gelİn bİrlİk olalim
DESCRIPTION
Dünyanın barışa, dostluğa ve kardeşliğe belki de en çok ihtiyaç duyduğu dönemlerden birini yaşamaktayız. 20. yüzyıla damgasını vuran çatışmalar ve gerilimler, yeni yüzyılda da tüm hızıyla devam ediyor. Dünyanın dört bir yanında masum insanlar bu çatışma ve gerilimlerden dolayı acı çekiyor. Dayanışmanın ve yardımlaşmanın güçlenmesine duyulan acil ihtiyaca rağmen, bazı çevrelerin halen çatışmayı -özellikle de dünyanın iki büyük ve köklü medeniyeti arasında çatışmayı- körüklüyor olmaları, üzerinde durulması gereken önemli bir sorundur.TRANSCRIPT
Okuyucuya•Bu kitapta ve di¤er çal›flmalar›-
m›zda evrim teorisinin çöküflüne özel biryer ayr›lmas›n›n nedeni, bu teorinin her tür-lü din aleyhtar› felsefenin temelini olufltur-
mas›d›r. Yarat›l›fl› ve dolay›s›yla Allah'›n varl›-¤›n› inkar eden Darwinizm, 140 y›ld›r pek çok in-
san›n iman›n› kaybetmesine ya da kuflkuya düflme-sine neden olmufltur. Dolay›s›yla bu teorinin bir aldat-
maca oldu¤unu gözler önüne sermek çok önemli bir imanigörevdir. Bu önemli hizmetin tüm insanlar›m›za ulaflt›r›labil-
mesi ise zorunludur. Kimi okuyucular›m›z belki tek bir kitab›m›-z› okuma imkan› bulabilir. Bu nedenle her kitab›m›zda bu konuya
özet de olsa bir bölüm ayr›lmas› uygun görülmüfltür.• Belirtilmesi gereken bir di¤er husus, bu kitaplar›n içeri¤i ile
ilgilidir. Yazar›n tüm kitaplar›nda imani konular, Kuran ayetleri do¤-rultusunda anlat›lmakta, insanlar Allah'›n ayetlerini ö¤renmeye ve ya-flamaya davet edilmektedirler. Allah'›n ayetleri ile ilgili tüm konular,
okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›rakmayacak flekildeaç›klanmaktad›r.
• Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan samimi, sade ve ak›c› üslup ise ki-taplar›n yediden yetmifle herkes taraf›ndan rahatça anlafl›lmas›n› sa¤lamakta-
d›r. Bu etkili ve yal›n anlat›m sayesinde, kitaplar "bir solukta okunan kitaplar"deyimine tam olarak uymaktad›r. Dini reddetme konusunda kesin bir tav›r sergi-
leyen insanlar dahi, bu kitaplarda anlat›lan gerçeklerden etkilenmekte ve anlat›-lanlar›n do¤rulu¤unu inkar edememektedirler.
• Bu kitap ve yazar›n di¤er eserleri, okuyucular taraf›ndan bizzat okunabile-ce¤i gibi, karfl›l›kl› bir sohbet ortam› fleklinde de okunabilir. Bu kitaplardan istifadeetmek isteyen bir grup okuyucunun kitaplar› birarada okumalar›, konuyla ilgili ken-di tefekkür ve tecrübelerini de birbirlerine aktarmalar› aç›s›ndan yararl› olacakt›r.
• Bunun yan›nda, sadece Allah'›n r›zas› için yaz›lm›fl olan bu kitaplar›n tan›n-mas›na ve okunmas›na katk›da bulunmak da büyük bir hizmet olacakt›r. Çünkü ya-zar›n tüm kitaplar›nda ispat ve ikna edici yön son derece güçlüdür. Bu sebeple dinianlatmak isteyenler için en etkili yöntem, bu kitaplar›n di¤er insanlar taraf›ndan daokunmas›n›n teflvik edilmesidir.
• Kitaplar›n arkas›na yazar›n di¤er eserlerinin tan›t›mlar›n›n eklenmesinin iseönemli sebepleri vard›r. Bu sayede kitab› eline alan kifli, yukar›da söz etti¤imiz özel-likleri tafl›yan ve okumaktan hoflland›¤›n› umdu¤umuz bu kitapla ayn› vas›flara sa-hip daha birçok eser oldu¤unu görecektir. ‹mani ve siyasi konularda yararlanabile-ce¤i zengin bir kaynak birikiminin bulundu¤una flahit olacakt›r.
• Bu eserlerde, di¤er baz› eserlerde görülen, yazar›n flahsi kanaatlerine, flüp-heli kaynaklara dayal› izahlara, mukaddesata karfl› gereken adaba ve sayg›ya dikkatedilmeyen üsluplara, burkuntu veren ümitsiz, flüpheci ve ye'se sürükleyen anlat›m-lara rastlayamazs›n›z.
Yazar veEserleri Hakk›nda
Harun Yahya müstear ismini kullananyazar, 1956 y›l›nda Ankara'da do¤du. ‹lk, orta
ve lise ö¤renimini Ankara'da tamamlad›. Dahasonra ‹stanbul Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sa-
natlar Fakültesi'nde ve ‹stanbul Üniversitesi FelsefeBölümü'nde ö¤renim gördü. 1980'li y›llardan bu yana,
imani, bilimsel ve siyasi konularda pek çok eser haz›rlad›.Bunlar›n yan› s›ra, yazar›n evrimcilerin sahtekarl›klar›n›, id-
dialar›n›n geçersizli¤ini ve Darwinizm'in kanl› ideolojilerle olankaranl›k ba¤lant›lar›n› ortaya koyan çok önemli eserleri bulun-
maktad›r.Yazar›n müstear ismi, inkarc› düflünceye karfl› mücadele eden
iki peygamberin hat›ralar›na hürmeten, isimlerini yad etmek için Ha-run ve Yahya isimlerinden oluflturulmufltur. Yazar taraf›ndan kitaplar›nkapa¤›nda Resulullah'›n mührünün kullan›lm›fl olmas›n›n sembolik anla-m› ise, kitaplar›n içeri¤i ile ilgilidir. Bu mühür, Kuran-› Kerim'in Allah'›nson kitab› ve son sözü, Peygamberimiz (sav)'in de hatem-ül enbiya olmas›-n› remzetmektedir. Yazar da, yay›nlad›¤› tüm çal›flmalar›nda, Kuran'› ve Re-
sulullah'›n sünnetini kendine rehber edinmifltir. Bu suretle, inkarc› düflüncesistemlerinin tüm temel iddialar›n› tek tek çürütmeyi ve dine karfl› yöneltilen
itirazlar› tam olarak susturacak "son söz"ü söylemeyi hedeflemektedir. Çok bü-yük bir hikmet ve kemal sahibi olan Resulullah'›n mührü, bu son sözü söylemeniyetinin bir duas› olarak kullan›lm›flt›r.
Yazar›n tüm çal›flmalar›ndaki ortak hedef, Kuran'›n tebli¤ini dünyayaulaflt›rmak, böylelikle insanlar› Allah'›n varl›¤›, birli¤i ve ahiret gibi temel ima-ni konular üzerinde düflünmeye sevk etmek ve inkarc› sistemlerin çürük temel-lerini ve sapk›n uygulamalar›n› gözler önüne sermektir.
Nitekim Harun Yahya'n›n eserleri Hindistan'dan Amerika'ya, ‹ngilte-re'den Endonezya'ya, Polonya'dan Bosna Hersek'e, ‹spanya'dan Brezilya'ya,Malezya'dan ‹talya'ya, Fransa'dan Bulgaristan'a ve Rusya'ya kadar dünyan›ndaha pek çok ülkesinde be¤eniyle okunmaktad›r. ‹ngilizce, Frans›zca, Almanca,‹talyanca, ‹spanyolca, Portekizce, Urduca, Arapça, Arnavutça, Rusça, Boflnakça,Uygurca, Endonezyaca, Malayca, Bengoli, S›rpça, Bulgarca, Çince, Kishwahili(Tanzanya'da kullan›l›yor), Hausa (Afrika'da yayg›n olarak kullan›l›yor), Dhi-velhi (Mauritus'ta kullan›l›yor), Danimarkaca ve ‹sveçce gibi pek çok dile çevri-len eserler, yurt d›fl›nda genifl bir okuyucu kitlesi taraf›ndan takip edilmektedir.
Dünyan›n dört bir yan›nda ola¤anüstü takdir toplayan bu eserler pek çokinsan›n iman etmesine, pek ço¤unun da iman›nda derinleflmesine vesile olmak-
tad›r. Kitaplar› okuyan, inceleyenher kifli, bu eserlerdeki hikmetli, özlü,
kolay anlafl›l›r ve samimi üslubun, ak›lc›ve ilmi yaklafl›m›n fark›na varmaktad›r.Bu eserler süratli etki etme, kesin neticeverme, itiraz edilemezlik, çürütülemezliközellikleri tafl›maktad›r. Bu eserleri okuyan
ve üzerinde ciddi biçimde düflünen insanlar›n,art›k materyalist felsefeyi, ateizmi ve di¤er sapk›n
görüfl ve felsefelerin hiçbirini samimi olarak savuna-bilmeleri mümkün de¤ildir. Bundan sonra savunsalar da
ancak duygusal bir inatla savunacaklard›r, çünkü fikri daya-naklar› çürütülmüfltür. Ça¤›m›zdaki tüm inkarc› ak›mlar, Ha-
run Yahya külliyat› karfl›s›nda fikren ma¤lup olmufllard›r.Kuflkusuz bu özellikler, Kuran'›n hikmet ve anlat›m çarp›c›l›-
¤›ndan kaynaklanmaktad›r. Yazar›n kendisi bu eserlerden dolay› birövünme içinde de¤ildir, yaln›zca Allah'›n hidayetine vesile olmayaniyet etmifltir. Ayr›ca bu eserlerin bas›m›nda ve yay›nlanmas›nda her-hangi bir maddi kazanç hedeflenmemektedir.
Bu gerçekler göz önünde bulunduruldu¤unda, insanlar›n gör-mediklerini görmelerini sa¤layan, hidayetlerine vesile olan bu eserlerin
okunmas›n› teflvik etmenin de, çok önemli bir hizmet oldu¤u ortaya ç›k-maktad›r.
Bu de¤erli eserleri tan›tmak yerine, insanlar›n zihinlerini buland›ran, fik-ri karmafla meydana getiren, kuflku ve tereddütleri da¤›tmada, iman› kurtarma-da güçlü ve keskin bir etkisi olmad›¤› genel tecrübe ile sabit olan kitaplar› yay-mak ise, emek ve zaman kayb›na neden olacakt›r. ‹man› kurtarma amac›ndan zi-yade, yazar›n›n edebi gücünü vurgulamaya yönelik eserlerde bu etkinin eldeedilemeyece¤i aç›kt›r. Bu konuda kuflkusu olanlar varsa, Harun Yahya'n›n eser-lerinin tek amac›n›n dinsizli¤i çürütmek ve Kuran ahlak›n› yaymak oldu¤unu,bu hizmetteki etki, baflar› ve samimiyetin aç›kça görüldü¤ünü okuyucular›n ge-nel kanaatinden anlayabilirler.
Bilinmelidir ki, dünya üzerindeki zulüm ve karmaflalar›n, Müslümanlar›nçektikleri eziyetlerin temel sebebi dinsizli¤in fikri hakimiyetidir. Bunlardan kur-tulman›n yolu ise, dinsizli¤in fikren ma¤lup edilmesi, iman hakikatlerinin orta-ya konmas› ve Kuran ahlak›n›n, insanlar›n kavray›p yaflayabilecekleri flekildeanlat›lmas›d›r. Dünyan›n günden güne daha fazla içine çekilmek istendi¤i zu-lüm, fesat ve kargafla ortam› dikkate al›nd›¤›nda bu hizmetin elden geldi¤inceh›zl› ve etkili bir biçimde yap›lmas› gerekti¤i aç›kt›r. Aksi halde çok geç kal›na-bilir.
Bu önemli hizmette öncü rolü üstlenmifl olan Harun Yahya külliyat›,Allah'›n izniyle, 21. yüzy›lda dünya insanlar›n› Kuran'da tarif edilen huzur vebar›fla, do¤ruluk ve adalete, güzellik ve mutlulu¤a tafl›maya bir vesile olacakt›r.
Bu kitapta kullan›lan ayetlerAli Bulaç'›n haz›rlad›¤›
"Kur'an-› Kerim ve Türkçe Anlam›"isimli mealden al›nm›flt›r.
w w w. h a r u n y a h y a . o r g - w w w. h a r u n y a h y a . n e t
ARAfiTIRMA YAYINCILIK
Belediye Caddesi
Liman ‹fl Merkezi No: 64
Sefaköy- ‹stanbul
Bask›: Kelebek Matbaac›l›k
Litros Yolu, Nevzat Fikret Koru Holding Binas›
No: 4/1-A Topkap› ‹stanbul
Tel: 0212 6124359
G‹R‹fi . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .81. BÖLÜMMÜSLÜMANLARIN K‹TAP EHL‹'NE BAKIfi AÇISI . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .122. BÖLÜM‹SLAM TAR‹H‹NDE MÜSLÜMANLARVE K‹TAP EHL‹ . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .263. BÖLÜMRAD‹KAL‹ZM TEHL‹KES‹NE KARfiIB‹RLEfiMEK . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .724. BÖLÜMORTAK ‹NANÇ ESASLARI . . . . . . . . . . . . .1125. BÖLÜMORTAK ‹BADETLER, ORTAK AHLAK‹DE⁄ERLER . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .1766. BÖLÜMORTAK F‹KR‹ MÜCADELE . . . . . . . . . . . .2507. BÖLÜMHZ. ‹SA MES‹H'‹N YERYÜZÜNE‹K‹NC‹ GEL‹fi‹ . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 2688. BÖLÜMGEL‹N B‹RL‹K OLALIM . . . . . . . . . . . . . . .312SONUÇ . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .332EK BÖLÜMEVR‹M YANILGISI . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 340
ünyan›n bar›fla, dostlu¤a
ve kardeflli¤e belki de en çok
ihtiyaç duydu¤u dönemlerden
birini yaflamaktay›z. 20. yüzy›la
damgas›n› vuran çat›flmalar ve gerilimler, yeni yüz-
y›lda da tüm h›z›yla devam ediyor. Dünyan›n dört bir
yan›nda masum insanlar bu çat›flma ve gerilimlerden do-
lay› ac› çekiyor.
Dayan›flman›n ve yard›mlaflman›n güçlenmesine du-
yulan acil ihtiyaca ra¤men, baz› çevrelerin halen çat›flmay› -
özellikle de dünyan›n iki büyük ve köklü medeniyeti aras›n-
da çat›flmay›- körüklüyor olmalar›, üzerinde durulmas› gere-
ken önemli bir sorundur. Bu kiflilerin talep etti¤i gibi bir me-
deniyetler çat›flmas› yaflanmas›n›n tüm insanl›k için büyük
bir felakete neden olaca¤› ise aç›kt›r. Böyle bir felaketin engel-
lenmesinin en önemli yollar›ndan biri, medeniyetler aras›nda
diyalo¤un ve ifl birli¤inin güçlendirilmesinden geçmektedir.
Üstelik bu hiç de zor de¤ildir. Çünkü ‹slam ve Bat› dünyas›
aras›nda, baz›lar›n›n iddia etti¤i gibi derin farkl›l›klar yoktur.
Tam tersine -bu kitapta delilleri ile ortaya koyaca¤›m›z üzere-
‹slam medeniyeti ve Bat› medeniyetinin temelini oluflturan
Yahudi-H›ristiyan kültürü aras›nda pek çok ortak yön bulun-
maktad›r. Bu ortak yönler temel al›narak, dünyadaki sorunla-
ra el birli¤i ile çözüm bulmak hiç de zor olmayacakt›r. Özel-
likle de, içinde bulunulan flartlar göz önünde bulunduruldu-
¤unda...
Bugün, dünya üzerinde büyük bir fikri mücadelenin de-
vam etti¤i ve dünyan›n iki kutuba bölündü¤ü bir gerçektir.
Ancak bu iki kutbun taraflar› Müslümanlar ve Yahudiler-H›-
ristiyanlar de¤ildir. Bu iki kutbun bir taraf›nda, Allah'›n var-
l›¤›na ve birli¤ine iman edenler di¤er taraf›nda ise inkarc›lar;
di¤er bir deyiflle bir taraf›nda ‹lahi dinlere inananlar di¤er ta-
raf›nda da bu dinlere karfl› olan ideolojileri savunanlar yer al-
maktad›r. Dini ve ahlaki de¤erleri hedef alan güç merkezleri-
nin, ellerindeki genifl imkanlar› birlefltirdikleri ve dindar in-
sanlara karfl› ittifak halinde hareket ettikleri yaflanan bir ger-
10
Gelin Birlik Olal›m
çektir. Bu ittifak› fikri anlamda etkisiz hale getirmek, dinsiz
materyalist telkinlerin olumsuz, y›k›c› sonuçlar›n› ortadan
kald›rmak, güzel ahlak›n, mutlulu¤un, huzurun, güvenli¤in,
refah›n hakim oldu¤u toplumlar› meydana getirmek için ye-
gane bir yol vard›r: Yeryüzündeki vicdan sahibi insanlar›n,
samimi olarak iman eden H›ristiyanlar›n, dindar Yahudilerin
ve Müslümanlar›n bu ortak amaç do¤rultusunda biraraya
gelmesi.
Geçmiflte üç ‹lahi dinin mensuplar› aras›nda çeflitli baha-
nelerle baz› çat›flmalar, anlaflmazl›klar olmufl olabilir; bu tari-
hi bir gerçektir. Ancak bunlar, Yahudilik, H›ristiyanl›k ve ‹s-
lam'›n özünden de¤il, devletlerin, topluluklar›n ve bireylerin
hatal› karar ve düflüncelerinden, ço¤u zaman da ekonomik
veya siyasi ç›kar ve beklentilerinden kaynaklanm›flt›r. Yoksa,
her üç ‹lahi dinin ortak amaçlar›ndan biri, tüm insanlar›n ba-
r›fl, huzur, güvenlik ve mutluluk içinde yaflamalar›d›r ve bu-
na ayk›r› bir çat›flma her üç dine göre de yanl›flt›r.
Dolay›s›yla dinler aras›nda kurulacak olan diyalog ve it-
tifak, H›ristiyanlar›n, Müslümanlar›n ve Yahudilerin adalet
ve bar›fl aray›fllar›n›n, insanl›¤a faydal› olma isteklerinin do-
¤al bir sonucudur. Üç dinin mensuplar›n›n aras›ndaki diya-
log, sadece toplant›larla ve konferanslarla s›n›rl› kalacak bir
iliflki de¤il, ortak de¤erleri savunan, ayn› amaç için mücadele
eden, ortak sorunlara köklü çözümler getirmeyi hedefleyen
inançl› insanlar›n birlikteli¤idir. Ve bu birliktelik, Hz. ‹sa'n›n
yeryüzüne ikinci kez geliflini bekledi¤imiz bu dönemde dün-
yay› ayd›nl›¤a ve huzura kavuflturacak en önemli vesileler-
den biri olacakt›r.
11
Harun Yahya
u kitapta, H›ristiyanlar,
Yahudiler ve Müslümanlar›n
ortak inanç esaslar›na, ortak iba-
detlere, ortak ahlaki de¤erlere sahip
olduklar›, ortak tehlikelerle karfl› karfl›ya
bulunduklar›, bu dinlerin kutsal kitaplar› ›fl›¤›nda an-
lat›lmakta ve Kitap Ehli'ne yani Yahudi ve H›ristiyanlara,
Kuran'da Rabbimiz'in bildirdi¤i gibi bir birlik ça¤r›s› yap›l-
maktad›r. Bu ça¤r›n›n amac›, inançl› tüm insanlar›, ortak
amaçlar do¤rultusunda birleflmeye; ateizme, din düflmanl›¤›-
na, sosyal ve ahlaki dejenerasyona karfl› birlikte mücadeleye
ve el ele vererek güzel ahlak› yeryüzüne yaymaya davet et-
mektir. Bu ça¤r›, samimi, vicdanl›, hoflgörülü, yard›msever,
uzlaflmac›, sa¤duyulu, güzel ahlakl›, bar›fl ve adalet taraftar›
tüm Yahudi, H›ristiyan ve Müslümanlara yap›lmaktad›r.
Unutmamak gerekir ki, hepimiz ayn› Allah'a iman etmekte,
Rabbimiz'in bizlere emretti¤i güzel ahlak› yaflamak ve yay-
mak için çaba göstermekteyiz. Üç ‹lahi dinin mensuplar› da;
-Allah'›n tüm evreni yoktan yaratt›¤›na ve tüm maddeye
sonsuz kudretiyle hakim oldu¤una inanmaktad›r.
-Allah'›n tüm canl›lar› mucizevi biçimde yaratt›¤›na ve
insan›n Allah'›n verdi¤i bir ruha sahip oldu¤una iman etmek-
tedir.
14
-Tarih boyunca, Allah'›n insanlara Hz. Muhammed (sav),
Hz. ‹sa ve Hz. Musa ile beraber Hz. Nuh, Hz. ‹brahim, Hz. ‹s-
hak, Hz. Yusuf, Hz. Musa, Hz. Davud gibi pek çok peygam-
ber gönderdi¤ine inanmakta ve tüm bu peygamberleri sev-
mektedir.
-Ölümden sonra dirilifle, cennette ve cehenneme, melek-
lerin varl›¤›na iman etmekte, Allah'›n hayat›m›z› bir kader
üzere yaratt›¤›na inanmaktad›r.
Sadece inanç konular›nda de¤il, ahlaki de¤erlerde de Ki-
tap Ehli'nin inançlar› Müslümanlarla uyum içindedir. Günü-
müzde fuhufl, eflcinsellik, uyuflturucu ba¤›ml›l›¤› gibi ahlak-
s›zl›klar›n, bencil, ç›karc›, ac›mas›z insan modelinin h›zla yay-
g›nlaflt›¤› bir dünyada, Ehl-i Kitap ve Müslümanlar ayn› er-
demlere inanmaktad›rlar: Namus, iffet, tevazu, fedakarl›k,
dürüstlük, flefkat, merhamet, karfl›l›ks›z sevgi...
Müslümanlar olarak bizler, Hz. Musa'ya da Hz. ‹sa'ya da
derin bir sevgi ve sayg› besliyor, onlar›n Allah kat›nda de¤er-
li, mübarek insanlar olduklar›n› biliyor ve Rabbimiz'in gön-
derdi¤i tüm peygamberlere iman ediyoruz. Yine Allah'›n Ku-
ran'da bize ö¤retti¤i ahlak gere¤i, tüm Yahudi ve H›ristiyanla-
r›n inançlar›na, de¤erlerine ve geleneklerine sayg› duyuyoruz.
Allah Kuran'da, Müslümanlara, Ehl-i Kitap hakk›nda bir emir
vermektedir; onlar› "ortak bir kelimede birleflmeye" ça¤›rmak:
De ki: "Ey Kitap Ehli, bizimle sizin aran›zda müflterekbir kelimeye gelin. Allah'tan baflkas›na kulluk etmeye-lim, O'na hiçbir fleyi ortak koflmayal›m ve Allah'› b›ra-k›p bir k›sm›m›z bir k›sm›m›z› Rabler edinmeyelim...(Ali ‹mran Suresi, 64)
15
Harun Yahya
Bizim H›ristiyanlara ve Yahudilere olan ça¤r›m›z da bu-
dur: Allah'a iman eden ve O'nun vahyine itaat eden insanlar
olarak, gelin ortak bir "iman" kelimesinde birleflelim. Hepimiz
Yarat›c›m›z ve Rabbimiz olan Allah'› sevelim. O'nun emirlerine
uyal›m. Ve Allah'›n bizi daha do¤ruya erifltirmesi için dua ede-
lim. Müslümanlar, H›ristiyanlar ve Yahudiler bu flekilde ortak
bir kelimede birlefltiklerinde; birbirlerinin düflman› de¤il dostu
olduklar›n› anlad›klar›nda; as›l mücadele edilmesi gereken fi-
kir sisteminin ateizm ve dinsizlik oldu¤unu gördüklerinde,
dünya çok daha farkl› bir yer olacakt›r. As›rlard›r süren çat›fl-
malar, husumetler, korkular ve fliddet sona erecek ve "ortak bir
kelime" üzerinde sevgi, sayg› ve huzura dayal› yeni bir mede-
niyet kurulacakt›r.
‹slam'›n Di¤er ‹ki ‹lahi Dine HoflgörüsüYahudiler, H›ristiyanlar ve Müslümanlar›n birbirlerine
bak›fl›nda dikkat edilmesi gereken temel bir fark vard›r. Yahu-
diler, kendilerinden sonra gelen iki dini, yani H›ristiyanl›k ve
Müslümanl›¤› tan›maz, onlar›n kitaplar›n› kabul etmezler.
H›ristiyanl›k, kendinden önceki Yahudili¤i tan›r ve kitab›n›
kabul eder, ama kendisinden sonraki ‹slam dinini tan›maz,
kitab› olan Kuran-› Kerim'i kabul etmez. Oysa ‹slam ahlak›,
hem Yahudili¤i hem de H›ristiyanl›¤›, Allah'›n vahyiyle do¤-
mufl ‹lahi dinler olarak kabul eder. Kitaplar›n› tan›r. Onlar› in-
karc›larla, putperestlerle bir tutmaz, aksine "Kitap Ehli" ola-
rak tan›mlayarak, Müslümanlar›n onlar›n inançlar›na tole-
rans ve sayg› göstermesini gerektirir.
16
Gelin Birlik Olal›m
Bakara Suresi'nde bu konu flu flekilde bildirilmektedir:
Elif, Lam, Mim, Bu, kendisinde flüphe olmayan, mutta-kiler için yol gösterici olan bir kitapt›r. Onlar, gaybe ina-n›rlar, namaz› dosdo¤ru k›larlar ve kendilerine r›z›k ola-rak verdiklerimizden infak ederler. Ve onlar, sana indi-rilene, senden önce indirilenlere iman ederler ve ahiretede kesin bir bilgiyle inan›rlar. (Bakara Suresi, 1-4)
Dikkat edilirse ayetlerde Müslümanlar hem Hz. Mu-
hammed (sav)'e indirilen Kuran'a, hem de daha önce indiri-
len kitaplara iman eden insanlar olarak tarif edilmektedir. Bu
önceki kitaplar, Kuran'da; Hz. ‹brahim'in sayfalar›, Hz. Mu-
sa'ya indirilen Tevrat, Hz. Davud'a indirilen Zebur ve Hz.
‹sa'ya indirilen ‹ncil olarak bildirilir. Ne var ki, bu kitaplar za-
man içerisinde birtak›m insanlar taraf›ndan tahrif edilmifller-
dir, dolay›s›yla baz› bölümlerinde hak dinden uzak yorumlar
ve aç›klamalar yer almaktad›r. Bununla birlikte Allah'a ve
ahiret gününe iman etmek, flirk koflmamak, güzel ahlak gös-
termek gibi hak dine uygun emirleri içeren bölümler de gü-
nümüze kadar gelmifltir. Allah bu kitaplar›n, gönderildikleri
toplumlarda insanlar için yol gösterici olduklar›n› bildirmifl-
tir. Bir ayette flöyle buyrulmaktad›r:
O, sana Kitab› hak ve kendinden öncekileri do¤rulay›c›olarak indirdi. O, Tevrat'› ve ‹ncil'i de indirmiflti. Bun-dan (Kur'an'dan) önce (onlar) insanlar için bir hidayetidiler... (Ali ‹mran Suresi, 3-4)
Bir di¤er ayette Tevrat için flu flekilde bildirilmektedir:
Gerçek flu ki, Biz Tevrat›, içinde bir hidayet ve nur olarakindirdik. Teslim olmufl peygamberler, Yahudilere onunlahükmederlerdi. Bilgin-yöneticiler (Rabbaniyun) ve yük-
17
Harun Yahya
18
sek bilginler de (Ahbar), Allah'›n kitab›n› korumakla gö-revli k›l›nd›klar›ndan ve onun üzerine flahidler oldukla-r›ndan (onunla hükmederlerdi.) ... (Maide Suresi, 44)
Kuran'da baz› Yahudi din adamlar›n›n Tevrat'ta "keli-
meleri yerlerine konulduktan sonra sapt›rd›klar›" (Maide
Suresi, 41); "kitab› kendi elleriyle yaz›p, sonra az bir de¤er
karfl›l›¤›nda satmak için 'Bu Allah kat›ndand›r'" (Bakara Su-
resi, 79) dedikleri, yani Allah'›n Kitab›'n› tahrif ettikleri haber
verilir. H›ristiyanlar ise Hz. ‹sa'y› ilahlaflt›rarak çok büyük bir
yan›lg›ya düflmüfllerdir. (Nisa Suresi, 171) Allah Kuran'da Ki-
tap Ehli'nden kimselerin ahlaki hatalar›na da dikkat çeker.
Ama bunlar, Kitap Ehli'nin tümünün gaflet ve yan›lg› içinde
olduklar› anlam›na gelmemektedir. Allah, Yahudi ve H›risti-
yanlar aras›nda da, Allah'a samimiyetle ba¤l› olan dindar ki-
flilerin bulundu¤unu çeflitli ayetlerde haber verir:
Onlar›n hepsi bir de¤ildir. Kitap Ehli'nden bir toplulukvard›r ki, gece vaktinde ayakta durup Allah'›n ayetleriniokuyarak secdeye kapan›rlar. Bunlar, Allah'a ve ahiretgününe iman eder, maruf olan› emreder, münker olan-dan sak›nd›r›r ve hay›rlarda yar›fl›rlar. ‹flte bunlar saliholanlardand›r. Onlar hay›rdan her ne yaparlarsa, elbetteondan yoksun b›rak›lmazlar. Allah, muttakileri bilendir.(Ali ‹mran Suresi, 113-115)
fiüphesiz, Kitap Ehli'nden, Allah'a; size indirilene vekendilerine indirilene -Allah'a derin sayg› gösterenlerolarak- inananlar vard›r. Onlar Allah'›n ayetlerine karfl›-l›k olarak az bir de¤eri sat›n almazlar. ‹flte bunlar›n Rab-leri kat›nda ecirleri vard›r. fiüphesiz Allah, hesab› çokçabuk görendir. (Ali ‹mran Suresi, 199)
19
Harun Yahya
20
Dolay›s›yla bir Müslüman›n bak›fl aç›s› Kitap Ehli içinde
de samimi olarak iman eden ve kurtulufla eren pek çok insan
olabilece¤i yönündedir. Her insan›n kalbini Allah bilir ve
Allah, Kitap Ehli içinden insanlar›n da Kendi kat›nda ecirleri
oldu¤unu bildirmektedir.
Hz. ‹brahim'in Hanif DiniAllah Kuran'da her toplum için bir yol ve yöntem k›ld›-
¤›n› bildirmifltir. Rabbimiz, her dönemde peygamberler gön-
dererek toplumlara farkl› fleriatlar, emir ve yasaklar indirmifl-
tir. Ancak özünde, tüm peygamberler toplumlar›n›, yaln›zca
Allah'a iman ve ibadet etmeye ve Rabbimiz'in emirlerine uy-
maya davet etmifllerdir. Di¤er bir deyiflle bozulmam›fl halleri
ile bütün hak dinler, Allah'a hiçbir fleyi flirk koflmamak,
Allah'›n r›zas›, rahmeti ve cenneti için yaflamak ve çal›flmak
temeli üzerine kuruludur. Her toplum Allah'›n kendilerine
emrettiklerini eksiksiz olarak yerine getirmekle ve Allah r›za-
s› için güzel davran›fllarda bulunmakla yükümlüdür. Rabbi-
miz ayette flu flekilde buyurmufltur:
... Sizden her biriniz için bir fleriat ve bir yol-yöntem k›l-d›k. E¤er Allah dileseydi, sizi bir tek ümmet k›lard›; an-cak (bu,) verdikleriyle sizi denemesi içindir. Art›k hay›r-larda yar›fl›n›z. Tümünüzün dönüflü Allah'ad›r. Hakk›n-da anlaflmazl›¤a düfltü¤ünüz fleyleri size haber verecek-tir. (Maide Suresi, 48)
Kitap Ehli ve Müslümanlar da farkl› fleriatlara sahiptir-
21
Harun Yahya
ler, ancak gerek Yahudi ve H›ristiyanlardan gerekse Müslü-
manlardan samimi olarak iman edenler, Allah'a gönülden tes-
lim olmakla, iyi ve güzel davran›fllarda bulunmakla ve hay›r
ifllerinde yar›flmakla sorumludurlar. Allah'›n varl›¤›na ve bir-
li¤ine inanan, ihlasla ahirete iman eden, salih amellerde bulu-
nan her üç ‹lahi dinin mensuplar› da asl›nda Rabbimiz'in Hz.
‹brahim'e indirmifl oldu¤u hak dine uymaktad›rlar.
Allah Kuran'da ilk peygamberin Hz. Adem oldu¤unu
bildirmektedir. Hz. Adem'den sonra Kuran'da ad› an›lan ikin-
ci peygamber Hz. Nuh'tur. Hz. ‹brahim ise Hz. Nuh'tan son-
ra yaflam›flt›r ve onun soyundand›r. Kuran'da flu flekilde bil-
dirilir:
Alemler içinde selam olsun Nuh'a. Gerçekten Biz, ihsan-da bulunanlar› böyle ödüllendiririz. fiüphesiz o, Bizimmü'min olan kullar›m›zdand›. Sonra di¤erlerini sudabo¤duk. Do¤rusu ‹brahim de onun (soyunun) bir kolun-dand›r. (Saffat Suresi, 79-83)
Kuran'da Hz. ‹brahim'in dininin "hanif" bir din oldu¤u
bildirilmektedir. Hanif kelimesi, "Allah'›n emrine teslim olup,
Allah'›n dininden hiçbir konuda dönmeyen, ihlasl› kifli" anla-
m›ndad›r. Bir ayette Allah Hz. Muhammed (sav)'e, Hz. ‹bra-
him'in hanif dinine uymas›n› flöyle bildirmifltir:
Sonra sana vahyettik: "Hanif (muvahhid) olan ‹bra-him'in dinine uy. O, müflriklerden de¤ildi." (Nahl Sure-si, 123)
Hz. ‹brahim'den sonra gelen o¤ullar›, torunlar› ve onun
soyundan olan di¤er salih müminler, Allah'›n Hz. ‹brahim'e
22
Gelin Birlik Olal›m
vahyetti¤i hak dine uymufllard›r. Bu gerçek Kuran ayetlerin-
de flu flekilde bildirilmektedir:
Kendi nefsini afla¤›l›k k›landan baflka, ‹brahim'in di-ninden kim yüz çevirir? Andolsun, Biz onu dünyadaseçtik, gerçekten ahirette de o salihlerdendir. Rabbi ona:"Teslim ol" dedi¤inde (O:) "Alemlerin Rabbine teslimoldum" demiflti. Bunu ‹brahim, o¤ullar›na vasiyet etti,Yakup da: "O¤ullar›m, flüphesiz Allah sizlere bu diniseçti, siz de ancak Müslüman olarak can verin" (diyebenzer bir vasiyette bulundu.) Yoksa siz, Yakub'un ölüman›nda, orada flahidler miydiniz? O, o¤ullar›na: "Bendensonra kime ibadet edeceksiniz?" dedi¤inde, onlar: "Se-nin ‹lah›na ve atalar›n ‹brahim, ‹smail ve ‹shak'›n ‹lah›olan tek bir ‹laha ibadet edece¤iz; bizler O'na teslim ol-duk" demifllerdi. (Bakara Suresi, 130-133)
Görüldü¤ü gibi Hz. ‹brahim'in "hanif" dini, Yahudiler,
H›ristiyanlar ve Müslümanlar aras›nda ortak bir kelimedir.
Hz. ‹brahim'e iman, ona duyulan sevgi ve sayg› Yahudiler ve
H›ristiyanlar için oldu¤u gibi Müslümanlar için de son dere-
ce önemlidir. Ancak unutmamak gerekir ki, Allah'a olan cofl-
kulu iman›, derin sevgisi, Rabbimiz'in bütün emirlerine gö-
nülden boyun e¤ifli, itaati ve üstün ahlak› ile tüm inananlara
örnek k›l›nm›fl olan Hz. ‹brahim'e en yak›n olanlar, hiç flüphe-
siz, onun ahlak›na uyanlard›r. Rabbimiz Kuran'da flöyle bu-
yurmaktad›r:
Do¤rusu, insanlar›n ‹brahim'e en yak›n olan›, ona uyan-lar ve bu peygamber ile iman edenlerdir. Allah, mü'min-lerin velisidir. (Al-i ‹mran Suresi, 68)
23
Harun Yahya
Dolay›s›yla Allah'a gönülden
iman eden Yahudi ve H›ristiyanlar›n,
Hz. ‹brahim ve ona uyan salih mü-
minler gibi, yaln›zca Allah'a yönelip
dönmeleri, Hz. ‹brahim'in gösterdi¤i
güzel ahlak›, samimiyeti ve derinli¤i
örnek almalar› gerekir. fiüphesiz ina-
nanlar›n peygamberlere olan sevgile-
rini, itaatlerini ve yak›nl›klar›n› gös-
termelerinin en güzel yollar›ndan biri
onlar gibi salih olmak için çaba göster-
mektir. Müslümanlar ise, Rabbimiz'in
Kuran'da emretti¤i gibi, tüm peygam-
berlere indirilenlere aralar›nda hiçbir
ay›r›m yapmadan iman etmektedirler.
Deyin ki: "Biz Allah'a; bize indi-rilene, ‹brahim, ‹smail, ‹shak,Yakub ve torunlar›na indirilene,Musa ve ‹sa'ya verilen ile pey-gamberlere Rabbinden verileneiman ettik. Onlardan hiçbirinidi¤erinden ay›rt etmeyiz ve bizO'na teslim olmufllar›z. (BakaraSuresi, 136)
24
Gelin Birlik Olal›m
lk dönemlerinden itibaren
‹slam tarihini, ‹slam idaresi al-
t›ndaki H›ristiyan ve Yahudilerin
konumunu ve bu toplumlar›n Müs-
lümanlarla iliflkilerini tarafs›z bir gözle in-
celeyen herkes aç›k bir gerçekle karfl›laflacakt›r: Ki-
tap Ehli, ‹slam idaresi alt›nda her zaman huzur ve gü-
venlik içinde yaflam›flt›r. Hatta, kimi zaman farkl› dinler-
den veya mezheplerden idarelerin alt›nda zulüm gören
H›ristiyanlar ve Yahudiler, ‹slam topraklar›na s›¤›nm›fllar
ve arad›klar› güveni Müslüman ülkelerde bulmufllard›r. Ki-
tap Ehli'nin ‹slam topraklar›nda bu derece rahat ve huzurlu
bir yaflam sürebilmelerinin en önemli nedeni ise, Müslüman-
lar›n Kitap Ehli'ne karfl› tav›r ve tutumlar›n› Kuran ahlak›na
göre belirlemifl olmalar›d›r.
Bar›fl ve hoflgörü dini olan ‹slam, iman edenlerin tüm in-
sanlara adaletle ve iyilikle davranmalar›n› gerektirir. Salih
Müslümanlar, Allah'›n emretti¤i ahlaka uygun olarak, hoflgö-
rülü, affedici, mütevaz›, anlay›fll›, yumuflak huylu, içten ve
samimi insanlard›r. Allah iman edenlere, kendilerinin veya
yak›nlar›n›n aleyhinde dahi olsa adil olmay›, kendileri ihtiyaç
içinde olsalar bile öncelikle yetimi ve esiri doyurmay›, feda-
kar olmay›, sab›rl› davranmay›, güzel ahlakta kararl› olmay›
emretmifltir. Bu ahlak› yaflayan bir mümin ayn› za-
manda farkl› inançlara ve düflüncelere mensup kiflilere
karfl› da toleransl›d›r. "Dinde zorlama olmad›¤›n›n" bilinci
ile, iman etmeyen insanlar› hak yola davet ederken de her za-
man nezaketli bir üslup kullan›r, amac› do¤ru yolu göster-
mek, karfl› taraf›n vicdan›na hitap etmek ve onlar›n güzel bir
ahlak ile yaflamas›na vesile olmakt›r. Bu ise ancak Allah'›n in-
sanlara hidayet vermesi ile mümkün olur. Allah, "... ‹man
edenler hala anlamad›lar m› ki, e¤er Allah dilemifl olsayd›,
insanlar›n tümünü hidayete erdirmifl olurdu... " (Rad Sure-
si, 31) ayetiyle Müslümanlara, kalplerin ancak Allah'›n elinde
oldu¤unu, bir kimsenin ancak O'nun dilemesiyle hidayete
erebilece¤ini hat›rlatmaktad›r. Bir baflka ayette ise flöyle buy-
rulur:
Gerçek flu ki, sen, sevdi¤ini hidayete erdiremezsin, an-cak Allah, diledi¤ini hidayete erdirir; O, hidayete erecekolanlar› daha iyi bilendir. (Kasas Suresi, 56)
Müslüman›n görevi, sadece gerçekleri anlatmak, insan-
lar› bu gerçeklere davet etmektir. ‹nsanlar›n bunu kabul edip
etmemeleri, tamamen onlar›n vicdanlar›na kalm›fl bir mesele-
dir. Allah bu gerçe¤i Kuran'da haber vermektedir:
28
Dinde zorlama yoktur. fiüphesiz,do¤ruluk (rüfld) sap›kl›ktan apaç›k ayr›lm›flt›r.
Art›k kim ta¤utu tan›may›p Allah'a inan›rsa, o,sapasa¤lam bir kulba yap›flm›flt›r; bunun kopmas›
yoktur. Allah, iflitendir, bilendir. (Bakara Suresi, 256)
Müslümanlar›n bu ahlaklar›, do¤al olarak Kitap Ehli ile
olan iliflkilerinde de geçerlidir. Üstelik Rabbimiz, Kitap Eh-
li'ne karfl› nas›l davran›lmas› gerekti¤ini Kuran'da iman eden-
lere detayl› olarak tarif etmifltir. Bu ayetler incelendi¤inde,
Müslüman toplum içinde H›ristiyan ve Yahudilerin varl›kla-
r›n›n tan›nmas› ve onlar›n tüm haklar›n›n bizzat Müslüman-
lar taraf›ndan korunmas› gerekti¤i aç›kça anlafl›lmaktad›r.
Müslümanlar›n Yahudilere ve H›ristiyanlara bak›fl› son dere-
ce merhametli olmal›d›r. Samimi olarak iman eden Yahudiler
ve H›ristiyanlar –her ne kadar inan›fllar›nda ve ibadetlerinde
zaman içinde baz› bozulmalar yaflanm›flsa da- özünde
Allah'›n varl›¤›na ve birli¤ine iman eden, meleklere, peygam-
berlere ve hesap gününe inanan ve din ahlak›n›n yaflanmas›
gerekti¤ini düflünen kimselerdir. Bu gerçek, Müslümanlar›n
onlara yaklafl›m›nda da önemli bir ölçüdür.
Allah bir ayette Allah'a ve ahiret gününe iman ederek sa-
lih amellerde bulunan Yahudiler ve H›ristiyanlar›n, bu iyi ah-
laklar›n›n karfl›l›¤›n› en güzel flekilde alacaklar›n› haber ver-
mifltir:
29
30
fiüphesiz, iman edenler(le) Yahudiler, H›risti-yanlar ve sabiiler(den kim) Allah'a ve ahiretgününe iman eder ve salih amellerde bulu-nursa, art›k onlar›n Allah Kat›nda ecirleri var-d›r. Onlara korku yoktur ve onlar mahzun ol-mayacaklard›r. (Bakara Suresi, 62)
Bu ayetin anlam› apaç›kt›r. Müslüman, Yahudi
veya H›ristiyan olsun, Allah'a ve ahiret gününe
iman eden ve salih amellerde bulunanlar müjde-
lenmekte; söz konusu müminlerin kurtulufla ve
esenli¤e kavuflacaklar› haber verilmektedir. Maide
Suresi'nin 48. ayetinde ise, insanlar için "farkl› bir
fleriat ve yol-yöntem k›l›nd›¤›", sorumluluklar›n›n
ise "hay›rlarda yar›flmak" oldu¤u belirtilmifltir. Bu
da ister Yahudi, ister H›ristiyan, isterse Müslüman
olsun samimi olarak Allah'a ve ahiret gününe iman
eden tüm inananlar›n güzellikle davranmalar› ve
Allah r›zas› için hay›rlarda yar›flmalar› gerekti¤ini
göstermektedir. Bu durumda Müslümanlar›n, ken-
dileri gibi Allah'a iman eden, salih amelde bulunan
ve güzel ahlak gösteren kimselere kat› veya hoflgö-
rüsüz davranmalar› mümkün de¤ildir. Nitekim, ‹s-
lam tarihi de bunu kan›tlar.
Bu tarihi incelemeden önce, Müslümanlar›n
Kitap Ehli'ne bak›fl aç›s›n› belirleyen çok önemli bir
gerçe¤e daha de¤inmekte yarar vard›r: Müslüman-
lar›n Hz. Musa ve Hz. ‹sa'ya olan sevgileri ve say-
g›lar›.
31
Harun Yahya
32
Gelin Birlik Olal›m
Müslümanlar›n Hz. Musa veHz. ‹sa'ya Olan Sevgileri
Allah tarihin her döneminde Kendi vahyini insanlara el-
çileri arac›l›¤›yla ulaflt›rm›flt›r. Peygamberler, Allah kat›nda
seçilmifl, Rabbimiz'in kendilerine nimetler verdi¤i mübarek
insanlard›r. Üstün ahlaklar› ile tüm insanlara örnek olarak ya-
rat›lm›fl olan peygamberler, gönderildikleri toplumlara
Allah'›n dinini anlatm›fllar, onlar› kötülüklerden sak›nd›rarak
iyili¤i emretmifller, insanlar›n imanlar›na vesile olmufllard›r.
Kuran'da pek çok ayette geçmiflte yaflam›fl olan toplumlardan
ve bu toplumlara gönderilen peygamberlerin hayatlar›ndan
örnekler verilmektedir. Kuran'da bildirilen peygamber k›ssa-
lar›nda, bu mübarek insanlar›n Allah'›n varl›¤›n› ve dinini
tebli¤ etmeleri, inkar edenlere karfl› yürüttükleri fikri müca-
dele, tebli¤ yapt›klar› insanlar›n verdikleri karfl›l›k detayl›
olarak bildirilmifl ve elçilerin gösterdikleri sab›r, fedakarl›k,
samimiyet, ince düflünce, insaniyet gibi üstün ahlak özellikle-
ri tüm inananlara örnek gösterilmifltir. Tüm peygamberlerin
Rabbimiz'in seçti¤i kutlu insanlar oldu¤unun bilincinde olan
Müslümanlar da, gönderilmifl olan bütün peygamberlere
iman ederler. Allah Kuran'da, Hz. Nuh'a ve Hz. ‹brahim'e
vahyetti¤i dini, Hz. Musa'ya, Hz. ‹sa'ya ve Hz. Muhammed
(sav)'e de vahyetmifl oldu¤unu bildirmifltir:
O: "Dini dosdo¤ru ayakta tutun ve onda ayr›l›¤a düflme-yin" diye dinden Nuh'a vasiyet etti¤ini ve sana vahyetti-¤imizi, ‹brahim'e, Musa'ya ve ‹sa'ya vasiyet etti¤imizi
33
Harun Yahya
sizin için de teflri' etti (bir fleriat k›ld›). Senin kendileri-ni ça¤›rd›¤›n fley, müflriklere a¤›r geldi. Allah, diledi¤inibuna seçer ve içten Kendisi'ne yöneleni hidayete erdirir.(fiura Suresi, 13)
Allah Kuran'da, Allah ve ahiret gününe iman edenler
için Allah'›n Resulü'nde en güzel örnekler oldu¤unu bildir-
mifltir. (Ahzap Suresi, 21) Bu nedenle, salih Müslümanlar için
peygamber ahlak› ile ahlaklanmak, peygamberlerimizin fle-
refli yolunu izlemek ve onlar gibi Allah'›n raz› oldu¤u insan-
lardan olabilmek en önemli amaçlardan biridir. Hz. Musa ve
Hz. ‹sa da hayatlar› Kuran-› Kerim'de detayl› olarak anlat›lan
peygamberlerdir ve Müslümanlar için bu mübarek insanlar›n
hayatlar›nda ve ahlaklar›nda pek çok hikmetli örnek bulun-
maktad›r.
Allah, Hz. Musa ve kardefli Hz. Harun'un, Kendisi'nin
lütufta bulundu¤u kullar›ndan oldu¤unu Kuran'da bize flu
flekilde haber vermifltir:
Andolsun, Biz Musa'ya ve Harun'a lütufta bulunduk.Onlar› ve kavimlerini o büyük üzüntüden kurtard›k.Onlara yard›m ettik, böylece üstün gelenler oldular. Veikisine anlat›m›-aç›k Kitab'› verdik. Onlar› dosdo¤ru yo-la yöneltip-ilettik. Sonra gelenler aras›nda da ikisine(hay›rl› ve flerefli bir isim) b›rakt›k. Musa'ya ve Harun'aselam olsun. fiüphesiz Biz, ihsanda bulunanlar› böyleödüllendiririz. fiüphesiz ikisi, Bizim mü'min olan kulla-r›m›zdand›lar. (Saffat Suresi, 114-122)
Allah, Hz. Musa'y› Firavun'un esareti alt›nda bulunan ‹s-
railo¤ullar›'na elçi olarak göndermifl ve ona Enam Suresi'nin
154. ayetinde belirtildi¤i gibi "iyilik yapanlar›n üzerinde (ni-
metimizi) tamamlamak, herfleyi ayr› ayr› aç›klamak ve bir
hidayet ve rahmet olarak... " Kitap'› vermifltir. Hz. Musa'ya
seçilmifl oldu¤unun vahyedilifli ise Kuran'da flöyle bildiril-
mektedir:
Sana Musa'n›n haberi geldi mi? Hani bir atefl görmüfltüde, ailesine flöyle demiflti: "Durun, bir atefl gördüm;umulur ki size ondan bir kor getiririm veya ateflin ya-n›nda bir yol-gösterici bulurum." Nitekim ona gidince,kendisine seslenildi: "Ey Musa. Gerçekten Ben, Ben se-nin Rabbinim. Ayakkab›lar›n› ç›kar; çünkü sen, kutsalvadi olan Tuva'das›n. Ben seni seçmifl bulunuyorum;bundan böyle vahyolunan› dinle." (Taha Suresi, 9-13)
Hz. Musa gerek Firavun'a ve yak›n çevresine karfl›, ge-
rekse kendi toplumu içindeki münaf›k karakterli ve zay›f
imanl›lara karfl› büyük bir mücadele yürütmüfl, her zaman
Allah'a olan teslimiyeti, tevekkülü, sabr›, cesareti, fedakarl›¤›,
akl›, azmi ve flevki ile tüm inananlara örnek olmufltur. Müslü-
manlar da Hz. Musa'ya içten bir sayg› duyar ve ona iman
ederler.
‹sa Peygamber ise, Kuran'da, "Allah'›n elçisi ve kelime-
si" (Nisa Suresi, 171) olarak tan›t›l›r; onun insanl›¤a bir "ayet
(alamet)" k›l›nd›¤› (Enbiya Suresi, 91) bildirilir; mücadelesi,
mucizeleri, hayat› hakk›nda hikmetli bilgiler verilir. Hz. ‹sa
bir Kuran ayetinde flöyle övülmektedir:
Hani Melekler, dediler ki: "Meryem, do¤rusu Allah Ken-dinden bir kelimeyi sana müjdelemektedir. Onun ad›Meryem o¤lu ‹sa Mesih'tir. O, dünyada ve ahirette 'seç-
34
Gelin Birlik Olal›m
35
36
kin, onurlu, sayg›nd›r' ve (Allah'a) yak›n k›l›nanlardan-d›r." (Al-i ‹mran Suresi, 45)
Hz. ‹sa'ya verilen ‹ncil'in nitelikleri ise Kuran'da flöyle
aç›klan›r:
Onlar›n ard›ndan yanlar›ndaki Tevrat'› do¤rulay›c› ola-rak Meryem o¤lu ‹sa'y› gönderdik ve ona içinde hidayetve nur bulunan, önündeki Tevrat'› do¤rulayan ve mutta-kiler için yol gösterici ve ö¤üt olan ‹ncil'i verdik. (MaideSuresi, 46)
Hz. ‹sa'n›n, Allah'›n dilemesiyle gerçeklefltirdi¤i mucizelerinden biriolan hastalar› iyilefltirmesini resmeden bu tablo, Louvre Müzesi'ndesergilenmektedir. "Hz. ‹sa Körü ‹yilefltirirken", Nicolas Poussin (1594-1665)
37
Harun Yahya
Kuran'da bildirildi¤i üzere, Hz. ‹sa'y› di¤er peygamber-
lerden ay›ran baz› özellikler vard›r. Bunlardan en önemlisi
onun halen ölmemifl, Allah Kat›na yükseltilmifl ve yeryüzüne
tekrar geri dönecek olmas›d›r. Birçok kimsenin sand›¤›n›n ak-
sine Hz. ‹sa öldürülmemifl, baflka bir sebeple de ölmemifltir.
Kuran'da inkarc›lar›n onu "asamad›klar› ve öldüremedikle-
ri" (Nisa Suresi, 157) kesin bir flekilde belirtilir ve Allah'›n onu
Kendi Kat›na yükseltti¤i haber verilir. Hiçbir ayette Hz.
‹sa'n›n öldü¤ünden ya da öldürüldü¤ünden söz edilmez.
Bunlar›n yan› s›ra, Kuran'da Hz. ‹sa hakk›nda öyle bilgiler
verilir ki, bunlar tarihte henüz meydana gelmemifltir ve bu
olaylar›n gerçekleflmesi ancak Hz. ‹sa'n›n yeryüzüne geri
dönmesi ile mümkün olacakt›r. Kuran'da haber verilen olay-
lar›n gerçekleflece¤inden ise hiçbir kuflku yoktur. (Bu konu
ilerleyen bölümlerde detayl› olarak incelenecektir.) Dolay›s›y-
la, Müslümanlar da t›pk› H›ristiyanlar gibi, Hz. ‹sa'n›n ikinci
kez yeryüzüne geliflini büyük bir flevk ve heyecanla bekle-
mekte, ‹sa Mesih'in gelifline en güzel flekilde haz›rlanmak için
gayret etmektedirler.
Hz. Muhammed (sav)'inKitap Ehli'ne Karfl› Örnek Tutumu
Müslümanlar›n Kitap Ehli'ne karfl› tutumlar›nda, her ko-
nuda oldu¤u gibi, en güzel örnek Peygamber Efendimiz
(sav)'dir. Hz. Muhammed (sav), Yahudilere ve H›ristiyanlara
karfl› her zaman son derece adil ve merhametli davranm›fl,
‹lahi dinlerin mensuplar› ile Müslümanlar aras›nda sevgi ve
uzlaflmaya dayal› bir ortam oluflturulmas›n› istemifltir. Pey-
gamberimiz (sav) döneminde ve sonras›nda, H›ristiyan ve
Yahudilerin kendi dinlerini diledikleri flekilde yaflamalar›na
izin verecek ve özerk cemaatler olarak varl›klar›n› devam et-
tirebilmelerini sa¤layacak anlaflmalar yap›lm›fl ve güvenceler
verilmifltir. ‹slamiyet'in ilk y›llar›nda Mekkeli müflriklerin
eziyet ve bask›lar›na maruz kalan Müslümanlar›n bir k›sm›,
Peygamber Efendimiz (sav)'in ö¤üdüyle, Etiyopya'daki H›-
ristiyan Kral Necafli'ye s›¤›nm›fllard›r. Peygamberimiz (sav)'le
birlikte Medine'ye göç eden müminler ise, Medine'de yafla-
yan Yahudilerle, sonraki tüm nesillere örnek olacak bir bira-
rada yaflama modeli gelifltirmifllerdir. ‹slam'›n yay›l›fl döne-
minde de, Arabistan'daki Yahudi ve H›ristiyan topluluklar›na
gösterilen tolerans, Müslümanlar›n Kitap Ehli'ne karfl› hoflgö-
rü ve adaletinin önemli birer örne¤i olarak tarihe geçmifltir.
Buna bir örnek olarak, sevgili Peygamberimiz Hz. Mu-
hammed (sav)'in, H›ristiyan olan ‹bn Harris b. Ka'b ve kavmi-
ne yazd›rd›¤› anlaflma metninde: "fiarkta ve Garpta yaflayan
tüm H›ristiyanlar›n dinleri, kiliseleri, canlar›, ›rzlar› ve malla-
r› Allah'›n, Peygamber'in ve tüm müminlerin himayesindedir.
H›ristiyanl›k dini üzere yaflayanlardan hiç kimse istemeden
‹slam'› kabule zorlanmayacakt›r. H›ristiyanlardan birisi her-
hangi bir cinayete veya haks›zl›¤a maruz kal›rsa Müslüman-
lar ona yard›m etmek zorundad›rlar" maddelerini yazd›rd›k-
tan sonra: "... Kitap Ehli'yle en güzel olan bir tarz›n d›fl›nda
mücadele etmeyin. Ve deyin ki: "Bize ve size indirilene
iman ettik; bizim ‹lah›m›z da, sizin ‹lah›n›z da birdir ve biz
38
Gelin Birlik Olal›m
40
Hz. Muhammed (sav)'in çeflitli ülkelerin krallar›na ve baz› eyaletlerin vali-lerine yazd›¤› tebli¤ mektuplar›ndan alt›s›n›n orijinali günümüze kadarmuhafaza edilmifltir. Bu mektuplar, Peygamber Efendimiz (sav)'in üstünahlak›n›n, ba¤›fllay›c›l›¤›n›n, hoflgörüsünün ve tebli¤ gücünün tarihi birerörnekleridir. Bu mektuplarla, söz konusu hükümdarlar ve halklar en gü-zel ve hikmetli flekilde hak dini yaflamaya davet edilmifllerdir. Mektupla-r›n etkileyici ve ›l›ml› üslubu pek çok kimsenin ‹slam'› kabul etmesinearac› olmufltur. Peygamberimiz (sav)'in tebli¤indeki bu hikmetli üsluptüm Müslümanlar için örnektir. Yukar›daki mektup, Ahsa Valisi el-Münzir'e gönderilmifltir. Mektupta, "...Selam üzerine olsun. Seni, kendisi d›fl›nda hiçbir ‹lah olmayan tek birAllah'a hamd etmeye davet ediyorum ve ilan ediyorum ki, O'ndan baflka‹lah yoktur ve Muhammed O'nun kulu ve Resulü'dür. Sana Kadir-i Mutlakve fian› Yüce Allah'› hat›rlat›r›m. Zira kim iyi bir nasihate kulak verirsekendi iyili¤i içindir ve kim benim elçilerime itaat eder ve emirlerine uyar-sa, bizzat bana itaat etmifl olur..." yaz›l›d›r.
41
Hz. Muhammed (sav)'in Gassan Kral›, fiemir el-Gassani'ye göndermifloldu¤u mektubun orijinal kopyas›.
Hz. Muhammed (sav)'in Habeflistan Kral›Necafli'ye hitaben yazm›fl oldu¤u mektup,Müslümanlar›n H›ristiyanlara bak›fl aç›s›n›göstermesi aç›s›ndan da son derece önem-lidir. Necafli, Hz. Muhammed (sav)'in mek-tubunun ve Müslüman elçilerle yapt›¤› ko-nuflmalar›n sonras›nda, ülkesine s›¤›nanMüslümanlar› koruyan bir politika izlemifl-tir. Mektupta flunlar yaz›l›d›r: Sana verdi¤i nimetinden dolay› Allah'ahamd ederim ki; O'ndan baflka ‹lah yoktur.O Melik'tir, Kuddüs'tür, Selam'd›r, Mü-min'dir, Müheymin'dir.fiahadet ederim ki; Meryem o¤lu ‹sa,Allah'›n çok temiz, iffetli, dünyadan eliniçekmifl olan Meryem'e yükledi¤i Ruhu ve
Kelimesi'dir ki Meryem böylece ona hamile kalm›fl, Allah onu Ruhundan nef-hedip yaratm›flt›r. Nas›l ki Adem'i kudret eliyle ve nefhiyle yaratm›flt›.Ben seni bir olan, orta¤› bulunmayan Allah'a ve O'na ibadet ve itaate, bana ta-bi olmaya ve Allah'tan getirip tebli¤ etti¤im fleylere iman etmeye davet ediyo-rum. Çünkü ben Allah'›n Resulü'yüm.Ben, seni ve askerlerini Yüce Allah'a ibadet ve itaate davet ediyorum. Sana ge-reken tebli¤i yapm›fl ve ö¤üdü vermifl bulunuyorum. Ö¤üdümü kabul ediniz.Selam do¤ru yolda gidenlere olsun.
-Hiçbir psikopos ya da keflifl kilisesinden ya da manast›r›n-dan edilmeyecektir ve hiçbir papaz papazl›k hayat›n› terketmeye zorlanmayacakt›r. Onlara hiçbir eza ya da afla¤›la-ma yap›lmayacakt›r ve topraklar› ordumuz taraf›ndan iflgaledilmeyecektir.Adalet isteyen adalet bulacakt›r, ne zalim ne de zulüm bu-lunacakt›r.2
Tüm bunlar›n yan› s›ra Resulullah'›n Kitap Ehli'nin dü-
¤ün yemeklerine kat›ld›¤›na, hastalar›n› ziyaret etti¤ine ve
onlara ikramda bulundu¤una dair rivayetler bulunmaktad›r.
Hatta Necran H›ristiyanlar› onu ziyaretlerinde Hz. Muham-
med (sav) onlara abas›n› sermifl ve oturmalar›n› söylemifltir.
Peygamberimiz (sav)'in vefat›n›n ard›ndan da, Müslümanla-
r›n Kitap Ehli'ne gösterdikleri güzel ahlak›n temeli, Hz. Mu-
hammed (sav)'in hayat› boyunca bu topluluklara karfl› gös-
terdi¤i hoflgörüye dayanmaktad›r.
‹slam ‹daresinde Din ve ‹badet Özgürlü¤üHz. Muhammed (sav) döneminden bafllayarak, ‹slam
topraklar›nda her zaman için tam anlam›yla bir din özgürlü-
¤ü hakim olmufltur. Yahudilerin ve H›ristiyanlar›n inançlar›,
ibadetleri, kiliseleri, sinagoglar›, din e¤itimi veren okullar›
Müslümanlar›n güvencesi alt›na al›nm›flt›r. Havralar ve kili-
selerin korunaca¤›na dair garantiler, Peygamberimiz (sav)
döneminden bafllamak üzere, Kitap Ehli ile yap›lan sözleflme-
lerde yer alan önemli hükümlerdir. Ayr›ca ilk dönemlerde ya-
p›lan anlaflmalarda, Müslümanlar›n yolculuklar› s›ras›nda
42
Gelin Birlik Olal›m
güzergahlar› üzerinde bulunan manast›rlarda kalmalar›na
müsaade edilmesine dair maddeler de bulunmaktad›r. Bu da,
Müslümanlar›n Kitap Ehli ile iliflkilerini karfl›l›kl› sayg› zemi-
ni üzerinde gelifltirmeye, onlarla diyalog halinde olmaya
özen gösterdiklerine bir iflarettir. Buna dayanarak pek çok
Müslüman›n, gerek konaklamak gerekse yemek ihtiyaçlar›-
n› gidermek için yolculuklar› ve fetihleri s›ras›nda manast›r-
lar› ziyaret ettikleri, hatta kimi zaman edebi sohbetler için
manast›rlar› tercih ettikleri tarihi kaynaklarda anlat›lmakta-
d›r.
Kitap Ehli de ço¤u zaman Müslümanlar›n bu yaklafl›m›-
na s›cakl›kla karfl›l›k vermifltir. Suriye H›ristiyanlar›n›n, Ebu
Ubeyde'ye sunduklar› ve tarihe Ömer Akdi olarak geçen bel-
gede yer alan flu ifadeler dikkat çekicidir:
Gece veya gündüz kiliselerimizi Müslümanlardan esirge-meyece¤iz, onlar›n kap›lar›n› yolculara ve yolda kalm›fllaraaç›k tutaca¤›z... Müslüman yolcuyu geleneksel usulümüzlea¤›rlayaca¤›z ve onlar› besleyece¤iz. Müslümanlar› incit-meyece¤iz ve her kim bir Müslüman› incitirse kendi hakla-r›n› ceza olarak kaybedecektir.3
Kuran'da bildirilen, "... E¤er Allah'›n, insanlar›n kimini
kimiyle defetmesi (yenilgiye u¤ratmas›) olmasayd›, manas-
t›rlar, kiliseler, havralar ve içinde Allah'›n isminin çokça
an›ld›¤› mescidler, muhakkak y›k›l›r giderdi... " (Hac Sure-
si, 40) ayetiyle de dikkat çekildi¤i gibi, Müslümanlar için Ki-
tap Ehli'nin ibadethaneleri Allah'›n ad›n›n an›ld›¤› kutsal me-
kanlard›r ve bu mekanlar›n korunmas› iman edenlerin üzeri-
ne bir sorumluluktur. Dolay›s›yla, baflta Peygamberimiz Hz.
