yeni kaynaklara göre bursa beg-sarayı’nın yapılış tarihi ve orhan gâzî döneminde İnşâ...

17
Paphlagonia’da Bir Pontos Askeri TAÇ 07 TAÇ MİMARLIK ARKEOLOJİ KüLTüR SANAT DERGİSİ Sayı 7 SONBAHAR ‒ KIŞ 2015 ‒ 2016 20 TL Tarihi Kadıköy İskeleleri Trakya Etnoloji Müzesi Bayındır Geleneksel Konut Alanı ve Koruma Sorunları Arkeolojik Alan Yönetimi Ziyaret Tepe Kalesi

Upload: hakan-yilmaz

Post on 13-Apr-2016

87 views

Category:

Documents


1 download

DESCRIPTION

Kuruluş dönemi Osmanlı mimarisi ve müessese ve medeniyet tarihini aydınlatabilecek nitelikte günümüze çok az sayıda çağdaş kaynak ve materyal ulaşabilmiştir. Bu soruna bağlı olarak, Osmanlılar’ın Yenişehir ve Bursa’da kurdukları ilk Osmanlı sarayları hakkında da birkaç bilgi kırıntısı dışında pek bir şey bilinmektedir. Yenişehir Sarayı hakkında, sonraki asırlara ait kaynak ve belgelerde yapılan birkaç küçük atıf ve topografik birkaç kanıt dışında neredeyse hiçbir bilgi mevcut değildir. Osmanlı müverrihlerinden Âşık Paşa-zâde ve Neşrî’nin “Beg-sarayı” olarak adlandırdıkları Bursa sarayı hakkında da, şimdiye kadar hiçbir çağdaş kaynak ya da belge ele geçmemiş ve sonraki pâdişahlar tarafından yaptırılan ek binalarla zaman içinde iyice genişletilen sarayın Orhan Gâzî döneminde tasarlanan ilk şekli ve hangi bölümlerden meydana geldiği konusunda bugüne dek herhangi bir bilimsel araştırmaya yer verilmemiştir.Bu makalede Osman Gâzî’nin Yenişehir’de kurduğu ilk saray hakkındaki veriler toplu bir şekilde incelendikten sonra, Orhan Gâzî’nin Bursa’da yaptırdığı Beg-sarayı hakkında günümüz araştırmacıları tarafından bilinmeyen çağdaş kaynaklardaki kayıtlar ilk kez gündeme getirilerek, bu tam teşekküllü ilk Osmanlı sarayının yapılış tarihine ilişkin yeni tespitlere ve inşâ edilen ilk bölümleri hakkında ayrıntılı tasvirlere yer verilecektir.Anahtar Kelimeler: Bursa, Bey Sarayı, Orhan Gazi, Seyyid Kasım Bağdadi, Menakıb-ı Orhani.

TRANSCRIPT

Page 1: Yeni Kaynaklara Göre Bursa Beg-Sarayı’nın Yapılış Tarihi ve Orhan Gâzî Döneminde İnşâ Edilen İlk Bölümleri (TAÇ Mimarlık Arkeoloji Kültür Sanat Dergisi, sy.: 7,

Paphlagonia’da Bir Pontos Askeri

TAÇ 07TAÇ

MİMarlık arkeolojİ

kültür Sanat DergİSİ

Sayı 7 SONBAHAR ‒ KIŞ

2015 ‒ 201620 TL

Tarihi Kadıköy İskeleleri

Trakya Etnoloji Müzesi

Bayındır Geleneksel Konut Alanı ve Koruma Sorunları

Arkeolojik Alan Yönetimi

Ziyaret Tepe Kalesi

Page 2: Yeni Kaynaklara Göre Bursa Beg-Sarayı’nın Yapılış Tarihi ve Orhan Gâzî Döneminde İnşâ Edilen İlk Bölümleri (TAÇ Mimarlık Arkeoloji Kültür Sanat Dergisi, sy.: 7,

YaYıncıTürkiye Anıt Çevre TurizmDeğerlerini Koruma Vakfıasmaaltı cad. 2 KirazhanEminönü 34134 İstanbulT. +90 212 514 46 82 – 83F. +90 212 514 46 [email protected]

SERTİFİKa nº129-79

TaÇ Vakfı adına İmtiyaz SahibiM. Sinan Genim

YaYın KuRuluY. Mim. Köksal AnadolProf. Dr. Sümer AtasoyProf. Dr. Oktay BelliDr. M. Sinan GenimAv. Sait Karabulut

Yazı İşlERİ MüdüRüErgin Özcan

EdİTöRMünevver Azrâ Genim

Yazı İşlERİ aSİSTanıSevim Korkut

GRaFİK TaSaRıMUlaş Uğur

BaSKı ve REnK aYRıMıMAS Matbaacılık A.Ş.Hamidiye MahallesiSoğuksu caddesi 3Kağıthane 34408 İstanbulT. +90 212 294 10 00F. +90 212 294 90 [email protected]

YaYın TüRüYaygın, SüreliYılda 4 kez

Yayımlanan yazıların etik,bilimsel ve hukuki sorumluluğuyazarlara ait olup TaÇ Vakfı’nısorumlu kılmaz. Her türlü yazıve görseller kaynak gösterilerekkullanılabilir.

ıSSn2148-0974

4 ESKi ÇAğ’dA KARS-ANi BöLgESi’NiNEN öNEmLi SAvuNmA TESiSi:ZiyARET TEpE KALESiprof. dr. Oktay Belliyrd. doç. dr. Ayhan yardımcıel

14iSTANBuL’dA BiR KüLTüR ZiyARETgâHI:ASKERî müZE vE KüLTüR SiTESiKOmuTANLIğI - 1A. Sefa özkaya

24TARiHi KAdIKöy iSKELELERiBanu Bilgicioğlu

32KEŞLiK mANASTIRI RESTORASyONu:20 yILIN ARdINdAN BiR dEğERLENdiRmEBilal Bilgili

42pApHLAgONiA’dA BiR pONTOS ASKERiyrd. doç. dr. Şahin yıldırım

50TüRKiyE'dE KAROSimANIN TARiHiCeren Köktürk

54yENi KAyNAKLARA göRE BuRSABEg-SARAyI’NIN yApILIŞ TARiHivE ORHAN gâZî döNEmiNdEiNŞâ EdiLEN iLK BöLümLERiHakan yılmaz

66BAyINdIR gELENEKSEL KONuT ALANIvE KORumA SORuNLARIdoç. dr. Hümeyra Birol Akkurt

74ALExANdROpOLiS’iN yILLANmIŞEviNdEN TRAKyA yAŞAmINA:TRAKyA ETNOLOji müZESiNazan yavuzoğlu Atasoy

82ARKEOLOjiK ALAN yöNETimi:NEOLiTiK yERLEŞmELERiN KORuNmASINAyöNELiK yApILAN ÇALIŞmALARAraş. gör. müge Cengizdoç. dr. mine Tanaç Zeren

90KuRuCuLARImIZdAN:Orhan Alsaç (1914-1991)

Page 3: Yeni Kaynaklara Göre Bursa Beg-Sarayı’nın Yapılış Tarihi ve Orhan Gâzî Döneminde İnşâ Edilen İlk Bölümleri (TAÇ Mimarlık Arkeoloji Kültür Sanat Dergisi, sy.: 7,

YaYıncıTürkiye Anıt Çevre Turizm Değerlerini Koruma Vakfı asmaaltı cad. 2 Kirazhan Eminönü 34134 İstanbul T. +90 212 514 46 82 – 83F. +90 212 514 46 [email protected]

SERTİFİKa nº129-79

TaÇ Vakfı adına İmtiyaz Sahibi M. Sinan Genim

YaYın KuRuluY. Mim. Köksal Anadol Prof. Dr. Sümer AtasoyProf. Dr. Oktay BelliDr. M. Sinan GenimAv. Sait Karabulut

Yazı İşlERİ MüdüRüErgin Özcan

EdİTöRMünevver Azrâ Genim

Yazı İşlERİ aSİSTanıSevim Korkut

GRaFİK TaSaRıMUlaş Uğur

BaSKı ve REnK aYRıMıMAS Matbaacılık A.Ş.Hamidiye MahallesiSoğuksu caddesi 3 Kağıthane 34408 İstanbul T. +90 212 294 10 00F. +90 212 294 90 80 [email protected]

YaYın TüRüYaygın, SüreliYılda 4 kez

Yayımlanan yazıların etik, bilimsel ve hukuki sorumluluğu yazarlara ait olup TaÇ Vakfı’nı sorumlu kılmaz. Her türlü yazı ve görseller kaynak gösterilerek kullanılabilir.

ıSSn2148-0974

4 ESKi ÇAğ’dA KARS-ANi BöLgESi’NiN EN öNEmLi SAvuNmA TESiSi: ZiyARET TEpE KALESi prof. dr. Oktay Belliyrd. doç. dr. Ayhan yardımcıel

14iSTANBuL’dA BiR KüLTüR ZiyARETgâHI: ASKERî müZE vE KüLTüR SiTESi KOmuTANLIğI - 1A. Sefa özkaya

24TARiHi KAdIKöy iSKELELERiBanu Bilgicioğlu

32KEŞLiK mANASTIRI RESTORASyONu: 20 yILIN ARdINdAN BiR dEğERLENdiRmEBilal Bilgili

42pApHLAgONiA’dA BiR pONTOS ASKERiyrd. doç. dr. Şahin yıldırım

50TüRKiyE'dE KAROSimANIN TARiHiCeren Köktürk

54yENi KAyNAKLARA göRE BuRSABEg-SARAyI’NIN yApILIŞ TARiHi vE ORHAN gâZî döNEmiNdE iNŞâ EdiLEN iLK BöLümLERiHakan yılmaz

66BAyINdIR gELENEKSEL KONuT ALANI vE KORumA SORuNLARIdoç. dr. Hümeyra Birol Akkurt

74ALExANdROpOLiS’iN yILLANmIŞ EviNdEN TRAKyA yAŞAmINA: TRAKyA ETNOLOji müZESiNazan yavuzoğlu Atasoy

82ARKEOLOjiK ALAN yöNETimi: NEOLiTiK yERLEŞmELERiN KORuNmASINAyöNELiK yApILAN ÇALIŞmALARAraş. gör. müge Cengizdoç. dr. mine Tanaç Zeren

90KuRuCuLARImIZdAN:Orhan Alsaç (1914-1991)

Page 4: Yeni Kaynaklara Göre Bursa Beg-Sarayı’nın Yapılış Tarihi ve Orhan Gâzî Döneminde İnşâ Edilen İlk Bölümleri (TAÇ Mimarlık Arkeoloji Kültür Sanat Dergisi, sy.: 7,

FARKLI disiplinlerden özgün makalelere yer verdiğimiz TAÇ vakfı dergisi’nin Sonbahar 2015 – Kış 2016 dönemini kapsayan bu yedinci sayısında ilginç konular ile yoğun bir sayı hazırlamaya çalıştık.

Belli Eğitim Kültür Tarih ve Arkeoloji Araştırma merkezi’nin başkanlığını yürütmekte olan prof. dr. Oktay Belli ile yrd. doç. dr. Ayhan yardimciel makalelerinde Kars-Ani Bölgesi’nin Erkendemir Çağı nekropolü ile urartu Krallığı öncesi savunma mimarisini aydınlatan Ziyaret Tepe Kalesi’ni kaleme alırken; A. Sefa özkaya, Harbiye Askerî müzesi’ni tanıttığı makalesinin ilk bölümüile yer alıyor. önceki sayılarımızda da yazılarını bulacağınız Sanat Tarihçisi Banu Bilgicioğlu bu kez bir zamanlar istanbul’daki deniz trafiğinin en önemli noktalarından biri olan Kadıköy’ün tarihiiskelelerini anlatırken; Bilal Bilgili, koni biçimli kayalara oyulmuş olan ürgüp-Cemil Keşlik manastırı’nı ele aldığı makalesinde, manastırda gerçekleştirilen yapısal sağlamlaştırma uygulamalarını ve mevcut durumu değerlendiriyor.

Bartın üniversitesi Arkeoloji Bölümü öğretim görevlisi yrd. doç. dr. Şahin yıldırım, 2012yılında günümüzde Kastamonu’na bağlı olan, antik çağlarda paphlagonia olarak adlandırılan Ağlı bölgesinde defineciler tarafından tahrip edilmiş bir tümülüsün içinde yer alan mezar yapısınıinceliyor. Ceren Köktürk’ün “Türkiye’de Karosimanın Tarihi” başlıklı yazısını, Hakan yılmaz’ınOrhan gâzî’nin Bursa’da yaptırdığı, âşık paşa-zâde ve Neşrî’nin “Beg-sarayı” olarak adlandırdıklarıtam teşekküllü ilk Osmanlı sarayı olan Bursa sarayının yapılış tarihine ilişkin kayıtları incelediğiyazısı takip ediyor.

dokuz Eylül üniversitesi Restorasyon programı’nda görev yapmakta olan doç. dr. HümeyraBirol Akkurt, kültürel mirasın önemli bir parçası olan tarihi yerleşimlerin korunması çerçevesinde izmir’e bağlı Küçük menderes Havzası’nda yer alan Bayındır yerleşiminin koruma sorunlarını ele alırken; müzecilik ve sanat tarihi alanında çalışmalarını sürdürmekte olan Nazan Atasoy, Trakya’nın sosyal ve kültürel bağlarını göstermeye ve günümüz modern toplumu ile geleneksellikarasındaki ilişkiye dikkat çekmekte olan yunanistan’ın Alexandropolis kentindeki tarihsel birevde bulunan Trakya Etnoloji müzesi’ni anlatıyor.

Son olarak Araş. gör. müge Cengiz ve dokuz Eylül üniversitesi Restorasyon Anabilim dalıöğretim görevlisi doç. dr. mine Tanaç Zeren, ortaklaşa sundukları “Arkeolojik Alan yönetimi” başlıklımakalede arkeolojik alanların geleneksel kültürün devamı olarak bir yönetim planı çerçevesiyle geleceğe aktarılması bağlamında yapılan çalışmaları konu almaktalar. Kurucularımızdan sayfamızda ise mimar Orhan Alsaç’ın (1914-1991) kısa yaşam hikayesi yer alıyor.

Keyifli okumalar dileğimizle,

TAÇ vakfı adınadr. m. SiNAN gENim

TAÇ vAKFI

1976’Da İStanbul’Da kurulan türkİye anıt Çevre turİzM Değerlerİnİ koruMa vakfı, türkİye’nİn ve anaDolu

uygarlıklarının Sanat ve kültür varlıklarını ve MİMarİ MİraSını, Doğal, tarİhSel, kültürel, eStetİk ve turİzM

Değerlerİnİ koruMak, yaşatMak, bu Değerlerİn geÇMİşle gelecek araSınDa kültürel bİr bağ DokuSu şeklİnDe

DevaMlılığını SağlaMak aMacıyla korunMaSı gereklİ kültür varlıklarının onarıMı ve yenİlenMeSİ üzerİne

yoğunlaşMıştır. avrupa kültürel MİraS kuruluşları feDeraSyonu üyeSİ olan taÇ vakfı, Çok SayıDa korunMaSı

gereklİ kültür varlığının reStoraSyonunu ve uygulaMa projelerİnİ gerÇekleştİrMeSİnİn yanı Sıra Çeşİtlİ

yayın faalİyetlerİnDe bulunMakta ve İlgİlİ DİSİplİnlerDe konferanS Dİzİlerİ DüzenleMekteDİr.

Sunuş

4

dr. m. SiNAN gENim

5T

07

Page 5: Yeni Kaynaklara Göre Bursa Beg-Sarayı’nın Yapılış Tarihi ve Orhan Gâzî Döneminde İnşâ Edilen İlk Bölümleri (TAÇ Mimarlık Arkeoloji Kültür Sanat Dergisi, sy.: 7,

FARKLI disiplinlerden özgün makalelere yer verdiğimiz TAÇ vakfı dergisi’nin Sonbahar 2015 – Kış 2016 dönemini kapsayan bu yedinci sayısında ilginç konular ile yoğun bir sayı hazırlamaya çalıştık.

Belli Eğitim Kültür Tarih ve Arkeoloji Araştırma merkezi’nin başkanlığını yürütmekte olan prof. dr. Oktay Belli ile yrd. doç. dr. Ayhan yardimciel makalelerinde Kars-Ani Bölgesi’nin Erken demir Çağı nekropolü ile urartu Krallığı öncesi savunma mimarisini aydınlatan Ziyaret Tepe Kalesi’ni kaleme alırken; A. Sefa özkaya, Harbiye Askerî müzesi’ni tanıttığı makalesinin ilk bölümü ile yer alıyor. önceki sayılarımızda da yazılarını bulacağınız Sanat Tarihçisi Banu Bilgicioğlu bu kez bir zamanlar istanbul’daki deniz trafiğinin en önemli noktalarından biri olan Kadıköy’ün tarihi iskelelerini anlatırken; Bilal Bilgili, koni biçimli kayalara oyulmuş olan ürgüp-Cemil Keşlik manastırı’nı ele aldığı makalesinde, manastırda gerçekleştirilen yapısal sağlamlaştırma uygulamalarını ve mevcut durumu değerlendiriyor.

Bartın üniversitesi Arkeoloji Bölümü öğretim görevlisi yrd. doç. dr. Şahin yıldırım, 2012 yılında günümüzde Kastamonu’na bağlı olan, antik çağlarda paphlagonia olarak adlandırılan Ağlı bölgesinde defineciler tarafından tahrip edilmiş bir tümülüsün içinde yer alan mezar yapısını inceliyor. Ceren Köktürk’ün “Türkiye’de Karosimanın Tarihi” başlıklı yazısını, Hakan yılmaz’ın Orhan gâzî’nin Bursa’da yaptırdığı, âşık paşa-zâde ve Neşrî’nin “Beg-sarayı” olarak adlandırdıkları tam teşekküllü ilk Osmanlı sarayı olan Bursa sarayının yapılış tarihine ilişkin kayıtları incelediği yazısı takip ediyor.

dokuz Eylül üniversitesi Restorasyon programı’nda görev yapmakta olan doç. dr. Hümeyra Birol Akkurt, kültürel mirasın önemli bir parçası olan tarihi yerleşimlerin korunması çerçevesinde izmir’e bağlı Küçük menderes Havzası’nda yer alan Bayındır yerleşiminin koruma sorunlarını ele alırken; müzecilik ve sanat tarihi alanında çalışmalarını sürdürmekte olan Nazan Atasoy, Trakya’nın sosyal ve kültürel bağlarını göstermeye ve günümüz modern toplumu ile geleneksellik arasındaki ilişkiye dikkat çekmekte olan yunanistan’ın Alexandropolis kentindeki tarihsel bir evde bulunan Trakya Etnoloji müzesi’ni anlatıyor.

Son olarak Araş. gör. müge Cengiz ve dokuz Eylül üniversitesi Restorasyon Anabilim dalı öğretim görevlisi doç. dr. mine Tanaç Zeren, ortaklaşa sundukları “Arkeolojik Alan yönetimi” başlıklı makalede arkeolojik alanların geleneksel kültürün devamı olarak bir yönetim planı çerçevesiyle geleceğe aktarılması bağlamında yapılan çalışmaları konu almaktalar. Kurucularımızdan sayfamızda ise mimar Orhan Alsaç’ın (1914-1991) kısa yaşam hikayesi yer alıyor.

Keyifli okumalar dileğimizle,

TAÇ vakfı adınadr. m. SiNAN gENim

TAÇ vAKFI

1976’Da İStanbul’Da kurulan türkİye anıt Çevre turİzM Değerlerİnİ koruMa vakfı, türkİye’nİn ve anaDolu

uygarlıklarının Sanat ve kültür varlıklarını ve MİMarİ MİraSını, Doğal, tarİhSel, kültürel, eStetİk ve turİzM

Değerlerİnİ koruMak, yaşatMak, bu Değerlerİn geÇMİşle gelecek araSınDa kültürel bİr bağ DokuSu şeklİnDe

DevaMlılığını SağlaMak aMacıyla korunMaSı gereklİ kültür varlıklarının onarıMı ve yenİlenMeSİ üzerİne

yoğunlaşMıştır. avrupa kültürel MİraS kuruluşları feDeraSyonu üyeSİ olan taÇ vakfı, Çok SayıDa korunMaSı

gereklİ kültür varlığının reStoraSyonunu ve uygulaMa projelerİnİ gerÇekleştİrMeSİnİn yanı Sıra Çeşİtlİ

yayın faalİyetlerİnDe bulunMakta ve İlgİlİ DİSİplİnlerDe konferanS Dİzİlerİ DüzenleMekteDİr.

