nr017-04.2009_pusulagazete_web

48
Pusula ekibi olarak güzel dilimizi yaşatma- ya, ülkemizin insanlarını çeşitli etkinliklerle bir araya getirerek özlediğimiz ülkemiz in- sanına özgü sıcacık ilişkilerimizi unuttur- mamaya, vatandaşlarımızı ülkemizin büyük fedakârlıklarla, hiçbir karşılık beklemeden gelen değerli sanatçılarına kavuşturarak kültürümüzü yaşatmaya, hatırlatmaya ya da bilmeyen gençlerimize öğrenmelerini sağlamaya çalışıyoruz. Çünkü bizler Pu- sula Gazetesi Ekibi olarak biliyoruz ki dilini, kültürünü, benliğini unutan bir ulus, tarihin derinliklerinde kaybolmaya mahkumdur, tarih sayfaları antik çağlarda kaybolan uluslarla doludur. 14 Mart Cumartesi günü düzenlediğimiz Edebiyat Akşamı’na gös- terdiğiniz ilgiden dolayı tüm okurlarımıza teşekkür ediyoruz. Devamı s.11 www.pusulaswiss.ch Kadın ve Erkekler Arasındaki Maaş Farkı Uçurumu Devlet ve işçileri temsil eden kuruluşlar, maaş eşitliği konusunu ele aldılar. Devlet ve işçileri temsil eden kuruluşlar, kadın ve erkek arasındaki maaşlarda eşitsizliği ortadan kaldırmak için kolları sıvadılar ve görüşmelere başladılar. Devamı s.18 Türk Günü 9 Mayıs’ta Cenevre’de Amacımız, İsviçre’de yaşayan Türk Top- lumunu bir araya getirmek, aramızdaki birlik ve dayanışmayı coşkuyla yaşamak ve kültürümüzün güzelliklerini İsviçreli dostlarımızla paylaşmaktır. Programda İsviçre’de yaşayan ve Türkiye’den gele- cek sanatçıların yanı sıra İsviçreli sanat- çılar da özel showlarıyla yer alacaktır. Devamı s.26 22.000 İşsiz Genç Ekonomik kriz, İsviçre’nin iş piyasasını gün geçtikçe daha da olumsuz etkileme- ye devam ediyor. %0,1 oranındaki işsizlik oranı, şubat ayında %3,4 oranına çıktı. Devamı s.24 Kadınların Banka Mücadelesi İsviçre Büyük Meclis üyeleri Widmer-Sch- lumpf, Calmy-Rey ve Leuthard, yurtdışıyla yapılan vergi tartışmasıyla uzun zamandır daha etkili bir strateji uygulanması için uğ- raş gösteriyorlar. Devamı s.09 Cenevre Otomobil Fuarı Sona Erdi Zor günler yaşayanotomotiv sektörü, Ce- nevre Otomobil Fuarı’nda kurtuluş umudu olabilecek modellerini sergilerken, içinde bulunduğumuz dönemde nelerden fedakâr- lık ettiğini de göstermiş oldu. Devamı s.42 Hapishane`de Skandallar Dizisi! Mahkumların ceplerinde hapishane anah- tarı! Hapishane arkadaşlarına, hapisha- neye gizlice soktuğu psikolojik hasta kı- zını peşkeş çeken baba! Uyuşturucu ve seks alemleri. Devamı s.22 Yıl:3 - Sayı:17 - April 2009 - Gerçek haberin adresi ‘UN KATKILARIYLA Zürich Hükümeti konuyla il- gili şunu yazdı: Comagics ailesi bu iki evlilikle, illegal yoldan İsviçre’deki oturum- larını güvence altına aldı. Durumun tespit edilmesin- den sonra, Comagics ailesi- nin babası suçlu bulundu ve İsviçre’yi terk etmek zorunda kaldı. Anne ve kızların 2006 senesinin Ağustos ayında İsviçre’den sınır dışı edilme- lerine yönelik resmi karar, hükümetin annenin de otur - ma izni için hileye başvura- rak formalite evliliği yaptığını tespit etmesi üzerine verildi. Zürich Hükümet Meclisi’nin verdiği bilgiye göre ailenin annesi, ona verilen hakları kullanarak, anne haklarını suiistimal edip ikinci bir evli- lik yaptığı için, bu kadar kısa sürede ülkeyi terk etmesini istedi. Hükümet Meclisi’nin verdiği son karar üzerine, itiraz dilekçeleri idari mahke- meye iletilebilir. Devamı Sayfa 20’de Comagic Ailesi İsviçre’den Gitmek Zorunda AZB - 8048 Zürich Sunay Akın’la Keyifli Bir Akşam Geçirdik... medical Zentralstrasse 2 • 8003 Zürich • Telefon: 044 451 41 41 • Mobile: 076 497 28 28 • E-Mail: [email protected]www.galabeauty.ch İSTENMEYEN TÜYLERE, KÖKTEN ÇÖZÜM..! E s k i m i ş cihazlarla lazer epilasyona NEDEN DAHA FAZLA PARA ÖDEYESİNİZ Kİ ? ELOS, ŞİMDİ LAZER EPİLASYONDA DEVRİM YARATTI. ELOS Teknoloji sayesinde 1 GÜNDE 2 SEANS, üstelik ikinci seans BEDAVA!! Her ciltte ve her tüyde %100 ve ömür boyu kalıcı etki.. “Sağlık standartlarına uygun, FDA onaylı ve CE belgelidir”.

Upload: kmd-pusula-zeitung

Post on 26-Mar-2016

241 views

Category:

Documents


6 download

DESCRIPTION

AZB - 8048 Zürich Türk Günü 9 Mayıs’ta Cenevre’de 22.000 İşsiz Genç ‘UN KATKILARIYLA Zentralstrasse 2 • 8003 Zürich • Telefon: 044 451 41 41 • Mobile: 076 497 28 28 • E-Mail: [email protected] • www.galabeauty.ch Yıl:3 - Sayı:17 - April 2009 - Gerçek haberin adresi www.pusulaswiss.ch Her ciltte ve her tüyde %100 ve ömür boyu kalıcı etki.. “Sağlık standartlarına uygun, FDA onaylı ve CE belgelidir”. medical

TRANSCRIPT

Page 1: Nr017-04.2009_PusulaGazete_web

Pusula ekibi olarak güzel dilimizi yaşatma-ya, ülkemizin insanlarını çeşitli etkinliklerle bir araya getirerek özlediğimiz ülkemiz in-sanına özgü sıcacık ilişkilerimizi unuttur-mamaya, vatandaşlarımızı ülkemizin büyük fedakârlıklarla, hiçbir karşılık beklemeden

gelen değerli sanatçılarına kavuşturarak kültürümüzü yaşatmaya, hatırlatmaya ya da bilmeyen gençlerimize öğrenmelerini sağlamaya çalışıyoruz. Çünkü bizler Pu-sula Gazetesi Ekibi olarak biliyoruz ki dilini, kültürünü, benliğini unutan bir ulus, tarihin

derinliklerinde kaybolmaya mahkumdur, tarih sayfaları antik çağlarda kaybolan uluslarla doludur. 14 Mart Cumartesi günü düzenlediğimiz Edebiyat Akşamı’na gös-terdiğiniz ilgiden dolayı tüm okurlarımıza teşekkür ediyoruz. Devamı s.11

www.pusulaswiss.ch

Kadın ve Erkekler Arasındaki Maaş Farkı UçurumuDevlet ve işçileri temsil eden kuruluşlar, maaş eşitliği konusunu ele aldılar. Devlet ve işçileri temsil eden kuruluşlar, kadın ve erkek arasındaki maaşlarda eşitsizliği ortadan kaldırmak için kolları sıvadılar ve görüşmelere başladılar. Devamı s.18

Türk Günü 9 Mayıs’ta Cenevre’deAmacımız, İsviçre’de yaşayan Türk Top-lumunu bir araya getirmek, aramızdaki birlik ve dayanışmayı coşkuyla yaşamak ve kültürümüzün güzelliklerini İsviçreli dostlarımızla paylaşmaktır. Programda İsviçre’de yaşayan ve Türkiye’den gele-cek sanatçıların yanı sıra İsviçreli sanat-çılar da özel showlarıyla yer alacaktır. Devamı s.26

22.000 İşsiz Genç Ekonomik kriz, İsviçre’nin iş piyasasını gün geçtikçe daha da olumsuz etkileme-ye devam ediyor. %0,1 oranındaki işsizlik oranı, şubat ayında %3,4 oranına çıktı. Devamı s.24

Kadınların Banka Mücadelesiİsviçre Büyük Meclis üyeleri Widmer-Sch-lumpf, Calmy-Rey ve Leuthard, yurtdışıyla yapılan vergi tartışmasıyla uzun zamandır daha etkili bir strateji uygulanması için uğ-raş gösteriyorlar. Devamı s.09

Cenevre Otomobil Fuarı Sona Erdi Zor günler yaşayanotomotiv sektörü, Ce-nevre Otomobil Fuarı’nda kurtuluş umudu olabilecek modellerini sergilerken, içinde bulunduğumuz dönemde nelerden fedakâr-lık ettiğini de göstermiş oldu. Devamı s.42

Hapishane`de Skandallar Dizisi! Mahkumların ceplerinde hapishane anah-tarı! Hapishane arkadaşlarına, hapisha-neye gizlice soktuğu psikolojik hasta kı-zını peşkeş çeken baba! Uyuşturucu ve seks alemleri. Devamı s.22

Yıl:3 - Sayı:17 - April 2009 - Gerçek haberin adresi‘UN KATKILARIYLA

Zürich Hükümeti konuyla il-gili şunu yazdı: Comagics ailesi bu iki evlilikle, illegal yoldan İsviçre’deki oturum-larını güvence altına aldı. Durumun tespit edilmesin-den sonra, Comagics ailesi-nin babası suçlu bulundu ve İsviçre’yi terk etmek zorunda kaldı. Anne ve kızların 2006

senesinin Ağustos ayında İsviçre’den sınır dışı edilme-lerine yönelik resmi karar, hükümetin annenin de otur-ma izni için hileye başvura-rak formalite evliliği yaptığını tespit etmesi üzerine verildi. Zürich Hükümet Meclisi’nin verdiği bilgiye göre ailenin annesi, ona verilen hakları

kullanarak, anne haklarını suiistimal edip ikinci bir evli-lik yaptığı için, bu kadar kısa sürede ülkeyi terk etmesini istedi. Hükümet Meclisi’nin verdiği son karar üzerine, itiraz dilekçeleri idari mahke-meye iletilebilir.Devamı Sayfa 20’de

Comagic Ailesi İsviçre’den Gitmek Zorunda

AZB

- 8048 Zürich

Sunay Akın’la Keyifli Bir Akşam Geçirdik...

medical

Zentralstrasse 2 • 8003 Zürich • Telefon: 044 451 41 41 • Mobile: 076 497 28 28 • E-Mail: [email protected] • www.galabeauty.ch

İSTENMEYEN TÜYLERE, KÖKTEN ÇÖZÜM..!

Eskimiş cihazlarla lazer epilasyona NEDEN DAHA FAZLA PARA ÖDEYESİNİZ Kİ ?ELOS, ŞİMDİ LAZER EPİLASYONDA DEVRİM YARATTI.

ELOS Teknoloji sayesinde 1 GÜNDE 2 SEANS, üstelik ikinci seans BEDAVA!!Her ciltte ve her tüyde %100 ve ömür boyu kalıcı etki..“Sağlık standartlarına uygun, FDA onaylı ve CE belgelidir”.

Page 2: Nr017-04.2009_PusulaGazete_web

PUSULA MEDIACOM DURMUS AG’ NİN KATKILARIYLA HAZIRLANMIŞTIR - Nr. 017 - April 2009 - www.pusulaswiss.ch

2

Akşamları’nın hayal edilmesinin bile oldukça zor olduğu İsviçre’de gazete olarak bunu başarmış olmanın üzerimizde büyük heyecanı var.

Toplumumuzun kendini ve kültürünü geliştirebilmesi için bu tür organizasyonları sürekli yapacak, gelişime her zaman katkıda bulunacağız. Amacımız sadece gazete ile bilgilendirmek değil. Bu tür organizasyonlar düzenleyerek yazdıklarımızı perçinlemek. Biz üzerimize düşen görevi her zaman yapmaya hazırız. Sizden bir tek beklentimiz var, yazdıklarımızı okumanız, yaptığımız organizasyonlara destek vermeniz. Destek demişken, 14 Mart’ta düzenlediğimiz Edebiyat Akşamı’nda bizden desteklerini esirgemeyen tüm sponsor firmalar başta olmak üzere sevgili Hakan Avincan’a ve Başkonsolosumuz Mehmet Emre’ye sonsuz teşekkür ediyoruz.

16 Mayıs Unutulmasın!

Daha önceki aylarda yazdığım gibi organizasyonlarla ilgili olarak bu yılki hedefimiz, 4 ayrı kültürel organizasyon düzenleyerek siz okurlarımıza muhteşem akşamlar yaşatmak. 16 Mayıs Cumartesi günü bizlerle olacak olan Prof. Dr. Üstün Dökmen muhteşem bir konferans verecek. Hepimizin gerek TRT ekranlarından gerekse de kitaplarından tanıdığı Üstün Dökmen, hayata dair önemli konuları bizlerle paylaşırken, gelecek yaşantımız için bizlere ışık tutacak. Üstün Dökmen’in bizlerle olacağı konferans hakkında tüm ayrıntılar bu ayki sayımızda sizlere verilmiştir.

9 Mayıs Türk Günü

2007 yılında Zürich Landes Museum’da start alan ve geçtiğimiz yıl Bern’de kutlanan Türk Günü, bu yıl Cenevre’de kutlanacak. Kendisiyle sürekli temas halinde olduğumuz organizasyon komitesi başkanı Kahraman Tunaboylu

çalışmaların oldukça güzel ilerlediğini, bu yıl da geçtiğimiz yıllarda olduğu gibi güzel bir organizasyonla halkımızın karşısına çıkacaklarını söyledi. Birlik ve beraberliğimizi artırmak, aynı güzellikleri aynı gün içinde paylaşmak adına tüm okurlarımızı Cenevre’ye, Türk Günü’ne davet ediyoruz. İsviçre’nin Alman kesiminde yaşayan vatandaşlarımızın Cenevre’de yapılacak Türk Günü’ne az ilgi gösterdiklerine dair kulağımıza söylentiler geliyor. Buradan tüm İsviçre’de yaşayan vatandaşlarımıza çağrıda bulunmak istiyorum. Lütfen Türk Günü’ne sahip çıkalım. Nerede olursa olsun gitmeli ve güne destek vermeliyiz. Gelenekselleşme yolunda büyük yol kat eden bu organizasyon yanlız kalmamalı.

Yetkililere çağırı

Bu sayfadan Türk Günü’nü organize eden tüm büyüklerimize bir çağrıda bulunmak istiyorum: Gelin İsviçre’de bir şehir belirleyelim ve Türk Günü her yıl aynı şehirde ve aynı mekânda gerçekleştirilsin. Her yıl başka bir şehirde kutlanması Türk Günü’nün sadece Türkler tarafından kutlanan bir gün olmasını sağlıyor. Halbuki, Türk Günü organizasyonu bizim kendi kültürümüzü İsviçreliler ve diğer milletlere tanıtmamız için oldukça büyük bir şans. Afrikalılar her yıl Zürich’te Helvetiaplazt’ta, kendi günlerini kutluyorlar. Kutlamalar iki gün boyunca sürerken 10 binlerce insan bu kutlamalara katılıyor. Bizim de en az onlar kadar organizasyon yapabilecek, bu kapasiteye sahip olan insanımız var. Ama biz kendi aramızda bir araya gelip sadece kendimiz eğleniyoruz. Bence bir şehir belirlenip, her yıl aynı yerde Türk Günü yapılmalı. Hatta organizasyon 2 gün boyunca devam etmeli. Bu konuda biz gazete olarak üzerimize düşeni yapmaya hazırız.

Tüm okurlarımıza saygılar sunuyorum573

Turgut Karaboyun([email protected])

Sevgili Pusula Okuyucuları

Bu ayki yazıma başlarken, geçen yıl başlattığımız ve bu yıl üçüncüsünü düzenlediğimiz kültürel organizasyonlarımıza göstermiş olduğunuz ilgiden dolayı hepinize Pusula çalışanları adına teşekkür etmek istiyorum.

Yazı işleri Müdürü’müz Gülter Locher’in fikirleriyle çıktığımız bu yolda iki kez Edebiyat Akşamı ve bir kez de Spor Akşamı organizasyonlarıyla sizlere hizmet verdik. Geçtiğimiz mart ayında düzenlemiş olduğumuz Edebiyat Akşamı gerçekten görülmeye değer güzellikte geçti. Hazırladığı özel oyunla sahnede inanılmaz bir performans sergileyen Sunay Akın, programın hemen ardından isteyen herkese kitaplarından imzaladı ve birlikte resim çektirdi. Onun bu samimiyeti herkes tarafından çok beğenildi. Şimdi size vereceğim başka bir müjde için hazır olun; ünlü yazar Sunay Akın bundan sonraki aylarda Pusula Gazetesi’nin yazarlarından birisi oluyor. Pusula Gazetesi’nin yaptığı tüm çalışmaları destekleyen ve her zaman bizlerin yanında olan Sunay Akın yazılarıyla Pusula’da olacak. Edebiyat

Editör

PUSULA IMPRESSUM / 2009

Geht an alle Mitglieder des türkischen Journalisten-verein Pusula.

Verlegeradresse : Pusula türkischer JournalistenvereinPostfach 1305 / 8048 Zürich

Erscheinungweise: 11 Mal JährlichAbonementpreis: CHF 9.90 / JahrChefredaktor: Turgut KaraboyunRedaktionsleiterin: Gülter LocherQM: Taner KarapekmezRechtsberater/in: Ayse Duydu, Mehmet Akyol

Gestaltung: DESCOM-M.COMAutoren: Didem Aras, Gülter Locher Fotoredaktion: Dereli ColorDruckerei: Sun Print Anzeigen : 076 342 90 91

Freie Journalisten: Bülent Atalay, Atilla Alpullu,Şendoğan Hoş, Bora Erbil, Sibel Arslan, TolgayKoşar, Didem Aras, Mehmet Turan, Hüseyin Dereli,Hüseyin Türkkan, Müjgan Olguner, Sinan Subaşı,Nermin Dingiloğlu, Yeter Tanrıkulu, Gönül Kocadağ, Gülay Zengin, Kader Turgay, Tamer Karaoglu, HilalAlbayrak, Nurcan Durmuş.

