tasavvuf.ve.hayat

305

Upload: tahsin-topal

Post on 18-Dec-2015

60 views

Category:

Documents


3 download

DESCRIPTION

İLİM

TRANSCRIPT

  • KUR'N VE SNNET IINDA TASAVVUF VE HAYAT

  • KUR'N VE SNNET IIINDA TASAVVUF VE HAYAT

    Yazan:

    ABDU'L-BR EN-NEDV Haydarabad-Osmaniyc niversilesi

    Yeni Felsefe Krss Sbk Prcfesr

    Tercme Eden:

    MUSTAFA ATE

  • irfan Yaymcdk Nu.: 38 Din Eserler Nu.. 2

    (SBN 975 -371^30-5

    Yayn Hakk (Copyright): hfan Yiiymclk vc Tantm

    Limited irketi

    m6 istanbul

    rfan Yaymclk ve Tantm Limiteti Sirkeli Klocfarer Cad. Smer Ap. No: 40/7

    34400 Divanyoiu STANBUL Tel&Faks: (212) 518 38 66

  • N S Z

    Nfusu yz milyonu aan Hindistan milslman-lanmn, aatrlar boyunca devam eden esaret hayatlarn, slm dmanlanyle tekadar hiiyk mcadeleler ierisinde geirdiklerini hepimiz biliyoruz. Onlarn dini, fikri ve maddi inkiaflantva mani olmak iin byk gayret gsteren mstevli makamlar ile bunlarn himaye ve desteini salamt olan hristi-yan misyonerlerinin iddetli hcumlantia mukavemet edebilen bu cesur ve din gayretiyle meb' byk ve karde millet, sonunda mstakil bir slm. Cum-huriytini kurmaa muvaffak olmulardr.

    Gerek asrlarca sren esaret devresinde, gerek istiklliyet devrinde bu miUetin slm dinine ve tefekkrne yapt saysz hizmetleri hayranlk vc takdirle karlamaktayz. Onlarn meydana getirdikleri muazzam dini literatr takibeden dier slm milletleri, btn slm lemini alkadar eden mhim din ve fikr eserlerini kendi dillerine terceme etmei bir vazife saymlardr. Bunlarm bazlar imdiye kadar trkeye de evrilmi bulunmaktadr. Bu gn

  • 6 T A S A V V U F >- H A Y A T

    nszn yazmakta olduumuz eser de bunlardan biridir.

    Hindistan (Haydarabadydaki Osmaniyye niversitesi Yeni Felsefe Krss Profesr, muasr ilim adamt Abdu'UBr ert-Nedevi'nin Urdu dilindeki ^Tasavvuf ve seyr-i slkn yenilemesi- (veya araka tercemesindeki ismiyle (Hayat ve tasavvuf) adl eserini, deerli talebem Mustafa Ate Bey, trkeye terceme edip, umumun istifadesine arzet mistir. Mustafa Ate'in trke tercemesi, Muhammed RdbV tbn Rad en-Nedevt'nin arapa tercemesine istinad etmektedir.

    MiieUif, son derece mhim ve ayn zamanda nzik ve birok ahvalde yalm anlamlan mevzulardan biri olan tasavvufu vuzuha kavuturmak maksadyla bu tetkike girimi bulunmaktadr. Byle deerli bir kitabn Trk okuyuculanntn da istifadelerine arze-dilmesi fikri, hi phe yok ki ok isabetli olmutur.

    Bu eseri okuyuculara sunmak ve mevzuu veciz bir ekilde tahlil etmek vazifesini deruhte eden mehur lim Ebu'l-Hasan en-Nedvi *tasavvuf*un, haddizatnda, bu ismi almadan evvel Kur'n-t Kerim'de ve Hazreti Muhammed'in Jadsi eriflerinde

  • T A K R I Z 7

    m m

    Byk mdekkik ve Rabbdm lim Profesr Ab-dul-Bri en-Nedvi'nin, tslmdaki ruh hayattnt asU meneine oturtan ve onu Kitab ve Snnete istinad ettiren bu mhim eserini Trkemize kazandrmah suretiyle irfan hayatmzda byk bir boluun dol-masxm salayan Mustafa Ate, slm llhiyyat sahasnda geni vukufu olan genlerimizdendir. Kendisi, Trkiye tmam-Hatip OkuJlart Mezunlar Cemi-yeti*mn neir organ olan tslmtn tUc Emri Oku* mecmuasnn kurucuJan ve yazarlar arasndadr. Bu mecmuada neredilen yazlaryla kendisini ummi efkra kabul ettirmitir. Esasen bu ne/i tetkikler ya-

    Nebeviyyeye istinad eden tezkiye veya ihsan yolu, m'minleri bu lzumsuz ihtilflardan Tcurtaracak durumdadtr. Dolaytsiyle en tabii ey, asla ruc^ e t -mektir. Bu sayede, byk gayret sarf eden Hindistan tslm limleri arasnda utmam Rabbani* adt o mehur eyh Ahmed erhindi (. lOSk), eyh Vdi-yuHah Dihlevi (. 1176), tmam Ahmed tbn trfn e-ehd (O. mS), Mevln Red Ahmed ehKenkM (. 1S2S), byk reformist, muasr Rabbani demr amm en kuvvetlisi olan eyh Eref Ali et-Tehnevi (. 1S62) yer almaktadatr. Bu son dHme, nefislerin slah, Allah'a rc'u, iman ve amelin tazelenmesi yolunda byk himmet sarfeden bir zattr, tte bu nl limin fikirlerini umuma arzeden, onun deerli talebesi ruhiyat eyh Abd'vl-Bri en-Nedvi'dir. Bugn, trke tercemesine nsz yazmakta olduumuz Hayat ve Tasavvuf eserinden baka, Abdu'lrBrV-ntn BeyTie'd-dn ve'l-'akliyyt isminde mehur bir eseri daha vardr.

  • 8 TASAVVUF ve HAYAT

    pabmek iin aranan artlann en mhimi, iibhesiz her iki lisana da yeteri kadar vakf olmaktr. Gene mtercim, bu kymetli ese^n tercemesinde Arapa ve Trkeye olan vukufunu gstermi, bu etin ite muvaffak olmv^ ve Mslman-Trk okuyucusuna bu eseri kazandrmtr.

    Trkiye'de Islm Edebiyyatm yeniden gelinmesinde mtercimin mstakbel hizmetlerine inanmaktaym. Kendisinden, ilerde daha byk te'lif ve terceme eserler bekler, mesisinde Cenb-t Hak'tan byk muvaffakiyetler niyaz ederim.

    18 OCAK 1966 S6/27 Ramazan 1385

    Ankara M. TAYYB OK

    A. . l lhiyyat Fakltesi Hads Krss Profesr

  • MTERCMN NSZ

    slmn ma'n zenginliinin en byk hazinesi olan Tasarruf ve Seyr SZfc'e ait bu terceme eserimizin sayfalan arasnda buram buram tten ruh, eriatn zahir ve batn kutbuna bal amel ve ibadetlerin birbirinden ayrlmadan bir ahenk ierisinde icra edilmesidir.

    Madde st erilere namzet olarak yaratlan, insan, bhesiz et ve kemikten ibaret bir xrlik deildir. Onun bu kesafetler dnyasmm stnde ve tesinde baka bir varl ve baka bir dnyas vardr. te bu eser, o dnyaya kanat amak istiyenlerin rehberi olacaktr.

    Bu eser, sahasnda bir nazariyye olarak kaleme alnm deildir. Bu eser, ruh hayat yaam olan ve bu hayatn medd cezrini btn ini ve klaryla bilen ve yaayan mceddidler diyar Hindistan-n Rabbai limi eyh Eref Ali El-Tehanev'nindir. Buni(.n iindir ki bu eser, Tasavvufu z ruhuna indirmi, onu fazlalklardan syrm, asli hviyeti iinde bizlere arzetmitir.

    Esasen bu yolun en byk tehlikelerinden biri, gaye ile vesileyi, maksatla vastay birbirine kartrmaktr. Seyr slkte meydana gelen tereddi de bu ihtUatn neticesidir. Bu eser, daha ilk sayfdlarandan itibaren gayenin ne olduunu ve bu gayenin en byk ruh hayat yaayan Fahr-i Kinat Efendimize kadar nasl ulatn ve bu gayeye gtren yoUartn

  • 10 TASAVVUF ve HAYAT

    ve vesilelerin neden ibaret olduunu aka ortaya sermektedir. Bu bakmdan da eserin aynca bir hu-susiyyeti vardvr.

    Bu kitab, Sofinin mezhebi yoktur. O, din kaytlarla balanamaz* gibi batl szlerin ve fasit hr kmlerin tamamen karpstndadr. Eserin mdafaa ettii daha a seyr slk yolunda ileri srd yeniletirme fikri, Kitab ve Snnet gibi iki salam esasa dayanan t sin n i Tasavvufun, bir takm rh ve nefsni infialler olmayp tamamen efal ve harekt olduu hususudur. Artk Veliler AUah'tn has kullan kervan ufuktan gaybolup gitmi, bir daha geri gelmez* dncesinin yersiz olduunu, Rza-i Bdriyi arayan herkesin vazife ve mesuliyeti ne olursa olsun, ufukta gayboldu zannedilen mutlu kervana yetimenin mmkn olduu fikrini bu eser cesaretle ortaya atm bulunuyor.

    Sz daha fazla uzatmak, okuyucuyu maksada girmekten geciktirecei dncesiyle, fani varlmz aradan eker, okuyucuyu eserle babaa brakr, te'sirini kalblere itmi'nan veren AUah (C.C.) dan dilerim.

    MUSTAFA ATE

  • BYK S T A D A L L M E EBU-L-HASEN E L - N E D V ' N N KALElkYLE E S E R l TAKDM

    Bazen halk aras na yaylan isimler ve stlahlardan dolay, hakikat lere kar bir takm cinayetler ilenmitir. Her fende ve dilde, he r edeb ve dinde bu cinayetin uzun bir hikyesi vardr. Bu cinayetler bazan baka bir ey tevlid eder; ondan bir t ak m pheler meydana gelir, etrafnda kavga ve grltler kopar, onun hakknda mezhepler kurulur. Bu yeni mezhepler iin deliller ve hccetler ileri srlr, bu husus ta fikir dellosu ve mnakaa k-ztka kzr. Biz, bir n iin, sonradan or taya kan bu st lahlardan, ilm ve sna tbirlerden sarfnazar etsek ve gemie uzansak; halkn kolayhk ve basitlikle bu hakikatler i ifade etmek iin kulland tbir lere ve kelimelere mracaa t etsek; ilk asrlardaki insanlarn ve daha nce geen selefin konutuu eylere insek, emin olunuz, dm zlecek; iin sebeb ve mahiyeti kolayca anlalacak ve halk da tamamen anlam olacak.

    Halk aras na yaylan bu stlahlardan ve rf isimlerden biri de Tasavvuf tur . Bunm hakknda birok mnakaalar kopmu, bahisler alm ve halk bu kelimenin mefhum ve me'hazinin sof t an m, saf dan m, safv den mi, suffa dan m, yoksa H i k m e t mnasna gelen Y\manca Sophia dan m alndn uzun uzun arat rmt r .

  • 12 TASAVVUF ve HAYAT

    (1) Cum'a sresi, &yet: 2.

    Bu kelime ne zaman domutur? Ki tap ve snnet te onun izine rastlamadk, bilmiyoruz. Ayni zamanda Sahabe (Allah Onlardan Raz Olsun) nin, ve Tabinin (Alla'n thsan Onlara olsun) szlerinde de gememektedir. Bu ha3arl asr larda, bahsi geen kelime hep mehuller iinde. lk alarda vaziyeti bu olan mezkr kelime, belli ki yeni bir tbirdir ve sonradan domutur. imdi esaslarn, enine-bo-yuna or taya sermek hayli zor olan byk bir ekol teesss edinceye kadar, dos t lanyla dmanlar , mu-vafklaryla muarzlar arasnda ok etin mcadeleler cereyan etmi, neticede bir sistem meydana gelmitir.

    F a k a t biz, hicretin ikinci a s n n d a doup gelien bu st lahtan imdilik vazgeerek, Ki tap ve snnete mracaat etsek; sahabe ve tabiinin yaad NUR asr na kadar ksak; Kur'n- Kerim ve Ha-ds-i eriflerin engin mnsm tefekkr e tsek; Ki-tb- Mbn-in, Onu, nbvvet ve risletin esas umdelerinden biri kabul ettiini, mandan bir ube olarak ycelttiini grrz. Rasl-i zm'n, ikml etmek ve vuzuha erdirmek iin gnderildii dr t rknden biri olan bu hususu Kur 'n- Kerim

    (.... * ; 0 J ' = Tezkiye) lafzyla zikretmektedir.

    (1)

    *.0, yle AUah (C.C.) ki, nceleri apak bir dalalet iinde olduklan halde, mmilere, kendilerinden. Onlara AUah'n yetlerini okur, onlan tezkiye eder

  • T A K D M 13

    (2) abril hadsinden, mtlefikun-aleyh. Sahih-i Bu-hari, cilt: 1, s: 19, Bulak 1311.

    (temizler), onlara Kitap ve hikmeti retir Hr rasl gnderdi.

    Bu tezkiye, nefislerin tezkiyesidir, n h l a n n teh-zbidir. Bu tezkiye, riihun btn faziletlerle bezenmesi, nefsin btn ktlklerden annmasd r . Bu tezkiye, bu temizlik, tar ihte ei bulunmayan, yksek, faziletli, salh yolmda rnek bir heyet-i itimiye meydana getiren Ashb (Allah Onlardan Raz Olsun) in ahlk ve ihls iinde geen hayretengz hayat lar nda misallerini bol bol grdmz tezkiyedir. Bu tezkiye Cihanda misli grlmeyen dil bir hkmetin, doru yola ileten gl bir hilfetin messisi olan tezkiyedir.

    Biz, nbvvet lisnnn, man ve islm'n fevkinde ona bir paye vermee ok istekli olduunu ve bunu ( 0^-"^' ) HSN kelimesiyle ifde ett iini gryoruz, thsn, zliyenlerin tahassrle z-lemeleri gereken, kendisine ulamak iin alanlar n cidd bir gayret gstermeleri lzm gelen yakn bir keyfiyet ve vicdan huzurudur. Peygamber efendimize soruldu: thsn nedir, y Rasl-Allah?

