doç. dr. onur polat -...
TRANSCRIPT
Doç. Dr. Onur POLAT
Bu ünitede;
Gebe hastalarda hangi acil durumların
varlığında hangi ön tanılardan şüphelenilmesi
gerektiği, ayrıca acil durum için hastaya
yaklaşım, ilk müdahale anlatılacaktır.
Hastanın naklinde dikkat edilecek hususlar ve
hastaya yaklaşım ile doğum eyleminde olan
hastada hastaneye ulaşana kadar eyleme
yardımcı olunabilecek hususlar anlatılacaktır.
1. Trimester (Gebelikteki ilk 3 aylık dönem) Kanamaları
• Gebeliğin ilk trimesterinde hastaların % 25’inde vajinal kanama görülmektedir. Şiddetli vajinal kanama varlığında, bulgulara karın ağrısı, ateş ya da parça-pıhtı düşürme gibi bulgular da eklenmişse hastalarda ileri inceleme gerekir.
• İlk trimesterde kanamalar düşük tehdidi, önlenemez düşük, inkomplet (tam olmayan) abortus, komplet (tam) abortus, missed abortus (bebeğin rahim içinde ölmesine rağmen düşük eyleminin başlamaması), ektopik gebelik nedeniyle olabilir.
GEBELİKTE VAGİNAL KANAMALAR
• Hastada vital bulgular, otururken ve ayakta
alınmalıdır. Ortostatik değişiklik varlığı (sistolik kan
basıncında >10 mmHg fark ve nabzın >10
atım/dakika artması ) intraabdominal (karın içi)
kanama varlığını gösterebilir.
• Gebelik tanısını koymak için hastanın son adet tarihi
sorgulanmalı, sistemik diğer hastalıklar açısından
detaylı anamnezi alınmalıdır.
• Peritoneal (karın zarı) bulgular ve adneksial
(yumurtalıklar ve tüpler) kitleler açısından hastanın
abdominal muayenesi yapılmalı, uterusun
büyüklüğü değerlendirilmelidir.
• Hastaya mutlaka damar yolu açılmalı, eğer
bilinmiyorsa kan grubu tayini ve tam kan sayımı için
hastadan kan alınmalıdır. Gebelik tanısı kesin değil
ise kanda gebelik testi ( βhcg) için de kan
alınmalıdır.
• İlk trimester kanamalarında çoğunlukla neden
düşük tehdididir. Gebeliğin devam etme ihtimali
%90-97’dir ve genellikle hastanın genel durumunda
bozulmaya neden olmaz. Bu nedenle hastanın
hastaneye nakli ve fetal kalp atımlarının varlığı
açısında ultrasonografi değerlendirmesinin
yapılması sağlanmalıdır.
• Takip konservatiftir ve fetal iyilik kanıtlandıktan
sonra hastanın evde izlenmesi planlanabilir.
• Eğer çok yoğun kanama, ya da parça pıhtı düşürme
öyküsü varsa inkomplet abortus ya da komplet
abortus açısından ileri müdahale (kavitenin karman
ile kürete edilerek temizlenmesi) gerekliliği
olabileceğinden hospitalizasyon gerekebilir.
• Vajinal kanama ile birlikte karın ağrısı da olan gebelerde
ektopik gebelikten de şüphelenilmelidir. Rahim içi gebelik
tanısı daha önceden konmuş olsa dahi iç ve dış gebeliğin
de birlikte görülebileceği unutulmamalıdır. İki durumun
birlikte görülme riski 1/30.000 civarındadır.
• Elbette kesin tanı ancak ultrasonografide adneks
gestasyonel kese ve içinde kalp atımlarının görülmesi ile
konabilecektir. Ekstrauterin (rahim dışı) bir oluşum,
ektopik gebelik ile karıştırılabilir ve yanlış pozitif tanı
konabilir.
• Adet gecikmesi olan hastada eğer şiddetli karın
ağrısı var ya da akut karın bulguları var ise (alt
kadranda hassasiyet, defans, rebound) ektopik
gebelikten şüphelenilmelidir.
• Unutulmamalıdır ki adet gecikmesi olmasa bile,
doğurganlık çağındaki her bayanda vajinal kanama
olsun ya da olmasın, akut karın bulguları varlığında,
ön tanılar arasında ektopik gebelik yer almalıdır.