Muhammed (sav)'in dönemi olmak üzere, dört halife dönemi
43
Harun Yahya
44
45
Harun Yahya
ve daha sonraki ‹slam idarelerinde H›ristiyanlar›n ve Yahudi-
lerin kutsal mekanlar› özenle korunmufl, inananlar›n mabet-
lerinde diledikleri gibi ibadetlerini yerine getirmeleri sa¤lan-
m›flt›r. Örne¤in, Hz. Ebubekir döneminde, bar›flç›l yollarla
fethedilen Taberriye flehrinde yaflayan H›ristiyanlara, kilisele-
rine dokunulmayaca¤›na dair garanti verildi¤i tarihi belge-
lerde yer almaktad›r. Ayn› flekilde, D›meflk'in fethi s›ras›nda
yap›lan anlaflmada, kiliselerin y›k›lmayaca¤› ve mesken edi-
nilmeyece¤i özellikle vurgulanm›flt›r. Hz. Ömer'in Kudüs hal-
k›na verdi¤i emannamede de Kitap Ehli'nin ibadethanelerine
dokunulmayaca¤› bildirilmektedir. Hz. Osman döneminde,
bir Ermeni kenti olan Debil'in fethi s›ras›nda, flehirde yaflayan
H›ristiyanlar, Yahudiler ve mecusilere verilen emannamede,
mabetlerin korunaca¤› garantisi sunulmufltur.4 Ayr›ca y›k›lan
kiliselerin onar›lmas›na, yeni havralar›n ve manast›rlar›n infla
edilmesine de her zaman müsaade edilmifltir. Örne¤in, Meda-
in d›fl›nda bulunan ve Patrik Mar Amme taraf›ndan daha ön-
ce yak›lm›fl olan St. Sergius Manast›r›, Hz. Osman dönemin-
de yeniden infla edilmifltir. M›s›r valisi Ukbe'nin Nasturilerin
yapt›rd›klar› bir manast›ra yard›mda bulunmas›, Muaviye
döneminde Urfa Kilisesi'nin tamir ettirilmesi, ‹skenderiye'de
Marcos Kilisesi'nin infla ettirilmesi gibi daha pek çok örnek
say›labilir. Günümüzde Filistin, Suriye, Ürdün, M›s›r ve Irak
topraklar›nda yer alan kilise ve sinagoglar›n hala varl›¤›n› ko-
ruyor olmas›, Müslümanlar›n di¤er ‹lahi dinlere olan sayg›s›-
Yanda 638 y›l›nda Ortodoks Patrik Sophronios ad›na Hz.Ömer tara-f›ndan yay›nlanm›fl olan ferman. Bu fermanla, kutsal topraklarda ya-flayan H›ristiyanlar›n tüm haklar›n›n garanti alt›na al›nd›¤› bildirilmek-tedir.
46
Dery Yakup Manast›r›,Urfa, I. yüzy›l
47
n›n bir göstergesidir. Bugün H›ristiyanlar taraf›ndan önemli
ziyaret alanlar›ndan biri olarak kabul edilen Tur Da¤›'ndaki
Sina Manast›r› ve bu kilisenin hemen yan›ndaki cami, Müslü-
manlar›n hoflgörüsünün bir di¤er örne¤idir.
Kitap Ehli geleneklerinin ve inançlar›n›n önemli bir par-
ças› olan bayramlar›n› da Müslüman idaresinde istedikleri
mabetde, istedikleri flekilde kutlam›fllar, hatta kimi zaman
Müslüman idareciler de bu kutlamalarda yer alm›fllard›r. III.
Nasturi Patri¤i'nin yazd›¤› bir mektup, Müslüman yöneticile-
rin Kitap Ehli'ne karfl› merhametini ve hoflgörüsünü bir H›ris-
tiyan›n a¤z›ndan anlatmas› bak›m›ndan güzel bir örnektir:
Kitap Ehli'nin ibadethaneleri ve kutsal mekanlar›, ‹slam idarelerindeözenle korunmufltur.
Germüfl Köyü Kilisesi, Urfa
48
Eriha'daki Aziz George Manast›r›'n›ntarihi 5. yüzy›la kadar uzanmaktad›r.
49
Müslümanlar ve Yahudileriçin oldu¤u kadar H›ristiyan-lar için de kutsal kabul edi-len Kudüs ve çevresindekitopraklarda pek çok tarihiibadethane ve kutsal mekanbulunmaktad›r. Tarihi 4. yüz-y›la kadar uzanan pek çokmanast›r ve kilise, bugünekadar korunarak gelmifltir.‹slam idaresinde, Müslü-manlar, Yahudiler ve H›risti-yanlar kendi kutsal mekan-lar›nda ibadetlerini rahatl›k-la yerine getirmifl, huzur vegüven içinde yaflam›fllard›r.Samimi olarak iman edenle-rin ittifak›yla ayn› huzur or-tam›n›n bugün de sa¤lan-mas› mümkündür.
Aziz Sabas Manast›r›. Manast›r 4.yüzy›l bafllar›nda infla edilmifltir.
50
Sina Da¤›'n› resmedenbir tablo
Araplar… bizlere hiç zulmetmediler. Gerçekten onlar, dini-mize, din görevlilerimize, kilise ve manast›rlar›m›za hür-met gösterdiler…5
12. yüzy›l›n ünlü Yahudi seyyahlar›ndan Tudelal› Benja-
min ise, Müslüman topraklar›n› ziyareti s›ras›nda gördü¤ü
hoflgörü ve ortak yaflama kültürü karfl›s›nda hayranl›¤›n› giz-
leyemez. Böyle bir hoflgörüye dönemin H›ristiyan Avrupa-
s›'nda rastlaman›n mümkün olmad›¤›n› ifade eder. Müslü-
manlar ve Yahudilerin türbelerde ve kutsal mekanlarda bira-
rada dua ettiklerini belirten Benjamin, sinagoglar›n hemen
yan›nda mescitler infla edildi¤ini ve her iki cemaatin de bir-
birlerinin bayramlar›n› kutlad›klar›n› anlatm›flt›r.6
Bütün bu tarihi bilgiler aç›kça göstermektedir ki, günü-
müzde baz› çevrelerin telkinlerinin aksine, ‹slamiyet bir bar›fl
ve hoflgörü dinidir. ‹slam idaresi alt›nda H›ristiyanlar ve Ya-
hudiler diledikleri gibi yaflam›fllar, din ve vicdan özgürlü¤ü-
nün sa¤lad›¤› tüm imkanlardan faydalanm›fllard›r.
Kitap Ehli'nin ‹slam ‹daresindeBuldu¤u Huzur
H›ristiyanlar ve Yahudiler, Müslümanlar›n idaresinde her
türlü özgürlükten en yüksek derecede faydalanma imkan›na
sahipken, benzer bir hoflgörü ve merhameti di¤er dinlerin
mensuplar›ndan görmemifllerdir. Milattan sonra ilk yüzy›lda
Yahudiler H›ristiyanlara karfl› bask› uygularken, sonraki yüz-
y›llarda güçlenen H›ristiyanlar da Yahudilere ve hatta farkl›
51
Harun Yahya
mezheplerden H›ristiyanlara karfl› bask› uygulam›fllard›r.
Özellikle Ortaça¤'a egemen olan bu bask›, pek çok Yahudi ve
farkl› mezhepten H›ristiyan›n, Müslümanlar›n merhametine
ve korumas›na s›¤›nmalar›na neden olmufltur. ‹slamiyet'in ilk
dönemlerinde Bizansl›lar›n M›s›r ve di¤er bölgelerdeki Yaku-
bi H›ristiyanlar›na karfl›; Haçl› Seferleri s›ras›nda Katoliklerin,
güzergahlar› üzerindeki ve Kudüs ve çevresinde yaflayan Ya-
hudilere ve Ortodokslara karfl›; Avrupa'da H›ristiyanlar›n Ya-
hudilere karfl›; ‹spanya'da H›ristiyanlar›n, Müslümanlara ve
Yahudilere karfl› izledikleri bask› ve fliddet politikas›n›n ben-
zerine ‹slam topraklar›nda hiçbir zaman rastlanmam›flt›r.
Bu hoflgörünün en önemli örneklerinden biri hiç kuflku-
suz Osmanl› ‹mparatorlu¤u'dur. Antalya Patri¤i Makari-
os'un, Ortodokslara zulmeden Katolik Polonyal›lar› Osmanl›
idaresiyle k›yaslayan flu sözleri bu gerçe¤i gösteren örnekler-
den sadece bir tanesidir:
O imans›zlar taraf›ndan öldürülen binlerce insana, kad›n,k›z ve erkeklere a¤lad›k. Lehliler Ortodoks ad›n› dünyadankald›rmak istiyorlar. Allah Türklerin devletini ebedi eyle-sin. Zira Türkler vergi ald›ktan sonra H›ristiyan ve Yahudi-lerin dinlerine dokunmazlar.7
‹spanyol zulmünden kaçan Yahudiler de arad›klar› hu-
zuru ve güvenli¤i yaln›zca Osmanl› topraklar›nda bulmufllar-
d›r. ‹spanya'dan sürülen ve çeflitli ülkelere s›¤›nan Yahudiler
bu topraklarda da çok büyük zorluk ve s›k›nt›larla karfl›laflt›-
lar. Ço¤u kentlere girmelerine izin verilmedi¤i için açl›k ve
susuzluktan flehir girifllerinde hayatlar›n› kaybettiler. Ceno-
val›lar›n gemilerinde yolculuk edenler ise, gemi çal›flanlar› ta-
52
Gelin Birlik Olal›m
53
Harun Yahya
Osmanl› idaresinde Yahudiler, H›ristiyanlar ve Müslümanlar biraradadostane bir ortamda yaflam›fl, Kitap Ehli, Müslümanlar›n yönetimindenraz› olmufltur. Bu gravürde, 1877 Osmanl›-Rus Savafl›'nda cephedekiOsmanl› Ordusu'nun muzaffer olmas› için Ahida Sinagogu'nda yap›landua görülmektedir. Dua törenine, dönemin sadrazam› da kat›lm›flt›r.
54
raf›ndan ya zulme u¤rad›lar ya da esir olarak korsanlara sa-
t›ld›lar. ‹mparatorlu¤u'nun s›n›rlar›n› Yahudilere açan Sultan
Beyaz›t ise, Yahudilere gereken hoflgörü ve özenin gösteril-
mesi için tüm eyaletlere bir ferman gönderdi. Fermanda, "‹s-
panya Yahudilerini geri çevirmek flöyle dursun, tam bir içten-
likle karfl›lanmalar›; aksine hareket ederek göçmenlere kötü
muamele yapacaklar›n veya en ufak bir zarara sebebiyet ve-
receklerin ölümle cezaland›r›lacaklar›..." bildiriliyordu.8 Din-
darl›¤› ile tarihe geçmifl olan Sultan Beyaz›t'›n bu misafirper-
verli¤i ve hoflgörüsü, hiç kuflkusuz Kuran ahlak›na olan ba¤-
l›l›¤›ndan kaynaklan›yordu.
Sultan ve maiyetinin bir H›ristiyan kentine geliflini ve görkemlikarfl›lan›fl›n› temsil eden tablo. Anonim, 17 yy. sonlar›
55
Harun Yahya
Kitap Ehli'nin ‹slam idaresi alt›nda son derece rahat ve
müreffeh bir yaflam sürdüklerinin bir di¤er örne¤i de, Endü-
lüs'teki Müslüman Emevi devletidir. Bu devlette, o dönemin
Avrupas›'nda efli görülmemifl yüksek bir medeniyet kurul-
mufltur. Dini hoflgörü ise bu medeniyetin temel özelliklerin-
den biri olmufltur. H›ristiyan sald›r›lar› karfl›s›nda yüzy›llar
içinde küçülen Endülüs'ün son parças› olan G›rnata'da yafla-
yan Yahudiler için tarihi kaynaklarda yer alan; "Yahudilerin
G›rnata'daki muhteflem yaflamlar›n› görmeyenler görkem ne-
dir bilmiyorlar demektir." ifadesi, dikkat çekicidir. O dönem-
de G›rnata, Yahudiler için dünyan›n en güvenli topraklar›d›r.9
‹slam idaresi ile birlikte ahalisi huzur bulan topraklar-
dan biri de Filistin'dir. Filistin'de yaflayan Yahudi ve H›risti-
yan cemaatler, ‹slam idaresinin oldu¤u dönemlerde inanç öz-
gürlü¤üne sahip olmufl, Müslümanlar›n yönetimi alt›nda hu-
zur ve güvenlik içinde yaflam›fllar, ticaret ve zanaatla serbest-
çe ilgilenmifllerdir. Son olarak Osmanl› ‹mparatorlu¤u bölge-
de 500 yüzy›l boyunca bar›fl› ve güvenli¤i sa¤lam›fl, Osman-
l›'n›n kurdu¤u nizam› daha sonra yeniden infla etmek müm-
kün olmam›flt›r. Osmanl›'n›n Kudüs ve çevresine getirdi¤i öz-
gürlük ve hoflgörü ‹srail D›fliflleri eski Bakanlar›ndan Abba
Eban taraf›ndan flu flekilde ifade edilmektedir:
Romal›lardan ve her istilac›dan sadece zulüm, kan ve ifl-kenceye lay›k görülen Kudüs ve Yahudi halk› ancak ve an-cak Yavuz Sultan Selim'in Kudüs'ü fethetmesinden ve bufethin Kanuni taraf›ndan pekifltirilmesinden sonrad›r ki, in-sanca yaflaman›n, eflitli¤in ne demek oldu¤unu ve huzur ta-d›n›n ne anlama geldi¤ini ö¤rendi.10
Sadece Filistin'de de¤il ‹slam dünyas›n›n dört bir yan›n-
da Müslümanlarla Yahudiler ve H›ristiyanlar as›rlar boyunca
ayn› flehirlerde, hatta ayn› mahallelerde birarada huzur ve
güvenlik içinde yaflam›fllard›r. Ehl-i Kitap mensuplar›, Müs-
lümanlar›n yönetiminde olan bölgelerde, diledikleri gibi tica-
retle u¤rafl›p mal sahibi olmufllar, çeflitli meslek gruplar›na
dahil olabildikleri gibi devlet kademelerinde, hatta Saray'da
dahi görev alm›fllard›r. Fikir ve düflünce özgürlü¤ünden en
üst düzeyde faydalanm›fl, ilim ve kültür hayat›n›n bir parça-
56
Yukar›daki resimde, Filistin topraklar›ndaki Katolik, Ortodoks, Yahudive Müslüman din adamlar› birarada görülmektedir. Osmanl› idaresi-nin bölgeye getirdi¤i bar›fl, Osmanl›'n›n y›k›lmas›yla birlikte tarihekar›flm›flt›r. Bar›fl›n yeniden infla edilmesi, samimi olarak iman eden-lerin ittifak› ile mümkün olacakt›r.
57
Kudüs Büyük Sinagogu'nda Baflhaham'›n vaaz›, 1836. Osmanl› idare-sinde Yahudiler tüm ibadetlerini ve dini toplant›lar›n› diledikleri gibiyerine getirmifllerdir.
58
"Hz. Ömer Camisi" David Roberts, Mathaf Galerisi, Londra
59
60
Kutsal Mezar K‹lisesi'ni ziyaret eden H›ristiyan hac›lar, 1836. Müslü-manlar›n idaresindeki F‹listin topraklar›n›, H›ristiyan hac›lar istediklerigibi ziyaret edebilmekte, ibadetlerini özgürce yerine getirmekteydiler.
s› haline gelmifl ve günümüze kadar gelen eserler b›rakm›fl-
lard›r. Sosyal haklar›n› kullanmalar›na engel olabilecek hiçbir
bask› ile karfl›laflmad›klar› gibi, inanç ve ibadet özgürlü¤ün-
den de en üst seviyede faydalanm›fllard›r. Örne¤in Abbasi sa-
ray›nda görev yapan H›ristiyan doktorlar›n, aileleri ve yanla-
r›nda çal›flanlar ile birlikte ‹ncil okumalar›na, ibadetlerini ye-
rine getirmelerine kar›fl›lmad›¤›, tarihi kaynaklarda yer alan
bir bilgidir.
‹slam dünyas›nda bilime ve bilim adamlar›na verilen
önem, H›ristiyan ve Yahudi bilim adamlar›n›n da bizzat Ha-
lifeler taraf›ndan korunmas›n› sa¤lam›flt›. ‹slam topraklar›n-
da farkl› dinlerden bilim adamlar› devlet yöneticileri taraf›n-
dan düzenlenen toplant›larda biraraya gelir, ilmi sohbetler
düzenlenirdi. H›ristiyan ve Yahudi hekimler, Müslüman mes-
lektafllar›yla fikir al›flveriflinde bulunur, dönemin pek çok
önemli t›p eseri, Halifenin ya da devlet erkan›n›n huzurunda
yap›lan toplant› ve tart›flmalarda ele al›n›rd›.11
‹slam idaresi alt›nda, Kitap Ehli'nin çok canl› bir kültür
hayat› vard›. Müslüman devlet adamlar›, fethedilen toprak-
lardaki kültürel çal›flmalar› koruma alt›na al›yor ve bunlar› ‹s-
lam ‹mparatorlu¤u'nun baflkenti olan Ba¤dat'a getirterek,
Müslüman ve Kitap Ehli'nden bilim adamlar›n›n araflt›rmala-
r›na aç›yorlard›. H›ristiyanlar ve Yahudiler de bu araflt›rmala-
ra dayanarak haz›rlad›klar› eserlerini ve ayr›ca kendi dini
inançlar›n› halklar›na ö¤retmek için haz›rlad›klar› çal›flmalar›
diledikleri gibi ço¤alt›p da¤›tabiliyorlard›. Müslümanlar›n bi-
limi ve fikir özgürlü¤ünü destekledikleri böyle bir dönemde,
H›ristiyanl›¤›n merkezi konumundaki Avrupa'da ise engisiz-
61
Harun Yahya
62
A¤lama Duvar›'n›n 1900 y›l›na ait bir foto¤raf›.
63
yon mahkemeleri insanlar› düflünce ve inançlar›ndan dolay›
diri diri yakarak idam ettirebiliyordu.
Müslüman liderlerin adalet anlay›fl›, kimi Yahudi ve H›-
ristiyanlar›n, kendi kanunlar›n›n geçerli oldu¤u mahkemeler
olmas›na ra¤men, davalar›n›n ‹slam mahkemelerinde görül-
mesini istemelerine de neden olmufltur. Bir dönem ‹slam
mahkemelerine baflvuran H›ristiyanlar›n say›s›ndaki art›fl ne-
deniyle, Nasturi Patri¤i Timasavus H›ristiyanlar› uyaran bir
bildirge yay›nlama ihtiyac› hissetmifltir.12
‹slam tarihinde görülen bu eflsiz hoflgörü ve adalet anla-
64
Gelin Birlik Olal›m
y›fl›n›n temeli elbette Kuran ahlak›d›r. Kuran ahlak›n› uygula-
yan Müslümanlar›n idaresindeki topraklarda her zaman gü-
venlik, adalet ve bar›fl hakim olmufltur. Halk›n mutlulu¤unu
ve refah›n› esas alan bu yönetimler, kendilerinden sonra ge-
len pek çok nesile örnek olacak bir sistem kurmufllard›r. Gü-
nümüzde de merhameti, flefkati, adaleti, anlay›fl›, tevazuyu,
sabr›, fedakarl›¤›, özveriyi emreden gerçek Kuran ahlak›n›n
‹slam dünyas›nda yayg›nlaflmas›yla, hem Müslümanlar›n
hem de gayri Müslimlerin huzur ve güvenlik bulacaklar› bir
düzenin infla edilmesi mümkün olacakt›r.
65
Harun Yahya
Müslüman Toplumlarda Ehl-i Kitap'›nHukuki Statüsü
Fetihlerle kazan›lan topraklarda yaflayan Kitap Ehli, esir
statüsünde de¤il, z›mmi statüsünde görülüyor ve böylece
önemli hukuki haklar kazanm›fl oluyorlard›. Z›mmilik, cizye
ad› verilen belirli bir miktar vergiyi ödeyen ve Müslüman
idaresini tan›yan gayri müslimlere tan›nan bir statü idi. Buna
ba¤l› olarak can ve mal güvenceleri sa¤lan›yor, din ve vicdan
hürriyetinden faydalan›yorlar, askerlikten muaf tutuluyorlar,
aralar›ndaki anlaflmazl›klar› kendi hukuklar›na göre çözme
hakk›n› koruyorlar ve e¤er gerekli görülürse ödedikleri cizye
de kimi zaman iade ediliyordu.
Gayr› müslimlerden cizye vergisinin al›nmas› kimi za-
man yanl›fl yorumlanmakta, sözde bir adaletsizlik olarak gös-
terilmeye çal›fl›lmaktad›r. Oysa bu ön yarg›l› ve yanl›fl bir yo-
rumdur. ‹slam idaresinde Müslüman halktan cizye vergisi
al›nmamaktad›r, çünkü onlara da askerlik yapma yükümlü-
lü¤ü getirilmifltir, gayr› müslimler ise bu yükümlülükten mu-
af tutulmufltur. Bunun d›fl›nda, gayri müslimlerden al›nan
cizye vergisi yine gayri müslimlerin haklar›n›n ve gelecekle-
rinin korunmas›, muhtaç durumdaki gayri müslimlerin bak›-
l›p korunmas› için kullan›lm›flt›r. Z›mmilik statüsünü ve
Müslüman idarecilerin cizye ile ilgili uygulamalar›n› incele-
di¤imizde, kimi ön yarg›l› de¤erlendirmelerin gerçekten uzak
olduklar› bir kez daha görülecektir.
Peygamber Efendimiz (sav), "her kim z›mmiye zulme-
66
Gelin Birlik Olal›m
der veya tafl›maktan aciz oldu¤u yükü yüklerse, o kimsenin
hasm›y›m" diyerek z›mmilere gösterilmesi gereken tavr› mü-
minlere tarif etmiflti. Bu ahlak do¤rultusunda Müslümanlar,
kendi idareleri alt›ndaki gayri müslimlerin korunmas›n›
önemli yükümlülüklerinden biri olarak görmüfllerdir. Müslü-
manlar›n hukuk anlay›fllar›na göre, z›mmiler devlet taraf›n-
dan korunmas› gereken baz› haklar kazanm›fl bir kesimdir.
Hz. Ömer döneminde Hira H›ristiyanlar› ile Müslümanlar
aras›nda yap›lan anlaflmada yer alan "fiayet onlardan biri
güçten düfler ve yafllan›rsa veya hastal›ktan ac› çekerse ve-
ya zengin iken yoksullafl›rsa, o ve ailesi ‹slam topraklar›
içerisinde bulunduklar› sürece beyt-ül maldan (kamu hazi-
nesi) yard›m görecektir"13 maddesi, ‹slam idaresinin z›mmi-
lere karfl› bak›fl aç›s›n› gösteren önemli örneklerden biridir.
Gayrimüslimlerin, vergilerini ödeyemeyecek durumda ol-
duklar›nda da, devlet hazinesinden yard›m görmeleri ve
s›k›nt›lar›n›n giderilmesi için devletin kendilerine
yard›m etmesi önemli bir husustur. fiam
halk›yla yap›lan anlaflma öncesinde
Hz. Ömer'in yapt›¤› aç›klama, ciz-
ye ve gayri müslimler konusun-
da Müslümanlar›n hassasiyetini
67
Harun Yahya
göstermesi aç›s›ndan önemlidir:
Allah'›n lutfetti¤i topraklar› insanlar›n ellerinden almay›nve Allah'›n Kitab›nda belirtti¤i gibi güçlerine göre cizye ko-yun. fiayet cizye onlar taraf›ndan ödenirse daha fazlas›n› is-temeyin... Topraklar› kendi aram›zda paylafl›rsak evlatlar›-na hiçbir fley kalmayacakt›r. E¤er topraklar as›l sahiplerineb›rak›l›rsa Müslümanlar onlar›n üretti¤i ile yaflayabilirler.Onlar›n üzerine cizye koyabilirsiniz, ama asla onlar› esiralamazs›n›z. Onlar› incitecek ya da onlara zarar verecekhaks›zl›¤› yapamazs›n›z ve üzerinde hakk›n›z olmad›kçaonlar›n mallar›n› alamazs›n›z. Onlarla yapt›¤›n›z anlaflma-larla kabul etti¤iniz yükümlülükleri yerine getirmek zorun-das›n›z.14
Görüldü¤ü gibi Kuran ahlak›na uyan samimi Müslü-
manlar, gayri müslimlerin mal ve can güvenli¤ini, huzurunu
korumay› bir yükümlülük olarak görmüfllerdir. Bizans ordu-
su ile yap›lan bir savafl s›ras›nda, ‹slam ordular›n›n H›risti-
yanlara gerekli korumay› sa¤layamayacaklar› bir ortam
olufltu¤unda, ald›klar› cizyeyi onlara iade etmeleri Peygam-
berimiz (sav)'in Müslümanlara ö¤retti¤i ‹slam ahlak›n›n gü-
zel örneklerinden bir di¤eridir.15
Geçmiflte ‹slam dünyas› ve Yahudiler ve H›ristiyanlar
aras›nda kurulan dostane iliflkiler, günümüz için de önemli
bir örnektir. Gerçek ‹slam ahlak›, farkl› dinlere ve inançlara
mensup kimselere hoflgörü ile yaklaflmay›, onlar›n de¤erleri-
ne ve inançlar›na sayg› göstermeyi, birarada huzur içinde ya-
flanabilecek bir ortam tesis etmeyi gerektirir. Dolay›s›yla bu
ahlak›n yayg›nlaflmas› ve böylece ‹slam ad›na ortaya konan
–ancak ‹slam ahlak› ile hiçbir ilgisi bulunmayan- baz› çarp›k
68
Gelin Birlik Olal›m
modellerin tedavi edilmesi için gösterilen çaba, dünya bar›fl›-
n›n sa¤lanmas›nda çok önemli bir ad›m olacakt›r.
Müslümanlar›n hoflgörü ve anlay›fl›n›n, samimi olarak
iman eden Yahudiler ve H›ristiyanlar taraf›ndan da ayn› fle-
kilde karfl›l›k bulmas› gerekir. Çünkü Allah, Yahudi ve H›ris-
tiyanlara da di¤er insanlar› sevmelerini, iyili¤in ve bar›fl›n ön-
cüsü olmalar›n› emretmifltir.
70
Gelin Birlik Olal›m
71
Harun Yahya
ünümüzde hangi gruba veya
inanca ait olursa olsun radikal
e¤ilimler, dünya bar›fl›n› ve güven-
li¤ini tehdit eden unsurlar›n bafl›nda
gelmektedir. Radikalizm, herhangi bir konu-
da kökten, ani de¤iflimler savunmak ve bu yönde sert
ve tavizsiz bir politika izlemek anlam›na gelir. Radikal-
ler, köklü de¤ifliklikler peflinde olan ve bunun için sert,
sivri, hatta kimi zaman sald›rgan bir üslup kullanan kimse-
ler olarak bilinir. Radikalizmin belirgin bir özelli¤i "öfkeli üs-
lup"tur. Bu üslup, radikal kimselerin konuflmalar›nda, yaz›la-
r›nda, gösterilerinde belirgin biçimde ortaya ç›kar. Radikal
hareketlerde, fluurlu tav›rlar›n yerini körü körüne savunulan
tabular ve bu tabular do¤rultusunda geliflen kitle psikolojisi
al›r. Söz konusu kitle psikolojisi kimi zaman öyle bir hal al›r
ki, neyi niçin yapt›¤›n› dahi bilmeyen kifliler etraflar›na zarar
veren sald›rgan insanlara dönüflebilirler. Hoflgörü ve anlay›-
fl›n tamamen ortadan kalkt›¤› böyle bir ortamda, karfl› taraf›n
ne düflündü¤ünü, neyi savundu¤unu dinlemeye ve anlama-
ya gerek bile duymadan farkl› ideolojilere, farkl› inançlara,
farkl› ›rklara karfl› düflmanl›k duyulur.
Zararl› ve y›k›c› bir hareket olma-
s›na ra¤men radikalizmin taraftar top-
layabilmesinin temelinde cehalet yat-
maktad›r. Gere¤i gibi bilgilendirilme-
yen ya da yanl›fl veya tek tarafl› bilgi-
lendirilen kitleler afl›r› ak›mlar›n etkisi
alt›na girebilmekte, bu ak›mlar›n öne
sürdü¤ü fikirleri muhakeme etmeden
kabullenebilmektedirler. Bu nedenle,
radikalizmle fikri mücadelede e¤itim
önemli bir yer tutmaktad›r.
Günümüzde radikalizm, H›risti-
yan ve Yahudi toplumlar› içinde oldu-
¤u gibi ‹slam dünyas›nda da ortaya ç›-
kabilmekte ve bu durum, iki medeni-
yet aras›nda çat›flma öngörenler tara-
f›ndan suistimal edilmektedir. Radika-
lizmin dünya bar›fl› için ne kadar cid-
di bir tehdit oldu¤unu ise, ABD'ye yö-
nelik 11 Eylül terör sald›r›lar› ve bu
sald›r›lar sonras›nda oluflan ortam bir
kez daha gösterdi. Sald›r›lar›n ‹slam
ad›na ortaya ç›kt›¤›n› iddia eden birta-
k›m insanlar taraf›ndan gerçeklefltiril-
di¤inin düflünülmesi, Bat› dünyas›n›n
bir k›sm›nda ‹slam dini hakk›nda yan-
l›fl izlenimler do¤urdu. Oysa ‹slam ah-
lak› her türlü fliddeti ve sald›rganl›¤›
74
Gelin Birlik Olal›m
75
11 Eylül terör sald›r›lar› neticesinde y›k›lan Dünya Ticaret Merke-zi'nde yüzlerce masum insan hayat›n› kaybetti.
kesin olarak yasaklar. Nitekim, ‹slam dünyas›n›n büyük bir
bölümü teröristleri lanetledi, dünyan›n dört bir yan›ndan
Müslümanlar sald›r›larda hayat›n› kaybeden masum insanlar
için H›ristiyanlarla birlikte dua etti, Amerikal› Müslümanlar
da sald›r›larda ma¤dur olanlar›n yard›m›na kofltu. Buna ra¤-
men –bu hain sald›r›lar› ‹slam'la ba¤daflt›rmak isteyen art ni-
yetli çevrelerin de etkisiyle- Amerika'da ve baz› Avrupa ülke-
lerinde Müslümanlara yönelik ay›r›mc›l›k bafllad› ve hatta
fliddet olaylar› yafland›. Dünyay› birbirleriyle çat›flan kutup-
lara ay›rmay› hedefleyen radikallerin telkinleri, her iki mede-
niyetin insanlar› için de tedirgin edici bir ortam meydana ge-
tirdi.
Gerek Bat› dünyas› gerekse ‹slam dünyas› içindeki radi-
kalizmi ortadan kald›rabilmek, afl›r›l›¤›n neden oldu¤u zarar-
lar› engelleyebilmek için çeflitli kültürel programlar düzen-
lenmeli, toplumun her kesimine ulaflabilecek e¤itim kampan-
yalar› organize edilmelidir. Bu programlarda üzerinde durul-
mas› gereken hususlar› ve toplumun çeflitli kesimlerine dü-
flen görevleri ise flöyle s›ralayabiliriz:
• Radikalizm, gerçek din ahlak› ile ba¤daflmayan bir afl›r›-l›kt›r. Bu gerçe¤in delilleri ile gözler önüne serilmesi, sözdedin ad›na ortaya ç›kt›¤›n› öne süren radikallerin fikren ye-nilmesi için önemlidir. Her üç ‹lahi dinin mensuplar›n›n dasab›rl›, flefkatli, yumuflak huylu, güzel sözlü, nezaketli vesayg›l› olmakla yükümlü olduklar› insanlara anlat›lmal›d›r.Rabbimiz'in zulüm ve sald›rganl›¤› tüm inananlara haramk›ld›¤›, masum insanlara zarar veren her türlü hareketinAllah Kat›nda yasak oldu¤u delilleri ile anlat›lmal›, bu yo-la uyan insanlar›n büyük bir yanl›fl›n içinde olduklar› ken-
76
Gelin Birlik Olal›m
77
Baz› çevreler, 11 Eylül sald›r›lar›n›tüm Müslümanlar ile ba¤daflt›rmayaçal›flt›lar. Oysa ‹slam ahlak› fliddetive sald›rganl›¤› kesin olarak yasak-lam›flt›r. Olaylar›n ard›ndan, Was-hington'da cami ziyaretinde bulu-nan George Bush da ‹slam'›n bar›fldini oldu¤unu vurgulam›fl ve Ameri-kan halk›na yanl›fl bilgilendirmelerekarfl› dikkatli olmalar›n› ö¤ütlemifl-tir. Olayda hayat›n› kaybedenler içinMüslümanlar ve H›ristiyanlar birara-da dua etmifllerdir.
Sabah Gazetesi, 15 Eylül 2001
dilerine gösterilmelidir. Bu çal›flma sayesinde, sözde dinad›na ortaya ç›kan ancak hoflgörüsüz ve fliddet yanl›s› olaninsanlar›n do¤ruyu söylemedikleri, sapk›n bir yola uyduk-lar› toplum taraf›ndan hemen fark edilecek, bu kimselerinkendilerine taraftar bulmalar› mümkün olmayacakt›r.
• Taraflar›n birbirleri hakk›nda kulaktan dolma, gerçektenuzak bilgilere dayanarak kanaat gelifltirmeleri ciddi s›k›nt›-lara neden olmakta, bu durumdan kaynaklanan ön yarg›lartoplumlararas› diyalo¤un önünde bir engel oluflturmakta-d›r. Her üç ‹lahi dinin mensuplar›n›n birbirlerinin inançla-r›n›, geleneklerini, ibadetlerini daha yak›ndan tan›yabile-cekleri ortamlar›n haz›rlanmas›, karfl›l›kl› iyi iliflkilerin ku-rulmas›nda önemli bir ad›m olacakt›r. Karfl›l›kl› e¤itim vekültür programlar› ile bu ortam kolayl›kla haz›rlanabilir.Farkl› inan›fllara mensup insanlar birbirlerini tan›d›kça, nekadar çok ortak yöne sahip olduklar›n› görecekler, bu ortakyönler üzerinde uzlaflma imkan› elde edeceklerdir. HemMüslümanlar hem de Yahudi ve H›ristiyanlar, Allah'›n kut-sal kitaplarda kendilerine emretti¤i ahlak do¤rultusunda,dünya görüfllerini birbirlerine anlatmal›, böylece bilgi ek-sikli¤inden kaynaklanabilecek yanl›fl anlafl›lmalara ve afl›r›-l›klara engel olmal›d›rlar.
• Söz konusu kültürel çal›flmalar›n baflar›ya ulaflabilmesin-de medyan›n üstlenece¤i rol büyük önem tafl›maktad›r.Toplumlararas› diyalog için gerekli zemin oluflturulmas›n-da medya söz konusu kültürel faaliyetlere destek vermeli-dir. Ay›r›mc›l›¤› ve fliddeti k›flk›rtan, provokasyona aç›k ya-y›nlar yapmaktan kaç›n›lmal›, itidali, hoflgörüyü ve tole-rans› teflvik eden yay›nlar art›r›lmal›d›r. Özellikle Bat› bas›-n›n›n bu konudaki itinal› yay›nlar›, son dönemlerde baz›
78
Gelin Birlik Olal›m
çevrelerde Müslümanlara karfl› yönelen ön yarg›lar›n orta-dan kald›r›lmas›nda önemli bir aflama olacakt›r. ‹slam dün-yas›ndaki medya kurulufllar› ise, di¤er dinlere ve medeni-yetlere karfl› nefret körükleyen yay›nlardan ve fliddeti tefl-vik edebilecek yorumlardan itinayla kaç›nmal›, ‹slam dün-yas›n›n kültürel ve manevi e¤itimine a¤›rl›k vermelidir.
• Tüm bu çal›flmalarda en önemli sorumluluk ise toplumla-r›n din adamlar›na ve kanaat önderlerine düflmektedir. Üç‹lahi dinin de din adamlar›, birtak›m hurafeleri ve bat›l ina-n›fllar› din ahlak›n›n bir parças›ym›fl gibi gösterenlere karfl›dikkatli olmal›d›rlar. Her türlü afl›r›l›¤›n din ahlak›na z›t ol-du¤u, Allah'›n inananlara dengeli ve yumuflak huylu olma-lar›n› emretti¤i konusunda toplumlar›n› bilinçlendirmeli-dirler. Toplumlar›n afl›r›l›ktan korunmas› için kanaat önder-leri de bu bilinçlendirme hareketine destek vermeli, ›l›ml›bir anlay›fl›n hakim olmas› için gerekli zemini haz›rlamal›-d›rlar.
Üç ‹lahi dinin mensuplar›n›n el birli¤i ile yürütecekleri
bu ve benzeri çal›flmalar, radikalizme zemin haz›rlayan ko-
flullar›n ortadan kald›r›lmas›na arac› olacakt›r. ‹nananlar, bir
taraf›n di¤erini yok sayd›¤›, inançlar›n› ve kutsal de¤erlerini
tamamen göz ard› etti¤i, sadece kendisini hakl› gören bir an-
lay›fltan sak›nmal›d›rlar. Kuran'da Bakara Suresi'nin 113. aye-
tinde Yahudilerin, H›ristiyanlar› "bir temel üzerine olma-
makla", H›ristiyanlar›n da Yahudileri ayn› flekilde "birfley
üzere olmamakla" itham ettikleri bildirilmektedir. Oysa ki-
min do¤ru yol üzerinde oldu¤unu en iyi bilen Allah't›r. Bu
nedenle samimi olarak iman edenler, birbirlerine karfl› çeflitli
ithamlarda bulunmak yerine, kendilerini Allah'a daha çok ya-
79
Harun Yahya
80
Günümüzde en çok sorun yaflanan topraklardan biri de Filistin'dir. An-cak özellikle son dönemlerde, Siyonizme karflı çıkan vicdan ve sa¤duyusahibi Yahudiler ile Müslümanlar arasında diyalog ve ifl birlikleri artmak-tadır. "Building A Better Future Together" (Beraber Daha ‹yi Bir Gelecek‹nfla Etmek) bafllıklı haberde, teknoloji alanında Yahudi ve Müslümanla-rın ortak giriflimiyle yapılan çalıflmalar anlatılmaktadır. "Bridge Over Wa-ter" (Su Üzerinden Köprü Kurmak) bafllıklı yazıda ise, Filistin toprakla-rındaki su sorununun çözümü için Müslüman ve Yahudilerin ortak baz›projeler gelifltirdikleri anlat›lmaktad›r. Gerçek din ahlak›n›n yafland›¤›ortamlarda ise bu tarz ifl birliklerinin say›s› daha art›ralacak ve refah,huzur ve güvenlik, Allah'›n izniyle, kal›c› olacakt›r.
Solda Haham EricYoffie taraf›ndan ya-z›lan ve 11 Eylülsonras›nda Ameri-ka'da baz› radikal ki-fliler taraf›ndanMüslümanlara dü-zenlenen sald›r›lar›nk›nand›¤› yaz› görül-mektedir. Unutma-mak gerekir ki, radi-kalizmin her türlüsüancak gerçek din
ahlak›n›n anlat›l-mas› ve yay›lmas›ile ortadan kal-d›r›labilir.
81
Radikalizmin ve fliddetin‹slam'da hiçbir flekilde ye-rinin olmad›¤› gerçe¤i, ça¤dafl ‹slam alimleri taraf›ndan da s›k s›k vurgulan-maktad›r. Bu alimlerin bafl›nda ünlü el-Ezher Üniversitesi'nin Baflimam›fieyh Muhammed Tantavi gelmektedir. Görüfllerine tüm ‹slam dünyas›ndabüyük sayg› gösterilen Tantavi, ‹srail'de sivillere karfl› düzenlenen intiharsald›r›lar›n› elefltirdi¤i bir konuflmas›nda flöyle demektedir:
… Masum kad›nlara ve çocuklara sald›rmay› meflru gibi gösteren kiflile-rin bu söylediklerine tamamen karfl›y›m. Bu asla kabul edilemez biraç›klamad›r. Ve kesinlikle Peygamberimizin tavsiyeleri ile çeliflmektedir.Masum insanlara karfl› fliddet uygulamak, ‹slamiyette kesinlikle yasakt›r.
Benzer görüflleri dile getiren din adamlar›ndan birisi de, Suudi ArabistanMüftüsü Abdulaziz bin Abdullah al Sheikh'dir. Abdülaziz bin Abdullah, inti-har sald›r›lar›na dikkat çekerek "bu bir tür intihard›r ve dolay›s›yla yasak-lanm›flt›r" sözleri ile sald›rganl›¤›n her türlüsünün ‹slamiyet'e uygun olma-d›¤›n› ifade etmifltir.Londra Müslüman Koleji'nin Dekan› Dr. Zeki Badawi de radikalizm ve flid-detin ‹slam ahlak›na uygun olmad›¤›n› bildiren alimlerdendir:fiahsen ben, bu kiflilerin ‹slamiyet'i kavray›fllar›nda yanl›fll›k oldu¤unu dü-flünüyorum, sivillere sald›ranlar›n büyük bir suç ifllediklerine, çünkü bunun‹slamiyet'te yasak oldu¤una inan›yorum.
BBC'nin internet sitesin-de yer alan "Din Adam›‹ntihar Sald›r›lar›n› K›n›-yor" bafll›kl› haberdefieyh Muhammed Tanta-vi'nin ‹slam ahlak›n›n butarz sald›r›larla hiçbir fle-kilde ba¤daflmad›¤› yö-nündeki aç›klamalar› yeralmaktad›r.
Yanda ça¤dafl ‹slam alim-lerinden Yusuf Qarda-wi'nin "‹slam Masum ‹n-sanlara Karfl› fiiddeti AslaTasvip Etmez" aç›klamas›görülmektedir.
82
Gelin Birlik Olal›m
Radikalizmi engelle-menin önemli yolla-r›ndan biri de, üç di-nin mensuplar›n›n it-tifak› ile gerçekleflti-rilecek diyalog çal›fl-malar›d›r. Bu çal›fl-malardan biri, ‹sken-deriye Patrikli¤i tara-f›ndan yürütülen ge-leneksel "‹skenderi-ye Toplant›lar›"d›r.Yukar›da ‹skenderiyePatri¤i'nin Müslü-man-H›ristiyan diya-lo¤u üzerine yapt›¤›konuflman›n metnigörülmektedir. Yandaise, 2002 y›l›ndakitoplant›n›n deklaras-yonu yer almaktad›r.
k›nlaflt›racak yollar aramal›, samimiyetlerini art›rmaya gayret
etmeli, Allah'›n r›zas›n› ve rahmetini kazanmak için çaba gös-
termelidirler. Bunun aksini yapanlar›n yanl›fl bir tutum içinde
bulunduklar› ayette flu flekilde aç›klanmaktad›r:
Yahudiler dediler ki: "H›ristiyanlar bir fley (herhangi birtemel) üzere de¤illerdir"; H›ristiyanlar da: "Yahudilerbir fley üzere de¤illerdir" dediler. Oysa onlar, Kitab'›okuyorlar. Bilmeyenler (bilgisizler) de, onlar›n söyle-diklerinin benzerini söylemifllerdi. Art›k Allah, k›yametgünü anlaflmazl›¤a düfltükleri fleyde aralar›nda hükümverecektir. (Bakara Suresi, 113)
Unutmamak gerekir ki, hem ‹slam hem de H›ristiyan ve
Yahudi alemi içinde yer alan radikallerin verdi¤i zarar›n gi-
derilmesi, itidalli, bar›flsever, medeni ve samimi dindar in-
sanlar›n ittifak› ile mümkündür. Böylece savafl› ve çat›flmay›
tek çözüm gibi sunan, güvenli¤in ancak fliddet kullan›m› ve
güç gösterisiyle sa¤lanaca¤› yan›lg›s›na kap›lm›fl olanlar›n
telkinleri etkisizlefltirilecek, daha çok kan ve gözyafl› akmas›-
na ve daha çok maddi kayba neden olacak giriflimler engelle-
necektir.
Radikalizmi engellemenin bir di¤er önemli yolu da, hiç
kuflkusuz, afl›r›l›¤› teflvik eden ak›mlar›n ve ideolojilerin ya-
n›lg›lar›n› ortaya koymakt›r. Kitab›n ilerleyen sayfalar›nda
H›ristiyan ve Yahudi dünyas› içindeki radikal hareketlerin
yan›lg›lar›n› inceleyece¤iz. Ancak bundan önce ‹slam dünya-
s›n›n da radikalizme karfl› son derece dikkatli olmas› gerekti-
¤ini bir kez daha hat›rlatmak gerekir.
83
Harun Yahya
Kuran Ahlak› ‹nananlar›Her Türlü Afl›r›l›ktan
Sak›nd›r›rÖnceki bölümde de inceledi¤i-
miz üzere, baflta Peygamber Efendimiz
(sav)'in dönemi olmak üzere, tarih bo-
yunca ‹slam toplumlar›, gayrimüslimle-
re karfl› iyilik ve hoflgörünün merkezi
olmufllard›r. Geçti¤imiz 1400 y›l›n
tarihi, di¤er ülkelerde zulüm gö-
ren H›ristiyanlar›n ve Yahudi-
lerin, Müslümanlar›n koruma-
s›na ve merhametine s›¤›nma-
lar›n›n örnekleri ile doludur.
Bu gerçekleri göz önünde bulun-
84
durarak, bar›fla en çok ihtiyaç duyulan bu dönemde
Müslümanlar›n, Kuran'da emredilen ahlak› ve Hz.
Muhammed (sav)'in hayat›n› temel alarak tüm
dünyaya örnek bir model gelifltirmeleri gerek-
mektedir.
85
Radikalizm olarak tan›mlanan üslup, Allah'›n müminle-
re emretti¤i üslupla hiçbir flekilde uyuflmaz. Allah Kuran'da
müminleri tarif ederken; yumuflak sözlü, kavga ve çat›flma-
dan kaç›nan, en aleyhte gözüken insanlara karfl› dahi ›l›ml› ve
dostça yaklaflan, tevazulu, sab›rl›, merhametli, sevecen bir ka-
rakter tarif etmektedir. Kuran ayetlerine bak›ld›¤›nda, ›l›ml›,
yumuflak, hoflgörülü bir üslubun tüm peygamberlerin ortak
özelli¤i oldu¤u görülmektedir. Allah Hz. ‹brahim'i "... do¤ru-
su ‹brahim, çok içli, yumuflak huyluydu" (Tevbe Suresi, 114)
fleklinde tarif etmektedir. Peygamberimiz Hz. Muhammed
(sav)'in ahlak›n› tarif eden bir ayet ise flöyledir:
Allah'tan bir rahmet dolay›s›yla, onlara yumuflak dav-rand›n. E¤er kaba, kat› yürekli olsayd›n onlar çevrendenda¤›l›r giderlerdi... (Ali ‹mran Suresi, 159)
Müslümanlar, sadece din ahlak›n› anlatmakla sorumlu
olduklar›na, insanlar›n üzerinde hiçbir flekilde zorba ve zor-
lay›c› olmad›klar›na, en zalim inkarc›lara karfl› bile "yumuflak
söz" söylemekle sorumlu tutulduklar›na göre, "radikal" de
86
Gelin Birlik Olal›m
olamazlar. Çünkü radikalizm, sayd›¤›m›z tüm bu özelliklerin
aksini savunmakta ve uygulamaktad›r.
Radikalizm, ‹slam d›fl› bir fikir ak›m› ve siyasi tutumdur.
Nitekim "radikalizm" olarak tarif edilen sosyal olgular ince-
lendi¤inde, bunlar›n asl›nda komünistler taraf›ndan kullan›-
lan yöntem ve söylemlerin bir derlemesi oldu¤u veya gerçek-
te ‹slam'da hiç bir yeri olmayan "öfkeli soy koruyuculu-
¤u"nun (Fetih Suresi, 26) bir ifadesi olarak ortaya ç›kt›¤› gö-
rülecektir. Bu ideolojilerin ortak yönlerinden biri olan ve radi-
kalizme zemin haz›rlayan duygusal fliddet, Allah'›n Kuran'da
bildirdi¤i emirlere tamamen ayk›r›d›r. Kuran'da Müslüman-
lar öfkelendikleri zaman bunu yenen, ak›lc›, itidalli ve ›l›ml›
insanlar olarak tarif edilmektedir. Her zaman uzlaflmay›, ça-
t›flmalar› karfl›l›kl› hoflgörü çerçevesinde çözüme kavufltur-
may› ve olaylar›n olumlu yönlerini görmeyi tercih ederler.
Karfl›laflt›klar› her olayda, bar›flc›l ve sakinlefltirici bir tav›r
gösterirler. Bir ayette Müslümanlar›n bu özellikleri flöyle bil-
dirilir:
87
Harun Yahya
Onlar, bollukta da, darl›kta da infak edenler, öfkeleriniyenenler ve insanlardan ba¤›fllama ile geçenlerdir.Allah, iyilik yapanlar› sever. (Al-i ‹mran Suresi, 134)
Müslümanlar kendileriyle ayn› düflünce ve inanca sahip
olmayan kiflilerle konuflurken ve onlara ‹slam ahlak›n› anla-
t›rken de son derece nezaketli ve sayg›l› bir üslup kullanma-
l›d›rlar. Amaçlar› hiçbir zaman karfl›lar›ndaki insan› zorla-
mak de¤ildir. Müslümanlar›n sorumlulu¤u Allah'›n Kuran'da
bildirdi¤i ahlak› en güzel flekliyle insanlara anlatmak ve seçi-
mi karfl›lar›ndaki insan›n vicdan›na b›rakmakt›r. Allah, afla¤›-
daki ayette, bir Müslüman›n di¤er insanlara karfl› kullanaca-
¤› üslubun nas›l olmas› gerekti¤ini aç›kça bildirmektedir:
Rabbinin yoluna hikmetle ve güzel ö¤ütle ça¤›r ve on-larla en güzel bir biçimde mücadele et. fiüphesiz seninRabbin yolundan sapan› bilendir ve hidayete ereni debilendir. (Nahl Suresi, 125)
Bu konuda bize yol gösteren örneklerden bir di¤eri de,
Allah'›n Hz. Musa'ya ve Hz. Harun'a Firavun'a gitmelerini
söylerken bildirdi¤i "yumuflak söz söyleyin" emridir:
‹kiniz Firavun'a gidin, çünkü o, azm›fl bulunuyor. Onayumuflak söz söyleyin, umulur ki ö¤üt al›p-düflünür ve-ya içi titrer-korkar. (Taha Suresi, 43-44)
Firavun kendi devrinin zulüm ve inkarda en ileri gitmifl
inkarc›s›d›r. Allah'› inkar edip kendini putlaflt›rm›fl, dahas›
iman edenlere (devrin ‹srailo¤ullar›'na) korkunç zulümler ve
katliamlar uygulam›fl bir despottur. Buna ra¤men, ona gider-
ken dahi Allah peygamberlerine "ona yumuflak söz söyleyin"
buyurmaktad›r. Dikkat edilirse Allah'›n bildirdi¤i yöntem,
88
Gelin Birlik Olal›m
89
90
Gelin Birlik Olal›m
›l›ml› bir üslupla diyalog kurmakt›r. ‹¤neleyici sözler, öfkeli
sloganlar, heyecanl› protesto gösterileri ile çat›flmak, Allah'›n
emretti¤i ahlaka ve tebli¤ üslubuna uygun de¤ildir.
Dolay›s›yla tüm Müslümanlar›n, Kuran ahlak›n›n ruhu-
na ve özüne ayk›r› olan her türlü sert, öfkeli, çat›flmac› üslup-
tan tamamen uzak durmas›, bunun yerine Allah'›n Kuran'da
tarif etti¤i ›l›ml›, hoflgörülü, sakin ve ak›lc› üslubu özümse-
mesi gerekir. Müslümanlar; olgunluklar›, hoflgörüleri, insan-
c›ll›klar›, itidal, tevazu ve sükunetleri ile tüm dünyaya örnek
olmal›, insanlar› kendilerine ve dolay›s›yla ‹slam ahlak›na
hayran b›rakmal›d›rlar. Sadece bu alanlarda de¤il, bilim, kül-
tür, sanat, estetik ve toplumsal düzen gibi alanlarda da büyük
at›l›mlar ve güzel eserlerle hem ‹slam'› en güzel flekliyle yafla-
mal› hem de dünyaya temsil etmelidirler.
Radikal H›ristiyanlar›n Yan›lg›lar›Ça¤›m›zda H›ristiyan dünyas›n›n büyük ço¤unlu¤unun
di¤er dinlerin mensuplar›na karfl› ‹ncil'de yer alan hoflgörü,
sevgi ve sayg› prensipleriyle yaklaflmas› son derece önemli
bir geliflmedir. Özellikle, 20. yüzy›l›n ikinci yar›s›nda bu yön-
de çok olumlu geliflmeler yaflanm›flt›r. Bu tarihlerde, H›risti-
yan dünyas›nda, di¤er dinlerin tamam›yla yanl›fl ve as›ls›z ol-
duklar› yönündeki görüfl büyük ölçüde terk edilmifl, di¤er
dinlere ba¤l› insanlar›n günahkar olarak de¤erlendirilmeme-
si görüflü hakim olmufltur. H›ristiyan yazarlar, araflt›rmac›lar
ve din adamlar› bu fikri yayg›n olarak dile getirmifllerdir. H›-
91
Harun Yahya
ristiyanl›¤› temsil eden kurulufllar dünyan›n içinde bulundu-
¤u sorunlara karfl› di¤er dinlerle diyalog kurma ve ifl birli¤i
yapma karar› alm›fllard›r. Bir zamanlar daha etkin olan tutu-
cu anlay›fl, yerini hoflgörü ve toleransa b›rakm›flt›r.
Buna ra¤men, H›ristiyan dünyas›nda halen –nadir de ol-
sa- farkl› inançlara mensup kiflilere karfl› hoflgörüsüz ve hatta
sald›rgan yaklafl›mlara rastlanabilmektedir. Kimi dini lider-
ler, di¤er dinlerle ilgili do¤ruluk pay› olmayan aç›klamalarda
bulunmakta, bu dinlere inanan kiflilerin günahkar ve suçlu
olduklar›n› öne sürmektedirler. Özellikle zaman zaman Müs-
lümanlara yönelik olarak gündeme gelen baz› haks›z ve da-
yanaks›z iddialar, ‹slam dünyas›nda da rahats›zl›k meydana
getirmektedir. Ortaça¤'daki Haçl› zihniyetini koruyarak Müs-
lümanlara karfl› sald›rgan yorumlar yapan baz› H›ristiyan li-
derler, Eski Ahit'e bir tak›m anlamlar yükleyerek yak›n gele-
cekte Müslümanlar ile Bat› dünyas› aras›nda bir savafl yafla-
naca¤›n›, daha da kötüsü, yaflanmas› gerekti¤ini savunmak-
tad›rlar. Geçmiflte yaflam›fl olan toplumlar›n hayatlar›ndan
bölümlerin anlat›ld›¤› Eski Ahit'te, o dönemlerde yaflanan sa-
vafllar ve bu savafllar›n neticeleri de anlat›lmaktad›r. Ancak
bu aç›klamalar›n büyük ço¤unlu¤u o döneme aittir, o top-
lumlar›n yaflad›¤› olaylara yöneliktir. Dolay›s›yla Eski Ahit'te
yer alan birtak›m anlat›mlar, o dönemin koflullar› göz önünde
bulundurularak de¤erlendirilmeli, bu anlat›mlardan günü-
müze yönelik savafl› ve çat›flmay› destekleyen ç›kar›mlar yap-
maktan kaç›n›lmal›d›r.
Radikal H›ristiyanlar›n en önemli yan›lg›lar›ndan bir di-
¤eri ise yaflanmas› gerekti¤ini düflündükleri bu savafl›, yani
"Armagedon"u, Mesih'in geliflinden önce gerçekleflmesi gere-
ken bir olay olarak de¤erlendirmeleridir. Oysa bu çarp›k an-
lay›fl Hz. ‹sa'n›n H›ristiyanlara ö¤retmifl oldu¤u ahlaka tama-
men terstir. ‹ncil'e bak›ld›¤›nda Hz. ‹sa'n›n insanlara hep sev-
gi, bar›fl ve dostluk tavsiye etti¤i aç›kça görülür.
Ayr›ca H›ristiyanlar bilmelidirler ki, Hz. ‹sa Mesih'in
ikinci kez yeryüzüne geliflini yaln›z H›ristiyanlar de¤il, Müs-
lümanlar da büyük bir heyecanla beklemektedir. Çünkü bu
mucizeye Kuran'da iflaret edilmekte ve Hz. Muhammed
(sav)'in hadislerinde de aç›k olarak bildirilmektedir. Dolay›-
s›yla hem H›ristiyanlar hem de Müslümanlar bu büyük mu-
cize için ortak bir bekleyifl ve haz›rl›k içinde olmal›d›rlar. Ya-
p›lmas› gereken en önemli haz›rl›k ise Allah'›n raz› olaca¤› bir
ahlak içinde olmaya çaba göstermektir. Unutmamak gerekir
ki, Hz. ‹sa'n›n gelifliyle birlikte, Allah'› inkar eden felsefeler ve
putperest inançlar fikren yenilgiye u¤rayacak, ›rkç›l›k, faflizm
gibi ideolojiler silinecek, böylece dünya savafllardan, çat›flma-
lardan, etnik düflmanl›klardan, zulüm ve haks›zl›klardan
kurtulacak, insanl›k bar›fl, mutluluk ve huzur içinde bir dö-
nem yaflayacakt›r. Dolay›s›yla samimi olarak Hz. ‹sa'n›n geli-
fline haz›rlanan dindarlar›n, böyle bir ortam›n alt yap›s›n›
oluflturacak çal›flmalarda bulunmalar›, her türlü çat›flmay›
engellemek için gayret etmeleri, ayr›l›klar›, tart›flmalar› ve
husumetleri bir kenara b›rakmalar› gerekmektedir.
‹ki toplum aras›nda anlay›fla ve sayg›ya dayal› bir iliflki
kurulmas›n› engellemeyi amaçlayan aç›klamalar ve yakla-
fl›mlar, hiç flüphesiz en iyi flekilde H›ristiyanlar taraf›ndan et-
kisizlefltirilebilir. Söz konusu kiflilerin yan›lg›lar›n›n, sa¤du-
92
Gelin Birlik Olal›m
93
Haçl›lar'› Mescid-i Aksa'y› tahripederken gösteren bir resim.
yulu H›ristiyanlar taraf›ndan kendilerine ve topluma göste-
rilmesi gerekmektedir. Dünyay› büyük bir savafl alan›na çe-
virmeyi hedefleyen, di¤er medeniyetlerin varl›¤›na taham-
mül gösteremeyen kiflilerin bak›fl aç›lar›, sevgiyi ve bar›fl› em-
reden H›ristiyanl›k ö¤retilerine terstir. ‹ncil'de yer alan hü-
kümler dindar H›ristiyanlar›n tüm insanlara iyilik yapmalar›-
n›, düflmanlar›n› bile sevmelerini, kendilerinden nefret eden-
lere dahi iyilik yapmalar›n› gerektirmektedir. Baflta Müslü-
manlara karfl› olmak üzere di¤er dinlerin mensuplar›na karfl›
gelifltirilen ön yarg›l› ve öfkeli bir bak›fl aç›s›, H›ristiyan ö¤re-
tisinin yanl›fl yorumlanmas›ndan ve baz› din d›fl› ideolojilerin
etkisinden kaynaklanmaktad›r. Il›ml› H›ristiyanlar, radikalle-
rin öne sürdükleri iddialar›n, bar›fl ve sevgiyi savunan H›ris-
tiyan ö¤retileri ile çeliflti¤ini ortaya koymal›d›rlar. Bu yönde
yap›lacak giriflimler, radikallerin telkinlerinin yeterince bilgi
sahibi olmayan kitleleri etki alt›na almas›n› engelleyecektir.
Daha önce de belirtti¤imiz gibi, radikalizm cehaletten fayda-
lanmaktad›r. Bu cehaletin neden olabilece¤i tehlikeleri orta-
dan kald›rmak ise, H›ristiyan ahlak›n›n bir gere¤idir. H›risti-
yanlar›n bu sorumlulu¤u ‹ncil'de flöyle ifade edilmektedir:
Fakat Allah'›n kullar› gibi iyilik iflleyerek, ak›ls›z adamlar›ncehaletini susturun. Bütün insanlara hürmet edin. Kardeflli-¤i sevin. Allah'tan korkun... (Petrus'un Birinci Mektubu,Bap 2, 15-17)
‹çinde bulunulan mevcut koflullar, vicdan sahibi tüm H›-
ristiyanlar›n bu sorumlulu¤u tam olarak üstlenmeleri gerek-
ti¤ini göstermektedir. Unutmamak gerekir ki, radikallerin ta-
lep etti¤i gibi çat›flma ve savafl yaflanmas› her iki tarafa da bü-
yük kay›plar, ac› ve gözyafl› getirecektir. Samimi olarak iman
94
Gelin Birlik Olal›m
95
Nativite Kilisesi
edenlerin ittifak› ile bu kötü ihtimal tamamen ortadan kald›-
r›labilecekken, gerekli ad›mlar› atmaktan çekinmek son dere-
ce yanl›flt›r. Radikaller taraf›ndan t›rmand›r›lmaya çal›fl›lan
gerilim, sa¤duyu sahibi H›ristiyanlar›n ve Müslümanlar›n
gayretiyle engellenebilir. Ön yarg›lar›n ortadan kald›r›l›p ina-
nanlar aras›nda ittifak sa¤lanmas›, dindar insanlar›n dünya
bar›fl›n›n tesis edilmesinde öncü rol oynamalar›na arac› ola-
cak, böylece hem H›ristiyanlar hem de Müslümanlar, Allah'›n
bizlere emretti¤i ahlak›n gere¤i olarak, yeryüzüne bar›fl ve
esenlik getireceklerdir.
Radikal Yahudilerin Yan›lg›lar›25 fiubat 1994 günü, Bat› fieria'daki El-Halil (Hebron)
kentinde bulunan Hz. ‹brahim Camisi'nde ibadet eden Müs-
lümanlara yönelik büyük bir sald›r› gerçeklefltirildi. Meir Ka-
hane'nin izinden gitti¤ini söyleyen ve radikal bir Yahudi ör-
gütüne üye olan Yahudi yerleflimci Baruch Goldstein, ‹srail
askerlerinin korumas› alt›ndaki camiye elindeki M-16 silah›y-
la birlikte sabah namaz› s›ras›nda girdi. Caminin orta yerine
kadar yürüdü ve defalarca flarjör de¤ifltirerek namaz k›lan
500'e yak›n Müslüman› tarad›. 67 Müslüman olay yerinde fle-
hit oldu, 300'ü yaraland›. ‹srail yönetimi, eylemin bireysel bir
ç›lg›nl›k oldu¤unu ilan etti. Ancak Goldstein'in, elindeki M-
16'yla, camiyi koruyan ‹srailli askerlerin aras›ndan geçerek
içeri girmesi ve defalarca flarjör de¤ifltirecek kadar uzun bir
süre cemaati taramas›, durumun pek öyle olmad›¤›n› gösteri-
96
Gelin Birlik Olal›m
97
Hz. ‹brahim Camisi'nde sabahnamaz› k›lan Müslümanlar›nüzerine atefl açan radikal Ya-hudi yerleflimci BaruchGoldstein, 67 Müslüman› kat-letti. Yaklafl›k 300 kifli yaralan-d›. Goldstein, radikal Yahudiörgütü Kach'a üyeydi.
Hz. ‹brahim Camisi'ne yap›lanac›mas›z sald›r› Newsweekdergisinde "Camide katliam"bafll›¤› ile verilmiflti.
Newsweek, 7 Mart 1994
Time, 7 Mart 1994
Harun Yahya
98
Gelin Birlik Olal›m
yordu. ‹srail askerleri, en az›ndan pasif destek vermifllerdi.
Asl›nda bu olay, ‹srailli radikal gruplar›n gerçeklefltirdi-
¤i pek çok eylemden biriydi. Ayn› gruplar, Süleyman Tap›na-
¤›'n› yeniden infla edebilmek için, 1980'li y›llarda Kudüs'teki
Müslüman mabedlerini (Mescid-i Aksa ve Kubbet-üs Sahra)
de havaya uçurmay› denemifllerdi. Ellerinde sürekli tafl›d›kla-
r› silahlarla Filistinlilere kanl› sald›r›lar düzenleyen radikal
Yahudi yerleflimciler de bu gruplar›n üyeleriydiler.
Bu gruplar›n en radikal olan› ise, El-Halil katliam›n› ger-
çeklefltiren Goldstein'in de ba¤l› oldu¤u Kahane fraksiyonuy-
du. Haham Meir Kahane'nin kurdu¤u bu hareket, hem ‹srail
hem de Amerika'da örgütlendi. ‹srail'de "Kach", Amerika'da
ise "Jewish Defence League" ad› alt›nda faaliyet gösteren ör-
güt, Meir Kahane'nin fanatik doktrinlerine tamamen ba¤l›y-
d›. Kahane'nin düflünceleri aras›nda; Yahudilerin tüm ›rklar-
dan üstün oldu¤u ve di¤er ›rklar›n ("goyim") bir tür hayvan
statüsü tafl›d›klar›; iflgal alt›ndaki topraklardaki tüm Arapla-
r›n "etnik temizli¤e" tabi tutulmas› gerekti¤i gibi fanatik fikir-
ler vard›. Örgütün mant›¤›, "en iyi Arap, ölü Arap't›r" fleklin-
de ifade ediliyordu. Kahane'nin 1990'da New York'ta bir su-
ikast sonucu öldürülmesinin ard›ndan örgüt da¤›lmad› ve
"Kahane Chai" (Kahane Yafl›yor) gibi isimlerle özellikle ‹sra-
il'de yeniden örgütlendi. El-Halil'in ve daha pek çok katli-
am›n sorumlular›, söz konusu Kahane takipçileriydi.
