fenamizah no: 33 / november 2014

88

Upload: fenamizah-e-magazine

Post on 06-Apr-2016

236 views

Category:

Documents


6 download

DESCRIPTION

International Humor Magazine

TRANSCRIPT

Page 1: fenamizah no: 33 / november 2014
Page 2: fenamizah no: 33 / november 2014
Page 3: fenamizah no: 33 / november 2014

merhaba.... Hırvat bir karikatürcü dostumuz geçtiğimiz ay yazdığı birmektupta, fenamizah’a çalışmalarını gönderdiği için ülkesindekibazı çizerler tarafından kıskançlık duygusuyla eleştirildiğinibelirterek duyduğu üzüntüyü bizlerle paylaştı. Karşılaştığı(kendi ifadesiyle) bu tuhaf davranış karşısında, fenamizah’adaha çok eser göndermeyi sürdüreceğini de eklemiş mektubunda.İsminin açıklanmasını istemeyen bu karikatürcü dostumuza, benzer durumun bizim ülkemizde de olduğunu söyledik.

Karikatürcüler Derneği yönetiminde bulunduğum dönemde; dernek başkanı Metin Peker’e dernek adına kurumsal bir dergi yada bülten tarzı uluslararası bir internet yayımı önerisi götürmüştüm. Bu önerim ilgi görmeyince Fenamizah’ı tasarlayıpyayımlamaya başladık. 33 sayı boyunca geldiğimiz süreçtedergimizin elde ettiği saygınlık, böyle bir yayımın, ülkemizinuluslararası alanda temsili açısından ne kadar önemli olduğunubizlere gösterdi. 40’tan fazla ülkeden yüzlerce karikatürsanatçısıyla iyi bir iletişim kurarak, onların gönüllü katılımlarıyla uluslararası alanda muhatap alınan bir başarıyakaladık. Bu başarıda kuşkusuz en önemli etken, yaptığımız işekişisel reklamımızı katmadan, bir paylaşım mantığıyla hareketetmemizdir. Elbette bu parlak gelişme, kimilerini rahatsız edecekti. İnsanın olduğu yerdeböylesi kıskançlık türü olumsuz tavırlar olası dahilindedir. Hırvat dostumuzun yaşadığıolumsuz durumu, benzer biçimde bizler de içeride yaşadık ve yaşıyoruz. Dernek başkanı Metin Peker’in bazı karikatürcüleri Fenamizah’a karikatür göndermemeleri

yönünde anlamsız ve beyhude çabalarıyla karşılaştık.

Bizler kendimizi karikatür sanatına adayarak; yaptığımız işin önemininfarkında olanlarla birlikte, hiç bir beklenti içinde olmadan,

iyi niyetli paylaşımlarla yolumuza devam ediyoruz, edeceğiz. Bir takım insanların kişisel kıskançlıklarına

alet olmadan...

Karikatürün ve mizahın içinde yeniden buluşabilmeyi diliyoruz. İyilikle, güzellikle ve sağlıkla. Saygılarımızla...

imtiyaz sahibi / yay›n ve görsel yönetmeni:aziz yavuzdoğanyayın kurulu: Erdoğan Başol, Osman Yavuz İnal. hukuk danışmanı: Av. Cem Koç

ayl›k e-dergi

monthly e-humor magazine

international humor magazine

iletiflim/contact:[email protected]

Editör’den.. N 33 • kasım-november 2014o--

aziz yavuzdoğan

fena 3

iz.

Page 4: fenamizah no: 33 / november 2014

4 fena

“Gio”dandergimize övgü...• İtalyan kadın karikatürcü GIO, dergimizle ilgili duyguve düşüncelerini belirtenbir mesaj daha göndermiş... Dergimizeve yaptığımız işe duyduğu hayranlığınıyazdığı mektubundaövgülerini ifade ederkensözlerinin nezaket gereğiolmadığını özellikle vurgulamış. Gönderdiğikarikatürlerinin tam sayfayayımlanmasınaşaşırdığını ve mutluolduğunu söyleyen Gio,Fenamizah’ta yer almaktan dolayı onur

duyduğunu da eklemiş...Biz de mutlu olduk busamimi mesajına... - - -“Dear Aziz... may I callyou in this way? You area great master so I’mafraid not to be toopolite. Instead I have alot of admiration for youand your cartoons.Thank you very muchfor your welcome onyour beautiful magazine.I thought you chose justsome cartoons of mineand so I’m very honoured you publishedeverything I sent you.A whole page!And at beginning thereis the twitter-peace car-

toon concerning, besidesUSA, of course, also allthat nations in the worldwhich block free wordsand free thoughts bytheir weapons.Thank you, thank you,thank you!Actually the whole magazine is always reallyWONDERFUL.Best regards and seeyou.”

~ MariagraziaQuaranta “Gio”

Hadzialic’ten...• Bosnalı dostumuz şair,yazar ve yayıncıSabahudin Hadzialic’idergimizdeki“Aforizmalar”ındantanıyorsunuz. Hadzialic,Bosna-Hersek’te Diogenve MaxMinus dergileriniyayımlıyor. Ve hersayımızın tanıtımı içinbüyük çaba gösteriyor.Kasım sayısı için gönderdiği aforizmalarıyla birlikte

yazdığı mesajında,Fenamizah’ın Ekimsayısını her zamanki gibiolağanüstü güzel bulduğunu söyleyerekbunun bir parçasıolmaktan onur duyduğunu ifade etmiş...- - -“Dear Aziz,As usual, extradionaryissue of FENAMIZAH.I am really honored tobe part of your satiricreflections.Also, please find

enclosed my aphorismsfo November 2014.

Info is here already:http://sabihadzi.wee-bly.com/turkey-1102014.html

http://www.maxmi-nus.com/maxminus-news-2014.html and,of course on FB.Sincerely,Sabi.”

~ Sabahudin Hadzialic

A) AHMET ÜMİT AKKOCA (Turkey), AHMEDSAMIR FARID (Egypt), ALEKSEI KIVOKURTSEV

(Russia), ALEXANDER BLATNIK (Serbia), ALEXANDER DUBOVSKY (Ukraine), ALFREDOMARTIRENA (Cuba), ALİ DİVANDARİ (Iran),ANDREA BERSANI (Italy), ANTONIO GARCI

NIETO (Mexico), ARSEN GEVORGYAN (Armenia),ARTURO ROSAS (Mexico), AZİZ YAVUZDOĞAN

(Turkey). B) BA BILIG (China), BORISLAVSTANKOVIC (Serbia), B.V. PANDURANGA RAO(India). C) CAN&ALİ (USA), CEM KOÇ (Turkey),

CZESLAW PRZEZAK (Poland). D) DARKO DRLJEVIC (Montenegro), DORU AXINTE (Rumania).

E) EDUARDO J. CALDARI (Brasil), EL TOTO(Argentina), ENRIQUE PILOZO (USA), ERDOĞANBAŞOL (Turkey), EVZEN DAVID (Czech Republic).F) FAWZY MORSY (Egypt), FRANCISCO PUNALSUAREZ (Spain). G) GIO (Italy), GÜLAY GARİPKOÇERDİN (Turkey), GÜLGÜN ÇAKO (Turkey),GÜNCE YAVUZDOĞAN (Turkey). H) HAMID

SOUFI (Iran), HASAN ÇAĞAN (Turkey), HASANEFE (Turkey), HECER HATİCE ERDOĞAN (Turkey),

HENRYK CEBULA (Poland), HULE HANUSIC(Austria). I-İ) IGOR SMIRNOV (Russia), İBRAHİMERSARAÇ (Turkey), İBRAHİM TAPA (Turkey),İHSAN TOPÇU (Turkey), ISTVAN KELEMEN

(Hungary), İSMAİL KERA (Czech Republic), IVAILOTSVETKOV (Bulgaria). J) JAREK HNIDZIEJKO

(Poland), J.BOSCO JACO DE AZEVEDO (Brasil),JIA RUI JUN (China), JIRI SRNA (Czech Republic),JORDAN POP-ILIEV (Macedonia), JULIJE JELASKA

(Croatia). K) KEZİBAN ÖZKOL (Turkey). M) MAKHMUD ESHONQULOV (Uzbekistan),MARK LYNCH (Australia), MEHMET SAİM BİLGE(Turkey), MERAL SİMER (Turkey), MILAN ALASEVIC

(Slovenia), MILENKO KOSANOVIC (Serbia), MILETA MILORADOVIC (Serbia), MONA

SHIRVANI (Iran), MUAMMER KOTBAŞ (Turkey),MUHİTTİN KÖROĞLU (Turkey), MUSA KAYRA(Cyprus), MUSTAFA YILDIZ (Turkey).N) NECATİGÜNGÖR (Turkey), NICU STOPEL (Romania),

NURİ BİLGİN (Turkey). O-Ö) OLEKSY KUSTOVSKY(Ukraine), ORHAN ÖNAL (Turkey), OSMANYAVUZ İNAL (Turkey), ÖZNUR KALENDER(Turkey). P) PAVEL STARY (Czech Republic),

R) RAUL DE LA NUEZ (USA), RAUL FERNANDOZULETA (Colombia), RAQUEL ORZUJ (Uruguay),RENE BOUSCHET (France), RESAD SULTANOVIC(Bosnia & Herzegovina). S-Ş) SAADET DEMİR

YALÇIN (Turkey), SABAHUDIN HADZIALIC (Bosnia& Herzegovina), SAGAR KUMAR (India), SAMIRASAID BADAWY (Egypt), SEÇKİN TEMUR (Turkey),

SERDAR KICIKLAR (Turkey), SEZERODABAŞIOĞLU (Turkey), SSR KRISHNA (India),STANISLAV ASHMARIN (Russia), STANISLAWKOSCIESZA (Poland), STEFAN WENCZEL

(Austria), STEFFEN JAHSNOWSKI (Germany),SZCZEPAN SADURSKI (Poland), ŞEVKET YALAZ

(Turkey). T) TADEUSZ KROTOS (Poland),TONGUÇ YAŞAR (Turkey), TOSO BORKOVIC(Serbia), TVG MENNON (India). V) VALERYALEXANDROV (Bulgaria), VALERIY CHMYRIOV(Ukraine), VILADIMIRAS SEMERENKO (Russia),

VLADIMIRAS BERESNIOVAS (Lithuania), VLADIMIRPAVLIK (Slovakia). W)WESAM KHALIL (Egypt),

WILLEM RASING (Netherland). Y) YALDAHASHEMINEZHAD (Iran), YURDAGÜN GÖKER

(Turkey). Z) ZORAN GROZDANOVSKI(Macedonia).

uthors in this issueA Posta Kutusu..LETTERS & COMMENTS..

Gio

Sabahudin Hadzialic

Page 5: fenamizah no: 33 / november 2014

[email protected]

Hindistan’danyeni katılım...• Hindistan'ın kıdemlieditoryal karikatürcüsüSagar Kumar dafenamizah’ı farkedenlerden birdünya çizeri olarak bizekatılmak istediğini belirtiyor ve nasıl katkıdabulunabileceğini soruyor...- - -“Dear sir,Sending some of mywork for your kindperusal and printing.Kindly intimate me,how can I contribute forthis magazine please.I am a senior cartoonistof India.”

~ Sagar Kumar

Magallon’danteşekkür...• Meksikalı çizer DianaMagallon bize teşekkürmesajı iletmiş...- - -“Hi Aziz Yavuzdoğan

thanks for sending methe pdf, I can read itnow!!!,

and for the links, thanksa lot too

big saludo fromMéxico”

~ Diana Magallon

fena 5

Diana Magallon

Page 6: fenamizah no: 33 / november 2014

Tonguç Yaşar

6 fena

Page 7: fenamizah no: 33 / november 2014

Hüdaverdi...

FENA GAZETE HABER MER-KEZİ - Sıkça yaşanan ölüm va-

kalarının ardından yetkililerden yinepeş peşe bildik demeçler verilmeyebaşlandı. İhmaller ve tedbirsizliklersonucu yaşanan kazalar sonrasındayetkililerin “fıtrat” gereği, kaymaka-

mın elini sıkmayan liseli kız mantığı-na hitap eden “ver müziği, alkış gel-sin!” türünden olay yeri açıklama-larında gözle görülür bir artış olmasıdikkat çekiyor...

Sa.11, Sü.2’de devamı filan yok.

fiterolü de iyi yapabileceklerine dairgöndermede bulunuldu. Bu arada bazıkesimlerde Necip Tayyar Erboğa’nındoğal gaz faturasını ödeyip ödemeye-ceği merak konusu oldu...

Sa.11, Sü.4’de devamı filan yok.

Siyah cerceveli gözlüklü veberesi olan, Sezgin Bu-rak’ın afacan çizgi karak-

terinin adıdır Hüdaverdi. Feys-buktan arkadaşlar da bilir bunu.Zaten bilmeyen çok ayıp eder.Hele ki birileri kalkıp da bu aklaziyan ülkede başımıza bir deHüdaverdi beresi takmaya kal-kışırsa daha da ayıp etmiş olur...Hüdaverdi’nin tırnağı olamaz-sınız siz zemberekler! BırakınHüdaverdi’yi Pırtık bile ola-mazsınız, akla ziyan! Olmadıkşeylerden, her bir ıvır-zıvırdankendinize pay çıkarmayı pekiyi beceriyorsunuz bakıyorum.Eğer yaşıyor olsaydı SezginBurak çiziyor yapardım siziama neyse artık yine yerimizbitti akla ziyan...

Cihan Nüma

- BAŞYAZI -

fena 7

- Peşmergeler sınırı geçerken işi şova dönüştürmüşler... - Desene sınırlarımız “Peşkeş-merge” oldu...

YIL: 1 SAYI: 5

BAŞ KARİKATÜR Cem Cemal

Dünya yansa umrunda değil. Evden barktan habersiz.Etrafında tüm olup bitenlere kılını bile kıpırdatmıyor.Koltuğa bir gömüldü, kalkıp gitmek bilmiyor. Resimdegördüğünüz adamdan bahsediyoruz.

Olay yeri demeçlerindebüyük artış!

Ülkede gün geçmiyor ki bir olay, bir kaza, bir patırtı-gürültü olmasın..Yaşanan her olayın ardından ders almayan yetkililerin yıllardır yaptıkları ezber açıklamalarında ise belirgin bir artış gözleniyor...

Hala koltuğunda oturuyor...

ANKARA, (FEHA) - Dünyadaeşi benzeri görülmeyen muh-

teşem bir yapı inşa ettirip, aileceiçine yerleşen ünlü yönetmenNecip Tayyar Erboğa toplumunbüyük kesiminden tepki çekti.Mahallenin ortasına, parktaki bü-tün ağaçları kestirerek, mahkemekararlarını hiçe sayarak yaptırdığıdevasa konuta “Hak-Saray” adınıveren Erboğa, eleştirilere “anamınak sütü gibi helal, ben bunu çok-tan hak ettim.” diye cevap verdi.“Çocukken anama hep, seni saray-larda yaşatacam derdim. Rah-metliye oturmak nasip olmasa dabir hayalimi gerçekleştirdim.”diyen Necip Tayyar Erboğa şöyledevam etti, “Hayallerimin ucubucu yok, siz daha durun bakınneler olacak!”

Ünlü yönetmenin umursamazlığıve rahatlığı onu sevenleri mem-nun ederken, halkın büyük birbölümünden de tepki çekti. “Si-mit saraylarımız var, saray mu-hallebicilerimiz var, Hak-Saray’-ımız neden olmasın?!” şeklindeErboğa’yı savunanlara karşılık,sosyal medyada bina hakkında“tavukgöğsü ve aşuresi güzel olanama sütlacı kötü olan bir yapı”benzetmesi yapılırken, kimi yo-rumlarda ise binayı yapanların pro

Milyarlarca dolar liraya mal olan görkemli yapının tartışmaları sürüyor.Halk arasında çeşitli dedikodulara yol açan anıt binaya yerleşenErboğa’nın doğal gaz faturasını ödeyip ödemeyeceği öğrenilemedi...

