Ölümden sonra psikolojik - tasavvuf İlmi ve akademik ... · ölt'imden mnra hayatm...
TRANSCRIPT
Ölümden Sonra Hayatın Psikolojik Değeri
Metin YASA
Yrd. Doç. Dr .. Ondokuz Mayıs ( L İlfılıiyat Fakültesi
Giriş
Teolojik, felsefi ve bilimsel her problem gibi ölümden sonra bayar problemi ve
içerdiği sorulaı~ı ilişkin yaklaşırnlar da jnsanın inanç, düşünce ve bilgisinin tür ve sı
nırlarına bağlı olarak değişiklikler göstermektedir. ' Sözgelimi, Epicuros gibi, ftde1:<1
·ölüm ötesinden bana ne! ' diyerek, ona karşı kayıtsız kaJanlar, hatta olumsuz tavır
takırı,.'lnlar ile Bertrand Russell örneğinde gördüğümüz "ölümden korkmasaydık.
ölümsüzlük dlişün<.:esinin ortaya çıkıruş olacağın ı sanmıyon.ıın""' şeklinde düşünen
ler ve Miguel de Unamı.ıno gibi, ölümden sonra varolınanın, bir şekiJde varlığını
sürdürmenin kavgasııu verenJer vardır:' Öyle görülüyor ki, insanın ilgisi şu ya da bu
nedenle, ölüm ötesi bir hayat üzerinde yoğunJaşmaktadır. Dolayısıyla sadece bu
günü yaşamak , tmlanı peşindeki insan için mümkün görüncnüyor. Doğrusu, '·in
san, ölümsüzlüğü her an hissedebilir. İnsaıun egzistansiyel konumu, sonlu oluşu
nun yanında, hem ait olduğtınu .. . hem de dışianelığını hisseniği sonsuzluk arzusu
bilincini de içermektedir.'''' Unamuno'nun dediği gibi, "biz ne derıli çok kaçmak is
tesek ondan, o denJi çok çıkar karşıınıza. "s Belki de sırf bu farkında oluşun etkisiy
le o lsa gerek, insanoğlunun ölümsüzlüğün ardında koşması , bir anl<ı rncla yetkin ol
mak için çaba s;··fe tmesi çok eski çağiara kadar uzanma ktadır. Yine, teisr.ik ölüın
den sonra hayata karşı maıeıyalizm taratindan ileri sürtilen alternatif ölüırısüzlCıkler
ele aslında bu sonsu7Juk arzusunun bir sonucu olarak onaya çıkmaktadır.
11\ı ran Koç, 0/iimsıız/ı"i.k D1işı/.ncesi, istanbu l 1991, s ll.
2 Berırand Russel. Neden Hırist~van Degiliın, çev.: Ender Gürol, İsı:ınbu l l996 . s 5(}.
3 Bb. Migu<:'l de Unaımıno. Yaşcmım Trajik Oti.Jıgtl.l'll, çev.: Osman Derinsu, İstanbu l 1986. s ) 1
4 J>:ıu l Tillich . 'D iscussion by P:ıu l TiiJich''. 71.?C Nmure of Mo n in !ln~ni<~P, ical aııd P.~ıd>rılı~,f!J
w! PNSJx•c l iNJ, (ed . by Simon Donigerl, H:ırper ~u1d Brothers , Publ ish.ers, New York 1962, s 209
S Unaımıno. s . 51.
76 wsawıif
Psikolojik açıdan, "ölüme ilişkin ilk anda akla gelen sorulardan bazıları şun
lardır:
1. Niçin doğmadan önceki, geçmiş varolmayışunızdan daha çok ölümden
sonra gelecek varolmayışımızdan kaygı duyanz?
2. Hayatımızın etkilerinin biz öldükten sonra da sürüp gitmemesinden niçin
korkuya kapılınz' Niçin, örneğin, untıtulmaktan ve çeşitli tasarılanmızın hiçliğe
gömülmesinden korkarız?