Sunuş

4

dr. m. SiNAN gENim5

TA

Ç 0

7

Page 6: Yeni Kaynaklara Göre Bursa Beg-Sarayı’nın Yapılış Tarihi ve Orhan Gâzî Döneminde İnşâ Edilen İlk Bölümleri (TAÇ Mimarlık Arkeoloji Kültür Sanat Dergisi, sy.: 7,

Kuruluş dönemi Osmanlı mimarisi ve müessese ve medeniyet tarihiniaydınlatabilecek nitelikte günümüze çok az sayıda çağdaş kaynak ve materyal ulaşabilmiştir. Bu soruna bağlı olarak, Osmanlılar’ın Yenişehir ve Bursa’da kurdukları ilk Osmanlı sarayları hakkında da birkaç bilgi kırıntısı dışında pek bir şey bilinmektedir.

Yenişehir Sarayı hakkında, sonraki asırlara ait kaynak ve belgelerdeyapılan birkaç küçük atıf ve topografik birkaç kanıt dışında neredeyse hiçbir bilgi mevcut değildir. Osmanlı müverrihlerinden Âşık Paşa-zâde veNeşrî’nin “Beg-sarayı” olarak adlandırdıkları Bursa sarayı hakkında da, şimdiye kadar hiçbir çağdaş kaynak ya da belge ele geçmemiş ve sonraki pâdişahlar tarafından yaptırılan ek binalarla zaman içinde iyice genişletilen sarayın Orhan Gâzî döneminde tasarlanan ilk şekli ve hangi bölümlerden meydana geldiği konusunda bugüne dek herhangi bir bilimsel araştırmaya yer verilmemiştir. Bu makalede Osman Gâzî’nin Yenişehir’de kurduğu ilk saray hakkındaki veriler toplu bir şekilde incelendikten sonra, Orhan Gâzî’nin Bursa’da yaptırdığı Beg-sarayı hakkında günümüz araştırmacıları tarafından bilinmeyen çağdaş kaynaklardaki kayıtlar ilk kez gündeme getirilerek, bu tam teşekküllü ilk Osmanlı sarayının yapılış tarihine ilişkin yeni tespitlere ve inşâ edilen ilk bölümleri hakkında ayrıntılı tasvirlere yer verilecektir.

55

TA

Ç0

7

54 Yeni Kaynaklara Göre Bursa Beg-Sarayı’nın Yapılış Tarihi ve Orhan Gâzî Döneminde İnşâ Edilen İlk Bölümleri

HAKAN YILMAZAraştırmacı-Yazar

MA

RL

IK

T

AR

İH

İ

Osman Gâzî’nin Yenişehir’de Kurduğu İlk Osmanlı SarayıOsman Gâzî’nin, 700/1300 yılı civârında Bursa yakınlarında Yenişehir’i

kurduğu zaman burada küçük bir saray inşâ ettirdiği tarihî ve topografik delillerden açıkça anlaşılmaktadır. Osmanlı müverrihlerinden ‘Âşık Paşa-zâde, Orhan Gâzî’nin imamı İshak Fakih’in gözlemlerine dayanarak, Osman Gâzî’nin Yenişehir’i kurunca burayı kendisine karar yeri edindiğine işâreteder1; yine onun çağdaşı olan Mehmed Neşrî de kroniğinde Sultan Osman’ınburayı beyliğinin “taḫtgāh”ı hâline getirdiğini söyler2. Kroniklerde yer alan bu gibi ifâdelerle müverrihlerin, aslında Osmanlı Devleti’nin Yenişehir’deinşâ edilen ilk Osmanlı sarayının varlığına işâret etmiş oldukları, bölgede yer alan topografik ve toponomik veriler doğrultusunda kesin olarak ortaya çıkmaktadır.

Nitekim Yenişehir’de bulunan Saray hamamı, bu saraydan günümüze intikâl etmiş yegâne ve en önemli topografik delil olduğu gibi3; buraya çok yakın noktada bulunan bir mevkiinin asırlardır Saray-önü adını taşıyor olması4 ve Matrakçı Nasuh’un 1533 yılı civârında Beyān-ı Menāzil-i Sefer-iIrāḳeyn adlı eserinde çizdiği Yenişehir minyatürüne saray kalıntılarını açıkçayansıtması5, Osmanlı Devleti’nin kurucu hükümdarının inşâ ettirdiği ilk sarayının Yeni-şehir Sarayı olduğunu kesinleştirmektedir. 700/1300 târihindeYenişehir’in kuruluşu sırasında yapıldığında şüphe olmayan bu ilk Osmanlısarayı, Orhan Gâzî’nin Bursa’yı fethine kadar 20 yılı aşkın bir süre Osmanlı uç Sultanlığı’nın idâre merkezi olmuş; fetihten sonra iç kalede Beg-sarayı’nıninşâ edilişinden ve devlet merkezinin Bursa’ya nakledilişinden sonra ise çabucak önemini yitirerek harâbeye dönmüş ve varlığı neredeyse tamâmen unutulmuştur.

Osman Gâzî’nin Yenişehir’deki sarayını, inşâ edilişinden iki buçukasrı aşkın bir süre sonra görmüş olan Bursa’lı şâir rahmî Çelebi (ö. 975/1567), 970/1562-63’ten sonra müderris olduğu dönemde Yenişehir hakkında yazdığı Şehrēngīz-i Yeñi-şehr adlı eserinde sarayın kendi zamanındaki durumunu şöyle tasvir etmiştir:

“Naẓar eyleñ ol Eyvān-ı nigūne Olupdur ṭāḳ-ı Kisrī’den nümūne Baṣub baġrına ʿāşıḳ gibi ṭaşı Aḳar gözden kesilmez ḳanlı yaşıBaşından ayaġa dek göz göz olmış Ve-lī her bir gözi yaş-ile ṭolmışGöz açub niçe yirden şöyle bī-cān Diler kim eyleye ol şehri seyrānYa bir örendürür kim anda ṭurmış Zemīne niçe yirden pençe urmışÇözülmiş ḥalḳasından ḳaldurub ser Göz ne irişmesün dir şehri gözler| Civārında var bir cāmiʿ-i pāk Olupdur ḳubbesi mānend-i eflākMücellā ṣaḥn-ı pāki cümle mermer Bir dilber gibi raʿnā vü ḫōş-terSütūn üstinde ṭāḳ-ı ʿanber-ekīn Olub ebrū-yı ḫūbān gibi pür-çīnBaş egmez miḥver-i ḥırfe sütūnı İrişmiş ʿarşa her ṭāḳ-ı nigūnı…”6

rahmî Çelebi’nin bu dizeleri, Yenişehir Sarayı’nın vaktiyle görkemli bir yapıya sahipken XVI. yüzyılın ortalarında tamamen harap bir hâle geldiğini, duvarlarının açılan gediklerden göz göz olduğunu, yıkılan odaları içine taşların dolduğunu ve sulama kanallarının bozulması nedeniyle duvar deliklerinden suların akıp durduğunu mükemmel bir teşbihle gözler önüne sermiştir. Sarayın durumunu yakından görmüş olan müellif, ilâveten anabinânın yanında bir de ören yeri bulunduğunu, ancak tıpkı saray binâsı gibi, yaşadığı asırda onun da altı üstüne dönmüşçesine yıkık ve perişan bir hâlde olduğunu haber vermiştir.

şemseddîn Sâmî Ḳāmūsü’l-Aʿlām’ında XX. yüzyıl başlarında Osman Gâzî’nin sarayının harâbelerinin hâlâ mevcut olduğunu bir görgü şâhidi olarak bize bildirmiştir7. Onun bu izlenimi, yukarıda sözünü ettiğimiz Hamam hâriç olmak üzere8, sarayın aslını teşkil eden binâların 500 yıla yakın bir süre harap hâlde kaldığını göstermektedir.

Osmanlı Beyliği’nin Bursa’nın fethinden sonra, öncekine nisbetle daha faklı bir büyüme, gelişme ve devletleşme süreci içerisine girdiği devrin kaynak ve belgelerine yansıyan bazı kayıtlardan anlaşılmaktadır. Bu büyüme ve gelişme sürecinin söz konusu materyallerde işâret edilen en önemli delili; Orhan Gâzî’nin Bursa’yı fethettikten hemen sonra Bursa

1 ‘Âşık Paşa-zâde, Tevārīḫ-i Āl-i ʿOs̱mān, İstanbul ArkeolojiMüzesi Ktp. nr.: 1504, vr. 8b: “Kendü Yeñi-şehr’e vardı. Yanında olan ġāzīlere evleryapdurdı, anda ṭuraḳlandı. Anuñadını ‘Yeñi-şehr’ ḳodılar.”

2 “Kendü Yeñi-şehr’e varub taḫtgāh idindi, yanında olan ġāzīlere evler buyurdı, maʿmūr itdi. Andan ötüriaña ‘Yeñi-şehr’ dinildi.” MehmedNeşrî, Kitāb-ı Cihān-nümā, I, haz.: F. Reşit Unat - M. Altay Köymen, Ankara 1949, s. 112, st. 11-12.

3Ekrem Hakkı Ayverdi, Osmanlı Mimarîsinin İlk Devri: 630-805 (1230-1402), I, İstanbul 1966, s. 15-16. Osman Gâzî’nin eşinin Bilecik’e yerleştiği ve Yenişehir Sarayı’na ait olan bu küçük hamamda kadınlar ve erkekler için ayrı bölümler bulunduğu dikkate alınırsa, onun bugün mevcut olmayan bu sarayında bir Harem dairesinin mevcut olduğu düşünülebilir.

4 Yenişehir Saray Hamamına çokyakın bir noktada bulunan bu mevkiinin paralelinde, şimdilerde depo olarak kullanılan bir alanda saray harabelerinden arta kaldığı tahmin edilen bazı kalıntılara rastlanması, Yenişehir Sarayı’nın ortaya çıkarılması konusunda arkeologlar için küçük de olsa bir ümit ışığı olmuştur.

5 Matrakçı Nasuh (Nasûh es-Silâhî), Beyān-ı Menāzil-i Sefer-i ʿIrāḳeyn, İÜ Ktp. TY, nr.: 5964, vr. 14b.

6 Rahmî Çelebi, Şehrēngīz-i Yeñi-şehr, Berlin Staatsbibliothek, MS Diez A.O, nr.: 57, vr. 4b-5a.

7 Şemseddîn Sâmî burada Osman Gâzî’ye atıfla: “Pādişāh-ı müşārun-ileyh ḥażretleriniñ sarayınıñ baʿżı ḫarābeleri el-yevm mevcūddur.” der. Krş. a.mlf., Ḳāmūsü’l-Aʿlām, VI, İstanbul 1306-1316, s. 4805.

8 Ekrem Hakkı Ayverdi, a.g.e., s. 16. Müellif burada hamamın Yunan işgâline kadarkullanılmaya devâm ettiğini söylemektedir.

Page 7: Yeni Kaynaklara Göre Bursa Beg-Sarayı’nın Yapılış Tarihi ve Orhan Gâzî Döneminde İnşâ Edilen İlk Bölümleri (TAÇ Mimarlık Arkeoloji Kültür Sanat Dergisi, sy.: 7,

Kuruluş dönemi Osmanlı mimarisi ve müessese ve medeniyet tarihini aydınlatabilecek nitelikte günümüze çok az sayıda çağdaş kaynak ve materyal ulaşabilmiştir. Bu soruna bağlı olarak, Osmanlılar’ın Yenişehir ve Bursa’da kurdukları ilk Osmanlı sarayları hakkında da birkaç bilgi kırıntısı dışında pek bir şey bilinmektedir.

Yenişehir Sarayı hakkında, sonraki asırlara ait kaynak ve belgelerde yapılan birkaç küçük atıf ve topografik birkaç kanıt dışında neredeyse hiçbir bilgi mevcut değildir. Osmanlı müverrihlerinden Âşık Paşa-zâde ve Neşrî’nin “Beg-sarayı” olarak adlandırdıkları Bursa sarayı hakkında da, şimdiye kadar hiçbir çağdaş kaynak ya da belge ele geçmemiş ve sonraki pâdişahlar tarafından yaptırılan ek binalarla zaman içinde iyice genişletilen sarayın Orhan Gâzî döneminde tasarlanan ilk şekli ve hangi bölümlerden meydana geldiği konusunda bugüne dek herhangi bir bilimsel araştırmaya yer verilmemiştir. Bu makalede Osman Gâzî’nin Yenişehir’de kurduğu ilk saray hakkındaki veriler toplu bir şekilde incelendikten sonra, Orhan Gâzî’nin Bursa’da yaptırdığı Beg-sarayı hakkında günümüz araştırmacıları tarafından bilinmeyen çağdaş kaynaklardaki kayıtlar ilk kez gündeme getirilerek, bu tam teşekküllü ilk Osmanlı sarayının yapılış tarihine ilişkin yeni tespitlere ve inşâ edilen ilk bölümleri hakkında ayrıntılı tasvirlere yer verilecektir.

55

TA

Ç 0

7

54Yeni Kaynaklara Göre Bursa Beg-Sarayı’nınYapılış Tarihi ve Orhan GâzîDöneminde İnşâ Edilen İlk Bölümleri

HAKAN YILMAZAraştırmacı-Yazar

MA

RL

IK

T

AR

İH

İ

Osman Gâzî’nin Yenişehir’de Kurduğu İlk Osmanlı SarayıOsman Gâzî’nin, 700/1300 yılı civârında Bursa yakınlarında Yenişehir’i

kurduğu zaman burada küçük bir saray inşâ ettirdiği tarihî ve topografik delillerden açıkça anlaşılmaktadır. Osmanlı müverrihlerinden ‘Âşık Paşa-zâde, Orhan Gâzî’nin imamı İshak Fakih’in gözlemlerine dayanarak, Osman Gâzî’nin Yenişehir’i kurunca burayı kendisine karar yeri edindiğine işâret eder1; yine onun çağdaşı olan Mehmed Neşrî de kroniğinde Sultan Osman’ın burayı beyliğinin “taḫtgāh”ı hâline getirdiğini söyler2. Kroniklerde yer alan bu gibi ifâdelerle müverrihlerin, aslında Osmanlı Devleti’nin Yenişehir’de inşâ edilen ilk Osmanlı sarayının varlığına işâret etmiş oldukları, bölgede yer alan topografik ve toponomik veriler doğrultusunda kesin olarak ortaya çıkmaktadır.

Nitekim Yenişehir’de bulunan Saray hamamı, bu saraydan günümüze intikâl etmiş yegâne ve en önemli topografik delil olduğu gibi3; buraya çok yakın noktada bulunan bir mevkiinin asırlardır Saray-önü adını taşıyor olması4 ve Matrakçı Nasuh’un 1533 yılı civârında Beyān-ı Menāzil-i Sefer-i Irāḳeyn adlı eserinde çizdiği Yenişehir minyatürüne saray kalıntılarını açıkça yansıtması5, Osmanlı Devleti’nin kurucu hükümdarının inşâ ettirdiği ilk sarayının Yeni-şehir Sarayı olduğunu kesinleştirmektedir. 700/1300 târihinde Yenişehir’in kuruluşu sırasında yapıldığında şüphe olmayan bu ilk Osmanlı sarayı, Orhan Gâzî’nin Bursa’yı fethine kadar 20 yılı aşkın bir süre Osmanlı uç Sultanlığı’nın idâre merkezi olmuş; fetihten sonra iç kalede Beg-sarayı’nın inşâ edilişinden ve devlet merkezinin Bursa’ya nakledilişinden sonra ise çabucak önemini yitirerek harâbeye dönmüş ve varlığı neredeyse tamâmen unutulmuştur.

Osman Gâzî’nin Yenişehir’deki sarayını, inşâ edilişinden iki buçuk asrı aşkın bir süre sonra görmüş olan Bursa’lı şâir rahmî Çelebi (ö. 975/1567), 970/1562-63’ten sonra müderris olduğu dönemde Yenişehir hakkında yazdığı Şehrēngīz-i Yeñi-şehr adlı eserinde sarayın kendi zamanındaki durumunu şöyle tasvir etmiştir:

“Naẓar eyleñ ol Eyvān-ı nigūne Olupdur ṭāḳ-ı Kisrī’den nümūne Baṣub baġrına ʿāşıḳ gibi ṭaşı Aḳar gözden kesilmez ḳanlı yaşıBaşından ayaġa dek göz göz olmış Ve-lī her bir gözi yaş-ile ṭolmışGöz açub niçe yirden şöyle bī-cān Diler kim eyleye ol şehri seyrānYa bir örendürür kim anda ṭurmış Zemīne niçe yirden pençe urmışÇözülmiş ḥalḳasından ḳaldurub ser Göz ne irişmesün dir şehri gözler| Civārında var bir cāmiʿ-i pāk Olupdur ḳubbesi mānend-i eflākMücellā ṣaḥn-ı pāki cümle mermer Bir dilber gibi raʿnā vü ḫōş-terSütūn üstinde ṭāḳ-ı ʿanber-ekīn Olub ebrū-yı ḫūbān gibi pür-çīnBaş egmez miḥver-i ḥırfe sütūnı İrişmiş ʿarşa her ṭāḳ-ı nigūnı…”6

rahmî Çelebi’nin bu dizeleri, Yenişehir Sarayı’nın vaktiyle görkemli bir yapıya sahipken XVI. yüzyılın ortalarında tamamen harap bir hâle geldiğini, duvarlarının açılan gediklerden göz göz olduğunu, yıkılan odaları içine taşların dolduğunu ve sulama kanallarının bozulması nedeniyle duvar deliklerinden suların akıp durduğunu mükemmel bir teşbihle gözler önüne sermiştir. Sarayın durumunu yakından görmüş olan müellif, ilâveten ana binânın yanında bir de ören yeri bulunduğunu, ancak tıpkı saray binâsı gibi, yaşadığı asırda onun da altı üstüne dönmüşçesine yıkık ve perişan bir hâlde olduğunu haber vermiştir.

şemseddîn Sâmî Ḳāmūsü’l-Aʿlām’ında XX. yüzyıl başlarında Osman Gâzî’nin sarayının harâbelerinin hâlâ mevcut olduğunu bir görgü şâhidi olarak bize bildirmiştir7. Onun bu izlenimi, yukarıda sözünü ettiğimiz Hamam hâriç olmak üzere8, sarayın aslını teşkil eden binâların 500 yıla yakın bir süre harap hâlde kaldığını göstermektedir.

Osmanlı Beyliği’nin Bursa’nın fethinden sonra, öncekine nisbetle daha faklı bir büyüme, gelişme ve devletleşme süreci içerisine girdiği devrin kaynak ve belgelerine yansıyan bazı kayıtlardan anlaşılmaktadır. Bu büyüme ve gelişme sürecinin söz konusu materyallerde işâret edilen en önemli delili; Orhan Gâzî’nin Bursa’yı fethettikten hemen sonra Bursa

1 ‘Âşık Paşa-zâde, Tevārīḫ-i Āl-i ʿOs̱mān, İstanbul Arkeoloji Müzesi Ktp. nr.: 1504, vr. 8b: “Kendü Yeñi-şehr’e vardı. Yanında olan ġāzīlere evler yapdurdı, anda ṭuraḳlandı. Anuñ adını ‘Yeñi-şehr’ ḳodılar.”

2 “Kendü Yeñi-şehr’e varub taḫtgāh idindi, yanında olan ġāzīlere evler buyurdı, maʿmūr itdi. Andan ötüri aña ‘Yeñi-şehr’ dinildi.” Mehmed Neşrî, Kitāb-ı Cihān-nümā, I, haz.: F. Reşit Unat - M. Altay Köymen,Ankara 1949, s. 112, st. 11-12.

3Ekrem Hakkı Ayverdi, Osmanlı Mimarîsinin İlk Devri: 630-805 (1230-1402), I, İstanbul 1966, s. 15-16. Osman Gâzî’nin eşinin Bilecik’e yerleştiği ve Yenişehir Sarayı’na ait olan bu küçük hamamda kadınlar ve erkekler için ayrı bölümler bulunduğu dikkate alınırsa, onun bugün mevcut olmayan bu sarayında birHarem dairesinin mevcut olduğu düşünülebilir.

4 Yenişehir Saray Hamamına çok yakın bir noktada bulunan bu mevkiinin paralelinde, şimdilerde depo olarak kullanılan bir alanda saray harabelerinden arta kaldığı tahmin edilen bazı kalıntılara rastlanması, Yenişehir Sarayı’nın ortaya çıkarılması konusunda arkeologlar için küçük de olsa bir ümit ışığı olmuştur.

5 Matrakçı Nasuh (Nasûh es-Silâhî), Beyān-ı Menāzil-i Sefer-i ʿIrāḳeyn, İÜ Ktp. TY, nr.: 5964, vr. 14b.

6 Rahmî Çelebi, Şehrēngīz-i Yeñi-şehr, Berlin Staatsbibliothek, MS Diez A.O, nr.: 57, vr. 4b-5a.

7 Şemseddîn Sâmî burada Osman Gâzî’ye atıfla: “Pādişāh-ı müşārun-ileyh ḥażretleriniñ sarayınıñ baʿżı ḫarābeleri el-yevm mevcūddur.” der. Krş. a.mlf., Ḳāmūsü’l-Aʿlām, VI, İstanbul 1306-1316, s. 4805.

