10: ONAIR JANUARY 2012

10

OCA

K J

AN

UA

RY 2

012

www.iksev.org

06.01 12.01

BaBylon’da oi Va VoiLondralı altı genç müzisyenin kimlik arayışlarının dahiyane sonucu olarak ortaya çıkan Oi Va Voi, ‘Digital Folklore’ ve ‘Laughter Through Tears’ albümleriyle Çingeneler’in dünyasına bambaşka bir kapıdan girerek dünya çapında büyük bir ün kazandı. Sevilen grup Oi Va Voi, yoğun istek üzerine 6, 7, 8 ve 9 Ocak’ta Babylon sahnesinde!

Oi Va Voi At BabylonOiVaVoiisthebrainchildofsixyoungmusiciansfromLondonbasedontheirquesttosearchfortheiridentity.Thebandbecamehugelyfamouswiththealbums‘DigitalFolklore’and‘LaughterThroughTears’byenteringthespaceofGypsiesthroughacompletelydifferentworld.Bypopulardemand,thepopularbandwillbeappearingliveon6,7,8,and9JanuaryatBabylon!

www.babylon.com.tr www.borusansanat.com

04.01

www.biletix.com

Bursa’da dinozorlara yolculuk serGisi Sergi, 250 yılı aşkın bir süredir doğal hayatla ilgili bilgi üreten ve paylaşan Natural History Museum’un eseri. 300’ü aşkın bilim insanı tarafından hazırlanan, doğal ortamlarda sergilenen, hareket edebilen ve ses çıkartabilen dinozorlarıyla insanoğlunun en çok merak ettiği hayvanlardan olan dinozorların hayatına ışık tutuyor. Sergiyi Korupark AVM’de 8 Ocak’a kadar ziyaret edebilirsiniz. A Journey to the Dinosaurs In Bursa ThisexhibitionisthemasterpieceoftheNaturalHistoryMuseumwhichhasbeenproducingandsharinginformationregardingwildlifeformorethan250years.Preparedbyover300scientistsanddisplayedinnaturalenvironments,theexhibitionshedslightonthelivesofdinosaurs,ananimalspeciesthathumankindisparticularlycuriousabout.Theexhibitionthatfeatures‘walkingandtalking’dinosaurs,sotospeak,canbeseenatKoruparkShoppingCenteruntil8January.

Ocak Günlüğü January Diary

lütfi kırdar anadolu auditoriuM’da BifoKlasik müzik tutkunları tarafından merakla beklenen Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrası’nın gelenekselleşen ‘Yeni Yıl Konseri’ bu yıl da 12 Ocak’ta hayranlarının karşısına çıkacak. Orkestra bu yıl, Avrupa’nın en ünlü operalarında sahne alan ve bütün eleştirmenler tarafından takdir edilen Alman Elena Fink’i konuk ediyor.

BIF OAt Lütfi Kırdar Anadolu AuditoriumBorusanIstanbulPhilharmonicOrchestra’straditional‘NewYearConcert’that’santicipatedbyclassicalmusicloverseachyearwillbeheldon12January2012.ThisyeartheorchestrawillbehostingGermanElenaFink,whohasappearedinEurope’smostfamousoperasandwhoisadmiredbyallcritics.

1-27OCAK.indd 10 12/27/11 12:23:54 AM

Page 11: ONAIR JANUARY 2012

1-27OCAK.indd 11 12/27/11 12:23:55 AM

Page 12: ONAIR JANUARY 2012

12

OCA

K J

AN

UA

RY 2

012

13.01 20.01

ankara Jolly Joker’deceM adrian eşliğiyle yeni türküYıllardır yaptıkları müzikle Türk mü-ziğinin en önemli isimleri arasında olan Yeni Türkü, Şubat ayında çıka-racakları albümün tanıtımını Ankara Jolly Joker’de yapıyor. Sözlerini Yılmaz Erdoğan’ın yazdığı, bestesini ise grup üyelerinden Derya Köroğlu’nun yaptığı ‘Ankara’ şarkısının ilk kez seslendiri-leceği konserde Cem Adrian konuk ediliyor.

Yeni Türkü accompanied by Cem Adrian At Ankara Jolly JokerYeniTürkühasbeenoneofthemostimportantnamesinTurkishmusicforyearsandwillbepromotingitsnewalbum,whichwillbeavailableinFebruary,atAnkaraJollyJoker.CemAdrianwillgueststarattheconcertwherethesong‘Ankara’,whichwaswrittenbyYılmazErdoğanandcom-posedbybandmemberDeryaKöroğ-lu,willbeperformedforthefirsttime.

tiM Maslak show center’da uçan süper çocuklar

Temeli jimnastik olan gösteri, seyirciyi bambaşka bir dünyada yolculuğa çıkarıyor. Yerçekimine meydan okuyan çocuklar şarkı söylüyor, dans ediyor, komedi yapıyor. Performans sergileyen çocukların tek tek seçildiği jimnastik kulübü ekibi, 50 kişiden oluşuyor. Uçan Süper Çocuklar gösterisi; 20, 21, 25 ve 26 Ocak tarihlerinde saat 20.00’da, 22 Ocak’ta 15.00’da, 24 Ocak’ta ise 18.00’da sergilenecek.

Flying Superkids At TIM Maslak Show CenterAgymnasticsbasedact,theFlyingSuperkidstakesviewerstoacompletelydifferentworld.Thekidswhodefygravitysing,dance,andperformcomedyacts.Fiftypeoplemakeupthegymnasticteamforwhichthechildrenareindividuallyselected.YoucanseetheFlyingSuperkidsperformat20:00on20,21,25and26January,at15:00on 22 January and at 18:00 on 24 January.

www.biletix.com www.jjankara.com

29.01

çin Masalı akroBasi Gösterisi Bütün dünyayı gezerek izleyenleri kendilerine hayran bırakan Çin Akrobasi Topluluğu, Ocak ve Şubat aylarında İzmir’de. Her bir üyesi denge, estetik, sabır, zekâ, uyum ve olgunluğun simgesi olan kişilerden meydana gelen efsanevi Çin Akrobasi Topluluğu tarafından hazırlanan Çin Masalı Akrobasi Gösterisi, İzmir AKM Yunus Emre Salonu’nda.

The Chinese Acrobatic Community In IzmirLeavinginternationalaudiencesinawe,

theChineseAcrobaticCommunitywill

beperforminginJanuaryandFebruary

inIzmir.TheChineseFairytale

AcrobaticPerformancethat’sprepared

bytheChineseAcrobaticCommunity

whichismadeupofpeoplewhoare

eachthesymbolofbalance,aesthetics,

patience,intelligenceandmaturity,will

beonshowatIzmirAKMYunusEmre

Hall.

www.biletix.com

Ocak Günlüğü January Diary

1-27OCAK.indd 12 12/27/11 12:23:58 AM

Page 13: ONAIR JANUARY 2012

1-27OCAK.indd 13 12/27/11 12:24:00 AM

Page 14: ONAIR JANUARY 2012

Yaşama Rehberi Living Guide

Hastalıklarla mücadele ederek geçirdiğimiz kış aylarında tıbbi ilaçların yanında en büyük yardımcılarımızdan biri ayva. Sindirim sistemini güçlendirir, öksürüğün baş düşmanıdır. İştahın açılmasını sağlayan

meyvenin kozmetik etkisi de bulunur. Yüzdeki kırışıklıkları yok eden ayva, yeni kırışıklıkların oluşmasını da engeller.

Quince is one of the best supplements alongside traditional medicine when we struggle against winter illnesses. It strengthens the digestive system and

is excellent against coughs. The fruit that helps whet the appetite also has cosmetic effects. Eliminating wrinkles on the skin, quince also prevents any

new ones from appearing.

Tabaklarda Roasted ChaRd on Plates Ege mutfağının önemli yemeklerinden olan pazı kavurma sofralardaki yerini aldı. İçerdiği A, C, E ve K vitaminleri, demir ve magnezyum mineralleriyle besleyici özelliğe sahip olan pazı kavurma şu sıralar en iyi yemek alternatiflerinden. Ispanağa benzerliğiyle bilinen pazı kavurmayı isterseniz kıymalı, isterseniz de yumurtalı yiyebilirsiniz.

A significant dish of Aegean cuisine, roasted chard has taken its place in meals. A source of vitamins

A, C, E, and K, and rich in iron and magnesium, roasted chard is currently one of the best meal options.

Similar to spinach in appearance, roasted chard can be consumed with mince beef or with eggs.

Fincanlarda Tarçınlı Sahlep İçinde bulunduğumuz soğuk kış akşamlarının vazgeçilmezi, içimizi ısıtan bir fincan tarçınlı sahlep. Bitki kökünün dövülerek toz haline gelmesiyle elde edilen sahlep, soğuk algınlığına iyi gelen en lezzetli ilaç konumunda. Orkide ailesinin üyesi olan sahlep, göğsü yumuşatır, kalbi kuvetlendirir, zihin gücünü arttırır.

A warm cup of salep with a sprinkling of cinnamon is an indispensable this time of the year. Achieved by grinding dried tubers root into powder form, salep is the most delicious medication against colds. A member of the orchid genus, salep relaxes the chest, strengthens the heart, and strengthens intelligence.

14

OCA

K J

AN

UA

RY 2

012

Tezgahlarda Ayva

saleP WIth CInnamon In CuPs

QuInCe on shoP CounteRs

Pazı Kavurma

1-27OCAK.indd 14 12/27/11 2:43:30 PM

Page 15: ONAIR JANUARY 2012

Pazı Kavurma

1-27OCAK.indd 15 12/27/11 2:43:31 PM

Page 16: ONAIR JANUARY 2012

JaM ın Jars

Elmanın, üzümün, ayvanın, incirin... Aklınıza hangi meyve gelirse reçelini yapabilirsiniz aslında. Şeker, su, limon ve meyvenin eşsiz

karışımı olan reçel, kahvaltıların en lezzetli parçası. Tarihi çok eskilere uzanan reçel, domates, patlıcan, su kabağı gibi sebzelerden ya da gül

gibi çiçeklerin yapraklarından da yapılabiliyor.

Apple,grape,quince,fig…Youcanactuallymakethejamofanyfruit

thatcomestomind.Jam,anunparalleledcombinationofsugar,water,

lemonandfruit,isthemostflavorsomebreakfasttreat.Jamhasa

verylonghistoryandcanalsobemadefromvegetablesliketomatoes,

eggplant,gourdaswellastheleavesofflowerslikerose.

Boyunlarda Rengârenk AtkılarSoğuktan korunmak için taktığımız atkılar koyu pastel tonların hakim olduğu kış aylarını renklendiriyor. Bere ve eldivenler de onu tamamlanıyor. Pek çok markanın sonbahar başında piyasaya sürdüğü modellerden edinebileceğiniz

gibi kış mevsiminin en keyifli uğraşlarından örgünün başına geçip tığ ya da şiş yardımıyla kendi atkınızı da yapabilirsiniz.

Thisyeardarkpastelsstandoutonscarvesthatweusetoprotectusfromthecoldinwinter.Beretsandglovescompletethem.Youcaneitherpurchaseoneofmanymodelsthathavebeenmadeavailablebyanumberofbrands,or,knityourownwitheithera

crochetneedleorknittingneedle.

16

OCA

K J

AN

UA

RY 2

012

popcorn at cıneMas Sinemaların dolup taştığı günler yaşıyoruz. Kimileri yerli kimileri yabancı filmlere rağbet gösterirken değişmeyen tek şey, herkesin elindeki patlamış mısır. Mısır tanelerinin ısının etkisiyle şişmesi sonucu elde edilen patlamış mısır, Amerika yerlilerinin binlerce yıl önceye dayanan bir buluşu.

Thisisthemostpopulartimetogotothemovies.Whilesomepreferlocalfilms,otherspreferforeign

flicksbutthereisonethingthattheyallhaveincommon:thepopcorntheyholdintheirhands.Popcorn,

whichisachievedbycornexpandingduetoheat,isadiscoveryofAmericannativesdatingback

thousandsofyears.

KavanozlardaReçeller

SinemalardaPatlamış Mısırlar

Yaşama Rehberi Living Guide

colorful scarVes on necks

1-27OCAK.indd 16 12/27/11 12:24:12 AM

Page 17: ONAIR JANUARY 2012

1-27OCAK.indd 17 12/27/11 12:24:14 AM

Page 18: ONAIR JANUARY 2012

18

OCA

K J

AN

UA

RY 2

012

sİnEma/CınEma

‘Devrim Arabaları,’ ‘Kaybedenler Kulübü’ gibi filmleri, ‘Atatürk,’ ‘Kuruluştan Kurtuluşa Fenerbahçe,’ ‘Topkapı Sa-rayı,’ ‘Tanrıların Tahtı Nemrut Dağı,’ ‘Çeliğin Kalbi Ereğli,’ ‘Hititler ve Gelibolu’ belgesel filmleriyle adından çok söz ettiren Tolga Örnek, bu kez de Türk - Alman yapımı bir filmde karşımıza çıkıyor: Labirent. Bu aynı zamanda Türk İstihbaratı tarafından yürütülen bir operasyonun kod adı.Türkiye’de meydana gelen bir patlama ve İstanbul’dan Mardin’e, Frankfurt’tan Kuzey Irak’a uzanan büyük bir mücadele... Bir grup Türk istihbaratçısı ve onların terörist örgütü durdurma çabaları üzerine kurulu olan hikâyede, ortak mücadeleleri tarafından bir araya getirilen iki istih-baratçı öne çıkıyor: Fikret ve Reyhan.Timuçin Esen, Meltem Cumbul, Sarp Akkaya ve Altan Gördüm’ün öne çıktığı film, istihbarat ve terörizmi, doğu ile batı arasında geçiş yolu olarak kabul edilen Türkiye’nin bakış açısından anlatıyor.

Makinganameforhimselfforfeaturefilmslike‘CarsoftheRevolution’and‘Losers’Club’anddocumentarieslike‘Ata-türk,’ ‘KuruluştanKurtuluşaFenerbahçe,’ ‘TopkapıPalace,’‘TanrılarınTahtıNemrutDağı,’‘ÇeliğinKalbiEreğli,’,‘Hittites’and‘Gallipoli’,TolgaÖrnekthistimeappearsbeforeaudien-ceswithaTurkish-Germanproductioncalled‘Labyrinth’.ThisisatthesametimeacodenameforanoperationconductedbyTurkishIntelligence.Thisisagreatstrugglethatbeginswith an explosion in Turkey and extends from Istanbul toMardin,andFrankfurttoNorthernIraq…FikretandReyhanstandoutastwointelligenceofficersthatcometogetherasaresultofacommonstruggleinthestorythat’sbasedonagroupofTurkishIntelligenceofficersandtheireffortstostopaterroristorganization.ThefilmstarringTimuçinEsen,MeltemCumbul,SarpAkkayaandAltanGördümdepictsin-telligenceandterrorismfromTurkey’sperspective;TurkeyisconsideredasthepassagewaybetweenEastandWest.

Mücadelenin Kod Adı

LABİRENT

Yönetmen&Senaryo: Tolga Örnek Yapımcı: Tolga Örnek, Murat Dörtbudak Tür: Aksiyon, polisiye Oyuncular: Timuçin Esen, Meltem Cumbul, Sarp Akkaya, Rıza Kocaoğlu, Ozan Bilen, Umut Kurt, Erdal Küçükkömürcü, Melike Güner, Yurdaer Okur ve Altan Gördüm Director: Tolga Örnek Producers: Tolga Örnek, Murat DörtbudakGenre: Action, Crime Cast: Timuçin Esen, Meltem Cumbul, Sarp Akkaya, Rıza Kocaoğlu, Ozan Bilen, Umut Kurt, Erdal Küçükkömürcü, Melike Güner, Yurdaer Okur and Altan Gördüm

tHE CoDE namE For struGGlE

1-27OCAK.indd 18 12/27/11 12:24:18 AM

Page 19: ONAIR JANUARY 2012

1-27OCAK.indd 19 12/27/11 12:24:19 AM

Page 20: ONAIR JANUARY 2012

20

OCA

K J

AN

UA

RY 2

012

DVD/DVD

Kendisini kocasının hayatının merkezinde görmek isteyen bir kadın ve uçakları hayatının odağına yerleştirmiş bir erkek... Doğan, sanayi mahallesinin en yetenekli motor ustasıdır ve tek başına bir uçak yapma tutkusuyla yaşar. Bu tutkusunun peşine gitmek isterken en yakın arkadaşı ve aşık olduğu kadınla çatışmalar yaşar. 2009 yılında vizyona giren film, hayallerinden kopmak istemeyen bir otomobil tamircisinin hayatına samimi bir bakış fırlatıyor. Ayrıca yönetmenine göre film Türkiye’nin bugünkü haleti ruhiyesiyle doğrudan bağlantılı. Çünkü bi-risinin kalkıp ‘ben uçağımı yapıyorum’ demesinin yol açtı-ğı çalkantılar, kaçınılmaz olarak günümüz paranoyalarına, hassasiyetlerine, kutuplaşmalarına temas ediyor.Aşk, para, iş, güven, dostluk kavramlarını işleyen filmin başrollerinde Fadik Sevin Atasoy ve Yetkin Dikinciler var. Mekân kullanımı ve teknikleriyle öne çıkan filmin tüm çekimleri Eskişehir’de gerçekleştirildi.

Awomanwhowants to see herself at the center of herhusband’slifeandamanwhoisfocusedonplanes…Doğanis the most talented motor mechanic in the industrialneighborhoodandliveswiththedreamofmakinghisownplane. Just as he follows his desire, disagreements arisewithhisclosestfriendandthewomanheloves.Thefilmthathitthebigscreenin2009takesasincerelookatthelifeofacarmechanicwhodoesn’twanttogiveuponhisdream.Accordingtothedirector,thefilmisdirectlyrelated to Turkey’s current state-of-mind because theproblems that arisewhen someone says ‘I’mmakingmyplane’,touchuponinevitablemodernparanoia,sensitivitiesandpolarization.Fadik Sevin Atasoy and Yetkin Dikinciler star in the filmthat’sbasedon love,money, trustand friendship.All thescenesweshotinEskişehir.Thefilmespeciallystandsoutforitsuseofspaceandtechniques.

usta bİr uçak yaPma Hayalİ

raftakiler ON thE ShELvESn Hırsız Kedi Paris’te – A Cat In Parisn Şirinler 3D – The Smurfs 3Dn Aşkın İkinci Yarısı n Korkusuz - Fearless

tHE mastEr tHE DrEam oF makınG a PlanE…

Yönetmen: Bahadır Karataş Senaryo: Ayfer Tunç, Bahadır Karataş Oyuncular: Yetkin Dikinciler, Fadik Sevin Atasoy, Hasibe Eren, Ozan Uygun Tür: Dram, Director: Derviş Zaim Screenplay: Ayfer Tunç, Bahadır Karataş Cast: Yetkin Dikinciler, Fadik Sevin Atasoy, Hasibe Eren, Ozan Uygun Genre: Drama

1-27OCAK.indd 20 12/27/11 12:24:27 AM

Page 21: ONAIR JANUARY 2012

1-27OCAK.indd 21 12/27/11 12:24:31 AM

Page 22: ONAIR JANUARY 2012

MÜZİK/MUSIC

BaKİ Duyarlar’Dan ‘Colors’

VolKan arslan’Dan ‘KayDe’

RaftakileR / On the shelvesn Derindekiler – Kıraçn Endorphin – Hüseyin Karadayı, Serkan Çağrı n Talk That Talk - Rihannan Autumn in New York – Ferit Odman

22

OCA

K J

AN

UA

RY 2

012

A notable pianist, composer, and arranger, Baki Duyarlar, who best reflects Turkish jazz, has just released a new album. The album can be defined as a jazz collection that resembles Classical European musical forms but each of the tracks makes up the pieces of a whole. Put together with the efforts also Stanislav Mitrovic, Eric Calmes, and Enrique Firpi, ‘Colors’ comprises eight tracks that belong to Baki Duyarlar.

The young musician Volkan Arslan has been coming together with fans at significant concert spaces like Babylon Studio, Saklıkent and Kuruçeşme Arena in Istanbul for some time and this time, he’s making a name for himself with the album ‘Kayde’. Bringing a breath of fresh air to classic Black Sea music with his unique interpretation, Arslan’s album contains his own songs as well as those that that belong to anonymous authors. ‘Kayde’ means music played and sung during musical-conversational gatherings in the Black Sea Region. Meanwhile, the track that particularly stands out in the album is “Karlı Dağlar”, sung as a duet by Arslan and Şevval Sam.

‘Colors’ froM BaKİ Duyarlar

‘KayDe’ froM VolKan arslan

Türkiye cazını dünyada temsil eden önemli piyanist, besteci ve düzelenmeci Baki Duyarlar, yeni albümüyle tekrar sevenlerinin karşısına çıkıyor. Klasik Avrupa müziği formlarına benzeyen bir caz albümü olarak adlandırabileceğimiz albümdeki parçalar tek tek dinlenseler de bir bütünün parçalarını oluşturuyorlar. Stanislav Mitrovic, Eric Calmes, Enrique Firpi’nin de çabalarıyla hazırlanan ‘Colors’ adlı albüm Baki Duyarlar’a ait sekiz parçadan oluşuyor.

İstanbul’daki Babylon Stüdyo Live, Saklıkent, Kuruçeşme Arena gibi önemli konser merkezlerinde sevenleriyle buluşan genç sanatçı Volkan Arslan, Kayde adlı albümüyle adından söz ettiriyor. Klasikleşmiş Karadeniz müziğine kendine has yorumuyla yeni bir soluk getiren Arslan’ın albümü anonim eserlerin yanı sıra kendi yazdığı parçaları da içeriyor. Karadeniz yöresinde müzikli sohbet ortamlarında çalınan ve söylenen eserler anlamına geliyor ‘Kayde’. Albümün öne çıkan parçası ise sanatçının Şevval Sam ile birlikte seslendirdiği ‘Karlı Dağlar.’

1-27OCAK.indd 22 12/27/11 3:11:13 PM

Page 23: ONAIR JANUARY 2012

1-27OCAK.indd 23 12/27/11 3:11:15 PM

Page 24: ONAIR JANUARY 2012

24

OCA

K J

AN

UA

RY 2

012

kİtaP/books

GİZLİ ANLARIN YOLCUSUAYŞE KULİNEVEREST Yayınları / EVERESTPublishingFiyatı / Price: 19 TL

tHE story oF PEoPlE WHo GEt lost alonG tHE Way

yollarDa kaybolanların HİkâyEsİ

Aslında, 1997’de yayınlanan “Adı: Aylin” kitabıyla onu tanısak da, öncesinde senaryo, biyografi ve hikâyeleriyle adından söz ettirmişti... Ayşe Kulin şimdi Türkiye’nin en sevilen yazarları arasında ki, yeni çıkan romanı “Gizli Anların Yolcusu” yayımlanır yayımlanmaz çok satanlar listesine girdi.Kulin, bu romanında aşkın değiştirdiği ve bir daha hiç aynı olmayacak hayatları anlatıyor ve okurlarını şaşırtıcı gerçeklerle yüzleşmeye zorluyor. Kitap, yerleşik ve düzenli hayatlarımızın nasıl da pamuk ipliğine bağlı olduğunu, bir anda yıkılıp gidebileceğini gösteriyor. Acı bir kaza... Bir anda ağızdan kaçan bir söz... Ansızın yayınevine gelen bir dosya... Birbirine dolanmış eşarplar... Bütün bunlar, aykırı bir aşkın başı ve sonu hakkında ipuçları veriyor bize.Gizli Anların Yolcusu, pek çoğumuzun anlamakta zorlandığı, yargılamakta ısrar ettiği bir aşkın romanı aslında. Ayşe Kulin her zamanki ustalığıyla yaklaşmaya korkulan bir konunun üstüne giderek tabuları yıkmayı deniyor. Roman, sadece aşkı değil, toplumun zorladığı hayatları, harcanmış çocuklukları, kendi içindeki sırlarla en yakınlarını yaralayan ailelerin öykülerini anlatıyor.

