festİvaldeyİz dergİsİ 26

32
YIL : 1 SAYI : 26 ISSN : 1309 - 1174 KÜLTÜR - SANAT DERGİSİ V MEHMET ZAFER SEFERİHİSAR’DA 14. MANDALİNA ŞENLİĞİ DÜZENLENİYOR OZAN GEZGİN 24 kASıM ÖĞREtMENLER GÜNÜ 22 kASıM DİŞ HEkİMLİĞİ DÜNYA FEStİvALLERİ FuARLAR DEvLEt OpERA vE bALESİ DEvLEt tİYAtROLARı Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü 25 Kasım

Upload: taner-yilmaz

Post on 24-Mar-2016

247 views

Category:

Documents


13 download

DESCRIPTION

KÜLTÜR - SANAT

TRANSCRIPT

Page 1: FESTİVALDEYİZ DERGİSİ 26

ALDEYİZ YIL : 1 SAYI : 26

ISSN : 1309 - 1174 KÜLTÜR - SANAT DERGİSİV

MehMet ZAFeR SEFERİHİSAR’DA 14. MANDALİNA ŞENLİĞİ

DÜZENLENİYOROZAN GEZGİN

24 kASıM ÖĞREtMENLER GÜNÜ 22 kASıM DİŞ HEkİMLİĞİ

DÜNYA FEStİvALLERİ FuARLAR

DEvLEt OpERA vE bALESİDEvLEt tİYAtROLARı

Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü 25 Kasım

Page 2: FESTİVALDEYİZ DERGİSİ 26

FEST

İVA

LDEY

İZ D

ERG

İSİ

Page 3: FESTİVALDEYİZ DERGİSİ 26

İÇİNDEKİLER

FESTİVAL

Mehmet ZAFER 5

SEFERİHİSAR’DA 14. MANDALİNA ŞENLİĞİ DÜZENLENİYOR 6

Ozan Gezgin 7

24 kasım Öğretmenler Günü 8-9

22 kasım Diş hekimliği 10-11

DÜNYA FESTİvALLERİ 18-19

FUARLAR 20-21

Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü 25 Kasım 22-25

DEvLET OpERA vE bALESİ 26-27

Page 4: FESTİVALDEYİZ DERGİSİ 26

FESTİVALDEYİZ KÜLTÜR - SANAT DERGİSİ

İMTİYAZ SAHİbİ ve YAZIİŞLER MÜDÜRÜTaner YILMAZ

GENEL YAYIN YÖNETMENİÖzbey bOZKUR

EDİTÖRGökhan ÇELİK

HALKLA İLİŞKİLERburak OKTAYAbdullah KOÇ

REKLAM SORUNLUSUUğur YAMAN

GRAFİK TASARIMCEbA GRUp DANIŞMANLIK

MUHAbİR / FOTOĞRAFÇIAdnan pARLAK

İSTANbUL TEMSİLCİSİAYSEL GÜRbÜZ

DIŞ İLİŞKİLER KOORDİNATÖRÜDR.Fulya SAĞLIK

YAYININ ŞEKLİYEREL SÜRELİ YAYIN

YAYININ ŞEKLİ15 GÜNDE TÜRKÇE

YAYIN İDARE MERKEZİAşağıöveçler mah.1330 sokak

no : 16/5 çankaya -ankara

e-mail : [email protected] : festivaldeyizdergisi.blokspot.com

www.facebook.com/festivaldeyiz

bASKI YERİbERK MATbAACILIK

K.Karabekir Cad. No : 31 / 25-26İskitler / ANKARA

bASKI TARİHİ 15-11-2013

ISSN1309-1174

Yayınlarımızın tüm hakları saklıdır.Kaynak gösterilmeden alıntı yapılamaz.Yazıların sorumluluğu yazarlarına , ilanların sorum-

luluğu ilan sahiplerine aittir.Yayınlamak üzere gönderilen yazılar iadeedilmez.Dergimizin yayın dayanışma kurulu üyeleri fahri

olarak görev yapmaktadır.

HEpİNİZE bOL FESTİvALLİ GÜNLER SEvGİLİ DOSTLAR ;

HER ZAMAN OLDUĞU Gİbİ DERGİMİZİ MERAK ETTİKLERİNİZLE DOLDURDUK.

bU SAYIMIZDA DÜNYA FESTİvALLERİN-DEN ,DEvLET TİYATROSUNDAN , DEvLET OpERA vE bALESİNDEN YApILACAK ET-KİNLİKLERDEN SEÇTİKLERİNİZ.

ÇEŞİTLİ FUAR ETKİNLİKLERİ , bUNUN YANINDA ÖMENLİ GÜNLER YER ALACAK.bUNLAR NELERDİR ; SEFERİHİSAR’DA 14. MANDALİNA ŞENLİĞİ DÜZENLENİYOR , 24 KASIM ÖĞRETMENLER GÜNÜ , 22 KASIM DIŞ HEKIMLIĞI , 20 KASIM ÇOCUK HAK-LARI GÜNÜ , KADINA YÖNELIK ŞIDDETE KARŞI ULUSLARARASI MÜCADELE GÜNÜ 25 KASIM , bLUES FESTIvAL 24

GELECEK SAYIMIZDA GÖRÜŞMEK ÜZERE........

EDİTÖRGökhan ÇELİK

Page 5: FESTİVALDEYİZ DERGİSİ 26

FESTİVALD

EYİZ DERG

İSİ

5

Mehmet ZAFER1970 Yılında Elazığ’ın Baskil İlçesinde dünyaya gelen Şair,ortaokul yıllarında şiir ve deneme yazıları ile dikkat

çekti,Malatya İmam Hatip Lisesinde okurken yazdığı kısa piyesler ilgi gördü,liseyi bitirdikten sonra yerel gazetelerde köşe yazarlığı ve genel yazı işleri müdürlüğü yaptıktan sonra,1990 yılında Malatya’da Zafer ajansı kurarak,ulusal bazda çalışmalarını sürdürdü,Yerel radyoların açılmasıyla birlikte Malatya Radyo Zafer’i kurarak ailesiyle birlikte

yayıncılık hayatına atıldı.Radyo proğramlarında okuduğu şiirlerle dikkat çekti.Müzik piyasasında bir çok şiir albümü çıktı,bir çok sanatçı albümlerinde okuduğu eserlere kısa dörtlükler katarak şiirle dinleyiciyi buluşturdu,Şair Mehmet Zafer kimsenin cesaret edip te yapamadığını yaparak müzik piyasasında bir devrim gerçekleştirdi.2010 yılında Yıldız Müzik Yapım etiketiyle piyasaya çıkan ilk albüm çok ses getirdi.Tamamen arabesk ve halk müziği ağırlıklı çıkardığı

albümde bir çok değerli müzisyenle çalıştı.Kendi şiirlerini arabesk ve halk müziği ile süsledi.Albümde Arabesk müziğinin güçlü yorumcusu Ufuk güneş,Halk Müziğinin güçlü yorumcusu Hidayet yolcu,Fantazi müziğinin sevilen isimleri Orhan Mecit,Yunus Can, Mahmut Atabay gibi isimler bu dev albümde Üstad Mehmet Zafer’e düet yaparak albümü ölümsüz kıldılar.Ayrıca Baskilli eserinde ilk kez eser okuyan Şairin yengesi Filiz Zafer albüme ayrı bir renk kattı.Mehmet zafer’in “Şerefsizim & Mapushane” düetli şiir albümünden sonra bir çok şiir okuyucusu düetli albüm

piyasaya çıkararak Üstadın yolunda devam ettiler.Şiir artık çok daha fazla sevilmeye ve dinlenilmeye başlandı.İkinci albüm hazırlığında olan Şair Mehmet Zafer,arabesk kesim dinleyicisi tarafından Damarcıların Şairi olarak anıldı.

Ah’ım Ölene Kadar

Nereye gidersen git,Yolun sonu bana varacak.Kime gidersen git,Aklın bende kalacak.Bu aşkı bir inada verdiğine yanacaksın.Boğazında düğümlenecek hıçkırıkların,Başkalarına değiştiğini hatırlayacaksın.Ahım peşini bırakmayacak,Tebessüme hasret kalacaksın.Vefasızlığın yakana yapışacakVicdanına hesap vereceksin.Lokmalar boğazında tıkanacak,Tabak,çanak ne varsa kıracaksın.Hayalim aynalarda karşında olacak,Gözyaşlarına boğulacaksın.Yüreğin göğüs kafesine sığmayacak,Anlatacak birini bulamayacaksın.Dinlediğin şarkılar seni anlatacak,Toprağa bastığına utanacaksın.İzlediğin filmlerde şiirlerim okunacak,Titreyecek dudakların,arafta kalacaksın.Odan dar gelecek sana,ruhun daralacak,Kimsesiz sokaklarda kaldırımları arşınlayacaksın.Her köşede hayalim seni karşılayacak,Kaçacak bir sığınak arayacaksın.Yağmurlar gözyaşlarına karışacak,Yaptıklarından utanacaksın.Geriye dönecek yüzün olmayacak,Haber alacak bir liman arayacaksın.Hiç ummadığın bir gün bir gazete alacak,Üçüncü sayfada haberimi okuyacaksın.Helallik almaya vaktin olmayacak,Mezartaşımda sabahlayacaksın.Gözyaşların toprağımı sulayacak,Bu ızdırapla bir ömür yaşayacaksın.Ah’ım ölene kadar !!!

Mehmet Zafer

Page 6: FESTİVALDEYİZ DERGİSİ 26

FEST

İVA

LDEY

İZ D

ERG

İSİ

6

Türkiye’nin ilk Cittaslow (Sakin Şehri) Seferihisar’da 17 Kasım 2013 tarih’inde 14. Mandalina Şenliği düzenlenecek. Seferihisar mandalinasının markalaşması amacıyla düzenlenen etkinlik birbirinden ilginç yarışma ve gösterilerle renklenecek ve ünlü sanatçı Volkan Konak konser verecek.

17 Kasım’da Mandalina Şenliği Kral ve Kraliçe yarışmasına başvurmak için 16-20 yaş arası gençlerimiz 8 Kasım 2013 tarihine kadar Kültür ve Sosyal İşler Müdürlüğü’ne başvurabilir. 17 Kasım Mandalina Şenliği En İyi Mandalinalı yiyecek yarışması’na katılmak isteyenler 15 Kasım’a kadar Seferihisar Belediyesi Halkla İlişkiler...

SEFERİHİSAR’DA 14. MANDALİNA ŞENLİĞİ DÜZENLENİYOR

BİRBİRİNDEN EĞLENCELİ YARIŞMALARIN BAŞVURU BİLGİLERİ

Page 7: FESTİVALDEYİZ DERGİSİ 26

FESTİVALD

EYİZ DERG

İSİ

7

Anadolu özünü ve kültürünü bir yaşam biçimi olarak kabul eden ozanımız 1 Şubat 1958 yılında Giresun’a bağlı Dereli ilçesinin Taşlıca Köyü’nde kendi deyimiyle türkülerle doğmuş türkülerle yürümüştür ve türkülerle büyümüştür.

Seherler’de Şah Hatayi’yi, Banaz’da Pir Sultan’ı, yüreklerde Kul Himmet’i, Toroslar’da Dadaloğlu’nu, Çamlıbel’de koç Köroğlu’nu, sevgide Yunuş Emre’yi, barışta Mevlana’yı gönüllerde Hünkar Hacı Bektaş Veli’yi pir edinmiştir.

Öğrenim ve çalışma hayatını bir arada devam ettirmek isteyen Güney; orta okul ve lise yıllarında; Yeşil Giresun Gazetesinde çalışmaya başlamış. Yazıları ve şiirleri okuyucunun büyük ilgisini kazanmıştır.

1977 yılında Türkiye Halk Şairleri Derneği’nin düzenlemiş olduğu bir yarışmaya katılmış ve bu yarışmada 2.lik ödülüyle ödüllendirilmiştir.

1980 yıllında yine Giresun’da yayınlanan İleri gazetesi’nde halk edebiyatı üzerine araştırmalarını ve şiirlerini “Sazın Dilinden” adlı köşesinde yayınlamıştır. Anadolu’da çeşitli kültür ve sanat şenliklerine bazen gazeteci kimliğiyle bazen de halk ozanı olarak katılmıştır.

1984 yılında “Sevgiye Uzanan eller” isimli ilk şiir kitabı yayınlanmış ve yılın en çok satan kitapları arasında yer almış.

