kafkas Üniversitesi ebu'l hasan harakani uygulama...
Post on 09-Jul-2020
3 Views
Preview:
TRANSCRIPT
KAFKAS ÜNiVERSiTESi
. " EBU'L HASAN HARAKANI UYGULAMA VE ARAŞTIRMA
MERKEZ İ
SEYYİD EBU'L HASAN HARAKANİ V AKFI
I. ULUSLARARASI HARAKANİ SEMPOZYUMU
BİLDİRİLER KİTABI
KARS,2012
44
GİRİŞ
I. Wuslararası Harakanı Sempozyumu
ALPEREN VE MANEvi MİMAR
EBU'L-HASAN HAREKANİ'NİN DÜŞÜNCE DÜNYASI
Prof. Dr. İsa YÜCEER
myyuceer@yahoo.com
Ebu'I-Hasan Barakani (m.963-1034/h.352-425) gibi değerlerin yetişmesi ve onlardan
gereği gibi istifade etmek insanlık için önemli bir görevdir. Bunlar manen üst düzeyde şahsiyetler
olup etkileri kendi asırlarıyla sınırlı kalrriamakta, kendilerinden sonra da insanlar onları öncü
kimseler ve önder Çteğerler olarak görmektedirler. Onlar tarihte ışık insan düzeyini korumuş ve iz ~
bırakan rehber olmayı başarmış kimselerdir. İnsanlara her yönden kılavuzluk etmişler ve
öncülükleri kabu1 edilmiştir. Bu şahsiyet sadece halkın eğitilmesi değil, yöneticilerin de istenen
düzeyde olmasına vesile olmuş ve onlara öncülük etmiş ender kimselerdendir.
Kültürümiİ;Zde sözlü sunum yaygın olduğu için pek çok şahsiyetin öğütleri kaleme
alınmamış ve sözlü olarak akılda kaldığı kadar aktarılmıştır. O bilgilerin korunamamış olması
nesiller için bir kayıptır. Öylede olsa kaynaklarda korunanlar insanları yönlendirici, yol gösterici
ve iyiliğe teşyik edici güzel telkinlerdir. Bunlar kabu1 görmüş ve hayata yansıtılmış öğütlerdir.
İnsanlar her düzeyden kimseler olarak bu şahsiyete gönül bağı ile bağlanmış ve onun ......
sunduklarından istifade etme yoluna gitmişlerdir. İnsanların aşırı dünyevileştiği günümüzde böyle
Allah dostu olmayı başarmış kimseleri anlamada zorluk yaşanıyor olabilir. Onların zamanından
dünyaya, insana ve kainata bakıldığında yapılan değerlendirmelerin her zaman için geçerliliğini
keniduğu görülmektedir.
İnsanlık beşere . hizmet sunan, onun iyiliği için yol gösteren, insanların yanlış yollara
gitmesini önleyen gön~l insaniarına muhtaçtır. Bunlar yetiştiğinde de kıymetlerini bilmeyenler
olduğu gibi onu takdir eden, seven ve verdiği bilgileri hayat tarzı haline getiren kimseler ve
büyük kitleler olmuştur. O ender değerlerden ~ir değer kabul edilmiştir. Onun ·dinin metinlerine
getirdiği yorumları, dinin meselelerini izah tarzı, algılama biçimi ve yaklaşımları sorunlara
çözüm olacaktır. Arayış içindeki insan o bilgiler ışığında aradığını bulacak ve iç huzuruna
er~cektir. Onu doğru tanımak ve öğütlerini dikkate almak iç dünyada oluşan boşluğu deldurucu
mahiyettedir.
I. Uluslararası Harakanı Sempozyumu 45
Bu şahsiyetin tarihimizde yetiŞmiş numune şahsiyetlerden olduğu üzerinde durulması
gereken hususlardandır. Onun düşüncede teorisyen konumu, yönlendirici tavn ve etkileyici
öğütlerinin analiz edilmesi gerekmektedir. Düşüneeye katkısına vurgu yapılması, gönül insanı
oluşu yanında, sevgi ve barışa katkısına açıklık getirilmesi zorunludur. Onun bir düşünür, öncü
şahsiyet ve evrensel bir değer olduğu bilinmelidir. Onun öneminden dolayı düşüncelerinin
bilinmesinde pek çok fayda bulunmaktadır.
1-Alperen Olarak Sunumları ve Öne Çıkan Özellikleri
O İslam'ın yayılması sürecinde hizmetler sunmuş bir değerdir. Onun ~lediği yöntem
etkili olmuş ve her kesimden insan onunla irtibatlarını sürdürmüşlerdir. ifadelerinde tatlı ve
çekici bir üslup kullanmıştır. Hitaplarında heyecanlandırıcı bir teknik izlemiştir. Burada önemli
olan onun doğru algılanmasıdır. Öğütleri ile insanları etkilemiş ve onları duygusallaştırmıştır.
Üslubu mutasavvıfların izlediği üsluptur. Buna ağırlık vermesi hitap ettiği çevre açısından
önemlidir. Onlar kendisini anlıyor ve meramını biliyorlardı. O da tecrübe ve düşüncelerini onlarla
paylaşmıştır. Tasavvufi düşüncede yoğunlaşmak onun izlediği yöntemi olmuştur.
Halka hizmetten öte ona nispet edilen eserlerde ortaya konan teorilerde tasavvuf alanına
Beyazid'in yöntemi üzere hizmet sunmayı hedeflemiştir. O gönül alemini marnur hale getirmek
için öğütler sunmuş bir gönül mimarisi tasarlamış gönül mimandır. Tasavvufun farklı
kesimlerinin ortak fikirlerine katılmış, Beyazid'in yöntemini benimsemiş ve onu sürdürmüştür.
Bu durum onun nasihatlerinde ifadelerine yansımıştır. O tasavvuf alanını saklayan değil
açıklayan · bir kimliktir. Kerametlerinin bilinmemesi için özen göstermesi onun kendi
kerametleriyle ilgilidir. O sunduğu mesajın alınması ve yanlış anlarnalara meydan verilmemesi
için örnekli anlatım yöntemini kullanmıştır. O etk,i.leyici bir yöntemi takip etmiş ve \ . . karşısındakinin algılayabileceği metodu izlemiştir. Time, edebe, marifet sahibi olmaya ve
cehaletten kurtulmaya çağırmış~. İnsanın mutlu olabileceği saadet yolunu göstermiştir. Gece
uyanıklığının büyük kazanımlara vesile olacağını düşünmektedir. Zahiri arneller yanında batıni
arnellere teşvik etmiştir. Kişinin Allah ile ilişkilerini ileri konuma getirmesine çağrı yapmış ve
başa gelen işlerde her şeyi Hak'tan bilme yolunu göstermiştir. Kulluk/ubudiyet bilinci telkin
etmiş ve bunun zemininin oluşturulmasına çağrı yapmıştır. İlahi rahmet ve merhamet
yağmurundan yararlanmaya teşvik etmiştir. İnsanın Allah'a ibadetle güzellikleri elde edileceğini
savunmuştur. İbadeti doğru tanımlama ve uygulama onun yönlendirdiği temel işlerdendir. Onun
46 I. Wuslararası Harakanı Sempozyumu
çağrısının temelinde müıninlerin ımanını güçlendirme, inkarcıya ise iman tohumu/çekirdeği
sunmak vardır.
Kalpte-ööğruluk ve iyiliğin olmasına. ve hakperestliğe çağırmıştır. Mürnin in aşağılarda \..ı .
kalması değil menzilleri aşarak üst düzeye ulaşma ya çağımuştır. Onun sunumlarmda en fazla
dikkati çeken husus belki de meselelerin doğru anlaşılması için sınıflandırma yapması vardır.
Bilgilerin tasnifi ilirnde önemli bir yaklaşımdır. İbadet düzeyinde ele alınacak olursa, ona göre
ibadetlerde şu taksimat yapılır. Tenin ibadeti vardır namaz gibi, dilin ibadeti zikir ve doğru söz
söylemek, doğruluktan ayrılınayıp yalana ilgi' duymamaktır. Gözün ibadeti gibi her bir organ için
izah getirmiştir. Onun bazı sözleri hakkında naz makamında söylenmiş sözler olduğu izahı
getirilmektedir. Horasan sufilerinin hayatında tespit edilen manevi hayat denen vecd ve hal onun
hayatında da hakim konumdadır. V ecd halinde söylenenler bu düzeyde görülmelidir.
Önemli ve orij inal sözleri tasaV'Vlifi fikirleri kanaatleri yanında hikaye üslubunu
kullanmıştır Onun keramet ve olağan dışı halleri kendisi hakkında söylenenler onun büyüklüğünü
göstermektedir. Kerametleri genel karakteriyle müriderinin şahit olduldarı ve anlattıklarıdır. Gizli
tutma ve olağanüstü işleri duyurmama arzusuna dayanmaktadır. Bu konuda kendisinin bunları sır
olarak saklamak için çevresine tembihleri vardır. Zahidin kerametinin olmasını doğal bulmak
gerekmektedir. Bunların bilinir konum almasından sürekli sakındığı bilinmektedir. K~rametlerle
övünmemiştiı:. Bunların tarikat yolunda gidene tuzak olduğu kanaatindedir. Şeytanın
kandırmalarmdan sakmdırmıştır. Allah'ın k,uluna keramet vermesi veya kendisinin lütufta .-...
bulunri:ıası karşısında kişi civanmert olmayı sürdürecektir.
