İsmail hakkı bursevi ruhul beyan tefsiri 1-10 cilt_part1

2741

Click here to load reader

Upload: seoe-

Post on 09-Nov-2015

6.959 views

Category:

Documents


1.139 download

DESCRIPTION

Ruhul Beyan Tefsiri

TRANSCRIPT

  • A

    RUHU'L A BEYAN

    . A

    TEFSIRI 1

  • YEN1DEN GOZDEN GE
  • MUHTASAR --. --.

    RUHU'L--BEYAN A TEFSIRI

    ismail Hak.k1 Bursevi ihtisar Eden: Muhammed Ali Sabuni

    BiIUNCi CiLD

  • Damla Yay1nevi No: 211 Rfih'ul-Beyan Tefsiri Cilt: 1

    ISBN 975-381-117-9

    DAMLA YAYINEVI Prof. K. ismail Gurkan Cad. No: 6

    Cagaloglu-iSTANBUL Tel: 0.212. 514 28 28 (pbx}

    526 21 99 Faks: 0.212.528 24 01

    Yaym Hakk1: Copyright DamlaYaymevi Ltd. $ti. Dizi - Montaj: Damla Yaymevi Bask1 Cllt: Erkam Matbaas1, Ba~ak~ehir - istanbul 2012 / 7.

    www.damlayayinevi.com. tr

  • TERCUME HEYETi Abdullah OZ -
  • SUNUS

    Alemlerin Rabbi, Rahman, Rahim ve Din Giinti'niin sahibi olan, insanlar i9in yol gosterici ve dogruyu egriden ay1nnan1n a\:ik delillerini i~eren Kur'an'1 bize gonderen Allah' a sonsuz. hamdederim.

    Hak Kitab11 bize teblig eden, Kur'an'ca yaan1ay1 bizzat hayatiyla bize ogreten, boylece her iyi eyde bize en gi.izel omek ol~ sevgili Peygamberi-miz, Efendimiz Hz. Muham1ned Mustafa (a.s.)'ya, onun al ve ashab1na, en de-rin ihtiramla, salat ve selam.lanm1 arzederi.m.

    Kur'an, Allah kitab1du. Biz de Allah kullan. Rahman ve Rahim olan Al-lah, bize merhamet ederek, biz kullann dogru yoldan sap1namas1 i

  • 8 SUNU$

    alimlerimiz eserler ve1miler, tefsirler yazn11lard1r. Allah, onlann hepsinden raz1 olsun. Ancak ~ogunlukla bu tefsirler, sanki ilim adainlan i

  • SUNU~ 9

    tekrarlanan bir ayet veya ayetin bir boltimiiniin ayet ve sure ad1 belirtilmemi-tir.

    4. Tefsirde ge9en hadislerin kaynag1na ulaIlabilmesi iyin, o ciltte ge9en hadis metinlerinin balang19 boltimi.i, ciltteki sayfa nmnaralan ile birlikte, her cildin sonuna konmutur. Ayru eki1de her cildin sonuna, o ciltte ge9en iirle-rin Arap9a metinleri de konulmutur.

    5. Tefsiri yap1lan ayet boltimleri siyah harflerle dizilmi, a~1klay1c1 ayetler ve hadisler beyaz italik punto ile dizilerek hem mtiellifin tefsirinden kolayca ayirdedilmesi, hem de tefsiri yap1lan ayet ile a91klay1c1 ayetler ve ha-dislerin birbirlerinden ay1rdedilmesi saglanmttrr.

    6. Aran1lan sure ve ayete kolayca ulaabilmek ic;in tek rakamh sayfalar-da ilstte bulunan c;izginin ortasmda tcfsiri yap1lan surenin ad1n1 ve sOre numa-rasm1 belirttik. Aynt sayfanin list sol koesinde, o sayfada tefsiri yap1lan ayetin numaras1n1 yazd1k.

  • 10 SUNU~

    kaybm olmamasm1 da dilerim ... Tercemc esnasmda Arap diline ger

  • TAKRIZ:

    RUHU'L-BEY AN VE MUHT ASARI . . .

    UZERINE

    Dunyam1z1n en buyOk denizi Bayuk Okyanustur ve bu denizin Ozerinde gemilerin ge9medigi nice yerler, derinliklerinde, hi9bir dalg1-c1n ve denizalt1n1n goremedigi nice manzaralar vard1r. Allah Kelam1

    . olan Kur'an-1 KerTm'i bir denize benzetecek olsak, bunun derinlik ve bilyuklugu kar1s1nda okyanuslar bir avu9 su olamaz. Sahabe-i Kiram devrinden balayarak gOnilmilze kadar gelip ge9mi binlerce alim, milfessir, bu u9suz bucaks1z denizi kefe 91kmtlar, her biri hazffltk, a/et ve istidad1na gore bu keiften nasiplerini a/mt ve ilmmete aktar-m1$lard1r; ancak kefedilen, edilemiyene nisbetle denizden dam/a me-sabesinde kalmttir.

    "Bikr-i fikri kiiiniitin fii.k fii.k oldu f akat Perde-i is1nette kaldi ma'nf-i Kur'an heniiz."

    i lahi Kelam'1n tecel/1gah1 olan Kur'an-1 Kerlm'i anlay1p anlatmak ilzere hareket eden/er, il9 fark/1 yoldan yilrilmillerdir: Dirayet yolu, rivayet yolu ve iaret yolu.

    1. Dirayet yolu: Aktl, dilbilgisi ve diger ilimler ile ilgili ayet ve

  • 12 TAKRiZ

    hadlslere dayanarak Kur'an-1 Kerlm 'i anlama ve a91klama yoludur. Zemah$erl'nin Ke$$flf'1, Razi'nin Mefatlhu'l-Gayb'1, Elmal!lt M. Hamdi Yazlf'1n Hak Dini Kur'an Dili isimli tefslri bu yo/ ve usu/On se9kin or-nek/eridir.

    2. Rivayet yolu: Bu yolu takip eden/er, vahiy kayna{pna dayan-mayan bir a91klaman1n muteber olam1yacag1 -hatta baz1/anna gore ri-vayete dayanmayan rey tefsiri caiz olmad1g1- i9in a91klamada Hz. Peygamber'e ait o/dugu bilinen veya muhtemel bulunan rivayetlere dayanmt$1ar, Kitab'1 bu malzeme ile a91klamaya 9al1$ml$fardlf. ibn Cerlr et-Taberf'nin Cami'u'l-Beyan'1, SOyutl'nin ed-Durru'l-Mensur'u bu nev'in ornekleridir.

    $evkanf'nin Fethu'l-Kadir isimli tefslrinde yapt1g1 gibi bu iki usu/O ayn ayn, fakat birbirini bOtOnler $ekilde kitab1na alarak tefsir yazanlar da olmu$tur.

    3. iaret yolu: Bu yolu daha ziyade tasavvuf meslegine mOnte-sip olanlar ta kip etmi$1erdir. Burada i$aret, Allah Tea/a 'n1n mOfessire lutfettigi ilham ve ke$if manas1na gelmektedir. S6f1 mOfessir, gon!OnO, usu/One gore, Feyyaz-1 Mutlak'a a9makta, oradan gelen ilham ile ayetleri anlay1p yorumlamaktadlf. $0phesiz bu yolu takip eden/er de yeri geldik9e dirayet ve rivayetten faydalanm1$lardlf. i$aret yolu ile tef-sir yazanlar aras1nda SO/emf (Hakaiku't-tefslr), Ku$eyrf (Letaifu'l-i$arat), Muhyiddfn b. Arabi (Kehf suresine kadar yetmi$ ciltlik tefsir'i), Ni'metullah Nahcevanf (el-Fevatihu'l-ilahiyye) gibi zatlar vardlf. Alusi'nin Ruhu'l-Me'ani isimli tefsiri, dirayet ve i$aret yo/Ianni -birbirine kan$tlfmadan- ihtiva eden bir tefsir nev'idir.

    Bursa/1 ism a 'ii Hakk1 Hazre'tleri'nin ROhu'l-beyan isimli bOyOk tefsiri de dirayet ve i$aret yo/Ianni cemeden bir tefsir sayllabilir. Siste-matik olmamakla beraber MOfessir, bu eserinde yeri geldik9e dirayet usu/Onu kullanmt, fakat daha ziyade irad ve iaret cihetine a{J1rl1k vermitir. Onun amac1, irad oldugu i9in, eline ge9en malzemenin s1h-hati veya makuliyetinden ziyade maksada uygun olup olmad1g1na, an-latmak istedigini anlatmaya yard1mc1 olup olmayaca{}lna bakmFtlf. Bu yilzden tefsirinde uydurma, akla ve mant1ga s1gmaz haber ve hikayelere de yer verdi[Ji olmutur. i$te bu cihet, onun tefsirini okur-ken ve tavsiye ederken hep dikkat edilen ve dikkat 9ekilen bir kusur

  • TAKRiZ 13

    olarak gorulmOtOr. 9ag1m1z1n gayretli ve irtan/1 alimlerinden Sabuni, bir tavsiye ilze-

    rine Ruhu'l-beyan'1 ele a/mi, uydurma ve hurafe kabilinden olan na-killeri ay1klamt, sahih rivayetlerin kaynaklannt tesbit etmi, fazla gor-dDgD k1s1mlan atarak, tefsiri kolay okunur hale getirmitir. Bu arada belki fars9a bilmedigi i9in fars9a yaz1/mt k1s1mlan da atm1t1r. (Keke bun/an da tamamen atmak yerine ay1klamaya tabi tutsa idi.) Bu haliy-Je "Tenviru'l-Ezhan min Tefsiri-ROhi'l-Beyan" ad1n1 verdigi tefsir, yine de Bursevi'nin irfan ve ilham1n1 aktaran, okunmas1 kolay, mah-zurlan bertaraf edilmi$ bir eser ktl1g1na girmi$tir.

    Kendisi bu milletten oldugu ha/de tefsirini Arap9a-Fars9a yazan ismail Hakk1 merhum'un ilim ve irfan1ndan, bu milletin 9ocuklann1n is-tifade edememesi Ophesiz bir mahrumiyet idi. Damla Vay1nevi'nin himmeti, mutercimlerin mekur gayretleri, bu mahrumiyete son ver-mi, Bursevi'nin irfan 9emesinden, TDrk9e okuyanlann da nasip a/-malann1 mumkun hale getirmitir. G6rebildigim k1s1mlarda, tercDme-nin olduk9a sade ve metne uygun o/mas1, 9ogu yerde tercume kok-mamas1 da deger/i bir kazan9 o/mutur.

    Biltiln emegi ge9enleri tebrik ediyor, Yilce Kitab1m1z1 anlama gayretine bu eserin de onemli bir katk1s1 olmas1n1 Mevla 'dan diliyo-rum.

    Prof. Dr. Hayreddin KA RAMAN

  • iSMAiL HAKKI BURSEvi VE RUHU'L-BEYAN TEFSiRi

    A. Hayati:

    RGhu'l-Beyan Tefsiri'nin miiellifi ismail Hakki, daha ziyade kaynaklar-da ismail Hakk1 Burfisevi b. Mustafa istambfili diye ge9mektedir. Babas1 Mustafa efendi, i stanbul'da 91kan biiyiik bir yangtn sonucu vann1 yogunu kaybettikten sonra istanbul'u terkederek Edime civanndaki Aydos kasabasma yerleti. ismail Hakk1 o yil, yani hicri 1063 (M. 1652) y1hnm Zilkade ay1nda, bir pazartesi gi.inil bu kasabada diinyaya geldi. Bir nevi' hal terciimesi olan "Kitabu's-Silsile" adh eserinde soyu Hz. Peygamber'e kadar dayand1nlrnakta-d1r.

    Bursevi, eyhi Adapazarh Os1nan Fazh'n1n tavsiyesi ii zerine gok gen

  • 16 RUHU'L-BEYAN

    tica etti. Daha sonra oradan Bursa'ya dondU. Gordi.igi.i birtakilll rtiyalann tesi-rinde kalarak l 7 l 7'de tekrar ~am'a gitti. Orada ti9 yilhk stire i

  • iSMAiL HAKKI BURSEVi 17

    Misralanndan:

    Her mekan bir Tur olur gerfek munacaat ehline.

    Eserleri:

    Osmanh Devleti'nin yetitirdigi en onemli ahsiyetlerden, ilim adamla-nndan ve tasavvuf ehlinden olan ismail Hak.la'nm, kay1tlarda yer ald1gma go-re ytiz alti kadar eseri vardu. Bunlann en onemlileri Arapc;a olup altffil kada-n ise Osmanhcadu. 0 donemde Arapc;an1n mcdrese dili 0Jmas1na ragmen eserlerinin bir k1sm1n1 Osmanhca yazmas1 ve imkan nisbetinde sade bir dil kullanmas1 kayda degerdir. Sozti edilen eserlerin altm1 kadan tasavvuf ve ahlak konusunda, yirmi alt1s1 erh ve geri kalanlan ise tefsir, hadis, kelam ve nahiv konularma aittir. Bir de divan1 vard1r.

    Bursah Mehmet Tahir Efendi, "Osmanh Mi.iellifleri" isimli kitab1nda .mliellife ait yliz kiisur eserin adm1 zikretmitir. Bu eserlerin c;ogu risaleler ha-lindedir ve otuz yedi kadan ise muhtelif tarihlerde bastlm1tlr. Elyazmas1 ha-linde bulunan eserleri de muhtelif ktitliphanelerde, ozellikle istanbul Stiley-maniye Ktitliphanesi'nde nlishalan bulunmaktadu. Bata Rfihu'l-Beyan c2> ol-mak tizere Divan (istanbul 1288), Furfik (istanbul 1310), Kitabu'n-Netlce (is-tanbul 1290), Kitabu'l-Hitab (istanbul 1293), MakaHit (istanbul 1288), Mes-nevi $erhi (istanbul 1287), Pend-i Attar $erhi (istanbul 1267), $erhu'l Kebair (istanbul 1257) onemli matbu eserleri aras1nda yer ahr. t3>

    B. Riihu'l-Beyin Tefsiri: ismail Hak.k1 Bursevl'nin eserleri aras1nda ozel bir yeri ve degeri olan

    Ruhu'l-Beyan Tefsiri, onun ilm! alandaki kudretinin ve telif sahasmdaki be-cerisinin bir omegidir. Kukusuz tefsir sahas1nda kendi donemine kadar pek

    ~ok eser verilmi, Kur'an'1n anla1lmas1 ve daha iyi kavranmas1, mana ve maksatlann1n yilce idraklere sunulmas1 i~in usfil, metod ve agirhk noktas1 a~1smdan birbirinden farkh tefsirler ortaya konulmutur. Nitekim miifessirler-den kimi dile ve edebiyata, kimi dilbilgisine, kimi krraat yonline ya da rivayet

    2- Bu cefsirin ash dort cilt olup yine dort cilt halinde hicri 1255, 1264, 1287 carihlerindc M1sJr Bulak Matbaas1'nda; 1285 ve 1286'da istanbul Matbaa-i Amire'de, l 389'da da yine istan-bul'da on cilt halinde bas1lmttlr.

    3- Eserler hakkinda bilgi i~in bkz. Bursah Mehmed Tahir Efendi, Osmanh MUellifleri, c. l, s.30; el-Bagdadl, HediyyetU'l-Arifin, c. I , s.219; Stileymaniye Klitliphanesi MUellif Katalo-gu, Bursevi maddesi.

