tÜrk dİllİ topluluklarin karùilatirmali olarak · r. : rusça rf : rusya federasyonu sscb :...

153
i

Upload: others

Post on 19-Oct-2020

11 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: TÜRK DİLLİ TOPLULUKLARIN KARùILATIRMALI OLARAK · r. : Rusça RF : Rusya Federasyonu SSCB : Sovyet Soyalist Cumhuriyetler Birliği t. : Türkçe TC : Türkiye Cumhuriyeti TDK

i

Page 2: TÜRK DİLLİ TOPLULUKLARIN KARùILATIRMALI OLARAK · r. : Rusça RF : Rusya Federasyonu SSCB : Sovyet Soyalist Cumhuriyetler Birliği t. : Türkçe TC : Türkiye Cumhuriyeti TDK

ii

KAZAKİSTAN ULUS İNŞA SÜRECİNDE

TÜRK DİLLİ TOPLULUKLARIN

KARŞILAŞTIRMALI OLARAK DİASPORA İLİŞKİLERİ

T.C. BAŞBAKANLIK

Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı

Uzmanlık Tezi

Servet ÇETİN

Tez Yöneticisi

Dr. Murat YILMAZ

Ekim 2014

ANKARA

Page 3: TÜRK DİLLİ TOPLULUKLARIN KARùILATIRMALI OLARAK · r. : Rusça RF : Rusya Federasyonu SSCB : Sovyet Soyalist Cumhuriyetler Birliği t. : Türkçe TC : Türkiye Cumhuriyeti TDK

iii

ONAY

Servet ÇETİN tarafından hazırlanan “KAZAKİSTAN ULUS İNŞA

SÜRECİNDE TÜRK DİLLİ TOPLULUKLARIN KARŞILAŞTIRMALI OLARAK

DİASPORA İLİŞKİLERİ” adlı bu tezin uzmanlık tezi olarak uygun olduğunu

onaylarım.

Dr. Murat YILMAZ

Tez Yöneticisi

Page 4: TÜRK DİLLİ TOPLULUKLARIN KARùILATIRMALI OLARAK · r. : Rusça RF : Rusya Federasyonu SSCB : Sovyet Soyalist Cumhuriyetler Birliği t. : Türkçe TC : Türkiye Cumhuriyeti TDK

iv

TEZ BİLDİRİMİ

Tez içindeki bütün bilgilerin etik davranış ve akademik kurallar çerçevesinde

elde edilerek sunulduğunu, ayrıca tez yazım kurallarına uygun olarak hazırlanan bu

çalışmada orijinal olmayan her türlü kaynağa eksiksiz atıf yapıldığını bildiririm.

Servet ÇETİN

Page 5: TÜRK DİLLİ TOPLULUKLARIN KARùILATIRMALI OLARAK · r. : Rusça RF : Rusya Federasyonu SSCB : Sovyet Soyalist Cumhuriyetler Birliği t. : Türkçe TC : Türkiye Cumhuriyeti TDK

v

ÖZET

KAZAKİSTAN ULUS İNŞA SÜRECİNDE

TÜRK DİLLİ TOPLULUKLARIN

KARŞILAŞTIRMALI OLARAK DİASPORA İLİŞKİLERİ

Çetin, Servet

T.C. BAŞBAKANLIK

Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı

Uzmanlık Tezi

Tez Yöneticisi: Dr. Murat YILMAZ

Doğu bloğunun yıkılmasıyla iki kutuplu dünya sisteminin çökmesi sonucunda

uluslararası arenada bağımsız yeni ulus-devletler ortaya çıkmıştır. Bunlardan birisi

olan Orta Asya Türk Cumhuriyetlerinden Kazakistan da diğer eski Sovyet

Cumhuriyetleri gibi egemen bir ülke olarak uluslararası normlarda ulus-devlet

oluşturma sürecine girmiştir.

Kazakistan’da ise ulus inşa süreci denilince ilk akla gelen unsur içinde

barındırdığı yüzden fazla etnik grup olmuştur. Etnik grupların Kazakistan’da bu denli

çeşitlilik arz etmesinin en büyük sebebi Çarlık Rusya ve Sovyet döneminde yaşanan

göç hareketleri ve çizilen sınırlar olmuştur. Yaklaşık 70 yıllık Sovyet hâkimiyeti

süresince Kazakistan’da yaşayan insanlar üzerine Sovyet insanı kimliği inşa edilmek

istenmiştir. 1991 yılında bağımsızlığını kazanan Kazakistan ise titüler grup olan

Kazaklar merkeze alınarak yeni bir ulus inşa sürecine girmiştir.

Bu çalışmada, Kazakistan içerisinde diaspora halkları olarak yaşayan çeşitli

göç hareketleri ile Kazakistan’a gelen Türk dilli toplulukların ev sahibi ülke ve

anavatanları ile ilişkileri üzerine odaklanılmıştır. Bunun yanında, SSCB sonrası

Kazak ulus inşa sürecinin, Kazakistan’da yaşayan Türk dilli diasporaların kimlik

yapısına, sosyal hayatına ve anavatanları ile ilişkilerine etkisi değerlendirilmiştir.

Anahtar Kelimeler: Diaspora, Kazakistan, Soydaş ve Akraba, Türk Dilli

Halklar

Page 6: TÜRK DİLLİ TOPLULUKLARIN KARùILATIRMALI OLARAK · r. : Rusça RF : Rusya Federasyonu SSCB : Sovyet Soyalist Cumhuriyetler Birliği t. : Türkçe TC : Türkiye Cumhuriyeti TDK

vi

ABSTRACT

COMPARATIVE DIASPORA RELATIONS of

TURKISH-SPEAKING COMMUNITIES IN KAZAKHSTAN

IN THE PROCESS OF NATION-BUILDING

Çetin, Servet

REPUBLIC OF TURKEY PRIME MINISTRY

Presidency for Turks Abroad and Related Communities

Supervisor: Dr. Murat YILMAZ

After the collapse of the Eastern block and the end of bipolar world system,

new independent nation-states emerged in the international arena. Kazakhstan, as one

of these Turkic states in Central Asia, came into the process of nation-building, as a

sovereign country, in international norms like other post-Soviet countries.

As for Kazakhstan, the first issue that comes to mind in respect of the nation-

building is being composed of more than a hundred ethnic groups. The main reason

of such an ethnic diversity in Kazakhstan is the migration movements and changes in

borders during Tsarist Russia and Soviet Union periods. Throughout the nearly 70

years of Soviet reign, the Soviet identity was tried to be imposed on the people of

Kazakhstan. Beside, Kazakhstan, after gaining its independence in 1991, started a

process of nation-building centered upon Kazakh people, the titular group in the

country.

In this study, it is focused on the relations of Turkish-speaking communities

that live in Kazakhstan as diasporic nations and came to Kazakhstan as a result of

various migration movements with the host country and their homelands. Besides,

the impact of Kazakh nation-building process after the USSR on the formation of

identity, social life and relations with homelands of Turkish-speaking communities

living in Kazakhstan are assessed.

Keywords: Diaspora, Kazakhstan, Kin and Relatives, Turkish-speaking

Communities

Page 7: TÜRK DİLLİ TOPLULUKLARIN KARùILATIRMALI OLARAK · r. : Rusça RF : Rusya Federasyonu SSCB : Sovyet Soyalist Cumhuriyetler Birliği t. : Türkçe TC : Türkiye Cumhuriyeti TDK

vii

TEŞEKKÜR

Bu tezi hazırladığım süreçte benden akademik bilgi birikimiyle yardımlarını ve yol

göstericiliğini esirgemeyen tez danışmanı hocam Sayın Dr. Murat YILMAZ’a, bu

süreçte kendilerini ihmal ettiğim, bana sabırla katlanan sevgili aileme teşekkürlerimi

sunarım.

Page 8: TÜRK DİLLİ TOPLULUKLARIN KARùILATIRMALI OLARAK · r. : Rusça RF : Rusya Federasyonu SSCB : Sovyet Soyalist Cumhuriyetler Birliği t. : Türkçe TC : Türkiye Cumhuriyeti TDK

viii

İÇİNDEKİLER

ÖZET............................................................................................................................ v

ABSTRACT ................................................................................................................ vi

TEŞEKKÜR ............................................................................................................... vii

İÇİNDEKİLER ......................................................................................................... viii

TABLO VE ŞEKİLLER LİSTESİ ............................................................................... x

KISALTMALAR ........................................................................................................ xi

1. GİRİŞ .................................................................................................................... 1

2. DİASPORA ........................................................................................................... 6

2.1. Akademi Dünyasında Diasporanın Tanımı, Tarihçesi ve Bugünü ................ 6

3. KAZAKİSTAN’DA ULUS DEVLET İNŞA SÜRECİ ...................................... 14

3.1. Sovyet Öncesi Orta Asya ve Kazaklar ........................................................ 14

3.2. Sovyet Dönemi Ulus İnşa Süreci ve Araçları .............................................. 15

3.3. Kazakistan’da Ulus İnşa süreci ve Araçları ................................................ 18

3.3.1. Milliyetçilik ve Milletler Meselesi ....................................................... 19

3.3.2. Nüfus ve Demografi Politikası ............................................................. 24

3.3.3. Dil Politikası ........................................................................................ 34

3.3.4. Din Politikası ........................................................................................ 42

3.3.5. Eğitim Politikaları ................................................................................ 48

3.3.6. Devletin Planlama ve İstihdam Politikaları ......................................... 52

4. KAZAKİSTAN İÇ POLİTİKASINDA DİASPORA OLAN SOYDAŞ ve

AKRABA POLİTİKASI ..................................................................................... 54

4.1. Ulus İnşa Sürecinde Kazaklarla Soydaş ve Akraba Topluluklar................. 54

4.1.1. Özbekler ............................................................................................... 59

4.1.2. Uygurlar ............................................................................................... 69

4.1.3. Tatarlar ................................................................................................. 78

4.1.4. Ahıska Türkleri .................................................................................... 88

5. DİASPORA, SOYDAŞ ve AKRABA ALGISI ile DIŞ POLİTİKA ETKİLERİ

102

5.1. Özbekler .................................................................................................... 102

5.1.1. Kimlik ve Algı ................................................................................... 102

5.1.2. Dış Politikaya Etkisi ve Diaspora-Anavatan İlişkisi / Algısı ............. 104

Page 9: TÜRK DİLLİ TOPLULUKLARIN KARùILATIRMALI OLARAK · r. : Rusça RF : Rusya Federasyonu SSCB : Sovyet Soyalist Cumhuriyetler Birliği t. : Türkçe TC : Türkiye Cumhuriyeti TDK

ix

5.2. Uygurlar ..................................................................................................... 106

5.2.1. Kimlik ve Algı ................................................................................... 106

5.2.2. Dış Politikaya Etkisi ve Diaspora-Anavatan İlişkisi / Algısı ............. 108

5.3. Tatarlar ...................................................................................................... 111

5.3.1. Kimlik ve Algı ................................................................................... 111

5.3.2. Dış Politikaya Etkisi ve Diaspora-Anavatan İlişkisi / Algısı ............. 112

5.4. Ahıska Türkleri .......................................................................................... 113

5.4.1. Kimlik ve Algı ................................................................................... 113

5.4.2. Dış Politikaya Etkisi ve Diaspora-Anavatan İlişkisi / Algısı ............. 115

6. SONUÇ ............................................................................................................. 119

KAYNAKÇA ........................................................................................................... 127

Page 10: TÜRK DİLLİ TOPLULUKLARIN KARùILATIRMALI OLARAK · r. : Rusça RF : Rusya Federasyonu SSCB : Sovyet Soyalist Cumhuriyetler Birliği t. : Türkçe TC : Türkiye Cumhuriyeti TDK

x

TABLO VE ŞEKİLLER LİSTESİ

Tablo 1: Nüfus Sayım Yıllarına Göre Kazakistan Etnik Unsurlarının Miktar ve

Oransal Nüfus Verileri ............................................................................................................ 33

Şekil 1: Yıllara göre Kazak-Rus Nüfus Oranları ....................................................... 26

Şekil 2: Yıllara ve Milletlere Göre Nüfus Oranları ................................................... 29

Şekil 3: Milletlere Göre Kazakça'yı Anlayabilme Oranları ....................................... 42

Şekil 4: Milletlere Göre Dini Tercihler (Oransal) ..................................................... 45

Şekil 5: Milletlere Göre Ana Dillerini Konuşma Oranları ........................................ 57

Şekil 6: Kazakistan'da Yaşayan Özbeklerin Yıllara Göre Nüfus Miktar ve Oranları 62

Şekil 7: Kazakistan'da Yaşayan Uygurların Yıllara Göre Nüfus Miktar ve Oranları 72

Şekil 8: Kazakistan'da Yaşayan Türk Dilli Halkların 1979-2009 Yılları Arasında

Toplam Nüfusa Oranları ............................................................................................ 82

Şekil 9: Türk Dilli Halklarda Anadil Becerisi Oranları ............................................. 85

Şekil 10: Kazakistan'da yaşayan Türk Dilli Halklarda Din (Oransal) ....................... 87

Şekil 11: Kazakistan'da Yaşayan Ahıska Türklerinin Yıllara Göre Nüfus Miktar ve

Oranları ...................................................................................................................... 94

Page 11: TÜRK DİLLİ TOPLULUKLARIN KARùILATIRMALI OLARAK · r. : Rusça RF : Rusya Federasyonu SSCB : Sovyet Soyalist Cumhuriyetler Birliği t. : Türkçe TC : Türkiye Cumhuriyeti TDK

xi

KISALTMALAR

a. : Almanca

ÇHC : Çin Halk Cumhuriyeti

DİB : Diyanet İşleri Başkanlığı

i. : İngilizce

JSC : Uluslararası Programlar Merkezi

KDMİ : Kazakistan Müslümanları Dini İdaresi

KIMEP : Kazakistan İşletme, Ekonomi ve Stratejik Araştırma Üniversitesi

l. : Latince

OSCE/AGİT : Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı

r. : Rusça

RF : Rusya Federasyonu

SSCB : Sovyet Soyalist Cumhuriyetler Birliği

t. : Türkçe

TC : Türkiye Cumhuriyeti

TDK : Türk Dil Kurumu

TİKA : Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı

TTEÖM : Türkiye Türkçesi Eğitim Öğretim Merkezi

YTB : Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı

Page 12: TÜRK DİLLİ TOPLULUKLARIN KARùILATIRMALI OLARAK · r. : Rusça RF : Rusya Federasyonu SSCB : Sovyet Soyalist Cumhuriyetler Birliği t. : Türkçe TC : Türkiye Cumhuriyeti TDK

1

1. GİRİŞ

Doğu bloğunun yıkılmasıyla iki kutuplu dünya sisteminin çökmesi sonucunda

uluslararası arenada bağımsız yeni ulus-devletler ortaya çıkmıştır. Bunlardan birisi

olan Orta Asya Türk Cumhuriyetlerinden Kazakistan da diğer eski Sovyet

Cumhuriyetleri gibi egemen bir ülke olarak uluslararası normlarda ulus-devlet

oluşturma sürecine girmiştir.

Kazakistan bağımsızlığından günümüze ulus-devlet oluşturma çabaları çerçevesinde

gerek iç gerekse dış politika uygulamalarıyla çeşitli politikalar üretmiştir. Yönetim

ülkede yaşayan çeşitli etnik unsurları da göz önüne alarak ortak bir milli kimlik

oluşturmaya çalışmıştır. Kazakistan çok sayıda farklı etnik grupları içinde

barındırmasına rağmen güçlü ekonomisi ve devlet yapısı ile ulus inşa sürecini diğer

Orta Asya Türk Cumhuriyetlerine nazaran daha iyi şekilde yürüten genç bir

cumhuriyet olarak öne çıkmıştır. Hayata geçirilmeye çalışılan Kazakistanlılık bilinci

eğitim, dil, din ve medya yoluyla toplumun tüm kesimlerine benimsetilmeye

çalışılmıştır.

Ancak, Kazak ulus inşasının önündeki en büyük engellerden birisi de içinde

barındırdığı yüzden farklı etnik grup olmuştur. Kazak steplerinde bu denli çeşitliliğin

oluşmasında yaşanan göç hareketlerinin etkisi elbette yadsınamaz. Tarihin farklı

dönemlerinde yaşanan bu göç hareketleri bazen emperyalist amaçlar taşırken,

bazıları ticaret amaçlı olmuş, bazıları da sürgünler sebebiyle gerçekleşmiştir.

Dolayısıyla bu göçlerden bazıları rıza ile olurken bazıları da zorlama ile olduğu

söylenebilir. Sınırların belirlenmesinden, göçlere kadar çeşitli sebepler Kazakistan’ın

çok etnikli bir ülke olduğu gerçeğini tarihe ve günümüze kaydetmektedir.

Bu tezde ise, Kazakistan içerisinde diaspora halkları olarak yaşayan çeşitli göç

hareketleri ile Kazakistan’a gelen Türk dilli toplulukların ev sahibi ülke ve

anavatanları ile ilişkileri incelenecektir. Bunun yanında, SSCB sonrası Kazak ulus

inşa sürecinin Kazakistan’da yaşayan Türk dilli diasporaların kimlik yapısına, sosyal

hayatına ve anavatanlarla ilişkilerine etkisi üzerine çalışılacaktır. Bu tezde de

incelenecek olan 1990 sonrası Kazakistan’da ulus inşa süreci hakkında çok sayıda

araştırma yapılmış, tez ve makaleler yazılmıştır. Fakat Kazakistan’da yaşayan Türk

dilli diasporaların yaşayışı üzerinden yapılan sosyolojik, tarihsel ve etnolojik

çalışmalar yalnızca Ayşegül Aydıngün, Natsuko Oka, Ablet Kamalov, Yves-Marie

Page 13: TÜRK DİLLİ TOPLULUKLARIN KARùILATIRMALI OLARAK · r. : Rusça RF : Rusya Federasyonu SSCB : Sovyet Soyalist Cumhuriyetler Birliği t. : Türkçe TC : Türkiye Cumhuriyeti TDK

2

Davenel gibi akademisyenlerin araştırmalarıyla sınırlı kalmıştır. Bu yüzden bu

çalışmada Kazak ulus inşasındaki gelişmeler ve Kazakistan politikasında Türk dilli

diasporaların önemini vurgulamak için sözkonusu diasporaların tarihsel hareketleri

ve etkileşim süreci incelenecektir. Bu süreçte, Özbek, Uygur, Tatar ve Ahıska Türkü

diasporaları ile Kazak ulus inşası arasındaki bağlarla birlikte adı geçen toplulukların

“anayurtları” arasındaki ilişki de inceleme konusu olacaktır.

Tezde Kazakistan’da yaşayan dört topluluk incelenecektir. Tez konusu olarak

Kazakistan’daki Özbekler, Uygurlar, Tatarlar, Ahıska Türkleri seçilmiştir. Bu

toplulukların seçilmesinde Kazaklarla var olan temel ortak paydaları dikkate

alınmıştır. Söz konusu dört topluluk da Kazaklar gibi Türk dilli halklardır ve aynı

mezhebe mensup olmak üzere İslam dinini benimsemişlerdir. Bu sebeple, tezde

incelenecek temel unsurlardan birisi de söz konusu dört topluluğun Kazaklarla sahip

olduğu ortak noktaların Kazak devletinin millileştirici politikalarına etkisi ya da bu

politikalardan nasıl etkilendiği olacaktır. Diğer bir deyişle, bu dört topluluğunun

Türk kökenli ve Müslüman olmasının, Ruslar gibi diğer Türk ya da Müslüman

olmayan topluluklara nazaran Kazak yönetimi nezdinde fark yaratıp yaratmadığı da

incelenecektir.

Bu çalışmada ayrıca, Kazakistan’daki Özbek, Uygur, Tatar ve Ahıska Türkü

topluluklarının Kazak devleti ile ilişkilerine dikkat çekilerek anavatanlarındaki

gelişmelerin bu ilişkiyi nasıl etkileyip dönüştürdüğü de irdelenecektir. Bu bağlamda,

ilk olarak Özbeklerin Özbekistan’la ilişkisi ve Kazakistan’ın bu ilişkideki yeri de

inceleme konusu olacaktır. Sonrasında, Uygurların Doğu Türkistan’la (dolayısıyla

Çin’le), Tatarların Tataristan’la (dolayısıyla Rusya Federasyonu ile) Ahıska

Türklerinin ise Türkiye ile ilişkileri çözümlenecektir. Bununla bağlantılı olarak,

sözkonusu diaspora halkların gerçekte hangi toprak parçasını anavatanları olarak

algıladıkları da tartışılacaktır.

Bu tezde, Kazakistan’ın içerisinde yaşayan halkların aynı zamanda başka bir devletin

diaspora unsuru olduğu üzerinde de durulmuştur. Bu anlamda diaspora

çalışmalarındaki ilk adım bu grupların belirlenmesidir. Bu da diasporanın net bir

şekilde tanımlanmasıyla mümkün olabilir. Ancak, Türkiye’nin yurtdışında büyük

ölçekte diaspora nüfusu bulunmasına rağmen diaspora teriminin Türkiye’deki

akademisyenler tarafından yeterince ele alınmamış olması ve dolayısıyla Türkçe

Page 14: TÜRK DİLLİ TOPLULUKLARIN KARùILATIRMALI OLARAK · r. : Rusça RF : Rusya Federasyonu SSCB : Sovyet Soyalist Cumhuriyetler Birliği t. : Türkçe TC : Türkiye Cumhuriyeti TDK

3

literatürün çok kısıtlı olması tezde yabancı kaynakların ağırlıklı olarak

kullanılmasına sebep olmuştur.

Diğer taraftan, Kazak ulus inşa süreci hakkında birçok yerli ve yabancı eser

bulunmaktadır. Buna benzer şekilde Kazakistan’da yaşayan Slav ve diğer Avrupa

kökenli topluluklar hakkında birçok eser yayımlanmış olsa da, tezin konusu olan

Özbekler, Uygurlar, Tatarlar, Ahıska Türkleri hakkında yeterli malumat

bulunmamaktadır. Sözkonusu toplulukları başlı başına konu olarak ele alan fazla

çalışma bulunmamakla beraber diğer çalışmalarda sadece konu olarak değinilmiştir.

Kazakistan’da yaşayan Türk dilli halklar olarak genel kabul gören söz konusu

toplulukların akademik literatürde karşılılığı bulunmamaktadır. Buna rağmen

birbirleri arasındaki bağlar “soydaş”, “akraba”, “soydaş ve akraba” terimleri

kullanılarak açıklanmaya çalışılacaktır. Türk Dil Kurumu Büyük Türkçe Sözlükte

akraba “kan bağıyla birbirine bağlı olan kimseler”, “oluşma yönünden aynı kaynağa

dayanan şeyler” şeklinde tanımlanmıştır. Ancak burada söz konusu olan toplumların

akraba olmasıdır ki bu husus üzerine yazılmış herhangi bir Türkçe akademik çalışma

bulunamamıştır. İngilizcede kullanılan “kin” ya da “relative” kelimeleri akraba

terimini karşılamasına rağmen Türkiye’deki toplumların akraba olması algısına tam

anlamıyla oturmamaktadır. Diğer taraftan, soydaş kelimesi de “soyları bir olan

bireylerden her biri”, “aynı soydan olan kimse” şeklinde tanımlanmıştır. Bu anlamda

soydaş kelimesinin akraba kelimesine nazaran toplum içerisinde bireylerin daha

yakın ilişkiye sahip olması durumunu betimleyebileceği düşünülmektedir.

Türkiye’de akademik anlamda soydaş ve akraba terimlerinin akademik anlamda

araştırılmayıp sadece söylemsel bazda kaldığı söylenebilir. Bu anlamda yapılan

söylemlerin de sübjektif öğeleri çokça barındırdığı da düşünülebilir. Türkiye’de

Başbakanlığa bağlı bir kuruluş olan Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar

Başkanlığı, adında akraba terimini barındırmasına rağmen nelerin ya da kimlerin

akraba terimine matuf olduğu hakkında muğlaklık sürdüğünü söylemek yanlış

olmayacaktır.

Soydaş ve akraba terimleri genellikle birlikte kullanılmasına rağmen hangisinin

kimleri tarif ettiği hususunda siyasilerin ve politika yapıcıların söylemlerinden belli

bir ayrım olduğu çıkarımı da yapılabilir. Soydaş, daha çok zamanında Osmanlı

Devleti dâhilindeki topraklarda yaşayan ve günümüz Türkiye Cumhuriyeti sınırları

Page 15: TÜRK DİLLİ TOPLULUKLARIN KARùILATIRMALI OLARAK · r. : Rusça RF : Rusya Federasyonu SSCB : Sovyet Soyalist Cumhuriyetler Birliği t. : Türkçe TC : Türkiye Cumhuriyeti TDK

4

dışında kalan buna ek olarak etnik anlamda Anadolu Türkleri ile sıkı bağları bulunan

toplulukları tasvir ettiği düşünülebilir. Ahıska Türkleri, Batı Trakya Türkleri, Irak

Türkmenleri gibi topluluklar bu anlamda Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmayıp,

diğer devletlerin vatandaşı ve/veya azınlık grubu olan ve aynı zamanda Anadolu’da

yaşayan insanlardan dil, din, tarih, kültür ve etnik anlamda ayrılmaz bir parçası

halindeki soydaşlar olarak kabul edilebilir. Diğer taraftan, akraba ise soydaşlardaki

kadar sıkı bir şekilde olmasa da yine dil, din, tarih, kültür ve etnik bağların

bulunduğu Kazak, Kırgız, Tatar, Uygur gibi toplulukları tanımlamada kullanılabilir.

Diğer taraftan, söylemler temel alındığında etnik olarak Türk olmayan ama

Müslüman olan ve günümüzde daha sıkı ilişkilerin var olduğu Kürt, Arap, Çerkes,

Boşnak, Arnavut ve Çeçenler gibi birçok topluluğu hangi şablona yerleştirmek

gerektiği noktasında soru işaretleri belirmektedir. Diğer taraftan, Türk olan ancak

Müslüman olmayan Ortodoks Gagavuzlar ve Musevi Karay Türklerini hangi başlık

altında değerlendirmek gerektiği noktası belirsizliğini korumaktadır. Türkiye’deki

politika yapıcıları “soydaş” ve “akraba” terimlerinin kısıtlayıcı ve tarif edilmesi zor

tanımlarını yapmaya çalışmak yerine tarihin bir döneminde ilişki kurulmuş bütün

halklara “tarihdaş” payesi vererek çerçeveyi çok daha geniş tutma eğilimine

girmişlerdir.

Toplumların birbirine yakınlığını belirlemede önceliğin dilde arandığını sonrasında

din ve diğerlerinin geldiğini de belirtmek gerekmektedir. Bu anlamda, tez de

Özbekler, Uygurlar, Tatarlar, Ahıska Türklerinin Kazaklarla başta dilsel olmak üzere

dini anlamda da ortaklıkları dikkate alınarak birbirlerinin soydaş ve/veya akrabası

olarak tanımlanacaktır. Bu tanımlama yapılırken Türkiye’deki söylemlerin dikkate

alındığı da hatırda tutulmalıdır.

Tezin ikinci bölümünde diaspora teriminin tarihsel kökenleri ve siyasal gelişmeler

doğrultusunda içeriğinin dönüşümü araştırılmaktadır. Küreselleşmenin etkisiyle hızla

gelişen göç olgusu bağlamında ortaya çıkan “anavatanı dışında yaşayan toplumlar”ın

diaspora kavramıyla olan ilişkisi açıklanmaya çalışılacak ve diaspora toplumlarının

ev sahibi devlet ve anavatan arasındaki ilişki ele alınacaktır.

“Kazakistan’da Ulus Devlet İnşa Süreci” başlıklı üçüncü bölümde Sovyet öncesi

dönemlerdeki kimlik inşa süreçlerinin, bağımsız devlet deneyimlerinin ve SSCB

uygulamalarının günümüz ulus inşa politikaları üzerindeki etkileri tartışılmaktadır.

Page 16: TÜRK DİLLİ TOPLULUKLARIN KARùILATIRMALI OLARAK · r. : Rusça RF : Rusya Federasyonu SSCB : Sovyet Soyalist Cumhuriyetler Birliği t. : Türkçe TC : Türkiye Cumhuriyeti TDK

5

Bu bağlamda, Kazakistan’ın milli-etnik kimlik, dil ve din düzlemli politikaları çok

kültürlülük yönünden incelenecektir.

“Kazakistan İç Politikasında Soydaş ve Akraba Politikası” başlıklı dördüncü

bölümde Kazakistan’da yaşayan Türk dilli topluluklardan dördü Özbekler, Uygurlar,

Tatarlar ve Ahıska Türklerinin diaspora olarak Kazak ulus inşa sürecinden nasıl

etkilendikleri incelenecektir. Tarih, nüfus ve yerleşim yerleri gibi nesnel bilgiler

verildikten sonra yukarıda sıralı Türk dilli toplulukların dil, eğitim, yönetime katılım

gibi hususlarda Kazakistan’da hangi statüde bulunduklarına dair analizler

yapılacaktır.

Beşinci bölüm, “Kimlik, Algı ve Diaspora-Anavatan İlişkisi” başlığını taşımaktadır.

Bu bölümde tez konusunu oluşturan Özbek, Uygur, Tatar, Ahıska Türkü dört

topluluğun titüler grup olan Kazaklarla ilişkileri, karşılıklı algıları analiz

edilmektedir. Daha sonra diaspora kavramının sac ayaklarını oluşturan diaspora-ev

sahibi ülke-anavatan ilişkilerine yer verilmektedir.

Page 17: TÜRK DİLLİ TOPLULUKLARIN KARùILATIRMALI OLARAK · r. : Rusça RF : Rusya Federasyonu SSCB : Sovyet Soyalist Cumhuriyetler Birliği t. : Türkçe TC : Türkiye Cumhuriyeti TDK

6

2. DİASPORA

2.1. Akademi Dünyasında Diasporanın Tanımı, Tarihçesi ve Bugünü

Son yıllarda küreselleşme olgusunun gelişen teknoloji ve uluslararası hareketlilik ile

birlikte insan ve devletlerin alan ve sınır tanımları keskinliğini yitirmiştir. 19. ve 20.

yüzyıl klasik ulus devlet anlayışının hâkim olduğu ve ulus devletin aynı insanların

aynı toprak parçası üzerinde yaşadıkları şeklinde tanımlandığı yıllardır. Bunun

aksine günümüzde ise aynı insanlar farklı yerlerde, aynı yerlerde ise farklı insanlar

yaşamaktadır. Bunda en büyük etken de savaşlar, felaketler, afetler, teknoloji, ulaşım

gibi insani ya da insanüstü olayların son yüzyılda çok daha fazla yoğunlaşmasıdır.

Bölge, ulus, yerellik ve hudut gibi kavramlar aşınırken, karmaşıklık ve uluslararasılık

terimleri literatüre her geçen gün daha fazla girmektedir. Diaspora denilen kavram da

bununla bağlantılı olarak yerinden edilme, ulus aşırı göçler ve kültürel karışım gibi

günümüz küresel sürecinde gündeme sürekli gelen olguların kesişme alanı olarak

ortaya çıkmaktadır.1

“Diaspora” kelimesi Yunanca “diasperio” fiilinden türemiştir. Yunanca dia (için,

dolayı) ve sporos (tohum) kelimelerinden türeyen diaspora kelimesi, “sağa sola

dağılmış/saçılmış tohumlar” anlamlarına gelmektedir.2 Geçtiğimiz yıllarda diaspora

kelimesi medya da ya da akademik dünyada anıldığında ilk akla gelen sürgün ve

yabancı topluluklar gibi olumsuz çağrışımlar uyandıran terimler olmuştur.

Günümüzde ise daha çok devlet sınırları tarafından ayrılmış etnik gruplar ya da ulus

aşırı topluluklar anlamı diaspora kelimesine yüklenmektedir.3 Diaspora özellikle

batılı yazarlar tarafından kimlik ve kültür ile birlikte anılır olmuş uluslararası politika

da kendine bu yönde yer bulmaya başlamıştır.4

Ermeni kökenli Amerikalı yazar Khachig Tölölyan’ın 1991 yılında editörlüğünü

yaptığı Diaspora, Identity, and Religion adlı akademik dergi, diasporanın entelektüel

1 Waltraud Kokot, Khachig Tölölyan ve Carolin Alfonso, Diaspora, Identity, and Religion: New

Directions in Theory and Research (London: Routledge, 2004), s. 1. 2 Stephane Dufoix, Diasporas, trans. William Rodamor (London: University of California Press,

2008), s. 4. 3 Dufoix, Diasporas, s. 30.

4 Kokot, Tölölyan ve Alfonso, Diaspora, Identity, and Religion, s. 2

Page 18: TÜRK DİLLİ TOPLULUKLARIN KARùILATIRMALI OLARAK · r. : Rusça RF : Rusya Federasyonu SSCB : Sovyet Soyalist Cumhuriyetler Birliği t. : Türkçe TC : Türkiye Cumhuriyeti TDK

7

seviyede tartışmaya açılmasında gerçek anlamda öncü olmuştur. Tölölyan derginin

girişinde diaspora oluşturan insanları tanımlanırken göçmen, gurbetçi, mülteci,

misafir işçi, sürgün halklar, deniz aşırı topluluklar ve etnik gruplar gibi ifadelerin de

kullanıldığından bahsetmiştir.5 Ayrıca diaspora kavramı kimlik, etni, ulus, göç, getto

ve azınlık gibi kavramlarla da yakın ilişki içerisindedir.6

Khachig Tölölyan, William Safran, Rogers Brubaker, Rainer Bauböck, Robin Cohen,

Stefane Dufoix, Gabriel Sheffer gibi teorisyenler çalışmaları ile diaspora olgusunun

akademi dünyasında yer bulmasına ve belirsizliğin artmasına ya da çözülmesine

katkıda bulunmuşlardır. Diaspora tartışmaları çok eskiye dayanmamakta olup,

üzerinde uzlaşı sağlanmış bir tanımı da bulunmamaktadır. Diaspora tartışmaları

aslında diaspora kelimesinin tanımını yapmaktan ziyade diaspora topluluklarının ne

zaman, ne şartlarda, ne şekilde ve nasıl oluştuğu ve hangisinin diaspora niteliği

kazanabileceği tartışmaları üzerine kuruludur. Diğer taraftan bu tartışmalar

disiplinler arası bakış açısını da zorunlu kılmakta ve bu sebeple diaspora

tartışmalarının yapıldığı kitaplar genel olarak sosyoloji, antropoloji, tarih, medya,

politika, ekonomi, dil, din ve hatta edebiyat gibi farklı disiplinlerin yer aldığı farklı

yazarlar tarafından yazılmış editörlü kitaplarda yapılmaktadır.

Robert Cohen 1997 yılında yazdığı ve 2008 yılında güncellediği kitabının başında

akademi dünyasındaki diaspora tartışmalarını tarihsel süreç olarak dörde ayırmıştır.

İlkinde diaspora tanımının geniş anlamda Yahudi toplumunu karşıladığı bunun

yanında Ermeni, Yunan, Afrikalı ve İrlandalılarında diaspora kavramı içerisinde tali

olarak değerlendirildiği bir dönemden bahsetmektedir. Bu dönemde daha çok

mağduriyet ve kurban edilme durumlarıyla eşdeğer bir diaspora algısı vardır. Daha

spesifik olarak incelenecek olursa, diaspora Yahudi toplumunun tarihi topraklarından

sürülerek dünyanın çeşitli bölgelerine dağılmaları ve bu dağılma sonrası Yahudilerin

yaşamış oldukları acı ve ahlaki bozulmayı da içeren bir tanımı kapsamaktadır.7 İkinci

fazda ise “göçmen”, “vatansız”, “mülteci”, “misafir işçi”, “sürgün topluluğu”, “yurt

dışı topluluğu”, “etnik topluluk” gibi terimlerini de kapsayan bir diaspora tanımının

yapıldığını belirtmektedir. 1990’lı yılların ortasından itibaren ise sosyal inşacılar

5 Khachig Tötölyan, “The Nation-State and Its Others: In Lieu of a Preface,” Diaspora: A Journal of

Transnational Studies 1 (1991): s. 4. 6 William Safran, “Diasporas in Modern Societies: Myths of Homeland and Return.” Diaspora: A

Journal of Transnational Studies 1 (1991): s. 83. 7 Safran, “Diasporas in Modern Societies,” s. 83.

Page 19: TÜRK DİLLİ TOPLULUKLARIN KARùILATIRMALI OLARAK · r. : Rusça RF : Rusya Federasyonu SSCB : Sovyet Soyalist Cumhuriyetler Birliği t. : Türkçe TC : Türkiye Cumhuriyeti TDK

8

daha önceki tartışmaları çürütecek şekilde diaspora kavramının sınırlandırılmasına

karşı çıkmış ve bu kavramın çok daha kimlik üzerinden tanımlanarak karmaşık bir

anlamda kullanılmasını yeğlemiştir. Son olarak 21. yüzyıldan itibaren ise diğer üç

aşamayı da içinde barındıran sosyal inşacıların kimlik ve aidiyeti ile daha önceki

aşamalarda sınırlandırmaların da yer aldığı bir kavram olarak tartışılmaktadır.8

Rogers Brubaker da bu tartışmalara ve diaspora kavramının gelişimine makalesinde

ışık tutmuştur.9

Diaspora kavramını açıklamaya çalışan önemli yazarlardan William Safran 1991

yılında daha diasporanın akademi dünyasında göç, azınlık, etnisite kavramlarının alt

başlığı yıllarda yayınladığı makalesiyle kendinden sonraki yazarlara önemli bir yol

çizmiştir. Bunun yanında Safran, diaspora kavramını sistematikleştirilmesi ve daha

anlaşılır hale getirilmesinde önemli rol oynamıştır. Bundaki en önemli etkende

diasporanın özelliklerini maddeler haline getirerek sunmasıdır. Safran diaspora

topluluğunun nasıl oluştuğunu ve hangi özellikleri taşıması gerektiğini aşağıda yer

alan altı maddedeki gibi sıralamıştır:

1. Kendileri veya ataları, belirli bir merkezden, iki veya daha fazla (çevre veya

yabancı) bölgeye dağılmışlardır.

2. Anavatana ilişkin (fiziki konumu, tarihi ve başarılarını da kapsayan) ortak bir

hafıza, vizyon veya mitosu korurlar.

3. Misafir oldukları toplum tarafından tam olarak kabul görmediklerine ve

muhtemelen de asla kabul görmeyeceklerine inanırlar ve bu yüzden kendilerini

kısmen yabancı ve izole edilmiş hissederler.

4. Tarihsel anavatanlarını, kendilerinin gerçek, ideal evi olarak kabul ederler; şartlar

uygun olduğunda kendileri veya sonraki nesiller, anavatana geri

dönecektir/dönmelidir.

5. Hep birlikte, anavatanın korunması veya yeniden yapılandırılması ve anavatanın

güvenliği ve refahı için çalışmaları gerektiğine inanırlar.

8 Robin Cohen, Global Diasporas an Introduction (London: Routledge, 2008), s. 1.

9 Rogers Brubaker, “The ‘Diaspora’ Diaspora.” Ethnic and Racial Studies 28, 1 (2005): s. 1-4.

Page 20: TÜRK DİLLİ TOPLULUKLARIN KARùILATIRMALI OLARAK · r. : Rusça RF : Rusya Federasyonu SSCB : Sovyet Soyalist Cumhuriyetler Birliği t. : Türkçe TC : Türkiye Cumhuriyeti TDK

9

6. Anavatanla bağlarını korumaya devam ederler ve etnik bilinçleri ve dayanışmaları,

önemli ölçüde bu ilişki üzerinden tanımlanır. 10

Safran’a göre yukarıda sıralı olan özelliklerin aslında tam olarak Yahudi diasporasını

karşıladığını ve ideal diaspora tanımının Yahudi Diasporası ile örtüştüğünü

açıklamaya çalışmıştır. Ayrıca, bu ideallikte olmasa da Ermeni, Afrikalı, Türk,

Filistin, Küba, Yunan ve belki Çin diasporalarından da bahsedilebileceğini

belirtmektedir.11

Bu anlamda, Safran aslında Yahudi diasporasının özelliklerini

sıralamış olup, diğer diaspora olarak tanımlanabilecek toplulukları da o kalıba

oturtma çabası içine girmiştir.

Yukarıda sayılı özelliklerden ilk ikisi elle tutulur daha somut özelliklerken, diğerleri

daha değişken ve sübjektif unsurlar barındırmaktadır. Sonraki iki madde ise daha çok

varsayımlar üzerine kurulmuştur. Diaspora topluluklarının bulundukları ülke ya da

bölgeye dair gelecek endişesi ve anavatanlarına dair umutları barındırdığını iddia

etmiştir. Bu maddelerin Safran’ın da belirttiği gibi Yahudi tezleri üzerine

kurulduğunun açık göstergesidir. Son iki madde de ise daha çok anavatandan

kopmama hatta ona sahip çıkma kavramları üzerinden diasporanın özelliklerini

sıralamıştır.

İngiliz sosyolog Robin Cohen’de aynı yöntemi takip etmiş, Safran’ın maddelerini

revize ederek diasporanın özelliklerini maddeler halinde açıklamaya çalışmıştır.

Cohen’in diasporanın dokuz ortak özelliği olarak sıraladığı maddeler bir anlamda

Safran’ın sıraladığı özelliklerin günün şartlarına göre revize edilmiş hali denilebilir.

Safran’a ek olarak Cohen iş ya da ticaret amaçlı gönüllü göçten, diasporalar arası

dayanışma duygusundan ve hoşgörülü bir ev sahibi ülkeden bahsetmektedir.

Cohen, diasporaların dokuz özelliği üzerinde durmaktadır;

1. Ana yurttan genellikle travmatik bir şekilde ayrılma,

Cohen ilk maddede insanların yurtlarından ayrılmasının gönüllü ya da gönülsüz

olduğu şeklinde kesin bir sınır çizmenin imkânı olmadığından bahsetmiş ve

ayrılmanın altında yatan sebeplerin etnik temizlik, katliam, doğal afet ve savaşlardan

kaynaklanabileceğinin üzerinde durmuştur. Söz konusu olağan dışı durumların

10

Safran, “Diasporas in Modern Societies,” s. 83-84 11

Safran, “Diasporas in Modern Societies,” s. 84.

Page 21: TÜRK DİLLİ TOPLULUKLARIN KARùILATIRMALI OLARAK · r. : Rusça RF : Rusya Federasyonu SSCB : Sovyet Soyalist Cumhuriyetler Birliği t. : Türkçe TC : Türkiye Cumhuriyeti TDK

10

travmatik bir hal almasında ise olayın aniliği, yoğunluğu ve boyutunun önem arz

ettiğini vurgulamaktadır. Yazar bu maddeyi Çinli, Yahudi, Filistinli ve

İrlandalılardan verdiği örneklerle savını güçlendirmeye çalışmıştır.12

2. Ana yurttan iş aramak, ticaret veya kolonyal amaçlar gibi nedenlerle ayrılma,

Yazar ikinci maddeyi açıklarken insanların fakirlik ve iş bulma dürtüleriyle

ülkelerini terkettiği ve yeni başka ülkelere iş bulma ve ticaret yapma ümidi taşıyarak

yerleştiklerini anlatmaktadır. İş bulma amaçlı olarak başka ülkelere göç edenlerin

genellikle vasıfsız işçiler olduklarını ve anavatanları ile misafir ülke arasında bir çeşit

sirkülasyona sebep olduklarını açıklamaktadır. Gelişmiş ülkelerden yapılan göçlerin

genellikle ticari ya da kolonyal bir amaç taşıdığı diğer taraftan gelişmekte olan

ülkelerden, ülke dışına yapılan göçlerin ve var olan diasporanın ise daha çok ya

vasıfsız işçi ya da beyin göçü şeklinde gerçekleştiğini belirtmektedir.13

3. Kolektif bir hafıza ve ana yurda ilişkin mitos,

Üçüncü olarak ise diaspora topluluklarının anavatanlarına dair ortak bir anısı,

hafızası ve/veya mitleri olduğu belirtilmektedir. Yahudilerin “seçilmiş insanlar”

olduğu miti, Ermenilerin Ağrı Dağı üzerine kurdukları efsaneler örnek olarak

verilmiş ve ortak kökene dair bu mitlerin bir anlamda diaspora bilincini artırdığı ve

meşrulaştırdığı savunulmuştur. Bu efsane ve mitlerin diaspora topluluğunun içine

yaşadığı toplumda eriyip gitmemesi ve hatta kendilerini o toplumdan daha üstün

görmesi için araçsallaştırıldığından bahsetmiştir.14

4. Varsayılan ana yurdun idealize edilmesi,

Dördüncü olarak ise diaspora topluluklarının atalarının yaşamış olduğu toprakları

idealize edilerek romantik bir anlam yüklemesi yaptığını açıklamaktadır. Yahudilerin

“vadedilmiş topraklar” örneğinden yola çıkarak kültürel ve coğrafi bağlar kopmuş

olsa bile diasporaların atalarının yaşadığı toprakları, dağları, ovaları, ormanları

kutsallaştırabileceğini anlatmıştır.15

5. Geri dönüş hareketleri,

12

Cohen, Global Diasporas, s. 162. 13

Cohen, Global Diasporas, s. 163-165. 14

Cohen, Global Diasporas, s. 165. 15

Cohen, Global Diasporas, s. 165-166.

Page 22: TÜRK DİLLİ TOPLULUKLARIN KARùILATIRMALI OLARAK · r. : Rusça RF : Rusya Federasyonu SSCB : Sovyet Soyalist Cumhuriyetler Birliği t. : Türkçe TC : Türkiye Cumhuriyeti TDK

11

Cohen beşinci maddede diaspora topluluklarının anavatana geri döndüğü ya da

aralıklarla ziyaret ettiğinden bahsetmektedir. Diaspora topluluklarının geçmişe dair

duydukları özlem ve hayalleri ile şu anki diaspora olarak yaşadıkları durumu

karşılaştırarak nerede yaşamak istediğine karar verememe durumunun hâkim

olduğunu belirtmektedir.16

6. Uzun zamandan beri devam ettirilen güçlü bir etnik grup bilinci,

Yazar bu maddede uzun yıllar boyunca diasporanın etnik grup bilincini

koruduğundan ve diasporanın ancak etnik tarihe bağlı bilgi ve bilincin varolması

halinde biçimlenebileceğini anlatmaktadır. Asimilasyon ya da baskılara

direnebilecek kadar etnik bilinci diaspora kitlelerinde yer etmesi gerektiğini, bu

toplulukların sadece istatistik anlamında tablolarda yer bulmaması gerektiği üzerinde

durmaktadır.17

7. Ev sahibi toplumlarla sorunlu bir ilişki,

Ev sahibi ülke ile sorun yaşamanın diaspora topluluklarının ortak özelliği olduğunu

ve birçoğununda belli oranlarda ayrımcılığa uğradığından bahsetmektedir.

Kendilerine yönelmiş düşmanca tutumların ve ayrımcı politikaların diaspora

topluluklarını hayali ya da gerçek anavatan a dönme noktasında cesaretlendirdiğini

belirtmektedir.18

8. Diğer ülkelerdeki soydaşlarla olan dayanışma duygusu,

Yazar, diasporadaki toplulukların kendilerini diğer ülkelerdeki soydaşlarıyla

tanımlamayı tercih ettiğini ifade etmektedir. Yaşadıkları ülkeye duydukları sadakat

ile anavatanları için bir şeyler yapma arasında kalan diaspora toplulukları kendi

aralarında bir bağ geliştirme ihtiyacı duymaktadır.19

9. Hoşgörülü ev sahibi devletlerde, daha iyi bir yaşam kurma ihtimali

Yazar son olarak mazlum, sürülmüş diasporaların bile yerleştikleri ülkelerde

anavatanlarına kıyasla daha iyi bir hayat sürebileceklerini, daha zengin ve daha

16

Cohen, Global Diasporas, s. 166. 17

Cohen, Global Diasporas, s. 166. 18

Cohen, Global Diasporas, s. 166. 19

Cohen, Global Diasporas, s. 166.

Page 23: TÜRK DİLLİ TOPLULUKLARIN KARùILATIRMALI OLARAK · r. : Rusça RF : Rusya Federasyonu SSCB : Sovyet Soyalist Cumhuriyetler Birliği t. : Türkçe TC : Türkiye Cumhuriyeti TDK

12

eğitimli olabileceklerini izah etmektedir.20

Cohen burada revizyonist bir bakış açısı

getirerek sürgün ya da travmatik olay neticesinde yerleşilen ülkenin zengin ve

hoşgörülü olması halinde bunun diaspora için bir fırsata dönüşebileceği yorumunu

getirmektedir.

Cohen, Safran’ın aksine Yahudileri ideal tip diaspora olmaktan çıkarmış ve

Yahudileri klasik tip diaspora olarak kategorileştirmiştir.21

Bunun yanında,

Afrikalıları ve Ermenileri yine klasik tip kurban diasporalar olarak sınıflandıran

Cohen, işçi, tacir, emperyalist ve kültürel diaspora kategorilerinin de literatüre

girmesine ön ayak olmuştur.

Cohen’in 1997 yılında yayınlanan “Küresel Diasporalar” adlı çalışması o tarihte tek

bir yazar tarafından yazılmış ve genel anlamda diasporaları açıklayan ilk kitap olması

sebebiyle ayrıca önem arz etmektedir.2223

Diaspora terimine katkı sunan bir diğer teorisyen, İsrailli politika analisti Gabriel

Sheffer 2003 yılında kaleme aldığı “Diaspora Politikaları” adlı kitabında etnik

olmayan diaspora ile etnik ulusal diaspora arasında ayrıma gitmiştir. Yazar bu

şekilde diasporaların ulus kavramı içinde değil devlet aygıtı içerisinde

değerlendirilmesi gerektiğini savunmuştur. Sheffer, diaspora kavramını yine Safran

gibi etnik diaspora, anavatan ve ev sahibi ülke arasındaki kompleks ilişkiler üzerine

inşa etmiştir.24

Gabriel Sheffer de Cohen ve Safran gibi diaspora kavramını belli özellikler etrafında

tanımlayarak sınırlandırma yolunu seçmiştir. İlk olarak Cohen’in de belirttiği üzere

aynı etnik-ulusal kökenli insanların zorunlu ya da gönüllü bir göçe tabi tutulması

gerektiğini belirtmiştir. Ayrıca diaspora topluluklarının anavatanlarıyla bağlarını

düzenli olarak koruduklarını ve aynı etno-ulusal kökenden gelen diğer ülkelerdeki

kişi ya da gruplarla bir bağ oluşturduklarından bahsetmektedir. Diaspora

topluluklarının ev sahibi ülkelerde kalıcı olmaları durumunda bile ortak ulusal

kimliklerini koruduklarını ve ulusal dayanışmalarını politik, ekonomik, kültürel ve

20

Cohen, Global Diasporas, s. 167-168. 21

Cohen, Global Diasporas, s. 21. 22

Stephane Dufoix, Diasporas, s. 30. 23

2008 yılında Cohen’in güncellediği bu kitap, diaspora kavramının tüm hatlarıyla anlaşılmasını

sağlamış ve diaspora ile alakalı kitap ve makalelerde çokça alıntı yapılmıştır. 24

Jane Fernandez, “Introduction,” in Diasporas: Critical and Inter-Disciplinary Perspectives, ed.

Jane Fernandez (Oxford, United Kingdom: Inter-Disciplinary Press, 2009), s. 4.

Page 24: TÜRK DİLLİ TOPLULUKLARIN KARùILATIRMALI OLARAK · r. : Rusça RF : Rusya Federasyonu SSCB : Sovyet Soyalist Cumhuriyetler Birliği t. : Türkçe TC : Türkiye Cumhuriyeti TDK

13

sosyal alanda gösterdiklerini vurgulamaktadır. Yapmış oldukları faaliyetler

çerçevesinde diasporaların ev sahibi ülkeler, anavatan ve uluslararası aktörler

arasında karmaşık bir ilişkinin varlığından söz etmektedir. 25

Ardıllarından farklı olarak Sheffer uluslararası organizasyonları da klasik diaspora,

anavatan ve ev sahibi ülkeler üçlüsünün yanına yerleştirmiştir. Özellikle devleti

olmayan Kürt ve Tamil gibi diasporaların ev sahibi ülkeler tarafından haksızlığa

uğradığı ve uluslararası organizasyonlar ile toplum örgütleri aracılığı ile seslerini

duyurmaya çalıştığını ileri sürmektedir.26

Yukarıda tartışılan diasporanın nitelikleri aynı zamanda diasporalar arası

sınıflandırmaların ortaya konulmasına yardımcı da olmaktadır. Cohen’in bu anlamda

yapmış olduğu diaspora sınıflandırması diaspora bilincinin açıklanmasında ve

anlaşılmasında önemli katkılar sağlamaktadır.27

Robin Cohen, diasporaları 5 başlık

altında sınıflandırmaktadır. Bunlar Yahudi, Afrikalı ve Ermenilerin yer aldığı

mazlum diasporalar, Hintliler, İtalyan ve Türklerin yer aldığı emek diasporaları,

Ruslar ve İngilizlerin yer aldığı emperyalist diasporalar, Çinli ve Lübnanlıların yer

aldığı tacir diasporalar ve son olarak Karayip insanları ve Sihlerin yer aldığı yerinden

edilmiş diasporalar olarak şeklinde özetlenebilir.28

Cohen, bu yaklaşımın keskin çizgiler içeremeyeceğini açıklayarak ilgili diaspora

gruplarının zaman içerisinde değişebileceğini ve bu başlıklardan birkaçıyla

örtüşebileceğini belirtmektedir. Yahudilerin hem mazlum diaspora hem işçi

diasporası hem ticaret diasporası hem de kültürel diaspora olarak

değerlendirilebilecek olması da bu duruma bir örnektir.29

25

Gabriel Sheffer, Diaspora Politics At Home Abroad (Cambridge, New York, Melbourne, Madrid,

Cape Town, Singapore, São Paulo: Cambridge University Press, 2003), s. 9-10. 26

Sheffer, Diaspora Politics, s. 148. 27

Russell King, ve Anastasia Christou, “Diaspora, Migration and Transnationalism: Insights from the

Study of Second-Generation ‘Returnees’,” in Diaspora and Transnationalism: Concepts, Theories

and Methods, ed. Rainer Bauböck et al. (Amsterdam: Amsterdam University Press, 2010), s. 172. 28

Cohen, Global Diasporas, s. 18. 29

Fırat Yaldız, “Diaspora Kavramı: Tarihçe, Gelişme ve Tartışmalar.” Hacettepe Üniversitesi

Türkiyat Araştırmaları Dergisi 8 (2013): s. 308-309.

Page 25: TÜRK DİLLİ TOPLULUKLARIN KARùILATIRMALI OLARAK · r. : Rusça RF : Rusya Federasyonu SSCB : Sovyet Soyalist Cumhuriyetler Birliği t. : Türkçe TC : Türkiye Cumhuriyeti TDK

14

3. KAZAKİSTAN’DA ULUS DEVLET İNŞA SÜRECİ

1990’lı yıllardan itibaren ulus inşası kavramı geniş çevrelerce kabul görmüş,

akademik ve politik çevrelerinin doğal tartışma alanı haline gelmiştir.30

Ulus inşa

teorisi çoğunlukla ulusal entegrasyon ve konsolidasyon süreci şeklinde tanımlanmış,

modern ulus devletin kurulmasında öncülük etmiştir. Ulus inşa teorileri devlete farklı

nüfus unsurlarının harmonize edilerek yeni aidiyetler, sadakat bağları kurarak

bölgesel ve yerel kimlikleri üst bir ulus etrafında toplamaya yardımcı olmaktadır.

Özellikle 19. yüzyılın sonunda çok uluslu imparatorlukların çökmesiyle ortaya çıkan

ulus devletler yönetim biçiminden, adlarına kadar yeni yapılar olarak ortaya

çıkmıştır.31

Diğer taraftan, bazı araştırmacılar ulus inşa terimini kullanmak yerine sosyal ya da

ulusal entegrasyon ile uluslaştırıcı devlet tanımlarını kullanmayı tercih etmişlerdir.

Rogers Brubaker uluslaştırıcı devletleri tanımlarken, ulusal azınlık ve azınlıkların

anavatanları arasındaki ilişkiyi incelemekte ve uluslaştırıcı devletlerin hareket

sahasını bu ilişki üzerinden değerlendirmektedir. Brubaker, uluslaştırıcı devletin

meşruiyetini kuvvetlendirmek ve yeni bir ulus ortaya koymak için dil, kültür,

demografi, ekonomi ve karar alma mekanizmalarında birtakım uygulamalar

yapabileceğinden bahsetmiştir.32

3.1. Sovyet Öncesi Orta Asya ve Kazaklar

15. yüzyılda Orta Asya coğrafyası üzerinde yaşayan insanlar arasında bugünkü gibi

etnik farklılaşmadan bahsetmek olanaksızdır. Geçmişte etnik kimlik muhtemelen

sadece belli durumlar ya da olaylar karşısında gündeme gelen çok daha ilkel,

gelişmemiş bir olgu olarak durmaktadır. Bu sebeple, bundan altı yüz yıl önce Orta

Asya’da farklı etnik gruplardan bahsetmek yerine farklı yaşam tarzları ve sosyal

tabakaları olan insan toplulukları üzerinden tahlil yapmak daha yerinde olacaktır.

30

Jochen Hippler, “Violent Conflicts, Conflict Prevention and Nation-building – Terminology and

Political Concepts,” in Nation-building a Key Concept for Peaceful Conflict Transformation, ed.

Jochen Hippler (London: Pluto Press, 2005), s. 3. 31

Utku Özer, “Dynamics of Post-Soviet Nation-Building: Experiences of Kazakhstan, Uzbekistan and

Azerbaijan” (master tezi, Marmara Üniversitesi, 2006), s. 5. 32

Rogers Brubaker, “National Minorities, Nationalizing States, and External National Homelands in

the New Europe.” Daedalus 124, 2 (1995): s. 114.