Onun düşlünce dünyası ve bakış açısında kendi nefsini düşünme yoktur. O kendinde
yoğunlaşmaz. Onun öne çıkan en belirgin özelliği tasavvuf alanma hizmetleridir. Ona göre alim
ilmiİıi, zahit zühtünü artırma peşindendir. O bir mürnin kardeşin gönlünü mutlu etme
çabasındadır. Bu zat özel bir sufidir. Onun şahsiyeti sözlerinde ortaya çıkmakta ve değeri
görülmektedir.
2-Hasan Barakani'yı Konuşmak
Veli olma düzeyini kazanmak ve insanlar arasmda alim ve veli olarak bilinmek az çabayla
elde edilmemektedir. Kişi ancak kendini bu alana vermekle bu yolda mesafe almaktadır. İnsanın
k~ndini yetiştirmesi yanında sahip olduğu bilgiyi insanlarla paylaşması, dine davet etmek yolun
doğrusunu göstermek, arayış içindeki. insanın ebedi . saadeti bulmasına yardımcı olmak onun
I. Wiıslararası Harakanı Sempozyumu 47
çağrısında temel yükümlülüktür. Haraleani (m.1034, h. 425) tarihinde vefat ettiği düşünülürse
İslam tarihinde henüz çok erken dönmede yaşadığı anlaşılmaktadır.
2.1-Tasavvufi Kimliği ve Zahitliğe Temayülü
O, zahit şahsiyetlerin hayatta olquğu, istifade edilecek önemli değerlerin bulunduğu, zahit
ve takva sahibi alim şahsiyetterin yoğun olduğu bir dönemde yaşamıştır. Kendisi geleceği
görebilen ve istikbali imar edecek insanların yetişmesi için çaba veren şahsiyetlerdendir. Bu başta
olmak üzere geçmişte öncü şahsiyetlerin yaklaşımı insana değer vermek, değerlerden istifade
etmek, Kur'an'la birliktelik, onu elden bırakmamak ve onunla olma, onların ana yaklaşımı
olmuştur. Bu bakış açısı onların temel meselesidir.
Vefat etmiş değerlerin birikiminden istifade etmek, öğütlerinden ve eserlerinden
yararlanmak, onun takip ettiği bir yoldur. Bu zat kendini halktan gizleme ve manevi yönünün
bilinmesini istememe yolunu seçmiştir. Manevi üst düzeye gelmiş olmasma rağmen mütevazi
yaşamayı seçmiştir. Bu önemli bir tercih ve algının göstergesidir. O hidayet rehberi olma yolunu
izlemiştir. Önemli bir yaklaşımı kişileri gerçek kimliği ile bilme ve tanımaya yöneliktir.
inkarcılar Hz. Peygamberi babası, annesi ve nesebi yönüyle tanımış ve Allah'ın resulü olduğunu
d~ate almamışlardır. Halbuki doğal olarak insanlar bir anne ve babadan dünyaya
gelmektedirler. Onun manevi yönü ve gerçek kimliği bilinerek hidayet ehli olduğu görülecektir.
Allah dostlan ile ilgili olarak insanlarm sorunu onların zahiri görünümlerine bakmalan ve Allah
katındaki üstün konumlarını dikkate almamalarıdır. Onların bu yönü bilinirse asıl kimlikleri
bilinmiş olm3.ktadır.
O, hayatı öğütlerle geçmiş velilerin yolunu izlemiş, onlarda olduğu gibi bu zat da nasihat
i~teyene nasihat etmekten geri kalmamıştır. Herkese kendi konumuna göre öğütte bulunduğu
görülmektedir. Siyasilerden onun öğüdünden istifade edecek olanlara onların durumunu da göz
önünde bulundurarak öğüt vermiştir. Günahlardan sakınmak, namazını cemaatle kılmak, cömert . . olmak ve Allah'ın yarattıklarma şefkat göstermek verdiği öğütlerden bir kesittir. Bunlarla
hayatını tanzim eden kimse başarılı olacaktır. Zira bunda dünya ve ahiretin düzenlenmesi, halkla
ilişkilerin istenen düzeyde kurulması ve Allah'a karşı görevlerin ifa edilmesi vardır. Özellikle
siyasilerin dünyevi teklifine ilgi duymamak, verdikleri büyük meblağlan almamak, gönlünden
dünyalığı çıkarmak ve oraya Allah'ı yerleştirmek onun ana meselesidir. Verilen kese dolusu
altına iltifat etmemek ve ona iç dünyasmda yer vermemek, muhatabına iletilmiş çok önemli bir
48 I. Uluslararası Harakanı Sempozyumu
mesaj dır. Zira yönetici konumundakiler maddi değerleri kullanarak işlerini yüıiitürlerken manevi
olanı ihmal etmeyeceklerdİJi.
OmıiJ.-·gtınırlu kimselerin gururund~ uzaklaşıp mütevazi konuma gelmesi için çaba
verdiği dikkat~'{;ekmektedir. Yöneticileriri alim zatları imtihan etme girişimi değil, istifade
etmeleri gerektiği gerçeğini vurgulamıştır. Onların gurur kibirlerinden kurtulmaları ve tevazu
yolunu seçmelerini öğütlemiştir. Onları irşat etme yoluyla hallerinin ıslah olmasını hedeflemiştir.
Onun bu hususta takip ettiği yöntem halin düzelmesi, yanlış işlerin terk edilmesi ve iyiliğe
yönlendirme projesidir.
Allah lle ilişkide ileri konuma gelme, duası kabul olan, istekleri verilen ve Allah katında
değe,rli konumda olan şahsiyet olmanın yansımalarma pek çok örnek bulunmaktadır. Bunların
tamamında kişinin çabalarıyla yetişmesi, safiyet kazanması ve iç arınmışlığını gerçekleştirmesi
mümkün olmaktadır. O Allah'ın değer verdiği üstün konumda insan olduğu anlaşılmaktadır.
Onun yüce yaratıcı katındaki yeri, önemi ve hatırı için Allah' a yakarışta bulunan kimsenin duası
değer ifade etmektedir. Onların duası bereketiyle ekmek gibi nice nimetler bereketlenmekte,
artmakta ve pek çok ihtiyaç sahibinin ihtiyacı görülmektedir. Bir kimsenin duasının kabul
olmasıyla az miktarda gıdanın çok kişiye yetmesi ve Allah'ın o gıdaya bereket vermesi temel
yaklaşımdır. O'nun isteneni vermesinin bir manisi bulunmamaktadır. Bu tür işlerde Allah ile kul
arasındaki işlerde gizlilik ve ~ırları ifşa etmeme önem arz etmektedir.
Şüphesiz gaybı bilmek Allah'a mahsustur. Uzaklar hakkında bilgi sahibi olma, iç dünyası
arınmış, safilik kazanmış kimselere Allah'ın bir .. lütfu ve keremi ile gerçekleşmektedir. Bu onların
her şeyi bildikleri anlamına gelmez. Allah'ın bildirdiği kadar bilgiye vakıf olma sö~ konusudur.
Bunun ötesinde her hangi bir hususu bilemediğinde insa~ar tereddüde düşmektedir. Onları
imtihan etme, sorgulama ve yargılama değil ilettikleri bilgilerden istifade etme temel yaklaşım
tarzı olmalıdır. Allah'ın bilinmezleri bir kuluna üstün konumu, samimiyeti ve içtenliği gibi
hasletleri nedeniyle malum etmesi, onu bilinir hale getirmesi, başkalarının bilmediğine vakıf
olmak ancak onun bir düzeye geldiğinin göstergesi olmaktadır. Manevi yönüyle önemli
şahsiyetler sıkıntı, bela, felaket ve musibetlere katianınayı başarmış kimselerdir. Çoğu durumda
ona en yakın konumdaki kişi onun kıymetini bilmemekte ve gerçek yönünü takdir
edememektedir.
Keramet düzeyinde büyük işleri başarmalarına rağmen, bu üstün konumlarını onlara en
yakın konumda olan eş vb. kimseler o~:ıu tanımamakt~ ve suçlama yoluna gitmektedirler. Zararın
telafisi, felaketin uzaklaşması da mümkün olan işlerdendir. İşin bu yönü dikkate alınmak
I. Uluslararası Harakanı Sempozyumu 49
durumundadır. Hastalarm iyileşmesi için tedavi yolunun izlenmesi gerektiği bir realitedir. Bunun
yanında manevi destek verme, psikolojik tedavi yapılması, dua etme ve başkasından dua alma
sürecinin hasta üzerinde etkili olduğu bilinmektedir. Salih kimseler, iyi ve değerli şahsiyetterin
duasını almak kişi üzerinde olumlu etki yapmaktadır. Bu şahsiyet de bunlar arasındadır. O
insanlarm dua almak için başvurduğu ve duasının etkisinin görüldüğü kimseler arasında yer
almaktadır.
2.2- Dini Yorumları ve Mana Öncülüğü
O dünya hayatını dopdolu geçirmiş, öğrenci, derviş, halk ve sultan olmak üzere her
kesime hizmetler sunma ve eserler vermenin ardından Bizansla savaşta şehit olmuştur.