8 Ekrem Hakkı Ayverdi, a.g.e., s. 16. Müellif burada hamamınYunan işgâline kadar kullanılmaya devâm ettiğini söylemektedir.

Page 8: Yeni Kaynaklara Göre Bursa Beg-Sarayı’nın Yapılış Tarihi ve Orhan Gâzî Döneminde İnşâ Edilen İlk Bölümleri (TAÇ Mimarlık Arkeoloji Kültür Sanat Dergisi, sy.: 7,

kalesi içinde, bugün Tophâne adıyla anılanmevkiide tam teşekküllü bir saray inşâ ettirmiş olmasıdır. Osmanlı Devleti’ninsaray teşkilâtı ve ilk bürokratik devlet sisteminin teşekkülü bu sarayın inşâsı sâyesinde ortaya çıkacaktır.

Bursa’nın Gerçek Fetih Târihi MeselesiBursa Beg-sarayı’nın Bursa’nın fethinden

sonra yapıldığı bilinmekle birlikte, kaynak yetersizliği ve özellikle çağdaş kaynakların yokluğu nedeniyle, tam olarak hangi tarihte inşâ edildiği çözümlenememiştir. şu kadarvar ki, Bursa’nın fethi konusunda da Osmanlı müverrihlerinin çelişkili tarihler vermeleri, ister istemez öncelikle Bursa’nın fetih tarihi konusunu aydınlatma zarûretini gündeme getirmektedir. Büyük çoğunluğu XV. yüzyılın ortalarında ve ikinci yarısında yazımış olan ilk Osmanlı kroniklerinde, Osmanlılar’ın Bizans’tan aldıkları ilk büyük şehir olanBursa’nın hangi yıl fethedildiği konusunda birbirinden oldukça farklı tarihlere işaret edildiği görülür. En eskisi Bursa’nın fethindenbir buçuk asır sonra yazılmış olan bu kronikler, Bursa’nın fethi hakkında 1310 ilâ 1327 yılları arasında değişen çok farklı tarihlere yer vermişlerdir9. Bunlar arasında yalnız, tenkidî tarihçilik anlayışı ve rivâyetleri seçmedeki titiz yaklaşımı ile dikkati çeken en güvenilir Osmanlı müverrihi olduğunu bildiğimiz Mehmed Neşrî, Kitāb-ı Cihān-nümā’sındadiğerlerinden farklı olarak 722/1322 târihini verir ve hattâ: “Burūsa’nuñ fetḥi bu tārīḫden idügine hiç nizāʿ yoḳdur.” diyerek10 doğruluğunu da kesin bir dille te’yid eder.

Orhan Gâzî’nin beylik topraklarını 732/1332 yılında gezmiş olan ünlü Tanca’lıseyyah İbn Battuta’nın, Seyāḥat-nāme’sine: “Onun (Orhan’ın) babası Rūm’un elinden Burṣa şehrini fetḥetmiş, ḳabri oradaki bir mesciddedir.” şeklinde düştüğü kayıttan11, Bursa’nın Osman Gâzî hayatta iken fethedildiğini kat’î olarak tespit edebilmekteyiz. Nitekim gerek Eylül 1323 tarihli Asporça Hâtûn vakfiyesinde Osman Gâzî’nin gelinine vakfettiği yerler arasında bulunan “Balıḳlıçiftlük” mezra‘asının “Bursa kazâsı” sınırları içinde gösterilmesi12; gerekse varlığına ve tarihî önemine daha önce bir makalemizde ve tebliğde13 işâret ettiğimiz, 1324 yılıHaziran’ında Orhan Gâzî’yi Bursa’da ziyaret eden Seyyid Kâsım el-Bağdâdî’nin (ö. 750/1350), Arapça Seyāḥat-nāme’sinde Sultan Orhan’ınBursa’yı “Kâfirlerin elinden alalı henüz iki yıl olduğunu” açıkçabelirtmesi14, Bursa’nın gerçekten 722/1322 yılı ortalarında fethedildiğini göstermekte ve Neşrî’nin yukarıda verdiği bilgiyi tarihî açıdan kesinleştirmektedir15.(1) Osman Gâzî’yi Yenişehir’deki tahtgâhında, nökerlerinden Akça Koca ve Konur Alp ile bir arada gösteren bir resim; Ârif Paşa, Osmanlılar’da Resmî Kıyâfetler, nr.: 1

9 Krş. Şükrullâh Çelebi, Behcetü’t-Tevārīḫ,Nuruosmaniye Ktp. nr.: 3059,vr. 159b, st. 11-14; Mehmed bin Hacı Halîl el-Konevî, Tārīḫ-i Āl-i ʿOs̱mān ve’s-Selçūḳ, Bibliotheque Nationale, Supp. Persian, nr.: 1394, vr. 17a-18a; Lütfi Paşa, Tevārīḫ-i Āl-i ʿOs̱mān, ‘Âlî Beg neşri, İstanbul 1341, s. 27, st. 1; Enverî, Düstūr-nāme, nşr.:M. Halil Yınanç, İstanbul1928, s. 82, beyit 9-10; Rûhî Çelebi, Tārīḫ-i Rūḥī, BerlinStaatsbibliothek, Tübingen,MS Or. Quart, nr.: 821, vr. 25a; Y. Yücel - H. E. Cengiz neşri, Belgeler, XIV/18,s. 383; Karamânî Mehmed Paşa, Tevārīḫu’s-Selāṭīni’l-ʿOs̱māniyye, Süleymâniye Ktp. Ayasofya, nr.: 3204,vr. 4a; Âşık Paşa-zâde, a.g.e.,vr. 13b; Friedrich Giese, DieAltosmanischen AnonymenChroniken, Breslau 1922, s. 13, st. 8-10; Oruç bin Âdil el-Edrenevî, Tevārīḫ-i Āl-i ʿOs̱mān, Manisa İl Halk Ktp. Yzm. Genel, nr.: 5506/2,vr. 158a, st. 1-2.

10 Mehmed Neşrî, a.g.e., I, s. 134.

11 İbn Battuta, Tuḥfetü’n-Nüẓẓār fī Ġarāʾibü’l-Emṣār ve’l-ʿAcāʾibü’l-Esfār, s. 308-309, st. 22; 1-4.Dârü’s-Sâdır, Beyrut, ts.

12 Bursa Şer‘iyyeSicilleri, Ankara Millî Ktp., nr.: 4121, vr. 83 (b), st. 10 vd.;VGMA, nr.: 590/181, s. 207, st.28-29; nr.: 1891/1, s. 2, st. 11.

13 Krş. Hakan Yılmaz, “BursaFethine Yönelik Yeni Yaklaşımlarve Bursa’nın Gerçek Fetih Tarihi”, Şehir & Toplum, sy.: II / Haziran 2015, s. 61-73; a.mlf., “Orhan Gâzî’yi Sarayında Ziyaret Etmiş Bir Seyyah/Sûfî: Seyyid Kâsım el-Bağdâdî veSeyāḥat-nāme’sinin Kuruluş Devri Osmanlı Tarihi AçısındanÖnemi”, Uluslararası Osmanlı Araştırmaları Kongresi, 14 Ekim 2015’te sunulan tebliğ metni.

14 Seyyid Kâsım el-Bağdâdî, Seyāḥat-nāme, rulo nüsha, st. 146-147.

15 Prof. Dr. Feridun Emecenson çalışmasında, Bursa’nın fetih tarihinin 722/1322 olduğu konusunda Osmanlı Araştırmaları Kongresi’nde Seyyid Kâsım el-Bağdâdî Seyāḥat-nāme’sine dayanarakyaptığımız değerlendirmelere kısaca işâret etmiş ve mevcut verilerden hareketle 1322’de Bursa’nın dış kesimlerinin, 1326’da ise iç kalenin düşmüş olabileceği ihtimâline dikkati çekmiştir. Krş. a.mlf., Osmanlıİmparatorluğu’nun Kuruluş ve Yükseliş Tarihi (1300-1600), İstanbul 2015, s. 49, dn.: 8.

Page 9: Yeni Kaynaklara Göre Bursa Beg-Sarayı’nın Yapılış Tarihi ve Orhan Gâzî Döneminde İnşâ Edilen İlk Bölümleri (TAÇ Mimarlık Arkeoloji Kültür Sanat Dergisi, sy.: 7,

kalesi içinde, bugün Tophâne adıyla anılan mevkiide tam teşekküllü bir saray inşâ ettirmiş olmasıdır. Osmanlı Devleti’nin saray teşkilâtı ve ilk bürokratik devlet sisteminin teşekkülü bu sarayın inşâsı sâyesinde ortaya çıkacaktır.

Bursa’nın Gerçek Fetih Târihi MeselesiBursa Beg-sarayı’nın Bursa’nın fethinden

sonra yapıldığı bilinmekle birlikte, kaynak yetersizliği ve özellikle çağdaş kaynakların yokluğu nedeniyle, tam olarak hangi tarihte inşâ edildiği çözümlenememiştir. şu kadar var ki, Bursa’nın fethi konusunda da Osmanlı müverrihlerinin çelişkili tarihler vermeleri, ister istemez öncelikle Bursa’nın fetih tarihi konusunu aydınlatma zarûretini gündeme getirmektedir. Büyük çoğunluğu XV. yüzyılın ortalarında ve ikinci yarısında yazımış olan ilk Osmanlı kroniklerinde, Osmanlılar’ın Bizans’tan aldıkları ilk büyük şehir olan Bursa’nın hangi yıl fethedildiği konusunda birbirinden oldukça farklı tarihlere işaret edildiği görülür. En eskisi Bursa’nın fethinden bir buçuk asır sonra yazılmış olan bu kronikler, Bursa’nın fethi hakkında 1310 ilâ 1327 yılları arasında değişen çok farklı tarihlere yer vermişlerdir9. Bunlar arasında yalnız, tenkidî tarihçilik anlayışı ve rivâyetleri seçmedeki titiz yaklaşımı ile dikkati çeken en güvenilir Osmanlı müverrihi olduğunu bildiğimiz Mehmed Neşrî, Kitāb-ı Cihān-nümā’sında diğerlerinden farklı olarak 722/1322 târihini verir ve hattâ: “Burūsa’nuñ fetḥi bu tārīḫden idügine hiç nizāʿ yoḳdur.” diyerek10 doğruluğunu da kesin bir dille te’yid eder.

Orhan Gâzî’nin beylik topraklarını 732/1332 yılında gezmiş olan ünlü Tanca’lı seyyah İbn Battuta’nın, Seyāḥat-nāme’sine: “Onun (Orhan’ın) babası Rūm’un elinden Burṣa şehrini fetḥetmiş, ḳabri oradaki bir mesciddedir.” şeklinde düştüğü kayıttan11, Bursa’nın Osman Gâzî hayatta iken fethedildiğini kat’î olarak tespit edebilmekteyiz. Nitekim gerek Eylül 1323 tarihli Asporça Hâtûn vakfiyesinde Osman Gâzî’nin gelinine vakfettiği yerler arasında bulunan “Balıḳlı çiftlük” mezra‘asının “Bursa kazâsı” sınırları içinde gösterilmesi12; gerekse varlığına ve tarihî önemine daha önce bir makalemizde ve tebliğde13 işâret ettiğimiz, 1324 yılı Haziran’ında Orhan Gâzî’yi Bursa’da ziyaret eden Seyyid Kâsım el-Bağdâdî’nin (ö. 750/1350), Arapça Seyāḥat-nāme’sinde Sultan Orhan’ın Bursa’yı “Kâfirlerin elinden alalı henüz iki yıl olduğunu” açıkça belirtmesi14, Bursa’nın gerçekten 722/1322 yılı ortalarında fethedildiğini göstermekte ve Neşrî’nin yukarıda verdiği bilgiyi tarihî açıdan kesinleştirmektedir15.(1) Osman Gâzî’yi Yenişehir’deki tahtgâhında, nökerlerinden Akça Koca ve Konur Alp ile bir arada gösteren bir resim; Ârif Paşa, Osmanlılar’da Resmî Kıyâfetler, nr.: 1

9 Krş. Şükrullâh Çelebi, Behcetü’t-Tevārīḫ, Nuruosmaniye Ktp. nr.: 3059, vr. 159b, st. 11-14; Mehmed bin Hacı Halîl el-Konevî, Tārīḫ-i Āl-i ʿOs̱mān ve’s-Selçūḳ, Bibliotheque Nationale, Supp. Persian, nr.: 1394, vr. 17a-18a; Lütfi Paşa, Tevārīḫ-i Āl-i ʿOs̱mān, ‘Âlî Beg neşri, İstanbul 1341, s. 27, st. 1; Enverî, Düstūr-nāme, nşr.: M. Halil Yınanç, İstanbul 1928, s. 82, beyit 9-10; Rûhî Çelebi, Tārīḫ-i Rūḥī, Berlin Staatsbibliothek, Tübingen, MS Or. Quart, nr.: 821, vr. 25a; Y. Yücel - H. E. Cengiz neşri, Belgeler, XIV/18,s. 383; Karamânî Mehmed Paşa, Tevārīḫu’s-Selāṭīni’l-ʿOs̱māniyye, SüleymâniyeKtp. Ayasofya, nr.: 3204, vr. 4a; Âşık Paşa-zâde, a.g.e.,vr. 13b; Friedrich Giese, Die Altosmanischen Anonymen Chroniken, Breslau 1922, s. 13, st. 8-10; Oruç bin Âdil el-Edrenevî, Tevārīḫ-i Āl-i ʿOs̱mān, Manisa İl Halk Ktp.Yzm. Genel, nr.: 5506/2, vr. 158a, st. 1-2.

10 Mehmed Neşrî, a.g.e., I, s. 134.

11 İbn Battuta, Tuḥfetü’n-Nüẓẓār fī Ġarāʾibü’l-Emṣār ve’l-ʿAcāʾibü’l-Esfār, s. 308-309, st. 22; 1-4. Dârü’s-Sâdır, Beyrut, ts.

12 Bursa Şer‘iyye Sicilleri, Ankara Millî Ktp., nr.: 4121, vr. 83 (b), st. 10 vd.; VGMA, nr.: 590/181, s. 207, st. 28-29; nr.: 1891/1, s. 2, st. 11.

13 Krş. Hakan Yılmaz, “Bursa Fethine Yönelik Yeni Yaklaşımlar ve Bursa’nın Gerçek Fetih Tarihi”, Şehir & Toplum, sy.: II / Haziran 2015, s. 61-73; a.mlf., “Orhan Gâzî’yi Sarayında Ziyaret Etmiş Bir Seyyah/Sûfî: Seyyid Kâsım el-Bağdâdî ve Seyāḥat-nāme’sinin Kuruluş Devri Osmanlı Tarihi Açısından Önemi”, Uluslararası Osmanlı Araştırmaları Kongresi, 14 Ekim 2015’te sunulan tebliğ metni.

14 Seyyid Kâsım el-Bağdâdî, Seyāḥat-nāme, rulo nüsha, st. 146-147.

15 Prof. Dr. Feridun Emecen son çalışmasında, Bursa’nın fetih tarihinin 722/1322 olduğu konusunda Osmanlı Araştırmaları Kongresi’nde Seyyid Kâsım el-Bağdâdî Seyāḥat-nāme’sine dayanarak yaptığımız değerlendirmelere kısaca işâret etmiş ve mevcut verilerden hareketle 1322’de Bursa’nın dış kesimlerinin, 1326’da ise iç kalenin düşmüş olabileceği ihtimâline dikkati çekmiştir. Krş. a.mlf., Osmanlı İmparatorluğu’nun Kuruluş ve Yükseliş Tarihi (1300-1600), İstanbul 2015, s. 49, dn.: 8.

Page 10: Yeni Kaynaklara Göre Bursa Beg-Sarayı’nın Yapılış Tarihi ve Orhan Gâzî Döneminde İnşâ Edilen İlk Bölümleri (TAÇ Mimarlık Arkeoloji Kültür Sanat Dergisi, sy.: 7,

59

TA

Ç 0

7

58

Ye

KA

YN

AK

LA

RA

Re

Bu

RS

A B

eG

-SA

RA

YI’

NIN

YA

pIL

Iş T

AR

İHİ

ve

OR

HA

N G

âZ

î D

öN

eM

İND

e İ

â e

DİL

eN

İL

K B

öL

üM

Le

RİBursa Beg Sarayı’nın Yapılış Tarihine İlişkin Yeni Tespitler

Beg sarayı’nın Bursa’nın fethinden sonra, kale içindeki Bithynler’den romalılar’a intikâl eden eski Tekfur sarayının üzerine inşâ edildiği bilinmekle birlikte, kesin olarak hangi tarihte tamamlandığı, iç ve dış dizaynının ne şekilde sağlandığı ve özellikle ilk plânda içerisinde hangi bölüm ve birimlerin yer aldığı bilinmediği gibi; bu konuda Osmanlı müverrihleri arasında yalnız Âşık Paşa-zâde ve Neşrî’nin yaptığı bâzı atıflar da çağdaş hiçbir yazılı kaynak tarafından te’yid edilememiştir. şimdi bu konu üzerine eğilerek, Orhan Gazi’nin Bursa Beg Sarayı’nı hangi tarihte inşâ ettirdiğini ve şimdiye kadar tam olarak bilinmeyen ya da dikkati çekmeyen fiziksel özelliklerini tespit etmeye çalışacağız. Celâl-zâde Salih Çelebi, günümüze TOEM Arşivi’nden intikâl etmiş bir mikrofilmi ulaşan Ḥadīḳatü’s-Selāṭīn adlı eserinde, Orhan Gâzî’nin biyografisini verirken Menāḳıb-ı Orḫānī adını taşıyan çok eski bir kronikten16 Sultan Orhan’ın vasıfları ve Bursa’daki sarayının inşâ ediliş zamanına ışık tutan şu cümleleri nakletmiştir:

“Menāḳıb-ı Orḫānī’de meẕkūrdur ki; Bu dārü’l-fenāda seksen yıl ʿömr devrānı sürdi, …Bu heştād sāl ʿömr

içinde eks̱eriyā kār u bārı fī sebīli’llāh cihād idi. Ne ġazā ʿibādetinde taḳṣīr iderdi ve ne sāyir ʿibādātda; hemīşe muʿtādı evāmir-i Ḥaḳḳ’a inḳıyād ve

ʿibādına şefḳat ü merḥamet ve vidād-ile ʿadl ü dād idi. …Tamām ḳırḳ bir yıl dergāhında kös-i salṭanat dögüldi.”17

Orhan Gâzî’nin monografisini içeren bu eski kronikte verilen bilgilerin tarihî açıdan tenkidi, Bursa Beg-sarayı’nın inşâ tarihi hakkında bizlere ilk kez yegâne nitelikte tespitlere ulaşabilme imkânı vermektedir. Orhan Gâzî’nin 1362 Mart’ında (Cemâziye’l-evvel/763) bir vebâ salgını sırasında öldüğü, çağdaş bir Eratna takvimi ile bir Bizans kısa kroniğinde yer alan kayıtlardan tespit edilebilir18. İşte onun en geç bu yılın sonunda yazılmış olması gereken kayıp monografisinde “tamām ḳırḳ bir yıl dergāhında kös-i salṭanat dögüldü”ğünün belirtilmesi; ölüm tarihi olan 763’ten, sarayında saltanat kösünün çalındığı 41 yıl çıkarıldığında bize 722/1322 yılını verir ki, bu önemli kayıt, Orhan Gâzî’nin Beg Sarayı’nı Bursa’yı fethettiği 722/1322 yılının ikinci yarısında tamamladığını ve “Orhan tablı” adıyla meşhur olan saltanat kösünün de sarayda bu tarihten itibaren çalınmaya başlandığını gösterir. Dolayısıyla Bağdâdî’nin yukarıdaki kaydı ve yine çağdaş bir kaynak olan Menāḳıb-ı Orḫānī’deki bu satırlara dayanarak, Orhan Gâzî’nin Bursa kalesi içinde inşâ ettirdiği sarayının en geç 722/1322 yılı sonlarında tamamlandığını söylemek mümkündür.

(2) Matrakçı Nasuh tarafından 1533 yılı civârında çizilen Yenişehir minyatüründe Saray kalıntıları ve Saray hamamı; Beyān-ı Menāzil-i Sefer-i ʿIrāḳeyn, İstanbul Üniversitesi Kitaplığı, TY, nr.: 5964, vr. 14b

(3) Osman Gâzî’nin Yenişehir saray hamamının elli yıl önceki görünümü; E. H. Ayverdi, Osmanlı Mîmârîsinin İlk Devri, I, 16

(4) Bursa Beg-sarayı’nın 1834 yılındaki durumunu gösteren Charles Texier’in Seyahatnâme’sindeki gravür

16 Orhan Gâzî’nin ölümünden kısa bir süre sonra, Sultan I. Murad (Hüdâvendigâr)’ın ilk cülûs yıllarında, Bursa sarayında 41 yıl saltanat sürmüş olan merhum Sultân’ın hâtırasını yâd etmek için 763/1362 yılı sonlarında yazılmış olması kuvvetle muhtemel bulunan bu eski kronik hakkında ayrıntılı bilgi, “Osmanlı Târih Yazıcılığının Bilinmeyen Kökleri: Kuruluş Devrinde Yazılmış İlk Osmanlı Kronikleri” başlıklı makalemizde verilecektir.

