dewa gazetesi kasim 2010 sayisi

24
5 7 10 17 Köşem mit deutscher Beilage Aylık Gazete | Monatszeitung Kasım | November 2010 Sayı | Ausgabe: 22 Gratisexemplar Mag. Mehmet Turhan Mag. Mustafa Mullaoğlu Av. Süleyman Boynukara Mag. Salih Aydın Dr. Fuat Sanaç 2 Selam Olsun Acı bir gerçek Ameller yüze çarpılmasın Hac İbadeti İslam Düşüncesi... Gazetem HABER 3 Kur’an Ziyafeti 8 8 AKTUEL Kurban Kesmek Allaha Yaklaştırır 10 GÜNDEM Aliya İzzey Begoviç Anılırken 23 DEUTSCH Hadithkampangene für 2010 KURBAN BAYRAMINIZ MUBAREK OLSUN Yeni Bütçe Tasarısı; DAHA FAZLA TASARRUF Avusturya Meclisinde yapılan bütçe görüşmeleri tamamlandı. Görüşmeler sonucunda tasarruf tedbirleri ve yeni zamlar yolda ! Sayfa 4 A vusturya’nın Tirol eyale- tinin Schwaz kasabasında bulunan Atib Schwaz camis- ine çirkin saldırı. Geçen akşam meydana gelen olayı güvenlik kamerası kayıt etti. Saldırganlar kafaları sarılı olarak Cuma akşamı 22:40 da olayı gerçekleştirdiler. CAMİYE ÇİRKİN SALDIRI 10 Ekimde yapılan seçimlerde çıkan sonuçlarla birlikte uzun süredir Viyana’da tek başına iktidarda bulunan Sosyalist Parti, (SPÖ) bu seçimde oy oranını düşürdü. Bu sonuçlar sonucunda Viyana Eyaleti koalisyonla yöne- tilicek. Koalisyon görüşmelerini Yeşillerle(Grünen) yapan SPÖ, yönetimi beraber yürütecek olan Yeşillerle sıkı bir müzakereye girdi. Koalisyon görüşmelerinde artık sona gelindi. Bundan sonra 5 yıl boyunca Viyana’da (yüksek ihti- mal) SPÖ-Grüne yönetimi söz sa- hibi olacak. Viyana’da Koalisyon Spö ve Grüneler arasında olacak V iyana’da yaşayan bir türk ailenin otizm hastası çocuğu Viyana Bel- ediye Evlerinde rahatsız olan diğer komşularının mahkemeye vermeleri sonucu başka bir eve göç etmek zo- runda kaldı. 4 çocuğuyla... Otizm Hastası Çocuk ve Ailesine Yeni Ev Bulma Kararı Çıktı A vusturya’da 9 ayrı eyalette yapılacak olan seçimler için İslam Cemaati (IggiÖ) bir basın açıklaması yaptı.Şuana kadar yapılan çalışmalardan bahseden Avusturya İslam Cemaati Başkanı Anas Shakfeh, Avusturya İslam Cemaatinde(IggiÖ) Seçim Çalışmaları Hızlandı D as Bundesministerium für Inneres lud in den vergangenen Tagen im Rahmen folgender Diskussion- sthemen: „Islam.Meschen.Dialog“ Ver - treter der IFW Runder Tisch mit Bundesministerin für Inneres Sayfa 13 Sayfa 3 Sayfa 4 Seite 20 Sayfa 6

Upload: dewa-zeitung

Post on 02-Mar-2016

235 views

Category:

Documents


0 download

DESCRIPTION

Dewa Gazetesi Kasim 2010 Sayisi

TRANSCRIPT

Page 1: Dewa Gazetesi Kasim 2010 Sayisi

5 7 10 17Köşem

mit

deut

sche

r Bei

lage

Aylık Gazete | Monatszeitung Kasım | November 2010 Sayı | Ausgabe: 22 Gratisexemplar

Mag. Mehmet Turhan Mag. Mustafa Mullaoğlu Av. Süleyman Boynukara Mag. Salih AydınDr. Fuat Sanaç2Selam Olsun Acı bir gerçek Ameller yüze çarpılmasın Hac İbadeti İslam Düşüncesi...

Gazetem HABER 3Kur’an Ziyafeti 8 8AKTUELKurban Kesmek Allaha Yaklaştırır 10GÜNDEM

Aliya İzzey Begoviç Anılırken 23DEUTSCHHadithkampangene für 2010

KURBAN

BAYRAMINIZ

MUBAREK

OLSUN

Yeni Bütçe Tasarısı; DAHA FAZLA TASARRUFAvusturya Meclisinde yapılan bütçe görüşmeleri tamamlandı. Görüşmeler sonucunda tasarruf tedbirleri ve yeni zamlar yolda ! Sayfa 4

Avusturya’nın Tirol eyale-tinin Schwaz kasabasında

bulunan Atib Schwaz camis-ine çirkin saldırı. Geçen akşam meydana gelen olayı güvenlik kamerası kayıt etti. Saldırganlar kafaları sarılı olarak Cuma akşamı 22:40 da olayı gerçekleştirdiler.

CAMİYE ÇİRKİN SALDIRI

10 Ekimde yapılan seçimlerde çıkan sonuçlarla birlikte

uzun süredir Viyana’da tek başına iktidarda bulunan Sosyalist Parti, (SPÖ) bu seçimde oy oranını düşürdü. Bu sonuçlar sonucunda Viyana Eyaleti koalisyonla yöne-tilicek. Koalisyon görüşmelerini

Yeşillerle(Grünen) yapan SPÖ, yönetimi beraber yürütecek olan Yeşillerle sıkı bir müzakereye girdi. Koalisyon görüşmelerinde artık sona gelindi. Bundan sonra 5 yıl boyunca Viyana’da (yüksek ihti-mal) SPÖ-Grüne yönetimi söz sa-hibi olacak.

Viyana’da Koalisyon Spö ve Grüneler arasında olacak

Viyana’da yaşayan bir türk ailenin otizm hastası çocuğu Viyana Bel-

ediye Evlerinde rahatsız olan diğer komşularının mahkemeye vermeleri sonucu başka bir eve göç etmek zo-runda kaldı. 4 çocuğuyla...

Otizm Hastası Çocuk ve

Ailesine Yeni Ev Bulma Kararı

Çıktı

Avusturya’da 9 ayrı eyalette yapılacak olan seçimler için İslam Cemaati

(IggiÖ) bir basın açıklaması yaptı.Şuana kadar yapılan çalışmalardan bahseden Avusturya İslam Cemaati Başkanı Anas Shakfeh,

Avusturya İslam Cemaatinde(IggiÖ) Seçim Çalışmaları Hızlandı

Das Bundesministerium für Inneres lud in den vergangenen Tagen

im Rahmen folgender Diskussion-sthemen: „Islam.Meschen.Dialog“ Ver-treter der IFW

Runder Tisch mit Bundesministerin für Inneres

Sayfa 13 Sayfa 3 Sayfa 4

Seite 20Sayfa 6

Page 2: Dewa Gazetesi Kasim 2010 Sayisi

HABER - AVUSTURYAKasım 102

Mehmet TURHANIFW Genel Başkanı

Selam Olsun

Allah´ın evi Kabe-i Muazzama’da, Dünyanın kalbi Mekke-i Müker-remeden, Kuran’ın indiği Hira, Nur dağının eteklerinden, buram buram Muhammed Mustafa ko-kan vahyin kalbinden, Allah’ın gü-zel kulları olan sizlere Selam!İnsanlığın küçültülmüş bir aile fotoğrafını oluşturan bu kutlu mekanı dolduran milyonlardan size Selam !Habeşli Bilalin izini aramak, çektiği sıkıntıları kavramak üzere saf tu-tup Lebbeyk Allahümme Lebbeyk diyen Etiyopya’lıdan, Somali’liden Selam!Okyanuslar ötesi anzaklar ülkesi Avusturalya’da hidayete eren, ihramını giyerek Mekke’ye giren, muhtedi müslümandan sana Se-lam!İmkanı yok ama imanı çok olan, açlık ve sıkıntı dolu Afrika’dan

Kabe aşkıyla kavrulup, imkanla değil, yol bularak imanla gelen si-yahi kardeşlerden size selam! Zenginle fakirin eşit olduğu, aynı safta durduğu, elini, gönlünü Rab-bine açarak ihtiyaçlı olduğunu bil-diren, kibiri, hasedi, kini sildiren müsavi müslümandan Selam!100 küsur bin sahabenin saf tuttuğu, size Rasulün veda hutbe-sini irad buyurduğu Allahümme feshed le son bulduğu rahmet te-pesinin eteklerinden Selam!Milyonların arafatta vakfe edip anasından yeniden doğduğu, dualarına sizi katmış olduğu yerden Selam!Mahşerin prova edildiği, arafattan sonra günahların gittiği, hacıların ikinci vakfe için mes´eril harama indiği müzdelifeden Selam!72 mermi alarak içindeki zalim şeytanını taşlarcasına 3 gün-lük mücadele ve muharebenin yapıldığı minadan Selam!

Nehirlerin gülü münevver Me-dineden, yeryüzü cenneti Ravza-i Mütahharadan huzuri müctebadan Selam! İstanbulun sahibi Eba Eyyubun, ev sahibiydi Medinede yüce Ra-sulün kusvanin çöktüğü mübarek topraklardan size Selam!Onbinlerce yıldızın yattığı, her Allah’ın günü ziyaret için Yüce Rasulün adım attığı Cennetül Baki’den Selam! Allah’ın Arslanı Hamza’nın destan yazdığı, ashabın 70 küsur sahabi-ye mezar kazdığı, Rasulullah’ın Mus´ab’ın mübarek bedeninin yanında göz yaşlarıyla mühür bastığı Uhuddan selam! Uhud dağı bizi sever, bizde uhu-du diyerek övdüğü, kendi elleriyle kendi sevdiği ashabını toprağa gömdüğü okçular tepesinden size Selam! Avrupa’da açtığiniz mescidlerin ilham kaynağı, daha Medineye

gelmeden, yerleşik bir hayat kur-madan Kuba’da kurduğu Mes-cid-i Kubadan Selam! Milyon-larla duadayız, Avrupa’da dini mübini İslam için gayret edip koşuşturanlara Selam!450 Avusturyayı temsil eden hacılarla, 6000 Avrupanın dört-bir yanından gelen hacılarımızla yad ediyoruz sizleri bu mübarek mekanlarda, diyoruz ki: Allah na-sip eylesin sizlerede bu güzel mekanları ve diyoruz ki; Kabe-i Muazzama’dan, selam, selam si-zlere Ravza-i Mutahhara’dan Se-lam.Mubarek Kurban Bayramınızı, Mubarek topraklardan tebrik edi-yor dareyn saadeti diliyorum.

Muhammed Turhan

Page 3: Dewa Gazetesi Kasim 2010 Sayisi

HABER - AVUSTURYA Kasım 10 3

Viyana İslam Federasyonu(VİF) Avusturya’da yaşayan Müslümanlar için artık bir gelenek halini alan “Kur’an Ziyafeti” programlarının sekizincisi Avusturya’nın en büyük salonlarından Austria Center’da düzenledi

Gönüllerde derin izler bırakan ve her yıl katlanarak artan bir çoşkulu bir katılımın olduğu Kur’an-ı Kerim şölenine bu yıl yaklaşık 2500 kişi iştirak etti.

Programa başta Viya-na İslam Federasyonu Başkanı Muhammed Tur-han olmak üzere; TC.Viyana Büyükelçisi Kadri Ecvet Tezcan,Avusturya So-syal İşler Bakanı Rudolf H u n d s t o r f e r, T C . V i y a -na Başkonsolosu Mete Yağlı,Avusturya İslam Ce-maati Başkanı Anas Schak-feh, IGMG İrşad Başkanı Ahmet Özden , Diyanet İşleri Meclis Başkanı Dr. Fuat Sanac,TC.Din Hizmetleri Müşaviri Seyfi Boykuş katıldı.

Her yıl birbirinden farklı hafızlarıyla dinleyenlerin kulaklarından kalpler-ine bir köprü kuran “Kur’an Ziyafeti” programlarının 8.sine, İran, Avustu-rya, Türkiye, Malezya, Mısır ve Suudi Arabistan’dan kariler iştirak etti.

Çeşitli tanıtım kliplerinin yayınlanması

ile başlayan programda sahneye ilk olarak açılış konuşmasını yapmak üzere VİF Başkanı Muhammed Tur-han davet edildi. Turhan, Kur’an Ziya-feti programlarına olan ilginin her sene daha çok arttığını görmekten büyük mutluluk duyduğunu belirterek mis-afirlere şöyle seslendi: “Her ortamda doğru olanı, iyi ve faydalı olanı ter-cih eden, en güzel sese kulak veren şerefli bir topluluksunuz. Sözlerin en güzelini Viyana’dan başlayarak, Ana-

dolu coğrafyasının dört bir yanına, Avrupa’nın en büyük metropoller-inden, asırlar boyu dört bir yanı bu sedalarla sulanmış Balkanlara, Saray Bosna’ya, Sancak’a, Üsküp’e, kısaca kürse-i arza yayılmasına sizler vesile oldunuz. Cenab-ı Hakk bu Kur’an Zi-yafetlerini daim kılsın.”

Turhan konuşmasında eğitimin önem-ine de vurguda bulundu. VİF Başkanı, “Viyana İslam Federasyonu olarak, toplum seviyemizin ancak eğitimle yükseleceğine inanıyorum“ dedi

Sosyal Dayanışma Kampanyası’na da değinen Turhan, bu yıl 5.si yapılan kampanya kapsamında Avusturya’nın St.Pölten, Kerms,Wr.Neustadt, Baden ve Viyana şehirleri başta olmak üzere yüzlerce noktanın, elektronik bil-

bordlardaki ‘Sadaka malı azaltmaz” had-isleriyle donatıldığını ve bu çalışmaların amacının “İslam’ın evrensel mesajını asrın idrakine sunma ça l ı şmas ı ”o lduğunu söyledi. Muhammed Turhan konuşmasını programa katılan büyükelçilere, sivil to-plum kuruluşları tem-silcilerine ve diğer mis-afirlere katılımlarından dolayı teşekkür ederek bitirdi.

Avusturya’da yaşayan Müslümanların yoğun ilgisine mazhar olan ve bu yıl da büyük bir dinleyici kitlesiyle buluşan “8. Kur’an Ziyafeti” programı, Seyh Abdullah Basfar ve VİF Başkanı Muhammed Turhan’ın karilere ve mis-afirlere plaket takdim etmesi ile sona erdi.

8. Kur’an ŞöleniViyana`da Koalisyon Spö ve Grüneler Arasında Olacak

10 Ekimde yapılan seçimlerde çıkan sonuçlarla birlikte uzun süredir Viyana’da tek başına iktidarda bulu-nan Sosyalist Parti, (SPÖ) bu seçimde oy oranını düşürdü. Bu sonuçlar so-nucunda Viyana Eyaleti koalisyonla yönetilicek. Koalisyon görüşmelerini Yeşillerle(Grünen) yapan SPÖ, yöneti-mi beraber yürütecek olan Yeşillerle sıkı bir müzakereye girdi. Koalisyon görüşmelerinde artık sona gelindi. Bundan sonra 5 yıl boyunca Viyana’da (yüksek ihtimal) SPÖ-Grüne yönetimi söz sahibi olacak.

• Viyana Meclisindeki Yeni San-dalye Dağılımı

• SPÖ- 49 Milletvekili• FPÖ- 27 Milletvekili• ÖVP- 13 Milletvekili• Grüne-11Milletvekili• 10 Ekim 2010 Pazar günü yapılan seçimlerde oluşan tablo şöyleydi;

SPÖ Viyana’da birinciliğini korurken FPÖ ikinci parti olarak yükselişini sürdürdü. Seçimlere katılım ise % 67,63 oldu.

SPÖ %44,34 FPÖ %25,77 ÖVP %13,99Grüne %12,64

• Bazı Müslüman Adayların Durumları – Aldıkları Tercihli Oylar;

• Al-Rawi, Dipl.-Ing. Omar ( 5712 )- (Vi-yana Eyalet Meclisine Seçildi)

• Bezirk adayları

• Arslan, Mehmet ( 601 )- (15.Viyana Belediye Meclisine Seçildi)• Polat-Sürel, Emine ( 587)- (20.Viyana Belediye Meclisine Seçildi)• Bölüktas, Baris ( 487 )• Gönültas, Resul ( 387 )• Koca, Bayram ( 354)• Emre, Hüseyin ( 310 )• Kaymaz, Ing. Mustafa ( 234 )• Uyar, Yusuf ( 77 )• Titiz, Ing. Ibrahim ( 53 )• Ersoy, Cihan ( 32 )

Viyana’da Koalisyon Spö ve Grüneler arasında olacak

Sahibi | Herausgeber: Metin Malçok; Thelemangasse 8/2 A-1170 Wien

Freie Mitarbeiter Layout & Graphics: Adnan Akkaş [email protected] Mikail Cerit [email protected] | Anzeigen: Metin Malçok [email protected]: M. Mustafa Bıyık [email protected] Sema Gümüşer [email protected] Selma Gümüşer [email protected] Sümeyye Gümüşer [email protected]

Künye

Page 4: Dewa Gazetesi Kasim 2010 Sayisi

HABER - AVUSTURYAKasım 104

Avrupalı aşırı sağcı partiler, Viyana'da yaptıkları toplantıda Türkiye'nin AB üyeliğine karşı ortak direniş kararı aldı. Avusturya Özgürlükçüler Partisi lideri Strache Türkiye'nin AB'nin sonunu getireceğini ileri sürdü.