Anadolu'nun İslam'a gelişinde öğrencileriyle birlikte gelip manevi fetihler yapmıştır. Onun
çabaları meyvesini vermiş, daha sonra gelenler bu zemin üzerinde faaliyet yüriitrnüşlerdir. O
girişimleriyle Sultan Alpaslan'ın gelişine (m. 1064) zemin . oluşturmuştur. Onun hazırladığı
ortamda fetih hareketi daha hızlı ilerlemiştir. Askerlerin gelişinden önce o ve beraberindekiler
mana öncüleri olarak gelmişler, sevgiyle yaklaşarak gönüllere girmişler ve kalplerin sultanı
olmayı başarmışlardır. İyi davranma, güzel muamele, iyi ilişkiler kurma ve irtibatları güçlendirme
~el geleceği hazırlamıştır. O Hakk'a davet etmiş ve yolun dağrusuna çağrı yapmıştır.
Dini yorumlar kişinin bakışına göre değişebilmektedir. Tasavvufa eleştirel bakanlar bir
tarafa, burcı.da tasavvufun inceliklerinin hakim olduğu bir zatın düşünce dünyası onun eserlerinin
ışığında görülmektedir. İslam tasavvufu bir realite olarak kabul edilince, anlatılan hadiseler,
kerametler ve menkıbelerini kabul etmek kolay olacaktır. Buna karşı olumsuz yaklaşımın sonu
tasavvufu reddetrnektir. Bu durumda farklı bir yaklaşım ortaya çıkmaktadtr. Bu da İslam'ın
içinde bir temayül ve tasavvuf karşıtı bakış açısını yansıtmaktadır. Buzatın mutasavvıf olduğu
merkeze konarak değerlendirme yapılması gerekmektedir. Burada ortaya konanlar İslam'ın .....
tasavvufı yorumlarıdır. Bu zata tasavvufu inkar ederek bakılırsa, konuları izahta zorluk
yaşanacaktır. Tasavvuf realitesi görülerek ve İslam'ın tasavvuf alarundan bakıldığında nelerin
görüldüğü daha doğru anlaşılacak ve meselelerio izahı kolaylaşacaktır. Allah dostu olması,
olaylan ve meseleleri sevgi ile izah etmeyi beraberinde getirmiştir. İlahi feyze erme onun manevi
yolda ve ilme ermede önemli bir beklentisidir. Bu yaklaşımla gönlü kararmaktan kurtarma ve
orada aydınlanmanın sağlanmasına çalışmıştır. Manen yükselmiş, kemale ermiş ve zamanın
so I. Uluslararası Harakanı Sempozyumu
büyük velisi olmuştur. Yetiştirdiği şahsiyetleri kendi üslubu, yolu ve manevi· haz yöntemiyle
yetiştirmiştir.
2.3-İrşat Yöntemi
Onun irşat sistemi Müslümanlara mahsus özellikler taşımaktadır. Bunlar bir mutasavvıf
olan bu şabsiyetin genel tasavvufı temayül içinde takip ettiği yöntemden aktanlan kesitlerdir.
1-Ruhaniyattan İstifade Etmek: Bu Müslümanlara ait bir feyiz alma yöntemidir.
Diğerlerinin bunu kavraması kolay olmayacaktır. Vefat etmiş ve vefatının üzerinden uzun zaman
geçmiş bir zattan marren yararlanmadır. O~unla yakından ilgilenme, eserlerini tetkik etme, rüya
yoluyla irtibatlı olma ve diğer tasavvufı yöntemlerle alaka kurularak sağlanmaktadır. Hayattaki
bir kimse vefat etmiş bir zattan manen yararlanmaktadır. Buzatın Beyazid-i Bestarnİ (v. h. 261)
ile bu bağı kurduğu nakledilmiş ve onun ruhaniyeti ile terbiye edildiği Beyazid'in onun zuhur
edeceğini, önceden Harakan'dan büyük bir velinin çıkacağını haber verdiği aktarılmaktadır.* Tüm
bunlar tasavvufı anlayış ve izah tarzlarının belirgin yansımalarıdır.
2- Manevi Kemalata Erme ve Erdirme Yöntemi: Kendisi bu yolu izlemiş ve bunda başarılı
olmuştur. Seçtiği ve izlediği çizgi budur. Maddi bağları aşmayı başarmış ve manevi.alana ileri
düzeyde ilgi duyma yolunu seçmiştir. Bunun sağladığı kazanım ise kamil mürnin olmak ve
beşerin kazanahileceği mükemmelliği elde etmektir. O sadece kendisi bu metodu seçmekle .~ . .
kalmamış, öğütlerinde bu hedefi göstermiştir. Bu neden1e onun yön1endirmelerinden
yararlananlar kendilerine manen olgunlaşma yolunu seçmiş olacaklardır.
3-Güçlü Etkileyici/ik: O. Allah'ın verdiği ve kendisille nasip olan beybet ve başınet
sahibiydi. Bu tesiri ile muhatapları üzerinde öğütleri etki etmiş ve bu etki kalıcı olmuştur. Bu güç
inançtan kaynaklanan bir kuvvettir.
4-Feraseti: O feraset, basiret, sağduyu ve selim akıl sahibiydi. Bu onun işlerine
yansımıştır. Bunu kendisinin hayatı boyunca faaliyetlerinde görmek mümkündür.
5-Belağat Sahibi Oluşu: Talebe, halk ve sultandan İbn Sina gibi fılozofa kadar her
kesimle irtibat halindeydi. Bunların her biri kendisinden istifade ederdi. Ziyaretinde
bulunanlardan her bir kesimin gelişi ve kendisinin onlara etkileyici öğüdü buna belirgin örnektir.
Gölpınarlı, Abdülbaki, Mesnevi ve Şerhi, MEB., ist., 1985, IV, 261-72.
I. Wuslararası Harakanı Sempozyumu 51
Onların her birinin anlayış düzeyine göre hitap etmiş ve muhatapları onun yönlendirmelerinden
büyük oranda istifade etmişlerdir. Özlü söz söyleme, beliğ ifadede bulunma, insanların onun
meramını anlamasını sağlama temel yaklaşımıydı. 6-Maddi ve Manevi Gücü: Onun kullandığı ve etkili olduğu gücü manevi güçtü. O da ilim,
irfan, hikmet ve marifet gibi güzelliklerdi. Maddi gücünü ise talebe ve dervişleriyle birlikte
Ruslara karşı savaşta kullanmış, yetmiş üç yaş gibi ilerlemiş yaşında düşmana karşı direnmiş,
dayanmış, dik durmuş, tüm gücünü göstermiş ve sonunda şehit olmuştur. Henüz erken yaşta
tükenmiş gençliğe, bitmiş haldekilere onun bu aksiyonu ders ve ibret olmalıdır. O cephede maddi
ve manevi gücünü birlikte kullanmış ve örnek bir tavırla hayatı son bulmuştur. Halbuki onun
savaş verdiği insanların askere ve genelde de savaşa gittiği yaş bu değildi.
7-İlimden İstifade Edişi: O ilmi merkeze koymuş, ilmin ışığında hareket etmiş ve ilimle
İnsanlara ışık tutmuştur. Çevresini ilimle aydınlatmış ve ilmi rehber edinerek yol göstermiştir.
Duasında ilim istemiştir. "Ya Rabbi Beyazid'e ilisan ettiğin sana ait ilimlerden büyüklüğünün
hakkı için Ebu'I-Hasan kuluna da ilisan eyle" diye yalvarmıştır. Üstün şahsiyetlere nasip olan
ilmi istemiş ve bu yolu sağlıklı yol olarak göstermiştir. Şüphesiz bunda Allah vergisi olan ilimler,
teviller, kalbe doğan manalar ve sıradan kimsenin çalışarak kazanamadığı sırlar vardır. Allah'ın
insan kalbine verdiği ve gönle yüklediği bilinmeyen alemierin hallerinden bilinir hale gelen işler
vardır. Bunlar kainat ve her bir varlıkla ilgili nice bilinmezlerin bilinir hale gelmesi suretiyle
verilenlerdi!. Zahiri ilimler yanında kal be doğan mana, keşif, ilham ve Allah 'm bazı kullarına
nasip ettiği bir metodun olması doğaldır.
B-Samimiyeti ve Salih Kişi Oluşu: O samimiyet, ihlas, içtenlik ve gönül insanı oluşun
sembol şahsiyeti olma özelliğini ömür boyunca korumuştur. Bu nedenle o faaliyet, söz, öğüt ve
n,asihatlerinde etkili olmuştur. İnsanlar onu sevmiş, saymış, değer vermiş ve o asırlarca onların
gönüllerdeki yerini korumuştur. Dünya durdukça ona olan ilgi ve muhabbet devam edecektir. Bu
gönül bağının kurulması hali ançak sevgi ve. içtenliğin yansıması ile elde edilmektedir. Aksi
takdirde onun asrında yaşayan sayısını bilmediğimiz nice insanlardan niçin sadece o ve benzerleri
bilinmekte, tanınmakta ve kendisine ileri düzeyde ilgi duyulmaktadır?
9-Akli Yöntemi Uygulayışı ve İkna Sistemi: Onun dini izahtaki takip etiği akli yöntem ikna
edicidir. Ebu Cehil ve Ebu Leheb'in bakışıyla Muhammed b. Abdullah'ın görüldüğü vetanındığı
fakat Ebu Bekir'in nazarından bakınca Allah'ın resulünün görüldüğünü savunması ikna edici bir
yöntemdir. İnsan aklının yattığı izah tarzlarını geliştirmiştir. Bu nedenle onun öğütleri akıllarda
52 I. W us lararası Harakm'lz Sempozyumu
kalmış ve insanlar arasında nakledilmiştir. Sözlü kültürle· intikal ettirilenlet buna belirgin
örnektir. Onun izlediği yol b~nimsenmiş, özümsenmiş ve kabul görmüştür.