1986 yılında Cumhuriyet tarihimizin etkin dergilerinden Aksu’yu Yeni Aksu ismiyle iki yıl yayınlamış ve büyük başarılara vesile olup çeşitli ödüller kazanmıştır.

Aynı yıllarda Anadolu basınında büyük bir okuyucu kitlesine ulaşmış olan ozanımız; Tercüman, Günaydın, Edebiyat , Kuzey Haber , Yeni Giresun, Güneysu, Gülpınar, Hürsöz, Hakimiyet gibi bir çok dergi ve gazetede yazıları ve şiirleri yayınlanmıştır.

Daha önce şiirlerinde “Der Güney’im” mahlasını kullanan ozanımız; Hasret Gültekin ve ağabeyim dediği Muhlis Akarsu’nun “gezgini” mahlasını kendisine yakıştırmasından dolayı onların anısına “gezgini” mahlasını kullanmaktadır.

Hayatı şiir ve Türkülerle dolu olan Ozanımız ,yaptığı araştırmaları çeşitli radyolarda “Şairlerimiz-Şiirlerimiz”

“Ozanlarımız/Türkülerimiz”, “Adım Adım Anadolu” ve 1995-96 yıllarında KMP TV’de “Serçeşme” isimli programlar yaparak halka aktarmaya gayret göstermiştir. 1997 yılında “Serçeşme” adı ile ikinci şiir kitabı yayınlanmıştır.

Gezgini, repertuvarımıza bir çok türkü kazandırmış ve türküleri İsmail Hazar, Atilla Meriç, Güler Duman, Zafer Gündoğdu, İsmail Özden,Mihrican Bahar,Sezgin Aydın, Ünal Taşlık , Gülsen Bütün, Gülen Gül,müslüm gürses, Serkan Özer gibi bir çok sanatçı tarafından okunmuştur.

Ozan Gezgini,nin 600 kadar sözü ve müziği kendine ait türküsü,2500 den fazla şiiri vardır.

Bu ülkenin Türkülerini yazan ozanlarımızın gelecek kuşaklara aktarılmasına vesile olabilmek için, 2006 yılında çıkan”Türkülere Can Verenler” adlı albümünde ozanlarımızı destansı bir dille anlatmaktadır. ozan gezgini bu son albümüyle arşiv niteliğinde bir eser bırakmıştır .

Ülke sorunlarını türkülerinde her daim dile getiren ozanımız,yeni albüm çalışmasını sürdürmektedir.

“Bir ülkenin Türkülerini yazanlar , kanunlarını yazanlardan daha güçlüdür.” Bu güce güç katan basınımıza ve değerli halkımıza sonsuz teşekkürlerimizi sunarız

Ozan Gezgin

Page 8: FESTİVALDEYİZ DERGİSİ 26

FEST

İVA

LDEY

İZ D

ERG

İSİ

8

Öğretmenler Günü, öğretmenlik mesleğini icra eden kimseleri onurlandırmak için çeşitli etkinliklerin düzenlendiği bir kutlama gündür.Pek çok ülkede 1994’ten beri her yıl 5 Ekim günü UNESCO tavsiyesiyle Öğretmenler Günü olarak kutlanmaktadır. 5 Ekim günü, 1966 yılında Paris’te gerçekleşen “Öğretmenlerin Statüsü Hükümetlerarası Özel Konferansı”’nın sona erip UNESCO temsilcileri ile ILO tarafından “Öğretmenlerin Statüsü Tavsiyesi”’ni oybirliği ile kabul edilişinin yıldönümüdür.Kendi kültürel ve tarihi özelliklerine, okul tatil günlerine göre çeşitli ülkelerde farklı tarihler Öğretmenler Günü olarak belirlenmiştir. Örneğin 12 Arap ülkesinde (Bahreyn, Birleşik Arap Emirlikleri, Cezayir, Fas, Katar, Libya, Mısır, Suudi Arabistan, Tunus, Umman, Ürdün, Yemen) her yıl 28 Şubat günü, Öğretmenler Günü olarak kutlanmaktadır.

Öğretmenler Gününün tatil olup olmadığı da ülkesine göre değişir.Türkiye’de her yıl 24 Kasım, Öğretmenler Günü olarak kutlanır. Bu, 1981 yılında başlamış bir uygulamadır.24 Kasım 1928, Türkiye Cumhuriyeti devletininin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün “Millet Mektepleri’nin Başöğretmenliği”ni kabul ettiği gündür. Bakanlar Kurulu, Mustafa Kemal Atatürk’e “Millet Mektepleri Başöğretmenliği” ünvanını 11 Kasım 1928’de yaptığı toplantıda vermiş ve bu ünvan, 24 Kasım’da Millet Mektepleri Talimatnamesi’nin yayınlanması ile resmileşmişti.Atatürk’ün 100. doğum yıl dönümü olan 1981 yılında, onun “başöğretmen” oluşunun yıldönümlerinde ülke çapında Öğretmenler Günü kutlanmasına karar verildi. Öğretmenler Günü ile ilgili kutlamalar, 26 Kasım 1992’de Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren Öğretmenler Günü Kutlama Yönetmeliği çerçevesinde gerçekleşir[3]24 Kasım Öğretmenler GünüÖğretmenler GünüTürk öğretmeninin toplumdaki önemini ve değerini belirtmek, öğretmenler ve öğrenciler arasında sevgi saygı ve dayanışma bağlarını güçlendirmek, emekli öğretmenleri saygıyla anmak, öğretmenlik mesleğine yeni atılan öğretmenlerde mesleklerinin yüceliğinin bilincini uyandırmak amacıylaBüyük Önder Atatürk’ün millet Mektepleri Başöğretmenliği’ni kabul ettikleri 24 Kasım, 1981’den bu yana okullarımızda Öğretmenler Günü olarak kutlanır. Kutlama etkinlikleri 30Kasım’a dek sürer.Bizi büyüten, eğiten annemiz babamızdır. Bunun yanında bilgi ve beceri kazandıran, bizi hayata hazırlayan öğretmenlerimizdir Onların sabırla

Page 9: FESTİVALDEYİZ DERGİSİ 26

FESTİVALD

EYİZ DERG

İSİ

9

çalışmaları sonucu bizler Kalem tutmayı okumayı yazmayı yeni bilgiler ve beceriler kazanmayı başardık bize emek veren öğretmenlerimizin değerini hepimizbiliyoruz.Biliyoruz ki; geleceğin öğretmeni, doktoru, subayı mühendisi, bilgisayarcısı, pilotu hep okullarda öğretmenler tarafından yetiştirilmektedir. Türk ulusunun geleceğinin umudu güvencesi olan çocuklarımızı gençlerimizi yetiştiren Türk öğretmenidir.İçinde yaşadığımız uzay çağı bilgi çağıdır. Bilim, teknik, sanat uygarlığı oluşturur.Bunları bize öğretmenlerimiz tanıtır öğretir sevdirir benimsetir. Bu sayede kendi geleceğimiz ulusumuzun geleceği daha parlak olacaktır. Bunun önemini kavrayan ileri uluslar öğretmen yetiştirmeye çok önem verirler.İleri Batı ülkelerini örnek aldığımız Tanzimat döneminin (1839-1876) getirdiği yeniliklerden biri de 16 Mart 1848’de İstanbul’da Fatih Camii’nin yanında bir

öğretmen okulunun (Darülmuallimin) açılmasıdır. Bu okul ortaokullara (Rüştiye) öğretmen yetiştirmeyi amaçlıyordu. 1870’te İstanbul’da ilkokul öğretmeni 1874’te lise öğretmeni yetiştiren okullar açıldı.Bu okullar İstanbul dışındaki Anadolu ve Rumeli kentlerinde de açıldı. Bu okullarda öğretim teknikleri yanında; beden eğitimi, elişi gibi uygulamalı dersler de öğretilmeye başlandı (1913).Atatürk 1921’de daha Kurtuluş Savaşı sona ermeden Ankara’da Maarif Kongresi düzenledi Bu kongrede, gelecekteki Türk milli eğitiminin ilkeleri belirlendi. Atatürk’ün o günkü konuşmaları günümüzde de geçerliliğini korumaktadır Öğretmenler yeni nesil sizin eseriniz olacaktır diyen Atatürk cumhuriyetin ilk on beş yılında Türk öğretmenine çok değer vermiş onurlandırmıştır Tümöğretmenler onu Başöğretmen olarak tanırlar. Atatürk devrimlerinin önde gelenlerinden birisi harf devrimidir. Yeni Türk harflerinin sağladığı kolaylıkla öğretmenlerimiz Türk ulusunun hızla okur-yazar olmasınısağlamışlardır Bir ulus ki yüzde doksanı okuma yazma bilmez bundan insan olanların utanması lâzımdır diyerek okuma yazma seferberliği başlatmıştır Cumhuriyet devrinde en küçük yerleşim yerlerine kadar okul ve öğretmen sağlanmıştır Bu çalışmalar çağdaş bir Türkiye doğmasına yurdumuzun güçlenmesine yardımcı olmuşturBizi eğiten öğreten bilgi ve becerileri kazandıran, kendimizi yurdumuzu dünyayı tanımamıza katkısı büyük olan öğretmenlerimizi seviyoruz. Onları yürekten selâmlıyoruz

Page 10: FESTİVALDEYİZ DERGİSİ 26

10

FEST

İVA

LDEY

İZ D

ERG

İSİ

Diş hekimliği tarihi; diş hekimliğinin tarihsel gelişimini incelemektedir. Diş hekimliği tarihi ile ilgili en eski kayıtlara Mısır’da rastlanmaktadır.İmhotep bilinen ilk hekimdir. MÖ 2700 yıllarında Mısır’da ya-şadığı kabul edilmektedir. İmhotep’in yaşadığı dönemde Mısır’da hekimler göz hekimi, barsak hekimi, diş hekimi… gibi branşlara ayrılmışlardır. Bilinen ilk diş hekimi Hesi-Re yalnızca diş hekimi değil aynı zamanda Krallığın Bekçisi gibi 13 resmi unvana sahip oldukça yetkin bir hekimdi. Mısırlılar pek çok konuda olan gözlem ve deney merakını diş hekimliğinde de göstermişlerdi. Apse drenajı yapmışlar, çağdaş diş hekimliğinde köprü olarak ifade ettiğimiz uygulamanın ilk deneyicileri olmuşlardı. Hatta Ebers Tıp Papirüsü içindeki bilgiler göstermektedir ki ağız ve çenenin cerrahisi ile ilgilenmişler, “sabah kahvaltısında ağız temizliği yapılmalıdır, ağız temizliği diş temizliği demektir.” gibi ifadeler kullanmışlardır.

Diş hekimliği Mısır’lıların ilgisini çektiği kadar Mezopotamya uygarlıklarının da ilgisini çekmekteydi. Ancak Hammurabi yasaları dolayısı ile Mezopotamya’da gerek diş gerek tıp branşlarının cerrahisi çok fazla gelişmemiştir. Çünkü Hammurabi yasaları hekimlere yasal sorumluluk koyan tarihin ilk yasalarıdır. Hammurabi yasaları’nda diş hekimliği ile ilgili konulara 2 madde ile değinilmiştir.Yasa 200: Eğer bir kişi kendisiyle aynı sınıftaki bir kişinin dişine zarar verirse onun da dişi çekilir.Yasa 201: Eğer bir kişi kendinden daha alt sınıftaki bir kişinin dişine zarar verirse 166 gr. gümüş öderAynı yıllarda Çinliler dünya tarihinin bilinen en eski tıp eseri olan Nei-Ching’i yazmışlardır. Çinliler ağız hastalıklarını; iltihapsal hastalıklar, yumuşak doku hastalıkları, diş çürükleri olmak üzere 3’e ayırmaktalardı. Çinliler diş hekimliğine katkılarını sadece bu eserle yapmamış yüzyıllar sonra 15.yüzyılda çağdaş anlamdaki ilk diş fırçasını yapan ulus olarak diş hekimliği tarihine geçmişlerdir. Amalgamla dişlerin doldurulması fikri

Page 11: FESTİVALDEYİZ DERGİSİ 26

FESTİVALD

EYİZ DERG

İSİ

11

de Çinlilere aittir.

