kids&gourmet aralık sayı 17

17SAYI

BEBEĞiNiZDE KARŞILAŞABiLECEĞiNiZ

SORUNLAR

• Ultrason Destekli Karın Estetiği

• Bebeklerde Kusma Problemi• Cornell Food&Brand Lab.

“Yılbaşı Davetinden Pişman Ayrılmayın”

• Müzik Ruhun Gıdasıymış!

• Evde Egzersiz Zamanı

• Kısa Sürede Harika Gülüşler

• Çocuklarda Özgüven

• Arılar ve Bal Hasadı

BİR PSİKOLOĞUN GÖZÜNDEN

ANNE OLMAK

ERDİL YAŞAROĞLU

VE SELÇUK ERDEM İLE

www.kidsgourmet.com.tr

AYLIK ÇOCUK VE BESLENME DERGİSİ ARALIK 2014 / SAYI 17

Güzel Bir Yıl DiliyoruzMutluluk, Sağlık, Başarı Dolu

Değerli Kids&Gourmet Okuyucuları, Siz değerli okuyucularımız ile yaklaşık 18 aydır birlikteyiz. 2014 yılında, her ay farklı konular ile en doğru ve güncel bilgileri sizlere aktarmaya çalıştık. Tüm ebeveynler gibi bizim de isteğimiz, çocukların sağlıklı beslenmesi, gelişmesi ve mutlu olmaları. Bu amaç doğrultusunda umuyoruz sizlere destek olabilmişizdir.

Yeni yıl ile yine aynı hedefe yönelik çalışmalarımız devam edecek. Bu süreçte annelere yönelik konularımızı biraz daha çoğaltmayı planlıyoruz. Anneler sağlıklı ve mutlu olsun ki çocuklar da bu durumun olumlu yansımalarından faydalanabilsinler düşüncesindeyiz.

Mutlu, sağlıklı, özgür kadınların gelecek nesilleri çok daha iyi yetiştireceği gerçeğinden yola çıkarak, tüm kadınların Aralık ayında yer alan “Dünya Kadın Hakları Günü” nü kutlamak istiyorum.

Ayrıca, 2015 yılının herkese mutluluk, huzur, sağlık, başarı getirmesini diliyor..

Sevgilerimle,Serap Torun

SERAP TORUN

editör

YayıncıSerap TORUN - KG Yayıncılık ve İletişim

Sorumlu Müdür - EditörSerap [email protected]

Sağlık Editörü - Tıp DanışmanıDr. Enver Mahir GÜLCAN Acıbadem Sağlık Grubu,Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları,Çocuk Gastroenteroloji, Hepatoloji ve Beslenme Uzmanı mahirgulcan@cocukgastroenteroloji.netwww.cocukgastroenteroloji.net

Çeviri (İngilizce)Ekrem UZBAY www.ekremuzbay.com

Reklam PazarlamaMobilikewww.mobilike.comTel: +90 212 281 33 55

Sanat YönetmeniGüray ERGÜNwww.gurayergun.com

Katkıda Bulunanlar - Yazarlar• Prof. Dr. Selahattin ÖZMEN VKV Amerikan HastanesiPlastik, Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Anabilim Dalı

• Doç.Dr.Tuğba GÜRSOY VKV Amerikan HastanesiÇocuk Sağlığı ve Hastalıkları Yenidoğan Yoğun Bakım

• Dr. Enver Mahir GÜLCANAcıbadem Sağlık Grubu Kadıköy ve Maslak Hastanesi, Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları - Çocuk Gastroenteroloji, Hepatoloji ve Beslenme Uzmanı

• Uzman Gelişim Psikoloğu Deniz ÖZKILIÇ KABULSens Gelişim Akademisi

• Özge SIĞIRCITüketici Davranışları UzmanıMarmara Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Pazarlama Bilim Dalı Öğretim Elemanı

• Uzman Klinik Psikolog Özge AR Çınar Psikolojik Danışmanlık Merkezi

• Sezi KANDEMİRMüzik Öğretmeni - Sanatç

• Işıl KAYAGÜLEkolojik Yaşam Gönüllüsü

• Erkan ÇANKAYABeden Eğitimi Öğretmeni, Antrenör

Yönetim yeriAdres : Palladium Ofis ve Residence Binası Barbaros Mah. Halk Cad. No: 8/A Kat: 2-3, 34746, Ataşehir / İstanbul

Telefon : +90 216 663 61 17Faks : +90 216 663 61 00Email : [email protected]

Her Hakkı SaklıdırDergide yayımlanan yazı, makale, fotoğraf, illüstrasyon ve yazıların her hakkı saklıdır. Elektronik ortamlar da dahil olmak üzere çoğaltılma hakları Kids&Gourmet Dergisi ® dergisine aittir. Yazılı ön izin olmaksızın hangi dilde ve hangi ortamda olursa olsun materyalin tamamının ya da bir bölümünün çoğaltılması yasaktır, kaynak gösterilerek dahi alıntı yapılamaz. İlanların sorumluluğu ilan verene aittir. Bu dergi Basın Meslek İlkeleri’ne uymayı taahhüt eder.

Dikkat: Kids&Gourmet dergisinde yayınlanan sağlık konularındaki yazılar, yalnızca tavsiye niteliğinde olup bilgilendirme amaçlıdır. Sağlık sorunlarınızla ilgili olarak lütfen uzman hekimlere danışınız.

İLAN SAYFAYENİ YIL K&G ÖN KAPAK İÇİTOHUM VAKFI (BEYAZIT ÖZTÜRK) 4KIDS BY FATİH KIRAL 6LÖSEV 16PHILIPS AVENT 22SARDUNYA 28ONBİRONBİR 32SCOTCH BRITE 74

İÇİNDEKİLEREDİTÖR 1

AJANDA 3/5

UZMAN GÖRÜŞÜ 9-12YILBAŞI DAVETİNDEN PİŞMAN AYRILMAYIN

ÖZEL HABER 13-15PRİMA’NIN DÜNYA ÇAPINDA BELİRLEDİĞİ MANİFESTOSU ‘SEVGİ, UYKU VE OYUN’..

UZMAN GÖRÜŞÜ 17-21BEBEĞiNiZDE KARŞILAŞABiLECEĞiNiZ SORUNLAR VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ

UZMAN GÖRÜŞÜ 23-27Bir Psikoloğun Gözünden Anne Olmak

UZMAN GÖRÜŞÜ 29-31BEBEKLERDE KUSMA PROBLEMİ

UZMAN GÖRÜŞÜ 79-82ULTRASON DESTEKLİ KARIN ESTETİĞİ

UZMAN GÖRÜŞÜ 83-86KISA SÜREDE HARİKA GÜLÜŞLER

İNCELEME 87-90KISA SÜREDE HARİKA GÜLÜŞLER

ANNELERDEN 65-70SÜTSÜZ YUMURTASIZ PUF PANCAKELER (1 yaş ve sonrası)SÜTSÜZ TEREYAĞSIZ İRMİK HELVASI (Emziren anneler için)

RÖPORTAJ 33-38Z KUŞAĞI ÇOCUKLARINA ÖZEL BİR DERGİ: SÜPER PENGUEN

NOT DEFTERİ 7-8YENİ YILI A’JIA FARKIYLA KARŞILAYIN… HILTON PARKSA’DAN MUHTEŞEM BİR YILBAŞI ZİYAFETİYILBAŞI GECESİNİN RİTMİ ANJELİQUE’TE ATACAK!YENİ YILA FORMDA GİRİN: DUKANTHE ISTANBUL EDITION, ORGAN BAĞIŞININ ÖNEMİNE DİKKAT ÇEKTİ

KÜLTÜR & SANAT 97-98

ALIŞVERİŞ 75-76

PSİKOLOJİ 39-42Çocuklarda Özgüven

YEMEK TARİFLERİ 43-52PİRİNÇLİ YOĞURT ÇORBASI (6 ay ve sonrası)ÇAM FISTIKLI HİNDİ KÖFTELERİ (1 yaş ve sonrası)YULAFLI ATIŞTIRMALIK (4 yaş ve sonrası )YENİ YIL İÇECEĞİ (1 yaş ve sonrası)

EXECUTIVE CHEF 59-64BALIK ŞİŞ (1 yaş ve sonrası) YUMURTASIZ PORTAKALLI CUPCAKE (1 yaş ve sonrası)

BLOG YEMEK YAZARI 53-58KESTANELİ KÜTÜK PASTA (1 yaş ve sonrası) TAVUKLU KEREVİZ SALATASI (1yaş ve sonrası)

MODA 77-78

TANITIM 71-73ÇOCUK BESLENMESİNDE ET SEÇİMİNİN ÖNEMİ

SPOR 93-96MÜZİK 91-92

OYUN DÜNYASI 99-100

3

AJANDAARALIK 2014

ÇOCUKLARA AKBATI’DAN EN GÜZEL YILBAŞI SÜRPRİZLERİ Akbatı Alışveriş ve Yaşam Merkezi çocuklara yeni yıl heyecanını Aralık ayından başlayarak yaşatacak çok özel bir program hazırladı. Aralık ayı boyunca her Cumartesi Pazar saat 14:00- 16:00 saatleri arasında düzenlenecek çocuk atölyelerine eğitmenler eşlik edecek. Çocukların yaratıcı düşünme yeteneklerini ve el becerilerini geliştirmeye odaklanan atölyelere katılım ise ücretsiz.

Akbatı’da Aralık ayında düzenlenecek çocuk atölyelerinde “Yılbaşı Kartları Yapıyoruz”, “Yılbaşı Temalı Çanta Yapıyoruz” “Hediye Kutusu Yapıyoruz” gibi unutulmayacak yılbaşı hediyelerinin ortaya çıkacağı temalar da var.

Akbatı Çocuk Etkinlikleri Aralık Programı 6 Aralık Yılbaşı Kartları Yapıyoruz7 Aralık Yılbaşı Ağaçlı Kapı Süsü Yapıyoruz13 Aralık Hediye Çorabı Tasarlıyoruz14 Aralık Hediye Kutusu Yapıyoruz

DİZİLİM SPORU TURNUVASI (Spor – Turnuva)Yaş : 4 ve üzeriNe Zaman : Turnuva 16 Aralık 2014Nerede : İstanbul Kongre Merkezi (ICC) Taşkışla Caddesi Harbiye – İstanbulTelefon : (0216) 414 20 15Bilgi için : www.speedstacks.com.tr

Türkiye Turnuvası için kayıtlar 1 Eylül – 5 Aralık 2014 arası yapılmaktadır.

20 Aralık Çam Ağacı Yapıyoruz21 Aralık Yılbaşı Temalı Çanta Yapıyoruz27 Aralık Kardan Adam Şapkası Yapıyoruz28 Aralık Yeni Yıl Flaması Yapıyoruz

ZORLU ÇOCUK TİYATROSU (Müzikal)

Yer: Zorlu Center Performans Sanatları Merkezi

20 ve 21 Aralık: Karlar Ülkesi Müzikli Oyunu - 4 yaş ve üzeri13, 14, 27 ve 28 Aralık: Kibritçi Kız Müzikali - 5 yaş ve üzeri

12. yılında müzikli-danslı yeni çocuk oyunu “Karlar Ülkesi” ve geçen sezon ilgiyle izlenen post-modern müzikal “Kibritçi Kız” ile ücretsiz olarak izleyiciyle buluşmaya devam ediyor. Oyunlar Mayıs 2015 sonuna kadar izlenebilecek.

BEYAZIT_OZTURK_A4.pdf 1 18.02.2014 14:40

5

AJANDAARALIK 2014

LEE ALEX MAGİC DREAMS(İllüzyon gösterisi)

Yaş Grubu : 4 yaş ve üzeri Tarih ve saat : 20 Aralık 2014 13:00 27 Aralık 2014 15:30Yer : Trump Kültür ve Gösteri Merkezi, Kuştepe Mah.Mecidiyeköy Yolu Cd No:12, Mecidiyeköy, Şişli, IstanbulBilet : Biletix

2009’da Dünyada Yılın İllüzyonisti ödülünü alan Lee Alex, Magic Dreams adlı gösterisiyle 25 ülke ve yüzlerce şovun ardından Türkiye’de.

MIKNATIS ÇOCUKUYGUR ÇOCUK TİYATROSU (Tiyatro)Tarih ve saat : 6 Aralık 2014 Cumartesi Saat:13:00 ve 15:00Yer : Caddebostan Kültür MerkeziBilet fiyatı : 20 TL mekândan alınabilir.

Televizyonda izlediği hayali süper kahramanlarından etkilenen ve onlardan biri olduğunu sanan kahramanımız kendinin mıknatıslı olduğunu düşünür. Böyle bir oyun uydurduğu için yürümekte bile zorlanır çünkü kendini mıknatıslı sandığı için her tarafa yapışır. Bu durumdan rahatsız olmasına rağmen televizyondan etkilendiğini kabul etmeyen Mıknatıs Çocuk yaşıtlarıyla iletişim kuramaz, bu nedenle de yalnızdır ve hiç arkadaşı yoktur. Bu durumun farkına varan iki arkadaş dedektifçilik oynayarak onu gizlice izler ve Mıknatıs Çocuk’u aslında mıknatıslı olmadığına ikna ederek sorunu çözerler. Böylelikle Mıknatıs Çocuk televizyonda izlediklerinin gerçek olmadığını anlar ve hayatta ki en güzel şeyin gerçek arkadaşlık olduğunu öğrenir.

MADAGASKAR PENGUENLERİ (Sinema)Sevimli penguenler Çavuş, Kowalski, Rico ve Asker, güçlerini Dr. Octavius Brine'ın dünyayı yok etme planlarını durdurmak için birleştirir. Onlara The North Wind adlı bir yeraltı örgütü de destek verecektir.

7

NOT DEFTERİ

Ahmet Rasim Paşa Yalısı’nda butik otel ve restoran olarak hizmet veren A’jia, boğazın eşsiz manzarasında büyülü bir yılbaşı gecesine ev sahipliği yapıyor.

Bu özel gecede eşsiz lezzetlerin yer aldığı yılbaşı menüsü ile A’jia Restaurant, tadı damağınızda kalacak sofralar kuruyor. Dünya mutfağı ve Türk mutfağından çok özel lezzetleri A’jia dokunuşu ile masanıza taşıyan restoran, deniz mahsullerinden, et yemeklerine, özel salatalara kadar birçok eşsiz tadı menüsünde sunuyor.

A’jia Otel misafirlerine boğazın eşsiz manzarasının yanı sıra bu geceye özel birbirinden farklı ikram ve sürprizlerle renklendirdiği ‘yılbaşı özel konaklama paketleri’ sunuyor. Yılbaşı gecesine özel 5 farklı konaklama paketi bulunan A’jia Butik Otel, misafirlerine odalarında da unutulmaz bir gece yaşatmaya devam ediyor. Konuklarını odalarında sürpriz hediyeler ve ikramların yanı sıra sıcak şarap servisi ile karşılıyor.

Muhteşem bir manzara eşliğinde yeni yıla keyifle girmeniz için A’jia sizleri bekliyor...

Ahmet Rasim Paşa Yalısı, Çubuklu Cad. No: 27 Kanlıca- İstanbulT.+90 216 413 93 53 -54 F.+90 216 413 93 55www.ajiahotel.com

Hilton ParkSA, 2015’e ‘merhaba’ diyeceğimiz yılbaşı gecesi için konuklarına zengin içerikli nefis bir gece hazırlıyor.

Eşsiz Boğaz manzarasının seyredilebileceğiniz Cloud 7 Restaurant’daki yılbaşı ziyafetinde, deniz ürünleri köşesinden, ördek ve sushi köşesinde, hindi dolmasına pek çok farklı damak tadına hitap eden yemekler bulunuyor. Üstelik özel ısıtmalı terasında sabahın ilk ışıklarına kadar yıldızların altında şehrin ışıltılarıyla 2015’e merhaba diyebilir ve geceye devam edebilirsiniz. Hilton ParkSA’da bu çok özel program, özel lezzetler, DJ performansı ve limitsiz yerli içecekler dahil kişi başı 450 TL’ye sunuluyor.

Ayrıca yeni yılın ilk gününe özel bir başlangıç yapmak isteyenler için oluşturan konaklama paketi, iki kişi dahil konaklama, Cloud 7’da yılbaşı gala yemeği ve geç kahvaltı dahil 1200 TL +KDV.

Özel Yılbaşı yemeklerinde 0-6 yaş çocuklar ücretsiz, 6-12 yaş ise %50 indirimlidir.Rezervasyon için: 0212 310 1200

YENİ YILI A’JIA FARKIYLA KARŞILAYIN…

HILTON PARKSA’DAN MUHTEŞEM BİR YILBAŞI ZİYAFETİ

8

ARALIK 2014SAYI 17

Etkinlik sonunda katılımcılar arasından elli kişi organlarını bağışladı. The Istanbul EDITION yönetimi konuyla ilgili açıklamasında ‘Sektörde bir ilki daha yaşamaktan dolayı çok gururluyuz. ‘Fırsat eşitliği’ oldukça hassas yaklaştığımız bir konudur. Türkiye Sakatlar Derneği ile birlikte engelli bireylerin hayata, ekonomiye kazandırılmasına katkıda bulunmayı hedeflediğimiz ve çok güzel geri dönüşler aldığımız ‘Turizmde Biz de Varız Projesi’ de buna bir diğer örnektir. Aynı duyarlılığı Palmali Tourism Grubu altındaki tüm markalarımızın çalışanları olarak organ bağışı farkındalığı için de gerçekleştirmek istedik. Umarız sektöre öncülük ederek, diğer sektör temsilcilerinin de destek vermesine vesile olabilir, İstanbul’da ve tüm Türkiye’de oluşturulacak farkındalığa katkıda bulunabiliriz’ ifadesini kullandı.

Dünyada en çok okunan ve takip edilen Dr. Dukan’ın, mini kraker, gevrek, bisküvi, bar gibi birbirinden hafif lezzetleri ile yeni yıla sağlıklı ve formda girin! Lif oranı yüksek, beyaz un, şeker ve yağ içermeyen birbirinden hafif Dukan lezzetleri ile kalori hesabı yapmadan yeni yıla sağlıklı ve formda başlamak hiç de zor değil! Yüksek miktarda yulaf kepeği içeren tatlar ile sağlıklı beslenirken aynı zamanda ideal kilonuza ulaşmanız mümkün.