Eventhoughwewereintroducedwith“Adı:Aylin”,herbookthatwaspublishedin1997,shehadactuallymadeanameforherselfbeforehandasascriptwriter,biographerandstoryteller.AyşeKulinistodayoneofthemostpopularauthorsinTurkeyandinfact,herlatestnovel“GizliAnlarınYolcusu”hitthebestsellerlistassoonasitwaspublished.Inthisnovel,Kulindescribeslivesthathavebeenforeverchangedbyloveandforcesreaderstofacesurprisingfacts.Thenovelshowsushowoursettledandorderlyliveshangbyathreadandthatitcanallofasuddenjustcollapse,nevertobefixedagain.Asadaccident…Aslipofthemouth…Afilethatsuddenlyarrivesatthepublishinghouse…Intertwinedscarves…Allofthesegiveuscluesaboutthebeginningandendofanimproperromance.GizliAnlarınYolcusuisactuallyabookonalovethatmostofushavedifficultyunderstandingandinsistonjudging.Withherusualmastery,AyşeKulinconfrontsatouchyissueandtriestobreaktaboos.Thenovelisnotaboutlove.It’saboutlivesenforcedbysociety,wastedchildhoods,andfamilieswhohavehurteventheirclosestwiththeirsecrets.

n YazınsalYaşamlar,JavierMarias(Can)n Mino’nunSiyahGülü,HüsnüArkan(KırmızıKedi)n AşkınÖtesinde,DenizErbulak(İthaki)

n G20Gezegeni,BahadırKaleağası(Doğan)n Tutunanlar,M.İlkayDiçer(Kanguru)

raftakiler / ON thE ShELvES

1-27OCAK.indd 24 12/27/11 12:24:34 AM

Page 25: ONAIR JANUARY 2012

1-27OCAK.indd 25 12/27/11 12:24:36 AM

Page 26: ONAIR JANUARY 2012

Hayatın Renkleri Colors of Life

26

OCA

K J

AN

UA

RY 2

012

The Magic That Paints The World White

Dünyayı beyaza boyayan büyü

1-27OCAK.indd 26 12/27/11 12:24:38 AM

Page 27: ONAIR JANUARY 2012

PEnCErEnİn önünü hafif hafif yağan kar kaplamaya başladı bile. Bir kez yağmaya başladı mı her yanı bembeyaz yapmadan

durmaz kar. Karşıdaki sokak lambası birazdan yanacak ve ben elimde tarçınlı sahlebimle pencerenin önüne geçip beyaz, ipek gibi yağan karı seyredeceğim.Çocukken beni en çok sevindiren şey sabah uyandığımda etrafı beyaza bürüyen karı gör-mek olurdu. Bütün şehri tertemiz örten kar, kimileri için doğanın güzel çehresini seyretme, kimileri içinse (özellikle çocuklar) okulların tatil olması ve akşama kadar eldivenlerimiz sırılsıklam olup, burnumuz kızarana dek kartopu oynayıp kardan adam yapmaktı. Aradan geçen zamanda hiçbiri birbirinin aynı olmayan kar tanelerinin, yere inerken bir-birlerini ittikleri için yapışmadıklarını, güneş ışığını tamamen yansıtma özelliğine sahip oldukları için beyaz göründüklerini ve kışın bitkilerin ve toprağın donmasını engelledik-lerini öğrendim. Ancak ne öğrendiğim şeyler, ne de aldığım yaşlar karın benim için sabah uyandığımda dünyayı beyaza boyayan bir büyü olma özelliğini kaybettirmedi.

Snowhasalreadybeguncoveringwindowsills…Onceitstarts,itdoesn’tstopuntilithaspaintedeverywheresnowwhite.Thelightontheothersideofthestreetwilllightupatanyminute,andIwillsitinfrontofthewindowwithahotdrinkandwatchthesilkysnowfall.WhatmademehappiestasachildwasseeingeverywherecoveredinsnowwhenIwokeupinthemorning.Snow,whichcoveredthewholecity,meantnature’sbeautifulfaçadeforsome,and forothers (especiallychildren), schoolholidaysandadayspentoutdoorsplayingsnowfightsandmakingasnowmanuntilourglovesweresoakingwetandournoseswerered.As I grewup, I learned that every flake of snow is different, that they don’t stick togetherbecausetheypusheachotherasidewhenfallingtowardstheground,thattheyhavetheabilitytofullyreflectsunlightandthat’swhytheyappeartobewhite,andthattheypreventplantsandsoil fromfreezing inwinter.However,nothingthat I learnedortheyears IgainedhavechangedthewayIthinkaboutsnow:amagicthatcoverstheworldinwhitewhenIwakeinthemorning. O

CAK

JA

NU

ARY

201

2

27

KARsNoW

1-27OCAK.indd 27 12/27/11 12:24:39 AM

Page 28: ONAIR JANUARY 2012

1-27OCAK.indd 28 12/27/11 12:24:42 AM

Page 29: ONAIR JANUARY 2012

1-27OCAK.indd 29 12/27/11 12:24:47 AM

Page 30: ONAIR JANUARY 2012

‘Açıl SuSAm Açıl’ın Gerçek Olma Hikâyesi...

KİLİT VE ANAHTAR

Bir kilit asla anahtarsız olmaz. Eğer anahtar yoksa kilidi açmak için devreye farklı yöntemler girer. Kırma, patlatma, kesme, doğrama, maymuncuk, çilingir... Devreye çilingir dışındaki diğer etmenler giriyorsa, başınız belada demektir. Ama neyse ki, konumuz bu değil.

There’s no such thing as a lock without a key. Even if there is no key

present, there are countless methods that can be used to open a lock: breaking, exploding, cutting, sawing, pick locking, or referring to a

locksmith… If you’re referring to any method aside from a

locksmith, then it means that you’re in deep

trouble. But luckily, that’s not the issue

here.

30

OCA

K J

AN

UA

RY 2

012

THE LOCK AND KEY

How ‘open SeSame’ Became a Realıty…

BY EMRAH GÜLMEZ

Dünden Bugüne From Past to Present

ANAHTAR.indd 2 12/27/11 12:28:54 AM

Page 31: ONAIR JANUARY 2012

ANAHTAR.indd 3 12/27/11 12:28:58 AM

Page 32: ONAIR JANUARY 2012

Dünden Bugüne From Past to PresentO

CAK

JA

NU

ARY

201

2

32

a lock and key are actually two tools that complete each other. They’re both meaningless without

the other. If you have a key and you don’t know which lock it will open, then it has no value. The same applies to a lock without a key. Meanwhile, we use the terms ‘lock’ and ‘key’ quite often in daily speech. For example, “Nobody’s got a lock on the truth” or “Under lock and key”… Considering the true meanings of the words, these two concepts that complete each other describe similar situations metaphorically. We use both the ‘lock’ and ‘key’ terms to describe ‘important’ situations, events and subjects.

FıRSt eXampleS aRe FRom eGypt When looking at the history of two such ‘important’ tools or objects, we can see that the lock and key have been known by humankind for a very long time. The lock and key are mentioned often in the Old Testament and in mythology. According to estimations, humankind has been using the lock for roughly 4 thousand years. The oldest known locks were wooden Egyptian locks. These locks can be seen in both pyramids and accessible reliefs from that same era. Locks were first made with wood but in time, they were replaced with metal locks. It’s estimated that the Romans were the first to use metal locks. The numerical and coded locks that were

anaHtaR ve kilit, birbirini tamamlayan iki araçtır aslında. Biri olmadan diğeri anlamsızdır.

Hangi kilidi açtığını bilmediğiniz bir anahtar ile hangi anahtarla açılacağını bilmediğiniz bir kilit işinize yaramaz. Diğer yandan günlük konuşmada da sıklıkla kullanırız kilit ve anahtar keli-melerini. “çok kilit bir konu bu” ya da “Bu konudaki anahtar isimlerden biridir” deriz. kelimelerin gerçek anlamları düşünül-düğünde birbirlerini tamamlayan bu iki kavram, aslında me-cazi olarak benzer durumları ifade etmektedir. kilit kelimesini de anahtar kelimesini de ‘önemli’ durumları, olayları, konuları nitelemek için kullanırız.

İLK ÖRNEKLER MISIR’DABu derece ‘önemli’ iki aracın ya da nesnenin tarihte geçirdiği yolculuğa baktığımızda kilit ve anahtarın çok uzun zamandır insanlık tarafından bilindiğini görüyoruz. kilit ve anahtardan eski ahit’te ve mitolojide sıklıkla bahsediliyor. insanoğlu, tah-minlere göre yaklaşık 4 bin yıldır kilit kullanıyor. Bilinen en eski kilitler, tahta mısır kilitleri. Bu kilit örneklerine hem pi-ramitlerde hem de o tarihlerden kalma alçak kabartmalarda rastlanıyor. ilk zamanlarda kilitler ahşaptan yapılmaktayken zamanla madeni kilitler kullanılmaya başlandı. ilk madeni ki-lidi romalılar’ın kullandığı düşünülüyor. Daha sonra çinliler tarafından geliştirilen numaralı ve şifreli kilitlerden günümüzde

150 YILLIK MARKAA 150-YEAR-OLD BRAND

1848 yılında Linos Yale tarafından bulunan ve 1865’te Yale’nin oğlu Linos Yale Jr. tarafından geliştirilen Yale kilitleri, sağlamlığı nedeniyle günümüzde de kullanılmaya devam ediyor. Yale kilitlerinin çok tutulup 150 yılda tüm dünyaya yayılmış olmasının nedeni, güvenliği ve korunaklılığı sağlayacak kalitede olması.

Yale locks, discovered by Linos Yale in 1848 and developed by Yale’s son Linos Yale Jr. in 1865, continue to be used today due to their sturdiness. Yale locks have been used around the world for 150 years because they’re of a quality that does ensure security and confidence.

ANAHTAR.indd 4 12/27/11 12:29:02 AM

Page 33: ONAIR JANUARY 2012

ANAHTAR.indd 5 12/27/11 12:29:04 AM

Page 34: ONAIR JANUARY 2012

ŞİFRELİ KİLİTLERCODED LOCKS

Avrupa’da 16’ncı yüzyıldan bu yana bilinmekte olan şifreli kilitlerin o dönemden kalma örneklerinden günümüze kadar gelebilenine henüz rastlanmadı. O dönemlerde geliştirilen şifreli kilitlerin çoğunun zaman zaman şifreleri değiştirilebilecek biçimde düzenlendiği biliniyor.

Coded locks have been around in Europe since the 16th century but examples from that period are yet to be seen today. The codes of most of the coded locks that were developed back then were designed to be changed often.

later developed by the Chinese are still commonly used today. Different locks and keys were present in the Middle Age as well. While some of these cut the fingers that tried to unlock them, others had ruthless mechanisms that stabbed the culprit with poisonous needles. Meanwhile, lock systems that worked with alarm bells are still commonly used in present day.

THIeVeS WeRe UNABLe TO BReAK THeM Modern locks appeared around the mid 18th century. The most commonly used lock since that time was actually the one that unlocked with a key. Keyholes, key passages and sensitive keys are based on not being unlocked by any other key. And no doubt, the development of these types of locks and keys required the skills of master locksmiths. The English inventor Joseph Bramah is a significant cornerstone that took the discovery of the lock to its heights. The locks that Bramah created were rather complex and incomprehensible. Thieves were unable to breaks locks that stood out with these features. Meanwhile, safes in which valuable goods or money are placed were fitted with coded locks or time-coded locks. Even the person who knew the code could not open this mechanism outside of specific times; this gives the owner great comfort and confidence.

de yaygın bir şekilde faydalanılıyor. Ortaçağ’da da farklı kilit ve anahtar tipleri çıkıyor karşımıza. Bunlardan bazıları, kilidi açmaya kalkışanların parmaklarını keserken, bazıları da par-maklarına zehirli iğne batıran acımasız mekanizmalara sahip. Alarm zillerine bağlı olarak çalışan kilit sistemleri de bugün yaygın olarak kullanılanlar arasında.

HIRSIZLAR ALT EDEMEDİModern kilitlerin ortaya çıkışı 18’inci yüzyılın ortalarını bu-luyor. O zamanlardan beri en çok kullanılan kilit, anahtarla açılanı. Anahtar deliği, anahtar yolu ve geliştirilen hassas anah-tarlar, kilidin başka anahtarlar tarafından açılamaması esasına dayanıyor. Elbette bu tür anahtar ve kilitlerin geliştirilmesi için kilit ustalarının bütün hünerlerini ortaya koymaları gerekti. İn-giliz asıllı mucit Joseph Bramah, kilit buluşunu zirveye taşıyan önemli köşe taşlarından. Bramah’ın yapmış olduğu kilitler hay-li sağlam, karışık ve anlaşılmazdı. Bu özellikleriyle öne çıkan kilitler hiçbir hırsız tarafından alt edilemedi. İçerisine değerli eşya ya da paranın konulduğu kasalar ise ge-nellikle şifreli kilitlerle donatılıyor, bazı kasalarda saatli kilit mekanizmaları da kullanılıyordu. Bu mekanizma sayesinde kasa, şifreyi bilen kişi tarafından bile belirli saatler dışında açı-lamıyor; bu durum da kasa sahibi açısından çok büyük bir rahatlık ve güvenlik hissi sağlıyordu.

Dünden Bugüne From Past to Present

34

OCA

K J

AN

UA

RY 2

012

ANAHTAR.indd 6 12/27/11 3:47:40 PM

Page 35: ONAIR JANUARY 2012

ANAHTAR.indd 7 12/27/11 3:47:41 PM

Page 36: ONAIR JANUARY 2012

36

OCA

K J

AN

UA

RY 2

012

Dünden Bugüne From Past to Present

noıSe SenSıtıVe lockS Some structures in the US in the 1970s were fitted with electronic locks that operated like touch tone phones. What made these locks different was not the structure of keys but the fact that they were noise sensitive. Only the right noise tones would open the locks. The most important advantage of this type of lock was that you didn’t have to share a key with others. All you had to do was tell people the noise combination of the lock. In other words, the key was just a noise. This system was rather difficult to break but changing the code was quite simple. With developing technologies of today, mechanical locks have been replaced by electronic locks. Locks and systems that read fingerprints and palms, scan the retina, and distinguish voices are now common. These systems were formed to keep security at the highest level, an extremely important need during present day. Additionally, locks fitted with superior technologies eliminate the need to carry keys. In summary, opening a door simply by saying “Open Sesame” is no longer just limited to fairytales!

SESE DUYARLI KİLİTLER1970’lerde aBD’deki bazı yapılar, tuşlu telefon mantığı ile ça-lışan elektronik kilitlerle donatılmaya başlanıyor. Bu kilitle-ri farklı kılan ise anahtarlarının yapısı değil, sese duyarlılığı. yalnızca doğru ses tonları bu kilitleri açabiliyor. Bu kilidin en önemli avantajı birden fazla kişiyle anahtarın paylaşılması ge-rektiği durumları ortadan kaldırması. Şifreyi bilmesini istedi-ğiniz insanlara, sadece ses kombinasyonunu söylemek yeterli oluyor. yani anahtar, aslında bir ses. Bu sistemlerin açılması bir hayli zorken şifre değişimi oldukça kolay. Günümüzde teknolojinin de gelişimiyle mekanik kilitler öne-mini yitirirken elektronik kilitler bir hayli revaçta. Parmak izini ve avuç içini okuyan, göz retinasını tanıyan, insan sesini ayırt edebilen kilitler ve sistemler ortaya çıkarıldı. Bu sistemler bu-gün en çok ihtiyacını duyduğumuz güvenliği üst seviyede tut-mak amacıyla oluşturuluyor. ayrıca, yüksek teknolojiye sahip kilitler, anahtar taşıma zahmetini de ortadan kaldırıyor. Özetle, “açıl susam açıl” diyerek bir kapının açılmasını sağla-mak, sadece masallarda olabilecek bir şey değil artık!

ANAHTAR.indd 8 12/27/11 12:29:13 AM

Page 37: ONAIR JANUARY 2012

ANAHTAR.indd 9 12/27/11 12:29:14 AM

Page 38: ONAIR JANUARY 2012

By İlke kamar Photos BarIŞ HaSaN BeDİr

BULUTLARI DELEN ZİRVE:

ERCİYESTHE SUMMIT THAT PIERCES THE CLOUDS:

Yakın Plan Close Up

ERCIYES YAKINPLAN.indd 2 12/27/11 12:34:00 AM

Page 39: ONAIR JANUARY 2012

Erciyes Dağı, tepesinden eksik olmayan karıyla Kayseri’nin sembolü. Dağcılık ve kış sporları alanında Türkiye’nin önemli merkezlerinden biri. Aynı zamanda dünyanın en iyi kayak pistlerine sahip bir turizm merkezi.

Mount Erciyes is the symbol of Kayseri with a summit that’s never void of snow. It’s one of Turkey’s most important hubs for mountain climbing and winter sports. It’s also a tourism destination with some of the world’s best skiing slopes.

ERCIYES YAKINPLAN.indd 3 12/27/11 12:34:02 AM

Page 40: ONAIR JANUARY 2012

ANTİk ÇAğ’IN önemli coğrafyacılarından Stra-bon, Geographikası’nda dağların

en yükseği olarak bahsediyor ondan. “Argaios (Erciyes), tepe-sinden hiçbir zaman kar eksik olmayan dağların en yükseğidir. Ona tırmananlar berrak havada hem Pontus (Karadeniz), hem de İssikos (Akdeniz) denizini görebilirler” diyor. Gerçekten de, 3917 metre yüksekliğiyle, karlı doruklarıyla Kayseri Ovası ve Ka-padokya Vadisi’nin eşsiz kıvrımlarını gösteren bir manzarası var buranın. Bir zamanlar ağzından ateş püsküren Erciyes; bulutların, üzerine çıkmışsınız da güneşle aranızda bir engel kalmamış hissi uyandırıyor. Manzara ve doğanın dinlendirici gücü karşısında et-kilenmemek imkânsız. Tüm bunların yanı sıra konforlu otelleriy-le de en iyi kış tatili yapılabilecek yerlerin başında geliyor.

STRABO, a prominent geographer of Antiquity mentioned Mount Erciyes as the tallest of

mountains in Geographica and wrote “Argaeus (Erciyes) was never free from snow and those who ascended it reported seeing both the Black Sea to the north and the Mediterranean Sea to the south in days with a clear sky.” It’s true! With an altitude of 3917 meters and snowcapped summits, it has a view that showcases Kayseri Plain and the unparalleled curves of Cappadocia Valley. Mount Erciyes, which once upon a time spewed fire from its mouth, awakens the feeling that you’re above the clouds and that there’s nothing between you and the sun. It’s impossible not to be impressed by the view and the relaxing power of nature. Aside from all of this, it’s one of the leading winter holiday destinations with a number of leading comfortable hotels.

40

OCA

K J

AN

UA

RY 2

012

KENDİNE HAS BİTKİ VE HAYVANLARPLANTS AND ANIMALS UNTO ITSELF Erciyes’te farklı hayvan toplulukları ve dünyada başka hiçbir yerde var olmayan bitki türleri yer alıyor. Vadileri dolduran ağaç türleri ve çalıların arasında çıtkuşu, alaca, ağaçkakan, tepeli guguk, karatavuklar, çift kızıl şahin ve ok kadar hızlı ebabiller, bozkır toygarı, tarlakuşu gibi kendilerine özgü canlılar barınıyor.

Erciyes is home to unique animal communities and plant species seen nowhere else in the world. The tree species in the valleys and shrubs are home to unique animals like wren, motley, woodpecker, great spotted cuckoo, blackbird, long-legged buzzard, and speedy swifts, short-toed lark, and lark.

Yakın Plan Close Up

ERCIYES YAKINPLAN.indd 4 12/27/11 12:34:10 AM

Page 41: ONAIR JANUARY 2012

ERCIYES YAKINPLAN.indd 5 12/27/11 12:34:13 AM

Page 42: ONAIR JANUARY 2012

42

OCA

K J

AN

UA

RY 2

012

A BEAUTIFUL GIFT FROM NATUREDespite being associated as a ski resort, Mount Erciyes is important in terms of mountain climbing as well. You have to cover 25km of ground after Kayseri to reach the mountain and ski resort. Access to Erciyes ski resort is via an asphalt road that connects the town of Hisarcık and Tekir Plateau. You’ll reach Erciyes accompanied by wood cabins set on snowy hills, goatherds and springs. The mountain road that connects Kayseri to the ski resort is open even on the harshest of winter days. You have to attach chains to your vehicle before climbing the snowy road. The drive can take close to two hours in difficult road and weather conditions. However, the whiteness of the snow continues in a fairytale atmosphere at the end of the journey. The peaks of the mountains when the first snowfall is

BİR ARMAğAN GİBİBurası her ne kadar kayak merkezi olarak adından söz ettirse de dağcılık sporu açısından da önemli dağlar arasında. Dağa ve kayak merkezine ulaşmak için Kayseri’den sonra 25 kilometre yol katetmek gerekiyor. Erciyes kayak merkezine, Hisarcık kasa-basını Tekir Yaylası’na bağlayan asfalt yolla ulaşılıyor. Karlı tepe-lere kurulmuş ahşap kulübeler, keçi sürüleri ve pınarlar eşliğin-de çıkıyorsunuz Erciyes’e. Kayseri’yi kayak merkezine bağlayan dağ yolu, kışın en sert günlerinde bile açık. Karlı yol tırmanışı öncesinde araçlara zincir takmak gerekiyor. Zorlu yol ve hava koşullarında yol iki saate yakın sürebiliyor. Ancak yolculuk son-rasında, kar beyazlığı ile masal gibi bir atmosfer devam ediyor. İlk karın görüldüğü aralık ayında dağın zirveleri, uçsuz bucaksız

Kayak merkezinde, ikisi teleski ve üçü telesiyej olmak üzere beş mekanik tesis, bir teleferik, yedi T-bar, 200, 300 ve 600 metre uzunluğunda üç baby lift, bir acil ilk yardım merkezi, bir mobil klinik ve bir kar temizleme aracı hizmet veriyor.

There are five mechanical facilities, two of which are teleskis and three of which are chairlifts. There’s also cable car, seven T-bars, three baby lifts (200, 300, and 600m), an emergency / first aid center, a mobile clinic and one snow cleaning vehicle.

Yakın Plan Close Up

ERCIYES YAKINPLAN.indd 6 12/27/11 12:34:20 AM

Page 43: ONAIR JANUARY 2012

ERCIYES YAKINPLAN.indd 7 12/27/11 12:34:25 AM

Page 44: ONAIR JANUARY 2012

ARA

LIK

DEC

EMB

ER 2

011

144

iğne yapraklı ormanlar, pınarlar ve göl manzarasıyla doğayla iç içe yaşamayı sevenlere sunulmuş armağan gibi.

kIŞ SPORLARI SEÇENEğİErciyes, her seviye kayakçıya uygun geniş pist seçenekleri ve konforlu turistik tesisleriyle en çok tercih edilen merkezlerden biri. Geniş bir alana yayılan pistlerin başlangıç noktası 2200, zir-vesi ise 3300 metre yükseklikte. Üç ana pistin her biri kayak turları, snowboard, summer skiing ve heli-skiing gibi kış sporları olanağı sunuyor. Pistlerin dışındaki arazide, diğer kış sporlarını deneme imkânı mevcut.

seen in December, the eternal pinales forests, streams and lake view are like nature’s gift to those who love being at one with nature.

AN ALTERNATIVE FOR WINTER SPORTS Erciyes is one of the most popular ski resorts with suitable ski runs for every level of skier and comfortable touristic facilities. The starting point of the runs that are spread over a large area is 2200m while the summit is at 3300 meters. All three main ski runs offer skiing tours, snowboard, summer skiing and heli-skiing opportunities. The area outside of the ski runs can be used to try other winter sports.

Yakın Plan Close Up

ERCİYES ETEKLERİNDE... ON THE SKIRTS OF ERCIYES... Erciyes, 2340 metre yükseklikteki Sarıgöl’üyle de dikkat çekiyor. Üç tepenin arasına sıkışmış Sarıgöl, Erciyes Dağı’nın batısında İncesu ilçesine bağlı Şeyhşaban köyünün kuzeydoğusunda yer alıyor. Dağların arasında kar ve yağmur sularıyla oluşan bir krater gölü olan Sarıgöl’ün derinliği pek fazla değil. Önemli bir bölümü sazlık olan gölün en derin yeri 3 metreyi geçmiyor. Göl, yayladaki hayvanların su ihtiyacını karşılıyor. Burası yaz aylarında dağcıların da uğrak yerlerinden. Çok güzel bir görünüme sahip olan Sarıgöl, kayalıklarla çevrili bir krater göl olma özelliğinin yanı sıra güneşin batmasına yakın göl yüzeyinde oluşan sarı tonlarıyla farklı bir görüntüye sahip.

Erciyes also draws attention for Sarıgöl, which sits at an altitude of 2340 meters. Nestled in between three hilltops, Sarıgöl is located to the northeast of the village of Şeyhsaban, which is tied to the district of Incesu to the west of Mount Erciyes. A crater lake that was formed with the snow and rainwaters between the mountains, Sarıgöl is relatively shallow. The deepest section of the lake that is mostly full of reed beds doesn’t pass three meters. The lake meets the water needs of the animals in the plateau and is also a popular destination for mountain climbers in summer. Possessing a beautiful appearance, Sarıgöl is a crater lake surrounded by rocks but is more spectacular with the different tones of yellow that form on the surface towards sundown.