  • 18 RUHU'L-BEYAN

    ve dirayete agrrhk verrni~tir. K1sacas1, her mi.ifessir anlay1~, kapasite ve ihti-sas sahasma gore Kur'an'1 tefsir etmi ve ilk donem mtifessirlerinden ald1klan ilhamla ufuklann1 aydmlatffillardu. Tefsir sahasmda kaleme ahnan ve ansik-lopedik bir ozellige sahip olan Rfihu'l-Beyan Tefsiri yirmi i.i9 y1l gibi uzun bir si.irede hazulanarak ilim hayat1na sunulmutUr. A~ag1da belirtiln1eye 9ahtlan hususlar bu tcfsirin ozelligine dair bir fikir vermektedir.

    Tefsirin metodu:

    Bursevi, islam aleminde yeterince tan1nan ve tefsir sahas1 ile ilgilenen-ler aras1nda oncmli bir yer igal eden Ruhu'l-Beyan Tefsirt'nin onsozi.inde kaydedildigine gore pek c;ok eserden yararlanarak bu tef siri kaleme alrmtlr. Metod olarak, umumiyetle diger tefsirlerde gortildtigli gibi ayetler, boliimler halinde zi.kredilerek ard1ndan tef sir edihnekte, bazen de once kelimelerin iza-h1 yap1larak daha sonra as:iklamaya gec;ilmektedir. Hem rivayet hem de dira-yete yer verilen bu tefsirde, bata intifessirlerin iistad1 sayilan ibn Abbas ve diger mlifessir ashab1n, tabiin sozlerine muracaat edilmi; Taber!, Maturid1, ibn Atiyye, Raz!, Kurtub1, Beyzavt, Suyut! ve Ebu Suud gibi mehur mtifes-sirlerin tefsirlerinden ahntilar yapilm1 ve kaynaklar zikredilmitir.

    6te yandan, ayetlerin daha iyi anla1lmas1nda

  • iSMAiL HAKKI BURSEVI 19

    Diger taraftan, RuhCt'l-Beyan Tefsiri'nde Araps;a iirler yanmda Fars9a iirlere ve a91klamalara da oldukya yer verilmi, mtifessirin ozlti bilgi ve tavsi.yeleri daha ziyade "Bil ki" mesaj1 ile sunulmaya 9ah1lm1 ve "Keaf' isimli tefsirde s1k s1k rastlanan ~oyle dersen cevap olarak ben de 6yle de-rim" n1etodu aynen uygulanm1tlr.

    K1sacas1 Ruhu'l-Beyan Tefsiri, zay1f hadislere, tefsirle ilgili ohnayan ac;1klamalara ve asils1z hikayelere yer vermesi ytiztinden eletiriye ugramas1 bir tarafa brrak1lacak olursa her yonden istifadeye ve takdire ayan bir tefsir-dir; tefsir bilgisi yan1nda ruh ve din! heyecan veren bnemli bir kaynaktrr.

    MUHAMMED ALi es-SABUNi ve TENViRU'L-EZll.AN MiN TEFSiR-i RUHi'L-BEYAN

    Daha ziyade Sabfini diye bilinen Muhammed Ali, ~eyh Muhammed Ce-mil'in ogludur ve 1930 y1hnda Suriye'nin Halep ehrinde dtinya'ya geldi. Htis-reviye Ilahiyat Lisesini baanyla bitirdikten sonra Suriye Valaflar Bakanh-gmca Ezher Dniversitesi'ne gonderildi. Orada, l 952'de ilahiyat Faktiltesi'nden iyi bir derece ile mezun olan SabGni, 1954 y1hnda da mastir 9ahmas1n1 ta-mamladi. Bir sure Suriye'de ogretmenlik yapt1ktan sonra ogretim iiyeligi is:in Mekke'deki Ummu'l-Kura Universitesi'ne davet edildi. Burada Kur'an ilimleri tefsir ve hadis sahas1nda yirmi be yil kadar hizmet vererek pek9ok ogrenci yetitirdi. Bir sure once de ayn1 i.iniversiteye bagh "ilmi Arat1rma ve islam Ktilttirtinti Yaatma Merkezi"ne ge

  • 20 RUHU' L-BEY AN

    Sabuni'nin onsoz'de belirttigi gibi ic;inden fars

  • GIRi~ Hamd, kitab1m1z Kur'an-1 Kerim'i dtiiinen ak1l sahipleri i9in bir hatir-

    latma, uyan ve ger~ekleri bildiren bir kitap olarak indiren Allah'a aittir. Salat ve selam, kendisine hikmet bahedilen, hak ile batth birbirinden ayirma ozel-ligi verilen, okuma ve yazmas1 olmayan, aslen Arap olan Peygamber Efendi-miz Hz. Muhammed'e olsun. Ytice Allah, o Peygamber'i, kendisine en yilce degeri , en hikmetli gen;ekleri vererek tisttin kllm1tlr. Onun aile halkma, pak ve temiz olan ashab1na, k1yamete dek iyilik ve gtizellikle ona uyan herkese de salat ve selfun olsun !

    Ruhu'I-Beyan, degerli alim, i smail Hakk1 b. Mustafa el-istanbull'ye ait bir tefsirdir. Bu alim, hicri 12.yy. bilginlerindendir. Tefsiri de tanmm1 tefsir-lerden olup, Islam dtinyasmdaki ilim adamlar1 yanmda iyi bir yere sahip bu-lunmaktadrr. Ger9ekte bu tefsir, olduk9a hacimli ve biiytik ankislopedi niteli-gindedir. Y azar bu eserinde tefsirin yan1sua olduk9a geni rivayetlere, haber-lere, hikmetli sozlere, ogi.it ve faydalt k1ssalara yer vermitir.

    Ismail Hakk'1 Arap9ay1 iyi bilmesi yan1nda, Fars9a ve Ttirk9eyi de 9ok iyi bilmektedir. Bu bak.1rridan o, eserinde Fars9a birc;ok sozlere ve iirlere de yer vermitir. Boylece kitap tiim bu ozellikleriyle olduk9a hacimli bir ansik-

    1- Yazann biyografisi i\:in bkz. Zerke~f, A 'lam, l/313; Yusuf Serkis, Mu'cemu'/-Matbuat, 1/441 ; Bagdadi,izahu'l-Mek11u11. ismail Hakk1, H.1063-M.1652/H.l 137, M.1724y1llan ara-smda ya~am1~llr. Allah rahmet etsin.

  • 22 GiRi!?

    lopedi niteligi kazarun1tlf. ite bunun i

  • ONSOZ

    Kendi mijkemmel zatina ait hakikatlerinin nilshas1ndan, ttirlil tiirlti alemleri ve degiik alametleri ortaya koyan, kendi feyzinin nurundan ttirlii harfler, kelimeler ve ctimleler c;1karan, cem ve tenzih makanundan, kusursuz olarak Arapc;a Kur'an'1 indiren ve onu hticcet ve delille1i a9lk bir ekilde tum zamanlarda kahc1 bir mucize kilan Allah'a hamd olsun.

    Salat ve selam, ilim, miiahede ve hakikat noktas1nda rahmet kap1s1n1 ac;an Efendimiz Muhammed (s.a.v.)'e olsun. 0 , henliz Adem (a.s.) su ile 9a-mur arasmda iken, peygamberdi.

    Onun ehl-i beytine, Kur'an ahlfilayla ahlaklannu olan.ashabma, k1ya-mete kadar iyilik ve gtizellik ilzere onun yolunda ve izinde ylirtiyenlere

  • 24 ONSOZ

    ada1 (yani, Osman) efendi1n -Allah gizlide ve a

  • A

    ISTIAZE

    Kovulmu eytandan Allah 'a s1g1n1nm "istiaze", yani "efizii" ~ekmekdeki hikmet, izin istemek ve kap1y1 c;al-

    maktir.

  • 26 RUH U'L-BEYAN

    nladan once soylenir. \Ii \:tinkii ayetteki "okudugun Zaman" ifadesi, "okumak istedigin zaman" anlam1ndadrr. Bu da orfi hakikat yerine ge9en

  • iSTiAzE 27

  • 28 RUHU'L-BEYAN

    ler vardu. ite onun tiin1 kotlililklerini ifade eden kelime, "Racfm" dir.

  • iSTiAZE 29

    namaz1n farz olu nedeni, nefsin 1slah1 ve egitilmesidir. Namaz sayesinde in-san U us; lezzeti ahr:

    a) En bi.iytik ve yiice Melikin oni.inde ellerini baglamak, b) O'nun ic;in rtikua varmak c) O'na secde etmek. Nefis, boyun egmek, huG ve tevazu ile 1slah olur. Anlatlld1gma gore ibl1s aleyhi'l-lane, dtinyay1 her gtin elleri tizerinde ha-

    vaya kald1nr ve 6yle seslenir: "Kim, kendisi i

  • 30 ROHU'L-BEY AN Ci.'tz:3

    "Sana oyle bir kelin1e ogretecegim ki, bunlar senin ogrendigin hadislerinden de hayirbd1r" demi. Bunun ne oldugunu sordugunda, hocas1: "Horasan'da Ib-lis var nu?" diye sormu. Adam da nevet" demi~. Hocas1 devamla: "Peki size vesvese verir mi?" demi. Adam yine "evet" demi~. Hocas1: "Peki onun ves-vesesi kar1s1nda ne yapars1n1z?" diye sorunca, adam, "reddederiz" demi. "ikinci defa vesvese verirse?" ne yaparsm1z, "yine reddederiz" derni. Bunun iizerine hocas1: 11 Eger Allah dtiman1 size eziyetlerde bulunur, sizi Allah'a ita-atten geri birakusa, onun vesvesesini geri piisktirtecegiz diye zaman harca- may1n. Ona karI tipk1 yabancmm

  • Bu sure Harun UNAL tarafindan tercOme edilmi~tir.

  • 34 RUHU'L-BEY AN

    l.Rahman ve Rahim olan Allah 'in adiyla 2. llamd, alemlerin Rabbi Allah 'a mahsustur. 3. 0, Rahman'dir, Rahfm'dir. 4. Din g.uniinun sahibidir. 5. Ancak sana kulluk ederiz ve ancak senden yardim bekle-

    riz. 6. Bizi dogru yola ilet. 7. Kendikrine nimet verdigin kimselerin yoluna. Gazaba

    ugrayanlarm ve sapanlarinkine degil.

    Cuz:l

    Bu sfireye fatiha ad1n1n verilmesi: Kur'an ve namaza bununla balan1l-mas1, her soze hamd ile girilmesi, di.inyada vanlmak istenen her amac1n ve ahirette cennet kap1lanrun anahtan olmas1, Kur'an'm gizli yonlerinin bununla a9llabilir olmas1 gibi nedenlere dayanmaktadrr.

  • Ayet: 1 FATiHA SURESi/l 35

    Kur'an sfirelerinde yer alan ayetlerin bir par9as1 degil, baglITlSlZ ve bah bal-na bir ayetttir. Sfirelerin birbirinden aynlmas1 ve ilk balang19ta bereket iste-mek i9in konulmutur. Nitekim her onemli ie de besmeleyle balantlrr. Ayn1 zainanda besmele, Kur'an'm anahtandrr. Levh-i mahfuz'da kalemin ilk yazdi-

    ,..

    g1 eydir. Hz. Adem'e ilk inen ayet de "besmele" dir. ~esmele'nin ''istia-ze"den sonraya brraktlmasmm hikmeti; kalbi gtizel eylerle siislemeye bala-madan once, kotii eylerden temizlemek ve tiimiiyle Allah'a yonelerek, Al-lah'dan baka her eyden, btittin yonleriyle ilgiyi kesmektir.

    "Bismillah" (Allah'm ad1yla): Kafirler bir ie balarken tannlannm ad-lann1 anarak "Lat ve Uzza'nm ad1yla" derlerdi. Dolays1yla tevhid ehline de bir ie balarken oncelikle Allah'1n adm1 anmas1 ve bunun neden one almdig1-ru bilmesi gerekli goriilmiitiir. Buda, once Allah'm adllli anarak, yapllacak ile ilgili fiili sonraya brrakmakla olur. Bunun i9indir ki, bismillfilltan sonra bir fiil takdir edilir. Balanacak ie gore "bismillahi ekrau: Allah'm ad1yla okurum" v.b. takdir edilir.

    Kendi zati goz oniine ahnarak, "Allah" isminin mutlak olarak kullan1l-mas1 caiz oldugu gibi selbi s1fatlan itibariyle Kuddus, siibuti s1fatlan bakt-mmdan Alfm, fiilleri itibariyle de Halik denilebilir. Fakat bu kullan1h, bir klslffi filimlerin ileri stirdtigiine gore tevkifidir. (Y ani bizzat Allahii Teala ta-raf1ndan bildirildigi i9in iizerinde herhangi bir diiiince ileriye siiriilemez ve nastl bildirildiyse, oylece kabul edilir. - Miltercim)

    Tercih edilen gortie gore "Allah" kelimesi ism-i A'zam'drr. Bir kimse 9tlcarak: "ism-i A'zan1, kendisiyle Allah'a dua edildiginde, duamn kabul edil-digi; bir ey istendiginde verildigi bir yakar1t1r. Oysa biz bununla dua edip istekte bulundugumuz halde, ~ogu zaman duamiza karIhk verilmedigini go-rtiyoruz?" derse, ona U cevab1 veririz: Kukusuz dufuun ttpla namazda oldu-gu gibi baz1 adab1 ve on artlan vardrr. Bunlar yerine getirilmedik~e dua ka-bul edilmez. Bunlardan ilki helal lokma yiyerek i9i temizlemektir. Bu bak1m-dan "Dua gok kap1sm1n anahtar1, helal lokma ise bu anahtarm dileridir" de-nilmitir. Bu aitlann sonuncusuysa, ytice Allah'1n: "Dinde samimi olarak Allah'a dua edin" (Mti 'min: 14) buyrugunda gosterildigi gibi, samimiyet ve kalb huzurudur.

    insan1n istegini yaln1zca diliyle belirtmesi, kalbi heni.iz buna hazrr degil-ken diliyle ifade etmesi, tipk1 kap1 onundeki bir kimsenin anlams1z sesler

  • 36 RUHU'L-BEY AN Cuz: 1

    etmek i9in kalbiyle hazlfsa, o kalb ilahi huzurda kendisine efaat edecektir. "Rahman": Rahmet sozltikte, kalb .inceligi ve efkat anlamlanna gelir.

    Nitekim i9indeki cenin'e efkat ve merhametli oldugu i9in, ana rahmi de bu ...

    anlamdadu. Burada rahmetten maksat memnun etmek ve ihsanda bulunmak-tir. Buna gore anlam: "Yarati.kJanna nz1k veren, onlar iizerinden belalan uzaklatrran, takvas1 nedeniyle takva sahibinin, ya da facirligi ytiztinden kotii-lerin nztklann1 art1np eksiltmeyen, aksine herkese diledigi gibi nz1k veren .. demektir.

    "Rahfm" Esirgeyip ve bagilayan; kendisinden istenildiginde veren, is-tenmediginde ofkelenendir. "Oysa insan, kendisinden birey istendiginde of-kelenir." O)

    Rahmet, Allah'1n zati s1fatlanndandir. Buda, hayn yerine ulatrrmay1 ve erri de onlemeyi istemektir. istemek (irade) de zati s1fatlanndan birisidir.

  • Ayet: 2 FATiHA SURESi/ 1 37

    (isra: 44) ayetinde belirtildigi gibi, meleklerin, insanlann ve tum varWdann hamdi, asil olarak hamdin, adalet bak1mmdan ovgtinlin ve ger\:eklik bala.nun-dan da mabudlugun kendisine ait olmas1 dolay1s1yla Allah'ad1r.

