cebir Öncesi: 3, 4 ve 5. sınıf Öğrencilerinin fonksiyonel İliúkileri … · 2019-02-01 ·...
TRANSCRIPT
Volume 7 / Issue 1, 2019
Eğitimde Nitel Araştırmalar Dergisi - ENAD
Journal of Qualitative Research in Education - JOQRE
344
Cebir Öncesi: 3, 4 ve 5. Sınıf Öğrencilerinin Fonksiyonel İlişkileri
Genelleme Düzeyleri††
Early Algebra: The Levels of 3th, 4th and 5th Grade Students’ Generalisations of Functional
Relationship
Handegül Türkmen**
Dilek Tanışlı***
To cite this acticle/Atıf için: Türkmen, H. ve Tanışlı, D. (2019). Cebir öncesi: 3. 4. ve 5. sınıf öğrencilerinin fonksiyonel ilişkileri genelleme
düzeyleri. Eğitimde Nitel Araştırmalar Dergisi – Journal of Qualitative Research Education, 7(1), 344-
372. doi:10.14689/issn.2148-2624.1.7c1s.16m
Öz. Bu çalışmanın amacı, cebir öncesi dönemde olan üçüncü, dördüncü ve beşinci sınıf
öğrencilerinin fonksiyonel ilişkileri genelleme düzeylerini belirlemektir. Araştırma yöntemi olarak
temel nitel araştırma yaklaşımı benimsenmiştir. Araştırmanın katılımcıları cebir öncesi dönemde olan orta sosyo-ekonomik düzeyde yer alan bir okulda öğrenim gören üçüncü sınıflardan 45,
dördüncü sınıflardan 36 ve beşinci sınıflardan 35 kişi olmak üzere toplam 116 öğrenciden
oluşmaktadır. Veriler araştırma amacı doğrultusunda açık uçlu sorular yardımıyla toplanmıştır. Verilerin analizinde tematik analiz yöntemi kullanılmıştır. Bu bağlamda alanyazında daha önce
geliştirilmiş olan fonksiyonel düşünme düzeyleri dikkate alınmış ve bu düzeylerden bazıları bu
araştırma kapsamında kullanılmış aynı zamanda bazı düzeylere ilişkin alt düzeyler oluşturulmuştur. Tüm sınıf düzeylerindeki öğrencilerin genel olarak fonksiyonel düşünmenin birçok göstergesine
sahip olduğu görülmüştür. Ancak genel kuralı y=mx+n formunda olan ilişkileri genelleyebilme ve
temsil etmede bazı öğrencilerin daha çok zorlandığı araştırmanın önemli görülen sonucundan birisi olmuştur. Bu sonuç cebir öncesi dönemde yer alan öğrencilerin fonksiyonel düşünmelerinin
geliştirilebilir olduğu göstermektedir. Bu nedenle daha erken yaşlarda fonksiyonel düşünmeyi
geliştirici etkinliklerin programlarda ve ders kitaplarında artırılması gerekmektedir.
Anahtar Sözcükler: Cebir öncesi, fonksiyonel düşünme, genelleme
Abstract. The purpose of this study is to determine the students’ levels of generalisation of
functional relationships in third, fourth and fifth grade. The design of the study was a basic qualitative research study. Participants were 116 students; 45 from the third grade, 36 from the
fourth grade and 35 from the fifth grade from a middle school. The data were collected with the help
of open-ended questions. Thematic analysis was used to analyze the data. In this context, the levels
of functional thinking previously developed in the literature have been taken into consideration and
some of these levels have been used in this research and at the same time some levels of lower
levels have been formed. It has been seen that most students at all grade levels have many indications of functional thinking in general but some students have more difficulty in generalizing
and representing the general rule y=mx+n. This result shows that the functional thinking of the
students in the early algebra period can be improved. Therefore, it is necessary to increase the activities that develop functional thinking in curriculum and textbooks at an earlier age.
Keywords: Early algebra, functional thinking, functional relationship, generalization
Makale Hakkında
Gönderim Tarihi: 11.11.2018
Düzeltme Tarihi: 19.12.2018
Kabul Tarihi: 27.01.2019
†† Bu çalışma 23-25 Mayıs 2018 tarihlerinde Afyonkarahisar’da düzenlenen Uluslararası Bilim ve Eğitim Kongresi’nde-ICSE2018
(International Congress on Science and Education) sözlü bildiri olarak sunulmuştur. ** Milli Eğitim Bakanlığı, Konya, Türkiye, e-mail: [email protected] ORCID: 0000-0003-4129-6816 *** Sorumlu Yazar / Correspondence: Anadolu Üniversitesi, Eskişehir, Türkiye, e-mail: [email protected] ORCID: 0000-0002-2931-
5079
Cilt 7 / Sayı 1, 2019
Eğitimde Nitel Araştırmalar Dergisi - ENAD
Journal of Qualitative Research in Education - JOQRE
345
Giriş
Okul matematiğinin önce aritmetik ile başlayan daha sonraki dönemlerde cebir ile devam eden
geleneksel yaklaşımının cebir öğrenmede başarısızlığa yol açması cebir öncesinin temel olarak
matematik derslerine girmesini sağlamıştır (Kaput, 1998; Kaput, Carraher ve Blanton, 2008; Stephens,
vd. 2017). Son on yılda birçok matematik eğitimcisi cebirin erken yaşlardan itibaren başlaması
gerektiğini tartışarak, cebir öncesinin ilköğretim matematik dersi öğretim programının bir parçası
haline gelebilmesini sağlamıştır (NCTM, 2000; Carraher vd., 2006). Cebir öncesinin sezgisel ve
informal yollarla cebirsel düşünmenin temelini oluşturarak, hem cebir öğreniminde ortaya çıkan
problemlerin giderilmesinde hem de cebirdeki başarıyı artırmada kritik bir önemi olduğu bilinmektedir
(Stephens vd. 2017). Aynı zamanda cebir öncesinin öğrencilerin genelleştirilmiş aritmetik, eşitlik ve
değişken gibi temel cebirsel kavramları daha derinden anlamalarını sağlayarak aritmetik ve cebir
arasında köprü görevi gördüğü de tartışılmaktadır (Akkan, Baki ve Çakıroğlu, 2011; Stephens vd.,
2016).
Cebir öncesi, aritmetiği genelleme ve örüntüler ile çalışarak fonksiyonel ilişkiyi tanımlama diğer bir
değişle fonksiyonel düşünme şeklinde iki temel alana odaklanmaktadır. Bu çalışmanın da temel konusu
olan fonksiyonel düşünme en genel anlamıyla nicelikler ve nicelikler arası ilişki bilgisi olarak
tanımlanabilir (Smith, 2003). Matematik sayılar, modeller ve değişkenler, bunlar arasındaki ilişkiler ve
bunların dönüşümü (ya da değişim) dür. Matematiğin gücü de ilişkiler ve dönüşüme dayanır. İlişkinin
ve dönüşümün temeli ise fonksiyonel düşünmedir (Scandura, 1971; akt. Warren ve Cooper 2005). Bu
nedenle fonksiyonel düşünme matematik eğitiminin bütününü etkileyen genel bir düşünme yoludur
(Hoffkamp, 2011; Vollrath, 1989).
Fonksiyonel düşünme fonksiyon kavramı ile güçlü bir şekilde bağlantılıdır (Vollrath, 1989). Bu
bağlamda fonksiyonel düşünmenin kazanımı hem cebire hem de fonksiyon kavramına girişi
kolaylaştırır (Kabael ve Tanışlı, 2010). Bu nedenle fonksiyonel düşünmenin erken yaşlardan itibaren
aşamalı olarak ve uzun bir zaman diliminde kazandırılması gerekmektedir (Warren, Cooper ve Lamb,
2006). Alanyazın incelendiğinde ise okulöncesinden başlamak üzere küçük yaştaki öğrencilerin
fonksiyonel düşünebildiklerini (Blanton ve Kaput, 2004; Warren ve Cooper, Lamb, 2006) fonksiyonel
düşünebilen öğrencilerin nicelikler arasındaki fonksiyonel ilişkiyi anlayabildiklerini, bu ilişkiyi
kullanarak yeni değerleri tahmin edebildiklerini (Carraher vd. 2008), genel kuralı sözel ve sembolik
olarak ifade edebildiklerini (Carraher vd., 2008; Cooper ve Warren, 2008), küçük çocukların nicelikler
arasındaki ilişkileri temsil etmek için değişken notasyonu kullanmaya başlayabileceklerini (Blanton
vd., 2015), sembolik ifadelerle başarılı bir şekilde fonksiyonel ilişkileri temsil edebildiklerini (Wilkie,
2016) göstermektedir. Blanton ve arkadaşları (2015) matematiksel ilişkileri ve yapıyı genelleme, temsil
etme, kanıtlama ve muhakeme gibi erken cebirsel düşünme uygulamalarının daha erken yaşlardan
itibaren sınıflara başarıyla entegre edilebileceğine dair kanıtlar sunmuştur. Stephens ve arkadaşlarının
(2017) cebir öncesi dönemde olan öğrencilere yaptıkları öğretim deneyi araştırmalarının sonucunda ise
öğrencilerin sayılar arasındaki ilişki hakkında giderek daha fazla fikir sahibi olduğu, genel kuralları
belirleme becerilerinin geliştiği ve aynı zamanda fonksiyonel ifadenin genel kuralını sembollerle ve
kelimelerle ifade edebilen öğrenci sayısının arttığı gözlemlenmiştir. Bahsedilen bu araştırma
sonucunda genel olarak erken yaştaki öğrencilerin bile fonksiyonel düşünebildikleri, fonksiyonel
düşünmenin gelişimine okulöncesinden itibaren başlanabileceği vurgulanarak cebir öncesi dönemin
önemine dikkat çekilmiştir.
Volume 7 / Issue 1, 2019
Eğitimde Nitel Araştırmalar Dergisi - ENAD
Journal of Qualitative Research in Education - JOQRE
346
Türkiye’de ise 2005’ten itibaren yenilenen ilköğretim matematik dersi öğretim programları
incelendiğinde, cebirsel düşünme ve özelde fonksiyonel düşünmenin gelişimini sağlayacak yönde
kazanımların ve etkinliklerin, uluslararası matematik eğitimi alan yazınında önerildiği şekilde olmasa
da, programlara dâhil edildiği görülmektedir. Türkiye’de cebir öncesi dönemde olan öğrencilerin
fonksiyonel düşünebilmeleri üzerine uluslararası alan yazının aksine çok az sayıda çalışmanın (Tanışlı,
2011) yapıldığı da dikkati çekmiştir. Yapılan bu çalışmada ilköğretim beşinci sınıfta öğrenim gören
dört öğrencinin fonksiyon tablosu ile temsil edilen sayı örüntülerine ilişkin fonksiyonel düşünme
becerileri araştırılmıştır. Araştırma sonunda dört öğrencinin başarı farklılıkları da olsa fonksiyonel
düşünme becerisine sahip oldukları belirlenmiştir. Ancak Türkiye’de bu çalışmanın yanı sıra cebir
öncesi dönemde yer alan farklı sınıf düzeylerinde ve farklı bağlam içeren etkinlikler ile öğrencilerin
gelecekte karşılaşacakları pek çok kavramın kazanımında önemli etkisi olan fonksiyonel düşünme
becerilerinin araştırılmasına yönelik daha fazla sayıda çalışmaya gereksinim vardır. Bu gereklilik
çalışmanın planlanmasında etkili olmuştur. Böylece Türkiye’de cebir öncesi dönemde olan
öğrencilerin konuya ilişkin genel durumları değerlendirilerek cebir öncesi döneme dikkat çekilecektir.
Amaç
Bu çalışmanın genel amacı, cebir öncesi dönemde olan üçüncü, dördüncü ve beşinci sınıf
öğrencilerinin fonksiyonel ilişkileri genelleme düzeylerini belirlemektir. Bu genel amaç doğrultusunda
aşağıdaki soruya yanıt aranmıştır:
Cebir öncesi dönemde olan üçüncü, dördüncü ve beşinci sınıf öğrencileri fonksiyonel düşünme
düzeylerinden hangisinde yer almaktadır?
Bu araştırma cebir öncesi dönemin fonksiyonel düşünme becerileri üzerindeki önemine vurgu yaparak
öğrencilerin cebirde ve fonksiyon kavramında yaşadıkları zorlukların üstesinden gelebilmelerine
çözüm getirmesi amacıyla matematik eğitimi alan yazınına, programlara ve içeriklerine katkı yapacağı
düşünülmektedir.