ERCIYES YAKINPLAN.indd 8 12/27/11 12:34:31 AM

Page 45: ONAIR JANUARY 2012

ERCIYES YAKINPLAN.indd 9 12/27/11 12:34:37 AM

Page 46: ONAIR JANUARY 2012

46

OCA

K J

AN

UA

RY 2

012

DAğDA RAFTİNG kEYFİErciyes Dağı, dağcılık ve buzul tırmanışlarının yanı sıra yaz ay-larında yürüyüş parkuru olarak da kullanılıyor. İsterseniz, kar raftingi bile yapmanız mümkün. Rafting botlarıyla, 2900’lü met-relerden kilometrelerce aşağı kayarak bu heyecanı yaşayabilir-siniz. En uzunu 2950 metre olan pistlerin toplam uzunluğu 12 kilometreyi buluyor. Erciyes’in en uzun tesisi olan 1570 metre uzunluğundaki birinci pist, ikinci pist ile birleşerek, pisti 1400 metre daha uzatabiliyor. Kayağa yeni başlayanlar 200 metrelik küçük pisti tercih ediyor. ‘Ana Doruk’ çevresi ile ‘Üçker Çanağı’ ise en ideal kayak parkur-ları. Kayak pistleri, zaman zaman güney ve batı yönden gelen sert rüzgârların etkisinde kalıyor. Her yıl kasım ayı ortalarından nisan sonuna kadar kayak yapılabilen merkezde, aynı zamanda ekonomik bir kış tatili olanağı sunuluyor. Merkezde; yüzme ha-vuzu, uydu yayını ve sauna konforu sunan 2 ve 3 yıldızlı oteller dışında turistik konaklama tesisleri de hizmet veriyor. Ormanları, dağ bozkırları, alpin çayırları, kuşları, kayalık yamaç-ları ve buzulu ile keyifli bir gezi sunuyor burası...

RAFTING PLEASURE IN THE MOUNTAIN Aside from mountaineering and glacier climbing, Mount Erciyes is also used as a walking track in summer. You can even snow raft if you want; experience the adrenalin rush as you raft down for kilometers from a height of around 2900 meters on rafts! The total length of the runs of which the longest is 2950 meters reaches around 12 kilometers. The first run, the longest facility at Erciyes at a length of 1570m, can connect with the second run extending the first by a further 1400 meters. Beginners prefer the short 200m run. Meanwhile, the most ideal ski runs are ‘Ana Doruk’ surrounds and ‘Üçker Çanağı’. The ski runs are affected now and again by harsh southerly and westerly winds. The resort where skiing is possible from mid November through to the end of April also offers an economical winter holiday opportunity. Aside from 2 and 3 star hotels that comprise a swimming pool, satellite TV and sauna, the resort is home to touristic accommodation facilities as well. Mount Erciyes offers a pleasant excursion with its forests, mountain steppes, alpine meadows, birds, rocky mountain shoulders and glaciers…

Yakın Plan Close Up

KoNAKLAmA ACCOMMODATIONmirada Del monte (0352) 342 21 00

mirada Del Lago (0352) 342 21 00

Grand Eras oteli (0352) 342 21 28

ACE Erciyes oteli (0352) 342 20 53

ERCIYES YAKINPLAN.indd 10 12/27/11 12:34:44 AM

Page 47: ONAIR JANUARY 2012

ERCIYES YAKINPLAN.indd 11 12/27/11 12:34:46 AM

Page 48: ONAIR JANUARY 2012

48

OCA

K J

AN

UA

RY 2

012

Mekân Place

By İlke kamar

ŞEHRE TEPEDEN BAKAN MÜZE

PERili KöŞKTHE MUSEUM THAT lOOKS DOWN AT THE CITY

Borusan Holding Yönetim Merkezi’nin faaliyet gösterdiği Yusuf Ziya Paşa Köşkü 100. yaşında ‘Borusan Contemporary’ adıyla Türkiye’nin çağdaş sanat alanındaki ilk ofis müzesine dönüştürüldü.

Borusan Holding’s Head Office at Yusuf Ziya Pasha Mansion has been transformed into Turkey’s first contemporary art office-museum under the name of ‘Borusan Contemporary’ on its 100th anniversary.

iSTANBUl’A bir defa gelenler dahi eğer sahil boyunca Rumelihisarı’na kadar yol

almışlarsa Boğaz’ın en gizemli köşkünü tanıma fırsatını bulur. Birçok İstanbullu da Fatih Sultan Mehmet Köprüsü’nden ge-çerken bu köşkü hayranlıkla izler. Yusuf Ziya Paşa Köşkü, diğer adıyla Perili Köşk mimarisiyle, Boğaz’a tepeden bakan konumuyla gerçekten de bu ilgiyi fazlasıyla hak ediyor. Bu köşk, üç ay önce Türkiye’nin ilk ofis müzesi unvanını aldı.

EvEN if you’ve come to Istanbul for the first time and you happen to be passing by Rumelihisarı, you’ll

get the chance to see the most mysterious pavilion of the Bosphorus. With its architecture, and position that looks down at the Bosphorus, Yusuf Ziya Pasha Mansion or “Perili Köşk” (Haunted Pavilion) truly deserves this attention. This mansion was awarded the title of Turkey’s first office-museum just three months ago. The Borusan Contemporary Art

HAUNTED PAvIlION

PERILIMEKAN.indd 2 12/27/11 2:46:17 PM

Page 49: ONAIR JANUARY 2012

PERILIMEKAN.indd 3 12/27/11 2:46:19 PM

Page 50: ONAIR JANUARY 2012

50

OCA

K J

AN

UA

RY 2

012

Müze Museum

Yeniden restore edilen tarihi binanın dış görünüşü aynen korunurken, iç mekânlarında son derece modern bir iş ortamı oluşturuldu. While the exterior of the restored historical building was preserved to its original glory, the interior was designed with a contemporary office space approach.

Collection is on regular display here in an office environment. The space where contemporary exhibitions will be held operates as an office during the week and as a museum at the weekends. Meanwhile, temporary exhibitions can be viewed in separate gallery spaces. Perili Köşk, which has been used as the head office of Borusan Holding since 2007, is a space where both employees and art lovers can follow contemporary art exhibitions. People who want to see art can see the exhibitions on display here. The intention of exhibiting the collection in both an office-museum space is to increase attention in contemporary art and display different art works.

Burada Borusan Çağdaş Sanat Koleksiyonu düzenli olarak ofis ortamında sergileniyor. Güncel sergilerin yer aldığı mekân, hafta içi ofis, hafta sonları müze olarak hizmet veriyor. Ge-çici sergiler ise ayrı galeri alanlarında gezilebiliyor. Borusan Holding’in 2007 yılından bu yana yönetim merkezi olarak kul-landığı Perili Köşk, çalışanlar için olduğu kadar sanatseverler için de güncel sanat sergilerini takip edecekleri bir alan. Sanat-la buluşmak isteyenler burada sergileri görme imkânına sahip. Hem ofis hem müze birarada sunulan koleksiyonla çağdaş sanata olan ilginin artırılması ve farklı eserlerin sergilenmesi amaçlanıyor.

PERILIMEKAN.indd 4 12/27/11 12:37:19 AM

Page 51: ONAIR JANUARY 2012

PERILIMEKAN.indd 5 12/27/11 12:37:22 AM

Page 52: ONAIR JANUARY 2012

52

OCA

K J

AN

UA

RY 2

012

SAvAŞlA YARIM KAlDIPerili Köşk’ün hikâyesine gelirsek... 1910’lu yıllarda yapılan köşk, dönemin varlıklı tüccarlarından Yusuf Ziya Paşa’ya aitti. Gemiyle İtalya’dan Türkiye’ye ticaret yapan Ziya Paşa, Rumelihisarı’nda kendi Hıdiv Kasrı’nı yapmak ister. Bina ya-pımına başlandıktan sonra I. Dünya Savaşı patlak verir. İnşa-atı yapan ustaların askere alınmasıyla köşkün yapımı yarım kalır. İşte, binanın ‘Perili Köşk’ şeklinde anılmasının nedeni de yapımının bir türlü tamamlanamamasından kaynaklanır. Orijinali dört buçuk kat olan ve inşaatı yarım kalan köşkün ikinci ve üçüncü katları 1995-2000 yılları arasında mimar Ha-kan Kıran’ın gerçekleştirdiği rölöve, restitüsyon, restorasyon ve uygulama çalışmaları sonrasında noktalanır.

THE WAR lEAvES IT INCOMPlETE The pavilion, built in circa 1910, belonged to a wealthy merchant of the time, Yusuf Ziya Pasha. Involved in trade between Italy and Turkey, Ziya Pasha wanted his own Hidiv Mansion in Rumelihisarı. World War I broke out just after construction resulting in an incomplete building due to the laborers being sent off to fight in the water. And the reason why it took on the name ‘Perili Köşk’ or Haunted Pavilion is because construction was abandoned. The second and third floors of the half-completed pavilion that was originally 4.5 floors were completed between 1995-2000 through the surveying, restitution, restoration and application efforts of the architect Hakan Kıran. Yusuf Ziya Pasha lived in the building with his family until 1926. His family owned it until 1993.

Müze Museum

BORUSAN ÇAĞDAŞ SANAT KOLEKSİYONU BORUSAN CONTEMPORARY ART COLLECTION Geçmişi 1980’lere uzanan koleksiyonda çağdaş sanat alanında hem Türkiye hem de dünyanın önde gelen sanatçılarının eserleri yer alıyor. Yağlı boya tablolar, heykeller, videolar, enstalasyonlar, baskılar, yeni medya, ışık sanatı ve fotoğraf olarak 600’e yakın çalışmanın bulunduğu koleksiyonda Bedri Baykam, Kemal Önsoy, Abdurrahman Öztoprak, Bülent Evren, Ekrem Yalçındağ, Ardan Özmenoğlu, Erol Akyavaş ve Nuri Bilge Ceylan gibi sanatçıların eserleri yer alıyor. Ayrıca Jim Dine, François Morellet ve Doug Atiken’in eserlerini de görmeniz mümkün.

The collection that dates back to the 1980s comprises the works of leading contemporary artists from Turkey and abroad. Close to 600 oil paintings, sculptures, videos, installations, prints, new media, light art and photography make up the collection that contains the works of the likes of Bedri Baykam, Kemal Önsoy, Abdurrahman Öztoprak, Bülent Evren, Ekrem Yalçındağ, Ardan Özmenoğlu, Erol Akyavaş and Nuri Bilge Ceylan. The space also exhibits the works of Jim Dine, François Morellet and Doug Atiken.

PERILIMEKAN.indd 6 12/27/11 12:37:27 AM

Page 53: ONAIR JANUARY 2012

PERILIMEKAN.indd 7 12/27/11 12:37:29 AM

Page 54: ONAIR JANUARY 2012

Mekân Place

54

OCA

K J

AN

UA

RY 2

012

TİTİZ RESTORASYON ÇALIŞMASI RIGOROUS RESTORATION EFFORTSKöşkün restorasyonuna 1995 yılında başlandı. Tuğla kaplama malzemesi İngiltere’den ithal edilerek aslına en uygun şekilde dört ayda tamamlandı. Binanın betonarme imalatında 2800 metreküp beton, 350 ton demir kullanıldı. Köşkün dış görünüşü korunurken, iç mekânlar modern iş ortamı sağlayacak şekilde düzenlendi. Binada kullanılan Marsilya, Büyükdere ve normal harman tuğlaları ile taşlar, restorasyon sırasında tek tek yerlerinden çıkarıldı. Yeniden yapımda örnek oluşturabilecek profilli ve farklı boyutlu tuğlalar, iç-dış pencere ve kapı silmeleri, saçak ve kat döşeme kotlarındaki silme, korniş ve kirpiler toplanarak korundu. Özgün renkli cam vitraylar, metal merdiven ve balkon korkulukları, tüm metal basamak öğeleri, yeni yapıda kullanılmak üzere saklandı. Borusan Contemporary’nin, tasarımı ve sergi programı da dahil olmak üzere yönetiminde danışmanlığıyla katkıda bulunan isim, Solomon R. Guggenheim Vakfı’nın eski direktörü Thomas Krens. Projenin mimari aşaması ise Hani Rashid ve eşi tarafından kurulan Asymptote proje geliştirmeyle yürütüldü. Mimari uygulama Mat Mimarlık imzalı.

Restoration of the pavilion began in 1995. Brick coating was obtained from England and restored to its original state in just four months. 2,800m3 of concrete and 350 tons of iron were used. While preserving the external façade of the building, the interior was designed with a contemporary feel. The Marseilles, Büyükdere and normal batch bricks were removed one by one during restoration. The profile and bricks of different dimensions, interior-exterior windows and door molding, the molding on the eaves and laminated floors, and the cornices and rollers were all collected and preserved. The originally colored glass windows, metal stairs and balcony rails, and all metal were preserved for use in the new structure. Thomas Krens, the former director of Solomon R. Guggenheim Foundation contributed to Borusan Contemporary, including its design and exhibition program, as a consultant. The architectural process meanwhile was conducted by Asymptote project development, a venture founded by Hani Rashid and his partner. The architectural application however belongs to Mat Architecture.

The building received its first entry of tenants when Basri Erdoğan purchased it. With the project realized by Hakan Kıran, Borusan Holding leased Perili Köşk in 2002 for 25 years. A working space for Borusan Holding in 2007, the pavilion today invites audiences to see Borusan’s contemporary art approach and corporate collection in an office environment. There are currently 10 floors and one terrace that are being used in the building. The view is made up of the Black Sea on one side and the Sea of Marmara on the other. You can enjoy coffee opposite a view of the Bosphorus and take in the view that stretches from the Marmara to the Black Sea. EXHIBITIONSTogether with the Borusan Contemporary Art Collection that’s been displayed for quite some time at Perili Köşk, the exhibitions ‘Seven New Works’, video installations comprising the works of seven artists and curated by Mario Codognato and Sylvia Kouvali, and ‘Segment #1’, have been seen by art lovers in the offices and some other sections of the building. Aside from these exhibitions, the building hosts various readings from the collection at the weekends. Additionally, Borusan Contemporary’s program will comprise three temporary individual and collective exhibitions based on different media and concepts each year, all curated by notable curators from Turkey and abroad.

Köşkün sakinleri de yıllar içinde değişir. Yusuf Ziya Paşa 1926 yılına kadar ailesiyle köşkte yaşar. Ailesi 1993 yılına kadar köş-kün sahibi olur. Perili Köşk’ün Basri Erdoğan tarafından satın alınmasıyla kiracılar da burayla taşınır. Hakan Kıran’ın gerçek-leştirdiği projeyle birlikte Perili Köşk, Borusan Holding tarafın-dan 2002 yılında 25 yıllığına kiralanır. Binada şu an kullanıma açık 10 kat ve bir teras yer alıyor. Bir yanda Karadeniz, diğer yanda ise Marmara Denizi, köşkün manzarasını oluşturuyor. Köşkün terasında Boğaz’a karşı kahve içebiliyor, Marmara’dan Karadeniz’e kadar manzaranın keyfi çıkarılabiliyor.

FARKlI SERGilERPerili Köşk’te uzun bir süredir sergilenen Borusan Çağdaş Sa-nat Koleksiyonu ile birlikte yedi çağdaş sanatçının Borusan Contemporary için ürettiği video çalışmalardan oluşan, küra-törlüğünü Mario Codognato ve Sylvia Kouvali’nin yaptığı ‘Yedi Yeni İş’ adlı sergi ‘Segment #1’ adı verilen ofislerde ve binanın bazı bölümlerinde sanatseverlerle buluştu. Köşkte bu sergiler dışında hafta sonları koleksiyondan çeşitli seçkiler yapılıyor. Ayrıca her yıl farklı medya ve kavramsal içerikle geçici üç ser-gi, Türkiye’den ve dünyadan önemli küratörlerin oluşturduğu kişisel ve karma sergiler düzenlenecek.

PERILIMEKAN.indd 8 12/27/11 12:37:32 AM

Page 55: ONAIR JANUARY 2012

PERILIMEKAN.indd 9 12/27/11 12:37:34 AM

Page 56: ONAIR JANUARY 2012

PERILIMEKAN.indd 10 12/27/11 12:37:37 AM

Page 57: ONAIR JANUARY 2012

PERILIMEKAN.indd 11 12/27/11 12:37:39 AM

Page 58: ONAIR JANUARY 2012

58

OCA

K J

AN

UA

RY 2

012

RöpoRtaja geç kalmamak için hızlı adımlarla apartman merdivenlerini arşınlıyorum.

Kapıyı açan çok hoş bir kadın beni güleryüzle karşılayıp içeri davet ediyor. İçeride, bu güzel kadının eşi hoş sesli beyefendi ve fotoğraf çekimi işini bitirmiş fotoğrafçı arkadaşımız sehpanın üzerinde binbir çeşit atıştırmalıkla beni bekliyorlar. Anlaşılan rö-portaj oldukça eğlenceli geçecek. ‘Sanatçı’ kelimesinin içini dol-duran iki isim: Tarık Ünlüoğlu ve eşi Gülenay Kalkan. Yıllardır Ankara Devlet Tiyatrosu’nun en önemli oyunlarında rol alan bu çifti birçok tiyatro oyununda, televizyon dizisinde veya sinema fil-minde gördük. Daha eskilere gidersek Susam Sokağı’ndaki ‘Sayı-ların Kontu’ ya da ‘Evli ve Çocuklu’ dizisindeki Ed O’Neill demem yeterli sanırım. İşte o seslerin ve daha birçoğunun sahibi Tarık Ünlüoğlu. Tarık Ünlüoğlu’nu, ‘Sümela’nın Şifresi’ isimli komedi filminde ve Ocak ayında vizyona girecek Ata Demirer’le birlikte rol aldığı ‘Berlin Kaplanı’ filminde; Gülenay Kalkan’ı ise İstanbul Devlet Tiyatrosu’nda ‘Ve Hep Birlikte Soldan Çıkarlar’ isimli oyun-da görmemiz mümkün. Gelin devamını onlardan dinleyelim.

HİÇBİRİYLE KARŞILAŞTIRILMAZBöylesine çok karaktere hayat veren bir oyuncunun serü-venini öğrenebilir miyiz?Tarık Ünlüoğlu: İlkokulda müsamerelerde başladım oyuncu-luğa. Ortaokulda hiç olmadı. Lisede Namık Kemal’in ‘Akif Bey’ oyununda oynadım. Galiba tiyatro Akif Bey’le başladı hayatım-da. Ondan sonra Ankara Devlet Konservatuvarı’na gittim. 1971

I pAcE the stairs quickly in order not to be late for the interview. A beautiful woman greets me with a

smile at the door and welcomes me in. Inside, this beautiful woman’s husband and our photographer, who has finished up, are waiting for me with a thousand and one varieties of snacks on the coffee table. Obviously the interview is going to be a ball! Two names that complete the word ‘Artist’: Tarık Ünlüoğlu and his wife Gülenay Kalkan. We’ve seen this couple that have acted in the Ankara State Theater’s most important plays for years, in TV serials and cinema films. If we go back even further, I think it’s sufficient just to mention ‘Count-Von-Count’ in Sesame Street or Ed O’Neill in ‘Married with Children. Tarık Ünlüoğlu is the voice of those two characters and more. You can watch Tarık Ünlüoğlu in the comedy ‘Sümela’nın Şifresi’ and ‘Berlin Kaplanı’, a film that also stars Ata Demirer. It will hit the big screen in January. Meanwhile, you can watch Gülenay Kalkan at the Istanbul State Theater in ‘Ve Hep Birlikte Soldan Çıkarlar’. Now let’s listen to the rest from them…

THEATER IS INcOMpARABLE Can you tell us about the acting journey of a person who has given life to so many characters? Tarık Ünlüoğlu: I started acting in primary school plays. There were none in after that. I played in Namık Kemal’s ‘Akif Bey’ in high school. I think it was with Akif Bey that theater occupied a part in my life. I then went to the Ankara State Conservatory. In 1971 I studied opera and then theater after jumping a class. I entered the State Theater

OYuNcuLuK AŞKLARI BAMBAŞKA!

Devlet tiyatrolarının iki önemli oyuncusu Tarık Ünlüoğlu ve Gülenay Kalkan’ı vizyondaki Sümela’nın Şifresi filminde keyifle izliyorsunuz şu sıralar. Biz oyunculuk yolculuklarını ve Ankara’dan İstanbul’a geliş hikâyelerini konuştuk…

You’re currently probably enjoying watching ‘Sümela’nin Şifresi’, a feature film starring the two important State Theater actors Tarık Ünlüoğlu and Gülenay Kalkan. We spoke to them about their acting adventures and their journey from Ankara to Istanbul…

By NİHAN BORA Photos OzAN AkgüN

Portre Portrait

AcTORS’ LOvE IS SOMETHINg ELSE!

PORTRE.indd 2 12/27/11 12:40:20 AM

Page 59: ONAIR JANUARY 2012

ARA

LIK

DEC

EMB

ER 2

011

99

PORTRE.indd 3 12/27/11 12:40:23 AM

Page 60: ONAIR JANUARY 2012

60

OCA

K J

AN

UA

RY 2

012

yılında opera, daha sonra tiyatro bölümüne sınıf atlayarak geç-tim. Mezun olduktan sonra Devlet Tiyatrosu’na girdim. Devlet Tiyatrosu’nda 36. yılım.

Tiyatro oyunu var, sinema filmi var, televizyon dizisi var. Oyunculuk yapmadığınız alan kalmamış… Hangisi ağır basıyor?T. Ü: Tabii ki tiyatro. Çok önemli oyunlarda oynadım. Hem de tiyatronun gerçekten tiyatro olduğu zamanlardı Ankara’da. ‘Ar-turo Ui’nin Önlenebilir Yükselişi,’ ‘My Fair Lady,’ ‘Ziyaretçi’ ve daha birçok oyun...

Tiyatro, sinema ve televizyonu karşılaştırabilir misiniz?T.Ü: Öyle karşılaştırma olmaz. Tiyatro ayrı bir şeydir.

Kimisi oyunculuğun aslen tiyatroda yapıldığını söylüyor, sizce?T.Ü: Doğru. Oyunculuk aslen tiyatro sahnesindekidir. Dünyaya, gelişmiş sinema oyuncularına baktığınızda karşınızda hep tiyat-ro oyuncularının olduğunu görürsünüz. Hepsi çok büyük tiyatro okullarından mezun olmuş insanlardır. Gülenay Kalkan: Dizi anında geliyor, bazen text yetişmiyor. Tiyatroda bir rolü, bir karakteri iki ay çalışıyorsunuz. İki ay sonra bile o tip çıkamamış olabiliyor. Televizyonda prototip, hemen oyun isteniyor. Tabii ki o da oyunculuk. Ama tiyatro oyunculu-ğunda o süreç ve karakteri yaratmak çok önemli.

Tiyatro oyuncusu olmak için sadece yetenek yeterli mi?T.Ü: Tiyatro oyuncusunun mutlaka doğal yeteneği olacak bu bir. Bunu da eğitimle taçlandıracaksın. Mutlaka konuşma eğiti-mi almak zorunluluğu var. Hem sinemada hem dizilerde artık insanlar kendi sesleriyle konuşmak zorundalar. Yoksa sanatı ta-mamlamamış oluyorsunuz. Çünkü konuşma da bir sanattır.

“ALLAH BENİ SANATÇI OLMAM İÇİN YARATTI”Gülenay Hanım, sizin oyunculuk maceranız nasıl başladı?Gülenay Kalkan: Allah beni sanatçı olmam için dünyaya getirdi diyorum. O yetenekler bende çok küçük yaşta varmış. Ütü kor-donunu alıp şarkı söylersin, taklit yaparsın, bu tiyatrocu olmak demek değil elbette ama bir ucundan tutuyorsun. Sonra ailem yönlendirdi beni. Çok küçük yaşta girdim konservatuvara. Boy uzun olduğu için hocalar alalım dedi. Annemle ablam bana yar-dımcı oldu, babam başta karşı çıktı.

after graduating. This is my 36th year with the State Theater.

There’s theater, cinema and TV… Which do you love the most?T. Ü: Theater of course. I’ve played in really important plays. What’s more, in Ankara when theater was really theater. ‘The Resistible Rise of Arturo Ui’, ‘My Fair Lady,’ and ‘The Visitor’ and many more…

Can you compare theater, cinema, and TV? T.Ü: There’s no such thing because theater is completely different.

