stereo mecmuası muzik ozel 3

41
Stereo Mecmuası Müzik Özel 1 www.stereomecmuasi.com

Upload: hakan-cez

Post on 11-Mar-2016

245 views

Category:

Documents


5 download

DESCRIPTION

Stereo Mecmuasinin ucretsiz Muzik Sayisi No3

TRANSCRIPT

Stereo Mecmuası Müzik Özel 1 www.stereomecmuasi.com

EditördenHerkese merhabalar,

Oldukça sürpriz bir sayı ile hepinize merhaba diyoruz. Aslında yaz boyunca Stereo Mecmuasını dinlendirmek gibi bir projemiz vardı. Ama okuyucularımızdan gelen yoğun isteğin yanında sevgili Gökhan'ın bir maili sonucunda yeni sayımızı okuyorsunuz. Bildiğiniz gibi geçtiğimiz ay içerisinde Michael Jackson'ı kaybettik. Gökhan mailinde Michael Jackson'a adanmış bir Stereo Mecmuası Müzik sayısı çıkartmamız gerektiğini söylüyordu. Bu efsanevi müzisyenin ortalığı bir fırtına gibi kasıp kavurduğu yıllarda Gökhan ve dergimizi hazırlayan ekibin bir çoğu farklı müzik tarzları dinliyor olsak da, bizlerde dahil Michael Jackson herkesin tanıdığı bir isimdi. Böylesine efsanevi bir müzisyenin ardından ona adanmış bir sayı yapmamız ne dinlersek dinleyelim, ne düşünürsek düşünelim, önemliydi. Bunun üzerine hızlı bir şekilde kolları sıvadık. Sağ olsun sevgili Bülent Şaman harika bir yazı ile Michael Jackson'ı anlattı bizlere. Zaten Stereo Mecmuasının kendisine ayırdığımız bölümünde de müzisyenin ölümünün hemen ardından ayrıntılı bir yazıyı okuyucularımız ile paylaşmıştı. Michael Jackson'ı bu vesile ile tekrar anıyor ve mekanı cennet olsun diyoruz.

Hazır kaleme sarılmışken bazı konularda da okuyucularımıza bilgi vermek isterim. Yaz boyunca hem ülkemizde hemde dünyadaki hifi ve müzikle alakalı bir çok platformun ziyaret edilme sayıları oldukça düşüyor. Bu durumdan tabii ki bizlerde nasibimizi aldık. Geçen sene de aynı durum yaşandığından bu sene ismine “Blitzkrieg” dediğimiz yaz devinimlerimize daha da ağırlık verdik. Fırsat ve zaman buldukça okuyucularımızın bizden istediği düzenlemeleri yaptık. Stereo Mecmuası okuyucu odaklı bir yapı olduğu için okuyucularımızdan gelen öneri ve eleştiriler bizler için önemli. Bu eleştiriler ışığında ilk adımımız Stereo Mecmuası web sitesini baştan aşağıya yenilemek oldu. Yüzlerce sayfa tek tek güncellendi, yeni tasarımımız uygulandı. Bu düzenlemeler yapılırken özellikle şikayet konusu olan okunabilirlik alanında bilimsel verilerle çalıştık. Sayfalarımızdaki düzenlemeler ise uzun zamandır mercek altında tuttuğumuz web sitesi trafik ve alışkanlık istatistiklerine göre yapıldı.

Ayrıca başta Google reklamları olmak üzere sayfalarımızdaki eleştirilen bölümler kaldırıldı. Aslında bu durum ciddi sayılabilecek bir miktarda gelir azalmasına sebep oldu ancak okuyucularımızın haklı olduğu bir nokta vardı ve gelirimizin azalması uğruna bu düzenleme yapılmalıydı.

Ciddi bir konuda yazı okurken yan tarafta en iyi ihtimalle “benimle evlenir misin” “ara beni boya beni” ve benzer türlü saçmalıkta reklamlar sitenin yapısına pek uygun olmuyordu. Birde sitemize yurt dışından gelen trafikte de imaj açısından sorun yaratabilirdi. Neyse sonuç itibarı ile benzer bir sürü değişiklik yapıldı. Bunlarla ilgili ayrıntıları okumak isterseniz buraya tıklayabilirsiniz.

Bir diğer haber Stereo Mecmuası tshirt'leri ile ilgili. Yılan hikayesine dönen bu olaya son noktayı koymayı başardık ve ilk örnekleri giymeye başladık. Tasarım gayet başarılı ve aldığımız geri dönüşler gayet olumlu. Ancak yapılan baskıların özelliğinden kaynaklanan sorunlardan dolayı şu an t-shirtlerimizi meraklılara sunamıyoruz. Şu an itibarı ile dostlarımız daha kaliteli bir baskı yapabilmek üzere çalışıyorlar. Bu çalışmalar biter bitmez t-shirtlerimizi okuyucularımıza sunacağız. Bu arada bu senede biraz geç kaldık en kötü ihtimalle seneye yaza üzerinizdeki Stereo Mecmuası t-shirt'leri ile gireceksiniz. Yalnız bir noktayı da belirtmeden geçmeyeyim, ana

Stereo Mecmuası Müzik Özel 2 www.stereomecmuasi.com

hedefimiz birden fazla tasarımı meraklıların beğenilerine sunmak. İnşallah baskı işini de çözersek her şeyin çok güzel olacağına ve büyük ilgi ile karşılaşacağımıza eminim. Hazırladığımız t-shirt deseni şu şekilde;

Okuyucularımızla sanal ortamda bize nasıl destek olabileceğinizi zaman zaman tartışıyoruz. Bu durumu da formal hale getirmek amacı ile web sitemizde bir bölüm açtık. İşin ilginç tarafı son zamanlarda en çok ziyaret edilen sayfalarımızdan bir tanesi haline geldi. Olayları oldukça esprili şekilde ele aldığımız için olsa gerek okuyucularımızda bu tarzımızı sanırım kendilerine yakın hissediyorlar. Şu an “Hayır Dua Edin” seçeneği açık ara en çok ilgi gören destek seçeneğimiz. Hayır dualarını esirgemeyen dostlarımıza teşekkür ediyoruz. İlgili bölümümüz işte burada.

Web sitemizi açtığımız günlerin üzerinden bir senenin üzerinde zaman geçti. Genel anlamda kendi konularımızda yayın yapan bazı basılı ve internet platformlarıyla birbirimize destek

olduk. Özellikle genç nesilden meraklıların yayına hazırladığı platformlara mümkün olan maksimum desteği vermeye çalıştık. Zaman zaman sorunlarda yaşadık tabii ki. Bazen yasaklandık, bazen çeşitli platformlarda yazılarımızın kökü kazındı, bazen “uzaktan ellerle” yönetilen tatsız polemiklere çekilmek istendik, bazen de isim vermeden bize bol bol atıfta bulunularak orada burada yazılar yazıldı ve çeşitli mevzular ısrarla dillendirildi. Bizlerin her zaman inandığımız şey bir avuç dijital platformun meraklıların hobilerini kendileri gibi yaşayan insanlarla paylaşacakları birbirine mümkün olduğunca destek veren eğer buna imkan yok ise en azından köstek olmayan bir anlayışla kendi yollarında devam etmeleri. Stereo Mecmuası her zaman savunduğu bu anlayışla yaşamına devam edecektir. Bu paragrafı son zamanlarda kulağıma gelen bazı fısıltılardan dolayı yazma ihtiyacı hissettim. Bildiğiniz gibi hifi camiası son derece küçük bir topluluk. Bence sözlerimize ve konuştuklarımıza son derece dikkat etmeliyiz. Bir gün birbirimizin yüzüne bakamayacak duruma gelmememiz için bu konuda çok dikkatli olmalıyız. Sonuç itibarı ile iyi insan olmak vasfı, para, ün, şöhret ve diğer tüm dünyevi değerlerden daha üstündür diye düşünüyor ve bu konuyu şimdilik burada sonlandırıyorum.

Yazın sonuna kadar web sitemizde, forumlarımızda ve diğer alt bölümlerde yapacağımız bir çok düzenleme, iyileştirme ve yenilikler olduğunu müjdeleyeyim. Özellikle okuyucularımızdan gelen istekleri göz önüne alarak adım adım tüm değişiklikleri yapmaya çalışacağız. Tabii ana sitemiz ve alt bölümlerinde sıklıkla yeni yazılar ve haberler yayınlıyoruz. Meraklıların aralıklarla sitemizin ana sayfasını ve iç sayfa güncellemelerin eklendiği bölümlerimizi takip etmelerini öneririm.

Bu arada efsanevi Woodstock festivalinin 40. yaş gününü unutmadık. En kısa zamanda bir Woodstock özel ile geri geleceğiz.

Bir sonraki sayıya kadar hoşça kalın!

Hakancez

Stereo Mecmuası Müzik Özel 3 www.stereomecmuasi.com

Stereo Mecmuası Müzik Özel 4 www.stereomecmuasi.com

Müzisyen BiyografileriMichael Jackson Pop müziğin gelmiş geçmiş en büyük ismini, Michael Jackson'u ebedi hayatına uğurladık. Dergimizin bu sayısında sizlere sanatçı ile alakalı kapsamlı makalemi paylaşmak istedim.

MJ sahip olduğu ses ve dans yeteneği, kısa zamanda fark edildi. Henüz yaşı küçük olmasına rağmen, özellikle solo şarkılardaki performansı nedeniyle, 1964'te, diğer kardeşi Marlon'la birlikte The Jackson's Brothers gruba dahil edildi. Artık beş üyeden oluşan kardeşler, grubun adını "The Jackson 5" olarak değiştirdi. Grup dönemin en ünlü R&B plak şirketi Motown'ın kurucusu Berry Gordy'nin dikkatini çekti. 1968'te Motown'la imzaladıkları sözleşmeden sonra grubun yıldızı hızla parlamaya başladı.

Söz konusu şirketten Suzanne de Passe’ın menajerliğinde çıkan ilk hitleri, "I Want You ile The Jackson 5, 70'lerin başında zenci pop ve soul vokal gruplarının dünya çapında bir numaralı temsilcisi haline gelmişti. Michael Jackson ise, bu yeni müzik tarzını kendi içerisinde, dansıyla birlikte harmanlayarak, özgün bir tarza dönüştürecek, kendi kulvarında yalnız koşacaktı. Grubun bu hızlı yükselişinden sonra, güçlü sesiyle, farklı dansıyla oldukça sivrilen ve öne çıkan Michael Jackson, 1971-1976 yılları arasında halen The Jackson 5'a bağlı olarak, yine Motown'dan,

"Got To Be There", "Ben", "Music and Me" ve "Forever Michael" adlı ilk solo albümlerini çıkardı. Artık bireysel kariyerin önü açılmıştı.

1978'deki Destiny çalışması neredeyse patlama yaptı ve Jackson kardeşlerin en başarılı albümleri arasında yer aldı. Bu albümün Michael için de ayrı bir önemi oldu. Çünkü kendi bestelediği şarkılar, dünya çapında büyük beğeni topladı ve grubun klasikleri arasına girmeyi başardı. Böylece Michael'ın "beste yapabilme" gibi başka bir yeteneği daha ortaya çıkmış oldu. Söz konusu albüm iki milyondan fazla satarak, grubun ve özellikle de Michael'ın ününe ün kattı.

1978'e gelindiğinde ise, Michael için farklı tecrübeler söz konusu olacaktı. Jackson, korkuluğu canlandırdığı "The Wiz" adlı müzikal filmde, Diana Ross ile birlikte rol aldı. Tam da bu dönemde, müzikalde kullanılacak olan şarkıları aranje eden Quincy Jones'la Michael'ın yolları kesişti. Jones, ünlü pop starın gelecekteki başarısının ortaklarından biri olacaktı. Çünkü, film prodüksiyon aşamasındayken, Jackson'la Jones oldukça uyumlu bir ortaklık kurdular ve Michael'in bağımsız ilk solo albümünü birlikte yapmak için anlaştılar.

Böylece 1979'da, ünlü şarkıcının ilk bağımsız solo albümü olan "Off the Wall", Jones'un

Stereo Mecmuası Müzik Özel 5 www.stereomecmuasi.com

prodüktörlüğünde Epic Records'tan çıktı. "Don't Stop 'Til You Get Enough", "She's Out Of My Life", "Off The Wall", "Rock With You" gibi dünya çapında ses getiren birçok hit parçayı içinde barındıran bu albüm, inanılmaz satış rakamlarına ulaşarak, Michael'ı pop müzik ve eğlence dünyasının idolü haline getirecek; sanatçıya ilk önemli ödüllerini kazandırmaya başlayacaktı.

Jackson, Off the Wall projesine başladığında, sonuçta elde etmek istedikleri konusunda emin değildi. Ancak sanatçı daha önceki albümlerinde yakalayamadığı daha fazla özgürlüğü elde etmek istemekteydi. Söz yazarları arasında Jackson, Rod Temperton, Stevie Wonder ve Paul McCartney yer almaktaydı. Tüm kayıtlar Los Angeles'ta yapıldı. Ritmler ve vokaller Allen Zentz Kayıt'ta, üflemelerilerin sesleri Westlake Audio'da ve yaylı sesleri Cherokee Stüdyoları'nda kaydedildi. Baştaki bölümlerden sonra, miksaj bölümü de, Grammy ödüllü ses mühendisi Bruce Swedien tarafından üstlenildi ve Westlake Audio'da tamamlandı. Quincy Jones , Jackson'ın bu dönemde fazlaca içe kapanık, utangaç ve hakkını savunamayan biri olduğunu

"She's out of My Life" adlı şarkı, Jones tarafından albümden üç yıl önce yazılan bir şarkıdır. Jackson şarkıyı dinleyip beğenince Jones ona şarkıyı kullanması için izin verir. Jones, Rod Temperton'ı da üç şarkının yazımı için davet eder. Amaç Jackson'ın bu üç

şarkıdan birini seçmesi olduysa da, Jackson üçünü de beğenir. Böylece üç şarkı da albüme alınır. Sanatçı, şarkı sözlerini kayıt sırasında kağıttan okumaktansa, şarkının vokal kayıtlarından önce şarkı sözlerini baştan sona ezberlemeyi tercih eder Temperton, şarkılara yardımcı olurken başta Jackson'ın müzik tarzını sorguladı. Özellikle bu nedenle Temperton, şarkılara kendi geleneksel sisteminden farklı olarak daha kısa notalar ekleyerek, bunu Jackson'ın müziklerindeki sinirli tarzıyla uyuşturmak için uyguladığını belirtmiştir. Jackson, ilk tekli "Don't Stop 'til You Get Enough"ı mutfakta mırıldandığı melodilerden geliştirir. Yüzlerce şarkıyı dinledikten sonra Jackson ve Jones albümü düzenlerler.

Bunun yanında albüm kapağı için de özen gösterildi. Kapakta Jackson smokin içinde ve çoraplarla gülümsemektedir. Bu fikrin Jackson'ın menajerinden çıktığı bilinmektedir

1980 yılında, American Music Awards tarafından 3 dalda ödüle layık görülen albüm (En İyi Soul/R&B Albümü - Off the Wall, En İyi Soul/R&B Erkek Şarkıcı, En İyi Soul/R&B Şarkı - Don't Stop 'Til You Get Enough), birçok liste başarı ödülünün de sahibi oldu. Aynı yılın Şubat ayına gelindiğinde, Michael yine "Don't Stop 'Til You Get Enough"la "En İyi R&B Erkek Vokal" dalında ilk Grammy ödülünü aldı.

