t.mu ir, sir william r l muir, sir william (1819-1905) İskoç asıllı İngiliz şarkiyatçısı ve...

2
MU IR, Sir William r L MUIR, Sir William (1819-1905) ve tarihçisi. _j Glasgow'da Edinburg ve Glas- gow üniversitelerinde okudu. 1837'den iti- baren otuz dokuz süreyle Hindistan'da Hindistan yönetim kademelerinde, sta- tüsünün iptalinden da yeni kuru- lan Hindistan Genel hükümetinin ve koloninin kuzey- eyaleti bulun- du . Si pa hi 857) önemli görevler üstlendi ve Agra Corres- pondence During the Mutiny ese- rinde ( 1896) bu ayaklanmayla ilgili yer verdi. 1876'da emekli olunca giliz hükümetinin Hindistan Lord Salisbury'nin davetini kabul ederek döndü ve Londra'daki Hindis- tan Konseyi'ne dahil edildi. Bu arada Ro- yal Asiatic Society'nin ( 884) ve Edinburg Üniversitesi (I 885 -1903) seçildi. 1867'de (sir) görülen Muir , 2 Temmuz 190S'te ilmi biri madalya olmak üzere çe- ödüller kendisine birçok üniver- site doktoru payesi ve- ve Edinburg Üniversitesi'nde bir enstitü (Arap ve islam bulunuyordu. John Muir gibi Sanskrit dili ve olan, onunla birlikte Edinburg Üniversitesi'nde bu da- kürsüsünü kuran ( 1862) ve Kraliçe Vic- Hintçe eden William Muirkendini daha çokArap ve is- lam ve ününü bu alanda Ancak eserlerin- den, onun bu alana yönelmesindeki sebebin ilim tutkusundan çok gerek üst düzeylerde görev sömürge idaresinin gerekse dindar ki- aktif biçimde misyonerlik faaliyetlerine destek bu arada özellikle ve tefsir gerçekte vahyini teyit ispatlamak, ve peygamberini ilmi uzak ratmak Muir, res- ml görevlerinin ve ilmi faaliyetleriyle de ve soylu ailesinin servetinden de harcama yaparak Allahabad'daki Muir Koleji ve Üni- versitesi olmak üzere birçokyerinde veren okul- lar 94 Eserleri. 1. The Life of Mahomet (I-IV, London 1858- I 861; T. H. We ir 1876 ve 1894'te yeni Taberi gibi kaynaklara dayanarak ve A. Spren- ger'in Life of Muhammad'inin etkisi al- kalarak eser, XIX. Hz. Peygamber en hacimli ce'de Arapça kaynaklar telif edilen ilk olma de sahip- tir. Buna ve ko- nuyla ilgili pelemik ve nefret dolu lardan büyük ölçüde bir et- mesine daha saf bir din inanan müellif, ResOl-i Ek- rem yer yer bir dil kul- lanmaktan geri ve eserini Hz. Muhammed'in uydur- ma, kendisine vahyin bi- linç gelen Müellifin "Sources for the Biography of Mahomet - the Coran and Tradition" da kitapta birlikte Z. Annals of the Early Caliphate (London 883). Bir önceki ese- rin mahiyetindedir. Hulefa-yi Ra- ve Kerbela (61/680) kadar Emevl dönemlerini içine Eserin ikinci . The Caliphate : Its Rise, Decline and Fall (London 1891; 1924'te T. H. We ir gözden geçirilen yeni bir bütün Emevl ve Abbas! halifelerini kapsayacak olarak Her iki versiyon için ana kaynaklar Ta- beri ve ile Gustav Weil'in Ge- schichte der Chalifen'idir. Muir bu aksine de- sine uyum esnek bir toplumu yüceltecek ve sos- yal yönlendirecek bir özel- lik ve özgürlük ta- gibi iddialara yer vermektedir. 