odyolojİ’de kullanilan temel kavramlar...konuma sesini anladığı en düük iddetin tespit...

21
Ataş,A.,Genç,A.,Belgin,E. ODYOLOJİ’DE KULLANILAN TEMEL KAVRAMLAR Özet: İşitme kaybı tanısının konulması, işitme kayıplı bireylere cihaz uygulanması ve uygun rehabilitatif yaklaşım konusunda yönlendirilmesi açısından Odyoloji biliminin rolü çok önemlidir. Doğru tanı konulmasında, tanı metodlarının doğru kullanılması, cihazların kalibrasyonun yapılmış olması, uygun tanı kriterlerinin kullanılması gereklidir. Bu bölümde; Odyoloji ile ilgili bilgileri tazelemek ve bu konuda bilgi sahibi olmayan sağlık elemanlarını bilgilendirmek amacıyla genel odyolojik yaklaşımlar ve odyolojide kullanılan temel kavramlar hakkında bilgiler sunulmaktadır. Giriş İşitme sisteminin değerlendirilmesi, işitme kaybı tanısının konulması, işitme kaybında uygun rehabilitasyon ve habilitasyon yaklaşımlarının belirlenmesi ve uygulanması, işitme kaybında gerek görülmesi durumunda işitme cihazı uygulaması ve adaptasyonunun sağlanması alanında çalışan Odyoloji bilimi, günümüzde yaygınlaşan objektif test yaklaşımları ile işitme sistemini daha ayrıntılı olarak inceleme şansına sahiptir. İşitme kaybının erken dönemde tespiti ve uygun rehabilitasyon ve tedavi yaklaşımı ile iletişim sorunu, ciddi ölçülerde azaltılabilmektedir. Bu nedenle, Kulak Burun Boğaz ve Odyoloji alanları dışında çalışan, diğer sağlık elemanlarının da hastalarında işitme ile ilgili problem olduğunda elde edilen sonuçlar hakkında fikir sahibi olmaları hastaların doğru ve erken yönlendirilmesi açısından büyük önem taşımaktadır. Odyometre Periferik işitmenin değerlendirilmesi amacı ile kullanılan ve saf ses çıkarabilen ses jeneratörlerine odyometre adı verilmektedir. Günümüzde digital özellikte olan odyometrelerin kullanımı oldukça yaygın olmakla beraber (Şekil -1), uygun kalibrasyon özelliklerine sahipse, analog odyometreler de rahatlıkla kullanılabilmektedir(Şekil-2). Şekil- 1: Digital Odyometre

Upload: others

Post on 24-Dec-2019

17 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Ataş,A.,Genç,A.,Belgin,E.

ODYOLOJİ’DE KULLANILAN TEMEL KAVRAMLAR

Özet: İşitme kaybı tanısının konulması, işitme kayıplı bireylere cihaz uygulanması ve uygun

rehabilitatif yaklaşım konusunda yönlendirilmesi açısından Odyoloji biliminin rolü çok

önemlidir. Doğru tanı konulmasında, tanı metodlarının doğru kullanılması, cihazların

kalibrasyonun yapılmış olması, uygun tanı kriterlerinin kullanılması gereklidir. Bu bölümde;

Odyoloji ile ilgili bilgileri tazelemek ve bu konuda bilgi sahibi olmayan sağlık elemanlarını

bilgilendirmek amacıyla genel odyolojik yaklaşımlar ve odyolojide kullanılan temel

kavramlar hakkında bilgiler sunulmaktadır.

Giriş İşitme sisteminin değerlendirilmesi, işitme kaybı tanısının konulması, işitme kaybında

uygun rehabilitasyon ve habilitasyon yaklaşımlarının belirlenmesi ve uygulanması, işitme

kaybında gerek görülmesi durumunda işitme cihazı uygulaması ve adaptasyonunun

sağlanması alanında çalışan Odyoloji bilimi, günümüzde yaygınlaşan objektif test

yaklaşımları ile işitme sistemini daha ayrıntılı olarak inceleme şansına sahiptir.

İşitme kaybının erken dönemde tespiti ve uygun rehabilitasyon ve tedavi yaklaşımı ile

iletişim sorunu, ciddi ölçülerde azaltılabilmektedir. Bu nedenle, Kulak Burun Boğaz ve

Odyoloji alanları dışında çalışan, diğer sağlık elemanlarının da hastalarında işitme ile ilgili

problem olduğunda elde edilen sonuçlar hakkında fikir sahibi olmaları hastaların doğru ve

erken yönlendirilmesi açısından büyük önem taşımaktadır.