10-Ge!.Wl-Manada Sevgi ve Özelde Hz. Peygamber Sevgisi: Peygamber sevgisi halka .. . nasihatlerinde ö'hc:!ınli bir yere sahiptir. Günlük hayatta Hz. Peygamberden ayrı yaşamama ve
onunla birlikte olmaya çağırrnıştır. İnsan gönlü gün boyunca onunla olacaktır. Bu da günah
işlememek, işlenmiş günahlara da tevbe etmek suretiyle gerçekleşecektir. Günahsız insan olarak
günlük faaliyetlerinden evine dönme çağrısı yapmıştır. Hz. Peygamber günahsız olur ve
günahsızlarla beraber yaşardı. O günah işlemeyenlerle beraberdir. Hal böyle olunca gününü
günahsız geçirmek, Hz. Peygamberle birlikte olma düşüncesi hakim konumdadır. Onun halka bu
yönde öğüdü toplumun ıslahı yönünde büyük çabasının göstergesidir.
11-Bilgisinin Kaynağı: O hayatı boyunca Kur'an merkezli olarak hareket etmiştir. Onun
hatmiyle meşgul olmuş ve bunda yoğunlaşıniştır. Öğütleri incelendiğinde dinin özü, Ku'an'ın
ruhu ve gerçeklerin hülasa edilmiş biçimi olduğu görülmektedir. O ayet ve hadis metinlerinde
verilen hakikatleri akılda kalacak özlü ifadeler halinde sunmuştur. Dinin gerçeklerini beyan etmiş
ve hakikati dile getirmiştir. Bunlar onu sevenler tarafından kabul edilmiş pırlantalardır.
2.4- Vasıfları ve Rasietleri
Onun sahip olduğu vasıflar dinin övdüğü hasletlerdir. Bu da insanın kemalat düzeyidir.
1-Ta~a Sahibi Oluşu: Allah korkusu · içinde yaşamak, O'na asi olmamak ve emrine
muhalefet etmemek onun hayat tarzıdır. Günahtan sakındırmış ve Allah'a karŞı gelmekten uzak
durmaçağrısı onun nasihatlerinin özünü oluşturmuştur.
2-İştiyaklı Oluşu: O verdiği mücadele sonrasında gafletten kurtulmayı başarmıştır. Onun
hayatıncla gafletle geçen zaman birimi görülmemektedir. İnanç, ibadet ve itaatlerinde aşk, şevk ve
muhabbet ehli, sevgi dolu ve iştiyak sahibi kimseydi. Bu yönü belirgindir.
3-İlme Ermiş Oluşu: Çalışarak ve öğrenme yoluyla elde ettiğinin yanında Allah'ın ilim
verdiği ve buna muvaffak kıldığı kişi olmak ona nasip olmuştur. O bilgi yüklü bir değerdi.
4-Manevi Kemalat Elde Etmesi: Karnif veli olma düzeyine ulaşmıştır. O mükemmel
olmayı hedeflemiş, mükemmil ( olgunlaştıran) olmuş ve kamil insanın yansıması olarak toplumda
manevi alanda inanç düzeyinde halkın yetiştirilmesinde tekamül ettirme ve kemale erdirme
yolunu izlemiştir. Günümüzde mükemınelleşme değil imana musallat olan inkar belasından
kurtulma çabası yürütülmektedir. Buradan hareketle aradaki farkı tahmin etmek mümkündür. O . .
I. Wuslararası Harakm1z Sempozyumu 53
kamil ve mükemmillkemale erdiren ınsan olarak tanınmıştır. Hedef kulun Allah'a
ulaşmasıfvuslatıdır.
5-Mürşit Oluşu Öncülüğü ve Rehberliği: O insanlarm hidayet bulmasına vesile olmuştur.
İrşat ve terbiye etmiştir. Kendisi manen terakki ettiği gibi insanlarm da manen ilerlemesine katkı
sağlamıştır. Manevi yolda mesafe a~a sağlanırsa, insanlar günahlardan korunma mücadelesi
vereceklerdir. Allah'a giden yolda, vasıta ve vesile olma yolunu izlemiştir.
6-Himayeci Özelliği: Müminin maneviyat yolunda kendisini bekleyen tehlikelerden
korunması hedeflenmektedir. O insanı günah ve yanlış işlerden, şeytanın telkinlerinden, nefsin
hile, tuzak ve oyunlarmdan korumak için yol göstermiş ve tembihlerde bulunmuş~.
7-Terbiyeci ve Eğitimci Vasfi: O çare olarak insanları eğitme ve terbiye yöntemlerinin
uygulanmasını esas almış ve insan yetiştirmeyi öncelemiştir. Talebeleri ve sufiler bunun belirgin
ömeğidir. Ruslarla savaşa da bu yetişmiş insanlarla birlikte gitmiştir. Bunlar onun yetiştirdiği
insanlar olarak onunla birlikte fedakarlığı göze almışlardır.
8-Ahlak Güzelliği: O bir ahlakçıdır. Çağrılarının tamammda çirkin ahlaktan uzaklaşıp
güzel ahlaka sahip olma vardır. O huy ve ahlak mükemmelliği ile müminlere rehber olmuştur.
9-Metodu: Tarzı tasavvuf metodudur. Bu da zor riyazet ve çetin mücadele yolu olup onun
takip ettiği bir yöntemdir. Bunun yanında sema ve rakstan hoşlanmadığı, hırka ve raksa önem
vermediği belirtilmektedir. Böyle olmakla beraber tasavvufı düşünceyle hareket etmiştir.
2.5-Kerametlerinden Seçmeler
O manen büyüklüğüne rağmen kendini gizlerneyi başarmış ve üstün konumunu saklı
tutmuştur. Ruhen yüksekliğinin bilinmesini istememiş ve bu yönünün kendisi ile Allah arasmda
kalmasını yeğlemiştir. Velilerin en belirgin yönü olan gizli kalmak ve şöhretten uzaklığı \ 1
başarmıştır. Kerametierine vakıf olanl3!a bunu gizli tutmalani}.l tembih etmiş, bu nedenle onunla
ilgili kerametleri müşahede ed~~er genelde açı.klamamışlar ve gizliliğe özen gösterilmiştir.
Bunlar arasında diğer velilerde de varlığı tespit edilenler vardır. Allah'ın kul hakkında belirlediği
hayat boyu devam eden sınavı kazanan kula ilahi ilcramlar ve ilisanlar Allah'ın fazlıyla
verilmektedir.
1-Süratli İntikal: Bir yerden bir başka yere kısa bir zaman biriminde intikal etme tayyi
zaman ve mekandır. Bu durum bu zatta görülen ve gizli tutulan işlerdendi.
2-Bilgisi: Rivayetler onun vuku bulanları bilme yanında, uzakta olan ve vuku bulmakta
olan savaş gibi hadiseleri bildiği ve bunlarla ilgili haber verdiği yönündedir. Bazı işleri haber
54 I. Uluslararası Harakanı Sempozyumu
vermiş, zaman ve mekan gibi mesafe sorunu ortadan kalkabildiği anlaşılmıştır. Bu da tasavvufta .,
bilmeye engel olan perdelerin ortadan kalkması ile bilme şeklinde gerçekleşmektedir. Perde
kapalı olunca:·~ün çok yalanındakini dahi bilmemektedir. Bu durumda bu bilgi özel bir bilme \-..} .
çeşididir. Bu bir düzey ve manevi seviyenin göstergesidir.
3-Vahşi Hayvanların Ona Hizmet Sunması: Onun imtihan edildiği sıkıntı yükünü taşıması
sonunda Allah onun yararlanması için emrine hayvanları verdiği anlaşılmaktadır. Bunların onun
işini gördüğü bilgisi aktanlmaktadır. Sıkıntı ve belalara katianmanın karşılığı olarak imtihanı
başaran kula bir ilisan gerçekleşmektedir. Bu kerameti İbn Sina'nın onu ziyarete gelmesi ve
kerametierini bizzat görmesi ile ilgili nakiller arasında bulunmaktadır.
4-Bereket: Ekmeğin bereketlenmesi· ve az sayı ve miktarda ekmeğin çok sayıda insana
kafi gelmesi şeklinqeki kerameti onun elinde görülmüştür.
5-Duasınzn Kabul Olması: Kerametierde asıl mesele budur. Dua edenin duasının makbul
olmasıdır. Zafer için dua ettiğinde zafer elde edilmesi gerçekleşmiştir.
6-Haberleşme Ağı ve İletişimi: Uzak mesafedeki gerçekleşen hadiseleri haber vermiş ve
bunların onun haber verdiği şekilde gerçekler olarak tespit edilmiştir. Burada kendi dÜZeyine göre
bu haberlere ulaşma ve iletme vardır.
7-Mahsulün Başarattan Korunması: Mahsulleri çekirge istilası gibi halkıı). üzüntülü
olduğu, feryat ettiği zamanda ekinleri kurtarmak, ziyanı gidermek, çekirgeleri uzaklaştırmak,
zararı defetme yöntemi başkalarında olduğu gibi bunda da görülen işlerdendir . ..
B-Şifa Bulma: Hastanın şifa bulması onun vesilesiyle olmuş, iyileşme ve rahatsızlığın
kalmadığı görülmüştür. Onun şifa dileği kabul edilmiş ve hasta şifa bulmuştur.