3. Termodiı'.eımiğin İkinci Yasası'na göre, evrenin donmuş ve ölli olacağı ge
lecek zamanın sonsuz bir biçimde sürüp gitmesi bizi niçin ürkütür? ... "<'
Ölümden sonra hayat; insan zihnini geçmişte sürekli meşgul etmiş, günümüzde de meşgul etmeye devam eden temel bir problem olarak .karşunızda dur
maktadır. Bireysel zayıllıklar dikkate alındığında, yukandaki türden sorunlar
karşısında, ölüm öresi hayat umudu bize ne sunabilir?
Ölüme İlişkin Yaklaşunlar
Yaşamın, ölümün gelip çatması sonucu büti.inüyle .son bulacağına, yokluğa
gidileceğine inanan ve bunu temellerdinneye çalışan insanların varolduğu bili
nen bir gerçektır. Ölümlin bilinen birşey olmadığı bilinmekle birlikte yine de '"fi
lozot1ar, ölümün yokluk olarak değerlendirilmesine karşılık yeterince çok yak
laşun önermişlerdir. Temel ayının; Unaınuno gibi ölümün nefret edilmesi ve
korkulması gereken bir şey olduğunu ileri sürenler iJe ölümün korkulacak bir
şey olmadığını 6avunanlar arasında bulunmaktadır."· Bu il<i ayrı yaklaşım , Nico
las Berdyaev'in doyurucu ifadelerinde psikolojik bir kimliğe bürünür. O, bu bağ
lamda, iki ayrı perspektifi yansıtacak şekilde akt!l ruh ve pas~f ruh gibi bir ayJ
runa işaret eder. Berdyaev, ''ölümü özgürce ve aydınlanmış bir akılla kabul et
meli ve ona karşı isyan etmemeliyiz" der ve ekler: "ancak ölüme ilişkin bu özgür
ve aydın kabul bir yararıcı ruh akrivitesidir. Ölüme karşı isyan eden ve onu ka
bul etmeyi reddeden yanlış bir aktivite vardır. Bu yanlış aktivite süresiz acıya ile
tir. . . Aktif bir ruh ölümden korkmaz, sadece pasif ruh korkar. Bir aktif ruh, ölüm
korkusundan çok daha büyük bir korku ve paniği deneyimler -cehennem ve sü
resiz işkence korkusu. Aktif bir ruh, kendi ölümsüzlüğüyle yaşar; ölüm onun
6 Robin Le Poiqevin, Aıeizm: lnan.ma, iııanmama Üzerine Bir Tartışma, çev.: Abdullah Yılmaz ,
İstanbul 2000, s. 203. 7 George Graham, Philosopl.~v of Mind; An Jntmdıtction, Oxford: BlackweJl Publishers l td ..
1996. s. 33; Krş. : Karl jaspers. Felsefi DOşııntlşiin Kılçı1k Okııfıı, çev.: Sedaı Uınran, İstanbul1995 . s.
169. H.ayaıi Hökelekl i de, ölüm karşısında dön ayrı tutumdan söz eder: Ölümü İnkar Eııııe, Ölüme
Meydan Okuma, Ö lümü İsteıııe ve Ölümü Kabullerı ı ne. Bkz.: Haya ti Hökelekl i. "Ölüm ve Ölii ııı Öre
s i Psikolojisi", (1/udağ cinillersitesi llab~vaı Fakıllıasi Dergisi, C. 3. S. 3. Bursa 1991, ss. 159-161. ~~
ölt'imden mnra hayatm psikolojik değeri 77
için, içte değil, sadece dışta olan bir gerçek olarak vardır."8 Berdyaev kendi ter