Odyometre Periferik işitmenin değerlendirilmesi amacı ile kullanılan ve saf ses çıkarabilen ses

jeneratörlerine odyometre adı verilmektedir. Günümüzde digital özellikte olan odyometrelerin

kullanımı oldukça yaygın olmakla beraber (Şekil-1), uygun kalibrasyon özelliklerine sahipse,

analog odyometreler de rahatlıkla kullanılabilmektedir(Şekil-2).

Şekil- 1: Digital Odyometre

Ataş,A.,Genç,A.,Belgin,E.

Şekil- 2: Analog Odyometre ve Yüksek Frekans Odyometresi

Odyometreler aracılığı ile yapılan işitme testlerinde, yaygın olarak 125 Hertz (Hz) ile

8000 Hertz(Hz) arasındaki frekanslarda işitme ölçümleri yapılırken, işitme takibinde

(ototoksik ilaç kullanan hastalar, gürültülü ortamlarda çalışanlar gibi) ise, yüksek frekansların

eklenmesi (8000 Hz- 18000 Hz) unutulmamalıdır. Günümüzde yaygın olarak kullanılan

digital odyometrelerde, 125 Hz ile 18000 Hz arasındaki değerlendirmeleri yapmak

mümkündür. Analog odyometrelerin frekans aralıkları, çoğunlukla 125 Hz ile 8000 Hz

arasında olduğu için, işitme takibinde Analog odyometre ile yapılan ölçüm sonrasında Yüksek

Frekans Odyometresi ile de ölçüm yapılması gerekmektedir (Şekil- 2).

Odyometrelerin ürettikleri ses şiddeti, işitme kaybı düzeyinin belirlenmesinde önemli

bir etkendir. Günümüzde kullanılan odyometreler, tüm dünyada kabul edilen, “ISO-1969”

standartlarına göre “işitme düzeyi” (Hearing Level –HL-) temel alınarak kalibre edilmişlerdir.

Bu kalibrasyon gereksinimi, doğal ortamda bulunan herhangi bir sesin, fiziksel olarak

şiddetinin ölçülmesinde kullanılan birimin, desibel, Ses Basınç Düzeyi (Sound Pressure

Level-SPL-) cinsiden olmasından kaynaklanmaktadır. Daha önceki yıllarda kullanılan SPL

değerler, işitmenin belirlenmesinde oldukça karışık grafikler kullanılmasından dolayı

terkedilmiştir. Doğal ortamda bulunan sesin, insan kulağında hissedilmesi için belirli bir

şiddette (dB SPL cinsinden) olması gerekmektedir. Farklı frekanslarda, farklı değerleri

bulunduğu için (Örneğin; 125 Hz’de SPL cinsinden bir sesin, insan kulağı tarafından 0 dB HL

cinsinden hissedilmesi için 45,5 dB SPL şiddetinde olması gerekmektedir) karmaşık

bulunmuştur. İnsan kulağı tarafından farklı frekanslarda, hissedilen minimum ses şiddeti;

“işitme düzeyi” olarak kabul edilmiş ve “odyometrik sıfır” kavramı ile odyometrelerin

kalibrasyonu yapılarak, bu değerler sıfır desibel olarak belirlenmiştir. Günümüzde, dB SPL

cinsinden işitme eşiği veren odyogramlar, zaman zaman işitme cihazı uygulamalarında

kullanılmaktadır (Şekil- 3).

Ataş,A.,Genç,A.,Belgin,E.

Şekil- 3: İşitme Cihazı Adaptasyonunda Kullanılan SPL Odyogram Örneği

Odyometreler tarafından belirlenen, işitme eşiklerinin gösterilmesi amacı ile kullanılan

grafiklere “odyogram” adı verilir. Yaygın olarak kullanılan odyogramlarda, 125 Hz ile 8000

Hz arasındaki değerlendirmeler yer almaktadır (Şekil- 4). Yüksek frekans işitme eşiklerinin

yer aldığı odyogramlar ise farklıdır (Şekil- 5).

Şekil- 4: Odyogram

Ataş,A.,Genç,A.,Belgin,E.

Şekil- 5: Yüksek Frekans Odyogramı

Odyogramlarda işitme eşiği hakkında bilgi veren grafikler bulunmaktadır. Bu

grafiklerde yer alan her sembol değişik anlam taşımaktadır (Şekil- 6).