Hastanın damar yolu açılmalı ve vital bulguları takip
edilerek hastaneye nakli sağlanmalıdır
• Preterm eylem, düşükler, intrauterin exitus,
plasenta previa (plasentanın bebekten önce
çıkması) gibi durumlarda görülebilir. Bu durumda
mutlaka anne ve fetusun iyilik halinin
değerlendirilmesi için hasta vital bulguları takip
edilerek ve damar yolu açılarak hastaneye sevk
edilmelidir.
2. Trimester Kanamaları
(Gebelikteki ikinci 3 aylık dönem)
• Hastaya yaklaşımda iki husus mutlaka hatırlanmalıdır. Hasta mutlaka tam teşekküllü bir hastanede ve jinekolog tarafından değerlendirilmeli ve plasenta previa dışlanana kadar vajinal ya da rektal muayene yapılmamalıdır. Çünkü vajinal ya da rektal muayene, durdurulamayacak ve hayatı tehdit edecek şiddette kanamaya neden olabilir. Bu durumdaki hastada hipovoleminin erken tanısı önemlidir.
• 3. trimester kanaması olan hastaların % 5’inden azında servikal ya da vajinal faktörler kanamadan sorumlu olmaktadır. Örneğin servikal polipler, erozyonlar, karsinomlar gibi.
3. Trimester Kanamaları
(Gebelikteki ikinci 3 aylık dönem)
• Hipovolemik şokun semptomları, solukluk, soğuk cilt, senkop, susuzluk, dispne (nefes darlığı), ajitasyon, konfüzyon, kan basıncında düşme, taşikardi, zayıf nabız ve oligüridir (idrar çıkışının azalması). Annenin vital bulguları dekompanze olana kadar fetal kalp atımları olumsuz etkilenmeyebilir.
• Çoğu gebe hasta yaklaşık 1000-1500 ml kan kaybedene kadar hemodinamik olarak stabil kalmaktadır. Eğer uygun tedavi yapılmazsa hasta hızla dekompanze olur ve fetal kayıp olabilir.
• Stabil olmayan hastalarda resusitasyona başlanmalı, hava yolunun açıklığı sağlanmalı, damar yolu açılmalı ve mümkünse hasta sol yan pozisyonda ve trendelenburgda yatırılmalıdır. Bu şekilde gebe uterusun vena kava denen damara basısı azaltılır ve venöz dönüş arttırılmış olur.
• Hastaya kristaloid ile infüzyona başlanmalıdır. Transport sırasında mümkünse fetal kalp atımları düzenli olarak monitorize edilmelidir (el dopleri ya da fetoskop ile).
• Hızlı kan kaybı olan ya da hemokonsantrasyonu
olan hastalarda başlangıç hematokrit değeri yanıltıcı
olabilir. Hastaya eritrosit süspansiyonu transfüzyonu
yapılabilir. Bu nedenle cross- match işlemi ve
bilinmiyorsa kan grubu tayini için kan alınmalı ve
hazırda kan tutulmalıdır.
• Acil olmayan kanama durumlarında, önce hasta
değerlendirmeli ve hemodinamik olarak stabil ise
kanamanın nedeni saptanmaya çalışılmalıdır. Eğer
mümkünse ultrasonografi yapılarak fetal kalp
atımları ve plasentanın yeri öğrenilmelidir.
• Eğer ultrasonografi yapılamıyorsa fetal kalp atımları
dinlenmeli ve fundus yüksekliği (rahim en yüksek
kısmı) saptanarak hasta karnında bu noktaya
kalemle işaret konmalıdır.
• Bu işaretleme gestasyonel haftanın belirlenmesine
yardımcı olabileceği gibi ( Simfizisten fundusa olan
mesafe mezura ile ölçüldüğünde örneğin 18 cm=18.
gebelik haftasına denk gelir), aynı zamanda ablasyo
plasenta gibi rahim içine kanama durumunda hızlı
rahim genişlemesinin fark edilmesine de yardımcı
olur.
Dış Gebelik (Ektopik Gebelik)
• Ektopik gebelik blastokistin endometrial (rahim iç
yüzü) kavite dışında herhangi bir yere
implantasyonu (gömülmesi) olarak tanımlanır.
Gebeliklerin % 2’si ektopiktir ve ektopik gebeliklerin
% 95’i tüplerde yerleşmektedir. Tüpler dışında,
overler (yumurtalıklar), batın içi, servikal kanal,
cornular ya da batın içinde de yerleşim
olabilmektedir.