Toplantıya ev sahipliği yapan FPÖ lideri Heinz Christian Strache, toplantıda, Avrupa Birliğinin (AB) alacağı hatalı kararlara karşı daha etkili tepki gös-termek üzere işbirliği kararı aldıklarını ifade etti.

Strache, "Bu işbirliğinin ilk projesi-nin Türkiye'nin üyeliğine karşı AB genelinde halk oylaması yapılması olacağını" söyledi.

Geçen yıl Aralık ayında yürürlüğe giren Lizbon Antlaşması'na göre, AB üyesi ülkelerden bir milyon yurttaşın yeni bir yasa talebinde bulunabileceğini be-

lirten Strache, antlaşmada AB üyesi ülke sayısının belirsiz olduğunu bildir-di.

Strache, Türkiye'nin birliğe tam üyeliğine karşı olduklarını belirterek, "Avrupalı olmayan ülkelerin birliğe üye olmasının AB'nin sonu olacağını" ileri sürdü.

FPÖ'nün ev sahipliği yaptığı toplantıya İtalyan Kuzey Ligi (Lega Nord) par-tisinden Fiorello Provera, Danima-rka Halk Partisi'nden Morten Mess-erschmidt, Belçika Vlaams-Bleang partisinin kurucusu Filip Dewinter ile partinin lideri Bruno Valkeniers, Slovakya eski devlet sekreteri ve Nasyonal Parti üyesi August Lang ile İsveç Demokrat parti temsilcisi Kent Ekeroth'un katıldıkları bildirildi.

AA

Aşırı sağ partilerden Türkiye karşıtı tavır

Avusturya İçişleri Bakanlığı, Taksim'deki terör saldırısında Avustu-rya yapımı fünye kullanıldığı haberleri üzerine bir açıklama yaptı. Bakanlık sözcüsü, "Fünye Avusturya yapımı olabilir, ancak şimdilik bu bilgiyi doğrulayamayız." ifadelerine yer verdi.

Taksim'deki terör saldırısında kullanılan, SCH marka olduğu be-lirtilen fünyelerin Avusturya yapımı olduğu bilgisinin medya tarafından duyurulması üzerine Avusturya İçişleri Bakanlığı sözcüsü Rudolf Gol-lia bir açıklama yaptı. Gollia, bilg-inin doğru olabileceğini ancak bunu henüz kesin olarak doğrulayabilecek durumda olmadıklarını bildirdi. Gol-lia, Türkiyeİçişleri Bakanlığı ile olay hakkında ortak hareket ettiklerini de söyledi.

Avusturya İçişleri Bakanlığı Patlamayı

Değerlendirdi

ISV(Interkulturelle Studentenvereini-gun)tarafından geçtiğimiz günlerde düzenlenen Avusturya Tarihi konulu Konferans büyük ilgi gördü.

Dr.Yılmaz Öztürk tarafından sunu-lan konferansla, yaşadığımız ülkenin tarihi gelişimi, önemli savaş ve barış antlaşmaları, Avusturya-Macaristan İmparatorluğu ve Osmanlı Devletiyle ilişkileri anlatıldı.Katılımcılar tarafından dikkatle takip edilen Konferansa yaklaşık 100 kişi katıldı.

Avusturya Tarihi Konferansı büyük ilgi

gördü

Viyana’da yaşayan bir türk ailenin otizm hastası çocuğu Viyana Bel-ediye Evlerinde rahatsız olan diğer komşularının mahkemeye vermeleri sonucu başka bir eve göç etmek zo-runda kaldı. 4 çocuğuyla beraber Viyana’da ikamet eden aile artık yeni bir eve geçme telaşında bulunuyor. Avusturya gündeminde günlerdir yer alan olay için Viyana Büyükşehir Bel-ediyesi yeni çözümler arıyor.

Otizm Hastası Çocuk ve Ailesine Yeni Ev Bulma Kararı Çıktı

2000'de 1710 olan Türk pasaport-lu öğrenci sayısının 2010 yılında yaklaşık 3500 rakamına ulaştığı be-lirtildi. AvusturyaÜniversiteleri'nde okuyan Türk öğrencilerinin büyük çoğunluğunun Türkiye'den geldiği, diğerlerinin ise bu ülkede yaşayan ikinci nesil Türkler'den oluştuğu kaydedildi.

Türk öğrencilerin tercihi Avusturya

Avusturya Meclisinde yapılan bütçe görüşmeleri tamamlandı. Görüşmeler sonucunda tasarruf tedbirleri ve yeni zamlar yolda !

Avusturyanın 2011 bütçesi sonunda belirlendi. Uzun süren görüşmeler sonucunda Tasarruf paketi be-lirlendi. Hükümet yeni bütçeyi açıklar açıklamaz tartışmalarda beraberinde geldi. Zira yeni bütçeyle birlikte bir çok alanda tasarrufa gidilecek.

Avusturya'da yapılan bütçe görüşmelerinin ardından Tütün ürünlerine getirilen vergi yükü, başta sigara olmak üzere tütün ürünlerini zamlandıracak. Akaryakıt ürünleri için de ek bir vergi zammı getirildi. 2011 bütçe çalışmasında pozitif

olarak ise emeklilere verilen maaş zammı var. Emekli maaşları %1,2 oranında artıyor. Üniversitelere ise yapılan ödeneklerin 80 Milyon Euro arttırılması kararlaştırıldı.Özel bakım alanında , bakıcılar ve bakıma muhtaçlar için uygulanan bakım hizmetleri saatleri düşürüldü. Buna göre; ayda en fazla 50 ile 75 saat arasında bakım ücreti yardımı ödenebilecek.

Tütün ürünleri ve Petrol ürünlerinin tüketim vergilerine eklenen zamlar tüketiciyi şimdiden düşündermeye başladı. Akaryakıt zammıyla beraber akaryakıtta litre başına 5-6 cent civarında artış yaşanacak. Sigaralara ise paket başına 20 cente varan zam yapılacak.

2011 Bütçesi-Daha Fazla Tasarruf

Page 5: Dewa Gazetesi Kasim 2010 Sayisi

HABER - AVUSTURYA Kasım 10 5

Dr. Fuat SANAÇ

İslam Alemi’nin geçmiş tarihteki en büyük başarısı ilime ve bilime verdiği önemle, yakın tarihte de tam tersi, en büyük başarısızlığı bu alanı ihmal et-mesi ile olmuştur. Okumak, Allah (c.c.) Hazretlerinin emri, insanı geliştiren, yücelten bir çaba, başka hayatların, insanların, fikirlerin dünyasına yapılan bir yolculuk, ötekini hakkıyla bilmen-in, tanımanın en etkili yolu olmasına rağmen...

Mukaddes kitabımız Kuran-ı Kerim’in ‘’oku!’’ emri ile başlamasına, ‘’bilen-lerle bilmeyenlerin bir olmayacağını’’ müslümanlara ikaz etmesine ve peyg-amber efendimiz Hz. Muhammed (s.a.v.)’ in ilim tahsil etmenin her müslümana farz olduğunu bildirme-sine rağmen müslüman toplulukların neden az veya bir çoğunun hiç okumadığını anlamış değilim.

Halbuki okumayı seven, okuduklarından lezzet alan kişi, okudukça iyiye, güzele, doğruya adım adım yaklaşır. Okumak, bir yönüyle insanın kendini okumaktır. Zira, Ki-taplarda kendimizi veya bir benzerim-izi buluruz. Önemli bulduğumuz cüm-leler, paragraflar bizim de halen veya bir vakit düşündüklerimiz, tasavvur ettiklerimiz olabilir. Okuduklarımızdan kendimize, yüreğimize doğru bir adım daha atabiliyorsak; işte o kitabın bizdeki karşılığı daha güzel olmaktadır.

Benim tahayyülüme göre iyi bir müs-lüman aynı zamanda iyi bir okuyu-cudur. Ve okurkende mana için okur. Zira, mana peşinde olmadıkça sadece şekiller görürüz. Bir metin sadece ke-lime ve cümlelerden oluşan bir yapı değildir. Kelime ve cümleler, manaları zihinde uyandıran birer sinyal vazifesi görür. Kitap kadar kitabın yazarı da önemlidir: Birisini anlamak için onun kelimelerini anlamak yetmez, onun düşüncesini ve niyetini de anlamak gereklidir. Bunu başaran insanın fera-seti, önsezisi gelişir.

Okumak insanın en temel erdemler-inden biridir. İnsan okumakla kendine gelir; yine okumakla kendinden geçer. Okuyarak bilinçlenmek de bilincinden olmak da söz konusudur. Okumak, pazardaki sebze ve meyvelere göz gezdirmeye benzer. Çeşitlerin hep-sini aynı oranda incelemez, sadece ihtiyaçlarımız olan şeyleri arar ve in-celeriz. Bunun gibi her kitap da aynı teknikle okunmaz. Gazete gibi okun-mayacak kitaplar vardır, kitap gibi oku-nacak dergiler vardır... Okur-yazarlığı sadece gazetelerin günlük politika ve dedikodu sütunlarında sürdüren insanlar kendi alanlarının renksiz ve ruhsuz bir teknisyeni olmaktan kur-tulamazlar.

Okumadan ilk kasdedilen mana öğrenmek veya yazı metninin anlattığını öğrenmek; diğeri tahsil

görmektir; mesela, ‘’Okumuş’’ yada ‘’Oku, adam ol!’’ ifadeleri bu anlamına işaret ederler. Ayrıca ‘’Düşüncesini yüzünden okumak, yani aklından geçenleri bilmek’’ ifadeleri bunu gös-termektedir. Tüm bunlarla birlikte okumanın en esaslı anlamlarından biri de, bir metnin, yorumlanması ve ne anlama geldiğinin belirtilmesidir. Kısaca, hepsinin temelinde okumak vardır.

Okumak insanın kendisini, dünyayı ve belli bir bilinçle olayları tanıyarak sorgulaması için gerekliliği son derece önemli bir tecrübe, hayatın zor ve sıkıcı gerçeklerinden kurtuluşun ilacı, daha iyi bir gelecek için kafa yoruşun ve bazen de tek başına yaşam mücadelesi vermenin erdemli öğesidir.

Aslında her insan bir başına okunmamış kitaptır. Her insan farkında olmadan, kendisinin niçin yazıldığını merak ederek, kendisinin gerçek bir hazine olduğunu farkederek okumaya başlar.

Okumak yaşama başka yaşamlar katarak hayatı renklendirmek, yepy-eni bir evrende soluk almak olarak ta çerçevelenebilir. Güzel bir hobi ol-makla birlikte, okumayı sadece hobi olmaktan çıkarıp yaşamın bir nimeti haline dönüştürmek bunun için gereklidir.

Karanlık içinde bulunduğundan önünü ardını göremeyen, tökez-leyen, yuvarlanan ve başkalarınca aşılanmış dogmalarla sürüklenen, seçme gücü olmayan kitleler yar-atan sistemler ne yazık ki kendi çöküşünü de hazırlamaktadır. Ken-di bulunduğu noktayı sorgulamay-an “büyük gerçeği” okuduğu aynı yöndeki birkaç kitapta bulup, bir misyoner gibi onu başkalarına ka-bul ettirmeye çalışan katı inançlılara karşı mücadele vermenin tek yolu bilgidir. Bu anlamda çok yönlü bir okuma, okuduklarını yargılama ve onlarla hesaplaşma, kendi sözcük-lerinle ifade edebilme ve eleştirel bir süzgeçten geçirebilme gereklidir.

İçinde yaşadığı ülkede, geleceğini ka-rartacak veya ağartacak önemde olan hiç bir seçime katılmayacak kadar vurdum duymaz binlerce, yüzbinlerce hatta milyonlarca müslümanın varlığı, her fırsatta aynaya bakıpta yüzüne tüküren mahluk gibi ‘‘Bizden adam olmaz!’’ diye sırıtarak kendi milletini hakir ve küçük gören, aslında kendi kendini küçülttüğünün bile farkında olmayan bu kadar zavallıların varlığı okumamaktan değilmi diye kendi kendime soruyor ve cevap arıyorum.

Saygılarımla...

Dr. Fuat SANAÇ

ACI BİR GERÇEK

Viyana'da Türk Kültür Günleri Programı kapsamında bir takım Sergi açılışlarına katılan Türkiye’nin Avus-turya büyükelçisi Kadri Ecvet Tez-can, AB ülkelerinde cami ve minare bulunduğunu ancak bu eserlere aşırı sağcı çevrelerin tepki gösterdiğini belirtti. Tezcan, Türkiye’deki Müslümanlar'ın İstanbul veya ülken-in diğer bölgelerindeki kiliselere tepki göstermediklerini belirterek, ”Avrupalılar'ın da kendi ülkelerindeki cami ve minarelerden korkmaları için bir neden yok” dedi.

Camilerden Korkmaya Gerek Yok

Türk Günleri aktiviteleri kapsamında Viyana’ya gelen Topkapı Sarayı Müz-esi Başkanı Tarihçi Prof.Dr.İlber Ortaylı “Türk Gözüyle 2. Viyana Kuşatması“ konulu bir konferans verdi. Viyananın Tarihi Mekanlarından Askeri Tarih Müzesinde gerçekleştirilen konferansa ilgi beklendiğinden daha fazla olunca salonda bir takım aksaklıklar mey-dana geldi. Ses sisteminde yaşanan aksaklıklar katılımcılardan tepki alırken, konferans sonunda sunulan ikramlarda Şarap ve Alkollü içkilerin olmasıda dikkat çekti.Bir kısım dinleyicilerin geri dönmek zorunda kaldığı konferansta Ortaylı, 1. ve 2. Viyana Kuşatmalarında yaşanan yenilgilerin nedenini anlattı.

Prof.Dr. İlber Ortaylı Viyana´da Konferans

Verdi

Avusturya’da hükümetin öğrencilerin ailelerine yapılan aylık yardımda kısıntı planı, Viyana’da binlerce öğrenci tarafından protesto edildi.

Polis, Viyana Üniversitesinden Başbakanlık bürosunun önündeki meydana kadar yürüyüş düzenleyen protestocu öğrencilerin sayısının 1000’i geçtiğini bildirirken, gösterilerin organ-izatörleri katılımın 20 bini bulduğunu kaydetti. Uluslararası ajanslar da hab-erlerinde binlerce öğrencinin protes-to gösterisi düzenlediğini duyurdu. Avusturya’da halen devlet, yaşları 19 ile 26 yaşları arasındaki öğrencilerin ailelerine aylık ortalama 150 avro ödeme yapıyor. Hükümet ise harca-malarda kısıntı planları çerçevesinde ailelere ödemelerin, öğrenci 24 yaşına geldiğinde sona erdirilmesini hede-fliyor.

Avusturyada Öğrenci Ayaklanmaları Tekrar

Boy Gösterdi

Viyana İslam Federasyonu Hac Or-ganizasyonunun Kafileleri dualarla yolcu edildi.

Hacı adaylarının büyük heyecanla beklediği kutsal yolculukta kafileler Mekke’ye ulaştı. Viyanadan hareket eden kafileler yolcu edildi.

Dualar eşliğinde yapılan törene, yoğun katılım gözlendi. Pasaport ve Bagaj işlemleri sonrası Viyana İslam Federasyonu Genel Başkanı Muhammet Turhan bir konuşma yaparak tüm hacı adaylarına yapacakları bu önemli ibadetten dolayı bol sabır diledi. Konuşma, yapılan dua ile sona erdi.

Kutsal Topraklar

doldu taştı

Page 6: Dewa Gazetesi Kasim 2010 Sayisi

HABER - GÜNCELKasım 106

Avusturya’da 9 ayrı eyalette yapılacak olan seçimler için İslam Cemaati (Ig-giÖ) bir basın açıklaması yaptı.Şuana kadar yapılan çalışmalardan bahseden Avusturya İslam Cemaati Başkanı Anas Shakfeh, 05 Kasım 2010 itibariyle toplam olarak 45.822 kişinin kaydının yapıldığını ve bunlardan 15.803 ünün oy kullanabileceğini belirt-ti. 21 Kasımda Seçimlerin başlayacağını belirten Shakfeh, tüm Müslümanların biran önce çoluk çocuk dahil İslam Cemaatine kaydolmalarını istedi.

05.11.2010 itibariyle genel durum !

Bölge Kayit Oy kullanacak Klagenfurt 2657 920Salzburg 5456 741St.Pölten 8217 2941 Linz 7324 2580 Innsbruck 9723 3289Bregenz 9835 3451Graz 2165 751Eisenstadt 445 130

Toplam Sayi 45.822 15.803

Avusturya İslam Cemaatinde(IggiÖ) Seçim

Çalışmaları Hızlandı

Saadet Partisi'nin Olağanüstü Büyük Kongresi, Milli Görüş tarihinde görülmemiş bir coşku ve heyecana sahne olurken, Milli Görüş Lideri ve 54. Hükümetin Başbakanı Prof. Dr. Necmettin Erbakan, yeniden Saadet Partisi ge-nel başkanlığına seçildi. Sabahın erken saatler-inde salonun tıklım tıklım dolduğu Ankara Atatürk Kapalı Spor Salonu'nda, ilk andan son dakikaya kadar 'Mücahit Erbakan, Hocaya sadakat şerefimizdir, Hocam nerede biz oradayız' sloganları damgasını vurdu.Salon dolunca onbin-lerce Milli Görüşçü, kongreyi bahçeye ve ana caddeye kuru-lan dev ekranlı televi-zyonlardan izlemek zo-runda kaldı. Coşkunun doruğa çıktığı an ise, Milli Görüş Lideri Prof. Dr. Necmettin Erbakan'ın kürsüye çıkışında yaşandı. Salondaki ve bahçedeki onbin-ler dakikalarca, 'Efsane Başbakan Mücahit Erbakan, işte ordu işte komu-tan' sloganlarıyla Başkent'i inletti.