Şekil- 6: Odyogramda kullanılan sembollerin anlamı

Sembollerden de anlaşılacağı gibi, işitme ölçümleri yapılırken farklı yöntemler

kullanılmaktadır. Bu yöntemler;

Ataş,A.,Genç,A.,Belgin,E.

1.Hava Yolu İşitme Eşikleri

a. İşitme eşiği ortalaması

2.Kemik Yolu İşitme Eşikleri

3.Weber Testi

4.Serbest Alan İşitme Eşikleri

5.Konuşma Odyometresi Sonuçları

b. Konuşmayı alma eşiği

c. Konuşmayı ayırdetme oranı (Discrimination)

d. En rahat ses seviyesi

e. Rahatsız edici ses seviyesi

6.Elektroakustik İmpedansmetre Sonuçları

a- Orta kulak basıncı ve Geçirgenlik(Compliance) miktarı

b- Akustik refleks

7.Otoakustik Emisyonlar

a-Transient Otoacoustic Emissions ( TOAE)

b-Distortion Products Otoacoustic Emissions ( DPOAE)

8.İşitsel Uyarılmış Cevap Odyometresi (Auditory Evoked Response Audiometer)

Yukarıda maddeler halinde gösterilen ölçüm metodlarını kısaca, şu şekilde

açıklayabiliriz:

1. Hava Yolu İşitme Eşikleri: Standart kulaklıklar (TDH- 39) kullanılarak, dış kulak

yolundan verilen işitsel uyarıların (Saf ses), işitilebildiği en düşük şiddet (İşitme eşiği)

saptanarak tespit edilir. Hastaya verilen işitsel uyaranın rahat farkedilebilmesi için,

1000 Hz’den başlanır. Standart ölçümlerde çoğunlukla, 125 Hz - 6000 Hz arasındaki

frekanslarda işitme eşikleri tespit edilir. Hava yolu işitme eşikleri, işitme sisteminin

kulak kepçesi ile iç kulak arasındaki yapılarının ( dış kulak yolu ve orta kulak)

değerlendirilmesi açısından son derece önemli bilgiler vermektedir. Şekil- 7’de,

normal sınırlarda yer alan, sağ ve sol kulak hava yolu işitme eşikleri gösterilmektedir.

Ataş,A.,Genç,A.,Belgin,E.

Şekil- 7: Normal sınırlarda hava yolu işitme eşikleri

a. İşitme eşiği ortalaması: İşitme eşikleri saptandıktan sonra, 500 Hz, 1000 Hz

ve 2000 Hz’lerdeki işitme eşikleri toplanarak ortalamaları alınır. Saf ses

ortalaması olarak da adlandırılır. Bu frekansların tercih edilme nedeni; günlük

yaşamda kullandığımız konuşma seslerinin, daha çok bu frekanslar içinde yer

almasıdır. Elde edilen saf ses ortalaması değeri işitme kaybının derecesini

belirlemektedir (Tablo-1)

Tablo-1: İşitme kaybı dereceleri Saf Ses Ortalaması (dB) İşitme Kaybı Derecesi

0-15 dB Normal işitme

16-40dB Çok hafif derecede işitme kaybı

41-55dB Hafif derecede işitme kaybı

56-70dB Orta derecede işitme kaybı

71-90dB İleri derecede işitme kaybı

91dB ve üzeri Çok ileri derecede işitme kaybı

2. Kemik Yolu İşitme Eşikleri: Mastoid kemik üzerine yerleştirilen ve odyometreden

verilen saf sesi taşıyan, standart bir vibratör aracılığı ile yapılan bu ölçümde, uyaran

doğrudan kemik yapı aracılığı ile iç kulağa iletilir. Elde edilen cevap, iç kulağın

cevabıdır. Özellikle işitme kaybı tipinin belirlenmesi açısından son derece önemlidir.

Hava yolu işitme eşikleri ile kemik yolu işitme eşikleri arasında 5 dB’i aşan farklar

varsa ve kemik yolu işitme eşikleri normal sınırlarda yer alıyorsa, işitme kaybının

“iletim tipi işitme kaybı” olduğu söylenebilir. Çünkü, iç kulak cevabı normal sınırlar

arasında yer alırken, hava yolu işitme eşikleri, bu cevabın şiddet olarak üzerine

çıkmıştır. Yani; sesin iç kulağa iletilmesi aşamasında bir sorun olduğu düşünülmelidir

(Şekil- 8). Bu sorun, dış kulak yolunda, timpanik membranda veya orta kulak

yapılarında olabilir. Sorunun tam lokalizasyonu, odyogramın tamamı incelenerek

Ataş,A.,Genç,A.,Belgin,E.