Teşekkür : Bu yayının sizlere ulaşmasında maddi-manevi desteklerini bizlerden esirgemeyen, tüm firmalarımıza sonsuz teşekkürlerimizi sunarız.

Pusula Gazetesi`nin tüm yayın hakları Pusula türkische Journalistenverein`e aittir. Yayınlanan reklamlarda ki sorumluluk, reklamı veren firmaların kendine aittir. Hazırlanan haberlerden ve yazılardan haberi hazırlayan kişiler ya da kay-nak gösterilen kurumlar sorumludur. Pusula`da kullanılan tüm Haberlerin, Fotoğrafların ve bilgi-lerin her hakkı Pusula`ya aittir. İzinsiz olarak kullanılması yasaktır, aksi durumda cezai uygu-lamalar için hukuki işlemler başlatılır.

Bizimle çalışmak

ister misiniz?

Pusula Gazetesi’nde

çalışmak üzere

tecrübeli gazeteciler

ve muhabirler

aranmaktadır.

İlgilenenlerin mail

adresimiz olan

[email protected]

adresine başvuruda

bulunmaları rica

olunur.

Bernstrasse 88 • 8953 Dietikon • Tel: +41 44 745 90 90 • E-Mail: [email protected] • www.media-com.ch

Resmi Partnerlerimiz

Artık Mediacom Yanınızda! Şirketiniz için gerekli olan tüm teknik işlerde bizi aramanız yeterli.

KominikasyonGüvenlik sistemleriSantral sistemleri

Page 3: Nr017-04.2009_PusulaGazete_web

PU

SU

LA M

ED

IAC

OM

DU

RM

US

AG

’ NİN

KAT

KIL

AR

IYLA

HA

ZIR

LAN

MIŞ

TIR

- N

r. 01

7 - A

pril

200

9 - w

ww

.pus

ulas

wis

s.ch

Kredi Miktarı, Faiz Oranları ve Aylık ÖdemelerKredi Miktarı 1 Yıllık Toplam Faiz Aylık Ödeme 36 Aylık Toplam Faiz Aylık Ödeme 60 Aylık Toplam Faiz Aylık Ödeme

10000 521.00 876.75 1527.20 320.20 2594.00 209.9020000 1041.40 1753.45 3056.20 640.45 5188.00 419.80

30000 1562.40 2630.20 4583.40 960.65 7782.00 629.70

40000 2082.80 3506.90 6112.40 1280.90 10379.00 839.65

50000 2603.80 4383.65 7639.60 1601.10 12973.00 1049.55

Dikkat: Kredi tabelasında verilen tüm rakamlar %9.9 faiz oranıyla hesaplanmı tır. Faiz oranları ki inin siciline ve durumuna göre de i kenlik göstermektedir.

Canan Kredit / Sıddık Canan • Walenbüchelstrasse 1-3 • 9000 St. Gallen

Hayat sizin için yeniden başlasın !

Telefon: +41 (0) 71 278 01 62Mobile: +41 (0) 76 365 30 60 +41 (0) 79 350 69 99Telefax: +41 (0) 71 278 01 64E-Mail: [email protected]: www.canankredit.ch

24 Saat Ücretsiz Arayabileceğiniz Acil Kredi Hattı

Tüm borçlarınızı bir yerde toplayarak sıkıntılara son verin!

Konut kredisi

Araç kredisi

Tatil kredisi

Gesetzeshinweis: Die Kreditvergabe ist unzulässig, falls sie zur Überschuldung des Konsumenten führt.. (Art. 3 UWG)

0800 26 27 28

Yeni Şubemiz: Hellgasse 42 • 6460 Altdorf • Tel.: 041 871 47 47 • Mobile: 076 578 61 61

Page 4: Nr017-04.2009_PusulaGazete_web

PUSULA MEDIACOM DURMUS AG’ NİN KATKILARIYLA HAZIRLANMIŞTIR - Nr. 017 - April 2009 - www.pusulaswiss.ch

4 İSVİÇRE’DEN HABERLER

İsviçre’de, hastalik sigortası kasaları (Krankenkasse) yıllardır sürekli yükseliyor; ancak, bu pahalilik yurtdışından gelen öğrenciler icin değil, onlar ayda en düşük seviye olan 80 Frank ödüyor.

Genel Sigortalılar böyle düşük bir ödeme seviyesini ancak rüyalarında görebilirler; aylık 80 Frank prim ödeyen yabancı ögrenciler bitkisel tedaviden, beslenme danışmanına, Ergo terapi uygulamasına kadar pek çok şeyden yararlanabiliyorlar. Ayrıca Franchise azami bedel 2500 Frank’a bağlı kalmıyor. Yıllık katılma payı yaklaşık olarak 100 Frank ile sınırlı ve bunun için bir sağlık beyannamesinin bile doldurulmasına gerek yok.

Sağlık Sigorta Kurumu’nu değişikliği iten bu rüya gibi teklifin sadece bir pürüzü var; bu teklif sadece 30 yaşından büyük olmayan ve yurtdışından gelip İsviçre’nin üniversitelerinde, yüksek okullarında veya özel okullarında okuyan öğrenciler için geçerlidir. Eğer bir kıyaslama yaparsak: 25 yaşında İsviçre vatandaşı olan bir gencin, sağlık sigorta primi olarak 120 Frank ödemesi gerekiyor. Franchis’i ise 2500 Frank. Bern’deki en yüksek Franchise bedeli 125 ve Basel’da 153 Frank.

Sigortanın yasal püf noktası

Peki bu tasarruflu sigorta imkânını kim sunuyor?

İsviçre’nin ikinci büyük sağlık sigorta şirketi CSS. Öğrencilere uygun

‘‘Student Care’’ adlı tasarruflu sigorta imkânının bir yasal püf noktası var; CSS’nin sözcüsü Céline Reymond 24 heures gazetesine, bu püf noktayla ilgili şu bilgiyi verdi: “Bu sigorta tipini sağlık sigorta kanunu çerçevesinde uygulamıyoruz. Student Care’ı özel sigorta olarak uygulamaya geçiriyoruz.’’ dedi.

Bu konuya sinirlenen sigortalılar, bu kez Sağlık Bakanı Pascal Couchepin’e kızıp bütün suçu ona yükleyemeyecekler. Bu teklif, Hans-Rudolf Merz’in kontrolü altında, Maliye Bakanlığı’nın emrinde bulunan Özel Sağlık Sigorta Bakanlığı tarafından kabul edildi.

Öğrenciler kazanç sağladı

Düşük bir Franchise olmasına rağmen bu özel öğrenci sigortası CSS için faydalı oldu. Reymond: “Öğrenciler çok yüksek masraflar çıkartmıyorlar. Sağlık hizmetlerinden nadiren yararlanıyorlar ve bu durum bizi kazançlı çıkartıyor.’’ dedi. CSS bir adım daha atarak, özel okullarla görüşüp bir ‘Sağlık Sigorta Paketi’ sunmak istiyor. Reymond: ‘‘Çünkü çoğu zaman primler okul idaresi tarafında ödeniyor. Dolayısıyla biz de büyük bir yükten kurtarılmış oluyoruz.’’ dedi.

Bu türde bir sağlık sigortasının tadına varabilmek için yurtdışından gelen öğrencilerin, sadece geldikleri ülkede de sigortalı olduklarını ispatlamaları gerekiyor. Yapılan tahminlere göre

İsviçre’de, 60.000 kişi bu sigorta çeşidinden yararlanabilir. CSS’nin verdiği bilgiye göre ise halen 4000

kişi bu düşük primli sigortadan yararlanıyor. 508

Başka bir sigorta şirketine geçenlerin sayısı oldukça arttı . İsviçre’de, her sekiz sigortalıdan biri, 2009 yılı içerisinde sağlık sigorta şirketini değiştirdi. Bu sonuç, Comparis.ch karşılaştırma internet sitesinde yayınlanan bir anket sonucunda ortaya çıktı.

Sürekli artan prim ücretleri sebebiyle birçok sigortalı, sağlık sigorta şirketini (Krankenkasse) değiştirdi. 2009 senesi için Comparis.ch karşılaştırma sitesinin yaptığı anket sonucunda, sağlık sigortasını değiştirenlerin oranı %12 çıktı. Bir yıl öncesine kadar sağlık sigortasını, artan primler sebebiyle değiştirenlerin oranı sadece %2 idi.Açıklanan rakamlar ise sadece nispeten karşılaştırılabilir. Çünkü bu yılki anket sorgulaması, temsili bir sorgulama sayesinde yapıldı. Geçen yılki sorgulamaya, pazar payının %95’ini oluşturan 35 sağlık sigorta şirketi katıldı. Bu yüzden, Comparis’in yayınladığı sağlık sigorta değişiklik oranı, yeterli gelmemekle birlikte sağlıklı bir sonuç çıkaramayabilir. Salı günü açıklanan anket sonucunda, 2009 senesinde neredeyse her sekiz vatandaştan birinin sağlık sigortasını değiştirdiği belirtildi. 25 ve 35 yaş arasındaki sigortalıların sigorta şirketi

değiştirme oranı ise %19 olarak belirlendi.Sağlık sigortalarını değiştirme eğilimi kişilerin yaşı ilerledikçe azalıyor. Mesela: 36 ve 45 yaş arasında olanların sağlık sigortalarını değiştirme eğilimindeki oranları %13, 46 ve 55 yaş arasında olan kişilerin %10 ve 56 ve 65 yaşa kadar olan sigortalılar sadece %3.Uzun süreli müşterilerden yüksek prim talep ediliyorComparis.ch internet karşılaştırma site sahibi Richard Eisler, sigorta dilinde ‘‘kötü risk“ diye adlandırılan ve yaşları yüksek olan müşterilerden, gelecekte daha fazla prim ücreti talep edileceğini yayınladığı yazıda bildirdi.Anket sorgulamasına Alman ve Batı İsviçre’de ikamet eden 18 ve 75 yaş arasında olan 6000 kişi katıldı. GfK Hergiswil, Pazar Araştırma Enstitüsü tarafından telefonla arandılar ve anketi cevapladılar. Alman-İsviçre’si (İsviçre de günlük konuşma dili Almanca olan Bölge) tarafındaki sigortalıların %12’si sigortasını değiştirirken, İsviçre’nin Romandie (İsviçre de günlük dili Fransızca olan Bölge) Bölgesi’nde ise %13’lük bir oranın sağlık sigortasını değiştirdiği tespit edildi. Mayıs sonuna kadar son değişiklikler yapılabilir

Geçen sonbahar d ö n e m i n d e , anlaşmasının fesih tarihini kaçıran Temel Franchis’ı 300 Frank ve geleneksel temel sigortası olanlar, C o m p a r i s . c h ’n ı n verdiği bilgiye göre, 2009 Mayıs ayının sonundan Haziran 2009’un sonuna kadar, anlaşmalarını iptal edebilirler ve daha uygun prim ücretleri olan bir sağlık sigortasına geçiş yapabilirler. Geriye kalan sigortalıların, önümüzdeki sonbahara kadar sağlık

sigortalarını, sigorta modellerini veya Franchislar’ını değiştirmek için beklemeleri gerekiyor. 543

Ayda 80 Frank’a Hastalık Sigorta Kasası

%12 Sigortalı Hastalık Kasalarını Değiştirdi

Deutsche ZusammnenfassungAusländische Studenten zahlen nur 80 Franken pro Monat – und das bei einer Niedrigst-Franchise. Die ganze Behandlungspalette – vom Chiropraktiker und Ernährungsberater bis zum Ergotherapeuten – für bloss 80 Franken Prämie im Monat. Und, mehr noch, die Franchise beläuft sich nicht auf den Maximalbetrag von 2500 Franken. Das Traumangebot, das wohl jeden sofort zu einem Kassenwechsel bewegen würde, hat einen Haken: Es gilt nur für ausländische Studenten bis zum

30. Altersjahr, die an einer Schweizer Uni, Fachhochschule oder Privatschule eingeschrieben sind. Sprecherin der CSS Céline Reymond sagte, dass die Versicherung nicht im Rahmen des Krankenversicherungsgesetzes, sondern als Privatversicherung angenommen wird. Für die CSS lohnt sich die Studentenversicherung – trotz der tiefen Franchise. Die Studenten verursachen keine hohen Kosten und sie beanspruchen nur selten Leistungen und sind darum rentabel sagte die CSS.

Deutsche ZusammnenfassungWegen steigender Prämien wechseln wieder mehr Versicherte die Krankenkasse: Rund 12 Prozent waren es laut dem Internet-Vergleichsdienst Comparis.ch per 2009. Vor einem Jahr lag die Wechselquote wegen geringer Prämienaufschlägen bei 2 Prozent. Auf das Jahr 2009 hin wechselte rund jeder achte Versicherte die Krankenkasse, wie die am Dienstag veröffentlichte Umfrage zeigt. So genannte «gute Risiken»

stiegen häufiger um: Bei den 25- bis 35- Jährigen betrug die Wechselquote 19 Prozent. In die Erhebung waren 6000 in der Deutsch- und Westschweiz wohnhafte Personen im Alter zwischen 18 und 75 Jahren einbezogen. Sie wurden durch das Marktforschungsinstitut GfK Hergiswil telefonisch befragt. In der Deutschschweiz wechselten 12 Prozent, in der Romandie 13 Prozent die Kasse.

Page 5: Nr017-04.2009_PusulaGazete_web

PUSULA MEDIACOM DURMUS AG’ NİN KATKILARIYLA HAZIRLANMIŞTIR - Nr. 017 - April 2009 - www.pusulaswiss.ch

5İSVİÇRE’DEN HABERLER

Acaba hangi Banka 2,5 milyon kara parayı kabul edebilir? Bu konuda bir test yapılmış. İşte akıllara dur-gunluk veren bankacı ve kara para-cı diyalogları:İsviçre’nin meşhur (Zürich) Bahnhof Caddesi’nde bir Alman, üç milyon tu-tarındaki kara parası için güvenli (!) bir banka arıyor. Peki kim kabul eder kara parayı? UBS mi? CS mi? Yoksa Deutsche Bank mı? Bankalarla bir dü-rüstlük testi yapılmış.Hep birlikte okuyalım bakalım:Diyelim ki babanızın Vaduz’da 2,5 milyon kara parasının olduğunu öğ-rendiniz; bu yetmezmiş gibi bir de Almanya’da da yarım milyon nakit kara para varsa ne yapmalısınız? Paniğe düştünüz değil mi? Çünkü İsviçre’de ve Liechtenstein’da yavaştan banka sırrı kalkmaya başlıyor.Bu test senaryosu, sözde, Zürich’teki bir bankaya babasının parasını yatır-mak isteyen, paniğe girmiş oğul rolün-deki birine ait.İlk test Deutsche Bank’a uygulanı-yor: DB’nin iş ahlakıDeutsche Bank’ın gri dalgalı saçları arkaya doğru taranmış, enerjik da-nışmanı, ‘‘ Benim düşünceme göre, Vaduz’dan parayı hemen çekmeniz gerekiyor. Sizi paniğe sokmak iste-mem ama Liechtenstein’ın durumu hiç hoşuma gitmiyor.’’ dedi. Ayrıca bankacı güvenilir kişilere belli bir yere kadar güvenileceğini, Liechtenstein Prensi’nin acımasız ve oradaki siyasi baskının İsviçre’den daha ağır olduğu-nu söyledi. Deutsche Bank, 2,5 milyonu hemen almaya hazır. Çünkü danışmana göre para iyi bir bankadan geliyor. Peki, ya-rım milyon nakit para ne olacak? Bu soruya da yüzünde karanlık bir gülüm-seme ile ‘‘Nakit parası olan kraldır.’’ şeklinde cevap veren bankacı, ‘’bu para hakkında daha sonra tekrar gö-rüşürüz’’ dedi.Danışmana göre, İsviçre’nin banka sırrı konusunda ilk başta şu bilgiye hakim olmalı: Vergi alımlarının %20’si bankalardan geliyor. Bu yüzden hükü-met meclisi ayakta kalmayı başarıyor. Deutsche Bank Danışmanı: “Aslında SVP’ye olan rağbet konusuna sevin-miyor değilim. FDP artık devrildi, CVP ise daha üç hafta önce bunun tam ter-sini bildirdi.’’ diye bir yorum yaptı.Banka, iki konu üzerine güven oluştu-rulabilineceğini söyledi: Birincisi, Av-rupa Birliği’nden gelen kanuni yatırım talepleri çok nadiren geliyormuş. Da-nışman: “Geçen sene sadece gerekli makamlara yapılan bir yardım talebiy-le karşılaştık ve bunu zaten ret ettik.’’ dedi. Ve ikincisi: “Vaduz’da olmadığı gibi her iki İsviçre Bankası’nın son 50 yılında her hangi bir sır saklamama durumu yaşanmadı ve bildirilmedi. Bu durumu göz ardı etmemeli. Çünkü bi-zim iş ahlakımız (!) oldukça yüksek.’’ UBS’de yüzler gülümsediUBS çalışanı: ‘‘Bu günlerde, bazı