Bir caz müzisyeni olan Jones'un, albümdeki parçalarda bu müzik türünü altyapıya yerleştirmesi doğal karşılanırken, bununla yetinilmeyip disco ve funky tarzı ritimlere de yer vermiş olması, sadece Michael'e özgü yeni bir müzik türünün ortaya çıkmasına neden oldu. Elbette bu da, Jackson'a benzersiz ve evrensel bir ün getirdi. İlk olarak yakın arkadaşı, Elizabeth Taylor tarafından kendisine atfedilen ve sonraları yaygın bir ifade şeklini alan "pop idolü" benzetmesi, özellikle bu dönemlerde anılmaya başlandı.

Sanatçı, Ağustos 1979'da 21 yaşına bastığında babası Joseph Jackson ile olan yapımcı-sanatçı ilişkisine son verdi ve John Branca'yı menajeri olarak işe aldı. Jackson, Branca'ya "gösteri dünyasının en büyük ve havalı ismi" olmak istediğini açıkladı. Sanatçı ayrıca "Off the Wall albümü benim için tam bir haksızlıktı. Bu albümle Yılın Kaydı Ödülü'nü alamadım. Bu bir daha yaşanamazdı." şeklinde bir beyanatta bulunarak, ne kadar mükemmeliyetçi ve azimli olduğunu ortaya

Stereo Mecmuası Müzik Özel 6 www.stereomecmuasi.com

İlk solo albümünün getirdiği başarıların yanı sıra, Jackson kardeşlerle de çalışmaya devam eden Michael, 1980'de grupla birlikte "Triumph" albümünü çıkardı. Bestelediği şarkılar ve bunlara yazdığı sözlerle Triumph'a damgasını vuran yine Michael oldu. "Can You Feel It"e çekilen farklı klip de büyük ses getirdi ve sanatçının dans yeteneği milyonlarca müziksever tarafından yansındı. 1982'de ise, ünlü pop yıldızına, En İyi Çocuk Albümü dalında Grammy ödülü kazandıracak olan E.T. (Extra-Terrestrial) filminin orijinal soundrack'i "Someone in the Dark" şarkısını

Ve Thriller...

1982 yılı, ünlü pop yıldızı için neredeyse bir dönüm noktası oldu. Jackson'ı hemen hemen bugün bulunduğu noktaya getiren ve efsaneleştiren albüm, "Thriller", Epic Records'tan yine Quincy Jones prodüktörlüğünde müzikseverlerin beğenisine sunuldu. Genellikle arka arkaya, single halinde piyasaya sürülen albümün "Wanna Be Startin' Somethin'", "Billie Jean", "Beat It"i de içeren her şarkısı hit oldu ve müzik tarihinde tüm zamanların en yüksek satış rakamına ulaşarak rekor kırdı.

Jackson, ve Quincy Jones 300 şarkı üzerinde çalıştı, ancak bunların sadece dokuzu albüme dahil edildi. Albüm, 1982 yılının Nisan ve Kasım ayları arasında kaydedildi. Albüm için 750,000 Amerikan Doları bütçe ayrıldı ve Toto gibi gruplar da yapımda yardımcı oldu. Jackson, albümdeki şarkılardan Billie Jean,

Beat It, The Girl Is Mine ve Wanna Be Startin Something'i kendisi yazdı.[1 Birçok diğer sanatçıdan farklı olarak, Jackson, şarkı sözlerini kâğıda değil, ses kayıt cihazına kaydetti.

Jackson, kayıt sırasında devamlı olarak dans figürleri üzerinde çalıştığı için, şarkıcı ve yapımcısı Jones'un arasında gerginlikler yaşandı. Albümün dokuz şarkısı bittiğinde, hem Jackson hem de Jones, şarkılardan memnun olmadı ve her biri için birer hafta harcamak pahasına parçaları yeniden düzenlediler. Jones, Billie Jean adlı eserin albüme konulmamasını istedi. Jackson yapımcısının bu isteğini reddetti ve ona şarkıyı albümüne koymaya karar verdiğini açıkladı. Eserin yapım aşamasında, Jones, Thriller'ın önceki albümün başarısını geçemeyeceğini beyan etmiş ve bunun karşılığında Jackson da yapımcısını albümü yayınlamamakla tehdit etmiştir.

Bir röportajında, Jackson, albümdeki her şarkının bir katil olmasını istediğini ve kayıt aşamasında bu amaç için çaba harcadığını söyleyerek: "Neden hiç kimse sanatsal şarkıları sevmez?" şeklinde bir soru yöneltmiştir. Yapım ekibinin Billie Jean'in yayınlanmasını istememesine ve parçanın çok kişisel bir şarkı olduğunu öne sürmesine rağmen, eser, Jackson'ın ısrarları üzerine albüme dahil edildi.

Allmusic dergisinden Steve Huey, albümün, önceki albümün sınırlarını zorladığını açıkladı ve albümdeki rock şarkılarının çok daha kızgın, balladların ise çok daha ruh sahibi olduğunu belirtti. Albümdeki belirgin ballad şarkılar "Lady in My Life", "The Girl Is Mine" ve "Human Nature" olurken, "Billie Jean" ve "Wanna Be Starting Something'" gibi funk şarkılar da dikkat çekti.

Stereo Mecmuası Müzik Özel 7 www.stereomecmuasi.com

"Beat It" bir rock şarkısı olarak nam salarken, "Baby Be Mine" ve "P.Y.T. (Pretty Young Thing)" gibi disko şarkılar da albümde yerini aldı. Şarkılardan "Wanna Be Startin' Somethin'", önceki albüm Off the Wall'ın tarzındaydı. Şarkıda Swahili dilinden vokaller ve korolar yer almaktadır. Bu korolar şarkının ve albümün sembolü olarak bilinmektedir.

Albümdeki Paul McCartney düeti "The Girl Is Mine", konuşmalar içeren bir tür âşık atışmasını andırmaktadır.

Albümle aynı ismi taşıyan "Thriller" adlı şarkının, gerek önceki, gerekse seksenlerdeki pop müzik şarkılarına göre çok daha post-modern olduğu öne sürülmektedir. Şarkıda, ayak sesleri, kurt uluması, kapı gıcırtısı ve gök gürültüsü gibi sesler kullanılarak teknoloji ötesi, paranoya ile örülü bir müzik elde edilmiştir. Bu şarkıyla beraber, Jackson,

kendine paranoyalarla örülü karanlık ve ağır bir görüntü vermiştir.

1984 yılında yayınlanmasıyla albümü tekrar zirveye ulaştıran şarkının klibi Grammy ödülüne layık görülmüştür. Thriller, günümüzde halen bir seksenler simgesi olarak anılmakta, klipteki koreografiler onlarca sanatçı tarafından kopya edilmektedir.

"Beat It", içerdiği rock unsurlarıyla, Michael Jackson'ı uluslararası müzik açısından önemli kılmıştı. Sokaktaki gangster şiddetine karşı gelen sözleri ve gitar soloları, şarkının önemli özellikleridir. Şarkı, baştan sona, erkekliğin şiddetle kanıtlanamayacağını ve erkek olmak için ölmek gerektiği inancının asılsız olduğunu savunmaktadır.

Jackson'ın kaba kuvvet içerikli sokak kültürüne karşı yazılmış olan şarkısı Beat It. Parçadaki gitar soloları şarkıyı tüm zamanların en iyi rock şarkıları arasına soktuğu gibi, uluslararası bir başarı kazanmıştır. Şarkı, klibiyle de büyük bir ilgi görmüştür.

"Billie Jean" Jackson'ın asılsız gayrı meşru çocuk yakıştırmalarına karşı olarak yazılmış olan şarkıdır, albümün yayınlanmasından önce albümden çıkarılmak istenmiştir. Ancak Jackson'ın ısrarlarıyla sonunda yayınlanan şarkı, albümü zirveye oturttuğu gibi, birçok ülke listesinde 1 numarayı görmüştür. Şarkıdaki bas riffleri çoğu eleştirmen tarafından olumlu karşılanmış, funk ögeleri ise şarkıyı bir seksenler simgesi haline getirmiştir.

Allmusic dergisinde, Jackson'ın albümdeki ses genişliği hakkında "göz kamaştırıcı yetenek" ve "ortalamanın çok üstünde" şeklinde yorumlar yer almıştır. Rolling Stone dergisi ise Jackson'ın yetmişlerden beri sesinin ilk defa "yetişkin gibi" çıktığını ve ses genişliğinin

Stereo Mecmuası Müzik Özel 8 www.stereomecmuasi.com

dinlemeye değer olduğu yorumunu yapmıştır.

Şarkıların yanı sıra, dört hit parça için kısa film tadında çekilen, güçlü ve geniş bütçeli prodüksiyon gerektiren ilginç klipler de büyük yankı uyandırdı. MTV, Billie Jean'le, ilk defa zenci bir şarkıcının video klibini yayınlamış oldu. Fantastik bir konuyla kurgulanmış ve danslarla görsel bir şölene dönüştürülmüş Thriller şarkısının 13 dakikalık klibi ise, patlama yaptı ve gelen talepler üzerine VHS formatında piyasaya sunularak, yine ulaşılamayacak bir satış rekoruna imza attı.

Klipte Michael'in sergilediği özgün dans kareografileri, birçok gence ilham kaynağı oldu. Özellikle Jackson kardeşler olarak katıldıkları Motown'ın 25. kuruluş yıl dönümünde, Billie Jean'i seslendirirken sergilediği moonwalk denilen ayak kaydırma hareketi, Jackson'ın imzasıyla tarihe geçti.

37 hafta zirvede kalan ve Billboard albüm listesinde 122 hafta geçiren Thriller, elbette birçok ödülü de beraberinde getirdi. 1984 yılında, 12 dalda aday gösterildiği Grammy den 8 ödülle ayrılan Jackson, bir gecede en çok ödül alan sanatçı ünvanını, 2000 yılında

Carlos Santana egale edene kadar elinde tutmayı başardı (Ödüllerin yedisi Thriller'a giderken, biri de, 1982'de seslendirdiği "Someone in the Dark"a verildi).

Albüm aynı yıl, 8 Amerikan Müzik Ödülü, 4 Amerikan Video Ödülü, 3 MTV Video Müzik Ödülü ve Üstün Başarı Ödülü almaya hak kazandı.

1984'te, Thriller rüyası devam ederken, kardeşleriyle tekrar bir araya gelerek "Victory" albümünü çıkardılar.

Bu albümde de Michael tarafından yazılmış ve bestelenmiş hit parçalar bulunuyordu. Jackson kardeşlerin en başarılı albümü olan Victory için 5 aylık uluslararası dev bir turne düzenlendi.

Jackson ileri ki yıllarda, ünlü bir dünya starı olarak, çok daha fazla ses getirecek sosyal sorumluluk ve insani yardım projelerini hayata geçirecekti. Bunlardan en önemlisi, USA For Africa kampanyası çerçevesinde, özellikle Doğu Afrika'da açlık sınırında ve yardıma muhtaç bir şekilde yaşayan insanlar için, Lionel Richie ile birlikte yazdığı "We Are the World" parçasıydı. Dünya çapında en çok satış rakamına sahip single olma özelliğini hala taşıyan şarkı, Stevie Wonder, Tina Turner, Diana Ross, Ray Charles, Cindy Lauper, Bob Dylan, Bruce Springsteen gibi ünlülerin de aralarında bulunduğu 40'dan fazla popüler sanatçı tarafından seslendirildi. Bu başarının ardından, We Are The World'le Richie ve Jackson, Yılın Şarkısı dalında Grammy Ödülü'nü almaya hak kazandı.

1985 yılı yıldız şarkıcı için yalnızca övgülerle geçmedi. Jackson, içinde birçok ünlü sanatçı tarafından seslendirilmiş parçanın yanı sıra, özellikle Beatles'a ait 200'den fazla şarkının telif hakkını bulunduran ATV Müzik'in en büyük hissesini satın alarak, birçok tartışmaya neden oldu. En sert tepki de müzayedeyi düzenleyen yakın arkadaşı, söz yazarı Paul McCartney'den geldi. Bu olay, dostluklarının ve bilhassa ortak söz yazarlığı çalışmalarının sonu oldu.

1987'de , "Bad" albümüyle müzikseverlerin karşısına çıktı. Quincy Jones'un yapımcılığını üstlendiği son Michael Jackson albümüydü ve

Stereo Mecmuası Müzik Özel 9 www.stereomecmuasi.com

Stereo Mecmuası Müzik Özel 10 www.stereomecmuasi.com

yine Epic Records etiketi taşıyordu. Satış rakamları sanatçının beklentisinin altında olsa da -yaklaşık 30 milyon adet-, "I Just Can't Stop Loving You", "Bad", "The Way You Make Me Feel", "Man in the Mirror" ve "Dirty Diana" gibi tekliler listelerde aynı anda bir numaraya oturarak bir ilke imza attı.[ 2008 itibariyle, albümü 30 milyon kopya, ABD'de sekiz milyon gönderileri de dahil olmak üzere dünya çapında satılmaktadır.

Bad şarkısına, Martin Scorsese yönetmenliğinde 18 dakikalık, yine kısa film niteliğinde bir klip çekildi. Ancak klipteki yeni Michael Jackson görüntüsü, neredeyse şarkıdan daha çok konuşulur hale geldi. Çünkü ünlü şarkıcının hem yüzünde, hem de ten renginde çok belirgin ve şaşırtıcı değişiklikler vardı. Medya, sanatçının, zenci olmaktan utandığı için ten rengini beyazlatmaya çalıştığı, burun estetiği, alın kaldırma ve dudak inceltme operasyonu gibi birçok ameliyat geçirdiği iddialarını ortaya attı.

Ancak ünlü şarkıcı, 1988 yılında kendi yazmış olduğu Moonwalk adlı otobiyografisinde, sadece iki tane estetik operasyon yaptırdığını ve çenesindeki yaralardan dolayı da cildi için cerrahi işlem uygulandığını yazdı. Bad'in klibi de tüm bu sansasyonlara rağmen, oldukça iyi bir satış rakamına ulaştı.

Jerry Kramer ve Colin Chilvers tarafından yönetilen; Kellie Parker, Sean Lennon ve Brandon Adams'ın Jackson'a eşlik ettiği

"Moonwalker" adlı müzikal film, 1988 yılında gösterime girdi ve izleyiciler tarafından büyük ilgi gördü. Filmin VHS sürümü bir milyon satış adediyle yeni bir rekora imza attı. Artık yıldız sanatçı, pop, rock ve soul müziğinin kralı ilan edilecek ve Elvis Presley, Beatles, Frank Sinatra gibi dünya çapında üne kavuşarak zirveye oturmuş bir idol haline gelecekti.

Filmin başarısından sonra, paparazzilerden ve hakkında türetilen dedikodulardan bunalan Michael, Hayvenhurst'te ailesiyle birlikte yaşadığı evi terk ederek, 2.700 dönümlük dev bir alana kurulu Neverland çiftliğini satın aldı ve orada gözlerden uzak yaşamaya başladı. Çok küçük yaşta hayata atılmak zorunda kaldığı için, özlemini kurduğu çocukluk günlerini yaşayabilmek adına, lunaparktan hayvanat bahçesine, büyükçe bir göle kadar kendine apayrı bir dünya kurdu bu çiftlikte.

