taksİm, Ülkemİzde sinif mÜcadelesİnİn …yuruyus.biz/pdf/pdf/520.pdfÖyle burjuva basında ve...

58
www.yuruyus-info.org www.yuruyus-info.org [email protected] Haftalık Dergi / Sayı: 520 8 Mayıs 2016 Fiyatı: 1 TL (KDV dahil) [email protected] “Taksim Taksim” Deyip Bakırköy'e Gitmek, Kendi Meşruluğuna İnanmamaktır. Düşmanın Hukukuna, Düşmanın “Demokrasi”sine, Düşmanın Alanlarına İnanmaktır. KAZANMANIN TEK YOLU DİRENMEKTİR! KAZANMANIN TEK YOLU DİRENMEKTİR! Cepheliler “Taksim Hakkımız” İçin Saatlerce Direndi. TAKSİM, ÜLKEMİZDE SINIF MÜCADELESİNİN AYNASIDIR Bugünün Dünyasında Zafer, Emperyalizmin ve İşbirlikçilerinin Kabul Ettirmek İstediklerine Karşı Direnmektir. YAŞASIN DİRENİŞ YAŞASIN ZAFER! Direnme Kararı Aldığımız  Andan İtibaren, Zafer Bizimdir! Çünkü İnsanı Özgür Kılan Tek Yol Direnmektir. Fadik Adıyaman, Sürgüne ve Tecrite Karşı Direnişinin 89. Gününde Haklarını Kazandı!

Upload: others

Post on 16-Jul-2020

12 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: TAKSİM, ÜLKEMİZDE SINIF MÜCADELESİNİN …yuruyus.biz/pdf/pdf/520.pdfÖyle burjuva basında ve reformizmin, oportünizmin, Kürt milliyetçilerinin de göstermeye çalıştığı

ww

w.yu

ruyu

s-in

fo.o

rg

www.yuruyus-info.org

[email protected]

Haftalık Dergi / Sayı: 520 8 Mayıs 2016

Fiyatı: 1 TL (KDV dahil)

yuruyus.biz@

gm

ail.com

“Taksim Taksim” Deyip Bakırköy'e Gitmek,Kendi Meşruluğuna İnanmamaktır.

Düşmanın Hukukuna, Düşmanın “Demokrasi”sine,Düşmanın Alanlarına İnanmaktır.

KAZANMANIN TEK YOLU DİRENMEKTİR!KAZANMANIN TEK YOLU DİRENMEKTİR!Cepheliler “Taksim Hakkımız” İçin Saatlerce Direndi.

TAKSİM, ÜLKEMİZDE SINIF MÜCADELESİNİN AYNASIDIR

Bugünün Dünyasında Zafer,Emperyalizmin ve İşbirlikçilerininKabul Ettirmek İstediklerine Karşı

Direnmektir.

YAŞASIN DİRENİŞ YAŞASIN ZAFER!Direnme Kararı Aldığımız  Andan İtibaren, Zafer Bizimdir!

Çünkü İnsanı Özgür  Kılan Tek  Yol Direnmektir.

Fadik Adıyaman, Sürgüne veTecrite Karşı Direnişinin 89. Gününde Haklarını Kazandı!

Page 2: TAKSİM, ÜLKEMİZDE SINIF MÜCADELESİNİN …yuruyus.biz/pdf/pdf/520.pdfÖyle burjuva basında ve reformizmin, oportünizmin, Kürt milliyetçilerinin de göstermeye çalıştığı

Sahibi ve Sorumlu Yazıişleri Müdürü:Mustafa DOĞRU

Adres: Katip Mustafa Çelebi Mah.Billurcu Sok. No: 20 / 2 Beyoğlu/İSTANBUL

Ofset Hazırlık: Ozan YayıncılıkAdres: Zübeyde Hanım Mah. FevziÇakmak Cad. 1297. Sokak No: 1 Daire: 1Sultangazi / İSTANBULTel1: (0-212) 536 93 44Tel2: (0-212) 536 93 45

Yurtdışı Büro: Vakıf EFSANE Pieter de Hoochstr. 303021 CS Rotterdam/Nederland

ISSN: 1305-7944

Baskı: Ezgi MatbaacılıkSanayi Cad. Altay Sok. No: 10Çobançeşme / Yenibosna / İST.Tel: (0-212) 452 23 02

Dağıtım: Turkuvaz Dağıtım

Pazarlama San. ve Tic. A.Ş.

Tel: (0-216) 585 90 00

Avrupa: 4 Euro

Almanya: 4 Euro

Fransa: 4 Euro

İsviçre:6 Frank

Hollanda: 4 Euro

İngiltere: £ 3

Belçika: 4 Euro

Avusturya: 4 Euro

Haftalık Süreli

Yerel Yayın

Siyasi Dergi

Fiyatı: 1 TL

ÖÖğretmenimizğretmenimiz

[email protected]: (0-212) 251 94 35

Bir ETA tutsağının, bir CEPHELİ’ye yazdığı mektuptan*:“Dünyanın umudu, umut ışığı sizsiniz.

Çiğdem ve Berna'nın önünde saygıyla eğiliyorum.Kalbim sizinle. Sizler benim, bizim öğretmenlerimiz,

kurtarıcılarımız, umut ışığımızsınız. Ben sizden öğreniyorum. Sizin öğrencinizim...

Size selam olsun...”

*ETA tutsağı, Çiğdem ve Berna’nın eylemini BASK’ta yayınlananGORA isimli gazeteden öğrendikten sonra bu satırları yazdı.

Yöneticiyiyönetici yapan,

hayatı ve insanları stratejik hedefe göre,

silahlı savaşın veillegal örgütlenmenin

ihtiyaçlarına göreörgütlemektir.

Page 3: TAKSİM, ÜLKEMİZDE SINIF MÜCADELESİNİN …yuruyus.biz/pdf/pdf/520.pdfÖyle burjuva basında ve reformizmin, oportünizmin, Kürt milliyetçilerinin de göstermeye çalıştığı

36 Liseliyiz Biz: Umut bizde!

Umut devrimde!

37 Özgür Tutsaklardan:

Yaşasın direniş yaşasın zafer!

39 Yürüyüş’ümüzün dağıtımını

durduramadılar!

40 AKP, Bahçelievler’de

7 devrimciyi öldüren katile,“ihalesiz ve acil” tanesi 50 binliraya zırhlı kulübe yaptırıyor

42 Uluslararası Eyüp Baş

Sempozyumu katılımcılarısilahlı mücadeleyi tartıştı!

44 “Alan fetişizmi” yapmıyoruz,

hak arıyoruz

46 Kanımızla kızıllaşan

Taksim’den vazgeçmeyeceğiz!

49 Dernek baskınlarıyla, gözaltılarla

devrimcileri bitiremez, halkısindiremezsiniz!

50 Sosyalizm insana değer verir

51 Avrupa’da Yürüyüş: Avrupa’da

1 Mayıs coşkusu

54 Avrupada’ki Biz: Irkçılığa karşı

yeniden tek ses olalım

56 Yitirdiklerimiz

İİ ç i n d e k i l e r21 Halkın Hukuk Bürosu

bir gelenektir

22 Fadik Adıyaman’ın taleplerikabul edildi

23 Devrimci Olmak, CepheliOlmaktır: Her işe bir iç yazı,bir slogan bulalım

24 Mart’ta savaşanlara

25 Savaş ve Biz: Savaşımızı yenigelenekler yarataraksürdürebiliriz

26 Kürdistan’da Tek Yol Devrim:Kürt milliyetçiliği, kendigerçeğinin üstünü örtmeyeçalışırken, düzeniçileşmelerinide açıkça ortaya koyuyor

30 Hayatın Öğrettikleri: Bir halk,devrimcileri neden sever?

31 10 Soruda: Taşeronlaştırmayakarşı mücadele

33 Kamu Emekçileri Cephesi:Meşru mücadeleyle kurulup;reformist, sivil toplumculukbataklığına düşürülen KESK

35 Gençlik Federasyonu’ndan:Bağımsız Türkiye, tutsaköğrencilere özgürlük istiyoruz!

8 Sol, Kürt milliyetçilerinin

kuyruğunda, “makul” sınırlarıaşmayan 1 Mayıs kutlamasınıBakırköy’de yaptı

12 Taksim’i şehitlerimizle

kazandık, faşizme boyuneğmeyeceğiz!

15 1 Mayıs ve reformizmin,

oportünizmin geldiği nokta:Kendini meşru görmeyenler,yasal alanlarına da sahipçıkamamışlardır!Devrim iddiası olmayanlar,düzene hizmet ederler

19 Biz Diyoruz ki: Düşmanla bir

arada, barış içinde yaşanmaz

20 Halk Kurtuluş Savaşçısı

Fırat Özçelik: Orak çekiçlibayrağımızı dalgalandırıyor vehalk düşmanlarından fedacüretiyle hesap soruyoruz!

4 Taksim’den kaçışın nedenleribirleşik kitlesel 1 Mayısyapmaktı. Ne kadar birleştiniz?Ne kadar kitleseldiniz?

KAZANMANIN TEK YOLUDİRENMEKTİR!

ÇAĞRIUlaşım Haktır Engellenemez!Otobüs Sorununu Çözmekİçin Büyükşehir Belediyesi Önündeyiz!

Tarih: 9 Mayıs Pazartesi

Saat: 13.00

Yer: İstanbul Büyükşehir Be-

lediyesi Önü

Otobüs Kalkış Yeri ve Saati:

Okmeydanı Cemevi Önü – 12.30

Okmeydanı Halk Meclisi

24 DURUŞMADIR HASAN FERİT GEDİK’İN KATİLLERİ KORUNUYOR!ADALET İSTİYORUZ,ALACAĞIZ!

9 Mayıs - 10.00Kartal Adliyesi

HALK CEPHESİ

Page 4: TAKSİM, ÜLKEMİZDE SINIF MÜCADELESİNİN …yuruyus.biz/pdf/pdf/520.pdfÖyle burjuva basında ve reformizmin, oportünizmin, Kürt milliyetçilerinin de göstermeye çalıştığı

2016 1 Mayısı’nı geride bıraktık. Ancak tartışmalarsürecek. Patron sendikacıları, reformizm, oportünizm,Kürt milliyetçileri 2016 1 Mayısı’ndaki tavırlarınınhesabını tarihe verecekler...

2016 1 Mayısı’nda bir direnenler vardı, bir de “akıllısolculuk” yapıp kaçanlar vardı.

Bir, Taksim 1 Mayıs alanı için bedel ödeyenler vardı,bir de “Taksim tartışmasız 1 Mayıs alanıdır” deyip,AKP’nin belirlediği alana kaçıp, AKP’nin belirlediğigibi 1 Mayıs’ı kutlayanlar.

Evet, İKİ 1 Mayıs vardı... Biri, AKP’nin faşist terörüne karşı direnen, boyun

eğmeyen devrimcilerin, halkın 1 Mayısı... Diğeri, AKP’yi MEMNUN eden UZLAŞMACILA-

RIN 1 Mayıs’ı... 1 Mayıs günü Başbakan Ahmet Davutoğlu Çankaya

Köşkü'nde verdiği 1 Mayıs kahvaltısında şöyle konuştu:"Bütün dünyada özellikle bölgemizde zor günler yaşıyoruz.Böyle günlerde 1 Mayıs gibi bizi birleştiren bayramlardahiçbir gerilime, kutuplaşmaya izin vermememiz lazım.Ben 1 Mayıs 1977'yi lise son öğrencisi olarak bugün gibihatırlıyorum. O gün duyduğumuz acıyı, hüznü hiçbirzaman unutamadım. Ama bu yeni hüzünlerin yaşanmamasıiçin de barışçıl gösteri hakkını kullanmak, her türlü geri-limden de uzak durmak lazım. BU KONUDA GÖSTERİ-LEN ANLAYIŞ DOLAYISIYLA BÜTÜN SENDİKA-LARIMIZA TEŞEKKÜRÜ BİR BORÇ BİLİYORUM."

Davutoğlu’nun son cümlesi hariç hepsi de riyakarlıkdoludur. Çünkü Davutoğlu 1 Mayıs ‘77 Katliamı’ndanüzüntü duyanlardan birisi değildir. Katliamcıları savunan,sahiplenen, koruyanlardan birisi olmuştur. Bugün aynışekilde katledenlerden birisidir Davutoğlu.

Davutoğlu’nun gerçek duygularını yansıtan sendika-cılara teşekkür ettiği son cümlesidir.

Çünkü 1 Mayıs’ta Bakırköy’e kaçanlar faşist Başbakan

Davutoğlu’na can simidi olmuşlardır. Davutoğlu’nunsendikacılara döne döne “teşekkürü bir borç bilmesi”bunun içindir...

Bu yanıyla Bakırköy 1 Mayıs’ı, AKP’nin 1 Mayıs’ıolmuştur.

AKP’NİN ÇİZDİĞİ ALANDA, AKP’NİN İSTEDİĞİGİBİ 1 MAYIS OLMUŞTUR.

İçişleri Bakanı Efkan Ala Dünün Mehmet Ağar’ıdır!Bakırköy’de 1 Mayıs Kararı, Efkan Ala’yla Diyalogİçinde Belirlenmiştir!

Düşmanın İcazetinde 1 Mayıs Kutlamaya Çalışanlar, Düşmanın Çizdiği Sınırların Dışına Çıkamaz...

Ancak Bakırköy Meydanı’nda AKP’nin çizdiği sı-nırların dışına çıkanlara; AKP’nin polisleri hemen gazlarla,TOMA’larla saldırdı.

İşte “Taksim Taksim” deyip de Bakırköy’e giden Ko-münist ESP’li ve HDP’nin Eş Genel Başkanı Figen Yük-sekdağ’dan bir Bakırköy manzarası: “İkinci arama nok-tasında sudan bahanelerle insanların elindeki parti bay-rakları ve 1 Mayıs'ın mücadele sembollerinin indirilme-si… İnsanların adeta kendilerinin askeriymiş, robotuymuşgibi tek tip alana girmesini istiyorlar. Böyle bir faşistanlayış olamaz. Alana giriş noktası daracık bir koridorve her taraf polis bariyerleriyle kapatılmış durumda,adeta 1977'nin provası anlamına gelecek bir müdahalegerçekleştiriliyor. Eğer o alanda, kitle soğuk kanlılığınıkorumasaydı, bir izdiham yaşanmasına izin verseydi, belkişu an burada ölüm haberlerini veriyor olacaktınız...

Sendikaların gösterdiği iyi niyete rağmen, insanların1 Mayıs'ta bir araya gelme çağrısı yapıp, bunun arkasındadurmasına rağmen, bizler ve sendikalar alanından bukadar yapıcı bir davranış gösterilmesine rağmen, izinlibir 1 Mayıs alanını daha kana bulamak için ellerindeki

Patron sendikacılarının, reformizmin, oportünizminve Kürt milliyetçilerinin Taksim’den kaçış nedenleri

BİRLEŞİK KİTLESEL 1 MAYIS yapmaktı

NE KADAR BİRLEŞTİNİZ?NE KADAR KİTLESELDİNİZ?

‘Taksim Taksim’ Deyip Bakırköy’e GidenlerKendi Meşruluklarına İnanmayanlardır!

Düşmanın Hukukuna, Düşmanın ‘Demokrasisi’ne,Düşmanın Belirlediği Alanlarına İnananlardır!

KKAZANMANIN TEK YOLU DİRENMEKTİR!

Yürüyüş

8 Mayıs2016

Sayı: 520

TAKSİM, ÜLKEMİZDE4

Page 5: TAKSİM, ÜLKEMİZDE SINIF MÜCADELESİNİN …yuruyus.biz/pdf/pdf/520.pdfÖyle burjuva basında ve reformizmin, oportünizmin, Kürt milliyetçilerinin de göstermeye çalıştığı

her fırsatı sonuna kadar kullanıyorlar. Çok acı birdurum. Bugün buraya gelen insanlar, böyle bir saldırıyıasla hak etmiyor. (Taksim’e gitmek isteyenler hak ediyoröyle mi?-Bn.) Buraya bir bayram kutlamak için geldilerama alandaki emniyet güçleri, 'Burası Türkiye, buradabayram kutlayamazsınız' diyor.”

İşte Bakırköy’deki “barışçıl kutlama” böyle yapılmıştır.Seslerini çıkarttıkları anda gazı yemişler, AKP’nin sınır-larına teslim oldukları zaman “barışçıl” 1 Mayıs’larınıkutlamışlardır.

Hani Kitlesel Birleşik 1 Mayıs Olacaktı?Reformizm, oportünizm ve Kürt milliyetçileri Taksim

1 Mayıs alanından kaçışlarını “Kitlesel Birleşik 1Mayıs” söylemiyle meşrulaştırmaya çalışmışlardı.

Ancak Bakırköy’de gördük ki, ne BİRLEŞİK 1 Mayısyapabildiler ne de KİTLESEL oldular.

Çünkü; “Kitlesel Birleşik 1 Mayıs” söylemine kendikitlelerini bile ikna edemediler. “Kitlesel Birleşik 1Mayıs” Taksim’den kaçmak için oportünizmin her zamansığındığı demagojiden başka bir şey değildir.

Öyle burjuva basında ve reformizmin, oportünizmin,Kürt milliyetçilerinin de göstermeye çalıştığı gibi Ba-kırköy’de “Barış, kardeşlik içinde kutlanan 1 Mayıs” daolmamıştır. Oligarşinin çizdiği sınırlara hapsolunmuş veteslim olunmuştur. Bakırköy’de kim ki bu sınırlarındışına çıkmaya çalışmış, polisin saldırılarıyla karşı karşıyakalmış ve susup boyun eğmişlerdir.

2 Mayıs tarihli Cumhuriyet gazetesinde Aydın Enginşöyle yazmış: “Bakırköy Halk Meydanı, o koca alantıklım tıklım dolmadı. 1 Mayıs 77'de, 1 Mayıs 78'de Tak-sim'de yarım metre boş yer bırakmayanlar, onların ço-cukları, hatta torunları 1 Mayıs 2016'da Bakırköy HalkPazarı Meydanı'nı dolduramadı.

Düzeltiyorum: Doldurmadı.”Dönek Aydın Engin’in üç gün önceki Bakırköy’de 1

Mayıs yapma kararına ilişkin “Akıl üstün geldi. DİSK,KESK, TMMOB ve TTB'nin oluşturduğu 1 Mayıs Ko-mitesi kararını açıkladı. Bayram Bakırköy Halk Paza-rı’nda kutlanacak. Adı bile güzel: Halk Pazarı" diyemethiyeler düzen yazısını da ayrıca belirtmek istiyoruz.

Bakırköy Halk Pazarı’nın tablosu budur. “Kitlesel Birleşik 1 Mayıs” kutlayacağız diyenler

AKP’nin icazetinde 90’lardan bu yana yapılan 1 Ma-yıs’ların en az katılımı olan, en coşkusuz, en ruhsuz 1

Mayıs’ını yapmışlardır. BBC Türkçe haber ajansından Rengin Arslan Bakırköy

1 Mayısı için “Pek çok kişinin dile getirdiği rakam 30bin. Türkiye'nin 1 Mayıs kutlamaları tarihinin belkide en düşük katılım oranlarından biri” diyor.

Taksim’den Kaçanlar Yalanlarla, Hamasetle Bakırköy’deki Gerçeğin Üstünü Örtemez

2 Mayıs tarihli Birgün gazetesi “Türkiye AKP’yeTeslim Olmayacak” diye manşet atmış.

“1 Mayıs'ta alanları dolduran yüzbinler tüm saldırılaradirenerek Türkiye'yi AKP faşizmine teslim etmeyeceklerinihaykırdı.

Türkiye'de 1 Mayıs eylemleri AKP iktidarının ülkeyisürüklediği karanlığa karşı, bir direniş mitingi havasındageçti..." diyor.

ÖDP’nin gazetesi yalan söylüyor. Birincisi; ne yüzbinler alanlara çıkmıştır, İkincisi; ne de “bir direniş mitingi havasında” geç-

miştir. Direnenler elbette olmuştur: Taksim’e girmek için

devrimcilerin gün boyu süren çatışmalarında ve Ok-meydanı’nda, Gazi’de, Küçükarmutlu’da gece yarılarınakadar süren barikat direnişlerinde 200’ün üzerindedevrimci gözaltına alınmıştır. Yüzlerce kişi gaz bomba-larından, polis copundan, işkencelerden yaralanmıştır.Ancak bunların içinde tek bir ÖDP’li yoktur.

ÖDP’liler nasıl ki 19 Aralık Hapishaneler Katliamıöncesinde polisin terörünü görünce, kitlesine “sokağaçıkmama, hiçbir eyleme katılmama” genelgesi yayınla-mışsa bu 1 Mayıs’ta da “Biz güvenlikli bir şeyi tercihederiz. Kitlesellik ve alan ikinci planda” demiştir. EğerAKP’den “güvenli” bir 1 Mayıs garantisi almasalardıBakırköy’e de gitmezlerdi; bir genelge yayınlayıp busene 1 Mayıs’ta alanlara çıkmayacağız, evimizde kutla-yalım diyebilirlerdi.

Türkiye’nin En Kitlesel 1 Mayıs’ları Taksim’de Kutlandı “Taksim’e Kitle Gelmez” Diye Taksim Düşmanlığı Yapan EMEP Bakırköy’e KitleleriNeden Taşıyamadınız!

“Kitlesel Birleşik 1 Mayıs” demagojisinin en çok ar-kasına sığınan tescilli TAKSİM DÜŞMANI EMEP ise,her zamanki oportünistliğiyle akıl vermeye devam ediyor.

Taksim’de ısrar etmeye “alan fetişizmi”diyen EMEP,“Birleşik kitlesel 1 Mayıs”ı dilinden düşürmeyen

EMEP... hani kitleler nerede? Hani Taksim bölüyordu?Hani Taksim dışındaki alanlarda kitleler birleşecekti?

Neden kitleleri Bakırköy’e çıkartamadınız? Neden“işçilerin birliğini” sağlayamadınız?

“Her yerde 1 Mayıs” kutlayacaktınız; nerelerde kut-ladınız? Nerelerde çıktınız alanlara? Hangi fabrikada,kaç bildiri dağıttınız, hangi emekçi semtinde 1 Mayıs

“Taksim’den KaçanlarınAKP’nin icazetindeki “kitlesel”

1 Mayısı”

8 Mayıs2016

Yürüyüş

Sayı: 520

55SINIF MÜCADELESİNİN AYNASIDIR!

Page 6: TAKSİM, ÜLKEMİZDE SINIF MÜCADELESİNİN …yuruyus.biz/pdf/pdf/520.pdfÖyle burjuva basında ve reformizmin, oportünizmin, Kürt milliyetçilerinin de göstermeye çalıştığı

çalışması yaptınız? EMEP kendine

bakmıyor, suçu dü-zen sendikacılarınaatıyor. Üst perdedenakıl vermeye de-vam ediyor.

“2016 1 Mayıs'ıkitlesellik bakımın-dan geçmiş 1 Ma-yıslar'a göre hementüm illerde (tümkortejlerde) azalmışolmasından sözedebiliriz...

... Bunu 1 Mayıskutlamasındaki bü-tün "zayıflıklara"karşı söyleyebiliriz.

Ama bu 1 Mayıs'a hazırlık sürecinde yapılanları ve ya-pılmayanları atlamak, unutmak anlamına gelmemelidir.İşyerinde, emekçi semtlerde yapılacak çalışmalar yerinehaftalar süren ‘alan tartışmaları’nın, konfederasyonlarınişçilerden kaçarak yaptığı "kutlamaları" , sendika yöne-timlerinin ezici çoğunluğunun işçilerin 1 Mayıs'a katılımıiçin bir çaba göstermemelerinden de öte katılımı en-gelleme çabalarnı... unutmamalı, bu tür tutumlara karşımücadeleyi sürdürmeliyiz.” (İhsan Çaralan, Evrensel, 2Mayıs 2016)

“Sınıftan kopmamak sınıftan kopmamak” dediğinizsendikalar, yıllarca kuyruğuna takıldığınız sendikacılarbunlardır... Sendikalar şimdiye kadar nereye kitle taşımış-lardır? Hangi 1 Mayıs’ta kitlesini alanlara taşımışlardır?

EMEP Bakırköy’e kitlelerin gelmemesini konfede-rasyonların işçilerden kaçmasına, 1 Mayıs öncesi kitleçalışması yapmamasına ve “alan tartışmaları”na bağlıyor.

Kitleselliği; Faşizmin Terörü Değil,Reformizmin,Oportünizmin ve KürtMilliyetçilerin AKP’ninİcazetli Alanına TeslimOlmaları Engellemiştir!

Bakırköy Meydanı’nda 1 Ma-yıs’a katılan 34 yıllık demiryoluişçisi Ahmet Tuna şöyle diyor:

"Taksim’de kesinlikle ısrar edil-meli. Taksim olayı emek ile sermayearasında bir mücadele simgesi.Burada toplanan kalabalık İstan-bul'a yakışmadı.”

1 Mayıs günü Bakırköy’denNTV’ye konuşan DİSK Eski GenelBaşkanı Süleyman Çelebi ise; Çayırçukurda 1 Mayıs kutlamayacağız

dedik. Bizi izole etmek istiyorlar. Sesimizi çıkarmamamazıistiyorlar. Bu nedenle Bakırköy'e getirdiler. Taksim’deolmalıydık” diyor.

Sonuç olarak “Birleşik Kitlesel 1 Mayıs” diye Tak-sim’den kaçan reformizm, oportünizm ve Kürt milliyet-çilerinin icazetli uzlaşmacı 1 Mayısları tarihin en coşkusuz,ruhsuz ve katılımın en düşük olduğu 1 Mayıslar’danbirisi oldu...

Çünkü Bakırköy’e katılan işçilerin, emekçilerin,halkın da esas olarak yürekleri Taksim’de direnen dev-rimcilerin, emekçilerin, halkın yanında atmıştır. Çıkıpkonuşma yapan Süleyman Çelebi’ye bile “Taksim’deolmalıydık” dedirtmiştir.

Sonuç olarak; 1- Birleşik Kitlesel 1 Mayıs demagojisinin arkasına sı-

ğınarak Taksim 1 Mayıs alanından kaçan reformizm, opor-tünizm ve Kürt milliyetçileri ne KİTLESEL olabilmişlerdirne de işçilerin, halkın BİRLİĞİNİ sağlayabilmişlerdir.

2- Taksim’den kaçanlar bedel ödemekten kaçmışlardır. 3- Taksim’den kaçanlar; AKP’nin belirlediği alan ve

sınırlara teslim olmuşlardır. 4- AKP’nin çizdiği sınırların dışına çıkmak isteyenler

düşmanın saldırısından kurtulamamış ve çizilen sınırlarateslim olmuşlardır.

5- Reformizmin, oportünizmin ve Kürt milliyetçilerininBakırköy kararı Kürdistan’da “taş üstünde taş, baş üstündebaş bırakmayacağız” diyen AKP faşizmine maske olmuştur.Ancak Taksim direnişi buna izin vermemiştir.

6- AKP “IŞİD, canlı bomba” gibi tehditlerle halkınmeydanlara çıkmasını, hak alma mücadelesini engellemeyeçalışmaktadır. Bakırköy’e gidenler AKP’nin bu politi-kalarına hizmet etmiştir. Ancak devrimcilerin Taksimiçin direnişleri AKP’nin bu politikalarını da boşa çıkar-mıştır. Bedel ödemeyi göze alarak Taksim diyen dev-rimciler AKP’nin bu saldırısını boşa çıkarmıştır.

7- Taksim 1 Mayıs alanı devrimciler tarafındanölümüne savunulmuş ve Taksim’e çıkmak için devrimciler

gün boyu çatışmış ve 200’ünüzerinde gözaltı vermişlerdir.Yüzlerce devrimci yaralanmıştır.

8- AKP’nin belirlediği Bakır-köy’de bomba patlamamıştır. Çün-kü IŞİD adı altında bombalarıpatlatan AKP faşizmidir. Bakır-köy’e gidenler “can güvenliklerini”katillerine emanet etmiştir.

9- Devrimcilerin Taksim 1Mayıs alanını sahiplenmesi, di-renişleri 1 Mayıs’ı tasfiye giri-şimlerinin önünde bir kez dahabarikat olmuştur.

10- Taksim 1 Mayıs alanıdır,Cephe var olduğu sürece bu ger-çek değiştirilemez...

AKP’nin ilk döneminde HAVET

diyerek Avrupa emperyalizmi-

ni meşrulaştıran reformizm,

“yetmez ama evet” diyerek

AKP’nin her dönem

politikalarına alet olmuştur.

Bugün de “Taksim tartışmasız

1 Mayıs alanıdır” demiş ama

AKP’nin belirlediği

Bakırköy’e gitmiştir.

Reformizm, oportünizm bedel

ödemeyi gerektiren her dö-

nem mücadeleden kaçmıştır.

Yürüyüş

8 Mayıs2016

Sayı: 520

TAKSİM, ÜLKEMİZDE66

“Cephe var olduğu sürece Taksim 1Mayıs alanı olacaktır”

Page 7: TAKSİM, ÜLKEMİZDE SINIF MÜCADELESİNİN …yuruyus.biz/pdf/pdf/520.pdfÖyle burjuva basında ve reformizmin, oportünizmin, Kürt milliyetçilerinin de göstermeye çalıştığı

Bu 1 Mayıs’ta da tüm kitlemizle, kitlesel olarakTaksim 1 Mayıs alanına çıkamadık. Ancak gün boyuncaTaksim’e çıkmak için AKP’nin her türlü faşist terörünerağmen büyük bir ısrar ve kararlılıkla direndik. Kitleselolarak çıkamasak da sembolik olarak direne direne,çatışa çatışa Taksim’e kadar çıktık.

AKP’nin medyası Taksim’e çıkmak için süren direnişine kadar sansürlerse sansürlesin Taksim için yüzlerceCepheli akşama kadar ölesiye direndi.

Bakırköy, burjuva medyası tarafından ne kadar par-latılmaya çalışılırsa çalışılsın, meydanlardaki halkınyüreği de, aklı da Taksim için direnenlerin, çatışanlarınyanında atıyordu.

Bu yanıyla Taksim 1 Mayıs alanı tasfiye edilememiştir.Taksim 1 Mayıs alanı için mücadele bitirilememiştir.

Direnişimiz, Taksim’i tasfiye çalışmalarının, Taksimüzerinden yürütülmek istenen uzlaşma politikalarınınönünde engel olmuştur.

ÖDP Başkanlar Kurulu Üyesi Alper Taş 1 Mayısöncesi “Bu seneki 1 Mayıs Tarihsel Öneme Sahip” di-yor.

Soruyoruz; Tüm Reformistlere, Oportünistlere ve Kürt Milliyet-

çilerine; TARİHSEL SÜREÇLERDE NE KARARLAR AL-

DINIZ?Cevap: KAÇMIŞLARDIR!Reformizm, oportünizm ve Kürt milliyetçileri tarihsel

süreçlerde direnmeyi değil, kaçmayı tercih etmişlerdir. Türkiye devrimci hareketi 1970’lerden beri Cephe

çizgisinin tarihsel süreçlerde aldığı kararlarla ve pratiğiüzerinden şekillenmiştir.

- TKP revizyonizminin 50 yıllık tarihine THKP-C’nin silahlı devrim çizgisi ve pratiği son vermiştir.

Kızıldere direnişi, bunun için Türkiye DevrimininManifestosu’dur.

Türkiye devrimci hareketi Kızıldere Direnişi üzerindenşekillenmiştir.

Sayın Alper Taş; tarihsel süreçlerde alınması gerekenkarar kazanılmış alanları terkedip “kitleselleşmek” adınadüşmanın belirlediği icazetli alanlara kaçmakla olmaz...Tarihsel süreçlerde devrimci tavır, Kızıldere’de olduğugibi fiziken yok olma pahasına da olsa DİRENMEK-TİR!

Ancak Alper Taş’ın DY-ÖDP’sinin tarihi, tarihsel dö-nemeçlerde tasfiyecilikleriyle, teslimiyetçilikleriyle vekaçışlarıyla tanınır.

DY tasfiyeciliği Kızıldere’nin yolundan yürümek ye-rine, 74 affıyla dışarıya çıkan “eski tüfekler”, “Mahirler’iaşmak” adına “tarihsel” rollerini oynayarak, tasfiyeciliğesoyunmuşlardır.

Kürt milliyetçi hareket başta olmak üzere bir çok ha-reket 12 Eylül öncesinde faşizmin sıkıyönetimlerine

karşı direnmek yerine halkı, faşizmle yüz yüze bırakıpgeri çekilmişler ya da yurt dışına kaçmışlardır.

- 12 Eylül öncesi yüzbinleri hareket ettirmekle bö-bürlenen, devrimcilere siyaset yasağı koyan, sol içi ça-tışmada onlarca devrimciyi katleden DY tasfiyeciliği 12Eylül gibi bir tarihsel süreçte, faşizme karşı tek birdireniş gerçekleştirmemiştir.

12 Eylül hapishanelerinde “biz örgüt değiliz, dergiçevresiyiz” diye nedamet getirmişlerdir.

12 EYLÜL SONRASI SÜREÇ, DEVRİMCİ SOL’UNHAPİSHANELERDEKİ DİRENİŞİ VE 1984 ÖLÜMORUÇLARI ÜZERİNE ŞEKİLLENMİŞTİR!

1990’larda emperyalizm karşısında revizyonizm tümdünyada çökerken, ülkemizde de direnmeyenlerin, ha-pishanelerde nedamet getirenlerin tarihsel rolü YeniDünya Düzeni’ni, küreselleşmeyi keşfetmek oldu. Em-peryalist demokrasiyi keşfettiler...

DEVRİMCİ SOL, 90 ATILIMI’NI BAŞLATARAKSİLAHLI SAVAŞI YÜKSELTMİŞTİR. 90’LAR BO-YUNCA PARTİ-CEPHE’NİN SİLAHLI MÜCADELESİ,DİRENİŞLERİ SOLUN ÖNEMLİ BİR KESİMİNİ DÜ-ZEN SINIRLARININ DIŞINDA TUTMUŞTUR.

Birlik mi; 96 Ölüm Orucu Türkiye solunun tarihinebirlik adına onurlu bir sayfa eklemiştir. Oportünizmeasla göremeyeceği bir zaferi armağan etmiştir.

15-16 Haziran Direnişi’ni kimse dilinden düşürmez;DİSK yöneticileri TRT’den direnişi bitirme çağrısı ya-parken direnişin sürmesini sağlayan ve tarihe yazılmasınısağlayan Dev-Genç’liler olmuştur.

2000’de F tipi hapishane saldırısı tüm sol tarafındandevrimci mücadeleyi bitirme saldırısı olarak değerlendiri-yordu... Ancak F tiplerine karşı direnmeye gelince oportünistsol, kaymak tabakayı koruma derdine düştü... Direnmedilerçürüdüler; Ne “kaymak tabaka”kaldı, ne örgüt...

Reformizme gün doğdu, tarihsel rollerini oynadılar:TKP-SİP, “Devrimci Demokrasinin sonu” dedi. EMEP, “Cepte Keklik mi sandınız” dedi... ÖDP’liler 19 Aralık Katliamı öncesinde sokak ey-

lemlerine katılmamak için genelge yayınladılar. Direnendevrimcilerle “aynı mahalleden olmadıklarını” söylediler.

Kürt milliyetçi hareket hapishanelerde direnmeyerekoligarşiye “farkımızı koyduk iyi oldu” dedi.

F tipleri fiziki imhanın yanında esas olarak beyinlerinteslim alınmasıydı. Bugün hepsinin de esas olarakbeyinleri teslim alınmıştır. Uzlaşmacılığın, teslimiyetinbatağına batmışlardır. Bakırköy 1 Mayısı bu politikalardanbağımsız değildir.

Türkiye devrimci hareketinin tarihi Parti Cephe’nindireniş çizgisi üzerinden yeniden şekillenecektir. Diren-meyenler çürüyüp yok olup gidecektir.

Uzlaşma, teslimiyet devrim mücadelesinin önündeengel olamayacaktır.

TESLİMİYETİN VE UZLAŞMACILIĞINÖNÜNDEKİ TEK ENGEL DİRENİŞTİR!

8 Mayıs2016

Yürüyüş

Sayı: 520

77SINIF MÜCADELESİNİN AYNASIDIR!

Page 8: TAKSİM, ÜLKEMİZDE SINIF MÜCADELESİNİN …yuruyus.biz/pdf/pdf/520.pdfÖyle burjuva basında ve reformizmin, oportünizmin, Kürt milliyetçilerinin de göstermeye çalıştığı

“Sol”un büyük kısmı 1 Mayısöncesinde “Taksim 1 Mayıs Alanıdır”söylemlerine rağmen 1 Mayıs’ın he-men öncesinde çark ederek Kürt mil-liyetçilerinin kuyruğunda, BakırköyMeydanı’nda buluştu. Bu buluşmanınnedenlerini ve AKP’ye boyun eğişinyaratacağı sonuçları önceki sayıları-mızda da ele alıp yazdık.

Sol, 1 Mayıs’ta AKP faşizmininsaldırıları ve dayatmalarına boyuneğerek sadece bugünü ve bu 1 Mayıs’ıdeğil; meydanların, sokakların halkakapatılmasının önünü açmıştır. 1 Ma-yıs’tan vazgeçtiğini ortaya koymuştur.Bu nedenle Tayyip Erdoğan, AhmetDavutoğlu ve AKP’li bakanların öv-gülerine mazhar olmuş ve kendilerineteşekkür edilmiştir. Faşizmden te-şekkür alan bir anlayışın 1 Mayısişçi bayramıyla ve işçilerle bir iliş-kisinin olamayacağı da oldukça açık-tır.

“Sol”un TarihiTeslimiyetler Tarihidir!

Sol, sadece bugün Kürt milliyet-çilerini kuyruğuna takılarak teslimi-yete yürümemiştir. Tarihe baktığı-mızda gerek 1 Mayıs’larda ve gereksede çeşitli tarihsel dönemeçlerde, ben-zer bir tavır içinde olduklarını görürüz.

1984 Ölüm Orucu kararının alı-nacağı dönem Metris Hapishanesi’ndegenel olarak direniş saflarında olunsada; icazet ve uzlaşmacı politikalarınhakim olduğu sol, Tek Tip Elbise(TTE) giymeyeceklerini bas bas ba-ğırmalarına rağmen, TTE gündemegetirilip dayatıldığı noktada bunakarşı Devrimci Sol ve TİKB tutsaklarıtarafından yapılan ölüm orucu dire-nişinden yan çizmek için teori üstüneteori üretmişlerdir. Tarihteki BrestLitovsk anlaşmalarını dahi kendilerinegerekçe gösterebilmişlerdir. “Mavikefen” diyerek asla giymeyeceklerinisöyledikleri halde TTE giyme kuy-ruğuna girmişlerdir. Dahası düşman

ölüm orucu direnişi karşısında yaşa-dığı çaresizlikle TTE’leri toplamakistediğinde geri vermemek için di-renişe geçme trajikliğini gösteren deaynı soldur.

Oportünist, reformist sol 2000Büyük Direniş sürecinde de benzerbir ruh hali içindedir... O dönemgündemde olan F tipi hapishaneleringerçekte halkı teslim almanın aracıolduğunu ve bu nedenle de direne-ceklerini söylemişlerdir. Ancak bunakarşı en etkili direniş olan ölümorucu direnişine girmemek için deaynı şekilde teori üstüne teori üret-mişlerdir. “Kaymak tabakayı koru-mak” gerektiğini söyleyeninden busaldırının bir devlet politikası olduğuve ölüm orucu ile bir şey yapılama-yacağını söyleyenine kadar bir doluteori üretilmiştir. Ölüm orucu yap-mayıp saldırı olunca direneceklerini,sonrasında F tiplerine gittikten sonraise durumu değerlendireceklerini vb.söylemişlerdir.

Nasıl ki şimdi, sadece bu yıl içinTaksim’e gitmediklerini söylüyorlarsave “1 Mayıs Alanı Taksim’dir” diyedöne döne tekrar ediyorlarsa, o zamanda F tipi hapishaneleri asla kabul et-meyeceklerini ve bunun için sonunakadar direneceklerini söylüyorlardı.Ama ölüm orucu yapmayı doğru bul-madıklarını söylüyorlardı. Başka neyapacaklardı, o da belli değildi. Vesonuçta solun büyük kısmının içindeyer almadığı ölüm orucu direnişi baş-ladı. Ve ardından düşman 19 AralıkKatliamı’yla büyük bir saldırıya girişti.Ölüm orucuna katılmayıp “saldırıolursa direneceğiz” diyenlerin birkısmı katliama direnirken bir kısmıise teslim olmuştu bile... F tiplerinekatliam saldırısıyla gidildikten sonraise tüm sol ölüm orucuna başladı.Eh bu da olumlu olarak değerlendi-rilebilirdi elbette. Ne de olsa solancak yaşayınca tavır alabilecek biranlayış kıtlığı içindedir. Fakat saldırıkapsamlı ve büyüktür. Yıllara yayı-

larak devam etmektedir. Böyle oluncasolun takati yetmemiştir ve dahaikinci yılına bile girmeden ölüm orucudirenişi bir kez daha terk edilmiştir.

Devletin gücü karşısında bir şeyyapılamayacağı çaresizliği içinde di-reniş alanı terk edilir. Ve devam edenölüm orucu direnişi toplam 7 yılsürer. Tüm bu süre içinde sol, değildirenmek direnişi kırmak için elindengeleni yapar. “Aynı mahalleden ol-madığını” söyleyeninden “Cepte kek-lik olmadıkları” söylemiyle direnişesaldıranına, ölüm orucunda ihanetedenleri kucaklayıp sahiplenene ka-dar, direnişe karşı her şeyi yaptılar.Ve direniş, düşman saldırılarının yanısıra solun saldırı ve engelleriyle deboğuşarak zafere yürüdü.

Kısa bir özetini verdiğimiz BüyükÖlüm Orucu Direnişi sürecinde dezamanı gelince direneceğini söyleyensol halkı F tipi saldırılarla karşıkarşıya bırakarak, direniş alanını terkedip düşmana güç veren tarafta ol-muştur. F tipi saldırı sadece tutsaklaradeğil tüm halka yönelik bir saldırıdırve ülkenin, halkın teslim alınmasıamaçlıdır diye yapılan belirleme sa-dece bize ait değildir. Tüm sola aitbir belirlemedir. Buna karşı direnenise sadece Cepheliler olmuştur vetam 7 yıl tek başlarına direnerekzaferi elde etmişlerdir.

Solun Bir KısmıKendilerini deİnkar EderekTeslimiyete Yürüdü!

Bugün 1 Mayıs’ta yaşananlarözünde farklı değildir. Sol bir kezdaha 1 Mayıs alanı olarak Taksim’inönemini belirtiyor ve AKP’nin nasılbir saldırganlık içinde olduğunu vehalkı sindirmek istediğini vb. belir-liyor. Ancak iş pratiğe gelince busaldırılara karşı direnmek yerine yançizmeyi tercih ediyor. Direnişi bi-linmez tarihlere erteleyerek ve de

Yürüyüş

8 Mayıs2016

Sayı: 520

TAKSİM, ÜLKEMİZDE8

Sol, Kürt Milliyetçilerinin Kuyruğunda“Makul” Sınırları Aşmayan 1 Mayıs Kutlamasını

Bakırköy’de Yaptı!

Page 9: TAKSİM, ÜLKEMİZDE SINIF MÜCADELESİNİN …yuruyus.biz/pdf/pdf/520.pdfÖyle burjuva basında ve reformizmin, oportünizmin, Kürt milliyetçilerinin de göstermeye çalıştığı

AKP faşizminin tam da istediği gibibir tavır içine girerek alanı terk ediyorve düşmana karşı boyun eğiyor.

Taksim için süren direniş vedevrimcilerin kararlılığı karşısındatutunamayan AKP faşizmi 2009yılında “makul sayıda” kişiyle Tak-sim’de 1 Mayıs kutlamasını da-yattığında üzerine atlayan sendikave odalar bugün de Bakırköy ko-nusunda devlette uzlaştılar... 2009yılında onlar “makul” kitleleriyleAKP’nin icazetindeki 1 Mayıs kut-lamasına giderken devrimciler veen önde de Cepheliler Taksim çev-resinde çatışıyorlardı. Ve bu çatış-malar ve kararlılık karşısında AKPfaşizmi ertesi yıl Taksim’i yasal 1Mayıs için açmak zorunda kaldı.

Üç yıl sonra 2013 yılında 1 Mayısalanı tekrar yasaklanırken DİSK,KESK, TMMOB, TTB ne direnmişne de kararlı bir tavır sergileyebilmiştir...Devrimcilerin kararlılığını geriletmekiçin ellerinden geleni yapmışlardır.

Bu geriye çekme tavırları bu yılKürt milliyetçilerinin uzlaşmacı po-litikaları etrafında kilitlenen solunbüyük kısmının geriliğiyle de bulu-şunca, teslimiyetin maddi zeminioluşturulmuş oldu ve sendikaların,odaların eliyle, Kürt milliyetçilerininkuyruğunda elbirliğiyle Taksim ala-nını tasfiye etmeye çalıştılar. Böylecedaha önce 1 Mayıs alanı için çatışanlarda buna dahil oldular.

Kimisi “ne yardan ne serden” ol-mama adına göstermelik olarak Tak-sim civarında küçük bir gösteri ya-parak Bakırköy’e geçmiş olsalar dairadelerini Bakırköy’den yana kul-lanmış olmakla bu tavırlarının hiçbirhükmünün olmadığını burada ifadeetmek gerekir. Klasik şark kurnazlığıile hareket edişin bu topraklarda ve

halkımız nezdinde hiçbir inandırıcılığıyoktur.

Sol öyle veya böyle, yıllarca Dev-rimci 1 Mayıs Platformu içinde yeralarak Taksim için direniş tavrınınfersah fersah gerisine düşmüş veaçıkça AKP ile uzlaşarak Taksim’iterk etmiştir. Bu terk ediş sadece Tak-sim’in terk edilmesi değildir, 1 Ma-yıs’ın terk edilmesidir. Bu terk edişfaşizme boyun eğmek, teslim olmaktır.