Amerika kıtasında yer alan topraklar üzerinde hüküm sürmüş olan İnkalar, Aztekler ve Mayalar daha çok doğaüstü güçlerle diş tedavisi yapmaya çalışmışlardır. Savaşçı bir toplum olan Aztekler, saç telini kullanarak şimdiki cerrahi dikişlere benzeyen dikişler atmışlardır. Bu eski uygarlıkların önemli yönleriden biri de ağız sağlıklarına verdikleri özel önem vermişlerdir. MÖ 2000 yıllarına gelindiğinde ise Hipokrat’la beraber Yunanistan’da bu yıllarda Cos adasında ilk tıp okulunun açılması ile çağdaş tıbbın temelleri atılmıştır. Yunanistan’daki gelişmeler Romalıları, Etrüskleri ve İtalyanları etkilemiştir. MS 7. ve 15. yüzyıllar arasında diş hekimliğindeki en büyük gelişmeler Müslüman ülkelerde olmuştur. İslamiyetin temizlik ve ağız sağlığına verdiği önemin bu bilimin gelişmesindeki en önemli etken olarak görülmektedir. Müslümanlar’ın günde dişlerini en az bir kere misvak ile fırçalamak zorunlulukları vardı ve ağız bakımına önem verdiği halde ağız kokusu gitmeyen kişinin eşi bunu sebep göstererek boşanabilmekteydi. Sina, Abdüllatif, Hekim Ahmedi, Akşemsettin,

Tabari, Razi, Ali bin Abbas, Zehravi, İbn-i Sabuncuoğlu gibi Türk ve İranlı Müslüman hekimler tıbbın ve diş hekimliğinin gelişmesine bu dönemde büyük katkı sağlamışlardır. 16. yüzyılda İtalyan düşünür, matematikçi, kâşif, anatomist Leonardo da Vinci’nin buluşları ve kan dolaşımının bulunması ile beraber Avrupalılar tıbbın tüm branşlarında hızla gelişme göstermişlerdir. 18.yüzyıldan sonra Birleşik Devletlerde yapılan çalışmaların da etkisi ile diş hekimliği branşlaşmaya başlamış ve 20. yüzyıl başında tamamen branşlara ayrılmış bir bilim dalı olmuştur. 19. yüzyıldan itibaren Osmanlı Devletinde belgesiz diş hekimliğinin yapılması yasaklanmıştır. 18 Kasım 1908’de tıp fakültesinin açılmasının ardından 22 Kasım 1908’de diş hekimliği fakültesinin de açılması kararı alınmıştır. İlk dekan Cemil TOPUZLU yönetiminde bir kadro oluşturulmuş ve 1500 lira ile Darülfünun Osmanlı Tıp Fakültesi Dişçi Mektebi kurulmuştur. Cumhuriyetin ilanından sonra İstanbul Üniversitesi kurulduğunda da bu okul tıp fakültesinden ayrılmış ve İstanbul Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi adını almıştır. Ardından da 22 Kasım’ın içinde bulunduğu hafta Toplum Ağız Diş Sağlığı haftası olarak kutlanmasına karar verilmiştir.

Page 12: FESTİVALDEYİZ DERGİSİ 26

CE-BAGRUP DANIŞMANLIK

ÖZEL AĞAÇLANDIRMA

DESTEK DEVLET’TEN KAZANÇ CEVİZ-BADEM’DEN

Yüksek gelir elde etmek ,iyi bir yatırım yapmak ve güzel bir miras bırakmak isterseniz ; Devlet’ten kiralayacağınız veya şahıs arazilerinize kurmak istediğiniz Ceviz-Ba-dem bahçelerinde sizlere her türlü teknik danışmanlık hizmeti verilir.

ADRES : YAYLA SoKAK No : 4 / 23 KIZILAY -ANKARATEL : 0312 229 27 47 E-MAİL : [email protected]

Page 13: FESTİVALDEYİZ DERGİSİ 26

FESTİVALD

EYİZ DERG

İSİ

13

Minyatür beyin görünümündeki Ceviz beyin için gerekli olan gümüş iyonlarını ihtiva eden tek meyvedir ve Asyada beyin gıdası olarak kabul edilir. Ceviz; fosfor, kalsiyum, potasyum ve demir açısından zengin bir besin maddesidir. Dolayısıyla zihin yorgunluğunu giderici, kemik ve dişleri güçlendiren, kas rahatlatıcı etkisi ve kansızlığa çözüm getiren bir besin kaynağı olarak oldukça önemlidir. Omega 3 ve bol miktarda yağ asitleri ihtiva eden bir besindir. Sağlıkadına birçok faydası bulunan omega 3 yağ asitleri daha iyi düşünebilme, zihinsel fonksiyonların işlevselliğinin artırılması, zeka geliştirme, romatoid artrit, egzama ve sedef hastalığı türü hastalıklarda faydalıdır. Kardiyovasküler sağlığının korunmasında da büyük rol oynayan ceviz, evimizden ve çocuklarımızın yemek listelerinden eksik olmaması gereken çok besleyici bir besindir. Uzmanlar, günde 2 tüm cevizin tüketilmesini öneriyor.

Cevizin Faydaları; Ceviz, içeriğinde bol miktarda Omega 3 yağ asitleri bulundurduğundan, kalp rahatsızlıklarına iyi gelir, yüksek kan basıncını azaltır. Yapılan araştırmalar sonucu ceviz, kabuklu yemişler arasında en çok antioksidan içeren besin olarak kabul edilmiştir. Antioksidanlar, E vitamininden 7 kat daha güçlüdür. Ceviz, bir aminoasit olan arginin içerir. Bu madde ise damaların esnekliğini korumaya yardımcı olur, damar çatlamalarını önler. L-arginin E Vitamini, magnezyum, folik asil yönüyle yeterince zengin olan ceviz, kalp hastalıklarını önler.Arter duvarımızın esnek olmasını ve pıhtılaşmayı kısmen önleyerek kan dolaşımınızın daha sağlıklı olmasına yardımcı olur. L-Arginin maddesi, ceviz ve yer fıstığında bol miktarda bulunur. Ceviz, kötü kolesterolü ve toplam kolesterolü en aza indirir. Kalp ve damar sağlığı açısından her gün 2 tüm ceviz yenmesi önerilmektedir. Amerikada bazı bölgelerde küçük ceviz paketleri üzerine kalp ve damar sağlığına faydalıdır yazıları yazmaktadır. Tıpkı bizim sigaraların üzerine zararlıdır yazdığımız gibi. Ceviz, vücuttaki gizli veya görülen tümörlerin gelişmesini yavaşlatarak tedavi sürecinde zaman

kazandırır. Kalın bağırsak, prostat ve göğüs kanserlerinde önleyici etkiye sahiptir. İçerdiği gümüş ve selenyum, çocuklarda zeka gelişimini destekler. Haşlanmış buğday ile tüketilirse zihin ve beden gelişimini destekler. Ve sayamadığımız daha bir çok faydası bulunan ceviz, kararınca ve yerinde tüketildiği taktirde, aşırı kaçılmadığı taktirde en büyük besin kaynağınız olacaktır. Kalbinizi korumak için omega 3 yağ asitleri içeren ceviz tamda size göre…

Günde kaç ceviz yemeliyiz?

Günlük yenmesi gereken ceviz miktarı, 30-50 gram arasındadır. Bu da 2-3 tüm cevize tekabül etmektedir. Daha fazlasını tüketmek vücutta aşırı yağlanma ve kiloya sebebiyet verecektir.

Cevizin Zararları Nelerdir?

Ceviz, aşırı tüketildiği zaman yani günde 4 taneden fazla tüketildiği zaman, vücut ihtiyacı olan kadarını depolayıp, arta kalan fazla yenilen kısmını ise kiloya ve yağa çevirecektir. Bu da vücut için oldukça zararlıdır.

Cevizin Besin Değerleri: (100 gram) Tiamin 0,48 mg. Kalori: 654 Fosfor: 380 mg. Kalsiyum: 83 mg. Demir: 2.1 mg. Potasyum: 225 mg. A vitamini: 30 İ.U. C vitamini: 3 mg. Yağ: 64.4 gr. Karbonhidrat: 15.6 gr. Niasin: 1.2 mg. Protein: 15.0 gr.

TARIM FEDERASYONU

İnsan beyni ile yeşil kabuklu cevizin yapılarını incelersek tüylerimizi diken diken edecek bir gerçekle

karşılaşırız Yeşil kabuk kafa derisine, tahta kabuk kafatasımıza, cevizin zarı beyin zarımıza ve meyvesi beynimize benzeyen bu yapının tüm meyveler arasında gümüş iyonu içeren tek meyve olmasıda beynimizle olan inanılmaz bağlantıyı gözler önüne serer. Çünkü bu gümüş iyonuna ihtiyacı olan tek organ beyindir. Minyatür beyin görünümündeki Ceviz beyin için gerekli olan gümüş iyonlarını ihtiva eden tek meyvedir ve Asyada beyin gıdası olarak kabul edilir.

Page 14: FESTİVALDEYİZ DERGİSİ 26

14

20 Kasım Çocuk Hakları GünüFormun Üstü20 Kasım “Dünya Çocuk Hakları Günü”. Dünya üzerinde birçok çocuk ya savaş ortasında ya da açlık sınırında yaşamını sürdürüyor. Bu koşulları ortadan kaldırmak ve onlara daha iyi bir yaşam sağlamak amacıyla hazırlanan Çocuk Hakları Sözleşmesi, 191 ülke tarafından kabul edilmiştir. Türkiye’nin de 1990 yılında imzaladığı bu sözleşme toplam 54 maddeden

oluşmaktadır.Taraf ülkeler bu sözleşmeyi hazırlarken çocuğun kişiliğinin tam ve uyumlu olarak gelişebilmesi için mutluluk, sevgi ve anlayış havasının içindeki bir aile ortamında yetişmesinin gerekliliğini kabul etmişlerdir. Ayrıca çocuğun toplumda bireysel bir yaşantı sürdürebilmesi için her yönüyle hazırlanmasının ve özellikle barış, değerbilirlik, hoşgörü, özgürlük, eşitlik ve dayanışma ruhuyla

yetiştirilmesinin gerekliliğini savunmuşlardır.İşte bu maddelerden bazıları;Madde 1Bu Sözleşme uyarınca çocuğa uygulanabilecek olan

kanuna göre daha erken yaşta reşit olma durumu hariç, onsekiz yaşına kadar her insan çocuk sayılır.

Madde 21.Taraf Devletler, bu Sözleşmede yazılı olan hakları kendi yetkileri altında bulunan her çocuğa, kendilerinin, ana babalarının veya yasal vasilerinin sahip oldukları, ırk, renk, cinsiyet, dil, siyasal ya da başka düşünceler, ulusal, etnik ve sosyal köken, mülkiyet, sakatlık, doğuş ve diğer statüler nedeniyle hiçbir ayrım gözetmeksizin tanır ve taahhüt ederler. Madde 31.Kamusal ya da özel sosyal yardım kuruluşları, mahkemeler, idari makalar veya yasama organları tarafından yapılan ve çocukları ilgilendiren bütün faaliyetlerde, çocuğun yararı temel düşüncedir. Madde 5 1.Taraf Devletler, bu Sözleşmenin çocuğa tanıdığı haklar doğrultusunda çocuğun yeteneklerinin geliştirilmesi ile uyumlu olarak, çocuğa yol gösterme ve onu yönlendirme konusunda ana-babanın, yerel gelenekler öngörüyorsa uzak aile veya topluluk üyelerinin, yasal vasilerinin veya çocuktan hukuken sorumlu öteki kişilerin sorumluluklarına, haklarına ve ödevlerine saygı gösterirler.

Madde 61.Taraf Devletler, her çocuğun temel yaşama hakkına sahip olduğunu kabul ederler.2.Taraf Devletler, çocuğun hayatta kalması ve gelişmesi için mümkün olan azami çabayı gösterirler.

Madde 111.Taraf Devletler, çocukların yasadışı yollarla ülke dışına çıkarılıp geri döndürülmemesi halleriyle mücadele için önlemler alırlar.

Madde 121.Taraf Devletler, görüşlerini oluşturma yeteneğine sahip çocuğun kendini ilgilendiren her konuda görüşlerini serbestçe ifade etme hakkını bu görüşlere çocuğun yaşı ve olgunluk derecesine uygun olarak, gereken özen gösterilmek suretiyle tanırlar.

Madde 131.Çocuk, düşüncesini özgürce açıklama hakkına sahiptir; bu hak, ülke sınırlarına bağlı olmaksızın; yazılı, sözlü, basılı, sanatsal biçimde veya çocuğun seçeceği başka bir araçla her türlü haber ve düşüncelerin araştırılması, elde edilmesi ve verilmesi

FEST

İVA

LDEY

İZ D

ERG

İSİ

Page 15: FESTİVALDEYİZ DERGİSİ 26

FESTİVALD

EYİZ DERG

İSİ

15

özgürlüğünü içerir.Madde 141. Taraf Devletler, çocuğun düşünce, vicdan ve din özgürlükleri hakkına saygı gösterirler.