Kavramsal Çerçeve
Cebir öncesi aritmetik ve cebiri birlikte işleyerek cebirsel karakterlerin ortaya çıkmasına ve
geliştirilmesine yardımcı olarak matematiksel yapıları genelleyebilmeyi sağlayan bir yaklaşımdır. Bu
yaklaşımda fonksiyonel düşünme aritmetiği genellemeden farklı olarak değişen örüntüleri tanımlama,
devam ettirme, genelleme, çoklu temsilleri kullanma ve bunlar arasında geçiş yapabilme, sembol
kullanarak bilinmeyen bir niceliği temsil etme, nicelikler arasındaki ilişkiyi araştırma gibi becerileri
gerektirir (Blanton, 2008). Bu becerilerin gelişiminde özellikle değişen şekil örüntülerini genelleme
çalışmaları yaygın olarak kullanılmaktadır (Stacey, 1989; Garcia-Cruz ve Martinon, 1997; Rivera,
2007, İmre, Akkoç ve Şahin, 2017). Yapılan bu çalışmalarda öğrencilerin yinelemeli ve fonksiyonel
olmak üzere iki tür genelleme yaklaşımını kullandıkları gözlenmektedir (Blanton vd., 2015).
Yinelemeli düşünen öğrencilerin örüntüdeki ardışık iki terim arasındaki ilişkiye, fonksiyonel düşünen
öğrencilerin ise iki nicelik arasındaki ilişkiye odaklandıkları bilinmektedir (Amit ve Neria, 2008;
Carraher vd., 2008; Lannin, 2005; Ley, 2005; Orton ve Orton, 1999; Samsan, Linchevski ve Olivier,
1999; Stacey, 1989). Diğer yandan girişte de ifade edildiği gibi, yapılan pek çok çalışma ile okul
öncesinden itibaren özellikle küçük yaştaki öğrencilerin yinelemeli düşünceden ziyade nicelikler
arasındaki ilişkileri açıklayabildikleri ve fonksiyonel düşünebildikleri görülmektedir (Blanton ve
Kaput, 2004; Carraher, Martinez ve Schliemann, 2008; Martinez ve Brizuela, 2006; Warren, Cooper ve
Cilt 7 / Sayı 1, 2019
Eğitimde Nitel Araştırmalar Dergisi - ENAD
Journal of Qualitative Research in Education - JOQRE
347
Lamb, 2006). Ancak son zamanlarda fonksiyonel düşünmenin doğası, bu düşünmenin nasıl ortaya
çıktığı ve nasıl geliştiği konusu sınırlı sayıda da olsa yapılan çalışmalarla gündeme gelmiştir. Küçük
yaştaki öğrenciler üzerinde gerçekleştirilen bu çalışmalarda öğrenme yol haritaları geliştirilerek
örüntüleri genellemede öğrencilerin takip ettikleri öğrenme yolları çıkarılarak fonksiyonel düşünme
düzeyleri belirlenmiştir (Blanton vd., 2015, Stephens vd., 2016, Stephens vd., 2017). Bu çalışmalardan
biri Blanton ve arkadaşlarının (2015) okul öncesinden ikinci sınıfa kadar öğrenim gören öğrenciler
üzerinde gerçekleştirdikleri bir çalışmadır. Çalışmada 8 hafta süren bir sınıf öğretim deneyi
gerçekleştirilmiş ve öğrencilerin fonksiyonel düşünme gelişimlerine ilişkin öğretim dizileri
tasarlanmıştır. Bu öğretimlerde genel kuralı y=mx den y=mx+n e değişen fonksiyon türleri ele alınmış
ve Tablo 1’de görüldüğü gibi öğrencilerin fonksiyonel ilişkiyi genelleme düzeylerini belirlenmiştir.
Tablo 1. Fonksiyonel İlişkiyi Anlama Düzeyleri
Düzeyler Özellikleri
Ön yapısal Öğrenciler verilen bir problem durumunda herhangi bir matematiksel ilişkiyi
tanımlayamazlar ya da kullanmazlar (örtülü olarak). Ancak matematiksel olmayan
düzenli ilişkileri fark edebilirler.
Yinelemeli-Özel Öğrenciler bu düzeyde yalnızca belirli, özel durumlar için yinelemeli örüntüyü
kavramsallaştırırlar. Ancak verilen dizi ile sınırlı kalıp örüntüyü tanımlayabilirler.
Yinelemeli-Genel Bu düzeydeki öğrenciler, belirli örneklere bağlı kalmadan, keyfi ardışık değerler
arasında genel bir kural olarak yinelemeli örüntüyü kavramsallaştırırlar.
Fonksiyonel Özel Bu düzeyin kritik özelliği öğrencilerin belirli, özel durumlar için bir ilişkiyi
tanımlayabilmeleri, ancak dizinin tüm değerleri üzerinde genelleştirilmiş bir
fonksiyonel ilişki tanımlayamamalarıdır.
Basit Fonksiyonel-
Genel
Öğrenciler bu düzeyde, fonksiyonel bir ilişkiyi iki nicelik arasındaki genel bir ilişki
olarak kavramsallaştırırlar. Ancak iki keyfi nicelik arasında matematiksel bir dönüşüm
tanımlayamazlar. Genel bir kural verildiğinde bu kuralın doğruluğunu
değerlendirebilirler.
Gelişmiş
Fonksiyonel-
Genel
Bu düzey, eksik te olsa genelleştirilmiş bir fonksiyonel ilişkinin temel özelliklerinin
ortaya çıkışını yansıtmaktadır. Bu düzeydeki öğrenciler fonksiyonel ilişkinin yanında
karşılaştırılan nicelikleri de tanımlayabilirler. Ancak bu nicelikler arasındaki
matematiksel dönüşümü açıkça ifade edemezler.
Yoğun
Fonksiyonel-Genel
Öğrenciler bu düzeyde, fonksiyonel kuralı belirlemek için problem durumundaki iki
niceliği ve nicelikler arasındaki matematiksel dönüşümü sözcükler ve değişkenler
kullanarak açıkça ve doğru bir şekilde ifade ederler.
Nesne olarak
Fonksiyon
Öğrenciler bu düzeyde fonksiyonel ilişkilerin genelliğine dair sınırları algılarlar.
Öğrenciler fonksiyonel ilişkiyi yapısal olarak kendi içinde yeni süreçlerin
gerçekleştirilebileceği bir nesne olarak kavramsallaştırırlar.
Benzer bir çalışma da Stephens ve arkadaşlarının (2016), 3.-5. Sınıf düzeylerinde yer alan öğrenciler
üzerinde gerçekleştirdikleri çalışmadır. Bu çalışmada öğrencilerin fonksiyonel ilişkiyi genelleme ve
temsil etme becerilerinin gelişimi araştırılmıştır. Araştırmada her sınıf düzeyinde 17-18 ders saati süren
Volume 7 / Issue 1, 2019
Eğitimde Nitel Araştırmalar Dergisi - ENAD
Journal of Qualitative Research in Education - JOQRE
348
sınıf öğretim deneyi gerçekleştirilmiş ve öğrencilere sabit ve artarak değişen örüntü problemleri
sunulmuştur. Araştırma sonunda Blanton ve arkadaşlarının belirledikleri düzeyler geliştirilmiş ve
Tablo 2’de verilen düzeyler oluşturulmuştur.
Tablo 2. Fonksiyonel İlişkiyi Genelleme ve Temsil Etme Düzeyleri
Düzeyler Özellikleri
Yanıt yok Öğrenci herhangi bir cevap vermez.
Yeniden ifade etme Öğrenci verilen bilgiyi tekrarlar.
Yinelemeli örüntü-
özel
Öğrenci her bir değişkendeki yinelemeli örüntüyü sadece belirli sayılar üzerinden
yola çıkarak tanımlar.
Yinelemeli örüntü-
genel
Öğrenci her bir değişkendeki yinelemeli örüntüyü doğru bir şekilde tanımlar.
Kovaryans İlişki Öğrenci doğru bir kovaryans ilişki tanımlar. İki değişken ayrı ayrı belirtilmek
yerine koordine edilerek tanımlanır.
Fonksiyonel-Özel Öğrenci fonksiyonel bir ilişkiyi yalnızca bazı özel sayıları kullanarak tanımlar
ancak değişkenlerle ilgili genel bir açıklama yapamaz.
Fonksiyonel-Temel Öğrenci iki değişken arasındaki genel ilişkiyi tanımlar, ancak bu değişkenler
arasındaki dönüşümü tanımlayamaz.
Fonksiyonel-
Değişkenler ile ortaya
çıkan
Öğrenci değişkenleri kullanarak eksik bir fonksiyon kuralı tanımlar. Sık sık bir
değişken üzerindeki dönüşümü ifade eder ancak diğer değişkenle açıkça
ilişkilendiremez.
Fonksiyonel-kelimeler
ile ortaya çıkan
Öğrenci kelimeleri kullanarak eksik bir fonksiyon kuralı tanımlar. Sık sık bir
değişken üzerindeki dönüşümü ifade eder ancak diğer değişkenle açıkça
ilişkilendiremez ya da değişkenlerden birini açıkça tanımlayamaz.
Yoğun Fonksiyonel-
Değişkenler ile ortaya
çıkan
Öğrenci, iki değişken arasındaki genelleştirilmiş ilişkiyi açıklayan bir fonksiyon
kuralını değişkenler kullanarak doğru bir şekilde tanımlar.
Yoğun Fonksiyonel-
Kelimeler ile ortaya
çıkan
Öğrenci, iki değişken arasındaki genelleştirilmiş ilişkiyi açıklayan bir fonksiyon
kuralını kelimeler kullanarak doğru bir şekilde tanımlar.
Daha sonra Stephens ve arkadaşlarının (2017) 3.-5. sınıf düzeylerinde yer alan öğrenciler üzerinde
gerçekleştirdikleri bir başka çalışmada ise her sınıf düzeyinde 18 ders saati süren bir sınıf öğretim
deneyi gerçekleştirilmiştir. Bu süreçte üçüncü sınıf öğrencilerine genel kuralı y=mx ve y=x+b olan
lineer, dördüncü sınıf öğrencilerine genel kuralı y=x2 ve y=x2+b olan quadratik ve beşinci sınıf
öğrencilerine ise üstel fonksiyon türlerini içeren görevler sunulmuştur. Araştırma sonunda öğrencilerin
fonksiyonel düşünme düzeyleri yeniden revize edilmiş ve Şekil 1’deki verilen yapı oluşturulmuştur.
Cilt 7 / Sayı 1, 2019
Eğitimde Nitel Araştırmalar Dergisi - ENAD
Journal of Qualitative Research in Education - JOQRE
349
Şekil 1. Fonksiyonel İlişkiyi Genelleme ve Temsil Etme Düzeyleri
Şekil 1’de görüldüğü gibi, her düzeye ilişkin verilen örnekler bu çalışmada da kullanılan Tablo 3’te
sunulan masa sayısı ve masaya oturan kişi sayısı arasındaki ilişkinin sorgulandığı örüntü problemine
aittir.
Bu çalışmada ise 3.-5. sınıf öğrencilerinin değişen şekil örüntülerine ilişkin fonksiyonel ilişkiyi
genelleme becerileri söz konusu belirlenen düzeyler bağlamında incelenmiş ve öğrencilerin bu
düzeylerden hangisinde yer aldığı, bu öğrencilerin öğrenme ilerleyişinin bu düzeyler ile uygun olup
olmadığı araştırılmıştır.
FONKSİYONEL DÜŞÜNME KANITI YOK
L0: Verilen yanıt ya da yeniden ifade etme yok. İki kişi bir masada oturabilir.
VARYASYONEL DÜŞÜNME
L1: Yinelemeli Örüntü-Özel: Öğrenci, her bir değişken için sadece belirli
sayılardan yola çıkarak, yinelemeli bir örüntüyü tanımlar. 2, 4, 6, 8.. olarak devam
eder.
L2: Yinelemeli Örüntü-Genel: Öğrenci, her değişken için doğru bir şekilde
yinelemeli örüntüyü tanımlar. Her seferinde insan sayısı 2 artıyor.
KOVARYANS DÜŞÜNME
L3: Kovaryans İlişki: Öğrenci,
kovaryans ilişkisiyi tanımlar. İki
değişken ayrı ayrı belirtilmek yerine
koordine edilir. Bir masa
eklediğinizde daima iki kişi daha
eklersiniz.