Page 26: TÜRK DİLLİ TOPLULUKLARIN KARùILATIRMALI OLARAK · r. : Rusça RF : Rusya Federasyonu SSCB : Sovyet Soyalist Cumhuriyetler Birliği t. : Türkçe TC : Türkiye Cumhuriyeti TDK

15

Bunu bir örnekle açıklamak gerekirse Orta Asya’da 15. yüzyılda geçim kaynağı

hayvancılık olan ve yeni otlak arayarak sürekli yer değiştirenlere “göçebe”; diğer

taraftan şehirlerde yerleşik olarak yaşayan genellikle Türk ve Fars dilleri olmak üzere

iki dil konuşabilen, tarım ve ticaretin geçim kaynağı olmuş insan topluluklarına da

“sart”33

denilmekteydi.34

Bu sebeple, Orta Asya’da kimlik inşa süreci araştırılırken

Kazakların ve diğer toplulukların bugünkü anlamda etnik bir aidiyetinden ya da ulus

devletlerinden bahsetmek olanaksızdır.

Timur İmparatorluğundan sonra Orta Asya’da 19. yüzyıla kadar Buhara, Hive,

Hokand gibi göçebe hayatının hâkim olduğu çok etnili bir durum mevcut olmuştur.

Bu emirliklerle birlikte daha kuzeyde yaşayan göçebe Kazak ve Kırgız toplulukları

19. yüzyılın ortasından itibaren Rus İmparatorluğunun hâkimiyetine girmiştir. Çarlık

Rusya özellikle Kırım savaşı sonrası batıda bir süre ilerleyemeyeceği öngörüsü ve

İngiltere’nin önemli sömürgelerinden Hindistan’a daha yakın olabilmek amacıyla

Orta Asya steplerine yönelmiştir. Çarlık, fethetmiş olduğu toprakları modernleştirme

ve yerleşme politikası gütmemiş, aksine devrin önemli gelir kaynaklarından

sayılabilecek şekilde sömürge toprakları olarak ekonomik çıkar temelli bir misyon

edinmiştir.

3.2. Sovyet Dönemi Ulus İnşa Süreci ve Araçları

Sovyetlerin gelişiyle beraber bugünkü anlamda beş tane titüler grubun adının

verilmiş olduğu Cumhuriyetlerin meydana gelmesine kadar milliyetler ve etnik

gruplar çeşitli aşamalardan geçmiştir. Sovyetlerin son zamanlarında kimlik

tanımlaması sırasıyla vatandaşlık (Sovyet vatandaşlığı), yaşadığı coğrafyayla

özdeşleşmiş bir ulus (Özbek, Kazak, Kırgız gibi) en sonda da ulus-altı kimlikler (aile

ve kabile bağları, bölgesel ağlar) şeklinde olmuştur.3536

Bu anlamda etnik grup ile

ulus arasındaki bağları da değerlendirmek gerekir. Etnik grup, kabile ve aşiret

ilişkilerinin çok yoğun olduğu, ortak bir köken ve geçmişe sahip olunmasından

hareketle kolektif bir dayanışmanın var olduğu topluluktur. Diğer taraftan, ulus ise

33

Sartın sözlük karşılığı olarak yerli halk, yerleşik hayatta bulunan, yerleşik ahali anlamlarına

gelmektedir. Tarihi süreç içerisinde farklı anlamlarda kullanılan sart teriminin çoğunlukla yerleşik

toplumu, şehirlileri, ticaret, ziraat ve zanaatla uğraşanları ifade ettiği söylenebilir. 34

Shirin Akiner, “Melting Pot, Salad Bowl - Cauldron? Manipulation and Mobilization of Ethnic and

Religious Identities in Central Asia.” Ethnic and Racial Studies 20, 2 (1997): s. 369. 35

Akiner, “Melting Pot,” s. 384. 36

Arne Haugen, The Establishment of National Republics in Soviet Central Asia (New York: Palgrave

Macmillan, 2003), s. 33.

Page 27: TÜRK DİLLİ TOPLULUKLARIN KARùILATIRMALI OLARAK · r. : Rusça RF : Rusya Federasyonu SSCB : Sovyet Soyalist Cumhuriyetler Birliği t. : Türkçe TC : Türkiye Cumhuriyeti TDK

16

bu kavramların daha geniş çerçevede harmanlandığı ve aile, aşiret ilişkilerinin

etkisini yitirdiği toplulukları tanımlamaktadır.37

Bu sebeple, daha önce de belirtildiği

üzere Kazakistan ulus inşa sürecinde aşiret ve klan ilişkilerinin etkisi ve bu ilişkilerin

Kazakistan’da yaşayan diğer etnik gruplar üzerindeki etkisi de ilerleyen bölümlerde

detaylıca ele alınacaktır.

Sovyet geleneğinin en önemli özelliklerinden birisi de etnisitenin temel alındığı çok

katmanlı federatif devlet yapısının benimsenmesiydi. Sovyetler, etnisiteyi bölgesel

anlamda kurumsallaştırmış ve kurulan her cumhuriyeti içinde yaşayan belli bir etnik

grubun anavatanı olarak algılanmasını sağlamıştır.38

Diğer taraftan bu duruma meşruiyet kazandırması için özellikle Bolşevik devriminin

ilk yıllarında her milletin dilinin ve kültürünün gelişmesini teşvik etmiştir. John

Glenn, Sovyet yönetiminin ilk olarak 1924 yılında çizdiği Orta Asya

Cumhuriyetlerinin sınırları içinde yaşayan halkların bir ulus olmaktan ziyade farklı

etnik gruplardan oluşan topluluklar olduğunu söylemektedir. Bir zaman çizelgesi

düzleminde politikalar üreten Sovyetlerin, bölge milletlerinin birbirinden ayrışması

için öncelikle sınırları çizdiğini, sonrasında titüler grupların ulusal kültürünü

desteklediğini ve son olarak da bu ulusal kimliklerin yerini tarihi anlamda yeni bir

kimlik olan “Sovyet insanı” (r. chelovek Sovetskiy, l. homo-Sovieticus) üzerine

vurgu yapılmıştır.39

Böylece, ulusal kültüre yapılan söz konusu teşvikler, bölgedeki

toplulukların öz kültürlerine dönüş amacından ziyade bölgede aynı dil, kültür ve dine

sahip insanları farklılaştırma gayesi gütmüştür. Sovyet yönetimi bölgede ortak

değerler olan Türklük ve Müslümanlık kimliklerini yok etmeye çalışarak tek ortak

noktanın bir üst kimlik olan “Sovyet insanı” oluşturma motivasyonu ile politikalar

üretmiştir. Türkiye Cumhuriyeti eski bakanlarından Özbek asıllı Ahat Andican

kitabında Sovyetlerin Bolşevik ideolojisine göre milliyetler meselesini üç aşamalı bir

süreçle çözümleneceğini ileri sürmektedir. İlk olarak “yeşerme” adı verilen dönemde

tüm etnik unsurların milli ve kültürel özellikleri korunacak hatta ön plana

çıkartılacaktır. İkinci aşama “yakınlaşma” dönemi ise sosyalizmden komünizme bir

geçiş niteliği taşımaktadır. Son aşama olan “birleşme” aşamasında ise farklılıklar yok

37

John Glenn, “Contemporary Central Asia: Ethnic Identity and Problems of State

Legitimacy.” European Security, 6, 3 (1997): s. 132. 38

Natsuko Oka, “Transnationalism As a Threat to State Security? Case Studies on Uighurs and

Uzbeks in Kazakhstan,” in Empire, Islam, and Politics in Central Eurasia ed. Tomohiko Uyama

(Sapporo: Slavic Research Center, Hokkaido University, 2007), s. 352. 39

Glenn, “Contemporary Central Asia” s. 133.

Page 28: TÜRK DİLLİ TOPLULUKLARIN KARùILATIRMALI OLARAK · r. : Rusça RF : Rusya Federasyonu SSCB : Sovyet Soyalist Cumhuriyetler Birliği t. : Türkçe TC : Türkiye Cumhuriyeti TDK

17

olacak, yukarıda da bahsedildiği üzere tek bir Sovyet toplumu yaratılacaktır.

Andican, Sovyet İnsanı yaratma politikasının altında yatan temel politikanın aslında

Rus dışı milletlerin Rus dili ve kültürü içerisinde eriyip yok olmaları arzusu

olduğunu iddia etmektedir. Diğer taraftan her etnik grubun kimliğinin öne

çıkarılması ve desteklenmesini ise Sovyet topraklarında yaşayan toplumları küçük

parçalara bölünerek Rus kültür çekim alanına girmelerinin kolaylaşmasını sağlamak

olduğunu belirtmektedir.40

Ancak söz konusu politikaları en belirgin biçimde

uygulayan Stalin’in Gürcü asıllı olması ise bu anlamda manidardır. Diğer taraftan,

Olivier Roy ise Sovyetlerin uluş inşa süreci anlayışının “homo-Sovieticus” giden

yoldaki herhangi bir aşamadan başka bir şey olmadığını, yerelleşmeye (r.

korenizatsiya, i. indigenization) fazla bir anlam yüklenmemesi gerektiğini söyleyerek

Glenn ve Andican’ın tezlerini desteklemektedir.41

Ulus devletlerin ortaya çıktığı tarih 19. yüzyıl olsa da Orta Asya, dünyada yaşanan

gelişmeleri yaklaşık yüz yıl geriden takip etmiş, Sovyetlerin çökmesiyle beraber

titüler grupların adları ile anılan yeni devletler tarih sahnesine çıkmıştır. 1991 yılında

bağımsızlığını ilan eden Orta Asya devletleri politik ve ekonomik olarak birçok kriz

yaşamıştır. Bunların sonucu olarak, bu devletlerde ekonomik, dini ve etnik temelli

birçok gerilimi de beraberinde getirmiştir. Bu sıkıntıların yaşanmasında elbette

Sovyetlerin bırakmış olduğu mirasın etkisi büyüktür.

Sovyetler Birliği dağılmasına rağmen yetmiş yıl boyunca süren yönetim anlayışı Orta

Asya devletlerinde halen etkisini sürdürmektedir. Bağımsızlığını 1991 yılında en son

ilan eden Kazakistan’da bugün bile ekonomi, politika, din, dil ve demografi

politikalarında Sovyet etkisi görülmektedir.42

Sovyetlerin bırakmış olduğu mirasa tekrar bakmak gerekirse, bu mirasın ideolojik

altyapısında Marksizm-Leninizm karışımı sosyalist bir ideolojinin yattığı

görülmektedir. Taras Kuzio Rusların büyük abi olduğu çok uluslu bir devlet olan

40

Ahat Andican, Osmanlı’dan Günümüze Türkiye ve Orta Asya (İstanbul: Doğan Kitap, 2009), s. 424. 41

Olivier Roy, Yeni Orta Asya ya da Ulusların İmal Edilişi, trans. Mehmet Moralı (İstanbul: Metis

Yayınları, 2009), s. 15. 42

Aydın Özgül, “Nation Building Policies and Their Impact on the Russian Minority in Post-Soviet

Kazakhstan” (master tezi, Ortadoğu Teknik Üniversitesi, 2006), s. 18.

Page 29: TÜRK DİLLİ TOPLULUKLARIN KARùILATIRMALI OLARAK · r. : Rusça RF : Rusya Federasyonu SSCB : Sovyet Soyalist Cumhuriyetler Birliği t. : Türkçe TC : Türkiye Cumhuriyeti TDK

18

Sovyetler Birliğini, 1991 yılında çökerek içinden 15 cumhuriyet çıkartan Rusların

sahibi olduğu tarih sahnesindeki son imparatorluk şeklinde tanımlamaktadır. 43

Yaklaşık 70 yıllık Sovyet hâkimiyeti süresince Kazakistan’da Sovyet insanı kimliği

inşa edilmek istenmiştir. 1991 yılında bağımsızlığını kazanan Kazakistan ise titüler

grup olan Kazaklar etrafında yeni bir ulus inşa sürecine girmiştir. Ancak Sovyet

kimliği tüm etnik grupları kapsayıcı üst bir kimlik olarak sunulurken Kazakistan,

adından da belli olduğu üzere Kazakların bağımsız ve egemen bir ülkesi olarak tarih

sahnesine çıkmıştır.

3.3. Kazakistan’da Ulus İnşa süreci ve Araçları

Eski bir sosyalist sovyet cumhuriyeti olarak Kazakistan, her eski Sovyet ülkesinde

olduğu gibi bağımsızlığı sonrası üç aşamadan oluşan bir dönüşüm yaşamaya

başlamıştır. Kazakistan merkezi ekonomiden piyasa ekonomisine, otoriter bir

yönetimden demokrasiye ve merkezi federal bir devletten egemen ulus devletine

geçiş süreci yaşamaktadır.44

19. yüzyıldan itibaren Çarlık Rusya’sından başlayan Rus ve Kozakların göçleriyle

Kazak steplerinin demografik yapısı değişmeye başlamıştır. Bunun yanında Sovyet

Rusya’sının 2. Dünya Savaşında düşmanlarla işbirliği yapmasından dolayı

cezalandırmak üzere itimat etmediği toplulukları Orta Asya’ya sürgün olarak

göndermiştir. Böylece Kazakistan’da titüler halk olan Kazaklar ülkede nüfus olarak

çoğunluk durumunu kaybetmiştir. Hatta bağımsızlık sonrası post-Sovyet devletler

arasında titüler grubun çoğunluğu oluşturamadığı tek cumhuriyet Kazakistan

olmuştur.

Kazakların kendi aralarındaki ilişki de ulus inşa sürecinin önemli bir parçası olarak

öne çıkmaktadır. Bu durum Kazaklarda ulus altı gruplaşmalar, yani cemaatleşmeler

(klanlar) şeklinde tecelli etmiştir. Kazaklar genel itibari ile ülkenin güneyini

kapsayan Ulu (Büyük) Cüz, kuzeyinde yer alan Orta Cüz ve batısında yer alan Kiçi

(Küçük) Cüz olmak üzere 3 alt gruba bölünmüştür. Sovyet zamanında Slav kökenli

politika yapıcıları bu klan yapısını yok etmek ve diğer kimliklerden arınmış bir

43

Taras Kuzio, “History, Memory and Nation Building In The Post-Soviet Colonial Space,”

Nationalities Papers: The Journal of Nationalism and Ethnicity 30, 2 (2002): s. 242. 44

Azamat Sarsambayev, “Imagined Communities: Kazak Nationalism and Kazakification in the

1990s.” Central Asian Survey 18 (1999): s. 319.

Page 30: TÜRK DİLLİ TOPLULUKLARIN KARùILATIRMALI OLARAK · r. : Rusça RF : Rusya Federasyonu SSCB : Sovyet Soyalist Cumhuriyetler Birliği t. : Türkçe TC : Türkiye Cumhuriyeti TDK

19

Sovyet insanı ortaya çıkarmak istemiştir. Ancak durumun zorluğunu gören bu

politikacılar klan, cüz yapısını yok etmek yerine kendi emelleri doğrultusunda

kullanmayı yeğlemiştir. Bu sebeple klan ilişkileri Sovyetler zamanında da varlığını

kaybetmemiştir.45

Ancak bağımsızlık sonrası yaratılmak istenen Kazak insanın

önündeki en büyük engellerden birisi de bu alt kimliklerin varlığı olmuştur. Edward

Schatz’a göre bu alt kimliklerin ulus oluşumuna zararını gören Kazak politika

yapıcıları Rus karşıtlığı ve Avrasyacılık gibi politikalar üreterek bu alt kimlikleri

bütünleştirici araçlar oluşturmaya çalışmıştır.46

Diğer taraftan, cüz meselesi bağımsızlığın ilk yıllarında halk arasında ve akademi

dünyasında çokça yer almıştır. Ancak devlet yetkililerinin bu konunun çok fazla

açılmasına sıcak bakmaması yüzünden etkisi azalmış ve cüz meselesi siyasal ve

toplumsal etkilerinden ziyade kültürel ve tarihi olguları betimlemekte kullanılmaya

başlanmıştır.47

Ancak, cüz ayrımının günlük hayatta ve yönetimde etkisinin tamamen

bittiğini söylemek de imkânsızdır. Günümüz Kazakistan’ında gençler günümüzde

evlenirken bile cüzlerin çizmiş olduğu sınırların dışına çıkamamaktadır.48

3.3.1. Milliyetçilik ve Milletler Meselesi

Kazakistan gibi yeni bağımsızlığını kazanmış devletler yeni bir kimlik yaratmak için

milliyetçiliğin gelişmesine önem vermiştir.49

Kazak milliyetçiliğinin en önemli köşe

taşı olarak 17 Aralık 1986 günü meydana gelen “Celtoksan” olayları

gösterilmektedir. Binlerce Kazak öğrenci ve genç, Kazakistan Komünist Parti genel

sekreterliğinden etnik bir Kazak’ın görevinden alınıp yerine etnik Rus birinin

atanması üzerine Almatı’da protesto gösterileri düzenlemiştir. Bunu, Komünist

ideolojiye göre faşizm olarak gören Moskova yönetimi barışçıl gösterileri sertlikle

bastırmış ve protestocuları halk düşmanları olarak nitelemiştir.50

45

Kathleen Collins, Clan Politics and Regime Transition in Central Asia (Cambridge: Cambridge

University Press, 2006), s. 23. 46

Edward Schatz, “The Politics of Multiple Identities Lineage and Ethnicity in Kazakhstan,” Europe-

Asia Studies 52 (2000): s. 491-492. 47

Ayşegül Aydıngün, ve Hayati Tüfekçioğlu, “Avrasya'nın Merkezinde Dünyaya Açılan Ülke:

Kazakistan,” in Bağımsızlıklarının Yirminci Yılında Orta Asya Cumhuriyetleri - Türk Dilli Halklar

Türkiye ile İlişkiler, ed. Ayşegül Aydıngün et al. (Ankara: Atatürk Kültür Merkezi, 2012), s. 89-90. 48

Yazarın gözlemleri 49

Sarsambayev, “Kazakification in the 1990s.” s. 319. 50

Sarsambayev, “Kazakification in the 1990s.” s. 324-325.

Page 31: TÜRK DİLLİ TOPLULUKLARIN KARùILATIRMALI OLARAK · r. : Rusça RF : Rusya Federasyonu SSCB : Sovyet Soyalist Cumhuriyetler Birliği t. : Türkçe TC : Türkiye Cumhuriyeti TDK

20

Diğer taraftan, Almatı olayları bir anlamda Sovyetlerin çöküşünün öncü sarsıntısı

niteliği de taşımaktadır. Nitekim zamanın Komünist Parti birinci sekreteri Mihail

Gorbaçov 1994 yılında verdiği bir demeçte bu durumu şu sözlerle ifade etmiştir:

“Kazakistan’daki olaylarla ülkemizde bir etnik sorun olduğunu anlamıştık. Olayları

eski ölçülere göre değerlendirdik… Oysa bu bir sinyaldi… Sorunlara sahip çıkmak

istediğimizde ise geç kalmıştık.”51

1990 sonrası bağımsız Kazakistan’da milliyetçiliğin beslenmesi ve Kazaklaştırma

politikaları, nüfus politikası, Oralmandar politikası, Kazak dilinin yaygınlaştırılması

ve hatta Kazakça’nın “zorunlu seçmeli” hale getirilmesi artan milliyetçiliğin önemli

bir göstergesidir.52

Bu durum aynı zamanda Slavlarda ve diğer Kazak olmayan

milletlerde oluşan rahatsızlığı da beraberinde getirmiştir.53

Bağımsızlık öncesi

Kazakistan vatandaşlarını bir arada tutan değerlerin Sovyet insanı yaratma üzerine

kurulmuş değerler olduğunu kabul edilirse, bağımsızlık sonrası toplumu bir arada

tutacak yeni ortak değerlerin demografik açıdan çok etnikli Kazakistan’ın istikrara

kavuşması için önemi daha iyi anlaşılmalıdır.

Edward Schatz Kazakistan’da milliyete dayalı ulus inşası politikasının teknokratların

isteği doğrultusunda yumuşadığını belirtmektedir.54

Kaliteli iş gücü ihtiyacı, etnik

milliyetçi politikanın yıpratıcı etkisi ve diğer başka sebepler sonucu Sovyet sonrası

Kazakistan‘ın ulus inşa politikası daha vatandaş odaklı bir politikaya dönüşmüştür.

Bu vatandaş odaklı ulus inşa politikasıyla beraber Sovyet yıllarında ulusal

kimliklerin yerini alan “Sovyet insanı” kavramı gibi bağımsızlık zamanında da

Kazak etnik kimliğinin yanında “Kazakistan Halkları” (r. Narodıy Kazakhstana)

kavramı geliştirilmiştir. Okul öğretim planına uygun olarak, etnik grupların ya da

milletlerin tarihi, kültürel, dini değerleri tanıtılmıştır ve kahramanlarına derin saygı

gösterilmiştir.55

Buna paralel olarak 2009 yılında devlet başkanı Nursultan Nazarbayev “Milli Birlik

Doktrini”ni açıklanmıştır. Bu doktrine göre devletin belli bir gelişim sağladığı ve

buna bağlı olarak insanların da kimliklerini tanımlarken “Kazakistan vatandaşı”

51

Milliyet Gazetesi, 24 Ekim 1994. Aktaran: Ahat Andican, Osmanlı’dan Günümüze Türkiye ve Orta

Asya (İstanbul: Doğan Kitap, 2009), s. 511 52

Darhan Kaletaev, Ulusal Lider Etkeni (Kazakistan Büyükelçiliği, 2007), s. 28. 53

Aydıngün, Ayşegül, ve Hayati Tüfekçioğlu, “Kazakistan,” s. 83. 54

Schatz, “Ethnicity in Kazakhstan,” s. 491-492. 55

Sébastien Peyrouse, “The Russian Minority in Central Asia: Migration, Politics, and Language,”

Woodrow Wilson International Center for Scholars 297 (2008): s. 10.

Page 32: TÜRK DİLLİ TOPLULUKLARIN KARùILATIRMALI OLARAK · r. : Rusça RF : Rusya Federasyonu SSCB : Sovyet Soyalist Cumhuriyetler Birliği t. : Türkçe TC : Türkiye Cumhuriyeti TDK

21

kimliği üzerinden bir kendilerini tanımlamaya gitmelerinin zamanı geldiği hususu

üzerinde durulmuştur.56

Doktrin temel olarak üç prensip üzerine kurulmuştur.

Birincisi, “tek toprak, tek kader” söylemi üzerinden Kazakistan topraklarının tarihten

bu yana farklı millet, din, kültür ve geleneklerin barış ve hoşgörü içerisinde birlikte

yaşadığı bir ülke olduğu ilan edilmiştir. İkinci olarak ise doktrin ulusal birliğin,

kültürel dayanışmanın, istikrarın ve etnik gruplar arası harmonizasyonun nasıl

sağlanacağına dair tanımlamalar yapılmış ve mekanizmaları açıklanmıştır. Farklı din,

kültür, milletlere mensup insanların eşit hak ve fırsatlara sahip olacağını prensip

olarak belirlenen ikinci kısımda farklı kültürlerin destekleneceği de belirtilmektedir.

Son olarak ise, doktrinin eğitim, dil, kültür, hukuk ve sivil toplum açısından nasıl

uygulanacağına dair ipuçları verilmektedir.57

Devlet bu doktrini açıklayarak en

azından kamuoyuna etnik ulus inşasından ziyade vatandaşlık (i. civil) esası üzerine

kurulu bir ulus inşa sürecini tercih ettiği söylenebilir.58

Kazak milliyetçiliği ile birlikte Kazaklaştırma politikası üzerinde de durmak

gerekmektedir. Azamat Sarsembayev makalesinde Kazak milliyetçiliği ve

Kazaklaştırma olgularını özellikle Benedict Anderson’un “hayali cemaatler” tezi

üzerinden irdeleyerek açıklamaya çalışmıştır. Sarsembayev, Kazaklaştırmanın,

Kazakistan’daki etnik Kazakların ekonomi, kültür, eğitim ve politik alanlarda baskın

olması düşüncesi olduğunu belirtmektedir.59

Bu durumu inşa ederken de araç olarak

devlet planlaması, dil reformu, tarih yazımı, demografik hareketler, özelleştirme,

eğitim kullanılmaktadır. Sarsembayev bu araçlar ile Kazak milletine yapılacak

vurguyla yönetici elitin meşruiyeti için atılacak adımlara hizmet edeceğini iddia

etmektedir.

Ulus inşasında yurttaşlık boyutu resmi belgelerde önem kazansa da sürecin etnik

milliyetçi politikalardan tamamen arındırıldığını söylemenin bazı yazarlarca doğru

olmayacağı ifade edilmektedir. Nathan Paul Jones Kazak elitlerin gerçekteki nihai

56

Nathan P. Jones, “‘Assembling’ A Civic Nation in Kazakhstan: The Nation-Building Role of the

Assembly of the Peoples of Kazakhstan,” Caucasian Review of International Affairs 4, 2 (2010): s.

166. 57

“The Doctrine of National Unity of Kazakhstan,” The Permanent Mission of the Republic of

Kazakhstan to the United Nations, erişim Eylül 1, 2013,

http://kazakhstanun.org/press-releases/the-doctrine-of-national-unity-of-kazakhstan.html 58

Etnik ve Vatandaşlık esaslı ulus inşası için bakınız: Rogers Brubaker, “The Manichean Myth:

Rethinking the Distinction Between 'Civic' and 'Ethnic' Nationalism,” in The Nation and National

Identity: The European Experience in Perspective, ed. Hanspeter Kriesi et al. (Zürich: Rüegger,

1999), s. 55-71. 59

Sarsambayev, “Kazakification in the 1990s.” s. 331.

Page 33: TÜRK DİLLİ TOPLULUKLARIN KARùILATIRMALI OLARAK · r. : Rusça RF : Rusya Federasyonu SSCB : Sovyet Soyalist Cumhuriyetler Birliği t. : Türkçe TC : Türkiye Cumhuriyeti TDK

22

amacının yurttaş temelli Kazakistanlılaştırmaktansa, etnik temelli Kazaklaştırmak

olduğu yönünde ciddi şüpheler olduğunu belirtmektedir.60

Bu yüzden, ulus inşasında

çok etnikleştirme yönünde bir politika benimsenmiş gibi dursa da Kazak kimliği

önceliğini korumaya devam etmektedir. Natsuko Oka ise çok etnikli bir yapıya sahip

olan Kazakistan’da hükümet her ne kadar özgürlükçü bir nosyona sahip olduğunu

iddia etse de ülkedeki azınlıkların tüm hareketlerini de kontrol altında tutmaya

çalıştığını ileri sürmektedir.61

Kazak kimliğinin ön planda olmasında Kazakların milliyetçilikle ne zaman

tanıştığının da önemi vardır. 1789 yılında Fransa’da ortaya çıkan milliyetçiliğin

göçebe bir millet olan Kazaklara ulaşması ya kısıtlı olmuş ya da hiç olmamıştır.

Sovyetlerle birlikte yerleşik hayata geçen Kazaklar, 1910’lu yılların ikinci yarısında

ortaya çıkan Alaş Orda hareketi dışarıda tutulacak olursa, milliyetçilikle ancak

bağımsızlıklarını kazandıkları 1990 yılından itibaren tanıştıkları söylenebilir. Bu

anlamda, milliyetçiliğin en saf ya da ilkel halini pratiğe geçiren Kazak politika

yapıcıları toplumu da bu yönde kanalize etmiştir. Bu sebeple Kazakistan’da

Kazaklar, Kazak olmakla gurur duyduklarını sıkça ifade ederler. Kazakistan

bayraklarını araçların içerisinde ya da evlerin balkonlarında ya da bir elbisede sıkça

görülebilmektedir. Bu anlamda, bu tür ritüeller ve benzeri olgular “sıradan

milliyetçilik” (i. banal nationalism) olarak değerlendirilebilir.62

Diğer taraftan, Kazaklaştırmanın bir seçenek değil kaçınılmaz bir durum olduğu da

bazı yazarlar tarafından belirtilmektedir. Daha öncede belirtildiği üzere her post-

Sovyet ülkesinde olduğu gibi Kazakistan’da da ekonomi, idare ve yönetim Sovyet

anlayışından batılı tarzda bir ulus devlet şeması etrafında şekillendirilmeye

çalışılmıştır. Bu nedenle, Sovyet etkisinden sıyrılmak amacıyla sembollerin,

kurumların ve sosyal hayatın tüm katmanlarından Sovyet mantalitesinden

60

Nathan P. Jones, “‘Assembling’ A Civic Nation in Kazakhstan: The Nation-Building Role of the

Assembly of the Peoples of Kazakhstan,” Caucasian Review of International Affairs 4, 2 (2010): s.

166. 61

Natsuko Oka, “The ‘Triadic Nexus’ in Kazakhstan: A Comparative Study of Russians, Uighurs, and

Koreans,” Beyond Sovereignty: From Status Law to Transnational Citizenship?, ed. Osamu Ieda

(Sapporo, Japan: Slavic Research Center, Hokkaido University, 2006) s. 362. 62

Michael Billig, Banal Nationalism (London: SAGE Publications, 1995)

Page 34: TÜRK DİLLİ TOPLULUKLARIN KARùILATIRMALI OLARAK · r. : Rusça RF : Rusya Federasyonu SSCB : Sovyet Soyalist Cumhuriyetler Birliği t. : Türkçe TC : Türkiye Cumhuriyeti TDK

23

çıkartılmasının ancak Kazak milliyetçiliğini öne çıkararak kaydedilebileceği

belirtilmektedir.63

Sonuç olarak, Sovyet sonrası Kazakistan ulus inşasında basit ve yumuşak bir etnik

milliyetçilik yerine çok daha kompleks zaman zaman evrime uğrayan bir

milliyetçilik anlayışı uygulanmaya çalışılmıştır.64

Böylesine karmaşık ve değişken

bir politika takip edilmesinin en önemli sebebi ise bir sonraki bölümün konusu olan

ülke içinde değişen nüfus yapısı ve bu durumu dengeleme arayışıdır.

3.3.1.1. Kazakistan Halklar Asamblesi65

Kazakistan ulus inşasının belki de en önemli konusu daha önce de belirtildiği üzere

demografi ve etniler arası ilişkiler meselesidir. Kazakistan devlet ve ulus sisteminin

oturtulmasında etniler arası farklılıklar gösteren din, dil, örf ve adetlerin toplum

nezdindeki statüsünün belirlenmesi ve bu süreçteki denge politikasının sağlanması

önem arz etmektedir.

Kazakistan’ın söylemsel olarak kullandığı “ortak ev” terimi 1995 yılında

“Kazakistan Halklar Asamblesi” kurularak pratiğe dökülmüştür. Danışma ve istişare

amaçlı kurulan asamble Kazakistan’da yaşayan farklı milletlere mensup insanlar

arasındaki ilişkileri düzenlemede etkin bir araç haline gelmiştir.66

Kazakistan için

stratejik önem taşıyan meseleler asamble çatısı altında tartışılarak egemen Kazak

devletinin güçlenmesine ve farklı milletlerin biraraya gelmesine olanak sağlamıştır.

Nursultan Nazarbayev yine 1995 yılında imzaladığı bir kararname ile o zamana

kadar İşçi Bayramı olarak kutlanan 1 Mayıs’ı “Halkların Birlikteliği” günü ilan

etmiştir.67

63

Chong Jin Oh, “Ahıska Turks and Koreans in Post-Soviet Kazakstan and Uzbekistan: The Making

of Diaspora Identity and Culture” (Doktora tezi, Bilkent Üniversitesi, 2006), s. 167-168. 64

Cengiz Sürücü, “Modernity, Nationalism, Resistance: Identity Politics in Post-Soviet Kazakhstan,”

Central Asian Survey 21 (2002): s. 389. 65

Kazakistan Halklar Asamblesi hakkında ayrıntılı bilgi için: Nathan P. Jones, “‘Assembling’ A Civic

Nation in Kazakhstan: The Nation-Building Role of the Assembly of the Peoples of Kazakhstan,”

Caucasian Review of International Affairs 4, 2 (2010); Eralı L. Tugjanov, “Kazakistan Cumhuriyeti

Milli Politikasının Temel Özellikleri Hakkında,” Sosyoloji Dergisi 22, 3 (2011) 66

Kaletaev, Ulusal Lider Etkeni, s. 26. 67

Zeena Urynbassarova, “The 1st of May - the Day of Unity of Kazakhstan People,” Ak Zhaik, Nisan

25, 2013, erişim Ekim 8, 2014,

http://azh.kz/en/news/view/1383.

Page 35: TÜRK DİLLİ TOPLULUKLARIN KARùILATIRMALI OLARAK · r. : Rusça RF : Rusya Federasyonu SSCB : Sovyet Soyalist Cumhuriyetler Birliği t. : Türkçe TC : Türkiye Cumhuriyeti TDK

24

Bhavna Dave, Halklar Asamblesini yargı, yürütme gibi erklerden yoksun ve siyasi

etkinliği olmayan bir yapılanma olarak sadece etnik azınlık gruplarına ve

temsilcilerine bir sadakat nişanı olarak verilen bir hediye ya da sembolik bir güç

olarak görmenin daha yerinde olacağını belirtmektedir. Diğer taraftan, bu asamblenin

azınlıkların taleplerinin ve hareketlerinin kontrol edilmesinde de önemli bir araç

olarak Kazak devletine hizmet ettiği, böylelikle hükümetin kendine sadık politize

olmamış azınlık toplumları yaratmaya çalıştığı da iddia edilmektedir.68

Her ne kadar

Halklar Asamblesindeki toplum temsilcileri politize olmamışlarsa da, 2007 yılında

seçim sisteminde yapılan bir değişiklik neticesinde, Asambleden Devlet Başkanı

tarafından seçilen dokuz üye doğrudan mecliste milletvekili olarak görev

yapmaktadır.69

3.3.2. Nüfus ve Demografi Politikası

Tüm ulus inşa süreçlerinin takip ettiği belli öğeler vardır. Bunlar, dil, din,

milliyetçilik, milliyetler (etnik) politikası, demografik yapı, karar alma

mekanizmaları gibi öğelerden oluşmaktadır. Devletler kendine has yöntemleriyle

anılan bu öğeler ulus inşa sürecinde araçsallaştırılmıştır. Kazakistan’da ise ulus inşa

süreci denilince ilk akla gelen araçlardan birisi de nüfus ve demografi politikasıdır.

Bu durumun en büyük sebebi daha önce de bahsedildiği üzere Kazakistan’ın Çarlık

Rusya ve Sovyet döneminde yaşanan demografik değişimden en çok etkilenen

cumhuriyet olmasıdır.

Kazakistan’ın çok etnikli bir yapıya sahip olması temel olarak iki yapıdan

oluşmaktadır. Birincisi, Kazak-Rus ilişkisi; ikincisi, Kazak ve diğer etnik gruplar

arasındaki ilişkidir. İlk olarak, Kazak-Rus ilişkileri Kazakistan ulus inşa sürecinin

temel taşlarından birini oluşturmaktadır. Kazaklar, Çarlık Rusya zamanında her ne

kadar Ruslaştırma politikasına sistematik olarak maruz kalmamış olsalar da, Sovyet

döneminde belirli bir şekilde dil ve kültür olarak ortak çatı olarak görülen Rus dili ve

kültürünün etkisinde kalmışlardır. Hatta Rus dilinin etkisi o kadar büyük olmuştur ki,

68

Bhavna Dave, Kazakhstan: Ethnicity, Language and Power (London: Routledge, 2007), s. 131-132. 69

Yves-Marie Davenela, “Cultural Mobilization in Post-Soviet Kazakhstan: Views from the State and

from Non-Titular Nationalities Compared,” Central Asian Survey 31, 1 (2012): s. 21.

Page 36: TÜRK DİLLİ TOPLULUKLARIN KARùILATIRMALI OLARAK · r. : Rusça RF : Rusya Federasyonu SSCB : Sovyet Soyalist Cumhuriyetler Birliği t. : Türkçe TC : Türkiye Cumhuriyeti TDK

25

Kazakistan’da yaşayan Kazakların %40’ının 1989 yılında Kazakçayı yeterince

kullanamadığı yapılan araştırmalarda görülmüştür.70

Aslına bakılacak olursa Orta Asya’ya ilk Rus yerleşimleri daha 18. yüzyılda

başlamıştır. Çarlık Rusya zamanında serflikten kaçan köylüler, politik ve dini

baskıdan kurtulmak isteyen Ruslar Orta Asya steplerinde ilk kolonileri

oluşturmuşlardır. 1896 yılına gelindiğinde günümüz Kazakistan topraklarında Rus

nüfusu 400 bine, 1916’da ise 1,5 milyona ulaşmıştır.71

Diğer taraftan Stalin’in modernist yaşam biçimi anlayışı çerçevesinde geleneksel

olarak göçebe halde yaşayan Kazaklar yerleşik hayata geçmeye zorlanmıştır.72

Bu

yerleşik hayata geçme projesinin bir parçası olarak 1927 yılında “Kolektivizasyon

Projesi” uygulamaya konulmuştur. Sovyet hükümeti kolektif çiftlikler oluşturarak

halkın elindeki toprak ve mallara el koymuş ve ortak mülkiyet çerçevesinde yeniden

düzenlemeye gitmiştir. Mallarına el konulmasına karşı çıkan birçok göçebe Kazak

direnç göstermiş ya da ülkeyi terk etmiştir.73

Kollektivizasyon kampanyası

kapsamında Kazak steplerinde Kazak nüfusunun azalmasına ek olarak ülkenin

özellikle kuzey bölgelerine Rus ve Slav kökenli nüfus yerleştirilmiştir.

Sovyet lider Nikita Kruşçev zamanında ilan edilen “Bakir Topraklar” politikası ise

günümüz Kazakistan topraklarında demografiyi temelinden değiştirecek gelişmelere

sebep olmuştur. Bu bölgede tarımsal faaliyetlerin artırılması amacıyla yerleştirilen

Slav kökenli milletler ülkenin demografik yapısını tamamen değiştirmiştir.74

Kruşçev’in bu programı sayesinde nüfusu iki milyonu bulan ve çoğunluğu Rus,

Ukraynalı ve Belarus’tan oluşan topluluk gönüllü olarak Kazakistan’a yerleşmiştir.75

Bakir Topraklar Kampanyası neticesinde Kazaklar, 1959 nüfus sayımlarına göre

kendi ülkelerinde azınlık durumuna düşmüş, Slavlar ise çoğunluğu oluşturmuştur.7677

70

Dave, Kazakhstan, s. 10 71

Sebastien Peyrouse, “Former Colonists on the Move: The Migration of Russian-Speaking

Populations,” in Migration and Social Upheaval as the Face of Globalization in Central Asia, ed.

Marlene Laruelle (Leiden, The Netherlands: Brill, 2013), s. 217. 72

Bhavna Dave, "Becoming mankurts? The hegemony of Russian." In Kazakhstan: Ethnicity,

Language and Power (London: Routledge, 2007), s. 55. 73

Scott Spehr ve Nargis Kassenova, “Kazakhstan: Constructing Identity in a Post-Soviet Society,”

Asian Ethnicity 13, 2 (2012): s. 138. 74

Bakir Topraklar politikası ve Kazakistan’ın Sovyetleştirilmesi için ayrıntılı bilgi: Martha Brill

Olcott, The Kazakhs (Michigan: Stanford University Press, 1995), s. 224-248. 75

Peyrouse, “Former Colonists,” s. 219. 76

Peter Sinnott, “Population Politics in Kazakhstan,” Journal of International Affairs 56, 2 (2003): s.

110.

Page 37: TÜRK DİLLİ TOPLULUKLARIN KARùILATIRMALI OLARAK · r. : Rusça RF : Rusya Federasyonu SSCB : Sovyet Soyalist Cumhuriyetler Birliği t. : Türkçe TC : Türkiye Cumhuriyeti TDK

26

Bakir Topraklar Projesini gerçekleştirebilmek için bu bölgeye 600 bin Rus çiftçisi ile

6 bin asker daha yerleştirilmiştir.78

Böylece 1960’lara gelindiğinde Kazaklar kendi

yurtlarında nüfusun %30’unu oluşturmuş ve %50’yi geçen Slav nüfus karşısında

azınlık durumuna düşmüştür. 1960 yılından sonra Kazak nüfusu nispeten artmaya

başlamıştır. 1956’da Kazakistan Komünist Partisi birinci sekreterliğine getirilen

Dinmuhammed Kunayev zamanında (1956-1986) Kazak nüfusunda toparlanma

gözlemlenmeye başlamıştır. Nitekim 1959’da %30 olan Kazak nüfus oranı 1970’de

%32’ye 1979’da %36’ya ve nihayet Sovyet döneminin son sayımı olan 1989’da

%40’a ulaşmıştır. (bakınız şekil 1.)

Şekil 1: Yıllara göre Kazak-Rus Nüfus Oranları79

Baskın Slav nüfusu ile birlikte Kazakistan’da günlük yaşamda Ruslaşma ağırlık

kazanmıştır. Rus dili eğitimden yönetime, medyadan kültürel hayata tüm alanlarda

ön plana çıkmış, Kazak dili ise marjinalleşerek sadece özel alanda kendine yer

77

Peyrouse, “The Russian Minority,” 78

Ali Yiğit, “Kazakistan’ın Değişken Yapısı,” Fırat Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi 11, 2 (2000):

s. 8. 79

Aktaran: Bekmurzayeva, “Yurtdışı Kazakları,” s. 45-46 ve The Agency on Statistics, 2009 National

Population Census, s. 20.

Page 38: TÜRK DİLLİ TOPLULUKLARIN KARùILATIRMALI OLARAK · r. : Rusça RF : Rusya Federasyonu SSCB : Sovyet Soyalist Cumhuriyetler Birliği t. : Türkçe TC : Türkiye Cumhuriyeti TDK

27

bulabilmiştir.80

Günümüz Kazakistan’ında Rus nüfusunun politikaya etkisi ve Rus

dilinin devlette ve sosyal hayattaki hâkimiyeti halen hissedilmektedir.

İkinci olarak, günümüz Kazak topraklarında Slavlardan başka topluluklar da

yaşamaktadır. Kazakistan Sovyetler zamanında politik ve kriminal suçlardan hüküm

almış insanlar ve topluluklara ev sahipliği yapmıştır. Özellikle Japonlarla ve Nazi

Almanya’sı ile potansiyel işbirlikçi konumundaki Alman, Çeçen, Koreli, İnguş,

Karaçay, Polonyalı, Ahıska Türkleri ve Balkarlar gibi birçok milletin sürgün

edilirken son durakları Kazakistan olmuştur. Sovyet idaresi tarafından yoğun baskı

altında tutulan ve “halkların düşmanı” olarak tanımlanan bu topluluklar, 1953 yılında

Stalin’in ölümü sonrası daha rahat bir yaşam sürmüşlerdir. Bir kısmı sürüldükleri

anavatanlarına geri dönme hakkını elde ederken, bir kısmı ise Sovyetler çökesiye

kadar ülkelerine geri dönememiştir.8182

Bazı belgeler de 14083

bazı belgelerde ise 12584

etnik grubun yer aldığı belirtilen

Kazakistan’ın yukarıdaki sebeplerden kaynaklanan çok etnikli yapısı Kazakların ulus

inşa sürecinin büyük ölçüde demografi meselesi olduğunun da bir başka

göstergesidir. Aslında ulus inşa sürecinin araçları haline gelen dil, din, eğitim

istihdam politikaları da bir anlamda bu demografik yapının sonuçlarıyla

şekillenmektedir. Bu süreçte Kazakistan hem etnik hem de civic (yurttaş)

unsurlardan oluşan karma bir ulus inşa modelini takip etmesinin en önemli

sebeplerinden biri de çok uluslu bir nüfus yapısına sahip olmasıdır.85

Demografik

olarak çok etnikli Kazakistan’da nüfus politikası yapılandırılırken en çok dikkate

alınan milletlerin başında ise Ruslar gelmektedir.

1990 yılında Sovyetlerin çökmesi ve bağımsız devletlerin ortaya çıkmasıyla birlikte

Çarlık Rusya ve Sovyet dönemi göçleri bir anlamda tersine dönmüştür. Bu dönemde,

genelde Orta Asya’da özelde Kazakistan’da temel olarak dört farklı göç hareketi

80

Spehr ve Kassenova, “Constructing Identity,” s. 138. 81

Juldyz Smagulova, “Kazakhstan: Language, Identity and Conflict,” Innovation: The European

Journal of Social Science Research 19, 3-4 (2006) s. 305-306. 82

Shirin Akiner, “Towards a Typology of Diasporas in Kazakhstan,” in Central Asia and the

Caucasus: Transnationalism and Diaspora, ed. Touraj Atabaki et al. (New York, London: Routledge,

2005), s. 45-48. 83

“The Doctrine of National Unity of Kazakhstan.” 84

The Agency on Statistics of The Republic of Kazakhstan, Results of the 2009 National Population

Census of The Republic of Kazakhstan (Astana: The Agency on Statistics of The Republic of

Kazakhstan, 2011), s. 19. 85

Aydıngün ve Tüfekçioğlu, “Avrasya'nın Merkezinde,” s. 83.

Page 39: TÜRK DİLLİ TOPLULUKLARIN KARùILATIRMALI OLARAK · r. : Rusça RF : Rusya Federasyonu SSCB : Sovyet Soyalist Cumhuriyetler Birliği t. : Türkçe TC : Türkiye Cumhuriyeti TDK

28

yaşanmıştır. İlk aşamada Sovyetler Birliği’nin yıkılışı ile birlikte eski Sovyet

coğrafyasında ve dolayısıyla Kazakistan’da yaşayan batı asıllı etnik grupların

Almanya, İsrail, Polonya veya Rusya‘ya göç etmelerine ya da sürgün toplulukların

anavatanlarına geri dönüşüne sahne olmuştur. İkinci olarak, eski Sovyet

coğrafyasında ekonomik yönden daha dezavantajlı duruma düşen Orta Asya

Cumhuriyetlerine mensup insanların Rusya’ya iş amaçlı (a. gastarbaiter) göçler

izlemiştir. Başta Tacikistan ve Kırgızistan olmak üzere Kazakistan’dan az da olsa bu

yönde göçler meydana gelmiştir. Buna ek olarak, ülke içi ve bölge içi göçler de

meydana gelmiştir. Daha çok ekonomik temelli bu göçler kırsaldan daha büyük

şehirlere ya da Kırgızistan gibi daha yoksun ülkelerden Kazakistan gibi ekonomisi

daha sağlam olan ülkelere gerçekleşen göçlerdir.86

Son olarak ise, dünyanın yaklaşık

kırk ülkesine yayılmış bulunan Kazak etnik gruplarının ve diasporanın da tarihsel

anavatanları olan Kazakistan‘a dönmeleri süreci olmuştur.

1990’da Sovyetlerin dağılıp Kazakistan’ın bağımsızlığına kavuşması ile

Kazakistan’da nüfusun etnik yapısı hızlı bir şekilde değişmeye başlamış ve 70 yıl

aradan sonra Kazaklar yeniden kendi ülkelerinde çoğunluğu oluşturmaya

başlamışlardır. Bu son değişim, tıpkı Rusların çoğunluğu elde etmelerinde olduğu

gibi yine göçlerle olmuştur. Fakat bu sefer göçler tersine dönmüş, Kazakistan’dan

Rusya’ya doğru yön değiştirmiştir. Kazakistan bağımsızlığını kazanmadan önce

yapılan 1989 sayımları ile bağımsızlık sonrası 2009 yılında gerçekleştirilen son nüfus

sayımları karşılaştırıldığında Rus ve Slav nüfustaki büyük düşüş açıkça

görülmektedir. 1989 yılı sayımlarında Ruslar 6,2 milyon ile ülke nüfusunun yüzde

38 ini, Ukraynalı ve Belarusların da dâhil olduğu Slavlar ise 7,3 milyonluk nüfusla

ülkenin %44’ünü oluşturmaktaydı. 2009 sayımlarına göre ise Ruslar 3,8 milyonluk

nüfusla oran olarak ülkenin %24’ünü teşkil ederken, toplam Slav nüfusu ise 4,2

milyon ile Kazakistan nüfusunun %26’sını oluşturmaktadır. En yüksek oranda

nüfusa 1959 sayımlarında ulaşan Slavlar ülkede mutlak çoğunluğa sahip iken

Kazakistan bağımsızlığını kazanasıya kadar bu oran kademeli olarak, bağımsızlık

sonrası ise hızlı bir şekilde azalma göstermiştir. (bakınız tablo 1.) Sovyetlerin

çökmesi sonrası meydana gelen Rus ve genel anlamda Slav göçleri başta şehirler

olmak üzere ülkenin Kazaklaşmasında önemli bir avantajı da beraberinde getirmiştir.

86

Marlene Laruelle, “Introduction,” in Migration and Social Upheaval as the Face of Globalization in

Central Asia, ed. Marlene Laruelle (Leiden, The Netherlands: Brill, 2013), s. 8.

Page 40: TÜRK DİLLİ TOPLULUKLARIN KARùILATIRMALI OLARAK · r. : Rusça RF : Rusya Federasyonu SSCB : Sovyet Soyalist Cumhuriyetler Birliği t. : Türkçe TC : Türkiye Cumhuriyeti TDK

29

Bunun yanında nüfusta meydana gelen bu büyük değişim aynı zamanda kalifiye

çalışanların ve genel olarak işgücünün de göç etmesi sonucunu doğurmuş ve

ekonomiyi durağan bir sürece sokmuştur.87

Bunun sonucunda Kazak politika

yapıcıları nitelikli iş gücünün oluşturduğu bu Slav göçlerini Kazaklaştırıcı politikalar

ile ekonomi politikaları arasında bir dengeye oturtma yolunu izlemiştir.

2009 yılında yapılan nüfus sayımına göre Kazakistan Cumhuriyeti'nin nüfusu

16.009.597’dir. 1989 nüfus sayımına göre ülkede Kazakların oranı % 39,6, Rusların

oranı ise %37,8 idi. Ancak 2009 yılı istatistiklerine göre, Kazakların oranı % 63,1'e

yükselmiş, Ruslar ise %24'e, Almanların oranı %1,1'e, Ukraynalıların oranı da

%2,1'e gerilemiştir. Bu son durumda, Almanların ve Slavların Kazak toprakları

dışına yaptıkları göçlerin payı büyüktür. Bu tezde ele alınan dört topluluk Özbek,

Uygur ve Ahıska Türklerinin Kazakistan’da nüfusları önceki sayımlara göre sürekli

artış gösterirken Tatarlarda ise azalma göstermektedir. Bu yönüyle Tatarlar

Kazakistan’da ki Slav kökenli halkların demografik değişimleriyle benzerlik

göstermektedir. (bakınız şekil 2.)

Şekil 2: Yıllara ve Milletlere Göre Nüfus Oranları88

87

Sarsambayev, “Kazakification in the 1990s.” s. 336. 88

Aktaran: Bekmurzayeva, “Yurtdışı Kazakları,” s. 45-46 ve The Agency on Statistics, 2009 National

Population Census, s. 20.

Page 41: TÜRK DİLLİ TOPLULUKLARIN KARùILATIRMALI OLARAK · r. : Rusça RF : Rusya Federasyonu SSCB : Sovyet Soyalist Cumhuriyetler Birliği t. : Türkçe TC : Türkiye Cumhuriyeti TDK

30

Çarlık Rusya’sı ve Sovyetler zamanında ise sosyal, ekonomik ve politik baskıları

sonucu sayıları milyonlara varan Kazak anavatanlarını terkedip Çin, Moğolistan,

Afganistan, İran ve Türkiye’ye göç etmiştir. 1991 yılında bağımsızlık kazanıldığında

Kazakistan sınırları dışında yaşayan yaklaşık 4,5 milyon Kazak bulunmaktaydı.89

Daha önce bahsedildiği üzere Kazakların yaşadıkları topraklarda nüfus üstünlüğünü

kaybetmelerine giden süreç Çarlık dönemindeki işgal hareketleriyle başlamış ve

Sovyet döneminde de devam etmiştir. Söz konusu durumu bağımsızlık sonrası kendi

lehlerine çevirmek isteyen Kazak politika yapıcıları ülkenin geleceğinin temelinin

atılmasında ve milli kimliğin oluşturulmasında Kazak diasporası ya da etnik

Kazakların ne kadar önemli bir rol oynayabileceklerini anlamıştır.90

Kazakistan dışından anavatanlarına dönen etnik Kazaklara “Oralman” denmiş, söz

konusu geri dönüş politikasının adı da Oralmandar (t. geri dönen insanlar, “-dar”

çoğul eki) politikası denmiştir. Oralman yakın çevre dışından Kazakistan’a dönen

etnik Kazaklara denmektedir. Ancak, Oralmanlardan kasıt Post-Sovyet ülkeleri

haricinde yaşayan Kazaklar için kullanılmaktadır. Yani Kırgızistan ya da

Özbekistan’daki değil, Moğolistan, Afganistan, İran ve Çin’deki diaspora için

kullanılmaktadır.91

Oralman terim olarak 1994 yılında gündeme gelmiş olsa da 1997

yılında deklare edilen göç kanunu ile birlikte terim geniş anlamıyla kendine kanunda

yer bulmuştur.92

Diasporanın öneminin farkına varılmasında elbette ulus inşa sürecinde nüfus

politikasının önemli bir enstrüman olarak görülmesinin etkisi büyüktür. Bu anlamda

Çin, Afganistan ve Moğolistan’dan sayısı 600 bini bulan etnik Kazak anavatan

Kazakistan’a geri dönmüştür.93

Ancak bu davet ve çağrı üzerine Kazakistan’a gelen

Oralmanlar ekonomik, sosyal, kültürel birtakım zorluklar çekmişlerdir. Kazakistan’a

geri dönen Kazakların karşılarında öz dilleri Kazakça yerine Rusça konuşan ve öz

kültüründen uzak bir Kazak toplumu görmeleri hayal kırıklığına uğramalarına sebep

89

Oh, “Ahıska Turks and Koreans.” s. 174. 90

Zhansaya Bekmurzayeva, “Yurtdışı Kazaklarının Kazakistan’a Yeniden Yerleştirilmeleri (Nurli

Köş) Politikası ve Kazak Milliyetçiliğindeki Rolü” (master tezi, İstanbul Üniversitesi, 2012), s. 47. 91

Alexander C Diener, “Kazakhstan's Kin State Diaspora: Settlement Planning and the Oralman

Dilemma,” Europe-Asia Studies, 57, 2 (2005): s. 328. 92

Diener, “Kazakhstan's Kin State Diaspora,” s. 334. 93

Marlene Laruelle, “An Evolving Social Fabric: Mobile National And Individual Identities” in

Migration and Social Upheaval as the Face of Globalization in Central Asia, ed. Marlene Laruelle

(Leiden, The Netherlands: Brill, 2013), s. 213.

Page 42: TÜRK DİLLİ TOPLULUKLARIN KARùILATIRMALI OLARAK · r. : Rusça RF : Rusya Federasyonu SSCB : Sovyet Soyalist Cumhuriyetler Birliği t. : Türkçe TC : Türkiye Cumhuriyeti TDK

31

olmuştur.94

Bununla birlikte Oralmandar olabilmek için misafir ülke

vatandaşlığından çıkmış olma şartı özellikle Moğolistan’dan gelenler için bürokratik

zorluklar çıkartılması neticesinde içinden çıkılamaz bir hale gelmiştir. Bu anlamda

ana vatanlarına dönmüş olan Kazaklar vatandaşlık alamadıkları için belli haklardan

yararlanamamış, sosyal dışlanma ve ötekileştirilmeye maruz kalmışlardır.95

Bu

durum biraz da Kazak devletinin 1990‘ların başında göç eden Oralmanların etnik

Kazak nüfusunun azınlığı oluşturduğu Kuzey Kazakistan‘a yerleştirmeye

çalışmasından kaynaklanmaktadır. Coğrafi ve iklimsel olarak geldikleri bölgelere

benzemeyen, kültürel değerlerde daha çok Rus kültürünün ve dilinin ağır bastığı

ülkenin kuzeyinde Oralmanlar sosyal, kültürel ve ekonomik uyum açısından büyük

zorluklar yaşamıştır.96

Arzu ettiklerini bulamayan bazı Oralmanlar ise geldikleri

ülkelere geri dönmüştür.97

Demografik dağılımı etkileyen en büyük kararlardan birisi de 1998 yılında başkentin

Almatı’dan Astana’ya taşınması kararı olmuştur. Bu karar pratik bir karar olmaktan

ziyade daha çok siyasi bir karar olarak öne çıkmıştır. Kazakistan başkentini

kuzeydeki Astana’ya taşıyarak kuzeyde Rusların yoğun olarak yaşadığı bölgeleri

Kazaklaştırırken bunun yanında endüstrinin ve doğal kaynakların daha yoğun olduğu

ulaşım yollarının geçtiği bölgeye taşıyarak ekonomik anlamda getiriler sağlamayı

amaçlamıştır. Bunların yanında Tacikistan, Afganistan ve Sincan Uygur Özerk

Bölgesi gibi istikrarsızlığın hüküm sürdüğü bölgelerin yakınındaki güneyde yer alan

Almatı’dan uzaklaşılmıştır. Kazakistan’ın dış politikada kendini Çin’e karşı daha

güvende hissedeceği Astana’nın başkent olarak seçilmesi birçok etmenin bu taşıma

işlemine etki ettiğini göstermektedir.9899

Devlet Başkanı Nazarbayev, bu maliyetli taşımanın gerçek sebeplerini anlatmak için

1997 tarihli bir röportajında şöyle söylemiştir: “Gerçeği söylemem gerekirse biz

halkı Akmola‘ya taşımak zorundayız. Gençler gerçek birer vatansever olmalılar,

94

Aydıngün ve Tüfekçioğlu, “Avrasya'nın Merkezinde,” s. 89-90. 95

İpek Doğan Aksoy, “The Role of Language in the Formation of Kazakh National Identity” (master

tezi, Ortadoğu Teknik Üniversitesi, 2008), s. 90-91. 96

Bekmurzayeva, “Yurtdışı Kazakları,” s. 102. 97

Oralmanların Kazakistan’da karşılaştıkları sorunlar için ayrıntılı bilgi: Meltem Sancak, “Contested

Identity: Encounters with Kazak Diaspora Returning to Kazakstan,” Anthropology of East Europe

Review 25, 1 (2007) 98

Zharmukhamed Zardykhan, “Russians in Kazakhstan and Demographic Change: Imperial Legacy

and the Kazakh,” Asian Ethnicity 5, 1 (2004): s. 76. 99

Dave, Kazakhstan, s. 122-123

Page 43: TÜRK DİLLİ TOPLULUKLARIN KARùILATIRMALI OLARAK · r. : Rusça RF : Rusya Federasyonu SSCB : Sovyet Soyalist Cumhuriyetler Birliği t. : Türkçe TC : Türkiye Cumhuriyeti TDK

32

çünkü biz bütün bunları onlar için yapıyoruz. Burası onların ve biz Kazakların

topraklarıdır. Bu Kazakların çıkarları için izlenen tam bir Kazak politikasıdır.”100

Kazak devleti böylece ülkenin kuzeyindeki demografik dağılımı kendi politikaları

gereğince dengelemeyi amaçlarken bir taraftan da üniter yapıyı garantiye alarak

devletin gücünün ülkenin tümünde pekiştirmeyi amaçlamıştır.101

100

Nursultan Nazarbayev, Ana Tili, Aralık 4, 1997. Aktaran: Bekmurzayeva, “Yurtdışı Kazakları,” s.