Gün boyu keyifle yiyebileceğiniz, uzun süre tok tutan, mini krakerler, bisküviler ve barlar ile açlık hissinizle vedalaşırken, gevrekler ile güne sağlıklı başlayarak, 2015’e formda gireceksiniz!

Acıktığınız anlarda sevdiklerinizle birlikte atıştırmanın keyfini paylaşmak ve yeni yıl yaklaşırken daha sağlıklı olmak için Dukan lezzetlerine seçkin eczaneler ve tüm Macro Center, Migros mağazalarından ulaşabilirsiniz.

www.dukanturkiye.com

Yıl boyunca gerçekleştirdiği etkinliklerle şehrin nabzını tutan Anjelique, keyifli bir parti ile 2014’e veda ediyor. Misafirler geceye özel hazırlanan lezzetlerin yanı sıra DJ Doğuş Cihan, DJ Yaman S ve DJ Mert Eser’in performanslarıyla yeni yıla ‘merhaba’ diyecek.

İstanbul gece hayatının değişmez adresi Anjelique, muhteşem boğaz manzarası ve benzersiz atmosferiyle 2014’e veda ederken yılbaşına özel tatlar ve DJ performansları ile İstanbul’un en büyüleyici yılbaşı gecesine hazırlanıyor.

Açıldığı günden bu yana değişmeyen çizgisi ve kalitesiyle İstanbul’un vazgeçilmez müzik ve eğlence adresi olmaya devam eden Anjelique’in yılbaşı menüsünde “Balkabağı Çorbası”, “Mavi Kuyruk Orkinos Tartar”, “Sakız Kabağına Sarılı Portakal ve Rezeneli Levrek Filetosu” ile “Ballı ve Tarçın Glazeli Ördek Göğsü” öne çıkan lezzetlerden sadece birkaçı.

www.anjelique.com.tr Salhane Sokak No:5 Ortaköy-İstanbul 212 327 28 44

THE ISTANBUL EDITION, ORGAN BAĞIŞININ ÖNEMİNE DİKKAT ÇEKTİ

YENİ YILA FORMDA GİRİN: DUKAN

YILBAŞI GECESİNİN RİTMİ ANJELİQUE’TE ATACAK!

Palmali Şirketler Grubu bünyesinde faaliyet gösteren The Istanbul EDITION, PAL FM, PAL Station, PAL Güvenlik, Billionaire Club ve Cipriani Restaurant çalışanları, sahip oldukları insan kaynağı ve sektör ağlarını kullanarak, organ bağışının önemi üzerine farkındalık yaratmak amacıyla, gazeteci yazar Tuluhan Tekelioğlu'nun ‘Yeni Hayat’ belgesel filminin özel gösterimi ve konuşmacı olarak katılımı ile 28 Kasım Cuma günü The Istanbul EDITION’da bir seminer düzenledi.

9

UZMAN GÖRÜŞÜ

Cornell University, Food and Brand Lab

YILBAŞI DAVETİNDEN PİŞMAN AYRILMAYIN

10

ARALIK 2014SAYI 17

Özge SIĞIRCI Kimdir?2006 yılında son dönemini İsveç, Linköping Üniversitesi’nde tamamlayarak İstanbul Ticaret Üniversitesi İşletme Bölümü’nden mezun oldu. 2009 yılında Marmara Üniversitesi, İngilizce Pazarlama Bölümü’nden Tüketici Davranışları alanında uzmanlaşarak Yüksek Lisans derecesini aldı. Çalışmaları için ilk olarak, Amerika, Birleşik Devletleri, University of Texas at Dallas’ta araştırmacı olarak bulundu. Sonrasında Amerika, Birleşik Devletleri, Cornell Üniversitesi, Dyson School of Applied Economics and Management, Food and Brand Lab-Yiyecek ve Marka Laboratuarı’nda araştırmacı olarak çalıştı. Yetişkin ve çocuklarda beslenme ile yiyecek tüketim davranışını etkileyen çevresel faktörler ve yiyecek tüketimi psikolojisi üzerine araştırmalar yürüttü. Halen Marmara Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü’nde araştırmacı olarak çalışmakta ve Cornell Üniversitesi, Food and Brand Lab-Yiyecek ve Marka Laboratuarı’yla işbirliği içinde sağlıklı beslenme ve tüketim davranışının yaygınlaşması için çalışmalar yürütmektedir.

Özge SığırcıTüketici Davranışları Uzmanı / Consumer Behaviour ExpertMarmara Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Pazarlama Bilim Dalı Öğretim ElemanıMarmara University, Institute of Social Sciences, Instructor in [email protected] / www.foodpsychology.cornell.edu

Yeni bir yıla girmek genellikle umut ve coşkuyla karşılanmaktadır. Yeni yıl akşamını evde aileniz ya da sevdiklerinizle birlikte, arkadaşlarınızın evinde ya da dışarıda geçirecekseniz sizi daha çok yemeye ve sonraki gün de pişman olmaya sevk edecek sofralar ve yiyeceklerle karşılaşabilirsiniz. İşte bu yazımda yeni yıl gecesini de alınabilecek küçük önlemlerle nasıl çok aşırı yiyecek tüketimi yapmadan atlatabiliriz buna değiniyorum.

1. Tabak rengi seçimi: Yapılan araştırmalar sonucu bulunan önemli bir bulguya göre, kullandığımız tabaklar, içine koyulacak yiyecekle aynı renkteyse görsel yanılmaca sebebiyle tabağımıza daha fazla yemek alıyoruz. Bunun için yılbaşı sofranızda ikram edeceğiniz yemekler beyaz ya da açık renk ağırlıktaysa pilav, makarna gibi misafirlerimizin kullanacağı

tabakları daha koyu renkler seçmek bir alternatif olabilir. Örneğin kırmızı, siyah gibi renkler tercih edilebilir. İkram ettiğimiz yiyecekler daha renkli ise misafirlerimizin kullanacağı tabakları beyaz gibi açık renkler seçmek kontrast sağlayıp, misafirlerinizin tabağına ne kadar aldığını fark etmelerini sağlayacaktır.

2. Tabak, bardak boyutu seçimi: Bunu hemen hemen her yazımda sürekli vurguluyorum ve yılbaşı sofrası tasarımı için de yine çok önemli bir nokta. Yılbaşı soframızı hazırlarken de seçeceğimiz tabaklarımızın boyutu küçük olmalı. Çünkü tabaklarımızın büyük olması, bilinç dışı olarak bize normal ve uygun olanın tabağımıza daha çok almak olduğu düşüncesini uyandırır. Büyük bir tabak kullandığımız zaman tabağımıza daha çok alır ve gecenin sonunda daha çok yemiş oluruz.

11

UZMAN GÖRÜŞÜ

Bunu kendimiz için ya da misafirlerimiz için yapmıyorsak bile en azından hem her yemek hem de özel olarak yılbaşı soframız için çocuk tabakları için uygulamalı ve çocuklara kendilerine uygun küçük boy tabaklarda servis yapmalıyız. Bardaklar için de daha az alkollü ya da alkolsüz içecek tüketmek için mutlaka uzun, ince bardaklar kullanmalıyız.

3. Servis tabak/kâselerinin seçimi: Masamızda ya da açık büfemizde yiyeceklerimizi servis edeceğimiz servis tabakları ve/veya kâseleri de yine küçük boy olmalı. Böylelikle herkes bir taraftan arkadan gelecek olan kişiyi de düşünerek kendi tabağına daha az yiyecek alacaktır. Servis tabakları/kâseleri boşaldıkça mutfaktan doldurmak gece sonunda misafirlerinizin davetinizden pişman olarak ayrılmasını engelleyecektir.

4. Işıklandırma: Işıklandırmanın da yiyecek davranışı üzerinde yüksek etkisi olduğu

bilinmektedir. Bu nedenle yılbaşı davetinizde ortamın ne çok aydınlık ne de çok karanlık olmadığından emin olmak gerekmektedir. Çünkü çok aydınlık ortamlar yemeğin daha hızlı yenmesine sebep olmaktadır, daha karanlık ortamlar ise daha uzun yenmesine ama daha fazla yenmesine sebep olabilmektedir. Bunun için ne çok aydınlık ne çok karanlık iyi bir strateji olacaktır.

5. Çeşitlilik: Masada çok çeşit olması hepsinden tabağımıza alma ve hepsinin tadına bakma isteği oluşturur, bu da geceyi fazla yemiş olarak tamamlamamıza sebep olacaktır. Bunun için tabağınıza her sefer sadece iki çeşit yemek almak ve tabağımıza alacağımız üçüncü yiyeceğin ise sebze ya da salata ya da meyve olmasına özen göstermek gerekir. Eğer açlığınız devam ediyorsa tabağınızı tekrar doldurabilirsiniz ama her sefer sadece iki çeşit almak sizi yavaşlatıp gecenin sonunda daha az yemenizi sağlar. Davet sahibi ya da ev sahibi olarak ise,

12

ARALIK 2014SAYI 17

masanızda bulunacak her bir meze ya da servis tabağı misafirlerinizin daha çok kalori alması anlamına gelecektir. Bunu engellemek için 3 çeşit yüksek kalorili yiyecek servis ediyorsanız ve aynı zamanda masanızın ya da açık büfenizin sadece 3 çeşitle sınırlı ve sığ kalmasını da istemiyorsanız, diğer ikram edecekleriniz daha düşük kalorili yiyecekler, sebze ve meyvelerden oluşabilir.

Bu konularla ilgili daha detaylı bilgi almak ve çevresel uyaranların farkına varıp çevrenizi buna göre şekillendirebilmek için gelecek yazıları takip edebilir ya da Brian Wansink’in “Mindless Eating” ya da Türkçe’ye çevrilmiş “Bilinçli Beslenme” kitabını okuyabilirsiniz. “Farkında olmadan çok yiyebilirsiniz, ancak yine farkında olmadan daha az da yiyebilirsiniz” Brian Wansink.

Tüm okurlarıma yeni yılın mutluluk getirmesini diliyorum.

13

PRİMA’NIN DÜNYA ÇAPINDA BELİRLEDİĞİ MANİFESTOSU ‘SEVGİ, UYKU VE OYUN’..

ÖZEL HABER

14

PRİMA’NIN DÜNYA ÇAPINDA BELİRLEDİĞİ MANİFESTOSU ‘SEVGİ, UYKU VE OYUN’..

ARALIK 2014SAYI 17

Çocukların gelişiminde ön plana çıkan sevgi, uyku ve oyun P&G’nin bebek bezi Prima’nın manifestosunda ana tema oldu. Yeni manifestosunu Türkiye’ye duyuran Prima, manifestoyla bebeklerin mutlu ve sağlıklı gelişiminde sevgi, uyku ve oyunun önemini vurgulayacak.

Sevgi, Uyku ve Oyun manifestosu bebeklerin büyüme yolculuğunda milyonlarca farklı yol olduğunu ve her bebeğin gitmesi gereken yere kendi yolunu seçerek; kendi zamanlamasıyla varacağını vurguluyor. Yeni manifesto ile Prima, tüm dünyada bebeklerin sevgi, uyku ve oyunun milyonlarca farklı şekilde yaşanmasına katkı sağlayacak.

Prima, Sevgi, Uyku ve Oyun’un manifestosunun ve öneminin Türkiye’deki geniş kitlelere ulaştırılması için ünlü sanatçı Şevval Sam ile işbirliği yaptı. Sanatçı, işbirliği doğrultusunda, annelerin paylaşımlarıyla, Türkiye’deki bebeklerden ilham alarak sevgi, uyku ve oyunu anlatan bir şarkı besteleyecek. Prima, bu şarkı ile çocukların ve annelerin hayatına müzik yoluyla da dokunacak.

Şarkının hazırlık aşamasında ilham kaynağı olması için anneleri [email protected] e-posta adresinden bebeklerinin sevgi, uyku, oyun anlarının fotoğraf ve videolarını paylaşmaya davet ediyor. Dileyen anneler bebekleriyle birlikte söyledikleri veya dinledikleri bir şarkıyı da paylaşabilecek. Şevval Sam, bu içeriklerden ilham alarak Türkiye’deki bebeklerin sevgi, uyku ve oyun anlarını kutlamak amacıyla bir şarkı besteleyecek. Ardından şarkıya paylaşılan video ve fotoğraflarla bir klip hazırlanacak ve şarkı Şubat ayında tüm Türkiye ile paylaşılacak.

15

Prima, 10 ülkede 8.000’i aşkın ebeveyn ile bebeklerimizin sevgi, uyku, oyun alışkanlıklarını ortaya koymak için birde araştırma yaptı. Araştırma kapsamında ebeveynlere sevgi, uyku ve oyundan hangisinin bebek için en önemli olduğunu soruldu. Türkiye’deki ebeveynlerin 3’te 1’inden fazlası; yüzde 37’si, bebeğin mutlu ve sağlıklı gelişimi için sevginin en önemli şey olduğunu söyledi.

Araştırma ayrıca Türkiye’deki bebeklerin içinde bir sanatçı olduğuna da işaret ediyor. Ülkemizdeki bebeklerin yüzde 41’i yaratıcı oyunları tercih ediyor ve sakinleştirici bir müzik eşliğinde uyuyor.

Şevval Sam

ÖZEL HABER

Türkiye’deki Annelerin Üçte Biri “Sevgi” duygusunun gücüne inanıyor ve öncelik olarak görüyor..

17

BEBEĞiNiZDE KARŞILAŞABiLECEĞiNiZ SORUNLAR VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ

18

BEBEĞiNiZDE KARŞILAŞABiLECEĞiNiZ SORUNLAR VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ

ARALIK 2014SAYI 17

Doç.Dr.Tuğba Gürsoy

Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları, Yenidoğan Yoğun Bakım

VKV Amerikan Hastanesi

[email protected]

Aylardır beklediğiniz gün geldi ve bebeğinize kavuştunuz. Onu kucağınıza alıp evinize götürdüğünüzde sizin için yepyeni bir hayat başlar ve bu yeni hayatınızda bazı sorunlarla karşılaşabilirsiniz. Aslında bu sorunların çoğu basit ve bebeğinizin geri kalan yaşamını etkilemeyecek sorunlar olsa da, bu yeni süreçte sizlerin huzurunu kaçırabilir. Bilinmeyen bir durumla karşılaşmak yerine, gelişebilecek sorunlara karşı önceden hazırlıklı olmak ve o durumda ne yapacağını bilmek kişiyi rahatlatır. Bu yazıda yeni doğan bebeğinizi eve götürdüğünüzde karşılaşabileceğiniz sorunlara ve bunlarla karşılaştığınızda neler yapabileceğinize kısaca göz gezdireceğiz.

19

Bebeğim sarardı, ne yapmalıyım?Bebeğiniz doğduktan 2-5 gün sonra önce göz akları ve daha sonra da cildi sararabilir. Yenidoğan bebeklerin çoğunda ortaya çıkan bu sarılığa “fizyolojik sarılık” veya “normal bebek sarılığı” denir ve genellikle ilk bir hafta içinde herhangi bir yan etki oluşturmaksızın kendiliğinden geçer. Ancak bazı durumlarda sarılık düzeyi normal bebek sarılığından çok daha yüksek düzeylere çıkabilir. Eğer bebeğinizin rengini sarı görüyorsanız en yakın sağlık kuruluşuna baş vurmalısınız. Sarılıklı bebeklerde anne ve bebek kan grupları ile kan bilirubin düzeyinin tayin edilmesi gerekir. Eğer kan düzeyi belirli bir düzeyin üzerinde ise bebeğinize ışık tedavisi uygulanması gerekir. Işık tedavisi, sarılığın daha da artıp ileride kan değişimi yapılması riskini azaltır.

Bebeğim çok ağlıyor, acaba hasta olabilir mi?Bebekler oldukça sabırsızdır ve yaşamak için gereken her şeyde başkasına bağlı oldukları için, isteklerinin hemen yerine getirilmesini isterler. Karnı acıkmış, uykusu gelmiş veya altı kirli olabilir. Bazen de bebekler, görünür herhangi bir neden olmadan ağlarlar. Bebeğiniz aniden şiddetli bir şekilde huysuzlanıyor, ağlamaya başlıyor ve saatlerce susturulamıyorsa, büyük bir ihtimalle gaz sancısı vardır. Gaz sancısı bebeklerin %15-30 ’unda görülür. Genellikle 2. haftadan sonra başlar ve 3-4 aylık oluncaya kadar devam edebilir. Geceleri daha sıktır ve bebeğin ağlaması normal ağlamalarından farklıdır, bebeğiniz bacaklarını karnına doğru çeker, yumruklarını sıkar ve hareketleri artar. Bağırsak hareketleri sıklaşır ve gaz çıkartır. Başladığı gibi aniden bitebilir, nadiren 24 saate kadar uzayabilir.

Ne zaman doktora başvurmalıyım?Öncelikle yapmanız gereken şey, bebeğinizi mümkün olduğu kadar rahat ettirerek huzursuzluk verici şeylerden uzak kalmasını sağlamaktır. Bebeğiniz açsa doyurun ve yeteri kadar aldığından emin olun. Altı kirlenmiş ise değiştirin. Üşümüş ise üzerine bir şeyler giydirin. Terlemiş ise giysilerini değiştirin. Beslenme sonrası ağlıyor ise gazını çıkartın. Tüm bunlarla ilgili sorunu yoksa onu kucağınıza alın, rahat bir yere oturun ve sıkıca tutun. Onunla sakin bir şekilde konuşun, ninni veya şarkı söyleyin. Masaj yapmak, araba ile gezdirmek, kucakta sarmalayarak taşımak, banyo yaptırmak, saç kurutma makinesi ya da elektrik süpürgesi sesini açmak faydalı olabilir. Eğer bebeğiniz, tiz bir sesle veya alıştığınızdan daha farklı bir şekilde, daha uzun süreli ağlıyorsa, ağlamakla beraber, öksürük, ateş, ishal, kabızlık, döküntü

gibi başka bir belirti de varsa, veya ne yaparsanız yapın bir türlü susmuyorsa, doktorunuza başvurmalısınız.

Yumuşak dışkılar: Acaba ishal mi?Yenidoğan bebekler ilk birkaç ay sık sık ve yumuşak dışkı yaparlar. Bu durum normaldir, sevinmeniz gerekir. Bebeğinizin sık dışkılaması, iyi beslendiğinin bir işaretidir. Her bebek aynı sayıda dışkılamadığı gibi, sizin bebeğinizde de günden güne farklılıklar olabilir. Eğer bebeğiniz çok sulu (su gibi) dışkılıyorsa, dışkı pis kokulu veya içinde sümüksü maddeler varsa o zaman ishali olabilir. İshalli bebekte yapılacak en önemli şey, bebeğin yeteri kadar sıvı almasıdır. Doktorunuza danışmadan herhangi bir ilaç vermeyin. Bebeğiniz anne sütü alıyor ise, anne sütüne devam edin.