Bunlar onun gizli tutmaya özen gösterdiği halde açığa çıkan işlerden sadece bir kısmıdır.
2.6-İnsanlarla İlişkileri
I-Halkla İlişkileri: Onru;t halkla irtibatları süreklidir. Çünkü onları irşat etme
yükümlülüğünün olduğuna inanmaktadır. Bu nedenle onlarla irtibatını koparmaınış ve halkla
birlikte olmuştur. Bunun yansıması olarak h~ gönlünde taht kurmuş, sevilmiŞ ve saygı
görmüştür.
2-Yöneticilerle Alakası: Yöneticiler onu çağırdığı zaman gitmemiştir. Sultan Mahmut el
Ü'!Zfievi gibi yöneticiler onu ziyarete gelmiş ve nasihatlerinden istifade etmişlerdir. Ona hem halk
hem de sultanlar iltifat etmişse, burada tespit edilen bir realite söz konusudur. O ziyaret eden
yöneticilerin gurur ve kibri bırakarak mütevazi olma dÜZeyine gelmelerini sağlamıştır. O
I. Uluslararası Harakanı Sempozyumu 55
kullandığı ikna yöntemleri ile onların üzerinde etkili olmuştur. Kalplere etki etme ve onların içten
fetbedilmesi ayrı bir tesir gücü.nü ortaya koymaktadır. Tüm bunlar onun manevi etkisi ve iç
dünyanın ıslahı için takip ettiği nastbat yöntemidir. Çok sayıda alim zat içinde sultanlar ona
ziyarete gelip nasihat istemişlerse, burada Sultan Mahmutel-Gaznevi gibi zevat üzerinde etkili
olma konumunu ortaya koymaktadır. O sultana yönlendirme yaparken neleri yapması gerektiğini
ve nelerden sak.ınacağını bildirmiştir.
a)Giinahlardan Sakın: Bu öğüdüyle onu iyiliğe yönlendirmiş ve yanlış işlerden olabildiğince
uzaklaşmasını önermiştir.
b)Namazını Cemaat/e Kıl: Bu çağrısıyla onun halkla birlikte ve halkın içinde olmasını
sağlamıştır. iletişiiDin sağlıklı kurulmasına özen göstermiştir.
c}Cömert Ol: Çağrısı onu zulmetmekten ve haksızlık yapmaktan uzaklaştırmadır. İnsaf ve
merhametle muamele etmesine çağrıdır. Sultan ondan dua etmesini istediğinde onun hakkında
"akıbetin makbul olsun" dileğinde bulunmuş ve sonunun güzel olmasını istemiştir. Sultan ona
maddi imkanlar sağlamak istemiş, büyük meblağ vermiş, fakat o paralada alakasını kesmiş ve
mana eri olma kimliğini koruyan kimselerden olmuştur. Onun yanına sultan olarak büyüklenerek
gelen hükümdar, mütevazi halde ve ikram görerek gitmiştir. Geliş.i ve ayrılışı arasında fark
oluşmuştur. Asıl gerçekleşmesi beklenen de budur. Bu başarılmıştır.
3-Alimlerle İrtibatı: İbn Sina başta olmak üzere alimlerle sıkı irtibatının olduğu tespit
edilmektedir. Alimierin peygamberlerin varisieri olduğu temel düşünce ve yaklaşımından
hareketle insanların gerçeklerle buluşması için elinden gelenleri yapmıştır.
2.7-Özlü Sözleri ve Öğütlerinden Kesitler
Onun nasihatleri çok yönlü ve çok boyutludur. İman, ibadet, ahlak, muamele, züht hayatı
gibi pek çok alanı ilgilendiren yönlendirici ve teşvik edici mahiyette öğütlerdir. Ona sorulan
sorular yanında kendisi soru SO.Q?a ve muhatapların önerisi üzerine cevabı da kendisinin vermesi
yolunu izlediği sohbetler olmuştur. İnsanların temel sorununun Allah' ı unutmak olduğunu bildiği
için bu hususta öğüt vermiştir. Onun nazarında en iyi iş Allah'ı anmaktır. Gönlün O'nun yadında
olması ve unutmaması gerekmektedir.
Bir başka sistemi ise karşılaştırmalı anlatım biçimidir. Bunun faydasına inanmış ve bu
yolu izlemiştir. "Allah için yaptığın her şey ihlas, halk için yaptığın her şey de riyadır" tespitinde
bulunmuştur. O dinde sebat etmeye ve onda güç kazanmaya çağırmıştır. Ona göre gönüllerin
Allah' ı unutmaması dünyanın en iyi işidir. En iyi nimet ise çalışarak kazanmaktır. En iyi arkadaş
56 I. Wuslararası Harakanı Sempozyumu
Allalı'ı hatırlatandır. En nurlukalp mal sevgisi taşırnayandır. Ona göre içinde Allah sevgisinden
başka bir şey ol.mayandır. ~er an Allah'ın nzası üzere bulunmak en makbul iştir. En iyi amel
riyadan uzak..olan ve ihlas üzere yapılandır. ~Jlalı hakkında konuşurken başka şeyden bahsedenle
arkadaşlık ediı?n·h. En çok arzu edilen Şey diken ağaemın altında da olsa daima Allah'ı hatırlamaktır.
Hz. Peygamberin varisi, ona onun işlerinde uyan ve şeriatma tabi olandır. O ömrü kısa
günahlan uzun görmüştür. Kim dünyanın peşinden koşarsa dünya ona hakim olur. Kim ondan
yüz çevirirse o kimse dünyaya sultan olur. Namaz vaktinde kılındığı gibi rızık da vaktinde istenir.
O fakirliği ve cömertliği seçmiştir. Hz. Peygamberin ahlakına sahip olmaya çağınmştır. Onun
ahlakını ayrmtısıyla anlatmış ve bunları tatbike teşvik etmiştir. Salihlerin kervanını bulmayı ve
onlara katılmayı Allah, Resulüllah ve aslıabm sevgisi olarak görmüştür. O, ruhlarm bunların
ruhları ile kaynaşmasına ve bu kervanda bultişmaya çağırmıştır. Ona göre iki yol vardır. Bunlar
hidayet ve dalalet yollarıdır. Hidayet Allah'tan kula gelen yoldur. Haliyle dalalet de bunun
zıddıdır. Kişinin hidayete erdim demesi değil erdirdiler demesini uygun bulmuştur.
Allalı 'a karşı içi, insanlara karşı dili, arnelde de temizliği muhafaza etmeye çağırmış,
bunun ise zor olduğunu belirtmiştir. Maksadı ise Allah'a yakın olmaktır. Öğüdünde "suya daha
yakın olan daha çok batar, ateşe daha yakın olan daha çok yanar" demiştir. "Allah~m varlığını
bilen kendi yokluğunu görür. Kendi varlığını gören, ondan Allah'ın varlmı görür" görüşüne
sahiptir. O . alimin dünya hırsma sahip olmasi ve sufinin ilimden yoksun olmasını fitne olarak
görmüştür. Aradan geçen asıı·lara rağmen onun Üzerinde durduğu soruiılar çözülebilmiş değildir.
Bir mürnin kardeşi ziyaret etmenin Allah'ın rahmetine kavuşmak düzeyind~ olduğunu
belirtmiştir. Ona göre ilimden en fazla nasip alan onunla amel eder. En faziletli amel ise kişinin
üzerine farz olandır. Dilin Allah'tan başkasını anmaması, kalbin Allah'tan başkasını
düşünmemesini önermiştir. En belirgin öğüdü ihlassız iş yapılmaması ve helal olmayan şeyin
yenilmemesidir. Mümini incitmeyenin üstün konumunu, incitenin de kötü halini ifade etmiştir.
Allah'ın en büyük ilisanı iman ve temiz kalptir. Tavsiyeleri arasmda şunlar dikkati çeker. Az
gülmek, az konuşmak, az yemek, az uyumak~ çok ağlamak ve çok susmaktır: Kendisi bundan
yanadır. Hayatmda bunu uygulamıştır. Kalp ve dili birlikte koruma çağrısı yapmış, organlarla
gerçekleştirilen taati işlerneyi önermiştir.
Nasihat onun takip ettiği yöntemdir. Nafile ibadet yapanla anneye hizmet eden iki kişinin
durumunu hikaye türünde anlatmış v~ bu yolla ~e hakkının önemini belirginleştirmiştir.
Annenin ihtiyacından dolayı anneye hizmet edenin yaptığı işin Allah katmda gece nafile ibadet
I. Uluslararası Harakanı Sempozyumu 57
yapandan daha makbul olduğunu hikaye üslubunu kullanarak anlatmıştır. Çağın insanının ondan
alacağı derslerin ve öğrenece~ hususların olduğu açıktır.
2.8-Manevi Kimliği ve Mürnin Şahsiyeti
Hayatının sonunda maksadına. ulaşmış ve bir mürnin olarak dünyadan ayrılmıştır. Duası
makbul olan insan olma düzeyine gelmiştir. Dua ettiği zaman onun duası kabul edilirdi. Halis
kalpli olmuş ve bunu tavsiye etmiştir. Çevresinde ve tanıyanları arasında hal sahibi olarak
bilinm.iştir. Gönül hayatının olması ve ruhani zevklere ermesi dikkat çekmek:tedir. Rabhani
olmayı başarmış ve ruhani oluşuyla bilinmiş bir şehittir. Arzularına ermiş, m~nevi yüceliş ve
yükselişi başarmıştır. Cismaniliği aşmış ve ruhanilikte mesafe almıştır.