tespit edilebilir. Hava yolu işitme eşikleri normal sınırların dışına çıkmış ve kemik

yolu işime eşikleri, hava yolu işitme eşikleri ile çakışık (aynı) elde edilmişse, işitme

kaybının “sensörinöral işitme kaybı” olduğu söylenebilir. Burada, iç kulak cevapları

ile hava yolu cevapları aynı olduğu için, hava yolunda sesin iletimini olumsuz

etkileyecek bir faktörden söz edilemez. İşitme kaybı, iç kulakta veya işitme sinirinde

oluşan bir lezyondan kaynaklanmaktadır (Şekil- 9). Kemik yolu işitme eşikleri normal

değerlerin dışına çıkmış ve hava yolu işitme eşikleri ile arasında 5 dB’i aşan aralık

varsa, “mikst tip işitme kaybı” olarak tanımlanır (Şekil-10). Mikst tip işitme

kaybında sorun, hem iç kulak veya işitme sinirinde, hem de sesin hava yolu ile taşınan

kısımlarında, yani dış kulak yolunda, timpanik membrada veya orta kulak

yapılarındadır. Ölçümler 500 Hz ile 4000 Hz arasındaki frekanslarda yapılır. Bu

frekansların altında veya üzerindeki frekanslarda verilen uyaranın titreşim olarak

algılanma riski olduğu için, bu aralıkta kemik yolu işitme eşiklerine bakılmaz.

Şekil- 8: İletim tipi işitme kaybı örneği

Ataş,A.,Genç,A.,Belgin,E.

Şekil- 9: Sensörinöral işitme kaybı örneği

Şekil- 10: Mikst tip işitme kaybı örneği

Ataş,A.,Genç,A.,Belgin,E.

3.Weber Testi: Bu test hem diapozon hem de odyometre ile yapılabilen bir testtir.

Diapozonla yapılan weber testinde sınırlı bir şiddete çıkılabilmektedir, bu sebeple

işitme kaybı olan hastalarda diapozonla yapılan weber testi sonuçları ya güvenilir

olmamakta ya da sonuç alınamamaktadır. Bunun yanı sıra weber testi, yapılan

odyolojik tetkik sonucunda elde edilen işitme kaybı tipinin desteklenmesinde de

kullanılmaktadır. Daha düşük kemik yolu işitme eşiğinin üzerine 20 dB eklenerek saf

ses uyaranı verilen hastadan, sesi nereden duyduğunu yön olarak söylemesi istenir.

Normal işitmede ve sensörinöral işitme kayıplarında weber işitme eşiğinin iyi olduğu

tarafa lateralizedir ya da hasta, sesi ortadan duyduğunu ifade eder. İletim ve mikst tip

işitme kayıplarında ise weber hava kemik aralığının daha fazla olduğu kulağa

lateralizedir.

4.Serbest Alan İşitme Eşikleri: Çocuk test yöntemleri arasında tartışmasız, en önemli

olanıdır. Kulaklık kullanımına şartlanamayan, çok küçük yaşlardaki veya ek sorunları

(hiperaktif, mental retarde, otistik çocuklar gibi) bulunan çocukların, işitme eşiklerinin

saptanması için, standartlara uygun olarak kalibrasyonu yapılmış odyometrelerle

bağlantılı hoparlörler kullanılarak yapılan bir testtir. Çocuk, sessiz odada hoparlörlere

45 derecelik açı oluşturacak şekilde bir masada oturmakta, aile bireylerinden biri

(anne veya baba) tedirgin olmaması için çocuğa eşlik etmektedir. Çocuk, masada

bulunan oyuncaklarla oyun oynarken, beklemediği bir zamanda verilen işitsel uyaran

karşısındaki tepkileri gözlemlenerek değerlendirme yapılır. Ölçüm hoparlörlerin

bulunduğu odada kulaklık kullanmadan yapıldığı için, elde edilen cevaplar, iyi olan

kulağın cevaplarıdır (Şekil- 11). Serbest alan cevapları, yalnızca küçük yaşlardaki

çocukların işitme eşiklerinin saptanmasında kullanılmaz. İşitme cihazı kullanan

kişilerin işitme cihazından elde ettikleri kazancı tespit etmek veya koklear implant

uygulanmış kişilerin, implant kullanımından elde ettikleri kazancı görmek ve

uygulanan konuşma programlarının sonuçlarını takip etmek amacı ile de

kullanılmaktadır (Şekil- 12).