GEBELİKTE KARIN AĞRILARI
Dış Gebelik (Ektopik Gebelik)
• Ektopik gebelikte klinik tablo çok değişken
olabilmektedir. Rüptürün olup olmamasına göre
farklı tablolar görülebilir. Hasta tipik olarak
lekelenme şeklinde vajinal kanama, alt abdominal
kadran ağrısı, bazen senkop şikâyeti ile başvurur.
GEBELİKTE KARIN AĞRILARI
Ektopik gebeliğin klasik bulguları:
1.Adet gecikmesi sonrası vajinal kanama.
2.Abdominal ya da pelvik ağrı.
3.Hassas adneksial kitle varlığıdır. Ancak 3 bulgunun
birlikte görülme ihtimali % 50 oranında olmaktadır.
• Ektopik gebeliğe bağlı olan ağrı başlangıçta tüpün
gerilmesine bağlı kolik tarzı ağrıdır. Karnın her
bölgesinde algılanabilir ancak çoğunlukla alt
abdominal ağrı şeklindedir.
• Eğer hemoperitoneum gelişmişse diafram
irritasyonuna bağlı olarak omuz ağrısı da olabilir.
Abdominal palpasyon sırasında şiddetli ağrı olur.
Rüptüre olmuş ya da olmakta olan ektopik
gebeliklerde serviks (rahim ağzı) hareketlerinde de
şiddetli ağrı olacaktır.
• Hastaların % 97’sinde abdominal ya da pelvik
hassasiyet olur. Hassasiyet olguların % 45’inde
yaygın, % 25’inde her iki alt kadranda lokalize, %
30’unda tek taraflı alt kadranda lokalizedir.
Peritoneal irritasyona bağlı olarak rebound olabilir
ya da olmayabilir.
• Hastada adet gecikme öyküsü olmaması ektopik gebeliği
ekarte ettirmez. Tanısı için kanda gebelik testi (βhCG) ve
ultrasonografik değerlendirme yapılmalıdır. Kanda gebelik
testi 1500-2000 mıu/ml’yi geçtiği halde transvaginal
ultrasonografide intrauterin gestasyonel kese
görülememesi durumunda ektopik gebelikten şüphelenilir.
• Hemodinamik olarak stabil olamayan hastada acil cerrahi
tedavi gerekliliği olduğundan mutlaka damar yolu açılıp
kolloid ya da kristaloid infüzyonu yapılarak, hasta vital
bulguları takip edilerek hastaneye sevk edilmelidir.
Gebelik Dışı Karın Ağrısı Nedenleri
• Gebe hastalarda abdominal ağrıda ayırıcı tanı büyük
zorluk oluşturmaktadır. Gebe hastalarda obstetrik
nedenler dışında oluşan abdominal ağrıda akut
apandisit, kolesistit (safra kesesi enfeksiyonu),
pankreatit, hepatit, pyelonefrit, adneksial torsiyon
(dönme) ve dejenere uterin miyomlar
düşünülmelidir.
• Daha nadir olarak diabetik ketoasidoz, pnömoni,
sistemik lupus eritomatozus, iltihabi barsak hastalıkları,
aortik ya da arteriyal anevrizmalar, ailesel Akdeniz ateşi,
orak hücreli anemi krizi akut porfiria krizi de görülebilir.
Bu hastalıkların herhangi biri bulantı, kusma ya da
abdominal ağrı yapabilir.
• Gebelikte uterus büyüdüğü için çeşitli rahatsızlıklarda
ağrının lokalizasyonu gebe olmayan hastalara göre farklı
yerleşimde olabilir. Bu nedenle dikkatli fizik muayene ve
anamnez alınması çok önemlidir.
• İlk tanısal değerlendirmede mutlaka ilaç kullanımı, geçirilmiş cerrahi öyküsü sorgulanmalı, vital bulgular değerlendirilmelidir. Ağrının başlangıcı, paterni ( intermittan ya da sürekli), yayılma durumu, hareketlerle ağrının artması ya da azalması tanımlanmalıdır.
• Uterin ya da nonuterin ağrıyı ayırt etmenin basit yollarından biri hastayı sırtüstü yatırıp ağrıyı tanımlamak ve sonra hastayı sola ya da sağa yatırarak ağrının karakterini tekrara sorgulamaktır. Eğer ağrının yeri değişirse büyük olasılıkla uterin orjinlidir. Eğer aynı lokalizasyonda kalıyor ise daha çok intraabdominal ya da retroperitoneal alan akla gelmelidir.