El-Halil katliam›n›n bir baflka garip yönü, ‹srail toplu-
mundaki baz› kesimlerden büyük bir onay görmesiydi. ‹sra-
il'in elefltirel isimlerinden Israel Shahak, bir makalesinde
Goldstein'in eyleminin "rahats›z edici" oranda ‹srailli taraf›n-
99
Harun Yahya
Haham Meir Kahane. Radikal Siyonist Kach ör-gütünün kurucusu. ‹srail'de Kach ad›yla faaliyetgösteren örgüt, Amerika'da "Jewish DefenceLeague" ad›yla örgütlenmifltir.
Radikal Yahudilerin ey-lemleri, Yahudi toplu-mu içindeki vicdan vesa¤duyu sahibi kimse-ler taraf›ndan da fliddetle k›nanmaktad›r. Bunlardan biri de dinler ara-s› diyalog ve hoflgörü için önemli çal›flmalar yürüten Yahudi dinadamlar›ndan Jonathan Magonet'dir. Magonet'in, Talking to Other(Di¤eriyle Konuflmak) adl› kitab›nda, her üç dinin mensuplar›n›n or-tak de¤erlerine dikkat çekilmektedir. Kitapta Londra Sinagogu'nda1994 y›l›nda, Hz. ‹brahim Camisi'nde katledilen Müslümanlar için ya-p›lan özel toplant›yla ilgili bilgi de yer almaktad›r. Yahudiler taraf›n-dan düzenlenen bu toplant›ya çok say›da Yahudi ve Müslüman kat›l-
m›flt›r. Toplant› s›ras›nda Kuran'dan ayetler veYahudi kutsal metinlerinden pasajlar okunmufl,toplant›ya kat›lan Yahudi ve Müslümanlar flehitolanlar için birarada dua etmifllerdir. "Hz. ‹bra-him Camisi Katliam› Kurbanlar› için Dua Akfla-m›" bafll›kl› yaz›da bu organizasyon detayl› ola-rak anlat›lmaktad›r.
100
101
Kubbet-üs Sahra ve A¤lama Duvar›.
dan desteklendi¤ine dikkat çekmiflti.16 Buna göre olaydan
sonra yap›lan bir kamuoyu yoklamas›, ‹sraillilerin %40'›n›n
katliam› destekledi¤ini ya da en az›ndan "anlad›¤›n›" gösteri-
yordu. Gençlerde ise bu oran daha yüksekti; genç ‹sraillilerin
%30'u Goldstein'i desteklediklerini, %35'i ise "anlad›klar›n›"
belirtmifllerdi. Shahak, bu deste¤in yaln›zca El-Halil katliam›
ile s›n›rl› olmad›¤›n›, genel olarak Kahane takipçileri taraf›n-
dan savunulan doktrinlerin ürkütücü bir toplumsal deste¤e
sahip oldu¤unu yaz›yordu. Araflt›rmalar, gençlerin % 39'un-
un Kahane'nin düflüncelerini tamamen paylaflt›¤›n› gösteri-
yordu. Kahane'nin ismi söylenmeyip yaln›zca görüflleri özet-
lendi¤inde ise, bu destek daha da artarak % 66'ya ç›k›yordu.
Bu ço¤unluk, Araplar›n iflgal alt›ndaki topraklardan göçe zor-
lanmalar› gerekti¤ine inan›yordu. Shahak'›n söyledi¤i gibi,
aralar›ndan Araplar› "Amalek" olarak alg›layanlar›n say›s› da
hayli kabar›kt›. Amalek, Eski Ahit'te haklar›nda kad›n-çocuk
ayr›m› yapmadan katliam emri verilen Arap kabilesiydi.
Amalek için flöyle deniyordu:
"Ordular›n Rabbi flöyle diyor: Amalek'in ‹srail'e yapt›¤›n›,M›s›r'dan ç›kt›¤› zaman yolda ona karfl› nas›l durdu¤unuarayaca¤›m. fiimdi git, Amaleki vur ve onlar›n herfleylerinitamamen yok et ve onlar› esirgeme ve erkekten kad›na, ço-cuktan emzikte olana, öküzden koyuna, deveden efle¤e ka-dar hepsini öldür." (I. Samuel, Bap 15, 2-3)
Ve tüm bu olay ve yorumlar, "Yahudi radikalizmi" diye-
bilece¤imiz ciddi bir tehlikenin varl›¤›na iflaret etmektedir.
Bu radikalizmin ideolojisini ve ac› sonuçlar›n› daha ön-
ceki çeflitli kitaplar›m›zda incelemifltik. Bu incelemenin özet-
102
Gelin Birlik Olal›m
lenmifl bir sonucunu flöyle ifade edebiliriz:
Bugün Yahudi dünyas›n›n bir k›sm›nda, Yahudi olma-
yan insanlara karfl› kin ve nefret telkin eden, özellikle de Fi-
listinlilere karfl› olabilecek en sert ve ac›mas›z yöntemlerin
kullan›lmas›n› savunan radikal bir e¤ilim vard›r. Bu e¤ilim ‹s-
rail devletinde de önemli bir a¤›rl›¤a sahiptir ve ‹srail'in ya-
r›m yüzy›l› aflk›n bir süredir Filistinlilere ve di¤er Arap kom-
flular›na karfl› izledi¤i sald›rgan, iflgalci, uzlaflmaz tutumun
ortaya ç›kmas›nda ve devam etmesinde önemli bir rol oyna-
maktad›r. Kuflkusuz Kahane grubu ya da Baruch Goldstein
gibi militanlar, ‹srail Yahudi toplumu içinde (ve tüm dünya
Yahudileri aras›nda) çok küçük bir az›nl›¤› oluflturmaktad›r-
lar. Ama bu az›nl›¤›, onlara k›yasla daha ›l›ml› olsalar da, fik-
ren besleyen bir radikalizm kültürü vard›r ve bu da gerek Or-
tado¤u gerekse dünya bar›fl› için tehlike olmaya devam et-
mektedir.
Söz konusu radikal Yahudilerin, sözde dünyay› saran bir
"Yahudi komplosu"nun parças› olmad›klar›n›; Yahudilerin,
özellikle de ‹srail d›fl›ndaki Yahudilerin büyük bölümünün
bu e¤ilime karfl› olduklar›n› ve di¤er inançlar ve uluslarla ba-
r›fl içinde yaflamak istediklerini de hemen belirtelim. Ço¤u
zaman sözde dini aç›klamalar da kullanan bu radikal Yahudi-
lere karfl› ç›kan pek çok Yahudinin de dindar, hatta din adam›
oldu¤unu da hat›rlatal›m.
Konuyu do¤ru analiz edebilmek içinse, öncelikle söz ko-
nusu Yahudi radikalizminin kaynaklar›n› analiz etmek gere-
kir.
Buna bakt›¤›m›zda, iki temel kaynak oldu¤unu görürüz:
103
Harun Yahya
1) Yahudi gelene¤i içinde yer alan, özellikle Talmud'daki
baz› fanatik hükümlere dayanan, "Yahudi olmayanlara karfl›
düflmanl›k" psikolojisi.
2) 19. yüzy›l sonunda do¤an siyasi Siyonizmin, dönemin
Sosyal Darwinist, sömürgeci ideolojilerinden ald›¤› ilham.
Üstteki iki kaynaktan ilki, en kapsaml› olarak Israel Sha-
hak'›n Jewish History, Jewish Religion (Yahudi Tarihi, Yahudi
Dini) adl› kitab›nda incelenmifltir. Shahak'›n detayl› olarak
gösterdi¤i gibi, MS 1. yüzy›ldan sonra diasporada yaflamaya
bafllam›fl olan Yahudi halk›, H›ristiyan topraklar›nda as›rlar
boyu bask› ve zulüm görmüfl, buna bir tepki olarak da "Yahu-
di olmayanlara karfl› düflmanl›k" hissi geliflmifltir. Bu his özel-
likle Yahudilerin geleneksel kaynaklar›ndan Talmud'a yans›-
m›fl, Talmud yazarlar›, ço¤u zaman Eski Ahit'teki hükümleri
de çarp›tarak veya yanl›fl yorumlayarak, Yahudi-olmayanlara
karfl› hile yap›labilece¤i, zarar verilebilece¤i gibi hatal› hü-
kümler vermifllerdir. Bu hükümler ve oluflturduklar› gelenek,
günümüz Yahudi toplumu içindeki baz› unsurlar›n halen Ya-
hudi-olmayanlara karfl› büyük bir güvensizlikle ve hatta nef-
retle bakmas›na neden olabilmektedir.
‹kinci kaynak ise yukar›da belirtti¤imiz gibi siyasi Siyo-
nizm ile ilgilidir. Bu hareket 19. yüzy›l›n sonunda, Yahudile-
rin Filistin'de bir ulus-devlet kurmas› projesi olarak do¤mufl-
tur. O dönemde dünya üzerinde hiçbir devletleri olmayan ve
içinde yaflad›klar› ülkelerin ço¤unda da ikinci s›n›f vatandafl
muamelesi gören, antisemit bask› ve sald›r›lara maruz kalan
Yahudilerin böylesine bir proje sahibi olmalar› elbette meflru
bir hak olarak de¤erlendirilebilir. Ancak Siyonizm, bu meflru
104
Gelin Birlik Olal›m
105
Harun Yahya
hakk›n ötesine geçerek, "Filistin'de bir Yahudi Vatan› kur-
mak"tan daha ileri gitmifl ve "tüm Filistin'i, üzerinde yaflayan
Araplar› sürerek ele geçirme" projesine dönüflmüfltür. Bu,
baflta belirtti¤imiz gibi Siyonizm'in 19. yüzy›l Avrupas›'na
egemen olan Sosyal Darwinist, sömürgeci ideolojilerden etki-
lenmesinin bir sonucudur. 1920'lerde ve 30'larda, buna "Re-
vizyonist Siyonizm" eklenmifltir ki, Nazi Almanyas› ve Mus-
solini ‹talyas›'ndan ilham alan faflizan bir ideolog olan Vladi-
mir Jabotinsky'nin liderli¤ini yapt›¤› bu hareket, Siyonizme
faflizan bir unsur katm›flt›r.
Yahudi radikalizmi, iflte bu iki olumsuz gelene¤in bir
karmas›d›r. Bunun tedavi edilmesi içinse, yine iki yönden re-
vizyon gerekmektedir:
1) Yahudi din adamlar›, Yahudi gelene¤indeki fanatik,
yabanc› düflmanl›¤›n› teflvik eden ö¤retileri temizlemeli, bu-
nun yerine Eski Ahit'in özünde var olan, sevgiye, sayg›ya,
adalete, merhamete dayal› ahlak anlay›fl›n› yerlefltirmelidir-
ler. Nitekim bu yönde çaba gösteren pek çok Yahudi din ada-
m› vard›r. ‹srail'in devlet terörünü elefltiren, bunun Yahudili-
¤in ahlaki prensipleri ile uyuflmad›¤›n› vurgulayan hahamlar,
umut verici bir mesaj tafl›maktad›rlar.
2) Siyonizmin siyasi anlamda ›l›ml›laflt›r›lmas› sa¤lan-
mal›d›r. ‹srail'in var olma ve topraklar›n›n güvenli¤ini sa¤la-
ma haklar› kuflkusuz vard›r, ama bir milleti yar›m as›rd›r ifl-
gal alt›nda yaflatmaya hakk› yoktur. Bu nedenle Yahudi Dev-
leti, 1967'den beri iflgal alt›nda tuttu¤u tüm topraklardan çe-
kilmeli, Bat› fieria ve Gazze'de egemen bir Filistin devletinin
kurulmas›n› kabul etmeli, dahas› bu devletle dostane ve yap›-
c› iliflkiler içine girerek hem Filistinlilerle hem de tüm Arap
dünyas›yla bar›flmal›d›r.
Tüm bunlar›n yan›nda dindar Yahudilerin, Rabbimiz'in
Kuran'da da bildirmifl oldu¤u ö¤ütlere uymalar› ve tüm Ya-
hudileri Allah'›n emretti¤i güzel ahlaka davet etmeleri büyük
önem tafl›maktad›r.
Bunun için öncelikle üzerinde durulmas› gereken, baz›
Yahudilerin öne sürdükleri "seçilmifllik iddias›"ndan vazge-
çilmesidir. Kuran'da da Allah'›n bir dönem Yahudilere nimet-
ler verdi¤i ve yine bir dönem onlar› di¤er milletlere hakim
k›ld›¤› anlat›lmaktad›r. Bu konuyla ilgili Kuran ayetlerinden
baz›lar› flu flekildedir:
Ey ‹srailo¤ullar›, size ba¤›fllad›¤›m nimetimi ve sizi (birdönem) alemlere üstün k›ld›¤›m› hat›rlay›n. (Bakara Su-resi, 47)
Andolsun, Biz ‹srailo¤ullar›'na Kitap, hüküm ve pey-gamberlik verdik, onlar› temiz ve güzel fleylerle r›z›k-land›rd›k ve onlar› alemlere üstün k›ld›k. (Casiye Sure-si, 16)
Ancak bu ayetlerde radikal Yahudilerin anlad›¤› anlam-
da bir 'seçilmifllik' ifade edilmemektedir. Birçok peygamberin
bu soydan gelmifl olmas›na ve Yahudilerin bir dönem genifl
topraklarda hakimiyet kurmufl olmalar›na iflaret edilmekte-
dir. Ayetlerde yönetimde olmalar› nedeniyle 'bir dönem alem-
lere üstün k›l›nmalar›' anlat›lmaktad›r. Hz. Davud ve Hz. Sü-
leyman'›n dünya üzerinde kurduklar› hakimiyetlerinin daha
106
Gelin Birlik Olal›m
‹slam dünyas›nda hiçbir zaman karfl›lafl›lmayan antisemitizm, Avru-pa'da II. Dünya Savafl› s›ras›nda milyonlarca Yahudinin ac›mas›zcakatledilmesine neden oldu.
107
Nordhausen Toplama Kamp›, 1945
sonraki dönemlerde sona ermesiyle, Yahudilerin de bu özel-
likleri sona ermifltir.
Ancak radikal Yahudiler, Tevrat'ta bulunan baz› aç›kla-
malar› yorumlayarak, seçilmiflli¤i bir ›rk özelli¤i gibi görme
yan›lg›s›na kap›lm›fllard›r. Bunun sonucunda da, her Yahudi-
nin do¤ufltan bir üstünlük sahibi oldu¤una ve ‹srailo¤ullar›'
n›n tüm di¤er kavimlerden ebediyen üstün say›ld›klar›na da-
ir çarp›k bir anlay›fl gelifltirmifllerdir. Bu bak›fl aç›s›n›n do¤ur-
du¤u daha da büyük bir yan›lg› ise, baz› radikallerin -örne¤in
namaz k›lan Müslümanlar› silahla tarayan Baruch Goldstein
gibilerin- söz konusu üstünlük iddias›ndan 'di¤er milletlere
vahflet uygulama emri' ç›karmas›d›r. Radikaller bunun için de
kimi zaman Tevrat'ta yer alan baz› aç›klamalar› kaynak ola-
rak kullanmaktad›rlar. (Önceki sayfada belirtti¤imiz Amalek
örne¤inde oldu¤u gibi.) Buna göre Yahudilerin di¤er millet-
lerden ve dinlerden insanlar› aldatmalar›, mallar›n› ve mülk-
lerini ya¤malamalar› ve hatta gerekti¤inde kad›nlar ve çocuk-
lar da dahil olmak üzere onlar› katletmeleri ola¤and›r. Oysa
tüm bunlar gerçek din ahlak›na ayk›r› zulümlerdir. Allah H›-
ristiyanlara ve Müslümanlara oldu¤u gibi Yahudilere de ada-
leti, dürüstlü¤ü, mazlumun hakk›n› korumay›, bar›fl› ve sev-
giyi emretmifltir. Bu nedenle kad›nlar›n, çocuklar›n ve yafll›la-
r›n katledilmelerine yönelik bir tav›r Kuran ahlak›na kesin
olarak ayk›r›d›r. Allah Kuran'da, ‹srailo¤ullar›'n›n güzel ah-
lak göstermek ve yeryüzünde kargafla ç›karmamak için ver-
dikleri sözü flöyle bildirmifltir:
Hani ‹srailo¤ullar›'ndan, "Allah'tan baflkas›na kulluk et-meyin, anneye-babaya, yak›nlara, yetimlere ve yoksulla-
108
Gelin Birlik Olal›m
ra iyilikle davran›n, insanlara güzel söz söyleyin, nama-z› dosdo¤ru k›l›n ve zekat› verin" diye misak alm›flt›k.Sonra siz, pek az›n›z hariç, döndünüz ve (hala) yüz çevi-riyorsunuz. Hani sizden "Birbirinizin kan›n› dökmeyin,birbirinizi yurtlar›n›zdan ç›karmay›n" diye misak alm›fl-t›k. Sonra sizler bunu onaylam›flt›n›z, hala (buna) flahit-lik ediyorsunuz. (Bakara Suresi, 83-84)
Ayr›ca unutmamak gerekir ki radikal Yahudilerin söz
konusu fanatizmi, yine Tevrat'ta yer alan di¤er aç›klamalarla
da çeliflmektedir. "Kan dökenlerin telkinlerini dinlememek"
ve "kötülük görmeye dayanamamak" Tevrat'ta Yahudilere
bildirilen hükümlerdir. (‹flaya, Bap 33, 15) Fanatikler, Tev-
rat'ta fliddetin ve zulmün k›nand›¤›na dair aç›klamalar›n hep-
109
Harun Yahya
sini göz ard› ederek, kin ve öfkeye dayal› bir inan›fl olufltur-
mufllard›r ve bu yolla dünya hakimiyetine ulaflacaklar›n› san-
maktad›rlar. Oysa fliddet ve sald›rganl›k içeren, huzuru ve
düzeni bozan hiçbir ideolojinin baflar›ya ulaflmas› mümkün
de¤ildir. fiiddet, her zaman için yaln›zca y›k›m getirir. Bu y›-
k›m›n önlenmesinde fanatiklerin çarp›tma ve yan›lg›lar›n›n
deflifre edilmesi, daha fazla insan› etkileri alt›na almalar›n›
engelleyecek ve hatta kendilerinin de do¤ruyu görmelerine
arac› olabilecektir.
Bu nedenle samimi olarak Allah'a iman eden Yahudile-
rin, fliddet yanl›s›, radikal Yahudileri de bu tehlikeden koru-
yabilmek için, kitaplar›nda yer alan hak hükümlere uymalar›
ve bar›fl›n savunucular› olmalar› gerekmektedir. Tevrat'ta ba-
r›fl›n, sevginin, merhametin ve güzel ahlak›n övüldü¤ü aç›k-
lamalardan baz›lar› flu flekildedir:
Hükümde haksızlık etmeyeceksiniz; fakirin hatırını sayma-yacaksın ve kudretlinin hatırına itibar etmeyeceksin; vekomfluna adaletle hükmedeceksin. Kavminin arasında çe-kifltiricilik edip gezmeyeceksin; komflunun kanına karflıaya¤a kalkmayacaksın... Öç almayacaksın ve kavminino¤ullarına kin tutmayacaksın ve komflunu kendin gibi se-veceksin... (Levililer, Bap 19, 15-18)Ey adam, iyi olan› sana bildirdi; ve hak olan› yapmak vemerhameti sevmek ve Allah'la alçakgönüllü olarak yürü-mekten baflka Rab senden ne ister? (Mika, Bap 6, 8)Katletmeyeceksin. Zina etmeyeceksin. Çalmayacaksın.Komfluna karflı yalan flehadet etmeyeceksin. Komflununevine tamah etmeyeceksin... (Ç›k›fl, Bap 20, 13-17)
Günümüzde gerek bar›fl yanl›s› ‹srail vatandafllar›n›n, ge-
110
Gelin Birlik Olal›m
rekse dünyan›n di¤er ülkelerinde yaflayan Yahudilerin önemlibir k›sm›n›n radikalizme karfl› ç›kmalar›, ‹srail'in devlet terörü-nü fliddetle elefltirmeleri çok önemli bir geliflmedir. Samimiolarak iman eden Yahudilerin, "katletmemenin", "hükümdehaks›zl›k etmemenin", "öç almaman›n", "kan dökmemenin"Tevrat'ta yer alan emirler oldu¤unu göz önünde bulundura-rak, Yahudilik ad›na sürdürülen fanatizme karfl› yürütülecekkültürel ve fikri mücadelenin ön saflar›nda yer almalar›, bu ko-nuda vicdan sahibi H›ristiyan ve Müslümanlarla ittifak etme-leri flartt›r. Yahudi radikalizmine karfl› yürütülecek fikri müca-dele, yar›m yüzy›l› aflk›n bir zamand›r süregelen Filistin soru-nunun kal›c› ve adil bir çözüme kavuflturulmas›n›n da önemliyollar›ndan biri olacakt›r. Ancak o zaman Yahudilerin ve Müs-lümanlar›n -ve elbette H›ristiyanlar›n- bölgede huzur içindebirarada yaflayabilecekleri bir ortam oluflturulacakt›r. Filistinve ‹srail topraklar›na huzuru, sevgiyi, hoflgörüyü, anlay›fl› em-reden gerçek din ahlak›n›n yaflanmas› ile gelecektir. Unutma-mak gerekir ki, hem Yahudiler hem de Müslümanlar tarih bo-yunca en büyük zulmü din ahlak›na uygun olmayan ideoloji-lerin savunucular›ndan görmüfllerdir. Kitab-› Mukaddes, put-perestlerin Yahudilere yapt›klar› korkunç zulümleri anlatanpasajlarla doludur. Ateist ve dinsizlerin (örne¤in Nazilerin, an-tisemit ›rkç›lar›n veya Stalin Rusyas› gibi komünist rejimlerin)Yahudilere uygulad›klar› soyk›r›m ve zulümler de ortadad›r.Söz konusu dinsiz güçler, Yahudilerden Allah'a inand›klar› içinnefret etmifller ve bu yüzden onlara zulmetmifllerdir. HemMüslümanlara hem de Yahudilere düflman olan bu din aleyh-tar› güçlere karfl›, iki dinin mensuplar› ayn› safta yer almal›, bubirlikteli¤i engelleyebilecek radikal görüfllerin telkinlerine al-dan›lmamal›d›r.
111
Harun Yahya
nsanlar, "hayat›m›n anlam›
ve amac› nedir; ölümden sonra
ne olacak; cennet ve cehennem na-
s›l bir ortam; herfley nas›l var olmufl,
hayat›n kayna¤› nedir, ben dahil tüm varl›k-
lar› yaratan üstün Yarat›c›'y› nas›l tan›yabilirim; Yüce
Yarat›c›'n›n benden istedi¤i nedir; iyi, kötü, do¤ru, yanl›fl
nelerdir?" gibi sorular›n cevaplar›n› ça¤lar boyu aram›fllar,
bunlar hakk›nda düflünmüfllerdir. Düflünürler bu konularda
kendilerince teoriler gelifltirmifl, çeflitli fikirler öne sürmüfller-
dir. Ancak söz konusu sorular›n gerçek cevaplar› düflünürle-
rin ö¤retilerinde de¤il, ‹lahi dinlerde yer al›r. Çünkü insan›n
ak›l ve bilgisi çok s›n›rl›d›r. Üstteki sorulara ‹lahi bir yol gös-
terici olmadan do¤ru cevap verebilmesi mümkün olmaz.
Nitekim Allah, çeflitli dönemlerde elçiler göndererek, ki-
taplar indirerek insanlara yol göstermifltir. Böylece ilk insan
olan Hz. Adem'den itibaren insanlar, Allah'›n varl›¤›ndan ve
emirlerinden haberdar edilmifller; yaflamla ilgili sorular›n en
do¤ru ve hikmetli aç›klamas›n› hak dinlerde bulmufllard›r.
Burada önemli bir noktan›n üzerinde durmak yerinde
olacakt›r. Hak dinler, gönderildikleri dönemlerin ortam ve
flartlar›na göre farkl› hükümler içermifl olsalar da, temelde ay-
n› inanç ve ahlaki modeli insanlara sunmufllard›r. Hepsi,
Allah'›n varl›¤›, birli¤i, s›fatlar›, insan›n ve tüm varl›klar›n ya-
rat›l›fl amaçlar›, Allah'a nas›l kul olmak gerekti¤i, Allah'›n be-
¤endi¤i ideal tav›r, davran›fl ve yaflam biçimi, iyi, kötü, do¤ru,
yanl›fl kavramlar›, insan›n dünyadaki yaflam›n› nas›l düzenle-
mesi, sonsuz yaflam› için neler yapmas› gerekti¤i ve bunlar gi-
bi konularda ayn› temel gerçekleri insanlara aktarm›fllard›r.
Günümüzde dünya nüfusunun önemli bir bölümünü, üç
‹lahi dinin mensuplar›, Yahudiler, H›ristiyanlar ve Müslü-
manlar oluflturmaktad›r. Musevilerin kutsal kitab›, "Eski
Ahit" olarak da bilinen 39 kitaptan oluflur. Bunlar›n ilk 5'inin,
Hz. Musa'ya vahyedilen Tevrat'›n bölümleri oldu¤u kabul
edilir. Di¤er kitaplar ise, Tevrat sonras›nda, di¤er Yahudi pey-
gamberlerine vahyedilen veya onlar›n ifllerini anlatan yaz›lar-
d›r. "Tevrat" kelimesinin Eski Ahit'in tümünü kast edecek bi-
çimde kullan›ld›¤› da olmaktad›r. Bu kitapta, söz konusu kul-
lan›m kabul edilmifl ve tüm Eski Ahit kitaplar› "Tevrat" olarak
nitelenmifltir." Yeni Ahit olarak da bilinen ‹ncil ise, H›ristiyan-
lar›n kutsal kitab›d›r ve dört ‹ncil ve Mektuplar bölümlerin-
den oluflur. Yahudilik ve H›ristiyanl›k zaman içerisinde baz›
bozulmalara u¤ram›fl, kutsal kitaplar›n›n içine baz› bat›l ina-
n›fllar ve hurafaler kar›flm›flt›r. Ancak yine de bu iki dinin ki-
taplar› incelendi¤inde, hak dine ait pek çok
inanç esas›n›n ve ahlaki de-
¤erin korunmufl oldu¤u da
114
Gelin Birlik Olal›m
görülecektir. Söz konusu inançlar ve de¤erler, üç dinin ortak
inanç esaslar› ve ahlaki de¤erleridir. Bu ortak de¤erlerin tes-
pit edilmesi, üç dinin mensuplar›n›n birbirlerini daha yak›n-
dan tan›malar›n› ve birbirlerine daha çok yak›nl›k duymalar›-
n› sa¤layacakt›r. Böylece samimi olarak Allah'a iman edenle-
rin ittifak› için gerekli alt yap› da oluflacakt›r.
Günümüzde pek çok H›ristiyan›n ve Yahudinin, ‹slam
hakk›ndaki ve pek çok Müslüman›n da H›ristiyanl›k ve Yahu-
dilik hakk›ndaki düflünceleri kulaktan dolma bilgilere daya-
n›r. Bu bilgiler genelde aile ve arkadafl çevresinden, televizyon
ve gazete haberlerinden edinilen bilgilerden ibarettir. Ancak
söz konusu kaynaklar, insanlar› ço¤u zaman hatal› ç›kar›mla-
ra götürebilecek yanl›fl bilgi ve yorumlar içermektedir. fiüphe-
siz, as›l baflvurulmas› gereken kaynaklar Yahudili¤in temeli
olan Tevrat, H›ristiyanl›¤›n temeli olan ‹ncil ve Rabbimiz'in
gönderdi¤i son hak kitap olan Kuran olmal›d›r. ‹lerleyen say-
falarda, Tevrat ve ‹ncil'de yer alan inanç esaslar› ile Allah'›n
Kuran'da bizlere bildirdi¤i hükümler ve emirler ölçü al›narak,
H›ristiyanl›k, Yahudilik ve ‹slam'›n ortak inanç esaslar›ndan
baz›lar› incelenecektir. Bu ortak inanç esaslar›, ayn› zamanda,
yeryüzündeki fikri mücadelenin üç ‹lahi din aras›nda de¤il,
bu dinlerle ateizm aras›nda geçti¤ini göstermektedir.
Kuran'daki ayetlerde, ‹ncil ve Tevrat'ta yer alan pasajlar-
daki ortak inanç esaslar› afla¤›da ele al›nm›flt›r.
115
Harun Yahya
Allah Herfleyi Yaratand›rÇevremizde gördüklerimizi, vücudumuzdaki hücreler-
den uçsuz bucaks›z galaksilere kadar evrendeki herfleyi Allah
yaratm›flt›r. Tüm alemleri Rabbimiz yoktan var etmifltir. Evre-
nin tüm detaylar›ndaki kusursuzluk, görkemli sanat, muhte-
flem düzen ve mükemmel tasar›m Rabbimizin yarat›fl›n›n de-
lilleridir. Herfleyi yaratan›n Yüce Allah oldu¤u, tüm evreni
"örnek edinmeksizin", yoktan var etti¤i, ona bir düzen verdi-
¤i ve herfleyi belli bir ölçüyle takdir etti¤i, baz› Kuran ayetle-
rinde flöyle haber verilmifltir:
116
Gelin Birlik Olal›m
... O'na mülkünde ortak yoktur, herfleyi yaratm›fl, ona birdüzen vermifl, belli bir ölçüyle takdir etmifltir. (FurkanSuresi, 2)
... O, herfleyi yaratm›flt›r. O, herfleyi bilendir. ‹flte Rabbi-niz olan Allah budur. O'ndan baflka ‹lah yoktur. Herfle-yin yarat›c›s›d›r, öyleyse O'na kulluk edin. O, herfleyinüstünde bir vekildir. (Enam Suresi, 101-102)
Gökleri ve yeri (bir örnek edinmeksizin) yaratand›r. O,bir iflin olmas›na karar verirse, ona yaln›zca "Ol" der, oda hemen oluverir. (Bakara Suresi, 117)
Ayn› gerçek ‹ncil'de flöyle geçmektedir:
... Gö¤ü, yeryüzünü, denizi ve onlarda bulunan herfleyi ya-ratan O'dur. (Habercilerin ‹flleri, Bap 14, 15)
117
Harun Yahya
Her varl›¤a yaflam veren Tanr›'n›n önünde sana buyuruyo-rum. (Timoteos'a I. Mektup, Bap 6, 13)
Herfleyi yaratan›n Allah oldu¤u ve Rabbimiz'in tüm
alemleri yoktan var etti¤i Tevrat'ta ise flu flekilde yer almakta-
d›r:
O Allah ki, gökleri ve yeri, denizi ve içlerindeki herfleyi ya-ratan, ebediyen hakikati koruyan... (Mezmurlar, Bap 146, 6)Bafllang›çta Allah gökleri ve yeri yaratt›. (Tekvin, Bap 1, 1)
Allah'tan Baflka ‹lah YokturMüslümanlar, Allah'tan baflka ‹lah olmad›¤›na iman
ederler. Rabbimiz, herfleyi yoktan yaratan, en güzel bir biçim-
de kusursuzca var eden, pek büyük ve üstün olan, herfleyin iç
yüzünden ve gizli yönlerinden haberdar olan, ezeli ve ebedi
olan, do¤mam›fl ve do¤rulmam›fl olan, her türlü eksiklikten
ve noksanl›ktan münezzeh, diri, herfleyi bilen ve herfleye gü-
cü yeten, flan› büyük olan, hükmeden, keremi bol olan, esir-
geyen ve ba¤›fllayan Yüce Allah't›r. Göklerde ve yerde olanla-
r›n tümü Allah'a teslim olmufllard›r ve O'nu tesbih etmekte-
dirler. Allah, Kuran'da Kendisi'nden baflka ‹lah olmad›¤›n› flu
flekilde bildirmifltir:
O, Allah't›r, Kendisi'nden baflka ‹lah yoktur. ‹lkte de,sonda da hamd O'nundur. Hüküm O'nundur ve O'nadöndürüleceksiniz. (Kasas Suresi, 70)
Sizin ‹lah›n›z tek bir ‹laht›r; O'ndan baflka ‹lah yoktur;O, Rahman'd›r, Rahim'dir (ba¤›fllayan ve esirgeyendir).(Bakara Suresi 163)
118
Gelin Birlik Olal›m
119
120
Allah, gerçekten Kendi-si'nden baflka ‹lah olmad›¤›naflahitlik etti; melekler ve ilimsahipleri de O'ndan baflka‹lah olmad›¤›na adaletle fla-hitlik ettiler. Aziz ve Hakimolan O'ndan baflka ‹lah yok-tur. (Al-i ‹mran Suresi, 18)
Tevrat'ta da Allah'tan baflka
‹lah olmad›¤› yaz›l›d›r. Konuyla il-
gili baz› Tevrat pasajlar› flu flekilde-
dir:
... Her fieye Egemen Rab diyorki, "‹lk ve son Benim, Ben'denbaflka Tanr› yoktur." (‹flaya, Bap44, 6)
Ey dünyan›n dört buca¤›ndaki-ler, Bana dönün, kurtulursunuz.Çünkü Tanr› Benim, baflkas›yok. (‹flaya, Bap 45, 22)
‹ncil'de yer alan pek çok aç›k-
lamada da Allah'tan baflka ‹lah ol-
mad›¤›, Allah'›n bir ve tek oldu¤u
ve inananlar›n yaln›zca Allah'a kul-
luk etmeleri gerekti¤i bildirilmek-
tedir:
... "Tanr›n olan Rabbe tap, yaln›zO'na kulluk et" diye yaz›lm›flt›r.(Matta, Bap 4, 10)
121
Harun Yahya
...Tanr›m›z olan Rab tek Rab'dir. Tanr›n olan Rabbi bütünyüre¤inle, bütün can›nla, bütün akl›nla ve bütün gücünleseveceksin... (Markos, Bap 12, 29-30)... 'Tanr› tektir ve O'ndan baflkas› yoktur' demekle do¤ruyusöyledin. (Markos, Bap 12, 32)
Allah Her fieye Güç Yetirendir‹nsan eksiklikleri ve kusurlar› olan, aciz bir varl›kt›r. Za-
mana ve mekana ba¤›ml›d›r ve ancak Rabbimiz'in takdiriyle
varl›¤›n› devam ettirebilir. Zaman›, mekan›, insan› ve tüm
alemleri ve varl›klar› Allah yaratm›flt›r. Rabbimiz, her türlü
kusur ve eksiklikten tamam›yla münezzehtir. O, Üstün ve Yü-
ce oland›r. Her olay Rabbimiz'in izniyle ve takdiriyle gerçek-
leflir. Allah dilemeden, yeryüzünde bir yaprak düflmez, bir di-
fli gebe kalmaz ve hiçbir canl› O'nun bilgisi d›fl›nda do¤ura-
maz. Allah, gizliyi ve aç›kta olan herfleyi bilen ve herfleye güç
yetirendir. Göklerde ve yerde Allah'› aciz b›rakabilecek hiçbir
güç yoktur, Allah diledi¤ini yapmaya güç yetirendir, sonsuz
güç ve kudret sahibidir. Kainattaki tüm iktidar ve kudretin
yegane sahibi Allah't›r. Allah'›n üstün güç sahibi oldu¤u, her-
fleyin O'nun dilemesi ile gerçekleflti¤i, en üstün ve en büyük
oldu¤u baz› Kuran ayetlerinde flöyle bildirilir:
Allah, yedi gö¤ü ve yerden de onlar›n benzerini yaratt›.Emir, bunlar›n aras›nda durmadan iner; sizin gerçektenAllah'›n herfleye güç yetirdi¤ini ve gerçekten Allah'›n il-miyle herfleyi kuflatt›¤›n› bilmeniz, ö¤renmeniz için.(Talak Suresi, 12)
122
Gelin Birlik Olal›m
123
Göklerde ve yerde ne varsa Allah'›nd›r.‹çinizdekini a盤a vursan›z da, gizlese-niz de, Allah sizi onunla sorguya çeker.Sonra diledi¤ini ba¤›fllar, diledi¤iniazabland›r›r. Allah, herfleye güç yeti-rendir. (Bakara Suresi, 284)
Art›k, do¤ular›n ve bat›lar›n Rabbineyemin ederim; Biz gerçekten güç yetire-niz. Onlar›n yerine kendilerinden dahahay›rl›lar›n› getirip-de¤ifltirmeye. Üste-
lik Bizim önümüze geçilemez. (Me-aric Suresi, 40-41)
Allah'›n herfleye güç yetiren
oldu¤u ‹ncil'de ise flöyle belirtilir:
Befl serçe iki meteli¤e sat›lm›yormu? Ama bunlar›n bir teki bile Tan-r› Kat›nda unutulmufl de¤ildir. Ni-tekim bafl›n›zdaki saçlar bile tek tek
say›l›d›r... (Luka, Bap 12, 6-7)‹sa onlara bakarak, "‹nsanlar için bu
imkans›z, ama Tanr› için herfley müm-kün" dedi. (Matta, Bap 19, 26)
Tevrat'ta yer alan pek çok aç›klamada da
Allah'›n herfleye güç yetiren oldu¤u
aç›kça bildirilmifltir:
... Allah'›n ismi ezelden ebede kadar mü-barek olsun; çünkü hikmet ve güç O'nun-dur. Ve vakitleri ve zamanlar› de¤ifltirenO'dur; krallar kald›r›r ve krallar diker; hik-
124
Gelin Birlik Olal›m
125
metlilere hikmet ve anlay›fll›lara bilgi verir; derin ve gizlifleyleri O açar; karanl›¤›n içinde ne vard›r bilir ve ›fl›k O'nunyan›nda yer tutmufltur. (Daniel, Bap, 2, 20-22)"Ben herfleye gücü yeten Tanr›'y›m" dedi... (Tekvin, Bap 35,11)
Allah Her fieyi BilirAllah herfleyden haberdar oland›r; herfleyi ifli-
tir, görür ve bilir. Herhangi bir olay nerede olur-
sa olsun, ne kadar gizli olursa olsun, Allah en
ince ayr›nt›s›na kadar bilir. Kimin ne zaman
nerede do¤du¤u ve öldü¤ü, yaflam› süresince
neler yapt›¤›, hangi amaçlar u¤ru-
na çaba harcad›¤›, ne zaman
güldü¤ü, ne zaman a¤lad›¤›,
neler planlad›¤›, içinden neler
geçirdi¤i gibi tüm detaylar
Rabbimiz'in bilgisi dahilinde-
dir. Ayn› anda uzayda meydana
gelen her olay, dünya üzerinde-
ki milyarlarca hayvan ve bitki-
nin durumlar›, kainat›n tüm
kanunlar› gibi saymakla bitire-
meyece¤imiz her türlü bilgiye
hakimdir. Allah Kuran'da flöyle
buyurmaktad›r:
Gelin Birlik Olal›m
126
Allah'›n, gökte ve yerde olanlar›n hepsini bilmekte ol-du¤unu bilmiyor musun? Gerçekten bunlar bir kitapta-d›r. Hiç flüphesiz bunlar, Allah için pek kolayd›r. (HacSuresi, 70)
fiüphesiz O, sözün aç›kta söylenenini de bilmekte, sak-lamakta olduklar›n›z› da bilmektedir. (Enbiya Suresi,110)
Senin içinde oldu¤un herhangi bir durum, onun hak-k›nda Kur'an'dan okudu¤un herhangi bir fley ve sizin ifl-ledi¤iniz herhangi bir ifl yoktur ki, ona (iyice) dald›¤›-n›zda, Biz sizin üzerinizde flahidler durmufl olmayal›m.Yerde ve gökte zerre a¤›rl›¤›nca hiçbir fley Rabbindenuzakta (sakl›) kalmaz. Bunun daha küçü¤ü de, daha bü-yü¤ü de yoktur ki, apaç›k bir kitapta (kay›tl›) olmas›n.(Yunus Suresi, 61)
Rabbimiz'in herfleyi yaratan ve bilen oldu¤u, tüm bilgi-
lerin sahibi oldu¤u, O'nun ilmi d›fl›nda hiçbir varl›¤›n hiçbir
fley yapmaya güç yetiremeyece¤i Kuran'da bildirilen bir ger-
çektir. Bizim bildi¤imiz veya bilmedi¤imiz, aç›kta veya gizli
olan, çok büyük veya gözle görülmeyecek kadar küçük her-
fley Allah'›n kontrolünde ve bilgisindedir. ‹ncil ve Tevrat'ta ise
Allah'›n herfleyi bilen oldu¤u flu flekilde ifade edilmifltir:
Belli olmayacak gizli hiçbir fley yoktur, bilinmeyecek ve ay-d›nl›¤a ç›kmayacak sakl› birfley yoktur. (Luka, Bap 8, 17)Oturuflumu ve kalk›fl›m› Sen bilirsin. Düflüncemi uzaktananlars›n. Yolumu ve yatt›¤›m yeri ay›rt edersin. Ve bütünyollar›m› iyi bilirsin. Çünkü dilimde bir söz yokken, ‹flte, yaRab, Sen onu tamamen bilirsin. (Mezmurlar, Bap 139, 2-4)
127
Harun Yahya
Allah Merhametlidir ve Ba¤›fllayand›rKuran'da Rabbimiz'in "merhametlilerin (en) merhamet-
lisi" (Yusuf Suresi, 92) oldu¤u bildirilmifltir. Allah sonsuz
merhametini ve lütfunu görünen ve görünmeyen herfleyde
tecelli ettirir. ‹nsan›n soludu¤u hava, içti¤i su, yedi¤i yemek,
seyretmekten hoflland›¤› güzel bir manzara, flefkat duydu¤u
bir hayvan, güvendi¤i ve sevdi¤i dostlar›, ailesi, yak›nlar›,
giydi¤i k›yafetler, yaflad›¤› ev, bindi¤i araba Allah'›n sundu¤u
nimetlerden yaln›zca birkaç›d›r. ‹nsan yaflam› boyunca
Allah'›n merhametini, korumas›n› ve flefkatini üzerinde his-
seder. Rabbimiz'in verdi¤i say›s›z nimet karfl›l›¤›nda insan›n
yapmas› gereken ise yaln›zca O'na yönelmek ve O'nun raz›
olaca¤› bir kul olabilmek için vargücüyle gayret etmektir.
Allah tevbeleri kabul eden, Kendisi'ne samimiyetle yöneleni
hidayete erdiren, aff› çok oland›r. Dua edenin duas›na icabet
eden, insan› içinde bulundu¤u s›k›nt› ve zorluklardan kurta-
ran yaln›zca Allah't›r.
Kuran-› Kerim'de Rabbimiz'in ba¤›fllay›c›l›¤›, insanlara
merhameti ve flefkati flöyle bildirilmifltir:
... Allah, iman›n›z› bofla ç›karacak de¤ildir. fiüphesiz,Allah, insanlara flefkat edendir, esirgeyendir. (BakaraSuresi, 143)
(Ben'den onlara) De ki: "Ey kendi aleyhlerinde olmaküzere ölçüyü tafl›ran kullar›m. Allah'›n rahmetindenumut kesmeyin. fiüphesiz Allah, bütün günahlar› ba¤›fl-lar. Çünkü O, ba¤›fllayand›r, esirgeyendir." (Zümer Sure-si, 53)
128
Gelin Birlik Olal›m
129
Sizi karanl›klardan nura ç›karmas› için kuluna apaç›kayetler indiren O'dur. fiüphesiz Allah, size karfl› elbetteflefkatli oland›r, esirgeyendir. (Hadid Suresi, 9)
‹ncil'de de Allah'›n merhametli oldu¤u yaz›l›d›r. Bu ger-
çe¤i bildiren ifadelerin baz›lar› flu flekildedir:
Tanr›m›z›n s›n›rs›z ac›mas›yla yücelerden üzerimize Günefldo¤acak... (Luka, Bap 1, 79)
130
Gelin Birlik Olal›m
... Rabbin çok ac›yan ve sevecenlikle davranan oldu¤unubildiniz. (Yakup'un Mektubu, Bap 5, 11)
Allah'›n insanlara merhameti ve ba¤›fllay›c›l›¤› Tev-
rat'ta ise flu flekilde yer almaktad›r:
Rab Kendisini sevenlerin hepsini korur ve bütün kötülerihelak eder. (Mezmurlar, Bap 145, 20)Rab rahimdir ve rauftur. Çok sab›rl›d›r ve inayeti çoktur.(Mezmurlar, Bap 103, 8)
131
Harun Yahya
Yaln›zca Allah'a Kulluk EtmekDe ki: "Ey Kitap Ehli, bizimle sizin aran›zda müflterek(olan) bir kelimeye (tevhide) gelin. Allah'tan baflkas›na
kulluk etmeyelim, O'na hiçbir fleyi ortak koflmayal›m veAllah'› b›rak›p bir k›sm›m›z (di¤er) bir k›sm›m›z› Rabler
edinmeyelim... " (Al-i ‹mran Suresi, 64)
‹ncil... 'Tanr›n olan Rabbe tap, yaln›z O'na kulluk et' diye ya-z›lm›flt›r. (Matta, Bap 4,10)
TevratTanr›n›z Rab'den korkacaks›n›z; O'na kulluk edecek veO'nun ad›yla ant içeceksiniz. Baflka ilahlar›n, çevrenizde-ki uluslar›n tapt›¤› hiçbir ilah›n ard›nca gitmeyeceksiniz(Tesniye, Bap 6, 13-14)
Allah'› B›rak›p Putlar Edinmemek(‹brahim) Dedi ki: "Siz gerçekten, Allah'› b›rak›p
dünya hayat›nda aran›zda bir sevgi-ba¤› olarak putlar›(ilahlar) edindiniz. Sonra k›yamet günü, kiminiz
kiminizi inkar edip-tan›mayacak ve kiminiz kiminizelanet edeceksiniz. Sizin bar›nma yeriniz atefltir ve hiçbir
yard›mc›n›z yoktur." (Ankebut Suresi, 25)
132
Gelin Birlik Olal›m
Rabbin, diledi¤ini yarat›r ve seçer; seçim onlara aitde¤ildir. Allah, onlar›n ortak kofltuklar›ndan
münezzehtir, yücedir. (Kasas Suresi, 68)
Allah'tan baflka tapt›klar›n›z sizler gibi kullard›r.E¤er do¤ru iseniz, hemen onlar› ça¤›r›n da size icabet
etsinler. (Araf Suresi, 194)
‹ncilOnlar Tanr›'yla ilgili gerçe¤in yerine yalan› koydular. Ya-radan'›n yerine yarat›¤a tap›p kulluk ettiler. Oysa Tanr›sonsuza dek övülmeye lay›kt›r... (Pavlus'un Romal›laraMektubu, Bap 1, 25)
TevratSiz ise Beni b›rakt›n›z, ve baflka ilahlara kulluk ettiniz...Gidin ve seçti¤iniz ilahlara feryat edin, s›k›nt› vaktinizdeonlar sizi kurtars›nlar. (Hakimler Bap 10, 13-14)... "Seni M›s›r'dan, köle oldu¤un ülkeden ç›karan Tanr›nRab Benim. Ben'den baflka Tanr›n olmayacak. Kendineyukar›da gökyüzünde, afla¤›da yeryüzünde ya da yer al-t›ndaki sularda yaflayan herhangi bir canl›ya benzer putyapmayacaks›n. Putlar›n önünde e¤ilmeyecek, onlaratapmayacaks›n... " (Ç›k›fl, Bap 20, 2-5)
Allah'› Yüceltmek ... fiüphesiz 'izzet ve gücün' tümü Allah'›nd›r...
(Yunus Suresi, 65)
133
Harun Yahya
Arfl›n sahibidir; Mecid (pek yüce)dir. (Büruc Suresi, 15)
Rabbinin yüce ismini tesbih et. (A'la Suresi, 1)
‹ncilOnur ve yücelik sonsuzlara dek ölümsüz, görünmez tekTanr›'n›n olsun... (Pavlus'un Timoteos'a I. Mektubu, 1: 17)
TevratYa Rab, büyüklük, güç, yücelik, zafer ve görkem Se-nin'dir. Gökte ve yerde olan herfley Senin'dir. EgemenlikSenin'dir, ya Rab! Sen herfleyden yücesin. Zenginlik veonur Sen'den gelir. herfleye egemensin. Güç ve yetki Se-nin elindedir. Birini yükseltmek ve güçlendirmek Seninelindedir. fiimdi, ey Tanr›m›z, Sana flükrederiz, görkemliad›n› överiz (I. Tarihler, Bap 29, 11-13)Ey bütün halklar, Rabbi övün, Rabbin gücünü, yüceli¤iniövün. (I. Tarihler, Bap 16, 28)
Gücü Veren Allah't›r Ey kavmim, Rabbinizden ba¤›fllanma dileyin, sonra
O'na tevbe edin. Üstünüze gökten sa¤anak (ya¤murlar,bol nimetler) ya¤d›rs›n ve gücünüze güç kats›n. Suçlu-günahkarlar olarak yüz çevirmeyin." (Hud Suresi, 52)
Sonra onlara karfl› size tekrar 'güç ve kuvvet verdik', sizemallar ve çocuklarla yard›m ettik ve topluluk olarak sizi
say›ca çok k›ld›k. (‹sra Suresi, 6)
134
Gelin Birlik Olal›m
‹ncil... ‹sa, Rabbin gücü sayesinde hastalar› iyilefltiriyordu.(Luka, Bap 5, 17)
Tevrat... Gücümü yükselten Rab'dir. (I. Samuel, Bap 2, 1)
Öldüren ve Dirilten Allah't›r Dirilten ve öldüren O'dur. Bir iflin olmas›na hükmetti mi,
ona yaln›zca: "Ol" der, o da hemen oluverir.(Mü'min Suresi, 68)
O'ndan baflka ‹lah yoktur; diriltir ve öldürür. Sizinde Rabbinizdir, geçmifl atalar›n›z›n da Rabbidir.
(Duhan Suresi, 8)
Do¤rusu, öldüren ve dirilten O'dur.(Necm Suresi, 44)
‹ncil… Ama bu, kendimize de¤il, ölüleri diriltenTanr›'ya güvenmemiz için oldu. (KorintoslularaII. Mektup, Bap 1, 9)
TevratRab öldürür de diriltir de.(Samuel, Bap 2, 6)
135
Harun Yahya
Allah Diledi¤ini Zengin Diledi¤iniYoksul K›lar
Allah, kullar›ndan diledi¤ine r›zk› yay›p-geniflletir,(ve) k›sar da. fiüphesiz Allah, herfleyi bilendir.
(Ankebut Suresi, 62)
De ki: "Ey mülkün sahibi Allah'›m, diledi¤ine mülküverirsin ve diledi¤inden mülkü çekip-al›rs›n, diledi¤iniaziz k›lar, diledi¤ini alçalt›rs›n; hay›r Senin elindedir.
Gerçekten Sen, herfleye güç yetirensin."(Al-i ‹mran Suresi, 26)
TevratO kimini yoksul, kimini zengin k›lar. Kimini alçalt›r, kimi-ni yükseltir. (I. Samuel, Bap 2, 7)
Allah Sad›k Olanlar› Korur Çünkü Allah, (sözüne ba¤l› kal›p do¤ru olan) sad›klar›sadakatlerinden dolay› mükafatland›racak, münaf›klar›
da dilerse azapland›racak veya tevbe (nasib ediptevbe)lerini kabul edecektir. fiüphesiz Allah, çok
ba¤›fllayand›r, çok esirgeyendir. (Ahzab Suresi, 24)
TevratRab sad›k kullar›n›n ad›mlar›n› korur... (I. Samuel. Bap 2, 9)
136
Gelin Birlik Olal›m
Allah Övülmeye Lay›k Oland›r, Hamid'dirGöklerde ve yerde her ne varsa O'nundur. fiüphesiz
Allah, hiçbir fleye ihtiyac› olmayan (Gani)d›r,övülmeye lay›k oland›r. (Hac Suresi, 64)
Ey insanlar, siz Allah'a (karfl› fakir olan) muhtaçlars›n›z;Allah ise, ⁄aniy (hiçbir fleye ihtiyac› olmayan)d›r,
Hamid (övülmeye lay›k)t›r. (Fat›r Suresi, 15)
‹ncilÖvgü, yücelik ve bilgelik, flükran ve sayg›, güç ve kudretsonsuzlara dek Tanr›m›z›n olsun. (Yuhanna'ya GelenEsinleme, Bap 7, 12)Dilimizle Rabbi överiz... (Yakub'un Mektubu, Bap 3, 9)
TevratÖvgüye de¤er Rabbe seslenir... (II.Samuel, Bap 22, 4)
Ya Rab, Sensin benim Tanr›m, Seni yüceltir, ad›n› öve-rim... (‹flaya, Bap 25, 1)Sana flükreder, Seni överim. Sen ki, bana bilgelik ve güçverdin... (Daniel, Bap 2, 23)
En Do¤ru Yol Allah'›n Yoludur Bu, Rabbinin dosdo¤ru yoludur. Ö¤üt al›p düflünmesini
bilen bir topluluk için ayetleri böyle birer bireraç›klad›k. (En'am Suresi, 126)
137
Harun Yahya
Onlar, sözün en güzeline iletilmifllerdir ve övülen do¤ruyola iletilmifllerdir. (Hac Suresi, 24)
‹ncilOysa eldekiyle yetinerek Tanr› yolunda yürümek büyükkazançt›r. (Timoteosa I. Mektup, Bap 6, 6)
TevratTanr›'n›n yolu kusursuzdur... (II.Samuel, Bap 22, 31)
Do¤ru Yola ‹leten Allah't›rAllah, r›zas›na uyanlar› bununla kurtulufl yollar›naulaflt›r›r ve onlar› Kendi izniyle karanl›klardan nura
ç›kar›r. Onlar› dosdo¤ru yola yöneltip-iletir.(Maide Suresi, 16)
De ki: "Rabbim gerçekten beni do¤ru yola iletti, dimdikduran bir dine, ‹brahim'in hanif (muvahhid) dinine… O,müflriklerden de¤ildi." (En'am Suresi,
161)
TevratS›¤›na¤›m Tanr›-d›r, yolumu do¤-ru k›lan O'dur.(II.Samuel, Bap 22,33)
138
Gelin Birlik Olal›m
Allah Kendi Yoluna Uyanlar› Ba-flar›ya Ulaflt›r›r
Kim Allah'›, Resulü'nü ve iman edenleri dost (veli)edinirse, hiç flüphe yok, galip gelecek olanlar, Allah'›n
taraftarlar›d›r. (Maide Suresi, 56)
‹ncil‹man yoluyla, lütufla kurtuldunuz. Bu sizin baflar›n›z de-¤il, Tanr›'n›n arma¤an›d›r. (Efesoslulara Mektup, Bap 2, 8)
TevratTanr›n Rabbin verdi¤i görevleri yerine getir. O'nun yolla-r›nda yürü ve Musa'n›n yasas›nda yaz›ld›¤› gibi Tanr›'n›nkurallar›na, buyruklar›na, ilkelerine ve ö¤ütlerine uy ki,yapt›¤›n herfleyde ve gitti¤in her yerde baflar›l›olas›n. (I.Krallar,Bap 2, 3)
139
Harun Yahya
Kitab›n Tamam›na Uymak Sizler, iflte böylesiniz; onlar› seversiniz,oysa onlar sizi sevmezler. Siz Kitap'›n
tümüne inan›rs›n›z, onlar sizinlekarfl›laflt›klar›nda "inand›k" derler,kendi bafllar›na kald›klar›nda ise,
size olan kin ve öfkelerinden dolay›parmak uçlar›n› ›s›r›rlar...
(Al-i ‹mran Suresi, 119)
Allah'›n indirdi¤i Kitap'tan bir fleyigöz ard› edip saklayanlar ve onunla
Gelin Birlik Olal›m
140
de¤eri az (bir fleyi) sat›n alanlar; onlar›nyedikleri, kar›nlar›nda ateflten baflkas›de¤ildir. Allah k›yamet günü onlarla
konuflmaz ve onlar› ar›nd›rmaz.Ve onlar için ac› bir azap vard›r.
(Bakara Suresi, 174)
TevratYeter ki, güçlü ve yürekli ol. Kulum Mu-sa'n›n sana buyurdu¤u Kutsal Yasa'n›n tü-münü yerine getirmeye dikkat et. Gitti¤inheryerde baflar›l› olmak için bu yasadanayr›lma, sa¤a sola sapma. (Yeflu, Bap 1, 7)
141
Harun Yahya
Allah'tan Korkmakfiüphesiz, Allah korkusu, inananlar›n ortak ve önemli
vas›flar›ndan biridir. Kuran'da da bu korkunun nas›l olmas›
gerekti¤i aç›kça tarif edilmifltir. Allah'a karfl› duyulan korku
dünyevi korkulardan tamamen farkl›d›r. Müminler, Allah'a
karfl› içli ve derin bir sayg› duyarlar, O'nun isteklerine ayk›r›
ifller yapmaktan sak›n›rlar, Rabbimiz'in r›zas›n› yitirmekten
ve azab›na u¤ramaktan çekinirler. ‹flte müminlerin bu konu-
daki titizli¤i, Allah'a karfl› duyduklar› sayg› dolu korkunun
bir göstergesidir.
Kuran'da inananlara, "Allah'tan nas›l korkup-sak›n-
mak gerekiyorsa öylece korkup sak›n›n" (Ali ‹mran Suresi,
102) ve "Öyleyse güç yetirebildi¤iniz kadar Allah'tan kor-
kup-sak›n›n" (Tegabun Suresi, 16) fleklinde emredilmifltir.
Mümine düflen görev, Allah'›n yaratt›klar› üzerinde düflün-
mek, Rabbimiz'in s›n›rs›z akl›n›, ilmini, sanat›n›, kudretini,
büyüklü¤ünü iyice kavramakt›r. Böylece Allah'a karfl› duy-
du¤u sayg› dolu korku da artacakt›r.
Allah'tan gere¤i gibi korkan bir insan, kötülüklerden ve
hatalardan korunmufl ve ar›nm›fl olur, Allah'›n hoflnutlu¤unu
kazanmas›n› engelleyecek fleylerden uzak durur. Allah kor-
kusunun insana ak›l ve anlay›fl kazand›rd›¤›na dair bir s›r
Kuran'da flöyle belirtilmifltir:
Ey iman edenler, Allah'tan korkup-sak›n›rsan›z, sizedo¤ruyu yanl›fltan ay›ran bir nur ve anlay›fl (furkan) ve-rir, kötülüklerinizi örter ve sizi ba¤›fllar. Allah büyük fa-zl sahibidir. (Enfal Suresi, 29)
142
Gelin Birlik Olal›m
‹ncil'de de Hz. ‹sa'n›n, korkulmas› gerekenin yaln›zca
Allah oldu¤unu bildirdi¤i ifade edilmektedir:
Siz dostlar›ma söylüyorum, bedeni öldüren, ama ondansonra baflka bir fley yapamayanlardan korkmay›n. Kimdenkorkman›z gerekti¤ini size aç›klayay›m: Kifliyi öldürdüktensonra cehenneme atma yetkisine sahip olan Tanr›'dan kor-kun. Evet, size söylüyorum, O'ndan korkun. (Luka, Bap 12,4-5)
‹ncil'in çeflitli bölümlerinde, inananlar›n Allah'tan kork-
malar› gerekti¤i tekrarlanm›flt›r: Herkese de¤er verin. Kardefllik birli¤ini sevin. Tanr›'dankorkun. Devlet yöneticisine de¤er verin. (Petros'un I. Mek-tubu, Bap 2, 17)... Her ulusa, her soya, her dile, her halka yüksek sesle,"Tanr›'dan korkun, O'na yücelik verin" diyordu... (Vahiy,Bap 14, 6-7)
Tevrat'ta ise, "Rab korkusu hikmetin bafllang›c›d›r" denir
(Mezmurlar, Bap 111, 10) ve insan›n ancak Allah'tan kork-
makla do¤ru yolu bulaca¤› haber verilir. Tevrat'ta Allah kor-
kusu ile ilgili yer alan di¤er baz› aç›klamalar ise flu flekildedir:
Rab korkusu temizdir; ebediyen durur. Rabbin hükümlerihakt›r; hepsi do¤rudur. (Mezmurlar, Bap 19, 9)Rabbe korkuyla hizmet edin, Titreyerek sevinin. (Mezmur-lar, Bap 2, 11)Ne mutlu Rab'den korkana, O'nun yolunda yürüyene!(Mezmurlar, Bap 128, 1)Herfleye egemen Rabbi kutsal say›n. Korkunuz... O'ndan ol-sun. (‹flaya, Bap 8, 13)
143
Harun Yahya
Allah SevgisiYeryüzündeki her güzellik hem Rabbimiz'in
bir nimeti hem de O'nun sonsuz güzelli¤inin bir
yans›mas›d›r. Vicdan sahibi ve düflünen her insan,
tüm bu güzelliklerin as›l sahibi olan Allah'a büyük
bir coflku ve sevgi ile ba¤lan›r. ‹man edenler, Allah'›
herkesten ve herfleyden daha çok severler; sevdik-
leri varl›klar› ve güzellikleri yaratan›n Allah oldu-
¤unu bilirler. Allah sevgisi, gerçek mutlulu¤un ve
huzurun kayna¤›d›r. Allah'› çok seven, Allah'tan
çok korkan, O'nun kendisinden hoflnut olmas› için
samimi bir gayret gösteren her mümin, dünyaya
güzellik kazand›ran hay›rl› insanlardand›r. Allah'›
seven, Allah'›n yaratt›klar›n› da sever, onlara karfl›
flefkat ve merhamet duyar, onlar› korumak, onlara
hay›r ve güzellik getirmek ister.
Allah'› unutarak tüm sevgilerini
O'nun yaratt›klar›na yöneltenler,
Allah'›n varl›¤›n› göz ard› ederek
144
Gelin Birlik Olal›m
145
Harun Yahya
bir fleye tutkulu bir sevgiyle ba¤lananlar›n elde et-
tikleri ise yaln›zca ac›, mutsuzluk ve huzursuzluk-
tur. Müflrikler ile müminlerin sevgi anlay›fl› aras›n-
daki derin farkl›l›k bir Kuran ayetinde flöyle bildi-
rilmifltir:
‹nsanlar içinde, Allah'tan baflkas›n› 'efl ve or-tak' tutanlar vard›r ki, onlar (bunlar›), Allah'›sever gibi severler. ‹man edenlerin ise Allah'aolan sevgileri daha güçlüdür... (Bakara Suresi,165)
Eski Ahit'te, Tesniye kitab›nda flöyle yaz›l›d›r:
... Allah›m›z Rab, tek Rab'dir. Allah'›n Rabbi bü-tün kalbinle, bütün ruhunla ve bütün gücünleseveceksin. Ve sana bugün verdi¤im bu emirlerkalbinde olacaklard›r. (Tesniye, Bap 6, 4-7)
‹ncil'de de ayn› hüküm flu flekilde tekrarlan-
m›flt›r:
... Tanr›n Rabbi tüm yüre¤inle,tüm can›nla, tüm anlay›fl›nla se-veceksin. (Matta, Bap 22, 37)
Allah'a fiirk Koflmamak(‹brahim) Dedi ki: "Siz gerçekten, Allah'› b›rak›p dünya
hayat›nda aran›zda bir sevgi-ba¤› olarak putlar›(ilahlar) edindiniz. Sonra k›yamet günü, kiminiz
kiminizi inkar edip-tan›mayacak ve kiminiz kiminizelanet edeceksiniz. Sizin bar›nma yeriniz atefltir ve hiçbir
yard›mc›n›z yoktur." (Ankebut Suresi, 25)
Rabbin, diledi¤ini yarat›r ve seçer; seçim onlara aitde¤ildir. Allah, onlar›n ortak kofltuklar›ndan
münezzehtir, yücedir. (Kasas Suresi, 68)
Allah'tan baflka tapt›klar›n›z sizler gibi kullard›r. E¤erdo¤ru iseniz, hemen onlar› ça¤›r›n da size icabet etsinler.
(Araf Suresi, 194)
146
Gelin Birlik Olal›m
147
Harun Yahya
‹ncilOnlar Tanr›'yla ilgili gerçe¤in yerine yalan› koydular. Ya-radan'›n yerine yarat›¤a tap›p kulluk ettiler. Oysa Tanr›sonsuza dek övülmeye lay›kt›r... (Pavlus'un Romal›laraMektubu, Bap 1, 25)
TevratSiz ise Beni b›rakt›n›z ve baflka ilahlara kulluk ettiniz...(Hakimler Bap 10, 13-14)‹srailliler Rabbin gözünde kötü olan› yapt›lar, Baallaratapt›lar... Çünkü Rabbi terk edip Baala ve Afltoretlere tap-t›lar. (Hakimler, Bap 2, 11-13)
148
Dünya Hayat›n›n Geçicili¤i‹nkarc›lar ile inananlar›n dünya ha-
yat›na bak›fl aç›lar› tamamen farkl›d›r. ‹n-
karc›lar dünya nimetlerinden olabildi¤in-
ce faydalanmay› hayatlar›n›n bafll›ca ga-
yesi olarak görürler. Oysa insan dünyaya
ait olan herfleyi ölümüyle birlikte geride
b›rakacakt›r. Bir insan›n dünya hayat›nda
sahip oldu¤u herfley geçicidir. Bunun bi-
lincinde olan inananlar günlük yaflamlar›
içinde dünya nimetlerinden istifade eder-
ler; ancak bunlar› amaç olarak görmezler;
sahip olduklar› herfleyi Allah'a flükret-
mek ve O'nun r›zas›n› kazanmak için bi-
rer araç olarak de¤erlendirirler. ‹nanan-
lar, gösteriflli arabalar›n, göz al›c› evlerin,
etkileyici bahçelerin, de¤erli mücevherle-
rin, güzel insanlar›n, k›sacas› say›s›z dün-
ya nimetinin geçici oldu¤unun fark›nda-
d›rlar. Bunlar›n as›llar›n›n sonsuz olarak
cennette yer ald›¤›n›n bilincindedirler.
