accessability in turkish

12
Fiziksel çevrenin ötesinde Fotoğraflar Berkay Uygunoğlu Yazar Nilay Vardar

Upload: swedish-institute

Post on 25-Jul-2016

227 views

Category:

Documents


4 download

DESCRIPTION

This booklet is part of a photography exhibition produced by the Swedish Institute (SI). The 14 individuals featured here were all photographed and interviewed in Sweden during 2014. These are their experiences and perspectives on life with a disability in Sweden. What is accessibility? It goes far beyond wheelchair ramps and health care, as many of these life stories show. Ultimately, it is an issue of democracy. Because everyone should be able to participate in society on equal terms. Turkish version.

TRANSCRIPT

Page 1: Accessability in Turkish

Fiziksel çevrenin ötesinde

Erişilebilirlik.

Fotoğrafl ar Berkay UygunoğluYazar Nilay Vardar

Page 2: Accessability in Turkish

2

Engelli bireylerin insan haklarl toplumsal yaşamda hala tam olarak yansltll-mamaktadlr. Türkiye’de yaşayan bu sekiz kişiyle, bireysel yaşam öykülerinin duyurulmasl amaclyla röportajlar yapllmlş ve fotoğraf larl çekilmiştir. Bu kişiler, fiziksel veya zihinsel engeli olan bireyler için toplumda erişilebilirlik ve bütünleştirme konularlnl gündeme getirmek amaclyla dünyayl turlayan, İsveç kaynakll AccessAbility sergisiyle bağlantlll olarak tasvir edilmiştir.

Page 3: Accessability in Turkish

1

‘İnsanlar birine hakaret ederken”şizofren misin” der!’– Fikret Bektaş (Karşı sayfa)

Fikret, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üni-versitesi Fotoğrafçılık Bölümü Mezunu.

18 yaşından beri düğünlerde fotoğraf ve video çekiyor. Geçimini buradan sağ-lamaya çalışıyor. Ancak tutkusu portre çekmek, insanlarla iletişim kurmayı seviyor. Müzikle de arası iyi; amatör olarak davul ve akustik gitar çalıyor.

Fikret’e 37 yaşında şizofreni teşhisi kondu. Toplumun önyargıları ve damgalamasın-dan şikayetçi. “İnsanlar birine hakaret ederken şizofren misin der. Böyle olunca ben de şizofren olduğumu gizliyorum” diyor. Bu yüzden başka işlerde çalışamaya-cağını düşünüyor.

Kurdukları folklor ekibiyle Hollanda’da sahne almaktan büyük keyif almış. Şizofre-niyle yaşamayı öğrenmesinde derneklerin büyük desteği olduğunu söylüyor. İki yıl Türkiye’de pilot bir proje olan Tuzla Umut Evi’nde kaldı. Diğer şizofrenlerle birlikte yaşama deneyimi hoşuna gitmiş. Şizofren-lerin toplumun içinde var olması gerekti-ğini düşünüyor.

‘Ece rock müzikdinlemeyi seviyor, bu sene nota oku-mayl da öğrendi.’– Ece Güler (Ön kapak)

Ece 7 yaşında. Sabahları erken uyanmayı seviyor. Oyuncak bebeklerine düşkün, kendi banyo yaparken onları da yıkıyor. Resim yapmak en büyük zevkleri arasında.

Ece işitme engelli ve fonolojik konuşma bozukluğu var. Bir kulağında, duymasını sağlayan, biyonik kulak (koklear implant) var. Devlet tarafından ücretsiz verilmiş. Ailesinin en büyük isteği ikinci kulağına da taktırmak.

Haftanın belli günleri gittiği rehabilitas-yon merkezinde konuşma terapisi de alıyor. Daha önce bunun için İstanbul’dan Ankara’ya gitmesi gerekiyordu. Terapiler sayesinde konuşması iyileşti.

Bu yıl okula başlayacak. Rock müzik dinlemeyi seviyor, bu sene nota okumayı da öğrendi. Yakında yüzmeye başlayacak olması onu oldukça heyecanlandırıyor.

Page 4: Accessability in Turkish

2

Page 5: Accessability in Turkish

3

‘BM Engelli Haklarl Sözleşmesi’nin önünde mali ve kül-türel bariyerler var.’– Şafak Pavey (Sonraki sayfa)

Şafak, Türkiye’nin ilk engelli kadın millet-vekili. Çocukken ressam olmayı düşlermiş. “Sanatçı olmayı hayal edip politikacı olan tek kişiyim sanırım” diyor. Zürih’te sanat ve film eğitimi aldığı sırada geçirdiği tren kazası sonucu Şafak’ın sol kolu ve sol bacağına protez takıldı. Kazanın ardından Londra’da Uluslararası İlişkiler Bölümü’nü, London School of Economics’de yüksek lisansını bitirdi. BM’de İnsan Hakları Yüksek Komi-serliği yöneticiliği dahil uzun yıllar birçok görevde yer aldı.