Saraydan gaz kaçırma

Page 8: fenamizah no: 33 / november 2014

8 fena

Yani...

• Yeditepe ÜniversitesiHukuk Fakültesi DekanıProfesör Haluk Kabalianlattı... Geçenlerdeuçakla Avrupa’dan yurdadönerken yanındakiyabancı ile sohbetekoyulmuşlar. YabancıKabali’nin öğretim üyesiolduğunu öğrenince sormuş:- Hangi bilim dalındaders veriyorsunuz?- Artık geçerli olmayanbir dalda..- Yani?- Hukuk...

~ Melih AşıkMilliyet, 26.10.2014

Mantar lezzeti...• Bir idam mahkûmuna “Son arzun nedir?” diye sormuşlar.- Bana bir tabak mantar yemeği getirin, demiş...- O da nereden çıktı?- Zehirlenirim diye korkudan ömür boyu mantar yiyemedim. Bari şimdi yiyeyim...Bu fıkrayı rahmetli Prof. Tarık Minkari anlatırdı...Şimdi mantar mevsimindeyiz. Mantar doğada ilkbahar ve sonbaharda bollaşır. Tabiimantar zehinlenmeleri de... Bir mantarın zehirli ya da zehirsiz olduğunu şekline verengine bakarak anlayamazsınız. O yüzden iyice tanımadığınız mantarı yemeyin.Piyasadaki ambalajlı mantarı tercih ediniz...İsveç’teki işsizlik yıllarımızda mantar en lüks yiyeceğimiz idi. Stockholm ormanlar içindebir şehirdir. Evden çıkıp birkaç yüz metre gidince kendinizi ormanın içinde bulursunuz.Mantarın envai çeşidi yetişir. Parasızlığın doruğa ulaştığı günlerde evinde kaldığımızRessam Kaptan’la birlikte ormana gider mantar toplardık... Orada mantar elde kitaplatoplanır. Kitapta İsveç’te yetişen mantarların isimleri - resimleri vardır. Yanlarında dazehirli ya da zehirsiz olduklarına ilişkin kayıtlar. Ayrıca mantarlara kalitesine göre birden dörde kadar yıldız verilmiştir. Böylece mantar toplamak ve yemek zevk hattadoğa sporu haline getirilmiştir. Kaptan dostumuz mantara sadece biraz yağ ve soğanekleyerek harika mantar yemeği yapardı. Yarım kilo soğan alacak parayı bulduk mugerisi kolaydı... Yıl 1973...Bizim vatandaşın da mantar konusunda benzer şekilde eğitilmesi gerekir...

FAWZY MORSY - EgyptJU

LIJE

JEL

ASKA- C

roatia

ARTURO ROSAS - Mexico

Page 9: fenamizah no: 33 / november 2014

GÜN DOĞMADAN

Yaz şair kardeşim yaz.“Gün doğmadan neler doğar” daBizim oralara nedenseBarış, özgürlük, kardeşlik

Bir türlü doğmaz.

DEMOKRASİBir adım fazla sağa Olmaz!

Bir adım fazla solaOlmaz!

Bir adım fazla geriyeHiç olmaz!

Demokles’in kılıcı gibiNe zor şeysin sen DEMOKRASİ.

KARPUZBir koltuğa Birden fazlaKarpuz sığdırma.Ben Eşekten düşmüşKarpuzun halini gördüm.Sen görme.

RASGELERastgele söylenmiş söz,Okyanusa atılmış oltaya benzer.Orkinos’a da rastlar,Köpekbalığına da.Sen sen olOltanı bildiğin denizlere at…

PATRONTaş taşırİşçiler hep taş taşırÜç kuruştur ücretiOnu da sen sen aşır.

SAVAŞEy! Savaş kararını Kanla yazan efendiler.Suya yazı yazmıyorsun kiAlın yazılarına mezar taşı kazıyorsun.

Tarihten de almamışsın dersiniYaldızlarla süsleyip karneniİftihara geçtim sanıyorsun.Yazık, insanlık dersinden Hep sınıfta kalıyorsun…

Atmalı taşı, gerekirse de yarmalı başı.

Osman Yavuz İnal’dan

fena 9

Çip...• Yeni çipli kimlikkartları aralık ayından itibarenvatandaşlara 18 TLkarşılığındadağıtılacak... CHP milletvekiliUmut Oran,Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’esoruyor:- Doğuştangelen bir hak olanvatandaşlığıngöstergesi kimlikkartı için nedenpara alınıyor?Toplanacak 1 milyar 368 milyonTL’lik para nereyeharcanacak?Kartın maliyeti 5 TL ise nedenvatandaştanfazladan 988 milyon TL dahatoplanacak? Buparayla AOÇ’dekisaray ve 12.Cumhurbaşkanı’nın özel uçağınınmaliyeti mikarşılanıyor? YoksaSuriyelilere yapılanyardımın açtığıbütçe deliği mikapatılacak?Bu soruları sorankadar sorduranada bakmaklazım...

~ Melih AşıkMilliyet, 22.10.2014

ALFREDO MARTIRENA - Cuba

ARTURO ROSAS - Mexico

Page 10: fenamizah no: 33 / november 2014

10 fena

Sabahudin Hadzialic

TURKISH

ENGLISH

BOSNIAN

• Jester entertained kings in the Middle Ages.

Today the name of entertainers is different: voters.

• Bosna Hersek'te politikacılar ile gangsterler

arasında ki fark nedir? İkisi de aynı şeyi yapıyor, biri

yasa dışı diğeriyse yasalar çerçevesinde...

• Ülkelerinde derin bir şekilde nüfuz ettikçe, mil-

liyetçilerin gücü asla gitmeyecek.

• Diyorlar ki modern otorite insanların kalbine

hitap ediyor. Amaç sadece hitap etmek değil elbette,

o kalbi dışarı almak için bir uğraş...

• Ne zaman ki Sırplar, Hırvatlar ve Boşnaklar

arasında bir anlaşma yapılır, o zaman dünyanın sonu

geldi demektir.

• Orta çağ krallarını soytarılar eğlendirirdi, bugün

ise bu işi seçmenler yapıyor...

• How to make difference between mobstersand politicians in Bosnia and Herzegovina?Mobsters are doing illegally what politicians aredoing legally!

• Nationalists will never go out of power! Theyare deeply penetrated in their own nations.• They say that modern authority is the onethat listens to people's heart. The present onenot only listen to it, but take it out as well!

• Soon will be the end of the world. An agreement between the Serbs, Croats andBosniaks will be made.• Jester entertained kings in the Middle Ages.Today the name of entertainers is different: voters.

• Kako razlikovati mafijasa i politicara u BiH? Mafijasi rade ilegalno ono sto politicari rade legalno!

• Nacionalisti nikada nece otici sa vlasti!Duboko su penetrirali u vlastite narode.

• Kazu da je moderna vlast ona koja slusasrce naroda. Ova danasnja ne samo da slusavec ga i vadi!

• Uskoro ce kraj svijeta. Dogovaraju se Srbi,Hrvati i Bosnjaci.

• Dvorske lude su zabavljale kraljeve u srednjem vijeku. Danas se drugacije zovuzabavljaci: glasaci.

- Size herkesin çocuğunuistediği okula göndereceğibir eğitimin öyküsünüanlatayım mı?- Anlat.- Anlat, demekle olmazki...- Ya neyle olur?- Ya neyle olur, demekleolmaz ki...- Allah Allah, nasıl yani?- Allah Allah nasıl yani,demekle olmaz ki...- Çıldırtma insanı be...- Çıldırtma insanı be,demekle olmaz ki...- Öf sıkıldım, kapa çeneni.- Öf sıkıldım,kapa çeneni, demekleolmaz ki...- Şimdi bayılacağımama...- Şimdi bayılacağım ama,demekle olmaz ki...- Kafana bir şey indirirsemgörürsün.- Kafana bir şey indirirsemgörürsün, demekle olmazki...- Yeter yahu.- Yeter yahu, demekleolmaz ki...Siz de merak mı ediyor-sunuz öykünün sonunu?Devam ediyor, henüzbitmedi ki...•Aşırı derecede dekolte giyinmiş, çok sıska veçelimsiz bir kadınaBernard Shaw’ın söylediğibir söz vardır.Dünyaya hızla açılmaktaolduğumuz edebiyatınınabartısı, tütsü dumanı gibigeniz yakmaya başladı

mı, insana Shaw’un osözünü anımsatıyor:- Açıldıkça daha azgörünüyorsunuz.•Köyde 8 yaşındaki Ali,sabahleyin erkenden ineğini alıp çıkmış evden.Yolda sabah namazındandönen imamla karşılaşmış.İmam:- Erken erken böyle nereyeAli, demiş.Ali gayet ciddi bir yüzle:- İneği boğaya çektirmeyegötürüyorum, demiş.İmamın kaşları çatılmış:- Sen götürüyorsun ha,baban yok muydu evde buişi görmek için?Ali:- Babam olmuyor, mutlakaboğa gerek, demiş.Bazı ülkelerin Ortadoğu’damevcut dengeler ortamınauyum sağlaması için, kendibabası yeterli olamıyor;mutlaka Amerika gerekiyor.•Adam arabasını tamirciyegötürmüş:- Bir yeri hariç, ses çıkarmayan yeri yok,demiş. Tamirci sormuş:- Neresi ses çıkarmıyor?- Kornası...Bizim hukuk sistemine benziyormuş.*Doktor kendine gelen hastayı muayene ettiktensonra:- Önce sigarayı bırakın,demiş.- Ben sigara içmem ki

doktor...- Öyleyse içkiyi bırakın.- Ben içki de içmem.- Kahveyi bırakın.- Ağzıma koymam kahveyide...Doktor:- Hmm, demiş; şayetvazgeçebileceğiniz bir şeyyoksa, ben sizi kurtara-mam...Siyasal bir partinin debazen vazgeçebileceği birşeyi olmalı. Sonra davazgeçebilecek kadargücü.Şayet yoksa, kurtarılmasıgüçleşiyor.*Delikanlının biriAmerika’ya gitmek için birşilebe binmiş gizlice.Yolda kaptan, genciyakalayıp geminin kıçtarafına hapsetmiş.Şilep New York’ayanaşmış, yükünü boşaltmış, yeni yük almış.Delikanlı hapsolduğuyerde, New York’a bilegeldiklerini anlamadan,sadece vinç seslerini dinleyip durmuş.Dönüşte tanıdıkları,Amerika’da nelergördüğünü sordukça,delikanlı içini çekmiş:- Vallahi ne anlatayım,demiş; bir gürültü, birgürültü işte... hani sankiAmerika’ya değil de,seçilip Ankara’yagitmiş gibi..

ÇETİN ALTANMilliyet

26.10.2014

BasındanUfak ufak...

DORU

AXINTE

- Rum

enia

Brain washing with a liberty and freedoom. (Human Rights!)

Page 11: fenamizah no: 33 / november 2014

fena 11

Page 12: fenamizah no: 33 / november 2014

12 fena

Willem Rasing

Page 13: fenamizah no: 33 / november 2014

Yurdagün Göker

fena 13

Page 14: fenamizah no: 33 / november 2014

Stane Jagodic in Gallery Dr Cene Avgustin, Kranj - con-nection: 3rd International Festival of Fine Arts Kranj-Slovenian Association of Fine Artists Societeties 2014,Opening of my personal exhibition: collage, assemblagein Gallery Dr Cene Avgustin, Kranj - connection: 3rd International Festival of Fine Arts Kranj-Slovenian Association of Fine Artists Societeties 2014, collage, assemblage.

3rd International Festivalof Fine Arts...

Karikatürcüler DerneğiZonguldak temsilcisi KürşatCoşgun, 35 yıllık çizgiserüvenini kişisel bir karikatür sergisi ile taçlandırdı. 22 Ekim Çarşamba günüZonguldak Güzel SanatlarGalerisi'nde açılışı yapılan sergi31 Ekim tarihine kadar izlendi.Zonguldak’ta yaşayan sanatçısergisinde 35 yıllık çizgi yaşamıylailintili olarak 35 eserine yer verdi...

İzmir’den karikatürcülere sergiye katılım daveti...

35 yıllık çizgiserüveni...

14 fena

Toplum Gönüllüleri, Ege üniversitesi Karikatür ve Mizah Topluluğu, İzmir KarikatürcülerPlatformu’nun ortaklaşa düzenleyeceği yeni karikatür sergisinin konusu; 'Cinsellik Komikmi?' Başta Ege Üniversitesi olmak üzere diğer illerde ve yurt dışında açılması planlananserginin katalog yapılması düşünülüyor. 12 Kasım 2014 tarihine kadar e- posta yoluylakarikatürlerinizi gönderebilirsiniz. Ayrıca 3. İzmir Uluslararası Tiyatro Festivali kapsamın-da açılacak olan Tiyatro- Sanat- Dayanışma' sergisine de karikatürler aynı tarihe kadargönderilebilir. Gönderi adresi: [email protected]

Cumhuriyet gazetesi çizerlerinden Musa Kart’a1 Şubat 2014 tarihli Cumhuriyet Gazetesi’ndeyer alan karikatürü nedeniyle dava açıldı. 17-25Aralık rüşvet ve yolsuzluk soruşturmaları ile ilgiliçizdiği karikatüründe Cumhurbaşkanı RecepTayyip Erdoğan’a karikatür yoluyla hakaret ettiğigerekçesiyle, savcılık Kart’ın 9 yıl 10 aya kadarhapsini istedi.

Hollandalı sanatçı Willem Rasing, 60. yaş gününü bir sergiyle kutladı. 11Ekim’de Amsterdam'da kültürel etkinliklerin yapıldığı ünlü Grand Cafe'de birparti ile doğum gününü kutlayan sanatçı tuval üzerine çalıştığı akrilik resimlerinisergiledi. Aynı zamanda FECO Hollanda başkanlığını yürüten Rasing’in sergisi büyük ilgi gördü...

Willem Rasing’den 60. yıl sergisi...

Kart’a yeni dava...

MusaKart’ındavayakonuolanCumhuriyetgazetesindeyayımlanankarikatürü

Page 15: fenamizah no: 33 / november 2014

Erdoğan Başol

fena 15

Page 16: fenamizah no: 33 / november 2014

16 fena

Dokuz Eylül Üniversitesi SağlıkHukuku Uygulamave AraştırmaMerkezi'nce Adli TıpUzmanları Derneğive Adli TıpKurumu’nun dadesteğiyleKuşadası'nda 17-19Ekim 2014 tarihlerinde gerçekleşecek olan"1. Ulusal TıpHukuku ve TıbbiBilirkişilik Kongresi"kapsamındaProf.Dr. HalisDokgöz'ün tıp vehukuk üzerineçizdiği karikatürler-den oluşan "TıpHukuku KarikatürSergisi" sanatsever-lerle buluştu...

Bu yıl 3. kezyapılacak olanUluslararasıİzmir TiyatroFestivali kap-samındakarikatür sergisidüzenleniyor.

5-15 Aralık tarihlerinde gerçekleşecek olan “Dayanışma”temalı etkinlikte açılacak olan “Tiyatro- Sanat- Dayanışma”konulu karikatür sergisi için çizerlerden çalışmalarını e-mail ile [email protected] adresine göndermeleribekleniyor...

Halis Dokgöz'den "Tıp HukukuKarikatür Sergisi"

Tiyatro Festivali için karikatürsergisine katılım daveti...