müşterilerimizden ‘’paramızı çekmek istiyoruz’’ talebiyle karşılaşıyoruz.’’ diye bilgi verdi ve ekledi: ‘‘Bunun üzerine biz de ‘’tabi ki paranızı çeke-biliyorsunuz, fakat bankadaki bilgile-riniz silinmiyor diyoruz’’ dedi. Bunun sebebi: Banka bilgileri on sene silin-meden bekletilmeli, aynı uygulama Liechtenstein’da da yapılıyor. Sonuç itibariyle, banka hesaplarının birden boşaltılması kimse için çok mantıklı bir hareket değil. Görüşmenin başından beri ilk kez bir-den, bir UBS danışmanının yüzünde ufacık bir gülümseme oluştu: ‘‘Bana sorarsanız son on yılın vergi dokü-manlarını bir yerden bulun buluşturun. Bunlara, durum kritikleşecek olursa ihtiyacınız olacak. Mesela babanız, bir hapis cezasıyla karşı karşıya kalır ise bu dokümanların mutlaka elinizde bu-lunması gerekiyor.’’ dediAdamın suratında yine o ufacık kötüm-ser gülümseme oluştu.Müşteri,‘‘Peki o 500.000 Euro nakit parayı ne yapacağız? İsviçre’ye nasıl getirebiliriz bu parayı?’’ diye sordu-ğunda şu cevabı aldı: ‘‘Sizin durumu-nuz öyle değil ama normalde gelişi belli olmayan böyle yüksek rakamlar yasadışı işler sonucu elde edilen pa-ralar oluyor.’’Bankacı tekrardan sırıttı...Müiteri, ‘’Peki, parayı 10.000 Euro’luk parçalar haline getirip ülkeye sokar-sak,’’ dedi?‘‘Böyle durumlarda, neden birçok kez para yatırıldığına dair araştırmalar yapmamız gerekiyor.’’ dedi.Müşteri: ‘‘İsviçre’nin bankaları çok de-ğişti, eskiden böyle değillerdi.’’ dedi.Bankacı,‘‘Filmlerde yaşanan bir bavul dolusu para getirme devri geçti artık.’’ dedi.Müşteri sordu:“ Bu uygulama sadece UBS’de mi böyle, yoksa bütün İsviçre bankalarında da uygulanıyor mu?’’Bankacı, ‘‘Bence siz bugün bütün bankaları dolaşacaksınız ve onlar size bu cevabı verecekler, Liechtenstein bu konuda İsviçre’ye göre daha az güve-nilir.‘’Müşteri, ‘’Yani doğruyu söylemeye-cekler mi?’’UBS danışmanı, ‘‘Biz namımızı koru-malıyız. Yani birçok kez evet demek-tense, bazen de hayır demek daha doğru olur.’’ diye sırıtarak cevap verdi. Bunun üzerine müşteriye iki tane kart-vizit verdi. Birinin üzerinde UBS logo-su vardı diğerinde ise yoktu. Kartları verdikten sonra şunu söyledi: “Size neden iki tane kartvizit verdiğimi bili-yorsunuz.’’Görüşmeler böyle can sıkıcı şekilde devam etti.Leu ve Bär Bankası’nın kıvırmasıJulius Bär’de ise müşterinin eline bir danışman yerine bir telefon verdiler. Telefonun diğer ucundaki danışman bıkkın bir ses tonuyla:“Size hiç bir şey söyleyemem, çünkü söyledikle-

rim tamamen gayri ciddi olabilir. He-pimiz politikacıların vereceğe kararı bekliyoruz.’’ dedi. Tekrardan sıkkın bir ses tonuyla “Her şeyin ne kadar çabuk değiştiğini görüyorsunuz, bu yüzden hiç kimseye adamakıllı bir fikir veremiyoruz.’’ dedi. Telefonun diğer ucundaki danışman bunları söyledik-ten sonra telefonu kapattı. Eğer Bank Bär’dekiler oflayıp püfleyip cevap ve-riyorsa Clariden Leu’dakiler de sürekli bir sağ bir sol yapıp kıvırma versiyo-nuyla cevap verirler. Buradaki danış-man bir da, ‘‘Ben bir hukuk adamı değilim, avukat hiç değil, ben sadece dünyanın akışına bakabilirim.’’ dedi. Mişterinin ‘’kara para hakkında ne ya-pabilirim, fikir verir misiniz?’’ sorusuna şunu söyledi: “Siz paranızı yine de ya-tırmak istiyor musunuz? Sorularınızı çok doğal bir şeymiş gibi soruyorsu-nuz!’’ Bunun ardından da acele edip Almanya’da vergi bildirimi yapmama-mısını, bunun yerine beklemeye ge-çip bir yatırım danışmanıyla randevu ayarlamasını tavsiye etti.CS’nin işi işte!Daha sonra CS’’e giden banka müşte-risi, ‘‘Liechtenstein diktatör bir yöneti-me sahip ve bu yüzden güvenilir değil. Evet bu böyle bunu rahatça söyleyebi-lirim.’’ deyince CS’in bayan danışma-nından sevindirici bir tepki aldı: Bayan danışman “Paranın mevcudiyeti hak-kında başka kimin haberi var?’’ diye sordu.‘‘Sadece ailem.’’ Cevap danışmanı tatmin etti. “Nötral para üzerinde yine vergilendirmelerimiz var. Fakat bir-çok tröst çeşitleri var ve biz size, pa-radan vergi alınmayacak şeklinde bir paravan yapabiliriz” diye bir açıklama yaptı. ‘’Peki, bu akıllıca ya da mantıklı mı? ‘’ diye merakla soran mişteriye, “ Normalde bütün varlıklarınızı devlete

bildirmeniz gerekiyor. Teorik açıdan tabi ki bildirme zorunluluğu var.’’ dedi ve gülerek ekledi: ‘’Ama tabi ki bu ban-kanın sorunu değil.’’Müşteri: ‘’Peki, bu uygulama ne kadar güvenilir?’’‘‘İsviçre belirli anlaşmalar yapmalı, çünkü yapmazsa kara listeye alınır. Ama alınmasına rağmen banka sırrı kalacak, kesinlikle kalacak.’’‘’Ama İsviçre Hükümeti zayıf değil mi?’’Birden danışman telaşlı bir şekilde:“ Umarım meclis ayakta kalabilir.’’‘’Madem durum böyle, babamın 500.000 nakit parasını nasıl İsviçre’ye getirebilirim?’’‘‘O parayı buraya nakit getireceksiniz, yani kendi ellerinizle. Veya Babanız CS’in Almanya şubesinin müşterisi olacak. Gerçi nakit para konusunda dikkatli olmak gerekiyor.’’‘’Sizce bu konuda yasallaşmak gerek-miyor mu? Kara parayla insanın ba-şına her türlü durum gelebilir, çünkü müşteri olarak şikâyetini dile getire-meyecek?’’Bayan danışman sinirli bir şekilde: “Yanlış bir tutum içerisindesiniz, aynı fikirde değilim. Paranın kara olup ol-maması benim sorunum değil. Biz müşterinin isteklerine karşılık vermek için varız. Paranın vergisiz olması veya olmaması bizim için fark etmiyor. Biliyorsunuz, bu konuda İsviçre’nin namı iyi değil. Biz hırsızları koruma-dık, biz sadece kişinin özelini koruduk. Bu davranış hor görülmemeli, değil mi?’’ dedi.Müşteri gülümsedi... Artık gerçekte var olmayan üç milyonu için bir banka bulmuştu. 551

Kara Parayı Hangi Banka Kabul Edecek: Test

Deutsche ZusammnenfassungEin Deutscher in der Bahnhofstrasse su-cht Sicherheit für drei Millionen Schwar-zgeld. Was kann er tun, wenn man entdeckt, dass der Vater 2,5 Millionen Schwarzgeld in Vaduz hat? Und noch

einmal eine halbe Million in Deutsch-land – in bar? Und nun in Panik ist, weil in Liechtenstein wie in der Schweiz das Bankgeheimnis bröckelt? Welche Bank würde diese hohe Summe von Schwarz-geld wohl nehmen?

Page 6: Nr017-04.2009_PusulaGazete_web

PUSULA MEDIACOM DURMUS AG’ NİN KATKILARIYLA HAZIRLANMIŞTIR - Nr. 017 - April 2009 - www.pusulaswiss.ch

6 İSVİÇRE’DEN HABERLER

İsviçre’nin ekonomi tarihindeki en pahalı devralma işlemi gerçekleşti Roche amacına ulaştı: Basellı ilaç şirketi, Amerikalı kardeş şirketi Genentech’i artık tamamen kendi bünyesi altına alabilir. Hisse senedi başına nakit olarak 2 dolar yükselterek, 95 dolara çıkarılan fiyat teklifini Gentech, sonunda kabul etti.

Aylar süren uğraşlar sonunda Roche, Gentech’i alarak amacına ulaştı. Basellı ilaç firması, Amerikalı kardeş şirketini artık tamamen devralabilir. Roche, daha önceleri zaten Gentech’in %58,8’lik payına sahipti. Şimdiyse Roche, fiyat teklifini 2 dolar daha yükseltti.Anlaşma imzalandıGenentech-Yönetim Kurul Komitesi hisse sahiplerine, İsviçre’nin sunduğu fiyat teklifini kabul etmelerini tavsiye etti. Verilen bilgiye göre, Roche ve Genentech bir devralma anlaşması imzaladı bile.Roche firmasının Başkanı Franz

Humer, yazısında, hedeflenen anlaşma koşullarının her iki şirketin hisse sahiplerine olumlu avantajlar sağlayacağını belirtti. Humer, birinci yılda yapılacak trans aksiyondan olumlu kazançların çıkmasını bekliyor.Şirketin devralınması, tehlikeli de olabilirGenentech Şirketi’nin tamamen devralınmasıyla Roche, her yıl 750’den 850 milyon Dolar’a kadar vergiden muaf olacak. Bu parayla, daha çok araştırma yapılabilir ve yeni ilaçların üretimi gerçekleşebilir. Eleştirmenler ise Roche’un, Amerikalı kardeş şirketi ile kuracağı daha yakın bir bağla oluşabilecek tehlikeleri ön görüyorlar. Bu adım, Amerikalılar’ın atılımlarını ve yenileme güçlerini frenleyebilir. Analizciler, bu şirketlerin birleşiminden önce yüksek alım fiyatına endişeli bakıyorlardı. Roche’nin düşen hisse senedi fiyatına ve Genentech’in değerinden fazla verilen ücrete atıfta bulunmuşlardı.Kanser ilaçlarında büyük başarı elde ettiler

Roche, 1990 senesinde Genentech şirketinin hisselerinin büyük bir bölümünü, San Francisco’daki yerleriyle satın almıştı. O günden beri biyolojik teknolojilerle çalışan şirket, hızlı bir şekilde büyüdü ve başarılı ilaçlar üretti. Başarısını gösteren ilaçların arasında, kanser ilacı AVASTIN yer almakta. Devralma işleminden sonra Genentech’in araştırmaları, her zamanki merkezlerinde devam ederek Roche Şirketler Grubu bünyesinde, bağımsız bir şekilde devam edecek.Amerika Birleşik Devletleri’nde,

Roche ve Genentech ilaç pazarının piyasa oranlarına göre yedinci sırada yer alıyorlar. Yıllık karları 17 milyar Dolar. Sadece Amerika Birleşik Devletleri’nde bile şirket, ilaç sanayisinde 17.500 işçiyi çalıştırıyor. 524

Parlamenterler Sağlık Bakanı Couchepin’e baskı uyguluyor; parlamenterler ve Sağlık Sigortalar Birliği Santésuisse, ilaç fiyatlarında indirim yapılması için bir hamle yapmaya hazırlanıyor. Bunun için Sağlık Bakanı Pascal Couchepin’den, her yıl 360 milyon Frank tasarruf edilmesine yönelik üç acil önlem kararı almasını istediler.

Parlamenterler ve Sağlık Sigortalar Birliği Santésuisse, ilaç fiyatlarında bir indirim uygulanmasına yönelik atağa geçmeye hazırlanıyorlar. Bunun için Sağlık Bakanı Pascal Couchepin’den, her yıl 360 milyon Frank tasarruf edilmesine yönelik üç acil önlem kararı almasını istediler.

İlk etapta, fiyatları karşılaştırmak için kıyas yapılacak ülkelerin sayısı artırılacak. Şu an ilaç fiyatlarını sabitlemek için başta Almanya, Danimarka, İngiltere ve Hollanda kıyaslanacak ülkeler olarak incelenecek.

Fransa, Avusturya ve İtalya ise ikinci derecede kıyaslanacak ülkeler listesine alındı. Yapılan açıklamadan, Santésuisse üyeleri Verena Diener (GLP,Zürich), Simonetta Sommaruga (SP, Bern), Christoffel Brändli (SVP, Graubünden) ve Claude Ruey (FDP, Waadt) rahatsız oldular; çünkü Fransa, Avusturya ve İtalya’nın da diğer ülkeler ile aynı derecede kıyaslanmalarını talep ediyorlar. Bu üç ülkenin de aynı derecede kıyaslanmasının nedenini, mevcut ilaç fiyatlarının diğer ülkelere göre yani Almanya, Danimarka, İngiltere ve Hollanda’ya göre daha uygun olmasıyla gerekçelendiriyorlar.

Oluşturulması talep edilen kıyaslama endeksi ile her yıl 200 Frank tasarruf beklentisi içerisinde olduklarını belirttiler.

İlaç sektörüne suçlamalar yapılıyor

Meclis üyelerinin gözüne batan bir diğer nokta, ilaçların endikasyonunda ilerleme yapılmaması. Meclis üyeleri, ilaç sektörüne, ilaçları sadece kısıtlı bir kullanım alanıyla sınırlayıp bildirdiklerine dair suçlama yapıyorlar.

Bu sebebe bağlı olarak ortaya çıkan ilaçlardaki düşük kar oranı beklentileri yüzünden, (BAG) Sağlık Bakanlığı oldukça yüksek fiyatlar belirledi. Buna bağlı olarak, ilaçların kullanım alanları genişletilir ise BAG’ın teorik olarak fiyatları düşürme gibi bir imkânı doğacak.

Santésuisse yorumlarına göre bu çok mümkün bir olanak değil. Santésuisse’den Lesart’a göre bu uygulamayla, ilaç şirketleri fiyatları uçuruyor. Bu yüzden Santésuisse, endikasyon geliştirilmesi için kardan sabit şekilde %50 azaltmayı planlıyor. Bu şekilde, masrafların büyümesinin önüne geçilmek isteniyor.

Aynı etkide olan fakat farklı bir isim altında satılan ilaçlar desteklenecek

Üçüncü önlem olarak parlamenterler Generika adı altındaki, etkisi aynı olup fakat daha farklı bir isim altında daha ucuza satılan ilaçları desteklemek istiyor. Günümüzde, orijinal ilaç içerikleri için %10 yerine %20’lik katılım payı bulunuyor. Generika adı altındaki ilaçlar, %20 daha uygun bir fiyata sahip.

Meclis üyeleri şimdiyse, ilaç şirketlerinin orijinal içerik fiyatlarındaki

yüksek katılım payı oran seviyesine girmemek için hemen azaltmaya yönelik önlemler almalarını eleştiriyorlar.

Bu şekilde fiyat rekabet oyunu bir son buldu. Şimdiyse ikinci bir fiyat indirimi gerekli. Generika, ilaç üreticileri fiyatlarını tekrardan azaltmak için teşvik edilmeli. Bunu gerçekleştirmek için parlamento temsilcileri pazara giriş engelini kaldırmak istiyorlar.

Örneğin Generika satışlarında bu şekilde orijinal içerikli ilaçlara göre zorunlu olarak %40’lık bir indirime geçmek zorunda kalmayacaklar. İlk fiyat indirimden sonra, pazara yeni şirketler girmeye başlayacak ve yeniden bir fiyat indirimi sağlanmış olunacak. Bu önlemler ile her yıl, 160 milyon Frank tasarruf sağlanması bekleniyor. 546

Roche, Genentech ile Anlaşma Yaptı

İlaç Fiyatlarında İndirim

Deutsche ZusammnenfassungDer Basler Pharmakonzern kann seine US-Tochter Genentech vollständig übernehmen. Nach einer weiteren Erhöhung der Offerte um 2 Dollar auf 95 Dollar je Aktie in bar lenkt Genentech ein. Der Genentech-Verwaltungsratsausschuss empfiehlt den Aktionären nun, die Offerte aus der Schweiz anzunehmen. Roche und Genentech unterzeichneten bereits

einen Übernahmevertrag. Roche hatte die Mehrheit am Unternehmen mit Sitz bei San Francisco 1990 erworben. Seitdem ist der Biotechkonzern rasant gewachsen und hat erfolgreiche Medikamente entwickelt. Dazu gehört zum Beispiel das Krebsmittel Avastin. Die Forschung von Genentech wird nach der Übernahme am bisherigen Standort als unabhängiges Zentrum innerhalb der Roche-Gruppe weitergeführt.

Deutsche ZusammnenfassungParlamentarier und der Krankenkassenverband Santésuisse unternehmen einen neuen Anlauf, um die Medikamentenpreise zu senken. Sie drängen Gesundheitsminister Pascal Couchepin, drei Sofortmassnahmen zu beschliessen, um jährlich 360 Millionen Franken einzusparen. Als Erstes soll der Vergleichsländerkorb erweitert werden. Heute werden zur Festsetzung der Medikamentenpreise Deutschland, Dänemark, Grossbritannien und die Niederlande als Hauptvergleichsländer herangezogen

Ein weiterer Dorn im Auge der Ratsmitglieder sind die Indikationserweiterungen von Medikamenten. Sie werfen der Pharmaindustrie vor, Medikamente absichtlich zunächst für einen eingeschränkten Anwendungsbereich anzumelden.

Als Drittes wollen die Parlamentarier die Generika fördern. Heute gilt für Originalpräparate dann ein Selbstbehalt von 20 Prozent (statt 10 Prozent), wenn ein Generikum mindestens 20 Prozent günstiger ist.

Page 7: Nr017-04.2009_PusulaGazete_web

PU

SU

LA M

ED

IAC

OM

DU

RM

US

AG

’ NİN

KAT

KIL

AR

IYLA

HA

ZIR

LAN

MIŞ

TIR

- N

r. 01

7 - A

pril

200

9 - w

ww

.pus

ulas

wis

s.ch

Network ModeHohlstrasse 560 - 8048 ZürichTel.: 044 431 68 10E-Mail: [email protected]

Büyük Bahar Kampanyası

• Takım elbise• Gömlek• Kravat• Ayakkabı• Kemer• Çorap

499.-CHF

Hepsi bir arada sadece 499.- frank

Hepsi bir arada

ÖZEL İNDİRİM KUPONUUnutmayın! Bu kampanyamız sadece Nisan ve Mayıs ayı boyunca geçerlidir.

• Takım elbise

• G

ömlek

• Kravat

Ayakkabı

• Kemer

Çorap 499.-CHFHepsi bir arada sadece

Kampanyamız Nisan ve Mayıs aylarında sadece bu kuponla birlikte gelen müşterilerimiz için geçerlidir.DİKKAT

499.- fr.