Madde 151. Taraf Devletler, çocuğun dernek kurma ve barış içinde toplanma özgürlüklerine ilişkin haklarını kabul ederler. Madde 161.Hiçbir çocuğun özel yaşantısına, aile, konut ve iletişimine keyfi ya da haksız bir biçimde müdahale yapılamayacağı gibi, onur ve itibarına da haksız olarak saldırılamaz.

Madde 20 1.Geçici ve sürekli olarak aile çevresinden yoksun kalan veya kendi yararına olarak bu ortamda bırakılması kabul edilmeyen her çocuk, Devletten özel koruma ve yardım görme hakkına sahip olacaktır.

Madde 231.Taraf Devletler zihinsel ya da bedensel özürlü çocukların saygınlıklarını güvence altına alan, özgüvenlerini geliştiren ve toplumsal yaşama etkin biçimde katılmalarını kolaylaştıran şartlar altında eksiksiz bir yaşama sahip olmalarını kabul ederler.

Madde 241.Taraf Devletler, çocuğun olabilecek en iyi sağlık düzeyine kavuşma, tıbbi bakım ve rehabilitasyon hizmetlerini veren kuruluşlardan yararlanma hakkını tanırlar. Taraf Devletler, hiçbir çocuğun bu tür tıbbi bakım hizmetlerinden yararlanma hakkından yoksun bırakılmamasını güvence altına almak için çaba gösterirler.

Madde 271.Taraf Devletler, her çocuğun bedensel, zihinsel, ruhsal, ahlâksal ve toplumsal gelişmesini sağlayacak yeterli bir hayat seviyesine hakkı olduğunu kabul ederler.

Madde 281.Taraf Devletler, çocuğun eğitim hakkını kabul ederler.

Madde 311.Taraf Devletler çocuğun dinlenme, boş zaman değerlendirme, oynama ve yaşına uygun eğlence (etkinliklerinde) bulunma ve kültürel ve sanatsal yaşama serbestçe katılma hakkını tanırlar.

Madde 331.Taraf Devletler, çocuğun, ekonomik sömürüye ve her türlü tehlikeli işte ya da eğitimine zarar verecek ya da sağlığı veya bedensel, zihinsel, ruhsal, ahlâksal ya da toplumsal gelişmesi için zararlı olabilecek nitelikte çalıştırılmasına karşı korunma hakkını kabul ederler.

wMadde 34Taraf Devletler, çocuğu, her türlü cinsel sömürüye ve cinsel suistimale karşı koruma güvencesi verirler.ÇOCUKÇocuk deyip geçmeyin,Onun da dünyası var.Güzel- çirkin seçmeyin,Her çocuk şefkât arar.Bir kez düşün kendini,Çocuktun daha önce.Eksik etme sevgini,Bir küçüğü görünce.O, yuvada bir çiçek,Sonra meyve verecek.Toplum doğacak ondan,Ülkemiz yükselecek. İbrahim ŞİMŞEK

Page 16: FESTİVALDEYİZ DERGİSİ 26

FEST

İVA

LDEY

İZ D

ERG

İSİ

16

BALIKESİR’DE SANAT

Balıkesir Güzel Sanatlar Derneği Ressam Mete Başgu önderliğinde bir grup sanatçı ve sanatsever tarafından “Balıkesir Güzel Sanatlar Galerisini ve Güzel Sanatlar Ürünlerini Koruma ve Yaşatma Derneği” adı ile 23 Ocak 1987 yılında kuruldu.

Yönetim kurulu ve üyelerinin 04.06.2004 tarihli kararı ve iç tüzük değişikliği ile derneğin ismi “Balıkesir Güzel Sanatlar Derneği” olarak değiştirildi.

Derneğin amacı Balıkesir ve İlçelerinde Sanatçı ve Sanatseverler arasında işbirliği ve dayanışma oluşması için her türlü etkinliğin hazırlanması, sergiler açılması, yetenekli sanatçılar yetiştirilmesidir.

Derneğin çalışma konuları; resim, heykel, seramik, mimarlık, karikatür, elişi, oymacılık ve benzeri alanlarda sergiler, edebiyat alanında bilimsel toplantılar düzenlemek, Balıkesir ve çevresinin kültür mirası niteliğindeki folklor, giyim, yemek, takı, düğün ve benzeri gelenekler üzerinde çalışmalar yapmaktır.

Sahne, sinema, müzik, pandomim, karagöz, kukla, bale ve benzeri sanatsal çalışmaların Balıkesir’e ulaşması için girişimlerde bulunulur. Yeteneklilerin gelişmesi için eğitim seminerleri düzenlenir.

Balıkesir ilinde sanat eğitimi veren eğitim kurumları ve bu alanda çalışan derneklerle ilişki kurmak, sanat merkezi ve galerileri açmak, müze kurulması girişimlerinde bulunmaktır.

Derneğimiz halen 76 sanatçı ve sanatsever ile çalışmalarını sürdürmektedir. Yasal bakımdan engeli olmayan, 18 yaşını doldurmuş kişiler derneğimize üye olabilir.

Derneğimiz 2012-2013 yıllarında İstanbul, İzmir ve Eskişehir’deki müze ve galerilere sanat ve kültür gezileri düzenlemiştir.

Balıkesir Ulusal Fotoğraf Müzesi’nin karşısında yer alan, korunması gerekli kültür varlığı durumundaki tarihi tütün deposu, sanat merkezi (galerisi) yapılması amacıyla restorasyon yapılması karşılığında derneğimiz tarafından kiralanmıştır.

Koruma altında olan evlerin çok olduğu Karaoğlan Mahallesi’ndeki bir sokağın Sanat Sokağı olarak düzenlenmesi için kamuoyu oluşturmak ve kiraladığımız tarihi tütün deposunun da tanıtılması amacıyla 30 Mayıs 2013’de söz konusu olan sokakta derneğimiz bir Sanat Sokağı Şenliği düzenlemiştir.

Gün içinde sanatçıların canlı performansları, resim ve ebru çalışmaları, sergiler, yemek, folklor gösterileri, müzik dinletileri yapılmıştır.

Mülk sahiplerinin adından dolayı “Hakkı Kabakçı Sanat Merkezi” adı verilen yapı ile ilgili proje çalışmaları sürmektedir. Derneğimiz, Balıkesir’deki Sanatseverlerin katkıları ile Sanat Merkezimizi yakın bir gelecekte kentimize armağan edecektir.

Kentlerin de bir ruhu vardır. Kentler sadece beton yığınından ibaret değildir. İnsanın da sadece et ve kemikten ibaret olmadığı gibi. Yaşama renk veren doğadır. Yeşil, ağaç, orman şehrin güzellikleridir, ruhudur. Bu güzellikleri görmek için de bireyler belli bir donanıma sahip olmalıdır. Bu donanım; sanatsal etkinliklerle, eğitimle, özel yeteneklerin geliştirilmesiyle, okuma alışkanlığının kazandırılması ile sağlanır.

Bu süzgeçten geçen bireyler, özellikle çocuklarımız sevgiyi öğrenir. Sevmeyi öğrenir. İnsan sevgisi… hayvan sevgisi… doğa sevgisi… Dünya ne kadar kirlense de ayakta kalmanın yolu sevgiden geçer.

Çocuklarımız sevgiyi, etrafa sevgiyle bakmayı öğrenmeli.Çünkü onlar ileride ana-baba olacak, toplumu şekillendireceklerdir.

İçinde sevgi olan, sevmeyi öğrenmiş, sevgiyi yaşamış olan çocuk ve diğer her kişinin önce kendisi ve sonra çevresi de mutlu olacaktır.

Bir şey yap güzel olsun.Çok mu zor? O vakit güzel bir şey söyle.Dilin mi dönmüyor?

Güzel bir şey gör.Veya güzel bir şey yaz.Beceremez misin?Öyleyse güzel bir şeye başla.Ama hep güzel olsun.Çünkü her insan ölecek yaşta.Geç kalmayasın. Şems-i Tebrizi’nin bir sözü.Balıkesir Güzel Sanatlar Derneği06.11.2013

Page 17: FESTİVALDEYİZ DERGİSİ 26

FESTİVALD

EYİZ DERG

İSİ

17

Page 18: FESTİVALDEYİZ DERGİSİ 26

FEST

İVA

LDEY

İZ D

ERG

İSİ

Maymun Açık büfe FestivaliHer yıl kasım ayının son pazar günü, Tayland’ın başkenti Bangkok’un kuzeyindeki Lopburi kasabasında dünyanın en ilginç festivallerinden birisi düzenleniyor. “Maymun Açık Büfe Festivali”nde (Monkey Buffet Festival), yaşayan 3000 maymun (makak) için, meyve sebzelerle donatılmış devasa bir açık büfe kuruluyor. Etkinliğin çıkış noktası eski bir efsane. Rivayete göre Maymun Kral zor bir durumdayken Ramayana’nın kahramanı Prens Rama’ya (Vishnu’nun reenkarnesi) yardım etmiş. Taylandlılar da bu efsaneden yola çıkarak Maymun Kral’ın soyuna şükranlarını sunuyorlar.

Antik tapınak etrafına makaklar için dev bir açık büfe kuruluyor. Bölgenin en önemli turistik etkinliğine katılan izleyiciler de uzaktan bu manzarayı izleyerek farklı bir keyif yaşıyorlar. Ancak bu kadar rahat ortamı bulan makaklar zaman zaman olayı abartarak insanların ellerindeki yiyeceklere de saldırabiliyor. Alışkın olmayanlar için garip bir durum elbette. Ama yine de on binlerce insan bu değişik ortamın keyfini çıkarıyor.Festival hakkında daha detaylı bilgi için www.thaifestivalblogs.com internet sitesini inceleyebilirsiniz.

pushkar Deve panayırı (pushkar Camel Fair)

Dünya seyahat medyasının, kaçırılmaması gereken en ilginç festivaller ve ‘’ölmeden önce görmeniz gereken’’ler listelerinden eksik olmayan Hindistan’daki Pushkar Deve Panayırı (Pushkar Camel Fair), başta develer olmak üzere binlerce büyükbaş hayvanın pazarlandığı muazzam bir etkinliktir. Bir taraftan develer alınıp satılırken bir taraftan da kutsal gölün kıyısında ibadet sürer. Bu panayır Hintliler için, yoksunluktan ve acımasız çöl koşullarından bir nefes almaktır. Dönme dolaplarda renkli sarileri içinde kadınlar kıkırdar, tezgahların önü meraklı alışverişçilerle dolar, şairler ve ozanlar etraflarını saranlara kahramanlık hikayeleri anlatır, çadır sinemalarda filmler gösterilir, karanlık inince akşam yemekleri hazırlanır, kamp ateşleri çölde yıldızlar gibi parlar...Efsaneye göre Yaratıcı Tanrı Brahma, kutsal kurban töreni için yer ararken lotus çiçeğini elinden düşürmüş ve burada bir göl oluşmuş. Lord Brahma’yı onurlandırmak için her yıl düzenlenen bu festivale yaklaşık 200 bin hacı, çiftçi ve deveci katılırken onlarla birlikte 50 bine ulaşan deve ve büyükbaş hayvan da Marusthali Çölü’nün kenarındaki Pushkar kasabasında toplanır. Yılın büyük bölümünde boş ve kasvetli olan Marusthali Çölü, bu festival sırasında hiç alışık olmadığı bir insan seline ve renk cümbüşüne sahne olur.Pushkar Panayırı bir taraftan Rajasthan kültürünü yansıtırken bir taraftan da develerin çöl insanının hayatındaki öneminin altını çiziyor. Deve yarışında develer adeta kendilerini deve kuşu sanırlar. Müzik durunca uzun boyunlarını iki sırığın arasından geçirmeleri gerekir. Deve sahipleri develerini burunlarındaki halkaya bağladıkları ipek bir iple yönlendirir. Deve güzellik yarışmasında ise müzik eşliğinde, süslü develer alay halinde jürinin önünden geçerler. Devenin yürüyüşü, süslemeleri, sahibinin lafını ne derecede dinlediği, marifetleri hepsi şansında etkilidir. Herkesi kahkahaya boğan bir başka yarışma ise, devenin ne kadar yük taşıyabileceğinin test edildiği ‘’Laadoo oonth’’tur. Adam üzerine adam, deveye tırmanır. Deve ayağa kalkarken de bu insan kulesinin yıkılması son derece gülünçtür. Ayrıca kriket maçı, futbol maçı, öküz süsleme, at dansı ve deve dansı yarışmaları, türban bağlama yarışması, süt sağma yarışması, hint gelini yarışması gibi aktiviteler de panayırın eğlencesine eğlence katar.Panayırın en can alıcı noktası, Kartik Purnima yani ritüellerle adak adandığı gündür. Bu aynı zamanda festivalin kapanışıdır da. Ghat’larda yıkanma şafak vakti başlar. İğne atsanız yere düşmez. Yıkanma ritüelinin ardından inançlılar Brahma’ya tapınmak için uzun kuyruklar oluşturur. Pushkar’ın en romantik ve etkileyici görüntülerinden birine dolunay gecesi şahit olursunuz. Küçük yaprak kayıklar, içlerine yerleştirilmiş çiçekler ve yağ lambalarıyla kutsal gölün üzerine bırakılır. Binlerce yıldız gibi sudaki titrek yansımalarıyla bu iddiasız, küçük kasabanın kutsallığını bir kez daha hatırlatır.Kaynak: maximiles.com

Festival hakkında daha detaylı bilgi için www.pushkarcamelfair.com internet sitesini inceleyebilirsiniz.