Bu nedenle sol AKP’nin dayat-masına boyun eğdiği bu kadar açıkolan bir tavır nedeniyle kıvranıp dur-maktadır. Ve bu nedenle Bakırköy’desözde kitlelerle buluşmaya giden solBakırköy’de kitle yerine küçük birgrup insanla buluşma gerçekleştire-bilmiştir. Ve yine bu nedenle o mey-danda da döne döne “Taksim” vur-gusu yapma ve seneye Taksim’deolma vaatleriyle aldatma yolunutercih etmişlerdir.

Yukarıda aktardığımız sözlerinhepsi, solun kıvrayışını ve aldıklarıkararla aslında AKP’ye nasıl teslimolduklarını ve bunun yarattığı ruhhalinin içinde olduklarını ortaya koy-maktadır. En açık ve net olan belir-lemeyi ise Birgün yazarı Enver Ay-sever ortaya koymaktadır:

“Doğrusu dün Bakırköy toplantısıhiç iç açıcı değildi. Büyük emekleyeniden kazanılan Taksim’den vaz-geçmek zorunda kalmanın hüznü her-kesin yüzündeydi.” (Birgün,02.05.2016) diyerek ruh hallerini or-taya koydu. Aysever orada bulunmayıne kadar meşrulaştırmaya çalışsa dabunu başaramıyor ve devam ediyorbaşka yerinde yazının: “Alanda biryılgınlık söz konusuydu.”

İşte bu kadar açık ve nettir oradakidurum. KESK Başkanı Lami Özgenalandaki konuşmasında “Biz hiçbir

zaman faşizme boyun eğmedik eğ-meyeceğiz” dese de orada bulunanherkes nasıl bir boyun eğiş içindeolduklarını çok iyi biliyorlardı ve bunedenle de bu büyük sözlerin hiçbirisiyılgın havayı dağıtamadı ve alanaruh katamadı.

Ve Bakırköy Mitingi:Halkı TeslimiyeteOrtak Edemediler

1 Mayıs 2016 kutlamaları konu-sunda, 1 Mayıs öncesinde başlayantartışmalarda, Kürt milliyetçilerininkuyruğuna takılan toplamda 55 ör-gütün, Bakırköy’de AKP icazetindegerçekleştirdikleri miting tam biribret vesikasıdır. Miting alanına girenherkesi hizaya çekmiştir AKP. Pan-kartlardaki yazılara, resimlere, renk-lere kadar her şeye karışmış ve mü-dahale ederek pankartların kimisinialana sokmamış, kimisini yırtıp şekilverdirmiş, Amedspor pankartı taşıyangruplar gibi bazı grupları alana al-mayarak, mitingin her şeyini kendi-sinin belirleyeceğini göstermiş vekatılanlara da kabul ettirmiştir.

AKP Kürt milliyetçilerinin uz-laşmacı anlayışlarının getirdiği yak-laşımın, TTB’li Hüseyin Demirdizengibi, “evine kadar” gerileyecek birruh hali yarattığını görmüş ve bunauygun bir tavır içine girerek hepsinihizaya çekmiştir.

Bu hizaya çekiş anlarından biriolan HDP kortejiyle yaşanan kısasüreli bir çatışmaya karşılık HDP EşGenel Başkanı Figen Yüksekdağ şun-ları söylüyor:

“Bu müdahaleyle, burası Türkiyebayram kutlayamazsınız mesajı ver-diler. Hiçbir müdahale halklarımızınyan yana gelmesini engelleyemeyecek.Kitle soğukkanlılığını korudu. İyi ni-

1 Mayıs 2016 Bakırköy... 1 Mayıs mitingine gelen kitle alanı doldurmadı. Sayısal olarakkatılım azlığı dışında ise ruhsuzluk, utanç ve coşkusuzluğun hakim olduğu bir gün yaşandı.

8 Mayıs2016

Yürüyüş

Sayı: 520

9SINIF MÜCADELESİNİN AYNASIDIR!

Page 10: TAKSİM, ÜLKEMİZDE SINIF MÜCADELESİNİN …yuruyus.biz/pdf/pdf/520.pdfÖyle burjuva basında ve reformizmin, oportünizmin, Kürt milliyetçilerinin de göstermeye çalıştığı

yetimize rağmen bu müdahale kabuledilemez.” (Bianet)

En komüniste bakın. Oligarşiyekarşı çok iyi niyetli. Devrimciler,Cephe söz konusu olduğunda ala-bildiğine saldırgan ama faşizme karşıiyi niyetli komünist! “Kabul edile-mez” tehdidi savurmaktan da gerikalmıyor. Kabul etmeyip de ne ya-pacaksınız? Önce Taksim’den vaz-geçtiniz, Kadıköy dediniz sonra ondanda vazgeçtiniz. AKP’nin dediğinikabul ettiniz. Boyun eğdiniz. Ve bo-yun eğmekle de sınırlı bırakmadıAKP sizi şimdi de eziyor, süründür-meye çalışıyor. Teslim olanlara ya-pılan genel bir uygulamadır bu. Fa-şizm teslim aldıklarını süründürmedenasla kabul etmez. Siz AKP’ye uzlaş-mayı kabul ettirmek için bu saldırılarıda sonuna kadar sineye çekeceksiniz.Siz ki son olarak 1 Mayıs alanınıdahi tüm tepkilere ve kendi kitlenizindahi kabul etmeyeceğini göre göreteslim ettiniz. Neyi kabul etmeye-ceksiniz doğrusu merak ediyoruz vegöstermenizi de bekliyoruz. Kabuletmeyeceğiniz, cesaretle karşı çıkıpsonuna kadar direneceğiniz tek birörnek dahi yaratamazsınız.

Siz teslimiyeti iliklerinize kadarkabul etmiş durumdasınız. Ve bu ne-denledir ki, kendi kitlenizin dahikabul etmediği bir tavır içine girerekTaksim’i terk edip gittiniz.

Halkımızın böyle bir icazete karşıtavrı da açık ve nettir. 55 örgüt Ba-kırköy Meydanı’nda minik bir grupolarak kalmıştır ve teslimiyetçilerküçük bir kalabalığa hitap etmekleyetinmişlerdir. Koca koca örgütlerinalana taşıyabildiği kitlenin azlığı biryana, gelenlerin de büyük kısmı dahakonuşmalar devam ederken alanı terkederek teslimiyete tavır almışlardır.

Halkımız bedel ödenerek kaza-nılan 1 Mayıs alanının AKP’nin yüzüsuyu hürmetine terk edilmesini, barışve uzlaşma politikalarına kurbanedilmesini kabul etmemiştir. Alanasendikalarının etkisiyle gitmek zo-runda kalan işçiler dahi gerçekte ol-mak istedikleri ve olmaları gerekenyerin Taksim olduğunu, şu an oradaçatışma sürerken burada olmanındoğru olmadığını ifade etmektedirler.

Bu tavrın kendisi anlayana çok şeyanlatır elbette. Ancak teslimiyetinruhlarına işlediği açık olanlar içinbunun hiçbir anlamı ve önemi yokturve olmayacaktır.

Kendi işçisini sokağa atan ve mah-keme kararlarına rağmen hala dahaişe almamakta direnecek kadar pat-ronlardan daha patron olduğunu gös-teren DİSK gibi bir sendikanın halktan,işçi ve emekçiden yana bir politikabelirlemesi elbette mümkün değildir.Hepsi için 1 Mayıs işçi bayramı emek-çilerin mücadelesini yükseltmeninbir aracı değildir. Sadece ve sa-dece kendi politikalarına alet ede-bilecekleri, işçilerin gözlerini bo-yayarak sendika ağalıklarını sür-dürebilecekleri bir araçtan ibarettir.Böyle olduğu için de işçileri,emekçileri dikkate bile almayarakalıyorlar kararlarını. Ancak işçive emekçiler de aptal değildir.Doğru olanın ne olduğunu venasıl olması gerektiğini sınıf bi-linci olmasa bile sınıfsal duyula-rıyla anlıyor ve en azından icazetliolana katılmayarak veya alanıterk ederek koyuyor tavrını. Çün-kü o alanda halkın sorunlarınındile getirilmesindeki yapaylığıve ikiyüzlülüğü görüyor emek-çiler.

Çünkü o alandan yansıyanteslimiyetçiliği görüyor.

Çünkü o alandan yansıyanemekçi düşmanlığını görüyorve anlıyor.

Çünkü o alanın emekçilerin,proletaryanın sınıf çıkarlarınadenk düşen bir alan olmadığınısınıf çıkarlarının gözüyle görü-yor. Faşizmin, sömürücülerinbelirlediği ve yönlendirdiği biralandan kendi çıkarlarının sa-vunulamayacağını anlıyor.

Çünkü alana daha girerken,faşizmin kendisini nasıl hizayaçekmeye çalıştığını ve itip kak-tığını ve kendisine sözde ön-derlik edenlerin nasıl bir pes-payelik içinde teslim olduklarınıgördüğü için yerinin orası ol-madığı fark ediyor.

Çünkü Taksim can, kan be-deli kazandıkları bir mevzi iken

1 Mayıs 2016... Taksim ve çevresi...İstanbul mahalleleri... Cepheliler ve

halk meşruluğuna inanmanınverdiği güçle saatlerce çatıştı.

Haklarını korudular.

Yürüyüş

8 Mayıs2016

Sayı: 520

TAKSİM, ÜLKEMİZDE10

Page 11: TAKSİM, ÜLKEMİZDE SINIF MÜCADELESİNİN …yuruyus.biz/pdf/pdf/520.pdfÖyle burjuva basında ve reformizmin, oportünizmin, Kürt milliyetçilerinin de göstermeye çalıştığı

buranın terk edilmesini sınıfsal onuruna yediremediğiiçin orada bulunmayı kabul edemiyor.

Bu nedenle gelmiyor ve geldikten sonra da hızla terkedip gidiyor. Gözüyle, ruhuyla, tüm benliğiyle Taksim’ekilitleniyor emekçiler. Ya fiziki olarak oraya gidip Cep-helilerle birlikte çatışıyor ya da farklı bir siyasal anlayışınetkisi altında gelememişse bile gönlüyle, tüm benliğiyleorada çatışanların yanında atıyor yüreği.

Ve bir kez daha açığa çıkıyor direnişin ve teslimiyetinyarattığı ruh hali.

Taksim’e giden, orada bulunanlar direnişin ruh haliylegüçlenirken, teslimiyetin koynunda olan alana gidenlerinortak hali ise yılgınlık ve yorgunluktan başka bir şey ol-mamıştır. Bu yüzlerine, gözlerine kadar yansımıştır.

Ve bir kez daha halk kitlelerinin, işçi ve emekçilerinteslimiyete ortak olmadıkları, olmayacakları görülmüştür.

Bu haklılığın gücüdür. Bu proletarya ideolojisiningücüdür. Bu devrimci irade ve kararlılığın, direnişin gücüdür.

Bu güç Taksim ile Bakırköy arasındaki ruh halinedahi yansıyarak ideolojik netliğin sonuçlarının ne olduğunuortaya koymuştur.

Sonuç olarak; solun, Kürt milliyetçilerinin kuyruğundaTaksim’i terk edip gidenlerin teslimiyetçi ruh hali,sonraki günlerde yazdıklarıyla da ortaya çıkmıştır. Ba-kırköy’de sözde kitlelerin birliği adına gidişlerininyarattığı hezimetin etkisiyle, tamamıyla tutarsız ve lafyığınından ibaret eden sözler etmişler. Taksim’de bulu-namadıklarını açıklayamamanın yarattığı ruh hali içindesaçmalamaktan başka bir şey diyememişlerdir.

Bakırköy’deki hezimetin esas mimarı olan Kürt milli-yetçileri kendi yayınlarında yüzbinlerin olduğu şeklindebir yalana sarılırken, diğer sol yayınlarında sadece onbinlerdemekle yetinmişlerdir. Ve hiçbiri rakam verememiş,telaffuz etmeye yanaşmamıştır. Grup Yorum konserlerindeHalk Cephesi’nin tek başına yaptığı çalışmayla aynı alandatoplanan yüzbinlerin yüzde onuna bile yaklaşamayan gü-düklüğün nedenlerini ortaya koymaktan kaçarak ve ger-çeklerin üstünü örtmeye çalışarak gelecek inşa edilemez.Kürt milliyetçilerinin hali ortadadır. Ancak solun yaşanantablonun üstünü küllemek yerine gerçek bir muhasebeiçine girmesi bir zorunluluktur. Herkesi kitlelerin geneltalebi diyerek ikna etmeye çalışanların, gerçekte kendi ge-riliklerini kitleler adına ortaya koydukları, işte Bakırköytablosu açık ve net olarak ortaya sermektedir.

Sonuç olarak; oportünist, reformist sol bir kez dahadüzene kan taşıyarak hizmet etmiştir. Ancak bu kezkendi kitlelerini dahi ikna edememiş ve halkın kendileriniBakırköy’de yalnız bıraktığı bir tabloyla karşılaşmışlardır...Şimdi bu tablo karşısında samimiyetle özeleştiri verirlermi pek sanmıyoruz. Ancak tarihin ve halkın kendilerindenhesap sormasından asla kaçamazlar.

Halkımız bir kez daha düzen ile devrim cephesi ara-sındaki çizgiyi net olarak görmüştür. Ve bir kez daha 1Mayıs’a, devrime ve halkın mücadelesine gerçektensahip çıkanlar ile düzenin icazeti dışına çıkamayanlarınarasındaki çizgi daha da belirginleşmiştir.

DÜZEN İCAZETLİLERİNİN RUH HALLERİ “Bir kavganın haklı olması yetmiyor. RTE düzeni

ya korkutmuş, ya sus payı vermiş. Bir de üstüne patla-malar eklenince, zaten bir grup cengâverin eylemigibi gelişiyor toplantı. Oysa milyonlarla olmalı bukutlamalar, direnişler, hak talepleri… Onca şikâyetçivar, alanlarda sayı az…

Dün Bakırköy’e gidenler tatsız tuzsuz, yavan, heye-cansız bir kutlamayı paylaştık. Kimse Taksim’de ger-çekleşen o güçlü, tek yürek 1Mayıs’ı unutmadı.” (EnverAysever, Birgün)

“Bu koşullar altında, Taksim’den Bakırköy’e doğruatılan geri adımın önemi asla küçümsenmemelidir.Çünkü Taksim, tam da 2013’ten bu yana gelen fiilimeşru kitle mücadelelerinin sembolüdür. Bakırköy’degerçekleşen kitlesel birleşme, Taksim’i yeniden kazan-manın manivelasına çevirilebilirse anlamlı olacaktır.Yoksa, 1996 Kadıköy 1 Mayısı’nın ardından, 1 MayıslarınÇağlayan’a hapsedildiği sürecin bir benzerini yaşamakkaçınılmazdır. Emek düşmanı siyasetini Taksim Mey-danı’na konulan yasak üzerine inşa eden AKP’nin buzinciri kırılmadan, emek düşmanı politikaları da geri-letilemez. Bu bakımdan, Bakırköy’deki kitlesel buluşmakadar, Taksim ısrarının sürdürülmesi de önemlidir.”(Alp Altınörs, 03.05.2016, ETHA)

“Size söz olsun ki hep birlikte yeniden Taksim’e çı-kacağız. Marşlarımızı sloganlarımızı yine Taksim’desöyleyeceğiz. Söz olsun” (Lami Özgen, KESK Başkanı)

“Buraya Bakırköy’e hapsedildiğimize bakmayın.Taksim’de olan arkadaşlarımız var. Halkevi’nden ar-kadaşlarımız Taksim’e çıktılar. Taksim iradesi sadecebir mekan değildir. Taksim sadece bir alan değildir”(Oya Ersoy, Halkevleri Genel Başkanı)

“Bu hakkı kullanmaya, bu talepten vazgeçmemeyedevam edeceğiz. Burada yarattığımız birleşik havayıönümüzdeki 1 Mayıs’larda Taksim’i işçi ve emekçilerekazandırılması için mücadele aracı haline dönüştüre-ceğiz” (Alper Taş, ÖDP Başkanlar Kurulu Üyesi)

“İstanbul’da 1 Mayıs alanı Taksimdir, bu konudaısrar devam edecek. Bütün bu saldırılara karşı bugünde, yarın da birlikte mücadele etmekten geri durmaya-cağız.” (DİSK, KESK, TMMOB, TTB ortak metni)

Ve Düşman Cephesinden Teşekkürler “Çalışma hayatıyla ilgili mevcut sorunların da, emek-

çilerimiz, sendikalarımız, işverenlerimiz ve sivil toplumörgütlerimiz arasında karşılıklı diyalog ve uzlaşma yön-temiyle çözülebileceğine inanıyorum.” (Tayyip Erdoğan)

“Bu sene gerçekleştirilen bir çaba ile hep beraberkonuştuğumuz bir çözüm çerçevesinde gösterilen me-kanlarda, mutabık kalınan alanlarda 1 Mayıs’ın kut-lanması dolayısıyla bütün sendikalarımıza, konfede-rasyonlarımıza teşekkürü bir borç biliyorum. Bu güzelbir gelenek oldu.” (Ahmet Davutoğlu)

“Bu dönemde de bütün sendikalarımız, sivil toplumörgütleri, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarıdeğerlendirmelerini yaptılar, diyalog içerisinde hareketettiler. (İçişleri Bakanı Efkan Ala)

8 Mayıs2016

Yürüyüş

Sayı: 520

11SINIF MÜCADELESİNİN AYNASIDIR!

Page 12: TAKSİM, ÜLKEMİZDE SINIF MÜCADELESİNİN …yuruyus.biz/pdf/pdf/520.pdfÖyle burjuva basında ve reformizmin, oportünizmin, Kürt milliyetçilerinin de göstermeye çalıştığı

Devrime çıkan tek yol, iktidarhedefinden geçer! Her 1 Mayıs işçisınıfının hesap sorma günüdür, iktidaryolunda atılan en önemli adımlardanbiridir. 2016 1 Mayıs günü de Taksimyollarını adımladık, her sokak ba-şında, yerinden sökülen her kaldırımtaşında Cepheliler vardı. 1 Mayıs’ıfaşizmle uzlaşmanın, icazetin aracıyapanları gerilerde bırakıp yürüdükTaksim yollarını. Ellerimizde yüz-yılların nasırlarıyla, yüreğimizde yi-tirdiklerimizin öfkesiyle, hesap sor-mak için yürüdük...

Bu yıl halkın önünde 2 yer vardı,biri teslimiyetin, korkunun, güven-sizliğin halk üzerinde kara bir gölgegibi kurulduğu Bakırköy. Diğeri iseoligarşi için korkunun, yüzyıllarınçaresizliğinin hüküm sürdüğü Tak-sim’di... 1 Mayıs günü “bir hayaletgeziyordu” Taksim’in üzerinde...

Halk Cepheliler Bomonti, Kur-tuluş, Feriköy, Tarlabaşı, Dolapdereve Mecidiyeköy’de saatler öncesindentoplanmaya başladı. Taksim’i halkakapatanlara karşı Taksim’e çıkan tümyollar bizimdir şiarıyla yürüdüler.Katil polisler ise sokakları tutmuş,sivil faşistlerle işbirliği içinde Tak-sim’e girişi engellemek için her yoludenediler.

Toplanma-çatışma haberlerindenönce gözaltına alınanların haberlerigeliyordu. Adım adım Taksim’i yoleyleyen Halk Cepheliler adım başıbir polis ekibiyle karşılaşıp, onlarıatlata atlata ve çatışa çatışa gününsonunda Taksim’e çıktılar. Tabi herbir adımın bedeli işkence ve gözal-

tılarla ödendi. En güzel halaylar çe-kildi, en güzel sloganlar çınladı 1Mayıs günü, hem Taksim’de, hemde Vatan Emniyeti’nde... Çünkü ya-şamı güzelleştiren, insanı insan ya-pandır, uğruna savaşacak değerlerininolması. Bu değerlere sarılarak yürü-dük Taksim’e... Bir yanda sabahın7’sinde başlayan gözaltılar, bir yandakavga türküleriyle çekilen sahte ha-laylar, kürsülerden saçılan yalanlar...

Taksim’e çıkan tüm yollarda polisbarikatları kurulmuştu, her sokak gi-rişinde ağzından salyalar akarak po-lisler bekliyor, herkesi gözaltına alıpkavga gününün galibi olmaya çalı-şıyordu. Ancak kavgayı kanla doku-yanlar sokaktaydı bugün ve Taksim’izapt etmek için yürüdüler! İlk gözaltıhaberi Kasımpaşa girişinden geldi,adım başı yapılan GBT’ler sonucuAnadolu’dan gelen 5 Halk Cepheligözaltına alındı.

Bomonti’de polisler sokak arala-rında, beyaz transporter araçlar ile5’li gruplar halinde, eylemci olduğunudüşündüklerine gözaltı işlemi yaptılar.Ara sokaklardan, kafelerden tek tekinsanları gözaltına almaya başladılar!Ama yine de Taksim’e giden bir yoldaha var, ellerinde yürekleri adım-lamaya devam ettiler Taksim yolunu.Her gözaltı haberi öfkeyi bir kezdaha perçinledi, bir taş da gözaltındaişkence görenlerimiz için atılacak.Ve başka yolu yok ne biz Taksim’denvazgeçip, AKP’nin “bayram hava-sında geçen” izinli 1 Mayıs’ına ka-tılırız, ne de uygulanan faşizm bizikorkutur.

Gazi’den Taksim’e gidenler “Bü-tün sendikaların ve hemen hementüm sol örgütlerin AKP’nin izin ver-diği Bakırköy’de 1 Mayıs’ı kutlamakararlarına karşı, bizim tek başımıza“1 Mayıs’ta Taksim’de olacağız” ka-rarımız, tarihsel öneminin yanı sırakitlemizde ayrı bir coşku yarattı.Çünkü sokaklarda, meydanlarda sa-dece düşman ve biz olacaktık. Öylede oldu.

1 Mayıs sabahı yaklaşık 50 kişilikbir grupla Gazi’den otobüse binipyola çıktık. Perpa’da çevirme oldu-ğunu öğrenince bir durak öncesindenindik. Polisle karşılaştık ama çatış-maya girmedik. Çünkü gideceğimizyere -Bomonti’ye- çok uzaktı. Etra-fından dolanıp Bomonti’ye kadargittik. Bomonti’ye gittiğimizde etrafagözlemciler gönderip etrafımızda nevar ne yok onu öğrendik. Hem debizimkileri bulmaya çalıştık. Ancakkimseyi göremedik. Polisle aramızdasadece üniversite binası vardı. Ancakonlar bizi görmüyorlardı. Biz molotofve havailerin gelmesini bekledik. Ya-rım saat bekleyip malzemelerin gel-meyeceğini anlayınca, Halk Cephesiönlüklerimizi giyip, maskelerimizitakıp çevik kuvvet otobüsüne taşlarla,sapanla saldırdık. İlk başta çok pa-nikledi polisler. Çünkü orada oldu-ğumuzu bilmiyorlardı. Biz çeviğesaldırınca onlar da saldırıya hazır-landılar. Saat 10:30’da ilk çatışmayaorada başlamış olduk. Konteynır vetahtalarla barikat kurduk. Polis gazatmanın dışında üzerimize ilk baştahiç gelmedi. Etrafımızı sarmak için

Taksim’i Şehitlerimizle Kazandık,Faşizme Boyun Eğmeyeceğiz!

Yürüyüş

8 Mayıs2016

Sayı: 520

TAKSİM, ÜLKEMİZDE112

Page 13: TAKSİM, ÜLKEMİZDE SINIF MÜCADELESİNİN …yuruyus.biz/pdf/pdf/520.pdfÖyle burjuva basında ve reformizmin, oportünizmin, Kürt milliyetçilerinin de göstermeye çalıştığı

bekliyorlardı. Bir süre sonra saldırıyageçtiler. Biz de taş, sapan ve slogan-larımızla karşılık verdik. O an yanı-mızda molotof ve havai fişeklerimizinolmamasına çok kızdık. Mecburengeri çekildik. Ancak dağılmadık. Çe-kildiğimiz yerde küçük bir pazar var-dı. Kalabalıktı. Sivil polisler ve sivilfaşistler vardı. Halkın içine karış-mışlardı. Biz oraya geldiğimizde pa-zarın içinden taşlarla, sopalarla bizesaldırdılar. Biz önce geri çekildik.Hemen oradan geçen zabıta arabasınıdurdurup yolu kapattık. Bu kez bizsaldırdık faşistlere. 15 kişi ile pazarınolduğu yere gittik. Taşladık. Hepsikaçtı. Onlar yetersiz kalınca yukarı-daki çevik kuvvet saldırdı ve kova-lamaya başladılar. Barikat ve mal-zemelerimiz olmadığı için durdura-madık polisi. Caddeden mahalleniniçerisine girdik. Faşistler orada dasaldırdılar. Biz 20 kişi dağılmadan

toplu çatışmaya uğraşıyorduk. Po-lislerle işbirliği yapan bir kadın -tabi biz bilmiyorduk- “buradan çıkınburası güvenli yer” dedi. Biz de onungösterdiği merdivenden inmek istedik.Ancak polis merdivenin alt çıkışınıtutmuştu. Onları görünce geri döndükama bu sefer de üstten sopalı-bıçaklıfaşistler çıktı. Bazılarımızda faşistlerinarasından koşarak çıktı. Orada sanırım8-9 kişi gözaltına alındı” sözleriyleanlattılar direnişi...

Polisler Şişli’de bir aracı durdurupiçindeki bütün Halk Cephelileri göz-altına almaya başladı. Bir yanda bun-lar olurken, Hacıahmet’te de 20 kişilikbir grup polisle çatışarak ilerlediTaksim’e doğru. Hacıahmet’te parktatoplanan bu grup ise halkın yoğundesteğine tanık oldu. Devrimcileribilen, önceki yıllardan Cephelileritanıyan Kürt halkı burada kapılarınıaçıp, onlara çay ve yemek ikramederek bu mücadeleye destekte bu-lundu. Yine aynı yerde halktan in-sanlar polisin tehdit ettiği Yürüyüşmuhabirlerini uzaktan polisle yanyana gördükleri için polis sanarak,Cephelileri ele vermemek adına farklıyöne yönlendirdiler.

Hacıahmet’ten çıkanlar Taksim’egiderken dört kişilik bir grup da göz-altına alındıkları araçtan çıkarak ye-niden düştü yollara ve Taksim ısrarınısürdürdü. Geri dönüp eylemcileriaramaya kalkan polisler ise 10 dakikasonra araçlarından kurtulup çıkanlarasordular, “Buradan koşarak geçen 4kişiyi gördünüz mü?” diye... Düş-manın şaşkınlığını görmek ayrı birmutluluk ve güç veriyor. Ve devamediliyor hedefe doğru yürünmeye,Taksim’e...

Gördük, faşizme boyun eğmeyip,yaşına bakmadan, direnenleri... Gör-dük icazeti korkuyu yere çalıp Tak-sim’e gidenleri... Gördük, ellerindeMehmet Akif’in taşlarıyla her birsokaktan çıkan Mehmetleri...

Taksim’e Halaylarımızla,Halk Cephesi YazanPankartlarımızla Girdik!

Şehitlikleri göze alarak gidildiTaksim’e... Ve faşizm yanıltmadı,tarihsel rolünü oynayarak Tarlaba-

şı’nda Nail Mavuş’u TOMA ile ezdi...Ve çok geçmeden delil karartmakiçin o kanlı TOMA Taksim’e getirildi,üzerindeki emekçi kanını silmek dahakolay kendini aklamak için!

57 yaşında bir emekli, polisin tu-tanağında bir eylemci, katli mübah...TOMA Tarlabaşı’nda devrimcileresaldırırken katletti Nail Mavuş’u!!!

Öfkemiz bir kat daha arttı, çünküaktı yine kanımız toprağa... 1977’den,96’dan beri, yine katledilmek paha-sına yürüyoruz. Çünkü biz yürümez-sek, tarihsel zinciri daha çok sıka-caklar boynumuza, nasırlı ve hayatıyaratan ellerimize. Ama hep var olandireniştir, ya faşizm bizi yok edecek,ya biz onu... Bu yüzden Taksim’denasla vazgeçmeyişimiz, elimizden ko-parılan haklarımıza sıkıca sarılmamız.Yoksa Çiğdem’in elindeki sapanıgörmez, Çayan’ın, Onur’un Dersimdağlarından çoğalarak gelen sesiniduymaz hiçbir yürek. Şimdi zincir-lerden kurtulup onları burjuvazinin,çürüyen kapitalizmin boynuna dola-manın, oportünizmi yere çalmanınvaktidir. İzin vermeyiz; bizim tür-külerimizle milyonların bağımsızTürkiye dediği meydanları; korkuyla,teslimiyetle doldurmalarına...

1 Mayıs biz bitti diyene kadarbitmez! Koca bir halkı gözaltına alıpişkencehanelerine dolduramadılar.Öğleden sonra gruplar halinde Tak-sim’e gidişler sürekli devam etti.Polislerin bitti sandığı anlarda tekrartekrar çınladı sloganlarımız. Cephe-liler sloganları ve marşlarıyla öncekalabalık bir grupla girdiler Taksim’e.17.00 sıralarında çıktılar alana vehalaya durdular, azalarak da olsaçıktık Taksim’e... Bizden koparılıpgözaltında işkence görenler için, kat-ledilen Nail Mavuş ve daha niceleriiçin de çekildi halaylar. Polisler şaş-kınlık içinde kaldılar halay çekilirken.Bu kadar önlem ne içindi? 230 kişigözaltına alındı, Mecidiyeköy’de herbir araç durduruldu, sokak sokakterör estirildi, gözün gördüğü her in-sana GBT taraması yapıldı... 15.000polis, yüzlerce TOMA, akrep, gözaltıaracı... Amaçları Taksim’e çıkmakisteyenlere engel olmak!

Taksim’e çıkıp halay çekenlerin

8 Mayıs2016

Yürüyüş

Sayı: 520

113SINIF MÜCADELESİNİN AYNASIDIR!

Page 14: TAKSİM, ÜLKEMİZDE SINIF MÜCADELESİNİN …yuruyus.biz/pdf/pdf/520.pdfÖyle burjuva basında ve reformizmin, oportünizmin, Kürt milliyetçilerinin de göstermeye çalıştığı

hepsi işkencelerden geçirilerek göz-altına alındılar... Ama aradan çokgeçmeden bu kez üç kişi daha Tak-sim’e çıktı! Ellerinde Halk Cephesipankartıyla oturma eylemi yaptılar.Mehmet’lerin, Nail Mavuş’un hesa-bını soracaklarını, faşizme asla teslimolmayacaklarını haykırdılar.

Faşizm bu 1 Mayıs’ta da kanımızıdöktü, ama başaramadılar! Son sözüyalnızca direnenler söyler! Halk Cep-hesi şehitlikler pahasına, tek kalmakpahasına, son insanı kalana kadarbitmez dedi Taksim! Biz kavga gü-nünde Şafak Komutanla yürüdük,vazgeçmeyiz dediler! Ve yine yürüdüCepheliler, yol gösteren, komut verenŞafak, çatışmayı öğreten Elif, Çiğ-dem... Yüzlerde Berna’nın dolu dolugülüşü...

Gün kavga günü, bugün 1 Mayıs!Taksim’de kurulmayan kürsü, kürsüdeğil, Taksim’de söylenmeyen söz,söz değil! Eğer 1 Mayıs’ta gözler veyürekler Taksim’e dönmemişse, bı-rakın 1 Mayıs’ın içini boşaltmayı 1Mayıs terk edilmiştir. Kendi işçisinisokağa atan, linç eden DİSK, l Ma-yıs’ta işçilerin hakkını savunamaz!İkiyüzlü, burjuva politikacılarıylaişçi sınıfı omuz omuza yürüyemez!İşçi sınıfının da tek temsilcisi dev-rimcilerdir. Ve devrimin yolu Tak-sim’den geçer, Bakırköy’den değil!

Gün Bizim Gece Bizim! İşçiler, yoksul mahalleliler, gün

doğmadan yolları arşınlar... 1 Mayısgününde geceyi de gün ettiler yak-tıkları direniş ateşleriyle... Taksim’deakşama kadar süren direnişler gecesaatlerinde devrimci mahallelere ta-şındı...

Mahallelerde Cephelilerin olma-yışını fırsat bilen katiller gün boyuncamahalledeki halkı gaza boğmuş, ma-hallelerde rastgele gaz atmaya baş-lamıştı... Okmeydanı’nda 1 devrimcikimlik göstermemesi bahane edilerek,gündüz akreple gözaltına alınmıştı.

Taksim’e çıkılıp halaylar çekil-dikten ve pankart açıldıktan sonrairadi şekilde mahallelere geçti Cep-heliler. Şimdi bizdeydi sıra... KatillerTaksim’e giden yolları kesmişti, Cep-heliler saldırılara cevap için Gazi

Mahallesi civarındaTEM’i, Nurtepe’deÇevre Yolunu ve Ar-mutlu civarında 2. Köp-rü yolunu trafiğe ka-pattılar... MilislerTEM’de trafiği uzunsüre keserek bir sürefelç ettiler, 6 şeritte bir-den trafik durdu. Karşışeritte de eylemi me-rakla izleyenler sayesinde o şerittede trafik durdu. Çevre ve Köprü yo-lunda ise kısa süreli olarak yol kapalıkaldı. TEM’de kadın milislerin deyer aldığı yol kesme eyleminde yolmolotoflarla ve yakılan lastiklerletrafiğe kapatıldı. Milisler ellerindekisilahları havaya sıkarak akıtılan herdamla kanın, gözaltıların, halka ya-pılan baskının hesabını soracaklarınısöylediler!

Armutlu’dan Fatih Sultan MehmetKöprüsü’ne bağlanan otobana çıkan4 Cephe Milisi akşam 21.30 saatle-rinde bomba süslü pankart astılar.Üzerinde “Taksim’i ŞehitlerimizleKazandık, Taksim 1 Mayıs Alanıdır!”yazılı pankart asıldı ve bir arabalastiği yakılarak yola atıldı. Bu sıradaFatih Sultan Mehmet Köprüsü’ndekipolis kontrol noktasındaki polislermilislerin üzerine ateş açtılar. Milis-lerin yaptıkları eylemin ardından, 1dakika içinde akrepler olay yerinegeldiler. İradi şekilde çekilen milislersonra Armutlu girişindeki ışıklardayolu zincirle kapattılar. Buradakisivil faşistlerin saldırılarına cevapolarak mahallede de çatışmalar baş-ladı. 23.30’a kadar süren çatışmalardapolisler korkuyla mahalleyi ablukayaaldılar ve 2 helikopterle Armutluhalkını tedirgin etmeye çalıştılar!

Gazi’de ise akşam hava iyice ka-rardığında halk, Cephelileri bekle-meye başladı... İşkence ve direnişlegeçen günün, işkence gören yoldaş-ların, katledilen canların hesabınınsorulacağını bilen halk, başladı bek-lemeye... Yeni doğan günün, zaferinhabercisi milislerin sesi yankılandıcaddede... Milisler yüzlerinde kızılbayrak ve sarı Cephe yıldızıyla anidenbir ara sokaktan çıktılar. Çevredebekleyen halk alkış ve sloganlarla

karşıladı milisleri. Milisler ellerindehesap sorulacağını belirten pankartlacaddeye doğru ilerleyerek astılar pan-kartı. Önce konteyner ile yol kapatılıp,yere atılan molotoflarla barikatlarateşe verildi. Bu sırada milisler ka-tillerin yeni kurduğu MOBESE ka-meralarını tarayarak, delik deşik et-tiler.

Cephelileri izleyen halka ajitas-yonlarla Taksim’in 1 Mayıs Alanı ol-duğu, asla vazgeçmeyecekleri, NailMavuş’un da hesabının sorulacağı an-latıldı. Halka yönelik çağrılar sürerkenmilisler hızla Gazi Karakolu’na yö-neldiler, katilleri kendi inlerinde vurmakiçin harekete geçtiler. Milisler öncekarakolun bulunduğu caddeye çıktılarve oradan karakola doğru molotof at-tılar. Polislerin Cephelilere silahla kar-şılık vermesinden sonra geri çekilenmilisler eylemlerine devam ettiler.

Cepheliler karakola giderken po-lisin caddedeki kitleye saldırısı dabaşlamıştı. Yolu tek yönden kamyonlakapatan Cephelilere karşı katil polislercaddenin üstünden ve altından aynıanda saldırdılar. Hedef gözeterek kit-leye saldıran polisler bir anda bibergazına boğdular her tarafı ve Yürüyüşmuhabiri bacağından kapsülle vur-dular.

Kısa bir dağılmanın ardından Cep-heliler yine toplandılar caddede. Gecesaatler süren çatışmalarda caddedeve ara sokaklarda akrep ve TOMA’lartaşlandı, molotofla yakıldı. Katil po-lisler boş buldukları sokaklarda hiçkimse yokken dahi gaz atmayı sür-dürdüler, helikopterle de halkı iyicebaskı altında tutmaya çalıştılar. Gün-düz Taksim’de, gece mahallelerindekatil polislerin korkusunu büyütenCepheliler 1 Mayıs’ın hesabını so-rarken günün de gecenin de bizimolduğunu bir kez daha gösterdiler...

Yürüyüş

8 Mayıs2016

Sayı: 520

TAKSİM, ÜLKEMİZDE114

Page 15: TAKSİM, ÜLKEMİZDE SINIF MÜCADELESİNİN …yuruyus.biz/pdf/pdf/520.pdfÖyle burjuva basında ve reformizmin, oportünizmin, Kürt milliyetçilerinin de göstermeye çalıştığı

1 Mayıs 2016, reformist- oportü-nist sol açısından utançla anılacaktır.AKP faşizminin halkın tüm kesim-lerine azgınca saldırdığı, her türlühukuku, yasayı kendine göre belirle-diği bir ülke gerçekliğinde bu tabloyumeşru görmemek, buna karşı diren-mek gerekirken, aleni biçimde AKPile uzlaştılar. Daha doğrusu AKP’yeboyun eğdiler, onun istediği yerdeve biçimde bir 1 Mayıs’ı kutladılar.

AKP’ye teslim olduktan sonraorada, AKP icazetli o kürsüden; AKPşöyle, AKP böyle demenin hiçbirönemi, kıymeti harbiyesi yoktur.

Türkiye halkları bu gerçeği degörmüştür. Türkiye halkları böylesibir “sol”un kendisi için bir kurtarıcıolamayacağını, hak ve taleplerininsavunucusu olamayacağını, bir al-ternatif olmadığını bir kez daha gör-müştür.

Ne diyorlardı HBDH (HalklarınBirleşik Devrim Hareketi) açıkla-masında; “AKP faşizmini yeneceğiz.”Kürt milliyetçilerinin kuyruğundakioportünist-reformist sol; AKP faşiz-mini nasıl yeneceklerini 1 Mayıs2016’da gösterdiler!

Ne diyordu Birleşik Haziran Ha-reketi; “Haramilerin saltanatını yı-kacağız” diyordu. Ne yaptılar 1 Mayıs2016’da? “Bizim için öncelik gü-venlik” dediler. Değil saltanat için,bir alanı kazanmak için dahi güçleri,iddiaları yoktur. Solun bu tavrı kar-şısında pek çokları şaşırmaktadır. Busol nasıl olur da gerçeği görmez?Nasıl olur da faşist AKP ile uzlaşırdiye.

Oysa her şey sınıflar mücadelesigerçeğine, sınıflar savaşının yasalarınagöre gelişmektedir. Oportünizm, re-formizm de bunlar içinde bir yereoturur. İşte 1 Mayıs 2016 öncesi ve1 Mayıs’ında bu gerçek bir kez dahaortaya serildi.

Oportünizmin kelime anlamı“günlük ve şahsî menfaatler peşindekoşan ve bu arada her türlü vasıtadanistifade etmekten kaçınmayan, köktendeğil, geçici çözümlere yönelme ta-raftarı olanların mesleği, idare-imaslahatçılık, eyyamcılık” olarakgeçer sözlüklerde.

Oportünizm, “zor durumlarda,davranışlarını ahlak ilkeleri ya daduzenli bir duşunceden çok, kişiselçıkarlarına en uygun duşecek biçimdeayarlamayı yeğleyen tutum” diye detanımlanır. Bir başka tanımlama daşöyledir: Anti-sosyalist güçlerin, kılıkdeğiştirip devrimci saflara sızarak,bilimsel sosyalist teoride sabotajlaryapmasına literatürde “oportünizm”denir. Oportünizm bukalemun gibidir.Amacı için girmeyeceği kılık, yap-mayacağı şey yoktur.

Belirttiğimiz gibi tüm bunlar sı-nıflar mücadelesi gerçeğinden ayrışeyler değildir. Mücadele arenasındafarklı siyasal anlayışların olması, buanlayışların birbirlerinden farklı ta-vırlar alması, politika ve taktiklerbelirlemesi kişisel tercihleri değil sı-nıfsal tercihlerinin ifadesidir. Dola-yısıyla farklı fraksiyon ve sapmalarıntemeli sınıflar arası ilişkilerde yat-maktadır. Oportünizm de bu anlamdason tahlilde burjuva ideolojisidir.

Her politik tavır alış sınıfsal birkarakter taşır. Her siyasal anlayışınsınıfsal bir karşılığı, temsil ettiği vedayandığı sınıfsal bir karakteri vardır.Oportünizmin, reformizmin karakteriküçük burjuvazinin sınıf karakteridir.

“Oportünizm, çeşitli kılıklara bü-rünerek sosyalist hareket içinde ortayaçıkar. Oportünizmin kılığını, o ülkeninekonomik ve sosyal bünyesi, gelişmederecesi -gelişme derecesi ile kopmazbağları olan- proletaryanın politikbilinç ve örgütlenme düzeyi, dolayı-sıyla ülkenin içinde bulunduğu devrim

aşamasının niteliği belirler. Kısacadünyadaki ve ülkedeki hakim ve taliçelişkilere göre oportünizm biçimlenir,kılık kıyafetini ayarlar.” (M. Çayan)

1 Mayıs 2016 ve Açığa Çıkan Oportünizm

Oportünizme dair tüm teorik de-ğerlendirmeler, tanımlamalar dünyave ülkemiz devrim mücadelesi pra-tiğinden çıkmış, oralardan süzülmüşsonuçlardır. 1 Mayıs 2016’da bu de-ğerlendirmelerin ve tespitlerin birkez daha kanıtlandığını gördük.

Oportünizm budur; “Taksim tar-tışmasız 1 Mayıs alanıdır” diyor.“Taksim bir irade sorunudur” diyor.“Taksim’den vazgeçilmemeli” diyor.Ama Bakırköy’e gidiyor. Söyledik-leriyle yaptıkları birbirini tutmazoportünizmin.

Oportünizm budur; “Bu yıla mah-sus olmak üzere 1 Mayıs kutlamala-rını Bakırköy Halk Pazarı’nda yap-maya karar verdik” diyor. Günü kur-tarmayı esas alıyor. Kazasız belasız,kendilerine bir zarar gelmeden 1 Ma-yıs 2016’yı geride bırakmışlardır.Gelecek yıl için ise kendine başkabir yalan bulmakta zorlanmayacaktır.2016’nın unutulacağını, kimsenin 1yıl öncesini hatırlamayacağını sanırlar.

Oportünizm budur; “Ne kadargeri adım atarsan o kadar duvaradayandırılıyorsun” diyor. Geri adımattığını itiraf ediyor. Geri adım at-manın sonunun olmadığını da görü-yor. Ama bunu değiştirme iradesini,güvenini göstermiyor. Çaresiz ve ira-desizdir. AKP’nin, faşizmin icazetineboyun eğiyor.

Oportünizm budur; “miting ya-palım yer belirleyici değil” diyor.Apolitiktir. Köşeleri ve ilkeleri yoktur.Her politik tutum ve tavır alışınsiyasal bir karşılığı olduğunu gözardı eder. O belirleyici değil, bu be-

11 Mayıs 2016 ve Reformizm-Oportünizmin Geldiği Nokta;

Kendini Meşru Görmeyenler, Yasal Alanlarına da Sahip Çıkamamışlardır

Devrim İddiası Olmayanlar,Düzene Hizmet Ederler!

8 Mayıs2016

Yürüyüş

Sayı: 520

15SINIF MÜCADELESİNİN AYNASIDIR!

Page 16: TAKSİM, ÜLKEMİZDE SINIF MÜCADELESİNİN …yuruyus.biz/pdf/pdf/520.pdfÖyle burjuva basında ve reformizmin, oportünizmin, Kürt milliyetçilerinin de göstermeye çalıştığı

lirleyici değil. Onun için önemli vebelirleyici olan “dostlar alışveriştegörsün”dür. Yarattığı bir gelenek vedeğer yoktur tarihinde, pratiğinde.Yaratmadığı için kıymetini bilmez.Müsrif bir miras yedi gibi kendindenönce yaratılanı hoyratça harcar. So-nuçta temsil ettiğini söylediği, de-vamcısı olduğunu söylediği siyasalanlayışla hiçbir ilgisi kalmaz.

Oportünizm budur; “emek meslekörgütlerinden ayrı üç beş grubunTaksim’i zorlaması irade beyanı ol-maz” diyor. Kendine güvenmez. Hepbirilerinin ardına sığınır. “İrade be-yanını” alınan politik tavrın kendisiyledeğil, yarattığı, yaratacağı siyasalsonuçlarla değil, kimin aldığıylaölçer. İşçi sınıfının tek temsilcisi ola-rak emek ve meslek örgütlerini, sen-dikaları yani DİSK’i, KESK’i,TMMOB’u, TTB’yi görür. Kendisinide inkar eder. “Dörtlü çete” ne yaparsadoğrudur ona göre. Çünkü emek vemeslek örgütüdür bunlar. Üyelerininçıkarlarına sahip çıkıp çıkmamasınınönemi yoktur onun için.

Oportünizm budur; AKP faşizmidiyor, faşizmi yeneceğiz diyor, Or-tadoğu devrimi diyor. Ama bir alanasahip çıkamaz. AKP faşizminin da-yatması karşısında boyun eğer. Me-seleyi “alan tartışmasına sıkıştırma-mak gerekir” der.