    Buyurdu ki : {ii^j. J^'^ '^J ' ^ K ' i'-^^-'o') Allah (C.C.) gryormuasna ibdet etmendir. Eer sen O'nu gremiyorsan, O seni gryor. (2)

    Yine biz. eriat ve Peygamber (S.A.V.) den me'-sr olan eyleri bir takm Szler ve Hller olarak buluyoruz. Kitaplarda yazb olanlar da iki ksma ayrlm gryoruz ki b i r i : Hey'et ve ef'alden, daha a, duygulara hi tb eden i ve hareketlerden ibarett ir . Mesel: Kyam ve Kud, rk' ve scd,

  • 14 TASAVVUF ve HAYAT

    t i lvet ve tebih, d ve zikr, birok hkm ve men-sek... Bunlar r ivayet ve tedvin ynnden H A D S ; istinbt ve ist ihra cihetinden de F I K I H tekeffl etmitir. Muhaddis ve Fkihler bu vazifeyi yerine getirmiler, dinin esaslarm mmet iin korumular ve on lann mel etmelerini kolaylatrmlardr mmete vekleten Allah onlar mkfatlandrsn.

    kinci ksm ise, yukardaki fiil ve hey'etlerin edas srasnda onlarla beraber bulunmas icb eden bir takm btn! keyfiyettir. Peygamberimiz efendimiz (S.A.V.) bunlara, kyam'da ve kud'ta, rk'da ve cd'ta, d ve zikir halinde, emredici ve nehye-dici durumunda, evinin iinde ve meydan- cihad ' ta hep mlzemet buyurmutur . Bunlar, Ihls, Allah nezdindeki ecir, sabr, tevekkl, zhd, gnl zenginlii, sahavet ve cmertlik, edeb ve hy, namazda duyulan huu' ve tazarr ' , duada hisseden derun samimiyet, dnya muzahrafatmdan el-etek ekme, biret i dnyaya tercih, Likullaha kar uyanan evk vesaire... Bunlar, mn ahlak ve batini keyfiyettendir. Cesede gre ruh ne ise, eriatn zahirine gre de bt m odur. Bu mvan a l tma mstakil bir ilim, bahbana bir fkh olabilecek bir ok db ve erkn, cz'i ve tafsU hkmler girmektedir. Ee r birinci ksmm erhini, izah ve tafsiltm ve buna dellet eden tahsil yollarn tekeffl eden ilme Zahir Fkh denirse bu btn keyfiyetin erhim ve ona ulaman yollan gsteren me de Btn Fkh denmelidir.

    imdi bize ve btn mslomanlara lyk olan gey, nefsin tezkiyesini, tehzibini, er' faziletlerle bezenmesini, nefsan ve cibill rezilden arnmasm tekeffl eden; insan, man- kmile ve derece-i ihs-

  • T A K D I M 15

    mn husulne aran; Peygamberimiz (S.A.V.) in ahlk ile ahlklanmaa, mni kejrfiyetinde ve batini sfatnda bizleri Peygamberimiz Efendimize (S.A.V.) i t t iba davet eden bu ilme = Tezkiye ya

    h u t jL--Vl = thsn veyahut c ^M'*^ = Bat n Bilgisi adm vermemizdir. E e r mslmanlar bunu yapar larsa ihtilf dinecek, anlamazbk zail olacak-caktr . Aralar m, kullanlan st lahlarn tefrik e t t i i ve yaygn istimallerin birbirinden uzaklat rd zah i r ve b t m frkalar da bylece anlam olacaktr . Zaten mslmanlarm hepsi birden unu kabul etmektedirler k i : Tezkiye, thsn, Fkh- B t m ; Ki tap ve snnetle sabit b i r tak m din mefhumlar, er ' i ve ilmi hakikatlerdir . Ee r mutasavvflar, insan karakterinin ve on l an kuatan corafi art lar n, daha dorusu zemin ve zemamn deimesiyle usul ve metod-l a n n da tav rdan tav ra gireceini hesaba k a t a r a k bu ana gayeye ulamak iin Tezkiye, thsn, Fkh- b tm tbi r olman amel zel b i r metoda kar ayak diremei brakr lar da, vas tada deil, mnhas ran gayede s ra r ederlerse bu iki kaziyyede Fkh- Ba-t m Fkh- Zahir at ma olmyacak, bu iki meselede ta raf la r cidale tu tumyacakt r . Herkes H a k k a boyun eerek dinde byle bir ubenin varlm, onun erkn- ts lmdan bir rkn olduunu teslim edecektir. Ayni zamanda bizim bahset t i imiz tbir de yerine oturmu olacaktr. Herkes onun, er ia tm ruhu olduunu benimseyecek, dnin znn z, hayat n zaruri ihtiyac olduunu kabul edecektir . Esasen onsuz, ne dnin kemli, ne de itima hayat n salh mmkndr; ne de gerek m9,ns ile ferd yaayn bir tad vardr... Hayat n kvam ancak, dnn bu cephesinin hak ika t olmasna baldr.

  • 16 TASAVVUF ve HAYAT

    (3) Yazar, son asrlarda grlen tereddi etmi tasavvufu kastediyor.

    Bu bakmdaj rfte Tasavvuf diye yi' olan bu stlahn hlis dn hakikat lere kar cinayeti byk olmutur (3) . Bu Tbir oklarnn gznden hakikat i gizlemi, halkn byk bir ksmnda beliren dn realiteyi renme arzusuna mn olmu ve o yolu t kamtr . Faka t zah burada uzun srecek olan tarih sebeblerden ve baz ilerin ok defa arzu ve maslahatn aksine cereyan etmesinden dolay gerekleri or taya sermemiz, hakikat ler i bir t ak m stlah ve kaytlarn, taassup ve didimelerin te 'si-rinden kurtarmamz, u anda bize uygun gelmemektedir.

    Bize yakan ey, baz yeni st lahlar ve dardan gelen isimler sebebiyle, er'i erifin t akr i r buyurduu, Ki tap ve Snnetin davet ettii, ferdin ve cemiyetin iddetle kendisine muhta olduu din hakikatlerden halk nefret et t irmemektir .

    Sonra, bu dn hakikatlere kar dier bir cinayet daha vuku' bulmutur. O da : tbhiyye grn yaymak, hesr'et-i itimaiyeyi ifsad etmek, msl-man lan dallete srklemek ve dni tahrif etmek iin o yolu bir vesile i t t ihaz etmek istiyen btmi ve mlhidlerin, deccl ve hekr la rm dne szmasdr. Bunlar, yalan-dolanla bu fennin sahte liderliini yapt lar ve bayran tadlar. Bu durum ise, bel stne bel oldu. eriat- islmiyenin korujrucusu ve gayret-i dniyye sahibi kimseler bu hareket ten nefret duydular, ve yz evirdiler. Hakikate in olmyan dier bir gurup da dnin bu cephesinin ruhuna inemediler; gaye ile vesileyi ayr t edemiyerek bunlar birbirine kart rdlar. ok zaman maksad gaybe-

  • T A K D I M 17

    dip vastalarla urat lar . Bazan da bu fenden ol-myan eyleri, onun esas belkemii mesabesine soktu la r ve onu matlb olan gaye ve keml t tan saydlar. Meseleleri uzatt ka uzatt lar ve krdm haline getirdiler. Her mslmann renmekle mkellef bulmduu dnin hlsas ve hayat n kanlmaz zaruretlerinden olan meseleleri bilmece haline soktular. On lan felsefe ve ruhbanhk saydlar. Geri buna, dnyay ve dnyaya ait eyleri terkeden, se-bebler dnyasmdan el ekenlerden baka hi kimse cr 'e t etmiyor ve gz dikmiyordu. phesiz bunlar her asrda ve her nesilde ok ndir bulunuyorlard. Halbuki bu, ne dnin davetidir, ne Rasln hayat ndan bir rnektir. Ne de varhn hikmetidir. Fa ka t Allah, dinine musallat olan azgmlann tahrifler in i ; btla saplananlarn hakk iddia lanm ve cahillerin te'villerini bu ulv dinden uzaklatracak kah-r aman lan he r soyda ve asrda mslmanlara esirgememitir.

    Bunlar, halk felsefe aibesinden ve yabanc ideolojilerden uzak olan halis tezkiyeye davet ederler. Tahrifsiz, intihalsiz ve te'vilsiz ruh h a y a t m bilgisi olan Fkh- B tm'a ve thsn derecesine insan lan ekerler. Her a s n n insanlan iin b u T b b - N e b e v i yi yenilerler. mmete iman ve thsn l-boratuvarnda hazrlanm yeni bir ruh frrler. Kalplerin Allah'a, cisimlerin rh'a, cemiyetin ahlk'a, lemmn Rabbaniyete kar zayflayan balarm yenilerler. Cumhnm arasnda, dnya hayat n n ziynetine, mal ve evlt fitnesine ve ehvan iht i ras lara kar bir mukavemet unsuru olarak bulunurlar. Havassn iinde de, k ra l lann tiyye ve ihsanna k-h ve krbacna, vd ve tehditlerine bir siper-i saik olarak bulunurlar. Zalim hkmdar lann surat na

    T. ve Hayat P : 2

  • 18 TASAVVUF ve HAYAT

    (4) Bu sz zzUddIn ibn AbdUsselAm (H. 660) By-

    (5) Xn. Hicri asrda ya^yan kibar- Nalc^ibendyye-den eyh Mirza Mazhar Dehlevl.

    (6) Geen asnn byklerinden eyh Sald Halebl.

    H A K K kelimesini cr'et ve cesaretle arparlar. Tc-d a r ve Kumandanlara, haksz muamelelerinde kar durur lar . Dnyann alyiini hie sayar, ssne-p-sne ehemmiyet vermezler. Aza kanat ederek yaar lar . Bunlardan biri, hkmdarn kendisinden hon u t olmas iin, onm elini pmesi istendiinde Ey miskin, Allah'a yemin ederim ki, benim hkiunda-n n elini pmem yle dursun, o benim elimi pse bile, ben yine raz deilim. E y kavm, siz bir vadidesiniz; ben baka bir vadideyim (4). diyebilmitir. Bi r bakas, melik kendisine memleketinin btn servetini arzedip, Allah'n kendisine ihsan ettii bu bereketl i maldan istedii kadar ahp kabul buyurma-sm rica ett ii zaman yle demit ir : Allah, btn vs'atiyle bu dnyay azhk ve bayalkla tavsif ederek buyuruyor k i : ( ^ - ^ ^ ^ ^ ) De ki : Dnya meta l az bir eydir. Allah (C.C.) dnyann kk parasndan bir cz'iyle seni merzuk klmtr; binaenaleyh seni ondan mahrum etmek istemem (5) . Yine bunlardan bir zlim bir hkmdarn nne ayan uzatm, hkmdar da ona bir kese altun gndermiti . Adam ayan uzatyor, elini uzatmyor diyerek bu il il alt nlardan ist ina gsterdi (6 ) .

    Hi phe yok ki, bu sekin insanlar ihsan derecesine ulam bu temiz ruh sahipleri olmasayd slm hey'eti itimaiyesi, mn ve rhaniyyet cephesinden oktan ykr; azgn ve mtecaviz madd dalgalar milletin mn bakiyyesini imdiye okt a n yutard .

  • T A K D I M 19

    Eer onlar olmasayd, cemiyetin ahlk ba lan kopar ; haya t n ruh la olan mnasebeti kesilir; kalplerin Allah 'a olan ball zayflard. Onlar olmasayd, kalplerden ihls kaybolur; manev ceza korkusu vicdanlardan ekilirdi. Onlar olmasayd, btn hastal klar ortal kasp kavurur ; kalpler ve gnller ifasz bir derde tu tu lur ve bunlarm aresi bulunmazd.

    Ee r onlar olmasayd. Halk, babularn nnde ya l taklanmaktan zevk al r ; ilim adamlar servet smn, mevki ve sandalya hevesine kaplr, bunlara kavumaa ok zenirlerdi. Bylece ykselme arzusu ve dnyala tama* bilginleri malp eder. N b v v e t ve Niyabetin ve ehemmiyetli ubelerinden biri plan TEZKYE- N E F S ve HSAN unutulur ve bunlara davet de muat ta l braklm olurdu.

    Zamanla lh ve Rabbani davetin unutulduu, tezkiye-i nefsin zayflad ya Garp medeniyetinin veya bu medeniyetin merkezine yaknl, ya da dier eitli millerin te'siriyle mnevi hayat n slahna, kalplerin lh rb tas m yenilemee ve insanlar H A K K yoluna davete me'mur din dlerinin iyiden iyiye azald lkelere bakmz. Orada hrr i ye t ve istikll terennmlerinin dolduramyaca, sadece dil bakmndan Kitap ve Snnete yaknhk iddiasnn kapatamyaca , zekda rchaniyetin, edepde zenginliin, tefekkrde enginliin, ilimde derinliin asla dolduramyaca korkun bir boluk hissedersiniz. Bu ruhi ve cibiUi bir yoksulluktur ki, ifs bulunmaz. Bu itimi meselelerin en girift, en ince ve en mkillerinden biridir ki zlmesi imknsz. Ynlar, bn maddiyat n kurban , kr bir servet hrsnn zebnudur. Halk kitleleri ahlk ve itima illetlerle mall... Aydnlar ise ister dini mnda ol-

  • 20 TASAVVUF ve HAYAT

    (7) Al-i mrn sresi, &yet: 79.

    sun, ster meden mnda makam ve mansb hr-s mn esiri ; hased, cimrilik, riy, sahte byklk, benlik, grnme ve gsterihne arzusu, nifak, bakalarna kar dalkavukluk, madde ve kuvvete r m olma gibi birok gizli illetlere mptel...

    Liderlerin ka rak te r zafiyeti, insanlarn terbiye kaidelerine kar taknd saygszlk ve birok hasis menfaatler btn siyas ve itima hareketleri al t s t eder. Muhalefet duygular ve uyumazlk, mes'uliyct uurunun azl ve maa lann a r tma endiesi, maddeye kar fazla dknlk btn messeseleri bozar. F a k r zarure t korkusu, avamn gazab ve havassm hm, gsterie fazla zenmeler, hayat n t a t h rahavet ini i t iyad edinme, bilgmlerin nfuzunu sarsar ve sul tasm zayflatr. Btn bu ak ve gizli illetlerin Uc, ancak ve ancak ulemdan istenen Rabbniyet lsnde ve Kur'n- Mbn'in anlat , Hazret i Peygamber (S.A.V.) in bsolunduu N e b e v T e z k i y e dedir.

    Fakat (ALLAH),. Kitab retmekte olduunuz ve ders alp vermekte bulunduunuz iin Rabbnler btn fikrini AUah'a balam kimseler olunuz der (7).