DÜNYA FESTİVALLERİ

18

Page 19: FESTİVALDEYİZ DERGİSİ 26

FESTİVALD

EYİZ DERG

İSİ

19

Uluslararası Kıbrıs İşçi FilmleriFestivali

Temel amacı dünya emekçilerinin yaşamlarını ve mücadele deneyimlerini izleyicilerle buluşturmak olan festival, her yıl Japonya’da, Kore’de ve Latin Amerika’da farklı bir ülkenin ev sahipliğinde organize edilmektedir. Kıbrıs’ta ilk olarak 2007 yılında Lefkoşa ve Mağusa’da düzenlenen festival, emekçinin ve emeğin sesini, dünya halk hareketlerini, sömürülen işçilerin mücadelesini beyaz perdeye taşıma niyetinde.

İşçi Filmleri Festivali, dünyada ve ülkemizde, düzenleyen ve destekleyen sendika ve örgütlerinin sayısının artmasıyla daha da güçlü bir şekilde izleyicinin karşısına çıkmaya devam etmekte, dünya işçi sınıfıyla ülkenin insanları arasında bir köprü ödevi görmektedir.

Festival hakkında daha detaylı bilgi için www.uiffkibris2012.org internet sitesini inceleyebilirsiniz.

Richterswil Şalgam Festivali (Richterswil Räbechilbi)

Şalgam gibi sıradan bir sebzenin hasat dönemi şölene dönüştürülebilir mi? Şalgam, Türkiye yerine İsviçre gibi bir ülkede yetişiyorsa, evet! Zürih Gölü kıyısındaki 12 bin nüfuslu Richterswill kasabası her yıl kasımda tarlalardan toplanan ilk şalgamlarla müthiş bir festival hazırlıyor. Şalgamlar oyulup mumlarla aydınlatılıyor, evlerin pencereleri, sokaklar bu şamdanlarla donatılıyor. Ayrıca şalgamdan şamdanlarla süslü araçların katıldığı kortej akşam kasabayı boydan boya geçiyor. Konserler, yarışmalar düzenleniyor. Richterswill 1998’de şamdanlarıyla Guiness Rekorlar Kitabı’na girdi. Festival kasaba meydanındaki konserle saat 16.00’da açılıyor. Kortej ise saat 18.30’da yürüyüşe geçiyor. Kaynak: hürriyet seyahat

Festival hakkında daha detaylı bilgi için www.vvrs.ch internet sitesini inceleyebilirsiniz.

DÜNYA FESTİVALLERİ

Page 20: FESTİVALDEYİZ DERGİSİ 26

FEST

İVA

LDEY

İZ D

ERG

İSİ

20

DERİ SEKTÖRÜ DEĞİŞİMİN MERKEZİNDE bULUŞUYOR!Deri pazarının 2012’de gerçekleştirdiği 1.6 milyar dolar ihracat ve sektörün 2023 vizyonunu oluşturan 5.2 milyar dolar ihracat hedefine paralel olarak, sektör paydaşlarını CNR EXPO İstanbul’da bir araya getiriyoruz.

Pozitif Fuarcılık olarak deri endüstrisinin aktörlerinin talepleri doğrultusunda iş ortağımız Artı Fuarcılık ile birlikte başlattığımız değişim rüzgarının, sektörün pazar hedefleri doğrultusunda katılımcı firmalarımıza yeni ufuklar açacağından eminim. Zira amacımız, sektör kuruluşlarının uluslararası alanda ticaret hedeflerini yükseltmesine, yeni pazarlar oluşturmasına ve müşterileriyle yüz yüze görüşmelerine öncülük etmek. CNR EXPO’nun Atatürk Havalimanı’na 500 metre mesafede oluşu, metro ve deniz yolu ile ulaşım kolaylığı, otellere ve deri fabrikalarına olan yakınlığı gibi faktörlerle eşsiz bir lokasyona sahip oluşu sektör için büyük avantaj oluşturuyor. Fuarı ziyaret edecek alıcı grupları otel, havalimanı ve fuar merkezi üçgeninde zaman sorunu

yaşamadan rahatlıkla iş görüşmelerini gerçekleştirebilecekler. Fuarın pazarlama, satış ve tanıtım üçgenindeki eşgüdümü belirlediğimiz yol haritasına uygun olarak yürütüyoruz. Yurt içi tanıtım faaliyetlerimiz kapsamında yoğun medya iletişimi çalışmaları, prestijli dergilerde ilan kullanımları da yer alıyor. Aktif yürütülen ziyaretçi çalışmalarının yanı sıra katılımcı firmalarımızın mağazalarına yönelik olarak hazırlanan fotobloglar, sektör temsilcilerinin katıldığı tanıtım toplantıları, bölgesel bilboarlar ve web sitelerinde fuar bannerları faaliyetlerimizden yalnızca birkaçı... Yurt dışı tanıtımlarımızı ise çok yönlü olarak sürdürüyoruz. Ars Arpel Group, Sısmesu-Noticias El Calzado, Moda pelle(İtalya), IDC(Fransa), Leather

Age(Hindistan) dergileri ve magazin ekleri ile iş birliği içindeyiz. İngilizce, Rusça ve Yunanca hazırladığımız broşürleri ilgili sektör mensuplarına ulaştırıyoruz. Yurt dışında düzenlenen deri fuarlarına standlı katılım göstererek tanıtım yapıyoruz. Ayrıca expomap.ru’nun da aralarında bulunduğu sektörel portallarda haber çalışmalarımız oluyor. Deri ve kürk konfeksiyon ürünlerinin sergileneceği İstanbul CNR Leather Fur Fair’da alıcı ve satıcıların yanı sıra, tasarımcı ve üreticileri de bir araya getireceğiz. 2014 trendlerinin belirleneceği bu büyük organizasyon, bir moda şöleni olarak da zihinlerde yer alacak. Kasım’da, deri sektörünün kalbinde CNR EXPO’da buluşalım... Erkan DEMİR ;Pozitif Fuarcılı Genel Müdür

Küresel Çözümler “Railway

İstanbul”da

Raylı sistem dünyasında küresel çözümler “Railway İstanbul”da!Demiryollarının modernizasyonu ve ulaştırmanın diğer alanlarında planlanan yatırım hamleleri küresel yatırımcıların tüm dikkatlerini ülkemize yoğunlaştırmalarına neden oldu. Ulaştırmada planlanan 350 milyar dolarlık yatırım hamlesi ve bunun 45 milyar dolarlık bölümünün demiryolunu kapsaması bu alanda geliştirilecek stratejik bir platformun gerekliliğini de ortaya koydu.Bu vizyondan hareketle TCDD desteği ile gerçekleştireceğimiz

“Railway İstanbul”, Türkiye’de ve bulunduğu bölgede demiryolu sektörünün en canlı ticaret platformu olacak. Büyük yatırım hamlesinden pay almak isteyen uluslararası teknoloji, mühendislik ve müşavirlik şirketleri fuara katılacak. Düzenleyeceğimiz fuarda vagon, lokomotif, ray, demiryolu inşaat ve döşeme ekipmanları da vitrine çıkacak. “Railway İstanbul”da sergilenecek lokomotif ve vagonların taşınma ve sergilenmesinde yaşanacak zorlukları göz önüne alarak dünyada benzeri olmayan bir

projeye imza atmaya hazırlanıyoruz. Katılımcılarımızın sistem ve ürünlerinin, fuar alanına daha kolay ulaştırılması için TCDD Genel Müdürlüğü’nden, Yeşilköy Tren İstasyonu’ndan CNREXPO’ya yaklaşık 3 km uzunluğunda iltisak (çatal) hattı çekilmesini talep ettik; konu TCDD’nin gündeminde yer almaktadır. Sektörde yeni fırsatlar yaratacak Railway İstanbul, ticari ortaklıkların kurulması ve projelerin faaliyete geçirilmesinde önemli bir misyon üstleniyor...

Fuarlar

Page 21: FESTİVALDEYİZ DERGİSİ 26

FESTİVALD

EYİZ DERG

İSİ 21

VAZGEÇİLMEZ ÖNCELİĞİMİZ

GÜVENLİK

Global dünyada artan güvenlik ihlallerine karşı savunma sağlamak için etkin yöntemler ve yeni teknolojilere yönelmekteyiz. Toplumsal huzurun sağlanmasında uzman güvenlik kadrolarının yetiştirilmesi ve doğru ekipman kullanımı da göz ardı edilemeyecek bir unsur olarak karşımızda duruyor. Bu bağlamda İçişleri Bakanlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü, ve İstanbul Valiliği’nin desteklediği “Polis, Jandarma Ekipmanları ve İç Güvenlik Teknolojileri Fuarı”, etkili savunma sağlamak isteyen resmi, özel kurum ve kişilerin uzman firmalar ile bir araya gelmesini sağlayarak “her alanda etkin güvenlik” için katkı sağlayacak.

10 bin metre kare alanda düzenlenmeyi planladığımız fuarda, yurt içi ve yurt dışından gelecek çok sayıda ziyaretçiyi ve konunun uzmanlarını ağırlayacağız. Savunma sanayi ve güvenlik alanında düzenlediğimiz başarılı fuar organizasyonlarındaki

deneyimimizi Homeland Security de yansıtarak organizasyonun en verimli şekilde gerçekleşmesini sağlayacağız.

Fuar kapsamında, Emniyet Genel Müdürlüğü’nün öncülüğünde sektörün geleceğine yön verecek etkinlikler de düzenlenecek. Güvenlik endüstrisinin gelişmesine ön ayak olabilecek görüş ve öneriler sempozyumlarda paylaşılacak. Atölye çalışmalarında firmalar ürünlerini tanıtacaklar. Ayrıca oluşturacağımız çalışma alanlarında uzman konuşmacılar, akademisyenler ve teknoloji öncüleri bir araya gelecek.

Vazgeçilmez önceliğimiz olan güvenlik alanında fuarın sektör için çığır açıcı bir rol üstleneceğini düşünüyorum.

2012 yılı itibarı ile toplam 10-12 trilyon ABD Doları seviyelerinde olduğu tahmin edilen küresel lojistik pazarının, Türkiye’de de 100 milyar ABD Doları pazar potansiyeline ulaştığı hesaplanıyor. Bu dinamizm ile küresel oyuncular yaratma yolunda hızla ilerleyen sektör aktörlerinin, uluslararası ve bölgesel pazarlarda alacağı yeni rollerin, sektörün vizyonunu ve standartlarını daha da yukarıya çekeceği şüphesiz.

Bu ortak aklın ve enerjinin aktive olması, sektör paydaşlarını bir araya getiren ticari organizasyonların gerçekleştirilmesi ile mümkündür. Türkiye son yıllarda, bölgesel çekim alanı yaratan uluslararası zirveler için ideal bir ev sahibi olmuştur. Bu vizyonla oluşturulan “Transport ve Lojistik”

fuarını Türk taşımacılık ve lojistik endüstrisinin en geniş katılımlı sivil toplum kuruluşu UTİKAD (Uluslararası Taşımacılık ve Lojistik Hizmet Üretenleri Derneği) iş birliğinde CNR EXPO İstanbul’da düzenliyoruz.