Kosova Çizgi Roman Sanatçıları Derneği tarafındangeleneksel olarak düzenlenen, “10. Xhenet Çizgi Romanve Karikatür Festivali”de “Kıbrıs Türk Karikatürü” isimli sergide yer aldı. 11 – 13 Ekim 2014 tarihleri arasında gerçek-leştirilen festivalde Kıbrıslı Türk karikatür sanatçılarınınyanısıra, Kosova, Makedonya, Türkiye, Bulgaristan,Arnavutluk, Sırbistan ve Slovenya’dan 20 sanatçı, festivalsüresince çeşitli etkinliklere katılıp canlı performanssergilediler.

Kıbrıs Türk karikatürüKosova’da sergilendi...

Page 17: fenamizah no: 33 / november 2014

fena 17

Page 18: fenamizah no: 33 / november 2014

18 fena

Page 19: fenamizah no: 33 / november 2014

aziz yavuzdoğan

fena 19

“Kapkaççı” bir minibüste, annesininkucağında oturan bir küçük oğlan;yanında oturan yaşlıca bir adamın boynunda şişlik yapan “guatr”ınıbağırarak gösteriyor ve alay ediyorduonunla.Sonunda guatrlı ihtiyar beyin de sabrıtükenmiş, yumurcağa bakarak:- Hâlâ bıkmadın mı benimle alay etmekten, demişti. Şayet devam edersen seni çiğ çiğ yiyeceğim.Yumurcak da ona yanıt vermişti:- Ya öyle mi, bak hele. Ama sen önceşu ağzındakini bitir.•••Padişah 1’inci Ahmet döneminde,Saray’ın protokolünden sorumlu İnciliÇavuş, ikindi namazı için abdest alırkenayağını yıkıyordu. Yanına gelen YeniçeriAğası:- Bok mu var ayağında, ne yıkayıpduruyorsun, dedi.Yanındaki bidondan Yeniçeri Ağası dayüzünü yıkamaya başladı.Bu kez İncili Çavuş, Padişah’ın lavabosundan ayrılırken, YeniçeriAğası’na soruyordu:- Bok mu var yüzünde, ne yıkıyorsunsen de?•••Biten “yüzyılın” tam ortasında, BaşkentAnkara’da tek lüks lokanta olan Ruslokantası Karpiç’teki bir “kokteyl parti”debıçkın bir delikanlı, çok makyajlı bir kızınyanına yaklaşmış ve elini saçlarınınüstüne koyunca, kızın taktığı perukellerinde kalmıştı. Elini kızın göbeğinedoğru götürürken de, çorap jartiyerleridökülmüştü yerlere ve kız oğlana:- Yavaş ol biraz, demişti; yoksa kendimitoparlayacak halim kalmayacak...•••“Kadının biri çıplak olarak taksiye binmiş.Şoför ikide birde dikiz aynasından kadına bakıyormuş.Kadın:- Ne bakıyorsun, sen hayatında hiççıplak kadın görmedin mi?- Yok ben ondan değil, parayı neredençıkaracaksınız diye bakıyorum.”•••Hacivat’a soruyorlardı:- Neden her oyunda Karagöz hep senidövüyor, diye.Hacivat da cevaben şunu söylüyordu:- Barbarların entelektüel düşmanıolduğu ortaya çıksın diye.

Hacivat’a yine soruyorlardı:- Çıplak hayatta Karagöz’ü sen dedövebilir misin?- Anasını bile ağlatırım.- Perdede hiç belli etmiyorsun butarafını...- Ne yapacaksın ekmek parası.

Hal böyle olunca...

Page 20: fenamizah no: 33 / november 2014

RESAD SULTANOVIC - Bosnia&Herzegovina

20 fena

Page 21: fenamizah no: 33 / november 2014

ALEKSANDAR BLATNIK -Serbia

fena 21

Page 22: fenamizah no: 33 / november 2014

BORISLAV STANKOVIC - Serbia

22 fena

Page 23: fenamizah no: 33 / november 2014

aşlı bir büyüğümüzden bizemirastır bu söz,biraz

amiyanedir ama çok anlamlıdır.“Tezekten terazinin dirhemi boktan olur” derdi. Eğer köklü birsiyaset deneyiminiz ve kültürüyoksa, en pratik en göz boyayıcıyol, tarihi tekerrürden ibaret sayıpkopya çekmektir.Bakalım Osmanlı asırlar sürenhakimiyetinde ve yayılımcı politikalarında iç ve dış ilişkilerininasıl sürdürmüş sonunda koskocaimparatorluğu nasıl yerin dibinebatırmış?Bakalım tek parti iktidarları nasılbir siyasi şımarıklıkla bir varmış, bir yok olmuş... Bakalım, Hayır!bakmayalım artık sonu hüsranlabiten her türden yaklaşımlar sonbulsun. Bir koyup üç alma ideolojisinin üzerinden çokgeçmemiştir. Ancak üç konup nasihat alınmıştır. Coğrafya yineaynıdır. Ortadoğu, batının rantseferlerinin yapıldığı bir terminaldir. Buna din bezirganlarını da eklersek ağzınışapırdatarak ellerini oğuşturanları çoğaltabilirsiniz.

Bin Ladin’in projelerinden biriolduğu söylenen veEl Kaide tarafındanşekillendirilen IŞİDadını verdikleriFrenkeştayn kontrolden çıkmıştır.İmalat safhasında birilerinden intikamalmak,imalatta haksahibi olmak gibi ihti-raslarınıza bir omuzda ben vereyimtarzında katkınız olmuşise Dünya barışına ülkemizgeleceğine çok büyük kötülükettiğiniz açıktır. Zira bu örgütünamacının, sahipsiz bölgedeki ŞiiMüslümanları, Kürtleri veTürkmenleri yok ederek geniş birİslam devleti kurmak için olduğunu bilmeyenkalmamıştır.“Eh! böylece PKK’ dan da,ESAD’tan kurtulmuş oluruzöcümüzü alırız. Üstelik de sınırkomşumuz Sünni bir İslamdevleti olur, bizde onlarınpetrolüne sahip çıkar ekonomikyatırımlar yaparız” diye hammaddesi hayal olan politik bir saçmalık yapılmışsa: Geçmiş olsun... O Koordinatlar Büyük

Orta Doğu projesi ile çoktançizilmiş, o pazarlar çoktan çadırınıkurmuştur. Bugün bu örgütünkullandığı silahların tamamı ÇİNve ABD menşeylidir. Neredengelmiştir, nasıl teslim edilmiştir;Bunu bu ülkede yaşayan gazeteokuyup haber dinleyen bil cümleinsanımız bilmektedir. Yanlış hesapBağdat’tan dönermiş. Şayetzamanı değiştirecek kadar güçlüdeğilseniz,zamanla değişmeyideneyin. Dün ile bugün arasındaçıkan kavgada yarınlarımızı kaybedebiliriz.Konfüçyüs bir değişinde“Cümleler, kelimeler doğrudeğilse eğer kavramlar da doğrudeğildir. Kavramlar doğru

değilse mantığımız karmakarışık olur,Mantığımızı kaybetmişsek halkınhuzursuzluğu başlar,halk huzursuz olursa daUlusun düzeni bozulur” diyor.Ülkemizin haber dinlemeyen,gazete oku-mayan,rivayetlerleyaşayan belli bir kesimisize biat etmişse

bırakın artık ileri gerikonuşmayı, bırakın bu suçu birilerine atmayı, bırakın aradansıyrılma edebiyatını bunlar basitmahalle kavgalarının stratejisi olabilir. Sizin iç ve dış siyasetiniz, TürkiyeCumhuriyetine yakışır diplomatikvakur olmalıdır. Aksi taktirdedüzen şimdi olduğu gibi bozulacaktır. Biz dünyaya silahsatan BM’de söz sahibi olan beşülkeden biri değiliz. Ortadoğununabisi veya jandarması da değiliz.Söz konusu topraklarda yaşayanlarsömürgemiz de değildir. Ruletmasasında hayaller görüp birkoyup üç almak veya ÖÇ almakbize göre değildir. TEZEKTEN TERAZİOLMAYALIM!

Y

fena 23

BÜLE

NT OKUTA

N -

Turkey

Tezekten terazi...

Page 24: fenamizah no: 33 / november 2014

24 fena

by ÖznurKalender

Hasan Çağan

twittergündemi

MARK

LYNCH

-Aus

tralia

Aileme notum..Yasemin Burcu Ergün$ @Sendrotop #AilemeNotum Üveysem eğerartık gizlemeyin. :)

Tuğba ÇAM $ @Kalemtubi#AilemeNotum acıktığımda doyurduğunuz kadar saçlarımı daokşasaydınız,bana birşeyler öğretirken siz de beni anlamayaçalışsaydınız keşke..

nur $ @madamturuncu #AilemeNotum her aile çocuğunamasal anlatmış,bana niye anlatmadınız??? Anlatsanıza biraz.

Denizz $ @55_bi #AilemeNotuminternetle aramda ki bağa,ilişkiyekarışmayın lütfenn... :D

Neslihan Yüksel $ @Neslii_45#AilemeNotum en kısa zamandabana telefon alınsın.

Dmt Ksby $ @DmtKsby#AilemeNotum Sevgili ailem artıkbüyüdüğümü farkına varsaniz."50yaşınada gelsen sen bizim küçükkızımızsın " lafından nefret ediyorum

Ümmücükkk $ @tavsanliGceligm#AilemeNotum uyandikdan sonrakahvaldi yaplr kahvaldi icnuyandirilmazz

MILAN ALASEVIC - Slovenia

Page 25: fenamizah no: 33 / november 2014

fena 25

Seyirci 1- Abi bu kim?Seyirci 2- Bu köşkünsahibi yaşlı ihtiyar.Ömrünü öksüz yetimtorunlarına adamış.Para gani.Seyirci 1- Ondan mıdamat arıyooo, şimdianladım. Torun dagüzel ama. Ya bukim?Seyirci 2- O ilk damat.Komiser. Gece gündüzişte. Karısını ihmalediyor diye sevmiyoronu. Seyirci 1- Eee işi gücüvar adamın işte. Dahane istiyor?Seyirci 2- Oğlum işadamına ayıdan postmemurdan dost olmaz,bilmiyor musun?Seyirci 1- Bu kadın

kim?Seyirci 2- Bu gelin.Görmüyor musun dedeölsün de mirası paylaşalım diyefink atıyor.Seyirci 1- Ya buhırbo kim?Seyirci 2- Bu daküçük torunayanaşmayaçalışan hergele.Mafyadan. Kızıalıp kestirmedenzengin olma

peşinde kurnaz.Seyirci 1- Eee bukertenkele neyin nesi?Anlamadım şimdi bu

adam iyi mi kötü mü?Seyirci 2- İyi oğlum.Seyirci 1- Ama hırsızınönde gideni bu.Seyirci 2- Hırsız amahalk için çalışıyor.Seyirci 1- Bak bakbak, imam oldu şerefsiz.Seyirci 2- Şerefsizdeme adama, bensevdim. Hem hırsızhem üç kağıtçı ama

kafasıçalışıyor.Kimin ihtiyacı varbiliyor.Olaya nerden gireceğini,insanlarınasıl yönlendire-

ceğini biliyor. Tam vaaz adamı. Sen aval avalbakınırken o malıgötürüyor. Sen deyarabbi şükür deyipcenneti düşünüyon.İşini iyi yapıyor bukertenkele.Seyirci 1- Abi, bravoadamlara.Seyirci 2- Neden ülen?Seyirci 1- İlk defagerçek bi karakteridiziye almışlar aynagibi izliyoz baksana.Seyirci 2- Nasssı yanioğlum.Seyirci 1- Nasılı mı varabicim? Yıllardır bizde hep vaaz dinleyipcenneti düşlemiyormuyuz? Al sanakertenkele.

KADINLAR, ERKEKLER ve BAŞKA ŞEYLER WOMEN & MEN and OTHER STUFF • aziz yavuzdoğan

BİR MARTININ KANADINDA

ŞİİR DİLİYLE...

İhsan Topçu

tenimden içime sızıyordu örümcek ağlarıuzaklardan ta uzaklardan geldim sana

önce gözlerinle dokundunyüreğimin keşfedemediğim derinliklerine

sonra parmakların parmaklarıma kenetlio mavi gençliğime taşındım

bir martının kanadında süzüldüm aşka

GülayGarip

Koçerdin TVKertenkele...

Page 26: fenamizah no: 33 / november 2014

Meral Simer

26 fena

Page 27: fenamizah no: 33 / november 2014

İbrahim Tapa

fena 27

VLADIMIRAS BERESNIOVAS - Lithuania

Page 28: fenamizah no: 33 / november 2014

28 fena

P O E T I C

AYMAAYMAGülgün Çako

anlamak, yer değiştirmektibazen

herkes eve bir yalnızlık kilitler

ruhunu azat etmek istiyorsan,

dans et / ki dönsün dünya!

Page 29: fenamizah no: 33 / november 2014

fena 29

Hecer Hatice Erdoğan

Çivisi güzel dünya (Her şey 1 çivi ile başladı)...

Dünya ve çivi çok iyi bir ikili olabilirlerama hangi büyük aşklar bitmedi ki?Kimler geldi kimler geçti kimlerin

hayatından? Ölüm denen bir gerçek varkençivi ve dünya arasında sonsuz bir ilişki beklentisine girmemeliydik.Bu aşk burada biter ve çivi çekip gider... Onuruve basit görüntüsünün altında yatan tümgerekliliği, ihtişamı ile... Herkes hayatınıyaşar,eminim o da bir yerlerde kendine yeni birdüzen kurup hayatına devam edecektir. Belkipart-time bir işe girer, geceleri de kitap okur•••Çiviye çivi söktürenlerle insana insanı kırdıranların aynı kişiler olduğunu düşünüyorum. Zehir ve panzehir gibi...Geldikler yer aynı... Gittikler yer de aynı negarip değil mi? Hepimizin öyle. Geldiğimiz vegidecek olduğumuz yer aynı ama tekayrıldığımız yer, ondan sadece bir tane olandünya. Sen gel tek ortak noktandan ayrılmayaçalış. Akıl işi değil. Çivisini çıkardığınyetmediği gibi onu bir de eşitsiz parçalara

ayırmaya kalkıyorsun... Hayır sonra ayırdığınparçalara da sahip olup onu tümlemeye çalışacaksın. Hepsini isteyeceksin. Hepsi diyeceksin. Ya hep ya hiç derken... Derindenyavaça yükselen bir piyano sesiyle kocaman birdüzlükte, ağaçsız, yeşilsiz bir zeminde kendinden bir tane daha bulabilmek içinsaatlerce, günlerce yürüyecek, bulduğun ilkböceği hayatta kalabilmek adına ağzına atacaksın... O çiviyi oradan hiç çıkarmasaydımdediğinde... Bunu sen de tahmin edebilirsin.Kocaman bir ‘THE END’ yazısı düşmeyeceküzerine. Günlerce vereceğin hayatta kalmasavaşın, bedeninin artık aşacağı sınırı kalmadığınoktada son bulacak...•••Yapılan bir araştırmada 1 çiviye sormuşlar, sorusorulan her 1 çividen biri aynı cevabı vermiş:“Pişman değilim, yine olsa yine yapardım, amaben yapmadım.” Haklısın çivi kardeş, mikrofonumuzu bu defaboşluğa uzatıyoruz ‘Helal ediyor musunuz?’... (ses yok.)“Ey cemaat helal ediyor musunuz?’... (Yine ses yok…)Biliyorum yine cevap vermeyeceksiniz ama budurumda bir kez daha sormak zorundayım.