31. 101

Başkentin Almatı’dan Astana’ya alınması ile alakalı ayrıntılı bilgi için: Chokan Laumulin ve Murat

Laumulin, The Kazakhs: Children of the Steppes, trans. Simon Hollingworth (Folkestone, Kent:

Global Oriental, 2009) s. 100-108.

Page 44: TÜRK DİLLİ TOPLULUKLARIN KARùILATIRMALI OLARAK · r. : Rusça RF : Rusya Federasyonu SSCB : Sovyet Soyalist Cumhuriyetler Birliği t. : Türkçe TC : Türkiye Cumhuriyeti TDK

33

Tablo 1: Nüfus Sayım Yıllarına Göre Kazakistan Etnik Unsurlarının Miktar ve Oransal Nüfus Verileri102

102

Aktaran: Bekmurzayeva, “Yurtdışı Kazakları,” s. 45-46 ve The Agency on Statistics, 2009 National Population Census, s. 20.

Sayı Oran Sayı Oran Sayı Oran Sayı Oran Sayı Oran Sayı Oran Sayı Oran Sayı Oran Sayı Oran

Kazak3.392.751 81,80% 3.627.612 58,54% 2.327.625 37,84% 2.787.309 29,99% 4.234.166 32,55% 5.289.349 36,02% 6.534.616 39,69% 8.011.452 53,50% 10.096.763 63,10%

Özbek29.561 0,71% 129.407 2,09% 120.655 1,96% 135.932 1,46% 216.340 1,66% 263.295 1,79% 332.017 2,02% 370.765 2,50% 456.997 2,90%

Uygur55.815 1,35% 62.434 1,01% 35.409 0,58% 59.840 0,64% 120.881 0,93% 147.943 1,01% 185.301 1,13% 210.377 1,40% 224.713 1,40%

Tatar55.984 1,35% 79.758 1,29% 108.127 1,76% 191.680 2,06% 287.712 2,21% 313.460 2,13% 327.982 1,99% 249.052 1,70% 204.229 1,30%

Ahıska Türk0 0,00% 46 0.0% 9.916 0.0% 18.397 0.1% 25.820 0.2% 49.567 0.3% 78.711 0,50% 97.015 0,60%

Türk Dilliler T.3.534.111 85,21% 3.899.257 62,93% 2.601.732 42,14% 3.193.158 34,15% 4.859.099 37,35% 6.039.867 40,95% 7.429.483 44,83% 8.920.357 59,60% 11.079.717 69,30%

Rus 454.402 10,96% 1.275.055 20,58% 2.458.687 39,97% 3.972.042 42,73% 5.521.917 42,45% 5.991.205 40,80% 6.227.549 37,82% 4.480.675 29,90% 3.793.764 23,70%

Ukraynalı79.573 1,96% 860.201 13,88% 658.319 10,70% 761.432 8,19% 933.461 7,18% 897.649 6,11% 896.240 5,44% 547.065 3,70% 333.031 2,10%

Belarus25.584 0,40% 31.614 0,50% 107.463 1,20% 197.592 1,50% 181.491 1,20% 182.601 1,10% 111.924 0,70% 66.476 0,40%

Polyak3.742 0,10% 54.809 0,90% 53.102 0,60% 61.355 0,50% 61.136 0,40% 59.956 0,40% 47.302 0,30% 34.057 0,20%

Slav Dilliler T.533.975 12,92% 2.164.582 34,96% 3.203.429 52,07% 4.894.039 52,72% 6.714.325 51,63% 7.131.481 48,51% 7.366.346 44,76% 5.186.966 34,60% 4.227.328 26,40%

Alman2.613 0,06% 51.094 0,82% 92.571 1,50% 658.698 7,09% 858.077 6,60% 900.207 6,13% 957.518 5,82% 353.462 2,40% 178.409 1,10%

Kore0,00% 42 0,00% 96.453 1,57% 74.019 0,80% 81.598 0,63% 91.984 0,63% 103.315 0,63% 99.944 0,70% 100.385 0,60%

Diğer76.449 1,81% 83.481 1,29% 156.917 2,72% 489.933 5,24% 335.474 3,79% 484.744 3,78% 607.802 3,96% 420.552 2,70% 423.758 2,60%

Diğerleri T.79.062 1,87% 134.617 2,11% 345.941 5,79% 1.222.650 13,13% 1.275.149 11,02% 1.476.935 10,54% 1.668.635 10,41% 873.958 5,80% 702.552 4,30%

GENEL TOP.4.147.148 100,00% 6.198.456 100,00% 6.151.102 100,00% 9.309.847 100,00% 12.848.573 100,00% 14.648.283 100,00% 16.464.464 100,00% 14.981.281 100,00% 16.009.597 100,00%

1989 1999 20091987 1926 1939 1959 1970 1979

Page 45: TÜRK DİLLİ TOPLULUKLARIN KARùILATIRMALI OLARAK · r. : Rusça RF : Rusya Federasyonu SSCB : Sovyet Soyalist Cumhuriyetler Birliği t. : Türkçe TC : Türkiye Cumhuriyeti TDK

34

3.3.3. Dil Politikası

Ulus inşasının önemli öğelerinden biri de dil politikasıdır. Benedict Anderson, hayali

cemaatlerin oluşumunda dilsel değişimleri bir ulusun gelişmesinde anahtar rollerden

birine sahip olduğunu söylemiş ve kitabında dil konusuna önemli bir bölüm

ayırmıştır.103

Bu bağlamda Kazakistan, bağımsızlığını kazandığında Orta Asya’da öz

dil olarak en dezavantajlı devletlerin başında gelmekteydi. Kazaklar, Çarlık Rusya

zamanında her ne kadar Ruslaştırma politikasına sistematik olarak maruz kalmamış

olsalar da, Sovyet döneminde belirli bir şekilde dil ve kültür olarak ortak çatı olarak

görülen Rus dili ve kültürünün etkisinde kalmışlardır. 1854’ten itibaren Rus

hâkimiyetine giren Kazak topraklarında Rus nüfusunun yoğunluğu ve Rus

topraklarına coğrafi yakınlığı, Kazakistan’ı diğer Orta Asya Türk

Cumhuriyetlerinden farklı kılmış ve Kazaklar hem Çarlık devrinde hem de Sovyet

devrinde Rus dili ve kültüründen daha çok etkilenmişlerdir. Hatta Rus dilinin etkisi o

kadar büyük olmuştur ki, Kazakistan’da yaşayan Kazakların yüzde kırkının 1989

yılında Kazakça’yı yeterince kullanamadığı yapılan araştırmalarda görülmüştür.104

Kazakça bilmeyen Kazakların varlığının altında Sovyet zamanından Kazakça

üzerindeki kamusal ve sosyal hayattaki baskılar yatmaktadır.

Bakir Topraklar Kampanyası neticesinde Kazaklar, 1959 nüfus sayımlarına göre

kendi ülkelerinde azınlık durumuna düşmüş, Slavlar ise çoğunluğu

oluşturmuştur.105106

Baskın Slav nüfusu ile birlikte Kazakistan’da günlük yaşamda

Ruslaşma ağırlık kazanmıştır. Rus dili eğitimden yönetime, medyadan kültürel

hayata tüm alanlarda ön plana çıkmış, Kazak dili ise marjinalleşerek sadece özel

alanlarda kendine yer bulabilmiştir.107108

Günümüz Kazakistan’ında Rus nüfusunun

politikaya etkisi ve Rus dilinin devlette ve sosyal hayattaki hâkimiyeti halen

hissedilmektedir. Bu anlamda Kazakistan’ın ulus inşa sürecinde Kazak dilinin ön

plana çıkartılmasının karşılığı devlet ve sosyal hayattan Rusçanın geri plana

itilmesidir.

103

Benedict Anderson, Hayali Cemaatler: Milliyetçiliğin Kökenleri ve Yayılması, çev. İskender

Savaşır (İstanbul: Metis Yayınları, 2011) 104

Dave, Kazakhstan, s. 52. 105

Sinnott, “Population Politics,” s. 110. 106

Peyrouse, “The Russian Minority,” 107

Spehr ve Kassenova, “Constructing Identity,” s. 138. 108

Ainur Kulzhanova, “Language Policy of Kazakhstan: An Alaysis” (master tezi, Central European

University, 2012), s. 8.

Page 46: TÜRK DİLLİ TOPLULUKLARIN KARùILATIRMALI OLARAK · r. : Rusça RF : Rusya Federasyonu SSCB : Sovyet Soyalist Cumhuriyetler Birliği t. : Türkçe TC : Türkiye Cumhuriyeti TDK

35

Açıkça bakmak gerekirse Kazaklar Rus İmparatorluğunun bir parçası haline geldiği

19. yüzyılın ortalarında henüz ulus bilinci oluşmamış daha önce bahsedilen cüzlere

bölünmüş klan ilişkilerinin hâkim olduğu adem-i merkeziyetçi göçebe topluluklar

halinde yaşamaktaydı. Her göçebe toplumda olduğu gibi Kazaklarda da yazılı kültür

gelişmemiş, kelime haznesi daha çok sözlü olarak gelişmiştir. Kazak steplerini ele

geçiren Ruslar ise Kazaklardan farklı olarak yerleşik ve şehirli bir yaşam tarzına

sahip olmaları sebebiyle yazı dilinin hâkim olduğu bir topluluk olarak ön plana

çıkmıştır.

Bolşevikler 1917 devrimi sonrası üniter yapının güvenliğini sağlama almayı

amaçlamış bu anlamda milletler politikası ve onun en büyük parçasından biri olan

Sovyet dil planlamasını hayata geçirmiştir. Sovyetler, Çarlık rejiminden farklı olarak

eğitim ve okur-yazarlığa çok büyük önem atfetmiştir. Buna ek olarak Lenin, Yuri

Slezkine’in ifadesiyle iyi olan milliyetçiliğin bir zararı olmayacağı düşüncesini

teorileştirmiş ve hiçbir zaman hayata geçirilmemiş olsa bile halklara kendi kaderini

tayin hakkı sunmuştur.109

Bu anlamda Sovyetler 1920’lerde özellikle titüler

milletlerin dillerini eğitimden kültüre birçok alanda desteklemiştir.

1930’lar ise 1920’lerden çok farklı bir dönemi işaret etmektedir. Bu dönemde Sovyet

milletler politikasında derin bir kayma meydana gelmiştir. Lenin’in kültürlerin

gelişimi, eşitliği ve özgürlüğü politikalarının yerini Stalin’in baskıcı politikaları

almıştır. 1938 yılında Rusça, Rus dili olmayan okullar da zorunlu ikinci dil olarak

okutulmaya başlanmıştır. Titüler dillerin desteklendiği 1920’lerin aksine bu dönemde

Rusça desteklenmiş ve teşvik edilmiştir. Bununla paralel olarak Kazak aydınların

öldürülmesi sürülmesi gibi olaylar neticesinde Kazak kültürünü ve dilini ayakta tutan

aydınlar yok edilmiş yerlerini mankurt olarak tabir edilen aydınlar doldurmuştur.110

1922 ve 1926 yıllarında Bakü’de gerçekleştirilen Türkoloji konferanslarında alınan

kararlar gereğince Arap alfabesinden Latin alfabesine geçen Türk halkları, 1930’ların

sonu 1940’ların başından itibaren Rus alfabesi olan Kiril alfabesine geçmiştir.111

Her

ne kadar Sovyetlerin tümünde dili standartlaştırma ve politik gerekçeler ön plana

çıkmış olsa da Türkiye’nin pan-Türkçü hülyalarından vazgeçmediğine inanan Sovyet

politika yapıcıları alfabe konusunda Türkiye’nin tam tersi bir politika takip etmiştir.

109

Yuri Slezkine, “The USSR as a Communal Apartment, or How a Socialist State Promoted Ethnic

Particularism,” Slavic Review 53, 2 (1994): s. 420. 110

Aydıngün ve Tüfekçioğlu, “Avrasya'nın Merkezinde,” s. 95-96. 111

Aksoy, “The Role of Language,” s. 36-37.

Page 47: TÜRK DİLLİ TOPLULUKLARIN KARùILATIRMALI OLARAK · r. : Rusça RF : Rusya Federasyonu SSCB : Sovyet Soyalist Cumhuriyetler Birliği t. : Türkçe TC : Türkiye Cumhuriyeti TDK

36

Sovyet dönemi dil politikası genel anlamda Rusça’nın Kazakistan’da egemenliğini

ilan ettiği dönem olarak tanımlanabilir. Öyle ki Rusçayı bilmeyen birisi statü kaybına

uğramakta ve önemli görevlere gelmede dezavantajlı konuma düşmektedir.

1930’lardan itibaren her geçen yıl Kazakça bilmenin avantajları azalırken Rusça

bilmek prestij hatta zorunluluk haline gelmiştir. Eğitim de ise Rus okullarında

zorunlu olan Kazakça seçmeli bir dil olmuş112

, sosyal ve kamusal alanda işlevi ve

gücü azalan Kazakça’nın talep edilirliği azalmış ve büyük bir darbe almıştır.

William Fierman’a göre Sovyet dil politikası yerli halkların dillerini çeşitli zaman

dilimlerine göre farklılaştırmıştır. İlk başlarda yerli halka ulaşmak ve şirin görünmek

adına toplumların kendi dilleri korunmuş hatta yüceltilmiştir. Sonraki aşamada yerel

diller zorunlu olduğu müddetçe kendine alan bulabilmiş, son aşamada ise Rus dili bir

kimlik inşa argümanı olarak öne çıkmıştır.113

Bir Sovyet Cumhuriyeti gerçekmiş gibi

görünen boş bir çerçevedir diyen Olivier Roy tamda bu durumu ifade etmektedir.114

Rusça’nın bu denli teşvik edilmesi ve sonucunda toplumda ki bütün gruplara sirayet

etmesi bir anlamda Rus olmayan halkların da Ruslaşması sonucunu doğurmuştur.

Özellikle diğer Orta Asya Cumhuriyetleri ile karşılaştırıldığında Rus nüfusunun çok

daha yoğun olarak bulunması Kazakistan’da Ruslaştırma politikasına önemli ölçüde

hizmet etmiştir. Bu nedenlerden dolayı Kazaklar bir süre sonra kendi öz dilleri olan

Kazakçayı öğrenmeye dahi ihtiyaç duymamış, sosyal ve kamusal alanda tek dil

Rusça olmuştur. Rusça’nın Kazakistan’da bu denli etkili ve hegemon olmasının bir

diğer sebebi de bölgede birçok milletten unsurların bulunmasıdır.115

Başta Ruslar

olmak üzere Tatarlar, Uygurlar, Dunganlar, Ahıska Türkleri, Koreliler, Almanlar gibi

milletler arasında bir ortak iletişim dili olması Rusçayı etkili kılan bir diğer önemli

unsurdur. Rusça Kazakistan’da hayatın her alanında tek kullanılan dil halini almış;

Rus olmayan halklar için ise kendi dilleri yeteri kadar bilemedikleri ama sembolik

olarak bağlılık duydukları ana dilleri olarak kalmıştır.116

Bağımsızlık sonrası Kazakistan dil politikasını daha iyi anlayabilmek için Sovyet

dönemi ulus inşa sürecini ve dolayısıyla dil politikasını anlamak gereklidir. Sovyet

112

Cemile Kınacı, “Sovyetlerden Günümüze Kazakistan’da Kazak Dilinde Eğitim Politikaları.”

Turkish Studies 5, 4 (2010): s. 1311-1312. 113

William Fierman, Soviet Central Asia: The Failed Transformation (Oxford: Westview Press,

1991), s. 50. 114

Roy, Yeni Orta Asya, s. 11. 115

Kınacı, “Kazak Dilinde Eğitim Politikaları,” s. 1313. 116

Aydıngün ve Tüfekçioğlu, “Avrasya'nın Merkezinde,” s. 96.

Page 48: TÜRK DİLLİ TOPLULUKLARIN KARùILATIRMALI OLARAK · r. : Rusça RF : Rusya Federasyonu SSCB : Sovyet Soyalist Cumhuriyetler Birliği t. : Türkçe TC : Türkiye Cumhuriyeti TDK

37

dil politikasından ve cumhuriyetlerin geçtiği süreçlerden bahsedilmesinin temel

sebebi budur.

1989 nüfus sayımında Kazaklar arasında Kazakça bilmeyenlerin oranı %40'ları

bulabilmektedir.117

Fierman ise Kazakça bilmeyen Kazakların oranının en az %25

olarak tahmin edildiğini belirtmektedir.118

Buna karşılık özellikle kentlerde

yaşayanlar başta olmak üzere Kazakların çok büyük bir kısmı Rusçayı akıcı bir

şekilde konuşabilmektedir. 1989 sayım verilerine göre Kazakların %64’ü Rusçayı

çok iyi konuştuklarını beyan ederken bu oranının diğer Orta Asya

cumhuriyetlerindeki oranlardan çok daha yüksek olduğu görülmektedir.119120

Diğer

taraftan, sayımlarda etnik Kazakların kendilerini Kazakça bilmediklerini beyan edip

ana dillerin olarak Kazakça’yı seçmeleri de manidardır.121

Bunun yanında adı

Kazakistan olan bir Cumhuriyette nüfusun çoğunluğunu oluşturan Rusların

Kazakça’yı bilmemesi ve bunun yanında Kazakça konuşanların politik, ekonomik,

kültürel ve demografik açıdan kendilerini tehdit altında hissetmesi de etnik gruplar

arası asimetrik ilişkinin varlığının göstergesidir.122

Kazakistan bağımsızlığını henüz kazanmadığı 1980’li yıllarında sonundan itibaren

Kazak dilinin statüsünün artırılması için çalışmalar yapmıştır. Sadece hukuki

düzenlemelerle de kalmamış, Kazakça’nın akademi ve kültür hayatındaki yerinin de

117

Renata Matuszkiewicz, “The Language Issue in Kazakhstan Institutionalizing New Ethnic

Relations After Independence,” Economic and Environmental Studies 10, 2 (2010): s. 214. 118

William Fierman, “Language and Identity in Kazakhstan: Formulations in Policy Documents

1987–1997,” Communist and Post-Communist Studies, 31, 2 (1998): s. 175. 119

Dave, Kazakhstan, s. 53. 120

Ötekileştirmenin bir diğer yönü de mankurt ya da kara Rus olarak tabir edilen Kazaklardır. Bu

Kazaklar, modernleşmiş ya da Ruslaşmış Kazaklar olarak anılmaktadır. Ünlü Kırgız yazar Cengiz

Aytmatov’un “selvi boylum al yazmalım” adlı kitabında Mankurtları kendi milleti üzerinde

tahakküküm kuran başka bir milletin kuklası haline gelen öz benliğini, kültürünü ve dilini unutan ve

yabancılaşanlar olarak tanımlamaktadır. Cengiz Aytmatov, “Gün Olur Asra Bedel” adlı kitabında da

mankurtluğa sıkça değinmektedir. Öz benliğinin yerine Rusların kültürünü ve dilini benimseyen

Kazaklara Kazakistan’da Mankurt ya da Kara Rus denmekte olup bu tip insanların devletin önemli

mevkilerinde bulunması bir kısım Kazakları da tedirgin etmektedir. Kara Rus diye tabir edilen

Kazakların siyasi anlamda Kazakistan’a bağlılık duydukları ancak kimlik olarak aidiyetlerinin Rus

kültürüne daha yakın oldukları, bu anlamda diğer Kazaklar tarafından bu tiplerin Kazak devletine

sadakatleri sorgulanmaktadır. Mankurtluk hakkında ayrıntılı bilgi için: Deniz Dinç, “Nationality

Policies in post-Soviet Kazakhstan” (master tezi, Ortadoğu Teknik Üniversitesi, 2010), s. 52.; Aksoy,

“The Role of Language,” s. 88-89.; Dave, Kazakhstan, s. 50, 96-97.; William P. Rivers, “Attitudes

Towards Incipient Mankurtism Among Kazakhstani College Students,” Language Policy, 1 (2002). 121

Juldyz Smagulova, “Language Policies of Kazakhization and Their Influence on Language

Attitudes and Use” International Journal of Bilingual Education and Bilingualism, 11, 3-4 (2008): s.

445. 122

Smagulova, “Language Policies of Kazakhization” s. 445-446.

Page 49: TÜRK DİLLİ TOPLULUKLARIN KARùILATIRMALI OLARAK · r. : Rusça RF : Rusya Federasyonu SSCB : Sovyet Soyalist Cumhuriyetler Birliği t. : Türkçe TC : Türkiye Cumhuriyeti TDK

38

güçlendirilmesi adına çalışmalar yapılmıştır.123

Diğer taraftan, Kazakistan’ın hassas

demografik yapısı da göz önünde bulundurularak dengeli bir dil politikası izlenmeye

çalışılmıştır. Daha önce de belirtildiği üzere Kazakistan’ın ulus inşası büyük ölçüde

demografi meselesidir.

1980’li yılların ikinci yarısından itibaren Gorbaçev’in Perestroyka politikaları

neticesinde cumhuriyetler üzerindeki baskı biraz da olsa gevşetilmiştir.

Kazakistan’da Kazak dilinin düşüş trendinden tekrar yükselişe geçişi bu anlamda

Sovyetlerin son dönemlerine tekabül etmektedir. Aslında olması gerekeni yani

Lenin’in Sovyetlerin ilk döneminde uygulanması planlanan politikalarla örtüşen bu

durum ancak çöküş zamanında hatırlanmıştır.124

1989 yılında kabul edilen bir kanunla Kazakça devlet dili haline gelmiştir. Bu

kanunla Kazak dili eğitim de garanti altına alınmış ve okullarda zorunlu dil haline

getirilmiştir. 1930’lu yıllardan itibaren eğitimden dışlanan ve arka plana itilen

Kazakça tekrar eğitimdeki yeri canlanmaya başlamıştır. Bağımsızlık sonrası

oluşturulan 1993 yasasına da Kazakça devlet dili olarak girmiştir.125

1993

anayasasında Kazakça’ya tek resmi dil statüsü verilirken Rusça ise farklı etnik

gruplar arası iletişim dili olarak belirlenmiştir. Kazakistan’da yaşayan etnik Ruslar

bu durumdan tedirgin olmaları sebebiyle yapılan referandum sonucu 1995

Eylül’ünde kabul edilen yeni anayasa da bir takım değişikliklere uğramıştır. 1995

anayasasına göre Kazakça devlet dili olarak kabul edilirken, Rusçaya resmi dil

payesi verilmiştir.126

Rusçanın yönetim ve idarede Kazakça ile eşit şekilde

kullanılabileceği vurgulanmıştır.

1995 Anayasası hükümleri Rusça’yı 1993 Anayasasına göre daha yüksek bir noktaya

taşımakla beraber, Kazakça eğitimden, devlet işlerine birçok alanda güçlenmeye

devam etmiştir. Kazakistan yasalarına göre devlet dili olan Kazakça’yı bilmeyen bir

kişinin resmi görev alması engellenmektedir. Diğer taraftan, üniversiteye giriş

123

Fierman, “Language and Identity in Kazakhstan,” s. 175-176. 124

William Fierman, “Language and Education in Post-Soviet Kazakhstan Kazakh-Medium

Instruction in Urban Schools” The Russian Review 65 (2006): s. 104. 125

Matuszkiewicz, “The Language Issue in Kazakhstan,” s. 215. 126

Aydıngün ve Tüfekçioğlu, “Avrasya'nın Merkezinde,” s. 100.

Page 50: TÜRK DİLLİ TOPLULUKLARIN KARùILATIRMALI OLARAK · r. : Rusça RF : Rusya Federasyonu SSCB : Sovyet Soyalist Cumhuriyetler Birliği t. : Türkçe TC : Türkiye Cumhuriyeti TDK

39

sınavları, lise ve üniversite mezuniyet sınavlarında Kazakça sınavlarından başarılı

olma şartları konulmuştur.127

Kazakça’nın kamu ve sosyal hayattaki güçlenmesine paralel olarak Kazak elitleri

titüler olmayan halkların aidiyetlerine de ihtimam göstermiştir. Devlet Başkanı

Nazarbayev Kazak olmayan halkların devlete bağlılığına büyük önem vermektedir.

Bunun için onları rencide eden ya da özgürlüklerini kısıtlayan düzenlemelerden

özellikle kaçınılmıştır. Bu yüzden, başta Kazakistan Halklar Asamblesi olmak üzere

kültürel örgütlenmelerini teşvik etmiştir. Kendi dillerinde konuşabilecekleri

ortamlara zemin hazırlanmış, teşvik edilmiştir. Bu anlamda devlet radyosunda farklı

dillerde yayın yapılmakta, 13 farklı dil eğitim kurumlarında okutulmaktadır.128

Bu

durum, Orta Asya’da Sovyetlerin çökmesiyle beraber patlak veren etnik çatışmalar

ve sosyal kargaşaların demografik olarak en dezavantajlı ülke olan Kazakistan’da

niçin yaşanmadığının da bir göstergesidir.

Kırgızistan’da 2011 yılında yapılan Cumhurbaşkanlığı sınavından önce adaylık

şartlarını taşıması için Kırgızca sınavı yapılmış 4 aday yapılan sınav sonucu yarışa

dâhil olamamıştı. Diğer taraftan cumhurbaşkanlığının güçlü adaylarından muhalif

lider Felix Kulov ise aday olmamış Kırgızca’sına güvenmediği için yarıştan çekildiği

iddialarına maruz kalmıştır.129

Kırgızistan’da olduğu gibi Kazakistan’da da

cumhurbaşkanlığına aday olanlar Kazakça sınava tabi tutulmakta, başarılı olmaları

halinde yarışa dâhil olabilmektedirler. Bu yöntemle Sovyet zamanında kendine çok

dar bir alan bulan Kazakça’yı yüceltmenin bir başka yöntemi olarak

algılanmaktadır.130

Ancak diğer taraftan, Kazak meclisinde tartışmaların ve

kayıtlarının Rusça yapıldığı daha sonra Kazakça’ya çevrildiği göz önüne alınırsa,

Rusça’nın devlet düzeyinde ne kadar etkili ve yaygın olduğu noktasında fikir

edinilebilir.131

127

Zardykhan, “Russians in Kazakhstan,” s. 74. 128

Smagulova, “Language Policies of Kazakhization” s. 452-457. 129

“Four Kyrgyz Presidential Hopefuls Fail Mandatory Language Test,” Refworld, Eylül 12, 2011,

erişim Ocak 22, 2014,

http://www.refworld.org/docid/4e8973bdc.html.

“Pushing for the Kyrgyz Language: Why It Fails,” New Eurasia Citizen Media, Eylül 28, 2011, erişim

Ocak 22, 2014,

http://www.neweurasia.net/culture-and-history/pushing-for-the-kyrgyz-language-why-it-fails/. 130

Aydıngün ve Tüfekçioğlu, “Avrasya'nın Merkezinde,” s. 101. 131

Smagulova, “Language Policies of Kazakhization,” s. 451.

Page 51: TÜRK DİLLİ TOPLULUKLARIN KARùILATIRMALI OLARAK · r. : Rusça RF : Rusya Federasyonu SSCB : Sovyet Soyalist Cumhuriyetler Birliği t. : Türkçe TC : Türkiye Cumhuriyeti TDK

40

Ulus inşa sürecinin en önemli aygıtlarından birisi olan dil, toplum içinde yaşayan

farklı etnik grupları değerlendirme kapsamına aldığı kadar titüler gruba yönelik

izlenecek politikaları da etkilemektedir. Kazakistan’da Kazak nüfusunun kendi dilleri

üzerinde tam olarak hâkim olamamaları da politika yapıcılar buna yönelik

düzenlemeler yapmaya itmiştir. Bundan dolayı Kazakça’nın desteklenmesi sadece

farklı etnik grupları Kazakistanlılık bilinci etrafında toplanmayı amaçlamamış bunun

yanında Kazaklar arasında da milli şuuru yerleştirmeyi amaçlamıştır.132

Bağımsızlık sonrası Kazaklar arasında dil öğrenme trendi Rusça’dan Kazakça’ya

evrilmiştir. Kazakça bilmeyen Kazaklar Sovyet döneminin tersine gelecekleri için

önemli olduğunu düşünerek Kazakça öğrenmeye başlamıştır. Buna ek olarak,

Aydıngün’ün gözlemlerine göre geleceğini Kazakistan’da gören Kazakça bilmeyen

diğer milletlere mensup kişiler de yeni inşa edilmekte olan Kazakistan ulusuna

adapte olabilmek ve toplumda statü sahibi olup daha üst sosyal sınıflara dâhil

olabilmek amacıyla Kazakça öğrenmeye başlamıştır.133

1989 sonrası sayımlarda

ortaya çıkan rakamlarda bu durumu doğrulamaktadır.

Kazakça bilmeyenler topluluklar ise başta devlet kurumları olmak üzere işgücü

piyasasından dışlanmaya başlamıştır. Her ne kadar iptal edilmiş olsa bile Kazakistan

Anayasasına 2010 yılından sonra Kazakça bilmeyenlerin devlette çalışamayacağına

dair madde eklenmiştir. Titüler olmayan gruplar için bu tür bir dil politikası sosyal

hareketlilik açısından büyük bir sorun teşkil etmektedir. Chong Jin Oh, bu tür

uygulamaların bir anlamda titüler olmayan toplumları devlet yönetiminden

uzaklaştırarak devleti Kazaklaştırma araçlarından biri haline getirdiğini

belirtmektedir.134

Devlet Başkanı Nazarbayev’in iradesi ile Kazakistan’da “Üçlü Dil Politikası” (r.

Triedinstvo Iazykov) bağlamında Rusça, İngilizce ve tabi ki Kazakça’yı bilen yeni

bir gençlik yetiştirilmesi projesi başlatmıştır. Temmuz 2007’de açıklanan politika

doğrultusunda Kazakistan, hem öz dili ile milli köklerini yeniden canlandırmış, hem

Rusça ile geçmiş yılların bilgi birikiminden kopmamış ve hem de İngilizce ile de

dünya ile uyum sağlamış olmayı hedeflemiştir. Bağımsızlık sonrası Kazakistan’da

132

William Fierman, “Kazakh Language and Prospects for Its Role in Kazakh ‘Groupness’,” Ab

Imperio, 2 (2005): s. 398-412. 133

Aydıngün ve Tüfekçioğlu, “Avrasya'nın Merkezinde,” s. 102-103. 134

Oh, “Ahıska Turks and Koreans,” s. 178.

Page 52: TÜRK DİLLİ TOPLULUKLARIN KARùILATIRMALI OLARAK · r. : Rusça RF : Rusya Federasyonu SSCB : Sovyet Soyalist Cumhuriyetler Birliği t. : Türkçe TC : Türkiye Cumhuriyeti TDK

41

devlet dilini yani Kazakça’yı bilmek bireyin rekabet edebilirliğinin önemli bir

göstergesi haline gelmiştir. Ancak diğer taraftan Rusça geçmişinden kopmadan ve

aynı zamanda Dünya ile iletişim kurup etkileşime geçmek yeni Cumhuriyetin ana

hedefi olmuştur.135

Bu hedefle, 2010 yılında eğitim hayatına başlayan ve eğitim dili

İngilizce olan Nazarbayev Üniversitesi Kazakistan’ın değişen eğitim anlayışına en

güzel örnek olarak durmaktadır.

1990 sonrasında halen Rusça, Kazakça ve diğer dillerin kullanımı kırsal-kent,

merkez-çevre, kuzey-güney ayrımları belirleyici olmaktadır. Kentlerde Rusçanın

hâkimiyeti sürerken kırsal da Kazakça’nın ve diğer Rus ve Kazak olmayan halkların

dilleri konuşulmaktadır. Diğer taraftan, kuzeyde demografik ve coğrafi nedenlerden

dolayı Rusçanın hâkimiyeti devam ederken, ülkenin güneyi ve batısında Kazakça’nın

kullanım alanı daha geniştir.136

Bunların yanında, Kazakça ve Rusça dışında Kazakistan’da konuşulan Tatarca,

Türkçe, Uygurca, Özbekçe, Almanca gibi diğer dillerin statüsü de incelenmeye

değerdir. 1989 yılında kabul edilen belgeye göre azınlıkların yoğun olarak yaşadığı

bölgelerde yerel diller “resmi yerel dil” olarak kabul edilmesi öngörülmüştür. Devlet

yönetimi de halkların kültür merkezleri ve pazar okulları aracılığı ile Rusça dışındaki

azınlık dillerini koruduğu hatta desteklediği söylenebilir.

Diğer taraftan bazı Kazak bilim adamları Rusça’nın baskın konumunu zayıflatmanın

çaresini devletin bu konudaki desteklerini artırmasında görmektedir.137

Bu hususa

paralel olarak Kazakistan’da Slav kökenli azınlıklarda Kazakça bilme oranı çok

düşük kalırken bu durum Özbek, Uygur, Tatar (kısmen) gibi topluluklarda oldukça

yüksektir.138

Kazakistan’da yaşayan Rusların sadece %25’i Kazakça’yı

anlayabiliyorum şeklinde cevaplarken, Uygurların %94 oranında Kazakça’yı

anlayabiliyorum şeklinde anket sorusunu cevaplaması bu anlamda manidardır. Bu

husustaki Kazak devletinin politikaları dördüncü ve beşinci bölümde ayrıntılı olarak

ele alınacaktır. (bakınız şekil 3.)

135

Kaletaev, Ulusal Lider Etkeni, s. 29.; Smagulova, “Language Policies of Kazakhization” s. 455. 136

Aydıngün ve Tüfekçioğlu, “Avrasya'nın Merkezinde,” s. 97. 137

Fierman, “Language and Identity in Kazakhstan,” s. 180-181. 138

Natsuko Oka, Managing Ethnicity under Authoritarian Rule: Transborder Nationalisms in Post-

Soviet Kazakhstan, (Chiba, Japan: IDE-JETRO, 2007), s. 93.

Page 53: TÜRK DİLLİ TOPLULUKLARIN KARùILATIRMALI OLARAK · r. : Rusça RF : Rusya Federasyonu SSCB : Sovyet Soyalist Cumhuriyetler Birliği t. : Türkçe TC : Türkiye Cumhuriyeti TDK

42

Şekil 3: Milletlere Göre Kazakça'yı Anlayabilme Oranları139

Bağımsızlığını kazanan Orta Asya cumhuriyetlerinden Özbekistan Rusça’yı

denklemin dışına iterken, Türkmenistan ve Tacikistan etnikler arası iletişim dili

olarak kabul etmiş, Kırgızistan ve Kazakistan ise resmi dil olarak kabul etmiştir.140

Onlarca yıllık Sovyet mirası ve Rusça hâkimiyetinin bu durumdaki etkisi

Kazakistan’da daha yoğun yaşanırken, bağımsızlık sonrası Kazakça’nın öneminin

artmasına rağmen diğer Orta Asya Cumhuriyetlerine kıyasla sosyal ve kamusal

hayata etkisi arzulanan seviyeye gelememiştir. Kazak politika yapıcıları

Kazakistan’ın çok etnikli yapısı ve Rusçanın sosyal hayattaki etkisini realist bir

biçimde yorumlamış ve dil hususunda gerçekleştirilecek reformlarda revizyonist bir

politika izlememiştir.141

3.3.4. Din Politikası

Orta Asya’da iki farklı İslam’dan söz edilebilir. Bu iki İslam anlayışı arasındaki

farklılık mezhep farklılığından değil daha çok yaşayış tarzından ileri gelmektedir. Bu

139

Sultanyarova ve Isaeva, “Ethnic Language Processes in Kazakhstan,” s. 1613.; The Agency on

Statistics, 2009 National Population Census, s. 22. 140

Aneta Pavlenko, “Russian in post-Soviet Countries,” Russian Linguistics 32 (2008): s. 71. 141

Smagulova, “Language Policies of Kazakhization” s. 454.

Page 54: TÜRK DİLLİ TOPLULUKLARIN KARùILATIRMALI OLARAK · r. : Rusça RF : Rusya Federasyonu SSCB : Sovyet Soyalist Cumhuriyetler Birliği t. : Türkçe TC : Türkiye Cumhuriyeti TDK

43

farklılık Kazak, Kırgız, Türkmen gibi göçebe toplulukların İslam anlayışı ile İslam’ı

ilk dönemlerinde kabul etmiş yerleşik halklar olan Türk soylu Özbekler ve Farsi

kökenli Tacikler arasında olmuştur. Yerleşik topluluklar İslam’ın bayraktarlığını

yapan ve bilimden edebiyata, tefsirden İslam hukukuna dini geliştirmeye ve yaymaya

çalışan topluluklar olarak ön plana çıkmasına karşın göçebe topluluklar arasında

İslam bazı yerlerde ancak 18. yüzyılda kabul edilmiştir.142

Orta Asya steplerinde ise İslam Sufi tarikatlar eliyle yayılmıştır. Bunlardan en

önemlileri Buhara’da Bahaeddin Nakşibend tarafından kurulmuş “Nakşibendilik”;

diğeri ise bugün Kazakistan sınırlarındaki Türkistan şehrinde kabri bulunan Ahmet

Yesevi143

tarafından kurulmuş olan “Yeseviliktir”.144

Orta Asya’dan çıkan ve

Altaylardan Anadolu’daki Toroslara kadar tüm Türk coğrafyasını etkisi altına alan

Sufiliği biraz daha açmak gerekirse Sufilik, İslam’ın hoşgörü yönünün ön plana

çıkartıldığı ve bunun yanında bölgedeki İslam öncesi mistik elementleri145

İslam

içerisine asimile ederek dercedildiği İslami bir akımdır.146

Genel olarak 9. yüzyıldan

beri İslam’a geçen Türk toplulukları tarihin hiçbir sahnesinde Müslümanlığı bir Arap

dini olarak görmemiş kendi gelenek ve göreneklerini terkederek Emevi dönemi Arap

milliyetçiliğinin öngördüğü ritüellerini kabul etmemiştir. Bu anlamda, İslam’ın

evrenselliği ve imanla alakalı yönleri dimağlarda daha çok yer etmiştir.

Kazakistan’da ulus inşası için önem arz eden noktalardan biri olan İslam, Kazak

steplerine 14. yüzyıldan itibaren girmişse de yaygınlaşması 18. yüzyıldan itibaren

olmuştur. Kazakistan’da özellikle kuzey bölgelerde İslam’ın yaygınlaşması ise büyük

ölçüde Volga Tatarlarının kanalıyla olmuştur. Çarlık Rusya’sı Kazak stepleri ilk

fethedildiğinde sahipsiz ve üzerinde düzenli bir yerleşik hayatın olmadığı binlerce

kilometre kare büyüklüğünde araziyle karşılaşmıştır. Bozkırda yaşayan göçebe

Kazaklar ise Rusların başına dert çıkarma potansiyeli yüksek, dini ve yaşadığı yeri

belli olmayan bir topluluk olarak algılanmıştır. Bu sebeple, Çariçe İkinci Katerina

142

Roy, Yeni Orta Asya, s. 197-198. 143

Dosay Kencetay, “Hoca Ahmet Yesevî’nin Türk-İslâm Anlayışındaki Yeri,” in Orta Asya’da İslam

Temsilden Fobiye-2: Türk’ün Tanrısı’ndan, Tanrı’nın Türk’üne, ed. Muhammet Savaş Kafkasyalı

(Ankara, Türkistan: Hoca Ahmet Yesevi Uluslararası Türk-Kazak Üniversitesi, 2012), s. 773-806. 144

Roy, Yeni Orta Asya, s. 202. 145

Göçebe kabilelerin eski Şaman ritüellerinden bahsedilmektedir. 146

Andreas Borgeas, Islamic Militancy and the Uighur of Kazakhstan (Washington: IREX, 2012), s.

2.

Page 55: TÜRK DİLLİ TOPLULUKLARIN KARùILATIRMALI OLARAK · r. : Rusça RF : Rusya Federasyonu SSCB : Sovyet Soyalist Cumhuriyetler Birliği t. : Türkçe TC : Türkiye Cumhuriyeti TDK

44

Tatar mollaları, yönetilmesi güç Kazak göçerleri İslam’a davet etmeleri ve yerleşik

hayata geçmelerine teşvik etmesi için Kazak steplerine yollamıştır.147

Daha önce de belirtildiği üzere aynı zamanda bir şehir dini olan İslam toplumların

yerleşik hayata geçmesinde önemli roller almış ve tüm fertlerini kapsayacak şekilde

yaşam biçimlerini kökten etkilemiş ve yön vermiştir.148

Zira Kazakların İslam’la geç

tanışması ya da İslam’ın yeterince yaygınlaşamamasının altında yatan sebepte

göçebe kültürü ve şehir kültüründen uzakta kalması ile alakalıdır. Ruslar, bilinçli ya

da bilinçsizce Tatarlar eliyle Kazakları yerleşik hayata geçirerek Kazakların

İslamlaşmasını sağlamıştır.

Diğer taraftan, Tatarların İslam’ın Hanefi mezhebinden olması ve hoşgörüye dayalı

sufi anlayışı üzerine İslam inancını oturtmaları Kazakların İslam’ı benimsemelerinde

önemli bir etken olmuştur. Daha önce de bahsedildiği üzere Sufiliğin yumuşak ve

esnek yapıya sahip olması ve İslam öncesinden gelen değerleri ve gelenekleri de yok

saymayarak kaldırmaması nedeniyle İslam Kazaklar arasında kısa sürede

yaygınlaşmıştır.149

Tatarlar özellikle ülkenin, geleneksel İslam’ın yüzyıllardır hüküm sürdüğü güney

bölgelerine geldiklerinde ise yerel halk tarafından yeterince muhafazakâr

bulunmamışlardır. Her şeye rağmen, Tatarların din anlayışı Kazaklar arasında

İslamiyet’in yayılmasına büyük katkı sağlamışlardır. Kazakların İslamlaşması, daha

sonraları Rusların aleyhine gelişecek birtakım olayların teorik altyapısını sağlayacak

olan “Kazak” kimliğinin önemli yapı taşı olmuştur.

Kazakistan’da İslam daha önce bölgeyi kontrol edebilmek amacıyla Ruslar

tarafından desteklenmiş olmasına rağmen, Sovyet döneminde önemli ölçüde

erezyona uğramıştır.150

Bu anlamda, bağımsızlık sonrası Kazakistan’da İslam, başta

147

Dave, Kazakhstan, s. 35. Ayrıca; Glenn, “Contemporary Central Asia” s. 149.; John Glenn, The

Soviet Legacy in Central Asia (Basingstoke: Palgrave Macmillan, 1999), s. 64.; Emin Özdemir,

“Kazak Kültürel Hayatında Tatarların Etkisi ve Kazak Ceditçiliğinin Gelişimi,” Bilig 48 (2009): s.

158. 148

Kemal H. Karpat, “The Roots of Kazaks Nationalism: Ethnicity, Islam or Land?,” in In a

Coolapsing Empire: Underdevelopment, Ethnic Conflicts and Nationalisms in the Soviet Union, ed.

Marco Buttino (Milano: Fondazione Giangiacomo Feltrinelli, 1992), s. 314-315. 149

Aydıngün ve Tüfekçioğlu, “Avrasya'nın Merkezinde,” s. 92. 150

Reef Altoma, “The Influence of Islam in Post-Soviet Kazakhstan,” in Central Asia in Historical

Perspective, ed. Beatrice F. Manz, (Boulder, San Francisco, Oxford: Westview Press, 1994), s. 167-

168. Ayrıca; Sovyet dönemi İslam için ayrıntılı bilgi: Adeeb Khalid, Islam after Communism:

Religion and Politics in Central Asia (Berkeley, Los Angeles, London: University Of California

Press, 2007), s. 50-83.

Page 56: TÜRK DİLLİ TOPLULUKLARIN KARùILATIRMALI OLARAK · r. : Rusça RF : Rusya Federasyonu SSCB : Sovyet Soyalist Cumhuriyetler Birliği t. : Türkçe TC : Türkiye Cumhuriyeti TDK

45

Sovyet kimliği ve Rus kültürüne karşı ulusal Kazak kimliğinin bir tamamlayıcısı

olarak görmek gerekmektedir.

Bağımsızlığını kazanmasından sonra Kazakistan’da İslam belki de tarihinde hiç

olmadığı kadar yaşam sahası bulmuştur. Kazaklar kendilerinin karşıtları gibi

gördükleri Ruslar ve diğer Slav halklarından ayırmak için İslam’ı araçsallaştırmış ve

bunun en büyük göstergesi olarak da ülkede çok sayıda cami inşa edilmiştir.151

2009

sayımlarına göre ülkenin %70’lik kesimine tekabül eden yaklaşık 11 milyon

Müslümanın152

yaşadığı Kazakistan’da cami sayısı 40’lardan 2300’lere çıkmıştır.153

Özellikle 1990’lı yılların başında Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Türkiye

ve Mısır gibi ülkeler İslam’ın ülkede tekrar canlanmasına büyük maddi ve manevi

katkılar sunmuşlardır.154

Yakarıda adı geçen devletler Kazakistan’da cami inşaatları

yapmasının yanında hem devlet hem de sivil toplum örgütleri aracılığı ile dini

yaşamın şekillenmesine etki etmişlerdir.

Şekil 4: Milletlere Göre Dini Tercihler (Oransal)155

151

Ayşegül Aydıngün, “Islam as a Symbolic Element of National Identity Used by the Nationalist

Ideology in the Nation and State Building Process in Post-Soviet Kazakhstan,” Journal for the Study

of Religions and Ideologies 6, 17 (2010): s. 75. 152

The Agency on Statistics, 2009 National Population Census, s. 24. 153

“Islam in Kazakhstan,” Congress of World and Traditional Religions, erişim Aralık 13, 2013,

http://www.religions-congress.org/content/view/121/35/lang,english/. 154

Dmitri Vertkin, “Kazakhstan and Islam,” Defense & Security Analysis 23, 4 (2007): s. 439. 155

The Agency on Statistics, 2009 National Population Census, s. 24.

Page 57: TÜRK DİLLİ TOPLULUKLARIN KARùILATIRMALI OLARAK · r. : Rusça RF : Rusya Federasyonu SSCB : Sovyet Soyalist Cumhuriyetler Birliği t. : Türkçe TC : Türkiye Cumhuriyeti TDK

46

Tüm bunlarla bağlantılı olarak ulus inşa sürecindeki Kazakistan’da yönetim bir

yandan İslam’ın ülkede nüvelenmesi ve gelişmesini isterken bir yandan da İslami bir

idare anlayışından ziyade seküler bir yapıyı tercih etmektedir. Kazakistan’da diğer

Orta Asya Cumhuriyetleri gibi yönetimin laik yapısını korumak ve kollamak adına

çeşitli önlemleri de almaktadır.156

1993 ve 1995 Anayasası da ülkenin laik bir ülke

olduğunu vurgulamıştır.157

Laiklik ilkesinin belirlenmesinde amacın çağdaş

devletlere ayak uydurmak, Sovyet döneminden kalma siyasî sistem ve din anlayışı ve

Kazakistan’ın demografik yapısından kaynaklanan dinî çeşitlilik olduğu ileri

sürülmüştür.158

Ancak, Ekim 2011’de çıkan din yayasıyla birlikte Kazakistan’da

İslam laiklik ilkesinin bir gereği olarak kamusal alanın dışına itilmiştir. Yasa

geleneksel Hanefi İslam’ını tanırken (Ortodoks Hristiyan Kilisesi ile birlikte) aynı

zamanda bütün dini yapılanmaların kayıt altına alınarak kontrol edilmesini de

öngörmekteydi.159

Bunun yanında devlet kurumlarında okullarda İslami usullere göre

giyinmek, ibadet etmek ve dolayısıyla namaz kılmak yasaklanmıştır.160

1995

Anayasasında da belirtildiği üzere devlet başkanı Nazarbayev’de Kazakistan’ın

geleceğini demokratik ve seküler bir devlet olarak görmekte ve resmi İslam dışındaki

akımlara yaşam alanı tanımamaktadır.161

İleriki bölümlerde etnik grupların çıkan

yasa doğrultusunda oluşan duruma tepkileri ayrıca incelenecektir.

Kazak devleti 1990 yılında Taşkent Müftülüğünden ayrı Kazak Müftülüğünü kurarak

hem Özbeklerin Kazak dini hayatındaki yerini kısıtlamaya gitmiş hem de daha

seküler bir organizasyon ortaya çıkarmıştır.162

Bağımsızlık sonrası kurulan

Kazakistan Müslümanları Dini İdaresi marifetiyle dini hayatı Kazaklaştırmaya

çalışıldığı da iddia edilmektedir. Özellikle Kazakistan’ın güney bölgelerindeki

156

Aydıngün, “Islam as a Symbolic Element,” s. 75. 157

G.M. Yemelianova, “Islam, National Identity and Politics in Contemporary Kazakhstan,” Asian

Ethnicity (2013), s. 10. 158

Raşid Tacibayev, “Kazakistan Cumhuriyeti’nde İslâm Dinine Yönelik Devlet Politikası,” in Orta

Asya’da İslam Temsilden Fobiye-3: Aydınlıktan Aydınlanmaya, ed. Muhammet Savaş Kafkasyalı

(Ankara, Türkistan: Hoca Ahmet Yesevi Uluslararası Türk-Kazak Üniversitesi, 2012), s. 1762. 159

Yemelianova, “Islam, National Identity and Politics,” s. 8. 160

Saniya Edelbay, “Traditional Kazakh Culture and Islam,” International Journal of Business and

Social Science 3, 11 (2012): s. 125. 161

Azade-Ayse Rorlich, “Islam, Identity and Politics: Kazakhstan, 1990-2000,” Nationalities Papers:

The Journal of Nationalism and Ethnicity 31, 2 (2003): s. 158. 162

Aydıngün, “Islam as a Symbolic Element,” s. 81.

Page 58: TÜRK DİLLİ TOPLULUKLARIN KARùILATIRMALI OLARAK · r. : Rusça RF : Rusya Federasyonu SSCB : Sovyet Soyalist Cumhuriyetler Birliği t. : Türkçe TC : Türkiye Cumhuriyeti TDK

47

Özbek, Uygur camilerinin imamlarının Dini İdare tarafından atanmaya başlanması

camilerin etnik grupların elinden alınarak Kazaklaştırıldığı iddia edilmektedir.163

Sovyet dönemi sonrası dini alanda büyük bir boşluk ortaya çıkmıştır. Bu boşluğu

doldurmak için dış güçler rekabet içinde yeni bağımsız olan devletlerde mücadeleye

girişmiştir. Bu anlamda Kazakistan’da İslam kırılmalar yaşamıştır. Bir tarafta resmi,

geleneksek ve Kazak kültürü ile yoğrulmuş İslam ile radikal, ithal ve bazı açılardan

Özbek anlayışını yansıtan İslam. Bu anlamda Kazakistan 1990’lı yılların başında dini

boşluğun kontrollü bir şekilde doldurulması ve denetlenmesi amacıyla ayrı bir

müftülük kurmuştur.164

Hatta yeni bir müftülük ile din işleri ajansının kurulmasında

Türkiye’deki Diyanet İşleri Başkanlığı örnek alınarak165

devlet din üzerinde tam

olarak etkin olmaya çalışmaktadır.166

Ulus inşa sürecinin en önemli parçalarından

biri olarak görülen İslam böylelikle dış etkenlerden ve radikal unsurlardan

arındırılmaya ve korunmaya çalışılmıştır. Esnek İslam anlayışı ile yoğrulmuş bir

Kazak toplumu hayal eden Kazak devlet insanları radikalizmin Kazakistan’da

yerleşmesinin imkânsızlığını belirtmiştir.167

Çünkü radikal hareketlerin Kazakların

daha esnek İslam anlayışı ve kültürü ile bağdaşmamaktadır.

Kazakistan bağımsızlığını kazandığı ilk yıllarda bütün din ve inançlara kontrolsüzce

kapıyı açmıştır. Bunun sonucu olarak ülkede potansiyel olarak karmaşaya sebep

olabilecek akımları denetim altına alma ihtiyacı doğmuş ve laiklik ilkesinin gerekleri

ışığında tüm inançlara eşit mesafede duran Din İşleri Ajansı kurulmuştur. Kazakistan

2005 yılından itibaren dini yapılanmaları kayıt altına almaya başlamış 2011 yılında

ise Din İşleri Ajansı kurulmuştur.168

Böylelikle selefi Vahhabi gibi akımların önünün

kesilmesi ve kontrol altına alınması amaçlanmıştır. Kazakistan devleti de Rusya ve

Özbekistan gibi geleneksel ve geleneksel olmayan İslam ayrımına gitmekte ve dış

destekli dini aşırıcılığın Kazakistan’da barınmasını engellemeye çalışmaktadır. Bu

163

Igor Rotar, “Kazakhstan: Mosques Resist Pressure to Join State-Recognised Central Organisation,”

Forum 18 News Service, Şubat 11, 2004, erişim Aralık 15, 2013,

http://www.forum18.org/archive.php?article_id=250. 164

Donald S. Carlisle, “Soviet Uzbekistan: State and Nation in Historical Perspective,” in Central

Asia in Historical Perspective, ed. Beatrice F. Manz, (Boulder, San Francisco, Oxford: Westview

Press, 1994), s. 121. 165

Mustafa Ünver, “Orta Asya’ya ‘Diyanet’ Modeli,” in Orta Asya’da İslam Temsilden Fobiye-1:

Tanımadan Tanımlamaya, ed. Muhammet Savaş Kafkasyalı (Ankara, Türkistan: Hoca Ahmet Yesevi

Uluslararası Türk-Kazak Üniversitesi, 2012), s. 459-483. 166

Roy, Yeni Orta Asya, s. 215. 167

Aydıngün ve Tüfekçioğlu, “Avrasya'nın Merkezinde,” s. 93. 168

Yemelianova, “Islam, National Identity and Politics,” s. 8-9.

Page 59: TÜRK DİLLİ TOPLULUKLARIN KARùILATIRMALI OLARAK · r. : Rusça RF : Rusya Federasyonu SSCB : Sovyet Soyalist Cumhuriyetler Birliği t. : Türkçe TC : Türkiye Cumhuriyeti TDK

48

anlamda, Devlet Başkanı Nazarbayev aşırı dini akımlarla savaşılması adına “Anti-

Terör Merkezi” kurdurmuştur.169

Kazak devleti her ne kadar önlemler almaya çalışsa da 1998 yılında Hizbut-

Tahrir170

’in ilk emareleri Kazakistan’ın güney bölgelerinde görülmeye başlanmıştır.

Orta Asya’da bir İslam devleti kurulması gerektiğini düşünen Hizbut-Tahrir

taraftarları, Orta Asya’nın seküler devletlerini kâfir olarak görmektedir. Orta Asya’da

Özbeklerle özdeşleşen bu örgütlenme, Kazakistan’ın güneyinde yine ilk olarak

Özbekler arasında yayılmıştır. Yıllar geçtikçe Kazaklar arasında da güçlenen Hizbut-

Tahrir’in günümüz Kazakistan’ında yaklaşık bin kadar taraftarı olduğu

sanılmaktadır.171

3.3.5. Eğitim Politikaları

Kazakistan bağımsızlığını kazandıktan sonra Orta Asya’da parlayan bir ekonomik ve

politik güç merkezi haline gelmiştir. Kazakistan hızla büyüyen ekonomisi, zengin

maden yatakları ve yabancı yatırımlar sayesinde halkın refah seviyesini ekonomik

anlamda artırırken, politik alanda sağlanan istikrar ve farklı etnik gruplara gösterdiği

hoşgörü neticesinde de vatandaşlarına huzurlu bir ortam sunmaktadır.172

Öncelikle şunu belirtmek gerekir ki, Kazakistan’da ki yükseköğrenim sistemi 1991

yılında bağımsızlığını kazanmasından sonra birçok kez değişime uğramıştır.173

Geçmişte Sovyet yükseköğrenim sistemi içinde yer alan Kazakistan özellikle

bağımsızlığını kazanmasının hemen ardından kendi sistemini kurma ve batıya uyum

sağlama girişimlerinde bulunmuştur. Bologna sürecine dâhil olan ilk Orta Asya Türk

169

Yemelianova, “Islam, National Identity and Politics,” s. 8. 170

Yemelianova, “Islam, National Identity and Politics,” s. 9-10. 171

Emmanuel Karagiannis, “The Rise of Political Islam in Kazakhstan: Hizb Ut-Tahrir Al Islami,”

Nationalism and Ethnic Politics, 13, 2 (2007): s. 302. Ayrıca; Aydıngün, “Islam as a Symbolic

Element,” s. 81.; Yemelianova, “Islam, National Identity and Politics,” s. 6. 172

Mehmet Dikkaya, ve Ali Bora Çağdaş, “Kazakistan’ın Ekonomi Politiği ve Türkiye’nin Yeri,”

Orta Asya ve Kafkasya Araştırmaları Dergisi 1, 2 (2006): s. 110-127. 173

Lazzat Tülbasiyeva, “Kazakistan’ın Eğitim Sistemi ve Yeni Gelişmeler,” in İslam Ülkelerinde

Eğitim Kongresi: Bildiriler, ed. M. Hilmi Özev (İstanbul: TASAM Yayınları, 2009), s. 455-460.

Page 60: TÜRK DİLLİ TOPLULUKLARIN KARùILATIRMALI OLARAK · r. : Rusça RF : Rusya Federasyonu SSCB : Sovyet Soyalist Cumhuriyetler Birliği t. : Türkçe TC : Türkiye Cumhuriyeti TDK

49

Cumhuriyeti olan Kazakistan’ın yükseköğrenim alanında bu yönde attığı en büyük

adımdır. 174

Kazakistan esasen eğitim açısından çok elverişli ve sağlam bir zemine sahiptir.