Allah, insanlara dünyan›n geçici süs-
lerine aldanmamalar›n›, dünyevi h›rs ve
tutkular›n esiri olmamalar›n› bildirmifltir.
Kuran'da dünya hayat›n›n gerçe¤i ve ge-
çicili¤i flöyle bildirilmifltir:
149
Harun Yahya
Kad›nlara, o¤ullara, kantar kantar y›¤›lm›fl alt›n ve gü-müfle, salma güzel atlara, hayvanlara ve ekinlere duyu-lan tutkulu flehvet insanlara 'süslü ve çekici' k›l›nd›.Bunlar, dünya hayat›n›n meta›d›r. As›l var›lacak güzelyer Allah kat›nda oland›r. (Al-i ‹mran Suresi, 14)
Bilin ki, dünya hayat› ancak bir oyun, '(e¤lence türün-den) tutkulu bir oyalama', bir süs, kendi aran›zda birövünme (süresi ve konusu), mal ve çocuklarda bir 'ço¤al-ma-tutkusu'dur. Bir ya¤mur örne¤i gibi; onun bitirdi¤iekin ekicilerin (veya kafirlerin) hofluna gitmifltir, sonrakuruyuverir, bir de bakars›n ki sapsar› kesilmifl, sonra o,bir çer-çöp oluvermifltir. Ahirette ise fliddetli bir azab;Allah'tan bir ma¤firet ve bir hoflnutluk (r›za) vard›r.Dünya hayat›, aldan›fl olan bir metadan baflka bir fleyde¤ildir. (Hadid Suresi, 20)
‹ncil'in Markos bölümünde ise dünyevi kayg›lar›n, sade-
ce dünyaya yönelik isteklerin ve maddi zenginli¤in insanlar›
Allah'›n yolundan al›koydu¤u flu benzetmeyle anlat›l›r:
Yine baz›lar› dikenler aras›nda ekilen tohumlara benzerler.Bunlar sözü iflitirler, ama dünyasal kayg›lar, zenginli¤in al-dat›c›l›¤› ve daha baflka hevesler araya girip sözü bo¤ar veürün vermesini engeller. ‹yi topra¤a ekilenler ise, sözü ifli-ten, onu benimseyen, kimi otuz, kimi altm›fl, kimi de yüzkat ürün veren kiflilerdir. (Markos, Bap 4, 18-20)
‹ncil'de inananlara, dünya hayat›n›n geçici zevklerine
dalmamalar›, dünya tutkusunun insanlarda kalp kat›laflmas›-
na neden oldu¤u bildirilir. ‹ncil'in çeflitli bölümlerinde, dün-
yan›n geçicili¤i ve dünyaya ba¤lanman›n son derece büyük
bir hata oldu¤u flöyle dile getirilir:
150
Gelin Birlik Olal›m
151
Kendinize dikkat edin. Zevk-sefayla, sarhofllukla, yaflam›nkayg›lar›yla yürekleriniz kat›laflmas›n. Ve o gün size bir tu-zak gibi ans›z›n gelmesin. Çünkü bu, yeryüzünde oturanla-r›n tümüne gelecektir. Hep uyan›k olun, dua edin... (Luka,Bap 21, 34-36)Dünya ve dünyasal tutkular geçer, ama Tanr›'n›n iste¤iniyerine getiren sonsuza dek yaflar. (Yuhanna'n›n I. Mektubu,Bap 2, 17)... Çünkü dünyan›n flimdiki hali geçicidir. (Korintoslulara I.Mektup, Bap 7, 31)
Tevrat'ta ise, dünya hayat›n›n geçici oldu¤u, mal tutku-
sunun ve ahiretten tamamen yüz çevirip dünyaya ba¤-
lanman›n insanlar için büyük bir hata oldu¤u ve ina-
nanlar›n bu aldan›fla kap›lmamalar› gerekti¤i flu fle-
kilde anlat›lmaktad›r.
Gümüflü seven gümüfle ve bollu¤u seven mahsuledoymaz; bu da bofl. Mal ço¤al›nca onu yiyenler de
ço¤al›r, ve gözler ile onlar› görmekten baflka sa-hibi için ne faide var? (Vaiz, Bap 5,10-11)Senin önünde garibiz atalar›m›z gibi. Yeryü-zündeki günlerimiz bir gölge gibidir, kal›c›
de¤ildir. (I. Tarihler, Bap 29, 15)Rabbin gazap gününde gümüflleride alt›nlar› da onlar› kurtarama-yacak... (Tsefanya, Bap 1, 18)
152
Gelin Birlik Olal›m
Peygamberlere ‹manAllah, insanlara her dönemde onlara do¤ruyu ve yanl›fl›
gösterecek, Kendisi'nin raz› oldu¤u ahlak› ö¤retecek elçiler
göndermifltir. Bu elçiler insanlar› Allah'a iman etmeye ça¤›r-
m›fl, onlara Allah'›n dinini tebli¤ etmifllerdir. Hz. ‹brahim, Hz.
Süleyman, Hz. Davud, Hz. Lut, Hz. ‹sa, Hz. Musa, Hz. Nuh,
Hz. Yusuf, Hz. ‹smail, Hz. ‹shak gibi baz› peygamberlerin ve
elçilerin hayatlar› Kuran'da anlat›lmaktad›r. Rabbimiz ayetin-
de, peygamber k›ssalar›nda inananlar için hikmetler oldu¤u-
nu bildirmifltir. (Yusuf Suresi, 111) Peygamberler Allah'›n seç-
ti¤i, müjdeci ve uyar›c›lar olarak gönderdi¤i, üstün ahlaklar›
ve imanlar› ile tüm insanlara örnek olan çok mübarek insan-
lard›r. Müslümanlar peygamberlerin hepsine iman ederler ve
hiçbir ay›r›m yapmadan hepsine derin bir sevgi ve sayg› du-
yarlar. Müslümanlar›n peygamberlere iman› ve itaati ayette
flu flekilde buyurulmaktad›r:
Elçi, kendisine Rabbinden indirilene iman etti, mümin-ler de. Tümü, Allah'a, meleklerine, Kitaplar›na ve elçile-rine inand›. "O'nun elçileri aras›nda hiçbirini (di¤erin-den) ay›rdetmeyiz. ‹flittik ve itaat ettik. Rabbimiz ba¤›fl-laman› (dileriz). Var›fl ancak Sana'd›r" dediler. (BakaraSuresi, 285)
Peygamberlere iman, H›ristiyanl›k ve Yahudili¤in de te-
mel esaslar›ndand›r. Tevrat'ta Hz. Adem, Hz. Nuh, Hz. fiu-
ayb, Hz. Yakup, Hz. Yusuf ve di¤er pek çok peygamberin ha-
yat› –her ne kadar bir k›sm› tahrif olmufl olsa da- detayl› ola-
rak anlat›lmaktad›r. ‹ncil'de ise gönderilmifl olan elçilere ita-
153
Harun Yahya
atin önemi farkl› aç›klamalarla vur-
gulanm›flt›r. ‹ncil'de yer alan "Tanr›
taraf›ndan onaylanan ifl, O'nun
gönderdi¤i kifliye iman etmeniz-
dir" (Yuhanna, Bap 6, 29) aç›kla-
mas› bunun örneklerinden biri-
dir. ‹ncil'de bulunan bir baflka
aç›klamada ise, inananlar›n elçileri
154
Gelin Birlik Olal›m
kendilerine örnek almalar›n› ve onla-
r›n ahlak›na benzer bir ahlaka sahip
olup, onlar›n tav›rlar›na benzeyen
tav›rlarda bulunmalar› flu flekilde
bildirilmifltir:
Size bir örnek gösterdim; yapt›-¤›m›n ayn›s›n› siz de birbirinizeyapas›n›z diye. (Yuhanna, Bap 13,15)
155
Harun Yahya
‹nsanlar›n Gönderilen PeygamberleriK›skanmalar›
"Zikir (Kur'an), içimizden ona m› indirildi?" Hay›r, onlarBenim zikrimden bir kuflku içindedirler. Hay›r, onlarhenüz Benim azab›m› tatmam›fllard›r. (Sad Suresi, 8)
Onlara peygamberleri dedi ki: "Allah size Talut'u(melik olarak) gönderdi." Onlar: "Biz hükümdarl›¤a,
ona göre daha çok hak sahibiyken ve ona bir mal(servet) bollu¤u verilmemiflken, nas›l bizi (yönetmeküzere) hükümdarl›k (mülk) onun olabilir?" dediler. O(flöyle) demiflti: "Do¤rusu Allah size onu seçti ve onun
bilgi ve bedenî gücünü artt›rd›. Allah, kime dilersemülkünü verir; Allah (rahmeti ve gücü) genifl oland›r,
bilendir." (Bakara Suresi, 247)
... "Bu Kur'an, iki flehirden birinin büyük bir adam›naindirilmeli de¤il miydi?" (Zuhruf Suresi, 31)
‹ncilSept günü olunca ‹sa havrada ders vermeye bafllad›. Söy-lediklerini ifliten birçok kifli flafl›p kald›. "Bu adam bunlar›nereden ö¤rendi?" diye soruyorlard›. "Kendisine verilenbu bilgelik nedir? Nas›l böyle mucizeler yapabiliyor?Meryem'in o¤lu, Yakup, Yose, Yahuda ve Simun'un kar-defli olan marangoz de¤il mi bu? K›zkardeflleri burada,aram›zda yaflam›yor mu?" Ve gücenip O'nu reddettiler.(Markos, Bap 6, 2-3)
156
Gelin Birlik Olal›m
Peygamberlere At›lan Cinlenmifllik ‹ftiras› ‹flte böyle; onlardan öncekiler de bir elçi gelmeyiversin,
mutlaka: "Büyücü ve cinlenmifl" demifllerdir. Onlar bunu(tarih boyunca) birbirlerine vasiyet mi ettiler? Hay›r;
onlar, 'azg›n ve taflk›n (ta¤iy)' bir kavimdirler.(Zariyat Suresi, 52-53)
‹ncilYak›nlar› bunu duyunca, "Akl›n› kaç›rm›fl" diyerek O'nu al-maya geldiler. Kudüs'ten gelen din bilginleri ise, "Beelze-bub onun içine girmifl" ve "Cinleri, cinlerin reisinin gücüy-le kovuyor" diyorlard›. (Markos, Bap 3, 21-22)
Peygamberler Hevadan Konuflmazlar Sahibiniz (arkadafl›n›z olan peygamber) sapmad› ve
azmad›. O, hevadan (kendi istek, düflünce ve tutkular›nagöre) konuflmaz. O (söyledikleri), yaln›zca vahyolunmaktaolan bir vahiydir. Ona (bu Kur'an'›) üstün (oldukça çetin)
bir güç sahibi (Cebrail) ö¤retmifltir. (Necm Suresi, 2-5)
‹ncilBen kendili¤imden hiçbir fley yapamam. ‹flitti¤im gibi yar-g›lar›m ve benim yarg›m adildir. Çünkü amac›m kendi iste-di¤imi de¤il, beni gönderenin istedi¤ini yapmakt›r. (Yuhan-na, Bap 5, 30)
157
Harun Yahya
Öncelikle flunu bilin ki,Kutsal Yaz›larda bulunanhiçbir peygamberlik sözükimsenin özel yorumu de-¤ildir. Çünkü hiçbir pey-gamberlik sözü insan›n is-te¤inden kaynaklanmad›.(Petrus'un ‹kinci Mektubu,Bap 1, 20-21)
TevratVe Rab bana dedi: ... 0nlariçin kardeflleri aras›ndan se-nin gibi bir peygamber ç›ka-raca¤›m ve sözlerimi onuna¤z›na koyaca¤›m ve ona em-redece¤im herfleyi onlara söy-leyecek. (Tesniye Bap 18, 17-18)
158
Gelin Birlik Olal›m
Cennet ve Cehenne-me ‹man
Allah'›n indirdi¤i
hak dini insanlara tebli¤
eden peygamberler, in-
sanlar› cennetteki nimet-
lerle müjdelemifl, cehen-
nem azab›na karfl› uyar-
m›fllard›r. Dünya hayat›n-
da Allah'›n emirlerine uyan-
lar, O'nun r›zas›n› kazanmaya
yönelik ifller yapanlar ahirette
cennet ile ödüllendirileceklerdir.
Allah'›n dinine ça¤r›ld›klar› ve
do¤ru yolu gördükleri halde in-
kar edenleri ise cehennemde son-
suz ve dehfletli bir azap beklemekte-
dir.
Kuran'da, inananlar› nimetlerle do-
lu, sonsuz, mutluluk ve esenlik yurdu olan
cennetin; inkarc›lar› ise benzeri görülmedik
azap ve s›k›nt›larla dolu olan ebedi cehen-
nem hayat›n›n bekledi¤i flöyle haber ve-
rilmifltir:
‹man edip salih amellerde bulunanlar,Biz onlar› alt›ndan ›rmaklar akan, için-
159
Harun Yahya
de ebedi kalacaklar› cennetlere sokaca¤›z. Bu, Allah'›ngerçek olan vaadidir. Allah'tan daha do¤ru sözlü kimvard›r? (Nisa Suresi, 122)
‹nkar edenler, cehenneme bölük bölük sevk edildiler.Sonunda oraya geldikleri zaman, kap›lar› aç›ld› ve onla-ra (cehennemin) bekçileri dedi ki: "Size Rabbinizinayetlerini okuyan ve bugünle karfl›laflaca¤›n›z› (söyle-yip) sizi uyaran elçiler gelmedi mi?" Onlar: "Evet" dedi-ler. Ancak azap kelimesi kafirlerin üzerine hak oldu.(Zümer Suresi, 71)
Yaflamlar› boyunca Allah'›n emirlerine uyan, Rabbimiz'in
r›zas›n› kazanmak için gayret eden iman sahibi kimseler,
Allah'›n izni ile, cennette en görkemli evler, en estetik k›yafet-
ler, en güzel mücevherler, en güzel yiyecekler, en nefis içecek-
ler ile ödüllendirilecekler, sevdikleri insanlarla ve dostlar›yla
birlikte huzur ve güven içinde sonsuz bir yaflam süreceklerdir.
Kendilerini yaratan ve say›s›z nimet veren Allah'a isyan ve
nankörlük edenler ise kuflkusuz en büyük suçu ifllemifller, bu
nedenle cehennem cezas›n› hak etmifllerdir. Kuran'da cehen-
nemdeki azab›n dünyada hiç benzeri olmayan son derece bü-
yük, ac›l› ve fliddetli bir azap oldu¤u bildirilmifltir. Cehennem-
deki hafifletilmeyen ve sürekli olan fiziksel ve manevi azap,
dar, karanl›k, dumanl› ortamlar, i¤renç yiyecek ve içecekler,
ac›yla inlemeler, yak›c› ve kavurucu s›cakl›k, zincirler, demir-
den kamç›lar, kaynar su ve di¤er cezalar ayetlerde detayl› ola-
rak tasvir edilmifltir. Kuran'da cehennemdekilerin suçlar›n› iti-
raf etmeleri, hor ve afla¤›l›k k›l›nmalar›, piflmanl›k duymalar›,
dünyaya geri dönmek istemeleri, yok olmay› istemeleri de bil-
160
Gelin Birlik Olal›m
161
dirilmifltir. Cehennemde olanlar yard›m için yalvaracaklar an-
cak onlara yard›m edilmeyecek, azaplar›n›n hafifletilmesini is-
teyecekler ancak bu istekleri karfl›l›k bulmayacakt›r.
‹yilerle kötülerin Allah kat›nda bir olmad›klar› ve herke-
sin yapt›klar› ile karfl›l›k görece¤i Tevrat ve ‹ncil'de de yer
alan gerçeklerdir. ‹yiler ile kötülerin ayr›lmalar› ‹ncil'de flöyle
bir örnekle anlat›lm›flt›r:
Yine göklerin hükümranl›¤›, denize at›lan ve her türlü av›bir araya toplayan bal›kç› a¤›na benzer. ‹yice doldu¤undaonu k›y›ya çekerler, oturup ifle yarayanlar› kaplara toplar-lar, yaramayanlar› ise d›flar› atarlar. Ça¤›n sonunda durumbu olacak. Melekler ç›k›p kötüleri do¤rular aras›ndan ay›ra-cak ve yanan oca¤a atacaklar. Orada a¤lay›fl ve difl g›c›rt›s›olacak. (Matta, Bap 13, 47-50)
‹ncil'de, do¤rular›n, "sonsuz yaflama" (Matta, Bap 25, 46);
kötülerin ‹blis ile beraber "sonsuz atefle" (Matta, Bap 25, 41),
"sonsuz cezaya" (Matta, Bap 25, 46) gönderilecekleri belirtil-
mifltir. "Cehennem cezas›ndan nas›l kaçacaks›n›z?" (Matta,
Bap 23, 33) ve "Öldürdükten sonra cehenneme atmaya yetki-
si olandan korkun" (Luka, Bap 12, 5) gibi aç›klamalarla cehen-
nem azab› hat›rlat›lm›flt›r. Cehennemdekilerin yaflad›¤› azap,
içine düfltükleri çaresizlik ve duyduklar› piflmanl›k, ‹ncil'deki
bir yerde flöyle tasvir edilmifltir:
Günlerden bir gün yoksul adam (Lazaros) öldü... Varl›kl›adam da öldü ve gömüldü... 'Bana ac›. Lazaros'u gönder deparma¤›n›n ucunu suya bat›rs›n, dilimi serinletsin. Çünkübu alevin ortas›nda ac›yla k›vran›yorum.' Ama ‹brahim fluyan›t› verdi: 'Ey o¤ul, yaflam›nda iyi fleylerle gönenç buldu-¤unu, Lazaros'un ise türlü kötülükler çekti¤ini an›msa.
162
Gelin Birlik Olal›m
Ama flimdi o avutuluyor, sense ac›yla k›vran›yorsun. Üste-lik, bizimle sizin aran›zda koca bir boflluk saptanm›flt›r. Öy-le ki, buradan oraya geçmek isteyenler bunu baflaramas›n;oradan da hiç kimse bizim bulundu¤umuz yere geçemesin.'(Luka, Bap 22, 31)
Tevrat'ta ise iyilik yapan kiflilerin iyilikle karfl›l›k bulaca-
¤›, kötülük yapanlar›n da bu kötülükler karfl›l›¤›nda cezalan-
d›r›lacaklar› ifade edilmektedir:
Do¤ru kifliye iyilik görece¤ini söyleyin. Çünkü iyiliklerininmeyvesini yiyecek. Vay kötülerin haline! Kötülük görecek,yapt›klar›n›n karfl›l›¤›n› alacaklar. (‹flaya, Bap 3, 10-11)
... Dinsizleri titreme ald›: "Herfleyi yiyip bitiren ateflin ya-n›nda hangimiz oturabilir? Sonsuza dek
sönmeyecek alevin yan›nda hangimizyaflayabilir?" diye soruyorlar. (‹flaya,Bap 33, 14)
163
Harun Yahya
Yeniden Dirilifle ‹manAllah tüm insanlar› ölümlerinden sonra yeniden dirilte-
cek ve dünya hayat›nda iflledikleriyle hesaba çekecektir. Bu
gerçek, tarih boyunca gönderilmifl tüm peygamberler taraf›n-
dan insanlara bildirilmifltir. Rabbimiz'in indirdi¤i hak dini
tebli¤ eden peygamberler, insanlar› yeniden dirilecekleri gü-
ne karfl› uyarm›fllar ve onlara, o gün için ciddi bir haz›rl›kta
bulunmalar› gerekti¤ini haber vermifllerdir. Samimi olarak
iman eden her insan, Allah'›n ölümden sonra kendisini diril-
tece¤inin fluuruyla hareket eder. Buna karfl›n baz› insanlar
ölümden sonra yeniden dirilifli inkar etmifllerdir. Ahiret gü-
nünde yeniden dirileceklerinden kuflku duyanlar›n veya bu
gerçe¤i yalanlayanlar›n durumu Kuran'da flu flekilde bildiril-
mifltir:
Kendi yarat›l›fl›n› unutarak Bize bir örnek verdi; dedi ki:"Çürümüfl-bozulmuflken, bu kemikleri kim diriltecek-mifl?" De ki: "Onlar›, ilk defa yarat›p-infla eden dirilte-cek. O, her yaratmay› bilir." (Yasin Suresi, 78-79)
Ey insanlar, e¤er diriliflten yana bir kuflku içindeyseniz,gerçek flu ki, Biz sizi topraktan yaratt›k, sonra bir damlasudan, sonra bir alak'tan (embriyo), sonra yarat›l›fl biçi-mi belli belirsiz bir çi¤nem et parças›ndan; size (kudre-timizi) aç›kça göstermek için. Diledi¤imizi, ad› konul-mufl bir süreye kadar rahimlerde tutuyoruz. Sonra sizibebek olarak ç›kar›yoruz, sonra da erginlik ça¤›na erifl-meniz için (sizi büyütüyoruz). Sizden kiminizin hayat›-na son verilmekte, kiminiz de, bildikten sonra hiçbir fley
164
Gelin Birlik Olal›m
bilmeme durumuna gelmesi için ömrün en afla¤› ucuna(yafll›l›¤a) geri çevrilmektedir. Yeryüzünü kupkuru ölügibi görürsün, fakat Biz onun üzerine suyu indirdi¤imizzaman titreflir, kabar›r ve her güzel çiftten (ürünler) biti-rir. ‹flte böyle; flüphesiz Allah, hakk›n kendisidir ve flüp-hesiz ölüleri diriltir ve gerçekten herfleye güç yetirendir.(Hac Suresi, 5-6)
Elbette herfleye güç yetiren Allah için tüm insanlar›n di-
riltilmesi çok kolayd›r. ‹nsan› hiçbir fley de¤ilken yoktan ya-
ratan, ölü gibi görünen kupkuru topra¤› diledi¤i flekilde can-
land›ran Allah't›r; zaman› gelince insanlar› da yeniden diril-
tecek olan O'dur. ‹ncil'in çeflitli bölümlerinde, ölümden sonra
dirilifl olmad›¤›n› söyleyenlere Hz. ‹sa'n›n tebli¤i hakk›nda
bilgi verilmifltir. Bunlardan birinde flöyle söylenmektedir:
Buna flaflmay›n. Tüm mezarda yatanlar›n O'nun sesini iflite-ce¤i vakit geliyor... ‹yilik yapanlar yaflamak için, kötülükyapanlarsa yarg›lanmak için dirilecekler. (Yuhanna, Bap 5,28-29)
Hesap Gününe ‹manAhirete ve hesap gününe iman, ‹slamiyet'in temel esasla-
r›ndan biridir. Tüm insanlar, dünya hayat›nda geçirdikleri
her an›n hesab›n› vermek üzere yeniden diriltileceklerdir. He-
sap gününde her insan yapayaln›z, tek bafl›na hesap verecek,
hiç kimse bir baflkas›n›n günah›n› yüklenemeyecek veya ona
yard›m edemeyecektir. O günde, iman edenler ve iyilik ya-
panlar için kolay bir hesap olacakt›r. ‹nkar edip kötülüklerde
165
Harun Yahya
bulunanlar içinse, hiç flüphesiz hesap günü çok zorlu bir gün-
dür.
Allah, Kuran'da hesap gününün nas›l bir gün oldu¤unu
detaylar›yla bildirmifltir. Hiçbir fleyin sakl› ve gizli kalmaya-
ca¤› hesap gününde, zerre kadar bile olsa, herkesin iyilikleri
ve kötülükleri hassas terazilerde tart›lacakt›r. Bu gerçek bir
Kuran ayetinde flöyle bildirilir:
Biz ise, k›yamet gününe ait duyarl› teraziler koyar›z daart›k, hiçbir nefis hiçbir fleyle haks›zl›¤a u¤ramaz. Birhardal tanesi bile olsa ona (teraziye) getiririz. Hesap gö-rücüler olarak Biz yeteriz. (Enbiya Suresi, 47)
O gün inkarc›lar›n iflitme ve görme duyular›, derileri
kendileri aleyhinde flahitlik edecektir:
Sonunda oraya geldikleri zaman, iflitme, görme (duyula-r›) ve derileri kendi aleyhlerine flahitlik edecektir. (Fus-silet Suresi, 20)
‹nsanlar dünyada yapt›klar› için Allah Kat›nda hesap ve-
rirlerken, peygamberler ve flahitler de bulunacaklard›r. Son-
suz adalet sahibi olan Allah, her insan hakk›nda hüküm vere-
cektir:
Yer, Rabbinin nuruyla par›ldad›; (orta yere) kitap kondu;peygamberler ve flahitler getirildi ve aralar›nda hak ilehüküm verildi, onlar haks›zl›¤a u¤rat›lmazlar. Her birnefse yapt›¤›n›n tam karfl›l›¤› verildi. O, onlar›n iflledik-lerini daha iyi bilendir. (Zümer Suresi, 69-70)
Ahiret günü verilecek hesap hakk›ndaki baz› ‹ncil ifade-
leri ise flöyledir:
166
Gelin Birlik Olal›m
Tanr›'n›n görmedi¤i hiçbir yarat›k yoktur. Kendisine hesapverece¤imiz Tanr›'n›n gözleri önünde herfley ç›plak ve aç›k-t›r. (‹branilere Mektup, Bap 4, 13)Tanr›, herkese, yapt›klar›n›n karfl›l›¤›n› verecektir. Durma-dan iyilik ederek yücelik, sayg›nl›k ve ölümsüzlü¤ü ara-yanlara sonsuz yaflam› verecek. Ama bencil olanlar›n, ger-çe¤e uymay›p haks›zl›¤›n peflinden gidenlerin üzerine ga-zap ve öfke ya¤d›racak. (Romal›lara Mektup, Bap 2, 6-8)
Tevrat'ta yer alan aç›klamalarda da, hesap gününün var-
l›¤› ve Allah'›n insanlar› iflledikleriye hesaba çekece¤i bildiril-
mektedir. Bu aç›klamalardan biri flu flekildedir:
Çünkü bütün milletler için Rabbin günü yak›nd›r; sen nas›lettinse, sana öyle edilecek; iflledi¤inin karfl›l›¤› kendi bafl›nadönecek. (Obadya, Bap 1, 15)
167
Harun Yahya
K›yamet Günü"K›yamet günü ne zamanm›fl" diye sorar. Ama göz'kamafl›p da kayd›¤›,' Ay karard›¤›, Günefl ve Ay
birlefltirildi¤i zaman; insan o gün: "Kaç›fl nereye?" der.Hay›r, s›¤›nacak herhangi bir yer yok.
(K›yamet Suresi, 6-11)
Y›ld›zlar 'örtülüp (›fl›klar›) silindi¤i' zaman, gök yar›ld›¤›zaman. Da¤lar, kökünden sökülüp savuruldu¤u zaman,ve resuller de (flahitlik için) belli bir vakitte getirildi¤i
zaman. (Mürselat Suresi, 8-11)
fiüphesiz, k›yamet-saati yaklaflarak gelmektedir...(Taha Suresi, 15)
Saatin (k›yametin) ne zaman demir ataca¤›n›(gerçekleflece¤ini) sorarlar. De ki: "Onun ilmi yaln›zcaRabbimin kat›ndad›r. Onun süresini O'ndan baflkas›aç›klayamaz. O, göklerde ve yerde a¤›rlaflt›. O, size
apans›z bir geliflten baflkas› de¤ildir." Sanki sen, ondantümüyle haberdarm›fls›n gibi sana sorarlar. De ki:"Onun ilmi yaln›zca Allah'›n kat›ndad›r. Ancak
insanlar›n ço¤u bilmezler." (Araf Suresi, 187)
Gökyüzünün erimifl maden gibi olaca¤› gün; da¤lar da(etrafa uçuflmufl) rengarenk yün gibi olacak. (Böyle bir
günde) hiçbir yak›n dost bir yak›n dostu sormaz.(Mearic Suresi, 8-10)
Sonra gök yar›l›p ya¤ gibi erimifl olarak k›pk›rm›z› birgül oldu¤u zaman. (Rahman Suresi, 37)
168
Gelin Birlik Olal›m
169
‹ncilAma o günlerde, o s›k›nt›dan sonra, Günefl kararacak, Ay›fl›¤›n› vermez olacak, y›ld›zlar gökten düflecek ve gökselgüçler sars›lacak. (Markos, Bap13, 24-25)O güne ve saate iliflkin hiç kimsenin bilgisi yoktur... Dik-kat edin, uyan›k durun, dua edin. Çünkü o an›n ne zamangelece¤ini bilemezsiniz. (Markos, Bap 13, 32-33)Kendinize dikkat edin! Yürekleriniz sefahat, sarhoflluk vebu yaflam›n kayg›lar›yla a¤›rlaflmas›n. O gün, üzerinizebir tuzak gibi aniden inmesin. Çünkü o gün bütün yeryü-zünde yaflayan herkesin üzerine gelecektir. (Luka, Bap 21,34-35)... O gün gökler büyük bir gürültüyle ortadan kalkacak,maddesel ö¤eler yanarak yok olacak, yer ve yeryüzündeyap›lm›fl olan herfley yan›p bitecek... O gün gökler yana-rak yok olacak, maddesel ö¤eler fliddetli ateflte eriyecek-tir. (Petrus'un ‹kinci Mektubu, Bap 3,10-12)
TevratRabbin günü yak›nd›r. Günefl ile Ay karar›yor ve y›ld›zlar›fl›klar›n› gizliyorlar... (Yoel, Bap 3, 14-16)... Rabbin günü yak›nd›r, herfleye Kadir olan taraf›ndanbir y›k›m gibi geliyor. Bundan ötürü bütün eller gevfleye-cek ve her insan yüre¤i eriyecek ve flafl›racaklar. Onlar›a¤r›lar ve elemler tutacak; do¤uran kad›n gibi a¤r› çeke-cekler; flaflk›n flaflk›n birbirlerine bakacaklar; yüzleri alevyüzü. Memleketi çöl etmek için ve onun içinden suçluolanlar›n› helak etmek için. ‹flte, Rabbin günü, ac›mayangün, gazapla ve k›zg›n öfke ile geliyor. Çünkü göklerin
170
Gelin Birlik Olal›m
y›ld›zlar›, ve onlar›n y›ld›z kümeleri ›fl›klar›n› vermeye-cekler, Günefl do¤unca kararacak ve Ay parlak ›fl›¤›n› ver-meyecek. (‹flaya, Bap 13, 6-10)Rabbin büyük günü yak›nd›r, yak›nd›r ve çok çabuk geli-yor... O gün gazap günüdür, s›k›nt› ve darl›k günü, hara-biyet ve viranl›k günü, karanl›k ve karalt› günü, bulutlarve koyu karanl›k günü. (Tsefanya, Bap 1, 14-15)
171
Harun Yahya
‹nsan›n ‹mtihan›"... Hanginizin daha iyi oldu¤unu
denemek için gökleri ve yeri alt› günde
yaratan O'dur..." (Hud Suresi, 7) ayetin-
de buyruldu¤u gibi dünyan›n yarat›l›fl
amaçlar›ndan biri, insanlar›n denenmesi-
dir. Asl›nda her insan ömrü boyunca bir
imtihan içindedir ve ölümüyle birlikte
sona erecek bu imtihan›n ard›ndan, ya
güzellikle ödüllendirilecek ya da azapla
cezaland›r›lacakt›r.
‹nsan›n karfl›s›na ç›kan s›k›nt›lar›n,
zorluklar›n, musibetlerin her biri asl›nda
birer imtihan vesilesidir. Zorluklar karfl›-
s›nda Allah'a güvenip dayanarak güzel
bir sab›r gösterenler, Allah'›n istedi¤i fle-
kilde davranm›fl olurlar. ‹nsanlar mallar,
evlatlar, güzellik, sa¤l›k gibi Allah'›n ni-
metleriyle de s›nan›rlar. Böyle bir du-
rumda insan›n yapmas› gereken, kendi
bencil istekleri do¤rultusunda de¤il,
Allah'›n hoflnutlu¤unu kazanmaya yöne-
lik hareket etmektir.
‹nsan›n inand›¤›n› ve iman etti¤ini
dile getirmesinin tek bafl›na yeterli olma-
d›¤›, mutlaka denenece¤i bir Kuran aye-
tinde flöyle bildirilir:
172
Gelin Birlik Olal›m
173
‹nsanlar, (sadece) "‹man et-tik" diyerek, s›nanmadan
b›rak›lacaklar›n› m› sand›lar?(Ankebut Suresi, 2)
Bununla birlikte Kuran'da zorluklar karfl›s›nda sab›r
gösterenler müjdelenirler. Bu gerçe¤e bir ayette flöyle dikkat
çekilir:
Andolsun, Biz sizi biraz korku, açl›k ve bir parça mallar-dan, canlardan ve ürünlerden eksiltmekle imtihan ede-ce¤iz. Sab›r gösterenleri müjdele. (Bakara Suresi, 155)
‹ncil'de denenmelerin sevindirici oldu¤u ve kiflinin ka-
mil iman› kazanmas›na uygun ortam oluflturdu¤u flöyle belir-
tilir:
Kardefllerim, çeflitli denenmelerle karfl›laflt›¤›n›zda kendini-zi çok sevinçli sayas›n›z. Biliyorsunuz ki, iman›n›z›n s›nan-mas› katlan›fl (dayanma gücü) oluflturur. Bu katlan›fl yetkinsonucunu göstersin. Öyle ki hem yetkin olas›n›z hem debütünlü¤e eresiniz. Hiçbir konuda eksi¤iniz kalmas›n. (Ya-kup'un Mektubu, Bap 1, 2-4)
174
Her ‹fl Ancak Allah Dilerse Gerçekleflir‹nsan›n planlad›¤› ifller ancak Allah diledi¤i takdirde ger-
çekleflir. ‹man edenler Rabbimiz dilemedikçe hiçbir fleye güç
yetiremeyeceklerinin bilincindedirler. Tav›rlar›nda ve konufl-
malar›nda da bu gerçe¤in fluurunda olduklar› aç›kça görülür.
Allah iman edenlere, hiçbir konu hakk›nda kesin konuflma-
malar›n›, bunu ancak Allah dilerse yapabileceklerini belirtme-
lerini bildirmifltir. Ayette flu flekilde buyurulmaktad›r:
Hiçbir fley hakk›nda: "Ben bunu yar›n mutlaka yapaca-¤›m" deme. Ancak: "Allah dilerse" (inflaAllah yapaca¤›mde). (Kehf Suresi, 23-24)
‹nsan›n gelece¤e yönelik tasar›lar›nda bu gerçe¤i göz
önünde bulundurmas› gerekti¤i ‹ncil'de de yer almaktad›r:
Dinleyin flimdi, "Bugün ya da yar›n filan kente gidece¤iz,orada bir y›l kal›p ticaret yapaca¤›z ve para kazanaca¤›z"diyen sizler, yar›n ne olaca¤›n› bilmiyorsunuz. Yaflam›n›znedir ki? K›sa bir süre görünen ve sonra kaybolan bir bu¤ugibisiniz. Bunun yerine, "Rab dilerse yaflayaca¤›z, flunu flu-nu yapaca¤›z" demelisiniz. (Yakup'un Mektubu, Bap 4, 13-15)
175
nsan› yaratan Allah, hiç
flüphesiz onun yap›s›n›, ihti-
yaçlar›n› ve dünyada nas›l bir
düzen içinde rahat edece¤ini de en
iyi bilendir. Dolay›s›yla insan›n, izlemesi
gereken yol Rabbimiz'in bildirdi¤i yol olmal›d›r.
Nitekim Allah her dönemde elçileri ve kitaplar› ara-
c›l›¤›yla insanlara yol göstermifl, raz› olaca¤› düflünce,
davran›fl, ahlak ve yaflam biçimini insanlara haber ver-
mifltir. Allah'›n ö¤retti¤i bu yaflam tarz›n› ve ahlak modeli-
ni uygulayanlar, hem dünyada hem de ahirette en mutlu, en
huzurlu ve en güzel yaflama kavuflmay› uman insanlard›r.
Farkl› dönemlerde, farkl› co¤rafyalarda yaflayan ve fark-
l› ‹lahi dinlere mensup olan inananlar, tüm bu farkl›l›klara
ra¤men asl›nda ayn› ahlaki de¤erlere sahiptirler. H›rs›zl›k
yapmamak, adam öldürmemek, zina etmemek, yalan söyle-
memek, adil olmak, her türlü haks›zl›ktan sak›nmak, insanla-
ra karfl› nazik ve sayg›l› bir üslup kullanmak gibi temel de-
¤erler tüm inananlar için geçerlidir. Bu, inananlar›n –çeflitli
görüfl ve uygulama farkl›l›klar› olsa da- olaylar karfl›s›nda
benzer tepkiler vermelerine ve ortak hareket etmelerine ne-
den olur.
Bu ortak ahlak anlay›fl› Yahudilik, H›ristiyanl›k ve ‹sla-
miyet'te de geçerlidir. Nankörlük, fl›mar›kl›k, kendini be¤en-
mifllik, azg›nl›k, yalanc›l›k, alayc›l›k, bencillik, aç gözlülük,
düzenbazl›k, k›skançl›k, kavgac›l›k, itaatsizlik, sayg›s›zl›k,
vefas›zl›k, cimrilik, dedikoduculuk, sald›rganl›k, zalimlik, if-
tirac›l›k, sab›rs›zl›k, ikiyüzlülük, k›flk›rt›c›l›k gibi çirkinlikler
‹slam ahlak›na kesinlikle uygun olmad›¤› gibi, Yahudilik ve
H›ristiyanl›kta da yasaklanm›flt›r. ‹nsanlar sayg›l›, sevgi dolu,
adaletli, vicdanl›, flefkatli, merhametli, yard›msever, iyilikse-
ver, alçakgönüllü, dürüst, güvenilir, cömert, flükredici, feda-
kar, yumuflak huylu, itaatli, vefal› olmaya ça¤r›lm›fllard›r.
Bu ‹lahi hükümleri izleyen samimi dindarlar, sayg›n,
seçkin ve onurlu insanlard›r. Allah'a gönülden ba¤l›d›rlar.
Derin bir imana, üstün ahlaki niteliklere sahiptirler. Yapt›kla-
r›n›n karfl›l›¤›nda herhangi bir menfaat talep etmezler, sadece
Allah'›n r›zas›n› kazanmaya yönelik olarak çal›fl›rlar. Her za-
man do¤runun, iyinin, hakk›n, güzel ahlak›n yan›nda olurlar.
Her türlü kötülükten ve ahlaks›zl›ktan fliddetle sak›n›rlar.
Buna karfl›l›k yeryüzündeki pek çok ö¤reti, ‹lahi dinlerin
ö¤retti¤i bu ahlak anlay›fl›na tamamen ters olan anlay›fllar› sa-
vunmaktad›r. Örne¤in son iki yüzy›ld›r dünyada son derece
etkin olan materyalist felsefe, insanlar›, sadece kendi ç›karlar›-
n› düflünen ve bunda hiçbir kural tan›mayan bireyler haline
getirmektedir. Bu felsefeye dayal› yaflam biçimleri, hayat› bir
tür "arena" olarak göstermekte, insan tutkular›n› alabildi¤ince
k›flk›rtmay› ve bunlar›n tatmini için her yolu kullanmay› ön-
görmektedir. Öte yandan materyalizm, Allah'›n vahyini red-
detti¤i için, insan›n tabiat›na dair hiçbir mutlak k›stas kabul
etmemekte, tüm ahlaki de¤erleri göz ard› etmekte, böylece ‹la-
178
Gelin Birlik Olal›m
hi dinler taraf›ndan ortaya konan tüm ahlaki de¤erleri reddet-
mektedir. Bu sapk›n mant›¤›n insanl›¤a ne kadar büyük bir y›-
k›m getirdi¤inin örnekleri ise halen gözler önündedir. Çat›fl-
malar ve gerilimler, bir parça toprak ya da makam ve mevki
için ac›mas›zca birbirine sald›ran insanlar, mazlumlar›n ve ih-
tiyaç içinde olanlar›n hergün daha da ezilmesi, adaletsizlikle-
rin yayg›nlaflmas›, ahlaks›zl›klar›n artmas›, dejenarasyonun
h›z kazanmas› söz konusu y›k›m›n sadece birkaç örne¤idir.
Bu durum karfl›s›nda ‹lahi dinlerin mensuplar›n›n, ma-
teryalizm taraf›ndan aldat›lm›fl olan insanl›¤›n kurtuluflu için
ittifak etmeleri gerekir. Allah'›n varl›¤›na, birli¤ine, bizleri
O'nun yaratt›¤›na ve bizlere do¤ru yolu göstermek için kitap-
lar ve peygamberler gönderdi¤ine inanmak, çok önemli bir
ortak noktad›r. Bu gerçeklere inanan insanlar -Yahudi, H›ris-
tiyan veya Müslümanlar- bu gerçekleri reddeden insanlara
göre birbirlerine çok daha yak›nd›rlar.
Afla¤›da üç ‹lahi din aras›ndaki ortak ahlaki de¤erleri
bafll›klar alt›nda inceleyece¤iz. Bunlar›n her biri, bu dinlerin
mensuplar›n›n neden ittifak etmeleri gerekti¤inin önemli de-
lillerindendir. Unutulmamal›d›r ki, yeryüzünde bu de¤erler-
le tarif edilen güzel ahlak›n hakim olmas›, hiç kuflkusuz, her
üç dinin inananlar›n›n elele vermesiyle mümkün olacakt›r.
AlçakgönüllülükAlçakgönüllülük inananlar›n ortak bir vasf›d›r. Allah,
ayetlerinde kendini büyük gören, kibirli insanlar› sevmedi¤ini
179
Harun Yahya
bildirmifltir.
‹nananlar, kendilerine say›s›z nimetler bahfledenin Allah
oldu¤unu, herfleyin gerçek ve tek sahibinin de O oldu¤unu
bilirler. Hiçbir flekilde kibirlenme içine girmezler. Allah'›n
karfl›s›nda ne kadar aciz olduklar›n›n fark›ndad›rlar. Akl›n,
bilginin, güzelli¤in, zenginli¤in, itibar›n ve di¤er her türlü
imkan›n kendilerinden kaynaklanmad›¤›n›; bunlar›n Allah'›n
bir ihsan› oldu¤unu bilirler. ‹flte bu nedenle mütevaz› davra-
n›rlar.
Allah, Kuran'da inananlar›n tevazulu tavr›n› flöyle belirt-
mifltir:
O Rahman (olan Allah)›n kullar›, yeryüzü üzerinde alçak-gönüllü olarak yürürler ve cahiller kendileriyle muhatapolduklar› zaman "Selam" derler. (Furkan Suresi, 63)
Di¤er bir Kuran ayetinde de mütevaz› müminler cennet-
le müjdelenmifltir:
... ‹flte sizin ‹lah›n›z bir tek ‹laht›r, art›k yaln›zca O'nateslim olun. Sen alçakgönüllü olanlara müjde ver. (HacSuresi, 34)
Alçakgönüllülü¤ün önemi ve bu tavr› gösterenlerin
Allah kat›nda üstün k›l›nm›fl insanlar olduklar› ‹ncil'de flöyle
ifade edilir:
Her bak›mdan alçakgönüllü, yumuflak huylu, sab›rl› olun,sevgiyle birbirinize katlan›n. (Efesoslulara Mektup, Bap 4,2)
Ayn› flekilde Tevrat'ta da kibirli olmaktan sak›nmak ge-
rekti¤i, Allah'›n alçakgönüllü kullar›ndan raz› olaca¤› bildiril-
mektedir. Tevrat'a göre inananlar mütevaz› olmakla sorumlu-
180
Gelin Birlik Olal›m
181
Harun Yahya
durlar, kibirli davrananlar ise muhakkak küçük düflürülecek-
lerdir. Konuyla ilgili baz› Tevrat pasajlar› flu flekildedir:
Dinleyin ve kulak verin, kibirli olmay›n; çünkü Rab söyle-di. (Yeremya, Bap 13, 15)...Rabbin hükümlerini yapm›fl olan dünyan›n bütün alçak-gönüllüleri, Rabbi aray›n; salah› aray›n, alçakgönüllülü¤üaray›n... (Tsefanya, Bap 2, 3)Alçakgönüllüleri kurtar›r, gururlular› gözler, gururunu k›-rars›n. (2.Samuel, Bap 22, 28)
Büyüklük TaslamamakOna: "Allah'tan kork" denildi¤inde, büyüklükgururu onu günaha sürükler, kuflat›r. Böylesine
cehennem yeter; ne kötü bir yatakt›r o.(Bakara Suresi, 206)
‹ncil ... Tanr› kibirlilere karfl›d›r, ama alçakgönüllülere lütfe-der. (Yakup'un Mektubu, Bap 4, 6)... Gururlanmamalar›n›, gelip geçici zenginli¤e ümit ba¤-lamamalar›n› buyur. Zevk almam›z için bize herfleyi bolbol veren Tanr›'ya ümit ba¤las›nlar. (Timoteos'a I. Mek-tup, Bap 6, 17)
TevratOnlar› Kutsal Yasa'na dönmeleriiçin uyard›nsa da, gurura kap›la-rak buyruklar›na karfl› geldiler.Kurallar›n› çi¤neyip günah ifl-lediler. Oysa kim kurallar›naba¤l› kal›rsa yaflam bulur. ‹nat-la sana s›rt çevirdiler, dinlemekistemediler. (Nehemya, Bap 9,29)
182
Gelin Birlik Olal›m
Allah'›n Ayetlerinin ‹nkar Edildi¤iOrtamdan Uzaklaflmak
O, size Kitap'ta: "Allah'›n ayetlerinin inkar edildi¤inive onlarla alay edildi¤ini iflitti¤inizde, onlar bir baflkasöze dal›p geçinceye kadar, onlarla oturmay›n, yoksa
siz de onlar gibi olursunuz" diye indirdi. Do¤rusu Allah,münaf›klar›n ve kafirlerin tümünü cehennemde
toplayacak oland›r. (Nisa Suresi, 140)
TevratNe mutlu o insana ki, kötülerin ö¤üdüyle yürümez, günah-karlar›n yolunda durmaz, alayc›lar›n aras›nda oturmaz.Ancak zevkini Rabbin Yasas›'ndan al›r. Ve gece gündüzonun üzerinde derin derin düflünür. (Mezmurlar, Bap 1, 1-5)
Bofl fieylerden Yüz Çevirmek Onlar, 'tümüyle bofl' fleylerden yüz çevirenlerdir;
(Müminun Suresi, 3)
‹ncil Baya¤› ve bofl sözlerden sak›n... (Timote-os'a II. Mektup, Bap 2, 16)
183
Harun Yahya
184
TevratGözlerimi bofl fleylerden çevir, beni Kendi yolunda yaflat.(Mezmurlar, Bap 119, 37)
Her ‹flte Allah'› Anmak Onlar, ayakta iken, otururken, yan yatarken
Allah'› zikrederler ve göklerin ve yerin yarat›l›fl›konusunda düflünürler. (Ve derler ki:) "Rabbimiz,
sen bunu bofluna yaratmad›n. Sen pek yücesin,bizi ateflin azab›ndan koru."
(Al-i ‹mran Suresi, 191)
(Öyle) Adamlar ki, ne ticaret, ne al›fl-verifl onlar›Allah'› zikretmekten, dosdo¤ru namaz› k›lmaktan ve
zekat› vermekten 'tutkuya kapt›r›p al›koymaz';onlar, kalplerin ve gözlerin ink›laba u¤rayaca¤›
(dehfletten allak bullak olaca¤›) günden korkarlar.(Nur Suresi, 37)
TevratNe mutlu o insana ki.... zevkini Rabbin Yasas›'ndan al›r vegece gündüz onun üzerinde derin derin düflünür. (Mez-murlar, Bap 1, 2)Yapt›¤›n her iflte Rabbi an, O senin yolunu düze ç›kar›r.Kendini bilge biri olarak görme, Rab'den kork, kötülük-ten uzak dur. Böylece bedenin sa¤l›k ve ferahl›k bulur.(Süleyman Meselleri, Bap 3, 6-8)
185
Harun Yahya
Tevekkül EtmekAllah inananlar›n en büyük dostu ve yard›mc›s›d›r. ‹na-
nanlar bir zorlukla veya s›k›nt›yla karfl›laflt›klar›nda da, ra-
hatl›k ve güven içinde olduklar›nda da Allah'›n kendileri ile
beraber oldu¤unu bilir, yaln›zca Allah'a yönelip dönerler. Sa-
dece O'na güvenip dayan›rlar. ‹man eden bir kimse, mevcut
koflullar dahilinde tüm tedbirleri al›r, her türlü aflamay› düflü-
nerek plan yapar, ancak herfleyin yaln›zca Allah'›n dilemesiy-
le gerçekleflti¤ini unutmaz. Sonuç ne olursa olsun bunda bir
hikmet ve güzellik oldu¤unu bilir. Örne¤in, müminler tedbir
olarak sa¤l›¤a zararl› fleylerden kaç›n›rlar; buna ra¤men
ölümcül bir hastal›¤a yakalanmalar› durumunda da bunun
Allah'tan oldu¤unu bilirler, asla panik ve ümitsizli¤e kap›l-
mazlar; sab›r ve tevekkülle karfl›l›k verirler. ‹nananlar, olaylar
karfl›s›nda üzüntü, kayg› ve endifle duymaz, tevekkülün ver-
di¤i rahatl›k ve huzuru yaflarlar.
Tevekkül, inkarc›lar›n habersiz oldu¤u, sadece inananlar›n
yaflad›klar› bir konfor ve güzelliktir. ‹nkarc›lar›n dünya hayat›n-
daki s›k›nt› ve üzüntülerinin, stres ve depresyonlar›n›n en temel
nedenlerinden biri de bu gerçe¤e s›rt çevirmeleridir. Tevekkülün
inananlar›n önemli bir vasf› oldu¤u çeflitli Kuran ayetlerinde bil-
dirilmifltir:
... Kim Allah'tan korkup-sak›n›rsa, (Allah) ona bir ç›k›flyolu gösterir. Ve onu hesaba katmad›¤› bir yönden r›z›k-land›r›r. Kim de Allah'a tevekkül ederse, O, ona yeter. El-bette Allah, Kendi emrini yerine getirip-gerçeklefltiren-dir. Allah, herfley için bir ölçü k›lm›flt›r. (Talak Suresi, 2-3)
186
Gelin Birlik Olal›m
De ki: "Allah'›n bizim için yazd›klar› d›fl›nda, bize ke-sinlikle hiçbir fley isabet etmez. O bizim mevlam›zd›r.Ve müminler yaln›zca Allah'a tevekkül etmelidirler."(Tevbe Suresi, 51)
Tevekküllü olmak, yaln›zca Allah'a dayan›p güvenmek,
dindar H›ristiyan ve Yahudilerin de yaflamalar› gereken bir
özelliktir. ‹nsanlar›n kayg›ya kap›lmalar›n›n anlams›z oldu-
¤u, her konuda Allah'a güvenmeleri gerekti¤i ‹ncil'de flöyle
ifade edilmektedir:
Ama Rab güvenilirdir. O sizi pekifltirecek, kötü olandan ko-ruyacakt›r. (Pavlus'un Selaniklilere II. Mektubu, Bap 3, 3)‹sa ö¤rencilerine flöyle dedi: "Bu nedenle size flunu söylüyo-rum: Ne yiyece¤iz? diye can›n›z için, ya da ne giyece¤iz? di-ye bedeniniz için kayg›lanmay›n... Kargalara bak›n! Ne ek-er, ne biçerler; ne kilerleri, ne ambarlar› vard›r. Tanr› yine deonlar› doyurur... Hangi biriniz kayg›lanmakla ömrünü biranl›k uzatabilir? Bu küçücük ifle bile gücünüz yetmedi¤inegöre, öbür konularda neden kayg›lan›yorsunuz? (Luka,Bap 12, 22-26)
Tevrat'ta ise yaln›zca Allah'a yönelen ve Rabbimiz'e da-
yan›p güvenen kimseyi Allah'›n baflar›ya ulaflt›raca¤› bildiril-
mektedir. ‹man eden Yahudilerin Allah'a tevekkül etmeleri
gerekti¤i flöyle ifade edilmektedir:
... Beni dinleyin, ey Yahuda halk› ve Yeruflalim'de oturanlar!Tanr›n›z Rabbe güvenin, güvenlikte olursunuz. O'nun pey-gamberlerine güvenin, baflar›l› olursunuz. (2. Tarihler, Bap20, 20)Bütün yüre¤inle Rabbe güven ve kendi anlay›fl›na dayan-ma. (Süleyman›n Meselleri, Bap 3, 5)
187
Harun Yahya
Allah ‹nananlar›n Koruyucusudur(Musa:) "Hay›r" dedi. "fiüphesiz Rabbim, benimle
beraberdir; bana yol gösterecektir." (fiuara Suresi, 62)
fiüphesiz Allah korkup-sak›nanlarla ve iyilikedenlerle beraberdir. (Nahl Suresi,128)
Hiç flüphesiz, benim velim Kitab› indiren Allah't›rve O salihlerin koruyuculu¤unu (velili¤ini) yap›yor.
(Araf Suresi, 196)
TevratSana güçlü ve yürekli ol demedim mi? Korkma, y›lma.Çünkü Tanr›n Rab gidece¤in her yerde seninle birlikte ola-cak. (Yeflu, Bap 1, 9)Beklenmedik felaketten ya da kötülerin u¤rad›¤› y›k›mdankorkma. Çünkü senin güvencen Rab'dir... (Süleyman Me-selleri, Bap 3, 25-26)
188
Gelin Birlik Olal›m
Adalet Anlay›fl›Adil olmak iman eden insanlar›n en önemli özelliklerin-
dendir. Allah kullar›na insanlar aras›nda adaletle hükmetme-
lerini, kendilerinin veya yak›nlar›n›n aleyhine dahi olsa adil
olmalar›n› emretmifltir. ‹nananlar, yeryüzünde adaleti koru-
yan ve haks›zl›¤a izin vermeyen insanlard›r. Rabbimiz Ku-
ran'da Müslümanlara adil olmalar› gerekti¤ini flöyle bildir-
mektedir:
fiüphesiz Allah, size emanetleri ehline (sahiplerine) tes-lim etmenizi ve insanlar aras›nda hükmetti¤inizde ada-letle hükmetmenizi emrediyor. Bununla Allah, size negüzel ö¤üt veriyor!.. Do¤rusu Allah, iflitendir, görendir.(Nisa Suresi, 58)
Müslüman için karfl›s›ndaki insan›n zengin ya da fakir
olmas› veya alaca¤› karar›n menfaatleriyle çat›flmas› ihtimali
birfleyi de¤ifltirmez. Koflullar ne olursa olsun mümin, adalet-
ten taviz vermez. Bu üstün ahlak bir Kuran ayetinde flöyle an-
lat›l›r:
Ey iman edenler, kendiniz, anne-baban›z ve yak›nlar›-n›z aleyhine bile olsa, Allah için flahitler olarak adaletiayakta tutun. (Onlar) ister zengin olsun, ister fakir ol-sun; çünkü Allah onlara daha yak›nd›r. Öyleyse adalet-ten dönüp heva (tutkular›)n›za uymay›n. E¤er dilinizie¤ip büker (sözü geveler) ya da yüz çevirirseniz, flüphe-siz Allah, yapt›klar›n›zdan haberi oland›r. (Nisa Suresi,135)
Baflka bir Kuran ayetinde, kin duygusunun insanlar›
189
Harun Yahya
adalete ayk›r› düflen tav›rlara sürüklememesi gerekti¤i bildi-
rilmifltir:
Ey iman edenler, adil flahitler olarak, Allah için, hakk›ayakta tutun. Bir toplulu¤a olan kininiz, sizi adalettenal›koymas›n. Adalet yap›n. O, takvaya daha yak›nd›r...(Maide Suresi, 8)
Adalet ‹ncil ve Tevrat'ta da üzerinde durulan bir konu-
dur. Adaleti göz ard› eden sözde din bilginleri ve Ferisiler ‹n-
cil'de flöyle k›nanm›flt›r:
Vay halinize ey din bilginleri ve Ferisiler, ikiyüzlüler! Siznanenin, anasonun ve kimyonun ondal›¤›n› verirsiniz de,Kutsal Yasa'n›n daha önemli yönleri olan adalet, merhametve sadakati ihmal edersiniz. Ondal›k vermeyi ihmal etme-den esas bunlar› yerine getirmeniz gerekirdi. (Matta, Bap23, 23)
‹ncil'de yer alan baflka bölümlerde de insanlar›n adil ol-
malar› gerekti¤i flu flekilde ifade edilmektedir:
D›fl görünüfle göre yarg›lamay›n, yarg›n›z adil olsun. (Yu-hanna, Bap 7, 24)Siz, efendiler uflaklar›n›za adalet ve eflitlikle davran›n...(Koloselilere Mektup, Bap 4, 1)
Tevrat'ta da güzel ahlakl› insan›n tarifi yap›l›rken önem-
le üzerinde durulan konulardan biri adil olmakt›r. Adil ve
do¤ru insan›n elini kötülüklerden çekti¤i, kimseye haks›zl›k
etmedi¤i, yoksullar› korudu¤u ifade edilir. Tevrat'ta adil ol-
may› öven aç›klamalardan baz›lar› flu flekildedir:
... Bunlar›n yerine adil bir yönetim için bilgelik istedin; iste-¤ini yerine getirece¤im... (1.Krallar, Bap 3, 11-12)
190
Gelin Birlik Olal›m
Rab flöyle diyor: "Adil ve do¤ru olan› koruyup yerine geti-rin..." (‹flaya, Bap 56, 1) Yoksullardan adaleti esirgemek, halk›m›n düflkünlerininhakk›n› elinden almak... Öksüzlerin mal›n› ya¤malamakiçin haks›z kararlar alanlar›n, adil olmayan yasalar ç›karan-lar›n vay haline! (‹flaya, Bap 10, 1-2)
‹ftira ve Sald›r›lardan ÇekinmemekElçiler tarih boyunca insanlar› do¤ru yola, Allah'›n dini-
ne davet etmifller, onlar› ayd›nlatan ve yol gösteren kifliler ol-
mufllard›r. Ancak her dönemde, hak dini anlatt›klar› toplum
içinde baz› çevreler Allah'›n elçilerine karfl› tav›r alm›fllard›r.
Onlar›n tebli¤ini kendi ak›llar›nca engellemek için pek çok
yönteme baflvurmufllard›r. Bu insanlar, Allah'›n, üstün ahlak›
ile tüm insanlara örnek ve yol gösterici olarak gönderdi¤i el-
çilere birçok iftira atarak onlar› engelleyebileceklerini sanm›fl-
lar, iftiralar›n›n ifle yaramad›¤›n› gördüklerinde ise peygam-
berleri yurtlar›ndan sürmeye, tutuklamaya ve hatta öldürme-
ye dahi yeltenmifllerdir.
Kuran-› Kerim'de geçmiflte yaflam›fl olan peygamberlerin
mücadeleleri ve karfl›laflt›klar› iftiralar detayl› olarak anlat›l-
maktad›r. Ayn› flekilde Peygamber Efendimiz Hz. Muham-
med (sav)'in de Mekkeli müflriklerle, münaf›klarla ve inkar
edenlerle olan mücadelesi Kuran'da bildirilmifltir. Tarih bo-
yunca bütün peygamberler ve iman edenlerin benzer iftira-
larla karfl›laflt›klar› Kuran'da bildirilen bir gerçektir. Bir di¤er
önemli gerçek de, iman edenlerin bu iftiralar ve sald›r›lar kar-
191
Harun Yahya
fl›s›nda hiçbir zaman y›lg›nl›¤a ve gevflekli¤e kap›lmamalar›,
mücadelelerine ayn› flevk ve azimle devam etmeleridir.
"Cinlenmifl" olmak (Hicr Suresi, 6), "delilik" (Kalem Su-
resi, 51), "yalan söylemek" ve "büyücülük" (Sad Suresi, 4) gi-
bi iftiralar Kuran'da yer alan ve peygamberlere at›lan iftira-
lardand›r. Bu ve benzeri iftiralar› inkarc›lar, üstün ahlak sahi-
bi Hz. Muhammed (sav)'e karfl› da kullanm›fllar ve Peygam-
berimizi "tutuklamak ya da öldürmek veya sürgün etmek
amac›yla" kendisine tuzak kurmufllard›r. (Enfal Suresi, 30)
192
Gelin Birlik Olal›m
Elçilerin yaflad›klar›n›n benzerlerini, onlarla birlikte olan
ve onlar›n yolunu izleyenlerin de yaflayacaklar› Kuran'da flöy-
le bildirilmifltir:
Yoksa sizden önce gelip-geçenlerin hali bafl›n›za gelme-den cennete girece¤inizi mi sand›n›z? Onlara öyle biryoksulluk, öyle dayan›lmaz bir zorluk çatt› ve öylesinesars›ld›lar ki, sonunda elçi, beraberindeki müminlerle;"Allah'›n yard›m› ne zaman?" diyordu. Dikkat edin. fiüp-hesiz Allah'›n yard›m› pek yak›nd›r. (Bakara Suresi, 214)
193
Harun Yahya
‹ncil'de ise Hz. ‹sa'n›n benzer flekilde, "cin çarpm›fll›k"la
(Yuhanna, 7/20, 8/48, 8/52), "delilik"le (Yuhanna, 10/20),
toplumu "yoldan sapt›rmak"la (Luka, 23/2), "atalar›n töresine
ayk›r› davranmak"la (Markos, 7/5) itham edildi¤i yer almak-
tad›r. Yine ‹ncil'in çeflitli bölümlerinde inanmayanlar›n Hz.
‹sa'yla alay etmeye yeltendikleri, kendisinin a¤›r hakaretlere
ve fiili sald›r›lara u¤rad›¤› genifl olarak tasvir edilmifltir.
Hiç flüphesiz inkar edenlerin bu çirkin iftiralar›, kendi
düflük ak›llar›n›n ve sapk›n inan›fllar›n›n gerçek d›fl› ürünleri-
dir. Allah tüm peygamberleri, insanl›¤a örnek olacak üstün
bir ak›l, feraset ve ahlakla yaratm›flt›r.
Sadece elçiler de¤il, onlarla birlikte olan inananlar da çe-
flitli iftira, hakaret ve sald›r›larla karfl›laflm›fllard›r. Ancak
bundan dolay›, ne gevflekli¤e kap›lm›fllar ne de umutsuzlu¤a
düflmüfllerdir. Bu gerçek Kuran'da Al-i ‹mran Suresi'nin 146.
ayetinde flu flekilde bildirilmektedir:
Nice peygamberle birlikte birçok Rabbani (bilgin)ler sa-vafla girdiler de, Allah yolunda kendilerine isabet eden(güçlük ve mihnet)den dolay› ne gevfleklik gösterdiler,ne boyun e¤diler. Allah, sabredenleri sever. (Al-i ‹mranSuresi, 146)
Elçiler, kendilerine inananlar› bu yönde bilgilendirmifl ve
müjdelemifllerdir. Peygamberimiz (sav)'le birlikte olan mü-
minlerin bafllar›na gelen zorluklar karfl›s›nda, "Bu, Allah'›n
ve Resulü'nün bize vadetti¤i fleydir; Allah ve Resulü do¤ru
söylemifltir." (Ahzab Suresi, 22) dedikleri Kuran'da bildiril-
mektedir. Ayr›ca Rabbimiz bu kararl›l›¤› ve üstün ahlak› gös-
terenlerin, imanlar›n› ve teslimiyetlerini art›rd›¤›n› da müjde-
lemifltir.
194
Gelin Birlik Olal›m
Peygamberlerin mücadeleleri ve çeflitli zorluklarla karfl›-
laflt›klar› Tevrat'ta da kapsaml› olarak yer almaktad›r. ‹ncil'de
ise inananlar›n zorluk ve s›k›nt›larla karfl›laflacaklar› ancak
samimi olarak iman edenler için bunun bir sevinç vesilesi ol-
du¤u anlat›lmaktad›r:
Ne mutlu do¤ruluk u¤runa zulüm görenlere!... Bana olanba¤l›l›¤›n›zdan ötürü insanlar size sövüp zulmettikleri, ya-lan yere size karfl› her türlü kötü sözü söyledikleri zamanne mutlu size! Sevinin, sevinçle coflun! Çünkü ödülünüzbüyüktür. Sizden önce yaflam›fl olan peygamberlere de böy-le zulmettiler. (Matta, Bap 5, 10-12)
Yine Matta'da, Hz. ‹sa'n›n ö¤rencilerini bafllar›na gelecek
zulümlere karfl› uyard›¤› (ve ayn› zamanda müjdeledi¤i) ya-
z›l›d›r:
Ama siz kendinize dikkat edin! ‹nsanlar sizi mahkemelereverecekler, havralarda dövecekler. Benden ötürü valilerinve krallar›n önüne ç›kar›lacak, böylece onlara tan›kl›k ede-ceksiniz.... Sizi tutuklay›p mahkemeye verdiklerinde, `Nesöyleyece¤iz?' diye önceden kayg›lanmay›n. O anda size neesinlenirse onu söyleyin. Çünkü konuflacak olan siz de¤il,
Kutsal Ruh olacak... Ama sonunakadar dayanan kurtulacakt›r.