Kendisi de işaret dili bilen Şafak, CHP İstanbul vekili olarak meclise adım atar atmaz işaret dili ile tercümeyi başlattı.

Şafak, Türkiye’nin imzaladığı BM Engelli İnsan Hakları Sözleşmesi’nin önünde mali ve kültürel bariyerler olduğunu düşünüyor. ‘‘Engellinin ‘günahkar olarak algılanmasın-dan’, ‘kamusal göz estetiğini’ bozmaya uza-nan geniş bir bariyer bu.’’

Meclisteki siyasi partileri de eleştiriyor. ‘‘Engelliyi muhtaç oy deposu veya haklarını kullanan bağımsız birey olarak görmek arasın-daki keskin fark bizi çözümden uzaklaştırıyor.’’

Şafak, ikinci kere milletvekili seçildi, bu dönem meclisin engelli hakları konusunda uzlaşacağına dair daha umutlu olduğunu söylüyor.

‘Baklmevinde değil, özgürce kendi evimde yaşamak istiyorum!’– Mediha Bozkır Yıldız (Solda)

Mediha, bebekken geçirdiği beyin felci nedeniyle kaslarının büyük bölümünü kullanamıyor. 38 yaşında, annesi vefat edince, bakımevine yerleşti. Okuma yaz-mayı da orada öğrendi. 2011’de bakıme-vinde aşık oldu ve evlendi. Darıca’da kiraladıkları evde yaşamaya başladılar. O günler için “Hayatımda hiç mutlu olmadığım kadar mutluydum. Birlikte her yere gezmeye gidiyorduk, sevgiyi onunla gördüm” diyor. Eşi geçen yıl hayatını kaybedince herkes Mediha’nın bakımevine yerleşmesi gerektiğini söyledi. Ancak o “Bakımevinde bağımlı yaşamak, kapalı kalmak istemiyorum. Özgürce kendi evimde yaşamak istiyorum” diyerek bunu reddetti.

Şu anda Darıca’daki evinde tek başına yaşamaya devam ediyor. Komşuları, küçük bir ücret karşılığında ihtiyaçlarını karşılıyor. Alışverişini kendi yapıyor. Bazı günler Darıca sahiline inerek hayvan posterleri satıyor. Çünkü bakıcı ücretini devlet karşılamıyor. En büyük isteği kendi evinde hayatına tek başına devam edebilmek.

Page 6: Accessability in Turkish

4

Page 7: Accessability in Turkish

5

Page 8: Accessability in Turkish

6

‘Mevlüt’ün hayattaki en büyük isteği bir iş bulmak.’– Mevlüt Günay (Sağda)

Mevlüt, bu yıl İşitme Engelliler okulunda bilgisayar tasarımı bölümünü bitirdi. Spastik ve hafif zihinsel engelli. Günün büyük bir bölümünü bilgisayar başında geçiriyor. Kendisi gibi işitme engelli sevgi-lisiyle de facebook aracılığıyla tanıştı. Henüz hiç bir araya gelemeseler de onunla evlenmek ve baba olmak istiyor. Mevlüt dizi izlemeyi ve müzik dinlemeyi çok sevi-yor. Konuşamasa da şarkı söylüyor.

Kendisiyle dalga geçildiği için mahalle-sinde dolaşmayı sevmiyor ama çok azimli ve hareketli bir genç. Doğduğunda yürü-yemiyordu şimdi koşabiliyor. Kol kasla-rından oldukça gururlu. Şu anda hayat-taki en büyük isteği ise bir iş bulmak.

‘Ozan, oyun hamurundan çizgi film karakterlerini yaplyor.’– Ozan Şanlısoy (Önceki sayfa)

Ozan, oyun hamurlarını çok seven bir çocuk. Çizgi film karakterlerini oyun hamurundan yapıyor. Bir diğer tutkusuysa tabletiyle video çekmek.

Ozan okuma ve yazmayı 4 yaşında öğrendi. Otizimli olduğu için ilk başvurdukları okula kabul edilmedi. Annesinin verdiği hukuk mücadelesi Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde sürüyor. Şimdi başka bir okulda okuyor. Bu sene ikinci sınıfı bitirdi. Okulda arkadaşlarıyla arası çok iyi. Ailesi öğretmenlerin ilgisizliğinden şikayetçi. Derslere bakıcısıyla beraber giriyor.

Ozan, haftanın en az üç gününü parkta vakit geçiriyor. Doğayı ve hayvanları çok seviyor, denize girmek onu çok rahatlatıyor. Müzisyen babasıyla şarkı söylemekten keyif alıyor.