    Ben, Tezkiye mevzuunda mslmanlann bir ksmnn zerinde durduu ve son zamanlarda Tasavvuf diye hret bulan zel bir usulde kat ' iyyen sr a r etmek istemiyorum. Esasen buna ihtiya da yoktur. nki, Ki tap ve Snnetin ihtiva ettii kelimeler (isimler) ve bunlarn stlahlar bizi bundan mstani k l m a k t a d r - . lim ve tefekkrdeki nok-

  • TAKDM 21

    sanlklar ile, amel ve tatbikat taki hat lar ile, h l bu dvaya kuvvet verdiklerini zanneden sahtekr lar da asla tebrie etmiyor ve ismetlerine inanmyorum. nki herkes ha t ve sevap yapabilir. F a k a t hayat mzda ve cemiyetimizde kendini hissettiren bu boluu da doldurmamz lzmdr. Ayni zamanda cemiyetten evvel ferdin iyiliine alan, halk i dnya-larmn islhma davet eden, HAKK rabtasn ve ALLAH inancn yenileyen, nefislerin terbiye ve tez-kiyesiyle megul olan Rabbanilerin ve HAKK davet ilerinin igal ettii yerleri de doldurmamz gerektir . Bu davetileri tenkide yeltenen gayretkelere ve inkarclara Arap airi El-Hutaye nin diliyle seslenmek isteriz:

    Babanzn bajt iin onlan ya az levmediniz, veya onlann tuttuu yeri tutunuz.*

    (slmda Fiki r ve Dava Adamlar) adl eserimizin iiknci cildinde akladmz tarih sebeblerden dolay Davet, Tezkiye ve Rab-bnlik ynnden Hindistan bu zmrenin merkezi durumundadr. Hindistanda gelien s lhat hareket i arkta-Garpta slm leminin en cra kelerine ulaacak kadar kuvvetli ve sevindiricidir. Fikirlerinde tam istiklle kavumu mtehidler imdi orada bulunmaktadr. Onlar, a s n n insan iin bu fenni yenilemee ve kolaylatrmaa gayret sarfediyorlar. Ve bu ilme sonradan asalak olan bid'tlar ve fazlalklar temizlemek iin ciddi faaliyetler gsteriyorlar. Hem de a s n n idrkine uygm gelecek ekilde ona halisiyet kazandmyor ve ona ulamamn yollarm insanlara koaylatnyorlar. Onlardan bir kan bu-

  • 22 TASAVVUF ve HAYAT

    (8) Te'Uf ettii eserlerin says 910'a varmalttadr.

    rada hat r layal m: Imam- Rabbani eyh Ahmed Serhend (1034 H.) , eyh Veliyullah Dihlev (1176 H.) , mam Ahmed ibn rfn e-ehid (1246 H.), Mev-ln Reid Ahmed el-Kenkh (1323 H.) ve nihayet byk slahat eyh Eref Al El-Tehnevi (1326 H.) de on lann halfelerindendir. Bu zt asnmzn Rabbn ulemsnm en by; kaytsz, artsz bu zamann on byk mellifidir (8) . O, nefislerin slhnda Allah 'a niyabet ve rc'da, imn ve amelin tazelenmesinde HNT k t 'asma faydas dokunan kimselerin en ulusudur. Halk, onun ki taplanndan, bu zamanda baka bir lime nasib olnuyacak lde faydalanmtr. imdiye kadar gitt ike kapanan ve dmlenen bu tar ikat Tezkiye-i nefs yolunu kolaylatrmak ve halkn istifadesine sunmak, maksad vastadan, z kabuktan ayrmak iin Cenab- Hakk (C.C.) onun sinesini am ve bu yolda itihad ve imamet derecesine ulatrmtr. Byk terbiyeciler, eyhler ve ilim adamlan O'nun bu babda tek olduunu, bu fenni yenileme hususunda teferrd ettiini ikrar ve teslim etmi bulunuyorlar. Tasavvuf gereklerinin tecellisi ve halkn, bunun lzum ve ehemmiyetine ikna edilmesi, hakk tasavvuf yolunun, herkesin megalesine, meslek ve merebine, akl ve zeksna gre kolaylamas iin v'z- irad, te'lif ve terbiye yolunda, Cenab- Hakk, O'na tevfik vermitir. O kadar ki O'na uzanmak, mejrvesini devirmek gayet kolay... Aydn ve memur, lider ve bilgin, mellif ve muallim, niversite hocalar, yeni felsefenin ve bat medeniyetinin te'siri alt nda kalanlar, kfr ve ilhad ateiyle dinden kmaa kulak asanlar, bolar ve meguller, zek ve dirayet sahipleri, san'at

  • T A K D I M 23

    (9) ASRI SAADET simli 10 ciltUk eserin Yeni Felsefeye Gre Mi'rc. blmn de Abd-el-Bri el-Nedv yazmtr.

    ve hrfet ehli, h immeti zayf, gc kuvveti yerinde olanlar, msavi olarak s tada sayg duyar , tevecch ederdi, y le ki, tasavvufun ve ruh haya t na ait slhn aydnlar zmresi iinde stn b i r yeri ve bu madde asr na bir devri balad.

    stdm, muhteviyat binlerce sahife mefkure ve dvasnn dnyaya sunulmas iin Cenab- Zlce-ll, stadn ruhiyat talebelerinden byk lim eyh Abd-el Bari el-Nedv'yi seti. Fi lhakika, bu byk ie herkesten ok o lykt. Haydarbd - Osmaniye niversitesinde Yeni Felsefe krssnde (9) profesr olan std Beyneddni vel-akliyat isimli meh u r kitabn da yazand r . Haya t boyunca bu ilm ve dn havanm iinde yaad. Byk bir dn akademiden mezun oldu. Hindistan 'da byk bilginlerle, mellif ve muharrir ler le tamt . Bu lkede fikir hr r i yeti devrini idrk ett i . Aklc ve aydnlk devrin m u s n oldu. Btn vs 'a t ve derinliiyle yeni felsefeyi rendi. Sonra Hindistan niversitelerinin en ykseinde ta ' l im hizmetine devam eti . Bir ok akll ve dirayetli gzide talebelere felsefe ve dn ilimleri okuttu. Sofizm, phecilik gibi fikri teevv merhalelerini at . Avrupada bulunan yeni fikri ekollere balyd. Sonra tevfkn esirgemiyen b i r sk onu, ba lannda Eref Ali E l Tehnev 'nin bulunduu, ih-las sahibi, mn erlerinin yanna evkett i . Onu zeksnn keskinlii, anlaynn drst l ve gayesinin doruluu sebebiyle std Eref li El-Tehnev, i t imad ve gvenle kabul etti , ve ona huss bir kymet verdi. stddan kendisine icazet kncaya ka-

  • 24 TASAVVUF ve HAYAT

    (10) Sizlere sunduumuz l\krke terceme de uu Arapa tercOmeden yaplmtr!

    dar , ara lar nda bu alka ve mnevi ba devam ett i , ve gnden gne salamlat . Gnler ve tecrbeler, geyhinin ahsiyyet ve karakter ine kar duyduu hayre t i , oun anlay ve ahmasma kar besledii i t imad ar t t rd . Mlakat ve mektup teatisi , eyh E ref li (Rahimehullah) nin 1362 H. ylmda vefatma k a d a r devam ett i .

    eyh Abd-l-Br El-Nedv, 1945 yhnda emekliye ayr ldktan sonra eserlerinin telhisine ve onlardan ikt ibaslar yapmaa, derin mn ummnndan inciler dermee koyuldu. Bunlan asri ki tab slp iinde dizmee ve yazmaa balad. Eserlerinde, derli-toplu ve olgtm bir fikir sistemi halinde std-n m mefkuresini arzetmekle megul oldu.

    Bu eserlerin en faydahs, arapa tercemesini sunduumuz: (Tasavvuf ve Seyri Slk'un yenilemesi) isimli ki taptr . Bu arapa tercmeye Hayat ve Tasavvuf arasnda ismini verdik. Bu ki tap, m-teahhir inin Tasavvuf diye isimlendirmei i t iyd ettii se3ri, ilm bir slp iinde kuvvet ve vuzuhla tes-bi t etmektedir . O ey, slmn ruhu, mnn kemlidir. Kim olursa olsun, i lemine mahsus bilgi ve ihsan sfatiyle herkesten nce kendi nefsinin slhiyle, annmas ve bezenmesiyle uramadan ve bu keyfiyet tahakkuk etmeden islmn bereketine nail olmak dn, dnyev, ferd ve itima, siyas ve mill semeresine yetimek mmkn deildir.

    Bu deerli eseri Dru'l-ulm-Nedvet'l-Ulem nin byk stad, Muhammed Rab ibn Red En-Nedv, vaktinin bjnik bir ksmm harcyarak ve pek ok gayre t sarfederek arapaya tercme e tmi t i r (10) . Zira, Tasavvufm Hindistan'da hussi b i r l-

  • T A K D M 25

    gt ve zel tbirleri vardr. Bunlann Arapaya nkli ve tbir i olduka zordur. Mtercim, derslerle fazla megul olmasna, Dru'l-Ulm'daki Arap Edebiyat blmn ve buranm matbua t ve edebiyyat alma-lann idare etmesine ramen, yine de bu byk ii baard .

    Okuyucunun ve bu gerek ilimlerden menfat grenlerin teekkr ve bajrranl mellife, takdir ve i l t ifat lan mtercime, d ve niyzlan da bu ide emei olan herkese nasib olsun (min) .

    4/Rebilewel/1380 Ebu'l-Hasen-A li-En-Nedvt

  • EYH E R E F AL EL-TEHNEV

    Abdlhakk Umri 'nin olu eyh Eref Al, Hindistan' n bat kesimi beldelerinden Etraberadi Eyletine bal, takriben Delhi'ye elli mil uzaklkta bulunan Tehnh ehrinde haya ta gzlerini at. Orada yetiti ve Tehnevi lkabn ald. lk tahsilini kendi memleketinde yapt. Sonra, Dr-iil-Ulm El-diyebendiyye diye mehur olan dn akademiye girdi ve orada be sene okudu. 1301 hicri yhnda tahsilini ikml ederek buradan me'zun oldu. O zaman yirmi yalanndayd . Ve sonra slahat Byk Sof eyh Hac mddullah'a, yce Rabbn lim eyh Ahmet Cench (Allah onlara Rafhmet eylesin)'ye yetiti . Bu zatlardan birinciye bey'at ett i ve ondan bol bol istifade et t i ve byk hikmetler rendi. Basamak basamak kemlin zirvesine ulat . O kadar ki Hind yarmadasnda slm mmeti iin sz geer byk manev slahatlardan biri oldu. Binlerce ms-lman kendisinden istifade ett i . Birok yollardan mslmanlar arasna yaylan bid 'at ve kt gelenekler mcadelesinde, ahlk ve amellerin slahnda, sahih mn esaslarnn nerinde cidden byk bir fazileti ve stnl vard. Kendi sfiyye medresesinden, mrid payesine ulam yzkrk sekin insan kt. AUme Seyid Slejrman El-Nedv, Pakistan'n kuruculanndan Mevln Beir Ahmet El-Osman, Lahur 'da Erefiyye niversitesi kurucusu Mfti Muhammed Hasan El-Emritsari , Pakistan'da, dn med-

  • T A K D I M 27

    reselerin en by Hayr-l medris mektebinin messisi Mevln Hayr Muhammed El-Calidehr, Pakistan ' n byk bilginlerinden Mevln Zafer Ahmet Ea-Tehnev, Hindistan'da byk mrid ve mrebb Mevln Vasyullah, tercemesini takdim ettiimiz bu ki tabn ve dier birok kjnmetli eserlerin y a z a n byk mtefekkir ve Ustd Mevln Abdlbri El-Nedv bunlarn en mehurlandr .

    eyh Tehnev Merhum, El-Diyobend Akademisinden kt ktan sonra, on drt sene Kaniver ehrindeki Feyz- Amm medresesinde tedris ile megul oldu. Sonra tedr isa t tan alkasn kesti ve kendi memleketinde i ' t ikfa girdi. K6e-i uzleti iht iyar ett i . Dn ilimlerle megul olduu gibi, klb temizliine susayanlar , i temizliine can atanlar orada terbiyeye devam ett i . Et raf na k sat, okudu, yazd, hayat boyunca te'lif ettii eserlerin adedi, byk-kk do-kuzyze ulat . Hicr 1362 yhnda haya ta gzlerini yumdu. (Allah Rahmet eylesin) Amin...

  • HAYATLA TASAVVUF ARASINDA BIR TENAKUZ

    Garibdir k i : halkn ou, Tasavvufun dinde zir-ve-i keml olduuna ve Ihsn derecesi diye isimlendirildiine, bunun da mn ve Islmm en byk payelerinden biri olduuna inanr. Yine haUan ekserisi, Allah'a kurbiyet ve yaknhk cihetinden, veliler ve mutasavvflar iin Allah nezdinde mevcut olan menzilenin, onlardan baka hi kimseye hat t bu kimseler er'i ilimleri hmil muhaddis ve fakih bile olsalar nasib olmayacana inanr.

    bhesiz Allah'n sofi ve Veli kul lan , btn ha-y a t l a n n a ve bu hayat n fiil, hareket ve sknunda huss bir ilh rab ta ta r lar ve bu rab ta ve alka ile sanki her zaman mhede-i ilhiyyede ve huzurda bulunurlar. Ve sanki onlar Allah'a mncaat ve mklemenin rengrenk ekillerinden biriyle ms-tefd obnaktadrlar. Bu sebeple halk, peygamberimiz Efendimiz (SA.V.) ile Sahabe (Allah onlardan raz olsun) den baka hi kimseye, sfiyyenin derecesinden yksek bir menzileyi lyk grmez. Veliler ve s6-fiyye hakkndaki bu inam, yalnz halkn avamna mahsus deil, havass ve muhakkiklerden ou da yine bunu itiraf ve teslim etmektedir.

    Bir baka ynde de tasavvuf yolundan halk arasna nfuz etmi yanl anlamalann, byk bhele-rin bulunduunu gryoruz ki bu bhelerin b i r ben-

  • 30 TASAVVUF ve HAYAT

    zerinin islm ilimler vastasyla veya islm mezhepler kanalyla yayldn biz zannetmiyoruz, y le ki nerdeyse kfr ve irk saylacak bir takm inanlar vardr ki halkn ou bunlar ya aynyla tasavvuf kabul eder, ya da tasavvufun herhangi bir umdesi bUe saymaz. te bunm iin biz, byk islm ahsiyetlerinden ounun tasavvufu ya bsbtn ink r ettiini, ona kar hakszlkta bulunduunu gryor veya onu aynen sapklk saydklarna ahi t oluyoruz.

    BU TENAKUZUN SIRRI

    Bu tenakuzdaki sr, phesiz, bir eydeki kemlin menei, zahirinden ok btnnda, kemmiyetin-den ok rejrfiyetinde, kabuundan ok znde, bnyesinden ok ruhunda, eklinden ok onm maksadnda olujundadr. Ne zaman bir eyin mn ve medlulnden gizlilik olur da bu gizlilik ok derinlere uzanrsa kat ' iyyetle sylenebilir ki o ey, bhe ve sapklklara msait , bir takm evham ve hurafelerin szmasna, etrafn efsne ve hurafelerin a gibi rmesine elverili hale gelmi demektir. bhe gtrmez gereklerdendir ki, zamanla dinin kemlinden ve esas umdelerinden saylan bu bhe ve sapklk mikroplann skp a tmak ve kkn kazmak olduka zor b i r itir. te bmun iin biz, slama, ta savvuf yolundan giren dallet ve sapkl, mslman lann haya t na zorla sokulmu Allah'a irk komak ve dinde kfr ve ilhada dmek derecesine ner-dejrse ulam gryor ve mslmanlann bunlar, dnin esas umdelerinden ve temel prensiplerinden say-d k lanna ahi t oluyoruz. O kadar ki, bunlann bertaraf edilmesi ve milletin kafasndan sklp atlmas

  • B R T E N A K U Z 31

    () Sirriyet: Hristiyan lahiyatnda ruhun Allah ile olan tabiat st mnasebeti ve ruhanlU^ en harikulade h&disesl.

    byk gayre t ve zor luklan gze almadan imknsz sajalmaktadr . nk halkn ummu ve havass tan da byk ayda bir ounluk tasavvuf cihetinden byk bhe girdabna dm bulunuyor. Bazs tasavvufu, bir tak m keif keramet ve t a s a m f t addeder; bazs, ahval ve murakabeye, birok btn ilere ve ruhi megalelere bakarak bun lan aynen tasavvuf sayar ve buna inanr. Bir ksm, tasavvufu, huss det ve taklit lerden ibaret bilir. Bir ksm onu, riyazet, mchede ve cemiyet hayat ndan uzaklama olarak grr. Bazlan, felsef tasavvufu veya vahdet-i vct ve vahdet-i ht nazarijryelerile felsef renge brnm olan tasavvufu kabul eder. Hakk ve gerek tasavvuf budur, der. Bazs da onu sr lar ve gayblar mecmuas telkki eder ve bu konuda i o kada r ileri gider ki ga rph lann gizlilik (sirr iyet) () dedikleri eyler derecesine ular. Fi lhakika msl-m a n l a n n ou onu, kalbden kalbe, sineden sineye intikal eden bir remz, bir sr haline sokmutur da. Bunlar bir yana amma tasavvufu, seyr- slk yolu olan ta r ika t , hak ika t ve ma'r ifet yolu olan tasavvufu er ia ta zt gren kimseler, evet gerekten bu insanlar en byk dallet ve akavete ve en byk ha t ya dmlerdir.