17 Krş. Celâl-zâde Sâlih Çelebi, Ḥadīḳatü’s-Selāṭīn, vr. 43b-44a; Hasan Yüksel-H. İbrahim Delice nşr., TTK, Ankara 2013, s. 48.

18 Zeynü’l-Müneccim bin Süleymân el-Konevî, Ẕikr-i Tevārīḫ-i Ba‘ż ez-Selāṭīn-i Moġol, Nuruosmaniye Ktp. nr.: 2782, vr. 8a; O. Turan, İstanbul’un Fethinden Önce Yazılmış Tarihî Takvimler, TTK, Ankara 1954, s. 72-73; Peter Schreiner, Die Byzantinischen Kleinchroniken, II: “Chronica Byzantina Breviora”, 290, Österreichiscen Akademie der Wissenschaften, Vienna, 1977.

Page 11: Yeni Kaynaklara Göre Bursa Beg-Sarayı’nın Yapılış Tarihi ve Orhan Gâzî Döneminde İnşâ Edilen İlk Bölümleri (TAÇ Mimarlık Arkeoloji Kültür Sanat Dergisi, sy.: 7,

59

TA

Ç 0

7

58

Ye

KA

YN

AK

LA

RA

Re

Bu

RS

A B

eG

-SA

RA

YI’

NIN

YA

pIL

Iş T

AR

İHİ

ve

OR

HA

N G

âZ

î D

öN

eM

İND

e İ

â e

DİL

eN

İL

K B

öL

üM

Le

RİBursa Beg Sarayı’nın Yapılış Tarihine İlişkin Yeni Tespitler

Beg sarayı’nın Bursa’nın fethinden sonra, kale içindeki Bithynler’denromalılar’a intikâl eden eski Tekfur sarayının üzerine inşâ edildiğibilinmekle birlikte, kesin olarak hangi tarihte tamamlandığı, iç ve dışdizaynının ne şekilde sağlandığı ve özellikle ilk plânda içerisinde hangibölüm ve birimlerin yer aldığı bilinmediği gibi; bu konuda Osmanlımüverrihleri arasında yalnız Âşık Paşa-zâde ve Neşrî’nin yaptığı bâzı atıflarda çağdaş hiçbir yazılı kaynak tarafından te’yid edilememiştir. şimdi bukonu üzerine eğilerek, Orhan Gazi’nin Bursa Beg Sarayı’nı hangi tarihteinşâ ettirdiğini ve şimdiye kadar tam olarak bilinmeyen ya da dikkatiçekmeyen fiziksel özelliklerini tespit etmeye çalışacağız. Celâl-zâde SalihÇelebi, günümüze TOEM Arşivi’nden intikâl etmiş bir mikrofilmi ulaşanḤadīḳatü’s-Selāṭīn adlı eserinde, Orhan Gâzî’nin biyografisini verirkenMenāḳıb-ı Orḫānī adını taşıyan çok eski bir kronikten16 Sultan Orhan’ınvasıfları ve Bursa’daki sarayının inşâ ediliş zamanına ışık tutan şucümleleri nakletmiştir:

“Menāḳıb-ı Orḫānī’de meẕkūrdur ki;Bu dārü’l-fenāda seksen yıl ʿömr devrānı sürdi, …Bu heştād sāl ʿömr

içinde eks̱eriyā kār u bārı fī sebīli’llāh cihād idi. Ne ġazā ʿibādetinde taḳṣīriderdi ve ne sāyir ʿibādātda; hemīşe muʿtādı evāmir-i Ḥaḳḳ’a inḳıyād ve

ʿibādına şefḳat ü merḥamet ve vidād-ile ʿadl ü dād idi. …Tamām ḳırḳbir yıl dergāhında kös-i salṭanat dögüldi.”17

Orhan Gâzî’nin monografisini içeren bu eski kronikte verilenbilgilerin tarihî açıdan tenkidi, Bursa Beg-sarayı’nın inşâ tarihihakkında bizlere ilk kez yegâne nitelikte tespitlere ulaşabilmeimkânı vermektedir. Orhan Gâzî’nin 1362 Mart’ında (Cemâziye’l-evvel/763) bir vebâ salgını sırasında öldüğü, çağdaş bir Eratnatakvimi ile bir Bizans kısa kroniğinde yer alan kayıtlardan tespitedilebilir18. İşte onun en geç bu yılın sonunda yazılmış olmasıgereken kayıp monografisinde “tamām ḳırḳ bir yıl dergāhında kös-isalṭanat dögüldü”ğünün belirtilmesi; ölüm tarihi olan 763’ten,sarayında saltanat kösünün çalındığı 41 yıl çıkarıldığında bize722/1322 yılını verir ki, bu önemli kayıt, Orhan Gâzî’nin Beg Sarayı’nıBursa’yı fethettiği 722/1322 yılının ikinci yarısında tamamladığınıve “Orhan tablı” adıyla meşhur olan saltanat kösünün de saraydabu tarihten itibaren çalınmaya başlandığını gösterir. DolayısıylaBağdâdî’nin yukarıdaki kaydı ve yine çağdaş bir kaynak olanMenāḳıb-ı Orḫānī’deki bu satırlara dayanarak, Orhan Gâzî’ninBursa kalesi içinde inşâ ettirdiği sarayının en geç 722/1322 yılısonlarında tamamlandığını söylemek mümkündür.

(2) Matrakçı Nasuh tarafından 1533 yılı civârında çizilen Yenişehir minyatüründe Saray kalıntıları ve Saray hamamı; Beyān-ı Menāzil-i Sefer-i ʿIrāḳeyn, İstanbul Üniversitesi Kitaplığı, TY, nr.: 5964, vr. 14b

(3) Osman Gâzî’nin Yenişehir saray hamamının elli yıl önceki görünümü; E. H. Ayverdi, Osmanlı Mîmârîsinin İlk Devri, I, 16

(4) Bursa Beg-sarayı’nın 1834 yılındaki durumunu gösteren Charles Texier’in Seyahatnâme’sindeki gravür

16 Orhan Gâzî’nin ölümünden kısa bir süre sonra, Sultan I. Murad (Hüdâvendigâr)’ın ilk cülûs yıllarında, Bursa sarayında 41 yıl saltanat sürmüş olan merhum Sultân’ın hâtırasını yâd etmek için 763/1362 yılı sonlarında yazılmış olması kuvvetle muhtemel bulunan bu eski kronik hakkında ayrıntılı bilgi, “Osmanlı Târih Yazıcılığının Bilinmeyen Kökleri: Kuruluş Devrinde Yazılmış İlk Osmanlı Kronikleri” başlıklı makalemizde verilecektir.

17 Krş. Celâl-zâde Sâlih Çelebi, Ḥadīḳatü’s-Selāṭīn, vr. 43b-44a; Hasan Yüksel-H. İbrahim Delice nşr., TTK, Ankara 2013, s. 48.

18 Zeynü’l-Müneccim bin Süleymân el-Konevî, Ẕikr-i Tevārīḫ-i Ba‘ż ez-Selāṭīn-i Moġol, Nuruosmaniye Ktp. nr.: 2782, vr. 8a; O. Turan, İstanbul’un Fethinden Önce Yazılmış Tarihî Takvimler, TTK, Ankara 1954, s. 72-73; Peter Schreiner, Die Byzantinischen Kleinchroniken, II: “Chronica Byzantina Breviora”, 290, Österreichiscen Akademie der Wissenschaften, Vienna, 1977.

Page 12: Yeni Kaynaklara Göre Bursa Beg-Sarayı’nın Yapılış Tarihi ve Orhan Gâzî Döneminde İnşâ Edilen İlk Bölümleri (TAÇ Mimarlık Arkeoloji Kültür Sanat Dergisi, sy.: 7,

61

60

TA

Ç 0

7

Ye

KA

YN

AK

LA

RA

Re

Bu

RS

A B

eG

-SA

RA

YI’

NIN

YA

pIL

Iş T

AR

İHİ

ve

OR

HA

N G

âZ

î D

öN

eM

İND

e İ

â e

DİL

eN

İL

K B

öL

üM

Le

Bursa Sarayı’nın Fiziksel özellikleri ve Orhan Gâzî Döneminde İnşâ edilen İlk BölümleriOrhan Gâzî’nin Bursa’da, Kaleiçi’nde inşâ ettirdiği Beg-sarayı’nın

bugüne kadar ne şekilde inşâ edildiği ve nasıl bir görünüm arzettiği bilinmemekle birlikte19, hâl-i hazırda iç kale duvarları ve saray bina kalıntılarının hâlâ mevcut olduğu 1278/1861’de Subhi Bey tarafından çizilen Bursa haritasından anlaşıldığına göre; saray 17 kule ile çevrelenmiş kale duvarları20, 150 x 110 m. ölçülerinde dikdörtgen plânlı bir ana bina, bir sancak burcu, cephanelik, yuvarlak bir havuz ve etrafını çevreleyen bahçelerden meydana gelmekteydi. Bithynler’den romalılar’a, romalılar’dan Bizans’a geçen saray, fetihten önce son olarak Osmanlı kroniklerinde “Barsak” adıyla anılan Bursa tekfurunun oturduğu, bugün “Tophâne” adıyla anılan bölgede kurulmuştu ki, bu alan Bursa şehâdet Câmii’nin tam karşısına denk düşmekte; vaktiyle Sultan Orhan’ın buraya çok yakın bir noktada “Orhan Câmii” adıyla anılan bir camii inşâ ettirdiği bilinmektedir.

Orhan Gâzî’nin Beg-sarayını yaptırdığı ilk yıllara ilişkin çağdaş kaynaklar yok denecek kadar azdır. 1330’lu yıllarda Orhan Gâzî vesilesiyle Bursa’dan söz eden, hatta onu “Bursa ḥākimi” olarak tavsif eden şihâbüddîn el-Ömerî ve yine bu târihten 2 yıl sonra şehre gelip onu “Bursa sulṭānı” diye vasıflandırarak; Bursa’nın kaplıcasından akarsularına, çarşılarından geniş caddelerine ve Ahî tekkelerine varıncaya kadar geniş tasvirlere yer veren İbn Battuta, Orhan Gâzî ile bir kez olsun karşılaşamadıkları ve eserlerinde tamâmen farklı konulara odaklandıkları için, onun burada inşâ ettirdiği Saltanat sarayından hiç söz etmezler. Beg-sarayı’nın inşâ tarihi hakkında olduğu gibi, fiziksel özelliklerine ilişkin yegâne çağdaş izlenimler de yine, yukarıda Orhan Gâzî’yi bu iki seyyahtan çok daha önceki bir tarihte ziyaret ettiğine işaret ettiğimiz sûfî seyyah Seyyid Kâsım el-Bağdâdî’den gelmektedir.

1324 yılı Haziran ayı gibi oldukça erken bir tarihte Bursa’ya gelmiş olan Bağdâdî, Seyāḥat-nāme’sinde Orhan Gâzî’nin fetihten sonra inşâ ettirdiği, ancak bugüne kadar mimârî dönüşümünün ne şekilde gerçekleştiği tespit edilemeyen, faaliyete geçirilen ilk birimleri ve özellikleri hakkında hiçbir şey bilinmeyen, sadece geç dönemde çizilmiş bâzı gravürleri ve kalıntılarına dayanılarak üzerinde farklı tahminler yürütülen “Beg-sarayı”nın mimarî yapısı ve fiziksel özellikleri hakkında da, sarayı bizzat içine girerek yerinde gözlemlemiş bir göz tanığı olarak oldukça ayrıntılı betimlemelere yer vermiştir. Ünlü Osmanlı müverrihlerinden Âşık Paşa-zâde ve Neşrî’nin, kroniklerinde “Beg sarayı” diye adlandırdıkları21 Orhan Gâzî’nin Bursa’daki sarayının fizikî yapısı ve mimarî özellikleri hakkında

Evliyâ Çelebi’nin XVII. yüzyıla, 1834’te buraya gelen Charles Texier’in ise XIX. yüzyıla ait gözlemlerinin tenkidi, ilk plânda birbiriyle tamamen çelişkili bir görüntü vermektedir. Evliyâ Çelebi Seyāḥat-nāme’sinde yaşadığı yüzyılda, sarayın dar ve sıkışık bir alan üzerine inşâ edildiği için önünde bahçesi olmadığını söylerken22, Texier bir asır sonrasına ait gezi notlarında sarayın yıkıntıları arasına girip dolaştığını, mevcut binanın ön tarafında geniş bir bahçe, avlusu içinde bir ana bina bulunduğunu; sarayın bu kısımlarla, bahçe içerisinde yer alan bâzı köşklerden oluştuğunu belirtmekteydi23.

İşte Orhan Gâzî’yi sarayında ilk inşâ ettirdiği yıllarda ziyâret eden ve kısmen onun fiziksel bâzı özelliklerine de işâret eden tek görgü şâhidi olan Seyyid Kâsım el-Bağdâdî, ziyâreti sırasında kaleme aldığı notlarında; Orhan Gâzî’nin Bursa’daki sarayı ve içindeki müştemilâtının 724/1324 yılı ortalarındaki durumu hakkında, oldukça önemli noktalara ışık tutan şu bilgileri vermiştir:

“(Sulṭān Orḫān) kendisine geliş ḫaberim ulaşınca salṭanat tahtından ileri atılıp hemen beni karşıladı; ecdādımın ḥaḳḳına riʿāyet için bana ʿizzet ü ikrāmda bulundu. Salṭanat sarayının avlusunda karşılaştık, baş ve el ile kimimiz kimimizle selâmlaştık. Berâberce salṭanat tahtının bulunduğu yere doğru yürüdük. Bana: ‘Buyurun, ona çıkın!’ dedi. …Sulṭān Orḫān salṭanat dīvānında tek başına bulunuyordu. Bu esnâda Vezīrü’l-aʿẓam İbrāhīm Paşa ve Şeyḫü’l-İslām ise kapının arkasında, ayakta duruyorlardı.”24

Seyyid Kâsım el-Bağdâdî, Orhan Gâzî’nin Bursa’da inşâ ettirdiği “Beg-sarayı”nı burada açık bir biçimde = “Salṭanat sarayı” olarak tavsif etmiş ve daha sonra “῾Arṣa” tâbirini kullanarak, önündebir dış avlu ve bahçenin bulunduğunu, Sultan Orhan ve yanındaki devlet erkânı ile ilk kez bu avluda buluştuğunu açıkça belirtmiştir25. O, huzûruna çıktığı Sultan Orhan’ın kendisini “Salṭanat tahtı”na götürüpona oturmasını teklif ettiğini söyleyerek, sarayda Sultân’a mahsus bir “Taht odası”nın bulunduğuna dair önemli bir ipucu verdiği gibi; “Salṭanat Dīvānı”nda onunla görüştüğünü ifâde edip, o sırada: “Vezīrü’l-aʿẓam İbrāhīm Paşa ile Şeyḫü’l-İslām’ın kapının arkasında, ayakta durduklarını” belirtmek suretiyle, rebî‘u’l-âhir 749/Haziran 1348 târihli Lâla Şâhîn Paşa Vakfiyesi26 ve Âşık Paşa-zâde’nin eserinde verilen bilgileri doğrulayacak şekilde, çağdaş bir göz tanığı olarak 1324’te sarayın içinde bir Dîvân-ı

Hümâyûn dairesinin de var olduğuna işâret etmiştir. Bu sarayda bir “Harem” dâiresinin de mevcut bulunduğu, Seyyid Kâsım’ın Bursa ziyaretinden 3 ay önce, Mart 1324’te Tavâşî şerefü’d-dîn Mukbil adına tanzim edilen Mekece Vakfiyesi ve şa‘bân 761/Haziran 1360 tarihli İznik Hacı Karaoğlan Zâviyesi Vakfiyesi’nden anlaşılmaktadır. İlk vakfiyede Sultan Orhan’ın Mekece ve çevresini verdiği şerefü’d-dîn Mukbil’in taşıdığı “Ṭavāşī”unvânı27 Harem ağalarına mahsus bir unvan olduğu gibi; diğer vakfiyenin şâhidleri arasında altıncı sırada adı geçen: “İvranḳōş-ı Ḫādım”ın varlığı ise28, şerefü’d-dîn’den 36 yıl sonra sarayda “Vrankos” adında Sırp ya da Macar asıllı hıristiyan bir Harem ağasının mevcut olduğunu göstermektedir. Beg Sarayı’nın Orhan Gâzî döneminde mevcut olan diğer birimleri, onun saltanatı zamânında

düzenlenmiş vakfiyelerdeki diğer kayıtlardan tespit edilebilir. Nitekim1348 Haziran’ında düzenlenen lâla şâhîn Paşa Vakfiyesi’nin sonunda,şâhidlerden üçüncüsü olan: “ʿÖmer bin ʿAbdu’llāhel-Ḥāzīn”in adına eklenen “el-Ḥāzīn” unvânı29, bu târihte saraydabir Hazîne Odası bulunduğunun ve adı geçen Abdullah oğlu Ömer’in OrhanGâzî’nin saray hazînedârı olduğunun bir delilidir30. Yine vakfiyede altıncışâhid olarak ismi kaydedilen: “Muḥammed bin Aḥmedel-İmām”ın31 ise Saray mescidinin32 imamı olduğu tahmin edilebilir.

Yukarıda Menāḳıb-ı Orḫānī’den nakledilen parçada, Orhan Gâzî’ninsarayında 1322’den beri Saltanat kösü vurulduğuna işâret edilmesi ve“Orḫān ṭablı” adıyla anılan bu büyük saltanat davulunun o dönemdegazâlarda da çalındığının bilinmesi33; Beg Sarayı’nın ilk kurulduğuanlardan itibâren burada bir Ṭabl-ḫāne/Mehter-ḫāne odasının da varolduğunun açık bir göstergesidir.

1354 yılı Mart ayında meydana gelen Marmara depreminde OrhanGâzî Türkmenleri’ne esir düşen Hıristiyan din adamı Gregory Palamas’ın,ciğerlerinden hasta olan Orhan Gâzî’nin çok sayıdaki doktorlarından biriolarak, yanında Ermeni asıllı meşhur hekim Taronites (Ταρωνείτης)’in dehazır bulunduğunu belirtmesi34, bu tarihlerde sarayın içinde bir Hekim-hâne’nin (Tabip odası) de mevcut olduğuna delil kabul edilebilir. Haziran1360 tarihli İznik Hacı Karaoğlan Zâviyesi Vakfiyesi’nin sonunda, yineşâhidler arasında, beşinci sırada saray aşçıbaşısı: “İlyāsel-matbaḫī”nin adı geçmekte35 ve bu kayıt, saray mutfağının Orhan Gâzîdevrinde de, sonraki asırlarda olduğu gibi “Ṭabḫ-ḫāne” ya da “Matbaḫ-ḫāne” adını taşıdığını gözler önüne sermektedir. Vakfiyenin şâhidlerindensekizincisi olan: “Segbān Ḳaraca”nın ise, sarayda Sultân’ın av

19 Haluk Şehsuvaroğlu, konu ile ilgili ilk bilimsel araştırmalardan birini teşkil eden makalesinde, Bursa Beg-sarayı’nın mimarî yapısı ve XVII. asırdan önceki durumu hakkında herhangi bir bilgiye rastlanmadığını özellikle belirtir.Krş. a.mlf, “Bursa Sarayı”, TTOK, sy.: 183 (Nisan 1957).

20 Kaledeki ana kapının 1847’de Fransız bir ressam tarafından çizilmiş olan resminde, kapı üstündeki kemerin yukarısında ve sağ ve sol kenarlarında, Bizans döneminde yapılan haç kabartması, kartal armaları ve heykellerin yerlerinde bırakılıp üzerlerinin sıvandığı, kapı üzeri ile kemeri arasındaki boşluğun sonradan tuğla ile örülerek kapatıldığı ve giriş kısmının ön tarafında biri harabeye dönmüş iki çeşmenin yer aldığı görülmektedir.

21 “Ol zamānda bir Aḫī Ḥasan varıdı kim, anuñ tekyesi de var Burūsā ḥiṣārında, Beg-sarāyı’na yaḳın yirde.” ‘Âşık Paşa-zâde, a.g.e., vr. 21a. “Burūsā ḥiṣārında, Beg-sarāyı’na yaḳın yirde zāviyesi vardur.” Neşrî, a.g.e.,I, 146, st. 11-12; “Ḥacı Aḥmed hemān ‘Beg-sarāyı’ ḳurbında bir mescid binā itdi, ‘İl-eri Ḫvāce-oġlı

(5) 1324 yılı Haziran-Aralık ayları arasında Bursa Beg-sarayı’nda kalmış olan Seyyid Kâsım el-Bağdâdî’nin (ö. 1350) saraya ilişkin izlenimlerini aktardığı satırlar; Seyāḥat-nāme, Rulo nüsha, st. 146-157

(6) Orhan Gâzî’yi Beg-sarayı’ndaki taht odasında, çektiği bir oku Kalo-Ioannes’e hediye ederken gösteren minyatür; Seyyid Lokman, Ḥüner-nāme, I, TSMK, Hazîne, nr.: 1523, vr. 72a

Mescidi’ dirler. Burūsa ḳalʿasında evvel binā olan mescid budur.” a.g.e., I, 134, st. 17-19, vb.

