“somuncu baba bahçesinin taze Çiçeği”

19
Somuncu Baba Dergisi’nin Ücretsiz Eki’dir. ARALIK 2017 / Yıl: 24 - Sayı: 206 “Somuncu Baba Bahçesinin T aze Çiçeği”

Upload: others

Post on 05-Oct-2021

22 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: “Somuncu Baba Bahçesinin Taze Çiçeği”

Somuncu Baba Dergisi’nin Ücretsiz Eki’dir.

ARALIK 2017 / Yıl: 24 - Sayı: 206

“Somuncu Baba Bahçesinin Taze Çiçeği”

“Müslümanlık demek; ahlâk demektir. Peygamber (s.a.v) Efendimiz’in ahlâk hakkındaki tavsiyeleri

sayılamayacak kadar çoktur. Bunlar bize açıkça gösterir ki; bir Müslüman, namazına orucuna nasıl dikkat ederse, ahlâkının güzel

olmasına da öylece çalışacaktır. Bedenini ve kalbini temizleyerek, ahlâkın en yüksek basamağına çıkmaya çalışmak, her Müslümanın en önemli

vazifelerindendir. İnsan kötü huylardan ne kadar uzaklaşır, iyi huylara ne kadar sahip olursa, insanlığı o nisbette yükselir. Ahlaken düşkün

olan bir adam, gece gündüz durmayıp ibadet etse, yine noksandır, yine onda hayır yoktur.”

Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi (k.s.)

Page 2: “Somuncu Baba Bahçesinin Taze Çiçeği”

Editör’den Merhaba

Musa TEKTAŞcocuk@somuncubaba. net

Sevgili arkadaşlar;

Kanuni Sultan Süleyman, son seferi olan Zigetvar’a gitmek üzere hasta olmasına rağmen, yola çıkmadan önce oğlu Selim’e anlamlı

bir mektup bıraktı. Sanki öleceğini sezmiş gibi eline kalemi alıp, oğluna şu vasiyeti etti: “Benim candan sevgili iki gözüm nuru Selim Han’ım. Bu

iki bazubendi ve bir cevherî al, sanduğu vakf eylemişimdir, iki cihan fahri Muhammed Mustafa’nın ruhuna sana vasiyet ederim. Dünya kimseye payidar

değildir. Hak Teâlâ, Habibi Hazreti Muhammed (s.a.v.) hürmetine bu seferi mübarek edip gönül hoşluğuyla gelmeyi nasip ede. ”

Oğluna mücevherle dolu bir sandık ve iki bazubent (kolçak) bırakıyor, bunları sat ve Cidde şehrine su getir, diye vasiyet ediyor. Dikkat edilecek olursa, hacıların su ihtiyacını karşılayacak suyolunu hazineden değil, kendi biriktirdiği paradan

yaptırıyor. Kanuni, vefatından kısa bir süre önce Şeyhülislam Ebussuud Efendi’ye Zigetvar’dan yazdığı bir mektupta ahiret kardeşi olarak nitelediği ve hürmet gösterdiği bir âlimden dualarında kendisini unutmamasını isteyecek

kadar da derin bir dünyaya sahiptir. Kanuni Sultan Süleyman, vefat ettiğinde sır dolu bir sandıkla beraber gömülmeyi vasiyet etmiştir. Oysa İslâmiyet’te böyle

bir uygulama yoktur.

Ebussuud Efendi merak eder hepimiz gibi. Açtırır sandığı. Bir de ne görsün? Sağlığında yapacağı işler için Şeyhülislam’dan aldığı fetvalar durmuyor mudur

içinde! Bunun üzerine Ebussuud Efendi’nin ağladığı ve “Ey Süleyman, sen kendini kurtardın, bakalım ben nasıl kendimi kurtaracağım?” dediği rivayet

olunur. Kanuni Sultan Süleyman, aynı zamanda Kâbe-i Muazzama’nın en gayretli hizmetkârlarından birisi olmuştur. Mekke ve Medine’ye çok önemli hizmetler

yapmıştır.

Kanuni, gerek Harem-i Şerif’e, gerekse Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in mescidine mermerden birer sanat eseri minber göndermiş, Harem-i Şerif’e iki yeni minare ilave ettirmiş, Peygamber Efendimizin doğduğu Hz. Âmine

Validemizin evini yeni baştan inşa ettirmiş, Ayn-ı Zübeyde suyunu Mekke’ye akıtmış ve bu iş için kendi cebinden tam 100 bin

altın sarf etmiştir.

(Bir Hadis)"Bir kimse, Müslümanların arasında bulunan bir yetimi alarak yedirip

içirmek üzere evine götürürse, affedilmeyecek bir suç işlemediği takdirde, Allahu Teâlâ onu mutlaka cennete koyar."

(Tirmizî, Birr, 14.)

(Bir Ayet)“Mü’min olarak, erkek veya kadın, her kim salih

ameller işlerse, işte onlar cennete girerler ve zerre kadar haksızlığa uğratılmazlar.”

(4/Nisâ, 124.)

Somuncu Baba

AsyaYILDIRIM

EsilaNIKSARLI

Muhammed EfeKAVAKLI

Bekir UmutIPEK

Fatma NazHANHATUN

RabiaGUL

EcrenKAVAKLI

HafsaKAVAKLI

Enes MalikCOSKUN

MevlutCoskun

YusufYILDIRIM

Seyma Beril CIMEN

Arkadaslar sizler de Cocuk Albumumuzde vesikalık fotoğraflarınızın yayınlanmasını istiyorsanız [email protected] adresimize gönderiniz.

Page 3: “Somuncu Baba Bahçesinin Taze Çiçeği”

Yıl: 11 Sayı: 132Çocuk Eki

Somuncu Baba Çocuk Dergisi ARALIK 2017 Yıl: 24 Sayı: 206

Basım Tarihi: ARALIK 2017Somuncu Baba Dergisi’nin Ücretsiz Ekidir.

İmtiyaz Sahibi ve

Genel Yayın YönetmeniBekir AYDOĞAN

Sorumlu Yazı İşleri MüdürüM. Hulusi ERDEMİR

Yayın EditörleriM. Nazmi DEĞİRMENCİ

Musa TEKTAŞ

Yayın KuruluProf. Dr. Nihat ÖZTOPRAK / Prof. Dr. Ali YILMAZProf. Dr. Sebahat DENİZ / Prof. Dr. Bilal KEMİKLİ

Prof. Dr. Abdullah KAHRAMANProf. Dr. Ali AKPINAR

Grafik Tasarım ve Uygulamaİrem BAYRAKTAR

Yapım

www. grafiturk.com.tr

Baskı & Üretimİhlas Gazetecilik A.Ş.