Ataş,A.,Genç,A.,Belgin,E.

Şekil- 11: Serbest alan işitme testinde elde edilen bir sonuç

Şekil- 12: Koklear implant uygulanmış bir hastanın, değişik programlardan elde ettiği kazanç

miktarı

Ataş,A.,Genç,A.,Belgin,E.

5.Konuşma Odyometresi Sonuçları: İşitme kaybı olan bir kişinin, günlük yaşamında

karşılaştığı fonksiyonel sorunları görmek açısından, son derece önemli olan konuşma

testleri, odyolojik değerlendirmenin en önemli kısımlarından birisini oluşturmaktadır.

Konuşma testleri yapılmamış bir odyogram, kesinlikle tamamlanmış kabul

edilmemelidir.

a- Konuşmayı Alma Eşiği (Speech Reception Threshold – SRT): Kişinin,

konuşma sesini anladığı en düşük şiddetin tespit edilmesi amacı ile uygulanan bir

testtir. Kolay tekrar edilebilmesi için üç heceli kelime listeleri kullanılarak yapılan

bu değerlendirmede, aynı zamanda saf ses kullanılarak yapılmış olan işitme

eşiklerinin güvenilirliği de kontrol edilmektedir. Saf ses ortalaması ile konuşmayı

alma eşiği arasında ±10 dB’lik bir farklılık kabul edilebilir bir farklılıktır. Bu

şiddeti aşan farklılıklarda test güvenirliliği, fonksiyonel işitme kaybı veya hasta

kooperasyonu tartışılmalıdır.

b- Konuşmayı Ayırdetme Oranı (Speech Discrimination - SD): Fonetik olarak

dengeli, tek heceli kelime listeleri ile yapılan bu test, hastanın en rahat duyduğu

ses seviyesinde yapılır genellikle konuşmayı alma eşiğinin üzerine 40 dB

eklenerek bulunan ses seviyesi hastaya sorularak belirlenir. Kısa süreli bir uyarı

içerdiği için, ayırdetmesi daha zordur. Ayırıcı tanı açısından oldukça önemlidir.

Tek taraflı olarak, konuşmayı ayırdetme oranının ciddi düşüş gösterdiği

durumlarda, işitme kaybı simetrik olarak elde edilmişse, retrokoklear patoloji

açısından, hastanın ileri testlerinin yapılması gerekir (Şekil-13). Ayrıca hastanın

iletişim yeteneği hakkında ciddi ipuçları verdiği için, işitme cihazına karar verme

konusunda oldukça önemli bilgi vermekte ve tedavi yaklaşımını etkilemektedir.

Şekil- 13: Konuşmayı ayırdetme oranının ciddi ölçülerde farklı olarak tespit edilmiş bir

hastanın odyogramı

Ataş,A.,Genç,A.,Belgin,E.

c. En Rahat Ses Seviyesi (Most Comfortable Loudness-MCL-): Hastanın,

konuşma sesini en rahat duyduğu ses seviyesinin tespit edilmesidir. Özellikle

koklear patolojisi olan ve yüksek şiddetli seslerden rahatsız olan hastalarda,

dinamik işitme alanı daralmıştır. Bu hastalarda gürlük algısı (loudness) ciddi

olarak bozulduğu için, gerek konuşmayı ayırdetme oranının tespiti için gereken

uyaran şiddetinin belirlenmesinde, gerekse işitme cihazı seçiminde gerekli

amplifikasyon miktarının tahmin edilmesinde, en rahat ses seviyesi önemli bir

parametre olarak kullanılır.

d. Rahatsız Edici Ses Seviyesi (Uncomfortable Loudness-UCL-) : Hastanın

yüksek şiddetteki konuşma sesinden rahatsız olduğu eşiğin tespit edilmesini içerir.

Özellikle koklear patolojisi bulunan hastalar için, diğer test parametreleri ile

birlikte, çok önemli bir ayırıcı tanı kriteridir. Uygulaması oldukça kolay olan bu

değerlendirmede, elde edilen sonuç, hasta tedavisini ve takibini önemli ölçüde

etkilemektedir. Ayrıca işitme cihazı uygulaması sırasında, işitme cihazının

maksimum çıkış gücünü ayarlamak için gereken ipuçlarını da vermektedir.