22 Evliyâ Çelebi burada, İç kaledeki yapılardan söz ederken Beg-sarayı’nı “Selef pādişāhlarına maḫṣūṣ Sarāy-ı müfīd ü muḫtaṣar” olarak nitelendirmekle beraber; başka bir yerde sarayı 3 hamam, 600 odadan oluşan büyük ve geniş bir yapı olarak zikretmekte, ancak inşâ edildiği alan dar olduğu için bahçesi bulunmadığını öne sürmektedir: “Cümleden mükellef Sarāy-ı ʿaẓīm ü ‘ālī, yuḳaru iç ḳalʿada pādişāhlara maḫṣūṣ sarāy-ı kebīrdür kim; üç ḥammāmı ve altı yüz müteʿaddid hücresi vardur, ammā teng maḥallde olmaġla baḫçesi yoḳdur.” Krş. Evliyâ Çelebi, Seyāḥat-nāme, II, TSMK, Bağdat, nr.: 304, vr. 222b, 223a.

23 Charles Texier, Küçük Asya (Asie Mineure), I, trc.: Ali Su‘ad, Ankara 1339, s. 220-233.

24 Bağdâdî, Seyāḥat-nāme, rulo nüsha, st. 148-149, 156-157.

25 Bursa’da inşâ edilen Beg-sarayı’nın ana giriş kapısının önünde bir iç avlu ve bahçenin mevcut olduğu, Âşık Paşa-zâde’nin Orhan Gâzî’nin imamı İshak Fakih’e dayandırdığı gelenekte, Geyikli Baba’nın saray avlusuna kavak ağacı dikmesi rivâyetinin içinde de son derece belirgin bir şekilde yer alır.Krş. Âşık Paşa-zâde, a.g.e., vr.37b-38a. Âşık Paşa-zâde’yi tâkiben rivâyeti aktaran Neşrî, Kitāb-ı Cihān-nümā’da saray avlusundan şu cümlelerle söz eder: “Bir gün ol dervīş bir ḳavāḳ aġacın alub, omuzına götürüb, Burūsā ḥiṣārında, Beg Sarāyı ḥavlısınuñ ḳapusınuñ iç yanında bu ḳavāġı dikmege başladı...” a.g.e., I, s. 168-170.

26 Vakfiyede saray Dîvân’ından söz edilirken, Bağdâdî’nin “Salṭanat Dīvānı” ifâdesine paralel olarak “Sulṭān Dīvānı” ibâresinin kullanılmış olması kayda değerdir. Krş. VGMA, D. no.: 732/59, s. 74, st. 30.

27 İBB Atatürk Kitaplığı, Muallim Cevdet, Fr. nr.: 10. Bursa sarayında Farsça inşâ geleneğine göre düzenlenmiş olan bu vakfiye, Orhan Gâzî’nin Harem ağası Tavâşî Şerefü’d-dîn Mukbil ve evlâtları adına, Bilecik’e bağlı Mekece ve tevâbi‘ini temlik maksadıyla hazırlanmıştır.

28 TSMA, no. 7792, sıra: 6.

29 VGMA, D. no.: 732/59, s. 75, sıra: 3.

30 Krş. VGMA, D. no.: 732/59, s. 75. Menāḳıb-ı Orḫānī’de çok cömert bir Sultan olan Orhan

Gâzî’nin, “vezīrleri ve begleri -aġaları”nın Bursa ve çevresinde fakir biri olduğunu işitince bunu derhâl kendisine ilettikleri, onun ise “Ḫazīne’den” o kimseye bol miktarda sadaka ihsan edilmesini emrettiği belirtilmiştir. Krş. Celâl-zâde, a.g.e., vr. 44b; Yüksel-Delice nşr., s. 48-49. XVII. yüzyıl Osmanlı müverrihlerinden Bostan-zâde Yahyâ Efendi’ninTuḥfetü’l-Aḥbāb’ında yine çağdaşkaynaklardan aktardığı anlaşılankayıtlarına bakılırsa; OrhanGâzî’nin Bursa’daki sarayında,tıpkı Topkapı Sarayı’ndaki gibibir İç Hazîne odası ve sarayın girişkapısı yanında bir Dış Hazîneodası bulunuyordu: “Ḫazīneyi veṭaşra kāġıd ve defterler ṭuranḫazīneyi kendi mühürlemekbunlardan olmışdur. Ve ḫarācve iʿşār-ı Şerʿiyye aḳçalarını ki,Beytü’l-māl’dür, ṭaşra ḫazīneyeḳodırurlar imiş, kendi māl-ı ḫelāliolmayınca iç ḫazīneye ḳomazlarimiş.” a.mlf., Tuḥfetü’l-Aḥbāb,Terakkî Matba‘ası, İstanbul 1287,s. 23-24.

31 VGMA, Defter no.: 732/59, s. 75, sıra: 6.

32 Subhi Bey’in 1862’de çizdiği haritada, kuzey yönünde Tophane Bahçesi alanı içerisinde gerçekten bir Saray mescidinin bulunduğu açıkça görülür. Bu mescidin, sarayın Orhan Gâzî tarafından 1322’deki ilk inşâsı sırasında yaptırılmış olduğu vakfiyedeki bu atıftan açıkça anlaşılmaktadır.

33Bostan-zâde Yahyâ XVII. yüzyıl başlarında Orhan Gâzî’nin bu büyük Saltanat davulunu yerinde teşhis etmiş; Sultan Orhan’ın bu davulu devrin diğer sultanlarından daha ihtişamlı oluşu nedeniyle büyük olarak yaptırıp gazâlarda çaldırdığını ve onun bu göz kamaştırıcı görüntüsüyle o zamanlar hâlâ türbenin kubbesinde asılı bulunduğunu belirtmiştir: “Kendilerüñ heybet ü iḥtişāmlarından ṭablı sā᾿ir selāṭīn ṭablından büyük idüb, ġazālarda ḍarb itdürürler idi. Ḥattā mezār-ı şerīf’lerinde ḥālā ism-i sāmīlerine mensūb olub, ‘Orḫān ṭablı’ dimekle maʿrūf olan ṭabl muʿallaḳ ṭurur.” Bostan-zâde, a.g.e., s. 23.Evliyâ Çelebi de aynı yüzyılınsonlarında İç-kale’de yer alan Orhan Câmi‘i hakkında bilgi verirken, Sultan Orhan’ın burada asılı bulunan büyük kösünün dış görünümünü tasvir ederek şöyle demektedir: “Orḫān Ġāzī bunda medfūn olup, ‘Orḫān Davulı’ didikleri ḳırmızı ḳılıflı ṭabl-ı kebīr bu cāmiʿüñ bir ṭāḳında aṣılıdur.Devlet-i Āl-i ʿOs̱mān’da ibtidā bu ṭabl çalınmışdur.” Krş. Evliyâ Çelebi, a.g.e., II, vr. 222b.

34 Krş. Anna Philippis-Braat, “La captivite de Palamas chez les Turcs. Dossier et commentaire” (edition critiqué), Travaux et Mémoires, VII/109-221, Paris 1979, p. 148 vd.

35 TSMA, nr.: E-7792, sıra: 5.

Page 13: Yeni Kaynaklara Göre Bursa Beg-Sarayı’nın Yapılış Tarihi ve Orhan Gâzî Döneminde İnşâ Edilen İlk Bölümleri (TAÇ Mimarlık Arkeoloji Kültür Sanat Dergisi, sy.: 7,

61

60

TA

Ç 0

7

Ye

KA

YN

AK

LA

RA

Re

Bu

RS

A B

eG

-SA

RA

YI’

NIN

YA

pIL

Iş T

AR

İHİ

ve

OR

HA

N G

âZ

î D

öN

eM

İND

e İ

â e

DİL

eN

İL

K B

öL

üM

Le

Bursa Sarayı’nın Fiziksel özellikleri ve Orhan Gâzî Döneminde İnşâ edilen İlk BölümleriOrhan Gâzî’nin Bursa’da, Kaleiçi’nde inşâ ettirdiği Beg-sarayı’nın

bugüne kadar ne şekilde inşâ edildiği ve nasıl bir görünüm arzettiğibilinmemekle birlikte19, hâl-i hazırda iç kale duvarları ve saray binakalıntılarının hâlâ mevcut olduğu 1278/1861’de Subhi Bey tarafındançizilen Bursa haritasından anlaşıldığına göre; saray 17 kule ileçevrelenmiş kale duvarları20, 150 x 110 m. ölçülerinde dikdörtgenplânlı bir ana bina, bir sancak burcu, cephanelik, yuvarlak bir havuzve etrafını çevreleyen bahçelerden meydana gelmekteydi. Bithynler’denromalılar’a, romalılar’dan Bizans’a geçen saray, fetihten önce sonolarak Osmanlı kroniklerinde “Barsak” adıyla anılan Bursa tekfurununoturduğu, bugün “Tophâne” adıyla anılan bölgede kurulmuştu ki,bu alan Bursa şehâdet Câmii’nin tam karşısına denk düşmekte;vaktiyle Sultan Orhan’ın buraya çok yakın bir noktada “Orhan Câmii”adıyla anılan bir camii inşâ ettirdiği bilinmektedir.

Orhan Gâzî’nin Beg-sarayını yaptırdığı ilk yıllara ilişkin çağdaşkaynaklar yok denecek kadar azdır. 1330’lu yıllarda Orhan Gâzîvesilesiyle Bursa’dan söz eden, hatta onu “Bursa ḥākimi” olarak tavsifeden şihâbüddîn el-Ömerî ve yine bu târihten 2 yıl sonra şehre geliponu “Bursa sulṭānı” diye vasıflandırarak; Bursa’nın kaplıcasındanakarsularına, çarşılarından geniş caddelerine ve Ahî tekkelerinevarıncaya kadar geniş tasvirlere yer veren İbn Battuta, Orhan Gâzîile bir kez olsun karşılaşamadıkları ve eserlerinde tamâmen farklıkonulara odaklandıkları için, onun burada inşâ ettirdiği Saltanatsarayından hiç söz etmezler. Beg-sarayı’nın inşâ tarihi hakkındaolduğu gibi, fiziksel özelliklerine ilişkin yegâne çağdaş izlenimler deyine, yukarıda Orhan Gâzî’yi bu iki seyyahtan çok daha önceki birtarihte ziyaret ettiğine işaret ettiğimiz sûfî seyyah Seyyid Kâsımel-Bağdâdî’den gelmektedir.

1324 yılı Haziran ayı gibi oldukça erken bir tarihte Bursa’yagelmiş olan Bağdâdî, Seyāḥat-nāme’sinde Orhan Gâzî’nin fetihtensonra inşâ ettirdiği, ancak bugüne kadar mimârî dönüşümünün neşekilde gerçekleştiği tespit edilemeyen, faaliyete geçirilen ilk birimlerive özellikleri hakkında hiçbir şey bilinmeyen, sadece geç dönemdeçizilmiş bâzı gravürleri ve kalıntılarına dayanılarak üzerinde farklıtahminler yürütülen “Beg-sarayı”nın mimarî yapısı ve fizikselözellikleri hakkında da, sarayı bizzat içine girerek yerinde gözlemlemişbir göz tanığı olarak oldukça ayrıntılı betimlemelere yer vermiştir.Ünlü Osmanlı müverrihlerinden Âşık Paşa-zâde ve Neşrî’nin,kroniklerinde “Beg sarayı” diye adlandırdıkları21 Orhan Gâzî’ninBursa’daki sarayının fizikî yapısı ve mimarî özellikleri hakkında

Evliyâ Çelebi’nin XVII. yüzyıla, 1834’te buraya gelen Charles Texier’inise XIX. yüzyıla ait gözlemlerinin tenkidi, ilk plânda birbiriyle tamamençelişkili bir görüntü vermektedir. Evliyâ Çelebi Seyāḥat-nāme’sindeyaşadığı yüzyılda, sarayın dar ve sıkışık bir alan üzerine inşâ edildiğiiçin önünde bahçesi olmadığını söylerken22, Texier bir asır sonrasınaait gezi notlarında sarayın yıkıntıları arasına girip dolaştığını, mevcutbinanın ön tarafında geniş bir bahçe, avlusu içinde bir ana binabulunduğunu; sarayın bu kısımlarla, bahçe içerisinde yer alan bâzıköşklerden oluştuğunu belirtmekteydi23.

İşte Orhan Gâzî’yi sarayında ilk inşâ ettirdiği yıllarda ziyâreteden ve kısmen onun fiziksel bâzı özelliklerine de işâret eden tekgörgü şâhidi olan Seyyid Kâsım el-Bağdâdî, ziyâreti sırasında kalemealdığı notlarında; Orhan Gâzî’nin Bursa’daki sarayı ve içindekimüştemilâtının 724/1324 yılı ortalarındaki durumu hakkında, oldukçaönemli noktalara ışık tutan şu bilgileri vermiştir:

“(Sulṭān Orḫān) kendisine geliş ḫaberim ulaşınca salṭanat tahtındanileri atılıp hemen beni karşıladı; ecdādımın ḥaḳḳına riʿāyet için bana ʿizzetü ikrāmda bulundu. Salṭanat sarayının avlusunda karşılaştık, baş ve el ilekimimiz kimimizle selâmlaştık. Berâberce salṭanat tahtının bulunduğu yeredoğru yürüdük. Bana: ‘Buyurun, ona çıkın!’ dedi. …Sulṭān Orḫān salṭanatdīvānında tek başına bulunuyordu. Bu esnâda Vezīrü’l-aʿẓam İbrāhīm Paşave Şeyḫü’l-İslām ise kapının arkasında, ayakta duruyorlardı.”24

Seyyid Kâsım el-Bağdâdî, Orhan Gâzî’nin Bursa’da inşâ ettirdiği“Beg-sarayı”nı burada açık bir biçimde = “Salṭanat sarayı”olarak tavsif etmiş ve daha sonra “῾Arṣa” tâbirini kullanarak, önündebir dış avlu ve bahçenin bulunduğunu, Sultan Orhan ve yanındaki devleterkânı ile ilk kez bu avluda buluştuğunu açıkça belirtmiştir25. O, huzûrunaçıktığı Sultan Orhan’ın kendisini “Salṭanat tahtı”na götürüpona oturmasını teklif ettiğini söyleyerek, sarayda Sultân’a mahsus bir“Taht odası”nın bulunduğuna dair önemli bir ipucu verdiği gibi; “Salṭanat Dīvānı”nda onunla görüştüğünü ifâde edip, o sırada: “Vezīrü’l-aʿẓam İbrāhīm Paşa ile Şeyḫü’l-İslām’ın kapının arkasında, ayakta durduklarını”belirtmek suretiyle, rebî‘u’l-âhir 749/Haziran 1348 târihli Lâla Şâhîn PaşaVakfiyesi26 ve Âşık Paşa-zâde’nin eserinde verilen bilgileri doğrulayacakşekilde, çağdaş bir göz tanığı olarak 1324’te sarayın içinde bir Dîvân-ı

Hümâyûn dairesinin de var olduğuna işâretetmiştir. Bu sarayda bir “Harem” dâiresininde mevcut bulunduğu, Seyyid Kâsım’ın Bursaziyaretinden 3 ay önce, Mart 1324’te Tavâşîşerefü’d-dîn Mukbil adına tanzim edilenMekece Vakfiyesi ve şa‘bân 761/Haziran1360 tarihli İznik Hacı Karaoğlan ZâviyesiVakfiyesi’nden anlaşılmaktadır. İlk vakfiyedeSultan Orhan’ın Mekece ve çevresini verdiğişerefü’d-dîn Mukbil’in taşıdığı “Ṭavāşī”unvânı27 Harem ağalarına mahsus bir unvanolduğu gibi; diğer vakfiyenin şâhidleri arasındaaltıncı sırada adı geçen: “İvranḳōş-ıḪādım”ın varlığı ise28, şerefü’d-dîn’den 36 yılsonra sarayda “Vrankos” adında Sırp ya daMacar asıllı hıristiyan bir Harem ağasınınmevcut olduğunu göstermektedir. BegSarayı’nın Orhan Gâzî döneminde mevcutolan diğer birimleri, onun saltanatı zamânında

düzenlenmiş vakfiyelerdeki diğer kayıtlardan tespit edilebilir. Nitekim 1348 Haziran’ında düzenlenen lâla şâhîn Paşa Vakfiyesi’nin sonunda, şâhidlerden üçüncüsü olan: “ʿÖmer bin ʿAbdu’llāh el-Ḥāzīn”in adına eklenen “el-Ḥāzīn” unvânı29, bu târihte saraydabir Hazîne Odası bulunduğunun ve adı geçen Abdullah oğlu Ömer’in Orhan Gâzî’nin saray hazînedârı olduğunun bir delilidir30. Yine vakfiyede altıncı şâhid olarak ismi kaydedilen: “Muḥammed bin Aḥmed el-İmām”ın31 ise Saray mescidinin32 imamı olduğu tahmin edilebilir.

Yukarıda Menāḳıb-ı Orḫānī’den nakledilen parçada, Orhan Gâzî’nin sarayında 1322’den beri Saltanat kösü vurulduğuna işâret edilmesi ve “Orḫān ṭablı” adıyla anılan bu büyük saltanat davulunun o dönemde gazâlarda da çalındığının bilinmesi33; Beg Sarayı’nın ilk kurulduğu anlardan itibâren burada bir Ṭabl-ḫāne/Mehter-ḫāne odasının da var olduğunun açık bir göstergesidir.

1354 yılı Mart ayında meydana gelen Marmara depreminde Orhan Gâzî Türkmenleri’ne esir düşen Hıristiyan din adamı Gregory Palamas’ın, ciğerlerinden hasta olan Orhan Gâzî’nin çok sayıdaki doktorlarından biri olarak, yanında Ermeni asıllı meşhur hekim Taronites (Ταρωνείτης)’in de hazır bulunduğunu belirtmesi34, bu tarihlerde sarayın içinde bir Hekim-hâne’nin (Tabip odası) de mevcut olduğuna delil kabul edilebilir. Haziran 1360 tarihli İznik Hacı Karaoğlan Zâviyesi Vakfiyesi’nin sonunda, yine şâhidler arasında, beşinci sırada saray aşçıbaşısı: “İlyās el-matbaḫī”nin adı geçmekte35 ve bu kayıt, saray mutfağının Orhan Gâzî devrinde de, sonraki asırlarda olduğu gibi “Ṭabḫ-ḫāne” ya da “Matbaḫ-ḫāne” adını taşıdığını gözler önüne sermektedir. Vakfiyenin şâhidlerinden sekizincisi olan: “Segbān Ḳaraca”nın ise, sarayda Sultân’ın av

19 Haluk Şehsuvaroğlu, konu ile ilgili ilk bilimsel araştırmalardan birini teşkil eden makalesinde, Bursa Beg-sarayı’nın mimarî yapısı ve XVII. asırdan önceki durumu hakkında herhangi bir bilgiye rastlanmadığını özellikle belirtir. Krş. a.mlf, “Bursa Sarayı”, TTOK,sy.: 183 (Nisan 1957).

20 Kaledeki ana kapının 1847’de Fransız bir ressam tarafından çizilmiş olan resminde, kapı üstündeki kemerin yukarısında ve sağ ve sol kenarlarında, Bizans döneminde yapılan haç kabartması, kartal armaları ve heykellerin yerlerinde bırakılıp üzerlerinin sıvandığı, kapı üzeri ile kemeri arasındaki boşluğun sonradan tuğla ile örülerek kapatıldığı ve giriş kısmının ön tarafında biri harabeye dönmüş iki çeşmenin yer aldığı görülmektedir.

21 “Ol zamānda bir Aḫī Ḥasan varıdı kim, anuñ tekyesi de var Burūsā ḥiṣārında, Beg-sarāyı’na yaḳın yirde.” ‘Âşık Paşa-zâde, a.g.e., vr. 21a. “Burūsā ḥiṣārında, Beg-sarāyı’na yaḳın yirde zāviyesi vardur.” Neşrî, a.g.e.,I, 146, st. 11-12; “Ḥacı Aḥmed hemān ‘Beg-sarāyı’ ḳurbında bir mescid binā itdi, ‘İl-eri Ḫvāce-oġlı

(5) 1324 yılı Haziran-Aralık ayları arasında Bursa Beg-sarayı’nda kalmış olan Seyyid Kâsım el-Bağdâdî’nin (ö. 1350) saraya ilişkin izlenimlerini aktardığı satırlar; Seyāḥat-nāme, Rulo nüsha, st. 146-157

(6) Orhan Gâzî’yi Beg-sarayı’ndaki taht odasında, çektiği bir oku Kalo-Ioannes’e hediye ederken gösteren minyatür; Seyyid Lokman, Ḥüner-nāme, I, TSMK, Hazîne, nr.: 1523, vr. 72a

Mescidi’ dirler. Burūsa ḳalʿasında evvel binā olan mescid budur.” a.g.e., I, 134, st. 17-19, vb.