cihini, cıkt(f ruh yaklaşımından yana kullanır. Onun bu kullanım içinde, bu konuya özgü tasavvufı düşüneeye iyice yaklaştığı ileri sürülebilir. Ölüm ötesi hayat bir yana, öll.'ın1, genel anlamda elin ve felsefe verilerine göre korkunç ve korkulacak bir şey değildir. Bununla birlikte, bu konuya ilişl<in en güzel yaklaşımlardan biri, bilindiği gibi, tasavvuftan gelmektedir. Çiinkü ölüme ilişkin tartışmalar bağlamında ayrı bir öneme sahip olan rasavvuf, "ölümü metafizik boyum itibariyle daha bir munis ve cana yakın olarak takdim eder. Onu bir "şeb- i arus" (dü
ğün gecesi 1 vuslat gecesi) sayar. "9
Ölüın ve hayat temaları üzerine yaptığı çalışmalarla tanınan çağdaş düşünürlerden Deepak Chopra da tercihini aktif ruh yaklaşımından yana kullanır. Ona göre, '' . . . her ne kadar kendimizi yaşlılığın ve ölümün 'kurbanları ' diye çağırsak da, çarpıcı gerçek şudur ki, bir çoğumuz için yaşlanmak ve ölmek, doyurucu ol
mayan bir yaşamdan tek kaçış yolunu sunmalnadu. "''' Kuşkusuz yaklaşımı olumlu olmakla birlikte, Chopra'nın bu ifadeleri nde, insanın, geçici ve süreksiz karşı
sında duyduğu psilmlojik yıpranmışlığa işaret eden, bir teşhise parmak basan önemli ipuçları da vardır. rasavvufı düşüncenin , bu tür yıpranmışlıklara ilişkin
nitelikli çözümler sunduğunu burada hatırlatmak gerekir." Akt·({ruh yaklaşımı, yaşamın başka bir deyişle sü.reklililiin anlamını son tah
lilde ölümde bulur: "Yaşamın anlamı gibi bir soruna gerçek derinliği ancak ölüm olgusu verir. Ölüm var olduğu için bu dünyadaki yaşamın bir anlamı vardır; eğer dünyamızcia ölüm olmasaydı , yaşam anlamsız olacaktı. Anlam son ile bağlantıl ı
dır. Eğer son olmasaydı, bunun hiçbir anlarw olmayacaktı. Anlam bu sınırlı dü nyanın sınırlarının ötesine uzanır ve anlamın keşfi burada bir sonu gerektirir."' 1
Akt({ruh yaklaşımı, bir anlamda ölümü, ölüm ötesi hayatı b~latan biricik neden olarak göıi'ır. Burada ölüme yüklenen misyon, yeni bir hayatın kapısını arala
ınaktır. Başka bir deyişle yokluk anlamına alıomayan ölüm, farklı bir boyı.ıttaki yaşamın doğnı anahtarıdır; bu nedenle denebilir ki, '"köti.i zaman'dan ebediyete ulaştıran tek ku:rıJluş yolu, -en büyük korku ve kötülük olan- ölümdür; ölümsüz ve ebedi olan yaşama ancak ölümle ulaşılır. İnsanın son umudu, evrendeki kötülüğün gücünü son derece açık bir biçimde yansıtan ölüm ile bağlantılıdır.""
Aktff ruh yaklaşımı ölüme, yaşamın değerini kavraran, onun gelişigüzel olmadı-
8 Nicolas Berdyaev, "Huınaıı Destiny", Prohlems and Perspecfiı.>es irı !ha PhilosrıphyofReligion,
<ed.: George L Mavrodes and Sıuaıt C. Hackeıı), New York: Allyn and Bacon, 1969. s. 491.
9 Mehnıeı Deınirci, "Öiümdeki Hayal (Tasavvı.ıfDüşüncesiııde Ölünı)", Tasar>ntif: İlmi ve AJ<a-
deıııik Araştırma Dergisi, Yıl: 2, Sayı: 4, Ankara 2000, s . 9.