Okuma-yazma bilenlerin oranı dünya sıralamasında en üstlerde yer almaktadır. Bu

durum yükseköğrenim de eğitim alan insanların nicelik ve niteliklerine de

yansımıştır. Kazakistan istatistik kurumu verilerine göre Kazakistan’da 2013 yılı

itibari ile 139 Yükseköğrenim Kurumu bulunmaktadır. Toplam 570.000 öğrenci bu

kurumlarda eğitim almakta ve yaklaşık 40.000 eğitimci görev yapmaktadır.175

Bu

anlamda Kazakistan, kişi başına düşen yükseköğrenim kurumu sayısında dünyanın

önde gelen gelişmiş devletlerini bile geride bırakmaktadır.

Kazakistan’ın en büyük eğitim projesi olan “Bolaşak Bursları” 5 Kasım 1993

tarihinde Devlet Başkanı tarafından imzalanan kararname ile yürürlülüğe

konulmuştur. Program Kazakistan’ın piyasa ekonomisine geçişini ve uluslararası

arenada yer bulmasını sağlamak üzere Kazakistanlı öğrencilerin dünyanın önde gelen

yabancı üniversitelerinde eğitim almasını öngören bir proje olarak ortaya çıkmıştır.

Söz konusu burs programı, mezuniyet sonrası 5 yıl boyunca ülkesinde çalışması

şartıyla öğrencinin eğitim hayatı boyunca bütün masraflarının karşılanmasını

öngörmektedir.176

2005 yılında “Uluslararası Programlar Merkezi” (JSC) kurularak

burs programı daha kurumsal hale getirilmiştir. 1993-2013 yılları arasında toplam

10.346 öğrenci dünyanın en iyi üniversitelerinde eğitime gönderilmiştir.177

Burslardan faydalanan bütün öğrencilerin çok büyük bir kısmı Avrupa ve Amerikan

üniversitelerinde eğitim görmektedir. Listede her ne kadar Türkiye’de bulunsa da bu

öğrenciler arasından Türkiye’de “Bolaşak Bursları” kapsamında eğitim gören

öğrenci sayısı bir elin parmaklarını geçmemektedir. Diğer taraftan, Bu programa

174

Агашкина И.И. (2013). Main components of globalization of higher education. Роль инноваций в

международном трансфере знаний: 8 Şubat 2013 – Almatı: Bildiriler (s.9-12). Almatı:

Международная Академия Бизнеса. 175

“Education,” Ministry of National Economy of the Republic of Kazakhstan Committee on

Statistics, Mayıs 15, 2013,

http://stat.gov.kz/faces/wcnav_externalId/homeNumbersEducation;jsessionid=JTRBJJnPpMnyB0vYk

3r8nrfZZydrXpB2SLLx1sHjc4bj7ndGpmtV!663812433?_adf.ctrl-

state=fius0rpbh_154&_afrLoop=533229201822334#%40%3F_afrLoop%3D533229201822334%26_a

df.ctrl-state%3D173kwuneb8_4. 176

National Tempus Office Kazakhstan, Higher Education In Kazakhstan (Almaty: National Tempus

Office Kazakhstan, 2010) 177

“History of the Program,” Center for International Programs, erişim Ekim 24, 2014,

http://www.bolashak.gov.kz/index.php/en/o-stipendii/istoriya-razvitiya.

Page 61: TÜRK DİLLİ TOPLULUKLARIN KARùILATIRMALI OLARAK · r. : Rusça RF : Rusya Federasyonu SSCB : Sovyet Soyalist Cumhuriyetler Birliği t. : Türkçe TC : Türkiye Cumhuriyeti TDK

50

Kazakların yanısıra Rus, Tatar, Koreli, Alman, Uygur, Ukraynalı, Özbek, Dungan,

Rum, İnguş ve Ahıska Türkleri olmak üzere 29 farklı milletten başarılı öğrenciler

katılma fırsatını bulmuşlardır.178179

Devlet Başkanı Nursultan Nazarbayev Bolaşak burslarına büyük önem verdiğini, bu

burslardan faydalanan gençlerin Kazakistan’a döndükten sonra ülkenin ekonomik,

siyasi ve sosyal yönden kalkınmasına muazzam katkıda bulunacağını her fırsatta dile

getirmektedir. Nazarbayev Bolaşak burslusu öğrencilere hitaben gerçekleştirdiği bir

konuşmasında “Siz aldığınız eğitimi genç ve bağımsız ülkemizi kalkındırmak ve

gelişmiş bir ülke haline getirmek için kullanmalısınız. Milletin ümit ve beklentisi

sizsiniz, bunu boşa çıkarmayın” demiştir.180

Kazakistan eğitim sisteminde yeni bir döneme girmektedir. Nazarbayev Liseleri ve

Nazarbayev Üniversitesi bu anlamda önemli köşe taşlarını oluşturmaktadır.

Kazakistan’da bulunan Nazarbayev Liseleri (Nazarbaev Intellectual Schools) 2013

yılı itibariyle 7 tane olmakla birlikte 2015 yılına kadar 20 okula çıkarma hedefi

vardır. Bu okulların daha çok fen bilimleri üzerine yoğunlaşmasının yanında, en son

teknoloji bu okullarda kullanılmaktadır. Eğitimcilerin büyük çoğunluğunun yabancı

kökenli olduğu bu okullar ile aynı zamanda Kazakistan’ın gelecekteki yönetici

elitinin yetiştirilmesi amaçlanmaktadır. Bu liselerden mezun olan öğrencilerin batılı

usullerde lisans eğitimi alması hedeflenmektedir.181

Bu okullar aynı zamanda

Astana’da yer alan Nazarbayev Üniversitesi ile bağlantılı olarak çalışmaktadır.

Nazarbayev Liseleri ve Nazarbayev Üniversitesi ve bunların yanında Avrasya Milli

Üniversitesi Kazakistan’ın dünyaya açılan kapıları olarak ön plana çıkmaktadır.

Yukarıda anılan Batı modelli eğitim kurumlarının gelişmesine bağlı olarak “Bolaşak

Bursları” kapsamında son yıllarda lisans düzeyinde öğrenci alımına neredeyse son

verilmiştir. Lisans düzeyindeki parlak öğrenciler Kazakistan’ın en kaliteli ve gelecek

vadeden üniversitelerine (Nazarbayev, Avrasya, KIMEP, Kazak-British Teknik ve

178

“Bolashak: Program,” Embassy of the Republic of Kazakhstan to the United States, erişim Ekim

24, 2014,

http://www.kazakhembus.com/page/bolashak-program. 179

Kazakistan devletinin özellikle yurtdışındaki temsilcilikleri ülke içerisinde yaşayan etnik gruplara

yönelik ayrımcılık yapılmadığını, aksine pozitif ayrımcılık yapıldığını bilgilendirme notlarında sıkça

vurgulamaktadır. 180

Mahmud Kasımbekov, Halkını Seven, Halkın Sevdiği Önder (İstanbul: Kazakistan Büyükelçiliği,

2012), s. 25. 181

“About Us,” Nazarbayev Intellectual Schools, erişim Mayıs 15, 2013,

http://nis.edu.kz/en/about/.

Page 62: TÜRK DİLLİ TOPLULUKLARIN KARùILATIRMALI OLARAK · r. : Rusça RF : Rusya Federasyonu SSCB : Sovyet Soyalist Cumhuriyetler Birliği t. : Türkçe TC : Türkiye Cumhuriyeti TDK

51

Orta Asya Üniversiteleri)182

yönlendirilerek buradan mezun öğrencilerin özellikle

yüksek lisans düzeyinde “Bolaşak” bursları kapsamında yabancı üniversitelerde

eğitim almasına olanak tanınmaktadır. 2012 yılında açıklanan “araştırma bursları”

programı ile bilim adamları, akademisyenler, tıbbi personel ve mühendisler için 12

aya kadar burs imkânı sağlanmaya başlamıştır. Pragramın başladığı iki yıldan beri

toplam 700 kişi bu hakkı kazanmıştır. Kazakistan böyle bir strateji izleyerek üç

şekilde kazançlı çıkmayı hedeflemektedir. Birincisi, yüksek maliyetli eğitim

masraflarından kurtulmuştur. İkinci olarak, ülkenin en başarılı öğrencilerin

olgunlaşma döneminde Kazakistanlılık bilinci tam yerleşmeden yabancı bir ülkede

farklı kültürlerin etkisine maruz kalma ihtimali azaltılmıştır. Üçüncü olarak da,

ülkenin yükseköğretim kurumlarının gelişimi ve yetişmiş eleman ihtiyacına katkı

sağlanmış olmaktadır. Hangi açıdan bakılacak olursa olsun, Kazakistan başarılı bir

plan dâhilinde ülkenin geleceğinde söz sahibi olacak yöneticilerin, mühendislerin,

bilim adamlarının yetişmesini sağlamaktadır.

1938 yılında Rusça, Rus dili olmayan okullar da zorunlu ikinci dil olarak okutulmaya

başlanmıştır. Titüler dillerin desteklendiği 1920’lerin aksine bu dönemde Rusça

desteklenmiş ve teşvik edilmiştir. 1930’lardan itibaren her geçen yıl Kazakça

bilmenin avantajları azalırken Rusça bilmek prestij hatta zorunluluk haline gelmiştir.

Eğitim de ise Rus okullarında zorunlu olan Kazakça seçmeli bir dil olmuş183

, sosyal

ve kamusal alanda işlevi ve gücü azalan Kazakça’nın talep edilirliği azalmış ve

büyük bir darbe almıştır. İnsan hayatında eğitimin önemini baştan itibaren farkında

olan Sovyet yönetimi Sovyet insanı yaratmadaki en büyük araçlarından birisi de

Rusça eğitim olmuştur.

Bağımsızlık sonrasında ise Devlet Başkanı Nazarbayev’in iradesi ile Kazakistan’da

“Üçlü Dil Politikası” bağlamında Rusça, İngilizce ve tabi ki Kazakça’yı bilen yeni

bir gençlik yetiştirilmesi projesi başlatmıştır. Bu politika doğrultusunda Kazakistan,

hem öz dili ile milli köklerini yeniden canlandırmış, hem Rusça ile geçmiş yılların

bilgi birikiminden kopmamış ve hem de İngilizce ile de dünya ile uyum sağlamış

olmayı hedeflemiştir. Bağımsızlık sonrası Kazakistan’da devlet dilini yani

182

Geoffrey David Wilmoth, Central Asia's Future Role in International Higher Education, 2011

(own online publication: http://www.wilmoth.com.au/publications/WilmothNazUnivPaper.pdf) 183

Kınacı, “Kazak Dilinde Eğitim Politikaları,” s. 1311-1312.

Page 63: TÜRK DİLLİ TOPLULUKLARIN KARùILATIRMALI OLARAK · r. : Rusça RF : Rusya Federasyonu SSCB : Sovyet Soyalist Cumhuriyetler Birliği t. : Türkçe TC : Türkiye Cumhuriyeti TDK

52

Kazakça’yı bilmek bireyin rekabet edebilirliğinin önemli bir göstergesi haline

gelmiştir.184

Ancak diğer taraftan Rusça geçmişinden kopmadan ve aynı zamanda Dünya ile

iletişim kurup etkileşime geçmek yeni Cumhuriyetin ana hedefi olmuştur. Bu

hedefle, 2010 yılında eğitim hayatına başlayan ve eğitim dili İngilizce olan

Nazarbayev Üniversitesi Kazakistan’ın değişen eğitim anlayışına en güzel örnek

olarak durmaktadır. Bunların yanında büyük komşu Çin’in dilinin öğrenilmesine

yönelik teşvikler her geçen gün artmaktadır. Diğer taraftan, Türkçe’de Kazakistan’da

yaygın şekilde konuşulmakta ve öğrenilmektedir. L.N. Gumilev Avrasya

Üniversitesi, Abılayhan Uluslararası İlişkiler ve Dünya Dilleri Üniversitesi, El-

Farabi Üniversitesi, Süleyman Demirel Üniversitesi, Yabancı Diller ve Mesleki

Kariyer Üniversitesi, Almatı Kızlar Eğitim Üniversitesi, Almatı Turan Üniversitesi,

Uluslararası Hoca Ahmet Yesevi Türk-Kazak Üniversitesi, Doğu Kazakistan Devlet

Üniversitesi gibi üniversitelerde Türkoloji bölümleri, Türk dili ve Edebiyatı

bölümleri ya da seçmeli dersler olarak Türkçe öğretilmektedir.

Dile dair yapılan bütün bu eğitim altyapı yatırımları genç bir Cumhuriyet olan

Kazakistan’ın ekonomik, politik ve kültürel anlamda dünya ile bütünleşmesi ve bir

cazibe merkezi haline gelmesinde önemli bir rol oynamaktadır.185

3.3.6. Devletin Planlama ve İstihdam Politikaları

1990’lı yıllarda Sovyetlerin parçalanması sonucu merkezi olarak Moskova’da

yürütülen ekonomi politikaları bir anda bağımsız cumhuriyetlerin kendi yönetimine

bırakılmıştır. Genelde etnik Ruslardan teşkil Sovyet nomankulaturasının yönettiği

Kazak ekonomisi de parçalanma sonrası ülke ekonomi üzerinde olumsuz etkiler

bırakmıştır. Sovyet ekonomisinden piyasa ekonomisine geçiş büyük oranda yeni

cumhuriyetin sistemi oturtmadaki ilk sınavı olmuştur.

Bu sınavı başarıyla yürütmeye çalışan Kazak yönetimi ekonomi ve devlet

planlamasını da ulus inşa sürecinin en önemli parçalarından birisi olarak görmüştür.

Devlet Başkanı Nursultan Nazarbayev ülkenin ulusal güvenliğini de ön planda

184

Kaletaev, Ulusal Lider Etkeni 185

Wilmoth, International Higher Education,

Page 64: TÜRK DİLLİ TOPLULUKLARIN KARùILATIRMALI OLARAK · r. : Rusça RF : Rusya Federasyonu SSCB : Sovyet Soyalist Cumhuriyetler Birliği t. : Türkçe TC : Türkiye Cumhuriyeti TDK

53

tutacak şekilde ekonomiyi siyasete göre söylemsel bazda hep öncelemiştir.186

Kazakistan Cumhuriyetinin sosyal ve ekonomik yaşamının tüm aşamalarını kapsayan

“Kazakistan – 2030” ve Kazakistan – 2050” stratejilerinin açıklanması ve işleme

konulmuştur. Bu stratejilerle hem halka geleceğe yönelik umut ve kalitedeki yaşam

vadedilirken diğer taraftan da geleceğin planlaması ve hedefleri masaya

konulmaktadır.

Sovyet zamanında kalifiye işlerin büyük bir kısmı Ruslar ve Almanlar tarafından

doldurulmuştu. Bürokrasiden, sanayiye üst yönetim kadrosu neredeyse tamamen

Slav ya da Alman kökenli insanlardan oluşmakta; Kazaklar ve Slav olmayan diğer

azınlıklar ise daha düşük seviyedeki işlerde çalışmaktaydı. Bağımsızlık sonrası

Almanların ve Rusların önemli bir bölümünün anavatanlarına göçleri sonucu boş

kalan kadrolar ve iş alanları Kazaklar tarafından doldurulmuştur.187

Daha önce de

belirtildiği gibi devlet personel alımında Kazak dili becerisinin aranması ve etnik

olarak Kazakların kayırılması, ülkede yaşayan bütün topluluklar nazarında Kazaklara

pozitif ayrımcılık uygulandığının en büyük göstergesidir.

Bu bağlamda, bağımsızlık sonrası Kazakistan genel olarak ele alındığında

Kazakça’nın öneminin giderek arttığı rahatlıkla söylenebilir. Darhan Kalataev’in

söylemiyle Kazakça bilmek Kazakistan’da devlette yükselebilmenin önemli

araçlarından biri olmuştur.188

Böylelikle, Sovyet zamanında görülen Rusça bilmenin

devlette yükselmenin önkoşulu olma durumu bugün Kazakça için geçerlidir.

Ancak diğer taraftan Kazakistan politika yapıcılarıda, devletin varoluşuna karşı

oluşabilecek etnik bir tartışmayı ve/veya etnik tartışmalardan dolayı uluslararası

toplumdan devletin egemenliğine gelebilecek herhangi bir sorgulamayı önlemek için

stratejiler geliştirmiştir. Etnik grupların devlete ve rejime sadık kalmaları devletin

uluslararrena da bağımsızlığını sağlamlaştırması için önemli olduğunun farkında olan

yönetim, baskılardan dolayı değil gönüllü olarak “etnik gruplar arası uyum”

politikası geliştirmiştir.189

186

Kaletaev, Ulusal Lider Etkeni, s.8. 187

Oka, Managing Ethnicity, s. 104. Ayrıntılı bilgi için: Sinnott, “Population Politics,” 188

Kaletaev, Ulusal Lider Etkeni, s. 29. 189

Oka, Managing Ethnicity, s. 105.

Page 65: TÜRK DİLLİ TOPLULUKLARIN KARùILATIRMALI OLARAK · r. : Rusça RF : Rusya Federasyonu SSCB : Sovyet Soyalist Cumhuriyetler Birliği t. : Türkçe TC : Türkiye Cumhuriyeti TDK

54

4. KAZAKİSTAN İÇ POLİTİKASINDA DİASPORA OLAN SOYDAŞ ve

AKRABA POLİTİKASI

4.1.Ulus İnşa Sürecinde Kazaklarla Soydaş ve Akraba Topluluklar

15. yüzyılda Orta Asya coğrafyası üzerinde yaşayan insanlar arasında bugünkü gibi

etnik farklılaşmadan bahsetmek olanaksızdır. Geçmişte etnik kimlik muhtemelen

sadece belli durumlar ya da olaylar karşısında gündeme gelen çok daha ilkel,

gelişmemiş bir olgu olarak durmaktadır. Bu sebeple, bundan altı yüz yıl önce Orta

Asya’da farklı etnik gruplardan bahsetmek yerine farklı yaşam tarzları ve sosyal

tabakaları olan insan toplulukları üzerinden tahlil yapılmaktadır. Genel anlamda

bahsetmek gerekirse Orta Asya’da 15. yüzyılda geçim kaynağı hayvancılık olan ve

yeni otlak arayarak sürekli yer değiştirenlere “göçebe”; diğer taraftan şehirlerde

yerleşik olarak yaşayan genellikle Türk ve Fars dilleri olmak üzere iki dil

konuşabilen, tarım ve ticaretin geçim kaynağı olmuş insan topluluklarına da “Sart”

denilmekteydi. 190

Timurlu devletinden sonra Orta Asya’da 19. yüzyıla kadar Buhara, Hive, Hokand

gibi çok etnikli emirlikler ve steplerde yaşayan göçebeler şeklinde bir durum

sözkonusu olmuştur. Sovyetlerin gelişiyle beraber bugünkü anlamda beş tane titüler

grubun adının verilmiş olduğu Cumhuriyetlerin meydana gelmesine kadar milliyetler

ve etnik gruplar çeşitli aşamalardan geçmiştir. Sovyetlerin son zamanlarında kimlik

tanımlaması sırasıyla vatandaşlık (Sovyet vatandaşlığı ya da homo-Sovieticus),

yaşadığı coğrafyayla özdeşleşmiş bir ulus (Özbek, Kazak, Kırgız gibi) en sonda da

ulus-altı kimlikler (aile ve kabile bağları, bölgesel ağlar) şeklinde olmuştur.191

Bu

anlamda etnik grup ile ulus arasındaki bağları da değerlendirmek gerekir. Etnik grup,

kabile ve aşiret ilişkilerinin çok yoğun olduğu, ortak bir köken ve geçmişe sahip

olunmasından hareketle kolektif bir dayanışmanın var olduğu topluluktur. Diğer

taraftan ulus ise bu kavramların daha geniş çerçevede harmanlandığı ve aile, aşiret

ilişkilerinin etkisini yitirdiği toplulukları tanımlamaktadır.192

Bu sebeple, daha önce

de belirtildiği üzere Kazakistan ulus inşa sürecinde aşiret ve klan ilişkilerinin etkisi

ve bu ilişkilerin Kazakistan’da yaşayan diğer etnik gruplar üzerindeki etkisi de

araştırma konusu olacaktır.

190

Akiner, “Melting Pot,” s. 369. 191

Akiner, “Melting Pot,” s. 384. Ayrıca; Haugen, The Establishment of National Republics, s. 33. 192

Glenn, “Contemporary Central Asia” s. 132.

Page 66: TÜRK DİLLİ TOPLULUKLARIN KARùILATIRMALI OLARAK · r. : Rusça RF : Rusya Federasyonu SSCB : Sovyet Soyalist Cumhuriyetler Birliği t. : Türkçe TC : Türkiye Cumhuriyeti TDK

55

Sovyet geleneğinin en önemli özelliklerinden birisi de etnisitenin temel alındığı çok

katmanlı federatif devlet yapısının benimsenmesiydi. Sovyetler, etnisiteyi bölgesel

olarak kurumsallaştırmış ve her kurulan her cumhuriyeti içinde yaşayan belli bir

ulusun anavatanı olarak algılamıştır.193

Diğer taraftan bu duruma meşruiyet kazandırması için her bir milletin dillerinin ve

kültürlerinin gelişmesini teşvik etmiştir. John Glenn, Sovyet yönetiminin ilk olarak

1924’te çizdiği Orta Asya Cumhuriyetlerinin sınırları içinde yaşayan halkların bir

ulus olmaktan ziyade farklı etnik grupların olduğu topluluk olduğunu söylemektedir.

Bir zaman çizelgesi düzleminde politikalar üreten Sovyetlerin, bölge milletlerinin

birbirinden ayrışması için öncelikle sınırları çizdiğini, sonrasında titüler grupların

ulusal kültürünü desteklediğini ve son olarak da bu ulusal kimliklerin yerini tarihi

anlamda yeni bir kimlik olan “Sovyet insanı” (r. chelovek Sovetskiy, i. homo-

Sovietus) üzerine vurgu yapılmıştır.194

Böylece, ulusal kültüre yapılan sözkonusu

teşvikler, bölgedeki toplulukların öz kültürlerine dönüş amacından ziyade bölgede

aynı dil, kültür ve dine sahip insanları farklılaştırma gayesi gütmüştür. Sovyet

yönetimi bölgede ortak değerler olan Türklük ve Müslümanlık kimliklerini yok

ederek tek ortak noktanın bir üst kimlik olarak Sovyet insanı olunması motivasyonu

ile politikalar üretmiştir.195

Yaklaşık 70 yıllık Sovyet hâkimiyeti süresince Kazakistan’da yaşayan insanlar

üzerine Sovyet insanı kimliği inşa edilmek istenmiştir. 1991 yılında bağımsızlığını

kazanan Kazakistan ise titüler grup olan Kazaklar etrafında yeni bir ulus inşa

sürecine girmiştir. Ancak Sovyet kimliği tüm etnik grupları kapsayıcı üst bir kimlik

olarak sunulurken Kazakistan, adından da belli olduğu üzere Kazakların bağımsız ve

egemen bir ülkesi olarak tarih sahnesine çıkmıştır.

Sovyetler Birliği'nin dağılmasının ardından Orta Asya'da yeni kurulan bağımsız

devletler kontrolleri altındaki toprakları millîleştirmeyi ya da yerelleştirmeyi ve

böylelikle onlarca yıl devam ettiğini düşündükleri yabancı egemenliğini temizlemeyi

amaçlamıştır. Bu devletler sayısız millet inşası projesinde büyük gayretler

harcamıştır. Bu sebeple Orta Asya'nın millîleşen pek çok devletinde egemen

toplumun dilini bilmek kariyer ve makam sahibi olmak için gittikçe daha da önem

193

Oka, “Transnationalism As a Threat,” s. 352. 194

Glenn, “Contemporary Central Asia” s. 133. 195

Sovyet insanı için bakınız: Bölüm 3.2. Sovyet Dönemi Ulus İnşa Süreci ve Araçları

Page 67: TÜRK DİLLİ TOPLULUKLARIN KARùILATIRMALI OLARAK · r. : Rusça RF : Rusya Federasyonu SSCB : Sovyet Soyalist Cumhuriyetler Birliği t. : Türkçe TC : Türkiye Cumhuriyeti TDK

56

kazandı. Belli etnik gruplar ve diasporalar zayıf ve hassas vaziyetlerinden dolayı

Sovyetler sonrası Orta Asya'daki ulus inşa sürecinin kaybedenleri olurken,

diğerlerinin önemi ve sosyal statüleri yükselmiştir.196

Bu noktada Kazakistan’da

yaşayan Kazaklar haricindeki Türk dilli topluluklardan olan Özbek, Uygur, Tatar ve

Ahıska Türklerinin durumlarındaki değişiklikler ileriki bölümlerde ayrıntılı olarak

incelenecektir.

Kazakistan tarihsel nedenlerden dolayı çok etnikli bir demografik yapıya sahiptir.

Ülkede 140197

a yakın etnik grup yaşamaktadır. Kazakistan bağımsızlığını

kazandıktan sonra ülkede yaşayan birçok etnik grup anavatanları olarak gördükleri

ülkelere göç ederken, dışarıdan da Kazakistan’a çeşitli amaçlarla göçler

yaşanmıştır.198

Çok-etnikli bir devlet olarak Kazakistan içerisinde titüler grup olan

Kazakları, sayıları giderek azalan Slav toplulukları (Rus, Ukraynalı, Belarus) ve Türk

dili konuşan toplulukları (Özbek, Uygur, Tatar, Ahıska Türkü) barındırmaktadır.

Kazaklar (%63.1) ve Ruslar (%23.7) ülke nüfusunun büyük bir kısmını

oluşturmaktadır.199

(bakınız tablo 1.)

Çok etnikli bir yapıya sahip olan Kazakistan’da aynı zamanda zamansal ve mekânsal

etkilere de bağlı olarak çok sayıda Türk dilli halk da yaşamaktadır. Bunlar arasında

Tatarlar, Kırım Tatarları, Özbekler, Kırgızlar, Türkmenler, Ahıska Türkleri,

Uygurlar, Karaçay ve Balkarlar ve Azeriler yer almaktadır. Bunun yanında, Çeçen,

İnguş, Kalmuk, Dungan gibi Türk dilli halklar olmamasına karşılık Müslüman

olmaları dolayısı ile Kazaklarla dini anlamda yakınlıkları bulunan topluluklar da

yaşamaktadır.

Kazakistan’da yaşayan Türk dili konuşan toplulukların200

genel olarak nüfusları

artarken başta Slavların başta olmak üzere diğer milletlerin nüfusları azalmaktadır.

Bir önceki nüfus sayımı ile karşılaştırıldığında 2009 nüfus sayımında Kazaklar %26,

Kırgızlar %210, Ahıska Türkleri %23, Özbekler %23, Uygurlar %6 oranında artış

196

Oh, “Ahıska Turks and Koreans,” 197

Kazak İstatistik Ajansı 125 farklı milletten bahsedilmektedir. 198

Aydıngün ve Tüfekçioğlu, “Avrasya'nın Merkezinde,” s. 104. 199

The Agency on Statistics, 2009 National Population Census, s. 19. 200

Bu tez de Türk dili konuşan topluluklar Uygurlar, Özbekler, Uygurlar, Kırgızlar, Ahıska Türkleri

gibi köken olarak Türk olan, Türk dili konuşan ve müslümak olan toplulukları karşılamaktadır. Türk

kökenli ve Müslüman olan bu topluluklar ayrıca soydaş ve akraba ya da sadece soydaş veya sadece

akraba olarak da tanımlanacaktır. Bu tezde ayrıca Kazakistan’daki soydaş ve akraba topluluklar

içerisinden Özbekler, Uygurlar, Tatarlar ve Ahıska Türkleri temel alınarak Kazakistan ulus inşa

sürecinde soydaş ve akraba politikasının varlığı da ele alınmaya çalışılacaktır.

Page 68: TÜRK DİLLİ TOPLULUKLARIN KARùILATIRMALI OLARAK · r. : Rusça RF : Rusya Federasyonu SSCB : Sovyet Soyalist Cumhuriyetler Birliği t. : Türkçe TC : Türkiye Cumhuriyeti TDK

57

göstermiştir. Sözkonusu topluluklardaki artış (Kırgızlar hariç) ağırlıklı olarak doğum

oranındaki artışa bağlı olarak kaydedilmiştir.201

(bakınız tablo 1, şekil 2.)

Diğer taraftan, yine bir önceki nüfus sayımı ile karşılaştırıldığında 2009 nüfus

sayımında Ruslar %15, Ukraynalılar %39, Almanlar ise %50 oranında nüfuslarının

düştüğü görülmektedir. Slav nüfusundaki söz konusu düşüşünün en büyük sebebi ise

dış göçlerdir. Rus, Belarus, Ukraynalı ve Almanların büyük bir bölümü anavatanları

gibi gördükleri Rusya ve Almanya’ya göç ederek Kazakistan’ı terk etmişlerdir.202

[bakınız tablo 1.]

Diğer taraftan Kazakistan’da yaşayan soydaş ve akraba topluluklar incelendiğinde dil

anlamında da anlamlı sonuçlar ortaya çıkmaktadır. Bu anlamda Kazak toplumuyla

tarihten, dinden ve soydan ilişkilendirilebilecek toplumların anadillerini konuştukları,

diğer etnik grupların ise (Ruslar hariç) 2009 nüfus sayımında elde edilen verilere

bakıldığında anadillerini konuşamadıkları tespit edilmiştir.203

[bakınız şekil 5.]

Şekil 5: Milletlere Göre Ana Dillerini Konuşma Oranları204

201

The Agency on Statistics, 2009 National Population Census, s. 20. 202

The Agency on Statistics, 2009 National Population Census, s. 20. 203

The Agency on Statistics, 2009 National Population Census, s. 20. 204

The Agency on Statistics, 2009 National Population Census, s. 21.

Page 69: TÜRK DİLLİ TOPLULUKLARIN KARùILATIRMALI OLARAK · r. : Rusça RF : Rusya Federasyonu SSCB : Sovyet Soyalist Cumhuriyetler Birliği t. : Türkçe TC : Türkiye Cumhuriyeti TDK

58

Etnik olarak Rus olmayan topluluklar Rusça’yı anadili olarak görmektedirler. Ancak

Kazakça’nın bu seviyede henüz kabul görmediği ise aşikârdır. Ancak, konumuzla

daha alakalı olması hasebiyle Türk dili konuşan halkların Kazakça’yı diğer halklara

nazaran çok daha iyi anlamakta ve konuşmakta olduğu da bir diğer gerçektir.205

Dil

anlamında Kazakça’nın, Türk dilinin Kıpçak kolundan olması Tatarlar ile en yakın

diyalektiğe sahip konumuna getirmiştir. Bunun yanında Uygurca ve Özbekçe’nin

Çağatay kolundan olması da Kazakça ile aralarına fazla bir mesafe koymamıştır. Son

olarak, Ahıska Türklerinin kullandığı Anadolu Türkçesinin Doğu diyalektiği ise

Oğuz Türkçesi olmasına rağmen köken olarak benzer olmaları Kazakça’yı iletişim

aracı olarak kullanmakta zorlamamaktadır. Aşağıdaki tablodan da görüleceği üzere

Türk dilli toplulukların Kazakça’yı kavrama noktasında Ruslarla arasında açık ara

fark bulunmaktadır. (bakınız şekil 3.)

Kazakistan’da etnik grupların haklarının korunması dillerinin geliştirilmesi ve

kültürlerinin muhafazası için birçok düzenleme yapılmaktadır. 1995 yılında kurulan

Kazakistan Halklar Asamblesi’nin bu anlamda önemli bir yeri vardır. Asamble ulusal

devlet politikasının uygulanmasında stratejik bir kurum olmakla beraber etnik

gruplar arası ilişkilerin geliştirilmesi, eşitliğin sağlanması ve demokrasinin gelişimi

içinde önem arz etmektedir. Nazarbayev’in asamblenin başkanı olması kuruma

verilen önemin bir başka göstergesidir.206

Asamblede Kazaklar 40, Tatarlar 29,

Uygurlar 21, Ahıska Türkleri 14, Özbekler ise 8 kişiyle temsil edilmektedir.207

Bu bölümde Kazakistan’da yaşayan Türk dilli topluluklardan dördü Özbekler,

Uygurlar, Tatarlar ve Ahıska Türklerinin diaspora olarak Kazak ulus inşa sürecinden

nasıl etkilendikleri incelenecektir. Tarih, nüfus ve yerleşim yerleri gibi nesnel bilgiler

verildikten sonra yukarıda sıralı Türk dilli toplulukların dil, eğitim, yönetime katılım

gibi hususlarda Kazakistan’da hangi statüde bulunduklarına dair analizler

yapılacaktır.

205

Anar Zhumabaevna Sultanyarova ve Aliya Isaevna Isaeva, “N.A. Nazarbayev and Peculiar

Features of Ethnic Language Processes in Kazakhstan,” Middle-East Journal of Scientific Research

17, 11 (2013): s. 1611. 206

Aydıngün ve Tüfekçioğlu, “Avrasya'nın Merkezinde,” s. 105. 207

“Inter-ethnic dialogue: The Kazakhstan model of peaceful coexistence and preservation of inter-

ethnic stability,” OSCE: Organization for Security and Co-operation in Europe, erişim Şubat 28, 2014,

http://www.osce.org/odihr/38008?download=true.

Page 70: TÜRK DİLLİ TOPLULUKLARIN KARùILATIRMALI OLARAK · r. : Rusça RF : Rusya Federasyonu SSCB : Sovyet Soyalist Cumhuriyetler Birliği t. : Türkçe TC : Türkiye Cumhuriyeti TDK

59

4.1.1. Özbekler

Günümüz Orta Asya coğrafyasının dini, etnik, kültürel ve ekonomik şekillenmesi

büyük ölçüde 13. yüzyıldaki Moğol akınları ile oluşmuştur. Bölgede yaşayan İran

kökenliler ile Türk toplulukları karışması yeni bir kültürün ve topluluğun ortaya

çıkmasına sebep olmuştur. 15. ve 16. yüzyıllarda “Özbek” adıyla ortaya çıkan bu

topluluk güney Türkistan’da Rusların işgaline kadar Hive, Hokand ve Buhara adında

üç emirliği yönetmişlerdir.208

Sovyet yönetimine kadar Özbeklere Türkistan olarak anılan coğrafyada yerleşik

Türkler anlamına gelen “Sart”lar denilmekteydi. Etnik temeli olmayan bu terimin

kullanımı 1924 yılında Sovyet yönetimi tarafından sonlandırılmış ve Özbek Sovyet

Sosyalist Cumhuriyetini kurularak yerleşik Türk topluluklarının hepsi Özbek olarak

adlandırılmıştır.209

Kathleen Collins’in kitabında da belirttiği üzere Özbekler Orta Asya’da özellikle

Sovyetlerin çökmesiyle beraber her zaman çatışmanın merkezinde olmuştur.210

Sovyetlerin Afganistan işgali ile başlayan çatışma ortamı, Afganistan’ın kuzeyinde

yaşayan Özbekler için son olmamış 2001’de Amerikan müdahalesine kadar Talibanla

devam etmiştir. 1989 yılında Fergana’da yer alan bir pazarda meydana gelen küçük

bir tartışma birden alevlenerek bütün bölgeyi sarmış ve Özbekistan’daki Ahıska

Türklerinin katliamına ve ikinci sürgününe tanık olunmuştur. Yaklaşık bir sene sonra

1990 yılında Fergana vadisinin Kırgızistan sınırları içerisinde yer alan Oş şehrinde

toprak anlaşmazlığı Kırgızlarla Özbek azınlık arasında çatışmanın çıkmasına neden

olmuştur.211

2005 yılında Andican’da meydana gelen olaylar bütün dünyanın

dikkatini Özbekistan’a yöneltmiş ve ülkede insan hakları konusu daha da sorgulanır

hale gelmiştir. Son olarak, yine Özbeklerin yoğun olarak yaşadığı Kırgızistan’ın

güneyinde daha tam olarak sebebi dahi anlaşılamayan olaylar yüzünden etnik

Kırgızlarla Özbekler arasında çatışmalar yaşanmış, Kırgızistan artık Özbekler için

yaşanamaz bir ülke haline gelmiştir. Orta Asya’nın ortasında ve çatışmaların

208

“Kazakhstan: Uzbeks,” Minority Rights Group International, Şubat 28, 2014,

http://www.minorityrights.org/2364/kazakhstan/uzbeks.html. 209

“Kazakhstan: Uzbeks,” Minority Rights Group International, Şubat 28, 2014,

http://www.minorityrights.org/2364/kazakhstan/uzbeks.html. 210

Collins, Clan Politics, s. 118. 211

Akiner, “Melting Pot,” s. 386.; Glenn, “Contemporary Central Asia” s. 139-140.

Page 71: TÜRK DİLLİ TOPLULUKLARIN KARùILATIRMALI OLARAK · r. : Rusça RF : Rusya Federasyonu SSCB : Sovyet Soyalist Cumhuriyetler Birliği t. : Türkçe TC : Türkiye Cumhuriyeti TDK

60

merkezinde yer alan Özbekler, Kazakistan’da nispeten daha istikrarlı ve

çatışmalardan uzak duran bir hayat sürdürmektedir.

4.1.1.1. Soydaş ve Akraba Olarak Özbekler

Özbekler de Kazaklar gibi Müslüman ve Türk kökenlidir. Her ne kadar farklı bir

koldan olsa da iki halk da Türkçe kökenli Özbekçe ve Kazakçayı kullanmaktadır.

Yüzyıllar boyunca Kazakistan’ın güneyinde bulunan köy ve kasabalarda yoğunlaşan

Özbekler, Kazaklarla bir arada yaşamıştır. Kazaklar daha çok göçebe ve yarı göçebe

şeklinde yaşarken Özbekler ise yerleşik hayat tarzını benimseyerek ticaret, zanaat ve

sulu tarımla uğraşmışlardır.212

Aralarında var olan birçok farklılıklara rağmen dil, din ve kültür olarak çok sayıda

benzerliklerin bulunması Kazaklarla Özbekleri birbirine yakınlaştırmaktadır.

Özbekçe Türk dil gruplarının içinde Karluk/Uygur dil grubuna mensupken Kazakça

ise Kıpçak dil grubunda yer almaktadır. Aralarında sadece diyalektik farkı olması

Özbeklerin ve Kazakların birbirlerinin dillerini anlamasına olanak sağlamaktadır. Bu

durumun bir göstergesi olarak 2009 nüfus sayımının analizlerinde de görüleceği

üzere Kazakistan’da yaşayan etnik topluluklar arasında Kazakça’yı hem anlama, hem

konuşma hem de yazmada Özbekler titüler grup olan Kazaklardan sonra ikinci

gelmektedir.213

(bakınız şekil 3.) Diğer taraftan, her ne kadar farklı dönemlerde

İslam’la tanışmış olsalar da her iki topluluk da İslam’ın Sunni-Hanefi mezhebine

mensuptur.

Kazakistan tarihinde ise özellikle pan-Türkçü yapılar içinde yer alan önderler Kazak

Özbek ayrımı yapmanın anlamsız olduğundan ve her ikisinin de aynı kökten

beslendiğinden bahsetmişlerdir.214

Edward Schatz bölge de yaşlı bir Kazakla yaptığı

mülakatta Kazaklarla Özbeklerin arasında bir fark olmadığı, Türkistan’da yaşayan

tüm insanların aynı olduğu, bu toplumların aynı hayalleri, aynı tutkuları paylaştığı

belirtilmektedir.215

Diğer taraftan 15. yüzyılda Özbek ile Kazak tanımlarının

neredeyse eş anlama geliyor olması ise bu hususa bir başka dayanak

212

Akiner, “Diasporas in Kazakhstan,” s. 30. 213

The Agency on Statistics, 2009 National Population Census, s. 22. 214

Dave, Kazakhstan, s. 47. 215

Edward Schatz, “Framing Strategies and non‐Conflict in Multi‐Ethnic Kazakhstan,” Nationalism

and Ethnic Politics 6, 2 (2000): s. 76-77.

Page 72: TÜRK DİLLİ TOPLULUKLARIN KARùILATIRMALI OLARAK · r. : Rusça RF : Rusya Federasyonu SSCB : Sovyet Soyalist Cumhuriyetler Birliği t. : Türkçe TC : Türkiye Cumhuriyeti TDK

61

sağlamaktadır.216

Ancak günümüzde Sovyetlerin bırakmış olduğu mirasın da

etkisiyle Özbeklerle Kazaklar arasındaki çıtanın bir derece açıldığı da açıkça

görülmektedir.

4.1.1.2. Kazakistan’daki tarihi, Yerleşim Bölgeleri ve Nüfus

Günümüzde Özbekler, Özbekistan haricinde Kırgızistan, Tacikistan, Türkmenistan

Afganistan ve Kazakistan’da yaşamaktadır.217

Tarihte ilk kez 14. yüzyılda bu isimle

anılan Özbekler Kazakistan’da daha çok güney bölgelerde yaşamaktadır. Özbekler

kadim zamanlardan beri Seyhun ve Ceyhun nehirlerinin arasında, içerisinde Buhara

ve Semerkand gibi tarihi şehirlerinde bulunduğu, Maveraünnehir denilen bu bölgede

yaşamışlardır. Bu sebeple günümüz Kazakistan’ının güneyinde de yaşayan

Özbeklerin, bulundukları bölge ile alakalı tarihten gelen derin ve sıkı bağları vardır.

Her ne kadar Sovyet döneminde sınırlar çizildiğinde kendi devletleri olan

Özbekistan’ın dışında kalmış olsalar da Sovyet zamanında hayali olan bu sınırlar

Özbeklerin toprakla olan bağlarına pek de etki etmemiştir.218

1924 yılında Sovyetler sınırları çizdiğinde Özbekistan tarafında Kazaklar kalırken,

Kazakistan tarafında da yaklaşık 200 bin Özbek kalmıştır.219

Sovyetler zamanında

sınır anlaşmazlığı olmamasına rağmen bağımsızlık sonrası hem sınır geçişlerinde

hem de sınırların belirlenmesinde sıkıntılar yaşanmıştır.

Yukarıda da bahsedildiği gibi Sovyetler zamanında sınırların geçişkenliği olduğu için

Kazakistan’da yaşayan Özbekler anavatanlarından kopuk bir şekilde

yaşamamışlardır. Kendi dillerinde eğitim veren ilk dereceli okullarla birlikte her ne

kadar diğer kısıtlamalara maruz kalmış olsa da kültürel faaliyetler ve basın yayın

organları hep varolmuştur. Özbeklerin yoğun olarak yaşadığı bölgelerin Özbekistan

216

Ablet Kamalov, “Uighur Community in 1990s Central Asia: A Decade of Change,” in Central Asia

and the Caucasus: Transnationalism and Diaspora, ed. Touraj Atabaki et al. (New York, London:

Routledge, 2005), s. 168. 217

Diasporadaki Özbekler için ayrıntılı bilgi: Matteo Fumagalli, “Ethnicity, State Formation and

Foreign Policy: Uzbekistan and ‘Uzbeks abroad’,” Central Asian Survey, 26, 1 (2007) 218

Natsuko Oka, Neither Exit nor Voice: Loyalty as a Survival Strategy for the Uzbeks in Kazakhstan,

Discussion Paper 286 (Chiba, Japan: IDE-JETRO, 2011), s. 2. 219

Aydıngün ve Tüfekçioğlu, “Avrasya'nın Merkezinde,” s. 106.

Page 73: TÜRK DİLLİ TOPLULUKLARIN KARùILATIRMALI OLARAK · r. : Rusça RF : Rusya Federasyonu SSCB : Sovyet Soyalist Cumhuriyetler Birliği t. : Türkçe TC : Türkiye Cumhuriyeti TDK

62

Sovyet Sosyalist Cumhuriyetine olan coğrafi yakınlığı etkisiyle de etnik olarak

dezavantajlı duruma düşmemişlerdir.220

Özbekler günümüz Kazakistan’ında Ruslardan sonra en kalabalık azınlık olarak öne

çıkmıştır. Özellikle 1990 sonrası Kazakistan’dan dışarıya olan kitlesel Slav göçleri

Özbekleri daha önce ikinci sırada yer alan Ukrayna kökenli topluluğun önüne

geçirmiştir. 1989 yılı sayımlarına göre 332 bin olan Özbek nüfusu 1999 sayımlarında

370 bine ve son olarak 2009 yılında ise 456 bine yükselmiştir. Kazakistan’daki

toplam nüfusa oranı ise 1989, 1999 ve 2009 sayımlarında sırasıyla %2, %2,5, %2,9

oranında bir yoğunluğa sahip olan Özbekler, Kazakistan’da yaşayan topluluklar

arasında Kazaklardan sonra oransal olarak en hızlı nüfus artışına sahip olan topluluk

olarak öne çıkmıştır.221

(bakınız şekil 6) Diğer taraftan, Kazakistan’ın uygulamakta

olduğu Oralmandar politikası neticesinde Kazak etnik nüfusunun yapay olarak

artırılmasının istatistiklerden çıkartılması halinde Özbeklerde meydana gelen artış

oranı daha anlamlı hale gelecektir.

Şekil 6: Kazakistan'da Yaşayan Özbeklerin Yıllara Göre Nüfus Miktar ve Oranları222

220

Oka, Survival Strategy for the Uzbeks in Kazakhstan, s. 2. 221

The Agency on Statistics, 2009 National Population Census. 222

Aktaran: Bekmurzayeva, “Yurtdışı Kazakları,” s. 45-46 ve The Agency on Statistics, 2009

National Population Census, s. 20.

Page 74: TÜRK DİLLİ TOPLULUKLARIN KARùILATIRMALI OLARAK · r. : Rusça RF : Rusya Federasyonu SSCB : Sovyet Soyalist Cumhuriyetler Birliği t. : Türkçe TC : Türkiye Cumhuriyeti TDK

63

4.1.1.3. STK yapılanmaları ve Yönetime Katılımları, İstihdam

Özbekler Kazakistan Halklar Asamblesindeki “Dostluk” derneği çatısı altında

faaliyet göstermektedir. Almatı’da Halklar Asamblesinde bulunan dernek Özbeklerin

yoğun olarak yaşadığı ülkenin güneyinde ki Özbek kültür merkezleri ile birlikte

hareket etmektedir.223

Özbek STK yöneticileri ve toplumun ileri gelenleri siyasal tercihlerini her zaman

ülkenin Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev, onun çevresi ya da Partisi Nur Otan

tarafında koymuşlardır. Mesela seçimlerde Özbekler, muhalif cepheden Özbek bir

aday yerine yönetime yakın Kazak bir adayı tercih etmişleridir.

Genel anlamda bakılacak olursa Özbeklerin ülke yönetimindeki temsili yıllar

geçtikçe erozyona uğramıştır. 1990 yılındaki “Yüksek Sovyet”e 3 temsilci gönderen

Özbekler, bağımsızlık sonrası yapılan ilk seçim olan 1994 seçimlerinde ise

parlamentoya sadece bir temsilci göndermiştir. 1999 meclis seçimlerinde ise meclise

hiçbir Özbek vekil temsil edilmemiştir. 2004 seçimlerinde ise Özbeklerin yoğun

olarak yaşadığı ülkenin güney bölgesinde Kazak bir aday yönetime yakın olması

dolayısıyla Özbekler tarafından desteklenmiştir.224

Bu anlamda, Kazakistan’da

yaşayan Özbeklerin 2010 yılında komşu Kırgızistan’da yaşayan soydaşlarıyla aynı

kaderi225

paylaşmak istemediği ve bu yüzden yönetimle zıt düşmek istemedikleri

anlaşılmaktadır.

Özbekler Sovyet zamanında kendilerini yabancı gibi hissetmezken, bağımsızlık

sonrası Kazakistan’da sosyal ve siyasal hayattaki etkinlik alanları giderek

daralmıştır. Her ne kadar yönetimdeki temsilleri bağımsızlık sonrasında da giderek

düşüyor olsa da Kazakistan seçimleri bir anlamda da Özbek kanaat önderlerinin ve

liderlerinin devlet başkanı Nursultan Nazarbayev’e olan sadakatlerini göstermek için

bir fırsatı teşkil etmektedir. Yönetime yakın durmak ve yönetim rıza gösterdiği

223

Oka, Managing Ethnicity, s. 147. 224

Oka, Managing Ethnicity, s. 162-163. 225

2010 yılı Haziran ayında Kırgızistan’ın güney bölgelerinde Kırgız-Özbek çatışması yaşanmış ve

her iki taraftan da yüzlerce insan yaşamını yitirmiştir. Olayların ana sebebi olarak Özbeklerin

Kırgızlara nazaran sosyal ve ekonomik olarak daha refah bir hayat sürmeleri ve bunu ülke siyasetini

de etkileme yönünde istedikleri yönündeki iddialar ile Kırgızların artan milliyetçi duyguları karşı

karşıya gelmesinin bir çatışma unsuru olarak ortaya çıkması gösterilmektedir. Olaylar sonrasında

Kırgızistan Özbekler sosyal ve ekonomik hayattaki etkinliklerini yitirmiş çok sayıda Özbek Rusya’ya

göç etmiştir.

Page 75: TÜRK DİLLİ TOPLULUKLARIN KARùILATIRMALI OLARAK · r. : Rusça RF : Rusya Federasyonu SSCB : Sovyet Soyalist Cumhuriyetler Birliği t. : Türkçe TC : Türkiye Cumhuriyeti TDK

64

takdirde seçimlere aday olmak ve kazanmak günümüz Kazakistan siyasi sisteminde

Özbekler için en güvenli ve mantıklı yöntem olarak ön plana çıkmaktadır.226

4.1.1.4. Dil

Özbekler dillerini anavatanları olarak düşündükleri Kazakistan’da rahatça

kullanabilmekte ve yaşatmaktadırlar. Kendi kültürlerini yaşatma oranı da tüm

milletlerde olduğu gibi kırsalda yüksek iken kentlerde düşüktür.227

2009 nüfus sayımına göre Özbeklerin büyük bir bölümü ana dilleri olan Özbekçe’yi

unutmadıklarını ve konuşabildiklerini belirtmiştir.228

Özbekler, Kazaklar ve

Ruslardan sonra en yüksek oranda kendi dilini konuşan ve koruyabilen millet olarak

öne çıkmaktadır. Titüler grup olan Kazaklar dışarıda bırakıldığında Özbekler,

Kazakistan’da yaşayan tüm Türk dilli halklar arasında dilini en iyi koruyan etnik

grup olarak öne çıkmıştır. (bakınız şekil 5.)

Bu durumun altında çeşitli sebepler yatmaktadır. Birincisi, Özbeklerin daha kompakt

bir halde Özbek mahallelerinde yaşamlarını sürdürmeleridir. İkinci olarak ise

Özbekistan’la olan coğrafi yakınlıkları ve Özbekistan’daki soydaşlarıyla devam

ettirdikleri sıkı ilişki ağları da dillerini korumadaki bir başka etken olmaktadır. Son

olarak ise Kazakistan’da yaygın şekilde Özbekçe eğitim veren ilk ve orta dereceli

okulların bulunması Özbeklerin kendi dillerini koruma da bir başka etken olarak öne

çıkmaktadır.229

Özbekçe’nin de Kazakça gibi Türk dil ailesine mensup olması Özbeklere devlet dili

olan Kazakçayı öğrenmede de büyük kolaylık sağlamıştır. 1999 verilerine göre

Özbekler arasında Kazakça bilme oranı %80 civarında iken sonraki sayımlarda bu

oranın yükseldiği görülmektedir.230

2009 nüfus sayımının analizlerinde de görüleceği

üzere Kazakistan’da yaşayan etnik topluluklar arasında Kazakça’yı hem anlama, hem

konuşma hem de yazmada Özbekler titüler grup olan Kazaklardan sonra ikinci

gelmektedir. Kazakistan’da Slav kökenli azınlıklarda Kazakça bilme oranı çok düşük

226

Oka, Survival Strategy for the Uzbeks in Kazakhstan, s. 15. 227

Aydıngün ve Tüfekçioğlu, “Avrasya'nın Merkezinde,” s. 108. 228

The Agency on Statistics, 2009 National Population Census, s. 21. 229

Oka, Managing Ethnicity, s. 98. 230

Oka, Managing Ethnicity, s. 93-95.

Page 76: TÜRK DİLLİ TOPLULUKLARIN KARùILATIRMALI OLARAK · r. : Rusça RF : Rusya Federasyonu SSCB : Sovyet Soyalist Cumhuriyetler Birliği t. : Türkçe TC : Türkiye Cumhuriyeti TDK

65

kalırken bu durum Özbek, Uygur, Tatar (kısmen) gibi topluluklarda oldukça

yüksektir.231

4.1.1.5. Din

Orta Asya’da Sufilik daha önce de belirtildiği üzere İslam’ın hoşgörü yönünün ön

plana çıkartıldığı ve bunun yanında bölgedeki İslam öncesi mistik elementleri İslam

içerisine asimile ederek dercedildiği İslami bir akımdır.232

Genel olarak 9. yüzyıldan

beri İslam’a geçen Türk toplulukları tarihin hiçbir sahnesinde Müslümanlığı bir Arap

dini olarak görmemiş kendi gelenek ve göreneklerini terkederek Arap ritüellerine

sarılmamıştır. Bu anlamda, İslam’ın evrenselliği ve imanla alakalı yönleri dimağlarda

yer etmiştir.

Aynı zamanda bir şehir dini olan İslam yerleşik toplumların tüm fertlerini

kapsayacak şekilde yaşam biçimini kökten etkilemiş ve yön vermiştir.233

Bu sebeple

Bolşeviklerin dine karşı ilkel tutumları ve onu afyon gibi görmeleri yerleşik düzene

sahip Özbeklerin dinden yani İslam’dan uzaklaştırma hususunda başarısızlığa

itmiştir. İslam’ın sadece bir din olmaktan ziyade toplumun dil, kültür ve

geleneklerine işlemesi neticesinde komünist ideoloji bunların yerini dolduracak

argümanlar geliştirememiş ve dolayısıyla iflas etmiştir.234

1943 yılında Sovyet yönetimine bağlı olarak Özbekistan’ın başkenti Taşkent’te “Orta

Asya ve Kazakistan Müslümanları Ruhani İdaresi” (Rusça kısaltmasıyla SADUM)

kurulmuştur. Özbeklerin bu idarede yoğun olarak istihdam edilmeleri dolayısıyla

etnik Özbekler Kazakistan’daki dini yaşantıya egemen olmuşlardır.

Bağımsızlık sonrası Kazakistan’da Uygurlarla birlikte Özbekler dini anlamda

sorunların da baş aktörleri olmuşlardır. Bu sorunların gündeme gelmesinin üç ana

sebebi vardır. Birincisi, ulus inşa sürecindeki Kazakistan devletinin dinin yaşam

alanlarının kısıtlandırarak yeniden sekülerleşmeye yönelik adımlar atılması; ikincisi,

dini hayatın da Kazaklaştırılmak istenmesi; üçüncüsü ise kökten dinci akımların

231

The Agency on Statistics, 2009 National Population Census, 22. 232

Borgeas, Uighur of Kazakhstan, s. 2. 233

Kemal H. Karpat, “The Roots of Kazaks Nationalism,” s. 314-315. 234

Bakhtiyar Babadjanov, Kamil Malikov, and Aloviddin Nazarov, “Islam in the Ferghana Valley:

Between National Identity and Islamic Alternative,” in The Heart of Central Asia, ed. S. Frederick

Starr (New York: M.E. Sharpe, 2011), s. 304.

Page 77: TÜRK DİLLİ TOPLULUKLARIN KARùILATIRMALI OLARAK · r. : Rusça RF : Rusya Federasyonu SSCB : Sovyet Soyalist Cumhuriyetler Birliği t. : Türkçe TC : Türkiye Cumhuriyeti TDK

66

Kazakistan’da barındırılmak istenmemesidir. Aslına bakılacak olursa her üç madde

de birbirlerinin hem sebebi hem sonuçları olduğu ortaya çıkmaktadır.

Birincisi, Kazak devleti 1990 yılında Özbeklerin hakim olduğu Taşkent

Müftülüğünden ayrı Kazak Müftülüğünü kurarak hem Özbeklerin Kazak dini

hayatındaki yerini kısıtlamaya gitmiş hem de daha seküler bir organizasyon ortaya

çıkarmıştır.235

1995 Anayasasında da belirtildiği üzere devlet başkanı Nazarbayev’de

Kazakistan’ın geleceğini demokratik ve seküler bir devlet olarak görmekte ve resmi

İslam dışındaki akımlara yaşam alanı tanımamaktadır.236

İkinci olarak ise, bağımsızlık sonrası kurulan Kazakistan Müslümanları Dini İdaresi

marifetiyle dini hayatın Kazaklaştırmak istendiği iddia edilmektedir. Özellikle

Kazakistan’ın güney bölgelerindeki Özbek camilerin imamlarının Dini İdare

tarafından atanmaya çalışılarak camilerin Özbeklerin elinden alınmasına yönelik

çalışmalar yürütüldüğünü iddia edilmektedir.237

Üçüncü olarak, Kazakistan devleti de Rusya ve Özbekistan gibi geleneksel ve

geleneksel olmayan İslam ayrımına gitmekte ve dış destekli dini aşırıcılığın

Kazakistan’da barınmasını engellemeye çalışmaktadır. Bu anlamda, Devlet Başkanı

Nazarbayev aşırı dini akımlarla savaşılması adına “Anti-Terör Merkezi”

kurdurmuştur.238

Kazak devleti her ne kadar önlemler almaya çalışsa da 1998 yılında Hizbut-

Tahrir239

’in ilk emareleri Kazakistan’ın güney bölgelerinde görülmeye başlamıştır.

Orta Asya’da bir İslam devleti kurulması gerektiğini düşünen Hizbut-Tahrir

taraftarları, Orta Asya’nın seküler devletlerini kâfir olarak görmektedir. Orta Asya’da

Özbeklerle özdeşleşen bu örgütlenme, Kazakistan’ın güneyinde yine ilk olarak

Özbekler arasında yayılmıştır. Yıllar geçtikçe Kazaklar arasında da güçlenen Hizbut-

Tahrir’in günümüz Kazakistan’ında yaklaşık bin kadar taraftarı olduğu

sanılmaktadır.240

235

Aydıngün, “Islam as a Symbolic Element,” s. 81. 236

Rorlich, “Islam, Identity and Politics,” s. 158. 237

Rotar, “Kazakhstan: Mosques Resist Pressure.” 238

Yemelianova, “Islam, National Identity and Politics,” s. 8. 239

Yemelianova, “Islam, National Identity and Politics,” s. 8-10. 240

Emmanuel Karagiannis, “The Rise of Political Islam in Kazakhstan: Hizb Ut-Tahrir Al Islami,”

Nationalism and Ethnic Politics, 13, 2 (2007): s. 302. Ayrıca; Aydıngün, “Islam as a Symbolic

Element,” s. 81.; Yemelianova, “Islam, National Identity and Politics,” s. 6.