22 Evliyâ Çelebi burada, İç kaledeki yapılardan söz ederken Beg-sarayı’nı “Selef pādişāhlarına maḫṣūṣ Sarāy-ı müfīd ü muḫtaṣar” olarak nitelendirmekle beraber; başka bir yerde sarayı 3 hamam, 600 odadan oluşan büyük ve geniş bir yapı olarak zikretmekte, ancak inşâ edildiği alan dar olduğu için bahçesi bulunmadığını öne sürmektedir: “Cümleden mükellef Sarāy-ı ʿaẓīm ü ‘ālī, yuḳaru iç ḳalʿada pādişāhlara maḫṣūṣ sarāy-ı kebīrdür kim; üç ḥammāmı ve altı yüz müteʿaddid hücresi vardur, ammā teng maḥallde olmaġla baḫçesi yoḳdur.” Krş. Evliyâ Çelebi, Seyāḥat-nāme, II, TSMK, Bağdat, nr.: 304, vr. 222b, 223a.

23 Charles Texier, Küçük Asya (Asie Mineure), I, trc.: Ali Su‘ad, Ankara 1339, s. 220-233.

24 Bağdâdî, Seyāḥat-nāme, rulo nüsha, st. 148-149, 156-157.

25 Bursa’da inşâ edilen Beg-sarayı’nın ana giriş kapısının önünde bir iç avlu ve bahçenin mevcut olduğu, Âşık Paşa-zâde’nin Orhan Gâzî’nin imamı İshak Fakih’e dayandırdığı gelenekte, Geyikli Baba’nın saray avlusuna kavak ağacı dikmesi rivâyetinin içinde de son derece belirgin bir şekilde yer alır. Krş. Âşık Paşa-zâde, a.g.e., vr. 37b-38a. Âşık Paşa-zâde’yi tâkiben rivâyeti aktaran Neşrî, Kitāb-ı Cihān-nümā’da saray avlusundan şu cümlelerle söz eder: “Bir gün ol dervīş bir ḳavāḳ aġacın alub, omuzına götürüb, Burūsā ḥiṣārında, Beg Sarāyı ḥavlısınuñ ḳapusınuñ iç yanında bu ḳavāġı dikmege başladı...” a.g.e., I, s. 168-170.

26 Vakfiyede saray Dîvân’ından söz edilirken, Bağdâdî’nin “Salṭanat Dīvānı” ifâdesine paralel olarak “Sulṭān Dīvānı” ibâresinin kullanılmış olması kayda değerdir. Krş. VGMA, D. no.: 732/59, s. 74, st. 30.

27 İBB Atatürk Kitaplığı, Muallim Cevdet, Fr. nr.: 10. Bursa sarayında Farsça inşâ geleneğine göre düzenlenmiş olan bu vakfiye, Orhan Gâzî’nin Harem ağası Tavâşî Şerefü’d-dîn Mukbil ve evlâtları adına, Bilecik’e bağlı Mekece ve tevâbi‘ini temlik maksadıyla hazırlanmıştır.

28 TSMA, no. 7792, sıra: 6.

29 VGMA, D. no.: 732/59, s. 75, sıra: 3.

30 Krş. VGMA, D. no.: 732/59, s. 75. Menāḳıb-ı Orḫānī’de çokcömert bir Sultan olan Orhan

Gâzî’nin, “vezīrleri ve begleri -aġaları”nın Bursa ve çevresinde fakir biri olduğunu işitince bunu derhâl kendisine ilettikleri, onun ise “Ḫazīne’den” o kimseye bol miktarda sadaka ihsan edilmesini emrettiği belirtilmiştir. Krş. Celâl-zâde, a.g.e., vr. 44b; Yüksel-Delice nşr., s. 48-49. XVII.yüzyıl Osmanlı müverrihlerinden Bostan-zâde Yahyâ Efendi’nin Tuḥfetü’l-Aḥbāb’ında yine çağdaş kaynaklardan aktardığı anlaşılan kayıtlarına bakılırsa; Orhan Gâzî’nin Bursa’daki sarayında, tıpkı Topkapı Sarayı’ndaki gibi bir İç Hazîne odası ve sarayın giriş kapısı yanında bir Dış Hazîne odası bulunuyordu: “Ḫazīneyi ve ṭaşra kāġıd ve defterler ṭuran ḫazīneyi kendi mühürlemek bunlardan olmışdur. Ve ḫarāc ve iʿşār-ı Şerʿiyye aḳçalarını ki, Beytü’l-māl’dür, ṭaşra ḫazīneye ḳodırurlar imiş, kendi māl-ı ḫelāli olmayınca iç ḫazīneye ḳomazlar imiş.” a.mlf., Tuḥfetü’l-Aḥbāb, Terakkî Matba‘ası, İstanbul 1287, s. 23-24.

31 VGMA, Defter no.: 732/59, s. 75, sıra: 6.

32 Subhi Bey’in 1862’de çizdiği haritada, kuzey yönünde Tophane Bahçesi alanı içerisinde gerçekten bir Saray mescidinin bulunduğu açıkça görülür. Bu mescidin, sarayın Orhan Gâzî tarafından 1322’deki ilk inşâsı sırasında yaptırılmış olduğu vakfiyedeki bu atıftan açıkça anlaşılmaktadır.

33 Bostan-zâde Yahyâ XVII. yüzyıl başlarında Orhan Gâzî’nin bu büyük Saltanat davulunu yerinde teşhis etmiş; Sultan Orhan’ın bu davulu devrin diğer sultanlarından daha ihtişamlı oluşu nedeniyle büyük olarak yaptırıp gazâlarda çaldırdığını ve onun bu göz kamaştırıcı görüntüsüyle o zamanlar hâlâ türbenin kubbesinde asılı bulunduğunu belirtmiştir: “Kendilerüñ heybet ü iḥtişāmlarından ṭablı sā᾿ir selāṭīn ṭablından büyük idüb, ġazālarda ḍarb itdürürler idi. Ḥattā mezār-ı şerīf’lerinde ḥālā ism-i sāmīlerine mensūb olub, ‘Orḫān ṭablı’ dimekle maʿrūf olan ṭabl muʿallaḳ ṭurur.” Bostan-zâde, a.g.e., s. 23. Evliyâ Çelebi de aynı yüzyılın sonlarında İç-kale’de yer alan Orhan Câmi‘i hakkında bilgi verirken, Sultan Orhan’ın burada asılı bulunan büyük kösünün dış görünümünü tasvir ederek şöyle demektedir: “Orḫān Ġāzī bunda medfūn olup, ‘Orḫān Davulı’ didikleri ḳırmızı ḳılıflı ṭabl-ı kebīr bu cāmiʿüñ bir ṭāḳında aṣılıdur. Devlet-i Āl-i ʿOs̱mān’da ibtidā bu ṭabl çalınmışdur.” Krş. Evliyâ Çelebi, a.g.e., II, vr. 222b.

34 Krş. Anna Philippis-Braat, “La captivite de Palamas chez les Turcs. Dossier et commentaire” (edition critiqué), Travaux et Mémoires, VII/109-221, Paris 1979, p. 148 vd.

35 TSMA, nr.: E-7792, sıra: 5.

Page 14: Yeni Kaynaklara Göre Bursa Beg-Sarayı’nın Yapılış Tarihi ve Orhan Gâzî Döneminde İnşâ Edilen İlk Bölümleri (TAÇ Mimarlık Arkeoloji Kültür Sanat Dergisi, sy.: 7,

köpeklerinin beslendiği ve yetiştirildiği çiftliğin sorumlusu olarak belgede adının geçtiği dikkati çekmektedir.36 Murad Hüdâvendigâr’ın 787/1385 tarihli vakfiyesinin şâhidlerinden otuzaltıncısının “Ḥacı Pōlād bin Emīr-i Aḫūr” olması37; bu tarihten önce sarayda pâdişâha mahsus Has ahırların da mevcut bulunduğuna işâret etmektedir. At ahırlarının sarayların vazgeçilmez bölümlerinden biri olduğu ve adı geçen şâhidin Emīr-i Aḫūr’un oğlu olduğu dikkate alınırsa, bu kısmın da saray içerisinde Orhan Gâzî zamanından beri yerleşik bulunduğu söylenilebilir.

Tüm bunlara ilâveten; Osman Gâzî’nin küçük hacmine rağmen Yenişehir’deki sarayına bile bir hamam yaptırmış olması, ayrıca Orhan Gâzî’nin Bursa ve İznik’i fethettikten sonra buralarda hamam inşâsına büyük özen göstermesi, daha inşâ ettirdiği ilk sıralarda onun sarayında bir hamam da inşâ ettirmiş olması gerektiğinin yeterli delilini vermektedir.

Orhan Gâzî asrından kalma bu çağdaş kaynak, kanıt ve belgelerden hareketle; Bithynler’den romalılar’a ve son olarak Sultan Orhan’a intikâl eden Bursa sarayının, tam teşekkülü bir Osmanlı sarayına dönüştürüldüğü 1322 yılından, Sultân’ın vefat ettiği 763/1362 Mart ayına kadarki 41 yıllık süreçte başlıca şu birimlerden oluştuğunu söylemek mümkündür:

Orhan Gâzî Döneminde (1324-1362) Bursa/Beg-Sarayı’nın Mevcut Bölümleri

Birim: Atıf Yapılan Hicrî Târih/ler: Milâdî Târih/ler:

İç Avlu Receb 724 / Muharrem 725 Haziran / Aralık 1324

Taht Odası Receb 724 / Muharrem 725 Haziran / Aralık 1324

Saltanat Dîvânı Receb 724/ Rebî‘u’l-evvel 749 Haziran 1324 / 1348

Hazîne Odası Rebî‘u’l-evvel 749 Haziran 1348

Harem Dairesi Rebî‘u’l-evvel 724/Şa‘bân 761 Mart 1324 / Haziran 1360

Saray Mescidi Rebî‘u’l-evvel 749 Haziran 1348

Hekim-hâne (Tabip Odası) - Mart / Temmuz 1354

Matbah-hâne (Saray Mutfağı) Şa‘bân 761 Haziran 1360

Tabl-hâne (Mehter-hâne) 722 sonrası 1322’den sonra

Sekban Çiftliği Şa‘bân 761 Haziran 1360

Has Ahırlar Cemâziye’l-evvel 787 Temmuz 1385

Saray Hamamı 722 sonrası 1322’den sonra

63

(8) Beg-sarayı ana giriş kapısının 1847 yılında Fransız bir ressam tarafından çizilmiş olan resmi

(7) Bursa/İç kalede yer alan Beg-sarayı’ndaki bahçe, kasır ve binaların 1861’de Subhi Bey tarafından çizilmiş olan plânı

62

TA

Ç0

7

Ye

KA

YN

AK

LA

RA

Re

Bu

RS

A B

eG

-SA

RA

YI’

NIN

YA

pIL

Iş T

AR

İHİ

ve

OR

HA

N G

âZ

î D

öN

eM

İND

e İ

â e

DİL

eN

İL

K B

öL

üM

Le

Bu tablo, Osman Gâzî’nin ölümünden 1,5 yıl önce, 1322 yılı gibi erken bir tarihte Bursa’da Orhan Gâzî tarafından inşâ ettirilen ikinci Osmanlı sarayı olan Beg-Sarayı’nın, küçük bir alan üzerine de olsa, tam teşekküllü bir saray özelliklerine sâhip ve sonraki asırların gelişmiş saray husûsiyetlerinin neredeyse hepsini bünyesinde toplayacak bir tarzda inşâ edildiğini göstermektedir.

Seyyid Kâsım el-Bağdâdî’nin yukarıda aktardığımız parçada, Sultân Orhân’ın cülûs yılı olan 1324 yılı sonlarında “Vezīr-i aʿẓam”ı ile birlikte bir “Şeyḫü’l-İslām”ı da olduğunu, hattâ Saltanat Dîvânı’ndasohbet ettkileri sırada her ikisinin de Dîvân-ı Hümâyûn dairesinin kapısının arkasında durduklarını haber vermesi, ilk Osmanlı saray bürokrasisinin teşekkül tarihini tespit konusunda da bilimsel açıdan büyük bir önem arz etmektedir.

Bursa Sarayının, Orhan Gâzî’nin ölümünden Günümüze Kadar Geçirdiği Târihî Değişim ve DönüşümOsman Gâzî’nin Yenişehir’deki sarayından sonra, Osmanlılar’ın

geniş bir formatta inşâ ettikleri saltanat saraylarının ilki olduğu için Beg-sarayı Murâd Hüdâvendigâr döneminde de önemini korumaya devam etmiş; bu sarayı kullandığını, hattâ içine gümüşten bir havuz dahi yaptırdığını çağdaşı kaynaklardan öğrendiğimiz Yıldırım Bâyezîd döneminde, siyâsî hâkimiyet mücâdelelerinde Bursa’nın ön plâna çıktığı Fetret ve Çelebi Sultan Mehmed devirlerinde, hattâ saltanattan ferâgatinde itikâf için Bursa’ya çekildiğini bildiğimiz II. Murad döneminde de eski önem ve değerinden bir şey kaybetmemiştir. Evliyâ ÇelebiSeyāḥat-nāme’sinde: “Tā Ebū’l-Fetḥ Sulṭān Muḥammed Ḫān’a gelince pādişāhlaruñ sarāyı bu idi.” diyerek38, sarayın 1322’de Orhan Gâzîtarafından inşâ ettirilişinden XV. yüzyılın ortalarına kadar aktif birşekilde kullanılmaya devam ettiğini bize bildirmektedir.

Dolayısıyla Bursa sarayı Osmanlı Devleti’nin tam teşekküllü olarak inşa edilmiş ilk sarayı olmasına karşın, Edirne Sarayı’nın inşâsı ile bir süre değerini korumaya devam etmişse de, İstanbul’un fethinden sonra Topkapı Sarayı’nın yapımı ile büsbütün önemini yitirmiş ve âtılbir hâlde yalnızlığa terkedilmiştir. Gerçekten de Fatih devrinden hemensonra kaleme alınmış bazı eserlerde, sarayın daha II. Bâyezid döneminde metruk bir hâlde bırakılıp, tamir ve bakımının ihmâl edildiğine işaret eden kayıtların yer aldığı görülür. Fâtih Sultan Mehmed ve II. Bâyezîddöneminlerini görmüş olan Âşık Paşa-zâde ve Neşrî, kroniklerinde Geyikli Baba’nın Orhan Gâzî’nin haberi olmadan Beg-sarayı’nın giriş kapısının iç tarafındaki avluya fidan dikmesi kıssasını aktardıktan sonra,

XV. yüzyılın ikinci yarısında asırlık devâsâbir ağaca dönüşen bu ağacın dallarının zamânının pâdişahları tarafından düzenli olarak budandığını haber vermişlerdir39. Nitekim Beg-sarayı’nın daha XVI. yüzyıl gibi erken bir tarihte devrin sultanlarının itibâr etmediği; bakımsız, harap ve içler acısı bir durumda kaldığı, asrın ünlü âlim ve şâirlerinden Bursa’lı lâmi‘î Çelebi tarafından Şehrēngīz-i Burūsa’da, “Der-Medḥ-i Sarāy-ı bī-Hemtā-yı Sulṭānī” başlığı altında şöyle dile getirilmiştir:

“Sarāy-ı Şāh’ı nice eyleyem yād? Ki ol ṣaḥn-ı şerīf ü cennet-ābādFirāḳ-ı pādişāhdan oda yanmış Serāpā dūd-ı miḥnetden boyanmışḪarāb olmış dil-i ῾uşşāḳa beñzer Yıḳılmış sīne᾿-i müştāḳa beñzer Elemden çeşmeler her yaña gīryān Dil-i ῾uşşāḳ gibi mürgānı nālānKemerler ḫasta-ḫāṭır ḥāle-girdār Sütūnlar serv gibi vāle vü zārNücūm-āyīn ser-ā-ser cümle manẓer Açub çeşmin ḳudüm-i Şāh’ı gözlerFelek-vār ol serālardan nişāne Hemīn bir köşk var ῾arş-ı āşiyāneMuḥīṭ ḥavżı gerdūn gibi dā᾿ir Ulü’l-ebṣār eyler seyri ḥā᾿irDıraḫşān ṭal῾atı sīmāya beñzer Ṣafā-yı cismi sīm-i nāba beñzerBeyāż çeşmdür ol ḥavż-ı pür-zīn Bu rūşen ḳaṣr içinde ḳurretü’l-῾īnMeẕheb-i tāḳ-ı bezm-ārāsı anuñ Muṭallā ferş-i gerdūn-sāsı anuñHüner gülgīn ṭutub itmiş hüner-kār Derūnı gibi ṭāşın dāḫı zir-kārMünbit ḥaṭṭları mihr-i zerandūd Derūnı lāciverdden göñül dūdFuṣūṣ-ı ferşi ḳılmış encümī-reng Felek ṣān naḳşınuñ ḫayrānı irtengİdüb her kūşesinden çeşmeler cūş Muḥīṭüñ cānını ḳılmışdı medhūş.”40

lâmi‘î Çelebi’nin yukarıdaki dizeleri Beg-sarayı’nın fizikselgörünümü hakkında önemli ayrıntılara ışık tutmakta; ünlü şairin yaşadığı asırda yıkık ve perişan bir görüntü sergileyen sarayın, geniş bahçeleri arasında yüksek bir kasrın bulunduğunu, bu kasrın önünde görünümüne ihtişam katan, beyaz mermerden yapılmış fıskiyeli yuvarlak bir havuzun mevcut olduğunu, dış yüzeyinin üzerinde altın sarısı, altında ise lâcivert renkle bezenmiş süslemeler bulunduğunu ve her tarafını sarmış olan çeşmelerin, sulama kanallarının bozulması nedeniyle boşuna akıp durduğunu olağanüstü bir tasvirle ortaya koymaktadır.

Bursa sarayının Fâtih dönemine kadar mâmur bir saray olduğunu haber veren Evliyâ Çelebi, Seyâhat-nâme’sinde Beg-sarayı’nın kendiyaşadığı dönemde kullanılmayıp âtıl halde bırakıldığını, yalnız içinde

36 TSMA, nr.: E-7792, sıra: 8.Sultan I. Murad adına kaleme alınan ve Neşrî’nin son kısımlarını Cihān-nümā’sına aynen aktardığıçağdaş bir Menāḳıb’da, Sultân’ın vasıfları aktarılırken onun Bursa sarayındaki av köpeklerine ve doğanlarına yapılan şu atıflar, saraydaki Segbân çiftliğinin bu dönemde epeyce büyük, gelişmiş ve kapasitesi oldukça geniş bir birim olarak faaliyet gösterdiğini ortaya koymaktadır: “Avı, şikārıġāyet severdi ve niçe biñ altun-gümiş ḫalḳalu itleri varidi; ṭoġānları yine eyle idi…” Neşrî, a.g.e., I, s. 308, st. 3-4.

37 BOA, MAD, nr.: 162/5; İBBAtatürk Kitaplığı, Muallim Cevdet, Fr., nr.: 7. sıra: 36.

38 Krş. Evliyâ Çelebi, a.g.e., II, vr. 222b.

39 “Ol ḳavāḳ aġacı, şimdiki ḥīnde | sarāy ḳapusınuñ içinde ġāyetde büyümişdür; her gelen pādişāhlar ol aġacuñ ḳurusını giderürler.”Âşık Paşa-zâde, a.g.e., vr. 37b-38a; Krş. Neşrî, a.g.e., I, s. 171.

40 Lâmi‘î Çelebi, Şehrēngīz-i Burūsa, Hüdâvendigâr VilâyetMtb., 1288, s. 10-11.

Page 15: Yeni Kaynaklara Göre Bursa Beg-Sarayı’nın Yapılış Tarihi ve Orhan Gâzî Döneminde İnşâ Edilen İlk Bölümleri (TAÇ Mimarlık Arkeoloji Kültür Sanat Dergisi, sy.: 7,

köpeklerinin beslendiği ve yetiştirildiği çiftliğin sorumlusu olarak belgedeadının geçtiği dikkati çekmektedir.36 Murad Hüdâvendigâr’ın 787/1385tarihli vakfiyesinin şâhidlerinden otuzaltıncısının “Ḥacı Pōlād bin Emīr-i Aḫūr” olması37; bu tarihten önce sarayda pâdişâhamahsus Has ahırların da mevcut bulunduğuna işâret etmektedir. Atahırlarının sarayların vazgeçilmez bölümlerinden biri olduğu ve adı geçenşâhidin Emīr-i Aḫūr’un oğlu olduğu dikkate alınırsa, bu kısmın da sarayiçerisinde Orhan Gâzî zamanından beri yerleşik bulunduğu söylenilebilir.

