i- vÜcut dÜzlemlerİ: sagittal düzlem: vücudu önden arkaya …esaglikonline.com/e-saglik...
TRANSCRIPT
I- VÜCUT DÜZLEMLERİ:
Sagittal düzlem: Vücudu
önden arkaya geçen
düzlemdir. Ortadan geçene
orta sagittal düzlem adı
verilir. Sagittal stürden
geçer.
Koronal (Frontal) Düzlem:
Sagital düzleme dik açı
geçen düzlemdir. Koronal
stürlerin oluşturduğu
1
düzleme paraleldir. Orta
aksilierden geçen düzleme
orta koronal veya orta
frontal düzlem denir.
Transvers (aksiyal)
Düzlem: Longitudinal aksa,
sagital ve koronal
düzlemlere dik olan
düzlemdir.
2
II-VÜCUT PARÇALARI
Vücut parçalarının vücudun
diğer kesimlerine göre
durumunu belirleyen
deyimlerdir. Bunların belli
3
başlılarını şöyle
tanımlayabiliriz.
Anterior (Ventral): Ön
Posterior (Dorsal): Arka
(Dorsal, Dorsum, sırt
anlamında kullanılır (ayak
sırtı gibi).
Kaudal : Baştan uzak.
Kranial (sefalik): Başa
yakın
4
Distal: Merkezden, orta
çizgiden veya gövdeden
uzak.
Proksimal: Merkeze orta
çizgiye veya gövdeye yakın.
III- POZİSYON
TANIMLAYAN TERİMLER:
Antero-Posterior (A-P) ve
Postero-Anterior (P-A);
5
(Ön-Arka ve Arka-Ön): Bu
terimler hastanın X, ışını
kaynağı ve filme göre
duruşunu belirler.
Terimlerdeki ilk sözcük
ışının girdiği yeri gösterir.
Postero-anterior (Arka-ön)
pozisyonda olay tersinedir.
Lateral (yan): Filme yakın
olan tarafın adıyla söylenir.
Sağ yanda hastanın sağı,
6
sol yanda solu filme
yakındır.
Oblik: Oblik projeksiyonlar
vücudun filme yakın
parçasına göre isimlendirilir.
Sağ anterior oblik-
pozisyona hastanın sağ
önü, sol anterior oblik
pozisyonda sol önü filme
yakındır. Bu
projeksiyonların çekiminde
7
özel bir açı belirtilmemişse
obliklik derecesi genellikle
45 derecedir.
Rekumbent ( yatar
pozisyonda): Bu terim
radyografi süresince
hastanın yatar durumda
olduğunu anlatır. Işın
hastaya dikeydir. Hasta ya
yüzü yukarıya gelecek
şekilde sırtüstü (supine)
8
veya yüzü aşağıya gelecek
şekilde yüzüstü (prone)
pozisyondadır.
Dekübitus: Bu pozisyonda
horizantal (masaya paralel)
ışın kullanılır. Hasta yatar
durumdadır. Lateral
dükübitus pozisyonları
hastanın yukarıda olan yanı
ile isimlendirilir. Sağ yan
dekübitus pozisyonunda
9
hastanın sağı yukarıda, sol
yan dekübitusta ise sol
tarafı yukarıdadır.
Erekt( dik, ayakta): Bu
pozisyonda hasta ayaktadır.
Hasta ayakta olmasa bile
tetkik edilecek vücut parçası
dik durumdadır. Örneğin
hasta ayakta veya otururken
elde edilen göğüs
röntgenogramlarının her
10
ikisi de erekt
pozisyonundadır.
Semirekumbent (semi-
erekt): Yarı ayakta veya
yarı yatar pozisyonda diye
tanımlayabileceğimiz bu
incelemelerde, incelenen
vücut parçasının vertikal
aksı horizontal gelen ışınla
derecelik açı yapar.
11
IV-
RÖNTGENOGRAMLERIN
YORUMLANMASINDA
KULLANILAN GENEL
TERİMLER:
Radyoopasite : X-ışını
geçirgenliğinin az olduğunu
anlatan bir terimdir. Bu
bölgeler daha yoğun ve
kalınlığı daha fazla olan
anatomik oluşumlar
12
tarafından yapılır. Göreceli
olarak beyaza yakın gri
tonlarda görülürler.