27 yıllık fuarcılık birikimimiz, UTİKAD’ın sektörü temsil gücü ve gelecek vizyonu ile birleşince bölgenin en büyük fuarının temelini atmış olduk. Katılımcılarının yatırımcılarla yeni ortaklıklar kuracağı “Transport ve Lojistik” fuarı, sektör paydaşlarının arasındaki sinerji ve iş birliğini güçlendirirken, sektörün gelecekteki yatırımlarını şekillendirecek ve bölgesel fırsatların geliştirilmesine katkı sağlayacak. Aynı zamanda fuarın ticari bir platform olmasının yanısıra, gerçekleştirilecek

etkinlikler, konferans ve toplantılar ile de sektörün geleceği adına söyleyecek çok sözü olacak.

Yıllardır yurt dışı fuarlara misafir olan sektör mensupları artık kendi fuarlarına ev sahipliği yapmanın avantajlarını yaşarken, tedarik zincirini oluşturan tüm unsurları bir araya getiren bu platformun gelişimine de aktif katkı sağlama imkanı bulacaklar.

Türkiye’nin kendi başarı hikayesini yazmakta olduğu bu süreçte, ülkemizin küresel lojistik pazarından aldığı payı geliştirmesine hizmet edecek fuarın sektörün gücünü artıracağına inanıyoruz

Fuarlar

Page 22: FESTİVALDEYİZ DERGİSİ 26

FEST

İVA

LDEY

İZ D

ERG

İSİ

22

Şiddete Hayır Değil Sevgiye Evet!

Dünyanın neresinde olursanız olun eğer kadınsanız ve güçsüzseniz her zaman şiddete uğramaya, ezilmeye ve yok sayılmaya mahkûm edilirsiniz.

Anaerkil dönemlerin gücünü yitiren kadın ataerkil yapıda erkeğine hizmet etmeyi ve onu mutlu kılmayı kendisine bir vazife olarak görmeye başlamıştır. Bu süreçte dışarıda gücü ile kendi varlığını devam ettiren erkek içeride kendi dünyasını kuran ve devam ettiren kadın üzerinde de güç kaynağı olmaya başlamıştır. Öyle bir an gelmiştir ki ele geçirdiği bu iktidarı kaybetmemek için karşı saldırıya geçmiş onu yok saymış ve baskı kurarak sindirmeye çalışmıştır. Tarihin hangi sayfasını açarsanız açın ortada bir kadın erkek ilişkisi varsa mutlaka güç olan erkeğin kadın üzerindeki baskısını görürsünüz. Kadına şiddetin tarihçesine bakmak için çok eskilere gitmeye gerek yok. Her an bir şiddet haberi ve eylemi ile karşı karşıyayız zaten. Bu yazıyı yazmaya başladığım andan itibaren şiddet gören kadın sayısı binlercedir. İnternet deryasında biraz araştırma yapayım dedim işte kısaca kadına şiddet ve dünya:

• Avustralya, 2003 yılından beri kadına şiddette %300 büyüme oldu.• 6 milyon nüfuslu Nikaragua’da 2011 yılında 37.000 kadına cinsel tacize uğrayıp ve şiddet gördü (kayıt altına alınan).• Türkiye’de son 10 ayda 20 sığınma evi açılmış ve bu sığınma evlerinin kapasitesi 1800 kişi oldu.• Almanya, Fransa, İngiltere ve Amerika gibi kendisini ileri gören ülkelerde şiddet bir hayli fazla.

ŞİDDeTİN öZü; Erkeğin hayata duyduğu öfke ile başlıyor. Buna ilk bilinen şiddet eylemlerini dikkate

alarak yola çıkmak sorunu daha net ve anlaşılır yapabilir. Dışarıda güç ve egemen olan erkeğin bu gücünü evde de kullanması normal bir davranış haline geliyor. Eğitimli ya da eğitimsiz olması fark etmiyor sadece erkek olması ona bu hakkı veriyor. Çok basit bir dille anlatmak gerekirse çocukluğunda bile erkekler şiddete daha meyilliler. DNA’lardan ve genlerden geçen bu şiddet unsuru bilince öyle yoğun kazınmış ki kutsal kitaplarda bile kendisine yer edinir olmuş. Bunu en net ortaya koyan ise Nisa süresi 34. ayettir:

“erkekler, kadın üzerine idareci ve hakimdirler.

Çünkü Allah birini (cihad, imamet, miras gibi işlerde) diğerinden üstün yaratmıştır. Bir de erkekler mallarından (aile fertlerine) harcamaktadırlar. İyi kadınlar, itaatkar olanlar ve Allah’ın korunmasını emrettiği şeyleri kocalarının bulunmadığı zamanlarda da koruyanlardır. Fenalık ve geçimsizliklerinden korktuğunuz kadınlara gelince: Önce kendilerine öğüt verin, yataklarından ayrılın. Bunlar da fayda vermezse dövün. Eğer size itaat ederlerse kendilerini incitmeye başka bir bahane aramayın. Çünkü Allah çok yücedir, çok büyüktür.” Eh durum böyle olunca memleketimin kadın haklarının istatistiklere yansıyan tarafı da aşağıdaki gibi olmakta.

Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü 25 Kasım

Page 23: FESTİVALDEYİZ DERGİSİ 26

FESTİVALD

EYİZ DERG

İSİ

23

Türkiye Nüfus Sağlık Araştırması (TNSA)’a göre; çalışmaya katılan kadınların %39’unun:• Kadının yemeği yakması.• Kocasına karşılık vermesi.• Parayı lüzumsuz yere harcaması.• Çocuklarının bakımın ihmal etmesi.• Cinsel ilişkiye girmeyi reddetmesi. Bu gibi durumlardan en az birinin gerçekleşmesinin, kocanın karısını dövmesi için haklı gerekçe oluşturacağını belirtmişlerdir. Doğu’da bu oranın %49, Güneydoğuda da %50’nin üzerinde olduğu saptanmıştır. Şiddete maruz kalan kadınların %78’i bu durum karşısında hiç bir şey yapmayıp, sabrettiklerini belirtmişlerdir. Ve 25 Kasım, Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü… 25 Kasım’ı uluslararası mücadele gününe çeviren olay ise 1960 yılında Dominik Cumhuriyetin’de meydana gelmiş. Olayın hikayesi ise şöyle: Yıl 1960, yer Dominik Cumhuriyeti. 1930′da ülke yönetimini ele geçiren Rafael Trujillo diktatörlük yönetimini sürdürüyordu. Dominik Cumhuriyeti’nin Cibas bölgesinde dünyaya gelen ve Mirabal Kardeşler olarak tanınan üç kızkardeş Patria, Minerva ve Maria Teresa, eşleriyle birlikte Trujillo diktatörlüğüne karşı mücadele veriyordu. Patria 1960 yılının Haziran ayında Clandestine Hareketini kurdu ve diğer kız kardeşler de bu harekete katıldı. Sembol haline geldikleri diktatörlük karşıtı mücadelelerinin çeşitli zamanlarında ağır baskılara maruz kaldılar ve hapis cezalarına çarptırıldılar. 1960 yılının Kasım ayı başlarında Trujillo ülkede iki tehlikenin varlığından söz etti: Kilise ve Mirabal Kardeşler! Tarih 25 Kasım 1960′dı. Üç kızkardeş tecavüz edilip öldürüldüler. “Araba kazasında“öldükleri

duyuruldu. Mirabal kardeşlerin öldürülmesinden bir yıl sonra Trujillo karşıtı hareket, diktatörlüğün sona ermesini sağladı. Mirabal kız kardeşlerin anısı, özgürlük ve insan hakları için verdikleri mücadele, dünyada ve Türkiye’de insan hakları savunucuları ve kadın

hareketleri için bir sembol haline geldi. 1999 yılında Birleşmiş Milletler, 25 Kasım’ın “Kadına Yönelik

Şiddetin Ortadan Kaldırılması için Uluslararası Mücadele Günü“olarak benimsenmesini karar altına aldı.(İnsan Hakları Derneği) Evet, konumuz kadına şiddet fakat işin aslına bakarsanız araştırdıkça bir çıkmazda olduğumuzu fark ettim. Sadece görünür şiddetin haricinde yaşanan o kadar çok adaletsiz davranış var ki hangi birini yazacağımı şaşırdım. En çok ilgimi çekenler:• Evden çıkarken kocamdan izin almam gerekiyor yoksa; döver.• Çocuklar hasta olduklarında sen onlara bakmıyor musun; döver.• Çocuk oyun oynarken düşüp bir yerini yaraladığında çocuğuna sahip çık; döver.• Akşam yemek bulamayınca; döver.• Eve para getiremeyince; döver.• Eve sarhoş gelince; döver.• Kendisi başka kadınlarla birlikte olup eve gelince; döver.• Cebinde parası olmayınca; döver.• Sevmeyince; döver.• Cinselliği istemeyince; döver.• Yemek tuzlu olunca; döver.• Elektrik parası fazla gelince; döver• Sağa baktın, sola baktın; döver.• İstediğini yapmayınca; döver. Liste o kadar uzun ve saçma ki bunu yapanın insan olduğundan gerçek anlamda şüphe duyuyorum. Birde bu dövmenin şiddetli var ki onu nasıl tarif ederim bilmiyorum. Onlarca makale ve araştırma yazısı okudum, ölüme varan şiddet uygulanıyor. En çok can acıtanları, çocukların gözü önünde atılan dayaktan dolayı kadının çektiği acı. Bunu nasıl tarif ederim ve anlatırım bilemedim. Yediği dayağın bıraktığı izden çok çocuğunun içindeki acıyla yanıyor kadın ve onun için gözyaşı döküyor. Gözündeki morluk, çekilen saçları, yerde tekmelenmesi, kafasında kırılan eşyalar, yüzüne inen yumruklar yetmiyormuşçasına

23

Page 24: FESTİVALDEYİZ DERGİSİ 26

FEST

İVA

LDEY

İZ D

ERG

İSİ

24

yaşadığı işkencenin en büyüğü bunları çocuğunun gözü önünde olması. Peki bunu yapan kişiliksiz hangi tanıma giriyor. Yani nasıl anlatılabilir ki bu şiddeti uygulayanın ruh hali ve kimliği. Bir tane değil ki çözüm bulasın büyük bir çoğunluğu böyle bunların. Araştırmalarımda özellikle kadına şiddetin baskın olduğu zamanlar ‘din’ ön plana çıkıyor. Yerleşik gelen tüm dinlerin içinde bu baskıyı ve kadın erkek eşitsizliğini ve dayağı meşru kılan yazılar var. Kabile yaşamı süren topluluklarda kadına yönelik şiddet olmadığı gibi kadın bulunan obada yönetici güçtür ve kutsal bir varlıktır. Orta Asya Türkleri’nden, Afrika’nın derinliklerindeki kabilelere, Aborjinler’den, Amerika’daki yerli halklara kadar tüm yaşam modellerini incelediğimde ortay böyle bir sonuç çıktı. Dinler, kadını erkeği cennetten çıkartan ve şeytan ile işbirliğine giden bir varlık olarak tanımlar ve erkekler bunun diyetini de kendi Havva’sından yani eşinden, sevgilisinden çıkartır. Bu çektiğim çilenin nedeni sensin diyerek. Bu komik ama gerçek bir tespittir. Bilinçaltında sürekli olarak kadına şiddet

ve cezalandırma isteği vardır. Bunu da kendisine hak görmektedir.25 Kasım’da belki de sloganlar şu şekilde değişmeli:“erkek sevgiyi ve şefkati öğrenmeli!”“erkek dediğin merhametli olmalı!”“ey erkek, Sevgi en büyük erdemdir, hayatı mutlu kılmayı öğren.”“Sen bir Aslan değilsin, aslanlar sevgi ve asalet taşır. Sevmeyi bil.”“Hayat, sadece sana değil bütün toplumlara yük bu yüzden yükünün acısını benden değil birlikte bu yaşamdan çıkartalım.” Sanırım adına demokrasi, sosyalizm, şeriat, krallık, diktatörlük her dersek diyelim önce bu rejimleri oluşturan sistemlerin içini de temizlememiz gerekir. Eğitim sistemlerini baştan aşağı değiştirmek ve tarih kitaplarında savaşları, kaç kişiyi öldürdüğümüzü, kaç ülkeyi işgal ettiğimizi değil, tarihimizde kaç güzel iş yaptığımızı, hangi sanatsal ve bilimsel gelişmeleri gösterdiğimizi, tarihin sayfalarına kaç sanatçı kattığımızı ve onların yaşamlarını öğretelim.