Merkez Mah. 29 Ekim Cad. No: 11A /41Yenibosna/İSTANBUL Tel: 0 (212) 454 30 00

Basım-Yayım-Dağıtım-PazarlamaVİSAN İktisadi İşletmesi

Zaviye Mah. Hacı Hulûsi Efendi Cad. No: 71 (44700) Darende / MALATYA

Tel:(422) 615 15 00 Faks:(422) 615 28 79www. somuncubaba. net

cocuk@somuncubaba. net

grafitürk

İçindekilerYeter ki Çalışmayı Bırakmayın....................................... 4

Sırrı ER

Selam Vermek Müslümanların Parolasıdır .............. 6

Halil ERGUN

Kurnaz Keçi............................................................................ 8

Hamidullah HALICI

Bizim Yurdumuz Bizim Emeğimiz ..............................10

Naciye BEYZA

Camgöz ve Arkadaşları Sipahi Pazarı'nda ...............12

Raziye SAĞLAM

Hz. İbrahim Aleyhisselam ...............................................14

Ali BÜYÜKÇAPAR

Mutluluk Biriktiriyorum ....................................................16

Emine Yılmaz DERECİ

Şiir ......................................................................... 18

Celalettin KURT

Bunları Biliyor muydunuz? ....................... 20

Nisa ERCİYES

İlk Yazım ............................................................. 22

Erdal KARASU

Türk-Kürt Kardeştir......................................... 24

Mustafa AKGÜN

Sevgili Ailem...................................................... 26

Hakan YILDIRIM

Kanuni'nin Son Seferi: Zigetvar ................ 28

İsmail ÇOLAK

Tarihte Bu Ay ................................................... 30

Yusuf HALICI

Bulmaca ............................................................. 32

Somuncu Baba Çocuk Dergisi | ARALIK 2017 Somuncu Baba Çocuk Dergisi | ARALIK 20172 3

Page 4: “Somuncu Baba Bahçesinin Taze Çiçeği”

Sırrı ER

Yeter Ki Çalışmayı Bırakmayın…

Her yıl olduğu gibi, eylül ayı ge-lince okullar açılmıştı. Mustafa be-şinci sınıfa başlamıştı. Dört yıl ne kadar da hızlı geçmişti. Birinci sınıfa başladığı ilk günler; o tedirginlik, o heyecan hâlâ hatırındaydı. Okula alışana kadar epeyce zorlanmıştı. İlk günlerde annesini eve gönder-memişti. “Sen okulun bahçesinde bekle, eve gitme.” demişti annesine. Her teneffüste koşarak annesinin yanına gelir, derste neler yaptıkları-nı anlatır, zil çalınca koşarak sınıfına giderdi. Annesini bahçede görünce yeni bir güç ve enerji kazanıyordu belki de.

İlkokulun son sınıf öğrencisi ol-dukları için okulda onlardan üst

sınıf yoktu. Bu nedenle Mustafa ve arkadaşları koridorda, bahçede ‘Abi’ tavırlarıyla geziyorlardı.

Bir gün öğretmenleri Nurten Ha-nım sınıfta bir duyuru yaptı:

- Çocuklar, okulumuzu bilgi yarış-masında temsil edecek üç öğrenci-nin seçimi için sınav yapılacak. Sı-nava bütün beşinci sınıf öğrencileri katılacak. Bir hafta süreniz var, iyi çalışın!

Mustafa bir hafta boyunca çalış-tı, hem de sıkı bir şekilde. Kazana-cak üç kişiden biri olmak istiyordu. Onun, derslerine gayretli bir şekilde çalışması annesini ve babasını da mutlu ediyordu.

Nihayet sınav günü gelip çatmıştı. Mus-tafa sınavdan çıktığında sevinçliydi, çün-kü soruların hepsini yanıtlamıştı. Birkaç gün sonra sonuçlar açıklandığında okulu temsil edecek üç öğrenciden biri de Mus-tafa olmuştu. Sevincine diyecek yoktu Mustafa’nın. Öğretmen onu kürsüye ça-ğırdı, yüzünü öptü, övücü sözler söyledi. Sınıftan yalnızca o kazandığı için aynı za-manda sınıfını da temsil edecekti. Öğrenci-lerinden birinin sınavı kazanması öğretme-ni de sevindirmişti.

Okullar arasında yapılacak bilgi ya-rışmasına sıkı bir şekilde hazırlanıyordu Mustafa. Öğretmen Nurten Hanım da çok yardımcı oluyordu. Nihayet yarışma günü gelip çatmıştı.

Yarışmaya katılan beş ilkokulu temsil edecek öğrenciler salondaki yerlerini al-mışlardı. Salonda müthiş bir uğultu vardı. Öğretmenler sessizliği sağlamak için ol-dukça fazla çaba harcıyorlardı.

Grubun sözcüsü Mustafa olmuştu. Soru-lar hep bildikleri yerlerden çıkmış, bütün soruları bilip birinci olmuşlardı. Salonda müthiş bir tezahürat vardı. Okul arkadaş-ları, Mustafa, Ertan ve Fatih’i omuzlarına almışlardı. Öğretmenler, öğrenciler, herkes onları tebrik ediyordu.

Mustafa’nın başarısı annesini ve baba-sını da çok mutlu etmişti. Onu sevindiren, gururlandıran hatta biraz da şımartan söz-ler söylediler:

- Akıllı oğlum benim.

- Yakışıklı oğlum benim.

- Şu zeytin gibi güzel gözlere bak, zekâ

fışkırıyor sanki.

- Sen yeter ki çalış, ne istersen alırız...

Haziran ayıyla birlikte okulun son gün-

leri gelmişti. Mustafa açısından bu yıl

hepsinden güzel olmuştu. Karne günü

geldiğinde sınıftaki herkesin gözü yaşlıydı.

Başta öğretmenleri Nurten Hanım’ın. Bü-

tün öğrencilerini öpüyor, bu arada gözyaş-

larına hâkim olamıyordu. Kolay değil, beş

yıl birlikte olmuşlardı. Öğrencilerine emek

vermiş; hem eğitmiş, hem öğretmiş, birbi-

rinden güzel bu nazlı çiçekleri özenle ye-

tiştirmişti. Onlardan ayrılmak kolay değildi.

Mustafa, sınıftan çıkmadan önce son

kez öğretmeninin elini öptü. Nurten Hanım

da onun yüzünü öptü, başını okşadı, ağla-

mamak için gayret ederek konuştu:

- Mustafacığım, beni unutmazsın inşal-

lah. Ara sıra gel...

- Gelirim öğretmenim. Siz de beni unut-

mayın...

- Öğretmenler öğrencilerini unutmazlar

evladım. Hele seni hiç unutmam.

- Bende çok emeğiniz var öğretmenim...

- Ben görevimi yaptım evladım. Allah yo-

lunu açık etsin. Her zaman başarılı olacağı-

na inanıyorum. Yeter ki çalışmayı bırakma...

Arkadaşlarıyla vedalaşan Mustafa’nın

gözleri nemliydi. Ağlamamak için kendini

zor tutuyordu. Hızlı adımlarla evine doğru

yürümeye başladı.

Somuncu Baba Çocuk Dergisi | ARALIK 2017 Somuncu Baba Çocuk Dergisi | ARALIK 20174 5

Page 5: “Somuncu Baba Bahçesinin Taze Çiçeği”

Selamlaşma insanlarla iletişim kurma-nın ilk adımıdır. Sözlü iletişimler, dil ve dil ötesi olmak üzere iki alt sınıfa ayrıl-maktadır. İnsanların karşılıklı konuşmaları dille iletişim kabul edilir.