Kötü duygular onda hakim olamamıştır. O bedenin değil ibadetin hazzını almıştır. Dünya
sevgisinden ve metaından kurtulmuş, kendini maneviyata vermiştir. O insanın düşebileceği kötü
hal ve konuma düşmemiş, yüceliklere ermiştir. Şeytan onu vesveseleriyle yanlış işlere
yönlendirememiş, aynı zamanda o Allah'ın razı olduğu işlerde yoğunlaşmayı başarmıştır. O
Allah sevgisine kendini veren ve Peygamberin muhabbetiyle gönül alemini donatan insandır. Her
insanın ulaşamadığı manevi mertebelere ve üstün ufuklara ulaşmıştır. Hayatı boyunca Hz
Peygamberin yolu olan sünnet ve siyretinden ayrılmamıştır. Allah dostlarının izinden gitmiş ve
insanlığın iyiliği için çaba vermiştir.
Dinin nasihat, irşat, iyiliği emir ve kötülükten alıkoyma olarak getirdiği yükümlülükleri
yerine getirmede kusur etmemiştir. Onun çabaları İslam'ı yaymaya gelenlerin önünü açmış,
yolunu kolaylaştrrmış ve ortamını hazırlamıştır. Dünyadayken ötelerin farkına varmıştır. İman
yolunda mücadele vermiş ve insanların İslam'la buluşması için özveride bulunmuştur. İslam'a
hizmet için kendini adayan erlerden olmuştur. İnsanları Allah'a davet etmiş ve onun çağrısı kabul \
görmüştür. İnsana hizmet etmiş, insanı sevnli.ş, saymış ve onun kurtuluşu için çaba vermiştir.
Onları cehennemden kurtarmak.~çin emek vermiştir.
O ruh inceliği kazanmış, onun yakarışiarı insanın iyiliği için olmuştur. Günümüz insanına
her yönden dersler veren mesajlar sunmuştur. Çalışmaya çağrısı, helal kazanmanın önemini
vurgulaması hikmet ehli bir kimsenin belirgin önerileridir. Allah ve peygamber sevgisini yaymayı
başarmıştır. O Müslüman kimliğini oluşturmak ve insana dünya ahiret saadetini kazandırma
çabası vermiştir. Kalp ilimlerinde yoğunlaşm.ıştır. Manevi büyüklüğüne hanımı inanmasa da o
böyle bir düzeyi kazanmıştır.
58 I. Uluslararası Harakanı Sempozyumu
2.9-Meziiyetleri
Kağızmanlı Cemal H;oca Kars'ı bir şiirinde "Demez misin her bir söZÜme haklı, oku
vatandaşı.m y~dtm meraklı, Hasan Harkani sinende saklı, sensin evliyaya ocak Kars'ımız" .. demiştir.t Kendi~ilümmi bir kimse olarak bilinmektedir. Kaynaklar onun çiftçi bir ailenin çocuğu
olduğu ve üm.miliğinde birleşmektedir. Arapça bilen bir kimse olmadığı belirtilmektedir. Buna
rağmen insanlara kılavuzluk etmiş ve yol göstermiştir. Onun Vehbi ilim sahibi oluşu vurgulanan
bir husustur. O kendisini yetiştirmiş bir şahsiyettir. Maddi imkanları yönüyle dergaha bağışta
bulunanların hiç birinin bağışını almadığı, buna Gazneli Mahmud 'un da dahil olduğu, ondan dahi
bağış kabul etmemesi ve verileni almaması dikkat çekicidir. Halbuki tekkesine ziyarete gelenler
yoğıındu. Orada ikamet eden misafir, sufi ve çağdaşı Şeyh Ebü Sait' den bile bağışta
bulunduğıında bunu kabul etmemiştir. Öğretilerini tasavvufi metotla sunmuştur. Bu tercihi onun
her türlü uygulamalarına yansımıştır.
Ona nispet edildiği halde varlığı kuşkulu olan el yazmalarından bahsedilmektedir. Bunlar
risaleler halindedir. Eserlerinden bir kısmı yayınlanmıştır. Vaaz ve nasihatleri, söz ve münacatlan
menkıbeleri Nuru'l-Ulum'da toplanmıştır. Övgüler olarak Abdülkerim Kuşeyri'nin nsalesinde
ona bir sözünden başka yer vermediği tespit edilmektedir. Heybet ve haşmet sahibi olduğu
aktarılmaktadır Tasavvufta Nakşibendiye silsilesindedir. Üveysiliği üzerinde durulmaktadır. Tesir
gücü fazla olduğu için Mevlana 'yı etkilemiş ve etkisi ölümünden sonra da devam etmiştir.
3-Nuru'l-Ulum Adlı Eserinin Ana Konuları ve Hikmetleri
Ele aldığı meselelerden bir kısmı soru cevap yöntemiyle sunulmuştur. O kendisine sorulan
sorulara cevap vermiştir. Dervişliğin ne olduğu sorusuna, "üç pınardan beslenen bir denizdir.
Bunlar, perhi.z,ltakva, cömertlik ve malıluklara ihtiyaç duymamaktır." Derviş; "İçinde/kendisine
ait düşüncesi olmayan, konuştuğu halde konuşmayan, söylediği halde söylemeyen, duyduğu
halde duymayan, yediği halde yediğinden lezzet almayan, sükuneti ve hareketi olmayan, sıkıntısı
ve neşesi bulunmayan kişidir." "Kim yediği ekmeğin zehir gibi olduğıınu düşünmezse helal
yemiş sayılmaz" demiştir. Sufi düşüncede zehi! içmek yemek yemekten daha kolaydır. Hesabı
sorulmayan zehiri içmek, hesabı sorulan helvayi yemekten daha iyidir. Zehir cana tahribat yapar.
Caniruh dost ile dost atasında perdedir. Zehir perdeyi ortadan kaldırır. Lokma perdeyi artırır.
Cana destek sağlar. Gözden perdeyi kaldıran şeyi perdeyi oluşturan şeyden daha çok severler.
t Şahin Köktürk, Geçiş Sürecinde Bir Aş1k Kağtzmanll Cemal Hoca, Hece Yay. An k., 2007, s. 273.
I. Uluslararası Harakanı Senıpozyumu 59
Veya kişi yemeği ona düşman olmayacağı şekilde yemesi için yemeğin mahiyetini görmesi
lazımdır. Yenen lokmanın ölçüsüne dikkat çekilmiştir.
Garip: Bu dünyada vücudu gurbette olan kimse garip sayılmaz. Aksine kalbi teninde garip
ve sım halinde garip olan bir kimse gariptir. Ona göre garip: Allah'tan başka hiç kimsesi
bulunmayandır. O, bir saç teli kadar bile hiç bir şeyi bulunmayandır. O, kendisini garip değil
"ben zemane ile zemane de benimle uyuşmayan biriyim" ifadesiyle tanıtmıştır.
Ona dostlarının alarnetini sormuşlar, o da "kalbinde dünya sevgisi taşı.mamaktır." Uyanık
olmak: ömrü bitmiş saymak, son nefesin gelip iki dudağın arasında çıkmak üzere durduğıınu
düşünmektir. Büyüklerden birisi ondan himmet talebinde bulunmuş, o da "sen ~et et de bir
defa olsun layıkıyla dostun adını anayı.m yahut da O'ndan bana geldiği şekliyle iki rekat namaz
kılayım" demiştir. Vesvese: Neden doğar? Demişler, o da "üç şey kalbi meşgul eder. Göz, kulak
ve lokmadır. Oysaki gözle gördüğün şey, kalbi meşgul etmemelidir. Kulakla duyduğıın şey kalbi
meşgul etmemelidir. Haram lokma kalbi kirletir ve vesvese doğar." Ona göre sufi hedefine
giderken karşılaştığı her tür aykırı düşünce şeytandan kaynaklanır. Lokma vesveseye zemin
hazırlamaktadır. Doksan yedi yaşındaki bir kimse Hızır'la dost olma istediğinde bulununca uzun
zaman Allah'ın verdiği ekmeği yediği halde Hızır'la arkadaş olmasının yakışıiıayacağını
bildirmiştir. O kendisi malılukada sohbeti arzulamamıştır. I)oğru sözlü, sadık müridin kim
olduğıınu sormuşlar: sözü yürekten söyleyen, dili kalbiyle aynı olandır. Sıdk; "sırrın dille aynı
olmasıdır" demiştir.
Mürit: Kapıdan içeri girdiğinde pirin kendisiyle ilgilerrmesi gerekmeyen kişidir. O daima
en dipte de olsa pirin sohbetinde oturduğu her yerde halinden memnun kalandır. Annenin çocuğa
kandırmak için kurabiyeye yağ sürerek ona vermesi gibi kandınlması gereken kişi mürit olamaz."
Ona göre mürit; sürekli sınava tabi tutulur. Onun düşüncesine göre mürnin için her yer mescit,
her gün Cuma ve bütün aylar Ramazandır. Nerede olursa olsun mescitteymiş gibi yaşamalı ve
Ramazan ayına gösterdiği h~~ti bütün aylara göstermelidir. Cuma günü yaptığı iyiliklerio
aynısını bütün günlerde yapmalıdır. Sema/Raks; ona yere ayağını vurunca yerin dibine kadar,
kolunu kaldırdığınca arşa kadar gören yiğidin işidir. Bunun dışında olanı Beyazit, Cüneyd ve
Şibli'nin şerefini düşürür." Görünürle sergilenen bu tür işlere karşı menfi tutum almıştır. ihtiyatlı
bir yol izlemeyi kendisine ilke edinmiştir. Büyük ihtimalle onun endişesi aksiyanlarına riya
karışması düşüncesidir. O ömür boyu bundan sakınmıştır.