Radyolusensi: X-ışını geçirgenliğinin arttığını
gösterir. Yoğunluğu düşük, kalınlığı az oluşumlar
tarafından yapılır. Göreceli olarak siyaha yakın
tonlardır. Yoğunluk azlığı deyimi eş anlamlıdır.
Dolma defekti: İçi boş organlara kontrast madde
verildiğinde lümene taşan kitlenin bulunduğu
13
kesim, kontrast maddeyle dolmaz. Bu görüntüye
dolma defekti denir. Tümörler dolma defekti
yaparlar.
14
15
Dolma fazlalığı: İçi boş organların kontrast madde
ile incelenmesinde organ konturlarından dışarı
doğru fazla dolumu anlatan bir terimdir. Dolma
fazlalığı bir ülser nişini veya divertikülü gösterebilir.
16
Sıvı düzeyi : Ayakta veya dekübitüs pozisyonda
yapılan incelemelerde içerisinde hava ve sıvı
bulunan organların sıvı düzeyi göstermesidir.
İleusta barsak lupları içerisinde sıvı düzeyleri
görülür.
17
18
Osteoskleroz: Kemik yoğunluğunun normalden
daha beyaz görüntü verecek şekilde artmasıdır.
Osteoporoz: Kemikte ossifiye trabekül sayısının
azalmasıdır. Organik matriksin normalden az
olmasına bağlıdır. Kemik daha radyolusent görülür.
Dekalsifikasyon: Kemiğin organik matriksinde çok
az veya hiç değişiklik olmadığı halde mineral
içeriğinin azalmasıdır. Kemik daha radyolusent
görülür. Bu duruma osteomalazi adı da verilir.
19
Artifakt: İncelenen bölgenin anatomisi ile ilgili
olmayan hastanın üstündeki oluşumlara veya
teknik hatalara bağlı görüntülerdir. Bir göğüs
röntgenogramında kaset içerisindeki toz ve kirin
yaptığı lekeler, elektrik deşarjı lekeleri artifakt
olduğu gibi, hastanın üzerindeki örtüye ait lekeler,
örülmüş saçın radyogram üzerindeki gölgesi de
artifakttır.
V- GENEL TIBBİ TERİMLER:
Superior:Üst
İnferior: Alt
Dexter : Sağ
Sinister: Sol
İnternal: İç; içe yakın; iç kısımda bulunan; iç
kısımla ilgili.
Superficialis: Yüzeyel olan.
Profundus: Derin olan.
Medialis: Vücudun ortalarında bulunan.
Lateralis: Vücudun dış tarafında bulunan.
20
Extansion: 1) İki parçanın eklem aracılığıyla
fleksiyon durumundan ayrılarak –hat şeklinde-düz
duruma geçme hareketi (bükülü kol veya bacağın
düz hale gelişi gibi). 2) Ağırlık asarak kol veya
bacağın vücuttan dışarı doğru çekme veya uzatma.
Flexion: İki parçanın eklem aracılığıyla
ekstansiyon durumundan ayrılarak birbirine
yaklaşma hareketi: bükülme (düz durumdaki kolun
dirsek eklemi aracılığıyla bükülmesi gibi).
Abduction: Orta çizgiden uzaklaşma; özellikle kol
veya bacağın vücut ekseninden uzaklaşma
hareketi.
Adduction: Orta çizgiye yaklaşma; özellikle kol
veya bacağın vücut eksenine yaklaşma hareketi.
Supination: 1- Ön kol ve elin avuç içi yukarı
bakacak şekilde çevrilmesi. 2- Yüz ve karın yukarı
bakacak şekilde yatma; sırtüstü pozisyon alma.
Pronation: Ön kol ve elin avuç içi aşağıı bakacak
şekilde çevrilmesi.
Extremity: Kol ve bacak.
21
Thoracal: Göğüsle ilgili.
Abdominal: Karınla ilgili; karına ait.
Santral: Merkezle ilgili; merkezde yerleşmiş;
ortada bulunan.
Periferal: Vücut yüzeyi ile ilgili; vücut yüzeyinde
bulunan; çevresel; çevrede yerleşmiş.
Etyoloji: 1) hastalık sebebi. 2) Hastalık sebeplerini
araştırıp inceleyen bilim dalı.
Diagnosis: Hastalığın teşhisi, belirtilere göre ait
olduğu hastalığın belirlenmesi, teşhis koyma.