Page 78: TÜRK DİLLİ TOPLULUKLARIN KARùILATIRMALI OLARAK · r. : Rusça RF : Rusya Federasyonu SSCB : Sovyet Soyalist Cumhuriyetler Birliği t. : Türkçe TC : Türkiye Cumhuriyeti TDK

67

Kazak makamları, Sovyet sonrası dönemde dinin toplum içerisinde serbestçe

yayılmasına göz yumarken son yıllarda bu tutumunu değiştirmiş ve daha sıkı

politikalar izlemeye başlamıştır. Özellikle etnik grupların kendilerine ait olan

ibadethanelere Kazak İmamlar atayarak İslam’ın Kazak anlayışının toplumun tüm

kesimlerine dikte etme anlayışı hâkim olmuştur.

4.1.1.6. Eğitim

Kazakistan eğitim yasasının 9. maddesinin 3. fıkrası anadilde eğitimime olanak

sağlamış ve ulusal dillerin öğretilmesi ve öğrenilmesinin önünü açmıştır.241

Bu yasa

doğrultusunda Kazakistan’da 65 ilk ve orta dereceli okulda Özbekçe eğitim

verilmektedir.242

Ancak okuldan mezuniyet sınavları ile üniversiteye giriş

sınavlarının Kazakça ve Rusça yapılması ayrıca Kazakça’nın ülkede yükselen trendi

Özbekçe’nin eğitimde ki yeri noktasında tartışmalara neden olmaktadır.

Kırgızistan’da soydaşlarının yaşadığı benzer bir ikilemi yaşayan Kazakistanlı

Özbekler gelecek nesillerinin dil ve kültürlerini unutması tehlikesi ile gelecekte iyi

bir konuma gelmeleri arasında kalmaktadırlar.243

Kazakistan’da ilk ve tek Özbek Üniversitesi denilebilecek eğitim kurumu 1999

yılında Özbek-Kazak Mühendislik Üniversitesi adı altında açılmıştır. Ancak eğitim

dili Özbekçe olması düşünülen okul Kazakça eğitim vermektedir.244

Diğer taraftan 2004 yılında çıkan bir kanunla üniversiteye giriş sınavları ulusal çapta

merkezi olarak dizayn edilmiştir. Adı “Kazakistan Ulusal Üniversite Testi” (Rusça

kısaltması: ENT) olan sınav dilinin Kazakça ve Rusça’dan ibaret olması özellikle

Özbek okullarında eğitim gören öğrenciler için büyük bir sorun olarak ortaya

çıkmıştır. Yukarıda anılan her iki dilde de yetenekleri zayıf olan ve kendi dillerinde

241

“Law on Education of the Republic of Kazakhstan,” Independent Kazakhstan Quality Assurance

Agency for Education, erişim Mayıs 8, 2013,

http://www.iqaa.kz/documents/law_of_education/. 242

“Education,” Ministry of National Economy of the Republic of Kazakhstan Committee on

Statistics, Mayıs 15, 2013,

http://stat.gov.kz/faces/wcnav_externalId/homeNumbersEducation;jsessionid=JTRBJJnPpMnyB0vYk

3r8nrfZZydrXpB2SLLx1sHjc4bj7ndGpmtV!663812433?_adf.ctrl-

state=fius0rpbh_154&_afrLoop=533229201822334#%40%3F_afrLoop%3D533229201822334%26_a

df.ctrl-state%3D173kwuneb8_4. 243

Oka, Managing Ethnicity, s. 100. 244

Oka, Managing Ethnicity, s. 100.

Page 79: TÜRK DİLLİ TOPLULUKLARIN KARùILATIRMALI OLARAK · r. : Rusça RF : Rusya Federasyonu SSCB : Sovyet Soyalist Cumhuriyetler Birliği t. : Türkçe TC : Türkiye Cumhuriyeti TDK

68

eğitim gören Özbek öğrenciler üniversiteye giriş sınavını Kazakça ya da Rusça

olarak yapmak zorunda kalmıştır. Özbek aileler için iki seçenek belirmiştir. Birincisi,

ailelerin kendi kültürlerine yabancı kalacaklarını bilerek çocuklarını Kazak ya da Rus

okullarına yazdırıp daha iyi üniversitede eğitim almasını sağlamaktır. Diğer seçenek

ise çocuklarının gelecekte daha iyi konuma gelebilme şansından feragat ederek kendi

kültürlerinin unutulmaması adına çocukların Özbek okullarında eğitim hayatına

devam ederek üniversite giriş sınavında dezavantajlı duruma düşmesine göz

yumulmaktadır. Özbek ailelerin çoğu gelecek nesillerinin hem Özbek okullarında

eğitim alması ve hem de üniversite giriş sınavlarının aynı zamanda Özbek dilinde de

yapılmasını talep etmektedir. 245

4.1.1.7. Alfabe

1990 sonrası post-Sovyet dönemde Kazakistanlı Özbeklerle, Özbekistanlı Özbekler

sadece sınırların daha da belirginleşmesiyle değil aynı zamanda beslenilen bilgi

kaynakların farklılaşması ve Özbekistan’da Latin alfabesine değişimi ile de

birbirinden uzaklaşmaya başlamıştır.246

Kazakistan’da bulunan Özbek okullarında alfabe iki kere değişmiştir. İlk olarak,

1993 yılında Özbekistan’ın Latin alfabesine geçmesiyle beraber ilk yıl Özbek

okulları Özbekistan’ın kabul ettiği Latin alfabesiyle eğitim vermeye başlamıştır.

1997 yılına kadar Özbekistan Milli Eğitim Bakanlığından kitap desteği alan bu

okullarda, aynı yıl Kazak otoritelerinin aldığı bir kararla Kiril alfabesine geri dönüş

yapılmıştır.247

Bu durum, Kazakistan devletinin ilk yıllarında izlediği milletler

politikasında değişikliğe gidildiğinin de bir göstergesidir.

4.1.1.8. Basın ve Medya

Ülkenin güneyinde yaşayan Özbekler yoğun olarak Çimkent’te yaşamaktadırlar.

Çimkent ve Taraz’da Özbekistan devletinden de destek alan iki Özbekçe gazete

245

Oka, Managing Ethnicity, s. 100-101. 246

Oka, “Uighurs and Uzbeks in Kazakhstan,” s. 353. 247

Oka, Managing Ethnicity, s. 99-100.

Page 80: TÜRK DİLLİ TOPLULUKLARIN KARùILATIRMALI OLARAK · r. : Rusça RF : Rusya Federasyonu SSCB : Sovyet Soyalist Cumhuriyetler Birliği t. : Türkçe TC : Türkiye Cumhuriyeti TDK

69

yayınlanmaktadır.248

Ayrıca Kazak devleti de yayıncılık, dil eğitimleri ve kültürel

etkinliklerin düzenlenmesi hususunda Halklar asamblesi bünyesinde bulunan Özbek

derneklerine destek olmaktadır.249

4.1.2. Uygurlar

Uygurlar Orta Asya’nın doğusunda yoğun olarak yerleşen etnik olarak Türk kökenli

bir topluluktur. Milattan önce 2 bin yıllarında tarih sahnesine çıktığı tahmin edilen

Uygurlar 7. ve 8. yüzyıllarda Uygur hanlığını kurmuşlardır. Önceleri Şamanizm’e

inanan Uygurlar daha sonraları Mani ve Buda dinine inanmaya başlamıştır. Arap

akınları ile birlikte 9. yüzyıldan itibaren İslam dinine geçmeye başlamıştır. Doğu

Türkistan, İslam kültür merkezlerinden biri haline gelmiş, sanat, kültür ve edebiyatta

İslam ve Türk kültürüne büyük katkılar sağlamıştır. Moğol akınlarının başladığı 13.

yüzyıldan itibaren Moğol devletinde önemli kademelere gelmiş ve Moğollara kültür

ve devlet işleyişi açısından büyük etkide bulunmuşlardır. 18. yüzyıldan itibaren Çin

etkisine giren Doğu Türkistan bu tarihten itibaren Uygur-Çin mücadelesine sahne

olmuştur. 1949’da bağımsız Doğu Türkistan Cumhuriyeti son bulmuş ve Sosyalist

Çin hükümeti Doğu Türkistan’da “Sincan Uygur Özerk Bölgesi”ni kurmuştur.

Bölgede yaşayan Uygurlar çeşitli zamanlarda baskıcı Çin yönetimine ayak kaldırsa

da başarılı olamamıştır. Diaspora da etkin olan Uygurlar “Dünya Uygur Kongresi”

adında bir diaspora hükümeti kurarak dünyada Uygurların sorunlarını dile getirmeye

çalışmaktadır. 250

Günümüzde Uygurlar, Sincan Uygur Özerk Bölgesi haricinde en çok Orta Asya’da

nüfusa sahiptir. Kazakistan (resmi rakamlar 225 bin), Kırgızistan ve Özbekistan’da

(50 bin) yaşamaktadır. Türkiye, ABD, Rusya, Afganistan, Pakistan, Almanya ve

diğer batılı ülkelerde de küçük gruplar halinde yaşayan Uygurların Diasporada

248

Aydıngün ve Tüfekçioğlu, “Avrasya'nın Merkezinde.” 249

“Ethnic Groups,” Embassy of the Republic of Kazakhstan to the United States, erişim Aralık 8,

2014,

http://www.kazakhembus.com/page/ethnic-groups. 250

“Introducing the World Uyghur Congress,” The World Uyghur Congress, erişim Aralık 8, 2013,

http://www.uyghurcongress.org/en/?cat=149.

Page 81: TÜRK DİLLİ TOPLULUKLARIN KARùILATIRMALI OLARAK · r. : Rusça RF : Rusya Federasyonu SSCB : Sovyet Soyalist Cumhuriyetler Birliği t. : Türkçe TC : Türkiye Cumhuriyeti TDK

70

toplamda 600 bin ile 1 milyon arasında değişen rakamlarda diaspora da yaşayan

Uygur vardır. 251

4.1.2.1. Soydaş ve Akraba Olarak Uygurlar

Uygurlar da Kazaklar gibi köken olarak Türk ve Müslümandır. Dil ve kültür

açısından ise Kazaklardan ziyade Özbeklere çok daha yakın olan Uygurlar dünyada

en çok Sincan Uygur Özerk Bölgesinde yaşamaktadır.252

4.1.2.2. Kazakistan’daki tarihi, Yerleşim Bölgeleri ve Nüfus

Uygurların Kazakistan’daki tarihi genel olarak ikiye bölünmüştür. Birisi 19. yüzyılın

sonlarında diğeri 20. yüzyılın ortalarında olmak üzere Doğu Türkistan’dan Kazak

topraklarına gerçekleşen göçler genellikle politik sebeplerden ve kıtlık sorunundan

kaynaklanmıştır. Farklı zamanlarda gerçekleşen bu göçler neticesinde günümüz

Kazakistan’ında birbirinden ayrı iki Uygur topluluğu oluşmuştur. 1880’lerde Qing

İmparatorluğu askerlerinden kaçan Uygur aileler Rusya İmparatorluğu sınırları

içinde yer alan Kazak steplerine yerleşmiştir. Diğer göç dalgası ise sosyalist Çin’de

gerçekleşen kültür devrimi sonrası baskıdan kaçan ve Kazakistan Sovyet Sosyalist

Cumhuriyeti’nde İli Vadisi bölgesine yerleştirilen Uygurlardan oluşmaktadır.253

Tarihi olarak bakılacak olursa Uygurlar iki taraflı göç hareketi yaşamışlardır. Bu

hareketler Çin egemenlik sahası ile Rus egemenlik alanları arasında birkaç kez

karşılıklı olarak gerçekleşmiştir. İlk nüfus hareketi 1881-1884 yılları arasında

gerçekleşmiştir. 19. yüzyılın ortalarında Qing hanedanlığının Müslüman Uygurların

yaşadığı ülkenin kuzey batısına egemenliğini kabul ettirmede zayıf kalması

sonucunda birkaç kez kısa ömürlü İslam devletleri kurulmuştur. Aynı yüzyılın

sonlarına doğru Zuo Zongtang tarafından yönetilen hanedanlık orduları bölgede

etkinliğini artırmış ve İslam devletine son vermiştir. Çin İmparatorluk ordularının

251

Yitzhak Shichor, “Lost Nation: Stories from the Uyghur Diaspora,” London Uyghur Ensemble,

erişim Aralık 8, 2013,

http://www.uyghurensemble.co.uk/en-html/uyghurs-diaspora.html. 252

Akiner, “Diasporas in Kazakhstan,” s. 31. 253

William Clark, and Ablet Kamalov, "Uighur migration across Central Asian frontiers," Central

Asian Survey, 23, 2 (2004): s. 167.

Page 82: TÜRK DİLLİ TOPLULUKLARIN KARùILATIRMALI OLARAK · r. : Rusça RF : Rusya Federasyonu SSCB : Sovyet Soyalist Cumhuriyetler Birliği t. : Türkçe TC : Türkiye Cumhuriyeti TDK

71

baskısından kaçan Müslüman Uygurlar daha batıdaki Rus İmparatorluğu tarafından

İli Vadisine yerleştirilmiştir.

İkinci göç hareketi ise Rus topraklarında yaşayan Uygurların Çin topraklarına geri

dönmesi şeklinde olmuştur. Sovyet yönetiminde, Uygurların 1918 Bolşevik

devrimine karşı oldukları algısı oluşması ve sonucu olarak Uygurlar üzerinde gitgide

artan baskılar Çin’e ikinci göç hareketini başlatmıştır.

1920’lerin sonu ve 1930’ların başında ise Stalin rejiminin halk üzerinde uyguladığı

terör, kollektivizasyon politikaları ve din karşıtı eylemler, içlerinde Kazak ve

Uygurlarında yer aldığı Türki toplulukların SSCB’den Çin’e yeni bir göç dalgasını

tetiklemiştir.

Uygurların son büyük nüfus hareketi ise 1954 yılından 1963 yılına kadar sürmüştür.

Bu sefer göç hareketi tersine dönmüş Çin’de yaşanan Komünist kültür devriminden

kaçan Uygur ve Kazak ailelerin Sovyet topraklarına göçü şeklinde olmuştur.254255

Kazakistan’da yaşayan Uygurlar genel olarak ülkenin güney bölgelerinde bulunan

Almatı şehri ve çevresindeki bölgelerde yaşamaktadır.

Uygurlar günümüz Kazakistan’ında Kazaklar, Ruslar, Özbekler ve Ukraynalılardan

sonra beşinci en kalabalık halk olarak öne çıkmaktadır. Özellikle 1990 sonrası

Kazakistan’dan dışarıya olan kitlesel göçlerle Uygur nüfusu Alman ve Tatar

nüfusunun önüne geçmiştir. 1989 yılı sayımlarına göre 185 bin olan Uygur nüfusu

1999 sayımlarında 210 bine ve son olarak 2009 yılında ise 224 bine256

yükselmiştir.

Kazakistan’daki toplam nüfusa oranı ise 1989, 1999 ve 2009 sayımlarında sırasıyla

%1,1 %1,4, %1,4 oranında bir yoğunluğa sahip olan Uygurların, ülke dışına yaşanan

yoğun Slav göçlerine rağmen oransal olarak kayda değer bir nüfus artışı olmadığı

görülmektedir.257

Ancak, Kazakistan’da yaşayan Uygurların resmi olmayan

rakamlara göre nüfusunun 600 binlere ulaştığı da iddia edilmektedir.

254

Clark and Kamalov, "Uighur migration,” s. 168-169. 255

Sean R. Roberts, “The Uighurs of the Kazakstan borderlands: Migration and the nation,”

Nationalities Papers: The Journal of Nationalism and Ethnicity, 26, 3 (1998): s. 511-512. 256

Resmi rakamlar 224 bin demesine rağmen Uygurlar 500.000 ile 700.000 arası bi nüfusa sahip

olduğunu iddia etmektedir. Uygurların yaşadıkları mahallelerde yiğitbaşılık sistemi bulunduğu, bu

yiğitbaşıların yaptıkları tespitlere göre Uygur nüfusunun 700 binlere çıkabildiği iddia edilmektedir. 257

The Agency on Statistics, 2009 National Population Census, s. 19.

Page 83: TÜRK DİLLİ TOPLULUKLARIN KARùILATIRMALI OLARAK · r. : Rusça RF : Rusya Federasyonu SSCB : Sovyet Soyalist Cumhuriyetler Birliği t. : Türkçe TC : Türkiye Cumhuriyeti TDK

72

4.1.2.3. STK yapılanmaları ve Yönetime Katılımları ve İstihdam

Uygurlar da Kazakistan’da yaşayan diğer halklar gibi dernekler etrafında

örgütlenmişlerdir. Bu derneklerin bir kısmı Kazak devletinin politikasını takip edip

desteklerken bir kısmı ise daha muhalif kalmaktadır.258

Bu derneklerden en önemlisi

ise Kazakistan Halklar Asamblesi çatısı altında bulunan “Uygur Halkları Kültür

Merkezi” dir. Akhmetzhan Bakrimovich Shardinov259

başkanlığında bir heyet

tarafından yönetilen derneğin eğitim, kültür, gençlik gibi 11 konseyi bulunmaktadır.

Ülke genelinde 9 farklı yerde de şubesi bulunmaktadır.260

Dernek kuruluş sonrasında

Kazak rejiminden bağımsız olarak Çin karşıtı radikal çıkışlarda bulunsa da sonraları

daha ılımlı bir noktaya gelmiştir. Bu yönüyle dernek Kazak yönetimiyle paralel

doğrultuda idare edilmektedir.261

Diğer taraftan, Kazakistan’da yaşayan Uygur

temsilcilerinin zengin işadamları olduğu da dikkate alınacak olursa, bu insanların

yönetimle iyi ilişkiler kurmak istemesinin sebebi de anlaşılır hale gelmektedir.262

Bir

258

Aydıngün ve Tüfekçioğlu, “Avrasya'nın Merkezinde,” s. 109-110. 259

Merkezin yeni Başkanının Nurumov Şaymordan olduğu öğrenilmiştir. 260

“About the situation with the Uyghur Diaspora in the Republic of Kazakhstan,” The Permanent

Mission of the Republic of Kazakhstan to the United Nations, erişim Aralık 8, 2013,

http://kazakhstanun.org/press-releases/about-the-situation-with-the-uyghur-diaspora-in-the-republic-

of-kazakhstan.html. 261

Oka, Managing Ethnicity, s. 148. 262

Oka, “The ‘Triadic Nexus’,” s. 378-379.

Şekil 7: Kazakistan'da Yaşayan Uygurların Yıllara Göre Nüfus Miktar ve Oranları

Page 84: TÜRK DİLLİ TOPLULUKLARIN KARùILATIRMALI OLARAK · r. : Rusça RF : Rusya Federasyonu SSCB : Sovyet Soyalist Cumhuriyetler Birliği t. : Türkçe TC : Türkiye Cumhuriyeti TDK

73

başka açıdan bakılacak olursa, diğer Orta Asya Cumhuriyetleri gibi Kazakistan da

Uygurların politik organizasyonlarına izin vermemekte, sadece kültürel yapılar

olarak kalmasına müsaade etmektedir.263264

Uygurların Sovyet yıllarından günümüze kadar Kazak devleti içerisindeki ağırlığı

giderek azalmaktadır. 2007-2012 yılları arasında Kazak milliyetçileri tarafından

memnuniyetsizlik doğuran265

Uygur asıllı Karim Masimov’un başbakanlığı bir tarafa

bırakılıp genel anlamda bakılacak olursa Uygurların ülke yönetimindeki temsili yıllar

geçtikçe erezyona uğramıştır. 1990 yılındaki “Yüksek Sovyet”e 2 temsilci gönderen

Uygurlar, bağımsızlık sonrası yapılan ilk seçim olan 1994 seçimlerinde ise

parlamentoya sadece bir temsilci göndermiştir. 1999 meclis seçimlerinde ise meclise

hiçbir Uygur vekil temsil edilmemiştir.266

2007’de değişen seçim kanunu ile birlikte

Kazakistan meclisinde “Halklar Asamblesi”nden yer alacak 9 temsilciden birisi de

Uygur kökenlidir.267

Sovyet zamanında kalifiye işlerin büyük bir kısmı Ruslar ve Almanlar tarafından

doldurulduğu üzerinde durulmuştu. Bürokrasiden, sanayiye üst yönetim kadrosu

neredeyse tamamen Slav ya da Alman kökenli insanlardan oluşmakta; Kazaklar ve

Slav olmayan diğer azınlıklar ise daha düşük seviyedeki işlerde çalışmaktaydı.

Bağımsızlık sonrasında ise Almanların ve Rusların önemli bir bölümünün

anavatanlarına göçleri sonucu boş kalan kadrolar ve iş alanları Kazaklar tarafından

doldurulmuştur.268

Daha önce de belirtildiği gibi devlet personel alımında Kazak dili

becerisinin aranması ve etnik olarak Kazakların kayırılması, ülkede yaşayan bütün

topluluklar nazarında Kazaklara pozitif ayrımcılık uygulandığının en büyük

göstergesidir. Bu sebeple Kazakistan’da yaşayan Uygurlar, kendilerinin devlette

istihdam edilmemesine yönelik yazılı olmayan bir kanunun varlığına

inanmaktadır.269

Kazak Otoritelerinin verdiği rakamlara göre ise Kazakistan’da 13

263

Kamalov, “Uighur Community,” s. 162. 264

Kazakistan’da bugün 10’un üzerinde Uygur derneği vardır. 1990’lı yılların ortalarına kadar birlik

içinde hareket eden Uygurlar, sonraları Çin baskısı ve Kazak devletinin güçlenmesine paralel olarak

dağınık bir yapı almışlardır. 265

Almagül İsina, “Kazakistan’ın Uygur Asıllı Başbakanı ve Yeni Hükümeti,” Türk Asya Stratejik

Araştırmalar Merkezi TASAM, Ocak 11, 2007, erişim Aralık 8, 2013,

http://tasam.org/tr-TR/Icerik/495/kazakistanin_uygur_asilli_basbakani_ve_yeni_hukumeti. 266

Oka, Managing Ethnicity, s. 161. 267

Davenela, “Non-Titular Nationalities,” s. 21. 268

Oka, Managing Ethnicity, s. 105. 269

“World Directory of Minorities and Indigenous Peoples - Kazakhstan: Uighurs,” Refworld, 2008,

erişim Aralık 8, 2013,

Page 85: TÜRK DİLLİ TOPLULUKLARIN KARùILATIRMALI OLARAK · r. : Rusça RF : Rusya Federasyonu SSCB : Sovyet Soyalist Cumhuriyetler Birliği t. : Türkçe TC : Türkiye Cumhuriyeti TDK

74

kişi siyasi pozisyonda olmak üzere toplamda 393 etnik Uygur’un devlette çeşitli

kademelerde görev yaptığı belirtilmektedir.270

4.1.2.4. Dil

Uygurlar, diğer bir Türk dilli halk olan Özbekler gibi bir devleti ve anavatanlarında

yaşayan soydaşlarıyla sıkı bir iletişimi olmamasına rağmen dillerini

koruyabilmişlerdir.271

2009 nüfus verilerine göre Kazakistan Uygurlarının %85’i ana

dilleri olarak Uygurca’yı seçmiştir.272

Aydıngün’ün Kazak nüfus verilerine dayandırdığı bilgilere göre Kazakça bilme oranı

en yüksek Kazaklardan sonra Uygurların273

geldiğini belirtilmesine rağmen

Kazakistan 2009 nüfus sayımları ışığındaki bilgilere göre Uygurların Kazakça’yı

bilme oranı Özbeklerden sonra ikinci sırada gelmektedir.274

Kazakistan’da Slav

kökenli azınlıklarda Kazakça bilme oranı çok düşük kalırken bu durum Özbek,

Uygur, Tatar (Kısmen) gibi topluluklarda oldukça yüksektir.275

Kazakistan’da

yaşayan Rusların sadece %25’i Kazakçayı anlayabiliyorum şeklinde cevaplarken,

Uygurların %94 oranında Kazakçayı anlayabiliyorum şeklinde anket sorusunu

cevaplaması bu anlamda manidardır. Uygur dilinin de Kazakça gibi Türk dil ailesine

mensup olması Uygurlara devlet dili olan Kazakça’yı öğrenmeyi kolaylaştırması

yukarıdaki rakamları açıklayan en büyük göstergedir.

4.1.2.5. Din

Kazakistan Uygurlarının büyük bir çoğunluğu Hanefi mezhebine mensup Sunni

Müslümanlardır. Sufi akımının yanında Uygurların geleneksel adetleri hem dini hem

de gündelik yaşantıyı etkilemektedir. Uygurlar da bir Türk topluluğu olarak Sufilik

ya da başka bir deyişle İslam’ın Türk yorumu toplum nezdinde kabul görmüş ve

dışarıdan ithal gelen diğer akımlar genele aksetmemiştir. Kazakistan Uygurları

http://www.refworld.org/docid/49749cf941.html. 270

“About the situation with the Uyghur Diaspora in the Republic of Kazakhstan.” 271

Oka, Managing Ethnicity, s. 99. 272

The Agency on Statistics, 2009 National Population Census, s. 22. 273

Aydıngün ve Tüfekçioğlu, “Avrasya'nın Merkezinde,” s. 109. 274

The Agency on Statistics, 2009 National Population Census, s. 22. 275

Oka, Managing Ethnicity, s. 93.

Page 86: TÜRK DİLLİ TOPLULUKLARIN KARùILATIRMALI OLARAK · r. : Rusça RF : Rusya Federasyonu SSCB : Sovyet Soyalist Cumhuriyetler Birliği t. : Türkçe TC : Türkiye Cumhuriyeti TDK

75

Hanefi, Sufi geleneğe uygun olarak İslami inançlarını yerine getirmektedir. Daha

önce de bahsedildiği üzere muhafazakâr Vahhabilik akımının tersine İslam öncesi

Uygur adetlerini de kapsayan hoşgörü üzerine kurulu Sufiliği benimseyen Kazakistan

Uygurlarında İslam anlayışı ne muhafazakâr ne de köktenci olmuştur.276

Bu yüzden,

Uygurlar arasından çıkmış olan İslam’ın Sufilik dışındaki farklı yorumları ancak

istisna olmakla kalıp kaideyi bozmamaktadır.

Sovyet sonrası dönemde Kazakistan’da hem İslam’ın hem de Hristiyanlığın konumu

yükselmiştir. Uygurlar arasında da İslami uyanışın özellikle Sovyet yönetiminin

çökmesiyle beraber başladığı söylenebilir. Uygur mahallelerinde son 20 yılda 50

caminin ibadete açılması bunun en büyük göstergelerinden birisidir.277

Diğer

taraftan, Uygurlarda İslam, göçebe bir kavim olan Kazaklara göre daha çok daha

fazla yer edinmiştir. Ancak Uygurlar da kendi aralarında İslam’ın farklı

derecelerdeki inançlarına sahiptir. 1880’lerde göç etmiş olan yerli Uygurlar,

1950’lerde daha sonraki göç hareketinde gelmiş olanlara göre İslami hassasiyetleri

daha zayıftır. Bu anlamda Uygurlar arasında İslam’ın yükselişinden bahsederken

Hristiyanlığın da küçük te olsa Uygurlar arasında özellikle “yerli” Uygurlar arasında

yer bulduğu gözlemlenmektedir. 2009 nüfus rakamlarına göre Kazakistan’da yaşayan

224 bin Uygur’dan yaklaşık bin beş yüz kişi Hristiyanlığı kabul etmiştir.278

Ancak,

genel tabloya bakıldığında Uygurlar etnik kimliğini taşımaya devam etmekte ve

İslam’ın bu kültürel ve etnik kimliği belirlemede önemli bir rolü bulunmaktadır.279

Kazak makamları, Sovyet sonrası dönemde dinin toplum içerisinde serbestçe

yayılmasına göz yumarken son yıllarda bu tutumunu değiştirmiş ve daha sıkı

politikalar izlemeye başlamıştır. Özellikle etnik grupların kendilerine ait olan

ibadethanelere Kazak İmamlar atayarak İslam’ın Kazak anlayışının toplumun tüm

kesimlerine dikte etme anlayışı hâkim olmuştur. Daha Önce Özbeklerin işlendiği

konu başlığında da belirtildiği gibi Uygur mahalle sakinleri Uygur camilerine merkez

yönetim tarafından Kazak İmamlar atanmasına itirazlarını dile getirmektedir.

276

Borgeas, Uighur of Kazakhstan, s. 3. 277

Kamalov, “Uighur Community,” s. 165. 278

The Agency on Statistics, 2009 National Population Census, s. 22. 279

İslamın Kazakistan Uygurları üzerindeki kültürel ve etnik kimliğini belirlemesindeki rolü için

ayrıntılı bilgi: Sean R. Roberts, “Negotiating Locality, Islam, and National Culture in a Changing

Borderlands: The Revival of the Mäshräp Ritual Among Young Uighur Men in the Ili

Valley,” Central Asian Survey, 17, 4 (1998).

Page 87: TÜRK DİLLİ TOPLULUKLARIN KARùILATIRMALI OLARAK · r. : Rusça RF : Rusya Federasyonu SSCB : Sovyet Soyalist Cumhuriyetler Birliği t. : Türkçe TC : Türkiye Cumhuriyeti TDK

76

Özellikle, Cuma hutbelerinin Kazakça okunması ve yerel sakinlerin hutbeyi

anlayamaması rahatsızlığın temelini oluşturmaktadır.280

281

4.1.2.6. Eğitim

Kazak Hükümeti eğitim anlamında Uygur okullarını desteklemektedir. Kazakistan’ın

genelinde günümüzde toplamda 64 okulda 21 bin Uygur öğrenci eğitim görmektedir.

3 tanesi Almatı’da olmak üzere 15 tanesi tamamen Uygurlara ait olan bu okullardan,

31 tanesinde karma eğitim yapılmaktadır.282

Sovyet zamanında daha çok Rus

okullarını tercih eden Uygurlar, bağımsızlık sonrası Kazak okullarını da tercih

etmeye başlamışlardır.283

Kazakistan Eğitim ve Bilim Bakanlığının verilerine göre

2009-2010 eğitim yılında Kazakistan genelinde yer alan Uygur okullarına toplamda

yaklaşık 75 bin Amerikan doları tutarında destek verildiği belirtilmektedir. Buna ek

olarak Kazakistan Bilimler akademisinde Uygur çalışmaları bölümü kurulduğu ve

Uygur yazarlara çeşitli çalışma imkânları sağlandığının da altı çizilmektedir.284

Diğer taraftan, 2004 yılında çıkan bir kanunla Üniversiteye giriş sınavları ulusal

çapta merkezi olarak dizayn edilmiştir. Ancak söz konusu sınavın yapıldığı dillerin

sadece Kazakça ve Rusça’dan ibaret olması özellikle Uygur okullarında eğitim gören

öğrenciler için büyük bir sorun olarak ortaya çıkmıştır. Yukarı da anılan her iki dilde

de yetenekleri zayıf olan ve kendi dillerinde eğitim gören Uygur öğrenciler

üniversiteye giriş sınavını Kazakça ya da Rusça olarak yapmak zorunda kalmıştır.

Uygur aileler için iki seçenek belirmiştir. Birincisi çocuklarını Kazak ya da Rus

okullarına yazdırıp daha iyi üniversitede eğitim almasını sağlamak; ikincisi de kendi

okullarında devam ederek üniversite giriş sınavında dezavantajlı duruma düşmesi.

Uygur ailelerin çoğu gelecek nesillerinin de Uygur okullarında eğitim almasında ve

Üniversite giriş sınavlarının aynı zamanda kendi dillerinde de yapılmasını talep

etmiştir.285

Daha da önemlisi 2004 yılından itibaren üniversite giriş sınavı (r. “ENT”,

280

Mushfig Bayram, “Kazakhstan: Ethnic-based mosques ‘cannot be opened’,” Forum 18 News

Service, Kasım 4, 2010, erişim Aralık 8, 2010,

http://www.forum18.org/archive.php?article_id=1506. 281

Kazakistan’da baş imamlar Kazakistan Müftiyatı tarafından Kazak imamları atarken, yardımcıları

Uygurlar olmaktadır. Almatı’da sadece 1 caminin başimammı Uygurken yardımcısı ise Kazaktır. 282

Kamalov, “Uighur Community,” s. 164. 283

Aydıngün ve Tüfekçioğlu, “Avrasya'nın Merkezinde,” s. 109. 284

“About the situation with the Uyghur Diaspora in the Republic of Kazakhstan.” 285

Oka, Managing Ethnicity, s. 100-101.

Page 88: TÜRK DİLLİ TOPLULUKLARIN KARùILATIRMALI OLARAK · r. : Rusça RF : Rusya Federasyonu SSCB : Sovyet Soyalist Cumhuriyetler Birliği t. : Türkçe TC : Türkiye Cumhuriyeti TDK

77

i. “UNT”) uygulayan Kazakistan Eğitim ve Bilim Bakanlığı 2009 yılına kadar

Uygur, Özbek ve Tacik okullarından mezun olanlara sınava girme yolunu

açmamıştır. 2009 yılından itibaren, Bakanlık tarafından Uygur Okulu mezunlarına da

talep etmeleri halinde sınava girme hakkı sunulan Uygurlardan aynı yıl 984 mezun

öğrenci olmasına rağmen bunlardan sadece 103 tanesi sınava katılma talebini

belirtmiştir.286

Bu öğrencilerden 60 tanesi Kazakçadan sınava girerken, 43 tanesi

Rusçayı tercih etmiştir.287

Üniversite giriş sınavının önündeki engellere ek olarak, her ne kadar bir Uygur

lisesinden mezun olmuş bir Uygur ENT’den yüksek bir puan alsa bile Uygur

kimliğini taşıyarak o yönde eğitim alabileceği herhangi bir yükseköğrenim kurumu

bulunmamaktadır. Üniversitede kendilerine uygun olarak sadece Uygur dili ve

edebiyatı bölümlerine girmekte ve tekrar Uygur liselerine Uygurca öğretmeni olarak

atanmaktadır.288

Bu sebeple, çocuklarının daha iyi konumlarını gelmesini isteyen

aileler, çocuklarının ya yurtdışında ya da Kazakça veya Rusça eğitim veren

yükseköğrenim kurumlarında eğitim görmesini tercih etmektedir.

4.1.2.7. Alfabe

Kazakistan’da eğitim veren Uygur okullarının eğitimde kullanılan alfabe Kiril

alfabesidir. Çin’deki Uygur Özerk bölgesinin resmi alfabesinin Arap alfabesi olması

dolayısıyla Sovyet yönetimi toprakları içine yaşayan Uygurlara 1940’lı yıllarda kendi

kullandıkları Arap alfabesini kullanmalarına izin vermiştir. 289

Ancak günümüzde

Uygurlar Kazakistan’da Kiril alfabesini kullanmaktadır.

4.1.2.8. Basın ve Medya

Kazak makamlarının verdiği rakamlara göre Kazakistan’da Uygur dilinde 11 basılı

medya yayını çıkarılmaktadır. Ayrıca haftada 15 dakika olmak üzere Kazak devlet

286

Kazakistan’daki Uygur dernek yetlilileri ile yapılan mülakatlarda 984 öğrenciden 103’nün sınava

girmesi öğrencilerin isteksizliğinin değil, daha çok kırsalda yaşıyor olmalarından kaynaklandığı

belirtilmiştir. 287

“About the situation with the Uyghur Diaspora in the Republic of Kazakhstan.” 288

Kamalov, “Uighur Community,” s. 164., Oka, Managing Ethnicity, s. 101. 289

Oka, Managing Ethnicity, s. 100.

Page 89: TÜRK DİLLİ TOPLULUKLARIN KARùILATIRMALI OLARAK · r. : Rusça RF : Rusya Federasyonu SSCB : Sovyet Soyalist Cumhuriyetler Birliği t. : Türkçe TC : Türkiye Cumhuriyeti TDK

78

radyosunda Uygurca yayın yapılmaktadır.290

Her ne kadar Kazakistan yönetimi

Uygur yayınlarını desteklediğini iddia etse de özellikle Şangay İşbirliği Örgütü

marifetiyle Çin’in yaptığı baskılar bazı Uygur gazete ve televizyonlarının yayın

hayatına son vermiş ya da kısıtlama getirmiştir.291

Son yıllarda Uygurlar arasında sosyal medya üzerinden organize olmak moda haline

gelmiştir. Özellikle diasporalar ve anavatan yani Doğu Türkistan arasında bir

network ağı kurularak sürekli bağlantı halinde kalmak amaçlanmıştır. Uygurların

sorunlarının dile getirildiği farklı dillerde yayınlanan birçok internet sitesinin varlığı,

diasporada yaşayan Uygurlarda anavatan bilincini ve Çin’deki soydaşlarına yapılan

baskıları canlı tutmakta ve hak arayışına sevk etmektedir. 292

Bu anlamda yeni bilgi

teknolojilerinden sonuna kadar faydalanan Uygurlar, basılı ve görsel yayınlardan

ziyade internet tabanlı siteler ve sosyal medyayı daha etkin şekilde kullanmaktadır.293

4.1.3. Tatarlar

Tatarlar günümüzde toplamda 5 milyonu aşan nüfusuyla çoğunluğu Rusya’da

yaşayan Türk dilli halklardan birisidir. Tatarlar günümüzde Kazakistan, Kırgızistan

ve Özbekistan gibi Orta Asya Cumhuriyetlerinde de yaşamaktadır.

Tatarlar tarihte ilk kez göçebe bir kabile olarak Baykal gölünün etrafında sahneye

çıkmışlardır. Moğol topraklarında yaşamış olmalarına rağmen Türk dilli bir halk olan

Tatarlar, daha çok Kumanlar ya da Kıpçaklarla yakınlıkları bulunmaktadır. 13.

Yüzyılda Cengiz han ordularında birçok Tatar grubunun da Moğol ordusunda yer

alması Moğolların batıda Tatar olarak da bilinmesine sebep olmuştur.

Cengiz Han İmparatorluğunun dağılmasından sonra Tatarlar, İmparatorluğun batı

kolunda ve günümüz Rusya toprakları üzerinde yer alan Altın Orda devletini

kurmuşlardır. 14. yüzyıldan itibaren Sunni İslam’ı benimseyen Tatarlar Timur

akınlarının da etkisiyle zayıflamasıyla beraber Kırım, Astrahan, Kazan, Sibir gibi

290

“About the situation with the Uyghur Diaspora in the Republic of Kazakhstan.” 291

Kamalov, “Uighur Community,” s. 162. 292

Kilic Kanat, “Ethnic Media and Politics: The Case of the Use of the Internet by Uyghur Diaspora,”

First Monday, Temmuz 4, 2005, erişim Aralık 8, 2013,

http://journals.uic.edu/ojs/index.php/fm/article/view/1259/1179. 293

Kamalov, “Uighur Community,” s. 165.; Ayrıntılı bilgi için: Yu-Wen Chen, The Uyghur Lobby:

Global Networks, Coalitions and Strategies of the World (New York: Routledge, 2014).

Page 90: TÜRK DİLLİ TOPLULUKLARIN KARùILATIRMALI OLARAK · r. : Rusça RF : Rusya Federasyonu SSCB : Sovyet Soyalist Cumhuriyetler Birliği t. : Türkçe TC : Türkiye Cumhuriyeti TDK

79

bağımsız Tatar hanlıkları ortaya çıkmıştır. Diğer hanlıklar 16. yüzyılda Ruslar

tarafından ele geçirilirken Kırım Hanlığı ise 18. yüzyılın sonunda Osmanlı

İmparatorluğu ile varılan anlaşma sonucu Ruslara teslim edilmiştir.294

Tatar adı özellikle son yıllarda problemli bir tanım olmaya başlamıştır. Günümüzde

Rusya Federasyonu içerisinde yer alan Tataristan Cumhuriyeti, dil ve kültür olarak

Tatar toplumuna dâhil olan herkesi Tatar olarak tanımlama yoluna gitmektedir.295

Diğer taraftan, Ortodoksluğu kabul eden Kreşin Tatarları, Astrahan Tatarları, Sibirya

Tatarları kendilerine ait farklı bir kimlik oluşturma çabasındadır. Ancak, genel olarak

bakıldığında Tatarlar Kırım Tatarları ve Volga Tatarları olmak üzere ikiye

ayrılmıştır.296

Bu bölümde anlatılacak olan Tatarlar büyük ölçüde Kazan Tatarlarını

konu almaktadır.

4.1.3.1. Soydaş ve Akraba Olarak Tatarlar

Orta Asya’da yaşayan topluluklarla Tatarların birçok benzerlikleri vardır. İlk olarak

her iki toplulukta dil olarak Türk kökenli dil kullanmakta olup, aynı zamanda

Müslümandırlar. Her iki toplulukta Kazaklar ve Tatarlar Sunni İslam’ın Hanefi

mezhebine mensuptur.297

Kültürel ve sosyal olarak farklılıklar bulunmasına rağmen

Orta Asya’da uzun yıllar yaşamakta olan Tatarlarla Kazaklar arasında var olan

kültürel alışveriş bu farklılıkları birbirine yakınlaştırmıştır.298

4.1.3.2. Kazakistan’daki tarihi, Yerleşim Bölgeleri ve Nüfus

Kazakistan’da yaşayan Tatarların bugün büyük bir bölümü Kazan ya da başka bir

deyişle Volga Tatarlarıdır. Volga Bölgesinden Kazak steplerine olan göç hareketleri

294

“Tatar,” Encyclopedia Britannica, Aralık 15, 2013,

http://www.britannica.com/EBchecked/topic/584107/Tatar. 295

“Tatars in Russia and Abroad,” Republic of Tatarstan, Aralık 15, 2013,

http://1997-2011.tatarstan.ru/?DNSID=6856be5db0c84d113b79a4b4aaed100c&node_id=3101. 296

Yves-Marie Davenel, “Are National Minorities of the Former USSR becoming New Diasporas?

The Case of the Tatars of Kazakhstan,” in Diasporas: Critical and Inter-Disciplinary Perspectives,

ed. Jane Fernandez (Oxford: Inter-Disciplinary Press, 2009), s. 76-77. 297

Haugen, National Republics in Soviet Central Asia, s. 55. 298

Tatarların kökeni, Orta Asya’ya gelişleri ve Orta Asya ve Kazakistan’daki varlıkları hakkında

ayrıntılı bilgi için: Edward Lazzerini, The Volga Tatars in Central Asia, 18th-20th Centuries: From

Diaspora to Hegemony?, (Washington: National Council for Soviet and East European Research,

1993).

Page 91: TÜRK DİLLİ TOPLULUKLARIN KARùILATIRMALI OLARAK · r. : Rusça RF : Rusya Federasyonu SSCB : Sovyet Soyalist Cumhuriyetler Birliği t. : Türkçe TC : Türkiye Cumhuriyeti TDK

80

ilk olarak 18. yüzyılın ikinci yarısında başlamış ve 1960’larda son bulmuştur. İlk

göçler, özellikle Kazaklarla ticaret yapan Tatarların buraya memurluk yapmak için

yerleşmesiyle başlamıştır. Rus Hükümeti, bu göçleri teşvik etmiş, hatta Tatar

tüccarlarını Kazak bölgelerine yerleşmeye zorlamıştır. Bu dönemde birçok Kazanlı

Tatar tüccar Orta Asya’da ticari faaliyetlere başlamıştır. Ruslarla birlikte Tatarlar da

Kazak bozkırlarının şehirleşmesinde ve endüstrileşmesinde büyük paya sahiptir.

Ticaretin yanında Tatarlar, yerli halkın eğitim ve dini faaliyetlerine destek vermiş,

hatta bizzat kendileri bu işi yüklenmiştir.299

19. yüzyılın sonunda Kazak topraklarının

tümüne yayılmış olan Tatarların Kazakistan’daki toplam nüfusunun o tarihlerde 700

bine kadar ulaştığı tahmin edilmektedir. 300

Kırım Tatarları da Kazan Tatarları gibi Türk soylu ve Sunni Müslümandırlar. Altın

Orda devletinin parçalanmasıyla Kırım Hanlığı kurulmuş ve sonrasında Osmanlı

devletine bağlanmıştır. 18. yüzyılın sonunda Kırın yarımadasının Rusların eline

geçmesiyle birlikte Kırım Tatarlarının Anadolu’ya göç macerası da başlamıştır. 19.

Yüzyılın sonunda Kırım Tatarları arasında eğitimli insanların artışı, ulusal bilincin

yükselmesini de beraberinde getirmiştir. Kırım Tatarları ve Volga Tatarları arasında

olgunlaşan Pan-Türk ve Pan-İslamist fikirler Osmanlı Devleti ve bakiyesi Türkiye

Cumhuriyeti’nin kuruluşunu temelden etkilemiştir. Eğitime büyük önem veren Kırım

Tatarlarının, 1917 yılında kısa ömürlü bir devlet kurmuş olsalar da, 1920 yılında

Bolşevik orduları kontrolü yeniden kazanmış ve 1921 yılında 1945 yılına kadar

yaşayan Kırım Özerk Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti kurulmuştur. Sovyetlerin

kontrolü ele geçirmesiyle beraber büyük çoğunluğu Türkiye’ye olmak üzere yeni bir

göç dalgası başlamıştır.301

2. Dünya Savaşı öncesi yapılan 1939 sayımlarında 1,1 milyonluk Kırım nüfusunun

dörtte birini oluşturan Kırım Tatarlarının hemen hemen hepsi savaş esnasında

Almanlarla işbirliği yaptıkları gerekçesiyle sürülmüştür. Büyük bir çoğunluğu

Özbekistan’a sürülen Tatarların bir kısmı da Kazakistan’a sürgün edilmiştir. 1954

yılında ülkelerine geri dönmelerini yasaklayan yasaların kaldırılmasına rağmen 1989

299

Özdemir, “Kazak Kültürel Hayatında Tatarlar,” s. 159. 300

Lazzerini, The Volga Tatars in Central Asia 301

Akiner, “Diasporas in Kazakhstan,” s. 33.

Page 92: TÜRK DİLLİ TOPLULUKLARIN KARùILATIRMALI OLARAK · r. : Rusça RF : Rusya Federasyonu SSCB : Sovyet Soyalist Cumhuriyetler Birliği t. : Türkçe TC : Türkiye Cumhuriyeti TDK

81

yılına kadar Kırım’a geri dönmelerine izin verilmemiştir. Geri dönüş yolu açılan

Kırım Tatarlarından 1989 sayımına göre Kazakistan’da sadece 3 bin kişi kalmıştır.302

Kazak topraklarında bu kadar az nüfusun kalmasında en büyük etken, Kırım

Tatarlarının ve liderlerinin Sovyet zamanı da dâhil olmak üzere vatanlarına geri

dönmek için verdikleri mücadeleden hiçbir zaman vazgeçmemeleridir. 1989’da çıkan

geri dönüş yasası sonucunda Özbekistan, Kazakistan ve Kırgızistan’da yaşayan

Kırım Tatar Toplumu Kırım’a geri dönmüştür. Böylelikle Kırım Tatar hareketinin

merkezi de Orta Asya’dan Kırım’a taşınmıştır.303

Günümüzde Kazakistan’da yaşayan çok az sayıda Kırım Tatarı da var olmakla

birlikte, bu tezde Tatar denilince anlaşılması gereken Volga Tatarlarıdır. Çünkü

günümüzde Kazakistan sınırları dâhilinde yaşayan Tatarların çok büyük bir bölümü

Volga-Ural bölgesinden gelmiş olan Tatarlardır.

Kazakistan’da 2009 nüfus sayımlarına göre 204 bin Tatar yaşamaktadır. 1999

sayımları ile karşılaştırıldığında Tatar nüfusunda gözlenen azalma Kazakistan’daki

diğer Türk dilli halklarla nazarında bir istisnayı teşkil etmektedir. Bu tezde ele alınan

dört topluluktan Özbek, Uygur ve Ahıska Türklerinin Kazakistan’daki nüfusları

önceki sayımlara göre artarken Tatarlarda ise azalma göstermektedir. Bu yönüyle

Tatarlar Kazakistan’daki Slav kökenli halkların demografik değişimleriyle benzerlik

göstermektedir.304

(bakınız şekil 2, şekil 8, tablo 1) 1979 sayımında Kazak, Rus ve

Ukraynalılardan sonra en kalabalık nüfusa sahip etnik grup olan Tatarlar 1989

sayımında Özbeklerden sonra beşinci sıraya gerilemiştir. Nihayet 2009 sayımlarında

Uygurların gerisine düşen Tatarlar günümüzde Kazakistan’da 204 bin kişiyle ülke

nüfusunun %1,3’lük kısmını oluşturmaktadır.

302

Akiner, “Diasporas in Kazakhstan,” s. 34. 303

Orta Asya’daki Kırım Tatarları ve sürgün hakkında ayrıntılı bilgi için: Ayşegül Aydıngün ve

Erdoğan Yıldırım, “Perception of Homeland among Crimean Tatars Cases from Kazakhstan,

Uzbekistan and Crimea,” Bilig 54 (2010).; Brian Glyn Williams, “The Crimean Tatar Exile in Central

Asia: A Case Study in Group Destruction and Survival,” Central Asian Survey 17, 2 (1998).; İsmail

Aydıngün, “Ne Doğu Ne Batı, Hem Doğu Hem Batı: Avrasya’nın ‘Geçiş’ Ülkesi Ukrayna,” in

Bağımsızlıklarının 20. Yılında Azerbaycan, Gürcistan ve Ukrayna - Türk Dilli Halklar ve Türkiye ile

İlişkiler, ed. İsmail Aydıngün et al. (Ankara: Atatürk Kültür Merkezi, 2012). 304

The Agency on Statistics, 2009 National Population Census.

Page 93: TÜRK DİLLİ TOPLULUKLARIN KARùILATIRMALI OLARAK · r. : Rusça RF : Rusya Federasyonu SSCB : Sovyet Soyalist Cumhuriyetler Birliği t. : Türkçe TC : Türkiye Cumhuriyeti TDK

82

4.1.3.3. STK yapılanmaları ve yönetime Katılımları, İstihdam

Kazakistan’da günümüzde 26 tane Tatar ve Tatar-Başkurt kültür merkezi

bulunmaktadır. Başkanlığını Devlet Başkanı Nursultan Nazarbayev’in yaptığı

Kazakistan Halklar Asamblesinin üyesi olduğu Kazakistan-Tatar Derneği ülkenin 15

bölgesinde faaliyetlerini sürdürmektedir. 305

Her ne kadar ülkenin dört bir tarafından

Tatar kültür merkezleri olsa da, Kazakistan Tatarlarının ilgisizliği ve katılım

sağlamamalarından dolayı yeterince güçlü değildirler.306

Söz konusu Tatar kültür merkezleri aynı zamanda politik merkezler olarak da zaman

zaman kullanılmaktadır. Özellikle yerel meclis seçimlerinde soydaşlarının desteğini

almak isteyen Tatar adaylar, kültür merkezi aracılığı ile destek talep etmektedir.

305

“Татары в Казахстане,” Republic of Tatarstan, Aralık 15, 2013,

http://1997-

2011.tatarstan.ru/index.php?DNSID=38d1a1a4f6b68136abcf92eaf78e98ba&node_id=3061. 306

Davenel, “Tatars of Kazakhstan,” s. 87.

Şekil 8: Kazakistan'da Yaşayan Türk Dilli Halkların 1979-2009 Yılları Arasında Toplam Nüfusa Oranları

Page 94: TÜRK DİLLİ TOPLULUKLARIN KARùILATIRMALI OLARAK · r. : Rusça RF : Rusya Federasyonu SSCB : Sovyet Soyalist Cumhuriyetler Birliği t. : Türkçe TC : Türkiye Cumhuriyeti TDK

83

Ancak, Tatar nüfusunun ülke geneline yayılıp belli yerlerde çoğunluk

oluşturamaması ve Tatarların politikaya ilgisizliği kültürel merkezlerin birer politik

merkez olmasına engel olmaktadır.307

Ayrıca, Kazakistan yönetimi de Tatarlar dâhil

hiçbir etnik gruba ait kültür merkezinin politik alanda, en azından kendi lehine söz

sahibi olmasından memnun olmayacaktır.

Sovyet yıllarında Kazakistan Tatarlarının orta ve üst meslek gruplarında çalışmıştır.

Kazaklara göre daha eğitimli ve Ruslara daha yakın olmaları sebebiyle Sovyet

Yönetimi birçok Tatarı anahtar pozisyonlarda görevlendirmiştir. 1960-1986 yılları

arasında parti birinci sekreterliğini yapmış olan Dinmuhammed Kunayev’in

annesinin Tatar olması Kazakistan Tatarları için önemli avantajları da beraberinde

getirmiştir. Ancak, Kunayev’in koltuğu devretmesiyle beraber 1980’lerde titüler grup

olan Kazaklar tarafından baskıya ve dışlanmaya maruz kaldıklarını düşünen Tatarlar

bağımsızlık sonrası bu hissi artarak yaşamış ve ülke dışına göç etmeye başlamıştır.308

4.1.3.4. Dil

Tatar ve Kazak dillerinin Kıpçak grubunda yer alması onların mükemmel olmasa da

kendi dillerini konuşarak anlaşabilmesini sağlamaktadır. Ancak Rusça’nın bölgede

lingua franca olması ve halklar arasında iletişim dili olmasından dolayı buna gerek

duyulmamıştır.

Kazakistan Tatarları Uygur, Özbek ya da Ahıska Türklerinin aksine Ruslar gibi

topluluk halinde yaşamak için fırsat kollamamaktadır. Dahası Tatarlar genellikle

Rusçayı kullanmakta ana dillerini kullanmamakta hatta bilmemektedir.309

Tatarların

Ruslaşmış Türkler olarak anılmasının en büyük sebeplerinden birisi de dil olarak

Rusçayı büyük ölçüde benimsemiş olmalarıdır.310

2009 yılı nüfus sayım verileri de bu durumu kanıtlamaktadır. Kazakistan resmi

rakamlarına göre 204 bin Tatardan sadece %51’i anadilini Tatarca olarak seçmiştir.

Bu oran Özbek, Uygur ve Ahıska Türkleri ile karşılaştırıldığında çok düşük bir

307

Davenela, “Non-Titular Nationalities,” s. 27. 308

Shirin Akiner, Central Asia: Conflict or Stability and Development?, (London, Minority Rights

Group: MFP Design and Print, 1997), s. 22. 309

Davenel, “Tatars of Kazakhstan,” s. 83. 310

Aydıngün ve Tüfekçioğlu, “Avrasya'nın Merkezinde,” s. 113.

Page 95: TÜRK DİLLİ TOPLULUKLARIN KARùILATIRMALI OLARAK · r. : Rusça RF : Rusya Federasyonu SSCB : Sovyet Soyalist Cumhuriyetler Birliği t. : Türkçe TC : Türkiye Cumhuriyeti TDK

84

orandır. Diğer taraftan Tatarların Kazakça bilme oranı da aynı şekilde Uygur ve

Özbeklerden daha düşük orandadır. Bu açıdan bakıldığında Tatarlar dil anlamında

Kazakistan’daki diğer Türk kökenli ve Müslüman milletlere göre öz kültürüne ve

diline daha fazla yabancılaşmış özellikler sergilemektedir.311

(Şekil 9.)

Kazakistan’da yaşayan Tatarların Rus diliyle konuşuyor olması Kazakistan’da Rusça

konuşan Rus, Belarus, Ukraynalı gibi diğer milletlerin karşılaştıkların sorunların

benzeriyle karşı karşıya bırakmıştır. Özellikle bağımsızlık sonrası Kazakça’nın

ağırlığının artması ve Rusça’nın giderek arka plana itilmesi Rusları dezavantajlı

duruma düşürdüğü kadar Tatarları da etkilemiştir.312

Ancak son yıllarda, hem Tataristan hem de Kazak yönetiminin destekleriyle Pazar

okullarında ve Tatar kültür merkezlerinde Tatarca dil kursları düzenlenmeye

başlamıştır.313

Bağımsızlık sonrası yetişen genç nesilde Tatar milli bilincinin giderek

arttığı gözlemlenmektedir. Ancak bu gelişme yine de kültürel boyutun ötesine

geçmemektedir.

311

Results Of The 2009 National Population Census Of The Republic Of Kazakhstan, (Astana: The

Agency On Statistics Of The Republic Of Kazakhstan, 2011. 312

Research Directorate, Immigration and Refugee Board, Canada, Kazakhstan, The treatment of

ethnic Tatars (Tartars) and the availability of state protection (May 2000-Oct. 2002), (Immigration

and Refugee Board of Canada, 2002) 313

“Татары в Казахстане.”

Page 96: TÜRK DİLLİ TOPLULUKLARIN KARùILATIRMALI OLARAK · r. : Rusça RF : Rusya Federasyonu SSCB : Sovyet Soyalist Cumhuriyetler Birliği t. : Türkçe TC : Türkiye Cumhuriyeti TDK

85

4.1.3.5. Din

Kazakistan’da ulus inşası için önem arz eden noktalardan biri olan İslam, önceki

bölümlerde de anlatıldığı üzere Kazak steplerine 14. yüzyıldan itibaren girmişse de

yaygınlaşması 18. yüzyıldan itibaren olmuştur. Kazakistan’da İslam’ın

yaygınlaşması ise büyük ölçüde Volga Tatarlarının kanalıyla olmuştur. Çarlık

Rusya’sı Kazak stepleri ilk fethedildiğinde sahipsiz ve üzerinde düzenli bir yerleşik

hayatın olmadığı binlerce kilometre kare büyüklüğünde araziyle karşılaşmıştır. Bu

sorunun çözümünü ise Kazakları Tatarlar eliyle İslamlaştırılarak yerleşik hayata

geçirilmesinde bulmuşlardır.314

18. yüzyılın ortalarından 19. yüzyılın sonlarına kadar

Kazan Tatarları, günümüz Kazakistan’ının dini eğitim sistemini çoğunlukla kendi

tekelinde tutmuştur.315

Kazakların İslamlaşması, daha sonraları Rusların aleyhine

gelişecek birtakım olayların teorik altyapısını sağlayacak olan “Kazak” kimliğinin

314

Bhavna Dave, Kazakhstan: Ethnicity, Language and Power (London: Routledge, 2007), s. 35.;

Glenn, “Contemporary Central Asia” s. 149.; Glenn, The Soviet Legacy in Central Asia, s. 64.;

Özdemir, “Kazak Kültürel Hayatında Tatarlar,” s. 158-159. 315

Davenel, “Tatars of Kazakhstan,” s. 77.