3. The Mameluke or Slave Dynasty of Egypt 1260-1517 (London 1896). Eser, ve EyyObller'den bahsettikten son- ra ilk dönem Memlük idarecileri üzerine kaleme bir biçimde Baybars dönemiyle lar. Bunda da Makrlzf, Ebü'l-Mehasin ve ile birlikte yine We- il'in Geschichte'si ana 4. The Coran, and the Testimony it Bears to the Holy Scriptures (Agra 1856; Urduca tre. Lo ndon 1878). Muir bu Kur'an ayetlerinin ve tefsir kaynakla- vahyini teyit gös- termeye (Powell, s. 261 ). ca kutsal en zor anla- ve bölümlerinin Hz. Muhammed iddia eder. Muir'in incelemeleri The Apology of al-Kindi (London 1882- 1887), The Mohammedan Controversy (London 1897) ve Extracts from the Co- ran, in the Original, with English Ren- dering (London 1880) eserleridi r. : Dictionary of National Biography Supplement ll (1901-11), New York 1912 , s. 659-661; The Student, Edinburgh University Magazine, Sir Wil- liam Muir Number, 1905; The Times, London 12 July 1905; J. Fück, Die Arabischen Studien in Europa, Leipzig 1955, s. 180-181; Nec!b el-Akiki, Kahire 1980 , ll , 59; Abdurrah- man Bedevi, Mevsü'atü Beyrut 1984, s. 404-405; Avril A. Powell, Muslims and Missionaries in Pre-Mutiny lndi a, Richmond- Surrey 19'93, s. 261-262; Jabal Muhammad Bua- ben, Image of the Prophet Muhammad in the West: A Study of Muir, Margoliouth and Watt, Leicester 1996, s. 21-47; C. E. Bosworth, "The Study of Islam in British Scholarship", Mapping lslamic Studies (ed. A. Nanji), New York 1997, s. 45-67; Sir Charles J. Lyall , "Sir William Muir", JRAS (1905), s. 875-879; "Muir, Sir William", EAm., XIX, 551; "Muir, Sir William", EBr., XV, 977. Gi;:1 IJ!III!I CHRISTINE WooDHEAD r (j...JI) isimlerinden (esma-i hüsna) Sözlükte "dengi ve benzeri bulunama- yacak derecede ve güçlü ve yenilmez olmak" masdar ve "güç, yenilmezlik" isim olarak izz (izzet) kökünün "ifal" bir olan muiz (muizz) "aziz demektir. Allah'a nis- bet kimseyi yücelten. güçlü ve manasma gelir nü'l-Eslr, en-f'fihaye, "<azz" md.; Lisanü'l- 'Arab, "<azz" md.; F1r0zabadl, el-Kama- •«azz" md.). Muiz ismi Kerim'de geçmemek- tedir. Fakat esrna-i hüsna içinde yer alan aziz doksan bir ve izzet ila- hiyyeye izilfe (M. F. Abd ülbakl, el-Mu'cem, "<azz" md .). bir ayette ta'zlzden gelen mazi (Yasin 36/14), bir ayette de i'zaz masdanndan muzari fi- il Allah'a nisbet (Al-i imran 3/26). Muiz ismini doksan dokuz es- ma-i hüsna listesine atan ravinin AI-i im- ran sOresindeki ayetten anla- "De ki: Ey mülkün ve mutlak hakimiyetin sahibi olan Sen mül- verir, geri sm; yüceltir, Bütün iyilikler senin elindedir.