BİREBİR EŞLEYEREK DÜŞÜNME
L4: Tek Örnekleme: Öğrenci, cebirsel ifadeyi ya da
denklemi, sayılarla ve/veya fonksiyon kuralının bir örneğini
bilinmeyenlerle yazar, ancak genellikle iki değişkeni
ilişkilendirmez. 2x2=4
L5: Fonksiyonel-Özel: Öğrenci belirli sayıları kullanarak
fonksiyonel bir ilişkiyi tanımlar ancak değişkenlerle ilgili
genel bir açıklama yapamaz. 1x2=2, 2x2=4, 3x2=6, 4x2=8,
…
L6: Fonksiyonel-Temel: Öğrenci değişkenler arasındaki
genel ilişkiyi tanımlar, ancak bunlar arasındaki dönüşümü
tanımlayamaz. O daima kendisinin iki katıdır.
L7/8: Gelişmiş Fonksiyonel: Öğrenci, değişkenleri (L7) ya
da sözcükleri (L8) kullanarak eksik bir fonksiyon kuralı
tanımlar. Genellikle tek bir değişkenin üzerindeki dönüşümü
açıklar ancak diğerleriyle açıkça ilişkilendiremez. mx2,
Masaları 2 ile çarpın.
L9/10: Yoğun Fonksiyonel: Öğrenci değişkenleri (L9) ya da
kelimeleri (L10) kullanarak iki değişken arasındaki
genelleştirilmiş ilişkiyi açıklayan fonksiyon kuralını
tanımlar. k=mx2, Eğer masa sayısını 2 ile çarparsan,
oturabilecek kişi sayısını elde edersin.
Volume 7 / Issue 1, 2019
Eğitimde Nitel Araştırmalar Dergisi - ENAD
Journal of Qualitative Research in Education - JOQRE
350
Yöntem
Araştırma Deseni
Bu araştırmada temel nitel araştırma yaklaşımı benimsenmiştir. Bu yaklaşım ile bir olgu, bir süreç ya
da ilgili kişilerin perspektifleri ve dünya görüşleri keşfedilmeye ve anlaşılmaya çalışılır. Temel nitel
araştırmada görüşmeler, gözlemler ve doküman incelemelerinde kullanılan sorular, belirlenen odak
noktaları ve kurulan ilişkiler araştırmanın kuramsal çerçevesine bağlı olarak gerçekleştirilmektedir
(Merriam ve Tisdell, 2016). Merriam ve Tisdell’e göre temel nitel araştırma nitel araştırmanın temel
özelliklerini taşımakla birlikte durum çalışması ve olgubilim gibi özel durumlar içermeyen araştırmalar
için kullanılabilir. Bu bağlamda araştırmada cebir öncesi dönemde yer alan toplam 116 öğrencinin
açık uçlu sorulara verdikleri yanıtların incelenmesi sonucu sahip oldukları bilgi yapıları araştırmanın
kuramsal çerçevesi doğrultusunda belirlenmeye çalışılmıştır. Bu süreçte kuramsal çerçeve yeniden
düzenlenmiş ve öğrencilerin sahip oldukları fonksiyonel ilişkiyi genelleme yapıları ortaya
konulmuştur.
Katılımcılar
Araştırmanın katılımcılarının seçiminde amaçlı örnekleme yöntemlerinden birisi olan ölçüt örnekleme
yöntemi kullanılmıştır. Katılımcıların orta sosyo-ekonomik düzeydeki bir ilkokulda öğrenim gören
üçüncü, dördüncü ve bir ortaokulda öğrenim gören beşinci sınıflardan seçilmesi ve seçilen sınıfların
kendi aralarında benzer başarı düzeyine sahip olmaları temel ölçüt olarak kabul edilmiştir. Öğrencilerin
başarı düzeylerinde ise karne notları temel alınmıştır. Öğrencilerin üçüncü, dördüncü ve beşinci
sınıflardan seçilmesinin nedeni bu sınıflardaki öğrencilerin cebir öncesi dönemde olmalarıdır. Özel
olarak üçüncü sınıftan itibaren öğrencilerin seçilmesinin sebebi ise aralarındaki farkın sabit olduğu
örüntüleri genişletme ve oluşturma kazanımının öğretim programında üçüncü sınıftan itibaren yer
almasıdır.
Araştırmaya üçüncü sınıf öğrencilerinden 45, dördüncü sınıf öğrencilerinden 36, beşinci sınıf
öğrencilerinden 35 kişi olmak üzere toplam 116 gönüllü öğrenci katılmıştır. Öğrencilerin ailelerinden,
okuldan ve sınıf öğretmenlerinden de gerekli izinler alınmıştır.
Verilerin Toplanması
Araştırmada cebir öncesi dönemdeki öğrencilerin fonksiyonel ilişkiyi genelleme düzeylerini araştırmak
amaçlanmıştır. Amaca bağlı olarak da veriler açık uçlu sorular yardımıyla toplanmıştır. Stephens,
Fonger, Blanton ve Knuth (2015) tarafından geliştirilen açık uçlu sorular Tablo 3’de gösterilmiştir.
Soruların ilk bölümünde öğrencilerin verilen bir örüntüyü ifade etme ve kuralı y=mx olan örüntüyü
genelleme becerileri (Görev 1), ikinci bölümünde ise kuralı y=mx+n olan örüntüyü genelleme
becerileri (Görev 2) sorgulanmıştır. Aynı zamanda, öğrencilerin fonksiyonel ilişki için buldukları
kuralın sınırlılıkları konusundaki farkındalıklarını belirleyebilmek amacıyla araştırmacıların sorularına
ek olarak iki madde (f, g) daha eklenmiştir.
Hazırlanan açık uçlu soruların uygunluğu önce uzman görüşüne sunulmuştur. Ardından aynı okulların
farklı sınıflarından seçilen 10 öğrenci üzerinde pilot çalışması gerçekleştirilmiştir. Pilot çalışma
sonucunda hazırlanan açık uçlu sorularda hiçbir değişiklik yapılmamıştır.
Cilt 7 / Sayı 1, 2019
Eğitimde Nitel Araştırmalar Dergisi - ENAD
Journal of Qualitative Research in Education - JOQRE
351
Tablo 3. Değerlendirme Görevi
Görev 1:
Görev 2:
Volume 7 / Issue 1, 2019
Eğitimde Nitel Araştırmalar Dergisi - ENAD
Journal of Qualitative Research in Education - JOQRE
352
Verilerin Analizi
Araştırmada verilerin analizi iki aşamada gerçekleştirilmiştir. Birinci aşamada üçüncü, dördüncü ve
beşinci sınıf öğrencilerinin fonksiyonel düşünme düzeylerinin belirlenmesinde tematik analiz yöntemi
kullanılmıştır. Tematik analizde temalar ve örüntüler veri içinden çıkarılabileceği gibi çeşitli
modellerde kullanılan mevcut temalardan da yararlanılabilir (Liamputtong, 2009). Bu araştırmada ise
Blanton ve arkadaşları (2015) ile Stephens ve arkadaşlarının (2017) geliştirdiği fonksiyonel düşünme
düzeyleri dikkate alınmış ve bu düzeylerden bazıları bu araştırma kapsamında kullanılmış yanı sıra
elde edilen verilere dayalı olarak yeni bir düzey ve bazı düzeylere ilişkin alt düzeyler oluşturulmuştur.
Tablo 4.
Fonksiyonel Düşünmeyi Genelleme ve Temsil Etme Düzeyleri
FONKSİYONEL
DÜŞÜNME
KANITI YOK
D0. Ön Yapısal: Bu düzeydeki öğrenciler örüntüde herhangi bir matematiksel ilişkiyi
açıklayamazlar. Örüntüde yinelemeli ilişkinin farkına varamazlar.
VARYASYONEL
DÜŞÜNME
D1. Yinelemeli-Özel: Bu düzeydeki öğrenciler örüntüde yinelemeli ilişkiyi fark ederler ve bu
ilişkiyi sadece belirli örnekler üzerinden tanımlarlar.
D2. Yinelemeli-Genel: Bu düzeydeki öğrenciler belirli örneklerden bağımsız olarak
yinelemeli ilişkiyi bütüne genellerler.
KOVARYANS
DÜŞÜNME
D3. Karşılıklı Değişim: Bu düzeydeki öğrenciler D0, D1, D2 düzeylerindeki öğrencilerden
farklı olarak nicelikleri (sıra sayısı ve kişi sayısı) fark ederler ve her bir niceliğin kendi
arasındaki değişimi belirlerler. Ayrıca nicelikleri ayrı ayrı belirtmek yerine koordine edilmiş
bir şekilde ifade ederler. Ancak nicelikler arasında herhangi bir matematiksel ilişki
kuramazlar.
BİREBİR EŞLEYEREK DÜŞÜNME
D4. Fonksiyonel Özel: Bu düzeydeki öğrenciler D2 düzeyine benzer olarak belirli durumlar
için fonksiyonel ilişkiyi tanımlayabilirler. Ancak fonksiyonel ilişkiyi genelleyemezler.
D4.1. Toplamsal İlişki: Öğrenciler bu düzeyde yazdıkları matematiksel ilişkilere
niceliklerin toplamsal ilişkisinden yola çıkarak ulaşırlar.
D4.2. Çarpımsal İlişki: Öğrenciler bu düzeyde yazdıkları matematiksel ilişkilere
niceliklerin çarpımsal ilişkisinden yola çıkarak ulaşırlar.
D5. Temel Fonksiyonel: Bu düzey nicelikler arası ilişkilerin eksik bir şekilde ifade
edilmesine karşın fonksiyonel ilişkinin temel özelliklerinin oluşmaya başladığını gösterir. Bu
düzeydeki öğrenciler fonksiyonel ilişkinin yanı sıra nicelikleri de tanımlarlar. Ancak bu
nicelikler arasındaki dönüşümü açıkça ifade edemezler.
D5.1. Kelimelerle Ortaya Çıkan: Bu düzeydeki öğrenciler kelimeler kullanarak
eksik fonksiyonel bir kuralı belirlerler. Belirledikleri kuralda bir nicelik üzerinde
matematiksel dönüşüm tanımlarlar. Ancak bu dönüşümü diğer nicelikle açıkça
ilişkilendiremezler ya da niceliklerden birini açıkça tanımlayamazlar.
D5.2. Değişkenlerle Ortaya Çıkan: Bu düzeydeki öğrenciler değişkenler kullanarak
eksik fonksiyonel bir kuralı belirlerler. Belirledikleri kuralda bir nicelik üzerinde
matematiksel dönüşüm tanımlarlar. Ancak bu dönüşümü diğer nicelikle açıkça
ilişkilendiremezler ya da niceliklerden birini açıkça tanımlayamazlar. Öğrenciler
ifadede yeni bir değişken kullanmak yerine aynı değişkenin özel bir sayısını
kullanabilirler.
Cilt 7 / Sayı 1, 2019
Eğitimde Nitel Araştırmalar Dergisi - ENAD
Journal of Qualitative Research in Education - JOQRE
353
Tablo 4. (devam)
D6. Gelişen Fonksiyonel: Bu düzeydeki öğrenciler fonksiyonel ilişkilerdeki nicelikleri hem
kelimelerle hem de değişkenlerle doğru bir şekilde ifade ederler. Aynı zamanda nicelikler
arasındaki matematiksel dönüşümü açıkça tarif edebilirler.
D6.1. Kelimelerle Ortaya Çıkan: Öğrenciler kelimeler kullanarak doğru bir
fonksiyonel ilişkiyi belirlerler. Bu fonksiyonel ilişki iki nicelik arasında
genelleştirilmiş ilişkiyi tanımlar. Bu ilişkide bir niceliğin dönüşümü ile diğer bir
nicelik elde edilir.
D6.2. Değişkenlerle Ortaya Çıkan: Öğrenciler değişkenler kullanarak doğru bir
fonksiyonel ilişki belirlerler. Belirledikleri ilişkide nicelikler arasındaki dönüşümü
ifade ederken eşitlik kullanırlar. Bu eşitlik iki nicelik arasındaki genelleştirilmiş
ilişkiyi tanımlar. Bir niceliğin dönüşümü aracılığı ile diğer bir nicelik elde edilir.
D7. Temel Düzeyde Nesne Olarak Fonksiyon: Bu düzeydeki öğrenciler belirledikleri
fonksiyonel ilişkiye yönelik oluşturdukları genel kuraldaki değişkenleri soyutlayarak o
değişkenlerin yerine farklı nesnelerin gelebileceğini anlarlar.
Analiz sürecinde öncelikle dokümanlar baştan sona sırasıyla numaralandırılmıştır. Daha sonra iki
araştırmacı bağımsız olarak tüm dokümanları inceleyerek Görev 1 ve Görev 2 için ayrı ayrı tablo
oluşturmuş ve her öğrencinin çözüm yollarını özetlemiştir. Aynı çözüm yoluna sahip öğrenciler bir
araya getirilmiştir. Farklılık gösteren öğrenciler ise diğerlerinden ayrıştırılmıştır. Daha sonra iki
araştırmacı bir araya gelerek hazırlamış oldukları içerikleri karşılaştırmış ve öğrenciler üzerinde
uzlaşmıştır.