(Luka, Bap 24, 12-15)
195
Harun Yahya
Korkmamak ve Hüzne Kap›lmamak Ki onlar (o peygamberler) Allah'›n risaletini tebli¤
edenler, O'ndan içleri titreyerek-korkanlar ve Allah'›nd›fl›nda hiç kimseden korkmayanlard›r. Hesap görücü
olarak Allah yeter. (Ahzab Suresi, 39)
Dediler ki: "Rabbimiz, gerçekten, onun bize karfl›'taflk›n bir tutum tak›nmas›ndan' ya da 'azg›n
davranmas›ndan' korkuyoruz." Dedi ki:"Korkmay›n, çünkü Ben sizinle birlikteyim;
iflitiyorum ve görüyorum."(Taha Suresi, 45-46)
Onlar, kendilerine insanlar: "Size karfl› insanlartopla(n)d›lar, art›k onlardan korkun" dedikleri halde
imanlar› artanlar ve: "Allah bize yeter, O ne güzelvekildir" diyenlerdir. Bundan dolay›, kendilerinehiçbir kötülük dokunmadan bir bolluk (fazl) ve
Allah'tan bir nimetle geri döndüler. Onlar, Allah'›nr›zas›na uydular. Allah, büyük fazl (ve ihsan) sahibidir.
‹flte bu fleytan, ancak kendi dostlar›n› korkutur.Siz onlardan korkmay›n, e¤er mü'minlerseniz,
Ben'den korkun.(Al-i ‹mran Suresi, 173-175)
‹ncilDo¤ruluk u¤runa ac› çekseniz bile, size ne mutlu! ‹nsan-lar›n korktuklar›ndan korkmay›n ve telafllanmay›n. (Pet-rus'un Birinci Mektubu, Bap 3,14)
196
Gelin Birlik Olal›m
TevratKuvvetli olun ve yürekli olun, korkmay›n ve onlar›n yüz-lerinden y›lmay›n, çünkü seninle beraber yürüyenAllah'›n Rab'dir, seni bofla ç›karmaz ve seni b›rakmaz.(Tesniye, Bap 31,6)Ve senin önünde yürüyen Rab'dir. O seninle olacak, senibofla ç›karmaz ve seni b›rakmaz, korkma ve y›lg›nl›¤adüflme. (Tesniye, Bap 31,8)Güçlü ve yürekli olun! Asur Kral›'ndan ve yan›ndaki bü-yük ordudan korkmay›n, y›lmay›n. Çünkü bizimle olanonunla olandan daha üstündür. (II. Tarihler, Bap 32, 7)
Karanl›klarda Kötülük Tasarlayanlar"Tamam-kabul" derler. Ama yan›ndan ç›kt›klar›zaman, onlardan bir grup, karanl›klarda senin
söyledi¤inin tersini kurarlar. Allah, karanl›klardakurduklar›n› yaz›yor. Sen de onlardan yüz çevir ve
Allah'a tevekkül et. Vekil olarak Allah yeter.(Nisa Suresi, 81)
TevratTasar›lar›n› Rab'den gizlemeye u¤raflanlar›n vay haline!Karanl›kta ifl gören bu adamlar, "Bizi kim görecek, kimtan›yacak?" diye düflünürler. (‹flaya, Bap 29, 15)
197
Harun Yahya
Atalar›n Bat›l Töresine-Dinine UymamakAllah Kuran'da baz› insanlar›n, içinde bulunduklar› top-
lumda kökleflen bat›l inançlar›, sözde din ad›na ortaya koyulan
baz› çarp›k anlay›fllar›, al›flkanl›k haline gelmifl birtak›m uygu-
lamalar› bahane ederek peygamberlerin getirdi¤i hak dine kar-
fl› ç›kt›klar›n› bildirmifltir. Kuran'da "atalar›n dini" olarak bildi-
rilen bu sapk›n inan›fl ve uygulamalar, ‹ncil ve Tevrat'ta ise
"atalar›n töresi" tan›mlamas›yla yer almaktad›r. Oysa Allah Ka-
t›nda hak olan din, elçiler taraf›ndan tebli¤ edilen dindir. ‹na-
nanlar, bat›l inan›fllardan ve geleneklerinden de¤il Allah'›n Ki-
tab›'ndan ve Peygamberin sünnetinden sorumlu tutulacaklar-
d›r. Körü körüne atalar›ndan ö¤rendikleri bat›l anlay›fllar› uy-
gulayan ve bu çarp›k inan›fllar› nedeniyle hak dinden yüzçevi-
ren insanlar›n durumlar› Kuran'da flu flekilde bildirilmifltir:
Onlara, "Allah'›n indirdiklerine uyun" denildi¤inde,derler ki; "Hay›r, biz atalar›m›z› üzerinde buldu¤umuzfleye uyar›z." fiayet fleytan, onlar› ç›lg›nca yanan ateflinazab›na ça¤›rm›flsa da m› (buna uyacaklar)? (LokmanSuresi, 21)
Onlara, "Allah'›n indirdi¤ine ve elçiye gelin" denildi-¤inde, "Atalar›m›z› üzerinde buldu¤umuz fley bize ye-ter" derler. (Peki,) Ya atalar› bir fley bilmiyor ve hidayeteermiyor idilerse? (Maide Suresi, 104)
Tevrat'ta da insanlar›n kendilerine hak din anlat›lm›fl ol-
mas›na ra¤men atalar›ndan ö¤rendikleri sapk›n geleneklere
yöneldikleri ve bunun büyük bir kötülük oldu¤u anlat›lmak-
tad›r. Peygamberlere itaat etmek istemeyen insanlar›n bat›l
198
Gelin Birlik Olal›m
inan›fllar›na dönüfllerini ve bundan dolay› alacaklar› karfl›l›-
¤›n nas›l olaca¤›n› anlatan aç›klamalardan bir tanesi flu flekil-
dedir:
Sözlerimi dinlemek istemeyen atalar›n›n fesatlar›na döndü-ler ve baflka ilahlara kulluk etmek için onlar›n ard›nca gitti-ler... ‹flte onlara bir kötülük getirece¤im ki içinden ç›kama-yacaklar... (Yeremya, Bap 11, 10-11)
‹ncil'de Hz. ‹sa'n›n ve kendisine tabi olanlar›n, o dönem-
deki sözde din bilginleri (Ferisiler ve Sadukiler) taraf›ndan,
"atalar›n›n töresinden" ayr›lmakla itham edildikleri anlat›l-
maktad›r. Oysa do¤ru olan, bu insanlar›n ›srarla savundukla-
r› bat›l gelenekleri de¤il, Hz. ‹sa'n›n getirmifl oldu¤u din ahla-
k›na uymakt›r. Samimi olarak iman edenlerin Hz. ‹sa'n›n ge-
tirdi¤i dine uymalar› ve kendisine itaat etmeleri gerekti¤i ise
aç›kt›r.
Matta ‹ncili'nde Hz. ‹sa'n›n tebli¤ etti¤i dine uymamakta
direnenlerin, Hz. ‹sa'n›n ö¤rencilerini, atalar›n›n törelerinden
uzaklaflt›klar› için k›nad›klar› flu flekilde ifade edilmektedir:
Bunun üzerine, Yeruflalem'den Ferisiler ve dinsel yorumcu-lar ‹sa'ya gelip, "Ö¤rencilerin neden atalar›n töresini çi¤ni-yor?" dediler... (Matta, Bap 15, 1-2)
Markos ‹ncili'nde ise, Hz. ‹sa'n›n ö¤rencilerini atalar›n›n
törelerine uymad›klar› için k›namaya kalk›flanlara flöyle ce-
vap verilmektedir:Ferisiler'le dinsel yorumcular ‹sa'ya sordular: "Ö¤rencilerinneden atalar›n töresine ayk›r› davran›yor?"... Siz Allah'›nemrini b›rak›p insanlar›n töresini tutuyorsunuz. Ve onlarade ki: ‹nsanlar›n töresine uymak için Allah'›n emrini redde-diyorsunuz. (Markos, Bap 7, 5-9)
199
Harun Yahya
Gösterifl ve ‹kiyüzlülükten Kaç›nmak‹nananlar›n ortak ahlak özelliklerinden biri de samimiyet-
tir. Mümin, Allah'›n herfleyden haberdar oldu¤unu, ahirette
tüm düflüncelerinin, konuflmalar›n›n ve davran›fllar›n›n hesa-
b›n› verece¤ini bilir. Bu nedenle yaflam› boyunca yaln›zca
Allah'›n r›zas›n› elde etmek için çal›fl›r. ‹çtenlikle hareket eder,
samimiyetsizlikten kaç›n›r. Yapt›klar›n›n karfl›l›¤›n› Allah'tan
bekledi¤i için ufak hesaplar peflinde olmaz; insanlar›n sevgi ve
ilgisini kazanmaya yönelik samimiyetsiz tav›rlar içine girmez.
Konuyla ilgili olarak, Kuran'da, peygamberlerin ihlasl›
tav›rlar› müminlere örnek olarak gösterilmifltir. Allah'›n, "Ta-
¤ut'a kulluk etmekten kaç›nan ve Allah'a içten yönelenler
ise; onlar için bir müjde vard›r." (Zümer Suresi, 17) ayetinde
bildirildi¤i gibi samimi kullar için müjde vard›r. ‹badetlerini
gösterifl amac›yla yapanlar hakk›ndaki baz› ayetler flöyledir:
Ey iman edenler, Allah'a ve ahiret gününe inanmay›p,insanlara karfl› gösterifl olsun diye mal›n› infak eden gi-bi minnet ve eziyet ederek sadakalar›n›z› geçersiz k›l-may›n. Böylesinin durumu, üzerinde toprak bulunan birkayan›n durumuna benzer; üzerine sa¤nak bir ya¤murdüfltü mü, onu ç›r›lç›plak b›rak›verir. Onlar kazand›kla-r›ndan hiçbir fleye güç yetiremez (elde edemez)ler.Allah, kâfirler toplulu¤una hidayet vermez. (Bakara Su-resi, 264)
‹flte (flu) namaz k›lanlar›n vay haline, ki onlar, namazla-r›nda yan›lg›dad›rlar, Onlar gösterifl yapmaktad›rlar...(Maun Suresi, 4-6)
200
Gelin Birlik Olal›m
‹ncil'de inananlara "do¤rulu¤unuzu insanlar›n gözü
önünde gösterifl amac›yla uygulamaktan sak›n›n" (Matta, Bap
6, 1) diye ö¤üt verilmifl, "ifllerinin tümünü insanlara gösterifl
için yapan" (Matta, Bap 23, 5) sözde din bilginleri ile Ferisiler
k›nanm›flt›r. Onlar›n ikiyüzlülü¤ü, d›fltan parlak görünen
ama içleri her türlü i¤rençlikle dolu badanal› mezarlara ben-
zetilerek tasvir edilmifltir:
Siz badanal› kabirlere benzersiniz ki, d›fltan güzel görünür-ler, fakat içten ölü kemikleri ve her türlü murdarl›kla dolu-durlar. Siz de böylece insanlara d›fltan salih görünürsünüz,fakat içten ikiyüzlülük ve fesatla dolusunuz. (Matta, Bap23, 27-28)
Tevrat'›n çeflitli bölümlerinde de ibadetlerini gösterifl için
yapanlar k›nanm›fl, söyledikleriyle insanlar› hoflnut etmeye
çal›flan ancak anlatt›klar› ahlak› gere¤i gibi yaflamaktan kaç›-
nan insanlar›n kötü bir yol üzerinde olduklar› bildirilmifltir.
Tav›r ve sözleri ile Allah'a yak›n gibi görünmeye çal›flan an-
cak kalben Allah'› gere¤i gibi takdir edemeyen insanlar›n du-
rumu flu flekilde tarif edilmifltir:
... A¤›zlar›nda Sen yak›ns›n, fakat gönüllerinden uzaks›n.(Yeremya, Bap 12, 2)
201
Harun Yahya
Din Ahlak›nda Sevginin ÖnemiKat›m›zdan ona bir sevgi duyarl›l›¤› ve temizlik
(de verdik). O, çok takva sahibi biriydi.(Meryem Suresi, 13)
‹man edenler ve salih amellerde bulunanlar ise,Rahman (olan Allah), onlar için bir sevgi k›lacakt›r.
(Meryem Suresi, 96)
TevratSevgiyi, sadakati hiç yan›ndan ay›rma, ba¤la onlar› boy-nuna, yaz yüre¤inin levhas›na. Böylece Tanr›'n›n ve in-sanlar›n gözünde be¤eni ve sayg›nl›k kazanacaks›n. (Sü-leyman Meselleri, Bap 3, 3-4)Nefret çekiflmeyi azd›r›r, sevgi her suçu ba¤›fllar. (Süley-man Meselleri, Bap 10, 12)
‹ncilSize flu buyru¤u veriyorum: "Birbirinizi sevin!" (Yuhanna,Bap 15, 17)Sevgi, Tanr›'n›n buyruklar›na uygun yaflamam›z demek-tir. Bafllang›çtan beri iflitti¤iniz gibi, O'nun buyru¤u sevgi
yolunda yürümenizdir.(Yuhanna'n›n II. Mek-tubu, 6)
202
Gelin Birlik Olal›m
Allah Kendisi'ne Yak›nlaflmak ‹steyeneYol Gösterir
Kullar›m Beni sana soracak olursa, muhakkak ki Ben(onlara) pek yak›n›m. Bana dua etti¤i zaman dua edeninduas›na cevap veririm. Öyleyse, onlar da Benim ça¤r›macevap versinler ve Bana iman etsinler. Umulur ki irflad
(do¤ru yolu bulmufl) olurlar. (Bakara Suresi, 186)
Ey iman edenler, Allah'tan korkup-sak›n›n ve (sizi) O'na(yaklaflt›racak) vesile aray›n; O'nun yolunda cihad edin,
umulur ki kurtulufla erersiniz. (Maide Suresi, 35)
TevratBeni sevenleri Ben de severim, gayretle arayan Beni bu-lur. (Süleyman Meselleri, Bap 8, 17)
‹ncilDileyin, size verilecek; aray›n, bulacaks›n›z; kap›y› çal›n,size aç›lacakt›r. (Matta, Bap 7, 7)Tanr›'ya yaklafl›n, O da size yaklaflacakt›r... (Yakup'unMektubu, Bap 4, 8)
Güzel Söz SöylemekGörmedin mi ki, Allah nas›l bir örnek vermifltir: Güzelbir söz, güzel bir a¤aç gibidir ki, onun kökü sabit, dal›
203
Harun Yahya
ise göktedir. Rabbinin izniyle her zaman yemiflini verir.Allah insanlar için örnekler verir, umulur ki onlar ö¤üt
al›r düflünürler. (‹brahim Suresi, 24-25)
TevratSab›rla bir hükümdar bile ikna edilir, tatl› dil en güçlü di-renci k›rar. (Süleyman Meselleri, Bap 25, 15)Bilge yüreklilere ak›ll› denir, tatl› söz ikna gücünü art›r›r.(Süleyman Meselleri, Bap 16, 21)
‹ncil A¤z›n›zdan hiç kötü söz ç›kmas›n. ‹flitenler yararlans›ndiye, ihtiyaca göre, baflkalar›n›n geliflmesine yarayacakolan› söyleyin. (Efosuslulara Mektup, Bap 4, 29)Sözünüz tuzla terbiye edilmifl gibi her zaman lütufla do-lu olsun. Böylece herkese nas›l karfl›l›k vermek gerekti¤i-ni bileceksiniz. (Koloselilere Mektup, Bap 4, 6)
Verilen Ö¤ütleri DinlemekAndolsun, Biz ö¤üt al›p-düflünsünler diye, sözü birbiri
ard›nca dizip-indirdik. (Kasas Suresi, 51)
Yoksa o, gece saatinde kalk›p da secde ederek ve k›yamadurarak gönülden itaat (ibadet) eden, ahiretten sak›nanve Rabbinin rahmetini umud eden (gibi) midir? De ki:
"Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu? fiüphesiz,temiz ak›l sahipleri ö¤üt al›p-düflünürler."
(Zümer Suresi, 9)
204
Gelin Birlik Olal›m
TevratUyar›lar› zihnine iflle, bilgi dolu sözlere kulak ver. (Süley-man Meselleri, Bap 23, 12)
‹ncil Önderlerinizin sözünü dinleyin, onlara ba¤l› kal›n... (‹bra-nililere Mektup, Bap 13, 17)Tanr› sözünü yaln›z duymakla kalmay›n, sözün uygulay›c›-
lar› da olun. Yoksa kendinizi aldatm›fl olursunuz.(Yakup'un Mektubu, Bap 1, 22)
205
Harun Yahya
‹yilik Anlay›fl›‹nsanlar genellikle iyili¤in anlam› hakk›nda farkl› gö-
rüfllere sahiptirler. ‹yili¤i, kimi bir fakire cüzi miktarda para
vermek, baz›s› yafll› bir insan›n yolda karfl›dan karfl›ya geç-
mesine yard›mc› olmak, kimi yalan söylememek fleklinde
düflünür. Elbette bunlar iyi ve güzel davran›fllard›r; ancak
iyili¤in ne demek oldu¤unu tan›mlamak için yeterli de¤il-
dirler. Allah gerçek iyili¤in ne oldu¤unu Kuran'da kullar›na
bildirmifltir:
Yüzlerinizi do¤uya ve bat›ya çevirmeniz iyilik de¤il-dir. Ama iyilik, Allah'a, ahiret gününe, meleklere, Ki-taba ve peygamberlere iman eden; mala olan sevgisinera¤men, onu yak›nlara, yetimlere, yoksullara, yoldakalm›fla, isteyip-dilenene ve kölelere (özgürlükleriiçin) veren; namaz› dosdo¤ru k›lan, zekat› veren veahidlefltiklerinde ahidlerine vefa gösterenler ile zorda,hastal›kta ve savafl›n k›z›flt›¤› zamanlarda sabreden-ler(in tutum ve davran›fllar›d›r). ‹flte bunlar, do¤ruolanlard›r ve müttaki olanlar da bunlard›r. (Bakara Su-resi, 177)
Ve onlar-Rablerinin yüzünü (hoflnutlu¤unu) isteyereksabrederler, namaz› dosdo¤ru k›larlar, kendilerine r›-z›k olarak verdiklerimizden gizli ve aç›k infak ederlerve kötülü¤ü iyilikle savarlar. ‹flte onlar, bu yurdun(dünyan›n güzel) sonucu (ahiret mutlulu¤u) onlar için-dir. (Rad Suresi, 22)
‹nananlar, haks›zl›ktan sak›nan, haks›z kazanca asla
206
Gelin Birlik Olal›m
yanaflmayan, dürüstlükten hiçbir koflulda taviz vermeyen,
yoksullar› koruyan, insanlara karfl› nazik ve sayg›l› olan, mer-
hametli ve yumuflak huylu davranan iyi insanlard›r. ‹yilik ya-
par, insanlar› da iyili¤e davet ederler. Tevrat'ta inananlar›n
iyilik anlay›fl›n› tarif eden pasajlardan baz›lar› flu flekildedir:
Ama do¤ru yolda yürüyüp do¤ru dürüst konuflan, zorba-l›kla edinilen kazanc› reddeden, elini rüflvetten uzak tu-tan... (‹flaya, Bap 33, 15)Diyelim ki, adil ve do¤ru olan› yapan do¤ru bir adam var.Da¤larda putlara sunulan kurbandan yemez, ‹srail halk›n›nputlar›na bel ba¤lamaz... Kimseye haks›zl›k etmez, rehinolarak ald›¤›n› geri verir, soygunculuk etmez, aç olana ek-me¤ini verir, ç›pla¤› giydirir. Faizle para vermez, afl›r› kargütmez. Elini kötülükten çeker, iki kifli aras›nda do¤ruluk-la yarg›lar. Kurallar›m› izler, ilkelerimi özenle uygular. ‹flteböyle biri do¤ru kiflidir... (Hezekiel, Bap 18, 5-9)
‹ncil'de insanlar›n ancak iman edip iyilik yapt›klar› tak-
dirde dünyada ve ahirette güzellik kazanabilecekleri bildiril-
mektedir. ‹ncil'de bildirilen iyilik anlay›fl›n› tarif eden aç›kla-
malardan biri flu flekildedir:
Yaln›z bir tek iyi vard›r. E¤er yaflama kavuflmak istersen,buyruklar› tut. Delikanl›, "Hangilerini?" diye sordu. ‹sa onuflöyle yan›tlad›: "Adam öldürmeyeceksin, zina etmeyecek-sin, çalmayacaks›n, yalan yere tan›kl›k etmeyeceksin, baba-na ve annene sayg› göstereceksin, insan kardeflini kendingibi seveceksin." Delikanl›, "Bunlar›n tümünü tuttum" dedi,"Daha ne yapmam gerekir?" ‹sa, "E¤er eksiksiz olmak isti-yorsan, git var›n› yo¤unu sat, yoksullara da¤›t" diye yan›t-lad›, "... Sonra da ard›m s›ra gel!" (Matta, Bap 19, 17-21)
207
Harun Yahya
208
209
‹ncil'de yer alan bir
baflka aç›klamada ise
iyilik yaparken göz
önünde bulundurulma-
s› gereken ölçü flöyle
vurgulanm›flt›r:
Sizden bir fley dile-yen herkese verin,mal›n›z› alandanonu geri istemeyin.‹nsanlar›n size nas›ldavranmas›n› isti-yorsan›z, siz de on-lara öyle davran›n.E¤er yaln›z sizi se-venleri severseniz,bu size ne övgü ka-zand›r›r? Günah-kârlar bile kendileri-ni sevenleri sever.Yaln›z size iyilik ya-panlara iyilik yapar-san›z, bu size ne öv-gü kazand›r›r? Gü-nahkarlar bile böyleyapar." (Luka, Bap6, 30-33)
Kötülü¤ü ‹yilikle Uzaklaflt›rmak ‹flte onlar; sabretmeleri dolay›s›yla ecirleri iki defa
verilir ve onlar kötülü¤ü iyilikle uzaklaflt›r›pkendilerine r›z›k olarak verdiklerimizden infak ederler.
(Kasas Suresi, 54)
‹yilikle kötülük eflit olmaz. Sen, en güzel olan birtarzda (kötülü¤ü) uzaklaflt›r; o zaman, (görürsün ki)seninle onun aras›nda düflmanl›k bulunan kimse,
sanki s›cak bir dost(un) oluvermifltir.(Fussilet Suresi, 34)
‹ncilKötülü¤e kötülükle, sövgüye sövgüyle de¤il, tersine kutsa-mayla karfl›l›k verin. Çünkü kutsanmay› miras almak üzereça¤r›ld›n›z. (Petrus'un Birinci Mektubu Bap 3, 9)Ama beni dinleyen sizlere flunu söylüyorum: Düflmanlar›-n›z› sevin, sizden nefret edenlere iyilik yap›n, size lanetedenler için iyilik dileyin, size hakaret edenler için duaedin. Bir yana¤›n›za tokat atana öbür yana¤›n›z› da çevirin.Aban›z› alandan mintan›n›z› da esirgemeyin. (Luka, Bap 6,27-29)
TevratDüflman›n ac›km›flsa doyur, susam›flsa su ver. Bunu yap-makla onu utanca bo¤ars›n ve Rab seni ödüllendirir. (Süley-man Meselleri, Bap 25, 21-22)
210
Gelin Birlik Olal›m
211
Kötü Ahlak Özelliklerifiunlar›n hiçbirine itaat etme: Yemin edip duran,
afla¤›l›k, alabildi¤ine ay›play›p kötüleyen,söz getirip götüren (gizlilik içinde söz ve haber tafl›yan),
hayr› engelleyip sürdüren, sald›rgan,olabildi¤ince günahkar, zorba-sayg›s›z,
sonra da kula¤› kesik. Mal (servet) ve çocuklar sahibioldu diye, kendisine ayetlerimiz okundu¤u zaman:
"(Bunlar) Eskilerin uydurma masallar›d›r" diyen.(Kalem Suresi, 10-15)
Sonra onlar›n arkas›ndan öyle nesiller türedi ki,namaz (k›lma duyarl›l›¤›n)› kaybettiler ve flehvetlerine
kap›l›p-uydular. Böylece bunlar azg›nl›klar›n›n cezas›ylakarfl›laflacaklard›r. (Meryem Suresi, 59)
‹ncilHer türlü haks›zl›k, kötülük, açgözlülük ve kinle doldu-lar. K›skançl›k, öldürme h›rs›, çekiflme, hile ve kötü niyet-le doludurlar. Dedikoducu, yerici... küstah, kibirli, övün-gen, kötülük üreten, ana baba sözü dinlemeyen, anlay›fl-s›z, sözünde durmaz, sevgiden yoksun ve ac›mas›z insan-lard›r. (Pavlus'un Romal›lara Mektubu Bap 1, 29-31)
TevratVe atalar› gibi inatç› ve asi, yüre¤ini pekifltirmemifl ve ru-hu Allah'a sadakatsiz bir nesil olmas›nlar. (Mezmurlar,Bap 78, 8)
212
Gelin Birlik Olal›m
Fakat bu adam, zorbal›k eden, kan döken ve bunlardanbirini iflleyip o vazifelerden hiçbirini yapmayan, ancakda¤lar›n üzerinde yiyen ve komflusunun kar›s›n› murdareden, düflküne ve yoksula haks›zl›k eden, soygunculukeden, rehini geri vermeyen ve gözlerini putlara kald›ran,mekruh fleyi yapan. (Hezikiel, Bap 18, 10-12)Hilekarlar›n düflüncelerini bozar, ve düzenlerini elleri ya-pamaz. Hikmetlileri kendi hilelerinde yakalar; Ve e¤rile-rin ö¤üdü hemen y›k›l›r. (Eyüb, Bap 5, 12,13)Yalan haber tafl›mayacaks›n›z. Haks›z yere ta-n›kl›k ederek kötü kifliye yan ç›kmayacaks›-n›z. Kötülük yapan kalabal›¤› izlemeyeceksi-niz. Bir davada ço¤unluktan yana konuflarakadaleti sapt›rmayacaks›n›z... Duruflmada yok-sula karfl› adaleti sapt›rmayacaks›n›z. Yalan-dan uzak duracak, suçsuz ve do¤ru kifliyi öl-dürmeyeceksiniz. Çünkü Benkötü kifliyi aklamam. Rüfl-vet almayacaks›n›z. Çün-kü rüflvet görenikör eder, hakl›y›haks›z ç›kar›r.(Ç›k›fl, Bap23, 1-8)
213
Harun Yahya
Ba¤›fllay›c› Olmak‹nsan, yan›lmaya ve hata yapmaya aç›k bir varl›kt›r. Ya-
flam› boyunca pek çok kez hata yapar; ayn› zamanda pek çok
defa çevresindeki insanlar›n kendisini ilgilendiren hatal› dav-
ran›fllar›yla karfl›lafl›r. Cahiliye ahlak›n› yaflayan insanlar›n
büyük k›sm› hatalara karfl› tahammülsüzdür, hata yapan kifli-
ye karfl› sab›r gösteremezler. Özellikle de yap›lan hatadan za-
rar görmeleri söz konusu ise, hatay› yapan kifliye karfl› ac›ma-
s›zca davranabilirler. Din ahlak› ise ba¤›fllay›c› ve hoflgörülü
olmay› gerektirir. ‹man edenler, aciz birer kul olduklar›n›n bi-
lincindedirler. Karfl›lar›ndaki insan›n yapt›¤› hatan›n bir ben-
zerini kendilerinin de yapabilece¤ini bilerek davran›rlar. ‹n-
sanlara güzel söz söyler, affedici olurlar. Ba¤›fllay›c› olman›n
Rabbimiz Kat›nda övülen bir ahlak oldu¤u Kuran'da flu flekil-
de bildirilmektedir:
Güzel bir söz ve ba¤›fllama, peflinden eziyet gelen bir sa-dakadan daha hay›rl›d›r. Allah hiçbir fleye ihtiyac› olma-yand›r, yumuflak davranand›r. (Bakara Suresi, 263)
Bir hayr› aç›klar ya da gizli tutarsan›z veya bir kötülü¤üba¤›fllarsan›z, flüphesiz Allah, affedicidir, güç yetirendir.(Nisa Suresi, 149)
Sen af yolunu benimse, uygun olan› emret ve cahiller-den yüz çevir. (Araf Suresi, 199)
Kuran'da, Allah'›n kendisini ba¤›fllamas›n› isteyen kifli-
nin affedici ve hoflgörülü olmas› gerekti¤i bildirilmifltir.
214
Gelin Birlik Olal›m
Sizden, faziletli ve varl›kl› olanlar, yak›nlara, yoksullarave Allah yolunda hicret edenlere vermekte eksiltme yap-mas›nlar, affetsinler ve hoflgörsünler. Allah'›n sizi ba¤›fl-lamas›n› sevmez misiniz? Allah, ba¤›fllayand›r, esirge-yendir. (Nur Suresi, 22)
Tevrat'ta da iman eden kiflinin mutlaka sab›rl› ve hoflgö-
rülü olmas› gerekti¤i bildirilmifltir. Bir hatayla karfl›laflt›¤›nda
"onu diline dolamamak", insanlara karfl› öfke duyup intikam
almaya kalk›flmamak inananlara ö¤ütlenmifltir. Konuyla ilgi-
li baz› Tevrat pasajlar› flu flekildedir:
Sa¤duyulu kifli sab›rl›d›r, kusurlar› hofl görmesi ona onurkazand›r›r. (Süleyman Meselleri, Bap 19, 11)Sevgi isteyen kifli suçlar› ba¤›fllar, olay› diline dolayansacan dostlar› ay›r›r. (Süleyman Meselleri, Bap 17, 9)"Bana yapt›¤›n› ben de ona yapaca¤›m, ödetece¤im banayapt›¤›n›" deme. (Süleyman Meselleri, Bap 24, 29)
‹ncil'de, kiflinin karfl›s›ndakini ba¤›fllamas› durumunda
kendisinin de ba¤›fllanaca¤› (Luka, Bap 6, 37) ifade edilmifl;
inananlara, "bize karfl› suç iflleyenlerin suçunu ba¤›fllad›¤›m›z
gibi Sen de bizleri ba¤›flla!" (Matta, Bap 6, 12) fleklinde Allah'a
dua etmeleri tavsiye edilmifltir. ‹nananlar›n insanlara karfl›
hoflgörülü ve ba¤›fllay›c› davranmalar› gerekti¤i bir baflka ‹n-
cil aç›klamas›nda ise flöyle bildirilmifltir:
... Yürekten sevecenli¤i, iyili¤i, alçakgönüllülü¤ü, sab›r veyumuflakl›¤› giyinin. Birbirinize hoflgörülü davran›n. E¤erbirinizin ötekinden bir flikayeti varsa, Rabbin sizi ba¤›fllad›-¤› gibi, siz de birbirinizi ba¤›fllay›n. (Pavlus'un KoloselilereMektubu, Bap 3,12-13)
215
Harun Yahya
Cimrilikten Kaç›nmakCimrilik Kuran'da yerilen kötü ahlak özelliklerindendir.
Mal›n ve mülkün as›l sahibinin Allah oldu¤u gerçe¤ini kavra-
yamayan insanlar, sahip olduklar› imkanlara tutkuyla ba¤la-
n›r ve bunlar›n sonsuza kadar kendilerinde kalaca¤›n› san›r-
lar. Ya da sahip olduklar› zenginlik nedeniyle hiçbir zarara
u¤ramayacaklar›n›, maddi imkanlar›n›n kendilerini koruya-
ca¤›n› zannederler. Oysa mal varl›¤›na ve zenginli¤ine gü-
venmek çok büyük bir yan›lg›d›r. Çünkü insan›n sahip oldu-
¤u herfleyin gerçek sahibi Yüce Allah't›r. Allah diledi¤i kifliyi
zengin diledi¤i kifliyi fakir k›lar. Zengin olan insan›n sahip ol-
du¤u imkanlar nedeniyle kibire kap›lmas›, fakir olan kimse-
nin de bu nedenle umutsuzlu¤a düflmesi Kuran'da yasaklan-
m›fl tav›rlard›r. ‹man edenler Rabbimiz'in verdi¤i nimetler
karfl›s›nda O'na gönülden flükreder ve kendilerine verilen ni-
metleri yine Allah yolunda en güzel flekilde de¤erlendirirler.
‹mkan› olmayanlar da bu durumun muhakkak bir hayr› ve
hikmeti oldu¤unu bilerek güzellikle sabrederler.
Cahiliye ahlak›n› yaflayan insanlar›n bir k›sm› ise olduk-
ça cimridirler. Mallar› ile övünür, ihtiyac› olanlara yard›mda
bulunmaktan fliddetle kaç›n›rlar. Kuflkusuz bu ak›lc› olmayan
bir davran›flt›r. Unutmamak gerekir ki Allah, her türlü eksik-
likten münezzehtir; hiçbir fleye ihtiyac› olmayand›r. ‹nfak
ederek ecir kazanmaya muhtaç olan ise insand›r. Cimrilik
eden kiflinin bu tavr› kendi aleyhine olacakt›r. Bu gerçek bir
ayette flöyle bildirilir:
‹flte sizler böylesiniz; Allah yolunda infak etmeye ça¤r›-
216
Gelin Birlik Olal›m
l›yorsunuz; buna ra¤men baz›lar›n›z cimrilik ediyor.Kim cimrilik ederse, art›k o, ancak kendi nefsine cimri-lik eder. Allah ise, Ganiy (hiçbir fleye ihtiyac› olma-yan)d›r; fakir olan sizlersiniz. E¤er siz yüz çevirecekolursan›z, sizden baflka bir kavmi getirip-de¤ifltirir. Son-ra onlar, sizin benzeriniz de olmazlar. (Muhammed Su-resi, 38)
Mal›n, mülkün ve zenginli¤in kendisini ebedi k›laca¤›n›
sanan insan büyük bir hata yapmaktad›r. Bunlar›n Allah Ka-
t›nda hiçbir de¤erinin olmad›¤› baz› Kuran ayetlerinde flöyle
anlat›l›r:
Biz hangi ülkeye bir uyar›c› gönderdiysek, mutlaka ora-n›n 'refah içinde fl›maran önde gelenleri': "Gerçektenbiz, sizin kendisiyle gönderildi¤iniz fleyi tan›m›yoruz"demifllerdir. Ve: "Biz mallar ve evlatlar bak›m›ndan da-ha ço¤unluktay›z ve bir azaba u¤rat›lacak da de¤iliz" dedemifllerdir. De ki: "fiüphesiz benim Rabbim r›zk› dile-di¤ine geniflletir-yayar ve k›sar da. Ancak insanlar›n ço-¤u bilmiyorlar." Bizim Kat›m›zda sizi (Bize) yaklaflt›ra-cak olan ne mallar›n›z, ne de evlatlar›n›zd›r; ancak imanedip salih amellerde bulunanlar baflka. ‹flte onlar; onlariçin yapt›klar›na karfl›l›k olmak üzere kat kat mükafatvard›r ve onlar yüksek köflklerinde güven içindedirler.(Sebe Suresi, 34-37)
Tevrat'›n ‹flaya bölümünde yer alan, "Evlerine ev, tarlala-
r›na tarla katanlar›n vay haline! Oturacak yer kalmad›, ülke-
de bir tek siz oturuyorsunuz." (‹flaya, Bap 5, 8) ifadesiyle bil-
dirildi¤i gibi, mal y›¤›p biriktirmek ve bu konuda h›rsa kap›l-
mak Yahudilik'te de k›nanan kötü bir ahlak özelli¤idir.
217
Harun Yahya
‹ncil'de bu konuya dikkat çekil-
mifl, kimi zaman zenginli¤in insanlar›
din ahlak›n› yaflamaktan engelleyebi-
lece¤i ifade edilmifltir. (Matta, Bap 19,
23) ‹nsanlar›n "hem Allah'a hem de
zenginlik ilah›na" (Allah'› tenzih ede-
riz) kulluk edemeyecekleri bildirilmifl-
tir. (Luka, Bap 16, 13) Mal›n› y›¤›p bi-
riktirerek kendini güvence alt›na ald›-
¤›n› zanneden ak›ls›z bir zenginin k›s-
sas› da ‹ncil'de flöyle anlat›lm›flt›r:
Varl›kl› bir adam›n tarlalar› bolürün verdi. Adam içinden, "Ne ya-paca¤›m ben?" diyordu, "Çünküürünlerimi koyacak yerim yok!"Sonra, "Ne yapaca¤›m› biliyorum"dedi, "Ambarlar›m› y›k›p daha bü-yüklerini kuraca¤›m. Bu¤day›m›ntümünü ve baflka herfleyimi de ora-ya koyaca¤›m. Can›ma da diyece-¤im ki, ey can, y›llarca yetecek ka-dar bol mal›n var. Rahat›na bak. Ye,iç, mutlu ol!" Ama Tanr› ona, "Eyak›ls›z adam, can›n bu gece sendenisteniyor" dedi. "Biriktirdiklerin ki-min olacak?" Kendi yarar›na mal bi-riktiren ama Tanr› önünde zenginolmayan insan›n durumu budur.(Luka, Bap 12, 16-21)
218
Gelin Birlik Olal›m
219
‹nfak Etmek Ey iman edenler, kazand›klar›n›z›n iyi olan›ndan ve
sizin için yerden bitirdiklerimizden infak edin.Kendinizin göz yummadan alamayaca¤›n›z baya¤›fleyleri vermeye kalk›flmay›n ve bilin ki, flüphesiz
Allah, hiçbir fleye ihtiyac› olmayand›r, övülmeye lay›koland›r. fieytan, sizi fakirlikle korkutuyor ve size çirkin
hayas›zl›¤› emrediyor. Allah ise, size Kendisi'ndenba¤›fllama ve bol ihsan (fazl) vadediyor. Allah (rahmetiyle)
genifl oland›r, bilendir. (Bakara Suresi, 267-268)
Sevdi¤iniz fleylerden infak edinceye kadar asla iyili¤eeremezsiniz. Her ne infak ederseniz, flüphesiz Allah
onu bilir. (Al-i ‹mran Suresi, 92)
Onlar ki, mallar›n› gece, gündüz; gizli ve aç›k infakederler. Art›k bunlar›n ecirleri Rableri Kat›ndad›r,
onlara korku yoktur ve onlar mahzun olmayacaklard›r.(Bakara Suresi, 274)
Yaln›zca Allah'›n r›zas›n› istemek ve kendilerindeolan› köklefltirip- güçlendirmek için mallar›n› infak
edenlerin örne¤i, yüksekçe bir tepede bulunan, sa¤nakya¤mur ald›¤›nda ürünlerini iki kat veren bir bahçeninörne¤ine benzer ki ona sa¤nak ya¤mur isabet etmese de
bir çisintisi (vard›r). Allah, yapt›klar›n›z› görendir.(Bakara Suresi, 265)
‹ncil ‹sa tap›na¤›n para kutusu karfl›s›nda oturup toplulu¤un
220
Gelin Birlik Olal›m
kutuya para at›fl›n› gözledi. Birçok varl›kl› kifli bol paraatt›. Bu arada yoksul bir dul kad›n yaklafl›p bir metelikde¤erinde iki bak›r kurufl att›. ‹sa ö¤rencilerini yan›naça¤›rarak, "Do¤rusu size derim ki" dedi, "Bu yoksul dulkutuya para atanlar›n tümünden daha çok para att›.Çünkü ötekilerin tümü varl›klar›n›n bollu¤undan b›rak-t›lar. Ama bu kad›n yoksullu¤undan –nesi varsa onu,tüm geçim olana¤›n›- b›rakt›." (Markos, Bap 12, 41-44)... ‹ki mintan› olan, birini hiç mintan› olmayana versin;yiyece¤i olan da bunu hiç yiyece¤i olmayanla paylafl-s›n... (Luka, Bap 3, 11)
‹htiyaç içinde olan kutsallara yar-d›m edin. Konuksever ol-
maya bak›n. (Pavlus'unRomal›lara Mektubu,Bap 12, 13)
221
Harun Yahya
Baflkalar›n› Uyar›p Kendini Unutmamak‹nananlar di¤er insanlar› Allah'›n istedi¤i flekilde yaflama-
ya teflvik ederler, hatalar›n› düzeltmelerinde onlara yard›mc›
olurlar. ‹nananlar uyar›lar›n› yaln›zca Allah'›n hoflnutlu¤unu
kazanmak için yaparlar. ‹kiyüzlü ve samimiyetsiz kifliler ise
uyar›lar›n› dünyevi ç›kar ve amaçlar gözeterek yaparlar. Bun-
lar Allah'›n dinine hizmet etmek için hareket etmezler; itibar
görmek, toplumdaki makamlar›n› korumak veya insanlar›n
be¤eni ve sayg›s›n› kazanmak gibi bofl ve fleytani amaçlar gü-
derler.
Sözü edilen samimiyetsiz kifliler Kuran'da da flöyle
uyar›lm›fllard›r:
Siz, insanlara iyili¤i emrederken, kendinizi unutuyormusunuz? Oysa siz kitab› okuyorsunuz. Yine de ak›llan-mayacak m›s›n›z? (Bakara Suresi, 44)
‹ncil'de Hz. Musa'n›n izinden gittiklerini iddia
eden, ancak yaflamlar›yla Hz. Musa'n›n kendilerine ö¤-
retti¤i ahlaka uymayan sözde din adamlar› fliddet-
le k›nanm›flt›r. Onlar›n bu özelli¤i flöyle anlat›l›r:
... Söyledikleri fleyleri kendileri yapmazlar. A¤›r vetafl›nmas› güç yükleri ba¤lay›p baflkalar›n›n omuz-
lar›na koyarlar da, kendileri bu yükleri tafl›mak içinparmaklar›n› bile k›p›rdatmak istemezler. (Matta,
Bap 23, 3-4)
Gelin Birlik Olal›m
222
fiükretmekfiükretmek, Allah'›n verdi¤i nimetlere karfl›l›k, yürekten
O'na olan flükran ve sevgi duygular›n› dile getirmektir. Her
türlü nimetin Allah'tan geldi¤ini ifade etmektir. ‹nsan dikkat
ederse, Allah'›n say›s›z nimeti hizmetine verdi¤inin, ancak
Allah'›n dilemesiyle bunlara sahip oldu¤unun fark›na hemen
var›r. Elinizdeki kitab› okudu¤unuz flu anda, vücudunuzdaki
yüz trilyon hücrenin her birinin sizin ad›n›za çal›flmas› ve gö-
revini aksatmaks›z›n yerine getirmesi, Allah'›n üzerinizdeki
nimetlerinin yaln›zca çok küçük bir parças›d›r.
‹nananlar, hangi durumda olurlarsa olsunlar Allah'a
flükrederler. ‹nkar edenler ise flükretmeyi ak›llar›na bile getir-
mezler. fiüphesiz bu büyük bir nankörlüktür.
fiükretmek, Kuran'›n çeflitli ayetlerinde bildirilen ve mü-
minlerin gereken hassasiyeti göstererek içten yerine getirme-
leri gereken bir ibadettir. Bu konudaki baz› ayetler flöyledir:
Hay›r, art›k (yaln›zca) Allah'a kulluk et ve flükredenler-den ol. (Zümer Suresi, 66)
Öyleyse Allah'›n sizi r›z›kland›rd›¤› fleylerden helal (ve)temiz olanlar›n› yiyin; e¤er O'na kulluk ediyorsan›zAllah'›n nimetine flükredin. (Nahl Suresi,114)
Bunlar›n yan› s›ra, Kuran'da, flükredenlerin daha çok ni-
mete kavuflacaklar›, nankörlük edenlerinse Allah'›n fliddetli
azab›na lay›k olacaklar› da haber verilmifltir:
Rabbiniz flöyle buyurmufltu: "Andolsun, e¤er flükreder-seniz gerçekten size artt›r›r›m ve andolsun, e¤er nankör-lük ederseniz, flüphesiz, Benim azab›m pek fliddetlidir.
223
Harun Yahya
(‹brahim Suresi, 7)
‹ncil'de "her durumda flükredin" yaz›l›d›r. (Selaniklilere
I. Mektup, Bap 5, 18) Hz. ‹sa'n›n hayat›n›n anlat›ld›¤› bölüm-
lerde de çeflitli vesilelerle onun Allah'a flükretti¤i ifade edilir.
Elbette bu güzel davran›fl inananlar için bir örnek teflkil et-
mektedir.
Tevrat'ta da inananlara flükretmeleri bildirilmektedir.
Bununla ilgili baz› aç›klamalar flu flekildedir:
…. Tanr›'ya övgü ve flükür ezgileri söylenirdi. (Nehemya,Bap 12, 46) Kap›lar›na flükranla, avlular›na hamd ile girin; O'na flükre-din, ismini takdis edin. (Mezmurlar, Bap 100, 4)Rabbe ismine hamdedin. (Mezmurlar, Bap 113/1)... ben Sana flükrederim ve hamdederim... (Daniel, Bap 2,23)Sana flükrederiz, ey Allah, flükrederiz... (Mezmurlar, 75/1)
Öfkeyi YenmekÖfke, insan›n olaylar› sa¤l›kl› ve gerçekçi de¤erlendir-
mesine, do¤ru ve adil karar vermesine engel olur. Öfkenin
devreye girmesi kifliyi, Allah'›n istedi¤i flekilde davranmak-
tan, hoflgörülü ve merhametli olmaktan al›koyar. ‹flte bu ne-
denle mümine yak›flan tav›r öfkesini yenmektir. Böylece k›z-
g›nl›k ve hiddet hislerinin neden olabilece¤i hatal› davran›fl-
lar ve çeflitli zararlardan da korunmufl olur. Kuran'da öfkele-
rini yenenlerin ahlak› övülmüfltür:
224
Gelin Birlik Olal›m
225
Harun Yahya
Onlar, bollukta da, darl›kta da infak edenler, öfkeleriniyenenler ve insanlar(daki haklar›n)dan ba¤›fllama ile(vaz) geçenlerdir. Allah, iyilik yapanlar› sever. (Ali ‹m-ran Suresi, 134)
‹ncil'de öfkenin kötü bir özellik oldu¤u, kardefline karfl›
öfkeye kap›lanlar›n "yarg›lanmay› hak edecek"leri belirtil-
mektedir. Bu konudaki bir ‹ncil ifadesi flöyledir:
Her tür ac› söz, öfke, k›zg›nl›k, gürültücülük, sövücülük vebunlar›n yan› s›ra her tür kötülük üzerinizden gitsin. (Efe-soslulara Mektup, Bap 4, 31)
Tevrat'ta yer alan aç›klamalar da inananlar›n öfkelen-
mekten sak›n›p kaç›nmalar› gerekti¤ini göstermektedir:
Sefihin öfkesi hemen belli olur; fakat basiretli adam utanc›örter. (Süleyman›n Meselleri, Bap 12, 16)Çabuk öfkelenen ak›ls›zl›k eder... (Süleyman'›n Meselleri,Bap 14, 17)
Dua Etmek‹nsanlar›n ço¤u de¤iflik nedenlerle çeflitli zamanlarda
Allah'a dua ederler. Duan›n anlam›n› bilmeyen insan yok gi-
bidir. Bununla birlikte inananlar›n duas›, müflriklerin duas›n-
dan tamamen farkl›d›r. ‹nananlar yaln›zca Allah'a yönelerek,
içtenlikle ve sürekli olarak dua ederler. Ancak insan›n göste-
rifl yapmak, menfaat elde etmek veya sadece bir sorunla kar-
fl›laflt›¤› zamanlarda s›k›nt›dan kurtulmak amac›yla etti¤i du-
alar, Allah Kat›nda makbul olmayabilir.
226
Gelin Birlik Olal›m
Duan›n anlat›ld›¤› baz› Kuran ayetleri flöyledir:
O, Hayy (diri) oland›r. O'ndan baflka ilah yoktur; öyley-se dini yaln›zca Kendisi'ne halis k›lanlar olarak O'nadua edin... (Mümin Suresi, 65)
Rabbinize yalvara yalvara ve için için dua edin. (ArafSuresi, 55)
Sen de sabah akflam O'nun r›zas›n› isteyerek Rablerinedua edenlerle birlikte sabret... (Kehf Suresi, 28)
Kullar›m Beni sana soracak olursa, muhakkak ki Ben(onlara) pek yak›n›m. Bana dua etti¤i zaman dua edeninduas›na cevap veririm. Öyleyse, onlar da Benim ça¤r›macevap versinler ve Bana iman etsinler. Umulur ki irflad(do¤ru yolu bulmufl) olurlar. (Bakara Suresi, 186)
Dua etmenin önemi ve inananlar›n ettikleri dualar›n ör-
nekleri ‹ncil ve Tevrat'ta da yer almaktad›r. ‹ncil'de duayla il-
gili yer alan aç›klamalar›n baz›lar› flu flekildedir:
Her türlü dua ve yalvar›flla, her zaman Ruh'un yönetimin-de dua edin. Bu amaçla, tüm kutsallar için yalvar›flta bulu-narak tam bir adanm›fll›kla uyan›k durun. (Pavlos'un Efes-lilere Mektubu, Bap 6, 18)Dua ederken ikiyüzlüler gibi davranmay›n... (Matta, Bap 6,5)Dua etti¤inizde, putperestler gibi bofl sözler tekrarlay›pdurmay›n... (Matta, Bap 6, 7)‹man ederek dua edince, diledi¤iniz herfleyi alacaks›n›z.(Matta, Bap 21, 22)Kendinizi duaya verin. Duada uyan›k kal›n ve flükredin.(Pavlos'un Koloselilere Mektubu, Bap 4, 2)
227
Harun Yahya
228
Tevrat'ta da duan›n önemli bir ibadet oldu¤u, iman
edenlerin duas›n›n nas›l olmas› gerekti¤i, Allah'›n dualara
icabet eden oldu¤u bildirilmektedir:
Rab Kendisi'ne yakaran, içtenlikle yakaran herkese yak›n-d›r. Dile¤ini yerine getirir Kendisi'nden korkanlar›n, feryat-lar›n› iflitir, onlar› kurtar›r. Rab korur Kendisi'ni seven her-kesi... (Mezmurlar, Bap 18-20)Ellerimi Sana aç›yorum; can›m kurak yer gibi, Sana susa-m›flt›r. Bana tez cevap ver... Sabahleyin inayetini bana iflit-tir; çünkü ben Sana güveniyorum. Gidece¤im yolu bana bil-dir; çünkü can›m› Sana yükseltiyorum. Düflmanlar›mdanbeni azat et, ya Rab, Sana s›¤›n›yorum. R›zan› ifllemeyi ba-na ö¤ret; çünkü Sen benim Allah'›ms›n... Do¤ruluk diyar›n-da bana yol göster... Adaletin ile can›m› s›k›nt›dan ç›kar...(Mezmurlar, Bap 143, 6-12)
Tevbe EtmekHer insan hayat› boyunca çeflitli hatalar ve yanl›fllar ya-
pabilir. Bunlar için yapmas› gereken, hatas›n› anlay›p kesin
olarak düzeltmeye karar vemesi ve Allah'tan ba¤›fllanma di-
lemesidir. ‹nsan, defalarca tevbe edip, bunlar› tutamam›fl da
olabilir. Bu, bir daha tevbe edemeyece¤i anlam›na gelmez.
Allah herfleyi görür, iflitir ve bilir; insan›n kalbinde gizledikle-
rini de bilir. Dolay›s›yla Allah'› kendilerince aldatmaya çal›-
flanlar (Allah'› tenzih ederiz) asl›nda sadece kendilerini kan-
d›rm›fl olurlar.
‹nsana düflen, sonsuz flefkat ve merhamet sahibi olan
229
Harun Yahya
Allah'›n kendisine olan merhametine tam bir kulluk fluuru ile
icabet etmesi ve tevbeyi ertelememesidir. Zira ölüm an›ndaki
tevbesi kabul edilmeyebilir. ‹nsanlar›n tevbe etmeye ça¤r›l-
d›klar› baz› Kuran ayetleri de flöyledir:
... Hep birlikte Allah'a tevbe edin ey müminler, umulurki felah bulursunuz. (Nur Suresi, 31)
Ancak kim iflledi¤i zulümden sonra tevbe eder ve (dav-ran›fllar›n›) düzeltirse, flüphesiz Allah onun tevbesinikabul eder. Muhakkak Allah, ba¤›fllayand›r, esirgeyen-dir. (Maide Suresi, 39)
Ancak tevbe eden, iman eden ve salih amellerde bulu-nup davranan baflka; iflte onlar›n günahlar›n› Allah iyi-liklere çevirir. Allah, çok ba¤›fllayand›r, çok esirgeyen-dir. (Furkan Suresi, 70)
‹ncil'de tevbeye iliflkin yer alan baz› ifadeler ise flöyledir:
Ben do¤ru kiflileri de¤il, günahkarlar› tevbeye ça¤›rmayageldim. (Luka, Bap 5, 32)Size hay›r diyorum. Ama tevbe etmezseniz, hepiniz böylemahvolacaks›n›z. (Luka, Bap 13, 5)
Sadece Allah'›n Hoflnutlu¤unu Aramak‹nsanlar, kendilerine "Allah için ne yapt›n?" diye sorul-
du¤unda birbirinden farkl› yan›tlar verirler. Kimi fakirleri do-
yurdu¤unu, kimi çeflitli ibadetler yapt›¤›n›, kimi de dua etti-
¤ini söyler. Bunlar, flüphesiz, güzel davran›fllard›r. Ancak in-
san›n, sadece belirli vakitlerde Allah için güzel davran›fllarda
230
Gelin Birlik Olal›m
bulunup, di¤er vakitlerinde ise Allah'›n varl›¤›ndan ve hesap
gününün yak›nl›¤›ndan gafil bir hal içerisinde olmas› büyük
bir hatad›r. Gerçekten iman etmifl bir insan, Allah'›n kendisi-
ni sar›p-kuflatm›fl oldu¤unu unutmaz ve hayat›n›n her an›n-
da Allah'›n be¤enisini ve sonsuz cenneti kazanmak, sonsuz
cehennem azab›ndan kurtulmak için elinden gelen çabay›
gösterir.
Kuran'da, iman edenlerin ibadetlerinin, hayatlar›n›n ve
ölümlerinin yaln›zca "alemlerin Rabbi olan Allah" için oldu-
¤u bildirilmifltir. (Enam Suresi, 162) Bu, müminin tüm hayat›-
n›n tek bir amaca, Allah'›n hoflnutlu¤unu kazanmaya yönel-
mesi anlam›na gelir. Allah Kuran'da, Kendisi'nin r›zas›n› ka-
zanmay› tek amaç edinmifl olan kimselerin kurtulufla erece¤i-
ni bildirmifltir:
Binas›n›n temelini, Allah korkusu ve hoflnutlu¤u üzeri-ne kuran kimse mi hay›rl›d›r, yoksa binas›n›n temelinigöçecek bir yar›n kenar›na kurup onunla birlikte kendi-si de cehennem atefli içine yuvarlanan kimse mi? Allah,zulmeden bir toplulu¤a hidayet vermez. (Tevbe Suresi,109)
Kuran'da Hz. Süleyman'›n duas›nda, Allah'tan kendisine
O'nun r›zas›n› kazanabilece¤i iflleri ilham etmesini istedi¤i
bildirilmektedir. Hz. Süleyman'›n bu duas› tüm müminler
için güzel bir örnektir:
... Rabbim, bana, anne ve babama verdi¤in nimete flük-retmemi ve hoflnut olaca¤›n salih bir amelde bulunmam›ilham et ve beni rahmetinle salih kullar›n aras›na kat.(Neml Suresi, 19)
231
Harun Yahya
232
233
Eski Ahit'te de iman edenlerin, Allah'a "R›zan› ifllemeyi
bana ö¤ret" diye dua ettikleri ifade edilmektedir. Mezmurlar
kitab›nda geçen bu dua flu flekildedir:
Sana s›¤›n›yorum. R›zan› ifllemeyi bana ö¤ret. Çünkü Senbenim Allah'›ms›n... (Mezmurlar, Bap 143, 9-10)
‹ncil'de de Hz. ‹sa'n›n kendisine tabi olanlardan as›l iste-
¤inin Allah'›n r›zas›n› kazanmak için çal›flmak oldu¤u belirtil-
mifltir. Hz. ‹sa'n›n her zaman yaln›zca Allah'›n raz› olaca¤› üs-
tün bir ahlak ve tav›r içinde oldu¤u bildirilmifl ve tüm ina-
nanlar›n Hz. ‹sa gibi olmalar› gerekti¤i ifade edilmifltir. ‹man
edenlerin nerede, hangi iflle meflgul olurlarsa olsunlar, yap-
t›klar›n› mutlaka yaln›zca Allah için yapmalar› gerekti¤i ‹n-
cil'de flu flekilde bildirilmektedir:
Ne yerseniz yiyin, ne içerseniz için, ne yaparsan›z yap›n,tümünü Tanr›'n›n yüceli¤i için yap›n. (Korintoslulara I.Mektup, Bap 10, 31)... Rab'den korkarak itaat edin... her ne yaparsan›z insanla-ra de¤il, Rabbe yapar gibi candan iflleyin. (KoloselilereMektup, Bap 3, 22-24)
Sab›rl› Olmak‹nsan aceleci olarak yarat›lm›flt›r, her arzusunun hemen
gerçekleflmesini ister. Oysa, her ifl için Allah kat›nda belirlen-
mifl bir zaman vard›r; kimse bunu öne almaya veya erteleme-
ye güç yetiremez. Dolay›s›yla mümin sabretmeyi bilmelidir.
Gerek elçiler gerekse inananlar karfl›lar›na ç›kan zorluklara
234
Gelin Birlik Olal›m
karfl› ölene kadar sabretmifllerdir.
Kuran'da "Rabbin için sabret" (Müdessir Suresi, 7) hük-
mü bildirilmifltir. Yani sabretmek bir ibadettir. Müminlerin
sabr›, güzel bir sab›rd›r. (Mearic Suresi, 5) K›sa dünya haya-
t›nda sabredenler flöyle müjdelenmifllerdir:
Andolsun, Biz sizi biraz korku, açl›k ve bir parça mallar-dan, canlardan ve ürünlerden eksiltmekle imtihan ede-ce¤iz. Sab›r gösterenleri müjdele. (Bakara Suresi, 155)
Ayr›ca sab›r, müminlere maddi ve manevi olarak kuvvet
kazand›ran bir güzel ahlak özelli¤idir. Kuran'da Allah, Pey-
gamberimiz (sav) döneminde savafla ç›kan müminlerden sa-
b›rl› yirmi kiflinin, iki yüz kifliyi ma¤lup edebilece¤ini bildir-
mifltir. Sab›rl› yüz kiflinin ise bin kifliyi ma¤lup edebilece¤ini
haber vermifltir. Bu k›yas, sab›rl› olman›n iman edenlere ka-
zand›rd›¤› gücü aç›kça göstermektedir. Konuyla ilgili ayet flu
flekildedir:
... E¤er içinizde sabreden yirmi (kifli) bulunursa, iki yüz(kifliyi) ma¤lub edebilirler. Ve e¤er içinizden yüz (sab›r-l› kifli) bulunursa, kafirlerden binini yener... (Enfal Sure-si, 65)
Tevrat'ta da sabr›n önemi vurgulanm›fl ve sabredenlerin
üstün olduklar› bildirilmifltir. Bir Tevrat aç›klamas›nda, sabre-
den kiflilerin gücü flu flekilde vurgulanm›flt›r:
Sab›rl› kifli yi¤itten üstündür.. (Süleyman Meselleri, Bap 16,32)
‹ncil'de de inananlar›n sab›rl› olmalar› çeflitli aç›klama-
larla bildirilmifltir. Bunlardan baz›lar› flu flekildedir:
Rab'bin kulu kavgac› olmamal›. Tersine, herkese karfl› seve-
235
Harun Yahya
cen ve ö¤retmeye yetenekli olmal›, haks›zl›klara sab›rla da-yanmal›. (Timoteosa II. Mektup, Bap 2, 24)... Tahammülle, sevgide birbirinize sabrederek... (Efesoslu-lara Mektup, Bap 4, 2)... Zay›flara destek olun, bütün insanlara karfl› sab›rl› dav-ran›n. (Selaniklilere I. Mektup, Bap 5, 14)
DüflünmekKuran'›n pek çok ayetinde insanlar düflünmeye davet
edilmifllerdir. Allah Kuran'da insanlara, Kuran ayetleri, insa-
n›n yarat›l›fl›, do¤a olaylar›, kendilerine verilen nimetler, di-
¤er canl›lar üzerinde iyice düflünmelerini bildirmifltir. ‹nsan›n
çevresindeki olaylar› de¤erlendirirken gere¤i gibi düflünmesi
zorunludur. Bu flekilde Allah'›n varl›¤›n›n delillerini ve yara-
t›fl›n›n görkemini derinlemesine kavrayacakt›r. Bu gerçek bir
ayette flöyle bildirilir:
fiüphesiz, göklerin ve yerin yarat›lmas›nda, gece ile gün-düzün ardarda geliflinde, insanlara yararl› fleyler ile de-nizde yüzen gemilerde, Allah'›n ya¤d›rd›¤› ve kendisiy-le yeryüzünü ölümünden sonra diriltti¤i suda, her canl›-y› orada üretip-yaymas›nda, rüzgarlar› estirmesinde,gökle yer aras›nda boyun e¤dirilmifl bulutlar› evirip çe-virmesinde düflünen bir topluluk için gerçekten ayetlervard›r. (Bakara Suresi, 164)
Müminlerin derin düflünen ve düflündüklerinden sonuç
ç›karan insanlar olduklar› Kuran'da flöyle bildirilmifltir:
236
Gelin Birlik Olal›m
fiüphesiz göklerin ve yerin yarat›l›fl›nda, gece ile gündü-zün art arda geliflinde temiz ak›l sahipleri için gerçektenayetler vard›r. Onlar, ayakta iken, otururken, yan yatar-ken Allah'› zikrederler ve göklerin ve yerin yarat›l›fl› ko-nusunda düflünürler. (Ve derler ki:) "Rabbimiz, Sen bu-nu bofluna yaratmad›n. Sen pek yücesin, bizi ateflin aza-b›ndan koru." (Ali ‹mran Suresi, 190-191)
‹nsan nereye bakarsa baks›n, nereye giderse gitsin
Allah'›n sonsuz ilminin, benzersiz sanat›n›n, s›n›rs›z kudreti-
nin, yüceli¤inin ve büyüklü¤ünün eserleriyle karfl›laflacakt›r.
Ancak insan›n bu gerçe¤i fark edebilmesi için ön yarg›lar›n-
dan kurtulmas›, çevresindeki varl›klar› ve olaylar› dikkatlice
incelemesi gereklidir. Samimi olarak düflünen insan, yaflad›k-
lar›ndan ve karfl›laflt›klar›ndan anlam ç›karacak, ö¤üt alacak-
t›r. Böylelikle Allah'›n kadrini daha iyi takdir edecek; O'na
olan sevgisi, sayg›s› ve ba¤l›l›¤› artacakt›r.
‹ncil'de samimi olarak iman edenlerin düflünmeleri ve
gördüklerinden ö¤üt almalar› gerekti¤i ifade edilmifltir. Dü-
flünmeye davet eden baz› ‹ncil ifadeleri flöyledir:
... Düflünmüyor musunuz? Anlam›yor musunuz? Yüre¤inizöylesine mi kat›laflt›? (Markos, Bap 8, 17)Kardefllerim, ald›¤›n›z ça¤r›y› düflünün... (Korintoslulara I.Mektup, Bap 1, 26)Dediklerimi iyi düflün. Rab sana her konuda anlay›fl vere-cektir. (Timoteos'a II. Mektup, Bap 2, 7)
Tevrat'ta Allah'›n yaratma sanat›n› ve kudretini gere¤i
gibi düflünmenin önemi üzerinde durulmufl, iman edenler
derin düflünmeye davet edilmifllerdir. Tevrat'ta yer alan derin
237
Harun Yahya
düflünmenin önemi ile ilgili baz› aç›klamalar flu flekildedir:
Ve gece gündüz O'nun fleriat›n› derin düflünür. (MezmurlarBap, 1, 2)Yata¤ımda Seni andı¤ım, gece nöbetlerinde Seni derin dü-flündü¤üm zaman... (Mezmurlar, Bap 63, 6)Ve Senin bütün ifllerini derin düflünürüm ve Senin yaptıkla-rın hakkında düflünceye dalarım. (Mezmurlar, Bap 77, 12)
Güzel Ahlaka Ça¤›rmakElçiler ve inananlar tarih boyunca insanlar› Allah'›n yo-
luna ve güzel ahlaka davet etmifllerdir. Allah'›, ahireti, cennet
ve cehennemi, güzel ahlak› anlatarak, onlar› Allah'›n istedi¤i
flekilde yaflamaya ça¤›rm›fllard›r. Bir Kuran ayetinde, "Rabbi-
nin yoluna hikmetle ve güzel ö¤ütle ça¤›r" (Nahl Suresi,
125) fleklinde emredilmifltir. Çeflitli Kuran ayetlerinde, Allah'a
ça¤›ran ve güzel ahlak›n uygulanmas›na çaba gösterenler
övülmüfl ve müjdelenmifllerdir:
Sizden; hayra ça¤›ran, iyili¤i (marufu) emreden ve kötü-lükten (münkerden) sak›nd›ran bir topluluk bulunsun.Kurtulufla erenler iflte bunlard›r. (Al-i ‹mran Suresi, 104)
Tevbe edenler, ibadet edenler, hamd edenler, seyahatedenler, rükû edenler, secde edenler, iyili¤i emredenler,kötülükten sak›nd›ranlar ve Allah'›n s›n›rlar›n› koru-yanlar; sen (bütün) müminleri müjdele. (Tevbe Suresi,112)
Al-i ‹mran Suresi'nin 113-114. ayetlerinde, Kitap Ehli'nin,
238
Gelin Birlik Olal›m
yani Allah kat›ndan kendilerine kitap verilmifl olan Yahudiler
ve H›ristiyanlar›n içindeki bir toplulu¤a dikkat çekilir. Güzel
ahlaka davet eden samimi, salih Yahudi ve H›ristiyanlardan
oluflan bu topluluk ayetlerde flöyle anlat›l›r:
Onlar›n hepsi bir de¤ildir. Kitap Ehli'nden bir toplulukvard›r ki, gece vaktinde ayakta durup Allah'›n ayetleriniokuyarak secdeye kapan›rlar. Bunlar, Allah'a ve ahiretgününe iman eder, maruf olan› emreder, münker olan-dan sak›nd›r›r ve hay›rlarda yar›fl›rlar. ‹flte bunlar saliholanlardand›r. (Al-i ‹mran Suresi, 113-114)
Hz. ‹sa'n›n ve ö¤rencilerinin hayat› bunun güzel örnek-
lerinden biridir. Konuya iliflkin ‹ncil'deki baz› ifadeler flöyle-
dir:
Biz ise kendimizi duaya ve Tanr› sözünü yayma ifline ada-yal›m. (Habercilerin ‹flleri, Bap 6, 4)
239
Harun Yahya
240
Gelin Birlik Olal›m
Kardefllerim, içinizden biri gerçe¤in yolundan saparsa vebiri onu yine gerçe¤e döndürürse, bilsin ki, günahkar› sa-p›k yolundan döndüren, ölümden bir can kurtarm›fl ve birsürü günah› örtmüfl olur. (Yakup'un Mektubu, Bap 5, 19-20)
Mucize Beklentisi ‹çinde OlmamakTarih boyunca insanlar, iman etmek için kendilerine gön-
derilen elçilerden mucizeler istemifllerdir. Hz. ‹sa bunu, "Be-
lirtiler ve göz kamaflt›r›c› ifller görmedikçe hiçbir zaman iman
etmeyeceksiniz" (Yuhanna, Bap 4, 48) diye ifade etmifltir.