“Ey dünya halkı, merhum dünyaya hakkınızıhelal ediyor musunuz?”... Konuşması gereken herkes sessizdir.Aslında dünyayı gömmekle büyük bir hataettiğimin farkındayım ama zaten blöf yapıyordum. Ne yapacaklar diye merak ettim;hiçbir şey yapmayacaklarmış. Dünyanın katli ileilgili bir soruşturma başlatsam sanırım buradakiherkesi toplamamız gerekecek, buna ben dedahil. Şey, ben de biraz yeryüzü insanıolduğumdan soruşturmanın üzerini yenialdığım masa örtümle kapatmam hepimizinhayrına olacaktır diye düşünüyorum. Bakınhavada kuş uçuyor!“Bana şuradan 250 gram dünya, çivili yerindenolsun.”“Ablam taze bitti be.’’“Ne yani koskoca dünyadan bana 250 grambile mi kalmadı. Peki şimdi evde çocuklarımne yiyecek? 100 gram ver o zaman,o da mıyok?’’“Yok abla, olsa dükkan senin.”“Al dükkanını başına çal, içi boş dükkanı n’a-payım ben?”Aynını koro halinde şöyle söyleyin çocuklar:Yazık şu geçen zamana yazık, şimdi suçluhangimiz?...

N A R A Ğ A C I

Saadet Demir Yalçın

Page 30: fenamizah no: 33 / november 2014

30 fena

Necati Güngör

ahası Ekrem Bora'lar, OrhanGünşiray’lar, Efgân Efekan’lar, Göksel Arsoy’lar, Ediz Hun’lar,

suretlerinin yansıdığı beyazperdeyi yakışıklılığıylaadeta yakmaktadırlar.Onca yakışıklının ortasında, küt burunlu, esmer,kavruk bir Adanalı kendi yıldızını parlatmayaçalışır.O yıllarda Milliyet gazetesinde yayıncılık veyazarlık yapan Tarık Dursun K., Yılmaz Güney’i“âlemdeki” ilk günlerinden beri tanımakta veonun, onca yakışıklı arasında kendine yer açmaçabasını ilgiyle izlemektedir. Aynı film şirketindekapı yoldaşlığı etmişlikleri de vardı.Tarık Dursun, Milliyet için Yılmaz Güney’le birröportaj yapar. Yılmaz, sinemada iddialıdır. “Bir

gün bu Yeşilçam’ın kralı olacağım!” der.“İyi ama, Yeşilçam’da zaten bir kral var,” diyesorar Tarık Dursun. “Üstelik senden çok dahayakışıklı. Verir mi sana krallığı?”Yılmaz tutkuludur:“Olsun! Ben de çirkin kral olurum abey!”yanıtını verir.

Sonradan Yılmaz Güney’in lakabı olacak bunitelemeyi, o an telaffuz etmiştir ilk kez.Tarık Dursun gazeteye döner, daktilosunakâğıdı takar ve röportajının başlığını yazar:“Çirkin Kral!”Ertesi gün gazete sayfasında herkesin okuduğubu sıfatı, ölünceye dek gururla taşıyacaktırYılmaz Güney.

Altmışlı yılların ortaları... Yeşilçam'ın yakışıklı çocuğu Ayhan Işık'ın krallığını ilanettiği, sinema seyircilerinin gönlüne taht kurduğu yıllar...

Ben de kralım, abey!..

D

Adı, Mıgırdıç Margosyan. Diyarbakırlı. İlkhikâye kitabı “Gâvur Mahallesi” hikâyesanatı açısından acemilikler, yanlışlar içersede, naif, otantik bir tat taşıyordu. Yine deilgi gördü, hakkında olumlu yazılar çıktı.Bu olumlu karşılanışın yüreklendirmesiyleolacak, ikinci kitabını çıkardı: “Söyle Margos Nerelisen?”Bu ikinci kitabın yayımlandığı yıl, “MilliyetSanat Dergisi” benden, o yılın hikâye kitaplarını değerlendiren bir yazı yazmamıistedi.Kitapları toplayıp gözden geçirdim, izlenimlerimi tek tek yazdım. Margosyan’ın ikinci kitabında bir ilerlemevardı: Anlatımı rahatlamıştı. Olumlu izlenimlerimi kâğıda aktardım, dergideyayımlandı.Birkaç gün sonra Milliyet Yayınları’na birtelefon geldi. Mıgırdıç Margosyan, kitabıyla ilgili yazdıklarım dolayısıylateşekkür için aramıştı. Mültefit ve içtenlikligörünüyordu teşekkür ederken. Görüşmekve tanışmak istiyordu benimle. Kendisiniararsam Aras Yayıncılık’ta bulabileceğimibelirtiyordu.Aras Yayınları Galata’da, hemşerim HırantDink’in yayıneviydi. Bir kez Hırant götürmüştü... Ama iş yoğunluğu nedeniyleikinci bir kez uğrama fırsatı bulamadım;Margosyan’la yüz yüze görüşemedik.İyi ki de gitmemişim!Bir gün Kadıköy’den Karaköy’e gidenvapura binerken rastladım. Ben onu resimlerinden tanıyordum. Gittim, yanınaoturdum, kendimi tanıttım. Beni tanımıyordu. Telefonda konuştuğumuzusöyledim. - Beni her gün yüzlerce hayranım arar...dedi. Kendisini her arayanı hatırlayamazmış!-Ben aramadım, sen arayıp tanışmak istediğini söyledin, dedim. Kabul etmiyordu böyle bir konuşmayı.Yalan söylüyordum yani...

Şaka mı yapıyor diyebaktım; hayır, ciddiydi.Yanından kalkıp başkayere oturdum.Diyarbakır’da mahalleçocukları kavgaederken, “Üle senDiyarbakır uşağına yol yapıysen, allahsız?”diye kafa tutarlardı.Mıgırdıç da, Diyarbakır uşağı olarak bize yol yapıyordu zahir!

Diyarbakır uşağıyol yapıyor...

Müzik dâhisi Mozart o kadar yoksuldu ki, oturduğu berbat odayı ısıtabilmek için odunalamıyor, elleri donmasın diye yün çoraplar geçirerek çalışıyordu. Bu durumdayken adınıölümsüzleştiren besteler yapıyordu. Gelgelelim soğuk,açlık, gıdasızlık gücünütüketiyordu. O büyük yetenek,

otuz beş yaşında,yeterli besin ala-madığı için öldü!Yoksullar gibigömüldü.Cenaze gideriyalnızca üç dolaron sent tutarındaydı.

Çam tahtasından tabutununardında yalnızca altı kişi vardı.Yağmur başlayınca onlar damezarlığa kadar gitmektenkorkarak geri döndü.

Müzik dahisiydi, gıdasızlıktan öldü...

Page 31: fenamizah no: 33 / november 2014

fena 31

Osman Yavuz İnal

TADEUSZ KROTOS - Poland

Page 32: fenamizah no: 33 / november 2014

HULE HANUSIC - Austria

32 fena

Page 33: fenamizah no: 33 / november 2014

STEFFEN JAHNOWSKI - Germany

fena 33

Page 34: fenamizah no: 33 / november 2014

34 fena

or more than 38 years, this45-year-old successful line ofcomics and cartoons heroe-spublishing them in variousjournals and magazines dailynews. Member of many professional associations anddraws many illustrations fornewspapers, books and magazines. As a painter, he participatedin a lot of art colonies andhumanitarian workshopswhose paintings went for various grants and donationsto the needy.

From what year draw atall?!- From my 6th year, and I draw, and somewhere of 12I began seriously to draw stilllifes and portraits of fellowclassmades. U 14th that I write the School of VisualArts and Design. She discovers the magic of growing up in an artisticambience in which slowlymature as an artist and asdrawing artist. I was the bestdraftsman of my generation. Unfortunatlymany are not affirmed, particularly women, who areentering into a marriage forgotten the art and startedin life. My generation hasproduced perhaps the 5th to6th good-authors who arestill great artists, some teachat the academy of arts.

When and where publishedhis first cartoon?!- Enclosed newspaper:“Pomet”; “SLOBODNADALMACIJA” published myfirst cartoon 01/08/1986.I'm only on 17 years and I was ecstatic revelation as a

small child, because myimagination the firsttime went to theworld.I was still in

school. My first illustration

was released in the monthly“OMLADINSKA ISKRA” inthe issue # 52 on the lastpage of 29, january 1989.year. Also my first comic book“SANJARENJE” came outfor the first time in the minicomics “StripZabavnik”, andin the Official list of the same1988th.

Role model in your way ofdevelopment?! - Od 1995 I became a member of the CROATIANcartoonists's, and then I’mfor the first time, becoming amember in many years thathave come and gone had thehonor and opportunity tomeet my idol Otto Reisinger,master linear cartoons, whichfor me, along with otherauthor such as Grbin, Listes,Ivic, MIHATOV, Nimac. Forme, the cartoon primarilyHUMOR, so LAUGHT. Alaughter is the cure. Laughteris healthy. And relaxing.

BEST NEWSPAPERSAND MAGAZINESHAVE WORKED?!- These are all Zadar newspaper's KALELARGAPRESS, GA GA NEWSPAPERS (RADIOGA GA), FOCUS (ZDweekly youth), ZADARSKILIST I ZADARSKIREGIONAL, but I started asan illustrator 28 August 1988

in the Official List.

This was followed byPOMET, POTEPUH,ČVORAK... as a comic magazine, with regular

delivery at international festivals cartoons, and occasionally publish in a dailynewspaper, with full graphicdesign and layout of

newspapers.

In 1990 the Zadarstudy NEXUS, I metthe magic of vector

graphic design and for thefirst time looked at the news-paper making preparations Folex. With portraits and portraitcaricature drawing the morereal and cartoons on the classicmanner but rarely, andpaint paintings, oil paintings,watercolors, charcoal paintings,pen - per order.

WHY DO YOU FEELTHAT THE HUMOR INCROATIA DIED?!?!- No more relevant newspapers, and the teamfrom Zagreb honestly strivesto give the best of themselvesat least as far as exposure tointernational exhibitions caricatures.Tube especiallyemphasized appreciatedefforts of Mrs. Puhin andTrgovcevic.. Unfortunately, sometimesthings get out of control, soby the peers occurs largelyjealousy, roomers about“elite” cartoonists, fear offailure, and that’s because thepublishers are “crammed”non giving anyone moreroom for exceptions publishing. With aFENAMIZAH andMaxMinus I do not know forany relevant magazine cartoons that is willing topublish online, which is to beapplauded!

It is unfortunate that inCroatia in the last 15th yearsago died magazines caricatures weep, POMET,ZALAC, POTEPUH,KEREMPUH, CVORAKand BEREKIN. Especially sorry for Dalmatiancartoonists.Lot of talent, anda little door that be openedfor their success. Politics andpoliticians are largely toblame shutdowns humoristicmedia in Croatia, becausepoliticians do not like to seethemselves in the caricatureso often sue authors.

MASTER OF THE SEA CARTOON JULIJE JELASKA:

F

WHY HUMOR IS DEAD IN CROATIA ?!?!Julije Jelaska, Zadar is agraphic designer, webdesigner, illustrator, caricaturist and comics cartoonist.

Page 35: fenamizah no: 33 / november 2014

Rene Bouschet

fena 35

Page 36: fenamizah no: 33 / november 2014

36 fena

Page 37: fenamizah no: 33 / november 2014

IGOR SMIRNOV - Russia

fena 37

HEN

RYK

CEB

ULA

-Polan

d

Page 38: fenamizah no: 33 / november 2014

Francisco Punal Suarez

38 fena

Page 39: fenamizah no: 33 / november 2014

fena 39

Page 40: fenamizah no: 33 / november 2014

40 fena

Page 41: fenamizah no: 33 / november 2014

fena 41

Page 42: fenamizah no: 33 / november 2014

42 fena

Page 43: fenamizah no: 33 / november 2014

fena 43

CEM KOÇ - Turkey

MUHİTTİN KÖROĞLU - Turkey

Page 44: fenamizah no: 33 / november 2014

44 fena

Karikatür sizcenedir? Kısaca bir

tanımlama yapabilirmisiniz?Benim için karikatür, dünyagerçeklerinin ironik vekavramsal stratejisi içindekendimi ifade etmemisağlayan, sanatın birbiçimidir...

Karikatürlerinizyaşadığınız ülkede gerekenilgiyi buluyor mu? Mutlu musunuz?Ne yazık ki değil. Ülkemdeki gazete vedergilerde karikatürlerimiyayımlatma fırsatım olmuyor. Buna karşın ülkedışında çeşitli yarışmalar vesergiler aracılığıyla kendimiifade edebiliyorum. Bir çoködül kazandım. GeçtiğimizAğustos ayında son olarakMeksika'da ki karikatürmüzesinde çalışmalarımınretrospektifi sergilendi.

Karikatür çizerken yalnız kalmayı mı tercihedersiniz? Nerede olduğum önemlideğil, sürekli çiziyorum. Herzaman yanımda çizim def-terim vardır. Eğer yarışmalariçin çizeceksem stüdyomdaçalışıyorum.

Karikatür çizdiğiniz içinbaşınızın belaya

girdiği oldu mu? Böyle bir poblem yaşadıysanızlütfen kısaca anlatın.2012'de İran'dan bir ödül

kazandım ve ödül töreniiçin bu ülkeye davet

edildim. Tahranhavaalanınaindiğimde girişiçin izin verilmedi.Benim içinüzücü birdeneyim oldu.Ama meselason olarakMeksika'ya gittim ve harikageçti...

Ülkenizdekimizahanlayışı ile

dünyadakimizah anlayışıarasında ne gibi

evrensel benzerliklervar?

İnsanlar benimmizah anlayışımla ilgileniy-orlar sanıyorum. Karikatür

bir metin içermiyorsa, kültürya da ülkeler arası evrenselbir dil taşıdığından anlaşıla-bilir.

Sizce karikatürün uluslararası kültür farklılıklarını birleştiricibir gücü var mıdır?Tabi ki.. Çizimlerimlekarşılaşan, buluşan dünyanınpek çok farklı ülkesinden,kültürden insanlardanaldığım olumlu tepkiler benibu anlamda onurlandırıyor.

Karikatürcünün çizgileriyle, dünya barışınave tüm dünya haklarınınkardeşliğine katkısağladığına ya da böyle biramacı olması gerektiğineinanıyor musunuz?Kesinlikle evet. Benkarikatürü bir sosyal aktivitebiçimi olarak düşünüyorum.Çizerler ile insanlar arasındabirlikte huzurlu bir dünyadayaşamak için karikatürün iyibir yansıtıcı olduğunusöyleyebilirim.

Uluslararası karikatüryarışmaları hakkındaolumlu ya da olumsuzgörüşleriniz nelerdir?Yarışmalar karikatürümügöstermek içinbüyük bir fırsatoluyor.

Kazandığım ödüller vesergiler sayesinde dünyaçapında bilinen bir isimolma şansı veriyor. Karikatürcamiasında iyi bir yer edinmek için yarışmalar birfırsattır bence...

Eğer bir başka karikatürcügözüyle çizmenizgerekirse, kendinizi hangikomik yanlarınızla ifadeederdiniz?Fiziksel özelliklerimidenziyade benim kişiliğimi yansıtan, psikolojik bir çizimolsun isterim. Bu nedenleressam Francis Bacon'unportremi çizmesini tercihederim.

FENAMİZAH hakkındadüşünceleriniz?Fenamizah, karikatürlerimiyayımlatmak için büyük fırsat oldu benim için.Çünkü çizgilerimin dünyaçapında pek çok kişi tarafından görülmesidemektir bu. Fenamizah’ınŞubat 2014 sayısında birkarikaürümün kapaktayayımlanması ise benim içinsevinç ve onur kaynağı oldu.Bunun için ve ayrıca buröportaj için çok teşekkürediyorum.

by Aziz Yavuzdoğan

1983 Kolombiya doğumlu. Sanat tarihi okudu. AyrıcaKolombiya Ulusal Üniversite'si Güzel SanatlarFakültesi'nde master yaptı. Son yıllarda katıldığıuluslararası karikatür yarışmalarında adından sözettirmeye başladı. Bu yarışmalardan 35'in üzerindeödül kazandı. Sanat tarihçisi olarak bu konuda birçok konferans verdi ve karikatürle ilgili çoksayıda makaleler yazdı. Zuleta halen AntioquiaÜniversitesi'nde profesör olarak görev yapıyor...