6. Elektroakustik İmpedansmetre Sonuçları: Odyolojik değerlendirmenin bütünü

içinde ayırıcı tanının sağlanmasında en önemli ip uçlarını veren, objektif bir test

aracıdır. Dış kulak yolundan gelen seslere, orta kulak yapılarının gösterdiği direncin

ölçülmesi esasına dayanır. (Şekil- 14). Özellikle orta kulak patolojilerinin tanı, tedavi

ve takibinde vazgeçilmez önemde olan bir değerlendirme yöntemidir. Ayrıca akustik

refleks hakkında objektif bilgi vermesi bu ölçüm aracının değerini artırmaktadır.

Elektroakustik impedansmetre ile elde edilen bazı sonuçların etkileri, aşağıda kısaca

tartışılmaktadır.

Şekil- 14: Elekroakustik impedansmetre

a. Orta Kulak Basıncı ve Geçirgenlik(Compliance) Miktarı: İmpedansmetrik

ölçümlerin yapılması için dış kulak yolu özel bir probe yardımı ile tıkanır. Bu

probe içinde; (a) Basınç değişikliği yapabilmek için kullanılan, bir basınç

pompası, (b) Dış kulak yoluna ses verebilmek (uyaran olarak yaygın olarak

226 Hz’lik probe tone uyaran kullanılır) için kullanılan bir receiver ve (c) Dış

kulak yoluna verilen sesin, orta kulak yapılarından geriye yansıyan kısmını

Ataş,A.,Genç,A.,Belgin,E.

ölçmek amacı ile kullanılan bir mikrofon bulunur (Şekil- 15). Özel probe ile

dış kulak yolu tıkandığı zaman timpanik membran, dış kulak yolu duvarları ve

probe arasında kapalı bir alan oluşturulmaktadır. Ölçüm sırasında basınç

pompası aracılığı ile dış kulak yolunun basıncı değiştirilir ve bu basınç

değişikliği sırasında, dış kulak yoluna verilen sesin (probe tone) geçirgenlik

miktarında meydana gelen değişiklik tespit edilir. Bu ölçüm sırasında ele

edilen grafiğe “timpanogram” adı verilir (Şekil- 16). Timpanogram’da elde

edilen geçirgenlik grafiğinin tepe noktası, sesin maksimum geçirgenliğinin

sağlandığı, yani orta kulak basıncı ile atmosfer basıncının dengelendiği basınç

noktasıdır. Bu tepe noktasının oluştuğu basınç değeri, orta kulağın da basınç

değerini vermektedir. Timpanogram’ın değişik patolojilerde görülen farklı

tipleri mevcuttur. Bunlardan en yaygın görülen bazıları, Şekil- 16A ve 16B’de

gösterilmiştir.

Şekil- 15: İmpedansmetre probu’nun içinde yer alan bölümler

Ataş,A.,Genç,A.,Belgin,E.

A

B

Şekil- 16A – 16B: Farklı timpanogram tipleri, [B şeklinde verilen timpanogramın

alt kısmında yer alan ölçüm, 678 Hz Probe ton kullanılarak çizilmiştir(Yüksek

Frekans İmpedansmetresi)]

b. Akustik Refleks: Elektroakustik impedansmetre ile yapılan değerlendirmeler

arasında yer alan bu ölçümde, dış kulak yolundan verilen yüksek şiddetteki bir

sesin (işitme eşiğinin 80-85 dB üzerinde), stapes kasında oluşturduğu

reaksiyon tespit edilir. Bilindiği gibi,vücudumuzda sesle oluşturulan tek

reaksiyon olan akustik refleks, yüksek şiddetlerde oluşan sese karşı, stapes

kasının (m.stapedius) stapes kemikçiğini oval pencereden uzaklaştırarak, iç

kulağın hasar görmesini engellemesidir. Oldukça karışık görülen bu refleks

Ataş,A.,Genç,A.,Belgin,E.

mekanizması, işitme sinir yollarının normal olduğu durumlarda meydana gelir.

Fizyolojik olarak iki ayrı refleks yolu bulunmaktadır. Bunlar;

a) Kontralateral akustik refleks yolu

b) İpsilateral akustik refleks yolu

Koklea’dan çıkan sinir fibrilleri birleşerek akustik siniri oluşturur.

Akustik sinir, akustik kanaldan geçerek “cochlear nucleus”lara gelir. Bu

nukleus grubunda, akustik sinir fibrilleri açılarak, nukleus bölümlerine girer.