    Hamd, ovtilmeye lay1k olan zatin kemalinin a

  • 38 RUHU'L-BEY AN Ci.iz: 1

    ikincisi taklidi ve mecaz! olan1 Udur: Mirac gecesinde Hz. Peygamber (s.a.v.), ytice Allah'1n :"Beni sena et" hitab1 kartsmda : "Ben seni sena ede-bilecek bir giice sahip degilim" demiti. Ancak yine de emre uyarak kullugu-nun geregini yapmas1n1n gerektigini de biliyordu. ite bunun i~in: "Sen, ken-di zatlnt nasll sena etttinse, ben de oylece sena ediyorum" demiti.

    ite bu, Allah'a taklidi yoldan yapilan bir sena ve ovgtidtir. Nitekim biz de taklidi anlamda Allah'a hamdetmekle emrolunmuuzdur. Allah bunu U buyruguyla emretrnektedir: "Allah'a hamdolsun, de. " (Neml: 59,93) "O hal-de giiciinilz yettigi kadar Allah'tan korkun. ,; (Tegabtin: 16)

    imam Gazzall, Minhacu'l-Abidfn adh eserinde U ifadelere yer veriyor: "Kukusuz hamd ve tiktir, yedi aamanm en sonuncusudur. Salik olan kim-senin istedigini elde edebilmesi i9in, bu yedi aamadan g~mesi gerekir. iba-det yolunda ytirtiyen kulu harekete ge9iren ilk ey, semavi bir ilham ve ozel bir ilahi yard1mdu. Bu konuya Rasfilullah (s.a.v.), U hadisleriyle iaret bu-yurmaktadir: "Nur, bir kez kalbe girince, o kalb ar;zltr ve ferahlzk kazam.r." Bunun belirli bir iareti var m1 sorusu tizerine Rasulullah (s.a.v.): "Aldatzci diinyadan uzak durmak, ebedf diinyaya yonelmek ve henilz olilm gelip r;atma-dan once, oliime hazirllkll olmakttr" (6) buyurmutur.

    "Alemlerin Rabbi" Allah, zat ismi bak1mmdan tum hamd ve ovgtilere laytk oldugunu belirtmi ve bu "zat" ismine karthk"hamd"i getirirken, he-men arkasmdan s1f at isimlerini eklemi ve boy lece zat ve s1fatlar1 bakimmdan her tilr ovgilye Iaytk oldugunu bir arada gostermitir. Burada "Alemlerin Rabbi" ifadesi Allah'm zat ve s1fatlar1 a

  • Ayet: 3 FATiHA S0RESi/ I 39

    aTII ne yUcedir. Ey her eyden mtinezzeh olan Rabbimiz! Bitkilerde tane ve meyveyi yaratarak, hayvanlara et ve yag giydirerck, toprag1 aga9 ve nehirler-le hizmete sunarak, gok kubbeyi y1ld1zlarla donaup aydutlatarak varhklann yetirnesini saglad1n! Sen ger9ekten ytice ve mtinezzehsin! Btiti.in bunlar insa-n1 aITtacak eylerdir. Rabbin, sanki senden baka bir kulu yokn1ucasma se-ni yetitirirken, sen de adeta O'nun d11nda bir Rabbin varmt gibi O'na hiz-met etmemektesin.

    "Alemfn II' alem kelimesinin 9oguludur. Ashnda "al.em" de 9ogul bir ke-limedir ve tekili yoktur. Vehb, Allah'1n onsekizbin fileminin oldugunu belirti-yor. Diinya da, bu alemlerden bir tanesidir ve bu kadar geni bir harabe i9eri-sinde ufac1k bir baymdirhk, 901 ortasmdaki bir 9adu gibidir.

    3. O, Rahman'd1r, Rahim'dir. Bu kelimelerin tekran konusunda de-giik yorumlar vard1r. Bunlardan biri "besmele"nin yorumu i9inde verilmiti. Ralunan ve Rahim aras1ndaki fark, ya Rahman s1fatmm Allah'a mahsus olma-s1, ya Rahman'm genel olmas1, ya da ytice ve degcrli nimetleri ifade etmesin-den kaynaklanmaktadu:

    a) Birincisine gore Rahman Allah'tu.

  • 40 RUHU'L-BEYAN Cuz:l

    gortintirde kotti, fakat sonu

  • Ayet: 4 FATiHA SURESi/l 41

    kamil manada kuvvet sadece Allah'mdu. Hiikmti ge" dedi. "Ben hemen uyand1m ve bundan boyle eskiden okudugum gibi okumaya ba-lad1m. Bu arada ikinci bir riiya gordtim, rtiyada bana 6yle deniliyordu: "Sen neden bu adeti terketmiyorsun, yoksa sen Peygamber (s.a.v.)'in: 'Kur'an'z sayg1.yla ve tazim gosterilen bir kitap olarak okuyun' soztinti duymadm m1?" Bunun tizerine hemen, bu konulan iyi bilen birine gittim. -Kald1 ki, Selci'nin kendisi de kiraatte imamd1-. Gittigim zattan "Malik" ile "Melik" aras1ndaki farkl ve inceligi sordum. Bana U cevab1 verdi: "ikisi arasmdaki fark btiyiik-ti.ir. Malik denildiginde, bu dtinyadaki eylere sahip olan anl~1br. Oysa "Me-lik" denildiginde, meJikJere (htiki.imdarlara) malik ve sahip olan kimse anlaI-lrr.

    "el-irad" adh tefsirde, Haremeyn (Mekke ve Medine) halk1mn bu ayeti "Meliki" eklinde okuduklan, bunun da "Millk" kelimesinden ttiretildigi, mutlak gii~ sahibi, a

  • 42 RUHU'L-BEYAN Cuz: I

    yaratt1m, 9tinkti ben ilfilum. Seni nimetlerle yetitirdim, 9tinkti ben, Rabbim. Sen bana asi oldun, ben senin su9 ve kusurunu ortti.im.

  • Ayet: 5 FATiHA SURESi/l 43

    meru k1hnm1t1r. Burada goriildtigti gibi, ibadet, yaptlan tazim ve saygm1n en son ekli ve noktas1 oldugu i

  • 44 RUHU'L-BEYAN Ciiz: l

    ulatirmasma, korumasma ihtiyac1 olmas1ndandir. Burada Ehl-i Stinnet ve'l-Cemaat mezhebinin de hakhhg1 ortaya konuluyor. Bu, arzulanan yardrrn1n ac;iklanmas1d1r. San1ci: "Sana nasil yard1m edeyim?" gibi bir soru sorulmaktadir. Buna da, "Bizi dogru yo/a ilet" diye cevap veriliyor. Bir de, yaptlan ibadetin hemen arkasm-dan dua yapmak, er'i bir kurald1r.

    "et-Teysfr" adh eserde Oyle deniliyor: "Ancak sana ibadet ederiz" ifa-desiyle tevhid behrtiliyor. "Ve ancak senden yardzm bekleriz" ciimlesiyle de yapilan ibadet sebebiyle Allah'tan yard1m isteniliyor. "Bizi ilet" ifadesi, ku-lun Allah'm dininde scbat1n1 istemesidir.

  • Ayet: 6 FATiHA SURESi/l 45

    imran: 193). Bu zatlann boyle dua etmelerinin nedeni ndur: Kii, goriinti-teki durumuna gtivenmemeli, gelecekte ne olacag1n1 dililnmelidir.

  • 46 ROHU'L-BEYAN Cuz:l

    mas1 gerekse atar; Hz. Musa gibi, en i.ist dereceye eritigi halde, bir bakasma ogrencilik yapmas1 gereksc, bunu hemen yapar. Ya da Yahya ve Zekeriya Peygamberler gibi, iyiligi emretme ugruna oldiirtilmek, ya da ikiye boltin-mekle katl kar1ya bulunsa, derhal buna da nza gosterir. ite bu n1akam, ger-9ekten ehil olmayanlar ivin c;ok zor bir makamd1r. Ancak dikkat edilirse: "Kendilerine nimet verdigin kimselerin yoluna" denildigi halde, "dovtilenle-rin ve oldiirlilenlerin yoluna" denilmemesi peygamberlerin ve velilerin ma-kamlar1na bir tevik ve bir kolayhk olsun diyedir. Nitekim Hz. Peygamber (s.a.v.) bunun ivin Oyle buyurn1ulardrr: "Hud suresi ve benzerleri beni ihti-yarlattl." t&> (:tinkil bu surede ytice Allah 6yle buyurmutur: "0 halde em-rolundugun gibi dosdogru ol." (Hud: 1] 2)

    Dogrusu insanm doguU, yetimesi, i9 ve di gii9leri bak1m1ndan hem dogal ve hem ruhsal bir talom nitelikleri ve ahlfildan vard1r. Ancak bunlann da birtak1m ifrat ve tefrit yonleri bulunur. Oysa gerekli clan her yonden iin orta yolunu bulmak ve bu noktada kalabilmektir. Btittin emirler bununla ilgili olarak gelmi, ayetler de hep bu hususu haykrrmIlardu. Nitekim Allah 6yle buyurmutur: "Eli szkt olma ... "(isra:29).

    Bu ayet, cimrilige ka9madan ve israfa sapmadan kiiyi orta yola tevik ediyor. Yine Hz. Peygamber (s.a.v.), y1l boyu oruc; tutmak ve rahipler gibi in-zivaya 9ekilmek konulannda kendisine soru soran kimselere 6yle buyurmu-tur: "Dogrusu, nefsinin senin iizerinde bir hakk1, hamm1mn sende bir hakkz , ziyaretcilerinin sende hir hakki vardir. 0 h.alde ara sira orur tut ve ara szra da tutma. Gecenin bir kismznda ibadetini yap bir kzsminda da uyu. .\9>

    ite bu hal hemen her ite boyledir. Ytice Allah 6yle buyuruyor: "Na-mazmda yiiksek sesle okuma; onda sesini fazla da kisma; ikisinin arasz bir yol tut" (Isra: 110). ''(0, kullar) harcad1klannda ne israf, ne de cimrilik ederler; ikisi arasznda bir orta yol tutarlar." (Furkan: 67)

    Durum dig er ahlaki kurallarda da boy ledir. Mesela cesaret, aulganhkla korkakltk aras1ndaki orta yoldur. Nitekim belagat da, anlailmayacak derece-de kisa konuma ile b1kkmhk veren uzatma arasmdaki orta bir yoldur. ~eriat1m1z, korkutma ve tevikle ilgili her konuda orta yolu av1klay1p bunun ol9ti-stinti koydugu gibi, her halin ve htikmtin, her s1faun ve ahlakm da orta yolunu ac;Iklam1 ve ol9tistinii koymutur.

    8- Tirrnizl, Tefsfr, SCtre, 56 9- Buhar~, Telzeccii.d, 20; MUslim, S1ytim, 181 , l 86, 188 ve 193. Comiul-Usul, I 1298.

  • Ayet: 6 FATiHA SURESi / 1 47

    "Te 'vilat-1 Necmiyye" de, hidayet ti9 bolilme aynlm1trr:

    Birincisi: Genel, yani tum canhlann kendileri i9in yararh olan eyi al-malan ve zararh eyleri b1rakmalar1 anlam1ndaki hidayet... Nitekitn U ayetle buna iaret ediliyor: "Allah her eye takdir ettigi ekli verip sonra da dogru yolu gosterendir. " (Ta-Ha: 50) "Biz, ona hayn ve erri, her iki yolu da gos-termedik mi? " (Beled: 10)

    tkincisi: Se9kinler (havas)in hidayeti, yani, mti'minlerin cennete yonel-tilmesiyle ilgili hidayet. Burm U ayetle iaret ediliyor: " .. .imanlarz sebebiyle Rableri onlan hidayete erdirir ... " (Yunus: 9)

    U

  • 48 RUHU'L-BEYAN Cuz:l

    resullerin efendisi Hz. Muhammed (s.a.v.) ve ona uyanlar ic;indir. Nitekin1 Allah Ciyle buyurmutur: "De ki: i te bu, benim yolumdur. Ben ve bana uyanlar basiret uzere Allah'a fagznnz." (Yusuf: 108)

    7. Kendilerine nimet verdigin kimselerin yoluna.>> "in 'am", nimeti yerine ulatlrmaktir. Ashnda, insarnn kendisinden haz ve lezzet duydugu bir durumdur. Burada nimet, insamn haz duydugu "hak din" i9in kullamllll.lttr.

    ibn Ata, kendilerine nimet verilenlerin birka9 tabakadan olutuklann1 6yle ac;lkhyor:

    Arif/er: Allah1m, kendilerine marifetle ikramda bulundugu kimseler. Veliler: Allah'1n kendilerine dogruluk, honutluk ve yaldn ile ikramda

    bulundugu kimsele.r.

    Safvetu'l-Ebrar (se~kin iyiler): Allah'm kendilerine hilm (yumuakhk) ve re'fet (merhamet)le ikramda bulundugu kimseler.

    Muridler: itaat etmenin hazz1na ve tadrna eren, bununla nimetlenen . kimseler.

    Mil'minler: Allah'1n kendilerine dogruluk nimetiyle ikramda bulundugu kimseler.

    Bir baka yoruma gore kendilerine nimet verilenler; peygamberler, s1ddlkler, ehitler ve salihlerdir. Nitekim ytice Allah 6yle buyurmutur: " .. .ite onlar, Allah'in kendilerine nimet verdigi peygamberler, dogrular, -Ie-hitler ve salih kimselerle beraberdirler ... " (Nisa: 69)

    Ayette "yol" anlammdaki szrat'rn iki defa tekrar edilmesi, ger~ek srratln iki olduguna iarettir:

    1- Kuldan Rabbine giden yol.

    2- Rabb'den kuluna gelen yol.

    Kuldan Rabbine giden yol, korkularla dolu bir yoldur.

  • Ayet: 7 FATiHA SURESi/l 49

    Rabbden kula giden yol ise her yonliyle glivenli bir yoldur. Kafileler yolda giderlerken selamettedirler, yurtlar nimetlerle dopdoludur. Yolcular klavuzlar eliginde yol ahrlar. " ... Allah'in kendilerine nimet verdigi peygam-berlerle ... beraberdirler." (Nisa: 69) Y ani Allah, ytice yard1m1yla s1rlann1, hidayet srrlar1yla ruhlarm1, velayet eserleriyle de kalblerini aydmlattl.

  • 50 RUHU'L-BEY AN Ciiz: 1

    ona gazap etmi, onu lanetlemitir ... " (Nisa: 93) ilmi elden brrakan da cahil ve sapiktu. Yilce Allah Oyle buyurmutur: " ... Artzk haktan aynldzktan sonra sapzkllktan ba~ka ne kalzr? ... " (Yunus: 32) veya "Gazaba ugrayanlar"dan maksat yahudilerdir. Allah, bunlarla ilgili olarak 0yle buyurmutur: " ... Al-lah 'zn lanetledigi ve gazap ettigi kimseler ... " (Maide: 60). "Sapanlar"dan maksat da hiristiyanlardu. Rabbimiz onlar hakk1nda 6yle buyurmutur: " ... Daha once den sapmzlar, bir9oklanm saptzrm tlardzr ... " (Maide: 77) An-cak burada "Gazaba ugrayanlann" yahudiler, "sapanlarzn" da huistiyanlar oldugu gibi kesin 9izgiler 9izmek dogru olmaz.

  • Ayet: 7 FATiHA SfJRESi/ 1

    onun ger;mi giinahlan bagllamr."

    Cumhur'a gore Fatiha suresinin ayet say1s1 yedidir. Kelimelerinin say1-s1, Teysir adli kaynakta belirtildigine gore 25 'tir. Harflerinin say1s1 da 123'tilr.