Bu sürecin devamında iki araştırmacı öğrenci çözümlerini Blanton ve arkadaşlarının (2015)
fonksiyonel düşünme düzeyleri ve bu düzeyleri yeniden revize eden Stephens ve arkadaşlarının (2017)
geliştirdiği fonksiyonel düşünme düzeyleri ile karşılaştırmıştır. Ancak bazı öğrenci çözümlerinin iki
çalışmadaki fonksiyonel düşünme düzeylerini de tam olarak karşılamadığı görülmüştür. Bu durumda
iki araştırmacı çözümlere dayalı olarak bazı düzeylere ilişkin alt düzeyler ve yeni bir düzey
oluşturmuştur. Tablo 4’te görüldüğü gibi, alt düzeyler fonksiyonel özel olarak ifade edilen 4. düzeye
aittir. Bu düzeyde fonksiyonel ilişkiyi belirli durumlar için ifade eden öğrenciler bu süreçte toplamsal
ve çarpımsal olmak üzere iki tür muhakeme kullanmışlardır. Bu muhakeme türleri arasında bilişsel
anlamda bir hiyerarşinin olduğu göz önüne alınarak bu düzeye ait iki alt düzey oluşturulmuştur. Diğer
yandan araştırmada bir öğrencinin bilişsel yapısı gelişen fonksiyonel ve nesne olarak fonksiyon
arasında kaldığı için Blanton ve arkadaşları (2015)’nın nesne olarak fonksiyon şeklinde ifade ettikleri
düzeyin öncesi temel düzeyde nesne olarak fonksiyon şeklinde yeni bir düzey oluşturulmuştur.
Veri analizinin ikinci aşamasında ise betimsel analiz kullanılmıştır. Bu bağlamda Görev 1 ve Görev 2
için ayrı ayrı tüm düzeylere atanan öğrenci sayıları belirlenmiş ve yüzdeleri hesaplanmıştır. Daha sonra
düzeyler bazında üç sınıf birbirleriyle ve ayrı ayrı kendi içlerinde karşılaştırılmış ve bulgular
yorumlanmıştır. Bulguların sunumunda ise tablo ve grafik temsillerinden yararlanılmıştır.
Volume 7 / Issue 1, 2019
Eğitimde Nitel Araştırmalar Dergisi - ENAD
Journal of Qualitative Research in Education - JOQRE
354
Bulgular
Bu araştırmada cebir öncesi dönemde yer alan üçüncü, dördüncü ve beşinci sınıf öğrencilerinin
fonksiyonel ilişkiyi genelleme düzeylerinin belirlenmesi amaçlanmıştır. Bu amaçla öğrencilerin
genelleme becerilerine odaklanılmıştır. Bu bağlamda açık uçlu sorular yardımıyla toplanan veriler
üçüncü, dördüncü ve beşinci sınıf öğrencilerinin Fonksiyonel Düşünmeyi Genelleme Düzeylerine
İlişkin Tematik Bulgular ve Betimsel Bulgular olmak üzere iki başlık altında sunulmuştur.
Üçüncü, Dördüncü ve Beşinci sınıf Öğrencilerinin Fonksiyonel Düşünmeyi Genelleme
Düzeylerine ilişkin Tematik Bulgular
Bu bölümde üçüncü, dördüncü ve beşinci sınıf öğrencilerinin fonksiyonel düşünmeyi genelleme
düzeyleri tanımlanmış ve bu düzeylerin özellikleri ayrıntılı bir şekilde açıklanmıştır. Öğrencilerin
Tablo 3’te gösterilen açık uçlu sorulara verdikleri yazılı yanıtlardan doğrudan alıntılar ile hiyerarşik
olarak sıralanan düzeylerin özelliklerini en iyi yansıtan örnekler seçilerek düzeylerin tanımları
desteklenmiştir.
Fonksiyonel Düşünmenin Gözlenmediği Düzey
D0. Ön Yapısal Düzeyi: Öğrencilerden öncelikle masa/sıra sayıları ile kişi sayıları arasındaki ilişkinin
sorgulandığı t-tablosunu doldurmaları istenmiştir. Burada öğrencilerin t-tablosu kullanarak şekilsel
muhakemeleri aracılığıyla sayısal ilişkiler kurabilmeleri amaçlanmıştır. Bu süreçte ise öğrencilerden
tabloda oluşan örüntünün farkına varmaları ve örüntüde herhangi bir matematiksel ilişkiyi açıklamaları
beklenmiştir. Ancak bazı öğrenciler tabloda masa sayıları ile kişi sayıları arasında herhangi bir
matematiksel ilişki kuramamışlar ve örüntüdeki yinelemeli ilişkinin farkına varamamışlardır. Şekil
2’deki beşinci sınıf öğrencisinin yanıtı bu düzeye örnek olarak sunulabilir.
Şekil 2. Beşinci Sınıf Öğrencisinin Çözümü
Şekil 2’de görüldüğü gibi, öğrenci tabloda verilen kişi sayılarını rastgele sayılarla devam ettirmiştir.
Buna benzer davranışlar sergileyen bu düzeyde yer alan öğrencilerden fonksiyonel düşünmeye ilişkin
herhangi bir kanıt elde edilememiştir.
Cilt 7 / Sayı 1, 2019
Eğitimde Nitel Araştırmalar Dergisi - ENAD
Journal of Qualitative Research in Education - JOQRE
355
Varyasyonel Düşünme
Bu düşünmenin göstergesi iki nicelik arasındaki ilişkiden ziyade tek bir niceliğe odaklanarak bu
nicelikte yer alan sayılar arasındaki ilişkinin farkına varılmasıdır. Varyasyonel düşünme yinelemeli
özel ve yinelemeli genel olmak üzere iki alt düzey ile ele alınmaktadır.
D1. Yinelemeli-Özel: Bu düzeydeki öğrenciler D0 düzeyinden farklı olarak t-tablosunda sadece kişi
sayılarına odaklanarak oluşan sayı örüntüsünde yinelemeli ilişkiyi fark etmişler ve bu ilişkiyi tabloda
verilen yedinci masadaki kişi sayısına kadar tanımlayabilmişlerdir. Bu düzeyde yer alan öğrenciler
tabloda 1’den 7’ye kadar verilen masa sayısı ile sınırlı kalmışlar yinelemeli ilişkiyi bütüne
genelleyememişlerdir. Bu düzeyde yer alan dördüncü sınıf öğrencisinin yanıtı Şekil 3’te gösterilmiştir.
Şekil 3. Dördüncü Sınıf Öğrencisinin Çözümü
Şekil 3’te görüldüğü gibi, öğrenci kişi sayısının oluşturduğu 2, 4, 6, 8, 10, 12, 14 şeklindeki örüntüyü
oluşturarak, örüntüdeki yinelemeli ilişkiyi fark etmiş ve tabloyu doğru bir şekilde tamamlamıştır.
Öğrenci ilişkiyi açıklarken sadece tablodaki değerler için “ikişer ikişer sayma vardır” şeklinde bir
açıklamada bulunmuş, henüz örüntünün kuralını bütüne genelleyememiştir.
D2. Yinelemeli-Genel: Bu düzeydeki öğrenciler yinelemeli ilişkiyi tablodaki her bir nicelik (masa
sayısı ve kişi sayısı) için ayrı ayrı tanımlamışlar, masa sayılarından ve kişi sayılarından bağımsız
olarak örüntüdeki yinelemeli ilişkiyi de bütüne genelleyebilmişlerdir. Diğer bir değişle D1 düzeyindeki
öğrencilerden farklı olarak tabloda 1’den 7’ye kadar verilen masa sayısı dışına çıkarak kişi sayıları
arasındaki 2 şer farkın devam ettiğini ifade etmişlerdir. Şekil 4’teki üçüncü sınıf öğrencisinin yanıtı bu
düzeye örnek olarak sunulabilir.
Volume 7 / Issue 1, 2019
Eğitimde Nitel Araştırmalar Dergisi - ENAD
Journal of Qualitative Research in Education - JOQRE
356
Şekil 4. Üçüncü Sınıf Öğrencisinin Çözümü
Şekil 4’te görüldüğü gibi, öğrencinin örüntü kuralını açıklarken “2 şer 2 şer gidiyor sayılar” ve her
iki nicelik için “Hep ritmik sayma gidiyor” ifadesini kullanması örüntünün kuralını bütüne
genelleyebildiğinin bir göstergesidir.
Kovaryans Düşünme
Bu düşünmenin göstergesi iki nicelik (masa sayısı ve kişi sayısı) arasındaki ilişkiye odaklanarak bu
niceliklerde yer alan sayılar arasındaki ilişkinin kurulmasıdır. Bu düşünme öğrencilerin sergilemiş
oldukları eylemlere dayalı olarak D3, D4, D5, D6 ve D7 şeklinde beş alt düzeye ayrılmaktadır. Ancak
D3 dışındaki düzeylerde kovaryans düşünmenin yanı sıra birebir eşleyerek düşünme şeklinde farklı bir
düşünme düzeyi de söz konusudur.
D3. Karşılıklı Değişim: Öğrencilerden görevin devam eden sürecinde masa sayıları ile kişi sayıları
arasındaki ilişkiyi veren kuralı ifade etmeleri istenmiştir. Öğrencilerin kuralı ifade ederken de
kelimeler ve değişkenler kullanmaları beklenmiştir. Bu süreçte öğrencilerden bazıları D0, D1, D2
düzeylerindeki öğrencilerden farklı olarak nicelikleri (masa/sıra sayısı ve kişi sayısı) fark etmişler ve
her bir niceliğin kendi arasındaki değişimini belirleyebilmişlerdir. Ayrıca nicelikleri ayrı ayrı belirtmek
yerine koordine edilmiş bir şekilde ifade edebilmişlerdir. Ancak nicelikler arasında herhangi bir
matematiksel ilişki kuramamışlardır. Bu düzeye örnek olarak üçüncü sınıf öğrencisinin yanıtı Şekil
5’te gösterilmiştir.
Şekil 5. Üçüncü Sınıf Öğrencisinin Çözümü
Cilt 7 / Sayı 1, 2019
Eğitimde Nitel Araştırmalar Dergisi - ENAD
Journal of Qualitative Research in Education - JOQRE
357
Şekil 5’te görüldüğü gibi, öğrenci masa ve kişi olarak nicelikleri kullanmış ve her masaya oturan kişi
sayısındaki değişimi doğru olarak belirtmiştir. Ancak bu değişimi sadece her niceliğe ilişkin
yazabilmiş, masa sayısı ile kişi sayısı arasındaki matematiksel ilişkiyi kuramamıştır.
Birebir Eşleyerek Düşünme
Bu düşünmede öncelikle kovaryans düşünmenin gerçekleşmesi yani iki nicelik (masa sayısı ve kişi
sayısı) arasındaki ilişkinin kurulması gereklidir. Birebir eşleyerek düşünmenin göstergesi ise iki nicelik
arasındaki ilişkinin fonksiyonel olarak tanımlanmasıdır. Bu düşünme fonksiyonel düşünmenin
hiyerarşik olarak gözlenebildiği düşünme şeklidir ve dört alt düzeye ayrılmaktadır.
D4. Fonksiyonel Özel: Bu düzeydeki bazı öğrenciler D3 düzeyindeki öğrencilerden farklı olarak
sadece belirli durumlar için masa sayısı ve kişi sayısı arasındaki fonksiyonel ilişkiyi tanımlayabilmişler
ancak fonksiyonel ilişkiyi genelleyememişlerdir. Öğrenciler kendilerine verilen girdi değerine (100
masa) karşılık bir çıktı değeri (kişi) elde edebilmiş, aynı zamanda belirli örneklerden yola çıkarak bir
kural yazmaya da çalışmışlardır. Ancak bu süreçte öğrenciler niceliklerin var olduğunu sezgisel olarak
fark etmişler buna karşın yazdıkları kuralda nicelikleri ifade edememişlerdir. Diğer yandan fonksiyonel
özel düzeyindeki bu öğrenciler matematiksel ilişkileri toplamsal ve çarpımsal olarak iki şekilde ifade
edebilmişlerdir.
D4.1. Toplamsal İlişki: Öğrenciler bu düzeyde yazdıkları matematiksel ilişkilere niceliklerin toplamsal
ilişkisinden yola çıkarak ulaşmışlardır. Bu düzeye Şekil 6’da sunulan beşinci sınıf öğrencisinin yanıtı
örnek olarak gösterilebilir.