Akustik sinirden gelen aksiyon potansiyelleri bu bölgede işlemlenir ve daha

sonra oluşan yeni bir aksiyon potansiyeli ile nukleus grubundan çıkan fibriller,

kontralateral “superior olivery complex”e (SOC) gider (çok önemli bir

bölümü konralateral, çok az bir bölümü de ipsilateral olarak yükselir). Gelen

aksiyon potansiyel şiddetine bağlı olarak (işitme eşiğinin 80, 85 dB üzerindeki

bir sesin oluşturduğu aksiyon potansiyeli ise), SOC’te bulunan ve 7. kranial

sinirin motor nukleusuna uyaran taşıyan bir yolun aktifleşmesine neden olur.

Bu durum, stapes kasının kasılması ile sonuçlanır ve stapes kemikçiği, oval

pencereden uzaklaşır (Şekil- 17). 7. kranial sinirin motor nukleusları arasındaki

anastomozdan dolayı, meydana gelen uyarı bilateral gerçekleşir ve her iki

tarafta bulunan stapes kası kasılır. Ortaya çıkan kasılmanın dış kulak yoluna

yansıması, impedansmetre ile tespit edilir (Şekil- 18) ve odyograma kaydedilir

(Şekil- 19).

Şekil- 17: Akustik refleks yolu

Ataş,A.,Genç,A.,Belgin,E.

Şekil- 18: Akustik refleks ölçüm sonuçlarının impedansmetrik kaydı

Şekil- 19: Akustik refleks eşiklerinin odyogramda gösterilmesi

Ataş,A.,Genç,A.,Belgin,E.

7. Otoakustik Emisyonlar: Kokleanın, işitsel uyaran karşısında oluşturduğu reaksiyonu

tespit etmek amacı ile kullanılan non-invasive bir test yöntemidir. Objektif, hızlı, ucuz

ve güvenilirdir. Bilgisayar yazılımı ağırlıklı olması, çok değişik şekillerde

kullanılmasına zemin hazırlamaktadır. Özellikle yeni doğan taramasında çok rahatlıkla

kullanılması, otoakustik emisyonu (OAE), odyoloji kliniklerinin vazgeçilmez test

araçları haline getirmiştir. Dış kulak yoluna yerleştirilen bir probe yardımı ile iç

kulağa gönderilen spesifik ses uyaranlarının (klik, iki frekans özelliği taşıyan uyaran),

iç kulakta oluşturduğu reaksiyon, özel olarak geliştirilmiş bir mikrofon tarafından

kaydedilir. Ayrıca herhangi bir uyaran vermeksizin, kokleanın istirahat halindeki

potansiyellerinin ölçüldüğü özel bir modu (Spontaneous Otoacoustic Emissions)

bulunmaktadır. Objektif ve güvenilir bir test yöntemi olan OAE, işitme testi

yapılamayan hastalarda, çok küçük çocuklarda, fonksiyonel işitme kaybında,

retrokoklear patolojilerde ve ilaç ototoksitesinin takibi gibi değişik klinik alanlarda

rahatlıkla kullanılmaktadır. Klinik kullanımda en çok tercih edilen otoakustik emisyon

çeşitleri şunlardır;

a. Transient Otoacoustic Emissions( TOAE): İç kulağa gönderilen klik uyarana

karşı oluşan reaksiyon tespit edilir. Daha çok işitme taraması açısından kullanılan

TOAE, 30 dB’e kadar olan işitme eşikleri hakkında bilgi vermektedir. 30 dB’i

aşan işitme kaybında elde edilemediği için, tarama programlarında rahatlıkla

kullanılabilmektedir (Şekil-20).

A B

C D

Şekil-20: TOAE cevaplarının olduğu (A ve C) ve olmadığı (B ve D) iki kulaktan

alınan cevaplar

Ataş,A.,Genç,A.,Belgin,E.

b. Distortion Products Otoacoustic Emissions ( DPOAE): Aynı anda iki

frekans özelliğine sahip işitsel uyaran kullanılarak yapılan bu testte, kokleanın

daha spesifik cevapları alınabilmektedir. TOAE’a göre işitme kaybının daha

fazla olduğu kulaklarda da yapılabilen DPOAE, kokleada meydana gelen

hasarların erken dönemde tespitine olanak sağlamaktadır. Bu özelliğinden

dolayı, özellikle ototoksik ilaç kullanımı veya gürültülü iş yerlerinde çalışan

işçilerin takibi gibi, işitmenin monitorizasyonunda kullanılmaktadır (Şekil-

21).

A

B

C

Şekil – 21: DPOAE cevaplarının olduğu (A ve B) ve olmadığı (C) iki kulaktan

alınan cevaplar test sonuçları

Ataş,A.,Genç,A.,Belgin,E.