10 Deepak Clıopra, Yaşlannıaz B&den Sonsuz Zihiıı, çev. Ali Keskin, istanbull996. s. 410. 1 1 Kı-ş, . Oenıirci, s. 13.
12 Berdyaev, 'Human Dansi~y·; s. 486. 13 Aynı .wr, 486.
ğını anlatan bir olı;,rı.ı olarak ayrı bir eleğer atfecler. Çünkü, "ölüm, felsefede özellikle
hay;;ıun anlamı ve öneminin dile getirilmek istendiği yerlerde sözkonusu edilmiştir. .. ,·
Ancak, ölümün yüklendiği teleolojik işlevse!W{ sadece bu değildir. Öliim, insanı her
ne kadar diğer canlılar gibi ölümü radan bir varlık olm<ısı anlanunda onlardan ayır
masa d;ı , ona, türünün diğer varlık türleıinden daha üstün olduğunun man[Jğııu d<ı
verir. Öyleyse. yeryüzünü onaıma da c.i<ıhil. onca iyi ve kötii işler yapan bir varlığın
.sonu, her 1 ınngi bir hayvanın sonundan hiç ıni farklı olmayacak?,'" şeklindeki bir söy
lemi insan zihnincl<.: e tkin hale getiren ilk olgu belki de öHimdi.ir. Bur.:ıda bizi ö!Cıın
ötesi hayata ileten yaklaşımın ölüm ve bireysellik deneyiminden hareker ettiğini söy
lemek duruımındayız Her iki olguya, ölüm ve bireyselliğe ilişkin eleneyimin eşit
oranda bağlayıcı olduğu görülüyor. Yaşamın anlamını keşfeane ya da yaşama anlam
verme çabası içinde olmak istiyorsak, bu konuda imdadımıza yetişen ölüm ve birey
sellik deneyimi gibi özel olgulan iyi anlamak ve doğru yonunlamak dunınıuncl<ıyız.
Öluınü doğal yaşamın bir parçası olarak görmek de yine aktif ruh ya!Jlaşımı
içinele g0rülebilir. Çünkü, "kişisel olmayan açıdan, tüm doğal şeylerin gelip ge
çiciliğinden duyduğumuz keder''"' adı geçen yaklaşımın Jşlevselliği doğrulnısun
cl:ı bir tür anlamsızlığa bliri.inür. Böylece ele, ölüm, kendinden nefret ed ilmesi
gereken negatif bir olgu olma ktan çıkar.
Sağlıklı benlik, ölümü, mücadele edilmesi ve mutlak sürette üstesinden gelinnıl'- ·
si gereken bir düşman olaralç göremez. Ölümü doğal yaşamın bir parçası olar<ık gör
mek, ölümle varoluş arasında bir ilişkinin varalınasını gerektirir. Bu son elereec ;ıçık
bir durumdur. Nitekim. "varoluşa verilen mliam, ölüme yaldaşum belirlerken. ölüm
de.: insanın hayat ve varoluş karşısındaki (lltuınunu etkilemektedir."'- Kişiliğinin bilin
cinde olan ve benliğini analiz etme gücüne salı.ip olan birinin, iğrenç, manç verici.
korku nedeni ve tabu oluşu gibi bir takım yakıştııma nitelikleıi ölüme yiikleyerek ona
aldınnaması düşünülemez. Bunuılia birli1.1.c, "yolduk'', "sevdildeıimizden aynlma ...
"yaşadığı mutlu hayall sonsuza dek terketıne" , gibi insanı psikolojik olarak rahatsız
eden gerçekiiider nedeniyle insan, ölüme karşı olumsuz bir taVLr takınabilir. ·'ö lmek
te olan kişinin yaşadığı çok karınaşık duygular içinde şunlar aym:iedilmekıedi.r: l:3i1jn
mezliğin korkt.ısu , yalmzhk korkusu, yak.ınlanıu yitiıme korkusu. bedeni yilinne !::or
kusu, denetimini yirirıne korkusu, acı du yına korkusu, kimlik duygusunu yitirme kor
kusu, gerileme korkusu.'''" Bir diınle ile, aktf/ ruh yaklaşmurıı savunanlara göre.
'·ölüm korl.;:usu, akıllı ve ccsa.retli insan için eleğersiz ve yakışıksız bir durumdur.'''