Some people say that acting is actually done at the theater. What do you think?T.Ü: That’s right. Acting is actually what is done on a theater stage. When you take a look at the world, developed cinema actors are all actually theater actors. They’re all people who’ve graduated from big theater schools. Gülenay Kalkan: TV serials are momentary and sometimes the script doesn’t arrive on time. You can rehearse a role for a theater play for two months and sometimes even then that character may still not be ready. On TV, you’re expected to just act. Of course it’s acting but with theater acting, the process and creating the character is really important.

Do you simply need talent to become a theater actor? T.Ü: Firstly, you definitely need natural talent to be a theater actor. But you must crown this with training. You have to be trained in elocution. Actors have to use their voice in both theater and on TV now. Otherwise, you’re not really completing the art. Talking is also an art.

“GOD CREATED ME TO BE AN ARTIST” Mrs. Gülenay, how did you begin acting? Gülenay Kalkan: I say that God brought me to the world to be an artist. I had that talent when I was very little. You grab an iron cord and sing, imitate people… Of course this doesn’t mean that you’re an actor but it is something. Then my family directed me. I entered the conservatory at a very young age. They took me in because I was tall. My mother and sister supported me while my father was firstly against it. Which plays have you appeared in in Ankara? G.K: I have acted in many significant plays in Ankara. ‘Keşanlı Ali Destanı,’ Eugene O’Neill’s ‘Desire Under the Elms’… I was awarded

Portre Portrait

Tarık Ünlü, Sümela’nın Şifresi filminde rol aldı.Tarık Ünlüoğlu starred in the film ‘Sümela’nın Şifresi’.

PORTRE.indd 4 12/27/11 12:40:27 AM

Page 61: ONAIR JANUARY 2012

PORTRE.indd 5 12/27/11 12:40:29 AM

Page 62: ONAIR JANUARY 2012

OCA

K J

AN

UA

RY 2

012

Ankara’da hangi oyunlarda rol aldınız?G.K: Ankara’da oynanmış çok önemli oyunlarım var. ‘Keşan-lı Ali Destanı,’ Arthur Miller’ın ‘Karaağaçlar Altında’sı... ‘Bahar Noktası’nda en iyi kadın oyuncu seçildim. ‘Ah Şu Gençler,’ ‘Beni Dünya Kadar Sev,’ ‘Çamaşırhane’… Oynamadığım sene olmadı. İstanbul’a geldiğimde üç - dört yıllık bir boşluğum oldu. İstanbul’da da maalesef Ankara gibi sahnelerimiz yok. AKM açık olduğunda inanılmaz güzel oyunlar vardı. Benim şanssızlığım şu an AKM’nin olmaması.

İstanbul Devlet Tiyatrosu’nda yeni bir oyuna başladınız, anlatır mısınız?G.K: Evet. ‘Ve Hep Birlikte Soldan Çıkarlar,’ enteresan bir oyun. Sahnede ekranımız var ve ben orada bir televizyon yorumcusu-nu oynuyorum. Bill Gates bir şekilde kayboluyor. Düzene karşı hafif eleştirel bir oyun. Gençlerin çok ilgisini çekiyor, dolu oy-nuyoruz zaten.

‘Kurtlar Vadisi’ sizin için önemli bir diziydi değil mi Tarık Bey?T. Ü: Kendi kendine, çığ gibi büyüyen bir şey oldu. Çok zengin bir roldü. Osman Sınav o işi çok iyi becerdi. Ama çok çarpıcı bir rol olduğu için çok izlendi.

‘Benim Annem Bir Melek’ dizisinde de önemli isimlerle birlikte çalıştınız…T. Ü: Evet, onu da 65 bölüm oynadık. Çok zevkli bir çalışmaydı.

best female actress in ‘Bahar Noktası’. ‘Ah Şu Gençler,’ ‘Beni Dünya Kadar Sev,’ ‘Çamaşırhane’… There wasn’t a year during which I didn’t act. I had a three-four year break when I came to Istanbul. Unfortunately, we don’t have the same stages in Istanbul that we do in Ankara. When AKM was open, there were exceptionally good plays. My bad luck is that AKM is no longer open. But now I act during every season.

You act in a new play at the Istanbul State Theater. Can you tell us about that? G.K: Yes. ‘Ve Hep Birlikte Soldan Çıkarlar’ – it’s an interesting play. We have a monitor screen on the stage and I play a TV commentator. Bill Gates gets lost some how. It’s a play that’s slightly critical of order. Young people love it – we appear before a full house.

‘Kurtlar Vadisi’ was an important TV serial for you Mr. Tarık, is that right? T. Ü: Yes. It grew like a snowball. It was a really rich role. Osman Sınav was brilliant. But it was really popular because the role was so striking.

You also worked together with some of the most important names in the TV serial ‘Benim Annem Bir Melek’… T. Ü: Yes. That was 65 episodes. I really enjoyed it. I got to know Oya

62

Portre Portrait

“10 yıldır İSTanbul’dayız, Sevİyoruz bu Şehrİ”“We’ve been ın ıSTanbul for 10 yearS. We lıke ThıS cıTy.”

Çalışmalarınızdan arta kalan zamanlarda neler yapıyorsunuz? G. K: Her bulduğumuz boşlukta seyahate çıkıyoruz. Sürekli Onur Air’le geziyoruz. Tarık uçaklardan çok iyi anlar, çok memnunuz Onur Air’den. T. Ü: Evet. Onur Air’in hizmeti, çalışanları çok kaliteli. gezmeyi çok seviyo-ruz. Ayda bir mutlaka Berlin’e gidiyoruz.

İstanbul’da neler yapıyorsunuz? T. Ü: İstanbul’un kalabalığı, trafiği çok fazla. Biz akşamları da pek çıkmı-yoruz. G. K: En çok kapalıçarşı’ya, Eminönü’ne gidiyoruz. Ama daha çok evde misafirliği seviyoruz. Ankara’da bu vardır, İstanbul’da pek yok. Biz o gelene-ği yaşatmaya çalışıyoruz. Arkadaşlarımızla evde buluşuyoruz.

What do you do in your spare time? G. K: We travel whenever we get the chance. We always fly with Onur Air. Tarık knows a lot about planes and we’re very happy with Onur Air. T. Ü: That’s right. Onur Air’s service and staff are of a high quality. We love traveling. We go to Berlin once a month.

What do you do in Istanbul? T. Ü: Istanbul’s congestion and traffic are overwhelming. We don’t really go out at night very much. G. K: We mostly go to the grand Bazaar and Eminönü. But we do prefer visi-ting people at home. This applies more to Ankara. We try to keep that tradition alive. We meet with our friends at home.

PORTRE.indd 6 12/27/11 12:40:32 AM

Page 63: ONAIR JANUARY 2012

PORTRE.indd 7 12/27/11 12:40:34 AM

Page 64: ONAIR JANUARY 2012

64

OCA

K J

AN

UA

RY 2

012

Oya Başar’ı tanıdım, olağanüstü bir kadın. Şehsuvar’ı (Aktaş) za-ten eskiden tanırım. Ali’yi (Sunal) tanıdım. Onlar benim oğullarım oldular. Karım Oya Başar oldu, Dolunay Soysert gelinim oldu.

“ATA DEMİRER MuHTEŞEM”Bu sezon beyazperdede sık göreceğiz sizi. İki filminiz var yakın zamanda… T. Ü: Bu yaz önce bir sinema filmi yaptık: Sümela’nın Şifresi. ‘Kabadayı’yı yaptım, o çok beğenildi. Ondan sonra Eyvah Ey-vah 2’de oynadım. Sonra ‘Sümela’nın Şifresi’ girdi araya. O da kendi çapında güzel oldu.

Sümela’nın Şifresi’nde siz de varsınız Gülenay Hanım…G. K: Güzel bir komedi filmi oldu. Karı-kocayı oynuyoruz orada. Çok küçük bir roldeyim. T. Ü: Sonra ‘Berlin Kaplanı’ oldu. Ocak’ta vizyona girecek. Yardımcı roldeyim ama ana karakterden biriyim. Ata’nın ant-renörünü oynuyorum. Onun da hikâyesi çok güzel. Ata muh-teşem bir adam. Yazdı, oynadı.

Bir de diziniz var, ‘Avrupa Avrupa.’ O nasıl gidiyor?T. Ü: 13’ü bitirdik, 14. bölüme başlayacağız. Ebru Cündübe-yoğlu benim karım rolünde. Gayet iyi gidiyor o da.

Tarık Bey yakın zamanda siz de tiyatro yapacak mısı-nız?T. Ü: Devlet Tiyatrosu’ndan text geldi. Friedrich Dürrenmatt’ın çok önemli oyunlarından biri olan ‘Yaşlı Bayan Ziyareti.’

Başar. She’s an exceptional woman. I knew Şehsuvar’ı (Aktaş) from before. I got to know Ali (Sunal). They played my sons. My wife was Oya Başar and Dolunay Soysert was my daughter-in-law.

“ATA DEMIRER IS EXcELLENT” We’ll be seeing you often on the big screen this season. You have two feature films coming up soon…T. Ü: We shot ‘Sümela’nin Şifresi’ this summer. Then there was ‘Kabadayı’ which was really enjoyed. Then I had a role in Eyvah Eyvah 2. ‘Sümela’nın Şifresi’ was shot in between them. That was good in its own right.

Both you and your wife have a role in ‘Sümela’nin Şifresi’… G. K: That turned out to be a great comedy. We play husband and wife. I had a really small part. T. Ü: Then there’s ‘Berlin Kaplanı’. It will hit the big screen in January. I’m a co-star but I was one of the main actors. I play Ata’s trainer. Its storyline is really good as well. Ata is excellent. He wrote the script and acted in it.

You also have the TV serial ‘Avrupa Avrupa’. How’s that going? T. Ü: We just finished shooting episode 13 and we’re about to shoot episode 14. Ebru Cündübeyoğlu plays my wife. That’s going quite well too.

Will you too be acting in theater soon Mr. Tarık? T. Ü: I’ve received text from the State Theater. It’s one of Friedrich Dürrenmatt’s really important plays: ‘The Visit’.

TarıK ÜnlÜoĞlu:“KalİTelİ oyuncu eKSİKlİĞİ var”Tarık ÜnlÜoĞlu:“There’S a lack of qualıTy acTorS”

Okulda hocalık yapmak çok önemli. Bugün kaliteli oyuncu eksikliği var. Bizim zamanımızdaki hocalarımız; Cüneyt Gök-çer, Mahir Canova, Yücel Erten, Can Gürzap, Nusret Şenbay, Haldun Marlalı, Ergin Orbey kendi başlarına birer ekoldü. Bunların yetiştirdiği insanlar çok kaliteliydi. Hitler döneminde Türkiye’ye kaçıp Atatürk’ün emriyle konservatuvarı kuran Paul Hindemith gibi insanlar sanatın hızlanmasını sağladı. Onun sonuçlarıdır bu kalite. Şimdi maalesef böyle kalitede yok…

“It’s really important to teach at school. There’s a lack of good actors today. The teachers in our time (Cüneyt Gökçer, Mahir Canova, Yücel Erten, Can Gürzap, Nusret Şenbay, Haldun Marlalı, Ergin Orbe) were all cults in their own right. The people they trai-ned were of a high quality. People like Paul Hindemith who fled to Turkey during the period of Hitler and set up a conservatory on the order of Atatürk gave dynamics to the art. This quality is the outcome of their work. Unfortunately this sort of quality no longer exists…”

Portre Portrait

PORTRE.indd 8 12/27/11 12:40:37 AM

Page 65: ONAIR JANUARY 2012

PORTRE.indd 9 12/27/11 12:40:39 AM

Page 66: ONAIR JANUARY 2012

Sırt Çantam My Backpack

BODRUMMANDALINA.indd 2 12/27/11 12:44:33 AM

Page 67: ONAIR JANUARY 2012

By ÖMER DOĞAN

BODRUM’UN

MANDALİNA BAHÇELERİBODRUM’S MANDARIN GARDENS

Bir zamanlar Bodrum Yarımadası’nın geçim kaynağıydı... Şimdi ise terk edilme tehlikesiyle karşı karşıya olan mandalina bahçelerinin tadını çok geç olmadan çıkarın...

It was once the livelihood of Bodrum Peninsula… But now, mandarin gardens are under threat of being abandoned, so enjoy them before it’s too late…

KASIM ve şubat arasında Bodrum’a gittiğinizde, Bod-rum - Turgutreis yolunun solunda kalan Bitez

Köyü ile Bitez Yalısı arasında bulunan ovadaki mandalina bahçeleri sizi farklı bir dünyaya götürür. Karyak taşı ile örül-müş duvarlarla birbirinden ayrılan bahçeler içindeki eski ev-ler, daracık toprak ve dere yollarına güneş ışığı zor ulaşır. Kenarlardaki eski keçiboynuzu, zeytin ve defne ağaçlarının iç içe geçmiş dalları ve yaprakları yeşil bir tüneli andırır. Duvarın ötesinde koyu yeşil yapraklı ağaçları süsleyen turuncular yü-rüyeni selamlar: İşte mandalina bahçelerine geldik!Her mandalina sanki gelen geçene “beni kopar, tadıma bak” diye fısıldar. Bu harika görüntüye dayanamayıp bir mandali-nayı soyan yolcu daha harika bir koku ve lezzetle ödüllendiri-

WheN you go to Bodrum any time between November and February, the mandarin gardens in the plain

between Bitez Bay and Bitez Yalısı on the left of the Bodrum – Turgutreis road will take you to a completely different world. Sunlight has difficulty reaching the old houses and the narrow dirt tracks within the gardens that are separated by slate walls. The old locust, olive and bay trees and their leaves around the sides resemble a green tunnel. On the other side of the wall, citrus fruits that decorate dark green leafy trees on the other side of the wall salute passersby: And here we are at the mandarin gardens! It’s as if each mandarin whispers “pick me and have a taste” to all who pass them by. So yet another passerby can’t resist this beautiful view, picking a mandarin to be rewarded with a beautiful smell

BODRUMMANDALINA.indd 3 12/27/11 12:44:37 AM

Page 68: ONAIR JANUARY 2012

lir. Bahçenin sahibi oradaysa mutlaka gülümseyerek “istediğin kadar topla” diye mandalina meraklısını teşvik eder.

VEFA NEREYE KADAR?Teşvik eder çünkü eskiden sahibini varlıklı eden, ev yaptıran, çocuğunu evlendiren Bodrum mandalinası artık pek para et-miyor. Satıştan elde edilen gelir düzenli sulama, ağaçları bu-dama, ilaçlama, otları sürme ve nihayetinde meyvelerin top-lanmasındaki işçilik bedelini karşılamıyor. Bodrum pazarında kilosu 50 - 75 kuruşa satılan mandalina toptancıya daha da ucuza gidiyor. Dedelerinden kalma mandalina bahçelerine bakmayı bir vefa borcu bilen toprak sahiplerinin çoğu, işlet-mecilerin buraları turizm sahasına dönüştürme öneri ve cazip

and flavor. If the owner of the garden happens to be there, he’ll smilingly encourage you by saying “pick as much as you want”.

HOW LONG CAN YOU LIVE OFF ‘LOYALTY’? You’ll be encouraged because the Bodrum mandarin, which once made its owner wealthy, a homeowner and more, is no longer worth very much. The money earned from sales isn’t even enough to cover labor that requires regular watering, pruning, disinfectants, sprouting and finally, picking the fruits. Sold for 50-75 kuruş per kilo at the Bodrum markets, the mandarins are sold for even less to wholesalers. Most of the landowners who feel they a duty of loyalty to look after the mandarin gardens that they inherited from their grandfathers,

68

OCA

K J

AN

UA

RY 2

012

Sırt Çantam My Backpack

BODRUMMANDALINA.indd 4 12/27/11 12:44:43 AM

Page 69: ONAIR JANUARY 2012

BODRUMMANDALINA.indd 5 12/27/11 12:44:45 AM

Page 70: ONAIR JANUARY 2012

70

OCA

K J

AN

UA

RY 2

012

resist suggestions to turn this area into a tourism hub and hence the attractive offers that come with it. But how long can a producer endure this if they’re unable to get their effort’s worth… Cultivation of mandarins began roughly a century ago in Bodrum. The fertile plains of the Bodrum Peninsula, from Bitez, Müsgebi (Ortakent), Karatoprak (Turgutreis), Yalıkavak or Gölköy were ideal for it. The Fisherman of Halicarnassus encouraged mandarin production on a large scale. The necessary water was obtained by digging deep and wide wells. Although watering is today conducted with plastic hoses, those huge wells and watering pools are still around.

tekliflerine karşı direniyor. Ama emeğinin karşılığını alamayan üretici nereye kadar dayanır, bilinmiyor.Bodrum’da mandalina tarımı yaklaşık yüz yıl önce başladı. Yarımadanın koylarına uzanan bereketli Bitez, Müsgebi (Orta-kent), Karatoprak (Turgutreis), Yalıkavak veya Gölköy ovaları bu iş için idealdi. Halikarnas Balıkçısı, büyük çapta mandalina yetiştiriciliğini teşvik etti. Gerekli su, derin ve geniş çaplı ku-yular kazılarak elde edildi. Bugün bahçelerde sulama plastik borularla yapılsa da o kocaman kuyulara, eski su yollarına ve sulama havuzlarına hâlâ rastlanıyor.

Sırt Çantam My Backpack

BODRUMMANDALINA.indd 6 12/27/11 12:44:51 AM

Page 71: ONAIR JANUARY 2012

BODRUMMANDALINA.indd 7 12/27/11 12:44:53 AM

Page 72: ONAIR JANUARY 2012

DÖRT AY SOFRALARDAYörede, sırayla çekirdeksiz (satsuma), daha koyu turuncu ka-buklu olan klementin (halk ağzıyla ‘kinin’) ve sonunda man-dalinaların kraliçesi, kokulu Bodrum mandalinası olgunlaşır. Böylece bölgede ekim sonundan şubat sonuna kadar manda-lina sofralardan hiç eksik olmaz. Yarımadadaki yaklaşık 250 bin mandalina ağacının yüzde 75’i Bodrum yerli mandalinasından oluşuyor. Ancak modern tü-keticiye göre Bodrum mandalinasının harika kokusu ve lez-zetine rağmen önemli bir handikapı var: Her diliminde en az 2-3 çekirdek bulunması. Bu yüzden, tüketici alışkanlıklarının değişmesiyle Bodrum mandalinasına olan ilgi de gittikçe aza-lıyor. Eskiden, başta Rusya olmak üzere birçok ülkeye ihraç edilen Bodrum mandalinası şimdilerde alıcı bulamıyor. Konu-

AVAILABLE FOR FOUR MONTHS Seedless (Satsuma), Clementine (a mandarin with a darker orange skin), and finally, the queen of mandarins, the scented Bodrum mandarin matures in the region in that particular order. This means that mandarins are present in the area from the end of October all the way through to the end of February. The local Bodrum mandarin makes up 75 percent of the roughly 250,000 mandarin trees in the peninsula. According to the modern consumer however, despite its excellent scent and flavor, the Bodrum mandarin has a serious handicap: Each slice contains 2-3 seeds. That’s why interest in the Bodrum mandarin is gradually decreasing, especially when considering changing consumer habits. The Bodrum mandarin, which used to be exported to many countries abroad, especially Russia, is unable to find buyers today. In search of a solution, the

Sırt Çantam My Backpack

Bodrum’un en önemli iki simgesi: Cevat Şakir Kabaağaçlı ve mandalina... Mandalina Bodrum’la öyle özdeşleşmiş ki, ilçenin caddelerine ismini veriyor.

Bodrum’s two most prominent symbols: Cevat Şakir Kabaağaçlı and the mandarin... The mandarin has become so synonymous with Bodrum that it even lends its name to streets.

BODRUMMANDALINA.indd 8 12/27/11 12:45:00 AM

Page 73: ONAIR JANUARY 2012

BODRUMMANDALINA.indd 9 12/27/11 12:45:01 AM

Page 74: ONAIR JANUARY 2012

74

OCA

K J

AN

UA

RY 2

012

ya çözüm arayan Bodrum Ticaret Odası ve Bodrum Turunçgil Üreticiler Birliği Başkanlığı birkaç sene önce Bodrum Man-dalin Gazozu’nu piyasaya sürerek Bodrum mandalinasını ye-niden gündeme getirmeyi başardı. Bir sene önce Ortakent’te hizmete giren, bir buçuk saatte yedi ton ürün yıkayarak, mum-layarak ve paketleyerek satışa hazır hale getirebilen Narenciye Boylama ve Paketleme Tesisi sektörün çok da kötümser olma-dığının bir göstergesi. Yıllık 5 bin tonluk rekoltenin yurtdışı-na ihracat olmasa bile İstanbul ve Anadolu’nun her bölgesine satışı gerçekleşiyor.

BİTEZ MANDALİNA FESTİVALİBu kış altıncısı düzenlenecek olan Bitez Mandalina Festivali kapsamında, akademisyenlerin ürünün tarımsal evreleri hak-kında verdiği konferanslar, açık oturum ve seminerler düzen-lenecek, mandalinadan elde edilen ürünler sergilenecek. 13-15 Ocak arasında Bodrum’a yolunuz düşerse, mutlaka Bitez’in festival alanında mandalina reçeli, mandalina lokumu veya kurutulmuş mandalina cipsinin tadına bakın hatta mandalin sabunuyla yüzünüzü yıkayın. Birkaç damla mandalin kolon-yası da sizi rahatlatacaktır.Bodrum’a ziyaretiniz mart ve nisan aylarına denk gelirse man-dalina bahçelerinin güzelliği yine farklıdır: Beyaz çiçeklerin saldığı tatlı koku oradan ayrıldıktan sonra bile hafızanızda ka-lır. Yazın geldiğinizde ise ham yeşil Bodrum mandalinalarını Gin Tonic’inize ekleyin. Şimdi ise lezzetli olduğu kadar sağlık da sunan Bodrum mandalinalarından bol bol tüketin, doğanın bu nimetinin tadını çıkarmaya bakın.

Bodrum Chamber of Commerce and the Bodrum Citrus Producers’ Association Directorate brought the Bodrum mandarin to the limelight yet again by launching the Bodrum Mandalin Gazozu (a fizzy drink) a few years ago. Meanwhile, the Narenciye Boylama ve Paketleme Tesisi (Citrus Stringer and Packaging Facility), which became operational in Ortakent a year ago and which washes, grades and packages seven tons of produce, is indication that it’s not all doom and gloom for the industry. Even if the 5000 tons of crop isn’t exported annually, it is sold to Istanbul and every other region of Anatolia.

BİTEZ MANDARIN FESTIVAL As part of the 6th Bitez Mandarin Festival, academics will hold conferences, open forums and seminars on the agricultural phases of the product while mandarin bi-products will be displayed. If you happen to be in Bodrum between 13 and 15 January, make sure to stop by the Bitez festival ground and try the mandarin jam, Mandarin Turkish delight or dried mandarin crisps and even in fact, wash your face with mandarin soap. A few drops of mandarin cologne will be soothing too. If your visit to Bodrum happens to be in March or April however, the beauty of the mandarin gardens is unique yet again: The sweet scent of the white flowers will remain fresh in your memory even after you’ve departed. In summer however, add raw green Bodrum mandarins to your Gin Tonic. But for now, consume plenty of the Bodrum mandarin, which is as healthy as it is flavorsome, and enjoy the blessings of nature.

Sırt Çantam My Backpack 13-15 Ocak arasında Bodrum’a yolunuz düşerse, mutlaka Bitez’in festival alanında mandalina reçeli, mandalina lokumu veya kurutulmuş mandalina cipsinin tadına bakın. Mandalinaya ait tüm lezzetleri burada tatmanız mümkün.

If you happen to be in Bodrum between 13 and 15 January, make sure to stop by the Bitez festival ground and try the mandarin jam, Mandarin Turkish delight or dried mandarin crisps. This is where it’s possible to try all flavors that belong to the mandarin.

BODRUMMANDALINA.indd 10 12/27/11 3:06:36 PM

Page 75: ONAIR JANUARY 2012

BODRUMMANDALINA.indd 11 12/27/11 3:06:37 PM

Page 76: ONAIR JANUARY 2012

BODRUMMANDALINA.indd 12 12/27/11 12:45:12 AM

Page 77: ONAIR JANUARY 2012

BODRUMMANDALINA.indd 13 12/27/11 12:45:14 AM

Page 78: ONAIR JANUARY 2012

Fikirden Ürüne From Idea to Product

GUL FIKIRDENURUNE.indd 2 12/27/11 12:48:26 AM

Page 79: ONAIR JANUARY 2012

By FİSUN ALDATMAZ Photos OZAN AKGÜN

GÜL BOLULUWeavınG Lıfe Wıth natUraL fıBers…

Doğal liflerle Hayatı Dokuyor…

O, doğada ve çevrede görüp üzerinde hiç düşünmediğimiz figürleri özel tasarım duvar halılarına yansıtıyor. Dokuduğu, aslında hayatın kendisi… Gül Bolulu anlatıyor…

She reflects figures that we see in the environment and never place much importance on in her specially designed wall carpets. It’s life itself that she actually weaves… Let’s let Gül Bolulu explain…

ne zaman başladınız, ne zaman işiniz haline geldi bu uğraş?