HOCAMIZDAN ASLA!

Türkiye'nin dört bir yanından Ankara'ya akın eden Milli Görüşçüler, coşku ve heyecanlarını ellerindeki pankartlara taşıdılar. Birçok Milli Görüşçü ellerinde, Erbakan fotoğraflarıyla solanda daki-kalarca slogan attı. İşte salonda açılan bazı pankartlar: Hocam İzindeyiz, Sen yol göster bize, Her şeyden vazgeçer-iz Hocamızdan Asla, Hocam em-rindeyiz, Akıncılar akında zafer yakında, Ne ezen ne ezilen geliyor adil düzen, Ahdine vefalı liderine sevdalı yol-un yolumuzdur Hocam, Seni sevmeyen ölsün'Kongre salonunda Necmettin Erbakan'ın mücadelesini anlatan duygusal sinevizyon, coşkuyu doruğa çıkardı. Erbakan MSP kongresinde Milli Görüş'ü tarif eden konuşmasını ezberden okuyan 8 yaşındaki Abdusselam Ayaz, on-binlerin gözünü yaşarttı. Erbakan, Ayaz'ı alnından öperek tebrik etti.TEK YOL ADİL DÜZENGenel merkez tarafından asılan pankartlarda şu if-adeler yer aldı: Tek çare Milli Görüş, Milli Görüşçüler, kongre-den sonra ilk hedef İktidar, Ne ko-münizm ne kapitalizm Adil Düzen, Uydu değil lider ülke, Milli güçlü, sürat-li, yaygın kalkınma, 6'değil bir ve tekiz, Diğerlerinden biri değiliz, Muhteşem eserler Milli Görüş'ü bekliyor, Önce

ahlak ve maneviyat'TÜRKİYE ANKARA'YA AKTIKongre nedeniyle Milli Görüşçüler, adeta Ankara'ya akın etti. Türkiye

genelinden bine yakın otobüs Saadet Partilileri, muhteşem

kongreye taşıdı. Kış şartlarının zorluğuna ve ve yoğun yağışlara rağmen, onbinlerce kişi bu tarihi güne ortak olmak için Türkiye'nin en ücra köşesinden Başkent'e koştu.PROGRAM VE TÜZÜK DEĞİŞTİKongrede Saadet Partisi'nin program ve tüzüğü, delegel-erin oylarıyla değişti. 18 sayfalık yeni parti programında, Milli Görüş'ün temel ilkeleri 'Yaşanabilir Bir Türkiye', 'Yeniden Büyük Türkiye ve Yeni Bir Dünya'nın

kurulması, Adil bir düzenin kurulmasına olan

ihtiyaç, ahlak ve maneviyat, havuz sistemi ve D-8'e vurgu

yapılıyor. Programda Avrupa Birliği'ne üyeliğe karşı çıkılırken,

özellikle ABD'nin İslam ülkelerini işgaline gerekçe gösterdiği sözde sa-vunma konsepti ve Büyük Ortadoğu Projesi'nden vazgeçmesi isteniyor.

ERBAKAN: BÜYÜK KAHRAMAN-LARI SELAMLIYORUM

'Başbakan Erbakan, Mücahit Erbakan' sloganları arasında kürsüye çıkan Milli Görüş Lideri Prof. Dr. Necmet-tin Erbakan, dakikalarca süren sevgi

gösterileri sonrasında salonun içini ve dışını dolduran binlerce Mili

Görüşçüye hitap etti. Erbakan, kongrede yaptığı tarihi konuşmada, salonu doldu-ranlara " Hepinizi büyük kahramanlar olarak, sağlam insanlar olarak saygıyla selamlıyorum" diye seslendi.Ankara'da unutul-mayacak tarihi bir gün yaşandığını be-lirten Erbakan, " Kim Milli Görüş'ü bilmek istiyorsa, bu salona baksın. İşte milli görüş burada" dedi. Kon-greyi olağanüstü tarihi bir adım olarak nitelen-diren Erbakan, " Yeni bir

dönemin ilk adımıdır. 3. şahlanışın başlangıcıdır"

diye konuştu.

USTALIK HİZMETLERİNİ YAPMAYA GELİYORUZ

AKP'nin maneviyata yönelik yaptığı icraatların arkasında demokratur oyunu olduğunu anlatan Erbakan, " Efendim hanımı mesdure. Ne güzel tebrik ederiz. Kendisi İmam Hatip lise-

si mezunu, tebrik ederiz. Müslüman ülkelerle iyi münasebetler kuruyor. Su-riye ile vizeleri kaldırdı. Niye? Gel be-raber Gazze'ye ambargoyu kaldıralım diye mi? Hayır ABD istediği için. Görüy-orsunuz maneviyata hizmet ediyor. AKP'ye oy verin CHP gelmesin diyorlar. Ama atık bu oyun yürümeyecek. Bunu milletimize anlatacağız. Arkadaşlar, aldanmayın, bu kuşun canlısını isteyin, canlısı Saadet Partisi'dir. Saman dolu kuşla kimi kandırıyorsun, biz bu kuşun canlısını istiyoruz. Bugün itibariyle yaptığı çalışmalar, milletimiz kendisini tarihi inancını seçecek" diye konuştu.Kongrenin en önemli özelliğinin mil-lete, artık saman dolu kuşun değil kuşun kendisini istemesi gerektiğini anlatmaya başlamak için ilk adımı atılan gün olduğunu vurgulayan Er-bakan, "Geleceğiz ve inşallah şimdi ustalık hizmetlerini yapacağız" diye konuştu.

SEVİNİN BOLLUK BEREKET GELİYOR

Milli Görüş'ün1969'dan beri birçok

hizmetler yaptığını anlatan Erbakan, "Bunlardan en önemlisi, milletimizi temsil etmemizdir. İkincisi milletin kurtuluş ilacını muhafaza etmemizdir. Üçüncüsü gayri milli bütün tahribatları durdurmamızdır. Dördüncüsü Türkiye'yi İsraile vilayet yapma çabalarını önlememizdir. Beşincisi ise, milleti römürkor gibi çekmemiz-dir. Eğer bugün cumhurbaşkanı eşi başörtülü biriyse bu Milli Görüş'ün es-eridir. Bunlar büyük hizmetlerdir" dedi.Bu hizmetlerin arkasından Refah Par-tisi döneminde efsanevi hükümeti kurarak, büyük hizmetler yaptıklarını vurgulayan Erbakan, Büyük Kıbrıs zaferi, manevi kalkınmanın plana bağlanması, kapatılan İHL'lerin üç defa yeniden açılması, din ve ahlak dersinin konulması, D-8 lerin kurulması, İslam ülkeleri ile ticarette doların kaldırılması, herkese refahın getirilmesi, denk bütçe ve havuz sisteminin bunlardan bazıları olduğunu kaydetti.Erbakan, " Bundan dolayı bu tarihi toplantıda aziz milletimize sesleniyor-uz: Sevinin, geliyoruz, bolluk ve ber-eket geliyor" dedi.

Saadet Partisi Olağanüstü BüyükKongresi Yapıldı

Page 7: Dewa Gazetesi Kasim 2010 Sayisi

HABER - GÜNCEL Kasım 10 7

Abdullah ibn Mübarek naklediyor: Birisi Muaz bin Cebel'e: "Bana Allah Resulü sallallahu aleyhi vesellemden duyduğun bir hadis söyle" der. Bunun üzerine Muaz bin Cebel (ra), öyle bir ağlamaya başlar ki soruyu soran hiç susmayacağını sanır.Sonra şöyle der: "Allah Resulünü ne kadar özlüyorum! Ah ona bir kavuşabilsem" Daha sonra sözüne şöyle devam eder: "Allah Resulü, sallallahu aleyhi vesellem bana şöyle demişti: 'Muaz! Sana bir söz söyleyeceğim. Ezberlersen Allah katında sana bir yararı olur. Ezberle-mez de unutursan kıyamet gününde Allah huzurunda sığınacağın hiçbir mazeretin kalmaz.Muaz! Allah, gökleri ve yeri yaratmadan önce yedi melek yarattı. Sonra göğün her kapısında bir melek görevlendirdi. Hafaza melekleri (koruyucular) kulun sabahtan akşama kadar yaptığı amel-leri yukarı çıkarır. Onun, güneşin ışığı gibi ışığı vardır. Birinci göğe / yakın se-maya yükselince görevli meleğe kulun amellerinin çok ve tertemiz olduğunu söyler. Yakın semada görevli melek hafaza meleklerine şöyle der: 'Bu ameli sahibinin yüzüne çarpın! Ben gıybet meleğiyim. Rabbim bana bu-nun amelini buradan öteye geçirmemi emretti ve insanların dedikodusunu yapan bu kişinin amelini kabul etme' buyurdu.Sonra hafaza melekleri, başka bir ku-lun güzel bir amelini getirirler. Onun da ışığı vardır. İkinci göğe yükselinc-eye kadar bu amelin çok ve tertemiz olduğunu anlatırlar. İkinci gökte görev-li olan melek onlara şöyle der: 'Durun ve bu ameli sahibinin yüzüne çarpın. O ameliyle dünya malını istemiştir. Ben kendini beğenme meleğiyim. Rab-bim, bunun amelini buradan öteye geçirmememi emretmiştir. Bu adam bulunduğu meclislerde insanlara karşı övünüp dururdu.Hafaza melekleri başka bir ku-lun amelini göğe yükseltirler. Kul sadakalar vermiş, namaz kılmış, oruç tutmuştur, amelleri öyle aydınlıktır ki hafaza meleklerini mest eder. Üçüncü göğe kadar yükselirler. Üçüncü gökte görevli melek onlara şöyle der: 'Du-run ve bu amelleri sahibinin yüzüne çarpın. Ben kibir meleğiyim. Rabbim bana, kibirlilerin amellerini buradan öteye geçirmememi emretti. Bu adam bulunduğu meclislerde insanlara karşı kibirleniyordu.Hafaza melekleri bir başka kulun amellerini göğe yükseltirler. Ameller,

parıldayan bir yıldız gibi pas parlaktır. Tesbih, namaz, oruç, hac ve umre gibi ibadetlerden dolayı bir de vızıltı vardır. Melekler dördüncü göğe kadar yükse-lirler. Orada görevli melek onlara şöyle söyler: 'Durun ve bu ameli sahibinin yüzüne çarpın. Ben kendini beğenme meleğiyim. Bu adam yaptığı işlerde kendini beğenirdi.Hafaza melekleri bir başka kulun amelini beşinci göğe kadar yükseltir-ler. Onun amelleri de gerdek gecesi için hazırlanan bir gelin gibidir. Orada görevli olan bir melek onlara şöyle der: ' Durun, bu ameli sahibinin yüzüne çarpın ve omzuna asın. Ben haset meleğiyim. Bu adam, öğrenenlere ve kendi gibi amel edenlere haset ediy-ordu. Kendisinde fazla ibadet eden-lere de haset ediyor ve onlar hakkında ileri geri konuşuyordu. Rabbim bunun amelini buradan öteye geçirmememi emretti.Hafaza melekleri başka bir kulun amelini göğe yükseltirler. Kulun kıldığı namazdan, tuttuğu oruçtan ve yaptığı cihaddan ötürü amelleri güneş gibi aydınlıktır. Altıncı göğe kadar çıkarırlar. Görevli melek şöyle der: 'Durun ve bu-nun amelini suratına çarpın. O Allah'ın kullarından sıkıntıya düşen veya hast-alanan kimseye acımaz, aksine sevin-irdi. Ben rahmet meleğiyim. Rabbim bana bunun amelini buradan öteye geçirmememi emretti.Hafaza melekleri, başka bir kulun oruç, namaz, nafaka, cihad ve takva gibi amellerini yükseltirler. Amellerin arı vızıltısı gibi vızıltısı ve güneş gibi ışığı vardır. Ameller o kadar güzeldir ki üç bin melek eşlik etmektedir. Yedinci göğe kadar yükselirler. Görevli melek onlara şöyle söyler: 'Durun ve bu ame-li sahibinin suratına çarpın, kalbini de mühürleyin. Ben zikir meleğiyim. Rab-bimin rızasının kastedilmediği hiçbir ameli onun huzuruna sokamam. Bu adam ameliyle Allah'tan başka şeyleri dilemiştir.Fıkıh bilginlerinin kendisine değer vermesini, alimler arasında yer ed-inmeyi ve şehirlerde ün salmayı dilemiştir. Allah bana bunun amelini buradan öteye geçirmememi emretmiştir. Sadece ve sadece Allah için yapılmayan tüm ameller gösteriştir. Allah ise gösterişçinin amelini kabul etmez.Hafaza melekleri, başka bir kulun namaz, oruç, hac, umre, güzel ahlak ve zikir gibi amellerini göğe yükseltir-ler. Yedi göğün melekleri bu amelleri güzelce karşılayıp uğurlarlar. Ameller

bütün engelleri aşar ve Allah'ın huzu-runa varır. Melekler, Allah'ın huzurun-da durarak, o kişinin amellerinin ihlâslı olduğuna / sırf Allah rızası gözetilerek yapıldığına şahitlik ederler.Bunun üzerine Allah Teâlâ: Siz kulu-mun amellerini kaydeden meleklers-iniz. Ben ise kalbinde bulunanları gözetleyenim. O, bu ameliyle benim rızamı gözetmedi, başka amaç güttü. Lanetim onun üzerine olsun.Bunun üzerine de bütün melekler: 'Lanetin ve bizim lanetimiz' derler. Yedi gök ve içindekiler ona lanet ederler.Sonra Muaz bir süre ağladıktan sonra şöyle devam etti: "Ben; 'Ey Allah'ın Re-sulü! Sen Allah'ın Resulüsün ben ise Muaz'ım. (Sıradan bir insanım) Ben bütün bunlardan nasıl kurtulabilirim' dedim.Hz. Peygamber (sav): "Bana uy Muaz! Amelinde eksiklik olsabile özel-likle Kur'an hafızı olan kardeşlerin hakkında kötü konuşmaktan dilini tut. Günahlarını kendin taşı, başkalarına yükleme. Onları kınayarak kendini küçük düşürme. Onları aşağılayarak kendini yükseklerde görme.Dünya amelini, ahiret amelinin içine katma. Amelinle gösteriş yapma. Katıldığın meclislerde kibirlenme. Çünkü kibirlenirsen insanlar senin kötü huylarından çekinirler. Yanınızda üçüncü bir kişi varken arkadaşınla fısıldaşma. İnsanlara karşı büyüklen-me ki dünya ve ahiret hayatın kesin-tiye uğramasın.İnsanları dilinle parçalama ki cehen-nem köpekleri kıyamet gününde seni paramparça etmesin. Allah Teâlâ; "An-dolsun yavaşça çekenlere" buyuruyor. Bilir misin Muaz, nedir bunlar?"Anam babam sana feda ey Allah'ın Resulü" dedim."Cehennemde eti kemikten ayıran köpeklerdir" buyurdu."Anam babam sana feda ey Allah'ın Resulü! Bütün bunları kim yapabilir ve bütün bu kötülüklerden kim kurtulabi-lir ki" dedim.Allah Resulü (sav): "Muaz! Bunlar Allah'ın kolaylık verdiği kişilere kolaydır. Bütün bunların gerçekleşmesi için; kendine istediğini başkasına istemen, kendi adına hoşlanmadığın şeylerden başkaları adına hoşlanmaman yeter-lidir. Bunu başarabilirsen kurtulursun" buyurdu.Halid bin Ma'dan şöyle demiştir: "Ben, Allah Resulünün bu hadisinden dolayı Kur'an'ı, Muaz'dan daha çok okuyan kimseyi görmedim."

AMELLER YÜZLERE ÇARPILMASIN DİYE

Mustafa MUllaoĞlU Hac İslam’ın beş şartından biridir. Kur’an’da emredildiği şekliyle sıhhati ve maddi durumu elverişli olan her müslüman hac ibadeti ile mükelleftir. Kâbe İbrahim (a.s) ve oğlu İsmail (a.s) tarafından inşa edilmiş, o zaman-dan bu yana bir toplanma ve ibadet yeri olagelmiştir: “Bir zaman Rabbi İbrahim’i bir takım emirlerle sınamış, İbrahim onların hepsini yerine getirmiş de Rabbi şöyle buyurmuştu: “Ben seni insanlara önder yapacağım.” İbrahim de, “Soyumdan da (önderler yap, ya Rabbi!)” demişti. Bunun üzerine Rab-bi, “Benim ahdim (verdiğim söz) zal-imleri kapsamaz” demişti.“.“ (Bakara Suresi, [2: 124])İnsanın kendi benliğine gerçekleştirdiği bu manevi yolculuk bir çok safhadan oluşmaktadır. Hacılar mukaddes beld-eye girmeden önce elbiselerini çıkartıp ihrama bürünürler ve böylece dün-yaya ait her şeyi bir yana itip yaradana yönelirler. Erkeklerin ihramı iki parça dikişsiz beyaz bezden oluşurken, kadınlar da sıklıkla –şekli bağımsız olarak- beyaz elbise giyerler. Hacılar, haccın taçlandırıldığı yer olan Arafata da bu şekilde çıkarlar. Her namazda müslümanların kendi-sine yöneldiği Kâbe’nın tavafı da haccın şartlarından birisidir. Bu neden-le Kâbe, her milliyet ve cinsiyetten insanın ümmetin bir parçası olduğu bilincine vardığı ve „biz“ duygusunun kuvvetlendiği yerdir. Haccın bir başka rüknü ise bizlere İbrahim (a.s)‘ın hanımı Hacer an-nemizden miras kalmıştır. Hacılar İbrahim (a.s)‘ın ve Hacer annemizin hakka olan teslimiyetlerinin bilinci ile Safa ve Merve tepeleri arasında hızlı hızlı gider gelirler ve Hacer anne-mizin oğlu İsmail’e telaş içerisinde su aramasını yâd ederler. Efendimiz’in sünnetine riayet edilerek yapılan haccın sınırsız mükafatı vardır. Haccın dışında da insanın tamamen Allah’a ve kendine yönelmesi daha nadir gerçekleşmektedir. Hacıların Harem bölgesindeki gündelik işleri ise Allah ile olan münasebetlerine göre ayarlıdır. Bu nedenle Hac müslüman-lara haz ve sürur veren bambaşka bir manevi dünyaya yolculuk manasına da gelmektedir.