Upload: others

Post on 28-Jan-2020

5 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

MU IR, Sir William

r

L

MUIR, Sir William (1819-1905)

İskoç asıllı İngiliz şarkiyatçısı ve İslam tarihçisi.

_j

Glasgow'da doğdu; Edinburg ve Glas­gow üniversitelerinde okudu. 1837'den iti­baren otuz dokuz yıl süreyle Hindistan'da İngiliz Doğu Hindistan Şirketi'nin çeşitli yönetim kademelerinde, şirketin siyaSı sta­tüsünün iptalinden sor.ıra da yeni kuru­lan Hindistan Genel Valiliği hükümetinin Dışişleri Bakanlığı'nda ve koloninin kuzey­batı eyaleti başkan yardımcılığında bulun­du. Si pa hi ayaklanması sırasında (ı 857) önemli görevler üstlendi ve Agra Corres­pondence During the Mutiny adlı ese­rinde ( 1896) bu ayaklanmayla ilgili anıla­rına yer verdi. 1876'da emekli olunca İn­giliz hükümetinin Hindistan İşleri Bakanı Lord Salisbury'nin davetini kabul ederek İngiltere'ye döndü ve Londra'daki Hindis­tan Konseyi'ne dahil edildi. Bu arada Ro­yal Asiatic Society'nin başkanlığına ( ı 884) ve Edinburg Üniversitesi rektörlüğüne (I 885-1903) seçildi. 1867'de şövalyelik (sir) unvanına layık görülen Muir, 2 Temmuz 190S'te öldüğünde ilmi çalışmalarından dolayı biri altın madalya olmak üzere çe­şitli ödüller almış, kendisine birçok üniver­site tarafından şeref doktoru payesi ve­rilmiş ve Edinburg Üniversitesi'nde adına bir enstitü (Arap ve islam araştırmaları) açılmış bulunuyordu.

Asıl uzmanlık alanı, ağabeyi John Muir gibi Sanskrit dili ve edebiyatı olan, onunla birlikte Edinburg Üniversitesi'nde bu da­lın kürsüsünü kuran ( 1862) ve Kraliçe Vic­toria'nın Hintçe öğrenmesine yardım eden William Muirkendini daha çokArap ve is­lam araştırmalarına vermiş ve asıl ününü bu alanda kazanmıştır. Ancak eserlerin­den, onun bu alana yönelmesindeki asıl sebebin ilim tutkusundan çok gerek üst düzeylerde görev yaptığı İngiliz sömürge idaresinin politikasına, gerekse dindar ki­şiliğiyle aktif biçimde katıldığı misyonerlik faaliyetlerine destek sağlamak, bu arada özellikle Kur'an'ın ve tefsir kaynaklarının gerçekte hıristiyan vahyini teyit ettiğini ispatlamak, İslam' ı ve peygamberini ilmi tarafsızlıktan uzak yıkıcı eleştirileriyle yıp­ratmak olduğu anlaşılmaktadır. Muir, res­ml görevlerinin ve ilmi meşguliyetlerinin yanında eğitim faaliyetleriyle de ilgilenmiş ve soylu ailesinin servetinden de harcama yaparak Allahabad'daki Muir Koleji ve Üni­versitesi başta olmak üzere Hindistan'ın birçokyerinde hıristiyan eğitimi veren okul­lar açmıştır.

94

Eserleri. 1. The Life of Mahomet (I-IV, London 1858- I 861; T. H. W e ir tarafından 1876 ve 1894'te kısaltılmış yeni baskıları yapılmıştır). İbn Hişam, Vakıöı, Taberi gibi kaynaklara dayanarak ve kısmen A. Spren­ger'in Life of Muhammad'inin etkisi al­tında kalarak yazılan eser, XIX. yüzyılda Batı'da Hz. Peygamber hakkında yapılan en hacimli çalışma olması yanında İngiliz­ce'de Arapça kaynaklar kullanılarak telif edilen ilk çalışma olma özelliğine de sahip­tir. Buna ve Ortaçağ Avrupası'ndaki ko­nuyla ilgili pelemik ve nefret dolu yayın­lardan büyük ölçüde bir kırılma teşkil et­mesine rağmen Hıristiyanlığın daha saf bir din olduğuna inanan müellif, ResOl-i Ek­rem hakkında yer yer saldırgan bir dil kul­lanmaktan geri durmamış ve eserini Hz. Muhammed'in peygamberliğinin uydur­ma, kendisine indiğini söylediği vahyin bi­linç altından gelen şeyler olduğu esasına dayandırmıştır. Müellifin "Sources for the Biography of Mahomet - the Coran and Tradition" adlı çalışması da kitapta birlikte yayımlanmıştır. Z. Annals of the Early Caliphate (London ı 883). Bir önceki ese­rin devamı mahiyetindedir. Hulefa-yi Ra­şidln ve Kerbela Vak'ası'na (61/680) kadar Emevl dönemlerini içine alır. Eserin ikinci . baskısı The Caliphate: Its Rise, Decline and Fall adıyla (London 1891; 1924'te T. H. W e ir tarafından gözden geçirilen yeni bir baskısı gerçekleştirilmiştir), bütün Emevl ve Abbas! halifelerini kapsayacak şekilde genişletilmiş olarak yapılmıştır. Her iki versiyon için kullanılan ana kaynaklar Ta­beri ve İbnü'l- Esfr ile Gustav Weil'in Ge­schichte der Chalifen'idir. Muir bu çalış­masında Hıristiyanlığın aksine İslam'ın de­ğişime kapalı olduğu , insanlığın gelişme­