    T A S A V V U F U FAZLALIK V E VEHMLERDEN, TEMZLEME

    Allah (C.C.) Hazretleri, byk slahat eyh Eref Ali El-Tehnevi'yi, Tasavvuf babnda temizlik yapmaa ve onu zletirmee muvaffak kld ve mer-

  • 32 TASA.VVUF ve HAYAT

    hum y u k a n d a M hat lara benzer pek ok ha t la r dzeltti ve yanl tefsirleri nledi. Tasavvuf konusunda O'nun yapt i, bir yenileme ameliyyesidir. std, bu ii yaparken meseleleri hep menfi ynden ele almakla kalmad, aym zamanda bun lann msbet ynne de eildi, almasn iki noktaya da teksif ett i ve o, t a m mansyla, islm lde bir kesinlik ve gereklikle tasavvufu halkn istifadesine arzet-mee muvaffak oldu. Bu cidd gayre t neticesinde tasavvuf, islm eriatnn gerek bir ta 'b i r i ve tefsiri olduu tahakkuk etti . Bu yenileme ameliyyesini o, ilm ve nazari plnda brakmad, tasavvufu amel olarak da ihya et t i . almaktan ve hakika t i bulmaktan mtevUid bir gaye iinde, ta ' l im ve terbiye metodlaryla tasavvufun hakikatini zah e t t i ve ona yepyeni bir hayat iyyet verdi.

  • TASAVVUFUN HAKKAT

    Tasavvuf bahsinin hulsas : NSN-I KML. iin zhi- ve btn, klb ve kalp diye nas iki vehe gryorsan, DN-1 KML iin de yle ERlAT ve TARKAT diye iki cephe greceksin. Nasl fkihler, eriattaki zahir ahkm ve amelleri delilinden btn glerini sarfederek istbat ederlerse, sfiyye de tasavvuf yolundan hareket ederek klb ve i leme it amel ve hkmleri ylece delilinden ist inbt etmilerdir.

    Bunu baka ekilde ifade etmemiz de mmkndr. Fkhn, dardan hulul et t ii yerlere, tasavvuf ieriden hulul eder. Fkhn konusu olan zahir hkmlere tasavvuf ieriden, ruh cephesinden uzanmak ister. Nasl namazn, orucm ve dier amel ve ibadetlerin zahir bir ekli varsa ve bunlarla ilgili hkm ve meseleler fkh ilminin konusunu tekil ediyorsa huzr- kalbin, huzu' ve huu 'un da yle b-

    tn bir sureti vardr. ( Sj'-^ = benim zikrim iin namaz ktl) (1) yetinde beyan buyurul-duu gibi namazn asli gayesi olan huzr- kalble zikrullahm bth bir sureti vardr ve bunlarn ahkm ve tafsili Fkh- btn adm almaa hak kazanan bu ilimde mndemitir. Nasl zahirde, muay-

    (1) Taha sresi, &yet: 14. T. ve Hayat F: 3

  • 34 TASAVVUF ve HAYAT

    (2) Bakara sresi, yet: 183. (3) Sahh-i Buhari i!k hadisi erif.

    yen vakitlerde yemekten imekten nefsi men'etmee ORU deniyorsa, Cenab- Hakk'n ( >I^" = muhakkak ki konmasnz) (2) yet-i cellesinde iaret buyurduu Takva da orucun ruhudur, zdr. Sonra, er ' i amellerin nas bir hey'eti ve d grn varsa ve ancak bu keyfiyette tecelli ve bu grnte tahakkuk ederse, ihs ile muttasf olmadan ve temiz niyetlerin almetini ta madan bu ibdetler de shh a t derecesine ulaamaz, fesattan kurtulamaz, Allah indinde makbuliyyet ihraz edemez ve Allah'n gazabndan emin olamazlar. nk hads-i erifte

    (oLJl; Jl/'VUl = Ameller niyetlere gredir) (3) diye vrid olmutur. Ha t t kiinin, hirette kurtulu ve selmeti, zahiri amellerinin shhati ve bunlann hepsinin Allah nezdinde kabul olmas kejrfiyetinin dayamd salam akide ve man, kaJble ilgili bu iki btn amele baldr. ( hls ve Niyet) . te bundan dolay u btn fchm veya tasavvuf denilen yolun ehemmiyeti ve islm eratmdaki yeri or taya km bulunuyor.

    Herkes bilir ki btn mn esaslarn ve akidelerin temeli, ancak Allah (C.C.) Hazretlerinin birliidir. O da, btn mahlkat tan lhiyyet ve rubbiy-yetin hem nefyedilmesi, hem de fiil ve te 'sir suretinde tecelli edecek olan menfaat ve mazar ra tm sdrunun onlardan selbedilmesi mnsna gelen

    (^IVI AiV ) kelime-i tevhidinin isbt ve bunlarn yeknunun tek olan Allah'a mahsus olduunm ikrardr. unda hi phe yoktur ki insan, zarar fayda verenin ancak O olduu kendisine kat ' iyyetle te-

  • TASAVVUFUN HAKKAT 35

    beyyn edinceye kadar , hibir varla boyun emez, hi bir varh ilh tanmaz ve Rabb edinmez. Hi bir ferde ibdet ve tazar ru 'da bulunmaz. Zten

    (^Vl AV ) kelime-i tevhidinin mns udur : Biz, zahir p lmnda muhtelif suretlerde grUnen, eitli yollardan bamza gelen lm-kalm, hastalk-salk, fakirlik-zenginlik, zillet ve izzet gibi fayda ve zararda Allah Celle ve A' ldan baka Fil-i Hakkinin bulunmadna inanyor ve mn ediyorum. Bu akide ve inan ise kalb ve bat n iinden baka birey deildir. Faka t , maalesef birok zahir ilimlerde ve bunlarla amel e tmekte mutebahhir olan baz ilim adamlan , fayda ve z a r a n n Allah ' tan baka bir maad a n (sudur ettii yer) bulunduuna, fiil ve te 'sirin tamamyla bir baka yerden geldiine inanr, bu te '-Brleri Allah'dan bakasnda grmek isterler. Kalp ake misli hakkat la ilgisi olmayan bu bozuk gr, bu sahte kibir ve azameti dnce ufkumuzdan tardedip er iat l isanmn HSN ta 'b i r ettii u va rhk alemindeki fil-i Hakkyi ve sfiyyenin Tevhd-i Ef'l diye isimlendirdii Messir-i Hakkyi mahede etmek icab etmez mi? Mhade-i lhiyyenin ve r'yetullahn kendisiyle hasl olduu; haya t t a ve hayat n her hl- k n n d a O'nunla olmann, O'nun huzurunda bulunmann kendisiyle yaki-nen bilindii hal is kulluk alkasnn Allah'la beraber olmaktan ne 'et etmesi diye tefsir ve zah edilen Tevhd-i hakik bu deil midir? Dnin ve dindeki kemlin i a kendisi elbette budur!.. Bu ilim ve iz'an, bu yakn ve man, dn h a y a t t a mevcut btn muamelenin ve topyekn ibdetlerin ruhu olmuyor mu? Ve yine bu ruh ve mnn syneti, bu akide ve kaynan korunmas, dier zahir amellerin hepsinden lizmlu ve cfdal rJcf'il mi?

  • 36 TASAVVUF ve HAYAT

    (4) uara sresi, &yet: 88. 89.

    TASAVVUF BTIN F IKIH DEMEKTR

    Halkn, karakter ve seciyyesini bid 'at ve dallet derekesine drd, onu irkin ekil ve suretlerle tasvir ve izah ettii, hakknda pek ok mbalada bulunduu Tasavvuf veya Btn ilmin hakikat i mevcut deildir. Tasavvuf, ancak ve ancak, kalb ile ilenen amellerin bir kanunu, bt nla ilgUi hkmlerin bir dstrudur. Cesedin ve a'z-i cevarihin amelleri iin hkmler vaz olunduu ve bunlardan Fkh ilminin bahsettii gibi, kalbin ve ruhun ihsaslar iin de hkmler konulmu ve bunlann salh ve fesadndan bahseden Fkh- Bt n diye bir ilim tedvin edilmitir. Zahiri fkhn ahkmm sarih nass-1ar halinde k i tap ve snnette bulduumuz gibi, tasavvufun hkmlerini de k i tab ve snnette tasr ih ve telmih edilmi buluyoruz. Cenb- H a k k m :

    = ne mal, ne evlt fayda verir, o gn, ancak tertemiz bir kalb ile Allah'a gelenler saadete uil olurlar) (4) yet-i cellesinde tas r ih et t ii ve ona iaret buyurduu gibi Kur 'n ve Hadsin nasslaryla tasavvufun efdaliyeti ve ihtiva et t ii ahkmn ehemmiyeti tebeyyn etmitir . Bunm erh ve izah ise Peygamberimizin u hadisinde mevcut tur :

    = Dikkat edin ki vcutta kk bir et paras vardr. Bu et paras shhatte bulunduka, iyi altka

  • TASAVVUFUN HAKKAT 37

    (5) Sahih-i Buhari. c. 1, s. 20. Bulak 1311.

    btn beden de shhatte bulunur. ayet o kk et paras fesada giderse btn beden de fesada urar. te bu et paras kaJbtir.) (5) Bu hads-i erifte maksad- nebevi udur : Bedenin, zahiri olan fiil ve hareketlerinin iyilie doru gitmesi veya ktle doru akmas ancak ve ancak kalbin salh ve fesadna bahdr. Kalbi salh ve fesad, vcudun her nahiyesine tesir eder. (Salh, vct ikliminde sulh- sknun, fesat da fsk-u fcurun kaynad r ) . Tasavvuftan veya fkh- btnden maksat , kalbin salh ve t e z j ^ , ktlkten korunmasdr. Fesada urad ve bir illete giriftar olduunda da onun aresini aramaktr .

    Tasavvuf ve ta r ika t iin bu gerekleri bUdiimiz zaman, onda din ve eriata muhalif bir husus bulmak yle dursun; bil 'akis tasavvufu kendi yaay iin bir dstr edinmeksizin herhangi bir mslmann gerek m'min (nsn- KmU) derecesine ulamasnn muhal olduunu anlarz. Amma herhangi bir adamn kafas tasavvuf isminden ve tasavvuf st-lahmdan nefret eder ve kocumursa, yahu t ta tasavvufun bizatihi b i r fenn, bir ilim olduunu itiraf etmekten ekinirse o adamn, tefsir-mfessir, tecvd-mcevvid, hads-muhaddis, fkh ve fakih, kelm ve mtekellim gibi muhtelif dn ilimlerin ve topluca btn dni fenlerin ifade vastas olan dn stlahlardan niin kanmadm ve niin nefret duymadm sormak hakkmzdr. Eer bu stlahlar, Kur'n ve Hadsin lfzlarndan aimm ve on lann usa-resiyle beslenmi derlerse, Sofi kelimesinin ash da ok defa sof giyici terkibindeki sof kelimesi yerine Ashab- suffa terkibindeki suffa dan ikti-

  • 38 TASAVVUF ve HAYAT

    bas edilmitir diye onlara ccvab verilir. Eer bu ce-vab- reddi, kabul etmezlerse niin bu ilme dier sfiyye ulularmdan say lan bir hayli kabark olan byklerin verdii tim-i Ihsn veya Allah'a kurbiy-yet mnsn mutazamnun olan Ilm-i Kurb adn vermediklerini renmek isteriz.

    eyh Eref Ali El-Tehnev Merhum, Tasavvufu yenilemee, hakikatini aklamaa ve onu retmenin zaruretine bjrk ehemmiyet verdii iin yalnz bu mevz'a hasredilmi ve hasredilmemi byk kk birok risaleler yazd, va'zu nasihatte, sz ve sohbette bulundu. Bu mevz'u eit eserlerinde mcmel ve mufassal olarak okuyuculara ar-zetti. Ta"aavvufu renme ve hat r lama babnda en-v- eit ta 'bir ler kulland. Muhtelif isimler altnda onun bol bol erhini yapt. lk admda Tasavvufm Hakikati isimli risalesinin n sznde bu hususu etrafhca aydnlatt ve ezcmle dedi k i :

    slm eriatmn, yaplmasm emrettii veya nehyettii ameller iki nevidir: Bun lann bir ksm, vcudun zahiriyle alkal ve umumiyetle bilinen ha-kikatl'arla ilgilenir. DU ile ikrar, namaz, oru, hac, zekt ve anaya-babaya hrmet gibi ki bunlara me'-mrun bih emroluna'i eyler denir. Kelime-i kfr, bakalarna satama, irk saylacak amelleri ileme, hrszbk yapma, zina fazihasn i r t ikb etme, faiz ve rvet alma da menhiyyat yasak edilmi iler cmlesindendir. eriatm, yaknl emrettii ameller de bt nla ilgili ilerdir: iman ve tasdik, sapasalam bir akide, sabr, kr, tevekkl, kazaya nz , teslimiyyet, Allah iin ihls, Allah ve Reslullah sev-g^ i , bunlardan baka dier a'ml-i hasene... bunlar da me'murun bih emredilen eyler olup, bir takm faziletlerdir. Amma batl inanlar, sabrszlk, kf-

  • TASAVVUFUN HAKKAT 39

    (6) Bakara sresi, ftyet: 43. (7) Al-i mran sresi, ftyet: 200. (8) Al-1 mran sresi, yet: 97. (9) NU sresi, yet: 142. (10) Maide sresi, yet: 54. (11) Bakara sresi, ftyet: 165. (12; ems sresi, ftyet: 9-10.

    rn- ni 'met, riy, kibir, ucb vnme vs... gibi ilere gelince, bunlar da islm er iatmm nehyetmi olduu bir takm rezletlerdir ve yasaktr . Kur 'n- Kerm'in bir yerinde: ( VTj = Namaz dosdoru ktntz ve zekt veriniz) (6) ve:

    _ Ey iman edenler sabrediniz, obtr yanvm ik%-ntz. AUah yolunda hazrlkl bulununuz ve AUah'dan korkunuz ki felah bulanz) (7) yetlerini grdn gibi bir yerinde de : (f^-*"|^t^ = Oru size farz kmdt) ( (y^:^-

  • 40 TASAVVUF ve HAYAT

    -iman edenlerin AUah'a kar sevgisi her-eyden kuvvetlidir) (13) yetlerini grr, okursun. Kur 'n- Mbnin, namaz k lmayanlan, zekt vermeyenleri balarna arparcasma tevbih ettiini grdn gibi kibir sahiplerini ve kendini beenenleri de zemmederek yerin dibine geirdiini grr ve ckursm. Bunlann hepsi hads-i eriflerde de vardr. Ehds-i Nebeviyyede namaz ve orucm beym iin birok bablar, al-veri, evlenme-boanma hkmlerini erheden birok ksmlar grdmz gibi riya, sum'a, kibir ve baka ruh letlerin de zemme-dildiini grrz. Ahkm- t lhiyye olmas bakmndan btn hkmlerin, zahir hkmlere mudil olduunu inkr etmek bir mslman iin mmkn deildir. Bir kimsenin ( '\^J^\\y^ j - ^ l ^ ) yeti, muhabbetin er'ijryetine dellet etmez demek mmkn mdr? Belki biz, bu hususu iyice a r a t n r s ak anlarz k i : Zahiri ameller kendi kendilerine farz klnmam, ancak nefsini tezkiyede insana hizmet etmek, yardm etmek iin farz khnmtr . Nefsin tezkiyesi, i dnyamn temizlii ise t a m yerinde b i r gayedir ve obir dnyada insamn kur tu luu iin elzemdir. Halbuki insann kendi i leminin fesada uramas ve kirlenmesi h i re t hayatnn helaki demek-

    (13) Bakara sresi, ftyet 165.