‹nkarda ayak diretenlerin Hz. Muhammed (sav)'den de
mucize istedikleri Kuran'da flöyle bildirilmifltir:
Dediler ki: "Bize yerden p›narlar f›flk›rtmad›kça sana ke-sinlikle inanmay›z. Ya da sana ait hurmal›klardan veüzümlerden bir bahçe olup aralar›ndan flar›l flar›l akan›rmaklar f›flk›rtmal›s›n. Veya öne sürdü¤ün gibi, gökyü-zünü üstümüze parça parça düflürmeli ya da Allah'› vemelekleri karfl›m›za (flahid olarak) getirmelisin. Yahutalt›ndan bir evin olmal› veya gökyüzüne yükselmelisin.Üzerimize bizim okuyabilece¤imiz bir kitap indirinceyekadar senin yükselifline de inanmay›z."
De ki: "Rabbimi yüceltirim; ben, elçi olan bir beflerdenbaflkas› m›y›m?" (‹sra Suresi, 90-93)
Oysa ak›l ve vicdan sahibi insanlar, Allah'a inanmak için
mucize görmeye ihtiyaç duymazlar. Çünkü anlay›fl sahibi bir
insan için herfley Allah'›n bir delilidir. Atomlardan galaksile-
re evrenin her parças› Allah'›n varl›¤›n›n ve yaratmas›n›n de-
241
Harun Yahya
lilleri ile doludur. Israrla mucizeler görmek isteyenlerin ger-
çek niyeti ise bir kaç›fl yolu bulmakt›r. Elçilerin mucizeleri
karfl›s›nda inanmak yerine onlar› hayali suçlamalarla, örne-
¤in büyücülük veya bozgunculuk yapmakla itham etmeleri
bunun bir göstergesidir.
Mucize isteyen inkarc›lar›n söz konusu samimiyetsizli¤i,
‹ncil'de, "E¤er Musa'y› ve peygamberleri dinlemiyorlarsa,
ölüler aras›ndan biri dirilse bile inanmazlar" (Luka, Bap 16,
31) fleklinde belirtilmifltir.
Bu insanlar›n mucize görseler bile iman etmeyecekleri
bir Kuran ayetinde de flöyle anlat›lmaktad›r:
Gerçek flu ki, Biz onlara melekler indirseydik, onlarlaölüler konuflsayd› ve herfleyi karfl›lar›na toplasayd›k, -Allah'›n diledi¤i d›fl›nda- yine onlar inanmayacaklard›.Ancak onlar›n ço¤u cahillik ediyorlar. (Enam Suresi, 111)
Olanca yeminleriyle, e¤er kendilerine bir ayet (mucize)gelse, kesin olarak ona inanacaklar›na dair Allah'a ye-min ettiler. De ki: "Ayetler (mucizeler), ancak Allah Ka-t›ndad›r; onlara (mucizeler) gelse de kuflkusuz inanma-yacaklar›n›n fluurun-da de¤il misi-niz?" (EnamSuresi, 109)
Göz, Kalp ve Kulaklar›n Duyars›zlaflmas›Dediler ki: "Bizi kendisine ça¤›rd›¤›n fleye karfl›
kalblerimiz bir örtü içindedir, kulaklar›m›zda bira¤›rl›k, bizimle senin aranda bir perde vard›r. Art›k sen,
(yapabilece¤ini) yap, biz de gerçekten yap›yoruz."(Fussilet Suresi, 5)
Allah, onlar›n kalplerini ve kulaklar›n› mühürlemifltir;gözlerinin üzerinde perdeler vard›r. Ve büyük azab
onlarad›r. (Bakara Suresi, 7)
Andolsun, cehennem için cinlerden ve insanlardan çoksay›da kifli yaratt›k (haz›rlad›k). Kalbleri vard›r bununlakavray›p-anlamazlar, gözleri vard›r bununla görmezler,kulaklar› vard›r bununla iflitmezler. Bunlar hayvanlar
gibidir, hatta daha afla¤›l›kt›rlar. ‹flte bunlar gafilolanlard›r. (Araf Suresi, 179)
‹ncilÇünkü bu halk›n yüre¤i duygusuzlaflt›, kulaklar› a¤›r ifli-tir oldu. Gözlerini de kapad›lar. Öyle ki, gözleri görmesin,kulaklar› iflitmesin, yürekleri anlamas›n ve Bana dönme-sinler. Dönselerdi, onlar› iyilefltirirdim. (Matta, Bap 13,15)Gözleriniz oldu¤u halde görmüyor musunuz? Kulaklar›-n›z oldu¤u halde iflitmiyor musunuz? Hat›rlam›yor mu-sunuz, befl ekme¤i befl bin kifliye bölüfltürdü¤ümde kaçsepet dolusu yemek art›¤› toplad›n›z?... (Markos, Bap8,18-19)
242
Gelin Birlik Olal›m
243
244
Gelin Birlik Olal›m
Kendini YüceltmemekHatas›zl›k ve kusursuzluk yaln›zca Allah'a mahsustur.
Mümin, bilerek veya bilmeyerek hata yapabilir, her seferinde
gönülden Allah'a yönelerek tövbe eder, bir daha ayn› hatay›
yapmamaya özen gösterir. Kendisini hatas›z ve günahs›z gös-
termeye, baflkalar›n› afla¤› görerek kendisini yüceltmeye ça-
l›flmaz. Samimiyetten uzak olarak yapt›klar› ifllerin, kendile-
rini kurtaraca¤›n› zannederek büyüklenenler Allah'›n r›zas›n›
ve rahmetini kazanamayabilirler:
Kendilerini (övgüyle) temize ç›karanlar› görmedin mi?Hay›r; Allah, diledi¤ini temizleyip yüceltir. Onlar, 'birhurma çekirde¤indeki iplikçik kadar' bile haks›zl›¤au¤rat›lmazlar. (Nisa Suresi, 49)
Kuran'da bu ahlaktaki kiflilerin samimiyetsiz çabalar›n›n
kendilerini kurtarmayaca¤› ve hüsrana u¤rayacaklar› bildiril-
mifltir:
De ki: "Davran›fl (ameller) bak›m›ndan en çok hüsranau¤rayacak olanlar› size haber vereyim mi? Onlar›n, dün-ya hayat›ndaki bütün çabalar› bofla gitmiflken, kendile-rini gerçekte güzel ifl yapmakta san›yorlar." (Kehf Sure-si, 103-104)
Tevrat'ta inananlara sürekli övülmeyi beklemenin ve yü-
celtilmek istemenin kötü ahlak özelli¤i oldu¤u bildirilmifltir.
(Mezmurlar, Bap 25, 27) ‹ncil'de yer alan pek çok aç›klamada
ise, kibire kap›l›p kendisine yüceltmek isteyenin asl›nda kü-
çük düflmekte oldu¤u ifade edilmifltir. Luka ‹ncili'nde geçen
afla¤›daki cümle bunun bir örne¤idir:
245
Harun Yahya
... Çünkü kendini yücelten herkes alçalt›lacak, kendini al-çaltan ise yüceltilecektir. (Luka, Bap 18, 14)
Esenlik DilemekSelam vermek veya esenlik dilemek, karfl›laflan insanla-
r›n birbirlerine en güzel dilek ve temennilerini ifade etme flek-
lidir. ‹nananlar, herhangi bir ortamda biraraya geldiklerinde
ve evlere girerken, bu güzel davran›fl› titizlikle uygularlar. ‹fl-
lerinin yo¤un veya acil olmas› gibi nedenler onlar› esenlik di-
lemekten al›koymaz. Kuran'da, kendisine selam verilen kifli-
nin o selama daha güzeliyle veya ayn›s›yla karfl›l›k vermesi
ve inananlar›n evlere girerken selam vermeleri emredilmifltir:
Bir selamla selamland›¤›n›zda, siz ondan daha güzeliyleselam verin ya da ayn›yla karfl›l›k verin. fiüphesiz, Allahherfleyin hesab›n› tam olarak yapand›r. (Nisa Suresi, 86)
... Evlere girdi¤iniz vakit, Allah taraf›ndan kutlu, güzelbir yaflama dile¤i olarak birbirinize selam verin. ‹flteAllah, size ayetleri böyle aç›klar, umulur ki akl›n›z› kul-lan›rs›n›z. (Nur Suresi, 61)
Bu konuda ‹ncil'de yer alan baz› ifadeler ise flöyledir:
Eve girerken oraya esenlik dileyin. (Matta, Bap 10, 12)... ‹sa oraya geldi, ortada durup onlara, "Üzerinize esen-lik olsun" dedi. (Yuhanna, Bap 20, 19)
K›skançl›ktan Kaç›nmak ... Nefisler ise 'k›skançl›¤a ve bencil tutkulara' haz›r
(elveriflli) k›l›nm›flt›r. E¤er iyilik yapar ve sak›n›rsan›z,flüphesiz, Allah, yapt›klar›n›zdan haberi oland›r.
(Nisa Suresi, 128)
De ki: Sabah›n Rabbine s›¤›n›r›m... Ve hased etti¤i za-man, hasetçinin flerrinden. (Felak Suresi, 1,5)
‹ncil Benli¤in iflleri aç›kt›r. Bunlar cinsel ahlaks›zl›k, pislik, se-fahat, putperestlik, büyücülük, düflmanl›k, çekiflme, k›s-kançl›k, öfke, bencil tutkular, ayr›l›klar, bölünmeler, çeke-memezlik, sarhoflluk, ç›lg›nca e¤lenceler ve benzeri fley-lerdir... (Galatyal›lara, Bap 5, 19-21)
Yalan Söylememek... yalan söz söylemekten de kaç›n›n. (Hac Suresi, 30)
Ey iman edenler, Allah'tan sak›n›n ve sözü do¤rusöyleyin. (Ahzab Suresi, 70)
‹ncilÇünkü kötü tasar›lar yürekten kaynaklan›r... yalanc› ta-n›kl›k... (Matta, Bap 15, 19)Birbirinize yalan söylemeyin. (Koloselilere, Bap 3, 9)
246
Gelin Birlik Olal›m
TevratYalan haber tafl›mayacaks›n, haks›z flahit olmak için kötü-ye el vermeyeceksin. Kötülük için çoklu¤un peflinde ol-mayacaks›n ve bir davada adaleti bozmak için çoklu¤unard›nca saparak söylemeyeceksin... (Ç›k›fl, Bap 23, 1-2)
Zina YapmamakZinaya yaklaflmay›n gerçekten o 'çirkin bir hayas›zl›k' ve
kötü bir yoldur. (‹sra Suresi, 32)
TevratZina etmeyeceksin. (Ç›k›fl, Bap 20, 14)
‹ncil‹nsan› kirleten, insan›n içinden ç›kand›r... cinsel ahlaks›z-l›k, h›rs›zl›k, cinayet, zina, açgözlülük, kötülük, hile, sefa-hat, k›skançl›k, iftira, kibir ve ak›ls›zl›k içten, insan›n yü-re¤inden kaynaklan›r. Bu kötülüklerin hepsi içten kay-naklan›r ve insan› kirletir. (Markos, Bap 7, 20-22)
H›rs›zl›k YapmamakEy Peygamber, mü'min kad›nlar, Allah'a hiçbir fleyi
ortak koflmamak, h›rs›zl›k yapmamak, zina etmemek,çocuklar›n› öldürmemek, elleri ve ayaklar› aras›nda bir
247
Harun Yahya
iftira düzüp-uydurmamak (gayri meflru olan birçocu¤u kocalar›na dayand›rmamak), ma'ruf (iyi, güzel
ve yararl› bir ifl) konusunda isyan etmemek üzere,sana biat etmek amac›yla geldikleri zaman, onlar›n
biatlar›n› kabul et ve onlar için Allah'tan ma¤firet iste.fiüphesiz Allah, çok ba¤›fllayand›r, çok esirgeyendir.
(Mümtehine Suresi, 12)
TevratÇalmayacaks›n›z; ve hile ile davranm›ayacaks›n›z... (Le-vililer Bap 19, 11)
‹ncil ... Adam öldürme, zina etme, h›rs›zl›k yapma, yalan yeretan›kl›k etme, kimsenin hakk›n› yeme, annene babanasayg› göster. (Markos, Bap 10, 19)
Anne ve Babaya Karfl› En Güzel Tavr›Göstermek
Rabbin, O'ndan baflkas›na kulluk etmemenizi veanne-babaya iyilikle-davranmay› emretti.
fiayet onlardan biri veya ikisi senin yan›ndayafll›l›¤a ulafl›rsa, onlara: "Öf" bile deme ve
onlar› azarlama; onlara güzel söz söyle.(‹sra Suresi, 23)
248
Gelin Birlik Olal›m
‹ncil ... Babana ve annene sayg› göstereceksin. (Luka, Bap 18,20; Matta, Bap 19, 19)Ey çocuklar, Rab yolunda anne babalar›n›z›n sözünüdinleyin. Çünkü böylesi do¤rudur. ‹yilik bulmak veyeryüzünde uzun ömürlü olmak için annene baba-
na sayg› göster... (Efesoslulara Mektup, Bap 6,1-3)
TevratBabana ve anana hürmet et...
(Ç›k›fl, Bap 20,12)
249
Harun Yahya
a¤›m›zda insanl›¤›n içinde
bulundu¤u koflullar incelen-
di¤inde, inançl› insanlar›n itti-
fak ederek fikri mücadele yapma-
lar› gereken tehlikeler aç›kça görül-
mektedir. Çat›flmalar, savafllar, katliamlar,
yoksulluk, açl›k, ahlaki dejenerasyon, sosyal adalet-
sizlik gibi sorunlar farkl› seviyelerde olmakla birlikte
bugün pek çok ülkede önemli s›k›nt›lara neden olmakta
ve dünyan›n çeflitli bölgelerinde bu durumdan zarar gören
masum insanlar kendilerine uzanacak bir yard›m eli bekle-
mektedirler. Elbette dünyan›n çeflitli bölgelerinde vicdan sa-
hibi kimseler, kendi imkanlar› ölçüsünde bu insanlara yard›m
etmeye çal›flmaktad›rlar. Açl›k çeken bölgelere insani yard›m
paketleri ulaflt›r›lmakta, savafl ve çat›flmalar›n yafland›¤› yer-
lerde bar›fl elçileri ma¤durlar› korumaya çal›flmakta, hemen
her ülkede suça ve ahlaki dejenerasyona karfl› çal›flmalar yü-
rütülmektedir. Ancak bu giriflimler genellikle bölgesel faali-
yetlerle ve mevcut sorunlar›n çözüme kavuflturulmas› hedefi
ile s›n›rl› kalmaktad›r. Oysa insanlara ac› ve s›k›nt› veren her
türlü sorunun tamamen ortadan kald›r›lmas›, tüm dünyan›n
huzura, güvenli¤e ve refaha kavuflmas› mümkündür.
Bunun için, yaflan›lan sorunlar›n gerçek nedenleri tespit
edilmeli ve bunlara zemin haz›rlayan fikri ortam ortadan kal-
d›r›lmal›d›r. Günümüz toplumlar›nda yaflanan s›k›nt›lar›n te-
meline bak›ld›¤›nda ise, esas sorunun insanlar›n din ahlak›n-
dan uzaklaflmalar› oldu¤u görülecektir. Hoflgörüyü, sevgiyi,
anlay›fl›, merhameti, yard›mlaflmay› ortadan kald›ran bunun
yerine "güçlü olan›n hakl› oldu¤u", herkesin yaln›zca kendi
menfaatini düflündü¤ü, ç›karc›, tart›flmac› ve kavgac› bir top-
lum modelinin oluflturulmas›nda, insanlar›n Allah'a karfl› so-
rumlu olduklar› ve ahirette hesap verecekleri gerçe¤inin göz
ard› edilmesinin önemli bir rolü olmufl-
tur.
19. yüzy›lda dünya düflünce
tarihinde yaflanan de¤iflimler,
sonraki yüzy›llarda yaflanacak
manevi çöküflün temellerini at-
252
Gelin Birlik Olal›m
m›flt›r. Bu dönemde, o zamana kadar dünyan›n geneline ha-
kim olan "teist" -Allah'›n varl›¤›n› kabul eden- inançlara ve
dinlere karfl› ateizm -Allah'› inkar- sapk›nl›¤› güç kazand›. 18.
yüzy›lda Diderot, Baron d'Holbach gibi materyalistlerin evre-
nin sonsuzdan beri var oldu¤u ve madde d›fl›nda bir varl›k
alemi bulunmad›¤› yan›lg›lar›, Avrupa'da yay›lmaya bafllad›.
Feuerbach, Marx, Engels, Nietzche, Durkheim, Freud gibi dü-
flünürlerin etkisiyle 19. yüzy›lda ateizm daha da yayg›nlaflt›.
Ateizme en büyük deste¤i sa¤layan kifli ise, yarat›l›fl›
reddeden ve buna karfl› evrim teorisini öne süren Charles
Darwin oldu. Darwinizm, ateistlerin as›rlard›r cevap vereme-
dikleri "canl›lar ve insan nas›l var oldu?" sorusuna, sözde bi-
limsel bir cevap getirdi. Do¤an›n içinde, cans›z maddeyi can-
land›ran ve sonra da on-
dan milyonlarca farkl›
canl› türü meydana geti-
ren bir mekanizma oldu-
¤unu iddia etti ve pek çok
kifliyi bu yan›lg›ya inan-
d›rd›.
19. yüzy›l›n sonlar›n-
da ateistler, kendilerince
herfleyi aç›klad›¤›n› san-
d›klar› bir 'dünya görüflü'
oluflturmufllard›: Evrenin
yarat›ld›¤›n› inkar ediyor,
253
Harun Yahya
Charles Darwin
buna karfl› "evren sonsuzdan beri vard›r, bafllang›c› yoktur"
diyorlard›. Evrendeki düzen ve dengenin tesadüflerin sonucu
oldu¤unu ileri sürüyor, kainatta hiçbir amaç bulunmad›¤›n›
iddia ediyorlard›. ‹nsan›n ve di¤er canl›lar›n nas›l var oldu¤u
sorusunun Darwinizm taraf›ndan aç›kland›¤›n› san›yorlard›.
Tarih ve sosyolojinin Marx ve Durkheim, psikolojinin ise Fre-
ud taraf›ndan ateist temellerde aç›kland›¤›n› zannediyorlard›.
Oysa bu görüfllerin her biri, 20. yüzy›lda-
ki bilimsel, siyasi ve toplumsal gelifl-
melerle y›k›ld›. Astronomiden bi-
yolojiye, psikolojiden toplumsal
ahlaka kadar pek çok farkl›
alandaki bulgu, tespit ve so-
nuçlar, ateizmin tüm varsa-
y›mlar›n› temelinden çökertti.
Ancak bu süre zarf›nda
Darwinist ve materyalist
düflünceye dayanan ak›m-
lar insanl›¤a çok büyük
y›k›mlar getirdiler. Ko-
254
Gelin Birlik Olal›m
münizm, faflizm, anarflizm, ›rkç›l›k, nihilizm, egzistansiya-
lizm gibi felsefe ve ideolojiler insanlar›, toplumlar› ve millet-
leri büyük buhranlara, çat›flmalara, savafllara sürükledi ve
büyük felaketlere neden oldu. Günümüzde de bu y›k›c› ide-
olojilerin etkileri –azalm›fl olmakla birlikte- devam etmekte-
dir. Darwinist ideoloji baz› çevreler taraf›ndan halen bilimsel
bir teoriymifl gibi savunulmaktad›r. Darwinizm'in toplumla-
ra nas›l kabul ettirilmeye çal›fl›ld›¤›n› ve bunun neticelerini
ilerleyen sat›rlarda k›saca ele alaca¤›z. Ancak bundan önce,
önemli bir gerçe¤e tekrar dikkat çekmek istiyoruz.
Din ahlak›na karfl› olan ideolojilerin dünyay› içine sü-
rükledikleri durum karfl›s›nda en büyük sorumluluk iman
eden vicdan sahibi insanlara düflmektedir. Din ahlak›na karfl›
olanlar›n yürüttükleri faaliyetler, yaln›zca H›ristiyanlar›, Ya-
hudileri ya da sadece Müslümanlar› ilgilendirmemektedir.
Dünyan›n hangi bölgesinde olursa olsun, söz konusu ideolo-
jilerin neden oldu¤u zararlar her üç dinin mensuplar› için or-
tak bir tehlikedir ve inanç sahibi tüm insanlar›n vicdanlar›n›
rahats›z etmekte, Allah'a iman eden herkese önemli sorumlu-
luklar yüklemektedir. Bu durum karfl›s›nda, Allah'a inanan
ve Rabbimiz'in bize ö¤retti¤i güzel ahlak› yaflamay› kabul
eden Ehl-i Kitap'›n ve Müslümanlar›n ifl birli¤i yapmas› ge-
rekti¤i aç›kt›r. Her üç dinin mensuplar›, el ele vererek, zaten
hiçbir bilimsel temeli bulunmayan, sadece materyalist felsefe
u¤runa ayakta tutulmak istenen Darwinizm'in yanl›fll›¤›n›
tüm dünyaya anlatmal›d›rlar. ‹nançs›zl›ktan güç bulan tüm
di¤er y›k›c› idelojilere (komünizme, faflizme, ›rkç›l›¤a) ve ah-
laki dejenerasyona karfl› da el birli¤i ile fikri bir mücadele yü-
255
Harun Yahya
rütmelidirler. Bu gerçeklefltirildi¤i takdirde dünya çok k›sa
zamanda bar›fl, huzur ve adalete kavuflacakt›r. Yeryüzündeki
ac›lar, s›k›nt›lar, katliamlar, belalar, adaletsizlikler, yokluklar
sona erecek; ayd›nl›k, ferahl›k, zenginlik, bolluk, sa¤l›k, bere-
ket gelecektir.
Çarp›k De¤er Yarg›lar›n›n Kökeni:Darwinizm
Evrim teorisi, "canl›lar tesadüfler sonucunda ve yaflam
mücadelesi sayesinde ortaya ç›km›fl ve geliflmifltir" cümlesiy-
le özetlenebilir. Bunun do¤al bir sonucu olarak, Darwinizm
insana, "kimseye karfl› sorumlu de¤ilsin, hayat›n› tesadüflere
borçlusun, yaflamak için mücadele etmen, gerekirse di¤erleri-
ni ezmen gerekir, bu dünya çat›flma ve menfaat dünyas›d›r."
mesaj› verir. "Do¤al seleksiyon", "yaflam mücadelesi", "güçlü-
lerin hayatta kalmas›" gibi Darwinist kavramlar›n ahlaki yan-
s›mas› budur. Bu Darwinist telkin, kuflkusuz din ahlak›n›n ta-
mamen z›dd›d›r ve din ahlak›na karfl› bir dünyan›n temelini
oluflturmaktad›r.
Darwinist telkinlerin ne kadar y›k›c› etkileri oldu¤unu
görmek için, toplumun de¤er yarg›lar›n› gözlemlemek yeter-
lidir. Günümüz toplumlar›na bakt›¤›m›zda, insanlar›n ço¤u-
nun sadece dünyadaki yaflamlar›n› sürdürmek, iyi bir meslek
sahibi olmak, mal-mülk edinmek, daha çok para kazanmak,
e¤lenmek ve böylece "yaflam mücadelesinde galip gelmek"
için yaflad›klar›n› görürüz. Elbette her insan›n dünya hayat›
256
Gelin Birlik Olal›m
boyunca iyi ve güzel bir yaflam elde etmek için gayret göster-
mesi son derece ola¤and›r. Ancak din ahlak›, insanlar›n ken-
dilerine güzel bir hayat kurmaya çal›fl›rken, ihtiyaç içinde
olanlar› da gözetmelerini, yard›mlaflmalar›n› ve bencillikten
kaç›nmalar›n› gerektirir. Darwinist yaflam modelinde ise in-
san, di¤er insanlar›n iyili¤ini düflünmedi¤i gibi, kendi menfa-
ati için onlar›n kötü duruma düflmesinden de sak›nmaz.
Özellikle de gençlerin aras›nda lüks ev ve arabalara sahip ol-
mak, s›n›rs›z harcamalar yapmak, flöhret, zenginlik ve güç el-
de etmek en büyük idealler halini alm›flt›r. Bu anlay›fl içinde-
ki insanlar niçin var olduklar›n› sorgulamaz, Allah'›n varl›¤›-
n› ve kudretini neredeyse hiç düflünmezler. Neden yarat›ld›k-
lar›n›, kendilerini yaratan Üstün Yarat›c›m›z'a karfl› ne gibi
sorumluluklar› oldu¤unu tamamen göz ard› ederler. Her in-
san için oldu¤u gibi kendileri için de dünya hayat›n›n bir so-
nu oldu¤unu, ölümle birlikte kazand›klar› herfleyi bu dünya-
da b›rakacaklar›n› hat›rlamak istemez, ölümden sonra yeni-
den dirilip yapt›klar›n›n hesab›n› vereceklerini kabullenmez-
ler. Elbette onlar›n bunlar› göz ard› etmeleri ya da kabullen-
mek istememeleri, gerçe¤i de¤ifltirmez. Hayatlar› boyunca
hiç düflünmeseler de, gerçekler kendilerine her hat›rlat›ld›-
¤›nda yüz çevirseler de, yarat›lm›fl aciz birer kuldurlar, her
canl› gibi birgün ölecek ve yapt›klar›ndan hesaba çekilecek-
lerdir.
Asl›nda yukar›da tarif etti¤imiz gibi bir yaflam süren in-
sanlar›n belki de büyük ço¤unlu¤u evrim teorisinin etkisi al-
t›nda kald›¤›n›n fark›nda bile de¤ildir. Hatta oldukça önemli
bir k›sm› söz konusu teorinin, biyolojinin ilgi alan›na girdi¤i-
257
Harun Yahya
258
Pek çok ülkeyi derinden etki-leyen ahlaki dejenerasyon,toplumlar›n din ahlak›ndanuzaklaflmalar›n›n neticelerin-den biridir.
Günayd›n, 28 Temmuz 2003
ni ve kendilerinin konuyla hiçbir ilgilerinin olmad›¤›n› san›r-
lar. Ne var ki kendileri bunun fluurunda olmasalar da, düzen-
li olarak propagandas›na maruz kald›klar› evrim teorisi onla-
r›n hayata bak›fl aç›lar›n› derinden etkilemektedir.
Kendilerini ve çevrelerindeki insanlar› "bir tür geliflmifl
hayvan" olarak de¤erlendiren bireyler, tav›r ve tutumlar›nda,
ald›klar› kararlarda bu sapk›n bak›fl aç›lar›n› yans›tmaktad›r-
lar. Darwinist anlay›fl, insanlara bencil, menfaatperest, ac›ma-
s›z ve zalim olmay› ö¤ütlemekte; flefkat, merhamet, fedakar-
l›k, tevazu gibi meziyetleri ise yok etmekte, bunu da sözde
"hayat›n kurallar›"n›n bir gere¤i gibi göstermektedir. Bu du-
rum do¤al olarak toplum düzenini bozmakta, hem ahlaki
hem de toplumsal çöküntüye neden olmaktad›r.
Darwinist anlay›fl›n bir di¤er olumsuz etkisi de, pek çok
toplumda insanlar›n yaln›zca flahsi menfaatlerini gözetmele-
rinin genel bir kural halini almas›d›r. Bu tarz toplumlarda
karfl›l›ks›z fedakarl›k yapmak, yard›m etmek, sevgi, sayg› ve
flefkat göstermek unutulmufltur. Böyle bir yap› insanlar› yal-
n›zl›¤a ve bunal›ma itmektedir. Stres, huzursuzluk, mutsuz-
luk, endifle pek çok insan›n hayat›n› adeta bir kabusa dönüfl-
türmektedir. ‹çine düfltükleri manevi bofllu¤a çare arayanla-
r›n kimi alkol, uyuflturucu veya kumar bata¤›na düflmekte,
kimi intihar etmekte, kimi de karanl›k yollara sapmaktad›r.
Manevi de¤erleri göz ard› eden toplumlarda ahlaki deje-
nerasyonun boyutlar› da son derece h›zl› bir flekilde geniflle-
mektedir. Eflcinselli¤in, fuhufl ticaretinin, cinsel suçlar›n, teca-
vüz vakalar›n›n ve cinsel hastal›klar›n art›fl› ahlaki çöküflün
baz› önemli göstergeleridir. Fuhufl yüzünden aileler da¤›l-
makta, kendine duydu¤u sayg›y› kaybetmifl insanlar ortaya
259
Harun Yahya
260
Gelin Birlik Olal›m
ç›kmaktad›r. Baz› cinsel sap›kl›klar ve eflcinsellik art›k
dünyan›n birçok yerinde normal karfl›lanmakta; bu ah-
laks›zl›klara karfl› ç›kanlar ise ça¤ d›fl› olmakla itham
edilmektedir. Bugün eflcinsellerin, baz› ülkelerde resmi
olarak evlenebilmeleri, dünya çap›nda organize eylem-
ler yapabilmeleri, din ahlak›na karfl› sald›rgan bir tu-
tum sergileyebilmeleri düflündürücüdür.
Y›k›m sadece toplumsal boyutta de¤il ayn› zaman-
da siyasi boyuttad›r. Geride b›rakt›¤›m›z 20. yüzy›l, in-
sanl›k tarihinin en büyük, en dehfletli, en y›k›c› savaflla-
r›na sahne olmufltur. Bunlar›n yan› s›ra anarfli ve terör
olaylar›nda pek çok insan hayat›n› kaybetmifl, yaralan-
m›fl veya sakat kalm›flt›r. Söz konusu vahflet komü-
nizm, faflizm, ›rkç›l›k gibi temelinde Darwinizm'in yer
ald›¤› ideolojilerin eseridir. Bölgesel savafllar, çat›flma-
lar ve kanl› terör eylemleri halen dünyan›n çeflitli
bölgelerinde devam etmektedir.
Günümüzde dünya nüfusunun önemli bir
bölümü s›k›nt› ve yoksulluk içinde yaflamakta-
d›r. ‹statistiklere bak›ld›¤›nda, açl›¤›n, fakirli-
¤in, gelir da¤›l›m›ndaki uçurumun oldukça bü-
261
Harun Yahya
262
263
yük oranlara ulaflt›¤› görülmektedir. Elbette bu olumsuz ge-
liflmeler bencillik, ç›kar iliflkileri ve materyalist de¤erler üze-
rine kurulu bir dünya düzeninin do¤al sonuçlar›d›r.
Toplumsal yozlaflmaya iliflkin hemen akla gelen önemli
bir unsur da suç oranlar›ndaki ola¤anüstü art›flt›r. Dünya ge-
nelinde yasa d›fl› eylemler say›ca artt›¤› gibi, çeflitlilik bak›-
m›ndan da ço¤almaktad›r. Asl›nda bu, manevi ve vicdani de-
¤erleri terk etmenin kaç›n›lmaz neticesidir. Dinin insana ö¤-
retti¤i ahlaktan uzak olan bireyler, h›rs›zl›k, doland›r›c›l›k,
gasp, tehdit, k›sacas› her türlü gayri meflru fiili ola¤an karfl›-
lamakta, bu suçlar›n tamamen ortadan kald›r›labilece¤ine ih-
timal dahi vermemektedirler.
Tüm bu olumsuz tablo, son iki yüzy›ld›r önce Bat› dün-
yas›nda ard›ndan tüm dünyada t›rman›fla geçen materyalist
264
Gelin Birlik Olal›m
Din ahlak›ndan uzaklaflan toplumlarda, sald›rganl›k ve fliddet yayg›nla-fl›r. Çünkü insanlar, din ahlak›n›n gerektirdi¤i gibi vicdanlar›na göre
de¤il, kendi men-faatlerine ve kifli-sel isteklerinegöre hareketederler.
Hürriyet, 2 Ocak 2000Yeni Mesaj, 24 Ocak 2002
Akit, 4 Nisan 2001
Posta, 19 May›s 2003
felsefenin sonuçlar›d›r. ‹nsanlara Yarat›c›m›z'›n varl›¤›n› in-
kar ettiren, "hiç kimseye karfl› sorumlu de¤ilsiniz, vahfli bir
ormanda yaflam ve ç›kar mücadelesi veren evrimleflmifl ha-
yvanlars›n›z" yan›lg›s›n› telkin ederek onlar› din ahlak›ndan
uzaklaflt›ran propagandan›n ürünleridir.
‹ki SeçenekBuraya kadar anlat›lanlar her gün çevremizde flahit ol-
du¤umuz olaylar›n, gazetelerde okudu¤umuz ve televizyon-
da seyretti¤imiz haberlerin bir özetidir. Asl›nda herkes sözü
edilen bu tablonun gayet iyi fark›ndad›r. O halde samimi ola-
rak iman edenlerin kendi kendilerine flu soruyu sormas› gere-
kir: Dünyan›n içinde bulundu¤u durum karfl›s›nda yap›lma-
s› gereken en do¤ru ve en güzel davran›fl nedir?
‹çinde yaflad›¤›m›z ça¤da dünya toplumlar›n› y›k›ma gö-
türen kötülükleri, ahlaks›zl›klar›, haks›zl›klar› ve dejeneras-
yonu gören herkesin önünde iki seçenek vard›r:
Birincisi, gördüklerini görmezden gelenlerin seçti¤i yol-
dur. Bu yolu tercih edenler, olup bitenleri sadece seyretmekle
yetinir, yaflanan olumsuzluklara karfl› ilgisiz ve umursamaz
bir tav›r tak›n›rlar. "Dünyay› kurtarmak bana m› kald›?" veya
"Ben neyi de¤ifltirebilirim?" gibi mazeretlerle kendilerini kan-
d›r›rlar. Sohbet ortamlar›nda, insanl›¤›n içinde bulundu¤u
duruma ne kadar üzüldüklerini ifade eder, kimi zaman ihti-
yaç içinde olanlara küçük yard›mlarda bulunurlar, ancak tüm
bu kötülüklerin tamamen ortadan kald›r›lmas› için çaba gös-
termeye yanaflmazlar. Oysa unutmamak gerekir ki, ac›lara, s›-
265
Harun Yahya
k›nt›lara, kötülüklere karfl› sessiz kalan ya da elinden gelen en
fazla çabay› göstermeyen de bu tablodan sorumludur.
‹kinci yol ise, mevcut imkanlar›n tümünü seferber ede-
rek, insanl›¤› içinde bulundu¤u durumdan kurtarmak için
gerekli fikri mücadeleyi yürütmek, bu konuda asla y›lg›nl›¤a
kap›lmamak, flevkle ve azimle çaba göstermektir. Samimi,
sa¤duyulu, vicdanl›, sorumluluk sahibi inananlara düflen el-
bette bu ikinci yolu seçmektir. Madem zalimler, kötüler, ah-
laks›zlar ve din ahlak›na karfl› olanlar ittifak kurmufltur; o
halde Kitap Ehli'nden samimi olarak iman edenler ve samimi
Müslümanlar da bu fler ittifak›na karfl› birleflmeli, her türlü
maddi ve manevi imkan› biraraya toplayarak ortak bir fikri
mücadele yürütmelidir. ‹nançl› her Yahudi, her H›ristiyan,
her Müslüman bu do¤rultuda elinden gelen gayreti göster-
mekle sorumludur. Böylelikle dürüst, sayg›l›, sevgi dolu, an-
lay›fll›, ince düflünceli, güzel ahlakl› insanlarla birlikte, huzur,
bar›fl, güvenlik, mutluluk ve refah›n hakim oldu¤u bir ortam-
da yaflamak mümkün olacakt›r.
Günümüzdeki gibi zorluk ve s›k›nt› dönemlerinde, Ki-
tap Ehli ve Müslümanlar birbirlerine karfl› her zamankinden
daha çok anlay›fll›, uyumlu, tamamlay›c›, kolaylaflt›r›c› ve
sayg›l› olmal›d›rlar. Unutulmamal›d›r ki birlik, beraberlik ve
ifl birli¤i baflar› getirir. Çekiflme, tart›flma ve ihtilaf ise güçsüz-
lü¤e neden olur. Üstelik içinde yaflad›¤›m›z dönem, bu ifl bir-
li¤inin bir an önce tesis edilmesini gerektirmektedir. Din ah-
lak›na karfl› olanlarla yap›lmas› gereken fikri mücadelenin
yan› s›ra bu dönem, iman edenlerin dünya tarihinin en kutlu
dönemlerinden birine, Hz. ‹sa'n›n yeryüzüne ikinci kez geli-
fline haz›rl›k yapmalar› gereken çok önemli bir dönemdir.
266
Gelin Birlik Olal›m
267
Harun Yahya
itab›n bu bölümünde, Hz.
‹sa'n›n yeryüzüne ikinci kez
gelifline iliflkin ‹ncil'de yer alan ve
Kuran'da bildirilen haberleri inceleye-
ce¤iz. Hz. ‹sa, di¤er tüm peygamberler gibi, Allah
kat›nda seçkin k›l›nm›fl ve insanlar› do¤ru yola ilet-
mesi için gönderilmifl üstün ahlakl› ve kutlu bir insan-
d›r. Ancak onu di¤er peygamberlerden ay›ran baz› özel-
likler vard›r. Allah'›n bir mucizesiyle babas›z olarak do¤-
mufl, do¤umundan itibaren insanlara pek çok mucize gös-
termifltir. ‹sa Mesih'in bir di¤er mucizesi ise, bir kez daha
dünyaya gelecek olmas›d›r. Kuran'da, Hz. Muhammed
(sav)'in hadislerinde, Müslüman alimlerin eserlerinde, Hz.
‹sa'n›n ikinci gelifli hiçbir flüpheye yer verilmeyecek flekilde
müjdelenmifltir.
Bu bilgiler, Hz. ‹sa'n›n yeryüzüne ikinci kez geliflinin çok
yak›n oldu¤una iflaret etmektedir. H›ristiyan ve ‹slam alemin-
de yüzy›llard›r beklenen vaktin neredeyse gelmek üzere ol-
du¤u görülmektedir. (En do¤rusunu Allah bilir.)
Bu durumda bizlere düflen görev, Hz. ‹sa'y› en güzel fle-
kilde karfl›lamak için haz›rl›k yapmakt›r. Yap›lacak en güzel
haz›rl›k da samimi olarak Allah'a iman edenlerin ‹sa Mesih'i
birlik ve beraberlik içinde karfl›lamalar›; bu mübarek insan›n
destekçileri olmak flerefine eriflebilmek için el ele vermeleri-
dir.
‹ncil'de ‹sa Mesih'in Yeryüzüne DönüflüHz. ‹sa'n›n dünyaya ikinci gelifli ‹ncil'de detayl› olarak
anlat›lm›fl, o gün ve saatin ne zaman oldu¤una dair hiç kim-
senin bilgisi olmad›¤›; o gün ve saati yaln›z Allah'›n bildi¤i
ifade edilmifltir. (Matta, Bap 24, 36; Markos, Bap 13, 32-33) Söz
konusu vaktin ans›z›n gelece¤i, bu yüzden inananlar›n haz›r
ve uyan›k olmalar› gerekti¤i bildirilmifltir. (Matta, Bap 24, 44,
Bap 25, 13; Markos, Bap 13, 35-37; Luka, Bap 12, 40)
Bununla birlikte Hz. ‹sa'n›n dünyaya dönüflü öncesinde
ortaya ç›kacak alametler detayl› olarak aktar›lm›flt›r. Buna gö-
re, dünyan›n "son dönemi" olarak bilinen bu dönemde karga-
fla ve anarfli artacak, savafllar ve çat›flmalar yaflanacak, ahlaki
dejenerasyon yayg›nlaflacak, insanlar aras›nda güven ve sev-
gi ortadan kalkacak, ihanet, sadakatsizlik, vefas›zl›k, ac›ma-
s›zl›k yayg›nlaflacak, insanlar›n büyük ço¤unlu¤u din ahla-
k›ndan uzaklaflacaklard›r. Bu dönemin önemli özelliklerin-
den biri de Hz. ‹sa'dan önce pek çok sahte mesihin ortaya ç›-
kacak olmas›d›r. ‹ncil'de bu dönemin özellikleri flu flekilde ta-
rif edilmektedir:
‹sa flöyle yan›tlad›: "Dikkat edin, kimse sizi kand›rmas›n.Çünkü birçoklar› ad›mla gelip, 'Ben Mesih'im' diyerek nice-
270
Gelin Birlik Olal›m
271
lerini kand›racaklar. Savafl sesleri, savafl söylentileri duya-caks›n›z. Sak›n dehflete kap›lmayas›n›z. Bu olaylar›n olma-s› gereklidir, ama daha son gelmemifltir. Çünkü ulus ulusa,krall›k krall›¤a karfl› ayaklanacak. Çeflitli yerlerde k›tl›klargörülecek, depremler olacak. Bunlar›n tümü sanc›lar›n bafl-lang›c›d›r.... Birçoklar› suç ifllemeye sürüklenecek. Kifli kifliyi ele vere-cek, birbirlerinden nefret edecekler. Birçok yalanc› peygam-ber ortaya ç›kacak. Bunlar nicelerini kand›racak. Kötülü¤ünço¤almas›yla birçok insan›n sevgisi so¤uyacak. Ama kimsonuna dek katlan›rsa o kurtulacakt›r.Hükümranl›¤›n bu sevindirici haberi dünyan›n her köfle-sinde tan›kl›kta bulunmak için tüm uluslara yay›lacak. ‹flteo zaman son gelecektir." (Matta, Bap 24, 4-14)
Yine ‹ncil'de, "son günlerde", ‹sa Mesih'in gelifli öncesin-
de toplumlar›n içinde bulundu¤u durum flöyle tasvir edil-
mifltir:
fiunu bil ki, son günlerde çetin anlar gelecek. Çünkü insan-lar kendi kendilerine vurgun, paraya tutkun olacaklar; övü-necek, büyüklenecek, sövecek, ana baba sözü dinlemeyecek,iyilik bilmeyecekler. Kutsall›¤a önem vermeyecek, do¤alsevgi nedir bilmeyecek, uzlaflmaya yanaflmayacak, kara ça-l›c› olacaklar, bencil isteklerini durduramayacaklar. Tehlike-li, iyilik düflman›, hain, dengesiz olacaklar. Böbürlenecekler,Tanr›'y› de¤il zevki e¤lenceyi sevecekler; Tanr› yolunda gö-rünmelerine karfl›n Tanr› yolunun gücünü yads›yacaklar. Buinsanlardan yüz çevir. (Timoteos'a II. Mektup, Bap 3, 1-5)
‹ncil'e göre, bu geliflmeler yafland›¤›nda Hz. ‹sa'n›n geli-
fli de yak›nlaflm›flt›r. (Matta, Bap 24, 33) ‹ncil'de bildirilen ‹sa
272
Gelin Birlik Olal›m
Peygamberin dönüflüne iliflkin alametler yukar›dakilerle s›-
n›rl› de¤ildir. Konunun dikkat çekici bir baflka yönü de, Me-
sih'in geliflinin baz› kiflilerce inkar edilmesinin de, ayn› za-
manda onun geliflinin bir alameti olmas›d›r. Bu ‹ncil'de flöyle
bildirilir:
‹lkin flunu bilmelisiniz. Son günlerde tutkular› uyar›nca yü-rüyen, alayl› havalar tak›nan alayc›lar türeyecek. Soracak-lar: "Hani vaat edilmiflti, gelecekti... Ne oldu? Atalar uyuya-l›dan beri yarat›l›fl›n bafl›ndan bu yana herfley oldu¤u gibisürüp gitmekte!" (Petros'un II. Mektubu, Bap 3, 3-4)
Hz. Muhammed (sav)'in hadislerinde bildirilen ahir za-
man (son dönem) özellikleri de yukar›da say›lanlarla büyük
benzerlik göstermektedir. Peygamber Efendimiz (sav) de mü-
minlere, dünyan›n k›yametten önceki son döneminde içinde
bulunaca¤› koflullar› detayl› olarak tasvir etmifl ve Hz. ‹sa
Peygamberin bu dönemde yeryüzüne tekrar gönderilece¤ini
bildirmifltir. Hz. Muhammed (sav)'in hadislerinde bildirilen
baz› ahir zaman özellikleri flu flekildedir:
Dünya herc-ü merc içinde kald›¤›nda, fitneler zuhur etti-¤inde, yollar kesildi¤inde, baz›lar› baz›s›na hücum etti¤in-de, büyük küçü¤e merhamet etmedi¤i, büyü¤e vakarl› dav-ranmad›¤›nda...17
Kifli, kardeflini öldürmedikçe k›yamet kopmaz.18
Dünyan›zda kötüleriniz varis olmad›kça k›yamet kop-maz.19
K›yametin hemen yak›n›nda anarfli ve kargafla günleri var-d›r.20
Haram olan fleylerin helal say›lmas›… k›yamet alametlerin-dendir.21
273
Harun Yahya
274
Ahir zaman›n ilk dönemi, tümdünyada s›k›nt› ve zorluklar›n,açl›¤›n, kargaflan›n, çat›flmalar›nartt›¤›, insanlar›n bir kurtar›c›bekledikleri dönemdir.
Büyük flehirler dün sanki yokmufl gibi he-lak olur.22
Ahir zamanda öyle adamlar ç›kacak ki,dinlerini dünya menfaatleri karfl›l›¤›ndasatacaklard›r. Bunlar yumuflak görünmekiçin koyun postuna bürünecekler, dilleriflekerden tatl›, fakat kalpleri kurt kalbi gi-bi kat› olacakt›r.23
275
Harun Yahya
K›yametten önce iki büyük hadise vard›r… ve sonra da zel-zeleli y›llar.24
‹nsanlar üzerine aldat›c› seneler gelecek. O senelerde… ha-ine itimat edilecek, do¤ru kifli hain say›lacak.25
Büyü¤e sayg›, küçü¤e merhamet kalkacak. Zina çocuklar›ço¤alacak. O kadar ki kifli sokak ortas›nda kad›nla zina ede-cek.26
Açl›k ve hayat pahal›l›¤› alabildi¤ine yay›lacak.27
‹yilik terk edilip emredilmedi¤inde, kötülük ifllenip al›ko-nulmad›¤›nda… k›yamet yaklaflm›fl olacakt›r.28
Kötülerin ço¤ald›kça ço¤almas›, yalanc›lar›n do¤ru kabuledilip do¤rular›n yalanc› say›lmas›, hainlerin güvenilir, gü-venilir kimselerin hain say›lmas›… k›yamet alametlerin-dendir.29
Dikkat edilirse, bu alametler günümüzde ard› ard›na be-
lirmifltir. Dünyan›n farkl› köflelerinden hemen her gün yeni
bir çat›flma haberi gelmekte, insanlar rüflvet, adaletsizlik ve
haks›zl›k baflta olmak üzere sosyal bozulmadan büyük rahat-
s›zl›k duymakta, yalanc›l›k, doland›r›c›l›k, sahtekarl›k, fuhufl,
cinsel sapk›nl›klar her geçen gün daha da artmaktad›r. Ahla-
ki de¤erlerin göz ard› edilmesi, insanlar aras›nda gerçek sev-
gi ve merhametin yaflanmas›n› engellemekte, herkesin tedir-
ginlik ve güvensizlik duydu¤u bir ortam yayg›nlaflmaktad›r.
Bunun yan› s›ra büyük k›tl›klar›n yaflanmas›, depremlerin
artmas›, di¤er do¤al felaketlerin ço¤almas›, insanlar› hayrete
düflürecek büyük olaylar›n yaflanmas› gibi alametler de aç›k-
ça tecelli etmektedir. Bir kez daha belirtmek gerekir ki, geç-
miflte de belki bu olaylardan baz›lar› yaflanm›fl ya da insanlar
bu alametlerin benzerleri ile karfl›laflm›fl olabilirler ama tari-
276
Gelin Birlik Olal›m
277
Harun Yahya
hin hiçbir döneminde söz konusu alametlerin bu kadar aç›k
ve birarada meydana geldi¤i görülmemifltir. Bu durum, Hz.
‹sa Mesih'in yeryüzüne geliflinin, Allah'›n izniyle, çok yak›n
oldu¤unun aç›k bir iflaretidir. Ve hiç flüphesiz Allah'›n elçisi-
nin yeniden dünyaya gelecek olmas› tüm iman edenlerin bü-
yük bir heyecan ve sevinç duyacaklar› tarihi bir olayd›r.
Kitab›n ilerleyen sayfalar›nda, Kuran'da ve Peygamber
Efendimiz (sav)'in hadislerinde Hz. ‹sa'n›n tekrar dünyaya
gelifli ile ilgili delilleri inceleyece¤iz.
Hz. ‹sa'n›n Kuran'da Bildirilen Özellikleri Kuran'da Hz. ‹sa hakk›nda pek çok bilgi verilir. Hz. ‹sa,
Allah'›n, Hz. Meryem'e gönderdi¤i Cebrail'in müjdelemesiy-
le babas›z olarak dünyaya gelmifltir. Do¤duktan hemen sonra
ise insanlarla konuflarak, Allah'›n ilham›yla, bebek yafl›nda
mucizeler göstermifltir. Hayat› boyunca da Allah'›n örnek bir
kulu ve elçisi olmufl, insanlar› Rabbimiz'e samimiyetle kul ol-
maya davet etmifltir.
Hz. ‹sa Peygamber hakk›ndaki Kuran ayetlerinde bildi-
rilen baz› özellikler flu flekildedir:
✦ Hz. ‹sa, Allah'›n elçisi ve kelimesidir:
Ey Kitap Ehli, dininiz konusunda taflk›nl›k etmeyin,Allah'a karfl› gerçek olandan baflkas›n› söylemeyin.Meryem o¤lu Mesih ‹sa, ancak Allah'›n elçisi ve kelime-sidir. Onu ('Ol' kelimesini) Meryem'e yöneltmifltir veO'ndan bir ruhtur... (Nisa Suresi, 171)
278
Gelin Birlik Olal›m
Rogier Van DerWeyden'in "Tap›naktaSunufl" adl› tablosu
✦ Kendisine "‹sa Mesih" ismi verilmifltir:
Hani Melekler, dediler ki: "Meryem, do¤rusu Allah Ken-dinden bir kelimeyi sana müjdelemektedir. Onun ad›Meryem o¤lu ‹sa Mesih'tir... (Al-i ‹mran Suresi, 45)
✦ Allah Kat›nda seçkin k›l›nm›fl mübarek bir insand›r:
... O, dünyada ve ahirette 'seçkin, onurlu, sayg›nd›r' veyak›n k›l›nanlardand›r. (Al-i ‹mran Suresi, 45)
✦ ‹nsanl›¤a bir ayet k›l›nm›flt›r:
Irz›n› koruyan (Meryem); Biz ona Kendi ruhumuzdanüfledik, onu ve çocu¤unu insanl›¤a bir ayet k›ld›k. (En-biya Suresi, 91)
✦ Annesi Hz. Meryem, Alla'›n seçti¤i ve alemlerin kad›n-
lar›na üstün k›ld›¤› bir kiflidir:
Hani melekler: "Meryem, flüphesiz Allah seni seçti, seniar›nd›rd› ve alemlerin kad›nlar›na üstün k›ld›," demiflti.(Al-i ‹mran Suresi, 42)
✦ Daha beflikteyken insanlarla konuflmufltur:
Beflikte de, yetiflkinli¤inde de insanlarla konuflacakt›r.Ve o salihlerdendir. (Al-i ‹mran Suresi, 46)
✦ Allah'›n izni ile pek çok mucizeler göstermifltir:
‹srailo¤ullar›'na elçi k›lacak. "Gerçek flu, ben size Rabbi-niz'den bir ayetle geldim. Ben size çamurdan kufl biçi-minde bir fley oluflturur, içine üfürürüm, o da hemence-cik Allah'›n izniyle kufl oluverir. Ve Allah'›n izniyle do-¤ufltan kör olan›, alaca hastal›¤›na tutulan› iyilefltirir veölüyü diriltirim. Yediklerinizi ve biriktirdiklerinizi sizehaber veririm. fiüphesiz, e¤er inanm›flsan›z bunda siziniçin kesin bir ayet vard›r." (Al-i ‹mran Suresi, 49)
279
Harun Yahya
Allah flöyle diyecek: "Ey Meryem o¤lu ‹sa, sana ve anne-ne olan nimetimi hat›rla. Ben seni Ruhu'l-Kudüs ile des-tekledim, beflikte iken de, yetiflkin iken de insanlarlakonufluyordun. Sana Kitab›, hikmeti, Tevrat'› ve ‹ncil'iö¤rettim. ‹znimle çamurdan kufl biçiminde (bir fleyi)oluflturuyordun da (yine) iznimle ona üfürdü¤ünde birkufl oluveriyordu. Do¤ufltan kör olan›, alacal›y› iznimleiyilefltiriyordun, (yine) benim iznimle ölüleri (hayata)ç›kar›yordun. ‹srailo¤ullar›'na apaç›k belgelerle geldi-¤inde onlardan inkara sapanlar, "fiüphesiz bu apaç›k birsihirdir" demifllerdi (de) ‹srailo¤ullar›'n› senden geripüskürtmüfltüm." (Maide Suresi, 110)
✦ Tevrat'› do¤rulayan, yol gösterici ve ö¤üt olan ‹ncil'i
tebli¤ etmifltir (Ancak ‹ncil daha sonra insanlar taraf›ndan
tahrif edilmifltir.):
Onlar›n (peygamberleri) ard›ndan yanlar›ndaki Tevrat'›do¤rulay›c› olarak Meryem o¤lu ‹sa'y› gönderdik ve onaiçinde hidayet ve nur bulunan, önündeki Tevrat'› do¤ru-layan ve muttakiler için yol gösterici ve ö¤üt olan ‹ncil'iverdik. (Maide Suresi, 46)
Sonra onlar›n izleri üzerinde elçilerimizi birbiri ard›ncagönderdik. Meryem o¤lu ‹sa'y› da arkalar›ndan gönder-dik; ona ‹ncil'i verdik ve onu izleyenlerin kalplerindebir flefkat ve merhamet k›ld›k. (Bir bid'at olarak) Türet-tikleri ruhbanl›¤› ise, Biz onlara yazmad›k (emretme-dik). Ancak Allah'›n r›zas›n› aramak için (türettiler) amabuna da gerekti¤i gibi uymad›lar. Bununla birlikte on-lardan iman edenlere ecirlerini verdik, onlardan birço¤uda fas›k olanlard›r. (Hadid Suresi, 27)
280
Gelin Birlik Olal›m
✦ Ruhu'l-Kudüs'le desteklenmifltir:
Andolsun, Biz Musa'ya kitab› verdik ve ard›ndan peflpe-fle elçiler gönderdik. Meryem o¤lu ‹sa'ya da apaç›k bel-geler verdik ve onu Ruhu'l-Kudüs'le teyid ettik. Demek,size ne zaman bir elçi nefsinizin hofllanmayaca¤› birfleyle gelse, büyüklük taslayarak bir k›sm›n›z onu yalan-layacak, bir k›sm›n›z da onu öldürecek misiniz? (BakaraSuresi, 87)
‹flte bu elçiler; bir k›sm›n› bir k›sm›na üstün k›ld›k. On-lardan, Allah'›n kendileriyle konufltu¤u ve derecelerleyükseltti¤i vard›r. Meryem o¤lu ‹sa'ya apaç›k belgelerverdik ve O'nu Ruhu'l-Kudüs'le destekledik. fiayetAllah dileseydi, kendilerine apaç›k belgeler geldiktensonra, onlar›n peflinden gelenler, birbirlerini öldürmez-di. Ancak ihtilafa düfltüler; onlardan kimi inand›, kimiinkâr etti. Allah dileseydi birbirlerini öldürmezlerdi.Ama Allah diledi¤ini yapand›r. (Bakara Suresi, 253)
✦ Havariler kendisine yard›mc› olmufllard›r:
Ey iman edenler, Allah'›n yard›mc›lar› olun: Meryem o¤-lu ‹sa'n›n havarilere: "Allah'a (yönelirken) benim yar-d›mc›lar›m kimlerdir?" demesi gibi. Havariler de demifl-lerdi ki: "Allah'›n yard›mc›lar› bizleriz." Böylece ‹srailo-¤ullar›'ndan bir topluluk iman etmifl, bir topluluk da in-kar etmiflti. Sonunda Biz iman edenleri düflmanlar›nakarfl› destekledik, onlar da üstün geldiler. (Saf Suresi, 14)
✦ ‹srailo¤ullar›'na örnek k›l›nm›flt›r:
O, yaln›zca bir kuldur; kendisine nimet verdik ve onu‹srailo¤ullar›'na bir örnek k›ld›k. (Zuhruf Suresi, 59)
✦ ‹nkarc›lar onu öldürmek için tuzak kurmufllard›r, ama
281
Harun Yahya
Allah onlar›n bu tuza¤›n› bozmufl, Hz. ‹sa'y› Kendi Kat›na
yükseltmifltir:
Onlar bir düzen kurdular. Allah da bir düzen kurdu.Allah, düzen kurucular›n en hay›rl›s›d›r.
Hani Allah, ‹sa'ya demiflti ki: "Ey ‹sa, do¤rusu senin ha-yat›na Ben son verece¤im, seni Kendime yükseltece¤im,seni inkar edenlerden temizleyece¤im ve sana uyanlar›k›yamete kadar inkara sapanlar›n üstüne geçirece¤im.Sonra dönüflünüz yaln›zca Bana'd›r, hakk›nda anlafl-mazl›¤a düfltü¤ünüz fleyde aran›zda Ben hükmedece-¤im." (Al-i ‹mran Suresi, 54-55)
282
Gelin Birlik Olal›m
283
Harun Yahya
Kuran'da Hz. ‹sa'n›n Yeryüzüne‹kinci Gelifli
Kuran'da Hz. ‹sa ile ilgili haber verilen önemli bilgiler-
den biri de Hz. ‹sa'n›n ölmedi¤i ve öldürülmedi¤i, Allah Ka-
t›na yükseltildi¤i ve Rabbimiz'in takdir etti¤i vakitte yeniden
dünyaya gelecek oldu¤udur. Bu bölümde konuyla ilgili Ku-
ran'da yer alan deliller incelenecektir. (Bu konuyla ilgili daha
detayl› bilgi için bkz. Harun Yahya, Hz. Mesih Müjdesi, A¤us-
tos 2003)
Allah, inkarc›lar›n Hz. ‹sa'y› öldürmelerine izin verme-
mifl, onu Kendi Kat›na yükseltmifltir. Ve tekrar yeryüzüne dö-
nece¤ini insanlara müjdelemifltir. Hz. ‹sa'n›n yeryüzüne dö-
nüflü ile ilgili olarak da Kuran'da flu haberler verilir:
1- ‹sa Peygamberi öldürmek için tuzak kuran inkarc›lar
onu kesinlikle öldürememifllerdir. Onlar›n bu konuda öne
sürdükleri iddialar› yaln›zca bir zandan ibarettir:
Ve : "Biz, Allah'›n Resulü Meryem o¤lu Mesih ‹sa'y› ger-çekten öldürdük" demeleri nedeniyle de (onlara böylebir ceza verdik) Oysa onu öldürmediler ve onu asmad›-lar. Ama onlara (onun) benzeri gösterildi. Gerçektenonun hakk›nda anlaflmazl›¤a düflenler, kesin bir flüpheiçindedirler. Onlar›n bir zanna uymaktan baflka bunailiflkin hiçbir bilgileri yoktur. Onu kesin olarak öldür-mediler. (Nisa Suresi, 157)
2- Hz. ‹sa'n›n ölmedi¤i; insanlar›n yaflad›¤› boyuttan al›-
narak, Allah Kat›na yükseltildi¤i bir ayette flöyle bildirilir:
284
Gelin Birlik Olal›m
Hay›r; Allah onu Kendine yükseltti. Allah üstün ve güç-lüdür, hüküm ve hikmet sahibidir. (Nisa Suresi, 158)
3- Kuran'da Hz. ‹sa'n›n k›yamet saati için bir ilim oldu¤u
belirtilmektedir:
fiüphesiz o, k›yamet-saati için bir ilimdir. Öyleyse on-dan yana hiçbir kuflkuya kap›lmay›n ve Bana uyun.Dosdo¤ru yol budur. (Zuhruf Suresi, 61)
Bu ayetin Hz. ‹sa'n›n ahir zamanda yeryüzüne dönüflü-
ne aç›k bir iflaret tafl›d›¤›n› söyleyebiliriz. Çünkü Hz. ‹sa, Ku-
ran'›n indiriliflinden yaklafl›k alt› as›r önce yaflam›flt›r. Dolay›-
s›yla bu ilk hayat›n› "k›yamet saati için bir bilgi" yani bir k›-
yamet alameti olarak anlayamay›z. Ayetin iflaret etti¤i anlam,
Hz. ‹sa'n›n, ahir zamanda, yani k›yametten önceki son zaman
diliminde yeniden yeryüzüne dönece¤i ve bunun da bir k›ya-
met alameti olaca¤›d›r. (En do¤rusunu Allah bilir.)
4- Al-i ‹mran Suresi'nin 55. ayetinde, Hz. ‹sa'ya uyanla-
r›n k›yamete kadar inkara sapanlar›n üstün gelecekleri haber
verilmektedir.
Hani Allah, ‹sa'ya demiflti ki: "Ey ‹sa, do¤rusu seni Benvefat ettirece¤im ve seni Kendime yükseltece¤im, seniinkar edenlerden temizleyece¤im ve sana uyanlar› k›ya-mete kadar inkara sapanlar›n üstüne geçirece¤im. Sonradönüflünüz yaln›zca Bana'd›r, hakk›nda anlaflmazl›¤adüfltü¤ünüz fleyde aran›zda Ben hükmedece¤im. (Al-i‹mran Suresi, 55)
Allah k›yamete kadar inkar edenlere üstün gelen ve Hz.
‹sa'ya gerçekten tabi olan bir grubun varl›¤›ndan söz etmek-
tedir. Hz. ‹sa hayatta iken ona uyanlar›n say›s› çok azd›. Ve
285
Harun Yahya
onun Allah Kat›na yükseliflinin ar-
d›ndan da onun getirdi¤i hak din
tahrif edildi. Sonraki iki yüzy›l bo-
yunca da, Hz. ‹sa'ya iman edenler
(‹seviler) fliddetli bask›lara maruz
kald›lar. Üstelik ‹sevilerin hiçbir
siyasi gücü de bulunmamaktayd›.
Bu durumda geçmiflte yaflayan
H›ristiyanlar›n, inkar edenlere üs-
tün geldiklerini ve bu ayetin onla-
ra bakt›¤›n› söyleyemeyiz. (En
do¤rusunu Allah bilir.)
Günümüzde ise H›ristiyanl›-
¤›n özünden uzaklaflt›¤›n›, Hz.
‹sa'n›n anlatt›¤› hak dinden farkl›
bir dine dönüfltü¤ünü görürüz. Bu
durumda "sana uyanlar› k›yame-
te kadar inkara sapanlar›n üstüne
geçirece¤im" ifadesi aç›k bir iflaret
tafl›maktad›r. Hz. ‹sa'ya uyan ve
k›yamete kadar yaflayacak olan bir
topluluk olmas› gerekmektedir.
Böyle bir topluluk, kuflkusuz Hz.
‹sa'n›n yeryüzüne tekrar gelifliyle
ortaya ç›kacakt›r. Ve tekrar dünya-
ya gelifli s›ras›nda bu kutlu pey-
gambere tabi olanlar, k›yamete ka-
dar inkar edenlere üstün k›l›na-
286
Gelin Birlik Olal›m
287
cakt›r. (En do¤rusunu Allah bilir.)
5- Kuran'da verilen bir di¤er
bilgi de Hz. ‹sa'n›n ölümün-
den önce tüm Ehl-i Kita-
b›n kendisine iman
edece¤i fleklin-
dedir:
288
Gelin Birlik Olal›m
Andolsun, Kitap Ehli'nden, ölmeden önce ona(Hz. ‹sa'ya) inanmayacak kimse yoktur. K›ya-met günü, o (Hz. ‹sa) da onlar›n aleyhine flahitolacakt›r. (Nisa Suresi, 159)
Bu ayetten aç›kça anlafl›lmaktad›r ki Hz.