İshali 36 saatten fazla sürüyorsa, dışkısında kan görürseniz, ateşi 38 dereceden fazla ise, yeteri kadar besleyemiyorsanız, ağzı kuru ve az idrar yapıyorsa doktorunuza başvurun.

Bebek kabız olduğunda ne yapmalı?Kabızlık dışkı sayısının azalması ve zor dışkı yapılması olarak tanımlanabilir. Birlikte karın ağrısı da olabilir ve bebek dışkısını yaptıktan sonra bu ağrı geçer. Sırtüstü yatan bebeğinizin her iki bacağını ellerinizle tutup pedal çevirir tarzda hareket ettirerek, karnına masaj yapabilirsiniz. Bunlarla bebeğiniz dışkılamazsa doktorunuzun görüşünü alın.

Pişik gelişimini nasıl önlerim? Pişikler, özellikle bebeğinizin bez bölgesinde derinin tahriş olmasına bağlı görülen bir cins deri hastalığıdır. Sıklıkla o bölgeye temas eden irritan maddeler nedeniyle ortaya çıkar. Pişikli bölgelerde deri kızarır, kabarır, kaşınır, bazen kabuklanma ve soyulmalar da görülebilir. Pişikleri önlemek için, bebeğinizin altı ıslanır ıslanmaz bezinin değiştirilmesi, düzenli deri temizliğinin yapılması, banyo sonrası derinin kurulanması ve besleyici kremlerin sürülmesi gerekir. Eğer pişik gelişmişse öncelikle bebeğinizin altını dikkatli bir şekilde değiştirdikten sonra, bezini kapatmadan bir süre açık havada kurumasını bekleyin. Daha

20

ARALIK 2014SAYI 17

21

facebook.com/PhilipsAventTR twitter.com/PhilipsAventTR

www.avent.com.tr

sonra pişik kremlerini kullanın. Banyo için ılık su kullanılması, sabun kullanılmaması, bebek giysilerinin bol ve rahat olması yeterli olabilir. Eğer pişik bebeğinize aşırı bir rahatsızlık veriyorsa veya bir türlü geçmiyorsa doktorunuza görünmeniz faydalı olur. Üç günü aşan pişiklerde mantar enfeksiyonu olma ihtimali artar. Eğer şişlik, kızarıklık giderek artıyorsa veya üzeri sıcaksa veya bebeğiniz hasta görünüyorsa doktorunuza hemen başvurmanız yararlı olur.

Cilt lezyonları hastalık belirtisi midir?Yenidoğan bir çok bebeğin cildinde döküntüler, kızarıklıklar ve başka cilt sorunları görülebilir. Bunların çoğu birkaç hafta içinde kendiliğinden geçer ve bebeğiniz pürüzsüz bir cilde kavuşur. O zamana kadar, bebeğinizin banyosunu uygun şekilde yapmanız yeterlidir. Her seferinde sabunla yıkamak yerine bebeğinizi duru ılık su ile yıkamanız cildinde rahatlamaya yol açacaktır. Sık sabun ve şampuan kullanılması ciltte reaksiyonlara, kuruluğa ve dermatite yol açabilir.

Sabun veya alkol ile sorunlu bölgeleri ovalamak, silmek veya sivilceleri sıkmaya kalkmak doğru değildir. Eğer kızarıklıklar giderek artıyorsa veya büyüyorsa, doktorunuza danışmak gerekir. Ayrıca ilk aylarda bebeklerin ter bezleri yeteri kadar gelişmediği için, aşırı terleme sonucu bebeğinizin cildinde isilik diye anılan küçük, sivilce benzeri kırmızılıklar görülebilir. Bebeğinizin isilik olmasını önlemek için, sık banyo yaptırmanız, aşırı giydirmemeniz, oda ısısını fazla artırmamanız ve sert kumaşlardan yapılmış giysi giydirmemeniz gerekir.

Burun temizliğini nasıl yapmalıyım?Bebekler sadece burunlarından nefes alabilirler. Bu nedenle özellikle emerken burunlarının tıkalı olmaması, rahat nefes almaları önemlidir. Burun temizliği için öncelikle serum fizyolojik (okyanus suyu) damla kullanın ve içerdeki birikimi burun aspiratörü ile çekin.

Başında konak var, nasıl tedavi edeceğim?Bebeğinizin saçlı derisinde ortaya çıkan sarı-kahverengi yağlı pullanmalara konak adı verilir. Konak birçok bebekte görülür, bebeğe bir zararı

yoktur ancak görüntüsü kötüdür. Kafatasının terlediği durumlarda konaklar artar. Yüzde ve ensede de benzer pullanmalar görülebilir. Konak gelişmesi halinde bebeğinizin başını ılık bir suyla ıslatın. Ardından başına bir miktar badem yağı sürün, 10-15 dakika bekleyin ve bebeğinizin başını şampuanla yıkayın, kuru bir havlu ile kurulayın. Sertleşmiş bölgeleri kaldırmak için zorlamayın. Sert konakları yok etmek için, özel konak şampuanları kullanılabilir. Eğer bunlarla geçmezse, konağın altında iltihap gelmeye başlarsa veya konağın etrafı kızarmaya başlarsa o zaman bebeğinizi doktora götürmeniz gerekir. Ağzında beyaz lekeler var, ne yapmalıyım?Bebeğinizin ağzında ve dilinin üzerinde beyaz lekeler pamukçuk olarak adlandırılır. Pamukçuk, bir cins mantardır. Ciddi bir hastalık değildir, dilinin üzerinde, dişetlerinde, yanaklarda, damakta veya dudaklarda bulunabilir, süt kalıntısı veya peynir gibi bir görünümü vardır. Bu plaklar ağrı yapmaz. Göğsünüzde ağrı, kaşıntı ve kuruluk varsa ve eğer bebeğinizi emziriyorsanız göğüslerinizde mantar olabilir. Böyle bir durumda doktorunuzla konuşun ve tedavi olun. Eğer bebeğinizi biberon ile besliyorsanız, biberonları ve emzikleri iyice kaynatarak sterilize edin. İlaç tedavisi gerektirebileceğinden doktorunuza başvurun.

Acaba bebeğimin bir sorunu mu var?Yeni bir anne olarak bebeğinizde neyin normal veya neyin anormal olduğu konusunda tam bir fikir sahibi olmayabilirsiniz. Ne zaman doktora başvurmanız gerektiğini kestiremeyebilirsiniz.

Eğer aşağıdaki durumlardan biriyle karşılaşırsanız doktorunuza başvurmanız faydalı olur:• Bebeğiniz nefes alırken zorlanıyorsa, kaburgaları içe çöküyor veya dudakları mor gözüküyorsa,• Her beslenmeden sonra fışkırır tarzda kusuyor veya kusmuğu kahverengi veya yeşil ise,• Ateşi 38 dereceden fazla ise,• Gövdesi sarı renk almış ise,• Size bir garip görünüyor veya aşırı halsiz, uykulu, soluk veya çok çabuk uyanıyor ve susturulamıyorsa,• Sizi endişelendiren herhangi bir durumda doktorunuza başvurmanız faydalı olur. Aklınıza gelen soru ne kadar saçma olursa olsun sormaktan çekinmeyin. Doktorlar bu tip sorulara alışkındır.

facebook.com/PhilipsAventTR twitter.com/PhilipsAventTR

www.avent.com.tr

23

UZMAN GÖRÜŞÜ

Deniz Özkılıç Kabul Uzm.Gelişim Psikoloğu - SENs Gelişim Akademisi

24

ARALIK 2014SAYI 17

Bir Psikoloğun Gözünden Anne Olmak

Şimdiye kadar birçok dergi yazısı, makale yazdım ama hiçbirinde bu kadar zorlanmadım. Çünkü o kadar çok şey var ki söyleyecek, anlatacak ve her duygunun her hissin tarifi, anlatılması o kadar zor ki. En öncelikle inanılmaz bir duygusal yük. Kalbinin her atışında o var. Zihninde her an o var. Her şeyin, herkesin öncesinde o. Bütün bunlar annenin duygusal yükünü, kaygı düzeyini çok arttırıyor, sürekli tetikte bir insan haline getiriyor.

Aslında hikâyeye en başından başlamak gerek. Hamile olduğumu öğrendiğim gün, ömrümde ilk defa kalbim o kadar hızlı attı. Sevdiğim, aşık olduğum hayat arkadaşımla yolunu gözlüyorduk bebeğimizin. Aslında test yapmadan da hissetmiştim hamile olduğumu. Çok duygusallaşmıştım son birkaç gündür. Her şeye ağlayabiliyordum. Hamile olduğumu öğrenmemden iki gün önce, her zamanki gibi akşam eve gelen eşimi kapıda görünce deyim yerindeyse hüngür hüngür ağlamaya başladım. Tabi ki eşim korku içinde ne oldu diye sordu. Verecek bir cevabım yoktu, sadece eve geldi ve onu karşımda gördüm diye çok sevindim. Oysaki o zaten her akşam doğal olarak evine geliyordu. Eşim ağlama sebebimi duyunca anlam veremedi ve gülmekten kendini alamadı. Sabah işe giderken yavru bir kedi gördüm yine ağlama nöbeti… İşe gidince arkadaşıma “hamile olabilirim çok duygusalım” dedim. Fakat bir yandan da zihnimin mantıklı tarafı hiç ihtimal vermiyordu

25

UZMAN GÖRÜŞÜ

ve “kendini bu düşünceye inandırma sonra hamile olmadığını öğrenince çok üzülürsün” diyordu. Ama o günün akşamında öğrendi ki hamileyim… Dünyalar bizim oldu.

Ertesi gün gittim hemen “bir bebeğim geliyor günlüğü” aldım, bir de pembe çiçekli küçük bir defter. Günlüğe eşimle birlikte her ay ultrason kontrolünden sonra duygularımızı yazdık. Pembe çiçekli defter ise kızımla bana ait bir günlük oldu. Her gün içimdeki minik “onunla” beraber neler yaptığımızı, neler hissettiğimizi yazdım. Büyüdüğünde bu defteri okurken “annem beni ilk günden itibaren ne kadar çok sevmiş” diyeceğini düşünerek ve yine ağlayarak… Onu içimde taşıyor, büyütüyor olmak o kadar güzeldi ki açıkçası hala hamilelik günlerimi özlüyorum ve bittiği için içimi bir hüzün kaplıyor. Çok garip, doğum anneyle bebeğin hem ayrılışı hem de kavuşması. Bir yandan kucağınızda onu öpüp koklayabiliyorsunuz diye çok mutlu oluyorsunuz bir yandan da her ağladığında onun için üzülüyorsunuz ve “karnımdayken daha mı mutluydu acaba” diye mantık dışı bir şekilde üzülüyorsunuz. En azından bende böyle oldu.

Anne adaylarına tavsiyem, güzel bir hamilelik geçiriyorsanız bir gün bu hamileliğin biteceğine ve bebeğinizin sizden ayrı bir varlık olacağına kendiniz alıştırın.Eğer kendinizi buna alıştırmazsanız lohusalık döneminde güçlük çekebilirsiniz.

Lohusalık döneminde birbirine zıt birçok duyguyu bir arada yaşayabiliyorsunuz. Gerçekten lohusalık depresyonu diye bir durum var. Seviniyorsunuz çünkü kucağınızda kavuştunuz, üzülüyorsunuz çünkü o artık içinizde değil, dışarıda. Sanki dışarıda tehlikelere daha açıkmış gibi geliyor korkuyorsunuz. Çok mutlu oluyorsunuz ama bir yandan da şoka giriyorsunuz. Çünkü bitmeyen bir mesainin içine girdiğinizi fark ediyorsunuz. Özellikle ilk iki hafta dinlenmek gibi bir lükse sahip olunmuyor. Bitmeyen bir kısır döngü içinde aynı rutin şeyleri yapıyorsunuz; emzir, gaz çıkart, alt değiştir, uyut. Bu biz günümüz kadınları için gerçekten çok zor bir durum. Alışmışız işe gitmeye, sosyalleşmeye,

" Anne adaylarına tavsiyem, güzel

bir hamilelik geçiriyorsanız

bir gün bu hamileliğin

biteceğine ve bebeğinizin

sizden ayrı bir varlık olacağına kendiniz alıştırın.Eğer kendinizi

buna alıştırmazsanız

lohusalık döneminde

güçlük çekebilirsiniz."

26

ARALIK 2014SAYI 17

27

UZMAN GÖRÜŞÜ

iş çıkışı bir kahve veya bir kadeh şarap içmeye, giyinmeye, süslenmeye kendimizi güzel hissetmeye. Lohusalık döneminde bunların hiçbiri yok, işe gitmek, kendine vakit ayırmak, sosyalleşmek, güzel hissetmek, bakımlı olmak, hiçbiri mümkün olamıyor. Sabah oluyor güneş doğuyor, akşam oluyor güneş batıyor ama hiçbir anlamı yok çünkü anne için bir şey değişmiyor, evin içinde aynı kısır döngüye, rutine devam… İşe gittiğimiz zaman çok yorulsak da biliriz ki akşam olacak, mesai bitecek ve eve gidip ayaklarımızı uzatıp dinleneceğiz. Ama annelik de böyle bir durum yok, özelikle de lohusalık döneminde. Çünkü bebek sürekli emmek istiyor, uyku aralıkları kısa oluyor, henüz gece gündüz döngüsünü öğrenmemiş oluyor. Gerçekten çok yorucu bir dönem olduğunu itiraf etmeliyim.

Anne adaylarına bir tavsiye daha; kendiniz eve kapatmayın. Eşinizi, bebeğinizi alın gezmeye gidin. Lohusalık dönemimi hafif atlatmamı sağlayan şey eşimin beşinci günde bizi dışarı çıkartması gezdirmesi ve buna devam etmesi olmuştur. Her gün işten telefon açtı ve direktifi şuydu; “bebeği de al dışarı çık !!!” Sekizinci günümüzde ilk defa yanımda biri olmadan bebeğimi aldım, arabama bindim ve arkadaşlarımla buluşmaya gittim. İnanılmaz iyi geldi. Bir tavsiye daha; hep gülümseyin,

Öncelikle şu gerçeği de kabul edin; ‘Bir daha

hayatınız asla eskisi gibi olmayacak.’

pozitif olun, bebeğinizi paylaşın. Birçok yeni anneye şöyle bir kıskançlık gelir, “o benim, babasıyla benden başka kimse dokunmasın”. Bunu yapmayın, bebeğinize olan sevginizi hastalıklı hale getirir, etrafınızdaki insanları kırar ve sorunlara yol açar. Bırakın yakınlarınız size yardım etsin. Kendinizi bebeğinize kaptırıp hayat arkadaşınızı unutmayın, aşkınızı taze tutun.

Öncelikle şu gerçeği de kabul edin; ‘Bir daha hayatınız asla eskisi gibi olmayacak.’

Hem anne olacağım hem de eski hayatıma devam edeciğim diyip şartları zorlamayın. Ama tabi ki mümkünse eşinize ve kendinize eski hayatınız yaşayabileceğiniz günübirlik kısa esler verin.

Son olarak şunu söylemeliyim ki hayatımda duyduğum en doğru söz “anne olunca anlarsın” sözüymüş. Şimdi artık anneme daha anlamlı bakıyorum, yaşadıklarını, yaşattıklarını, yaşadıklarımı daha iyi anlayabiliyorum, hak veriyorum. Artık benim de ona bakarken içim titriyor. Tıpkı kızıma bakarken titrediği gibi ve tıpkı annemin bana bakarken içinin titrediği gibi. Dedim ya insan gerçekten anne olunca anlıyor…Ne de olsa ilmek ilmek dokudum ben onu içimde dokuz ay boyunca…

29

UZMAN GÖRÜŞÜ

BEBEKLERDEKUSMAPROBLEMİ

Dr. Enver Mahir GülcanAcıbadem Sağlık Grubu, Çocuk Sağlığı ve HastalıklarıÇocuk Gastroenteroloji, Hepatoloji ve Beslenme Uzmanı[email protected]

1990 yılında Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden mezun oldu. İstanbul-Bakırköy Kadın-Doğum ve Çocuk Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Kliniği’nde ihtisasını 1996’da tamamladı. 1997-1999 yıllarında İ.Ü. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Ana Dalı, Çocuk Gastroenteroloji, Hepatoloji ve Beslenme Bilim Dalı’nda yan dal ihtisasını yaptı. 2007-2012 yılları arasında Yeditepe Üniversitesi, Çocuk Gastroenteroloji Uzmanı, Yardımcı Doçentlik ve Çocuk Gastroenteroloji, Hepatoloji ve Beslenme Bilim Dalı Başkanı görevlerini yürüttü. 2012 yılından bu yana Acıbadem Sağlık Grubu, Çocuk Gastroenteroloji Uzmanı olarak görevini sürdürmektedir.

30

ARALIK 2014SAYI 17

Yenidoğanda yemek borusunun ya da onikiparmakbağırsağının doğuştan kapalı olması, mide kapısında (pilor) darlık, diyafram fıtığı gibi sindirim sistemiyle ilgili doğuştan oluşum bozuklukları ve doğumda beyin zedelenmesi ağır kusmalara yol açar. Doğum sırasında yutulan amniyon sıvısı ilk 24 saat içinde zararsız kusmalara neden olabilir. Yenidoğanda daha seyrek olarak böbreküstü bezi yetmezliğine ve idrar yolundaki oluşum bozukluklara bağlı kusmalar da görülebilir. Bebek kusmaları birkaç gruba ayrılabilir:

Enfeksiyonlar: Tüm viral ve bakteriyel enfeksiyonlar bebeklerde kusmaya neden olabilir. Sindirim sistemi ve idrar yolu enfeksiyonları bunların başında gelir.

Doğumsal metabolik hastalıklar: Vücutta bazı enzim denen maddelerin eksikliği sonucu oluşan metabolik hastalıkların bir kısmı, şiddetli kusma ile ortaya çıkabilir. Tanıda bazı özel

kan ve idrar testleri ile çok özel durumlarda kemik iliği ya da karaciğer biyopsisi gibi yöntemlere başvurulabilir.