Page 9: Accessability in Turkish

7

Page 10: Accessability in Turkish

8

Page 11: Accessability in Turkish

9

‘Haklarlml an-cak üniversitede talep etmeyi öğrendim.’– Bahar Yavuz (Arka kapak)

Bahar, ilkokuldan itibaren kaynaştırma okullarında okudu. 18 yaşına kadar aile-siyle Antalya’da yaşadı. Yalnız başına hiç sokağa çıkmamıştı. Şimdi Boğaziçi Üniversitesi’nde psikoloji okuyor. Doğuştan görme engelli olmasına rağmen İstanbul’a gelene kadar baston kullanmayı bilmi-yordu. Dört yıldır okulun yurdunda kalıyor. Kitaplarını üniversitede sesli kitaba dönüş-türebiliyor. “Eskiden fazlasını istemeye utanırdım. Haklarımı üniversitede talep etmeyi öğrendim” diyor. Koroda şarkı söylemekten keyif alıyor. İspanyolca öğre-niyor, İspanyolca konuşulan bir ülkeye gitmek istiyor.

Bahar, çeşitli engelli derneklerinde çalı-şıyor. Engelli kadınların Türkiye’de çifte dezavanataj yaşadığını düşündüğü için çalışmalarını bu alanda yürütmek istiyor. Hayallerini gerçekleştirebildiği İstanbul’da kendini özgür hissediyor. Ancak en çok engellendiğini düşündüğü yer sokaklar.

“İnsanların beni görmediğim için sokakta oradan oraya çekiştirmesine katlanamıyo-rum. Yardıma ihtiyacım olursa size söyle-rim. Sormadan bana dokunmayın.”

‘Otobüsler uygunolsa İstanbul’un her yerine gitmek isterim!’– Taha Barış Tellioğlu (Solda)

Taha, 16 yaşında. Üç yaşından beri yüzü-yor, haftanın üç günü de fizik tedaviye gidiyor. Çünkü kas hastalığı nedeniyle sürekli hareket etmesi gerekiyor. Ancak yüzme onun için bir tedaviden çok keyif. Yarışlarda kazandığı tam 10 madalyası var.

Apartmanda asansör olmadığı için annesi her seferinde Taha’yı sırtında taşıyarak indirip çıkarıyor. Taha, istemediği bir liseye kaydoldu; çünkü mahallesinde asan-sörü ve rampası olan tek oku oydu. Okul yönetiminden beklediği desteği göremedi ve okulu bırakmak zorunda kaldı. Mecbu-ren evden açıköğretime devam ediyor. En büyük hayali üniversiteyi bitirmek.

Taha, sokağa çıkmayı çok seviyor. “Otobüs-ler uygun olsa İstanbul’un her yerine git-mek isterim” diyor. Engelli derneklerindeki sosyal etkinlikler hayatının vazgeçilmezi.

Koyu Galatasaraylı ve bir futbol tutkunu. Futbol oynayamıyor ama baccia oynamayı seviyor. Türkiye ikincisi oldu ve Avrupa turnuvasına çıkacak. Yeni ülkeler göreceği için çok heyecanlı.

Facebook’u aktif kullanıyor. “Bütün engel-lerin aynı sorunları var. Bunları belki biri görür diye facebook’tan paylaşıyorum’’ diyor.

Page 12: Accessability in Turkish

10

Metinlerin okunmaslnl istiyorsanlz QR kodunu tarayln.

Bu broşür, Swedish Institute (SI) tarafından hazırlanan fotoğraf ser-gisinin bir parçasıdır. Burada öne çıkarılan sekiz kişinin tamamıyla 2015 yılı içinde Türkiye’de röportaj yapıl-mış ve fotoğrafl arı çekilmiştir. Burada söz konusu bireylerin deneyimleri ve Türkiye’de engelli olarak yaşamaya dair bakış açıları yer almaktadır.

Erişilebilirlik nedir? Pek çok yaşam öyküsünün de gösterdiği üzere, bu konu tekerlekli sandalye rampaları ve sağlık hizmetlerinin çok ötesindedir. Herkesin toplumsal yaşama eşit şartlarda katılabilmesi gerektiğinden, nihayetinde bu demokrasinin bir konusudur.

Swedish Institute (SI) dünya genelinde İsveç’e dair ilgi ve güveni teşvik eden bir kamu kuruluşudur. SI, kültür, eğitim, bilim ve iş alanlarında stratejik iletişim ve karşılıklı paylaşım yoluyla diğer ülkelerle işbirliği ve sürekli ilişkiler kurmayı amaçlar. SI, tüm dünyada İsveç büyükelçilikleri ve konsolosluklarıyla yakın çalışma yürütür. SI ve İsveç hakkında daha fazla bilgi için lütfen Si.se ve Sweden.se adreslerini ziyaret edin.

© 2015 The Swedish InstituteGrafik tasarım KidlerIneko tarafından 2015 yılında İsveç’te bastırılmıştır

ISBN 978-91-86995-67-6 (Turkish)