Stereo Mecmuası Müzik Özel 11 www.stereomecmuasi.com

1991'de, Jackson, müzik şirketini değiştirerek astronomik bir rakamla Sony'le sözleşme imzaladı. 15 yıllık bir sürece ve altı albüm ile bir film çalışmasına dayanan kontrat, Michael'e sağladığı ekonomik getiriyle, adından çok söz ettirdi. Aynı yılın Kasım ayında, sanatçının yeni albümü "Dangerous" piyasaya çıktı. Albümün hit parçası olan "Black Or White"a John Landis yönetmenliğinde çekilen klip, olay yarattı. Klip, şiddet, cinsellik ve ırkçılık gibi öğelere gönderme yapıyor; özellikle sonlarına doğru görülen bazı sahnelerle şimşekleri üzerine çekiyordu. Söz konusu klibin, medya ve kamuoyunda yarattığı tartışmalar nedeniyle, Jackson bir basın bülteni yayınlayarak üzüntüsünü ifade etti ve ihtilafa konu olan bölümleri kaldırttı. Bu sansasyonlara rağmen, "Remember The Time", "In The Closet", "Jam" gibi hit parçalar daha çıkaran albüm, 17 milyonluk bir satış rakamına ulaştı. Sanatçının çıktığı ikinci dünya turnesi, hemen her ülkenin basın-yayın organları tarafından birebir takip edildi.

Jackson, "History: Past, Present And Future" adlı yeni albümününün birinci bölümünü, 1995'in Haziran ayında çıkardı. History Begins, albüm serisinin başlangıcıydı ve cover'lanmış 15 eski hit parçadan oluşuyordu. Serinin ikinci bölümü, History Continues ise, 15 yeni parçayla piyasaya sürülmüştü.

İlk albümün ilk single'ı, büyük liste başarısı sağlayan "Scream" oldu. Kız kardeşi Janet Jackson'la birlikte seslendirdiği bu parçaya

çekilen klip ise, tüm zamanların en pahalı videosu oldu. Jackson, yarım şirket sahipliğini korunur gibi hatta daha fazla şarkı için haklarını açık $ 95 milyon kazandı.

Jackson kardeşler "Scream"le, MTV Video Müzik Ödülleri gecesinden, farklı kategorilerde 3 ayrı ödülle ayrıldı. Anti-Semitik ifadeler içerdiği için Yahudi toplumunun tepkisini çeken "They Don't Care About Us" şarkısı, History albümünden çıkan dördüncü tekli oldu. Parçanın anti-semitik sözleri, sonraki düzenlemelerde sound'a uygun bir şekilde değiştirildi. Bu arada Michael; Elvis Presley'in kızı olan Lisa Marie Presley ile evlendi. Ancak evlilik 18 ay gibi kısa bir zaman sürdü.

Albümün başarısı üzerine 1996'da yine dünya turnesine çıkan Michael, henüz konserler devam ederken Deborah Jeanne Rowe ile evlendi. Ancak bu evliliğini de sürdüremeyen Jackson ile Rowe, 1999 yılında olaylı bir şekilde boşandı.

1996'da Brit Ödülleri gecesinde, "Earth Song" adlı parçasını, beyazlara bürünmüş ve çevresini sarmış birçok küçük çocukla seslendiren Jackson, iki ağaç arasında kollarını açtığı figürü nedeniyle, kendisini Mesih gibi gördüğü iddiaları ile karşı karşıya kaldı.

1997 yılına gelindiğinde, ünlü pop şarkıcısı, History albümünün hit parçalarının remix'lerinden oluşan "Blood On The Dance Floor History in the Mix" i piyasaya çıkardı.

Stereo Mecmuası Müzik Özel 12 www.stereomecmuasi.com

Albümün çıkış parçası "Blood On The Dance Floor", "Is It Scary" ve "Ghosts" büyük ilgi gördü ve iyi bir liste başarısı kazandı.Michael, bu albümünü, büyük yardımını gördüğü Elton John'a ithaf etti. "Is It Scary" ve "Ghosts"a, Jackson ile Stephen King tarafından yazılan, Stan Winston tarafından yönetilen 35 dakikalık bir klip çekildi. Halen dünyanın en uzun müzik videosu olma özelliğini koruyan klip, yine uluslararası bir başarı kazandı.

2001'de Jackson, 13 ülkenin pop müzik listesinde bir numaraya oturacak olan "Invincible"'ı çıkardı. "You Rock My World", "Cry" ve "Butterflies" gibi hit teklilerle piyasalarda fırtına gibi esti. Ancak, albüm çıkmadan önce, ünlü yıldızın, Sony Müzik'in sahibi Tommy Mottola'yı, süresi dolmak üzere olan kontratlarını yenilemeyeceği doğrul-tusunda uyarmasına rağmen, Jackson'la şirketin arası açıldı.

Yasal prosedürler nedeniyle, albümle ilgili tüm promosyonlar ve tekli satışları iptal edildi. Mottola'nın, Afrika kökenli Amerikan sanatçılara saygısız davrandığını ve hakaret içerikli konuşmalar yaptığını iddia eden Michael, şirketin zenci artistleri çıkarları doğrultusunda kullandığı yönünde bir açıklama yaptı. Sony ise, sanatçının iddialarında doğruluk payı olmadığını

2008 Şubat ayında Michael Jackson Thriller albümünün 25. yılı şerefine Thriller 25'i yayımladı. Thriller 25, Amerika'da 2, Birleşik

Krallık'ta 3. sıraya ulaştı.

2009 Mart ayında Londra'da yaptığı basın açıklamasında Michael Jackson, Londra'da 8 Temmuz itibari ile 50 konser vereceğini açıkladı fakat sanatçının bu geri dönüş konserler serisine başlamaya ömrü vefa etmedi.

Sonuçta bir daha asla yeri dolmayacak bir sanatçı kısa hayatının ardından göçüp gitti….

Bülent Şamanhttp://bohlener.stereomecmuasi.com

DiskografiGot to Be There (1972)Ben (1972)Music & Me (1973)Forever, Michael (1975)Off the Wall (1979)Thriller (1982)Bad (1987)Dangerous (1991)HIStory (1995)Invincible (2001)

Stereo Mecmuası Müzik Özel 13 www.stereomecmuasi.com

Stereo Mecmuası Müzik Özel 14 www.stereomecmuasi.com

Bu Ay Neler Dinledikbirlikte ECM plak şirketinin 15 sene sonra bastığı ilk plaklar. Neyse albümü hemen pikabıma yerleştirdim ve daha ilk şarkıdan Keith Jarreth trionun standartlara el attığını anladım. Bildiğiniz gibi Keith Jarreth 1980'lerden beri jazz standartlarına değişik bir bakış açısıyla yaklaşıyor. Dönem dönem çok nota çalma sevdasıyla dinlenmesi zor, zaman zaman da az nota çalarak monoton hale gelen albümler yapsa da, daha ilk şarkı olan Horace Silver klasiği Strollin' de bu albümde farklı bir şeyler olacağının sinyalini veriyor. Tedirginlik Richard Rodgers ve Lorenz Hart bestesi olan You Took Advantage Of Me parçasında yerini tamamen müzik dinleme keyfine bırakıyor. Gary Peacock bas sololarda, Jack DeJohnette hem sololarında hemde şarkıların arkasında özellikle fırça ile başarılı performanslara imza atmışlar. Jerome Kern ve Otto Harbach bestesi olan ve albüme ismin veren Yesterdays, Dizzy Gillespie ve Charlie Parker bestesi Shaw'nuff, Carl Fischer ve Bill Carey bestesi You've Changed, Charlie Parker bestesi ve benim sevdiğim bir şarkı olan Scrapple From The Apple albümde yer alan diğer şarkılar. Keith Jarreth bu kez American Songbook'a el atmış gördüğünüz gibi. Bu arada üçlünün özellikle Yesterdays'in ikinci bölüm-deki performansı harika. Aynı şeyi baştan aşağıya Shaw'nuff içinde söyleye-bilirim. Bu şarkı bildiğiniz gibi “bebop” döneminin marş-larından birisi ve belki

de ilk arkaik örneği. Bu şarkıda Jack DeJohnette göz kamaştırıyor.

Harold Arlen ve Truman Capote bestesi ve yine çok bilindik bir şarkı olan Sleepin' Bee, Otto Harbach ve Jerome Kern bestesi olan Smoke Gets In Your Eyes ve yine çok klasik bir şarkı olan Victor Young ve Ned Washington bestesi Stella By Starlight albümün genelindeki diğer besteler. Döneminde Charlie Parker tarafından seslendirilmiş ve üst düzey sololarla bezenmiş Stella By Starlight yorumu dahil olmak üzere albümdeki tüm klasikler gayet iyi düzenlenmiş ve Keith Jarreth'ca yorumlanmış. Geleneksel olduğu üzere piyanist aşka geldikçe kendi-sine özgü sesleri çıkartmadan edemiyor tabii ki.

Albüm bir konser kaydı. 30 Nisan 2001 tarihinde Tokya'da kaydedilmiş. Sadece Stella By Starlight daha önce kaydedilmiş. Sonuç olarak Keith Jarreth severler albümü nasıl olsa almışlardır. Müzisyene biraz soğuk bakan okuyucularımız bile bu albümden keyif alacaklardır diye tahmin ediyorum. Keith Jarreth bence önemli caz klasiklerinin ruhuna çok dokunmadan kendi tarzı ile gayet başarılı şekilde düzenlemiş ve trio olarak başarı ile çalmışlar. Albümü satın almak için ayrıntılar; Ak Müzik web sitesinden alınabilir.

HakanMüzik 8/10Kayıt 9/10

Keith Jarreth – YesterdaysECM 2060 / 179 42 05 2LP

Keith Jarreth albümleri benim için her zaman muamma olmuştur. Bazen insanı çok şaşırtan harika albümler yapan müzisyen bazende fena halde sıkıldığım albümlere imza atmıştır.

1945 yılında doğan müzisyen erken yaşlarında Berklee konservatuvarına girmiş ama çeşitli sebeplerle bir sene sonra ayrılmıştır. Müzik kariyerine erken başlayan müzisyen Art Blakey, Charles Lloyd ve Miles Davis gibi dev isimlerle çalışmıştır. Müzis-yenin asıl meşhur olması solo çalışmaları ve kurduğu trio sayesinde olmuştur. İşte yine o meşhur trio karşımızda, basta Gary Peacock, davulda Jack DeJohnette ve piyano da Keith Jarreth.

Albümün ilk bültenlerinde fazla bir bilgi yoktu. Ne yapmış olduğu konusunda bilgi sahibi olamamıştım. Bir şekilde albüm çıktı ve hemen satın aldım. Sonuçta Bu albüm bir sayfa sonra okuyacağınız albüm ile

Stereo Mecmuası Müzik Özel 15 www.stereomecmuasi.com

anlamda mainstream cazdan avantgarde'a kadar hemen her tarzda çalabilen önemli bir müzisyen. Albümde Enrico Rava haricinde tenor saksafonda Mark Turner, piyanoda Stefano Bollani, basta Larry Grenadier ve davulda Paul Motian yer almış. Piyanist Stefano Bollani'yi özellikle Paolo Fresu albümlerinden hatırlayanlar olacaktır. Larry Grenadier ve Mark Turner isimlerini birlikte MTB (Mark Turner'ın kendi grubu) grubundan tanıyanlar vardır 2008 yılının sonlarında parmaklarından kaza geçiren Mark Turner'ın tekrar müziğe döndüğünü de ekleyelim meraklılar için. Paul Motian için ise sanırım bir şey söylemeye gerek bile yok. Enrico Rava bu albümde çok ciddi bir ekiple çalışmış.

Albümün ilk bölümünde Lulu, Improvisation I, Outsider, Certi Angoli Segreti ve Interiors isimli şarkılar bulunuyor. İsminden anlaya-cağınız gibi; Improvisation I müthiş bir parça. Bu parça albümdeki diğer emprovi-zasyon ile birlikte müzis-yenler hakkında sağlam bir bilgi veriyor dinleyiciye. Yine Certi Angoli Segreti ve Interiors isimli parçalar tek kelime ile müthiş. Özellikle Interıors'da Stefano Bolla-ni'yi dinlemek büyük bir keyif. İlk plaktaki tüm şarkılarda genel anlamda yavaş tempo tercih edilmiş. Paul Motian ve Larry Grenadier genel anlamda alt yapıyı ve genel ritm hattını oluştururken, Stefano Bolla-ni ise onların üzerini oya gibi ince ince işliyor. Enrico Rava ve Mark Turner ise solist olarak cümleler kurarken bazen bir bakıyorsunuz ön plana Stefano Bollani çıkmış.

Her şarkıda bir sürprizle karşılaşmak olasıl. Az ve öz nota ile harika melodiler çalınmış. İkinci plak ise daha ritmli şarkılarla oluşturulmuş. “Thank You, Come Again”, Count Dracula ve Luna Urbana bu bölümdeki şarkılar. Özellikle Count Dracula'ya dikkat. Luna Urbana ise daha klasik tarzda bir caz parçası. Son bölümde toplam üç şarkıya yer verilmiş, Improvisation II; Lady Orlando; ve Blancasnow. Özellikle Lady Orlando oldukça ilginç bir şarkı. Yavaş tempolu ve oldukça aksak ritme sahip ve müzisyenler birbirleri ardına birbirlerini takip eden melodiler çalıyorlar.

Gelelim albümün geneline. Dediğim gibi ben albümü çok beğendim. Enrico Rava'nın ECM'de kaydettiği çeşitli albümlerin yanında 1980'le-rin başında sizlere her sayı en az bir albümlerini tanıttığımız İtalyan Soulnote plak şirketinden çıkan albümlerine bir çok atıfta bulunulmuş albümde. Bu albümü özellikle uzun uzun saydığım müzisyenlerin müziğini sevenler ve ufku açık caz müzik dinleyicilerine tavsiye ederim. Klasik caz severler için albüm oldukça zorlu bir deneyim sunuyor ama yine de bir bakmakta fayda olabilir. ECM albümü plağa basıp bence çok iyi bir iş yapmış. Kendilerine de teşekkür ederim ve inşallah devamı gelir. Albümü satın almak için; Ak Müzik web sitesini ziyaret ederek bilgileri alabilirsiniz.

HakanMüzik 9/10Kayıt 9/10

Enrico Rava - New York DaysECM 2064 / 17973 40 2LP

Enrico Rava'nın New York Days albümünü birazcık geç edindim. Albüm çıkar çıkmaz çeşitli yabancı jazz müzik yorumcularının yazılarını okudum. Bazı yazarlar ve çizerler albümü genel anlamda vasat bulmuş ve ortalama puanlar vermişlerdi. Plak elime ulaşır ulaşmaz dinlemeye koyuldum hemen. Daha ilk şarkı olan Lulu harikaydı. Yazılanların çizilen-lerin aksine albüme bayıldım. Bu bir kez daha müziğin ne kadar kişisel bir şey olduğunu hatırlattı bana. Değerli okuyucular siz siz olun kimse kötü dediği için bir albümü edinmemezlik yapmayın. Kendiniz alın ve yorumlayın.