    Allah'm yard1m1yla Fatiha suresinin tefsiri sona erdi.

    I I - Hadisi Buhar'i tarhric etmi, Muslim de ~u ifadeyle rivayel ermitir: "imam, 'amfn' deyince, siz de 'amfn' deyin." Ebfi DavGd ve Tirmizi de ~u laf1zla rivayet etmi ~ler: "imam, 'gayri'I ma.~d(ihi aleyhim 1e leddal/111' deyince sizde 'dmin' deyin. "

  • Bu sure Harun ONAL tarafindan tercume edilmitir.

  • 1. Eli/, Lam, Mim.

    2. Bu kitap, kendisinde hifbir iiphe yoktur, takva sahipleri ifin bir hidiiyettir.

    3. Onla.r gayba iman ederler, namazi kilarlar ve kendilerine verdigimiz riziktan Alla.h yolunda harcarlar.

  • 56 RUHU'L-BEYAN

    4. Onlar, sana indirilene ve senden once indirilene inanir-lar. Onlar, ahirete de kesinlikle inanirlar.

    5. ite onlar, Rablerinden bir hidayet uzeredirler ve kurtu-lua erenler de onlardir.

    Cuz:l

    Kur'an'1n en uzun ve en lasa sureleriyle, en uzun ve en kisa ayetlerinin hangileri oldugu konusunda miifessirlerin soylediklerini Oyle ozetleyebiliriz:

    Kur'an'da en uzun sure Bakara, en kisa sure de Kevser silresidir. En uzun ayet "deyn" ayeti diye adland1nlan ve borc;Iarla ilgili hiikiimlerden soz eden Bakara sOresinin 282. ayetidir. Kur'an'daki en lasa ayet ise, "ve'd-Duha", "ve'l-Fecr" ayetleridir. Kur'an'da yer alan en uzun kelime de, Hier sfiresinin 22.ayetinde ge9en "F eeskaynakiimuhii" kelimesidir.

    Fatiha suresinden sonra gelen Bakara sfiresinin. en uzun sure olmas1n-daki hikmet Oyle a~IklanmItlr: Bu sfuede htiktimler aynntlh olarak av1klan-ffil, 9okca darb-1 meseller verilmi, hticcet ve deliller genellikle bu siirenin kapsammda yer alm1tlr. Ve hi9bir sfue bu sfirenin i9erdigi konular1 i9erme-mektedir. Bundan dolay1 da sureye "Kur'an'm 9ad1n", anlam1nda "Fustatu'l-Kur'an" denilmitir.

    Ebfi Bekir ibn Arabi, 0 > hocalarmdan birisinin Oyle dedigini anlatiyor: "Bakara sfiresinde bin emir, bin nehiy (yasak), bin hiikiim ve bin haber bulun-maktadrr. Bu sure ivinde yer alan htiktimlerin ~oklugu dolay1s1yla Abdullah b. Omer, sekiz y1hn1 bu sfirenin ogrenimiyle ge9irmitir. ''

    1. Elif, Lam, Mim! Fatiha sfiresine muhkem ve avik harflerle bala-nlld1g1 halde, Bakara sfiresine "Elif, Lam, Mfm" diye balan1lmasmdaki hik-metle ilgili olarak soz konusu olan bir soruya, Suytiti 6yle cevap vermitir: Bilindigi gibi Fatiha stiresi, herkes taraf1ndan bilinen aytk ve muhkem harf-lerle bahyor. Bunun anladmas1nda herhangi bir zorluk ve kapahlik yoktur. Bakara siiresi ise bunun karItl olan milteabih harflerle balatnltlr. Mi.ia-bihler ayn1 zamanda, yorumdan uzaktirlar. Akd sahipleriyle hikmet sahibi kimselerin mertebeleri bununla anlathr. Bunun kar1s111da aciz kald1klann1 itiraf ederler. Bundan ibret ahp ayetlerini dlii.iniirler.

    1- Kadi Ebu Bekir ibn Arabi, Ahkamu'l-Kur'an adh eserin sahibi olan ve bier! 545 (M. 1148) v11tnda vefat eden bir zattir. Bunu Muhyiddin ibn Arabi ile kan~tumamahdrr.

  • Ayet: 1 BAKARA SURESi/2 57

    ilim sahipleri, surelerin bamdaki harfler ve bunlarla nelerin ama~land1-g1 hakkmda bir9ok gorti bildirmilerdir:

    1- Bunlar bize kapah olan ve s1rlar1 da gizli tutulan ilimlerdendir. Y ani Allah'1n, ilmini ve manas1n1 kendisine ayird1g1 mliteabihlerdir. Bunlar Kur'an'1n gizlilikleridir. Biz bunlarm zahirine iman eder ve onlar1 bilmeyi Allah'a havale ederiz. Mliteabihlerin Kur'an'da zikredilmesinin sebebi, onla-ra iman etmeyi saglamaktrr.

    2- Bunlar, birtak1m anlamlar ifade ederler:

    a) "Elif', Allah demektir. "Lam", Latif ve "Mfrn" de Mecid demektir. Y ani mana: "Ben, Latif ve Mecid olan Allah'1m" demek oluyor. Nitekim aa-g1daki mtiteabihler de 6yle yorumlanm1tu: "Eli/, Lam, Ra": "Ben, Al-lah'1m gortirlim. "Kaf, Ha, Ya, Ayin, Sad": "Ben, kerim olan, hidayete erdi-ren, her eye yerli yerince htikn1eden, her Cyi bilen, sadtk olan Allah'1m." Nitekim, Kur'an'daki "kaf' harfinin, O'nun kadir ve kfillir olduguna iaret etti-gi el

  • 58 RUHU'L-BEYAN Cuz:l

    "Elif: Lam, Mfm. Bu kitap." ~eyh Muhyidd!n Arabi bu ayetin tefsiriyle ilgili olarak Unlan soyliiyor: "Allahi.i Teala'mn sure balannda insanlarca an-lam1 bilenemeyen bu harfleri indirmesinin sebebi, Kur'an'm indirildigi srralar-da, insanlar1n onu anlamamalar1 ivin Araplann giiriiltii yapmalar1yd1Y> ite Allah hikmeti geregi olarak bu harfleri indirdi ve boylece Allah'1n indirdikle-rini duyduklarmda, hemen buna yonelmelerini sagladi.

  • Ayet: 2 BAKARA SORESi/2 59

    metin bir9oguna sakh tutmu oldugudur.

  • 60 RUHU'L-BEYAN Cuz:l

    Burada, olmad1g1 belirtilen iiphe, Kur'an'la ilgilidir. Yoksa, insanlann bundan tiphe etmedikleri gibi bir kukunun reddi soz konusu degildir. Bu, kendisine hic;bir zaman i.iphe olmayan bir kitaptu; haktu ve dogrudur. Bu, bilinen ve kavranilan bir kitaptu, insanlar bundan ku~kuya kap1lsalar da, ka-pilmasalar da, boyledir. Diger taraftan bu, "iiphe etmeyin" eklinde haber anlam1nda bir emir de olabilir. Nitekim U ayette bunun ornegini goriiyoruz: "Hae esnastnda kadzna .yaklamak, gunah say1lan davramlara yonelmek, kavga etmek yoktur" (Bakara: 197). ite bu ayet isim ve haber olarak yorum-lan1nca yukandaki anlam kar1m1za 91kar. Fakat emir anlam1nda bir haber olarak degerlendirilince anlam Oyle olur: "Hae esnasmda kadma yaklama-ym. Gunah saytlan davranz~larda bulunmayzn ve kavga etmeyin".

    Takva sahipleri i~in gerek imdi ve gerekse ileride takva ile nitele-nenler ic;in bir hidaycttir, bir yol gosterici ve bir ac;1klamadu. Hidayetin takva sahiplerine ozgii kihnmas1, bu kimselerin Kur'an nurundan bir eyler kapabilmelerinden, bundan yararlanmalanndandu. Gerc;i bu ifade, mii'min veya kafir, Kur'an'a bakan herkesi kapsar. Nitekim bu anlamda Allah, Oyle buyuruyor: "insanlara dogru yolu gosteren"(Bakara: 185), yani herkes iyin.

    Teysfr adh eserde ~oyle denilmektedir: "Nitekim hep ayn1 eyden ya-rarlananlar ic;in, "bu, yaln1z sana aittir, sadece sen bundan yararlanacaksm " denir, buna ragmen bir bakasm1n da bundan yararlanamayacag1 manas1 91.k-maz. Dolay1s1yla baz1 kimselerin hidayete ermemeleri, bu kitab1 hidayet kay-nag1 olmaktan 91karamaz. Mesela koriin giineten yaranlanrnamas1, ya da onu gormemesi dolay1s1yla giinein varhgllli inkara kalklmas1 ile gtine reddedil-mez. Agzm1n tad1n1 bilmeyenin bunu kabul etmemesi, bahn bal oldugu ger-9egini degitirmez. Koku alma duyusu herhangi bir sebeple bozulmu olan kimsenin misk kokusunu duymamas1, onun iyi olmad1g1ndan degil, burnunun kokuyu almamas1ndandu. Ontinden berrak ve tath bir akarsuyun ak1p gitme-sine ragmen, susuzluktan olmek tizere olan kimseye yazlklar olsun! Doluna-y1n her taraf1 gtindtiz gibi aydmlatt1g1 bir gecede, hala karanhklar i

  • Ayet: 2 BAKARA SURESi/2 61

    demektir. Ashnda "ittika", iki ey arasmdaki engele verilen isimdir. Mesela: Adam elindeki kalkamyla korundu, onu kendisine siper etti, denilir. Bu, kii-nin kendisiyle hedef ald1g1 ey arasmda, korunmak i~in bir siper yaptig1 anla-mlfla gelir. Bir hadiste Oyle buyuruluyor: "Sava~ tam olarak kizi~tlgmda biz Rasulullah'la korunurduk. " Burada anlattlan Udur: Savam klz1t1g1 bir s1-rada, her konuda Allah'lfl peygamberi sayesinde korunacag1m1za inan1yor-duk. Dolay1s1yla takva sahibi de, Allah'm emirlerine yap1man1n ve yasakla-nndan ka~mmanm kendisi ile azab aras1nda bir engel oldugunu kabul ediyor.

  • 62 RUHU'L-BEYAN Ci.iz: I

    ......

    ledir. ite bu sonuncusu Adnanogullanmn seyyi4i Peygamberimiz i~in ger-c;eklemiti.

    3. Onlar, yani takva sahipleri, gayba iman ederler. Eger takva, kiinin gereksiz eyleri terketmesi eklinde ac;.tklanirsa, bu ciimle "miittekller" kelimesi ic;in kay1tlay1c1 s1fat olur ve buna kotti ozellikleri brrakip, iyi ozellik-lerle bezenme teretttip eder. Arna eger, taatl ileyip gtinahtan ka9mmak ek-linde anla1brsa o zaman da ac;1klay1c1 sifat denir. > Namaz kelimesinin Arap9as1 olan "salat", "Ve onlar iqin dua et" (Tevbe: 103) ayetinde gec;tigi iizere bazan "dua"' II Allah ve melekleri, peygamberi yiiceltirler" (Ahzab: 56) ayetinde ge9tigi gibi ba-zan "ovgii" anlamma gelir. Bundan baka kelime, "namazda sesini fazla yuk-seltme'' (isra: 110) ayetinde oldugu gibi "kiraat" (okuma), "jte Rablerinin rahmeti onlarm uzerinedir" (Bakara: 157) ayetinde oldugu gibi "rahmet" an-lamlanna da gelir.

  • Ayet: 3 BAKARA SURESi/2 63

    ~eriat dilinde ise salat: Belirli fiil , hareket ve dualanyla k1hnmas1 farz olan namazdir.

  • 64 ROHU'L-BEYAN cuz: l

    rm oyunlanni balarma ~evirmektedir. Onlar namaza kalktiklan zaman Ue-nerek kalkarlar." (Nisa: 142) Denilmitir ki, onlann varacaklan yer "veyl"dir. Veyl, cehennemde bir vadidir ki dtinyadaki daglar, i9erisine konu-lacak olsa hareretinden dolay1 eriyip akard1.

    d- Hem kabul eden, hem de geregini yerine getirenler, artlanna uyarak vakitleri ic;erisinde kilanlardir. Bunlar1n ba1nda Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v.) gelir. Allah kendisi ic;in 0yle buyuruyor: "(Rasu!Um!) Senin , gecenin

    u~te ikisine yakzn kzsmzm, .. (ibadetle) gefirdigini ... Rabbin kesinlikle bili-yor." (Mtizzemmil: 20) Ashab1 da oyleydi. Nitekim onlar hakkmda da oyle buyuruluyor: "Gerfekten mu'minler kurtulUa ermitir. Onlar ki, namazla-nnda huU i findedirler.'' (MilminGn: 1-2) Bunlarm varacaklar1 yer ise: "ite Firdevs cennetine varis olacak olanlar onlardir" (Mti'minun: 10-11) ayetiyle

    a~1k.land1g1 lizere, Firdevs cennetidir. Buras1 cennetin en ytiksek ve en degerli yeridir."

    Cemaatle nan1az k1lmak farz -1 kifayedir ve birc;ok fazileti vardir. Alimlerin ~ogunluguna gore bu, farz degildir. Bir kimse tek ba~ma namazm1 kilsa, cemaat faziletini kac;rrmakla birlikte caizdir. Hanefilere gore de cemaat farz degildir. Ancak mtisltimm1a dti~en gorev, cemaata devam1 al1kanhk hali-ne getirmek ve buna devam etmektir. Kur'an-1 Kerim'de 6yle buyuruluyor: "Ey kavmimiz! Allah'in davetfisine uyun." (Ahk.M: 31) Bu ayette "davetci" diye gec;en "daf'' kelimesi bazllar1nca 0 miiezzinler" eldinde yorumlanm1tlr.

  • Ayet: 3 BAKARA SURESi/2 65

    Mukatil'in soyledigine gore Hz. Peygamber (s.a.v.), Mek.ke'deyken, sa-bah ve akam olmak iizere ikier rekat namaz kllardi. Ancak Mirac'a gotiiri.il-diigti gece, be vakit namazla emrolundu. Namazm farz oluU da Mirac gece-sinde olmutur.

    Ve kendilerine verdigimiz r1z1ktan Allah yolunda harcarlar . Soz-ltikte "n z1k", vergi, bahi, ihsan ve ltituf demektir. Orfte ise, canhlann ken-disinden yararland1klan ey anlam1nda kullan1hr. Bu, Ehl-i Siinnet'e gore helal ve haram olan tiim eyleri kapsar. Hepsine nztk denir. Ancak burada

    k1mlan da farzu ayn addetmekle beraber sthhatm ~art1 addetmezler. Bunlara gore munferiden namaz k1lmakla rnusalliye gtinah teretti.ib ederse de narnaz1 sahihdir. ibnu Huzeyme, ibnu Munzir, Ara, Evza!, Ebfi Sevr de bu re'ydedirler. Ahmed ibn Hanbel ile ~afil'nin de kavli bu-dur.

    Farz olduguna kail, olanlar bu hadislc benzerlerine tutunurlar. Bunlar, sonnet olayd1 terke-denler yak.mak ile tehdid edilmezlerdi, diyorlar.