Ablasyo Plasenta
• Ablasyo plasenta, normal yerleşimli plasentanın
uterus duvarından erken ayrılması olarak tanımlanır
ve görülme sıklığı 1/120’dir. Etkilenen gebeliklerde
perinatal mortalite 1000’de 4 oranındadır ve fetal
ölümlerin % 80’inden fazlasında fetal ölümler
doğum eylemi başlanmasından önce olmaktadır.
• Ablasyo plasentanın etyolojisi tam olarak
bilinmemektedir ancak ileri anne yaşı, multiparite
(birden fazla doğurma), travma, maternal
hipertansiyon, kokain kullanımı ve koryoamniyonit
durumunda görülme sıklığı artmaktadır. Önceki
gebeliğinde ablasyo plasenta öyküsü olan hastalarda
tekrarlayan gebelikte tekrar görülme sıklığı % 5-17
olmaktadır.
• Tanı öncelikle öykü ve fizik muayene ile başlar. Önceki
gebelikte ablasyo plasenta varlığı, tütün ya da kokain
kullanımı ve travma öyküsü olması tanı açısından
önemlidir. Kanamanın ağrılı olup olmaması önemlidir.
• Ablasyo plasenta ani başlangıçlıdır ve olguların % 80’inde
vajinal kanama eşlik eder. Fizik muayenede vital bulgular
değerlendirilmeli, fetal kalp atım paterni ve uterus
tonusu değerlendirilmelidir. Uterus içine olan kanamayı
değerlendirmek için aralıklarla uterin fundus yüksekliği
değerlendirilmelidir.
• Hastanın hemen damar yolu açılmalı, tam kan sayımı,
kan grubu tayini, cross- match ve koagülasyon
sistemlerinin değerlendirilmesi ( PTİ, Aptt, fibrinojen) için
kan alınmalıdır.
• Ablasyonun şiddetine, fetal iyilik haline, gebelik haftasına
ve kontraksiyonların eşlik edip etmemesine göre sadece
izlem, doğum eyleminin başlatılması ya da acil sezaryen
ile doğum düşünülebilir. Bu nedenle hastanın acilen tam
teşekküllü bir hastaneye sevki sağlanmalıdır.
Bulantı-Kusma
• Tüm gebe kadınların dörtte üçünde hafif bulantı
kusma görülmektedir. Klinik tablo hafif rahatsızlık
şeklinde olabileceği gibi, yoğun kusma, elektrolit
bozukluğu, halsizlik şeklinde de olabilir.
GEBELİK KOMPLİKASYONLARI
• Semptomlar genellikle 5-6. gebelik haftasında
başlayıp 12-13. haftaya kadar devam eder. Genelde
sabahları daha yoğun olup, günün ilerleyen
saatlerinde hafifler. Erken gebelik döneminde
bulantı, kusma ile başvuran hastalarda detaylı öykü
alınması, tam kan sayımı, idrar tetkiki (keton varlığı
ve dansite [yoğunluk] açısından), hepatit
taramaları, karaciğer fonksiyon testleri çalışılmalıdır.
• Eğer idrarda keton belirgin pozitif saptanırsa
hastanın glikoz depolarının tükendiği ve enerji
kaynağı olarak lipolizi kullandığı anlamına gelir ve
bu hasta intravenöz hidrasyondan fayda görecektir.
Ayrıca gebe hastaya sık sık ve azar azar yemek
yemesi, midesini bulandıran gıdalardan uzak
durması önerilebilir.
• Senkop ani bilinç kaybı anlamına gelmektedir. Birçoğu
masum nedenlerle oluşur ve özel bir tedavi gerektirmez.
Nörokardiyojenik reflekse bağlı olmayan senkop
vakalarında sebep kardiyak aritmi ya da serebrovasküler
olaylar da olabilir.
• En sık görülen, ağrı, ısı ya da ani kan basıncı
değişikliklerine bağlı gelişen vasovagal senkoptur. Şuur
kaybı çok kısadır ve hasta hızla düzelir. Ayırıcı tanıda,
epileptik bozukluklar, subaraknoid kanama,
serebrovasküler olay, kardiyak aritmi, kalp krizi,
pulmoner emboli, hipoglisemi, hiponatremi ve supin
pozisyon düşünülmelidir.