Hac-Beytullah`a Yol Almak

Page 8: Dewa Gazetesi Kasim 2010 Sayisi

DİN & aHlaKKasım 108Derdin sendendir, fakat görmüyorsun dermanın sendedir, fakat bilmiyorsun koskoca alem içine yerleştirilmiş sen kendini hâlâ küçük bir şey sanıyorsun.(Hz.ali)Kurban sözlükte ´´yaklasmak ,Allah´a yakınlasmaya ve-sile olan şey ´´anlamlarına ge-len kurban ,dini bir terim olarak ,iba-det maksadıyla ,be-lirli şartlari tasıyan hayvanı usulüne uygun kesmeyi ve bu amaçla kesilen hayvanı ifade eder

.Arapca´da bu şekilde kesilen hayva-na ayri´ca udhiye denir .(Dini kavram-lar sözlügü.D.i.b.)Kurban kimsesize destek olmaktir ….kurbanlarimiizla kardeşliğimizi güçlendirelim ..Kurban ; Allah´a yakinlaşma ve muhtaçlara destektir.Kurban, islâm dininin sembolüdür .. cenâb-i hakk, kevser sûresi’nde, “rabb’in için namaz kil ve kurban kes.” Buyuruyor. Bu âyet-i kerimedeki “namaz”dan maksat bayram namazi, “kesmek”ten kasit da, kurban kesme günlerinde kesilen hayvanlardır. Başka bir âyet-i kerimede ise, kurbanlık de-velerden şöyle bahsedilir: “kurbanlık develeri de size, Allah’in şeâirinden kildik.” (s. Hac, 36) Kurban; anlamı, insani allah’a yaklaştiran şey..allah’in rizâsina, o’nun sevgisine yükselten, takvâ duygusunu zenginleştiren, gön-lü Allah’a bağlayan, fedâkârlık sim-gesi.. Allah için vazgeçemeyeceğimiz hiçbir şeyin olmadığının ve o’na her şeyimizi fedâ edebileceğimizin göstergesi… kurban cömertliği teşvik eder. Kurban yardımlaşma bayramıdır

aynı zamanda. İnsanın vermesini, yardım etmesini kolaylaştırır, nefsin cimriliğe çağıran telkinlerini gözardı edebilmeyi öğütler. Dünya malından tutkunluğu önler. Fakirlere bir day-anak olur, hayata bağlar. Kurban; kardeşlik, yardımlaşma ve dayanışma ruhunu canlı tutar. Kurban, gerek fert gerekse toplum açısından çeşitli yararlar taşıyan malî bir iba-dettir. Kişi kurban kesmekle Allah’ın

emrine boyun eğmiş ve kulluk bilin-cini koruduğunu canlı bir şekilde or-taya koymuş olur. Kurban; toplumda kardeşlik, yardımlaşma ve dayanışma ruhunu canlı tutar, sosyal adaletin gerçekleşmesine katkıda bulunur. Özellikle et satın alma ihtimali hiç bu-lunmayan veya çok sınırlı bulunan yoksulların bulunduğu ortamlarda onun bu rolünü daha belirgin biçimde görmek mümkündür. Zenginin malını allah’ın rızası, yardımlaşma ve başkalariyla paylaşma yolunda harcama zevk ve alışkanlığını verir. Onu cimrilik hastalığından, dünya

malına tutkunluktan kurtarır. Fakirin de varlıkli kullar aracıliğıyla Allah’a şükretmesine, dünya nimetinin yeryüzündeki dağılımı konusunda karamsarlık ve düşmanlıktan kendini kurtarmasına, kendini toplumun bir üyesi olarak hissetmesine vesile olur. Kurbanın fıkhi hükmüKurban imam-ı azam hazretlerine göre vaciptir imam-i ebu Yusuf ve im-am-i Muhammed ve Şafii hazretlerine

göre ise sünneti müekkededir.Kurbanin şartıMüslüman hür mukşm ve zengşn olmaktır zenginlikten maksad aslş ihtiyaclarından başka 80.18 gram altını veya bunun kiymetinde ticar-et malı veya parası olan kimsedir. Kurban kesmek için bu servette nemâ(çoğalma) üzerinden bir sene geçmesi şart değildir . Bu sebeble kurban bayramının üçünçü günü ni-saba malik olanların da kurban kes-mesi vacipdir. Nisaba malik olmayan kimse kendi arzusu ile kurban kesebi-lir efendisinin kölesi babanin evladına

kurban kesmesi müstehaptır. Kur-ban olur gösterişli ve bakımlı olmak şartıyla 6 ayını doldurmuş olan kuzu-nun kurban edilmesi caizdir. Oğlak yaşını doldurmadıkça kurban olmaz bir koç ne kadar cüsseli olursa olsun birden fazla kişi için kurban edilmez deve ve sıgırda ise yedi kişiye kadar ortak olunabilinir. Müşterek kesilen hayvanların hükmü:Bir deve veya sıgırı ortak kesmek isteyenler arlarından birini vekil tayin edip bu hayvanı beraberce kurban eder . Ortak kesilen kurbanlarda ortakların hepsinin müslüman ve Al-lah rızası için kurban kesme niyetinde olmalari lazımdır. Ortaklar içerisinde vacip kurbana niyet edenden başka sünnet nafile nezir veya akika kurba-na niyet edenler bulunursa kerahetle caizdir. Müstehab olan ortakların bir neviden olmasıdır ortakların biri ben kurbanı et ihtiyacımı karşılamak için kesiyorum dese tamamının kurbani geçersiz olur. Ortaklar kurbanın etini göz karari ile değilde mutlaka tartı ile eşit miktarda ayırmaları lazımdır. Göz kararıyla taksim ederlerse kurbanlariı kabul olup vucup yerine gelmiş ol-makla beraber günahkar olurlar tevbe ve istiğfar etmeleri lazım gelir bütün ortakların taksim etmeden eti pişirip beraberce yemeleri caizdir bir kimse kendisi hanımı ve bütün çocuklari için bir sığır kurban etse hayvanın etinin taksimi şart değildir. Bir kimsenin önceden ortakliğa niyet etmeden almış oldugu deve veya sığıra son-radan başkalarını ortak etmesi kera-hatke caizdir. Fakat hayvanı aldıktan sonra allah rızası için bu hayvanı kendim keseyim diye niyet etmiş olsa başkalarını ortak etmesi caiz olmaz.Fakir bir kimse kendisi için aldığı deve veya sigira sonradan başkalarını or-tak edemez. Çünkü bu bir nezir mes-abesindedir eğer ortak etmişse aldığı parayı tasadduk etmesi lazımdır. Bu meselede mustehap olan ortaklığin satın almadan önce olmasıdır. .

Kur

ban

Page 9: Dewa Gazetesi Kasim 2010 Sayisi

HaBER - EĞİTİM Kasım 10 945 yılı aşkın bir süredir batı Avrupa’da bulunan insanlarımız, son on yıl öncesine kadar hep anavatana geri dönüş planları yaparken, bugün artık bulunduğumuz ülkelerde kalıcı olduğumuz gerçeğini kabul etmekte ve ileriye dönük plan ve programlarını bulundukları ülkelerin yaşam şartlarına göre yapmaktadırlar. Elbette yapılan bu plan ve programın en önemli parçası eğitimdir. İnsanlarımız, nesillerinin tamamen kendi inancı ve kültüründen kopuk, asimile olmuş bir nesil olmasını değil, kendi inancı ve kültürünü de muhafaza etmekle bir-likte Avrupa insanı ile karşılıklı

hoşgörü ve anlayış çerçevesinde entegre olmuş nesiller olmasını arzu etmektedirler. Bunun tek yolu sosyal toplumda bireylerin sağlıklı eğitilmesinden geçmektedir.

İşte bu gerçek gözönünde bulundurulduğunda, İslam Toplumu Milli Görüş yıllardan beri yaptığı bir çok eğitim faaliyetleri ve açtığı eğitim kurumlarıyla, yeni nesillerimize, asimile olmadan, içinde bulunduğu toplumla karşılıklı uyum ve anlayışla yaşamanın yollarını öğretmektedir.

Yapılmakta olan eğitim çalışmalarımızın eksiklerinin tamamlanması, bir sistem çerçeve-sine alınması, eğitimde birliğin sağlanması, yöntem ve teknik-lerden istifade edilebilmesi için “TEMEL EĞİTİM MÜFREDAT” kitabı hazırlanmıştır. Kitabın içeriğinde, 03 yaşında başlayan Ana Sınıfı’ndan, 18 yaşına kadar süren İhtisas Sınıfı’na kadar gerekli bütün müfredat bilg-ileri ve yıllık planlar bulunmaktadır.

IGMG Eğitim Başkanlığı olarak 2010-2011 çalışma yılı içinde Temel Eğitim Müfredat kitabının tanıtımı için bütün bölgelere programlar planlanmış olup, eğitim komisyonları ve eğitimcilerin tamamının katılımı ile yapılan toplantılar devam etme-ktedir.

TEM

EL

İTİM

FRE

DA

TI

Ömür boyu mutlu olmayı hedef-leyen eşler önce “tanışırlar.” Mer-akla birbirlerini “araştırırlar.” Hevesle “sözleşirler.” Umutla “nişanlanırlar.” Sonunda da “evlenirler.”

Evlilikle birlikte o güzelim duyguların, sevinçlerin, hayallerin ve umutların yerini başka duygular almaya başlar. Artık evlendiniz, nikâhla bir-likte birbirinizi sahiplendiniz, evliliğin mahmurluğu içinde balayınızı da yaptınız. Şimdi ömür boyu sürecek olan bir beraberliğin gerçek yüzüyle karşı karşıyasınız. Gerçek kişiliğiniz, huylarınız, alışkanlıklarınız ve doğal yaşantınız yavaş yavaş ortaya çıkmaya başlayacaktır.

Herkesin bir evlilik hikayesi vardır,öyle veya böyle gelişir olaylar ve bir bütünde

buluşur adaylar; Aile kavramının öne-mini yitirmeye başladğı günümüzde, Viyana İslam Federasyonu güzel bir faaliyetin altına imza atarak yeni evli çiftlere Evlilik Seminerleri başlattı. İlkinin geçtiğimiz haftalarda Viyana İslam Federasyonu Genel Merkezinde kahvaltılı olarak yapıldığı Seminere yaklaşık 25 çift katıldı. İlahiyatçı EğitimciYasin Tecer in sunduğu semi-nerle birlikte, yeni evli çiftlere Asr-ı Saadetten örnek evlilikler anlatıldı. Yeni Evlilere tavsiyelerde bulunan Tec-er, yaşanacak kültür uyuşmazlıklarına dikkat çekerek bunları en aza in-dirmenin yollarını anlattı.

Evlilik Seminerlerinin 2.si 28 Kasım tarihinde yapılacak. Evlilik Seminerine katılmak isteyen çiftler [email protected] adresinden başvuru yapabilirler.

Yeni Evlilere Evlilik Semineri Verildi

“Okul öncesi dönem insan kişiliğinin, kimliğinin yapılanmasının temelini oluşturur”

Anaokulları, çocuğun sosyal toplum içerisindeki kişisel gelişimini sağlar. Aile içindeki eğitimlerini didak-tik metodlar dahilinde gelişmesine katkıda bulunur. Ana Sınıflarıyla, içinde bulunduğumuz ülkeler-in anaokullarının müfredatlarında inancımıza, kültürümüze, örf ve ade-tlerimize yer verilmemesi nedeni-yle, bu eksikliğin hafta sonları cami ve eğitim merkezlerimizde yapılan eğitimle giderilmesi hedeflenmektedir. 03-06 yaş arası çocuklarımızın kimlik ve kişiliğinin oluşması, kendi inancı ile ilgili temel değerlere sahip olması için Ana Sınıfı çalışmalarına ihtiyaç vardır. Bunun için IGMG olarak Ana Sınıfları çalışmaları başlatılmış ve bu sınıflarda çocuklarımıza bir plan dahilinde “MİNİKLER İÇİN TEMEL BİLGİLER” kitabı hazırlanmıştır. Kitabın içeriğindeki konular:İtikad, Siyer, Kur’an-ı Kerim, İbadet, Ahlâk, Özel Günler, Cami Tanıtımı, Du-alar, Meslekler

Amaçlar:Açılan Ana Sınıflarının tamamında mü-fredat ve konu birliğinin sağlanmasıTemel Eğitim Hazırlık Sınıfına ön hazırlık yapılmasıÇocukların yakın çevrelerinde yaşadıkları dini konuların seviyelerine uygun şekilde işlenmesiElif Be’nin tanıtılmasıAna dilinin geliştirilmesiGörgü ve nezaket kurallarının öğretilmesiAhlâk anlayışı kazandırılmasıAilesi, arkadaşları ve içerisinde yaşadığı sosyal topluma karşı olumlu yönlendirilmesi

MİNİKLER İÇİN TEMEL BİLGİLER

Kasım 2006’dan beri faaliyetlerini sürdürmekte olup, öğrencilerin daha modern ve temiz bir mekanda eğitim görmeleri amacıyla kurumda ren-garenk sınıflarının kapılarını açtı.200den fazla öğrenciye hizmet veren eğitim merkezi bu yeni yüzüyle önce-likle öğrenci ve velilerin, daha son-ra tüm ziyeret edenlerin beğenisini kazandı. MEKTEP Eğitim Merkezi, İslami İlimler Okulu ve Nachhilfe birimleri ile öğrencilerin hem okul hem manevi eğitimlerine katkıda bulunmak üzere kolları sıvadı. Haftasonu İslami ilimler Okulu ile 5 yaşından 13 yaşına ka-dar talebelere eğitim vermekte olan kurum, Viyana İslam Federasyonu Eğitim Başkanlığı’nın bünyesinde sis-temli bir şekilde, 8-15 kişilik sınıflarda,

pedagojik olarak onaylanmış geniş eğitim malzemeleriyle alanında yine önde olmak arzusunu taşımaktadır.Nachhilfe olarak haftaiçi Ödev Yardım Kurslarında Almanca dersi öncelikli olmak üzere öğrencilerin okul dersler-inde başarılı olmalarını sağlanmakta, sınav öncelerinde birebir Özel Dersler ile takviye edilmelerini sağlayan olana-klar sunmaktadır.

Kayıtlarına devam eden kurumun irti-bat bilgileri:Mektep Eğitim KurumlarıNACHHILFE - İSLAMİ İLİMLER OKULUPernerstorfergasse 57/27, 1100 WienTel.:0660 / 766 66 [email protected]

MEKTEP Eğitim Merkezi Çalışmalarına Devam Ediyor

Page 10: Dewa Gazetesi Kasim 2010 Sayisi

HABER - AVUSTURYAKasım 1010

Av. Süleyman BOYNUKARA

1- HAC ISLAMIN PARLAK TARIHINI HATIRLATIR.

2- HAC GÜNAHLARDAN ARINMA IS-LEMIDIR.

3- HAC ISLAM ALEMININ SIYASI,SOSYAL,SINAI,IKTISADI,ASKERI,KÜLTÜREL VE HAYATIN HER SAHASINDA DAYANISMANIN PRATIK GÖSTERGE-SIDIR.

4-HACC ZORLUKLARA GÖGÜS GERIP,SABRI PRENSIP EDINMENIN ADIDIR.

5-HACC,ÜSTÜNLÜGÜN ANCAK TAK-VA DA OLDUGUNU BIZE ÖGRETIR.

6-HACC,MÜSLÜMANLARIN UL-USLARARASI KONGRESIDIR.

7-HACC,ALLAH´IN SONSUZ NIMET-LERINE SÜKÜR IFADESIDIR.

8-HACC,KULA KULLUGU REDDEDIP ALLAH´A KUL OLMANIN ADIDIR.

9-SEYTAN´DAN UZAKLASIP ALLAH´TA YOK OLMAKTIR.

10-KIBIR PISLIGINDEN SOYUTLANIP, TEVAZU SUYUNDA YIKANMAKTIR.

11-ZULMUN KARSISINDA MAZLU-MUN YANINDA OLMANIN ADIDIR.

12-ALLAH´I RAB,PEYGAMBERI ÖNDER,KUR´AN-I REHBER KABUL EDENLERIN VAHIY KÜLTÜRÜILE YOGRULUP,TEVHID BAYRAGI ALTIN-DA ÜMMET RUHUILE BIRLESMESI-NIN ADIDIR.

13-´KALUBELADA´ ALLAH´A VER-DIGIMIZ SÖZE SADIK KALISIMIZIN CESURANE HAYKIRISIDIR.

14-HACC,ENSAR ILE MUHACIR AR-ASINDA TESIS EDILEN KARDESLIK RUHUNU KALBIMIZIN DERINLIG-INDE HISSETMEKTIR.15-HACC MAHSERIN PROVASIDR.