    ~afii' vc diger mezheblerden bir rroklan da farzu kifiiye olduguna kail olmulardtr. Ebu Hanife ile Malik'e gore milekked stinnettir. Farzu ayn olduguna kai l olm1yanlann bir\:ok huccetleri varsa da en kuvvetl isi yine bu hadis-

    tir. Diyorlar ki bu hadisde haber verilen ukfibet yalmz niyyette kahb, Peygamber bu tehdldi bil fiil vaki k.Ilmarruttr. Cemaat farzu ayn olayd1, bunu terkedenlerin cezas1 beyan edilen ukGbet olduguna gore elbctte yakalanm b1rakrmyacaktir. .. (Mehrnel Sofuoglu)

    7- Taberanl, "el-Kebfr" de rivayet ediyor. Manas1 oyledir. "Dogrusu Rabbinizin, sizin ge~irdiginiz donemler i~erisinde ikram zamanlan vard1r. Bu zaman i~eris inde o ikramlara haztrltkh olun. Belki bunlardan biri size isabet eder de, bundan boyle asla koti.ilerden olmazsm1z." (Bkz. Stiyuti, el-Fethu 'l-Kebfr, 1/403.)

  • 66 RUHU'L-BEYAN Cuz:l

    karine yoluyla bu, helal olarak anla1lmahdu. Ayette hep ovgtintin yer ald1g1-na dik.kat edersek, bundan da helalin kastedildigini anlanz. Yine ayette ttim-lecin fiilden once zikredilmesi de buna verilen onemi gosterir. Bir de ayet balarma uyum saglans1n diye tti1nlec; one al1nn11trr. Ayette "baz1" anlam1na gelen "min" edau, israftan ka91nmay1 ifade i

  • Ayet: 4 BAKARA SURESi /2 67

    lanmak pahas1na bakaJanm kendisine tercih ederek yard1n1a koan kimse ise, 1sar (tercih) sahibidir.

    Te'vflat-1 Necmiyye'de: "Ve kendilerine verdigimiz nz1ktan harcarlar" ayeti hakk1nda U yorumu goriiyoruz: "Varhk vas1flanndan, kul ile Rabbi ara-s1nda namazla ilgili yapilan taksimin yans1 oran1nda harcarlar. Sel, bendini a1p, i varacag1 noktaya eriince, bu noktada kiiye Allah '1n hidayeti ve lii-tuflann1n geliiyle czel1 yardun eriir. Bu onu Allah'a en yak1n derecelere ulat1nr. T1pk1 Hakkm cezbesinin Hz. Peygan1ber'de (s.a.v.) "tidnti (yakla)'' hitab1yla ger9ekletigi gibi, mti'1nin hakk.1nda Hakk1n bu cezbesi, "Allah'a secde et ve yak/a" (Alak: 19) hitab1yla ger9eklemitir. Secdelcrden sonsaki teehhtid, kiinin benlik perdelerinden kurtulup Rabbani cezbeler sayesinde Cemalullah11 gormeye hak kazanmasma iarettir. Tahiyyat, kullann melikler meliki olan Allah'm huzurunda ovgii merasimiyle O'nunla bulumaya koyul-duklarm1 temsil eder. Saga ve sola selfun veri ise, diinya ve ahiret esen]jgine, ttim cahiliye davalanndan kurtulua iarettir. f;i.inkii sagdan gcJcn davet cen-net nimetlerine, soldan gelecek olanlar da lezzet ve ehvete 9ag1nr . Halbuki kii bu durumda icabet, yakan ve Allah'a yaklama derecelerinin yer ald1g1 bir n1akamda bulunuyor. Bu srrada kii, keramet denizine dalm1 ve cezbeler-le de kay1tlanm1 bulunuyor. Nitekim Allah Oyle buyuruyor: " ... ve kendini bilmez kimseler kendilerine laf att1ginda, (incitmeksizin) "selam" derler ( ge-9erler )" (Furkan: 63). ~ekilci olan kimseler, selam vererek na1naz la.lmak du-rumundan ~llmll olurlar. Fakat n1arifet ve in1an ehli olanlar da, kalb temizli-gine ve Rahman olan Allah'm nzastna kavuurlar. Allah 6yle buyuruyor: "Allah kendilerinden honut olmu, onlar da Allah'tan honut olmulardLr." (Beyyine: 8)

    4. Onlar Bu ayet, kitap ehlinden iman edenler hakkrnda inmitir. Sana indirilene, ttimiiyle Kur'an'a ve batan sona eriata inan1rlar. Ayette dili ge9mi zaman kipiyle, Kur'an'rn heniiz tamanu inmemiken ve ileride in-111esi beklemnekte iken, "indirilene" eklinde geln1esi, ileride inecek olan hii-ktimlerin de kesinlikle ineceklerini gostermek i

  • 68 . RUHU'L-BEYAN Cuz:l

    ayn ogrenmeleri bir gti9ltik dogurur ve onJann ge~imleri ic;in yal1malann1 engeller.

    Onlar, ahirete de kesinlikle inan1rlar. Ahiret, "fillir" kelimesinin di-ilidir, "ilk" olan1n karItl olan "son" demektir. Bu, "ev" anlam1ndaki mahzuf "dar" kelimesinin s1fattdu. Bunu da U ayetten anhyoruz: "ite ahiret evi.,, (Kasas: 83) Ahiret kelimesi ~ok kullamld1g1ndan dolay1 mevsufu terk edilen bir s1fattrr. Diinyaya "di.inya" admm verilii, ah.irete yakm olmas1ndan, ahirete de "ahiret" ad1n1n verilii diinyadan sonra gelmesindendir. "inan1rlar", diye ~evirdigimiz "fkann, bir ey hakk1nda kesin bilgi sahibi olmak, ondan asla

    ~liphe ve kuku duymamaktrr. Bu, hem delil ve hem de teorik bak1mlarmdan bir kesinliktir. Yani onlar kitap ehlinin duyduklan iiphe ve kukuyu uzakla-tlrarak bunu kesinlikle bilirler. Bunlann iddialanna gore yemek, ic;mek ve ev-lenmek gibi eylerden yararlanmak sadece bu diinyada insan1n ihtiya9 duydu-gu eylerdir. Buda yeryi.iziinde varhklann d~vam1 ic;in arttrr. Halbuki cennet ehli bu gibi eylere ihtiya9 duymazlar. Onlar i~in c;ocuk sahibi olma gibi ey-ler yoktur. Cennet ehli gi.izel esen bir riizgardan haz duyarlar, bir de geride kalan ruhlarla hep mutlu olurlar.

    Ebu'l-Leys , ''yakin"i lie; derece olarak anlauyor: "Iyan bak1m1ndan yakin, habere dayah yaldn ve delalet itibariyle olan yaldn.

    Iyan bakim1ndan yakin: insan bir eyi gortince, o eyle ilgili tiphesi or-tadan kalkar.

    Haber a91s1ndan yakinin ornegi Udur: Bir kimse bizzat gidip gormemi olsa bile, dlinyada "Bagdat" denilen bir ehrin bulundugunu bilir. Bunu bil-mesinin ve boyle bir Chrin varhg1na inanmasm1n nedeni, kendisine verilen dogru haberdir. ite buna haber a~1smdan kesin bilgi denir.

    DeHilet bak1mmdan yakrn'in ornegi ise, bir kimsenin bir yerden bir du-mamn ytikseldigini gordtigUnde, orada bir atein varhg1n1 kesin olarak bilme-sidir. Ki~i bu atei gormese de, varhg1na inanu. Dolay1s1yla ahiret haktu.

  • Ayet: s BAKARA SORESi / 2 69

    2- Kendisine nz1k verenin Allah olduguna kesin inanu, fakat bununla tatmine ve huzura

  • 70 ROHU'L-BEYAN Cuz:l

    muzaf olarak gelmesi, nitelenen varhg1n 9ok ytice ve erefli oldugunu goster-mek i9indir.

    Ve kurtulua erenler de onlardir. "Muflih", arzuya ulaan demek-tir. Sanki, onun i9in, degiik ttirden zafer yolu a~1ld1, ona kapanan hi9bir yol kalmad1, deniliyor. Bu kelin1enin kokti, yarmak, a9mak ve kesmek gibi an-lamlara gelir. Nitekim 9ift9iye de bu anlamda yeri stiriip yarmas1 nedeniyle "Fellah" denmitir. Araplar aras1ndaki bir ata soztinde de. "el-hadldii bi'l-hadidi ytiflehu" denir ki bu, "demir demirle kesilir" anlam1ndadlf. Boylece ayet, kiyarnet gtintinde cehennem ateinden kurtulup cennetle miijdelenenler bunlardir ve bunlar i

  • Ayet: 6 BAKARA SURESi/2

    6. inkar edenlere gelince, onlari uyarsan da, uyarmasan da, onlar ifin birdir. Onlar inanmazlar.

    7. Allah onlarin kalblerini ve kulaklarini miihiirlemitir. Gozlerinde de perde vardir. Onlar if in biiyiik bir azap vardir.

    71

    6. lnkar edenlere gelince ... Yiice Allah bundan onceki ayetlerde, sa-mimi ve halis kullann1 tum nitelikleriyle anlatti. Onlar i9in hidayeti ve kurtu-lu yolunu gosterdigini belirtti. ~i1ndi de bunlann tam z1dd1 olan inkarcilan anlat1yor. Bunlara hidayet kar etmemi, ayet ve uyanlardan da birders alma-milardir. Ayette ilgi zamirinin marifeligi (belirliligi) ya "ahd" 1nanas1nadrr ki bununla belirli bazi kimseler bildirilmek isteniyor; meselfl, Ebu cehil, Ebu Leheb, Velid b. Mug1re, Y ahudi din bilginleri gibi. Vey a bu cins manas1na-du. Bu durumda ktifrtinde israr eden ve kesinlikle hakk.i kabul etmeyi dtiiin-meyen herkes, bu ifadenin ic;inde yer ahr. "Ktiftir" sozliikte, ortmek ve kapat-

    . mak anlam1na gelir. ~eriat dilinde ise, Rasulullah (s.a.v.)'m getirdigi zaruri olarak bilinen ey leri inkar etmektir.

    Begavi'de bildirildigine gore kliftir dort tlirltidUr: a- "Ktifr-i inkari: Allah'1 bilip tan1d1g1 halde, bunu itiraf etmemektir. b- Ktifr-i cuhud!: Kalbiyle Allah'1n varhgmi bildigi halde diliyle bunu

    soylemeyenin klifrti. Mesala iblls'in ktifrti gibi. Allah 6yle buyuruyor: "Bi-lip ORrendikleri gerrekler karzlanna dikilince, onu inkar ettiler." (Bakara: 89)

    c- KUfr-i inad!: Kalbiyle Allah'1 tan1d1g1 halde, diliyle itiraf etmemesi ve o hak dini de kabul etmez. Ebu Talib'in ktifrli gibi.

  • 72 RUHU'L-BEYAN Cilz: 1

    Onlan uyarsan da, ey Muhamn1ed, uyarmasan da ... Anlam OY-le oluyor: "Dogrusu senin kafirleri uyarman, ya da uyarmaman hi9bir eyi de-gitirmez.11 Uyarma anlam1na gelen "inzar" kelimesi ashnda, korkulacak bir eyin bildirilmesi anlam1nad1r. Burada, ilenen kottiltik ve gtinahlar ytiziin-den Allah'm azab1 ve cezalandirmas1yla korkutmaktir. Kafirler haklanda in-zarla yetinilmesi, ashnda kafirlerin miijdelenmeye deger k.imseler olmama-s1ndandu.

  • Ayet: 7 BAKARA SURESi/2

    olilm anmda tevbe edip etmemen, isrann1n ya da sessizliginin e~it olmasm-dan korkmaz m1s1n? ~efaatc;1lann , senin iinle ilgilenmeleri ya da seni brrak-malannm e~it olmas1ndan kork.maz m1s1n?

    Onlar inanmazlar. Bu, bah ba1na bag1ms1z ve bir oncekini destek-leyen bir ci.imledir. Diger taraftan bu, Hz. Pey gamber ( s. a. v.) i9in bir teselli doguruyor ve kalbine bir ferahllk veriyor. (:tinki.i burada, Allah'1n Hz. Nuh'a verdigi haber ttirtinden bir haber vardrr. Uzun bir silre ge9tikten ve iyice id-det artt1ktan ve umut kesildikten sonra, Allah Hz. Nuh'a 6yle buyurdu: "Kavminden iman etmi olanlardan bakasi artzk sana as la inanmayacak." (HGd: 36) Bundan boyle Hz. Nub da kavminin heliik olmas1 ic;in bedduada bulundu.

    Bu ayet-i kerimede, eger ilgi zamiriyle belli ki~iler kasdediliyorsa, gaybtan haber veriliyor demektir. Buda ac;ik mucizeler~endir.

    Bu arada Oyle bir soru da akla gelebilir: Madem ki Allah, bunlann inanmayacaklann1 biliyordu, o halde nic;in Hz. Peygamber'e onlan davet et-mesini emretti? Kesin olarak iman etmeyecegi bilinen kimseyi uyarmarun ya-ran, ileride delil ile susturulmalan ic;indir. Bilindigi gibi yiice Allah, Hz. Mu-sa'y1, islam'a davet etmesi i

  • 74 RUHU'L-BEYAI'\J Cuz: 1

    Ayetteki "mtihtirlemek'' anlammdaki "hatm'' ke1imesi, gizlemek ve saklamak anlam1nadu. Bu, tizerine mtihtir bas1lan eyin art1k kontrol altmda oldugunu gosterir.

  • Ayet: 7 BAKARA SfJRESi/2 75

    cUmlesinin, "ehir halk1na sor" anlam1na gelmesi gibi. Buradaki hazif, "Sem"'in {iit1nenin) bir fiil oldugunu gosteriyor. 0 halde fiile mtihlir vurula-maz. Ancak fiilin mahalli olan yere vurulur ki, bu da kulaktlf.

    Ur;iincusu: Bununla iitme durmnundaki herkesin iitmesi istenmitir.

  • 76 RUHU'L-BEYAN Ci.1z: 1

    Teysir adh eserde belirtildigine gore bu ayette "kalbler", "kulak" ve "gozler"den soz edilmitir.

  • Ayet: s BAK.ARA S0RESi/ 2

    8. Bir kisim insalllar vardir ki, "Allah'a ve ahiret guniine iman ettik" derler. Halbuki onlar inanmamilardir.

    9. Allah'i ve iman etmi olanlari aldatmaya falqirlar. Hal-buki ancak kendilerini aldatirlar da f arkmda olmazlar.

    10. Onlarin kalblerinde hastalik vard1r. Allah onlartn has-taligini artirmitlr. y alan soylediklerinden dolayi onlara daya-mlmaz bir azap vardir.

    11. Kendilerine: "Yeryuziinde sakin bozgunculuk yapma-yin" dendigi zaman: "Bizier sadece diizeltenleriz" derler.

    12. iyi bilin ki asil onlar, fesat flkaranlarin ta kendileridir. F akat f ark ma varmazlar.

    77

    8. Bir k1s1m insanlar vard1r ki ... Her eyden miinezzeh olan Rabbi-miz, Kitab'mm ba1nda kendi zatuu bize tan1ttl. Sonra da ger~ek anlamda ina-

  • 78 RfJHU'L-BEYA.tl\I Ciiz: 1

    nan, ozil ve sozii bir olan ihJash kullannm niteliklerini anlatti.Bunlann ardm-dan, inkarc1lardan soz etti. Bunlar da, inkar a91s1ndan ic; vc dtlan ayn1 olan-lardu. 09tincii olarak U anda ele ahnan kimseler ise, birinci la.s1mla ikinci k1-s1m arasmda bir o tarafa, bir bu tarafa yalpalay1p duranlar, bir yerde karar k1l-mayanlardrr. Bunlar ic;ten inanmad1klar1 halde, ag1zlanyla inand1klann1 soy-lcyen miinaf1klard1r. Ashnda onlar kafirlerden daha kotti kimselerdir. Allah nezdinde de en

  • Ayet: 8 BAKARA SORESi/2 79

    ile ashab1ndan bir ha.lama kurtulmak iyin MtislUmanbklanru ilan ediyorlardi. Ancak inan~lan farkhydi. Bunlar1n 9ogunlugu yahudi idi. Allah'1 tasdik ettik-lcrini ve ahirct gunune inandll

  • 80 RUHU'L-BEYAN Cuz:l

    ogrencinin babas1

  • Ayet: 9 BAKARA SURESi/2 81

    sonu~ta kendilerinedir. Kendilerinden bakas1na ge~meyecektir. Y ani milna-f1klar, yapacaklann1 yapacak.lar, fakat onlar bu yapt1klanyla kendilerinden bakas1na zarar veremiyeceklerdir.