sine uyum sağlayacak esnek bir yapısının bulunmadığı, toplumu yüceltecek ve sos­yal hayatı arındırıp yönlendirecek bir özel­lik taşımadığı ve özgürlük kavramını ta­nımadığı gibi iddialara yer vermektedir. 3. The Mameluke or Slave Dynasty of Egypt 1260-1517 (London 1896). Eser, Haçlılar ve EyyObller'den bahsettikten son­ra ilk dönem Memlük idarecileri üzerine kaleme alınmış geniş bir girişin ardından ayrıntılı biçimde Baybars dönemiyle baş­lar. Bunda da Makrlzf, Ebü'l-Mehasin İbn Tağrfberdf ve İbn İyas ile birlikte yine We­il'in Geschichte'si ana kaynaktır. 4. The Coran, and the Testimony it Bears to the Holy Scriptures (Agra 1856; Urduca tre. London 1878). Muir bu çalışmasında bazı Kur'an ayetlerinin ve tefsir kaynakla­rının hıristiyan vahyini teyit ettiğini gös­termeye çalışmıştır (Powell, s. 261 ). Ayrı­ca Kur'an'ın kutsal kitapların en zor anla-

şılanı olduğunu ve bazı bölümlerinin Hz. Muhammed tarafından yazıldığını iddia eder. Muir'in diğer kapsamlı incelemeleri The Apology of al-Kindi (London 1882-1887), The Mohammedan Controversy (London 1897) ve Extracts from the Co­ran, in the Original, with English Ren­dering (London 1880) adlı eserleridir.

BİBLİYOGRAFYA :

Dictionary of National Biography Supplement ll (1901-11), New York 1912, s. 659-661; The Student, Edinburgh University Magazine, Sir Wil­liam Muir Number, 1905; The Times, London 12 July 1905; J. Fück, Die Arabischen Studien in Europa, Leipzig 1955, s. 180-181; Nec!b el-Akiki, el-Müsteşri~ün, Kahire 1980, ll , 59; Abdurrah­man Bedevi, Mevsü'atü '1-müsteşri~in, Beyrut 1984, s. 404-405; Avril A. Powell, Muslims and Missionaries in Pre-Mutiny lndia, Richmond­Surrey 19'93, s. 261-262; Jabal Muhammad Bua­ben, Image of the Prophet Muhammad in the West: A Study of Muir, Margoliouth and Watt, Leicester 1996, s. 21-47; C. E. Bosworth, "The Study of Islam in British Scholarship", Mapping lslamic Studies (ed. A. Nanji) , New York 1997, s. 45-67; Sir Charles J . Lyall , "Sir William Muir", JRAS (1905), s. 875-879; "Muir, Sir William", EAm., XIX, 551; "Muir, Sir William", EBr., XV, 977. Gi;:1

IJ!III!I CHRISTINE WooDHEAD

r MUİZ (j...JI)

~llah'ın isimlerinden (esma-i hüsna) bir~

Sözlükte "dengi ve benzeri bulunama­yacak derecede değerli ve şerefli, güçlü ve yenilmez olmak" manasında masdar ve "güç, şiddet, yenilmezlik" anlamında isim olarak kullanılan izz (izzet) kökünün "ifal" kahbından türemiş bir sıfat olan muiz (muizz) "aziz kılan" demektir. Allah 'a nis­bet edildiğinde "dilediği kimseyi yücelten. güçlü ve değerli kılan" manasma gelir (İb­nü'l-Eslr, en-f'fihaye, "<azz" md.; Lisanü'l­'Arab, "<azz" md.; F1r0zabadl, el-Kama­sü'l-mu/:ıft, •«azz" md.).