14 Mt>lı ıııet Aydın. Din Fef.,eji-!si, izııı ir 1990, s JS4. 15 Sç·yyicl Kııtub, Ktır'aıı'da Kıyame.l Sahnl'ieri, çev.: Mehmet Yolcu, ist::ınbul l<./91. s. 24. 16 Pro dC'vin, ··Atcizm . ·~ s. 202
ı - ı lokelel.;l i, "Öitiın ve ÖHinı Öresi Psiko loji'·. s. ı 5J
ı tl Ay 111 ese1; s ·159. 19 Ccıhaııı. P.<i/,!olop,y . .. , s. 33.
iilt'imden sonra lwpatm psikolojik dc\~eri 79
ş'imdiye kadar yaptığımız alıntılardan. ileri sürdüği.imüz yorumlardan hare
ketle, akt{/ mb yal~fc.ışımı lehine burada var.ıbileceğiıniz en genel sonuçlarelan
biri, ·'insanlarul , haklı olarak ölüm korkusunu hissetmelerine ve yine l ıakl ı ob
rak ölümü en büyük köti.ilük olarak kabul etmelerine rağınc:n, nihai anlam keş
finin ölüm ile bağlanulı olduğu"~" görüşüne ulaşmış olmalandır.
Pasif ruh yaklaşımı, ölümü inkarla başlar. Bu, yukarıda da ifade ettiğimiz gi
bi, "ölfııne karşı isyan eden ve onu kabul etmeyi reddeden yanlış bir akıivitenin
var olduğu''~' gerçeğini temel alır.
Pasfl ruh yak/aştml içinde, ölümü inkar, ölüm gerçeğini inkarla örtüşınez.
Ölüme ilişkin bu yaklaşım, ölümü inkar etmeden, ona büllinüyle kaynsız l<alma
yı öngörür; onu lıatırlatacak her şeyden mümkün olduğu kad;:ır uzaklaşmayı lıe
detler. Bu da kuşkusuz, pas!(ruh yaklaşımı aleyhine işleyen bir durumdur. Bel
ki de suf bu nedenle, bazı insanlar, "ölüme karşı duyduğumuz nefretin, gerçek
olmayan bir dizi korkunun kaynağı olduğu""" kanısını taşır. Bununla birlikre,
öliım(i inkar, yaşama arzusu ile bir içiçelik arzeder. Burada ö lümü inkar asl ı nda
ram bir pamclok.-,a bürüni.ir. Sözgelimi, Amerikan halkının ölüm gerçeğini inkar
ermek için kullandıkları "son nefesini verdi", ·• uzaklaştı '' , "uzun bir tatile çık u'',
·'ebedluykuya daldı"ı' gibi pek çok ifade, aynı zamanda hep yaşam arzusunu di
le geriren ifadelerdir.
Ptls(/ ruh yaklaşımı aleyhine, öliimi.i inkar, belki de onu bilememeelen kay
naklanmalmıdıı:: ' Çfınkü gerçek ölüm, yaşarken, cleneyimlenen bir olgu değileli r 13u konuda bilinen, yalnızca görünen ile yetinilmenin bir sonucu olarak ortayıı çı
kan şeydir; o da ölenin artık hiçbir şey olmasıdır. Bu noktad<l, ölümün salıip oldu
ğu, "ölümsüzlüge açılan kapı", "b\.'ıyümenin son aşaması'', "gerçek dostlarla hirlik
L<:: olmanın anahtarı '', "sonsuz ve mükemmel fırsadarı elde etmenin biJ·idk şi fresi",
"Gerçek Sevgili'ye ulaşmanın tek yolu" gibi fenomenolojik nitelikler bütünüyle
göz ardı edilir. ı- . sacası, ölümü inkar etmek, daha doğrusu ondan kaçmak ıni.im
ki.in değildir. Gerçekten de "savaş, toplu cinayet. gittikçe artan suç ve potansiyel
haldel<i niikleer yangınlada dolu bir dünyada ölümden kaçmak çok zordur.""'
Ölüm ve ötesine ilişkin olarak, ümit ve korku, bcwfve reca arasında bulun
manın, ölümü inkarla bir ilişkisinin söz konusu olmadığını burada hatırlatın al< ta
y::ırar vardır. Başka bir deyişle, ölümden sonrasına ait bir tür korkun un, ölmeden
öLneyi tavsiye eden sutller arasında yaygın oluşu , pas~(' ruh yald<tŞulu i.çinde gö
rlilıneınelidir. Çünkü, "süt( hayatı boyunca Allah'la münasebetlerini iyi bir çizgi-
20 Berdyaev. "Human Dansi~v ·~ s. 486. 21 llym es''1~ s . 491.
22 Gene Ezel, David J. Ansp3uglı, Judy O;ıks, Dı•irıg rmd Oemb. From cı H<>altb cmd Socink~f!.i·
co/ l'i'r.<j)('C/it-e, Gorsud ı Sc;uisbrick, Pııbl ishets, Arizona 19:S5. s. 'S.