Hac ibadeti,maddenin manada,cesedin ruhta yokolup rehmeti rahmana kavusmaktir.Ezelden süzülüp ebede yolculu-gun adidir.Bütün dünyevi kirlerden soyutlanip,mana ikliminde,zemzem suyuile yikanmaktir.

Hac ibadeti kelimelerle ifade ed-ilmeyecek derecede büyük ve anlamli bir ibadettir.Hac ibadetiile alakali bu güne dek yüzlerce kitap,makale yazil-di ama bu yazilari yazanlarin hepsinin birlestigi bir nokta varki o da Hac iba-detinin anlatilamayacagini ancak yas-anarak yapilabilecek bir ibadet oldugu noktasinda birlesmisler. Bizde burda Hac ibadetiile alakali aci-zane temel bir takim noktalar üzerinde yüzeysel olarak deginmeye calistik ancak layik olmadigi halde bu ibadet 5 kez ifa etmeyi cenab-I Allah bana nasip etmis olmasina ragmen bu iba-deti anlatmakta zorlaniyorum.Dolay-isiyle yediden yetmise bütün müslü-manlara tavsiyem bu anlamli ibadeti mutlaka yerine getirerek fiilen bu iba-detin hazzini ruhumuzun derinliklerine kadar hissederk bu ibadetle Allah´la olan bagimizi yeniden percinlestire-lim.Bu fani dünyadan mana aleminde Yüce rabbimize kavusalim,sevgililer sevgilisi hz.Muhammed(sav) le kucak-lasalim.Yeniden insane olmanin seref ve izzetini günahlarimizdan soyut-lanarak yeniden yasiyalim.

Allah nasip ederse bu yil Viyana Bölgesi 1.Kafile baskani olarak bu güzel ibadeti yeniden yasamanin ve yüzlerce Allah´in misafirlere hiz-met etmenin güzelligini yasiyacagiz.Rabbim bu güzel ibadeti en güzel sekilde hakkiile hayata gecirmeyi bi-zlere nasip etsin,milyonlarca Haci´nin hacc´ini Kabul etsin,bu güzel ibadeti yeryüzündeki bütün müslümanlara nasip etsin

HAC IBADETI VE MANASI

Brüksel’de bir araya gelen AB içişleri bakanları, Bosna - Hersek ve Arnavutluk vatandaşları için vize uygulamasının kaldırılmasını kararlaştırdı. Uygulamanın, yılbaşı öncesinde yürürlüğe girmesi bekleni-yor. AB içişleri bakanları, Bosna - Hersek ve Arnavutluk'a vizenin kaldırılmasına onay verdi. Bu iki ülkenin vatandaşları biyometrik pasaporta sahip olmak ve AB sınırları içinde en fazla 90 gün kal-mak koşulu ile vizesiz uygulamadan yararlanabilecek. Uygulamaya Noel öncesinde başlanması bekleniyor.İngiltere ve İrlanda'nın Schengen böl-gesine dahil olmaması nedeniyle vize serbestisi, sadece 25 AB ülkesi ile AB üyesi olmayan, ancak Schengen antlaşmasına dahil edilen İzlanda, Nor-veç ve İsviçre'yi kapsıyor.Bu iki ülkeye vize serbestisi sağlanması konusunda AB ülkeleri arasında görüş ayrılıkları vardı. Özellikle Hol-landa ile Fransa, Bosna - Hersek ve Arnavutluk'un gerekli koşulları yer-ine getireceğinden kuşku duyduğunu

kaydetmişti.Ek güvence verildiAncak AB yetkilileri, bakanların uygulamayı onaylamadan önce hem AB Komisyonu hem de her iki Bal-kan ülkesinden sınır güvenliğinin sağlanmasına ilişkin ek güvence aldıklarına dikkat çekti.AB Komisyonu'nun göçmen akınından korkan Fransa ve Hollanda'ya süre-ci yakından izleyeceğine dair yazılı güvence verdiği belirtiliyor.Ayrıca organize suçlar ve yolsu-zlukluk olaylarına karşı polis ve adli makamların güçlendirilmesi de kararlaştırıldı.“Tarihi bir gün”AB'nin İçişlerinden Sorumlu Komiseri Cecilia Malmström, kararı memnuniy-etle karşıladığını belirterek "Bugün Bosna-Hersek ve Arnavutluk için tari-hi bir gün. Her iki ülkenin vatandaşları yakın zamanda vize almadan biyo-metrik pasaportlarıyla Schengen ülkel-erine seyahat edebilecek” dedi.AB geçen yıl da Sırbistan, Karadağ ve Makedonya'ya vizeleri kaldırmıştı.

AB, Bosna ve Arnavutluk’a sınırlarını açıyor

Mübarek Kurban Bayramınızı Tebrik eder, Tüm İslam Alemine

hayırlar getirmesini Cenab-ı Hakk’ tan niyaz ederim.

Viyana İslam Federasyonu Genel Başkanı

Muhammet Turhan

Page 11: Dewa Gazetesi Kasim 2010 Sayisi

KaDIN & aİlE Kasım 10 11

Âlemlere rahmet olarak gönderilen Efendimiz sallallahu aleyhi veselle-min yanında çocukların ayrı bir yeri vardı. Resulullah (sav) onlarla birlikte olmaktan büyük zevk alırdı. Onlarla yakından ilgilenir, hal ve hatırlarını sor-ar, sohbet ederdi. Maddi ve manevi bir sorunlarının olup olmadığını anlamak için onları izler, zaman zaman sorular sorardı. Problemleri, sıkıntıları varsa ihmal etmez. Hemen kalkar. Sorunla ilgilenerek halletmeye çalışırdı. Bu du-ruma göre bazen tatlı bir sözle gönül alma, bazen bir hediye bazen daha ötesi olurdu.Hem kendi çocuklarına karşı, hem de diğer çocuklara karşı ilgi ve ala-ka gösterirdi. Onu yakından tanıyan Enes bin Malik gibi sahabeler, ailesine ve çocuklarına karşı gösterdiği ilgi ve alakaya hayret ederler: "Allah Resulü (sav) kadar ailesine ilgi gösteren birini görmedik." derlerdi.Oğlu İbrahim doğunca onun sütan-neye verilmesinden, bakımına kadar her şeyi ile yakından ilgilendi. Sütan-neye verdikten sonra çok fazla işi olmasına rağmen onu görmek için çokça zaman ayırdı. Sık sık yanına gitti. Sevip okşayarak ilgilendi, ihtiyaçlarını karşıladı.Ağlama ey kızım!Sevgili Peygamberimiz kızlarının büyüme çağında iken insanları İslam'a davet ediyordu. Onun davetinden rahatsız olan müşrikler ise Peygam-berimizi engellemeye çalışıyorlardı. Ona ve Müslümanlara sürekli baskı ve işkence yapıyorlardı. Bu baskı ve zulümler, bazen inanılmaz boyut-lara ulaşıyordu. Hatta bunun için za-

man zaman Mekke'den uzaklaşıp Hz. Ebu Bekir ile birlikte şehrin dışındaki mağaralara gitmek zorunda kalırdı.Ama o ölüm tehdidi altında yaşadığı bu yıllarda bile çocuklarını düşünür, üzülmelerini asla istemezdi. Üzüldük-lerini gördüğünde kendi sıkıntısını, kaygılarını unutur, onları teselli ederdi.Müslümanlar ile müşrikler arasındaki amansız mücadelenin hızla devam ettiği günlerdi. Hz. Fatıma'nın yolu Kâbe'den geçiyordu. Yolda yürürken, Kâbe'nin bir tarafında halka kurmuş oturan müşriklerin hararetli hararet-li konuştuklarını gördü. Onların bu hali dikkatini çekti. Babasına kötülük etmek için hazırlık yapıyor olabilirl-erdi. Endişe ile sessizce yanlarına yaklaştı. Babası ve İslâm hakkında konuştuklarını fark etti. Kimseye görünmeden dinlemeye başladı. Konuşulanları tam olarak anlamadı. Ama bir ara Lât ve Uzzâ üzerine yemin ederek şöyle dediklerini duydu: "Mu-hammed buradan geçtiğinde, hep be-raber üzerine atılıp onu öldürelim."Duydukları karşısında dehşete kapılan Hz. Fatıma büyük bir korkuya kapıldı. Durumu babasına haber ver-mek için hemen eve koştu. Hüngür hüngür ağlıyordu. Peygamberimiz kızının renginin kaçtığını ve ağladığını görünce üzülüp endişelendi. Şefkatle kızına sarılıp onu sakinleştirmeye çalıştı."Ne oldu kızım niçin ağlıyorsun?" diye sordu. Hz. Fatıma gözyaşları içinde anlatmaya başladı: "Kureyşlilerin yanından geliyorum. Hicr mevki-inde toplanmışlar; Lât, Uzzâ, Menat ve Nâile'ye yemin ederek aralarında

anlaşma yapıyorlardı. Seni gördük-lerinde hep birlikte kılıçlarını sıyırıp, üzerine atılarak öldüreceklerini söyl-ediler" dedi.Müşrikler tarafından öldürülmesine ka-rar verilen Peygamberimiz kendinden çok kızını düşünüyordu. Korkudan kalbi çarpan, üzüntüden gözyaşları döken yavrusunun halini görünce kızı ile ilgilendi. Önce kızının korku ve endişesini gidermeyi, gözyaşlarını silmeyi, teselli ederek sakinleştirmeyi tercih etti. Kızına döndü. Eşsiz bir iman ve teslimiyet ile:"Ağlama ey kızım! Allah onların bunu yapmalarına engel olur" buyurarak kızını teselli etti. Rahatlamasını sağladı. Sonra: "Ey kızım bana su getir" buyur-du. Gelen su ile abdest alıp dışarı çıktı. Sakince yürüyerek Kâbe'ye gitti. Yer-den bir miktar toprak aldı. Orada otu-rup sohbet eden müşriklere yöneldi:"Yüzleri kara olsun!" diye dua eder-ek toprağı onlara doğru saçtı. Sonra yanlarından geçerek yoluna devam etti. Kâbe'de her zamanki yerine gidip namaz kıldı. Aralarında sözleşen müşrikler, o an ya onu görmediler ya da bir şey yapmaya cesaret edemedil-er.Canım feda olan kızım nasıl?Hz. Fatıma'nın hamile olduğunu duyunca sevinen Peygamberimiz, doğumuna kadar ona özel ilgi göster-di. Doğum günleri yaklaşınca eşleri Ümmü Seleme ile Zeynep binti Cahş'a:"Fatıma'nın doğumu yaklaştı. Yanına gidip onun için Ayete'l-Kürsi ve Araf suresinin 54. ayetini okuyun! Ayrıca Felak ve Nas surelerini okuyun! Onun için Allah'a sığının!" buyururdu. Bun-

dan sonra kızının durumunu yakından takip ederek, sık sık evine gidip sormuştur.Sevde binti Misrah o günlere ait bir anısını şöyle anlatır: "Hz. Fatıma'nın doğumu yaklaştığında yanındaydım. Sancıları başladığı sırada Allah Resûlü (sav) kızının evine geldi.-'Canım feda olan kızım nasıl?' diye sordu. Ben: -'Doğumu yaklaştı, sancılanıyor' dedim.-'Fatıma doğum yapar yapmaz bana haber verin! Sakın ben gelmeden önce çocuk için bir şey yapmayın' diye tembihte bulundu.Fatıma'nın doğumunu haber alan Al-lah Resûlü (sav) vakit kaybetmeden hemen yanımıza geldi. Kapıyı çalınca ben çıktım. İlk sözü: "Canım feda olan kızım ne yapıyor, durumu nasıl?" diye sormak oldu...Ey Kızım! Eşine Hep Böyle iyi DavranSevgili Peygamberimiz kızlarını ev-lendirdikten sonra onları ihmal etmedi. Onlarla yine yakından ilgilendi. Sık sık evlerine gider, hal ve hatırlarını sorar, eşleri ile iyi geçinmelerini öğütlerdi.Peygamberimiz bir gün kızı Rukiyye'nin hâl ve hatırını sormak için ziyaret-ine gitti. İzin alıp eve girdiğinde kızı Hz. Osman'ın başını yıkıyordu. Onun eşine zevkle hizmet ettiğini görünce çok sevindi.Ona: "Ey Kızım! Ebu Abdullah'a hep böyle güzel davran! Çünkü o sahabe-lerim içerisinde huyu bana en fazla benzeyen kişidir" buyurdu. Her zaman olduğu gibi kızı Rukiyye'yi eşine iyi da-vranmaya teşvik etti.

Kız çocuklarının değerini biliyor muyuz?

Page 12: Dewa Gazetesi Kasim 2010 Sayisi
Page 13: Dewa Gazetesi Kasim 2010 Sayisi

aylık GazeteMonatliche Zeitung

Kasım 2010Sayı / ausgabe: 19

Tanıtım SayısıGratisexemplar

Viyana İslam Federasyonu bu yıl yine bir hadis kampanyası başlattı. IFW, “To-plumsal dayanışmaya çağrı” başlığı altında yürüttüğü hadis kampanyası çerçevesinde, Avusturya’nın beş farklı şehrinde Peygamberimizin “Sada-ka vermek malınızı azaltmaz” had-isiyle insanlara sosyal sorumluklarını hatırlatıyor.

Viyana İslam Federasyonu’nun (IFW) “Toplumsal dayanışmaya çağrı” başlığı adı altında yürüttüğü hadis kampanyalarının 5’incisi bu yıl 23-30 Eylül tarihleri arasında başta Viyana olmak üzere St. Pölten, Wr. Neustadt, Baden gibi şehirlerde başladı. Adı geçen şehirlerin 490 farklı bölgesine Peygamberimizin “Sadaka vermek malınızı azaltmaz” hadisi asıldı. Peygamber efendimizi kendi sözleri-yle topluma tanıtmak ve toplumsal dayanışmayı desteklemek amacıyla 2006 yılında başlatılan bu güzel çalışma bir gelenek halini alarak sürdürülmeye devam ediyor. Önceki yıllarda yürütülen kampanyalarda “İnsanların en hayırlısı, insanlara faydalı olanıdır”, “Komşusu aç iken,

kendisi tok yatan bizden değildir”, “Sizin en hayırlınız, ailesine karşı iyi olanınızdır” gibi hadisler kullanılmıştı. Viyana İslam Federasyonu (IFW) bu hadis kampanyasıyla İslam’ın bütün güncelliği ile ortada durduğunu ve güncel sorunlara en güzel şekilde cevap verdiğini ortaya koymak istiyor. IFW Tanıtma başkanlığında alınan bilg-iye göre Hadis Kampanyası bu yıl ışıklı panolarda da yayınlanacak. Peygam-ber Efendimizin evrensel çağrısını, Müslümanların yanı sıra diğer din-lerin mensuplarına da ulaştırılmasını sağlayan bu güzel kampanyanın, önemli bir boşluğu doldurduğu belir-tiliyor. Lüks yaşam tarzının giderek yaygınlaştığı bir ortamda yardımlaşma kültürünün unutulduğuna ve özel-likle kriz zamanlarında bağış yapmanın ve sadaka vermenin öne-mine dikkat çeken Viyana İslam Federasyonu’ndan, düzenledikleri hadis kampanyasının gelecek yıllarda da devam ettirileceğini açıklaması geldi.

Viyanada Güller AçtıAvusturya’nın Tirol eyaletinin Schwaz kasabasında bulunan Atib Schwaz camisine çirkin saldırı. Geçen akşam meydana gelen olayı güvenlik kamerası kayıt etti. Saldırganlar kafaları sarılı olarak Cuma akşamı 22:40 da olayı gerçekleştirdiler.

Avrupa’da gün geçtikçe dazlaklar camilere haince saldırmaya devam ediyor. Son olay Avusturya’nın Ti-rol eyaletinin Schwaz kasabasında bulunan Atib Schwaz camisine yapıldı. Geçtiğimiz günlerde mey-dana gelen olayı güvenlik kamerası kayıt etti. Saldırganlar kafaları sarılı olarak Cuma akşamı 22:40 da camiye gelerek caminin kapılarını, duvarlarını “Kötü Türkler dışarı, Müslümanlar dışarı, İslamlaşmaya hayır” gibi yazılarla caminin dışarısını boyadılar. Schwaz’da tüm müslümanlar tepkili. Olayla ilgili olarak din görevlisi Durmuş Erbil ve cemiyet başkanı Hüsnü kaynak

olayı kınadılar ve şu görüşlerini aktardılar. Din görevlisi Durmuş Erbil şunları söyledi “Burada birbirimizin hak ve hukukuna saygılı olmak mec-buriyetindeyiz. Dinimiz böyle şeyleri kabul etmez. Bu olay çok vahimdir. Her insan aynı olamaz,üç kişinin gerçekleştirdiği bu çirkin olayı Avusturya’lılarda mutlaka rahatsızlık duyacaktır.Cemiyet başkanı Hüsnü Kaynak’da şunları aktardı. “Yaklaşık üç yıl öncede camlarımız kırılmıştı. Biz Schwaz halkından menmunuz. Bunu yapanlar insanlıkdan nasibini almamış kişiler. Elimizdeki bilgi ve belgeler ve görüntüler polise ver-ildi” dedi.Schwaz’da yaşayan gurbetçiler te-dirginler. Gurbetçiler bir an önce suçluların tesbit edilmesi ve gerekli cezanın verilmesini istiyorlar. Cami-ni dış cephesinin en kısa zamanda tekrar boyanması için en az 3000 Euroya ihtiyaç var.