  • T A S A V V i m J N HAKKAT 41

    (14) ems sresi 9, 10. (15) uara sresi, yet 88, 89. tercmesi j-ukarda geti.

    t i r . Bunun iin Allah Tel Hazret ler i : ( ^ \ l*l-.s fcjl'- -wj l ^ K j J * im nefsini tertemiz tutarsa kurtulur, kim de nefsini kirletirse hsrana urar) (14) buyurdu. Bunun iin:

    ^L ;i)ij V\ jy-.Vj JU :^,_V (.^ _ (15) buyurdu. Birinci yet, z temizliinin felah ve kurtuluu gerektirdiine, ikinci yet de, insandan kalb selmeti kaybolduu zaman mal ve evldm ona fayda vermiyeceine dellet eder.

    Amellerin kabul tamamen kendi mevcudiyye-tine bal' bulman akaid ve man, he r eyden nce bir kalb iidir. unda da hi phe yoktur ki insanln yapt ilerin hepsi mcerred b i r vesileden ibarett ir . Dnn kemlinden deildir. Bundan anlalyor ki insan iin tek gaye klb temizliidir. nk klb, ordusu ve tebaas arasnda bulunan hkmdar makamndadr. Btn uzuvlar da asker ve riyye mevkiindedir. Hkmdar drstlyle rnek olursa, tebaa da ona uyar, onun salhm kendisine uyulacak yol kabul ederek ona ba eer. Mnsn yukarda arzettiimiz u hads-i erf:

    bu mislin doruluunu he r zaman isbata kfidir. Vcd ikliminin merkezi durumunda olan insan kalbi, btn hassasiyetiyle bir eye kar ynelir, dikkatini o ey zerine toplarsa ona stn gelir. Ken-

  • 42 TASAVVUF ve HAYAT

    dine hizmet iin btn a 'zlan kul-kle yapar : Gz onun iin grmeye balar, kulak onun iin iitir, el onun arzu ett ii eylere zamr, ayak onun diledii semte yrmek ister. Bu a 'zlann yneldii ey iste r hay r olsun, ister er... Bu belli uzuvlar, o ileri yapmaa sevkeden mil, ancak ve ancak kalbin duyduu arzu ve istektir. Baka deil.

    unlar, u dnya adamlar, kendi ilerine yle bir dal dalmlar ki, taa uzaklardan duyulan ezn- Muhammedinin ulv sesini, melekt lemine ykselen Rabbani da'vetini dahi duymazlar. Bu, dnyaya dalma kendilerini brakmyor ki duysunlar. Zikrullahta ve onu tefekkrde devaml kalmak istiyen erenler de onda mest olup kendilerinden geerler. Bir lhza zikirden fari olmazlar. Zikrin berisinde hi bir ey on lan eviremez. Bu bir sarholuk ve is t iraktr ki, bazan dnya iin olur, bazan da emr-i din iin.

    BYK BlR HAT

    Baz byk bilginler, bugn revata olan tezkiye yol lanm aynen tasavvuf saymakla ok byk ha t ya dmler ve bhelere yol amlardr. Bu ha t h grten dolay, umumiyetle irak filozoflan, zellikle Brahma Papazlan mutasavvflar zmresine girmi bulunuyor. Bu hat, bu bhe ve iltibas, halkn kafasna, yaygn halde bulunan mehur bir szden, sofinin mezhebi yoktur cmlesinden girmitir.

    Bu sze gre tasavvuf, sofiyi islm kaydndan gy ku r t anyo r ve istedii zaman islmdan gayri diledii her akde ve din ile mtedeyyin olmasna cevaz veriyor. Bu yanl dnce sahipleri, diyorlar k i : Tasavvuf, amellerin zahiriyle mukayyet olmaktan ok daha ycedir. Bu bir fasit kanaat t i r ki ha-

  • TASAVVUFUN HAKKAT 43

    (16) ems sresi, yet: 9.

    kkatla ilgisi yoktur . Gerekten nasibsizdir. eyhimiz std Eref Al El-Tehnev merhm, bu fikr-i fasidi yle diyerek takbih e t t i : Her tezkiye ve temizlik, tasavvuf deildir. Tasavvuf ancak, erat- islmiyyenin hkmlerine uygun olan tezkiyedir ve ona it t iba' ve imtisal Ue hasl olur. Kiinin hiret ii ancak islm tezkiye ile yoluna g^rer. Sahibi de, mtteklere va'dolunan cennete kavuur. nk Allah ( j * - ) (16) buyurmutur . Bu da is-lmn getirdii er ia ta uymakla olur. Muhalefetle deil. Brahma papazlarnm ve dierlerinin yapt birok ruh riyazet ve beden mchedelere gelince, her ne kadar bunlara tezkiye dense ve tasavvuf isimleri verilse de b mlann tasavvufla, ruh temizlii dediimiz tezkiye ile en kk bir alkas yoktur.

    Bu isim ve lkaplar hak ka t ta mevcut olmad gibi asla bir mn da tamazlar ve tasavvufla herhangi bir i r t ibat lar da yoktur . Allah nezdinde makbul olmayan mcerred ve merdd bir takm szlerdir. Bunlar...

    HONUT OLUNAN TEZKYE

    Bu esasa gre tezkiyeyi, beenilen ve honut olunan tezkiye, beenilmeyen ve hoa gitmiyen tezkiye diye iki ksma ayrmamz mmkndr. eyh Tehnev merhum bir mislle bunu yle anlat yor:

    Kirli aynajT hlis saf su ile ykarz, p n l -p n l olur ve bakanlar temizliinden hayrete derler. Fakat ayna sidikle ykanrsa zerine bulam olan pislikler yine gider ve yz bhesiz temiz gibi olur. Olur amma asla tertemiz, pampk olmu saylmaz.

  • 44 TAS:.\\'WF ve HAYAT

    (17) Al-l tmran aresl, ftyet: 31.

    Bakanlant hayret ini mucip olmaz ve onlan saf gstermez. Unk ayna henz mlevvestir. Bunun iin insanlar ondan ikrah eder, beenmezler, kirli grrler onu. yleyse yaay islm eriat ile at an herhangi bir adam iin Allah' n rahmetine snmak, hiret te felaha, kur tu lua nail olmak mmkn deildir. Tasavvuf lfznda ve mnsnda, u ilmin t kendisidir ki bir adam onunla mil olursa kalbi parlar , nefsi ann r , tezkiye (mistik temizlik) kalbine yaylr ve Rabbinin indinde kendi derecesini ykseltmek iin iyi bir let olur.

    MUHABBET ve MUHABBETN ARTI Sevgi, Tasavvufun en mhim unsur lanndan bi

    ridir. Tasavvuf k i taplann , onun zikriyle, onun hakknda alan bahislerle dopdolu buluyoruz. phe yok ki o, kalbi hasletlerin en yksei, ruhi hallerin en kymetlisidir. Faka t bu da snnet-i seniyyeye tbi olmadka, eriat- semhaya ba emedike sahih olmaz ve Allah nezdinde makbuliyyet ihraz edemez.

    Bu sevgi, bu muhabbet, kalbe ait fazilet ve hasletlerin en mhimi ve en hayrls saylmakla beraber, bmlar dediimiz gibi ancak Allah'n emirlerine san imakla ve peygamberine tbi ' olmakla meydana gelir ve bunlardan sonra doar. Amma islm eriat na inkyat tan beri olan mahabbetin Allah indinde hibir kjmeti yoktur . Ve O'nun nezdinde asla makbul deildir. Zira Cenb- H a k : ( i > ' j ^ / ^ Ji

    (^:^- '-J.JT^ = -De ki: AUah't seviyorsanz hana uyunuz ki AUah da sizleri sevsin) (17) buyuruyor.

  • TASAVVUFUN HAKKAT 45

    (18) M'minn sresi, yet: 1-2.

    Amma cahil sofular, dima, yaygn hale gelen u Sofi iin mezhep yoktur fasit cmlesine daya-mrlar, yalmz kendi arzu ve meyillerine uygm olarak bu cmleyi erhederler. Zannederler ki Tezkiye-i Klb, her ne kadar , islm eriatma inkyat edilmeksizin hasl olsa da yine derece bakmndan namaz, zekt ve bun lann benzeri dier zahir ameller ve ibdetlerden daha stndr. Bu ibdetler, reva bulan malm ve mehur tezkiye yol lanndan daha az kymetli ve daha aa bir menzUededir, demek isterler.

    Amma gerek islm, bu grn tamamen aksini mdfaa eder. O, islm kanununun emretmi olduu hkmlere smsk sanimaktan, namaz, oru ve dier meru ibdetlere devam etmekten ne'et eden deerli hasletlerden bakasm kabul etmez, onl a n beenmez ve baka ekillerde meydana gelen kalb sfat ve hasletlere itibar etmez.

    Kalbin sfat ve hasletlerinden olan ve hiret te felaha kavuturan huu' ki ancak namazda bulunur ve namazda duyulur, u yet-i kerime ite o huu 'u remizletiriyor.

    = Namazlarnda huu' duyan m'minler felaha erdi) (18). Byle olunca, doru drst namaz klmayan, namazm hukukunu yerine getirmiyen bir sf iin, bu nev'i huu 'a snmak, hiret felah ve saadetini kazanmak nasl mmkn olur?

    Zekt, sadakalan, hacc, orucu ve dier ibdetlerin hepsini buna kyas edebilirsin. nk bu mev-

  • 46 T A S A V v L F ve l i A Y A T

    zda hepsi namaza benzer. Esasen bu ibdetler, Kur*-n- Hakimin zikrettii bu hlet-i rhiyye ile mhrlenmezlerse insana bir menfaat salamaz. Kalbin o hli namazm ve dier ibdetlerin s hat ve kabul iin artt r .

    Sz hlsas: Peygamberimiz efendimiz (S.A. V.) 'e ittiba' ve islm eriatna imtisal amellerin en ehemmiyetlisi ve en ok cb edenidir. Bir insan ki bunlara teslim olmuyor, bunlara boyun vermiyor ve bunlan ikmle almyor, bu adamm Allah'n rza-sma kavumas, onun cennetine snmas, onun sevabna gvenmesi mmkn deildir. phesiz Allah'n nzas ve cenneti, her mslman iin itiyak duyulan iki ulv gaye, iki byk hedeftir, yleyse, eriat- islmiyyenin ahkmna ba emekten ve kmil bir ekilde onunla mil olmaktan insan azade klan tasavvuf batl olmaz da ne olur? Vellerin kerametleri de hayr-hh, vera' ve takva sahibi bir kimseden sudur ederse ancak o zaman makbul ve o zaman gerektir. Tasavvuf da byledir. eriatle mil, erate rm olan mttek bir adamda olursa makbul ve mer-ubdur, Allah yannda bunun byle olmasnda herhangi bir bid'at da yoktur. Zira sahabe (Allah'n n -zas onlar zerme olsun), vellerin ululan, iyilerin imamlan olduklan halde namaz, oru, zekt, cihad ve Kur'n tilveti, iyilikle emir, ktlkten nehyet-me gibi iyi amellerin hepsine devam ederlerdi. Bunun iin kalbleri temiz, sineleri saft. Zra onlar, bu amellerin hepsini en gzel kvamda yapar lar ve bununla kaim olurlard. Allah (tebih ve takdis ona olsun) da onlardan honut ve raz idi. Onlar hakknda Kitb- Mecdinde: ( *^ ^)^:3 '^^5'='^

    A'fih cmlardari raz, onlar da O'ndan honut ve

  • TASAVVUFUN HAKKAT 47

    (19) Beyylne sresi. Ayet: 8.

    raz) (19) buyrdu. Bundan da anlalyor ki Tasavvuf, eriat- slmiyyeye sar lmakla ve ona tam bir teslimiyetle elde edilen i temizliinden baka bir ey deildir.