Erkeklere savaşmayı değil sevgiyi, sanatı, aşkı ve

dokunmanın salt güzelliğini gösterelim. Dünya üzerinde şiddeti yok etmenin yolu ‘Şiddete Hayır’ değil; ‘Sevgiye Ve Eşitliğe Evet’ diyerek elde edilir. Şiddete hayır demek; şiddet var herkes yapıyor bende yapabilirim demektir. Olmasını istediğiniz şey ile yola çıkın. ‘Sevgiye Evet’… 25 Kasım, Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü değil “25 Kasım Kadın Gerçekliği İle Hayata Bakmanın ve Farkındalığın Günü“olmalı. Mücadele varsa savaş ve şiddet devam eder. Siz mücadele ettikçe direnç ve şiddet buna paralel olarak gelişim gösterir. Sevgi ile yoğrulmuş eşit ve paylaşımcı bir dünya için…Kadına şiddet ve ilişkiler ile ilgili yazdığım üç yazıda bu konuda size fikir verir umarım.

Page 25: FESTİVALDEYİZ DERGİSİ 26

FESTİVALD

EYİZ DERG

İSİ

25

Page 26: FESTİVALDEYİZ DERGİSİ 26

FEST

İVA

LDEY

İZ D

ERG

İSİ

26

Uluslararası Türk Kültürü Teşkilatı TÜRKSOY´un, doğumunun 100. yılı nedeniyle 2013 yılını Kazak besteci Mukan Tölebayev’e ithaf etmesinin ardından bestecinin Birjan ve Sara operasının Türkiye prömiyeri Samsun’da gerçekleşiyor. 18 Kasım´daki Türkiye prömiyerinde Kazakistan, Azerbaycan, Kırgızistan, Özbekistan gibi ülkelerden gelen pek çok konuk sanatçının ve Samsun operası sanatçılarının katılımıyla sahnelenecek olan Birjan ve Sara operasının konusu gerçek bir olaya dayanıyor. Besteci ve şair Birjan Sal Kojagulov ile ünlü kadın şair Sara Tastanbekova arasındaki ozan atışmasını ve ikilinin birbirlerine olan aşklarını konu alan eser, Kazak operasının en güzel ürünlerinden biri olarak dünya sahnelerinde yıllardır perdelerini açıyor.

Samsun Temsil Tarihleri18.11.2013 Pazartesi 20:00 BÜYÜK SALON16.12.2013 Pazartesi 20:00 BÜYÜK SALON06.01.2014 Pazartesi 20:00 BÜYÜK SALON

I.PERDEYaşlandıkları, eskisi gibi iş yapamadıkları için kendilerini işe yaramaz olarak gören, horlanan ve bu yüzden evlerini terk eden Düldül, Karabaş, İbikli ve Mırnav mızıkacı aradıklarını duydukları Bremen’e doğru hep birlikte yola çıkarlar. Yolda karşılaştıkları Jens, lokantalarına yerleşen haydutları kovmak için yardım istemektedir. İyi yürekli hayvan dostlar Bremen’e gitmeden önce Jens’e yardım etmeye karar verirler. Lokanta’ya vardıklarında haydutları kendi planlarıyla yakalamayı başarırlar.II.PERDE Haydutları yakaladıkları, Jens’e yardım ettikleri için çok mutlu olan hayvan dostlarımız artık Bremen’e yola çıkmak üzereyken Jens’in sürpriziyle karşılaşırlar. Artık Bremen’e gitmelerine gerek kalmamıştır, Bremen mızıkacıları´nın yeni evi Jens ve ailesinin lokantası olacaktır?Ankara Temsil Tarihleri17.11.2013 Pazar 11:00 LEYLA GENCER SAHNESİ01.12.2013 Pazar 11:00 LEYLA GENCER SAHNESİ15.12.2013 Pazar 11:00 LEYLA GENCER SAHNESİ29.12.2013 Pazar 11:00 LEYLA GENCER SAHNESİ05.01.2014 Pazar 11:00 LEYLA GENCER SAHNESİ (Sezonun Son Temsili)

21 Kasım 2013 Elhamra Konseri ProgramıJoseph Haydn1.Trio Hob.IV: Es1; Allegro, Arioso, PrestoJohann Strauss llYarasa ‘Uvertür’ -Yaylı Beşli Versiyonu Paul TaffanelAllegro con Moto, Andante, Vivace-Tahta Üflemeli Beşli ARAIgnaz PleyelKeman ve Viyola için Düet Franz Ignaz DanziNo:2 Op.56;Allegretto, Andante, Menuetto allegretto,Allegretto- Tahta Üflemeli Beşli Antonin Dvorak2 Vals Op.54 B105; No:1 Moderato, No:2 Allegro Vivace-Trio -Yaylı Beşli Versiyonu İzmir Temsil Tarihleri 21.11.2013 Perşembe 20:00 ELHAMRA SAHNESİ15.01.2014 Çarşamba 20:00 ELHAMRA SAHNESİ13.03.2014 Perşembe 20:00 ELHAMRA SAHNESİ21.04.2014 Pazartesi 20:00 ELHAMRA SAHNESİ

DEvLEt opERA vE bALEsİ

Page 27: FESTİVALDEYİZ DERGİSİ 26

FESTİVALD

EYİZ DERG

İSİ

27

Dom-Remy kalesinin büyük salonunda henüz taç giymemiş olan Kral Charles halkına ve çalışanlarına gördüğü rüyayı anlatır. Charles rüyasında ormanın içinde bir mabet görür ve Meryem Ana kendisine kılıcını ve miğferini ayaklarının dibine bırakmasını söyler. Ancak halk, Charles’ın bahsettiği ormanın kötü ruhlar tarafından ele geçirildiğine inandığı için dehşete düşer. Giovanna ormanda Meryem Ana’ya dua etmektedir. Kendisini aşkın dünyevi ve ruhani güçlerinin mücadelesi arasında sıkışmış olarak görür. Fransa’yı İngilizlerden kurtarabileceğine inanmaktadır. Kralı da cesaretlendirir ve onun yolunda ilerleyeceğini söyler. Bunu duyan babası Giacomo, kızını evlatlıktan reddeder. Çünkü Giovanna’nın, ruhunu şeytana sattığını düşünmektedir.İngilizler, Reims yakınlarındaki kamplarında Giovanna’nın kutsal görevini duymuşlardır. Bu yüzden de Fransızlarla yakında gerçekleşecek olan savaştan çekinmektedirler. Giacomo, kralın Giovanna’yı baştan çıkardığına inandığı için intikam ateşiyle yanıp tutuşmaktadır. Kızını İngilizlere vermeye hazırdır. Giovanna sayesinde Fransızlar, İngilizleri bozguna uğratır. Giovanna artık evine dönüp, sakin bir hayat sürmek istemektedir. Ancak Charles, Giovanna’ya olan aşkını itiraf eder ve taç töreninde kendisine Giovanna’nın taç giydirmesini ister. Bunun üzerine Giovanna dünyevi aşkın, ilahi aşktan daha üstün olduğuna inanır. Reims Katedrali’nin dışındaki meydanda halk Giovanna’dan övgüyle söz etmektedir. Ancak babası gelir ve kızını kötü bir cadı olmakla suçlar. Babasının haklı olduğuna inanan Giovanna, kendisini savunmaz. Bunun üzerine halk Giovanna’yı dışlar ve Giacomo da kızını İngilizlere verir. Babasına göre, kızının tek kurtuluş yolu, kazığa bağlanarak yakılmasıdır. Bir İngiliz kalesinde zindana atılan Giovanna, idamını beklemektedir. Özgür kalmak ve bir kez daha Fransız ordusuna yardım edebilmek için dua eder. Bir an için dünyevi aşka yenik düşse de, aslında sadık olduğu aşk ilahi aşktır. Gizlice Giovanna’yi izleyen babası, kızının dualarını duyar ve onun masum olduğunu anlar. Bunun üzerine onu serbest bırakır. Giovanna bir kez daha Fransızların İngilizleri bozguna uğratmasına yardım eder. Ölümcül bir yara alma pahasına, Kral Charles’ın hayatını kurtarır. Giovanna’nın ölüm haberi herkesi büyük üzüntüye boğar. Ancak cenaze töreni sırasında bedeni birden canlanır ve babasına sarılır. Charles bir kez daha onu ne kadar çok sevdiğini söyler. Bunun hemen ardından gökyüzünden süzülen bir ışık demetinin altında son nefesini verir. İstanbul Temsil Tarihleri16.11.2013 Cumartesi 16:00 KADIKÖY SÜREYYA OPERASI19.11.2013 Salı 20:00 KADIKÖY SÜREYYA OPERASI20.11.2013 Çarşamba 20:00 KADIKÖY SÜREYYA OPERASI22.11.2013 Cuma 20:00 KADIKÖY SÜREYYA OPERASI23.11.2013 Cumartesi 16:00 KADIKÖY SÜREYYA OPERASI

- MEVLANA’NIN ÇAĞRISICan Atilla’nın müziklerini yaptığı ve koreografisini Mehmet Balkan’ın üstlendiği ‘Mevlana’nın Çağrsı´; 2012 -2013 sanat sezonunda Mersin Devlet Opera ve Balesi tarafından sahneye konulacak. Eserin libretisti ise Şefik Kahramankaptan. Eser , müziği ve koreografisiyle izleyiciyi büyüleyici bir atmosferin içerisine çekiyor. Mevlana Celaleddin Rumi’denMevlana Celaleddin Rûmî’nin evrensel bir kişiliğe dönüşümünde köşetaşı sayılabilecek olaylar, özgün müzik ve vücut dili kullanılarak anlatılmaktadır.Mevlana düşüncesinin toplumda kabul görmesi, Şems-i Tebrizî ile karşılaşma, semânın doğuşu, yaygınlaşarak bir rituel haline gelmesi, Şems’in kayboluşu, Mevlana´nın yedi öğüdü ve çağrısı, cenazesi, tek bölümden oluşan balenin önemli ögelerini oluşturmaktadır. Evrenin en temel hareketi olan ?dönme? özellikle vurgulanmakta, dünyamızın kendi etrafından dönüşüyle semâ arasındaki ilişki sergilenirken, yüzyıllar içinde Mevlana düşüncesi ve semânın tüm insanlığa mâloluşu simgelenmektedir.

1.Perde : Soylu bir aileden gelen Fink van Broot, hedeflediği değerli eşyaları ince planlar yapıp çalarak içindeki macera tutkusunu tatmin etmektedir. Günün modası gereği, ilgisini lalelere çevirmiştir. Felemenk’te bir avuç cins lale soğanının bir köşk karşılığı el değiştirdiği, yeni türler için normal bir çiftçinin yıllık gelirinin istendiği bir piyasa oluşmuştur. Fink van Broot, bu çılgın piyasadaki fısıltılara kulak kabartır. Güzeller güzeli Lotte’nin babası, Lale Borsası Başkanı Jan den Boyl’un çok nadide, değerli bir lale soğanına sahip olduğunu, bunu bahçesinin özel ve korunaklı bir bölümünde tuttuğunu öğrenir. Jan den Boyl’un güvenini kazanarak evine girip çıkmaya başlar, kızı Lotte’ye de kur yaparak kendine âşık eder. Davet edildiği akşam yemeği öncesi,sohbet sırasında, ağız arar ve ‘Büyük Amiral’ adlı lale soğanının korunduğu yeri öğrenir. Yemekte baba-kızın içkilerine çaktırmadan uyku ilacı katan Fink van Broot, bahçeden ‘Büyük Amiral´ soğanlarını çıkararak kayıplara karışır. Uyandıklarında durumu fark eden baba-kız bahçeye koşar, kazılı yeri görünce değerli soğanların çalındığını görürler. Ancak fazla üzülmelerine de gerek yoktur. Rastlantıya bakın ki, ogün aşırı şişmiş olan lale piyasası çöker. Kağıt üzerinde büyük değerlere ulaşmış lale soğanları artık sadece güzel birer çiçek olarak kalacaktır.