Enrico Rava, 1939 İtalya doğumlu bir müzisyen. Trompet çalan müzisyen 1960'lardan itibaren başta Steve Lacy olmak üzere Carla Bley, Paul Motian ve Lee Konitz gibi çok önemli isimlerle çalışmaya başlamış. Bu isimlere Stereo Mecmuası okuyucularının oldukça tanı-dık geleceğine eminim. Müzisyen 1970'lerde arala-rında Cecil Taylor'ında bulunduğu çok sayıda müzisyen ile çalışmış. Genel

Stereo Mecmuası Müzik Özel 16 www.stereomecmuasi.com

Paul Motian - Misterioso Soulnote 121174-2 CD

1950'lerin sonunda ve 1960'larda Bill Evans sayesinde tanıştığımız sonraki dönemlerde bir çok ünlü müzisyenle çalışan Paul Motian'ın kendi beşlisi ile yaptığı albümde müzisyen davul çalarken kendisine elektro gitarda Bill Frisell, tenor saksafonda önemli bir isim olan Joe Lovano, tenor ve soprano Jim Pepper ve basta Ed Schuller eşlik ediyor. Albüm Thelonious Monk'ın meşhur Misterioso şarkısı ile açılıyor. Hemde ne açılmak. Ana melodi üzerine Joe Lovano ve Jim Pepper müthiş kapışmaları ile şarkıyı bambaşka yerlere götür-müşler. Albümde yine bir Monk bestesi olan Pannonica haricindeki tüm eserler paul Motian imzalı. Ünlü davulcu bu albümde kendini göstermek yerine eşlik etmeyi tercih etmiş ancak Pannonica şarkısında müthiş bir solo atmayı da unutmamış. Free caza ilgi duyan okuyucularımızın mut-laka dinlemeleri gereken bir albüm.

HakanMüzik 9/10Kayıt 6/10

John Coltrane and Johnny HartmanImpulse AS-40 Speakers Corner 180Gr LP

Johnny Hartman duygulu caz şarkılarını kendisine özgü yorumlayan çok önemli bir isim. Bu albümde kendisine büyük müzisyenler eşlik ediyor; tenor saksafonda John Coltrane, basta Jimmy Garrison, davulda Elvin Jones ve piyanoda McCoy Tyner. Albümde çok bilindik American Song Book besteleri bulunmakta. They Say It's Wonderful" (Irving), You Are Too Beautiful (Rodgers - Hart) ve tabii bu albümde çok önemli yorum-larından birisini bulacağınız Billy Strayhorn bestesi Lush Life. Albüm 1963 yılında kaydedilmiş. Hartman ve Coltrane daha önce birlikte Gillespie orkestrası gibi orkestralarda çalışma fırsatı bulmuşlar ancak her ikisi sanatının zirvesindeyken buluştuklarında ortaya tabii ki bir klasik çıkmış. Albümün Speakers Corner baskısının her zamanki gibi çıtası yüksek. Özellikle eşleri ile müzik dinlemeyi seven klasik caz severlere önerilir.

HakanMüzik 9/10Kayıt 9/10

Mel Tormé Swings Shubert AlleyVerve MGVS-6146 Speakers Corner 180GR LP

Mel Tormé ülkemizde çok bahsedildiğini duymadığım ama belli bir hayran kitlesi olan önemli bir müzik insanı. Çok ilginç buğulu diyebileceğimiz bir ses tonuna sahip. 1950'lerden itibaren önemli albümlere imza atan müzisyen Frank Sinatra ile aynı dönemlerde bir çok önemli orkestra ile şarkı söylemiş. Ülkemizde Frank Sinatra tabii ki daha popüler ancak Mel Tormé'yi dinleyince eminim çok seveceksiniz. Bu albümde müzisyen Marty Paich orkestrası ve alto saksafonda Art Pepper eşliğinde On the Street Where You Live, Too Close For Comfort gibi önemli Broadway klasiklerini söylü-yor. Orkestra ve özellikle Mel Tormé'nin performansı üst düzey. Bu arada ufak bir not Shubert Alley, Broadway'deki efsanevi Shubert salonunun yanındaki sokağa verilen isim. Albümü vokal caz sevenlere tavsiye ederim.

HakanMüzik 8/10Kayıt 9/10

Stereo Mecmuası Müzik Özel 17 www.stereomecmuasi.com

Django Reinhardt - Golden GreatsMP 791872 3 CD

Hemen her sayı çingene müziği ile ilgili yazıp çiziyoruz. Bu sayımızda çeşitli müzik marketlerde uygun fiyata satılan bir toplama albümü tanıtmak istiyorum. Bildiğiniz gibi Django Reinhardt ve onun kurduğu efsanevi Quintette du Hot Club de France ismine manouche denilen tarzın başlangıcı sayılabilir. Bu 3CD'de Dinah, Minor Swing, Swing Guitars, Nuages, Daphné gibi tüm önemli Reinhradt klasiklerini bula-bilirsiniz. 1930'lardan itiba-ren caz müzik arenasında kendisine bir yer edinmeyi başaran Belçikalı önemli müzisyeni tanımak için iyi bir fırsat. Daha iyi kayıt dinlemek isteyen okuyu-cularımız Parlophone lisan-sıyla üretilen plakları veya müzisyeni tarihsel çerçeve de ele alan Retroperspective CD setini edinebilirler. Zaten gelecek sayımızda bu albümleri de tanıtacağım. Farklı tarzda caza akraba bir müziğe ilgi duyabilecek okuyucularımız göz atabilir.

HakanMüzik 8/10Kayıt 4/10

Rickie Lee Jones – Pop Pop LPGeffen Records GEF 24426veya Original Recordings Group (ORG) ORGLP0007 Remastered 1954 doğumlu Amerikalı yorumcu ve şarkı yazarı Rickie Lee Jones'un 1991 yılı albümü Pop Pop, mainstream akımlardan jazz standart-larına değin uzanan geniş bir yelpaze içerisinden beslenmiş bir albüm. Albüme katkıda bulunan müzisyenler oldukça önemli isimler. Basta Charlie Haden, saksafonda Joe Henderson ve gitarlarda Robben Ford ilk akla gelenler. Tabii müthiş Mojotoro plağı ile tanıdığımız Dino Saluzzi gibi daha bir sürü müzisyen eklenebilir. Bu albümü özellikle Norah Jones gibi yorumcuları sevenler bence dinlemeli. Bu arada orijinal Geffen baskısı artık bulunmuyor ancak artık yakinen tanıdığımız Kevin Gray ve Steve Hoffman tarafından master çalışması yapılmış Original Recordings Group (ORG) tarafından basılmış 45 devir Premium HQ-180 plak setini edinmek isteyebilirsiniz. Gerçekten güzel albüm.

HakanMüzik 7/10Kayıt 6/10 (9/10)

Howlin' Wolf - Come Back HomeCharly Records BD 68034 CD

Asıl adı Chester Arthur Burnett çok önemli bir blues şarkıcısı, gitarist ve armonikacı. Bu 136 kiloluk dev adam 2 metrelik boyu ile her yerde fark edilen ve dev boyutuna uygun dev şarkılar yapmış önemli bir isim. Albümde şarkıcının ilk dönemleri yani 1950'ler ele alınmış. How Many More Years, California Boogie, Come Back Home gibi ilk dönem Howlin' Wolf şarkılarını albümde bulabil-mek mümkün. Tarz anlamında tam anlamıyla klasik Mississippi Delta Blues'u ağırlıklı bir içerik söz konusu. Daha ileri ki yıllarda zaman zaman folk ile blues'u harmanlayan müzisyenin ilk dönemine bakmak için güzel bir seçenek. Fiyatta gayet makul. Bir sonraki sayımızda sanatçının Speakers Cor-ners'dan yayınlanan plağını da incelemeye çalışacağım.

HakanMüzik 8/10Kayıt 4/10

Stereo Mecmuası Müzik Özel 18 www.stereomecmuasi.com

Stereo Mecmuası Müzik Özel 19 www.stereomecmuasi.com

Fakat tekrar aşk kokan şarkılarına geri döndü.

Albümlerinde kimi zaman sevgiliye yalvarışları kimi zaman aldırmazlığıyla güle güle demesi yada ne kadar acı çekse de aşkı kabullenmesini sesindeki iniş çıkışlarıyla bize en iyi yansıtan vokallerden biri olmuştur. Yaşadıklarını ya da hayal ettiklerini bize yansıtmayı başarmıştır.

Yeni Hatırına Sustum albümü 11 şarkıdan oluşmakta söz ve besteler tamamen Nazan Öncel’e ait. Albümde genelde piyano, klasik gitar, bas gitar ve davul gibi batı enstrümanları kullanılmış olsa da kulağımızın çok alışık olduğu kemençe, ud gibi enstrümanlarda kullanılmış.

Bu albümünde de hüzünler var ama benim en çok beğendiğim şarkılar; Bu da Hayat Mı, Polyanna, Seni Bugün Görmem Lazım(silah zoruyla mı sevdin, kalbine zorla mı girdim, mümkün olabilseydi, anlatabilirdim...)

Bir önceki albümünden çok farklı olmasa da bu albümü de sevdim. Nazan Öncel'i İzmir’li acaba ondan mıdır bilmem ama hüznünü, aşka kafa tutmasını ve teslimiyetini severim, dediği gibi “bırak seveyim rahat

Seçil Müzik: 8/10Kayıt: 7/10

not: Bu albüm plak olarak basıldı. Plakseverlere duyu-rulur!

Nazan Öncel – Hatırına SustumAvrupa Müzik 869 742 061 1040 CD Sanırım 1992’ydi. Şarkıcının Bir Hadise Var albümü yayınlanmıştı. Platonik aşklar yaşadığımız, erkeklerin bizi ne kadar çok üzebileceğini anladığımız bu dönemlerde Gitme Kal Bu Şehirde adlı şarkıyla acılara gark olmuştuk. Şimdi bile dinle-diğim zaman keyif aldığım şarkılardan biridir.

Popülerliğini bu albümde arttırmış olsa da ilk albümü bu değil 1978 ve 1980 yıllarında çıkardığı LP’leride mevcut.

Ardından da 1994’de sev-gililerimize börekler açtırmış, geceler kara trenle ’’Günlerdir kapımı kimseler çalmıyor, göğsümden içeri yokluğun sızıyor, bir demlik çayım var tütünüm de geçiyor’’la yalnız gece-lerimizde daha da depresifleşmemizi sağla-

Albümleri genel aşk kokan, hüzünlü ve romantik şarkılardan oluşsa da “Sokak Kızı” ve “Demir Leblebi” albümleriyle sosyal sorum-luluklara yönelip tarzını biraz sertleştirdi.

Nil Karaibrahimgil – Nil KıyısındaSony Müzik 88697464862CD

Müzisyen bir babanın kızı olan Nil ortaokulda piyano ve caz gitarı çalmaya başlamış. 12 yaşından itibarende çeşitli reklam ajanslarında metin yazarı olarak çalışmaya başlamış. Üniversiteden me-zun olduktan sonrada reklam dünyasında başarılarla ön plana çıkmaya başladı. Reklam sektöründe büyük başarılara imza atarak Kristal Elma ödüllerine layık görüldü ve bu arada reklam müzikleri yapmaya devam etti.

Hayatımıza ise ben özgürüm diyerek dere tepe dolaşan özgür kız olarak girdi. 2002 yılında Nil Dünyası adlı ilk albümünü çıkardı. Şarkı sözleri o kadar günlük kelimelerdi ki önce bir acaba dedik ama zaten böyle yaşamıyor muyuz bu bizim yaşadıklarımız değil miydi ?

Senin aşkın bana ekstra large, giydim ama benim boyum kaç, kilom kaç dedi. Arkasından Kek ile (gözlerin dönmüş kızı görünce, Yerli yersiz bakıp sana gülünce, Ben de tesadüf o gece erken yattım, Bana kelek yaptın)

Sonraki sayfada devam ediyor

Stereo Mecmuası Müzik Özel 20 www.stereomecmuasi.com

Arkasından Nil Fm albümü çıktı. Bütün kızlar toplandık ve aynı albümde bütün kadınları cesaretlendiren çocukta yapa-rım kariyerde (sanırım ben yeteri kadar dinlememişim) isimli şarkısıyla tabiri caizse kasıp kavurdu.

Ve yavaş yavaş kadınlığını keşfeden ve olgunlaşan Nil, Tek Taşımı Kendim Aldım albümüyle meydan okumaya devam etti.

Bu işte müziğin önemli olduğu kadar görselliğinde önemli olduğunu gösterdi. Gerek albüm kapak tasarımları gerekse çılgın kıyafetleriyle kulağımızın pasını giderdiği kadar gözlerimize de hitap etmeyi başardı.

Şarkı sözlerini genelde aşk, evlilik ve ilişkiler üzerinde kurguladı.

Son albümünde de söz ve müzikler kendisine ait, tüm düzenlemeler ise Alper Erinç’e ait. Bu albümde de içinden nasıl geliyorsa şarkı sözü yazıcam diye kendini kasmadan ruhundakileri bize aktarmayı başarmış.

Nil albümlerinde en çok sevdiğim şeylerden biri bizi dans ettirirken bir yandan da aşksızım, tatsızım, sen yokken ne bahtsızım deyip iç geçiriyor olmak. Bir diğeri ise kendisiyle rahatça dalga geçiyor olması.

Mazhar Alanson’la bir düet yapmış. Mazhar Alanson’un sesi zaten tartışılmaz (en azından benim için) ama Nil’le beraber iyi bir ikili olmuşlar.

Albümü ilk dinlediğiniz zaman biranda sizi cezbetmiyor. Ama ikinci ya da üçüncü dinleyişte devamlı dinleme isteği doğuruyor.

O yüzden alacaksanız kulağınızın bir köşesinde bulunsun. Gerçi bu albüm biraz 30’lu yaşlarını süren hatunlar için sanki ya da ben öyle hissettim.

Neyse bir çok insan bu kadar rahat ve basit cümlelerle anlatacaklarını anlatan insan-ları sever. Sanırım dinleyi-cilerin Nil’i takip etmelerinin en büyük sebebi bu.

SeçilMüzik: 9/10Kayıt: 6/10

editörün genç okuyucularına notu: Değerli genç okuyucular yukarıdaki yazıda bahsi geçen Tek Taşımı Kendim Aldım albümündeki Pırlanta şarkısında bahsedilen kendi pırlantamı kendim aldım sözü sadece şarkılarda olabilecek bir şeydir. Tıpkı bazı şeylerin sadece Amerikan filmlerinde olması gibi. Evlilik niyetinde olan genç baylara tavsiyem şimdiden tek taş için kenara para koymaları. Aynı şekilde bebek bekleyen okuyucu-larımızında çocuk bezi bütçelerinden kesintiler yaparak tek taş bütçesi toparlamaya başlamalarını öneririm. Tabii tüm bunlar latife ;)

Sema - Ekho 2Hammer Müzik CD

D&R raflarından yeni yer almış Hammer müzik firmasından çıkmış, bu albümü görür görmez aldım. Sema yine o farklı yorumu ile 1900-1940 yılları arasında İstanbul da yaşamış, sahne almış ve yaş plakları basılmış bir çok sanatçımızın eserlerinden harika seçmeler niteliğinde çok güzel bir çalışma yapılmış.

Albümü dinlerken kendinizi cumhuriyetin ilk yıllarında Beyoğlu'nda hissetmemeniz mümkün değil. Bilindik bir çok eserle beraber ilk kez dinlediğim ama söz ve müzik olarak çok güzel eserlerde var.

Muhtemelen bu eserlerin besteci, güfteci ve icracılarının hepsi hakkın rahmetine kavuşmuştur. Ruhları şad olsun.

Albümün bence tek yanlış tarafı sanırım satış kaygısı ile konmuş olan ilkinin devamı niteliğindeki ismi. Bu albüm bambaşka bir isimle olmalı idi.