Üniversite eğitimimde serbest tekstilin bilgisiyle tanıştım. Stajlarımızı hep fabrikalarda yapardık. Son stajımı üniver-sitenin Ayvacık’ta kurduğu halı kooperatifinde yapmak is-tedim. Bu sayede köyleri dolaşıp doğal boyayla boyamayı da öğrendim. İstanbul’a döndüğümde çok heyecanlıydım, ilk halı tezgâhıma sahip olduktan sonra kendi tasarımlarımı dokumaya başladım. 1990’dan bu yana dokumalarımı ken-di başıma yapıyorum.

When dıd you start and when did it become your profession?

I learned about free textile when I was studying at university. We also did our internships at factories. I wanted to do my last internship at the carpet cooperative set up by the university in Ayvacık. In this way, I was also able to go to the villages and learn about dyeing with natural dyes. On returning to Istanbul I was really excited. After purchasing my first carpet loom I began weaving my own designs. I have been making my own weavings by myself since 1990.

83

OCA

K J

AN

UA

RY 2

012

GUL FIKIRDENURUNE.indd 3 12/27/11 12:48:31 AM

Page 80: ONAIR JANUARY 2012

Tasarımlarınızı tezgâhta dokurken hangi malzemeleri kullanıyorsunuz?Dokumalarımda en önemli konu tasarımla malzemenin uyu-mudur. Bunun için de malzeme araştırması dokumanın en önemli aşamasıdır benim için. Kendir, sisal, pamuk, doğal raf-ya, bitki lifleri, gemi halatları kullanmayı sevdiğim malzeme-ler. Bu malzemeler dışında renkli dokumalar için orlon, boyalı pamuk ve yün de kullanıyorum.

“Doku BeNi taNıMlar olDu”Tasarımlarınız nasıl özgünleşti ve kimliğinizle örtüştü?Tekstil eğitimimin bir parçası olan ‘doku’ yaptığım tasarım-larda kendini hep öne çıkarıyordu. Dokumalarımda doğadan etkilenmiş olduğum yine tasarımlarımda gözlenir. Doğa, kendi içindeki uyumu, sadeliği, dengesi, renkleri ile tasarımın oluş-

Which materials do you use when weaving your designs on the loom? The most important issue is that my design is in harmony with the material. That’s why I feel that the most important stage of weaving is researching materials. I like using hemp, sisal, cotton, natural raffia, plant fibers, and ship ropes. Aside from these, I also use acrylic fiber, dyed cotton and wool for my color weavings.

“teXture ıDeNtıfıeS Me” How did your designs become unique and how did they become synonymous with your identity? ‘Texture’, a part of textiles training, always stood out in my designs. My weavings also show that I’m inspired by nature. Nature is the most important source in shaping my designs

80

AnAdolu duvAr HAlılArının Bugüne YAnsımAlArı…Current refleCtıons of AnAtolıAn WAll CArpets… “Çocukken ziyaretine gittiğimiz büyük teyzemin evinde geyikli duvar halısı vardı. Her gittiğimizde o halıyı uzun uzun incelerdim. Başka yerlerde gördüğüm diğer av sahneli, dans eden kadınlı duvar halıları da aklımda yer etti. Yıllar sonra aldığım resim eğitimi, dokuma bilgisi ve fotoğraf deneyimlerim şu anki çalışmalarımın temelini oluşturdu. Kilim tekniğiyle yaptığım duvar halılarım ‘lif sanatı’ olarak da adlandırılıyor.”

“There was a wall carpet depicting a deer at my aunt’s house that we would visit as a child. I would examine that carpet every time I went. The hunting scenes and the dancing women I saw at other places had left their mark as well. The art training I received years later, my weaving knowledge and photography experience make up the foundation of my current work. The wall carpets that I create with the kilim technique are also known as ‘fiber art’.”

Fikirden Ürüne From Idea to ProductO

CAK

JA

NU

ARY

201

2

GUL FIKIRDENURUNE.indd 4 12/27/11 12:48:40 AM

Page 81: ONAIR JANUARY 2012

GUL FIKIRDENURUNE.indd 5 12/27/11 12:48:42 AM

Page 82: ONAIR JANUARY 2012

82

OCA

K J

AN

UA

RY 2

012

with its own harmony, simplicity, balance, and colors. I began seeing the texture photos that I shot during photography excursions, the olive trees I drew, small mushrooms sprouting from between rocks, the texture of the forest, and shell patterns of insects in my weaving designs. My designs found a way of their own. I’m now identified with my work. Texture identifies me.

Are you directed by the quality of the material? The material is what actually directs me. My designs begin by putting my thoughts and dreams on paper and continue until they meet with the materials.

masında en önemli kaynak kitap. Fotoğraf gezilerinde çek-tiğim doku fotoğraflarım, resimlerini yaptığım zeytin ağaç-ları, kayalar arasındaki küçük mantarlar, ormanın dokusu, böceklerin kabuk desenleri gibi çalışmaların birikimini dokuma tasarımlarımda görmeye başladım. Tasarımlarım kendiliğinden farklı ve özgün bir yola girdi. Artık işlerimle tanınıyorum. Doku beni tanımlar oldu.

Malzemenin özelliği sizi yönlendiriyor mu?Beni yönlendiren tamamen malzemedir zaten. Tasarımla-rım düşüncelerimin, hayallerimin kağıda dökülmesiyle baş-lar, malzemeyle birleşmesine kadar devam eder.

serBesT TeKsTİl free teXtıleeskiden insanlar ses ve ısı yalıtımını kumaşlar ve halılarla sağlıyorlardı. göçerlerin kıl çadırları, duvar halıları, saraylardaki goblenler gibi... dolayısıyla tekstil sanatı dünyanın en eski kültürlerindendir. 20 yüzyıl başına kadar zanaat olarak kabul edildi. sanat, tasarım ve teknoloji gibi birçok alanın etkileşimleri sonucu dekoratif anlam kazanan bağımsız bir sanat dalı ortaya çıktı. duvar Halısı, sanatsal Tekstil, lif sanatı gibi adlarla tanımlanarak güzel sanatlar fakültelerinin eğitimi içinde yerini aldı.

ın the past people used fabric and carpet to for noise and heat insulation; like the fiber tents of the nomads, wall carpets, and tapestries in the palaces… so there’s no doubt that the art of textiles is one of the world’s oldest cultures. ıt was actually considered a craft until the early 20th century. As an outcome of the interaction of things like art, design and technology, an independent art branch with decorative meaning came about. Described with the terms Wall Carpet, Artistic textile, and fiber Art, free textile is now a part of the curriculum at fine arts faculties.

GUL FIKIRDENURUNE.indd 6 12/27/11 12:48:57 AM

Page 83: ONAIR JANUARY 2012

GUL FIKIRDENURUNE.indd 7 12/27/11 12:49:02 AM

Page 84: ONAIR JANUARY 2012

84

OCA

K J

AN

UA

RY 2

012

İşlerinizin boyutları nedir?Farklı boylarda duvar panoları çalışıyorum. Büyüğünden küçüğüne hepsinin derinlik boyutları farklı. Küçük olan bir pano bir büyük pano ile yarışabiliyor.

Özel istekler doğrultusunda çalışıyor musunuz?Duvar panolarının dışında, aydınlatmalar, kapılar, paravanlar, yatak başları gibi fonksiyonel ürün tasarımları dışında iç mi-marlar ve mimarlarla özel tasarımlar için ortak çalışmaktayım.

Tasarımlarınızı nerede görebiliriz?Tasarımlarımı sergilerde paylaşıyorum. 1990 yılından bu yana 20 tanesi kişisel olmak üzere yurtiçi ve yurtdışında 47 sergiye katıldım. Mimarlarla çalıştıklarım genelde özel alanlarda yer alıyor. Sadece fotoğraflayarak arşivliyorum. Hepsini belki bir gün bir kitapta görebiliriz.

Malzemenin özelliği sizi yönlendiriyor mu?Beni yönlendiren tamamen malzemedir zaten. Tasarımlarım düşüncelerimin, hayallerimin kağıda dökülmesiyle başlar, malzemeyle birleşmesine kadar devam eder. Tezgâhın başına geçtiğimde iplerim boyalarım, ellerim fırçalarım, tezgâhım da tuvalim olur, dokumalarımı resim gibi bitiririm.

What are the dimensions of your work? I work with wall panels of different dimensions. The depth of each, regardless of size, is different. A small panel can compete with a large one.

Do you make custom-made weavings? Aside from wall panels, I have functional designs for things like lighting, doors, folding screens and bed heads. But I also work together with interior designers and architects.

Where can we see your designs? I share my designs at exhibitions. I’ve held 20 individual exhibitions and been part of 47 collective exhibitions locally and abroad since 1990. The work that I produce together with architects is generally seen in private spaces. I archive those in photo format. We may one day see them all in a book.

Does the quality of the material direct you? The material is what directs me. My designs begin with my thoughts and dreams being put on paper and continue until they unite with the material. When I sit in front of the loom, my thread becomes paint, my hands become paintbrushes, and my loom becomes a canvas. I complete my weavings like a picture.

Fikirden Ürüne From Idea to Product

gül Bolulu Kİmdİr? WHo ıs GÜl Bolulu?1961 yılında ısparta’da doğdu. 1988’de marmara üniversitesi güzel sanatlar Fakültesi Tekstil Bölümü’nden mezun oldu. Yüksek lisansını tamamladı. Halen mezun olduğu okulda öğretim görevlisi olan tasarımcı, çalışmalarını kendi atölyesinde sürdürüyor.

She was born in Isparta in 1961. She graduated from the Department of Textiles from Marmara University in 1988. She also has a post-graduate degree. The designer who still teaches at the same institution continues to create her weavings in her workshop.

GUL FIKIRDENURUNE.indd 8 12/27/11 12:49:09 AM

Page 85: ONAIR JANUARY 2012

GUL FIKIRDENURUNE.indd 9 12/27/11 12:49:11 AM

Page 86: ONAIR JANUARY 2012

By AYKUT AYKANAT Photos EREN AYTUĞ

GÖRKEMLİ AĞAÇLAR ALTINDA

BENEATH THE SHADOW OF MAGNIFICENT TREES

BELGRAD ORMANI

BELGRAD FOREST

Kanuni Sultan Süleyman’ın Sırbistan seferinden sonra İstanbul’un su ihtiyacını karşılamak için koruma altına alınan Belgrad Ormanı, günümüzde eski heybetinden çok şey kaybetse de sarı ve kızılın tüm tonlarını görebileceğiniz; meşe, gürgen, kayın ve kestane ağaçlarıyla İstanbul’un en önemli doğal alanlarından…

Taken under protection after the Serbian campaign of Suleiman I in order to provide Istanbul’s water needs, Belgrad Forest has lost a lot of its former magnificence but it is still where you can see every tone of yellow and red; it’s one of the most important natural spaces in Istanbul with its oak, hornbeam, beech and chestnut trees…

İstanbul

BELGRAD.indd 2 12/27/11 1:03:16 AM

Page 87: ONAIR JANUARY 2012

BELGRAD.indd 3 12/27/11 1:03:18 AM

Page 88: ONAIR JANUARY 2012

ÇOCuKLuK yıllarında öğrendiğimiz bir şarkı: Kestane gürgen palamut, altı yap-

rak üstü bulut, gel sen burada derdi unut, orman ne güzel ne güzel! Eğer yolunuz Belgrad Ormanı’na düşerse bu şarkıyı hatır-lamamanız neredeyse imkânsız. Ağaç dallarının gölgesiyle örtülü yollardan geçip, üzerinden yükselen ışığa bakarken, yeşilin ve sarının onlarca tonu ‘orman ne güzel’ dedirtiyor insana. Belgrad Ormanı gerçekten de İstanbul’un tüm kar-maşasını geride bırakacağınız ve kendinizi şehirden çok ama çok uzaktaymış gibi hissedeceğiniz bir yer. Oysa ma-alesef şehir hemen yanı başında. 1980’lerde basılan an-siklopedilerin Belgrad Ormanı’nı tarif ederken ‘şehre 20 kilometre mesafede’ diye söz etmesi eski günlerde kaldı. Orman neredeyse İstanbul’un içinde artık; İstanbul’un ku-

THERE was a song about the forest that most of us in Turkey learned as children.

If that’s the case and you happen to be passing by Belgrad Forest, then it’s practically impossible not to remember it. Belgrad Forest makes you say ‘how beautiful the forest is’ when passing through roads shaded by tree branches, looking at the light that rises above it, and seeing every tone of yellow and green. Belgrad Forest truly is a place where you can leave all the chaos of Istanbul behind and feel like you’ve gone somewhere in the far distance. Whereas the city is unfortunately right next door. It’s no longer common to describe Belgrad Forest as ’20 kilometers from the city’ as did the encyclopedias that were printed in the 1980s. The forest is practically within Istanbul now; it’s located to the north of Istanbul within the borders of Sarıyer-Bahçeköy. In fact, it’s

88

OCA

K J

AN

UA

RY 2

012

İstanbul

SU BENTLERİ İLGİ GÖRÜYORTHE RESERVOIRS ARE POPULAROrmanda gezinti alanlarının başında su bentleri geliyor. Özellikle de fotoğraf çekimi için düzenlenen gezilerde bentler bölgesi çok ilgi görüyor. Ormandaki bisiklet ve yürüyüş parkurları ise bakımlı.

The reservoirs are the leading excursion spots in the forest. The excursions that are especially organized for photography enthusiasts are concentrated around the reservoirs. The bike riding and walking tracks are quite pleasant as well.

BELGRAD.indd 4 12/27/11 1:03:31 AM

Page 89: ONAIR JANUARY 2012

BELGRAD.indd 5 12/27/11 1:03:34 AM

Page 90: ONAIR JANUARY 2012

90

OCA

K J

AN

UA

RY 2

012

so close that it’s quite normal to see skyscrapers, intense traffic and hear indistinct noises from certain places within the forest.

A NAME FROM THE ERA OF SuLEIMAN I Before explaining the present day of the forest, we really should take a glance back at its history. The story of it taking on the name ‘Belgrad’ goes back to the era of Suleiman I. He returned to Istanbul following the campaign to Serbia with a number of Serbian prisoners in 1521. They were settled within the forest near today’s Ayvat Village in order to enliven

zeyinde, Sarıyer-Bahçeköy sınırları içinde bulunuyor. Or-manın çeşitli yerlerinden gökdelenleri, yoğun trafiği gör-meniz, belli belirsiz gürültüleri duymanız çok normal.

İSMİ KANuNİ’DEN KALMAOrmanın bugününü anlatmadan geçmişine bir göz atmak lâzım aslında.Buraların ‘Belgrad’ ismiyle anılmasının hikâyesi Kanuni döneminde başlıyor. Kanuni Sultan Süleyman 1521’de Sır-bistan seferinden sonra birçok Sırp esirle İstanbul’a döner. Bizans zamanından kalan köylerin canlandırılması için

İstanbul

SANKİ MEŞE ORMANIIT’S LIKE AN OAK FORESTMevcut ağaçlar arasında sayı olarak ilk sırayı toplam popülasyonun dörtte üçünü oluşturan meşeler alıyor. Sapsız meşe, Macar meşesi ve saplı meşe olmak üzere toplam üç çeşit meşe var. Meşelerden sonra en çok bulunan üç ağaç türü, doğu kayını, adi gürgen ve Anadolu kestanesi.

In terms of numbers, oaks make up three quarters of the total population of existing trees. There are a total of three oak species including sessile oak and common oak. The most common tree species after the oaks are oriental beech, common hornbeam and the Anatolian chestnut.

BELGRAD.indd 6 12/27/11 1:03:44 AM

Page 91: ONAIR JANUARY 2012

BELGRAD.indd 7 12/27/11 1:03:46 AM

Page 92: ONAIR JANUARY 2012

OCA

K J

AN

UA

RY 2

012

esirler bugünkü Ayvad Koyu yakınına yani orman içine yerleştirilir. İşte o gün Belgrad şehrinden gelenler ve or-mana yerleşenler zamanla ormana da ismini verirler.Bir zamanlar 13 bin hektara yayılan orman, Osmanlı için şehrin yani İstanbul’un su ihtiyacını karşılama noktasında çok stratejik bir konuma sahipti. Bugün de ormanda gö-receğiniz birçok bent buradan kazanılan suyun İstanbul için ne kadar hayati olduğunu gösteriyor. Büyük Bent, To-puzlu Bendi, Valide Bendi, II. Mahmut Bendi, Kömürcü

villages from the Byzantine era. The people who came and settled in the forest from the city of Belgrad gave the forest the name of ‘Belgrad’ from that day forward. The forest which covered an area of 13 thousand hectares at one time, held a very strategic position for the Ottoman Empire in terms of meeting Istanbul’s water needs. A number of reservoirs that you’ll see in the forest today show just how critical the water obtained from this area was for Istanbul. Büyük Bent, Topuzlu Bendi, Valide Bendi, II. Mahmut Bendi,

İstanbul

92

İstanbul

BİSİKLETE BİNMEK İÇİN İDEALIT’S IDEAL FOR BIKE RIDINGGerçek doğa tutkunları yaz - kış demeden Belgrad Ormanı’nın yolunu tutuyor. Ormanda yapabileceğiniz en iyi aktivite ise bisiklete binmek.

True nature lovers frequent Belgrad Forest year round. Meanwhile, the best activity to be done in the forest is bike riding.

BELGRAD.indd 8 12/27/11 1:03:55 AM

Page 93: ONAIR JANUARY 2012

BELGRAD.indd 9 12/27/11 1:03:57 AM

Page 94: ONAIR JANUARY 2012

94

OCA

K J

AN

UA

RY 2

012

İstanbul

Bendi, Kirazlı ve Karanlık Bentleri bugün bile varlığını ko-ruyor ve kullanılabilir konumda. Ormanı mesire yeri ola-rak ilk kullananlar ise Fransızlar ve Ermeni azınlık. Pera’ya yazın bunaltıcı sıcaklar bastırdığında ve bulaşıcı hastalık-lar kol gezmeye başladığında birçok kişi soluğu Belgrad Ormanı’nda almaya başlar.

POPÜLER PİKNİK ALANIOrman günümüzde İstanbullular’ın en çok rağbet ettiği piknik alanı. Burada yazın her köşede tüten bir mangal du-manı görebilirsiniz. Özellikle de hafta sonları İstanbul’un ormana taşındığını söylemek abartı olmaz. Burası sonba-har ve kış aylarında ise yürüyüş ve bisiklet sporlarına gö-nül verenleri ağırlar. Tabii fotoğraf gezilerine çıkan grup-

Kömürcü Bendi, Kirazlı and Karanlık Bentleri reservoirs are still in existence today and are still functional. However, it was the French and Armenian minorities that first used the forest as a recreation spot. When the sweltering heat of summer hit Pera and when contagious diseases became widespread, a number of people began taking refuge in Belgrad Forest.

A POPuLAR PICNIC SITEThe forest today is the most popular picnic site in Istanbul. Barbecue smoke can be seen everywhere throughout the forest in summer. It’s no exaggeration to say that Istanbul moves to the forest at the weekends especially. In autumn and winter however, people go to the forest to simply walk and ride their bikes. And of course there are the photography

BELGRAD.indd 10 12/27/11 1:04:03 AM

Page 95: ONAIR JANUARY 2012

BELGRAD.indd 11 12/27/11 1:04:04 AM

Page 96: ONAIR JANUARY 2012

96

OCA

K J

AN

UA

RY 2

012

İstanbul

ORMANDA TARİHİ ÇEŞMELERHISTORICAL FOUNTAINS IN THE FORESTBelgrad Ormanı’nın bir görüşe göre M.S 375 - 395 yıllarından bu yana kentin su ihtiyacının karşılanmasına hizmet etmesi, buraya özel bir önem kazandırıyor. Ormanda tarihi birçok çeşme bulunuyor.

According to one estimation, Belgrad Forest has been supplying the city’s water needs since 375-395 AD, making it even more important. There are plenty of historical fountains in the forest.

ları da unutmamak lâzım. Siz de kış bastırmadan bu doğa harikasını görmelisiniz. Hatta kamp yapmanız bile mümkün. Piknik yapmak isteyenler için 11 mesire yeri bulunuyor. Bunlar; Ayvad Bendi, Bentler, Binbaşı Çeşmesi, Falih Rıfkı Atay, Fatih Çeşmesi, Irmak, Kirazlıbent, Kömürcübent, Kurt Kemeri, Mehmet Akif Ersoy ve Neşet Suyu.Belgrad Ormanı’nın bitki örtüsüne gelince… Ormanda ağır-lıklı olarak meşe, gürgen, kayın ve kestane ağaçları var. Yo-ğun yağış alan bir bölge olan Belgrad Ormanı, Orta Avrupa ve Akdeniz iklimleri arasında geçiş özelliği göstermekte. Or-manın bu niteliği, farklı bitki türlerinin aynı alanda iç içe bü-yümesine olanak sağlıyor. Ormanın bitki varlığı genel olarak kışın yaprağını döken ağaç ve çalılardan oluşuyor. Sapsız meşe, ormandaki baskın ağaç türü. Burası aynı zamanda çok sayıda kuş, sürüngen ve memelinin doğal yaşam alanı. Ormanın içinde 71 kuş ile 18 memeli hayvan türü yaşıyor. Bu yüzden avlanma yasağı ile yabanıl yaşam koruma altına alınmış durumda. Kimi yerde bir karacaya, kimi köşede ise bir yılana rastlayabilirsiniz. Ormanın derinliklerinde ise tilki ya da kurt bile görmeniz olası.

excursion groups as well. You too should see this wonder of nature before winter really sets in. In fact, you can even camp there. There are 11 recreation spots for those who like picnics. These are Ayvad Bendi, Bentler, Binbaşı Çeşmesi, Falih Rıfkı Atay, Fatih Çeşmesi, Irmak, Kirazlıbent, Kömürcübent, Kurt Kemeri, Mehmet Akif Ersoy and Neşet Suyu.As for the plant cover of Belgrad Forest… The forest is mainly covered with oak, hornbeam, beech and chestnut trees. An area that receives intense rainfall, Belgrad Forest carries Central European and Mediterranean climate qualities. This feature of the forest allows different plant types to grow together in the same space. The forest’s plant life is generally made up of shrubs and trees that lose their leaves. Sessile Oak is the most common tree type in the forest. The forest is at the same time the natural habitat of a number bird, reptile and mammal species. There are 71 bird and 18 mammal species living in the forest. That’s why there’s a hunting restriction, hence the protection of wildlife. It’s possible to see roe deer as well as snakes in the forest. Meanwhile, it’s not uncommon to see foxes or even wolves in the depths of the forest.

BELGRAD.indd 12 12/27/11 2:00:21 AM

Page 97: ONAIR JANUARY 2012

BELGRAD.indd 13 12/27/11 2:00:24 AM

Page 98: ONAIR JANUARY 2012

98

OCA

K J

AN

UA

RY 2

012

Reha Erdem’in Kosmos fil-miyle sinemaya id-

dialı bir giriş yapan Türkü Turan, ‘Celal Tan ve Ailesinin Aşırı Acıklı Hikâyesi’nden sonra bugünlerde gös-terimde olan ‘Musallat 2: Lanet’ filmin-deki ‘Elif öğretmen’ rolüyle de adından söz ettiriyor. Yine onun rol aldığı, Köy Enstitüleri dönemini anlatan ‘Toprağın Çocukları’ ise yakın zamanda vizyona girecek. ‘Öyle Bir Geçer Zaman ki’ dizi-sinde Mete’ye aşık olan garson kız Nihal olarak izlediğimiz Turan’la; oyunculuğu-nun keşfedilme sürecini, sanat yaşamını ve dünyasını konuştuk.

Mimar Sinan Üniversitesi Sosyoloji Bölümü mezunusunuz. Oyunculuğa başlamanız nasıl oldu?Ailemin sahibi olduğu Veli Bar’a küçükken hep oyuncular, yö-netmenler gelirdi. Bayılırdım onların sohbetlerini dinlemeye. Merak ederdim yaptıkları işi ama esas hikâyem üniversitedeyken reklamlarda oynayıp harçlığımı çıkarırım düşüncesiyle Duygu Başara Ajansı’na kaydolmamla başladı. Sonra Faruk Teber beni ‘Annem’ dizisi için görüşmeye çağırdı. Dizide oynamaya başla-yınca bir anda kendimi oyunculuğa giden yolda buldum.

