urartu kÜltÜrÜ Üzerİndekİ geÇ hİtİt...

89
T.C. MARMARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİ MLER ENSTİTÜSÜ TARİH ANABİLİM DALI ESKİ ÇAG TARİHİ BİLİM DALI URARTU KÜLTÜRÜ ÜZERİNDEKİ GEÇ HİTİT ETKİLERİ Yüksek Lisans Tezi SANEM ERDİL KOCAMAN İstanbul, 2007

Upload: others

Post on 03-Sep-2019

18 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: URARTU KÜLTÜRÜ ÜZERİNDEKİ GEÇ HİTİT ETKİLERİdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · t.c. marmara Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ

T.C. MARMARA ÜNİVERSİTESİ

SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TARİH ANABİLİM DALI

ESKİ ÇAG TARİHİ BİLİM DALI

URARTU KÜLTÜRÜ ÜZERİNDEKİ GEÇ HİTİT ETKİLERİ

Yüksek Lisans Tezi

SANEM ERDİL KOCAMAN

İstanbul, 2007

Page 2: URARTU KÜLTÜRÜ ÜZERİNDEKİ GEÇ HİTİT ETKİLERİdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · t.c. marmara Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ

T.C. MARMARA ÜNİVERSİTESİ

SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TARİH ANABİLİM DALI

ESKİ ÇAĞ TARİHİ BİLİM DALI

URARTU KÜLTÜRÜ ÜZERİNDEKİ GEÇ HİTİT ETKİLERİ

Yüksek Lisans Tezi

SANEM ERDİL KOCAMAN

Danışman: PROF. DR. KEMALETTİN KÖROĞLU

İstanbul, 2007

Page 3: URARTU KÜLTÜRÜ ÜZERİNDEKİ GEÇ HİTİT ETKİLERİdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · t.c. marmara Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ

İÇİNDEKİLER

Sayfa No

ÖNSÖZ

GİRİŞ Urartu ve Çağdaşlar.................................................................................................... i Araştırmaların Tarihçesi............................................................................................. iv Yöntem....................................................................................................................... vi

BİRİNCİ BÖLÜM

URARTI-GEÇ HİTİT İLİŞKİLERİNİN GELİŞİMİ I. Erken Demir Çağı................................................................................................... 1 II. Urartu Devletinin Geç Hitit ve Kuzey Suriye Politikası....................................... 5

İKİNCİ BÖLÜM

KÜLTÜREL İLİŞKİLER VE URARTUDAKİ YANSIMALARI

I. Mimari.................................................................................................................... 19 A. Tapınak...................................................................................................... 19 B. Kaleler Ve Kapılar..................................................................................... 25

II. Dil ve Yazı............................................................................................................. 28 III. Din........................................................................................................................ 32 IV. Madeni Eserler..................................................................................................... 36

A. Bronz Kemerler ve Plakalar...................................................................... 36 B. Madalyonlar............................................................................................... 43 C. İğneler........................................................................................................ 46 D. Miğferler.................................................................................................... 48 E. Fibulalar..................................................................................................... 50

V. Diğer Küçük Buluntular........................................................................................ 51

SONUÇ.................................................................................................. 52 Geç Hititlere Yönelik Urartu Yazıları................................................ 56 Kısaltmalar ve Bibliyografya .............................................................. 67 Harita ve Resimler

Page 4: URARTU KÜLTÜRÜ ÜZERİNDEKİ GEÇ HİTİT ETKİLERİdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · t.c. marmara Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ

ÖNSÖZ

Elinizdeki çalışma Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü’ne yüksek

lisans tezi olarak hazırlanmıştır. Urartu kültürü üzerindeki Geç Hitit etkilerinin

incelendiği bu çalışmada, M.Ö. Birinci bin yılda Anadolu’nun en önemli güçlerinden

biri olan Urartu devleti ile Geç Hitit beylikleri arasındaki siyasi ilişkiler takip edilerek,

gelişen kültürel ilişkilerin Urartu kültüründeki etkileri incelenmeye çalışılmıştır.

Çalışma konusunun seçilmesinden, son aşmasına kadar önemli katkılarını ve

önerilerini esirgemeyen sevgili hocam Prof. Dr. Kemalettin Köroğlu’na teşekkür

ederim. Her konuda desteğini aldığım, bu çalışmada da önerilerini esirgemeyen hocam

Doç. Dr. Andreas Schachner’e teşekkürü bir borç bilirim. Sabırla çalışmanın her

aşamasında yanımda olan eşim Taylan’a ve çalışmanın basılması sırasında yardımlarını

esirgemeyen Murat’a sonsuz teşekkürler.

SANEM ERDİL KOCAMAN

İstanbul, 2007

Page 5: URARTU KÜLTÜRÜ ÜZERİNDEKİ GEÇ HİTİT ETKİLERİdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · t.c. marmara Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ

i

GİRİŞ

Urartu ve Çağdaşları

M.Ö. 9. yüzyılda Anadolu topraklarının doğusunda güçlenmeye başlayan bir

halkla beraber, Demir Çağı krallıklarına Urartu adıyla bir yenisi daha eklenmiştir.

Kafkaslar’dan geldikleri ağırlıkla kabul gören bu halk, merkezi Tuşpa’da (Van) güçlü bir

krallık kurmuştur. Dağlık bir coğrafyada kurulan krallığın sınırları, Batı’da Fırat nehri

kıyısından, Doğu’da Urmiye Gölü Havzası’na, Güney’de Toros Dağları’na kadar

genişlemiştir (Harita 1). XIX. yüzyılda, Krallığın keşfiyle başlayan çalışmalar sonucunda

Doğu Anadolu’nun bu en güçlü halkı hakkında bir çok bilgi elde edilmiştir. Sert coğrafi

koşulları yaşamlarına uyduran, ya da tam tersi yaşamlarını sert coğrafyaya uygun

düzenleyen bu insanların inançları, dilleri, mimari özellikleri ve sanat uslupları gibi bir çok

konu yapılan çalışmalarla açığa çıkarılsa da, kökenleri, siyasi tarihlerinin belli dönemleri,

farklı toplumlarla siyasal ve kültürel ilişkileri gibi bazı noktalar hala soru işaretleri

taşımaktadır.

Urartu Krallığı öncesinde Doğu Anadolu’daki siyasi yapılanma çok açık olmasa

da, bölgede daha çok hayvancılıkla uğraşan küçük toplulukların varlıkları bilinmektedir.

Erken Demir Çağı olarak adlandırılan bu dönemde, Anadolu’nun doğu ve kuzeydoğusunda

hakim olan ve aşiret olarak adlandırabileceğimiz bu gruplar hakkında elimizde çok fazla

veri yoktur. Ancak son yıllarda yapılan ve kısmen devam eden araştırmalarda, daha çok

Assur kaynaklarından takip edebildiğimiz bu beylikler hakkında yeni bilgilere

ulaşılmaktadır. M.Ö. 13. yüzyılda Doğu Anadolu’da çeşitli nedenlerle oluşmaya başlayan

birliktelik, M.Ö. 9. yüzyıla gelindiğinde güçlü bir devlet olarak karşımıza çıkmaktadır1.

Urartu Devleti’nin oluşmaya başladığı bu dönemlerde güneyde Mezopotamya ovalarında

Assur, İmparatorluğu’nun azalan gücünü yeni seferler düzenleyerek arttırmıştır. Assur

tarihinin bu evresinde oluşan Yeni Assur İmparatorluğu, II.Aşurnasirpal’ın düzenlediği

seferler sonucunda batı sınırlarını Akdeniz’e kadar genişletmiştir. Sefer düzenledikleri

alanlarda kurdukları yeni eyalet sistemleri ile kuzey sınırları da Toros Dağları’na kadar

ulaşmıştır2. Assur’a karşı gelemeyecek yerel beylikler Assur’un üstünlüğünü kabul etmek

zorunda kalsalar da zamanla ellerine geçen fırsatları Assur’a karşı kullanmışlardır. II.

Aşurnasirpal’den (M.Ö. 883-859) sonra tahta geçen oğlu III. Şalmaneser (M.Ö. 858-824)

1 Urartu Devleti’nin kuruluşu ile ilgili geniş bilgi için bkz. Salvini 1995, Çilingiroğlu 1984, Zimansky 1985. 2 Assur tarihinin bu bölümüyle ilgili daha detaylı bilgi için bkz. Parker 2001.

Page 6: URARTU KÜLTÜRÜ ÜZERİNDEKİ GEÇ HİTİT ETKİLERİdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · t.c. marmara Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ

ii

ile hızla devam eden seferlerle, devlet sınırları çok geniş alanlara yayılmıştır. Kuzey’de

Dicle Nehri’ne kadar ilerlemiş ve Urartu’ya karşı seferler düzenlemiştir. Başarıyla

sonuçlanan seferlerine dair bıraktığı yazıtlar ve seferlerinin resmedildiği Balawat Kapısı

kabartmaları kralın bu seferlerinin en önemli buluntuları arasındadır.

M.Ö. 9. yüzyılın ilk yarısında Yeni Assur İmparatorluğu yeniden canlanmıştır. Bu

iki güçlü kral, II. Aşurnasirpal ve III. Şalmaneser, döneminde Batı İran, Güney Doğu

Anadolu ve batıda Akdeniz’e kadar olan topraklar üzerinde hakimiyetini kurmuştur. Bu

genişlemenin etkisiyle merkezi otoritenin yetersizliği III. Şalmaneser’in oğlunun

önderliğinde, ülkenin merkezinde bir ayaklanmanın çıkmasına neden olmuştur. Assur ve

Ninive gibi krallığın önemli merkezlerinin de bulunduğu 27 kent bu ayaklanmaya

katılmıştır. Bundan sonra hem Assur ülkesinin içindeki karışıklıklar, hem de kuzeyinde

kendine karşı güçlenen ve örgütlenen hem de devletler Assur İmparatorluğu’nu zor bir

döneme sokmuş, gücünü azaltmıştır. Özellikle Urartu, oldukça geniş bir alanı Assur’un

hakimiyetinden almış ve bu topraklar üzerinde etkinliğini kurmuştur. Sınırları küçülmeye

başlayan Assur Krallığı’nın gücü de giderek azalmış ve Tiglat-Pileser (744-727) dönemine

kadar Assur tahtında karışıklıklar hakim olmuştur3.

M.Ö. 13. yüzyıl sonrasında Urartu ve Assur coğrafyasına komşu bir bölgede ise,

Büyük Hitit İmparatorluğu’nun yıkılmasından hemen sonra, Anadolu’nun

Güneydoğu’sunda küçük beyliklerin varlıkları hissedilmektedir. Kuzey Suriye olarak da

adlandırabileceğimiz bölgede kent devletleri olarak örgütlenmiş bu beylikler kısmen Hitit

kültürünü devam ettirirlerken, Güney Doğu Anadolu’ya özgü kendi yerel kültür

özelliklerini de yaratmışlardır. M.Ö. 10. yüzyıla gelindiğinde bu küçük beyliklerin önemli

bir siyasal güç haline geldiği görülmektedir. Torosların eteklerinden, Kuzey Suriye’ye

uzanan bölgede güçlenen beylikler Assur ve Urartu’nun batı politikasında önemli bir

noktada yeralmışlardır4. Geç Hitit bölgesi, doğudan Anadolu’nun içlerine ve buradaki

ticaret yollarına açılan, ayrıca Akdeniz’e ulaşmada da önemli bir noktada yeralır. Batı’daki

önemli hammadde bölgelerine ulaşım da, doğu ve güneydekiler için bu bölge üzerinden

mümkündür. Bu stratejik konum Kuzey Suriye bölgesini ve buradaki siyasi örgütlenmeleri

önemli bir noktaya taşımıştır. Özellikle Assur ve Urartu açısından bu bölge her dönem

ulaşılması amaçlanan bir hedef olmuştur. Coğrafyalar arası yaşanan bu siyasi olaylar,

3 Sevin 1999, 11. Grayson 1996, 255. 4 Çilingiroğlu 1984; Köroğlu 2006, 143.

Page 7: URARTU KÜLTÜRÜ ÜZERİNDEKİ GEÇ HİTİT ETKİLERİdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · t.c. marmara Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ

iii

halklar arası yakın ilişkilerin kurulmasında ve Eski Çağ Anadolu dünyasının

şekillenmesinde önemli rol oynamıştır.

Page 8: URARTU KÜLTÜRÜ ÜZERİNDEKİ GEÇ HİTİT ETKİLERİdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · t.c. marmara Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ

iv

Araştırmaların Tarihçesi

Kuzey Suriye ve Urartu ilişkileri çok fazla araştırmaya konu olmamıştır. Şimdiye

kadar yapılan çalışmalarda genel olarak Urartu ve Kuzey Suriye kültürleri bir arada

değerlendirilmemiştir. Eldeki verilerin azlığından kaynaklı üzerine çok fazla ilgi

çekemeyen bu ilişkiye genellikle satır aralarında rastlamaktayız. Ancak bugünkü coğrafi

şartlar da göz önünde tutulduğunda bu iki kültür bölgesinin birbirinden aşılmaz sınırlarla

ayrılmadığı görülmektedir. Çok yoğun hareketliliklerin yaşandığı Demir Çağ boyunca bu

iki bölgenin biribirinden kopuk olduğu düşünülemez. Özellikle eldeki yazılı belgeler

açıkça iki kültür arasındaki siyasi bir birlikteliği göstermektedir.

Şimdiye kadar genellikle tek başlarına yada başka kültürlerle kurdukları

ilişkileriyle araştırma konusu olan bu iki kültürün ortak değerlendirilmelerinin yapıldığı

çalışmalar, sayıca azda olsa mevcuttur. Kuzey Suriye ve Urartu tarihinin kesişen

dönemlerini bir arada inceleyen ve kültürleri arasında görülen benzerlikler üzerine en

kapsamlı çalışma A. Çilingiroğlu tarafından yapılmıştır5. Çalışmanın yayınlanmasından

sonra geçen süre içerisinde yapılan karşılaştırmalardan bazıları geçerliliğini yitirse de,

genel bir değerlendirme yapmak için temel bir başvuru kaynağıdır. Bunun yanında daha

yakın tarihlerde K. Köroğlu tarafından hazırlanan Urartu’nun güneybatısına doğru

yayılımının incelendiği yüksek lisans çalışması ve bu çalışmadan geliştirilen kitap

konumuz hakkında önemli bilgiler vermektedir6. Urartu’nun batı bölgelerinde ulaştığı

noktaların belirlenmesinde bu çalışmalar önemli birer kaynaktır. Urartu’nun Anadolu’nun

içlerine doğru ilerlemesi, bu bölgedeki beylikler ve Assur ile ilişkileri, Wäfler tarafından

da ele alınmıştır7. Bu konuyla ilgili yapılmış değerlendirmelerin toplandığı en önemli

kaynaklardan olan bu makalelerde Fırat Havzası’ndaki maden yataklarının Demir Çağı’nda

taşıdığı önem detaylarıyla anlatılmaktadır. Urartu’nun Geç Hitit kültürüyle tanışmasını

sağlayan bu kaynakların çevre coğrafyalar için taşıdığı önem de yine bu çalışmalarda

anlatılmaktadır. Yakın zamanda hazırlanmış olan bir başka çalışma, Urartu- Geç Hitit

ilişkisi, diğer kültürlerle birlikte ele alarak incelemektedir. Novak, Prayon ve Wittke

tarafından farklı yazarların makalelerinin bir araya getirilmesiyle hazırlanan bu çalışma

Geç Hitit kültürü merkezi bir noktadadır8. Bu kültürün yakın bölgesindeki Assur ve Urartu

5 Çilingiroğlu 1984. 6 Köroğlu 1988, Köroğlu 1996. 7 Wäfler 1981, Wäfler 1986. 8 Novak 2004.

Page 9: URARTU KÜLTÜRÜ ÜZERİNDEKİ GEÇ HİTİT ETKİLERİdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · t.c. marmara Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ

v

gibi kültürlerle ilişkilerinin anlatıldığı bu kitap, yakın kültürler içerisinde görülen ortak

unsurların nedenleriyle birlikte incelemesi açısından oldukça önemlidir. Temel hareket

noktamızı oluşturan bu çalışmaların yanında, konumuzla ilgili değerlendirmelerde bulunan

farklı kaynaklar da mevcuttur. Ancak bu çalışmalar konumuzdan farklı başlıklar taşımakta

ve bizim sunmaya çalıştığımız ilişkilerle ilgili direkt olmayan göndermeler yapmaktadır.

Page 10: URARTU KÜLTÜRÜ ÜZERİNDEKİ GEÇ HİTİT ETKİLERİdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · t.c. marmara Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ

vi

Yöntem

Bu çalışmanın konusunu, Doğu Anadolu ve Kuzey Suriye kültürleri arasındaki

ilişkinin Urartu kültüründeki etkileri oluşturmaktadır. Bu ilişkiler somut örnekler

üzerinden, kesin sonuca varılmış çalışmaların sonuçlarına dayandırılarak gösterilmeye

çalışılmıştır. Şimdiye kadar çok fazla değinilmeyen bu konunun, dönemin ve bölgelerin

siyasal gelişmelerinden bağımsız incelenemeyeceği düşünülmektedir. Urartu Devleti’nin

öncesinde Doğu Anadolu’da yaşayan ve bu devletin temellerini oluşturduğu düşünülen

beylikler dönemiyle, devamında yaşanan süreçlerde iki coğrafya arasındaki siyasi

ilişkilerin varlığı bilinmektedir. Ancak bu çalışmada, M.Ö. 9. yüzyıldan itibaren siyasi

bütünlük sağlayan Urartu Devleti’nin kuruluşundan itibaren, çöküşünün başladığı II. Rusa

dönemine kadar devam eden süre içerisinde, Kuzey Suriye Beylikleri ile olan ilişkiler ele

alınacaktır. Çalışma sırasında her iki bölgenin coğrafi ve siyasi durumlarına değinilse de

temel olarak somut örnekler üzerinden karşılaştırmalar yapılarak, eldeki bulguların

kökenleri ve oluşumları üzerinden bir sonuç çıkarılmaya çalışılacaktır. Kültürler arasında

yaşanan ilişkilerin Urartu üzerinde etkileri, daha çok Kuzey Suriye mezar stellerinde ve

orthostadlarında görülen sahnelerin, Urartu metal buluntuları üzerindeki benzer sahne

tasvirlerinde görülmektedir. Ayrıca iki kültürde görülen dil ve dinin dışında miğfer, iğne,

fibula gibi buluntularda da bazı benzerlikler tespit edilmiştir. Kuzey Suriye kaynaklı

olduğu düşünülen bu benzerlikler, daha az örneklerle fildişi eserler üzerinde de

görülmektedir. Ancak bu buluntulara göre daha silik takip edilebilen mimarideki izler de,

ayrı bölümler halinde daha dar kapsamlı olarak ele alınmıştır.

Bu çalışmanın esasını, yapılan kütüphane araştırmasında elde edilen kaynakların

değerlendirilip, düzenli bir bilgi derlemesinin sunulması oluştursa da, yer yer bu

değerlendirmelere yeni görüşler eklenecektir. Daha önceki çalışmalarda değerlendirilmiş

buluntuların zaman içerisinde yeni incelemelerle farklı şekilde tarihlenmeleri, onları bu

çalışmanın kapsamı dışında tutmaktadır. Eserler üzerinde yapılan değerlendirmeler,

fotoğraflar ve çizimlerle desteklenmeye çalışılmıştır. Bilimsel çalışmalarda farklı farklı

adlandırılan ve bizim konumuzun sınırları içerisinde yer alan Kuzey Suriye ve kısmen

bugünkü sınırlar ile Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu olarak adlandırılan bölgenin

adı, çalışmamızda Kuzey Suriye olarak kullanılmakta ve buradaki yerel beylikler de Geç

Hitit Beylikleri olarak tanımlanmaktadır.

Page 11: URARTU KÜLTÜRÜ ÜZERİNDEKİ GEÇ HİTİT ETKİLERİdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · t.c. marmara Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ

vii

Çalışmanın ilk bölümünde Urartu ve Kuzey Suriye Beylikleri arasındaki siyasi

ilişkiler değerlendirilmeye çalışılmıştır. Bu aşamada, sayıları azda olsa elimizdeki Urartu

yazılı belgeleri temel hareket noktamızı oluşturmaktadır. Ancak yazıtlar değerlendirilirken,

bu belgelerin Urartu krallarının bakış açısıyla kaleme alındığı göz önünde bulundurulması

gereken önemli unsurlardan biridir. Bu belgelerin yanısıra, Urartu belgelerine göre sayıları

daha az olan Assur yazıtları da, ilişkilerin başka bir açıdan değerlendirilmesini sağlayan

önemli kaynaklardır. Assur’un gücünü yitirmeye başladığı Şalmaneser (M.Ö. 782-773)

döneminden itibaren görülmeye başlayan Geç Hitit Beylikleri ile ilgili Urartu yazıtları, III.

Tiglat- Pileser (M.Ö. 744-727) dönemine kadar devam eder. Bu yazıtların buluntu yerleri,

Urartu Devleti’nin batıda ulaştığı noktanın tespit edilmesi açısından önemli ip uçları

vermelerinin yanısıra, yazıtlarda anlatılanlar, dönemin siyasi ilişkileri hakkında da önemli

bilgiler vermektedir. Assur yazılı belgelerinde çok fazla değinilmeyen bu dönem

hakkındaki gelişmeler, Urartu belgeleri tarafından şekillendirilmektedir. Bir dönem Geç

Hitit Beylikleri üzerinde Assur Devleti’nden daha fazla etkiye sahip olan Urartu Devleti,

Assur benzeri dış politika uygulamaları sonucu bu beyliklerin varlıklarını devam

ettirmelerine göz yummuştur. Urartu Devleti’nin de etkilendiğini düşündüğümüz Geç Hitit

kültürünün devamlılığında, bu tarz politikalar önemli rol oynamıştır. Çalışma sırasında

konumuzla ilgili görülen Urartu yazıtları, M. Payne’nin Urartu yazılı belgelerinin en yeni

çevirilerinin toplandığı kitabından alınarak değerlendirilmiştir9. Yazıtların bulunduğu

yerler ile yazıtlarda adları geçen kentlerin gösterildiği ve Urartu’nun batı seferlerinde

izlediği muhtemel yol güzergahlarını gösteren haritalar, genel bir fikir edinebilme amacıyla

farklı kaynaklar kullanılarak hazırlanmıştır.

9 Payne 2006.

Page 12: URARTU KÜLTÜRÜ ÜZERİNDEKİ GEÇ HİTİT ETKİLERİdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · t.c. marmara Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ

viii

Page 13: URARTU KÜLTÜRÜ ÜZERİNDEKİ GEÇ HİTİT ETKİLERİdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · t.c. marmara Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ

1

URARTU- GEÇ HİTİT İLİŞKİLERİNİN GELİŞİMİ

I. Erken Demir Çağı Dönemi:

M.Ö 9. yy’da Van Gölü ve çevresinde birbirinden bağımsız olan beyliklerin

birleşmesiyle oluşan Urartu devletinin kuruluşundan önce, ilk kez M.Ö. 13. yüzyılda Assur

belgelerinde Uruadri adından bahsedilmektedir. İlerleyen dönemlerde bu birleşim güçlü bir

krallık olarak karşımıza çıkmaktadır. Doğu Anadolu’nun yüksek yaylalarında, sert iklim

şartlarına rağmen güçlenen ve örgütlü bir yapıyı oluşturan halkın Doğu Anadolu’ya

nereden ve hangi tarihte geldiği tartışmaları devam etse de, genel görüş Erken Demir Çağı

başlarında bu bölgeye ve Kuzey Batı İran’a Kafkaslar üzerinden bir göçün olduğu

yönündedir1. Bu döneme yönelik az sayıdaki çalışmalar sonucunda ortaya çıkarılan kale,

sivil yerleşim alanları ve nekropoller Urartu öncesinde Doğu Anadolu, Transkafkasya ve

Kuzey Batı İran bölgelerinde hayvancılıkla geçinen ve yarı göçebe halde yaşayan

toplulukların varlıklarını göstermektedir2. Doğu Anadolu’da kazılmış olan Van Kalesi

Höyüğü, Van-Dilkaya ve Van-Karagündüz Höyüğü gibi merkezlerde, Erken Tunç

Dönemi’ne ait tabakaların üzerinde bir boşlukdan sonra Urartu yapılarının görülmesi bu

dönem hakkındaki elimizdeki bilgileri oldukça sınırlamaktadır3. Bu Höyüklerde, genel

olarak tüm bölgede olduğu gibi kalıcı kültür kalıntıları çoğunlukla Orta Demir Çağı’ndan

itibaren görülmektedir. Çok zayıf mimari kalıntılarını görebildiğimiz ve çanak

çömlekleriyle ayırt edebildiğimiz Erken Demir Çağı’nın Urartu devletinin kuruluşuyla son

bulduğu görülmektedir. Bu döneme ait çalışmaların ve elde edilen sonuçlarının yetersiz

olması, Doğu Anadolu’da bir dönem yoğun görülen bu kültürün Urartu devlet yapısında ne

kadar etkili olduğu konusunda net bilgiler elde etmemizi zorlaştırmaktadır.

Yazılı belgeler bize Urartu öncesi Erken Demir Çağı hakkında çok fazla bilgi

vermese de, arkeolojik bulgulardan, bu dönemde Doğu Anadolu’da kültürel olarak

birbirine yakın toplulukların varlıkları anlaşılmaktadır4. Ancak Assur krallarının

yazıtlarında sık sık bahsettiği bu topluluklar hakkında çok fazla maddi buluntumuz yoktur.

Assur yazıtlarında Uruatri ve Nairi5 olarak adlandırılan ve aşiretler halinde örgütlendiği

1 Çilingiroğlu 1994, 4. 2 Konyar 2003, 92. Sevin 1991. Sevin 1999b. 3 Tarhan 1992, 411. Sevin 1999a, 858. Çilingiroğlu 1992, 472. 4 Köroğlu& Konyar 2005, 25. 5 Mattney 2002, 520.

Page 14: URARTU KÜLTÜRÜ ÜZERİNDEKİ GEÇ HİTİT ETKİLERİdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · t.c. marmara Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ

2

düşünülen bu halkların ortak kültür öğelerine sahip oldukları düşünülmektedir. Assur

kralları yazıtlarında bu bölgelere düzenledikleri seferlerden ve bu beylikleri haraca

bağladığından sık sık bahsetmektedir6. Assur’dan aldığımız bu bilgiler sayesinde Dicle

Nehri’nin oluşturduğu doğal sınırın kuzeyinde yer alan beyliklerin birbiriyle ilişki

içerisinde olduğunu da söyleyebiliriz. Doğu Anadolu Bölgesi’nde yapılmış kazılarda bu

döneme ait buluntular arasında yeralan ve “Grooved ware” olarak adlandırılan yivli çanak

çömleğin de kısmen bu ortaklığa örnek olabilecek bulgular arasında olduğu

söylenmektedir. Çoğu zaman kahverengi ya da kırmızı renk bir astarla kaplanmış olan bu

seramik türünün ayırtedici özelliği ağız ile omuz bölgesi arasında görülen birden çok

sayıda yer alan yatay yiv bezemesidir. Erken Demir Çağı’nda Doğu Anadolu’nun önemli

bir bölümünde kullanılan bu çanak çömlek, kuzeyde Transkafkasya ve Erzurum çevresine,

güneydoğuda Urmiye Gölü’nün batı kıyılarına, batıda Fırat Nehri’ne, güneyde de Yukarı

Dicle bölgesine kadar yayılmıştır7. Doğu Anadolu’daki bu küçük beylikler ile yivli çanak

çömlek kültürünün çağdaş olduğu ve yayılım alanlarının paralellikler taşıdığı da

düşünülmektedir8. Bu seramiğin bulunduğu alanlar bizlere, ilerde Urartu’nun oluşumunda

etkili olacak beyliklerin yayılım alanları hakkında genel bir bilgi vermektedir (Harita 2).

Bu seramikler Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da, özellikle Yukarı Dicle bölgesinde Assur

hakimiyetinin yeniden güçlenmesi ile son bulsa da Assur saray malları ile beraber bir süre

daha görülmektedir. Bu dönemden sonra da Van Bölgesi’nde kullanımının devam ettiğini

bildiğimiz yivli seramikler, Urartu devletinin kırsal alanlarında karşımıza çıkmaktadır9.

Urartu’daki bu tür yivli seramiğin varlığı ve dağılım alanları göz önüne alınarak, küçük

toplulukların Urartu’nun oluşum evresinde ortak bir kültüre sahip olduğu ve kuruluş

evresinde etkili oldukları söylenebilir. Hurri kökeni oldukları düşünülen bu toplulukların

M.Ö. 850’lere kadar politik bir örgütlenme içerisine girmedikleri görülmektedir. Ancak

Yukarı Dicle, Elazığ Bölgesi ve Van Havzası’nda karşımıza çıkan yivli çanak çömlek bu

süreçde ortak bir kültürel gelişim ve ilişkilerin olduğunu göstermektedir.

Uruadri adının Assur belgelerinde ilk kez yazıldığı I. Şalmaneser dönemi (M.Ö.

1274), Assur’un askeri faaliyetlerinin Kuzey Suriye’ye yöneldiği tarihlerle parelellik

göstermektedir. Assur’un Toros Dağları’nın kuzeyine yöneldiği bu dönemlerde, aşiretler

halindeki Nairi halkları Assur için önemli bir tehdit oluşturmaktadır. Genel kabul gören bir

6 Grayson 1991, 243. 7 Köroğlu 2002, 455. 8 Roaf 2001, 367. 9 Başgelen 1996, 144. Köroğlu 2005, 32-33.

Page 15: URARTU KÜLTÜRÜ ÜZERİNDEKİ GEÇ HİTİT ETKİLERİdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · t.c. marmara Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ

3

düşünce, artan Assur baskısına karşı tek başlarına karşı koyamayacak bu aşiretlerin, ortak

bir güç haline geldiği yönündedir10. Ancak hangi aşiretin, merkezi yapılanmada ne gibi güç

ve etkisinin olduğu hakkında çok fazla bilgimiz yoktur. Assur kralı I. Şalmaneser’in bir

yazıtından, bu yeni gücün adını ve dağ kaleleri olduğunu öğrenmekteyiz11. I. Şalmaneser’in

bu söylemleri bize bölgedeki aşiret reislerinin kendi savunma sistemlerini oluşturmaya

başladıklarını gösterebilir.