Bireyler dünyayı o dilin, o kültürün penceresinden görüp algılar ve olayları ona göre yorumlayıp değerlendirir. Belirli durumlarda kullanılan ifadeleri standart hale getiren, ilgili toplumun gelenek ve görenekleridir, kültürel yapısıdır. Bu stan-dartlaşma en çok, selamlaşma ve hitap şekillerinde, teşekkür ya da tebrik ifade-lerinde, mutluluk veya başarı dilemeyle ilgili söz ve davranışlarda, kendisini gös-terir.

Hz. Muhammed (s.a.v.) bir hadisinde söyle buyurmaktadır. “Selamı yayın ki,

Selam Vermek Müslümanların

Parolasıdır

Halil ERGUN

selamet bulasınız.” Selam Allah’ın güzel

isimlerinden biridir. Selam insanın baş-

kalarına hem dünya hem ahirette saadet

dilemesidir. Selam Müslümanların paro-

lasıdır.

Birbirini tanımayan insanlar birbir-

lerine selam verip alınca, aralarında ilk

anlaşma ve kaynaşma sağlanmış olur.

Çünkü her ikisi en büyük müşterekte, din

kardeşi olma ortak paydasında buluş-

muşlar demektir. Selam dostluğun, kar-

deşliğin karsısındakine sevgi ve saygı

duymanın, mütevazı davranmanın, insan-

ların kalplerini kazanmanın ilk basama-

ğıdır. Bu dönemde çocuklar kendilerini

Allah’a yakın hissederler.

Allah’ı dileklerini kabul eden, onu

tehlikelerden koruyan, emirlerini yerine

getirdiği durumda isteklerini daha çok

gerçekleştiren bir varlık olarak bilirler ve

inanırlar.

Çocuğa, se-

lam kelimesi-

nin Allah’ın

i s i m l e r i n -

den biri ol-

duğu ve bu

isimler diğer

Müslümanla-

rın selamlanması du-

rumunda Allah’ın bundan hoşnut olacağı

ifade edilerek çocuğun selamlaşma dav-

ranışını öğrenmesi sağlanabilir.

Okula başlayan çocuk okuma yazma

öğrenme çağına gelmiş ve herkesle ko-

nuşabilen bir yapıya sahiptir. Dolayısıyla

iletişim kurma konusunda temel özel-

liklerinde bir eksiği söz konusu değildir.

Çocuğun öğrenmesini istediğimiz bir şey

öncelikle çocuğun diline yerleştirilir, yani

anne-baba ve çevre günlük yasamda

bunu konuşur ve kullanırsa çocuk da du-

yarak zamanla bunu kendine mal edecek

ve o da kullanmaya başlayacaktır.

Sahabeden Enes (r.a.), çocuklara

rastladığı zaman onlara selam verir ve:

‘Rasûlallah böyle yapardı.’ derdi. Hz. Mu-

hammed (s.a.v.) toplumda küçük büyük

ayrımı yapmaksızın herkese selam verir

ve verilmesini de isterdi. Çocuklara se-

lam vermek aynı zamanda onlara değer

vermektir. Onları bir birey olarak kabul

etmektir.

Somuncu Baba Çocuk Dergisi | ARALIK 2017 Somuncu Baba Çocuk Dergisi | ARALIK 20176 7

Page 6: “Somuncu Baba Bahçesinin Taze Çiçeği”

KURNAZ KEÇİDerleyen: Hamidullah HALICI / Çizen: Hamit YÜKSEK

Bir adamın bir keçisiyle bir de eşeği varmış. Keçi: “Ona benden daha iyi bakıyorlar! Onu benden daha iyi yediriyorlar!” diye eşeği kıskanmış.

Ben senin yerinde olsam ne yaparım, bilir misin? Bir hendeğin yanından geçerken saralıymışım da saram tutmuş gibi yuvarlanıveririm, belki birkaç

gün dinlenirim!” Keçi işte böyle demiş, eşek de inanmış onun sözüne, hendeğin yanından geçerken kendini atıvermiş.

Bir kurnazlık düşünmüş, eşeğe demiş ki: “Ne olacak bu senin durumun? Bir değirmen taşına koşarlar, onu çevirirsin, bir arkana yük vururlar, onu taşırsın!

Bir gün rahat ettiğin yok…

Bütün vücudu yara bere içinde kalmış. Efendisi hemen bir baytar getirmiş, ondan ilaç sormuş. Baytar, eşeğin ötesine berisine bakmış, en sonunda:

“Bir keçi ciğeri bulup kaynatacaksın, suyunu bu hayvana içireceksin; iyileştirmenin başka yolu yok.” demiş. Adamcağız da tek eşeği iyileşsin diye

keçiyi gözden çıkarmış, kesivermiş.

“Başkasına kötülük için düzen kuran, kendi kuyusunu kazmış olur”

Somuncu Baba Çocuk Dergisi | ARALIK 2017 Somuncu Baba Çocuk Dergisi | ARALIK 20178 9

Page 7: “Somuncu Baba Bahçesinin Taze Çiçeği”

Naciye BEYZA Bizim

YurdumuzBizim

Emeğimiz

Yerli malı demek bizim, akrabamızın, komşumuzun, babamızın, kardeşimizin emek vererek ürettiği mal demektir.

İnsanın kazancını, malını, zamanını ve-rimli bir şekilde ve gerektiği gibi kullan-masına tutumluluk denir. Tutumluluk asla cimrilik değildir. Tutumlu olma ve yatırım alışkanlığı küçük yaşlarda kazanılır. Yiye-cek, içecek, giyecek, ders araçları ve harç-lıkların verimli ve tutumlu bir şekilde kul-lanılması alışkanlığını küçük yaşta edinen bir çocuk, bu alışkanlıklarını büyüyünce de devam ettirir. Küçükken boşa akan su mus-luğunu kapatan, gereksiz yanan lambayı söndüren bir çocuk büyüyünce de aynı duyarlılığı gösterir. Okulda zamanı iyi de-ğerlendirme alışkanlığı kazanan çocuk, bu huyundan vazgeçmez.

Yalnızca kendimize ait olan bir şeyi de-ğil, bize ait olmayan eşyaları kendimizin-miş gibi korumalıyız. Vatana, millete, dev-lete, topluma ve arkadaşlarımıza ait olan eşyalara zarar vermemeliyiz.

Boşa kullanılan ve israf edilen her kay-nağın toplumun her kesimine dolayısıyla kendimize de zarar verdiğini, bizi ve ülke-mizi fakirleştirdiğini unutmamalıyız.

Bugün kullandığımız araç ve gereçlerin çoğu bizim fabrikalarımızda yapılıyor. Top-raklarımız her türlü ürün için verimli. Yiye-ceklerimizin hemen hemen tamamı ülke-mizde yetiştiriliyor.

Günümüzde sadece üretmek yeterli ol-muyor. Ürün teknolojik gelişmelere uygun

şartlarda üretilmeli. Yenilikçi ve kaliteli bir şekilde tasarımı yapılmalıdır. Ayrıca bu ürünü pazarlayabilmek artık günümüzde daha da fazla önem kazanmıştır. Ülkemizin yurt dışından aldığı mallar olduğu gibi, bi-zim ürettiğimiz kaliteli ürünlerimizde yurt dışında satılmaktadır.