DEvL

Et op

ERA v

E bAL

Esİ

Page 28: FESTİVALDEYİZ DERGİSİ 26

FEST

İVA

LDEY

İZ D

ERG

İSİ

ÇALIKUŞU | ANKARA DT2 perde | 2 saat 45 dakikaYazan : REŞAT NURİ GÜNTEKİN | oyunlaştıran : NECATİ CUMALI | Yöneten : HALİL AKARSUKoNU

Reşat Nuri Güntekin’in 1922 yılında, ‘İstanbul Kızı’ adlı dört perdelik oyunundan roman haline getirilen ‘Çalıkuşu’nu, tekrar Necati Cumalı’nın uyarlamasıyla tiyatro oyunu olarak sahnelemek istedik. Bütün toplumsal, bireysel olumsuzluklara rağmen, onurundan taviz vermeden hayata tutu-nabilen Feride’nin gözünden, yaşadığı çevreyi anlayabiliyoruz. Feride’nin çıktığı yolculuk, yazarımızın yaşamıyla neredeyse birebir örtüşmektedir. Romandaki derinlik duygusu, yayımlandığı ilk günden bu yana romanı okuyan herkesin ilgisini çekmiş ve bugünlere gelmiştir

TİYATRo

TENEKE | ANKARA DT2 perde | 2 saat 40 dakikaYazan : YAŞAR KEMAL | Yöneten : GÜRoL ToNBULKoNU :Her şey asırlar önce yakılan bir türkü gibidir. “Yandı Çukurova yandı. Eli pusatlı beyler indi. Ördek uçtu Dudu kondu / oyyy oyyy oyyy” Çeltik yetiştirmek çok zorludur. Çok su ister, bataklık ister. Bataklık ve su ise, sel, sinek ve sıtma demektir. Ve her yıl sıtmadan onlarca insan ve çocuk ölür Çukurova’nın topraklarında. Bu durumsa çeltik ağalarının umurunda bile değildir. Ve çeltik ağaları kendilerine karşı çıkan otuz beş yılda kırk üç kaymakamı kasabadan sürmüş, göndermiştir. Bir gün yeni bir kayma-kam gelir kasabaya. Genç, heyecanlı, hevesli ve sıtmaya son vermek isteyen Kaymakam çeltik ağalarına karşı zorlu bir mücadeleye girişir.

KIZILIRMAK | İSTANBUL DT1 perde | 1 saat 30 dakikaYazan : TUNCER CÜCENoĞLU | Yöneten : GALİP ERDALKoNU : Hüseyin Ağa’nın genç ve güzel karısı Zehra, aklını sürünün çobanı olan Selim’e takmıştır. Ağanın kızı Hatice ise Selim’in tek aşkı ve gözünün tek gördüğüdür. Aynı şekilde Hatice de Selim’e aşıktır. Hüseyin Ağa’nın borçlarını erteleyen Ali Ağa, oğlu Mehmet’le birlikte yemeğe gelir. Amacı Hatice’yi oğlu Mehmet’e istemektir. Ağalık adına Selim’e hayır diyemeyen Hüseyin, tüm sürüye bir gün boyunca tuz yedirdikten sonra Kızılırmak üzerinden su içir-meden geçirme hünerini, kızıyla evlenmesi için Selim’ şart koşar. Bu gerçekleşmesi imkânsız görünen istek, Selim’in ve Hatice’nin, aynı zamanda aşkın kaderine koyulmuş bir şerhtir. Gerçekleşmesi ise Selim’in hünerine kalmıştır. Ancak iş, bu isteğin gerçekleşmesiyle elbette ki bitmeyecektir.

HERKESİN BİLDİĞİ SIRLAR | İSTANBUL DT2 perde | 1 Saat 30 DakikaYazan : YAVUZ ÖZKAN | Yöneten : HİDAYET ERDİNÇKoNUKadın – Erkek – Aşk – Evlilik ve … Evlilik kurumu tartışması gibi gözüken ama aslında herkesin kendini tartıştığı, yaşadığı toplumu yargıladığı ve cevapsız soruların içinde boğulduğu bir dünya. Adı üstünde Herkesin Bildiği Sırlar.

28

Page 29: FESTİVALDEYİZ DERGİSİ 26

FESTİVALD

EYİZ DERG

İSİ TİYATRo

ADİK KIZ | ADANA DT2 perde | 2 saat 10 dakikaYazan : oRHAN ASENA | Yöneten : LEVENT ULUKUTKoNU

Usta yazar orhan Asena tarafından 1968 yılında kaleme alınan oyun, bir kadının dramını, başta babası olmak üzere tüm erkekler tarafından bir mal gibi alınıp satılmasını ve çürü-müş toplum değerlerinin cehaletle birleşip, bir kadını ve çocuklarının yitip gittiğini gözler önüne seriyor. Yıllar önce yazılmış olan bu oyun; günümüzde bizler için bir nostaljiden ibaret olması gerekirken ne yazık ki günümüz gerçekleri ve değişmeyen kadın dramları, bu konunun hala üzücü bir şekilde hayatımızda var olduğunu beynimize şimşek gibi çakı-yor. Müziğin ve dansın birleşmesiyle bu dram siz seyircilerimizle buluşuyor. İyi Seyirler.

SoN ÇIĞLIK | İZMİR DT1 perde | 1 saat 30 dakikaYazan : ALİ BERKTAY | Rejisör : AYŞE EMEL MESCİKoNU

“Son Çığlık” 13. yüzyıl başında, Fransa’nın güneyinde bir bölge olan oksitanya’da geçer. Kuzey Fransa’nın baronları Papalığın çağrısıyla oksitanya’ya karşı Haçlı seferine çıkmış-tır. Amaçları, “sapkın” olarak niteledikleri Katar mezhebinin üyelerini yok etmek ve bu arada oksitan topraklarını da ele geçirmektir. oksitan kontları ve şövalyeleri Katarlara sahip çıkarlar. Ancak Haçlılar bir silindir gibi geçer oksitan topraklarından. Geride yanıp yıkılmış kentler, katliamlar, odun yığınlarında yakılan insanlar, baskı ve korku kalır.

SoKAĞA ÇIKMA YASAĞI | TRABZoN DT2 perde | 2 saatYazan : CİVAN CANoVA | Yöneten : M.DoĞAN YAĞCIKoNU

Düşle gerçek arasında gidip gelen bu oyunda sokağa çıkma yasağı sonucunda bir otelde bir araya gelen insanların, birbirleriyle ve kendileriyle olan iletişimsizlikleri, yalnızlıkları, tepkisizlikleri anlatılıyor.

KURTULUŞ | ANTALYA DTperde |Yazan : KEMAL ŞERİF ÖZTÜRK | Yöneten : T.MURAT DEMİRBAŞKoNUAnadolu’nun işgale uğradığı yıllarda Fransızlar Antakya yöresine kadar ilerlemişlerdir. Antakya Reyhanlı bölgesinde Delice Köyü stratejik bir öneme sahiptir. Ne var ki, köyde bir avuç yaşlı ve kadın kalmıştır. onların da savaşacak gücü ve silahı yoktur. Köyün Muhtar’ı yağ ticaretinden zengin olmuş ve düşmanla her türlü işbirliğine hazırdır. Asla teslim olmayı dü-şünmeyen köylüler tek çare olarak en iyi bildikleri; o bölgenin meşhur sürk peyniri’nin içine zehir koyarak düşmanı zehirlemeyi ve Antakya’ya ulaşmadan onları durdurmayı düşünürler. Ancak köy Muhtarı’nın Fransız komutana ispiyonu ile plan bozulur. Fransızlar tüm köylüyü öldürürler. Bu arada direnişçiler zafer kazanmış ve Fransızları bölgeden çıkarmaya başla-mışlardır. Türk Milleti bir kez daha bağımsızlık için verdiği mücadelede bedeller ödemiş ve yurdunu

29

Page 30: FESTİVALDEYİZ DERGİSİ 26

Blues festivali 24.FE

STİV

ALD

EYİZ

DER

GİS

İ

blues Festival 24 ile birlikte Hayata

Tam 23 yıldır Anadolu’nun her köşesine blues mü-ziğini taşıyan Türkiye’nin ilk ve tek blues Festivali 1 Kasım – 26 Kasım tarihleri arasında 17 farklı şehir-de unutulmaz 17 konserle blues ruhunu şehrinize getiriyor.

blues Efsaneleri blues Festival 24’te

blues Festival 24 ile birlikte Hayata, bu yıl da blu-es müziğinin önemli isimlerini ağırlamaya devam ediyor. Festival sahnesine bu sene 60’lardan bu yana sayısız blues, Gospel ve R&b albümüne imza atarak blues Müzik ödülünü bir çok kere göğüsleyen gitarist ve söz yazarı Joe Louis Walker, Delta’ya uzanan köklerini çağdaş blues ve Soul ile harman-layarak blues müziğin günümüzdeki en etkin tem-silcilerinden biri haline gelen Jimmy burns ve ona bu performansta eşlik edecek sanatçı, olağanüstü sesini ailesinden aldığı müzisyenlik geleneğiyle bir-leştirerek kendine özgü güçlü ve kalıcı tarz yaratan Katherine Davis olacak

Blues Festival 24 ile Birlikte Hayata Programı 1 Kasım 2013 Cuma Denizli Anemon Denizli oteli2 Kasım 2013 Cumartesi Antalya Radama Plaza Hotel3 Kasım 2013 Pazar Konya Dedenan otel5 Kasım 2013 Salı Kayseri Hilton Kayseri7 Kasım 2013 Perşembe Mersin Mer-Yat Merada Center8 Kasım 2013 Cuma Adana HiltonSA otel9 Kasım 2013 Cumartesi Hatay Anemon Antakya otel11 Kasım 2013 Pazartesi KKTC Jasmine Court Hotel – Disco13 Kasım 2013 Çarşamba Gaziantep Dedeman Hotel15 Kasım 2013 Cuma Diyarbakır Liluz Hotel17 Kasım 2013 Pazar Trabzon Zorlu Grand Hotel19 Kasım 2013 Salı Samsun Büyük Samsun otel21 Kasım 2013 Çarşamba Eskişehir Dedepark Hotel22 Kasım 2013 Cuma Bursa Crown Plaza23 Kasım 2013 Cumartesi Balıkesir Asya Pamukçu Termal otel25 Kasım 2013 Pazartesi Çanakkale Kolin Hotel26 Kasım 2013 Salı Edirne Margi Hotel

30

Page 31: FESTİVALDEYİZ DERGİSİ 26

KÜLTÜR – SANAT DERGİSİ

Festivaldeyiz dergisi olarak,15 günde bir yayın yapan ve Türkiye genelinde dağıtımı yapılan bir etkinlik dergisiyiz. İçerik olarak hem yurdumuzda hem de dünya ülkelerinde yapılan festival, gösteri, fuar, sinema, tiyatro, kongre, şenlik ve her türlü toplantı, seminer v.s etkinlikleri yayınlıyoruz. basın ilan kanununun 195 sayılı kanununun 37 maddesine göre, basın ilan kurumundan resmi ilan ve reklam verilebilecek dergiler listesinde dergimiz yer almaktadır. Blogspot adresi : http://festivaldeyizdergisi.blogspot.com Fecebook adresi : https://www.facebook.com/Festivaldeyiz

FESTİVALDEYİZ DERGİSİ

F E S T İ VA L D E Y İ Z DERGİSİ

TEK ADET FİYATI

3 AYLIK ABONELİK İÇİN

% 5 İNDİRİMLİ FİYATI6 SAYI İÇİN GEÇERLİ

6 AYLIK ABONELİK İÇİN

% 10 İNDİRİMLİ FİYATI

12 SAYI İÇİN GEÇERLİ

12 AYLIK ABONELİK İÇİN% 20 İNDİRİMLİ

FİYATI24 SAYI İÇİN

GEÇERLİ

15 TL 85 TL 162 TL 288 TL

FESTİVALDEYİZ DERGİSİ HESAP BİLGİLERİIBAN NUMARASI : TR 15 000 62 000 1140 0006 6773 61

HeSAP NO : 6677361 ŞUBe KODU : 114

GARANTİ BANKASI MALTePe – ANKARA ŞUBeSİ

ABONeLİK BİLGİLeRİ:AD- SOYAD:ADReS:e-MAİL:TeLeFON:NOT :

ÜCRET HESABA YATIRILDIKTAN SONRA, DEKONTU E-MAİL VEYA FAKSIMIZA ULAŞTIRMANIZ GEREKMEKTEDİR. ABONELİK, ÜCRET YATIRILDIKTAN SONRAKİ İLK SAYIDAN GEÇERLİ OLMAK ÜZERE BAŞLAYACAKTIR. YUKARIDAKİ ABONELİK BİLGİLERİ DE EKSİKSİZ DOLDURULMALIDIR.

ADRES : Yayla Sokak No : 4 / 23 – 24 Maltepe – ANkARAtEL : (0312) 229 27 47 E-mail : [email protected]

Page 32: FESTİVALDEYİZ DERGİSİ 26