Colombian Cartoonist

Page 45: fenamizah no: 33 / november 2014

What does a cartoon mean foryou? What do you think aboutcartoon?

• The cartoon is one of the possibilities thatintegrate art, so for me the cartoon is a formart, where through an ironic and conceptualstrategy I can express my ideas directly aboutmany real world situations.

Does your country appreciate your cartoons? Do you feel satisfied with the interest towards your cartoons?• Unfortunately not. I have not the opportunity to publish in newspapers or magazines in Colombia, but all my cartoons I send to different cartoon competitions andexhibitions in many countries around theworld. So my cartoon has been well appreciated abroad, I won awards, but hasalso been published and has been exhibitedmy work, as the recent retrospective of mycartoons in August at the Museum ofCaricature in the cities of Xalapa and Df inMexico.

Do you prefer to draw your cartoons inprivate or do you draw anywhere?• I have a notebook where I am constantlydrawing ideas, anywhere I go inventing newcartoons. Since then in my studio, and privately, I paint detailed caricatures I invented for various competitions in which I participate.

Have you experienced any trouble becauseof your cartoons? What happened?• In 2012 I won a prize in Iran, I was invitedto this country to receive the prize, but unfortunately when I arrived at the airport inTehran, was not allowed to enter this countryas Colombia, and this moment was a sadexperience. But in other countries where I have traveled through the cartoon has beena wonderful experience, as my recent trip toMexico.

What humoristic similarities and differences are there between your countryand other countries?• My humor is more interested in the situations that touch the human beingregardless of culture or country, so my cartoons never contain text for those ideas areunderstood by people around the world. In all countries the political humor is verylocal and to other people countries is incomprehensible. I want that my cartoonbecame a universal humor.

Do you think cartoons help to bond thecultural differences among countries?• If, of course. My cartoons help many people of different cultures feel identified with my drawings, and therefore I have hadthe honor to receive messages from peoplearound the world who are happy with theideas of my cartoons. See my cartoon has thatimpact on people of many cultures is a greatsatisfaction.

Do you think a cartoonist must contributeto world peace with his/her art?

• Sure. I consider my caricature as a form ofsocial activism. Where my caricature looksmake people reflect and be aware of manybad situations in the world, and together generate a change to have a peaceful world.

What do you think about the internationalcartoon contests? Please indicate your reasons.• The contests have been a great opportunityto show my cartoons worldwide. With many

awards and exhibitions my cartoons areknown worldwide, and have been fortunatethat thanks to some awards have traveled toseveral countries. So the competition is thebest place to disclose the cartoon world.

If you had to draw yourself from anothercartoonist’s point of view, what humorousdetails would you add to the cartoon?• I would like a psychological caricature,which is the most important are aspect of mypersonality that my physical facial features.Therefore, I would like a caricature portrait ofthe painter Francis Bacon.

Please write your thoughts and comments about FENAMİZAH magazinein few words.• The Fenamizah magazine has been a greatopportunity to post my cartoons, and becauseit is a digital magazine, my cartoons are seenby many people around the world. It was agreat joy and honor a caricature of me hasbeen the cover of the magazine in February2014 Fenamizah. Thank you for this interview and spread my work worldwide.

fena 45

(born 1983 Colombia). He is an artist

plastic, cartoonist, Professor of Art and

Art Historian. He is Masters in Art

History (University of Antioquia,

Colombia, 2011) and Master of Fine

Arts (National University of Colombia,

2006). He has won over

35 international awards at

competitions around the world, among

which stands third prize in graphic

humor in the prestigious competitions

World Press Cartoon Sintra Portugal

2013 and his cartoons have been

selected and exhibited in numerous

competitions around the world and

published in many catalogs and

magazines. As an artist he is dedicated

to abstract painting and his works

have participated in individual and

group exhibitions in galleries and

museums in Colombia and outside.

He is professor art at the University of

Antioquia where he teaches painting

and art history. And as a historian he

written different articles about art and

caricature to magazines and has

offered various conferences.

He is currently developing an

integration between the cartoon, art

and art history, drawing a series of

humor graphic of famous masterpieces

of classical, modern and contemporary

art.

aul Fernando ZuletaR

Page 46: fenamizah no: 33 / november 2014

NICU STOPEL - Romania

46 fena

Page 47: fenamizah no: 33 / november 2014

fena 47

Page 48: fenamizah no: 33 / november 2014

48 fena

Stanislaw Kosciesza

Page 49: fenamizah no: 33 / november 2014

fena 49

çevre mi, o da ne?

MILETA MILORADOVIC - Serbia

Page 50: fenamizah no: 33 / november 2014

aktiyle çok tedbirli bir adam varmış. O kadar tedbirli, o kadar tedbirliymiş ki,sokağa çıkarken belki soğuk alırım diye yün

fanila, üzerine yelek, daha üzerine palto giyer; şemsiyesini elindendüşürmez, kafasınıatkılara sararmış.•Dalgalı havalardaher ihtimale karşıvapura binmez, heleuçağa güzel havalarda bile binmezmiş.Bu adam o kadar tedbirli, o kadar tedbirliymiş ki,yediği yemekleri mutlaka doktor ve kimyagermuayenesinden geçirtir, kaynayıp da imbiktensüzülmemiş suyu içmezmiş.•Çok tedbirli olduğu için kadınlarla ahbaplık etmez,mikrop alırım korkusuyla da ne lokantaya, ne sinemaya, ne tiyatroya, ne konsere, ne resim sergisine, ne de bir toplantıya gidermiş.•Fakat yine de bu tedbirleri yeterli görmüyormuşadam. Ya bir otomobil kaldırıma çıkar da beniezerse... Ya birden dolu bastırır da kafamı yararsa,diye ödü kopuyormuş. Sonunda sokağa da çıkmamaya karar vermiş.•Bütün bunlara rağmen içinde daima bir kuşku varmış:- Hayır, ben yeteri derecede tedbir alamıyorum, diyeüzülüyormuş.Öyle ya, tedbir almadan huzura, özgürlüğe kavuşulmaz ki, güvenlik içinde olacaksın ki rahatyaşayasın.•Adamı en çok endişelendiren, yer sarsıntısıymış. Hep aklı buna takılıyormuş:- Ya bir deprem olursa, ev üzerime yıkılırsa.Mühendislerle konuşmuş, mimarlarla konuşmuş; tatmin olmamış.•Gayet dayanıklı çelik kafesler yaptırmış. Kafesleriniçine girip orada yaşamaya başlamış.Ne yapsın, huzur ve özgürlüğe kavuşacak adam.Güven olmadan huzur, özgürlük olmaz tabii...•Yalnız zamanla bütün tedbirleri aldığı halde yine içiniendişeler kemirmeye başlamış. Elektrik kontağındanve yangın çıkmasından korkuyormuş. Huzuru veözgürlüğü uğruna kestirmiş elektriği...Arkasından havagazını da kestirmiş, boru patlarsadiye.Karanlıkta kafes içinde, hırtlamba gibi giyinmiş biradam...Ama huzurlu ve özgür.•Bir zaman sonra aklına gelmiş, pencerelere demir kepenkler yaptırmış. Herhangi serseri birkurşunun içeri girip, kendisini öldürmemesi için.Evinin etrafına yangın duvarları çektirmiş. Hendekler kazdırmış. Paratonerler diktirmiş.•

50 fena

V

Tedbirlibir adam...

J.BOSCO JACO DE AZEVEDO - Brasil

JULIJE JELASKA - Croatia

Page 51: fenamizah no: 33 / november 2014

fena 51

Ancak bu sefer de aklı kalp yetmezliğine, beyin kanamasınatakılmaya başlamış.Hep:- Huzurum yok, tedbir alamadım, tedbirsiz özgürlük olurmu, diyormuş.Ve hâlâ tedbir düşünüyormuş.•Bir gün o şehre yeryüzünün en özgür ve en huzurluadamını arayan bir filozof uğramış. Filozofa bu adamıgöstermişler.Filozof bir zindanın içinde, kafes ortasında paltosu, atkısıylaoturan adama bakmış:

- Dostum, demiş; huzura ve özgürlüğe kavuşmak içinaldığın tedbirlere hayran oldum. Seni candan tebrik ederim.Etraftakiler filozofa şaşırmışlar. Filozof:- Şaşmayın, demiş; elbette tebrik ederim. Bu zat sadece kendini düşünmüş. Ya kazara bir de memleketi düşünmeyekalksaydı, o zaman haliniz nice olurdu?•Ve etraftakiler kafesteki adamın önünde saygıyla eğilmişler:- İyi ki fazla vatanperver değilmişsiniz, demişler.

ÇETİN ALTANMilliyet, 26.9.2014

RAUL FERNANDO ZULETA - Colombia

MUAMMER KOTBAŞ - Turkey

MUSA

KAYRA

-Cyprus

Page 52: fenamizah no: 33 / november 2014

52 fena

Ba Bilig

Page 53: fenamizah no: 33 / november 2014

fena 53

VILADIMIR SEMERENKO - RussiaVALERIY CHMYRIOV - Ukraine

TOSO BORKOVIC - Serbia

Page 54: fenamizah no: 33 / november 2014

54 fena

ALI DIVANDARI - Iran

Page 55: fenamizah no: 33 / november 2014

fena 55

MILENKO KOSANOVIC - Serbia

JAREK HNIDZIEJKO - Poland

Page 56: fenamizah no: 33 / november 2014

56 fena

Page 57: fenamizah no: 33 / november 2014

“Mariagrazia Quaranta” GIO - Italy

fena 57

Page 58: fenamizah no: 33 / november 2014

SZCZEP

AN

SADURSKI -Polan

d

STE

FFEN

JAHNOW

SKI -German

y

58 fena

STE

FAN

WEN

CZEL

-Aus

tria

Page 59: fenamizah no: 33 / november 2014

ARTU

RO

ROSAS -

Mexico

Page 60: fenamizah no: 33 / november 2014

60 fena

ALEXANDER DUBOVSKY - Ukraine

STANISLAW ASHMARIN - Russia

Page 61: fenamizah no: 33 / november 2014

ISTVAN KELEMEN - HungaryİBRAHİM ERSARAÇ - Turkey

CZES

LAW

PRZEZ

AK

-Polan

d

fena 61

Page 62: fenamizah no: 33 / november 2014

Yol kenarındaki işportaantikacının sahibi yaşlı kadın,tuhaf bir aksanla konuşuyordu.

Salaş, bol deri pantolonunun altındakaybolmuş topallayan bacakları ve yalınayağıyla masayı süpürdü. John, kadınınsiyah ayak parmaklarına bakmaktankendini alamadı, sanki soğuktan don-muş gibiydi.Kadının her halinde vaktiyle aşırısoğuğa maruz kalmışlık vardı.Alice ve John, üniversitedeki büyükkızlarını ziyaretten dönüyorlardı. Yoldabir kez -o da John ağrıyan sırtını ovala-mak istemişti- durdular. Yol boyunca,Alice kızlarına borç olarak verdikleritüm parayı düşünürken uyumuş ya dauyuyor numarası yapmıştı. Kızları yazıncebir dersi alabilsin diye küçük yaz tatiliplanlarından çaktırmadan vazgeçmişler-di.

Yaşlı kadın John'un karısına yaklaştı.Uzun parmaklarıyla pirinç bir çaydanlığıAlice'in eline verdi. Küçük hareket-leriyle kolunun şeffaf derisi dalgalandı.Ne diyeceğini kestiremeyen Alicenazikçe 'Teşekkür ederim' dedi.Yaşlı kadının tezgahı yeşil bir masa ileeski, lüzumsuz eşyalardan oluşuyordu.Ağır, demir hatıra eşyalar.Karısı pirinç çaydanlığı Ford Festiva ara-balarının arkasına koyarken adam göz-lerini kaçırdı. Haftasonu için aldıklarıbavulların azıcık ağırlığıyla bile arabanınyolda zorlandığı farkediliyordu.Eve doğru para yüzünden tartışmayabaşladılar. Paralarını harcamışlardı.Üniversitede iki çocuk olunca, neburslarına yetecekti, ne de Alice ve

John'un emekliliğine, ne de ay sonunugetirmeye.İkinci bir kredi almaktan söz etmeyebaşladılar.Araba eve varınca, ikisi de birer valizaldılar. John kazara kadın elini geriçekemeden Alice'in eline vurdu.Adam karısının elini öperek " affeder-sin" dedi. Arabanın içinde sanki birisipirinç çaydanlığa bir şey atmış gibi birşıngırtı duyuldu.Alice'in parmağının zonklaması durun-ca, kadın pirinç çaydanlığı aldı ve içindebeş tane 25 sent olduğunu gördü." Çaydanlık kendi parasını kendi çıkart-tı" dedi.Yine de, kadın çaydanlığı ocağın üstünekoyması için ısrar etmesine John'un canısıkıldı.Günlerce modern mutfaklarına yakış-mayan çaydanlık canını sıktı. Çocuklargittikten sonra her şeyi yenilemişlerdi.İki kapılı bir buzdolabı ile kendi kendinitemizleyen bir fırın almışlardı.Çocukların burslarını kaybedeceklerinive Alice'in işten çıkarılacağını bilselerdibunu asla yapmazlardı. Üç yıl içindetaksitler ödenecekti ve garantisi de aynısürede bitecekti.

Alice, sabah kahvesini pirinç çaydanlıktayapmak isteyince John çileden çıktı.Kadın "elektrikli ısıtıcı bozulmuş" dedi.John karısına baktı, kadın iş elbiselerinigiymiş, beyazlaşmaya başlayan saçlarınıat kuyruğu toplamıştı ve kaynayan suyabecereksizce kahve çekirdeklerini atıyor-du.Plastik kaşık kaynar suda eğilirken,kadın "daha önce hiç böyle kahve yap-mamıştım" dedi. John, nasıl yapıla-cağını ona göstermeye çalıştı ama emirvermek için fazla erkendi. İkisinin dekahvelerini içip, kahvaltılarını yapanakadar heyheyleri üstündeydi. Öpücük-ler, kucaklaşmalar ve sevgi gösterileriancak yiyip, içtikten sonra ortaya çıktı.Adam " böyle karıştırmalısın" dedi.Koyulaşmaya başlayan çaydanlığın dib-ine metal bir kaşık daldırdı. John'unyanlışlarını düzelttiği her zaman baktığıgibi adama baktı.Kadın "Hayır yapma!" diye tersledi.Adamın elini çaydanlıktan itince, çay-danlık sallandı ve kaynar sular John'unbileğine sıçradı. Adam bağırarak sanda-lyeye oturdu ve karısı buz torbasıgetirene kadar kızarmış bileğine baktı.Kadın buzu bastırırken " su toplayacak"

dedi. Adam başını salladı ve kadınkahveleri getirip, adam da tost yapanakadar birbirleriyle konuşmadılar.Kadın "Bu akşam kaçta eve gelirsin?"diye sordu.Adam "geç gelirim" diye cevap verdi.Her yerden siparişler gelmişti ve yenisistemle hepsini tek başına halledecekti.Bir başkası ve bir de gelip-giden üniver-siteli kadın vardı ama John kendi başınayapmayı tercih ediyordu. Kadın kısazamanda kendini gösterirse John işin-den olabilirdi.Kahvesinden son yudumu alıp, kalkıp,karısına 'hoşçakal' öpücüğü vermedenönce John ağzında bir şey olduğunufarketti."Bu çaydanlığı yıkamış mıydın?""Tabii ki, tertemiz"Adam damağına yapışmış bir kağıtparçasını çıkarttı. Bu iki dolarlık birkağıt paraydı." Kahretsin bu da nesi?"John parayı kuruması için masayakoyarken, ikisi de eğilip baktılar. Ne o,ne de John bu işin nasıl olduğunu izahedemiyorlardı, Alice çaydanlığı temi-zlerken bir şekilde parayı farketmemişmiydi ama kadın çaydanlığın her yanınıiyice yıkadığına yeminler ediyordu.Az sonra ikisi de uzun uzun öpüştülerve hafta sonuyla ilgili kavgaları yüzün-den pişmanlıklarını belirttiler. Alice'indili John'un aralık ağzındaydı, adamiçten bir şaşkınlıkla kıvrandı, yanık bileğikarısının penyesinin üstüne değerken,elini oradan içeri sokmaya davrandı.Tekrar acıyla bağırdı.Çaydanlığın içine madeni bir paradüştü.