M.Ö. 9. yy’dan itibaren kuzeyindeki tehlikenin farkında olan Assur zaman zaman

Nairi bölgesine seferler düzenlemiştir. Aynı dönemlerde Kuzey Suriye beyliklerinden

bazılarına yönelik seferler düzenleyen Assur’un, bu bölgedeki yöneticiler için kullandığı

isimleri daha sonra Urartu krallarının ünvanları olarak da kullandığı görülmektedir12. Ayrıca

III. Şalmaneser’in yazıtlarında geçen Bit-Agusi’li yönetici Aramu13 ile Urartu’nun kurucu

beyi olarak bildiğimiz Arame arasında bir ilişki kurmak güç de olsa mümkündür. Bu

ifadeler sadece yüzeysel bir dil benzerliği olabileceği gibi, yivli çanak çömleğin bölgedeki

varlığı da göz önünde bulundurularak incelendiğinde iki bölge arasında ki bir ilişkinin

varlığının sonucu olarak da kabul edilebilir. Bu döneme ait elimizde bolca bulunan Assur

yazılı belgelerinde, güçlenen Urartu devletine karşı III. Şalmaneser’in düzenlediği kuzey

seferleri anlatılmaktadır. M.Ö. 9.yy’da Kuzey Suriye ve Urartu, Assur’un ilgi alanı içerisinde

öne çıkmıştır ve bu dönem yazıtlarında iki bölge birlikte anılmaya başlamışlardır.

“… Hattu ülkesi ve tüm toprakların, Melidu Ülkesi, Daianu Ülkesi,

Suhmu Ülkesi, Arsaşkun şehri, Urartular’ın krali şehri Aramu,

Gilzanu ülkesi, Hubuşkia Ülkesi- Dicle kaynağından Fırat’ın

kaynağına dek (olan bölge), Mazamua’nın(=Hazar Denizi)

içlerindeki denizden Kaldu Ülkesi’nin denizine (=Basra Körfezi) dek

(olan bölgeyi) ayaklarımın altına aldım…”14

10 Çilingiroğlu 1984, 90. 11 “Rahipliğimin başlangıcında Uruadri ülkesi ayaklandı… Ordumu harekete geçirdim ve güçlü dağ kalelerine doğru sefere çıktım.„ Assur kralının bu yazıtı Uruadri adının yazılı belgelerde görüldüğü ilk örnektir. (Çilingiroğlu 1994, 1.) 12 Salvini 2006, 28. 13 Grayson 1996, 11. 14 Grayson 1996, A.O. 102. 24. Assur krallarının ülkelerinden kuzeye düzenedikleri seferde, Toros Dağları’nı aşarak Dicle Tüneli’ne kadar ilerledikleri araştırmalar sonucunda bilinmektedir. I.Tiglat-Pileser ve III. Salmaneser dönemlerinde ulaşılan bu noktada krallar seferlerini ve başarılarını anlatan yazıtlar ve kabartmalar yaptırmışlardır. Assur’un Yukarı Dicle Bölgesi’nde ulaştığı en uç noktanın Birkleyn’deki geçit olduğu da, şimdilik aksi kanıtlanamamış bir düşüncedir. Urartu’dan ilk sözedilişlerin olduğu bu kabartmalar Assur’un Kuzey’de ulaştığı bölgelerin tespiti açısından oldukça önemlidir. (daha detaylı bilgi için bkz. Schachner 2005)

Page 16: URARTU KÜLTÜRÜ ÜZERİNDEKİ GEÇ HİTİT ETKİLERİdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · t.c. marmara Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ

4

III. Şalmaneser’in seferlerinin gösterildiği Balawat Kapısı üzerindeki I. Bantta yer

alan bu ifade, Dicle Tüneli’nde yine krala ait yazıtlarla neredeyse aynıdır. Yazıtla beraber

Urartu kentlerinin de tasvir edildiği bu kabartmalar Erken Demir Çağı sonrası Doğu

Anadolu’da ortaya çıkan gücü tanımamızı sağlayan ilk örnekler arasındadır. Bu yeni

dönemde Assur kayıtlarında farklı kral ve kent adlarıyla anılmaya başlayan Urartu Devleti,

Demir çağında Doğu Anadolu’nun en etkin gücü haline gelmiştir.

Page 17: URARTU KÜLTÜRÜ ÜZERİNDEKİ GEÇ HİTİT ETKİLERİdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · t.c. marmara Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ

5

II. Urartu Devleti’nin Geç Hitit ve Kuzey Suriye Politikası:

Assur yazıtlarından tanıdığımız Arame’den sonra, Urartu’nun başında Sarduri

adından ve onun krali kenti Tušpa’dan bahsedildiği görülmektedir. Sarduri ile beraber,

sayıları az da olsa Urartu’nun kendi yazılı belgeleri de görülmeye başlanır. I. Sarduri’ye ait

Van Kalesi’nin batı ucundaki burcun üzerinde yer alan Assurca yazıtta kral kendisini ve

ülkesini ilk kez kendi ifadeleriyle tanıtmaktadır:

“Lutipri oğlu Sarduri, büyük kral, güçlü kral, dünyanın kralı,

Nairi ülkesinin kralı, benzeri olmayan kral, hayret verici çoban, dik

başlı uyruklarla savaşmaktan korkmayan kralın yazıtıdır. Lutipri

oğlu Sarduri, krallar kralı, her kraldan haraç almış olan (benim).

Lutipri oğlu Sarduri şöyle der: Bu taşları Alniunu Şehri’nden

getirttim ve bu duvarı yaptırdım15.”

Yazıtlarında kendilerini Biainili olarak adlandıran Urartu kralları, zorlu coğrafi

koşulları kendi lehlerinde kullanmış, hakim oldukları bölgelerinin geçiş yerlerinde yüksek

tepelerin üzerinde kaleler kurmuş ve belki de kültürlerinin en kalıcı öznesi, demir madenini

kullanarak geliştirdikleri silahlar ve güçlü orduları ile Assur’un karşısına önemli bir rakip

devlet olarak çıkmışlardır. Başkent Tušpa’nın coğrafi konumu ve ulaşım koşulları Urartu

krallarını öncelikle hakim bölgelerinin dışında, başkentlerinin kuzey ve kuzeydoğularındaki

bölgelere yöneltmiştir olmalıdır. Urartu Krallığının ilk yıllarında ülkenin batı bölgelerine

yönelik herhangi bir faaliyette bulunduğu henüz belgelenmemiştir. İlk olarak kuzeyde ve

doğuda ülkelerini zora sokmayan seferlerle güçlenen Urartu Devleti’nin, güneye yönelik

seferleriyle de Musasir ülkesinin sınırlarına kadar ulaştığı da söylenmektedir16.

Urartu tahtında Menua dönemine (M.Ö. 810-786) kadar yer alan krallar, Doğu

Anadolu’da güçlü ve örgütlü ilk devletin temelini oluşturmuşlardır. Menua’nın krallığıyla

beraber Urartu devleti bölgede tek hakim güç konumuna gelmiş, ticaret yollarına hakim

olmaya başlamış ve başkentten farklı yönlerde çeşitli kaleler inşaa ederek, askeri ve ticari

15 Payne 2006, 17; UKN: No. 1. 16 Çilingiroğlu 1994, 41.

Page 18: URARTU KÜLTÜRÜ ÜZERİNDEKİ GEÇ HİTİT ETKİLERİdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · t.c. marmara Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ

6

amaçlı yollar oluşturmuştur. Menua döneminde ülkenin sınırlarının genişlediği

görülmektedir. Kral ülkenin Van’daki merkezinden çıkarak Urmiye Gölü’nün

güneybatısında, Elazığ- Palu yöresinde inşaa faaliyetleri başlamış, eyalet merkezleri ve

garnizonlar kurmuştur17. Urartu yazıtlarında da karşımıza çıkan bu alanların, sahip oldukları

mimarileri ile de sadece bir kereye mahsus sefer alanları olmadıkları görülmektedir. Kralın

Torosları aşan seferler yaptığı yönünde bir takım değerlendirmeler yapılmaktadır. Ancak bu

dönemde Toroslar’ın diger tarafında Assur eyaletlerinin varlıkları bilinmektedir. Arami

kökenli Bit-Zamani’nin dışında Tušhan, Tidu ve Sinabu gibi yazıtlardan varlıklarını

bildiğimiz Assur kentleri uzun bir dönem bu bölgede güçlerini korumuştur18. Bu kentlerin

varlığı, Urartu’nun bu bölgede bir güç oluşturamamasında çok önemli bir etkendir. Bu

kentlerden sonra Dicle Nehri’nin kuzeyinde yer alan Subria ise Assur ile Urartu arasında bir

tampon bölge konumundadır19. Tüm bunlar Urartu’nun Assur hakimiyetindeki bölgelere

doğru ilerlemesinin önünü kesmiş olmalıdır.

M.Ö. 9. yüzyılda, Menua döneminde (M.Ö. 810-785) Urartu Devleti’nin

sınırlarının genişlemesi ile birlikte Urartu yazılı belgelerinde Geç Hitit Beylikleri’nin adları

da yeralmaya başlamaktadır (Harita 2). Bu dönemde Assur belgelerinde de adından sık sık

söz edilen Kuzey Suriye’de20, bazı kent devleti hükümdarlarının, Hitit İmparatorluk soyuna

dayanan kökleri ve Hitit kültürüyle benzerlik gösteren bazı özellikleri görülmektedir. M.Ö

12. yy’da başlayan Hitit İmparatorluğu’nun yıkılış süreciyle beraber bölgede güçlenen bu

beylikler uzun bir süre daha Hitit geleneklerini sürdürmüşlerdir21. Bu beyliklerden,

özellikle Melitealhe ve Kummuhu Urartu siyasal gücünün yoğun yaşandığı ve bulundukları

bölgeden dolayı siyasi ilişkinin daha sık görüldüğü yerlerdir. Bir süre Urartu’nun etkisini

daha çok hisseden bu beylikler, Urartu’nun himayesinde kurulmuş Geç Hitit

Koalisyonunda da etkili bir konumdadırlar22. Bu beyliklerin dışında Melitealhe gibi Hitit

soylu yöneticilere sahip Karkamış ile beraber, Azatiwaya (Arslantaş- Karatepe), Sam’al

(Zincirli- Sakçagözü)’de Urartu’nun Geç Hitit Beylikleri ile olan ilişkisine örnek

benzerliklerin görüldüğü küçük kent devletlerinden bazılarıdır. Genellikle birbirine yakın

kültür öğelerine sahip olan bu kent devletlerinden bir kısmı ortak bir dil kullanmıştır. Hitit

17 Menua dönemindeki imar faaliyetlerinin lokalizasyonu için bkz. Zimansky 1985, 63-64. 18 Köroğlu 1998, 9. 19 Parpola 2001, 9. 20 Bölgedeki Geç Hitit Beylikleri’nden alınan vergiler uzun bir dönem Assur yazıtlarında görülmektedir. III. Şalmaneser döneminden itibaren Assur yazıtlarında artan bu ifadelerden bir çok beyliğin varlığı takip edilebilmektedir (Garayson 1996, 18). 21 Dörner 1999, 118. 22 Hawkins 1983, 338-339.

Page 19: URARTU KÜLTÜRÜ ÜZERİNDEKİ GEÇ HİTİT ETKİLERİdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · t.c. marmara Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ

7

hiyeroglif yazısını benimseyen bu devletlerin yanında, Assur’a komşu ve Arami kökenli

olan bazı devletler de farklı bir dil kullanmaktadır. Bu ayırım devletlerin sanatlarında da

görülmektedir. Hitit devletiyle ilişkili olan devletler ile Assur’un komşusu olanlar arasında

bazı stil farklılıkları da görülmektedir23. Urartu devletinin batı seferleri sonucunda da bu

devletlerden daha çok Melitialhe ve Kummuh ile ilişki görülmektedir. Ayrıca Kargamış ve

Gurgum’la da kurulan siyasi ilişkiler, Urartu sanatında Hitit etkili bazı özelliklerin

görülmesinin nedeni olarak görülebilmektedir.

Geç Hitit Beylikleri, içerisinde bulundukları bölge ve sahip olduğu hammadde

kaynaklarından ötürü, genişleyen sınırlarında hammadde sıkıntısı yaşayan Assur için

önemli bir hedef olmuştur. Assur çeşitli dönemlerde, batıdaki kaynaklara ve Akdeniz’e

giden yollar üzerinde bulunan beyliklere yönelik farklı politikalar uygulamıştır. Hitit

İmparatorluğu’nun yıkılışından III. Şalmaneser Dönemi’ne (M.Ö. 858-824) kadar Assur

krallarının bir çok kez bu beylikler üzerine seferler düzenlediğini ve bu seferler sırasında

Fırat nehrini geçtiğini görmekteyiz24. M.Ö. 12. ve 9. yüzyıllar arasında bu saldırılar

karşısında, benzer kültürlere sahip ve aynı gelişim süreçleriyle karşılaşan beyliklerde doğal

bir birliktelik oluşmuştur. Bu bütünlükleri Kuzey Suriye-Küçük Asya bloğunun

oluşmasında da önemli olmuştur25.

Ön Asya’daki hammadde yataklarının iki bölgede toplanması, bu bölgede

yerleşmelerin ve ticaretin yoğunlaşmasında da doğal bir rol oynamıştır. Bu bölgelerin

kontrol altına alınma mücadeleleri de dönemin hakim güçleri arasında uzun süre etkili

olmuştur. Bugünde önemini koruyan bu hammaddeler, yoğun olarak Batı’da Kuzey

Suriye- Anadolu bölgesi ve Kuzeydoğu’da Karadeniz ve Hazar Denizi arasındaki bölgede

bulunmaktadır26. Merkezi, Doğu’ daki kaynaklara daha yakın olan Urartu’nun bu bölgeyi

kontrolünün de daha kolay olduğu düşünülebilir. Urartu’nun çok fazla tehlikeyle

karşılaşmayacağı bu alan, krallarının öncelikli faaliyet bölgelesi arasında yer aldığı

görülmektedir. M.Ö. 9. yüzyılın ikinci yarısına gelindiğinde bölgedeki gücü tartışmasız

olan Urartu devletinin seferlerinin yönünü, aynı arayışlarla Batı’ya çevirdiği

görülmektedir. Merkezi gücünü sağlamlaştıran krallık, üretim için demir dışındaki

gereksinimlerini karşılamak için değişik bölgelere seferler düzenlemeye başlamıştır. İlk

kez Menua dönemi yazıtlarında anlatılmaya başlanan Geç Hitit Beylikleri üzerine yapılan 23 Grayson 1982, 377-378-379. 24 Grayson 1982, 380. 25 Wäfler 1986, 89. 26 Wäfler 1981, 79.

Page 20: URARTU KÜLTÜRÜ ÜZERİNDEKİ GEÇ HİTİT ETKİLERİdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · t.c. marmara Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ

8

seferlerde, Urartu’nun, bölgedeki siyasi karışıklıkları Assur’a karşı kullanarak, bölgede bir

süreliğine ondan daha etkin bir konumda olduğunu anlaşılmaktadır27.

Menua döneminden itibaren, Urartu krallarına ait tüm yazıtlarda yaklaşık on kez

Geç Hitit Beylikleri’nden bahsedildiği görülmektedir. Menua dönemine ait Palu, Bağın ve

Van yazıtları, I. Argişti dönemine ait Horhor yazıtı, II. Sarduri dönemine ait Van yazıtı ve

Van’da bulunmuş ikinci bir yazıtla beraber İzoli ve Bahçecik yazıtları ve II. Rusa

dönemine ait Ayanis, Mazgirt yazıtları Urartu belgelerinde adı geçen Geç Hitit kent

adlarına, Geç Hitit bölgelerindeki sefer ve imar faaliyetlerine dair bilgiler içermektedir.

Urartu hakim ideoljisiyle yazılmış bu belgelerde krallığın batıda ulaştığı sınırlar kısmen

ifade edilse de, bu yazılı belgeleri tarihlemesi kesinleşmiş buluntularla birlikte

değerlendirmek daha doğru sonuçların elde edilmesini sağlayacaktır. Bazı dönemlerde

Urartu yazıtları üzerinde Assur yazılı belgelerinden farklılıklar ya da eksiklikler görülmesi,

taraflı tarih yazıcılığının erken örnekleri olarak da yorumlanabilir.

Urartu Devleti’nin Geç Hitit Beylikleri ile başlayan siyasi ilişkilerine en erken

örnek Menua dönemine (M.Ö. 810-785) ait yazıtlardan bir tanesinde görülmektedir. Bugün

Elazığ sınırları içerisinde yeralan Palu (Urartu’da Šebeteria?)’da, Murat Nehri kenarında,

Urartu Devleti’nin batıdaki eyalet merkezlerinden bir tanesi konumundaki bölgede,

krallığa ait bir yazıta ve çok odalı kaya mezarlarına sahip bir kale bulunmaktadır28. Kaya

üzerine yazılmış 28 satırdan oluşan ve Menua dönemine ait olan bu yazıtta, ilk kez

Menua’nın batıya düzenlediği sefer sonucunda Šebeteria, Huzana ve Supani kentlerini ele

geçirilişi anlatılmaktadır. Kralın Hate Ülkesi’ne kadar ulaştığı ve buradaki Melitealhe

kralını bağışlayıp, bu ülkeyi vergiye bağladığı da yazıtta yer almaktadır.

“Tanrı Haldi kendi mızrağı ile sefere çıktı Šebeteria Şehri’nin

ülkesini ele geçirdi ve Supa Şehri’ni de ele geçirdi. Tanrı Haldi güçlü

ve tanrı Haldi’nin mızrağı da güçlüdür. Tanrı Haldi’nin kudretiyle,

İşpuini oğlu Minua sefere çıktı, Šebeteria Şehri’nin ülkesini ele

geçirdi, Huzana Şehri’nin ülkesini ele geçirdi ve Supa Ülkesi’ni de ele

geçirdi. Hate Ülkesi’ne dek ulaştı.

Tanrı Haldi’ye bu steli diktirdi. Šebeteria

Şehri’nde tanrı Haldi’ye bir tapınak yaptırdı. Šebeteria Şehri’nde…

27 Wäfler 1981, 85. 28 Köroğlu 1996, 15.

Page 21: URARTU KÜLTÜRÜ ÜZERİNDEKİ GEÇ HİTİT ETKİLERİdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · t.c. marmara Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ

9

Melitia Şehri’ni kralının hayatını haraç (ödemesi koşulu) ile

bağışladı…29”

Yazıtdan da anlaşıldığı gibi, kral açıkça fethettiği ülkeleri belirtmiştir. Bu yazıta

göre Urartu Geç Hitit kentlerinden bazılarının hakimiyetini ele geçirmiş, ancak bu

devletlerin varlığına son vermeden vergilerle kendine bağımlı hale getirmiştir. Böylelikle

demir dışında üretim için gerekli hammaddeler bu tür yollarla temin edilmiş olmalıdır.

İzlediği bu politika ile Urartu Devleti bölgede kendisine karşı oluşabilecek bir bağımsızlık

savaşını engellemiş olmalıdır. Ayrıca bu bölgede sukuneti sağlamak için çok fazla Urartu

askeri bırakmasına ve bu bölgede sürekli bir baskı uygulamasına da gerek kalmamış ve

güneyden gelen Assur tehlikesine karşı, bu devletleri kendi yanına çekmiş olmalıdır. Bu

yazıta göre kral burada bir de tapınak yaptırmıştır. Urartu’nun böyle bir imar faaliyetine

girişmesi, ya da böyle bir söylemin dile getirilmesi Urartu’nun burada güçlü bir egemenlik

kurduğunu düşündürmektedir.

Yine Menua döneminde Elazığ- Palu bölgesinde oluşturulan eyalete dair bir bilgiyi,

aynı bölgede bulunan Bağın yazıtından öğrenmekteyiz. Yazıtta kendini açıkça tanıtan kral

bölgeye vali olarak atadığı kişiyi ilan etmiştir. İlk kez bir Urartu yazıtında kral adlarından

başka bir şahasın adı görülmektedir ve bu kişi "eyalet valisi" ünvanını almıştır30. Urartu’nun

Geç Hitit Devletleri ile ilişkiye geçtiğine kanıt olabilecek iki parçalı basalt bir stel

üzerindeki bu yazıt, bölgedeki Urartu kimliğini en belirgin biçimde yansıtan buluntular

arasındadır.

“…Minua der ki: Oraya vali olarak (lu. EN.NAM) Titia(ni)’ yi atadım.

Tanrı Haldi’nin yüceliği ile, ulu tanrı Haldi’ye İşpuini oğlu Minua bu

steli efendi tanrı Haldi’ye diktirdi. Orada Titia’yı vali olarak

atadım…31”

Menua Dönemi’ne ait, şimdi Van Müzesi’nde bulunan bir başka yazıt da, Surp

Pogos Kilisesi’nin duvarında bulunmuş bir sefer yazıtıdır. Ortası oyuklu basalt bir bloğun

her iki tarafında da yeralan yazıtda kralın batıya düzenlediği seferlerden bazıları

anlatılmaktadır. Kralın bölgeye düzenlediği seferler sonunda aldığı esirlerden bu yazıtın sağ

29 Payne 2006, 70. UKN no: 39. Yazıtın tamamı için bkz. ek (Geç Hititlere Yönelik Urartu Yazıtları) 30 Çilingiroğlu 1997, 33; Schäfer 1973/4, 33-37. 31 Schäfer 1973/4, 35;UKN: No. 42; Payne 2006, 76. Yazıtın tamamı için bkz. ek (Geç Hititlere Yönelik Urartu Yazıtları)

Page 22: URARTU KÜLTÜRÜ ÜZERİNDEKİ GEÇ HİTİT ETKİLERİdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · t.c. marmara Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ

10

kenarındaki sütunda bahsedilmektedir. Urartu tarihinin çeşitli dönemlerinde karşılaşılan esir

alımları ve bu esirleri ülkenin başka noktalarına yerleştirmeleri bu dönemde

Mezopotamya’da da görebiliceğimiz uygulamalar arasındadır. Bu insan transferlerinin

sonuçları düşünüldüğünde Urartu kültürünün içerisinde, esirlerin geldikleri bölgelerin

kültürlerine ait izlerin görülmesi doğal karşılanmalıdır. Menua döneminde de görülen bu

uygulama kralın bıraktığı yazıtında da açıkça ifade edilmektedir. :

“Tanrı Haldi’nin kudretiyle İšpuini oğlu Menua derki: … Mana

Ülkesi’ne karşı sefere çıktığım zaman, (bu) ülkeyi yakıp yıktım. Aynı

yıl orduyu çağırdım ve sefere çıktım. Surisi Şehri’nin ülkesini ve

Tarhigama Şehri’ni ele geçirdiler… Sada’alehi bayu;…Hati Ülkesi

tarafındaki Mele Irmağı kıyısındaki …Alzi Ülkesi’nin…bölgesinden,

2.113 insan bu yılın (esir sayısı)dır. Kimilerini öldürdüm ve

kimilerinide canlı götürdüm. Onlardan erkek olanları orduya

aldım…32”

Urartu Devleti’nin başına Menua’dan sonra I. Argişti (M.Ö. 785/780-756) geçmiştir.

Kralın seferlerinin anlatıldığı yıllıkların (Horhor yazıtı) üçüncü yılına ait bölümde Menua

döneminde başlayan batı seferlerinin devam ettiği, özellikle kuzeydeki ülkelere yönelik

seferlerin yoğunlaştığı görülmektedir. Sekiz sütundan oluşan yazıtın kralın üçüncü yıl

seferlerinin anlatıldığı bölümde, Urartu’nun Niriba’ya ulaştığı, buradan kuzeye yönelerek

Melitealhe’ye vardığı söylenmektedir. Dönüş yolu içinde muhtemelen Diyarbakır’ın

kuzeyinde yer alan Piteira kentinin adı geçmektedir. Bu yazıta göre Urartu bu dönemde Hate

ve Melitealhe ülkelerinin yanısıra Yukarı Dicle Bölgesi’ne kadar ulaşmış olmalıdır. Yazıtta

geçen kentlerin lokalizasyon çalışmaları, Urartu’nun bölgedeki varlığının kesin delili

olabilecek yeterlilikte değildir. Bu tür bir ifadeyi kullanabillmemiz için Urartu yazılı

belgelerinden başka kaynaklara da ihtaç vardır. Bu yazıtın orjinal metninde çoğul halde

kullanılan Hati= na Urartuların çok sayıda Geç Hitit Krallığı ile ilişki içinde olduğunu

göstermektedir33. Kralın yazıtının bu bölümünde, Urartu tarihinin çeşitli dönemlerinde

gördüğümüz esir alımlarının, daha doğrusu "toplu nüfus aktarımı" olarak tanımlanan sefer

32 Payne 2006, 62; UKN: no. 28. Yazıtın tamamı için bkz. ek (Geç Hititlere Yönelik Urartu Yazıtları) 33 Salvini 2006, 70.

Page 23: URARTU KÜLTÜRÜ ÜZERİNDEKİ GEÇ HİTİT ETKİLERİdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · t.c. marmara Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ

11

bölgelerinden insan alımlarının yapıldığı ve ülke içinde başka noktalara yerleştirildiğine

örnek olabilecek anlatımlar yeralmaktadır. Özellikle yeni inşaa edilen kentlere nakledilen bu

esirlerin imar faaliyetlerinde kullanıldığı kabul gören bir düşüncedir34.

“ Tanrı Haldi kendi mızrağı ile sefere çıktı, Hate Ülkesi’ni ele geçirdi

ve Hilaruada’nın Ülkesi’nide ele geçirdi…

Minua oğlu Argişti derki: Tanrı Haldi ordunun önünden gitti. Hati

Ülkesi’ne karşı sefere çıktım. Niriba Ülkesi’nin vadisini ele geçirdim. .

Tanrı Haldi’nin büyüklüğü ile Hati Ülkesi’ne karşı sefere çıktım.

Tuatehi Boyu’nun bölgesini ve Melitea Şehri’nin güney (tarafını)

bıraktım ve Melia Irmağı’nın havzasını(?)…

Piteira Şehri’ne ve Marmua Ülkesi’ne ve Qaani Ülkesi’ne kadar

ilerledim. Erkek ve kadınlar götürdüm. Kaleleri yerle bir ettim ve

şehirleri yaktım. 2.539 delikanlı, 8.638 canlı erkek ve 18.047 kadın

götürdüm, toplam 29.284 kişi (o) yıl(ın esir sayısıdır). 35”

Argişti’nin yıllıklarından çıkarabileceğimiz bir görüş de, bu dönemde Anadolu’nun

içlerine giden önemli yolların Urartu tarafından rahatlıkla kullanılabiliyor olmasıdır.

Argişti’nin seferleri ile beraber bölgedeki yerel beylikler üzerinde hissedilen Assur etkisinin

Urartu lehine değiştiği görülmektedir. Argişti’den sonra Urartu tahtına geçen II. Sarduri

(M.Ö. 756-730) dönemiyle de batıya yönelik politik ve askeri faaliyetler hız kazanarak

devam etmiş ve önemli sonuçlar elde edilmeye başlanmıştır. Bu dönemde Assur tahtında baş

gösteren karışıklıklarda Urartu’nun bu başarılarının da etkisi vardır. Urartu kültüründe

karşılaştığımız Geç Hitit kökenli pek çok unsur bu ortak hareketin sonucunda ortaya çıkmış

olması kuvvetli bir ihtimaldir.

Bu dönemde, Geç Hitit Beylikleri arasında Urartu’nun da etkisiyle oluşan birlik

Assur’un gücünün hala etkili olduğu Hamat’a saldırmıştır. Assur’un kuzey bölgelere ulaşım

yolu üzerinde önemli bir noktada olan bu Arami kenti, Assur İmparatorluğu’nun önemli

politik merkezlerinden bir tanesidir36. Assur’un bu başkaldırılara karşı düzenlediği seferler

çoğunlukla başarısızlıkla sonuçlanmıştır. Bu başarısızlıklar Assur tahtında önemli

değişikliklerin gerçekleşmesine neden olmuştur37. Bu gelişmelerle paralel Assur ülkesinin

34 Urartu’da toplu nüfus aktarımla ilgili geniş bilgi için bkz. Çilingiroğlu 1983. 35 Payne 2006 ,157-158; UKN: No. 127. Yazıtın tamamı için bkz. ek (Geç Hititlere Yönelik Urartu Yazıtları) 36 Klengel 1992, 212. 37 Çilingiroğlu 1984, 18. Beran 1957, 138.