2::1 Ezcl ve diğerleri. s. 4·5.
2LJ .·ly su e:·•er, s. '5
so /a$0111'1(/
de devama gayret eder. Bunu ulırevl mükal'aı için de yapmaz. Efendisine fazla yakın olmasına sevinmez ve buna güvenmeı. Kifayetsizlik, Allah'a ımılıı.açlık Uakr') hali her zaman canlı dır. İşte ölümden sonrasına ait korku bunda ndır.''"'
Sözün özü, bütün bunların ötesinde, ölüm sonrası hem gizemli, bir o kadar da bilinmeyeni çok; hem de Unamuno'mın yerinde tesbitiyle, "trajik ve süreklidir. ,a. Öteden beri, düşünen insan, varlığuun anlamını ve varoluşa ilişkin sornların cevaplarını hep aramıştır. Asla yok olınayacağına inanan insanlar vardır. Btmlar ne sadece ölüm ötesi hayat konusunda tavrını net olarak o rtaya koyan organize dinlerin inançlarını, ne de söz konusu konuya ilişkin tutuımınu olumsallık içinde sergileyen felsefi sistemlerin düşüncelerini benimseyen insanlardır. Yok olınayacağına, başka bir deyişle ölümden sonra da yaşayacağına inanan hemen her insanın geçerli bir nedeni olabilir. Biri, "inanıyorum, çCınkü ötesine inanç hayarıma bir anlam vermemin biricik garanrisidir" söyleınini, bir başkası, bütünüy
le yaşamı sorgulamak sOretiyle ulaştığı "İnsanın yaşamı, içerdiklerinden daha çok şey va'd edıyor, eğer ölümden sonra hayat yoksa, hayat kırılmış bir parçadır"r çıkarıınını, bir diğeri de "çünkü insanın özü, kargaşaya neden olan cinsel
lezzeı:lere ve bedensel zevklere eğilimlidir; bu eğilimeancak ölümden sonra hayat korkusu engel olur"ııı karusını ileri sürebilir; ve her biri kendi nedenini kanıt
lama yoluna gi1fbilir. Öyle görülüyor ki, u:samn ölüm ötesi hayata inancı, dinsel inançlara ve felsefi düşüncelere bağlı olduğu kadar, kendini kuşatan ben'i ve çevresi hakkında kendi kendine edindiği bilgi ve izlenimlere de bağlıdır. İnsan. rasyonel olarak, ben ve çevresine anlam vermekle hem kendinin hem de hayaun anlamııu çözme yoluna gidebilir.
Ölüm Ötesi Hayat inancırun Huzur Veren Yönü
Yukarıdaki korku türleriyle ilgili sorunlardan biri, olumsuz çağrışıınların ne şekilde benaraf edileceği hususudur. Sözgelimi, ''bilinmezlik"i ele aldığımızda, ilgili kavram içerik açısından kapalı olmakla birlikte aleyhine ileri sürülecek bir dizi olumsuzluğa kapı araladığı anlaşılmaktadır. Bilinmezlik kcıvramıru "yapılan eylemin sonuçsuz kalması" şeklinde anlar ve eskatoloji ile arasındaki ilişkiyi kurabilirsek, kelimenin çağrıştırdığı olumlu yan açıkça belirir. Eğer, eskatolojinin ödül-ce
za açısından beşeri eyleme verdiği değer üzerinde dunılmsa, bu açıklığa kolay iri-
'25 Deıııirc i, ··öJüındeki Hayaı .. : •, s. 14.
26 Uııaıııuno, s . 51.
27 Davied Elton Tnıeblood, Pbi!osopby of" ReliRirm, HMper and Row, Publishers, New York
1951, s. 298.