Oportünizm budur; “Taksim ye-rine kitlesel bir 1 Mayıs politik birtaktiktir” diyor. Taktik uzmanıdıroportünizm. Taktiğini belirlerken tekölçütü vardır; bedel ödememek. Ni-tekim taktik diye diye stratejilerindenvazgeçmiştir. Taksim diye yola çıkarBakırköy’de soluğu alır. Bağımsızlıkdiye yola çıkar, “özerklik, öz yönetim,ayrılma gibi bir düşüncemiz yok”anlayışına varır. Tek Yol Devrim -Kahrolsun Amerikan Emperyalizmişiarından, Amerikan emperyalizminindesteğinde, onun silahlarıyla, onunkara gücü olmayı kabul etme nokta-sına varır.

Oportünizm budur; “faşizm kar-şısında daha nereye kadar gerileye-ceksiniz?” sorusuna “evime kadargerilerim” diye cevap vermektir.Meşruluğunu yitirmiş olmaktır opor-tünizm. Ve bu gerileme evin içinde

de son bulmaz. Bu gerileme beyniniçinde son bulur. Artık beyinler fa-şizmin emrindedir. Beyin teslim ol-muştur. Beyinde faşizmle uzlaşmıştır.

Ve oportünizm budur; “Taksimkonusundaki kararlı duruş, Kadı-köy’ün kapısını açtırabilirdi” der.Taksim’i; değerlerini, ilkelerini, ge-leneklerini pazarlık konusu yapar.

Direnmez, bedel ödemez, kendinegüvenmez, icazet arar, ilkesizdir...

Hani AKP FaşizmineKarşı MücadeleEdecektiniz? HaniMücadele Etmek İsteyenHerkese Açıktınız?

Yaklaşık 2 ay önce, başını Kürtmilliyetçi hareketinin çektiği, yenibir birlik kurulduğu ilan edilmişti;HBDH (Halkların Birleşik DevrimHareketi). Bu birliğin kuruluşunuaçıklarken konuşan PKK YürütmeKomitesi Üyesi Duran Kalkan şunlarısöylemişti:

“12 Mart 1971 faşist askeri dar-besinin 45’inci yıldönümünde, 12Mart 1995 Gazi Katliamı’nın 21’inciyıldönümünde, yine 12 Mart 2004Qamışlo Katliamı’nın 12’inci yıldö-nümünde ilan ederek faşizme, em-peryalizme ve her türlü gericiliğekarşı devrim için, özgürlük için, sos-yalizm için, demokrasi ve halklarınkardeşliği için mücadelede kararlıolduğumuzu bütün Türkiye ve Kür-distan halklarına ve insanlığa duyu-ruyoruz.”

“Faşizme karşı mücadele etmekisteyen herkese açığız” diyerek fa-şizme karşı mücadele çağrısı yap-mışlardı. AKP üzerine tespit ve de-ğerlendirmeler de vardı birliğin ku-ruluş açıklamasında:

“AKP hükümeti emperyalistlerlebirleşen ve çatışan çıkarları temelindebölge halklarına karşı sürdürülenbu kanlı savaşta uluslararası ve böl-gesel en kirli ittifaklar içerisindedir.Aynı biçimde ülke içinde de tümhalklarımıza karşı kanlı ve topyekünbir saldırıya geçmiş durumdadır.”(HBDH Kuruluş açıklamasından)

Yine aynı açıklamada şu değer-lendirmeler yapılıyordu:

“Faşist TC’nin ve AKP’nin sözkonusu terör ve soykırım uygulama-ları, halklarımızın birlikte ve kardeşçeyaşama zeminini yok edecek kadarbüyük bir tehlike içermektedir. Do-layısıyla AKP faşizmine dur demekve onu yenilgiye uğratmak, bugüntüm Türkiye halklarının ve devrim-ci-demokratik güçlerinin en önemli,birincil ve ertelenemez görevi halinegelmiştir. Faşist AKP iktidarının veTürk gerici egemen sınıflar devletininyenilgisi, Türkiye ve Kuzey Kürdis-tan’ı halklar için, özgür ve demokratikyaşam toprağı haline getirecek, Or-tadoğu devriminin önünü açacaktır.”

Söz konusu birliğin ilk ciddi sı-navlarından da biriydi 1 Mayıs 2016.Peki ne yaptılar?

Koca koca laflar ettiler. Ortadoğudevrimiymiş, AKP faşizmini yenilgiyeuğratmakmış... Bırakın devrimi, yasalhakkına sahip çıkamıyor. Bedelleruğruna kazanılmış bir değeri koru-yamıyor. Türkiye halklarına savaşaçtığını söyledikleri AKP faşizmineboyun eğiyor. AKP faşizminin baş-bakanından aferin alıyor.

Bu birlik –HBDH- “ölü doğmuşbir birliktir” demiştik. Kürt milliyetçihareketin oligarşiyle uzlaşma hesap-larına hizmet eden bir birliktir de-miştik. Kürt milliyetçi hareket 1 Ma-yıs’taki tutumuyla AKP’ye ne kadaruzlaşma yanlısı olduğunu bir kezdaha kanıtlamıştır. Ve oportünizm,Kürt milliyetçi hareketi, reformizminpeşinden sürüklenmiş, reformistleş-miştir. Faşizme karşı savaşmayanlarkimseyi savaştıramazlar. Onlar kendidüzeniçi amaçları için kitleleri ye-deklemeye çalışırlar.

Geçmişin MirasınıYediler... MiraslarınıTüketenler Kendilerini deTükettiler

Devrimci söylemleri vardı, kimidevrimci yanları vardı. Geldikleri,bağlı oldukları bir gelenek vardı.Her biri kendilerini Türkiye devri-minin önderleri Mahirler’in, Deniz-ler’in, İbolar’ın yoldaşları olarak ni-telediler. THKP-C’nin, THKO’nun,TKP-ML’nin savunucusu, temsilcisi

Yürüyüş

8 Mayıs2016

Sayı: 520

TAKSİM, ÜLKEMİZDE116

Page 17: TAKSİM, ÜLKEMİZDE SINIF MÜCADELESİNİN …yuruyus.biz/pdf/pdf/520.pdfÖyle burjuva basında ve reformizmin, oportünizmin, Kürt milliyetçilerinin de göstermeye çalıştığı

biziz dediler. Türkiye devrim cep-hesinin teorik tespitlerini yazdılar,savundular.

Ancak gelinen noktada bu de-ğerlerle hiçbir ilgileri kalmadı.

Ne demişti önderimiz Mahir Ça-yan: “halkların kurtuluş savaşınıkim sürdürüyorsa, kim ihtilalciliğitemsil ediyorsa, tarihi mirasın sahibi,sürdürücüsü, temsilcisi de odur.”

Halkların kurtuluşu için diren-meyen, savaşmayan önce o mirasınıyemiş bitirmiş, sonra da kendisinibitirmiştir. Oportünist solun bu ger-çekliğinin kökleri eskilerde ve de-rinlerdedir. Sorun oportünist solunkarakteristik özelliklerinden kaynak-lanır.

Şabloncu ve taklitçi olmuşlardır.Türkiye gerçeğini, başka ülkelerin(Çin, Vietnam, Rusya) gerçeğiylekıyaslamış, o ülke gerçeğini, o ülkedevrim stratejisini olduğu gibi kendiülkemiz gerçeğine kopyalamışlardır.O strateji ve taktik dışındaki yeniolan her şeyi “Marksizm-Leninizmininkarı” olarak değerlendirmişlerdir.Bu Lenin’de, Mao’da, Mahir’de yok-tur diyerek, savaşın diyalektiğine,hayatın gerçekliğine karşı çıkmış-lardır. Taklitçilik, şablonculuk hayatın,savaşın, ülkenin gerçeğinden kopuşideolojik zayıflığı büyütmüş ve ken-dine güvensizliği derinleştirmiştir.

Örgütsel, ideolojik, politik ba-ğımsızlığı kalmayan, düzenin ideo-lojisinden etkilenen oportünist solkaçınılmaz olarak iktidar iddiasınıda yitirmiştir.

Hiçbir zaman kendine güvenli ol-mamıştır. Kendine güven, ideolojisine,halka, kendi gücüne güvendir. Tekbaşına kalmayı göze almaktır. Opor-tünist sol hiçbir zaman kendi başınakalmayı göze alamamıştır. Yalnız ba-şına doğruyu savunan olmamıştır.Devrimcilere, devrimci politikalarakarşı dahi tek başına olamamıştır.Bu zeminde tüm oportünist, reformistsol birleşmeyi başarmıştır.

İktidar iddiasını yitirince, meşrulukanlayışını da yitirmiştir.

Kendini MeşruGörmeyenler YasalAlanlarına da Sahip

Çıkamamışlardır. Reformizm, oportünizm meşru-

luğu değil, yasallığı esas alırlar.Ancak Taksim yasaldır, AB tarafın-dan, mahkeme kararı ile de tescil-lenmesine rağmen yasal alanlarınabile sahip çıkamamışlardır. Daha bir-kaç yıl öncesine kadar Taksim, 1Mayıs mitingi için açılmıştır. Hemde AKP büyük şovlarla, “bir tabuyuilk kez biz yıktık” diyerek yapmıştır.Tayyip Erdoğan, yaptıklarını göklereçıkarmış, sanki devrimcilerin ödediğibedellerin ısrarlı, kararlı, uzlaşmazmücadelemizin sonucu değil, kendisibahşetmiş gibi demeçler vermiştiTaksim için. Şimdi ise yasak diyor.Herkes biliyor ki bu yasal olarak ya-sak olduğundan değil; AKP, TayyipErdoğan böyle dediği için yasaktır.Bunu oportünist sol da çok iyi bil-mektedir. Yasallıktan söz eden, ya-sallığı esas alan oportünist, reformistsol işte gün gelir savunduğu, esasaldığı yasallığa göre bile hareketedemez hale gelir.

İşte uzlaşmacılığın, bedel ödemektenkaçmanın geldiği nokta burasıdır. Yasalolarak mahkeme kararı ile tescillenmiş1 Mayıs alanını bile sahiplenememiş-lerdir. AKP’nin gösterdiği alana razıolmuş, rıza göstermişlerdir. Bu tutum,bu tavır AKP’nin halk düşmanı politi-kalarının, terörcü politikalarının kitleler

nezdinde meşrulaştırılmasından başkabir şey değildir.

Oportünist sol bedel ödemektenkaçarak bu noktaya gelmiştir. Opor-tünist solun geldiği noktanın nedenlerianlaşılmak isteniyorsa en başa dö-nülmelidir.

12 Eylül sürecinde hapishane-lerde direnmeyen, teslim olan ha-reketler çürümüş reformistleşmiş-lerdir.

‘90’lı yıllar boyunca devrimcihareketin, oligarşiyle savaşına, adaletarayışına, iktidar savaşına “oligar-şiyle düello yapıyorsunuz” diyerekküfretmişlerdir.

2000 Büyük Ölüm Orucu Dire-nişi boyunca da oportünizm aynışeyi yapmıştır ve bedel ödemektenkaçarak çürümüştür.

Bedel ödemekten kaçan sol sa-vunduklarını yapamaz duruma gel-miştir.

Bedel ÖdemektenKaçtınızKendinize Güvenmediniz Örgütsel BağımsızlığınızıYitirdinizMeşruluğunuzu Yitirdinizİktidar İddianızıYitirdinizİnancınızı Yitirdiniz.O Halde Neye HizmetEdiyorsunuz? Ne İçinVarsınız?

1 Mayıs’ı, bedellerle kazanılanTaksim’i tasfiye etmek için varlar.Bir bütün olarak devrimi tasfiye et-mek için varlar.

Ve bu noktaya bir anda gelmediler. 1 Mayıs Taksim’i ne kadar basit

bir alan tartışmasına indirgemiş olsalarda, Bakırköy’e gitmiş olmalarını nekadar bir yenilgi değil vb. diye yu-muşatmaya çalışsalar da, bu durumu“politik bir taktik” olarak niteleselerde ortaya çıkan tablo oportünizmintablosudur.

Her dönemeçte, zorlu süreçte, düş-manla kızgın çatışmada, oportünizmdüzenle devrim arasında; düzene hizmeteder. Bu onun sınıfsal karakteridir.

12 Eylül 1980 faşist cunta yılla-

8 Mayıs2016

Yürüyüş

Sayı: 520

17SINIF MÜCADELESİNİN AYNASIDIR!

Page 18: TAKSİM, ÜLKEMİZDE SINIF MÜCADELESİNİN …yuruyus.biz/pdf/pdf/520.pdfÖyle burjuva basında ve reformizmin, oportünizmin, Kürt milliyetçilerinin de göstermeye çalıştığı

rında oportünizm; dışarıda ve içeridedirenmedi, mülteciliği seçti, yasallığıya da parlamentarizmi keşfetti, ör-gütsüzlüğü savundu...

Tarihsel bir süreçti. Fiziki, örgütseltasfiyeyi göze alma pahasına direnmekönemliydi. Eğer geleceğe güçlü birmiras bırakılacaksa Türkiye solu bunuyapmalı ve bedellerini göze almalıydı.Bunu yapmadılar. Ne yaptılar peki?

Mücadeleyi tatil ettiler. “Ricat”diyerek mülteciliği seçtiler. Ricat,güç toplamak içindi. Oysa oportünistsol ricatı “uygun koşulların gelmesinibeklemek” olarak kavradı ve uygu-ladı. Öyle ya, bu koşullarda -12 Eylülfaşizm koşullarında mücadele etmek,direnmek darbe yemek anlamına ge-lirdi. Akıllı olmak gerekirdi. Helebu koşullar geçsin, o zaman yapılırdıyapılacak olan.

Geleceğe güçlü bir miras bırakmakiçin örgütsel tasfiyeyi göze alama-dılar,ancak direnmeyerek kendi el-leriyle örgütlenmeleri tasfiye ettiler.

Dışarıda neyse içeride de öyleydioportünist sol. Hapishaneler de önemlibir sınav yerine dönüşmüştü. Dışarıdadirenmeyen içerde de direnmedi. Ha-pishaneler cephesinde de “elverişlikoşulların gelmesini” beklediler. “Dı-şarıya sağ salim çıkmayı” esas aldılar.Bugün Taksim 1 Mayıs alanını tar-tıştıkları gibi, hapishanelerde faşizminyaptırım ve dayatmalarını da aynıanlayışla tartıştılar ve yaklaştılar.“Politik taktik bunu gerektiriyor” de-diler, direnmediler. “Ön iliklemekten,İstiklal Marşı söylemekten, Tek TipElbise giymekten bir şey olmaz” de-diler faşizmin her yaptırımına boyuneğdiler. Hapishaneleri mücadeleninbir cephesi olarak görmediler. Ha-pishanelerde Cephelilerin örgütlü,disiplinli yaşamlarına “cezaevi içindecezaevi yaratıyorsunuz” diyerek sal-dırdılar. Örgütsüzlüğü savundular.

Etkileri, sonuçları hapishaneleride aşan özgür tutsakların direniş çiz-gisine “hapishaneler mücadelesiniabarttığımızı, dışarıdaki mücadeleninyerine geçirdiğimizi” söyleyerek sal-dırdılar. Direnmemenin teorisi yaptılar.

Biz kendimizi yeniden yaratarakçıktık hapishanelerden.

Oportünist sol ise söylemindeki

devrimcilikten de vazgeçerek çıktı.Silahlı mücadele savunuculuğu, il-legalite savunuculuğu yerini bütü-nüyle yasallığa, uzlaşmaya, icazetebıraktı. Direnmeyen çürür dedik. Bugerçek 12 Eylül’de kanıtlandı.

1990’larda oportünizm, sosyalizminancını kaybetti. Emperyalizminideolojik etkisi altına girmeye başladı.‘90’lı yıllar boyunca devrimci hare-kete, oligarşiyle savaşına, adalet ara-yışına, iktidar savaşına “oligarşiyledüello yapıyorsunuz” diyerek küf-rettiler. Devrimciliğe ait değerleritasfiye etmeye başladılar.

2000’de oportünizm ihaneti açıktansavunmaya başladı. Teslimiyeti meş-rulaştırmaya başladı. Oportünist sol-daki çürüme daha belirgin bir halegeldi. Ve tüm bunlar devrimcilik adına,sol adına yapılmaya, meşrulaştırılmayaçalışıldı.

Oportünizm; DüzenDevrim Çatışmasında Düzeni Tercih Eder, Düzenin Hizmetindedir. Oportünizmin PanzehriDevrim MücadelesininBüyütülmesidir!

Oportünizm, düzen devrim çatış-masında düzene hizmet eder. Buonun sınıf karakterinin sonucudur.Çünkü oportünizm son tahlilde bur-juva ideolojisidir. Bu sadece ideolojik,teorik bir durum değil, pratik bir du-rumdur.

İşte 2016 1 Mayısı... AKP faşiz-mini, onun halk düşmanı, terörcüpolitikalarını meşrulaştıran bir tutumaldılar.

Bugünkü tutumlarının kökleri el-bette derinlerdedir. Daha gerilere gi-dildiğinde de görülecek olan gerçekoportünizmin sınıflar mücadelesininkızgın pratiğinde, çatışmaların kes-kinleştiği süreçlerde, bir bütün olarakdüzen devrim mücadelesinde, düzenehizmet ettikleri gerçeğidir. Dünyave ülkemiz devrimci pratiği kanıtla-mıştır ki, oportünizm ve reformizmdevrim düşmanıdırlar. Devrimci olanher şeye karşı düşmanlıklarını gös-terirler. Böyle olduğu içindir ki opor-tünizme karşı mücadele aynı zamanda

düzene, onun ideolojisine karşı mü-cadeledir.

Devrimci ideoloji ve politikadanuzaklaşanlar, devrimci teorinin ge-reğini yerine getirmeyenler, bedelödemeyi göze alamayanlar kaçınılmazolarak inançsızlaşırlar, meşruluklarınıyitirirler, düzenin ideolojik etkisialtına girerler ve sol saflardan düzenehizmet etmiş olurlar.

Oportünizmin panzehiri ideolojikmücadeledir. Açık, cepheden ve uz-laşmaz ideolojik mücadele oportüniz-min panzehiridir. Böyle olduğu içindirki oportünizm ideolojik mücadeledenkaçar. Ve tabi ki oportünizmin enönemli panzehri devrimci pratiktir,devrim mücadelesinin yükseltilmesidir.Ne kadar doğru söylenirse söylensin,eğer bu doğru, pratikte yaşam bulmazsaoportünizme manevra alanı sağlar.Devrimci pratik ise, oportünizminbütün maskesini indirir.

SONUÇ OLARAK; Bir; oportünizm direnmez, bedel

ödemez, kendine güvenmez, icazetarar, ilkesizdir... Oportünizm söyle-diğinin tersini yapar. Bu gerçek 1Mayıs 2016’da bir kez daha ortayaçıktı.

İki; faşizme karşı savaşmayanlarkimseyi savaştıramazlar. Oportüniz-min, “faşizmi yeneceğiz”, “faşizmekarşı savaşmaya çağırıyoruz” söy-lemleri içi boş söylemlerdir. Bu söy-lemleri oportünist, reformist yüzlerinigizlemek ve kitleleri düzene yedek-lemek için kullanırlar.

Üç; oportünist solun gerçekliğininkökleri eskilerde ve derinlerdedir.Sorun oportünist solun karakteristiközelliklerinden kaynaklanır; taklit-çidir, kendine güvensizdir, iktidariddiasını ve meşruluğunu yitirmiştir.

Dört; oportünizm düzen devrimçatışmasında düzene hizmet eder.Oportünizmin panzehiri ideolojikmücadeledir, kızgın pratiktir, devrimmücadelesinin yükseltilmesidir.

Yürüyüş

8 Mayıs2016

Sayı: 520

Page 19: TAKSİM, ÜLKEMİZDE SINIF MÜCADELESİNİN …yuruyus.biz/pdf/pdf/520.pdfÖyle burjuva basında ve reformizmin, oportünizmin, Kürt milliyetçilerinin de göstermeye çalıştığı

�� Biz diyoruz ki; düzeni değiştirme iradesi ve güveninesahip olmayanlar, değiştiremedikleri ile uzlaşırlar. İcazet sınır-larında ve savunmada kalarak siyaset yapmak, “akıllı solcu-luk” bizi düşmandan korumaz.�Biz diyoruz ki; yumuşatılmış emperyalizm, belirsizleştiril-miş devrimcilik anlayışına izin vermeyeceğiz. Reformist "akıl-lı" solculuğu kabul etmeyeceğiz.�Biz diyoruz ki; Efkan Ala'nın, Ahmet Davutoğlu'nun teşek-kürü; bedel ödemekten kaçan, reformist-oportünist sola veKürt milliyetçilerinin uzlaşmacılığınadır. Uzlaşmak iddiasız-laşmaktır, devrimden vazgeçmektir. �Biz diyoruz ki; bedel ödemeyi göze alamayanlar, düşmanlabarış içinde yaşamayı isteyenler; sınıfının, halkının temsilcisiolamaz; tarihsel haklılıklarına, meşruluklarına inanamazlar.�Biz diyoruz ki; halk için demokrasi; Amerika’dan,Avrupa’dan, düzen partilerinden gelmez. Reformizm, ve mil-liyetçi anlayışlar bizleri kurtuluşa götürmez. Direnmekten,faşizmin önümüze ördüğü barikatları parçalamaktan başkaçözüm yoktur. Çözüm Cephe'dedir.�Biz diyoruz ki; bu savaş bir sınıf savaşıdır. Ezenle ezilenin,sömürenle sömürülenin, işçi ile patronun, zengin ile yoksulun,aç ile tokun savaşıdır. Sömürü düzenini yok etmenin tek yoludirenmek-savaşmak-uzlaşmamaktır. �Biz diyoruz ki; düşmandan korunmanın tek yolu savaş-maktır. Var olmanın, gücünü büyütmenin tek yolu savaşmaktır.

DÜŞMANLA BİR ARADA, BARIŞ İÇİNDE YAŞANMAZ!

Biz Diyoruz ki;�

Page 20: TAKSİM, ÜLKEMİZDE SINIF MÜCADELESİNİN …yuruyus.biz/pdf/pdf/520.pdfÖyle burjuva basında ve reformizmin, oportünizmin, Kürt milliyetçilerinin de göstermeye çalıştığı

Halk Kurtuluş Savaşçısı FıratÖzçelik’in, Çağlayan Adliyesi’ndeki25 Haziran 2015 tarihinde görülenduruşması, saat 13.00’de, halk kur-tuluş savaşçısının hazırlamış olduğu44 sayfalık savunmayla başladı. FıratÖzçelik mahkemeye girdiğinde TA-YAD’lı Aileler ayağa kalkarak, zaferişaretleri yaparak evlatlarını selam-ladılar.

Halk savaşçısının üzerine giydiğitişörtün arkasında “Selam Olsun Şa-fak, Bahtiyar, Elif’e yazarken, önkısmında Berkin Elvan’ın resmininolduğu gözlendi.

Fırat Özçelik okuduğu savunmada,emperyalizmin dünyayı kan gölüneçevirmesinden, Ortadoğu halklarınıkatliamlara uğratmasından, ülkemiztopraklarının Amerika’nın çiftliği ha-line getirilmesinden, Suriye’deki sa-vaşın, vahşetin tek sorumlusununemperyalizm ve ülkemizdeki uşağıişbirlikçi oligarşi olduğundan, AKPve Tayyip Erdoğan’ın halk düşman-lığından, katil ve hırsızlığından, GeziAyaklanması’nda “talimatı ben ver-dim” diyerek Gezi Ayaklanması’ndakatledilen 8 halk çocuğunun katiliolduğuna kadar birçok konudan bah-setti.

Fırat Özçelik ayrıca savunmasınınbirçok yerinde, 45 yıldır savaşma is-teğimizden, azminden, tek başına dahikalsak umudun bayrağının yere dü-şürülmediğinden, Bağcılar’dan Dersimdağlarına bayrağımızın her yerde dal-galandığından, onlarca kuşatma altındabinlerce merminin üzerlerimize yağ-mur gibi yağarken kanlarımızla du-varlara Devrimci Sol yazan şehitleri-mizin yol gösterici olduğundan sözetti.

Ülkemizde Marksizm-Leninizmışığında devrimi yapacak tek partininDHKP/C olduğunu vurguladı.Kızıl-

dere’nin Cepheliler’in doğum yeriolduğunu, her Cephelinin kerpiç evinçatısında Mahir’in haykırdığı “Bizburaya dönmeye değil ölmeye geldik”şiarını 45 yıldır sürdüğünü, Mahir’inbıraktığı mirası Dayı’yla devam et-tirdiklerini söyledi. Mahkeme başkanı,halk savaşçısının üst üste katil Tayyipdemesinden rahatsızlık duyarak sus-turmaya çalıştı. Halk savaşçısı ise“vur emrini ben verdim diyen bi-rine katil denir, eğer dava aça-caksanız açabilirsiniz” diyereksavunmasını okumaya devam etti.

44 sayfalık siyasi savunmadaher konuya değinen halk savaşçısıParti-Cephe’nin yalnız kalma pa-hasına da olsa, Kürt milliyetçilerine,oportünizmin savrulmalarına karşıdün ne dediyse bugün de aynısınısöylediğini özellikle vurguladı.Orak-çekiçli bayrağımızı dalgalan-dırmaya, silahlı mücadeleyle, halkdüşmanlarından feda cüretiyle hesapsormaya devam edeceklerini söy-ledi.

Çağlayan Adliyesi’nde ŞafakYayla ve Bahtiyar Doğruyol’unBerkin Elvan’ın katillerini koruyansavcıyı cezalandırmasına kadar ge-len süreçte Cephelilerin yaptığıyüzlerce basın açıklamasından çadıreylemlerine, gözaltına alınanlarınişkenceye uğradıklarına, tutuklan-dıklarına, yüzlerce insanın yara-landığına, halkın evlerine gaz bom-baların atıldığına değindi.

Berkin Elvan’ın vurulmasınadair ise yüzünde fular olan herkesinvurulmasının hak mı olduğunu sor-du. Savcı Mehmet Selim Kiraz’ıncezalandırılması konusunda da,AKP’nin, 3 polisi açıklamayaraksavcısını gözden çıkardığını ifadeetti.

Halk Kurtuluş Savaşçısı Fırat Özçelik:

“Orak çekiçli bayrağımızı dalgalandırıyor ve halkdüşmanlarından feda cüretiyle hesap soruyyoruz”

Cepheliler, her yerde olduğugibi mahkeme kürsülerinde de

teslimiyeti değil savaşıörgütlediler; yargılanan değil

yargılayan oldular. Çünkü düzen devrimcileri

yargılamaz. Çünkü devrimcilerin tarihi

yargılanamaz, ancak yazılır. Çünkü tarihsel ve siyasal

haklılığı olan “suç”lanamaz. Ülkemizde bu bir CEPHE

geleneğidir.Bu gelenek Mahirlerle

başladı. Mahir ve Ulaş’ın elsıkıştıkları mahkeme

salonlarından Devrimci SolAna Davası’nda HAKLIYIZ

KAZANACAĞIZ’a ulaştı. Düzeniyargılama geleneği Dursun

Karataş’ın dava kürsüsündekigörüntüsüyle sembolleşti.

İlk kez orada “HerkesKonuştu Şimdi Sıra Bizde”

denildi. İlk kez 12 Eylülsavcılarına “terörist mi

arıyorsunuz o halde aynayabakın” diye seslenildi.

Şimdi bu gelenek Cephelisavaşçılarla devam ediyor.

Devrimcilerin, kendilerini yargılamak için kurulan mahke-melerde, düzeni yargılamaları artık bir gelenektir

Yürüyüş

8 Mayıs2016

Sayı: 520

TAKSİM, ÜLKEMİZDE20

Page 21: TAKSİM, ÜLKEMİZDE SINIF MÜCADELESİNİN …yuruyus.biz/pdf/pdf/520.pdfÖyle burjuva basında ve reformizmin, oportünizmin, Kürt milliyetçilerinin de göstermeye çalıştığı

Amed Halkın Hukuk Bürosu, 29 Nisan 2016tarihinde “Devrimci Avukatlık “ konusunda bir söyleşigerçekleştirdi. HHB avukatları Behiç Aşçı ve SelçukKozağaçlı’nın konuşmacı olduğu söyleşiye hukuk fa-kültesi öğrencileriyle genç avukatlar yoğun ilgi gösterdi.

Behiç Aşçı ve Selçuk Kozağaçlı, 27 yıllık mücadeletarihiyle, Devrimci Avukatlık konusunda ülkemizdebir gelenek başlatan Halkın Hukuk Bürosu’nun pratiğinianlattılar. Bu pratiğin devrimci avukatlığı öğrenmekve öğretmek üzerine kurulu olduğu anlatıldı.

Ankara, İstanbul ve İzmir’de kurulmuş olan AdaletOkullarından söz edildiğinde, hukuk fakültesi öğrencilerive genç avukatlar Amed’de de bir Adalet Okulu olmasıkonusunda isteklerini dile getirdiler.

Soru ve cevaplarla üç saati bulan söyleşinin ardındanSelçuk Kozağaçlı HHB avukatlarının kollektif savun-malarından oluşan “Savunmalar” kitabını imzaladı.

HHB Avukatları Amed’de Devrimci Avukatlık Konusunda Söyleşi Yaptılar:

HALKIN HUKUK BÜROSU BİR GELENEKTİR

Çağrı!Bizler, açıkça tarafını bu halktan ve tüm dünya halk-

larından yana seçen sanat gönüllüleri;Bizler, her şeye olduğu gibi kültür ve sanata da

sınıfsal bakanlar;Bizler, bu bakış açısını onlarca yıldır baskılara, ya-

saklara, tutsaklıklara rağmen halkın sanatçılığını yapmaktanasla vazgeçmemiş Grup Yorum’dan alanlar;

Bizler, bu halkın, bu toprakların türküsünü söyleyen-ler;

Bizler, Grup Yorum öğrencileri;Kültür ve sanat faaliyetlerinin bir avuç ayrıcalıklı

zümrenin tekelinde olmadığını söylüyoruz. Halkın herkesiminin sanatla ilgilenebileceğini, konuşabilen herkesin

türkü de söyleyebileceğini, her sesin eğitilebileceğini,her sesin güzel olduğunu düşünüyoruz.

Bizler, "Grup Yorum Halktır Susturulamaz" sloganınınsadece bir slogandan ibaret olmadığını, bunun hayatıniçerisinde de ifadesini bulduğunu biliyoruz. Grup YorumEskişehir Halk Korosu olarak herkesi bizimle ve GrupYorum’la birlikte bu toprakların türküsünü hep berabersöylemeye çağırıyoruz.

Büyüyerek güçlenen halk koromuza tüm Yorum se-verleri davet ediyoruz.

İletişim için: “Grup Yorum Eskişehir Halk Korosu”Facebook sayfamızı beğenip mesaj atabilirsiniz.

h t t p s : / / w w w. f a c e b o o k . c o m / G r u p - Yo r u m -Eski%C5%9Fehir-Halk-Korosu-1526427207607464/

Grup Yorum Eskişehir Halk Korosu

TutsaklarımızıMektupsuz ve Umutsuz

BırakmayacağızDersim Liseli Dev-Genç’liler, 28 Ni-

san’da Dersim Haklar Derneği`nde biraraya gelerek tutsak Liseli Dev-Genç’liNeslihan Albayrak’a toplu mektup yazdı.Ve kısa bir açıklama yaparak; “Tutsakları-mızı tecritte yalnız bırakmamak için dahaçok mektup yazalım. Her mektup tecrittevurulan bir darbedir” denildi.

8 Mayıs2016

Yürüyüş

Sayı: 520

21SINIF MÜCADELESİNİN AYNASIDIR!

ÇAĞRIYozlaşmaya

KarşıYOLDAŞ/LİG

Başlıyor!Berkan Abatay - 589 Spor Mer-

kezi’nin düzenlediği “YozlaşmayaKarşı YOLDAŞ/LİG Turnuvası” baş-lıyor. Tüm kurumları, mahalleleri vehalkımızı turnuvamıza davet ediyo-

ruz. Yozlaşmaya karşı bir GOL de sen at.

Page 22: TAKSİM, ÜLKEMİZDE SINIF MÜCADELESİNİN …yuruyus.biz/pdf/pdf/520.pdfÖyle burjuva basında ve reformizmin, oportünizmin, Kürt milliyetçilerinin de göstermeye çalıştığı

Fadik Adıyaman Bakırköy Hapishanesi’nden kaçırılıp zorlaTekirdağ T Tipi Hapishanesi’ne getirilmesiyle beraber tecrit vesürgün sevk işkencesine karşı direnişe başladı. Fadik Adıyamanözgür tutsak geleneğine uygun davranmış, 91 günlük açlıkgrevi ile bu geleneği büyütmüş, direnip teslim olmama gelene-ğimize yeni bir halka eklemiştir. Bu onurlu direnişi selamlıyor,gurur duyduğumuzu bir kez daha ifade etmek istiyoruz. Buhaklı ve meşru direnişe devrimci tutsaklar açlık grevleri yaparak,TAYAD’lı aileler olarak bizler de dışarda destek verdik. FadikAdıyaman’ın tecrit ve sürgün sevklere karşı mücadelesini sa-hiplendik, dışarıya taşıdık. Bizde ‘Seninleyiz Fadik’ kampanyasıbaşlattık. Bu kampanyamız içinde birçok eylem yaptık. Basıntoplantısı, basın açıklaması ve oturma eylemleri, Tekirdağ Ttipi Hapishanesi'nin önünde nöbet eylemi, açlık grevleri veFadik Adıyaman Plartformu oluşturarak aydın, sanatçılar vetüm duyarlı insanlardan bir kamuoyu oluşturmaya çalıştık. Busüreçte bizimle birlikte Fadik Adıyaman’ın direnişine destekolan bütün kurumlara da teşekkür ediyoruz.

(.......)TAYAD’lı Aileler olarak bizler bu direnişten bir kere

daha öğrendik ki direnmeden kazanamazsın. Biz örgütlühak alma mücadelemizde kazandık. Onurları onurumuzdur.Şimdi bize düşen görev bu zaferin verdiği moral ve coşkuylasürgün sevklere ve tecrite karşı mücadelemizi büyütmek vedirenişte yeni mevziler kazanmaktır. Bu bilinçle hareketederek sürgün sevkleri ve tecriti önleyebiliriz. Evlatlarımıziçin yılmadan, usanmadan, inatla, dirençle ve umutla onlarınsesi olmaya devam edeceğiz. Gücümüz meşruluğumuzdanve haklılığımızdan gelmektedir. Haklıyız Kazanacağız.

Fadik Adıyaman Onurumuzdur!Tecrite Sürgün Sevklere Son!Tecrit İşkencedir!İşkence İnsanlık Suçudur!

TAYAD’lı Aileler

Fadik Adıyaman’ın TalepleriKabul EdildiYaşasın Direniş Yaşasın Zafer

ŞŞehitlerimizin Silahları Onurlarla,Çayanlarla Dersim Dağlarında

Emperyalizmin ve işbirlikçilerinin F tipi hapishane saldı-rılarına karşı boyun eğmeyerek 7 yıl süren ve 122 şehitverilen Büyük Direniş’in son şehidi Fatma Koyupınar’ıanmak için yoldaşları ve ailesi mezarını ziyaret edip yemekdağıttı. 1 Mayıs’ta Fatma Koyupınar’ın mezarına giden aileve arkadaşları mezar temizliği yapıp, vasiyeti üzerine dikilenfıstık ağacını suladıktan sonra, anmaya başladı. AnnesiCennet Ana mezar başında bir ağıt okudu. Büyük direnişinve boyun eğmemenin öneminden bahsedilen konuşmanınardından “Bize Ölüm Yok” ve “Haklıyız Kazanacağız”marşları okunup “Kahramanlar Ölmez Halk Yenilmez!” ve“Fatma Koyupınar Ölümsüzdür!” sloganları atılıp buradanDemet Taner’in mezarı başına geçildi. “Demet Taner faşizminkatliam mangaları tarafından Antep’te katledilen halk kurtuluş

savaşçısıdır. Demet Tanerlerin silahları şimdi Dersim dağlarındaÇayanların Onurların ellerinde ve bu cüretle Taksim’e yürüyorCepheliler” denildi. Konuşma sonrasında “Varsa CesaretinizGelin” marşı ve “Türkülerde Yaşamak” türküsü söylenip 25kişinin katıldığı anma sonlandırıldı. Hep beraber Fatma Ko-yupınar’ın evine geçilerek yemek ve tatlı dağıtımı yapıldı.

���

Şehitlerimizin “Hep İleri!” KomutuylaYürüyoruz

Karadeniz Özgürlükler Derneği, 28 Nisan’da, VezirköprüYenimahalle mezarlığında Ölüm Orucu şehidi Fatma HülyaTümgan’ın mezarı başında anma yaptı. Anmaya FatmaHülya Tümgan nezdinde tüm devrim şehitleri için birdakikalık saygı duruşu yapılarak başlandı. Ardından Fatma’nınhayatıyla ilgili bir yazı okundu ve son olarak “Özgür Tutsak”marşıyla anma sonlandırıldı.

Mücadelemiz Tecrit KalkanaKadar Sürecek!

Halkın Hukuk Bürosu müvekkilleri Fadik Adıyaman’ınzaferi üzerine 3 Mayıs'ta bir açıklama yaptı. AçıklamadaFadik Adıyaman'ın 2 Şubat'tan beri Tekirdağ T Tipi Hapis-hanesi’nde tecrit edildiğini ve sürgün sevklere karşı 91.gü-nünde tüm taleplerinin kabul edildiğini dile getirdi. Açık-lamanın devamında şunlara değindi: "... Son birkaç günlüksüre boyunca hapishane idaresi, bakanlık ve savcılıknezdinde bir dizi görüşme yapılmış, yapılan bu görüşmelerde,direnişin genel bir direnişe dönüştüğü de ifade edilerekmüvekkillerin istedikleri hapishenelere sevklerinin yapılacağıkendilerine bildirilmiştir. Müvekkilimizin 2 Şubat tarihindebaşladığı açlık grevinin kritik bir aşamaya gelmesi ve diğersiyasi tutsakların da destek verdiği genel bir direnişe dö-nüşmesi, başta TAYAD olmak üzere demokratik kitle ör-gütlerinin ve kamuoyu desteğinin de etkisiyle müvekkilintemel talebi olan başka bir hapishaneye sevk talebinin 2Mayıs 2016 tarihi itibariyle kabul edilmesi üzerine mü-vekkilimiz 91 gündür sürdürdüğü açlık grevini 2 Mayıs2016 tarihi itibariyle sonlandırmıştır. Müvekkilimizin tedavisüreci de bu tarih itibariyle başlamış olup tarafımızdantakip edilecek ve gerekli durumlarda tarafımızca bilgilendirmeyapılacaktır. Müvekkilimiz Fadik Adıyaman, tecrite karşı91 gündür sürdürdüğü açlık grevi direnişi boyunca kendisiniyalnız bırakmayan yoldaşlarına, TAYAD’lı Ailelere, avu-katlarına, direnişe destek veren, emeği geçen tüm demokratikkurum ve kişilere bizim aracılığımızla teşekkür etmektedir.Tecrit herkesçe kabul edilmiş insanlık suçudur. Yarattığısağlık sorunları bilimsel olarak kanıtlanmıştır. Siyasi tut-sakların tecrit koşullarında tutulmayı kabul etmedikleri debilinmektedir. Müvekkillerimiz de tecrit uygulamasınıkabul etmek yerine ölümü tercih ettiklerini defalarca ka-nıtlamışlardır. Bizler de geçmişte ve bugün olduğu gibi in-sanlık suçu olan tecriti asla kabul etmeyeceğimizi, müca-delemizi tecrit kalkana kadar sürdüreceğimizi bir kez dahaifade ediyor ve müvekkilimiz Fadik Adıyaman’a 91 günlükbu onurlu direnişinden dolayı teşekkür ediyoruz" denildi.

Yürüyüş

8 Mayıs2016

Sayı: 520

TAKSİM, ÜLKEMİZDE22

Page 23: TAKSİM, ÜLKEMİZDE SINIF MÜCADELESİNİN …yuruyus.biz/pdf/pdf/520.pdfÖyle burjuva basında ve reformizmin, oportünizmin, Kürt milliyetçilerinin de göstermeye çalıştığı

Cepheliler, çalışma tarzlarıyla ik-tidarı istediklerini gösterirler. İktidariddiamızı, daha bir işe başlarken gös-teririz. Bir işi nasıl ele alacağız?

Her işin bir komitesi olmalıdır.Komite işe başlarken, ilk önce NASILyapacağını değil NEDEN yapacağınıbilmelidir. Nedenini, yani işin siyasiamacını kavrarsa eğer yaratıcılık, ini-siyatif, sahiplenme, sonuç alma yö-nünde gelişecek ve iktidar iddiasınıeline aldığı her işte gösterecektir.

Cephelilerin ellerine aldıkları işisonuç alıncaya kadar sürdürmelerinisağlayan şey, işi neden ve nasıl ya-pacaklarını bilmeleridir.

Bir İşe Nasıl Başlayacağız?İşimiz dergi dağıtmak da olabilir,

imza toplamak da olabilir, yeni birkampanya başlatmak da olabilir…

Komitemizi kurduktan sonra, ilkadım olarak yapılacak iş hakkında biriç yazı yazılmalıdır. İç yazının amacıCephelilerde aldığı görevi yerine ge-tirme, öğrenme ve harekete geçme is-teğini artırmak; siyasi hedeflerimizi,önceliklerimizi ve gücümüzü ortayakoyarak, hedefe kilitlenmeyi sağla-maktır. İç yazı yazmak, kendi işimiziörgütlemektir. İkna yöntemini esasalarak, kitlemizi bilgilendirmeli, eğit-meli; hedef ve amacımızın propagan-dasını yapmalıyız.

Ajitasyon-propagandayı ilk öncekendi içimizde hayata geçirmeliyiz.Ajitasyon, duyguları; propaganda isedüşünceleri örgütlemek ve eylemegeçirmek için yapılır.

İç yazıyı, işin örgütlenmesinde yeralacak tüm Cephelilerle birlikte okumalı,

üzerine konuşarak tüm arkadaşlarımızıikna etmeli, işin planlamasını yaparakbir program çıkartmalıyız. İkinci adımolarak da hedef ve amacımızı ortayakoyan bir slogan bulmalıyız.

Yaptığımız Her İşteBir Sloganımız Olmalıdır

Sloganın kelime anlamı, “Kısa veçarpıcı propaganda sözü”dür.

Kısadır ama etkili bir cümledirslogan.

Sloganlara iç ya da dış, uzun yada kısa vadeli tüm kampanyalarımızdaihtiyaç duyarız. Kampanya devrimcihareketin çalışmalarını, belli bir he-defe, belli bir konuya yoğunlaştırarak,mevcut güçlerini, potansiyel durum-daki güçlerini ve atıl güçleri en üstdüzeyde harekete geçirerek,siyasi so-nuçlar yaratmayı hedefleyen özel mü-cadele dönemleridir.

Sloganlar, işte yoğunlaştığımız buişlerde elimize anahtarı verir. Buanahtarla, imkansızı gerçek kılarız…

Sloganlar ideolojik netliğimizdir.En militan cümlelerimizdir. Keskindir,nettir. “Ama, fakat, ancak” dedirtmez.Slogan, iktidar iddiamızdır...

Slogan, Tank KadarÖnemlidir!

“Birliklere verilen uygun emirler,atılan sloganlar ya da yapılan çağrılar,tüm bir savaş boyunca birinci sınıf ağırtop veya birinci sınıf hızlı tanklar kadarönemlidir... On milyonlarca, yüz mil-yonlarca halk kitleleriyle ve onlarınçeşitli talep ve gereksinimlerinin sözkonusu olduğu siyasal alanda ise slo-ganlar çok daha büyük bir öneme sa-hiptir.” (Stalin, Strateji ve Taktik)

Slogan; sözün kısa, özlü ve çarpıcıolanıdır. İnsanlara herhangi bir olayailişkin gerçekleri veya bizim herhangibir konudaki politik tavrımızı, en kısave özlü bir biçimde anlatmak içindir.

Sloganlar, ajitasyon ve propagandafaaliyetinin en etkili parçalarındanbiridir. Ajitasyon ve propaganda kit-lelere gerçekleri açıklama, kitlelerimücadeleye ve örgütlenmeye katıl-

maya ikna etme faaliyetidir. Bir kaçkelimenin gücü odur ki, yanyana gel-diğinde bir gerçeği açıklar, insanlarımücadeleye dahil ederler.

Sloganın işlevi yerine göre değişir;bazen politik bir tespiti, bazen sadecebir soruyu, bazen bir protestoyu, bazenkısa ya da uzun vadeli bir hedefi ortayakoyar. Yerine göre teşhir eder, eğitir,yol gösterir, harekete geçirir, hareketegeçmeye çağırır... Slogan yine yerinegöre, bir iddiayı ortaya koyabileceğigibi, bir kararı, bir uyarıyı, bir onayıda dile getirebilir... Bazen bir slogandakapsamlı bir program özetlenir, bazeno sloganda dile gelen sadece öfkemizveya kararlılığımızdır.

Her işe bir slogan, her açıklamayabir slogan, her toplantıya bir slo-gan… Sloganlar tüm devrimci faali-yetlerimiz sırasında elimizde meşaleolmalıdır.

Toplantı mı örgütlüyoruz, o top-lantının temel gündemi nedir, kimehitap ediyoruz, neyi hedefliyoruz…Bunlara göre bir slogan belirlemelive çıkış alıp toplantı yaptığımız yereasmalıyız.

Bir eylem düzenleyeceğiz ya dabir konser… Sloganı olmalı. Halkıno eyleme neden gelmesini istiyoruz,çağrımız ne üzerine kurulu? Bir he-defimiz olmalıdır.