Hıyanetsiz nasihat olur mu? Sorusuna; nasihat ettiğinde onlardan daha üstün olduğunu
ima etmek maksadıyla başını dik tutmadığın ve dünyaya karşı tamalıkar olmadığın halde yaptığın
60 I. Uluslararası Harakanı Sempozyumu
nasihattir" demiştir. Bu bir erdem ve kendini üstün tutma fıkrinden kurtulmadır. Arif: yiyecek
toplamak arzusuyla yuvadan; ayrılan onu bulmadığı halde yuvasına dönmek isteyip de yolunu
şaşırarak hayrete-düşen ve gitmek istediği yuvasına gidemeyen kuşa benzeyen kişidir. Kalbi, . . .
Allah'ın varlığı~ld kuşatılan bir kimsenin alameti: baştan ayağa kadar onun tamamen Allah'ın varlığını ikrar etmesi olarak kabul etmiştir. Bunu Mecnun'un karşılaştığı her şeye Leyla demesi
örneğiyle izah etmiştir. Ona göre inleyenler ve yükü ağır olanlar vardır. İnleyenler yara almış
olanlardır. Yükü ağır olanlar ise vaktin (halin) erbabı olanlardır. Kim yara alırsa yarası iyileşmez.
Her kim vaktin yükü (ağırlığı) altında kalırsa ona acımak gerekir. Zira şayet Yüce Allah
peygamberlere gönderdiğini velilere gönderseydi "Allah'tan başka ilah yoktur'' diyecek hiçbir
kişi kalmazdı. Mustafa'ya (s.a.v.) gelmiş olan Kaf Dağına inseydi, dağ parça parça olurdu."
Herkes mürnin olurdu ve irntihanın anlamı kalmazdı. Kim yeryüzünde seferde bulunursa, ayağı
su toplar. Her kim gökte yolculuk yaparsa kalbi su toplar." Derin tefekkür kalbin dayanma ve
katianma gücünü zorladığını belirtmek istemiştir.
Civanmertler hakkında, "Onlar iştahlan kaçanlardır. Denizler kadar muhabbet şarabı
içmek dostlan doyurmamıştır. Ona kanmak için talipler daha ileri bir adım atarlar. Fakat ona
koşarken susamış halde ölürler. Hac yolcusunun çölde az suyla kanmayınca kendini su çukuruna
atarak susamış halde boğularak ölmesi gibidir." Susuzun halini misaile anlatmış ve aza kanaat
etmediği ve doymadığını belirtmiştir. Ona, ereillerin merhalelerini sormuşlar, "ilk adımda Allah
var başka b~ şey yok demeleri, ikinci adım üİısiyet, üçüncü adım ateşte yanmaktır" demiştir.
İlme'l-yakin, ayne'l-yakin ve hakka'I-yakini buniiİıla ifade etmiş olabilir·. Bunlar bilgi, gözlem ve
onu yaşamaktır. Ateşin bilgisini edinmek, yaktığını görmek ve kelebeğin yanması misali yanmak
örneğiyle izah edilmektedir.
· Birisiı;ı.e, seni öldürdükleri yerde kendi kanını gördün mü? Demiş ve devamında "desene
beni öldürdükleri yerde hiçbir malıluk yoktu, (o durumda) civanmertlerin kanı kendisine helal
olur." Buna şu izah getirilmiştir. Ben öyle bir haldeyim ki, O'ndan başkası yoktu. Yaratılmamış
kişi Allah'ın kendisini yaratmadığı kişi değildir. Zira Allah bir kimseyi yaratır ve bütün bu
(insani) sıfatları oluşturarak kendisine yerleştj.rir. Ondan sonra o sıfatları ondan çıkarır ve
arınmışlık bakımından onu sanki (eskiden) yaratmamış ve bütün o sıfatlarla bulaşmamış bir şekle
çevirir izahı getirilmekte'dir.
Ona, "beka ve fenadan söz etmek kime düşer" demişler, o da "bütün ağaçlan kökünden
koparacak, bütün binalan yıkacak, bü~ dağlan sökecek ve bütün denizleri taşıracak bir rüzgar
I. Wuslararası Harakanı Sempozyumu 61
estiği halde, o rüzgar, bir tel ipekli göğe asılı bir kimseyi yerinden dahi kımıldatmaz. O vakit fena
ve bekadan söz etmek o kimseye düşer" demiştir.
"Kalbin dille bir olduğunu .neyle biliriz?" Sorusuna: "bil ki onun dili de (kalbi yle) aynı
olmalıdır. Kimin söZÜ dağınık olursa, bu onun kalbinin dağınıklığına şahittir. Büyükler derler ki
"gönül tenceredir, dil de kepçe, tencerede ne varsa kepçeyle o çıkar. Gönül denizdir, dil sahil,
deniz dalgalanınca içinde ne varsa onu sahile artar" şeklinde örnekli anlatım.la sunmuştur. Ona
göre, insanların gayesi üçtür;
1-Allah'ın seni bildiği gibi kendini bilmendir. Öyle kimselerin az olduğunu görüyorum.
2-Hem senin var olduğunu hem O'nun var olduğunu bilmendir.
3-Her şeyin o olması ve senin yok olmandır. "Eğer bütün dünyayı bir lokma yapıp bir müminin
ağzına koyarsan hakkını yerine getirmiş sayılmazsm. Eğer bir dostu ziyaret etmek amacıyla
Doğudan Batıya kadar yürümüş olsan, Allah için yeterince yürümüş sayılmazsm" demek
suretiyle dindeki mürnin kardeşini Allah için ziyaret etmeye olan teşviki mübalağalı olarak ifade
etmiştir. Bu yaklaşımlar onun insan sevgisinin açık tezahürüdür. Manevi mürşidi Beyazid'in
balaş açısında da başkalarının cehenneme girmemesi için ifade ettiği kendisinin fedakarlıklarda
bulunması düşüncesi vardır. Başkalarının azap görmemesi için azap çekmeye razı olduğunu ifade
etrnjştir.
"Erler vuslatta neden ağlar?" Sorusuna "gönül ağiayınca gözyaşı kan olur. Göz görünce
idrar kan olur. Kulak duyunca kemik erir. Zamarn gelince fena meydana gelir" demiştir. Onun
çağrısı Allah'a olan muhabbetedir. Ağlama bu muhabbetten dolayıdır. Allah'ın heybetinden
etkilenip idİar yerine kan çıkması olarak ifade ettiği ileri düzeyde bir korkudur. Uyanık olduğu
halde kemiklerin eriyip incelmesidir. O iki alemden de arınmaya ve özgür olmaya çağırmıştır.
Bunu gerçekleştiren kimsenin vücudundan dışa atılan sıvılarm dahi renginin değiştiğini
belirtmektedir. Onun çevresine Beyazİd'in ·hallerinden etkilenerek teşviklerde bulunduğu
anlaşılmaktadır. Allah'ın azame~ kişiyi et~si altına almasım önermektedir. Bunlar karşısında
kalp hayrette kalacaktır.
4-Vaaz ve Nasihatler
Ona nispet edilen öğütler onun sözleri olarak aktarılmaktadır. Gönül erieri kalplerini
katuyan kimselerdir. Aşık olanlar ise gönüllerinden daima Allah'ı hatırlamak endişesini taşıyan
kimselerdir. Allah'ın kulun kalbinde kendisi dışında bir şeyin olmadığını ve O'nun dışmda hiçbir
şeyin kulunun kalbinden geçmediğini görmesinden daha hoş ne olabilir!" "Allah'ın
62 I. Uluslararası Harakanı Sempozyumu
rluymadığından emin olmadıkça konuşma ve onu Allah'ın rluyınasına ulaştıracak hiç kimsenin
bulunmarlığına emin olmad~ça konuşulanı dinleme." "Civanmertler hayat suyu ve Kevser
sununu severler:--Ari:fleıin hoşlandığı su mul;t;.ibbet suyu dur. Allah' ın sevdiği su günahkarların \
gözyaşıdır." "Kut,lkul ile düşmanlık ederse onların arasında Allah hüküm verir. Kul akıllı olursa
Allah'a kavga eder, ona çaresi olan bir hüküm verilir." Haliyle Allah kulunu affeder.
İnsanların Allah ile alakalarına getirdiği izahında, Allah 'm bir kesim insanı dost edindiği,
onları dostluk sebeplerine vesile kıldığı ve kendilerine 'kullarımın hakkını veriniz' diye
buyurduğu, bir grubu da dost edinip onlan saraya göndererek 'kulların hakkını veriniz'
buyurduğu, bir grubu da dost edinerek avaya gönderip onlara 'benim kullarıma ihanet etmeyiniz'
dediği, bir gurubu dost tutup seccadede oturtarak onlara 'beni seyrediniz' dediğini ifade etmiştir.
''Yeryüzünde nice kimseleri diri biliriz, oysaki onlar ölüdürler. Nice kimseleri yerin içinde ölü
biliriz, oysaki onlar diridirler" demiştir.