28 Fuzuli, Mııhanııııed b. Siileyınarı ei-Bağdadi, Matta ' el-itik,ul.fi Ma 'lifet e/-Mede m ai-Mcad,
<neşr. : Muhammed b. Tavil et-Tanci), Ankara 1962. s n; Türkçesi \Esat Coşan- Kenıal Işık ıarafU1-
dan yapılmıştır) için, aynı basım içinde, bkz.: s. 67.
iilı/.mden sonra baymm psikolojik deP,eıi 81
raz: edilemez. Çünkü, ölüm ötesinin biricik nedeni durumunda olan Allah'ın tek taranı ohu·ak şiddet hatırlaran tasavvuru değil, şet1<ar hanrtatan tasavvuru öne çıkar.
Hu durum, diğe korku türleri için de geçerlidir. Açıklayan ve sonuca ileten bir ör
nek olarak Kur'an-ı Kerim, ''insanın eyleminin karşı lığını alacağınc!an'', "ona yeni bir bedenin veriJeceğinden" , "benliğini yitirıneyeceğinden" , "yalnız kalmayacağın
dan", vb. ayrınt.ılı olarak bahsederek, bu tür korkulann yersiz olduğunu ifade etmektedir. Ezel ve arkadaşlarının da dediği gibi, gerçekte dinden beslenen ölüm ötesi hayat insana psikolojik huzur veren bir rol üsrlenmektedir. "''
Öte yandan, eğer "kimlik yitirme korkusu" ile "mutlak yokluk" kastediliyorsa, bu durumda, adı geçen korku yerinde sayılır; ama bireyin "bir şeye dönüşü
mü" anlarılmak isteniyorsa, bu dunımda reenkarnasyon inancı gündeme gelır ki, bu inancın beşerruhunu tatmin ettiği kolaylıkla kabul edilemez:~' , :., ·
İnsanların ölüme karşı takındıklan tavrıo açıklayıcı bir nedeni, öyle anlaşılıyor ki, fenome . . ıl hayarın kısa olması ve kimi psikolojik korku, ekonomik güvensizlik ve sosyolojik mmsuzluldarın bu hayatta yer almasıdır. Ama söz konu
su bu ve benzeri olumsuzluklar, ölüm ötesi hayata inancın yeter bir nedeni olarak görülebilir mi? Pessimist insanlar bir yana , cevabı çoğu insana göre evetrir.
Huzun.ı kaz,anma açısından, her bireysel amacın, fenomenal yaşama ilişkin subjektif bir sınırlamaya bağlı olduğu ileri sürülebilir. Dahası, bu arnaçiann insan doğasına uygun olmaları bakunından her birinin eşit ölçfıde geçerlik payına sa
hip olması gerektiği düşünülebilir. Ama, ölümden sonra hayatın özellikle dini merafiziğin konusu olması dikkate alınarak ileri sürülen her bir amacın gerçeğe
nereye kadar uygun düştüğü sorgulanabilir; işte bu noktada "tanrısal bilgi, güç ve iradeye uygun olma'', "beşer ruhunu tatmin etme" , "insanın nihai kaderini belirlemede pozitiı rol üstlenme", "insaıu en mükemmel olana sevketme", "acıları
elindinnede en etkin araç olma" gibi nitelikleri yüklenebilecek en yüce amaç kendini açığa vurabilir.
Bağlayıcı eylemlerinin sonucunu, ister iyi ister kötü olsun, bir şekilde göre
ceğine inaıuna~an, bunu rasyonel bir realite olarak kabul etmeyen birinin hayatının , ölüm karşısında , arzulanan ölçüde değerli, psikolojik açıdan huwr verici
olması mümkün görünmüyor. Varoluş açısından duyarlı her insanın, ölümden sonraki hayata iman gibi bir değere gereksinimi vardır. Bunun değişik bir kaç nedeıli olabiliı·:
a- Psikolojik olarak, yaşianan bedenin ve biten zamanın insana verdiği acı
nm ve sıkıntının telafisi, öyle görülüyor ki, bir şekilde ölümden sonra hayatı kabulden geçmektedir. Bu kabıılün en güzel örneklerini tasawı.ıfı: literarürde gör-
29 Ezel ve diğerleri. s . 30
30 Bkz. Metin YASA, "Reenkarnasyon Beşeri Ruhun Ölü msüzlük Arzusunu Tatmin Eder mi?". Onctrıkuz Mayıs tirıit,eı-sitesi ilab~)!ar Fakllltest Da·rg~~i, S. 9, Sanısun 1997. s. 239-246.