Slogan yaratıcı ve yaşayan birkavramdır. Sloganlarımız dikbaşlı,kafa tutan kelimelerimizdir. Slogankitleye hitap etmelidir, bizim iddiamızıdile getirmelidir. Olayı anlatmalıdır.Süreçle birleştirmelidir.

Sonuç Olarak;1- Yaptığımız her işe bir iç yazı

yazalım, bir slogan belirleyelim.2- İç yazıyı tüm kitlemizle birlikte

okumalı, üzerine konuşmalı ve yapı-lacak işin nedenini nasılını kafalardaaçmalıyız. Sloganları çıkış alıp der-neklerimize, kurumlarımıza asmalıyız.

3- İç yazı ve slogan, işimizi ko-laylaştırır, hedefimizi ezberlememizi,aklımızdan çıkartmamamızı sağlar.

4- Slogan ve iç yazı belirsizliğeson verir, işi sahiplenmeyi sağlar.

CCepheli Çalışma Tarzı ile Her İşin Neden ve Nasıl

Yapılacağını Kavrayalım, Kavratalım

Her İşe Bir İç Yazı, Bir Slogan Bulalım!

8 Mayıs2016

Yürüyüş

Sayı: 520

23SINIF MÜCADELESİNİN AYNASIDIR!

Page 24: TAKSİM, ÜLKEMİZDE SINIF MÜCADELESİNİN …yuruyus.biz/pdf/pdf/520.pdfÖyle burjuva basında ve reformizmin, oportünizmin, Kürt milliyetçilerinin de göstermeye çalıştığı

Mart’ a evrilir günler İstanbul’a yağmur yağar dallara bahar yürümüştür

dereleri taşırırken dağlardan eriyen kar

çiçek açma vaktindeyken kiraz ağaçları

gözümün içinde yıldız uzaklığında

bir hasretlik öyküsü bir kucaklaşma türküsü

ve sol yanımın çarpıntısı iki yürekte çarpıyor

Bayrampaşa sokaklarında

Mart’ta düşen cemre gibi yüreklere umut eker iki kadın türkü yakar

inceden inceye

Mart’ a evrilir günler İstanbul’ayağmur yağar

üşüyor bu havalarda simidin en gevreğini satanın

emekçi elleri

megakentlerin kırmızı ışığına mahkum edilen

cam silicisi küçük eller deüşüyor

daha dün kalem tutan daha dün pankart tutan

daha dün mapuslardatutsak

ve “ hayat “ denenkutsal kavganın

şu anında geçmiş ve gelecek

zamanımızda Bayrampaşasokaklarında

baktığımız her duvarıkaplayarak

boydan boya kabzanın soğuğunu

tutan eller o narin ince ve hünerli

o öpülesi eller feda ateşiyle ısınıyor

ilkbaharda nergiz gibi ellerimiz barut kokar iki kadın kibrit çakar gündüzden geceye

Mart’a evrilir günler İstanbul’a yağmur yağar Şubat ayazından sonra Nisan güneşinden önce

güvercin kanadındaDileklerimiz

vurulunca sokaklara kanlı postallar

doluşunca barikat barikat yumruklar sıkılır

yakılır bir yanımız Cizre’nin bodrumlarında

kapkara gökyüzünde şimşekler çakılır

Bayrampaşa sokaklarında adalet kılıcı çekilir

çağıldayan sular gibi hiç durmadan coşkun akar

iki kadın meydan okur yüceden yüceye

Mart’a evrilir günler İstanbul’a yağmur yağar

yeditepeye sis çöker gibi kulaklara dolan

haykırışlar adına özgürlük denen ölümsüzlük sözleridir

Bayrampaşa sokaklarında cenge tutuşan;

Sabo’nun kızlarıdır Berna deriz adına

Çiğdem deriz adına...

( Çiğdem’e ) ben derim ki;

Mart’ta yağan yağmurunda bir küçük damlaysa

ömrüm suya hasret kalanların

avucunda biriksin

sür düşlerini sen cesaretin namlusuna

pimi çekilmiş yüreğin volkan gibi patlasın

kucak dolusu selamlar ve bir demet sümbül sunayım

sana bir avuç da heyecan çok yaşa sen ey can

çok yaşayasın.

Mart’ta Savaşanlara...

Page 25: TAKSİM, ÜLKEMİZDE SINIF MÜCADELESİNİN …yuruyus.biz/pdf/pdf/520.pdfÖyle burjuva basında ve reformizmin, oportünizmin, Kürt milliyetçilerinin de göstermeye çalıştığı

SAVAŞIMIZI YENİ GELENEKLERYARATARAK YÜKSELTEBİLİRİZ

Bugün emperyalizme, oligarşiyeve onlar için iktidar koltuğuna oturmuşAKP faşizmine karşı şehirde kırda sa-vaşımızı büyütüyoruz. Bu savaşı bizkazanacağız.

Halk kurtuluş savaşı, yaratılan ge-lenekler üzerinden büyür.

Cephe’mizin 46 yıllık tarihi, hepyeni gelenekler üzerine yükselmiştir.

Gelenekler nasıl yaratılır?Her şeyden önce ideolojik netlik,

bedel ödeme kararlılığı, meşruluğunainanmak ve örgütsel tüm sorunlarıçözmek… Bunlar yeni gelenekler ya-ratmada önemli pusulamızdır.

İdeolojik olarak netiz. M-L ideo-lojimizin yol göstericiliğinde, umudu-muzun kurmaylığında bağımsız, de-mokratik ve sosyalist bir Türkiye’yikurmak için mücadele ediyoruz.

Tarihimiz boyunca bedel ödemektenkaçınmadık. Faşizme karşı savaşımızdabunun sayısız örnekleri vardır.

Meşru olan biziz! Bu düzen hiçbirkurumu ile meşru değildir. Sömürü,soygun ve zulüm düzenidir bu düzen.

Bu meşruluk bilinciyle eylemleri,etkinliklerimizi örgütleyip kurumları-mızı faşizmin saldırılarına karşı koruruz.Örgütümüzün karşılaştığı her sorunu,bizim sorunumuz olarak görüp tümgücümüzle çözmek için emek harcarız.

İşte tüm bunlar, yeni gelenekleryaratmada bize rehberdir.

Mahir’in, Dayı’nın ÖğrencisiOlmak, Yeni Gelenekler

Yaratmaktır!Mahir Çayan’ın şu sözleri, yeni

gelenekler yaratmada rehberimizdir.“Bir direniş geleneği yaratmalıyız.

Bu direnişte bir çoğumuz, belki de he-pimiz ölebiliriz. Ama gelecek kuşaklarabir direniş geleneği bırakırız”

Önderimiz Mahir Çayan bize savaşıbüyütmek için, yeni gelenekler yarat-mak için, bedel ödemekten kaçınıl-mamasını işaret ediyor.

Mahirler bu sözlerinde durmuş, Kı-zıldere’de fiziki olarak yok olunmasınarağmen, gelecek kuşaklara büyük birgelenek bırakmışlardır. Mahirlerin ya-

rattığı gelenekten, Dayı’mızın önderliğialtında Devrimci Hareketimiz bu gün-lere getirilmiştir.

Dayı’mızın 1984 Ölüm Orucu Di-renişi’nde söylediği şu sözleri, tarihimiz,ve yarattığımız-yaratacağımız yeni ge-lenekler için oldukça önemlidir:

“Biz siyasi kimlik sahibi insanlarolarak sınıf savaşının bulunduğumuzcephesinde, bu kavganın sanatını yap-maya çalıştık. Başarabildik mi? Busorunun cevabını kavgayı ilmek ilmekören düşünce tarzımızın, halk kitlelerineulaşıp ulaşmadığında bulacağız. Direnişsanatının bir gelenek haline gelip gel-memesinde göreceğiz…”

Dayı’mızın öncülüğünde gelenek-lerimiz halk kitlelerine ulaşmıştır. 12Temmuzlar, 16-17 Nisanlar, dağlarda,şehirlerde yaratılan kahramanlıklar, di-reniş gelenekleri; ‘96 Ölüm Orucu,19-22 Aralık Direnişi, 7 yıl süren 122şehitle Büyük Direniş ve yaratılan kah-ramanlık destanı. Bu destanın yarattığıkahramanlarımız; Hasan Selimler, İb-rahim Çuhadarlar, Şanlı Alişanlar, ErdalDalgıçlar, Elif, Şafak, Bahtiyarlar, Çiğ-dem, Berna ve Onurlar, Çayanlar…Daha niceleri hem geleneklerin yarattığıkahramanlar olurken, kendileri de yenigelenekler yaratabilmişlerdir.

46 Yıllık Tarihimizde YarattığımızGelenekler:

- Halka zarar vermeyen eylem an-layışımız. Eylemlerimizin hedeflerihep net olmuştur. Eylemlerimizde he-deflerimiz emperyalizm ve oligarşidir.Biz halk için mücadele ediyoruz. Halkazarar vermeyiz!

- Yoldaşlarımızı her koşulda sa-hiplenme geleneğimiz… “Birimiz he-pimiz, hepimiz birimiz için” diyerek,yoldaşlarımız için seve seve canımızıfeda ederiz.

- Gözaltında direniş tavrımız.Düşman bizi hiçbir zaman elleri yu-karıda teslim alamamış, 16 yaşındakiliselimizden tutalım 50-60 yaşındakiinsanlarımıza kadar hiçbir Cepheli,düşmana teslim olmamış; gözaltında,işkencede direnme geleneğini bü-

yütmüştür.-Feda geleneğimiz… 19-22 Ara-

lık’ta, içeride-dışarıda “Bir canım var,halkıma, vatanıma feda olsun!” karar-lılığıyla ileri atılan Cepheli Feda Sa-vaşçıları, feda geleneğimizi büyüt-müştür.

-Düşmanın hiçbir kuşatmasındateslim olmama, son mermisine kadarçatışma geleneğimiz… Dağda, şehirdeüslerimizde, kuşatmalarda düşman biziteslim alamamıştır. “Teslim olun!”çağrılarının tek karşılığı “Asıl siz halkınsavaşçılarına teslim olun!” olmuştur.

Ve sayamadığımız onca yeni gele-nek ve direniş destanları…

Bu Geleneklerimiz ve Destanla-rımızı Büyütmeliyiz!

Bugün emperyalizm ve oligarşininumudumuza yönelik saldırıları her za-mankinden daha fazla artmıştır. Busaldırılar boşuna değildir elbette. Çünküdünyada ve ülkemizde iktidar iddiasınasahip, silahlı mücadele veren tek M-Lhareket biz kaldık.

M-L ideolojimizle, yarattığımız ge-leneklerimizi Çiğdem, Berna’yla veŞahanlarımız Onur ve Çayan ile bü-yütüyoruz. Onlardan aldığımız güçle,ölümsüz önderlerimizin yol gösterici-liğinde, yeni gelenekler yaratıp kavgayıbüyüteceğiz.

Ve bağımsız, demokratik ve sosyalistTürkiye’yi yaratacağız!

“Biz siyasi kimlik sahibiinsanlar olarak sınıf savaşınınbulunduğumuz cephesinde, bu

kavganın sanatını yapmayaçalıştık. Başarabildik mi? Bu

sorunun cevabını kavgayı ilmekilmek ören düşünce tarzımızın,

halk kitlelerine ulaşıpulaşmadığında bulacağız. Direnişsanatının bir gelenek haline gelip

gelmemesinde göreceğiz…”

“Devrimci mücadele ve savaşta belirleyici olan kadrolar ve siyasi çizgidir. Tayin edici güç halk kitleleridir”

Savaş ve

Biz

Page 26: TAKSİM, ÜLKEMİZDE SINIF MÜCADELESİNİN …yuruyus.biz/pdf/pdf/520.pdfÖyle burjuva basında ve reformizmin, oportünizmin, Kürt milliyetçilerinin de göstermeye çalıştığı

Cemil Bayık, Ocak ayında yayın-lanan bir yazısında, Duran Kalkan’ındaha sonrasında “hata yaptık” dediğiaçıklamasına da açıklık getiren sözlerediyor... Bayık, kadro bileşenlerinieleştirirken ve özyönetimin nedenhayata geçmediğini ve AKP’nin sal-dırıları ile buna karşı kendi hazırlık-sızlıklarının nedenlerini sorgularken,bizim bugüne kadar kendilerine yönelt-tiğimiz eleştirilerin neden doğru veyerinde olduğu gerçeğini de ortayakoyuyor... “Çözüm süreci” adı altındaAKP’yi nasıl güçlendirdiklerine veAKP’ye nasıl koltuk değnekliği yap-tıklarına ilişkin sözlerimizin haklılı-ğından halkı savaş dışında tutarak veörgütlemeyerek, oligarşinin önünüdüzlediklerine kadar söylediğimiz hersözün kendi ağızlarından itirafını yapı-yor Bayık...

Cemil Bayık’ın Serxwebûn der-gisinin Ocak 2016 tarihli 409 nolusayısında çıkan yazısından yaptığımızalıntılar üzerinden, Kürt milliyetçihareketin politikalarını ele alacağız...

“Hata Yapmak”Stratejik Tavırları HalineGelmiştir!

Duran Kalkan kendisiyle yapılanbir röportajda Cizre için şunları söy-lüyordu:

“...Ağır bir bilanço oldu. Budüzeyde saldırı beklemiyorduk; yanıl-mışız, hata yapmışız. Düşman daolsa karşımızdaki güçlerin insanolduklarını sanıyorduk. Bu kadaralçalacaklarını, bu kadar vahşileşe-ceklerini hesaba katmamıştık. Düş-man gerçeğini tanımak da önemli”

(ANF, 24.02.2016). Evet, gerçekten düşman gerçeğini

tanımak da önemlidir... Fakat on yıl-lardır savaşan bir gücün, on binlerceşehitten sonra hala savaştığı düşmanıtanımıyor olması mümkün değildir.Sorun tanımak ya da tanımamak soru-nu değildir. Sorun, yaşananları mil-liyetçi bir bakış açısıyla değerlendir-mek ve uzlaşmacı bir bakış açısınınpenceresinden uzaklaşamamaktır. Busözleri söylemekle Duran Kalkan vePKK uzlaşmadan vazgeçmişler midir?Elbette değil. Fakat bu sözlerin ortayakoyduğu gerçek, Kürt milliyetçi hare-ket’in “özyönetim” adıyla hayatageçirdiği politikasının nasıl iflas ettiğiniortaya koyuyordu. Ve bu gerçek aslındadaha öncesinde de Cemil Bayık’ınSerxwebûn dergisindeki sözlerindede ifade ediliyor... Ama tüm söyle-nenler gerçeği sadece bir yanıyla elealıp ifade etmekle birlikte, ideolojikolarak burjuva zeminden kurtuluphalka yaslanmayı içermiyor... CemilBayık söz konusu yazısında, ortayaçıkan sorunları ve AKP gerçeğinitarihsel süreci içinde ortaya koyuyor...Duran Kalkan’ın “hata yaptık” sözügibi açıkça ifade edemese de, aslındaAKP karşısındaki durumlarını açıkçaortaya koyuyor. Fakat bu gerçeği orta-ya koymak tek başına yetmiyor. Ger-çeği çözümlerken, nedenleri bulmayaçalışırken açık davranmaktan uzak-laşıyor ve ciddi bir hesaplaşma yap-mıyor Cemil Bayık. Tersine suçu kad-rolara atarak işin içinden sıyrılmayaçalışıyor... Sorunun ideolojik boyutunugörmüyor, görmek de istemiyor.

AKP gerçeğine ve kendi yakla-

şımlarına ilişkin şunları söylüyorCemil Bayık:

“2010’un yazında mücadeledesertleşme eğilimi gelişince AKP hükü-meti yine sıkıştı. (...) Bu nedenle Ön-der Apo’nun yanına gitti ve eylem-sizlik olursa, ateşkes olursa anayasareferandumundan sonra bazı adım-ların atılacağını söylediler. Bu yönlübir yaklaşım gösterdiler. “

“Ancak AKP 2010 referandumunukazandıktan sonra referandumdanönce gösterdiği tutumu tamamenunuttu, yine çözümsüzlükte ısrareden, siyasal soykırımı devam ettirenbir politika izledi. Bir taraftan busaldırgan politikaları izlerken, diğertaraftan da Oslo görüşmelerini sür-dürdü....” diyor ve yazının başka biryerinde de şunları ekliyor:

“Aynı yıl (2014-bn) yerel yönetimseçimleri de vardı. Önder Apo buseçim sürecinde de AKP hükümetineadım attırma yaklaşımı içinde oldu.Önder Apo bu süreçte FetullahçılarlaAKP arasında yaşanan çatışmadahükümeti zorlamayan bir yaklaşımgösterdi.”

Yani AKP sıkıştıkça Kürt milliyetçiharekete başvuruyor ve onlar da onunönünü düzlüyorlar. Neden düzlüyor-sunuz, ne gibi bir çıkar ortaklığınızvar? AKP, dahası oligarşi ve emper-yalizm gerçeğini göremeyecek kadarkör müsünüz? Elbette değilsiniz. Sorungörmemekte değil, gördüğünüzü nasılele aldığınızdadır. Yani ideolojik kav-rayış ve bakıştadır... Yani milliyetçi-liktedir, uzlaşmacılıktadır.

Tam da bu noktada bizim söyle-diklerimiz de oldukça açıktır. Biz

KKürt Milliyetçiliği Kendi GerçeğininÜstünü Örtmeye Çalışırken, Aynı

Zamanda Düzeniçileşmelerini de AçıkçaOrtaya Koyuyor!

Tek Yol DevrimTek Yol DevrimKürdistan’daKürdistan’da

Yürüyüş

8 Mayıs2016

Sayı: 520

TAKSİM, ÜLKEMİZDE26

Page 27: TAKSİM, ÜLKEMİZDE SINIF MÜCADELESİNİN …yuruyus.biz/pdf/pdf/520.pdfÖyle burjuva basında ve reformizmin, oportünizmin, Kürt milliyetçilerinin de göstermeye çalıştığı

bir çok kez “Kürt milliyetçi hareketAKP’ye koltuk değnekliği yapıyor”dedik... Reyhanlı Katliamı sonrasında,“hükümetin yanında olacağız” dedik-lerinde, MİT hesaplaşmasında MİTadına hükümeti desteklediklerinde,Cemaat ile çatışma sürecindeAKP’den yana çıktıklarında, Robos-kili aileleri Tayyip Erdoğan ile buluş-turmaya çalışarak AKP’ye güç ver-diklerinde, 7 Haziran sonrasındakurulan seçim hükümetinde yer aldık-larında da aynı şekilde eleştirdik...Bu nedenle PKK, kendi kitlesini bizekarşı kışkırtmaya çalışmış, saldırt-mıştır.

Şimdi gerek İmralı görüşme not-larında ve gerekse de Cemil Bayık’ınbu yazısında, kendileri açıkça bunuortaya koyuyorlar. Biz birçok kez vebirçok yönüyle AKP ve sınıf müca-delesi gerçeğini ortaya koyduk. Kiçoğu zaman araları bozulduğunda, yada karşılıklı sertleşme görüntüsü yara-tarak pazarlık kızıştırmaya çalıştıklarıher seferinde, kendileri de AKP’ningerçek yüzünü bugünkü gibi ortayakoyuyorlardı. Ama yine de onunlabirlikte yürümekten vazgeçmiyorlardı.Şimdi de durum budur. “Düşman ger-çeğini tanımak gerekir” deseler deaynı düşmanla kol kola yürümeninönünü asla kapatmıyorlar... Söz konusuyazıda Cemil Bayık, şimdi savaş zama-nı dese de, tekrar uzlaşabileceklerini,kapıları tümden kapatmadığını da orta-ya koyuyor. Yaptıkları, AKP’nin poli-tikalarına karşı, kendi politikalarınıhayata geçirme çabasıdır.

“Özyönetim” KadrolarınKavrayışsızlığından mı,İdeolojik Bakıştan Dolayımı Hayata Geçmedi?

AKP’nin “çözüm süreci”ne yançizmesi ve 7 Haziran seçimlerinitanımaması karşısında, “özyönetim”ilanı ile karşı hamle geliştirmeyeçalışmışlar, ancak bu da boşa çık-mıştır. Boşa çıktığı noktada ise PKK,yeni bir değerlendirme yapmak zorun-da kalıyor. Cemil Bayık bu değer-lendirmelerinde ise, suçu, hep kad-rolara atarak sorunun gerçek nede-ninden uzaklaşıyor.

“Özyönetim” politikasının hayatageçirilememesi ve AKP’nin katliamlaezme ve Kürdistan’ı yerle bir etmesikarşısında, siyasal ve askeri olarakyaşadıkları yenilgiyi şu sözlerle ortayakoyuyor Bayık:

“Bu yollarla (çözüm süreci, görüş-meler-bn) sonuç alınmadığı için Ağus-tos ayında özyönetim ilanına gidildi.Kendi kendini yönetme kararı almıştır.(...)

“Önder Apo, demokratik özerk-liğin ve yerel demokrasinin inşa edil-mesi gerektiğini, özyönetimlerin oluş-turulması gerektiğini söylemiştir.Bunlar 2005’ten beri söylenmiştir.Kadrolara, çalışanlara, tüm ilgilikurumlara talimat olarak söylenmiştir.Bu görev verilmiştir ama bu görevde yerine getirilmemiştir. Çoğu yerdemeclisler kurulmuş, komün kurulmuşama içi doldurulamamıştır. Peki buniye yapılmamıştır? Nedeni şudur;her şey Önderlikle yapılan görüş-melere, seçimdeki şu kadar oya bağ-lanmıştır. Bu nedenle toplumun örgüt-lenmesi, demokratik özerkliğin inşası,özyönetimin gerçekleştirilmesi üze-rinde yoğun bir örgütlenme ve çabagösterilmemiştir. Bırakalım şu andakisert çatışmaya ve mücadeleye hazırolunması, Önder Apo’nun İmralı’dakigörüşmeler temelinde yarattığı, yinebizim eylemsizlik ve çatışmasızlıkortamında yarattığımız siyasal ortambile değerlendirilememiştir.(…)”

“Düşman özyönetimler ilan edil-diğinde çok şiddetli saldırdı. Bazıözyönetim ilan edilen yerler düşmanınsaldırıları karşısında zorlandı.Neden? Çünkü meclisler ve komünlergüçlü örgütlenmemiş, sağlık, ekonomi,kültür ve eğitim altyapısı yok. Yineözsavunma bilinci zayıf. Bu konudakesinlikle sorumluluk kadrolarda,çalışanlardadır.”

Cemil Bayık’ı duyan gören debu örgütün yöneticilerinden biri değilde uzaktan bakan bir gözlemci sanır...Özyönetimler, madem 2005 yılındanbu yana politikanızdı, o zaman bunakadrolarınızı neden hazırlamadınız?Kadrolarınızı bu konuda neden eğit-mediniz de şimdi bir şeyden haberiolmayan biri gibi konuşuyorsunuz!Bu söyledikleriniz, sorunu kendi dışı-

nıza itme kurnazlığından başka biranlama gelmiyor. Kadrolarınız özyö-netim modelinize hazır değildiysebunun temel nedeni sizin politikala-rınızdır. Ya da AKP’ye endeksli yürü-yen politikasızlığınızdır... Özyöne-timleri ilan ederken, onlara, sistemekarşı bir özyönetim, özerklik anla-mında bir özyönetim misyonu yük-lemeyenlerin başında siz geliyordu-nuz. Bunu bir politika olarak ortayaatan ve hayata geçirmeye çalışanolmadınız.

Sizin için özyönetimler düzenleuzlaşmanın bir aracından başka birşey değildir. Bununla düzeni sıkıştı-racak ve uzlaşmaya zorlayacaktınız.Yapmak istediğiniz bundan ibaretti.Ancak düşman, bu adımınızı bekle-diğiniz gibi değil; sert, katliamcı birsaldırıyla karşıladı... Siz ise bunakarşılık, savaşınız kabulümüzdüranlayışıyla hareket etmekten çok çokuzaktınız. Özyönetim ilan ettiğinizyerlerdeki halkı kendi başına bırak-tınız, halkla birlikte bir savaşa gir-mediniz. Murat Karayılan gelinenen son noktada bile, hala, şehirlerdesavaşa girmeyeceğinizden söz ediyor.

Özyönetimleri yalnız bırakan, des-tekten yoksun bırakanların başındaPKK hareketinin kendisi gelmekte-dir... Bir ilçeye saldırırken diğer ilçe-lerin harekete geçmemesini eleştiriyorBayık, ancak kendilerinin de hareketegeçmediğinden, diğer ilçeleri hareketegeçirmek için örgütlemediğindenbahsetmiyor. “Suç kadrolarda” deyipçıkıyor işin içinden.

Bu kadrolar kimden talimat alıyor,kime bağlı çalışıyorlar. Sizin kadrobileşeniniz kendi kendine hareketeden bir güç müdür? Böyle olmadığıbilinen bir gerçektir. Elinizdeki araç-larla her yerdeki kadrolarınıza anındaulaşabilme olanağına sahipsiniz.

“Sistemiçileşme”Yaşanırken Siz PartiOlarak Neredeydiniz?

Yaşanan durumu değerlendirirkenCemil Bayık, aynı zamanda kadro-larındaki düzeniçileşmeden de bah-setmekte ve özyönetimlerin hayatageçirilmemesindeki temel nedenler-den biri olarak da bunu dile getir-

8 Mayıs2016

Yürüyüş

Sayı: 520

227SINIF MÜCADELESİNİN AYNASIDIR!

Page 28: TAKSİM, ÜLKEMİZDE SINIF MÜCADELESİNİN …yuruyus.biz/pdf/pdf/520.pdfÖyle burjuva basında ve reformizmin, oportünizmin, Kürt milliyetçilerinin de göstermeye çalıştığı

mektedir: “(...) Öyle ki bazı özyönetim ilan

edilen alanlarda yönetimde olan kad-rolar sağlam duramamışlardır. Düş-manın saldırıları karşısında paniğegirmişlerdir. Düşmanın saldırılarıkarşısında bu saldırıları göğüsleyecekbir irade ortaya koyamamışlardır.Bunun nedeni yaşadıkları şekillen-medir. Bu şekillenme devrime ve dev-rimci mücadeleye göre olmadığından,böyle sert bir devrimci mücadeleyikarşılayacak duruşta olmamışlardır.Biz yıllarca bunu değerlendirdik, sis-temiçileşme dedik. Evet, Türkiye’dekikadrolarımızda ister bilincine varılsın,ister varılmasın, objektif olarak sis-temiçileşme vardır. Sistemiçileşmekadroyu önemli düzeyde etkilemiştir.Sisteme göre yaşama, sistemin ölçü-lerine göre yaşam var. Devrime göreşekillenmeyen, 24 saatini devrime,halkın özgürlük ve demokratik yaşa-mına kilitlemeyen kadro duruşları,çalışan ve yönetim anlayışları var.Bunların görülmesi gerekiyor.”

Evet, bunların görülmesi gerekiyorve en başta da sizin görmeniz gerekir.Siz gerçekten bunu görebiliyor musu-nuz?

Bayık, sadece bir durum tespitiyapıyor. Bunun nedenlerini sorgula-mıyor, bulmaya çalışmıyor. Durumutespit ediyor ve sonra da durum üze-rinden olması gerekeni söylüyor.Oysa, “nedenleri bulmadan sonucudeğiştirmenin mümkün olmadığını”söyler ustalarımız. Bayık’ın da durumtespiti yapması yerine, nedenlereyönelmesi gerekir.

Nedenlere baktığımızda gördü-ğümüz en temel gerçek, kadrolarınbu denli düzeniçileşmesinin temelnedeni olarak, PKK’nin siyasal bakışıve pratiğinden başka bir şeyi gör-müyoruz ve biz bunu yıllardır daeleştiriyoruz...

Her gün düzeni örgütleyen vedüzene yedeklenmek için silahlımücadeleyi tasfiyeye soyunan birhareketin insanlarının da, düzeneyerleşme beklentisi içinde olacaklarıaçıktır... Gerilla savaşının durdurul-duğu, halkın sorunlarının çözümündençekildiği yerde, halk kendi sorunlarınıkendisi çözmek için harekete geçmiş

ve kan davasından toprak davasınakadar bir dolu sorun yaşanmıştır. Vebiz o zaman bunlara da dikkat çek-mişizdir.

Her yılı çözüm yılı, final ilaneden bir anlayışla hareket edereksürekli düzenle uyumlu bir çalışmayıöğütleyen ve dili bile değişen birhareketin insanlarının şekillenmesininfarklı olması beklenebilir mi? Sonyazdıklarında yeniden eski diline,“sömürge ülke” tezlerini içeren dilinedönen Cemil Bayık geçen yılları biranda değiştirebileceğini mi düşün-mektedir? “Çözüm süreci” adı altındaveya başka adlarla geçen tüm uzlaşmasüreci içinde bu dil çoktan değişmişti.Öyle ki artık bırakalım “sömürge”tezlerini, Kürdistan’ın işgal edildiğigerçeği bile bir yana bırakılmış,bunun yerine “adeta işgal edilmiş”vb. gibi kavramlar kullanılır olmuştur.Öyle ya artık oligarşiyle köprüleryeniden kurulacaktır ve “demokratikcumhuriyet” gerçekleşecektir. Buradaartık “barış”tan başka bir şeye yeryoktur.

Tüm bu söylemleri ve yaklaşımlarıkadrolarına empoze eden, kadrolarınıbu yönde şekillendiren, Öcalan baştaolmak üzere tüm PKK yönetimidir.Şimdi gelinen noktada kabahati kad-rolara, çalışanlara atmakla yaşanansonuç değiştirilemez... Bu süreçleriyaşatan, bu bakış açısını şekillendirenmilliyetçi uzlaşma anlayışınıza yönel-mek zorundasınız.

Halkın Örgütlü OlmamasıGerçeğinin Nedeni Nedir?

Ve devam edelim, gerçek neden-lere yönelmeyip kendi anlayışı dışın-daki her şeyi eleştiren bakış açısınınçarpıklığının ortaya koyduklarına...Cemil Bayık bir yandan da suçu hal-kın örgütsüzlüğüne atıyor ve elbettebunu da yine kadrolarına bağlıyor:

“Kuşkusuz kırk yıllık mücadeleyleKürdistan halkı çok değişmiştir. (...)Ama bu halk gerektiği kadar örgüt-lenmemiştir. Bu halkın her alandaörgütlendirilmesi zayıf kalmıştır. Halkzaman zaman yürüyüşlere, mitinglereçağrılıyor, ondan sonra tekrar evinegidiyor. Örgütlü toplum haline gel-memiştir. Bu nedenle bugün özyönetim

direnişinin olduğu alanlara büyüksaldırılar olmasına rağmen, Kürdistantoplumu örgütlü toplum haline geti-rilemediği için gerektiği kadar hare-kete geçirilemiyor, mücadele içinesokulamıyor.”

“Halk son yıllarda yumuşak müca-deleye alıştırılmış. Seçimden seçimeoy veren bir yurtseverlik ortaya çıka-rılmış. O konuda da bir zafiyet var.Toplumdaki eksikliği, yetersizliği dekendi eksikliğimiz ve yetersizliğimizolarak göreceğiz. (...) Halk özyönetimilan etmiş, savaş var, hala bazı kadrove çalışanımız bunu geçici görüyor.Çünkü AKP’nin politikasını anla-mamış, sanki 1 Kasım seçimlerindensonra ya da bir süre sonra durumdeğişecek. Özyönetim hamlesi taktikolarak görülüyor. PKK’nin, AKP’ninsaldırılarına karşı yürüttüğü savaşbir taktik savaşı olarak görülüyor.Bu büyük bir yanılgıdır. Karşı tarafınezme amaçlı stratejik bir saldırısıvar. Buna karşı direniş de stratejiktir,uzun vadelidir. “

“Türk devleti böyle şiddetli birsavaşı ne kadar uzun süre sürdürebilir,ne kadar dayanır o ayrı bir konu.Çünkü Kürt sorununu çözemeyen,Kürt halkına bu düzeyde şiddetli sal-dıran Türk devleti dağılır, dağılmakzorunda kalır. Bu açıdan bir on yıldaha bu savaşı sürdüremez. (...) kad-romuzun bu saldırıya yeterince hazırolmadığı görülmüştür. Hazır olmadığıiçin de özyönetim ilan edilen yerlerinetrafında bir direniş çemberi yaratı-lamamıştır. Bu kadar ağır saldırılararağmen hala özyönetim alanlarınaverilen destek yetersizdir. AKP’ninsaldırgan politikalarına karşı yürü-tülen mücadele yetersizdir. Hem kesin-tilidir, hem de istenen düzeyde etkilideğildir.”

Halkın örgütsüz bırakıldığı vesavaşın dışında, salt gerillaya lojistikdestek sunan bir güç olarak tutulduğutespiti bizim Kürt milliyetçi hareketeyönelik yıllardır yaptığımız bir eleş-tiridir. Bugün kendileri halkın örgüt-süzlüğünden bahsediyorlar. Ancakyanlış yerde ve yanlış bir nedenle...Kürt halkı kendi kurtuluşu için birsavaşın içinde olmalıydı. Bunu yap-mayan Kürt milliyetçiliği, şimdi sıkış-

Yürüyüş

8 Mayıs2016

Sayı: 520

TAKSİM, ÜLKEMİZDE228

Page 29: TAKSİM, ÜLKEMİZDE SINIF MÜCADELESİNİN …yuruyus.biz/pdf/pdf/520.pdfÖyle burjuva basında ve reformizmin, oportünizmin, Kürt milliyetçilerinin de göstermeye çalıştığı

tığı noktada ise, yıllardır örgütsüzbıraktığı halkın örgütlü davranmasınıistiyor, bekliyor. Olmadığı yerde isekendi anlayışını sorgulamak yerine,suçu yine kadrolara atarak işin içindensıyrılmaya bakıyor. Dahası yine uzunsüreli savaştan vb. dem vuruyor, amadaha bu yazının mürekkebi kuruma-dan görüşmelere açığız diye açıklamayapan da yine kendileri oluyor.ABD’yi arabulucu olmaya çağıranda yine kendileri oluyor. Dışlarınaattıkları tutarsızlığın ve uzlaşmacıkafanın gerçekte kendilerine ait oldu-ğunu gözden kaçırmaya çalışıyorlar.Halkı direnişlerde yalnız bırakan,örgütlemeyen ve savaş dışı görenkendi anlayışlarını sorgulamaktankaçıyorlar.

Seçimlere YüklenenMisyon Sadece HDP’yemi Aittir?

Kadrolarının, çalışanlarının düze-niçileşleşmesi konusunda hayıflananve kadroları suçlayan Cemil Bayık’ınörneklerinden biri de seçim konu-sundadır... Halkın, kadroların ve HDPiçinde şekillenen anlayışların seçim-lerden büyük sonuçlar beklediğinisöylüyor. Seçime bu kadar misyonyüklemek yanlıştı diyor.

“Türk devletinin savaşını anla-yamadıkları için ‘80 milletvekiliylebu sorunu çözebiliriz’ dediler. Öylebir durum yok. Evet, Türkiye’dedemokratik siyaset de bu mücadeleninbir parçası olmalıdır. Gerçekten dahaşiddetli savaşlara girmeden bu soru-nun çözülmesini sağlayacak bir müca-dele yürütülmesi de önemlidir.Demokrasi güçleri mücadele edersetabii ki sorunun çözümünü yakın-laştırırlar. Ama Türk devletini tanı-madan, mecliste şu kadar milletvekiliolduğunda sorunun çözüleceğini san-mak büyük bir yanılgıdır.”

Katliam saldırılarının üst boyuttasürdüğü bir dönemde bunları söyleyenBayık, yine suçu başkalarına atarkenseçim sürecinde kendi söylediklerinede dönüp baksa iyi eder doğrusu... 7Haziran seçimlerinden sonraki değer-lendirmelerinde seçimlere yüklediklerimisyonu şu sözlerle dile getiriyorlardı:

“Türkiye’nin yeni çağı yaşan-

maktadır. Hatta bu Türkiye gerçeğibaşta Ortadoğu olmak üzere tümdünya için de bir çağı kapatıp başkabir çağı açma gibi bir gerçekliğiifade edecektir” (KCK Eş Başkanlığı)

Abartı öyle büyük ki çağ açıpçağ kapatıyorlar. Hem de Türkiyeile de sınırlı değil, tüm dünyanınçağını açıp kapatıyorlar. Ve bunusadece bir seçimle yapıyorlar. Yinebir başka değerlendirme de PKKMerkez Komite Üyesi Muzaffer Ayatatarafından yapılıyor, şöyle diyor: “busonuçlar demokratik devrim demekve bundan sonra demokrasinin dahada gelişeceğini söylemek yanlışolmaz.”

Şimdi bir bu sözlere, bir de CemilBayık’ın Ocak 2016’da söylediklerinebakalım. Bir tutarlılık var mıdır? Suçukadrolara, çalışanlara, HDP içindekiinsanlara atan Cemil Bayık önce PKKolarak kendi bakış açılarına yönelmek,bunları sorgulamak zorundadır.

Bunları sorgulamadıkları sürecebırakalım Kürt halkının kurtuluşunusağlamayı, uzlaşma sürecine ilişkinpolitikalarını da hayata geçiremeye-cekleri açıktır. Bu nedenle CemilBayık, Sri Lanka modelinden de sözediyor. Evet AKP bu modeli uygu-layacağını da söylüyor. Unutulmasınki Sri Lanka’da bir örgüt yok edil-miştir. Yok edilme zemini ise uzlaş-macı ve düzenle bütünleşme gayretiiçinde olmalarıdır.

Sonuç Olarak; 1- Cemil Bayık, nasıl “hata yap-

tık”larına ilişkin teorik alt yapıyıoluşturuyor. Ve suçu da kadro veçalışanlarına atıyor.

2- PKK, özyönetim politikasındatam bir açmaz içinde olduğunu ve bupolitikayı hayata geçirmekte nasıl zor-landıklarını anlatıyor. Ancak bununnedenlerini sorgularken gerçeklerdenkopuyor ve örgüt, mücadele gerçeğinindışında değerlendirmeler yapıyor.

3- Yıllarca insanlarına “final yılı”vb. düşünceler telkin eden CemilBayık, son yazısında dahi aynı şeyiyapıyor. Şöyle diyor: “Artık sorununçözümü için final sürecidir. ÖzgürlükHareketimiz için de böyledir, halkımıziçin de böyledir, demokratik siyaset

için de böyledir, Türkiye’deki bütünörgütsel kurumlarımız için de böyle-dir.” Bu bakış açısını yıllardır hemenher yıl tekrarlayıp durdular ve insan-larında boş beklentiler yarattılar. Şimdisözde bunun muhasebesini yaparkenbile, suçu kadrolara atıyor ama busözlerin kadro ve çalışanlarında yarat-tığı sonuçları değerlendirmiyor, kendianlayışına yönelmiyor.

4- Halkın örgütsüzlüğünü anlatıyorCemil Bayık ve bir gerçeği ortayakoymuş oluyor. Ama bunda da yinegerçek nedene, halkı savaşın dışındabırakan, halka güvensiz bakış açılarınayönelmiyor ve halkı neden örgütle-mek gerektiğine değinmiyor. Yıllarcahalkı lojistik olma dışında örgütle-meyen milliyetçi - uzlaşmacı bakışaçılarını sorgulamaktan kaçıyor.

5- Seçimlere fazla misyon biç-tikleri için de, kadro ve çalışanlarını,HDP’yi suçlarken de farklı davran-mıyor. Oysa kendilerinin seçimlereilişkin yaklaşımları hiç de farklıdeğildir. Seçimleri neredeyse devrimgibi değerlendiren kendileridir.

6- Kürt milliyetçi hareket sözdebir muhasebeye soyunmuştur ancakbunu da yine kendi dışında, kadrobileşenine atarak işin içinden sıyrıl-mak istemektedir. Oysa gerçek öyledeğildir. Kürt milliyetçi hareket ger-çekten bir muhasebe yapmak vebugün yaşanan katliamların önünegeçmek ve Kürt halkının kurtuluşunusağlamak istiyorsa öncelikle kenditemel tezlerine yönelmek, milliyetçibakış açısını mahkum etmek zorun-dadır. Sonra da Kürt, Türk tüm Tür-kiye halklarının ortak savaşıyla, halk-ların kurtuluşunun sağlanabileceğigerçeğini görüp bu noktaya gelmekzorundadır. Bu da emperyalizm veoligarşiyle tüm köprüleri atmayı,yüzünü halka dönmeyi gerektirir...Muhasebesini de bunun üzerine kura-rak yapmalıdır.

7- Kürt milliyetçi hareketin bubakış açısından uzak olduğu bilinenbir gerçektir. Bu nedenle bir kezdaha halklarımızın emperyalizme veoligarşiye karşı savaşmaktan ve dev-rimden başka bir kurtuluş yolu yokturdiyoruz!

8 Mayıs2016

Yürüyüş

Sayı: 520

229SINIF MÜCADELESİNİN AYNASIDIR!

Page 30: TAKSİM, ÜLKEMİZDE SINIF MÜCADELESİNİN …yuruyus.biz/pdf/pdf/520.pdfÖyle burjuva basında ve reformizmin, oportünizmin, Kürt milliyetçilerinin de göstermeye çalıştığı

Burası İzmir’in yoksul mahallelerinden Güzeltepe...

İzmir’in ve ülkemizdeki işçi sınıfının unutulmaz di-renişlerinden TARİŞ’i yaratan emekçilerin yaşadığı veeylemlerin burada da yayıldığı, eski adıyla ÇimentepeMahallesi... Mahallelinin işkence merkezi olarak lanetlediğieski karakola, devletin cemevi açtığı ve Aleviliğin içiniboşaltmaya çalıştığı Güzeltepe Mahallesi...

VE BİZİM MAHALLEMİZ!

AKP’nin katil polisleri bu mahallede bulunan derne-ğimizi; Ege Kültür Sanat Merkezi’ni 4 ay içinde 2 kezbastı. Özellikle 5 Mart’ta yapılan baskın ve gözaltı terörüiçin komşularımız; “Güzeltepe, Güzeltepe olalı böylebir polis yığınağı görmedi” şeklinde değerlendirmeleryapıyor. AKP’nin katilleri her baskından sonra halkındevrimcilere sempatisinin artmasını ve derneğin dahafazla sahiplenilmesini hazmedemeyerek derneğimizi mü-hürledi. Yaklaşık 2 aydır Ege Kültür Sanat Merkezi ka-patılmış durumda. Ancak derneğimizi kapatan faşistAKP iktidarı, Güzeltepe halkının gönlüne kilit vuramadı!Çünkü biz Cepheliyiz ve Güzeltepe halkının gönlünükazandık!

Güzeltepe’de 1 Mayıs Afişine Çıktık

1 Mayıs’ın coşkusu hiçbir şeye benzemiyor. HeleTaksim’e çıkma sevdası... Ferhat’ın Şirin’e ulaşmak içindağları delmesine benziyor. Taksim’e çıkmak, sadeceTaksim’e çıkmak değil... Tarihle, halkla, şehitlerimizlebuluşmak o gün... Devrimcilik adına ne varsa kuşanıpsavaşmak, dünyadaki tüm emekçilerin hesap sorma gü-nünde, faşizme teslim olmayacağını haykırmak... Kızıl-dere’nin Çiftehavuzlar’ın, Çağlayan’ın ve Dersim dağ-larının kesiştiği yer; Taksim’e çıkan sokaklar...

Güzeltepe sokaklarına diğer solun yaptığı hiçbir afişteyok bu heyecan... Mahallemize 1 Mayıs’ın coşkusunutaşımak için koyuluyoruz afişlemeye...

Önce bir dergi okurumuzun kapısını çalıyoruz. Abladankostik için su istiyoruz. “Ilık, sıcak farkeder mi” diyesoruyor, gayet doğal bir şekilde. Sonra bir başka dergiokurumuza gidip çantalarımızı bırakıyoruz, çalışırkenbize yük olmasınlar diye. Börek açmış, ikram etmekistiyor. Önce iş, diyoruz. Alıp afişlerimizi başlıyoruz as-maya... Daha ilk afişte Güzeltepe halkı; “Kolay gelsingençler”, “Asıyorsunuz asıyorsunuz ama bu halk anlıyormu acaba?” sözleriyle karşılıyorlar. Mahalle arasındafutbol oynayan gençlerden biri, maçı bırakıp yanımızageliyor, “Abi okulun ordaki durağı donatsanıza orda çokgüzel durur” diye heyecanla fikir veriyor.

Biz duvara dönmüş afişimizi yapıştırırken arkamızdan3 yaşlarında bir çocukla annesi geçiyor. Çocuk annesinebizi gösterip; “anne bunlar asker mi?” diye soruyor. Bizbirbirimize ve yeşil gömleklerimize bakıp gülüyoruz ve

arkasından sesleniyoruz. “Evet evet, Cephe’nin askerle-riyiz”. Bir ara susadığımız için, evinin önünde oturanyaşlı bir teyzeden su istiyoruz. Getiriyor. Biz içerken de“Ah yavrularım, bir köpek oturmuş ki başa, kimseyegün yüzü göstermiyor. Lanet olsun gitsin.” Yaşlı teyzeninbedduası, milyonlarca insanımızın ahıdır, biliyoruz; öf-kemizi bileyleyip başka bir sokağa geçiyoruz.

Bir otobüs durağına afiş yaparken, genç bir işçi yak-laşıyor yanımıza, duraktaki reklam afişini söküp alıyor.“Buraya yapalım arkadaşlar, burdan kimse de sökemez”diyor. Biz afişi yapıştırırken de “Cephelileri görünce birYorum şarkısı söylemek geliyor içimden” diye gözlerininiçi gülerek sohbet ediyor bizimle.

Biz güpegündüz afiş yaparken balkonlardan, kahve-lerden, otobüslerden binlerce göz bizi izliyor, biliyoruz.Ve devletin tüm gözdağına, katliamlarına, ihbar hatlarınarağmen tek bir insan bizi “ele vermiyor.” Çünkü bizonların evlatlarıyız, onlardan biriyiz, onların dünüyüzve yarınlarıyız. Onların asimile edilmeye çalışılan kül-türüyüz. Ve onların çektiklerinin hesabını soracak tekgücüz.