Müzik 10/10Kayıt 8/10M. Tunca

Stereo Mecmuası Müzik Özel 21 www.stereomecmuasi.com

Fuat Saka - Lazutlar 3DMC Müzik CD

Lazutlar serisindeki 1 ve 2 numaralı albümler gayet güzel çalışmalar olmasına rağmen 3 numaralı bu albüm beni daha çok beğenimi almıştır.

Bu albümde diğerlerinden farklı olarak Gürcüce birkaç eserde mevcuttur.

Türkiye'de etnik Karadeniz müziğinde oldukça kaliteli çalışmalar yapan Fuat Sakanın ayrıca düzenleme çalışma-larında oldukça güzel işler çıkarmakta olan bir sanatçımızdır.

Albümdeki Lari Coğari Lali, Şıngıraklı ve tabi ki Kumbaromo eserleri müzikal anlamda çok farklı bir kültürün harika eserleri olarak içinizi kaynatıyor.

2003 tarihli (pekte yeni olmayan) bu albüm benim arşivimde sıkılmadan halen dinlenebilirliği devam eden oldukça güzel bir albümdür.

Halen bulunabilir durumda olan bu çalışmayı farklı bir şeyler dinlemek isteyenlere tavsiye ederim.

Müzik 9/10Kayıt 7/10M. Tunca

Akrep Nalan - Dağ çiçeğiAda Müzik 8692646500925 CD

Asıl adı Füsun Nalan Açın olan yorumcuyu bir dönem Akrep Nalan olarak tanıdık .

Kıymeti fazla anlaşılmamış sesinden ziyade kiloları ve sahnede yalın ayak gezmesi konuşulmuş harika bir kadife ses. Orjinalinin bulunmasının oldukça güçleştiği bu albümde (olur ya denk gelirse sakın kaçırmayın) Türk Pop müziği-nin en güzel şarkılarından harika seçmeler birde Vedat Sakman düzenlemesinden geçince ortaya çıkan eser mihenk taşı durumunda olmuş. Sanatçı kendi İnternet sitesinde şarkılarını ücretsiz (mp3) formatında yayınlayan ve para ile pek zoru olmayan bir kişilik. Neden böyle bir şey yaptınız diye soranlara da "zaten satılmıyor piyasada, biz bu şarkıları insanlar için yaptık. indirsinler dinlesinler.” diye yanıtlamıştır.

Ada müzikten çıkmış albümüm kaydı umulmadık derecede güzel.

Müzik 10/10Kayıt 9/10M. Tunca

Şevval SAM – SekAda Müzik 8691834007710 CD

Ünlü şarkıcı Leman Sam'ın kızı olan Şevval Sam sesi ve güzelliği ile annesini ciddi anlamda geçmiş bir yetenek.

Sanatçı kendi halinde sade yaşamı ile dikkat çekmekte, az ama öz sayıda albüm çıkarmaktadır.

Şevval kızımız Türk sanat musiki eserlerinden oldukça güzel ve ciddi eserleri bence zorlanmadan kendince gayet iyi yorumlamış. Ben pek alkol almam ama albüm rakı sofrası kurdurtacak kadar insanı mest ediyor.

Kanunda Ahmet Meter, Keman da Baki Kemancı, Ud-cümbüşte Yurdal Tokcan'ın eşlik ettiği albümün düzen-lemelerini Fahrettin Yarkın yapmış.

Kalan Müzik'ten her zaman olduğu gibi albüm kayıt kalitesi, doyurucu kartoneti ile oldukça iyi bir çalışma çıkmış.

Müzik 8/10Kayıt 8/10M. Tunca

Stereo Mecmuası Müzik Özel 22 www.stereomecmuasi.com

Ziller ve ritm o kadar bir birine yapışmış gidiyor ki seyircide sonunda coşuyor. Muhteşem bir resital sunuyor. O kadar konuştum ama birazda albüm hakkında ufak bilgiler vereyim.

68-72 arasında Brubeck, Mulligan, Dawson ve Six zaten Dave Brubeck Quartet adıyla çalmaktadırlar. 72 yılında Paul Desmond gelir ve bu albümü birlikte kaydederler. Ben başlığa Quintet yazdım ama aslında tam da belli değil. Bir dolu isimle anılıyor bu albüm. Albümün tamamen canlı kayıtlardan oluştuğunu belirteyim.

Take Five bitti kendimize geleceğiz derken Rotterdam Blues çalmaya başlıyor. Jazz bu ya aşk bu ya müzik bu kısaca. Canlı yapılmış en sevdiğim birkaç albümün yanında ilk beşte olacak bu şaheser albümü alın demiyorum. Koltuğunuzun yanından ayırmayın.

Ufak bir röportaj ile sözü bitireyim. Grubunun başarılı olmasıyla beraber doğal olarak daha büyük, sağlam ücretli kulüplerde çıkmaları icap etmiş.

Bu kulüplere de gerçekten müziği seven gençler, sıkı dinleyicilerden çok orada olmayı “fiyakalı” gören, müzik dinlemekten çok içki içen, paralı tiplerin gelmesinden yakınıyormuş.

Buna tepkisini göstermek için bir akşam yaptığı eylem Brubeck'in başını belaya sokmuştur. Piyanosunun başından kalkar ve seyirciye seslenir: “müzisyenlerimden birinin yapacağı sıra dışı bir gösteriyi izlemek ister misiniz?” Trompetine kerosen dökeceğiz, amuda kalkacak, trompetin ağzını ateşe vereceğiz ve ateşli bir parça çalacak. Bunu yapmasını istiyorsanız tek yapmanız gereken alkışlamak. Salonda kıyamet kopar. seyirci çılgın gibi alkışlar. bunun üzerine Brubeck ben de öyle düşünmüştüm diyerek grubuyla beraber sahneden ayrılır. Brubeck farklı ritmleri keşfetmeye, kullanmaya önem verir. cazın Afrikalı olduğuna inanmaz, beyazdır. Her daim müzik ile kalın...

Şarkı Listesi1 - Truth (10:29)2 - Unfinished Woman (7:25)3 - Koto Song (5:10)4 - Take Five (16:07)5 - Rotterdam Blues (6:51)6 - Sweet Georgia Brown (1:12)

Murat Tüfekçiler

Dave Brubeck Quintet - We're All Together Again For The Fırst TımeAtlantic / Wea Records SD-1641-2 CD veyaMobile Fidelity MF 216 Remastered LP

Dave Brubeck'in meşhur Take Five yorumlarını tanımayan yoktur. Geçtiğimiz günlerde daha önce dinlemediğim bir versiyonu ile denk geldim ve sizlere tanıtmak istiyorum; We're All Together Again For The Fırst Tıme. Albümü plak formatından dinledim. Plak çalmaya başladığı an içimden bu başka bir duygu dedim.

Saksafonda Gerry Mulligan ve Paul Desmond bir ön giriş yaptılar, sonra piyanonun efendilerinden Dave Brubeck bize Take Five’i hissetmemizi sağlayacak notaları dökmeye başladı. Tam bu anda Alan Dawson davul ile giriş yapıyor. Davulda gösterile-bilecek ne kadar hüner var ise duymak mümkün!

Dave Brubeck ve Alan Dawson karşılıklı kapışmaya başlıyorlar. Albüm sadece bu parçası ile bile insanı mest ediyor. Sonra Alan Dawson ipleri eline alarak (o an orada olmak için neler vermezdim) bir davul resitali çekiyor ki anlatılmaz yaşanır.

Stereo Mecmuası Müzik Özel 23 www.stereomecmuasi.com

tadacağı duygusunu hisset-tirmesidir. Time parçasında ise insanın yalnızlık içinde bir geçit yaşadığını anlatıyor. Money parçasında açgözlülük ve tüketim ön planda alınıyor. Brain Damage’de bir ruhsal hastalık ve kendi ihtiyaçları üzerine başarı anlatılıyor. Burada Syd’e bir atıf bence tabii ki.

Roger Waters Arsenal FC taraftarı olduğu için maçları izlemek için kayıtları bırakıp gitmesi sıkıntılara neden olmuştur. Grup çalışmalarını bırakıp ara sırada televizyonda Monty Python's Flying Circus izlemektedir. Albüm, daha önce rock müzikte kullanılmamış ses teknikleriyle öne çıkıyordu. Örneğin "Time"ın girişinde eski saat sesler düzensiz olarak çalmaktadır, "Money" nin girişindeki ses olayları kesip yapıştırılarak tekrar ettirilmiştir ve de albüm boyunca duyulan kalp atışı sesi özel olarak ayarlanmış bir davuldan yaratılmıştır. "On The Run" ve "Speak To Me"deki ses efektleri de yeni bulunmuştur.

Albümün sonunda ise bir hata ile çok az bir şekilde The Beatles'ın "Ticket To Ride" duyulmaktadır. The Great Gig In The Sky ölüm temasını en iyi anlatan parça klavyenin başına geçen Richard ve Clare Torry ile bir odaya kapanırlar. Kadın doğaçlama ile çığlıklar atar (1 günde biter kayıt ve 20 sterlin para alır) Richard üzerine bir parça yazar aslında bu parçanın bu albüme konana kadar ismi Mortality'dir.

Bütün şarkı sözleri Roger Waters'a aittir. 45 milyondan fazla satmış, 740 hafta boyunca listelerde kalmıştır. İstatistiklere göre albüm, her an dünyanın herhangi bir yerinde dinleniliyor.

Kullanılan özel efekleri dahil insanı büyüleyen bir atmosfere taşıyan bu albüm Time parçasına girerken Nick bagetleri ile davula vurur ve bas ile Roger girer muhteşem bir giriş senfonisidir. Any Colour You Like benim için bu albümün gizli kahramanıdır. Başlı başına bir baş yapıttır bu albüm, rock tarihine altın harflerle geçen bir efsanedir. Bence bir dönemin (Beatles döneminin) kapanmasına sebep olmuş ve yeni bir efsanenin doğmasına neden olmuştur.

Storm Thorgerson gibi albüm kapakları konusunda bir dahi olan adam ile yaptıkları anlaşma sonucu benim için Floyd’un en iyi 3.albüm kapağını oluşturmuşlardır (Wish You Were Here - A momentary lapse of reason) . Her babanın oğluna müzik aşılamak istiyorsa dinletmesi gereken bir baş yapıttır bu albüm. The Wall gibi bir insanın yaşamı boyunca ne gibi ihtirasları olduğu ve nasıl öldüğünü anlatır bu eser. albüm ile efsaneleşmiştir. Koltuğunuza oturun gözlerinizi kapayın ve bir efsanenin geldiği doruk noktasını kulaklarınızla duyun gerisi boştur.

Murat Tüfekçiler

Pink Floyd – Dark Side Of The MoonEMI 679180 CD

Bir araba tutkunu için Ford Mustang neyi ifade ediyorsa, bir müzik tutkunu içinde Dark Side Of The Moon onu ifade ediyordur. Aralarındaki tek fark biri modifiye olabiliyor. Ama albüm her zaman aynı kalıyor, yüz yıl sonrada aynı kalacaktır.

1973 çıkışlı bu efsane albümün ilk adımları Haziran 1972 yılında ünlü Abbey Road Studios’da daha önce yardımcı bant operatörü olarak Atom Heart Mother’de çalışan ve Beatles ile de bir çalışması olan ve pişmeye başlayan Alan Parsons önderliğinde kayıt odasına girildi. Rock tarihinde yeni bir dönemin açılmakta idi. 9 parçanın hepside bir birini tamamlaması ve albüm insan deneyimi doğasını araştırı-yordu.

İlk parçada ben ve konuşan nefes her zaman mevcut tehdit ile birlikte yaşam, dünyevi abes unsurları korkmayın dikkat için yapın yapacağınız şeyi mesajı ile başlıyor. Wright’in yaptığı parçada The Great Gig In The Sky’da ölümün her insanın

Stereo Mecmuası Müzik Özel 24 www.stereomecmuasi.com

Stereo Mecmuası Müzik Özel 25 www.stereomecmuasi.com

Zaten albüm elime ulaşır ulaşmaz yaşadığım şoku aynı gün içerisinde hemen Stereo Mecmuası Müzik bölümüne yazmıştım. Buradan okuya-bilirsiniz.

Gelelim albüme. Albüm müthiş tek kelime ile. Daha sonra çok ilginç projelerinden haberdar olduğum Hal Willner bu albümde kendi tarzına uygun şekilde bir çok ünlü ismi plağın kaydına davet etmiş. Bu isimler saymakla bitmez, Nick Cave, Cat Power, Keith Richards, Rufus Wainwright, Teddy Thompson ve dahası. Albümdeki şarkıların bir çoğu bilindik. Örneğin Dolly Parton'ın Down from Dover, bir Morrissey bestesi olan Dear God Please Help Me, Traffic'in ünlü parçası Many a Mile to Freedom ilk aklıma gelenler. Ancak albümde 2 şarkı var ki, insanın ruhuna işliyor. Neko Case'den dinlediğimiz Hold On, Hold On ve Duke Ellington orkestrasından bildiğimiz ünlü Solitude. Buna birde efsanevi blues yorumcusu Bessie Smith'in Easy Come, Easy Go şarkısını ekleyelim.

Albümde Marianne Faith-full'un yıllanmış şarap kıvamına gelmiş sesi, müthiş icra edilmiş şarkılar, müthiş şarkı seçimleri ile birleşince ortaya bir şaheser çıkmış. Birde albümün plağının ülkemizde AK Müzik tarafın-dan çok çok uygun bir fiyatla satışa sunulması albümün alınmaması için ortada bir özür bırakmıyor. Mutlaka edinin!

HakanMüzik 10/10Kayıt 9/10

Marianne Faithfull – Lady Madeleine Great SongsWeton-Wesgram MS 085 CD

Bu albüm Marianne Faith-full'un ilk yıllarına baka-bilmek için iyi bir fırsat sunuyor. Ürünün fiyatı oldukça uygun ve ilk dönem hitlerinin bir kısmını içeriyor. Önemli bir plak yapımcısı olan J.D. "Jay" Miller bestesi Honky Tonk Angels, Bob Dylan bestesi I'll Be Your Baby Tonight, Amerkalı ünlü Country şarkıcı ve bestecisi Jessi Colter'dan I'm Not Lisa, bestecilerinin arasında bizzat kendisininde bulunduğu Lady Madelaine şöyle ilk bakışta göze çarpanlar. Dikkat edeceğiniz üzere Faithfull kariyeri boyunca önemli şarkıları yorumlama fırsatı bulmuş. Bununla ilgili ayrıntılar aslında yan tarafta satır aralarında gizli. Bu albümü yan tarafta tanıttığım mükemmel albümü satın alınca sanatçının daha önce neler yaptığını merak eden araştırmacı müzik dinleyicileri tercih edebilirler. Uygun fiyata iyi bir başlangıç oluşturabilir.