Bu durumda üretilen ürünün kalitesi ön plana çıkmaktadır. Her ne yapıyorsak en iyisini, en doğrusunu, en kalitelisini yap-malıyız. Eğer ürünlerimiz teknolojik geliş-melere uygun ve kaliteli olursa yurt içinde daha çok satılacak. Aynı ürünü vatandaşı-mız ithal mallardan almayacaktır.

Geçmişte ülkemize bir tarım ülkesi ola-rak bakılmış ve sadece tarım ürünleri üre-tebilen ülke olarak görülmüş. Bu nedenle teknolojik üretimden uzak durulmuştur. Günümüzde ise Türk işadamlarımız birçok teknolojik ürünü ülkemizde üretip tüm dünyaya satabilmektedir. Bu durum ülke-mizin gelir eviyesini arttırmaktadır. Bir ülke ne kadar çeşitli ürün üretirse, ne kadar çok kaliteli üretim yaparsa o kadar çok gelişir. Bunu başaramazsak birçok şeyi yabancılar-dan almak zorunda kalırız.

Ülkemizin kalkınması, gelişmesi ve yük-selmesi için tasarruf yapmalıyız. Tutumlu olmalı, yerli malı kullanmalıyız. Yerli malı üretimi ve kullanımı sayesinde; üretici-satıcı-alıcı kazanır. Yani ülke kazanır. Top-lumsal bir şuurla hareket etmeliyiz. Millî birlik ve beraberliği sağlamalı, dışa bağımlı olmaktan kurtulmalıyız. Güçlü bir Türkiye için el ele vermeliyiz.

Somuncu Baba Çocuk Dergisi | ARALIK 2017 Somuncu Baba Çocuk Dergisi | ARALIK 201710 11

Page 8: “Somuncu Baba Bahçesinin Taze Çiçeği”

Sevgili çocuk dostlarım;

Urfa'da son olarak Sipahi Pazarı’nda çekim yapılacak. Selim'in anlattığına göre burası 1500'lü yıllarda yapılmış ve içinde halı, kilim, kürk ve keçe satılan dükkânların bulunduğu tarihî bir kapalı çarşıymış. Kahvaltıdan hemen sonra yola çıktık. Selim yolda çarşı-nın her gün dualarla açıldığını ve bu geleneğin ilk açıldığı günden bu yana yapıldığını söyledi.

Ömer, "Selim Abi, uzun zamandır Urfa'dayız. Başka şehirlerde de bu kadar uzun kalacak mıyız?"

"Ömer'cim ülkemiz o kadar güzel, tarih ve çevre yönünden öyle zengin ki, sanırım birçok şehirde daha hep böyle uzun kalacağız.”

Camgöz ve Arkadaşları

Raziye SAĞLAM Kedi

Camgöz’ün GünlüğüSipahi

Pazarı'nda

Selim'ler çekim yaparken biz de Uzun Kulak'la her zaman olduğu gibi etrafı dolaş-tık. Selim'in dediği gibi, ülkemiz ve insanları gerçekten çok güzel. İyi ki biz de geziyoruz onlarla. Ömer bir gün "Böyle gezmesek sa-dece kitaplardan okuyarak hiçbir yeri tanı-yamazdık." demişti.

Sipahi Pazarı’nda çekimler bittikten son-ra sırasıyla, içinde kalaycı ve bakırcıların bulunduğu Hüseyniye Çarşısı, yöresel giy-silerin satıldığı Kazzaz Çarşısı ve Urfa'nın meşhur isot biberi ve kuru bakliyatların satıldığı İsotçular Çarşısı’nda çekim yapıldı. Ben bu kadar çok ve çeşitli acı biberi daha önce bir arada hiç görmemiştim. Kedi ha-limle benim bile canım çiğ köfte çekti. Zeliş

“Selim Abi bu Urfalılar nasıl bu kadar çok acı yiyebiliyorlar? Bir dükkândan ikram ettikle-ri çiğ köfteden bir lokma aldım hala ağzım yanıyor.” Gerçekten de acıdan Zeliş'in göz-lerinden yaş gelmişti. Bunu gören Selim ve diğerleri çok güldüler.

O akşam Urfa'da tanıdıkları birinin da-vetlisi olarak sıra gecesine gittik. Sıra gecesi burada çok eskiden beri süregelen bir ge-

lenekmiş. Konak gibi büyük bir evde yapı-lıyordu. Biz evin için girmedik. Çok büyük olan bahçesinde iki tane daha köpek vardı. Ben önce korktum onlardan ama sonra he-men arkadaş olduk ve birlikte koşup oyna-dık. Bir süre sonra akşamın en güzel vaktine geldik. Tahmin ettiğiniz gibi, bu en güzel va-kit yemek saati. İştahınıza gelmesin, Urfa'da meşhur olan bütün kebap çeşitlerinden yedik. Urfa'daki günlerimizin böyle güzel bir akşamla bitmesinden memnun olarak ayrıldık oradan. Geride bizi seven çok güzel dostlar bırakarak.

Görüşmek üzere çocuklar…

Somuncu Baba Çocuk Dergisi | ARALIK 2017 Somuncu Baba Çocuk Dergisi | ARALIK 201712 13

Page 9: “Somuncu Baba Bahçesinin Taze Çiçeği”

İnsanlığın önemli yerleşim merkezlerinden biri Harran’da doğan İbra-him (a.s.)’ın babası Azer, kral Nemrud’un putlarının bakıcısı ve idarecisiydi.

Musul’da Babil şehrini kurarak krallık yapan Nemrud, yeni adetlerle yö-netimini pekiştirmiş astronomi ile uğraşıp gelecekle ilgili önemli tahmin-ler yaparak insanların önderleri olmuş daha sonrada ateşe tapmayı kendi-ne ibadet edinerek insanları kendisine ve putlara ibadete teşvik etmiştir.

Rüyasında bir yıldızın güneş, ay ve diğer yıldızların ışığını kapattı-ğını gören Nemrud bunu kâhinlerine yorumlatmış onlar da, bu yıl için-de doğacak bir çocuğun saltanatına son vereceğini söyleyince ülke-sinde o yıl içinde doğacak bütün çocukların öldürülmesini emretmişti. Nemrud’un çok güvendiği Azer’in de o yıl bir çocuğu dünya gelmiş, annesi Nuna Hatun çocuğu gizlice doğurmuş, bunu babasından bile saklamış, böylelikle İbrahim (a.s.), Nemrut adamları tarafından öldü-rülmekten kurtulmuştur.

Yıllar yılları takip etmiş ölümlü çocuk yılı unutul-muş İbrahim (a.s.) genç bir delikanlı olmuştu. Kendini ve etrafını tanımaya başlayan İbrahim (a.s.) yaratılış üzerine düşünerek Allah’ın varlığını bilmeye, anla-maya çalışmış, kendi kendine sorular sorarak bu çe-tin yolu aşmış, tek Allah fikrine ulaşmış, Allah da onu peygamber seçerek işini daha bir kolaylaştırmıştı.