Muiz ismi Kur'an-ı Kerim'de geçmemek­tedir. Fakat esrna-i hüsna içinde yer alan aziz doksan bir ve izzet altı ayettezat-ı ila­hiyyeye izilfe edilmiştir (M. F. Abdülbakl, el-Mu'cem, "<azz" md.). İzzet kavramı bir ayette ta'zlzden gelen mazi (Yasin 36/14), bir ayette de i'zaz masdanndan muzari fi­il şeklinde Allah'a nisbet edilmiştir (Al-i imran 3/26). Muiz ismini doksan dokuz es­ma-i hüsna listesine atan ravinin AI-i im­ran sOresindeki ayetten yararlandığı anla­şılmaktadır: "De ki: Ey mülkün ve mutlak hakimiyetin sahibi olan Allahımı Sen mül­kü dilediğine verir, dilediğinden geri alır­sm; dilediğini yüceltir, dilediğini alçaltır­sın . Bütün iyilikler senin elindedir. Şüphe-

siz ki sen her şeye kadirsin." Burada yer alan iki ayetin genel muhtevası şirk inan­cını reddedip tevhid ilkesini pekiştirmek­

tedir. Hz. Peygamber'den rivayet edilen hadis de bu yorumu desteklemektedir: "AIIah'ın yücelik ve üstünlüğünü dile ge­tiren ayet (ayetü'l-izz) şudur: Her türlü öv­gü çocuk edinmeyen, hilkimiyette ortağı bulunmayan, acizlikten ötürü dost ve yar­dımcıya ihtiyacı olmayan Allah'a özgüdür. Sen O'nu hep böyle yücelterek an" (el­isra ı7;ııı; Müsned, lll , 439-440; Şevka­nl, III. 257). Muiz ismi hem İbn Mace hem Tirmizi rivayetinde yer almış ("Du'a'", ı O; "Da'avat". 82), ayrıca çeşitli hadislerde aziz, izzet kelimeleriyle "eazze" fiili Allah'a nisbet edilmiştir. ''İ'zaz" (aziz kılmak, yücelt­mek) masdanndan gelen bu fiilin mef'ul­lerinin Muhammed, İslam, Allah'ın dini. müslümanlar ve Allah'ın dilediği kimseler­den oluştuğu görülmektedir (Wensinck, el-Mu'cem, IV, 203-205).

Muiz esrna-i hüsna hadisinde müzil (müzill) ismiyle birlikte zikredilmiştir. Bu­nun kaynağı olan ayette de iki isim yan yana getirilmiştir. Müzil kelimesi "zelil ol­mak, hor görülmek" anlamındaki züll (zil­let, mezellet) kökünün "if'al" katıbından bir sıfat olup "zelil , hakir ve alçak duruma düşüren" demektir. Zat-ı ilahiyyeye nisbet edildiğinde "dilediği kimseyi hor ve hakir duruma düşürüp bütün üstünlük nitelik­lerini ondan kaldıran" manasma gelir (ib­nü 'I-Es!r, en-Nihaye, "zll" md.; FlrOzaba­d!, el-~amüsü'l-muf:ıit, "zll" md.). Müzil Kur'an'da geçmemekte, muiz isminde ol­duğu gibi türetildiği kökün masdanndan gelen fıil şeklinde Allah'a izafe edilmekte-

. dir (Al-i İmran 3/26). Bunun yanında bir ayette zül kavramı Allah'tan netyeditmek­te (el-isra mı ıl), bir ayette de buzağıyı tanrı edinen İsrailoğulları'na Allah'tan bir gazap geleceği ve zillete uğrayacakları ifa­de edilirken dotaylı olarak "izlal" kavramı O'na nisbet edilmektedir (ei-A'raf 7/ ı52). Teziii (boyun eğdirmek) ve bir yardımcı fi­ille birlikte aynı anlama gelen zelCil keli­meleri de zat-ı ilahiyyeye izate edilmiştir (Yasin 36/72; el-Mülk 67/ ı5 ). Müzil esrna-i hüsna rivayetlerinde yer almış . ayrıca fıil

kalıplarında Allah'a nisbet edilmiştir (Wen­sinck, el-Mu'cem, ll, ı 83- ı 84).