Şekil 6. Beşinci Sınıf Öğrencisinin Çözümü
Şekil 6’da görüldüğü gibi, örüntünün uzak bir adımının sorulduğu soruya öğrenci 100+100=200
şeklinde yanıt vererek niceliklerin toplamsal ilişkisini kullanmıştır.
D4.2. Çarpımsal İlişki: Öğrenciler bu düzeyde yazdıkları matematiksel ilişkilere niceliklerin çarpımsal
ilişkisinden yola çıkarak ulaşmışlardır. Bu düzeye Şekil 7’de sunulan üçüncü sınıf öğrencisinin yanıtı
örnek olarak gösterilebilir.
Volume 7 / Issue 1, 2019
Eğitimde Nitel Araştırmalar Dergisi - ENAD
Journal of Qualitative Research in Education - JOQRE
358
Şekil 7. Üçüncü Sınıf Öğrencisinin Çözümü
Şekil 7’de görüldüğü gibi, öğrenci masa sayısı ile kişi sayısı arasındaki ilişkiyi 1x2=2, 2x2=4, 3x2=6
… şeklinde niceliklerin çarpımsal ilişkisini kullanarak ifade etmiştir.
Öte yandan öğrencilerden bazıları çarpımsal ilişkiyi sadece y=mx genel kuralına sahip görev 1 de
kullanabilirken, bazıları hem y=mx hem de y=mx+n genel kuralına sahip görev 1 ve görev 2 de
kullanabilmiştir. Örneğin bazı öğrenciler sadece y=mx şeklindeki matematiksel ilişkiye niceliklerin
çarpımsal ilişkisinden yola çıkarak ulaşmışlar, y=mx+n şeklindeki matematiksel ilişkilerde eksik ya da
hatalı olarak niceliklerin çarpımsal ilişkisini kullanmışlardır. Bu düzeye Şekil 8’de sunulan beşinci
sınıf öğrencisinin yanıtı örnek olarak gösterilebilir.
Şekil 8. Beşinci Sınıf Öğrencisinin Çözümü
Şekil 8’de görüldüğü gibi, öğrencinin genel kuralı y=mx+n olan ifade için yazmış olduğu sözel kural
hatalıdır. Öğrenci burada görev 2 için geçerli olan kuralı (y=mx+n), görev 1 için geçerli olan kurala
(y=mx) genellemiştir. Yani öğrenci y=mx şeklindeki ifadeyi temsil eden “bir masada 4 kişi oturmuş
oldu”, 1 ile 4’ü çarparsak 4 olur, 4 ile 4’ü çarparsak 16 olur. Yani her kişi sıra sayısını 4 ile
çarpacağız. Çünkü bir masada 4 kişi olur” şeklinde bir sözel kural yazmıştır. Ancak hatalı da olsa
yazdığı matematiksel ifade de masa sayısı ile kişi sayısı arasında çarpımsal ilişkiyi kullanmıştır.
Şekil 9’da sunulan örnek ise dördüncü sınıf öğrencisinin hem y=mx hem de y=mx+n genel kuralına
sahip görevlerdeki matematiksel ilişkilere niceliklerin çarpımsal ilişkisinden yola çıkarak ulaşıldığının
bir göstergesidir.
Cilt 7 / Sayı 1, 2019
Eğitimde Nitel Araştırmalar Dergisi - ENAD
Journal of Qualitative Research in Education - JOQRE
359
Şekil 9. Dördüncü Sınıf Öğrencisinin Çözümü
Burada öğrencinin y=mx+n biçimindeki göreve ilişkin matematiksel ifadeyi niceliklerin çarpımsal
ilişkisini kullanarak doğru bir şekilde ifade ettiği görülmektedir. Öğrenci burada Fonksiyonel Özel
düzeyinin bir özelliği olarak belirli bir örnek için fonksiyonel ilişkiyi tanımlamıştır.
D5. Temel Fonksiyonel: Fonksiyonel ilişkinin temel özelliklerinin oluşmaya başladığını gösteren bu
düzeyde yer alan öğrenciler, D4 düzeyindeki öğrencilerden farklı olarak masa sayısı ve kişi sayısı
arasındaki fonksiyonel ilişkiyi eksik de olsa ifade edebilmişler, aynı zamanda nicelikleri de
tanımlayabilmişlerdir. Ancak bu nicelikler arasındaki dönüşümü açıkça ifade edememişlerdir. Bu
düzeyin iki alt düzeyi de söz konusudur. Bu alt düzeylerde yer alan öğrencilerden bazıları fonksiyonel
ilişkiyi sadece kelimelerle bazıları da kelimelerin yanı sıra değişkenleri de kullanarak ifade
edebilmişlerdir.
D5.1. Kelimelerle Ortaya Çıkan: Bu düzeyde yer alan öğrenciler kelimeleri kullanarak masa sayısı ile
kişi sayısı arasındaki fonksiyonel kuralı eksik olarak belirlemişlerdir. Belirledikleri kuralda bir nicelik
üzerinde matematiksel dönüşüm tanımlamışlar, ancak bu dönüşümü diğer nicelikle açıkça
ilişkilendirememişler ya da niceliklerden birini açıkça tanımlayamamışlardır. Şekil 10’da sunulan
dördüncü sınıf öğrencisinin yanıtı ve Şekil 11’de sunulan beşinci sınıf öğrencisinin yanıtı bu düzeye
örnek olarak gösterilebilir.
Şekil 10. Dördüncü Sınıf Öğrencisinin Çözümü Şekil 11. Beşinci Sınıf Öğrencisinin Çözümü
Şekil 10’da görüldüğü gibi, dördüncü sınıf öğrencisinin “Sıra sayısını 2 ile çarparsak doğru sonuç
çıkar” şeklindeki ifadesi niceliklerden yalnızca birinden bahsettiğini iki nicelik arasındaki
Volume 7 / Issue 1, 2019
Eğitimde Nitel Araştırmalar Dergisi - ENAD
Journal of Qualitative Research in Education - JOQRE
360
matematiksel dönüşümü henüz tam olarak tanımlayamadığını göstermektedir. Benzer şekilde Şekil
11’de görüldüğü gibi, beşinci sınıf öğrencisinin genel kuralı y=mx+n olan göreve ilişkin ifadeyi “Ben
burada yine aynısını yaparım. Masa sayısı ile 2 çarpıp 2 eklememiz lazım buradaki kural (2. adımı
işaret ediyor) ise 4 ile başlayıp 2’şer 2’şer devam edebiliriz” şeklinde kelimelerle eksik bir şekilde
tanımlaması bu düzeye ait başka bir örnektir.
D5.2. Değişkenlerle Ortaya Çıkan: Bu düzeydeki öğrenciler masa sayısı ile kişi sayısı arasındaki
fonksiyonel kuralı kelimelerin yanı sıra değişkenler kullanarak eksik olarak belirleyebilmişlerdir.
Belirledikleri kuralda bir nicelik üzerinde matematiksel dönüşüm tanımlamışlar, ancak bu dönüşümü
diğer nicelikle açıkça ilişkilendirememişler ya da niceliklerden birini açıkça tanımlayamamışlardır. Bu
öğrenciler ifadede yeni bir değişken kullanmak yerine aynı değişkenin özel bir sayısını
kullanabilmişlerdir. Şekil 12’de sunulan üçüncü sınıf öğrencisinin yanıtı ve Şekil 13’te sunulan
dördüncü sınıf öğrencisinin yanıtı bu düzeye örnek olarak gösterilebilir.
Şekil 12. Üçüncü Sınıf Öğrencisinin Şekil 13. Dördüncü Sınıf Öğrencisinin Çözümü
Şekil 12’de görüldüğü gibi, öğrenci masa sayısı ile kişi sayısı arasındaki ilişkiyi harfli ifade kullanarak
bir eşitlik ile belirtmiştir. Ancak burada nicelikleri tam olarak doğru ifade edememiştir. Burada öğrenci
katsayıya bir değişken atamış ve “axb=b” şeklinde bir eşitlik oluşturmuştur. Benzer olarak Şekil 13’te
görüldüğü gibi, bir başka öğrenci de Görev 2 için belirli örnekler üzerinden fonksiyonel kuralı “axb+b,
bxb+b, sxm=m ve m+s=m” şeklinde değişkenler kullanarak ifade etmeye çalışmış ancak doğru bir
kural yazamamıştır.
D6. Gelişen Fonksiyonel: Bu düzeydeki öğrenciler D5 düzeyindeki öğrencilerden farklı olarak
fonksiyonel ilişkideki nicelikleri hem kelimelerle hem de değişkenlerle doğru bir şekilde ifade
edebilmişler, aynı zamanda nicelikler arasındaki matematiksel dönüşümü de açıkça tarif
edebilmişlerdir. Bu düzeyin de D5 düzeyinde olduğu gibi iki alt düzeyi söz konusudur. Bu alt
düzeylerde yer alan öğrencilerden bazıları fonksiyonel ilişkiyi sadece kelimelerle bazıları da
kelimelerin yanı sıra değişkenleri de kullanarak ifade etmişlerdir.
D6.1. Kelimelerle Ortaya Çıkan: Bu düzeydeki öğrenciler kelimeler kullanarak masa sayısı ile kişi
sayısı arasında doğru bir fonksiyonel ilişkiyi belirlemişlerdir. Bu fonksiyonel ilişki iki nicelik arasında
genelleştirilmiş ilişkiyi tanımlamaktadır. Bu ilişkide bir niceliğin dönüşümü ile diğer bir nicelik elde
edilmektedir. Şekil 14’de sunulan dördüncü sınıf öğrencisinin yanıtı ve Şekil 15’te sunulan beşinci
sınıf öğrencisinin yanıtı bu düzeye örnek olarak gösterilebilir
Cilt 7 / Sayı 1, 2019
Eğitimde Nitel Araştırmalar Dergisi - ENAD
Journal of Qualitative Research in Education - JOQRE
361
Şekil 14. Dördüncü Sınıf Öğrencisinin Çözümü Şekil 15. Beşinci Sınıf Öğrencisinin Çözümü
Şekil 14’te görüldüğü gibi, öğrenci genel kuralı y=mx biçimindeki göreve ilişkin ifadeyi “masa sayısı
ile kişi sayısı arasındaki ilişki şudur her bir masaya 2 kişi oturabildiği için kişi sayısı masa sayısının
hep 2 katıdır” şeklinde kelimelerle ifade etmiştir. Bu açıklamadan öğrencinin masa sayısı ile kişi sayısı
arasındaki fonksiyonel ilişkiyi “hep” kelimesini kullanarak bütüne genelleyebildiği de görülmektedir.
Şekil 15’te ise bir başka öğrenci genel kuralı y=mx+n olan görevi “ … kişi sayısı masa sayısının iki
katının iki fazlası olur” şeklinde kelimelerle doğru bir şekilde ifade edebildiği görülmektedir.
D6.2. Değişkenlerle Ortaya Çıkan: Bu düzeydeki öğrenciler kelimelerin yanı sıra değişkenler
kullanarak da doğru bir fonksiyonel ilişki belirlemişlerdir. Belirledikleri ilişkide nicelikler arasındaki
dönüşümü ifade ederken eşitlik kullanmışlardır. Bu eşitlik iki nicelik arasındaki genelleştirilmiş ilişkiyi
tanımlamakta, bir niceliğin dönüşümü aracılığı ile diğer bir nicelik elde edilmektedir. Şekil 16’te
sunulan dördüncü sınıf öğrencisinin yanıtı ve Şekil 17’da sunulan beşinci sınıf öğrencisinin yanıtı bu
düzeye örnek olarak gösterilebilir.
Şekil 16. Dördüncü Sınıf Öğrencisinin Çözümü Şekil 17. Beşinci Sınıf Öğrencisinin Çözümü
Şekil 16’da görüldüğü gibi, öğrenci masa sayısı ile kişi sayısı arasındaki fonksiyonel ilişkiyi
değişkenlerin etiket anlamını (masa sayısı için m harfi, kişi sayısı için k harfi) kullanarak doğru bir
şekilde ifade etmiştir. Şekil 17’de ise bir başka öğrencinin fonksiyonel ilişkiyi ilginç bir şekilde iki
eşitlik kullanarak ifade ettiği görülmektedir. Bu öğrenci önce sıra sayısına karşılık gelen değişkeni a
harfi ile temsil etmiş ve kişi sayısını c ile temsil ederek ax2=c eşitliğini oluşturmuştur. Daha sonra kişi
Volume 7 / Issue 1, 2019
Eğitimde Nitel Araştırmalar Dergisi - ENAD
Journal of Qualitative Research in Education - JOQRE
362
sayısına sabit terimi ekleyerek yeni oluşan kişi sayısını da d harfi ile temsil ederek “c+2=d” şeklinde
ikinci eşitliğini yazmıştır.