    TASAVVUF ISTILAHLARININ DOGUU ve BR F E N OLARAK TEDVN

    Tasavvuf ismine gelince bu, eitli islm ilim ve fenlere ait vaz'olunan dier isimler gibi bir isimdir. Onlardan a y n bir taraf yoktur . Tefsir, hads , fkh ve dier ilimlerin hepsinin birer isimleri olduu gibi, tasavvuf ilminin de isim ve lkab vardr . Peygamberimizin yaad saadet a snnda ilimlerin hemen hepsinin konulan belli olmam, hudu t l an tayin edilmemi, meseleleri tahdd edilmemiti. Ancak, islm ulems, nur a s n m takib eden asrda, bu ilimleri birbirinden ayrm, hududunu ta 'y in etmi, nirengi nokta lann tesbit e tmi ve adlarn koymutur . Bu tayin ve tesbi t te mil, islm eriatn eitli cepheleriyle renmee- ve gittike derinliine dalmaa balayan bilginlerin, eriatn muhtelif ksmlara tevzi ve taksimine ihtiya olduunu grmeleridir. Kolay renmek ve onu salam, ll bir ekilde ihata etmek iin de buna lzum vard. Ve islm bilginleri bu gayretleri ile dinlerini te 'yid etmek ve herkese duyurmak iin rpnyorlard, bu kolayl salamak iin bunu yaptlar. Bunun iin bu ilimler huduandnlm, bu belli ksmlara ayrlm ve kendi isimleriyle adlanmlardr. Tasavvuf da o vakit ibtidai b i r merhalede idi, mmej'yiz bir vasf, ak bir durumu yoktu. Konulan henz

  • 43 TASAVVUF ve HAYAT

    tesbit edilmi deildi, zel bir isim de verilmemiti. Belki mteaddit ilimler a rama girmi, onlann iinde yaygm bir halde bimuyordu. Kur 'n- Kerim'in nas s l an bunu mtemil, Hads-i nebeviler bunu muhtevi idi. Halk, iht iyalan nisbetinde onunla mstefid oluyordu, insanlan tasavvufun ruh haya tma kavutu ran bu istifade ve meguliyetle islm erenlerinin ve Rabbani hayat sren velilerin kendi gerek kulluklarndan, murakabe ve mchedelerinden fk ran hl ve keyfiyetten ona katm olduklar eylerle tasavvufun gzleyenleri dima ar tm, manev serveti dolup tamtfr. O kadar a r tm ki sonra lan onun iaret amandralarn tesbit etmek ve hudut-l ann tayin ederek onu bal bana bir ilim olarak tedvin etmek iktiza etmitir . s lmn Ruh hayat kah raman lan da bunu yapmlar, TASAVVUF ve Tezkiye-i Btn ismini ona lyk bulmular, onun iin huss ta ' l im ve terbiye yolu karar lat rmlardr. Onlann dnceleri, nefis tezkiyesinin ve ruh terbiyesinin zirvesine ulamak iin en hay rh ve en sr 'at l i yolun Tasavvuf yolu olduu merkezinde idi.

    Nasl ki islm bilginleri, islm ilimlerde ihtisas yapmak iin eitli ilmi hey'etlere ve akademik alma koUanna aynldlar, herkes kendi alt ilmin uuruna varyor, onu tamamen idrk ediyordu, h a t t bunlarn bazs mamlk payesine, tercih ett ii ilm mevzu'da sz sahibi olma yetkisine ulat ve bu salhiyetle tannd, zamanla parmakla gsterilir bj-k adam oldu. smi ve ht ras tar ihin safahatnda ebediyyen yaayacak olan bu byk insan lan , ak ran lan ve kendilerini lykyla tanyanlar da er, ondan sitayile bahsederdi. mm- afii Hazretleri kendi fkh mezhebinde imam ve muk-ted bih olduu halde, mam- 'zam Eb Hanifeyi

  • TASAVVuFin^ H A K I K A T I 49

    ve fkhm tan tmak istedii zaman yle demit i : Halk, fkh mevzuunda Eb Hamfenia sofrasnda horantadr . Yine islm bilginleri, mam- Buhri 'yi hads ilminde gaye telkki etmi ve bu ilimde onu hccet saymtr . Buhr bugn de, mslmanlar arasnda o t ah t muhafaza ediyor. Ben diyorum ki imdi : nasl bu ilimlerde birok byk adamlir zuh; et t i ve birok adamlar bu ilimlerde ihtisas sahibi oldular ve bu ilimlerin imm ve bu fenlerin yetkilileri sayldlarsa; t bk bunun gibi b tm ilimlerinde de bir tak m byk adamlar, kahramanlar yetiti. Bunlar nefs-i insanyi terbiyeye ve insann manev varln tezkiyeye kyam ettUer. Halk da bunlar bu sahada kendilerine rnek edindi ve onlan imam tamd, t e eyh Abdlkadir Geylni, eyh Bahaeddin, eyh Minddin El-Secezi, eyh ehabddin Shre-verd ve emsali zevat bunlardandr. (Allah onlara r ahmet eylesin). Onlardan nce, Cneyd-i Badadi, eyh ibl ve dier zevt- kiram. Bunlann Tasavvufta kadr i yce, dereceleri byktr. Bu zevat Tasavvuf sahasnda t am mansyla bir zuhur gsterdiler. Bu babta bize den ey, onlara tbi ' olmak, onlarn nashatlaryla, amelleriyle nurlanmak ve ma'-neviyatlarndan is t imdat etmektir . Tasavvufta ve ruh terbiyesinde on lan imam ve rnek edinmektir.

    Geri dnyada istikameti, hirette felah ve selmeti bulmak iin tasavvuf eyhlerinin eteine sa-n l m a k a r t deildir. Ancak istenilen gaye, dn keml diye isimlenen ideal menzile, bu yolda siv-rilmi kimselere, bu ihnin bjniklerLnden saylan muktedbihlerin izlerini tkib eden an yce kiilere mlzemet ve mushabet etmeden meydana gelmez. Bmu bilmek lzm.... Nasl ki Ulemnn, Ki tap ve Snnetten ist inbat edip kol kol ayrd Fkh ve

    T. ve Hsyat F : 4

  • 50 TASAVVUF ve HAYAT

    Hads ilmi de dier ilim dallan gibi zel isimlerle tanmr . yle k i : Bir talebe, fkh ki tablanndan Hi-dye yi veya baka bir kitab okuduu zaman ona fkh okuyor, fkh reniyor denir de. Hadsten b i r k i tab okuduunda fkh okuyor, fkh reniyor denmez. Her ne kadar umim mansyla fkh, insann lehinde ve aleyhinde olacak meseleleri bilmesi diye ta 'rif edilirse de. Halbuki bu ta 'rife gre fkh; hadis, tefsir, kelm gibi birok ilimleri iht iva etmektedir . Faka t yine de fkh kitab okuyana hads okur denmez. Aynen bunun gibi bir kii, mslman eyhlerinin kendisine gsterdii, klb ve b tm amellerinde mtehasss zevatn kendisini ilettii bir yola seyr- slk yoluna girdii, almasm ve vakt im o yola bezlettii zaman, ona Tasavvuf reniyor. Tasavvufu alyor, o sofidir denilir. Bunm-la beraber Tasavvuf bunlardan daha yaygn, daha ummdir. nk; o, namaz, orucu ve bunlardan baka dier ibadetleri de mtemildir. Fakat , ancak bu huss usul Tasavvuf diye ydedilir, dierleri deil. Bu huss usl ve erkn Ue mil olanlara ve bu yola girenlere de Mutasavvf denir. Ba-k a l a n n a denmez.

    HAYATTA TASAVVUFUN EHEMMYET Bu bahsin gayesi, stlah mnda Tasavvufun

    hakika t im erh ve zah etmektir. Haya t ta Tasavvufun vazife ve ehemmiyeti ist', mnevi cepheyi fena huylardan temizlemek, salam seciyye ve faziletlerle bezemektir. Tasavvufun gayesine gelince o da gnahlardan tevbe edip Allah'a gzelce snmaktr. s terse bu salam inbe, eriatn esaslarndan ayn l -mamak artyla. Tasavvufun gayri dier yollarla hasl olsun, durum deimez.

  • TASAVVUFUN HAKKAT 51

    Bundan hs l olan netice udur k i : Din ancak; Rabb Sbhneh ve Telnt rzsn kazanmak ve uhrev felaha ulamak iin bir gayret , bir cehttir . Madem ki zahir ve bt n Allah (C.C.) n san'at- be-das olan u k ina tm her zerresi, Rabbini, zuhur ve gizlilik gibi iki cihetten veya baka bir deyile cism ynden ve kalb cihetten izhar etmektedir. O halde dn ilimlerin grnrde olan zahir ksm, amellerin d cephesiyle, on lann ekl hkmleriyle veya zahiri gzelletirmek ve bezemekle ilgenir. lm-i Tasavvuf veya btn olan dn ilimler ise, grnmeyen dnyamzn, yani i yaaymzm slh ve faziletlerle bezenmesiyle ilgilenir. Zra biliyoruz ki keml ve asalet alkas, zevahirle ilgili olan eylerden ok keyfiyetledir. Yine bijiyoruz k i : Keml'e ulamak ve hakkatlsra in olmak. Tasavvuf yoluyla mil olmadan, sfiyye hayat dediimiz ileli hayat kucaklamadan mmkn deildir.

    Z'N EHEMMYET

    Ehl-i fkn ve zevahirin kininden ekinmeden diyorum k i : nnde de sonunda da z, z'dr. Kendisinden bahsedildii ve m u n z l a n n mura^as devam ett ii mddete onun hakikati deimez ve asla deimiyecektir. O ancak grlerin, glge varlk-l a n n tesinde, kabuklar n iinde bir cevherdir, yle ise, zden ve z cevherden bakasna inanmayan mutasavvf bilmelidir ki kabuk, z koruyan, ii muhafaza eden bir eydir. Bun lann birbirlerinden ayrlmas mmkn deildir.

    bdet hususunda ihsann zaruretini peygamberimiz (S.A.V.) u hads-i eriflerinde bize haber vermit i r ;

  • 52 TASAVVUF ve HAYAT

    (20) Manisi yukanda geti.

    *l .ly J 5 J ^ jli ,\J iV j ' (20)

    Hi bhe yoktur ki amel ve ibadetlerimiz, he r ayp ve eksiklikten beri olmadka, s hhat ve gzellik bakmmdan ykseklere ulaamaz, irtifa kazanamaz. Misl olarak ekmei anz. Alcmn onu beenmesi, yiyenin onu lezzetle ineyip kolayca yutabilmesi ve ok iyi pimesi lzmdr. te ibadet de byledir. Noksaktan ve kusurdan beri olmadka sahih ve gzel olmaz. nsanlarn anlayta hat ya dtkleri v e ' k n h n kavrayamadklar b ir ey varsa o da ibadetlerin suretleri ve d grnleridir. Bu ekil ve suretleri onlar ibdetin t a kendisi sayyorlar ve yle telkki ediyorlar. Bu ibadetler ise, ibadetin ruhunu anlamayanlarn yannda, iine nfuz edilmeyen kyam, rk ve scd gibi kupkuru bir takm hareketlerdir . Bu zevat fakihlerin ter t ib ve tahdid ett ii zevahirle iktifa etmektedirler. bhesiz fukahmn te r t ib ett ii bu ekil ve sure t sahih ve mkuldr. S hhat ve doruluk bakmndan yerli yerindedir. Faka t , ibadetlerin mazmnundaki derin mnlar ve on lann tad es ra ra gemeksizin, zahirlerine saplanp kalmak, bu ibadetleri malm ekil ve suretlere hasre tmekte de bir mn yoktur .

    ERIAT K F IKIH ARASINDADIR

    tslm eriatn t a m bir incelik ve vukufla te t kik etseydik, onda herkesin bildii bu zahiri f khn yannda, baka b i r fkh daha bulunduunu grrdk. eriatn z ruhu etrafnda dolaan ve onun zn arat ran, ruhundan bahseden bu fkha Tasav-

  • T A S A V V U F U N H A K I K A T I 53

    vuf denir. Esasen tasavvuf, fkhtan hari de deildir. Tasavvufta bu ynden iyi bir a ra t rma yaparsak zahiri fkhn namaz, zekt ve dier ibdetlere mahsus bablan gibi onun da birok bablara ayrldm ve konulanmn hududlandnldn grrz. yle ki namaz, oru, zekt gibi ibdt- zahireyi birok ksmlara ay nyor ve bunlara fkh ilminin bab lan diyoruz. nk bu bablar ondan t e f emi ' etmi, esasen ondan ayrlmtr. u halde tasavvufu, fkhn dier bablan gibi, ondan bir bab saymamz muhal klan ey nedir? Ne mani ' vardr bunda? Hi!.. Esasen ilim adamlanmn ou, umumi fkhn erevesi iinden, mesel namaz veya herhangi bir ibdet konusunu ara t rmak ve incelemek maksadyla fkhn btnnden aynyor , tecrid ediyor, faka t yine de ona fkhtan aynim bir bab gzyle baklmyor. Tevhd ve ihls veya ahlk- hamide ve ahlk- zemimeden olan tevazu, kibir ve ucub da aynen bunun gibidir. Bunlar da fkhtan a y n , mstakil bablar halinde ele alnm ve aratr lmtr . u halde nasl olur da bunlar fkhtan ve fkh ilminden har i kalabilir?

    LMDE DERNLK - AMELDE HMAL

    Braknz zahir fkh bir tarafa, Kur 'n ve Ha-ds'e bakmz!.. Orada, zahir fkhn emir ve hkmleriyle beraber btn fkhn emir ve hkmlerini yan-yana bulacaksnz. Belki birok yerlerde, zahiri hkm ve emirlerden daha ok ve daha kuvvetli onu greceksiniz. Lkin belya bakn ki, ilim adamlann-dan bir ounun yannda ve bun lann mekteb ve medreselerinde Uim tahsili bizzat bir gaye ve bir hedef oluyor da bu sebeble onlan ki taplardan ve kitapla-

  • 54 TASAVVUF ve HAYAT

    n n ihtiva ettii konulardan bakas pek megul etmiyor ve urat rmyor. Onlann btn gayre t ve ihtimamlar , btn arzu ve i t iyaklan bu kitaplarn etrafnda dnp dolayor. Meselelerin ruhuna inile-cei yerde dma taklp kalyorlar. Malm kitaplardan ve iindeki konulardan imtihan yapyor, birinci gelenlere mkfat lar veriyor, imtihanda muvaffak olanlara diploma tevzi' trenleri ter t ip ediyorlar; rencilerin okuma ve almalann o kitaplara teksif etmelerini durmadan tevik ediyorlar. Yine dn ilimler iin faklte ve retim yuvalannn kap lan ardna kadar alr, rencUer derse balar, trl ilim dalnda ihtisas sahibi olurlar, as r lann kltr mi'as, y l lann semeresi olan bu ilim ve ihtisas, bakarsmz madd menfaatlara vasta klver-milerdir. Ortada ne ihls kalm ne amel. Hepsi suyunu ekmitir. Vakt ki ekil deiiyor, vaziyet irkinleiyor; yleyse mnnn bekas ne oldu? O mn ki z cevherdi, halbuki!..

    Bu konu etrafnda eyh Eref Al merhum diyor k i : insanlar, amelsiz ilim elde etmee zene bezene i 'tina gsteriyor. Ki tap lan okuma vc ezberleme hususunda ve bunlarla ilgUi tahsil yollarn ikml etmede cidd gayre t sarfediyorlar. Faka t bil-dikleriyle amel etmee yanamyorlar. Halbuki mcerret bir ilim elde etmek insana byk bir fazilet ve rchniyyet salamaz. Zira eytan da vaktiyle byk bir bilgindi. Lkin kendi ilmiyle dallet yoluna s apu ; ilmi kendisini kurtaramad , bil 'akis onu yanl istikametlere srkledi. Bu kadar la kalsayd yine neyse, fakat insanlar da Allah'a isyan vadisine o ekti. O eytan ki tayir ve tebdile dair bilgilere sahipti . Ayn zamanda eriatn dier Uimlerine de vkft. Faka t btn bu ilimleri halk doru yoldan

  • TASAVVUFUN HAKKAT 55

    (21) Taberant, El-Mu'cem-el-Keblr. Ebu Da\-ud Taya-lisi.

    karmak ve azdrmak iin kulland. E e r o, bu ilimleri bilmemi olsayd, bu ilimleri kucaklayan haUa nasl saptracam, nasl a r tacam bilemezdi. Lkin eytan, ilmiyle mil olmad, bu ilimlerden ist inbat olunan evmir-i ilhiyyeye asla san lmad - iin ilmi kendisine menfeat vermedi, bakalar da ilminden istifade edemedi. Tehdid ve korku ile dolu bir hadsde yle vr id olmutur :

    = Kyamet gnnde, halkn azb cihetinden en iddetlisi, Cenab- Hakkn, ilmiyle kendisine menfeat vermedii limdir. (21) Bir ilim ki amel onu tk ib etmemi, o ilim sahibini cehenneme srklemee se-beb oluyor demektir . Bunun baka bir mns yoktur .