Reflü: Yeni doğmuş bir bebekte bile reflü görülebilir. Yenidoğan döneminde morarma, nefes alamama ve kusmalarla ortaya çıkar. Bebeklerde reflü, yemek borusuyla mide arasındaki kapakçık sisteminin olgunlaşmamasıyla ilgilidir. Bebeklerde reflünün en belirgin belirtisi kusmadır. Bu kusmalar genellikle durdurulamayan, sürekli, her yemekten sonra olan kusmalardır.

Ancak bebeklik kusmalarının bir kısmı kusma olmaksızın; solunum yolları bulguları (hırıltı, tekrarlayan bronşit atakları, tekrarlayan zatürre gibi) ve aşırı huzursuzluk, uyuyamama, sürekli uykudan uyanma, emerken emmeyi bırakma gibi bulgularla da ortaya çıkabilir. İlaç tedavisi ile bu hastaların reflüleri düzeltilebilir.

31

UZMAN GÖRÜŞÜ

Doğuştan mide kapısı darlığı (konjenital pilor stenozu) ve diğer cerrahi nedenler: Pilor stenozu, yaşamın 2. ve 3. haftalarında başlayan fışkırma biçimindeki kusmalarla kendini belli eden doğumsal bir hastalıktır. Yine doğuştan olan bağırsak tıkanıklıkları, yemek borusu ve bağırsağın bir bölümünde organın gelişmemesi ve buna bağlı tıkanıklıklar (atrezi), bağırsakların kendi etrafında dönerek tıkanıklık oluşması (malrotasyon) gibi hastalıklar, kusma ile ortaya çıkabilir ve tedavileri cerrahidir.

Bebeklerdeki kusma için neler yapılmalıdır?

Kolik, aşırı gaz, çocuğun beslenirken hava yutması gibi basit durumlarda ortaya çıkan kusmalarda:

- Çocuğun çok hava yutmasını önleyin, bunun için biberonu yeterince eğik tutun, emzik kısmı hep dolu olsun ve hava şişenin dip tarafında kalsın. Emziğin deliği çok büyük olmasın. Biberonu 10-15 dakikada yavaş yavaş verin, arada durun. Hava yutmayı azaltan biberonlar da piyasada bulunmaktadır.- Biberondan sonra çocuğun gazını çıkartmasını bekleyin, kolunuzda sallamayın. Yatağına yatırırken ilk önce soluna sonra da sağına yatırın. Çocuğun dümdüz yatmaması için başının altına bir yastık koyun.- Çocuğun altını emzirmeden sonra değil önce değiştirin.- Bunlar etkili olmazsa mamayı koyulaştırın çünkü besin ne kadar sulu olursa, o kadar çok hava yutulur. Fakat birçok annenin yaptığı gibi sütü değiştirmeyin. Kusmamaya neden olan sütün kalitesi değil koyuluğudur. Biberon emen mama kullanılan bebeklerde hekiminiz ile görüşerek, onun önerisi doğrultusunda daha koyu kıvamlı bir mamaya geçebilirsiniz.

Bu tür önlemlerle kusmayı önleyemiyorsanız:- Özellikle uzun süren, hemen her beslenmeden sonra kusan, gece kusmaya uyanan, kusmalara

huzrsuzluk ve ağlamanın eşlik ettiği durumlarda mutlaka bir çocuk doktoruna ya da çocuk gastroenteroloji uzmanına başvurmanız gerekir.- Yukarıda anlatılan nedenler açısından bazı kan, idrar, film, ultrason ve bazı gerekli durumlarda endoskopi yapılarak kusmaya neden olan hastalığın tanınması, acil tedavisi gerekebilir.- İlaç tedavisi başlanmalı ya da cerrahi bir neden düşünülüyorsa çocuk cerrahisi ile bebeğiniz konsulte edilmelidir.

33

RÖPORTAJ

Serap TORUN

Z KUŞAĞI ÇOCUKLARINA

ÖZEL BİR DERGİ

34

ARALIK 2014SAYI 17

Penguen Dergisi, sadece 7-12 yaş çocuklara özel eğitici, öğretici, eğlenceli, akıllı ve neşeli içerikleriyle onlara yepyeni bir arkadaş “Süper Penguen”’i yarattı. Aylık olarak piyasaya sürülecek Süper Penguen’in ilk sayısı, 48 sayfalık renkli kuşe baskısı ile Kasım 2014 tarihinde yayınlandı. Öncelikle “Süper Penguen” e “Hoş geldin” demek, Erdil Yaşaroğlu ve Selçuk Erdem nezdinde tüm ekibe teşekkür etmek isterim.

Biraz derginin içeriğinden söz etmek istiyorum. Dergide konular, merak uyandıran bir kurguyla işleniyor. Çizgiyle birleştirmeden, karikatür çizimine, genel kültürden, bulmacaya, sosyal, tarihsel, uzay ve fen bilimlerine kadar pek çok konu görsel ağırlıklı olarak, mizahla sunuluyor.

Derginin bir diğer önemli özelliği güldürmenin, öğretmenin ötesinde gerek çocuk gerekse ebeveyne alternatif bakış açısı sunuyor olması. Örneğin; Yazısı ve çizimi iyi olmayan çocuklara, “Erdil’in Çizgi Dünyası” bölümünden faydalanarak egzersiz yaptırmak iyi bir alternatif olabilir.

Sıkmadan, akıcı ve görsel ağırlıklı ilerleyen yazılar çocuklarda daha uzun süre okuma, inceleme, dergiyle zaman geçirme

arzusu yaratıyor. Bu durumum çocukların konsantrasyon ve dikkat sürelerinin uzamasına olumlu yansıyacağını düşünüyorum. Ayrıca derginin oyun bölümünde, dikkat geliştiren oyunlara da yer verilmiş.

Aslında çocukların kendilerine has bir mizah anlayışları var ve zaten gündelik hayatlarında mizaha sıkça yer veriyorlar. Biz ebeveynlere düşen görev çocukların bu yönlerini köreltmemeye özen göstermek.

Mizah yönleri körelmemiş, içlerindeki çocuğu hala yaşattıklarını söyleyen, derginin yaratıcıları, sevgili Erdil Yaşaroğlu ve Selçuk Erdem’e sizler adına sorular yönelttiğim röportajı, keyifle okumanızı diliyorum.

Serap TORUN

35

RÖPORTAJ

Çocukların özgürce saçmalayarak

öğrenebileceklerini hiç unutmamak gerek. Şimdiki çocuklar dilerim teknolojinin

mesaj karmaşasında kendilerini kaybedip hayatın içindeki mizahı kaçırmazlar. Süper Penguen projesi ile çocukların hayatına mizah

katmayı ve bunu sürekli kılmayı planladık. Tüm anne

babaların, çocuklarının saçmalamaları için onlara

alan ve durumlar yaratmaları gerektiğini düşünüyorum.

Profesyonellerden oluşan bir ekiple ortaya konan dergimiz de bizim onlar için hazırlayıp

sunduğumuz güvenli bir alan.

36

ARALIK 2014SAYI 17

Çocuklara özel bir mizah dergisi fikri nasıl oluştu? Süper Penguen ile çocuğun hayata bakışında nasıl bir fark yaratmak istiyorsunuz?Selçuk Erdem: Piyasada belli yaş grubundaki çocuklara hitap eden pek çok dergi mevcut ancak direkt olarak mizahı onların hayatına sokmayı hedefleyen bir yayın yok. Süper Penguen fikrinin ilk çıkış noktası bu oldu. İkinci en büyük etken de bugüne dek ürettiğimiz içerikleri çeşitli yayınlardan takip eden okurlarımızdan anne baba olanların, çocuklarına yönelik bir mizah dergisi olmayışından yakınmaları.

Erdil Yaşaroğlu: Karikatür okuryazarlığının küçük yaşta başlamasını önemsiyoruz. Bu konuyu önemseyen ve talep eden çok sayıda okurumuz da vardı. Ancak bu talebi karşılayacak bir mecra yoktu ve biz de Süper Penguen ile bu eksiği gidermek üzere yola çıktık.

Z kuşağı için görselliğin her anlamda daha önemli ve hayatlarında bizimkilerde olduğundan çok daha fazla yer kapladığını gözlemliyoruz. Biz de Süper Penguen projesinde bu görsel dilden güç alıyoruz.

Dergiyi hazırlarken 7-12 yaş grubunu çocukların nelere güldükleri konusunda özel bir araştırmanız oldu mu?Selçuk Erdem: Dergimizin hedefi 712 yaş grubundaki çocuklar. Ben de bir babayım zaten ve çocuk gözlemlemek konusunda hiç sıkıntı duymuyorum. Çocukların her konuya ilgisi var, önemli olan dünyayı onlara en doğru biçimde aktarabilmek. Bu sebeple çocuk dergileri konusunda uzman iki isim, Selin Feldman ve Pınar Denizer editör olarak bizimle birlikte. Ayrıca Uzman Klinik Psikolog Deniz Bolsoy Erdem ve Prof. Dr. Adnan Ökten’e danışarak hazırladık dergimizi.

Erdil Yaşaroğlu: Süper Penguen’in komik ve haylaz olmasının yanı sıra akıllı ve duyarlı olmasını da istedik. Uzmanlarımızın da bu bütünlüğü sağladığını düşünüyorum.

37

RÖPORTAJ

Günümüzde çocuklara pek de “saçmalama özgürlüğü” tanınmadığını düşünüyorsunuz. Sizce, özgürce “saçmalamak” çocuklara neler kazandırır? Size neler kazandırdı?Ben kariyerimi karikatürün ve mizahın verdiği “saçmalama” özgürlüğümün üstüne inşa ettim. Sanıyorum bu çocuklara neler kazandırabileceği ile ilgili iyi bir referans olacaktır. Burada vurgulamak istediğim kendi başarım değil, bir profesyonel kariyerin özgürlük üstüne kurgulanabileceği gerçeği aslında. Çocukların

özgürce saçmalayarak öğrenebileceklerini hiç unutmamak gerek. Şimdiki çocuklar dilerim teknolojinin mesaj karmaşasında kendilerini kaybedip hayatın içindeki mizahı kaçırmazlar.

Süper Penguen projesi ile çocukların hayatına mizah katmayı ve bunu sürekli kılmayı planladık. Tüm anne babaların, çocuklarının saçmalamaları için onlara alan ve durumlar yaratmaları gerektiğini düşünüyorum. Profesyonellerden oluşan bir ekiple ortaya konan dergimiz de bizim onlar için hazırlayıp sunduğumuz güvenli bir alan.

38

ARALIK 2014SAYI 17

Derginin mizah yanının haricinde bir de eğitici yanı var, biraz bu yanından söz eder misiniz? Eğitici konular nasıl işleniyor? Yine mizah ile bağlantılı mı ya da olduğu şekilde mi?Selçuk Erdem: Benim uzaylı kız çocuğu Loo karakterim ile uzak bir gezegenin taş devrinden başlayarak tarihteki ilerlemelerini yaşıyoruz, biraz bizim dünyamızın tarihine benziyor. Feyzi Özşahin’den Robotika macerasındaki sevimli robotlarıyla heyecanlı hikâyeler okuyoruz. Selin’in Arıza Pelin’inden eğlenceli korku hikâyeleri dinliyoruz. Pınar’ın yazdığı Kerem ile ergen bir çocuğun maceralarını okuyoruz. Erdil, Erdil’in Çizgi Dünyası ile çocuklara çizmeyi öğretiyor. Ben de çizim sanatının gizli sırlarını veriyorum okuyuculara. Ayrıca Bemaddy’de çocuklar için özel bir ajanda hazırladı. Gezip, izleyip, okuyabilecekleri şeyler üzerine. Gördüğünüz gibi Süper Penguen’deki her şey hem mizahla hem de bilgiyle bağlantılı.

Erdil Yaşaroğlu: Biz çocukken ders kitaplarının altında “eğlenelim öğrenelim” diye bir satırlık yazılar vardı. Şimdi bu kavram o bir satırdan taştı ve eğitim sistemine dönüştü. Öğrenmek sıkıcı değil aksine öğreten bunu

başarırsa çok da eğlenceli bir sürece dönüşebilir. Biz de eğlenceli öğretmenlerden olmak için çalışıyoruz.

Mizah konusunda ülkemizde çok malzeme olduğunu düşünüyor musunuz?Selçuk Erdem: Evet ama insanın var olduğu her yerde yeterince malzeme vardır zaten. Bence Türkiye’nin öyle abartılacak bir ayrıcalığı yok.

Erdil Yaşaroğlu: Maalesef çok malzeme var. Dert olan yerden malzeme çıkıyor. Çok da derdimiz var. Bize ”Mizahçı için bu ülke de cennet” derler ama bir yandan da bu dertlerin hep aynı dertler olması aslında bir kısır döngü yaratıyor bizim için.

Son olarak ebeveynlere söylemek istediğiniz bir mesajınız var mı? Selçuk Erdem: Ben çocukken, çizgi roman ve mizah dergileri okuyarak çok güzel zamanlar geçirdim. Bana çok şey kattı. Mizahın, çocuklarımızın da hayatlarının bir parçası haline gelmesi gerektiğini düşünüyorum.

Erdil Yaşaroğlu: Çocuklarınızı mizahla tanıştırın çünkü onların da gülmeye ihtiyacı var.

39

Özge Ar kimdir?2001 yılında Kadıköy Anadolu Lisesi`ni bitirmiştir ve 2006 yılında Boğaziçi

Üniversitesi’nden Psikoloji ve Felsefe bölümlerinde çift ana dal programını tamamlayarak mezun olmuştur. Lisans döneminde Marmara Üniversitesi Hastanesi Psikiyatri Bölümü’nde gönüllü olarak staj yapmış, aynı dönemde Doç. Dr. Kemal Kuşçu süpervizörlüğünde anne-çocuk bağlanması ile ilgili projede araştırmacı olarak çalışmıştır. Boğaziçi Üniversitesi Felsefe bölümünde yüksek lisansını zihin felsefesi ve müzik alanlarındaki teziyle 2009 yılında, İstanbul Bilgi Üniversitesi Klinik Psikoloji dalında yaptığı yüksek lisansını obezite alanındaki projesiyle 2013 yılında tamamlamıştır.

Uzman Klinik Psikolog Özge AR ÇINAR PSİKOLOJİK

DANIŞMANLIK MERKEZİwww.cinarpsikoterapi.com

PSİKOLOJİ

Çocuklarda Özgüven

40

ARALIK 2014SAYI 17

Çocuklarda Özgüven

Çocuklar için benlik kavramı çocuğun kendisiyle ilgili zihninde çizdiği görünümdür. Çocuğun benlik imajı aile içinde anne babası ve kardeşlerinin etkisiyle gelişmeye başlar; okul, arkadaşlar gibi sosyal çevrelere girdikçe gelişmeyi sürdürür. Anne babanın sevip istediği, destekleyip ilgi gösterdiği çocuklar, olumlu benlik saygısı geliştirebilirler.

Yüksek benlik saygısına sahip olan çocuk, kendisini, gerçekçi hedefler koyabilen ve bunları gerçekleştirebilen yetenekli, başarılı bir birey

olarak algılar. Başarılarını, kazandıklarını kendi emeği ve çabası olarak görür. Herhangi bir konuda başarısızlığa uğradığında daha iyisini yapmak için kendini motive eder. Hatalarını kabul eder ve başkalarını suçlamaktan kaçınır. Düşük benlik saygısına sahip olan çocuklar ise okulda ve günlük yaşamda kapasitelerinin altında başarılar hedefleme eğiliminde olurlar. Başarılarının çoğunu kendi kontrollerinin dışındaki diğer etkenlere dayandırırlar. Bu nedenle de kendilerine olan güvenleri azdır.

41

PSİKOLOJİ

Özgüven, kişinin kendisiyle barışık olması, kendini olduğu gibi kabul etmesi; yani olumlu bir benlik algısı geliştirmesi anlamına gelmektedir. Özgüven sahibi çocuk hem sosyal ilişkilerinde, hem de akademik düzeyde kendini ifade edebilecek olgunluğa erişmiştir.

Özgüven iki uçlu bir durumdur. Özgüven eksikliği ve aşırı güven durumlarının her ikisi de bazı sorunlara neden olabilmektedir. Özgüven yetersiz olduğunda, çocukta, hakkını savunma, kapasitesini ortaya koyma, sosyal iletişimi sağlama konusunda sorunlar ortaya çıkabilir. Sosyal ortamlarda genelde sessiz, çekingen ve tedirgidir. Kendini ifade etmeye korkar, geri planda kalmaktan rahatsız olmaz. Görev ve sorumluluk almak istemez, arkadaşları içinde pasif ve edilgen bir konumdadır. Özgüven aşırı olduğunda ise, çocuk her konuda ön planda olmak, sürekli ilgi çekmek ve övülmek ister. Kurallara karşı saygısız olabilir, otoriteyi önemsemez, hep kendi dediği olsun ister. Bu çocuklar hayatlarının belli dönemlerinde yaşadıkları ciddi sıkıntılardan dolayı stres ve sıkıntıya diğer çocuklara göre daha çabuk girerler.

Çocuklarda görülen özgüven eksikliğinin sebepleri aile tutumları ve çevresel koşullarla ilgili olarak ortaya çıkmaktadır. Çocuklarda özgüven eksikliğinin nedenlerinden biri aşırı korumacı davranan ailelerdir. Çocuğun hiçbir zorlukla karşılaşmaması için her türlü işin anne baba tarafından yapıldığı bu tip ailelerde çocuğun kendi problemlerine çözüm bulabilmesi becerisi eksik kalmaktadır.

Çocuğun kendine güvenini azaltan bir diğer ebeveyn tutumu ise mükemmeliyetçi anne-babalardır. Sürekli eleştirilen, hiçbir yaptığı beğenilmeyen çocuk kendini değersiz, yeteneksiz, yetersiz hisseder ve sorumluluk almak istemez.

Çocuğun özgüvenini azaltan bir diğer hata ise, çocuğu başkalarıyla kıyaslamaktır. Sürekli olarak başkalarıyla kıyaslanan çocuk kendini güvensiz ve yetersiz hisseder. Çocuğu yalnızca kendi kendisiyle yarışmaya odaklanmak gerekir. Ailelerin tutum ve eğitim hataları sonucunda özgüvenden yoksun bırakılmış çocuklar sürekli kendilerini ailelerine kanıtlama ihtiyacı hissederler.

42

ARALIK 2014SAYI 17

Olumlu bir benlik algısı ve özgüveni geliştirmek için neler yapılabilir?