8. İşitsel Uyarılmış Cevap Odyometresi (Auditory Evoked Response

Audiometer): İşitme sisteminin, spesifik tipte (klik, logon, tone burst) işitsel uyarana

cevabı olarak ortaya çıkan nöroelektrik aktivitesidir. Non-invasive bir ölçüm tekniği

olması, kolay ve ucuz uygulanması değerini arttıran bir faktördür. Kullanım alanları

oldukça fazladır. Bunlardan başlıcaları; (a) Kooperasyon güçlüğü olan hastalarda, (b)

Objektif işitme eşikleri hakkında bilgi edinmede, (c) Lezyon varlığı veya

eliminasyonunda, veya lokalizasyonunda ayırıcı tanı olarak, (d) Organik olmayan

işitme kayıplarında veya bunlardaki olası bir kaybın saptanmasında ve e) Koma

evrelerinin ve beyin ölümünün değerlendirmesinde kullanılmaktadır. İşitme

sisteminde yer alan ve aksiyon potansiyeli oluşturan merkezlerde ( cochlea, cochlear

nucleus, SOC, lateral lemniscus, inferior colliculus, medial geniculate body gibi)

oluşan bu aksiyon potansiyelleri, yüzeyel elektrodlar kullanılarak kaydedilir. Kayıt

alınması düşünülen bölgeye göre geliştirilen özel yaklaşımlar bulunmaktadır. Bunlar;

i. Erken Latans Cevaplar

a) Electrocochleography (ECochG)

b) İşitsel Beyinsapı Cevapları ( Auditory Brainstem Response

(ABR)

ii. Orta Latans Cevaplar

a) İşitsel Orta Latans Cevap ( Auditory Middle Latency Response

(AMLR))

b) 40 Hz Cevabı

iii. Geç Latans Cevaplar

a) Geç Latans

b) P 300 Cevabı

Klinik ortamlarda en çok kullanılan kayıt yaklaşımı, erken latans cevaplardan,

işitsel beyinsapı cevabıdır (ABR). Koklea çıkışından lateral lemniscus’a kadar

olan işitsel yolun taranmasına olanak veren bu yöntem, hastaya yaklaşımı önemli

ölçülerde belirlemektedir (Şekil-22 - 23). Ayrıca, koklear patolojinin tanı ve

takibinde kullanılan ECochG, kliniklerde sıklıkla kullanılan diğer bir yaklaşımdır

(Şekil-24). Orta ve geç latans cevapları, daha çok santral patolojilerin ayırıcı

tanısında kullanılmaktadır.

Ataş,A.,Genç,A.,Belgin,E.

L - Threshold

10ms 500nV 70 dBSPL

2

510(31)

10ms 500nV 50 dBSPL

3

516(43)

10ms 500nV 40 dBSPL

4

507(28)

10ms 500nV 30 dBSPL

5

261(16)

10ms 500nV 35 dBSPL

6

507(29)

I

III

V

I

III

V

I

III V

V

A

L - Threshold Ch 1

0

5

10

0 10 20 30 40 50 60 70 80 90100

B

Şekil- 22: Normal İşiten Hastada, İşitsel Beyinsapı Cevaplarından Elde Edilen

Dalgalar (A) ve Latensigram (B)Sonuçları

Ataş,A.,Genç,A.,Belgin,E.

L - Threshold

10ms 500nV 100 dBSPL

1

621(74)

10ms 500nV 70 dBSPL

2

506(57)

10ms 500nV 80 dBSPL

3

579(64)

10ms 500nV 90 dBSPL

4

527(83)

I

III

V

I III

V

Şekil- 23: İşitme Kaybı Olan Hastada, İşitsel Beyinsapı Cevaplarından Elde

Edilen Dalgalar

KAYNAKLAR

1- Hall III J W and Muellar III H G (1998) Audiologists’ Desk Reference. Volume 1,

Singular Publishing Group Inc., San Diego.

2- Katz J (1984) Handbook of Clinical Audiology. Williams and Wilkins, Baltimore.

3- Silman S and Silverman C A (1997) Auditory Diagnosis. Singular Publishing

Group Inc., London.

4- Shames G H and Wiig E H (1990) Human Communication Disorders, Merill

Publishing Comp., Columbus.

5- Musiek F E and Rintelmann W F (1999) Contemporary Perspectives in Hearing

Assessment. Allyn and Bacon, Boston.