Tüm bunlara ilâveten; Osman Gâzî’nin küçük hacmine rağmenYenişehir’deki sarayına bile bir hamam yaptırmış olması, ayrıca OrhanGâzî’nin Bursa ve İznik’i fethettikten sonra buralarda hamam inşâsınabüyük özen göstermesi, daha inşâ ettirdiği ilk sıralarda onun sarayında birhamam da inşâ ettirmiş olması gerektiğinin yeterli delilini vermektedir.

Orhan Gâzî asrından kalma bu çağdaş kaynak, kanıt ve belgelerdenhareketle; Bithynler’den romalılar’a ve son olarak Sultan Orhan’a intikâleden Bursa sarayının, tam teşekkülü bir Osmanlı sarayına dönüştürüldüğü1322 yılından, Sultân’ın vefat ettiği 763/1362 Mart ayına kadarki 41 yıllıksüreçte başlıca şu birimlerden oluştuğunu söylemek mümkündür:

Orhan Gâzî Döneminde (1324-1362) Bursa/Beg-Sarayı’nın Mevcut Bölümleri

Birim: Atıf Yapılan Hicrî Târih/ler: Milâdî Târih/ler:

İç Avlu Receb 724 / Muharrem 725 Haziran / Aralık 1324

Taht Odası Receb 724 / Muharrem 725 Haziran / Aralık 1324

Saltanat Dîvânı Receb 724/ Rebî‘u’l-evvel 749 Haziran 1324 / 1348

Hazîne Odası Rebî‘u’l-evvel 749 Haziran 1348

Harem Dairesi Rebî‘u’l-evvel 724/Şa‘bân 761 Mart 1324 / Haziran 1360

Saray Mescidi Rebî‘u’l-evvel 749 Haziran 1348

Hekim-hâne (Tabip Odası) - Mart / Temmuz 1354

Matbah-hâne (Saray Mutfağı) Şa‘bân 761 Haziran 1360

Tabl-hâne (Mehter-hâne) 722 sonrası 1322’den sonra

Sekban Çiftliği Şa‘bân 761 Haziran 1360

Has Ahırlar Cemâziye’l-evvel 787 Temmuz 1385

Saray Hamamı 722 sonrası 1322’den sonra

63

(8) Beg-sarayı ana giriş kapısının 1847 yılında Fransız bir ressam tarafından çizilmiş olan resmi

(7) Bursa/İç kalede yer alan Beg-sarayı’ndaki bahçe, kasır ve binaların 1861’de Subhi Bey tarafından çizilmiş olan plânı

62

TA

Ç 0

7

Ye

KA

YN

AK

LA

RA

Re

Bu

RS

A B

eG

-SA

RA

YI’

NIN

YA

pIL

Iş T

AR

İHİ

ve

OR

HA

N G

âZ

î D

öN

eM

İND

e İ

â e

DİL

eN

İL

K B

öL

üM

Le

Bu tablo, Osman Gâzî’nin ölümünden 1,5 yıl önce, 1322 yılı gibi erken bir tarihte Bursa’da Orhan Gâzî tarafından inşâ ettirilen ikinci Osmanlı sarayı olan Beg-Sarayı’nın, küçük bir alan üzerine de olsa, tam teşekküllü bir saray özelliklerine sâhip ve sonraki asırların gelişmiş saray husûsiyetlerinin neredeyse hepsini bünyesinde toplayacak bir tarzda inşâ edildiğini göstermektedir.

Seyyid Kâsım el-Bağdâdî’nin yukarıda aktardığımız parçada, Sultân Orhân’ın cülûs yılı olan 1324 yılı sonlarında “Vezīr-i aʿẓam”ı ile birlikte bir “Şeyḫü’l-İslām”ı da olduğunu, hattâ Saltanat Dîvânı’nda sohbet ettkileri sırada her ikisinin de Dîvân-ı Hümâyûn dairesinin kapısının arkasında durduklarını haber vermesi, ilk Osmanlı saray bürokrasisinin teşekkül tarihini tespit konusunda da bilimsel açıdan büyük bir önem arz etmektedir.

Bursa Sarayının, Orhan Gâzî’nin ölümünden Günümüze Kadar Geçirdiği Târihî Değişim ve DönüşümOsman Gâzî’nin Yenişehir’deki sarayından sonra, Osmanlılar’ın

geniş bir formatta inşâ ettikleri saltanat saraylarının ilki olduğu için Beg-sarayı Murâd Hüdâvendigâr döneminde de önemini korumaya devam etmiş; bu sarayı kullandığını, hattâ içine gümüşten bir havuz dahi yaptırdığını çağdaşı kaynaklardan öğrendiğimiz Yıldırım Bâyezîd döneminde, siyâsî hâkimiyet mücâdelelerinde Bursa’nın ön plâna çıktığı Fetret ve Çelebi Sultan Mehmed devirlerinde, hattâ saltanattan ferâgatinde itikâf için Bursa’ya çekildiğini bildiğimiz II. Murad döneminde de eski önem ve değerinden bir şey kaybetmemiştir. Evliyâ Çelebi Seyāḥat-nāme’sinde: “Tā Ebū’l-Fetḥ Sulṭān Muḥammed Ḫān’a gelince pādişāhlaruñ sarāyı bu idi.” diyerek38, sarayın 1322’de Orhan Gâzî tarafından inşâ ettirilişinden XV. yüzyılın ortalarına kadar aktif bir şekilde kullanılmaya devam ettiğini bize bildirmektedir.

Dolayısıyla Bursa sarayı Osmanlı Devleti’nin tam teşekküllü olarak inşa edilmiş ilk sarayı olmasına karşın, Edirne Sarayı’nın inşâsı ile bir süre değerini korumaya devam etmişse de, İstanbul’un fethinden sonra Topkapı Sarayı’nın yapımı ile büsbütün önemini yitirmiş ve âtıl bir hâlde yalnızlığa terkedilmiştir. Gerçekten de Fatih devrinden hemen sonra kaleme alınmış bazı eserlerde, sarayın daha II. Bâyezid döneminde metruk bir hâlde bırakılıp, tamir ve bakımının ihmâl edildiğine işaret eden kayıtların yer aldığı görülür. Fâtih Sultan Mehmed ve II. Bâyezîd döneminlerini görmüş olan Âşık Paşa-zâde ve Neşrî, kroniklerinde Geyikli Baba’nın Orhan Gâzî’nin haberi olmadan Beg-sarayı’nın giriş kapısının iç tarafındaki avluya fidan dikmesi kıssasını aktardıktan sonra,

XV. yüzyılın ikinci yarısında asırlık devâsâbir ağaca dönüşen bu ağacın dallarınınzamânının pâdişahları tarafından düzenliolarak budandığını haber vermişlerdir39.Nitekim Beg-sarayı’nın daha XVI. yüzyıl gibierken bir tarihte devrin sultanlarının itibâretmediği; bakımsız, harap ve içler acısı birdurumda kaldığı, asrın ünlü âlim ve şâirlerindenBursa’lı lâmi‘î Çelebi tarafından Şehrēngīz-iBurūsa’da, “Der-Medḥ-i Sarāy-ı bī-Hemtā-yıSulṭānī” başlığı altında şöyle dile getirilmiştir:

“Sarāy-ı Şāh’ı nice eyleyem yād? Ki ol ṣaḥn-ı şerīf ü cennet-ābādFirāḳ-ı pādişāhdan oda yanmış Serāpā dūd-ı miḥnetden boyanmışḪarāb olmış dil-i ῾uşşāḳa beñzer Yıḳılmış sīne᾿-i müştāḳa beñzer Elemden çeşmeler her yaña gīryān Dil-i ῾uşşāḳ gibi mürgānı nālānKemerler ḫasta-ḫāṭır ḥāle-girdār Sütūnlar serv gibi vāle vü zārNücūm-āyīn ser-ā-ser cümle manẓer Açub çeşmin ḳudüm-i Şāh’ı gözlerFelek-vār ol serālardan nişāne Hemīn bir köşk var ῾arş-ı āşiyāneMuḥīṭ ḥavżı gerdūn gibi dā᾿ir Ulü’l-ebṣār eyler seyri ḥā᾿irDıraḫşān ṭal῾atı sīmāya beñzer Ṣafā-yı cismi sīm-i nāba beñzerBeyāż çeşmdür ol ḥavż-ı pür-zīn Bu rūşen ḳaṣr içinde ḳurretü’l-῾īnMeẕheb-i tāḳ-ı bezm-ārāsı anuñ Muṭallā ferş-i gerdūn-sāsı anuñHüner gülgīn ṭutub itmiş hüner-kār Derūnı gibi ṭāşın dāḫı zir-kārMünbit ḥaṭṭları mihr-i zerandūd Derūnı lāciverdden göñül dūdFuṣūṣ-ı ferşi ḳılmış encümī-reng Felek ṣān naḳşınuñ ḫayrānı irtengİdüb her kūşesinden çeşmeler cūş Muḥīṭüñ cānını ḳılmışdı medhūş.”40

lâmi‘î Çelebi’nin yukarıdaki dizeleri Beg-sarayı’nın fiziksel görünümü hakkında önemli ayrıntılara ışık tutmakta; ünlü şairin yaşadığı asırda yıkık ve perişan bir görüntü sergileyen sarayın, geniş bahçeleri arasında yüksek bir kasrın bulunduğunu, bu kasrın önünde görünümüne ihtişam katan, beyaz mermerden yapılmış fıskiyeli yuvarlak bir havuzun mevcut olduğunu, dış yüzeyinin üzerinde altın sarısı, altında ise lâcivert renkle bezenmiş süslemeler bulunduğunu ve her tarafını sarmış olan çeşmelerin, sulama kanallarının bozulması nedeniyle boşuna akıp durduğunu olağanüstü bir tasvirle ortaya koymaktadır.

Bursa sarayının Fâtih dönemine kadar mâmur bir saray olduğunu haber veren Evliyâ Çelebi, Seyâhat-nâme’sinde Beg-sarayı’nın kendi yaşadığı dönemde kullanılmayıp âtıl halde bırakıldığını, yalnız içinde

36 TSMA, nr.: E-7792, sıra: 8. Sultan I. Murad adına kaleme alınan ve Neşrî’nin son kısımlarını Cihān-nümā’sına aynen aktardığı çağdaş bir Menāḳıb’da, Sultân’ın vasıfları aktarılırken onun Bursa sarayındaki av köpeklerine ve doğanlarına yapılan şu atıflar, saraydaki Segbân çiftliğinin bu dönemde epeyce büyük, gelişmiş ve kapasitesi oldukça geniş bir birim olarak faaliyet gösterdiğini ortaya koymaktadır: “Avı, şikārı ġāyet severdi ve niçe biñ altun-gümiş ḫalḳalu itleri varidi; ṭoġānları yine eyle idi…” Neşrî, a.g.e., I, s. 308, st. 3-4.

37 BOA, MAD, nr.: 162/5; İBB Atatürk Kitaplığı, Muallim Cevdet, Fr., nr.: 7. sıra: 36.

38 Krş. Evliyâ Çelebi, a.g.e., II, vr. 222b.

39 “Ol ḳavāḳ aġacı, şimdiki ḥīnde | sarāy ḳapusınuñ içinde ġāyetde büyümişdür; her gelen pādişāhlar ol aġacuñ ḳurusını giderürler.” Âşık Paşa-zâde, a.g.e., vr. 37b-38a; Krş. Neşrî, a.g.e., I, s. 171.

40 Lâmi‘î Çelebi, Şehrēngīz-i Burūsa, Hüdâvendigâr Vilâyet Mtb., 1288, s. 10-11.

Page 16: Yeni Kaynaklara Göre Bursa Beg-Sarayı’nın Yapılış Tarihi ve Orhan Gâzî Döneminde İnşâ Edilen İlk Bölümleri (TAÇ Mimarlık Arkeoloji Kültür Sanat Dergisi, sy.: 7,

HAKAN YILMAZ

ÜSKÜDAR CUMHURİYET LİSESİ’NDEN MEZUN OLDUKTAN

SONRA, LİSANS EĞİTİMİNİ KARABÜK ÜNİVERSİTESİ EDEBİYAT

FAKÜLTESİ TARİH BÖLÜMÜ’NDE TAMAMLADI. 2014 YILINDA

SAKARYA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TARİH

ANABİLİM DALI, YENİÇAĞ TARİHİ BİLİM DALI’NDA YÜKSEK

LİSANS EĞİTİMİNE BAŞLADI. 2004 YILINDAN BUGÜNE DEK

FARKLI DERGİLERDE MAKALELER YAYIMLADI. ÖZELLİKLE

KURULUŞ DEVRİ OSMANLI TARİHİ VE YENİÇAĞ TARİHİ

ARAŞTIRMALARINA YÖNELİK BİLİMSEL PROJELERİ VE KİTAP

YAYIN ÇALIŞMALARI BULUNMAKTADIR. 2015 YILI SONU

İTİBARİYLE İSTANBUL ADLİYESİ’NE BAĞLI OLARAK HUKUKÎ

VE AKADEMİK TERCÜMANLIK / BİLİRKİŞİLİK YAPMAKTADIR.

TARİHÎ NİTELİKTE YAPIMLAR VE SENARYO YAZARLIĞI

GİBİ UZMANLIK ALANI İLE İLGİLİ FARKLI SAHALARDA DA

ÇALIŞMALARINI SÜRDÜRMEKTEDİR.

KAYNAKÇAArşiv Belgeleri◼ Ankara Millî Ktp. Bursa Şer‘iyye Sicilleri, nr.: 4121,vr. 82-83◼ BOA, MAD, nr.: 162/5◼ Bursa Şerʿiyye Sicilleri, D. nr.: A.19◼ Bursa Şerʿiyye Sicilleri, D. nr.: B.131◼ İBB Atatürk Ktp. Yzm., Muallim Cevdet, Fr. nr.: 7◼ İBB Atatürk Ktp. Yzm., Muallim Cevdet, Fr. nr.: 10◼ Millet Ktp. Ali Emîrî, Arabî, nr.: 4469◼ TSMA, nr.: E-7792◼ VGMA, nr.: 1891/1, s. 1-4◼ VGMA, nr.: 590/181, s. 207-208◼ VGMA, nr.: D. 732/59, s. 74-75

Kaynak Kitaplar ve Araştırmalar◼ ‘Âşık Paşa-zâde, Tevārīḫ-i Āl-i ʿOs̱mān, İstanbul ArkeolojiMüzesi Ktp. nr.: 1504◼ Ayverdi, E. H., 1966, Osmanlı Mimarisinin İlk Devri. 630-805 (1230-1402), I, İstanbul FetihCemiyeti Yayınları, İstanbul◼ Bostân-zâde Yahyâ Efendi, 1287, Tuḥfetü’l-Aḥbāb, Terakkî Matba‘ası, İstanbul◼ Celâl-zâde Sâlih Çelebi, Ḥadīḳatü’s-Selāṭīn, TTK Ktp., nr.: 21◼ Celâl-zâde Sâlih Çelebi, 2013, Ḥadīḳatü’s-Selāṭīn, haz. H. Yüksel - H. İ. Delice, TTK, Ankara◼ Elbas, A., “Bursa Sarayını Bekliyor”, 2014, Bursa’da Zaman, Bursa BüyükşehirBelediyesi süreli yayını, sy.: X (Nisan)◼ Emecen, F., 2015, Osmanlı, İmparatorluğu’nun Kuruluş ve Yükseliş Tarihi (1300-1600),Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, İstanbul◼ Enverî, 1928, Düstūr-nāme, nşr. M. Halil Yınanç, İstanbul◼ Evliyâ Çelebi, Seyāḥat-nāme, TSMK, Bağdat, nr.: 304

◼ Giese, F., 1922, Die Altosmanischen Anonymen Chroniken, Breslau◼ İbn Battuta, Tuḥfetü’n-Nüẓẓār fī Ġarāʾibü’l-Emṣār ve’l-ʿAcāʾi-bü’l-Esfār, Beyrut, Dârü’s-Sâdır, ts.◼ Karamânî Mehmed Paşa, Tevārīḫu’s-Selāṭīni’l-ʿOs̱māniyye, Süleymâniye Ktp. Ayasofya, nr.: 3204 ◼ Lâmi‘î Çelebi, H. 1288, Şehrēngīz-i Burūsa, Hüdâvendigâr Vilâyet Mtb. ◼ Lütfi Paşa, 1341, Tevārīḫ-i Āl-i ʿOs̱mān, ‘Âlî Beg neşri, İstanbul◼ Matrakçı Nasuh (Nasûh es-Silâhî), Beyān-ı Menāzil-i Sefer-i ʿIrāḳeyn, İÜ Ktp. TY,nr.: 5964◼ Mehmed bin Hacı Halîl el-Konevî, Tārīḫ-i Āl-i ʿOs̱mān ve’s-Selçūḳ, BibliothequeNationale, Supp. Persian,nr.: 1394◼ Mehmed Neşrî, 1949, Kitāb-ı Cihān-nümā (I-II), I, Haz.: F.Reşit Unat - M. Altay Köymen, TTK, Ankara◼ Oruç bin ‘Âdil el-Edrenevî, Tevārīḫ-i Āl-i ʿOs̱mān, Manisa İl Halk Ktp. Yzm. Genel, nr.: 5506/2◼ Philippis-Braat, 1979, A., “La captivite de Palamas chez les Turcs. Dossier et commentaire” (edition critiqué), Travaux et Mémoires, VII, Paris, pp.109-221◼ Rahmî Çelebi, Şehrēngīz-i Yeñi-şehr, Berlin Staatsbibliothek,MS Diez A.O., nr.: 57◼ Rûhî Çelebi, Tevārīḫ-i Āl-i ʿOs̱mān, Tübingen MS Or. Quart, nr.: 821◼ Rûhî Çelebi, “Ruhi Tarihi”, Belgeler, XIV/18, s. 359-472 (+466 s. tıpkıbasım), Haz. Y.Yücel - H. E. Cengiz◼ Schreiner, P., 1977, Die Byzantinischen Kleinchroniken, II: “Chronica Byzantina Breviora”, Österreichiscen Akademie der Wissenschaften, Vienna ◼ Seyyid Kâsım el-Bağdâdî, Seyāḥat-nāme, 1098/1686 istinsah tarihli rulo nüsha◼ Şehsuvaroğlu, H., 1957, “Bursa Sarayı”, TTOK, sy.: 183 (Nisan)◼ Şemseddîn Sâmî, 1316/1898, Ḳāmūsü’l-Aʿlām (I-VI), VI, İstanbul◼ Şükrullâh Çelebi, Behcetü’t-Tevārīḫ, Nuruosmaniye Ktp. nr.: 3059◼ Texier, C., 1339, Küçük Asya (Asie Mineure), I,trc.: A. Su‘ad, Ankara◼ Turan, O., 1954, İstanbul’un Fethinden Önce Yazılmış TarihîTakvimler, TTK, Ankara, s. 72-73◼ Yılmaz, H., 2015, “Bursa Fethine Yönelik Yeni Yaklaşımlar ve Bursa’nın Gerçek Fetih Tarihi”, Şehir & Toplum, sy.: II / Haziran, s. 61-73◼ Yılmaz, H., 2015, “Orhan Gâzî’yi Sarayında Ziyaret Etmiş Bir Seyyah/Sûfî: Seyyid Kâsım el-Bağdâdî ve Seyāḥat-nāme’sinin Kuruluş Devri Osmanlı Tarihi Açısından Önemi”, Uluslararası Osmanlı Araştırmaları Kongresi, Sakarya Ünv. Kültür ve Kongre Merkezi’nde 14 Ekim 2015’te sunulan tebliğ metni◼ Zeynü’l-Müneccim bin Süleymân el-Konevî, Ẕikr-i Tevārīḫ-i Ba‘ż ez-Selāṭīn-i Moġol, Nuruosmaniye Ktp.nr.: 2782T

07

Ye

KA

YN

AK

LA

RA

Re

Bu

RS

A B

eG

-SA

RA

YI’

NIN

YA

pIL

Iş T

AR

İHİ

ve

OR

HA

N G

âZ

î D

öN

eM

İND

e İ

â e

DİL

eN

İL

K B

öL

üM

Le

(9) IV. Mehmed’in 13 Ağutos 1659’da Bursa sarayını genişletmek için İsâ Beg mahallesindeki 15 avârız hânesinin saray arazisine dâhil olunması emrini bildirmek üzere dönemin Bursa kadısına gönderdiği hüküm; Bursa Şerʿiyye Sicilleri, D. nr.: B.131, vr. 66b, sicil: 290

(10) XIX. yüzyıl sonlarında Beg-sarayı kalıntıları

sakaların, binâ ustalarının ve bostancıların yer aldığını söyler 41. Nitekim Bursa şer’iyye Sicilleri’nde yer alan bir kayıttan anlaşıldığına göre; henüz 910/1504 gibi erken bir tarihte, Beg-sarayı’nda sadece “Ḫayrü’d-dīn” adında bir Saray yetkilisi ve sarayın güvenliğini sağlamakla görevli az sayıda yeniçeri istihdam edilmekteydi. Sicil Defteri’ndeki söz konusu kayıtta: “Burūsa’da saraydār olan Ḫayrü’d-dīn bin ʿAbdu’llāh sarāyda ḫidmet iden yeñiçerileri ḫidmete yaramaduḳları ecilden ḳapuya gönderüb, şimdi üç nefer oġlān ister; ʿarż yazıla.” denilerek, kadıdan görevden alınan yeniçerilerin yerine 3 yeni askerin tâyini için arz göndermesi talep edilmiştir 42.