HakanMüzik 7/10Kayıt 6/10

Marianne Faithfull – Easy Come Easy GoNaive Records NV 844161 2LP

Geçtiğimiz aylarda Marianne Faithfull'un Easy Come Easy Go albümünün plağı listelerde görülmeye başla-nınca almak ve almamak arasında gidip geldim birazcık. Ben Marianne Faithfull'u 1970'li yıllardan sonra pek takip etmemiştim. O yıllarda daha çok folk tarzı şarkılar söylerken daha sonraki dönemlerde pop ile rock arasında gidip gelmiş hatta çok sayıda filmde de oynamıştı. Marianne Faithfull ilginç bir yaşam öyküsüne sahip. Öncelikle kendisi meşhur Habsburg haneda-nının bir üyesi. Tarihe meraklı olan okuyucularımız özellikle Orta Çağdan I. Dünya Savaşının hemen sonrasına kadar hanedanlık yaşamına devam etmiş bu aileyi mutlaka tanıyacaklardır. Yorumcu, uzun seneler çeşitli gruplarla birlikte takılmış (Groupie) sonraki dönem-lerde kendi şarkıları ile tanınmış. Bu dönemlerde sonu gelmeyen uyuşturucu tedavileri, karmaşalar ve bunalımlar derken benim tanıdığım ve bildiğim dönemini çoktan uzaklarda bırakmış.

Stereo Mecmuası Müzik Özel 26 www.stereomecmuasi.com

Voivod - InfiniRelapse 7670582 CD

Infini albümü duyurul-duğunda yine ne rezillikle karşılaşacağım diye korktum. Son yıllarda yeniden albüm çıkartan tüm eski thrash grupları nedense fena halde saçmalıyor(du). Kanadalı grup Voivod saçmalayanlar kervanına katılsa üzülürdüm doğrusu. Ancak saçmalamak ne kelime adamlar bu yaşta resmen kendilerini aşmış. Albümde eski gitarist Piggy'nin dönüşü de çok olumlu olmuş demek lazım. Ekip şöyle, vokalde sevdiğimiz insan Denis Bélanger (Snake) davulda Michel Langevin (Away), gitarlarda Denis D'Amour (Piggy) ve bas gitarda -hala varsa- Metallica severlerin yakından tanıdığı yeni nick'i Jasonic ile Jason Newsted. Albümde Earthache, Treasure Chase, Pyramidome gibi şarkılara dikkat. 1980'lerden taş gibi thrash. Kanadalı müzisyenlerin ellerine kolla-rına sağlık. Helal olsun!

TolgaMüzik 8/10Kayıt 7/10

Voivod - Killing TechnologyNoise 8147 CD

Voivod topluluğu Infini ile iyi bir dönüş yapınca kendi sayfalarımdan birisini Voi-vod'a vermeye karar verdim. Kesinlikle hak ettiklerini düşünüyorum. Kanadalı grup 1980'lerde ortaya çıktı bildiğiniz gibi. İlk dönemlerde daha sert ve hızlı müzik yapan grup War and Pain ve Rrröööaaarrr gibi dönemine göre başarılı albümlere imza attı. Korgüll the Exterminator ve Ripping Headaches gibi klasikler bugün bile sevilir.

Ancak topluluğun asıl parlaması Killing Technology ile olmuştur. Albümdeki hemen her parça birer hit idi, Forgotten In Space, Ravenous Medicine ve Killing Technology ilk aklıma gelenler. Bu albümün en çok dikkat çeken özelliği çok ciddi progresif öğeler içermesiydi. 1980'lerin ortasındaki thrash müziği sevenlerin arşivinde olması gereken bir albüm.

TolgaMüzik 8/10Kayıt 4/10

Voivod - Nothing FaceMCA MCAD-6326 CD

1997 yılında yayınlanan Killing Technology'nin arkasından daha bir sene geçmeden yayınladıkları Dimension Hatröss ile ileriye bir adım daha atan Voivod kariyerinin hemen herkesçe en iyi albümü kabul edilen Nothing Face'i 1989 yılında yayınlamıştır. Bu albümde daha iyi bir plak şirketi ile çalışan grup uzun yıllar hafızalardan silin-meyecek bir albüme imza atar. Albümdeki en ilginç parça bir Sid Barrett bestesi olan Astronomy Domine cover'ıdır. Bildiğiniz gibi bu şarkı Pink Floyd'un ilk albümü olan The Piper at the Gates of Dawn'da bulunmaktadır. Sadece bu şarkı değil, Nothingface, Into My Hyper-cube, Missing Sequences gibi şarkılar yoğun progresif özellikler barındıran harika thrash klasikleridir. Edinmenizi tavsiye ederim. Bu albümü de tanıtarak harika bir dönüş yapan Voivod'a saygımızı göster-diğimizi umuyorum.

TolgaMüzik 10/10Kayıt 6/10

Stereo Mecmuası Müzik Özel 27 www.stereomecmuasi.com

Dream Theatre - Black Clouds & Silver LiningsRoadrunner 21342 CD

Son zamanlarda yorum-lamakta zorlanacağım albümler elime ulaşıyor. İşte onlardan bir tanesi Black Clouds & Silver Linings. Albümde standart Dream Theatre line-up'ı korunmuş. Geleneksel olduğu üzere yazalım, vokalde James LaBrie, gitarda John Petrucci, klavyelerde ve her türlü teknolojik ıvır zıvırda Jordan Rudess, bas gitarda John Myung ve davulda Mike Portnoy. Şimdi bu albüme nereden baktığınız önemli eski bir D.T. fanıysanız albümü beğenmeniz imkansız gibi, son yıllarda çıkan albümlere göre daha iyi diyebilirsiniz, yeni akımları göz önüne alırsanız çok iyi bir albüm dersiniz. Ben ne demeliyim bilemiyorum. Albüm geçmişe göre daha sert daha çok virtüözlük içeriyor ama progresiflik azalmış. D.T.nin bence en önemli özelliği bir sonraki saniyede ne olacağını asla bilememenizdir. Bu albüm pek öyle değil. Prodüksiyon mükemmel ancak albümün geneline bakınca gözü kapalı alın diyemem.

TolgaMüzik: karar veremedimKayıt 10/10

Goatwhore - Carving out the Eyes of GodMetal Blade 147432 CD

Metal Blade bültenlerinde bayağı reklamı yapılan Goatwhore açıkçası bir death metal grubu. Amerikan death metal tarzını yansıtan bir grup. Ama tarz olarak Deicide, Morbid Angel, Acheron geleneğinden gelen bir death metal'den bahsediyoruz. Anlayacağını konusal ve kurgu anlamında black metal'e kayan bir müzik tarzı. Grup 2009 yılı albümlerinde thrash, death, grindcore ve black metal tarzlarını bir güzel harmanlamış. Örneğin Car-ving Out The Eyes Of God parçası daha çok black metal özellikleri içeriyor. This Passing Into The Power Of Demons ise grindcore tarzına doğru kayan bir şarkı. Vokaller genel anlamda brutal gelenekten, riffler Amerikan death metal standartlarına uygun ancak yukarıda yazdığım gibi türler arasında gezinmeler var. Prodüksiyonu iyi bir albüm. Deicide, Acheron ve Morbid Angel sevenler bu topluluğu da sevebilirler.

TolgaMüzik: 7/10Kayıt 8/10

Gorgoroth - Ad Majorem Sathanas GloriamCandlelight 252 CD

Bir şeyleri oymaktan bahsedince aklıma Gorgo-roth'un Carving a Giant şarkısı geldi. Dolayısıyla sizlere Gorgoroth'dan bahsedeceğim. Aslında yıl sonuna doğru grubun Quantos Possunt ad Satanitatem Trahunt isimli albümü yayınlanacak(mış) ama grubun absürd bir kişiliğe sahip vokalisti Gaahl'ın ayrılmasından sonra gelen Pest'in nasıl bir performans göstereceği merak konusu. Albümün en bilindik parçası Carving a Giant olsa da, albümün geneli klasik Norveç black metaline uygun yapıda. Grubun özellikle de Gaahl'ın yıllar içerisinde kendisini geliştirmesi sonucunda bu albümde vokaller daha anlaşılabilir. Her zaman ki gibi belli bir ölçüde tabii ki. Sign of an Open Eye, Prosperity and Beauty, God Seed (Twilight of the Idols) gibi şarkılara dikkat diyelim ve bu klasik tarzdaki albümü meraklılara tavsiye edelim.

TolgaMüzik: 8/10Kayıt 6/10

Stereo Mecmuası Müzik Özel 28 www.stereomecmuasi.com

Magma - Studio Zund Le Chante Du Monde 90832 / 12 CD Box Set

Avrupa’nın en önemli progressif rock gruplarından biri olan Fransız kökenli Magma’nın geçtiğimiz yıl sonlarında iki tanesi çift, sekiz tanesi tek olmak üzere toplam on cd’lik Studio Zund adlı bir kutu seti yayındandı. Bu kutuda grubun 1970-2004 yılları arasında yayınlanan dokuz stüdyo albümünün yanı sıra iki kompakt disklik bir de arşiv kayıtları yer alıyor. 1970 yılında klasik eğitim alan davulcu Christian Wander liderliğinde kurulan Magma ’nın ilk albümü Magma, bu versiyonda Kobaia adıyla yer alıyor. Müziklerinde klasik, opera, minimalizm, caz özellikle John Coltrane etkilerini görmek mümkün. Christian Vander önder-liğindeki Magma, yepyeni bir müzik akımının oluşmasına öncülük etti: Bu müziğe de "Zeuhl" (Magma'nın oluşturduğu benzersiz yapay dilden alınan ve "göksel"

anlamına gelen bir kelime) adını verdiler. Müziklerinde yirminci yüzyıl klasik müziğin tüm etkilerini görebilirsiniz. Ayrıca bu son derece kendine özgü müzik türünü benimseyip etkilenen birçok topluluk çıktı. Magma bütünlük içeren albümler gerçekleştirdi. Kobaia adlı gerçek olmayan bir gezegenden bahsederler ve sadece grup üyelerinin konuşabildiği Kobaia dilinde anlatırlar olan biteni. Bu gezegendeki yepyeni bir uygarlık, bu uygarlıkta gerçekleşen olaylar ve burada yaşayanların Dünya ve diğer gezegenlerle olan ilişkisini anlatırlar. 1978 yılına ait Attah albümünden sonraki çalış-malarında bir süre daha alt kalitede albümler yapan Magma 2000 yılında gerçek-leştirdikleri konser çalışma-larıyla tekrar kaliteyi önemli seviyeye çıkardı. 2000’li yılların başında Theusz Hamtaahk (Retrospektiw part 1-2), Wurdah Ïtah ve Mëkanïk Dëstruktïw Kömmandöh'dan oluşan ilk muhteşem üçleme-

lerini çıkardılar. Theuzs Hamtaahk üçlemesinin başarı-sını 2001’de verdikleri son derece güzel bir konser ile pekiştirdiler. İkinci bir üçleme-nin ilk bölümünü oluşturan K.A albümüyle (2004) bu muhteşem dönüş süreklilik kazandı. Bu üçlemenin ikinci ayağını Köhntarkösz albümü oluşturmaktadır. Üçüncü ayağı Emëhnthët-Rê ise, kısmen kaydedilmiş, bazı bölümleri, bazı albümlerde ortaya çıkmıştır. Bunlara bir örnek, Üdü Wüdü'nün Seventh Records tarafından basılan CD baskısında Emëhnthët-Rê ‘nin bir bölümü yedinci ve son parça olarak karşımıza çıkar. Emëhnthët-Rê, halen grup tarafından tamamlanıyor ve hayranlarınca merakla bekle-niyor. Sonuç olarak Magma içinde bulunduğumuz yüzyılın en enteresan topluluklarından biridir. Progresif rock’da yep-yeni bir alt türün oluşmasına sebep olacak kadar müzik dünyasına damgalarını vur-makla birlikte son yıllarda geliştirdikleri teknikleriyle yollarına devam etmekteler.

H&G

Stereo Mecmuası Müzik Özel 29 www.stereomecmuasi.com

Müzisyenin çok sayıda yan projesi var. Bunlardan bir tanesi Naked City. Bu toplulukla Napalm Death gibi uçlardaki grupların müziğini tekrar yorumladıkları gibi alternatif işlerde yapmışlar. Bir diğer Zorn projesi Massada. Bu topluluk bir trio ve basta Greg Cohen, kemanda Mark Feldman ve celloda Erik Friedlander'dan oluşuyor. Bu toplulukla birlikte Massada Books serisi albümleri yapan müzisyen isimlerden belli olacağı gibi İsrail folklöründen ve Orta Doğu ezgilerinden faydalanıyor Massada Books's albümlerinde. Tabii bu arada bir diğer yan proje olarak Electric Massada'yı da unutmayalım. Unutmak der-ken bilindik olduğu için unutmayalım diyorum yoksa John Zorn yan gruplarını saymak imkansız. Albümleri de aynı şekilde belki yüzlerce albümden bahsediyoruz. Neyse bizim ele alacağımız albüm John Zorn'un bir diğer topluluğu olan Bar Kokhba Sextet imzalı. Topluluğun kadrosu ise şu şekilde Massada'yı alın ve üzerine perküsyonda Cyro Baptista, davulda Joey Baron ve gitarda Marc Ribot'yu ekleyin. Albüm Massada Book serisinin İkinci kitabında yani The Book of Angels'dan. Daha önce Azazel, Asmodeus, Astaroth derken 10. sırada Lucifer'e gelmiş. Albüm yine İsrail ve Orta Doğu melodileri ezgileri arasında insanı deli eden ayrıntı ve müzisyen solo, atışmaları ve session'ları ile zenginleştirilmiş. Mükemmel! Bu arada Volume 11 geçen sene yayınlandı şimdi merakla Volume 12.yi bekliyoruz.

Hakan Müzik: 10/10Kayıt: 8/10

John Zorn & Bar Kokhba Sextet - Lucifer: Book of Angels Volume 10 Tzadik Records 7367 CD

John Zorn'u bu kadar alanda tanıtmak imkansız hatta müzisyene saygısızlık yapı-yorum şu an. Müzisyen üzerinde sayfalarca yazı yazılabilir. Tanımayanlar için müzisyen aynı zamanda besteci, aranjör, prodüktör ve saksafon başta olmak üzere çok sayıda enstrüman çalabilen bir insan. Bu durum Zor'un farklı tarzlarda albümler yapmasının bir açıklaması olabilir. Örneğin The Big Gundown albümünde Ennio Morricone şarkılarının daha doğrusu film müziklerine el atarken, bir yandan bilindik ve döneminin önde gelen tüm avant garde müzisyenleri ile beraber çalmış. Bu arada unutmadan ekleyeyim yuka-rıda bahsettiğim The Big Gundown albümünden alışıla-geldik Ennio Morricone tarzını sevenler in uzak durmasında fayda var. Ana tema hariç aynı olan hiçbir şey yok. Kazaran Morricone ismini okuyup satın alan okuyucularımız olursa şoka girebilirler. John Zorn'un bir diğer aktif olduğu alan film müzikleri. Film müziklerinde cazdan, klasiğe kadar hemen her tarzı denemiş.

Universal Totem Orchestra - Rituale AlienoBlack Widow BWR022 CD

Zaman zaman çok ilginç albümleri sizlere tanıyoruz. Bu dönemlerde el attığımız plak şirketlerinden birisi İtalyan Black Widow firması. Günümüzün ekstrem toplu-lukların yaptığı tarzları 1970'lerde yapmış bir sürü grubun albümü bu firmadan çıkmış. Meraklılar mutlaka el atsınlar derim. Universal Totem Orchestra bu grup-lardan bir tanesi, grubun ilk albümü Rituale Alieno 1999 yılında yayınlanmış. Topluluk basta Dauno Giuseppe Buttiglione, vokalerde Ana Torres Fraile, davulda Uto Giorgio Golin ve klavyede Marco Zanfei'den oluşsa da, bu albümde çok sayıda konukta var. Albüm genelde progresif rock olarak nitelendirilebilir ancak klasik müzik ve caz esintileri ve zaman zaman daha hard rock'a kayan bölümlerde var. Tabii zaman zaman elektronik müzik öğeleri de içeriyor Gerçekten uçuk bir topluluk ve albüm. Bayan vokaller ve geri vokaller tüm albümde ölüm-cül. Sadece meraklılara...