    Hsl; bugn amel iyice azalm, tatbikat ender hle gelmitir. Yapldnda da ok zaman hakikat i olmayan bir sure t veya ruhsuz bir ceset mesabesindedir. Artk, ameli ayaklar al t na a lmak insanlarm deti haline gelmitir. Gzel gzel amel etmeleri zerlerine vcib olmasma rampn, insanlar d o r u -drst amel etmemektedirler.

    HSAN'IN MNLARI

    Misl olarak namaz ele almz. Bu ibdet, k-ym-kud, rk'-scd gibi bir takm hareket lerden ibaret kalmtr. Bunlar da namazda farz klnan zel hareketlerdir . Halk, bu hareketleri yerine getirmekle kendilerini, namazdan zerlerine t e re t tb eden vazifeleri yapm, vacibi gerekletirmi zan-

  • 56 TASAVVUF ve HAYAT

    (22) M'nlnn sresi, i / a i : 1-2.

    netmektedir . Ne garibzann!.. H a t t din ilimleri hmil olanlar bile sk-sk bu h a t y a dmlerdir. Bu, zerinde dnlmesi icab eden ok byk bir meseledir. Halbuki Kur 'n 'da yle nazil o lmutur :

    O ^ U - j ^y-'j^'^ = Namazla-nnda hu^' hulan m'minler, onlar felah buldu) (22) Bu yet, huu' ile k lman namazn medhini' mtemildir. yleyse namazdan hu 'u tecr i t e tmek; namaz er ' i bir hkm grp de namazn ruhu olan hu 'u bir emr-i ^ r ' i grmemek ha lka nasl caiz o lur? Halbuki yet-i kerim-den, hem ekl namazm hem de ondaki hu 'un ikisinin de mhim birer v-cib olduu zahir oluyor. Huu' ibdeti gzelletirir, onu ssler ve derecesini ykselt ir . Tasavvuftaki HSAN derecesi de onun bu amel cihetten sulanmasndan baka bir ey deildir. h s a m n buudu vard r : Zaruret i , hakikati , tahsi l yolu.

    Y u k a n d a geen izahtan anladk k i ihsan, hu-

    g'dan hasl oluyor ve : Cy'-^j^^ ) yet i de onun bir maksd ve gaye olduuna iare t ediyor, h s m n zarureti ise u yet te tecell ediyor:

    Jj L.J ^.^ Cr^ ' 'r-' jl Jio- 'y^^ 'y..^V .5 j j - i ^

    ^ y J,.-L^ pjJLc

    = rmn edenlerin, Alah'i zikretmek ve Hakk tarafndan geleni anmak iin katblcTi'inm ?j ..'^ -ti.^ duya^ cai yumuayaca- zs,-

  • TASAVVUFUN HAKKAT 57

    !?3j Hadid sresi. 4yet: 16. (i^i) Zter sres), yet: 22.

    nceden kendilerine kitap veren fakat zamann uza^ mastyla kalbleri k

  • 58 TASAVVUF ve HAYAT

    amelleri ist inbat eden ve bunlan mazbut bir ilim halinde tesbit eden zahiri ilmin fakhlerine benzerler. Ancak burada aklamak isteriz ki, btmi ilimler de zahiri ilimler gibi eriat- islmiyyenin aynen bir parasdr. Zahiri ilimler, nasl onun z menbandan f kmyorsa , btmi ilimler de aym esas kaynaktan f knyor. Bunun iin batini fkh bilmiyen, bilmedii halde ondan ikrah eden kimse, herhangi bir ilimde cehlini ve ikrahn izhar eden di bir insan olmakla kalmaz, ajm zamanda nefsini dinin hakika-t ndan ve z cevherinden mahrum eden bir adam derekesine; der. Kendi kendisinin dini kemle ermesine v'i hsan derecesine ulamasna mni ' olmu olur.

    NEFSN TERBYE ve SLAHINA DUYULAN HTYA

    Bunun iin insann. Fkh kitaplarndan

    (jfliuUjLT) ve (^i'-hJ') isimli k i tap lan okuduu gibi, Eb Tlib-i Mekknin ( . ^ ^ ' o ^ ) u, mm- Gazli'nin ( C ^ j V ' ^ t r ) ve ehbddin mer Sh-reverd 'nin ( j ' ^ " ) i gibi Tasavvuf k i taplann da okumal ve renmelidir.

    B u g ^ zahir ilmin tahsiline seneler verildii halde i lemin slh ve nefsin tezkiyesi iin bir ka aylk bir zamann a5mlmamas dorusu ok byk zulm ve hakszlktr. Halbuki az da olsa nefsi slh ve bu slahn yollanm renmek iin vakit ayrmamz lzmdr. yle k i : Hakikat yolcusu olan tlib, ahlk ve detlerinde son derece nezih

  • TASAVVUFUN HAKKAT 59

    fzl safi bir adam rayacak. Onunla beraber bulunup hayat n , yaaym btn plaklyla mahede edecek; siyretini renecek; onu ibdet halinde, ga-zab annda, emanetlere kar tu tummda takb edecek; hUenin ve yal taklanmamn onda tesir brakp brakmadn grecek ve anlayacak; nihayet onun btn ahlk ve evsafn gre gre renecek. T ki slik (mistik yolcu) kendi hayat nda bu gibi durumlarla kar karya gelince onda mahede ettii bu ahlk tezekkr etsin, bizzat kendisi de nmne-i imtisal olsun. Tehzib-i ahlk ve tezkiye-i nefis hususunda sabr gstererek stadna iktida etsin ve bunlar nefsinde temessiU etsin!.. Dikkat edersen ms-lman liderlerden ounun, ister mill kahraman olsun, ister siyas lider, asla dn ilimleri tahsil etmediklerini ve din ile mcehhez olmadklarm grrsn. Faraza onlardan birisi bu ilmi tahsi l etmise bile fazilet sahibi, muslh bir mrebbinin huzurunda terbiye grmemitir. unun iin o zimamdarlarn hemen hepsi, islma ve mslmanlara yardm eder grnmekle beraber aslnda dnya simsarlar , madrabaz, madde satclardrlar. Dnya onlarn yannda bir meta ' gibidir. O meta ' hakknda pazarla tutuurlar ve alm-satmn yaparlar . F a k a t bunu aktan aa deil, din kisvesine brnerek yaparlar . Ve bu hal, ilm ve gayr-i ilm hayat n muhtelif sahasnda bylece cereyan eder, gider.

    Eer mcerret ilim, insann kadr- kymetinin yceliine ve kiinin Allah'a yaknlna kfi gelseydi, eer sadece ilim dnn ikmline, halkn slhna yeterli olmu olsayd, islmda en byk paye

    ve en ykseak mevki SAHABE (o^-r' r r^ j ' , - ^ ' ) nin olmam olurdu. Eer mcerret ilhn kfi gel-

  • 60 TASAVVUF ve HAYAT

    eydi, fazilet ve manev stiirJk kendilerinden sonr a gelen ve iman edip mmetin bjrk bilginlerinden olan zevata nisbetle hep onlara maledilmemi olurdu. F a k a t onlar ' la onlardan sonra gelenler arasnda derece ve menzile bakmndan ne derin uurumlar var!.. Sonraker (Mteahhirin) fazilet ve ilim zenginlii cihetinden, fkh ve hads ilmindeki hretleri bakmndan nerelere ularlarsa ulasnlar, isterse AUahn velisi olsmlar ister dnin kutbu, sahabenin rchniyeti , onlarn kadr- kymetinin stnl mnakaa gtrmez bir gerek, bhe gtrmek bir hakikattir . ' Aralar ndaki fark, on l ann yn Sahabenin, mevcudat iinde En Ekmel nsamn ve en byiik ztn sohbetlerinde nefislerini inf etmi olmalandr . Bu fazilet ve stnlk, on lann sohbet telkkilerinden ve ona kimseden perva et-miyerek kendilerini vermelerinden ileri geliyor. Kendilerini ih t i ras derecesine varan bir meftunlukla bu sohbete verdikleri iin onlara Allah Raslnn Sahabesi denilmitir. Budur ite onlardaki benzeri bulunmayan azamet ve yceliin s rn ! . . Sonra bu zimamdarlar, bu milli ve siyasi liderler muhtelif renkte, deiik ekilde ba3rraklar tamaktadrlar. A y n a y n cemaat tekil ederek, mmeti hizip hizip ay rmakta , islm ad altnda, halk kendi bay rak l annm alt na davet etmektedirler. s te r le r .k i herkes, kendi tekil ett ii cemaatn saf larma kat l sn. Bu adamlarn unutmamas icab eden bir husus vardr ki o da kendilerinin yrt nmas, haykrmasi dadaki t i s - i sad gibidir. Ne iiten bir kulak, ne de duyan bir sami 'a bulacaktr. Ruhsuz bir heyezan daigas oivnaktan teye geemiyecektir. Bu liderler ar t k kalb ve b t m cihetini tercihe, tasavvuf yolunu iht iyar etmee muhta olduklarm anla-'naldr-

  • TASAVVUFUN HAKKAT 61

    (25) Ra'd sresi, ftyet: 11.

    1ar. Bunda hayre t edilecek hibir ey yoktur . Zira bunlann herbirinin kendi fikir ve davasn, kendi hareket ve dncesini yaymak hususunda hemen her

    yerde okuduklan u yet-i ker me: ( ^ ' j ' ^ J:^ . li- f ^ = Bir millet kendi z cev

    herini bozmadka, AUah da onun hlini bozmaz, deitirmez) (25) bu hakikate i are t etmektedir . Yni siys Uerlemeler, madd terakkiler, nefsi slh etmeksizin, fesada urayan i lemi deitirmeksizin tabiat kanunlar veya snnetullah muktezasmca ko-

    lay kolay meydna gelmez. nk: p*^ ^ ' j j ^^ . kelime-i cellesinin btn ve kalb tahavvlden baka bir mns yoktur.

    Maddiyun da buna bylece inanr, lkin baka isimlerle ve bizim yolumuza a y k n yollarla inanr, zira onlar yle itikad ederler: E n modem silhlarla mcehhez, en ijd ta ' l im ve terbiye ile yetit ir i lmi bir ordunun ahlk bozulursa ne silhlar ku r t a r r onlan , ne de ta ' l imleri bir fayda salar kendilerine.

    Ma'mur olamaz binas bir milletin, Uarab olduka ahlk, cemiyetin!..

    DNYA SOFDEN BAKASINA GLMEZ

    Mslmanlann bilmesi icap eder ki, kalbleri bu hususu anlamaa hazr olduu zaman kendilerine dnyadan b i r nasb kalmamtr . Yine bilmelidirler ki, katksz hlis man mnsna gelen tasavvuf ruh-lann n derinliine nfuz edip iyice yerlemedike, dinde kk bir hisseden baka b i r nasibleri yoktur.

  • 62 TASAVVUF ve HAYAT

    (26) Har sresi. &yet: 14.

    Bunun tafsilt eyh Eref Al merhumun kitapla-n n d a yatmaktad r .

    Mslmanlar imnn hakikat im sinelerinde tad zamanlar, din ve dnya hakknda byk erilere ve faziletlere shib bulunuyorlard. O zamanlar, madd sebepler, zahir ilerleme milleri, onlann yannda byk bir ey saylmyordu. Kuvvete ve yardma muhta olduklan hallerde kalblerinin selmeti, ruhlannr maksdu, gnllerinin bir mefkure urunda arpmas, dmanlann kalbinin Uf lif dald, lime lime paraland hengmede onlara kfi geliyordu. Kur'n- Kerim, dmanlann bu danklk ve ruh perianln haber veriyor:

    = Sen, onlan toplu zannedersin, halbuki onlann kalbleri (iarmadatndtr. Bu damiklik onlann akl etmez bir kavim olduJcIanndandtr) (26). Yukanda izah edildii gibi, bu yet-i celle akln, dank kalb-lerin bir gaye urunda arpmasna, i lemin ihlsa kavumasma hamlolunacana iaret ediyor. Mcer-red ekl bir anlama, grnteki birlik ve beraberlik bir kymet ifade etmez. Faydal olan bu uurlu birUktir.