AliBÜYÜKÇAPAR

Azer, yaptığı putları satmaları için İbra-him (a.s.) ve diğer oğullarını görevlendirdi-ğinde İbrahim (a.s.) putları babasından alıp ayaklarına ip bağlayarak pazara kadar sü-rükler “Ne zarar ne da yarar vermeyen bu putları alan var mı?” diyerek putları satma-ya çalışır kimse de ondan put almaz onun bu yaptıklarını da anlamazlardı. Nemrud bu olayı duyunca İbrahim (a.s.)’ı huzuruna çağırdı İbrahim (a.s.) onlara, “Siz kendi eli-nizle yonttuğunuz şeylere mi tapıyorsunuz? Hal bu ki sizi de elinizle yapageldiğiniz şey-leri de Allah yaratmıştır.” (37/Saffat, 94) dedi, daha sonra putları kırarak onların acizliğini gösterdi ama halk inanmadı Nemrud da İb-rahim (a.s.)’ı cezalandırmak için ateşe attır-dı. O zaman yüce Allah tarafından “Ey ateş! İbrahim’e karşı serinlik ve selametli ol.” (21/

Enbiya, 69) buyuruldu ve ateş İbrahim (a.s.)’i yakmadığı gibi ateş alanı gül bahçesi oldu. Bu mucize karşısında halkın bir kısmı ona inandı. Bu duruma kızan Nemrud, İbrahim

(a.s.) ile ona inananları ülkesinden çıkardı. İbrahim (a.s.) Ürdün, Mısır daha sonra da Ke-nan topraklarına hicret etti oraya yerleşti.

İbrahim (a.s.)’ın Hacer’le evliliğinden İs-mail (a.s.) dünyaya geldi. Onunla birlikte Mekke’de Kâbe binasını inşa etti. Bu gün bile Allah’a teslimiyetin örneği olarak anla-tılan kurban hadisesi meydana geldi. Allah, emirlerine uyan bu ulu peygamberi Kur’an-ı Kerim’de defalarca övdü ve onun iman edenlerin önderi olduğunu belirtti.

İbrahim Peygamber’e bazı sayfalar veril-di. O da bu bilgilerle insanlara önderlik etti, onları bir olan Allah’a iman etmeye davet edip durdu.

Sare Hanım’dan da oğlu İshak (a.s.) dün-ya geldi. İbrahim (a.s.) uzun yıllar yaşadı. Kudüs’te vefat etti.

Hz. İbrahim Aleyhisselam

Somuncu Baba Çocuk Dergisi | ARALIK 2017 Somuncu Baba Çocuk Dergisi | ARALIK 201714 15

Page 10: “Somuncu Baba Bahçesinin Taze Çiçeği”

Ömer sevinçle merdivenleri çıktı. Ka-

pıyı açan annesine selam verip içeriye

girdi. Odasına yöneldi. Mutlu olduğu her

halinden belli oluyordu. Odasından bir

süre çıkmayan Ömer’i annesi merak etti.

Ömer’e seslendi.

- Ömerrr, ders mi çalışıyorsun yavrum.

Okuldan yeni geldin, biraz dinlen sonra

çalışırsın.

- Hayır anne. Mutluluklarımı sayıyo-

rum.

Bu cevap üzerine annesi yerinden

kalkıp Ömer’in yanına geldi. Ömer bir ka-

vanozun içindeki küçük kâğıt parçalarını

yatağının üstüne dökmüş, onları sayıyor-

du. Annesi kâğıt parçalarını incelediğin-

de, üzerlerine notlar alınmış, küçük kare

şeklinde kesilmiş kâğıtlar olduklarını

gördü. Merakla sordu,

- Ömerrr bunlar ne yavrum!

Ömer bir kâğıt parçası eline alıp, elli

dedikten sonra,

- Bu yaşlı teyzeye yaptığım iyilikten

sonra duyduğum mutluluk. O gün yiye-

cek dolu poşetlerini taşımasına yardım

etmiştim, o da çok mutlu olmuştu.

Bir kâğıt daha eline alıp, elli bir dedi.

- Bak bu da yavru kediye süt verdiğim

sonrası yaşadığım mutluluk. Bu da konu

komşumuza, akrabalarımıza, arkadaşla-

rıma ettiğim tebessümlerin mutluluğu.

Tebessümüme tebessümle karşılık veri-

yorlar hepimiz mutlu oluyoruz anne. Bak

bu da komşu teyzeye ekmek almıştım,

aldığım dua sonrası yaşadığı mutluluk.

Ömer saydı saydı. Annesinin ağzı açık

kalmıştı. Ömer annesinin boynuna sarıl-

dı.

- Canım annem. Yaptığım iyiliklerle

çok mutlu oluyorum. Hep iyilik yapmak

istiyorum hep. Herkes para biriktiriyor,

ben de mutluluk biriktireyim dedim. Bu

gün de arkadaşımla silgimi paylaştım.

İşteee bu hafta içinde yüzüncü mutlulu-

ğummm. Yaşasınnn!

Annesi gülümseyerek

- Ne güzel. Beni de şimdi çok mutlu et-

tin, bu da yüz birinci mutluluğun olsun

tamam mı? İyilik meleğim benim...

Emine Yılmaz DERECİ

Mutluluk Biriktiriyorum!

Somuncu Baba Çocuk Dergisi | ARALIK 2017 Somuncu Baba Çocuk Dergisi | ARALIK 201716 17

Page 11: “Somuncu Baba Bahçesinin Taze Çiçeği”

Çalışmak

Erdemdir en büyük

Et çocuklar

Çalışın

Mutlu bir dünya için

Olmadan mücadele

Yürümez

Yaşanmaz hayat

Daralır, kalınır

Bir kırılma noktasında

Olunmaz rahat

Arınmak gerek

Kötülükten, günahtan

Kirdeni pisten

Ne varsa

Arılık güzelliktir

Aydınlıktır, güneştir

Olmamak arı

Yarasadır karanlıkta

Ey Türk çocuğu

Parola:

Çalışma-mücadele

Ve arınma

Yazan yazmış bizleri

Okuyan okusun diye

Adımıza kitap demişler

Doldurmuşlar raflara

Bekliyoruz yıllardır

Hem de aynı yerde

Ah! Açıp okuyan yok

Tozlandı üstümüz, başımız

Hasret kaldık okunmaya

Çekin alın üstümüzden

Dağıtın tozlarımızı

İnanın yoksa eksilmez

Dinmek bilmez gözyaşlarımız

Yazan yazmış bizleri

Okusunlar diye

Usandık raflarda

Garip garip durmaktan

Okunmayacaktık

Niye yazıldık niye

İlim bizde gizlidir

Fikirler bizde

Yücelir bizimle sanat

Okumazsanız

Tutmazsanız dost bizi

Bulamazsınız murat

Celalettin KURT Celalettin

KURT

ParolaAğlayan kitaplar

Somuncu Baba Çocuk Dergisi | ARALIK 2017 Somuncu Baba Çocuk Dergisi | ARALIK 201718 19

Page 12: “Somuncu Baba Bahçesinin Taze Çiçeği”

İğne Olurken Öksürünce Acı Azalır mı?