• Çocuğun kendine ve başkalarına güvenebilmesini sağlamak için verilen sözlerin yerine getirilmesine dikkat edilmelidir.• Çocuğun yaşına uygun beklentilere sahip olunmalıdır.• Çocuğu sürekli kontrol altında tutmamalı, bazen serbest bırakarak kendi karar vermesine olanak verilmelidir. Bu şekilde kendi kendine başardığı duygusunu yaşayabilir.• Sadece başardıkları için değil, çabası ve gösterdiği küçük gelişmeler için de cesaretlendirilmelidir.• Başarısız olduğunda olumsuz kişisel eleştirilerden kaçınarak, destekleyici bir yaklaşımda bulunulmalıdır.• Duygularını ifade etmesi, yaşadıklarını paylaşması konusunda çocuğa model olunmalıdır. Konuşmaya başladığında onu sonuna kadar dinlemek, çocuğun anlatma konusundaki isteğini ve kendini ifade becerisini arttıracaktır.• Çocuğun kendi sınırlarını belirlemesine yardımcı olunmalıdır.• Kendi kararlarını verebilmesi, seçim ve tercihlerini yapabilmesi için uygun ortam yaratılmalı; seçimlerinin sonuçlarına katlanması sağlanmalıdır.• Sorun çocuk adına çözülmemeli, çözüm bulmasına yardımcı olunmalı, alternatifler üzerine düşünmesi sağlanmalıdır.• Spor, sanat, sosyal, akademik aktiviteler ile başarı alanları arttırılabilir.• Çocuğun yetenek alanlarını keşfetmesine olanak vererek güçlü yanlarına güvenmesi sağlanabilir.

Özgüven yetersiz olduğunda, çocukta, hakkını savunma, kapasitesini ortaya

koyma, sosyal iletişimi sağlama konusunda sorunlar ortaya çıkabilir. Özgüven aşırı olduğunda ise, çocuk

her konuda ön planda olmak, sürekli ilgi çekmek ve övülmek ister. Kurallara karşı saygısız olabilir, otoriteyi önemsemez,

hep kendi dediği olsun ister.

ARALIK2014YEMEK TARİFLERİ

45

PİRİNÇLİ YOĞURT ÇORBASI (6 ay ve sonrası)

YEMEK TARİFLERİ

46

Dr. Mahir Gülcan’ın notu:Özelikle bebek ve çocuk beslenmesinde çorbanın yeri vazgeçilmezdir. Kolay yenmesi, içeriğinin birçok sağlıklı besinle zenginleştirilebilmesi, iştahsız çocukların da severek yemesi bakımından, bir kâse çorbayı bir sağlık bombası haline getirebilir. Bu çorbada yoğurdun sağlığı ve pirincin besleyiciliği bir araya gelerek bebeklerimiz için kolay yenilebilen ve sağlıklı, besleyici bir karışım olmuş. Pirinç, protein, karbonhidrat, fosfor, demir, kalsiyum, B1,B2 vitaminleri ve az da olsa A ve C vitaminlerini içermektedir. Aynı zamanda ekonomik ve besleyicidir. Alerjen özelliği çok düşük olduğundan ek gıdaya geçişte ilk kullanılan besinlerdendir. Yoğurdu söylemeye gerek var mı? Protein, kalsiyum kaynağı yanında probiyotik özelliği ile eşsiz bir sağlık kaynağıdır.

Malzemeler1 su bardağı pirinç250 gr. yoğurt1 tatlı kaşığı tereyağıKuru naneTuz

HazırlanışıPirinç 2 su bardağı su ile haşlanır. Yoğurt derin bir kaba koyularak koyu kıvamlı ayran haline getirilir içerisine kıvam vermesi için 1 tatlı kaşığı prinç unu koyulabilir. Haşlanmış pirinç ve ayran bir tencereye alınır. Kaynayana kadar tahta bir kaşık ile karıştırılır, bu sırada içine tereyağı koyulur.Kaynadıktan sonra 5-10 dakika daha pişirmeye devam edilir. Ocaktan indirmeye yakın içerisine kuru nane ilave edilir.

ARALIK 2014SAYI 17

47

ÇAM FISTIKLI HİNDİ KÖFTELERİ (1 yaş ve sonrası)

YEMEK TARİFLERİ

48

Dr. Mahir Gülcan’ın notu:Hindi etinde bolca bulunan B vitaminlerinin birçok yararı vardır. Karbonhidratları enerjiye çeviren B3 vitamini (Niasin), özellikle sinir sistemi işlevleri ve sindirim için son derece faydalıdır. Hindi eti aynı zamanda B12 vitamini açısından da zengindir. Vücut B12 vitamini alyuvar yapımındaki kullanır, kansızlığın önlenmesi ve hücre gelişimi için gereklidir. Hindi etinde bulunan başlıca minerallerden çinko, bağışıklık sistemini güçlendirir. Hindi etinde aynı zamanda fosfor, potasyum, magnezyum bulunur. Hindi, proteinden açısından da son derece zengindir. Çok yağ içermeyen bu etin pişmesi biraz zordur. Hindi eti çocuklara sert geleceğinden bu eti küçük çocuklara kıyma formunda vermek yemelerine yardımcı olabilir.

Malzemeler500 gr. Hindi kıyma1 orta boy kuru soğan3 dilim bayat ekmek½ demet maydanoz1 çay kaşığı kimyon1 paket dolmalık fıstık2 çorba kaşığı zeytinyağı Tuz

Patates Cips2 adet patates1 diş sarımsak1 tutam kimyon1 tutam tuz1 tutam tatlı kırmızı toz biber2 çorba kaşığı zeytinyağı

Dip Sos1 çay bardağı süzme veya normal yoğurt1 adet avokado

HazırlanışıKıyma bir kâseye koyulur. İçine bayat ekmek ufalanır, yıkanıp ince doğranmış maydanoz, kimyon, kuru soğan, fıstık koyulur. İyice yoğurularak el ile top köfte şekli verilir. 2 çorba kaşığı zeytinyağı koyulmuş kâseye köfteleri alarak her tarafının yağlanması sağlanır. Köfteler ısıya dayanıklı bir kap içine dizilir.

Patatesler ince (2-3 mm) doğranır. Zeytinyağı bir kâseye dökülür ve içine tüm baharat ile dövülmüş sarımsak ilave edilerek iyice karıştırılır. Doğranmış patatesler bu yağ ile karıştırıldıktan sonra yer varsa köftelerin yanına yok ise ayrı bir fırın tepsisine fırın kâğıdı serilerek üzerine serpiştirilir.

170 derece önceden ısıtılmış fırında 30 – 40 dakika kadar pişirilir.

Dip sos için; Avokado ezilir ve yoğurt ile karıştırılır.

NOT: Çocuğunuz 1, 2 yaş civarında ise köfteyi fıstıksız yaparak yanına patates cipsi yerine püresi ile yedirmeniz daha doğru olacaktır.

ARALIK 2014SAYI 17

49

YULAFLI ATIŞTIRMALIK (4 yaş ve sonrası )

YEMEK TARİFLERİ

50

Dr. Mahir Gülcan’ın notu:Yulaf protein ve karbonhidrat içerir. Lif, omega 3, omega 6, yağ asitleri, kalsiyum, bakır, demir, magnezyum, fosfor, potasyum, manganez, çinko ve selenyum açısından zengindir. Özellikle kolon ve meme kanseri üzerinde kansere karşı koruyucu etkisi vardır.

Kan şekerinin düzenlenmesine de yardımcı olur. Tarif içerisinde yer alan kuruyemişler de antioksidan kaynağı olup pek çok vitamin içerirler. Ara öğün olarak kullanılabilecek, okula giden çocukların çantasına koyulabilecek iyi bir alternatif.

Malzemeler1 çorba kaşığı tereyağı½ çay bardağı bal1 çay bardağı süt (tam bardaktan biraz az olabilir)1 su bardağı yulaf½ çay bardağı Hindistan cevizi1 çay bardağı ay çekirdeği içi, iri dövülmüş ceviz, badem veya fındık içi.1 çay bardağı kuru meyve küp küp kesilmiş (gün kurusu, incir, üzüm vb.)

HazırlanışıFırın 150 derece ısıtılır. Tereyağı hafif ateşte eritilir ve çok soğumadan bal ile karıştırılır. İçerisine süt ilave edilerek iyice karıştırılır. Bu karışıma yulaf, Hindistan cevizi, ay çekirdeği, kuru meyve, kuruyemiş ilave edilir ve fırın kâğıdı serilmiş tepsinin üzerine bir kaşık yardımıyla dökülür. Yine kaşık yardımıyla üzerine bastırarak yarım veya bir santim kalınlığında tabaka haline getirilir, tepsi fırına yerleştirilir. 20 - 25 dakika üzeri hafif kızarana kadar pişirilir. Fırından çıkarılan tabaka soğumaya bırakılır. İyice soğuyunca kesilerek veya el ile parçalayarak başka bir tabağa alınır ve buzdolabında bir süre daha soğutularak servis edilir.

ARALIK 2014SAYI 17

51

YENİ YIL İÇECEĞİ (1 yaş ve sonrası)

YEMEK TARİFLERİ

52

Dr. Mahir Gülcan’ın notu:Meyvelerin gücü adına!Meyveler bol miktarda lif içerir ayrıca vitamin ve mineral açısından da zengindir. Doğal şeker içerdikleri için çocuk beslenmesinde mümkün olduğunca kaçındığımız rafine şeker yerine kullanılabilir. Ancak yine de şeker içeriği nedeniyle ölçülü yemekte fayda vardır. Özellikle kilo sorunu olan çocuklara meyve suyu yerine meyveyi bütün olarak yedirmek daha faydalıdır.

Hem daha az kalori almış olurlar hem de içeriğindeki lif daha uzun süre tokluk hissi yaratır. Özel günlerde çocuklara ikram edeceğiniz kalorili içecekler yerine taze meyvelerden elde edilen böyle bir içecek hazırlamak daha faydalı olacaktır. İçecek, açıkta durduğu sürece vitamin kaybına uğrayacağından, hazırlandıktan sonra kısa sürede servis edilmesi daha faydalıdır.

Malzemeler1 Elma10 Mandalina1 Portakal1 Litre su1 Armut1 Nar3 – 4 parça buz

HazırlanışıElma ve armut ince çubuklar halinde kesilir. Pek çok rendenin yan tarafları bu iş için uygundur. Eğer çubuk şeklinde kesme imkânı yoksa küp küp doğranabilir. Mandalinanın ve narın suyu sıkılır. Portakal soyularak küp küp doğranır. Genişçe bir kâseye 1 litre su ve buz koyulur. İçine tüm meyveler ve meyve suyu ilave edilir. Kepçe kullanarak bardaklara servis edilir. Arzuya göre nar taneleri ile de süslenebilir. Yine isteğe göre ilave edilen su miktarı azaltılabilir.

ARALIK 2014SAYI 17

53

BLOG YEMEK YAZARI TUĞBA ESENTEPE

Tuğba

54

Sevgili okuyucular merhaba;

İki kız çocuğu olan, sosyal mi sosyal, detaycı mı detaycı olan bir yemek yapma aşığıyım. Hazır gıda düşmanı, özellikle yemek tariflerini okumayı, araştırmayı, yeni tarifler yaratmayı çok seven ve her yeni öğrendiği tarifi ev halkına yapıp yediren genç bir anneyim.

Bu misyonumun yanında; eski bir yemek dergisi yazarı, yeni bir gastronomi sayfası yazarı, yemek workshoplarının aşığı, yani kısacası yemek ile ilgili olan her şeyin içerisinde olan bir anneyim. Sizlere bu sayfada her ay hafif, pratik, çalışan anneleri de düşünerek hazırlanabilecek leziz mi leziz, sağlık dolu tarifleri deneyecek ve paylaşacağım.

ARALIK 2014SAYI 17

Esentepe

[email protected]

55


KESTANELİ KÜTÜK PASTA (1 yaş ve sonrası)

56

ARALIK 2014SAYI 17

Malzemeler3 adet yumurta3 çorba kaşığı bal1/2 su bardağı sıvıyağ1 paket kabartma tozu1,5 su bardağı tam buğday unu1 su bardağı süt3 çorba kaşığı bal3 çorba kaşığı un1 adet muz30 adet kestane1 paket labne peyniri3 çorba kaşığı bal 3 çorba kaşığı kakao

HazırlanışıYumurta ve bal çırpılır. İçerisine yağ, un ve kabartma tozu ilave edilip fırın tepsisine pişirme kağıdı serilip üzerine kek harcı yayılır. 170 C ısılı fırında 25 dakika pişirilir. Pişirme kağıdının altına ıslak bir bez konur ve kek nazikçe rulo haline getirilir. Kestanelerin üzerine bıçakla çizik atılıp yaklaşık 10 dakika haşlanıp kabukları soyulur.Kreması için; süt, un ve bal yoğunlaşana kadar pişirilir ve içerisine 1 adet muz ezilir ve kestanelerin yarısı ilave edilir. Rulo kekin arasına soğumuş krema koyulur. Labne, bal ve kestane birbirine katılır ve rulo pastanın üzerine sıvanır.Kakao ile süslenir.

Dr. Mahir Gülcan’ın notu:Kestane, mineral ve vitaminler bakımından oldukça zengin bir yemiştir. Yüksek oranda lif içeren kestane sayesinde, bağırsaklardaki aşırı kolesterol emilimi azalır. Kabızlığa karşı etkili bir besindir. Omega -3 ve Omega-6 yağlarını içeren Kestanenin, öğrenme ve hafıza üzerinde olumlu etkileri vardır. Alzheimer hastalığının önlenmesinde önemli bir yere sahiptir.

Ancak 3 kestanenin yaklaşık 1 dilim ekmek ile aynı kaloride olduğunu unutulmamalı ve obezite riski olan çocuklara kontrollü yedirilmelidir. Kötü kollesterolle savaşırken, iyi kolesterolü yükseltir. Kalp sağlığını korur. Kestanede aynı zamanda potasyum, bakır, magnezyum, sodyum, demir, kalsiyum ve antioksidanlar gibi mineraller ile B1, B2, C vitaminleri bulunmaktadır. Linoleik asit içeren, yüksek düzeyde esansiyel yağ asidine sahiptir. Kestanenin ayrıca trigliseridi düzenlediği kanıtlanmıştır. Fiziksel ve zihinsel yorgunluğa karşı oldukça önemli bir besindir. Çocukların genellikle severek yedikleri bir besin olma özelliği nedeniyle yılbaşı pastanıza da lezzet katacaktır.

Pastanın miktarına lütfen dikkat edelim! Ölçüyü kaçırmayalım.

57


TAVUKLU KEREVİZ SALATASI (1yaş ve sonrası)

58

ARALIK 2014SAYI 17

Malzemeler1 adet kereviz 1 su bardağı süzme yoğurt1 adet yeşil elma ( granny )50 g ceviz 1 parça tavuk butTuz1 diş sarımsakKaranfil2 adet portakal

HazırlanışıPortakallar bıçak yardımı ile oyulur, içleri boşaltılır. Karanfiller süslenmek için arzu edilen şekilde portakalın kabuğuna batırılır. Kereviz ve elma rendelenir. İçerisine ufalanan ceviz, haşlanmış ve küp kesilmiş veya iyice didiklenmiş tavuk eti ve ezilmiş sarımsak da ilave edilir. Yoğurt ve tuz ile karıştırılıp portakalların içerisinde servis edilir.

Dr. Mahir Gülcan’ın notu:Kış sebzeleri arasında yer alan sevilmeyen bu sebze, mükemmel bir A ve C vitamini kaynağıdır. Vücudun vitamin ihtiyacının bir bölümünü karşılamaya yardım eder. Yapısında potasyum, sodyum, kalsiyum ve manganez gibi çok çeşitli mineraller içerir. Soğuk algınlığı, grip ve nezle gibi kış hastalıklarının iyileşmesine yardım eder. Antioksidan etkisi olan kerevizin içerisindeki “fitalid” adlı madde, kandaki stres hormonunu azaltıcı etkisi ile hipertansiyonu ve kolesterolü dengelemektedir. Ayrıca bu salatada bulunan yoğurt, elma, ceviz, sarımsak ve portakal da, içerdikleri vitamin, mineral, antioksidan ve probiyotik özellikleri ile mükemmel bir sağlık karışımı olmuş. Bu salata aracılığı ile sarımsaktan da kısaca bahsedelim. Sarımsak A, B, C ve E vitamini içerir. Sarımsak için doğal antibiyotik dendiğini çoğu zaman duyarız. Bağışıklık sistemimizi destekleyerek enfeksiyonlara karşı vücudu güçlü kılar. Küçük çocuklar keskin kokusu ve onlara acı gelebilecek tadı nedeniyle yemek istemeyebilirler.

59

EXECUTIVE CHEF AYŞE DİNLER

60

ARALIK 2014SAYI 17

Bu ay hem yılbaşı kutlamalarının yoğun olduğu bir ay, hem de okulda derslerin. Çocukların ve sizlerin çok severek yiyeceği pratik balık şiş tarifimi paylaşıyorum. Yanında sofranızı şenlendirecek limonlu ve zerdeçallı pilav tarifim var. Şimdiden ellerinize sağlık. Sağlıklı ve leziz bir ay ve yeni yıl geçirmeniz dileğiyle.

Sevgiler...

Executive Chef Ayşe Nil [email protected]

61

BALIK ŞİŞ (1 yaş ve sonrası)


62

Malzemeler2 adet 300-400 gr ağırlığında levrek, satın alırken balıkçınıza derisiz fileto istediğinizi mutlaka söyleyin (24 eşit parçaya bölünmüş)300 gr somon(12 eşit parçaya bölünmüş)1 adet kapya biber, şişe geçirilmek üzere iri kareler halinde doğranmış8 adet kabuğu soyulup, sapı çıkartılmış kültür mantarı1 adet dolmalık biber şişe geçirilmek üzere iri kareler halinde doğranmış50 gr tereyağı

Sosu için:5 çorba kaşığı zeytinyağı1 cay kaşığı tatlı toz biber1 adet küçük boy rendelen miş kuru soğan1 çorba kaşığı ince kıyılmış taze kekik ya da 1 cay kaşığı kuru kekik1 adet kuru defneyaprağı (elinizle küçük parçalara ayırın)

HazırlanışıSos malzemeleri, balıkların içine koyulup bekletilebileceği kapaklı bir kapta karıştırılır.24 eşit parçaya bolünmüş ve yıkanıp süzülmüş levrek, 12 eşit parçaya bölünmüş ve yıkanıp süzülmüş somon eklenerek, en az 2 saat balıklar sosta, buzdolabında bekletilir. Sosta dinlenmiş balıklar, doğranıp hazırlanmış biberleri, mantarı ve sisleri alıp, şişlerinizi dizmeye başlayın. Mantar ve ya biber ile başlayıp bitirin. Levrek ve somonun birbirleriyle direkt temas etmesi daha leziz bir sonuç verir. O yüzden aralara biber ve mantarı yerleştirin ve ayni sıralamayı diğer sisler içinde yapın.Fırını 180 dereceye ayarlanır. Hazırlanan şişler fırın kabına ya da tepsisine dizilip üzerine sosu dökülür. 50 gr tereyağı eritilip şişlerin üzerine gezdirilir. Önceden ısıtılan fırında 18-20 dk pişirilip servis edilir.