D7. Temel Düzeyde Nesne Olarak Fonksiyon: Bu düzeyde yer alan bir öğrenci belirlediği fonksiyonel
ilişkiye yönelik oluşturduğu genel kuraldaki değişkenleri soyutlayarak o değişkenlerin yerine farklı
nesnelerin gelebileceğini ifade etmiştir. Şekil 18’de sunulan dördüncü sınıf öğrencisinin yanıtları bu
düzeye örnek olarak gösterilebilir.
Şekil 18. Dördüncü Sınıf Öğrencisinin Çözümleri
Şekil 18’de görüldüğü gibi, öğrenci genel kuralı y=mx ve y=mx+n olan görevlere ilişkin matematiksel
ifadelerdeki değişkenleri soyutlayarak o değişkenlerin yerine başka nesneleri atamıştır. Diğer bir
değişle bu öğrenci öncelikle masa sayısı ile kişi sayısı arasındaki fonksiyonel ilişkiyi değişkenler
kullanarak doğru bir şekilde ifade etmiş yanı sıra bulduğu kuraldaki masa sayısı ile kişi sayısı
şeklindeki nicelikler yerine çift ve çorap sayısı şeklinde farklı nesneler kullanabilmiştir.
Üçüncü, Dördüncü ve Beşinci sınıf Öğrencilerinin Fonksiyonel Düşünme Düzeylerine İlişkin
Betimsel Bulgular
Öğrenciler verdikleri yanıtlar doğrultusunda genel kuralı y=mx olan matematiksel ifadeleri genelleme
becerilerine göre (Görev 1), tanımlanan fonksiyonel düşünme düzeylerine atanmışlardır. Her bir
fonksiyonel düşünme düzeylerinde yer alan öğrenci sayıları tüm sınıf düzeyleri için belirlenmiş daha
sonra öğrencilerin düzeylerde yer alma yüzdeleri hesaplanmıştır. Hesaplanan yüzdeler tablo temsili ile
Tablo 5’te, grafik temsili ile Şekil 19’da sunulmuştur.
Cilt 7 / Sayı 1, 2019
Eğitimde Nitel Araştırmalar Dergisi - ENAD
Journal of Qualitative Research in Education - JOQRE
363
Tablo 5.
Genel Kuralı y=mx Olan Göreve İlişkin Öğrencilerin Fonksiyonel Düşünme Düzeylerinde Yer Alma
Yüzdeleri
DÜZEYLER
y=mx
3. Sınıf 4. Sınıf 5. Sınıf
Fonksiyonel Düşünme Yok D0: Ön-Yapısal %2.2 %0 %8.6
Varyasyonel Düşünme D1: Yinelemeli-Özel %20 %11.1 %0
D2: Yinelemeli-Genel %15.6 %8.3 %0
Kovaryans
Düşünme
D3: Karşılıklı Değişim %0 %2.8 %2.9
Birebir
Eşleyerek
Düşünme
D4:
Fonksiyonel
Özel
D4.1:
Toplamsal
İlişki
%0 %0 %2.9
D4.2:
Çarpımsal
İlişki
%46.7 %44.4 %34.2
D5: Temel
Fonksiyonel
D5.1:
Kelimelerle
Ortaya Çıkan
%8.9 %19.4 %8.6
D5.2:
Değişkenlerle
Ortaya Çıkan
%2.2
%0
%0
D6: Gelişen
Fonksiyonel
D6.1:
Kelimelerle
Ortaya Çıkan
%4.4 %8.3 %11.4
D6.2:
Değişkenlerle
Ortaya Çıkan
%0 %2.8 %31.4
D7: Nesne Olarak Fonksiyon %0 %2.8 %0
Şekil 19. Genel Kuralı y=mx Olan Göreve İlişkin Öğrencilerin Fonksiyonel Düşünme Düzeylerinde
Yer Alma Yüzdeleri
Volume 7 / Issue 1, 2019
Eğitimde Nitel Araştırmalar Dergisi - ENAD
Journal of Qualitative Research in Education - JOQRE
364
Tablo 5’te ve Şekil 19’da görüldüğü gibi, öğrencilerin genel kuralı y=mx olan göreve ilişkin
matematiksel ifadeleri genelleme becerilerine göre düzeylerde yer alma yüzdeleri incelendiğinde her
üç sınıf düzeyi için de öğrencilerin büyük bir kısmının Fonksiyonel Özel-Çarpımsal İlişki düzeyinde
yer aldığı görülmüştür. Üçüncü sınıf öğrencilerinin %4.4’ünün Temel Fonksiyonel-Kelimelerle Ortaya
Çıkan düzeye kadar çıkabildiği gözlemlenmiştir. Aynı zamanda dördüncü sınıf öğrencilerinin
%2.8’inin en üst düzey olan Nesne Olarak Fonksiyon düzeyine kadar çıkabildiği oldukça dikkat çekici
bir bulgu olmuştur. Diğer yandan beşinci sınıf öğrencilerinin ise kayda değer bir çoğunluğunun
(%31.4) Gelişen Fonksiyonel-Değişkenlerle Ortaya Çıkan düzeyde yer aldığı görülmüştür.
Benzer şekilde öğrenciler verdikleri yanıtlar doğrultusunda genel kuralı y=mx+n olan göreve ilişkin
matematiksel ifadeleri genelleme becerilerine göre tanımlanan fonksiyonel düşünme düzeylerine
atanmışlardır. Her bir fonksiyonel düşünme düzeylerinde yer alan öğrenci sayıları tüm sınıf düzeyleri
için belirlenmiş daha sonra öğrencilerin düzeylerde yer alma yüzdeleri hesaplanmıştır. Hesaplanan
yüzdeler tablo temsili ile Tablo 6’da, grafik temsili ile Şekil 20’de sunulmuştur.
Tablo 6.
Genel Kuralı y=mx+n Olan Göreve İlişkin Öğrencilerin Fonksiyonel Düşünme Düzeylerinde Yer Alma
Yüzdeleri
DÜZEYLER
y=mx+n
3. Sınıf 4. Sınıf 5. Sınıf
Fonksiyonel Düşünme Yok D0: Ön-Yapısal %26.7 %16.7 %8.6
Varyasyonel Düşünme D1: Yinelemeli-Özel %6.7 %2.8 %0
D2: Yinelemeli-Genel %4.4 %0 %0
Kovaryans
Düşünme
D3: Karşılıklı Değişim %13.3 %11.1 %14.2
Birebir
Eşleyerek
Düşünme
D4:
Fonksiyonel
Özel
D4.1: Toplamsal İlişki %0 %0 %0
D4.2:
Çarpımsal
İlişki
y=mx+n
de “n”
sabitini
göz ardı
etme
%28.9 %33.3 %22.9
y=mx+n %17.8 %25 %14.2
D5: Temel
Fonksiyonel
D5.1: Kelimelerle Ortaya
Çıkan
%2.2 %5.6 %8.6
D5.2: Değişkenlerle
Ortaya Çıkan
%0 %2.8 %5.7
D6: Gelişen
Fonksiyonel
D6.1: Kelimelerle Ortaya
Çıkan
%0 %0 %2.9
D6.2: Değişkenlerle
Ortaya Çıkan
%0 %0 %22.9
D7: Nesne Olarak Fonksiyon %0 %2.8 %0
Cilt 7 / Sayı 1, 2019
Eğitimde Nitel Araştırmalar Dergisi - ENAD
Journal of Qualitative Research in Education - JOQRE
365
Şekil 20. Genel Kuralı y=mx+n Olan Göreve İlişkin Öğrencilerin Fonksiyonel Düşünme Düzeylerinde
Yer Alma Yüzdeleri
Tablo 6’da ve Şekil 20’de görüldüğü gibi, öğrenciler genel kuralı y=mx+n olan göreve ilişkin
fonkşiyonel ilişkileri genelleme becerilerine göre düzeylerde yer alma yüzdeleri incelendiğinde her üç
sınıf düzeyi içinde öğrencilerin büyük bir kısmının Fonksiyonel Özel-Çarpımsal İlişki düzeyinde yer
aldığı görülmüştür. Aynı zamanda üçüncü sınıf öğrencilerinin %2.2’sinin Temel Fonksiyonel-
Kelimelerle Ortaya Çıkan düzeye kadar çıkabildiği gözlenmiştir. Dördüncü sınıf öğrencilerinin ise
%2.8’inin en üst düzey olan Temel Düzeyde Nesne Olarak Fonksiyon düzeyine kadar çıkabildiği
gözükmektedir. Ancak bu durumun istisna olduğu genel olarak dördüncü sınıf öğrencilerinin Temel
Fonksiyonel-Değişkenlerle Ortaya Çıkan düzeye (%2.8) kadar çıkabildiği söylenebilir. Beşinci sınıf
öğrencilerinin ise yine kayda değer bir çoğunluğunun (%22.9) Gelişen Fonksiyonel-Değişkenlerle
Ortaya Çıkan düzeyde yer aldığı görülmüştür. Ayrıca Tablo 6’da görüldüğü gibi, üçüncü sınıf
öğrencilerinin %28.9’u, dördüncü sınıf öğrencilerinin %33.3’ü ve beşinci sınıf öğrencilerinin %22.9’u
y=mx+n olan göreve ilişkin fonksiyonel ilişkiyi belirlerken “n” sabitini göz ardı ederek genelleme
yapmışlardır. Öte yandan verilen örüntüde herhangi bir matematiksel ilişki kuramayarak her üç sınıf
düzeyinde de D0’da yer alan öğrencilerin olduğu görülmüştür. Özellikle dördüncü ve beşinci sınıftaki
bazı öğrencilerin bu düzeyde bulunmaları oldukça dikkat çekici olmuştur. D1 ve D2 düzeylerinde ise
üçüncü ve dördüncü sınıftan öğrencilerin bulunduğu, beşinci sınıftan hiçbir öğrencinin bulunmadığı
gözlenmiştir. Bu bağlamda D0’da bulunan beşinci sınıf öğrencilerinin istisna olduğu, beşinci sınıfların
D3’ten itibaren düzeylerde yer aldığı söylenebilir.
Sonuç, Tartışma ve Öneriler
Cebir öncesi dönemde yer alan öğrencilerin fonksiyonel düşünme düzeylerinin belirlendiği bu
araştırmanın önemli sonuçlarından biri alanyazında bulunan fonksiyonel düşünme düzeylerine ek
olarak (Blanton vd., 2015; Stephens vd., 2017) bazı düzeylere ilişkin alt düzeylerin ve yeni bir düzeyin
oluşturulmasıdır. Bu durum mevcut düzeyler ile bir karşılaştırmanın yapılması açısından önemlidir.
Araştırmada elde edilen bir diğer önemli sonuç ise üçüncü sınıf öğrencilerinin yaklaşık yarısının,
dördüncü ve beşinci sınıf öğrencilerin ise yarısından fazlasının fonksiyonel düşünmenin var olduğunu
gösteren düzeylerde (D3, D4, D5, D6, D7) yer almalarıdır. Aynı zamanda kovaryans düşünme
Volume 7 / Issue 1, 2019
Eğitimde Nitel Araştırmalar Dergisi - ENAD
Journal of Qualitative Research in Education - JOQRE
366
kapsamında ele alınan düzeylerde yer alan bu öğrenciler her bir nicelikteki değişimi kendi içinde
belirleyerek nicelikleri birbirleriyle koordine edebilmişlerdir (Confrey ve Smith, 1995). Bu durum
Türkiye’de cebir öncesi dönemde yer alan bu öğrencilerin fonksiyonel düşünebildiğinin bir
göstergesidir. Elde edilen sonuç bu öğrencilerin cebirin temel kavramlarını daha kolay edinebilmelerini
sağlama açısından önemlidir. Alanyazındaki fonksiyonel düşünme üzerine gerçekleştirilen pek çok
çalışmada da (Blanton ve Kaput, 2004; Blanton ve Kaput, 2011; Blanton vd.,2015; Miller, 2016;
Warren ve Cooper, 2005; Warren, Cooper ve Lamb 2006) öğrencilerin erken yaşlardan itibaren fonksiyonel düşünme becerisine sahip olabildiğini göstermektedir. Bu çalışmalar da, küçük çocukların
nicelik ve nicelikler arasındaki ilişkiyi tanımlayabildikleri ve gelişiminin de okulöncesinden itibaren
başlaması gerektiği vurgulanmaktadır (Warren, Cooper ve Lamb, 2006). Bu bağlamda araştırmadan
elde edilen bu sonuç Türkiye’de ilköğretim matematik dersi öğretim programının cebir öncesini
desteklediğinin bir göstergesi olabilir.