CAMİYE ÇİRKİN SALDIRI

Page 14: Dewa Gazetesi Kasim 2010 Sayisi

İSlaM DÜNYaSIKasım 1014

Bosna-Hersek’in tarihe iz bırakan ve bütün Müslümanların sevgisine maz-har olan lideri Aliya İzzetbegoviç, vefatının 7’inci yılında tüm dünya Müslümanları tarafından rahmetle anılıyor.Bilgeliği ile Boşnak Müslümanlarını aydınlatan Aliya İzzetbegoviç si-yasi ve askeri alandaki mücadelesi-yle de Bosna Hersek’in bağımsızlık kazanmasında en büyük rolü oynadı. Mütevazı bir hayat yaşayan İzzetbegoviç, halkına mücadele dolu bir hayatın sonunda ışık tutan eserler bıraktı.

Bosna-Hersek'in tarihe iz bırakan ve bütün Müslümanların sevgi-lerine mahzar olan lideri Aliya İzzetbegoviç, vefatının 7’inci yılında tüm dünya Müslümanları tarafından rahmetle anılıyor. Bilgeliği ile Boşnak Müslümanlarını aydınlatan İzzetbegoviç siyasi ve askeri alandaki mücadelesiyle de Bosna Hersek’in bağımsızlık kazanmasında en büyük rolü oynadı. Mütevazı bir hayat yaşayan İzzetbegoviç, halkına mü-cadele dolu bir hayatın sonunda ışık tutan eserler bıraktı.Mücadelesi 1940’larda başladıİkinci Dünya Savaşı’nın ardından Bo-sna- Hersek'in de içinde bulunduğu Yugoslavya bağımsız oldu. 1925'te Bosna-Hersek'in kuzey batısında bulunan Bosanska Krupa şehrinde İslami duyarlılığına sahip bir ai-lede dünyaya gelen Aliya, 1949'da İslamcılık suçlamasıyla beş yıl hapse mahkûm edildi. Ancak O halkını İslami yönden aydınlatmak ve bilgilendirmek amacıyla faaliyet yürütmeye devam etti.

1980'de diktatör Tito'nun ölmesin-den sonra Yugoslavya biraz daha rahatlamış görünüyordu. Bu dönemde 1983 yılında İzzetbegoviç'in oğlu onun daha önce yayınlanmış İslami

Manifesto adlı kitabını genişleterek yeniden yayınladı. Bunun üzerine yönetim İslami bir yönetim amacında çalışmakla suçlayarak Aliya’yı 14 yıl hapse mahkûm etti. Daha sonra 1988'de çıkarılan bir afla da serbest bırakıldı.Yugoslavya’nın iyiden iyiye dağılma sürecine girdiği bu dönemde İzzetbegoviç, Müslümanların haklarını savunmak için Demokratik Eylem Partisi (SDA) adlı bir parti kurdu. İzzetbegoviç, o zaman henüz Yugo-

slavya Federasyonu'nun içinde bulu-nan Bosna-Hersek'in cumhurbaşkanı oldu. Dönüşümlü olarak yapılan Yugoslavya Cumhurbaşkanlığı Aliya’ya geleceği sırada Slovenya ile

Hırvatistan ayrılma kararı aldı. 1 Mart 1992'de ayrılıp ayrılmama konusunda referanduma giden katılanların yüzde 62,8'i bağımsızlığı tercih edince Bos-na-Hersek de bağımsızlığını ilan etti. Ama bu kararın alınmasından hemen sonra Sırp çetnikler Müslümanlara karşı oldukça kanlı bir katliam hareketi başlattılar.Dayton dayatması...Müslümanları, Avrupa'nın üçüncü büyük ordusu durumundaki Yugo-slavya Federal Ordusu'nun bütün

imkânlarını kullanan Sırp çetnik-leriyle savaşa sokmamak için bütün yolları denedi. 1994'ün sonuna gelindiğinde Müslümanlardan 250 bin kişi öldürülmüş, bir milyon kişi de göçe zorlanmıştı. Kamuoyunun gi-derek artan tepkisi üzerine AB ve ABD 1995'te tamamen Sırpları kollayan ve Müslümanlara haksızlık eden Dayton Anlaşması'nı Aliya’nın önüne koydu. Anlaşma nüfus bakımından azınlık du-rumundaki Sırplara Bosna-Hersek’in yüzde 49'unu veriyor, kalan yüzde 51'ini de Müslümanlarla Hırvatlara bırakıyordu. Oysa 1991 sayımına göre Müslümanlar nüfusun yüzde 44'ünü, Hırvatlar yüzde 17'sini ve Sırplar ise yüzde 31'ini oluşturuyordu.İzzetbegoviç, bu anlaşmanın taraflı ve haksız olduğunu bilmesine rağmen Bosna-Hersek'teki Müslümanların var oluşla yok oluş arasında bir ter-cihle karşı karşıya bırakıldıklarını gördüğünden kabul etmek zorunda kaldı. Anlaşmanın imzalanmasından sonraki ilk Cumhurbaşkanlığı Konseyi seçimlerinde İzzetbegoviç 729 bin oy alarak üçlü konseyin başkanı oldu. Dayton Anlaşması cumhurbaşkanlığı sistemiyle ilgili bir de böyle üçlü kon-sey uygulamasını getirmişti.Hem devlet başkanı hem komutan hem de bilgeÖzgür Bosna’nın temellerini inşa eden Bilge Kral Aliya İzzetbegoviç'i bütün dünya Müslümanları, davasında sami-mi, kararlı ve bilge bir kişi olarak tanıdı. O hem önderliğiyle hem de fikirleriyle çevresini etkiledi. Devlet başkanlığı ve komutanlığının yanında entelektüelliği ile de Boşnak halkının yol göstericisi olan Aliya, 19 Ekim 2003 yılında 78 yaşındayken Saraybosna’da vefat etti.

Aliya’yı rahmet ve saygı ile yad ediyoruz

Page 15: Dewa Gazetesi Kasim 2010 Sayisi

HABER - AVUSTURYA Kasım 10 15Doğrusu sana pek çok nimet vermişizdir.Öyleyse Rabbin için namaz kıl, kurban kes.

INTERNATIONALE HUMANITÄRE

HILFSORGANISATION AUSTRIA

10+

2010 KURBANORGANİZASYONU

00510039688

00510039688+ 00060000>

IHHA Internationale Humanıtäre Hilfsorganization Austria

Kurban

Zekat

Sadaka

Bağış

IHHA Internationale Humanıtäre Hilfsorganization Austria

00510039688 60000 60000

Bu yıldaPakistan

TürkiyeAfrika ve

BalkanlardakiKardeşlerimizi

UNUTMAYALIMUNUTMAYALIM

100 € ile sendedestek ol

Page 16: Dewa Gazetesi Kasim 2010 Sayisi

VIDEO I BROADCASTING I CLIP-TASARIM I GRAFIK-TASARIM

069917870087EFLATUN

[email protected]

Thelemangasse 8/21170 WienLiman Restaurant

KarşısıEFLATUN bir dewa markasıdır

Dijital Video Kamera ÇekimiGörüntülerin Düzenlenmesi

DVD Menü oluşturma DVD‘ye aktarım/çekim

Foto Baskılı DVD Foto Baskılı DVD Cover/Kabı

Çekimlerin Blu-Çekimlerin Blu-Ray Üzerinde Yedeklemesi ile TeslimiÇekimlerin şirketimizde 20 sene muhafaza arşiv garantisi

200,-EN İYİ FİYAT GARANTİSİEFLATUN

euroistek halinde FULL HD çekim Blu-Ray + Menü Authoring ile teslim +100,-euro

+200,-euro

istek halinde 2 kamera ile çekim 2 kamera çekimler kesilerek çok açılı daha zengin bir görüntü elde edilmesini sağlar

+40,-euro

2. DVD seti yine birincisi gibi foto baskılı dvd ve foto baskılı kablı

Profesyonel Video Çekimleri, Clip & Grafik Tasarımları

+10,-euro

Kasetten DVD‘ye aktarım daha önce yaptığınız veya yaptırdığınız çekimleri-niz de mini dv kasetlerinizin kaset başı aktarımı

Bizi ısrarla tercin edin!

Çok Yakında DAVETiYE

EFLATUN bir dewa markasıdır

Ege Üniversitesi 50. Yıl Köşkü'nde her yönüyle 'Ebru sanatı' anlatıldı. Ebru Sanatçısı Nedim Sönmez'in yönettiği etkinlikte ebru sanatı ile ilgili birçok bilgi verildi.

Ebrunun sadece bir Türk geleneği olmadığı ve dünyada da birçok örnek-lerinin olduğu katılımcılara göster-ildi. Nedim Sönmez; "Ebru sanatını hayatında herhangi bir zamanında ilgi duyan birçok insan yapabilir. Önemli olanın doğru yerde, doğru şeyle bu eylem gerçekleştirmektir. Ebru sanatı eğitimi konusunda ben kendi kendimi eğittim.

Yani kuralı yok bu işin, herkes kendi te-crübesi ile bu işi yapabilir" dedi. Sön-mez ebru sanatı ile ilgili ilk örneklere

eski Çin kaynaklarında rastlandığını belirtti. Sönmez ebru sanatının dün-yaya yayılmasında izlediği yolu şöyle tarif etti: "Ebru sanatının ilk örnekleri Çin kaynaklarında görülür. Sırası ile Japonya'da suminagaşi ismiyle sulu vasatta yapılan bir takım çalışmalar, sonrasında ise Türkmenistan, Hindis-tan, İran gibi devletlerde rastlanıyor. 1560 yıllarda ise İstanbul'da görülen ebru, Avrupa'da ise birkaç yıl sonra İstanbul'a gelen tüccarların yardımı ile gerçekleşti" dedi. Batıda ebru "Türk Kağıdı" olarak adlandırılıyor. Koyulaştırıcı bir madde ile kıvamı arttırılmış suyun üzerine, içine öd katılmış, suda erimeyen boyaların ser-pilmesi ve su yüzeyinde meydana ge-len şekillerin bir kağıda geçirilmesi ile yapılıyor.

Yüzyılların sanatı Ebru

Kurban Bayramınız Mübarek olsun…

Bu günler, o büyük teslimiyet ve sabır örneğini büyük şahsiyetlerin hatıralarının yadedildiği mevsimin içinde bulunduğu günlerdeyiz. Hac ve Kurban günleri.. Bu günlerde müslümanla rın içinde Hacca

giden milyonlarca insan “lebbeyk-işte geld-im Allah’ım” nidaları ile Beytul lah’ı ziyaret

ederken, dünyanın diğer mekanlarında yaşayan müslümanlarda İbrahim aley-his selamın sünneti olan ve Yüce Peyg-amberimizin uyguladığı ve ümmetinden

yapmasını istedi ği Kurban kesme ibadetini yerine getirme heyecanını yaşıyor.

Page 17: Dewa Gazetesi Kasim 2010 Sayisi

e MIGRAFachmesse Für wirtschaFtliche und kulturelle Beziehungenc

www.ecomigra.com

Ihr Eintrittsgutschein für die ecoMIGRA

Messe WIeN

18.–20. NOV. 2010

halle c

eingang Foyer d

Eine erfolgreiche Kooperation von:

ecoMIGRA_A6Karte_Messe-V02gg.ind1 1 06.10.2010 12:29:52

Dewa gazetesi olarak18- 20 Kasım tarihleri arasında düzenlenecek olan Eco Migra Fuarı hakkında Eda Ünal ile bir söyleşi gerçekleştirdik. Yaklaşık 6 senedir Medya sektörü içerisinde olan Eda Ünal , 2 aydır Wirtscahftsverlag ile çalışmalarını sürdürmekte ve Eco Migra fuarı´nın arka plan organize işlerinde yer al-makta. Wirtscahftsverlag ve düzen-lecek olan Eco Migra fuarı hakkında bilgi veren Ünal şunları ifade etti:

“Wirtschaftsverlag daha öncelerde Wirtschaftskammer´in bir koluy-du ancak yaklaşık 2002 yılından bu yana Alman bir şirketin Wirtschaftsverlag´ı alması ile bu ikisi birbirinden bağımsız olu-rak çalışmakta. Wirtschaftsverlag Wirtscahftkammer ´e bağlı olan kolların gazetelerini çıkarıyor. Yani her sektörün kendine ait aylık ya da haftalık olmak üzere ayrı bir gaze-tesi var.

Wirtscahftverlag bunu magazin seklinde Ekonomi ağırlıklı sunuyor. Eco Migra Avusturya´da ilk Etno

Business´i yapan ilk Magazin. Es-kiden Esnaf olarak çalışmaktaydık ancak şimdi ise Eco Migra olarak çalışmaktayız. Fuar Eco Migraya ait olduğu için bu ismi almış bu-lunuyoruz. Eco Migra ile amacımız Avustuya´da yaşayan yurt dışından gelen etnik kökenli işverenleri bir araya getirmek ve geleceğe yöne-lik daha da profesyonelleşmek. Bu Fuarın tanıtımını reklam yani televi-yozyon aracılığı ile, gazete aracılığı, el ilanları ile internette bir çok site aracılığı ile yaptık. Girişlerimiz ücretsiz ancak buna rağmen giriş kartları ile fuar alanına girilmesi gerekiyor. “

Daha sonra Sayın Eda Ünal Eco Migra nın geleceğe yönelik yeni projeleri olduğunu ifade etti ve şunları belirtti: “Her sene yapmış olduğumuz çalışmalarda eksik-lerimizi ve ihtiyaçlarımızı görerek diğer yıla daha verimli bir şekilde çalışıyoruz. Amacımız etnik kökenli bütün işverenleri bir araya getirerek bir birimizle geleceğe yönelik daha verimli çalışmak tanışmak ve fikir alış verişinde bulunmaktır” dedi.

Eda hanım ticaret sektörü içerisnde olan ya da olmayan herkesi Fuara davet ederek sözlerini bitirdi.

Dewa gazetesi olarak yapmış olduğumuz bu söyleşiden dolayı Eda Ünal hanıma teşekkür ediyor ve çalışmalarında başarılar diliy-oruz.

31 Ekim’de Saatler tekrar bir Saat geri alındı. Her yıl yaz kış derken Saatlerde bir ileri bir geri değişiyor. Yaz – Kış Saatler uygulamaları nasıl belirleni-yor, hangi ülkeler bu uygulamayı gerçekleştiriyor.

28 Mart 2010 tarihinde başlayan yaz saati (ileri saat) uygulaması, çalışma saatlerinin günün güneşli bölümüne alınması suretiyle, gün ışığından daha fazla yararlanılması, elektrik enerjisinin aydınlatmada kullanılan bölümünden tasarruf sağlanması amacıyla yapılıyor.

Yaz saati uygulamasıyla, enerji tasar-rufu, AB üyesi ülkeler ile saat birlikteliği ve uyum sağlama yanında, akşam saatlerinde en yüksek değerine ulaşan enerji tüketim talebinin (puant gücünün) azaltılması amaçlanıyor.

Öte yandan uygulama ile her yıl ''orta ölçekli'' bir hidroelektrik santralin yıllık üretimi kadar tasarruf sağlanıyor.

Yaz saati uygulaması, AB ülkeleriyle birlikte Mart ayının son pazar günü başlayıp, Ekim ayının son pazar günü bitiyor. Buna paralel önümüzdeki yıl yaz saatine, 27 Mart 2011 Pazar günü saat 03.00'te saatlerin bir saat ileri alınmasıyla yeniden geçilecek.Dünya nüfusunun yaklaşık yüzde 77'si (yaklaşık 4,5 milyarı) yaz saati uygulaması yapmıyor. Yaz saatini AB ülkeleri, ABD, Kanada, Meksika, Şili

ve Mısır uyguluyor. ABD, Kanada, Avustralya ve Brezilya gibi yaz saati uygulayan ülkelerde ise bazı eyalet ve bölgelerinde yaz saati uygulaması yapılmıyor.

Her ülke kendisine uygun bir meridyeni saat uygulamasında referans meridy-eni olarak alıyor. Dünya üzerind-eki ülkelere bakıldığında, mümkün olduğunca ülkenin doğusundan geçen meridyenleri referans olarak aldıkları görülüyor (Örneğin Yunani-stan ve Bulgaristan İzmit'ten geçen 30 derece doğu boylamını referans olarak alıyor. Yaz saati uygulaması ya-parken de Iğdır'dan geçen 45 derece doğu boylamını kullanıyorlar).

İlginç olan ise, Türkiye, dünyadaki durumun tersi olarak AB ülkelerine uyum sağlamak için batı bölgesinden geçen 30 derece doğu meridyenini referans olarak alıyor. Türkiye'de yılın 5 ayı kış saati, 7 ayını ise yaz saati uygulaması yapıyor.

Yaz Saati Kış Saati derken…ECO Migra Fuarı

Page 18: Dewa Gazetesi Kasim 2010 Sayisi

HaBER - TÜRKİYEKasım 1018

Turan Güneş anlatmıştı.Sırrı Atalay'la sohbet ederlerken Turan Güneş "Ne zaman siyasetten emekli olacağız" diye sorar.Atalay ona "Siyasetten gönül rızası ile emeklilik yoktur. Siyasetçi resen emekli edilinceye kadar bu mesleği sürdürür" diye cevap verir.İnsanın yaşama ilişkin en büyük bilin-mezi ne zaman öleceğini bilmemesi değil midir?Yani Sayın Erbakan'ın yaşına ve be-densel yeteneklerindeki zayıflıklarına bakarak Saadet'in başına geçmesini "El insaf" diyerek yorumlamak pek doğru olmaz.Celal Bayar'la Çiftehavuzlar'daki evinde son sohbeti yaptığımda o 100 yaşını geçmişti.Bana Demokrat Parti'nin kurulması sürecinde, 1946 başında Çankaya'da Cumhurbaşkanı ve "Milli Şef" İsmet İnönü ile yaptığı pazarlığı anlattı.