Dr. Enver Mahir Gülcan’ın Notu:Çocuğunuz yaşı küçük ise (1 yaş gibi) yemeğin balık kısmından ufak ufak parçalar tattırabilirsiniz. Beslenmenin başlıca yiyecekleri arasında olan balık, birçok kişi tarafından sevilerek tüketilir. Bu leziz yiyecek sağlık açısından da oldukça faydalıdır. Herkesin bildiği gibi yüksek oranda omega 3 yağı içerir. Önemli miktarda A, B2, B3, B12, D ve E vitaminleri ve folik asit, fosfor, kalsiyum, sodyum, selenyum bulundurur. Bol miktarda protein barındırır. Kan basıncını düşürür, kalp ritmini düzenler ve kalp krizi riskini azaltır. Güçlü bir antioksidandır. Kemiklerin güçlenmesine yardım eder ve özellikle sürekli sınavlarla boğuşan çocuklarımızın zihin yorgunluğunu giderir. Bağışıklık sistemini güçlendirirerek hastalıklara kolay yakalanma riskini azaltır. Kan şekeri seviyesini düzenler, bu yüzden şeker hastaları için yararlıdır. Vücuttaki toksin seviyesini düşürmeye yardım eden balık, aynı zamanda kolesterolün dengelenmesinde de etkili rol oynar. Kansere yakalanma riskini azaltır. Vücuttaki yağ birikimini önlediği için obeziteyi engeller. Büyüme ve gelişmeye katkı sağlar. Yaşlı insanlar, çocuklar, hamile ve emziren kadınlar özellikle balık yemelidir. Herkes tarafından bilinen başka bir özelliği de gözlere olan faydasıdır.

ARALIK 2014SAYI 17

Tarifimde kolaylıkla bulabileceğiniz levrek ve somon kullandım. İstediğiniz fileto edilebilen balık türlerini kullanabilirsiniz. Dip balıkları fazlaca civa ve ağır metalleri çektiğinden tercih etmiyorum. Arzu ederseniz daha küçük parçalara bölerek çöp şiş şeklinde de hazırlayabilirsiniz.

63

YUMURTASIZ PORTAKALLI CUPCAKE (1 yaş ve sonrası)


64

ARALIK 2014SAYI 17

Malzemeler

1 su bardağı tam tahıllı un1 su bardağı beyaz un ½ su bardağı süt1 çay bardağı sızma zeytinyağı veya eritilmiş tereyağı¾ su bardağı portakal suyu½ su bardağı bal1 paket kabartma tozu1 portakal kabuğu rendesi

Hazırlanışı

Bir kabın içerisine un, portakal kabuğu rendesi, bal, kabartma tozu, tuz koyulur ve iyice karıştırılır. Bir çırpma teli kullanarak ve malzemeyi devamlı karıştırarak portakal suyu, sızma zeytinyağı ve süt ilave edilir. El ile karıştırmaya devam edilir. Hamur kalıplara üstte yarım parmak boşluk bırakacak şekilde doldurulur. 180°C önceden ısıtılmış fırında yaklaşık 30 -35 dakika pişirilir.

Dr. Enver Mahir Gürcan’ın notu

Özellikle besin alerjileri, daha doğru bir değimle, besin protein alerjileri, son yıllarda oldukça yaygın görülmektedir. Bu tip çocuklarda özellikle sindirim sistemi etkilenerek, reflü benzeri kusmalar, yeme bozuklukları, beslenmeyi reddetme, karın ağrısı, kanlı-mukuslu kaka yapma, ishal gibi bulgular görülür. Süt ve yumurta proteini, özellikle gıda alerjisi yapan besinlerin başında gelir. Tarifi verilmiş olan cupcake, yumurta yiyemeyen, yumurtaya alerjik çocuklar için güzel bir seçenek olabilir.

65

ANNELERDEN - NURGÜL DEMİR GÜZEL

Nurgül Demir GüzelAnne ve Blogger / www.bebegimalerji.wordpress.com

ARALIK 2014SAYI 17

67


SÜTSÜZ YUMURTASIZ PUF PANCAKELER (1 yaş ve sonrası)

ARALIK 2014SAYI 17

Malzemeler

1/4 elma 1 su bardağı su 1 su bardağı un veya tam buğday unu (tam buğday unu çok kabarmayacaktır )1 çorba kaşığı sızma zeytinyağıYarım paket kabartma tozu½ paket vanilya Bir tutam tuz

Hazırlanışı

Elma cam rendede rendelenir veya rondoda püre haline getirilir. Tüm malzeme iyice karıştırılır. Boza kıvamında bulunan malzemeden bir yemek kaşığı kadar alınıp, önceden ısıtılmış ve yağlanmış yanmayan bir tavaya dökülür. Üzerinde gözenekler oluştuğunda arka yüzü çevrilir ve arkasının da pişmesini sağlayın.Not: Puf puf olması nedeniyle çocuklar kolay yiyebiliyor ve hoşlarına gidiyor. Pekmez veya bal ile ikram edilebilir. Tatlı sevmeyen minik gurmeler için, dereotu gibi farklı alternatifler ile hazırlanabilir.

Dr. Enver Mahir Gülcan’ın notu:

Çocuklara 1 yaşına kadar bal vermediğimizi hatırlatmak isterim. Bir yaş üzeri çocuklara bal ile servis edebilirsiniz. İçine vanilya yerine değişik meyve kabuğu rendesi gibi koku veren malzemeler koyabilirsiniz. Ayrıca elmaya yakışan tarçın da kullanılabilir.Bu tarif yine süt ve yumurta proteinine alerjisi olan çocuklar için iyi bir seçenek.

69


SÜTSÜZ TEREYAĞSIZ İRMİK HELVASI (Emziren anneler için)

ARALIK 2014SAYI 17

Malzemeler1 su bardağı irmik1 su bardağı üzüm pekmezi2 su bardağı sıcak su2 adet rendelenmiş elma2 çorba kaşığı sızma zeytinyağı

Üzeri için - Tarçın

Hazırlanışı

Üzüm pekmezi ile yapılacak ise;İrmik tencereye koyulur ve pembeleşinceye kadar orta derece ateşte sürekli karıştırılarak pişirilir. İrmik pembeleştiğinde sıcak suyu ve rendelenmiş elma eklenerek karıştırılır. Ocak kısık ateşe alınır ve karıştırmaya devam edilir. İrmiğin suyu çekmesini beklenir. İrmik, suyu iyice çektiğinde sızma zeytinyağı ve üzüm pekmezi helvanın üzerinde gezdirilir. Helva iyice karıştırılır. Ocak kapatılarak helva demlenmeye bırakılır. Ilındığında tabaklara servis edilir. Üzeri tarçın ile süslenebilir.

Şeker ile yapılacak ise; İrmik tencereye koyulur ve pembeleşinceye kadar orta derece ateşte sürekli karıştırılarak pişirilir. Diğer yandan sıcak su ve şeker iyice karıştırılır. (Şeker, su içinde erimiş olmalı). İrmik pembeleştiğinde su ve şeker karışımı ile rendelenmiş elma eklenerek karıştırılır. Ocak kısık ayara alınır. İrmiğin suyu çekmesi beklenir. İrmik, suyu iyice çektiğinde sızma zeytinyağı helvanın üzerinde gezdirilir ve iyice karıştırılır. Ocak söndürülür. Helva demlenmeye bırakılır. Ilındığında tabaklara servis edilir. Üzeri tarçın ile süslenebilir.

Not: Emziren annelerin tatlı isteğini kısa sürede karşılaması ve lezzetli olması açısından çocuktan ziyade anne için iyi bir alternatif.

Dr. Enver Mahir Gülcan’ın notu:Bu tarif yazar arkadaşımızın da belirttiği gibi anneler için daha uygun. Kavurma işlemi gördüğü, şeker içerdiği için çocuklara vermenizi önermiyoruz. Emziren annede irmiği çok uzun süre kavurmamalı hafif pembeleşince bırakmalıdır. Çocuk beslenmesinde renk değişimi olana kadar kavurma işlemi tercih etmediğimiz bir yaklaşımdır. İrmiğin içeriğindeki E ve B vitaminleri bulunur. Düşük glisemik indeksi ve kolay sindirilebilir oluşuyla küçük çocukların tatlılarında sıkça yer alır. Karbonhidrat ve protein içerdiğinden bebek ve çocuk beslenmesinde çok kullanılır. Glisemik indeksi düşük olduğundan kana hızlı karışmaz. Üzüm pekmezine gelince… Pekmez iyi bir karbonhidrat ve enerji kaynağıdır. Vücudun kalsiyum, demir, potasyum ve magnezyum ihtiyacının büyük kısmını karşılar. Vücutta kan yapımında kullanılması, enerji vermesi, iştah açması pekmezin önemli özelliklerindendir. Gebelikte bebek gelişimi ve anne adayları için çok faydalı bir besindir. Üzümün içeriğinde bol miktarda antioksidandan ve fenolik maddeler bulunur. Özellikle küçük çocuklarda diğer pekmez çeşitleri yerine üzüm pekmezi tercih edilmelidir.

71

TANITIM

ÇOCUK BESLENMESİNDE ET SEÇİMİNİN ÖNEMİ

Mahallenin Kasabı

72

ARALIK 2014SAYI 17

Et ve et ürünleri seçimi annelerin en hassas olduğu konulardan birdir. Et, yapı olarak en çabuk bozulabilen, zararlı bakteri üretebilen gıdaların başında geliyor. Ayrıca etin hangi şartlarda üretildiği, kaynağı olan hayvanın sağlıklı olup olmaması, gibi hususlar da büyük önem taşıyor. Özellikle eti köfte formunda alıyorsanız kesinlikle güvenebileceğiniz bir markadan almanızı öneriyoruz. Çünkü köfte içine hayvanın hangi bölgesinden alınan etin koyulduğunu nelerle harmanlandığını tüketicinin bakarak anlaması mümkün değil.

Demir yönünden zengin olan kırmızı et, bebekler ek gıdalara geçtikten bir süre sonra et suyu ve kıyma formunda sebze çorbalarına katılarak çocukların beslenme düzeninde yerini alır. İlerleyen dönemde çocuk büyüdükçe parça et ve köfte olarak sofralarımızda sıkça yer verdiğimiz bir besindir.

Çocuk beslenmesinde haftada en az 3 gün yer verdiğimiz etten faydalanalım derken zarar görmemek için etin kaynağı, hayvanın nasıl beslendiği, hayvana kullanılan ilaçların kontrollü olup olmadığı, etin transferi sırasında oluşturulan soğuk zincirin uygun koşullarda olup olmaması gibi noktalar önem arz eder.

Bu noktada et üretim ve satışına yeni nesil bir yaklaşım getiren “Mahallenin Kasabı” markası, pazarda üretici güvenilirliğini ön plana çıkararak, konuya şeffaf bir yaklaşım

73

TANITIM

getiriyor. Şirketin “Etinizin geçmişini küpe numarasından öğrenin” uygulaması son derece yerinde ve iyi bir uygulama. Böylelikle aldığınız et ile ilgili bilgilere ulaşabiliyorsunuz.

Mahallenin Kasabı, özellikle çalışan annelerin vakitsizlik sebebiyle sıkça başvurduğu hazır köfte alımı konusunda da yaratıcı bir uygulama başlatarak çocuklara yönelik bir reyon oluşturmuş. Çocukların sevebileceği, kırıntı veya kıkırdak içermeyen, % 100 dana etinden oluşan eğlenceli köftelerin yanı sıra yine çocuklara hazırlanan pirzola ve diğer ürünleri de reyonda bulmak mümkün.

Bu noktada etin geçmişini takip edebilmek, saklanma ve transfer koşullarına, köftenin

ve kıymanın içeriğine güvenebilmek anneyi rahatlatırken; uçak, otomobil, ay, yıldız gibi çocukların ilgisini çekecek modellerde hazırlanan köfteler ve diğer sağlıklı et ürünleri de çocuğun hem göz hem damak zevkine hitap ediyor. Ayrıca şekilli sunumlar iştahsız, yemek yemekte zorlanan çocuklar için bir alternatif oluyor.

Barın Çiftliği’nde hijyenik bir ortamda, doğal yemlerle beslenen ve büyütülen hayvanlardan elde edilen et ürünlerinin tüketiciye ulaşmasını sağlayan Mahallenin Kasabı, yaratıcı fikirleri ile çocukların da sağlıklı et tüketimine yönelik girişimde bulunarak yemek yemeyi keyifli ve eğlenceli hale getiriyor.

75

Debenhams Kız Çocuk Kırmızı Ayakkabı

29,90

ALIŞVERİŞ

Dagi Erkek Çocuk Pijama

Debenhams Ev İçin Bot

Decathlon Kadin Snowboard Botu

DebenhamsKışlık Tekstil

Debenhams Kız Çocuk Bere

Gap Şerpa Astarlı Bot Kız Bebek 1-5 yaş

Gap Kız Çocuk Elbise

Debenhams Tulum

69,90

179,95

139,95

49,90

99,95

59,97

29,90

59.90

76

159,99

ARALIK 2014SAYI 17

Gap Hayvancık Desenli Triko Tulum

19,99

125,00

119,95 Noel Baba Kapı Süsü - Koçtaş

Noel Baba Kapı Süsü - Koçtaş

149,95

Gap Festive Pileli Elbise

370 $

TOPHILLS Sapphire in Love Set- 2,1ct Safir; 1,10ct Organik Pırlanta

Forever New CL1035 Siyah

Zara Kids Kız Bebek 3 ay - 3 yaş

İnci Deri Ayakkabı Siyah

İnci Deri Dore Ayakkabı

Lumberjack BotNespresso Latissima

129,90

65,95

214,00

199,95

1070,00

77

MODA

78

ARALIK 2014SAYI 17

80

ULTRASON DESTEKLİ

KARIN ESTETİĞİ Hi-Def Liposuction ve Lipoabdominoplasti

ARALIK 2014SAYI 17

Doğumdan sonra tekrar bikini giymek hayal değil! Günümüz modası ve artan sosyalleşme ile birlikte vücut güzelliği

daha belirgin olarak öne çıkmaya başlamıştır. Bu nedenle diyet ve egzersiz

haberleri her geçen gün daha fazla karşımıza çıkmaktadır. İnce bir bel, karın

bölgesinde ince bir karın derisi ve sıkı karın kasları, güzel bir göbek deliği hem

erkek hem de kadınlar tarafından en çok arzulanan görünümdür. Amerikan

Hastanesi Plastik, Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Kliniği’nden Prof. Dr. Selahattin

Özmen konuya ilişkin bilgiler verdi.

Prof. Dr. Selahattin ÖZMEN

Plastik, Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Kliniğiwww.selahattinozmen.com.tr

VKV Amerikan Hastanesi

[email protected]

Karın bölgesi gençlerde daha sıkı ve bel daha ince iken zamanla alınan kilolar ve özellikle doğumları takiben çeşitli sarkmalar, deri çatlakları ve yağlanmalar ortaya çıkar. Bazı bölgelerdeki yağlanmalarla başa çıkmak yapılan yoğun

egzersizlere rağmen mümkün olmamaktadır. Hele de deride “stria” denen çatlaklar oluşmuşsa bunları gizlemek de gidermek de son derece güç olmaktadır. İşte tam bu noktada devreye Plastik Cerrahi uygulamaları girmektedir.

81

Yağlanmanın ya da deri çatlaklarının belirgin olduğu durumlarda hangi uygulama tercih ediliyor?Daha hafif problemleri olan kişilerde çeşitli ameliyatsız tekniklerle ve gelişmiş cihazlarla (radyo frekans, ultrasonik ve lazer destekli ameliyatsız teknikler, çeşitli mezoterapi teknikleri ve dermaroller uygulamaları vb) ile bu sorunlar giderilebilir. Ancak daha ağır deformitelerde; yağlanmanın ya da deri çatlaklarının belirgin olduğu durumlarda liposuction veya karın germe ameliyatlarıyla hastalarımıza istenen düzelmeyi sağlayabilmekteyiz.

Karın bölgesinde belirgin çatlakları ve sarkması olmayan hastalarda klasik liposuction tekniklerinin yanında bir süredir lazer ve ultrasonik liposuction teknikleri de uygulamada yer almaktadır. Özellikle son yıllarda gelişen bu teknolojiler aldığımız sonuçları çok daha rafine bir hale getirmiş ve hasta memnuniyetini çok daha yüksek düzeylere taşımıştır.

Ultrasonik liposuction uygulamalarında iyileşme süreci nasıl gerçekleşiyor?Özellikle ultrasonik liposuction uygulamalarında yağ dokusuna selektif bir müdahale söz konusu olduğundan damar ve sinir dokuları ile diğer yapılar işlemden çok daha az etkilenmekte ve hasta iyileşmesi son derece hızlı olmaktadır.Yağ dokusuna spesifik bir hasar söz konusu olduğundan derialtı dokular korunarak oldukça belirgin bir incelme sağlanabilmektedir.

High Definition Liposuction (VASER Hi-Def)Ultrasonik liposuction uygulamalarında en önde gelen cihazlarda biri VASER’dir. Özellikle son yıllarda incelen kanüller ve özel uygulamalarla kişilerin vücut kontürleri liposuction sırasında titizlikle işlenerek alttaki kasların şekilleri işlem sonrasında belirgin hale getirilebilmektedir. Normal liposuction işlemine göre biraz daha uzun süren bu işlem hastanın uzun yıllar egzersiz yapıp da elde edemediği görünümü kazanmasını sağlamaktadır. Tabii ki bu işlem sonrasında hastanın kendine özen göstermeye devam etmesi ve egzersiz yaparak formunu koruması faydalı olacaktır.