62 fena

B

öykü: Tim Macy

pirinç çaydanlık

OLEKSY KUSTOVSKY - Ukraine

Page 63: fenamizah no: 33 / november 2014

İkisi eğilip şaşkın şaşkın baktılar. Johnparayı alıp, ışığa tuttu.Alice, uzanıp, kocasının kolunu elindengeldiğince sıkı çimdikledi. Adambağırana ya da karısının elini itene kadarçaydanlığın içine düşen paraların sesiduyuldu.John “bu nasıl oldu?” diye sordu.Kadın “vur bana” dedi.Adam kadına baktı.“Beni nakavt et ya da öyle bir şey yapdemiyorum morartacak kadar kolumuyumruk at”John ona vuramazdı. Onun yerine çan-tasını alıp, sokak kapısına yöneldi.“Geç kalırsam siparişleri kadına yaptırır-lar, bu fırsatı kaçıramayız, ödemelerimizvar bir aydan az kaldı”Alice'i öptü ve arkasından kapıyı kapattı.Alice'in muhasebe işten çıkartılıp, getirgötür işine verildiğinden beri eve ilkönce Alice'in gelip, akşam yemeğiniyapması rutindi. John da haftasonlarıkahvaltı ve yemek işini üstleniyordu.Ama o gece John eve döndüğünde hiçyemek kokusu yoktu.Karısı kanepede uyuyordu ve çaydanlıkkucağındaydı. Saat geç olmuş, on'ugeçmişti. Patronuna işleri tek başınayapabileceğini o kadının ayakbağı ola-cağını, göndermesini söylemişti.Yardımsız sevkiyat işini yapması gerek-enden daha uzun zamanda bitirdi.John'un açlıktan karnı gurulduyordu,kahvaltıdaki tosttan beri bir şeyyememiş, buna vakti olmamıştı, aylardırböyle olduğundan midesinde ülserbaşlamıştı. Saatlerdir ayakta durduğun-dan dizleri ağrıyordu.Oturma odası karanlıktı, sadece kapan-mış televizyonun olduğu yerde birkaçabajur ışığı vardı.Lambayı yakarken “ne yapıyorsun?”diye sordu.Kadın yastıkla yüzündeki morluğu sak-lamaya çalıştı ama adam morluğu vebereleri gördü.“Ne oldu?”Alice'in sağ gözü mosmor olmuş,şişmişti. Sadece minik bir aralıktangörüyordu. Adam mutfağa koşup,buzluktan buz torbasını alıp gözünekoydu.Kadın sıçradı, gözünün çok hassasolduğunu söyleyerek önce bir havlukoymasını istedi.“ Sana biri mi saldırdı? Polis çağırayımmı?”Kulakları uğulduyordu. Karısının beyinkanaması geçirip ölebileceği endişesisin-den başka korkunç bir hastane fat-urasından da endişe ediyordu. Şirketiçalışanların sorumluluğunu iki katınaçıkarttığı için Alice'in sağlık sigortasınıödemeyi durdurmaya zorlanmışlardı.Kadın 'hayır' diye cevap verdi.Çaydanlığı John'a verdi. Adam çaydan-lığın kapağını kaldırdı ve içinde üç taneon dolar gördü.Kadın “ütüyle kendime vurdum” dedi.Utanmıştı ama gerçeği söylemeye karar-lıydı. “çaydanlık on dolar verdi. İki keredaha vurdum” çaydanlığın daha fazlavereceğini düşündüğünü anlattı.

“Seni hastaneye götürmeliyiz”Kadın reddetti.“Şişlik geçer”. Yaralı bereli başınıkocasının omzuna dayayarak parayladışarıda yemek yemeyi önerdi.Lokantaya gidecek paraları yokken,yemek ve lokanta düşüncesi John'un biranlığına karısının ütüyle kendisine vur-masındaki garipliği unutturmaya yetti.“Dolu mideyle daha iyi düşünürüm”Yemeğe çıkmak için hazırlanırken, Aliceçaydanlığı da getirdi ve kucağındatuttu. Adam çaydanlığı bırakmasınısöyledi ama kadın reddetti.“Ya hırsız gelir, çalarsa?”Lokantada John'a karısını döven birkocaymış gibi bakan garsonun şaşkınbakışları arasında çaydanlığı masanınüzerine koydu. Hayatında ilk kez birisiadamın şiddete başvurabileceğindenşüpheleniyordu.Adam salatasını silip süpürdükten sonra“bunla ne yapacağız dersin?” diyesordu. Yaşgünleri ve tatillerde gittiklerifavori İtalyan lokantasına gitmişlerdi.“Bilmiyorum”. Gözünün altındanminik bir irin damladı, John peçetesiniıslatıp onu sildi.“Tek bildiğim elimize bir fırsat geçti...”“Fırsat mı?”Garson yemeklerle geldi. John makar-nasının üzerine dana eti koydu, Alice isemenüdeki çeşitli şeylerden oluşan birtabak almıştı. Yemeklerini yerkenkonuşmadılar. O gün Alice'in iş yerindeöğle yemek molası da yoktu. Koca ofisbinasında bütün gün yukarı, aşağı getirgötür işi yapıyordu. Kıyafet zorunlu-luğu yüzünden spor ayakkabı giymesineizin vermiyorlardı ve ayakları su topluy-ordu. Maaşı tam gün muhasebeciykenaldığından çok azdı. Muhasebe işinikaybetmişti çünkü matematik hatalarıyapıyordu. Önemli bir müşteri içinvergi iadesinde yaptığı bir yanlışın şir-kete milyonlara mal olduğu söylentisivardı.Otuz doların üzerinde bir hesap geldi.İkisi lokantaya gitmeyeli o kadar uzun

zaman olmuştu ki, fiyatlara zam gelmişve menüye bakmayı akıl etmemişlerdi.“Kredi kartıyla öderiz.”“ borcumuz artar”Öyle sessiz oturdular. Hesabı ödeyip,bahşiş bırakmak için onbir dolar eksik-leri vardı. Kızlarını görmeye gittikleri ouzun haftasonu kalan, benzin ve ekstraharcamalarla son paralarını da yiyipbitirmişlerdi. Maaş almaya daha üç gün-leri vardı.“Çek yazabilirim”Kadın lokantanın camındaki yazıyıgöstererek “çek kabul etmiyorlar” dedi.Sıcak, doyurucu yemek bile John'unülserden kıvranmasını gidermedi.Garsonla göz göze gelmemeye çalışarakgeçen birkaç dakikadan sonra John çay-danlığı alıp tuvalete gitti. Tek kişilik birtuvalet olmasına şükrederek kapıyı kili-tledi ve yumruğunu duvara indirdi.Denemesi önce sadece kuruşlar, bozuk-luklar verdi. Duvardaki fayanslara beşvuruştan sonra parayı saydı, daha üç

dolar bile olmamıştı ama parmaklarıkızarmıştı ve yanıyordu.Dizini yapabildiği kadar kuvvetlelavaboya çarptı, acı kalbine ve tümvücuduna buz gibi saplandı, çaydanlığabaktı, beş dolar vardı. Tüm cesaretinitoplayıp sıcak suyu sonuna kadar açıpbekledi ve elini suyun altına sokup derisiyanana kadar yirmi saniye bekledi.Gözleri sımsıkı kapalı nihayet yeterlipara geldiğinden emin olana dek par-aların sesini dinledi.Alice, hesabı bu kadar çok bozuk paray-la ödedikleri için utanmıştı. Çıkarkenkendilerine bakan diğer müşterilerebakmamaya çalıştı. Esrarengiz biçimdeyaralanan kocası tek gözüyle kapıyı bul-ması için yardım etti.Eve döndükten sonra John kanepedekendinden geçti. Alice mutfakta biraz işyaptı. Odadan 'off', 'sı..tık' gibi fısıltılarıduyuyordu.Sabahleyin çok fazla uyuduğunu farket-ti. Normalde yatak odasında uyurdu veçalar saati duyardı ama salon sessizdi.Saat on olmuştu. Alice de çaydanlık gibianlaşılmazdı. John işe koşturdu, onabakınca 'dayak yemiş' gibigöründüğünü söylediler. Diğer kadınişle başa çıkabilirdi iki saat olmadığıhalde sevkiyatları göndermeyi becer-mişti.John köskös eve dönünce karısının daişe gitmediğini gördü.“Niye işte değilsin?” . Adam kadınınyüzüne baktı. Öğle güneşi kadınınyüzünü lokantadakinden daha betergösteriyordu.Adam “niye sabah beni uyandırmadın?”diye sordu.Kadın o sabah kalkamadığını, garajdaasılı duran küreklerden birinin kazarakafasına çarparak bayıldığını söyledi.John parmaklarıyla kadının kafasını yok-layarak şişliği buldu.Kadın “Ben iyiyim” dedi.Adam “buna son vermeliyiz” diyebağırdı. Kadının elindeki çaydanlığızorla alıp mutfak dolabının tepesine,

fena 63

JIRI SIRNA - Czech Republic

SERDAR KICIKLAR - Turkey

Page 64: fenamizah no: 33 / november 2014

64 fena

erişemeyeceği yükseğe koydu. Kadınsandalyeye çıkıp çaydanlığı yine aldı.“En sonunda başarmak için elimize birfırsat geçti” diye bağırdı. Çaydanlığı birdaha kaptırmaya niyeti yoktu.“ Başarmak mı?” Adam kadına başar-mak için tek yolun ikisinin de çalışmasıolduğunu söyledi. O gün ikisi de gerikalmıştı.“Asla başaramayacağız John! Asla, asla.Ne zaman elimize azıcık para geçse yabir şey oluyor, ya çocuklardan birisi...”Bir saat tartıştılar. Bu arada Alice çay-danlığı sıkısıkı tutuyordu. Kavga sırasın-da kocasına üç kez 'sen kayıp vakasın'dedi. Adam da bir ara onun kötü biranne olduğunu söyledi. Birbirlerine bukadar berbat davranmamışlardı. Kavgabitince sabahtan beri kahvaltı bileetmediklerinden bitkin düştüler. Alice,çaydanlığa bakınca içinin yirmi dolarlık-larla dolu olduğunu gördü, dört yüzdoların üzerinde para vardı.John “ama nasıl?” diye sordu.Alice arkasına yaslandı ve adamınyüzüne tükürdü. Sonra da öğle yemeğiiçin eve gelirken postacıyla karşılaşmayanasıl can attığını anlattı.Yirmi dolar geldi.“Şimdi sıra sende” dedi kadın.“Sen kaltağın tekisin!” Bozukluk çınçınetti.“Hayır! Gerçek bir şey söyle. Benle ilgilinefret ettiğin bir şey ya da yaptığınkorkunç bir şeyi söyle. Duygularımıgerçekten incitecek bir şey olsun”John masaya oturdu hala postacınınnasıl bir adam olduğunu gözününönüne getirmeye çalışıyordu.“Ellen Waterson'la yattım...”“Bunu zaten biliyordum”Adam “ onunla seninle çıkmayabaşladıktan sonra da yattım” dedi.Bu bir sırdı. Bu sözler yirmi yıldırJohn'un içinde irinlenmişti, gecekarısının yanında yatarken, bu sözlerinkokusunu duyuyordu. Küflenmiş, ıslak,yeşil sözcükler kanına değil amaderisinin içine işlemişti.

Kadının yüzü solgundu ama çaydan-lığın içine bakıp 50 doları görüncegülümsedi.“Devam et” dedi.İkisi de birbirlerine itiraflara devam ettil-er. Hiçbir evli çiftin birbiriyle paylaş-madığı şeyleri anlattılar. John, iş yerindekendi yerini alabileceğinden korktuğukadının ne harika , dimdik memeleriolduğunu anlattı, Alice, onla tanış-madan önce birlikte olduğu adamı vekocasının yapmasına izin vermediği şey-leri onun yapmasına nasıl izin verdiğinianlattı, birbirlerini hala seviyorlardı vegünün sonunda çaydanlık onlara bin-lerce dolar verdi. İşlerinde bir haftaçalışsalar o kadar kazanamazlardı.Ertesi gün de devam ettiler. Birbirlerinedeli gibi bağırıp çağırdıktan sonra ikiside bitap düşüp, köşelerine çekilip ağla-yarak uyuya kaldılar. Dördüncü günpatronu John'a telefon edip işe gelmekiçin zahmet etmemesini, yerine o kadınıaldığını söyledi.John “iyi, ben başka iş buldum” diyecevap verdi. Patronu sakinliğine şaşırdı.Alice de işe dönmemeye kararlıydı.Ama sırları ve samimi hakaretleri azalıy-ordu – çaydanlık samimi olmayansözlere para vermiyordu- yine de aylarcayetecek kadar kazanmışlardı.Her sabah çok geç, öğleye doğrugenelde tek başlarına kalkıyor, kahvaltısofrasında buluşuyor, çaydanlığı ortaları-na alıyorlardı.“Lisedeyken senin için yollu derdim ”“ Hiçbir zaman beni tatmin edemedin”Üç tane yirmi dolar.Alice, kocasının suratındaki tepkiye göreçaydanlıkta ne kadar para olacağını tah-min etmeyi öğreniyordu. Hakaretler,dövmeler, küçük düşürmeler adamınyüzünde daha kalıcı etki yapıyordu,suratı değişiyordu.Üçüncü aya geldiklerinde çaydanlık git-gide daha az para vermeye başladı.Geçinebilmek için Alice, parmaklarınıdolaba sıkıştırmaktaydı. İkisi çaydanlık-tan günde en az yüz dolar gelirse iyi