Oluşturulan fonksiyonel düşünme düzeylerine göre araştırmada üçüncü ve dördüncü sınıf
öğrencilerinden bazılarının yalnızca varyasyonel düşünme kapsamında yinelemeli örüntüye
odaklandığı ve daha üst düzeylere çıkamadığı sonucuna ulaşılmıştır. Çeşitli araştırmalar da bu duruma
benzer olarak öğrencilerin başlangıçta değişen nicelikler arasındaki ilişkilerden ziyade bağımlı
değişkendeki yinelemeli örüntüye odaklanma eğiliminde oldukları öne sürülmektedir (Lannin vd.
2006; Carraher vd., 2008; Warren ve Cooper, 2008). Araştırmalar yinelemeli örüntülerin küçük
yaştaki çocukların fonksiyonel düşünmelerinin gelişiminde nicelikler arasındaki ilişkileri anlamalarının
ön koşulu olabileceğini ve bu ilişkiler hakkında düşünmelerini kolaylaştırabileceğini savunmalarına
karşın (Blanton vd., 2015; Herbert ve Brown, 1997; Kabael ve Tanışlı, 2010), Blanton ve Kaput (2011)
erken yaşlarda yinelemeli örüntülere soyut bir şekilde vurgu yapılmasının öğrencilerin kovaryans ve
birebir eşleyerek düşünmelerinin gelişimlerini engellediğini ileri sürmüştür. Bu nedenle öğrencilerin
fonksiyonel düşünebilme gelişimlerini engellememesi amacı ile erken yaşlardan itibaren öğretimi
başlanan örüntülerin iki ya da daha çok niceliğin birbirlerine göre nasıl değiştiğine vurgu yapılarak ele
alınması gerektiği söylenebilir.
Araştırmadan çıkarılan bir başka sonuç ise hem genel formu y=mx olan görev hem de genel formu
y=mx+n olan görev için her sınıf düzeyindeki öğrencilerin büyük bir çoğunluğu Fonksiyonel Özel-
Çarpımsal İlişki düzeyinde yer almalarıdır. Öğretim programında çarpma işleminin üçüncü sınıftan
itibaren başlaması ve dördüncü, beşinci sınıflarda da devam etmesi öğrencilerin büyük bir
çoğunluğunun Çarpımsal İlişki düzeyinde yer almasında etkisi olduğu düşünülebilir.
Araştırmada yanı sıra bazı öğrenciler fonksiyonel ilişkinin genel kuralını önce sözel olarak açıklamış,
daha sonra değişken kullanarak ifade etmişlerdir. Ancak Stephens ve arkadaşlarının (2017) yapmış
olduğu çalışmada ise bu durumun aksine bir durum gözlenmiş ve öğrencilerin ilişkilerin altında yatan
genel ifadeleri önce sembol kullanarak tanımlayabilme eğiliminde oldukları ifade edilmiştir. Stephens
ve arkadaşları çalışmalarında cebir öncesi dönemde yer alan öğrencilere değişken kavramının
verilebileceğini savunmuşlar ve öğrencilere bu yönde bir öğretim vermişlerdir. Dolayısıyla değişken
kullanma eğiliminin sözel açıklamadan önce ortaya çıkması verilen eğitimin bir sonucu olabilir. Diğer
yandan araştırmada elde edilen diğer bir sonuç ise her iki göreve ilişkin temel fonksiyonel düzeyde
sözel olarak ilişkiyi açıklama yüzdeleri beşinci sınıf öğrencilerinde en düşük iken, gelişen fonksiyonel
düzeyde değişken kullanarak ilişkiyi açıklama yüzdeleri beşinci sınıf öğrencilerinde en yüksek olarak
gözlenmiştir. Bu durum beşinci sınıf öğrencilerinin değişken kullanmaya daha hazır olduklarını ve
değişken kullanmaya başladıklarında ise sözel açıklamalarının azaldığı şeklinde açıklanabilir. Nitekim
Stephens ve arkadaşlarının gerçekleştirdikleri çalışmada bu düşünceyi desteklemektedir.
Cilt 7 / Sayı 1, 2019
Eğitimde Nitel Araştırmalar Dergisi - ENAD
Journal of Qualitative Research in Education - JOQRE
367
Araştırmada dördüncü ve beşinci sınıftaki bazı öğrencilerin genel kuralı y=mx ve y=mx+n olan
ifadeleri doğru bir şekilde genellemesi, bu ifadeleri önce sözel daha sonra değişkenler yardımıyla
temsil edebilmesi, yanı sıra üçüncü sınıftaki öğrencilerden bazılarının da tam olarak doğru olmasa da
ifadeleri genellemeye çalışması da önemli sonuçlardan biridir. Türkiye’de matematik dersi öğretim
programında değişken kavramının altıncı sınıfta başlaması ve araştırmadaki öğrencilerin harfli
ifadelerle ilgili herhangi bir deneyimlerinin olmaması bu sonucun nedenini sorgulamaktadır. Her ne
kadar araştırma kapsamındaki öğretmenlerden bu konuya ilişkin bilgi edinilmese de bu öğretmenlerin
sınıf uygulamalarında değişken kullanımı yönünde bir çalışma yapmış olma ihtimalini akla
getirmektedir. Son zamanlarda yapılan çalışmalar da elde edilen bu sonuçları destekleyecek biçimde
erken yaştaki öğrencilerin matematiksel ilişkileri ve yapıları genelleyebildiklerini göstermiştir (Blanton
vd.,2015; Carraher, Martinez ve Schliemann, 2008; Martinez ve Brizuela, 2006; Stephens vd., 2017;
Warren, Cooper ve Lamb, 2006; Wilkie, 2016).
Araştırmada aynı zamanda her sınıf düzeyinde bazı öğrenciler genel kuralı y=mx+n biçiminde verilen
örüntüyü genellerken (genel kuralı y=mx e göre) daha zorlanmışlar ve matematiksel ilişkiyi
kuramamışlardır. Stephens ve arkadaşları (2015) ile Blanton ve arkadaşları (2015) tarafından
gerçekleştirilen çalışmalarda da benzer bir sonuç elde edilmiştir. Öğrencilerin genel formu y=mx+n
olan örüntüde sabit terimi göz ardı etmelerinin ve problem bağlamı ile sabit terimi
ilişkilendirememelerinin bu sonucu doğurduğu söylenebilir.
Araştırmanın bir başka sonucu ise dördüncü sınıf öğrencilerinden birinin ilginç bir şekilde fonksiyonel
düşünme düzeylerinden en üst düzeye atanmasıdır. Öğrenci hem y=mx formundaki hem de y=mx+n
formundaki ifadeleri genelleyerek doğru bir fonksiyonel kuralı hem sözel hem de değişkenlerin etiket
anlamını yani kişi ve masa kelimelerinin baş harflerini kullanarak ifade etmiştir. Dahası yazdığı genel
kuraldaki değişkenleri soyutlayarak temel düzeyde nesne olarak fonksiyon düzeyine kadar çıkmıştır.
Öğrencinin bu düzeye kadar çıkabilmesinin nedenleri arasında öğrencinin sosyo-ekonomik düzeyi, ön
deneyimi ya da öğretmen faktörü gösterilebilir. Benzer şekilde beşinci sınıf öğrencilerinin önemli bir
çoğunluğu da her iki görev için de fonksiyonel ilişkiyi doğru bir şekilde hem sözel hem de
değişkenlerle temsil etmişlerdir. Yazılan genel kurallarda bazı öğrenciler değişkenlerin etiket
anlamının dışına çıkarak farklı harfleri ya da sembolleri kullanmışlardır. Bunun yanı sıra öğrencilerden
bazıları ikinci görevin genel kuralını iki farklı eşitlikten yola çıkarak iki adımda yazmıştır. Bu sınıf
düzeyindeki öğrencilerin henüz cebirsel ifadelerle karşılaşmamış olmasına karşın sahip oldukları
fonksiyonel düşünebilme ve genelleme becerileri oldukça umut vericidir. Aynı zamanda bazı üçüncü
sınıf öğrencilerinin de tam olarak doğru ifade etmemiş olsalar da eşitlik işareti kullanarak değişkenlerle
fonksiyonel ilişkinin kuralını yazmaya çalışmaları önemlidir.
Öğretim programları incelendiğinde değişken kavramının yer aldığı kazanımların altıncı sınıftan
itibaren başladığı dikkate alındığında öğrencilerin herhangi bir öğretim almadan harfli ifadeleri doğru
bir şekilde kullanabilmesi oldukça sevindiricidir. Buradan hareketle öğretim programlarına cebirsel
düşünmeyi, özel olarak fonksiyonel düşünmeyi, geliştirici etkinliklerin eklenmesi öğrencilerin daha
sonra cebir ve ileri matematikte yaşayacakları problemlerin üstesinden daha kolay gelmelerini
sağlayabilir. Aynı zamanda öğretmen faktörünün öğrencilerin fonksiyonel düşünme becerileri
üzerinde önemli etkilerinin olduğu düşünülmektedir. Bu nedenle öğretmenlere eksik oldukları
noktalarda hizmet içi, web destekli vb. eğitimler verilerek onların mesleki gelişimlerinin arttırılması
sağlanabilir. Yanı sıra daha büyük örneklemli ve sosyo-ekonomik düzeyleri farklı okullarda öğrenim
gören öğrencilerin fonksiyonel düşünmeleri üzerine büyük çaplı çalışmalar yapılabilir.
Volume 7 / Issue 1, 2019
Eğitimde Nitel Araştırmalar Dergisi - ENAD
Journal of Qualitative Research in Education - JOQRE
368
Kaynaklar/References
Akkan, Y., Baki, A., & Çakıroğlu, Ü. (2011). Aritmetik ile cebir arasındaki farklılıklar: Cebir öncesinin önemi.
İlköğretim Online, 10(3), 812-823.
Amit, M., & Neria, D. (2008). “Rising to the challenge”: Using generalization in pattern problems to unearth the
algebraic skills of talented pre-algebra students. The International Journal on Mathematics Education,
40, 111-129.
Blanton, M.L. (2008). Algebra and the elementary classroom. Transforming thinking, transforming practice.
Portsmouth, NH: Heinemann.
Blanton, M. L., & Kaput, J. J. (2004). Elementary grade students’ capacity for functional thinking. In M. J.
Høines, & A. B. Fuglestad (Eds.), Proceedings of the 28th conference of the international group for the
psychology of mathematics education (Vol. 2, pp. 135–142). Bergen, Norway: PME.
Blanton, M. L., & Kaput, J. J. (2011). Functional thinking as a route into algebra in the elementary grades. In J.
Cai & E. Knuth (Eds.), Early algebraization: A global dialogue from multiple perspectives (pp. 5–23).
Heidelberg, Germany: Springer.
Brizuela, B. M., Blanton, M., Sawrey, K., Newman-Owens, A., & Gardiner, A. (2015). Children’s use of
variables and variable notation to represent their algebraic ideas. Mathematical Thinking and Learning,
17(1), 34–63. doi:10.1080/ 10986065.2015.981939
Blanton, M., Brizuela, B. M., Gardiner, A., Sawrey, K., & Newman-Owens, A. (2015). A learning trajectory in
six-year-olds’ thinking about generalizing functional relationships. Journal for Research in Mathematics
Education, 46(5), 511-558.
Carraher, D.W., Martinez, M.V., & Schliemann, A.D. (2008). Early algebra and mathematical generalization.
The International Journal on Mathematics Education, 40, 3-22.
Carraher, D. W., Schliemann, A. D., Brizuela, B. M., & Earnest, D. (2006). Arithmetic and algebra in early
mathematics education. Journal for Research in Mathematics Education, 37, 87-115.
Confrey, J. Smith, E. (1995). Splitting, covariation, and their role in the development of exponential functions.
Journal for Research in Mathematics Education, 26(1), 66-86.
Garcia-Cruz, J.A., & Martinon, A. (1997). Actions and invariant schemata in linear generalizing problems. In E.
Pehkonen (Ed.) Proceeding of the 21th Conference of the International Group for the Psychology of
Mathematics Education, 2, 289-296. Universty of Helsinki.
Herbert, K. & R. Brown. (1997). Patterns as tools for algebraic reasoning. Teaching Children Mathematics, 3,
340-344.