Bu işlemin bir faydası da alınan yağların işlenerek vücuda uygulanmasının mümkün olmasıdır. Alınan yağlar düzleşen poponun desteklenmesine, yüz ve diğer bölgelerdeki yapıların şekillendirilmesinde kullanılabilir. İşlem sonrasında normal liposuctionda olduğu gibi özel bir korse giymek gerekecektir. Özellikle bu işlemlerin kış aylarında yapılmasını tavsiye etmemin bir nedeni de bu korse uygulamasıdır. Yaz aylarında hastaları oldukça rahatsız edebilen bu korseler kışın hastaları sıcak da tutabildiğinden özellikle avantaj da sağlamaktadır.

82

ARALIK 2014SAYI 17

Hi-Def liposuction daha çok bayanlarda uygulanmakta olan liposuction işleminin artık erkeklerde daha da fazla uygulanabilir olmasının yolunu açmıştır. Karın kaslarının, göğüs ve bel bölgesinin şekillendirilmesi erkeklerin “Türk Kası” nın altındaki gerçek kaslarının ortaya çıkmasını sağladığından oldukça popüler bir uygulama olma yolunda ilerlemektedir.

Lipoabdominoplasti nedir ve nasıl uygulanır?Özellikle kadınlarda karın kaslarının gevşemesi ve birbirinden ayrılması erkeklere göre çok daha sık görülen bir problemdir. Karnında yağlanması, deri sarkması ve deride çatlakları olan hastalarda bu deri fazlası ve yağ fazlası tıpkı bir karpuz dilimi gibi buradan çıkarılır, karın kasları dikilerek sıkılaştırılır ve karın düz olarak kapatılır. Bu ameliyat sırasında bazen var olan göbek fıtığı veya diğer fıtıklaşmalar da onarılabilir. Deri sarkıklığı ve yağlanma derecesinin büyük oranda olduğu hastalarda yeni bir göbek deliği yeri oluşturmak gerekecektir.

Karındaki sarkık deri ve çatlaklar bir operasyon ile yok edilebiliyor mu?Karın germe ameliyatlarında memnuniyet oranı genellikle oldukça yüksektir. Ameliyat olan hastalara sorulduğunda pek çoğu “bu ameliyatı tekrar olurdum” şeklinde görüş belirtmektedir. Hastaların zayıf oldukları dönemdeki kıyafetlerini tekrar giyebilmeleri, karınlarındaki sarkık ve saklanamayan deri fazlasının birkaç saat içinde atılabiliyor olması ve hiç bir şekilde gitmeyen çatlakların hemen hepsinin tek ameliyatta yok edilebilmesi onları en çok tatmin eden kısımlarıdır. Gebelik sonrası tekrar bikini giyebilmek pek çok bayanın hayalidir ve bu ameliyatla gerçekleşebilmektedir.

Lipoabdominoplasti tekniği karın germe işlemini daha da rafine hale getirmektedir. Klasik karın germede derialtı yağlanmaya çok fazla müdahale edilemezken VASER liposuction kullanılarak deride yeterli incelme sağlanırken fazla olan deri ve derialtı dokular da çıkarılabilmektedir. Klasik karın germeye göre derinin duyusu çok hızlı bir şeklide geriye dönebilmekte ve iyileşme çok daha hızlı olmaktadır. Bu uygulama için en uygun mevsim hangisidir?İşlem sonrasında hastanın klasik karın germe işlemimdeki gibi bir korse giymesi gerekmektedir. Bu nedenle bu ameliyatların da daha çok bahar ve kış aylarında uygulanmasında fayda vardır.

Ultrason teknolojisinin Plastik Cerrahi uygulamalarıyla birleşmesi daha hızlı, daha kalıcı ve daha iyi sonuçlar alınmasını sağlamaktadır.

83

KISA SÜREDE HARİKA

GÜLÜŞLERBilinen tüm protez

uygulamalarına göre en doğal görünümlü

olan yaprak protezler yani “Porselen laminate

venerler”, doğal dişlerden ayırt edilemiyor. Her türlü ışıkta doğal diş

görünümü veren ve diş dokusunun tüm özelliklerini

yansıtan porselen lamina uygulamaları, özel bir

işlemle ile dişlerdeki bozuk ve farklı renkteki yapıları dahi kapatabiliyor. Güzel

bir gülüşe sahip olmak isteyen herkesin güvenle

yaptırabileceği uygulama, klasik diş kuronlama

yöntemine göre minimal diş dokusu kaybına neden

olur ve dişetlerine de zarar vermemektedir.

Diş Hk. Kerem AdaletDentGroup Estetik Diş Hekimliği

84

ARALIK 2014SAYI 17

DişLerin ön yüzeyine uygulanıyorPorselen laminalar, dişlerin ön yüzeyleri olan dudak ve yanakla temas eden yüzeylerine yapıştırılan, çok ince (0,3-0,5 mm ) yapıdaki uygulamalardır. Dişler kesilmeden sadece dişlerin ön yüzeyinde çok ince bir pürüzlendirme yapılarak uygulanır. Porselen laminalar, çok ince olmaları ve metal içermemeleri sayesinde gelen ışığın aynı doğal dişte olduğu gibi direkt geçmesine veya aynı şekilde ışığın kırılmasına imkân tanır. Bu sayede doğal dişleri mükemmel bir benzerlikte taklit ederler ve estetik görünümleri de son derece başarılıdır.

Üç boyutlu estetik görünüm önceden görülebiliyor Dişlerde herhangi bir işlem yapılmadan önce kişiye porselen lamina uygulamasından sonra nasıl bir diş yapısına sahip olacağını önceden gösterebilmek mümkün. Porselen lamina uygulaması ile yeni bir gülüşe sahip olmak isteyen kişiden ölçü alınır ve diş modelleri elde

edilir. Bu modeller üzerine wax-up yöntemiyle mumdan porselen lamina taklitleri yapılarak hastaya gösterilir. Bu şekilde kişi dişlerinde hiçbir işlem yapılmadan önce üç boyutlu olarak nasıl bir estetik sonuç elde edileceğini önceden görebilmektedir. Dişlerin yüz ile uyumu kontrol edilir, gerekli aşındırma ve ilaveler ile yüze uygun ideal gülüş tespit edilir. 4-7 gün gibi kısa bir süre içerisinde kişi, istediği estetik görünümüne sahip olabilmektedir.

Doğal diş gibi kullanılabiliyor “Porselen Laminate Venerler” yani yaprak porselenler doğru bir yöntemle uygulandığında, kişinin kendi doğal dişleri gibi rahatlıkla kullanabileceği uygulamalardır ve doğal dişler kadar dirençlidir. Yaprak porselenlerin sağlamlığı ve doğal dişler gibi vermiş olduğu kendinden olma hissi çok başarılıdır. Çünkü doğallık yalnızca diş rengi ve şekli ile değil, aynı zamanda doğallık hissi ile de ilgilidir. Yaprak Porselen uygulamalarından sonra bu doğallık hissi %100’e yakındır ve

86

ARALIK 2014SAYI 17

yabancılık hissi neredeyse hiç hissedilmez.Güzel bir gülüş sağlıyor Porselen Laminalar, dişlere zarar vermeden, güzel ve sağlıklı bir gülüş tasarımı sağlar. Bu uygulamaların geniş bir uygulama alanı bulunmaktadır.

Yaprak Porselenler• Ön bölgedeki diş kırıklarında, • Dişlerinin ön yüzeylerinde çeşitli faktörlere (sert fırçalama vb) bağlı olarak gelişen aşınmalarda, • Dişlerdeki renk değişimlerinde, • Çapraşıklığın olduğu ancak ortodontik tedavi görmek istemeyen bireylerde, • Ön dişlerde büyük dolgulara bağlı renk değişikliklerinin olduğu durumlarda, • Dişleri arasında boşluklar, aralıklar olan bireylerde, • Gülme sırasında üst dişleri hiç görünmeyecek şekilde diş boyları kısa olan bireylerde kolaylıkla uygulanabilmekte ve çok başarılı sonuçlar alınmaktadır.

Doğal diş kadar sağlıklı • Yaprak porselenler doğal diş görünümünde ve sağlamdır. • Yaprak porselenler, altındaki diş dokusunun tüm özelliklerini çok iyi yansıttığı için, alttaki diş dokusu kahverengi ve lekeli ise aynı şekilde gösterir. Bu durumda az transparan özellik içeren özel Yaprak Porselen uygulamaları ile iç kısım özel bir boyama tekniği ile boyanır ve bu sayede dişteki kahverengi ve bozuk yapı kapatılır. • Yaprak porselenler çay, kahve ve sigara gibi dış etkenler ile kesinlikle renk değiştirmez. • Dişler küçültülmeden yapılırlar.• Ağız içi adaptasyonu çok kolaydır. • Aşınmalara karşı çok dirençlidir.

87

İNCELEME

Işıl Kayagül kimdir ?İstanbul’da doğdum. Bütün eğitim ve çalışma hayatım İstanbul’da geçti. İstanbul Üniversitesi Sosyoloji mezunuyum. İstanbul’un farklı bölgelerinde Felsefe Grubu Öğretmeni olarak çalıştım. Geçen sene ağustos ayında Buğday Derneği’nin Kaz dağlarındaki Çamtepe Ekolojik Yaşam Merkezi’nde gönüllü olarak bulundum. Oradan çok etkilendim ve Türkiye’deki ekolojik çiftliklerde gönüllülük yapmaya karar verdim. Bir yıldır onu aşkın çiftlikte gönüllülük yaptım. Şahini kanadından tuttum, gül ektim, inşaat için saman taşıdım, ineklerin başını okşadım, arıların hikayesini dinledim,sabun yapmayı öğrendim. Geçen yaz Anadolu Meraları tarafından gerçekleştirilen ‘Bütüncül Yönetim’ eğitimine katıldım. Önümüzdeki süreçte gözlemci ve gönüllü statüsünden, üretici statüsüne geçme niyetindeyim.

Ekolojik Yaşam Gönüllüsü [email protected]

88

ARILAR VE BAL HASADISon yıllarda sıklıkla sorulan bir soru vardır: ‘Satın aldığınız sütün, peynirin, etin,balın sofranıza nasıl geldiğini biliyor musunuz?’ Doğruyu söylemek gerekirse, iki sene öncesine kadar bu soruyla fazla ilgilendiğim söylenemez. Gerek yoğun çalışma saatleri, gerek hazır gıdaya anında ulaşmanın verdiği lüks( !) bu sorunun cevabını araştırmama engel oldu. Son birkaç aydır ise kendimi oldukça şanslı hissediyorum. Ekolojik çiftlikleri ve üreticileri ziyaret ediyorum, gönüllülük yapıyorum, üretim süreçlerini görebiliyorum. Bu süreçte duyarlılığım arttı. Etini, sütünü kullandığımız hayvanların meralarda yeteri kadar otlayıp otlamadığını, ne tür yemler kullanıldığını, hayvanların kötü muameleye maruz kalma risklerini sorgular oldum.

ARALIK 2014SAYI 17

89

İNCELEME

Bu yazıda size ‘bal’dan bahsetmek istiyorum. Aslında arılardan… Geçtiğimiz şubat ayında Filiz Telek’in çağrısı ile Bodrum’da iki gün süren ‘Doğal Arıcılık Eğitimi’ne katılmıştım. Semineri veren kişi Debra Roberts, Amerika’daki Asheville Arıcılık Enstitüsü’nün tasarımcısı ve koordinatörü, doğal arıcılık üzerine pek çok eğitim düzenliyor.

O seminerde, arılardan sanki bireylermiş gibi bahseden, arıların hikayelerini anlatan Debra’dan çok etkilenmiştim. Seminer sırasında Debra Roberts, Datça’da ailesi ile yaşayan Alper Kuyucu’nun tekniğini çok beğendiğini, onun arılığında eğitimler düzenlediğini anlatmıştı.Bu ay Alper Kuyucu’yu ve arılığını ziyaret etme imkanım oldu. Alper Bey, dört kuşaktır arıcılık yapan bir aileye sahip. Arıcılıkta eski ve yeni yaklaşımları sentezleme niyetinde olan Alper Kuyucu, kendi kovanlarını kendisi tasarlamış; ilkbaharda çiçek, yaz ayında kekik, sonbaharda çam balını hasat ediyor. Ayrıca yaz aylarında kovanları yaylalara götürüyor ve yayla balı da elde edebiliyor.

Güneşli bir günde, Gereme Koyu’ndaki arılara ulaşmak için yola çıktık. Yol virajlı ama manzarası çok güzel. Kovanlara yaklaşınca beni de bir heyecan aldı tabii. Şöyle bir soru sordum:‘Arı sokunca ne yapmak gerekir, beni hiç arı sokmadı da!’

Arılar tarafından sokulmam zayıf bir ihtimalmiş, alerjik bir bünyem var ise de gereken yapılırmış. Bunu duyunca rahatladım. Alana vardığımızda ilk önce kovan dışında uçuşmalarını gördüm. Hiç o kadar arı görmemiştim! Arıcılık kıyafeti ve başlığı giydim,Alper Bey sırası ile kovanları açıp arıların durumuna baktı, hasat için uygun çerçeveleri aldı. Heyecanımın yerini giderek hayranlık alıyordu. Arılar çok fazlalar ve vızır vızır çalışıyorlar. ‘Arı gibi’ sözünün nereden geldiğini şimdi daha iyi anladım. Onlardan etkilenmemek elde değil. Alper Bey ile arılar arasında güçlü bir bağ var. Her zaman başlık kullanmıyor, ondan cesaret alarak ben de bir süre başımdaki başlığı çıkardım. Arıların bana, benim de arılara güvendiğim bir andı ve çok güzel bir histi.Bal hasadına gelince, Alper Bey kovandan seçtiği

90

ARALIK 2014SAYI 17

çerçeveleri alıyor, seçilen çerçevelerin üzerindeki sırlar sıpatula benzeri bir aletle alınıyor, çerçeveler kazana koyuluyor ve içindeki balın süzülmesi için döndürülüyor.Bu süre sonunda bal kazanın altında birikiyor ve alttaki musluktan alınıp ambalajlanıyor. Bal yenmeye hazır! Ben bunları gözlerken Alper Bey arıcılıktaki yanlış uygulamalardan bahsetti. Ticari kaygı gözetilerek yapılan yanlış ilaçlamalar, arılardan fazla bal almak için şekerli su verilmesi vb… Bir tüketici olarak sofraya gelen balın öyküsünü bilmemizin ne kadar önemli olduğunu bir kez daha anladım.

Arıların çok özel olduklarını düşünüyorum. Onların çalışma stilinden, kovan içindeki kurallarından öğrenmemiz gereken çok şey var bence. Bala hiç bu kadar yakın olmamıştım. Bana bal hasadını görme fırsatı veren Alper Kuyucu’ya ve ailesine çok teşekkür ederim. Anladım ki, biz yıllarca ekofobik( ekoloji fobisi olan ) bireyler olarak büyümüşüz. Filmlerde insanlara saldıran kuşlar, arılar bilinçaltımıza işlemiş sanki.

‘Korkmadan arıların yanında nasıl duruyorsun?’‘Arıların saldırmaması ne ilginç’ sözleri, bu düşüncemi kanıtlar nitelikte. Ama iyimserim, ekofobiyi aştığımız, doğa ile, hayvanlarla daha fazla bütünleşebileceğimiz günler gelecek, inanıyorum ben.

91

MÜZİK

Müzik Ruhun Gıdasıymış...Bu ay, dersine girdiğim 1. sınıf öğrencimin bana söylediği cümlenin üzerine yazımı yazmak istedim. “Öğretmenim, ben bir şey öğrendim. Müzik ruhun gıdasıymış. Ruhumuz müzik ile mi besleniyor?”

Evet, ruhumuz müzikle besleniyor. Hatta sadece ruhumuz değil vücudumuz, bedenimiz bile müzik ile besleniyor.

Mustafa Kemal Atatürk 14 Ekim 1925’te İzmir Kız Öğretmen Okulu’nu ziyareti sırasında öğrencilerin ‘ Hayatta müzik gerekli midir?’ sorusuna verdiği şu yanıt bugün de aynı etkinliğini korumaktadır. “Hayatta müzik gerekli değildir. Çünkü hayat müziktir. Müzikle ilişkisi olmayan canlılar insan değildir. Eğer söz konusu olan insan hayatı ise, müzik mutlaka vardır. Müziksiz hayat zaten var olamaz. Müzik hayatın ruhu, neşesi, sevinci ve her şeyidir. Yalnız müziğin şekli düşünceye göre değişir.” demiştir.Duyguları incelten ve gönlü yumuşatan müzik türleri, asırlardan beri tedavide kullanılmaktadır. Günümüzde araştırmacılar, beden ve zihin hastalıklarının

tedavisinde müziğin kullanılması konusunda hemfikirdir. Bu konuda yapılan birçok araştırma, doktor ve müzisyenlerin; depresyondan kansere, yüksek tansiyondan kronik ağrılara, akıl hastalıklarına, migrenden uyuşturucu madde bağımlılığına kadar geniş bir sahada tedavi gayesiyle müziği kullandıklarını göstermektedir.