Page 8: Nr017-04.2009_PusulaGazete_web

PUSULA MEDIACOM DURMUS AG’ NİN KATKILARIYLA HAZIRLANMIŞTIR - Nr. 017 - April 2009 - www.pusulaswiss.ch

8 İSVİÇRE’DEN HABERLER

UBS’in iflasının, ekonomiye 300 milyar Frank’a mal olabileceği söylenirken, devletin UBS Bankası’nı kamulaştırması söz konusu olabilir. Bir uzman, konuyla ilgili olarak ‘‘Bankanın kamulaştırılması hukuk açısından olanaklı.’’ derken, aynı zamanda da hissedarların istimlak edilmesinden bahsetti.

Kısa bir süre önce Swiss Banking Müdürü Thorsten Hens, ‘‘UBS’in iflas etmesi geçici bir kamulaştırmadan daha kötüdür.’’ dedi. UBS Bankası, İsviçre’nin büyük ve önemli bir bankası, dolayısıyla kaderine terk edilecek bir kurum değil. Maliye Bakanı Hans-Rudolf Merz’ın düşüncesine göre, on binlerce KMU-müşterisi olan UBS’in iflas etmesi, İsviçre’nin ulusal ekonomisine kısa sürede 75’den 100 milyara, daha sonraki dönemlerde de 300 milyar Frank kayba neden olabilir. Yani bir iflasın gerçekleşmesi olağanüstü bir hal alabilir.Kamulaştırılması zaman alacakAcil önlem olarak UBS’in geçici bir süre için kamulaştırılması fikri, Basel Üniversitesi’nin Ekonomi Profesörü Aleksander Berentsen tarafından öne sürüldü. Bu önlemde avantajlı bir durum gördüğünü belirten Berendtsen, ‘’10’a 10 Kala’’ programında şu açıklamayı yaptı:“ Devlet, daha tam olarak dile getirmiş olmasa da, UBS’e bir garanti sağlayacak ve aynı zamanda da bankanın işlerine karışamayacak.’’ Bunun yanı sıra devlet, aceleci bir şekilde büyük kararlar vermek zorunda kalmayacak ve hiç veya geç

yönlendirilmeyecek.1. Senaryo: Devralma TeklifiBern Üniversitesi’nin Ekonomi Profesörü Peter V. Kunz’a göre, UBS’in kamulaştırılması için bir senaryo oluşturulabilir: ‘‘İsviçre Konfederasyonu, bütün hissedarlara bir devralma teklifi sunabilir. Eğer hisselerin büyük bir kısmı devletin olur ise daha çok devlet söz sahibi olacak.’’ Fakat bu sistemin gerçekleştirilmesi bir kaç hafta sürebilir.2. Senaryo: İstimlâkKunz bir başka olanak olarak İstimlâk seçeneğini sundu: ‘‘İsviçre’de istimlâk etme sadece arazi konusunda uygulanmayabilir. İstimlâk Kanunu aynı zamanda hisse senedi sahipliğine de uygulanabilir.’’ Fakat Kunz’a göre klasik bir istimlâk durumu, çok uygun bir yol olmayabilir. Çünkü itiraz süresi sebebiyle klasik istimlâkın bir seneden uzun süreceğini ifade etti. 3. Senaryo: İhtiyaç HakkıKamulaştırılmanın son varyantı olarak, anayasaya uygun ihtiyaç hakkı olarak bir kamulaştırma seçeneği sunuluyor:“ Bu seçeneği gerçeğe dönüştürmek sadece bir kaç günü alır, yalnız hukuk açısından detaylı işlemleri var. Bu tarz bir acil önlemin kanuni işlemlerinin sonradan iletilmesi gerekiyor. Aynı zamanda yığınla kamulaştırılmaya dahil edilen hisse senet sahiplerinin davalarıyla karşı karşıya kalınabilme durumu da göz önünde bulundurulmalı. Kunz bu durumla ilgili özellikle, devlet

tarafından yapılan bir kamulaştırmada hisse senedi sahiplerinin bu işten cebi boş dönmeyeceğini belirtti ve şöyle bir açıklama yaptı: “Devletin hisse senedi sahiplerine aktüel hisse senedi değerlerinde ödeme yapması gerekir.’’ Dolayısıyla, kamulaştırma işlemiyle yüksek rakamlarda ödeme yapması gerekebilir. Eğer ki banka iflasını ilan ederse, hisse senetlerinin değeri sıfıra düşecek. Kunz, böyle bir durum gerçekleştiğinde, banka için kurtarma işlemi için geç olacağını belirtti.‘’Umarım acil önlem senaryosu dolapta bekliyordur...’’Konuya gerçek anlamda bakılırsa, UBS’in kamulaştırılması şu anda çok gerçekçi bir durum değil. Kurun güncel değeri halen 11 Frank’ta. Kunz:“ Devletin UBS’i alması için UBS’in her bir hisse senedi başına 3 veya 4 Frank ödemesi gayet uygun bir durum olacaktır. Dolayısıyla UBS’in toplam değeri yaklaşık 15 milyar Frank’ta kalacaktır.’’ dedi.

CS’nin eski şirket müdürü Oswald Grübel’in yeni UBS şefi olarak göreve alınmasıyla, UBS kuru yine 10 Frank’a sabitlenebildi. Böylelikle UBS’in devlet tarafından kamulaştırılması biraz daha ertelenmiş olacak. Buna rağmen Peter V. Kunz, yine de meclisin ve merkez bankasının UBS’in kamulaştırılması konusunda masaya oturup görüştüklerini düşünüyor. Kunz:“ Umarım acil önlem senaryosu dolapta bekliyordur.’’ dedi. 526

UBS Kamulaştırılacak mı?

Deutsche ZusammnenfassungDer Konkurs der UBS würde die Wirtschaft 300 Milliarden Franken kosten. Daher würde der Bund im Notfall die Grossbank wohl übernehmen. Eine Verstaatlichung wäre juristisch möglich. Die UBS ist heute zu gross und zu wichtig für die Schweiz, um sie ihrem Schicksal zu überlassen. Ein Konkurs der Grossbank mit ihren Zehntausenden von KMU-Kunden würde die Schweizer

Volkswirtschaft laut Finanzminister Hans-Rudolf Merz kurzfristig 75 bis 100 Milliarden, längerfristig bis zu 300 Milliarden Franken kosten. Für eine vorübergehende Verstaatlichung der UBS als Notmassnahme ausgesprochen hat sich der Wirtschaftsprofessor Aleksander Berentsen von der Universität Basel. Er sieht darin deutliche Vorteile. Noch ist eine Verstaatlichung der UBS aber nicht sehr realistisch.

İsviçre’nin, trafik konularıyla ilgilenen psikologları işi zorlaştırıyorlar: Hız tutkunları bundan böyle daha hızlı grup terapilerine tabi tutulacaklar.

Toplumsal baskı etkisini göstermeyi başardı. Çünkü, 2007 yılına göre 2008 yılında sadece ehliyetlerinin alınması sonucunda sayıları %35 oranında artan trafik canavarları, sadece trafik

psikologlarına gönderilmedi; aynı zamanda psikologlarla olan görüşmeler ile çoğunluğunu hız tutkunlarının oluşturduğu ve alkoliklerin de dahil edildiği grup terapileri artış gösterdi. Basel’ın trafik psikoloğu Urs Gerhard, güncel rakamlara bakıldığında trafik canavarlarının sayısında %50 ve %60 oranında bir azalma kaydedildiğini bildirdi. Fakat bu rakam yine de yüksek çünkü Almanya’da yapılan

bazı araştırmalarda, terapilerle bu oranın yarı yarıya düşürülebileceği ortaya çıkarıldı.

Bahsi geçen terapiler, yaklaşık iki yıldır uygulanıyor ve giderek daha çok kullanılıyor. Gerhard, kişiyle ilgili en ufak bir şüphe olduğunda, hiç zaman kaybetmeden trafik terapi kursuna gönderildiğini söylüyor. Terapi süreleri genelde sekiz kez, akşam seanslarında uygulanıyor. Tıpkı alkoliklere yönelik uygulanan terapi kurslarında olduğu gibi, bu kurslarda da konuşma terapisi uygulanıyor. Terapi esnasında hastalar ile yapılan

görüşmeler sayesinde, hız yaparak veya alkollü direksiyon başına geçerek yaptıkları riskli davranışların daha çok farkında olacaklar. Aynı zamanda bu terapinin ücreti sürücünün cebinden çıkacak. 511

Hız Tutkunlarına Grup Terapisi

Deutsche ZusammnenfassungSchweizer Verkehrspsychologen ziehen die Schraube an, somit landen Raser heute viel schneller in der Therapieg-ruppe. Die Therapiekurse existieren erst seit zwei Jahren und werden immer re-ger genutzt: «Besteht nur der geringste Zweifel, wird der Patient jetzt zum Ver-

kehrstherapie-Kurs angemeldet».Es handelt sich dabei um eine Gesprächst-herapie, ähnlich jener der Anonymen Al-koholiker. Dabei sollen sich die Teilneh-mer ihres riskanten Verhaltens nach und nach bewusst werden. Der Verkehrs-sünder muss den Kurs aus der eigenen Tasche bezahlen.

Page 9: Nr017-04.2009_PusulaGazete_web

PUSULA MEDIACOM DURMUS AG’ NİN KATKILARIYLA HAZIRLANMIŞTIR - Nr. 017 - April 2009 - www.pusulaswiss.ch

9İSVİÇRE’DEN HABERLER

İsviçre Büyük Meclis üyeleri Widmer-Schlumpf, Calmy-Rey ve Leuthard, yurtdışıyla yapılan vergi tartışmasıyla uzun zamandır daha etkili bir strateji uygulanması için uğraş gösteriyorlar. Sonuç: Vergi kaçakçılığı durumlarında artık gerekli makamlar yardımlarını esirgemeyecekler.

Meclis üyesi Eveline Widmer-Schlumpf, birçok kişiyi şaşırttı. Kendisi, Amerika Birleşik Devletleri’nde şöyle bir açıklama yaptı: “Artık İsviçre Hükümeti büyük vergi kaçakçılığı durumlarında yetkili makamların bu konuda yardım edip etmeyeceği denetleyecek.’’ Bu durum, bir kur değişikliğinin ta kendisi. Hükümet kısa bir zaman önce , banka sırrı konusunda ve vergi kaçakçılığı ile vergi dolandırıcılığı konusunda bir ayrımcılığın yapılmaması yönünde, taviz verilmeyen sert bir tutum içerisindeydi. Fakat, UBS Bankası’ndan 300 müşterinin bilgilerinin Amerika Birleşik Devletleri’ne verilmesiyle, akıllara, her şeyin yine eski düzene döndüğü düşüncesi geliyor.Geçen aylarda, dışarıdan da görüldüğü gibi, hükümetin koruma kalkanı, hiç bu kadar tek düzen bir hal almamıştı. Güvenilir kaynaklardan alınan bilgilere göre, Widmer-Schlumpf’un yanı sıra Maliye Bakanı Doris Leuthard ve Dış işleri Bakanı Micheline Calmy-Rey de, banka sırrı konusunda sadakatlerini kesin bir kararla devam ettiriyorlardı. Avrupa Birliği Vergi Dosyalarından sorumlu Hans-Rudolf Merz, şu anda durumun böyle olmadığını söyledi. Sonbahar döneminde stratejinin daha da genişletilmesini istemişlerdi ve istediklerini de gerçeğe dönüştürdüler. Kasım ayında, maliye bakanı görevine geri döndükten hemen bir kaç gün sonra, Calmy-Rey, Luzern’deki Avrupa Platformu’nda faiz vergilendirilmesinin bir kaç ülkeye ve tüzel kişilere de genişletilmesi yönünde talepte bulunmuştu.O güne kadar Bakanlar Kurulu, parlamento’ya karşı çıkarak diğer ülkelerle benzer anlaşmalarda sonucu belirleyen stratejiler geliştirmenin, İsviçre’nin işi olmadığını belirtti. 26 Kasım’da yapılan kapalı kongrede tutumunu değiştirdi, fakat resmi olarak dile getirmedi. Doha’daki UNO Konferansı’nda, Calmy-Rey’in faiz vergilendirmesini geliştirme talebinden

sonra kur düzeltmesi gündeme geldi.Komite, yapılan atağı destekliyorMaliye Bakanı Merz de artık faiz vergilendirilmesindeki genişletme konusunun, eleştiriye açık ve eleştirmeyi tetikleyici bir konu olduğunu kabul etti. Daha sonraki haftalarda birçok kez bu modeli kabul etmediğini belirtti. Bankaların temsilcileri gibi o da, bu modeli olumsuz bir şey olarak görüyor. İsviçre’nin yine de yurtdışından gelen insanların faizlerini vergilendirmesi gerekiyor. Fakat İsviçre, bilgi alışverişi için zorlanamaz. Widmer Schlumpf ise Amerika Birleşik Devletleri’yle olan sorunun sadece faiz vergilendirilmesinin genişletilmesiyle hallolmayacağını düşünerek, olayın ancak yetkili bakanlıkların yardım programlarında bir değişiklik yapması ile hallolabileceğini söyledi. Sonuç itibariyle, vergi kaçakçılığı teriminin yeteri kadar açık ve net olmaması yüzünden, asıl çözüm henüz tam olarak belirlenemedi. Fakat kesin olan şu ki, Widmer-Schlumpf’un Amerikalılar’a olan teklifi, Adalet Bakanı’nın tek başına yürüme düşüncesine uymuyor. Bilakis Widmer-Schlumpf’un teklifi, karşı tarafla yapılan bir anlaşma sonuncunda olacak bir durum. Hükümet Meclisi tarafından belirlenen komite, Widmer-Schlumpf’un geçen haftalarda gerçekleştirdiği Washington seyahati öncesinde bir araya geldi ve vergi kaçakçılığı konusundaki bakanlık yardımını masaya yatırmaya karar verdi. Bu bilgiyi hükümetin meclis sözcüsü de onayladı. SP-Parti Başkanı Christian Levrat’a göre hükümet, konuya ilişkin doğru adımı attığını ve önlem olan bu adımın kesinleştirilmesi gerektiğini ifade etti. CVP-Parti Lideri Christoph Darbellay da sebebi belli olan bir vergi kaçakçılığı şüphesinde, gerekli bakanlık yardımının genişletilmesi taraftarı olduğunu belirtti. Darbellay, olası şüphelerin ilk etapta ulu orta herkese bildirilmemesi gerektiğini, gerekli kişiler tarafından ilk etapta derinlemesine incelenmesini talep etti. FDP Parti Lideri Fulvio Pelli de Darbellay ile aynı fikirde. Vergi kaynaklarını araştırırken bir adım daha atılabilir. Fakat, vergi kaçakçılığı konusunda bakanlık yardımında bir adım atılamaz. SVP Partisi de aynı fikirde olduğunu ifade etti.

Denetleyiciler müzakere yapılması için zorluyorAmerika Birleşik Devletleri ile müzakereye girmek, Amerikalılar’ın ültimatom koymasından beri dile getirilen yeni bir konu değil. Alınan sağlam kaynaklara göre finans pazarı denetleyicileri, meclis üyesi Merz’e sonbahar döneminde Amerika’yla müzakerelere girmeleri gerektiğine dair tavsiyelerde bulundu. Alan Bichsel, bununla ilgili diplomatik bir açıklama yaptı: “Biz, Federal Meclis’e

durumla ilgili erken ve düzenli olarak yaşanan problemler hakkında bilgi verdik.’’ diyen Bchsel bunun dışında bilgi vermek istemedi. Fakat Maliye Bakanlığı, yakın bağlantı içinde olduklarını onayladı ne var ki Denetleme Kurulu tarafından Amerika Birleşik Devletleri’yle yazılı bir anlaşmaya girmeleri için isteklendirildiklerine dair bilgiyi onaylamadı. Bu açıklama, konunun daha önce yazılı değil sözlü olarak ele alındığının bir göstergesidir. 515

Kadınların Banka Sırrı Mücadelesi

Deutsche ZusammnenfassungIm Steuerstreit mit dem Ausland treten die Bundesrätinnen Widmer-Schlumpf, Calmy-Rey und Leuthard seit langem für eine offensivere Strategie ein. Resultat: Amtshilfe ist in Fällen von Steuerhinterziehung nun kein Tabu mehr. Neben Widmer-Schlumpf vertraten gemäss gut informierten Quellen auch Wirtschaftsministerin Doris Leuthard und Aussenministerin Micheline Calmy-Rey bei aller Treue zum Bankgeheimnis eine offensivere Haltung. Ihnen missfiel, wie Hans-Rudolf Merz das EU-Steuerdossier betreute. Sie pochten im Herbst auf eine umfassendere Strategie – und setzten sich damit durch: Wenige Tage nachdem der Finanzminister im November in sein Amt zurückgekehrt war, warb Calmy-Rey am Europaforum in Luzern dafür, die Zinsbesteuerung auf

weitere Länder und juristische Personen auszudehnen. Inzwischen sieht auch Finanzminister Merz in der Ausweitung der Zinsbesteuerung einen Hebel, um der Kritik zu begegnen. Letzte Woche verwies er mehrmals auf dieses Modell. Wie die Vertreter der Banken sieht er darin das kleinere Übel. Die Schweiz muss so zwar Hand bieten, Zinserträge ausländischer Personen zu besteuern, wird aber nicht zum automatischen Informationsaustausch gezwungen. Mit der Ausweitung der Zinsbesteuerung ist es vermutlich jedoch nicht getan, wie Widmer-Schlumpfs Ankündigung zeigt. Um die Probleme mit den USA zu lösen, braucht es wohl auch Änderungen bei der Amtshilfe. Ob die Lösung letzten Endes über die Erfassung «grober» Steuerhinterziehung gehen wird, ist angesichts der Unschärfe des Begriffs offen.

Bundan böyle kantonlar, çevre kirliği sebebiyle hız limitini sınırlarken, bu sınırlamayla varılan sonucu ortaya koymak zorunda kalacaklar. Bu karar Bakanlar Kurulu tarafından, 66 ‘’Hayır’’ oyuna karşı 106 ‘’Evet’’ oyu ile

kesinleştirildi.