Page 24: URARTU KÜLTÜRÜ ÜZERİNDEKİ GEÇ HİTİT ETKİLERİdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · t.c. marmara Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ

12

merkezinde, Kalhu’da bir ayaklanmanın olduğu bilinmektedir. Assur’un eyaletleri üzerinde

kontrolünün azalmaya başladığı bu isyanların getirdiği karışılık döneminde kuzeyde Bit-

Adini ve Kargamış gibi krallıklar yeniden başkaldırmış ve Assur’un sınırları Habur bölgesine

kadar gerilemiştir38. Bu karışıklılar sonucunda III. Şalmaneser ölmüş ve yeni bir kral Assur

tahtını ele geçirmiştir. Assur’un bu gerileme döneminin tahta III. Tiglat-Pileser’in (744-727)

geçmesiyle son bulduğu görülmektedir39. Tiglat- Pileser’in başa geçmesiyle Assur tahtındaki

karışıklıklar bitmiş ve ülke sınırlarının gerilemesi durmuştur. Tiglat- Pileser tahta geçtiğinde

Urartu sadece Assur’un kuzeyinde değildir. Fırat Nehri Havzası’na kadar ilerleyen Urartu

bölgedeki Assur gücünü önemli ölçüde kırmıştır. Böyle bir dönemde Urartu’nun başıda

yeralan II. Sarduri Kuzey Suriye’deki faaliyetlerini de arttırmıştır. Assur’un etkisi altında

olan alanlarda Urartu gücü gittikçe daha yoğun görülmeye başlamıştır40.

Yazıtlarından da anlaşılacağı gibi II. Sarduri, Assur hakimiyetindeki bölgelere kadar

ulaşmış ve doğal bir sınır görevi gören Fırat Nehri’nden karşıya geçmiştir. Kralın bir

kereliğine de nehri olsa Kömürhan bölgesinden geçtiği düşünülmektedir. Yakın zamana

kadar Fırat Nehri’nin sallarla geçilebildiği bir noktada bulunan Köşkerbaba Höyüğü

Urartu’nun bölgede ele geçirdiği kentlerden bir tanesi olmalıdır. Konumu itibariyle önemli

bir noktada olan bu kent, Melitealhe’ye ulaşmak için nehrin karşısına geçişin sağlanabileceği

bir noktada yer almaktadır41. Bu yazıtında kral Melitealhe şehrinde naıl hakimiyet kurduğunu

anlatan kral ayrıca ele geçirdiği ganimetlerden de bahsetmiştir. Bu yazıt aynı zamanda Fırat

Nehri’nin adının geçtiği ilk ve şimdilik tek Urartuca kaynaktır42. Aynı sefer daha kısa

ifadelerle Van yazıtında da anlatmıştır. İzoli yazıtında, daha önce I. Argişti’nin yazıtlarında

da görüdüğümüz, Melitealhe Kralı Hilaruada’nın mağlup edilmesinin yanında, orduların

Tumeişki Kenti önlerine dayanması ve Hilaruda’nın krallık kenti olan Sasi’nin alınması

anlatılmaktadır. Dönüşte Melitealhe kentine gelindiği ve kentin kuşatıldığından da

bahsedilmektedir. Kuşatma sonunda kentin kralı Hilaruda’nın Sarduri’ye yalvarmaları

sonucu kuşatmanın kaldırıldığı ve kentin vergiye bağlandığı da yazıtda anlatılmaktadır43.

Kralın bu seferinin tahta geçiş yılının hemen sonrasında yapıldığı yazıtlarından

38 Köroğlu 2006, 162-163. 39 Roaf 1996, 176. 40 Grayson 1996, 255. 41 Bilgi 1986, 318. 42 Salvini 2006, 78. 43 Kalaç 1956, 352.

Page 25: URARTU KÜLTÜRÜ ÜZERİNDEKİ GEÇ HİTİT ETKİLERİdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · t.c. marmara Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ

13

anlaşılmaktadır44. Bu seferi anlatan İzoli yazıtının, seferin düzenlendiği topraklarda

bırakılmış olması unutulmaması gereken önemli bir noktadır45.

"Tanrı Haldi kendi mızrağıyla sefere çıktı ve Melitea Ülkesi’nin

kralını Saha oğlu Hilaruada’yı yendi…

Sarduri der ki: Fırat Irmağı durgundu(?). Oradan hiç bir kral karşıya

geçmemişti. (Onların) ilahi büyüklüğünden (yardım) istediğim için efendi

tanrı Haldi, tanrı Teišeba, tanrı Šivini ve Biainili Ülkesi’nin (bütün)

tanrılarına yalvardım. Tanrılar bana kulak verdiler ve bana yol

gösterdiler. Tumişki Şehri’nin önünde savaşçılarım arasında karşıya

geçtim ve aynı gün ülkeye doğru ilerledim, Qala’ani Ülkesi’nin

güneyinden geçtim. Melitia Şehri’nin kuzeyindeki Karnisi Dağları’na

vardım…

Sarduri der ki: Girdim ve Melitea Şehri kuşatılsın diyebuyurdum.

Hilaruada huzuruma çıktı ve yere kapandı ve ayaklarıma sarıldı…46”

Yazıta göre muhtemelen Urartu orduları dönüş yolunda Tumeşki kentinden karşıya

geçmiştir. İzoli yazıtının sahip olduğu önemin başlıca nedeni Urartu’nun Fırat nehrini

geçtiğine dair ilk yazılı belge oluşudur. Melitealhe kentinin esas önemi ise Kuzey Suriye’nin

batıya ulaştığı yol üzerinde olmasındandır. Bu sefer sonucunda Melitealhe’nin bazı kaleleri

ele geçmiştir. Ancak Fırat’ ın batısında Urartu’ya ait bir inşaat izi yoktur. Yani bu bölgede

kurulan egemenlik kısa sürelidir ve daha çok yağmaya dayalıdır. Urartu’ nun bu beylikler

üzerindeki hakimiyeti, bağlılığı garanti altına alan antlaşmalar ve ödenen vergiler ile

sağlanmıştır. Bu dönemde Urartu önemli bir yükseliş dönemindedir. Sanat alanında dış

etkiler görülmeye başlansa da kültürünün en önemli eserleri verilmeye başlanmıştır. Ayrıca

kralın yazıtında bahsettiği ganimetler bölgeden Urartu’ya taşınan benzerliklerin temel

kaynaklarından olmalıdır. Sadece alınan esirler ile değil, taşınan ganimetler ile Urartu

merkezi Geç Hitit sanatını tanıma fırsatı bulmuş olmalıdır.

II. Sarduri dönemine ait bir başka yazıt olan Van Hazine Kapı ve Analıkız olarak

da bilinen yazıtında kralın bölgeye düzenlediği bir sefer anlatılır. M.Ö. 745 yılında II.

Sarduri’nin Urartu ordularını Kumahalhi üzerine yönelttiği görülmektedir. Melitealhe’de

uygulanan politika gibi burada da ülke kralının hakimiyetine zarar verilmemiş, ülke 44 Beran 1957, 138. 45Çilingiroğlu 1984, 19. 46 Payne 2006, 237-8; UKN: No. 158.

Page 26: URARTU KÜLTÜRÜ ÜZERİNDEKİ GEÇ HİTİT ETKİLERİdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · t.c. marmara Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ

14

vergiye bağlanarak Urartu’nun bölgedeki gücü pekiştirilmiştir. Van yazıtında bu

anlatılanlar şu şekilde geçmektedir:

“ …Sarduri derki: Qumaha Ülkesi’nin kralı Kuştaşpili

bağımsızdı(?). Hiç bir (Biainili) kralı orayı ziyaret(?) etmemişti.

Argişti oğlu Sarduri der ki: (Onların) ilahi büyüklüğünden düşman

ülkelerinde (yardım) istediğim için efendi tanrı Haldi’ye, tanrı

Teişeba’ya, tanrı Şivini’ye ve Biainili Ülkesi’nin (bütün) tanrılarına

yalvardım. Tanrılar bana kulak verdiler ve bana ol gösterdiler.

Qumaha Ülkesi’ne karşı sefere çıktım. Tahkimatlı krali şehir Uita’yı

güç kullanarak ele geçirdim, göl (bölgesin)deki krali şehir Halpa’yı da

ele geçirdim ve krali şehir Parala’yı aldım. O (Kuştaşpili) huzuruma

çıktı ve yere kapandı. (Onu) kaldırdım. Bana haraç verdi: 40 mina saf

altın, 800 mina gümüş, 3.000 giyisi, 2.000 bakır kalkan ve 1.535 bakır

kase…47”

Yine bu krala ait bir başka yazıtda benzer ifadelerle, yaptığı seferler anlatılmaya

devam etmektedir. Van Surp Pogos Kilisesi yazıtında, kral uzun ifadelerle daha önceki

yazıtlarında da anlattığı seferlerini, bunların sonuçlarını ve bu bölgelerden elde ettiği

ganimetleri anlatmaktadır:

“…Tanrı Haldi…haraç (ödemesi koşulu) ile hayatını

bağışladım…Sarduri…oradan…boyun eğdirdim…(Onların) ilahi

büyüklüğünden (yardım) istediğim için tanrı Haldi, tanrı Teişeba, tanrı

Şivini (ve bütün) tanrılara yalvardım…Bana yol gösterdile…Tumişki

Şehri…Tanrı Haldi… o gün sefere çıktım…güneydeki(?) şehir…ülkenin

ili(?)…şehre kadar…50 savaş arabasına el koydum…39

kale…savaşın…Sasi Şehri’ni…güç kullanarak aldım…Erkek ve

kadınları oradan götürdüm…kaleyi yakıp yıktım…Sarduri der

ki:…Melitea Şehri…geldi…Melitea Şehri’nin kralı…yere

kapandı…haraç (ödemesi koşulu) ile hayatını bağışladım.48”

II. Sarduri Dönemi’ne ait, Geç Hitit Beylikleri ile olan ilişkilere dair son yazıt Elazığ-

Bahçecik’den ele geçen ve bir yapıya ait olduğu düşünülen bazalt ir blok üzerindeki kısa 47 Payne 2006, 220. Yazıtın tamamı için bkz. ek (Geç Hititlere Yönelik Urartu Yazıtları) 48 Payne 2006, 235; UKN:No. 136. Yazıtın tamamı için bkz. ek (Geç Hititlere Yönelik Urartu Yazıtları)

Page 27: URARTU KÜLTÜRÜ ÜZERİNDEKİ GEÇ HİTİT ETKİLERİdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · t.c. marmara Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ

15

yazıttır. Urartu’nun batı bölgesinde ele geçen bu yazıt Urartu’nun bu bölgede giriştiği imar

faaliyetlerine kanıt olarak gösterilebilir:

“Argişti oğlu Sarduri bu susi’yi ve kusursuz bir şekilde bir kale

tanrı Haldi’ye yaptırdı. Tanrı Haldi…(Ona) Sardurihinili adını verdi.

Sarduri der ki: Zaia(ni)’yi ülkede, Melitea Şehri’ne kadar, Arme

Ülkesi’ndeki Nihiria Şehri’ne kadar ve Haşime Ülkesi’ne kadar vali

olarak yöneetmek için, atadım. Tanrı Haldi’nin büyüklüğü ile…49”

II. Sarduri dönemine ait seferleri anlatan bir başka yazıta henüz rastlanılmamıştır.

Elimizdeki yazıtlarda adı geçen kentlerin lokalizasyonu sonucu, genel görüş Urartu’nun batı

bölgelerinde Fırat’a, daha güneyde de Adıyaman bölgesine kadar ilerlediği yönündedir.

Assur’ un kuzeybatıya ulaşımının engellendiği bu dönemde, Urartu bölgedeki gücü sayesinde

istediği hammaddelere rahatlıkla ulaşabilmiştir. Kısmen yazıtlardanda takip edilen bu

alışverişle beraber Urartu bölgede kendine müttefikler grubu oluşturmayı da başarmıştır. II.

Sarduri Kuzey Suriye’de Kargamış, Kummuh, Gurgum, Melid, Urumu, Mana ve Babilu’nun

yeraldığı bir koalisyon kurmayı başarmıştır50. III. Tiglat-pileser’in Assur tahtına geçmesinden

kısa bir süre sonra gücünü toplayan imparatorluk, kendine karşı yapılan bu işbirliğini

dağıtmaya yönelik faaliyetlerde bulunmaya başlamıştır. Urartu ve müttefiklerine karşı kuzeye

doğru ilerleyen III. Tiglat-pileser’in orduları, 743 yılında bugünkü Adıyaman Gölbaşı

civarında koalisyona kuvvetleriyle karşı karşıya gelmiştir ve başarıya ulaşmıştır51. M.Ö. 743

yılında Halpa’da (bugünki Gölbaşı) gerçekleşen savaş52, Urartu’nun gerilemesi ve koalisyon

devletlerinin tekrar Assur kontrolüne girmesiyle sonuçlanmıştır53.

Urartu’nun bölgedeki hakimiyetini gerileten bu savaş, Urartu kayıtlarında karşımıza

çıkmamaktadır. Bu savaş sonunda Arpad, Melidu, Kummuh gibi devletler tekrar Assur

tarafından vergiye bağlanmıştır. Assur yazıtlarından öğrendiğimiz bu yenilgi bölgede

Urartu’nun aldığı ilk darbedir54. Assur kralına ait Nimrud’da bulunan bir başka yazıtta

Urartu’nun bölgedeki hakimiyetini tamamen kaldıran gelişmeler şu şekilde anlatılmıştır:

49 Payne 2006, 255. 50 Wäfler 1980, 86. 51 Parker 2001, 50. 52 M.Ö. 743 yılındaki bu savaşla ilgili detaylı bilgi için bkz. Astour 1979. 53Grayson 1991, 74-75. 54 Dörner 1999, 132.

Page 28: URARTU KÜLTÜRÜ ÜZERİNDEKİ GEÇ HİTİT ETKİLERİdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · t.c. marmara Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ

16

“… Urartulu Sardurri, Mati`ilu ile birlikte bana karşı isyan etti.

Kummuhi’ deki Kiştan ve Halpi’ de onu yendim ve bütün kampı ele

geçirdim. Silahlarımın dehşetinden korkarak hayatını kurtarmak için

tek başına kaçtı. Kenti Turuşpa’nın önüne krali bir heykelimi

koydurttum…Enzi’yi zaptettim ve Assur sınırları içine kattım. Onları

Na’iri eyaletine ve Turtanu’nun eyaletine kattım.”55

Kuzey Suriye’de kurduğu hakimiyeti Gölbaşı yenilgisiyle sarsılan Urartu’nun, eski

gücüne kavuşamadığı görülmektedir. II. Sarduri’den sonra Urartu yazılı belgelerinde bölgeyle

ilgili çok fazla bilgi edinilmemektedir. Bu dönemden sonra daha çok Assur yazıtlarında Kuzey

Suriye’den ve buradaki gelişmelerden bahsedilmektedir.

Urartu’nun Kuzey Suriye ile olan ilişkisine dair bir kaç yazılı örnek daha vardır.

Bunlardan Tabal, Muşki, Hate ile bağlantının kurulduğu ve bu ülkelerden esirlerin alındığı

anlaşılmaktadır. II. Rusa (VII. yy’ın ilk yarısı) dönemine ait bugünkü Tunceli sınırlarında yer

alan Mazgirt’de bulunmuş bir kaya mezarında yer alan yazıt ( Mazgirt/ Kaleköy Yazıtı), bu

dönemde bölgeyle ilişkinin devam ettiğini göstermektedir. Kaleköy Kalesi’nde, kayadan

oyulmuş bir oda içerisinde yeralan yazıt anakaya üzerinde tespit edilmiştir. Ancak çok

yıpranmış olan yazıt çeviri yapılamaz durumdadır. Ancak korunabilmiş satırlardan bir kült

yazıtı olduğu düşünülmektedir56. Çevrisi çok iyi yapılamasa da II. Rusa dönemine ait olduğu

bilinen bu yazıt, kral döneminde de bölge ile ilişkinin devam ettiğinin görülmesi açısından

önemlidir.

Kuzey Suriye’deki gücünü yitiren Urartu’nun batıyla olan ilişkisinin tamamen

kesilmediği düşünülmektedir. Anadolu’nun içlerine ve güneydeki Akdeniz ve onun yolu

üzerindeki beyliklere ulaşmada bir aşama olan daha kuzeydeki Elazığ bölgesinde bir süre daha

Urartu izlerini görmek mümkündür. Geç Hitit Beylikleri’ne ulaşımda önemli bir konumda

bulunan Elazığ bölgesi ve çevresinde yazılı belgelerin yeterli olmamasından dolayı, II. Rusa

dönemi de bölgedeki Urartu varlığı biraz belirsizdir. Adilcevaz’da bulunmuş bir Urartu yazıtı,

Mazgirt/Kaleköy57 yazıtı gibi ilişkinin devam ettiğini düşündüren bir diğer yazıttır. Bu yazıtda

Urartu kralını hala batısındaki ülkelere seferler düzenlediğini ve bu ülkelerden esirler aldığını

görmekteyiz.

55 Köroğlu 1996, 85; Wisemann 1956, 120. 56 Payne 2006, 283. 57 Urartu’nun bölgeleriyle ilişkisinin kanıtı olabilecek bu yazıt oldukça yıpranmıştır, ancak yazıtın bir külte air olabileceği düşünülmektedir. Payne 2006, 283.

Page 29: URARTU KÜLTÜRÜ ÜZERİNDEKİ GEÇ HİTİT ETKİLERİdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · t.c. marmara Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ

17

“… Argişti oğlu Rusa, Ziukuni Ülkesi’nin Haldi Şehri’ni yaptırdı.

Argişti oğlu Rusa der ki: Düşman ülkesinden kadınlar

götürdüm…Muşki, Hati ve Halitu ülkelerinden halk(?)…bu kale,

ayrıca bu şehirleri…bu kaleye ekledim…58”

Yine II. Rusa dönemine ait Ayanis’de ele geçen bir yazıt krallığın bu döneminde de,

batıya seferlerin devam ettiğini ve daha önce yaşanan gelişmelerin ve alınan vergilerin

sürdüğünü düşündürmektedir. Ülkenin merkezindeki bir tapınakda bulunan bu yazıt, merkezi

otoritenin gücünü hala koruduğunu göstermektedir.

“Argişti oğlu Rusa der ki: Düşman ülkelerinden erkek, kadın

ve büyükbaş hayvan getirdim: Assur Ülkesi’nden, Tablani

Ülkesi’nden, Etiuni Ülkesi’nden, Tablani Ülkesi’nden, Qainaru

Ülkesi’nden, Hate Ülkesi’nden, Muşki Ülkesi’nden ve Şiluquni

Ülkesi’nden. Insan kullanarak o kaleyi ve o yerleşmeyi yaptırdım.

Kaleyi… yaptım. O kaleyi ben planladım. Kimse…etmesin. Bu

buyrukların hiç birine karşı koyulmasın.59”

Urartu’nun Kuzey Suriye’deki hakimiyetinin tamamen bitmesinden sonra bölgede

Assur egemenliği yoğunlaşmıştır. Krallığın yıkılış dönemine girmesi sınırların daralmasıyla

ve krallığın merkeze çekilmesiyle görülmektedir. M.Ö. 9.y.y. da Doğu Anadolu’nun en büyük

gücü haline gelen Urartu’nun devlet sınırlarının batısını, elimizdeki bulgularla çizmek çok

gerçekçi olmayacaktır. Urartu yazılı belgelerinin buluntu yerleri göz önüne alındığında Fırat

Havzası’na kadar ulaşabilecek sınırların ne kadar gerçekçi olduğu gözönünde

bulundurulmalıdır. Düzenlediği başarılı seferlele bölgeye ulaşmak ve denetim altına almak ile

tamamen devlet yapılaşmasını kurarak, krali kentler inşaa etmek ve burada yaşyanları

Urartulu olarak adlandırabilmek arasında farklar olmalıdır. Farklı bakış açılarından

değerlendirilebilecek bu durumda kesin olan, M.Ö. 800’lerde Menua ile başlayan yayılma

politikaları ile Urartu’nun Assur kontrolündeki Geç Hitit Beylikleri üzerinde önemli bir

hakimiyet kurduğudur. Merkezinden çok uzak olan bu bölgeye kendi kültürünü ve inanışlarını

taşıdığı, buraları “Urartulu” yaptığı ise şuan varılabilecek bir sonuç değildir. Ancak yoğun

askeri ilişkilerin yaşandığı bu dönemde kültürler arası alışverişin yaşanmadığını düşünmek de

çok doğru olmayacaktır. Doğrudan bir kopyalama mevcut olmasada askeri ya da ticari

58 Payne 2006, 282; UKN: No. 78. Yazıtın tamamı için bkz. ek (Geç Hititlere Yönelik Urartu Yazıtları) 59 Payne 2006, 297; Salvini 2001, 253-270. Yazıtın tamamı için bkz. ek (Geç Hititlere Yönelik Urartu Yazıtları)

Page 30: URARTU KÜLTÜRÜ ÜZERİNDEKİ GEÇ HİTİT ETKİLERİdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · t.c. marmara Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ

18

ilişkiler sonucu bölgeden Urartu’ya giren etkilerin olma ihtimali daha yüksektir. Yazıtlarda

açıkça görülen ganimet alımları, düzenli vergi tahsilleri sonucu çok sayıda Geç Hititli esir

Urartu’nun merkezine taşınmıştır. Yine alınan esirler, Urartu’nun izin verdiği ölçüde

Urartu’nun uç noktalarında kendi kültürlerini ve inanışlarını yaşatmıştır. Urartu’ya göre daha

yoğun ve eski bir kültürün şekillendiği Geç Hitit kültürünün, Doğu Anadolu’da yeni

şekillenmeye başlayan bir kültüre etki etmiş olması daha gerçekçi görülmektedir.

Page 31: URARTU KÜLTÜRÜ ÜZERİNDEKİ GEÇ HİTİT ETKİLERİdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · t.c. marmara Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ

19

KÜLTÜREL İLİŞKİLER VE URARTU’DAKİ YANSIMALARI

I. Mimari

A. Tapınak:

Doğu Anadolu’nun yüksek yaylalarında güçlü silahlarıyla siyasi güçlerini koruyan

ve Demir Çağı’nın önemli devletlerinden biri haline gelen Urartu, geliştirdiği pek çok

mimari öğeyi Anadolu kültürüne dahil etmiştir. Urartular, kuruluşlarından itibaren

başlattıkları imar faaliyetleriyle krallıklarının gücünü göstermeyi başarmış ve günümüzde

de önemli bir kısmını görebildiğimiz inşaa faaliyetlerinde bulunmuşlardır. Yaşadıkları

dağlık coğrafyada, geliştirdikleri inşaa teknikleriyle bugün bile yapılması çok zor alanlarda

kentler ve kaleler inşaa etmişlerdir. Sivil yerleşimlerden daha çok, yüksek tepeler üzerinde

kurdukları krali kentleri hakkında bilgi sahibi olduğumuz Urartu mimarisi üzerindeki bazı

detaylar kendinden başka kültürlerin izlerini de taşımaktadır.

Çalışmanın bu bölümünde, Urartu mimarisi üzerinde Geç Hitit Beylikleri’ne özgü

olabilecek unsurlar tartışılmaya çalışılacaktır. Böyle bir etkinin mimaride varlığının tespit

edilmesi ve özelliklerinin belirtilmesi konumuzun bütünlüğü açısından önemlidir. Geç Hitit

Beylikleri ve Urartu arasındaki mimari ilişkilerde ilk sırada tapınaklar ele alınacaktır. Daha

önce Urartu dini yapılarının özelliklerine genel olarak değinmek uygun olacaktır:

Urartu tapınak mimarisi üzerinde çalışan araştımacılar bu yapıları üç grupta

incelemişlerdir60. Birinci grup olarak sınıflandırılan tapınaklar literatürde “standart planlı

tapınaklar” olarak da adlandırılmaktadır. Kare planlı olarak yapılmış tüm bu tapınakların,

ön yüzünden tek kademeli bir geçişle ulaşılan, yine kare planlı cellaları vardır. Kalın ve

yüksek duvarlara sahip olan bu tapınaklar genellikle bir avlunun içerisinde yer

almaktadırlar. Kule tipli tapınaklar olarak da adlandırılan bu yapıların köşelerinde bulunan

risalitler ise en önemli özellikleridir (res. 1).61 Urartu kültüründen sonra da devam edecek

olan bu gelenek, daha sonraki dönemlerde özellikle Akhemenid mimarisinin önemli yapı

elamanlarından biri olmuştur. İkinci tip Urartu tapınak mimarisi, Arin- Berd örneğinde

görüldüğü gibi dikdörtgen planlı yapıları kapsamaktadır. Dikdörtgen planlı olan bu tapınak,

60 Urartu tapınak mimarisiyle ilgili geniş bilgi için bkz. Forbes 1983, Stronach 1967, Ussishkin 1994. 61Altıntepe, Çavuştepe, Kayalıdere, Toprakkale, Anzavurtepe, Yukarı Anzaf ve Körzüt Kalelerindeki tapınaklar standart planla yapılmışlardır. Aynı planlarda inşaa edilmiş bu tapınaklar arasında zemin farklılıklarından kaynaklı ufak ölçü değişiklikleri vardır. Bunların yanı sıra Van ve Bastam’da kiler de bu planlara yakınlık göstermektedir. (Ussishkin 1994, 144.)

Page 32: URARTU KÜLTÜRÜ ÜZERİNDEKİ GEÇ HİTİT ETKİLERİdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · t.c. marmara Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ

20

Urartu mimarisinde bu tipte yapılmış ender örnekler arasındadır. Bu tapınak da tek cella’ya

sahiptir. Ancak diğerlerinden farklı olarak cella dikdörtgen planlıdır, ayrıca diğer

tapınaklara göre duvarları da daha incedir. Bu tapınağın diğer tapınaklardan bir başka

farklılığı da köşlerinde risalitleri olmayışıdır62. Son grubu oluşturan Urartu tapınağı ise, II.

Sargon’un Urartu’ya düzenlediği seferin anlatıldığı, Dur-Şarrukin’deki kabartma üzerinde

görülen Musasir’deki Haldi Tapınağı’dır. Assurlu sanatçılar tarafından resmedilen bu

tapınak, yüksek bir podyum üzerinde gösterilmiştir. Ve daha önceki Urartu tapınak

tiplerinden farklı özelliklere sahiptir63. Assur hakimiyetinde olan Musasir kenti bölgede

Urartu gücünün varlığıyla birlikte onun himayesi altına girmiştir. Muhtemelen bu dönemde

var olan tapınak Urartu tanrısı Haldi’ye ithaf edilmiştir. Tapınağın görünümü Urartu kule

tipli tapınaklarından farklılıklar taşır. Çözülmemiş bir çok problemi barındıran bu tapınak

tek bir kabartmayla belgelenebilmektedir. Bu nedenle tapınakla ilgili kesin

değerlendirmeler yapmak oldukça zordur64.

Bu bölümde inceleyeceğimiz ve Geç Hitit tapınaklarıyla ilişkisini kurabileceğimizi

düşündüğümüz Urartu tapınağı, genel olarak Urartu standart planlı tapınaklarından farklı

olan Arin-Berd’deki tapınaktır. Diğer tapınaklar Urartu içerisinde yaygın olarak kullanılmış

standart tekniklerde yapılmışlardır ve kısmen dönemin mimari modasının özelliklerini

taşımaktadırlar. Urartu’da standartlaşmış mimari özelliklerden farklı olaran Arin-Berd’deki

Susi tapınağı dikdörtgen planlı inşaa edilmiştir ve köşelerinde Urartu tapınaklarında sıkça

rastlanılan risalitler olmayan tapınak 13.45x10.00 m. ölçülerindedir65. Duvarlarının alt

kısmı taşlarla, üst kısmı da dış yüzleri sıvalı kerpiç tuğlalarla örülmüştür. Ayrıca duvarlar,

Urartu mimarisinde az sayıda görebildiğimiz duvar süslemeleri ile bezelidir. Kırmızı, mavi

ve beyaz renklerle yapılmış bu süslemelerin Assur stilinde olduğu söylenmektedir66.

Urartu’da Arin-Berd, Karmir-Blur ve Altıntepe’de gördüğümüz bu süsleme stilinde görülen

motiflerin de kökeninin Assur olduğu düşünülmektedir. Duvar resimlerinde kanatlı boğa ve

aslanın yanınsa hayat ağacı motifleri Assur’da çok sık kullanıldığı bilinmektedir. Urartu’da

örneklerini bu tapınaklarda gördüğümüz motifler de genellikle Assur stil özelliklerini

taşımaktadır67. I. Argişti döneminde inşaa edildiği bilinen Arin-Berd’deki bu tapınak yapı

62 Forbes 1983, 71. 63 Seidl 2004, 125-126. 64 Stronach 1967, 279-280. 65 Forbes 1983, 71. 66 Piotrovskii 1967, 94. 67 Forbes 1983, 64-65.

Page 33: URARTU KÜLTÜRÜ ÜZERİNDEKİ GEÇ HİTİT ETKİLERİdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · t.c. marmara Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ

21

içerisinde bulunan yazıtlara göre M.Ö. 786’ya tarihlenmektedir.68 Bu Urartu tapınağı ile

benzerliği olduğu düşünülen tapınak ise, Kuzey Suriye’de Kargamış’daki “Fırtına Tanrısı”

tapınağıdır69. Kargamış kentinin Yukarı Saray Bölgesi’nde bir kutsal alan içerisinde yer

alan tapınak Kargamış kentinin kralı Katuwas tarafından yaptırılmıştır70. Tapınağın

girişinde in situ durumda bulunan iki hiyeroglif yazıt, tapınağın tarihlenmesini münkün

kılmaktadır. Yazarının Katuwas olduğu bu yazıtlardan, tapınağın genel olarak M.Ö

900’lere ait olduğu kabul edilmektedir71. Kargamış’daki “Fırtına Tanrısı” tapınağı da Arin-

berd’deki tapınak gibi dikdörtgen planlıdır ve dikdörtgen bir cellaya sahiptir (res. 2).

13.00x11.80 m. ebatlarında olan bu tapınak, oldukça kalın duvarlıdır. Duvarların süslendiği

iyi işlenmiş kireç taşından yapılmış orthostadlar, tapınağın yakınlarında bulunmuştur.

Ancak bunlardan hiçbiri in situ durumda değildir72.