Yüzyıllar boyu insanlar, hastalıkların iyileştirilmesinde çeşitli tedavi yöntemleri kullanmışlar ve çare aramışlardır. Müzik-terapi de en eski tedavi yöntemlerinden biri olup pek çok eski çağ medeniyetlerinde kullanılmıştır. İlkel kabilelerin yaşayışlarında ruhi varlıklar önemli rol oynamış, hekimler çeşitli bitki, ilaç, müzik ve dansı kullanarak hastalarını iyileştirmeye çalışmışlardır. Toplumda hasta insan sağlığına kavuşmak için kendisini bazı güçlere sahip olduğu düşünülen sihirbaza, rahibe teslim etmiştir. Hastalıkların kötü ruh veya cin adı verilen varlıklar tarafından meydana getirildiğine inanılmıştır. Tedavi törenlerinde müzik, dans, ritim ve şarkılar başlıca rol oynamış, hastanın kötü varlık ve ruhlardan

92

ARALIK 2014SAYI 17

Sezi KANDEMİRMüzik Öğretmeni, Sanatçı[email protected]@gmail.com

9 Eylül Üniversitesi Devlet Konservatuvarından mezun olduktan sonra da konservatuvar eğitiminin 1. Kuralı olan doğru eğitmen bulmak için serüvenine Akdeniz Üniversitesi Devlet konservatuvarına devam etmiştir. Lise Mimar Sinan Güzel Sanatlar Fakültesi Devlet Konservatuvarı mezunu olan Sezi Kandemir bu dönem içerisinde yurtiçi, yurtdışı sayısız konser ve resital vermiştir. Türkiye de Mehpare Karamenderes, Tuncay Yılmaz ve Saim Akçıl ile çalışan Kandemir, elde ettiği başarısı sonrasında dünyanın en iyi keman eğitmenlerinden Minctho Mintchev’ tarafından, New Bulgarian Üniversitesine sınavsız girme ve eğitim hakkı tanınmıştır. Eğitim vermeye lise çağlarında başlayan Kandemir verdiği eğitimleriyle de kendisinden söz ettirmektedir. Halen Okyanus kolejleri Halkalı şubesin de müzik ve yetenek kulüp (keman, piyano) öğretmeni olarak kariyerine devam etmekle birlikte sahne performansları da devam etmektedir.

kurtarılması tedavinin temelini teşkil etmiştir. Ses, müzik de bu gizli varlıklarla haberleşmek için bir araç olarak görülmüş, ilaç, su ve otlar ise hastanın vücuduna girmiş olan bu kötü varlıklarla mücadele için kullanılmıştır. Bunların ancak sihirbaz – doktor tarafından danslar, şarkılar ve tütsülerle kullanıldığı zaman etkili olabileceğine inanılmıştır ve bu ritüel müzikle tedavinin temelini teşkil etmiştir.

Günümüzde;1977′de Amerika müzikle tedaviyi bir bilim dalı olarak kabul etmiştir. Müzik terapisi psikiyatri temelli hastalıklarda 1950’lerden bu yana etkin olarak kullanılmaktadır. Türkiye, müzikle tedavinin öneminin henüz farkında değildir. Oysa Farabi, Razi, İbn-i Sina ve Gevrekzade Hasan Efendi gibi Türk âlimleri bu alanda çok önemli çalışmalara imza atmışlardı. Batı dünyası da 20. yüzyılın ortalarında keşfettiği müzikle tedavi, alternatif yöntem olarak değil, geleneksel tıbba uygun ve kuralları kendine has bilimsel bir tedavi yöntemi olarak kabul etmiştir. İkinci Dünya Savaşı’nda yaralanan askerlerin tedavisinde de müzikten yararlanılmıştır. Ardından, 1947’de ABD’nin Michigan Devlet Hastanesi’nde müzik tedavi programına alınmıştır. Böylece bu konuda araştırmalar hızlanır. Depresyon, şizofreni, zekâ geriliği, alkol ve madde bağımlığı ile mücadelede müzik tedavi yöntemine başvurulmuştur. Amerikan Müzik Terapi Birliği 1997’de bir tanımlama yaparak son noktayı koyar: “Müzik terapi, bazı bireylerin fiziksel, psikolojik, sosyal ve zihinsel ihtiyaçlarını karşılamada müziği ve müzik aktivitelerini kullanan uzmanlık dalıdır.”Bugün Batı’da hastane, klinik, gündüz bakımevi, okul, madde bağımlılığı merkezi gibi yerlerde 5 binden fazla uzman ile müzik terapisi uygulamaktadır. Şüphesiz, bunda etkili olan temel faktör son yıllarda müzik ve beyin araştırmalarında elde edilen verilerdir. Müziğin, özellikle serotonin, norepinefrin, dopamin, melatonin, kortizol, adrenalin, testosteron gibi psikiyatrik hastalıkların oluşumunda etkili hormonlara; kan basıncı, solunum ritmi, solunum kalitesi, nabız sayısı gibi fizyolojik olaylara olumlu etki yaptığı artık bilinmektedir.

Yıllardır yapılan bu araştırmalarında gösterdiği gibi müzik ruhun ve hatta tüm bedenimizin ilacıdır. Tabi ki de önemli olan doğru zamanda doğru müziği dinlememiz. Eğer yanlış müzik seçer ve dinlersek, ruhumuz ve vücudumuz buna tepki gösterebilir. Müzik bir ilaçtır ve reçetesiz kullanılmamalıdır. Vücudumuzu nasıl doğru besin ile beslenmesi gerekiyorsa, doğru müzik ile de takviye yapılması gerekmektedir. İşte o zaman müziğin yararlarını görmüş ve hissetmiş olacağız…

93

PROGRAMI NASIL UYGULAYACAKSINIZ:Haftada kendinize 4 gün belirleyerek başlayabilirsiniz. Örneğin: 1. Hafta: Pazartesi – Çarşamba – Cuma – Cumartesi

5 dakikalık ısınmadan sonra. Aşağıda verilen programda yer alan 1. Hafta hareketi, hareket sayısına göre yapılır. Bkznnz: ‘Bacak, karın egzersizi’ 7 defa.

Ardından 2. Hareket olan ‘karın kası’ egzersizine geçilir; 1. Hafta: 8 defa. Sonra ‘kol ve omuz’ egzersizi 1.hafta hareketi; 9 defa …bu şekilde aşağıdaki tüm 9 farklı hareket bitirilir. Ardından set arası 1,5 dakika streching yapılır ve aynı hareketler baştan başlanarak 2.seri olarak tekrar edilir. Egzersiz 2.seri hareketlerden sonra esneme hareketleri yapılarak bitirilir.

ARALIK AYI EGZERSİZ PROGRAMI 1 - Squats (Bacak Kası Egzersizi) 1.Hafta: 7 Tekrar x 2 Seri 2.Hafta: 8 Tekrar x 2 Seri (Set Arası 1,5 dk Streching)3.Hafta: 9 Tekrar x 2 Seri 4.Hafta: 10 Tekrar x 2 Seri ( Set Arası 2 dk Streching)

2- Crunch (Karın Kası Egzersizi)1.Hafta 8 Tekrar x 2 Seri 2.Hafta 9 Tekrar x 2 Seri (Set Arası 1,5 dk Streching)3.Hafta 10 Tekrar x 2 Seri 4.Hafta 11 Tekrar x 2 Seri ( Set Arası 2 dk Streching)

3- Explosive Push Up Knees (Kol ve Omuz Kası Egzersizi)1.Hafta 9 Tekrar x 2 Seri 2.Hafta 10 Tekrar x 2 Seri (Set Arası 1,5 dk Streching)3.Hafta 11 Tekrar x 2 Seri 4.Hafta 12 Tekrar x 2 Seri ( Set Arası 2 dk Streching)

SPOR

E V D E E G Z E R S i Z Z A M A N I

Erkan ÇANKAYA - Beden Eğitimi Öğretmeni, Antrenö[email protected]

Merhaba sevgili okuyucularım,Bu ay sizin için hazırlamış olduğum Aralık ayı egzersiz programında, hiçbir fitness aletine ihtiyaç duymadan evinizde rahatlıkla yapabileceğiniz bacak, karın, kol ve omuz kas gruplarına yönelik hareketleri düzenledim. Bu egzersizleri haftanın 4 günü keyifle yapabilirsiniz. Her çalışmadan önce olası sakatlanmaları önlemek için 5 dakika ısınma ve sonrasında 5 dakika streching (esneme) hareketleri yapmayı unutmayınız. Hareketlerin videosunu www.kidsgourmet.com.tr internet sitemizden izleyebilirsiniz. Fit ve sağlıklı kalın.

94

ARALIK 2014SAYI 17

E V D E E G Z E R S i Z Z A M A N I

95

4 - Lateral Squats (Bacak Kası Egzersizi) 1.Hafta 7 Tekrar x 2 Seri 2.Hafta 8 Tekrar x 2 Seri (Set Arası 1,5 dk Streching)3.Hafta 9 Tekrar x 2 Seri 4.Hafta 10 Tekrar x 2 Seri ( Set Arası 2 dk Streching )

5- Full Sit Up (Karın Kası Egzersizi) 1.Hafta 8 Tekrar x 2 Seri 2.Hafta 9 Tekrar x 2 Seri (Set Arası 1,5 dk Streching)3.Hafta 10 Tekrar x 2 Seri 4.Hafta 11 Tekrar x 2 Seri ( Set Arası 2 dk Streching)

6- Seated Fast Arms (Kol ve Omuz Kası Egzersizi)1.Hafta 9 Tekrar x 2 Seri 2.Hafta 10 Tekrar x 2 Seri (Set Arası 1,5 dk Streching)

3.Hafta 11 Tekrar x 2 Seri 4.Hafta 12 Tekrar x 2 Seri ( Set Arası 2 dk Streching)

7 - One Leg Squats (Bacak Kası Egzersizi) 1.Hafta 7 Tekrar x 2 Seri 2.Hafta 8 Tekrar x 2 Seri (Set Arası 1,5 dk Streching)3.Hafta 9 Tekrar x 2 Seri 4.Hafta 10 Tekrar x 2 Seri ( Set Arası 2 dk Streching)

8- Crunches Hands Overhead (Karın Kası Egzersizi) 1.Hafta 8 Tekrar x 2 Seri 2.Hafta 9 Tekrar x 2 Seri (Set Arası 1,5 dk Streching)3.Hafta 10 Tekrar x 2 Seri 4.Hafta 11 Tekrar x 2 Seri ( Set Arası 2 dk Streching)

9- Sit Flit (Kol ve Omuz Kası Egzersizi) 1.Hafta 9 Tekrar x 2 Seri 2.Hafta 10 Tekrar x 2 Seri (Set Arası 1,5 dk Streching)3.Hafta 11 Tekrar x 2 Seri 4.Hafta 12 Tekrar x 2 Seri ( Set Arası 2 dk Streching)

SPOR

96

ARALIK 2014SAYI 17

STRECHİNG(ESNEME) EGZERSİZLERİ

97

KÜLTÜR & SANAT

“KÜÇÜK İTFAİYE ARABASI” PABUÇ, SADBERK HANIM MÜZESİ KOLEKSİYONUNDAN SERGİSİ

GOODY ÇOCUK TİYATROSU

ÇO

CU

K K

İTA

BI

SE

RG

İ

ÇO

CU

K T

İYAT

RO

SU

Pena Yayınları’nın Resimli Çocuk Kitapları serisinden çıkan “Küçük İtfaiye Arabası” özellikle okul öncesi ve okumaya yeni başlayan çocuklara okuma sevgisini aşılamak için kitap ve oyun keyfini birlikte sunuyor. Çocuklar kitabı okurken, kitapla birlikte gelen oyuncaklar ve pistle keyifli bir oyuna dalacak.

Goody Çocuk Tiyatrosu’nun, tiyatro sanatçısı Nedim Saban tarafından kaleme alınan ve çocuklarda hayvan sevgisini geliştirmek amacıyla projelendirilen müzikli çocuk oyunu. Aralık ayında ise her pazar günü saat 12.00’de Profilo Kültür Merkezi’nde çocuklarla buluşacak oyun, 6 Aralık tarihinde saat 12.00’de Kadıköy Barış Manço Kültür Merkezi’nde ve 27 Aralık tarihinde ise saat 13.00 ve 15.00’te Caddebostan Kültür Merkezi’ne konuk olacak.

Bir ev köpeği ile bir sokak kedisinin dostluğunu anlatan “Bir Dostluk Hikâyesi”, La Fontaine eserlerine de atıfta bulunuyor. Ömür Gedik, Tuna Arman, Reyhan Karaca ve Yavuz Seçkin gibi hayvan haklarına duyarlı sanatçılar fabllardaki karga, öküz, kurbağa ve tilki gibi karakterleri canlandırarak oyuna destek veriyor.

98

ALLİSON WİNN SCOTCH’UN YENİ KİTABI “ZITLIKLAR TEORİSİ

PABUÇ, SADBERK HANIM MÜZESİ KOLEKSİYONUNDAN SERGİSİ

KİT

AP

ARALIK 2014SAYI 17

Kaderini seçen cesur bir kadın..New York Times’ın çok satan yazarlarından Allison Winn Scotch’un yeni kitabı “Zıtlıklar Teorisi” bir anda tüm hayatı değişen bir kadının hikâyesini kader ile özgür iradenin çatışması üzerinden anlatıyor. Willa Chandler-Golden’ın babası yazdığı kitapla dünyayı değiştirir. Milyonlarca hayranı, ‘olan her şeyin bir nedeni vardır’ fikriyle teselli bulur. Her ne kadar Willa babasının teorilerine inanmasa da kendisine yoğun bir hayat bahşedildiğini kabul eder: Güvenilir bir koca ve kariyerinde hızlı bir yükseliş. Sonra sahip olduğu her şeyin birden elinden gidişini görür. Bir karar vermek zorundadır: Bunun bir nedeni vardır deyip geçecek midir, yoksa hayata zıt mı gidecektir?

Vehbi Koç Vakfı Sadberk Hanım Müzesi, kadınların vazgeçilmez tutkusu olan ayakkabıların geçmişine uzanan eşsiz bir sergiye ev sahipliği yapacak. 19. yüzyıldan 20. yüzyılın başına kadar geçen zamana ait ayakkabıların yer aldığı ‘Pabuç, Sadberk Hanım Müzesi Koleksiyonundan’ adlı sergi, 27 Kasım - 31 Mayıs 2015 tarihleri arasında Sadberk Hanım Müzesi’nde görülebilecek. ‘Pabuç, Sadberk Hanım Müzesi Koleksiyonundan’ sergisinde; çoğunluğu Osmanlı’nın son döneminde üretilen ayakkabı ve terlikler oluştururken, Orta Asya, İran, Kuzey Afrika, Hindistan ve Avrupa’nın çeşitli ülkelerinden de örnekler yer alıyor. Cumhuriyet’in ilk yıllarında üretilen ayakkabıları da kapsayan 127 parçalık koleksiyon, geleneksel anlayışın yanı sıra Batı modasını yansıtan çizme, bot, ayakkabı, terlik ve nalın gibi çeşitli modelleri de bir araya getiriyor.

99

OYUN & AKTİVİTE

EV YAPIMI GLÜTENSİZ OYUN HAMURUMalzemeler1 su bardağı pirinç unu ½ su bardağı tuz1 su bardağı su1 çorba kaşığı sıvıyağGıda boyası (isteğe bağlı)

Hazırlanışı:Tüm malzemeye bir kaba boşaltarak orta ateşte kaynayana kadar karıştırarak pişirin. Kabarcıklar oluşmaya başladığında ocaktan alın. Yoğun bir kıvam alana ve soğuyana kadar ara ara karıştırarak bekleyin. Kıvamı yoğunlaşıp soğuduğunda tencereden alarak el ile yoğurun.Renk için gıda boyası kullanacaksanız bunun da içeriğini almadan önce kontrol ediniz.

100

EVDE YILBAŞI EĞLENCESİ

ARALIK 2014SAYI 17

Yeni yılı evde ailece geçirmek isteyenler için klasikleşmiş oyunlar ve onların yeni versiyonları eğlence kaynağı oluyor. İşte bu oyunlardan bazıları..Twister, Süper Doktor, Jenga Boom, Game of Life Star, Monopoly Milyoner, Monopoly Elektronik Bankacılık, Tabu, Tabu Junior ve Tabu XL.

• Twister: Hem kız hem de erkek çocuklar için en eğlenceli seçeneklerden biri. Sağ el sarıya, sol el kırmızıya, sağ ayak maviye derken Twister’da devrilmeyen oyunu kazanıyor. Twister, bu yılbaşı da herkesi eğlenceye kilitliyor.

• Süper Doktor: Süper Doktor ile çocuklar kulaklık, raptiye gibi komik ameliyat parçalarını dikkatlice çıkarıp bip sesini duymadan ameliyatı tamamlamaya çalışıyor. Süper Doktor ile hem eğleniyor hem de el becerilerini geliştiriyorlar.

• Tabu Junior: Çocuklara özel Tabu ile yılbaşı partinizde minikler de çok eğlenecek. Yasak kelimeleri kullanmadan en çok kelimeyi arkadaşlarına anlatan takım oyunu kazanıyor.

• Jenga Boom: Jenga Boom ile yılbaşında eğlence patlamasına hazır olun! Süreniz hızla tükenirken kulenin dengesini bozmadan tahta blokları çekip üzerine yerleştirin. Büyük patlamadan önce denge konusundaki ustalığınızı gösterin!

• Game of Life Star: Bu yılbaşını film yıldızı, efsanevi bir sporcu ya da popstar

olarak geçirmeye ne dersiniz? Game of Life Star ile hayallerinizdeki kariyeri seçip ünlülerin dünyasına adım atın. Çarkı çevirin ve Game of Life Star’ın sürprizlerle dolu dünyasında gezintiye çıkın.

• Monopoly Milyoner: Sıra dışı oyun alanı ve paralarıyla herkesin kendini gerçek bir milyoner gibi hissettiği Monopoly ile yılbaşı partinizde lüks yaşamın tadını çıkarın.

• Monopoly Elektronik Bankacılık: Eğlencede teknolojiden vazgeçmeyenlerin bu yılbaşı da favorisi Monopoly Elektronik Bankacılık... Monopoly oynarken para transferinde nakit kalabalığı bitiyor, elektronik ünite ve bank kartlarıyla oyunun temposu bir an olsun düşmüyor.

• Tabu: Diyolaglarıyla ünlü, kahkaha yüklü efsane Tabu ile yılbaşı partinizde eğlenceyi garantileyin. Üstelik Oyun Değiştirme Zarı ile oyun 5 farklı şekilde oynanabiliyor.

• Tabu XL: Tabu XL, yılbaşı partileri için bol kahkahalı ve sıra dışı bir oyun... Bu oyunda kelimeleri sadece Tabu kelimelerini kullanmadan değil sınırlı sayıda kelimelerle çizerek ve mor kuklayı kullanarak da anlatabilirsiniz.

Tabi geçmişten gelen klasik yılbaşı oyunu Tombalayı da unutmamak gerekir.

www.kidsgourmet.com.tr

AYLIK ÇOCUK VE BESLENME DERGİSİ ARALIK 2014 / SAYI 17

MOBİL UYGULAMA İNDİRİN

Kids&Gourmet e-dergiyi IPhone, IPad için Apple Store’dan Kids&Gourmet uygulamasını ve diğer tüm mobil cihazlardan okumak için Turkcell Dergilik, Dijimecmua ve dMags uygulamalarını indiriniz.

WEB’DEN OKUYUNe-dergiyiwww.kidsgourmet.com.tr, www.dijimecmua.com, ve www.issuu.com’dan okumak için adreslere tıklayınız.

kids&gourmet aralık sayı 17

Documents