Zürich FDP parti üyesi Markus Hutter’e göre, bazı otoban yollarındaki ozon gazı yoğunluğunu ve toz yoğunluğunu önlemek için, 80 kilometre hız limitlendirilmesi işe

yaramadı. Bakanlar Kurulu’nun büyük çoğunluğu da Hutter ile aynı fikirde olunca yeni hız uygulanma teklifi onaylandı. Ulaşım Komisyonu ise yeni uygulamaya karşı çıkarak, Bakanlar Kurulu Komisyonu’nu, bir kanun değişikliği yapmadan önce konu hakkında detaylı incelenme yapması için zorladı.

İsviçre Touring Club’ü (TCS), Bakanlar Kurulu’nun kararını olumlu karşıladı. TCS basın sözcüsünün 20 Minuten Online’a yaptığı bir konuşmada,

Bakanlar Kurulu’nun oluşturduğu çoğunluğa katıldıklarını ve hız limit uygulamasının ince toz yoğunluğunda bir etkisi olmadığını ifade ettiler. TCS basın sözcüsü: “Yapılan araştırma da bunu ispatlıyor.’’dedi. 509

80 Km Hız Limiti İşe Yaramadı

Deutsche ZusammnenfassungDie Kantone sollen einen Wirksamkeitsnachweis erbring-en müssen, bevor sie aus Umweltschutzgründen befristete Temporeduktionen verfügen. Das verlangt der Nationalrat mit 106 zu 66 Stimmen. Die Initiative geht nun in den Ständerat. Dessen Verkehrskommission hatte sich dem Vorstoss widersetzt und so die

Nationalratskommission gezwungen, vor der Ausarbeitung einer Gesetzesänderung das Plenum zu befragen. Der Touring Club Schweiz (TCS) vertrete dieselbe Meinung wie die Mehrheit des Nationalrates und ist der Überzeugung, dass die Tempolimiten im Zusammenhang mit der Feinstaubbelastung nichts bringen.

Widmer-Schlumpf, Calmy-Rey, Leuthard

Page 10: Nr017-04.2009_PusulaGazete_web

PU

SU

LA M

ED

IAC

OM

DU

RM

US

AG

’ NİN

KAT

KIL

AR

IYLA

HA

ZIR

LAN

MIŞ

TIR

- 01

7 - A

pril

200

9 - w

ww

.pus

ulas

wis

s.ch

16 Mayıs 2009 Cumartesi günü kimseye söz vermeyin!

Televizyonunda yayınlanan

‘’ Küçük Şeyler ’’ adlı proğramın yapımcısı

Prof. Dr. Üstün Dökmen

Zürih’te bizlerle olacak.İnfo Tel: 076 342 90 91 veya 076 394 18 11

Tarih: 16 Mayıs 2009 Cumartesi

Yer: Zürich Volkshaus / Weisser Saal

Kapı açılısı: Saat 19:00

Giriş ücretsizdir

SUNAR

Page 11: Nr017-04.2009_PusulaGazete_web

PUSULA MEDIACOM DURMUS AG’ NİN KATKILARIYLA HAZIRLANMIŞTIR - Nr. 017 - April 2009 - www.pusulaswiss.ch

11İSVİÇRE’DEN HABERLER

Pusula Gazetesi olarak, kuruluşu-muzdan beri geçen kısacık za-manda okuyucusu olsun olmasın İsviçre’de yaşayan değerli vatan-daşlarımızın ayağına sılayı getir-meye çalışıyoruz.

Hazırlayan: Gülter Locher

‘’O’’ bir düşünen adam...Güzel dilimizi yaşatmaya, ülkemizin insanlarını çeşitli etkinliklerle bir araya getirerek özlediğimiz ülkemiz insanına özgü sıcacık ilişkilerimizi unutturmamaya, vatandaşlarımızı ülkemizin büyük fedakârlıklarla, hiçbir karşılık beklemeden gelen değerli sanatçılarına kavuşturarak kültürümüzü yaşatmaya, hatırlatmaya ya da bilmeyen gençlerimize öğrenmelerini sağlamaya çalışıyoruz. Çünkü bizler Pusula Gazetesi Ekibi olarak biliyoruz ki dilini, kültürünü, benliğini unutan bir ulus, tarihin derinliklerinde kaybolmaya mahkumdur, tarih sayfaları antik çağlarda kaybolan uluslarla doludur. Hem sonra biliyoruz ki, bir ülkenin insanları kendilerine, kişiliklerine ve değerlerine ne kadar çok sahip çıkabiliyorlarsa uluslararası arenada da o kadar saygın durumda oluyorlar. Ana dilini iyi bilen insanların yabancı bir dili öğrenmeleri çok daha kolay oluyor, kendi ulusunun değerlerine sahip çıkan insanlar diğer ulusların da değerlerine saygılı oluyorlar, entegrasyon sorununu daha kolay aşıyorlar. Bu nedenle de öncelikli olarak yabancı ülkelerde yaşamı kolay etmek için benliğimizi, dilimizi ve değerlerimizi unutmamak gerekiyor görüşündeyiz. Ayrıca bu tarz etkinliklerin hepimizin güven ve moralimizi yükselttiği de bir gerçek.

İki yıl önce başladı her şey… Bir kermeste, geçtiğimiz yıl İsviçre’deki görevini tamamlayıp ülkeye dönen, görev süresince alçak gönüllülüğü, çalışkanlığı, vatandaşa hizmetteki şevki, sevecenliği ve zarafeti ile gönüllerimizde hep kalacak olan Başkonsolos Yardımcısı Belgin Ergüneş ile karşılaşmıştım. Kermesteki kitap sergimin yanına gelerek, bana, vatandaşlarımız için bir edebiyat etkinliği düzenleme düşüncesinden söz etmişti. Gazete olarak çok benimseyip sahip çıktığımız Edebiyat Akşamları düşüncesinin gelenekselleşmesi böylece başlamış oldu. Hemen bir organizasyon ekibi kurduk. Ekip olarak ilkini geçen sene

gerçekleştirdiğimiz bu kültür dolu keyifli akşamları uzun yıllar yaşatmaya kararlıyız. Geçtiğimiz yıl Ayşe Kulin, Ahmet Çakır ve Sunay Akın’la başladık. Volkshaus’un yaklaşık 400 kişilik salonuna ilave sandalyeler koymak zorunda kaldık… O gün çok heyecanlıydık, mutluyduk… Vatandaşlarımızın ilgisi bizleri ve sanatçılarımızı çok duygulandırmıştı. Ayşe Kulin zarafeti ve ülkenin özellikle kadın sorunlarına duyarlılığı ile Ahmet Çakır güzel Türkçesi ile Sunay Akın müthiş sahnesiyle özlediklerimiz arasına karışmışlardı… Hele Sunay Akın’ın eğlendirirken zihinlerimizi açan, beyinlerimizi donatan anlatılarının tadı damaklarımızda kaldı.

O ne müthiş bir esintiydi ülkemizden… Bir yıl boyunca vatandaşlarımızdan teşekkür telefonları, e-mailler aldık, karşılaştığımız her yerde ”tekrar isteriz!” dediler.

Ve… Geçtiğimiz ay, bir yıldır tadı damağımızda kalan Sunay Akın’a tekrar kavuştuk.

Sunay Akın… Ülkemizin en özel aydınlarından birisi. Müthiş bir tarih hazinesi; büyük bir hafıza; bazen romantik, bazen isyankar, bazen de ağlamaklı… son derece duygusal bir şair; güçlü bir kalem… Dahası -belki de en inanılmaz yeteneği-, tüm bunları toplu olarak görsele çevirebilen, sahnede sunabilen bir show sanatçısı. Evet, dedik ya o çok özel bir aydın kişi; Bazen tarihçi, bazen bilimci, bazen şair, bazen yazar, bazen sahne sanatçısı…

Ama en çok da ‘O’ bir insan, bizden biri, içimizden biri, sanki ailemizden… beyaz saçlı teyzelerin, amcaların “oğlu”, gençlerin Sunay Abi’si, çocukların Sunay Amca’sı… İşte böylesine duygular uyandırıyor izleyenlerine, sevenlerine…

14 Mart Cumartesi akşamı saat 20.00’de demiştik okuyucularımıza, vatandaşlarımıza çeşitli iletişim metotları kullanarak. Yine aynı yerde, aynı salonda… 19:30’da açılacaktı salon kapıları… Altıda başladı vatandaşlar gelmeye. Yine aynı heyecan, yine aynı masum sevinç vardı yüzlerde, geçen seneki gibi...

Programın sunuculuğunu yine gazetemizin sahibi Şef Redaktör Turgut Karaboyun başarılı bir şekilde yaptı. Vatandaşlarımızı selamladıktan sonra sahneye Zürich Başkonsolosu Mehmet Emre’yi davet etti.

Başkonsolos Emre vatandaşlarımızı her zamanki nezaketi ile selamladıktan sonra özellikle okumaların önemi konusunda çok önemli mesajlar verdi. Başkonsolos’umuz geçtiğimiz yıl da aramızdaydı, yine vatandaşlarımıza seslenmiş, onları selamlamıştı. Sanatçılara ve sanata verdiği önem hep hafızalarımızda kalacak olan Başkonsolosumuzun bizlere kültürel etkinliklerimizde verdiği motivasyon ve destek bizim için çok büyük bir itki oluyor. Bu nedenle de kendisine buradan minnetimizi belirtmeden geçemiyorum.

Daha sonra ITT Başkanı Dr. Kahraman Tunaboylu vatandaşlara kısa bir konuşma yaparak, bu yıl üçüncüsü Cenevre’de kutlanacak olan Türk Günü hakkında bilgi verdi.

VE.. Sunay Akın… Sahnede… Alkışlar, alkışlar…

Tuncay Terzihanesi ile başladı sanatçı. Çocukluk anılarını yaşadık hep birlikte. Bazen güldük, bazen duygulandık. Hatta gözleri nemlenenler bile oldu, Ama Sunay Akın kimseyi üzmeye çalışmadı, belki de gülmektendir o gözlerdeki nemler diye düşündüm… ama büyük bir ihtimalle de buram buram Türkiye kokusunun mutluluğudur, sahneden bize doğru esen… Bazen de öfkelendik. Niye mi? Terzi Tuncay’dan ayrıcalık bekleyen kaymakama kızdık; çocukluğun müthiş hayal gücü ile atık kumaş parçalarını haritadaki ülkelere benzetme oyunu oynayan terzinin oğlunun cebindeki kumaş parçalarına “at o çöpleri!” diyen eğitimsiz eğitimcinin cehaletine öfke duyduk.

İki buçuk saate yakın sürekli bir enerji ile sahnede kalan Sunay Akın neler sığdırdı bu iki saate neler… neler öğrenerek, hatırlayarak, hissederek, kısacası zenginleşerek ayrıldı oradan dörtyüze yakın kişi…

Bir ara “ne olur sanki okullardaki öğretmenler çocukları bu şekilde öğretebilseler” diye düşündüm, herhalde o öğretmenlerden öğrenilenler ömür boyu unutulmazdı...

Araştırmacı yazar Sunay Akın, sahnede hiç bilmediğimiz tarihi ayrıntılardan söz etti. Anlattıklarına kattığı heyecan, eğlence unsurları, salondaki herkesin program sonuna kadar kendisini dikkatle izlemesini sağlıyor, hiç kimse bir saniye dahi dikkatini sahneden çekemiyordu.

Ülkemiz, tarihimiz, uluslararası ilişkilerimiz, bilim dünyası, sanat dünyası ve daha pek çok konularda bilinmeyen fakat çok önemli detaylar ediniyordu izleyiciler… Yıllardan beri yaşadığımız ülkede çeşitli manevi saldırıların hedefi olan insanlarımız, Sunay Akın’dan duydukları pek çok bilgi ile güç ve moral elde ediyorlardı. Tarihimizle öğünebileceğimizi, tarihimizde utanılacak hiçbir yüz karamız olmadığını söyleyen Sunay Akın, “buralarda başınız dik olarak dolaşın” deyince dakikalarca alkışlandı. Bu sözler bence gecenin zirvesiydi. Bu sözleriyle, kültürüyle, bilgisiyle, sıcaklığı ve iyi yüreğiyle yabancı ülkede yaşayan vatandaşlarımıza moral ve güç veren Sunay Akın’a çok teşekkür ediyoruz. O son yıllarda trend olan, ülkesini kötüleyerek uluslararası alanda ödül ve nam peşinde olan, küçük hesaplar peşindeki, küçük düşünceli kimselerden asla olmadı, olmaz da. Çünkü o milletini, ülkesini, tarihini tanıyan, düşünen, seven bir aydın. O düşünen bir adam.

Program sonunda Pusula Gazetesi’nin sahibi Turgut Karaboyun, Sunay Akın’a bir plaket vermek üzere Başkonsolos Mehmet Emre’yi tekrar sahneye davet etti. Pusula Gazetesi’nin plaketini Başkonsolos Mehmet Emre’nin elinden alan Sunay Akın’ın çok duygulandığı belli oluyordu. Sunay Akın çok ülkelere gittiğini ama en çok İsviçre’ye gelmekten hoşlandığını, sanatsever bir kişi olan Başkosolos Mehmet Emre’nin İsviçre’ye gelen Türk sanatçı ve bilim adamları ile yakından ilgilenmesini takdirle karşıladığını söyledi.574

Sunay Akın’la Keyifli Bir Akşam...

Başkonsolos Mehmet Emre

Sunay Akın ve Turgut Karaboyun

Page 12: Nr017-04.2009_PusulaGazete_web

PU

SU

LA M

ED

IAC

OM

DU

RM

US

AG

’ NİN

KAT

KIL

AR

IYLA

HA

ZIR

LAN

MIŞ

TIR

- 01

7 - A

pril

200

9 - w

ww

.pus

ulas

wis

s.ch

www.denner.ch

Sevdiginiz ürünler seveceginiz fiyatlara

Vegeta Baharat karısımı500 gr.

Göral kavrulmuskabak cekirdegi400 gr.

Italya’dan tas mantarıZeytinyaglı, 150 gr.

7.95

Sanfıstıklı baklava300 gr.

5.95

3.95 4.35

Hindiburger2 x 100 gr.

2.25

Tavuk salamı400 gr.

3.95

Page 13: Nr017-04.2009_PusulaGazete_web

PUSULA MEDIACOM DURMUS AG’ NİN KATKILARIYLA HAZIRLANMIŞTIR - Nr. 017 - April 2009 - www.pusulaswiss.ch

13İSVİÇRE’DEN HABERLER

Cep telefonu operatörlerinden yapılan aramalar oldukça ucuzladı. Sabit hat üzerinden veya cep telefonu üzerinden yapılan aramalar ve internet kullanım ücretleri, geçen sene oldukça ucuzladı. Bakom’un verdiği bilgiye göre, bir internet sayfasında yapılan karşılaştırmada fiyat indirimlerinden en çok cep telefonu üzerinden yapılan aramalar nasibini aldı.

İsviçre’nin üç büyük cep telefonu ağ hizmeti sağlayan şirketinden yararlanan cep telefonu kullanıcılarının arama ücretleri, geçen yıla göre %4,4 oranında düştü. Bakom, yani İsviçre’nin Telekomünikasyon Bakanlığı’na göre bu fiyat gerilemesi, pazara giren yeni ürünlerden ve cep telefon ağ hizmetlerine yapılan ücret indirimlerinden kaynaklanıyor. Kısa-mesaj ve MMS mesajlarının fiyatı ise sabit kaldı.Fiyat indirimi herkese iyi geldi2007’den 2008 yılına yapılan fiyat indirimi, her üç kullanıcı tipine çok iyi geldi. Bu indirimden en çok telefon kullanım oranları yüksek olan tüketiciler istifade etti. Bu kişilerin ödedikleri oranlar, %7,3 olarak belirlendi. Bu yüzden Prepaid-tarife teklifleri, az ve orta derece kullanımı olan tüketiciler için cazip gelirken, kullanım oranı oldukça yüksek olan tüketicilerin de işine yarayan bir tarife oldu. Abone anlaşmasına karşın kullanım oranı az olan müşterilerde de

tasarruf potansiyeli %32’leri bulduBakom’un verdiği bilgiye göre en uygun ürünlerin fiyat çeşitliliği, hem abone hem de Prepaid pazarında hizmet veren şirketlere göre değişiklik gösteriyor. Swisscom’un fiyatları ise her pazar çeşidinde ve her profil için en yüksek fiyat seviyesinde geziyor. Yallo, Salut Mobile, Lebara Mobile ve Lyca Mobile şirketlerinde ise, aynı cep telefonu operatörünün aranması durumunda -rakiplerine nazaran- daha uygun ücretlendiriliyor. Fakat bahsi geçen bu cep telefonu operatörlerinin pazar payı oldukça düşük olduğu için bu tasarruflu fiyat çok nadir uygulanıyor. Cep telefonu operatörlerindeki düşen arama fiyatlarıyla birlikte, sabit hat arama fiyatlarında da düşüş yaşandı. İsviçre’nin dört büyük sabit hat hizmeti veren şirketinin hizmet endeksine bakılırsa, sabit hat kullanımı orta seviyelerde olan tüketiciler için fatura miktarı geçen yıla göre %2,7 oranında azaldı. Uluslararası bağlantı ve arama fiyatları ise genel anlamda aynı seviyede kaldı. Bakom’un açıklamasına göre, Cablecom firmasının dışındaki diğer operatör şirketlerin de çok büyük bir fiyat farklılığı yok.Geniş bant hizmeti veren şirketler de indirim yaptıGeniş bant yayın hizmetlerinde de % 3,8 oranında indirim yapıldı. Saniyede, mega bit başına olan fiyat endeksi daha yüksek bir yayın oranı

olan ürünlerin s u n u l m a s ı y l a , %36,6 oranında azaldı. Yine Bakom’un verdiği bilgiye göre, 2004 yılından beri geçen yıl ilk kez hizmet şirketleri arasında fiyat farkı oluştu. Bu sonuç, liberalleşmenin ilk adımlarına yönelik etkisinin bir göstergesidir. 527

Dijital televizyon yayınlarının şifrelenmesi, teknik olarak gereksiz ve televizyon izleyicilerini vesayet altına alıyor. Millet meclisinin yanı sıra bu sonuca senato da varınca konuyla ilgili bir kanunun kararlaştırılması talebinde bulunuldu.