Senkop
• İlk değerlendirmede hastanın solunum yolunun açık
olduğundan emin olunmalıdır. Ardından hasta
trendelenburg pozisyonunda (supin ve baş aşağı
pozisyon) sol yan olacak şekilde yatırılmalıdır. Vital
bulgular kaydedilip kalın bir damar yolu açılmalıdır.
Anne stabil hale geldikten sonra fetal iyilik hali
değerlendirilmelidir.
• Gebeliklerin % 7-10’unda hipertansiyon
görülmektedir. Bunların da % 70’i preeklampsiye,
% 30’u kronik hipertansiyona bağlıdır. İlk gebelik
olanlarda, çoğul gebelikte, kendisinde ve ailede
preeklampsi öyküsü olanlarda, diabetes mellitus
durumunda, kronik hipertansiyon durumunda ve
mol hidatiformda risk artmaktadır. Gebeliğin 20.
haftasından önce nadiren gelişir.
Preeklampsi
• Klasik olarak preeklampsi; hipertansiyon, proteinüri
ve ödem varlığı ile tanımlanır. Hipertansiyon
tekrarlayan ölçümlerde kan basıncının 140/90 ve
üstü ölçülmesi olarak, proteinüri ise 24 saatlik
idrarda 0.3 gr.’dan daha fazla protein olması olarak
tanımlanır. Ödem çoğu gebe de ayaklarda
görülmektedir. Ancak preeklampsi varlığında yüzde
ve ellerde de ödem görülmektedir.
• Preeklempsi durumunda tek tedavi doğumdur. Bu
nedenle hastanın hemen tam teşekküllü bir
hastaneye sevki sağlanmalıdır. Ayrıca sevk sırasında
annenin vital bulguları yakından takip edilmelidir.
Kan basıncı değerleri düşük dahi olsa hastada
eklampsi tablosunun gelişebileceği unutulmamalıdır.
• Preterm eylem tüm gebeliklerin % 10’nunda
görülmektedir. Aşağıdaki durumlarda preterm eylem
görülme riski artmaktadır:
1. Önceden preterm eylem öyküsü
2. Çoğul gebelik
3. Servikal serklaj yapılmış hastalar
4. Polihidramnios (plasenta sıvısının fazla olması)
5. Uterin anomali
Preterm Eylem
• Hastada semptomlar çok silik ve nonspesifik olabilir. Menstruasyon benzeri ağrılar, alt abdominal kadranda gerginlik, vajene baskı hissi, vajinal kanama, vajinal akıntıda artış şeklinde belirti verebilir.
• Karın muayenesinde düzenli ve intermittant uterin kontraksiyon saptanır. Elbette gebelik haftasına, bebeğin büyüklüğüne, servikal açıklık olup olmamasına ve etyolojik nedene bağlı olarak yaklaşım değişecektir. Jinekolog tarafından ilk değerlendirme yapılana kadar hastayı intravenöz yolla hidrate etmek uterus kasılmalarının şiddetinin azalmasına yardımcı olacaktır.
• 20. gebelik haftasından önce fetal kayıp olması
durumuna missed abortus, 20. gebelik haftasından
sonra olmasına intrauterin exitus demekteyiz.
Hipertansif hastalıklar, viral enfeksiyonlar, fetal
anomaliler, erken membran rüptürü,
koryoamniyonit ya da pıhtılaşma sistemindeki
birtakım sorunlar nedeniyle görülebilmektedir.
İntrauterin Exitus
• Hastalar gebelik belirtilerinin yok olduğunu ya da
fetal hareketleri hissetmediklerini söylerler. Fizik
muayenede fundus mesafesi beklenenden daha
küçük ölçülebilir.
• Gebelik haftasına göre gebeliğin terminasyonu için
vajinal sonlandırma, doğumun indüksiyonu ya da
son çare olarak histerotomi (rahmin açılması)
planlanabilir. Bu nedenle hastanın uygun sağlık
merkezine sevki sağlanmalıdır.