İnönü'nün uyarılarıİnönü, "Güneydoğu'da Demokrat Parti'nin örgütlenmesi ocak bucak düzeyinde olmamalı. Kürtçülüğü alevlendirirsiniz" benzeri uyarılarda bulunmuş.Bayar bunları anlatırken "İzin ver-irseniz bunları yazayım ve hemen haberleştireyim" dedim.Sağ elini kaldırarak itiraz etti,- Olmaz, ileride bunları ben kitaplaştıracağım, dedi. "İleride" diyen kişi 100 yaşını geçmişti.Yani mesele insanın yaşının ne olduğu meselesi değildir.Yaşama heyecanı daha önceliklidir.Ömer Asım Aksoy Türk Dil Kurumu'nun Genel Yazman'ıydı ve Türk Dili der-gisinde öz Türkçe kelimelerle dolu yazılar yazardı.1970'lerin sonunda bir tanıdığım Bülent Ecevit'e "Ömer Asım Aksoy'un yazılarını okuyor musunuz" diye

sormuş.Ecevit de "Okuyorum, Sayın Aksoy çok yetenekli bir genç" demiş.1898 doğumlu Aksoy, demek ki o sıralarda 70'li yaşlardaydı.

Erbakan'ın değişmezliğiSadece yazılarından tanıdığı Aksoy, üslubu ile Ecevit'e genç görünüyordu demek ki.Erbakan'ın üslubuna gelince.Bu üslup hep aynı.Dün Saadet Kongresi'nde söyledikler-ine bakın:"- Bizi AB'ye almayarak okşaya okşaya yutuyorlar. Tarihin en şerefli milletini zincirle AB'nin kapısına bağlamışlar, bunlar hangi milletin çocuğu? Milli Görüş boşu boşuna çıkmamıştır. Batı'ya köle olmaya isyan eden bir düşüncenin adıdır Milli Görüş.- AKP ve diğer partiler, hepsi birbirinin benzeridir. Bunlar vergi koyup zam yapıp emperyalistlere ödüyorlar. Siy-onizmin tahsildarıdırlar. AKP ve CHP birbirinin benzeridir. Tutturmuşsunuz AB diye, niye sizi almıyorlar? Hâlâ anlamadınız mı? Niçin İslam birliğini kurmuyorsunuz? Abiniz istemiyor on-dan mı? İnşallah biz geleceğiz AB'nin üstünü çizeceğiz.

Yetenekli genç- 1945 yılında çok partili hayata geçildi. Bu tarihten itibaren liberal, sağcılık ve solculuk ortaya çıktı. Bunların tamamı batı taklitçileridir. Size soruyorum Sul-tan Fatih solcu muydu, liberal miydi? Tabii ki Milli Görüşçüydü."Erbakan bunları 40 yaşındayken de, 60 yaşındayken de aynen böyle söy-lemiyor muydu?Yani şimdi 84 yaşında olması önemli değil.O hâlâ yetenekli bir genç!

(Mehmet Barlas)

Aradan geçen 5 yıla rağmen Milli Görüş Teşkilatı mensupları Hatice Nermin Erbakan'ı hâlâ arıyor. Hay-attayken yaptığı teşkilat çalışmaları ile birçok kişiye örnek olan Ner-min Erbakan, birçok hayırlı işlerde de yer almasıyla biliniyordu. Milli Görüş Teşkilatlarında bil fiil çalışan hanımları çok seven, hanımefendiliğinden dolayı hiçbir zaman ön plana çıkmayan Nermin Erbakan, Müslüman toplumların kurtuluşu için sürekli dua ederdi.Her zaman fakirin yanında yer alırdı

Millî Görüş Lideri ve Saadet Par-tisi Genel Başkanı Prof. Dr. Nec-mettin Erbakan'ın muhterem Eşi Hatice Nermin Erbakan, vefatının 5. yıldönümünde rahmetle anılıyor. Nermin Erbakan, mübarek bir Ramazan günü 23 Ekim 2005 tari-hinde Hak'kın rahmetine kavuştu. Aradan geçen zaman Hatice Ner-min Erbakan'a olan hasret ve öz-lemi her geçen gün artırıyor. Hatice Nermin Erbakan, birçok güzel has-leti kendisinde barındırıyordu. Her zaman fakir ve yoksulun yanında oldu. İhtiyaç sahiplerini gözetirken, yardımlarını hep gizliden gizliye yaptı.

Davanın en büyük destekçisiydi

O, Millî Görüş davası liderinin en büyük destekçisiydi. Davasına büyük önem verirdi, son nefes-ine kadar onun için çalıştı. Kadın teşkilatlarına her zaman destek oldu. Ama hiçbir zaman ön pla-na çıkmayı istemedi. Vefatından sonraki günlerde kendisi adına bastırılan kitapçıkta eşi Milli Görüş Lideri Prof. Dr. Necmettin Erbakan şu cümleleri kullandı: "Kendisi tam bir hanımefendiydi. Başsağlığına gelen tüm ziyaretçilerin ilk ifade et-tikleri özelliği de hep bu olmuştur. İnsan bazı şeylerin değerini kay-bedince anlıyor. Bilhassa yedikler-ine çok dikkat eder, yediklerinin helal olduğundan emin olmak ister-di. Ekmeğini dahi kendi pişirirdi"

Eşine ilk o inandı

En zor günlerinde, hep yanında oldu. 40 yıl önce yola çıkarken, ilk

önce o inandı, bu davanın zafere ulaşacağına. Ama gün geldi, Emri Hak vaki oldu. Yaratanın emri, gelip çattı. Dava kadını olarak tarihe geçti. Milli Görüş Lideri 41 yıl önce Bağımsızlar Hareketi ile ortaya çıkarken, ilk o inandı. Eşinin ortaya koyduğu hareket yıllardır Türkiye'ye damgasını vurdu. Bu harekete ilk o inandı. Eşine ilk desteği de o verdi.

Birlikte çalıştıkları Türkiye Odalar Birliği'nde tanışan Nermin-Nec-mettin Erbakan çifti, 1967 yılında evlendiğinde Nermin Hanım 24, Necmettin Erbakan ise 41 yaşındaydı. İki kız ve bir erkek çocuk dünyaya getiren Nermin Erbakan, 38 yıllık evlilikleri boy-unca eşinin zorlu siyasi hayatına kendisine en büyük desteği o verdi. Seçim çalışmalarında eşi ile birlikte kapı kapı dolaştı. Nec-mettin Erbakan'ın başbakan yardımcılığı ve başbakanlığa ge-tiren başarılı seçim sonuçlarında, partili kadınlarla birlikte büyük rol oynadı. Milli Görüş Lideri Erbakan, sık sık parti kapatmayla ve siyasi yasaklarla karşı karşıya kaldı. 12 Eylül döneminde yaklaşık bir yıl cezaevinde kalan eşinin serbest bırakılmasını bekleyen Nermin Hanım, Necmettin Erbakan'ın bir konuşması nedeniyle 2000 yılında verilen bir yıl hapis ve ömür boyu siyaset yasağı kararını da metane-tle karşıladı.

Cenazesine 50 bin kişi katıldı

1943 yılında Balıkesirli Saatçioğlu ailesinin kızı olarak dünyaya geldi. İktisat eğitimi aldı. Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB)'nde uzman olarak görev yaparken tanıştığı ve danışmanlık yaptığı TOBB Sanayi Dairesi Başkanı Nec-mettin Erbakan ile 10 Ocak 1967'de evlendi. 1967'de Zeynep, 1974'de Elif, 1979'da Muhammet Fatih adlı çocukları dünyaya geldi. 23 Ekim 2005'te Ankara'da Yüksek İhtisas Hastanesi'nde hayatını kaybe-den Nermin Erbakan, İstanbul'da Merkez Efendi Mezarlığı'na defn-edildi. Cenaze namazına 50 bini aşkın kişi katıldı.

Erbakan'ın yaşına değil söylediklerine bakın...

Hatice Nermin Erbakan'ı ölümünün 5'inci yılında

rahmetle anılıyor.

Page 19: Dewa Gazetesi Kasim 2010 Sayisi

Neueröffnung

Förderung durch MA 10 und MA 11

INFORMATIONJUWA-BBZ KindergruppeKuefsteingasse 17-19

1140 Wien

Öffnungszeiten:Mo bis Fr: 08:00 - 17:00

Tel.: 0699/172 017 81www.juwabbz.at

Unser Angebot

Wir legen besonderen Wert auf die ganzheitliche und altersentsprechende Förderung, Bildung und Erziehung durch kompetente PädagogInnen.

JUWA-BBZ berücksichtigt die Individualität und Persönlichkeit des Kindes. Unser Kindertagesheim fördert unter anderem noch folgende Bereiche:

- Sprache- Religiöse Werte- Soziale Kontakte- Kreativität- Bewegung- Musikalität

im 14. Bezirk

Besonderheiten

-Vorschulprogramm-Eigene Küche

-Soziale Aktivitäten-Ausfl üge

JUWA-Bildungs- und Beratungszentrum

Page 20: Dewa Gazetesi Kasim 2010 Sayisi

DEWA - DEUTSCHKasım 1020

Das Bundesministerium für Inneres lud in den vergangenen Tagen im Rahmen folgender Diskussion-sthemen: „Islam.Meschen.Dia-log“ Vertreter der IFW (Islamische Föderation in Wien) und ebenso weitere Mitglieder verschiedener Vereine ein, dessen Leitbilder und Interesse ua. in der Integration von Menschen mit Migrationshintergr-und liegen.

All die angerissenen Diskussion-sthemen befinden sich in jener Ebene, die nur funktionieren kön-nen, wenn man bereit ist gemein-same Dialoge zu führen und daraus positiv resultierend: gemeinsame Entscheidungen für eine friedli-chere, bildungsorientiertere und vor allem harmonisierende ge-meinsame Zukunft zu sorgen.

Ebenso aus diesem Anlass aus-gehend hat das BMI über derartig wichtige Anliegen, eine Zusam-menkunft organisiert, wo Vertreter verschiedener muslimischer Or-ganisationen teilnahmen, ua. wur-de auch die Islamische Föderation in Wien durch zwei Repräsentant-en, aus dem Kollegium für Öffentli-chkeitsarbeit, vertreten.

Das Zusammenkommen ermögli-chte den Anwesenden über ihre Ideen, Projektalternativen, Er-fahrungen und deren Erfolge zu berichten und ihre dazugehörigen Ansichten Meinungen zu äußern, wodurch neue Ziele, Chancen und Perspektiven des Zusammen-lebens zwischen Muslimen und Nicht-Muslimen erörtert und für ein besseres Zusammenleben ermittel werden konnten.

Nichtsdestotrotz schafft man es,

dieses wohlgesinnte Zusam-menkommen und die anges-prochenen Aspekte mit „Unruhe unter den Muslimen“ zu benennen, welches wieder den Beweis für den Anreiz zur Unruhestiftung, ausge-hend durch eine Ausgabe einer wohlbekannten Zeitung, an sich darstellt. Es ist Fakt, dass zahlre-iche Mächte aus den verschieden-sten Bereichen, wie zum Bsp. die Berichterstattung in den Medien, die Sensibilität der Menschen im negativen Sinne beeinflussen kön-nen und wollen und somit deren Alltag und deren täglichen sozial-gesellschaftlichen Denkmuster-/-gänge steuern, unabhängig davon, ob diese weiterhin fortbestehende Art und Weise unter dem Deck-namen „informierenden“ Berich-terstattung der realen Tatsachen entsprechen oder nicht!

Die Islamische Föderation in Wien begrüßt diese Zusammenkunft und dankt Frau Dr. Fekter für diese ge-meinsame Diskussion, da wir seit Jahrzehnten durch unsere ehre-namtlichen Dienstleistungen stets bemüht sind, unseren Beitrag für das Wohl und friedliche Zusam-menleben der Menschen in der Republik Österreich aufrecht zu er-halten. Wir hoffen, dass dies der Beginn kontinuierlicher, zielgerichteter Bemühungen ist, wodurch die Lebensbedingungen der Muslime, nicht nur in der Mikrowelt, sondern auch in der Makrowelt Anklang und hoffentlich zukünftig eine friedvolle Beständigkeit finden und dabei ge-meinnütziger Harmonie verbunden bleiben werden.

Islamische Föderation in Wien

Runder Tisch mit Bundesministerin für Inneres

Wie heißt es so schön: „Hinter jedem erfolgreichen Mann, steckt eine erfol-greiche Frau“. Wenn wir diese Aus-sage erweitern, kann gesagt werden, dass der Erfolg eines Menschen auf die Unterstützung eines bzw. mehr-erer anderer Menschen basiert. Die ersten Gastarbeiter aus der Türkei und weiteren Ländern sind vor unge-fähr vor 50 Jahren nach Österreich gekommen. Eine neue Welt, neue Umgebung, neue Menschen, neue Sprache und vieles mehr. Warum haben unsere Eltern diesen großen Stritt gewagt? Um ihren Kindern eine bessere Zukunft schenken zu kön-nen. Wie auch die heutigen Studien zeigen, legen die türkisch- stämmigen Migranten einen großen Wert darauf, dass ihre Kinder eine gute Bildung bekommen. Sie wollen ihren Kindern, die Schwierigkeiten und Probleme im Leben ersparen, indem sie ihnen eine bessere Zukunft schaffen wollen, und dies geschieht dadurch, dass sie ihren Kindern einen guten Bildungsweg er-möglichen. „Wir haben uns im Leben von anderen Menschen unterdrücken lassen, aber unsere Kinder sollen dies nicht erleben“ ist die Meinung jener Eltern, die für ihre Kinder arbeiten. Wenn wir uns die die Lage genau an-schauen, ist zu bemerken, dass un-sere Eltern entweder Analphabeten sind oder nur die Pflichtschule abge-

schlossen haben. Und viele von uns, die Kinder von Hilfsarbeitern haben es geschafft, in eine bessere Position zu kommen. Einige von uns haben nur eine Lehre abgeschlossen, andere haben die Matura. Und ein Großteil von uns, die Kinder der Arbeiter, haben es sogar gewagt, zu studieren. Aus den Kindern der Arbeiter sind jetzt Ju-ristInnen, ÄrztInnen, TechnikerInnen, LehrerInnen, JournalistInnen, etc. ge-worden. Diesen Erfolg haben wir un-seren Eltern zu verdanken. Deswegen ist es nicht nur unser Erfolg, sondern auch der Erfolg unserer Eltern, die uns immer unterstützt haben, die in guten und schlechten Zeiten an uns geglaubt haben und uns die Wege für eine gute Ausbildung eröffnet haben. Danke an den Vater von der Frau Öz-men (Lehrerin), danke an die Mut-ter vom Herrn Vural (Jurist), danke an den Vater von Al- Rawi (Dipl. Ing. und Gemeinderat), danke an die Mut-ter von der Frau Polat – Sürel (Lehre-rin und Bezirksrätin), danke auch an alle anderen Eltern. Trotz allem haben die Eltern diesen schwierigen Schritt für ihre Kinder und für deren Zukunft gewagt und leben in der „neuen Hei-mat“. Abschließend möchte ich auch meine Eltern danken, danke Anne, danke Baba!Esra Erdogan (Soziologin)

Die erfolgreichen muslimischen Migranten

Page 21: Dewa Gazetesi Kasim 2010 Sayisi

DEWA - DEUTSCH Kasım 10 21

Vor wenigen Jahren brachte Apple das iPhone auf den Markt, das die Smartphone-Welt revolutionieren soll-te. Seit jeher wird versucht bei Smart-phones weniger auf die Hardware und mehr auf eine benutzerfreundliche Oberfläche zu achten. Google hat re-chtzeitig reagiert und hat sein offenes Betriebssystem namens Android auf den Markt gebracht. Bis heute sind diese beiden Systeme, die Maßstäbe am Smartphone-Markt. Apple ist in sich geschlossen, produziert seine ei-genen iPhones mit dem Betriebssys-tem „IOS“. Diese System ist quasi geschlossen, da man Anwendungen nur aus dem AppStore herunterladen und installieren kann. Das ist auch der Grund, warum viele das System illegal jailbreaken, um Software von Drittan-bietern installieren zu können. Im Ge-gensatz ist das Android-Betriebssys-tem ein offenes und freies System, welches zwar über einen Android-Market vefügt, aber dennoch jeder

Apps auch von draußen installieren kann. Firmen wie HTC, Sony Erics-son, Samsung und LG vermarkten ihre Handys mit fremden Betriebssys-temen wie Android, Windows Mobile, Windows Phone, Bada, ect. Microsoft und Nokia hatten nicht rechtzeitig re-agiert und hinkten mit ihren veralteten und weniger ansprechenden Betrieb-ssystemen nach, bis Microsoft sich entschied seinem bisherigen Smart-phone-Betriebssystem „Windows Mo-bile“ den Rücken zukehren und an einem neuen Betriebssystem zu ar-beiten. Das Projekt ist nun erfolgreich unter dem Namen „Windows Phone7“ gestartet. Nokia hat sehr spät reagiert, aber letztendlich auch wie Microsoft ihrem alten Betriebssystem „Sym-bian“ den Rücken zugekehrt und ar-beitet jetzt gemeinsam mit Intel an einem neuen Betriebssystem namens „MeeGo“ welches 2011 auf den Markt kommen soll.