Tuatara

Zehirli Fugu Balığı

Waitomo Mağaraları

Fugu, dünyanın en zehirli balığıdır ve Japonya’da gıda olarak tüketilmektedir. Fugu ayrıca dünya üzerindeki en zehirli ikinci omurgalı. Fugu, balon balığı ve kirpi balığı gibi isimlerle de anılmaktadır. Dün-yada 122’den fazla fugu türü bulunmak-tadır. En çok tropik sularda rastlanır ancak son yıllarda Akdeniz’e kadar inmiştir. Fugu çok büyük bir balık olmamakla birlikte 100 cm’ye varan birkaç tür bulunmaktadır.

Göz kamaştırıcı bir yerden bahsedeceğiz. İsmi Yıldız Kurdu Mağarası. Waitomo Mağaraları’nda bulunan bu özel yer Yıldız Kurdu Mağarası’dır. Her biri sivrisinek boyutunda olan ve sadece Yeni Zelanda’ya özgü bir tür olan bu canlılar mağara duvarlarında inanılmaz görüntüler sergilerler. Mağara çok derinde ve hiç bir yerden güneş ışığı almamasına rağmen, doğal ışıklarla aydınlanır. Karanlıkta parlayan ve mağaraya ışıltı veren tırtılları görmek için mağara içinin tekneyle gezilmesi gerekir.

Alman araştırmacılar, iğne olurken öksürmenin acıyı o an kestiğini keşfetti. Bu konuda yapılan araştırmalar üzerine öksürük göğüs ve omurilik kanalında ani bir basınca neden olduğu böylelikle vücuda acı iletilmesinin engellediği gözlemlenmiştir.

Tuatara, kertenkeleye benzeyen ve diğer sürüngenlerle kıyaslandığında oldukça uzun ömürlü olan bir canlıdır. Tuatara’yı diğer sürüngenlerden ayıran özelliği başının üzerinde ince bir deriyle kaplı üçüncü bir göz bulunmasıdır. Fakat araştırmalar sonucu bu göz işlevsizdir. Tuataralar’ın bu gözleri, güneşin pozisyonundan yola çıkarak yön bulmak için kullandıkları bir pusula gibi çalışmaktadır. Bundan başka sürüngenler çoğunlukla hareket edebilmek için en az 20 C’lik bir ısıya ihtiyaç duyarlar. Tuataralar ise soğuk havada bile avlanabilirler.

Bunları Biliyor muydunuz

NisaERCİYES

Somuncu Baba Çocuk Dergisi | ARALIK 2017 Somuncu Baba Çocuk Dergisi | ARALIK 201720 21

Page 13: “Somuncu Baba Bahçesinin Taze Çiçeği”

ErdalKARASU

İlk Yazım

Yaşım şimdi epey ilerledi. Çocuklu-ğum ilçede geçti. Okul yıllarında çalış-kan, başarılı bir öğrenci değildim. Her yıl olmasa da bütünlemeye kalarak sınıfı geçerdim. Ama sene kaybım olmadı hiç. Tatillerde sinemaya giderdim, arkadaş-larla gezerdim ve bolca gülmece kitap-ları okurdum. Resimli ve kahramanlıkları dillere destan çizgi romanlara bayılırdım. Her hafta gazete bayisinden fasikül fasi-kül alırdım.

Lise biri direk geçmiştim ama edebi-yat notum ortaydı. Hiç iyi not alamadım edebiyat hocam Esat Bey’den lise yılları boyunca. Üstelik 1974 yılında Diyarba-kır Eğitim Enstitüsü Türkçe Bölümü’nü kazandım. Okula bir yıl devam ettim. Derslerim iyiydi. Ama ertesi yıl üniversi-te sınavına girip, daha yakın bir kentteki yüksekokula kaydımı yaptırdım ve orada okumaya başladım.

İlk öykümün yayınlandığı yıl lise bir-deydim. Yıl 1972... "Lisede Bir Tarih Der-si" adlı tam sayfa gülmece öyküm bir mizah dergisinde yayınlanmıştı. Öykü önce bir gazetede yayınlandı. O ya-zılar haftalık olarak da dergide çıkı-yor. Telif ücreti olarak 75 TL aldım. Okul adresime gelmişti para. 50 TL’si ile şık, deri bir ayakkabı aldım. Kalanı ile de sınıf arkadaşlarıma çi-kolata ve şekerler yaptırmıştım bir kutu, pastanede. Berberde de tıraş olup, güzel kıyafetlerimi giyip, bü-yükçe şekerleme kutusunu okula

götürdüm. Kutuyu sınıf başkanına ver-dim. Arkadaşlarıma şekerlemeleri ikram etti. Kimi arkadaşım 2-3 tane alıp ağzına götürdü. Arkadaşlarım "teşekkür" etti ve

"Gazeteye yine böyle yazılar yaz..." dedi-ler. Eve geldiğimde dergide çıkan yazımı sıkılmadan, sevinçle defalarca okudum. Ev halkı da mutlu... Gece yazıya bakarak yattım uyudum.

Babam konuşkan ve şakacı bir insan-dı. Sürekli çevresinde aranan bir kişiydi. O konuşup, şakalar yapmaya başlayınca etrafındakiler kahkahalarla gülerdi. Ba-bam her hafta bir mizah dergisi alırdı ba-yiden. Bu derginin sayfalarında karikatü-ristler ve mizah yazarları vardı. Bayılıyor-dum bu dergiyi okumaya. Türkiye'nin pa-noroması sayfalarına yansırdı. Sevdiğim yazarlar vardı. Karikatürlere defalarca bakardım. "Sizin Köşeniz" diye okuyu-cudan gelen yazıların yayınlandığı bir köşe vardı. Hemen, okulda geçen iki ko-mik olayı yazıp, postaya verip, bu dergi-ye gönderdim. İki öyküm de bu dergide yayınlandı. Sekiz hafta dergi ücretsiz ev adresime geldi.

Artık öyküler yazmaya başlamıştım bu gibi mizah dergilerine. Yazılarım ya-yınlanıyordu aralıklarla. İlçede beni ta-nımayan yok gibiydi. O yıllarda ilçenin gazetesi de aylık olarak çıkmaya başladı. Gazetenin sahibi benden yazı istedi gö-rüştüğümüzde. "Sürekli olmasa da yazı yazmaya çalışırım." dedim. Yazı yazma uğraşım böyle başladı.

Somuncu Baba Çocuk Dergisi | ARALIK 2017 Somuncu Baba Çocuk Dergisi | ARALIK 201722 23

Page 14: “Somuncu Baba Bahçesinin Taze Çiçeği”

MustafaAKGÜN

Türk-Kürt Kardeştir

Alpaslan, Afşin Bey, Sav Tekin karargâhtaydılar. Otağ-ı Hümayun’da otu-ruyorlardı. Maiyet eri içeri girdi. “Sultanım, uzaktan bir grup gelmektedir. Silahlı asker gibi gözükmektedirler.” dedi.