Bu duygularla afişimizi bitirip mühürlü derneğimizinsokaklarından geçerken kollarını açmış, üzerimize doğrubağrışarak koşan çocuklarla karşılaşıyoruz. O büyükhalk sevgimizle kucaklaşıyoruz.

Her gün derneği sabah bizimle açan, akşam bizimlekapatan mahallemizin çocuklarını nasıl özlemişiz... Onlarda bizi... Bizi görünce oyunlarını bırakıp koşmuşlar.Onlarla da 1 Mayıs sonrası piknik yapmak için sözleşiyoruz.Nerede buluşalım peki, diyoruz. Bir tanesi yere tükürüyor,“işte burada, karşılaştığımız yerde buluşalım” diyor. Buhareket aynı zamanda tükürdüğünü yalamayan bir halkınaralarında verdiği bir söz oluyor. Halkın bu pratik zekasınınmayasına hayranlıkla bakıp ayrılıyoruz. Gene bağrışıpkoşturarak yetişiyorlar ardımızdan... “Peki derneği nezaman açıyoruz? Derneğin açılışını da şenlikle yapalım”diyorlar. Bu çocuklar, derneğimizin yüzlerce polis tarafındanbasıldığını, bizim işkencelerle gözaltına alındığımızıgörmüş ;polisin üzerlerine silah doğrulttuğu çocuklar.

1,5 saat süren afiş çalışması bize hayatı ve kavgayı,halkın nasıl düşündüğünü ve yaşadığını bir kez dahakavratıyor. Düşmanın, halkla bütünleşmiş bir devrimcihareket karşısında nasıl aciz olduğunu bir kez daha anlı-yoruz. Yedisinden yetmişine halkın devrimcileri nasılsevdiğini görüyoruz. Ve bir kez daha “Bu halktan adamolmaz” diyenlerin, devrime inançsızlaşıp gidenlerin,sırtını halka dayamak yerine düzenle uzlaşanların çürü-müşlüğünü düşünüyor ve öfkelenmekten kendimizi ala-mıyoruz. Ve ustamızın dediği gibi; “Biz kazanacağız.Çünkü BİZ HALKIZ VE HAKLIYIZ”

“GERİSİ HAYAT!”

BBir Halk, DevrimcileriNeden Sever?

HayatınÖğrettikleri

Yürüyüş

8 Mayıs2016

Sayı: 520

TAKSİM, ÜLKEMİZDE30

Page 31: TAKSİM, ÜLKEMİZDE SINIF MÜCADELESİNİN …yuruyus.biz/pdf/pdf/520.pdfÖyle burjuva basında ve reformizmin, oportünizmin, Kürt milliyetçilerinin de göstermeye çalıştığı

1- Taşeronlaşma nedir?Taşeronluk sözlükte: “Bir firmanın

işçilerinin bir başka firmanın (anafirmanın) üretim mekanında, ana fir-manın işinin bir kısmını yapmasıdır.Yani fiili olarak ana firmanın kadroluişçilerinden farksız çalışırlar amayasal olarak farklı bir firmaya bağ-lıdırlar” şeklinde tanımlanmaktadır.Üretim sürecinin “alt işveren”ler ara-cılığıyla parçalanmasıdır. Parçalananüretim ile asıl iş sahibi; iş güvenliği,sigorta, çalışma vb. yükümlülükle-rinden kurtulmaktadır.

Bu tanım pratikte şöyle karşımızaçıkar; bir konut inşaatında duvarcılık,çatı ya da elektrik tesisat işçiliği gibifarklı uzmanlıklar gerektiren işlervardır. Normal koşullarda inşaatçıfirma tüm bu işleri yapmak üzere is-tenilen nitelikte ve yeterli sayıdausta, teknisyen, kalfa işçi çalıştırır.Bunların tümüne karşı kendisi so-rumludur. Fakat patron tüm bu alanlarıfarklı müteahhitlere vererek işleri de,işçileri de, patronu da bölmektedir.Her iş bölünüp, patronu farklı olupana patrona bağlı olarak çalıştırıl-masıdır taşeronluk. Böylelikle asılpatron, işçilerin hak ve sorumluluğunutaşeronların üzerine atmaktadır.

Taşeronlaşma; kölelik koşullarındaçalışmak, iş “kaza”larında sakatlan-mak ve katledilmektir.

Taşeronlaşma; patronlar için işgücü maliyetlerinin düşürülmesi, ucuzişçilik ve daha fazla kar demektir.

"Köle ancak bir kez satılır, pro-leter ise kendisini günbegün, saat-besaat satmak zorundadır." Engels’inbu sözü, günümüzde işçilerin kölelikdüzeninden de ağır şartlarda çalıştı-rıldığının özetidir. Taşeronlaşma bukoşulların daha da ağırlaştırılması

demektir. İşçilerin birli-ğinin, örgütlenmesininönünde de engeldir. Bunedenle taşeron sistemi,emperyalizmin işçi sını-fını örgütsüzleştirmek ve

sömürülerini artırmakiçin kullandığı alçakçayöntemlerin başındagelir.

2- Burjuvazitaşeronlaştırmayı nedenyaygınlaştırıyor?

Taşeronlaşma yaygınlaştıkça bur-juvazi, üretimdeki iş gücü maliyet-lerini düşürmekte ve daha fazla karelde etmektedir. Taşeronlaşma, işçinindaha düşük ücretle daha fazla çalış-tırılması, sosyal haklarının tamamenyok edilmesi ve sendikasızlaştırıl-masıdır.

Örneğin; işçiler ana firmanın işiniyaptıkları halde karşılaştıkları sorunlarveya hak gasplarında muhatap olarakkarşılarında asıl patronları değil, altişverenleri yani taşeron şirketlerinsahiplerini bulmaktadır.

Taşeronlaştırma yaygınlaştıkçaburjuvazinin sömürüsü de katmerle-nerek artmakta, işçilerin kölelik ko-şullarında çalışmaları sağlanmakta,işçilerin iş gücünü dilediği gibi satmaözgürlüğü ortadan kalkmaktadır. Bur-juvazinin iş gücünü dilediği gibi satınalma koşullarını yarattığı için, bur-juvazi taşeronlaştırmayı yaygınlaş-tırmaktadır.

3- Taşeronlaşmada temelamaç nedir?

Taşeronlaştırmada iki temel amaçvardır; birincisi işçileri örgütsüzleş-tirme, ikincisi daha fazla kar eldeetme…

Gerek özel sektör patronları, ge-rekse de kamu kuruluşları taşeron-laşmayı, işçilere karşı bir silah olarakkullanmaktadır. On yıllardır büyükbedellerle kazanılan hakları geri almasaldırısıdır.

Taşeron çalışma, işçi sınıfı içeri-sinde katı bölümler yaratır ve hiye-rarşik baskı koşullarını hakim kılar.

Üretim sürecinin parçalanması,

bölümler ve hiyerarşi, emek sürecininörgütlenmesini de sekteye uğrattığıiçin örgütsüzleşmeye neden olur. Kiişçi sınıfının örgütsüzlüğü dündenbugüne iktidarların ve elbette burju-vazinin her daim hedefidir.

Patronlar, iş gücü maliyetlerinitaşeronlarla düşürerek ucuz işçilikyaptırarak daha fazla kar elde et-mektedir.

4- Ülkemizde hangialanlarda taşeronuygulaması vardır?

Taşeron uygulaması en yaygınmaden, inşaat, metal ve genel iş kol-larında uygulanır. Hem özel sektörhem de devlet, birçok alanda taşeronabaşvurmaktadır.

5- Ülkemizde taşeronuygulamasında kaç işçiçalışmaktadır?

Çalışma Bakanlığı açıklamalarınagöre 2002 yılında 358 bin olan taşeronişçi sayısı, günümüzde 1.7 milyonaulaşmıştır. DİSK'in tespitine göre ise6 milyon taşeron işçi bulunmaktadır.

Milli Eğitim Bakanlığı’nda 2003-2009 arasında 1 milyon 78 bin per-sonel istihdam edilmiş, bunların 240bini kısmi zamanlı ve geçici, 70 binisözleşmeli geçici, 20 bin kişi ise 4Cstatüsünde istihdam edilmiştir. MEB'ebağlı kadrosuz güvencesiz çalıştırmaoranı % 60'a varmıştır.

AKP'nin "Sağlıkta Dönüşüm Prog-ramı" sonucu sağlık işçilerinin 150bine yakını taşeron olarak çalışmak-tadır.

Belediyelerde, il özel idarelerinde,belediye iktisadi teşekküllerinde taşeronişçi sayısı 50 bine ulaşmaktadır.

Kamuda taşeron işçi sayısı 1 mil-yona yaklaşmıştır.

İnşaat alanında taşeron işçi oranı1 milyon 100 bindir.

Gemi inşa sektöründe 25 bin işçitaşeron işçisidir.

6- Taşeronlaştırma ne gibigaspları yaratmaktadır?

- Taşeronlar genellikle kaçak işçiçalıştırmaktadır. Bu nedenle kaçak

Ta rih ten, bi lim den, ön der le ri miz den, ge le nek le ri miz denöğ ren dik le ri mizle güçleneceğiz

BilgiBilgigüçtürgüçtür

SORUDA10Taşeronlaştırmaya Karşı

Mücadele

8 Mayıs2016

Yürüyüş

Sayı: 520

31SINIF MÜCADELESİNİN AYNASIDIR!

Page 32: TAKSİM, ÜLKEMİZDE SINIF MÜCADELESİNİN …yuruyus.biz/pdf/pdf/520.pdfÖyle burjuva basında ve reformizmin, oportünizmin, Kürt milliyetçilerinin de göstermeye çalıştığı

işçiliğin tüm sorunları, taşeron işçileriçin de geçerlidir.

- Taşeron işçilerin sigorta primiyatırılmadığı veya eksik yatırıldığıiçin, bu işçiler kolay kolay emekliolamaz.

- Taşeron işçilerin ücretleri dü-şüktür. Çalışma süreleri uzundur.Uzun çalışma süreleri karşılığındafazla çalışma ücreti genellikle öden-mez. Hatta tatil günleri ve genel ta-tillerde yapılan çalışma, genelliklekarşılıksız kalır, artı ücret ödenmez.

- Taşeron işçilerin yıllık ücreti,izin haklarını kullanması mümkündeğildir.

- Taşeron işçisinin işten çıkarılmasıdurumunda kıdem tazminatı ve ihbarsüresinin ücreti genellikle ödenmez.

- İşyerlerinde işçi sağlığı ve işgüvenliği önlemleri hemen hemenhiç uygulanmaz. Taşeron işçiler ara-sında iş cinayeti ve meslek hastalığıriski daha yüksektir.

- Taşeron işçilerin sendikalaşma-larının önünde de birçok hukuki vefiili engel vardır.

7- Taşeronlaşmadayaşanan en büyük sorunnedir?

Türkiye iş cinayetinde Avrupa'dabirinci, dünyada üçüncüdür. Her günortalama 4-5 insanımız ölmektedir.İş cinayetlerinin %98'i alınacak ted-birlerle önlenebilecek kazalardır. İşcinayetlerinin büyük çoğunluğu ta-şeron firmalarda yaşanmaktadır.

14-15 saat yoğun çalışma tem-posuyla, en ağır koşullarında çalışanişçiler yorgunluk sonucu birçok işcinayeti yaşamaktadırlar. Öte yandanmaliyetleri düşürmek adına patronlartarafından alınmayan iş güvenliğitedbirleriyle önlenebilecek kazalarfeci ölümlerle sonuçlanmakta, Er-menek’te, Soma'da, Mecidiyeköy'deolduğu gibi katliama dönüşmekte-dir.

Cezai yaptırımı ise; asıl patron,alt patron, yan taşerona işi devrettiğiiçin sorumlu bulunmamakta, işçilerinsorumluluğu ise taşerona yüklen-mektedir. Taşeron firmaların sorum-luluğu ise genellikle "Biz çalıştırdı-

ğımız işçi sayısına göre kanunlardabelirlenen tedbirleri aldık." diyereksorumluluğu üstünden atmaktadır.Suç yine işçilere yüklenmektedir.Yasal olarak cezai yaptırım olduğuyazılsa da kağıt üzerinde kalmakta,AKP iktidarı işçileri değil, pat-ronların karlarını korumaktadır.İşçiler öldükleriyle kalmaktadır.

Son dönemlerde yaşanan enbüyük sorunlardan biri de mülte-cilerin en ucuz iş gücü olarak görül-mesi ve çok ağır şartlar altında ça-lıştırılmasıdır. Bu durum mültecileraçısından ölümü gösterip sıtmayarazı etmek anlamına gelirken, ülkemizemekçileri açısından da işsiz kalmakdemektir.

Göçmen işçiler asgari ücretin dealtında maaş almakta, resmi bir kaydıve işlevi bulunmadığından, kayıtlı-SGK primi ödenerek değil, kayıtdışıçalıştırılmaktadırlar.

8- Taşeronlaşmaya karşınasıl mücadele edeceğiz?

Bu kölece çalışma koşullarındasağlıklı, güvenli bir yaşam ve çalışmakoşulları yoktur. İşçi sınıfını örgüt-süzleştirme saldırısına, ucuz işçiliğekarşı örgütlenmeli mücadele etmeli-yiz. Ülkemizde azımsanmayacakoranda taşeron işçi çalışmakta, birçokhakları gasp edilmektedir. Hiçbir ay-rım gözetmeksizin ortak taleplerinetrafında birleşerek işçi meclislerindeörgütlenmeli, sınıf mücadelesi teme-linde bu saldırıya dur demeliyiz. İş-yerlerimizde bugünden başlayarakişçi komiteleri kurmalıyız.

9- Taşeronlaşmaya karşımücadelede işçileri nasılikna edeceğiz?

Kölelik döneminde kölelerin hiçbirhakları yoktu. Sahipleri tarafındanalınır, satılır, verilen işleri ayrımsızyapar, sahibi istediği zaman köleyiöldürebilirdi.

Günümüz modern köleleri olantaşeron işçilerin de ne çalışma ko-şullarıyla ilgili seçim yapma ne desosyal ve ekonomik haklarıyla ilgilibir söz söyleme hakları vardır. Ça-lıştıkları firma üzerinde belli bir sü-

reliğine belirlenen işi yapmak üzereasıl işverenlere kiralanmışlardır. Aynızamanda iş cinayetlerinde de katle-dilmektedir. Bunları anlatmak, iknasürecinde önemlidir. Ancak işçi tümbunları yaşayarak görmektedir. An-latmaktan daha da önemli olan nasılmücadele edebileceğini somut yolve yöntemlerle kavratmak ve dire-nişinin her aşamasında işçilerin ya-nında olup, yalnız olmadıklarını gös-termektir.

10- Taşeronlaşmaya karşıtaleplerimiz neler olmalı?

1-Sağlıksız, güvencesiz çalışmasonlandırılmalı.

2-Ucuz iş gücü ortadan kaldırıl-malı.

3-Tüm taşeron işçiler, normal ça-lışma kadrosuna geçirilmeli, taşe-ronluk sistemi ortadan kaldırılmalı.

4-Çalışma saatleri 8 saate indi-rilmeli, fazla çalışma saatleri mesaisayılmalı.

5-Sigorta primleri düzenli yatı-rılmalı.

6-Sendikalaşmanın önündeki tümengeller kaldırılmalı.

7-İşten atılmalar için yasal gü-vence olmalıdır.

Emperyalizmin ve işbirlikçilerininemeğimizi daha fazla çalmalarına,iş cinayetlerinde, meslek hastalıkla-rında onar onar, yüzer yüzer öldür-melerine dur demeliyiz.

İnsanın hak ettiği değeri bulacağıkendi iktidarımızı, Devrimci Halkİktidarını kurmak için kendi öz ör-gütlülüğümüz olan İşçi Meclislerindeörgütlenmeliyiz. Bundan başka kur-tuluşumuz yoktur.

Taşeronlaştırmada iki

temel amaç vardır;

birincisi işçileri

örgütsüzleştirme,

ikincisi daha fazla kar

elde etme...

Yürüyüş

8 Mayıs2016

Sayı: 520

TAKSİM, ÜLKEMİZDE32

Page 33: TAKSİM, ÜLKEMİZDE SINIF MÜCADELESİNİN …yuruyus.biz/pdf/pdf/520.pdfÖyle burjuva basında ve reformizmin, oportünizmin, Kürt milliyetçilerinin de göstermeye çalıştığı

Devrimci Memur Hareketi, “buyasalarla sendika kurulamaz” diyenoportünist–reformistlere rağmen, be-deller ödeyerek, fiili–meşru mücadeleile KAM–SEN, BEM–SEN, SAĞ-LIK–SEN’i kurdu.

Oportünist–reformistlerin de “Sen-dikal Haklar Yürütme Komisyonu”çatısı altında örgütlendiği, bir çoğununadı TÜM… ile başlayan sendikalarınkurulup; önce bir platform olan KÇSP,(Kamu Çalışanları Sendikaları Plat-formu) etrafında iktidarların baskı-larına karşı direnerek örgütlenen, ge-liştirilen ve bir konfederasyon olarak1995 yılında kuruluşunu ilan edenKESK (Kamu Emekçileri SendikalarıKonfederasyonu)’de kamu emekçi-lerinin “örgütlendiği” bir sendikadır.

KESK, kuruluş sürecinde, Dev-rimci Memur Hareketi’nin fiili-meşrumücadele anlayışından etkilenerekilerici bir misyonu temsil etmiştir.Zaman içinde yönetimlerine çörek-lenen reformist, uzlaşmacı, sivil top-lumcu sendikal anlayışların güdü-müne girmiş; düzeniçileşen oportü-nist–reformist, Kürt milliyetçilerininittifak halinde bulundukları yöne-timlerin sorumluluğunda; icazetçi,uzlaşmacı bir anlayışa ulaşmıştır.

Reformistler, daha KESK kurul-madan kısa bir süre önce, 1995 Gazi-Ümraniye Katliamı sürecinde, halkayaklanmasının tüm ülke çapına ya-yıldığı günlerde, daha önce alınmışolan genel eylem kararlarını “yurt-severlik anlayışları gereği” iptal ede-rek; mücadele kaçkını, düzen-içi sen-dikal anlayışlarını kamu emekçilerikitlesine bulaştırmaya çalıştılar. Pe-şisıra, bu zihniyet temelinde oluş-turdukları KESK yönetiminin kara-rıyla, kongrelere halk düşmanı faşistDemireller’i, Türkeşler’i, işbirlikçi-ajan Perinçekler’i davet ederek dü-zeniçiliklerini pekiştirdiler.

Devrimci Memur Hareketi’ninpolitikalarının, fiili-meşru mücadele

geleneğinin kamu emekçilerikitlesiyle buluşmasını engel-lemek için ellerinden gelenher şeyi yaptılar. KESK bu-gün birbirlerinin ağzını bur-nunu kıracak denli kavgaedenlerin, bugün sırf dev-rimci memurlara karşı olmak,onlara mevzi kaptırmamakadına işbirliği-ittifak yaptık-ları düzen sendikasına dö-nüşmüştür.

Bugün KESK, yönetimdeyer alan düzeniçi reformistyapılar tarafından, sınıf sen-dikacılığı anlayışından uzaklaştırılmış,Kürt milliyetçilerinin tasfiye ve tes-limiyet süreci olarak şekillendirdiği,adına “çözüm süreci” dedikleri; mü-cadelesizliğin, yozlaşmanın ve enönemlisi hak ve özgürlükler müca-delesinin tasfiye edilmesi sürecininkürsüsü, megafonu haline getirilmiştir.

Kurulduğu günden bu yana, yö-netimlerde yer alan bu anlayış sa-hiplerinin çabaları sonucu, sürekliüye kaybetmiş, toplu sözleşme ya-pabilme yetkisini-çoğunluğunu buyüzden yitirmiş ve bir “tabela sen-dikası” durumuna düşürülmüştür.

Kuruluşta var olan örgütlülük;reformizmin, sivil-toplumcuların ça-balarıyla örgütsüzlüğe dönüşmüş, ilkyıllardaki eyleme-direnişlere, yürüyüşve mitinglere katılım oranları, yö-netimlerin üyelerle olan uzaklaşmalarısonucu; yüzbinlerden, on binlere,yüzlere düşmüş durumdadır. Sırf,yönetimleri devrimcilere “kaptırma-mak” adına yapılan kirli pazarlıklar,oluşturulan “kırmızı çizgiler” vekomplolar-hileler; sendikaları çürüt-müş, kamu emekçilerinin sendika-cılara, sendikacılığa, sendikal mü-cadeleye olan güvenini yıpratmıştır.

1992’de, sıkıyönetim mahkeme-lerinde düzen tarafından beraat etti-rilerek yeniden açılan ve devrimciişçilerin etkisiyle Genel Grev kararı

aldırılan TÜRK-İŞ tabanını pasifizeetmek için, düzen tarafından destek-lenen DİSK’in yaşadığı çürümeyibugün aynı güçler KESK’te yaşa-maktadır.

Ahlaki yozlaşmadan tutalım da,üyelerinin özlük haklarının, ekono-mik-demokratik haklarının mücade-lelerini bir kenara bırakıp, Kürt Mil-liyetçiliğinin güncel politika ve pra-tiklerinin bir kürsüsü, HDP’nin birşubesi gibi çalıştırılacak hale geti-rilmiş; sendikal misyonlarını yitirmişdurumdadır.

O yüzdendir ki, KESK’i içindebulunduğu bu acınası duruma düşürenreformistler dahi, bugün “yenidenörgütlenmekten” veya “sınıf örgütühaline getirmekten” söz eder halegelmişlerdir.

Zerre kadar özeleştirel olmayan,sanki kendilerinin dışındaki başkagüçler tarafından bu duruma düşü-rülmüş gibi, mevcut olumsuzluklarınsorumluluğundan kaçan bu anlayışhesap veremez!

Bu anlayış sahipleri, her kongrede,her eylemde söyledikleri yalanlar vedevrimcilere karşı yaptıkları kirli pa-zarlıklarla, KESK’i mücadele dışınadüşürmelerinin, onu bir “sivil toplumörgütü” veya Kürt milliyetçilerininyasal partisinin bir şubesi haline ge-tirmelerinin hesabını vermelidirler!

KEC’li Kamu Emekçileri olan

KKamu Emekçilerinin Örgütsüzlüğüne Sadece KEC’lilerSon Verebilir-3

Meşru Mücadeleyle Kurulup; Reformist,Sivil Toplumculuk Bataklığına Düşürülen KESK

8 Mayıs2016

Yürüyüş

Sayı: 520

33SINIF MÜCADELESİNİN AYNASIDIR!

Page 34: TAKSİM, ÜLKEMİZDE SINIF MÜCADELESİNİN …yuruyus.biz/pdf/pdf/520.pdfÖyle burjuva basında ve reformizmin, oportünizmin, Kürt milliyetçilerinin de göstermeye çalıştığı

Hatice Yüksel ve Nuriye Gülmen’indirenişlerini sahiplenmemelerinin,hesabını vermelidirler.

Öyle bir sendikal çürümüşlüktürki bugün yaşadıkları, DİSK’teki pat-ron sendikacılarının Genel-İş’tenişten çıkarıldığı için direnen OyaBaydak ve DİH’lilere yaptıkları linçsaldırısını destekleyecek kadar düş-müşlerdir.

Kendi içinde demokrasiyi işlet-meyenlerin, demokrasi mücadelesivermesi mümkün değildir. Zaten fa-şizmin icazeti dışına çıkan bir “de-mokrasi mücadelesi” denilebilecekbir mücadele pratikleri de bir sürediryoktur.

Bu anlayışların bir sonucu olarakişlevsiz, etki gücü olmayan, siyasetenbile yönetimde yer alanlara hizmetedecek pozisyonunu, kitleye olangüvenilirlik bağını yitirmiş bir hal-dedirler. Ki bu durumu kendileri deyarım ağızla ifade etmektedirler:

“… O zaman (sendika yasası çık-madan önce-bn) gerçekten fiili-meşruama aynı zamanda emekçilerin kenditakiplerini eylem biçimlerini karar-

laştırdığı kitlesel bir mücadele vardı(…) KESK ve bağlı sendikaların4688 sayılı sahte sendika yasası ye-rine “grevli-toplu sözleşmeli bir sen-dika yasası” çıkarılması mücadele-sinden, varlık nedeni olan “insancabir yaşam için toplu sözleşme vegrev hakkı” talebinden uzaklaşmasıişyerlerinden ve kamu emekçilerindenkopuş (…) son olarak Türkiye işçisınıfı mücadelesine bağlanmayan birkamu emekçileri hareketinin büyümesiya da kendi içinde ve ülke düzeyindedemokrasiyi sağlaması mümkün ola-maz. O nedenle KESK’te 20. Yıl ne-deniyle yürüteceğimiz tartışmalarınsendikalarımızı mücadelesi temelindeyeniden örgütleyeceğimiz bir sınıförgütü olmaya vesile olmasını dile-rim” (Satı Burunucu Çalı, Tüm Bel– Sen Genel Örgütlenme Sekreteri,Birgün Gazetesi, 11 Aralık 2015).

“Kitleden kopmuş”, “sınıf örgütüdeğilmiş”, “eskiden fiili – meşrumücadele varmış, şimdi uzaklaşılmış”.

Vay vay vay!.. Neler olmuş ne-ler?

Tüm bunlar yaşanırken siz nere-

deydiniz? KEC’liler her platformdaeleştirileri yüzünüze söylerken bu-runlarınızdan kıl aldırmıyordunuz!Düzen bataklığının içine düşünce miaklınız başınıza geldi? Sendikalarda2 tane koltuk için, bir tane TBMMmilletvekilliği için her gün kapısınıaşındırdığınız, tasfiyeci Kürt milli-yetçileriyle ittifak yapıp, devrimcilerekarşı “kırmızı çizgiler” çekerkenböyle demiyordunuz! Seçim gezile-rinde el ele, kol kola “demokrasimücadelesi” veriyordunuz ya, neoldu ona? Yalanlar bitti, deniz bitti,kıyıya vurdunuz, gerçeğe döndünüzdeğil mi?

Lakin, doğruya-gerçeğe, devrimeve haklar-özgürlükler mücadelesine,halka yüzünüzü dönmek için halageç değildir. Öncelikle bu uzlaşmasürecini yaşatanlardan biri olarak,bu süreçlerin sağlıklı bir muhasebe-sini, kamu emekçilerine de özeleşti-risini yapmak zorundasınız, “Emek”çiarkadaşlar.

Hatalarınızın üzerini böyle kolaykapatamazsınız…

(Devam Edecek)

Devrimci İşçi Hareketi, 29 ve 30 Nisan'daAnkara’da Çankaya Yıldız bölgesinde LozanPark ve çevresinde Kuğulu Park’ta, BatıkentMetro çıkışında, Atlantis Alışveriş Merkeziönünde toplam 75 afiş yaptı. 30 Haziran 2015'teDİSK Genel-İş sendikasında işten atılan OyaBaydak, 8 Temmuz 2015'ten itibaren DİSK

Genel Merkezi’nde, DİSK binayı kaçarakterk edene kadar direnişini sürdürdü.Oya Baydak oturma eylemine başlayalı310 gün oldu. DİSK eylem yerindenkaçarak kurtulacağını sandı. Mahkemekararını uygulamayan DİSK'i teşhiretmek için DİH tarafından afişler asıldı.

İşçi Düşmanı Patron Sendikacılarını Teşhir Ediyoruz!

Yürüyüş

8 Mayıs2016

Sayı: 520

TAKSİM, ÜLKEMİZDE34

HaklarımızıFiili-Meşru, Militan Mücadele ile Elde Edeceğiz

Kamu Emekçileri Cephesi (KEC), 23Nisan’da Eğitim-Sen 3 No’lu Şube’de“İş Güvencesi” konulu bir panel yaptı.Panel ilk olarak sinevizyon gösterimi ilebaşladı.

Konuşmacı olarak Halkın Hukuk Bürosu(HHB) avukatlarından Selçuk Kozağaçlı’nında davet edildiği panelde, “AKP iktidarıile birlikte her geçen gün artan faşistbaskılar ve iş güvencesine sahip çıkmanınönemi” üzerine konuşuldu.

Panelde KEC’in iş güvencelerinesahip çıkmak için 25-26-27 Mart tarih-lerinde gerçekleştirdikleri Ankara Yü-rüyüşü‘ne de değinildi. “Faşizmle yö-netilen bir ülkede haklarımızı korumanınyolunun fiili-meşru, militan mücadeledengeçtiği” vurgusu öne çıkarıldı. 24 kişininkatıldığı panelde Kamu Emekçileri, umutolmaya ve haklarımızı sonuna kadar sa-vunmaya devam edeceğiz dediler.

Page 35: TAKSİM, ÜLKEMİZDE SINIF MÜCADELESİNİN …yuruyus.biz/pdf/pdf/520.pdfÖyle burjuva basında ve reformizmin, oportünizmin, Kürt milliyetçilerinin de göstermeye çalıştığı

Üniversite gençliği yıllardır ülkemizde kavganın sıca-ğında soluk alıp veren bir dinamit fitili olmuştur. Nedirüniversite gençliğin yaptığı? Okuduğu okullarda başlıyorilk önce. Akademik, demokratik ve ekonomik talepleriyleöğrencisi, öğretim görevlisi, işçisiyle yıllardır direniyorüniversite gençliği. Bugün “Bağımsız Türkiye DemokratikÜniversite İstiyoruz!” diyerek mücadelemizi yükselteceğiz.Peki nasıl yapacağız, nasıl duyuracağız kampanyalarımızı?Talebimiz açık ve net. Bizler bağımsız bir Türkiye istiyoruz.Emperyalizmin kol gezdiği , her gün topraklarımızın parselparsel satıldığı, çocuklarımızın kurşunlarla katledildiği birülke istemiyoruz ve demokratik üniversite talebimiz ancakbağımsız bir Türkiye’yle gerçekleşecek.

Öncelikle kampanyamızı anlatmalıyız. Taleplerimizinmeşru olduğunu ve tüm öğrenci, öğretmen ve diğer halkkesimlerinin gündeminde olan talepler olduğunu anlatmalıyız.Yani kampanyamızı herkesin gündemine sokmalıyız. Ön-celikle gittiğimiz üniversiteleri ve öğrencileri tanımaklabaşlamalıyız. Öğrencilerin bizleri sürekli görmesi ve bizegüvenmesi gerekiyor. Bunu sağladıktan sonra kampanyamızıanlatan bildiriler, afişler ile okula gitmeliyiz. Bildirilerle

kampanyamızı öğrencilere birebir anlatabiliriz. Bu sorunlarınaslında kendilerinin sorunu olduğunu farkettiklerinde kam-panyayı daha çok sahipleneceklerdir.

Öğrencilerin beynini modayla, takıyla, TV program-larıyla dolduruyor bu düzen. İşte bizler burada genç-liğin dünyasına giren olmalıyız. Üniversitelerde, olanaklaragöre, her gün etkinlik örgütleyerek gençliğin yanımızdaolmasını sağlayabiliriz. İstedikleri zaman bize ulaşabil-melerini, sohbet edebilmelerini sağlamalıyız. Düzeninsaldırılarına karşı öğrencilerin karşısına alternatif olarakçıkmalıyız. Üniversitelerimizde film gösterimleri, resimsergileri, geniş tanışma çayları ve türkü geceleri düzen-leyebiliriz. Öğrenciler dışarıda, kafelerde geçireceği vaktibizimle geçirmeliler. Sorunlarını, sevinçlerini bizimlepaylaşmalılar. Düzenin yarattığı büyük bir boşluk var.Düzen insanlara sevgi vermiyor, mutluluk vermiyor. Üni-versite gençliği bunları bizde, Dev-Genç’lilerde bulmalıdır.Çünkü sevginin de mutluluğun da en güzelini bizler ya-şıyoruz. Böyle yaklaşmalıyız öğrencilere. Sonuç olarakişe, üniversitelerde kampanyalarımızı daha çok duyurmakiçin sürekli etkinlikler örgütleyerek başlamalıyız.

İzmir: Dev-Genç’liler 28 Nisan'da Dokuz Eylül Üni-versitesi Eğitim Fakültesi’nde 1 Mayıs’la ilgili bildiridağıtımı yaptı. Aynı gün Ege Üniversitesi Öğrenci Çarşısı,Ziraat Fakültesi, Edebiyat Fakültesi, Yabancı Diller Fa-kültesi, BESYO, Güzel Sanatlar Fakültesi, fakülte çevrelerive fakültelere giden yollarda ve ayrıca Ege Üniversitesimetro girişi, yemekhane önünde 1 Mayıs’la ilgili bildiridağıtımı yapıldı. Bildiri dağıtımları sırasında MehmetAkif Dalcı’ların katilleri, eli kanlı katil polisler Dev-Genç’lilerin fotoğraflarını çekerek taciz etti. Buna rağmenDev-Genç’liler bildiri dağıtımına devam etti ve öğrencilerle1 Mayıs’la ilgili sohbet etti. “Demokratik Üniversite,Bağımsız Türkiye, Tutsak Öğrencilere Özgürlük” için 1Mayıs’ta Taksim’deyiz, denilerek toplamda 450 bildiriöğrencilere ulaştırıldı. Dev-Genç'liler aynı gün Buca'daafiş çalışması yaptı. Afiş çalışması sırasında mahallehalkı çay ikram etti. Devrimcileri, Dev-Genç'lileri sahip-lenen esnaflar afişlerden camlarına da asarak "her zaman

devrimcilerin yanında olacağız, bunu dost düşman herkesbilsin" diyerek desteklerini gösterdiler. Toplamda 100afiş asıldı. Yapılan çalışmaya 3 Dev-Genç'li katıldı. Gü-zeltepe’de Halk Cepheliler 27 Nisan'da, 1 Mayıs’ta, halkıTaksim’e çağıran afişler astı. 2 Halk Cephelinin katıldığıafiş çalışmasında 100 afiş asıldı. Aynı gün YamanlarMahallesi’nde yapılan çalışmada da 100 afiş asıldı.

Kütahya: Dev-Genç'liler 27 Nisan'da, bir evde 1Mayıs konulu toplantı yaptılar. 1 Mayıs’ın ve 1 Mayısa-lanı olarak Taksim’in, Türkiye devrimindeki tarihselve siyasal anlamının tartışılmasından sonra, 1 Mayıs’akatılma çağrısı yapıldı. Ardından diğer solun 1 Mayıs’ısiyasal iktidarın uygun gördüğü alanlarda, meydanlardakutlama çağrıları ve bu çağrıların sebepleri tartışıldı. 1Mayıs bilgilendirmesinin ardından devrimci tutsak FadikAdıyaman hakkında konuşuldu. Fadik Adıyaman’ın di-renişinin anlamı ve önemi tartışıldı. Ve Fadik Adıyaman’aherkesin ayrı ayrı duygularını içeren bir mektup yazıldı.Toplantıya 6 kişi katıldı.

BAĞIMSIZ TÜRKİYE, DEMOKRATİK ÜNİVERSİTE,

TUTSAK ÖĞRENCİLERE ÖZGÜRLÜK İSTİYORUZ!

Ülkemizde Gençlik

Gençlik Federasyonu’ndan

“Demokratik Üniversite, Bağımsız Türkiye, Tutsak Öğrencilere Özgürlük” için

1 Mayıs’ta Taksim’deyiz!

8 Mayıs2016

Yürüyüş

Sayı: 520

35SINIF MÜCADELESİNİN AYNASIDIR!

Page 36: TAKSİM, ÜLKEMİZDE SINIF MÜCADELESİNİN …yuruyus.biz/pdf/pdf/520.pdfÖyle burjuva basında ve reformizmin, oportünizmin, Kürt milliyetçilerinin de göstermeye çalıştığı

AKP 14 yıllık iktidarı boyunca gen-çliğin geleceğini karartmakla kalmadı,bugününü de yaşanmaz hale getirdi.Eğitim sistemi, yozlaştırma saldırıları,işsizlik, kölece çalışma koşulları, yok-sulluk, yargı, polis, MİT’i itiyle dört biryandan gençliği kuşatmış durumdalar.Bir yandan ideolojik ve kültürel olarakbombardımana tutuyorlar diğer yandangözaltı, tutuklama ve katliam tehdidi ilebaskı uyguluyorlar. Dillerinden düşür-medikleri “Yeni Türkiye” tablosundagençlik ne bugününü, ne de geleceğinigöremiyor. Zaman zaman çeşitli yaşgrupları ve çeşitli kesimler arasında ya-pılan anketlerde ortak tek bir şey gözeçarpıyor: Umutsuzluk… Gittikçe yay-gınlaşan umutsuzluk nedeni ile her günbirçok genç uyuşturucu batağına veyaintihara sürükleniyor. İstatistiksel verileregöre “Türkiye nüfusunun yüzde 16.5‘ini oluşturan 15-24 yaş grubundaki gençnüfus işsiz, mutsuz ve umutsuz. Sayıları12.7 milyonu bulan gençlerin 2014 ve-rilerine göre yüzde 17.9’u işsiz.” (Hürriyet,15.5.2015)

Son 10 yılda intihar edenlerin oranındayüzde 36’lık bir artış oldu. Toplamda 30bin insan intihar etti. İntiharın en yaygınolduğu kesim ise 15-24 yaş arası gençler.

“İntiharlarda en büyük etken umut-suzluktur ve çocukluk travmalarıdır. Hızlısosyal değişim, boşanma oranlarındakiartış, gelir dağılım adaletsizliği ve ye-nilmişlik duygusu ile insanların karşı-laştıkları zorluk ve sıkıntıları nasıl hal-ledeceklerini bilememeleri de etkin fak-törler. İntihar bazı kimseler tarafındansorun çözücü bir davranış olarak gö-rülmekte.” (Radikal, 21.1.2014)

Antidepresan kullanımı 2008’de yak-laşık 17 milyon kutu iken 2012’de burakam 26 milyona ulaşmış durumda.

“Araştırmalara göre Türkiye’de herdört kişiden biri depresyondadır. İş kaybı,maddi sıkıntılar, yoksulluk gibi ekonomiketkenler de depresyonun yaygınlaşmasınayol açmaktadır. Türkiye’de 2012’den

bu yana 26 milyona ulaşmıştır.” (CHPAraştırma, Bilim ve Yönetim Platformu- Kasım 2014)

AKP iktidarında uyuşturucu maddesuçlarının oranı yüzde 3,5’ten yüzde5,2’ye yükseldi. 2010-2011 yılları ara-sında doğrudan madde bağlantılı ölümolaylarında yüzde 8, dolaylı madde bağ-lantılı ölüm olaylarında ise yüzde 6 ora-nında artış yaşandı. “AKP iktidarında,madde bağımlısı çocuklar ülkemizin enyıkıcı sosyal sorunlarından biri halinegeldi. 2013’te 2009’a göre en büyükartış yüzde 658,7 ile bir veya birdenfazla sentetik uyuşturucu madde kullanançocukların sayısında gerçekleşti. Yaşgrupları itibariyle ise en hızlı artış 11yaş ve altındaki çocuklarda görüldü.Asıl ürkütücü olan, uyuşturucuya özelliklede Bonzai’ye başlama yaşının gittikçedüşüyor olmasıdır. Bonzai kullanımındanötürü tıbbi sorun yaşayan ve ölen çocuk,ergen ve gençlerin sayısı endişe verecekrakamlara ulaşmıştır.” (CHP Araştırma,Bilim ve Yönetim Platformu - Kasım2014)

Sorunlar büyüyerek devam ediyor.Tüm bunlardan çıkış yolu mücadeledirancak biz gençlere ulaşıp onları örgüt-leyemediğimiz sürece bu tablo büyümeyedevam edecektir.

Bu düzen adaletsizliği, yoksulluğudaha küçük yaşta öğretiyor çocukları-mıza. Düzen bütün ağırlığıyla yükleniyorküçücük omuzlarına…Bu ağırlığın al-tında ezilerek büyüyüp gelişiyorlar.Bütün sorular bir kambur gibi sırtında,eziyor ha eziyor. Başını kaldırmasına,dikilip doğrulmasına izin vermiyor.

Umut devrimdedir, sosyalizmdedir.Sorunlarımız çok çeşitli ancak çözümütektir. Bunu ancak biz gösterebiliriz.Bizim bu tür istatistiksel verilere de ih-tiyacımız yoktur. Sorunları her gün çev-remizde görüyor ve yaşıyoruz. Bununiçin halkın içinde, gençliğin içinde olmakyeterlidir ve gerekli olan da budur.

Gençlik İçinde Umutsuzluk Her Geçen Gün Artıyor!

Umut Bizde! Umut Devrimde!

Bu ülkede yaşıyoruz... Bu halkın çocuklarıyız... Ezilen, sömürülen, katledilen bir halkın çocuklarıyız... Bu halkın kavgasında biz de varız!

Liseliyiz Biz

Yürüyüş

8 Mayıs2016

Sayı: 520

TAKSİM, ÜLKEMİZDE36

Page 37: TAKSİM, ÜLKEMİZDE SINIF MÜCADELESİNİN …yuruyus.biz/pdf/pdf/520.pdfÖyle burjuva basında ve reformizmin, oportünizmin, Kürt milliyetçilerinin de göstermeye çalıştığı

Bir kez daha, içeride ve dışarıda“Yaşasın Direniş Yaşasın Zafer!” di-yoruz. Çünkü, Fadik Adıyaman yol-daşımızın 5 Şubat 2016 tarihinde baş-ladığı açlık grevi eylemi 29 Nisan2016 günü zaferine ulaşmıştır. Hapis-hane müdürü ve savcısı Fadik Adıya-man ve Elif Akkurt yoldaşlarımızınyanına gelerek, Adalet Bakanlığı adına“Bakırköy Hapishanesi dışında iste-dikleri hapishaneye sevk edilecek-leri”ni bildirmiştir. Bu durum, hapis-haneye gelen Halkın Hukuk Büro-su’nun devrimci avukatlarına da açık-lanmıştır. Fadik ve Elif’in gereken te-davileri yapıldıktan sonra uygun birhapishaneye sevk edilip yoldaşlarımızlakucaklaşmalarını bekliyoruz...

Daha önce de belirttiğimiz gibi;Fadik Adıyaman yoldaşımızı tecriteden halk düşmanları, “Fadik Adı-yaman Yalnız Değildir” diyen HalkCephesi karşısında yenilmiştir.

Zaferimiz kutlu olsun! Bize zaferkazanmayı öğreten kahraman şehitle-rimize ve Dayı’mıza da BİN SELAMolsun! Evet, bir kez daha, faşizminzulmü karşısında BİZ kazandık.

Halk Yenilmez... Zafer, halkımızındır. Çünkü, Fadik

Adıyaman yani BİZ, devrim için ör-gütlenmiş halkın ta kendisiyiz. Kihayat denilen kavganın iki tarafıvardır daima: Halk ve halk düşman-ları... Ve işte BİZ, bu kavganın HalkCephesindeyiz. “Kahramanlar ÖlmezHalk Yenilmez” şiarı bizim bu tarihselgerçeğimizin ilanıdır.

Evet, halk yenilmez. Halk düş-manları karşısında direnirseniz... Halkdüşmanlarından hesap sorarsanız...Kısaca, girdiğiniz irili ufaklı çarpış-malarda düşmanlarınız karşısında bo-

yun eğmezseniz, “uzlaşma” adı altındateslim olmazsanız halkın tarihsel ye-nilmezliğini de somutlamış olursunuz.

Önderimiz Mahir Çayan, İhtilalinYoluna çıkarken “bir direniş geleneği”yaratmanın tarihsel öneminden bah-sediyordu. Ve ilk adımı atarak gele-neğimizin yolunu açtılar. Direniş ge-leneğini hayatın içinde var etmek,yarına taşımak, halklaştırmak iseDayı’mızın devrimci önderliğinin ge-reği olarak gerçekleşti. Ve böylece,Cepheliler olarak direnişten direnişe,bir diğer ifadeyle zaferden zaferekoşmanın tarihini yazdık.

Direniş GeleneğimizinÖzü: Çatışmak!

Kanla yazılan bir tarihti bu. Kanlayazılan tarihimizi silmek, yok etmekise imkansızdır. Bu tarih, girdiğimizher direnişte kendisini yeniden ve ye-niden yaratıp yaşattı. Ki bizim direnişgeleneğimizin özünü, esas olarak halkdüşmanlarıyla ÇATIŞMAK oluşturur.Türlü gerekçelerle kaçak güreşmekdeğil, geri adım atıp uzlaşmak değil,oportünistlerin yaptığı gibi “kaymaktabakayı koruma” ahkamları keserekdireniş kaçkınlığı yapmak değil, di-renişlerimizin özünü halk düşmanlarıylaçatışmak oluşturmaktadır. Biz düşmanlaçatışırız, “akıllı solcular” ise kaçarlar.Tam da bu nedenle, tarihlerini direnişgeleneği değil, utanç verici kaçkınlıklaroluşturmaktadır.

Bakın, 1 Mayıs Taksim Alanı’ndankaçıp Bakırköy’de düşmanın eteği altınasığınanların alayının tarihinde, hapis-hanelerde direniş kaçkınlığı yapmalarıvardır. Uzağa gitmeye gerek yok. BüyükDireniş’imize bakın... Büyük Dire-niş’imize sırtını dönen, o günlerde bizi

yapayalnız bırakanların hepsinin yönüTaksim değil, Bakırköy olmuştur. Çün-kü, bunlar düşmanla çatışmanın değil,kaçmanın tarihini yazmayı “iş” edin-mişlerdir. İşte bu yüzden, kanla yazılanve yaşatılan bir direniş tarihleri yoktur.Olmamıştır ve olmayacaktır. Çünkü,düzen ideolojisinden, burjuva ideolo-jisinden kopamamışlardır. Devrimciideolojiye sahip değillerdir ve tam dabu nedenle, ideolojik bir çatışmanıntarafı olamazlar. Olamamışlardır. Açıkki, hapishanelerde direnişten kaçanlarTaksim’e çıkmak için çatışmaktan dakaçarlar. Öyle de olmuştur.