Hoffkamp, A. (2011). The use of interactive visualizations to foster the understanding of concepts of calculus:
design principles and empirical results. The International Journal on Mathematics Education, 43, 359–
372.
Kabael, U. T. & Tanışlı, D. (2010). Cebirsel düşünme sürecinde örüntüden fonksiyona öğretim. İlköğretim
Online, 9(1), 213-228.
Kaput, J. (1998). Transforming algebra from an engine of inequity to an engine of mathematical power by
“algebrafying” the K-12 curriculum. In S. Fennel (Ed.), The nature and role of algebra in the K-14
curriculum: Proceedings of a national symposium (pp. 25–26). Washington, DC: National Research
Council, National Academy Press.
Kaput, J., Carraher, D., & Blanton, M. (2008). Algebra in the early grades. New York, NY: Erlbaum.
Lannin, J. K. (2005). Generalization and justification: The chalenge of introducing algebraic reasoning through
patterning activities. Mathematical Thinking and Learning, 7(3), 231-258.
Cilt 7 / Sayı 1, 2019
Eğitimde Nitel Araştırmalar Dergisi - ENAD
Journal of Qualitative Research in Education - JOQRE
369
Lannin, J. K., Barker, D. D., & Townsend, B. E. (2006). Recursive and explicit rules: How can we build student
algebraic understanding?. Journal of Mathematical Behavior, 25, 299-317.
Ley, A. F. (2005). A cross-sectional investigation of elementary school student’s ability to work with linear
generalizing patterns: The impact of format and age on accuracy and strategy choice. Masters Abstract
International, 44(2), 124.
Liamputtong, P. (2009). Qualitative data analysis: conceptual and practical considerations. Health Promotion
Journal of Australia, 20(2), 133-139.
Martinez, M., & Brizuela, B. M. (2006). A third grader’s way of thinking about linear function tables. Journal of
Mathematical Behavior, 25, 285–298.
Merriam, S. B. & Tisdell, E.J. (2016). Qualitative research: A guide to design and implementation (3rd ed). San
Francisco, CA: Jossey-Bass.
Miller, J. (2016, July). Young indigenous students en route to generalising growing patterns. Paper presented of
the 39th Annual Meeting of the Mathematics Education Research Group of Australasia, Adelaide, South
Australia.
National Council of Teachers of Mathematics (NCTM) (2000). Principles and standards for school mathematics.
Reston, VA: NCTM Publications.
Orton, A. & Orton, J. (1999). Pattern and the approach to algebra. In A. Orton (Ed.), Pattern in the teaching and
learning of mathematics (104-120). London and New York: Cassell.
Rivera, F. (2007). Visualizing as a mathematical way of knowing: understanding figural generalization.
Mathematics Teacher, 101(1), 69-75.
Sasman, M. C., Linchevski, L., & Olivier, A. (1999). Th e infl uence of diff erent representations on children’s
generalisation thinking processes. In J. Kuiper (Eds.), Proceedings of the Seventh Annual Conference of
the Southern African Association for Research in Mathematics and Science Education (pp. 406-415).
Harare, Zimbabwe.
Smith, E. (2003). Representational thinking as a framework for introducing functions in the elementary
curriculum. In J. Kaput, D. Carraher, & M. Blanton (Eds.), The Development of Algebraic Reasoning in
the Context of Elementary Mathematics. ss. 95-132.
Stacey, K. (1989). Finding and using patterns in linear generalising problems. Educational Studies in
Mathematic,. 20, 147-164.
Stephens, A., Fonger, N. L., Blanton, M., & Knuth, E. (2016, April). Elementary Students’ Generalization and
Representation of Functional Relationships: A Learning Progressions Approach. Poster to be presented
at the Annual Meeting of the American Education Research Association, Washington, DC.95-132
Stephens, A. C., Fonger, N. L., Strachota, S., Isler, I., Blanton, M., Knuth, E., & Gardiner, A. (2017). A
learning progression for elementary students’ functional thinking. Mathematical Thinking and
Learning, 19(3), 143-166.
Tanışlı, D. (2011). Functional thinking ways in relation to linear function tables of elementary school students.
Journal of Mathematical Behavior, 30(3), 206-223.
Vollrath, H. J. (1986). Search strategies as indicators of functional thinking. Educational Studies in Mathematics.
17, 387-400.
Warren, E. & Cooper, T. (2005). Introducing functional thinking in year 2: A case study of early algebra
teaching. Contemporary Issues in Early Childhood, 6 (2), 150-162.
Warren, E., & Cooper, T. J. (2008). Patterns that support early algebraic thinking in the elementary school. In C.
E. Greenes, & R. Rubenstein (Eds.), Algebra and algebraic thinking in school mathematics. 70th
yearbook of the national council of teachers of mathematics (pp. 113–126). Reston, VA: NCTM.
Volume 7 / Issue 1, 2019
Eğitimde Nitel Araştırmalar Dergisi - ENAD
Journal of Qualitative Research in Education - JOQRE
370
Warren, E. A., Cooper, T. J., & Lamb, J. T. (2006). Investigating functional thinking in the elementary
classroom: Foundations of early algebraic reasoning. Journal of Mathematical Behavior, 25, 208–223.
Wilkie, K. J. (2016). Students’ use of variables and multiple representations in generalizing functional
relationships prior to secondary school. Educational Studies in Mathematics, 93, 333–361.
Yeşildere-İmre, S., Akkoç, H. ve Baştürk-Şahin, B. N. (2017). Ortaokul öğrencilerinin farklı temsil biçimlerini
kullanarak matematiksel genelleme yapma becerileri. Turkish Journal of Computer and Mathematics
Education, 8(1), 103-129.
Yazarlar İletişim
Dr. Dilek TANIŞLI, Matematik ve Fen Bilimleri
Eğitimi bölümünde öğretim üyesidir. Çalışma
alanları arasında öğrenme ve öğretme, cebirsel
düşünme ve cebir öğretimi, öğretmen eğitimi ve
öğretmenlerin mesleki gelişimi yer almaktadır
Türkiye, e-posta: [email protected]
Doç. Dr. Dilek TANIŞLI, Anadolu Üniversitesi,
Eğitim Fakültesi, Matematik ve Fen Bilimleri
Eğitimi Bölümü, Yunusemre Kampüsü, Tepebaşı,
26470, Eskişehir, e-mail: [email protected]
Hnadegül TÜRKMEN, Anadolu Üniveristesi
Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Matematik Eğitimi
Anabilim Dalı Tezli Yüksek Lisans öğrencisidir.
Handegül TÜRKMEN, Milli Eğitim Bakanlığı
Celtik İsakuşağı Ortaokulu Celtik / Konya
e-mail: [email protected]
Cilt 7 / Sayı 1, 2019
Eğitimde Nitel Araştırmalar Dergisi - ENAD
Journal of Qualitative Research in Education - JOQRE
371
Summary
Purpose and Significance. Early algebra focuses on two main areas: Arithmetic generalisation and
functional thinking. Functional thinking, which is the main subject of this study, can be defined as the
relationship between quantity and quantity of the most general cases (Smith, 2003). Functional
thinking should be introduced gradually over a long period of time from an early age (Warren, Cooper,
& Lamb, 2006). Most of the research studies revealed that students have functional thinking skill
during the early ages (Blanton and Kaput, 2004; Warren, Cooper, Lamb, 2006), and that they might
begin to use variable notation to represent relationships between quantities (Blanton et al., 2015), and
that they might successfully represent functional relationships using symbolic expressions. (Wilkie,
2016). Blanton et al. (2015) have provided evidence that early algebraic thinking practices such as
generalization, representation, proof, and reasoning of mathematical relations and structure can be
successfully integrated into classes from an early age. As a result of the research experiments
conducted by the students in the early algebra period, Stephens et al. (2017) have observed that the
students have more and more ideas about the relationship between numbers, the ability to determine
the general rules, and also an increase for the number of students, who can express the general rule of
functional expression with symbols and words. The Turkish elementary mathematics curriculum
emphasises the development of algebraic and functional thinking since 2005, although not in the
manner proposed by the international mathematics education literature. In Turkey, unlike the
international literature, it has attracted attention that very few studies (Tanışlı, 2011) about thinking of
functional for early algebra students have been held. However, in addition to these activities in Turkey,
it is still necessary to investigate functional thinking skills, which have a significant impact on the
achievement of many concepts that students will encounter in different levels of class and different
contexts in the pre-algebra period. In this context, the general purpose of the study is to determine the
students’ levels of generalisation of functional relationships in third, fourth and fifth grade. This
research emphasizes the importance of early algebra on functional thinking skills and also it is thought
that it will contribute to mathematics education literature, programs and their contents in order to
overcome the difficulties in the concept of algebra and function.
Methodology. In this research, a basic qualitative research approach is adopted (Merriam ve Tisdell,
2016). Thus, the level of functional thinking of 116 students in early algebra period was examined by
examining their answers to open-ended questions. The criterion sampling method, which is one of the
purposive sampling methods, was used in the selection of the participants. In this context, a total of
116 volunteer students as 45 students of the third grade, 36 students from the fourth grade, and 35 from
the fifth grade students has participated. Data were collected with open-ended questions. The analysis
of the data was carried out in two stages. In the first stage, thematic analysis method was used to
determine the functional thinking levels of third, fourth and fifth grade students (Liamputtong, 2009).
In the analysis, functional thinking levels developed by Blanton et al. (2015) and Stephens et al. (2017)
were taken into consideration and some of these levels were used in this research. In addition, some
levels of lower levels were also adopted based on the the data obtained.
Results, Discussion and Recommendations. One of the important results of this study, in which the
levels of functional thinking of the students in the early algebra period were determined, is to establish
lower levels of some levels in addition to the levels of functional thinking found in the literature
(Blanton et al., 2015; Stephens et al., 2017). This is important in terms of making a comparison with
existing levels. Another important result of the study is that approximately half of the third year
students and more than half of the fourth and fifth grade students take place at the levels (D3, D4, D5,
D6, D7), which show that functional thinking exists. This case shows that these students involved in
Volume 7 / Issue 1, 2019
Eğitimde Nitel Araştırmalar Dergisi - ENAD
Journal of Qualitative Research in Education - JOQRE
372
early algebra period in Turkey can think functional. This is an indication of functional areas could
think of students in early algebra in Turkey. The result is important for these students to make them
easier to learn the basic concepts of algebra.
According to the level of functional thinking created, it was concluded that some of the third and
fourth grade students focused only on the recursive pattern and could not reach higher levels. Similar
to this, it is suggested that students tend to focus on the recursive pattern in the dependent variable
rather than the relationships between the varying quantities at the beginning (Lannin et al. 2006;
Carraher et al., 2008; Warren and Cooper, 2008). In the research, some students first explained the
general rule of functional relationship by using words and then using variable. However, in a study by
Stephens et al. (2017), an opposite situation was observed and it is stated that the students tend to be
able to define the general expressions underlying the relationships first by using the symbol. On the
other hand, as in the studies carried out by Stephens et al. (2015) and Blanton et al. (2015), some
students at each grade level had more difficulty in generalizing and representing the general rule of
expressions y = mx + n and could not establish a mathematical relationship.
In the pattern with the general form y=mx+n, it can be said that ignoring the fixed term and failing to
associate the fixed term with the problem context lead to this result. In addition, the third and fifth
grade students in the research cannot establish any mathematical relationship with the general form of
y = mx, and the percentage of fifth grade students, who cannot establish this relationship, is higher than
the percentage of third and fourth grade students. It is thought that the class teachers and mathematics
teachers play a role in this situation.
Another result of the research is the appointment of one of the fourth grade students from the level of
functional thinking to the highest level. The reasons for the student to reach this level can be shown as
socio-economic level, preliminary experience or teacher factor. Similarly, a significant majority of the
fifth grade students represented the functional relationship with both words and variables accurately for
both tasks. Although this class level students have not yet encountered algebraic expressions, their
functional thinking and generalization skills are very promising. At the same time, it is important that
some third-year students try to write the rule of the functional relationship with variables by using the
equality sign, even if they have not fully stated correctly. When the curriculums are examined,
considering that the gains from the concept of variable have started from the sixth grade, it is very
pleasing that the students can use the letter expressions without any teaching.
From this point of view, it is possible to add functional thinking, algebraic thinking and developmental
activities to the curriculum and to make it easier for the students to overcome the problems of algebra
and advanced mathematics. At the same time, it was seen that the teacher factor had significant effects
on the students' functional thinking skills. For this reason, teachers can be provided with in-service,
web-supported and similar trainings at points where they are lacking and their professional
development can be increased. In addition, large-scale studies can also be carried out on the functional
thinking of students studying in different schools with larger samples and socio-economic levels.