‹sa ile ilgili olarak henüz gerçekleflmemifl
olan üç ‹lahi vaat vard›r. ‹lk olarak, ‹sa Pey-
gamberin her insan gibi yaflad›ktan sonra
ölece¤i bildirilmektedir. ‹kinci vaat, tüm
Ehl-i Kitab›n ona, o yaflarken itaat ede-
ce¤idir. fiüphesiz söz konusu bu iki
haber de Hz. ‹sa'n›n k›yamet önce-
sindeki gelifliyle gerçekleflecek
olaylard›r. Ayetteki üçüncü ha-
289
Harun Yahya
290
ber olan Hz. ‹sa'n›n Ehl-i Kitap
hakk›ndaki flahitli¤i de k›yamet
gününde gerçekleflecektir. (En
do¤rusunu Allah bilir.)
6- Hz. ‹sa'n›n yeryüzüne
ikinci kez gelifline iflaret eden bir
baflka ayet ise Meryem Suresi'nde
geçmektedir:
Selam üzerimedir; do¤du-¤um gün, ölece¤im gün vediri olarak yeniden-kald›r›-laca¤›m gün de. (MeryemSuresi, 33)
Bu ayet Al-i ‹mran Suresi'nin
55. ayetiyle birlikte incelendi¤in-
de çok önemli bir gerçe¤e iflaret
etmektedir. Al-i ‹mran Sure-
si'ndeki ayette Hz. ‹sa'n›n Allah
Kat›na yükseltildi¤i ifade edil-
mektedir. Bu ayette ölme ya da
öldürülme ile ilgili bir bilgi veril-
memektedir. Ancak Meryem Su-
resi'nin 33. ayetinde Hz. ‹sa'n›n
ölece¤i günden bahsedilmekte-
dir. Bu ikinci ölüm ise ancak Hz.
‹sa'n›n ikinci kez dünyaya gelifli
ve bir süre yaflad›ktan sonra vefat
etmesiyle mümkün olabilir. (En
do¤rusunu Allah bilir.)
291
Harun Yahya
7- Hz. ‹sa'n›n yeryüzüne dönüflüne iflaret eden bir di¤er
ayet flöyledir:
Ona (Hz. ‹sa'ya) Kitap'›, hikmeti, Tevrat'› ve ‹ncil'i ö¤re-tecek. (Al-i ‹mran Suresi, 48)
Bu ayette geçen "Kitap" kelimesinin neyi ifade etti¤ini an-
lamak için konuyla ilgili di¤er Kuran ayetlerine bakt›¤›m›zda
flunu görürüz: Tevrat ve ‹ncil ile birlikte ayn› ayette kullan›l-
mas› halinde Kitap, Kuran anlam›n› ifade etmektedir; Al-i ‹m-
ran Suresi'nin 3. ayeti buna bir örnek olarak verilebilir:
O, sana Kitap'› hak ve kendinden öncekileri do¤rulay›c›olarak indirdi. O, Tevrat'› ve ‹ncil'i de indirmiflti. (Al-i‹mran Suresi, 3)
Ayr›ca baflka pek çok ayette Hz. Muhammed (sav)'e Ki-
tab›n ve hikmetin indirildi¤i belirtilmektedir. Bu ayetlerden
biri flöyledir:
... Allah, sana Kitap'› ve hikmeti indirdi ve sana bilme-diklerini ö¤retti. Allah'›n üzerinizdeki fazl› çok büyük-tür. (Nisa Suresi, 113)
Hz. Muhammed (sav)'e indirilen kitab›n Kuran oldu¤u
herkesin bildi¤i bir gerçektir. Bu durumda, Al-i ‹mran Sure-
si'nin 48. ayetindeki Hz. ‹sa'n›n ö¤renece¤i bildirilen Kitap da
ancak Kuran olabilir. ‹sa Peygamberin bundan yaklafl›k 2000
sene önceki yaflam›nda, Tevrat ve ‹ncil üzerine bilgi sahibi ol-
du¤u bilinmektedir. Kuran'› ö¤renmesinin ise yeryüzüne yeni-
den geliflinde gerçekleflece¤i aç›kt›r. (En do¤rusunu Allah bilir.)
8- Al-i ‹mran Suresi'nin 59. ayetinde "fiüphesiz, Allah
kat›nda ‹sa'n›n durumu, Adem'in durumu gibidir... " fleklin-
de bildirilmektedir. Bu ifade ile iki peygamber aras›ndaki ba-
292
Gelin Birlik Olal›m
z› benzerliklere dikkat çekilmifl olabilir. Bilindi¤i gibi, hem
Hz. Adem hem de Hz. ‹sa babas›zd›r. Ayr›ca yukar›daki ayet-
te, Hz. Adem'in cennetten yeryüzüne indirilmesi, Hz. ‹sa'n›n
ahir zamanda Allah Kat›ndan yeryüzüne indirilmesine de
benzetilmifl olabilir. (En do¤rusunu Allah bilir.)
9- Hz. ‹sa'n›n tekrar dünyaya gelece¤i ile ilgili bir baflka
delil de Maide Suresi'nin 110. ayetinde ve Al-i ‹mran Sure-
si'nin 46. ayetinde geçen "kehlen" kelimesidir. Ayetlerde flu
flekilde buyurulmaktad›r:
Allah flöyle diyecek: "Ey Meryem o¤lu ‹sa, sana ve anne-ne olan nimetimi hat›rla. Ben seni Ruhu'l-Kudüs ile des-tekledim, beflikte iken de, yetiflkin (kehlen) iken de in-sanlarla konufluyordun…" (Maide Suresi, 110)
Beflikte de, yetiflkinli¤inde (kehlen) de insanlarla konu-flacakt›r. Ve O salihlerdendir. (Ali ‹mran Suresi, 46)
Hz. ‹sa'n›n yetiflkin halini ifade etmek için kullan›lan
"kehlen" kelimesinin sözlük anlam› "otuz ile elli yafllar› ara-
s›nda, gençlik devresini bitirip ihtiyarl›¤a ayak basan, yafl›
kemale ermifl kimse" fleklindedir. Bu kelime ‹slam alimleri
aras›nda ittifakla "35 yafl sonras› dönem" olarak kabul edil-
mektedir.
Hz. ‹sa'n›n genç bir yafl olan otuz yafl›n›n bafllar›nda
Allah Kat›na yükseltildi¤ini, yeryüzüne indikten sonra k›rk
y›l kalaca¤›n› ifade eden ve ‹bn Abbas'tan rivayet edilen ha-
dise dayanan ‹slam alimleri, Hz. ‹sa'n›n yafll›l›k döneminin,
tekrar dünyaya geliflinden sonra olaca¤›n›, dolay›s›yla bu
ayetin, Hz. ‹sa'n›n gelifline dair bir delil oldu¤unu söylemek-
tedirler.30
293
Harun Yahya
294
Gelin Birlik Olal›m
Tüm peygamberler insanlarla konuflup, onlar› dine da-
vet etmifllerdir. Hepsi de yetiflkin yafllar›nda tebli¤ görevini
yerine getirmifllerdir. Ancak Kuran'da hiçbir peygamber için
bu flekilde bir ifade kullan›lmam›flt›r. Bu durum, "kehlen" ifa-
desinin Hz. ‹sa'n›n yeryüzüne mucizevi dönüflüne iflaret ed-
er. Çünkü ayetlerde birbiri ard›ndan gelen "beflikte" ve "yetifl-
kin iken" kelimeleri iki büyük mucizevi zamana dikkat çek-
mektedirler.
Hz. ‹sa'n›n beflikteyken konuflmas› bir mucizedir. Bu
benzeri görülmüfl bir olay de¤ildir ve ayetlerde bu muci-
zevi olay birçok kez zikredilmektedir. O halde bu kelime-
nin hemen ard›ndan gelen "yetiflkin iken de insanlarla ko-
nuflmas›" fleklindeki ifadenin de bir mucize oldu¤u anla-
fl›lmaktad›r. E¤er "yetiflkin iken" ifadesi, Hz. ‹sa'n›n Allah
Kat›na al›nmadan önceki hayat›na iflaret ediyor olsayd›,
o zaman Hz. ‹sa'n›n konufluyor olmas› bir mucize olma-
yacakt›. Ancak ayette iki büyük mucizevi zamana iflaret
edilmektedir. Bunlardan birincisi beflikteyken konufl-
mas›, ikincisi ise yetiflkin iken konuflmas›d›r. Dolay›-
s›yla mucizevi bir döneme iflaret eden "yetiflkin iken"
ifadesinin, Hz. ‹sa'n›n mucizevi bir flekilde tekrar
yeryüzüne döndükten sonraki dönemde,
yetiflkin iken insanlarla konuflmas›n›
kast ediyor olmas› kuvvetle muhte-
meldir. (En do¤rusunu Allah bilir.)
295
Harun Yahya
Hz. ‹sa'n›n Tan›nmas›Hz. ‹sa'n›n ikinci kez yeryüzüne gelifli ile ilgili merak
edilen bir di¤er konu ise "Hz. ‹sa'n›n kim oldu¤unun nas›l an-
lafl›laca¤› ve onun hangi özelliklerinden tan›nabilece¤i"dir.
Bilgice, ak›lca, vücutça, ahlakça üstün k›l›nm›fl bir insan ola-
rak Hz. ‹sa'n›n yüzünde peygamberlere has bir ifade olacak-
t›r. Sahip oldu¤u güçlü Allah korkusunun ve derin iman›n›n
nuru yüzüne yans›yacakt›r. Ve peygamberlere has olan nurlu
ifade o derece aç›k olacakt›r ki, onu görenler di¤er insanlara
k›yasla çok üstün bir insanla karfl›laflt›klar›n›n fark›na vara-
caklard›r.
Allah, Hz. ‹sa'n›n hem dünyada hem de ahirette "... seç-
kin, onurlu, sayg›n ve Allah'a yak›n k›l›nanlardan..." (Al-i
‹mran Suresi, 45) oldu¤unu bildirmifltir. Allah'›n ayetinin bir
tecellisi olarak tüm peygamberler gibi Hz. ‹sa da çevresin-
deki insanlar aras›nda sayg›nl›¤›yla, seçkin ve onurlu olu-
fluyla tan›nacakt›r. Görenler onu daha bakar bakmaz ta-
n›yacak, kalplerinde bu konuda hiçbir flüphe oluflma-
yacakt›r. Bu kutlu insan›n geliflini inkar eden insanlar
da yapt›klar›n›n mant›ks›zl›¤›n› hemen kavraya-
caklard›r.
Hz. ‹sa Kuran'da geçen peygamber özellik-
leri ile tan›nabilecektir. Ancak bunlar d›fl›nda
onu insanlara tan›tan baflka belirtileri de olacak-
t›r. fiüphesiz bunlardan en önemlilerinden biri
Hz. ‹sa'n›n dünyada bir ailesinin, hiçbir akrabas›-
n›n, eskiden tan›d›¤› tek bir kiflinin olmamas›d›r.
Hz. ‹sa Geldi¤inde Onu Önceden Tan›yanHiç Kimse Olmayacakt›r
Bu noktada, akla gelen önemli bir soru da Hz. ‹sa'y› na-
s›l tan›yaca¤›m›zd›r. Elbette, peygamberlerin ortak özellikle-
rine sahip olmas› onun en belirgin alameti olacakt›r. Bunun
yan›nda onun gerçek ‹sa Mesih oldu¤unun önemli bir alame-
ti daha vard›r. Hz. ‹sa ikinci geliflinde, onu daha önce gördü-
¤ünü, tan›d›¤›n›, geçmiflini bildi¤ini söyleyebilecek hiç kimse
ç›kmayacakt›r. Onun fiziksel özelliklerini, simas›n› ya da ses
tonunu bilen tek bir kifli dahi olmayacakt›r. Dünya üzerinde
tek bir kifli "ben onu daha önceden tan›yorum, filanca zaman
görmüfltüm, onun ailesi ve yak›nlar› flu kimselerdir" gibi bir
iddiada bulunamayacak, bulunsa da buna dair bir kan›t gös-
teremeyecektir. Çünkü onu tan›yan tüm insanlar bundan
yaklafl›k olarak 2000 sene kadar önce yaflam›fl ve ölmüfllerdir.
Annesi Hz. Meryem, Hz. Zekeriya, onunla y›llar›n› geçirmifl
olan havarileri, dönemin Yahudi önde gelenleri ve bizzat Hz.
‹sa'dan tebli¤ alm›fl olan insanlar vefat etmifllerdir. Dolay›s›y-
la ikinci kez yeryüzüne geliflinde, onun do¤umuna, çocuklu-
¤una, gençli¤ine ve yetiflkinli¤ine flahit olmufl tek bir kimse
olmayacak ve onun hakk›nda hiç kimse hiçbir fley bilmeye-
cektir.
Kitab›n önceki bölümlerinde de aç›klad›¤›m›z gibi Hz.
‹sa Allah'›n "Ol" emriyle babas›z olarak dünyaya gelmifltir.
Aradan yüzy›llar geçtikten sonra ise bilinen hiçbir akrabas›
olmamas› çok do¤ald›r. Allah, Hz. ‹sa'n›n bu durumunu Ku-
296
Gelin Birlik Olal›m
ran'da Hz. Adem'in yarat›l›fl›na benzetmifl ve flöyle buyur-
mufltur:
fiüphesiz, Allah Kat›nda ‹sa'n›n durumu Adem'in duru-mu gibidir. Onu topraktan yaratt›, sonra ona "ol" deme-siyle o da hemen oluverdi. (Al-i ‹mran Suresi, 59)
Ayette de belirtildi¤i gibi Allah Hz. Adem'e "Ol" demifl-
tir ve Hz. Adem yarat›lm›flt›r. ‹flte Hz. ‹sa'n›n ilk yarat›l›fl› da
Allah'›n "Ol" demesiyle gerçekleflmifltir. Hz. Adem'in anne ve
babas› yoktur, Hz. ‹sa'n›n ilk dünyaya geliflinde ise sadece an-
nesi Hz. Meryem vard›r; fakat yeryüzüne yeniden gelece¤i
ikinci seferde onun annesi de hayatta olmayacakt›r.
Kuflkusuz bu durum, dönem dönem ortaya ç›kan "sahte
Mesih" tehlikesini de tamamen ortadan kald›rmaktad›r. Hz.
‹sa'n›n yeryüzüne yeniden geliflinde, onun Hz. ‹sa oldu¤un-
dan flüphe edilebilecek bir durum oluflmayacakt›r. Hiç kimse
"bu kifli Hz. ‹sa olamaz" diyebilecek bir sebep bulamayacak-
t›r. Çünkü Hz. ‹sa, dünyadaki tüm di¤er insanlardan ayr›labi-
lecek bu çok önemli özellikle, yani yeryüzünde kendisini ta-
n›yan tek bir kifli bile olmamas›yla hemen tan›nabilecektir.
Bunun yan›nda kuflkusuz Allah'›n seçkin kullar›na has
olan; güzel ahlak, ak›l, asalet, hikmet, anlat›m çarp›c›l›¤›, ba-
siret, tevazu gibi üstün özelliklerle de Hz. ‹sa tüm "sahte Me-
sih"lerden ayr› olarak dikkat çekecek, gerçek imana sahip in-
sanlar, iman›n nuru ile onu tan›yacak ve kendisine tabi ola-
caklard›r.
Hz. ‹sa, gelifliyle birlikte, H›ristiyanl›¤›n özünde olma-
yan yanl›fl inanç ve uygulamalar› ortadan kald›racak, gerek
H›ristiyan gerekse ‹slam dünyas›n› içinde bulundu¤u yan›l-
297
Harun Yahya
298
299
g›lardan kurtaracak, tüm insanlar› hak dini ve üstün ahlak
modelini yaflamaya ça¤›racakt›r. Tüm Kitap Ehli'nin Hz.
‹sa'ya inanaca¤›n› haber veren Kuran ayetinin iflaretiyle, Ya-
hudiler de Hz. ‹sa'ya tabi olacak ve böylece üç ‹lahi dinin
mensuplar› ittifak ederek tüm dünyaya bar›fl, huzur ve adalet
getireceklerdir.
‹slam kaynaklar›nda Hz. ‹sa önderli¤inde kurulacak
olan yeni dünya düzeni hakk›nda da pek çok bilgi yer almak-
tad›r. Hz. Muhammed (sav)'in birçok hadisinde de Hz. ‹sa'n›n
gelifli müjdelenmifltir. Bu hadislerden baz›lar› flu flekildedir:
Sizler on alameti görmedikçe hiçbir zaman K›yamet kop-maz... Biri de ‹sa (as)'›n inmesi... 31
Vallahi Meryem o¤lu (Hz. ‹sa aleyhisselam), Feccu'r-Ravha-nam mevkide, hac yapmak veya umre yapmak yahut daher ikisini de yapmak için icabet edecektir.32
K›yamet on alamet görülmedikçe kopmaz: Duman, Deccal,Dabbetu'l arz, Günefl'in bat›dan do¤mas›, ‹sa'n›n yeryüzü-ne inmesi...33
Nefsim kudret elinde olan Allah'a yemin ederim ki, Mer-yem o¤lu ‹sa'n›n adalet sahibi olarak inmesi yak›nd›r...34
Ayr›ca hadislerde bildirilen önemli bir gerçek de, Hz.
‹sa'n›n yeryüzüne dönüflünün ard›ndan "alt›nça¤" olarak ad-
land›r›lan bir dönemin bafllayaca¤›d›r. Alt›nça¤, bolluk, hu-
zur, bar›fl, mutluluk, zenginlik ve rahatl›k ortam›n›n hakim
olaca¤›; sanat, t›p, haberleflme, üretim, ulafl›m ve bunun gibi
hayat›n tüm alanlar›nda dünya tarihinde yaflanmam›fl gelifl-
melerin görülece¤i; güzel ahlak›n tam anlam›yla yaflanaca¤›
bir ça¤ olacakt›r. Bu dönem hadislerde flöyle tarif edilmifltir:
300
Gelin Birlik Olal›m
Kap, su ile doldu¤u gibi yeryüzü bar›flla dolacakt›r. Hiçbirkimse aras›nda bir düflmanl›k kalmayacakt›r. Ve bütün düfl-manl›klar, bo¤uflmalar, hasetleflmeler muhakkak kaybolupgidecektir.35
... Mal da o kadar ço¤alacakt›r ki, hiçbir kimse mal kabul et-meyecektir. 36
Kab›n su ile doldu¤u gibi yeryüzü din birli¤i ile dolacak.Allah'tan baflkas›na tap›lmayacak. Harp, kavga nam›na hiç-bir fley kalmayacak… Yeryüzü gümüfl sofras› gibi olacak.Bitkisini Adem'in zaman›ndaki gibi bitirecek. Bir salk›müzümle bir nefer doyacak. Bir grup insan tek narla doyacak.Bir öküzün fiyat› flu kadar olacak, bir kaç dirhemle bir at sa-t›n al›nacak.37
Hz. ‹sa'y› BeklemekHz. ‹sa'n›n yeryüzüne yeniden gelecek olmas›, biz Müs-
lümanlar için çok önemlidir. O Allah'›n bir mucizesiyle baba-
s›z olarak do¤mufl, ‹srailo¤ullar›'n› do¤ru yola davet etmifl,
onlara pek çok mucizeler göstermifl olan bir peygamberdir.
Mesih'tir ve Kuran'a göre "Allah'›n Kelimesi"dir. (Nisa Sure-
si, 171) Onun yeniden yeryüzüne gelmesi ile birlikte ise, ger-
çekte ayn› flekilde Allah'a inanan, ayn› ahlaki de¤erleri payla-
flan ve Kuran'a göre birbirlerine insanlar içinde "sevgice en
yak›n olan" (Maide Suresi, 82) H›ristiyanlar ve Müslümanlar
aras›ndaki anlaflmazl›klar giderilecek ve dünyan›n bu en bü-
yük iki dini toplulu¤u birleflecektir. Yeryüzündeki üçüncü ‹la-
301
Harun Yahya
hi dinin mensuplar›, yani Yahudiler de gerçek Mesihleri olan
Hz. ‹sa'ya iman ederek hidayet bulacaklard›r. (Nisa Suresi,
159) Böylece üç ‹lahi din birleflecek, yeryüzünde Allah'a iman
ve O'nun peygamberi Hz. ‹sa'ya itaat temeli üzerine kurulu
tek bir din kalacakt›r. Bu din, Allah'› inkar eden felsefeleri ve
putperest inançlar› fikren yenilgiye u¤ratacak, böylece dünya
savafllardan, çat›flmalardan, ›rkç›l›ktan ve etnik düflmanl›k-
lardan, zulüm ve haks›zl›klardan kurtulacak, insanl›k bar›fl,
mutluluk ve huzur içinde bir "Alt›nça¤" yaflayacakt›r.
Bu, kuflkusuz, dünya tarihinin en büyük olaylar›ndan bi-
ridir. Üç ‹lahi dinin birleflece¤i bu ortam, tüm Amerika k›tas›-
n›n, Avrupa'n›n, ‹slam dünyas›n›n, Rusya'n›n, ‹srail'in ortak
bir inançla ittifak kurmas› anlam›na gelir ki, böylesine bir bir-
lik tarihte hiç sa¤lanmam›flt›r. Bu birli¤in dünyaya getirece¤i
bar›fl, huzur, istikrar, mutluluk hiçbir devirde sa¤lanmam›fl,
bunun efli ve benzeri görülmemifltir.
Dahas›, Hz. ‹sa'n›n yeryüzüne dönecek olmas›, dünya ta-
rihinin en büyük mucizelerinden biridir.
Allah'›n diledi¤i peygamberler, Allah'›n takdiri ile, çeflitli
mucizeler gösterirler. Hz. ‹sa, Allah'›n lütfuyla, bundan 2000
y›l önce Filistin topraklar›nda; ölülerin diriltilmesi, körlerin ve
cüzzaml›lar›n iyilefltirilmesi, cans›z maddelere can verilmesi
gibi (Maide Suresi, 110) mucizeler göstermifltir.
Hz. ‹sa'n›n 2000 y›l sonra yeniden dünyaya dönmesi, an-
nesiz ve babas›z olarak olgun yafl›nda yaflama yeniden baflla-
mas› ise çok büyük bir mucize olacakt›r. Hz. ‹sa insanlara ye-
ni mucizeler de gösterecektir. Böylece bilimsel ve felsefi dü-
zeyde zaten çökme noktas›na gelmifl olan materyalist felsefe,
302
Gelin Birlik Olal›m
tüm dünya insanlar›n›n gözü önünde, geri dönülemez biçim-
de y›k›lacak, insanlar Allah'›n varl›¤›n›n ve kudretinin apaç›k
kan›tlar›n› göreceklerdir.
‹flte, Allah'›n Kuran'da bildirdi¤i iflaretler, Peygamberi-
miz (sav)'in hadisleri ve ‹slam alimlerinin yorumlar› ›fl›¤›nda,
bizler bu kutlu dönemin çok yak›n oldu¤una inan›yoruz. Biz
Müslümanlar olarak, Hz. ‹sa'n›n yak›nda gelecek olmas›ndan
dolay› büyük bir heyecan duyuyor, kendimizi ve dünyay› bu
kutlu misafire haz›rlamak için elimizden geleni yap›yoruz.
H›ristiyanlara ça¤r›m›z ise, onlar›n da bu konuda olabil-
di¤ince duyarl›, bilinçli ve flevkli olmalar›d›r.
303
Harun Yahya
304
Gelin Birlik Olal›m
305
Harun Yahya
H›ristiyan Dünyas› Hz. ‹sa'n›n GeliflineHaz›r m›?
Hz. ‹sa sevgisi, H›ristiyanlara tarih boyunca güzel ahlak
kazand›rm›flt›r. Allah Kuran'da H›ristiyanlar› "insanlar için-
de iman edenlere sevgi bak›m›ndan en yak›n" olanlar ola-
rak tarif eder ve ayetin devam›nda flöyle buyurur:
... Bu, onlardan (birtak›m) papaz ve rahiplerin olmas› veonlar›n gerçekte büyüklük taslamamalar› nedeniyledir.(Maide Suresi, 82)
Bir di¤er ayette ise H›ristiyanlar›n olumlu ahlak›ndan
flöyle söz edilir:
Sonra onlar›n izleri üzerinde elçilerimizi birbiri ard›ncagönderdik. Meryem o¤lu ‹sa'y› da arkalar›ndan gönder-dik; ona ‹ncil'i verdik ve onu izleyenlerin kalplerindebir flefkat ve merhamet k›ld›k... (Hadid Suresi, 27)
306
Gelin Birlik Olal›m
Tarih boyunca H›ristiyanlar türlü zulümlere katlanm›fl,
dünya zevklerinden ellerini çekerek çile dolu hayatlar› tercih
etmifl, büyük fedakarl›klarda bulunmufllard›r. Tüm bunlar,
samimiyetin önemli birer göstergeleridir. Ancak Hz. ‹sa'n›n
dönüflünün yak›n oldu¤u bu ça¤da, bu samimiyetin daha da
güçlü gösterilmesi gerekir.
• H›ristiyan kaynaklar›na göre de Hz. ‹sa yeryüzüne dö-
necektir.
Yeni Ahit'te defalarca Hz. ‹sa'n›n yeryüzüne yeniden dö-
nece¤i haber verilir. ‹branilere Mektup'ta yaz›ld›¤›na göre,
"Mesih ikinci kez... kurtulufl getirmek için kendisini bekle-
yenlere görünecektir." (Bap 9, 28) Daha pek çok Yeni Ahit pa-
saj›nda Hz. ‹sa'n›n yeniden gelece¤i müjdelenir. Bu vaat kesin
oldu¤una göre, tüm H›ristiyanlar›n bunu "dünya görüflle-
ri"nin temeli haline getirmeleri, ikinci gelifli her zaman için
beklemeleri ve dünya üzerinde buna göre bir faaliyet yürüt-
meleri gereklidir.
307
Harun Yahya
308
• H›ristiyan kaynaklar›na göre de Hz. ‹sa'n›n dönüflü ya-
k›nd›r.
Pek çok H›ristiyan, ikinci geliflin çok yak›n oldu¤u kana-
atindedir. Çünkü Yehi Ahit'te ve Eski Ahit'te Mesih'in gelifli
ile ilgili bilgilerin tamam›na yak›n› gerçekleflmifltir. Tüm dün-
yada din ahlak›n›n yay›l›fl›, ateist felsefelerin çökmeye yüz
tutmas›, insanlar›n Allah inanc›na yönelifli de önemli bir ala-
mettir. Durum bu iken, hiçbir H›ristiyan›n Hz. ‹sa'n›n ‹kinci
Gelifli konusunda kay›ts›z kalmas› do¤ru olmaz.
• H›ristiyan kaynaklar›na göre de Hz. ‹sa'n›n dönüflü, ta-
rihin en büyük olay› olacakt›r.
‹kinci gelifl H›ristiyan kaynaklar›na göre de kesin ve ya-
k›n bir gerçek oldu¤undan, bunun tüm H›ristiyanl›k aleminin
en önemli gündemi olmas› gerekir. Hz. ‹sa gibi Allah'›n üstün
k›ld›¤› kutlu bir peygamber yak›nda dünyaya gelece¤ine gö-
re, bunun için haz›rl›k yap›lmas›, bu konunun sürekli gün-
demde tutulmas› gerekir.
• Hz. ‹sa geldi¤inde tüm inananlar› birlefltirece¤inden,
zaten yak›nda hiçbir anlam› kalmayacak olan H›ristiyanlar
aras› ayr›l›klar›n, tart›flmalar›n, husumetlerin bir kenara b›ra-
k›lmas› gerekir.
• Hz. ‹sa geldi¤inde, ona inanan tüm H›ristiyanlar ve
Müslümanlar ortak bir inançta birleflece¤ine göre, H›ristiyan-
lar ve Müslümanlar aras›ndaki ön yarg› ve güvensizliklerin
afl›lmas› için flimdiden çal›flmak gerekir.
‹ncil'in en son bölümü olan "Esinlenme" kitab›nda flöyle
yazar: "... Dünyan›n egemenli¤i, Rabbimiz'in ve O'nun Mesi-
hinin oldu. Ve O sonsuzlara dek egemenlik sürecek." (Esin-
lenme, Bap 11,15)
309
Harun Yahya
310
Tüm H›ristiyanlar›n yaklaflan bu büyük müj-
denin bilinci, heyecan›, aflk›, flevki içinde olmas›
gerekir.
Bu bilinci, heyecan›, aflk› ve flevki yaflayan
Müslümanlar olarak H›ristiyanlara sesleniyoruz:
Gelin, Hz. ‹sa'n›n yaklaflan dönüflüne el birli-
¤i ile haz›rlanal›m. Hz. ‹sa'n›n bize zaten en do¤-
ruyu ö¤retece¤ini bilerek, aram›zdaki inanç fark-
l›l›klar›na sayg› gösterelim. Onun görmek istedi¤i
gibi, dünyay› bar›fl, kardefllik, merhamet ve sevgi
ile doldurmaya çal›flal›m. Ona düflman olan,
Allah'› inkar eden felsefe ve ideolojilere karfl› el
birli¤i ile fikri mücadele verelim.
Gelin, dünya tarihinin yaklaflan en büyük
mucizelerinden ve müjdelerinden birini birlikte
bekleyelim.
311
Harun Yahya
uraya kadar anlatt›¤›m›z
tüm gerçekler, Kitap Ehli ile
Müslümanlar›n son derece ben-
zer bir inanç ve dünya görüflüne sa-
hip olduklar›n› göstermektedir. Her üç dinin
mensuplar› da; Allah'›n varl›¤›na, birli¤ine, tüm ev-
reni ve canl›lar› O'nun yaratt›¤›na, insanlar›n yaflamla-
r›n› Allah'tan gelen vahye göre düzenlemeleri gerekti¤i-
ne inanmaktad›r. Tevrat ve ‹ncil'de tahrif edilmemifl oldu-
¤u düflünülen bölümlerde yer alan ahlak anlay›fl› ile Ku-
ran'da tarif edilen ahlak anlay›fl› ve ideal toplum modeli de
çok benzerdir.
Kuflkusuz bu benzerliklerin yan›nda baz› temel inanç
farkl›l›klar› da vard›r. Bu inanç farkl›l›klar› tarihte üç dinin
mensuplar› aras›nda tart›flma ve hatta çat›flma nedeni olmufl-
tur ve halen de olabilmektedir. Ancak dinsiz, ateist ideolojile-
rin mevcut oldu¤u bir dönemde, üç din aras›ndaki farkl›l›k
lar›n de¤il, benzerliklerin ön plana ç›kar›lmas› gerekir.
Farkl›l›klar› ihtilaf konusu haline getirmekten vazgeçme-
nin gereklili¤ini flöyle bir örnekle aç›klayabiliriz: Televizyon
haberlerinde zaman zaman büyük bir deprem veya sel fela-
ketinin hemen ard›ndan yürütülen kurtarma çal›flmalar› gö-
rüntülerine rastlar›z. Bu görüntülerde ortak bir nokta dikka-
timizi çeker. Do¤al bir afet sonras›nda çeflitli ülkelerden, fark-
l› milletlere ve dinlere mensup insanlar seferber olurlar, hiç-
bir fedakarl›ktan kaç›nmazlar, zarar gören insanlar› bir an ön-
ce kurtarmak için el ele verirler. Hatta aralar›nda düflmanl›k
olan ülkeler dahi böyle zorluk zamanlar›nda düflmanl›¤› bir
kenara b›rak›rlar. Hiç tereddütsüz felaketten etkilenen ülke-
nin yard›m›na koflarlar. ‹nsan olarak ya-
p›lmas› gereken de zaten budur. Böyle
bir durumda, enkaz alt›nda kalan ve-
ya bo¤ulmak üzere olan insanlar acil
yard›m beklerlerken, geçmiflten kay-
314
Gelin Birlik Olal›m
naklanan sorunlar›, kavgalar›, çekiflmeleri, tart›flmalar›, ön
yarg›lar› gündeme getirmek büyük bir vicdans›zl›k olacakt›r.
Bir de dünya toplumlar›n›n içinde bulundu¤u durumu
gözümüzün önüne getirelim: Ateizmi ve materyalizmi ilke
edinen ideolojilerin dünya çap›ndaki faaliyetleri, sosyal deje-
nerasyon, ahlaki çöküntü, yoksulluk, açl›k, artan kötülükler,
da¤›lan aileler, manevi boflluk içindeki insanlar, yasa d›fl› ey-
lemler, cinayetler, kavgalar, çat›flmalar, savafllar, huzursuz-
luklar...
fiüphesiz bunlar ve benzeri kötülükler dünya toplumla-
r›n› büyük bir h›zla maddi ve manevi y›k›m›n efli¤ine sürük-
lemektedir. Di¤er yandan da ateist-materyalist, y›k›c› felsefe-
ler insanlar›n hem dünya hem de ahiret hayatlar›n› tehdit et-
mektedir. Tüm bunlar, dünya üzerinde yaflayan milyarlarca
insan›n asl›nda yard›m bekleyen felaketzedelerden hiçbir far-
klar› olmad›¤›n› göstermektedir.
‹nançl›, samimi, vicdanl› ve sa¤duyulu H›ristiyanlara,
Yahudilere ve Müslümanlara düflen görev, kötülüklere ve kö-
tülere karfl› yard›mlaflmak, ortak bir fikri mücadele yürüt-
mek, birlik ve beraberlik içinde çal›flmakt›r. Bu birlik; sevgi,
sayg›, hoflgörü, anlay›fl, uyum ve ifl birli¤i prensipleri temel
al›narak bina edilmelidir. ‹çinde bulunulan durumun ne ka-
dar acil oldu¤u göz önünde bulundurulmal›; çekiflme, tart›fl-
ma ve ayr›l›¤a yol açacak unsurlardan fliddetle kaç›n›lmal›d›r.
Yahudili¤in temel kitab› olan Eski Ahit'e, H›ristiyanl›¤›n
temeli olan Yeni Ahit'e ve Kuran-› Kerim'e bakt›¤›m›zda, kar-
fl›l›kl› iliflkilerde en güzel söz ve davran›fllar›n tavsiye edildi-
¤ini görürüz. H›ristiyanlar›n di¤er insanlara karfl› benimse-
315
Harun Yahya
316
meleri gereken davran›fl biçimi ‹n-
cil'de flöyle anlat›l›r:
... Birbiriniz ve tüm insanlar içinher zaman iyili¤i amaç edinin.(Selaniklilere I. Mektup, Bap 5,15)Kimseyi kötülemesinler. Kavga-c› de¤il, uysal olsunlar. Tüm in-sanlara her zaman yumuflakdavrans›nlar. (Titos'a Mektup,Bap 3, 2)
Tevrat'ta ise, Yahudilerin in-
sanlara iyilikle davranmalar› gerek-
ti¤i flu flekilde ifade edi-
lir:
317
Harun Yahya
Kötülü¤ü de¤il, iyili¤i aray›n ki yaflayas›n›z, ve böyleceRab, ordular›n Allah'›, dedi¤iniz gibi sizinle beraber olur.Kötülükten nefret edin ve iyili¤i sevin ve kap›da hakk› pe-kifltirin... (Amos, Bap 5, 14-15)
Kuran'da ise Rabbimiz, pek çok ayetinde güzel ahlak›n,
iyili¤in, kötülü¤e iyilikle karfl›l›k vermenin önemini bildir-
mifl, Yahudilere ve H›ristiyanlara karfl› da, Müslümanlar›n iyi
niyet ve hoflgörü ile yaklaflmalar›n› buyurmufltur. Kuran'da
H›ristiyanlar ve Yahudilerin, müflriklere (yani putperest veya
dinsizlere) göre, Müslümanlara daha yak›n olduklar› aç›kça
ifade edilmektedir.
Ehl-i Kitap, (baz› inanç ve uygulamalar›nda zaman için-
de tahrifatlar oluflmas›na ra¤men) temeli Allah'›n vahyine da-
yanan ahlaki k›staslara, haram ve helal kavramlar›na sahiptir.
Bunun için Kitap Ehli'nden kimselerin piflirdi¤i bir yemek,
Müslümanlar için helal k›l›nm›flt›r. Ayn› flekilde Müslüman
erkeklere Kitap Ehli'nden kad›nlarla evlenme izni verilmifltir.
Bu konuyla ilgili ayette Allah flöyle buyurur:
Bugün size temiz olan fleyler helal k›l›nd›. Kitap verilen-lerin yeme¤i size helal, sizin de yeme¤iniz onlara helal-dir. Mü'minlerden özgür ve iffetli kad›nlar ile sizden ön-ce (kendilerine) kitap verilenlerden özgür ve iffetli ka-d›nlar da, namuslu, fuhuflta bulunmayan ve gizlice dost-lar edinmemifller olarak -onlara ücretlerini (mehirlerini)ödedi¤iniz takdirde- size (helal k›l›nd›.) Kim iman› tan›-may›p küfre saparsa, elbette onun yapt›¤› bofla ç›km›flt›r.O ahirette hüsrana u¤rayanlardand›r. (Maide Suresi, 5)
Bu hükümler, Müslümanlar ile Ehl-i Kitap aras›nda ni-
kah sonucu akrabal›k ba¤lar›n›n kurulabilece¤ini, iki taraf›n
318
Gelin Birlik Olal›m
birbirlerinin yemek davetlerine icabet edebileceklerini göste-
rir ki, bunlar s›cak insani iliflkiler ve huzurlu bir ortak yaflam
kurulmas›n› sa¤layacak esaslard›r. Kuran'da bu ›l›ml› ve hofl-
görülü bak›fl aç›s› tavsiye edilirken, Müslümanlar›n aksi bir
fikirde olmalar› düflünülemez.
Müslümanlar›n bu esaslar üzerinde H›ristiyanlara ve Ya-
hudilere sayg› ve nezaket ile yaklaflmalar› ve onlara Kuran'›n
"ortak bir kelimede birleflme" ça¤r›s›n› en güzel flekilde ilet-
meleri gerekir. Müslümanlar ile Kitap Ehli'nin ittifak›n›n s›rr›
bu ça¤r›dad›r:
De ki: "Ey Kitap Ehli, bizimle sizin aran›zda müflterekbir kelimeye gelin. Allah'tan baflkas›na kulluk etmeye-lim, O'na hiçbir fleyi ortak koflmayal›m ve Allah'› b›ra-k›p bir k›sm›m›z (di¤er) bir k›sm›m›z› Rabler edinmeye-lim... (Ali ‹mran Suresi, 64)
Allah'›n Varl›¤›n›n, Yarat›l›fl›nAnlat›lmas›nda Gelin Birlik Olal›m
Evrenin her noktas›, inkarc›lar›n çarp›k ve sapk›n felsefe-
lerini yerle bir edecek deliller ile doludur. Vicdan›n›n sesini
dinleyen, samimi ve ön yarg›lar›ndan ar›nm›fl bir flekilde ev-
reni ve do¤ay› inceleyen herkes, çevresindeki yarat›l›fl delille-
rini fark eder. Canl› cans›z her varl›k Allah'›n üstün yaratma
sanat›n› bize tan›tan mesajlar tafl›maktad›r; etraf›m›z O'nun
varl›¤›n› ve birli¤ini aç›kça ortaya koyan iflaretlerle çepeçevre
sar›l›d›r.
319
Harun Yahya
Allah'› inkar edenlerin öne sürdükleri en büyük safsata,
canl› cans›z herfleyin tesadüfler sonucunda olufltu¤u iddias›-
d›r. ‹nkarc›lar›n yaymaya çal›flt›klar› bu bat›l inanc›n ortadan
kalkmas› için, çevremizdeki yarat›l›fl delillerini modern bili-
min ›fl›¤›nda incelemek ve bunlar› insanlara da anlatmak ge-
reklidir. Canl›lardaki muhteflem yap›lar› ve mükemmel tasa-
r›mlar›, evrendeki ola¤anüstü sistemleri ve milyarlarca has-
sas dengeyi tüm aç›kl›¤›yla gören vicdanl› insanlar, bu saye-
de bunlar›n tesadüfen oluflamayaca¤›n› ve herfleyi üstün güç
sahibi olan Allah'›n yaratm›fl oldu¤unu anlayacaklard›r. Böy-
lece inkarc›lar›n yaymaya çal›flt›klar› "tesadüf" yalan› yerle
bir olacakt›r.
Yarat›l›fl delilleri, Allah'›n varl›¤›n› ve birli¤ini, O'nun üs-
tün kudret, ilim ve sanat›n› gözler önüne seren her türlü bil-
giyi ve gerçe¤i kapsar. Bunlar, insanlar›n Allah'›n varl›¤›n›
fark etmelerine ve O'na yönelmelerine vesile olur.
Gaflet içindeki insanlar›n, her gün etraflar›nda flahit ol-
duklar› fakat fark›na varmad›klar› pek çok yarat›l›fl delilini,
mükemmellikleri tüm ayr›nt›lar›yla onlar›n gözleri önüne ser-
mek, bu kiflilerin gafletlerinin da¤›lmas›nda son derece etkili
olur. Y›llard›r herkesin görmeye al›flt›¤› ve pek çok kimsenin
320
Gelin Birlik Olal›m
üzerinde düflünmedi¤i birçok iman hakikati vard›r. ‹nsan›n
sadece kendi bedeni dahi bafll› bafl›na büyük bir yarat›l›fl deli-
lidir. Sahip oldu¤umuz gözler dünyan›n en geliflmifl kamera-
lar›ndan daha kompleks ve üstündür. Vücudumuzdaki her
sistem, büyük bir uyum ve denge içinde çal›flmakta, ancak
dev laboratuvarlarda gerçeklefltirilebilecek olan kimyasal ifl-
lemler, iç organlar›m›z taraf›ndan çok daha mükemmel bir fle-
kilde yap›lmaktad›r. Allah beslenmemiz için binlerce farkl› ni-
met yaratm›flt›r. Hepsi ayn› kara topraktan ç›kmas›na ra¤men
harika tatlara, kokulara, görünümlere ve ihtiyac›m›z olan vita-
min ve minerallere sahip meyveler, sebzeler ve di¤er besinle-
rin her biri, bizlere Allah'›n yarat›fl›n›n birer kan›t›n› sunmak-
tad›r. Günümüzde pek çok insan bu gerçekler üzerinde hiç
düflünmeden Allah'›n nimetlerini tüketmekte, O'na flükretme-
yi ak›llar›na dahi getirmeden gaflet içinde yaflamaktad›r. Bu
gafleti ortadan kald›rmak için Allah'a ve ahiret gününe iman
eden samimi dindarlar›n el ele vermesi gereklidir.
Kuran'›n pek çok ayetinde de insanlar, üstte sayd›¤›m›z
gerçekler üzerinde düflünmeye, Allah'›n varl›¤›n› ve büyük-
lü¤ünü gösteren bu delilleri görmeye ve kavramaya davet
edilmifllerdir. Bu konudaki pek çok ayetten birkaç› flöy-
ledir:
321
Harun Yahya
322
Görmüyor musunuz; Allah, yedi gö¤ü birbirleriylebir uyum (mutabakat) içinde yaratm›flt›r? Ve Ay'› bun-lar içinde bir nur k›lm›fl, Günefl'i de (ayd›nlat›c› ve yak›-c›) bir kandil yapm›flt›r. Allah, sizi yerden bir bitki (gi-bi) bitirdi. Sonra sizi yine oraya geri çevirecek ve sizi(diriltici) bir ç›kar›flla diriltip-ç›karacakt›r. Allah, yeri si-zin için bir yayg› k›ld›. Öyle ki, onun içinde genifl yolla-r›nda gezip-dolafl›rs›n›z, diye. (Nuh Suresi, 15-20)
323
Harun Yahya
Yukar›daki ayetlerde dikkat çekilen bu konular, hakk›nda
ciltlerce kitap yaz›labilecek kadar detayl› bilgiler içerir. Örne-
¤in, gökyüzünün yedi ayr› katmandan oluflmas› ve bunlar›n
dünya üzerindeki ekolojik sisteme ve canl›lara sa¤lad›¤› fay-
dalar›, Ay ve Günefl'in, mevsimlere, iklimlere, gece–gündüz
oluflumuna ve insan yaflam›na olan etkisini düflünmek kiflinin
düflünce ufkunu geniflletecek, iman›n› art›racak bir yoldur. Bu
sistemlerde meydana gelebilecek en ufak bir aksakl›¤›n nas›l
tehlikeli sonuçlar do¤uraca¤›n› düflünmek de ayn› flekilde et-
kili olacakt›r. Tüm evren bunlar gibi say›s›z detay içermekte-
dir. Ne var ki üstte belirtti¤imiz gibi, insanlar›n bir k›sm› gün-
lük hayatlar›nda bu harikalar üzerinde neredeyse hiç düflün-
mezler. Bu nedenle yarat›l›fl delillerini insanlar›n düflünme-
dikleri yönleri ile anlatarak yap›lan bir tebli¤ karfl› taraf› dü-
flünmeye sevk edecek, Allah'›n gücünü ve kudretini tan›y›p
takdir etmesinde de etkili olacakt›r.
324
Gelin Birlik Olal›m
Allah'› tan›y›p gere-
¤i gibi takdir eden bir insan›n
yaflam›nda, ahlak›nda, genel tav›r ve dav-
ran›fllar›nda çok olumlu de¤ifliklikler olaca¤› da aç›kt›r. Rabbi-
miz'in gücünün ve kudretinin fluuruna varan bir insan, O'nun
emirlerini eksiksiz yerine getirmek için çaba gösterecek ve
Allah'›n raz› olaca¤› ahlak› yaflamaya gayret edecektir. Böylece,
yumuflak huylu, mütevaz›, hoflgörülü, anlay›fll›, sab›rl›, vefal›,
sad›k, fedakar, merhametli, cesur, aç›k görüfllü, dürüst, adil in-
sanlar›n say›s› artacak ve Allah'›n bildirdi¤i güzel ahlak›n yay-
g›nlaflmas›yla dünya çok güzel bir mekan haline gelecektir.
O halde gelin birlik olal›m; yarat›l›fl gerçeklerini inceleye-
lim, araflt›ral›m, bunlar› tüm insanlara anlatal›m ve onlar› Rab-
bimiz olan Allah'› sevmeye, O'na flükretmeye, O'nun emretti¤i
ahlak› yaflamaya ve O'nun r›zas› için ibadet etmeye davet ede-
lim.
325
Harun Yahya
Darwinizm'e Karfl› Gelin Birlik Olal›mBundan önceki sayfalarda de¤indi¤imiz gibi, ateist, ma-
teryalist ve din aleyhtar› güç merkezleri, din ahlak›na karfl›
daha önce görülmedik büyüklükte bir mücadele yürütmekte-
dirler. ‹nsanlar› Allah'›n yolundan al›koymak, onlara Allah'›n
varl›¤›n› ve birli¤ini inkar ettirmek, kendilerince din ahlak›n›
ortadan kald›rmak için son iki yüzy›ld›r dünyada sistemli bir
çal›flma yap›lmaktad›r.
Burada özellikle dikkat çekici olan nokta, tüm bu sapk›n
ve çarp›k sistemlerin sözde "bilimsellik" iddias›nda bulunma-
lar› ve bu iddiay› da Darwinizm'e dayand›rmalar›d›r. Darwi-
nizm, insanlara yarat›l›fl› reddettirerek onlar› ateizme sürük-
lemektedir. Bununla birlikte dünyay› "güçlülerin ayakta kal-
d›¤› bir yaflam mücadelesinin arenas›"
olarak tarif ederek, insanlar› ‹lahi
dinlerin getirdi¤i ahlaki meziyetler-
den uzaklaflt›r›p bencil ve ac›mas›z
hayvanlar haline getirmeyi amaçla-
maktad›r.
Ünlü ateist evrimci Prof. Ric-
hard Dawkins, "Darwin'den önce
ateist olmak bilimsel olarak müm-
kün de¤ildi, Darwin bize bu im-
kan› verdi" diyerek evrim teori-
326
Gelin Birlik Olal›m
Evrimci Prof. Richard Dawkins
sinin misyonunu özetlemektedir.
Oysa evrim ö¤retisi, gerçekte ateistlere bu imkan› verme-
mifltir. Çünkü teori bilimsel bulgularla aç›kça çeliflmektedir.
Paleontoloji, biyokimya, popülasyon geneti¤i, karfl›laflt›rmal›
anatomi, biyofizik gibi pek çok bilim dal›, canl›l›¤›n oluflumu-
nun evrim teorisinin iddia etti¤i gibi do¤al süreçler ve tesa-
düflerle aç›klanamayaca¤›n› göstermektedir. K›sacas›, evrim
bilim ad›na de¤il, bilime ra¤men savunulmaktad›r.
Bununla birlikte, halen bilim dünyas›nda ve baz› bas›n
yay›n kurulufllar›ndaki etkili pozisyonlar, evrim teorisinin fa-
natik ve ba¤naz taraftarlar›n›n elindedir. Söz konusu çevreler
Darwinizm'i her ne pahas›na olursa olsun ayakta tutmay› he-
deflemekte, bu nedenle gerçekleri gizlemekte veya çarp›t-
makta bir sak›nca görmemektedirler. Evrim teorisini elefltiren
eserleri ve bilim adamlar›n› d›fllamaya çal›flmaktad›rlar. ‹n-
sanlar›n do¤rulara ulaflmas›n› engellemek için güç ve söz bir-
li¤i yapm›fllard›r. Bu evrimci engizisyon nedeniyle aforoz
edilmekten çekinen birçok araflt›rmac› ve bilim adam›, bu
yüzden, evrim teorisi hakk›ndaki gerçek düflüncelerini gizle-
mektedir.
Bilim ve düflünce dünyas›ndaki bu Darwinist diktatörlü-
¤e karfl›, Allah'a inanan insanlar›n birlik olarak karfl› koyma-
lar› gerekti¤i aç›kt›r.
O halde gelin birlik olal›m; 21. yüzy›l›n bilimsel ve tek-
nolojik imkanlar›n› kullanarak Darwinizm'in bir safsata oldu-
¤unu tüm dünyaya anlatal›m; hayat›n gerçek kökeninin yara-
t›l›fl oldu¤unu tüm insanl›¤a duyural›m.
327
Harun Yahya
Bar›fl ‹çin Birlik Olal›mAllah iman edenlere yeryüzünde bar›fl› sa¤lamalar›n› ve
bar›fl›n koruyucular› olmalar›n› emretmifltir. Yeryüzünde boz-
gunculuk yapanlar›, hakl› bir gerekçesi (savunma veya maz-
lumlar› kurtarma amac›) olmadan savafl ç›karanlar›, düzeni
bozanlar›, masum insanlar› katledenleri lanetlemifltir. Rabbi-
miz'in emretti¤i ahlak› yaflayan müminlerin, önemli sorumlu-
luklar›ndan biri de insanlar için bar›fl› ve güvenli¤i sa¤lamak,
tüm insanlar›n huzur içinde yaflayabilecekleri bir dünya mey-
dana getirebilmektir.
Daha fazla toprak elde etmek, kendi ›rk›n›n veya ulusu-
nun üstünlü¤ünü ispat edebilmek, di¤er milletleri tahakkü-
mü alt›na alabilmek gibi gerekçelerle bafllayan savafl ve çat›fl-
malar geride hayat›n› kaybetmifl masum insanlar, sakatlar,
öksüzler, yetimler, ruh sa¤l›¤›n› ve dengesini yitirmifl birey-
ler, yak›l›p y›k›lm›fl flehirler, tahrip edilmifl medeniyetler, yok-
luk, korku ve açl›k b›rakmaktad›r. Üstelik bu kay›plar savafl›n
tüm taraflar›n› do¤rudan etkilemekte, telafisi uzun y›llar alan
y›k›mlar meydana gelmektedir.
Savafllar›n, çat›flmalar›n ve her türlü kan dökücülü¤ün
temelinde insanlar›n gerçek din ahlak›ndan uzaklaflmalar›
vard›r. Kimi zaman da sözde din ad›na ortaya ç›kan baz› kim-
selerin sapk›n yorumlar› gerçek din ahlak› hakk›nda yeterin-
ce bilgi sahibi olmayan kimseler üzerinde etki edebilmekte,
onlar› din ahlak›na hiçbir flekilde uymayan eylemler yapma-
ya yönlendirebilmektedir. Anlaflmazl›klar›n ve sorunlar›n
fliddet yoluyla çözülmesi gerekti¤ine inananlar, bask›c› ve
328
Gelin Birlik Olal›m
329
Harun Yahya
despot uygulamalar›yla insanlara zulmedenler, zulümlerini
kendilerince meflrulaflt›rmaya çal›flanlar karfl›s›nda iman
edenlerin ifl birli¤i önem kazanmaktad›r.
O halde gelin birlik olal›m;
‹nsanlara gerçek din ahlak›n› anlatarak onlar› çat›flma ve
kavgaya sürükleyen her türlü sebebin ortadan kalkmas›na
vesile olal›m.
330
Gelin Birlik Olal›m
Farkl› inançlar aras›nda hiçbir flekilde çat›flma olmas›na
gerek olmad›¤›n›, birlik halinde hareket ederek tav›r ve dav-
ran›fllar›m›zla insanlara gösterelim.
Sevginin, hoflgörünün ve merhametin yayg›nlaflmas› için
insanlara Allah sevgisini anlatal›m.
331
Harun Yahya
üminlerin gerçek dostu ve
yard›mc›s›, gözeticisi ve koru-
yucusu Allah't›r. Allah, herfleyden
haberi olan, herfleye gücü yeten, mü-
minlerin ifllerini kolaylaflt›ran, onlar› üstün ve güç-
lü k›land›r. ‹flte bu nedenle ümitsizlik, karamsarl›k,
üzgünlük, bezginlik, gevfleklik, iman edenlerin asla
yaflamayaca¤› özelliklerdir.
Allah, Kendi yoluna uyanlara kesinlikle yard›m edece-
¤ini bir Kuran ayetinde flöyle vaat etmifltir:
Onlar, yaln›zca; "Rabbimiz Allah't›r" demelerinden do-lay›, haks›z yere yurtlar›ndan sürgün edilip ç›kar›ld›lar.E¤er Allah'›n, insanlar›n kimini kimiyle defetmesi (ye-nilgiye u¤ratmas›) olmasayd›, manast›rlar, kiliseler, hav-ralar ve içinde Allah'›n isminin çokça an›ld›¤› mescitler,muhakkak y›k›l›r giderdi. Allah Kendi (dini)ne yard›medenlere kesin olarak yard›m eder. fiüphesiz Allah, güç-lü oland›r, aziz oland›r. (Hac Suresi, 40)
Kuran'da bir gerçek daha müjdelenmifltir: Kötülerin dü-
zenleri, kurduklar› tuzaklar ne kadar büyük gibi görünse de
harcad›klar› çabalar bofla gidecek, sonuç vermeyecektir. Kö-
334
Gelin Birlik Olal›m
tülü¤ün, ahlaks›zl›¤›n yay›lmas› için kurulan her tuzak, yap›-
lan her plan nihayetinde bozulacakt›r. Kötülük ve ahlaks›zl›-
¤› örgütleyenlerin tasarlad›klar›, kendi bafllar›na geçecek,
aleyhlerine dönecektir. Bu gerçek baz› ayetlerde flöyle haber
verilmifltir:
Gerçek flu ki, onlar hileli-düzenler kurdular. Oysa onla-r›n düzenleri, da¤lar› yerlerinden oynatacak da olsa,Allah kat›nda onlara haz›rlanm›fl düzen (kötü bir karfl›-l›k) vard›r. Allah'›, sak›n elçilerine verdi¤i sözden dönensanma. Gerçekten Allah azizdir, intikam sahibidir. (‹bra-him Suresi, 46-47)
(Hem de) Yeryüzünde büyüklük taslayarak ve kötülü¤ütasarlay›p düzenleyerek. Oysa hileli düzen, kendi sahi-binden baflkas›n› sar›p-kuflatmaz. Art›k onlar öncekile-rin sünnetinden baflkas›n› m› gözlemektedirler? Sen,Allah'›n sünnetinde kesinlikle bir de¤ifliklik bulamaz-s›n ve sen, Allah'›n sünnetinde kesinlikle bir dönüflümde bulamazs›n. (Fat›r Suresi, 43)
Müslüman, H›ristiyan veya Yahudi olsunlar, tüm ina-
nanlara düflen görev aç›kt›r: Yukar›daki gerçekleri unutma-
dan, bar›fl›n, huzurun, refah›n, güzel ahlak›n, iyili¤in, mutlu-
lu¤un, güvenli¤in hakim oldu¤u toplumlarda yaflamak için el
ele vermek. Böyle asil bir amaç u¤runda birlik ve beraberlik
içinde hareket edersek, Allah bizleri baflar›l› k›lacakt›r.
‹man eden her H›ristiyan, her Müslüman, her Yahudi bu
do¤rultuda elinden gelen tüm çabay› göstermekle mükellef-
tir. Tek bir Allah'a iman eden, O'nun be¤enisini kazanmaya
çal›flan, O'na tam bir teslimiyetle teslim olmufl, O'na gönül-
335
Harun Yahya
den ba¤l›, O'nu yücelten, temelde ayn› de¤erleri savunan
Müslümanlar›n, Yahdilerin ve H›ristiyanlar›n ortak hareket
etmeleri en do¤rusudur.
Yahudiler, H›ristiyanlar ve Müslümanlar aralar›ndaki ta-
rihsel sorunlara, ön yarg›lara, yanl›fl anlamalara veya taassu-
ba dayanan tart›flmalara ve çekiflmelere tamamen son verme-
lidirler. Kaybedilecek tek bir gün dahi olmad›¤› unutulmama-
l›d›r. Her üç dinin mensuplar› da birbirlerine anlay›fl ve hofl-
görü içinde yaklaflmal›d›r. Önemli olan, farkl›l›klar› de¤il or-
tak noktalar› gündeme getirmek, zorlaflt›r›c› de¤il kolaylaflt›-
r›c›, y›k›c› de¤il yap›c›, engelleyici de¤il yard›mc›, ay›r›c› de-
¤il tamamlay›c›, bölücü de¤il birlefltirici olmakt›r.
Bilgisizlikten veya din ahlak›na karfl› olanlar›n provo-
kasyonlar›ndan kaynaklanan ön yarg›lar ortadan kald›r›lma-
l›d›r. Bilinmelidir ki, H›ristiyanl›k, Yahudilik ve ‹slam aras›n-
da kurulmaya çal›fl›lan duvarlar, sadece inkarc›lar›n ve din
ahlak›na karfl› olanlar›n ifline yarar. Bu kitapla Ehl-i Kitaba
önemli bir ça¤r›da bulunuyoruz: Darwinizm baflta olmak
üzere dinsizli¤e ve ahlaks›zl›¤a zemin haz›rlayan tüm ide-
olojilere karfl› ortak bir fikri mücadele yürütelim. Teknolo-
jik imkanlar›m›z›, bilgilerimizi, tecrübelerimizi ve çal›flmala-
r›m›z› birlefltirelim. Bilimsel araflt›rmalar ›fl›¤›nda bunlar›n
yanl›fll›¤›n› tüm dünyaya anlatal›m. Evreni, içindeki tüm can-
l› ve cans›z varl›klarla beraber üstün güç sahibi Allah'›n yara-
tt›¤›n›, yarat›l›fl delillerini ve mucizelerini dünyan›n dört bir
yan›ndaki insanlara anlatmak için birlikte davranal›m.
fiüphesiz, hay›rlara ça¤›ranlar, iyilikleri uygulamay› ve
kötülüklerden sak›nmay› tavsiye edenler ve bu yüce amaçlar
336
337
338
do¤rultusunda birlik içinde hareket edenler,
Allah'›n izniyle, kurtuluflu ve sonsuz mutlu-
lu¤u umabilirler. Aksini yapan insanlar "ka-
y›p" içinde iken, sadece onlar ebedi bir ka-
zanca kavuflurlar:
Asra andolsun; Gerçekten insan, zi-yandad›r. Ancak iman edip salih amel-lerde bulunanlar, birbirlerinehakk› tavsiye edenlerve birbirlerine sab-r› tavsiye edenlerbaflka. (Asr Sure-si, 1-3)
339
Harun Yahya
arwinizm, yani evrim te-
orisi, yarat›l›fl gerçe¤ini red-
detmek amac›yla ortaya at›lm›fl,
ancak baflar›l› olamam›fl bilim d›fl›
bir safsatadan baflka bir fley de¤ildir. Canl›l›¤›n,
cans›z maddelerden tesadüfen olufltu¤unu iddia eden
bu teori, evrende ve canl›larda çok aç›k bir "tasar›m" bu-
lundu¤unun bilim taraf›ndan ispat edilmesiyle çürümüfl-
tür. Böylece Allah'›n tüm evreni ve canl›lar› yaratm›fl oldu-
¤u gerçe¤i, bilim taraf›ndan da kan›tlanm›flt›r. Bugün evrim
teorisini ayakta tutmak için dünya çap›nda yürütülen propa-
ganda, sadece bilimsel gerçeklerin çarp›t›lmas›na, tarafl› yo-
rumlanmas›na, bilim görüntüsü alt›nda söylenen yalanlara
ve yap›lan sahtekarl›klara dayal›d›r.
Ancak bu propaganda gerçe¤i gizleyememektedir. Ev-
rim teorisinin bilim tarihindeki en büyük yan›lg› oldu¤u, son
20-30 y›ld›r bilim dünyas›nda giderek daha yüksek sesle dile
getirilmektedir. Özellikle 1980'lerden sonra yap›lan araflt›r-
malar, Darwinist iddialar›n tamamen yanl›fl oldu¤unu ortaya
koymufl ve bu gerçek pek çok bilim adam› taraf›ndan dile ge-
tirilmifltir. Özellikle ABD'de, biyoloji, biyokimya, paleontoloji
gibi farkl› alanlardan gelen çok say›da bilim adam›, Darwi-
nizm'in geçersizli¤ini görmekte, canl›lar›n kökenini art›k "bi-
linçli tasar›m" (intelligent design) kavram›yla aç›klamaktad›r-
lar. Söz konusu "bilinçli tasar›m", tüm canl›lar› Allah'›n yarat-
m›fl oldu¤unun bilimsel bir delilidir.
Evrim teorisinin çöküflünü ve yarat›l›fl›n delillerini di¤er
pek çok çal›flmam›zda bütün bilimsel detaylar›yla ele ald›k ve
almaya devam ediyoruz. Ancak konuyu, tafl›d›¤› büyük
önem nedeniyle, burada da özetlemekte yarar vard›r.
DDaarrwwiinn''ii YY››kkaann ZZoorrlluukkllaarrEvrim teorisi, tarihi eski Yunan'a kadar uzanan bir ö¤re-
ti olmas›na karfl›n, kapsaml› olarak 19. yüzy›lda ortaya at›ld›.
Teoriyi bilim dünyas›n›n gündemine sokan en önemli gelifl-
me, Charles Darwin'in 1859 y›l›nda yay›nlanan Türlerin Köke-
ni adl› kitab›yd›. Darwin bu kitapta dünya üzerindeki farkl›
canl› türlerini Allah'›n ayr› ayr› yaratt›¤› gerçe¤ine karfl› ç›k›-
yordu. Darwin'e göre, tüm türler ortak bir atadan geliyorlar-
d› ve zaman içinde küçük de¤iflimlerle farkl›laflm›fllard›.
Darwin'in teorisi, hiçbir somut bilimsel bulguya dayan-
m›yordu; kendisinin de kabul etti¤i gibi sadece bir "mant›k
yürütme" idi. Hatta Darwin'in kitab›ndaki "Teorinin Zorluk-
lar›" bafll›kl› uzun bölümde itiraf etti¤i gibi, teori pek çok
önemli soru karfl›s›nda aç›k veriyordu.
Darwin, teorisinin önündeki zorluklar›n geliflen bilim ta-
raf›ndan afl›laca¤›n›, yeni bilimsel bulgular›n teorisini güçlen-
direce¤ini umuyordu. Bunu kitab›nda s›k s›k belirtmiflti. An-
334422
GGeelliinn BBiirrlliikk OOllaall››mm
cak geliflen bilim, Darwin'in umutlar›n›n tam aksine, teorinin
temel iddialar›n› birer birer dayanaks›z b›rakm›flt›r.
Darwinizm'in bilim karfl›s›ndaki yenilgisi, üç temel bafl-
l›kta incelenebilir:
1) Teori, hayat›n yeryüzünde ilk kez nas›l ortaya ç›kt›¤›-
n› asla aç›klayamamaktad›r.
2) Teorinin öne sürdü¤ü "evrim mekanizmalar›"n›n, ger-
çekte evrimlefltirici bir etkiye sahip oldu¤unu gösteren hiçbir
bilimsel bulgu yoktur.
3) Fosil kay›tlar›, evrim teorisinin öngörülerinin tam ak-
sine bir tablo ortaya koymaktad›r.
Bu bölümde, bu üç temel bafll›¤› ana hatlar› ile inceleye-
ce¤iz.
AAflfl››llaammaayyaann ‹‹llkk BBaassaammaakk:: HHaayyaatt››nn KKöökkeennii Evrim teorisi, tüm canl› türlerinin, bundan yaklafl›k 3.8
milyar y›l önce ilkel dünyada ortaya ç›kan tek bir canl› hücre-
den geldiklerini iddia etmektedir. Tek bir hücrenin nas›l olup
da milyonlarca kompleks canl› türünü oluflturdu¤u ve e¤er
gerçekten bu tür bir evrim gerçekleflmiflse neden bunun izle-
rinin fosil kay›tlar›nda bulunamad›¤›, teorinin aç›klayamad›-
¤› sorulardand›r. Ancak tüm bunlardan önce, iddia edilen ev-
rim sürecinin ilk basama¤› üzerinde durmak gerekir. Sözü
edilen o "ilk hücre" nas›l ortaya ç›km›flt›r?
Evrim teorisi, yarat›l›fl› reddetti¤i, hiçbir do¤aüstü mü-
dahaleyi kabul etmedi¤i için, o "ilk hücre"nin, hiçbir tasar›m,
334433
HHaarruunn YYaahhyyaa
plan ve düzenleme olmadan, do¤a kanunlar› içinde rastlant›-
sal olarak meydana geldi¤ini iddia eder. Yani teoriye göre,
cans›z madde tesadüfler sonucunda ortaya canl› bir hücre ç›-
karm›fl olmal›d›r. Ancak bu, bilinen en temel biyoloji kanun-
lar›na ayk›r› bir iddiad›r.