Doğum Eylemi Öncesi Membranların Rüptürü
• Eylem başlamadan membranların rüptürü term
gebeliklerin % 10’unda, preterm gebeliklerin % 2-
4’ünde görülür. Bilinen risk faktörleri,
1. Daha önce aynı olayın yaşanmış olması,
2. Geçirilmiş preterm eylem,
3. Sigara içimi,
4. Gebelikte kanamadır.
• Kesin tanının konması için spekulum muayenesi ile
posterior fornikste amnios sıvısının birikiminin
görülmesi ve/veya ultrasonografik değerlendirme ile
amnios miktarının azaldığı görülebilir. Hastada
tedavi gebelik haftasına göre değişir. Termdeki
hastada doğum eyleminin indüksiyonu başlatılır.
• Preterm hastada yaklaşım, materyal ve fetal
enfeksiyon riskinde artışa karşılık, prematüre
doğum komplikasyonlarına göre seçilir. Beklemeye
karar verilirse hastaya geniş spektrumlu antibiyotik
tedavisi başlanır ve düzenli olarak annede
enfeksiyon parametreleri (örnegin lökosit, CRP,
ASO…) takip edilir. Fetal akciğer maturasyonunu
hızlandırmak için sterod enjeksiyonu planlanabilir.
Hasta Sevkinde Genel Kurallar ve
Fetal Monitorizasyonu
Doğum eylemi, servikal açılma ve incelmeye yol açacak şekilde uterin kontraksiyonların başlamasıdır. Doğumun aşamaları:
1. aşama: Doğum eyleminin başlaması ile tam servikal açıklık oluşana kadar geçen süredir.
2. aşama: Tam servikal açıklıktan bebek doğana kadar geçen süredir.
3. aşama: Bebek doğduktan sonra plasenta ve ekleri çıkana kadar geçen süredir.
4. aşama: Doğumdan lohusalık bitene kadar geçen süredir.
Doğum Eylemi
• İlk değerlendirmede anamnez, kontraksiyonların
kaydı, fetüsün değerlendirilmesi, fetal zarların
durumu, vajinal kanama varlığı, annenin vital
bulguları belirlenmelidir. Nakil sırasında hastanın
damar yolu açılmalı, vital bulguları yakın takip
edilmeli, hasta sol yan pozisyonda yatırılmalı,
vajinal kanama varlığı açısından dikkatli olunmalıdır.
Postpartum Kanama
• Postpartum kanama doğumu takiben aşırı kanama anlamına gelir. Normalde vajinal doğumlarda yaklaşık olarak 500 ml kan kaybı olmaktadır.
• Etyolojide;
- Uterin atoni en sık nedenidir. Genel anestezi, çogul gebelik, uzamış tramvay, uzun süre tokolitik ajan kullanımı durumunda görülebilir.
- Laserasyonlar, uterus, servis ya da vajende olabilir.
- Plasental doku retansiyonu.
- Koagülasyon defektleri yer almaktadır.
• Hasta transport edilirken abdomenden elle uterusun
kontrakte olup olmadığı tespit edilip eğer uterus
kontrakte değilse intravenöz yolla puşe ya da
infüzyon olarak kontraksiyonu arttırıcı ajanlar
(oksitsin, metiler) kullanılmalı ve elle fundus masajı
yapılmalıdır. Hastanın vitalleri yakından takip
edilmeli ve uygun hidrasyon sağlanmalıdır.
• Gebe hastanın değerlendirmesinde elbette
gebelikte görülen komplikasyonları bilinmesi ve
sebebe yönelik yaklaşım önemlidir.
• Gebelikte kanama varlığında öncelikle annenin
hemodinamik durumu stabilize edilmeli, ardından
fetal iyilik hali değerlendirilmelidir. Adet rötarı
olmasa bile üreme çağındaki bir hastada her türlü
vajinal kanama durumunda gebelik ve özellikle dış
gebeliğin hatırda tutulması çok önemlidir.
Özet
• Akut karın varlığında gebelikte tanı konması ve tedavi
oldukça güç olmaktadır. Unutulmamalıdır ki gebelikte
batın içi organları yerleşimi de değişmektedir ve
bulgular da buna bağlı olarak farklılık
gösterebilmektedir.
• Özellikle gebelikte yüksek tansiyon varlığı ile giden
preeklampside kan basınçları normal olsa bile
eklampsi tablosunun ve ani fetal ölümlerin
gerçekleşebileceği akıldan çıkartılmamalı ve hastanın
vitalleri ve genel durumu çok yakından takip
edilmelidir.
Özet
İLGİNİZE TEŞEKKÜR EDERİM