Alimler, muiz-müzil isimlerinin karşıt olmakla birlikte zat-ı ilahiyyeye nisbetleri açısından beraber kullanılmasının gerek­tiğini vurgulamış ve buna kabız-bilsıt, hil­fıd-rati' gibi isimleri örnek göstermişler­dir. Al-i İmran sOresindeki ayetin konumu (3/26), ayrıca müslümantarla birlikte ya­şadıkları halde inkarcılar arasında güç ve

şeref arayan münafıkların yanılgıya düş­tüğünü , bütün izzetin Allah nezdinde bu­lunduğunu ifade eden ayet (en-Nisa 4/ 138- 139) ve Beni Mustalil5. Gazvesi dönü­şünde müslümanları güçsüz zanneden münafıkların onları Medine'den çıkaracak­larını söylemeleri üzerine, "Asıl üstünlük (izzet) Allah'ın, peygamberinin ve mümin­lerindir" (el-Münafikün 63/8; bk. Taberl. XXVlll, 146- 14 7) mealindeki ayetten anla­şılacağı üzere Cenab-ı Hakk'ın birini aziz kılması maddi olmaktan çok manevi alan­la ilgilidir. Kuşeyrl, bu iki ismin hem dün­ya hem ahiret hayatında geçerli olduğu­nu belirttikten ve muizzin, zahidden mu­vahhide kadar yükselen manevi mertebe sahiplerini nasıl yücelttiğini ifade ettikten sonra Allah'ın kullarını aziz kılışının temel ilkesi olarak kanaati göstermiştir. Zira aşağılanmanın asıl sebebi hırsa kapılmak­tır. Büyükler şöyle demiştir: "Allah hiçbir kulu nefsinin zilletini gösterecek şuuru lutfettiği kimse kadar aziz, hiçbir kulu da nefsinin yüceliğini vehmettirecek duygu­yu verdiği kimse kadar zelil kılmamıştır" (et-Taf:ıbir, s. 47-49) . Gazzatlde gerçek an­lamdaki mülk ve hakimiyetin bir şeye ve­ya bir kimseye bağımlılığın doğurduğu zil­letten, aşağı arzuların baskısı ve cehalet tasmasından kurtulmakta olduğunu be­lirtir. Onun cehaletten kastettiği şey kişi­nin kendi nefsinin tuzaklarını bilmemesi­dir (el-Ma~şadü'l-esna, s. 95).

Muiz ve müzil bazı görüşler bir yana (EbO Bekir İbnü ' I -Arabl, vr. ıı5 b; Fahred­din er-Razı . s. 245 ) Allah'ın fiili sıfatları grubuna girer. Muiz ismiyle aziz, dik- na­fı'. hilfıd- rafi' ve kabız-basıt isimleri, ay­rıca malikü'l-mülk arasında anlam ilişkisi vardır.

BİBLİYOGRAFYA :

ibnü'l-Esir, en-Nihaye, "'azz" , ",;:ll" md.leri; U­sanü'I-'Arab, "'azz" md.; Fir0zabad1, el-~amü­

sü '1-muf:ııt, "'azz", "ıli" md.leri; Wensinck, el­Mu' cem, ll , 183-184; IV, 203-205; M. F. Abdül­baki, ei-Mu'cem, "'azz" md.; Müsned, lll , 439-440; ibn Mace. "Du'a'", 10; Tirmizi. "Da'avat" , 82; Taber1. Cil.mi'u'l-beyil.n (nşr. S ıdkl CemTI el­Attar) . Beyrut 1415/1995, XXVIII, 146-147; Zec­cac, Te{sfru esmil.'illahi 'l-f:ıüsna. (nş r. Ahmed YO­suf ed-Dekkiik), Beyrut 1395/1975, s. 41; EbQ Ab­dullah el-Hal1m1, ei-Minhil.c {i şu'abi 'l-fmil.n (nşr.