Hakan Müzik: 8/10Kayıt: 7/10

Stereo Mecmuası Müzik Özel 30 www.stereomecmuasi.com

Stereo Mecmuası Müzik Özel 31 www.stereomecmuasi.com

Mercury Living Presence: Russian RecordingsSpeakers Corner 5LP Box

Uzun zamandır yazmak istediğim ancak bir türlü fırsat bulamadığım bir plak setinden bahsetmek istiyorum sizlere bu sayımızda. 1962 yılının Haziran ayında Mercury Living Presence firması o zamanki ismiyle S.S.C.B'nin başkenti Moskova'ya bir kayıt kamyonu gönderir. 1962 yılı çok ilginç bir yıl. Tarih severlerin hatırlayacakları gibi Berlin'i bölen meşhur duvar tamam-lanmış ve Küba'da patlayan füze krizi ise yoldadır. İşte tam bu dönemde yani soğuk savaşın en yüksek tansiyonlu döneminde Mercury Living Presence setteki kayıtları yapar. Zaten plak setinin kapağında bu kamyonu ünlü Kızıl Meydan'da görebilirsiniz. Kayıt ekibi 8-17 Haziran tarihlerinde işini bitirerek geriye döner. Zaten plak setinin içerisinde gelen kitapçıkta bu bilgiler daha ayrıntılı olarak anlatılıyor. Ayrıca Bob Eberenz (Fine

Recordings başkan yardım-cısı), Harold Lawrence (Mercury Living Presence müzik direktörü) and Brice Somers (Mercury Living Presence Uluslararası İlişkiler Yöneticisi) ile yapılmış röportajlar ve o dönemde çekilmiş fotoğraflarda kitap-çıkta bulunabilir. Bu arada kağıt kalitesi oldukça yüksek. Set toplamda 5 adet plaktan oluşuyor. Birinci plakta Prokofiev'in Piyano Konçerto No.3; ve Rachmaninov'un Piyano Konçerto No.1 eserleri var. Piyano da Byron Janis'e Kyril Kondrashin yönetimin-deki Moskova Filarmoni Orkestrası eşlik etmiş. İkinci plakta ise Liszt'in No.1 Piyano Konçertosu Kyril Kondrashin yönetimindeki Moskova Filar-moni Orkestrası ve yine bestecinin No.2 Piyano Konçertosu bu kez Gennadi Rozhdestvensky yönetimindeki Moskova Radyo Senfoni orkestrası tarafından seslen-dirilmiş. Üçüncü plakta Shostakovich'in String Quartet No.4 ve 8 eserleri Borodin String Quartet tarafından

seslendirilmiş. Dördüncü plakta piyanist Byron Janis'in çeşitli bestecilerden eserleri seslendirdiğini görüyoruz. Bunlardan belki de en önemlisi Liszt'in "Valse oubliee" isimli eseri. Unutmadan buradaki kayıtların bir bölümü Moskova yerine New York'ta yapılmış. Son plakta ise Osipov Folk orkestrasının seslendirdiği önemli Rus bestecilerin eser-leri var. Tüm eserler Ruslara özgü Balalayka enstrümanı ile çalınmış. Kaydın tarihi önemini bir kenara bırakırsak asıl ilginç olan şey tüm eserlerin 35mm filmlere kaydedilmiş olması. Sinemada kullanılan bu manyetik bantlar ile yapılan ses kayıtları standartların oldukça üzerindeki çözünür-lüğe sahip ve sisteminiz özellikle de pikabınız ne kadar üst düzey ise alacağınız seste o seviyede artıyor. Kutusu, içeriği, kitapçığı dört dörtlük hazırlanmış bu sette önemli eserleri tarihsel öneme haiz kayıtlarla dinleme şansınız var. Fiyat yüksek ama değeceğine eminim...

Stereo Mecmuası Müzik Özel 32 www.stereomecmuasi.com

Müzisyen BiyografileriFrank Zappa Bölüm IIIBu yazının birinci bölümünü buradan, ikinci bölümünü ise buradan okuyabilirsiniz.

Sıra dışı deyince bunu betimlemek için ufak bir hikaye: Greenwich Village’da içine hippielerin de karıştığı bir kavgada bir Marine askeri öldürülür. Failleri bulmaktan çok öç alma duygusuyla Greenwich Village’ı basan Marineler ortalıkta terör estirir. MoI konser provası halindeyken 2 Marine konser salonuna dalarlar. Soğuk bir hava eser. ABD askerlerinin geleneksel gri hücre kullanma yeteneklerini iyi bilen FZ onları buyur eder, hal hatırlarını, hangi şarkıları bildiklerini sorar. House of the Rising Sun ve Bob Dylan’ın Rainy Day Women cevabını alınca, sizi isterseniz akşam konsere çıkarayım diye teklif eder. İkili hemen kabul edip provaya katılırlar. Biri genelevden söz eden ikincisinin ise nakaratında bulunan “Everybody must get stoned” tümcesinden son derece hoşnut kalan FZ akşam performansında 2 askeri herkesin şaşkın bakışları altında davet eder, bir güzel şarkı söylettirir ve bununla kalmayıp karısına özellikle o gece için getirttiği oyuncak bebeği askerlere “kill, kill!” emirleri altında

parçalattırır!

Garrick tiyatrosunun tam karşısında Cafe a Go-Go’da ABD’de yavaş yavaş kendinden söz ettirmeye başlayan genç bir gitarcı, Jimi Hendrix çalıyordur. O da sık sık MoI’un konserlerine gelir, sahneye çıkar, hatta wah wah pedalına olan düşkünlüğünü bu pedalı klavyelerinde sıkça kullanan Don Preston’dan aldığı söylenir. FZ ile New York’ta olağan geceler...

Bu arada Capitol plak şirketi bu artan ünden kendilerine pay çıkartmak üzere FZ’ye MoI’den ayrı olarak solo plak çıkartmasını teklif eder. FZ kabul eder ve konserler arası, daha sonra Lumpy Gravy adını alacak ilk solo çalışması için vakit buldukça kayıt stüdyolarındaki çalışmalarına devam eder. Bu kez FZ besteci, aranjör ve orkestra şefi rolündedir. Şubat ve Mart 1967 ayları içerisinde 40 kadar en iyi stüdyo orkestra müzisyenlerini bir araya getirip çoğunluğu enstrümantal parçalardan oluşan kayıtları tamamlar. Ancak bunlara sürrealist yaklaşımlı diyaloglar, garip ses efektleri ve müzikal collage’ları da eklemeyi ihmal etmez. Kendisine sorulduğunda: ”birbiriyle ilginç bir şekilde bağdaşmakta zorluk çeken pasajlardan oluşan ve başlangıcında bir bale süiti olarak öngördüğüm ancak emeline ulaşamayan bir müzik” diye açıklar. MGM rakip bir şirket için hazırlanan bu çalışmalardan haber alır almaz yasal yollara başvurur.

Stereo Mecmuası Müzik Özel 33 www.stereomecmuasi.com

FZ’nin kişisel olarak değil ise de Moİ’nin elemanı olarak yasal bir şekilde kendilerine kontratla bağlı olduğunu ve kendi adına da olsa başka şirket için müzik üretemeyeceği savını ileriye sürer. İki plak şirketi arasında yasal süreç başlamış FZ arada/ortada kalmıştır. FZ bu solo çalışmasında hiç bir enstrüman çalmamış, şarkı da söylememiş, sadece besteci ve şef olarak görünmesine karşın MGM/Verve Capitol’un yasa dışı hareket ettiğini iddia eder.

Avukatlar birbirlerine girmişken menajerleri Herb Cohen ortalığı biraz olsun sakinleştirmek amacıyla ortalıktan kaybolmaları, Avrupa’yı ziyaret etmeleri gerektiğini düşünür ver bir dizi konser organizasyonuna girişir. FZ kendi açısından da Avrupa çıkartmasını 2 değişik fotoğrafla hazırlar. Bunlardan ilki FZ’yı alafranga tuvaletteyken çekilmiş ve sonralarında sıkça poster olarak görülen meşhur resmi. İkincisi ise o yılların ünlü İngiliz modacısı Mary Quant’tan esinlenerek çekilmiş kadın giysili, mini etekli bir FZ fotoğrafıdır. (Unutmayalım, 1967’nin yazındayız, moda: Mini Cooper, Twiggy türü

çelimsiz modeller, bol makyaj ve mini etektir) Bu ikinci resim ünlü haftalık müzik gazetesi Melody Maker’ın ilk sayfasında yayınlanmış ve tahmin edileceği gibi İngiltere’de kıyamet kopmuştur. MoI’ın ünü New York’tan Avrupa’ya taşınmıştır. DJ John Peel the Perfumed Garden isimli radyo programlarında sıkça müziklerine yer vermektedir.

Yolculuğa çıkmadan önce FZ hamile olan Gail ile beraberliklerini resmileştirir. Nikah memuru yüzüklerinizi takabilirsiniz dediğinde kimsenin yüzük satın almayı öngörmediği ortaya çıkar ve FZ eşine elindeki tükenmez kalemi yüzük niyetine armağan eder. Rivayet: Gail’in halen bir evlilik yüzüğü yoktur ancak yıllar içerisinde her evlilik yıl dönümü sonrasında artan bir kalem kolleksiyonu sahibi olmuştur.

Avrupa’daki turne Londra’nın ünlü Royal Albert Hall’deki konserleriyle başlayacaktır. MoI’a Londra Filarmoni Orkestrasından elemenların (yaylılar) da katılacağından bir hafta kadar süreyle provalar yapılır. Konserin son derece başarılı olduğunu herhalde söylemeye gerek yoktur ama yankıları, eleştirileri, beğenenlerle beğenmeyenler arasındaki tartışmalar aylarca Londra ve Avrupa’nın belli başlı müzik merkezlerini meşgul edecektir. Danimarka’dayken Gail’in New York’ta bir kız çocuğu doğurduğu haberi gelir ve babasının talimatı gereğince ismi Moon Unit konur.

Ekim ’67 sonunda dönüşün yolunu tutarlar. Yolları yine New York’tan geçer ve kayıtlarla konserlere bıraktıkları yerden devam ederler. Yeni Lpnin ismi Our Man in Nirvana olacak ve daha öncesinde birlikte sahne aldıkları aykırı amerikan stand-up komedyeni Lenny Bruce’un da katılımı ile gerçekleşecekti. Ancak evdeki hesap yine çarşıya uymaz ve planlar suya düşer. Bu arada Beatles da efsanevi Sgt. Pepper’ı yayınlar ve otoritelerce ilk “konsept albüm” olarak ilan edilince FZ hemen reaksiyon gösterir. Kendince Beatles’dan önce 2 adet konsept albüm yarattığından ve Beatles’ın açıkça MoI’dan esinlendiklerini itiraf edince kontratak Sgt. Pepper’s ın bir parodisi şeklinde gerçekleşir. Yeni albüm: We’re only in it for the Money – Biz bu işi sadece parası için yapıyoruz – ismini alır. Yalnız bu kez, kapak dizaynı görevi FZ’nin Avrupa turnesine çıkmadan önce tanıştığı ve eserlerini çok beğendiği artist Cal Scenkel’e verilir. Birlikte çalışmaları bundan sonra uzun yıllar sürecektir.

Stereo Mecmuası Müzik Özel 34 www.stereomecmuasi.com

Kapak Beatles’ın Sgt. Pepper’s’ın ters yüz edilmiş şeklidir. Dizayn çalışmalarına başlamadan önce FZ usülen Paul McCartney’den izin ister ve red cevabı almasına karşın kafasına koyduğu projeyi gerçekleştirir. Kayıtlar sona erdikten sonra FZ stüdyoya kapanır ve oldukça uzun sürecek bir prodüksiyon sürecine girişir. Bantları tekrar gözden geçirir, edit prosesine sıkça başvurur, üst üste kayıtlar gerçekleştirir ve sonunda pop tarihinin ilk “yaratıcı prodüktörlüğü” eserlerinden birini gerçekleştirir. Artık ve bundan sonra prodüktör koltuğuna FZ yerleşecektir. Bu plakta ve bir daha da görünmemek üzere Tom Wilson yönetim prodüktörü sıfatını alır. Böylece FZ, adını “Conceptual Continuity” (yani belirli bir konsept içinde devamlılık) verdiği çalışma sisteminin de ilk adımlarını gerçekleştirir. Her çalışmanın bir ana teması olmasına karşın, ve bu temalar birbirilerine bağlı görülmeseler bile eserler tek tek irdelendiklerinde çalışmaların hepsi bir bütün içerisinde ele alınabilecek ve hepsi birbirine bağlantılı olarak da devamlılık gösterecektir. Eserde yine Amerikan toplumu makaraya alınır, muhafazakarlar ve kurumları yerden yere vurulur, Flower Power sloganıyla kendilerinden bolca söz ettiren Hippy’lerle mizahlı bir şekilde alay edilir ve genelde otoriteyi temsil eden her şey eleştirilir. Plak Ocak 1968’de piyasaya sürülür ve Billboard listelerinde 30. sıraya kadar yükselir.

Hazır yeni plakları tamamlanmışken FZ fırsattan istifade, yasalarla boğuşan plak şirketlerinin kararını beklemektense yapmış olduğu kayıtlarla oynamaya başlar ve bu ilk solo plağında da edit prosesini ciddi bir biçimde çalıştırır. Eser neredeyse baştan sonra tekrardan elden geçirilirken yasal karar bildirilir ve MGM/Verve master bantları kendi yayınlamak üzere Capitol’den satın alır. Olay çözüme kavuşur kavuşmaz FZ çalışmalarını hızlandırır ve birçok yeni teknik dener. Birkaç örnek: Bazı vokalleri değişik tınılar edebilmek amacıyla pedallarının üzerine kum torbası konmuş bir piyanonun içerisinde kayıt eder. Musique Concrète’ten esinlenip kaydedilmiş ses bantlarını değişik şekilde kullanarak (yüksek veya düşük hız, ters çalma, teyp kafalarının bias ayarlarıyla oynama, bantları kesip yapıştırma, bantları jiletle inceltme vs.) farklı efektler elde eder.

Lumpy Gravy, Frank Zappa ve Abnuceals Emuukha Electric Symphony and Chorus

absürd isim altında 13 Mayıs 1968’de yayınlanır. Genel rock veya pop dinleyici kitlesine hiç bir şekilde hitap etmemesine karşın artık FZ’nin eklektik ve/veya sıra dışı çalışmalarına alışan eleştirmenler tarafından zamanı için fazla ilerici bulunsa da beğeni ile karşılanır ama hiç bir ticari başarı elde edemez.