Şekil 9: Türk Dilli Halklarda Anadil Becerisi Oranları

Page 97: TÜRK DİLLİ TOPLULUKLARIN KARùILATIRMALI OLARAK · r. : Rusça RF : Rusya Federasyonu SSCB : Sovyet Soyalist Cumhuriyetler Birliği t. : Türkçe TC : Türkiye Cumhuriyeti TDK

86

önemli yapı taşlarından İslamiyet büyük ölçüde Kuzeyden gelen Tatarlar marifetiyle

Kazakistan’da hâkimiyet kurmuştur.

Sovyet sonrası Kazakistan’ında İslam ulus inşa sürecinin bir parçası olarak

kullanılmaktadır. Kazakistan yönetimi etnik grupların uhdesi altında olan camilerin

Kazakistan Din İşleri Ajansına kaydını kabul etmemekte, onları etnik yapıdan sıyrılıp

Kazakistan camisi olduktan sonra kayıt işlemlerini kabul etmektedir. Bu durum,

Tatarlarda aynı zamanda Özbeklerin sıkılıkla karşılaştığı camilere Kazak imamların

atanması durumunun gündeme gelmesinden çekinilmesine yol açmaktadır.316

Kazak

yönetimi farklı dini etnik grupların, mezheplerin ve hareketlerin Kazakistan’da söz

sahibi haline gelmesini istememekte tek bir resmi İslam anlayışının Kazakistan’a

hâkim olmasını arzulamaktadır. Bu yüzden 1852 yılında Kazakistan Tatarları

tarafından inşa edilen Kazakistan’ın ilk camilerinden Din-Muhammed Tatar-Başkurt

Camisi kapatılma tehlikesi ile karşı karşıya kalmıştır. 317

Diğer taraftan, diğer Türk soylu milletlerle karşılaştırıldığında Kazakistan’daki

Tatarlar arasında İslam’ın günümüzde zayıf olduğu görülmektedir. İslam

Kazakistan’da Ahıska Türklerinde yüzde 95, Kazaklarda ve Uygurlarda %98,

Özbeklerde ise yüzde 99 oranında bir yaygınlığa sahipken Tatarlarda bu oran %75’e

düşmektedir.318

Kazakistan Tatarları arasında çok sayıda Hristiyan ve inançsızın

olması da Tatarlar arasında İslam’ın ve İslami yaşantının öncelikli bir konu

olmadığının göstergesidir. (bakınız şekil 9.)

316

Mushfig Bayram, “Kazakhstan: ‘There can be no Tatar, Chechen or Tajik mosques’,” Forum 18

News Service, Aralık 7, 2012, erişim Aralık 5, 2013,

http://www.forum18.org/archive.php?article_id=1778. 317

Felix Corley, “Kazakhstan: ‘We're liquidating the [mosque] community’,” Forum 18 News

Service, Şubat 5, 2014, erişim Mart 8, 2014,

http://www.forum18.org/archive.php?article_id=1924. 318

The Agency on Statistics, 2009 National Population Census, s. 24.

Page 98: TÜRK DİLLİ TOPLULUKLARIN KARùILATIRMALI OLARAK · r. : Rusça RF : Rusya Federasyonu SSCB : Sovyet Soyalist Cumhuriyetler Birliği t. : Türkçe TC : Türkiye Cumhuriyeti TDK

87

4.1.3.6. Eğitim

Kazakistan Tatarlarının tarihten itibaren Kazak kültürel hayatı üzerinde etkisi

görülmektedir. Bu faaliyetler dini alandan eğitim ve medya alanına kadar farklı

kollarda kendisini göstermektedir.

Kültürel hayattaki Tatar etkisi, İdil-Ural bölgesinde gelişen Usul-ü Cedid okulları

modern bilim aracılığı ile Kazak bozkırlarında Ceditçilik fikrinin etkili olmasına

sebep olmuştur. Tatarların Kazakistan’daki eğitim faaliyetleri kısa sürede netice

vermiş, bunun sonucunda İslamiyet’in ve Tatar kültürünün Kazaklar üzerindeki

etkisi oldukça yoğun bir şekilde hissedilmeye başlanmıştır. Fakat 1852 Kırım

savaşından sonra İslam siyaseti değişen Rusya, Tatarların faaliyetlerini Kazakların

Ruslaştırılmasının önünde engel olarak gördüğü için bu faaliyetlere karşı tedbirler

almaya başlamıştır. Rus tüccarların Kazakistan’a gelmesi ile birlikte Tatar tüccarlara

rakip olmaları da bu tedbirlerin alınmasında etkili olmuştur.319

Günümüzde ise Tatarların Kazakistan’da Rus okullarını tercih ettiği ve eğitimli

kesimin daha çok yurtdışında kendi hayatını sürdürme şanşı aradığı

gözlemlenmektedir.

319

Özdemir, “Kazak Kültürel Hayatında Tatarlar,” s. 159-160.

Şekil 10: Kazakistan'da yaşayan Türk Dilli Halklarda Din (Oransal)

Page 99: TÜRK DİLLİ TOPLULUKLARIN KARùILATIRMALI OLARAK · r. : Rusça RF : Rusya Federasyonu SSCB : Sovyet Soyalist Cumhuriyetler Birliği t. : Türkçe TC : Türkiye Cumhuriyeti TDK

88

4.1.3.7. Alfabe

1926 yılına kadar Tatarların kullanmış olduğu dil Arap alfabesi ile yazılıyordu. Daha

sonra 1920’lerin sonralarında Latin alfabesiyle değiştirilmiştir. Nihai olarak

1930’ların sonralarında Sovyetler dâhilindeki tüm Türk dili konuşan topluluklarda da

olduğu gibi alfabe Kiril alfabesiyle değiştirilmiştir. Günümüzde Kazakistan’daki

Tatarlar Kiril alfabesini kullanmaktadır.

4.1.3.8. Basın ve Medya

1990’lı yıllarda Kazakistan-Tatar Derneği "İdil" ve "Fiker-Umet" gibi bazı bölgesel

Tatar gazeteleri yayınlanmıştır. Günümüzde ise Tatar-Başkurt Ulusal Kültür

Merkezinin yayın hayatını sürdürdüğü tek gazete olarak "Yashlek" kalmıştır. Ayrıca,

Kazakistan'ın başkenti Astana’da bir bürosu da bulunan Tataristan uydu kanalı "Yeni

Çağ" televizyonu da Kazakistan’da yayın yapmaktadır.320

4.1.4. Ahıska Türkleri

Ahıska Türkleri de Kazakistan’da yaşayan diğer bir Türk dilli halk Kırım Tatarları

gibi 2. Dünya savaşı sonrası zorunlu göçe tabi tutulmuş bir başka topluluktur.1944

yılında zorunlu göçe tabi tutulmadan önce Ahıska Türklerinin yaşadığı Ahıska,

Gürcistan toprakları içerisinde Kafkasya Bölgesi’nin güneybatısında yer almaktadır.

Ahıska’nın kuzeyinde ve doğusunda Gürcistan; güneyinde Ermenistan;

güneybatısında Türkiye; batısında Acaristan Özerk Cumhuriyeti (Gürcistan) yer

almaktadır. Ahıska Türklerinin anavatanı olan bu bölge Ahıska, Adigün, Aspinza,

Ahılkelek ve Bogdanovka gibi önemli yerleşim birimlerini kapsamaktadır. Ahıska

bölgesinin toplam yüzölçümü ise 6.260 km2’dir.321

320

“Татары в Казахстане.” 321

Rehman Seferov and Ayhan Akış, “Sovyet Döneminden Günümüze Ahıska Türklerinin

Yaşadıkları Coğrafyaya Göçlerle Birlikte Genel Bir Bakış,” Selçuk Üniversitesi, Türkiyat

Araştırmaları Dergisi 24 (2008): s. 395.

Page 100: TÜRK DİLLİ TOPLULUKLARIN KARùILATIRMALI OLARAK · r. : Rusça RF : Rusya Federasyonu SSCB : Sovyet Soyalist Cumhuriyetler Birliği t. : Türkçe TC : Türkiye Cumhuriyeti TDK

89

Ahıska Türkleri, her ne kadar isimlerini bölgenin adı olan “Ahıska”dan almış olsalar

akademik alanda Ahıska Türklerinin hem kökeni hem de isimleri üzerindeki

tartışmalar sürmektedir. Bu tez de “Ahıska Türkleri” olarak tanımlanacak olan

topluluk genel anlamda 3 terim ya da adlandırma üzerine tartışmalar devam

etmektedir. Birincisi Gürcistan makamları ve akademisi “Mesketler” (i.

Meskhetians) terimi üzerine iddialarını kurarken, Ahıska Türkleri kendilerini Ahıska

Türkü ya da sadece Türk olarak tanımlamaktadır. Türkiye ve Dünyadaki diğer

akademisyenler ise İngilizce yazımda “Meskhetian Turks” ya da Türkçe ifadeyle

“Ahıska Türkleri” olarak tanımlamaktadır. 322

Ahıska Türkleri’nin etnik kökeninin

Türk mü yoksa Türkleşmiş/Müslümanlaşmış Gürcüler mi olduğu tartışmasına

rağmen Sovyet yıllarında Ahıska Türkleri “Türk” olarak tanımlanmışlardır.323

Günümüzde Ahıska Türklerinin kimliklerinde ve pasaportlarında milliyeti “Türk”

olarak belirtilmektedir.

Gürcistan Bilimler Akademisi Dilbilim Enstitüsü akademisyenlerinden Marine

Beridze makalesinde Ahıska Türklerinin aslında Osmanlıların başarılı bir politika

neticesinde İslamlaştırılmış ve Türkleştirilmiş Gürcüler olduğunu savunmaktadır.

Bunda ekonomik ve coğrafi etkenlerin olduğunu iddia eden yazar, sonradan Ahıska

Türkleri olarak adlandırılan bu topluluğun dil, din ve kimlik olarak kendilerini Türk

gibi hissettiklerini ancak Anadolu Türklerinden farklı olduklarını savunmaktadır.324

Diğer taraftan, Kazakistan’daki Ahıska Türkleri ve Korelilerle ilgili çok sayıda

makale yayınlamış ve araştırmalar yapmış olan Türkiye mezunu Chong Jin OH, 2006

yılında İngilizce yazmış olduğu tezinde tartışmalı olan terimler arasından “Ahıska

Türkleri” (i. “Ahıska Turks”) terimini kullanmayı tercih etmiştir. Bu tercihini

yaparken Oh, Ahıska Türkleri ile mülakatlar gerçekleştirdiğini ve bu mülakatlarda

Ahıska Türklerinin Gürcülerle olan tek bağlantısının Gürcülerle aynı topraklarda

yaşamaları olduğunu söylediklerini ve kendilerinin Anadolu Türklerinden tek

farklarının da Ahıska bölgesinde yaşamış olmaları olduğunu belirttiklerini yazmıştır.

322

Bu tez çalışmasında genel olarak kullanılan ifade olan “Ahıska Türkü” terimi kullanılacaktır. 323

Akiner, “Diasporas in Kazakhstan,” s. 35. 324

Marine Beridze and Manana Kobaidze, “An Attempt to Create an Ethnic Group: Identity Change

Dynamics of Muslimized Meskhetians,” in Language, History and Cultural Identities in the

Caucasus, ed. Karina Vamling (Malmö: Caucasus Studies, 2010). Ayrıca; Marine Beridze and

Manana Kobaidze, “Ethnic Identity Features: Creation, Loss and Revival Dynamics (The case of

Turkish Meskhetians),” Iberiul-Kavkasiuri Enatmecniereba 36 (2008).

Page 101: TÜRK DİLLİ TOPLULUKLARIN KARùILATIRMALI OLARAK · r. : Rusça RF : Rusya Federasyonu SSCB : Sovyet Soyalist Cumhuriyetler Birliği t. : Türkçe TC : Türkiye Cumhuriyeti TDK

90

Bu sebeple tezinde “Ahıska Türkleri” ifadesini kullanmasında sözkonusu

mülakatların etkili olduğunu belirtmiştir.325

Ahıska Türklerinin tarihinden bahsedilecek olursa, anavatanları olan Gürcistan’ın

batısındaki Ahıska 16. yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu hâkimiyetine girmiş, ancak

1829’da Çarlık Rusya’sı tarafından ele geçirilmiştir.326

Ahıska Türkleri 1829

yılından sürgün edildikleri 1944 yılına kadar bölgede yaşamlarına devam etmiştir. 2.

Dünya Savaşı devam ederken Ahıska Türkleri ile beraber Alman, Tatar, Çeçen,

İnguş, Balkar, Karaçay, Kalmuklardan oluşan sekiz etnik grup Orta Asya’ya

sürülmüştür. Stalin’in döneminde çok zor şartlar altında yaşamlarını idame ettirmeye

çalışan sürgün halklardan Çeçenler, İnguşlar, Balkarlar, Karaçaylar ve Kalmuklar

Stalin’in ölümüyle sürgün edildikleri topraklara geri dönmelerine izin verilmiştir.

Sürgün topluluklardan Kırım Tatarları ve Almanlar ise Sovyetler birliğinin

dağılmasını beklemek zorunda kalmıştır. Kırım Tatarları Ukrayna toprakları

içerisinde kalan Kırım’a dönerken, Almanlar ise sürüldükleri topraklar olan Volga’ya

değil, Almanya’ya göç etmişlerdir. Sonuç olarak, sürgün edilmiş sekiz topluluk

arasından Ahıska Türkleri vatanlarına geri dönememiş ve Ahıska’ya yeniden

yerleşmeleri sorunu da halen çözümsüz bir şekilde beklemektedir.327

4.1.4.1. Soydaş ve Akraba Olarak Ahıska Türkleri

Her ne kadar tartışmalar olsa da Ahıska Türkleri de Kazaklar gibi Türk kökenlidir.

Ahıska Türklerinin konuştukları dil Kazaklardan farklı olarak Kıpçak dil grubuna ait

olmayıp Türkçe’nin Oğuz grubuna ait olan Anadolu Türkçesi’nin doğu lehçesidir.

Tüm Türk-İslam topluluklarında olduğu gibi yerel kimlikleri belirleyen akrabalık,

köy, sınıf ve din bağları Ahıska Türkleri içinde büyük önem arz etmektedir. Ahıska

Türkleri de Kazaklar gibi din anlamında Sünni İslam’ın Hanefi mezhebine

mensuptur.328

325

Oh, “Ahıska Turks and Koreans,” s. 115-119.; Tartışmalarla alakalı ayrıca: Oskari Pentikäinen and

Tom Trier, “Between Integration and Resettlement: The Meskhetian Turks.” European Centre For

Minority Issues 21 (2004): s. 9-10. 326

Akiner, “Diasporas in Kazakhstan,” s. 35. 327

Pentikäinen and Tom Trier, “The Meskhetian Turks,” s. 6. 328

Oh, “Ahıska Turks and Koreans,” s. 116.

Page 102: TÜRK DİLLİ TOPLULUKLARIN KARùILATIRMALI OLARAK · r. : Rusça RF : Rusya Federasyonu SSCB : Sovyet Soyalist Cumhuriyetler Birliği t. : Türkçe TC : Türkiye Cumhuriyeti TDK

91

4.1.4.2. Kazakistan’daki tarihi, Yerleşim Bölgeleri ve Nüfus

1944 yılında Stalin sürgünlerinin arkasındaki gerekçe 2. Dünya Savaşında

Almanlarla işbirliği yapan ve Sovyet yönetimine karşı savaşan toplulukları

cezalandırmaktı. Ancak, Alman ordularının Ahıska bölgesinin 200 km yakınına bile

gelememişken Ahıska Türklerinin bölgeden sürülmesinin sebebi

açıklanamamaktadır. Tarihçiler Sovyet yönetiminin Ahıska Türklerinin bölgeden

sürülmesinin en büyük sebebi olarak bölgenin Türkiye sınırında olması ve Sovyet

sınırlarına potansiyel tehlike arz etmesi olarak göstermişlerdir.329

Stalin’in 2. Dünya

Savaşı Sovyetlerin lehine dönmesiyle beraber Türkiye üzerindeki emellerini daha

açık şekilde beyan etmesi, Gürcistan sınırındaki Ardahan ve Kars’ı işgal

edebileceğine yönelik açıklamalar yapması, Ahıska Türklerinin Türkiye sınırından

sürülmesini daha iyi açıklamaktadır.

Kazakistan, Kırgızistan ve Özbekistan’a sürülmüş olan ve nüfusunun beşte birini

sürgün esnasında yaşanan zorluklarda kaybeden Ahıska Türklerini yerleştikleri

bölgelerde de zor günler yaşamışlardır. Sürekli olarak Sovyet yönetiminin baskısı ve

gözetiminde olan Ahıska Türkleri diğer taraftan yerleştikleri bölgelerdeki bazı

kesimler tarafından da hoş karşılanmamış ve “halkların düşmanları” olarak

tanımlanmaya maruz kalmışlardır. 1956 yılında yani Stalin’in ölümünün üçüncü,

sürgünün on ikinci yılında Başkan Kruşçev tarafından sürgün halkların ülkelerine

geri dönmeleri önündeki yasakların kaldırıldığı açıklanmasına rağmen, birtakım

politik gerekçelerden dolayı Çeçenler, Karaçaylar, İnguşlar, Balkarlar ve Kalmuklara

sağlanan bu serbestiyet Ahıska Türklerine pratikte uygulanmamıştır.330

Kırım

Tatarları ise 1980’lerin sonunda vatanlarına dönebilmişlerdir. Geçici bir güvenlik

tedbiri olarak gözüken Ahıska sürgünü ise resmi olarak 1989 yılına kadar sürmüş ve

sonrasında ise kalıcı hale gelmiştir. Ahıska Türkleri, 1989 yılında vuku bulan

Fergana olayları ve sonrasında yaşanan gelişmeler sayılmazsa, Ahıska bölgesi ya da

dış dünyaya yönelik büyük bir göç gerçekleştirmemiş, nüfusunun çoğu yine Orta

Asya’da mukim kalmıştır.

1989 yılında Fergana’da yer alan bir pazarda meydana gelen küçük bir tartışma

birden alevlenerek bütün bölgeyi sarmış ve Özbekistan’daki Ahıska Türklerinin

329

Aydıngün, Harding, Hoover, Kuznetsov, and Swerdlow, The Meskhetian Turks, s. 6. 330

Aydıngün, Harding, Hoover, Kuznetsov, and Swerdlow, The Meskhetian Turks, s. 7.

Page 103: TÜRK DİLLİ TOPLULUKLARIN KARùILATIRMALI OLARAK · r. : Rusça RF : Rusya Federasyonu SSCB : Sovyet Soyalist Cumhuriyetler Birliği t. : Türkçe TC : Türkiye Cumhuriyeti TDK

92

katliamına ve ikinci sürgününe tanık olunmuştur. Bunun üzerine Sovyet orduları ilk

aşamada 15 bin Ahıska Türkünü Kazakistan’a yerleştirmiştir.331

Sovyetler Birliği’nin

dağılma sürecinde girdiği dönemde Özbekistan’dan 1989 yılından itibaren zorunlu

göçe tabi tutulan Ahıska Türklerini Kazakistan hükümeti kabul ederek farklı idari

birimlere yerleştirmiştir. Özbekistan’dan göç eden Ahıska Türkleri, Kazakistan

hükümeti tarafından daha çok eski başkent Alma-Ata, Çimkent, Cambul, Taraz ve

Karaganda şehirlerine yerleştirilmiştir.332

Olaylar sonrasında toplamda 60 bin Ahıska

Türkü Azerbaycan ve Rusya başta olmak üzere Türkiye, Ukrayna, ABD, Kazakistan

ve Kırgızistan’a yerleşmiştir.333

Günümüzde Ahıska Türkleri Azerbaycan, Gürcistan, Kazakistan, Kırgızistan, Rusya

Federasyonu, Türkiye, Ukrayna, Özbekistan ve ABD olmak üzere dokuz ülkede

yaşamaktadır. Toplam nüfusunun 350 bin ile 400 bin arasında olduğu tahmin edilen

Ahıska Türkleri 1989 Sovyet nüfus sayımına göre Sovyet sınırları içinde 207 bin

“Türk” yaşadığı belirlenmiştir. Ancak bu rakamlar Sovyet yönetiminin Ahıska

Türklerinin bir kısmını Azeri, Kazak, Kırgız ya da Özbek olarak kaydetmesi

nedeniyle tam olarak gerçeği yansıtmadığı tahmin edilmektedir.334

Kasım 1944’te toplam 115 bin Ahıska Türkü Orta Asya’ya sürülmüştür. Büyük bir

çoğunluğu Özbekistan topraklarına gönderilmesine rağmen 28 bin Ahıska Türkü

Kazakistan’a yerleştirilmiştir.335

Kazakistan’a Ahıska Türklerinin göçü sürgünden

sonra da devam etmiştir. Ahıska Türkleri Kazakistan’da genel olarak ülkenin güney

bölgelerinde Almatı, Talgar, Cambul ve Kızılorda’da yoğun olarak yerleştirilmiş

durumdadır.336

1944 sürgününde Kazakistan’a yerleştirilen Ahıska Türklerinden

Almatı bölgesine 2544 aileden 11,004 kişi, Cambul bölgesine 822 aileden 3415 kişi,

Kızıl-Orda bölgesine 373 aileden 1826 kişi, Taldy-Kurganskaia bölgesine 337

331

Collins, Clan Politics, s. 118., Aydıngün, Harding, Hoover, Kuznetsov, and Swerdlow, The

Meskhetian Turks, s. 8.; Pentikäinen and Tom Trier, “The Meskhetian Turks,” s. 12.; Ahmed Rashid,

The Resurgence of Central Asia: Islam or Nationalism?, (Karachi: Oxford University Press, 1994), s.

97-98. 332

Seferov and Akış, “Sovyet Döneminden Günümüze Ahıska Türkleri,” s. 402-403. 333

Fergana Olayları ile ilgili ayrıntılı bilgi için: Pulat Shozimov, Baktybek Beshimov and Khurshida

Yunusova, “The Ferghana Valley During Perestroika, 1985–1991” in The Heart of Central Asia, ed.

S. Frederick Starr (New York: M.E. Sharpe, 2011), s. 189-193. 334

Aydıngün, Harding, Hoover, Kuznetsov, and Swerdlow, The Meskhetian Turks, s. 1-2. 335

Akiner, “Diasporas in Kazakhstan,” s. 35. 336

Aydıngün ve Tüfekçioğlu, “Avrasya'nın Merkezinde,” s. 115.

Page 104: TÜRK DİLLİ TOPLULUKLARIN KARùILATIRMALI OLARAK · r. : Rusça RF : Rusya Federasyonu SSCB : Sovyet Soyalist Cumhuriyetler Birliği t. : Türkçe TC : Türkiye Cumhuriyeti TDK

93

aileden 1441, Güney Kazakistan bölgesine 2233 aileden 10,147 kişi toplamda ise

6309 aileden 27,833 kişi Kazakistan’a yerleştirilmiştir.337

28 bin Ahıska Türkü Kazakistan’a sürülmüş olmasına rağmen 1979 sayımlarında338

“Türk” olarak 25 bin kişinin sayılması Sovyetlerin Ahıska Türklerini sınıflandırırken

bilinçli ya da bilinçsiz olarak yanlış yaptıklarını göstermektedir. 1989 yılında toplam

50 bin olarak sayılan Kazakistan’daki Ahıska Türklerine 1989 yılında Fergana

vadisindeki etnik çatışmadan kaçan 15 bin Ahıska Türkü de eklenmiştir.339

Kazakistan’da 2009 yılında yapılan sayımlardan çıkan resmi rakamlara göre 97

bin340

Ahıska Türkü bulunmasına rağmen Aydıngün’ün de makalesinde belirttiği

üzere bu rakam 200 bin civarında olduğu tahmin edilmektedir.341

Kazakistan’ın bu

anlamda dünyada en fazla Ahıska Türkü nüfusu barındıran ülke olduğu söylenebilir.

Aydıngün’ün 2006 yılında katkıda bulunduğu bir raporda342

ise 150 bin rakamı

telaffuz etmektedir. Diğer taraftan, Oskari makalesinde Kazakistan’da 90 bin ile 100

bin arası Ahıska Türkünün bulunduğundan bahsetmektedir.343

Raman Seferov ise

170 bin rakamını telaffuz etmektedir.344

Ahıska Türklerinin 2011 yılında kendi

çıkartmış oldukları bir eserde ise 200 bin civarında Ahıska Türkü yaşadığı

belirtilmektedir.345

Kaynaklarda yer alan rakamlardan anlaşılacağı üzere

Kazakistan’da yaşayan Ahıska Türklerinin nüfusu üzerinde Kazakistan’da yaşayan

diğer azınlıklarda da olduğu gibi çelişkiler ve farklılaşmalar bulunmaktadır. Söz

konusu rakamların farklılaşmasının en büyük sebeplerinden birisi de Sovyet

zamanında Ahıska Türklerinin Azeri, Kazak, Kırgız ya da Özbek olarak

kaydedilmesidir. Bazı Ahıska Türkleri ise kendilerini içinde yaşadıkları titüler gruba

mensup olarak yazdırması da bu karışıklığın bir başka sebebi olarak ortaya

çıkmaktadır. Her ne kadar son resmi rakamlara göre 97 bin Ahıska Türkü sayılmış

olsa da, bu rakamın gerçekte 150 binle 200 bin arasında değişiyor olması daha

muhtemel görünmektedir. Günümüzde yaklaşık rakamlarla Almatı da 45 bin, Güney

Kazakistan’da 40 bin, Cambul’da 36 bin, Kızıl Orda’da ise 10 bin olmak üzere

337

Oh, “Ahıska Turks and Koreans,” s. 129. 338

Bekmurzayeva, “Yurtdışı Kazakları,” s. 45. 339

Pentikäinen and Tom Trier, “The Meskhetian Turks,” s. 24. 340

The Agency on Statistics, 2009 National Population Census, s. 20. 341

Aydıngün ve Tüfekçioğlu, “Avrasya'nın Merkezinde,” s. 115. 342

Aydıngün, Harding, Hoover, Kuznetsov, and Swerdlow, The Meskhetian Turks, s. 13. 343

Pentikäinen and Tom Trier, “The Meskhetian Turks,” s. 13. 344

Seferov and Akış, “Sovyet Döneminden Günümüze Ahıska Türkleri,” s. 402-403. 345

Fuat Uçar ve Rövşen Memedoğlu, Ata Yurttan Doğan Güneş (Almatı: 2011), s. 67.

Page 105: TÜRK DİLLİ TOPLULUKLARIN KARùILATIRMALI OLARAK · r. : Rusça RF : Rusya Federasyonu SSCB : Sovyet Soyalist Cumhuriyetler Birliği t. : Türkçe TC : Türkiye Cumhuriyeti TDK

94

Kazakistan genelinde resmi olmayan rakamlara göre yaklaşık 150 bin Ahıska Türkü

yaşadığı sanılmaktadır.346

4.1.4.3. STK yapılanmaları ve Yönetime Katılımları, İstihdam

Ahıska Türklerinin hemen hemen hepsi titüler dili yani Kazakça’yı konuşabilmekte

ve böylece ülkeye entegrasyon sorunu yaşamamaktadır. Genel anlamda da ülkedeki

toplumların büyük bir bölümüyle de iyi ilişkiler geliştirmişlerdir. Ancak, hükümette

ve kamu hizmetinde yeterince temsil edilmiyor olmaları toplumda Ahıska Türklerini

dezavantajlı konuma soktuğu aşikârdır.347

Bütün bu dezavantajlı konumlarına

rağmen Kazakistanlı Ahıska Türkleri ülke yönetiminden ve devlet başkanı Nursultan

Nazarbayev’den hiçbir zaman şikâyet etmemektedir. Bu durumun en önemli

sebeplerinden birisi de Nazarbayev sonrasında değişmesi muhtemel yönetim

kadrosunun daha baskıcı ve milliyetçi olmasından çekinilmesidir.348

1989 yılında

Fergana’da yaşanan trajediyi hafızasından silemeyen Ahıska Türkleri hallerinden

346

Oh, “Ahıska Turks and Koreans,” s. 135. 347

Oh, “Ahıska Turks and Koreans,” s. 134. 348

Oh, “Ahıska Turks and Koreans,” s. 188.

Şekil 11: Kazakistan'da Yaşayan Ahıska Türklerinin Yıllara Göre Nüfus Miktar ve Oranları

Page 106: TÜRK DİLLİ TOPLULUKLARIN KARùILATIRMALI OLARAK · r. : Rusça RF : Rusya Federasyonu SSCB : Sovyet Soyalist Cumhuriyetler Birliği t. : Türkçe TC : Türkiye Cumhuriyeti TDK

95

şikâyet etmemeyi, içerisinde bulundukları devletle iyi ilişkiler geliştirmeyi ve

dolayısıyla daha düşük profilde kalmayı tercih etmişlerdir.349

Hayatın tüm alanlarında baskının olduğu Sovyet döneminde belli bir sivil toplum

örgütlenmesi oluşturamayan Ahıska Türkleri, bulundukları Orta Asya Türk

Cumhuriyetleri bağımsızlıklarının kazanmaları sonrası çeşitli STK yapılanmalarına

gitmiştir. Bu bağlamda, 1991 yılında Almatı’da “Ahıska Türk Milli Kültür Merkezi”

kurulmuştur. Türk diasporasının yoğun olarak yaşadığı 7 şehir ve 13 bölgede şubesi

bulunmaktadır.350

Asıl adı Kazakistan Cumhuriyeti Türk Milli Kültür Merkezi olan

yapının yönetim kurulu başkanlığını 1999 yılında beri Ziyaeddin Kasanov

yürütmektedir.

Ahıska Türkleri genel olarak siyasi yapılanmalardan kaçınmış, devlet yönetimi

tarafından sınırları çizilmiş duruşun dışına çıkmamıştır. Ahıska Türklerini temsil

eden derneğin amaçlarından birisinin de Nazarbayev’in çalışmalarına Ahıska

Türkleri olarak meşruiyet kazandırılması ve bunun Türk toplumuna anlatılması iddia

edilmektedir.351

Kazakistan Ahıska Türkleri Derneğinin de gündemlerindeki en önemli madde diğer

ülkelerdeki Ahıska Türklerinin de talebi olduğu üzere vatanları olarak gördükleri

Türkiye’ye göç edebilmek için izin alabilmenin yollarını aramak olmuştur.352

Bu

anlamda, 2008 yılında ise dünyanın farklı ülkelerinde kurulmuş olan Ahıska Türkleri

derneklerinin tek çatı altında toplanması kararı alınmıştır. 2010 yılında ise merkezi

Almatı da olan Dünya Ahıska Türkleri Birliği (DATÜB) kurulmuş ve Ahıska

Türklerinin sorunlarını ve taleplerini ulusal ve uluslararası çapta gündeme getirmeye

başlamıştır.353

Diğer taraftan, Kazakistan Ahıska Türkleri Derneği ve DATÜB

Başkanı Ziyaeddin Kasanov’un Nursultan Nazarbayev’in başkanı olduğu Kazakistan

Halklar Asamblesinin Başkan Yardımcısı olması ise Ahıska Türklerine Kazakistan

yönetimi nezdinde verilen önemin de bir göstergesidir.

349

Oh, “Ahıska Turks and Koreans,” s. 200. 350

Uçar ve Rövşen Memedoğlu, Ata Yurttan Doğan Güneş, s. 68. 351

Uçar ve Rövşen Memedoğlu, Ata Yurttan Doğan Güneş, s. 68. 352

Oh, “Ahıska Turks and Koreans,” 353

Aydıngün ve Tüfekçioğlu, “Avrasya'nın Merkezinde,” s. 114.

Page 107: TÜRK DİLLİ TOPLULUKLARIN KARùILATIRMALI OLARAK · r. : Rusça RF : Rusya Federasyonu SSCB : Sovyet Soyalist Cumhuriyetler Birliği t. : Türkçe TC : Türkiye Cumhuriyeti TDK

96

Sürgünün ilk yıllarında Ahıska Türkleri Kazakistan’da çok zor şartlar altında

yaşamışlardır.354

Özellikle, Stalin’in ölümünden sonra politik anlamda rahatlamaya

paralel olarak ekonomik olarak refah düzeyinin artması Ahıska Türklerinin de

durumlarının iyileşmesinin yolunu açmıştır. Birçok Ahıska Türkü Kolhoz ve

Solhozlarda işçi olarak çalışmaya başlamıştır.355

Bağımsızlık sonrası, Kazakistan’a gelen Türk işadamlarının en önemli yardımcısı

Ahıska Türkleri olmuş Türk girişimcilerle yerel işadamları arasında köprü vazifesini

görmüştür.356

Ancak günümüzde Kazakistan ve Kırgızistan’da Türk girişimcilerin

yapmış oldukları yatırımlarda genellikle kalifiye olan özellikle titüler gruba mensup

yerel insanları istihdam etmektedir. Kazakça ve Kırgızca’nın da Türki diller olması

Kazak ve Kırgızları hızla Türkçe’yi öğrenmesine olanak tanımış ve böylece

bağımsızlık sonrası Ahıskalılar elde etmiş olduğu dil avantajı son zamanlarda yavaş

yavaş azalmıştır. Günümüzde Türk firmalarında Ahıskalı çalışanlardan ziyade Kazak

ya da Kırgızları daha yoğun olarak gözlemlemek mümkündür.357

Ahıska Türkleri

günümüz Kazakistan’ında genellikle kırsal alanda yaşamakta olup tarım ve ticaret iki

önemli uğraş alanı olarak öne çıkmaktadır.358

Birçok Ahıska Türkü Kazak

komşularına nispetle ekonomik olarak daha iyi bir konuma erişmiş olmalarına karşın,

diğer sürgün edilmiş milletlerle karşılaştırıldığında politik alanda en dezavantajlı

konumda bulunmaktadır.359

4.1.4.4. Dil

Ahıska Türkleri, günümüzde de Kars, Ardahan, Artvin bölgesinde konuşulan

Türkçe’nin doğu Anadolu diyalektiğini konuşmaktadır. Kazakistan’daki Ahıska

Türklerinin konuştukları bu diyalektiğin Azerbaycan Türkçesi ile de benzer tarafları

bulunmaktadır. Günlük konuşma dilinde Türkçeyi kullanan Ahıska Türkleri, daha

teknik konularda Rusçayı kullanmaktadır.360

Yıllarca Sovyet yönetiminde yaşamış,

354

Aydıngün, Harding, Hoover, Kuznetsov, and Swerdlow, The Meskhetian Turks, s. 13. 355

Oh, “Ahıska Turks and Koreans,” s. 129. 356

Aydıngün, Harding, Hoover, Kuznetsov, and Swerdlow, The Meskhetian Turks, s. 13. 357

Chong Jin Oh, “Role of Homeland in Preserving Diaspora Identity: The Case of Korea and

Turkey's Engagements With the Korean and Ahıska Turkish Diasporas In Central Asia,” Orta Asya ve

Kafkasya Araştırmaları Dergisi 2, 4 (2007): s. 165. 358

Aydıngün ve Tüfekçioğlu, “Avrasya'nın Merkezinde,” s. 115. 359

Oh, “Ahıska Turks and Koreans,” s. 133. 360

Aydıngün, Harding, Hoover, Kuznetsov, and Swerdlow, The Meskhetian Turks, s. 23.

Page 108: TÜRK DİLLİ TOPLULUKLARIN KARùILATIRMALI OLARAK · r. : Rusça RF : Rusya Federasyonu SSCB : Sovyet Soyalist Cumhuriyetler Birliği t. : Türkçe TC : Türkiye Cumhuriyeti TDK

97

asimilasyon politikaları maruz kalmış ve Türkçe’nin konuşulduğu Türkiye ile

bağlarının tamamen kopmuş olmasına rağmen Ahıska Türkleri konuştuğu dili

korumuştur. Daha önce de belirtildiği üzere, Ahıska Türkleri, kendi dillerine her

zaman sadık olmuşlar, kendi kimliklerinin ayrılmaz bir parçası olarak görmüşler ve

korumuşlardır.361

Ahıska Türkleri ayrıca, titüler halk olan Kazaklar gibi dillerine

sahip çıktıkları ve korudukları için kendileriyle övünmektedir.362

Aydıngün, Ahıska

Türkü yetkililer ve halktan kişilerle yaptığı mülakatlarda en çok üzerinde durulan

konulardan birinin de Ahıska Türklerinin Kazakistan’da yaşayan topluluklar arasında

dillerini en çok muhafaza eden halk olduğudur.363

2009 nüfus verileri de bu yukarıdaki yazarların gözlemini büyük ölçüde

doğrulamaktadır. Kazak resmi rakamlarına göre Kazakistan’da yaşayan 97 bin

Ahıska Türkünün %93’ü kendi anadilini yani Türkçe’yi konuşmaktadır. Diğer

milletlerle karşılaştırıldığında çok yüksek bir orana sahip olan Ahıska Türkleri tezin

konusu olan Uygur ve Tatarlara göre anadil üzerinde yetileri daha fazladır.364

(bakınız şekil 5)

Bütün bunlara rağmen gerçekte Ahıska Türklerinin dillerini yeterince muhafaza

ettiklerini söylemek güçtür. Kazakistan ve Kırgızistan’da yapılan mülakatlarda

özellikle Türkiye ile etkileşim içinde olmayanlar ile sürgün sonrası üçüncü neslin

Türkçeyi unuttukları gözlemlenmiştir.365

Bunun başlıca sebeplerinden biriside eğitim

sistemidir. Sovyet zamanında eğitim dilinin Rusça olması ve Rusça’nın günlük

yaşamda insanlar arasında iletişim dili olması bu durumun ortaya çıkmasında başlıca

etkendir. Bağımsızlıkları sonrası bulundukları ülkeler olan Kazakistan ve Kırgızistan

gibi Orta Asya Cumhuriyetlerinde yerel dillerin ön plana çıkması da Ahıska Türkü

gençlerin anadilleri olan Türkçe üzerindeki yetkinliklerini kaybetmelerinde en büyük

etkenlerden birisidir.

Benzer şekilde Kazakistan’daki Ahıska Türkleri arasında şehirde yaşayan

yükseköğrenim görmüş kişilerde de dillerini koruma noktasında değişim işaretleri

belirmektedir. Bu durumun en büyük sebeplerinden birisi de Türkçe eğitime

361

Ayşegül Aydingün, “Creating, recreating and redefining ethnic identity: Ahiska/Meskhetian Turks

in Soviet and post-Soviet contexts,” Central Asian Survey 21, 2 (2002): s. 192. 362

Aydıngün, Harding, Hoover, Kuznetsov, and Swerdlow, The Meskhetian Turks,s. 24.; Oh, “Ahıska

Turks and Koreans,” s. 131. 363

Aydıngün ve Tüfekçioğlu, “Avrasya'nın Merkezinde,” s. 115. 364

The Agency on Statistics, 2009 National Population Census, s. 21. 365

Yazarın gözlemleri.

Page 109: TÜRK DİLLİ TOPLULUKLARIN KARùILATIRMALI OLARAK · r. : Rusça RF : Rusya Federasyonu SSCB : Sovyet Soyalist Cumhuriyetler Birliği t. : Türkçe TC : Türkiye Cumhuriyeti TDK

98

yeterince erişimin olmaması gösterilebilir. Diğer taraftan şehirlerde yeni yetişmekte

olan çocuklar da aynı şekilde Türkçeyi unutma tehlikesi altındadır. Ülkede orta

öğretim düzeyinde Türkçe eğitim veren okulların bulunmayışının etkisi büyüktür.366

Kazakistan’da bunlara ek olarak Türkiye kökenli birçok eğitim ve dini grup

bulunmaktadır. Bunlar hem Ahmet Yesevi Üniversitesi, Türkiye Türkçesi Eğitim

Öğretim Merkezi'nin (TTEÖM), Yunus Emre Vakfı, TİKA gibi Türk devletine ait

kurumlar hem de Kazak-Türk Eğitim Vakfı, Yabancı Diller ve Kariyer Üniversitesi

gibi çeşitli sivil inisiyatiflerle kurulmuş eğitim kurumları bulunmaktadır. Ancak bu

eğitim kurumlarının hiçbiri belli bir etnik aidiyeti diriltmeye yönelik değildir. Söz

konusu kurumlar Avrasya’da yaşayan tüm Türk Devlet ve Toplulukları arasındaki

dostluk ve dayanışmayı artırmaya yönelik daha büyük hedefleri olan kurumlardır.367

Ancak diğer taraftan, Türk Büyükelçiliği yetkilileri ile yapılan görüşmede Almatı’da

hizmet veren Türkiye Türkçesi Eğitim Öğretim Merkezi'nin Ahıska Türklerine

pozitif ayrımcılık uyguladığını, Türkçe’yi öğrenmek ya da geliştirmek isteyen bir

Ahıska Türkü’nün kur başına yüzde elli indirim sağlandığını belirtmiştir.368

Bunun

yanında, 1991’den itibaren Kazakistan’ın 40 ortaokulunda Ahıska Türklerinin

okuduğu okullarda Türkiye Türkçesi dersi Ahıska Türkü öğretmenler tarafından

okutulmaktadır. Ayrıca, Kazakistan Ahıska Derneğinde Türk dili öğretmenlerinin

toplantıları düzenlenmektedir.369370

Her ne kadar hem Türk devletinin hem de sivil

toplum örgütlerinin Ahıska Türklerine yönelik dil eğitimi faaliyetleri artarak devam

etse de, yeni nesil de Türkçe bilme seviyesi oldukça düşük seviyelerdedir.371

Diğer taraftan, Türkçe’nin de Kazakça gibi Türk dil ailesine mensup olması Ahıska

Türklerine devlet dili olan Kazakça’yı öğrenmede büyük kolaylık sağlamıştır. 2009

nüfus sayımının analizlerinde de görüleceği üzere Kazakistan’da yaşayan etnik

topluluklar arasında Kazakçayı hem anlama, hem konuşma hem de yazmada Ahıska

366

Oh, “Ahıska Turks and Koreans,” s. 242. 367

“Vizyonumuz,” Ahmet Yesevi Üniversitesi, erişim Aralık 7, 2013,

http://www.yesevi.edu.tr/index.php?option=com_content&view=article&id=4&Itemid=6. 368

Türkiye Cumhuriyeti Başkonsolosluğu bünyesinde faaliyet gösteren Türkiye Türkçesi Eğitim

Öğretim Merkezi (TTEÖM) öğretmenlerin vize sorunu nedeniyle çalışmalarını 2014 yılından itibaren

geçici süre ile askıya almıştır. 369

Fatima Devrisheva, “Kazakistan’da Ahıska Türklerinin Sosyal-Kültürel Yapılarındaki Değişmeler”

(master tezi, Ankara Üniversitesi, 2010), s. 19. 370

Uçar ve Rövşen Memedoğlu, Ata Yurttan Doğan Güneş, s. 75. 371

Yazarın gözlemleri.

Page 110: TÜRK DİLLİ TOPLULUKLARIN KARùILATIRMALI OLARAK · r. : Rusça RF : Rusya Federasyonu SSCB : Sovyet Soyalist Cumhuriyetler Birliği t. : Türkçe TC : Türkiye Cumhuriyeti TDK

99

Türklerinin %90’ı Kazakça’yı anlayabilmektedir.372

Konuşabilmenin ölçülmediği bu

sayımlarda Kazakça’yı konuşabilme yetisinin Ahıska Türkleri arasında çok düşük bir

orana sahip olduğu düşünülmektedir. Bununla birlikte dernek yetkilileri Ahıska

Türkü çocukların Kazakça olan sınıflarda ve okullarda eğitim görmeleri yönünde

telkinlerde bulunmaktadır.373

DATÜB Başkanı bir konuşmasında Kazakça ve

Türkçe’nin akraba diller olduğunu Kazakça öğrenen her Ahıska Türkünün aynı

zamanda Türkçe’yi de öğrenmiş olacağını söylemektedir.374

4.1.4.5. Din

İslam’da aynı zamanda dil gibi Ahıska Türkleri’nin kimliklerinin bir parçasıdır.

Ahıska Türkleri’nin iddiasına göre Sovyet zamanında kendileri Kazak ve Kırgızların

aksine dini vecibelerini her türlü zorluğa rağmen hiçbir zaman terketmemiştir.375

Kazakistan’da Ahıska Türklerinin temsilcileri tarafından 23 tane cami inşa edilmiştir.

Bunun yanında Ahıska gazetesinde İslam’la alakalı makaleler yayınlanmakta ve Türk

Milli Kültür Merkezi her yıl 40-50 hacıya mali yardım yapmaktadır.376

Ancak, Kazakistan’da hizmet veren Türkiye kökenli çeşitli dini gruplarla yapılan

görüşmelerde Ahıska Türkleri’nin yeterince dine ilgi göstermediklerini,

düzenledikleri kurslara davet edilmelerine rağmen çocuklarını göndermekte istekli

davranmadıklarını belirtmişlerdir.

4.1.4.6. Eğitim

Yoğun olarak ülkenin Kazakistan’ın güneyinde yaşayan Ahıska Türkleri 1960’lı

yıllardan itibaren yine kendileri gibi güneyde yaşayan Özbek, Uygur gibi azınlık

grupların okullarında eğitim almışlardır. Bu yüzden, üniversitelerin genellikle Rusça

eğitim verdiği Kazakistan’da liseden sonra tahsiline devam etmek isteyen Ahıska

Türklerinden bazılarının Kazakça, Özbekçe ve Uygurca okullarını bitirmelerinden

372

Anar Zhumabaevna Sultanyarova – 2013 - N.A. Nazarbayev and Peculiar Features of Ethnic

Language Processes in Kazakhstan: s. 1613 373

Uçar ve Rövşen Memedoğlu, Ata Yurttan Doğan Güneş, s. 75. 374

Uçar ve Rövşen Memedoğlu, Ata Yurttan Doğan Güneş, s. 78. 375

Aydingün, “Creating, recreating and redefining ethnic identity,” s. 193. 376

Uçar ve Rövşen Memedoğlu, Ata Yurttan Doğan Güneş, s. 85.

Page 111: TÜRK DİLLİ TOPLULUKLARIN KARùILATIRMALI OLARAK · r. : Rusça RF : Rusya Federasyonu SSCB : Sovyet Soyalist Cumhuriyetler Birliği t. : Türkçe TC : Türkiye Cumhuriyeti TDK

100

dolayı Rusçaları iyi seviyede olmamış ve yüksekokul ve üniversiteleri

kazanamamışlardır.377

Fatima Devrisheva 2010 yılında kaleme aldığı tezinde, 1995’ten itibaren Türkiye

Cumhuriyeti ve Kazakistan’daki Ahıska Türklerinin Medeniyet Merkezi arasındaki

anlaşma sonucunda her yıl yirmi kişi lisans ve beş kişi yüksek lisans öğrencisi olarak

Türkiye üniversitelerine okumaya geldiğini söylemektedir.378

Ancak 2012 yılından

itibaren yapılan değişiklikler çerçevesinde Türk Cumhuriyetleri ve Akraba

Toplulukları (TCS) sınavı kaldırılmış ve yerine mülakatlarla öğrenci alımının

yapıldığı “Türkiye Bursları” sistemi devreye sokulmuştur. Diğer taraftan, Türkiye

Bursları Mülakat komitesi ise Ahıska Türklerinin burs süreçlerinde gözetilerek

pozitif ayrımcılığa tabii tutulduğunu ancak herhangi bir kontenjan ayırma

durumunun söz konusu olmadığını belirtmiştir. Yükseköğrenim talebi artan

Kazakistan’daki Ahıska Türkleri 1990’ların sonlarından itibaren Kırgızistan’ın

Bişkek şehrindeki Kırgızistan-Türkiye Manas Üniversitesinde de eğitim almaktadır.

Bu noktada, 2011 yılında Almatı şehrine 35 km mesafedeki Talgar ilçesinde TİKA

tarafından bir Kazak-Türk Lisesi inşa edilmiştir. Açılış töreninde, dönemin Başbakan

Yardımcısı Bekir Bozdağ konuşmasında;

“Burada öğrenim gören öğrencilerin gelecekte Türkiye için,

Kazakistan için, Ahıska Türkleri için faydalı işler yapacağına

gönülden inanıyorum”379

demiştir. Yapılan görüşmelerde, Ahıska Türklerinin yoğun olarak yaşadığı Talgar

bölgesine inşa edilen okulun Kazakistan’da yaşayan Ahıska Türklerine yönelik

olarak kurulduğu ve öğrencilerinin çoğunun da Ahıska Türkü olduğu belirtilmiştir.

Talgar’da inşa edilen okulda eğitim alacak öğrencilerin %50’sinin Ahıska Türkü geri

kalanının ise farklı milletlerden olması öngörülmüştür.380

6. sınıftan lise son sınıfa

377

Devrisheva, “Kazakistan’da Ahıska Türkleri,” s. 18. 378

Devrisheva, “Kazakistan’da Ahıska Türkleri,” s. 20. 379

“TİKA’dan Kazaksitan’a Dev Yatırım: Kazak-Türk Lisesi,” Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı

Başkanlığı, Ekim 23, 2011,

http://www.tika.gov.tr/haber/tikadan-kazaksitana-dev-yatirim-kazak-turk-lisesi/95. 380

Uçar ve Rövşen Memedoğlu, Ata Yurttan Doğan Güneş, s. 19.

Page 112: TÜRK DİLLİ TOPLULUKLARIN KARùILATIRMALI OLARAK · r. : Rusça RF : Rusya Federasyonu SSCB : Sovyet Soyalist Cumhuriyetler Birliği t. : Türkçe TC : Türkiye Cumhuriyeti TDK

101

kadar eğitim veren okul Türkçe, Kazakça, Rusça ve İngilizce olmak üzere dört dilde

eğitim yapılmaktadır.381

4.1.4.7. Alfabe

1926 yılına kadar Ahıska Türkleri’nin kullanmış olduğu Türkçe Arap alfabesi ile

yazılıyordu. Daha sonra 1920’lerin sonralarında Latin alfabesiyle değiştirilmiştir.

Nihai olarak 1930’ların sonralarında Sovyetler dâhilindeki tüm Türk dili konuşan

topluluklarda da olduğu gibi alfabe Kiril alfabesiyle değiştirilmiştir.382

Bir kısım

Ahıska Türkü Arap ya da Latin alfabesini kullanmaya devam etmişse de günümüzde

Kazakistan ve Kırgızistan’daki Ahıska Türkleri Kiril alfabesini kullanmaktadır.

Özbekistan’dakiler ise devletin Latin alfabesini kabul etmesiyle paralel olarak

kendileri de eskiden olduğu gibi Latin alfabesini kullanmaya başlamıştır.

4.1.4.8. Basın ve Medya

Ahıska Türk Milli Kültür Merkezi çatısı altında “Ahıska” gazetesi çıkarılmaktadır.

2000 yılından bu yana Rusça, Kazakça ve Türkçe olarak üç dilde yayın yapan gazete

2006 yılına kadar ayda iki, bu tarihten itibaren ise haftalık olarak basılmaktadır. 2007

yılından itibaren DATÜB Başkanı Ziyaeddin Kasanov tarafından finanse edilen

gazete Türk dünyası, Türkiye ve Kazakistan haberlerini yayınlamaktadır. Aynı

zamanda Devlet Başkanına olan sadakati göstermekte bir araç olarak hizmet eden

gazetede Nazarbayev’in söylemlerine çokça yer verilmektedir.383

Buna ek olarak

“ahiskapress” adlı internet adresinden Kazakistan ve diğer ülkelerdeki Ahıska

Türkleri hakkında yayınlar yapılmaktadır.384

Son olarak Kazakistan devlet

radyosundan Ahıska Türklerine yönelik olarak haftada 15 dakikalık Türkçe yayın

yapılmaktadır.385

381

Uçar ve Rövşen Memedoğlu, Ata Yurttan Doğan Güneş, s. 78. 382

Aydıngün, Harding, Hoover, Kuznetsov, and Swerdlow, The Meskhetian Turks, s. 23. 383

Uçar ve Rövşen Memedoğlu, Ata Yurttan Doğan Güneş, s. 69. 384

http://www.ahiskapress.com/ 385

http://www.kazradio.kz/

Page 113: TÜRK DİLLİ TOPLULUKLARIN KARùILATIRMALI OLARAK · r. : Rusça RF : Rusya Federasyonu SSCB : Sovyet Soyalist Cumhuriyetler Birliği t. : Türkçe TC : Türkiye Cumhuriyeti TDK

102

5. DİASPORA, SOYDAŞ ve AKRABA ALGISI ile DIŞ POLİTİKA

ETKİLERİ

5.1. Özbekler

5.1.1. Kimlik ve Algı

Orta Asya halkları arasında Ruslaşma her zaman ayıplanagelen bir durum olarak

varolmuştur. Kendilerini öz kültürlerine, dinine ve diline daha bağlı olarak gören

Özbekler genel anlamda Kazakları Ruslaşmış olarak algılamaktadır. Eski bir Özbek

deyişi şöyle diyor: “ Eğer Rus olmak istiyorsan, ilk önce Kazak olmalısın.”386

Bu

anlamda Özbekler genel anlamda Özbekler Kazakları kendi özlerini yeterince

korumamış bir topluluk olarak görmektedir.387

İgor Savin 2010’da Kırgızistan’da Özbeklerle Kırgızlar arasında yaşanan

çatışmalardan sonra Kazakistan’ın güneyinde yaşayan Özbeklerin durumunu tespit

etmek amacıyla çeşitli yerel Özbekler mülakatlar gerçekleştirmiştir. Bu mülakatlarda

Özbekler kendilerini genel olarak kültürlerine bağlı ve bununla gurur duyan insanlar

olarak tanımlarken Kazakları ise kendi kültürlerine sırt çevirmiş insanlar olarak

algılamaktadır. Ayrıca aile ilişkileri, kadının toplumdaki statüsü noktasında da

Özbekler Kazakları yeterince muhafazakâr olmamakla suçlamaktadır. Bu noktada

Kazakların İslama yeterince bağlı olmadıklarına dair inancın etkisi büyüktür.388

Bu durumun en başlıca sebeleplerinden birisi de güney Kazakistan’da yaşayan

Özbeklerin bulundukları bölge itibariyle Orta Asya İslamının önemli köklerinin

üzerinde yaşamasıdır. 12. yüzyılda yaşamış Sufiliğin kurucusu Hoca Ahmet Yesevi

(ö. 1166)’nin türbesi ve medresesinin de bu bölgede bulunması İslam’ın

Kazakistan’ın güneyinde köklü bir geçmişe sahip olduğunun bir başka

göstergesidir.389

Bu anlamda, yüzyıllardır bu bölgede yerleşik olarak yaşayan

Özbekler İslami anlamda daha dindar bir manevi hayata sahiptir. Diğer taraftan,

386

Dave, Kazakhstan, s. 50. 387

Fierman, “Language and Identity in Kazakhstan,” s. 173. 388

İgor Savin, “Factors in the Integration and Dis-integration of Multi-Ethnic Rural Communities in

Southern Kazakhstan in the Context of the Impact of June 2010 Events in Southern Kyrgyzstan,”

Norwegian Institute of International Affairs (2012), s. 8. 389

Galimcan Adilcanov, “Islam as a Part of the Kazakh Identity and Chokan Valikhanov” (master

tezi, Bilkent Üniversitesi, 2004), s. 28-30.

Page 114: TÜRK DİLLİ TOPLULUKLARIN KARùILATIRMALI OLARAK · r. : Rusça RF : Rusya Federasyonu SSCB : Sovyet Soyalist Cumhuriyetler Birliği t. : Türkçe TC : Türkiye Cumhuriyeti TDK

103

göçebe bir yaşam kültürüne sahip olan Kazaklar genel anlamda karşılaştırılacak

olursa Özbekler kadar dindar olmadığı belirtilmektedir. Galimcan Adilcanov

Kazakların İslami ibadetlerini daha çok yüzeysel bir şekilde yerine getirirken bu

ibadetlerin içerisinde Şaman kültüründen gelen pek çok esintilerin de İslama

uyarlanarak uygulandığını söylemektedir.390

Bu durumu gerekçe gösteren pek çok

Özbek ise Kazak imamların arkasında namaz kılmaktansa Özbek bir imamın

arkasında ibadet etmeyi tercih etmekte, Kazak imamların dini eğitimlerine ve

bilgilerine güvenmemektedir.391392

Burada ön plana çıkan bir diğer husus da Kazaklar göçebe bir hayat tarzına sahipken,

Özbeklerin yerleşik kültürü kabul etmeleridir. Tarihi olarak bu ayrım günümüzde

dahi etkileri göstermekte ve Özbeklerle Kazakların birbirlerine bakışlarını

tanımlamaktadır. Çoğu Kazak Özbeklerin yerleşik kültürüne geleneksel olarak

kuşkuyla yaklaşmış, Kazak topraklarını adım adım ele geçirmelerinin endişesini

taşımıştır. Özbek karşıtı hisler bağımsızlık sonrası daha da artmış, Özbeklerin baskın

bir kültüre sahip olmaları ve ticaretten kaynaklanan ekonomik güçleri Kazakların

korkularını pekiştirmiştir.393

Ancak bu hisler hiçbir zaman Kazaklarla Özbekler

arasında bir çatışmaya yol açmamış anlaşmalı mesafe çoğu zaman korunmuştur.

Kazaklar titüler grup olarak kendilerinin ayrıcalıklı olmasında herhangi bir sakınca

görmemekte, Kazakistan’da yaşayan Özbekler gibi diğer tüm halklarında Kazaklarla

eşit statüde kabul edilmesine karşı çıkmaktadır. Savin, Kazakların şayet Özbekler

Kazakistan’ın bu şartlarından memnun kalmıyorlarsa adalet aramak için anavatanları

olan Özbekistan’a gitmelerini işaret etmekten imtina etmediklerini söylemektedir.