I. Argişti dönemine (M.Ö.786-764) ait olduğunu bildiğimiz Arin-Berd Haldi

Tapınağı ile Kargamış’daki tapınağın arasında ilişki kurmamızı sağlayan nedenlerden ilki

Urartu yazılı belgeleri arasında yer alan I. Argişti’ye ait bir yazıttır. Daha önceki

bölümlerde detaylı olarak incelenen Kralın yıllıklarını içeren Horhor yazıtında, kral sefer

düzenlediği ülkelerden ve buradan ele geçirdiği binlerce esirden bahsetmektedir. Yazıtın

ikinci sütununda yeralan ifadeler bu iki tapınak arasındaki benzerliğine neden olabilecek

gelişmeleri göstermektedir:

“Tanrı Haldi’nin büyüklüğüyle Menua oğlu Argişti der ki:

Bianili Ülkesi’nin güçlendirilmesi ve düşman ülkesinin bastırılması için

Irpuni Sehri’ni kurdum. yer kir idi. Orada hiç birşey yapılmamıştı.

Orada büyük işler yaptım. Oraya Hatti Ülkesi’nin ve Supa Bölgesi’nin

6600 savaşçısını iskan ettirdim...73.”

Urartu’da Menua döneminden itibaren varlığı bilinen esir transferleri yada toplu

nüfus aktarımları, Eski Çağ’da sıkça karşılaşılan ve yakın bölgedeki örneklerinin Assur’da

da görüldüğü bir yöntemdir. Urartu’nun da uyguladığı bu politikanın, merkezi gücü

68 Arin-Berd’deki tapınağın yakınında bulunan bir yazıtda kalenin yapımına ilişkin bilgiler verilmektedir. “..tanrı Haldi’nin yüceliğine, ben Menua oğlu Argişti bu kaleyi inşaa ettirdim..” cümlesi Argişti I’in yıllıklarında verilen bilgilerle karşılaştırıldığında kentin kuruluş evresi açığa çıkmaktadır. (Çilingiroğlu 1984, 39.) 69 Ussishkin 1994, 148. 70 Woolley 1952, 169. 71 Ussishkin 1994, 150. 72 Woolley 1952, 169. 73Yazıtın tamamı için bkz. ek (Geç Hititlere Yönelik Urartu Yazıtları)

Page 34: URARTU KÜLTÜRÜ ÜZERİNDEKİ GEÇ HİTİT ETKİLERİdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · t.c. marmara Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ

22

korumaya yönelik olduğu düşünülmektedir. Muhtemelen ayaklanmanın çıktığı yerlerden

alınan esirlerin merkeze yakın bir yere taşınması, ayaklanmaları bastırmaya ve o

bölgelerdeki gücü dağıtmaya yönelik olmalıdır. Bunun yanı sıra, Urartu belgelerinde

bahsedilen esirlerin daha çok erkek çocukları arasından seçilmesi, bu esirlerin eğitilerek

ordu içerisinde kullanılabileceğini düşündürmektedir. Ayrıca, I. Argişti döneminde olduğu

gibi batıdaki eyaletlerden alınan esirlerin ülkenin başka bölgelerinde inşaa faaliyetlerinde

kullanılması da, toplu nüfus aktarımlarının nedenlerinden bir tanesi olarak karşımıza

çıkmaktadır74. Yeni kurulan ve ülkenin merkezinden uzak olan kentlerdeki bu inşaa

faaliyetlerinde çalıştırılan esirler ve belki bunların içerisindeki ustalar, yaptıkları işlerde

kendi tekniklerini ve yapı modellerini kullanmış olabilirler. Bu da, adı geçen bu yapılardaki

benzerliğin nedenini açıklamaya yeterli olabilir.

Arin-Berd’deki tapınağın kökenini Kuzey Suriye’de aratan sebeplerden bir diğeri

de, bu Urartu tapınağının adanmış olduğu tanrıdır. Arin-Berd kazılarında in situ durumda

bulunmuş olan iki yazıta göre kentte Argişti tarafından, Luwi kökenli bir tanrı olan Ivarşa

(Iubsha-Iuarsha)’ya kutsal alan ve bir tapınak, susi, yaptırılmıştır75. Daha önce hiç bir

Urartu yazıtında karşılaşılmayan bu tanrının, Urartu’da tapım gören tüm tanrı ve

tanrıçaların yer aldığı Meher Kapı Yazıtı’ndaki tanrılar listesinde yer almaması İvarşa’nın

Urartu’ya yabancı bir tanrı olabileceğini düşündürmektedir. Luwi kökenli olduğu

düşünülen bu tanrının Urartu Ülkesi’nin doğu uçlarında bir tapınakta kutsanması, esir

transferleri ile birlikte değerlendirildiğinde bazı fikirler ileri sürülmektedir. Bu düşünceye

göre, Urartu krallarının uyguladıkları politika sonucunda ülkenin uç noktalarında iskan

ettirilen halklar tanrılarına Urartu’nun gözetiminde tapmaya devam etmiş ve bu tanrı Urartu

tarafından sahiplenilmiş olabilir76. Ele geçirdikleri toprakların tanrıların gazabından korkan

ve onları da kendi tanrıylarıyla birlikte kutsayan Urartular, batıdan aldığı esirlerle gelmiş

olabilecek bu tanrıya da saygı göstermiş olabilir77. Ancak, Urartu dinine yabancı

olabileceği düşünülen bu tanrıya yapılan tapınağın, ülkenin doğudaki ekonomik ve yönetim

merkezi konumundaki bir krali kentte78 yapılması, öne sürülen bu düşünceyi

zayıflatmaktadır. Böyle önemli bir kentte yapılan tapınağın sadece esirlerin inanışlarına

yönelik olması mümkün görünmemektedir. Urartu içerisinde daha önceden tanınmış 74 Çilingiroğlu 1997, 35. 75 Forbes 1983,71. 76 Çilingiroğlu 1984, 40. 77 Urartu dininde tanrı Haldi’nin dışında görülen tanrıların bir çoğu yakın coğrafyalarda başka halkların inançları arasında görülmektedir. Farklı kökenlere sahip bir çok tanrının birleştirilmesiyle oluşan devlet dini, Urartu ile çevresindeki bir çok kültürün arasındaki ilişkiyi göstermektedir. 78 Forbes 1983, 18.

Page 35: URARTU KÜLTÜRÜ ÜZERİNDEKİ GEÇ HİTİT ETKİLERİdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · t.c. marmara Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ

23

olabilecek, ancak şimdiye kadar bunu belgeleyecek bir kanıta sahip olmayan bu tanrının iki

tapınak arasındaki benzerlikle ne gibi bir ilişkisi olduğunu söylemek oldukça güçtür. Bu

benzerlik, Urartu Devleti öncesine kadar da uzanan kültürel ilişkilerin de bir sonucu

olabilir. Diğer tanrılar da olduğu gibi bu tanrıda devletin bileşenlerinden olan güney

kökenli bir aşiretten devlet dini içerisine girmiş ve geleneksel kutsanmasına devam edilmiş

olabilir.

Dinsel ilişkilerin yanında bu iki tapınağın yapım teknikniğine bakıldığında da bazı

benzerlikler görülmektedir. Yapımında Kuzey Suriyeli esirlerin çalıştığı Arin- Berd’deki

tapınak, Kargamış’da ki “Fırtına Tanrısı” tapınağında olduğu gibi kutsal bir alan içerisinde

inşaa edilmiştir. Tapınaklarla ilişkili olan bu kutsal alanların merkezinde değil, bir kenarına

dayalı olarak yapılan bu tapınaklar bir ön avluya sahiptirler79. Tapınaklara girişte bir ön

kademeyi oluşturan bu mekanlarda kült törenlerine ait malzemeler yer almaktadır. Diğer

Urartu tapınaklarında da, tapınağın giriş cephesinde görebildiğimiz bu malzemeler arasında

altarlar, üç ayaklı kazanlarla ve sunu kaseleri yer almaktadır80. Bu iki tapınak da dikdörtgen

planlı yapılmıştır ve tek geçişle ulaşılan dikdörtgen bir cellaya sahiptir. Her iki tapınağın ön

duvarlarında diğer yerlere göre daha çıkıntılı yapılan bölümler vardır. İki tapınağın

duvarlarının kabartmalarla süslü olabileceği de düşünülmektedir. Ancak tapınakların

çevresinde bulunan bu yapı elemanlarından hiç biri, her iki tapınakta da in situ durumda

değildir. Bahsedilen tapınaklardan Kuzey Suriye’dekinin daha erken tarihte olması olası bir

ilişki için uygun görünmektedir. Tapınağın hem planı hem de kutsal içerisindeki konumu

bulunan yazıtlarla birlikte değerlendirildiğinde Kargamış’daki “Fırtına Tanrısı” tapınağı

için M.Ö. 900’ler önerilmektedir81. Bu tarih, en erken yapım tarihi M.Ö. 786 olan Arin-

Berd’deki Urartu tapınağına öncü olabilecek bir zaman aralığını göstermektedir.

Yaptığımız değerlendirmeler sonucunda tapınaklar arasındaki farklılıkların coğrafyadan,

kullanılan malzemeden ve kurulan yerden kaynaklı olabileceği görülmektedir. Ancak

benzerlikler ve eldeki diğer bulgular yapılar doğrudan bir etkileşimin olmadığını

göstermektedir. Fakat, Arin-berd tapınağında görülen ve diğer Urartu tapınaklarından farklı

olan özelliklerin kökeninin Geç Hitit mimarisi olabilme olasılığını da önemli bir görüştür.

Siyasi tarihte kolaylıkla takip edebildiğimiz ilişkilerin dolaylı yoldan bir yansıması

olabilecek örneklerden bir tanesi bu Urartu tapınağı olmalıdır. 79 Woolley 1952, 167. 80Urartu tapınaklarında kült törenlerinde kullanıldığı bilinen bu malzemelerin varlığını gösteren bir çok örnek bulunmuştur. Assurluların Musasir’deki Haldi tapınağını gösterdiği kabartmalarında, bu malzemelerin tapınak önündeki yerleri dönemin bakış açısıyla açıkça gösterilmektedir. (Seidl 2004, abb. 95) 81 Woolley 1952, 170.

Page 36: URARTU KÜLTÜRÜ ÜZERİNDEKİ GEÇ HİTİT ETKİLERİdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · t.c. marmara Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ

24

Urartu mimarisinde yapı tekniklerinin dışında, süsleme elemanlarından bazılarının

Geç Hitit Beylikleri ile olan ilişkiler sonucu kullanılmaya başlandığı düşünülmektedir.

Toprakkale’deki Haldi tapınağında, daha önce ve sonra Urartu’da başka örneği görülmeyen

duvar süslemelerinin bahsedilen bu öğelere örnek olduğu söylenmektedir82. Tapınak

duvarlarında uygulanan farklı renklerde kireç taşlarının yer değiştirilerek kullanılması, daha

önceden Kuzey Suriye’den bildiğimiz bir tekniktir83. Ancak bu tekniğin var olan köken

tartışmaları ve Urartu’da Toprakkale’den başka belirgin örnek görülememesi kesin bir

kanıya varmamızı engellemektedir84. II. Rusa dönemine tarihlenen bu tapınakta görülen

unsurların Geç Hitit Beylikleri ile olan ilişkilerden ne kadar etkilendiği belli değildir. Uzak

bölgelerde ve zamanlarda görülen bu benzerlikler çok dolaylı bir ilişkinin sonucu olmalıdır.

Geç Hitit Beylikleri’nden alınan esirler arasında bulunan ustalar ya da batı bölgelere gidip

orada olanlardan haberdar olan Urartulular çok uç noktalarda karşımıza çıkabilen

benzerliklerin şimdilik tek nedeni konumundadır.

82 Forbes 1983, 64. 83 Çilingiroğlu 1984, 43. 84 Urartu’da Toprakkale haricinde Bastam’da da bu tarz duvar süslemesinin kullanılmış olabileceği düşünülmektedir. Ancak bulunan parçaların çok küçük ve dağınık olması kesin bir sonuç vermemektedir (Forbes 1983, 64) .

Page 37: URARTU KÜLTÜRÜ ÜZERİNDEKİ GEÇ HİTİT ETKİLERİdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · t.c. marmara Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ

25

B. Kaleler ve Kapılar:

Tapınak mimarisi dışında, Urartu ve Kuzey Suriye mimarisinin benzerlikleri

konusunu tartışabileceğimiz ikinci grup veriler, Assur sanatçıları tarafından yapılmış

Balawat Kapısı bronz kabartmaları üzerindeki kale tasvirleridir. Bu tasvirlerin gerçeği ne

kadar yansıttığı tartışmaları devam etse de, iki kültürün aynı alan üzerinde yabancı bir

gözle, Assur tarafından, yapılmış tasviri oldukça önemlidir.

Assur Kralı III. Şalmaneser döneminde ülkenin sınırlarını genişletmek için

düzenlenen seferler, kralın yazıtlarıyla beraber kral tarafından yaptırılan ve seferlerinin

gösterildiği kabartmalar üzerinde anlatılmaktadır. Babası II. Aşurnasirpal tarafından

yaptırılmış İmgur-Enlil (bugün Musul yakınlarında) tapınağının uzun bir süre Assur

tarafından kullanıldığı bilinmektedir85. III. Şalmaneser tarafından da seferler sırasında

ziyaret edilen bu tapınakta kral ve babasına ait, üzerinde seferlerin resmedildiği tunçdan

kapı kanatları bulunmuştur. Her kapı kanadı üzerinde sekiz banttan oluşan bu

kabartmalardan Salmaneser’e ait olanlar daha iyi korunmuş durumdadır. Üzerlerinde kralın

ülkenin batısına ve kuzeyine düzenlediği seferlerin detaylarının gösterildiği kabartmalarda,

sefer düzenlenen bölgelerde karşılaşılan olayların Assur lehine gösterildiği ve kralın

büyüklüğünün her defasında vurgulandığı görülmektedir86. Assur ordusunun, silahlarının

ve yapılarının hemen ayırt edilebildiği bu kabartmalarda, diğer ülkeler de coğrafi

özelliklerinden yola çıkılarak araştırmacılar tarafından tanımlanabilmektedir87.

Kabartmaların bütününde ülkeler bulundukları coğrafyaları ve belirgin kültürel

özellikleri gösterilerek resmedilmiştir. Dağların üzerinde yapılmış kalelerin Urartulara,

nehirlerin kenarlarındakilerin Kuzey Suriye’deki beyliklere88, höyükler üzerinde

yeralanların ise Geç Hititlere ait olduğu düşünülmektedir 89. Bu kalelerin üzerinde ve

etrafında tasvir edilen askerlerin, başka kabartmalardan ve kazılar sonucunda ele geçirilen

85 Sevin 1999, 124. 86 Kabartmalarda bu sahnelerin görüldüğü örnekler için bkz. Schacher 2007, resim 50b. 87 Balawat Kapıları’ndaki kabartmalarla ilgili detaylı bilgi için bkz. Barnet 1976, Schachner 2007. 88 Bu Assur kabartmalarında Kuzey Suriye’de hangi kentin yada kentlerin resmedildiği bilinmemektedir. Bu tasvirler genel olarak Assur’un kuzeybatı bölgesinde gördüklerine ait olmalıdır. 89 Schachner 2007, 129- tablo 37.

Page 38: URARTU KÜLTÜRÜ ÜZERİNDEKİ GEÇ HİTİT ETKİLERİdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · t.c. marmara Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ

26

buluntuların sonuçlarıyla karşılaştırılması, kalelerin hangi ülkelere ait olduğunun

belirlenmesinde önemli ip uçları vermektedir.

Biz bu bölümde Balawat kapısı üzerindeki kabartmalarda, Urartu ve Geç Hitit

olduğu anlaşılabilen kalelerinin görünümlerini esas alarak bir tartışma yapmaya çalışacağız.

Bu karşılaştırmaların sonuçlarıyla kesin gerçeklere ulaşılamasa da, bu kabartmalar mutlak

değinilmesi gereken, mimari alanında sayıları oldukça az olan örnekler arasındadır.

Kabartmalar üzerinde görülen kaleler incelendiğinde bazıları arasında kapılarda, kulelerde

ve surlarda benzerliklerin olduğu görülmektedir(res. 4). Urartu ve Geç Hitit kaleleri olarak

tanımlanan yapılarda, Assurlu sanatçılar tarafından kapılar çift kanatlı olarak

resmedilmiştir. Urartu bronz kabartmaları üzerinde gördüğümüz Urartu kalelerinde de kale

kapılarının çift kanatlı olduğu görülmektedir (res. 5)90. Ahşap olduğu düşünülen bu

kapıların üzerleri, kapı kirişleri hem Urartu eserleri üzerinde hem de Balawat

kabartmalarında eğimli olarak gösterilmiştir ve yarım ay görünümlüdürler. Balawat

kabartmalarında her iki kültürün kalelerinde, kulelerin ve surların arasında da paralellikler

görülmektedir. Her iki tipde de bu yapı elemanları üzerinde dendaneler bulunmaktadır.

Sadece kaleler üzerinde değil, kabartma üzerinde görülen askerlerin miğferleri, silahları

üzerinde de görebildiğimiz benzerlikler kültürler arasındaki ortaklıklara dair önemli

örneklerdir.

Ancak yapıldığı dönem içerisinde değerlendirilmesi gereken bu eser, yapıların

gerçek tasvirlerini mi taşımaktadır, yoksa Assurlu yöneticilerin gördüğü ya da görmek

istediklerini mi bizlere sunmaktadır? Bunun cevabı hakkında belli fikirler yürütebilsek de

kesin bir yargı bildirmemiz çok da doğru olmayacaktır. Assurlu kralın bu kabartmalarda

anlatılan olayların ne kadarını gerçekleştirdiği, olayların sonuçlarının doğruluğu devam

eden çalışmalarla zaman içersinde açığa çıkabilecektir. Kabartmalarda kendi ordularını,

kalelerini ihtişamlı ve kendilerini yenilmez olarak gösteren Assur yazıtlarının ifadeleri

başka kaynaklarla karşılaştırıldığında (Urartu yazıtları gibi) anlatılanların bir kısmının

doğru olmadığı görülmektedir. Bu çelişkili siyasi bilgiler kabartmalarda yapılan tasvirlerin

de doğruluğunun sorgulanmasını gerektirmektedir91.

Urartu bronz kabartmalarının üzerinde görülen mimari yapıları bir kaç grup altında

toplamak mümkündür. Kabartmalar üzerinde görülen tüm kaleler birbirine benzer

90 Merhav 1991, 303, fig. 3. 91 Köroğlu 2006, 160-162.

Page 39: URARTU KÜLTÜRÜ ÜZERİNDEKİ GEÇ HİTİT ETKİLERİdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · t.c. marmara Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ

27

görünümlere sahiptir ve Urartu mimarisi için belli şablonları oluşturur. Bu örneklerin

hepsinin kapıları çift kanatlıdır, korniş kısımları tekli ya da çiftli zigzag desenleriyle

süslüdür ve surların arasında yer alan kuleler ile surların üzerinde derdaneler

görülmektedir92. Balawat Kapısı üzerindeki tasvirlerle karşılaştırıldığında, bu kabartmalar

arasında ortak bazı özellikler göze çarpmaktadır. Bunlar Assurlu sanatçılar tarafından

yapılan tasvirlerin doğru olarak değerlendirilebileceğini düşündüren nedenler arasında

olabilir.

Urartu ve Geç Hitit mimarisi incelendiğinde, kale kapılarının da kısaca değinilecek

ortak özellikler taşıdığı görülür. Tartışmaya açık olan olası benzerlikler, kesin sonuçlar

vermese de literatürde karşımıza çıkmaktadır. Bu tip benzerliklerin Zincirli ve

Karatepe’deki kale kapıları ile Karmir-Blur, Bastam ve Kaleköy kapı planları arasında

olduğu söylenmektedir. Kaleköy’de yapılan seramik ve mimari çalışmalar Urartu’nun batı

seferleriyle birlikte incelendiğinde burasının, seferler sırasında sınır karakolu olarak

kullanıldığı yönündeki düşünceler bir dönem içerisinde kabul görse de93, yeni yapılan

araştırmalar ve yorumlar bu görüşü zayıflatmaktadır. Ayrıca Kaleköy çalışmalarında, Geç

Hitit’deki kapı planlarıyla ilişki kurulabilecek bir benzerliğin gerçekten olup olmadığı

elimizdeki verilerle net olarak söylenememektedir. Kaleköy çalışmaları sonucunda yapılan

tarihlemeler, değerlendirmelerimiz için kesin sonuçlar taşımamaktadır. Tarihlemenin

dayandırıldığı seramikler, dönem içerisinde yakın coğrafyada sıkça karşımıza çıktığı gibi,

kalenin konumu dönemin şartları göz önünde bulundurulduğunda Urartu’nun imar

politikasıyla çok fazla örtüşmemektedir.

Kaleköy’ün dışında adı geçen Bastam ve Karmir-Blur’daki kapılarla kurulan,

Zincirli ve Karatepe’deki kapıların benzerliği de tartışmalıdır. Bahsedilen bu Urartu

yapılarının doğrudan Geç Hitit’deki yapılardan örnek alınmış olması çok mümkün

görünmemektedir. Urartu ve Kuzey Suriye mimarisinde, tapınaklar arasında olduğu gibi

başka benzerliklerin görülmesi çok da mümkün değildir. Eldeki buluntuların sınırlı olması

bu tür karşılaştırmaların yapılmasına çok da olanak tanımamaktadır.

92 Merhav 1991,302-303. 93 Köroğlu 1996, 25.

Page 40: URARTU KÜLTÜRÜ ÜZERİNDEKİ GEÇ HİTİT ETKİLERİdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · t.c. marmara Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ

28

II. Dil ve Yazı

Anadolu’da M.Ö. ikinci bin yılda kullanılan Hurrrice ile akraba olduğu düşünülen

Urartu dilinin modern Kafkas dilleri ile ortak özelliklere sahiptir94. Son dönemlerde yapılan

araştırmalarda Hurro- Urartu dil grubunun Doğu Kafkas dil grubuna dahil olduğu

söylenmektedir95. Gelişmiş kültürlerine karşın, komşularına kıyasla oldukça az sayıda olan

Urartu yazılı belgeleri, 19. yüzyılda başlayan araştırmalarla gün ışığına çıkmaya

başlamıştır. Erken örnekleri I. Sarduri döneminden itibaren görülmeye başlanan Urartu

yazılı belgeleri çoğunlukla, Hititler’den sonra Anadolu’da kesintiye uğramış olan çivi

yazısıyla yazılmıştır. Urartu Devleti’nin kuruluşundan itibaren en yoğun ilişkileri yaşadığı

Assur’dan alarak kullanmaya başladığı bu yazı, sayıları yaklaşık otuz olan tabletler, bronz

eserler, en çok da mimari yapılara ait taş bloklar ve steller üzerinde görülmektedir. Bu tip

çivi yazısı hemen her kral döneminde kullanılsa da, en çok yazılı belgenin M.Ö. 8. ve 7.

yy’da hüküm süren İšpuini, Menua, I. Argişti ve II. Sarduri dönemlerine ait olduğu

görülmektedir96.

Anadolu’ya Ticaret Kolonileri Dönemi’nde (M.Ö.1950-1750) Assurlu tüccarlarla

birlikte gelen çivi yazısı Hitit İmparatorluğu’nda uzun bir süre kullanılmıştır. Urartu

Devleti’nin kurulmasıyla birlikte Doğu Anadolu’da da kullanılmaya başlayan bu yazı, ilk

zamanlarda doğrudan Assur’dan alındığı gibi uygulanmıştır. Urartu’nun en güçlü

rakibinden aldığı çivi yazısı Yeni Assur stilindedir. Daha sonra Urartu devleti, bu yazı

sistemini dillerinin ses yapısına uygun değişiklikler yaparak kendi çivi yazısı dilini

geliştirmiştir97. Madırburç örneğinde görüldüğü gibi Urartu’da önceleri sadece Assurca

kullanılarak yazılan yazıtların, daha sonra çift dilli olduğu görülmüştür ve ülkenin çeşitli

noktalarında bu şekilde kullanılmaya başlanmıştır98. Bir süre sonra kendi dillerinin

kullanımının yaygınlaşmasıyla, Urartu yazıtlarında Assurca terk edilmiştir.

Urartu’da çivi yazısı, komşusu Assur’un aksine tabletlerde değil, daha çok kaya

kitabelerinde görülmektedir. Bunun yanında bronz eserler üzerinde de bu yazı

kullanılmıştır99. Sayıları yaklaşık üçyüz olan Urartu çivi yazılı belgelerinin dışında, bu

94 Dinçol 2004, 119. 95 age. 120. 96 Belli 1991, 45. 97 Dinçol 2001, 26. 98 Dinçol 2004, 124. 99 Urartu çivi yazılı metal objeler için bkz. Belli 1991, 44-50.

Page 41: URARTU KÜLTÜRÜ ÜZERİNDEKİ GEÇ HİTİT ETKİLERİdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · t.c. marmara Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ

29

bölümde değerlendirilecek olan hiyeroglif yazının, örnekleri çok olmasa da, Urartu

döneminde kullanıldığı bilinmektedir.

Urartu’da az sayıda görülen hiyeroglif yazı sisteminin, çivi yazısına göre kısa bir

süre ve sınırlı bir alanda kullanıldığı görülmektedir. M.Ö. III. binyıl başlarında yaygınlaşan

hiyeroglif yazısı, anlamların yüklendiği sembollerin kullanılmasıyla oluşmaktadır. Yaklaşık

aynı dönemlerde Mısır ve Ege kültüründe de kullanılmaya başlayan bu yazı sistemi,

bölgeler arası kültürel ve siyasal ilişkiler ile Anadolu’da da tanınmış ve kullanılmaya

başlanmıştır100. En önemli örneklerin görüldüğü Hitit Dönemi ile birlikte Anadolu’da yeni

bir yazı sistemi kullanılmaya başlanmıştır. Bu dönemde hiyeroglif yazı kaya

kabartmalarında, mühürler ve bullalar üzerinde görülmektedir.

Hiyeroglif yazısıyla Urartu’da belli malzeme grupları üzerinde karşılaşılmaktadır101.

Çoğunlukla depolama kapları ile bazı bronz eserler üzerinde çok kısa halde kullanılan bu

yazının, çivi yazısına alternatif olarak kullanılmaya başlanmış olabileceği düşünülebilir. Ele

geçen örnekler değerlendirildiğinde bu yazının daha çok halk arasında yaygın olduğu ve

günlük yaşama gereksinimlerini karşılama amaçlı kullanıldığı anlaşılmaktadır. Farklı

bölgelerde ele geçen bu yazılı örneklerin aynı dönem içerisinde olmasına karşın, farklı yazı

stillerinde kullanıldığı görülmektedir102. Bu tiplerden daha sınırlı sayıda bulunan ve çok

basit kullanımların olduğu örnekler Kayalıdere, Çavuştepe ve Bastam’da daha çok hacim

ölçüleri olarak kullanılmış işaretlerdir103. Bu örneklere göre daha gelişkin bir yapıda

kullanılan ve ikinci tipe örnek olabilecek en güzel buluntular ise Giyimli’den olması

muhtemel olan Budin Levhası (res. 6) ile Van Müzesi’nde bulunan bir başka bronz levhadır

(res. 7)104. Bu iki farklı tipin ülke içerisinde buluntu alanları devletin doğusunda ve

batısında kullanılan dilde farklılıkların olduğunu göstermektedir105.

Urartu’da en erken örneklerinin M.Ö. 8. yy’da görülmeye başlandığı hiyeroglif yazı

sisteminin bu tarihlerde başlayan Geç Hitit Beylikleri ilişkileri sonucunda kullanılmaya

başlandığı düşünülebilir106. Menua döneminden itibaren başlayan esir alımlarıyla birlikte

bu yazıyla tanışmış olabilecek Urartu’nun bu dönemlerde Hate ve Alzi’den aldığı insanları

100 Dinçol 2001, 29. 101 Çilingiroğlu 1997, 151. 102 Schuler 1972-75, 401. Zimansky 1998, 160. 103 Çilingiroğlu 1984, 81. 104 Payne 2005, 335-336. ( Van Müzesi’nde bulunan bu parçaların kesin buluntu yerleri belli olmasa da, stil özellikleri nedeniyle Giyimli Definesi’ne ait olabilecekleri söylenmektedir.) 105 Dinçol 1974, 113. 106 Çilingiroğlu 1997, 152.

Page 42: URARTU KÜLTÜRÜ ÜZERİNDEKİ GEÇ HİTİT ETKİLERİdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · t.c. marmara Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ

30

ülkesinin merkezine götürdüğü bilinmektedir. İki kültür arasında hiyeroglif yazının

kullanım amaçlarındaki benzerlik bu transferler sonucu gerçekleşmiş olabilir.

Hiyeroglif yazı türünün kaplar üzerinde hacim ölçü birimi olarak kullanılması Hitit

İmparatorluk Dönemi’nde ve Geç Hitit Beylikleri’nde Demir Çağı boyunca

görülmektedir107. Urartu’da bulunan örneklerin büyük bir bölümü de aynı amaçla

kullanılmıştır. Bunlar içerisinde Geç Hitit hiyeroglifleriyle benzerlikler taşıyan en önemli

örnekler Altıntepe hiyeroglifleridir. Buradaki buluntular içerisinde depolama kaplarının

yanı sıra bronzlar üzerinde de bu tip yazı görülmektedir. Buradaki yazılar Geç Hitit yazı

sistemi ile yazılmıştır108. İki dilli olarak da tanımlanabilecek bu örnekler üzerinde görülen

Urartu kelimeleri, Luwi karakterleriyle yazılmıştır109. Bu örnekler içerisinden bronz

üzerinde bulunan bir tanesinin üzerinde yer alan yazı ile Karatepe’de bulunmuş Hitit

hiyeroglif yazılı metin arasında belirgin benzerlikler görülmektedir ve daha önce

bahsettiğimiz iki kültür arasındaki ilişkiye kanıt niteliğindedir110. Yazıt da a-wa-ku-x-tu adı

geçmektedir111. Bu adın Karatepe yazıtlarında geçen ve Assur’a vergi verdiği bilinen Que

kralı Urikki olduğu düşünülmektedir112. Bu okumalara dayanılarak bu bronz eserin Urikki

tarafından Urartu kralına yollanan bir armağan olabileceği öne sürülmektedir113. Bu fikir

doğru olarak kabul edildiğinde Assur’a vergi verdiği bilinen bu kralın Urartu ile ilişki

içerisinde olduğunu ve Geç Hitit mallarının Urartu Devleti içerisinde dolaştığı söylenebilir.