Makıng an ambitious entry into cinema with Reha Erdem’s

feature film ‘Kosmos’ after ‘Celal Tan ve Ailesinin Aşırı Acıklı Hikâyesi’, Türkü Turan is also making a name for herself these days with her role as ‘Teacher Elif’ in ‘Musallat 2: Lanet’. Meanwhile, she also appears in ‘Toprağın Çocukları’, a film that depicts the era of the Village Institutes and will hit the big screen soon. We spoke to Turan, who appears as the bartender Nihal who is in love with Mete in ‘Öyle Bir Geçer Zaman ki’ about being discovered as an actress, her artistic existence and her world.

You graduated from sociology at Mimar Sinan University. How did you

begin acting? Actors and directors would always come to our family-

owned Veli Bar when I was a child. I loved listening to them talk. I was curious about their work but my real story began when I joined Duygu Başara Agency thinking that I could make a living out of advertising commercials. Then Faruk Teber called regarding the TV serial “Annem”. When I started acting in “Annem”, I suddenly found myself in a journey headed towards acting.

a neW STaR ıS BORn

SİNEMANIN “GELİYORUM” DİYEN YÜZÜ

TÜRKÜ TURAN

Following ‘Celal Tan ve Ailesinin Aşırı Acıklı Hikâyesi’, actress Türkü Turan is now before us in the horror film ‘Musallat 2’. She’s also Nihal from the TV serial ‘Öyle Bir Geçer Zaman ki’. It’s obvious that she’ll soon be a household name…

Oyuncu Türkü Turan, ‘Celal Tan ve Ailesinin Aşırı Acıklı Hikâyesi’nden sonra ‘Musallat 2’ adlı korku filmiyle karşımızda. O, ‘Öyle Bir Geçer Zaman ki’nin de Nihal’i. Yakında daha pek çok projede adından söz ettirecek belli ki…

By İLKE KAMAR Photos TÜRKÜ TURAN ARCHIVE

Söyleşi Interview

TURKUTURAN.indd 2 12/27/11 1:07:10 AM

Page 99: ONAIR JANUARY 2012

ARA

LIK

DEC

EMB

ER 2

011

99

TURKUTURAN.indd 3 12/27/11 1:07:11 AM

Page 100: ONAIR JANUARY 2012

100

OCA

K J

AN

UA

RY 2

012

Sizi sinemada önce Reha Erdem’in Kosmos filmindeki ‘Neptün’ ro-lüyle tanıdık. Sonra, ‘Celal Tan ve Ailesinin Aşırı Acıklı Hikâyesi’nde karşımıza çıktınız ve şimdilerde de ‘Musallat 2: Lanet’ ile tekrar be-yazperdedesiniz. Bu süreci özetler misiniz? Reha Erdem, Neptün’ü ararken bir arkada-şım Kosmos rolü için görüşmeye gitmiş ve adımı vermiş. Sonra beni çağırdılar ve kısa süre sonra da rolü aldığımı söylediler. Son sinema filminde oynama sürecim ise çok ani oldu. Alper Mestçi beni görüşmeye çağır-dı. Görüşmenin 5. dakikasında korku filmlerin-den bahsetmeye başladık ve birbirimizin korku filmi fanatiği olduğunu anladık. O anda zaten birlikte çalışmak istediğimize karar vermiştik.

“KEYİF ALIRSANIZ ENERJİNİZ BİTMİYOR”Musallat 2 filminde yer almak istemenizde etkili olan nedir?Alper’le çok iyi anlaşmamız ve Musallat 1’i beğenmiş olmam. Alper’in iyi bir korku filmi çekeceğine güvendim ve güvenimi de boşa çıkarmadı. Ayrıca ölmeden önce bir korku filminde muhakkak oynamam lâzımdı.

Bir korku filminin setini diğerleriyle kıyasladığınızda zorlukları neler?Fiziksel olarak sizi zorlayan bir tarafı var korku filmlerinde oy-namanın. Ama onun dışında çok güldük, çok eğlendik. Şehir dışında sabaha karşı setimiz bittiğinde göle girmek için sahile koşan 20 kişi vardı. Enerjimiz ilginç bir şekilde hiç bitmedi. Sanırım yaptığınız işten keyif aldığınızda böyle oluyor.

We first became acquainted with you as ‘Neptün’ in Reha Erdem’s film Kosmos. Then you appeared in ‘Celal Tan ve Ailesinin Aşırı Acıklı Hikâyesi’ and now with ‘Musallat 2: Lanet’. Can you summarize this process? When Reha Erdem was searching for Neptün, a friend of mine had gone for an interview for the part of Kosmos and gave my name. I was then called and told shortly afterwards that I had the part. Getting a part in the last cinema film happened very suddenly. Alper Mestçi wanted to see me. At the 5th minute of the interview we began talking about horror films and realized that we both loved them. It was at

that point that we decided that we wanted to work together.

“YOU NEVER LOSE YOUR ENERGY IF YOU ENJOY WHAT YOU DO”What made you want a role in Musallat 2? We got along really well with Alper and I really liked Musallat 1. I had confidence in Alper shooting a really good horror film and I was right. Additionally, I wanted to have a role in horror film before dying.

When comparing the set of a horror film to other films, what are the difficulties? The thing that’s physically difficult is that you’re acting in a horror film. But aside from that, we laughed a lot and had great fun. When set finished towards morning out of town, there

TURKUTURAN.indd 4 12/27/11 2:51:20 PM

Page 101: ONAIR JANUARY 2012

TURKUTURAN.indd 5 12/27/11 2:51:22 PM

Page 102: ONAIR JANUARY 2012

OCA

K J

AN

UA

RY 2

012

Musallat 2’de büyü önemli bir yer kaplıyor. Hatta geri dönüşü olmayan lanetli bir büyü bu… Senaryoyu okurken neler hissettiniz?Hikâyeyi çok beğendim, özellikle köydeki kısımlar çok ho-şuma gitmişti. Ama senaryoda benim için en önemli şey, canlandırdığım Elif karakteriydi. Elif’i çok sevdim, onu can-landırmak istedim. Senaryoda Elif karakterini okur okumaz hemen aklımda çeşitli fikirler oluşmaya başladı. O anda artık bu karakterin benim olduğunu anladım.

Korku filmlerinin heyecanlı bir yanı olmasının yanın-da genellikle ‘kötü karakter’ filmin sonunda kaybedi-yor. Ne düşünüyorsunuz korku sineması hakkında?Korku sineması ilginçtir, bazen merakınız sizi sürükler ba-zense sadece görüntülerin estetiği. Bazen gerginlik sizi ki-litler bazense iyi oyunculuktan başka şeye ihtiyacınız olmaz o filmi sevmek için. Her tür için böyledir. Aslında filmin mükemmel olması gerekmez. İçinde size dokunan, ilginizi çeken güzel bir an olması o filmi sevmenize yetebilir.

“DİZİ ÇEKMEK ÇOK DAHA YORUCU”Rollerden önce herhangi bir ön hazırlık yapıyor musu-nuz?Tabii ki. Oyunculuğuna hayran olduğum ve güvendiğim bir-iki arkadaşım var, onlara senaryoyu okuyup karakterle ilgili fikirlerini alıyorum. Sonra bu fikirlerden yardım alarak kendi kararlarımı veriyorum ve başlıyorum metin üzerinde çalışmaya. Bütün senaryoyu iyice özümseyene ve karakteri çözene kadar çalışıp sonra kapağını çekim gününe kadar kapatıyorum.

‘Annem’ ve ‘Çakıl Taşları’ gibi dizilerden sonra şimdi ‘Öyle Bir Geçer Zaman Ki’de rol alıyorsunuz. Dizilerde ça-lışmak filmlerle kıyaslandığında nasıl bir süreç?Bir bölüm diziyle bir sinema filminin çekim süresi aşağı yukarı aynı. Ama diziyi altı günde çekmek zorundasınız. Dolayısıyla

were 20 people running to swim in the lake. We interestingly never lost our energy. I think that’s what happens when you’re enjoying what you’re doing.

Witchcraft plays an important role in Musallat 2. In fact, it’s a cursed witchcraft that has no return… How did you feel when reading the script? I really liked the story, especially the scenes in the village. But the most important thing for me was Elif, the character I played. I really liked her and I wanted to bring her to life. A number of ideas came to me as soon as I read about Elif in the script. I knew at that point that this character was mine from then on.

Aside from being full of suspense, horror films always end up with the ‘bad character’ losing. What do you think about horror films? Horror films are interesting. Your curiosity will sometimes keep you watching and sometimes it’s just the aesthetics of the visuals. Sometimes the tension will keep you interested and sometimes it’s good acting. So you don’t need anything else to like that film. This applies to all genres. A film doesn’t actually have to be excellent. Even if there’s just a beautiful moment that draws you in and touches you, then that’s enough to make you like the film.

“IT’S MORE TIRING TO SHOOT TV SERIALS” Do you prepare for your parts? Of course. I have a few friends whose acting I admire and trust. I read the script to them and get ideas about the characters. Then I make my own decisions by making use of these ideas and I start working off the script. I rehearse until I’ve digested the whole story and solved the character and then put it down until shooting begins.

After TV serials like ‘Annem’ and ‘Çakıl Taşları’, now you appear in ‘Öyle Bir Geçer Zaman Ki’. What’s it like acting in a TV serial compared to cinema films? It takes roughly the same amount of time to shoot an episode of

Söyleşi Interview

102

TURKUTURAN.indd 6 12/27/11 2:51:26 PM

Page 103: ONAIR JANUARY 2012

TURKUTURAN.indd 7 12/27/11 2:51:27 PM

Page 104: ONAIR JANUARY 2012

104

OCA

K J

AN

UA

RY 2

012

dizi çekmek çok daha yorucu ve sonunda çıkan iş sizi bir sinema filmi kadar tatmin etmiyor. Çünkü çalışmak için vakti-niz yok. Gerçi bizim dizimiz için öyle bir şey pek söz konusu değil, sinema filmi gibi çekiliyor ve izlerken de kalitesi hisse-diliyor.

“ÇALIŞMAK İSTEDİĞİM ÇOK KİŞİ VAR”Özellikle beraber çalışmak istediğiniz oyuncular ya da yönetmenler kimler?Say say bitmez aslında çünkü bu topraklarda o kadar çok iyi yönetmen ve oyuncu var ki… Bülent Emin Yarar, Taner Bir-sel, Vahide Gördüm, Binnur Kaya, Demet Evgar’la çalışmak çok isterim. Yönetmen olarak da Fatih Akın, Derviş Zaim, Nuri Bilge Ceylan, Çağan Irmak ve Ferzan Özpetek.

Sinema dışında neler yaparsınız, ilgi alanlarınız neler?Fotoğraf çekmeyi ve bir şeyler yazmayı çok seviyorum. Sürek-li film izliyorum ve kitap okuyorum.

Yeni projeler var mı rol alacağınız?Şimdilik bir şey yok, Mart ayında vizyona girecek filmim Top-rağın Çocukları’nı heyecanla bekliyorum.

a TV serial as it does a cinema film. As a result, it’s more tiring acting for TV and the result is never as satisfying as appearing in a cinema film because you don’t have any time to rehearse, although this doesn’t really apply to our show. It’s shot like a cinema film and you can sense the quality when you watch it.

“THERE ARE PLENTY OF PEOPLE I’D LIKE TO WORK WITH” Who are the actors and directors you’d especially like to work with? There are too many to count because there are so many good directors and actors in this country… I’d really like to work with Bülent Emin Yarar, Taner Birsel, Vahide Gördüm, Binnur Kaya, and Demet Evgar. As directors, I love Fatih Akın, Derviş Zaim, Nuri Bilge Ceylan, Çağan Irmak and Ferzan Özpetek.

What do you do outside of cinema? What are your interests? I like photography and writing. I watch films constantly and I read books.

Are there any new projects that you’ll be acting in? Nothing for now. I’m anxiously waiting for ‘Toprağın Çocukları’ to hit the big screen in March.

Söyleşi Interview

türkü turan kimdir?who ıs türkü turan?Türkü Turan, 1 Şubat 1985 Muğla-Bodrum doğumlu. Mimar Sinan Üniversitesi Sosyoloji Bölümü’nden mezun. Sinek TV’de 8 ay ‘Zama-zingo’, Dream TV’de ‘Soundwave’ adlı prog-ramı sundu. ‘Annem’ adlı dizide Pınar rolünü canlandırdı, ‘Çakıl Taşları’ dizisinde oynadı. Şimdilerde ise ‘Öyle Bir Geçer Zaman ki” dizi-sinde oynuyor...

Türkü Turan was born in Muğla-Bodrum on 1 February 1985. She graduated from sociology at Mimar Sinan University. She hosted a show called ‘Zamazingo’ for 8 months on Sinek TV and ‘So-undwave’ for Dream TV. She played Pınar in the TV serial ‘Annem’ and had a role in ‘Çakıl Taşları’. She currently appears in the TV serial ‘Öyle Bir Geçer Zaman ki”.

TURKUTURAN.indd 8 12/27/11 2:51:32 PM

Page 105: ONAIR JANUARY 2012

TURKUTURAN.indd 9 12/27/11 2:51:34 PM

Page 106: ONAIR JANUARY 2012

Doğanın Mucizesi Miracle of Nature

106

OCA

K J

AN

UA

RY 2

012

NAR.indd 2 12/27/11 1:10:50 AM

Page 107: ONAIR JANUARY 2012

narThe symbol of abundance, The favorıTe of wınTer

Bereketin simgesi, kış mevsiminin gözdesi

By UĞUR BEKTAŞ

“Başı taa havalarda, ışıyan ve övünen mor salkımlarla, Tehlikelere açık, söyleyin, o çılgın nar ağacı mı, Dünyanın orta yerinde şeytanın fırtınasını ışıkla parçalayan, Ve günün, üzeri türkülerle işli sırmalı örtüsünü Boydan boya yayan, söyleyin, o çılgın nar ağacı mı, Günün ipek giysilerinden bir anda soyunup kurtulan?”

“High as can be, with the blue bunch of grapes that flares and celebratesArrogant, full of danger — tell me, is it the mad pomegranate tree That shatters with light the demon’s tempests in the middle of the worldThat spreads far as can be the saffron ruffle of day Richly embroidered with scattered songs — tell me, is it the mad pomegranate treeThat hastily unfastens the silk apparel of day?”

POMEGRANATE

NAR.indd 3 12/27/11 1:10:52 AM

Page 108: ONAIR JANUARY 2012

108

OCA

K J

AN

UA

RY 2

012

Doğanın Mucizesi Miracle of Nature

EVDE NAR EKŞİSİ YAPIN MAKE YOUR OWN POMEGRANATE SYRUP AT HOME 10 tane narı zarlarından ayırın ve iyice ezerek suyunu çıkarın. Sırlanmış toprak bir kaba boşaltın. Orta ateşte reçel pişirir gibi pişirin. Kıvamı hafif koyulaşıncaya dek kaynatın. Rengi koyulaşana dek güneşte bekletin ve bir kavanozda muhafaza edin. Squeeze the juice of 10 pomegranates thoroughly and then pour in a vitrified earthenware container. Cook on medium heat as you would jam and boil until a little thick. Let it sit in sunlight until it darkens and then store in a glass jar.

tanelerine zarar vermeden, kabuğunun üze-rinde hafifçe bir bıçağı gezdirip

avucumuzun içinde biraz oynatarak narın incilerle dolu ka-buğunu açarız. Her biri pürüzsüz bir parıltı olan nar tane-leri yakut kırmızısı rengiyle ışık oyunları yapar karşımızda. Kimilerinin tatlı kimilerinin ekşisini yemekten keyif aldığı nar, her tanesinin ayrı bir tat bıraktığı ve yerken bizi mutla-ka kendisiyle meşgul olmak zorunda bırakan bir meyve...Kınagiller familyasından olan nar, kış mevsiminin biriciği. Çekirdeklerinin birleşiminden oluşan meyve, hem taneleri hem de suyuyla adeta bir şifa deposu.

we open the skin of the pomegranate that’s filled with delicate pearls without harming

the arils, by softly going over it with a knife and rolling it around in our hands. Each of the shiny pomegranate arils displays a show of light with their ruby red color. Some prefer them sweet while others prefer them sour but no matter what, each aril leaves a unique flavor despite the great difficulty to eat them. A part of the Lythraceae family, the pomegranate is the number one fruit of winter. The fruit that’s formed with the union of its seeds is a source of health with both its arils and its juice.

NAR.indd 4 12/27/11 1:10:57 AM

Page 109: ONAIR JANUARY 2012

NAR.indd 5 12/27/11 1:10:59 AM

Page 110: ONAIR JANUARY 2012

110

OCA

K J

AN

UA

RY 2

012

akdeniz iklimini seviYOrTürkiye nar yetiştiriciliğinde İran ve Hindistan’ın ardından geliyor. Nar, kuraklığa dayanıklılığı dolayısıyla Akdeniz ik-liminin egemen olduğu yerlerde büyüyor. Yağışların fazla olduğu bölgelerde kök çürümesi meydana geldiği için nar yetiştirilmesi tercih edilmiyor. İkiyle beş metre arasında uzunluğa sahip olan nar ağaç-ları, haziranda kırmızı çiçekleriyle doğaya renk katmaya başlıyor. Portakal büyüklüğünde olup yeşilden kırmızıya doğru zamanla renk değiştiren meyve kısmı tohumlardan oluşuyor. Meyvenin yenen kısmı olan bu tohumlardan or-talama bir nar meyvesinde 600 tane bulunuyor. Meyve ola-rak kullanılan tohumların yanı sıra nar, tıp ve endüstride de kullanılıyor. Özellikle yün ipliklerin sarı ve siyaha boyan-masında nar tercih ediliyor.Narın tıbbi olarak bir ecza deposu olduğunu söylemek yanlış olmaz. Yetişkin bir kişi, bir günde alması gereken C vitamininin yüzde 16’sını sadece 100 ml’lik nar suyu içerek karşılayabiliyor. Vücudun gerekli vitamini almasını sağlar-ken fazla kalori almasını engelleyen bir meyve olan nardan üretilen nar özü, çeşitli diyet ürünlerinde kullanılıyor.

kOlesterOlden tansiYOna...Birbirinden çok farklı hastalıkların tedavisinde başvurulan nar, bağışıklık sistemini güçlendiriyor. Soğuk havayla gelen hastalıkların düşmanı olan meyvenin suyu da aynı değer-de. Ortadoğu ülkelerince çok tüketilen bir içecek olan nar suyu ABD’de aslında son yıllarda popüler oldu. 2000’lerin başından itibaren tüketimi artan nar suyu lezzetinin yanı sıra tam bir şifa kaynağı. Cilt kanseri ve erkeklerde sıklıkla görülen prostat kanserine birebir olan nar suyu, antioksi-dan özelliği taşıyor. Kanserden ve kronik dejeneratif has-talıklardan koruyan en güçlü silahlar olan antioksidanlar vücudumuzun başat gereksinimlerinden. Bu noktada kısa bir not: İki kadeh şarap, on bardak yeşil çay veya dört bar-

a lover of The medıTerranean clımaTePomegranate cultivation in Turkey follows Iran and India. Resistant to drought, the pomegranate grows where the Mediterranean climate prevails. Pomegranate cultivation is not recommended in areas with significant rainfall due to root rot. Pomegranate trees grow to a length of between two and five meters and begin to add color to nature with their red flowers in June. The trees’ fruit, which grow to the size of an orange and go from green to red over time are made up of arils. There are around 600 arils in the fruit of the pomegranate tree. Aside from being consumed as fruit, pomegranate arils are used in medicine and industry as well. Pomegranate is especially preferred to dye wool yellow and black. It wouldn’t be incorrect to say that the pomegranate is a medicine cabinet. An adult can meet 16 percent of their daily vitamin C needs with just 100ml of pomegranate juice. While providing the body with the necessary vitamins, pomegranate extract meanwhile prevents weight gain and is used in various diet products.

from cholesTerol To blood pressure… Used to treat a number of different illnesses, pomegranate strengthens the immune system. The juice of the fruit that’s the enemy of many winter illnesses is of the same value. Pomegranate juice, consumed widely in Middle Eastern countries, has only recently become popular in the US. Aside from the flavor of pomegranate juice for which consumption has increased considerably since the early 2000s, it’s also a complete source of health. Excellent against skin cancer and prostate cancer, pomegranate juice is an antioxidant. Antioxidants, which are the most powerful weapons against cancer and chronic degenerative illnesses, are the principle need of our bodies. A short

NAR.indd 6 12/27/11 1:11:03 AM

Page 111: ONAIR JANUARY 2012

NAR.indd 7 12/27/11 1:11:06 AM

Page 112: ONAIR JANUARY 2012

112

OCA

K J

AN

UA

RY 2

012

dak kızılcık çayında bulabileceğiniz antioksidanı sadece bir bardak nar suyunda bulabiliyorsunuz. Ayrıca dişeti iltihap-larının giderilmesinden yüksek tansiyonu düşürmeye, böb-rek iltihaplarıyla başa çıkmaktan yorgunluğun giderilme-sine, kolesterolü dengelemeden cilde pürüzsüz görünüm kazandırmaya kadar nar, tüketilmesi gereken meyvelerin başında geliyor.

dOĞal antiBiYOtikNarın bu etkileri bilimsel destekli. Mesela narın, damar tıkanıklığını yüzde 44 oranında gerilettiği araştırmalarla onaylandı. Antikanserojen olan narın suyu içildikten 48 saat sonra bile etki göstermeye devam ediyor. Kanser hastalarının yanı sıra sedef ve egzama hastalarına da doktorlar narı öneriyor. İçerdiği yüksek dozda polife-nolik bileşikler ve tanen ile bu hastalıklara sahip hastalara çözüm önerileri sunuyor nar. Doğal antibiyotik olarak ad-landırılan meyve, bazı özellikleriyle antibiyotikler tarafın-dan öldürülemeyen virüslerin yok edilmesini sağlıyor. Za-ten nar, Anadolu’da kurutulduktan sonra kış öncesi hasta olmalarını önlemek için çocuklara yedirilirdi.

note at this point: Just one glass of pomegranate juice is equal to that of two glasses of wine, 10 cups of green tea or four cups of cranberry tea in terms of antioxidants. Furthermore, it’s also one of the leading fruits when relieving gum infections, reducing blood pressure, treating kidney illnesses, relieving lethargy, balancing cholesterol and possessing good skin.

a naTural anTıbıoTıc Science supports these effects. For example, research has shown that embolism is relieved by around 44 percent. The effects of pomegranate juice, an anti-carcinogen, continue even 48 hours after consumption. Doctors recommend pomegranate to not only cancer patients but also to those suffering from psoriasis and eczema. The high polyphenol components and tannin in pomegranate offer solutions to people suffering these illnesses. The fruit that’s regarded as a natural antibiotic kills some viruses that even antibiotics can’t. After being dried, pomegranate was fed to children to prevent illnesses before winter in Anatolia.

Doğanın Mucizesi Miracle of NatureMUTFAKTA NAR POMEGRANATE IN KITCHENS Domatesin İran mutfağında bulunmadığı yıllarda şurubu hazırlanan nar, çeşitli yemeklerin yapımında kullanılıyordu. Ülkemizde de etin terbiye edilmesinde yararlanılıyor nardan. Meyveden üretilen nar ekşisi, salatalara farklı bir tat veriyor. Pek çok tatlı, narla renklendirilebiliyor. Aşure ve güllaç bunlar arasında. Yemesi zahmetli olsa da tadı ve faydası çekilen zorluklara değiyor. Pomegranate, which was prepared as syrup when tomatoes didn’t exist in Iranian cuisine, was used as an ingredient in various dishes. In Turkey, pomegranate is also used to marinate meat. Pomegranate syrup, obtained from the fruit, gives salads a unique flavor. Various deserts can be given color with pomegranate arils. Some of these are Noah’s pudding and ‘güllaç’. Despite being difficult to eat, the benefits are definitely worth it.

NAR.indd 8 12/27/11 1:11:11 AM

Page 113: ONAIR JANUARY 2012

NAR.indd 9 12/27/11 1:11:12 AM

Page 114: ONAIR JANUARY 2012

Yöresel Mutfak Regional Cuisine

TANDIR.indd 2 12/27/11 2:52:47 PM

Page 115: ONAIR JANUARY 2012

BİR ORTA ASYA KLASİĞİ:

TANDIRA CLASSIC FROM CENTRAL ASIA:

Anadolu’da birçok kentin sahiplendiği bir yöresel yemek tandır kebabı. Bu durum son derece normal. Çünkü tandır kebabı Orta Asya’dan Anadolu topraklarına gelip, neredeyse bin yıldır menüden çıkmayan bir lezzet.