Wenn wir gefragt werden, was wir un-ter „Integration“ verstehen, hat jede und jeder von uns eine eigene Mei-nung. Sehr oft wird in den Medien und diversen Berichterstattungen über die Integration berichtet. Von einem „ein-fachen“ Bürgerin bzw. Bürger bis hin zu den IntegrationsexpertInnen wer-den integrationsspezifische Fragen und Probleme unterschiedlich aufge-fasst und dargestellt. Natürlich sollten wir unsere Politiker auch nicht ver-gessen, welche je nach Tagesthema eine unterschiedliche Stellungnahme abgeben. Je nach alltäglichen Ge-schehnissen ist die Rede von einer gelungenen, aber auch von einer misslungenen Integration. Dieser Artikel hat nicht die Funktion die Definition des Begriffes darzus-tellen und auch nicht sich mit den diversen Problembereichen ausein-ander zu setzten. Mit diesem Artikel soll eine „unangenehme“ Perspektive des Lebens angesprochen werden. Es geht um den Tod! Was passiert mit den Menschen mit Migrationshintergr-und, wenn sie sterben? Sind wir Mi-granten und Migrantinnen damit ein-verstanden, uns im fremden Lande, in die „fremde“ Erde begraben zu lassen? Für viele von uns ist es un-vorstellbar, nicht im Herkunftsland bestattet zu werden. Warum ist es un-vorstellbar? Gehört diese Vorstellung zu unserem kulturellen Gedächtnis, als Verstorbene zu unserem Herkunft-sort zurückzukehren? Die ersten Gastarbeiter kamen in den 60er Jahren, mit der Absicht wieder in die Heimat zurückzukehren. Die „Gas-tarbeiter“ sind schon fast ein halbes Jahrhundert lang in Österreich. Wir sind keine Gäste mehr. Vielleicht gilt dies für die erste Generation, aber nicht mehr für die zweite und gar nicht für die dritte Generation der Migranten und Migrantinnen. Einer der wichtig-sten Schritte im langen Prozess der

Migration, ist die Entscheidung für das Begräbnis in “fremder“ Erde. Du-rch diese Entscheidung, den eigenen Körper in dem neuen Land betten zu lassen, werden auch die nachfolgen-den Generationen an dieses Stück Erde gebunden. Im Weiteren, mit der Entscheidung sich in der neuen Hei-mat begraben zu lassen, wird auch die Bindung an die alte Heimat ge-lockert und endgültig eine neue Hei-mat geschaffen. Dadurch wird auch eine Neuordnung gezwungen und ein neuer Abschnitt der Geschichte aufgeschlagen, die ab nun zu dem neuen Land gehört. Zwar ist der Tod ein Geschehen, welches im öffentli-chen Blickwinkel am äußersten Rande steht, aber dennoch wirkt es auf das soziale Zusammenleben aus. Nun ist die Frage, ob wir MigrantInnen den Schritt wagen uns im fremden Lande, im Falle des Todes betten zu lassen? Oder wollen wir hier nur leben und mit dem Eintritt des Todes uns von den GastgeberInnen verabschieden und in der alten Heimat bestatten werden? Erde ist Erde! Wir Muslime glauben an das Leben nach dem Tod, so ist es unwichtig wo wir bestattet werden. Wichtig ist, wie und von wem wir be-stattet werden. Es gibt in Wien seit dem 3. Oktober 2008 einen islam-ischen Friedhof, wo die islamischen Sterberituale eingehalten werden. Wie uns allen bekannt ist, wünschen sich auch die Verstorbenen, dass wir, ihre Kinder, Verwandte und Freunde, sie besuchen. Wollen wir nicht an einem schlecht gelaunten Tag, wo wir mit unseren Eltern reden wollen zu denen hin? Wie soll dies möglich sein, wenn sie in der alten Heimat liegen? So soll-ten wir uns mit dem Gedanken anfre-unden, uns in unserem neuen Land bestatten zu lassen.

(Esra Erdogan)

Die Smartphone-WeltTod - Zeichen der Integration?

Page 22: Dewa Gazetesi Kasim 2010 Sayisi

DEWA - DEUTSCHKasım 1022

Es war der Tag einer Zusam-menkunft von zahlreichen Be-suchern, welche die Kunst des Rezitierens von weltberühmten Rezitatoren aus sechs ver-schiedenen Nationen (TR, Saudi Arabien, Iran, Malaysia, Pakistan, Ägypten) genossen. Eine gigantische Veranstaltung, bei der international – populäre Persönlichkeiten und hochran-gige Politiker gemeinsam mit den Gästen im AVC feierten.

Sozialminister Rudolf HundstorferViele Ehrengäste bereicherten den Abend mit ihrer Anwesenheit, unter anderem auch war Rudolf Hund-storfer, Bundesminister für Arbeit, Soziales und Konsumentenschutz bei der Veranstaltung dabei, wobei er in seiner Begrüßungsrede auf die Hadithkampagne der Islam-ischen Föderation in Wien einging, dessen Wichtigkeit und großen Beitrag für das gesellschaftliche Zusammenleben in Österreich, als auch weltweit betonte.Konsulate, Botschafter, Vertreter verschiedener OrganisationenDie IFW durfte nicht nur seine Ex-cellenze – u.a. Ibrahim Mete Yagli, Kadri Ecvet Tezcan - verschiedener Republiken empfangen, sondern auch den Präsidenten der IGGiÖ Prof. Anas Schakfeh, den Vor-standsvertreter und Leiter der Ir-schadabteilung der IGMG Ahmed Özden. Auch Dr. Fuat Sanac Vor-sitzender des Schura Rates der IGGIÖ, der Vorsitzender der ATIB Union Seyfi Bozkus, sowie Ver-treter der WKO und AK und viele weitere bekannte Persönlichkeiten beehrten diese Veranstaltung.Zum achten MalEs war das achte erfolgreiche Festival in der Hauptstadt, in dem Muhammed Turhan – Vorsitzender der IFW – mit seiner Rede folgende Punkte ansprach:Mit viel Liebe, Freude und Leiden-schaft gegenüber dem erleuch-tenden Koran wiederholen wir dieses wundervolle Ereignis.Im Jahre 2003 begann eine Arbe-it, die viel Mühe verlangt hat. Die Grundidee war ein Modellkonzept für die ganze islamische Gemein-schaft, für alle Länder und Städte auf Erden, die sich wie Lauffeuer verbreiten sollte. Anfänglich waren wir skeptisch, weil so eine Art des Konzepts nie zuvor gegeben hatte und mit dem Zweifeln, ob Interesse bestehen würde oder ob die Inter-essenten zufrieden sein würden. Ob.. ob…Aber Dank gebührt Allah! Wer Ihm vertraut bleibt nie auf der Strecke. Wir ließen bereits sieben Veranstal-tungen hinter uns und genießen die 8. Veranstaltung!Eine Gruppe von Menschen ver-suchen stets mit allen Mitteln un-

sere Beziehung zum Koran zu zerstören. Mit der Begründung des 11. September wollten sie die wertvollen Seiten des Koran ver-

brennen.Wir gehen diesen Weg ohne zu pausieren seit dem Jahr 2003!Dank gebührt Allah! Der unsere Grundgedanken zu verwirklichen verholfen hat und nun jetzt diese Besonderheit in Wien die Men-schen auch begeistert. Wenn wir ins Ausland reisen, begegnen wir

Menschen, die von unserer Veran-staltung nur positives berichten.Ja für uns wurden von dem Proph-eten 2 große Schätze hinterlassen.

Diese sind:1) der Quran und 2) die Sunnah!In unserer Veranstaltung verwirkli-chen wir das 8. Zusammentreffen.Unsere zweite große Quelle ist die Sunnah, für die wir bereits die 5. Kampagne zustande gebracht haben.Im Jahr 2006 angefangenes und

durchgeführtes Projekt „Aufruf zur gesellschaftlichen Solidar-ität“ haben wir auch dieses Jahr ohne Unterbrechung den 5 Hadith veröffentlicht.Im Jahre 2006 wurde der Auss-pruch „Der beste Mensch ist der-jenige, der dem Menschen am nüt-zlichsten ist.“ gewählt.Im Jahre 2007 wurde der Auss-pruch „Schlafe nicht satt, während Dein Nachbar hungert“. gewählt.Im Jahre 2008 wurde der Auss-pruch „Angesehen ist jener, der seine Familie achte“. gewählt.Im Jahre 2009 wurde der Auss-pruch „Zum Guten anzuleiten, ist, wie Gutes tun.“ gewählt.Der diesjährige Hadith lautet: „Spenden vermindert nicht das Vermögen“Dieser Hadith spricht jeden einzel-nen Menschen an, damit er seiner Verantwortung gerecht wird, ins-besondere in einem Zeitalter, wo Umweltkatastrophen am häufig-sten in Betracht kommen kann.„Spenden vermindert nicht das Vermögen“. Die authentischen Aussagen des Propheten (f.s.m.i.) dienen bereits von Anfang an des Projekts als Grundlage.Dieser Hadith wird ganz Österre-ichs Straßen mit seinem Lichte ver-schönern.In dieser Angelegenheit bedanke ich mich bei allen, die bei diesem Projekt mitgewirkt und ihre Zeit dafür geopfert haben.Anlässlich der Wahlkampagne, in der wir uns gerade befinden, wird eine negative Atmosphäre ge-schaffen, die aber nicht dazu aus-reichen wird, die Balance und das Gleichgewicht dieser Gesellschaft zu zerstören. Aus diesem Grund bitte ich alle am 10. Oktober ihre Stimme abzugeben, um unsere Zukunft auch mitzugestalten.Im Namen der Islamischen Föder-ation in Wien möchte ich hier beto-nen, dass wir nicht in Bauvorhaben finanzieren, sondern in Bildung und der beste Weg dorthin ist die Bildung selbst.Zu diesem Thema folgende Punkte:1. Drei Kindergärten2. Zehn Jugendzentren3. islamisches Institut4. Das GymnasiumUnd heute werde ich Ihnen zwei erfreuliche Nachrichten mitteilen:1. Koranschule: Ist die Frucht der Koranrezitation2. Bildungsinstitut an Prein an der Rax in Größe von 37.000 m2 steht Ihnen bald zur Verfügung.In diesem Sinne wünsche ich Euch allen in diesem Raum, umgeben von Engeln, eine lebenslange Glückseligkeit und Freudenschaft. Möge Allah’s Segen und Friede mit euch sein!“

Für 2500 Gäste war es wieder so weit!

Page 23: Dewa Gazetesi Kasim 2010 Sayisi

DEWA - DEUTSCH Kasım 10 23

Die Islamische Föderation in Wien veröffentlichte, schon zum fünften Mal, unter dem Motto „Aufruf zur ge-sellschaftlichen Solidarität“, auch dieses Jahr wieder einen Hadith des Propheten Mohammed (Friede sei mit ihm) – „Spenden vermindert nicht das Vermögen“. Die authentischen Aus-sagen des Propheten (f.s.m.i.) dienen bereits von Anfang an des Projekts als Basis für diese Kampagne.490 Citylights trugen die Überlieferung in 5 StädtenDie Veröffentlichung der Hadithe erfol-gte über Citylights. Diese Kampagne erstreckte sich über 8 Tage und wurde in verschiedenen Städten Österreichs ausgestrahlt, unter anderem auch in Wien, St. Pölten, Wr. Neustadt, Baden und Krems. An 490 Stellen wurden die Aussagen des Propheten Muhammed (f.s.mi.) positioniert.Der Islam ist zwar uralt, aber ho-chaktuell, denn die Überlieferungen des Propheten Muhammed (f.s.m.i.) zeigten auch diesmal, dass der Is-lam jede Antwort auf jede Frage des alltäglichen Lebens geben kann. Der Islam ist somit keine Religion des weit entfernten Orients, sondern bestätigt mit der Aussage „Spenden verringert nicht das Vermögen“ seine Existenz-berechtigung für die gesamte Men-schheit.

ÜberblickIm Jahre 2006 wurde der Ausspruch: „Der beste Mensch ist derjenige, der dem Menschen am nützlichsten ist.“ gewählt.„Schlafe nicht satt, während Dein Nachbar hungert.“ war der Slogan im zweiten Jahr und im darauffolgenden Jahr wurden die Plakate mit dem Zitat „Angesehen ist jener, der seine Fami-lie achtet.“ versehen.

Letztes Jahr fand die Kampagne mit der Aussage „Zum Guten anzuleiten, ist, wie Gutes tun.“ seine Fortsetzung.

Das Jahr 2010Die fünfte Plakataktion trug mit dem Ausspruch „Spenden verringert nicht das Vermögen“ einen weiteren erhe-blichen Beitrag zur gesellschaftlichen Solidarität bei, dessen Bestätigung die Islamische Föderation in Wien durch die zahllosen „Leserbriefe“ erhielt. Die Überlieferung appellierte an jeden einzelnen, der seiner Verantwortung gerecht werde möchte, unabhängig davon, welcher Religion oder Nation es angehört.Wie können wir uns sonst als fortschrit-tliche Zivilisation bezeichnen, wenn so große Bedürftigkeit auf dieser Welt herrscht?

Die Finanzkrise und der IslamIn Zeiten der Krise erfreuen sich Lux-usgüter ungebrochener Beliebtheit, während die Spendenfreude zunehm-end nachlässt, mit dem Argument, das Vermögen zu wahren zu müssen. Doch der Islam sagt: „Spenden ver-mindert nicht das Vermögen.“Wir als Österreicher sind stolz, dass dieser Hadith in Österreich seit eh und je gelebt wird. Einerseits gehört die österreichische Bevölkerung zu den Weltbesten auf diesem Gebiet. Leider ist seit der Krise eine kleine Trend-wende bemerkbar, wir sind aber zu-versichtlich, dass sich dies bald wie-der ändern wird.Auch der österreichische Staat ver-steckt sich nicht vor seiner sozialen Verantwortung.So ist Österreich ein Vorbild für die gesamte Welt.

Hadithkampagne für 2010 in Wien und Niederösterreich

Ein KindEin Kind, das ständig kritisiert wird,lernt zu verdammen.Ein Kind, das geschlagen wird,lernt selbst zu schlagen.Ein Kind, das verhöhnt wird,lernt Schüchternheit.Ein Kind, das Ironie ausgesetzt wird,bekommt ein schlechtes Gewissen.

Lob und Anerkennung

Aber ein Kind, das ermuntert wird,lernt Selbstvertrauen.Ein Kind, dem mit Toleranz begegnet wird,lernt Geduld.Ein Kind, das gelobt wird,lernt Bewertung.Ein Kind, das Ehrlichkeit erlebt,lernt Gerechtigkeit.Ein Kind, das Freundlichkeit erfährt,lernt Freundschaft.Ein Kind, das Geborgenheit erleben darf,lernt Vertrauen.Ein Kind, das geliebt und umarmt wird,lernt Liebe in dieser Welt zu empfin-den.

(nach Dorothy Law Nolte)

Bir çocuk

Sürekli eleştirilen bir çocuk,beddua etmeyi öğrenir.Dövülen bir çocuk,dövmeyi öğrenir.Dalga geçilen bir çocuk, utangaçlığı ögrenir.Alay edilen bir çocuk,vicdan azabı çeker.

Övgü, takdir

Ama tevşik edilen bir çocuk,kendine özgüveni öğrenir.Hoşgörüyle karşılanan bir çocuk,sabırı öğrenir.Övülen bir çocuk,kendi değerini ögrenir.Dürüstlük yaşatılan bir çocuk,adalet ve hakkaniyeti öğrenir.Dostluk yaşayatılan bir çocuk,Arkadaşlığı öğrenir.Korunan ve kollanan bir çocuk,güven duymayı öğrenir.Sevilen ve kucaklanan bir çocuk,dünyayı ve icindekileri sevmeyi öğrenir.

Die Tradition des Opferns reicht bis zu den beiden Söhnen Adams (as) zurück, die Allah von ihrem Besitz opfern sollten. Während das Opfer Abels (Hâbîl) aufgrund seiner reinen Absicht (Niyya) angenommen wurde, wies Gott Kains(Kâbîl) Opfer zurück. Dies weist auf einen der wichtigsten Aspekte des Opferns: die reine Absi-cht. Das Opfertier (Kurbân) in der heute bekannten Form wurde allerdings erstmalig von Abraham (as) darge-bracht. Er wünschte sich so sehr einen Sohn, dass er Allah versprach diesen für ihn auch zu einem bestim-mten Zeitpunkt zu opfern. So schen-kte ihm Allah Ismael (as). Abrahams (as) Opferbereitschaft sollte seine Gottergebenheit und sein Gottvertrauen (Takwâ) beweisen. Kurz bevor er seinen Sohn opfern wollte, erbarmte sich Allah ihm und schickte ihm ein Opfertier, welches er stattdessen opfern konnte. Somit wurde er von der Qual erlöst, seinen geliebten Sohn zu verlieren. Seit jeher opfern Muslime in Anleh-nung an diese Tradition zum Ab-schluss der jährlichen Pilgerfahrt (Hadsch) Tiere und verteilen mind-estens zwei Drittel und manchmal auch das ganze Fleisch an Nach-barn, Verwandte, Arme und Bedürft-ige. Vor diesem Hintergrund ist es wich-tig sich klar zu werden, worum es beim Opfern geht. Im Koran heißt es: „Weder ihr Fleisch noch ihr Blut er-reicht Allah, jedoch erreicht ihn eure Frömmigkeit. […]“ (Sure Hadsch, [22:37]) So ist jeder Muslim, der fi-nanziell in der Lage dazu ist, verpfli-chtet ein Opfertier darzubringen bzw. den Geldbetrag dafür bereitzustellen, um seine Gottergebenheit zu zeigen, Armen und Bedürftigen zuzuwenden und Solidarität zu üben.

Das Opfern– Tradition

Abrahams (as)

Page 24: Dewa Gazetesi Kasim 2010 Sayisi