Ona göre, "hepimiz aynı hastalığa sahibiz. Hastalık bir olunca ilacı da bir olur. Hepimiz
ga:flet hastalığına yakalanınışız, gelin uyanalırn" demiştir. Bu ifadesiyle sorunu tespit etmiş ve
kurtuluş yolunu da göstermiştir. "Eğer senim tandırından senin elbisene bir ateş sıçrasa, onu
hemen söndürmeye çalışırsın. Senin dinini yakacak bir ateşin yani senin kalbinde yer alan kibir,
haset ve riya ateşini nasıl uygun bulursun!" uyarısında bulunmuştur. Onun verd~ği öğütler
arasında şunlar vardır. ''Müminin organlarından birinin daima Allah'la meşgul olması gerekir. Ya
kalbiyle O'nu anar, ya diliyle O'nu zikreder, ya .gözüyle O'nu görür, ya eliyle cömertlik yapar, ya
ayağıyla insanlan ziyaret eder. Ya vücuduyla müminlere hizmet eder._ Ya yakini imanla O'na
inanır. Ya akılla marifet elde eder. Ya ihlasla amel eder veya kıyamet (dehşetin)ten korkar. Böyle
bir kimseye ben kefil olurum ki mezardan başını çıkarır çıkarmaz kefenini yerden çekerek
doğruca cennete gider."
"Zamanı gelmeden senden ibadet istenınediği gibi sen de gelmemiş günün nzkıru bugün
isteme, istersen abesle meşguliyet olur" demiş, tevekkülü bir karşılaştırmayla izah etmiştir.
Allah'ın kuldan zamanı gelmeden namaz istemediği gibi kişinin zamanı gelmeden O'dan rızık
istemesini doğru bulmamıştır. ı Onun her öğüdü makbul yöntemlerle sunulmuş ve kabul
görmüştür. Onu örnek olarak evrensel düzeyde sunmak, insanlarm ondan yararlanmasını
sağlayacaktır.
*Çiftçi, a.g.e., 237-240.
I. Wuslararası Harakanı Sempozyıınıu 63
SONUÇ
Müslümanlar tarihte yaşamış şahsiyetleri tanımakla çok şey öğrenecek ve onlann
hayatmdan mesajlar alacaklardır. qnıar da birer insan olarak yaşamış ve bu hayata çok güzel
şeyler sığdırmışlardır. Gerçek mürnin olma kimliğini kazanmış ve örnek olmuşlardır. Bu şahsiyet
kendini yetiştirmiş ve insaniann haller:ini düzeltmeleri için çaba vermiştir. O da her insan gibi
dünya hayatını yaşayıp, dünyadan ayrılırken bedeni aşıp gönle ulaşmayı başarmıştır. Kur'an'la
hemhal olmuş, hadise vakıf konuma gelmiş, ilirnde yetişmiş ve irfana ermiştir. Her seviyeden
insanla irtibatmda her birine uygun öğütler vermiş ve kendilerine faydalı olmuştur. O ölürken
insanlarm gönlünde ona karşı olan sevgi, muhabbet, ilgi ve gönlünde ona yer vermek devam
etmiştir. O unutulmamış ve müminlerin gönlünde varlığı korunmuştur.
Burada dikkati çeken husus bir insanın hayatı boyunca doğru tercihlerde bulunması, doğru
kararlar vermesi ve isabetli yönelişlere girmesidir. İslam' ı özümsemesi, onu bir hayat tarzı haline
getirmesi, bununla yetinmeyip kendini iyi yetiştirmesidir. Madde değil mana, beden değil ruh,
dünya değil dinden yana olan faaliyetlerde yoğunlaşması en belirgin yönüdür. Şüphesiz dünya
hayatı ve onunla ilgili etkinlikler de yürümüştür. O ahiret işinde yoğunlaşmış ve tüm dikkatini
orayı kazanmaya vermiştir. Kendisini dinin istediği düzeyde yetiştirmekle kalmamış, çevresinde
ilgil~ olduğu kişileri de yetiştirmeyi başarmıştır. Onun emekleri hayra, ilme, irfana ve insana
hizmete yöneliktir. inancı üst düzeye taşıma, ibadetleri bilinçli yapma, gönül alemini varlıklara
açık duruma getirme ve gönül insam olma onun en büyük başarısıdır. Dünya hayatmdan ahireti
kazanmış olarak ayrılmak ve Müslüman kimliğini her haliyle korumak onun en belirgin yönüdür.
O numune Müslüman olmayı başarmış bir şahsiyettir.
İslam'ın dışındakilerden bu dini ve onun değerlerini eleştiren, onun aleyhinde faaliyet
yürütenierin bilmesi gereken husus, bu dinin içinden ne cevherlerin yetiştiğini görmeleridir.
Kainata bakan, evreni bir bütün olarak okuyan, mesajını evrenin bütününe sunan, yüreğiyle
konuşan, yazan ve söyleyen bu 4ı;~anları görm~leri gerekmektedir. Bunları ve sundukları mesajı
tarumadan insanlar, bu dini ve onun içinde yetişen değerleri tanımada zorluk çekeceklerdir.
Düşünen insanlar peşin fikirlerini, art niyetlerini, dine olan hasım.lıklannı bırakarak bu dine tabü
fıtrat ve selim akılla baktıklarmda çok büyük değerleri bulacaklardır. Bunlar kalplerine Allah'ı ve
O'nun varlıklarının tamamını sığdırmayı başarmış kimselerdir. Tercihini iyilikten yana
yapanlarm neler başardığı bu. şahsiyette açık olarak görülmektedir. İyi niyet ve samirniyetle
hareket eden insana Allah' m neler nasip ettiği, hangi güzellik! ere erdiği burada belirgin olarak
görülmektedir. Bunlar görülmeden ve şahsiyetleri tanınmadan art niyetillerin yazılanndan
64 I. Uluslararası Harakanı Sempozyumu
hareketle İslam' ın aleyhine konuşmak yanlış bir yaklaşımdır. İnsanlar bu zatı taJ?llllakla İslam' da
yetişmiş bir değeri ve onun gönlündeki alemleri tanıyacak, onun mesajlarından çok şey 1
öğrenecek veJıunlardan istifade edeceklerdir.
O her se\4yeden insana yol göstermiş ve rehberliği kabul edilmiş bir şahsiyettir. Sadık
aşık, samimi mümin, inancını üst seviyeye taşımış bir kimsedir. Sevgi ve muhabbet insanı olmuş,
sevilen ve öğütlerinden istifade edilen bir değer konumuna gelmiştir. O İslam tasavvufunun temel
şahsiyetlerindendir. Kendisine değer verilmiş ve manevi etkisi çağlan kucaklayan bir özellik
taşımıştır. Hayatı, çevresi, tasavvufi hasletleri, fikirleri, sözleri veya ona nispet edilen sözlerden
hareketle onun düşünce dünyasına ışık tutmak mümkün olmaktadır. Onun kerametleri ona nispet
edilen işler arasında önemli bir yer tutmaktaqır. Onun fikirlerinin üzerinde yapılan analizler onun bir
düşünür olarak evrensel düşüneeye katkılarında yoğunlaşmanın faydalı olacağı açıktır. Kaynaklar
onunla ilgili aynı veya benzer şekilde ifadeler aktarmaktadır. Bu da onunla ilgili tespitierin isabetli
olduğunun göstergesidir.
O ünlü sufilerden ve kamil mutasavvıfl.ardandır. Kendisi hayattayken pek çok şahsiyet ona
ziyarete gelmiş, kendisine değer vermiş ve onu önemli bulmuştur. Onun sağlığında ilminden istifade
edenler yanında kendisinden sonra da bu istifade devam etmiştir. Zamanında tanınmış, bilinmiş ve
insanlar ondan yararlanmıştır. Değerli şahsiyetler ondan övgüyle bahsetmişlerdir. İnsanlardan üst
düzeyin onu ziyaret etmesinin anlanıı onun üstün değeri ve önemindendir. Onun bu şahsiyetlerle
irtibatında kendisinin söyledikleri tespit edilmiş_ ve öğütleri aktarılmıştır. Tüm bu ziyaretler onun
üstün konUİnunu ortaya çıkarmaktadır. Onun taşavvu:fi yönü, hayata bakış açısını ve düşünce - .
dünyasını yansıtmaktadır. İnsanlar ondan etkilenmiş, sözlerini korumuş ve nakletmişlerdir. Tasavvuf
alanında ileri düzeyde bir ağırlığının olduğu bilinmektedir. Şüphesiz tasavvufla ilgili temel
düşünceler ondan önce oluşmuştur. Onun sözleri ve faaliyetleri bu alanı teyit ve destekleme
mahiyetindedir. Kendi çağında onu tanıma imkanı bulanlar, onu övgüyle anarlarken tespitlerini
paylaşmaktadırlar. Övgüler arasında ifade edilenlerden onun üstün manevi makamlara sahip olduğu
anlaşılmaktadır.
Onun insan yetiştirmedeki gücü, insanlar üzerindeki etkisinden ortaya çıkmaktadır. En
belirgin etkisi tasavvufu telkin etmesinde görülmektedir. Bu alanda ileri seviyeye gelenler onunla
ilgili övgü yapadarken velilikte ileri konumunu dile getirmektedirler. Sözleri etkileyici olmuş, hakikat
ilminde hali seçkin ve Allah katında değeri olan bir kimse olduğu kabul edilmiştir.
top related