Bizim gerçeğimiz ise devrimcidir.Devrimcilik, tek kişi olsan bile di-renmekten, düşmanla çatışmaktan ka-çınmamaktır. Sana dayatılan ve kar-şı-devrimci olan her şeye karşı direnişegeçip boyun eğmemektir.

Fadik Adıyaman, yoldaşımız dakendisine dayatılan sürgüne, ağırlaş-tırılmış tecrite, baskılara... kısaca yol-daşlarından ayrı tutulmaya boyun eğ-medi ve 5 Şubat 2016 günü direnişinebaşladı.

Fadik Adıyaman yani bizim söy-leyişimizle “Sevgili Yayla”mız elliyaşındaydı, sağlık sorunları vardıama bunları mesele haline getirmedi.İradesini, kendisine dayatılan statüyehapsettirmedi. Çünkü, düşmanın sizistatükoya hapsettiği yerde devrimci-liğiniz, eş deyişle çatışma kültürünüzerozyona uğramış ve hatta giderekkalmamış demektir.

Sevgili Yayla da direnişe geçti,yani halk düşmanlarıyla çatışmayabaşladı. Açlıkla geçen her bir günübu çatışmada sıktığı kurşunlar oldu.5 Şubat’tan 29 Nisan’a kadar sürenbu çarpışmanın sonucunda zafer, Halk

Özgür TutsaklardanÖzgür Tutsaklardan

Fadik Adıyaman Yoldaşımızın Direnişi, Halkın Yeni Bir Zafer Kazanmasını

Sağlamıştır

Yaşasın DirenişYaşasın Zafer!

8 Mayıs2016

Yürüyüş

Sayı: 520

37SINIF MÜCADELESİNİN AYNASIDIR!

Page 38: TAKSİM, ÜLKEMİZDE SINIF MÜCADELESİNİN …yuruyus.biz/pdf/pdf/520.pdfÖyle burjuva basında ve reformizmin, oportünizmin, Kürt milliyetçilerinin de göstermeye çalıştığı

Cephesi’nin oldu. Ülke içinde ve dışında Cepheliler

ve Cephe dostları, büyük bir siyasi di-namizm göstererek “Fadik AdıyamanYalnız Değildir” sesini yükselttiler. Öz-gür Tutsaklar bu haykırışa açlık grev-leriyle katıldılar. TAYAD’lı Ailelerimiz,her zamanki gibi bu çarpışmanın enönünde yer aldı. Ve... Büyük Ailemiz,tarihe bir kez daha direnişin zaferiniyazdı.

Zaferin MayasındaŞehitlerimiz Vardır...

Zafer, şehitlerimizindir. Bizim bü-tün direniş ve zaferlerimizin maya-sında, şehitlerimiz vardır. Daima omuzbaşımızdadırlar. Böyle olduğu içindirki, hangi kör hücreye atarlarsa atsınlar,asla ama asla bizi yalnız tutamazlar.

Fadik Adıyaman yoldaşımıza da,Tekirdağ T Tipi Hapishanesi’nde ağır-laştırılmış tecrit uyguladılar. Tek başınatuttular ama yalnızlaştıramadılar. SevgiliYayla’nın yanında şehitlerimiz vardı.Onlardan güç alarak direndi. İçlerindedoğrudan tanıdığı şehitler de vardı, kiGülsüman ve Şenay bunların başındagelir. Küçükarmutlu’nun halktan ka-dınlarıdır onlar. Küçükarmutlu’nun dev-rimciliği; yani onuru ve umudu büyükkadınlarıdır onlar. Ki silah kuşanmışbir gerilla, bir halk kurtuluş savaşçısı

olan Yayla, Gülsüman ve Şenaylar’ınbugünkü hali sayılmalıdır.

Halkın DevrimciKadınları...

Şenay’dan Yayla’ya... Halkın dev-rimci kadınları olan Sabo’nun Kızlarınıhiç bir faşist güç teslim alamaz. Enfazla öldürebilirler. Bunu çok yaptılarama bir kez bile karşılarında teslimiyetgörmediler. Günay gibi, silahsız olsalarda teslim olmayı reddedip “Size teslimolmayacağım” dedi Sabo’nun Kızları.Çiğdem ve Berna gibi halkın adaletinikuşandılar. Onlar, “parlamento gülü”olup halk düşmanlarının kadın halinitaklit eden, düzeniçileşme kepazeliğiniezip geçen Halk Cephesinin kadınlarıdır.

Devrimci kadın önderimiz Sabo,şehit düşmeden hemen önce, “Bizlerülkemizin dört bir yanında karanfilolup açacağız” demişti. Ölümün vezulmün karşısında işte böylesine fütursuzduranları hiç bir saldırı, kuşatma vekatliam teslim alamaz.

Özgür TutsaklarınGerçeği...

Fadik Adıyaman tek başınaydı...Ülkede kan gövdeyi götürüyordu, birkişinin sesini kim duyar ki... Hemhapishanelerde esir değil miyiz? Böy-lesi direnişler sonuç almaz kesinlikle...

Dayatılan statüyü kabul etsinler nevar yani...

Bu ve benzeri yaklaşım sahipleri,öteden beri direniş kaçkınlığını meş-rulaştırmaya çalışanlardır. Böylelerifaşizmin dayattığı yenilgi ruh haliniiçselleştirmiş, iradesinin eli kolu bağ-lanmış, düşmanla çatışmaktan kaçan-lardır. Bunlar “yatalım çıkalımcı”dırlar.Yatalak hallerini bozacak olan dire-nişlerden fersah fersah uzak dururlar.Özgür Tutsakların gerçeği ise başkadır.Özgür Tutsaklık, tutsaklık koşullarındadüşmanla çatışmaktan kaçınmamakdemektir.

Bilinmelidir ki, bugünün dünya-sında ZAFER, emperyalizm ve iş-birlikçisi olan halk düşmanlarının sizedayattığı ve kabul ettirmek istedikle-rine karşı DİRENMEKTİR. Diren-mek, çatışmak demektir. Çatışmak,boynunuz vurulsa da boyun eğme-mektir. Ölseniz de yenilmemenizdir.Tarihimiz böyle yazılmış, kültürümüzböyle oluşmuştur. Bu tarihi kuşanıp,bu kültürün gereğini yapanlar içinzafer, zaten kazanılmış demektir. “Ge-risi”, Dayımızın dediği gibi;“Hayat”tır.

Ve hayat denilen kavganın ortasınakanla yazılan geleneğimizin şiarı açıktır:

YAŞASIN DİRENİŞ YAŞASIN ZAFER!...

Hatay Samandağ’da Abdullah Cö-mert Parkı’nda 27 Nisan’da bir arayagelen Halk Cepheliler, 80 günü aşkınsüredir açlık grevinde olan FadikAdıyaman’ın taleplerinin kabul edil-mesi için eylem yaptı. Yapılan eylemde“Fadik Adıyaman Onurumuzdur”,“Tecrit İşkencedir Tecrite Son”, “Kah-

rolsun Faşizm Yaşasın Mücadelemiz” sloganları atılarakbasın metni okundu. Yapılan açıklamada; Fadik Adıyaman’ınarkadaşlarından ve yoldaşlarından ayrı tutularak tecrit edil-diğine, bunun için başlattığı açlık grevinin 80 günü aştığınave Fadik Adıyaman’a destek için hapishanelerde devrimcitutsakların açlık grevine başladığına, Fadik Adıyaman’ıntaleplerinin karşılanmasının mümkün ve zorunlu olduğunadeğinildi. Basın metnin okunmasının ardından 8 kişinin ka-tıldığı eylem sloganlarla bitirildi. Yapılan eylem boyuncaçevreden geçenlerin alkışlayarak ve kornalarına basarak

Halk Cephelilere destek olduğu görüldü.���

Fadik Adıyaman’ın akrabaları 28 Nisan’da TekirdağHapishanesi önünde, “Fadik Adıyaman Ölmesin” yazılıpankartla basın açıklaması yaptı.

Geleneklerimizi Yeni ZaferlerleSürdürüyoruz

Fadik Adıyaman 89 günlük açlığı ile tecritte ve sürgünsevklere karşı direnmiş kazanmıştır. Fadik Adıyaman’ıntalepleri kabul edildi. İstedikleri başka bir hapishaneyesevk edilecekler. TAYAD’lı Aileler olarak mücadelemiziÇayan’da 13. gününe kadar açtığımız masamızla, açlıkgrevimizle sürdürdük. Bizler örgütlü hak alma mücade-lemizle kazandık. Zafer ve moral coşkusuyla açlık grevidirenişimizi sonlandırdık.

TAYAD’lı Aileler

Yürüyüş

8 Mayıs2016

Sayı: 520

TAKSİM, ÜLKEMİZDE338

Zaferi, Israrlı Direnişimizle Kazandık!

Page 39: TAKSİM, ÜLKEMİZDE SINIF MÜCADELESİNİN …yuruyus.biz/pdf/pdf/520.pdfÖyle burjuva basında ve reformizmin, oportünizmin, Kürt milliyetçilerinin de göstermeye çalıştığı

Çok uğraştılar Cephelileri dur-durabilmek için, hep pes etmemiziistediler olmayacağını bile bile. Sal-dırı, gözaltı, tutuklamalara rağmenhaklılığımızın ve meşruluğumuzunönünde duramadılar. Evet saldırdılarama o saldırı bizi sadece fiziken kıs-men engelleyebildi. Yaralandık, iş-kence gördük, gözaltına alındık amaısrarımızdan, coşkumuzdan bir nebzeolsun geri durmadık.

Çünkü diğerleri gibi “akıllı sol-culuk” yapmadık ve hıncımızla halka,halkın sesini ulaştırmak için emekverdik. Ve emeğimizin karşılığınıaldık. Son olarak, polis bunun ha-zımsızlığıyla mahallelerimizdeki mev-ziilerimize saldırdı. Ve en çok kork-tukları silahlarımızı “dergi, kitap,afiş, şehit resimleri… vs.” çalıp git-tiler. Yine bizi bitirebileceklerini san-mışlardı. Ama hızla karşılık verdikve “daha hızlı koşmalıyız” diyerekhesap sorduk ve yeniden toparlandık.En önemlisi de halka Gerçeğin Sesi’niulaştırdık. Israr, coşku, emekle yapılançalışmalarda Anadolu, Kürdistan veİstanbul mahallelerinde ulaştırılandergimiz şu şekilde;

KÜRDİSTAN-ANADOLUDersim: Baharla birlikte umut

yeşeriyor Dersim’de. Şahanlar kanatverip uçtukça daha sabırsız daha he-yecanlı bekliyor Dersim halkı. HalkCepheliler Merkez Moğultay Ma-hallesi, Hozat’ta 28, 29 ve 30 Ni-san’da Yürüyüş dergisini halka ulaş-tırdı. Dergiyi gören halk “nerede kal-dınız uzun zamandır dergi gelmi-yor… Bu sayıda ne yazdınız buralarlailgili, verin bir bakayım” diyerekdergiye olan özlemini anlattı. Ayrıca1 Mayıs’ta Taksim’e çağrı yapıldı.Bir şehit anasının yardım ettiği ça-lışmada toplam 185 dergi halka ulaş-tırdı.

Amed: Halk Cepheliler 26, 27,28 Nisan’da, Koşuyolu, Oryıl, Yeni-şehir Ofis semtinde Yürüyüş dergisidağıtımı yaptı. Esnafa yapılan çalış-malarda ikramlarda bulunuldu ve bir

kahve sahibi Halk Cephesi’ni ve der-giyi TEKEL direnişinden tanıdığınıdile getirdi. Yapılan çalışmalardatoplam 108 dergi halka ulaştırıldı.

Eskişehir: Halk Cephesi 27 ve28 Nisan’da Gültepe Mahallesi’ndeYürüyüş dergisi dağıtımı yaptı. Ya-pılan çalışmada 5 Haziran’da Eski-şehir’de yapılacak olan “YozlaşmayaKarşı Anadolu Halk Festivali” du-yurusu yapıldı. Dergi dağıtımlarında15 adet dergi halka ulaştırıldı.

İSTANBUL1 Mayıs: Halk Cepheliler ma-

hallelerde umudun sesi Yürüyüş der-gisini halka ulaştırmaya devam ediyor.3 Nisan’da Pazar Sokağı’nda topludergi dağıtımı yapıldı. Çalışmadaayrıca 1 Mayıs’ta Taksim Meydanı’naçağrı yapıldı. Yapılan çalışmada 180dergi halka ulaştırıldı. Ayrıca MerkezMahallesi’nde yapılan kapı çalışma-sında 50 dergi halka ulaştırıldı.

����

Yürüyüş OkumakDağıtmak Suç DeğildirGasp Edilen HaklarımıGeri İstiyorum

Sinan Okur hukuksuz bir şekildegasp edilen pasaportu ve yurt dışıyasağının kaldırılması için Hatay Sa-mandağ ilçesinde bulunan AbdullahCömert Parkı'nda, 3 Mayıs'tan itibaren1 aylık açlık grevine basın açıkla-masıyla başladı. AKP’nin hukuk ta-nımayan ve keyfi uygulamalarınakarşı, bu eylemi yaptığını dile getirdi.Yapılan basın açıklaması sırasındatoplanan halk, alkışlarla destek verdi.Polisin yönlendirmesiyle bir kişi çadırıçalmaya çalışmış Halk Cepheliler ta-rafından engellenmiş vebu kişi oradankaçarak uzaklaşmıştır. Açıklamaya25 kişi katıldı. Sinan Okur yaptığıaçıklamada AKP'nin muhalif olanherkese saldırdığını Yürüyüş dergisidağıtmanın ve okumanın yasak ol-madığını ve kendisinin yurtdışında

çalışan bir işçi olduğunu savcılık ta-rafından pasaportuna el konulduğuve yurt dışı yasağı getirildiği için işegeri dönemediğini söyledi. Açıkla-masının devamında AKP’nin yalan-larını halka anlattıkları için hakkınıngasp edildiğini ve arkadaşlarının iş-kenceyle gözaltına alınıp tutuklandı-ğını dile getirdi. Son olarak: "... Sa-mandağ’da yıllarca süren bir Şahodavası vardır. Faşizm topraklarımızıgasp etmek için her oyunu oynamışama başaramamıştır. Tekebaşı halkısırf yol istediği için, soruşturmalaratabii tutulmuş, tutuklanma tehdidi ilekarşı karşıya bırakılmıştır. Sırf Face-book’ta “Tecriti Kaldırın Fadik Adı-yaman Yalnız Değildir” dediği içinevlere şafak operasyonu yapılmıştır.Eğitim-Sen üyelerine açılan soruş-turmalar da cabası. Binlerce öğretmenya görevden alınma ya da sürgünedilme tehdidiyle karşı karşıyadır.Samandağ savcılığı neyin peşinde?Savcılık uyması gereken yasalaradeğil emniyetin talimatına uymuştur.Samandağ halkına çağrımızdır.AKP’nin bu baskı yasalarına karşıgelin birlikte mücadele edelim. Ger-çeğin sesi Yürüyüş dergisini okuyalım,okutalım. Halkın ve gerçeğin sesiYürüyüş dergisi yasal ve meşru birdergidir. AKP faşizminin yalanlarınave saldırılarına karşı birleşelim mü-cadele edelim. Anayasal haklarımızınderhal iade edilmesini ve hukuksuzcauygulamaların derhal kaldırılmasınıistiyoruz. Bunun için 1 ay boyuncaburada açlık grevi yapacağım. TümSamandağ halkının sahiplenmesi içinçağrıda bulunuyorum" dedi.

Durduramadılar!!Coşkuyla, Israrla, Emekle Devam Ettiğimiz

YÜRÜYÜŞ’ümüzün Dağıtımını Durduramadılar!

Yürüyüş DergisiDağıtımcıları Tahliye Edildi!

Bir ay önce Hatay Samandağ ilçesindeYürüyüş dergisinin dağıtımı sırasındafaşist AKP polisinin saldırısı ve komplosusonucu tutuklanan Devrim Deniz Karataş,Kübra Sünnetçi, Sertan İlaslan ve Abdul-kadir Uğur tahliye edildi.

Hatay Halk Cephesi

8 Mayıs2016

Yürüyüş

Sayı: 520

39SINIF MÜCADELESİNİN AYNASIDIR!

Page 40: TAKSİM, ÜLKEMİZDE SINIF MÜCADELESİNİN …yuruyus.biz/pdf/pdf/520.pdfÖyle burjuva basında ve reformizmin, oportünizmin, Kürt milliyetçilerinin de göstermeye çalıştığı

AKP halka saldırdıkça, öldürdükçe,aç açıkta bıraktıkça daha fazla korunmaihtiyacı duyar oldu. Yarattığı ve ya-şattığı terörün halkta biriktirdiği öf-kenin yeni ayaklanmalar, yeni dire-nişler yaratacağı korkusuyla güvenlikönlemlerini sürekli arttırıyor. Ne deolsa hiçbir şeye benzemez halkını sa-tanların ve vuranların korkusu…

Bu nedenle Emniyet Genel Mü-dürlüğü (EGM) gerektiğinde “anındamüdahale edebilmek ve mahallelerde,sokaklarda polisin daha görünür kı-lınması için kritik il ve ilçelerin birçoknoktasına zırhlı güvenlik kulübelerikurulmasına” karar vermiş.

Gazetelerde yer alan haberlere görezırhlı güvenlik kulübeleri için 4 firmaile anlaşma yapılmış. Devlet alacağıiki çuval soğan için ihale açarken venormalde her türlü alım-satım işlerindeihale açması gerekirken, trilyonluk ti-carette ihale açılmamış. Tanesi 50 binliradan alınan kulübelerin yapımına“acil ve ihalesiz” olarak karar verilmiş.Ve tahmin edileceği gibi anlaşma ya-pılan şirketler yabancı değil!

İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nebağlı bir şirket, Nurol firması ve İs-tanbul’daki başka bir firmanın yanısıra Ankara’da kurulu BEST Grupfirması, EGM’ye zırhlı güvenlikkulübeleri yapmaya başlamış.

BEST Grup Firması, BahçelievlerKatliamı’nın sorumlularından AhmetErcüment Gedikli’ye ait. Adı geçenkişi, elleri dirseğine kadar kana bu-lanmış bir katil, gözü dönmüş birfaşist… Abdullah Çatlı ve HalukKırcı’nın yakın arkadaşı.

Bahçelievler Katliamı8 Ekim 1978 günü, başlarını Ab-

dullah Çatlı’nın çektiği içlerinde Ha-luk Kırcı, İbrahim Çiftçi, Ahmet Er-cüment Gedikli’nin bulunduğu fa-şistler, Ankara’nın Bahçelievler sem-tinde bir dairede bulunan 7 Türkiyeİşçi Partisi (TİP) üyesi genci vahşice

katlettiler. Evdeki Serdar Alten, Hür-can Gürses, Efraim Ezgin, Latif Can,Osman Nuri Uzunlar, Faruk Erzanve Salih Gevence silahsız ve savun-masızdılar. Biri havluyla boğularak,dördü başlarından vurularak, diğerikisi Eskişehir yolunda katledildi.

Yedi TİP’li gencin katilleri ve ar-kasındakiler yıllarca korundular. Ab-dullah Çatlı yaptıklarından dolayıhiç yargılanmadı.

Devletin pisliklerinin bir bölü-münü açığa seren Susurluk kazasındaöldü.

Haluk Kırcı’yı, yargılamak zorundakaldılar. Fakat yargılanması kimseyişaşırtmasın. Sonrasında devletin bütünkurumları Kırcı’yı serbest bırakmakiçin elbirliğiyle çalıştı.

Nasıl mı? Önce 7 kez idama mah-kum edilen Kırcı’nın cezası AB uyumpaketleri gerekçe gösterilerek müebbeteçevrildi.

Müebbet cezası 70 yıl olarak he-saplandı. Ardından her nasılsa(!) Yar-gıtayın yanlış hesabıyla erken tahliyeedildi. 7 kez idama mahkum edilenHaluk Kırcı, AKP iktidarında elini ko-lunu sallaya sallaya hapishaneden çıktıgitti.

Ahmet Ercüment Gedikli ise onyıl hapis yattıktan sonra 3. yargı pake-

tiyle serbest bırakıldı. Gördüğümüz gibi serbest bırak-

makla yetinmemiş üstüne üstlük birde zengin etmişler. Erdoğan’a iktidarınıkorumak için kendi mayasından olanlarlazım.

AKP Katilleri SerbestBıraktı, Yetmedi DevletOlanaklarıyla Zengin Etti

Diyarbakır’ın yerle bir edilenilçesi Sur’da birçok noktaya zırhlıgüvenlik kulübelerinden kuruldu.Katil Gedikli’ye ait BEST Grubu,tanesi 50 bin liraya 700 kulübe ya-parak EGM’ye teslim etmiş.

Konu hakkında konuşan Gedikli;“Bunlar hassas konular, büyük gizlilikiçinde yürütülen projeler. EGM talepediyor, biz de yapıp teslim ediyoruz.Bugüne kadar 700’e yakın teslimettik. Çok fazla özellikleri olan, gü-venlik açısından donanımlı bu kulü-belerle ilgili basına haberlerin yan-sıması, haber yapılmasını da güvenlikaçısından tasvip etmiyoruz.” (21 Ni-san 2016 Hürriyet Gazetesi)

İnternet sitesinde tanıtımını vereklamını yaptığı, tek tek özellikleriniyazdığı zırhlı kulübelerin, sadeceadının gazetelerde geçmesi nedenrahatsız etti acaba katil Gedikli’yi?

AKP, Bahçelievler’de 7 DevrimciyiÖldüren Katile; “İhalesiz ve Acil”

Tanesi 50 Bin LirayaZırhlı Kulübe Yaptırıyor!

Yürüyüş

8 Mayıs2016

Sayı: 520

TAKSİM, ÜLKEMİZDE40

Page 41: TAKSİM, ÜLKEMİZDE SINIF MÜCADELESİNİN …yuruyus.biz/pdf/pdf/520.pdfÖyle burjuva basında ve reformizmin, oportünizmin, Kürt milliyetçilerinin de göstermeye çalıştığı

Onu rahatsız eden kendi pis geç-mişidir. O geçmişi ise unutturamaz.Halkın hafızasına, devrimcilerin ada-let listesine işlenmiştir. Nereye gidersegitsin, ne yaparsa yapsın karşısınaçıkacak. Ve elbette yaptıklarının he-sabı sorulacak.

AKP’yi İktidara Taşıyan,Döktükleri Devrimci,İlericilerin Kanı Oldu

AKP’yi kuran, var eden kadrolarınhepsinin geçmişi katliamlar, cina-yetler, ev ve dernek baskınlarıyladolu… Bugün devlet, hükümet yö-netiminde yer alanların ya da yakıngeçmişte yer almış olanların hepsiMilli Türk Talebe Birliği’nde (MTTB)yetişmiş kişiler. Suç dosyası kabarıkolan MTTB’nin en önemli saldırıla-rının başında Kanlı Pazar gelir. KanlıPazar’ı örgütleyenlerin başında bu-lunanlardan biri yine çok tanıdıkbiri. Bugünkü TBMM Başkanı İsmailKahraman…

Şimdi tarihimize Kanlı Pazar olarakgeçen günün ne olduğunu, neler ya-şandığını hatırlayalım. 1969 Şubat’ındaABD’nin 6. Filosu İstanbul’a gelinceanti-emperyalist gösteriler artmıştı.Yükselen anti-emperyalist mücadeleyekarşı, başını MTTB’nin çektiği İslamcıörgütler ve basın kışkırtıcı yayın vetoplantılar yapıyorlardı.

Gerici gazetelerden açık açık kat-liam çağrıları yapılıyordu. O çağrı-lardan birini Bugün gazetesinde 15Şubat 1969 tarihinde yayınlanan ya-zısında Mehmet Şevki Eygi yaptı.

Eygi cihat çağrısı yaptığı yazı-sında: “Büyük fırtına patlamak üze-redir, Müslümanlar ile kızıl kafirlerarasında topyekun savaş kaçınılmazhale gelmiştir... Müslüman kardeşim,sen bu savaşta bitaraf kalamazsın.Ben namazımı kılar, tesbihimi çeke-rim... Etliye, sütlüye karışmam deyipde kendine zulüm edenlerden olma,gözünü aç, bak!.. Onlarda taş, sopa,demir, molotof kokteyli mi var? Bizde aynı silahları kullanmaktan acizdeğiliz... Cihat eden zelil olmaz. Sağkalırsa gazi olur, canını verirse şe-hitlik şerefini kazanır” diyordu. (Ba-ğımsızlık Yolunda Kurtuluş Nisan2000, syf 29)

16 Şubat 1969 günü o zamanakadar yapılan en büyük anti-emper-yalist eylem için 30.000 kişiden olu-şan kortej Taksim’e doğru yürüyüşegeçmişti. Kortejin önü polis tarafındanGümüşsuyu Yokuşu’nda kesilerekkitle ikiye bölündü. Ön taraftaki bir-kaç bin kişi Taksim Meydanı’na so-kulurken geriye kalan esas kitle aksiistikamete doğru kovalandı.

Kontrgerillanın kışkırtması veyönlendirmesiyle saatler öncesindenTaksim Parkı’nda toplanan faşistler,gericiler polisin desteğiyle, alandabirkaç bin kişiyle yalnız kalmış kitleyesopa ve bıçaklarla saldırdı. Çıkançatışmada Ali Turgut Aytaç ve DuranErdoğan adındaki iki işçiyi katlettiler.Yüzlerce eylemci de yaralandı.

Kontrgerillanın kitle eylemlerineyönelik bu ilk planlı ve büyük saldırısıtarihe Kanlı Pazar olarak geçti.

Kanlı Pazar’dan iki gün önce, 14Şubat’ta, MTTB ve Komünizmle Mü-cadele Dernekleri tarafından ortaklaşayapılan “Bayrağa Saygı” mitingi, ge-ricilerin gövde gösterisine dönüştürülür.Komünizmle Mücadele DernekleriBaşkanı İlhan Darendelioğlu, MT-TB’nin İstanbul Cağaloğlu’ndaki mer-kezinde, “Pazar günü komünistler mi-ting yapacak, biz bu mitingde savaşa-cağız. Silahı olan silahıyla, olmayanbaltasıyla gelsin” der. Yaşar Okuyan,Aksiyon dergisine verdiği bir röportajda,“Kanlı Pazar olayından bir gün öncedediler ki, MTTB’ye saat 5’te gelin,size istediğiniz kadar tornadan çıkmışkeser sapları… MTTB’ye en az ikikamyondan fazla sopa indirildi” di-yordu.

Kanlı Pazar Katliamı’nı kontrge-rilla, dini gericiliği kullanarak ger-çekleştirdi. O gericiliğin örgütlü adıMilli Türk Talebe Birliği’ydi

Kanlı Pazar saldırısında faşistler,gericiler birbirlerini tanısınlar diyekollarına mavi kurdele takıldı. Okurdelelerin dağıtıldığı yer de MilliTürk Talebe Birliği binasıydı.MTTB’nin o zamanki başkanı şimdikiMeclis başkanı İsmail Kahraman’dır.

İsmail Kahraman o yıllarda aynızamanda, yine kontrgerilla tarafındanörgütlenen 40’lar komitesinin yöne-timinde yer alır. 40’lar komitesinin

amacı “Üniversite ve üniversite dı-şında İslamcı öğrencilerin güvenli-ğinin sağlanması ve eylemlerin dahaetkinleştirilmesi” idi. MTTB, KanlıPazar’ın dışında solculara, devrim-cilere yönelik daha birçok saldırı vekatliam gerçekleştirir.

Milli Türk Talebe BirliğiAkademisi’nden MezunOlanlar

Erdoğan ve Gül başta olmak üzereşu an AKP’de bakan ve milletvekiliolan, parti içinde sorumlu yerlerde bu-lunan birçok isim Kanlı Pazar saldırı-sının içinde yer almıştır. Ki o dönemAbdullah Gül MTTB’nin icra kurulubaşkanıdır.

AKP’yi kurup, 13 yıldır hükümettebulunanlar ve devleti yönetenlerMTTB’nin cinayet ve katliamlarlaörülü okulundan mezun olanlardır. İştebu yüzden 30.12.2012 tarihinde Te-kirdağ’ın Çorlu ilçesinde katıldığı biraçılışta konuşan İsmail Kahraman; “Şuan Türkiye’yi yöneten kadro Milli TürkTalebe Birliği (MTTB) Akademisi’ndenyetişti. Bizim dönemimizden iki dönemsonra Tayyip Erdoğan, Milli Türk Ta-lebe Birliği kültür müdürüydü. AbdullahGül MTTB İcra Konseyi Genel Sekre-teriydi. Sami Güçlü, Beşir Atalay,Bülent Arınç, Mehmet Ali Şahin. Bugünülkeyi yönetirken gördüğünüz şu kadroMilli Türk Talebe Birliği Akademi-si’nden mezun olmuştur” diyordu.

Eksik bıraktığı isimleri de biz ta-mamlayalım: Ahmet Davutoğlu, Nu-man Kurtulmuş, Abdülkadir Aksu, AliCoşkun, Hüseyin Çelik, Kadir Topbaş,Taner Yıldız, Cemil Çiçek, OsmanPepe, Abdurrahman Dilipak, NecatiÇetinkaya… Hepsi kanlı okulun me-zunlarıdır.

Geçmişte yüzlerce devrimciyi, yurt-severi, ilericiyi öldürdüler. Onları ik-tidara taşıyan işledikleri cinayetleroldu. Bugün binlerle katlediyorlar hal-kımızı.

Fakat unutmamaları gereken birnokta var. Her şey başladığı gibi biter.

Onları iktidara taşıyan nedenleraynı zamanda onları iktidardan indi-recek nedenlerdir.

Ve biz hesaplaşma günü en azonlar kadar acımasız olacağız!

8 Mayıs2016

Yürüyüş

Sayı: 520

441SINIF MÜCADELESİNİN AYNASIDIR!

Page 42: TAKSİM, ÜLKEMİZDE SINIF MÜCADELESİNİN …yuruyus.biz/pdf/pdf/520.pdfÖyle burjuva basında ve reformizmin, oportünizmin, Kürt milliyetçilerinin de göstermeye çalıştığı

Gustavo Conde - BolivarcıKıta Hareketi - Colombia:

1960 yılından başlayarak, her uz-laşma sürecinde FARC komutanla-rının katledildiği bir tarihi kısaca an-lattıktan sonra bugün yaşanan sü-reçlerine ilişkin değerlendirmesi:

“Yoldaşlarımız biraz karamsarlığakapılıyor, Obama Havana’ya geldi,açılımlar başladı Küba’da, LatinAmerika’daki devrimciler durduru-yorlar mı Latin Amerika devriminidiye düşünülüyor. FARC’ın rolü bu-rada tarihsel ve farklı bir roldür. Biryandan düşman isyanı çökertmeye,tasfiye etmeye çalışıyor. Fakat isyan,Kolombiya’daki şiddet toplumununnedeni değil ki, onun bir sonucu.Kolombiya halkı İspanyolların Ame-rika’ya geldiği andan itibaren zatensilahlanmış bir halktı. Bu onun de-vamı, biz süren bir isyanın parçasıyızyalnızca. Önce İspanyollar, ardındanSimon Bolivar hareketi geldi. Boli-var’dan sonra Kolombiya oligarşisiiktidarı devraldı ve bu zaman içindeKolombiya halkları oligarşiye karşısilahlandılar. O zaman liberal partileriçerisinde silahlı mücadele vermeyeçalışıyorlardı.

Bence CNN’in ve diğer kanallarınsöylediği yanlış bu barış sürecineilişkin olarak. Hakikat Kolombiyahalkının ellerindedir. Burada bir süreçvar evet, tarihsel bir süreç. Ama bunuoligarşinin krizi olarak düşünmeklazım. Öyle bir kriz içindeler ki, is-

yancıların silah bırakmasını istiyorlar.Şu anda öyle şeyler tartışılıyor ki,Kolombiya silahlı kuvvetlerini, özelgüvenlik gücü haline getirmeye ça-lışıyorlar öncelikle. Bütün bunlar vebaşka bazı çözümler tartışılıyor Ko-lombiya oligarşisi içinde. Bazı çö-zümleriyse oligarşi asla kabul etme-yecek. Tartışma, müzakere silahlımücadeleye geldiği zaman ilerlemezoldu. Çünkü isyancılar diyor ki, bizsilahlarımızı bırakmayız, hayatımızıngarantisi silahlarımızdır. Hükümetde şunu anlıyor artık, silahlı müca-deleyi tasfiye etmenin mümkünatıyok. Ama teknik olarak şöyle düşü-nelim, diyelim ki isyancılar düşmanlaanlaştı. Bir ay bile sürmez. Buradanbir sonuç çıkmaz, çünkü gerçek isyanmüzakere masasında değil, dağlardadevam eder. Kolombiya isyanı hiçbirşekilde mülteciliği kabul etmiyor.Bizim insanlarımız gerçekleştiriyorbu müzakereleri. Bizim insanlarımızülkeye giriyor ve çıkıyorlar. Hava-na’da olan insanlarımız bir işlev gö-rüyorlar ama dönüşümlü olarak ya-pıyorlar. Kolombiya’ya geliyorlar,Kolombiya’dan ayrılıyorlar.

Mariella Bauer - Peru Perudaki duruma ilişkin…

“1990’dan sonra Fuhimori dikta-törlüğünün ardından ülkemizde neo-liberal projeler devreye girdi. Buprojeleri büyük sermaye ve ABDbize empoze ediyordu. Bu projelerçevreyi ve yerli kültürü yok eden

projelerdi. Ancak Peru halkının di-renişi, yerli halkları örgütledi. Birmaden inşa edilmişti ve polisler 45kişiyi öldürmüştü bu maden uğruna.Geçtiğimiz 4 yıl içinde bu gibi pro-jelere karşı bir direniş başlattılar. 10Nisan’da bu yıl başkanlık seçimleriiçin sol güçlerin çoğunluğu bir arayageldi. Ve Veronica Mendosa hiçbirekonomik kaynağı olmamasına rağ-men seçimlerde üçüncü oldu. Parla-mentoda güçlü bir varlığı oldu veaşırı sağcılara karşı parlamentodabir güç elde etmiş oldular.”

Gerardo Rowero - Meksika- Zapatista Hareketi:

“1994 bütün Latin Amerika içintarihi bir yıldı ve dünya için önem-liydi. Kolombiyalı yoldaşlarımız odönem, FARC ve ELN içinde mü-cadele ediyordu. Hemen hemen tümörgütler silah bırakmıştı. 1994 yılındatarih sahnesinde bir dönüm noktasıoldu. Zapatista Kurtuluş Ordusu Çhia-pas eyaletinde, Meksika’nın sıradaninsanları, yerli halkı mücadelelerinebaşladı.

1994’te yerli halklar anlaşmasıimzalandı, bir takım haklar eldeedildi. 1998 yılında hükümet anlaş-maya ihanet ederek anlaşmanın ge-reğini yerine getirmedi ve o durumdamüzakereler kesildi. Ve yeni birsavaş, çatışma süreci başladı. Eya-letlerin bazılarında farklı belediyeler,özerk belediyeler kuruldu. Bu bele-diyelerin kendi özerk eğitim sistem-

Yürüyüş

8 Mayıs2016

Sayı: 520

TAKSİM, ÜLKEMİZDE442

Uluslararası Eyüp Baş SempozyumuKatılımcıları Silahlı Mücadeleyi Tartıştı

“Çünkü, gerçek isyan; müzakere masasındadeğil, dağlarda devam eder”

“Ulusumuzun düşmanlarına karşı olanmücadeleye sıkıca bağlıyız. İşçi sınıfı için

federal demokratik bir sosyalizm istiyoruz,bunu hedefliyoruz”

Page 43: TAKSİM, ÜLKEMİZDE SINIF MÜCADELESİNİN …yuruyus.biz/pdf/pdf/520.pdfÖyle burjuva basında ve reformizmin, oportünizmin, Kürt milliyetçilerinin de göstermeye çalıştığı

leri, ekonomileri kurulmaya başlandı.Bütün bu bölgelerde halklar kendiiktidarının sahibi. Yeni bir siyasiilişki kurma yöntemi geliştiriyoruzaslında. Yoldaşlarımız, tabandan yu-karı bir değişimin, farklı bir yönetiminmümkün olduğunu gösteriyorlar.

Zapatist hareketin olmadığı yer-lerde ise başka bir savaş var. Top-lumsal hareketlere karşı hükümetinsürekli bir baskısı var. 200.000 insanöldürüldü, 27.000 insan kaybedildi.Son dönemde uluslararası basındada sıkça yer aldı, 43 yoldaşımız kay-bedildi. 26-27 Eylül’de kaybedildilerve hükümet hala açıklamış değil ne-rede olduklarını. Kayıplarımız para-militerlere karşı, uyuşturucuya karşısavaşlarından dolayı kaybedildiler.Meksika Devleti bir narkodevletidir,uyuşturucuyu bizzat teşvik eden dev-lettir. Meksika’da devlet uyuşturucuile eş anlamlıdır.”

Geanfranco Castellotti -İtalya :

Bugün dünyada ekonomik krizolduğu kadar reformizmin de krizivardır. Ve bu kriz oldukça da bizemekçileri, işçileri de etkilemektedir.Ben İtalya’dan ve Türkiye’den örnekvereyim. İtalya’da bir Komünist Partivar, Refondatione Coministo adı. Vebu parti şimdi hükümette. Bu partiparlamentoya girdiğinde gördü kibasacağı tek bir düğme var, o da busistemin sürmesi ve emekçilerin, iş-çilerin karşısındadır.

Türkiye’den de HDP örneğini ve-relim. Bunlar parlamentoya girdi,başta Erdoğan’la yakın arkadaş gi-biydiler. Şimdi Haziran’dan bu yanabakınca bir kazanımları var mı, nereyegeldiler, Kürt halkı için bir kaza-nımları var mı?

Bizim İtalya’da silahlı mücadeleveren önemli bir örneğimiz var. Bun-lar Kızıl Tugaylar. Onlar gerçekten,İtalyan toplumunu sarstılar, kapita-listleri de korkudan titrettiler.

Kızıl Tugaylar’ın mücadele ettiğizaman objektif koşullar yoktu, sub-jektif koşullar vardı. Bu yüzden deonların mücadelesi başarıya ulaşa-

madı. Şimdi ise İtalya’da devriminobjektif koşulları var ama bunu ör-gütleyecek bir parti yok.

Yürüyüş dergisinin 512. sayısının13 Mart tarihli ve 31. sayfasındakiyazıdan bahsedeceğim.

Bu yazıda Kürt hareketinden bah-sediyordu. Burada şöyle diyordu,‘Bir arabanın içine binlerce kilo pat-layıcı koyup, bunu toplumun ortasındapatlatmak silahlı mücadele değildir.Silahlı mücadelenin niteliğinin vekoşullarının olması gerekir.’

Silahlı mücadele iktidarı almakiçin yapılan bir mücadeledir. OysaKürt hareketi, bir araca kilolarca pat-layıcı koyuyor... Bu mücadeleyi neiçin yaptıklarını sormak gerekir. Onlarbu mücadeleyi masaya oturmak için,müzakereleri sürdürmek için yapı-yorlar. Bu gerçek bir mücadele de-ğildir.”

Sean O Dublain - İrlanda-(RSF) Sinn Fein:

“1998’deki Belfast Anlaşması,genel olarak İyi Cuma Anlaşmasıolarak biliniyor. ABD ve Britanyahükümetlerinin koloborasyonundahayata geçirilmiş bir anlaşmadır. İr-landa halkı bu anlaşma ile tek birbirim olarak oy kullanma haklarınıkaybetti. Demokratik Sinn Fein Ha-reketi 1998’de buna karşı çıkan tekgüçtü. Günümüzde çok sayıda insancumhuriyetçi kökenlerine geri dön-meye çalışıyor. 1986’da CumhuriyetçiSinn Fein Hareketi’nin revizyonistlerekarşı mücadeleye başladığını görü-yoruz. Broody’den alıntı yapmak ge-rekirse, ‘farklı yönlere giden bir ha-reket varsa bunu gönülden destekle-diğinizi iddia edemezsiniz’ demişti.Revizyonist bir partiye dördüler, İn-giliz mevcudiyetine teslim oldular.1998’den beri yapılan eleştiriler hak-lıydı.

İrlanda Cumhuriyetçileri olarakbiz tarihsel devrimci rolümüze bağ-lıyız. 1790’larda başlamış olan dev-rimci mücadele geleneğini sürdürü-yoruz. Ulusumuzun düşmanlarınakarşı olan mücadeleye sıkıca bağlıyız.İşçi sınıfı için federal demokratik

bir sosyalizm istiyoruz, bunu hedef-liyoruz.

Izaskun Goienetxeda - Bas-que Country - ERNAİ:

“21. yüzyıl itibariyle İspanya’nınfaşist bir ülke olduğunu görüyoruz.35.000 insan tutuklandı, 10.000 insanda işkence gördü. Son 10 yıl içerisindetoplumun en çok baskı gören kısmıgençlik oldu. 24 Kasım 2014 günübir gecede yüzlerce genç tutuklandı.900 insan bu operasyona dahil ol-muştu. Çok şiddetli, korkunç bir ope-rasyon oldu. Hepsi işkenceye uğradı,hepsi hapse atıldı. Mahkemeleri gö-rülmeden 16-17 ay hapishanede kal-dılar. Mahkeme iki yıl önce yapıldı.Hiçbiri hüküm giymedi ama çokuzun süre hapishanede kaldılar. Sizde bunları burada sürekli yaşıyorsu-nuz. 2009-2010 yılları arasında ha-reketimiz bünyesinde iç tartışma yü-rütüyoruz. Her hafta insanların tu-tuklanmasıyla karşı karşıyayız. Altıüstü 3 milyon nüfusumuz var. Varoluşumuzu sürdürmek için tartışmalaryürütüyoruz. İç tartışmada askeri vesiyasi stratejimizin doğruluğunu tar-tışıyoruz. Silahlı kampanya ve mü-cadeleye dair kampanyamızın nihaibir limite kavuştuğunu görüyoruz.Yani silahlı mücadeleyi bırakıp doğ-rudan müzakereye geçecek değiliz.Ancak her ne kadar geçmişte başarıyaulaşmış olsa da silahlı mücadelenin,2010 itibariyle kendi devletimizi inşaetmemiz yolundaki silahlı mücade-lenin yardım etmediğini görür olduk.Silahlı mücadelenin miadını doldur-ması bizim doğrudan İspanya devletiile müzakere etmek istememizle baş-lamadı yani. Siyasi tutsaklarımızıngeleceğiyle ilgili düşünmemiz gere-kiyor. ETA tutsaklarının geleceği neolacak bunu konuşmamız gerekiyor.Varlığımızı idame ettirmemiz gere-kiyor. Tamam Bask ülkesi 500 yıldanberi kendi kaderini tayin hakkındanmahrum bırakılmıştır, baskıya uğra-mıştır. Ancak bunu İspanya Devletiylekonuşacak değiliz. Bunu kendi hal-kımızla, Bask ülkesinde, kitlesel bi-çimde tartışacağız. Yakın gelecekteyapacağımız şey, sosyalist ve feministbir devleti inşaa etmektir.

8 Mayıs2016

Yürüyüş

Sayı: 520

443SINIF MÜCADELESİNİN AYNASIDIR!

Page 44: TAKSİM, ÜLKEMİZDE SINIF MÜCADELESİNİN …yuruyus.biz/pdf/pdf/520.pdfÖyle burjuva basında ve reformizmin, oportünizmin, Kürt milliyetçilerinin de göstermeye çalıştığı

Çağdaş Hukukçular Derneği İs-tanbul Şubesi 30 Nisan’da bir açık-lama yayınlayarak, 1 Mayıs’ta Tak-sim’de bulunmanın bir hak olduğunuvurguladı. Açıklamada: “… Bugündevlet ve sermayenin emeğe bakışaçısı, emek sermaye çelişkileri, eme-ğin hakkı, işçi katliamları ve siyasiiktidarın tavrı gibi konular tartışa-mıyoruz. Çünkü sendikaların, vali-liklerin, basının tartıştığı ve takipettiği gelişme 1 Mayıs’ın nerede kut-lanacağı konusudur. Kimileri bu ko-nunun tartışılmasını ‘alan fetişizmi’olarak nitelemiş ve mahkum etmişiken kimileri de 1 Mayıs kutlamala-rının nerede yapılacağı tartışmalarınıntali bir tartışma değil bir ön ve gereklitartışma olduğu görüşündedir.

Bugün güvenlik gerekçesi ile 1Mayıs’ın Taksim alanında kutlan-masını haksız olarak ve devletin si-lahlı imkanları ile yani zor yoluylaengelleyen siyasi iktidar, bundan dörtyıl önce ve üçüncü kez olarak 1Mayıs gösterilerinin Taksim’de ya-pılmasında sakınca görmüyordu. Buüç yıl içinde Taksim Meydanı’nadört bir koldan akan yüz binlerceinsan coşku içinde bir 1 Mayıs ya-şamış, hemen hemen hiçbir sorunçıkmamıştı. Oysa sınırlı sayıda insanınalana giriş yaptığı 2009 yılı da dahilolmak üzere, Taksim’in yasaklandığıher yıl Beyoğlu ve çevre ilçelerdetüm gün olağanüstü hal yaşanmıştı.1 Mayıs kutlamalarına katılmayı dü-şünmeyen ancak bu bölgede yaşayanya da geçiş güzergahı olarak kullananinsanlar mağdur edilmiş ve İstan-

bul’un Avrupa yakasında adı konul-mamış bir olağanüstü hal yaşatılmıştı.Yani 1 Mayıs’ın Taksim Meydanı’ndakutlanmasının değil yasaklanmasınınkamu düzenini bozduğu, pek çokkurum ve kuruluş tarafından rapor-lanmış, bizzat halk tarafından ya-şanmış, görülmüştür.

Türkiye Cumhuriyeti kendisinianayasa ile bağlı bir rejim olarak ta-nıtmaktadır. Bugünkü hükümet dehalka bunun aksine bir yönetim uy-gulayacağını açıklamamıştır.