Millet Meclisi, Cablecom’un kamuya açık ve serbest kanallarının şifrelenmesinin yanı sıra, bu kanalları izlemek için bir –tarife paketi – satın alınmasının veya kiralanmasının gerekliliği konusunu eleştiriyor.

Meclis Komisyonu, 2007 senesinin sonbahar döneminde yayınlanan programlarının şifrelenmesini

yasakladı. Uygulanan sisteme bir standart konulmasını talep etti.

Komisyonun talebi üzerine Millet Meclisi, 124’e karşı 48 oy ile bir karara vardı. Meclis, kamuya açık veya serbest televizyon kanallarının şifrelenmemesi konusunda bir yasak oluşturarak kanunlaştırılması talebinde bulundu. Yayınlama cihazında bir şifreleme olacaksa bile, müşterilerin belirli şartlar çerçevesinde karar verme seçeneğine sahip olmaları gerektiği ifade edildi.

Leuenberger, bu tasarıya artık benimsedi

Komisyonda SVP Partisi’nden oluşan

bir azınlık, asıl tasarı konusunda ve değişim önerisinde oldukça ileri gitti. Zürich / SVP parti üyesi Natalie Rickli, tasarıyı oldukça bulanık bulduğunu ve fazladan bir kaç televizyon kanalının da şifrelenme yasağı içerisine alınmasını istedi. Bir zamanlar bu tasarıya karşı çıkan Moritz Leuenberger, bugün ise bu tasarı önerisini kabul edilebilir olarak gördüğünü dile getirdi.

Aynı zamanda, yeni oluşturulan şifreleme tasarısında internet üzerinden izlenebilen Protocol Television IPTV (Bluewin-TV der Swisscom) yayın kanalına da çok fazla zorluk çıkarılmamasını istedi. Farklı alanlardaki teknolojik aletlerin arasındaki rekabetin de mümkün olduğunca aza indirgenmesi gerektiği belirtildi. 514

Telefon ve İnternet Kullanıcılarına İndirim

Cablecom: Zorunlu Paket Yasaklanacak

Deutsche ZusammnenfassungDas Telefonieren via Festnetz oder Mobiltelefon sowie das Surfen im Internet sind im vergangenen Jahr erneut billiger geworden. Gefallen sind vor allem die Preise für Anrufe auf Mobilfunknetze schreibt das Bakom. Der auf den Produkten der drei grössten Schweizer Dienstanbieter basierende Index für Mobilfunkdienste ist für Kunden mit mittlerem Nutzungsbedarf im Vorjahresvergleich um 4,4 Prozent zurückgegangen. Dieser Rückgang hängt laut dem Bundesamt für Kommunikation (Bakom) vor allem mit der Vermarktung neuer Produkte und der Senkung der Preise für Anrufe auf Mobilfunknetze zusammen. Insgesamt stabil geblieben

seien dagegen die Preise für Anrufe aufs Festnetz sowie für SMS und MMS. Infolge der sinkenden Preise für Anrufe auf Mobilfunknetze zurückgegangen sind auch die Festnetzpreise. Der Index für Festnetzdienste, der auf den Produkten der vier grössten Schweizer Anbieterinnen basiert, ist für Kunden mit mittlerem Nutzungsbedarf im Vergleich zum Vorjahr um 2,7 Prozent zurückgegangen. Um 3,8 Prozent gesunken ist auch der Index für Breitbanddienste. Der Preisindex pro Megabit pro Sekunde ging im selben Zeitraum wegen der Einführung von Produkten mit höheren Übertragungsraten um 36,6 Prozent zurück.

Deutsche ZusammnenfassungDie Verschlüsselung von digitalen Fernsehsignalen ist technisch unnötig und bevormundet die Fernsehzuschauer. Zu dieser Einsicht ist neben dem Ständerat nun auch der Nationalrat gekommen. Er fordert ein entsprechendes Gesetz. Auf Antrag seiner Kommission hiess der Nationalrat am Donnerstag mit 124 zu 48 Stimmen einen abgeänderten Text gut. Der Bundesrat soll die Gesetzesbasis schaffen, um ein Verbot der Verschlüsselung freier TV-Kanäle

erlassen zu können. Bei Verschlüsslung sollen die Kunden das Empfangsgerät zu angemessenen Bedingungen wählen können. Gleichzeitig verlangt die neu formulierte Motion, das Anbieten von Fernsehprogrammen über Internet Protocol Television IPTV (Bluewin-TV der Swisscom) dürfe nicht unnötig erschwert werden. Auch Wettbewerbsverzerrungen zwischen verschiedenen Technologien seien möglichst zu vermeiden.

Page 14: Nr017-04.2009_PusulaGazete_web

PUSULA MEDIACOM DURMUS AG’ NİN KATKILARIYLA HAZIRLANMIŞTIR - Nr. 017 - April 2009 - www.pusulaswiss.ch

14 İSVİÇRE’DEN HABERLER

• IPL Epilasyon• Cilt bakımı• Kırışıklık tedavisi• Kalıcı Makyaj• Manikür ve Pedikür• Protez Tırnak

Bonita Cosmetic-Center (beim Lochergut)Sihlfeldstrasse 808004 Zürich

• Bıyık ve Çene 45.- CHF • Koltukaltı 80.- CHF • Bikini 100.- CHF • Kırışıklık tedavisi (Hautverjungung) 170.- CHF

Laser & Güzellik merkezi

Hizmetlerimiz

IPL Epilasyon

Epila

syon

Nuray ToprakMobile: 078 807 00 [email protected] - www.bonita-cosmetics.ch

Uzman Personelimiz ve uygun �yatlarımızla hizmetinizdeyiz.

Wallis yönetiminde ilk kez bir kadın yer alacak. Wallis Kantonu, şimdiye kadar hiç bir kadını yönetimine seçmemiş olan son kantondu.

Kanton Wallis tarihinde ilk kez beş kişilik kanton yönetiminde bir bayan yer alacak; SP Parti üyesi Esther Waeber Kalbermatten.Wallis Kantonu’nun resmi kaynaklarından alınan bilgiye göreö bveş kişilik kanton yönetiminde yapılan sessiz seçimle Esther Waeber yönetimde görev aldı. Böylece İsviçre’de bayanların yönetimde görev almadığı kanton kalmadı.Wallis yönetiminin gelecek yasama döneminde CVP Partisi’nden 3, FDP Partisi’nden 1 ve SP Partisi’nden 1 temsilci yer alacak ve yönetimi sürdürecek. Waeber Kalbermatten’ın yanı sıra Jean-Michel Cina (CVP), Claude Roch (FDP) ve yeni temsilciler Maurice Tornay (CVP) ve Jacques Melly (CVP) yönetimde görev alacalar.Yönetim partilerinin hâkimiyetiMarylène Volpi Fournier (GP) ve Graziella Walker Salzmann (CSP), adaylıklarından vazgeçtiklerini bildirmişlerdi. Ardınadan da SVP Parti üyesi Franz Ruppen ve bağımsız aday Eric Felley, seçim öncesi pes etmişlerdi.SVP Parti yetkilileri yaptıkları bir analiz sonucunda, yönetimde olan partilerin birbirlerini destekleyebilecek olmalarından dolayı Ruppens’in şansının düşük olabileceğine karar verdiklerini bildirdiler.

Eric Felley ise, bir adayın ikinci seçim turuna şanssız bir şekilde girmesini, siyasi olarak çok mantıklı bulmadığını açıkladı.Wallis’li bayanların zor yoluAslen eczacı olan ve şimdiye kadar Brig Belediyesi’nde siyaset yapan Esther Waeber Kalbermatten, seçim sonucuna sevindiğini söyledi: ‘‘Bu seçim, Wallis’li bayanlar için gerçekten zor bir yoldu.’’ dedi. Seçim sonucu, insanların Wallis hakkında oluşturduğu düşüncenin tam tersi olduğunu ispatladı.Yönetimde bir bayanın yer alması için Wallis halkının 2009 senesine kadar beklemesinin birçok nedeni var; bir bayanı eyalet meclisine alınmama çabalarının, ya karışık ve zor seçim sisteminden ya da partilerin yeterli derecede istekli olmamalarından kaynaklandığı söyleniyor. İl kaydı sebebiyle başarısızlığa uğrandı1977 yılında SP Parti üyesi Gabrielle Nanchen, çoğunluk oyu almasına rağmen seçimden vazgeçmek zorunda bırakıldı. Anayasaya göre, il başına en fazla bir kişi yönetimde yer alabilir. Dolayısıyla Nachens ilinden CVP Parti üyesi, daha fazla oy aldığı için yine bir erkek seçildi.CVP Partisi, partiler içinde bayanların önüne sürekli taş koydukları için eleştirilere maruz kaldı. Marie-Françoise Perruchoud-Massy’ın ümit verici adaylığına da CVP üyelerinin ret cevabı vermeleri sonucunda yapılan eleştiriler, yeniden ispatlanmış oldu.Darbellay’ın uyarısıPerruchoud-Massy ve CVP’nin

İsviçre Başkanı Christophe Darbellay, muhafazakar bir namı olan Melly ve Tornay’ı öne sürdüler.Bu iki kişinin seçimiyle CVP Partisi’nin stratejileri dağılmaya başladı. Christophe Darbellay, bu sonucun aldatıcı bir sonuç olduğunu söyledi. Partilerinin 130 Büyük Kurul Temsilcisi’nden 68’inin yeniden çoğunluğu oluşturmuş olmasının bile, şimdiye kadar çıkan en kötü sonuç olduğu belirtildi.Darbellay, Le Temps Gazetesi ile yaptığı bir röportajda, kantonlar arası bölünmelerle ilgili uyarıda bulundu. Darbellay, kantonlarda bulunan parti temsilcilerinin daha açık olmaları ve Wallis’de yaşanan seçim mentalitesini örnek almaları gerektiğini belirterek, partisinin modernleşmesini istedi. 529

Erkeklerin Son Kalesi de Yıkıldı

Deutsche ZusammnenfassungErstmals in der Walliser Geschichte zieht mit der SP-Politikerin Esther Waeber Kalbermatten eine Frau in die fünfköpfige Kantonsregierung ein. Das Wallis war der letzte Kanton, in dem noch nie eine Frau in der Regierung sass. Die Walliser Regierung setzt sich damit auch in der nächsten Legislatur aus drei CVP-Vertretern und je einem FDP- und SP- Mitglied zusammen. Neben Waeber Kalbermatten sind dies die Bisherigen Jean-Michel Cina (cvp.) und Claude Roch (fdp.) sowie die Neuen Maurice Tornay (cvp.) und Jacques Melly

(cvp.). Dass die Walliserinnen bis 2009 auf eine erste Frau in der Regierung warten mussten, hat viele Gründe. Alle Versuche, eine Frau in den Staatsrat zu bringen, scheiterten entweder am komplexen Wahlsystem oder am mangelnden Willen der Parteien. Die CVP stand immer wieder in der Kritik, Frauen bereits parteiintern zu verhindern. Auch diesmal war dies der Fall, als die CVP-Mitglieder der aussichtsreichen Kandidatur von Grossrätin Marie-Françoise Perruchoud-Massy eine Abfuhr erteilte.

Esther Waeber Kalbermatten

Page 15: Nr017-04.2009_PusulaGazete_web

PUSULA MEDIACOM DURMUS AG’ NİN KATKILARIYLA HAZIRLANMIŞTIR - Nr. 017 - April 2009 - www.pusulaswiss.ch

15İSVİÇRE’DEN HABERLER

Büyük partiler koltuk sayısı kaybettikçe, küçük Partiler istifade ediyorlar. Seçimlere UNS adında yeni kurmuş olduğu partiyle katılan temsilcimiz Halil Sütlü, yeterli oy alamayarak kanton Parlamentosuna giremedi.

140 kişilik Aargau Kanton Parlamentosu’ndaki yenileme seçimlerinde, Yeşiller en fazla koltuk kazancını sağlayarak meclise 6 yeni üye eklediler. Buna karşın SP Partisi, sekiz üyenin çıkmasıyla büyük kayba uğradı.

Aargau Kantonu’ndaki Kanton-Parlamento seçimini, sekiz yeni koltuk kazanarak Yeşiller kazandı.

Parlamentoda koltuk sayısını azaltanlar ise SP, CVP, FDP ve SVP partileri oldu.

Yeni koltuk paylaşımı sorumlusu Friedrich Pukelsheim, beklentilere uygun şekilde daha çok küçük partileri istifade ettirdi.

Yeni seçim sistemi, beklentilere cevap vererek daha kuvvetli bir parti politika dağılımına yol açtı.

Kanton Parlamentosu’na yeni eklenen partiler: Federal Demokratik Birlik Partisi EDU, Demokratik Halk Partisi BDP, Liberal Yeşiller Partisi GLP ve İsviçre Demokratları SD.

Yeni Eyalet Parlamentosu’nun son durumu şu şekilde:

SVP 45 (-1)

SP 22 (-8)

CVP 21 (-5)

FDP 20 (-4)

Grüne 13 (+6)

EVP 6 (-1)

SD 2 (+2)

EDU 2 (+2)

BDP 4 (+4)

GLP 5 (+5) 520

Aargau Kantonu’nda, Parlamento Üye Seçim Sonuçları

Sosyal Demokratlar, Aargau ve Solothurn’da onuncu parlamento seçimlerinde sekizinci yenilgilerini yaşadılar. Yaşanan bu yenilgiden ise Yeşiller ve Liberal Yeşiller istifade etti. Ekonomik sarsıntı içinde olan bugünlerde SP Partisi, oy kullanan halktan yeniden güçlü bir destek bekliyordu. Fakat eski İşçi Partisi, mevcut kriz sorunundan yararlanacağına, Kanton Meclisi Seçimleri’nde oldukça kötü sonuçlar elde etti. Solothurn’daki seçim sonuçlarından sonra üyeleri yeniden azalarak 21’e, Aargau’da sekiz üye kaybederek 22 sandalyeye düştüler ve böylelikle tarihi bir iniş evresine girmeye başladılar.Sosyal Demokratlar, yenilgilerini devam ettiriyorlar. 2009’un Bakanlar Kurulu ve Kanton Meclis Seçimleri’nde yaşanan başarısızlıklarından sonra SP Partisi, kantonlararası parlamento seçimlerinde dokuz kereden sadece iki kez olumsuz bir derece elde etti. SP Partisi SVP, FDP ve CVP partilerine göre toplam 26 kantonda sadece 471 üyeye sahip ve rakiplerine göre oldukça gerilerde kalmış durumda.Sosyal Demokratlar bu durum karşısında şaşkın2007 ve 2008 senelerinin sonlarına doğru, Sosyal Demokratlar’ın zayıf düşmelerinin nedeni olarak Yeşil Liberaller’e ve ekolojik fikirlere olan eğilimleri gösterildi. Fakat şimdiki ekonomik kriz, o zamanların küresel ısınma konusunu bir yana bıraktırdı. Lausanne Üniversitesi’nin Siyasal Bilimler Bölümü’nden Andreas Ladner, konuyla ilgili şu açıklamayı yaptı: “Herkesi hayrete düşüren konu, SP Partisi’nin git gide daha çok yandaşını Yeşiller ve Liberal Yeşillere kaptırmaya devam ediyor olması.’’ Sosyal Demokratlar’ın Aargau’daki koltuk kaybı, mesela küçük siyası partileri tercih eden Pukelsheim-Sistemiyle seçim yapılmasından kaynaklandı. Yaşanan bu yenilgi serisi, Sosyal Demokratları da şaşkına çevirdi. SP’nin Bakanlar Kurulu üyesi ve Aargau’un meclisine yeni seçilmiş olan Urs Hofmann, şaşkınlığını gizleyemedi: “Hepimiz

şaşkınız. Ülke içinde ve kantonlar arasında da gayet iyi işler başardığımızı düşünüyorum ve güncel banka ve mali kriz konusunda da oldukça aktif çalışıyoruz.’’ dedi. Hofmann, bu krizden çıkmak için seçmenlerin kriz konusunda daha çok desteklenmesi ve onlara bu konuda ilgi gösterilmesi gerektiğini söyledi.SVP’nin galibiyeti hafiften azaldıSVP ise galibiyet konusunda SP Partisi’ne göre biraz daha başarılı. Parti Başkanı Toni Brunner, Aargau ve Solothurn seçim sonuçlarından gayet memnun: “Biz yüksek bir seviyeye çıkarken, asıl rakibimiz olan SP Partisi kaybetti. Orta büyüklükte olan partiler ise kendi aralarında sıralamaya geçti.’’ dedi. Kantonlarda yapılan Kantonal Parlamento Seçimleri’nden elde edilen sonuçlarda, SVP’nin en son elde ettiği altı galibiyet BDP’nin bölünmelerinden oluşan koltuk kaybı bile çok fazla olumsuz bir etki bırakmadı. Fakat SVP’nin durmak bilmeyen galibiyet zinciri, hızını kaybetti veya birden bire olmasa da başkası tarafından durduruldu. Çünkü Solothurn’da bir koltuk eksildi ve 18’e düştü. Aargau’da ise SVP Partisi’nin seçmen sayısında %1,56 oranında bir artış olsa da (toplam %31,9) bir parti üyesini kaybetti. Sonuç itibariyle, toplam 45 parti üyesi ile en güçlü parti konumunu korumaya devam ediyor. Koltuk kaybını ise Pulkelsheim, seçim hesaplamasına borçlu. Dolayısıyla burada da küçük partiler durumdan istifade etti. Şimdiye kadar temsil edilmeyen İsviçre Demokratları ve EDU partilerinin artık Aargau Parlamentosu’nda ikişer temsilcisi bulunuyor. Aargau Parlamentosu’na yeni kurulan Liberal Yeşiller beş ve BDP dört temsilci sokmaya başardı. Siyaset Bilimcisi Ladner, partiler arasında yaşanan bu karışıklığın aslında ya umutla beklediği veya korktuğu olumsuzluğun SVP’ye fazla zarar vermediğini söyledi. Sadece, SVP Partisi’nin başarı oranında ufak bir gerileme yaşandığını belirtti. Parti, yürütme yetkisine girmesiyle daha önce de yaşanan bir zorluk içine girdi;

mesela, Solothurn yönetimine SVP yetersiz geldi. Aargau da ise SVP, yeniden girişini ikinci seçim turunda başardı. Wallis’de ise seçilenlerin arasına bile giremedi. Güncel bilgilere göre şuan SVP St. Gallen, Nidwalden ve ilk kez Schwyz’ e vekillerini yerleştirmeye başardı. Her şey yine daha YEŞİLAargau’un büyük meclisinin seçim galibi, 6 yeni vekiliyle vekil sayısı 13’e çıkan Yeşiller Partisi oldu. Aynı tabloyu Solothurn’da da görmek mümkün. Orada da Yeşiller ve Liberal Yeşiller ikişer tane yeni vekil yerleştirebildi ve bunu da SP Partisi sayesinde başarabildiler. Yine SP’nin sayesinde ve seçim sonuçlarının kötü gitmesiyle Solothurn’a, CVP Partisi SP’yi sollayıp geçerek iki yeni vekil ekledi. CVP burada 25 koltuğa çıktı.Kanton seçimlerinde SP’nin yanı sıra FDP Partisi, kaybedenlerin arasında ikinci sırada yer alıyor. Onlar da Aargau’da 4 vekil azalarak 20 vekil sayısına düştüler. Aargau, FDP Bakanlar Kurul üyesi Christine Egerszegi, bu konuyla ilgili düşüncesini belirtti: “Bizim kaybetme nedenimiz Liberal Yeşil kanatlarımızı takmayı unutmamızdan kaynaklanıyor.’’ dedi. Özgürlükçü Düşünce Partisi’nden

daha kötü durumda olan parti, CVP Partisi oldu. CVP Leuthard efektinden yararlanamadı ve bu yüzden Aargau’da 5 koltuk kaybederek 21 koltuğa düştü.Seçimler sayesinde tekrar geri alındıİki tanınmış politikacı, Solothurn Parlamanetosu’na girmeyi başardı. SP yönetiminden dört yıl önce oylama sonucu çıkarılan Roberto Zanetti ve geçmişte Yeşiller’in Bakanlar Kurulu üyesi olan Marguerite Misteli yeniden seçildi. BDP Partisi’nin ise Aargau’da başı dertte; çünkü, seçim öncesi adayları Markus Koch’u, olumsuz davranış sebebiyle partilerinden çıkardılar. Buna rağmen yine de Koch, parlomentoya seçildi. Yine de Genç Sosyalistler’in Başkanı ve İsviçre SP Parti Başkan Yardımcısı, bu atılımı takdir ettiğini belirtti. 535