Symptomatic: Hastalık belirtisi ile ilgili;belirtiye ait.
Asymptomatic: Belirti göstermeyen; belirtisiz.
Defect: Eksiklik; kusur; şekil bozukluğu(VSD: Sağ
ve sol kalp karıncıkları arasındaki bölmede
doğuştan delik oluşu).
Hereditary: 1) Kalıtımla geçen, kalıtsal, irsi. 2)
Gen tetkiki ile tespit edilmiş, genetik yoluyla
belirlenmiş.
Matrix: 1) İçinde diğer bir maddenin dağıldığı ana
madde (Hücreler arasını dolduran madde gibi). 2)
22
Herhangi bir şeyin gelişimine esas teşkil eden ana
kısım.
Mature: 1) Olgunlaşmak, olgun hale gelmek. 2)
Gelişiminini tamamlamış; yetişkin, olgun.
Trabekül: Bölmecik; organ yüzeyinden içeriye
doğru- şerit şeklinde uzanan fibröz yapıda ince
bölmeciklerden her biri.
Ossifikasyon: 1) Kemik gelişimi; kemik oluşması.
2) Sertleşerek kemik dokusu niteliği kazanma;
kemikleşme.
Aplasia: Bir organ veya oluşumunun doğuştan
yokluğu.
Hypoplasia: Doku veya organın yetersiz
gelişmesi; gelişme yetersizliği nedeniyle organın
gerekli büyüklüğü kazanamaması.
Hyperplasia: Dokuda normal hücre sayısının aşırı
artımı; doku veya organın hücre sayısındaki artış
nedeniyle büyümesi.
Atrophy: 1- Beslenme yetersizliği sonucu bir
organ veya oluşumun normal yapı ve görevini
23
kaybetmesi; atrofi. 2- Bir organ veya oluşumun
organizmada normal görevini tamamlamasını
takiben veya kişinin yaşlanması sonucu hacımca
küçülmesi(genital organlarda görülen yaşlılığa
bağlı atrofi gibi).
Hypotrophy: 1) Doğuştan yapısal zayıflık
nedeniyle doku veya organda gelişen erken atrofi
ve erken görev kaybı. 2) Yetersiz gelişme kusurlu
gelişme.
Hypertrophy: Dokuyu oluşturan hücrelerin sayıca
değil de hacimce artış göstermesi doku veya
organın, hücrelerin hacımca artışına bağlı olarak
aşırı büyümesi( Memenin adolasan hipertrofisi).
Fissure: 1) Çatlak; yarık;deri mukoza veya
herhangibir organ üzerinde uzunlUğuna seyir
gösteren açıklık. 2) Oluk, grinti (Beyin üzerinde
girusları veya lopları ayıran oluk gibi).
Fracture: Kırık, kemik kırığı.
Linear: 1) Çizgi ile ilgili; çizgi şeklinde uzanan
kabartı ile ilgili.2) Çizgiye benzeyen.
24
Vertical: Dikey; uzunlamasına; longutinal.
Oblique: Eğimli olmak, eğilmek, yana yatmak.
Apex (L) : Tepe ; uç; herhangi bir organ veya
oluşumunun-koni şeklinde gittikçe sivrilen uç kısmı.
Extrinsic: Dış kaynaklı; vücudun veya organın
kendi yapısı dışından gelen; dışardan doğan,
kaynaklanan.
İntrinsic: İç kaynaklı; vücudun veya organın kendi
yapısından gelen; kendi içinden doğan.
Prognosis: Bir hastalığın muhtemel seyrini,
süresini ve sonuçlarını önceden tahmin etme.
Progressive: İlerleyici; zamanla ilerleyin; gittikçe
ilerleyen.
Diffuse: 1- Yaygın; dağınık; geniş yer kapsayan.2-
Yayılmak; çevreye dağılmak.
Local: Belli bir bölgeyi içine alan; yaygın olmayan;
sınırlı; yerel; bölgesel.
Partial: Tam olmayan, bütününü kapsamayan,
kısmı.
25
Systemic: Vücudu tümüyle tutan; tüm vücudu
etkileyen (hastalık hakkında)
Bilateral: İki tarafla ilgili; iki taraflı; vücudun iki
tarafını tutan.