Anayasa; temel hak ve hürriyet-lerin güvence altında alındığı devletiktidarının sınırlandırıldığı, normlarhiyerarşisinin en üstünde yer alankurallar bütünüdür. Böylelikle ülkeninen üst yasa normu ve devletin dü-zenleyici belgesi olan Anayasa’nınikinci bölümünde kişi hak ve ödevleridüzenlenmiştir. (Madde 25, 26, 34)

Daha önce 2008 yılında Taksim’i1 Mayıs kutlamalarına kapatmak is-teyen ve eylemcilere saldıran AKPhükümetinin bu kararı AİHM’e ta-şınmış ve mahkeme;

*Toplantı ve Gösteri Yapma Hak-kının, gösterinin yapılacağı yeri be-lirlemeyi de kapsadığına,

*DİSK’in üyelerini anmak içinTaksim Meydanı’nı kullanmak iste-mesinin hakkı ve üyelerine karşı gör-evi olduğuna...

*Bu gösterilerden günlük yaşametkilense bile hükümetin, barışçılhakkın gerçekleştirilmesi konusundahoşgörülü olması gerektiğine kararvermişti.

(........)Bu alan toplanma ve yürüyüş için

en uygun yerdir çünkü;– Trafiğe kapalı uzun bir caddesi

vardır.– Günde 2,5 – 3 milyon insanı

ağırlamak ile övünen bir kapasiteyesahiptir.

– Geçiş güzergahı olarak kulla-nılmak istendiğinde alternatif geçişlerimevcuttur.

– İstanbul trafiği düşünüldüğüzaman, yalnız yer üstü değil yer altı

ve deniz ulaşımları da mümkündür.Böylece trafiği en az meşgul edenve bu anlamda kamu düzenini en azetkileyen bir bölgedir.

– Gelen insanları ağırlayıp ihti-yaçlarını giderebilecek alışveriş im-kanlarına sahiptir.

– O kadar uygun bir yerdir kipolis günü yürüyüşleri, büyük kon-serler, yılbaşı kutlamaları hep bubölgede yapılmaktadır. Dünyanın enbüyük yer sofrası iftarı bu bölgedeyapılmıştır.

– O kadar uygun bir yerdir kidünyanın en eğlenceli rallisi olduğusöylenen ‘‘Gumball 3000 Rally’’veyine yüzlerce festival yine buradayapılmıştır.

İktidar bin dereden su getirip oderelerin sularını susuzların gözüönünde lağıma akıtırken, kendi koy-duğu kuralları, nizamları hiçe sayıpyasaklar koyarken, ellerinde savaşsilahları ile yüz binlerce polis gücünübu yasakların hizmetine verip bizitehdit ederken; kim ‘Alan fetişizmiyapmayın...Canım ne fark eder ki,önemli olan birlik beraberlik içindebir 1 Mayıs kutlamaktı’ diyebilir?

Odalar, sendikalar, siyasi partilerve demokratik kitle örgütleri;

Valilik bizi ikna etmeye ya dakandırmaya bile çalışmıyor aslında;‘sıkıysa gelin’ diyor. Bu durumda 1Mayıs ‘kutlanamaz.’ Silahların göl-gesinde tehdit ile kandırmaca ile üs-tümüze saldırılarken hiçbir şey yok-muş gibi nasıl davranacağız? Hayır,zulmedenlerin, haklarımızı gasp eden-lerin oyunlarını meşrulaştıramayız.‘Kutlamak’ zorunda değiliz; bizimgörevimiz ‘Kral çıplak’ demektir.Kral çıplaktır, ülkede demokrasi yok-tur. Biz, burjuva diktatörlerinin ken-dilerini demokratmış gibi göstermelerioyununun bir parçası değiliz, olma-yacağız. 1 Mayıs boyunca haklarıihlal edilenlerin, saldırıya uğrayanlarınyanında olacağız. Biz, işimizi yapa-cağız. Bunu yaparken de gerçeklerisöylemekten geri durmayacağız” de-nildi.

“Alan Fetişizmi” Yapmıyoruz; Hak Arıyoruz!

Yürüyüş

8 Mayıs2016

Sayı: 520

TAKSİM, ÜLKEMİZDE444

Page 45: TAKSİM, ÜLKEMİZDE SINIF MÜCADELESİNİN …yuruyus.biz/pdf/pdf/520.pdfÖyle burjuva basında ve reformizmin, oportünizmin, Kürt milliyetçilerinin de göstermeye çalıştığı

İŞÇİLERİN, EMEKÇİLERİN TEK UMUDUBİZİZ!

AKP’NİN SALDIRILARINA TESLİMOLMADIK, OLMAYACAĞIZ!

BAŞIMIZ DİK, 1 MAYIS ŞEHİTLERİMİZBİZİ SELAMLIYOR, KANLARINI YERDEBIRAKMADIK!

Yüzlerce Halk Cepheli 1 Mayıs’ta Taksim’in yolunututtu. Sabahın erken saatlerinden akşam saatlerine kadarpolis Halk Cephelilere gözaltı terörü uyguladı. 2016 1Mayısı’nın direnişlerle dolu bir gün olarak tarihe geç-memesi için Halk Cephelileri evlerden, derneklerdençıktıkları andan itibaren gözaltına almaya başladı. Ok-meydanı’nda geceden itibaren katil polis insanlarımızıkaçırmaya başladı.

Fakat nafile! Taksim’den vazgeçmeyen irademiz ilesaat 20.00 olduğunda dahi bizim için 1 Mayıs devamediyordu. Taksim Meydanı’nda pankartlarımız açıldı,halaylarımız çekildi. Gazi, Çayan ve Armutlu’da CepheMilisleri otobüslerle ve ateş yakarak yolu trafiğe kesti,Gazi Karakolu’nu molotofladı.

1 Mayıs günü 231 insanımız gözaltına alındı, Vatanişkence merkezine götürüldü. Otobüslerde, karakoldaişkenceler yapıldı. Halk düşmanı katil polisler halkımızdanbir insanımızı, 57 yaşında Nail MAVUŞ’u TOMA ileezerek katletti.

Vatan işkence merkezi o gün Halk Cephelilerin di-renişleriyle, sloganlarıyla inledi. Hiçbir Halk Cepheli’yibaşı önde göremedi düşman. Kendi aralarında yaptıklarıkonuşmalarda da bizden duydukları korkuyu ifade ettiler;“Sabahtan beri sizin için bekliyoruz ulan. Çok yorulduk.Sürekli slogan mı olur, biri başlıyor hepsi başlıyor…”

vb. cümlelerini kendi aralarında kurdu katil polisler.Düşmanın korkusu çok büyüktü. Okmeydanı’ndan

itibaren başlayan abluka Feriköy Mezarlığı çevresi, Ka-sımpaşa yolu, Dolapdere, Hacıhüsrev, Hacıahmet, Ba-ruthane, Tarlabaşı’nın tüm çıkışları, Bomonti çevresi,DİSK binası, Şişli Camii, Mimar Sinan Üniversitesiçevresi komple tutulmuş, TOMA, akrep ve çeviklerleyığınak yapılmıştı. Kaç katil polisin sivil şekilde sokaklarasalındığı meçhul. Taksim alanı, Gezi parkı, Gümüşsuyu,İstiklal Caddesi Karaköy’e kadar tutulmuştu. Yani Kara-köy’den Mecidiyeköy’e, Okmeydanı’ndan Beşiktaş Ci-hangir tarafına kadar İstanbul polis terörüyle karşı karşı-yaydı. Otobüsten inenleri, arabaları arıyorlardı. Onlarcatrafik arama noktaları oluşturdu katil polis. Bu neyinkorkusu? Bu Cephe korkusudur. Bu halkan duyulan kor-kudur.

Korkularınızı Büyüteceğiz.Taksim 1 Mayıs alanını tasfiye eden anlayışı gerimizde

bırakarak yürüdük yolumuza. Dost bildiklerimiz bir kezdaha Türkiye halklarını yarı yolda bırakmış, düşmanlauzlaşmıştı. Tüm tartışmalara rağmen Bakırköy’de ısrarediyorlardı. 22 yıl mücadele ile can-kan pahasına ka-zandığımız alanı düşmana bırakıyorlardı.” Akıllı solcuları”gerimizde bırakarak yürüdük yolumuza. Çünkü biz hal-kımızın özgürlüğü, vatanımızın bağımsızlığı için sava-şıyoruz. Bu savaş esas olarak iki ideolojinin, iki iradeninçarpışmasıdır. Taksim için direndik. Umut biziz. UmutTaksim diyen iradedir.

YAŞASIN 1 MAYIS!BİJİ YEK GULAN!

1 Mayıs’ta1 Mayıs Alanındaydık!

8 Mayıs2016

Yürüyüş

Sayı: 520

445SINIF MÜCADELESİNİN AYNASIDIR!

Page 46: TAKSİM, ÜLKEMİZDE SINIF MÜCADELESİNİN …yuruyus.biz/pdf/pdf/520.pdfÖyle burjuva basında ve reformizmin, oportünizmin, Kürt milliyetçilerinin de göstermeye çalıştığı

Kanımızla KızıllaşanTaksim'denVazgeçmeyeceğiz!

AKP hükümetinin, Taksim 1 Ma-yıs alanını işçi ve emekçilere, dev-rimcilere yasaklamasına karşı; HalkCepheliler ve çeşitli kurumlar, Taksimalanından vazgeçmeyeceklerine vefaşizmin dayatmalarını kabul etme-yeceklerine dair açıklamalar yaptı.

Halk Cephesi: “… Ve işte yinebiz öldük. Katil polis yine bizim ka-nımızı akıttı. Taksim 1 Mayıs alanı-mızı halka yasaklayan AKP faşiz-minin polisi, Tarlabaşı Bulvarı’ndabir insanımızı katletti. 57 yaşındakiNail Mavuş adlı bir emekli, TOMAtarafından ezilerek katledildi… Katil;bizi işsiz, aç, yoksul bırakan; evleri-mizi başımıza yıkan, sokak ortalarındahalk çocuklarını katleden, uyuşturu-cuyu, fuhuşu, kumarı yaygınlaştıranbu iktidardır. Nail Mavuş’un katili,meydanları halka yasaklayan AKPfaşizmidir…

Halkımız,Yolda yürürken, işyerimizde, evi-

mizde, ekmek almaya giderken öldü-rülmemek için kurtuluşumuz devrim-dedir, demokratik halk iktidarındadır.Hayatta kalmak ve yaşamak için sa-vaşmaktan başka yolumuz yoktur. Bir-leşelim ve faşizmden hesap soralım.”

ÇHD İstanbul Şubesi – 1 MayısKriz Merkezi: “Geçtiğimiz üç yıldaolduğu gibi bu yıl da, 1 Mayıs Emekve Dayanışma Bayramı’nın TaksimMeydanı’nda kutlanması, 1977’debu meydanda şehit düşen işçi vedevrimcilerin anılması devlet tara-fından yasaklanmıştır.

İşçi sınıfı için tarihsel bir anlamıolan 1 Mayıs’ın Taksim Meydanı’ndakutlanmasının yasaklanmasına karşıdevletin defalarca AİHM tarafındanmahkum edilmiş olması, devleti buyasaklamacı tavrından vazgeçirmediğigibi; izinli kutlama yapılan BakırköyPazar Meydanı’nda yapılan kutlama-larda da yoğun gaz saldırısı ve gözaltısaldırıları ile aynı hak ihlalleri yaşan-

mıştır. Yine Taksim’de 1 Mayıs’ı kut-lamak isteyenler gözaltına alınmıştır.

Bu gayri meşru ve hukuksuz ya-saklamalar neticesinde, bugün tespitedebildiğimiz kadarı ile İstanbul’da5’i avukat, 11’i çocuk olmak üzeretoplam 209 kişi, yakalama ve gözaltısaldırısına maruz kalmıştır. 1 Mayıs’ıkutlamak isteyenler, polis araçlarındave gayri resmi mekanlarda kayıtsızbir şekilde tutulma gibi yöntemlerleözgürlüklerinden mahrum bırakıl-mışlardır. Yine Beyoğlu’nda 1 kişiTOMA’nın altında ezilerek hayatınıkaybetmiştir. İki kişi gaz kapsülüyleağır yaralanmış ve hastanede tedavialtına alınmıştır. Özgürlüğünden mah-rum bırakılan kişiler, uzun süre darpedilmiş, ters kelepçe ile saatlercepolis araçlarında tutulmuşlardır.

Tüm bu hukuksuzluklara müda-hale eden, kriz masasında hak ihlal-lerinin tespiti ve gözaltına alınanlarınhukuki sürecini takip eden avukatlarınİstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne gi-rişleri engellenmiştir. Polis merkez-lerinde avukatların müvekkilleriylegörüşmeleri engellenmeye çalışılmış,gözaltına alınanlardan avukat yok-luğunda ifade almaya çalışılmıştır.Yine nöbetçi savcılık tarafından; ve-kalet sunmayan, CMK’dan görev-lendirildiğine dair görevlendirme ya-zısı sunmayan hiçbir avukatın göz-altına alınanlarla görüştürülmeyeceğisözlü olarak ifade edilmiştir. Dahasonra nöbetçi savcılığa yapmış ol-duğumuz yazılı başvuru ve itirazlarsonucu saat 19.00 itibariyle gönüllüavukatlar gözaltında tutulan emek-çilerle görüşebilmişlerdir.

Gözaltına alınanlardan şu ana ka-dar 5’i avukat, 3’ü çocuk olmaküzere 89 kişi işlemleri tamamlanarakserbest bırakılmış olup saat 21.00itibariyle 120 kişi gözaltında tutul-maya devam edildi.

Tüm kamuoyuna duyuruyoruz:Haksızlığa ve hukuksuzluğa boyuneğmeyeceğiz, her zaman emekçilerinve direnenlerin yanında olacağız.İşçi sınıfının faşizmin barikatlarındakihak arama hakkını, meşru direnme

hakkını selamlıyo-ruz. Tüm bu bas-kıları dayanışmaile aşacağız. ”

A l i b e y k ö yHalk Cephesi:“Taksim’siz 1 Ma-yıs olmaz. 1 Mayıs işçinin, emekçininbayramıdır. Emekçinin bayramına yasakkonulamaz. Konulursa da karşısındabizi, devrimcileri bulur. Ne pahasınaolursa olsun, 1 Mayıs’ta Taksim’deolacağız. Gerekirse yeni Hasan Feritler,Dilek Doğanlar, Berkin Elvanlar oluptoprağa düşeceğiz ama bu keyfi yasağaizin vermeyeceğiz.”

Antep Halk Cephesi: "BizAKP’nin gösterdiği alanda 1 Mayıs'ıkutlamayacağız. Mevzimizi düşmanabırakmayacağız. Şehitlerimize sırtı-mızı dönmeyeceğiz. Kanımızla kı-zıllaşan Taksim Meydanı’ndan vaz-geçmeyeceğiz. Çünkü bu bir mevzidirve mevzilerimizi düşmana teslim et-mek yoksuların, ezilen halkların ira-desini düşmana teslim etmek, boyuneğmektir. Hayır; biz irademizi, mil-yonlarca yoksulun emekçinin iradesiniteslim etmeyeceğiz düşmana. Bununiçin Mehmet Akif Dalcı’nın yolundaTaksim'deyiz".

İzmir Halk Cephesi: “… AKPfaşizmine boyun eğenler alanlardahalaylar çekerken, faşizme asla teslimolmayanlar işkencelerle gözaltınaalınıyor… Bu savaş böyle kazanıla-cak! İzmir halkı, Halk CephelileriTaksim’e ‘sağ gidin, sağ salim dönünyavrularım’ diyerek yollamıştı. Savaşayollar gibi yani… Evet, bu bir sa-vaş… Faşizmin halka karşı açtığısavaş… Ve faşizme karşı kurtuluşsavaşı verenlerin savaşında mutlaka

Taksim’i Şehitlerimizle Kazandık,Faşizme Boyun Eğmeyeceğiz!

Nail Mavuş

Yürüyüş

8 Mayıs2016

Sayı: 520

TAKSİM, ÜLKEMİZDE446

Page 47: TAKSİM, ÜLKEMİZDE SINIF MÜCADELESİNİN …yuruyus.biz/pdf/pdf/520.pdfÖyle burjuva basında ve reformizmin, oportünizmin, Kürt milliyetçilerinin de göstermeye çalıştığı

biz kazanacağız!”

Halkın Hukuk Bürosu: “… Bur-juva hukukunda dahi eylem yapmanınbir hak olduğu yasalaştırılmıştır. Bumeseleyle ilgili uluslararası mevzuattave iç hukukta sayısız karar vardır. Av-rupa İnsan Hakları Mahkemesi karar-larında ‘bir alanın sadece güvenlik ge-rekçesiyle sıklıkla yasaklanamayacağı’vurgulanmıştır. Anayasada ise ‘öncedenizin almaksızın toplantı ve gösteri yü-rüyüşü hakkı’ tanınmıştır. Daha öncekiyıllarda 1 Mayıs’ı Taksim’de kutlamakistediği için yargılanan yüzlerce kişiberaat etmiştir. Kendi yaptıkları yasalarbile, kendi koydukları Taksim yasağınauymayanları cezalandıramamaktadır.Bu sebeple ‘yasak’ diye Taksim’de ol-mamak düzen hukukunun bile gerisinedüşmektir.

Faşizmin Taksim yasağını tanı-yanlar bilmelidir ki hak ve özgürlük-lerin direnmeden kazanıldığı ve ko-

runduğu görülmemiştir. Hal böyleyken,direnilmeyen haklar için kitlelere an-latılacak bir şey yoktur. Tüm dünyahalklarının ve işçi sınıfının birlik, mü-cadele ve dayanışma gününü kutluyor,bu hakkın korunması yolundaki meşrumücadelenin yanında olduğumuzu birkez daha ilan ediyoruz.”

Halkın Mühendis Mimarları:“… 1 Mayıs alanını özgürleştir-

mek, AKP’nin yasaklarına karşı mü-cadele etmekten, 1 Mayıs’ta Taksimiçin direnmekten geçer. AKP faşizmiile uzlaşıp, masaya oturup; kan vecan bedeli kazanılmış, şehitler ve-rilmiş bir alandan vazgeçmekten, 1Mayıs’ı ‘icazetli’ kutlamaktan değil...1 Mayıs’ta Taksim’den vazgeçmek,teslimiyettir. Faşizmin istediği debudur zaten; keyfi yasaklarına, halkdüşmanı politikalarına boyun eğil-mesidir istediği… Bizler, Halkın Mü-hendis Mimarları olarak 1 Mayıs Pa-

zar günü Taksim’de olacağız.”

İdil Kültür Merkezi:“… Vatanımızın dört bir yanını

kana boğan, nehirlerimizi, ormanları-mızı talan eden, her gün rant uğrunaişçi katleden bu faşist iktidardan hesapsormak yerine, teslimiyeti savunarakBakırköy Pazar Alanı’na gidiyor. Fa-şizmin kol gezdiği, teslimiyetin meş-rulaştırıldığı bugün de meşaleyi yük-seltiyor, kavgayı bir adım öne taşıyorve tarihsel görevimizi daha önce deolduğu gibi yerine getiriyoruz.”

TAYAD’lı Aileler:“… İktidar tarafından konulan

her yasak devrimciler için mücadelenedenidir. İktidarın yasaklarına bugünboyun eğenler, teslim olanlar yarınsokağa çıkamaz hale gelecektir. Budüzen sermaye düzenidir. FaşizminTaksim yasağını tanıyanlar bilmelidirki, hak ve özgürlükler direnmedenkazanılamaz.”

Saldırılarınız Boşuna, Tüm Baskılara Rağmen1 Mayıs’ta Taksim’deyiz!

Armutlu Halk Cephesi 1 Mayıs öncesi yapılan baskınlarile ilgili yazılı bir açıklama yayınladı. 29 Nisan’dayapılan açıklamada kısaca şu sözlere değinildi: “…Ma-hallemizde yaşayan insanların evlerini basarak mahallehalkını sindirmeye çalışıyorlar. AKP’nin yönetememekrizi derinleştikçe, halka pervasızca saldırmaya devamediyor. Kürdistan’da ‘taş üstünde taş, baş üstünde baş’bırakmayan, evleri ilçeleri yıkan, talan eden AKP; örgütlüolduğumuz tüm mahallelere pervasızca saldırmaya devamediyor. Burası Armutlu; Dilek’in, Yılmaz’ın, HasanFerit’in mahallesi. Kan can pahasına kurduğumuz ma-hallelerimizi siz katillere dar edeceğiz. Mahallelerimizeelinizi kolunuzu sallayarak giremediğiniz için korkarakgece yarıları zırhlı araçlarınızla saldırıyorsunuz. Korku-larınız büyüdükçe saldırmaya devam edeceksiniz. Çabanızboşuna, Armutlu halkı ilk defa baskınla uyanmadı, ilkdefa evleri basılmadı. Baskınlarınız, sindirme politikalarınızArmutlu halkını yıldıramaz! Yine her 1 Mayıs’ta olduğugibi şehitlerimizin hesabını sormak için Taksim 1 Mayısalanında olacağız.”

Baskı Politikaları Bizleri Yıldıramaz1 Mayıs Mahallesi’nde, polis baskısına karşı basın

açıklaması yapıldı. 28 Nisan’da yapılan açıklamada; “1Mayıs Mahallesi’nde açtığımız 1 Mayıs çağrı masamızaher gün AKP’nin katil işkenceci polisleri saldırıyor. Bizler

de iradi olarak, 1 Mayıs Halk Cephesi olarak açtığımızmasayı 1 Mayıs gününe kadar sürdüreceğiz. AKP’ninBaskı Politikaları Bizleri Yıldıramaz!” denildi.

Devrimci Kurumlardan 1 Mayıs Çağrısı

1 Mayıs’ta Taksim’deyiz!1 Mayıs; işçi sınıfı ve emekçilerin, yoksul halkın

baskıya, sömürüye karşı birlik, mücadele ve daya-nışma günüdür. 1 Mayıs günü emekçiler talepleri,yeni bir dünyaya, sosyalizme dair istemleriyle so-kaklarda mücadeleyi yükseltir. Bu sene, sendikamerkezlerinin 1 Mayıs alanı Taksim’den vazgeçmesive Bakırköy’e yönelmesine rağmen, 1 Mayıs’taTaksim ısrarı da emekçilerin gündeminde yeralmaya devam edecektir.

Bizler aşağıda imzası bulunan devrimci kurumlarolarak, sendikaların bu geri adımını kabul etmiyorve 1 Mayıs’ta Taksim’de olacağımızı ilan ediyoruz.Bu nedenle işçi ve emekçileri, gençleri, kadınlarıolanca gücüyle 1 Mayıs’ta Taksim’e çağırıyoruz!

Yaşasın 1 Mayıs! Biji Yek Gulan!1 Mayıs’ta Taksim’den vazgeçmek, 1 Mayıs’tan

vazgeçmektir.Kahrolsun Faşizm Yaşasın Mücadelemiz!

DAF, Devrimci Yolda Özgürlük, HalkCephesi, Mücadele Birliği, PDD

8 Mayıs2016

Yürüyüş

Sayı: 520

447SINIF MÜCADELESİNİN AYNASIDIR!

Page 48: TAKSİM, ÜLKEMİZDE SINIF MÜCADELESİNİN …yuruyus.biz/pdf/pdf/520.pdfÖyle burjuva basında ve reformizmin, oportünizmin, Kürt milliyetçilerinin de göstermeye çalıştığı

1 Mayıs çalışmaları ülkenin her yanında son anakadar sürdü.

Avcılar: 1 Mayıs çalışması 25 Nisan'dan 1 Mayıs'akadar aralıksız devam etti. Parseller, Firuzköy, Gümüşpalave Reşitpaşa Mahallelerinde sesli çağrı, afiş ve 1 Mayısbildirisi çalışması yapıldı.

Gazi: Kamu Emekçileri, Yunus Emre Mahallesi veGazi Mahallesi’nde 27 Nisan’da afiş ça-lışması yaptı. Yunus Emre Mahallesi’nde30 adet afiş asıldı ve cadde üzerindekihalka bildiri dağıtıldı. Halka, 1 Mayıs’ınve Taksim’in önemi anlatıldı. SonrasındaGazi Mahallesi’nde Şair Abay Lisesi girişineve durak kısmına afiş asıldı, ardından daokul içerisindeki öğretmenlere, 1 Mayısbildirisi dağıtıldı. Daha sonra AtatürkÇiftliği İlköğretim Okulu’na gidilip oradada afiş asıldı ve kapıda bekleyen velilerebildiri dağıtıldı. Velilerle sohbet edilipeğitim sisteminin bozukluğu ve adaletsizliği,çarpıklığı üzerine konuşuldu. Son olarakZübeyde Hanım İlköğretim Okulu ve ŞehitTeğmen Ali Yılmaz İlköğretim Okulu’nada afiş asıldı. Toplamda 120 adet afiş ve160 bildiri halka dağıtıldı. 26 Nisan'da Ye-şilpınar Mahallesi’nde 50 afiş asıldı.

Alibeyköy: Cengiztopel’de Halk Cep-heliler “1 Mayıs’ta Taksim’deyiz” yazılıpankartı 30 Nisan'da astı. Yaklaşık 1 saatasılı kalan pankart katil sürüleri tarafındançalındı. Pankartı çalan katillere Cephelilermüdahale etti. 21 Nisan'da ise Halk Cep-heliler 150 adet afiş yaptı. 150 adet bildiriise halka ulaştırıldı. 15 adet 1 Mayıs yazı-laması duvarlara nakşedildi ve 8 esnafla 1Mayıs için görüşüldü.

Sarıgazi: Mahallede 26 Nisan'da De-

mokrasi Caddesi’ne pankart asıldı ve yazılamalar yapıldı.“1 Mayıs’ta Taksim’e / Halk Cephesi” imzalı 2 pankartasıldı. 28 Nisan'da ise 1 Mayıs konulu Halk Okulu çalış-ması yapıldı.

Okmeydanı: Halk Cepheliler Okmeydanı AnadoluParkı'na 27 Nisan'da "1 Mayıs'ta Taksim'deyiz / HalkCephesi" pankartı astı.

Taksim Alanı'nı Zaptetmek İçinÜlkenin Her Yerinde Yürekler Bir Atıyor

Vatanımızdan Uzak Olsak daYüreğimiz Taksim’de Halkımız ve

Yoldaşlarımızla Birlikte AtıyorSuriye Halk Cephesi, 29 Nisan’da Şam El-rebvi Piknik Alanı’nda

1 Mayıs pikniği düzenledi. Piknik yerine öğlen varan Cepheliler yer-leştikten sonra oraları tanımak vesilesiyle kısa bir gezi yaptı. Gezidensonra birlikte sofra kuruldu ve yemek yenildi.Yemekten sonra pikniğinönemi ve Türkiye’de 1 Mayıs’ın tarihi ve neden Taksim Meydanı’ndakutlanmak istendiği gelen misafirlere anlatıldı. Tabiiki sendikalarınve oportünist örgütlerin Taksim’denvazgeçip Bakırköy’de 1 Mayıs’ıkutlayacakları ve bunun işçi veemekçi sınıfına ihanet olduğu an-latıldı. Ayrıca Halk Cephesi’nin 1Mayıs’ı ne olursa olsun TaksimMeydanı’nda kutlayacağı söylendi.Piknik alanında binlerce Suriyelivardı. Savaşa rağmen insanlarınumudunu kaybetmediğinin, işbir-likçilere ve emperyalizme inat va-tanlarında kaldıklarının ve terk et-meyeceklerinin bir göstergesiydi.Pikniğe gelenler bu tarz faaliyetlerindaha sık düzenlenmesini istediler.İçilen çaylar ve koyu sohbetlerinardından piknik akşama doğru sonaerdi.

Yürüyüş

8 Mayıs2016

Sayı: 520

TAKSİM, ÜLKEMİZDE448

Page 49: TAKSİM, ÜLKEMİZDE SINIF MÜCADELESİNİN …yuruyus.biz/pdf/pdf/520.pdfÖyle burjuva basında ve reformizmin, oportünizmin, Kürt milliyetçilerinin de göstermeye çalıştığı

İstanbul'da 4 Mayıs günü HalkCephesi’nin mahallelerde bulununbirçok kurumuna polis baskını yapıldı.Dernekler yağmalanırken birçok kişigözaltına alındı. Bu baskınlar tümyasaklamalara rağmen Halk Cephe-lilerin 1 Mayıs’ta Taksim alanınaçıkma ısrarının ve direnişin hazım-sızlığıyla yapılan bir saldırı ve göz-dağıdır. Bu saldırılar sonucunda göz-altına alınanlardan öğrenebildikleri-miz Nurtepe Derneği’nden Halk Cep-heli Aziz ve TAYAD Başkanı MehmetGüvel'dir. Ayrıca baskınlara karşıNurtepe'de yapılan direnişte bir kişikolundan gaz şişeğiyle vuruldu.

Çayan Halk Cephesi: "... AKPiktidarı, 1 Mayıs’ta Taksim ısrarımızınhazımsızlığıyla saldırdı. Onlar; alanlarıhalka yasaklamak istediler. Ama kadınıerkeği genci yaşlısıyla mahallelerdeninsanlar Taksim yollarındaydı. Belki15-20 kişi zor bir araya geldi, amayollara düşen binlerce kişide inanç vekararlılık vardı. Halkın inancını, ka-rarlılığını, umudunu gördükçe korku-yorlar. Korktukça saldırıyorlar. Ken-dilerinin de itiraf ettikleri gibi halkınyüzde ellisi AKP iktidarından nefretediyor. Bu nefretin altında boğulacaklar.Derneklerimize eş zamanlı operasyonlarda yapsalar, devrimcileri bitiremeyecek,halkın umudunu tüketemeyecekler..."

Esenyurt ve Bahçelievler HalkCephesi: "... Halk düşmanları Taksim1 Mayıs zaferimizden korkmuşlardır.Yüzlerce polisle yaptıkları baskınlarınsebebi budur. Herkesin korkup kaçtığı,karşılarına dahi çıkamadığı bir za-manda Cepheliler tek başlarına kalmapahasına da olsa AKP’nin yasaklarınıdinlememiş ve her türlü bedeli gözealarak halk düşmanlarının karşısınaçıkma cüretini göstermiştir. Zaferişte budur. Zafer faşizme teslim ol-mamaktır. Zafer faşizmin saldırgan-lığına karşı devrimci şiddetle çık-maktır. Zaferi bu nedenledir ki BİZkazandık. Şimdi halk düşmanlarıhazmedemedikleri 1 Mayıs zaferimizibaskınlarla perdelemeye çalışıyorlar.Baskınlarınız nafile çabalardır..."

Halkın Mühendis Mimar-ları: "... Yüzbinlerce ordunuz,polisiniz, MİT’iniz, kontrgeril-lanız var. Sayısız silahınız, bom-banız, uçağınız geminiz var.Ama yine de 10 dernekten kor-kuyorsunuz! Korkunuzun se-bebini biliyoruz elbette. O der-nekleri açan iradeden, o iradeyiyönlendiren ideolojiden korku-yorsunuz. Devrimden ve sos-yalizmden korkunuzla HalkCephesi’nden korkunuz aynı-laştı. Çünkü devrim ve sosya-lizm demek Cepheliler demek-tir! Ne aradınız o derneklerdebilmiyoruz ama biz size o der-neklerde ne olduğunu söyleye-lim… Cesaret var o derneklerde,inanç var, vefa var, bağlılık var,yoldaşlık var… Halka ve ken-dine güven var… Şehitlerimizvar… Halkımız var… Onlarvar bizim derneklerimizde başkabir şey yok. Bizim saklımızgizlimiz yoktur! Ne söylediysekyaptık, ne yaptıysak da savun-duk! Bundan böyle de aynısıolacak. Bizi yıldıramayacaksı-nız, bizi teslim alamayacaksınız!.."

İdil Kültür Merkezi: "... Halkdüşmanları ısrarımızdan, kavgamızdan,zaferlerimizden korkuyor. 1 Mayıszaferinden, Fadik Adıyaman’ın zafe-rinden, yasaklamaya çalıştıkları kon-serlerimizin zaferinden, Kızıldere-Der-sim zaferimizden, enternasyonal za-ferimizden, mahalle mahalle sokaksokak direnişlerimizden korkuyor!Halkımız kurumlarımıza, dernekleri-mize sahip çıkalım. Sizin evlatlarınız,arkadaşlarınız hep dinamik, üretken,direnişçi. Bu gücünü size olan sevgi-sinden alıyor evlatlarınız, arkadaşla-rınız. Şimdi derneklerimize, kurum-larımıza siper olma zamanıdır!.."

1 Mayıs Halk Cephesi: “… Tümbaskınlarınız, baskılarınız boşuna bizdoğru bildiğimiz yolda sonuna kadaryürümeye devam edeceğiz. Onlarcakatille mahallemizde terör estirdiniz.Bu korku Cephe korkusudur, bu

korku halkın adaletinin korkusudur.Korkun bizden halk düşmanları! Biz-leri bitiremeyeceksiniz…”

Dev-Genç: "Halkımızı 1 MayısAlanı Taksim Meydanı’na taşıyanHalk Cephesi’nden korkan katil AKP,baskınlarla halkımızın direniş dama-rını kesmeye çalışıyor. Bu baskınlarlahalkımızın Ekmek, Adalet ve Öz-gürlük mücadelesini engellemeye ça-lışıyor. AKP'nin baskı ve yasaklarına,katliam ve adaletsizliklerine karşıdirenişimiz sürecek..."

Alibeyköy Halk Cephesi:“…Baskınlarınız bizi korkutamayacak.Sahte izinleriniz sizi meşru çıkarmaz.Devrimcilere el uzatmak şerefsizliktir,alçaklıktır! Korkun halk düşmanları,korkun çünkü halkın adaletiyle karşıkarşıyasınız. Gün gelecek o kanlıpis ellerinize kendi kanınız damla-yacak, hesap soracağız!”

Dernek Baskınlarıyla, GözaltılarlaDevrimcileri Bitiremez, Halkı Sindiremezsiniz!

Alibeyköy

Alibeyköy

Esenyurt

8 Mayıs2016

Yürüyüş

Sayı: 520

449SINIF MÜCADELESİNİN AYNASIDIR!

Page 50: TAKSİM, ÜLKEMİZDE SINIF MÜCADELESİNİN …yuruyus.biz/pdf/pdf/520.pdfÖyle burjuva basında ve reformizmin, oportünizmin, Kürt milliyetçilerinin de göstermeye çalıştığı

Çernobil nükleer patlamasındansonra binlerce çocuk, genç, yaşlı lö-semiden ruhsal bozukluğa kadar bir-çok hastalığa maruz kaldı. O dönemdaha doğmamış olan çocuklarda da,sonrasında da bu sorunları yaşadı.

Küba Çernobil’de mağdur olanbu çocukları 20 yıldır tedavi ediyorve şimdiye kadar 25 bin çocuk tedaviedildi. Emperyalizmin ambargosununsürdüğü dönemde tüm yokluk veekonomik zorluklara rağmen, Hava-na’ya 25 km uzaklıkta bir kıyı kasa-basında kurulan tedavi merkezi ku-ruldu ve devam ettirildi.

Bu çocukların tedavisi sürdüğüdönemde Sovyetler Birliği revizyo-

nizmi çöktü ve Küba yıllarca tek ba-şına ayakta kalma mücadelesi verdi.

Tüm bu sıkıntılara rağmen Çer-nobil mağduru çocukları tedavi etti-ren, sahiplendiren düşünce sosyalizmdüşüncesiydi. Çünkü sosyalizmdesağlık hizmetinden herkes eşit birşekilde yararlanır, parası olan ve ol-mayan ayrımı olmaksızın aynı hizmetigörür.

Sosyalizmde insan ayrımı yoktur.Kendi ülkemin insanı, başka ülkelerinhalkları diye bakılmaz, sağlık vediğer haklardan herkes eşit yararlanır.Kapitalizmin yoksulluk, kriz, işsizlik,savaş yarattığı ve halkları bölüp par-çaladığı bu dünyada, sosyalizm tüm

toplumun çıkarlarına göre şekillenir.Yaşanan tüm sorunlara, buna doğalfelaketler de dahil, halkın ortak sorunuolarak bakar ve çözümünü de darulusalcı kalıplardan çıkıp dünya halk-larının çıkarına göre şekillendirir.

Sonuç olarak; sosyalist bakış açısı,kendi çıkarı peşinde koşan değil,halkın çıkarını öne çıkarandır.

Yaşanan ekonomik sıkıntılar, em-peryalizmin ambargoları, revizyo-nizmin yıkılışı ile dünyada tek başınakalmak Çernobil’de mağdur olan ço-cukların tedavisini engellememiştir.

25 bin çocuk tedavi edilerek sos-yalizmde temel olanın insan olduğugerçeği bir kez daha kanıtlanmıştır.

Sosyalizm İnsana Değer Verir

Gelin Toprağa Birlikte Umut Ekelim!Umudu Beraber Büyütüyoruz!

Halkın Mühendis Mimarları (HMM), gıda tekellerinekarşı halkın alternatifsiz olmadığını göstermek için Küçü-karmutlu’da projelendirilen Şenay ve Gülsüman Halk Bahçesitohum kampanyasına destek olan tüm dostlara teşekkürederek, 3 Mayıs’ta yaptığı açıklamaya şu sözlerle devametti. “Şenay ve Gülsüman Halk Bahçesi’ne ekmek için Ana-dolu’nun bereketli topraklarından gönderilen tohumlar bah-çemizde umut oluyor, yeni bir hayat doğuyor. Bahçemizinüçüncü senesinde de Türkiye’nin dört bir yanından bizleretohumlar geliyor. GDO’suz, ilaçsız, yerel tohumlar halkbahçemizde ekiliyor, diğer bahçelere gönderiliyor, fide olupevlerimize giriyor… Gelişmiş yerel/yerli tohumlarımızı Tür-kiye’nin dört bir tarafına dağıtacağız. Dört bir tarafta HalkBahçeleri kuracağız. Kendi gıdamızı kendimiz hem çokdaha sağlıklı hem de çok daha ucuz olarak elde üreteceğiz.Tohum kampanyamıza ses veren Seferihisar Can YücelTohum Merkezi, Geleneksel Tohum Derneği, meslektaşlarımız,dostlarımız ve halkımız sizlere teşekkür ediyoruz. Ne kam-panyalarımız, ne bahçelerimiz ne de halk için mühendislikmimarlık alternatiflerimiz son bulacak. Bizler rant için değilhalk için üreteceğiz”. Ve son olarak 5 Haziran’da KüçükarmutluŞenay ve Gülsüman Halk Bahçesi’nde düzenlenecek “3.Geleneksel Tohum Ekim Şenliği”ne tüm dostlarını davetetti. Gelin toprağa birlikte umut ekelim!

����

Şenay ve Gülsüman Halk Bahçesi’ndeUmudu Filizlendiriyoruz!

Halkın Mühendis Mimarları Bahçe Komitesi, 30 Nisan’dabir araya gelerek, Armutlu halkı ve halk bahçesi dostlarıbahçenin ekim çalışmalarına devam etti. Tohumlar ekiliyor,toprak gübreleniyor, çapa yapılıyor, sulama sistemi kuruluyor.

Armutlu halkı da halk bah-çesinde gördüklerini kendibahçelerinde uygulamaya baş-lıyor. Ayrıca 5 Haziran’da “3.Geleneksel Tohum Ekim Şen-liği”nde açılışı da yapılacakolan Dilek Doğan çeşmesininyapımına devam ediliyor. Busene diğer senelere göre dahacoşkulu geçmesi bekleniyor.

���

Direniş Filmleriile Kendimizi Geliştiriyoruz

İdil Halk Tiyatrosu, 25 Nisan’da İdil Kültür Merkezisinema salonunda 18 kişinin katılımıyla “Baghat SinghEfsanesi” filminin gösterimini yaptı.

Filmin konusu kısaca şöyle; Baghat, 1908 yılında İngilizhakimiyetinde olan Hindistan’da doğmuş bir gençtir. İngilizlerinyıllar boyunca Hint vatandaşlarını kıyıma uğratmasına şahitolmuştur. İngilizler başta bir şirketin idaresinde ülkeyegelmiş, ancak daha sonra ülkedeki nüfusun çoğu üzerindehakimiyet kurmuşlardır. General Dyer gibi bazı ordu üyelerineverdikleri güçler ise onları diktatörler haline getirmiş, onlarda binlerce masum insanın ölümüne neden olmuşlardır.Halkın bu şekilde yaşamaya çalıştığı bir dönemde MohandasGandhi ortaya çıkmış ve halkı direnişe teşvik etmiştir. Artıkİngilizler’in ürettiği mallar yakılmakta, öğrenciler okuladevam etmemekte, hükümet için çalışan memurlar ise istifaetmektedir. Ancak hiç tahmin etmedikleri şey olur ve Gandhihem hareketi hem de ona destek olanları terk eder. Bununüzerine Baghat önce kendi savaşını vermeye, daha sonra iseinsanlar için daha büyük mücadelelere girmekten çekinmeyerekbir direniş kahramanı olmuştur.

Ayrıca 2 Mayıs’ta Deewaar filminin gösterimi yapıldıve 12 izleyici katıldı.

Yürüyüş

8 Mayıs2016

Sayı: 520

TAKSİM, ÜLKEMİZDE50

Page 51: TAKSİM, ÜLKEMİZDE SINIF MÜCADELESİNİN …yuruyus.biz/pdf/pdf/520.pdfÖyle burjuva basında ve reformizmin, oportünizmin, Kürt milliyetçilerinin de göstermeye çalıştığı

Halkımızın olduğu her yerde umu-dumuz da olacak. Avrupa’nın bir çokmerkezi şehrinde 1 Mayıs, Halk Cep-heliler tarafından kutlanıldı. 1 Mayısöncesi bildiri, afiş ve birebir kapı ça-lışmalarıyla halkımız alanlara çağrıldı.

Köln: Köln’de 5 bin kişi ile 1Mayıs coşkusu yaşatıldı.

Hans Bockler Platz`da DBG Sen-dikası önünde başlayan yürüyüş, uzunbir güzergahtan sonra şehir merkezindeHeumarkt’ta sona erdi. Burada, alandakurulan stantlar ve yapılan konuş-malarla devam eden 1 Mayıs göste-risine, Halk Cephesi de 60 kişilikkorteji ile katıldı.

Yürüyüş boyunca “Kurtuluş Kav-gada Zafer Cephede”, “Yaşasın 1Mayıs” ve Umudun Adının haykırıl-dığı sloganlar atıldı.

Marsilya: Fransız işçi emek-çileri ve Türkiyeli emekçilerin de ka-tılımı ile saat 10’da Marsilya merke-zinde Viex Port’ta başlayıp şehir mer-kezine doğru yürüyüşle sürdürüleneylemde taleplerini dile getirdi.

Özellikle Fransız emekçileri yeniyasalar ile kıyımı ve insan hak ihlal-lerine karşı sloganlar ile taleplerdile getirildiler.

1 Mayıs’ta Halk Cepheliler Ma-hir’in ve Dayı’nın resimleri olan pan-kartı, Fransızca ve Türkçe Halk Cep-hesi yazılı pankart ile, Kızıl flamala-rıyla ve fularlarıyla katılarak, disiplini

ve görkemi ile yürüyüşünü sürdür-dü.

Yürüyüş alanında 5000 kişilik ge-nel katılımın olduğu eyleme, MAR-SİLYA Halk Cephesi 80 kişiyle katıldı.Yine Nancy’de Halk Cephesi slo-ganları, marşları ve halaylarıyla alan-lardaydı.

Zürich: İsviçre’de 1 Mayıs heryıl olduğu gibi Zürih’te 3 günlük birfestival ve kitlesel bir yürüyüş ilekutlandı. Halk Cephesi hem festivaldestantlarıyla, hem de yürüyüş kortejiyleyerini aldı.

1 Mayıs’a bu yıl yaklaşık 5000kişi parti ve meslek örgütleri pan-kartları ardında yürüyüşe katıldı. HalkCephesi 3 gün boyunca stantlardamücadelemizi anlattı. 1 Mayıs günüise 65 kişilik kitlesiyle coşkuyla alan-daydı.

Nürnberg: Cepheliler 1 Ma-yıs’ta Nürnberg’te emekçilerin ve solörgütlenmelerin coşkuyla katıldığıyürüyüş ve mitingte Halk Cephesipankartı ile yer aldılar. Az da olsak,tek başımıza da olsak direnişin vemücadelenin coşkusunu aynı duygu-larla yaşamak ve yaşatmak mümkün.

Frankfurt: Frankfurt´ta 1 Ma-yıs saat 08.00’dan itibaren kitleninGuntersburgpark´ta toplanmasıylabaşladı. Halk Cephesi 50 kişilik birgrupla 3´lü kortejler halinde “Irkçı

AVRUPA’DA 1 MAYIS COŞKUSU

Av ru pa’da

Londra

Aachen

Zürich

Dortmund

Belçika

Sydney

8 Mayıs2016

Yürüyüş

Sayı: 520

51SINIF MÜCADELESİNİN AYNASIDIR!

Page 52: TAKSİM, ÜLKEMİZDE SINIF MÜCADELESİNİN …yuruyus.biz/pdf/pdf/520.pdfÖyle burjuva basında ve reformizmin, oportünizmin, Kürt milliyetçilerinin de göstermeye çalıştığı

Katiller İçin Ceza Berkin Elvan İçinAdalet İstiyoruz- Halk Cephesi” veAlmanca “Emperyalizm Halkların Di-renişini Yok Edemeyecek!” pankartla-rıyla yürüdü.

Stuttgart: Alman SendikalarBirliği ve Türkiyeli sol grupların katı-lımıyla birlikte düzenlenen 1 Mayısyürüyüşüne Marienplatz’ta, kortejlerinoluşturulmasıyla başlandı. Türkiyelisol grupların içinde, en kalabalık vecoşkulu kitlesine bu yıl Umudun Ço-cukları da kendi kortejleriyle katıldılar.Halk Cephesi yaklaşık 160 kişilik kit-lesiyle eylemin en kitlesel ve coşkulukortejlerinden birisiydi.