Bir müddet sonra gelenlerin başı olduğu anlaşılan biri Alpaslan ve kumandanlarının yanına yaklaştı. “Selamın aleyküm, yüce Sul-tan Alpaslan.” dedi.

Alpaslan, “Aleyküm selâm. Yiğit bir görü-nüşün var. Kimsin sen?” dedi.

“Ben bu çevredeki Kürtlerin beyiyim. Adım

Molla Ali Yahya Manzurî’dir.”

“Buraya niçin geldin?”

“Sultanım!... Duyduk ki Bizanslılarla sava-

şa girmek üzeresiniz. Cihat her Müslümana

farzdır. Müslüman Kürtlerle Müslüman Türk-

ler birbirinin kardeşidir. Türk-Kürt kardeştir.

Dolayısıyla sizin safınızda savaşa girsek ge-

rektir.”

Alpaslan Afşin’e fısıltı halinde sordu.

“Bunda bir oyun olabilir mi Afşin?”

Afşin Bey de fısıltı halinde cevap verdi. “Hayır Sultanım. Bunlar Kürt. Gerçek Kürtler samimi Müslümandırlar. Onlarda kalleşlik ve hainlik olmaz. Meğerki iblis kalplerini istilâ etmiş olsun. Gerçi iblis kimin kalbine girerse onu sapıttırır ya.”

Molla Ali Yahya Manzurî, Alpaslan ve Af-şin Bey’deki şüpheyi gidermek için şunları söyledi:

“Ne konuştuğunuzu duymuyorum ama anlıyorum Yüce Sultan. Öyle konuşmakta haklısınız. Harp üzerindesiniz. Her türlü ih-timali düşünmek ve her türlü tedbiri almak gerek. Ama biz samimi olarak sizin safları-nızda savaşmak istemekteyiz. Buna inanın Yüce Sultan. Siz yüce dinimiz adına savaşa-caksınız. Bunun için sizinle düşmana karşı savaşmayı canımıza minnet biliriz. Sizi böy-le savaş hazırlığı içinde görmüşüzdür. Bun-dan sonra size yardım etmemek bizim için büyük vebal olurdu. Bunu yapmasak öbür dünyada halimiz nice olurdu? Peygamberi-miz Hz. Muhammed bizim yüzümüze bakar mıydı? Bize şefaat eder miydi? Allah merha-met eder miydi bize?”

Alpaslan vurgulu bir ses tonuyla konuştu.

“Bu sözleri söyleyen kimse hain ve kalleş olamaz.”

Molla Ali Yahya Manzurî’ye doğru ilerledi Alpaslan. Çok sevinçli idi.

“Hoş geldin, sevgili kardeşim Molla Ali Yahya Manzurî.”

“Hoş bulduk yüce Hakan.”

Alpaslan ve Molla Ali Yahya Manzurî ku-caklaştılar.

Alpaslan etrafındaki askerlerine seslendi:

“Kumandanlarım ve askerlerim!... Kürt kar-deşlerimizi kucaklayın. Onları iyi bir şekilde ağırlayıp dinlendirin. Çünkü onlarla beraber savaşacağız. Belki onlarla beraber cennete uçacağız. Belki Cemalullah’ı onlarla beraber seyredeceğiz.”

Her iki tarafın kumandanları ve askerleri arasında sevinç çığlıkları duyulmaya başlar. Alpaslan ve kumandanları, Molla Ali Yahya Manzurî’yi sırayla kucakladılar. Çoğunun gö-zünde sevinç gözyaşları vardı. Molla Ali Yah-ya Manzurî de ağlıyordu. Hep beraber Otağ-ı Hümayun’a girdiler.

Alpaslan’ın askerleri de Kürtlerin yanına koşuşmaya, onlarla kucaklaşmaya başladı-lar.

Sonraki günlerde, o zamanın Amerika’sı olan Bizans’a karşı o büyük zaferi beraberce kazandılar.

Somuncu Baba Çocuk Dergisi | ARALIK 2017 Somuncu Baba Çocuk Dergisi | ARALIK 201724 25

Page 15: “Somuncu Baba Bahçesinin Taze Çiçeği”

HakanYILDIRIM

Sevgili Ailem

Oğuzhan'ın Günlüğü

Sevgili ailem;

Dünyaya gözümü ilk açtığım andan

bugünüme kadar hep yanımda oldunuz.

Hasta olduğumda hep başucumda bul-

dum sizi. Mutluluğumu, sevincimi, acıla-

rımı, dertlerimi sizinle paylaştım.

En gizli sırlarımın ortağı canım an-

nem, kimi zaman yastığım oldu başımın

altında dizlerin. En fırtınalı günlerimde

güvenilir bir liman oldun bana. Ders ça-

lışırken sıkıldığımda en büyük destek-

çimdi sözlerin. Sana danıştım aklıma ta-

kılan her şeyi, hayatı senden öğrendim.

Biliyor musun canım annem, ben bütün

dertlerimi seninle yendim.

Candan öte can babam, sen benim

arkamda karlı bir dağdın. Yaslandığım

koskoca bir çınardın. Gölgene sığındım

her yandığımda. Yoruldum kimi zaman

hayatın yollarında, zorlandım dik yokuş-

larda ve en zor anlarımda yanımda hep

sen vardın.

Canım kardeşim Kerem, doğduğun

gün daha dün gibi aklımda. O yumuk

gözlerin, mini mini parmakların, o yu-

muşacık tenin hâlâ gözlerimin önünde.

Su gibi geçen yıllarla beraber büyüyüp

serpilişin an be an hafızama kazılı. Sen

benim biricik kardeşimsin, canımdan

çok sevdiğim. Sen evimizin neşesi, ciğe-

rimin köşesi… Sen benim her şeyimsin.

Canım arkadaşlarım, “Arkadaşlar,

seçilmiş kardeşlerdir.” derler. Ger-

çekten de öyle. Sizler benim kardeşle-

rimsiniz. Sokakta, okulda, bahçede, yol-

da; yirmi dört saatin büyük bir kısmında

sizinleydim. Arada sırada kırgınlıklarımız

olsa da biz birbirimize çok bağlandık. Ve

ben sizleri çok sevdim. Dostluğu, daya-

nışmayı, güveni sizden öğrendim.

Ve sevgili dedem, ak dedem akça de-

dem. Benim rüyalarıma girmesini bekle-

diğim bir “Aksakallı Dede”ye hiç ihtiya-

cım olmadı sayende. Çünkü ne zaman

sıkışsam yanımdaydın. Nasihatlerini

kulağıma küpe yaptım. Bütün sorunları-

mın çözümünü sende buldum. Bana hep

doğru yolu gösterdin. Ben mücadele

etmeyi, sabretmeyi, şükretmeyi, vatanı

sevmeyi senden öğrendim.

Ben sizlerin sayesinde yepyeni bir

Oğuzhan oldum. Ben, ben oldum ve sizi

en çok seven oldum. Bundan sonra is-

terse tüm zorluklar üstüme gelsin. Gel-

sin ki daha da güçleneyim. Yeter ki ya-

nımda siz olun.