Diğer taraftan Kazakistan’da yaşayan Özbekler ise Özbekistan’ı değil yüzyıllar

boyunca yaşadıkları Güney Kazakistan’ı vatanları olarak görmektedir.394

Kazaklara

göre daha çalışkan ve üretken olduklarını iddia eden Özbekler ekonomik anlamda

zengin olmalarının da bundan kaynaklandığını belirtmektedir.395

390

Adilcanov, “Islam as a Part of the Kazakh Identity,” s. 22. 391

Rotar, “Kazakhstan: Mosques Resist Pressure.” 392

Kemal H. Karpat, “The Roots of Kazaks Nationalism,” s. 314-315. 393

“Kazakhstan: Uzbeks,” 394

Savin, “Factors in the Integration,” s. 8-10. 395

Savin, “Factors in the Integration,” s. 7.

Page 115: TÜRK DİLLİ TOPLULUKLARIN KARùILATIRMALI OLARAK · r. : Rusça RF : Rusya Federasyonu SSCB : Sovyet Soyalist Cumhuriyetler Birliği t. : Türkçe TC : Türkiye Cumhuriyeti TDK

104

5.1.2. Dış Politikaya Etkisi ve Diaspora-Anavatan İlişkisi /

Algısı

İlk kez 1920’lerin başında seslendirilen Özbek yayılmacılığı korkusu özellikle içinde

Özbek azınlıkları da barındıran Kırgızistan ve Tacikistan gibi istikrarsız ve güçsüz

devletleri korkutmaktadır.396

Diğer taraftan Kazakistan ise içinde barındırdığı

Özbekler dolayısıyla diğerleri kadar korku yaşanmamış, aksine Özbekistan ile

Kazakistan daha büyük amaçların peşinden koşmuş Orta Asya’nın liderliği için

rekabeti ön planda tutmuştur.397

Hemen hemen tüm komşularıyla sınır sorunları yaşayan Özbekistan ise,

Kazakistan’la da birtakım sorunlar yaşamış, hatta 2000 yılının başında Özbek sınır

muhafızlarının silahlara sarılmasına kadar olaylar tırmanmıştır. Gelişen olaylar, başta

bölgede yaşayan etnik Kazaklarda olmak üzere Özbekistan’a ve Kazakistan’da

yaşayan Özbeklere karşı bir antipatinin doğmasına sebep olmuştur.398

Bunun karşın

Kazakistan’da yaşayan Özbekler hiçbir zaman Kazakistan’ın güneyindeki yerleşim

bölgelerinin Özbekistan’a bağlanması yönünde bir talep dile getirmemiştir.

Özbekistan’da aynı şekilde Kazak toprakları üzerinde hak iddia etmemiştir. İki ülke

arasında sınırda yaşanan anlaşmazlıklar büyümeden yatıştırılırken, Kazakistan’ın

güneyinde etnik gruplar arası ilişkide de istikrar korunmaktadır. Özbekler

Kazakistan’daki refah, istikrar ve barış ortamının soydaş Özbekistan’a kıyasla daha

iyi olduğunun farkını bilmekte ve Kazakistan’da yaşıyor olmanın avantajından

faydalanmaktadır.399

1990’ların başında yaşam koşullarının güney Kazakistan’a göre Özbekistan’da daha

tercih edilir olması kayda değer sayıda Özbek’in Özbekistan’a göçmesine sebep

olmuştur. Ancak Kazakistan Özbeklerinde hiçbir zaman Almanlar ya da Ruslar gibi

anavatanlarına kitlesel olarak geri dönüş yaşanmamıştır. Yükselen ekonomiyi, kişi

başına düşen geliri ve yaşam kalitesini dikkate alan Özbekler günümüzde

Kazakistan’da kalmayı kendi çıkarlarına daha uygun görmektedir.400

Diğer taraftan

Astana yönetimi de yurtdışından Kazakistan’a göç eden Oralmanları Kazakistan’ın

396

Akiner, “Melting Pot,” s. 386. 397

Cengiz Sürücü, “Kolonyal Miras, Kimlik ve Bölgesel İlişkiler: Orta Asya’da Entegrasyon Pratiği,”

Avrasya Dosyası 8, 1 (2002), s. 285. 398

Oka, “Uighurs and Uzbeks in Kazakhstan,” s. 359.; Ayrıntılı bilgi için: Sally N. Cummings, “The

Uzbekistan Border with Kazakhstan,” UK Ministry of Defence (2000) 399

Oka, “Uighurs and Uzbeks in Kazakhstan,” s. 368. 400

Oka, “Uighurs and Uzbeks in Kazakhstan,” s. 362.

Page 116: TÜRK DİLLİ TOPLULUKLARIN KARùILATIRMALI OLARAK · r. : Rusça RF : Rusya Federasyonu SSCB : Sovyet Soyalist Cumhuriyetler Birliği t. : Türkçe TC : Türkiye Cumhuriyeti TDK

105

güney bölgelerinde Özbeklerin yoğun olarak yaşadığı bölgelere yerleştirerek nüfusu

Kazaklar lehine dengelemeye çalışmaktadır.401

Yukarıda da bahsi geçtiği üzere Kazakistanlı Özbeklerin yaşam koşulları

Özbekistan’da karşılaşabilecekleri durumdan daha iyidir. Kişi başına düşen milli

gelirin yüksek olması, büyük ekonomik potansiyele sahip olması Kazakistan’ı

Özbekler için daha çekici kılmaktadır. Özbekistan’da yaşanan işsizlik, kaynak kıtlığı

ve politik baskılar etnik Özbekleri Özbekistan’a göçme hususunda cesaretlerini

kırmaktadır.402

Bütün bunların aksine ekonomisi ile güçlenen Kazakistan,

Özbekistan’da yaşayan etnik Özbekler için bir iş kapısı haline gelmektedir.403404

Özbekler büyük ihtimalle yerleşim hayat tarzını benimsemelerinden dolayı millet

olarak üzerinde yaşadıkları topraklara büyük bağlılıkları vardır. Kırgızistan’daki

soydaşlarının 1990 ve 2010 yılında maruz kaldığı çatışma ortamı, öz vatanları olan

Özbekistan’daki baskıcı yapı ve Özbek devletinin diasporada yaşayan soydaşlara

ilgisizliği Kazakistan’da yaşayan Özbekleri, içinde yaşadıkları devlete sadık olmaya

teşvik etmiştir. 1990 ve 2010 yıllarında Kırgızistan’da yaşanan çatışmaların

Kazakistan’da vuku bulmamasının sebeplerinden biriside Özbeklerin tecrübe ettiği

içsel ve dışsal bu etkenlerdir.405

Kazakistan’da yaşayan Özbekler Kazakistan’da kalmayı tercih ederken Özbekistan

ise yurtdışında yaşayan soydaşlarını umursamamakta, Kazakistan gibi bir soydaş ya

da diaspora politikasına ihtiyaç duymamaktadır. Bu durumun en büyük

sebeplerinden birisi de Özbekistan’ın Kazakistan gibi büyük bir demografi

sorununun olmamasıdır.406

Kazakistan ülke içindeki Kazak nüfusunun özellikle Rus

nüfusuna karşı daha da güçlenmesini sağlamak amacıyla yurtdışında yaşayan

Kazakların anavatanlarına göç etmelerine yönelik çeşitli politikalar geliştirmiştir.407

Özbekistan nüfusunun %80’inden fazlasının etnik Özbek olması ve bağımsızlık

401

Oka, “Uighurs and Uzbeks in Kazakhstan,” s. 362. 402

Oka, “Uighurs and Uzbeks in Kazakhstan,” s. 362. 403

Marlene Laruelle, “Introduction,” s. 22. 404

Marlene Laruelle, “Kazakhstan, The New Country of Immigration For Central Asian Workers,”

Central Asia-Caucasus Analyst (2008): s. 6-8. 405

Oka, Survival Strategy for the Uzbeks in Kazakhstan, s. 2.; Oka, Managing Ethnicity, s. 162.;

Aydıngün ve Tüfekçioğlu, “Avrasya'nın Merkezinde,” s. 107.; Ayrıntılı bilgi için: İgor Savin, “Factors

in the Integration and Dis-integration of Multi-Ethnic Rural Communities in Southern Kazakhstan in

the Context of the Impact of June 2010 Events in Southern Kyrgyzstan,” Norwegian Institute of

International Affairs (2012). 406

Fumagalli, “Uzbekistan and ‘Uzbeks abroad’,” s. 108. 407

Bakınız: Oralmandar Politikası

Page 117: TÜRK DİLLİ TOPLULUKLARIN KARùILATIRMALI OLARAK · r. : Rusça RF : Rusya Federasyonu SSCB : Sovyet Soyalist Cumhuriyetler Birliği t. : Türkçe TC : Türkiye Cumhuriyeti TDK

106

sonrası ülke içi düzeni sağlama girişimleri Özbek devletini yurtdışında yaşayan

soydaşlarıyla ilgisini kısıtlamıştır. Bu zamana kadar ilişkiler ancak formalite

düzeyinde kalmıştır. 2010 yılında Kırgızistan’da yaşanan olaylarda dahi Özbekistan

gelişmelere büyük ölçüde kayıtsız kalmış ve Kırgızistan’ın iç meselesi gibi görmeyi

tercih etmiştir.

5.2. Uygurlar

5.2.1. Kimlik ve Algı

Kazakistan’da yaşayan Uygurlar kendilerini genel olarak Uygur, Müslüman,

Kazakistanlı ya da Türk gibi kavramlarla tanımlamaktadır. Uygurların kendini

tanımlamasında bir taraftan Kazakistan’a geliş sebepleri ve tarihi etkili olurken, diğer

taraftan içinde bulundukları sosyal statü etkili olmaktadır. Andreas Borgeas

makalesinde Kazakistan’a 19. yüzyılda gelenlerin kendilerini Kazakistanlı olarak

tanımlarken, 20. yüzyılda gelmiş olan Uygurlar ise daha çok Uygur ya da Müslüman

kimliğini tercih ettiğini belirtmektedir. Diğer taraftan, sosyal sınıf olarak alt tabaka

da yer alanlar yine kendilerini Uygur ve Müslüman olarak tanımlarken daha üst

tabakalarda yer alan gruplar ise bu tanımlamalara ek olarak Kazakistanlı ve Türk

kimliklerini de sahiplenmektedir.408

Bu noktadan da anlaşıldığı üzere İslam Uygur

toplumu üzerinde büyük bir etki yaratmış ve Uygur kimliğinin sınırları Müslüman

kimliğinin sınırları içerisinde kalmıştır.409

Orta Asya’ya olan Uygur göçleri daha önce de bahsedildiği üzere birbirinden ayrı iki

Uygur toplumunun var olmasına sebep olmuştur. Orta Asya’nın Sovyetleştirilmesi

sürecine tanıklık etmiş 1880’lerde ilk göç eden Uygur toplumuna “yerli” ( i. “local”,

u. “yerlik”), daha sonra 1950’ler ve 1960’larda göç edenler ise “Çinli” (u.

“Khitailiq”, i. “those from China”) ya da “kelgenler” (i. new arrivals)410

olarak iki

ayrı sosyal yapı olarak ortaya çıkmıştır. İlk olarak, yukarıda bahsi geçen iki grup

arasında ciddi farklılıklar bulunmaktaydı. Yerliler diye tanımlanan grup sonradan

gelenleri Rusça bilmemeleriyle küçümsemiş ve bu dil bariyeri sadece iki grup

408

Andreas Borgeas, “Security Relations between Kazakhstan and China: Assessments and

Recommendations on the Transnational Uighur Question.” Journal of International Affairs (2013)

(http://jia.sipa.columbia.edu/online-articles/security-relations-between-kazakhstan-and-china). 409

Borgeas, Uighur of Kazakhstan, s. 3. 410

Her ne kadar burada Kamalov 50 ler ve 60 larda gelen insanlara “Khitaliq” demiş ise de burada

Roberts’in kullandığı ifade olan “kegänlär” (new arrivals) terimini kullanmak daha yerinde olacaktır.

Çünkü, Marlène Laruelle’nin de belirttiği gibi “Khitaliq” daha çok Sincan Uygur Özerk Bölgesinden

Kazakistan’a ticari amaçlarla gelen tacirlere denilmektedir.

Page 118: TÜRK DİLLİ TOPLULUKLARIN KARùILATIRMALI OLARAK · r. : Rusça RF : Rusya Federasyonu SSCB : Sovyet Soyalist Cumhuriyetler Birliği t. : Türkçe TC : Türkiye Cumhuriyeti TDK

107

arasında değil “kelgen”lerin tüm topluma entegre olabilmesinde büyük bir engel

olarak durmuştur. Sonraki yıllarda iki grup arasındaki kültürel ve sosyo-psikolojik

farklılıklar tamamen yok olmasa da özellikle nesiller değiştikçe azalma

göstermiştir.411

Günümüzde dahi yerli ve sonradan gelen Uygurlar arasında kırsallık, dini

uygulamalar, kültür açısından farklılıklar bulunmasına rağmen asıl farklılıklar

sınırın iki tarafında yaşayan Uygurlar arasında yaşanmıştır. Sınırın Çin tarafında

yaşayan Uygurlar ticari amaçlarla Kazakistan’a geldiklerinde post-Sovyet Uygurların

buradaki batılı yaşam tarzlarından şaşkınlık duymaktadır. Kazak tarafındakiler, Doğu

Türkistan Uygurlarınca “Sovyetli” (u. “Sovietlik”, i. “the Soviets”) olarak

tanımlanırken, kendileri ise Kazakistanlı Uygurlarca “Kıtaylı” (u. “Khitailik”, i. “the

Chineese”, t. “Çinli”) olarak tanımlanmaktadır.412

Bu iki grup arasında ise birinin

Kiril diğerinin ise Arap alfabesini kullanması yazılı dilde birbirlerini anlamalarının

önünde engel olarak durmaktadır. Buna ek olarak günlük dile yaşadıkları yere göre

Çince ve Rusça yabancı dillerin girmiş olmaası da iletişim anlamaında zorluk

yaşamalarına sebep olmaktadır. Daha da önemlisi Dünyanın birçok ülkesinde dağınık

olarak yaşayan Uygurlar bulundukları ülke kültürünün etkisi altında kalarak ev sahibi

ülkeye entegre olmuş hatta asimile olmuşlardır.413

Diğer taraftan Kazakistanlı Uygurlar son yıllarda giderek “aşırılıkçı” ya da “terörist”

olarak sınıflandırılmaktadır. Böyle bir önyargının oluşmasının altında yatan en büyük

sebeplerden birisi de 2000 yılının Eylül ayında Almatı’da, birinin Çin Uygurlarından

olduğu tespit edilen dört kişinin iki Kazakistan İçişleri Bakanlığı çalışanını öldürme

olayıdır. Söz konusu olay üzerinde medyanın fazlaca durması Kazakistan’da yaşayan

Uygurların, Kazak toplumunca “aşırılıkçı” olarak tanımlanmasına sebep olmuştur.

Bunun yanında Kazak otoriteleri de Uygurların sadece dini anlamda değil terörist

faaliyelerin tümüne girişmesinden kuşku duymaktadır.414

Bu sebeple Uygurlar,

Kazakistan’da kendilerini son yıllarda özellikle 2009 yılı Temmuz ayında Sincan

Uygur Özerk Bölgesinde gerçekleşen olaylar sonrasında daha da baskı altında

hissetmektedir. Ayrıca, potansiyel teröristler ya da dini aşırılıkçılar gibi

tanımlamaların Uygurlarla birlikte anılmasından da rahatsızlık duyulmaktadır.

411

Kamalov, “Uighur Community,” s. 152. 412

Roberts, “The Uighurs of the Kazakstan Borderlands,” 413

Marlene Laruelle, “Cross-border Minorities as Cultural and Economic Mediators between China

and Central Asia,” China and Eurasia Forum Quarterly 7, 1 (2009): s. 96-97. 414

Oka, “The ‘Triadic Nexus’,” s. 369-370.

Page 119: TÜRK DİLLİ TOPLULUKLARIN KARùILATIRMALI OLARAK · r. : Rusça RF : Rusya Federasyonu SSCB : Sovyet Soyalist Cumhuriyetler Birliği t. : Türkçe TC : Türkiye Cumhuriyeti TDK

108

Son yıllarda özellikle Çin baskısı altında olan Kazak otoriteleri, biraz da 11 Eylül

saldırılarının etkisiyle Uygurlar hakkında kafalarında negatif bir imaj yaratmışlardır.

Bu hususta özellikle Kazakistan’daki Uygur entellektüelleri rahatsızlık duymaktadır.

Kamalov, söz konusu entellektüellere yaptığı mülakatlarda Kazakistan Uygurlarının

ayrılıkçılık ve aşırılıkla alakası olmamasına rağmen özellikle Almatı merkezli Rus

medyasınında aktif bir şekilde kışkırtmasıyla Uygurların sanki Kazakistan’ın

düşmanları gibi gösterilmeye çalışıldığını belirtmektedir.415

5.2.2. Dış Politikaya Etkisi ve Diaspora-Anavatan İlişkisi /

Algısı

Uygurlar diasporada en çok Kazakistan’da yaşamakta olup resmi olmayan rakamlara

göre nüfusun 600 binlere ulaştığı iddia edilmektedir. Devletsiz insanlar olarak

tanımlanan Uygurlar uluslararası toplum tarafından tanınan bağımsız bir devlete

sahip değildir. Sadece, Sosyalist Çin hükümeti tarafından tarihi anlamdaki Doğu

Türkistan coğrafyasında kurulmuş olan “Sincan Uygur Özerk Bölgesi”

bulunmaktadır. Dolayısıyla, diaspora da özellikle Orta Asya’da yaşayan Uygurların

hukuktan doğan haklarını koruyabilecek bir devleti bulunmamaktadır. Kazakistan ele

alınacak olursa, Koreli, Ahıska Türkü, Rus gibi azınlıkların sorun yaşadıklarında

talepte bulunacakları Türkiye, Rusya ve Kore gibi devletler varken Uygurlar bunun

eksikliğini hissetmektedir. Haklarını ve çıkarlarını koruyabilecek bir devletin

bulunmaması Orta Asya’da bulunan Uygurlarda psikolojik olarak sahipsiz kalmışlık

hissi duyulmaktadır.416

Tarihte ise Sovyet topraklarında yaşayan Uygurlar Sovyetler ile Komünist Çin

arasında rekabet unsuru olarak kullanılmıştır. 1960’lardan itibaren Moskova

yönetiminin Pekin ile aralarının bozulmasıyla, topraklarında yaşayan Çin karşıtı olan

Uygur unsurlarını Çin’i dış politika köşeye sıkıştırmak için kullanmaya çalışmış ve

bu yönde propaganda faaliyetlerine girişmiştir.417

1962-1964 yılları arasında Uygur

Komünist İsmail Yusupov’un Kazakistan Komünist Partisi birinci sekreterliğine

getirilmesinin de aynı düzlemde bir uygulama olduğu değerlendirilmektedir.

415

Kamalov, “Uighur Community,” s. 152-163. 416

Roberts, “The Uighurs of the Kazakstan Borderlands,” s. 511.; Kamalov, “Uighur Community,” s.

163. 417

Oka, Managing Ethnicity, s. 147.; Clark and Kamalov, "Uighur migration,” s. 174.; Kamalov,

“Uighur Community,” s. 152-153.

Page 120: TÜRK DİLLİ TOPLULUKLARIN KARùILATIRMALI OLARAK · r. : Rusça RF : Rusya Federasyonu SSCB : Sovyet Soyalist Cumhuriyetler Birliği t. : Türkçe TC : Türkiye Cumhuriyeti TDK

109

Daha önce de değinildiği üzere Çin dışında bir ülkede yaşayan en büyük Uygur

diasporası Kazakistan’da bulunmaktadır. Çin’in baskısı altında yıllarca bağımsız

olmayı düşleyen Uygurlar diasporada da bu yönde faaliyetlerine devam etmişlerdir.

Çin’de yaşanan gelişmelere tepki olarak Kazakistan’da yaşayan Uygurlar çeşitli

protestolar ve toplantılar düzenlemektedir. Bu toplantılardan en çok ses getireni ise

1992 yılında “Uyguristan’ın özgürlüğü” için örgütlenen dernekleri diğer orta Asya

ülkelerinden Türkiye’den, Almanya ve Japonya’dan Uygur diaspora temsilcilerini

davet etmeleri olmuştur. Almatı’da gerçekleştirilen toplantıda Çin’in Sincan Uygur

Özerk Bölgesinde uygulamaya koyduğu politikaları eleştiren bir sonuç bildirgesi

yayınlanmıştır. Kazakistan’ın dış politika anlayışı ile çelişen bu toplantı, Çin’den de

tepki almış ve Kazak devleti eleştirilere maruz kalmıştır. Kazakistan sonraki yıllarda

Uygurların yapacağı toplantı ve protestolara bağımsızlığın kazanıldığı ilk yıllardaki

kadar izin vermemektedir.418

Hem Kazakistan-Çin ilişkileri açısından hem de Kazak

devletinin etnik ve dini aşırılıkları ülkesinde barındırmak istememesi açısından

Uygurlar politik baskılara maruz kalmışlardır.

Şanghay İşbirliği örgütü üyesi olan Kazakistan, büyük komşu Çin ile olan siyasi ve

ekonomik ilişkilerini bozmaktan çekinmektedir. Bu anlamda, Kazakistan’da yaşayan

Uygurlar da iki ülkenin ilişkilerinden doğrudan etkilenmektedir. Bu süreçten

olumsuz yönde etkilenen Uygurlar, Çin devletinin Uygur diasporalarının yaşadığı

Kazakistan ve Kırgızistan gibi yakın çevre ülkelere de ayrılıkçı Uygur hareketlerine

karşı politika izlemeleri noktasında uyarmaktadır.419

Sincan Uygur Özerk

bölgesindeki Çin karşıtı Uygur hareketleri daha çok yurtdışında yaşayan Uygur

diasporası tarafından desteklenmektedir. Kazakistan’da yaşayan Uygurlar maddi

anlamda Çin karşıtı hareketleri desteklemiyor olsalar da en azından moral veriyor

olmaları Şangay İşbirliği Örgütü üyesi Kazakistan’ın Çin tarafından baskı görmesine

yetmektedir.420

Temmuz 2009’da yaşanan Urumçi ayaklanması, Çin’de yaşayan Uygurlar kadar

diaspora da yaşayan Uygurlar içinde çeşitli sebep-sonuç ilişkileri doğumuştur.

Türkiye ve ABD gibi ülkeler de toplanan kalabalıklar Çin yönetiminin tutumunu

418

Aydıngün ve Tüfekçioğlu, “Avrasya'nın Merkezinde,” s. 110. 419

Kamalov, “Uighur Community,” s. 161.; Aydıngün ve Tüfekçioğlu, “Avrasya'nın Merkezinde,” s.

110. 420

Oka, “The ‘Triadic Nexus’,” s. 369-370.

Page 121: TÜRK DİLLİ TOPLULUKLARIN KARùILATIRMALI OLARAK · r. : Rusça RF : Rusya Federasyonu SSCB : Sovyet Soyalist Cumhuriyetler Birliği t. : Türkçe TC : Türkiye Cumhuriyeti TDK

110

protesto etmek için olayların yıldönümlerinde bir araya gelmişlerdir.421

Diğer ülkeler

de olduğu gibi Kazakistan Uygurları da olayları protesto etmek için Almatı’da

toplanmıştır. Kazak devletinin sıcak bakmamasından dolayı protesto düzenlemekten

çekinmelerine rağmen Uygurlar, Sincan’da soydaşlarının yaşadığı olaylara sessiz

kalmamıştır.422

Ancak, Kazakistan Uygurları diğer ülkelerde yaşayan Uygur

diasporasından farklı olarak fazla politize olmamıştır. Bu yüzden Matthew Stein

makalesinde Kazakistan Uygurlarının bir taraftan Doğu Türkistan’daki soydaşlarının

yaşadığı sıkıntılara sessiz kalmazken, diğer taraftan ayrılıkçılığı ve aşırıcılığı da

desteklemediğini belirtmektedir.423

Ancak bir başka açıdan bakılacak olursa,

Kazakistan’da yapılan protesto gösterilerinde “Uyguristan’a özgürlük” çağrılarının

yapılması da manidardır.424

Kazak devleti ise Temmuz 2009’da Sincan’da yaşanan olaylara karşı tepkisiz

kalmayı tercih etmiştir. Kazakistan devleti, dönemin Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı

Recep Tayyip Erdoğan gibi Uygur insanlarına yapılan etnik temizliğin durdurulması

çağrısı yerine Rus Dışişleri Bakanlığı gibi yaşanan olayları Çin’in içişleri olarak

görmeyi tercih etmiştir.425

Kamalov, Kazakistan’ın genel anlamda Uygurları

Sovyetler gibi Çin’e karşı bir koz olarak kullanmaktan ziyade, bir imtiyaz kazanma

aracı olarak gördüğünü iddia etmektedir. Başka bir deyişle, Çin hükümeti Kazak

devletine vereceği ekonomik taviz ve imtiyazlarla Kazakistan’da yaşayan Uygurları

satın alıp kontrol altında tutmaktadır.426

Sınırın Çin tarafında yaşayan Uygurlar ticari amaçlarla Kazakistan’a geldiklerinden

ve Kazakistanlı Uygurlarca “Kıtaylı” (u. “Khitailik”, i. “the Chineese”, t. “Çinli”)

olarak tanımlandığından daha önce bahsedilmişti.427

Bu Kıtaylı Uygur tacirler

421

“Worldwide Uyghur Protests on Second Anniversary of 5 July 2009,” World Uygur Congress,

Temmuz 8, 2011, erişim Aralık 9, 2013,

http://www.uyghurcongress.org/en/?p=9024. 422

Maria Golovnina, “Uighurs in Kazakhstan Rally Against China Crackdown,” Reuters, Temmuz 19,

2009, erişim Ocak 8, 2013.

http://www.reuters.com/article/2009/07/19/idUSLJ612396. 423

Matthew Stein, “Uyghurs Without Borders? The Economic and Social Status of Uyghurs in

Kazakhstan and Its Impact on Interethnic Conflict and Transnational Threats,” Foreign Military

Studies Office (2013): s. 2. 424

“Uighurs in Kazakhstan Rally Against China Crackdown.” 425

Ömer Kul, “Terör Üzerinden Global Savaş ve Sözde Uygur Terör Tehdidi (1990-2011),” Türkiyat

Mecmuası, 23 (2013): s. 77.; Rasov, Sergey. European Dialogue, "Kazakh Aspect of Uyghur

Problem." Accessed December 8, 2013. http://eurodialogue.org/eu-central-asia/Kazakh-Aspect-Of-

Uyghur-Problem. 426

Kamalov, “Uighur Community,” s. 162. 427

Roberts, “The Uighurs of the Kazakstan Borderlands,” s. 519-523.

Page 122: TÜRK DİLLİ TOPLULUKLARIN KARùILATIRMALI OLARAK · r. : Rusça RF : Rusya Federasyonu SSCB : Sovyet Soyalist Cumhuriyetler Birliği t. : Türkçe TC : Türkiye Cumhuriyeti TDK

111

Kazakistan sınırında yaşıyor olmalarının da getirdiği coğrafi avantajla birlikte

özelikle 1990’lı yıllarda büyük ticari hamlelere girişmişlerdir. Ancak 2000’li

yıllardan itibaren büyük Çin firmalarının piyasaya daha etkin bir şekilde girmesi ve

Uygur ticaret adamlarının üzerindeki artan siyasi baskı 1990’lı yıllardaki ekonomik

ve ticari gelişime sekte vurmuştur.428

5.3.Tatarlar

5.3.1. Kimlik ve Algı

Tatarların Orta Asya macerası sadece din ve kültür minvalinde kalmamış, diğer

taraftan kentleşme, ticaret ve ekonomide de önemli etkiler yaratmıştır. Tatarlar

Kazakistan’a ve içinde yaşadıkları halka etki ederken aynı zamanda kendilerini

soyutlamamış diğer topluluklarla etkileşim içinde olmuşlardır. Kazaklar ve

Ruslardan kültürel olarak etkilenmiş olsalar da etnik kimliklerini muhafaza

etmişlerdir.429

Ancak, diğer taraftan, Shirin Akiner’in Azınlık Hakları Grubu için hazırladığı

raporda, Tatarların her ne kadar Kazaklarla dini ve etnik anlamda daha yakın olsalar

da, kimliklerini tanımlarken kendilerini Slav topluluklarına daha yakın görme

eğiliminde olduğunu belirtmiştir.430

Ruslarla Tatarların yakınlığını gösteren eski bir

Rus deyişi vardır: “Annem Tatar, babam Rum ve ben Rus’um”. 431

Bu deyiş aynı

zamanda sadece Kazakistan’da değil tüm Sovyet coğrafyalarında etnik grupların

birbirleriyle olan ilişkisine de ışık tutmaktadır.

Daha önce Kazakistan’da yaşayan Ahıska Türklerinin Türkiye’yi, Uygurların Doğu

Türkistan’ı, Özbeklerin ise Özbekistan’ı anavatanları olarak gördüklerinden

bahsedilmişti. Kazakistan’daki diğer milletlerden farklı olarak Tatarlar ise

Kazakistan’ı anavatanları olarak görmektedir. Bunda Tatarların Kazak steplerine

yıllar önce gelmiş olmaları ve Kazakistan’daki diğer topluluklarla iyi ilişkilere sahip

428

Kul, “Sözde Uygur Terör Tehdidi,” s. 77. 429

Aydıngün ve Tüfekçioğlu, “Avrasya'nın Merkezinde,” s. 112-113. 430

Akiner, Central Asia: Conflict or Stability, s. 22. 431

Dave, Kazakhstan, s. 127.

Page 123: TÜRK DİLLİ TOPLULUKLARIN KARùILATIRMALI OLARAK · r. : Rusça RF : Rusya Federasyonu SSCB : Sovyet Soyalist Cumhuriyetler Birliği t. : Türkçe TC : Türkiye Cumhuriyeti TDK

112

olmasının büyük etkisi vardır.432

Buna karşın, özellikle Kazakistan’ın güneyinde

yaşayan Tatarlar ise kuzeydekilere nazaran anavatan olarak Tataristan’ı görmekte ve

Kazakistan’da kendilerini misafir olarak görmektedir.433

Diğer taraftan, Nursultan

Nazarbayev Tataristan’a yaptığı bir ziyarette “Kazakistan’da bizim Tatarlar

nasıllar?” diye soru yönelten Tataristan Cumhurbaşkanı Mintemir Şaymiyev’e cevap

olarak “Afedersiniz, onlar sizin Tatarlarınız değil, bizim Tatarlarımız. Sizin onlarla

ne alakanız var?” şeklinde cevap vererek Kazak yönetiminin Tatarlar ve milletler

politikası hakkındaki düşüncelerini ortaya koymuştur.434

Kazakistan Tatarlarında milli bir bilinç olmasına rağmen kendilerini devlet başkanı

Nazarbayev’in de söylemleriyle paralellik gösterir şekilde Kazakistanlı kimliğine

mensup bir vatandaş olarak hissetmektedir. Bunda Tatarların kozmopolit ve karışık

evlilikler yapmasının etkisi çoktur.435

Kazaklarda ise Tatarların Ruslara daha yakın olduğu algısı vardır. Bhavna Dave, her

ne kadar etnik ve dini olarak kendilerine yakın olsa da birçok Kazakın, Tatar olmayı

Ruslaşmayla özdeş olarak gördüğünü söylemektedir.436

Bunda coğrafya ile Rusya’ya

yakın olmanın da etkisi büyüktür. Binaenaleyh daha önce de değinildiği üzere

Özbekler de aynı şekilde Kazakları Ruslara daha yakın olarak görmekte ve dahi

suçlamaktadır.

5.3.2. Dış Politikaya Etkisi ve Diaspora-Anavatan İlişkisi /

Algısı

Sovyetlerin çökmesiyle beraber Orta Asya’da yeni bağımsızlığını kazanmış ülke

sınırları içinde kalan Tatarlar, Ruslar gibi bir anda başka ülkelerin vatandaşları haline

geldiler. Ancak Tatarlar kendilerini hiçbir zaman başka bir ülkenin diasporası ya da

temsilcisi olarak hissetmemiştir. Anavatan olarak görebilecekleri bağımsız ülkeleri

dahi olmayan Tatarlar Rusya Federasyonu içindeki özerkliğe sahip Tataristan’la olan

bağları bile yok denecek kadar azdır. Bağımsızlık sonrası Tataristan’a

Kazakistan’dan olan Tatar göçlerinin azlığı da bunun bir başka göstergesidir.437

Günümüzde ise Tatarlar Kazakistan’ı terketmeye başlamıştır. 2009 nüfus sayım

432

Davenel, “Tatars of Kazakhstan,” s. 81. 433

Davenela, “Non-Titular Nationalities,” s. 28-29. 434

Kasımbekov, Önder, s. 272. 435

Davenel, “Tatars of Kazakhstan,” s. 81. 436

Dave, Kazakhstan, s. 50. 437

Davenel, “Tatars of Kazakhstan,” s. 78.

Page 124: TÜRK DİLLİ TOPLULUKLARIN KARùILATIRMALI OLARAK · r. : Rusça RF : Rusya Federasyonu SSCB : Sovyet Soyalist Cumhuriyetler Birliği t. : Türkçe TC : Türkiye Cumhuriyeti TDK

113

rakamları incelendiğinde geçmiş sayımlara kıyasla bir azalmadan söz edilebilir.

Ancak, sözkonusu Tatar topluluktan pek azı etnik anavatanları olan Tataristan’a

dönerken pekçoğu daha büyük fırsatlar gördüğü Rusya’ya göçmektedir.438

5.4.Ahıska Türkleri

5.4.1. Kimlik ve Algı

Daha önce de bahsedildiği üzere, Ahıska Türkleri 1944-1956 yılları arasında Sovyet

yönetimince sıkı baskı altında tutulmuş hatta “halkların düşmanı” olarak

yaftalanmıştır. Bu durum, sürgün bir millet olarak Ahıska Türklerini hayata

tutunabilme adına birlikte hareket etmeye teşvik etmiştir. Ahıska Türkleri kültürel

benliklerini ve millet olma bilincini kaybetmemek ve “Türk” kimliğini korumak

amacıyla kendilerini diğer milletlerden farklı yere konumlandırmışlardır.439

Ahıska Türklerinin, kendilerini farklı konumlandırma üç şekilde tezahür etmiştir.

Birincisi; dillerini unutmamış ve korumuşlar, ikincisi; Ahıska Türkleri kadınlar başta

olmak üzere başka milletten olanlarla evlilik yapmamışlar ve son olarak Özbekler ve

Uygurlar gibi köy ya da şehirlerde kendi mahallelerinde toplu halde yaşamayı tercih

etmişlerdir.

Ahıska Türkleri, ilk olarak, kendi dillerine her zaman sadık olmuşlar, kendi

kimliklerinin ayrılmaz bir parçası olarak görmüşler ve korumuşlardır.440

Ahıska

Türkleri dillerini bir taraftan kendilerini tanımlamak için kullanırken diğer taraftan

asimilasyona karşı kullandıkları en büyük araç olmuştur. Ahıska Türklerine

uygulanan her asimilasyon politikası onları birbirine daha da kenetlemiştir.

Dillerinden ve mensubu bulundukları “Türk” milletine mensup olmaktan gurur

duyan Ahıska Türkleri, geçmişte Osmanlı devleti gibi medeni ve güçlü bir devletin

parçası olmaktan da ayrıca gurur duymaktadır.441

Bununla bağlantılı olarak, Chong

Jin OH tezinde Ahıska Türklerinin bölgedeki Özbek, Kazak, Kırgız gibi yerel

halklara göre imparatorluk geçmişleri dolayısıyla kendilerini daha üstün gördüklerini

438

Akiner, “Diasporas in Kazakhstan,” s. 57. 439

Aydıngün, Harding, Hoover, Kuznetsov, and Swerdlow, The Meskhetian Turks, s. 7. 440

Aydingün, “Creating, recreating and redefining ethnic identity,” s. 192. 441

Oh, “Ahıska Turks and Koreans,” s. 205.

Page 125: TÜRK DİLLİ TOPLULUKLARIN KARùILATIRMALI OLARAK · r. : Rusça RF : Rusya Federasyonu SSCB : Sovyet Soyalist Cumhuriyetler Birliği t. : Türkçe TC : Türkiye Cumhuriyeti TDK

114

ve bu yüzden Ahıska Türklerinin bu milletler içinde asimile olmadıklarını iddia

etmektedir.442

İkinci olarak, Ahıska Türkleri kadınları başta olmak üzere diğer milletlerden evlilik

yapmamışlardır. Hatta kendileri gibi Türk soylu ve Müslüman olan Özbekler,

Kırgızlar, Kazaklarla dahi gelin olarak Ahıska Türkü evlenmemiştir. Hatta karışık

evlilik yapmamaları Ahıska Türklerince övünç kaynağı olarak sunulmaktadır.443

Son olarak, Ahıska Türklerinin 1944-1956 baskı altında tutulduğunu hatta “halkların

düşmanı” olarak yaftalandığı belirtilmişti. Bu durum, sürgün bir millet olarak farklı

ülkelere, bölgelere, şehirlere, köylere, mahallelere yerleştirilen Ahıska Türklerinin

bir arada yaşama duygularını kabartmıştır. Özellikle 1956 yılı sonrası politik

baskının azalmasıyla Orta Asya’ya yerleştirilen Ahıska Türkleri belli yerlerde

toplanmaya başlamışlardır. Belli mahallerde toplanan Ahıska Türkleri ilginç bir

şekilde Ahıska’da aynı köyde yaşayan ailelerin bir araya geldiği gettolar

oluşturmuşlardır.444

Ahıska Türklerinin kimliklerini korumasına vesile olan bu

mahalle kültürünün Özbekler ve Uygurların yaşayış tarzları ile büyük benzerlik

gösterdiğinin de belirtilmesi gerekmektedir. Karşılaştırma yapılacak olursa, mahalle

kültürü geliştirmemiş bir Tatar toplumunun, milli kimliklerini korumada daha önce

adı geçen üç halka nazaran daha dezavantajlı konumda olması, mahalleler halinde

yaşamanın kimlik üzerindeki etkisini göstermesi açısından önem arz etmektedir.

Aydıngün, Ahıska Türklerinin Kazak topraklarında kendilerini etnik ve dini

yakınlıktan dolayı ayrıcalıklı değil aksine ayrımcılığa uğramış hissettiğini iddia

etmektedir.445

Ancak DATÜB Başkanı Ziyaeddin Kasanov’un 2010 yılında zamanın

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Mehmet Ali Şahin ile yaptığı görüşmede

Ahıskalıların Kazakistan’dan huzurlu ve mutlu olduğunu, Kazakistan’ı ata yurdu

olarak gördüklerini ve Kazakistan devlet Başkanı Nursultan Nazarbayev’in tüm

hlklar için kardeşlik ve dostluk ortamını yarattığını söylemiştir.446

Ahıska Türkleri ilk sürüldükleri 1940’lı ve 1950’li yıllarda sürüldükleri bölgelerdeki

yerli halk ve devlet tarafından pek hoş karşılanmamış ve Kazakistan’da sadece

442

Oh, “Ahıska Turks and Koreans,” s. 132. 443

Oh, “Ahıska Turks and Koreans,” s. 133. 444

Aydıngün, Harding, Hoover, Kuznetsov, and Swerdlow, The Meskhetian Turks, s. 7. 445

Ayşegül Aydıngün, “Rethinking Ethnic Identity Formation: The Case of the Ahıska (Meskhetian)

Turks in Turkey and Kazakhstan.” (Doktora tezi, Ortadoğu Teknik Üniversitesi, 2001), s. 141. 446

Uçar ve Rövşen Memedoğlu, Ata Yurttan Doğan Güneş, s. 58-59.

Page 126: TÜRK DİLLİ TOPLULUKLARIN KARùILATIRMALI OLARAK · r. : Rusça RF : Rusya Federasyonu SSCB : Sovyet Soyalist Cumhuriyetler Birliği t. : Türkçe TC : Türkiye Cumhuriyeti TDK

115

“Türk” olmalarından dolayı ayrımcılığa uğradıkları olmuştur.447

Bu sebeple, bazı

Ahıska Türkleri bölgede yaşayan milletleri tanımlarken “Ahıska Türkü”, “Özbek

Türkü”, “Kırgız Türkü” tanımlamalarına karşı çıkmaktadır. Orta Asya’da ancak

kendilerinin “Türk” olarak tanımlanabileceği iddiasındaki bu Ahıska Türklerini

diğerlerinin ise sadece “Kazak” ya da sadece “Özbek” olarak tanımlanmasından

yanadır.448

Buradan da anlaşılacağı üzere Türk kökenli olmak ya da aynı dine

mensup olmak insanların birbirlerine kendilerini yakın hissetmeleri için yeterli

olmamaktadır.

5.4.2. Dış Politikaya Etkisi ve Diaspora-Anavatan İlişkisi /

Algısı

Türkiye resmi dış politika anlamında Ahıska Türklerinin geri dönüş sürecini ve

sorunlarını Ahıska Türklerinin yaşadığı ülkelerle sorun yaşamamak için tek gündem

haline getirmekten kaçınmaktadır. Çoğunlukla Orta Asya Türk Cumhuriyetlerinde

yaşayan Ahıska toplumunun sorunlarından ziyade muhatap ülke ile daha geniş

çerçevede ilişkileri sürdürmeyi yeğlemektedir. Türk dış politikası genelde dış

Türklerin, özelde ise Ahıska Türklerinin bulundukları bölgede kalmalarına yönelik

yardımlar üzerine kurulmuştur.449

Ancak diğer taraftan bu politikayı delerek illegal

yollarla Türkiye’ye yerleşen Ahıska Türklerinin sayısı da giderek artmaktadır.

Türkiye’nin Ahıska Türklerine yardımları da ya çok küçük ölçekli ya da dolaylı

yollardan olmaktadır. Genellikle TİKA Koordinasyon ofisleri marifetiyle

gerçekleştirilen bu yardımlar Ahıskalıların kültürel ve ekonomik olarak yeniden

canlanmasına yönelik olmaktan ziyade sadece bir can suyu niteliği taşımaktadır. 450

Diğer taraftan 2010 yılında Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı

kurulması ile Ahıska Türklerinin sorunları bu kurumun uhdesine verilmiştir.

Başkanlık, çeşitli projelerin yanında sempozyumlar, çalıştaylar düzenleyerek Ahıska

447

Aydingün, “Creating, recreating and redefining ethnic identity,” s. 192. 448

V. Knovratovich, “Sovetskie turki v poiskakh krova,” Izvestiia, 12 October, 1989, cited in Anatoly

M. Khazanov, “Meskhetian Turks in Search of Self-Identity,” Central Asian Survey, 11, 4 (1992): s.

13. 449

Ayşegül Aydingün, “Ahiska (Meskhetian) Turks: Source of Conflict in the Caucasus?,” The

International Journal of Human Rights 6, 2 (2002): s. 59. 450

Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı, "Tika Faaliyet Raporları." Accessed December

8, 2013. http://www.tika.gov.tr/yayinlar/faaliyet-raporlari/23.

Page 127: TÜRK DİLLİ TOPLULUKLARIN KARùILATIRMALI OLARAK · r. : Rusça RF : Rusya Federasyonu SSCB : Sovyet Soyalist Cumhuriyetler Birliği t. : Türkçe TC : Türkiye Cumhuriyeti TDK

116

Türklerinin Gürcistan’a geri dönüş sürecini ve sorunlarını takip etmekte ve sorunlara

çözüm bulmaya çalışmaktadır.

Ahıska Türkleri ise Kazakistan’da dünyanın diğer ülkelerinde bulunan

soydaşlarından daha iyi bir durumdadadırlar. Bunun sonucu olarak Kazakistan’da

yaşayan Ahıskalıların ne Türkiye’ye ne de anavatanları olan Ahıska’ya (Gürcistan’a)

dönme düşüncesi diğer ülkelerde yaşayanlara göre daha az olduğu

gözlemlenmektedir. Ayşegül Aydıngün Kazakistan’da gerçekleştirdiği mülakatlarda

Ahıska Türklerinin kendilerini sürgün edilmiş gibi hissetmediklerini ancak buna

karşın “vatan” terimini de Türkiye için kullandıkları tespitine varmıştır.451

Fatima Devrisheva 2010 yılında kaleme aldığı tezinde, 1995’ten itibaren Türkiye

Cumhuriyeti ve Kazakistan’daki Ahıska Türklerinin Medeniyet Merkezi arasındaki

anlaşma sonucunda her yıl yirmi kişi lisans ve beş kişi yüksek lisans öğrencisi olarak

Türkiye üniversitelerine okumaya geldiğini söylemektedir.452

Ancak 2012 yılından

itibaren yapılan değişiklikler çerçevesinde Türk Cumhuriyetleri ve Akraba

Toplulukları (TCS) sınavı kaldırılmış ve yerine mülakatlarla öğrenci alımının

yapıldığı “Türkiye Bursları” sistemi devreye sokulmuştur. Diğer taraftan, Türkiye

Bursları Mülakat komitesi ise Ahıska Türklerinin burs süreçlerinde gözetilerek

pozitif ayrımcılığa tabii tutulduğunu ancak herhangi bir kontenjan ayırma

durumunun söz konusu olmadığını belirtmiştir. Yükseköğrenim talebi artan

Kazakistan’daki Ahıska Türkleri 1990’ların sonlarından itibaren Kırgızistan’ın

Bişkek şehrindeki Kırgızistan-Türkiye Manas Üniversitesinde de okumaktadır.

Bu noktada, 2011 yılında Almatı şehrine 35 km mesafedeki Talgar ilçesinde TİKA

tarafından bir Kazak-Türk Lisesi inşa edildiğini belirtmek gerekmektedir. Çünkü

okulun açılış töreninde, dönemin Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ yaptığı

konuşmasında;

“Burada öğrenim gören öğrencilerin gelecekte Türkiye için,

Kazakistan için, Ahıska Türkleri için faydalı işler yapacağına

gönülden inanıyorum”453

451

Aydingün, “Creating, recreating and redefining ethnic identity,” s. 196. 452

Devrisheva, “Kazakistan’da Ahıska Türkleri,” s. 20. 453

“TİKA’dan Kazaksitan’a Dev Yatırım: Kazak-Türk Lisesi.”

Page 128: TÜRK DİLLİ TOPLULUKLARIN KARùILATIRMALI OLARAK · r. : Rusça RF : Rusya Federasyonu SSCB : Sovyet Soyalist Cumhuriyetler Birliği t. : Türkçe TC : Türkiye Cumhuriyeti TDK

117

demiştir. Yapılan görüşmelerde, Ahıska Türklerinin yoğun olarak yaşadığı Talgar

bölgesine inşa edilen okulun Kazakistan’da yaşayan Ahıska Türklerine yönelik

olarak kurulduğu ve öğrencilerinin çoğunun da Ahıska Türkü olduğu belirtilmiştir.

Kazakistan Ahıska Türkleri Derneğinin de gündemlerindeki en önemli madde diğer

ülkelerdeki Ahıska Türklerinin de talebi olduğu üzere vatanları olarak gördükleri

Türkiye’ye göç edebilmek için izin alabilmenin yollarını aramak olmuştur.454

2008

yılında ise dünyanın farklı ülkelerinde kurulmuş olan Ahıska Türkleri derneklerinin

tek çatı altında toplanması kararı alınmıştır. 2010 yılında ise merkezi Almatı da olan

Dünya Ahıska Türkleri Birliği (DATÜB) kurulmuş ve Ahıska Türklerinin sorunlarını

ve taleplerini ulusal ve uluslararası çapta gündeme getirmeye başlamıştır.455

Diğer taraftan Türkiye’nin soydaş topluluklarla ilişkileri dönemsel olarak farklılıklar

arz etmiştir. Türkiye’nin soydaş politikası genellikle göç olgusu üzerinden olmuş ve

iç politikaya yansıma şekli de devletin politikasını etkilemiştir. İlk aşamada geri

dönüşleri memnuniyet ile karşılayan ve teşvik eden politikanın yerini 1990’lı yılların

ortalarından sonra bir taraftan bağların korunarak “dış Türkler” söylemi artarken bir

taraftan da ilişkilerin ve ülkeye girişlerin seviyesinin düşürüldüğü yıllar olarak kayda

geçmiştir.456

Günümüzde ise Soydaş topluluklarla Türkiye’nin ilişkileri daha

kurumsal ve profesyonelleşmeye dayalı politika üzerine oturtulmaya çalışılmaktadır.

Ahıska Türk Milli Merkezi aktif bir şekilde Kazakistan’daki Türkiye

Büyükelçiliğinin yanısıra Yunus Emre Enstitüsü, TİKA, Türkiye Türkçesi Eğitim

Öğretim Merkezi'nin (TTEÖM) organizasyonlarında yer almakta ve işbirliği

içerisinde çalışmaktadır. Bunlara ek olarak, Türkiye’den Kazakistan’a giden tüm

siyasi liderlerle görüşmekte ve taleplerini aktarmaktadır. Son olarak 2010 yılında

kurulmuş olan Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı ile de sıkı bağlar

kurmaktadır.

Ahıska Türkleri özellikle Sovyetlerin çökmesinden sonra Türkiye ve diğer ülkelere

göç etme eğilimi bulunmasına rağmen Kazakistan’da bulunanların bu yöndeki

eğilimleri daha azdır. Bunun en büyük sebeplerinden birisi de Özbekler gibi büyük

ekonomik potansiyele sahip Kazakistan’ın Ahıska Türkleri için daha cazip

454

Oh, “Ahıska Turks and Koreans,” s. 213. 455

Aydıngün ve Tüfekçioğlu, “Avrasya'nın Merkezinde,” s. 114. 456

Damla B. Aksel, “Kins, Distant Workers, Diasporas: Constructing Turkey’s Transnational

Members Abroad,” Columbia University, ASN World Convention (2013): s. 12.

Page 129: TÜRK DİLLİ TOPLULUKLARIN KARùILATIRMALI OLARAK · r. : Rusça RF : Rusya Federasyonu SSCB : Sovyet Soyalist Cumhuriyetler Birliği t. : Türkçe TC : Türkiye Cumhuriyeti TDK

118

olmasıdır.457

Türkiye’de dış politika argümanı olarak soydaş toplulukların yerinde

kalmasını yeğlemekte ya da Ahıska Türklerinin tarihi anavatanları olan Gürcistan’ın

Ahıska bölgesine göçmelerini teşvik etmektedir. Ancak bugüne kadar Gürcistan

makamlarına Ahıska Türkleri tarafından geriye dönmek için Azerbaycan,

Kırgızistan, Türkiye, Kazakistan ve Rusya’dan yapılan başvurular arasından en az

Kazakistan’dan dilekçe verilmiştir.458

Buradan da anlaşılacağı üzere Kazakistan’da

yaşayan Ahıska Türkleri ne tarihi vatan olan Ahıska’ya ne de anavatan olarak

gördükleri Türkiye’ye yoğun bir şekilde göç talepleri bulunmamaktadır. Bu açıdan

bakılacak olursa Türkiye’nin Ahıska’ya dönüş politikası da bir anlamda Ahıska

Türkleri arasında geçerliliği olmayan, uygulanabilirliği zayıf, söylem üzerine dayalı

bir politika olarak kalmaktadır.

457

Aydingün, “Creating, recreating and redefining ethnic identity,” s. 196. 458

Azerbaycan: 5389, Kırgızistan: 173, Türkiye: 144, Rusya: 64, Kazakistan: 16, diğer: 30 Toplam,

5816 başvuru yapılmıştır. Kaynak: Uçar ve Rövşen Memedoğlu, Ata Yurttan Doğan Güneş, s. 51.

Page 130: TÜRK DİLLİ TOPLULUKLARIN KARùILATIRMALI OLARAK · r. : Rusça RF : Rusya Federasyonu SSCB : Sovyet Soyalist Cumhuriyetler Birliği t. : Türkçe TC : Türkiye Cumhuriyeti TDK

119

6. SONUÇ

Dünyanın en büyük çok uluslu devleti olan SSCB’nin dağılmasının en önemli

sonuçlarından biri, Avrasya coğrafyasında, her biri bir titüler grup ile iç bağlantıları

olan on beş yeni devletin ortaya çıkmasıdır. (Ermenistan-Ermeni, Azerbaycan-Azeri,

Belarus-Beyaz Rus, Estonya-Estonyalı, Gürcistan-Gürcü, Kazakistan-Kazak,

Kırgızistan-Kırgız, Letonya-Letonyalı, Litvanya-Litvanyalı, Moldova-Moldovalı,

Rusya Federasyonu-Rus, Tacikistan-Tacik, Türkmenistan-Türkmen, Ukrayna-

Ukraynalı, Özbekistan-Özbek.) Sovyetlerin çökmesiyle birlikte birlikte, yeni devlet

yönetimlerinin, kendileri ve yurttaşları için hangi içerikte bir kimlik geliştireceği

konusu, ülke içi ve uluslararası düzlemde çatışma yahut uzlaşı süreçlerini

belirleyecek temel faktörlerden biri konumuna yükselmiştir. Devletin onaadını veren

etnik grupların çıkarlarını ülke içinde bulunan diğer gruplar dezavantajlı düşecek

şekilde desteklemesi, hem ülke içinde etnik zeminli çatısma risklerini yükseltmiş,

hem de ötekileştirilen etnik grupların dış anayurtları ile sorunların artmasına yol

açmıştır. Kazakistan’da ise Kazaklar titüler grup olarak kendilerinin ayrıcalıklı

olmasında herhangi bir sakınca görmemekte, Kazakistan’da yaşayan diğer tüm

halkların da Kazaklarla eşit statüde kabul edilmesine karşı çıkmaktadır.

Eski bir Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti olarak Kazakistan, her eski Sovyet ülkesinde

olduğu gibi bağımsızlığı sonrası üç aşamadan oluşan bir dönüşüm yaşamaya

başlamıştır. Kazakistan merkezi ekonomiden piyasa ekonomisine, otoriter bir

yönetimden demokrasiye ve merkezi federal bir devletten egemen ulus devletine

geçiş süreci yaşamaktadır. 1990 yılında ilk kez ulus devlet modeliyle tanışan

Kazakistan, bu süreci diğer Orta Asya ülkeleri ile karşılaştırıldığında daha yumuşak

bir şekilde geçirdiği söylenebilir. Bunda en büyük etkide hiç kuşkusuz içerisinde

başta Ruslar olmak üzere barındırdığı yüzden fazla etnik grubu barındırmasıdır.

Türkmenistan ve Özbekistan Kazakistan’a kıyasla söz konusu demografik

karmaşadan daha az etkilenmiş olması sebebiyle ulus inşa sürecini çok daha cesur

adımlarla ilerletmiştir.

Bu çalışmada, Türkdili konuşan toplulukların tarihten itibaren Kazakistan’ı ne kadar

anavatan olarak gördükleri ve entegre oldukları ile diasporik özellikleri yani başka

bir ülkenin/devletin tali unsuru olmayı ne kadar kabul ettikleri araştırılmıştır. Diğer

Page 131: TÜRK DİLLİ TOPLULUKLARIN KARùILATIRMALI OLARAK · r. : Rusça RF : Rusya Federasyonu SSCB : Sovyet Soyalist Cumhuriyetler Birliği t. : Türkçe TC : Türkiye Cumhuriyeti TDK

120

taraftan, çalışmanın konusu olan Özbek, Uygur, Tatar ve Ahıska Türkü

topluluklarınına etnik, dilsel ve dini olarak Kazaklarla ne kadar ortak paydaya sahip

oldukları araştırılmıştır.

Birincisi, Kazakistan’da yaşayan Özbekler tarihsel olarak Maveraünnehir denilen bu

bölgede yaşamışlardır. Bu sebeple günümüz Kazakistan’ının güneyinde de

(Maveraünnehir bölgesi içerisinde kalır) yaşayan Özbeklerin, bulundukları bölge ile

alakalı tarihten gelen derin ve sıkı bağları vardır. Bu anlamda Özbekler günümüz

Kazakistan topraklarının yerli halkı olarak değerlendirilebilir. Uygurlar ise Çin

hanedanlığının ve sonrasında Çin Halk Cumhuriyetinin baskılarından dolayı Kazak

topraklarına yerleşmiştir. Kazakistan’da yaşayan Uygurlar günümüzde genel olarak

ülkenin güney bölgelerinde bulunan Almatı şehri ve çevresindeki bölgelerde

yaşamaktadır. Volga Bölgesinden gelen Tatarların ise Kazak steplerine olan göç

hareketleri ilk olarak 18. yüzyılın ikinci yarısında başlamış ve 1960’larda son

bulmuştur. Ülkenin daha çok kuzey bölgelerinde yaşayan Tatarların Kazakistan’a

yerleşmeleri daha çok ticari, idari, dini ve eğitim temelli olmuştur. Ahıska Türkleri

ise 2. Dünya Savaşı esnasında Stalin’in emri ile Kazakistan, Kırgızistan ve

Özbekistan’a sürülmüştür. Ahıska Türkleri bu gün daha çok ülkenin güney

bölgelerinde yaşamaktadır. Genel olarak karşılaştırılacak olursa, Özbek, Uygur ve

Ahıska Türkleri ülkenin güney bölgelerinde yaşarken Tatarlar ise Rusların ve diğer

slavların daha yoğun olarak bulunduğu kuzey bölgelerinde yaşamaktadır. Diğer

taraftan, Özbekler Kazakistan’ın yerli halkı olarak kabul edilirse, Uygurlar baskıdan

kaçan göçmenler, Tatarlar gönüllü göçmenler, Ahıska Türkleri ise zorunlu göçe tabi

tutulmuş göçmenler olarak değerlendirilmektedir. Bu anlamda dört topluluğun da

Kazakistan’da bulunma sebepleri farklı olmaktadır.

İkincisi, sırasıyla Kazakistan’da en çok nüfusa sahip olan Özbekler, Uygurlar,

Tatarlar ve Ahıska Türklerinden, Tatarlar diğer üç topluluğun aksine giderek azalan

bir grafik çimektedir. Tatarlar bu yönüyle Slavlara benzemektedir. Aşağıdaki

şekillerden de anlaşılacağı üzere genel olarak Türk Dilli topluluklarda nüfus

gençleşmektedir. Tatarların yaş pramidi ise Ruslarınki ile benzerlik göstermektedir.

Uygurlar ise Kazak devletinin nüfuslarını gerçekte olandan daha az olduğunu iddia

etmektedir.