Stuttgart Halk Kültür Evi bu yıl ilkkez 1 Mayıs pikniği düzenliyor olmanıncoşkusunu ailelerle birlikte yaşadı. 24Nisan günü SHK çağrısıyla bir arayagelen aileler hava muhalefetine rağmenbir araya gelerek güzel bir gün yaşadı.60 kişinin katıldığı piknik akşam saat-lerinde son buldu.

Hollanda: Hollanda’nın Rotter-dam şehrinde Stadhuis’te başlanarak 1Mayıs için yürüyüş yapıldı.

Saat 18.00’da toplanıldı ve 19.00’dayürüyüşe başlandı. Farklı örgütlerin debulunduğu yürüyüşe yaklaşık 280 kişikatıldı. Bunun içerisinde Hollanda HalkCephesi 46 kişilik kitlesiyle yer aldı.Önde iki tek tip Parti ve Cephe bayrağınıtaşıması ve ardından farklı pankartlarınolması insanların ilgisini çekti.

Londra: Halk Cepheliler kızılbayrakları, TAYAD’lı ailerimizin beyazeşarpları, tek tip kıyafetli gençlerimizle,şehitlerimizin fotoğraflarıyla Londra

caddelerinde coşku ve umutla yer aldılar.Tek tipler, Şafak, Bahtiyar ve Elif Sul-tan’ın, Onur Polat’ın kızıl fularlarınıtaktılar. Tek tipler en önde ellerindekızıl bayraklarla yürüyüşe başladı.

Yaklaşık üç saat süren yürüyüş bo-yunca, sloganlar hiç susmadı.

1 Mayıs yürüyüşüne 290 kişi katıldı.Londra Anadolu Halk Kültür Merke-zi’ne hukuksuz şekilde yapılan baskınınardından açılan direniş çadırında 1Mayıs yürüyüşü sonlandırıldı.

Berlin: Berlin’de 1 Mayıs Coş-kusu: Yaklaşık 8 bin kişinin katıldığıyürüyüşe Halk Cephesi ellerinde kızılbayraklarıyla katıldı.

DBG sendikası önünde başlayanyürüyüşte, geçen yıla göre havanın dasıcak olması nedeniyle daha fazla katılımvardı. Yürüyüş boyunca ülkemizdeki1 Mayıs ile ilgili sürekli halkımıza bilgiverildi. Grup Yorum türküleri yürüyüşekatılanlar tarafından coşkuyla söylendi.

Yaklaşık iki saat süren yürüyüşBrandenburgertör’da devrim şehitleriadına yapılan saygı duruşuyla sonaerdi.

1 Mayıs akşamı saat 18.00’da Almansolunun çağrısıyla yapılan ikinci yürü-yüşe yaklaşık 20 bin kişi katıldı. BerlinHalk Cephesi bu yürüyüşte de yerinialdı.

Sydney: Avustralya kıtasınınSydney şehrinde 1 Mayıs kutlandı. Birçok kültür, dil ve ırktan oluşan Sydneyhalkı, 3000 kişilik kortejiyle Avustral-ya’daki en görkemli 1 Mayıs kutlamasınıgerçekleştirdi. Sydney’de yaşayan HalkCepheliler de kortejde, üzerinde Türk-

Belçika

Dortmund

Gotenberg

Hamburg

Belçika

Yürüyüş

8 Mayıs2016

Sayı: 520

TAKSİM, ÜLKEMİZDE52

Page 53: TAKSİM, ÜLKEMİZDE SINIF MÜCADELESİNİN …yuruyus.biz/pdf/pdf/520.pdfÖyle burjuva basında ve reformizmin, oportünizmin, Kürt milliyetçilerinin de göstermeye çalıştığı

çe-Kürtçe-İngilizce “Yaşasın 1 Mayıs”yazılı pankart ve bayraklarıyla yerlerinialdı. Bu sene emperyalist savaş ve sömürüsonucu, insanlık tarihinin en büyük mültecisorunu, miting de ana gündemdi.

Dortmund: Saat 11.00’da Dort-mund Theater önünde kitle toplanmayabaşladı. Yürüyüş başlamadan önce HalkCepheliler tarafından açıklama yapıldıve tüm kurumlar söz aldı. Umudun ço-cukları korteji en önde, ardından Dev-Genç’liler, Avrupa Dev-Genç pankartıylayürüdü. Kortejde Yaşasın 1 Mayıs, Ma-hir-Dayı, “Biz de Sizi Seviyoruz” veAnadolu Federasyonu Tutsaklarının pan-kartı taşındı.

Dev-Genç’liler tarafından 15 kişiliktek tip oluşturuldu. Yürüyüş esnasındasloganlarla birlikte marşlar söylendi vemüzik dinletisi yapıldı. Alan girişindecoşkulu bir şekilde sloganlar atılarak ça-dırın bulunduğu yere gidildi. Davul vezurna eşliğinde halaya duruldu.

Hamburg: Hamburg’ta düzenlenen1 Mayıs yürüyüşünde Halk Cephelilerebaştan itibaren saldırı planı yapan polis,hiçbir olay yaşanmadan sonlandırıldıktansonra dağılmak için trene giderken yollarınıkesti, hukuk dışı keyfi şekilde kimliksordu. Karşı çıkıp itiraz edilmesi üzerine,hiçbir gerekçe gösterilmeden, bir kaç kişiablukaya alınıp gözaltına alındı. Aralarında2 aylık bebek olmasına rağmen bibergazı sıkarak gözaltına alınanlara engelolmak isteyenlere de saldırıldı. Yürüyüşbaşından beri huzursuzluk yaratılmış vegözdağı verilmeye çalışılmıştır. Sivil vemotosikletli polisler alanda halay çekenHalk Cephelileri uyarıp, `bu kıyafetlerleyürüyemezsin çıkarın diyerek baskı uy-

gulamaya çalışmıştır. Akabinde yaşanansaldırı sonrası 5 kişi işkence edilerekgözaltına alınmıştır. Gözaltındakilerin bı-rakılması için U-Bahn (tramvay) önündeoturma eylemi yapıldı.

Aachen: Almanya’nın Aachen şeh-rinde 1 Mayıs, saat: 10.00’da sendika bi-nasının önünde toplanarak başladı, HalkCephesi 3 dilde “Yaşasın 1 Mayıs” yazanpankartımızla, kızıl bayraklar ve kızıl fu-larlarıyla katıldı. Slogan ve pankartlarıylacoşkulu bir şekilde alanda yerini alanHalk Cephesi, Avrupa Halk Cephesi veHalk Meclisleri girişiminin bildirilerinidağıttı.

Mannheim: Yürüyüşün başlamasıile birlikte kortej oluşturan MannheimHalk Cepheliler en önde Umudun Ço-cuklarını yürüttüler. Toplamda 4 pankartıntaşındığı yürüyüşte kızıl bayraklarımızda ayrı bir güzellik yarattı.

Halk Cepheliler adına baştan sonacoşkulu bir şekilde geçen 1 Mayıs kutla-masına, Cepheliler yaklaşık olarak 70kişi ile katılım gösterdi. Saat 15.00’dansonra boşalmaya başlayan alanda içilenyorgunluk kahvelerinden sonra, 2017 1Mayıs’ında daha kitlesel, daha görkemliolma sözü verildi.

Paris: Saat 10:00 gibi kitlenin top-lanmaya başlamasıyla birlikte, önce canlımüzik yapıldı ardından Fransa Halk Cep-hesi’nin hazırladığı 1 Mayıs bildirisiokundu.

Çocuklarımız bizim geleceğimiz. Milisolan abi ve ablalarının önlerinde çocuk-larımız, “Umudun Çocukları” pankartıylabirlikte yürüyüşte yerlerini aldı. Çocuk-larımız yürüyüş boyunca birçok fotoğ-rafçının gözdesi oldu. Ve gelecekte “Biz

de varız” dediler.Fransa’daki tutsaklarımız Nezif ESKİ

ve Erdoğan ÇAKIR ile ilgili dövizlerkortej boyunca taşındı.

Yürüyüş esnasında müzik yapan birkortejle yan yana geldiğimiz esnada “ElPueblo Unido jamas sera vencido” şarkısınıçalıp slogan atıklarında onlara eşlik edil-di.

Kalabalık ve saldırılar nedeniyle va-rılacak meydana üç buçuk saat gecikmelivarıldı. Bütün bunlara rağmen, bu seneParis’te 1 Mayıs alanı ve yürüyüşü bay-raklarımız, fularlarımız, pankartlarımızlakızıla boyandı. 1 Mayıs’a Paris HalkCephesi olarak 200 kişi katıldı.

Belçika: 1 Mayıs Belçika’da coş-kuyla kutlandı. Her sene 1 Mayıs kutla-malarının yapıldığı Liege şehrinin St.Paul Meydanı’nda yapıldı. Birçok ülkeninsolu ve sendikaların katılımıyla gerçekleşen1 Mayıs’a bu sene de yine bir miting ilebaşlandı.

Halk Cephesi bu sene 1 Mayıs’ı şe-hitlerinden aldığı güç ve coşkuyla karşı-ladı. Cepheliler sabahın erken saatlerindekurdukları stantlarında Dersim kır gerillaşehitleri ve Elif, Şafak Bahtiyar’ın re-simlerinin bulunduğu ve 4 dilden “Yaşasın1 Mayıs” yazılı pankartları ile gelenlerikarşıladı. Herkesin bir kulağı Taksim’dengelecek haberlerde yürüyüş korteji oluş-turuldu. Mitingin bitmesiyle devam edencoşkulu sloganlar hiç susmadı.

Umudun adını, kimin vurduğunu soran,önder yoldaşa selam yollayan sloganlarayürüyüş boyunca Grup Yorum marşlarıeşlik etti. 70 kişilik kortejde herkesin enfazla ilgisini çeken tek tipler ve umudunçocuklarıydı.

FİLMLER KALBİMİZE VEBEYNİMİZE BİR MESAJDIR

30 Nisan Cumartesi günü Hol-landa’nın Rotterdam şehrinde, Ana-dolu Kültür Merkezi’nde film ak-şamı düzenlendi.

İlk kez yapılan film akşamında‘Merhaba Yoldaş’ filmi izlendi. Filmebaşlamadan önce film hakkında kısabir tanıtım ve Anadolu Kültür Mer-kezi’nin programı anlatıldı. Filmden

sonra ise film hakkında değerlendirmeyapılarak film akşamı sonlandırıldı.Film akşamına 11 kişi katıldı.

Film gösterimlerinin sonuncusuBelçika’nın Vervies Şehrinde “Ha-civat Karagöz Neden Öldürüldü”ile son buldu. Film öncesi 1 Ma-yıs’ın kısa tarihçesi anlatıldı ve 1Mayıs için alanlara çağrı yapıldı.Saat 18.00 da başlayan programa20 kişi katıldı.

ÇADIRLARIMIZ KURUMLARIMIZDIRLondra’da İngiltere emperyalizmin saldırı-

larına karşı açılan çadır direnişi devam ediyor.Bizim olduğumuz her yerde coşku, düzen,

emek vardır. İşte çadırda her sabah böylebaşlıyor gününe. 1 Mayıs’ın coşkusu hakimdibu hafta, çalışmalar için kahvehaneler, esnaflar,ev çalışmaları yapıldı. Gün boyunca ailelerinevinin bir parçası haline geldi bu sıcak çadır.

8 Mayıs2016

Yürüyüş

Sayı: 520

553SINIF MÜCADELESİNİN AYNASIDIR!

Page 54: TAKSİM, ÜLKEMİZDE SINIF MÜCADELESİNİN …yuruyus.biz/pdf/pdf/520.pdfÖyle burjuva basında ve reformizmin, oportünizmin, Kürt milliyetçilerinin de göstermeye çalıştığı

Avrupa’da ırkçılığa karşı dördüncübüyük konserimizi, bu yıl AlmanyaGladbek’te yapacağız.

Salonlara sığmayan konserimizi veırkçılığa karşı haykırışımızı, bu yılfestival tarzında ve açık havada yapa-cağız.

İddiamızın büyüklüğü, davamızınbüyüklüğünden ve halkımıza güveni-mizdendir. Halkımız, binler olup, on-binler olup konserimize akıyorsa, hergün yaşadığımız ırkçı uygulamalarınsürekli artmasındandır. Halkın katılımıasıl olarak, ırkçı saldırılar karşısındaörgütlenme çabasıdır. Irkçılığa maruzkalıyoruz, çünkü örgütsüz durumdayız.Ve bu halk düşmanı politikanın karşı-sında durmanın tek yolu da örgütlen-mek ve mücadele etmektir.

Üç yıldır, büyük salonlarda yaptı-ğımız ırkçılık karşıtı konserlerimiz ön-cesi, onbinlerce bildiri ve duyuru da-ğıtıp, 80 civarında da dinleti ve panellerörgütleyerek hazırlıklarımızı yaptık.Bu şekilde binlerce insana ulaşıp ka-tılım sağladık.

Irkçılığa karşı tek ses olduğumuzkonserler sadece bir müzik ve kültürgösterisi değildir. Aynı zamanda, zulmekarşı da bir direniştir.

Üç yıldır bu direnişimizde yer alanGrup Yorum’un katkıları tartışılmazdır.İşte bunun için, karşı çıktığımız ırkçıpolitikaların sahipleri, geçen yıl GrupYorum’a vize yasağı koyarak; halkı-mızın ırkçılığa karşı örgütlenme ta-leplerini engelleyeceğini sandı. GrupYorum’a vize vermediler. Ama GrupYorum geçen yıl da 35 kişilik bir kad-royla konserimizde yer alarak, halkı-mızın kavga ve sevda türkülerinin, di-reniş marşlarının engellenemeyeceğinibir kere daha göstermiştir.

Grup Yorum’a Vize Yasağı Yıkılmıştır

Yasak koyarak engelleme düşün-cesiyle birlikte, Almanya’nın vize sal-dırısı da anlamsız bir hale gelmiştir.Bugün halen Grup Yorum’un belirliüyelerine yönelik vize yasağı sürse

de, bu yöntemleri kullanarak, ırkçılığakarşı mücadeleyi engelleyemeyecekleriispatlanmıştır.

Irkçılığa karşı, Anadolu insanınınAvrupa’daki en kitlesel eylemleriningerçekleşmesinde rolü olan Grup Yo-rum’un, yasaklı üyelerinin üzerindekivize ambargosunu da, yine örgütlülü-ğümüzle yerle bir edeceğiz. Bunu daGrup Yorum’a borçluyuz. Ve bu bor-cumuzu da ödeyeceğiz.

Şimdi Örgütlenme Zamanıdır

Üç yıldır, konserlerin gerçekleş-mesinde Grup Yorum gönüllülerininrolleri çok büyük olmuştur. Avrupa’nınbirçok ülkesindeki gönüllüler sayesindebinlerce insan, ırkçılığa karşı eylemsaflarında birleşmiştir.

Bu yıl da Grup Yorum gönüllüleriyine seferberlik ilan ediyorlar.

Bu yıl gönüllülerin yanısıra, dahayaygın konser komiteleri kurarak, id-diamızı büyütelim.

Çünkü iddiamızı büyütmek ve GrupYorum’a borcumuzu ödeyebilmek için,bu yıl daha örgütlü olmalıyız.

Festival Komiteleri, Halk Komiteleri

Konser komitelerimizi Halk Ko-miteleri şeklinde örgütleyelim. Ve sa-dece konserle sınırlı değil, ırkçılığakarşı mücadeleyi Halk Meclisleri dü-zeyine yükseltecek kitleselliği yaratacakşekilde örgütlenmeli ve bu örgütlülüğüsüreklileştirmeliyiz.

Anadolu insanımızın yaşadığı tümAvrupa ülkelerinde ırkçılığa karşı olanve Grup Yorum’a yönelik vize saldırısınakarşı olan her insanımızı, Halk Komiteleriaracılığıyla örgütlemeliyiz.

FestivalimiziIrkçılığa Karşı BirÖrgütlenme KurultayınaÇevirelim

Festival çerçevesinde kuracağımızHalk Komiteleriyle festivalde konserve halk oyunlarının yanısıra yapılacakolan panel, film gösterimi ve sergilerleırkçılığa karşı sesimizi daha gür şekildeçıkarmalıyız. Halkın katılımıyla organizeedilecek olan festival, aynı zamandaırkçılığa karşı da bir örgütlenme kurultayıgörevi görecektir.

Irkçılığa Karşı Olan Tüm Demokratik Kurumlara Çağrımızdır

Festival çalışmasına destek olmakiçin her demokratik kurum, festivalöncesi kendi kurumlarında yapacaklarıdinleti ve panel çalışmalarına, kendi ses-lendikleri kitleyi katma çalışmasına ortakolmalıdır. Bu yıl, konser komitelerininyapacağı panelleri önceki yıllara görekatlamalıyız. Her demokratik kurum,dinleti ve paneller için Festival Komite-sine başvurabilir.

Festival Komiteleri,Irkçılığa Karşı Cevabımız Olacak

Çok hızlı bir şekilde kitle çalışma-sını ve bilet dağıtımlarını örgütleme-liyiz.

Hemen her bölge ve ülkede GrupYorum gönüllüleri ve Festival Komi-teleriyle bölgesel toplantılar düzenleyip,kitle faaliyetini yükseltmeliyiz.

Konserlerimizin örgütlenmesindeher yıl yüzlerce gönüllü, görevler alı-yordu. Bu yıl, gönüllülerimizin sayısınıkatlayalım. Her bölgede, önceki yıllarıkatlayan bir faaliyetlilik içine girme-

IRKÇILIĞA KARŞI YENİDEN TEK SES OLALIM!AVRUPA’dakiBİZ

Yürüyüş

8 Mayıs2016

Sayı: 520

TAKSİM, ÜLKEMİZDE554

Page 55: TAKSİM, ÜLKEMİZDE SINIF MÜCADELESİNİN …yuruyus.biz/pdf/pdf/520.pdfÖyle burjuva basında ve reformizmin, oportünizmin, Kürt milliyetçilerinin de göstermeye çalıştığı

liyiz.Bir yandan Grup Yorum’a Özgürlük

talebiyle imza kampanyası, bir yandanda sokak sokak, kapı kapı gezerek,önceki yılları katlayan bir çalışma yü-rütmeye başlamalıyız.

Halkımıza Güvendik, Güveniyoruz

Halkımıza güvendiğimiz için büyükkonser iddiasında bulunduk. İddiamızıbüyütüp Festival ve Halk Komitelerinigerçekleştirmek için de yine halkımızagüveniyoruz.

Şimdi biz bu güveni, örgütlülüğeçevirmek ve halkımızın da başta ırkçılıkolmak üzere, karşılaştığı tüm sorun-larını çözebileceğimize inanmalarınısağlamalıyız.

Halkın sorunlarını sadece devrimcilerçözebilir. Ama bunun için de örgütlülü-ğümüzle bir güç olmak zorundayız.Halk Komitelerimiz, Halk Meclislerimizde bizim gücümüz olacaktır.

Ne Yapacağız Nasıl Yapacağız?

Tüm gücümüzü seferber etmeliyiz.Tek tek hiçbirimizin gücü yeterli ol-mayacaktır. Ama güçlerimizi birleştirip,kolektif bir çalışmayı hayata geçire-bildiğimizde sonuç alabiliriz.

Doğru olmak yetmez, örgütlü ol-malıyız. Örgütlü olmak da yetmez,emekçi olmalıyız. Ve emeğimize sahipçıkmalıyız. Halkımızın sorunlarını bizçözeriz diyoruz, devrimciler çözer di-yoruz. Doğru olan budur. Ama bu id-diamızı örgütlülüğe çeviremezsek, biradım atamayız. Halk Komitelerimiz,Halk Meclislerimiz örgütlülüğümüzolacaktır. Ancak örgütlülüğümüzünzaferi de emeğimize, gayretimize bağ-lıdır. Onun için festivalimizi alın teriyle,emekle karşılayalım.

Hiç beklemeden her bölgede top-lantılar yaparak, komitelerimizi kurmalıve gecemizi gündüzümüze katarak,zamanla yarış içinde olmalıyız.

Hamburg’da 3. Halk Toplantısındaalınan karar gereği 23 Nisan 2016Cumartesi günü, hem 1 Mayıs’a çağ-rı, hem de dayanışma ve bir arayagelebilme amacıyla bir türkü akşamıdüzenlendi.

Programa başlamadan önce ya-pılan konuşmada, “neden türkü” so-rusunun cevabı, halk ve vatan sevgisiüzerinden anlatıldı. Halklarımızın,cenazelerinde dahi bir çeşit türküolan ağıt yaktıkları, acıda ve sevinçteduygularını türkülerle dile getirdikleribelirtilerek, halklarımıza ait güzelolan ne varsa sahiplenip yaşatılacağıanlatılarak program başlatıldı.

Saat 19’da başlayan ve 50 kişininkatıldığı program, hep bir ağızdanTürkçe ve Kürtçe olarak söylenen, ül-kemizin her bir yöresinden türkülerle

devam etti. Etkinlik, verilen yemekarasından sonra, türkü içerikli yarış-malar, çekilen halaylar ve oynananhoron ve karşılamalardan sonra saat23.30’da sona erdi.

GRUP YORUM SESİMİZDİR3 Mayıs 2016 günü Almanya’nın

Essen şehrinde Grup Yorum Gönül-lüleri tarafından, Grup Yorum üye-lerine yönelik giriş yasağı için bil-gilendirme masası açıldı. Açılan ma-sada Grup Yorum`a Almanya Devletitarafından uygulanan giriş yasağınıprotesto eden gönüllüler, bildiri da-ğıtarak imza topladı.

Çalışmada ses düzeni kurularakGrup Yorum parçaları çalındı ve ha-laya duruldu.

Bakırköy Kadın Hapishane-si’nden Tekirdağ T Tipi Hapisha-nesi’ne kaçırılarak sürgün edilenve o günden bu güne yoldaşlarınınbulunduğu bir hapishaneye sevkedilmek için 89 gündür (29 Nisan2016 itibariyle) açlık grevinde bu-lunan Fadik Adıyaman için, T.C.Hamburg Başkonsolosluğu önünde29 Nisan 2016 günü bir destek ey-lemi gerçekleştirildi.

Londra’da Türkiye Büyük El-çiliği Önünde 12.00’da başlayaneylemde “Fadik Adıyaman Onu-rumuzdur! Tecrit İşkencedir! TecriteSon!” pankartı açıldı. Yaklaşık birsaat süren eyleme 5 kişi katıldı.

“Fadik Adıyaman Onurumuz-dur”, “Tecrit İşkencedir TecriteSon”, “Devrimci Tutsaklar Onu-rumuzdur”, “Direne Direne Kaza-nacağız”, “Halkız Haklıyız Kaza-nacağız”, “Baskılar, Gözaltılar Biz-leri Yıldıramaz” sloganları atıldı.Zılgıtlarla, alkışlarla eylem bitiril-di.

Avusturya Anadolu Federasyonu27 Nisan Çarşamba günü, FadikAdıyaman için eylem yaptı.

Saat 17.00’da TC. Konsolosluğuönünde yapılan eylemde Fadik Adı-yaman’ın fotoğraflarının olduğu dö-vizler ve kızıl bayraklar taşındı. “Ha-pishanelerde Tecrite Son, Fadik Adı-yaman Yalnız Değildir, Fadik AblaOnurumuzdur, Devrimci TutsaklarOnurumuzdur” sloganları atıldı.

Adıyaman’ın şubattan beri, yol-daşlarının yanına sevk edilmek içinaçlık grevinde olduğu söylendi.Yoldan geçenlere konuyla ilgilibilgi verilen eylem, yarım saatsonra sloganlarla bitirildi.

28 Nisan günü Stuttgart AnadoluFederasyonu Fadik Adıyaman içinAlman soluyla birlikte basın açık-lamasında bulundu. “Fadik Adı-yaman Onurumuzdur” yazılı birpankartla basın açıklamasına katı-lanlar, direnişi sahiplenen slogan-larla basın açıklamasına son ver-di.

Fadik Adıyaman Yalnız Değildir! 8 Mayıs

2016

Yürüyüş

Sayı: 520

55SINIF MÜCADELESİNİN AYNASIDIR!

VATANDIR TÜRKÜLERİMİZ

Page 56: TAKSİM, ÜLKEMİZDE SINIF MÜCADELESİNİN …yuruyus.biz/pdf/pdf/520.pdfÖyle burjuva basında ve reformizmin, oportünizmin, Kürt milliyetçilerinin de göstermeye çalıştığı

“Bir devrimci asla zorluklar karşısında pes etmemeli. Sorunvarsa, olumsuzluklar varsa, karamsarlığa düşeceğimiz yerde,dışımızda göreceğimiz yerde, biz çözeceğiz.”

Maksut Polat

Ali Şahin: 2000’den bu yana tutsaktı. 19-22 AralıkKatliamı’nda kurşunla yaralandı. Oligarşinin “hayatadöndürme” adına sıktığı kurşunlar, vücudunda yaralaraçtı. Sevk edildiği Tekirdağ F Tipi Hapishanesi’nde 8.Ölüm Orucu Ekibi içinde yer aldı. Direnişin belli birnoktasında zayıflık gösterdi ve ölüm orucunu bıraktı.Daha sonra ciddi rahatsızlıklar başgösterdi vücudunda.Tedavisinin yapılmaması, hastalığının ağırlığına rağmen

tahliye edilmemesi nedeniyle 21 Mayıs 2004’te, 26 yaşındayken,tecritin aldığı 112. can olarak aramızdan ayrıldı.

16 Mayıs - 22 Mayıs

Maksut PolatMaksut, 1969 Sivas Divriği Tepehan Köyü doğumludur.

1988’de mücadeleye katıldı. Gazi’nin emekçi militan-larındandı. 1992’de kamp eğitiminin ardından ŞerafettinŞirin Malatya Kır Birliği’nde görevlendirildi.

1993 Kasım’ında Toros Kır Birliklerini oluşturmaküzere görevlendirildi. Bu görevini sürdürürken Adana’daYeşilevler Mahallesi’nde 17 Mayıs 1994’te bir minibüsten

indiği anda, polis tarafından yakın mesafeden taranarak infaz edildi.

Mahmut Zengin, Eşref Anyık,Ferhat Kurtay, Necmi Öner:

Diyarbakır Hapishanesi, 12 Eylül Cun-tası’nın zulmünün en ağır yaşandığı yer-lerden biriydi. Zulüm, bir noktada teslimalmıştı bütün hapishaneyi. 1982’nin 17Mayıs’ını 18 Mayıs’a bağlayan gecesinde,dört devrimci, bedenlerini tutuşturarakşehit düştüler. O gece Diyarbakır zinda-nında yükselen “söndürmeyin, ateşi sön-dürmeyin... Su döken haindir” seslenişi;teslimiyete, zulme, vahşete meydan oku-yor, herkesi direnişe çağırıyordu. Dörtyurtsever tutsak, tinerli pamuklar ve üçkibritle yeniden ayağa kalkışın öncüle-rinden oldular.

Maksut Polat

Jose MARTİ‘Gelişmenin

en büyük düşmanıalışkanlıktır.’

Küba’nın İs-panya’ya karşı ba-ğımsızlık savaşı-nın önderiydi.

1853’te Havana’da doğdu. 16yaşında La Patria Libre (ÖzgürVatan) adlı bir gazete çıkardı. 17yaşında bağımsızlık savaşına ka-tıldığı için tutuklandı. Altı ay kü-rek cezasından sonra, İspanya’yasürüldü. Sürgün hayatının uzunbir bölümünü New York’ta geçirdi

ama Latin Amerika’yla bağınısürdürdü. Yazılarıyla, ünü tümkıtaya yayıldı. Küba DevrimciPartisi’nin kuruluşuna önderliketti. Marti, partisinin önderliğindegerilla savaşı temelinde sürdürülenbağımsızlık savaşına katılmakamacıyla 11 Nisan 1895’te gizliceKüba’ya döndü. Ne ki, 16 yılayrı kaldığı ülkesine döndüktenbir ay sonra, 19 Mayıs 1895’tebir çarpışmada vurularak şehitdüştü. Fakat bağımsızlık ateşinibir kez tutuşturmuştu ve o ateşyanmaya devam etti.

Aykut KaynarAykut, 1961 do-ğ u m l u d u r .Bolu’da müca-delenin en önsaflarındaydı.Daha sonra Ka-radeniz’de, Ay-

bastı Bölgesi’nde çalışmayabaşladı. 19 Mayıs 1980’de fa-şistler tarafından katledildi.

Aykut Kaynar

Hüseyin Kılıç Zeynep KorkmazBir Cephe gerilla birli-

ğiyle, oligarşinin askeri güç-leri arasında 20 Mayıs1998’de Dersim Hozat Ta-vuklu Köyü yakınlarındaçıkan çatışmada, saatlerce

çatışıp birliğin kuşatmayı yarmasını sağlayarak şehit düştüler.Çatışırken son anlarında, ellerindeki malzeme ve dökümanlarıimha edecek bir cüret ve iradeyle kucakladılar ölümü.

Hüseyin Kılıç, 1977 Malatya Akçadağ Kasımuşağı do-ğumludur. Mücadeleye 1991’de Malatya’da lise öğrencisiykenkatıldı. Bir süre İstanbul mahalli bölgelerde çalıştı.

Zeynep Korkmaz; 1975, Kilis-Söğütlü doğumludur.Mücadeleye lise yıllarında katıldı. 1993-96 arasında GaziantepMücadele ve Kurtuluş Temsilcilikleri’nde bulundu. 1997’degerillaya katıldı.

Ferhat Kurtay

Eşref Anyık

Ali Şahin

Mahmut Zengin

Necmi ÖnerZeynep Korkmaz

İbrahim KAYPAKKAYAKaypakkaya, 1970’lerdeki devrimci ko-

puşun bir halkasıdır. Gençlik içindeki çalış-malarının bir aşamasında, içinde bulunduğuve başını Perinçek’in çektiği PDA’dan koparakTKP/ML’nin kurulmasına önderlik etti. Klasikhalk savaşı modelini temel alan bir stratejiyisavundu. 12 Mart Cuntası’na karşı silahlı

mücadeleyi sürdürürken, 24 Aralık 1972 gecesi Vartinik’ebağlı Mirik Köyü’nde kuşatıldılar. Çatışmada Ali HaydarYıldız şehit düşerken, Kaypakkaya yaralı olarak kuşatmayıyarmasına rağmen daha sonra tutsak düştü. Dersim, Elazığve Diyarbakır’da aylarca işkencede kaldı. Ser verdi, sırvermedi. 18 Mayıs 1973’te Diyarbakır işkencehanelerindeölümsüzleşti.

İbrahim Kaypakkaya

H a m i tKaya

Gülte-pe’de anti-faşist mü-cadele için-de yer aldı.22 Mayıs

1980’de faşistler tarafındankaldıkları eve yapılan bas-kında şehit edildi.

Hamit Kaya

Hüseyin Kılıç

Jose Marti

Page 57: TAKSİM, ÜLKEMİZDE SINIF MÜCADELESİNİN …yuruyus.biz/pdf/pdf/520.pdfÖyle burjuva basında ve reformizmin, oportünizmin, Kürt milliyetçilerinin de göstermeye çalıştığı

Ülkemizde iktidara gelen bütün siyasi partiler, temel hakve özgürlükler, insan hakları, AB vaatleriyle iktidara gelmiştir.Ancak hangi parti, hangi hükümet iktidara gelirse gelsin ül-kemizde yaşanan açlık, yoksulluk ve hak alma mücadelesinekarşı devletin baskısı değişmemiştir. Açlık ve yoksullukdüzeni Amerika ve Türkiye’deki işbirlikçisi olan iktidarlarındüzenidir. Devletin açlık ve yoksulluk düzenini sürdürmesiiçin buna karşı bağımsızlık, demokrasi ve sosyalizm mücadelesiveren devrimcileri susturması, yok etmesi gerekiyordu.Çünkü devrimcilerin varlığı onların açlık, yoksulluk vesömürü düzenlerinin tehlikeye girmesi demekti. Ecevit iktidarolduğu dönemde bunu şu sözleriyle çok açık ve anlaşılır birşekilde ifade etmiştir; ‘IMF’nin bize önerdiği programıhayata geçirmemiz için önce hapishaneleri düzeltmemizlazım’ diyerek ifade etmiştir bunu. Önlerindeki bu engelikaldırmak için, devrimcileri hücrelerde tecrit edip, yok etmekiçin F Tipi Hapishaneler yapıldı. F Tipi hapishanelerin asılmimarı ve ilk uygulayıcısı ABD’dir. Hücreler dünyada ilkolarak ABD’de yapılmış ve tecrit politikası ilk olarak ABD’deuygulanmıştır. Hücrelerin, tecrit politikasının hayata geçiril-mesinin emrini veren de yine ABD’dir.

Tutsaklar tecrite karşı 20 Ekim 2000’de süresiz açlıkgrevine başladılar. Ve 19 Kasım’da bedenlerini ölüme yatırarakdirenişi olüm orucuna dönüştürdüler. Devlet direnişe katliamlacevap verdi.

Bunun için 19 Aralık’ta 28 devrimcinin bombalarla, kur-şunlarla ve diri diri yakılarak katledildiği ‘Hayata DönüşKatliamı’ yapıldı. Katliamın yapıldığı gecenin sabahı Ecevitkameralara ‘Artık herkes devletle başa çıkılamayacağını an-lamıştır’ diyordu. Yani açlık ve yoksulluk düzenine karşı ol-manın, bağımsızlık ve demokrasi için mücadele etmeninbedeli katledilmekti. Ecevit açık olarak tüm muhalif güçleri,tüm halkı ‘Sizin de sonunuz bu olur’ diye tehdit ediyordu.

19 Aralık’ta yapılan oprasyonda Bayrampaşa Hapishane-si’nde 6 kadınımız diri diri yakıldı. Operasyonda 8 jandarma

komando taburu, 37 bölük olmak üzere 8 bin 335 askeri per-sonel, 20 bini aşkın gaz bombası kullanıldı. Sadece Çanakkale

Hapishanesi’nde 5 bin 48 gaz bombası kullanıldı. Ümraniye,Bayrampaşa ve Çanakkale Hapishanelerinde Skorsky he-likopterler kullanıldı.

Tutsaklar işkencelerle hücrelere kapatıldı, işkence hüc-relerde devam etti. Katliam, ölüm orucu direnişini kıramadı. Direniş büyüyerek

devam etti ve dünyanın en büyük direnme savaşı ortayaçıktı.

Devam eden direniş süresince hükümetler, bakanlar değişti.Ancak direniş sürdü. İşbirlikçi iktidarlar, bakanlar ABD’denaldıkları güç ve destekle katliamı sürdürmeye devam ettiler.Yüzlerce devrimci tutsak yeni ekiplerle ve şehitlerle direnişedevam etti. Devrimci tutsaklar yaşamları pahasına direnmehakkını korumak için, işbirlikçi iktidarın politikalarına teslimolmadılar. Ne pahasına olursa olsun, düşüncelerinden, inanç-larından ve kimliklerinden vazgeçmediler. Hücrelerde direnişdevam ederken dışarıda da demokratik kitle örgütlerine, tümmuhalif güçlere karşı baskılar artarak devam etti. Devletinhücre ve tecrit politikasının sadece devrimci tutsaklara karşıolmadığı, aynı zamanda muhalif tüm güçlere karşı da birtehdit ve gözdağı olduğu artık gözler önündeydi. İktidarınpolitikalarına karşı gelen herkes susturulup, tecrit edilmeli,yok edilmeliydi. Devletin hesabı buydu. Devlet, ABD’ninpolitikalarını, emirlerini ancak böyle uygulayabilirdi. Direnişkararlılıkla sürdü. Ölümlerle sürdü. DSP, MHP, ANAP iktidarıemperyalizmden aldığı güçle katliamı sürdürdü. Tarih direnişiyazmaya devam etti. Ama katliam onların iktidardan düşmesinive yok olmasını getirdi. Çöktüler ve yok oldular. Direnişdevam etti.

Seçimler gündeme geldi ve AKP iktidar oldu. AKP iktidarolurken, halkın tüm kesimlerine büyük vaatlerde bulundu.Var olan tüm sorunları çözeceklerdi. Hem de halkla birlikteçözeceklerdi. Çözemediler. Çözemedikleri gibi iktidar olduklarıilk günden itibaren emperyalizm ve işbirlikçisi oligarşininpolitikalarını daha da pervasızca sürdürdüler. AKP iktidarolmadan önce içeride ve dışarıda 97 insanımız direnişimizdeşehit düşmüştü. AKP iktidar olduktan sonra bu sayı 106’yaçıktı. Ama AKP sorunun çözümü için dışarıda yapılan tümgörüşmelere, gösterilere rağmen sorunu görmezden geldi.Direnişin sesini boğmak için içeride olduğu gibi dışarıda daaynı baskı politikalarını uygulamaya devam etti. AKP iktidarolmadan önce uygulanan katliam politikası, AKP iktidarındadaha da artarak devam etti. İnsanlarımız ölmeye devam edi-yordu, ülkemizin ve halkımızın geleceği için, zalime, zulmeboyun eğmemek için ölüyorlardı. AKP, katliam politikasıylaöldürmeye devam ediyordu.

Şimdiye kadar; ölmeyin diyenler, silahlı eylem yapmayın,demokratik mücadele edin diyenler susuyordu. Susuyor vehiçbir şey yapmıyorlardı. İktidar öldürmeye devam ediyordu.

Sustuk... Uzun süre sustuk... Sadece yaşamlarımızı ortayakoyarak sürdürdük direnme savaşımızı... Düşmanlarımızsuskunluğumuzu zayıflık, güçsüzlük olarak yorumladılar.Ahlaki ve siyasi hiçbir değeri kalmayanlar ise suskunluğumuzu,sadece yaşamlarımızı ortaya koyarak susuşumuzu anlamakistemediler. Ve bu tavırlarıyla bizi şiddete karşı şiddet uygu-lamaya mecbur ettiler. Nasıl ki iktidar, katliamı devam ettir-

Şengül Akkurt’un Son AçıklamasıFeda savaşçısı Şengül Akkurt’un, son sözünü eylemiyle söylemeden önce bıraktığı mesajdır.

Şengül Akkurt18 Mayıs 1977 doğumlu Şengül, mü-

cadeleye Malatya Gazi Lisesi’nde okuduğuyıllarda katıldı. Daha sonra Malatya veİstanbul’da Kurtuluş bürosunda çalıştı.Nurtepe gecekondu halkının örgütlenme-sinde yeraldı. Defalarca gözaltı ve tutsak-lıklar yaşadı. Oligarşinin hukuksuz

“ceza”ları sonucu mücadelesini illegalite koşullarında sür-dürdü. 19 Aralık 2000 Katliamı karşısında tereddütsüzfeda savaşçısı olmak istedi. Bu görevi üstlendiğinde, yinetereddütsüz yürüdü zalimlerin üstüne. 20 Mayıs 2003’teAnkara Kızılay’da feda eylemi hazırlığı içindeyken kazaylameydana gelen patlama sonucu şehit düştü.

Şengül Akkurt

Anıları Mirasımız

Page 58: TAKSİM, ÜLKEMİZDE SINIF MÜCADELESİNİN …yuruyus.biz/pdf/pdf/520.pdfÖyle burjuva basında ve reformizmin, oportünizmin, Kürt milliyetçilerinin de göstermeye çalıştığı

diyse, insanlarımızın ölmesine göz yumduysa suskunluğu-muzun da böyle süreceğini düşündüler. Şiddete karşı şiddetkullanmayı biz tercih etmedik. Bunu bugüne kadarki tavrıylaAKP iktidarı tercih etmiştir. Biz de dünyanın ve ülkemiziniçinde bulunduğu durumu değerlendirerek, misilleme yap-makta ihtiyatlı olduk. İktidar anlamadı... Anlamak istemedi...Demokratik mücadele deyip susanlar anlamadı, anlamakistemedi...

İşbirlikçi AKP iktidarı halkın hiçbir sorununu çözememiş,ABD emperyalizmiyle tamamen bütünleşerek ABD’ninpolitikalarını uygulamakta, var olan zulmü arttırmakta, ül-kemizde satılmadık bir şey bırakmamakta geri durmamıştır.ABD’nin emirleri karşısında diz çöken AKP iktidarı halkakarşı katliamcı, zalim ve sömürücü olmuştur. AKP’niniktidara gelmeden önce halkla birlikte çözeceğini vaadettiği hiçbir politikayı çözemeyeceği, hiçbir meşruluğu ol-madığı 6 ay içinde her yönüyle ortaya çıkmıştır. İşte bu ne-denlerden dolayı artık misilleme hakkımızı kullanıyoruz.Şiddete şiddetle cevap vereceğiz. Bu yolu tercih eden bizdeğiliz. Bu yolu işbirlikçi AKP iktidarı tercih etmiştir vesonuçlarına da katlanacaktır.

Katledilen 106 yoldaşımın hesabını sormak için, Tecritin kaldırılması için, Baskı ve zulme son verilmesi için, Yaşamımı ortaya koyarak katliamcı iktidardan hesap

soracağım. Yaşatmak için, Ülkem ve Halkım için canımı vereceğim. Can verirken can da alacağım.

Halkımız, biz bin yıllarla ifade edilen tarihi olan birhalkız. Birçok milliyetten ve dinden oluşmuş bir halkız.Tarihimiz, zalimin zulmüne karşı ayaklanmalarla, isyanlarla,mücadeleyle yazılan onurlu bir tarihtir. Biz birlik olursak,biz kararlı olursak emperyalistlerin ve işbirlikçilerininkatliam ve zulüm politikaları hiçbir zaman sonuca ulaşamaz.Biz, tarih yazan, dünyada ve ülkemizde eşi benzeri görül-memiş bir direniş destanı yaratan, yaşamlarını ortayakoyarak üç yıldır direnen, emperyalizme ve işbirlikçilerinekarşı silah elde savaşan bir halkın evlatları ve yoldaşlarıyız.

Halkımız, Korkunun ecele faydası yoktur. Bizi korkutarak, hücrelerde

tecritle yok etmek ve bu şekilde iktidarlarını sürdürmek is-tiyorlar. Onlara, buna izin vermeyeceğimizi gösterelim.Bizi korkutarak öldürmek istiyorlar. Korkmayalım. Hakkımızıarayalım. Emperyalizme ve işbirlikçilerine karşı bağımsızlıkve demokrasi savaşı verelim. Ve bu savaşı kazanalım. Birlikolursak, örgütlü olursak bu savaşı kazanırız. Örgütlü halkyenilmez. Bu savaş, bizim savaşımızdır. Bu savaş; Türk,Kürt, Laz, Arap, Çerkez bütün milliyetlerden, bütün dinlerdenolan ezilen yoksul halkın savaşıdır. Bu savaş bizim savaşı-mızdır. Örgütlenelim, Savaşalım, Kazanalım.

Ülkemiz ve halkımız için canım feda olsun. Yoldaşlarım için canım feda olsun. “Ölüm nereden gelirse gelsin savaş sloganlarımız kulaktan

kulağa yayılacaksa ve mitralyöz sesleri ülkemizin dörtbiryanından duyulacaksa... Ölüm Hoş Geldi Sefa Geldi...”

İzmir’de TAYAD’lı Aileler, 1998’de İzmir Seferihisar açık-larında katledilen Neslihan Uslu (HAYAT), Mehmet AliMandal, Hasan Aydoğan ve Metin Andaç’ı andı. Olay kısacaşu şekilde yaşandı; 31 Mart 1998’de İzmir Çeşme’de gözaltınaalındıktan sonra yaklaşık 1 ay boyunca işkenceler gören Hayat,Mehmet Ali, Hasan ve Metin, Nisan sonlarına doğru faşistkatiller tarafından Seferihisar açıklarında bir tekneye kollarıbacakları kırık bir şekilde konularak teknenin bombayla patla-tılması sonucu şehit düşmüşlerdi. TAYAD’lılar, evlatlarını nehapishanelerde, ne sürgünlerde ne işkencelerde sahipsiz bırak-madılar. Faşist AKP iktidarı, devrim şehitlerinin cenazelerinesahip çıkıldı diye, onların mezar başlarını hiç boş bırakılmadıdiye saldırdı. Özgür, bağımsız, sosyalist bir vatan uğruna Ana-dolu’nun dört bir yanında evlatlarımızın kanı var. Denizlerdebile halka gözdağı vermek için vahşice katledildiler. Onlarınkatledildiği tarihlerde 29 Nisan’da İzmir TAYAD’lı AilelerSeferihisar’a gidip karanfillerini denize, evlatlarının ellerine

bıraktı. Anmada saygı duruşundabulunuldu. Ardından onların ha-yatını anlatan metinler ve şiirlerokundu. Onları katledenlerdenhesap sorulacağına dair söz verildi.Ayrıca Buca Kaynaklar ve Pı-narbaşı şehitlerinin mezarları zi-yaret edildi. 16 Nisan’da, 9 Nisan

1992’de şehit düşen Hamiyet Yıldız’ın mezarıbaşında anma yaptı. Kısa bir konuşmanın ar-dından Kızıldere’de kerpiç evi ve Anadolu

ihtilalini anlatan şiir okundu. Son olarak Buca Kaynaklar Me-zarlığı’nda Ümit Doğan Gönül, Müjdat Yanat, Mahmut GökhanÖzocak ve Gürsel Akmaz’ın mezarı ziyaret edildi. Saygı du-ruşunda şehitlerin başucunda “Güneşi İçenlerin Türküsü” şiiriokundu. Ve anma “Bize Ölüm Yok” marşıyla bitirildi.

TAYAD’lı Aileler'den Seferihisar Anması“Seferihisar Açıklarında Hayat Bulmak”

BaşsağlığıAilesinin ve Dostlarımızın Başı Sağ OlsunArkadaşımız Sevim Ateş’in Kaynanası, dostumuz Ali

Ateş’in annesi Gaziye Ateş vefat etmiştir. Devrimcilerindostu olan ve devrimcilere kapısını açan sofrasında devrim-cilere de yer ayıran ve hayatı boyunca devrimcileri desteklemiş,yanlarında yer almış olan Gaziye Ateş’in ailesinin ve seven-lerinin başı sağ olsun.

Antep Halk Cephesi