Many cities in Anatolia take the regional dish, ‘tandır’ kebab, as their own. What’s more, it’s quite normal that they do because ‘tandır’ kebab came to Anatolia from Central Asia and has remained in menus for nearly a thousand years.

HEMEN baştan söyleyelim; biz her ne kadar bu ke-baba tandır desek de tandır, yemeğin pişiril-

diği fırının ismi. Yere çukur kazılarak yapılan bu özel fırının geçmişi ise Orta Asya’ya kadar uzanır. İşte bu fırında pişirilen tandır kebabı da hâlâ hepimizin en favori yemekleri arasında. Anadolu’da tandır kebabıyla meşhur birçok ilimiz var. Yozgat, Tokat, Konya bunlardan başta gelenler. Hindi ve tavuk etin-den yapılan tandır kebapları olsa da tandırda aslonan kuzu eti. Kuzunun değişik bölgelerinden alınan etlerle yapılan tandır kebabı pişirilme şekilleriyle de farklılıklar gösteriyor. Kebabın yapılışı çok büyük maharet gerektiyor. Etin seçiminden tutun da pişirilmesine kadar birçok konuda hassas olmak gerekiyor. Ama püf noktası et! En güzel tandır kebabının kuzu etinden yapıldığını unutmayalım. Ayrıca meşe odunuyla pişirilen tan-dırın da tadı bir başka güzel. İşte size birbirinden lezzetli iki tandır kebabı tarifi.

BEFORE we begin, let’s remind you that although we call this kebab ‘tandır’, the term ‘tandır’ is actually

the name of the oven it’s cooked in. Meanwhile, the history of the special oven that’s made by digging a whole in the earth goes all the way back to Central Asia. And it’s the ‘tandır’ kebab that’s cooked in this oven that’s still one of our most-loved dishes. There are plenty of provinces in Anatolia that are famous for their ‘tandır’ kebab. Yozgat, Tokat, and Konya are the leading ones. Although ‘tandır’ kebab can be made with turkey or chicken, true ‘tandır’ kebab’ is made from lamb. ‘Tandır’ kebab, which is made by roasting meat from different sections of lamb, can also be cooked in different ways as well. Skill is required to make this kebab, as is sensitivity to a number of subjects like choice of meat and cooking method. But the key is no doubt the meat! Let’s not forget that the best ‘tandır’ kebab is made with lamb. Additionally, if roasted with the embers of oak wood, then it’s even better. Here are two ‘tandır kebab’ recipes, all more flavorsome than the other.

115

OCA

K J

AN

UA

RY 2

012

TANDIR.indd 3 12/27/11 2:52:48 PM

Page 116: ONAIR JANUARY 2012

116

OCA

K J

AN

UA

RY 2

012

Yöresel Mutfak Regional Cuisine

Kuzu tandır (6 KişiliK)Malzemeler: 2 adet kuzu kol, yarım su bardağı zeytinya-ğı, 1 adet limonun suyu, yarım su bardağı sıcak su, tuz

Yapılışı: Kuzu kolları oynak yerlerinden üçer parçaya ayırıp bir fırın tepsisine yerleştirin. Zeytinyağı, limon suyu ve tuzu bir kapta karıştırıp kuzu kolların üzerine sürün. Tepsiyi önceden ısıtılmış 130 derece fırına verin. Her yarım saatte bir alt üst ederek bir buçuk saat pişirin. Bu sürede et suyunu salıp yeniden çekecektir. Sürenin bitiminde tepsiye sıcak suyu ekleyin. Üzerini alümin-yum folyo ile kapatarak bir saat daha pişirin. Pilavla servis yapın.

lamb ‘tandır’ (ServeS 6)Ingredients: 2 lamb’s arms, half a glass of olive oil, juice of one lemon, a glass of hot water, salt

Directions: Separate the meat from the joints and place them on an oven tray. Mix olive oil, lemon juice and salt in a bowl and then brush the meat over with the mixture. Place the tray in a 130-degree preheated oven. Turn the meat over every half hour (cooking duration 1.5 hours). The meat will release and absorb its own juice during this time. Add hot water to the tray at the end of the cooking duration. Cover with aluminum and cook for another hour. Serve with rice.

TANDIR.indd 4 12/27/11 1:15:53 AM

Page 117: ONAIR JANUARY 2012

TANDIR.indd 5 12/27/11 1:15:58 AM

Page 118: ONAIR JANUARY 2012

118

OCA

K J

AN

UA

RY 2

012

Yöresel Mutfak Regional Cuisine

tencerede Kuzu tandır (4 KişiliK)Malzemeler: 1 adet kuzu budu, 1 baş sarmısak, 1 tatlı kaşığı tane karabiber, 2 çorba kaşığı sıvıyağ, 2 çorba kaşığı kekik, tuz

Yapılışı: Kuzu budunu kemiklerinden ayırın. Yıkayıp iyice kurulayın ve tuz ile ovalayın. Düdüklü tencereye sıvıyağ koyup etin her iki tarafını hızlı ateşte kızartın. Sarmısakları soyup tane karabiber ve kekikle birlikte tencereye ekleyin. Düdüklü tencereye yarım su bardağı su ekleyip 35 dakika eti pişirin. İç pilav ve haşlanmış sebzeyle servis yapın.

lamb ‘tandır’ ın a preSSure cooKer (ServeS 4)Ingredients: 1 leg of lamb, 1 head of garlic, 1 dessertspoon of black peppercorns, 2 tablespoons oil, 2 tablespoons thyme, salt

Directions: Remove the bones from the lamb. Wash the meat thoroughly and salt. Place olive oil in a pressure cooker and fry either side of the meat on high heat. Peel the garlic and add to the pot together with the peppercorns and thyme. Add half a glass of water and cook for 35 minutes. Serve with seasoned rice and boiled vegetables.

tarifler ve fotoğraflar için Sofra dergisine teşekkür ederiz. Thank you to Sofra magazine for the recipes and photos.

TANDIR.indd 6 12/27/11 1:16:01 AM

Page 119: ONAIR JANUARY 2012

TANDIR.indd 7 12/27/11 1:16:07 AM

Page 120: ONAIR JANUARY 2012

Sınırların Ötesinde Beyond Borders

MADRİDA Motherly And SuMptuouS WoMAn By HALDUN YAZAR

AnAç ve Görkemli Bir kAdın

Plaza Mayor

Puerta del Sol

SINIRLARIN OTESINDEMADRID.indd 2 12/27/11 2:55:32 PM

Page 121: ONAIR JANUARY 2012

2000’lerin başında gittiğim Madrid’e geçen ay tekrar yolum düştü. Şimdi size 10 yıl sonra gördüklerimi anlatacağım. Fiyatlar dışında, bu görkemli şehirde değişen çok şey de yok zaten...

Last month I went to Madrid, which I first saw in the early 2000s. I’m going to now explain to you the things that I saw some 10 years later. Aside from prices, there’s very little that’s changed in this magnificent city anyhow…

Plaza de la Cibeles

SINIRLARIN OTESINDEMADRID.indd 3 12/27/11 2:55:40 PM

Page 122: ONAIR JANUARY 2012

mAdrid’i Barcelona’yla mukayese edenler, el-mayla armutu aynı kefeye koyarlar ki,

genelde bu hataya düşülür. Barcelona’nın Akdenizli ruhu ve canlılığı başkent Madrid’in soğuk havasıyla karşılaştırılır. Oysa Barcelona ne kadar çekici bir kadınsa, Madrid de o kadar ağırbaşlı bir kadındır. Başkent olmasından kaynaklanan anaç-lığını, görmüş geçirmişliğini her büyük binasında, her sembol sanat eserinde hissedersiniz...Size Madrid’i anlatan kısa bir program sunacağım şimdi. Onun şefkatli kollarına kendinizi bırakmak size kalmış artık...

çıPlAk ve GiYinik Önce “Bourbon Madrid” denen, “göbek Madrid”den başlaya-lım.Madrid denince iki müze akla gelir. Bunların ilki Prado’dur. 18. yüzyılda düzenlenen, müze ve sanat galerileriyle dikkat çeken Paseo del Prado’nun merkezi olan Prado, dünyanın en önemli birkaç müzesinden biridir. İçindeki tabloların tarihi 12. yüzyıla kadar uzanır. Üstelik bu Fransızlar’dan Hollandalılar’a İspanyollar’dan İtalyanlar’a değişen bir sanatın yansımasıdır. Bu üç katlı devasa müzeye tam bir gün ayırmanızı tavsiye ederim. “Çıplak” ve “Giyinik Maya,” “Las Meninas” dahil, dün-yada görebileceğiniz en mükemmel Goya ve Velazquez ko-leksiyonları burada çünkü; sindire sindire bakın. Bununla da kalmayın, El Greco’nun, Rubens’in, Rembrant’ın, Murillo’nun büyülü dünyasında kendinizi kaybedin.

people who compare Madrid to Barcelona make such a huge generalization and hence, a

mistake. The Mediterranean spirit and liveliness of Barcelona is confused with the cold air of the capital Madrid. However attractive a woman Barcelona is, Madrid is equally sedate. You’ll feel the motherly air that it gets from being the capital, its worldliness in each of its large buildings, and every symbolic artwork… Here’s a short itinerary that explains Madrid. All you have to do is let yourself go in its affectionate arms…

nAKed And Clothed Let’s begin with what’s called “Bourbon Madrid”. There are two museums that come to mind when Madrid is mentioned. Prado is the first of these. Prado, the heart of Paseo del Prado which was organized in the 18th century and which draws attention for its museum and art galleries, is one of the world’s few most important museums. The paintings in the museum date as far back as the 12th century. Furthermore, this is a reflection of a changing art from the French to the Dutch, from the Spanish to the Italians. I recommend that you dedicate a full day to this giant three-story museum because the world’s most spectacular Goya and Velazquez collections, including “La maja desnuda” (naked) and “La maja vestida” (clothed), and “Las Meninas”, are exhibited here. Digest them and then let yourself go in the magical world of El Greco, Rubens, Rembrandt, and Murillo.

Sınırların Ötesinde Beyond Borders

122

OCA

K J

AN

UA

RY 2

012

Prado, dünyanın en önemli müzelerinden biri. Müzedeki tabloların terihi 12. yüzyıla kadar uzanır. En iyi Goya ve Velazquez koleksiyonları bu müzededir. Prado Museum is one of the most important in the world. The history of the paintings in the museum date as far back as the 12th century. The best Goya and Velazques collections are displayed here.

SINIRLARIN OTESINDEMADRID.indd 4 12/27/11 2:55:44 PM

Page 123: ONAIR JANUARY 2012

SINIRLARIN OTESINDEMADRID.indd 5 12/27/11 2:55:46 PM

Page 124: ONAIR JANUARY 2012

124

OCA

K J

AN

UA

RY 2

012

WHO PAınTed THAT? Now leave Prado Museum because I’m going to take you to another magical place just a hundred meters ahead: Real Jardin Botanico, in other words, the Royal Botanic Gardens. These gardens that were organized by botanist Gomez Ortego and Prado’s architect Juan de Villanueva in 1781, is the most important secret haven of fresh air in Madrid today. I use the term ‘secret’ because there are exceptional conservatories immediately after the entrance on the left. These conservatories, which were opened in 1993, make visitors feel like they’re in the Amazon, even if it’s just for a short time. The other important museum in “Bourbon Madrid” is Thyssen-Bornemisza. You’ll have to dedicate a long day to this one too. This museum that was actually opened in 1992 houses pre-Renaissance Italian and Flemish artworks as well as 20th century Expressionist and Pop Art of the West. For example? Picasso’s “Harlequin with a Mirror”, Chagall’s “The Madonna of the Village”, and Van

O reSmi kim YAPTı?Şimdi Prado Müzesi’nden çıkın. Sizi hemen 100 metre ötede, başka bir büyülü cennete götüreceğim: Real Jardin Botani-co yani Kraliyet Botanik Bahçeleri. 1781’de botanikçi Gomez Ortega ile Prado’nun mimarı Juan de Villanueva tarafından düzenlenen bu bahçeler, bugün Madrid’e nefes aldıran en önemli gizli mekân. Gizli diyorum çünkü bu geniş bahçelerin giriş kapısının hemen solunda tadına doyum olmaz seralar var. 1993’te açılan bu seralar kısa süreliğine de olsa bir Ama-zon duygusu yaşatıyor insana; mutlaka girin.“Göbek Madrid”in diğer önemli müzesi ise Thyssen-Bornemisza. Ona da bir uzun gün ayırın. Asıl olarak 1992’de açılan bu müzede Rönesans öncesi İtalyan ve Flaman sanat eserlerinden, 20. yüzyıl Ekspresyonist ve Pop Art’çılarına kadar Batı’nın tüm sanatını takip edebilirsiniz. Mesela mı? Picasso’nun “Elinde Ayna ile Soytarı”sı, Chagall’ın “The Ma-donna of the Village”ı, Van Gogh’un “Les Vesenots’u gibi.

Sınırların Ötesinde Beyond Borders

KISA BİR TARİHA SHORT HISTORY Madrid, 1561’de II. Felipe tarafından başkent yapıldı. O zamana kadar pek önem verilmeyen bu kent, sonraki yıllarda güçlü imparatorluğun yönetim merkezi oldu ve büyüdü. Mağribi sultanı Muhammed bin Abdurrahman, Manzanares Nehri’ne bakan bir kale yaptırdı. Arapça adı Magerit olan bu kaleyi 1080’lerde Kastilyalı VI. Alfonso aldı. 15. yüzyılda yerine Gotik bir saray yapılan Arap kalesinin arkasında, evler, dar sokaklar ve Ortaçağ kiliseleri gelişti. 17. yüzyılda şehre Plaza Mayor eklendi, Puerta del Sol sadece Madrid’in değil tüm İspanya’nın ruhani ve coğrafi merkezi oldu. Gotik saray 1700’lerde yanınca yerine bugünkü Palacio Real yapıldı. 1500’lerde 20 bin olan Madrid’in nüfusu 18. yüzyıl sonunda 60 bini geçti. Madrid bugün ise 4 milyona yakın nüfusuyla ülkenin hem başkenti hem de coğrafi merkezi. Felipe II declared Madrid the capital of Spain in 1561. The city that was rather insignificant until then later became the administration center of a powerful empire and grew. The Umayyad emir of Cordoba, Muhammad I, commissioned a fortress that faces the Manzanares River. Alfonso VI of Castile occupied this fortress, known in Arabic as Magerit, in the 1080s. Houses, narrow streets and Middle Age churches became widespread behind the Arabic fortress that was replaced by a Gothic palace in the 15th century. Plaza Mayor was added to the city in the 17th century and Puerta del Sol became the spiritual and geographical center of not only Madrid, but the whole of Spain. When the Gothic palace burned down in the 1700s, it was replaced with today’s Palacio Real. The population of Madrid rose from 20 thousand in the 1500s to more than 60 thousand by the end of the 18th century. Madrid today is occupied by close to 4 million people and is both the country’s capital and its geographical center.

Plaza de Toros

Plaza Colon

SINIRLARIN OTESINDEMADRID.indd 6 12/27/11 2:08:55 AM

Page 125: ONAIR JANUARY 2012

SINIRLARIN OTESINDEMADRID.indd 7 12/27/11 2:08:56 AM

Page 126: ONAIR JANUARY 2012

OCA

K J

AN

UA

RY 2

012

Ama benim için en ilginç olanı, Thyssen-Bornemisza’daki 19. yüzyıl Amerikan ve 20. yüzyıl Rus ressamlarının eserleriydi.Bölgedeki bir diğer önemli müze, Picasso’nun “Guernica”sını barındıran “Centro de Arte Reina Sofia.” Özellikle Picasso ve Juan Miro’nun önemli eserlerinin bulunduğu bu merkez as-lında 18. yüzyılda hastane olarak kullanılıyordu. 1992’de ise Sanat Merkezi’ne dönüştürüldü. Guernica da o yıl Prado’dan alınıp buraya getirildi. Bu tablonun önemini bilmeyen yoktur herhalde. Dâhi ressam bu eserde İspanyol İç Savaşı sırasında Naziler’in İspanya’daki Guernica kentini bombalamasını işle-mişti. Rivayet odur ki, “Bunu siz mi yaptınız” diyen Almanlar’a da şöyle söylemişti: “Hayır siz yaptınız!”

kenTin ATArdAmArıPaseo del Prado’da günler geçirebilirsiniz. Zira burada İspanya’nın Ordu Müzesi konumundaki Museo del Ejercito’dan kentin en güzel meydanlarından biri olan Plaza de Cibeles’e, Dekoratif Sanatlar Müzesi’nden (Museo Nacional de Artes De-corativas) eski şehrin granit kapısı “Puerta de Alcala”ya görül-

Gogh’s “Les Vesenots”, just to name a few. But what I found most impressive were the works of 19th century American and 20th century Russian artists. “Centro de Arte Reina Sofia”, home to Picasso’s “Guernica”, is another notable museum in the area. This museum where significant masterpieces of especially Picasso and Juan Miro are displayed was actually used as a hospital in the 18th century. It was converted into an Art Center in 1992. And Guernica was brought from Prado to here that year. There’s probably not a soul who doesn’t know the importance of this painting. The genius artist depicted the Nazi bombing of the city of Guernica in Spain during the Spanish Civil War. Rumor has it that Picasso answered the Germans who said, “Did you do this?” with “No. You did!”

THe ArTerY OF THe CıTY You can spend days in Paseo del Prado for this is where there are plenty of must-see places: Plaza de Cibeles, Museo del Ejercity, Spain’s Military Museum, Plaza de Cibeles, one of the city’s most beautiful squares, Museo Nacional de Artes Decorativas (Decorative Arts Museum) and “Puerta de Alcala”,

Sınırların Ötesinde Beyond Borders

126

NE YENİR, NE ALINIR?WHAT TO EAT AND WHAT TO BUY? Sabahları “bocadillaria”larda çeşit çeşit İspanyol sandviçleri “bocadillo”lar, kapalı pizza olarak adlandırabileceğimiz “empanada”lar (özellikle de ton balıklı) ya da çikolatalı “churros”lar Madrid’de güne hazırlar sizi. Öğlen ise şehrin her köşesindeki tapas barlarda “tortilla”lardan peynir tabaklarına, karideslere, salatalara kadar herşeyi sangria eşiğinde tadabilirsiniz. Uzun süren akşam yemekleri içinse Plaza Mayor veya Puerta del Sol civarındaki çeşit çeşit restoranları tavsiye ederiz. Alışveriş için Galeria del Prado’ya, Jardin de Sarrano’ya uğrayabilirsiniz. İspanyol jambonu, sucuk ve peyniri alma niyetiniz varsa da Eski Madrid’deki Museo del Jamon’ları tek geçeriz.

Breakfast of “bocadillo” (Spanish sandwiches) at the “bocadillaria”, “empanada”s (closed pizzas - especially with tuna fish) or chocolate “churros” will prepare you for the day ahead in Madrid. For lunch, you can indulge in everything from “tortilla” to cheese platters, and shrimps and salads in the tapas bars, accompanied by sangria. We recommend the restaurants at Plaza Mayor or the ones around Puerto del Sol for long dinners. Head to Galeria del Prado and Jardin de Sarrano for a little shopping. If you want to purchase Spanish ham, sausages and cheese, then the only place to go to is Museo del Jamon in Old Madrid.

SINIRLARIN OTESINDEMADRID.indd 8 12/27/11 2:08:59 AM

Page 127: ONAIR JANUARY 2012

the granite door of the old city. Then of course there’s “Retiro Park”, an 18th century garden that presents natural beauties, and “Plaza de Colon”, a square that’s home to two monuments dedicated to the American explorer Christopher Columbus. The cafes and tapas bars in the city allow you to take a rest whenever you get tired. Madrid’s weather allows you to benefit from sunlight as much as possible considering that there’s very little rainfall in winter. But the place that allows this opportunity the most is no doubt Old Madrid, not too far away. Old Madrid, just three metro stops or a few kilometers away, is the best place to take in the historical streets and mix in with Madrid locals. “Calle Mayor”, in other words “Mayor Avenue” where “Puerta del Sol” in other words, “Gate of the Sun” is also located, and the surrounding streets are like the arteries of the city. Now let’s dive into this excitement.

A SYmBOllıC BeArPuerta del Sol is the liveliest place in the city with its boutiques and cafes. This square that is currently witnessing both protestors and locals experiencing new year excitement has seen many historical turning points in Spain. The revolt against the occupied French forces of the early 1800s began here. Secondly, Spain was declared a republic from the balcony of the Interior Ministry building here. Human rights violations became widespread here during the Franco period. Pay attention especially to the statue that faces the metro entrance immediately to the right of the square. The bronze statue of a bear that reaches out to the fruit of a strawberry tree is today the symbol of Madrid. Plaza Mayor however is the place that you shouldn’t leave Madrid without seeing. It’s just a few hundred meters away. This magnificent square that was once the stage of bullfighting and the inquisition is today a hub of tourists with its cafes and authentic shops. Right in the middle of the square that is surrounded fully by

mesi gereken pekçok yer var. Yine doğal güzellikler sunan 18. yüzyıldan kalma “Retiro Parkı”nı ve “Plaza de Colon” adlı, Amerika kâşifi Kristof Kolomb’un anısına yapılan iki anıtın bulunduğu meydanı unutmayalım.Şehrin bu bölgesindeki kafe ve tapas barlar da her yorulduğu-nuzda size dinlenme imkânı sunuyor. Madrid’in kışın da çok yağış almayan havası günışığından olabildiğince faydalanma-nızı sağlıyor. Ama bu imkânı en çok veren bölge, çok da uzakta olmayan Eski Madrid. Üç metro durağı veya birkaç kilometre ötedeki Eski Madrid, tarihi sokakları solumanızı ve Madridliler’le iç içe yaşamanızı sağlayan en uygun yer. “Puerta del Sol” yani “Güneş Kapısı”nın da bulunduğu “Calle Mayor” yani “Mayor Caddesi” ve onu saran sokaklar bu kentin atardamarı niteliğin-de. Şimdi o heyecana dalalım.

SemBOl AYıPuerta del Sol, mağazaları ve kafeleriyle şehrin en heyecan-lı bölgesi. Bugünlerde hem protestoculara hem de yeni yıl heyecanını yaşayan binlerce Madridli’ye evsahipliği yapan bu meydan İspanya’da pekçok tarihi dönemece tanıklık etti. 1800’lerin başında işgalci Fransız kuvvetlerine karşı ayaklan-ma burada başladı. İkinci Cumhuriyet burada, İçişleri Bakanlı-ğı binasının balkonunda ilan edildi. Franco döneminde insan hakları ihlalleri burada aldı başını yürüdü. Meydanın hemen sağında, metro girişine bakan bir heykele ise özellikle dikkat edin. Çilek ağacı meyvesine uzanan bir ayının temsil edildiği bronz heykel bugün Madrid’in sembolü.Madrid’e gelip de görmeden dönülmeyecek yer ise birkaç yüz metre ötedeki Plaza Mayor. Bir zamanlar boğa güreşleri ve engizisyon uygulamaları-nın yapıldığı bu görkemli meydan bugün kafeleri ve otantik dükkânlarıyla turistlere evsahipliği yapıyor. Balkonlu, siv-

127

OCA

K J

AN

UA

RY 2

012

SINIRLARIN OTESINDEMADRID.indd 9 12/27/11 2:09:03 AM

Page 128: ONAIR JANUARY 2012

Sınırların Ötesinde Beyond Borders

128

OCA

K J

AN

UA

RY 2

012

ri kuleli ve dik çatılı binaların tamamen çevirdiği bu muh-teşem meydanın tam ortasında 1617’de buranın yapılmasını emreden III. Felipe’nin atlı heykeli var. İki yılda tamamlanan meydan, köşelerinden Madrid’in ruhunu yansıtan sokaklara açılıyor ve her daim pandomim sanatçılarını, küçük satıcıları, müzisyenleri barındırıyor. Burası pazar günleri ise koleksiyon-cuların mekânı. Plaza Mayor’un güney çıkışındaki Calle de Toledo’dan ilerlerseniz kentin büyülü yapılarından San Isidro Katedrali’ne ve ardından da, ünlü bitpazarı Rastro’nun kurul-duğu sokaklara ulaşırsınız. Meydanın güneybatı köşesinden yola çıktığınızdaysa geleneksel restoranların bulunduğu Calle de Cuchilleros karşılar sizi. Keyfini çıkarın. Şehrin diğer tari-hi binalarının bulunduğu “Plaza de Villa,” ana katedral ko-numundaki “Almuneda,” Cervantes’in heykelinin bulunduğu “Plaza Real” ve 18. yüzyıl ortalarında V. Felipe’nin yaptırdığı görkemli “Palacio Real,” Plaza Mayor’a yürüyüş mesafesindeki diğer görülmesi gereken yerler. Zaten size tavsiyemiz, küçük bir sırt çantasıyla bu kenti adım adım dolaşıp onun anaçlığının ve letafetinin tadını çıkarmanız. 10 yıl öncesine göre pahalı olsa da, bu keşfe değer...

tall towers and buildings is the statue of Felipe III on horseback. It was he who ordered that the square be built in 1617. Completed in two years, the square opens out to streets that reflect the spirit of Madrid and is kept alive continuously with pantomime artists, street vendors, and musicians. On Sundays however, this is where collectors come together. If you continue from Calle de Toledo from the southern exit of Plaza Mayor you’ll see San Isidro Cathedral, a magical structure of the city, and afterwards, the streets where the famous flea market Rastro is set up. Meanwhile, if you exit the square from the southwest corner, you’ll be greeted by Calle de Cuchilleros where you’ll find traditional restaurants. Enjoy. Other places to see near Plaza Mayor are ‘Plaza de Villa” where there are historical buildings, the main cathedral “Almuneda”, “Plaza Real”, home to the statue of Cervantes, and the spectacular “Palacio Real”, commissioned by Felipe V in the mid 18th century. Our advice to you is that you discover this city step by step with a small backpack and simply enjoy its motherly charm. Despite being more expensive compared with 10 years ago, it’s definitely worth the discovery…

Buen Retiro Rastro

Puerta del Sol

SINIRLARIN OTESINDEMADRID.indd 10 12/27/11 2:09:09 AM

Page 129: ONAIR JANUARY 2012

SINIRLARIN OTESINDEMADRID.indd 11 12/27/11 2:09:11 AM

Page 130: ONAIR JANUARY 2012

SINIRLARIN OTESINDEMADRID.indd 12 12/27/11 2:09:13 AM

Page 131: ONAIR JANUARY 2012

Ayna Ayna Mirror Mirror

her derde deVA...