""HHaayyaatt HHaayyaattttaann GGeelliirr""Darwin, kitab›nda hayat›n kökeni konusundan hiç söz et-
memiflti. Çünkü onun dönemindeki ilkel bilim anlay›fl›, canl›-
lar›n çok basit bir yap›ya sahip olduklar›n› varsay›yordu. Orta-
ça¤'dan beri inan›lan "spontane jenerasyon" adl› teoriye göre,
cans›z maddelerin tesadüfen biraraya gelip, canl› bir varl›k
oluflturabileceklerine inan›l›yordu. Bu dönemde böceklerin ye-
mek art›klar›ndan, farelerin de bu¤daydan olufltu¤u yayg›n bir
düflünceydi. Bunu ispatlamak için de ilginç deneyler yap›lm›fl-
t›. Kirli bir paçavran›n üzerine biraz bu¤day konmufl ve biraz
beklendi¤inde bu kar›fl›mdan farelerin oluflaca¤› san›lm›flt›.
Etlerin kurtlanmas› da hayat›n cans›z maddelerden türe-
yebildi¤ine bir delil say›l›yordu. Oysa daha sonra anlafl›la-
cakt› ki, etlerin üzerindeki kurtlar kendiliklerinden oluflmu-
yorlar, sineklerin getirip b›rakt›klar› gözle görülmeyen larva-
lardan ç›k›yorlard›.
Darwin'in Türlerin Kökeni adl› kitab›n› yazd›¤› dönemde
ise, bakterilerin cans›z maddeden oluflabildikleri inanc›, bilim
dünyas›nda yayg›n bir kabul görüyordu.
Oysa Darwin'in kitab›n›n yay›nlanmas›ndan befl y›l son-
334444
GGeelliinn BBiirrlliikk OOllaall››mm
ra, ünlü Frans›z biyolog Louis Pasteur,
evrime temel oluflturan bu inanc› ke-
sin olarak çürüttü. Pasteur yapt›¤›
uzun çal›flma ve deneyler sonu-
cunda vard›¤› sonucu flöyle özet-
lemiflti: "Cans›z maddelerin ha-
yat oluflturabilece¤i iddias› art›k
kesin olarak tarihe gömülmüfl-
tür." 38
Evrim teorisinin savunucular›,
Pasteur'ün bulgular›na karfl› uzun sü-
re direndiler. Ancak geliflen bi-
lim, canl› hücresinin karmafl›k yap›s›n› ortaya ç›kard›kça, ha-
yat›n kendili¤inden oluflabilece¤i iddias›n›n geçersizli¤i daha
da aç›k hale geldi.
2200.. YYüüzzyy››llddaakkii SSoonnuuççssuuzz ÇÇaabbaallaarr20. yüzy›lda hayat›n kökeni konusunu ele alan ilk evrim-
ci, ünlü Rus biyolog Alexander Oparin oldu. Oparin, 1930'lu
y›llarda ortaya att›¤› birtak›m tezlerle, canl› hücresinin tesa-
düfen meydana gelebilece¤ini ispat etmeye çal›flt›. Ancak bu
çal›flmalar baflar›s›zl›kla sonuçlanacak ve Oparin flu itiraf›
yapmak zorunda kalacakt›: "Maalesef hücrenin kökeni,
evrim teorisinin tümünü içine alan en karanl›k noktay›
oluflturmaktad›r." 39
Oparin'in yolunu izleyen evrimciler, hayat›n kökeni ko-
nusunu çözüme kavuflturacak deneyler yapmaya çal›flt›lar.
334455
HHaarruunn YYaahhyyaa
Louis Pasteur
Bu deneylerin en ünlüsü, Amerikal›
kimyac› Stanley Miller taraf›ndan
1953 y›l›nda düzenlendi. Miller, il-
kel dünya atmosferinde oldu¤unu
iddia etti¤i gazlar› bir deney düze-
ne¤inde birlefltirerek ve bu kar›fl›ma
enerji ekleyerek, proteinlerin yap›-
s›nda kullan›lan birkaç organik mo-
lekül (aminoasit) sentezledi.
O y›llarda evrim ad›na önemli
bir aflama gibi tan›t›lan bu deneyin geçerli olmad›¤› ve deney-
de kullan›lan atmosferin gerçek dünya koflullar›ndan çok
farkl› oldu¤u, ilerleyen y›llarda ortaya ç›kacakt›. 40
Uzun süren bir sessizlikten sonra Miller'in kendisi de kul-
land›¤› atmosfer ortam›n›n gerçekçi olmad›¤›n› itiraf etti. 41
Hayat›n kökeni sorununu aç›klamak için 20. yüzy›l bo-
yunca yürütülen tüm evrimci çabalar hep baflar›s›zl›kla so-
nuçland›. San Diego Scripps Enstitüsü'nden ünlü jeokimyac›
Jeffrey Bada, evrimci Earth dergisinde 1998 y›l›nda yay›nla-
nan bir makalede bu gerçe¤i flöyle kabul eder:
Bugün, 20. yüzy›l› geride b›rak›rken, hala, 20. yüzy›la girdi-¤imizde sahip oldu¤umuz en büyük çözülmemifl problem-le karfl› karfl›yay›z: Hayat yeryüzünde nas›l bafllad›? 42
HHaayyaatt››nn KKoommpplleekkss YYaapp››ss›› Evrim teorisinin hayat›n kökeni konusunda bu denli bü-
334466
GGeelliinn BBiirrlliikk OOllaall››mm
Alexander Oparin
yük bir açmaza girmesinin bafll›ca nedeni, en basit san›lan
canl› yap›lar›n bile inan›lmaz derecede karmafl›k yap›lara sa-
hip olmas›d›r. Canl› hücresi, insano¤lunun yapt›¤› bütün tek-
nolojik ürünlerden daha karmafl›kt›r. Öyle ki bugün dünya-
n›n en geliflmifl laboratuvarlar›nda bile cans›z maddeler bira-
raya getirilerek canl› bir hücre üretilememektedir.
Bir hücrenin meydana gelmesi için gereken flartlar, asla
rastlant›larla aç›klanamayacak kadar fazlad›r. Hücrenin en te-
mel yap› tafl› olan proteinlerin rastlant›sal olarak sentezlenme
ihtimali; 500 aminoasitlik ortalama bir protein için, 10950'de
1'dir. Ancak matematikte 1050'de 1'den küçük olas›l›klar pra-
tik olarak "imkans›z" say›l›r. Hücrenin çekirde¤inde yer alan
ve genetik bilgiyi saklayan DNA molekülü ise, inan›lmaz bir
bilgi bankas›d›r. ‹nsan DNA's›n›n içerdi¤i bilginin, e¤er ka¤›-
da dökülmeye kalk›lsa, 500'er sayfadan oluflan 900 ciltlik bir
kütüphane oluflturaca¤› hesaplanmaktad›r.
Bu noktada çok ilginç bir ikilem daha vard›r: DNA, yal-
n›z birtak›m özelleflmifl proteinlerin (enzimlerin) yard›m› ile
efllenebilir. Ama bu enzimlerin sentezi de ancak DNA'daki
bilgiler do¤rultusunda gerçekleflir. Birbirine ba¤›ml› oldukla-
r›ndan, efllemenin meydana gelebilmesi için ikisinin de ayn›
anda var olmalar› gerekir. Bu ise, hayat›n kendili¤inden olufl-
tu¤u senaryosunu ç›kmaza sokmaktad›r. San Diego Califor-
nia Üniversitesi'nden ünlü evrimci Prof. Leslie Orgel, Scienti-
fic American dergisinin Ekim 1994 tarihli say›s›nda bu gerçe¤i
flöyle itiraf eder:
Son derece kompleks yap›lara sahip olan proteinlerin venükleik asitlerin (RNA ve DNA) ayn› yerde ve ayn› zaman-
334477
HHaarruunn YYaahhyyaa
Canl› hücrelerinin çekirde¤inde
yer alan DNA molekülü, bunun bir
örne¤idir. DNA, dört ayr› molekü-
lün farkl› diziliminden oluflan bir
tür bilgi bankas›d›r. Bu bilgi ban-
kas›nda canl›yla ilgili bütün fizik-
sel özelliklerin flifreleri yer al›r. ‹n-
san DNA's› ka¤›da döküldü¤ünde,
ortaya yaklafl›k 900 ciltlik bir an-
siklopedi ç›kaca¤› hesaplanmak-
tad›r. Elbette böylesine ola¤anüs-
tü bir bilgi, tesadüf kavram›n› ke-
sin biçimde geçersiz k›lmaktad›r.
334488
da rastlant›sal olarak oluflmalar› afl›r› derecede ihtimal d›fl›-d›r. Ama bunlar›n birisi olmadan di¤erini elde etmek demümkün de¤ildir. Dolay›s›yla insan, yaflam›n kimyasal yol-larla ortaya ç›kmas›n›n asla mümkün olmad›¤› sonucunavarmak zorunda kalmaktad›r. 43
Kuflkusuz e¤er hayat›n do¤al etkenlerle ortaya ç›kmas›
imkans›z ise, bu durumda hayat›n do¤aüstü bir biçimde "ya-
rat›ld›¤›n›" kabul etmek gerekir. Bu gerçek, en temel amac›
yarat›l›fl› reddetmek olan evrim teorisini aç›kça geçersiz k›l-
maktad›r.
EEvvrriimmiinn HHaayyaallii MMeekkaanniizzmmaallaarr››Darwin'in teorisini geçersiz k›lan ikinci büyük nokta, te-
orinin "evrim mekanizmalar›" olarak öne sürdü¤ü iki kavra-
m›n da gerçekte hiçbir evrimlefltirici güce sahip olmad›¤›n›n
anlafl›lm›fl olmas›d›r.
Darwin, ortaya att›¤› evrim iddias›n› tamamen "do¤al se-
leksiyon" mekanizmas›na ba¤lam›flt›. Bu mekanizmaya ver-
di¤i önem, kitab›n›n isminden de aç›kça anlafl›l›yordu: Türle-
rin Kökeni, Do¤al Seleksiyon Yoluyla...
Do¤al seleksiyon, do¤al seçme demektir. Do¤adaki ya-
flam mücadelesi içinde, do¤al flartlara uygun ve güçlü canl›-
lar›n hayatta kalaca¤› düflüncesine dayan›r. Örne¤in y›rt›c›
hayvanlar taraf›ndan tehdit edilen bir geyik sürüsünde, daha
h›zl› koflabilen geyikler hayatta kalacakt›r. Böylece geyik sü-
rüsü, h›zl› ve güçlü bireylerden oluflacakt›r. Ama elbette bu
334499
HHaarruunn YYaahhyyaa
mekanizma, geyikleri evrimlefltirmez, onlar› baflka bir canl›
türüne, örne¤in atlara dönüfltürmez.
Dolay›s›yla do¤al seleksiyon mekanizmas› hiçbir evrim-
lefltirici güce sahip de¤ildir. Darwin de bu gerçe¤in fark›n-
dayd› ve Türlerin Kökeni adl› kitab›nda "Faydal› de¤ifliklikler
oluflmad›¤› sürece do¤al seleksiyon hiçbir fley yapamaz"
demek zorunda kalm›flt›. 44
LLaammaarrcckk''››nn EEttkkiissiiPeki bu "faydal› de¤ifliklikler" nas›l oluflabilirdi? Darwin,
335500
Do¤al seleksiyona göre, güçlü olan ve yaflad›¤› çevreye uyum sa¤layabi-
len canl›lar hayatta kal›rlar, di¤erleri ise yok olurlar. Evrimciler ise do¤al
seleksiyonun canl›lar› evrimlefltirdi¤ini, yeni türler meydana getirdi¤ini
öne sürerler. Oysa do¤al seleksiyonun böyle bir sonucu yoktur ve bu id-
diay› do¤rulayan tek bir delil de bulunmamaktad›r.
335511
HHaarruunn YYaahhyyaa
kendi döneminin ilkel bilim anlay›fl› içinde, bu soruyu
Lamarck'a dayanarak cevaplamaya çal›flm›flt›. Dar-
win'den önce yaflam›fl olan Frans›z biyolog La-
marck'a göre, canl›lar yaflamlar› s›ras›nda geçirdik-
leri fiziksel de¤ifliklikleri sonraki nesle aktar›yorlar,
nesilden nesile biriken bu özellikler sonucunda yeni
türler ortaya ç›k›yordu. Örne¤in Lamarck'a göre
zürafalar ceylanlardan türemifllerdi, yüksek a¤aç-
lar›n yapraklar›n› yemek için çabalarken nesil-
den nesile boyunlar› uzam›flt›.
Darwin de benzeri örnekler vermifl, ör-
ne¤in Türlerin Kökeni adl› kitab›nda, yiye-
cek bulmak için suya giren baz› ay›lar›n
zamanla balinalara dönüfltü¤ünü iddia
etmiflti. 45
Lamarck zürafalar›n ceylan benzeri hay-vanlardan türediklerine inan›yordu.Ona göre otlara uzanmaya çal›flanbu canl›lar›n zaman içinde bo-yunlar› uzam›fl ve zürafalaradönüflüvermifllerdi. Mendel'in1865 y›l›nda keflfetti¤i kal›t›mkanunlar›, yaflam s›ras›nda ka-zan›lan özelliklerin sonraki ne-sillere aktar›lmas›n›n mümkünolmad›¤›n› ispatlam›flt›r. Böyle-ce Lamarck'›n zürafa masal› datarihe kar›flm›flt›r.
Ama Mendel'in keflfetti¤i ve 20.yüzy›lda geliflen genetik
bilimiyle kesinleflen kal›t›m kanunlar›, kazan›lm›fl özelliklerin
sonraki nesillere aktar›lmas› efsanesini kesin olarak y›kt›.
Böylece do¤al seleksiyon "tek bafl›na" ve dolay›s›yla tümüyle
etkisiz bir mekanizma olarak kalm›fl oluyordu.
NNeeoo--DDaarrwwiinniizzmm vvee MMuuttaassyyoonnllaarrDarwinistler ise bu duruma bir çözüm bulabilmek için
1930'lar›n sonlar›nda, "Modern Sentetik Teori"yi ya da daha
yayg›n ismiyle neo-Darwinizm'i ortaya att›lar. Neo-Darwi-
nizm, do¤al seleksiyonun yan›na "faydal› de¤ifliklik sebebi"
olarak mutasyonlar›, yani canl›lar›n genlerinde radyasyon gi-
bi d›fl etkiler ya da kopyalama hatalar› sonucunda oluflan bo-
zulmalar› ekledi.
Bugün de hala dünyada evrim ad›na geçerlili¤ini koru-
yan model neo-Darwinizm'dir. Teori, yeryüzünde bulunan
milyonlarca canl› türünün, bu canl›lar›n, kulak, göz, akci¤er,
kanat gibi say›s›z kompleks organlar›n›n "mutasyonlara", ya-
ni genetik bozukluklara dayal› bir süreç sonucunda olufltu¤u-
nu iddia etmektedir. Ama teoriyi çaresiz b›rakan aç›k bir bi-
limsel gerçek vard›r: Mutasyonlar canl›lar› gelifltirmezler,
aksine her zaman için canl›lara zarar verirler.
Bunun nedeni çok basittir: DNA çok kompleks bir düze-
ne sahiptir. Bu molekül üzerinde oluflan herhangi rasgele bir
etki ancak zarar verir. Amerikal› genetikçi B. G. Ranganathan
bunu flöyle aç›klar:
335522
GGeelliinn BBiirrlliikk OOllaall››mm
335533
HHaarruunn YYaahhyyaa
Mutasyonlar küçük, rasgele ve zararl›d›rlar. Çok ender ola-rak meydana gelirler ve en iyi ihtimalle etkisizdirler. Bu üçözellik, mutasyonlar›n evrimsel bir geliflme meydana geti-remeyece¤ini gösterir. Zaten yüksek derecede özelleflmiflbir organizmada meydana gelebilecek rastlant›sal bir de¤i-flim, ya etkisiz olacakt›r ya da zararl›. Bir kol saatinde mey-dana gelecek rasgele bir de¤iflim kol saatini gelifltirmeye-cektir. Ona büyük ihtimalle zarar verecek veya en iyi ihti-malle etkisiz olacakt›r. Bir deprem bir flehri gelifltirmez, onay›k›m getirir. 46
Nitekim bugüne kadar hiçbir yararl›, yani genetik bilgi-
yi gelifltiren mutasyon örne¤i gözlemlenmedi. Tüm mutas-
yonlar›n zararl› oldu¤u görüldü. Anlafl›ld› ki, evrim teorisi-
nin "evrim mekanizmas›" olarak gösterdi¤i mutasyonlar, ger-
çekte canl›lar› sadece tahrip eden, sakat b›rakan genetik olay-
Rastgele mutasyonlar insanlara ve di¤er tüm canl›lara her zaman için zarar verir-
ler. Resimlerde görülen çocuklar Çernobil kazas›n›n sonucunda sakat kalm›fllard›r.
lard›r. (‹nsanlarda mutasyonun en s›k görülen etkisi de kan-
serdir.) Elbette tahrip edici bir mekanizma "evrim mekaniz-
mas›" olamaz. Do¤al seleksiyon ise, Darwin'in de kabul etti¤i
gibi, "tek bafl›na hiçbir fley yapamaz." Bu gerçek bizlere do¤a-
da hiçbir "evrim mekanizmas›" olmad›¤›n› göstermektedir.
Evrim mekanizmas› olmad›¤›na göre de, evrim denen hayali
süreç yaflanm›fl olamaz.
FFoossiill KKaayy››ttllaarr››:: AArraa FFoorrmmllaarrddaann EEsseerr YYookkEvrim teorisinin iddia etti¤i senaryonun yaflanmam›fl ol-
du¤unun en aç›k göstergesi ise fosil kay›tlar›d›r.
Evrim teorisine göre bütün canl›lar birbirlerinden türe-
mifllerdir. Önceden var olan bir canl› türü, zamanla bir di¤e-
rine dönüflmüfl ve bütün türler bu flekilde ortaya ç›km›fllard›r.
Teoriye göre bu dönüflüm yüz milyonlarca y›l süren uzun bir
zaman dilimini kapsam›fl ve kademe kademe ilerlemifltir.
Bu durumda, iddia edilen uzun dönüflüm süreci içinde
say›s›z "ara türler"in oluflmufl ve yaflam›fl olmalar› gerekir.
Örne¤in geçmiflte, bal›k özelliklerini tafl›malar›na ra¤-
men, bir yandan da baz› sürüngen özellikleri kazanm›fl olan
yar› bal›k-yar› sürüngen canl›lar yaflam›fl olmal›d›r. Ya da sü-
rüngen özelliklerini tafl›rken, bir yandan da baz› kufl özellikle-
ri kazanm›fl sürüngen-kufllar ortaya ç›km›fl olmal›d›r. Bunlar,
bir geçifl sürecinde olduklar› için de, sakat, eksik, kusurlu can-
l›lar olmal›d›r. Evrimciler geçmiflte yaflam›fl olduklar›na inan-
d›klar› bu teorik yarat›klara "ara-geçifl formu" ad›n› verirler.
335544
GGeelliinn BBiirrlliikk OOllaall››mm
100-150 mil-yon y›ll›kdenizy›ld›z›fosili (L.Cre-taceous dö-nem)
100-150 mil-yon y›ll›kkarides fo-sili (L.Creta-ceous dö-nem)
Ordovikyendevrine ait 450milyon y›ll›k "att›rna¤› yen-geci" fosili
150-200 mil-yon y›ll›k yu-sufçuk fosili(Jurassic-Re-cent dönem)
Resimlerde de görüldü¤ü gibi, yap›lan arkeolojik kaz›lar sonucu bulunantüm fosil örnekleri, günümüzde yaflayan örneklerinden farks›zd›r.
YAfiAYAN FOS‹LLER EVR‹M‹ÇÜRÜTÜYOR
335555
E¤er gerçekten bu tür canl›lar geçmiflte yaflam›fllarsa
bunlar›n say›lar›n›n ve çeflitlerinin milyonlarca hatta milyar-
larca olmas› gerekir. Ve bu ucube canl›lar›n kal›nt›lar›na mut-
laka fosil kay›tlar›nda rastlanmas› gerekir. Darwin, Türlerin
Kökeni'nde bunu flöyle aç›klam›flt›r:
E¤er teorim do¤ruysa, türleri birbirine ba¤layan say›s›zara-geçifl çeflitleri mutlaka yaflam›fl olmal›d›r... Bunlar›n ya-flam›fl olduklar›n›n kan›tlar› da sadece fosil kal›nt›lar› ara-s›nda bulunabilir. 47
DDaarrwwiinn''iinn YY››kk››llaann UUmmuuttllaarr››Ancak 19. yüzy›l›n ortas›ndan bu yana dünyan›n dört bir
yan›nda hummal› fosil araflt›rmalar› yap›ld›¤› halde bu ara
geçifl formlar›na rastlanamam›flt›r. Yap›lan kaz›larda ve arafl-
t›rmalarda elde edilen bütün bulgular, evrimcilerin bekledik-
lerinin aksine, canl›lar›n yeryüzünde birdenbire, eksiksiz ve
kusursuz bir biçimde ortaya ç›kt›klar›n› göstermifltir.
Ünlü ‹ngiliz paleontolog (fosil bilimci) Derek W. Ager,
bir evrimci olmas›na karfl›n bu gerçe¤i flöyle itiraf eder:
Sorunumuz fludur: Fosil kay›tlar›n› detayl› olarak inceledi-¤imizde, türler ya da s›n›flar seviyesinde olsun, sürekli ola-rak ayn› gerçekle karfl›lafl›r›z; kademeli evrimle geliflen de-¤il, aniden yeryüzünde oluflan gruplar görürüz. 48
Yani fosil kay›tlar›nda, tüm canl› türleri, aralar›nda hiçbir
geçifl formu olmadan eksiksiz biçimleriyle aniden ortaya ç›k-
maktad›rlar. Bu, Darwin'in öngörülerinin tam aksidir. Dahas›,
335566
GGeelliinn BBiirrlliikk OOllaall››mm
bu canl› türlerinin yarat›ld›klar›n› gösteren çok güçlü bir delil-
dir. Çünkü bir canl› türünün, kendisinden evrimleflti¤i hiçbir
atas› olmadan, bir anda ve kusursuz olarak ortaya ç›kmas›n›n
tek aç›klamas›, o türün yarat›lm›fl olmas›d›r. Bu gerçek, ünlü
evrimci Biyolog Douglas Futuyma taraf›ndan da kabul edilir:
Yarat›l›fl ve evrim, yaflayan canl›lar›n kökeni hakk›nda ya-p›labilecek yegane iki aç›klamad›r. Canl›lar dünya üzerindeya tamamen mükemmel ve eksiksiz bir biçimde ortaya ç›k-m›fllard›r ya da böyle olmam›flt›r. E¤er böyle olmad›ysa, birde¤iflim süreci sayesinde kendilerinden önce var olan baz›canl› türlerinden evrimleflerek meydana gelmifl olmal›d›r-lar. Ama e¤er eksiksiz ve mükemmel bir biçimde ortaya ç›k-m›fllarsa, o halde sonsuz güç sahibi bir ak›l taraf›ndan yara-t›lm›fl olmalar› gerekir. 49
Fosiller ise, canl›lar›n yeryüzünde eksiksiz ve mükem-
mel bir biçimde ortaya ç›kt›klar›n› göstermektedir. Yani "tür-
lerin kökeni", Darwin'in sand›¤›n›n aksine, evrim de¤il ya-
rat›l›flt›r.
‹‹nnssaann››nn EEvvrriimmii MMaassaall››Evrim teorisini savunanlar›n en çok gündeme getirdikle-
ri konu, insan›n kökeni konusudur. Bu konudaki Darwinist
iddia, bugün yaflayan modern insan›n maymunsu birtak›m
yarat›klardan geldi¤ini varsayar. 4-5 milyon y›l önce bafllad›-
¤› varsay›lan bu süreçte, modern insan ile atalar› aras›nda ba-
z› "ara form"lar›n yaflad›¤› iddia edilir. Gerçekte tümüyle ha-
yali olan bu senaryoda dört temel "kategori" say›l›r:
335577
HHaarruunn YYaahhyyaa
335588
GGeelliinn BBiirrlliikk OOllaall››mm
1- Australopithecus
2- Homo habilis
3- Homo erectus
4- Homo sapiens
Evrimciler, insanlar›n sözde ilk maymunsu atalar›na
"güney maymunu" anlam›na gelen "Australopithecus" ismini
verirler. Bu canl›lar gerçekte soyu tükenmifl bir maymun tü-
ründen baflka bir fley de¤ildir. Lord Solly Zuckerman ve Prof.
Charles Oxnard gibi ‹ngiltere ve ABD'den dünyaca ünlü iki
anatomistin Australopithecus örnekleri üzerinde yapt›klar› çok
genifl kapsaml› çal›flmalar, bu canl›lar›n sadece soyu tüken-
mifl bir maymun türüne ait olduklar›n› ve insanlarla hiçbir
benzerlik tafl›mad›klar›n› göstermifltir.50
Evrimciler insan evriminin bir sonraki safhas›n› da, "ho-
mo" yani insan olarak s›n›fland›r›rlar. ‹ddiaya göre homo se-
risindeki canl›lar, Australopithecuslar'dan daha geliflmifllerdir.
Evrimciler, bu farkl› canl›lara ait fosilleri ard› ard›na dizerek
hayali bir evrim flemas› olufltururlar. Bu flema hayalidir, çün-
kü gerçekte bu farkl› s›n›flar›n aras›nda evrimsel bir iliflki ol-
du¤u asla ispatlanamam›flt›r. Evrim teorisinin 20. yüzy›ldaki
en önemli savunucular›ndan biri olan Ernst Mayr, "Homo sa-
piens'e uzanan zincir gerçekte kay›pt›r" diyerek bunu kabul
eder. 51
Evrimciler "Australopithecus > Homo habilis > Homo erec-
tus > Homo sapiens" s›ralamas›n› yazarken, bu türlerin her bi-
rinin, bir sonrakinin atas› oldu¤u izlenimini verirler. Oysa pa-
leoantropologlar›n son bulgular›, Australopithecus, Homo habi-
lis ve Homo erectus'un dünya'n›n farkl› bölgelerinde ayn› dö-
nemlerde yaflad›klar›n› göstermektedir. 52
Dahas› Homo erectus s›n›flamas›na ait insanlar›n bir bö-
lümü çok modern zamanlara kadar yaflam›fllar, Homo sapi-
ens neandertalensis ve Homo sapiens sapiens (modern insan)
ile ayn› ortamda yan yana bulunmufllard›r. 53
Bu ise elbette bu s›n›flar›n birbirlerinin atalar› olduklar›
iddias›n›n geçersizli¤ini aç›kça ortaya koymaktad›r. Harvard
Üniversitesi paleontologlar›ndan Stephen Jay Gould, kendisi
de bir evrimci olmas›na karfl›n, Darwinist teorinin içine girdi-
335599
HHaarruunn YYaahhyyaa
Evrim yanl›s› gazete ve dergilerde ç›kan haberlerde yandakine ben-zer hayali "ilkel" insanlar›n resimleri s›kl›kla kullan›l›r. Bu hayali re-simlere dayanarak oluflturulan haberlerdeki tek kaynak, yazan kiflile-rin hayal gücüdür. Ancak evrim bilim karfl›s›nda o kadar çok yenilgialm›flt›r ki art›k bilimsel dergilerde evrimle ilgili haberlere daha azrastlan›r olmufltur.
SAHTE
¤i bu ç›kmaz› flöyle aç›klar:
E¤er birbiri ile paralel bir biçimde yaflayan üç farkl› homi-nid (insan›ms›) çizgisi varsa, o halde bizim soy a¤ac›m›zane oldu? Aç›kt›r ki, bunlar›n biri di¤erinden gelmifl olamaz.Dahas›, biri di¤eriyle karfl›laflt›r›ld›¤›nda evrimsel bir gelifl-me trendi göstermemektedirler. 54
K›sacas›, medyada ya da ders kitaplar›nda yer alan hayali
birtak›m "yar› maymun, yar› insan" canl›lar›n çizimleriyle, yani
s›rf propaganda yoluyla ayakta tutulmaya çal›fl›lan insan›n evri-
mi senaryosu, hiçbir bilimsel temeli olmayan bir masaldan iba-
rettir. Bu konuyu uzun y›llar inceleyen, özellikle Australopithe-
cus fosilleri üzerinde 15 y›l araflt›rma yapan ‹ngiltere'nin en ün-
lü ve sayg›n bilim adamlar›ndan Lord Solly Zuckerman, bir ev-
rimci olmas›na ra¤men, ortada maymunsu canl›lardan insana
uzanan gerçek bir soy a¤ac› olmad›¤› sonucuna varm›flt›r.
Zuckerman bir de ilginç bir "bilim skalas›" yapm›flt›r. Bi-
limsel olarak kabul etti¤i bilgi dallar›ndan, bilim d›fl› olarak
kabul etti¤i bilgi dallar›na kadar bir yelpaze oluflturmufltur.
Zuckerman'›n bu tablosuna göre en "bilimsel" -yani somut ve-
rilere dayanan- bilgi dallar› kimya ve fiziktir. Yelpazede bun-
lardan sonra biyoloji bilimleri, sonra da sosyal bilimler gelir.
Yelpazenin en ucunda, yani en "bilim d›fl›" say›lan k›s›mda
ise, Zuckerman'a göre, telepati, alt›nc› his gibi "duyum ötesi
alg›lama" kavramlar› ve bir de "insan›n evrimi" vard›r! Zuc-
kerman, yelpazenin bu ucunu flöyle aç›klar:
Objektif gerçekli¤in alan›ndan ç›k›p da, biyolojik bilim ola-rak varsay›lan bu alanlara -yani duyum ötesi alg›lamaya veinsan›n fosil tarihinin yorumlanmas›na- girdi¤imizde, ev-
336600
GGeelliinn BBiirrlliikk OOllaall››mm
rim teorisine inanan bir kimse için herfleyin mümkün oldu-¤unu görürüz. Öyle ki teorilerine kesinlikle inanan bu kim-selerin çeliflkili baz› yarg›lar› ayn› anda kabul etmeleri bilemümkündür. 55
‹flte insan›n evrimi masal› da, teorilerine körü körüne
inanan birtak›m insanlar›n bulduklar› baz› fosilleri ön yarg›l›
bir biçimde yorumlamalar›ndan ibarettir.
DDaarrwwiinn FFoorrmmüüllüü!!fiimdiye kadar ele ald›¤›m›z tüm teknik delillerin yan›n-
da, isterseniz evrimcilerin nas›l saçma bir inan›fla sahip ol-
duklar›n› bir de çocuklar›n bile anlayabilece¤i kadar aç›k bir
örnekle özetleyelim.
Evrim teorisi canl›l›¤›n tesadüfen olufltu¤unu iddia et-
mektedir. Dolay›s›yla bu iddiaya göre cans›z ve fluursuz
atomlar biraraya gelerek önce hücreyi oluflturmufllard›r ve
sonras›nda ayn› atomlar bir flekilde di¤er canl›lar› ve insan›
meydana getirmifllerdir. fiimdi düflünelim; canl›l›¤›n yap›tafl›
olan karbon, fosfor, azot, potasyum gibi elementleri biraraya
getirdi¤imizde bir y›¤›n oluflur. Bu atom y›¤›n›, hangi ifllem-
den geçirilirse geçirilsin, tek bir canl› oluflturamaz. ‹sterseniz
bu konuda bir "deney" tasarlayal›m ve evrimcilerin asl›nda
savunduklar›, ama yüksek sesle dile getiremedikleri iddiay›
onlar ad›na "Darwin Formülü" ad›yla inceleyelim:
Evrimciler, çok say›da büyük varilin içine canl›l›¤›n yap›-
s›nda bulunan fosfor, azot, karbon, oksijen, demir, magnez-
336611
HHaarruunn YYaahhyyaa
yum gibi elementlerden bol miktarda koysunlar. Hatta normal
flartlarda bulunmayan ancak bu kar›fl›m›n içinde bulunmas›n›
gerekli gördükleri malzemeleri de bu varillere eklesinler. Ka-
r›fl›mlar›n içine, istedikleri kadar (do¤al flartlarda oluflumu
mümkün olmayan) amino asit, istedikleri kadar da (bir teki-
nin bile rastlant›sal oluflma ihtimali 10-950 olan) protein doldur-
sunlar. Bu kar›fl›mlara istedikleri oranda ›s› ve nem versinler.
Bunlar› istedikleri geliflmifl cihazlarla kar›flt›rs›nlar. Varillerin
bafl›na da dünyan›n önde gelen bilim adamlar›n› koysunlar.
Bu uzmanlar babadan o¤ula, kuflaktan kufla¤a aktararak nö-
betlefle milyarlarca, hatta trilyonlarca sene sürekli varillerin
bafl›nda beklesinler. Bir canl›n›n oluflmas› için hangi flartlar›n
var olmas› gerekti¤ine inan›l›yorsa hepsini kullanmak serbest
olsun. Ancak, ne yaparlarsa yaps›nlar o varillerden kesinlikle
bir canl› ç›kartamazlar. Zürafalar›, aslanlar›, ar›lar›, kanaryala-
r›, bülbülleri, papa¤anlar›, atlar›, yunuslar›, gülleri, orkideleri,
zambaklar›, karanfilleri, muzlar›, portakallar›, elmalar›, hur-
malar›, domatesleri, kavunlar›, karpuzlar›, incirleri, zeytinleri,
üzümleri, fleftalileri, tavus kufllar›n›, sülünleri, renk renk kele-
bekleri ve bunlar gibi milyonlarca canl› türünden hiçbirini
oluflturamazlar. De¤il burada birkaç›n› sayd›¤›m›z bu canl›
varl›klar›, bunlar›n tek bir hücresini bile elde edemezler.
K›sacas›, bilinçsiz atomlar biraraya gelerek hücreyi
oluflturamazlar. Sonra yeni bir karar vererek bir hücreyi ikiye
bölüp, sonra art arda baflka kararlar al›p, elektron mikrosko-
bunu bulan, sonra kendi hücre yap›s›n› bu mikroskop alt›nda
izleyen profesörleri oluflturamazlar. Madde, ancak Allah'›n
üstün yaratmas›yla hayat bulur.
336622
GGeelliinn BBiirrlliikk OOllaall››mm
Bunun aksini iddia eden evrim teorisi ise, akla tamamen
ayk›r› bir safsatad›r. Evrimcilerin ortaya att›¤› iddialar üze-
rinde biraz bile düflünmek, üstteki örnekte oldu¤u gibi, bu
gerçe¤i aç›kça gösterir.
GGöözz vvee KKuullaakkttaakkii TTeekknnoolloojjiiEvrim teorisinin kesinlikle aç›klama getiremeyece¤i bir
di¤er konu ise göz ve kulaktaki üstün alg›lama kalitesidir.
Gözle ilgili konuya geçmeden önce "Nas›l görürüz?" soru-
suna k›saca cevap verelim. Bir cisimden gelen ›fl›nlar, gözde re-
tinaya ters olarak düfler. Bu ›fl›nlar, buradaki hücreler taraf›ndan
elektrik sinyallerine dönüfltürülür ve beynin arka k›sm›ndaki
görme merkezi denilen küçücük bir noktaya ulafl›r. Bu elektrik
sinyalleri bir dizi ifllemden sonra beyindeki bu merkezde gö-
rüntü olarak alg›lan›r. Bu bilgiden sonra flimdi düflünelim:
Beyin ›fl›¤a kapal›d›r. Yani beynin içi kapkaranl›kt›r, ›fl›k
beynin bulundu¤u yere kadar giremez. Görüntü merkezi de-
nilen yer kapkaranl›k, ›fl›¤›n asla ulaflmad›¤›, belki de hiç kar-
fl›laflmad›¤›n›z kadar karanl›k bir yerdir. Ancak siz bu zifiri
karanl›kta ›fl›kl›, p›r›l p›r›l bir dünyay› seyretmektesiniz.
Üstelik bu o kadar net ve kaliteli bir görüntüdür ki 21.
yüzy›l teknolojisi bile her türlü imkana ra¤men bu netli¤i sa¤-
layamam›flt›r. Örne¤in flu anda okudu¤unuz kitaba, kitab› tu-
tan ellerinize bak›n, sonra bafl›n›z› kald›r›n ve çevrenize ba-
k›n. fiu anda gördü¤ünüz netlik ve kalitedeki bu görüntüyü
baflka bir yerde gördünüz mü? Bu kadar net bir görüntüyü si-
336633
HHaarruunn YYaahhyyaa
ze dünyan›n bir numaral› televizyon flirketinin üretti¤i en ge-
liflmifl televizyon ekran› dahi veremez. 100 y›ld›r binlerce mü-
hendis bu netli¤e ulaflmaya çal›flmaktad›r. Bunun için fabri-
kalar, dev tesisler kurulmakta, araflt›rmalar yap›lmakta, plan-
lar ve tasar›mlar gelifltirilmektedir. Yine bir TV ekran›na ba-
k›n, bir de flu anda elinizde tuttu¤unuz bu kitaba. Arada bü-
yük bir netlik ve kalite fark› oldu¤unu göreceksiniz. Üstelik,
TV ekran› size iki boyutlu bir görüntü gösterir, oysa siz üç bo-
yutlu, derinlikli bir perspektifi izlemektesiniz.
Uzun y›llard›r on binlerce mühendis üç boyutlu TV yap-
maya, gözün görme kalitesine ulaflmaya çal›flmaktad›rlar.
Evet, üç boyutlu bir televizyon sistemi yapabildiler ama onu
da gözlük takmadan üç boyutlu görmek mümkün de¤il, kal-
d› ki bu suni bir üç boyuttur. Arka taraf daha bulan›k, ön ta-
raf ise ka¤›ttan dekor gibi durur. Hiçbir zaman gözün gördü-
¤ü kadar net ve kaliteli bir görüntü oluflmaz. Kamerada da,
televizyonda da mutlaka görüntü kayb› meydana gelir.
336644
GGeelliinn BBiirrlliikk OOllaall››mm
Gözün çal›flabilmesi için tüm bu parçalar›n›nbirarada ve eksiksiz çal›fl›yor olmas› gerekir.
‹flte evrimciler, bu kaliteli ve net görüntüyü oluflturan
mekanizman›n tesadüfen olufltu¤unu iddia etmektedirler.
fiimdi biri size, odan›zda duran televizyon tesadüfler sonu-
cunda olufltu, atomlar biraraya geldi ve bu görüntü oluflturan
aleti meydana getirdi dese ne düflünürsünüz? Binlerce kiflinin
biraraya gelip yapamad›¤›n› fluursuz atomlar nas›l yaps›n?
Gözün gördü¤ünden daha ilkel olan bir görüntüyü olufl-
turan alet tesadüfen oluflam›yorsa, gözün ve gözün gördü¤ü
görüntünün de tesadüfen oluflamayaca¤› çok aç›kt›r. Ayn› du-
rum kulak için de geçerlidir. D›fl kulak, çevredeki sesleri ku-
lak kepçesi vas›tas›yla toplay›p orta kula¤a iletir; orta kulak
ald›¤› ses titreflimlerini güçlendirerek iç kula¤a aktar›r; iç ku-
lak da bu titreflimleri elektrik sinyallerine dönüfltürerek bey-
ne gönderir. Aynen görmede oldu¤u gibi duyma ifllemi de be-
yindeki duyma merkezinde gerçekleflir.
Gözdeki durum kulak için de geçerlidir, yani beyin, ›fl›k
gibi sese de kapal›d›r, ses geçirmez. Dolay›s›yla d›flar›s› ne ka-
dar gürültülü de olsa beynin içi tamamen sessizdir. Buna ra¤-
men en net sesler beyinde alg›lan›r. Ses geçirmeyen beyniniz-
de bir orkestran›n senfonilerini dinlersiniz, kalabal›k bir orta-
m›n tüm gürültüsünü duyars›n›z. Ama o anda hassas bir ci-
hazla beyninizin içindeki ses düzeyi ölçülse, burada keskin
bir sessizli¤in hakim oldu¤u görülecektir.
Net bir görüntü elde edebilmek ümidiyle teknoloji nas›l
kullan›l›yorsa, ses için de ayn› çabalar onlarca y›ld›r sürdü-
rülmektedir. Ses kay›t cihazlar›, müzik setleri, birçok elektro-
nik alet, sesi alg›layan müzik sistemleri bu çal›flmalardan ba-
z›lar›d›r. Ancak, tüm teknolojiye, bu teknolojide çal›flan bin-
336655
HHaarruunn YYaahhyyaa
lerce mühendise ve uzmana ra¤men kula¤›n oluflturdu¤u
netlik ve kalitede bir sese ulafl›lamam›flt›r. En büyük müzik
sistemi flirketinin üretti¤i en kaliteli müzik setini düflünün.
Sesi kaydetti¤inde mutlaka sesin bir k›sm› kaybolur veya az
da olsa mutlaka parazit oluflur veya müzik setini açt›¤›n›zda
daha müzik bafllamadan bir c›z›rt› mutlaka duyars›n›z. An-
cak insan vücudundaki teknolojinin ürünü olan sesler son de-
rece net ve kusursuzdur. Bir insan kula¤›, hiçbir zaman mü-
zik setinde oldu¤u gibi c›z›rt›l› veya parazitli alg›lamaz; ses
ne ise tam ve net bir biçimde onu alg›lar. Bu durum, insan ya-
rat›ld›¤› günden bu yana böyledir.
fiimdiye kadar insano¤lunun yapt›¤› hiçbir görüntü ve
ses cihaz›, göz ve kulak kadar hassas ve baflar›l› birer alg›lay›-
c› olamam›flt›r. Ancak görme ve iflitme olay›nda, tüm bunla-
r›n ötesinde, çok büyük bir gerçek daha vard›r.
336666
GGeelliinn BBiirrlliikk OOllaall››mm
BBeeyynniinn ‹‹ççiinnddee GGöörreenn vvee DDuuyyaann fifiuuuurrKKiimmee AAiittttiirr??
Beynin içinde, ›fl›l ›fl›l renkli bir dünyay› seyreden, senfo-
nileri, kufllar›n c›v›lt›lar›n› dinleyen, gülü koklayan kimdir?
‹nsan›n gözlerinden, kulaklar›ndan, burnundan gelen
uyar›lar, elektrik sinyali olarak beyne gider. Biyoloji, fizyoloji
veya biyokimya kitaplar›nda bu görüntünün beyinde nas›l
olufltu¤una dair birçok detay okursunuz. Ancak, bu konu
hakk›ndaki en önemli gerçe¤e hiçbir yerde rastlayamazs›n›z:
Beyinde, bu elektrik sinyallerini görüntü, ses, koku ve his ola-
rak alg›layan kimdir?
336677
HHaarruunn YYaahhyyaa
Beynin içinde göze, kula¤a, burna ihtiyaç duymadan tüm
bunlar› alg›layan bir fluur bulunmaktad›r. Bu fluur kime aittir?
Elbette bu fluur beyni oluflturan sinirler, ya¤ tabakas› ve
sinir hücrelerine ait de¤ildir. ‹flte bu yüzden, herfleyin madde-
den ibaret oldu¤unu zanneden Darwinist-materyalistler bu
sorulara hiçbir cevap verememektedirler. Çünkü bu fluur,
Allah'›n yaratm›fl oldu¤u ruhtur. Ruh, görüntüyü seyretmek
için göze, sesi duymak için kula¤a ihtiyaç duymaz. Bunlar›n
da ötesinde düflünmek için beyne ihtiyaç duymaz.
Bu aç›k ve ilmi gerçe¤i okuyan her insan›n, beynin için-
deki birkaç santimetreküplük, kapkaranl›k mekana tüm ka-
inat› üç boyutlu, renkli, gölgeli ve ›fl›kl› olarak s›¤d›ran yüce
Allah'› düflünüp, O'ndan korkup, O'na s›¤›nmas› gerekir.
MMaatteerryyaalliisstt BBiirr ‹‹nnaannççBuraya kadar incelediklerimiz, evrim teorisinin bilimsel
bulgularla aç›kça çeliflen bir iddia oldu¤unu göstermektedir.
Teorinin hayat›n kökeni hakk›ndaki iddias› bilime ayk›r›d›r,
öne sürdü¤ü evrim mekanizmalar›n›n hiçbir evrimlefltirici et-
kisi yoktur ve fosiller teorinin gerektirdi¤i ara formlar›n yafla-
mad›klar›n› göstermektedir. Bu durumda, elbette, evrim te-
orisinin bilime ayk›r› bir düflünce olarak bir kenara at›lmas›
gerekir. Nitekim tarih boyunca dünya merkezli evren modeli
gibi pek çok düflünce, bilimin gündeminden ç›kar›lm›flt›r.
Ama evrim teorisi ›srarla bilimin gündeminde tutulmaktad›r.
Hatta baz› insanlar teorinin elefltirilmesini "bilime sald›r›"
336688
GGeelliinn BBiirrlliikk OOllaall››mm
olarak göstermeye bile çal›flmaktad›rlar. Peki neden?..
Bu durumun nedeni, evrim teorisinin baz› çevreler için,
kendisinden asla vazgeçilemeyecek dogmatik bir inan›fl olu-
fludur. Bu çevreler, materyalist felsefeye körü körüne ba¤l›-
d›rlar ve Darwinizm'i de do¤aya getirilebilecek yegane ma-
teryalist aç›klama oldu¤u için benimsemektedirler.
Bazen bunu aç›kça itiraf da ederler. Harvard Üniversite-
si'nden ünlü bir genetikçi ve ayn› zamanda önde gelen bir ev-
rimci olan Richard Lewontin, "önce materyalist, sonra bilim
adam›" oldu¤unu flöyle itiraf etmektedir:
Bizim materyalizme bir inanc›m›z var, 'a priori' (öncedenkabul edilmifl, do¤ru varsay›lm›fl) bir inanç bu. Bizi dünya-ya materyalist bir aç›klama getirmeye zorlayan fley, biliminyöntemleri ve kurallar› de¤il. Aksine, materyalizme olan 'apriori' ba¤l›l›¤›m›z nedeniyle, dünyaya materyalist bir aç›k-lama getiren araflt›rma yöntemlerini ve kavramlar› kurgu-luyoruz. Materyalizm mutlak do¤ru oldu¤una göre de, ‹la-hi bir aç›klaman›n sahneye girmesine izin veremeyiz. 56
Bu sözler, Darwinizm'in, materyalist felsefeye ba¤l›l›k
u¤runa yaflat›lan bir dogma oldu¤unun aç›k ifadeleridir. Bu
dogma, maddeden baflka hiçbir varl›k olmad›¤›n› varsayar.
Bu nedenle de cans›z, bilinçsiz maddenin, hayat› yaratt›¤›na
inan›r. Milyonlarca farkl› canl› türünün; örne¤in kufllar›n, ba-
l›klar›n, zürafalar›n, kaplanlar›n, böceklerin, a¤açlar›n, çiçek-
lerin, balinalar›n ve insanlar›n maddenin kendi içindeki etki-
leflimlerle, yani ya¤an ya¤murla, çakan flimflekle, cans›z mad-
denin içinden olufltu¤unu kabul eder. Gerçekte ise bu, hem
akla hem bilime ayk›r› bir kabuldür. Ama Darwinistler kendi
336699
HHaarruunn YYaahhyyaa
deyimleriyle "‹lahi bir aç›klaman›n sahneye girmemesi" için,
bu kabulü savunmaya devam etmektedirler.
Canl›lar›n kökenine materyalist bir ön yarg› ile bakma-
yan insanlar ise, flu aç›k gerçe¤i göreceklerdir: Tüm canl›lar,
üstün bir güç, bilgi ve akla sahip olan bir Yarat›c›n›n eseridir-
ler. Yarat›c›, tüm evreni yoktan var eden, en kusursuz biçim-
de düzenleyen ve tüm canl›lar› yarat›p flekillendiren Allah't›r
EEvvrriimm TTeeoorriissii DDüünnyyaa TTaarriihhiinniinnEEnn EEttkkiillii BBüüyyüüssüüddüürr
Burada flunu da belirtmek gerekir ki, ön yarg›s›z, hiçbir
ideolojinin etkisi alt›nda kalmadan, sadece akl›n› ve mant›¤›-
n› kullanan her insan, bilim ve medeniyetten uzak toplumla-
r›n hurafelerini and›ran evrim teorisinin inan›lmas› imkans›z
bir iddia oldu¤unu kolayl›kla anlayacakt›r.
Yukar›da da belirtildi¤i gibi, evrim teorisine inananlar,
büyük bir varilin içine birçok atomu, molekülü, cans›z mad-
deyi dolduran ve bunlar›n kar›fl›m›ndan zaman içinde düflü-
nen, akleden, bulufllar yapan profesörlerin, üniversite ö¤ren-
cilerinin, Einstein, Hubble gibi bilim adamlar›n›n, Frank Si-
natra, Charlton Heston gibi sanatç›lar›n, bunun yan› s›ra cey-
lanlar›n, limon a¤açlar›n›n, karanfillerin ç›kaca¤›na inanmak-
tad›rlar. Üstelik, bu saçma iddiaya inananlar bilim adamlar›,
pofesörler, kültürlü, e¤itimli insanlard›r. Bu nedenle evrim te-
orisi için "dünya tarihinin en büyük ve en etkili büyüsü" ifa-
337700
GGeelliinn BBiirrlliikk OOllaall››mm
desini kullanmak yerinde olacakt›r. Çünkü, dünya tarihinde
insanlar›n bu derece akl›n› bafl›ndan alan, ak›l ve mant›kla
düflünmelerine imkan tan›mayan, gözlerinin önüne sanki bir
perde çekip çok aç›k olan gerçekleri görmelerine engel olan
bir baflka inanç veya iddia daha yoktur. Bu, eski M›s›rl›lar›n
Günefl Tanr›s› Ra'ya, Afrikal› baz› kabilelerin totemlere, Sebe
halk›n›n Günefl'e tapmas›ndan, Hz. ‹brahim'in kavminin elle-
ri ile yapt›klar› putlara, Hz. Musa'n›n kavminin alt›ndan yap-
t›klar› buza¤›ya tapmalar›ndan çok daha vahim ve ak›l almaz
bir körlüktür. Gerçekte bu durum, Allah'›n Kuran'da iflaret et-
ti¤i bir ak›ls›zl›kt›r. Allah, baz› insanlar›n anlay›fllar›n›n kapa-
naca¤›n› ve gerçekleri görmekten aciz duruma düfleceklerini
birçok ayetinde bildirmektedir. Bu ayetlerden baz›lar› flöyledir:
fiüphesiz, inkar edenleri uyarsan da, uyarmasan da, onlariçin fark etmez; inanmazlar. Allah, onlar›n kalplerini vekulaklar›n› mühürlemifltir; gözlerinin üzerinde perdelervard›r. Ve büyük azab onlarad›r. (Bakara Suresi, 6-7)… Kalbleri vard›r bununla kavray›p-anlamazlar, gözlerivard›r bununla görmezler, kulaklar› vard›r bununla iflit-mezler. Bunlar hayvanlar gibidir, hatta daha afla¤›l›kt›rlar.‹flte bunlar gafil olanlard›r. (Araf Suresi, 179)
Allah bir baflka ayetinde ise, bu insanlar›n mucizeler gör-
seler bile inanmayacak kadar büyülendiklerini flöyle bildir-
mektedir:
Onlar›n üzerlerine gökyüzünden bir kap› açsak, ordanyukar› yükselseler de, mutlaka: "Gözlerimiz döndürüldü,belki biz büyülenmifl bir toplulu¤uz" diyeceklerdir. (HicrSuresi, 14-15)
337711
HHaarruunn YYaahhyyaa
Bu kadar genifl bir kitlenin üzerinde bu büyünün etkili
olmas›, insanlar›n gerçeklerden bu kadar uzak tutulmalar› ve
150 y›ld›r bu büyünün bozulmamas› ise, kelimelerle anlat›la-
mayacak kadar hayret verici bir durumdur. Çünkü, bir veya
birkaç insan›n imkans›z senaryolara, saçmal›k ve mant›ks›z-
l›klarla dolu iddialara inanmalar› anlafl›labilir. Ancak dünya-
n›n dört bir yan›ndaki insanlar›n, fluursuz ve cans›z atomla-
r›n ani bir kararla biraraya gelip; ola¤anüstü bir organizas-
yon, disiplin, ak›l ve fluur gösterip kusursuz bir sistemle iflle-
yen evreni, canl›l›k için uygun olan her türlü özelli¤e sahip
olan Dünya gezegenini ve say›s›z kompleks sistemle donat›l-
m›fl canl›lar› meydana getirdi¤ine inanmas›n›n, "büyü"den
baflka bir aç›klamas› yoktur.
Nitekim, Allah Kuran'da, inkarc› felsefenin savunucusu
olan baz› kimselerin, yapt›klar› büyülerle insanlar› etkiledik-
lerini Hz. Musa ve Firavun aras›nda geçen bir olayla bizlere
bildirmektedir. Hz. Musa, Firavun'a hak dini anlatt›¤›nda, Fi-
ravun Hz. Musa'ya, kendi "bilgin büyücüleri" ile insanlar›n
topland›¤› bir yerde karfl›laflmas›n› söyler. Hz. Musa, büyücü-
lerle karfl›laflt›¤›nda, büyücülere önce onlar›n marifetlerini ser-
gilemelerini emreder. Bu olay›n anlat›ld›¤› ayetler flöyledir:
(Musa:) "Siz at›n" dedi. (Asalar›n›) at›verince, insanlar›ngözlerini büyüleyiverdiler, onlar› dehflete düflürdüler ve(ortaya) büyük bir sihir getirmifl oldular. (Araf Suresi, 116)
Görüldü¤ü gibi Firavun'un büyücüleri yapt›klar› "aldat-
macalar"la - Hz. Musa ve ona inananlar d›fl›nda- insanlar›n
hepsini büyüleyebilmifllerdir. Ancak, onlar›n att›klar›na kar-
fl›l›k Hz. Musa'n›n ortaya koydu¤u delil, onlar›n bu büyüsü-
337722
GGeelliinn BBiirrlliikk OOllaall››mm
nü, ayetteki ifadeyle "uydurduklar›n› yutmufl" yani etkisiz
k›lm›flt›r:
Biz de Musa'ya: "Asan› f›rlat›ver" diye vahyettik. (O daf›rlat›verince) bir de bakt›lar ki, o bütün uydurduklar›n›derleyip-toparlay›p yutuyor. Böylece hak yerini buldu,onlar›n bütün yapmakta olduklar› geçersiz kald›. Oradayenilmifl oldular ve küçük düflmüfller olarak tersyüz çev-rildiler. (Araf Suresi, 117-119)
Ayette de bildirildi¤i gibi, daha önce insanlar› büyüleye-
rek etkileyen bu kiflilerin yapt›klar›n›n bir sahtekarl›k oldu-
¤unun anlafl›lmas› ile, söz konusu insanlar küçük düflmüfller-
337733
HHaarruunn YYaahhyyaa
Geçmifl zamanlarda timsaha tapan insanlar›n inan›fllar› ne derece ga-rip ve ak›l almazsa günümüzde Darwinistlerin inan›fllar› da ayn› dere-cede ak›l almazd›r. Darwinistler tesadüfleri ve cans›z fluursuz atomla-r› yarat›c› güç olarak kabul ederler hatta bu inanca bir dine ba¤lan›rgibi ba¤lan›rlar.
dir. Günümüzde de bir büyünün etkisiyle, bilimsellik k›l›f› al-
t›nda son derece saçma iddialara inanan ve bunlar› savunma-
ya hayatlar›n› adayanlar, e¤er bu iddialardan vazgeçmezlerse
gerçekler tam anlam›yla a盤a ç›kt›¤›nda ve "büyü bozuldu-
¤unda" küçük duruma düfleceklerdir. Nitekim evrimi savu-
nan ve ateist bir felsefeci olan Malcolm Muggeridge böyle bir
durumdan endiflelendi¤ini flöyle itiraf etmektedir:
Ben kendim, evrim teorisinin, özellikle uyguland›¤› alan-larda, gelece¤in tarih kitaplar›ndaki en büyük espri malze-melerinden biri olaca¤›na ikna oldum. Gelecek kuflak, bukadar çürük ve belirsiz bir hipotezin inan›lmaz bir safl›kla ka-bul edilmesini hayretle karfl›layacakt›r. 57
Bu gelecek, uzakta de¤ildir aksine çok yak›n bir gelecek-
te insanlar "tesadüfler"in ilah olamayacaklar›n› anlayacaklar
ve evrim teorisi dünya tarihinin en büyük aldatmacas› ve en
fliddetli büyüsü olarak tan›mlanacakt›r. Bu fliddetli büyü, bü-
yük bir h›zla dünyan›n dört bir yan›nda insanlar›n üzerinden
kalkmaya bafllam›flt›r. Evrim aldatmacas›n›n s›rr›n› ö¤renen
birçok insan, bu aldatmacaya nas›l kand›¤›n› hayret ve flafl-
k›nl›kla düflünmektedir.
337744
GGeelliinn BBiirrlliikk OOllaall››mm
1. ‹bn Hiflam, Ebu Muhammed Abdulmelik,Es-Siretü'n-Nebeviyye, Daru't-Türasi'l-Arabiy-le, Beyrut, 1396/1971, II/141-150; Yrd. Doç.Dr. Orhan Atalay, Do¤u-Bat› Kaynaklar›ndaBirlikte Yaflama, Gazeteciler ve Yazarlar Vakf›Yay›nlar›, ‹stanbul, 1999, s. 952. Majid Khoduri, ‹slam'da Savafl ve Bar›fl, Fe-ner Yay›nlar›, ‹stanbul, 1998, s. 209-2103. Majid Khoduri, ‹slam'da Savafl ve Bar›fl, Fe-ner Yay›nlar›, ‹stanbul, 1998, s. 2234. Levent Öztürk, Asr-› Saadetten Haçl› Sefer-lerine Kadar ‹slam Toplumunda H›ristiyanlar,‹z Yay›nc›l›k, istanbul, 1998, s. 114-1155. Frend, 289; Hamidullah, ‹slam Peygamberi,II. 920; Levent Öztürk, Asr-› Saadetten Haçl›Seferlerine Kadar ‹slam Toplumunda H›risti-yanlar, ‹z Yay›nc›l›k, istanbul, 1998, s. 556. Mark Cohen, Haç ve Hilal Alt›nda Ortaça¤-larda Yahudiler, Sarmal Yay›nevi, ‹stanbul, Ni-san 1997, s.1857. Osman Turan, Türk Cihan Hakimiyeti Mef-kuresi Tarihi, ‹stanbul 1969, s. 1938. Abrahom Danon, Yossef Daath Dergisi, sa-y› 4; Naim Güleryüz, Türk Yahudileri Tarihi I,Gözlem Gazetecilik Bas›n ve Yay›n A.fi, ‹stan-bul, 19939. Felipe Torroba, Bernaldo de Quiros, Les Ju-ifs Espagnols, Madrid, 1964, s. 17 10. ‹lhan Bardakç›, "Biz Hiç Irk Olmam›fl›z",Tercüman, 7 May›s 1983 11. Levent Öztürk, Asr-› Saadetten Haçl› Se-ferlerine Kadar ‹slam Toplumunda H›ristiyan-lar, ‹z Yay›nc›l›k, istanbul, 1998,s. 43712. Levent Öztürk, Asr-› Saadetten Haçl› Se-ferlerine Kadar ‹slam Toplumunda H›ristiyan-lar, ‹z Yay›nc›l›k, istanbul, 1998, s.18813. Majid Khoduri, ‹slam'da Savafl ve Bar›fl,Fener Yay›nlar›, ‹stanbul, 1998, s. 21414. Majid Khoduri, ‹slam'da Savafl ve Bar›fl,Fener Yay›nlar›, ‹stanbul, 1998, s. 21615. Ebu Yusuf 139; el-Belazuri, Fütuhu’l Bu-dan, 187
16. Israel Shahak, "Poverty, Religious Instruc-tion Breed Xenophobia in Israel", WashintonReport on Middle East Affairs, Temmuz-A¤us-tos 199417. Kitab-ül Burhan Fi Alameti-il Mehdiyy-ilAhir Zaman, s. 1218. Muhammed B. Resul al-Huseyni, K›yametAlametleri, Pamuk Yay›nlar›, ‹stanbul, 1991, s.14119 Muhammed B. Resul al-Huseyni, K›yametAlametleri, Pamuk Yay›nlar›, ‹stanbul, 1991, s.14120. Suyuti, Cami'üs Sagir, 3/211; Ahmed binHanbel, Müsned, 2/49221. Ölüm-K›yamet-Ahiret ve Ahirzaman Ala-metleri, s. 45422 Kitabül Burhan Fi Alametil Mehdiyyil AhirZaman, s. 3823. Tirmizi, Zühd, 6024. Ramuz-El Ehadis, 187/225. ‹mam fiarani, Ölüm, K›yamet ve Dirilifl, Pa-muk Yay›nlar›, ‹stanbul, 1990, s. 47626. ‹mam fiarani, Ölüm, K›yamet ve Dirilifl, Pa-muk Yay›nlar›, ‹stanbul, 1990, s. 47627. Ölüm-K›yamet-Ahiret ve Ahir Zaman Ala-metleri, s. 44028. ‹mam fiarani, Ölüm, K›yamet ve Dirilifl, Pa-muk Yay›nlar›, ‹stanbul, 1990, s. 48029. Son Zamanlarla ‹lgili Hadisler, s. 9230. Muhammed Halil Herras, Faslu'l-Makal fiRef'I ‹sa Hayyen ve Nüzulihi ve Katlihi'd-Dec-cal, Mektebetü's Sünne, Kahire, 1990, 2031 Müslim, Kitabü-l Fiten: 3932. Müslim, Hacc 216, 125233. Huzeyfe bin Esid el-Gifari r.a., Büyük Ha-dis Külliyat›, Rudani, 5. cilt, s. 36234. Ebu Hureyre r.a. / Buhari, Büyu 102, Me-zalim 31, Enbiya 49; Müslim, ‹man 242 (155);Ebu Davud, Melahim 14 (4324); Tirmizi, Fiten54 (2234)35. Sahih-i Müslim, 1/13636. Sünen-i ‹bn-i Mace, 10/340
337755
HHaarruunn YYaahhyyaa
KKaayynnaakkççaa
37. Ibn Mace benzerini Ebu Ümame'den nak-letti; Büyük Hadis Külliyat›, Rudani, 5. cilt, s.370-371-37238- Sidney Fox, Klaus Dose, Molecular Evo-lution and The Origin of Life, New York: Mar-cel Dekker, 1977, s. 239- Alexander I. Oparin, Origin of Life, (1936)New York, Dover Publications, 1953 (Rep-rint), s.19640- "New Evidence on Evolution of Early At-mosphere and Life", Bulletin of the AmericanMeteorological Society, c. 63, Kas›m 1982, s.1328-133041- Stanley Miller, Molecular Evolution of Life:Current Status of the Prebiotic Synthesis ofSmall Molecules, 1986, s. 742- Jeffrey Bada, Earth, fiubat 1998, s. 4043- Leslie E. Orgel, The Origin of Life onEarth, Scientific American, c. 271, Ekim1994, s. 7844- Charles Darwin, The Origin of Species: AFacsimile of the First Edition, Harvard Univer-sity Press, 1964, s. 18945- Charles Darwin, The Origin of Species: AFacsimile of the First Edition, Harvard Univer-sity Press, 1964, s. 18446- B. G. Ranganathan, Origins?, Pennsylva-nia: The Banner Of Truth Trust, 1988.47- Charles Darwin, The Origin of Species: AFacsimile of the First Edition, Harvard Univer-sity Press, 1964, s. 179
48- Derek A. Ager, "The Nature of the FossilRecord", Proceedings of the British Geologi-cal Association, c. 87, 1976, s. 13349- Douglas J. Futuyma, Science on Trial,New York: Pantheon Books, 1983. s. 19750- Solly Zuckerman, Beyond The Ivory To-wer, New York: Toplinger Publications, 1970,s. 75-94; Charles E. Oxnard, "The Place ofAustralopithecines in Human Evolution: Gro-unds for Doubt", Nature, c. 258, s. 38951- J. Rennie, "Darwin's Current Bulldog:Ernst Mayr", Scientific American, Aral›k 199252- Alan Walker, Science, c. 207, 1980, s.1103; A. J. Kelso, Physical Antropology, 1.bask›, New York: J. B. Lipincott Co., 1970, s.221; M. D. Leakey, Olduvai Gorge, c. 3,Cambridge: Cambridge University Press,1971, s. 27253- Time, Kas›m 199654- S. J. Gould, Natural History, c. 85, 1976,s. 3055- Solly Zuckerman, Beyond The Ivory To-wer, New York: Toplinger Publications, 1970,s. 1956- Richard Lewontin, "The Demon-HauntedWorld", The New York Review of Books, 9Ocak 1997, s. 2857- Malcolm Muggeridge, The End of Chris-tendom, Grand Rapids: Eerdmans, 1980,s.43
337766
GGeelliinn BBiirrlliikk OOllaall››mm
SSeenn yyüücceessiinn,, bbiizzee öö¤¤rreettttii¤¤iinnddeenn bbaaflflkkaa bbiizziimm hhiiççbbiirr bbiillggiimmiizz yyookk.. GGeerrççeekktteenn SSeenn,, hheerrflfleeyyiibbiilleenn,,
hhüükküümm vvee hhiikkmmeett ssaahhiibbii oollaannss››nn.. ((BBaakkaarraa SSuurreessii,, 3322))