yaşayacaklarını hesaplamışlardı.En büyük kızları haftasonu ziyaretegeleceğini söyleyince Alice kibarcagelmemesini istedi. Kız dinlemedi veertesi gece ne göreceğini bilmedenkapının eşiğindeydi.Kız çocukluğunun geçtiği evegeldiğinde her şey değişmişti.Şöminenin üzerindeki resimler tuzbuzolmuştu, kimi yumrukla, kimi öfkeden.Annesinin saçı kısacık kesilip kırpılmıştı.Kızına değişiklik istediğini söyledi aslın-da para için kendisi yoluyor, sonra hepsiaynı uzunluğa gelsin diye traş ediyordu.Asıl sürpriz babasındaydı. Saçları beya-zlamış ve şişmanlamıştı. İkisi de bolcatıkınıyor ama spor yapmıyorlardı. Parakazanacak bir anı bile kaçırmamak içinçaydanlığın yanından asla ayrılmıyor-lardı.Kanepede oturup, çay içip, merakladeğişen ortama bakarken, hocalarını vesınıfını anlatmaya başladı. Normaldeilgiyle dinlerlerdi, anlattıkları hakkındayorum yapar veya sorular sorarlardı amaikisi de konuşmuyordu. Alice de, Johnda kahve sehpasındaki çaydanlığa bakıpduruyorlardı.Kız çaydanlığı alınca ikisi birden atılıponu kızın elinden aldılar.Alice “antika” diyerek çaydanlığı dikka-tle yerine koydu.Kız “gözüne ne oldu?” diye sordu.İnsan dikkatle bakarsa dört ayrı yaragörebilirdi ama uzaktan sadece ütüyleyaptığı yara izi görülüyordu.Kadın “hiçbir şey sadece düştüm” dedi.Sözler ağzından sanki 'teşekkürler' ve'merhaba' der gibi çıkmıştı.Alice kızının çimdiklenmemiş, vurul-mamış, ezilmemiş, berelenmemiş cil-dine kıskançlıkla baktı. Yatmak içinodalarına gitmeden önce kızını kucak-larken kollarını çimdikledi.Kız “niye çimdikledin?” diye bağırırdı,annesi “affedersin” derken kız, çaydan-lığa düşen bozukluğun sesini farketme-di bile.Kıza valizini verirken, baldırına çarptı,kız bağırarak birkaç saniye tekledi.Paralar tıngırdarken annesi özürler dile-di.John ve Alice olağan hakaret ve fizikselsaldırılarına devam edebilmek içinkızlarının arkadaşlarıyla dışarıda buluş-masını ya da uyumasını bekliyorlardı.Ertesi sabah kız ne olduğunu, annesinindudağının niye şiştiğini sorunca ikisi desessiz kalıyordu.Kızları, planladığı günden daha erkenpazar günü gitti. Çünkü annesi arkasın-dan inerken sendeleyip kızını kazaramerdivenden itmişti. Kızın dirseğindeçatlak olabilirdi ve okulun tıbbiyardımından faydalanmak için gidecekti.Ne anasının, ne de babasının benzinparası nı verelim dememelerine de şaşır-mıştı.John, gülerek “bunu yapmamalıydın”dedi.“Onun tahsili için kullanacağımız ellidolar”Mütevazi yuvalarıyla ilgili tüm sırlarıdöküp, saçıp, camları kırıp, tahtaları

parçaladıktan sonra ikisi yeniden birbir-lerini dövmek zorunda kaldılar. Johntekrar eski patronunu aradı ve işinedönmek için yalvardı ama aramalarınadönen olmadı.Üç ayda bir okul harcı faturası geliyor-du, ayrıca elektrik, su, ev taksidi, kredikartları vardı. Garajdaki kürekle kendinevurup beyin sarsıntısı geçiren Alice'inacil servise alındığını söylemeye gerekyok.Bir polis memuru John'u bekliyordu veona sorular sordu. Verdiği cevapları notetti, ona Alice'in yüzündeki morluklarınresimlerini gösterdi.Polis “düştü mü?” diye sordu.John başını salladı ve kafasını başkatarafa çevirdi.Haftanın sonunda John kocaman birkova dolusu bozuk parayı bankayagötürüp bütünlemelerini istedi.Bozukluklar da azalıyordu. Dörtyüzdolarlık bozukluk umut ederken, ikiyüzelli çıkmıştı.Alice “buzdolabı bozuldu” dedi.John bankadan gönlü kırık bir şekildegelmişti. “Neden? Niye ki?” dedi.“bilmiyorum, belki binlerce kez yum-rukladığın içindir”Kadının tavırları her geçen gün değişiy-ordu. Bir hafta önce duşta 'kaydığında'kendi kendisine beyin sarsıntısıgeçirtmesinden şüphelenmiş, bilinçsizcesallanan, kırmızı ve ıslık vücudunuyatağa sürüklemek zorunda kalmıştı.Kadın kaza demişti ama çaydanlıktabanyodaydı. Deneme yanılma sonucuçaydanlığın yaralanan kişi ancak belirlibir mesafe içindeyse para verdiğiniöğrenmişlerdi.“Demek bozuk buzdolabı için benisuçluyorsun, ya arabadan ne haber?Tuzbuz olan camlar için ben de senisuçlayabilirim.”Kadının cildi soluk, mavimsiydi. Gözleribeyaz değil kırmızı, yeşildi. Uykusuzlukbirazcık para getirmişti ama bütün geceuyanık kalmasının sebebi bu değildi.Canı yanıyordu, başı ağrıyor ama dok-tora gitmeyi reddediyordu. Bir hastanefaturası daha öderlerse asla başaramaya-caklarını söylüyordu.Tamirci gelince garantinin bu zararıkarşılamayacağını söyledi. Alice adamapatladı. Adam kısa boylu, kel ve şişkoy-du. Parmaklarında altın, gümüş yüzük-ler vardı. Üzerine 'Randy' diye ismiyazan mavi bir iş tulumu giymişti.“Hanımefendi kuralları ben koymuyo-rum” dedi.Çenesindeki devamlı kanayan yarayabastıran John, sopayla tamirciye vurankarısının üzerine yürüdü. Adam yaşlı,kilosundan ötürü yavaştı ve sağ ayağısekiyordu.John “Alice” diye bağırdı. Elleriyleyüzünü korumaya çalışan adamınüzerinden karısını çekip aldı. Sopaadamın parmağındaki yüzüklerevururken, çaydanlıktaki tıngırtılarla aynıanda ses çıkartıyordu.John kadının vücudunun yukarısınıtutarken, Alice ayağıyla yerde büzülmüşadama tekme attı, kadının ayağı adamınVALERY ALEXANDROV - Bulgaria

Page 65: fenamizah no: 33 / november 2014

JORDAN POP-ILIEV - Macedonia

ŞEVKET YALAZ - Turkey

fena 65

burnuna geldi ve anında burnu kırıldı,yüzü gözü ve yerler kan içinde kaldı.Adam eliyle yüzünü kapatırken “Sendelisin!” “Karın manyak bir kaltak diyebağırdı.John sakin sakin “deli değil” dedi.John çaydanlığın yanına gitti ve içindenyeni oluşmuş bir yüz dolar alıp, tamirciyeverdi.John “bu yeter mi?” diye sordu.Adam güldü.“Sizi dava edeceğim, burnum kırıldı!”John yan gözle karısına baktı. Mutfağınışığında mavimsi cildi yanıyordu. Uzaktabir yerde telefon çaldı ama kimse duy-madı. Tamirci dahil herkesin duyduğu tekses Alice'in tamircinin karnına sapladığıbıçağın delici sesiydi. Adam çıkartmakiçin iki eliyle bıçağı sapına uzandı amaAlice bıçağı daha derine sapladı ve film-lerde gördüğü gibi döndürdü.John “Ne yaptın kahrolası?” diye bağırdı.Derhal karısını bu işten nasıl kurtaracağınıve cesedi ne yapacağını düşünmeyebaşladı.Şişman adamın vücudu iki harekette yeredüştü, omurgası dik durmaya çalışırken,uylukları ve bilekleri cansızdı. Adamınkalbi durmadan Alice bir kez daha vurdu.John yine “Ne yaptın kahrolası?” diyebağırdı.Kadın tamircinin yanına gitti, adamın halaacı hissedeceğini umarak birkaç kez dahabıçağı sapladı. Sonra kalktı. John dehşetiçinde köşede duruyordu ve çaydanlığadoğru yürüdü. Kadın kapağı açtı. Yüzünekanlı bir gülümseme geldi.Kadın “Şunlara bak” dedi. Bakması içinçaydanlığı kaldırıp tuttu ama adam bak-mıyordu. Çaydanlık ağzına kadar yüzlercedolarla doluydu.John “Bir adam öldürdün!” diye bağırdı.Panikle mutfak penceresinden baktı.Görünürde kimse yoktu. “Cesedi arabası-na götürmeliyiz, bak bakalım anahtarlarınerede?”John kanları silmek için banyodan havlugetirdi. Döndüğünde kadın hala elindebıçakla adamın yanındaydı.Kadın “öldükten sonra işe yaramıyor”dedi.Adam “Bana yardım edebilir misin?”dedi.Bir sürü temizleyici deterjan getirmişti.“ Millet adamın kaybolduğunu anla-madan önce bir şeyler yapmalıyız”Alice dinlemiyor şimdi içi boşalmış çay-danlığa bakıyordu.“Krallar gibi yaşayabiliriz” diye fısıldadı.“Etrafta bize güvenen en az yirmikomşumuz var. Caddenin karşısındaDon'un dolabında bir tüfek var ve dolututuyor”Dört temmuz bayramında ikisine degöstermişti.Benjamin Franklin' in değişmeyen yüz-leriyle dolu dolarları avuçlayarak “buradaonbin doların üzerinde para var, krallargibi yaşayabiliriz” diye tekrarladı.

(kaynak: http://ahmetnesin.com)

Page 66: fenamizah no: 33 / november 2014

66 fena

DARKO DRLJEVIC - Montenegro

EVZEN DAVID - Czech Republic

ENRIQUE PILOZO - USA

Page 67: fenamizah no: 33 / november 2014

ARSENGEVORGYAN -

Armenia

fena 67

EL TOTO

-Argen

tine

Page 68: fenamizah no: 33 / november 2014

68 fena

Page 69: fenamizah no: 33 / november 2014

fena 69

Page 70: fenamizah no: 33 / november 2014

Derslerde konu işlenirken, ister istemez anlatımın bölündüğü görülebilir.Konunun tekrarı gerekebileceği gibi dikkatin belirli aşamalardatoplanması da söz konusu olabilir. Bu durumda karikatürün işlevi

yadsınamayacak derecede öne çıkar.Karikatür ile konunun bütünleştirilmesi için üç aşama söz konusu olabilir.1.Karikatür ile ilk odağın başlaması,2.Ara aşamada karikatürün kullanımı,3.Son aşamada konunun odaklanması.Bu aşamaları ayrıntılı olarak açıklayalım.

1.Karikatür İle İlk Odağın BaşlamasıBu, genel bir motivasyon başlangıcıdır. Bütün derslerde kullanılabilecekkarikatür, görsel bir metin olarak konuyla ilişkilendirildiğinde öğrencileri motiveederek konuya çeker.

Derslerde ilk aşama olan bu başlangıç, dikkat toplama ya da yayma aşamasıolarak da adlandırılabilir.

Bunu şöyle şekillendirebiliriz.

Yayma aşamasında bilgi ya da sunum alıcıya (öğrenci) 4 ile 6 dakika arasındaverilir. Bu aşamanın en etkili olduğu süredir. Bu durum konu ve veriye göredeğişir. Örneğin yoğun bilgilerde bu süre 10-15 dakika arası da olabilir.

C) Karikatürden Kopuş ve Metne YönelişKonunun metinle bütünleştirildiği bölümdür. Karikatürün işlevi azalır.

Bu bölümde anlatılan konu toplanır ve verilerin sonucu tamamlanır.Karikatürün işlevi biter.

2. Ara Aşamada Karikatürün Kullanımı Derse başlayan öğretmen 10-15 dakika sonra öğrenci dikkatini toplamak içinders ortasında karikatür ile konuya canlılık getirir.Bunun yararı, başlangıçta konuya giremeyen öğrencinin dikkatini öğretmen araaşamada yakalar.Derse çekilen öğrenci kalan bölümü algılar, önceki eksik bölümde kısaca toparlanarak verilir. Böylece öğrenci konudan koparılmadan derse çekilir.

3. Son Aşamada Konunun OdaklanmasıDersin başlamasından sonuna doğru ele alınan konuda, kendini toparlayamayanya da dikkati dağılan öğrenci, kaçırdığı konu bütünlüğünü özet olarak sonaşama odaklanmasıyla yakalayabilir.Böylece öğrenci sınıftan boş veya dersi tamamen kaçırmış olarak çıkmaz.Konunun ayrıntılarını bilmese bile ele alınan anlatımın ana hatlarını kavrayabilir.

SonuçKarikatürü anlamsal olarak okuyabilen bir öğretmen, elindeki konu ile ilgili birkarikatürü bu üç aşamada kullanabilir.Karikatürün anlamsal boyutu ve karikatürü konuyla ilişkilendirme süreci öğret-menin yetisiyle ilgilidir.(Bilim ve Aklın Aydınlığında Eğitim Dergisi MEB, Yıl: 9, Sayı: 97, Mart 2008 Ankara)

Kesik çizgiler yayılma aşamalarıdır. Dikkat karikatürden metne kayar.[ Yayma Aşaması (Bilginin ya da Sunumun) 4- 6 Dakika ]

Bu aşamada karikatürden kopup metne yayılma başlar.

70 fena

karikatüri l e e ğ i t i m d e . . .DERSLERDE KARİKATÜR İLE KONUYU

BÜTÜNLEŞTİRME AŞAMALARI... Hasan Efe

Page 71: fenamizah no: 33 / november 2014

fena 71

Mehmet Saim Bilge

HASAN EFE - Turkey

AHMET ÜMİT AKKOCA - Turkey

HAMID SOUFI - Iran

Page 72: fenamizah no: 33 / november 2014

IVAILO TSVETKOV - Bulgaria

MAKHMUD ESHONQULOV - Uzbekistan

72 fena

Page 73: fenamizah no: 33 / november 2014

fena 73

PAVEL STARY - Czech Republic

SAGAR KUMAR - India

BV PANDURANGA RAO - India

YALD

A HES

HEM

INEZ

AD

-Iran

Page 74: fenamizah no: 33 / november 2014

74 fena

DIANA MAGALLON - MexicoKEZİBAN ÖZKOL - Turkey

RAUL DE LA NUEZ - USA

ANDREA BERSANI - Italy

ANTONIO GARCI NIETO - Mexico

Page 75: fenamizah no: 33 / november 2014

fena 75

EDUARDO J. CALDARI - Brasil

RAQUEL ORZUJ - Uruguay

NURİ B

İLGİN

-Tu

rkeySEÇKİN TEMUR - Turkey

Page 76: fenamizah no: 33 / november 2014

76 fena

WESAM KHALIL - Egypt

Page 77: fenamizah no: 33 / november 2014

Askerde telefon saklamak için en uygunyerbaşkasını bilmem, ben kıçımasokuyordum.

~ aegeus

genelde konuşurkenyakalanacağınız için götünüzede soksanız fark etmez. askerdesakladığın bişey yakalanmıyorsakomutanın canı yakalamakistemiyordur, bakmaya üşeniyordur.

koskoca 0403 boyunda otobüsiçinde bile saklanan yerden bulmuşluğum var, başçavuşunyemek kazanındaki yemeğiniçinden çıkardığına şahitoldum.

~ divit

medeniyetsizlik göstergesi küçük detaylarfikirtepe'ye lüks aracınlagirmek... bir görgüsüzlükalametidir

~ yerleyeksan

suratsız olmaları kanıksanmış meslekmensuplarıdoktor diyip genellememekgerek. bilhassa ürologun suratsız olması normaldir. şu 2 şekilde normalleştirilir;evvela, her gün elaleminpenisiyle muhatap olmak, pekde öyle mutlu olunacak bir olaydeğil. tamam, sağlık, kazanç vslakin zannımca kolay değildir.saniyen, hadi ürolog güleryüzlü... hasta bu gülümsemeyi yanlış anlayacakkapasitede olabilir. misal, aletinitutan üroloğun kendisineyazdığını düşünebilir. ya daüroloğun penisi küçük bulup,istihza mahiyetindegülümsediğini düşünür. normalyani böyle düşünmesi.o yüzden, ürologların suratsızlığını kanıksayalım vekanıksatalım.

~ kestane cizen ressam

SEÇMELER..

Günce Y.