Ekonomik Krize Rağmen SP, Kaybetmeye Devam Ediyor

Deutsche ZusammnenfassungIm Aargau und Solothurn fährt die Sozialdemokratie ihre achte Niederlage bei den zehnten Parlamentswahlen ein. Profitiert haben erneut die Grünen und die Grünliberalen. Die Sozialdemokratie setzt damit ihre Niederlagenserie fort: Seit dem Debakel bei den National- und Ständeratswahlen 2009 hat sie bei kantonalen Parlamentswahlen nur zwei von neun Mal nicht am schlechtesten abgeschnitten. In allen 26 Kantonen zusammen verfügt die SP gerade noch über 471 Mandate - deutlich weniger als SVP, FDP und CVP. Wahlsiegerin im Aargauer Grossen Rat ist die Grüne Partei, die neu über 13 Mandate (plus 6) verfügt. Ein ähnliches Bild im Kanton

Solothurn: Dort gewannen die Grünen und die Grünliberalen je 2 Mandate - auch hier auf Kosten der SP. 2 Mandate konnte auch die die Solothurner CVP zulegen (neu 25), welche die SP (21) überholt und dem einst allmächtigen Freisinn sehr nahe kommt (27, minus 3). Die FDP ist neben der SP in beiden Kantonen die zweite grosse Verliererin. Auch im Aargau büsste sie 4 Mandate ein (neu 20).Zwei bekannten Politikern gelang der Sprung ins Solothurner Parlament. So schaffte es der vor vier Jahren aus dem SP-Regierungsrat abgewählte Roberto Zanetti und die frühere Nationalrätin der Grünen, Marguerite Misteli.

Deutsche ZusammnenfassungBei der Erneuerungswahl des 140-köpfigen Aargauer Kantonsparlaments haben die Grünen am Sonntag den grössten Sitzgewinn verzeichnet: Sie gewann

sechs Mandate hinzu. Grösste Verliererin ist die SP, die acht Sitze abgeben musste. Das neue Wahlsystem hat erwartungsgemäss zu einer stärkeren parteipolitischen Zersplitterung geführt. Neu im

Kantonsparlament vertreten sind die Eidgenössisch Demokratische Union (EDU), die Bürgerlich-Demokratische Partei (BDP), die Grünliberale Partei (GLP) und die Schweizer Demokraten (SD).

Page 16: Nr017-04.2009_PusulaGazete_web

PU

SU

LA M

ED

IAC

OM

DU

RM

US

AG

’ NİN

KAT

KIL

AR

IYLA

HA

ZIR

LAN

MIŞ

TIR

- 01

7 - A

pril

200

9 - w

ww

.pus

ulas

wis

s.ch

S W I S S

In jedem guten Reisebüro oder bei BENTOUR SWISS: Tel: 043 243 46 36 – [email protected] – www.bentour.ch

S W I S S

Ihr Türkei Spezialist Nr. 1täglich mit SWISS nach Antalya

SWISS Flug mit Business Class CHF +200.- pro Weg2x pro Woche nach Bodrum

* Die

Ange

bote

gelte

n nur

für d

ie an

gege

bene

n Flüg

e. • B

uchb

ar bi

s 24.0

4.200

9

• Ann

ullati

onen

wer

den z

u 100

% be

lastet

. • Ä

nder

unge

n vor

beha

lten.

• Alle

Pre

ise in

CHF

p.P.

DOGAN HOTEL SIDE

1 Woche im DZVerl. Wo. 210.-; EZ Zuschlag 0.-

Übernachtung und Frühstück 648.-CHF

SIDE

/ AN

TALY

A

HOTEL STELLA BEACH (im April)

1 Woche im DZVerl. Wo. 245.-; EZ Zuschlag 0.-

Alles Inklusive 795.-CHF

ALAN

YA / A

NTAL

YA

LYRA RESORT (im April)

1 Woche im DZVerl. Wo. 322.-; EZ Zuschlag 175.-

Alles Inklusive 790.-CHF

SIDE

/ AN

TALY

A

LIMRA LIMAK

1 Woche im DZVerl. Wo. 560.-; EZ Zuschlag 280.-

Alles Inklusive 999.-CHF

KEM

ER /

ANTA

LYA

Abflüge* vom 03.04. bis 06.06.2009Antalya Special

AB ZÜRICH vom 03.05. - 24.05.2009SO (+80.-) mit Air Berlin

AB BASEL vom 03.04. - 22.05.2009FR (+0.-) mit SunExpress

AB GENF vom 15.05. - 06.06.2009FR (+80.-), SA (+90.-) mit SWISS

KW 12.3

SÜZER SUN DREAMS HOTELS & SPA

1 Woche im DZVerl. Wo. 280.-; EZ Zuschlag 140.-

Halbpension 799.-CHF

CE

SM

E /

IZM

IR PINE BAY HOLIDAY RESORT

1 Woche im DZVerl. Wo. 469.-; EZ Zuschlag 280.-

Alles Inklusive 990.-CHF

CE

SM

E /

IZM

IR

Abflüge* vom 01.04. bis 23.05.2009Izmir SpecialAB ZÜRICH NACH IZMIR: MI (+0.-), SA (+90.-) mit SunExpress

KW 12

(im April)

ZÜRICH - IZMIR - ZÜRICH 348.-CHF

NUR

FLUG

01.04. - 23.06.09 mit SunExpress am MI (+0.-) & SA (+90.-)

ONE WAY 200.-CHF

NUR

FLUG

04.04. - 13.06.09 mit SunExpress am MI (+0.-) & SA (+90.-)

LATANYA BEACH RESORT

1 Woche im DZVerl. Wo. 364.-; EZ Zuschlag 175.-

Alles Inklusive 868.-CHF

BO

DR

UM

COMCA MANZARA

1 Woche im DZVerl. Wo. 231.-; EZ Zuschlag 70.-

Halbpension 690.-CHF

BO

DR

UM

ZÜRICH - BODRUM - ZÜRICH 498.-CHF

NUR

FLUG

16. Mai, 23. Mai und 30. Mai 2009 mit SWISS am SA (+90.-)

Abflüge* am 16.05., 23. und 30.05.2009Bodrum SpecialAB ZÜRICH NACH BODRUM: SA (+90.-) mit SWISS

KW 12.2

POSEIDON

1 Woche im DZVerl. Wo. 264.-; EZ Zuschlag 140.-

Halbpension 790.-CHF

MA

RM

AR

IS

MARITIM HOTEL GRAND AZUR

1 Woche im DZVerl. Wo. 539.-; EZ Zuschlag 434.-

Halbpension 1099.-CHF

MA

RM

AR

IS

Abflüge* am 16.05., 23. und 30.05.2009Marmaris Special KW 12.1

AB ZÜRICH NACH BODRUM: SA (+90.-) mit SWISS

1 Woche im DZ SIDE / ANTALYAAlles InklusiveGOLDEN COAST

im April*

Verl. Wo. 399.-; EZZ 0.-795.-CHF

1. Kind 02-11.99 Jahre 425.-

im Mai*

Verl. Wo. 462.-; EZZ 140.-1. Kind 02-11.99 Jahre 495.- 895.-CHF

AB ZÜRICH vom 03.05. - 24.05.2009SO (+80.-) mit Air Berlin

AB BASEL vom 03.04. - 22.05.2009FR (+0.-) mit SunExpress

AB GENF vom 15.05. - 06.06.2009FR (+80.-), SA (+90.-) mit SWISS

Abflüge* vom 03. April bis 6. Juni 2009

Page 17: Nr017-04.2009_PusulaGazete_web

PUSULA MEDIACOM DURMUS AG’ NİN KATKILARIYLA HAZIRLANMIŞTIR - Nr. 017 - April 2009 - www.pusulaswiss.ch

17İSVİÇRE’DEN HABERLER

Medya Başkanı Moritz Leuenberger, Batı İsviçreli Medya Şirketi Edipresse’in, Tamedia tarafından alınmasından sonra yaptığı konuşmada, Zürichli Medya Şirketler Grubu Tamedia’nın yeni devlet-medya politikasında gerekli sorumluluğu almasını beklediğini ve içtenlikle bunu ümit ettiğini belirtti. Leuenberger, bakanlar kurulunda konuyla ilgili yapılan konferansta

hükümet meclisinin medya alanına müdahale imkânına sahip olmadığını belirtti. Leuenberger Romandie Bölgesi’nde (Cenevre, Waadt, Neuenburg ve Jura kantonlarını kapsayan bölgeler -bu bölgede bulunan halk ağırlıklı olarak Fransızca konuşuyor-), bir Alman-İsviçre kültür üstünlüğü yaşanacağına dair endişe duyduğunu söyledi. Bu yüzden Tamedia’nın bu konuda işi oldukça zor olacak.

Leuenberger, diğer taraftan medya alanında bu tarz kaynaşmaların, Google Firması gibi devasa şirketlerin karşısında ayakta durabilmelerinin ve işlerini yapabilmelerinin ayrı bir beceri olduğunu söyledi. WEKO, Rekabet Komisyonu’ nun, Tamedia’nın Edi-presse’nın alımına iliş-kin ekonomik açıdan değerlendirmesini bek-liyor.

Leuenberger, bu medya kaynaşmasını kötü bulmadığını ifade etti. ‘‘gerçekte aynı haber ajansının haberlerini olabildiğince çok gazeteye basmak

amaç olmamalı. Büyük bir yayın kuruluşu daha geniş çapta gazetecilik yapabilme kapasitesine sahip olabilmelidir.’’ şeklinde bir açıklama yaptı. 517

Tıp öğrenimine yapılan girişlerde yeniden bir kısıtlama yapılması gerekiyor İsviçre’de tıp öğrenimine olan rağbet durmaksızın devam ediyor; yapılan açıklamalara göre, bu nedenle İsviçre Üniversite Konferansı SUK, önümüzdeki öğrenim yılında Beşeri Tıp, Diş ve Veterinerlik Tıp Eğitimleri için Basel, Bern ve Zürich Üniversiteleri’nde bir yeterlilik testi yapmaya karar verdi.

2009 yılının sonbahar eğitim yılı için Basel, Bern, Freiburg ve Zürich

Üniversiteleri’ne Beşeri Tıp alanına ilgi gösteren 2324 kişi kaydını yaptırdı.Buna karşın üniversitelerin sadece 603 kişilik eğitim kapasitesi olduğu belirtildi. Bu rakama göre, var olan kapasite %285 oranında aşılmış oluyor. Veterinerlik alanında 150 mevcut öğrenim yerine karşın 371 kişi kayıt yaptırdı, 239 kişi ise kapasitesi 142 olan diş hekimliği alanına ilgi duyarak, başvurusunu bu yönde yaptı.

Mevcut başvurular için yapılacak beşeri tıp, veterinerlik ve diş tıp

alanılarındaki yeterlilik testi öncesinde, belli bir süre içinde beşte biri kararından vazgeçse bile SUK’ya göre yine de kapasitenin üzerinde bir sonuç ortaya çıkacak. Bu kapasite sorununun eğitim süresi öncesinde öğrencilere yapılan bir alan yönlendirmesiyle ortadan kardırılamayacağı belirtildi. Bu yüzden, 3 Temmuz’da başvuruda bulunan öğrencilere Almanca, Fransızca ve İtalyanca olmak üzere bir yeterlilik sınavı yapılacak.

Cenevre, Lausanne ve Neuenburg Üniversiteleri’nde de aynı kapasite problemi yaşanıyor. Örneğin beşeri tıp alanındaki kapasite %228 oranıyla aşılmış durumda. Fakat bu üniversiteler, yeterlilik sınavını ret ederek üniversite içinde bir eleme yapmayı planlıyorlar.

Cenevre Üniversitesi’ne 187 öğrenim kapasitesi için 517 başvuru, Lausanne Üniversitesi’ne 197 öğrenim yerine 470 başvuru ve Neuenburg Üniversitesi’nin 47 kişilik öğrenim kapasitesine 83 kişilik başvuru yapıldı. 519

Leuenberger’den Medyadan Sorumluluk Beklentisi

Tıp Fakültelerine Rağbet Kapasite Sorunu Yarattı

Deutsche ZusammnenfassungNach der Übernahme des Westschweizer Medienkonzerns Edipresse durch die Tamedia hofft und erwartet Medienminister Moritz Leuenberger, dass der Zürcher Konzern seine neue staats- und medienpolitische Verantwortung wahrnimmt. Die

Medienkonzentration sei nicht an sich schlecht, sagte Leuenberger. Es könne nicht ein Ziel sein, dass möglichst viele Zeitungen in Tat und Wahrheit die selben Nachrichtenagenturmeldungen abdruckten. Ein grosses Haus könne sich mehr Journalismus leisten.

Deutsche ZusammnenfassungDas Interesse an einem Medizinstudium in der Schweiz ist ungebrochen. Des-halb empfiehlt die Schweizerische Uni-versitätskonferenz (SUK) auch für das bevorstehende Studienjahr einen Eig-nungstest für den Zugang zum Studium der Human-, Zahn- und Veterinärmedi-zin an den Universitäten Basel, Bern, Freiburg und Zürich. In der Humanme-dizin haben sich 2324 Interessierte für ein Studium ab Herbst 2009 in Basel,

Bern, Freiburg und Zürich angemeldet. Es stehen aber lediglich 603 Plätze zur Verfügung. Damit ist die Kapazität um 285 Prozent überschritten. Diese Kapa-zitätsprobleme liessen sich auch durch Umleitungen vor Studienbeginn nicht beheben. Am kommenden 3. Juli wird daher für die Studienbewerber aller drei medizinischen Studiengänge ein Eig-nungstest in deutscher, französischer und italienischer Sprache durchgeführt.

ELIFEE BEAUTÉ Coi�eur Zurlindenstr. 193 • 8003 ZürichTel. 044 451 20 00Mobile: 079 216 79 71 www.elifee.ch • [email protected]

5 Yıldan bu yana gerçek lazer tekniği ile bayan ve erkek’lerde bıyık,

koltukaltı, çene altı, boyun, bikini bölgesi ve bacaklarda ince ve kalın

tüyleri 5 Seans'ta ortadan kaldırıyoruz.

Saç B

akımı • Cilt Bakımı • Gelin Başı • Saç Boyama

Tamamen yenilenen salonumuzda %50 indirim devam ediyor!

’ye varanindirimler.%50

Tüm Lazer işlemlerinde

Kullandığımız Lazer cihazı KE-Medical merkezlerinde ki cihazların aynısıdır.

Fiyatlarımız 50.- Fr.‘tan başlamaktadır.

Uygun �yatlarla güvenilir ve garanti belgeli Lazer epilasyon.

Düğün, Nişan ve özel günlerinizde bizi mutlaka arayınız!

Moritz Leuenberger

Page 18: Nr017-04.2009_PusulaGazete_web

PUSULA MEDIACOM DURMUS AG’ NİN KATKILARIYLA HAZIRLANMIŞTIR - Nr. 017 - April 2009 - www.pusulaswiss.ch

18 İSVİÇRE’DEN HABERLER

Zürich’in meşhur Bahnhof Caddesi’nin kiraları, rekor seviyede yükselişe geçti. Caddede bulunan dükkân kiracıları, metrekare alan başına yılda, 8350 Frank ödemek zorunda. Bu rakam geçen yıla kıyasla %11 daha fazla.

Location Retail’ın bir araştırmasına göre, perakende satıcılık yapan kiracıların kirası, Münih’teki kiralardan daha pahalı olup, Londra’nın New Bond Caddesi’ndeki kiralar ile aynı seviyeye geldi.

Günde 12 000 kişi caddeyi ziyaret ediyor

Aynı zamanda, caddeyi ziyaret edenlerin sayısı da oldukça ilgi çekici. Çünkü, Zürich Hauptbahnhof ve Pestalozzi çim alanı arasından saat başı 12.000 kişinin geçtiği söylenirken, sadece Hauptbahnhof tarafından günde 320.000’den fazla insanın geçtiği belirtildi.