Bu da göstermeye çalıştığımız benzerliklerin ortaya çıkışına açıklık getirmektedir.

Örneklerde de görüldüğü gibi Urartu hiyeroglif yazılı belgeleri, çivi yazılı olanların

aksine oldukça kısadır. Bunların ses değeri taşımayan, sadece belli bir şeyi simgeleyen

ideogramlar olduğu da düşünülmektedir. Çavuştepe, Bastam ve Ayanis’deki örneklerde

görüldüğü gibi bazı depolama kapları üzerinde hem çivi yazısı hem de hiyeroglif yazı bir

arada görülmektedir114. Resmi devlet depoları içerisinde bulunan küplerin üzerindeki

işaretler vergi toplama ve merkezi denetim sırasında kullanılan standart değerleri temsil

ediyor olmalıdır115. Böyle bir kullanım kapların geldiği bölgelere göre, üzerindeki dilin

şeklinin belirlenmesinde önemli bir belirleyici olabilir. İki yazının aynı anda

107 Zimansky 1998, 160. 108 Dinçol 1974, 111. 109 Zimansky 1998, 160. 110 Steinherr 1958, 99. 111 Klein 1974, 78. 112 Steinherr 1958, 100-101. 113 Çilingiroğlu 1984, 84. 114 Çilingiroğlu 1997, 151. 115 Sağlamtimur 2005, 141.

Page 43: URARTU KÜLTÜRÜ ÜZERİNDEKİ GEÇ HİTİT ETKİLERİdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · t.c. marmara Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ

31

kullanılmasının da, çivi yazısı bilmeyen memurlara yönelik olabileceğini düşünebiliriz.

Ancak, çivi yazısı bilmeyenler için kullanılmış olabilecek hacim ölçüleri ile kolay akılda

tutulabilecek ve herkes tarafından anlaşılabilecek işaretlerden oluştuğu düşünülen bu yazı

Urartu içerisinde uzun bir süre kullanılamamıştır116. Bu nedenle elimize geçen az sayıdaki

örnek kesin sonuçlara ulaşabilmek için yetersizdir.

Depolama kaplarının dışında farklı bir kullanıma örnek olan hiyeroglif yazıtlı iki

bronz plaka Urartu’da şimdiye kadar başka benzerleri bulunmayan eserlerdir. Urartu’da en

uzun hiyeroglif yazıtlı Budin Levhası üzerinde Assur ve Geç Hitit’de de örneklerine

rastladığımız “takdim sahnesi” yer almaktadır. M.Ö. 8. yy’a tarihlenen117 Kargamış’daki

benzer örnek sahne konusu ve tasviri bakımından Budin Levhasına benzetilebilir (res. 8).

Budin Levhası’nda tahtta oturan bir tanrı ve ona takdim edilen ve sunan kişiler vardı.

Tanrının kimliği tam olarak bilinmemektedir. Sahnenin üst kısmında ve figürlerin başları

üzerinde yer alan hiyeroglif işretler muhtemelen onların açıklayıcıları olabilir. Sahnede yer

alan figürler Urartu sanatında başka örnekleri olan tasvirlerdir. Bu açıdan Geç Hitit’le

ilişkisini kuramadığımız bu kabartmada geleneksel Urartu sanatıyla beraber Geç Hitit

yazısının birlikte gösterilmesi ilginçtir. Ne amaçla yapıldığını kesin olarak bilmediğimiz,

ancak adak levhası olması muhtemel olan bu parça anlatılan konu itibariyle Urartu’da çok

fazla görmediğimiz bir örnektir.

Budin Levhası’ndan başka Van Müzesi’nde yer alan ancak buluntu yeri belli

olmayan bir başka bronz levhada aslan üzerinde duran tanrı Haldi resmedilmiştir. Tanrının

karşısında bir keçi ve kadın yer almaktadır (bkz. res.7). Kadının başı üzerinde yer alan yazı

bu örneği benzer amaçla yapılmış diğer levhalardan ayırmaktadır.

Anadolu’da çeşitli dönemlerde çivi yazısı ile birlikte kullanılan hiyerogliflerin, arşiv

gibi resmi devlet kullanımlarından daha çok mühürler, depolama kapları ve halka açık

alanlarda görüldüğünü, ancak bu yazının Urartu’da dar bir alanda sembolik amaçlı

kullanıldığını söyleyebiliriz. Sonuç olarak, Urartu’nun Geç Hitit Beylikleri ile ilişkiye

geçtiği dönemlerde başlayan hiyeroglif yazının kullanımı, devletin batısındaki bu

beyliklerin kültürel etkilerinin bir yansıması olarak görmemiz yanlış olmayacaktır.

116 Dinçol 2004, 125. 117 Mallowan 1972, 4-5.

Page 44: URARTU KÜLTÜRÜ ÜZERİNDEKİ GEÇ HİTİT ETKİLERİdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · t.c. marmara Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ

32

III. Din

Farklı beyliklerin bir araya gelmesiyle oluşan Urartu Devleti’nin çok kültürlü bir

yapıya sahip olduğu, devlet dinininde görülen tanrı çeşitliliğinden de anlaşılabilmektedir.

Olasılıkla devleti oluşturan birliktelik içerisindeki beyliklerin tanrınlarından oluşan Urartu

resmi dininde tanrıların önemi ve sırası, ait oldukları beyliklerin gücüne ya da nüfusuna

orantılı olmalıdır. Urartu topraklarında kutsanan tüm tanrıların toplandığı Urartu dini

içerisinde, farklı halkların inançlarından tanıdığımız tanrıların karşılıkları olan isimler yer

almaktadır118.

İşpuini dönemine ait Meherkapı yazıtı119, devlet dini ile ilgili en geniş bilgilere

ulaştığımız kaynaktır. İşpuini’den önce Urartu’daki tüm tanrıları kapsayan ve halka sunan

bir başka yazıtın bulunmaması, devlet dininin bu dönemde bir düzenlemeye tabi

tutulduğunu düşündürmektedir120. Yazıtta, kutsanması istenen 78 tanrı ve tanrıça

isimlerinin yanında kutsal dağ, nehir ve kentlerin adları da belirtilmiştir. Ayrıca, adı geçen

tanrı ve tanrıçalara sunulması istenen kurbanla da bu yazıttan öğrenilebilmektedir121.

Burada görülen tanrı adların büyük kısmı Hitit, Hurri ve Assur dininden tanıdığımız ve

dönem içerisinde birçok topluluk tarafından kutsanmış tanrıları temsil etmektedir122.

Urartu tanrılar listesinin başında gördüğümüz Haldi, yazıtlardan ve buluntular

üzerindeki tasvirlerinden anlaşıldığı üzere Urartu pantheonunun baş tanrısıdır. İşpuini’nin

Musasir kentini ziyaretinde tanımaya başladığımız tanrı, Urartu sınırlarının dışından gelmiş

ve Urartu dininin baş tanrısı haline gelmiştir. Tanrının bildiğimiz en erken tapımı kutsal

kenti olarak kabul edilen ve burada kendine adanan bir tapınak bulunan Musasir kentidir.

Daha önce bölgede varlığı bilinmeyen bu tanrının kökeni tartışmalıdır. Urartu krallığının

118 Hurrili Tešub ve Hepatın Urartu’daki karşılığı Teišeba ve Huba’dır. Ayrıca Meher Kapı yazıtında farklı kentlerin, (Kumenu kenti gibi) tanrılarınında kutsandığı görülmektedir. 119 Kayaya oyulmuş bu yazıt, Van’ın kuzeyinde, Toprakkale’nin batısındaki Zımzım Dağ’da bulunmuştur. 120 Çilingiroğlu 1994, 45. 121Sarduri oğlu İşpuini ve İşpuini oğlu Minua bu kapıyı Efendi tanrı Haldi’ye yaptırdılar ve bir ferman çıkardılar: Tanrı Haldi’nin, tanrı Teişeba’nın, tanrı Şivini’nin ve bütün tanrıların.. Tanrı Haldi’ye altı oğlak kesilsin; kurban olarak: Tanrı Haldi’ye 17 boğa ve 34 koyun; Tanrı Teişeba’ya 6 boğa ve 12 koyun; Tanrı Şivini’ye 4 boğa ve 8 koyun; Tanrı Hutuini’ye 2 boğa ve 4 koyun;….(Payne 2006, 42-46.) 122 Zimansky 1998, 86.

Page 45: URARTU KÜLTÜRÜ ÜZERİNDEKİ GEÇ HİTİT ETKİLERİdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · t.c. marmara Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ

33

merkezinden uzak olan bir bölgede bulunan Musasir kenti, Urartu Devleti’nin sınırlarının

genişlemesiyle onun koruması altına alınmıştır 123.

Meherkapı yazıtında tanrı Haldi’den sonra ikinci sırada Hurri kökenli olan ve Doğu

Anadolu’da da tapım görmüş savaş ve hava tanrısı Teişeba vardır. Demir Çağı boyunca

Geç Hitit Beylikleri’nde de çok sık karşımıza çıkan bu tanrının iki kültürde de benzer

tasvirlerinin yapıldığı görülmektedir124. M.Ö. 2. binde Hurri toplumunda oldukça yaygın

olan bu tanrı, hava tanrısı olarak tapım görmüştür ve Urartu pantheonuna muhtemelen

Haldi’den daha geç bir zamanda gelmiştir125.

Urartu dininde ikinci tanrı konumunda olan Teişeba, ülkenin hemen her yerinde

kutsanmıştır. Farklı bölgelerden ele geçen yazıt ve adak eşyaları üzerinden bu tanrının adı

hemen Haldi’nin arkasından gelmektedir126. Transkafkasya’da Urartu’nun yönetim ve

ekonomide önemli bir merkezi olan ve tanrı Teišeba’ya adanmış olan, Karmir-Blur/

Teişebani kenti bu Hurri kökenli tanrının Urartu içerisinde taşıdığı önemi açıkça

göstermektedir127. Tanrıya adanmış büyük bir kutsal alanın dışında idari ve ekonomik

amaçlı yapılarla önemli bir merkez olan kentte, devlet sanatına örnek çok önemli buluntular

ele geçmiştir. Ele geçen bu buluntular arasında bronz eserler üzerinde tanrı Teişeba’nın

tasvirleri de yer almaktadır128. Urartu Devleti’nde gördüğümüz, kralların kendi adına inşaa

ettirdiği krali kentler, ülkenin yönetiminde önemli birer merkez konumunda olmuşlardır.

Arabuni ve Teişbani gibi tanrılara adanmış kutsal kentlerin de devlet içerisinde önemli idari

ve dini merkezler arasında yer aldığı görülmektedir.

123 Salvini 2006, 196. 124 Nieling 2004, 313. 125 Wartke 1993, 124. 126 “...Rusa der ki: Haldi kapısı konusunda, ferman çıkardım, gerçekten: Yeni taınakta tanrı Haldi’ye bir oğlak kesilsin ve tanrı Haldi’ye bir boğa, tanrı Teišeba’ya bir koyun ve tanrı Šivini’ye bir bir koyun kurban edilsin...” ( Karmir-Blur’daki susi tapınağına ait bir yazıt, Payne 2006, 286-287). 127 Bu tanrıya adanmış iki şehir vardır. Şehirlerden bir tanesinin kuruluşuna ilişkin Rusa dönemine ait, bir Urartu kalesinde bulunan yazıtta şehrin yapılış amacının yanında burada tanrıya bir de tapınak inşaa edildiği görülmektedir: “Toplam 23 kralın hepsini tek bir yıl içerisinde yendim, Erkek ve kadınları Biainili Ülkesi’ne sürgün ettim, Haraç toplama yılına geldim. Bu kaleleri bu ülke için yaptırdım… Tanrı Teišeba’nın kalesini kusursuz bir şekilde yaptırdım. Oraya Teišeba Şehri adını verdim. Biainili Ülkesi’nin güçlendirilmesi ve düsman ülkelerinin bastırılması için (yaptırdım). Rusa der ki: Her kim bu yazıtı tahrip ederse...” (Payne 2006, 270). 128 Piotrovskii 1967, 92.

Page 46: URARTU KÜLTÜRÜ ÜZERİNDEKİ GEÇ HİTİT ETKİLERİdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · t.c. marmara Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ

34

Meherkapı yazıtında Haldi, Teişeba ve Šivini’den sonra gelen tanrı ve tanrıçalar

arasında başka Hurri kökenli olanlar yer alsa da bu tanrıların Urartu’ya geliş kaynakları

hakkında söyleyecek çok fazla bilgimiz yoktur. Ayrıca Hurri kökenli tanrılardan diğerleri

Teişeba kadar Urartu dininde etkili olamamıştır. Urartu yazıtlarında pek çok tanrıdan

sadece bir kez söz edildiğini görülmektedir. Bunun aksine hemen her kral döneminde baş

tanrı Haldi’nin gücü vurgulanmıştır ve her yerde tanrı kutsanmıştır. Haldi’den sonra en

güçlü konumdaki Teişeba ise yazıtlarda ençok görülen ikinci tanrıdır. Ayrıca Haldi’den

sonra kabartmalar üzerinde en sık görülen tanrıdır.

Hurri kökenli olduğu bilinen Teişeba’nın kökenleri, elinde yıldırım demetli

tasviriyle Ön Asya’da M.Ö. 3000’lere kadar uzanmaktadır. Tanrı İşkur ve Hadad

betimlemelerinde gördüğümüz bu tasvir, daha sonra Geç Hitit Beylikleri’nde aynı tasvirle

görülmektedir129. Birbirine yakın coğrafyalarda farklı dönemlerde karşımıza çıkan bu

tanrıya ait kabartmalar, aynı tanrının kültürel değişimlere uğrayarak yüzyıllarca Anadolu’da

tapım gördüğünü kanıtlamaktadır130. Urartu Devleti’nde de bu tanrının tasviri, diğer

kültürde de görüldüğü gibi boğa ve aslan üzerinde yapılmıştır (res. 9-10). Bronz eserler

üzerinde sıkça karşılaşılan boğa üzerindeki tanrı figürlerinin hepsi bu tanrı olup olmadığı

kesin değildir. Pek çok yerde dönemine göre farklı tiplerde gösterilen bir boğa üzerinde

duran figürün elinde kimi zaman yıldırım demedi(?)131, kimi zaman da savaşçı kimliğini

temsilen ok ve yay vardır132. Genel görünümleri itbariyle Geç Hitit sanatındaki tasvirleri

anımsatsa da, Urartu’daki kimi betimlerde Assur sanatının etkisi daha yoğun

görülmektedir133. Urartu’da bu tanrının kökenini kuruluş evresinde aramak daha doğru

olacaktır. Kesin tarihlemelerini yapamadığımız eserler üzerinde bulunan bu tasvirler genel

olarak benzese de Geç Hitit sanatındaki gelişimle çok fazla paralellikler taşımamaktadır.

Urartu ve Geç Hitit tanrıları arasında kurulabilecek benzerliklerin dışında iki kültür

arasında bazı ilginç benzerlikler de vardır. Bunlar yine din ve ölü gömme geleneğinin

ayrıntılarında karşımıza çıkar. Altıntepe örneğinde görüldüğü gibi Urartu’da aynı anda

farklı gömme teknikleri görülmektedir. Devletin merkezinde kral ve prensler Van

129 Orthmann 1971, Kratepe B/3, 130 Niehr 2004, 416-417. 131 Işık 1985, 80, resim 5. 132 age 76, resim 1. 133 Kef Kalesi’ne ait Van Müzesi’nin bahçesinde yer alan bir örnek buna örnek olarak gösterilebilir. Aynı alanda bulunan yazıta göre tarihlendirmesi yapılan kabartma muhtemelen II. Rusa Dönemi’ne aittir.(Burney 1958, 214-215-216.)

Page 47: URARTU KÜLTÜRÜ ÜZERİNDEKİ GEÇ HİTİT ETKİLERİdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · t.c. marmara Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ

35

Kalesi’ndeki kaya mezarlarına gömülürken, sıradan halk toplu mezar alanlarında farklı

tekniklerle gömülmüştür. Yakma ve gömmenin aynı dönemde görülmesi krallık

içerisindeki inanç çeşitliliğini göstermektedir134. Urartu’da çok sayıda olmasa da görülen

yakma geleneği daha erken dönemlerde Anadolu’nun çeşitli bölgelerinde görülmektedir.

Geç Hitit Beylikleri’nde özellikle Hamat ve Kargamış’da da görülen bu geleneğin135 Doğu

Anadolu’ya hangi yolla geldiği tartışmalıdır. Sınırları genişlemiş ve farklı toplulukları

bünyesinde barındıran Urartu Krallığı’nın farklı gelenekleri yaşatması muhtemeldir136.

Habibuşağı nekropolündeki ölü yakma tekniklerinin, Geç Hitit Osmankayası ve Ilıca ile

benzerlikler taşıması, birbirine yakın bu bölgelerde sağlanan kültürler arası ilişkiden

bahsedilebilir137. Ancak bu tekniğin Anadolu’da pek çok bölgede görülmesi doğrudan bir

ilişkinin aranmaması gerektiğini düşünülebilir. Urartu’da halkın bir çok tabakasında

kullanılan bu teknik Van Kalesi gibi ülkenin merkezindeki örneklerde de görülmektedir138.

134 Zimansky 1998, 89. 135 Woolley 1953, 250. 136 Toprakkale’de farklı teknikler aynı anda kullanılırken Çavuştepe’de yakma yoluyla ölü gömme tekniği daha ağırlıklı görülmektedir. 137 Işık 1987, 559. 138 Van Kalesi’nin güney yamacında kayalara oyulmuş mezarların içerisinde urneler yer almaktadır. Bu örnekler Urartu’da soylular tarafından da Urartu’ya yabancı bir geleneğin kullanıldığını göstermektedir. (Sevin 1980, 155-156.)

Page 48: URARTU KÜLTÜRÜ ÜZERİNDEKİ GEÇ HİTİT ETKİLERİdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · t.c. marmara Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ

36

IV. Madeni Eserler

A. Bronz Kemerler ve Plakalar Üzerindeki Sahneler:

Urartu Krallığı’na ait buluntular arasında bronz kemerler139, krallığın sanat

anlayışını gösteren en önemli örnekler arasındadır. Sayıları yaklaşık 400 olan

kemerlerin, ülkenin farklı bölgelerinde bulunması geniş bir kullanım alanına sahip

olduğunu göstermektedir. Şimdiye kadar kutsal alanlar içerisinde çok kaşılaşılmayan

Urartu kemerlerinin daha çok günlük kullanım amaçlı yapıldığı da düşünülebilir.

Doğu Anadolu’da daha erken dönemlere ait kazılarda ele geçmeyen bu

aksesuarların, maden işlemeciliğinde yeni bir dönem başlatan Urartu ile var olmaya

başladığı buluntularla birlikte görülmektedir140. Urartu’da Menua dönemi’nde

üretilmeye başlanan kemerlerin krallığın son dönemlerine kadar kullanıldığı

bilinmektedir141. Eserler üzerinde görülen süslemeler, bunların halk arasında

kullanılan ve sadece giysiye ait bir parça olmadığını, kemerlerin toplumda statü

belirleyebilecek araçlar olabileceğini de düşündürmektedir. Çoğunun üzerinde

işlenen kompozisyonlar, kullananın önemini ve zenginliğini yansıtıyor olmalıdır.

Urartu buluntuları arasında sayıları çok da az olmayan kemerler üzerinde görülen bu

süsleme elemanlarının bir çoğu, Urartu’ya özgü olarak tanımlayabileceğimiz

özellikdedir. Urartu sanatında sıkça rastlanan aslan başı ve keçi gibi motiflerin

yanında bitkisel motifler ve mimari tasvirler tartışmasız Urartu betimleri

arasındadır142. Ayrıca sıkça kullanılan av ve yaban hayvan sahneleri, Urartu günlük

hayatında bunların önemli bir yeri olduğunu ve bu nedenle kemerler üzerinde sıkça

kullanıldığını düşündürmektedir. Ancak Urartulu bu öğelerin yanında aynı kemerler

üzerinde, yakın coğrafyalardaki kültürlerde yaygın olarak görülen motiflerde yer

almaktadır.

Bu bölümde, bir kısım Urartu kemerleri üzerinde görülen ziyafet sahneleri,

hayat ağacı motifi, savaş sahneleri ile, Geç Hitit kültüründeki benzer sahnelerin

görüldüğü örnekler ele alınacak ve değerlendirilecektir. Urartu’da bronz kemerler

139 Genellikle bronz örneklerine rastlanan Urartu kemerleri arasında daha az sayıda da olsa gümüş olanlar bulunmaktadır (Özgüç 1983, 33-37). 140 Urartu kemerleri ile ilgili geniş bilgi için bkz. Kellner 1991, Seidl 2004. 141 Seidl 2004, 137. 142 age 122, tablo 93.

Page 49: URARTU KÜLTÜRÜ ÜZERİNDEKİ GEÇ HİTİT ETKİLERİdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · t.c. marmara Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ

37

üzerinde gördüğümüz tasvirler Geç Hitit örneklerinde çoğunlukla taş kabartmalar

üzerinde yer almaktadır. Ayrıca bazı madeni eserler üzerinde de azda olsa benzer

sahneler görülmektedir. Yapılar üzerindeki orthostad parçalarında ve mezar

stellerinde yer alan Geç Hitit sanat örneklerinin Urartu sanatında birebir kopya

edilmese de, konu itibariyle esin kaynağı olabileceği düşünülebilir.

Urartu kemerlerinde Menua’dan itibaren görmeye başladığımız ziyafet

sahnelerinin kökeni Mezopotamya’da erken tarihlere kadar inmektedir. Ninive,

Nimrud, Babil gibi merkezlerin yanında, Kuzey Suriye’de ve Anadolu’da Erken

Tunç Çağı’nda itibaren bu tür sahneler görülmektedir ve uzun bir süre

kullanılmaktadır (res. 11)143. Demir Çağı’ndan itibaren Assur ve Geç Hitit sanatında

sık kullanılan bir konu haline gelen bu sahneler ölü kültü ile ilgili olmalıdır. Urartu

örneklerinden farklı olarak taş bloklar üzerinde yer alan bu sahnelerde, yemekle

birlikte yapılan bir seremoni anlatılmaktadır. Hemen her örnekte ana motif olan

yemek masası, etrafında oturanlar, hizmetkarlar, müzisyenler ve dansçılar

yeralmaktadır (res. 12). Urartu örneklerinde de ana sahnenin konusu genellikle

aynıdır(res. 13). Ancak Urartu’da bu sahnelerin dışında aynı kemer üzerinde farklı

sahneler de yer alabilmektedir. Urartu sanatçıları bir tarafda görülen yemek

sahnelerinin yanında hayvan motifleri ve mimari tasvirlerle kemerler üzerindeki

alanları doldurmuşlardır144. Urartu kemerlerinin bir çoğunda sahne alttan ve üstten

bitkisel motiflerle sınırlandırılmıştır. Kemerlerin bu motiflerin stil özelliklerine göre

genel tarihlemeleri yapılabilmektedir.

Urartu’da hangi etki ile başladığı bilinmeyen bu sahnelerin tasvirinin dinsel

bir içerik taşıyıp taşımadığı da kesin değildir. Farklı buluntular üzerinde

karşılaşılmayan bu tasvirler görsel bir kopyalama gibi algılanmaktadır. Geç Hitit

Beylikleri içerisinden Urartu ile yakın ilişkilerin yaşandığı Malatya’da da

orthostadlar üzerinde görülen bu sahneler, bir dönemin modası olarak görülebilir

(res. 14). Sefer düzenledikleri ve vergiye bağladıkları bölgelerde çok sık kullanılan

bu sahneler Urartulu sanatçılar tarafından kemerler üzerine kopya edilmiş olabilir.

Urartu’da bunların Geç Hitit’deki gibi dinsel içerik taşımadığını düşündüren

nedenlerden en önemlisi, kullanım alanlarındaki farklılıklar olabilir. Geç Hitit

Beylikleri’nde mezar stellerinde ya da kutsal alanlarda ele geçen ve genellikle 143 Bonatz 2000, 52 resim 7. 144 Kellner 1991, tablo 69 resim 269.

Page 50: URARTU KÜLTÜRÜ ÜZERİNDEKİ GEÇ HİTİT ETKİLERİdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · t.c. marmara Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ

38

orthostad parçalarında görülen bu sahnelerin, Urartu’da soylu sınıfın (?) günlük

yaşamda kullandığı kemerlerde yer alması bunların estetik amaçlı yapıldığını

düşündürebilir.

Zincirli, Kargamış, Karatepe ve Malatya gibi, merkezlerde bulunan

kabartmalar üzerinde yemek sahnelerinin tasvirinde bazı farklılıklar görülse de,

içeriklerinde aynı konu anlatılmaktadır. Ancak benzer sahnelerin görüldüğü Urartu

bronz kemerlerinin birçoğunun buluntu yerleri belli değildir. Önemli bir kısmının

Giyimli Definesi’ne ait olduğu düşünülen bu örneklerin çoğunun devletin yükseliş ve

çöküş döneminin arasına (M.Ö.750-585) ait olduğu düşünülmektedir145.

Yukarıda da belirttiğimiz gibi, Geç Hitit kabartmalarında146 sahnenin

merkezinde bir yemek masası ve karşılıklı oturan iki figür vardır147. Kabartmaların

hemen hepsinde görülen sahnelerde belli farklılıklar bulunsa da vazgeçilmez bazı

ifadeler görülmektedir. Sahne ortasında yer alan masa ve üzerinde ekmek olarak

adlandırılan yiyecekler vazgeçilmezdir. Ancak kimi kabartmalarda masanın

bacaklarında farklılıklar görülmektedir. Geç Hitit kabartmalarında görülen masaları

iki farklı gruba ayrabiliriz. Bunlardan biri Zincirli148, Malatya149ve Maraş150’daki

örneklerde görüldüğü gibi çapraz bacaklıdır (res. 15). Bu tasvirle aynı bölgelerde

bulunan farklı masa tipi ise, Urartu kemerleri üzerinde de gördüğümüz örneklerdir

(res.16). Genellikle figürlerin oturduğu tahtların bacaklarına benzeyen bu masalar

aslan bacaklarını anımsatır şekilde yapılmışlardır. Maraş’da bir önceki tiple birlikte

görülen bu masalar, Karatepe ve Karkamış örneklerinde de sıkça karşımıza

çıkmaktadır. Ancak Urartu’da genellikle Geç Hitit kabartmalarında gördüğümüz

çapraz masa bacaklarına benzer örneklerde görülmektedir. Daha az sayıda olan bu

örnekler yine bronz kemerler üzerinde görülmektedir ve Assur sanatında çok sı

kullanılmaktadır151.

145 Taşyürek 1978, 202. 146 Geç Hitit Beyliklerinde yemek sahnelerinin görüldüğü kabartmalarla ilgili bkz. Orthmann 1971, Bonatz 2000, Bonatz 2000a. 147Genellikle karşılıklı oturan kişilerin biri erkek diğeri de kadındır. Ancak Urartu’da da olduğu gibi kimi zaman masanın başında tek kişinin oturduğu örneklerde vardır (Bonatz 200, 61 resim 18). 148 Bonatz 2000, 60 resim 16. 149 Symington 1996, resim 16b. 150 Orthmann 1971, resim B15. 151 Merhav 1991, 253.

Page 51: URARTU KÜLTÜRÜ ÜZERİNDEKİ GEÇ HİTİT ETKİLERİdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · t.c. marmara Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ

39

Geç Hitit sanatında yemek sahnelerinde masanın etrafında oturan figürler de

dönemin modasını yansıtmaktadır. Giyilen kıyafetler ve saç biçimleri ait oldukları

kültürlerin genel özelliklerinde yabancı olmadığımız görünümlerdir. Erkek figürlerde

ucu kıvrık, başı takke gibi oturmuş saç tasvirleri Geç Hitit sanatında sıkça

görülmektedir152. Erkek figürünün karşısında oturan kadın figürlerinde de aynı

benzerlikler söz konusudur. Genellikle başı örten manto şeklindeki kıyafetler bir çok

kabartmada karşımıza çıkmaktadır153. Geç Hitit kabartmaları üzerinde değişmeyen

bir başka tasvir de masanın üzerinde duran yiyeceklerdir. Üst üste dizilmiş yarım ay

şeklindeki yiyecekler kimi zaman tek başına dururken, kimi örneklerde masanın

üzerinde yemekle ilgili başka nesneler de görülmektedir. Urartu sahnelerinde de

masanın üzerindeki nesneler Geç Hitit’dekilerle aynıdır. Özellikle bazı örneklerde

hemen hemen aynı tasvirler görülmektedir (res. 17)154.