CAN & ALİ - USA

ALEKSEI KIVOKURTSEV - Russia

fena 77

Page 78: fenamizah no: 33 / november 2014

3. ULUSLARARASI ZEYTİN KARİKATÜRLERİ

YARIŞMASI - 2014 SONUÇLARI...

Izabela Kowalska –Wieczorek (Polonya)

Elrayah Abu BakerOmbaddi (Sudan)

Ivailo Tsvetkov

(Bulgaristan)

78 fena

Girne Belediyesi ile Kıbrıs TürkKarikatürcüler Derneği (FECO –CYPRUS) tarafından düzenlenen, 60

ülkeden 340 katılımcının 554 eser ile katıldığı,3. Uluslararası Zeytin Karikatürleri Yarışmasıkesin sonuçları belli oldu.

Uluslararası Zeytin Karikatürleri YarışmasıDüzenleme Komitesi’nin yaptığı açıklamayagöre “Zeytin ve Kadın”, “Zeytin AğaçlarınınKesilmesine Karşı Karikatürler”, “Zeytin Yağı”,“Zeytin Dalı”, “Zeytin’in Yararları” gibi konularınyer aldığı yarışmada dereceye giren çizerlerşöyle:

Birincilik Ödülü: Izabela Kowalska – Wieczorek(Polonya) 1.000 Euro + Altın Zeytin; İkincilik Ödülü: Elrayah Abu Baker Ombaddi(Sudan) 800 Euro + Gümüş Zeytin; Üçüncülük Ödülü: Ivailo Tsvetkov(Bulgaristan) 600 Euro + Bronz Zeytin.

Özel Ödüller: Ba Bilig (Çin), Saman Ahmadi(İran), Luc Vernimmen (Belçika), NicolaeLengher (Romanya), Sajad Rafeei (İran),Emrah Arıkan(Türkiye).

Kurumların ve Örgütlerin Özel Ödülleri: Girne Belediye Başkanı Nidai Güngördü Özel Ödülü: Konstantin Kazanchev (Ukrayna),Girne Belediye Meclisi Özel Ödülü: MakhmudEshonkulov (Özbekistan), Girne BelediyeMüdürlüğü Özel Ödülü: Ilya Katz (İsrail);

3. Uluslararası Zeytin Karikatürleri YarışmasıSergisi, 13. Girne Zeytin Festivaliçerçevesinde, 10 Ekim 2014 tarihinde, GirneBelediyesi Önü’nde, saat 17.15’de açıldı. Ödülkazanan çizerlere ödülleri ise, 14 Ekim 2014tarihinde, Zeytinlik Köyü’nde düzenlenentörende verildi...

Kıbrıs Türk Karikatürcüler Derneği Özel Ödülü:Mileta Miloradovic (Sırbistan), Leymosun VakfıÖzel Ödülü: Aidarbek Gazizov (Kazakistan),Uluslararası Yeni Akrep Mizah ve KarikatürDergisi Özel Ödülü: Andrea Pecchia (İtalya),Zeytinlik Köyü Muhtarlığı Özel Ödülü: LouisPol (Avustralya).

Altın Zeytin Ödülü’nü IzabelaKowalska – Wieczorek(Polonya), Gümüş ZeytinÖdülü’nü Elrayah Abu BakerOmbaddi (Sudan), BronzZeytin Ödülü’nü IvailoTsvetkov (Bulgaristan) isimliçizerler kazandı...

By Hüseyin Çakmak

Page 79: fenamizah no: 33 / november 2014

Makhmud Eshonkulov(Özbekistan

Luc Vernimmen(Belçika)

Aidarbek Gazizov(Kazakistan

Emrah Arıkan

(Türkiye)

Saman Ahmadi

(İran)

fena 79

Page 80: fenamizah no: 33 / november 2014

WORLD PRESS CARTOON 2014 / WINNERS

Shankar Pamarthy-Ind

ia

Agim Sulaj-Albania

80 fena

GRAND PRIX WORLD PRESS CARTOON 2014

«Mandela» | Shankar Pamarthy-India

CARICATURE 1st Prize: «Mandela» Shankar-India /

«Sakshi», Hyderabad, India2nd prize: «Hugo Chavez» Alfredo Sabat-Argentina /

«La Nación», Buenos Aires, Argentina

3rd prize: «Barack Obama» Yaser Khanbarai-Iran /

«Etefaghyeb», Iran

Honourable mentions:«Franck Ribéry» Carbajo-Spain / «El Jueves», Barcelona,

Catalonia, Spain«Nelson Mandela» Cau Gomez-Brazil / «A Tarde»,

Salvador, Brazil«Patriarch Kirill» Aivar Johanson-Estonia / «Eesti

Ekspress», Tallinn, Estonia«Captain Obama» by Marco Spadari-Italy / «La Vita

Cattolica», Cremona, Italy

EDITORIAL CARTOON:1st prize: «Untitled» Zarko Luetic-Croatia / «Pikac»,

Prelog, Croatia2nd prize: «The Scream in the Vatican» Riber Hansson-

Sweden / «Sydsvenskan», Malmo, Sweden

3rd prize: «Migration Reform» Angel Boligan-Mexico /

«Foreign Affairs Latin America» / Mexico City

Honourable mentions:«Why China is not a superpower yet» Ninja-Philippines /

«Gulf News», Dubai, United Arab Emirates

«North versus South» Kountouris-Greece / «Efimerida

ton Syntakton», Athens, Greece«Big Ears» Joep Bertrams-The Netherlands / «De

Groene Amsterdammer», Amsterdam, The Netherlands

«Pistolius» Helio Flores-Mexico / «El Universal», Mexico

City«Europe after Austerity» Tom Janssen-The Netherlands|

«Trouw», Amsterdam, The Netherlands

«Boston Marathon» Jarbas Domingos-Brazil / «Diario de

Pernambuco», Recife, Brazil

GAG CARTOON:1st prize: «Coins in the Bread» Agim Sulaj-Albania /

«Romagna Corriere», Rimini, Italy

2nd prize: «Poker» Leslie Ricciardi-Uruguay /

«Búsqueda», Montevideo, Uruguay

3rd prize: «Picasso, Dalí, and the Egg» David Vela-Spain

/ «Los Diletantes», Zaragoza, Spain

Honourable mentions:«Brain» Dikan-Serbia / «Politika», Belgrade, Serbia

«Adam and Eve in Salafist Paradise» Brito-France / «Feco

News», Hillegom, The Netherlands

«Flood» Valery Tarasenko-Russia / «Fontan», Odessa,

Ukraine«Ferris Wheel» Kountouris-Greece / «Shedia», Athens,

Greece«The Intruder» Angel Boligan-Mexico / «El Universal»,

Mexico City

Page 81: fenamizah no: 33 / november 2014

Zarko Luetic-Croatia

Riber Hansson-Sweden

David Vela-Spain

Kountouris-Greece

Dikan-Serbia

Leslie Ricciardi-Uruguay

fena 81

Page 82: fenamizah no: 33 / november 2014

20. Euro-KartoenaleKruishoutem 2015Soil pollution andsanitation

• Theme: Soil pollutionand sanitation

The international juryconsisting of cartoon pro-fessionals will meet inKruishoutem on the 27thof January 2015The inauguration andawards ceremony willtake place on the 28th ofMarch 2015The exhibition will runfrom the 29th of Marchtill 20th June 2015

RULES1. Theme: ‘’Soil pollutionand sanitation’’

2. The number of entriesis limited to 5. Any kindof graphical techniquewill be accepted, includ-ing 3-D works. Digitalartwork is preferablyprinted by the artist, inorder to present a sufficient high quality work tothe jury. They may nothave been exhibited orpublished before.

3. The works have to besent to the following

address: EURO-KARTOENALE WAREGEMSESTEEN-WEG 113 B- 9770 KRUISHOUTEM– BELGIUM [email protected] Our website will informyou if your works havearrived. The list of partici-pants will be updatedevery day.

4. The drawings shallhave the following dimen-sions: 210 x 297 mm(A4) - (8.268 x 11.693inches). The drawingmust bear, on the reverseside, the surname andforename of the partici-pant, for 3-D entries atthe bottom of the work.The drawings shall notbear subtitles.

5. By participating, theartists authorize theorganizers to publish the

submitted works in thecatalogue and for thepromotion of the exhibi-tion.

6. The following prizesare awarded: 1st prize: € 1.600,00 +trophy 2nd prize: € 1.400,00 +trophy 3rd prize: € 1.200,00 +trophy Prize of the ECC:Personal exhibition in theECC Prize of the EU: €750,00 Best Belgian Cartoon: €750,00 On the occasion of theprize-giving, the winnersare invited for a stay of 3days.

7. On request the partici-pants get a free cata-logue. However, thepostage costs are for theirown account (for partici-

pants who do not residein Belgium using 6coupons internationalreply). These coupons areavailable in your localpost office). They can alsocollect the catalogue atthe European CartoonCenter.

8. By participating theartist lends the submittedworks to the organizersfor itinerant exhibitions.Consequently, the select-ed works will remain atthe disposal of the organ-izers until December2015! The awardedworks will become prop-erty of the organization.

9. The entries will only besent back by the organiz-ers on written request. 3-D works can be collectedat the ECC in the courseof 2016. They can besent back on writtenrequest, the postage costsbeing in this case on theaccount of the artist. Theorganization can in noway be held responsiblefor eventually damagedor lost works.

10. If after announcementof the prizes, it appearsthat plagiarism has beencommitted, the jury canafter deliberation with-draw the prize.

11. The international jury

consisting of cartoon pro-fessionals will meet inKruishoutem on the 27thof January 2015.

12. The inauguration andawards ceremony willtake place on the 28th ofMarch 2015. The exhibition will runfrom 29th March till 20thJune 2015.

13. DEADLINE : 20th ofJanuary 2015 !!!!web: http://www.ecc-kruishoutem.be/wedstri-jd_2015_ENG.html- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -

International TourismCartoon CompetitionEskisehir-2014

• The theme of the com-petition in 2014 is all-inclusive holiday.Every topic interested inall-inclusive holiday canbe selected in cartoondrawings.An all-inclusive holiday isa tour that is arranged bya travel agent; wheretransportation, food andlodging are all providedat a price which is inclu-sive for all the chargesand services offered. Anall-inclusive holidayincludes a minimum ofthree meals daily, softdrinks, most alcoholicdrinks, gratuities, and

82 fena

Deadline: 15 March 2015

The KURTUKUNST Gallery and LIMES Image Agencyinvite cartoonists from all over the worldto participate in the 6th International Cartoon CompetitionBerlin 2015 with the theme 'SPYING'.- The contest is open to all cartoonists- The Theme of the Contest 2015 is: SPYING- The Beginning: 4th January 2015- The Deadline: 15th March 2015- Number of Cartoons: maximum of 3 works- Cartoons Have to be Sent to us Only in Digital Format:minimum: 500 KB / maximum: 25 MB- File Format: JPG, color mode: RGB

6th International CartoonCompetition Berlin 2015

http://www.limes-net.com/contest

CARTOONcontests

http://concursosinaloa2014.orgfree.com/

Deadline: 24 November 2014

54th International cartoon contest Knokke-

Heist 2015, BelgiumDeadline 31.12.2014www.cartoonfestival.be

Page 83: fenamizah no: 33 / november 2014

possibly other servicesincluded in the price. Thefollowing items areincluded in most of all-inclusive holiday prices.

-Airfare-Airport transfers-Accommodations-Meals(breakfast,bufferand dining room)-Nightlyentertainment,pools-Beverages,including softdrinks,bottled water andalcohol-Spa servicesDeadline:31 December2014The cartoons can bemailed to the belowaddress:Nazmi KOZAKAnadolu University,Faculty of TourismYunus Emre Campus,26470 Eskisehir/TURKEY- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -

http://www.ecc-kruishoutem.be/wed-

strijden_ENG.html

Deadline: November 10, 2014

The 8thInternational

CartoonContest

Urziceni The19th NationalFestival OfHumor

Karikatür yarışmaları...C O M P E T I T I O N S / 2 0 1 4

THE UNITEDNATIONS RANANLURIE POLITICAL

CARTOON AWARD2014

http://lurieunaward.com/home.htm

fena 83

Golden HelmetAnnounces

XXIII ContestTitled

http://www.kck.org.rs/novosti/zlatnakaci-ga/425-zl-n-cig-2015-golden-helmet-2015-

konkurs

Deadline: January 25, 2015

CATEGORIES: 1. CARTOON

2. WRITTEN FORM

SSRK - India

B.V. PANDURANGARAO - India

Page 84: fenamizah no: 33 / november 2014

84 fena

Kasabadan Çizgili Anılar

nezih-ernezih-eryayınlarıyayınları

HASAN EFE

AZİZ YAVUZDOĞAN

Basit yöntemlerle ve örnekleriyle,alıştırmalı çizim tekniği vebilgilendirme kitabı...

SİYAH BEYAZ KİTAP

Görsel metin olarak karikatürün

anlam yapısı, yazınsal türler ve eğitim ile ilişkisi.

KarikatürüDüşündüren İnsan

MUSTAFAKEMALPAŞAKÜLTÜR VE SANAT

DERNEĞİPatikalar Dergisi

Yayınları

Karikatürler

İBRAHİMERSARAÇ

AHMED SAMIRFARID - Egypt

SAMIRA SAID BADAWY - Egypt

TVG MENON - India

Page 85: fenamizah no: 33 / november 2014

WEB SİTELER

DERGİLER

MaxMinusWorld Wide Magazine

from Bosnia-Herzegovinawww.maxminus.com

YeniAkrepe-magazinefrom NorthernCyprus

www.yeniakrep.org

http://bostoonsmag.com

www.ceska-karikatura.cz

Ceská uniekarikaturistu

HIRVATSKO DRUSTVOKARIKATURISTA

http://www.hdk.hr

http://saltandpepperm.blogspot.com.tr/

Aydın Doğan Vakfı• http://sanalmuze.aydindoganvakfi.org.tr- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - Federation of CartoonistsOrganisations• http://www.fecocartoon.com- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - Bulgaristan Gabrovo Müzesi• http://humorhouse.globcom.net- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - Cagle Cartoons• http://www.caglecartoons.com- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - Partia Dobrego Humoru• http://www.sadurski.com- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - Museu Virtual Do Cartoon• http://www.cartoonvirtualmuseum.org- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -Cartoon Bank• http://www.cartoonbank.ru- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -International Cartoon As• http://www.cartoonas.com- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -Cartoon Gallery• http://www.cartoongallery.eu- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -Karrycaturas• http://www.karrycaturas.com- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -Arte Facto• http://artefacto.deartistas.com- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -Cartoonia• http://www.cartoonia.ru- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -

British Cartoon Archive• http://http://www.cartoons.ac.uk- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -Cartoon Art• http://cartoonart.eu- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -Syria Cartoon• www.syriacartoon.com- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -Iran Cartoon• http://www.irancartoon.com- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -European Cartoon Center• http://www.ecc-kruishoutem.be- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -Free Cartoons Web• http://www.fcw.cn- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -Indian Caricature• http://www.indiancaricature.com- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -The Cartoon Museum• http://cartoonmuseum.org- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -

no:

54

MADMagazine• www.madmagazine.com- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -e-Gag• www.ceska-karikatura.cz- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - Charlie Hebdo• http://www.charliehebdo.fr- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -

wwwkarikaturculerdernegi

com

Mizah yayınları...H U M O R P U B L I C A T I O N S

www.fenamizah.

com

fena 85

El JUEVESin Spain

Page 86: fenamizah no: 33 / november 2014

ISMAIL KERA - Czech RepublicZORAN GROZDANOVSKI - Macedonia

86 fena

JIA RUI JUN - China MONA SHIRVANI - Iran

Page 87: fenamizah no: 33 / november 2014
Page 88: fenamizah no: 33 / november 2014