  • 82 RUHU'L-BEYAN Cu z:l

    manda bunlara cahil denmesi ise, ger9ekten degersizlikleri ve eksikliklerinin ortaya konulmasindandu. Oysa mti 'minler boyle degildir. Mi.i'min'in ilim sa-hibi olmas1, onun asaletini ve degerini ortaya koyar. Ona cahil den1nesiyse, gtinah ile1neleri halinde mazur gortiln1eleri dolay1s1yladir. Nitekim Teysir adh ka ynakta da boy le g~n1ektedir.

    Mti'min olan kimsenin ili1n ve amel gibi gtizel eylerle stislenmesi, ha-tadan ve ayak silr9n1esi gibi eylerden de uzak durmas1 gerekir. Rabbinin nzas1ndan baka bir ey dtiUnmeyerek ibadet ve taatte bulunmahd1r. Dtizgiin bir kalble Rabbine ibadet ve kulluk etmelidir. Nitekim Hz. Peygamber (s.a.v.) hadislerinde 6yle buyurmutur: "Sizin adzmza en qok endie ettigim ey, ku-

    ~uk irktir." Ki.is:iik irk nedir? sorusu tizerine OY le buyurmutur: "Riyadtr. Yuce Allah, kullanm amelleriyle cezalandzracagl, ya da mukafatlandzracagi o gunde: 'Diinyada iken, kendileri ifin gosterite bulundugunuz kimselere gidin hele, onlann yamnda siz bir hay tr bulabilecek misiniz?' buyurur." cs> Bu kimselere boyle denmesinin nedcni, onlann dUnyada iledikleri amelleri-nin strf bir aldatrnacadan ibaret olrnas1ndandtr. Nitekim fillirette de kendileri-ne boylesi bir muan1ele uygun gorUlecektir. Bu ifadeler Tenbihu'l-Gafilfn'de de boyle ge9iyor.

    10. Onlarin kalblerinde hastahk vard1r. Allah onlarin hastahg1n1 arhrm1~hr . Hastahk., gers;ek. anlarnda, bedene sonradan ilien bir rahats1zhk olup, bedeni norn1al durumundan c;1kar1r. Davran1 bozukluklan meydana ge-tirerek, ii o1Ume kadar vard1nr. Aynca hastahk, rnecaz! anlamda nefsani arazlar hakkmda da kullan1hr. Meseta cehalet, 9ekememezlik, bozuk inans;, kin ve her tiirli.i ki.ifiir gibi. Boylelerin gonli.i hep elden kac;trd1klan eyler yil-ziinden ilziintiidedir, kazanarnadtldan liderlikler sebebiyle yamp tutumakta-d1r. Hz. Peygamber (s.a.v.)'in getirdigi dava ve yi.iriittiigii gorev konusunda gosterdigi sebat ve giinden giine ilerleme kaydettigini gordtikc;e, iyiden iyiye rahats1zla1yorlar.

  • Ayet: 10 BAKJ\.RA SORESi / 2 83

    yin slirekli gelii, yard1m ve zaferin artarak Mtisli.i1nanlar lehine devan1 etme-si, bu mtinaftldan adeta 9ileden ~ikanyor.

  • 84 RlJHU'L-BEYAN Guz: 1

    Bir de Hz. ibrahim (a.s.)'e atfen gelen bir haber vard!f. Bu habere gore Hz. ibrahim (a.s.) il9 yerde yalan soylen1i~tir. Asbnda bu tariz yoluyla soylen-mitir.

  • Ayet: 11 BAKARA SORESi / 2 8 5

    ite bu tic; konuda yalan soylemekte herhangi bir sak1nca yoktur. Yeter ki bu, kendisi veya bir bakas1 ad1na dogru bir gerekyeye dayand1nlarak soy-

    len1ni~ olsun. Hadiste ifade edildigi gibi, ya sava hilesini di.iiinerek, ya iki ki~inin arasm1 bulmak veya kan kocanm aras1n1 diizeltmeye yonelik olmah-drr.

    Ancak miinaf1klann "Allah'a iman ettik" demeleri, gen;egi yans1tma-maktadrr. Bu bak1mdan yalan soylemeleri yliztinden, bunlar geryek anlamda mii'min degildirler.

  • 86 RUHU'L-BEYAN Cuz:l

    numalaruun nedeni, bozgunculugu dtizeltme olarak degerlendirmelerinden-dir.

  • Ayet: 12-13 BAKARA SURESi/2

    13. Onlara: "insanlann iman ettigi gibi, siz de iman edin" denildigi zaman: "Y ani beyinsizlerin inandigi gibi mi inana-lim?" derler. iyi bilin ki, asil beyinsizler kendileridir. F akat bilmezler.

    14. Onlar inananlara rastlayznca: "Biz iman ettik" derler. F akat eytanlanyla babaa kaldiklarznda: "Suphe yok ki, biz sizinle beraberiz, biz sadece onlarla alay ediyoruz" derler.

    15. Allah da onlarla alay eder ve onlari azgmliklari ifinde koru korune bocalasmlar di ye birakrr.

    16. Onlar hidayete karilik, sapikligi satin alan kimselerdir ki, alt verileri karlz olmadi, dogru yolu da bulamadilar.

    87

    13. On Iara: 'insanlarin iman ettigi gibi, siz de iman edin' denildigi zaman: Mii'minler tarafmdan, ogiidii tamamJamak ve iyi bir iradda bulun-mak i9in, miinaf1klara, "siz de mti'minlerin imanlar1na denk bir ol9iide, onla-nn Allah'a ve filiiret glintine inandiklar1 gibi inanm" denildigi zaman ...

    Ayette gec;en "jnsanlar" ifadesinin baindaki elif lam ekinden dolay1 bununla ya: "Her bak1mdan insanhk yontiyle mtikemmel olanlar kasdedilmi-tir veya bizzat Rasulullah (s.a.v.) ile, beraberindeki inanc;lJ kimseler kasdo-lunmutur. Bu itibarla anlam 6yle olmaktadir: "ihlash bir inarn;la, nifak ai-belerinden ttimilyle uzak kalm1 ve inananlann imanlanna denk bir ekilde Allah'a ve filliret gilni.ine i1nan edin" denildigi zaman, onlar: 'Yani beyinsiz-lerin -inand1g1 gibi mi inanahm'?' derler. Mtinaflklar, kendilerine iyiligi emredenlere kaq1hk, inkarla cevap verirler.

    "Sefeh"; bunakhk, beyinsiz1ik ve ahmakhk anlamlanna geldigi gibi, bir kimsenin gorliiinde uyumsuzluk ve karars1zhk bulundugunu da ifade eder. ite bu iki ozellik nedeniyle akla eksiklik ar1z olur. Bunun kar1t1 da "hilm", yani yumuakhk ve kendini begenmektir. Ashnda mti'n1inler, akh bamda ol-gun ve vakarh kiiler olmalarma rag1nen, milnaftldar sefahete battiklan veya mti'minleri tahkir ettikleri i9in onlan boyle nitelemilerdir.

  • 88 RUHU'L-BEY AN Ciiz: l

    c;irm,ektedirler. Ancak Allah, onlann gizlilik. perdelerini yrrtt1, tiim sulanm ortaya 91kanverdi.

    b) Mtinaflklar, bu sozleri kendi aralar1nda konuuyor1ardi. Allah da, on-lann bu durumlann1 Peygamberine (s.a.v.) bildiriverdi.

    c) Eger yukandaki ifadeler, mtinaf1klar taraf1ndan kendilerine ogtitte bulunanlann yarunda soylenmise, bu, onlann miinaflk olmadlklar1n1 gerek-tirmez.

  • Ayet: 14 BAKARA SURESi/2 89

    14. Onlar inananlara rastlay1nca: 'Biz iman ettik' derler. Milna-f1klar, muhacir ve ensardan mti'minlerle kar1latiklannda, bu imanh kimsele-re katl yalan soyleyerek: "Biz de tlpk1 sizin gibi inaruyor ve tasdik ediyoruz" derler.

    Rivayete gore mtinafik Abdullah b. Ubeyy ve arkadalar1, bir gtin dola-maya ~lkm1larch. Bir grup sahabeyle karIlahlar. Abdullah b. Ubeyy arka-dalanna: "Bana bakm! ~imdi ben, U beyinsizleri yanm1zdan nas1l uzaklatl-racagun. BalGn ve gortin" dedi. Y anlanna yaklatnca, hemen gidip Ebu Be-kir'in elinden tuttu ve: "Merhaba ey S1ddlk! Temimogullann1n ve islam'm bti-ytigti! Magarada Rastilullah'tan sonra ikinci kii, maluu ve can1n1 Allah yo-lunda ortaya koyan usttin zat!" dedi. Hemen bundan sonra da, Hz. Omer (r.a.)'in eline yapttl ve: "Merhaba Adiy ogullann1n btiyilgti, dininde gti9lil, hak ve adaleti ayudeden, mahn1 ve canm1 Rasulullah ugruna feda eden deger-li insan! 11 dedi. Soma da Hz. Ali (r.a.)'nin elini tutarak 6yle konumaya ba-lad1: "Merhaba, Rasulullah'1n amcasm1n oglu ve dan1ad1! 11 ite bu suada Hz. Ali (r.a.), hemen konumaya .mtidahale etti ve: "Abdullah! Dik.kat et, Al-lah'tan kork da mlinaf1khk etme.

  • 90 RUHU'L-BEYAN Guz:1

    le geti1mek isten1eyiz. Gortiniirde oyle goztiktiyoruz. Alay, yani istihza, kar1-s1ndakiyle eglenmek ve onu kii

  • Ayet: 15- 16 BA.KARA SURESi/2 9 1

    Kazan9 yolunu bulamadilar. Ticarette ama~, karla birlikte sermayeyi de tut-mak ve kaybetmemektir. Tticcar ilk ticaretinde kar elde etmese de, elinde ser-mayesi bulundugundan, bir baka seferinde kar edebilir. Fakat hemen iin ba-Inda sermayeyi de tilketirse, bu, gen;ekte bir ticaret olamaz. Ite bu gibileri tilm varhklann1 kaybettiler. Ak1llan da bozulmutur, ellerinde sern1aye de

    kalmam1~tir.

  • 92 RUHU'L-BEYAN

    17. Onlarin durumu bir ate yakanin durumu gibidir ki, o revresindekileri aydinlatinca, Allah onlarin llgini giderip kendilerini karanltklar ifinde, gormezler olarak birakir.

    18. Sagirdirlar, dilsizdirler ve kordiirler. Artik donmezler.

    19. Yahut on/arm durumu, gokten boan1p ifinde yogun karanlzklar, gok giirlemesi ve imek bulunan ~iddetli bir yag-mur gibidir. Yildirimlardan o/iim korkusuyla, parmaklarmi kulaklarina tikarlar. Allah ise, ka.firleri fepefevre kuatmttzr.

    20. 0 imek, neredeyse hemen gozlerini kapip aliverecek; onlara aydinlik verince, ltgmda yiiriirler, karanlik basmca da dikilip kalirlar. Allah dileseydi, onlarin iitmelerini ve gorme-lerini de giderirdi. Siiphesiz Allah her eye kadirdir.

    GOz: 1

    17.

  • Ayet: 17-l 8 BAK.ARA SURESi /2 93

    t1md1r. Bilindigi gibi ytice Allah, gonderdigi kitaplarda darb-1 mesellere ~ok yer vermitir. Mesela incil'de bulunan bir sure'ye "Darb-1 Mesel/er" suresi ad1 verilmitir. Nitekim Kur'm1-1 Kcri1n'de de darb-1 mesclleri ve ibretli konu-lar1 iyeren bin ayet vardu. Aynca peygamberlerin, alimlerin ve hakimlerin ifadelerinde olduk9a fazla darb-1 n1eselle kar1la1br.

    Dolay1s1yla bu ayetin anlam1 0yle olmaktadtr: "Onlarm adacak duru-mu" tipkI bir ate yakan1n durumu gibidir ki ... Ayette ge9en ''istevka-de" ashnda yak1t ve benzeri ey istemek, bunu elde etmek i

  • 94 RUHU'L-BEYAN Cuz: 1

    Dilsizdirler. Hakk1 konumaktan suskundurlar, konumak istemezler. Sanki dillerinde bir hastalik var da, bundan ottirti dilsiz durmnuna diiIDiiler-dir.

  • Ayet: 19 BAK.ARA S0RESi/2 95

    rine kat kat binerek gecenin karanhg1na ayn bir karanhk eklemiler, boyl~ce de ortahk zifiri karanhga dontimtitilr. Goz gozli gormeyecek bir karanhk ... Gerc;i burada gece karanhgmdan soz edihne1nektedir ve ayette de bunu goste-ren bir iaret yoktur. Ancak gecenin karanhg1 anlam1, ayctin sevki (gelii) in-den anla1labilir.

  • 96 ROHU'L-BEYAN Guz: I

    eyi her taraftan ~epe9evre kuatmak anlam1nadu. Allah onlan ilim ve kudre-tiyle kuatmltlr. Boylece kMirler, dort bir yandan kuatlna altinda tutulduk-lanndan, ka

  • Ayet: 20 BAKARA SURESi/2 97

    btiriindtikleri hal ise, imek ve y1ld1nm gi.irtilttisilnden korkanlann durumuna benzetilmitir. Onlar kulaklann1 tikasalar da, ondan kurtulamazlar. T1pk1 im-eklerin ayd1nhg1nda titreyen ve karanhkta akm vaziyette kalan insanlar gi-bidir.

    ~u halde, alalh kin1senin yap111as1 gereken ey, eriatin gti

  • 98 RUHU'L-BEYAN

    21. Ey insanlar! Sizi ve sizden oncekileri yaratan Rabbinize ibadet edin ki, korunasmzz.

    22. 0 ki, yeryiiziinii sizin ifin bir doek, gogii de bir bina yapti. Gokten bir su indirdi ve onunla size rzzik olarak feitli iiriinler ftkardt. Artik bildiginiz ha/de Allah ta e#er komaym.

    Ciiz: l

    21. Ey insanlar! Ayet, tevhidi kan1tlamak, Hz. Muhain1ned (s.a.v.)'in peygamberliginin gen;ekliligini ortaya koyn1ak i9in gonderilmitir. > Bura-"' da kafirlere: "Rabbinizi birleyiniz ve Rab olarak yaln1zca O'nu tan1y1n1z". Asi

    olanlara: "Rabbinize itaat ediniz", mlinaf1klara da: "Allah'1 bir olarak tan1ma-da yani tevhidde ihlash ve samimi olun, Rabbinizi geregince tan1ym" ve itaat sahibi olanlara ise: "Rabbinize ibadet ve taatm1zda devamh olun" diye e1nre-dilmektedir.

  • AycL: 2 1-22 BAKARA sORESi/2 99

    sahiplerinin yo luna girmeyi baarm1 olur, boylece hidayete ve kurtulua erersiniz.