Şimdiye kadar Geç Hitit kabartmalarında tarif edilen nesnelerin hemen hepsi

Urartu kemerleri üzerinde de görülmektedir. Ancak kemerler üzerinde kabartmalara

göre bazı farklılıklar vardır. Urartu sahnelerinin merkezinde çoğunlunlukla kadın

vardır. Masanın etrafında genellikle kadınlar oturmaktadır (genelde tek başına). Bu

da, bu kemerlerin kadınların kullanımına yönelik olabileceklerini düşündürür. Kadın

figürlerinin görünümünde iki kültür arasındaki önemli bir benzerlik ellerin duruş

şeklidir. Genellikle sol ellerde bir kase durmaktadır. Havada, yüze yakın bir alanda

görülen bu kaselerin seromonide önemli bir yeri olduğu düşünülmelidir (res. 18-19).

Urartu kemerlerindeki kadın figürleri üzerindeki kıyafetler de büyük ölçüde Geç

Hitit örneklerindekilere benzemektedir. Başı örten kıyafet işlemesinde farklılıklar

olsa da kullanım şekilleri aynıdır. İşlenen madenden kaynaklı olabilecek bu

farklılıklarda yerel sanatçıların el becerileri de değerlendirmelerde göz önünde

bulundurulması gereken bir noktadır.

Urartu kemerleri üzerinde figürlerin önünde yer alan masa yukarıda

bahsettiğimiz gibi ikinci grup olarak adlandırdığımız Geç Hitit tasvirlerine

benzemektedir. Ayrıca Urartu masaları üzerinde kimi örneklerde örtü olarak

adlandırılabilecek süslemeler de görülmektedir(res. 20). Geç Hitit örneklerinde pek

karşılaşılmayan bu süsleme Urartu’da da vazgeçilmez bir kural değildir. Sanatçının

152 Bonatz 2000, tablo VIII C1, tablo IX C7. 153 age tablo XX C59. 154 Kellner 1991, tablo 70 resim 279. Bonatz 2000, tablo X C15.

Page 52: URARTU KÜLTÜRÜ ÜZERİNDEKİ GEÇ HİTİT ETKİLERİdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · t.c. marmara Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ

40

yorumu olarak da düşünebileceğimiz bu nesneyi Geç Hitit kabartmalarında sadece

bir örnek üzerinde tespit edebilmekteyiz155.

İki kültürde de sahnelerde görülen ortak diğer bir unsur hizmetkarlardır.

Urartu sanatında sahnenin tamamında masaya yiyecek, hediye taşıyan kadınlar

oturan figürün arkasında bir sıra halinde gösterilmiştir. Geç Hitit örneklerinde

sahnenin daha dar alanlarda işlenmesi bu bütünlüğü bozsa da, bu kültürdeki

seromonide aynı figürlerin olduğu bazı örneklerde görülmektedir. İki kabartma

grubunda görülen en önemli benzerliklerden bir tanesi oturan figürün arkasında

duran156 ve elinde yelpaze tutan hizmetkar figürleridir. İki grupdaki örneklerde de bu

figürün duruşu aynıdır. Genellikle sağ elde tutulan yelpaze hareket halinde

gösterilmiştir. Bölümün ilk başında bahsedilen Assur merkezlerde görülen bir özellik

bu yelpazenin duruşudur. Kuzey Suriye sanatında Mezopotamya’nın içlerinde

bulunan örnekler Urartu’da görülenlere benzemektedir (res. 21-22). Hafif yatay,

bayrak görünümlü olan bu yelpazeler Geç Hitit merkezlerindeki örneklerde daha

farklı gösterilmektedir. Ancak siyasi ilişkilerde yaşanan sıkı ilişkiler Kuzey

Suriye’de farklı kökenli tasvirlerin varlığının nedeni olarak düşünülmelidir.

Kemerler üzerinde görülen yemek sahnelerinde olabilecek benzerliğe bir

başka örnek, yine buluntular üzerinde görülen hayat ağacı sahneleridir. Geç Hitit

sanatında özellikle orthostadlarda sıkça karşılaşılan bu sahne Urartu’da da pek çok

bronz eser üzerinde görülmektedir (res. 23-24). Urartu’da geniş bir dönem içerisinde

kullanılmış bu sahnelere ait eserlerin kesin tarihlemesini yapmak ise güçtür.

Hayat ağacı motifi M.Ö. 2 binden itibaren Mezopotamya ve Ön Asya’da

sıkça karşımıza çıkmaktadır. Yeniden doğuşu, dirilişi temsil ettiği düşünülen ağacın

etrafında genellikle koruyucusu olarak keçi ya da kanatlı cin betimlemeleri

görülmektedir. Özellikle Assur’da çok yoğun karşılaşılan bu sahne bir dönem Geç

Hitit orthostadlarının da vazgeçilmez sahneleri arasında yeralmaktadır. Geç Hitit

sanatına Assur etkisiyle yerleşmiş olabilecek bu bezeme, bölgede Urartu etkisinin

görülmeye başlamasıyla yeni bir kullanım alanı bulmuş olabilir. Hayat ağacı

inancının ve tasvirlerinin Urartu’da hangi tarihlerde kullanılmaya başladığı ve hangi

kültürel etkiyi taşıdığı kesin olmasa da, daha önceki bölümlerde değinilen siyasal

155 Bonatz 2000, tablo XI C16. 156 Bazı örneklerde masanın diğer tarafında oturan figürün karşısında da görülmektedirler.

Page 53: URARTU KÜLTÜRÜ ÜZERİNDEKİ GEÇ HİTİT ETKİLERİdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · t.c. marmara Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ

41

ilişkilerden kaynaklı Geç Hitit örnekleri model alınarak kullanılmaya başlanmış

olabilir. Özellikle kemerler üzerinde görülen bu sahneler, at koşum takımı

parçalarında ve bronz kaplar üzerinde de karşımıza çıkmaktadır. Geç Hitit

örneklerinden etkilenmenin olduğunu düşündüren en önemli etkenler, sahnelerin

duruşundaki benzerliktir.

Son olarak bu bölümde kemerler üzerinde görülen benzer sahnelere ilişkin

değinebileceğimiz bir başka örnek araba sahneleridir. Aynı dönem içerisinde bir çok

kültürde aynı anda kullanılan bu tür sahneler arasında genel benzerlikle rolsa da,

Urartu’da pek çok farklı bronz eser üzerinde görülenlerden bazıları tasvirleri ve

konuları bakımında Geç Hitit sahneleriyle benzerlikler göstermektedir.

Geç Hitit kültüründe gördüğümüz savaş arbaları iki grupta incelenmektedir.

M.Ö. 9 ve 8. yy’a, stil özelliklerindeki farklılıklarından dolayı gruplandırılan bu

arabaların Assur arabaları üzerinde de etkili olduğu düşünülmektedir157. M.Ö. 8.

yy’da Geç Hitit eserleri üzerinde görülen arabalar ile Urartu’da bazı örneklerin

benzerlikleri görülmektedir. Dingilin arabanın arka kısmında yer alması ve sekiz

ispitli yapılan tekerlekler Urartu ile görülen en açık benzerliklerdir. Savaş

arabalarının Urartu’da görülen erken tasvirleri Menua Dönemi’ne aittir (M.Ö. 830-

785). Daha geç dönemdeki örneklerde görülen benzerlikler, Geç Hitit Beylikleri ile

yoğun ilişkilerin görüldüğü tarihlerle örtüşmektedir. I. Argişti ve II. Sarduri

Dönemi’ne ait olan bu örnekler de Geç Hitit sanatının etkili olduğu düşünülebilir158.

Üzerinde araba sahnelerini gördüğümüz kemerlerin tarihleri ve buluntu yerleri

hakkında çok net bilgiler olmasa da, bunların Urartu’nun yayılım dönemi içerisinde

olduğu düşünülmektedir. Bunlardan büyük bir kısmının yine Giyimli Definesi’ne ait

olduğu tahmin edilmektedir159.

Kemerlerde görülenden daha çok, kalkan ve pektoraller üzerinde karşılaşılan

savaş arabası tasvirlerindeki benzerlikler de oldukça ilginçtir. Sahnelerin duruşu

itibariyle Geç Hitit orthostadlarıyla benzerlikler taşıyan bu örneklerin bir kısmı

İşpuini ve I. Argişti dönemine tarihlenmektedir160. Bunlar içerisindeki en dikkat

çekici örnek, savaş arabasının altınsa yatan bir askerin gösterildiğidir. Geç Hitit

157 Çilingiroğlu 1984, 53. 158 Merhav 1991, 53. 159 Kellner 1991, 29, tablo 1 resim 1-8. 160 Seidl 2004, 101, tablo 17, 24.

Page 54: URARTU KÜLTÜRÜ ÜZERİNDEKİ GEÇ HİTİT ETKİLERİdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · t.c. marmara Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ

42

orthostadlarından bildiğimiz bu sahneler özellikle Zincirli ve Kargamış’da sıkça

karşımıza çıkmaktadır. Assur’da da benzer sahnenin işlendiği örnekler görülse de

(res. 25), Zincirli’deki savaş arabası tasviri ile Urartu yapımı sahnenin benzerliği

daha dikkat çekicidir (res. 26-27)161. İşpuini dönemine ait bir pektoral üzerinde de

aynı sahnenin görülmesi, bu sahnenin Urartu’ya çok da yabancı olmadığını

göstermektedir. Ancak sahnede arabanın, savaşçıların ve yerde yatan askerin iki

sahnedeki benzerlikleri, eser üretiminde bir etkilenme olabileceğini gösterir. Bu denli

benzerliğin dönem içerisinde tesadüf olarak ortaya çıkması çok da gerçekçi değildir.

Bunların temelinde, daha önce değinilen yakın siyasal ilişkiler olmalıdır. Zincirli’de

bir orthostad? parçası üzerinde yer alan ve aynı arabada gösterilen Urartu ve Geç

Hitit askerinin tasviri de sanat eserleri üzerinde görülen sahnelerin rastlantı sonucu

olmadığını açıkça göstermektedir. Eserler üzerinde görülen bu benzerlikler, yaşanan

siyasal gelişmelerin birer yansıması olarak da algılanabilir.

Urartu’da daha çok batı ile ilişkilerin yoğunlaştığı dönemlerde üretilen tüm

bu eserler üzerinde, Geç Hitit ile farklı malzeme işlemeciliğin yarattığı değişiklikler

açıkça görülmektedir. Eserler üzerindeki ince detaylarda Urartu’nun kendi stil

özellikleri hakimdir. Ancak sahnelerin kullanım şekli ve tasvirlerde Geç Hitit

örnekleriyle önemli benzerlikle vardır. Bu konuda değinilmesi gereken bir nokta

Assur etkili özelliklerdir. Aynı eser üzerinde, Assur kaynaklı olabilecek bazı

özellikler görülmektedir. Ancak dönem içersinde görülen siyasi ilişkilerin gelişimi ve

kültürler arasında ki alışveriş göz önünde bulundurulduğunda, bu etkilenmenin

Kuzey Suriye üzerinden olabileceğini düşünübilir. Assur etkili bu özelliklerin Geç

Hitit sanatında da görülmesiyle bunların, Urartu’ya bu bölgelerle sağlanan ilişkiler

sonucu taşınmış olması ihtimali göz önünde bulundurulmalıdır. Assur’a göre daha

yakın ilişkiler kurulan Geç Hitit Beylikleri’nden Assur sanatına ait parçalar tanınmış

ve bu beyliklerde de benimsenmiş bu özellikler Urartu kültürü içerisinde yer almış

olmalıdır.

161 Zincirli’deki bu orthostad parçası için bkz. Luschan resim 39. Orthman 1971, resim B/1.

Page 55: URARTU KÜLTÜRÜ ÜZERİNDEKİ GEÇ HİTİT ETKİLERİdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · t.c. marmara Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ

43

B. Madalyonlar:

Diğer buluntu gruplarına göre sayıları çok fazla olmayan, ancak Geç Hitit ve

Urartu kültürü arasındaki ilişkiye kanıt olabilecek en güzel örnekler arasında kabul

edebileceğimiz Urartu madalyonlarının bir kısmı, Toprakkale ve Giyimli? gibi

merkezlerden ele geçmiştir. Ancak elimizdeki diğer madalyonların geldikleri alanlar

ve dönemlerine ait kesin bilgi bulunmamaktadır. Urartu buluntuları arasında sadece

yedi tane madalyon tespit edilebilmiştir. Bunlardan iki tanesi altın, üç tanesi gümüş,

diğer iki tanesi de bronzdur162. Elimizdeki önemli örneklerin üzerindeki sahnelerde

tahtta oturan bir tanrıça163, tahtta oturan bir tanrı164, boğa üzerinde duran bir tanrı165

ve aslan üzerinde duran tanrı yer almaktadır166(res. 28-29-30-31). Bazı Geç Hitit

madalyonları üzerinde yer alan sahnelerle, resim 31’deki Urartu madalyonu

arasındaki benzerlik iki grup arasında bir bağın olabileceğini düşündürmektedir.

Urartu’da şimdiye kadar çok fazla bu tür eserlerin bulunmaması, bunların

Urartu sanatının seri üretim malları olmayabileceğini, özel olarak Urartu’ya

getirildiğini ya da yapıldığını düşündürebilir. Bunu düşündüren en önemli

nedenlerden bir tanesi, neredeyse aynı görünümlere sahip olan ve Zincirli’de

bulumuş iki madalyondur (res.32-33). Resim 31’de görülen, ancak buluntu yeri belli

olmayan altın bir madalyonla önemli benzerlikler taşıyan bu madalyonların, Urartu

yapımı olduğu düşünülen örneğe göre buluntu yerleri daha kesin tarihlemeler

yapılmasını mümkün kılmaktadır. M.Ö. 7. yy’a tarihlenen ve Urartu olduğu

düşünülen madalyonun167hem dönem hem de stil özellikleri olarak Geç Hitit

örnekleriyle paralellikler taşıması, buluntu yeri belli olmayan bu madalyonun kökeni

konusunda farklı yorumlara neden olabilir. Urartu Dönemi’ne ait olduğu düşünülen

bu altın madalyonda bir aslan üzerinde ve taşıdığı atributlardan tanrı olduğu anlaşılan

bir figür durmaktadır. Bir ayağı aslanın başında, diğer ayağı sırt kısmında gösterilen

figürün sol elinde ok ve yay durmaktadır. Sağ eli ise havada ileriye doğru uzatılmış

durumda ve boştur. Tunik üzerinde uzun bir manto? giymiş gösterilen figürün erkek

olabileceği düşünülse de kesin bir cins ayrımı yapmak zordur. Figürün sırtında

162 Kellner 1991, 164. 163 Toprakkale’den ele geçmiş bir altın madalyon ( Meyer 1955, resim 210). 164 Bronz madalyon. Buluntu yeri belli değildir. M.Ö. 7. yy’a tarihlenmektedir( Kellner 1989, resim 46). 165 M.Ö. 7. yy’ a tarihlenen bronz madalyon (Kellner 1974, resim 1). 166 Altın madalyon. M.Ö. 7. yy.( Kellner 1980, resim 18). 167 Kellner 1991, 167.

Page 56: URARTU KÜLTÜRÜ ÜZERİNDEKİ GEÇ HİTİT ETKİLERİdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · t.c. marmara Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ

44

gösterilen nesnenin de ne olduğu cinsi gibi açık değildir. Elinde ok ve yay tuttuğu

için akla ilk gelen çifte sadakdır. Ancak Zincirli’de ki benzerlik kurduğumuz

madalyonlarda, figürün arkasında bir güneş gösterilmiştir. Ucu nokta şeklinde

gösterilen güneş parçaları Urartu olduğu düşünülen madalyonda, yukarıda sadak

olarak bahsettiğimiz nesnelerle benzerlik taşımaktadır. Bu benzerlik, Urartulu

sanatçıların gördüklerini yanlış yorumlaması sonucunda olabileceği gibi, aynı

sembollerin farklı sanat üslupları kullanan sanatçılar tarafından yapılmış olmasından

da kaynaklı olabilir.

Madalyonlar üzerindeki semboller ve figürleri daha detaylı tasvir edersek;

Zincirli’de bulunmuş beş örnekde de aslan üzerinde duran figürün tanrıça olduğunu

söylemek mümkündür. Ensesinde toplanmış saçı ve başlığı kadınsı bir görünüm

taşımaktadır. Urartu olarak adlandırdığımız diğer madalyondaki figürün saçı ve

başlığı da bu örneklere benzemektedir. Ancak Urartu dininde daha çok üzerinde

tanrıçadan çok erkek tanrıların gösterildiği aslan nedeniyle bu figüründe erkek

olduğu söylenebilmektedir168. Zincirli’de arkasında güneşle birlikte resmedilen

tanrının, güneş tanrısı Šivini olduğu düşünülebilir. Urartu pantheonunda da yer alan

bu tanrıça yukarıda bahsedilen madalyonların hepsindeki ortak tanrıça olabilir.

Bu madalyonlarda aslan üzerindeki figürün karşısında tanrı ya da tanrıçaya

saygı duran bir figür yer almaktadır. Zincirli’deki örneklerden ikisinde bu figürün

kadın olduğu açıktır. Diğer üç madalyondaki figürler ise sakallarından ayırt

edilebilen erkeklerdir. Urartu eseri olarak verdiğimiz örnekde ise, aslanlı figürde

olduğu gibi bunun karşısında duran figüründe kimliği çok açık değildir. Sakalsız

olarak gösterilen figürün kıyafetleri ve başlığı erkek olabileceğini düşündürmektedir.

Babil ve Assur’un geç dönemlerine ait mühürler üzerinde de görülen benzer

sahnelerde ki tanrıça Iştar’ın tasvirinin de, Urartu madalyon örnekleriyle beraber

kökeninin Kuzey Suriye olabileceğini düşünülmektedir169. Bu örneklerle birlikte

Urartu’dan ele geçmiş bu az sayıdaki madalyonun Geç Hitit üretimi olabileceğini ve

yaşanan siyasi ilişkiler sonucunda Urartu’ya gitmiş olabileceğini söylemek

mümkündür. Ancak bazı ufak stil farklılıklarının dışında var olan en büyük soru,

benzer sahnelerin Urartu pektoralleri üzerinde de görülmesidir. Urartu’da önemli bir 168 Bu madalyon üzerinde yapılmış çalışmalarda cinsi ve kimliği üzerinde net bir sonuca ulaşılamamıştır. Ancak kayanaklarda “tanrı” olarak geçmektedir (bkz. Kellner 1980, 84). 169 Merhav 1991, 174.

Page 57: URARTU KÜLTÜRÜ ÜZERİNDEKİ GEÇ HİTİT ETKİLERİdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · t.c. marmara Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ

45

buluntu grubunu oluşturan bu buluntular üzerinde yer alan sahnelerin bir etkilenme

sonucumu ortaya çıktığı yoksa, madalyonların sahneleriyle ortak inanışlarımı

yansıttığı açıkdeğildir. Örnek olarak gösterebileceğimiz ve Urartu olarak tanımlanan

pektorallerinde de buluntu yerlerinin kesin olmaması, madalyonlarla aynı kaynakdan

gelmiş olabileceklerini düşündürmektedir170.

170 Kellner 1980, 85 res. 3 ( Toprakkale’deki altın madalyonla benzer sahneye sahip bu pektorak üzerinde tahtta oturan bir tanrıça ve etrafındaki kadınlar gösterilmektedir).

Page 58: URARTU KÜLTÜRÜ ÜZERİNDEKİ GEÇ HİTİT ETKİLERİdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · t.c. marmara Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ

46

C. İğneler:

Urartu Dönemi’ne ait ele geçen en büyük buluntu grubundan bir tanesini

takılar oluşturmaktadır. Bu grubun içerisinde elimize en çok geçen örnekler

iğnelerdir. Genellikle bronzdan yapılmış olan iğneler, daha az sayılarda da olsa başka

madenlerden de yapılmıştır. Halkın hemen her kesimi tarafından kullanıldığı

düşünülen bu takılar özellikle Urartu mezarlarından yoğun olarak ele geçmiştir.

Buluntu yerlerinin mezar alanlarında yoğunlaşmasından kaynaklı ölü kültüyle ilişkisi

olabileceği düşünülen iğneler Urartu’da 8. yy.’dan itibaren görülmektedir.

Dönemin en önemli süs eşyalarından olan iğneleri genel özellikleriyle

değerlendirmeye çalışırsak önemli olabilecek bir kaç sonuca ulaşabiliriz. Anadolu’da

ele geçen erken örneklerin çoğunun demirden yapıldığı görülmektedir171. Urartu

Dönemi ile birlikte bronz örneklerin daha yoğub görülmeye başladığı iğnelerde yeni

tipler de görülmeye başlamıştır. Ancak tiplerindeki bu çeşitliliğe karşın Urartu

iğnelerinin yapıları genellikle aynıdır. İğnelerinin her zaman iki kısımdan oluştuğu

görülmektedir. Baş ve gövde kısmından oluşan iğnelerin, baş kısımlarındaki

süslemelere göre sınıflandırmalarının yapılması mümkündür172.

Bu bölümde Urartu iğnelerinin özelliklerine ve çeşitlerine çok fazla

değinmeden, sadece konumuzla ilgili olabilecek, Geç Hitit kültürü ile bir ilişkinin

sonucu olabilecek tek bir tipden bahsedilecektir. Diğer bölümlerde göstermeye

çalıştığımız iki kültür arasındaki ilişkiye yönelik, iğnelerde söyleyebileceğimiz çok

fazla bir şey yoktur. Ancak başlığında kanatlı grifon süslemelerin yer aldığı

örneklerin Geç Hitit kültürüyle paralelliklere sahip olabileceği düşünülebilir. Ayrıca

Urartu iğnelerinde görülen bazı tipler ile Geç Hitit kabartmalarında tanrıların elinde

görülen atribüler arasında da benzerlikler kurmak mümkün olabilir. Çok kuvvetli

olmasa da bu düşünceler kültürler arasındaki ilişkiye örnek olarak sunulabilir.

Bahsettiğimiz bu düşüncelerden ikincisi Kargamış ve Malatya’da tanrıça Kubaba’nın

kabartmalarında görülen nesnelerdir. Tanrının elinde tuttuğu atribütü konumundaki

bu nesnelerin nar olduğu düşünülmektedir. Çok sık karşılaşılmasa da, nar biçiminde

171 Yıldırım 1989, 6. 172 Yıldırım 1987.

Page 59: URARTU KÜLTÜRÜ ÜZERİNDEKİ GEÇ HİTİT ETKİLERİdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · t.c. marmara Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ

47

olan Urartu iğnelerinin Geç Hitit Beylikleri’nde kabartmalarda görülen örneklerle

ilişkili olabileceği literatürde yer almaktadır173.

Daha sık karşılaştığımız ve daha kesin ifaderi kullanabileceğimiz ilk örneğin

kapsadığı iğneler ise, diğer iğne örneklerinin de olduğu gibi daha çok kaçak

kazılardan ele geçmiştir. Başlığında grifon motifi bulunan bu iğnelerin Anadolu’da

ve Kuzey Suriye’de M.Ö. II. binin başlarından itibaren kullanıldığı görülmektedir174.

Uzun bir dönem boyunca bir çok eser üzerinde sıkça görülen bu varlık bir çok

kültürde ve mitolojide kapıların bekçisi, tanrıların refakarçisi ve hayat ağacının

dölleyicisi olarak karşımıza çıkmaktadır175. Kullanımında coğrafi bir sınırlama

çizmenin zor olduğu bu nesne Urartu’da iğnelerin dışında farklı yerlerde de

karşımıza çıkmaktadır. Eserler üzerinde farklı tasvirlerinin görüldüğü grifonlar

Urartu’da, Orta ve Geç Hitit Dönemleri’nde olduğu gibi ağzı kapalı olarak tasvir

edilmiştir176. İğnelerdeki grifonlar kartal başlıdır ve ağızları kapalıdır. Ayrıca

kulakları ve diğer kültürlerde görülen başlarının üzerindeki çıkıntılar yoktur. Geç

Hitit kaynaklı olabilecek bu tasvirin, özellikle M.Ö. 8. yy’da yakın ilişkilerin

yaşandığı iki kültür arasındaki bir etkilenmenin sonucu olabileceği düşünülebilir177.

Ancak Urartu iğnelerinin yayıldıği tarihler ve buluntu yerleri kesin ifadeler

kullanmamızı engellemektedir. Geniş bir bölgede kullanılan bu motifin, taşıdığı

anlam farklı kültürlerde genel olarak aynı şeyi temsil etmektedir. Bu yüzden, grifon

süslemeli Urartu iğneleri için doğrudan bir kaynak göstermek için elimizdeki

örnekler yetersizdir.

173Nieling 2004, 312. 174Yıldırım 1989, 24. 175Erhat 2000, 119. 176Yıldırım 1989, 25. 177 Zahlhaas 1991, 186.

Page 60: URARTU KÜLTÜRÜ ÜZERİNDEKİ GEÇ HİTİT ETKİLERİdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · t.c. marmara Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ

48

D. Miğferler:

Urartu alanlarından ele geçen bir çok askeri buluntunun içerisinde önemli bir

yer tutan miğferler tek bir tipe tabi değildir. Özellikle Assur örnekleriyle benzerlikler

taşıyan bu buluntular, sadece kullanım amaçları yönünden değil, üzerlerindeki

süslemelerle de oldukça dikkat çekicidir178. Daha yaygın olarak kullanıldığı bilinen

miğfer tipleri, Assur’dan da tanıdığımız huni biçimli miğferlerdir. Üzerinde yazıtlı

örneklerden bu tip miğferlerin İšpuini döneminden II. Rusa dönemine kadar

kullanıldığı görülmektedir179.

Urartu askerlerinin kullandığı bir diğer miğfer tipi ise sorguçlu miğferlerdir.

Urartu’da en erken sorguçlu miğfer tasvirleri, III. Şalmaneser dönemine ait olan

Balawat Kapısı üzerindeki kabartmaları üzerinde Urartu askerleri tarafından

kullanılmaktadır (res. 34). Bu kabartmaların dışında Urartu askerlerinin bu tip

miğferleri kullandığına daha kesin kanıt olabilecek örnekler Altıntepe’den

gelmiştir180.

Geç Hitit kabartmalarında Urartu örneklerinden daha erken dönemlere ait olduğu

düşünülen bu miğfer tiplerinin Urartu kültürüne, daha önce de değindiğimiz farklı

unsurlarda olduğu gibi, Geç Hitit ilişkileri sonucu girmiş olabileceği düşünülebilir.Geç

Hitit kabartmalarında görülen bu miğferlerin tasvirleri Zincirli, Kargamış ve Karatepe181

orthostadlarında karşımıza çıkmaktadır. Bu örnekler içerisinde en erken tarihli olanlar

Kargamış’da Katuwas’ın askerlerinin başında görünenlerdir182. Yaklaşık tarihi M.Ö.

1000 ile 900 arasında olabilecek bu dönem, Urartu’nun ilk kralı olarak kabul edilebilecek

Arame’den önceki döneme denk gelmektedir.

Elimizdeki örnekler az olsa da, iki kültür arasında görülen ortak kültür elemanları

içerisinde sorguçlu migferler yer almaktadır. Ancak bu miğferlerin tarihsel gelişimi daha

detaylı bir çalışmanın konusudur. Urartu’dan elimize çok fazla buluntu geçmediği için,

değerlendirmeler daha çok Assur kabartmalarında yer alan sahnelere üzerinden

178 Benzer Urartu- Assur miğfer tiplerine yönelik geniş bilgi için bkz. Born 1995. 179 Seidl 2004, 64. 180 Barnett, 1953, 7-8 res. 2 A-C. 181 Orthmann 1971, Karatepe A/32. 182 Orthmann 1971, Kargamış H/12.

Page 61: URARTU KÜLTÜRÜ ÜZERİNDEKİ GEÇ HİTİT ETKİLERİdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · t.c. marmara Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ

49

yapılabilmektedir. Ancak daha önceki bölümlerde de değinilen bu kabartmaların gerçeği

ne kadar yansıttığı tartışmaları yine ksein bir değerlendirme yapılmasını engellemektedir.

Page 62: URARTU KÜLTÜRÜ ÜZERİNDEKİ GEÇ HİTİT ETKİLERİdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · t.c. marmara Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ

50

E. Fibulalar:

Urartu kültüründe fibulalara çok fazla rastlanılmamaktadır. II. Rusa dönemine

tarihlenen Toprakkale, Ayanis ve Karmir- Blur’da bulunan örnekler, fibulaların

Urartu’da M.Ö. 7. yy’da kullanılmaya başlandığını düşündürmektedir. Bu tarihi

destekleyen en önemli buluntular arasında Yoncatepe’de in situ bulunmuş

malzemelerle bulunan fibulalardır. Fibulaların M.Ö. 7.yy’da kullanılmaya başlandığı,

aksini gösterecek buluntular elde edilene kadar bu tarih kabul görmektedir183. Ancak

bu dönemde hangi etkilerle Urartu’ya geldiği açık değildir. Urartu’ya özgü bir

ortamda ortaya çımayan bu takıların daha erken dönemlerde Anadolu’nun çeşitli

yerlerinde kullanıldığı bilinmektedir184. Ele geçen buluntuların dışında özellikle

kabartmalar üzerinde de karşımıza çıkan fibulalar, Geç Hitit dünyasında da

kullanıldığını göstermektedir.

Urartu fibulaları üzerinde yapılan çalışmalarda Urartu fibulaları tiplerine göre

üç gruba ayrılmıştır: Frig tipi, Anadolu tipi ve orjinal Urartu tipi185. Bu tipler

içerisinde Anadolu tipleri olarak adlandırılan grup içerisindeki örnekler çalışmamız

içerisinde değerlendirebileceğimiz özellikdedir. Genel olarak tüm Urartu fibula

tipleri yarım daire kulp şekilli olarak tanımlanmaktadır(res.36). Yapılan

değerlendirmeler, bunların Frig fibula tiplerinden etkilenerek yapıldığını

söylemektedir. Anadolu’nun bir çok bölgesinde olduğu gibi, Urartu’da da bu

takıların gelişiminde Frig etkisi görülmektedir186. Urartu dönemine tarihlenen

fibulalardaki Frig etkisinin hangi araçlarla ulaştığı ise cevap arayan sorularımız

arasındadır.