Symmetry: Karşılıklı iki kısmın uygunluk gösterişi;
vücudun veya bir organın karşılıklı iki kısmı
arasında şekil ve hacımca benzerlik oluşu.Asymmetry: Vücudun veya bir organın karşılıklı iki kısmı arasında şekil veya büyüklük bakımından benzerlik
bulunmayışı; asimetri.
İnspiration: Nefes alma; havanın-burun yoluyla-akciğerlere çekilmesi.
Expiration: Nefes verme; akciğerlerdeki havanın-ağız veya burun yoluyla-dışarıya verilmesi.
Conjenital: Doğuştan, doğuştan var olan.
Akkiz: Sonradan gelişen, kazanılmış.
İdiopathic: Belli bir bozukluğu veya hastalığa bağlı olmayan: sebebi bilinmeyen.
Malformation: 1) Bir organ veya oluşumun doğuştan şekil bozukluğu göstermesi , kusurlu gelişim. 2) Kusurlu
gelişim ile belirgin durum; anomali.
Malrotation: Normal dışı dönme.
Malposition: 1) Bir organ veya oluşumun normal duruşundan uzaklaşması veya normal yeri dışında bulunması.
2) Rahim içindeki fetüsün normal dışı duruş göstermesi; pozisyon bozukluğu.
Duplication: 1) Çift olma; iki mislini ihtiva etme. 2) Katlanma, kıvrılma, kat, kıvrım.
Atresia: 1- Açık olması gereken bir deliğin veya kanalın doğuştan kapalı oluşu; atrezi. 2- Over’de folliküllerin belli
bir gelişme kademesini takiben gerileyip kaybolması.
Fistula: Boşluk gösteren iki organ veya bir organ boşluğu ile vücut yüzeyi arasında meydana gelen patolojik
geçit; (fistül ya doğuştan mevcuttur veya diğer bir etken sebebiyle sonradan oluşur.)
Cyst: 1) İçinde sıvı veya yarı sıvı madde bulunan etrafı çevrili-kese şeklindeki-oluşum. 2) Bazı tek hücreli
organlarda görüldüğü üzere, gelişim esnasında içinde bulundukları oluşum.
Aneurysm: damarın belli bir bölgesinin genişlemesinden oluşan şişkinlik.
Ptosis: 1) Sarkma; düşme, aşağı inme. Bir organın tümünün veya bir kısmının normal yerinden ayrılarak daha
aşağıya inmesi; pitoz. 2) Üst göz kapağının gözü tam veya kısmi kapatacak şekilde aşağı düşmesi( kapak
sinirindeki felç nedeniyle oluşur.)
Hernia: Herhangi bir organ veya organ bölümünün-içinde bulunduğu boşluk duvarının zayıflama gösteren
kısmından-dışarıya doğru çıkıntı yapması; fıtık. Örneğin abdominal herni; karın duvarı aracılığıyla gelişmiş fıtık.
Fascia: Kasların üzerini örten zar; kas zarı.
Sinüs: 1) Etrafı çevrili boşluk; oyuk; sinüs (özellikle kemik içinde). 2) Venöz damarların açıldığı kan
depolanmasıyla belirgin boşluk; kan sinüsü. 3) Lenf damarlarının açıldığı lenf boşluğu. 4) Cerehatin dışarı aktığı
kanal.
26
Pulsasyon: Belli bİr düzen içinde seyreden atım; özellikle kalp veya üzerinde kan akımının seyrine bağlı olarak
duyulan atım.
İnvasive: İlerleme gösteren; özellikle komşu dokulara doğru yayılma yeteneği.
Fontanel: Bebek başı kemiklerini birleştiği aralıkları oluşturan henüz kemikleşmemiş zarımsı yapıda yumuşak
bölge; bıngıldak.
Fetus: Üçüncü gebelik ayı başından doğuma kadarki devre içindeki gebelik ürününe verilen isim; cenin.
İnfantile: İki yaşına kadar devre içindeki bebek.
Juvenile: 1) Büyüme gelişme çağına ait; gençlik haliyle ilgili. 2) Gelişmekte olan kişi
Adult: Gelişmesini tamamlamış kişi; erişkin; yetişkin.
Senile: Yaşlılıkla ilgili; yaşlılığın sebep olduğu; ihtiyarlığa bağlı.
Kaynaklar:
1- Prof.Dr.Utkan KOCATÜRK; Açıklamalı Tıp Terimleri Sözlüğü.
2- Prof.Dr.Ercan TUNCEL; Diagnostik Radyoloji.
27