Page 132: TÜRK DİLLİ TOPLULUKLARIN KARùILATIRMALI OLARAK · r. : Rusça RF : Rusya Federasyonu SSCB : Sovyet Soyalist Cumhuriyetler Birliği t. : Türkçe TC : Türkiye Cumhuriyeti TDK

121

Üçüncü olarak ise her etnik topluluğun olduğu gibi çalışmaya konu dört topluluğun

da Kazakistan Halklar Asamblesinde merkezleri bulunmaktadır. Ancak halklar

Asamblesi dâhil sivil toplum olarak en örgütlü topluluğun Uygurlar olduğu

söylenebilir. Bu durumda Uygurların bağımsız bir anavatanlarının bulunmayışının

etkisi büyüktür. Hâlihazırda Uygurlar dünyada dahi en örgütlü diaspora topluluğu

olarak öne çıkmaktadır. Özbekler ve Ahıska Türkleri ise Uygurlar kadar olmasa da

güçlü örgütlenmeleri bulunmaktadır. Tatarlar ise sivil örgütlenmeye çok da

yanaşmadıkları görülmektedir. Bunda dağınık olarak yaşamalarının etkisi de göz

önünde bulundurulmalıdır. Diğer taraftan, bağımsızlık sonrası Kazakistan’da yaşayan

bütün topluluklar nazarında Kazaklara yönetimde ve istihdamda pozitif ayrımcılık

uygulanması Türk dilli toplulukları da etkilemiştir. Ancak diğerlerine kıyasla Sovyet

döneminde kendilerine daha çok yer bulan Tatarlar bu durumdan en çok etkilenen

Türk topluluğu olarak öne çımıştır.

Dördüncü olarak dil mevzusuna değinilecek olursa Ahıska Türkleri Oğuz, Tatarlar

Kazaklar gibi Kıpçak, Uygur ve Özbekler ise Karluk dil grubuna mensup

milletlerdir. Ancak Tatarlar Kazaklarla aynı dil grubuna mensup olmalarına rağmen

Kazakça’yı diğer üç topluluğa göre daha az kavrayabilmiştir. Bunda Tatarların kendi

dillerini unutmasının da etkisi büyüktür.

Diğer taraftan teze konu olan dört topluluk da İslam dinine mensuptur. Hepsi de

mezhep olarak Hanefi, akaid olarak Maturidiliğe mensupturlar. Ancak, Özbekler ile

Uygurlar, Ahıska Türkleri ile Tatarlara göre daha dindar bir oldukları düşünülbilir.

Ancak Tatarlar diğer topluluklardan da ayrılarak genel anlamda İslam’dan

uzaklaştığını da belirtmek gerekir. (bakınız şekil 4.)

Eğitim alanında Kazak devleti aslına bakılacak olursa birçok demokratik devletten

daha ileri bir yapı sunmaktadır. Resmi diller olan Kazakça ve Rusça haricinde,

Özbekçe, Uygurca ve Tacikçe eğitim veren eğitim kurumları bulunmaktadır. Pazar

okulları denen ve Kazak devletinin de desteklediği dil kurslarında ise birçok etnik

grup anadillerini öğrenmeye ve geliştirmeye gitmektedir.

Genel olarak, çalışma konusu olan dört topluluğun Kazak ulus inşa sürecinden nasıl

etkilendiği değerlendirildiğinde Tatarların diğer üçüne göre farklılaştığı gerek dil,

gerek din, gerekse de nüfus açıkça görülmektedir. Tatarlar genel olarak daha çok

Page 133: TÜRK DİLLİ TOPLULUKLARIN KARùILATIRMALI OLARAK · r. : Rusça RF : Rusya Federasyonu SSCB : Sovyet Soyalist Cumhuriyetler Birliği t. : Türkçe TC : Türkiye Cumhuriyeti TDK

122

Slavik özellikler göstermektedir. Özbekler ve Ahıska Türkleri ise Kazak devleti ile

uzlaşmayı yeğlemektedir.

Son olarak Kazak devleti Ruslar ve Uygurlar bir tarafa konulacak olursa içerisinde

barındırdığı toplulukların anavatanları ile olan ilişkisine çok müdahaleci bir tavır

sergilememektedir. Ahıska Türkleri anavatan olarak gördükleri Türkiye ile ilişkileri

daha çok Türkiye’nin kültürel, sosyal ve teknik yardımları ile bölgede yaşayan

Ahıskalıların Türkiye’ye gelip yerleşme istekleri üzerine kuruludur. Özbekler ise

coğrafi olarak sınırında yaşadıkları anavatanları Özbekistan ile ilişkileri siyasi ve

ekonomik nedenlerden dolayı sınırlıdır. Ancak akrabalık ilişkileri ve kültürel

etkileşim devam etmektedir. Anavatan olarak görebilecekleri bağımsız ülkeleri dahi

olmayan Tatarlar Rusya Federasyonu içindeki özerkliğe sahip Tataristan’la olan

bağları bile yok denecek kadar azdır. Anavatanları ile en sorunlu ilişkiye sahip olan

toplulukların başında ise Uygurlar gelmektedir. Devletsiz insanlar olarak tanımlanan

Uygurlar uluslararası toplum tarafından tanınan bağımsız bir devlete sahip değildir.

Sadece, Sosyalist Çin hükümeti tarafından tarihi anlamdaki Doğu Türkistan

coğrafyasında kurulmuş olan “Sincan Uygur Özerk Bölgesi” bulunmaktadır.

Dolayısıyla, diaspora da özellikle Orta Asya’da yaşayan Uygurların hukuktan doğan

haklarını koruyabilecek bir devleti bulunmamaktadır.

İngiliz sosyolog Robet Cohen’in diasporanın özelliklerini maddeler halinde

açıklamaya çalışmıştır. Cohen’in diasporanın dokuz ortak özelliği olarak sıraladığı

maddeler bir anlamda Safran’ın sıraladığı özelliklerin günün şartlarına göre revize

edilmiş hali denilebilir. Safran’a ek olarak Cohen iş ya da ticaret amaçlı gönüllü

göçten, diasporalar arası dayanışma duygusundan ve hoşgörülü bir ev sahibi ülkeden

bahsetmektedir. (bakınız bölüm 2.) Cohen’in tanımlamaları ışığında Kazakistan’da

yaşayan Özbek, Uygur, Tatar ve Ahıska Türklerinin durumları incelenmiştir.

Cohen, diasporaların dokuz özelliği üzerinde durmaktadır;

1. Ana yurttan genellikle travmatik bir şekilde ayrılma,

Çalışmaya konu dört topluluk arasından anayurtlarından travmatik bir şekilde

ayrılma tipolojisine Ahıska Türkleri, Uygurlar ve Kırım Tatarları tam olarak

uymaktadır. Ahıska Türkleri ise 2. Dünya Savaşı esnasında Stalin’in emri ile

Kazakistan, Kırgızistan ve Özbekistan’a sürülmüştür. Uygurlar ise Çin

Page 134: TÜRK DİLLİ TOPLULUKLARIN KARùILATIRMALI OLARAK · r. : Rusça RF : Rusya Federasyonu SSCB : Sovyet Soyalist Cumhuriyetler Birliği t. : Türkçe TC : Türkiye Cumhuriyeti TDK

123

hanedanlığının ve sonrasında Çin Halk Cumhuriyetinin baskılarından dolayı Kazak

topraklarına yerleşmiştir. 2. Dünya Savaşı öncesi yapılan 1939 sayımlarında 1,1

milyonluk Kırım nüfusunun dörtte birini oluşturan Kırım Tatarlarının ise hemen

hemen hepsi savaş esnasında Almanlarla işbirliği yaptıkları gerekçesiyle

sürülmüştür. Büyük bir çoğunluğu Özbekistan’a sürülen Tatarların bir kısmı da

Kazakistan’a sürgün edilmiştir. Volga Tatarlarının Kazakistan’a yerleşmeleri ise

gönüllü ve daha çok ticari, idari, dini ve eğitim temelli olmuştur. Özbekler ise kadim

zamanlardan beri Seyhun ve Ceyhun nehirlerinin arasında, içerisinde Buhara ve

Semerkand gibi tarihi şehirlerinde bulunduğu, Maveraünnehir denilen bu bölgede

yaşamışlardır. Bu sebeple günümüz Kazakistan’ının güneyinde de yaşayan

Özbeklerin, bulundukları bölge ile alakalı tarihten gelen derin ve sıkı bağları vardır.

Bu anlamda Özbeklere Kazakistan’ın yerli topluluğu demek yanlış olmayacaktır.

2. Ana yurttan iş aramak, ticaret veya kolonyal amaçlar gibi nedenlerle ayrılma,

Bu tanıma en çok Volga Tatarları uymaktadır. Zira Tatarların bölgeye gelişleri daha

önce de defaaatle üzerinde durulduğu üzere ticari, idari, dini ve eğitim temelli

olmuştur. Neredeyse tamamı vasıflı insanlardan oluşan Volga Tatarları bölgeye iş

aramak ümidiyle değil daha çok ticaret yapmak ve idari, dini ve eğitimsel

faaliyetlerde bulunmak amacıyla yerleşmiştir.

3. Kolektif bir hafıza ve ana yurda ilişkin mitos,

Aslına bakılacak olursa Türk dilli toplulukların hiçbirinde ana vatan’a ilişkin çok

güçlü bir bağlılığın var olduğu söylenemez. Her bir topluluk için konuya değilinecek

olursa, Uygurlar ÇHC sınırları içerisinde kalan ve anavatanları için bağımsızlığı

mücadele veriliyor olması bir anlamda Uygurların Doğu Türkistan’ı yüceltmesine ve

hafızalarda korunmasına sebep olmuştur. Ancak, günümüzde Çin’in uluslararası

arenada çok kuvvetli olması ve Uygurların Kazakistan’a gelişlerinden itibaren aradan

bir çok neslin geçmesi ve dahası Ermeni ve Yahudi diasporaları kadar içkin ve

organize olamamalarından dolayı anavatanlarına dair mitosları yeterince kuvvetli

değildir. Diğer taraftan, Sovyetler zamanında sürgün halklardan olan Kırım

Tatarlarında Mustafa Kırım Cemiloğlu’nun da çabaları ile çok kuvvetli bir anavatan

olgusu oluşmasına rağmen 1989’da anavatan’a geri dönüş sürecinin tamamlanması

ile kollektif hafıza tutmanın gereği kalmamıştır. Ahıska Türklerinde ise anavatan

olarak kabul edilen ve bugün Gürcistan sınırları içerisinde kalan Ahıska’yı yüceltme

Page 135: TÜRK DİLLİ TOPLULUKLARIN KARùILATIRMALI OLARAK · r. : Rusça RF : Rusya Federasyonu SSCB : Sovyet Soyalist Cumhuriyetler Birliği t. : Türkçe TC : Türkiye Cumhuriyeti TDK

124

ve orada yaşananları sürgün edildikleri yerlere getirmektedirler. Kazakistan’da belli

mahallerde toplanan Ahıska Türkleri ilginç bir şekilde Ahıska’da aynı köyde yaşayan

ailelerin bir araya geldiği gettolar oluşturmuşlardır. Dillerinden ve mensubu

bulundukları “Türk” milletine mensup olmaktan gurur duyan Ahıska Türkleri,

geçmişte Osmanlı devleti gibi medeni ve güçlü bir devletin parçası olmaktan da

ayrıca gurur duymaktadır. Bununla bağlantılı olarak, Ahıska Türklerinin bölgedeki

Özbek, Kazak, Kırgız gibi yerel halklara göre imparatorluk geçmişine sahip oldukları

gerekçesi ile kendilerini daha üstün görmektedirler. Özbekler ise tarihten bu yana

Kazakistan’ın güneyinde yerleşik hayat tarzını benimsemelerinden dolayı millet

olarak üzerinde yaşadıkları topraklara büyük bağlılıkları vardır. Anavatanları olarak

üzerinden yaşadıkları toprakları görüyor olmaları çok daha muhtemeldir.

4. Varsayılan ana yurdun idealize edilmesi,

Anayurdun idealize edilmesi Yahudiler kadar olmasa da Uygur ve Ahıska

Türklerinin şarkılarında, türkülerinde ve deyişlerde anavatan’a dair pek çok vurgu

bulunduğu söylenebilir.

5. Geri dönüş hareketleri,

Cohen diaspora topluluklarının anavatana geri döndüğü ya da aralıklarla ziyaret

ettiğinden bahsetmektedir. İlk olarak Özbekler ele alınırsa 1990’ların başında yaşam

koşullarının güney Kazakistan’a göre Özbekistan’da daha tercih edilir olması kayda

değer sayıda Özbek’in Özbekistan’a göçmesine sebep olmuştur. Ancak Kazakistan

Özbeklerinde hiçbir zaman Almanlar ya da Ruslar gibi anavatanlarına kitlesel olarak

geri dönüş yaşanmamıştır. Yükselen ekonomiyi, kişi başına düşen geliri ve yaşam

kalitesini dikkate alan Özbekler günümüzde Kazakistan’da kalmayı kendi çıkarlarına

daha uygun görmektedir.459

Ahıska Türkleri ise Kazakistan’da dünyanın diğer

ülkelerinde bulunan Ahıska Türklerinden daha iyi bir durumdadadırlar. Bunun

sonucu olarak Kazakistan’da yaşayan Ahıskalıların ne Türkiye’ye ne de anavatanları

olan Ahıska’ya (Gürcistan’a) dönme düşüncesi diğer ülkelerde yaşayanlara göre daha

az olduğu gözlemlenmektedir. Ayşegül Aydıngün Kazakistan’da gerçekleştirdiği

mülakatlarda Ahıska Türklerinin kendilerini sürgün edilmiş gibi hissetmediklerini

ancak buna karşın “vatan” terimini de Türkiye için kullandıkları tespitine

459

Oka, “Uighurs and Uzbeks in Kazakhstan,” s. 362.

Page 136: TÜRK DİLLİ TOPLULUKLARIN KARùILATIRMALI OLARAK · r. : Rusça RF : Rusya Federasyonu SSCB : Sovyet Soyalist Cumhuriyetler Birliği t. : Türkçe TC : Türkiye Cumhuriyeti TDK

125

varmıştır.460

Uygurlar ise Özbeklerde olduğu gibi anavatana dönmeyi şu aşamada

düşünmemektedir. Çin’de varolan siyasi ve kültürel baskılar, ayrıca Kazakistan’da

sahip oldukları ekonomik ve sosyal refah bu durumda en etkili öğreler olarak öne

çıkmaktadır. Diğer taraftan Tatarlar ise diğerlerinden farklı olarak kendilerini hiçbir

zaman başka bir ülkenin diasporası ya da temsilcisi olarak hissetmemiştir. Anavatan

olarak görebilecekleri bağımsız ülkeleri dahi olmayan Tatarlar Rusya Federasyonu

içindeki özerkliğe sahip Tataristan’la olan bağları bile yok denecek kadar azdır.

6. Uzun zamandan beri devam ettirilen güçlü bir etnik grup bilinci,

Özbekler, Uygurlar ve Ahıska Türklerinde güçlü bir etnik bilicin var olduğu

söylenebilir. Ancak anavatanları ile olan ilişkisi, Kazakistan’daki konumları, dil ve

dini durumları ile millet olarak sivil toplum örgütlenmelerinin zayıf olduğu Tatarlar

için aynı bilince sahip olduklarını düşünmek çok da mümkün değildir.

7. Ev sahibi toplumlarla sorunlu bir ilişki,

Cohen ev sahibi ülke ile sorun yaşamanın diaspora topluluklarının ortak özelliği

olduğunu ve birçoğunun da belli oranlarda ayrımcılığa uğradığından bahsetmektedir.

aslına bakılacak olursa sadece diaspora toplulukları değil bugünün Kazakistan’ın da

belli bir kesim Kazaklar dahi devletle ve kendi toplumuyla sorunlar yaşamaktadır.

Ancak diaspora toplulukları dikkate alınacak olursa güçlü milliyetçi duruşları ve

Kazakistan devletinin Çin ile var olan ilişkileri dikkate alındığında teze konu olan

topluluklar arasından Uygurların ev sahibi toplumla en sorunlu ilişkiye sahip olduğu

değerlendirmesi yapılabilir.

8. Diğer ülkelerdeki soydaşlarla olan dayanışma duygusu,

Diasporadaki toplulukların kendilerini diğer ülkelerdeki soydaşlarıyla tanımlamayı

tercih ettiği ifade edilmektedir. Kazakistan’da diğer ülkelerdeki diasporalar ile ilişki

kurmakta Uygurlar ile Ahıska Türkleri öne çıkmaktadır. Özbekler ve Tatarlarda ise

her ne kadar dinamikleri farklı olsa da bu tür ilişkileri daha zayıf kalmaktadır.

9. Hoşgörülü ev sahibi devletlerde, daha iyi bir yaşam kurma ihtimali

Yazar son olarak mazlum, sürülmüş diasporaların bile yerleştikleri ülkelerde

anavatanlarına kıyasla daha iyi bir hayat sürebileceklerini, daha zengin ve daha

460

Aydingün, “Creating, recreating and redefining ethnic identity,” s. 196.

Page 137: TÜRK DİLLİ TOPLULUKLARIN KARùILATIRMALI OLARAK · r. : Rusça RF : Rusya Federasyonu SSCB : Sovyet Soyalist Cumhuriyetler Birliği t. : Türkçe TC : Türkiye Cumhuriyeti TDK

126

eğitimli olabileceklerini izah etmektedir. Bu anlamda, Kırgızistan’da yaşayan Ahıska

Türkleri ile karşılaştırıldığında Kazakistan’dakilerin daha zengin ve daha refah

içerisinde yaşadıkları daha önce de ifade edilmişti. Ancak tarihsel anavatan olarak

gördükleri Ahıska bölgesine tam da bu gerekçelerle yerleşmemeyi tercih

etmektedirler. Yine Kırgızistan Ahıska Türkleri ile karşılaştırılacak olursa,

Kazakistan’daki Ahıska Türkleri bugün anavatan olarak gördükleri Türkiye’ye

yerleşmeyi dahi daha az arzulamaktadır. Uygurlar ve Özbekler ise daha öncede

değinildiği üzere Kazakistan’da sahip oldukları statünün anavatanlarındaki muhtemel

durumdan daha iyi olduğu düşüncesi ile Kazakistan’da kalmayı yeğlemektedir.

Tezde diaspora toplulukları olarak anılan dört toplum aynı zamanda birer azınlık

toplumu olarak da sınıflandırılması yanlış olmayacaktır. Post Sovyet ülkeler arasında

önemli bir yere sahip olan Kazakistan çok kültürlü bir sosyolojik yapıya sahip

olmasına rağmen, beklenenin aksine ülkede etno-kültürel ve dini farklılıklardan

kaynaklanan çatışmalar yaşanmamıştır. Bu hususta en önemli etken olarak siyasi

iradenin farklı etnik grupların Kazakistan’a psikolojik olarak aidiyet duygusunu

yerleştirmesi ve pekiştirmesi ön plana çıkmaktadır. Halklar asamblesi, Kazakistan’ın

bağımsızlık sonrası yeni kimliğinin kapsayıcı, bütünleştirici, birleştirici ve dışlayıcı

olmayan vasfının vurgulanmasını temsil etmektedir. Ancak realiteye bakıldığında ise

Kazakların Kazak kimliği etrafında bir üst kimlik oluşturmaya çalıştığı da

gözlemlenmektedir. Türkiye ile karşılaştırılacak olursa, Türkiye’de yaşayan resmi ya

da resmi olmayan azınlıklar kendini Türk olarak tanımlamaktadır. Hatta Türk

toplumu genele olarak ele alınacak olunursa etnik ve dilsel olarak Türk olmayanları

bile Türk olarak tanımlama ihtiyacı duymaktadır. Söz konusu husus özellikle

Türkiye’de yaşayan Tatar, Özbek, Karaçay, Nogay gibi topluluklarda daha da öne

çıkmaktadır. Türkiye’deki algının aksine Kazakistan’da kendileri gibi Tüürk kökenli

olan toplumlara karşı bile onların Kazak olmadıkları ve Kazak olmanın ayrıcalık

olduğu sürekli vurgulanmaktadır. Bu anlamda etnik Kazakların kendilerini diğer türk

topluluklarından dahi ayrı bir yere konumlandırdıklarını söylemek yanlış

olmayacaktır.

Page 138: TÜRK DİLLİ TOPLULUKLARIN KARùILATIRMALI OLARAK · r. : Rusça RF : Rusya Federasyonu SSCB : Sovyet Soyalist Cumhuriyetler Birliği t. : Türkçe TC : Türkiye Cumhuriyeti TDK

127

KAYNAKÇA

Basılı Kaynaklar:

Adilcanov, Galimcan. “Islam as a Part of the Kazakh Identity and Chokan

Valikhanov.” Master tezi, Bilkent Üniversitesi, 2004.

Akiner, Shirin. “Melting Pot, Salad Bowl - Cauldron? Manipulation and

Mobilization of Ethnic and Religious Identities in Central Asia.” Ethnic and Racial

Studies 20, 2 (1997): s. 362-398.

Akiner, Shirin. “Towards a Typology of Diasporas in Kazakhstan.” In

Central Asia and the Caucasus: Transnationalism and Diaspora. Edited by Touraj

Atabaki and Sanjyot Mehendale, s. 21-65. New York, London: Routledge, 2005.

Akiner, Shirin. Central Asia: Conflict or Stability and Development?.

London, Minority Rights Group: MFP Design and Print, 1997.

Aksel, Damla B. “Kins, Distant Workers, Diasporas: Constructing Turkey’s

Transnational Members Abroad.” Columbia University, ASN World Convention

(2013).

Aksoy, İpek Doğan. “The Role of Language in the Formation of Kazakh

National Identity.” Master tezi, Ortadoğu Teknik Üniversitesi, 2008.

Altoma, Reef. “The Influence of Islam in Post-Soviet Kazakhstan.” In

Central Asia in Historical Perspective. Edited by Beatrice F. Manz, s. 164-184.

Boulder, San Francisco, Oxford: Westview Press, 1994.

Anderson, Benedict. Hayali Cemaatler: Milliyetçiliğin Kökenleri ve

Yayılması. Çeviren İskender Savaşır. İstanbul: Metis Yayınları, 2011.

Andican, Ahat. Osmanlıdan Günümüze Türkiye ve Orta Asya. İstanbul:

Doğan Kitap, 2009.

Aydıngün, Ayşegül, Çiğdem Balım Harding, Matthew Hoover, Igor

Kuznetsov, and Steve Swerdlow, The Meskhetian Turks: An Introduction to their

Page 139: TÜRK DİLLİ TOPLULUKLARIN KARùILATIRMALI OLARAK · r. : Rusça RF : Rusya Federasyonu SSCB : Sovyet Soyalist Cumhuriyetler Birliği t. : Türkçe TC : Türkiye Cumhuriyeti TDK

128

History, Culture and Resettlement Experiences. Washington, DC: Center for Applied

Linguistics, 2006.

Aydıngün, Ayşegül, ve Erdoğan Yıldırım, “Perception of Homeland among

Crimean Tatars Cases from Kazakhstan, Uzbekistan and Crimea,” Bilig 54 (2010):

21-46.

Aydıngün, Ayşegül, ve Hayati Tüfekçioğlu. “Avrasya'nın Merkezinde

Dünyaya Açılan Ülke: Kazakistan.” In Bağımsızlıklarının Yirminci Yılında Orta

Asya Cumhuriyetleri - Türk Dilli Halklar Türkiye ile İlişkiler. Edited by Ayşegül

Aydıngün ve Çiğdem Balım, s. 51-131. Ankara: Atatürk Kültür Merkezi, 2012.

Aydıngün, Ayşegül. “Ahiska (Meskhetian) Turks: Source of Conflict in the

Caucasus?.” The International Journal of Human Rights 6, 2 (2002): s. 49-64.

Aydıngün, Ayşegül. “Creating, recreating and redefining ethnic identity:

Ahiska/Meskhetian Turks in Soviet and post-Soviet contexts.” Central Asian Survey

21, 2 (2002): s. 185-197.

Aydıngün, Ayşegül. “Islam as a Symbolic Element of National Identity

Used by the Nationalist Ideology in the Nation and State Building Process in Post-

Soviet Kazakhstan,” Journal for the Study of Religions and Ideologies 6, 17 (2010):

s. 69-83.

Aydıngün, Ayşegül. “Rethinking Ethnic Identity Formation: The Case of the

Ahıska (Meskhetian) Turks in Turkey and Kazakhstan.” Doktora tezi, Ortadoğu

Teknik Üniversitesi, 2001.

Aydıngün, İsmail, and Aysegül Aydingün. “Nation-State Building in

Kyrgyzstan and Transition to the Parliamentary System.” Parliamentary Affairs: A

Journal of Representative Politics 67, 2 (2014): 391-414.

Aydıngün, İsmail. “Ne Doğu Ne Batı, Hem Doğu Hem Batı: Avrasya’nın

‘Geçiş’ Ülkesi Ukrayna.” In Bağımsızlıklarının 20. Yılında Azerbaycan, Gürcistan ve

Ukrayna - Türk Dilli Halklar ve Türkiye ile İlişkiler. Edited by İsmail Aydıngün ve

Çiğdem Balım, s. 209-308. Ankara: Atatürk Kültür Merkezi, 2012.

Babadjanov, Bakhtiyar, Kamil Malikov, ve Aloviddin Nazarov. “Islam in

the Ferghana Valley: Between National Identity and Islamic Alternative.” In The

Heart of Central Asia. Edited by S. Frederick Starr, s. 296-372. New York: M.E.

Sharpe, 2011.

Page 140: TÜRK DİLLİ TOPLULUKLARIN KARùILATIRMALI OLARAK · r. : Rusça RF : Rusya Federasyonu SSCB : Sovyet Soyalist Cumhuriyetler Birliği t. : Türkçe TC : Türkiye Cumhuriyeti TDK

129

Bekmurzayeva, Zhansaya. “Yurtdışı Kazaklarının Kazakistan’a Yeniden

Yerleştirilmeleri (Nurli Köş) Politikası ve Kazak Milliyetçiliğindeki Rolü.” Master

tezi, İstanbul Üniversitesi, 2012.

Beridze, Marine and Manana Kobaidze. “Ethnic Identity Features: Creation,

Loss and Revival Dynamics (The case of Turkish Meskhetians).” Iberiul-Kavkasiuri

Enatmecniereba 36 (2008): s. 58-80.

Beridze, Marine, and Manana Kobaidze, “An Attempt to Create an Ethnic

Group: Identity Change Dynamics of Muslimized Meskhetians.” In Language,

History and Cultural Identities in the Caucasus. Edited by Karina Vamling, s. 53-67.

Malmö: Caucasus Studies, 2010.

Billig, Michael. Banal Nationalism. London: SAGE Publications, 1995.

Borgeas, Andreas. Islamic Militancy and the Uighur of Kazakhstan.

Washington: IREX, 2012.

Brubaker, Rogers. ““National Minorities, Nationalizing States, and External

National Homelands in the New Europe.” Daedalus 124, 2 (1995): s. 107-132.

Brubaker, Rogers. “The ‘Diaspora’ Diaspora.” Ethnic and Racial Studies

28, 1 (2005): s. 1-19.

Brubaker, Rogers. “The Manichean Myth: Rethinking the Distinction

Between 'Civic' and 'Ethnic' Nationalism.” In The Nation and National Identity: The

European Experience in Perspective. Edited by Hanspeter Kriesi, Klaus Armingeon,

Hannes Slegrist, and Andreas Wimmer, s. 55-71. (Los Angeles: The University of

California, 1999)

Carlisle, Donald S. “Soviet Uzbekistan: State and Nation in Historical

Perspective.” In Central Asia in Historical Perspective. Edited by Beatrice F. Manz,

s. 103-126. Boulder, San Francisco, Oxford: Westview Press, 1994.

Chen, Yu-Wen. The Uyghur Lobby: Global Networks, Coalitions and

Strategies of the World. New York: Routledge, 2014.

Page 141: TÜRK DİLLİ TOPLULUKLARIN KARùILATIRMALI OLARAK · r. : Rusça RF : Rusya Federasyonu SSCB : Sovyet Soyalist Cumhuriyetler Birliği t. : Türkçe TC : Türkiye Cumhuriyeti TDK

130

Clark, William, and Ablet Kamalov. “Uighur Migration Across Central

Asian Frontiers.” Central Asian Survey, 23, 2 (2004): s. 167-182.

Cohen, Robin. Global Diasporas an Introduction. London: Routledge,

2008.

Collins, Kathleen. Clan Politics and Regime Transition in Central Asia.

Cambridge: Cambridge University Press, 2006.

Cummings, Sally N. “The Uzbekistan Border with Kazakhstan,” UK

Ministry of Defence (2000): s. 43-46.

Dave, Bhavna. Kazakhstan: Ethnicity, Language and Power. London:

Routledge, 2007.

Davenel, Yves-Marie. “Are National Minorities of the Former USSR

becoming New Diasporas? The Case of the Tatars of Kazakhstan.” In Diasporas:

Critical and Inter-Disciplinary Perspectives. Edited by Jane Fernandez, s. 75-86.

Oxford: Inter-Disciplinary Press, 2009.

Davenel, Yves-Marie. “Cultural Mobilization in Post-Soviet Kazakhstan:

Views from the State and from Non-Titular Nationalities Compared.” Central Asian

Survey 31, 1 (2012): s. 17-29.

Devrisheva, Fatima. “Kazakistan’da Ahıska Türklerinin Sosyal-Kültürel

Yapılarındaki Değişmeler.” Master tezi, Ankara Üniversitesi, 2010.

Diener, Alexander C. “Kazakhstan's Kin State Diaspora: Settlement

Planning and the Oralman Dilemma.” Europe-Asia Studies 57, 2 (2005): s. 327-348.

Dikkaya, Mehmet, ve Ali Bora Çağdaş. “Kazakistan’ın Ekonomi Politiği ve

Türkiye’nin Yeri.” Orta Asya ve Kafkasya Araştırmaları Dergisi 1, 2 (2006): s. 110-

127.

Dinç, Deniz. “Nationality Policies in post-Soviet Kazakhstan.” Master tezi,

Ortadoğu Teknik Üniversitesi, 2010.

Dufoix, Stephane. Diasporas. Translated by William Rodamor. London:

University of California Press, 2008.

Page 142: TÜRK DİLLİ TOPLULUKLARIN KARùILATIRMALI OLARAK · r. : Rusça RF : Rusya Federasyonu SSCB : Sovyet Soyalist Cumhuriyetler Birliği t. : Türkçe TC : Türkiye Cumhuriyeti TDK

131

Edelbay, Saniya. “Traditional Kazakh Culture and Islam.” International

Journal of Business and Social Science 3, 11 (2012): s. 122-133.

Fernandez, Jane. “Introduction.” In Diasporas: Critical and Inter-

Disciplinary Perspectives. Edited by Jane Fernandez, s. 3-26. Oxford, United

Kingdom: Inter-Disciplinary Press, 2009.

Fierman, William. “Kazakh Language and Prospects for Its Role in Kazakh

‘Groupness’.” Ab Imperio, 2 (2005): s. 393–423.

Fierman, William. “Language and Education in Post-Soviet Kazakhstan:

Kazakh-Medium Instruction in Urban Schools.” The Russian Review 65 (2006): s.

98–116.

Fierman, William. “Language and Identity in Kazakhstan: Formulations in

Policy Documents 1987–1997.” Communist and Post-Communist Studies, 31, 2

(1998): s. 171-186.

Fierman, William. Soviet Central Asia: The Failed Transformation. Oxford:

Westview Press, 1991.

Fumagalli, Matteo. “Ethnicity, State Formation and Foreign Policy:

Uzbekistan and ‘Uzbeks abroad’.” Central Asian Survey, 26, 1 (2007): 105-122.

Glenn, John. “Contemporary Central Asia: Ethnic Identity and Problems of

State Legitimacy.” European Security, 6, 3 (1997): s. 131-155.

Glenn, John. The Soviet Legacy in Central Asia. Basingstoke: Palgrave

Macmillan, 1999.

Haugen, Arne. The Establishment of National Republics in Soviet Central

Asia. New York: Palgrave Macmillan, 2003.

Hippler, Jochen. “Violent Conflicts, Conflict Prevention and Nation-

building – Terminology and Political Concepts.” In Nation-building a Key Concept

for Peaceful Conflict Transformation. Edited by Jochen Hippler, s. 3-53. London:

Pluto Press, 2005.

Page 143: TÜRK DİLLİ TOPLULUKLARIN KARùILATIRMALI OLARAK · r. : Rusça RF : Rusya Federasyonu SSCB : Sovyet Soyalist Cumhuriyetler Birliği t. : Türkçe TC : Türkiye Cumhuriyeti TDK

132

Jones, Nathan P. “‘Assembling’ A Civic Nation in Kazakhstan: The Nation-

Building Role of the Assembly of the Peoples of Kazakhstan.” Caucasian Review of

International Affairs 4, 2 (2010): s. 159-168.

Kaletaev, Darhan. Ulusal Lider Etkeni. Kazakistan Büyükelçiliği, 2007.

Kamalov, Ablet. “Uighur Community in 1990s Central Asia: A Decade of

Change.” In Central Asia and the Caucasus: Transnationalism and Diaspora. Edited

by Touraj Atabaki and Sanjyot Mehendale, s. 148-168. New York, London:

Routledge, 2005.

Karagiannis, Emmanuel. “The Rise of Political Islam in Kazakhstan: Hizb

Ut-Tahrir Al Islami.” Nationalism and Ethnic Politics, 13, 2 (2007): s. 297-322.

Karpat, Kemal H. “The Roots of Kazaks Nationalism: Ethnicity, Islam or

Land?,” In In a Coolapsing Empire: Underdevelopment, Ethnic Conflicts and

Nationalisms in the Soviet Union. Edited by Marco Buttino, s. 313-334. Milano:

Fondazione Giangiacomo Feltrinelli, 1992.

Kasımbekov, Mahmud. Halkını Seven, Halkın Sevdiği Önder. İstanbul:

Kazakistan Büyükelçiliği, 2012.

Kencetay, Dosay. “Hoca Ahmet Yesevî’nin Türk-İslâm Anlayışındaki

Yeri.” In Orta Asya’da İslam Temsilden Fobiye-2: Türk’ün Tanrısı’ndan, Tanrı’nın

Türk’üne. Edited by Muhammet Savaş Kafkasyalı, s. 773-806. Ankara, Türkistan:

Hoca Ahmet Yesevi Uluslararası Türk-Kazak Üniversitesi, 2012.

Khalid, Adeeb. Islam after Communism: Religion and Politics in Central

Asia. Berkeley, Los Angeles, London: University Of California Press, 2007.

Kınacı, Cemile. “Sovyetlerden Günümüze Kazakistan’da Kazak Dilinde

Eğitim Politikaları.” Turkish Studies 5, 4 (2010): s. 1304-1319.

King, Russell, ve Anastasia Christou. “Diaspora, Migration and

Transnationalism: Insights from the Study of Second-Generation ‘Returnees’.” In

Diaspora and Transnationalism: Concepts, Theories and Methods. Edited by Rainer

Bauböck and Thomas Faist, s. 167-184. Amsterdam: Amsterdam University Press,

2010.

Page 144: TÜRK DİLLİ TOPLULUKLARIN KARùILATIRMALI OLARAK · r. : Rusça RF : Rusya Federasyonu SSCB : Sovyet Soyalist Cumhuriyetler Birliği t. : Türkçe TC : Türkiye Cumhuriyeti TDK

133

Kokot, Waltraud, Khachig Tölölyan ve Carolin Alfonso. Diaspora, Identity,

and Religion: New Directions in Theory and Research. London: Routledge, 2004.

Kul, Ömer. “Terör Üzerinden Global Savaş ve Sözde Uygur Terör Tehdidi

(1990-2011).” Türkiyat Mecmuası, 23 (2013): s. 65-97.

Kulzhanova, Ainur. “Language Policy of Kazakhstan: An Alaysis.” Master

tezi, Central European University, 2012.

Kuzio, Taras. “History, Memory and Nation Building In The Post-Soviet

Colonial Space.” Nationalities Papers: The Journal of Nationalism and Ethnicity 30,

2 (2002): s. 241-264.

Laruelle, Marlene. “An Evolving Social Fabric: Mobile National And

Individual Identities.” In Migration and Social Upheaval as the Face of

Globalization in Central Asia. Edited by Marlene Laruelle, s. 211-214. Leiden, The

Netherlands: Brill, 2013.

Laruelle, Marlene. “Cross-border Minorities as Cultural and Economic

Mediators between China and Central Asia.” China and Eurasia Forum Quarterly 7,

1 (2009): s. 93-119.

Laruelle, Marlene. “Introduction.” In Migration and Social Upheaval as the

Face of Globalization in Central Asia. Edited by Marlene Laruelle, s. 5-15. Leiden,

The Netherlands: Brill, 2013.

Laruelle, Marlene. “Kazakhstan, The New Country of Immigration For

Central Asian Workers.” Central Asia-Caucasus Analyst (2008): s. 6-8.

Laumulin, Chokan, ve Murat Laumulin. The Kazakhs: Children of the

Steppes. Translated by Simon Hollingworth. Folkestone, Kent: Global Oriental,

2009.

Lazzerini, Edward. The Volga Tatars in Central Asia, 18th-20th Centuries:

From Diaspora to Hegemony?. Washington: National Council for Soviet and East

European Research, 1993.

Matuszkiewicz, Renata. “The Language Issue in Kazakhstan

Institutionalizing New Ethnic Relations After Independence.” Economic and

Environmental Studies 10, 2 (2010): s. 211-227.

Page 145: TÜRK DİLLİ TOPLULUKLARIN KARùILATIRMALI OLARAK · r. : Rusça RF : Rusya Federasyonu SSCB : Sovyet Soyalist Cumhuriyetler Birliği t. : Türkçe TC : Türkiye Cumhuriyeti TDK

134

Milliyet Gazetesi, 24 Ekim 1994. Aktaran: Andican, Ahat. Osmanlıdan

Günümüze Türkiye ve Orta Asya. İstanbul: Doğan Kitap, 2009.

Mustafa Ünver, “Orta Asya’ya ‘Diyanet’ Modeli.” In Orta Asya’da İslam

Temsilden Fobiye-1: Tanımadan Tanımlamaya. Edited by Muhammet Savaş

Kafkasyalı, s. 459-483. Ankara, Türkistan: Hoca Ahmet Yesevi Uluslararası Türk-

Kazak Üniversitesi, 2012.

National Tempus Office Kazakhstan. Higher Education In Kazakhstan

(Almaty: National Tempus Office Kazakhstan, 2010).

Oh, Chong Jin. “Ahıska Turks and Koreans in Post-Soviet Kazakstan and

Uzbekistan: The Making of Diaspora Identity and Culture.” Doktora tezi, Bilkent

Üniversitesi, 2006.

Oh, Chong Jin. “Role of Homeland in Preserving Diaspora Identity: The

Case of Korea and Turkey's Engagements With the Korean and Ahıska Turkish

Diasporas In Central Asia.” Orta Asya ve Kafkasya Araştırmaları Dergisi 2, 4

(2007): s. 156-172.

Oka, Natsuko. “The ‘Triadic Nexus’ in Kazakhstan: A Comparative Study

of Russians, Uighurs, and Koreans,” In Beyond Sovereignty: From Status Law to

Transnational Citizenship?. Edited by Osamu Ieda, s. 359-380. Sapporo, Japan:

Slavic Research Center, Hokkaido University, 2006.

Oka, Natsuko. “Transnationalism As a Threat to State Security? Case

Studies on Uighurs and Uzbeks in Kazakhstan.” In Empire, Islam, and Politics in

Central Eurasia. Edited by Tomohiko Uyama, s. 351-368. Sapporo, Japan: Slavic

Research Center, Hokkaido University, 2007.

Oka, Natsuko. Managing Ethnicity under Authoritarian Rule: Transborder

Nationalisms in Post-Soviet Kazakhstan. Chiba, Japan: IDE-JETRO, 2007.

Oka, Natsuko. Neither Exit nor Voice: Loyalty as a Survival Strategy for the

Uzbeks in Kazakhstan. Discussion Paper 286. Chiba, Japan: IDE-JETRO, 2011.

Olcott, Martha Brill. The Kazakhs. Michigan: Stanford University Press,

1995.

Page 146: TÜRK DİLLİ TOPLULUKLARIN KARùILATIRMALI OLARAK · r. : Rusça RF : Rusya Federasyonu SSCB : Sovyet Soyalist Cumhuriyetler Birliği t. : Türkçe TC : Türkiye Cumhuriyeti TDK

135

Özdemir, Emin. “Kazak Kültürel Hayatında Tatarların Etkisi ve Kazak

Ceditçiliğinin Gelişimi.” Bilig 48 (2009): s. 157-176.

Özer, Utku. “Dynamics of Post-Soviet Nation-Building: Experiences of

Kazakhstan, Uzbekistan and Azerbaijan.” Master tezi, Marmara Üniversitesi, 2006.

Özgül, Aydın. “Nation Building Policies and Their Impact on the Russian

Minority in Post-Soviet Kazakhstan.” Master tezi, Ortadoğu Teknik Üniversitesi,

2006.

Pavlenko, Aneta. “Russian in post-Soviet Countries.” Russian Linguistics 32

(2008): s. 59-80.

Pentikäinen, Oskari, and Tom Trier. “Between Integration and

Resettlement: The Meskhetian Turks.” European Centre For Minority Issues 21

(2004).

Peyrouse, Sebastien. “Former Colonists on the Move: The Migration of

Russian-Speaking Populations.” On Migration and Social Upheaval as the Face of

Globalization in Central Asia. Edited by Marlene Laruelle, s. 215-237. Leiden, The

Netherlands: Brill, 2013.

Peyrouse, Sebastien. “The Russian Minority in Central Asia: Migration,

Politics, and Language.” Woodrow Wilson International Center for Scholars 297

(2008): s. 1-28.

Rashid, Ahmed. The Resurgence of Central Asia: Islam or Nationalism?.

Karachi: Oxford University Press, 1994.

Research Directorate, Immigration and Refugee Board, Canada.

Kazakhstan, The treatment of ethnic Tatars (Tartars) and the availability of state

protection (May 2000-Oct. 2002). Immigration and Refugee Board of Canada, 2002.

Rivers, William P. “Attitudes Towards Incipient Mankurtism Among

Kazakhstani College Students.” Language Policy 1 (2002): 159-174.

Roberts, Sean R. “Negotiating Locality, Islam, and National Culture in a

Changing Borderlands: The Revival of the Mäshräp Ritual Among Young Uighur

Men in the Ili Valley.” Central Asian Survey, 17, 4 (1998): s. 673-699.

Page 147: TÜRK DİLLİ TOPLULUKLARIN KARùILATIRMALI OLARAK · r. : Rusça RF : Rusya Federasyonu SSCB : Sovyet Soyalist Cumhuriyetler Birliği t. : Türkçe TC : Türkiye Cumhuriyeti TDK

136

Roberts, Sean R. “The Uighurs of the Kazakstan Borderlands: Migration

and the Nation,” Nationalities Papers: The Journal of Nationalism and Ethnicity, 26,

3 (1998): s. 511-530.

Rorlich, Azade-Ayse. “Islam, Identity and Politics: Kazakhstan, 1990-

2000.” Nationalities Papers: The Journal of Nationalism and Ethnicity 31, 2 (2003):

s. 157-176.

Roy, Olivier. Yeni Orta Asya ya da Ulusların İmal Edilişi. Translated by

Mehmet Moralı. (İstanbul: Metis Yayınları, 2009).

Safran, William. “Diasporas in Modern Societies: Myths of Homeland and

Return.” Diaspora: A Journal of Transnational Studies 1 (1991): s. 83-99.

Sancak, Meltem. “Contested Identity: Encounters with Kazak Diaspora

Returning to Kazakstan.” Anthropology of East Europe Review 25, 1 (2007): s. 85-

94.

Sarsambayev, Azamat. “Imagined Communities: Kazak Nationalism and

Kazakification in the 1990s.” Central Asian Survey 18 (1999): s. 319-346.

Savin, İgor. “Factors in the Integration and Dis-integration of Multi-Ethnic

Rural Communities in Southern Kazakhstan in the Context of the Impact of June

2010 Events in Southern Kyrgyzstan.” Norwegian Institute of International Affairs

(2012).

Schatz, Edward. “Framing Strategies and non‐Conflict in Multi‐Ethnic

Kazakhstan.” Nationalism and Ethnic Politics 6, 2 (2000): s. 71-79.

Schatz, Edward. “The Politics of Multiple Identities Lineage and Ethnicity

in Kazakhstan.” Europe-Asia Studies 52 (2000): s. 489-506.

Seferov, Rehman, and Ayhan Akış. “Sovyet Döneminden Günümüze

Ahıska Türklerinin Yaşadıkları Coğrafyaya Göçlerle Birlikte Genel Bir Bakış.”

Selçuk Üniversitesi, Türkiyat Araştırmaları Dergisi 24 (2008): s. 393-411.

Page 148: TÜRK DİLLİ TOPLULUKLARIN KARùILATIRMALI OLARAK · r. : Rusça RF : Rusya Federasyonu SSCB : Sovyet Soyalist Cumhuriyetler Birliği t. : Türkçe TC : Türkiye Cumhuriyeti TDK

137

Sheffer, Gabriel. Diaspora Politics At Home Abroad. Cambridge, New

York, Melbourne, Madrid, Cape Town, Singapore, São Paulo: Cambridge University

Press, 2003.

Shozimov, Pulat, Baktybek Beshimov and Khurshida Yunusova, “The

Ferghana Valley During Perestroika, 1985–1991.” In The Heart of Central Asia.

Edited by S. Frederick Starr, s. 178-204. New York: M.E. Sharpe, 2011.

Sinnott, Peter. “Population Politics in Kazakhstan.” Journal of International

Affairs 56, 2 (2003): s. 103-115.

Smagulova, Juldyz. “Kazakhstan: Language, Identity and Conflict.”

Innovation: The European Journal of Social Science Research 19, 3-4 (2006): s.

303-320.

Smagulova, Juldyz. “Language Policies of Kazakhization and Their

Influence on Language Attitudes and Use.” International Journal of Bilingual

Education and Bilingualism 11, 3-4 (2008): s. 440-475.

Slezkine, Yuri. “The USSR as a Communal Apartment, or How a Socialist

State Promoted Ethnic Particularism.” Slavic Review 53, 2 (1994): s. 414-452.

Spehr, Scott, ve Nargis Kassenova. “Kazakhstan: Constructing Identity in a

Post-Soviet Society.” Asian Ethnicity 13, 2 (2012): s. 135-151.

Stein, Matthew. “Uyghurs Without Borders? The Economic and Social

Status of Uyghurs in Kazakhstan and Its Impact on Interethnic Conflict and

Transnational Threats.” Foreign Military Studies Office (2013).

Sultanyarova, Anar Zhumabaevna, ve Aliya Isaevna Isaeva. “N.A.

Nazarbayev and Peculiar Features of Ethnic Language Processes in Kazakhstan.”

Middle-East Journal of Scientific Research 17, 11 (2013): s. 1611-1615.

Sürücü, Cengiz. “Kolonyal Miras, Kimlik ve Bölgesel İlişkiler: Orta

Asya’da Entegrasyon Pratiği.” Avrasya Dosyası 8, 1 (2002), s. 273-291.

Sürücü, Cengiz. “Modernity, Nationalism, Resistance: Identity Politics in

Post-Soviet Kazakhstan.” Central Asian Survey 21 (2002): s. 385-402.

Page 149: TÜRK DİLLİ TOPLULUKLARIN KARùILATIRMALI OLARAK · r. : Rusça RF : Rusya Federasyonu SSCB : Sovyet Soyalist Cumhuriyetler Birliği t. : Türkçe TC : Türkiye Cumhuriyeti TDK

138

Tacibayev, Raşid. “Kazakistan Cumhuriyeti’nde İslâm Dinine Yönelik

Devlet Politikası.” In Orta Asya’da İslam Temsilden Fobiye-3: Aydınlıktan

Aydınlanmaya. Edited by Muhammet Savaş Kafkasyalı, s. 1741-1779. Ankara,

Türkistan: Hoca Ahmet Yesevi Uluslararası Türk-Kazak Üniversitesi, 2012.

The Agency on Statistics of The Republic of Kazakhstan, Results of the

2009 National Population Census of The Republic of Kazakhstan. Astana: The

Agency on Statistics of The Republic of Kazakhstan, 2011.

Tölölyan, Khachig. “The Nation-State and Its Others: In Lieu of a Preface.”

Diaspora: A Journal of Transnational Studies 1 (1991): s. 3-7.

Tugjanov, Eralı L. “Kazakistan Cumhuriyeti Milli Politikasının Temel

Özellikleri Hakkında.” Sosyoloji Dergisi 22, 3 (2011): s. 589-594.

Tülbasiyeva, Lazzat. “Kazakistan’ın Eğitim Sistemi ve Yeni Gelişmeler.” In

İslam Ülkelerinde Eğitim Kongresi: Bildiriler. Edited by M. Hilmi Özev, s. 455-460.

İstanbul: TASAM Yayınları, 2009.

Uçar, Fuat, ve Rövşen Memedoğlu. Ata Yurttan Doğan Güneş. Almatı:

2011.

Vertkin, Dmitri. “Kazakhstan and Islam,” Defense & Security Analysis 23, 4

(2007) 439-440.

Williams, Brian Glyn. “The Crimean Tatar Exile in Central Asia: A Case

Study in Group Destruction and Survival.” Central Asian Survey 17, 2 (1998): s.

285-317.

Wilmoth, Geoffrey David. Central Asia's Future Role in International

Higher Education, 2011. (own online publication:

http://www.wilmoth.com.au/publications/WilmothNazUnivPaper.pdf)

Yaldız, Fırat. “Diaspora Kavramı: Tarihçe, Gelişme ve Tartışmalar.”

Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Dergisi 8 (2013): s. 289-318.

Yemelianova, G.M. “Islam, National Identity and Politics in Contemporary

Kazakhstan.” Asian Ethnicity (2013): s. 1-16.

Page 150: TÜRK DİLLİ TOPLULUKLARIN KARùILATIRMALI OLARAK · r. : Rusça RF : Rusya Federasyonu SSCB : Sovyet Soyalist Cumhuriyetler Birliği t. : Türkçe TC : Türkiye Cumhuriyeti TDK

139

Yiğit, Ali. “Kazakistan’ın Değişken Yapısı,” Fırat Üniversitesi Sosyal

Bilimler Dergisi 11, 2 (2000): s. 1-15.

Zardykhan, Zharmukhamed. “Russians in Kazakhstan and Demographic

Change: Imperial Legacy and the Kazakh.” Asian Ethnicity 5, 1 (2004): s. 61-79.

Elektronik Kaynaklar:

Ahmet Yesevi Üniversitesi. “Vizyonumuz.” Erişim Aralık 7, 2013.

http://www.yesevi.edu.tr/index.php?option=com_content&view=article&id=4&Itemi

d=6.

Bayram, Mushfig. “Kazakhstan: ‘There can be no Tatar, Chechen or Tajik

mosques’,” Forum 18 News Service, Aralık 7, 2012. Erişim Aralık 5, 2013.

http://www.forum18.org/archive.php?article_id=1778.

Bayram, Mushfig. “Kazakhstan: Ethnic-based mosques ‘cannot be

opened’.” Forum 18 News Service. Kasım 4, 2010. Erişim Aralık 8, 2013.

http://www.forum18.org/archive.php?article_id=1506.

Center for International Programs. “History of the Program.” Erişim Ekim

24, 2014. http://www.bolashak.gov.kz/index.php/en/o-stipendii/istoriya-razvitiya.

Congress of World and Traditional Religions. “Islam in Kazakhstan.”

Erişim Aralık 13, 2013. http://www.religions-

congress.org/content/view/121/35/lang,english/.

Corley, Felix. “Kazakhstan: ‘We're liquidating the [mosque] community’.”

Forum 18 News Service. Şubat 5, 2014. Erişim Mart 8, 2014.

http://www.forum18.org/archive.php?article_id=1924.

Embassy of the Republic of Kazakhstan to the United States. “Bolashak:

Program.” Erişim Ekim 24, 2014. http://www.kazakhembus.com/page/bolashak-

program.

Embassy of the Republic of Kazakhstan to the United States. “Ethnic

Groups.” Erişim Aralık 8, 2014. http://www.kazakhembus.com/page/ethnic-groups.

Page 151: TÜRK DİLLİ TOPLULUKLARIN KARùILATIRMALI OLARAK · r. : Rusça RF : Rusya Federasyonu SSCB : Sovyet Soyalist Cumhuriyetler Birliği t. : Türkçe TC : Türkiye Cumhuriyeti TDK

140

Encyclopedia Britannica. “Tatar.” Aralık 15, 2013.

http://www.britannica.com/EBchecked/topic/584107/Tatar.

Golovnina, Maria. “Uighurs in Kazakhstan Rally Against China

Crackdown.” Reuters, Temmuz 19, 2009. Erişim Ocak 8, 2013.

http://www.reuters.com/article/2009/07/19/idUSLJ612396.

Independent Kazakhstan Quality Assurance Agency for Education. “Law on

Education of the Republic of Kazakhstan.” Erişim Mayıs 8, 2013.

http://www.iqaa.kz/documents/law_of_education/.

İsina, Almagül. “Kazakistan’ın Uygur Asıllı Başbakanı ve Yeni Hükümeti.”

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM. Ocak 11, 2007. Erişim Aralık 8,

2013. http://tasam.org/tr-

TR/Icerik/495/kazakistanin_uygur_asilli_basbakani_ve_yeni_hukumeti.

Kanat, Kilic. “Ethnic Media and Politics: The Case of the Use of the

Internet by Uyghur Diaspora.” First Monday. Temmuz 4, 2005. Erişim Aralık 8,

2013. http://journals.uic.edu/ojs/index.php/fm/article/view/1259/1179.

Ministry of National Economy of the Republic of Kazakhstan Committee on

Statistics. “Education.” Mayıs 15, 2013.

http://stat.gov.kz/faces/wcnav_externalId/homeNumbersEducation;jsessionid=JTRBJ

JnPpMnyB0vYk3r8nrfZZydrXpB2SLLx1sHjc4bj7ndGpmtV!663812433?_adf.ctrl-

state=fius0rpbh_154&_afrLoop=533229201822334#%40%3F_afrLoop%3D533229

201822334%26_adf.ctrl-state%3D173kwuneb8_4.

Minority Rights Group International. “Kazakhstan: Uzbeks.” Şubat 28,

2014. http://www.minorityrights.org/2364/kazakhstan/uzbeks.html.

Nazarbayev Intellectual Schools. “About Us.” Erişim Mayıs 15, 2013.

http://nis.edu.kz/en/about/.

New Eurasia Citizen Media. “Pushing for the Kyrgyz Language: Why It

Fails.”, Eylül 28, 2011. Erişim Ocak 22, 2014. http://www.neweurasia.net/culture-

and-history/pushing-for-the-kyrgyz-language-why-it-fails/.

OSCE: Organization for Security and Co-operation in Europe. “Inter-ethnic

dialogue: The Kazakhstan model of peaceful coexistence and preservation of inter-

ethnic stability.” Erişim Şubat 28, 2014.

http://www.osce.org/odihr/38008?download=true.

Page 152: TÜRK DİLLİ TOPLULUKLARIN KARùILATIRMALI OLARAK · r. : Rusça RF : Rusya Federasyonu SSCB : Sovyet Soyalist Cumhuriyetler Birliği t. : Türkçe TC : Türkiye Cumhuriyeti TDK

141

Refworld. “Four Kyrgyz Presidential Hopefuls Fail Mandatory Language

Test.” Eylül 12, 2011. Erişim Ocak 22, 2014.

http://www.refworld.org/docid/4e8973bdc.html.

Refworld. “World Directory of Minorities and Indigenous Peoples -

Kazakhstan: Uighurs.” 2008. Erişim Aralık 8, 2013.

http://www.refworld.org/docid/49749cf941.html.

Republic of Tatarstan. “Tatars in Russia and Abroad.” Aralık 15, 2013.

http://1997-

2011.tatarstan.ru/?DNSID=6856be5db0c84d113b79a4b4aaed100c&node_id=3101.

Republic of Tatarstan. “Татары в Казахстане.” Aralık 15, 2013.

http://1997-

2011.tatarstan.ru/index.php?DNSID=38d1a1a4f6b68136abcf92eaf78e98ba&node_id

=3061.

Rotar, Igor. “Kazakhstan: Mosques Resist Pressure to Join State-Recognised

Central Organisation.” Forum 18 News Service. Şubat 11, 2004. Erişim Aralık 15,

2013. http://www.forum18.org/archive.php?article_id=250.

Shichor, Yitzhak. “Lost Nation: Stories from the Uyghur Diaspora.” London

Uyghur Ensemble. Erişim Aralık 8, 2013. http://www.uyghurensemble.co.uk/en-

html/uyghurs-diaspora.html.

The Permanent Mission of the Republic of Kazakhstan to the United

Nations. “The Doctrine of National Unity of Kazakhstan.” Erişim Eylül 1, 2013.

http://kazakhstanun.org/press-releases/the-doctrine-of-national-unity-of-

kazakhstan.html.

The Permanent Mission of the Republic of Kazakhstan to the United

Nations. “About the situation with the Uyghur Diaspora in the Republic of

Kazakhstan.” Erişim Aralık 8, 2013. http://kazakhstanun.org/press-releases/about-

the-situation-with-the-uyghur-diaspora-in-the-republic-of-kazakhstan.html.

The World Uyghur Congress. “Introducing the World Uyghur Congress.”

Erişim Aralık 8, 2013. http://www.uyghurcongress.org/en/?cat=149.

Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı,. “TİKA’dan Kazaksitan’a

Dev Yatırım: Kazak-Türk Lisesi.” Ekim 23, 2011.

http://www.tika.gov.tr/haber/tikadan-kazaksitana-dev-yatirim-kazak-turk-lisesi/95.

Page 153: TÜRK DİLLİ TOPLULUKLARIN KARùILATIRMALI OLARAK · r. : Rusça RF : Rusya Federasyonu SSCB : Sovyet Soyalist Cumhuriyetler Birliği t. : Türkçe TC : Türkiye Cumhuriyeti TDK

142

Urynbassarova, Zeena. “The 1st of May - the Day of Unity of Kazakhstan

People.” Ak Zhaik. April 25, 2013. Erişim Ekim 8, 2014.

http://azh.kz/en/news/view/1383.

World Uygur Congress. “Worldwide Uyghur Protests on Second

Anniversary of 5 July 2009.” Temmuz 8, 2011. Erişim Aralık 9, 2013.

http://www.uyghurcongress.org/en/?p=9024.