Konumuzla ilgili görülen örnekler ise İvriz187 ve Karatepe188’deki Geç Hitit

kabartmalarında karşımıza çıkan örneklerdir. Geç Hitit dünyasında ele geçen fibula

buluntularına karşın, bu kabartmalar takıların kullanım şekillerinin ve kabartmalarda

yer alacak derecede sık kullanıldıklarının görülmesi açısından önemlidir (Res.36).

183 Köroğlu 2005, 34. 184 Muscarella 1965. 185 Zalhaas 1991, 186. 186 Öğün 1979, 178. 187 Orthmann 1971, İvriz 1. 188 Orthmann 1971, Karatepe B/2.

Page 63: URARTU KÜLTÜRÜ ÜZERİNDEKİ GEÇ HİTİT ETKİLERİdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · t.c. marmara Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ

51

V. Diğer Küçük Buluntular

Ön Asya kültüründe çok sık karşımıza çıkan fildişi eserler189, Urartu

buluntuları arasında da görülmektedir. Urartu’daki fildişi buluntular çoğunlukla

Altıntepe, Toprakkale ve Karmir-Blur gibi merkezlerden elemize geçmiştir. Urartu

merkezlerinde bulunmalarına karşın bu buluntuların kesin tarihlemesini yapmak

güçtür. Literatürde Urartu yapımı olarak kabul edilen bu eserler, daha geç

dönemlerde de kullanılan alanlarda bulunmuştur. Bu faktör tarihlemede göz önünde

bulundurulması gereken önemli bir noktadır.

Ait oldukları döneme ilişkin tartışmalar devam etse de literatürde bu

eserlerin kökenlerine yönelik yapılan değerlendirmeleri de göz önünde bulundurmak

gerekmektedir. Urartulu kabul edilen bu eserler üzerinde Geç Hitit kültürü ile bazı

benzerlikler yakalanmıştır. Özellikle Altıntepe tapınağında bulunan kuş başlı

adamlar, Geç Hitit kabartmalarında görülenlerle ilişki içine sokulmuş, yine bu

örneklerin Zincirli, Karatepe, Kargamış ve Sakçagözü kabartmalarında görülen

benzer tasvirlerle yakın tasvirlerde olduğu söylenmektedir190. İki kültürde görülen

kuşbaşlı adam figürlerinin elbiseleri arasında da benzerliklerin olduğu görülmektedir.

Bunun yanında figürlerin ellerini havaya kaldırmış olarak gösterilen duruşları da, ilk

bakışda birbirlerine benzer bir izlenim oluşturmaktadır. Ancak Urartulu olarak

adlandırılan eserlerin tarihlemelerindeki soru işaretleri, bu eserlerin Urartu ve Geç

Hitit kültürü arasındaki ilişkiye örnek olarak gösterilmesini engellemektedir.

Fildişi eserler gibi Urartu olarak tarihlemesi yapılan ancak buluntu yerleri ve

kesin tarihleri belli olmayan bazı mühürler üzerinde de Geç Hitit sanatıyla ortak

unsurlar görülmektedir. Ancak Urartu mühürlerindeki sorular, bu grup eserin de

konumuza örnek olarak gösterilmesini engellemektedir. Ayrıca Urartu sanatında

önemli bir grubu oluşturan kalkanlar ve kazanlar da önemli köken tartışmaları

taşımaktadır. Ancak daha geniş bir çalışma konusunda göz önünde bulundurulması

gerekli önemli örneklerdir.

189Kuzey Suriye’deki fildişi buluntularla ilgili detaylı bilgi için bkz. Winter 1976. 190 Çilingiroğlu 1984, 43-50.

Page 64: URARTU KÜLTÜRÜ ÜZERİNDEKİ GEÇ HİTİT ETKİLERİdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · t.c. marmara Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ

52

SONUÇ

İlk kez M.Ö. 13. yy’da Assur yazıtlarında görmeye başladığımız Uruadri

varlığı, M.Ö. 9. yy’a kadar Nairi Beylikleri ile birlikte Doğu Anadolu’da ki en

önemli güç olarak karşımıza çıkmaktadır. Yarı göçer bu toplulukların birleşiminden

oluşan Urartu Krallığı ise M.Ö. 9. yy’da I. Sarduri ile birlikte ilan edilmiş ve M.Ö.

7.yy’da II. Rusa dönemine kadar varlığını sürdürmüştür. II. Rusa’dan sonra

zayıflayan krallık M.Ö. 6. yy’da ise tamamen yıkılmıştır.

Ülkenin merkezi Van Gölü ve çevresi olmasına rağmen özellikle M.Ö. 8.

yy’da başlayan seferlerle ülke sınırları doğuda Urmiye Gölü’ne, batıda ise Fırat

Nehri Havzası’na kadar genişlemiştir. Menua Dönemi’nde başlayan batıya doğru

yapılan seferlerin sonunda, Hitit İmparatorluğu’nun yıkılışıyla bu bölgede güçlenen

yerel beyliklerle siyasi ilişkiler kurulmaya başlanmıştır. Toprakları bugün Doğu

Anadolu’nun bir bölümünden, Güney Doğu Anadolu ve Suriye’nin kuzeyini

kapsayan bir alana yayılmış olan bu beylikler Kuzey Suriye ya da Geç Hitit

Beylikleri olarak adlandırılmaktadır. M. Ö. 13. yy’da Büyük Hitit İmparatorluğu’nun

yıkılmasından sonra güçlenen bu yerel beylikler, uzun bir süre daha Hitit kültürünü

devam ettirmişlerdir. Bir kısmı Hitit İmparatorluğu’nun hakimiyetinde olan, ancak

kendi yerel beyleri tarafından yönetilen bu küçük devletler, topraklarında sahip

oldukları hammadde yatakları ve önemli ticaret yollarına hakim konumlarından

kayaklı dönemler boyunca hakimiyet mücadelelerine sahne olmuşlardır. Bölgede

yiten Hitit gücünden sonra bağımsızlıklarını uzun süre koruyamayan beylikler yoğun

Assur saldırılarına maruz kalmışlardır. Güneylerindeki bu büyük güce çok fazla

direnemeyen beylikler, teker teker Assur kontrolü altına girmiş, uzun bir dönem

Assur vergi listelerinde yer almışlardır. Assur’un Akdeniz’e ve Anadolu’nun içlerine

giden ticaret yollarının üzerinde bulunan bu alan, imparatorluğun batıya açılan

vazgeçemeyeceği kapısı olmuştur.

İlk kez Menua Dönemi yazıtlarında görmeye başladığımız Urartu’nun batı

seferleri bölgedeki yerel beylikler için yeni bir dönemin başlamasına neden olmuştur.

Büyüyen krallıklarının hammadde gereksinimlerini karşılayabilmek için uzak

bölgelere seferler düzenlemeye başlayan Menua döneminde ülke sınırları hem

kuzeydoğu hem de batı yönünde genişlemiştir. Urartu yazıtlarından da takip

Page 65: URARTU KÜLTÜRÜ ÜZERİNDEKİ GEÇ HİTİT ETKİLERİdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · t.c. marmara Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ

53

edebildiğimiz bu seferler, Urartu kültürünün batısındaki kültürlerle tanışmasını

sağlamıştır. Geç Hitit Beylikleri üzerinde kurulan Urartu hakimiyeti, Assur’un kendi

iç karışıklıklarıyla birlikte bölgede gücünün zaıflamasına ve beyliklerin Assur’a karşı

bir koalisyon kurmasına neden olmuştur.

İlk kez Menua ile başlayan batı seferlerinin, II. Rusa Dönemi’ne kadar

devam ettiği Urartu yazıtlardan takip edilebilmektedir. Bu seferlere ilişkin elimizde

yaklaşık on adet Urartu yazıtı bulunmaktadır. Krallar yazıtlarında sefer

düzenledikleri bölgeri ve bu bölgelerden elde edilen ganimetleri açıkça dile

getirmektedir. Bölgeden seferler sonrası elde edilen hammadde, Geç Hitit malları ve

esirlerinin Urartu’nun merkezine kadar ulaştığı yine bu yazıtlardan

anlaşılabilmektedir. I. Argišti yazıtlarında da sıkça değinilen bu ganimetler, Urartu

kültürü içerisine pek çok yabancı unsuru taşımış ve bunların Urartu kültürü

içerisinde yer almasını sağlamıştır. Urartu krallarının hemen hepsi tarafından

uygulanan esir transferleri Urartu kültürü içerisinde Geç Hitit unsurlarının

görülmesinin en önemli nedeni olmalıdır. I. Argišti Dönemi yazıtlarında anlatılanlar

Geç Hitit bölgelerinden alınan esirlerin ülkenin uç bölgelerindeki inşaa

faaliyetlerinde kullanıldığını açıkça göstermektedir. Arin-Berd’deki Susi tapınağı ile

Kargamış’daki tapınak arasında anlatılan benzerlikler I. Argišti’nin yıllıklarında

anlatıldığı gibi inşaasında yabancı esirlerin kullanılmasıyla oluşmuş olmalıdır.

Bunların yanında Assur gözüyle yapılmış Balawat Kapısı kabartmalarında ki Geç

Hitit ve Urartu tasvirleri arasında görülen benzerlikler erken dönemlerden itibaren

kültürler arasıda yakın bir ilişkinin kurulduğunu göstermektedir.

Mimari dışında Urartu dini içerisine girmiş Hurri kökenli tanrılar, yine esir

transferleri sonucu ortaya çıkmış olmalıdır. Ele geçirdikleri toprakların tanrılarını

kutsayan Urartu dini Geç Hitit Beylikleri’nde karşılaştığı ve aldıkları esirlerin

inandığı tanrıları da kutsayarak kendi tanrıları arasına dahil etmiş olmalıdır. Ancak

bazı erken örnekler, krallığın kuruluş evresinden itibaren bu tanrıların Urartu dini

içerisinde yer almış olabileceklerini de düşündürmektedir. Bunlar krallığı oluşturan

beylikler arasında güneyden gelenlerin katkıları sonucu devlet dini içerisine girmiş

olabilir.

Dinde olduğu gibi dil konusunda da Geç Hitit beylikleri ile Urartu kültürü

arasında bir ilişki kurulabilmektedir. Urartu dili, M.Ö. 8. yy’da ülkenin batı

Page 66: URARTU KÜLTÜRÜ ÜZERİNDEKİ GEÇ HİTİT ETKİLERİdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · t.c. marmara Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ

54

sınırlarının Fırat Nehri’ne kadar ulaştığı dönemde Assur’dan alıp geliştirerek

kullandığı çivi yazısının dışında yeni bir dille tanışmıştır. Hitit İmparatorluğu’nda ve

onun ardılı konumundaki beyliklerde yaygın olarak kullanılan hiyeroglif yazı daha

basit bir sistemle Urartu’da da bir dönem kullanılmıştır. Bu dil, beyliklerden alınan

eserler üzerinde Urartu merkezlerine hatta depolarına girmiş olmalıdır. Ayrıca alınan

esirlerin ve zanaatkarlarında bu dili kullandıkları ve Urartu’da ticaret için elverişli bir

hale getirdikleri düşünülebilir.

Urartu Geç Hitit kültürü arasındaki ilişkiyi gösterebilecek elimizdeki en

önemli örnekler ise Geç Hitit mezar stellerinde ve orthostadlarında görülen bazı

sahnelerin Urartu’da da kullanılmış olmasıdır. Bu sahnelerin Geç Hitit’deki

kullanımlarında taşıdığı dinsel anlamdan uzak dekoratif amaçlı bir kopyalamanın

sonunda görülen bu benzerlikler, Urartu sanatının vazgeçilmez unsurları arasında yer

almıştır. Ülkenin hemen her bölgesinde ele geçen bronz eserler üzerindeki bu yaygın

süslemenin kesin tarihleri olmasa da genel olarak M.Ö. 8. yy’da yoğun olarak

kullanılması, bunların seferler sırasında görülüp Urartu sanatında yerini aldığını ya

da ele geçirilen esirler arasındaki ustaların Urartu hizmetinde imal ettiği ürünler

olabileceğini düşündürmektedir. Bu kemerlerde olduğu gibi az sayıda ele geçen ve

birebir benzerlerinin Zincirli’de olduğu madalyon örnekleri de benzer nedenler

sonucu ortaya çıkmış olmalıdır. Ancak bunların az sayıda ele geçmesi bu

madalyonların, Urartu yapımı olmadıklarını ve Geç Hitit Beylikleri’nden alınan

ganimetler veya yerel krallar tarafından gönderilen hediyeler arasında olabileceğini

düşündürmektedir.

Elimizdeki buluguların değerlendirmeleri sonucunda Urartu buluntuları

arasındaki pek çok örneğin Urartu merkezli olmadığı, farklı kültürlerden

etkilenmeler sonucu ortaya çıktığı görülmektedir. Urartu merkezinde üretilen sanatın,

özellikle M.Ö. 8. yy’da genişleyen devlet sınırları ile yabancı unsurlarıda içerisine

alması Urartu Devleti’nin çok kültürlü yapısını göstermektedir. Devlet dinindeki

tanrı çeşitliliği gibi, farklı uslüplarda yapılmış miğferler, iğneler gibi bronz eserlerde

görülen çeşitliklik farklı kültürlerin izlerini taşımaktadır. En büyük rakibi Assur’un

etkisinin dışında, Anadolu kültür tarihinin önemli bir dönemini oluşturan Geç Hitit

Beylikleri’nin sanatından da etkilendiği elimizdeki örneklerle açıkça görülmektedir.

Son olarak Urartu sanatındaki gelişimelerin siyasi gelişmelerle paralel olduğunu

söyleyebiliriz. M.Ö. 8. yy’da Urartu Devleti’nin izlediği batı politikalası, siyasi

Page 67: URARTU KÜLTÜRÜ ÜZERİNDEKİ GEÇ HİTİT ETKİLERİdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · t.c. marmara Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ

55

olarak daha güçlü olduğu Geç Hitit Beylikleri’nin kültüründen etkilenmesi

sağlamıştır. Dönem için aşılması imkansız gibi görünen Toroslar ve Fırat Nehri

aşılmış ve farklı kültürel unsurları barındıran Kuzey Suriye kültürü askeri ya da ticari

yollarla dönemin merkezi Tušpa’ya kadar ulaşmıştır. Doğu Anadolu’da yeni

şekillenmeye başlamış bir kültür, kökleri daha eskiye dayanan ancak siyasi olarak

daha zayıf beylikler kültürü tarafından önemli ölçüde etkilenmiştir.

Page 68: URARTU KÜLTÜRÜ ÜZERİNDEKİ GEÇ HİTİT ETKİLERİdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · t.c. marmara Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ

56

Geç Hititler’e Yönelik Urartu Yazıtları

1. Minua Yazıtları

A. Palu yazıtı:

“Tanrı Haldi, kendi mızrağı ile sefere çıktı, Šebeteria Şehri’nin

ülkesini ele geçirdi, Huzana Şehri’nin ülkesini ele geçirdi ve Supa

Şehrini’de ele geçirdi. Tanrı Haldi güçlü ve tanrı Haldi’nin mızrağı

da güçlüdür. Tanrı Haldi’nin udretiyle, İšpuini oğlu Minua sefere

çıktı, Šebeteria Şehri’nin ülkesini ele geçirdi, Huzana Şehri’nin

ülkesini ele geçirdi ve Supa Bölgesi’ni de ele geçirdi. Hati Ülkesi’ne

dek ulaştı.

Tanrı Haldi’ye bu steli diktirdi. Šebeteria Şehri’nde tanrı

Haldi’ye bir tapınak(?) yaptırdı. Šebeteria Şehri’nde...Melitia Şehri

kralının hayatını, haraç(ödemesi koşulu) ile bağışladı. Tanrı

Haldi’nin büyüklüğüyle, İšpuini oğlu Minua, güçlü kral, büyük kral,

Biainili Ülkesi kralı ve Tušpa Şehri’nin kahramanıdır.

Minua der ki: Her kim bu yazıtı tahrip ederse, her kim suç işlerse

veya her kim bir başkasına bunları yaptırırsa, tanrı Haldi, tanrı

Teišeba, tanrı Šivini, (ve bütün) tanrılar onu güneş ışığından yoksun

etsinler...191”

191 Payne 2006, 70-71; UKN: No. 39.

Page 69: URARTU KÜLTÜRÜ ÜZERİNDEKİ GEÇ HİTİT ETKİLERİdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · t.c. marmara Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ

57

B. Bağın Yazıtı:

“Tanrı Haldi’nin kudretiyle, İšpuini oğlu Minua bu steli tanrı

Haldi’ye diktirdi. Tanrı Haldi’nin büyüklüğü ile, İšpuini oğlu Minua,

güçlü kral, büyük kral, Biainili Ülkesi’nin kralı ve Tušpa Şehri’nin

kahramanıdır.

Minua der ki: Oraya vali(olarak) Titia’yı atadım. Tanrı

Haldi’nin kudretiyle, İšpuini oğlu Minua bu steli tanrı Haldi’ye

diktirdi. Tanrı Haldi’nin büyüklüğüyle...

Tanrı Haldi’nin kudretiyle, İšpuini oğlu Minua bu steli tanrı

Haldi’ye diktirdi...

Oraya vali(olarak) Titia’yı atadım. Minua der ki: her kim bu

yazıtı tahrip ederse, her kim suç işlerse veya her kim bir başkasına

bunları yaptırırsa, tanrı Haldi, tanrı Teišeba, tanrı Šivini(ve bütün)

tanrılar onu güneş ışığında yoksun etsinler...192”

192 Payne 2006, 76; UKN: No. 42.

Page 70: URARTU KÜLTÜRÜ ÜZERİNDEKİ GEÇ HİTİT ETKİLERİdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · t.c. marmara Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ

58

C. Eski Van Şehri, Surp Pogos Kilisesi Yazıtı:

Üst yüzü :

“Tanrı Haldi, kendi mızrağıyla sefere çıktı ve...ele geçirdi.

Tanrı Haldi’nin mızrağı güçlüdür. Tanrı Haldi’nin kudretiyle, İšpuni

oğlu Minua sefere çıktı. Tanrı Haldi önden gittti. Minua der

ki:...Babanahi Ülkesi’ni yaktım. Aynı yıl... Qalibilia Şehri’ni...dere(?)

Ususua Ülkesi’nin Arpuia Şehri’ni, Hulmeru Şehri’ni, Tušurehi

boyu... Marma bölgesinden , Eruni Şehri’ni... Qirpununi Şehri’ni ve

Uliba Ülkesi’ni ele geçirdim... yaktım. Dirgu Ülkesi’ni Išala

Şehri’ni...ele geçirdim, ülkesini yaktım... kadar yolculuk(?) yaptım.

Qumenu Bölgesi’nden Ašuri Ülkesi’ne kadar... 155 insan (bu)

yılın(esir sayısı)dır. Kimilerini öldürdüm ve kimillerini de canlı

götürdüm. Onlardan erkekleri orduya aldım.”

Sağ yüzü:

“Tanrı Haldi’nin kudretiyle İšpuni oğlu Minua der ki: ... Mana

Ülkesi’ne karşı sefere çıktığım zaman(bu) ülkeyi yakıp yıktım. Aynı

yıl, orduyu çağırdım ve sefere çıktım... Šurisilini Şehri’nin ülkesini

ve Tarhigama Şehri’ni ele geçirdiler... Šada’alehi boyu... Hati Ülkesi

tarafındaki Mele Irmagı’nın kıyısındaki... Alzi Ülkesi’nin...

bölgesinden, 2.113 bu yılın(esir sayısı)dır. Kimilerini öldürdüm ve

kimilerini de canlı götürdüm. Onlardan erkek olanları orduya

aldım193.”

193 Payne 2006, 62;UKN: No. 28.

Page 71: URARTU KÜLTÜRÜ ÜZERİNDEKİ GEÇ HİTİT ETKİLERİdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · t.c. marmara Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ

59

2. I. Argišti Yazıtları

A. Horhor Yazıtı:

II. Sütun :

“..1.280... at, ...büyükbaş hayvan ve 126.000 küçükbaş hayvan

sürüp çıkardım. Argišti der ki: Tanrı Haldi uğruna bu

kahramanlıkları bir yıl (içinde) yaptım. Argišti güçlü kral, büyük kral

ve Tušpa Şehri’nin kahramanıdır.

Tanri Haldi, kendi mızrağıyla sefere çıktı. Hati Ülkesi’ni ele geçirdi

ve (kral) Hilaruada’nın Ülkesi’ni ele geçirdi. Onları Argišti önünde

yere çaldı. Tanrı Haldi güçlü ve Tanrı Haldi’nin mızrağı güçlüdür.

Tanrı Haldi’nin büyüklüğü, Minua oğlu Argišti der ki: (onların)

ilahi büyüklüğünden (yardım) istediğim için efendi Tanrı Haldi’ye,

Tanrı Teišeba’ya ve tanrı Šivini’ye ve Bianilili Ülkesi’nin bütün

tanrılarına yalvardım. Tanrılar bana kulak verdiler. Minua oğlu

Argišti der ki: Tanrı Haldi ordunun önünden gitti. Hati Ülkesi’ne

karşı sefer çıktım. Niriba Ülkesi’nin vadisini (?)ele

geçirdim,...Ülkesinin tahkimatlı () Urmani Şehri’ni güç kullanarak

aldım. Krali şehir () Adani’yi ele geçirdim. Tanrı Haldi’nin

büyüklüğü ile Hati Ülkesi’ne karşı sefere çıktım. Tuatehi boyunun

bölgesini ve Melitea Şehri’nin güney (?) (tarafinı) bıraktım ve

Melitea Irmağı’nın havzası(?)... altındaki Piteira Şehri’ne Mermua

Ülkesi’ne Qa()anni Ülkesi’ne kadar ilerledim...Erkek ve kadınlar

götürdüm. Kaleleri yerle bir ettim ve şehirleri yaktım. 2.539 delikanlı,

8.698 canlı erkek ve 18.047 kadın götürdüm, toplam 29.284 kişi (o)

yılın esir sayısıdır. Kimilerini öldürdüm ve kimilerini de canlı

götürdüm ...at, 17.962 büyükbaş hayvan ve küçükbaş hayvan sürüp

çıkardım. Minua oğlu Argišti der ki: Tanrı Haldi uğruna bu

kahramanlıkları bir yıl (içinde) yaptım.

Tanrı Haldi, kendi mızrağıyla sefere çıktı. Etiuni Ülkesi`ni ele geçirdi

ve Qehu Şehri’nin Ülkesi’ni ele geçirdi. (Onları) Argišti önünde yere

çaldı. Tanrı Haldi güçlü ve Tanrı Haldi’nin mızrağı güçlüdür. Tanrı

Page 72: URARTU KÜLTÜRÜ ÜZERİNDEKİ GEÇ HİTİT ETKİLERİdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · t.c. marmara Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ

60

Haldi’nin büyüklüğüyle Minua Oğlu Argišti sefere çıktı, Tanrı Haldi

önden gitti. Argišti der ki gölün kıyılarında (?) bulunan Qehu

Şehri’nin Ülkesi’ni ele geçirdim ve Alištu Ülkesi’ne kadar ilerledim.

Erkek ve kadınlar götürdüm. Tanrı Haldi’nin büyüklüğüyle Minua

Oğlu Argišti der ki: Bianili Ülkesi’nin güçlendirilmesi ve düşman

ülkesinin bastırılması için, Irpuni Şehri’ni kurdum. Yer kir idi, orada

hiçbir şey yapılmamıştı. Orada büyük işler yaptım. Oraya Hati

Ülkesi’nin ve Supa Bölgesi’nin 6(?)600 savaşçısını iskan ettirdim.

Tanrı Haldi’nin büyüklüğüyle Minua Oğlu Argišti der ki: (Onların)

ilahi büyüklüğünden (yardım) istediğim için efendi Tanrı Haldi’ye,

Tanri Šivini’ye ve Bianinili Ülkesi’nin (bütün) tanrılarına yalvardım.

Tanrılar bana kulak verdiler. Aynı yıl Uburda Ülkesi’ne karşı sefere

çıktım. Uburdalhi Ülkesi’nin kralı Is()uburani’den(?)ülkesini aldım

Krali Şehir İrdua’yi ve... Uišuši Ülkesi’ni ele geçirdim. Oradan erkek

ve kadınlar götürdüm. Oradan Hahi Ülkesi’ne karşı sefere çıktım.

Kaleleri yerle bir ettim ve şehirleri yaktım. Bil.. Şehri’nin halkını da

yaktım. 8.648 delikanlı 2.655 canlı erkek 8.497 kadın olmak üzere

toplam 19.790 kişi (o) yıl(ın esir sayısıdır. Kimilerini äldürdüm ve

kimilerini de canlı götürdüm 232 at, ...bin 803 büyükbaş hayvan ve

11.626 (?) küçükbaş hayvan sürüp çıkardım. Argišti der ki: Tanrı

Haldi uğruna bu kahramanlıkları yaptım. Tanrı Haldi kendi

mızrağıyla sefere çıktı. Aššur ordularını yendi ve Arsitani Ülkesi’ni

ele geçirdi. (onları) Argišti önünde yere çaldı. Minua Oğlu Argišti

der ki: Aššur orduları için.”

Page 73: URARTU KÜLTÜRÜ ÜZERİNDEKİ GEÇ HİTİT ETKİLERİdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · t.c. marmara Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ

61

3. II. Sarduri Yazıtları

A. Van Kalesi’nden bir yazıt:

“Lutipri oğlu Sarduri , büyük kral, güçlü kral, dünyanın kralı,

Nairi Ülkesi’nin kralı, benzeri olmayan kral, hayret verici çoban, dik

başlı uyruklarla savaşmaktan korkmayan kralın yazıtıdır. Lutipri

oğlu Sarduri, krallar kralı, her kraldan haraç almış olan (benim).

Lutipri oğlu Sarduri şöyle der: Bu taşları Alnininu

Şehrin’den getirttim ve bu duvarı yaptırım.”194

194 Payne 2006,

Page 74: URARTU KÜLTÜRÜ ÜZERİNDEKİ GEÇ HİTİT ETKİLERİdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · t.c. marmara Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ

62

B. Habibuşağı Urartu Kalesi’nden İzoli yazıtı: Bu yazıt Surp Pogos Steli’nin

arkayüzünün kopyasıdır:

“Tanrı Haldi kendi mızrağıyla sefere çıktı ve Melitea Ülkesi’nin

kralını Saha oğlu Hilaruada’yı yendi. Onu Argišti oğlu Sarduri

önünde yere çaldı. Tanri Haldi güçlü ve Tanri Haldi” nin mızrağı da

güçlüdür. Argišti oğlu Sarduri sefere çıktı. Sarduri der ki : Fırat

Irmağı durgundu (?). Ordan hiçbir kral karşıya geçmemişti...

(Onların )ilahi büyüklüğünden (yardım) istediğim için efendi tanrı

Haldi , tanrı Teišeba, tanrı Şivini ve Bianili Ülkesi’nin (bütün)

tanrılarına yalvardım. Tanrılar bana kulak verdiler ve bana yol

gösterdiler. Tumiški Şehri’nin önünde savaşçılarım arasında karşıya

geçtim ve aynı gün ülkeye doğru ilerledim. Qala’nın ülkesinin

güneyinden geçtim . Melitea Şehri’nin kuzeyindendeki Karniši

Dağları’na vardım. Zapša Şehri’nin ötesindeki (?) Muša Ülkesi’ne

kadar ilerledim. Bir gün içinde 14 kale ve 80 Şehir ele geçirdim.

Kaleleri yerle bir ettim ve şehirleri yaktım. 50 adet savaş arabasına

el koydum. Savaştan geri döndüm. Hilavaruada’nın tahkimatlı krali

şehri Sasi’yi kuşattım (?)ve güç kullanarak onu ele geçirdim. Mal (?),

erkek ve kadın oradan sürgün ettim . Sarduri der ki: Girdim ve

Melitea Şehri kuşatılsın (?) diye buyurdum (?). Hilaruada huzuruma

çıktı yere kapandı ve ayak(larıma) sarıldı. Merhamat

ettim(?)(Oradan) altın, gümüş ve mal (?), yağma(?) olarak aldım ve

Bianili Ülkesi’ne götürdüm. Haraç (ödemesi koşulu) ile hayatını

bağışladım. Oradan dokuz kale yani Hazani, Gaurahi Tumiški,

Maninui , Aruši Qulbitarrini Taše (yani) tanrı Quera’nin Taše ve

Meluiani (kalelerini) ayırıp kendi toprağıma ekledim. Tanrı

Haldi’nin büyüklüğü ile Argişti oğlu Sarduri, güçlü kral , büyük kral

Bianili Ülkesi’nin kralı ve Tušpa Şehri’nin kahramanıdır. Sarduri der

ki: Her kim bu yazıtı tahrip ederse, her kim suç işlerse, her kim

saklarsa veya her kim bir başkasına bunlari yaptırıp “Gel , tahrip et

!” derse tanrı Teišaba, tanri Šivini (ve bütün tanrılar) onu güneş

ışığından yoksun etsinler. Ona sığınacak yer sağlamasınlar(?) Onu

ne tanrılar ne insanlar rahat bırakmasınlar(?)”

Page 75: URARTU KÜLTÜRÜ ÜZERİNDEKİ GEÇ HİTİT ETKİLERİdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · t.c. marmara Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ

63

C. Bahçecik Yazıtı:

“Argišti oğlu Sarduri bu susi’yi ve kusursuz bir şekilde bir kale

tanrı Haldi’ye yaptırdı. Tanrı Haldi...(Ona) Sardurihinili adını verdi.