SAçlArın dökÜlmeSini enGelleYelimHAIR LOSS…İçinde A vitamini ve betakaroten bulunan havuç iyi bir çözümdür. İki havucu rendeleyip cam kavanoza koyun. Üzerine çıkacak kadar zeytinyağı koyup benmare usulü 30 dakika kısık ateşte kaynatın. Sabaha kadar bekletin ki çay gibi demlensin. Daha sonra süzüp soğuk yerde muhafaza edin. Saçınıza haftada bir gün sürüp masaj uygulayın. Sürdükten sonra en az iki saat bekletin. Saçlarınız sağlıklı ve parlak olacaktır. Carrot, which contains vitamin A and beta-carotene, is a

good solution. Grate two carrots and place the carrot in a

glass jar. Pour enough olive oil to cover the grated carrot

and boil bain-marie style on low heat for 30 minutes. Let

it wait until the morning so that it brews like tea. Then

strain and store in a cool place. Massage into your hair

once a week and leave it there for at least two hours.

Your hair will be shiny and healthy.

AYAkTAki nASırlAr içinCALLUSES… Ayaklarınızı sıcak suda bekletip iyice kurulayın. Bir akşam sıkılmış limon sarın, ertesi gün lahana yaprağına bir diş ezilmiş sarımsak koyup sarın. Sabahları da elma sirkesiyle pansuman uygulayın ve vazelinle yumuşatın. Soak your feet in hot water and then dry thoroughly. Wrap

them in a squeezed lemon and the following day, wrap them

with a cabbage leaf with a clove of crushed garlic. You can

also dress your feet with apple cider and soften with Vaseline.

ATeŞli HASTAlıklArdA...

Ateşli gribal hastalıklarda önce doktora gidin sonra doğal destek uygulayın. Altı adet ağrı kesiciyi 200 gr alkol, taze limon suyu, iki çorba kaşığı zeytinyağı ile karıştırın. Bu karışımı vücudunuza ve özellikle de eklem yerlerine sürün. Ateşiniz düşecektir. Before referring to natural supplements you should

firstly go to a doctor if you have a high temperature

as a result of a cold. Mix six capsules of pain relievers

together with 200gr alcohol, fresh lemon juice and two

tablespoons of olive oil. Massage this mixture into your

body, especially on your joints. This will reduce high

temperature.

www.sunadumankaya.com.trhttp://www.facebook.com/187274847977065

By Suna Dumankaya A Cure For All

HIGH TEMPERATURE…

SINIRLARIN OTESINDEMADRID.indd 13 12/27/11 2:09:13 AM

Page 132: ONAIR JANUARY 2012

Adım Adım Step by Step

Vazgeçilmez TaTlılarıDünyanın The WorlD’s BesT DesserTs

Bugün damaklarımıza eşsiz lezzet bırakan tatlılar, aslında yapıldıkları ülkelerin mutfağını, damak zevkini ve kültürünü yansıtıyorlar. Tadına doyamadığımız bu lezzetler, yüzyıllardır yaşayan mutfakların ürünü. Geçen zaman boyunca bazı ülkeler bu tatların kendi mutfaklarına ait olduğuna yönelik ‘tatlı’ kavgalar etse de her biri dünyaya eşsiz bir miras bırakmış durumda...

Desserts reflect the cuisine, tastes and culture of the countries in which they’re made. The flavors that we can’t get enough of have been the products of cuisines that have been alive for centuries. Although some countries have argued amongst themselves as to which countries these desserts belong to, each and every single one has left a unique legacy to the world…

By UĞUR BEKTAŞ

ADIM ADIM TATLILAR.indd 2 12/27/11 3:03:38 PM

Page 133: ONAIR JANUARY 2012

Adım Adım Step by Step

BaKlaVa BAKLAVA

Türklerden Yunanlılar’a, Yahudiler’den Araplar’a birçok toplum tarafından paylaşılamayan tatlı konumundaki baklavanın Türkiye’deki en iyi temsilcisi Gaziantep. Açılan incecik yufkaların arasına fındık, fıstık ya da ceviz konularak hazırlanıyor. Bazı yörelerde içerisine şeker yerine bal konuluyor. Tam bir enerji deposu olan baklava, sadece Türk mutfağının değil aynı zamanda Türk kültürünün de bir parçası.

Baklava is a dessert that no one seems to want to

share. From the Turks to the Greeks, Jews to Arabs,

baklava is best represented in Turkey by Gaziantep

where it’s prepared by filling thin sheets of dough with

either hazelnuts, peanuts or walnuts. Honey is used

instead of sugar in some regions. A complete source

of energy, baklava is not only a part of Turkish cuisine,

but it’s also a part of Turkish culture.

ADIM ADIM TATLILAR.indd 3 12/27/11 3:03:40 PM

Page 134: ONAIR JANUARY 2012

134

OCA

K J

AN

UA

RY 2

012

CHEESECAKE CHEESECAKE

Kelime anlamı peynirli kek olan cheesecake, dünya mutfağının eskilerinden. Geçmişi Antik Yunan’a dayanan bu tatlı, milattan önce olimpiyatlarda yarışan atletlere veriliyordu. Tatlının Avrupa’ya geçişi ise Roma’nın Yunanistan’ı işgalinden sonra oldu. Günümüzde cheesecake ülkeden ülkeye değişik tarif ve stillerde yapılıyor. Ortak olan tek malzeme peynir olsa da her ülkenin farklı bir peynirle yapıyor olması cheesecake’e çeşitlilik kazandırıyor. En çok tutulanı ise New York’lu tatlıcıların krem peynirden yaptığı cheesecake’ler.

Simply cheese cake, cheesecake is one of the oldest of American desserts.

This dessert that has a history that goes back to Ancient Greece was fed

to athletes in the Olympics before Christ. However, it was after Rome

occupied Greece that the dessert made its way to Europe. Cheesecake

today is made with different recipes and in different styles in different

countries. Although the only common ingredient is cheese, the fact that

it’s made with different cheeses in each country adds diversity to the

dessert. However, the most popular is no doubt the cheesecakes that

are made with cream cheese by dessert chefs in New York.

ADIM ADIM TATLILAR.indd 4 12/27/11 2:19:08 AM

Page 135: ONAIR JANUARY 2012

OCA

K J

AN

UA

RY 2

012

135

CrEmE BrulEECrèmE BrulEE

Yanmış krema anlamına gelen creme brulee, süt, krema ve vanilyanın mükemmel bir karışımı. Bir tencerede pişen bu üçlüye toz şeker ve yumurta sarısı katılıyor. Isıya dayanıklı kaplarda yeterince sertleşene dek fırında pişiriliyor. Çok pişince çatlakların oluştuğu tatlıya servisten hemen önce toz şeker gezdiriliyor. Şekerler altın sarısı rengini alana dek bir süre fırında bekletiliyor ve ılık ya da soğuk olarak yeniyor.

Crème Brulee, which means burnt crème, is the outcome of a

beautiful mixture of milk, crème and vanilla. Granulated sugar

and egg yolk are added to this trio that is cooked in a pot. It is

then baked in heat-resistant bowls in the oven until custard-like.

Granulated sugar is sprinkled over again before serving this hard

caramel topped dessert. Crème brulee has to be kept in the oven

until the sugar on top turns a golden yellow. It can be consumed

warm or hot.

ADIM ADIM TATLILAR.indd 5 12/27/11 2:19:09 AM

Page 136: ONAIR JANUARY 2012

Adım Adım Step by Step

TiramUsU TIRAMISU

136

OCA

K J

AN

UA

RY 2

012

Marcapone peyniri ve kedi dili bisküviler kullanılarak hazırlanıyor tiramisu. Genelde filtre kahvenin tercih edildiği tiramisuya iki - üç yemek kaşığı marsala ya da kanyak ekleniyor. Bir süre dinlendirildikten sonra servis edilen tiramisunun üzerine servis esnasında kakao serpiliyor. Hafif bir tatlı olan tiramisu her mevsim gönül rahatlığıyla yenebilir.

Tiramisu is prepared with mascarpone and ladyfinger biscuits.

Filtered coffee is generally preferred for tiramisu together with

three tablespoons of marsala or cognac. Cocoa is sprinkled on

the top just before serving the dessert that’s normally left to rest

beforehand. A light dessert, tiramisu can be comfortably consumed

throughout the year.

OCA

K J

AN

UA

RY 2

012

137

ADIM ADIM TATLILAR.indd 6 12/27/11 1:20:57 AM

Page 137: ONAIR JANUARY 2012

OCA

K J

AN

UA

RY 2

012

137

PanCaKe PAnCAKE

Aslında bir çeşit krep olan pancake, tatlı ya da tuzlu olarak yapılabiliyor. Farklı malzemeler kullanılarak kolayca çeşitlendirilebilen pancake’in hamuru tavada pişiriliyor. Pancake’lerin aralarına istediğiniz malzemeyi koyabilirsiniz. Reçelli, karışık meyveli, çikolatalı pancake, en çok tercih edilenleri.

A variation of a crepe, pancakes can be made

savory or sweet. Pancake mixtures are fried

on pans until doughy. You can add different

ingredients to add diversity if you wish. Pancakes

are mostly preferred with jam, mixed fruits, and

chocolate.

ADIM ADIM TATLILAR.indd 7 12/27/11 1:21:00 AM

Page 138: ONAIR JANUARY 2012

ARKA SABITLERKASIM.indd 2 12/27/11 1:24:30 AM

Page 139: ONAIR JANUARY 2012

ARKA SABITLERKASIM.indd 3 12/27/11 1:24:34 AM

Page 140: ONAIR JANUARY 2012

MER

AKLI

FO

R Y

OU

R IN

FO

!Kullandığınız salçanın üzerinin zamanla küflendiğine sık tanık olmuşsunuzdur. Salçanızı uzun süre sağlıklı bir şekilde muhafaza etmek için üzerini bir kaşık yardımıyla düzelttikten sonra bir parmak zeytinyağı dökerek saklayın.

You’ve all probably experienced mould on

tomato paste. In order to store paste for a

longer period in a healthy manner, all you

have to do is even out the top with a spoon

and pour a little olive oil on top.

Mutfakta en çok kirlenen ve aslında en fazla steril olması gereken yer lavabo. Lavaboyu parlaklığına kavuşturmak ve kötü kokuları gidermek için tuzdan faydalanabilirsiniz. Bunun için lavabonuzu silerken süngerin üzerine tuz serpin ve biraz basınç uygulayarak silin.

The sink is the place in the kitchen that gets the dirtiest but it is also the place that should be the cleanest. To add shine to the sink and eliminate nasty odors, use salt. Sprinkle a little salt on a sponge and wipe the sink using a little pressure.

140

OCA

K J

AN

UA

RY 2

012

STORING TOMATO PASTESALÇALAR BOZULMADAN KALSIN

THE MIRACLE OF SALTLAVABOLARA TUZ MUCİZESİ

ARKA SABITLERKASIM.indd 4 12/27/11 1:24:45 AM

Page 141: ONAIR JANUARY 2012

Deniz kabuğunun kıvrımlı bir yapısının olması onun ses yükseltici gibi çalışmasını sağlar. Bir ucu açık olan deniz kabuğunun içerisi havayla doludur. Kabuğun ağzının yakınında oluşan sesler içerde biriken havayı titreştirir. Bu titreşimler, kabuğun iç çeperlerinde yansır. Saniyede belirli bir titreşim sayısından itibaren, ses güçlenir. Böylece, deniz sesini andıran bir ses gelir kulağımıza.

Seashells work like megaphones due to being

curvy in structure. One side of a shell is exposed

meaning that it is full of air. The sounds that can

be heard near the mouth of the shell vibrate in

the air that has collected inside. These vibrations

reflect on the interior walls of the shell. The

sound becomes stronger when the number of

vibrations per second reaches a certain level.

It’s in this way that we hear what resembles the

sound of the ocean.

WHY DO WE HEAR THE OCEAN WHEN WE PUT SHELLS TO OUR EARS?

DENİZ KABUKLARINDAN NEDEN DENİZİN SESİNİ DUYARIZ?

Bazı balonlar hidrojen gazıyla şişirilirler. Bu gaz, havadan çok daha hafif olduğu için balon, ipi

bırakıldığı anda uçmaya başlar. İçerisine hidrojen gazı doldurulan her balon bu özelliği kazanabilir. Balonlar, atmosfer tabakasının yoğunluğu azalıp

balonun içerisindeki havayla eşitlenince balon yükselmez ve sabit kalır.

Some balloons are blown up with hydrogen gas. As this gas is lighter than air, the balloons fly as soon as

the rope detached. This applies to every balloon that’s inflated with hydrogen gas. When the intensity of

atmospheric layer decreases and is matched with the air inside the balloon, the balloon will no longer fly up,

and will stay fixed.

NED

EN

WH

Y? UÇAN BALONLAR NASIL UÇAR?HOW DO HOT AIR BALLOONS FLY?

141

OCA

K J

AN

UA

RY 2

012

ARKA SABITLERKASIM.indd 5 12/27/11 1:24:48 AM

Page 142: ONAIR JANUARY 2012

OCA

K J

AN

UA

RY 2

012

VİTRİN/SHOWCASE

Haftaiçi 5 gün 4 gece boyunca eşsiz bir tatil geçirmek isteyenler Girne Vuni Palace Hotel & Vive Casino’da buluşuyor. 160 Euro değerinde bir paketi satın alan müşteriler, uçak, ücretsiz havaalanı ulaşımı ve konak-lama imkânına sahip oluyor. Bayan misafirlere özel ücretsiz cilt bakımı da kampanyanın içerisinde yer alıyor. Ayrıntılı bilgi ve rezervasyon için: (0212) 267 00 22 ve (0212) 267 00 33

Herkes kişiye zayıflamasını söyler, diyetler verir, ancak kimse nasıl diyet yemeği yapılacağından bahsetmez. Sadece “diyet yap!” derler. Zayıflamak isteyen kişi, işyerinde diyet yemeği bulamaz, yemeğe çı-kar diyet menü yoktur, tüm gün çalışır, eve gelir, diyet yemeği yap-maya vakti yoktur, vakti olsa bile diyet yemeğinin nasıl yapılacağını bilmez. İşte bu açmazın ortasında kişiler nasıl diyet yapacaklarını bilemezler. İşte www.diyetyemeği.com bu ihtiyaç üzere kuruldu. Site; sağlıklı, kaliteli, hijyenik, düşük kalorili ve lezzetli diyet yemek-ler üretip ihtiyacı olan hastaların adresine gönderiyor. Siteye giriş yapan ve ardından üye olan kullanıcılar, yemek planları sayfasın-da diledikleri paket alternatifini seçip sipariş adımına geçiyorlar. Bu adımda ödeme işlemleri gerçekleştiriliyor ve sipariş diyetyemegi.com sistemine aktarılıyor. Sipariş edilen paket en kısa zamanda sipariş sahibine iletiliyor.Ayrıntılı bilgi için www.diyetyemegi.com’a tıklayınız.

Those who want to enjoy an unforgettable holiday for 5 days and 4 nights (weekdays) come together at Girne Vuni Palace Hotel & Vive Casino. Customers who purchase the package valued at 160 Euro receive airfare, airport transportation and accommodation all in the one price. Meanwhile, ladies also receive a complimentary facial. For details and reservations, call (0212) 267 00 22 or (0212) 267 00 33

Everyone tells overweight people to lose weight and tells them about specific diets. But no one mentions how to make diet food! All they say is “diet!” People who want to lose weight are unable to find diet foods at work, they go out for dinner and there’s no diet menu that’s available for them. They work all day, come home, have no time to make diet food, and even if they did have the time, they don’t know how. It was for this need exactly that www.diyetyemeği.com was set up. The site prepares healthy, good quality, hygienic, low calorie and delicious meals for people who want to lose weight. Users who enter the site and become members select the package alternatives from the meal plan page and then go to the ‘order’ stage. Payments are made in this stage and the order is transferred to the diyetyemegi.com system. The package is then delivered to the customer in the shortest time possible. For details, click www.diyetyemegi.com

VIVA CASINO’DAN MÜŞTERİLERİNE KAÇIRILMAYACAK FIRSAT!

DİYET YEMEğİNİZ AYAğINIZDA!Dıet fooD at your Door!

aN oPPortuNıty Not to Be MıSSeD froM VıVa CaSıNo!

142

ARKA SABITLERKASIM.indd 6 12/27/11 1:24:51 AM

Page 143: ONAIR JANUARY 2012

Lüks konut anlayışına yeni bir boyut getiren KoruFlorya, 2 kat

AVM, 4 kat otopark üzerinde konumlandırılmış 6 katlı konut

bloklarından oluşuyor. Geniş alternatifli daire tiplerinde toplam

298 konutuyla KoruFlorya, rezidans konforunda ayrıcalıklı

bir yaşam sunuyor. KoruFlorya, şehrin merkezinde olup

metropolden uzak, deniz, göl ve ormanla iç içe benzersiz bir

yaşam sunuyor.

KoruFlorya’da tek katlı ve dubleks olmak üzere iki farklı konut

tipi bulunuyor. Tek katlı daireler 3+1 ile 5+1, dubleks daireler

de 4+2 ile 7+2 arasında değişiyor. KoruFlorya’da çağdaş bir

rezidansta aranan en ileri hizmetler, konut sahiplerini gündelik

yaşamın rutin işlerinden kurtaracak. Konut sahipleriyle alışveriş

merkezi arasında yalnızca bir asansörlük mesafe bulunacak.

Set to introduce a new dimension to the current definition of a luxury

home, the KoruFlorya consists of six-storey apartment blocks on

top of two floors of shopping mall and four floors of indoor parking.

Offering a wide range of choices in its 298 apartments, the KoruFlorya

offers a prestigious living environment in residence-style comfort.

The KoruFlorya offers a metropolitan life style which is nevertheless

removed from the metropolis and intertwined with sea, lake and forest.

The KoruFlorya features two different types of dwellings: single-floor

and duplex. The single-floor apartments range between 3+1 and 5+1

while the duplexes vary from 4+2 to 7+2. The most advanced services

expected of a modern residence will relieve KoruFlorya homeowners of

the routine tasks of everyday living. A lift ride will be all that it takes for

the homeowners to reach the shopping mall.

DENİZ, GÖL VE ORMAN, KORUFLORYA’DA BİR ARAYA GELDİ

Sea, LaKe aND foreSt CoMe toGetHer at KorufLorya

VİTRİN/SHOWCASE

Bu yıl dördüncüsü düzenlenen Volkswagen’in Servis Kalitesi Ödülleri yarışması sonuçlandı. Tamaş Motorlu Araçlar, toplam 27 ülkeden 6 bin 450 yetkili servis arasında 2011 yılı içerisinde servis kalitesi ve müşteri tutma konusunda en iyi sonuçları elde ederek ilk 100’e girdi. Volkswagen Türkiye’nin en iyi hizmeti verdiğini kanıtlayan ve tek-rarlanan onarım oranlarını en düşük seviyelerden birine indiren Tamaş Motorlu Araçlar, müşteri memnuniyetini de azami düzeyde gerçekleştirme başarısına ulaşarak bu yarışmada dereceye girdi. Tamaş Motorlu Araçlar 17 yıldır Volkswagen Yetkili Bayisi’dir. 15 bin metrekare kapalı, 3 bin metrekare açık alanda 196 kişilik ekibi ile satış, servis, yedek parça, ikinci el (DOD), sigorta, oto kuaför alanlarında müşteri memnuniyetini esas alarak kalite ve güven ilkelerinden ödün vermeden Bakırköy Osmaniye’de concept pla-zasında hizmet vermektedir.

The winners of Volkwagen’s 4th Service Quality Awards have been announced with Tamaş Motorlu Araçlar making it into the top 100 (out of 6,450 authorized services from a total of 27 countries) by achieving the best results in 2011 in terms of service quality and customer loyalty. Tamaş Motorlu Araçlar, which has proved that Volkswagen Turkey provides the best service and reduces repeated repair levels to a minimum, qualified in the competition by also keeping customer loyalty at the highest level. Tamaş Motorlu Araçlar has been an Authorized Dealer of Volkswagen for 17 years. It operates in its Bakırköy Osmaniye concept plaza in an indoor space of 15,000sqm and outdoor space of 3000sqm with a team of 196 people who take customer satisfaction as their principle priority in sales, service, spare parts, second-hand (DOD), insurance, and car wash areas without making concessions to quality or trust.

2011 SERVİS KALİTE ÖDÜLÜ TAMAŞ’IN

2011 SerVıCe QuaLıty aWarD GOES TO TAMAŞ

143

OCA

K J

AN

UA

RY 2

012

ARKA SABITLERKASIM.indd 7 12/27/11 1:24:53 AM

Page 144: ONAIR JANUARY 2012

ARKA SABITLERKASIM.indd 8 12/27/11 1:24:57 AM

Page 145: ONAIR JANUARY 2012

ARKA SABITLERKASIM.indd 9 12/27/11 1:25:00 AM

Page 146: ONAIR JANUARY 2012

Merkez Ofis Head OfficeAtatürk Havalimanı B Kapısı, Teknik Hangar Yanı 34149 Yeşilköy - İstanbul / TürkiyeTel: +90 212 468 66 87 • Faks: +90 212 468 66 13 web: www.onurair.com • e-mail: [email protected]

ARKA SABITLERKASIM.indd 10 12/27/11 1:25:05 AM

Page 147: ONAIR JANUARY 2012

ARKA SABITLERKASIM.indd 11 12/27/11 1:25:06 AM

Page 148: ONAIR JANUARY 2012

ARKA SABITLERKASIM.indd 12 12/27/11 1:25:08 AM

Page 149: ONAIR JANUARY 2012

ARKA SABITLERKASIM.indd 13 12/27/11 1:25:10 AM

Page 150: ONAIR JANUARY 2012

ARKA SABITLERKASIM.indd 14 12/27/11 1:25:11 AM

Page 151: ONAIR JANUARY 2012

Tarifeli Uçuş Noktaları Scheduled Flight Destinations

ARKA SABITLERKASIM.indd 15 12/27/11 1:25:13 AM

Page 152: ONAIR JANUARY 2012

ARKA SABITLERKASIM.indd 16 12/27/11 3:28:49 PM

Page 153: ONAIR JANUARY 2012

ARKA SABITLERKASIM.indd 17 12/27/11 3:28:51 PM

Page 154: ONAIR JANUARY 2012

Bulmaca

Hazırlayan: Fulya OMAC

Çözümler Sayfa 140’ta

ARKA SABITLERKASIM.indd 18 12/27/11 1:58:20 AM

Page 155: ONAIR JANUARY 2012
Page 156: ONAIR JANUARY 2012