  • 100 RUHU'L-BEYAN Cuz:l

    Arhk bildiginiz halde Allah'a e~ler ko~may1n, "Endad' (eler), kelin1esi "Nidd" kelimesinin \:oguludur ve e, benzer demektir. Y ani Allah'a ibadet ve kulluk ettiginiz gibi, bakalann1 da Allah'a e ve ortak kabul ederek onlarm buyruklan alt1na . girmeyin.

  • Ayet: 23-24 BAKARA SURESi/2 101

    Kur'an, dtinya semas1ndan "Beytu'l-izze'ye" bir defada toplu olarak ve daha sonra buradan Hz. Peygamber (s.a.v.)'e 23 yil i~inde peyderpey indirildi. Bu-nun nedeni, Hz. Peygamber (s .a.v.)'in timmi olmas1, okuma ve yazmas1n1n bulunmamas1ydi. Boylece Kur'an'm kolayca ezberlenmesi saglanm1 oluyor ve korunmas1 isteniyordu. Oysa oteki peygamberler boyle degillerdi. Onlar okur yazardilar. Bu sayede onlar tiimtinti kitaba ge~irmek suretiyle muhafaza edebiliyorlardi. Bunun i9indir ki, oteki ilahi kitaplar bir defada toplu olarak nazil oldu, denilmitir.

    Siz de onun benzerinden bir sure getirin. Burada muhatab1 aciz b1-rakan bir emir yer ahyor. Benzer bir sfirenin getirilmesi... "Sure", baI ve so-nu belli olan Kur'an'dan bir pan;a anlam1nadrr. Bunun da en az ve k1sa olan1 ti\: ayetten ibarettir. Yani Kur'an sfiresi gibi, derin anlamlan ve belagath ifa-deleri i

  • 102 RUHU'L-BEYA.t'\f Cliz: 1

    hi~bir zaman yapamayacaks1n1z- Bu bir parantez ci.imlcsidir. Siz ileride ve gelecekte de bunu baaramayacaks1m z. Buda Kur'an'm ger9ekten insam aciz buakttg1mn ay1k bir gostergesidir. Bu, ayn1 zamanda Hz. Peygamber (S.a.v.)'in de ffiUCi zesidir Ve ger~ekten hi\: kukU gottirmeyen bir mficizedir.

  • Ayet: 24 BAKARA SORESi/2 103

    dir.

  • 104 ROHU'L-BEYAN

    25. iman edip yararli iler yapanlara, altmdan irmaklar akan cennetler oldugunu mujdele ! Onlardaki herhangi bir meyveden rzziklandtrzldtklarmda: "Bu, daha once de n ziklan-digimtz eydir" derler. Kendilerine, o siiylediklerine benzer olan eyler verilmitir. Onlar ifin orada, tertemiz eler de var-dir ve onlar orada ebedf kalacaklardzr. "

    26. Muhakkak ki Allah, bir sivrisinegi ve ondan daha kiif U giinii misal vermekten fekinmez. Arttk iman edenler, onun Rablerinden bir gerfek oldugunu bilirler. inkar eden/er ise: "Allah bu misalle ne demek istedi?" derler. Onunla birfogu-nu Qtrtir ve yine onunla birfogunu dogru yola getirir. Onun-la ancak, f iisiklari saptirzr.

    27. Onlar oyle sapiklardir ki, kesin soz verdikten sonra soz-lerinden donerler. Allah 'm, ziyaret edilip lzal ve hatzrmin so-rulmasini istedigi kimseleri ziyaretten vazgeferler ve yeryu-ziinde fesat f lkanrlar. i te onlar gerfekten wrara ugrayanlar-dtr.

    Cuz:l

    25. Iman edip yararh iler yapanlara, alt1ndan irmaklar akan cen-netler oldugunu miijdclc! "Be~aret' (mlijde) sevindirici haber, kendisiylc yilzde mutluluk eseri beliren ey demektir. Dolay1s1y la anlam: Ey Muham-med! inananlann kalblerini sevindir, gontillerini mutlu k11. Buradaki hitabm Hz. Peygan1ber (s.a.v.)'e ve bu manada kendisinden mutlu bir haber gelen herkese oldugu belirtilmitir. Nitekim Hz. peygamber (s.a.v.) 6yle buyur-mutur: "Karanlzklarda mescid ve camilere gidenleri, klyamet guniinde tam bir aydznltkla miijdele!" 01 >

    11- Ebu Dav ud, Nanwz, 561 ; Tirmizl, 223. Bkz. Cclmiu'l-UsOI, 9/420.

  • Ayet: 25 BAKARA SORESi/2 105

    Hz. Peygamber'in boyle buyunnas1ndaki amac;, hic;bir za1nan bununla belli bir kimseye emir vermek degildir. Aksine bu, mtijdeleyebilen herkese-dir.

    iyi ve gtizel davran1larda bulunanlan da mtijdele. iyi ve gtizel davra-Illlar, Allah ic;in yapilan btittin ileri kapsar. Burada amelin iman olayma at-fedilmesinin sebebi, her ikisinin de ayn1 eyler olmad1gnn belirtn1ek ic;indir. Aynca bir kimsenin mUjdeye hak kazanabilmesi ic;in, mutlaka bu iki eyi, ya-ni iman ve ameli birlikte gottirmesi halinde olabilecegine iarettir.

  • 106 RUHU'L-BEY AN Cuz:l

    dcgerli nimetlendendir. Ayn ca, bahye ne kadar giizcl olursa olsun, i9inde su bulunn1ad1g1 silrece, i~inde hi9bir nee olmad1g1 gibi, giizel ilriinler de ver-mez. Bu ytizden i9inde su bulunmayan bah9eler, ruhsuz heykellere ve cans1z resimlere benzer.

    Cennetteki irmaklar, arap, silt, bal ve su irmaklan gibi veitlere aynhr. Cennetlikler, buradaki su nehrinden i9tikleri zaman hayat bulurlar. Artik ken-dileri ic;in oliim diye bir ey kalmaz. Silt nehrinden i~tiklerinde, bedenlerinde bir di.izelme ve armma olur. Bundan boyle eksiklik diye bir ey hissetmezler. Bal nehrinden i9tiklerinde, saghk ve ifaya kavuurlar ve artik kendilerinde hastahktan eser gortin1nez. ~arap nehrinden iytiklerinde ise, i~lerinde bir ne-

    ~e, huzur ve sevin9 duyarlar. Sonra da artik tiztintil nedir, bilinezler.

    Onlardaki herhangi bir meyveden riz1kland1rlld1klarinda: 'Bu, daha once de riz1kland1g1m1z eydir' derler. Cennette kendilerine, oranm herhangi bir meyvesinden biri yedirildiginde, bu, ttpk1 dilnyada bizim yedigi-mize benziyor derler. Cennet meyvelerinin diinyadakilere benzetiltnesi, in-sanlann gorUr gormez ona karI mey letmeleri, yabanctl1k 9ekmemeleri ic;in-dir.

  • Ayet: 26 BAKARA SURESi / 2 107

    hangi birisine yemede, if mede ve cinsel ili~kide yaz adam kuvveti verilecek-tir." Adam yine sorar: "Yi yen kimsenin def-i haccte ihtiyac1 olur. Halbuki ce1U1ette her ey temizlik Uzerine kurulmutur. Orada rahats1zhk verecek bir Cyler yoktur?" Hz. Peygamber (s.a.v.) bona cevap olarak Oyle buyurur: "Cennette , cennet ehlinden birisinin ihtiyaci, tlpk1 misk gibi bir terden ba-kas1 de~~ildir . "n~>

    Onlar i~in orada tertemiz e~ler de vard1r ve onlar orada ebedl ka-lacaklardir . iman edip gtizel amel ileyenler i~in cennette, hay1z ve nifastan annn11, kii

  • 108 ROHU'L-BEY AN Cijz: I

    n1isal vermekten ~ekinmez. Allah Kur'an'da sinekten, oriimcekten soz edip bunlarla nliiriklere darb-1 meseller verince, yahudilcr buna gtildi.iler, alay et-tiler ve: "Bu, Allah'1n soztine benzernez" dediler. ite bunun tizerine bu ayet nazil olmutur. Ayette "haya" (ar-9ekinme) ifadesi yer ahyor. Bu, herhangi bir korku , ay1planma ve kotiilenme gibi eyler yi.izi.inden insana anz olan bir degiiklik ve largmh.k haliclir. Allah bununla onlar1 sustun11ak istiyor.

  • Ayet: 26 BAKARA SfJRESi/2 109

    olsayd1, tlim insanlar helfilc olurlard1. ite Allah, biiyiik lUtfuy la, gtic;stizde ce-sareti, gtis:IUde de korkakhg1 yaratm1t1r. ~ailacak bir baka durun1 da U ki, insan bu zay1f varhk kar1s1nda gi.i9stiz, o btiytik arslan kartsmda da gti

  • 110 ROI lU'L-BEYAN Cuz: 1

    dtiklerinde adeta c;1ld1nrlar, sap1khklann1 giderek art1nrlar. Fakat mti'minler, bu gibi omeklere baktiklannda, imanlan artar. Yani bu ornekleri goren kimi insanlar sap1khg1 tercih ederken, n1ti'min olanlar da hidayeti sec;erler. Kald1 ki , bu ttir ornekler dolay1s1yla yollann1 sap1tacak ve yalanlamaya g idecek olanlar sadece fastl

  • Ayet: 27-28 BAKARA SURESi /2

    28. Allah 'i nas1l inkiir edersiniz? Halbuki siz, oliiler idiniz. Sizi 0 diriltti. Sonra iildiirecek, sonra tekrar diriltecektir. Ni-hayet O'na diindiiriileceksiniz.

    29. Y eryiiziinde ne vars a hepsini sizin if in yaratan 0 'dur. Sonra giige yonelip onu yedi giik olarak diizenledi. 0, her eyi fOk iyi bilendir.

    1 l I

    28. Allah' nasil inkar edersiniz'! Kendi i9inizde ve d11nizda sizi ktiftirden imana ~evirecek deliller varken Allah'm birligini nasil inkar ediyor-sunuz? Ayetteki soru, inkar anlammadir. inkarcilann durumlanna ve yapt1k-lanna karI duyulan bir hayret ifadesidir. Sanki burada Allah (c.c.) diyor ki: "Siz onlann Allah'1 inkarlarma aIrm1yor musunuz?"

    Kadi Beyzavl sorunun istihbar yani haber istemek i~in oldugunu belirti-yor. Buna gore ayetin anlamt Oyle olur: "Bana soyleyin bakahm, siz neye gore inkara kalkliyorsunuz?" Halbuki siz, oliiler idiniz. Siz, cans1z ci-simlerdiniz, sizde hayat diye bir ey yoktu. Bir ~ignem et bile degilken, ekil almtken ve aln1am1ken, Sizi 0 diriltti. Ruhlan yarattl ve bu ruhlan size iifledi. Analann1zm rahimlerinde size can verdi, sonra da sizi dtinyaya getirdi. Bunlar1n hangisini inkar edcbilirsiniz? Bu, onlann oltimden sonra dirihneyi inkarlan yiiztinden bir tiir susturucu bir cevaptu. > Ecelleriniz bitince sizi ol-dtirecektir. Oldtirmc iinin Allah'1n kudretinin delillerinden say1lmas1 a9lkt1r. Bunun ayru zamanda Allah'm nimetinden say1lmas1 ise ikinci hayata bir vesi-le oldugu i9indir.

  • 112 RUHU'L-BEYAN Cuz:l

    dilmitir. Buda o anlamdaki dirilmeye uygun diimemekte, bununla kabirde-ki dirilme kasdedilmektedir. A.yet, kabir azabm1n varhg1na da delildir.

    Nihayet O'na dondiiriileceksiniz.>> Hairden sonra, bakasma degil , yaln1zca Allah'a dondiirtileceksiniz. Allah, sizi ilediginiz ilere gore, hay1r ilemiseniz iyilikle odiillendirecek, kottiltik yapm1san1z cezalanduacaktu. Bu duruma dtieceginizi bildiginiz halde, ktifrtintiz gen;ekten ne kadar a1rt1-c1du? Bu ayet, oldtikten sonra dir.ihneye de iaret ediyor. Madem ki Allah kendilerini ilk defa diriltmeye kadirdir, liphesiz ikinci kez diriltn1eye de gti

  • Ayet: 29-30 BAK.ARA S0RESi/2

    30. Bir zamanlar Rabbin, meleklere: "Ben yeryiiziinde bir halife yaratacagim" demiti. Onlar: "Biz seni iiverek tesbih ve takdis edip dururken, yeryiiziinde fesat fikaracak, kan doke-cek birisini mi halife kilacakszn?" dediler. Allah da onlara: "Sizin bilmedikleri11izi ben bilirim" dedi.

    31. Adem, e biitiin isimleri ogretti. Sonra, onlari meleklere arzederek, liyle dedi: "Eger dogru soyliiyorsaniz, Unlarin isimlerini bana biltlirin. "

    113

  • 114 RUHU'L-BEYAN

    32. Melekler: "Seni noksan sifatlardan tenzih ederiz. Senin bize ogrettiklerinden baka bizim bilgimiz yoktur. $iiphesiz hereyi bilen ve hakim olan sensin" dediler.

    33. "Ey Adem! Eyanin isimlerini meleklere anlat" dedi. Adem onlarin isimlerini onlara anlatinca: "Ben size, goklerin ve yerin gayblarinz bilirim. Bundan da ote, afik ve gizli yap-makta olduklarinizi da bilirim, dememi miydim?" dedi.

    Cuz:l

    30. Bir zamanlar Rabbin, meleklere ... Buradaki "bir zamanlar" soziiyle emir, zaman hat1rlamaya yoneltiliyor. Oysa astl istenen, o vakit ya da zaman i9inde meydana gelen olaym hatrrlanmas1d1r. Fakat yaln1zca zamanm zilcredilmesi, olaym o zaman i9inde ge9mi olmas1 dolayIS1yladir. insan o za-man1, hatirlay1nca, adeta onun i9inde meydana gelen olay1 da gormi.i ve ta-ntl

  • Ayet:30-3 l BAKARA S0RESi/2 115

    ratma hususundaki Wtfunu ortaya koyuyor.

    d- Hikmet genelde, ic;inde iyiligin fazla oldugu eyi gerektirir.

  • 116 RUHU'L-BEYAN Cuz: l

    eyin ad1n1, ta ~thnlek ve 96mlek9ige vanncaya kadar her ~eyin adlanm og-retti. Sonra onlan>> Hz. Adem'e adlan bildirilen varhklan meleklere arze-derek sundu. Arzetmek, bir eyi bakalanna a91p sunmak suretiyle, arzeden kimsenin bunlann durumlanm tan1tmas1, onlann ne ie yarad1klann1 bildir-mesidir. Hadiste 6yle denilir: 11Allah bu eyleri meleklere birer zerre misali sundu. " Ogretim ve sunmadaki hikn1et, Hz. Adem'in eref ve tisttinli.igti, ay-n ca Yilce Allah'1n gayb ilmindeki srrlann ve gizli ilimlerin, kullanndan dile-diklerinin diliyle ortaya 9Ikan lmas1drr. Bu ise merhameti her eyi kuatan Al-lah'1n bir rahmetidir. Ve oyle dedi: 'Eger dogru soyliiyorsan1z, Unlarin isimlerini bana bildirin.' Allah, meleklcri susturmak ve acizliklerini ortaya koymak i9in onlara: "Eger dogru soyltiyorsantz ve siz bu ie benim halife olarak se

  • Ayet: 32-33 BAKARA SURESi/2 117

    inm yans1dir" derler.