Bu arada MoI’da ufak bir değişiklik olur, (İlk yıllarda pek sıkça gerçekleşmediklerinden personel değişikliklerinin takibi kolay ancak zaman içerisinde FZ’nin “despotluk” derecesi arttıkça takip edilemez bir hal alacaktır) davulcu Billy Mundi kendi grubu Rhinoceros’u kurmak için ayrılır ve yerini Arthur Dyer Tripp III’e devreder. Art Tripp Cincinnati Senfoni Orkestrasında 5 yıl kadar perküsyon çalmış olan Ian Underwood ve Don Preston gibi klasik kökenli bir müzisyendir. New York’a Manhattan Music School da masterını yapmak üzere gelir ve kayıt stüdyoların birinde MoI’nın bir davulcu aradığını duyar. O an daha önce MoI hakkında okuduğu bir yazıda Stravinsky ve Varèse gibi isimlere rast gelince “uzun saçlıların bu tür müzik ile ilgilenebilecekleri aklımın ucundan bile geçmemişti” reaksiyonunu gösterdiğini hatırlayıp FZ ile temsa geçer. Yıldızları hemen barışır. Grubunda, Ian

Stereo Mecmuası Müzik Özel 35 www.stereomecmuasi.com

Underwood ve Bunk Gardiner dışında nota okuyup takip edebilen bir müzisyenin olması, onun da perküsyoncu olması FZ’yı fazlasıyla memnun etmişti. Artık farklı arajman konseptleri üzerinde daha rahat çalışabilecek ve özellikle çok sevdiği perküsyonlara da ağırlık verebilecekti. Bu gazla FZ paralelde iki değişik çalışmaya el atar. Birincisi “Cruising with Ruben and the Jets” ismini verdiği çalışması (gençliğinin doo-wop tarzına ağırlık vereceği ilk örneği), ikincisi ise daha kapsamlı, daha ilerici ve daha sonrasında bir film ile birleştirmeyi düşündüğü “Uncle Meat”. Art Tripp: ”FZ’nın teknik eleman yetersizliğinden veya elemanlarının teknik yetersizliğinden hayata geçiremediği ve yıllarca biriktirdiği birçok perküsyon bazlı projesi vardı. Bu projeleri FZ veya ben notaya döker, uygulamaya koyar, birkaç kez de çaldıktan sonra ezberlemeye çalışırdım. Bu işin kolay yanı. Ancak FZ ne istediğini çok iyi bilen çok yaratıcı bir sanatçı.

Bütün bir gün beraber belli partisyonlar üzerinde çalışırdık. Bu çalışmalar bazen çok uzun saatler, gece yarılarını geçecek şekilde sürerdi. Ancak ertesi sabah tekrar buluştuğumuzda, FZ fikirlerinin büyük bir bölümünü değiştirmiş, bir sürü yenilikler, değişiklikler meydana getirmiş, bambaşka bir çalışma ile gelirdi. Bu sürekli değişken şekilde çalışan bir liderle çalışmak ilk başta müzisyenler için çok heyecan verici olabilir ancak uzun vadede onları fena şekilde bezdirir, aşırı şekilde yorardı...”

Şubat 1968’de birbirinden son derece farklı olan bu 2 plağın kayıtları sürerken FZ

beklenmedik bir şekilde Amerikan “Jazz and Pop” dergisi tarafından yılın müzisyeni seçilir. Bu da yetmiyormuş gibi National Academy of Recording Arts & Sciences New York’taki yıllık akşam yemekli toplantılarında MoI’ı konser vermek üzere davet ederler. FZ fırsatı kaçırır mı? Hemen sivri dilini harekete geçirir ve konserde üyelere konuşmasında : “Bütün yıl son derece seviyesiz müzikleri üretmek için çabalayıp duruyorsunuz, ama karşılığında bu akşam da bizi çekmek zorundasınız, sakın kaygılanmayın, seviyenize inmesini pekala biliriz...” diye hitap eder. Plak şirketine kızgınlığı had safhadadır. FZ: “Kendi plak kapaklarımızı kendi istediğimiz gibi basmıyorlar, habersiz değişiklikler yapıp son anda oluşan “hatalar”ı bahane ediyorlardı, üstüne üstlük satışlardan alacağımız payları da zamanında ödemeyip türlü bahanelerle geciktiriyorlardı”

Önce yayınlanan Cruising’den başlayalım. 1950’lerin modası olan ve FZ’nin çok beğendiği (ancak sıradanlığını her zaman kabul ettiği) doo-wop’tan hareket ederek yola çıkan FZ 2şer 3er dakikalık bestelerle eski günleri yad eder ancak nostaljik yaklaşımına doo-wop’ta o güne dek hiç rastlanmayacak kadar karmaşık ritm ve tempoları monte etmekle yetinmeyip bazı akor değişiklikleri ve/veya sıralamaları modern klasik bestecilerini çağrıştırmaktadır. (Özellikle Stravinsky) Hatta Fountain of Love isimli bestesinde Stravinsky’nin Bahar Ayini alıntıları atlanmayacak kadar barizdir.

Diskografi (ABD yayın tarihi)Freak Out (Haziran 1966)Absolutely Free (Mayıs 1967)We’re Only in it for the Money (Ocak 1968)Lumpy Gravy (Mayıs 1968)Cruising with Ruben & the Jets (Aralık 1968)Uncle Meat (Nisan 1969)

Kaynakça: Ben Watson – Frank Zappa’s Negative Dialectics of Poodle PlayFrank Zappa & Peter Occhiogrosso – The Real Frank Zappa BookAlain Dister - Frank Zappa & the Mothers of InventionWikipediaJulian Colbeck - Zappa, a Biography

Bruno

Stereo Mecmuası Müzik Özel 36 www.stereomecmuasi.com

Stereo Mecmuası Müzik Özel 37 www.stereomecmuasi.com

Bu Ay Neler SeyrettikCadillac Records (Film)

Bildiğiniz gibi müzik sayılarımızda müzik dünyası ile doğrudan alakalı filmlere yer vermeye başlamıştık. Bu sayımızda sizlere Cadillac Records isimli filmi tanıtmaya çalışacağım. Film ülkemizde “Aşkın Müziği” adıyla satılmakta. Film Sony Film'den yayınlanmış. Filmin senaryosunu da yazan Darnell Martin tarafından yönetilmiş. Önemli rolleri oynayan aktör ve aktrisler ise şu şekilde;

Adrien Brody - Leonard ChessJeffrey Wright - Muddy WatersGabrielle Union - Geneva WadeColumbus Short - Little WalterCedric the Entertainer - Willie DixonEmmanuelle Chriqui - Revetta ChessEamonn Walker - Howlin' WolfMos Def - Chuck BerryBeyoncé Knowles -Etta James

Yukarıdaki listeden tahmin edebileceğiniz gibi film blues tarihinin bir dönemine ışık tutuyor.

Özellikle de Chess Records şirketine. Ancak filmde bir belgesel tadı olmadığını söyleyebilirim. Geniş kitlelere hitap edebilecek bir film yapılmaya çalışılmış. Ancak biz ilk önce filme konu olan plak şirketine bir bakış atalım.

Chicago eyaletinin Illınois kentinde kurulan Chess plak şirketi bir dönem Amerikanın en önemli blues şirketi olarak adlandırılmış ve müzik dünyasına gerçekten çok önemli isimleri kazandırmış bir firma. Gerçek hikaye 1947 yılında başlıyor. Leonard Chess 1947 yılında Aristocrat Records isimli ilk şirketini kurar. Leonard Chess'in gerçek ismi Lejzor Czyz olup 1920'li yıllarda Polonya'dan Amerika'ya göç etmiştir. Bu dönemde ismini Leonard Chess olarak değiştirir. Filmde hiç bahsedilmeyen Aristocrat Records şirketini diğer ortaklarından satın alır ve kardeşi Phil ile plak şirketinin ismini Chess Records olarak değiştirir.

Hemen ardından 1952 yılında iki kardeş Checker Records isimli plak şirketini kurarlar. Bu şirketin birincil hedefi Chess plaklarının radyolarda daha fazla yer bulabilmesini sağlamaktır. Anlayacağınız radyoculara rüşvet vesaire gibi daha kirli işler Checker Records üzerinden yürütülmekteydi. Bugünde müzik dünyasında benzer durumlar görülmekte. 1950'lerden beri müzik dünyasının kendi kuralları pek değişmemiş. 2000'li yıllarda internetin ve en önemlisi internet teknolojilerinin gelişmesi ile yeni bir dönemin başladığını söylemek gerekir. Neyse konumuza dönelim 1956 yılında Chess Records bünyesinde çalışan caz

Stereo Mecmuası Müzik Özel 38 www.stereomecmuasi.com

müzisyenlerinin ana şirketten ayrılarak sadece caz konusunda yayın yapan Marterry Records kurulur. Bu şirketin ismi Argo Records olarak değiştirilir. Ancak İngiltere'de klasik müzik yayınlayan Argo plak şirketi ile isim benzerliği sorun yaratmaya başlayınca şirketin ismi bir kez daha değişir, Cadet Records ortaya çıkar.

1950'li yıllarda Phil ve Leonard kardeşler albümlerin bir çoğunu kendileri kaydediyorlardı. 1960'lara gelindiğinde Ralph Bass bu görevi devraldı ve kısa zaman sonra efsaneleşti. Aynı şekilde ilk dönemde şarkı yazarı olarak işe başlayan Willie Dixon bir dönem sonra efsaneleşen isimlerden birisi haline gelmiştir.

Chess Records'un hikayesi 1969'da değişir. Chess kardeşler General Recorded Tape (GRT) isimli plak şirketine 6.5 milyon dolara satarlar. Filmde anlatıldığı gibi Leonard Chess şirketi satar satmaz ölmez aradan aylar geçince ölmüştür. Bu arada ölüm sebebi gerçekten kalp krizidir. Chess Records hayatına 1972 yılına kadar Chicago'da yani kurulduğu şehirde devam eder. Daha sonra New York

dönemi başlar. 1975 yılında şirketi All Platinum Records satın alır. 1980'li yıllarda Leonard Chess'in oğlu Marshall Chess, eski Chess Records kataloğunu yeniden basmaya başlar. Bu albümler All Platinum Records markası adı altında yayınlanır. Aslında bu dönemde yeniden basılan plaklar önemli ticari başarılar elde eder ancak bu kez de All Platinum Records şirketi iflasın eşiğine gelir. Bu dönemde Chess Records markası MCA Records firmasına satılır. MCA sonraki yıllarda Geffen Records/Universal Music firmalarına satılır. Şu an için tüm yayın hakları Universal Music'tedir. Amma karışık bir hikaye değil mi?

Film Chess Records'un kuruluşu ile ilgili dönemi Leonard Chess gözünden anlatmakta. Muddy Waters ile yollarının kesişmesinin ardından yaşananlar ile film gelişmeye başlıyor. Muddy Waters, Chess Records bünyesinde çalışan ilk isim ve günümüzde de büyük saygı gören bir blues gitaristi ve şarkıcısı. Zaten filmde de duyduğunuz bazı şarkıları zaman zaman tanıttığımız plaklar arasında bulabilirsiniz.

Filmde oldukça fazla göreceğiniz bir diğer isim Little Walter. Oldukça renkli bir kişilik olan

Stereo Mecmuası Müzik Özel 39 www.stereomecmuasi.com

Little Walter'ın yollarının Muddy Waters ile kesişmesi ve kendi başına nasıl önemli bir isim haline geldiğinin ayrıntıları da filmde yansıtılmaya çalışılmış. Bu müzisyenin filmde çalınan bir çok hit parçasını içeren bir albümü Stereo Mecmuasında geçmiş sayılarımızda sizlere tanıtmıştık. (Little Walter - The Best Of Little Walter Chess LP1428 İnceleme)

Filmde sıklıkla görebileceğiniz diğer iki müzisyen ise Howlin' Wolf ve Chuck Berry. Bu iki isimden özellikle Chuck Berry'nin üzerinde bir miktar durmak gerekli. Chuck Berry daha ortalarda Rock'n Roll yokken bu müziği bir şekilde ortaya çıkartmış veya tam anlamıyla ortaya çıkmasına öncülük etmiş çok önemli bir isim. Stereo Mecmuasının gelecek sayılarında müzisyenden uzun uzun bahsetmeyi planlıyorum. Filmde uzun uzun bahsedilen bir diğer isim ise Etta James. Bu önemli isim gerçekten kendisine özgü sesi ile bir dönem oldukça popüler olmuş ve ününü öyle veya böyle günümüzde de sürdürüyor. Filmde bu rol Amerikan pop müziğin parlayan isimlerinden Beyoncé tarafından oynanmış.

İtiraf etmem gerekir ki, hiç de fena iş çıkartmamış. Şimdi gelelim genele filmin genel havası Chicago'yu oldukça iyi yansıtıyor. Renk seçimleri oldukça ilgin. Sanki o devirde çekilmiş bir film gibi. Zaten bu konuda özel olarak araştırmalar yapılmış. Chess tarihçesine bir ölçüde uyarak tek tek yukarıda saydığım tüm müzisyenlerin hayatlarına (hem müzik hemde kişisel) bir miktar bakış atılmış. Tabii filmde geçtiği dönemden kaynaklanan bazı ayrıntılara başarı ile göndermeler yapılıyor. Özellikle ırk ayrımı filmde sıklıkla karşımıza çıkan bir durum. Yine o dönem şarkıcılarının bir çoğunun bulaştığı aşırı alkol tüketimi, her türden suçlar ve yoğun seks hayatı gibi sorunlar filmde yer bulmuş. Bu açıdan “Ray” filmi ile paralellikler bulabilirsiniz. Bunlar bir çok yerde yazılmayan ama bilinen şeyler. Filmde bunla çok abartılmadan işlenmiş.

Filmde bazı ayrıntılar ilgi çekici. Rock'n Roll'un ortaya çıkması, Avrupa'daki müzik akımlarına satır arası atıflar filmdeki hoş sürprizler. Bu arada filmin adının niye Cadillac Records olduğunu filmi seyrettiğinizde anlayacaksınız. Amerikan arabası (Amerikancı) özellikle Cadillac severlerin bu filmde güzel bir göz banyosu yapacaklarını şimdiden müjdeleyelim.

Film, electric blues döneminin başlangıcını kendisine konu almış, iyi müziklerle, çok ayrıntılı olmasa da başarılı karakter analizleri, genel ortalamanın az üzerindeki oyunculukla müzik tarihinden bir kesiti bizlere sunuyor. DVD'nin fiyatını (15TL civarı) göz önüne alırsak evde güzel bir gece geçirmek için ideal bir film. Daha fazlası değil.

Hakan

Stereo Mecmuası Müzik Özel 40 www.stereomecmuasi.com

Stereo Mecmuası Müzik Özel Sayısı No 3

editör

Hakan Cezayirli

dergi hazırlama ve web kodlama

Gökhan, Gür ve Hakan Cezayirli

yazıları ile dergimizi zenginleştiren dostlarımız

Bruno, Bülent Şaman, Hakan Cezayirli, H&G, Murat Tunca, Murat Tüfekçiler, Seçil, Sinan Beşkurt, Tolga

Stereo Mecmuası'nın her sayısını dikkatle takip eden değerli okuyucularımıza teşekkür ederiz. Bu dergi sizlerin desteği ile var. Lütfen ücretsiz dergimizle ilgili düşüncelerinizi, eleştirilerinizi ve

beğendiğiniz şeyleri bize bildiriniz. Bunun web sitemizdeki iletişim bölümünü kullanabileceğiniz gibi forumlarımıza katılarak direkt olarak dergiyi hazırlayan ekip ile sohbet edebilirsiniz. Stereo

Mecmuası'nın bir sonraki sayısında görüşmek üzere .

Stereo Mecmuası Müzik Özel 41 www.stereomecmuasi.com