Sarduri der ki: Zaia(ni)’yi ülkede, Melitea Şehri’ne kadar, Qu(maha)

Şehri’ne kadar, Arme Ülkesi’ndeki Nihiria Şehri’ne kadar ve Hašime

Ülkesi’ne kadar vali olarak yönetmek için, atadım. Tanrı Haldi’nin

büyüklüğü ile...195”

195 Payne 2006, 255.

Page 76: URARTU KÜLTÜRÜ ÜZERİNDEKİ GEÇ HİTİT ETKİLERİdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · t.c. marmara Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ

64

4. II. RUSA YAZITLARI

A. Mazgirt/ Kaleköy Yazıtı:

“Tanrı’nın gücü sayesinde Rusa (der ki): Argi(ştidi)... bütün

emir altındakiler, Iriunu insanları...Lubarhi insanlarına doğru...toprak

olacak...yılın insanları, güneş tanrısının karşısında...güç (?) Haldi’ye

(?)...ülkelerde...Haldi... sonra da...o şehirler...herhangi bir şey196”

B. Adilcevaz Yazıtı:

“... bu işler...Argišti oğlu Rusa, Ziuqunni Ülkesi’nin Haldi

Şehri’ni yaptırdı. Argišti oğlu Rusa der ki: Düşman ülkesinden

kadınlar götürdüm... Muški, Hati ve Halitu ülkelerinden halk (?)... bu

kale, ayrıca bu şehirleri ... bu kaleye ekledim. Hiçbir zaman

...bunların herhangisine (hiç kimse kötülük etmesin) Argišti oğlu

Rusa der ki: Tanrı Haldi...bana sundu (?) Tanrı Haldi için bu güçlü

işleri yaptım. Tanrı Haldi’nin büyüklüğü ile Argišti oğlu Rusa, güçlü

kral, büyük kral, Bianili Ülkesi’nin kralı, ülkelerinin kralı ve Tušpa

Şehri’nin kahramanıdır.197”

196 Köroğlu 1996, 52; Schäfer 1977, 249 vdd. 197 Payne 2006, 282-283; UKN: no. 278.

Page 77: URARTU KÜLTÜRÜ ÜZERİNDEKİ GEÇ HİTİT ETKİLERİdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · t.c. marmara Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ

65

C. Ayanis Yazıtı:

“ Argišti oğlu Rusa bu susi’yi kendisine efendi olan tanrı

Haldi’ye yaptırdı ve Rusahinili Eidurukai Şehri’nde bir Haldi

kapısını kusursuz bir şekilde yaptırdı ve tanrı Haldi’ye adadı. Rusa

der ki: kayaya dokunulmamıştı ve yer çoraktı. Hiç bir şey orda

yapılmamıştı. Tanrı Haldi bana krallığı verdiği zaman, ataların

atanmış tahtına çıktım... Bu Haldi kapısını kusursuz bir şekilde

yaptırdım. Tanrı Haldi tarafından, Haldi kapısı tarafından, Argišti

oğlu Rusa’ya yaşam, sevinç ve büyüklükle birlikte yetki, güç ve kudret

Šuruli Ülkesi ve Bianili Ülkesi için verilsin. Rusa der ki: Haldi kapısı

tarafından gerçekten güç olsun, gerçekten... olsun. Yeni yapılar

olduğu zaman Tanrı Haldi’ye bir oğlak kesilsin ve Tanrı Haldi’ye bir

boğa ve iki koyun, Tanrı Teišeba’ya bir koyun, Tanrı Šivini’ye bir

koyun, Tanrıça Arubaini’ye bir inek, Tanrı Hutini’ye bir koyun, Tanrı

XXX’e bir koyun, Haldi silahlarına bir koyun, Haldi kapısına bir

koyun, Tanrı Eiduru’ya bir koyun, Tanrı Baba’ya bir koyun, Tanrıça

Adiya’ya bir koyun, Tanrıça Sardi’ya bir koyun, Tanrıça Inuani’ye

bir koyun, Tanrıça Aia’ya bir koyun, Tanrıça Tušpuni’ye bir koyun,

Tanrıça Inauni’ye ikinci kere bir koyun, Haldi Kapısı’na iki koyun ve

hanımefendi tanrıçalara iki koyun kurban edilsin.

Rusa der ki: Tanrı Haldi, Haldi Kapısı’nı... Haldi Kapısı

tarafından... yapılması gerek. Bu temeller için... yapılması gerek.

(Törenler) yapıldığı zaman Tanrı Haldi’ye bir oğlak kesilsin ve Tanrı

Haldi’ye bir boğa ve Tanrıça Arubaini’ye bir inek kurban edilsin...

yapıldığı zaman Tanrı Haldi’ye bir oğlak kesilsin ve Tanrı Haldi’ye

bir boğa ve Tanrıça Arubaini’ye bir inek kurban edilsin. Haldi

Tapınağı’nın... izlendiği zaman Tanrı Haldi’ye bir oğlak kesilsin.

Rusa der ki: Buradan...

Rusa der ki: Görkemli silahları Haldi Kapısı’nın saf silahlarını

herkim alırsa, bir taş yerleştirsinler; kalkanı, silahları, ahşap objeleri

veya boynuzları her kim... ederse... yapsınlar, çorak yeri yaksınlar.

Saf olan şeyleri... binasına yerleştirsinler.

Page 78: URARTU KÜLTÜRÜ ÜZERİNDEKİ GEÇ HİTİT ETKİLERİdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · t.c. marmara Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ

66

Rusa der ki: Rusa’nın evine her ne girdiyse... Rusahinili

Eidurukai Şehri’nde, Rusa’nın evinde hiç yenmeyen... Argišti oğlu

Rusa der ki: Düşman ülkelerinden erkek, kadın ve büyük baş hayvan

getirdim. Assur Ülkesi’nden, Targuni Ülkesi’nden, Etuini

Ülkesi’nden, Tablani Ülkesi’nden, Qainaru Ülkesi’nden, Hate

Ülkesi’nden, Muški Ülkesi’nden, Şiluquni Ülkesi’nden. İnsan

kullanarak o kaleyi ve yerleşmeyi yaptırdım. Kaleyi... yaptırdım. O

kaleyi ben planladım. Kimse... etmesin. Bu buyrukların hiçbirine

karşı konulmasın. Argišti oğlu Rusa der ki:Tanrı Haldi bana

mutluluk, savaşda güç ve erkeklik gücü verdi. Tanrı Haldi sayesinde

bu işleri yapabildim, Tanrı Haldi’nin büyüklüğü sayesinde Argišti

oğlu Rusa güçlü kral, büyük kral, Šurili Ülkesi’nin kralı, Bianili

Ülkesi’nin kralın karalı ve Tušpa Şehri’nin kahramanı.Tanrı

Haldi’nin buyruğuyla Argišti oğlu Rusa der ki: Bu yerde bulunan

(sonradan gelen) bir kral... etmesin. Ben dedim ve ben yaptım.

Argišti oğlu Rusa der ki: Haldi Kapısı’daki bu yazıtı, herkim

tahrip ederse, her kim suç işlerse, her kim saklarsa, her kim yerinden

sökerse, her kim “ben yaptım” derse, ister Bianili Ülkesi’(nden) ister

düşman ülkesi (nden olsun) veya her kim adımı tahrip ederse ve kendi

adını koyarsa, Tanrı Haldi, Tanrı Teišeba, Tanrı Šivini ve bütün

tanrılar, onu, ismini, soyunu ve sopunu güneşin ışığından yoksun

etsinler...198”

198 Payne 2006, 295-298; Salvini 2001, 253- 270.

Page 79: URARTU KÜLTÜRÜ ÜZERİNDEKİ GEÇ HİTİT ETKİLERİdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · t.c. marmara Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ

67

METİNDE KULLANILAN KISALTMALAR AIA: Anatolian Iron Age AMI: Archäologische Mitteilungen aus Iran. AnAr: Anadolu Araştırmaları AS: Anatolian Studies CAH: Cambridge Ancient History DTCFD: Dil Tarih Coğrafya Fakültesi Dergisi IAB: Institue of Archaeology Bulletin, London.

KST: Kazı Sonuçları Toplantısı TTK: Türk Tarih Kongresi

UKN: Urartskie Klinoobraznye Nadpisi, Moskow,

1960.

Page 80: URARTU KÜLTÜRÜ ÜZERİNDEKİ GEÇ HİTİT ETKİLERİdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · t.c. marmara Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ

68

BİBLİYOGRAFYA

Akurgal, E (1968): Urartäische und Altiranische Kunstzentren,

Ankara, 1968. Astour, M.(1979): “The Arena of Tiglath-Pileser III’s Campaign

Against Sarduri II (743 B.C.), Assur II, 1979, 69- 91.

Azarpay,G (1968): Urartian Art and Artifacts, Los Angales, 1968. Bakır,T (1983): “Kaleköy 1981 Kazı Sonuçları Raporu”,

IV.KST, Ankara, 1983, 165-168.,

Balkan, K (1960): “Patnos Yakınında Anzavurtepe’ de Bulunan Urartu Tapınağı ve Kitabeleri” Anatolia V, 1960, 133 vd.

Barnett, R. D. (1953): “The Finds of Urartian Bronzes at Altıntepe,

near Erzincan”, AS 3, 1953, 121vd. Barnett, R. D. (1954): “The Excavations of the British Museum at

Toprakkale near Van- Addent”, IRAQ 16, 1954, 3vd.

Barnett, R. D. (1972): “More Addenda from Toprakkale”, AS XXII,

Ankara, 1972, 163-179. Barnett, R. D. (1974): “The Hieroglyphic Writing of Urartu”,

Güterbock Armağan Kitabı, İstanbul, 1974, 43vd.

Barnett, R. D. (1976): Assyrian Palace Reliefs in the British Museum,

Londra, 1976. Barnett, R. D. (1982): “Urartu”, CAH 3/2, 1982, 314- 371. Başgelen, N.-A. Özfırat (1996): “Erzurum’da bir Demir Çağı Merkezi:

Toprakkale”, Anadolu Araştırmaları XIV, İstanbul, 1996, 143-145.

Belli, O. (1979): “Urartu Sanatı”, Anadolu Arastırmaları VI,

İstanbul, 1979, 45-95. Belli, O. (1991): “İnscribed Metal Objects”, (ed.

Merhav) Urartu a Metalworking center in the first Millennium B.C.E, Jerusalem, 1991, 42-50.

Beran, T. (1965): “Zur Unschrift Sardur III bei İzoli”, İstanbul

Mittelungen 7, 1956, 33 vd. Bilgi, Ö. (1986): “Fırat Nehri Kenarında Bir Urartu Yerleşmesi”,

IX. TTK I., Ankara, 1986, 317-318.

Page 81: URARTU KÜLTÜRÜ ÜZERİNDEKİ GEÇ HİTİT ETKİLERİdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · t.c. marmara Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ

69

Bonatz, D. (2000): Das Syro-hethitische Grabdenkmal, Mainz, 2000.

Bonatz, D. (2000a): “Essays on Syria in the Iron Age”, Ancient

Near Eastern Studies supp. 7, Paris, 2000, 189- 210.

Born, H.- U. Seidl (1995): “Schutzwaffen aus Assyrien und Urartu”, Sammlung

Axel Guttmann IV, Mainz, 1995. Burney, C. (1960): “Measured Plans of Urartian

Fortreesses”Anatolian Studies 8, 1958, 157 vd. Burney, C. (1972): “Urartian Irrigation Works”, AS XXII, Ankara,

1972, 179-187. Calmeyer, P. (1969): Datierbare Bronzen aus Luristan und

Kırmanshah, Berlin, 1969. Caner, E. (1998): “Bronze votivbleche von Giyimli”, Archeologie

in İran und Turan, Leidorf, 1998. Çambel, H.- A. Özyar (2003): Karatepe- Aslantaş, Azatiwataya, Mainz, 2003.

Çilingiroğlu, A. (1977): “Sargon’un Sekizinci Seferi ve Bazı

Öneriler”, Anadolu Araştırmaları IV-V, İstanbul, 1976-7, 235

Çilingiroğlu, A. (1983): “Urartu’da Toplu Nüfus Aktarımları” Anadolu

Araştırmaları IX, 1983, 319 vd. Çilingiroğlu, A. (1984): Urartu ve Kuzey Suriye: Siyasal ve Kültürel

İlişkiler, İzmir, 1984. Çilingiroğlu, A- Z. Derin (1991): “Van-Dilkaya Kazısı 1990”, XIII KST I,

Ankara, 1991, 403-423. Çilingiroğlu, A. (1992): “Van-Dilkaya Höyüğü Kazıları Kapanış”, XIV.

KST I, Ankara, 1992, 469-493. Çilingiroğlu, A. (1994): Urartu Tarihi, Bornova, 1994. Çilingiroğlu, A. (1997): Urartu Krallığı Tarihi ve Sanatı, İzmir, 1997. Çilingiroğlu, A. (1999): “Migration in the Lake Van Basin”, Migration

und Kulturtransfer- Akten des Internationalen Kolloquiums, (ed.R. Eichmann& H. Parzinger), Berlin, 1999.

Çilingiroğlu, A. (2001): “Ayanis I”, Documenta Asiana VI, Roma, 2001.

Page 82: URARTU KÜLTÜRÜ ÜZERİNDEKİ GEÇ HİTİT ETKİLERİdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · t.c. marmara Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ

70

Dinçol, A. (1974): “Çavuştepe Kazısında Çikan Yazıtlı Küçük Buluntular”, Anadolu XVIII, Ankara, 1974, 105-114.

Dinçol, A.- B. Dinçol (2001): “Eskiçağ’da Doğu Akdeniz Havzası ve

Anadolu’da Diller ve Yazılar”, Boğazköy’den Karatepe’ye Hitit Bilim ve Hitit Dünyasının Keşfi, F. Canpolat (ed.), İstanbul, 2001, 20-38.

Dinçol, A.- B. Dinçol (2004): “Urartu Krallığı’nda Dil ve Yazı”, Urartu:

Savaş ve Estetik (ed. F.Özlem), İstanbul, 2004, 119-128.

Erhat, A. (2000): Mitoloji Sözlüğü, İstanbul, 2000. Erzen, A. (1974): “Giyimli Bronz Definesi ve Giyimli Kazısı”,

Belleten XXXXVIII, Ankara, 1974, 191-597. Forbes, T. (1983): Urartian Architectura, 1983. Grayson, K. (1991): “The war with Urartu”, CAH vol III. part 2,

Cambridge, 1991. Grayson, K. (1991a): Assyrian Rulers of the Early First Millenium

B.C.I (1114-859 BC), London, 1991. Grayson , K. (1996): “The Struggle for Power Assyria”, Priests and

Officials in the Ancient Near East-The Second Colloquium on the Ancient Near East, Heidelberg, 1996.

Grayson, K. (1996a): Assyrian Rulers of the Early First Millenium

B.C. II (858-745 B.C.), London, 1996. Hawkins, D. (1972): “Building Inscriptions of Carchemish”, AS

XXII, Ankara, 1972, 87-115. Hawkins, D. (1983): “Kummuh”, Reallexikon der Assyriologie Band

6, Berlin, 1983, 338-340. Işık, C. (1985): “Untersuchungen zu einem Urartäischen

Göttertypus”, AMI 18, 1985, 75-86. Işık, C. (1987): “Habibuşağı= Yazılıkaya Nekropolü”, Belleten LI, Ankara, 1987, 549-565. Kalaç, M. (1956): “Kömürhan Kaya Kitabesi”, Belleten 20, 1956,

34 vd. Kellner, H. J. (1977): “Pectorale aus Urartu”, Belleten XLI, Ankara,

1977, 481-494. Kellner, H. J. (1980): “Ein neues Goldmedaillon aus Urartu”, AMI 13,

Berlin, 1980, 83-90.

Page 83: URARTU KÜLTÜRÜ ÜZERİNDEKİ GEÇ HİTİT ETKİLERİdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · t.c. marmara Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ

71

Kellner, H. J. (1991): Gürtelbleche aus Urartu, Stuttgart, 1991. Kessler, K. (1995): “Subria, Urartu and Assur. Topographical

Questions Concerning Assyria and Urartu”, M.Liverani(ed.), Neo-Assyrian Geography. Quaderni di Geografia Sorica 5, Roma, 1995, 55-67.

Klein, J. K. (1974): “Urartian Hieroglyhic Inscriptions from

Altıntepe”, Anatolian Studies 24, 1974, 77. Kleiss, W.- H. Hauptmann (1976): Topographische Karte von Urartu, Berlin, 1976. Kleiss, W. (1980): “Ein neues Goldmedaillon aus Urartu”, AMI

Band 13, Berlin, 1980, 83-93. Kleiss, W. (1992): “Zur Ausbreitung Urartus nach Norden”, AMI

Band 25, Berlin, 1992. Klengel, H. (1992): Syria, 3000 to 300 B.C., Berlin, 1992. Konyar, E.- O. Belli (2003): Doğu Anadolu’da Erken Demir Çağı Kale ve

Nekropolleri- Early Iron Age Fortresses and Necropolies in Eastern Anatolia, İstanbul, 2003.

Kozbe, G.- Ö. Çevik- “Pottery”, Ayanis I. Ten years’Excavations at H.Sağlamtimur

(2001): Rusahinili Eiduru-kai 1989-1998, (ed. A.Çilingiroğlu-M. Salvini), Roma, 2001.

Köroğlu, K. (1988): Urartu Devleti’nin Güneybatı Yayılımı

(Yayınlanmamış yüksek lisans tezi), İstanbul, 1988. Köroğlu, K. (1996): Urartu Krallığı Döneminde Elazığ (Alzi) ve

Çevresi, İstanbul, 1996. Köroğlu, K. (2002): “Demir Çağı’nda Yukarı Dicle Bölgesi”,

Anadolu Araştırmaları XVI, İstanbul, 2002, 449-475.

Köroğlu, K.- E. Konyar (2005): "Van Gölü Havzası’nda Erken Demir Çağı

Problemi"Arkeoloji ve Sanat 119, İstanbul, 2005, 25-38.

Köroğlu, K. (2006): Eski Mezopotamya Tarihi; Başlangıcından

Perslere Kadar, İstanbul, 2006. Luscan, von L. (1943): Ausgrabungen in Sendschirli V: Die Kleinfunde

von Sendschirli, Berlin, 1943. Mallowan, M. L. (1972): “Carchemish”, AS 22, 1972, 63-87. Matney, T. (2002): “2000 yılı Ziyaret Tepe Kazıları”, N. Tuna-

J.Veibeyoğlu (ed.), Ilısu ve Kargamış Baraj Gölleri Altında Kalacak Arkeolojik ve Kültür

Page 84: URARTU KÜLTÜRÜ ÜZERİNDEKİ GEÇ HİTİT ETKİLERİdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · t.c. marmara Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ

72

Varlıklarını Kurtarma Projesi 2000 Yılı Çalışmaları, Ankara, 2002, 517-549.

Maxwell, K.- Hyslop (1959): “An Urartian Archer on the Zincirli Chariot

Relief IAB 2, 1959, 65 vd. Merhav, R. (ed.) (1991): Urartu-Metaleorking Center in The First

Millenium B.C.E., Jerusalem, 1991. Naumann, R. (1971): Architektur Kleinasiens, Tübingen, 1971. Nieling, J. (2004): “ Die Außenwirkung der Späthethitischen

Kultur auf die Gebiete zwischen Van See und Kaukaus”, Die Außenwirkung des Späthethitischen Kulturraums Güteraustausch- Kultirkontakt- Kulturtransfer, Münster, 2004, 307-324.

Novak, M.- F. Prayon (2004): Die Außenwirkung des späthethitischen M.

Wittke (ed.) Kulturraums.Güteraustausch- Kultirkontakt- Kulturtransfer (AOAT 323), Münster, 2004. Orthmann, W. (1971): Untersuchungen zur späthethitischen Kunst,

Bonn, 1971. Orthmann, W. (1975): Der Alte Orient, Berlin, 1975. Öğün, B. (1979): “Urartäische Fibeln”, AMI 6, 178-188, Berlin,

1979. Özgüç, T. (1966): Altıntepe I Mimarlık Anıtları ve Duvar

Resimleri, Ankara, 1966. Özgüç, T. (1969): Altıntepe II Mezarlar, Depo Binası ve Fildişi

Eserler, Ankara, 1969. Özgüç, T. (1983): “Jewellery, Gold Votive Plaques and a Silver

Belt from Altıntepe”, AS. 33, 33-37. Parpola, S. (2001): The Helsinki Atlas of the Near East in the Neo-

Assyrian Period, Finland, 2001. Payne, M. (2006): Urartu Çivi Yazılı Beelgeleri, Istanbul, 2006. Payne, M. (2006): “Urartian Measures of Volume”, ANES sup.16,

Peeters, 2006. Parker, B. (2001): The Mechanics of Empire, Helsinki, 2001. Piotrovskii, B. B. (1966): “Urartu Dini”, DTCFD 23/1-2, 1966,

37 vd. Piotrovskii, B. B. (1967): Urartu- The Kingdom of Van and its Art,

New York, 1967.

Page 85: URARTU KÜLTÜRÜ ÜZERİNDEKİ GEÇ HİTİT ETKİLERİdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · t.c. marmara Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ

73

Piotrovskii, B. B. (1969): Urartu, Ceneve, 1969. Roaf, M. (1996) : Mezopotamya ve Eski Yakındoğu, Oxford,

1996. Roaf, M. (2001): “Continuity and Change from the Middle to

Late Assyrian Period”, Migration und Kulturtransfer. Der Wandwl vorder und zentralasiatischer Kulturen im Umbruch vom 2. zum 1. vorchristlichen Jahrtausend. Akten des Internationalen Kolloquiums ( ed.Eichmann- Parzinger), Berlin, 1999, 357-369.

Sağlamtimur, H. (2005): “Volumes of some Urartian Pithoi”, AIA 5(ed. A. Çilingiroğlu- G. Darbyshire), Londra, 2005, 139-143.

Salvini, M. (2001): “The Inscription of Ayanis- Cuniform and

Hieroglyphic”, (ed. A. Çilingiroğlu, M. Salvini) Ayanis I, Roma, 2001, 253-270.

Salvini, M. (2006): Urartu Kültürü ve Tarihi, 2006. Schachner, A. (2002): “2000 yılı Giricano Kazıları Ön Raporu”, N.

Tuna- J.Veibeyoğlu (ed.), Ilısu ve Kargamış Baraj Gölleri Altında Kalacak Arkeolojik ve Kültür Varlıklarını Kurtarma Projesi 2000 Yılı Çalışmaları, Ankara, 2002, 549-613.

Schachner, A.-K. RAdner (2001): “Tushan’dan Amedi’ye Assur Döneminde

Y.Dicle Havzasıyla İlgili Topografik Sorular” ed: N.tuna-J. Öztürk-J.Velibeyoglu, Ilısu ve Kargamış Baraj gölleri altında kalacak arkeolojik ve kültür varlıklarını kurtarma projesi 1999 yılı çalışmaları, Ankara, 2001 sf: 729-776.

Schachner, A. (2005): “Birkleyn Mağaraları (Dicle Tüneli) Yüzey

Araştırması 2004”, 23. Araştırma Sonuçları Toplantısı, Antalya, 2005, 367-385.

Schacner, A. (2007): “Kunst und Kulturgeschichtliche Untersuchungen zu den Verzierung eines Tores in Balawat (Imgur- Enlil) aus der Zeit von Salmanassar III., König von Assyrien”, Subartu XX, 2007 (baskıda) Schäfer, H. P. (1974): “Zur Stele Menuas aus Bağın (Balin)”, IM 23/24, İstanbul, 1973/4, 33-37. Schäfer, H. P. (1977): “Die İnschrift Rusa II Argištehinis in Mazgirt- Kaleköy”, Studi Micenei ed Egeo- Anatolici 18, 1977, 249-268.

Page 86: URARTU KÜLTÜRÜ ÜZERİNDEKİ GEÇ HİTİT ETKİLERİdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · t.c. marmara Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ

74

Schuler, E. (1972-75): “Hieroglyphen, Urartäische”, Reallexikon der Assyriologie 4, 400-401. Seidl, U. (1991): “Utılıarıan and Votive Armor”, (ed.

Merhav) Urartu a Metalworking center in the first Millennium B.C.E, Jerusalem, 114-140.

Seidl, U. (1993): “Urartäische Bauskulpturen”, N.Özgüç’ e

Armağan: Aspects of art and Iconography- Anatolia and its Neighbors, Ankara, 1993,557- 63.

Seidl, U. (2004): Bronzekunst Urartus, Mainz, 2004. Sevin, V. (1980): “Van Kalesi’nden bir kaya mezarı ve

Urartularda ölü yakma geleneği”, Anadolu Araştırmaları VIII, İstanbul, 1980, 150 vd.

Sevin, V. (1982): Urartu Krallığının Tarihsel ve Kültürel

Gelişimi, İstanbul, 1979. Sevin, V. (1986): “Malatya- Elazığ- Bingöl İlleri Yüzey

Araştırması, 1985”, IV. Araştırma Sonuçları Toplantısı, Ankara, 1986, 279 vd.

Sevin, V. (1989): “Urartulara ait Dünyanın En Eski Karayolu”,

Anadolu Araştırmaları XI., 1989, 47-56. Sevin, V. (1991): “The Early Iron Age in the Elazığ Religion and

the problem of the Mushkians”, Anatolian Studies 41, 1991, 87-97.

Sevin, V. (1999): Yeni Assur Sanatı I, Mimarlık, Ankara, 1999.

Sevin, V.- A. Özfırat (1999a): “Van-Karagündüz Höyüğü Kazıları”, Belleten E.Kavaklı LXIII, Ankara, 1999, 847-869.

Sevin, V. (1999b): “The Origins of the Urartians in the light of the

Van/Karagündüz excavations”, Anatolian Studies 49, 1999, 159-164.

Steinherr, F. (1958): “Die Urartäischen Bronzen von Altıntepe”,

Anatolia III, Ankara, 1958, 97-102. Stronach, D. (1959): “The Development of the Fibula in the Near

East, IRAQ 21, 1951, 181-207. Stronach, D. (1967): "Urartian and Achaemenian Tower Temples”,

JNES volume 26, Chicago, 1967, 278-288. Tarhan, T. (1978): M.Ö.13. yüzyılda Uruatri ve Nairi

Konfederasyonları, İstanbul, 1978. Tarhan, T. (1980): “Urartu Devletinin Kuruluş Evresi ve Kurucu

Krallardan Lutupri- Lapturi Hakkında Yeni

Page 87: URARTU KÜLTÜRÜ ÜZERİNDEKİ GEÇ HİTİT ETKİLERİdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · t.c. marmara Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ

75

Görüşler”, Anadolu Araştırmaları VIII, 1980, 69 vd.

Tarhan, T.- V. Sevin (1992): “Van Kalesi ve Eski Van Sehri Kazıları 1991”,

XIV. KST I, Ankara, 1992, 407-431. Tarhan, T.- V. Sevin (1993): “Van Kalesi ve Eski Van Sehri”, Belleten LVII,

Ankara, 1993, 843-863. Taşyürek, O. (1978): “Giyimli Adak Levhalarından Örnekler”,

Belleten XLII, Ankara, 1978, 201-221. Ussishkin, D. (1994): “On the Architectural Origin of the Urartian

Standart Temples”,Tel Aviv 21, Tel Aviv, 1994, 144- 156.

Ussishkin, D. (1994a): “The Rock-Cut Tombs at Van and Monumental

Tombs in the Near East”, Anatolian Iron Age 3, Ankara, 1994, 253-264.

van Loon, M. N. (1974): “The Euphtrates Mentioned by Sarduri II of

Urartu”, Anatolian Studies Presented to H.G. Güterbock, İstanbul, 1974, 187 vd.

von Luschan, F. (1943): Ausgrabungen in Sendschirli V: Die Kleinfunde

von Sendschirli, Berlin, 1943. Wartke, R. B. (1993): Urartu das Reich am Ararat, Mainz, 1993. Wäfler, M. (1981): “Zum assyrisch- urartäischen Westkonflikt”,

Acta Praehistorica et Archaeologica 11/12, Berlin, 1981.

Wäfler, M. (1986): “Die Auseinanderstzungen zwischen Urartu und

Assyrien”, Xenia 17, Konstanz, 1986. Werner, P. (1994): Die Entwicklung der Sakralarchitektur in

Nordsyrien und Südostkleinasien: vom Neolithikum bis in das 1.jt. v. chr., Wien, 1994.

Winter, I. J. (1976): “Phoenician and North Syrian Ivory Carving in

Historical Context: Questions of Style and Distribution”, IRAQ XXXVIII, Londra, 1976, 5- 23.

Wisemann, D. J. (1956): “A Fragmentary Inscription of Tiglath- Pileser III from

Nimrud”, Iraq 18, 117-129. Woolley, C.- R. Barnett (1952): Carchemish III, Londra, 1952. Zahlhaas, G. (1991): “Clothing Accessories and jewelery”, (ed.

Merhav) Urartu a Metalworking center in the first Millennium B.C.E, Jerusalem, 1991, 184- 198.

Page 88: URARTU KÜLTÜRÜ ÜZERİNDEKİ GEÇ HİTİT ETKİLERİdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · t.c. marmara Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ

76

Zimansky, P. (1985): Ecology and Empire: The Structure of the Urartian State, Chicago, 1985.

Zimansky, P. (1995): "Urartian Metarial Culture as State

Assemblage: An Anomaly in the Archaeology of Empire“, BASOR 297, 103-116.

Zimansky, P. (1998): Ancient Ararat. A Handbook of Urartian

Studies, New York, 1998.

Page 89: URARTU KÜLTÜRÜ ÜZERİNDEKİ GEÇ HİTİT ETKİLERİdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/TEZLER_YOK_GOV_TR... · t.c. marmara Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ

77