82 rasat~rm(
mekteyiz:'1 Adı geçen inanç ilkesi, bir başka açıdan daha, bireyin psikolojik ve etik yönü ile iç;s,.e bulunur. Bireyden çıkan etik bir davranışın özü , değer açısın
dan, ya iyi ya kötü, nadiren de nötrdiır. İyi ve kötü nitelikli davranışlar, nötr olanların aksin.e, sorumluluk açısından, ödül ve ceza gerektirir. Dolayısıyla , sonuçlarına bakılarak irdelenen etik eylemler, dini/ felsefi eük ku ramlar bağlamında, kural koyan ve değer taşıyan varlık olarak Allah'ın ne ifadesinden, ne gücünden ne de bilgi ve iyiliğinden ayrı olarak düşünülebilir.
b- Ekonomik olclrak, ister teist ister ateist olsun, terk edilen dünya lüksünün insan bilincinde bu·aktığı acımn giderilmesi ile ilgili inanç arasında yakın bir bağ vardır. Anık bugün, insan ile ekonomik birikimi arasındaki bağlayıcı ilişkiyi görmemeye imkan yoktur. Ekonomik birikimi, bir anlamda insanın uarlıl~ koşulu olarak gören kimi felsefi akımJar dikkate alındığında, öteye inancın işlevselliği
daha bir belirginleşir.
c- Sosyolojik olarak, insan kaynaklı taşkınlıklar içinde sayabileceğimiz örnel<lerini gördüğümüz cinayetlerin, yağmaların , zulümlerin ve adaletsizliklerin önünün alınmasında , bir ölçüde, ölümden soma hayarın işlevselliği sözkonusudur.
Özellilde tophl~sal sansürün mümkün olmadığı kötülükler karşısmda , ö lüm ötesi hayat, bireysel vicdan ile işbirliği yapabilecek en önemli inanç ilkelerinden biri olsa gerektir. Sosyolojik realite, bu tür bir yaklaşımın psikolojik açıdan Laşıdığı değerin salt spekı:Uat[/olınadığırun önemli bir göstergesidir.
. d- İkili iLişkiler olarak, bir insan, çok sevdiği birinin ölümü karşısında, onun ölmekle yok olmadığına, kendinin de bir gün öleceğine ve onunla bir şekilde yeniden biraraya geleceğine inanmalda mutlu olabilir. Burada, yaşayan ile ölen insanlar arasınd<J soyut bir bağın varlığı sözkonusudur. Bu rür bir bağ, kuşkusuz,
yaşayan için sıradanlığın ötesinde bir anlam taşır. Çi.inl<.ü insan, ne burada ne de ötooe, kendi başına, tek olamayacağının açık bilinci içindedir.
e- Tasavvufi olarak, gerçek hayat öteki hayattır. "Çünkü Hak'la du·iimek, ağırlıklarını au~~ş ve hür olarak, adeta ilahl bir kişilikle hayata devam etmektir."~'
Kendi ınetodolojisi içinde tasavvuf, insanları, bu dünyada öteye uygun birer insan-ı ldlmil olarak yetiştirmeyi amaçlar. Bu sayede insan, kendi özündeki potansiyel yetkinliği keşfeder.
Kısaca , yaratı lmış varlıkların bir üyesi olarak her insanın , inancı ve o inanç içinde gelişen egzistansiyel beklentileri vardır. Bu beldemilerden biri de, lıerıdi
olmak koşuluyla sonsuzluk arzusunun bir şekilde talmin edilmesidir. ·· .
31 Sözgelimi bkz. Deınirc i, s. 14vd. 32 Aynı eser, s' '10.