Hilmi M. FQde), Beyrut 1399/1979, 1, 200, 208; ibn FOrek. Mücerredü '1-Malj:a la.t, s. 53; Abdülka­hir el-Bağdildl, ei-Esmil.' ue'ş-şı{at, Kayseri Raşid Efendi Ktp., nr. 497 , vr. 199' -200'; Kuşeyrl, et­Ta/:ıbfr fi't-te?kfr (nşr. ibrahim BesyOnT). Kahire 1968, s. 4 7 -49; Gazzall, ei-Malj:şadü '1-esnil. (Fah­luh ). s. 95; Ebu Bekir ibnü'l-Arabl. ei-Emedü'l­alj:şil., Hacı Selim Ağa Ktp., nr. 499, vr. 115'-116'; Fahreddin er-Razi. Leuil.mi'u 'l-beyyinat (nşr. Ta­ha AbdürraOf Sa'd). Beyrut 1404/1984, s. 245-246; Şevkan1, Fetf:ıu'l- lj:adfr, Kahire 1349-51, lll , 257 . r::;ı;ı

Jm1 BEKiR TOPALOGLU

MUiZ b. BADTS

MUİZ b. BAniS ( ~.:ı~ ..:,ıj..o l

EbCı Temlm Şerefüddevle Muizz b. Badls b. Mansur b. Bulukkln b. Zir!

et-Temlml es-Sanhaci

L

(ö. 454/ 1062)

İfrikıye Ziri hükümdan (1016-1062) .

_j

S Cem aziyelevvel 398' de ( ı 7 Ocak ı 008) Mansuriye'de doğdu. Babası Badls b. Man­sur'un 30 Zilkade 406'da ( ı o Mayıs ıoı6) Hammadller'in merkezi Kal'atü Beni Ham­mad' ı kuşatması sırasında ani ölümü üze­rine Mehdiye'de hükümdar ilan edildi (2ı veya 23 Zilhicce 406 131 Mayıs veya 2 Ha­ziran ı O ı6) . Kısa bir süre sonra da başşe­hir Mansuriye'ye gitti ve Trablus Valisi Ebu Abdullah Muhammed b. Hasan'ı kendisi­ne vezir ve sahibü'l-ceyş tayin etti. Kayre­van'da ramazan bayramı kutlamaları sıra­sında düzenlenen bir suikasta maruz kal­dıysa da bundan kurtuldu (ı Şevva l 407 1

3 Mart ı O ı7 ). Daha önce de yine Kayre­van'da Mansuriye'ye geldiğinin ertesi gün yapılan törenler sırasında Sünniler'le Şiiler arasında çatışma çıkmış ve çok sayıda Şii ölmüştü. Suikast teşebbüsünün ardından Fatımı Halifesi Hakim-Biemrillah, Fatıml­ler'i destekleyen genç hükümdara hil'at gönderip Şerefüddevle lakabını verdi.

Muiz, babası Badls b. Mansur'un ölü­müyle yarım kalan Hammad! seferini sür­dürdü ve iki tarafın çok zayiat verdiği sa­vaşta üstünlük sağladı (30 Reblülevvel 408 1 26 Ağustos ı O ı 7). Taraflar arasında imzalanan antlaşma sonucu Zlrller'in, biri Hammad b. Bulukkln'in soyundan gelen ve Kal'atü Beni Hammad'ı merkez edinen Hammadller, diğeri Badls b. Mansur'un soyundan olup Kayrevan'ı merkez edinen Zirller olmak üzere iki kota ayrılması ka­bul edildi. Aralarında kurulan dostluk, Mu­izz'in kız kardeşiyle Abdullah b. Hammad arasında gerçekleştirilen evlilikle pekişti­rildi. Ancak bu iyi ilişkiler, Hammad ei­Berberl'nin ölümü üzerine yerine geçen oğlu Kaid zamanında 432 (1040-41 ) yılın­da tekrar bozulmuş ve Kaid Kal'atü Beni Hammad' ı kuşatan Muiz ile barış yapmak zorunda kalmıştır (434/ ı042-43).

Fatımi Halifesi Hakim- Biemrillah, Mu­izz'e verdiği desteği sürdürdü ve kendisi­ne değerli taşlarla süslü bir kılıçla birlikte hi!' at ve pek çok hediye gönderdi ( 4ıı 1 ıo20) . Üç yıl sonra Halife Zahir ei-Fatıml de Muizz'e Şerefüddevle ve Adudüha laka­bını verdi. Muiz on beş yaşına geldiğinde,

95