    Bir gtin Kadi Ebfi Yusuf a bir ey sorulur. 0: "Bilmiyorum" der. Kendi-sme: "Hem devlet biit9esmden maa ahr, ge9imini saglarsm, hem de bilmiyo-ru1n, dersin. Bu, olacak i degil" denir. Ebfi Yusuf: "Ben, devlet btit9esinden bilgim kadann1 ahyorum. Eger bilmedigim eyler i9ill bana maa verilmeye kalk1Ilsayd1 bi.itiin diinya mah bile buna yetmezdi" cevabm1 verir.

    Bir gt.in bir alime, minberde bir soru yoneltildi, fakat o: ''Bihniyorum" dedi. Bunun i.izerine kendisine: "Minber, cahillerin yeri ve makam1 degildir" dediler. Bu zat da: ''Ben ilmim kadar ytikselebildim. Eger bilmedigim kadar yi.ikselebilseydim, kesinlikle goge eriirdim" cevab1n1 verdi.

    33. Cenab-1 Allah: 'Ey Adem! Eyan1n isimlerini meleklere anlat,' dcdi. Hz. A

  • 118 RUHU'L-BEYAN Cuz:l

    ilim aga~, ibadet de meyve gibidir. As1l oln1as1 bak1m1ndan Usttinltik agac1n-du, fakat onun meyvesinden de yararlan1hr. ~oyle derler: "Ana-baban1n yii-ztine bakmak, Kabe-i Muazzama'ya bakmak, Kur'an'1n yiizilne bakmak ve alimin yiiztine bak.mak ibadettir. II

    34. Meleklere: "Adem'e secde edin" demitik, hemen secde ettiler. Y alniz iblis diretti, biiyiiklendi ve kafirlerden oldu.

    35. Dedik ki: "Ey Adem, sen ve ein cennette kalm, ondan dilediginiz yerde bol bol yiyin, ama U agaca yaklamayin; yoksa zulmedenlerden olursunuz."

    36. Derken ~eytan onlari ordan kaydirdi ve ifinde bulun-duklarmdan ftkardz. Biz de: "Birbirinizin diimani olarak inin. Sizin, bir siire yeryiiziinde yerleip ya~amamz lazimdir" dedik.

  • Ayet: 34 BAKARA SURESi/2

    37. Adem, Rabbinden birtakim kelimeler aldi. 0 da bunun iizerine onun tevbesini kabul etti. f>iiphesiz O, tevbeyi fOk ka 4 bul edendir, fOk aciyandir.

    119

    34. Meleklere: 'Adem'e secde edin' demi~tik, hemen secde ettiler. Ey Muhammed! llizim meleklere hitabettigimiz zamam bir hatula. Bilindigi gibi meleklerden Adem'e secde etmeleri istenmiti ve meleklerin hepsi de secde etmilerdi. Nitekim Rabbimiz 6yle buyuruyor: "Meleklerin hepsi de he men secde ettiler." (Hier: 30; Sad: 73)

    Ashnda secde, herhangi bir bask1 altmda kaln1aks1z1n i~ rahathg1yla al-\:akgontilliiltik gostermektir. ~eriat dilinde secde, ibadet amac1yla aln1 yere koymaktrr. Burada emredilen secde, ya er'i anlanuna goredir ki, bu durumda

    " yapilan secde, gervekte Allah'a yap1lm1 oluyor. Hz. Adem'in orada olmas1y-sa meleklerin secde yapabilmeleri i~in kible gorevini yapm1tlr. Bu da Hz. Adem'in degerce listtinliigtintin kan1t1dlf. Ya da bu, sozltik anlam1yla deger-lendirilmitir. Buna gore, tlpk1 Hz. Yusufun kardelerinin, ona sayg1 ifade-siyle egilip secde etmeleri anlam1nda bir durum gosterir ki, melekler de Hz. Adem'e karI suf al~akgontilltiltik maksad1yla, sayg1 ve tazim i~in secde et-milerdir.

    Sayg1 ifadesiyJe secde, bu anlamda eski timmetlerde caizdi. Daha sonra bu anlamdaki secde; Peygamber Efendimiz (s.a.v.)'in, Hz. Selman'1n kendisi-ne secde etmek istemesi tizerine kendisine soy ledigi U sozlerle ytirtirltikten kald1nlm1trr: "Hi~bir yaratigzn Allah'tan ba~kasma secde etmesi dogru de-gildir. Eger bir kimsenin birba~ka kimseye secde etmesini emretseydim, ka-dinin 'kocasina secde etmesini emrederdim." o5>

    Bu timmetin sayg1 ve tazimi, "selam"dir. Ancak selfun verilirken yerlere egilmek ho kartlanmanutir.

  • 120 ROHU'L-BEY AN Cuz:l

    diretti, biiyiiklendi ve kafirlerden oldu. ~eytan denen iblis, secde etmedi.

  • Ayet: 34 BAKARA SURESi /2 121

    varltgm kendisinden bir alt derecede bulunan hir varhga secde etmesini ken-dince gtizel bulmad1.

    Ayetten ~1karabilecegimiz baz1 dersler: a- Kibirlenn1ek kotti bireydir.

  • 122 RUHU'L-BEY AN Cuz: l

    Yine Hasan Basr1 Unlan dile getiriyor: "Ademoglu! Bir yila ait s1k1nt1-y1 getirip bir gtine s1gdirmaya kalk11na.

  • Ayet: 35-36 BAKARA SORESi/2 123

    Adem'in

  • 124 ROHU L-BEYAN Ci.iz: 1

    nin uzaklatlnld1g1 gibi , onu da huzurdan uzaklatinnak istiyordu. Ancak an1acma eri~ernedi. Biz de: 'Birbirinizin diiman1 olarak inin. Bu ayetteki "in in,, hitab1, Hz. Adem ile Havva'yadir. Ancak kelimenin tekil ola-

    "' rak degil de,

  • Ayet.: 37 BAKARA S ORESi I 2 125

    tir. insan ile yilan arasmdaki diimanhksa, dogal olan bir diimanhktu. Bu durum da yaratih geregi olarak siiriip gidecektir.

    S izin, bir siire yeryiiziinde yerleip ya~aman1z laz1mdir' de-dik. Yeryilzi.inde kalabileceginiz bir yer ve imkan saglad1k, oray1 bir karargah kildtk. Ote taraftan insan ic;in ti9 t.tirlti bannak, karargah vardlf:

    a) Ana rahmi. Rabbimiz Oyle buyuruyor: '' Sonra ( sizin i~in gerek baba sulbiinde , gerek dunyada) bir kalz yeri, bir de (gerek ana rahminde, gerekse kabirde bir) emanet yeri vardzr. " (En'an: 98)

  • 126 RUHU'L-BEYAN Ciiz: 1

    Eger bu, ytice Allah is;:in sozkonusu olursa, bu takdirde, cezadan magfirete donti anlam1 91kar. Ayette sadece Hz. Adem'in anilmas1yla yetinilmitir.

  • Ayet:38-39 BAKARA S0RESi/2 127

    burada iki "inin" emri aras1na, 37. ayet bir parantez ctimlesi olarak ginnitir. Bu ayette Hz. Adem'in Allah'tan ald1g1 kelimeler ve tevbesinin kabulti yer ah-yordu. Burada ise "inin" emrinin tekran, anlam olarak birinci ayeti bu ikinci-sine baglamak i9indir. Bu kullann ibadetle, sevap ve ceza ile imtihan edilme-si konusudur.

    Benden size bir hidayet geldiginde, kim hidayetime tabi olursa ... Size dogru yola ulatlnc1 ve ger9ekleri ac;1klay1c1 olarak gonderecegim bir peygamber ve indirecegim bir kitap gelir de, kim benim eriat1ma uyar ve he-ntiz Criattan once kendi tizerlerinde ve dtlannda var olan delillere tabi olur ve gerc;egi bulursa, artik onlara hi~bir korku yoktur . Dtinya ve fillirette balanna gelebilecek kotti eylerden korku yoktur Ve onlar iiziilmeyecek-lerdir,' dedik. istedik.leri bir eyi ellerinden kac;t1 di ye de tiztilmeyecekler-dir. c;unkti insan, olabilecek tehlikeden korkar, olmu eylere de tizi.iltir. ite emre uyulmas1 halinde bu gibi eyleri gerektiren durumlar olmayacaktu. Ayette yer alan " ... size hir .. . geldiginde" ifadesiyle Hz. Adem'e seslenil-mekte; ancak onun ahs1nda Hz. Adem'in soyu kasdolunmaktadir.

    39. inkar edenler ... Ayette yer alan ilgi zamirinin 9ogul olarak gel-mesi, kafirlerin ve inkarctlann c;oklugunu gostermek i9indir. Y ani, kendileri-ne gonderdigimiz el9ilerimizi inkar cdenler Ve kendilerine indirdigimiz ayetlerimizi yalanlayanlar ise ate~ ehlidirler. Onlar, hie; aynlmayacak ekilde cehennem ateinde kahc1dular. Cehennemliklere ate ehli denmesi, orada stirekli kalacaklarmdan ve oradan aynlmayacaklar1ndan dolay1dlf. San-ki bu kimseler cehennern ateine sahip 91km1lar vc orarun halk1 olmulardir. Onlar, orada ebedi kalacaklard1r . Cehennem ate~inde stirekli olarak ka-lacakladir.

    Bu iki ayette yer alan "oradan inin" ifadesine gore, cennetin yliksekc;e bir yerde oldugu anla1lmaktadlf. Dolay1s1yla hidayete ve eriata uyanlann sonlanndan emin olacaklan bildirilmi olmaktad1r. Mi.i 'min, itaatla isyan ara-s1nda muhayyerdir. Dilerse Allah'a itaat eder, bunun sonucunda sevap kaza-narak nimetlere kavuur; dilerse isyan eder, sonu~ta cehenncm azab1yla ceza-landtnhr.

  • 128 RUH U' L-BEY AN

    40. Ey israilogullarz! Size verdigim nimeti hatzrlaym, ahdi-mi yerine getirin ki, ben de size verdigim sozii yerine getire-yim. Yalmz benden korkun.

    41. Yanznizdakini tasdik edici olarak indirdigime iman edin, ona inanmayanlarin ilki siz olmayin; benim ayetlerimi az bir paha ile satmaym ve ancak benden korkcuz.

    42. Hakki, battla karitirmayin ve bilip dururken lzakki giz-lemeyin.

    43. Namazi dosdogru kilin, zekiiti verin ve riiku edenlerle birlikte riiku edin.

    Cuz: l

    40. Ey israilogullan! israil, Hz. Yakub'un ad1dir. Anlam1 da Allah'111 kulu den1ektir. Ey Yakubogullan ! Bu sesleni, Hz. Peygamber'in c;agdat yahudilere yap1hnaktadrr. Size verdigim nimeti hatlrlay1n. Benim size verdigi1n nimetlerimi hem unutmaym ve he1n onlan hattrlay1p konuun, dili-nizle bun.Jann ~tikri.inii eda edin. C::iinkU yahudiler nimetin tikrtinli eda etme-

  • Ayet: 40-41 BAKARA SURESi/2 129

    mekle kalmam1lar, ti.im nimetleri unutmular ve hatulamak bile istememi-lerdir. Bu uyan bunun iyin yap1lmaktadrr.

    Bu ayette ytice Allah, israilogullannm durumlarm1 nimetleri hatirlama-makla irtibatlandrrdi. Oysa Hz. Muhammed (s.a.v.)'in i.immetinin durumu boyle bir eyle baglantih k1hnmam1, Rabbimiz Hz. Muhammed'in i.immeti-nin kendisiyle baglant1 kurmalann1 istemitir. Onlar1 kendisini hatrrlamaya ve anmaya 9agrrm1tlr. Bunun i~in de: "Oyleyse siz beni anzn ki, hen de sizi anaytm" (Bakara: 152) buyurmutur. Birinci durun1da i.immetlerin dikkatleri nimetlere ~ekilmek suretiyle asd nimeti vereni bulmalan istenirken, bu ikinci durumda Hz. Muhammed'in timmetinin dikkati nimeti veren zata yoneltile-rek, boylece nimetleri hattrlamalan saglan1yor.

    Ahdimi yerine getirin ki. Ttim emirlerimi, iman ve taatla ilgili buy-ruklanm1 tamamlay1n, tavsiyelerime uyun ve nehyettiklerimi de terkedin. Bunun ic;erisine Allah'm, Tevrat'ta, Hz. Muhammed'e tabi olmalan konusun-da kendilerinden ald1g1 ahit, yani antlama da bulunmaktadir. Ahd, bir eyi koruyup sak:lamak ve onu her an gozetmektir. Bundan maksat, kendilerinden alman soz ve onlara yapllan tavsiyedir. Ben de size verdigim sozii yerine getireyim. Size gi.izel mtikafat vererek, yapllklarm1z1 kabul ederek, sizi cen-nete koyay1m. Yaln1z benden korkun. Yap1p- yapmayacag1n1z eylerle ta-mamen bana uyun ve benden korkun. Ozellikle de ahdi bozma konusunda ke-sinlikle benden korkun. Bu ayetteki "rehbet" kelimesinin anlam1, sakmmak

    "' sfiretiyle korkmak demektir. Ayet aynca tikretmenin ve verilen sozti yerine getirmenin (ahde vefa) vacip oldugunu gosteriyor. Mti1minin yaln1zca Al-lah'tan korkmas1 gerektigini belirtiyor.

    41. Yan1n1zdakini tasdik edici olarak indirdigime iman edin. Ey israilogullan, Muhammed'e indirdigim ve elinizdeki Tevrat'm ashn1 dogrula-yan Kur'an'a iman edin.

  • 130 RUHU'L-BEYAN Ciiz: I

    Anlatildig1na gore sonradan yahudiler, kendileri i9in Tevrat'm htiktim-lerinin dcgitirilmesi ve zor olanlann1n kolaylat1nlmas1 i9in kendi din bil-ginlerine ekinlerinden , meyvelerinden pay ay1nrlar, on1ara hediyeler sunarlar ve rtivet verirlerdi. Nitekim Ka'b b. Eref boyle yaparm1. Bu yahud1, kendi din bilginlerine: "Sizin Muhammed hakklndaki gorlitiniiz nedir?" diye sorar, "peygamberdir" cevab1n1 ahnca, onlara: "Eger, bu soylediginizin d11nda onunla ilgili bir eyler uydurursan1z, benden size odiiller var" der, yahudi bil-ginleri de: "Bize bir siire ver, diitinelim, Tevrat'1 gozden ge9irelim" diye sure isterler. Sonra hemen gidip, Hz. Muhammed (s.a.v.)'in Tevrat'ta yer alan nite-liklerini, s1radan insanlann nitelikleriyle degitirirler ve Ka'b b. Erefe gelip, yaptiklar1 ii anlatular. 0 da, kendilerine ayn ayn birer Ol9ek arpa verir. ite bu ayette, Allah'm "az olarak" belirttigi ey budur. Ve ancak benden kor-kun. iman ederek, Hakk'a tabi olarak ve dtinyan1n varhg1ndan sirt 9evirerek sadece benden korkun.

    42. Hakkt batilla kar1~tirmay1n. Allah tarafmdan indirilen ger9egi, kendi ellerinizle uydurup icat ettiginiz ve yazd1gm1z eylerle kantumay1n. ii, ic;inden 91.kilamaz duruma getirmeyin, ya da i~ine bat1h kar1t1Tmak sure-tiyle, aralanna bir eyler yaz1p sokuturmakla durumu zorlattrmay1n. V