Beg-sarayı bu ıssız ve harâbe hâlini daha sonraki devirlerde de devâm ettirmiş; IV. Mehmed saltanatı zamanında saray alanını genişleterek, içine süslü dîvân-hâneler, hademe koğuşları gibi binalar ilâve ettirerek kısmen sarayın ihyâsına çalışmışsa da43, yapılan bu gibi eklentiler saraya eski önem ve değerini kazandırmaya yetmemiştir. Sultan IV. Mehmed bu konuda 25 Zî’l-ka‘de 1069/14 Ağustos 1659 tarihinde Dârü’s-sa‘âde ağası

Mehmed Ağa’ya gönderdiği bir Hatt-ı hümâyûnda, yenilenmiş olan sarayın Harem kapısı yönünde bulunan, vaktiyle Selçuk Hâtûn’un vakfettiği 3 odanın genişletme sırasında yıkılması nedeniyle, vakıf çalışanlarına kirâ bedeli olarak 15 akça bedelin ödenmesini emretmektedir.44 Bu tarihten bir gün önce, 24 Zi’l-ka‘de 1069/13 Ağutos 1659 günü Bursa kadısına gönderdiği diğer bir hükümden anlaşıldığına göre; sıkışık halde kalan sarayın mevcut alanının genişletilebilmesi için ‘İsâ Beg ‘İmâreti mahallesindeki 30 avârız hânesinin de yarısı saray arazisine dahil edilmişti.45

1082/1671’de yeni bir Has-oda, hamam, 6 ahır ve Serrâciyân-ı hâssa odası inşâ edilerek tümüyle restore edilen sarayın bu tarihten sonra varlığı tamamen unutulmuş; zamanla iyice yıpranıp tahrip görerek yine büyük ölçüde yıkık ve perişan bir hâlde bırakılmıştır. 1675 yılında Bursa’yı ziyaret eden İngiliz seyyah Wheler lubenau, bu tarihlerde harâbeye dönüşen Eski Saray binalarının tamamen terk edilmiş olduğunu, sonradan inşâ edilen binâların ise buğday öğütmek ve Topkapı Sarayı’na ekmek yapımı için kaliteli un elde etmek amacıyla kullanıldığını ifâde eder.46 Beg Sarayı Cumhuriyet’in ilânından sonra Bursa’da kurulacak olan Jandarma Bölge Komutanlığı ve İl Jandarma Komutanlığı binalarına inşaat alanı olarak tahsis edilmiş ve buradaki mevcut kalıntıların üzerine orduevi inşâ edilmiştir. 2004-2008 yılları arasında gerçekleştirilen zemin araştırmaları sonrası ortaya atılan Beg Sarayı’nı yeniden ihyâ projesi kapsamında, 2014 yılı itibâriyle Tophane’de bulunan saray bölgesinde arkeolojik kazı çalışmaları başlatılmış olup, saray kalıntıları ile birlikte eski çağlara ait Bazilika ve zindanların da ortaya çıkarılmasına vesile olan bu kazı çalışmaları, sarayın kurulu olduğu alan ve çevresinde hâlâ devam etmektedir.

SonuçOrhan Gâzî döneminden kalma, şimdiye kadar gündeme getirilmeyen

çağdaş kaynak ve belgeler, Osman Gâzî'nin Yenişehir’deki ilk sarayındansonra onun Bursa’da inşâ ettirdiği Beg-sarayı’nın, ilk kez Bursa’nın fethinimüteâkiben 722/1322 yılı sonlarında inşâ edildiğini ve Orhan Gâzî’nin41 yıllık saltanatı müddetince sarayın, -tam teşekküllü bir saltanat sarayıgeleneğini yansıtacak şekilde-; İç avlu, Taht odası, Saltanat Dîvânı, Hazîneodası, Harem dairesi, Saray Mescidi, Hekim-hâne, Matbah-hâne, Tabl-hâne,Sekbân çiftliği, Has ahırlar ve Saray hamamı gibi kısımlardan meydanageldiğini göstermektedir. Bu tespitler, Osmanlılar’ın ilk büyük sarayı olanBeg-sarayı’nın Orhan Gâzî döneminde yapılan ilk şekli hakkında, yüzeyselde olsa bizlere iyi bir fikir verebilecek niteliktedir. Buna göre, şimdiyekadar hakkında neredeyse hiçbir şey bilinmeyen Bursa Sarayı’nın, dahabu devirde birimleri ve fiziksel özellikleri itibâriyle Edirne ve Topkapısaraylarından herhangi bir farkı olmadığı, henüz kurulurken her iki sarayında inşâsına ilham verecek ve model teşkil edecek bir tarzda tasarlandığısonucuna ulaşılabilir. ◼

41 Krş. Evliyâ Çelebi, a.g.e., II, vr.222b.

42 Krş. Bursa Şerʿiyye Sicilleri, D. nr.: A.19, vr. 79b.

43 Ekrem Hakkı Ayverdi, a.g.e., I, s. 117.

44 Krş. Bursa Şerʿiyye Sicilleri, D. nr.: B.131, vr. 65b/286.

45 Krş. Bursa Şerʿiyye Sicilleri, D. nr.: B.131, vr. 66b/290.

46 Aziz Elbas, “Bursa Sarayını Bekliyor”, Bursa’da Zaman, sy.: X (Nisan 2014), s. 14.

Page 17: Yeni Kaynaklara Göre Bursa Beg-Sarayı’nın Yapılış Tarihi ve Orhan Gâzî Döneminde İnşâ Edilen İlk Bölümleri (TAÇ Mimarlık Arkeoloji Kültür Sanat Dergisi, sy.: 7,

HAKAN YILMAZ

ÜSKÜDAR CUMHURİYET LİSESİ’NDEN MEZUN OLDUKTAN

SONRA, LİSANS EĞİTİMİNİ KARABÜK ÜNİVERSİTESİ EDEBİYAT

FAKÜLTESİ TARİH BÖLÜMÜ’NDE TAMAMLADI. 2014 YILINDA

SAKARYA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TARİH

ANABİLİM DALI, YENİÇAĞ TARİHİ BİLİM DALI’NDA YÜKSEK

LİSANS EĞİTİMİNE BAŞLADI. 2004 YILINDAN BUGÜNE DEK

FARKLI DERGİLERDE MAKALELER YAYIMLADI. ÖZELLİKLE

KURULUŞ DEVRİ OSMANLI TARİHİ VE YENİÇAĞ TARİHİ

ARAŞTIRMALARINA YÖNELİK BİLİMSEL PROJELERİ VE KİTAP

YAYIN ÇALIŞMALARI BULUNMAKTADIR. 2015 YILI SONU

İTİBARİYLE İSTANBUL ADLİYESİ’NE BAĞLI OLARAK HUKUKÎ

VE AKADEMİK TERCÜMANLIK / BİLİRKİŞİLİK YAPMAKTADIR.

TARİHÎ NİTELİKTE YAPIMLAR VE SENARYO YAZARLIĞI

GİBİ UZMANLIK ALANI İLE İLGİLİ FARKLI SAHALARDA DA

ÇALIŞMALARINI SÜRDÜRMEKTEDİR.

KAYNAKÇAArşiv Belgeleri◼ Ankara Millî Ktp. Bursa Şer‘iyye Sicilleri, nr.: 4121,vr. 82-83◼ BOA, MAD, nr.: 162/5◼ Bursa Şerʿiyye Sicilleri, D. nr.: A.19◼ Bursa Şerʿiyye Sicilleri, D.nr.: B.131◼ İBB Atatürk Ktp. Yzm., MuallimCevdet, Fr. nr.: 7◼ İBB Atatürk Ktp. Yzm., MuallimCevdet, Fr. nr.: 10◼ Millet Ktp. Ali Emîrî, Arabî, nr.: 4469◼ TSMA, nr.: E-7792◼ VGMA, nr.: 1891/1, s. 1-4◼ VGMA, nr.: 590/181, s.207-208◼ VGMA, nr.: D. 732/59, s. 74-75

Kaynak Kitaplar ve Araştırmalar◼ ‘Âşık Paşa-zâde, Tevārīḫ-i Āl-iʿOs̱mān, İstanbul ArkeolojiMüzesi Ktp. nr.: 1504◼ Ayverdi, E. H., 1966, Osmanlı Mimarisinin İlk Devri. 630-805 (1230-1402), I, İstanbul FetihCemiyeti Yayınları, İstanbul◼ Bostân-zâde Yahyâ Efendi, 1287, Tuḥfetü’l-Aḥbāb, TerakkîMatba‘ası, İstanbul◼ Celâl-zâde Sâlih Çelebi, Ḥadīḳatü’s-Selāṭīn, TTK Ktp.,nr.: 21◼ Celâl-zâde Sâlih Çelebi, 2013, Ḥadīḳatü’s-Selāṭīn, haz. H.Yüksel - H. İ. Delice, TTK, Ankara◼ Elbas, A., “Bursa SarayınıBekliyor”, 2014, Bursa’da Zaman, Bursa BüyükşehirBelediyesi süreli yayını, sy.: X (Nisan)◼ Emecen, F., 2015, Osmanlı, İmparatorluğu’nun Kuruluş veYükseliş Tarihi (1300-1600),Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, İstanbul◼ Enverî, 1928, Düstūr-nāme, nşr. M. Halil Yınanç, İstanbul◼ Evliyâ Çelebi, Seyāḥat-nāme, TSMK, Bağdat, nr.: 304

◼ Giese, F., 1922, Die Altosmanischen Anonymen Chroniken, Breslau◼ İbn Battuta, Tuḥfetü’n-Nüẓẓār fī Ġarāʾibü’l-Emṣār ve’l-ʿAcāʾi-bü’l-Esfār, Beyrut, Dârü’s-Sâdır, ts. ◼ Karamânî Mehmed Paşa, Tevārīḫu’s-Selāṭīni’l-ʿOs̱māniyye, Süleymâniye Ktp.Ayasofya, nr.: 3204 ◼ Lâmi‘î Çelebi, H. 1288, Şehrēngīz-i Burūsa, Hüdâvendigâr Vilâyet Mtb.◼ Lütfi Paşa, 1341, Tevārīḫ-i Āl-iʿOs̱mān, ‘Âlî Beg neşri, İstanbul◼ Matrakçı Nasuh (Nasûh es-Silâhî), Beyān-ı Menāzil-iSefer-i ʿIrāḳeyn, İÜ Ktp. TY,nr.: 5964◼ Mehmed bin Hacı Halîl el-Konevî, Tārīḫ-i Āl-i ʿOs̱mān ve’s-Selçūḳ, BibliothequeNationale, Supp. Persian, nr.: 1394◼ Mehmed Neşrî, 1949, Kitāb-ıCihān-nümā (I-II), I, Haz.: F.Reşit Unat - M. Altay Köymen, TTK, Ankara◼ Oruç bin ‘Âdil el-Edrenevî, Tevārīḫ-i Āl-i ʿOs̱mān, Manisa İlHalk Ktp. Yzm. Genel, nr.: 5506/2◼ Philippis-Braat, 1979, A., “La captivite de Palamas chez les Turcs. Dossier et commentaire”(edition critiqué), Travaux et Mémoires, VII, Paris, pp.109-221◼ Rahmî Çelebi, Şehrēngīz-i Yeñi-şehr, Berlin Staatsbibliothek,MS Diez A.O., nr.: 57◼ Rûhî Çelebi, Tevārīḫ-i Āl-i ʿOs̱mān, Tübingen MS Or. Quart,nr.: 821◼ Rûhî Çelebi, “Ruhi Tarihi”, Belgeler, XIV/18, s. 359-472(+466 s. tıpkıbasım), Haz. Y. Yücel - H. E. Cengiz◼ Schreiner, P., 1977, Die Byzantinischen Kleinchroniken, II: “ChronicaByzantina Breviora”, Österreichiscen Akademie der Wissenschaften, Vienna ◼ Seyyid Kâsım el-Bağdâdî,Seyāḥat-nāme, 1098/1686istinsah tarihli rulo nüsha◼ Şehsuvaroğlu, H., 1957, “BursaSarayı”, TTOK, sy.: 183 (Nisan)◼ Şemseddîn Sâmî, 1316/1898, Ḳāmūsü’l-Aʿlām (I-VI), VI, İstanbul◼ Şükrullâh Çelebi, Behcetü’t-Tevārīḫ, Nuruosmaniye Ktp.nr.: 3059◼ Texier, C., 1339, KüçükAsya (Asie Mineure), I,trc.: A. Su‘ad, Ankara◼ Turan, O., 1954, İstanbul’un Fethinden Önce Yazılmış Tarihî Takvimler, TTK, Ankara, s. 72-73◼ Yılmaz, H., 2015, “Bursa Fethine Yönelik Yeni Yaklaşımlar ve Bursa’nın Gerçek Fetih Tarihi”,Şehir & Toplum, sy.: II / Haziran,s. 61-73◼ Yılmaz, H., 2015, “Orhan Gâzî’yi Sarayında Ziyaret Etmiş Bir Seyyah/Sûfî: Seyyid Kâsım el-Bağdâdî ve Seyāḥat-nāme’sinin Kuruluş Devri Osmanlı Tarihi Açısından Önemi”, Uluslararası Osmanlı Araştırmaları Kongresi, Sakarya Ünv.Kültür ve Kongre Merkezi’nde 14 Ekim 2015’te sunulan tebliğ metni◼ Zeynü’l-Müneccim bin Süleymân el-Konevî, Ẕikr-i Tevārīḫ-i Ba‘ż ez-Selāṭīn-i Moġol, Nuruosmaniye Ktp.nr.: 2782T

07

Ye

KA

YN

AK

LA

RA

Re

Bu

RS

A B

eG

-SA

RA

YI’

NIN

YA

pIL

Iş T

AR

İHİ

ve

OR

HA

N G

âZ

î D

öN

eM

İND

e İ

â e

DİL

eN

İL

K B

öL

üM

Le

(9) IV. Mehmed’in 13 Ağutos 1659’da Bursa sarayını genişletmek için İsâ Beg mahallesindeki 15 avârız hânesinin saray arazisine dâhil olunması emrini bildirmek üzere dönemin Bursa kadısına gönderdiği hüküm; Bursa Şerʿiyye Sicilleri, D. nr.: B.131, vr. 66b, sicil: 290

(10) XIX. yüzyıl sonlarında Beg-sarayı kalıntıları

sakaların, binâ ustalarının ve bostancıların yer aldığını söyler 41. Nitekim Bursa şer’iyye Sicilleri’nde yer alan bir kayıttan anlaşıldığına göre; henüz 910/1504 gibi erken bir tarihte, Beg-sarayı’nda sadece “Ḫayrü’d-dīn” adında bir Saray yetkilisi ve sarayın güvenliğini sağlamakla görevli az sayıda yeniçeri istihdam edilmekteydi. Sicil Defteri’ndeki söz konusu kayıtta: “Burūsa’da saraydār olan Ḫayrü’d-dīn bin ʿAbdu’llāh sarāyda ḫidmet idenyeñiçerileri ḫidmete yaramaduḳları ecilden ḳapuya gönderüb, şimdi üç neferoġlān ister; ʿarż yazıla.” denilerek, kadıdan görevden alınan yeniçerilerinyerine 3 yeni askerin tâyini için arz göndermesi talep edilmiştir 42.

Beg-sarayı bu ıssız ve harâbe hâlini daha sonraki devirlerde de devâm ettirmiş; IV. Mehmed saltanatı zamanında saray alanını genişleterek, içinesüslü dîvân-hâneler, hademe koğuşları gibi binalar ilâve ettirerek kısmensarayın ihyâsına çalışmışsa da43, yapılan bu gibi eklentiler saraya eskiönem ve değerini kazandırmaya yetmemiştir. Sultan IV. Mehmed bu konuda 25 Zî’l-ka‘de 1069/14 Ağustos 1659 tarihinde Dârü’s-sa‘âde ağası

Mehmed Ağa’ya gönderdiği bir Hatt-ı hümâyûnda, yenilenmiş olan sarayın Harem kapısı yönünde bulunan, vaktiyle Selçuk Hâtûn’un vakfettiği 3 odanın genişletme sırasında yıkılması nedeniyle, vakıf çalışanlarına kirâ bedeli olarak 15 akça bedelin ödenmesini emretmektedir.44 Bu tarihten bir gün önce, 24 Zi’l-ka‘de 1069/13 Ağutos 1659 günü Bursa kadısına gönderdiği diğer bir hükümden anlaşıldığına göre; sıkışık halde kalan sarayın mevcut alanının genişletilebilmesi için ‘İsâ Beg ‘İmâreti mahallesindeki 30 avârız hânesinin de yarısı saray arazisine dahil edilmişti.45

1082/1671’de yeni bir Has-oda, hamam, 6 ahır ve Serrâciyân-ı hâssa odası inşâ edilerek tümüyle restore edilen sarayın bu tarihten sonra varlığı tamamen unutulmuş; zamanla iyice yıpranıp tahrip görerek yine büyük ölçüde yıkık ve perişan bir hâlde bırakılmıştır. 1675 yılında Bursa’yı ziyaret eden İngiliz seyyah Wheler lubenau, bu tarihlerde harâbeye dönüşen Eski Saray binalarının tamamen terk edilmiş olduğunu, sonradan inşâ edilen binâların ise buğday öğütmek ve Topkapı Sarayı’na ekmek yapımı için kaliteli un elde etmek amacıylakullanıldığını ifâde eder.46 Beg Sarayı Cumhuriyet’in ilânından sonra Bursa’da kurulacak olan Jandarma Bölge Komutanlığı ve İl Jandarma Komutanlığı binalarına inşaat alanı olarak tahsis edilmiş ve buradaki mevcut kalıntıların üzerine orduevi inşâ edilmiştir. 2004-2008 yıllarıarasında gerçekleştirilen zemin araştırmaları sonrası ortaya atılan Beg Sarayı’nı yeniden ihyâ projesi kapsamında, 2014 yılı itibâriyle Tophane’debulunan saray bölgesinde arkeolojik kazı çalışmaları başlatılmış olup, saray kalıntıları ile birlikte eski çağlara ait Bazilika ve zindanların da ortaya çıkarılmasına vesile olan bu kazı çalışmaları, sarayın kurulu olduğu alan ve çevresinde hâlâ devam etmektedir.

SonuçOrhan Gâzî döneminden kalma, şimdiye kadar gündeme getirilmeyen

çağdaş kaynak ve belgeler, Osman Gâzî'nin Yenişehir’deki ilk sarayından sonra onun Bursa’da inşâ ettirdiği Beg-sarayı’nın, ilk kez Bursa’nın fethini müteâkiben 722/1322 yılı sonlarında inşâ edildiğini ve Orhan Gâzî’nin 41 yıllık saltanatı müddetince sarayın, -tam teşekküllü bir saltanat sarayı geleneğini yansıtacak şekilde-; İç avlu, Taht odası, Saltanat Dîvânı, Hazîne odası, Harem dairesi, Saray Mescidi, Hekim-hâne, Matbah-hâne, Tabl-hâne, Sekbân çiftliği, Has ahırlar ve Saray hamamı gibi kısımlardan meydana geldiğini göstermektedir. Bu tespitler, Osmanlılar’ın ilk büyük sarayı olan Beg-sarayı’nın Orhan Gâzî döneminde yapılan ilk şekli hakkında, yüzeysel de olsa bizlere iyi bir fikir verebilecek niteliktedir. Buna göre, şimdiye kadar hakkında neredeyse hiçbir şey bilinmeyen Bursa Sarayı’nın, daha bu devirde birimleri ve fiziksel özellikleri itibâriyle Edirne ve Topkapı saraylarından herhangi bir farkı olmadığı, henüz kurulurken her iki sarayın da inşâsına ilham verecek ve model teşkil edecek bir tarzda tasarlandığı sonucuna ulaşılabilir. ◼

41 Krş. Evliyâ Çelebi, a.g.e., II, vr. 222b.

42 Krş. Bursa Şerʿiyye Sicilleri, D. nr.: A.19, vr. 79b.

43 Ekrem Hakkı Ayverdi, a.g.e., I, s. 117.

44 Krş. Bursa Şerʿiyye Sicilleri, D. nr.: B.131, vr. 65b/286.

45 Krş. Bursa Şerʿiyye Sicilleri, D. nr.: B.131, vr. 66b/290.

46 Aziz Elbas, “Bursa Sarayını Bekliyor”, Bursa’da Zaman, sy.: X (Nisan 2014), s. 14.