Tüm sevdiklerim sizlere söz olsun:

Yılmayacağım, yıkılmayacağım…

Somuncu Baba Çocuk Dergisi | ARALIK 2017 Somuncu Baba Çocuk Dergisi | ARALIK 201726 27

Page 16: “Somuncu Baba Bahçesinin Taze Çiçeği”

46 yıllık hükümdarlığı boyunca Osmanlı’yı zaferden zafere koşturan Ka-nuni Sultan Süleyman’ın da, her fani insan gibi ahiret yolculuğu yaklaşmıştı.

71 yaşındaydı ve çok hastaydı. Yatak-tan kalkamayacak haldeydi. En büyük kor-kusu yatakta ölmekti.

Son nefesini, din uğrunda savaşırken vermek istiyordu. Nasıl yaşamışsa öyle öl-mek son dileğiydi.

Sefer Öncesi Son Vasiyet

Zigetvar Kalesi’nin kuşatılacağı haberi, onu, son arzusunu yerine getirmek için ha-rekete geçirdi. Sefere çıkmadan önce oğlu Şehzade Selim’e şu vasiyette bulundu:

“Benim canımdan sevgili, iki gözümün nuru Selim Han’ım!

Bu iki muskayı ve bir mücevherli el sandığını bağışladım. Âlemin övüncü Mu-

hammed Mustafa’nın temiz ruhu içindir. Bunları satıp Cidde’ye su getirtesin.

Oğulluk edip bu vasiyeti yerine getire-sin. Saraydaki bütün ağalar ve oda oğlan-ları şahittir. Sen benim el yazımı bilirsin. Göreyim nice yerine koyarsınız.

Dünya kimseye kalıcı değildir. Ümit edilir ki değerinde satarsınız.

Hak Teâlâ bu seferi mübarek edip gönül hoşluğuyla gelmek kısmet ede, Sevgilisi Hz. Muhammed hürmetine aleyhisselam.”

Zigetvar Daha Alınmadı mı?

1566 yılındaki Zigetvar Seferi, Muhte-şem Süleyman’ın son on üçüncü seferiydi. Çünkü kalenin bütünüyle fethini göreme-den şehit oldu. Son nefesini verirken bile aklı kaledeydi. Devamlı olarak Sadrazam Sokullu Mehmed Paşa’ya, kalenin düşüp düşmediğini soruyordu:

- Bu ocağı yanası Zigetvar, daha alınma-dı mı?

Cihan sultanı Kanuni, 6-7 Eylül gecesi ruhunu Allah’a teslim etti. Vefat etmeden

önce, derin anlamlar ve duygularla dolu şu ibretli duayı yaptı:

“Bütün ömrümce yeryüzünü zaferleri-me eşik ettim. Yerine gelmedik ricam ve gerçekleşmedik arzum kalmadı. Şimdi, ar-tık Sevgili Peygamber’inin yüzü suyu hür-metine, şehitlik saadetini nasip eyle ve sonra bana mübarek yüzünü göster.”

Ölümü 48 Gün Gizlendi

Kalenin fethi tamamlanıncaya ka-dar Sadrazam Sokullu Mehmed Paşa, Kanuni’nin ölümünü tam 48 gün ordudan sakladı. Orduda karışıklık çıkmaması ve moralsizlik meydana getirip, kalenin fet-hini etkilememesi için böyle yaptı.

Oğlu Selim, Belgrad’a geldiğinde Padişah’ın vefatı orduya duyuruldu. Bü-tün paşalar, beyler ve askerler, bu habere ağladı.

Cenazesi, Belgrad’a getirildi. İlk cenaze namazı burada kılındı. Esas büyük cena-ze töreni İstanbul’da yapıldı. Gözyaşları içerisinde babasının yanına, Süleymaniye Camii’ndeki türbesine gömüldü.

Kanuni’nin Son Zaferi: Zigetvar

İsmailÇOLAK

Somuncu Baba Çocuk Dergisi | ARALIK 2017 Somuncu Baba Çocuk Dergisi | ARALIK 201728 29

Page 17: “Somuncu Baba Bahçesinin Taze Çiçeği”

11-17 Aralık Mevlâna Haftası

12-18AralıkTutum,Yatırım ve

Türk Malları Haftası

23 Aralık 1876 I. Mşrutiyet’in

İlanı

3 Aralık Dünya Engelliler

Günü

27 Aralık Milli Şairimiz Mehmet Akif

Ersoy’un Vefatı

27 Aralık Milli Şairimiz Mehmet Akif

Ersoy’un Vefatı

21-27 AralıkVerimlilik Haftası

TarihteBu Ay

YusufHALICI

Somuncu Baba Çocuk Dergisi | ARALIK 2017 Somuncu Baba Çocuk Dergisi | ARALIK 201730 31

Page 18: “Somuncu Baba Bahçesinin Taze Çiçeği”

Çengel Bulmaca

Somuncu Baba Çocuk Dergisi | ARALIK 201732

(Bir Hadis)"Bir kimse, Müslümanların arasında bulunan bir yetimi alarak yedirip

içirmek üzere evine götürürse, affedilmeyecek bir suç işlemediği takdirde, Allahu Teâlâ onu mutlaka cennete koyar."

(Tirmizî, Birr, 14.)

(Bir Ayet)“Mü’min olarak, erkek veya kadın, her kim salih

ameller işlerse, işte onlar cennete girerler ve zerre kadar haksızlığa uğratılmazlar.”

(4/Nisâ, 124.)

Somuncu Baba

AsyaYILDIRIM

EsilaNIKSARLI

Muhammed EfeKAVAKLI

Bekir UmutIPEK

Fatma NazHANHATUN

RabiaGUL

EcrenKAVAKLI

HafsaKAVAKLI

Enes MalikCOSKUN

MevlutCoskun

YusufYILDIRIM

Seyma Beril CIMEN

Arkadaslar sizler de Cocuk Albumumuzde vesikalık fotoğraflarınızın yayınlanmasını istiyorsanız [email protected] adresimize gönderiniz.

Page 19: “Somuncu Baba Bahçesinin Taze Çiçeği”

Somuncu Baba Dergisi’nin Ücretsiz Eki’dir.

ARALIK 2017 / Yıl: 24 - Sayı: 206

“Somuncu Baba Bahçesinin Taze Çiçeği”

“Müslümanlık demek; ahlâk demektir. Peygamber (s.a.v) Efendimiz’in ahlâk hakkındaki tavsiyeleri

sayılamayacak kadar çoktur. Bunlar bize açıkça gösterir ki; bir Müslüman, namazına orucuna nasıl dikkat ederse, ahlâkının güzel

olmasına da öylece çalışacaktır. Bedenini ve kalbini temizleyerek, ahlâkın en yüksek basamağına çıkmaya çalışmak, her Müslümanın en önemli

vazifelerindendir. İnsan kötü huylardan ne kadar uzaklaşır, iyi huylara ne kadar sahip olursa, insanlığı o nisbette yükselir. Ahlaken düşkün

olan bir adam, gece gündüz durmayıp ibadet etse, yine noksandır, yine onda hayır yoktur.”

Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi (k.s.)