    TASAVVUFUN DIINDA KURTULU YOK

    yleyse tasavvufsuz ilerin yoluna girmesi, doru drs t yrmesi mmkn deildir. Zira tasavvuf yolunda ilk ey tevazu'u retmektir . Tasavvufta bunun ad FENA dr. Halk, fena mertebesini tasavvufun son merhalelerinden sayar . Faka t i

  • TASAVVUFUN HAKKAT 63

    tamamen ber-akisdir. O, merhalelerin sonuncusu deil, ilkidir. nk fena mertebesi derece derecedir. Fena y iht iyar etmeden hibir kimse, bu yolda tek adm atamaz. .Evrd ve ezkr isterse tane tane okusun, isterse onu uzad kadar uzatsm. lle fenay iht iyar etmek gerek. Diyorlar ki, (bugn ibdet iin halvete ekilmekte bir fayda yoktur . Bir menfaat da melhuz deil. Aleme kmak halka zuh u r etmek icabeder.) Ben de diyorum ki, (Adamlarn meydana atlma ve zuhur etme temrinleri yapmasna msai t olan yerler, phesiz halvethaneler-dir. Bu, bir odada alan verici radyoya benzer ki azndan kan sesleri dnyamn her ta raf na birden yayar ve lemi harekete geirir. (Halvetteki insan da byledir. cab ederse btn kinat harekete getirebilir.) Bu mnasebetle u anda Sa'ad bin Ebi Vak-kas Hazretlerini hatrladm. Bir harp te kumandan olarak bulunuyordu. Orduya kumanda etmekten ve saa-sola kmldamaktan kendisini alakoyacak kadar derin bir yara almt ve bu yaray tedaviye urayordu. Bu sebeple kendisi iin kurduu adrda oturmaa mecbur kalyordu. Faka t bununla beraber o, savalar ikaz ediyor, adrndan onlara kumanda ediyordu. Ordu ise byk bir ma'rekenin iinde bulunuyordu. Biz, nebilerin (selm onlara) hayat nda ve bilhassa peygamberimizin yaaynda halvet ve tehanns (taabbd) denilen inziva hayatn grmken; O'nun Bedir ve Uhud ma'rekesine takaddm eden gnlerde Hra maarasnda geirdii mnzev hayt mahade etmiken peygamberlerin et-bm, bu merhaleleri inemek ve onlardan yz evirmek iin hakl karacak hangi sebeb va r? eyh Eref Al merhum. Tasavvufun fnilik merhalesi etrafnda yapt konumada byk bir meydan h-

  • 64 TASAVVUF ve HAYAT

    disesi anlat yor: ^Mslmanlarla kfirler arasnda ceryan eden bir ha rb esnasnda, iki hakknda okuduu iirlerden dolay muhaze olunmak zere Eb Mihcen El-Sakaf 'nin hapsi hadisesidir. Zincirlerle bal bulunan Eb Mihcen, dman ordusu kumandam Rstem'in birok mslman muhribler zerine saldrdn ve onlar ldrdn gryor. Bu canh ra tablo karsnda Eb Mihcenin gayret-i dniy-yesi couyor, kpryor, f aka t ne are ki zincirler harekete gemese mani!. . Nihayet dayanamyor. Mslmanlarm kumandam Sa'ad' n zevcesine, zincirleri zmesi iin yalvaryor. T ki gayret-i dniyye-den mtevellit duyduu heyecan dindirsin. Dmanlardan hncm almca yine zincirlere dneceine dir kumandamn eine kat ' i sz veriyor. Bu vurumada lrse, eh, ne al!.. Zaten kendisi cezaya uram bir mcrimdir, lmden daha byk bir ukubet olmadna gre ne gam!.. Kumandanm zevcesi isteini kabul ediyor ve zincirleri zyor... Seninki, Kumandan kendisini grp de t a m m a s m diye, yzn peeleyip meydana athyor, vuruyor, kryor, rpmyor... Sonr a da kendi isteiyle hapsedildii yere dnyor... Tekrar buka lan ve zincirleri giyiyor. Bu hdise, ha rb ve sava gibi zel hallerde de olsa, islm hkmlerin ta tb ik edmesine kar kumandamn gsterdii hassasiyeti gsterdii gibi, aym zamanda, hapsedilmi ve zincire vurulmu bile olsalar, mslman lann mnna, dinlerine kar gsterdikleri sevgiyi ve fergat- nefsi de gsterir . Hayre t edecek bir ey yoktur bunda. Onlar mir olsun me'mur olsun hepsi, taleb derecesinin en stn ile Rabbnn nzasm istiyorlard. Bu onlarn en bjrk emeliydi. Hibir i, hibir mas laha t onlar bu hususta gecikt irmiyordu.

  • TASAVVUFUN HAKlKATI 65

    GARB, NDR BR NKTE

    eyh Eref Ali, ehitlik ve gazilik konusunda ha t ah bir gr reddederek diyor k i :

    Halk, harpte ehid olarak lmeyi, mslman mcahidin en ulv gayesi olarak grr. Dorusu yan-h bir dncedir bu. nk h a r p esnasmda mslman savadan istenen ancak vurucu, ldriic ol-maktry baka deiL Amma maktul derse, ehiden giderse eh... Zira gz olmak yolunda en son gcn sarfedecek ve bu maksadn husul iin galp duracak... Bu takdirde kendisine lm gelirse o zaman ehittir.

    Bu konuda sz olduka uzatt m. Lkin baladm bahsin ehemmiyetine binen, buna mecburdum. O da oklarnn kmsedii cihetle halvet ve uzlet tasavvufu meselesinde vukua gelen phenin izalesidir. Baz lanmn bunu istihfaf etmeleri, cehillerinden ve sefihliklerindendir. Din iinde, oyun meydamnda gvde gsterisi yapa r gibi zuhur fikrini iddetle savunan siyset ve r iyaset sahiplerine aklamaa ura t m ki meydn- mbrezede grnmek ve Allah urunda kamm-canm seve seve vermek ancak tasavvufla kaimdir ve onunla gzel olur. Bu zahlann hepsi de, islm tasavvufuna ait olan byk bi.- hakikat in erhidir. Onun iin uzad.

    TASAVVUFTAN N E F R E T N SEBES

    Tasavvufun, islmn kemli, dnin z olduu hakikatm zah e t t ik ten ve onun ehemmiyetini iddetle tebarz et t i rdikten sonra unu belirtmek yerinde olur k i : mslman olan bir adamm haya tmdan tasavvuf silindii zaman, onun hayat ndan dnyann

    T. ve Hayat F: 5

  • 06 TASAVVUF ve HAYAT

    gzellikleri de silinmi, insan hayat na revnaklk veren bu gzellikler tamamen ondan uzaklam demekt i r . Tasavvuftan yahuz dnya adamlar dnyalk kiiler deil, baz byic din adamlar da nefret etmektedir. Onlar tasavvufu dinden ayr bir ey gryor ve onu islm eriat na muhalif zannediyorlar. Sonra da tasavvufu bilmemezlikten geliyor, ondan rlcp kayorlar. Din adamlarnn tasavvufa kar gsterdikleri tevahu ise, umumiyetle onlarn, sofiyyeye ait olan birok hakyk, ma'rifet, a'm, efkr, mchede, murakabe, ahvl, keyfiyyet, telkin, tasarruf, keif-kermet, dnyann zevk ve alyiinden el-etek ekme, beyat, intisab, yin ve merasim gibi eylerin muhtelif ekil ve tezahrlerini kitab ve snnetin nassnda bulamam olmalanndan ileri gelse gerektir. Din adamlanmn anlay bu olunca tasavvufun asl ve esas yukardaki bidatlardan ibaret olduu dncesi halk arasna haliyle yaylm olur.

    Mceddit eyh Tehanevi merhum, tasavvufm asimi ve hakikatini izah etmi, bu konuda btn celdet ve kuvvet'ini gsteren fikr mcadelesiyle b byk hakikatin zerini rten perdeleri kaldrm ve demit i r k i : Fkh hkmleri, din hayatn d cephesine deva olduu gibi, kalb ve btn a n l a n n a deva, olan hkmler de vardr ve ad tasavvuftur. Fkh hkmleri gibi, tasavvuf ahkm da Kur 'n ve hadste sarahaten mevcuttur. Bu sebeple tasavvuf bir ta ' l im ve terbiye manzumesidir. eyh Tehanevi bazan bu slhat zerinde coar ve derdi k i : Biz, ruhbaniyetin mahiyeti nedir, bilmiyoruz. Biz ilim ve muallim arayclanndan baka bir ey deiliz. Ancak, Kur 'n ve Hadsle amel etmeyi telkin ediyoruz. YapabUec kimse iin Kur 'n ve Hadisle amel etmekt e ok eyler hasl olur. Bu iki dstur ile amel et-

  • TASAVVLTUN HAKKAT 57

    mekten evet gzler grmedik, kulaklar iitmedik, bizim gibi beer kalbine t a h a t t u r etmedik nice eyler elde edilir, bununla beraber makam ve kerameti seven, mnevi hal ve keyfiyeti beenen bir kimse onu grd zaman, onda ne na ' r a a t m a grr ne lk koparma; ne cezbe bulur onda ne var idat ; ne sarholuk grr ne keyfiyet; ne keif ne keramet... O basit bir s lptan; kendi lemine daltan baka bir ey deildir. O, denizdeki bala benzer. Balk aslnda tuzlu olduundan kzarrken nasl tuzlamaa ihtiya yoksa, pitii ve yendii zaman btn tad-tuzu meydana karsa, bizim de tadmz - tuzumuz varlmzdadr. F a k a t bu tuz, onu piirmek ve erdirmek iin dardan atlm deil, kendi iimizde, kendi bnyemizde mevcuttur. Bu da ancak o ey tamam olup, amel sahasnda kendini gsterdii zaman or taya kar.

  • ZKR. MEGALE, MCAHEDE GAYELER ve VESLELER

    Mceddid eyh Tehnev merhum, Kur 'n ve Hadste zikredilmemi ve bu iki kaynaktan istinbat edilmemi gibi telkki edilen zikir ve megalenin, mcheda ve mu-kabenin ve dier evrd ve ezk-n n tasavvuf amelleri olduuna iaret ediyor. Yine o, tasavvuf taraf tar lar ile muarzlarnn bu hususta dtkleri mterek ha tay da gsteriyor. Onlar zannediyorlar ki bu ameller, tasavvufun gayesi ve hedefidir. in ashnda bu ameller bi rer vesile ve mukaddimeden, eser ve semereden ibaret t i r . Bu mukaddime ve eserle.* ise kat ' iyyen tasavvufun asl gayesi saylamaz, yle olunca bid'at olarak or taya atlan amelleri islm eriat na nisbet etmek doru deildir. Zira bid'at, Din'den olmayan bir eyi dne aitmi gibi gstermek suretiyle dinde yeni b i r ey meydana get i rmek ve onu zamanla dnin bir rkn-i asili saymak demektir. Amma din yolunda he r hang^ bir i hads olmu, mesel dn vesUelerden yepyeni bir ey ortaya kmsa, dinin asl gayesini elde etmek ve hedefine ulamak iin bu yeni vesileler, o asl gayelere yardmc olurlar. Yeni bulunan illarn deva olarak kullanlmas faydal m, zararl m olduunu anlamak, t b ta veya bizzat dinde abuk messir olan yeni ve faydal eyleri tercih etmek iin tecrbe safhasndan geirildii p b i bunlar da tecrbe edilir. yle ki srf bu maksa t iin niversiteler alr, mektepler

  • ZKR. MEGALE, MCAHEDE 69

    yaplr, harfler dklr, ki taplar baslr, ta ' l im ve terbiye iin eitli metodlar kararlatr l r , diplomalar tevzi olunur, yleyse btn bunlar bid 'at deil, belki dinden olmayan bir eyi dne izafe etmiyen ve dne faydal olan yeniliklerdir. Bunlara bid 'at denilemez ; Kitap ve Snnette mevcut obnaktan mstani bulunduklar iin de asla bunlar k i tap ve snnette aranmaz. Zira bunlarm mahzurlu bir taraf yoktur .

    Bunun misli namazda bulunan kalb huzuru ve hu'udur ki Kur'n- Kerim'de onun hakknda

    (j^a^U- j . v > ^ j J-.-^ O yet-i nazil olmutur. Namazm ruhu oln bu iki mn hakknda Hads-i erifte de : V ; y ^ V = Namaz ancak kalb huzuru ie olur) vrid olmutur. Zira ki tab ve snnetin nassmn da dellet ettii gibi bunun ikisi de maksut tur . kisi de emrolunmutur. Bu zahtan sonra bizzat tecrbelerle bildik ve grdk ki bu iki maksad- asliye ulamak hususmda bize yard m eden herhangi zel bir t a r ika t veya zikr- murakabeden ibaret olan usullerden biri islm eriat nda bir hareket, bir ktlk olarak zikredilmemise, bu yolu ve bu vesileyi semek er ia t ta merdd khn-mamsa onlar ih t iyar etmek ve mcebiyle amel etmekte bir beis yoktur . s ter gayr-i mslimlerden iktibas edilmi olsun, isterse dorudan doruya din dmanlarndan alnm olsun. Bu trl iktibaslar eski alarda kullandmz mzrak ve kl yerine, bizden olmayanlardan ahnm olmasma ramen, harblerde ateli s i lhlan, otomatik tfekleri ve buna benzer modem ha rb silh ve vas ta lann kul lanmaktan farkl bir ey deildir.

    Sfiyye nezdinde zel b i r zikir vardr ki buna nefsin zikri denir. Bu zikir nev'i onlar arasnda

  • 70 TASAVVUF ve HAYAT

    yaygn haldedir. Tehnev merhum bmdan sorulduu zaman aadaki ekilde cevap vermit ir :

    Zikir, tasavvuf megalelerindendir. Kalbdeki vesveseler onunla kovulur, dnyadan ve dnyalktan a y n i m a k onunla mmkn olur. Yalmz zikrin trl tr l yollar vardr. Bizden olan herkesin, bu yollardan, nefsinin itmi'nan bulduu ve kendi hline m-nasib g-d birini iht iyar etmesi lzmdr. Amma zikir esnasnda kalbin tam mansyla derli toplu bulunmas, vesvese ve dnya ilikilerinden uzak kalmas bizzat hedef ve gaye deil, ancak arzulanan byk gayeye ulamamn sebeplerindendir. unda da hi phe yoktur ki sebeblerin, gayelerde ve gayelerin tahakkukmda byk tesirleri vardr. Bunun iin t a r ika t ululan, gayeye varmak iin bir takm esaslar vaz'etmiler, mukaddemeler yapmlardr. Gayeleri ycelttikleri gibi, anel olarak da bu mukad-demeleri byltmlerdir.

    Bu amellerin asl gaye deil, gayeye vsl iin bir takm mukaddimeler ve hazrlklar olduuna en byk delil, onlardan yalnz birini iht iyar etmenin, mnhasran biriyle amel etmenin lzm ve vcib olmad hususudur. eyh Tehnev merhum buna iare t ederek diyor k i : Ama bunlardan herhangi birini seme hakk tamamen hakikat yolcusu olan talibe aittir. O, bu yollardan kendisine mnasip ve haline muvafk olan seecek, gnlnn skn bulduu, kalbinin topland bir yolu tercih edecektir. Kalbi, madd eylerden syrarak cem-i ha t r etmek ve onu bir tek cihete yneltmek arzu edilen faydal hallerdendir. Bmu fenn ve tecrb olarak bildiim halde balangta bir trl kalbim mutmain olmuyordu, t ki bunun hakknda er ' i bir nass, bir delil bulaym, diye urat m ve buldum. te u hads bunu

  • ZKR, MEGALE, MCHEDE 71

    fade ediyor: (nsan alktan kvranrken namaz vakti gelir, yemek de hazr olursa o adam yemei namazdan nce yesin.) Bundaki s r udur : o adam yemek yemeden evvel namaz klarsa, zihin damklyla, kalbindeki vesvese ile, aklm bana almadan namaz klm olur. Bu da t a m bir ed saylmaz. Faka t o zat, bil 'akis bmun hepsini yerli yerine getirir , i tmi'-nanla, ihlsla, hereyden syrlm ve alkasn kesmi olarak namazm klarsa elbette mkemmel olur. F a k a t namazdan nce yemee balarsa, zihnini t a mamen yemee vermeden, kalbini lokmaya balamadan alel-acele hemen yemeli ve namaza kalkmaldr. Yemek yedii mddete lokmaya ynelen kalbinin namaza mteveccih olmas iin bu lzmdr, tmam- Azam Ebu Hanfe bunu zarif bir slupla yle anla t t : (Yemeimin hepsinin namaz oifnas, namazmn hepsinin yemek olmasndan daha hayrldr.) Bu hususta. eyh tmddul lah Hz.'nin yolu da bu idi. Mekke-i Mkerreme'ye hicret etmek istiyen bir adam duyduu zaman, onun, Hindde olduu kadar Mekke-i Mkerreme'de akln banda tutamyacan fe-rasetiyle kavrayan eyh, oraya hicret etmesine msaade etmedi ve ona yle dedi: Gnlyn Mekke'de cismiyin Hind'de olmas, kalhiyin Hindde, kaliinym Mekke'de olmasndan senin iin daha hayrldr.)

    Sbhnellah,