Bahnhof Caddesi, Cenevre’deki Rue du Rhone’yi (metrekare başı 7400 Frank) bile solladı geçti ve zirveye oturdu. Zirvedeki Bahnhof Caddesi’ni ikinci sırada takıp eden alışveris caddesi ise Cenevre’nin Rue du Marchè / Rue de Rive (metrekare başına 6850 Frank kira) takip ediyor.

Bern’in alışveriş ve hastane caddesi (metrekarebaşı 6200 Frank yıllık kira), Basel’daki Freie Caddesi (5000 Frank) ve Luzern’deki Hertenstein Caddesi/ Weggis Sokağı (4650 Frank) metrekare başı yıllık kira fiyatları pahalılık sıralamasını devam ettiriyor.

Sıralamada, metrekare başı kirası 4300 Frank olan Winterthur’un Untertor/Markt Sokağı, Zürich’in ikinci pahalı alışveriş caddesi Rennweg’ın ( 4100 Frank) hemen önünde yer alıyor. Hemen hemen aynı fiyat seviyesinde de, St. Gallen’în Multer Sokağı (metrekare başı 4050 Frank) yer almakta. 512

Devlet ve işçileri temsil eden kuruluşlar, maaş eşitliği konusunu ele aldılar. Devlet ve işçileri temsil eden kuruluşlar, kadın ve erkek arasındaki maaşlarda eşitsizliği ortadan kaldırmak için kolları sıvadılar ve görüşmelere başladılar. İlk kez, bu konuda bir bilanço hesabı yapıldı.

Kadın ve erkek arasında eşit olmayan maaş dengesini ortadan kaldırmak için devleti ve işçileri temsil eden kurumlar, konuyu ele almaya başladılar. Konuyla ilgili proje yetkilileri, şirketlere maaş sistemlerini kontrol etmeleri çağrısında bulundu.1 Mayıs’tan itibaren, şirketler maaş eşitlik görüşmelerine katılmaya başlayabilecekler. Kanton Meclis Temsilcisi Pascal Couchepin, Bern’de basına; ‘‘Bu durum tarihi bir olaydır.’’ diye bir açıklama yaptı. Böyle bir açıklama yapmasının nedeni ise şimdiye kadar kadın ve erkeklerin kazandığı maaşlardaki farkta hissedilir bir değişikliğin yaşanmaması. Bu durum sadece konuyla ilgili mağdurlara yapılan bir haksızlık değil, aynı zamanda maaş eşitliği konusunda uğraş gösteren şirketler için de büyük bir haksızlık.Projeye katılmak için işletmecilerin yetkili sendikalar veya işçi temsilcileri ile tek tek anlaşmalar yapması gerekiyor. Bu anlaşmalarla şirketlerin maaş sistemlerinde cinsiyet ayrımı yapıp yapmadığına dair denetlenme zorunlulukları doğmuş olacak. Devlet bunun için şirketlere, LOGIB denilen bilgisayar programı sunacak.Proje beş yıl sürecekProjenin süresi beş yıl olarak belirlendi. İki yıl sonra ise bir bilanço hesabı çıkarılacak. Projenin gidişine

göre, süre, 2016 yılına kadar uzatılma imkânına da sahip.Maaş eşitlik diyalogu, İsviçre İşçi Kurumu, İsviçre Esnaf Konfederasyonu (SGV), İsviçre Sendika Birliği ( SGB) ve Travail Suisse tarafından yürütülecek. Bu kurumlar, bahsi geçen projeyi kendi kuruluşlarına tanıtmak için sorumlu tutulurken, aynı zamanda da şirketleri katılım için motive etmekle görevlendirildiler.Yoğun DestekAynı zamanda , kadın ve erkek eşitliğinden sorumlu federal daire (EBG), Adalet Bakanlığı (BJ) ve ekonomiden sorumlu müsteşarlık (SECO), bu projenin katılımcıları içinde olacak. Bu kurumlar, projeyi, hem maddi hem de bilgilendirme amaçlı destekleyecekler.İşçi ve de işverenler konuya iyimser bakıyorlar. Proje sorumluları için asıl önemli olan, şirketlerin veya firmaların bu projeye kendi istekleriyle katılmaları. Çünkü devlet mekanizmasının bu konuda devreye girmesi gerekecek. İşçileri temsil eden kurumlara test yapılacakSGB Başkanı Paul Rechsteiner, ‘’sendikalar bu projeyi, uzun süreli bir savaş içinde yeni, sürprizlerle dolu ve yenilikçi bir dönem olarak görüyorlar’’ dedi. Travail-Suisse Başkanı Martin Flügel için bu maaş denge diyaloğu, çalışmanın değerinin göstergesi olmasının yanı sıra, işçileri temsil eden kuruluşlara yapılan bir test olacak.Flügel, işçileri temsil eden kuruluşların, bu projeyle eski problemleri yeni uygulamayla çözüp çözemeyeceklerini

de kanıtlamış olacaklarını söyledi. Projenin olumsuz sonuçlanması ise, bir hayal kırıklığının yanı sıra, zorunlu

olarak yeni düzenlemelere gidilmesine ve devletin bu konuya el atmasına yol açacak. 516

En Pahalı Cadde Daha da Pahalı Oldu

Kadın ve Erkekler Arasındaki Maaş Farkı Uçurumu

Deutsche ZusammnenfassungDie Mieten an der Zürcher Bahnhofstrasse sind in neue Rekordhöhen gestiegen. Die Geschäfte müssen pro Quadratmeter Erdgeschossfläche 8350 Franken pro Jahr hinblättern, 11 Prozent mehr als im Vorjahr. Zwischen dem Zürcher Hauptbahnhof und der Pestalozziwiese

werden laut den Angaben mehr als 12 000 Passanten pro Stunde gezählt, am Hauptbahnhof sind dies mehr als 320 000 Personen pro Tag. Laut einer Studie von Location Retail sind die Detailhandelsmieten teurer als in München und mittlerweile gleichauf mit der Londoner New Bond Street.

Deutsche ZusammnenfassungDer Bund und die Sozialpartner starten einen sogenannten Lohngleichheitsdia-log, um Ungleichheiten bei den Gehäl-tern zwischen Frauen und Männern zu beseitigen. Nach zwei Jahren wird ein erstes Mal Bilanz gezogen. Um diskri-minierende Lohnungleichheiten zwisc-hen Frauen und Männern zu beseitigen, lancieren der Bund und die Sozialpart-ner einen Lohngleichheitsdialog. Das Projekt ruft Unternehmen dazu auf, freiwillig ihr Lohnsystem zu überprüfen. Um am Projekt teilzunehmen, muss die Unternehmensleitung eine Einzelvere-inbarung mit der zuständigen Gewerks-chaft beziehungsweise der gewählten

Vertretung der Arbeitnehmenden unter-zeichnen. Darin verpflichtet sie sich, ihr Lohnsystem auf allfällige Geschlechter-diskriminierungen zu überprüfen. Getra-gen wird der Lohngleichheitsdialog vom Schweizerischen Arbeitgeberverband, dem Schweizerischen Gewerbeverband (SGV), dem Schweizerischen Gewerks-chaftsbund (SGB) und von Travail Suis-se. Beteiligt sind weiter das Eidgenös-sische Büro für die Gleichstellung von Frau und Mann (EBG), das Bundesamt für Justiz (BJ) sowie das Staatssekre-tariat für Wirtschaft (Seco). Sie unters-tützen das Projekt finanziell und mit Fa-chwissen.

Page 19: Nr017-04.2009_PusulaGazete_web

PU

SU

LA M

ED

IAC

OM

DU

RM

US

AG

’ NİN

KAT

KIL

AR

IYLA

HA

ZIR

LAN

MIŞ

TIR

- N

r. 01

7 - A

pril

200

9 - w

ww

.pus

ulas

wis

s.ch

ÜRÜNLERİ İSVİÇRE‘DE !

www.baksan.ch - [email protected]: 043 931 52 22 - Fax : 043 931 52 20 - Mobile : 076 424 27 62

Baksan GmbH Querstrasse 24 - 8105 Regensdorf

İşyerlerinin dikkatine!BAK-SAN

Page 20: Nr017-04.2009_PusulaGazete_web

PUSULA MEDIACOM DURMUS AG’ NİN KATKILARIYLA HAZIRLANMIŞTIR - Nr. 017 - April 2009 - www.pusulaswiss.ch

20 İSVİÇRE’DEN HABERLER

Hükümet Meclisi, ailenin durumunda mağduriyet olmadığı gerekçesi ile İsviçre’den çıkarılma kararına yapılan itirazları ret etti

Comagic soyadını taşıyan ve Sırbistan kökenli olan ailenin kesinlikle İsviçre’den ayrılması gerekiyor. Zürich Hükümet Meclisi, ikiz kız çocukları olan annenin itirazını kabul etmediğini söyledi. Çünkü görüldüğü kadarıyla, ailede bir mağduriyet durumunun söz konusu olmadığına karar verildi. Comagics ailesi yıllardır İsviçre’de kalma savaşı veriyor.Zürich Hükümet Meclisi, 2008 senesinin Mayıs ayında Comagic ailesinin bir mağduriyetinin olmaması sebebiyle, annesi ve ikiz kız çocuklarının İsviçre’yi terk etmesi kararını daha önce vermişti. Bu karar sonucunda aile, karara itirazını bildirdi. Bu itiraz dilekçesi, İsviçre Göçmen Bürosu tarafından geçen yılın 18 Kasım tarihinde kabul edilmemişti. Böylelikle Comagics ailesinin avukatı, itiraz dilekçesinin Hükümet Meclisi’ne kadar gitmesini sağladı.İkinci kez sunulan itiraz dilekçesi yeniden bir engellendi. Hükümet Meclisi’nin yaptığı açıklamaya göre aile, oturma izininin uzatılması için hiç bir gerekçe sunamamış. Göçmen Yasası’nda yer alan mağduriyet durumundan yararlanma konusunun da, Comagics ailesi için geçerli

bir durum olmadığı şu şekilde açıklanmıştır: Sırbistan kökenli olan Comagics ailesinin ülkesinde ne savaş veya genel anlamda terör sorunu ne de sağlık bakımından zorluk yaratacak bir durum yoktur.Babaları olmadan geri döndülerComagic ailesi, babalarıyla birlikte 1995 senesinde İsviçre’ye göç etti. 2000 senesinde yaptıkları göçmenlik talepleri, Göçmenlik İtiraz Komisyonu tarafından ret edildi. Bunun üzerine aile, İsviçre’den göç etti. Fakat iki ay sonra, Sırbistan’da anne ve baba ayrılınca, her ikisi İsviçre’ye geri döndü. Bunun üzerine, İsviçre vatandaşı olan fakat Yugoslav kökenli kişilerle evlendiler. Fakat bu kişilerle aynı çatı altında yaşamıyorlardı.Oturma izni talebinde hile tespit edildiZürich Hükümeti konuyla ilgili şunu yazdı: Comagics ailesi bu iki evlilikle, illegal yoldan İsviçre’deki oturumlarını güvence altına aldı. Durumun tespit edilmesinden sonra, Comagics ailesinin babası suçlu bulundu ve İsviçre’yi terk etmek zorunda kaldı. Anne ve kızların 2006 senesinin Ağustos ayında İsviçre’den sınır dışı edilmelerine yönelik resmi karar, hükümetin annenin de oturma izni için hileye başvurarak formalite evliliği yaptığını tespit etmesi üzerine verildi.Zürich Hükümet Meclisi’nin verdiği bilgiye göre ailenin annesi, ona verilen hakları kullanarak, anne haklarını

suiistimal edip ikinci bir evlilik yaptığı için, bu kadar kısa sürede ülkeyi terk etmesini istedi. Hükümet Meclisi’nin verdiği son karar üzerine, itiraz dilekçeleri idari mahkemeye iletilebilir. Comagics ailesinin kaderi topluma da yansıdı. Çünkü şuan, 15 yaşlarında olan ikiz kız çocuklarının sınıf arkadaşları, ailenin ülkede kalması için gösteri yapıyorlar. 525

Federal Mahkeme, bir Türk ailesinin şikâyetini geri çevirdi; Türk imam ve ailesi, İsviçre’yi terk etmek zorunda. Çünkü 167.000 Frank Sosyal Yardım parası aldılar. 17 yıldır İsviçre’de yaşamalarına rağmen, Federal Mahkeme’ye göre Türk ailenin, ülkesine geri dönme zamanı geldi.

1991 yılından beri İsviçre’de yaşayan imam, Türk bir bayanla ülkesinde evlendi. Yaptığı evliliği sebebiyle İsviçre’de yaşamak için oturma iznine sahip oldu ve eşiyle birlikte Basel Kantonu’nun bir şehrine yerleşti. Bu evlilikten üç çocuğu olan ailenin, 2001 ve 2006 seneleri arasında mali durumları bozulunca sosyal yardım parasına muhtaç oldular.. İki kez uyarıldılar2003 ve 2004 senelerinde kantonun göçmen bürosu, aldıkları 167 000 Franklık yüksek sosyal yardım parası için aileyi uyardı. 2006 senesinde ise yetkili makamlar, işi ciddileştirerek aileyi sınır dışı etti. Federal Mahkeme ise yapılan işlemi yerinde bularak, yetkili makamlara hak verdi.Lausanne hâkimlerinin yaptığı açıklamaya göre, aile şu anda herhangi bir sosyal yardım almamaktadır. Fakat ailenin, 2006 senesine kadar kendilerine bakacak durumda olmadıkları ve hala gelir

konumunda çok zayıf bir pozisyonda oldukları bariz bir gerçektir. Bu durumda da ailenin Türkiye’ye geri gönderilmesi beklenen bir sonuçtur. Kadının 17 yıldır İsviçre’de yaşıyor olmasının ise verilen kararda hiç bir etkisi olmayacak. Çünkü yapılan araştırmalar sonucunda, kadının İsviçre’yle dolaylı yoldan yakın bir bağlantısı yok. Aile fertleri, akrabaları dışında yakın bağ kurdukları ve görüştükleri kişilerin, sadece Türk-Müslüman Cemaati’nden olduklarını kendileri açıkladı.Çocuklar okul konusunda sorun yaşamayacakAilenin sınır dışı edilmesinden sonra, geçim sıkıntısı yaşama gibi bir sorunu olmayacağı belirtildi. Aile reisinin Türkiye’de her ne kadar mesleğine yönelik bir devlet ataması gerekli olsa da, imam ve din öğretmeni olarak yaptığı meslek ile Türkiye’de daha çok iş imkânları olacağı açıklaması yapıldı.Yetkililerin görüşlerine göre iki, dört ve altı buçuk yaşlarında olan çocuklar, Türkiye’nin okul sistemine problemsiz bir şekilde adapte edilebilirler. Kadının anne, baba ve kardeşlerinin İsviçre’de yaşadıkları gerçeği bile, ailenin sınır dışı edilmemesi için yeterli bir gerekçe olarak görülmüyor. 518

Comagic Ailesi İsviçre’den Gitmek Zorunda

Sosyal Yardıma Muhtaç Olunca Sınır Dışı Edildiler

Deutsche ZusammnenfassungDie serbische Familie Comagic muss Zürich verlassen. Der Regierungsrat hat einen Rekurs der Mutter mit ihren Zwil-lingstöchtern abgelehnt. Die Vorausset-zungen für einen Härtefall seien nicht gegeben, schreibt die Regierung in ihrer Begründung. Der Zürcher Regierungs-rat hatte bereits im Mai 2008 entschie-den, dass die Mutter und ihre Zwillinge die Schweiz verlassen müssen, da die Kriterien eines Härtefalls nicht erfüllt seien. Dagegen reichte die Familie ein Wiedererwägungsgesuch ein. Dieses wurde jedoch vom Migrationsamt am vergangenen 18. November abgelehnt, worauf der Anwalt der Familie gegen diese Verfügung mit einem Rekurs an

den Regierungsrat gelangte. Die Familie reiste danach aus der Schweiz aus, keh-rte aber nach der Scheidung der Eltern in Serbien zwei Monate später wieder nach Zürich zurück. Die Geschiedenen verheirateten sich mit aus Jugoslawien stammenden Schweizern, lebten aber nicht mit den neuen Ehepartnern zu-sammen. Mutter und Töchter wurden im August 2006 zur Ausreise aufgefordert, nachdem festgestellt worden war, dass die Frau ihre Aufenthaltsbewilligung mit der zweiten Ehe erschlichen habe. Laut der Zürcher Regierung konnte die Fami-lie nur so lange in der Schweiz bleiben, weil sie stets alle Rechtsmittel ergriffen und sich die Mutter rechtsmissbräuchli-ch auf ihre zweite Ehe berufen habe.

Deutsche ZusammnenfassungEin türkischer Imam und seine Familie müssen die Schweiz verlassen, nachdem sie 167 000 Franken Sozialhilfe bezogen haben. Laut Bundesgericht ist ihnen die Rückkehr in ihr Heimatland zuzumuten, obwohl die Frau bereits 17 Jahre hier gelebt hat. Bereits 2003 und 2004 hatte das kantonale Amt für Migration sie deswegen verwarnt. 2006 machten die Behörden dann ernst und wiesen die Familie aus. Zu Recht, wie nun das Bundesgericht bestätigt hat. Die Rückkehr in ihre Heimat sei der Familie auch zuzumuten. Dass die Frau bereits

17 Jahre in der Schweiz lebe, ändere daran nichts. Eine enge Beziehung zur Schweiz bestehe nicht. Die Betroffenen hätten selber angegeben, dass ihre ausserfamiliären Beziehungen nur innerhalb der islamisch-türkischen Gemeinschaft stattfänden. Die drei Kinder im Alter von zwei, vier und sechseinhalb Jahren könnten in der Türkei problemlos in das dortige Umfeld und Schulsystem eingefügt werden. Schliesslich könne die Familie auch kein Bleiberecht aus dem Umstand ableiten, dass die Eltern und die Geschwister der Frau in der Schweiz leben würden.

Comagic Ailesi

Page 21: Nr017-04.2009_PusulaGazete_web

PUSULA MEDIACOM DURMUS AG’ NİN KATKILARIYLA HAZIRLANMIŞTIR - Nr. 017 - April 2009 - www.pusulaswiss.ch

21

Montreux’de küçük bir otelde 3400 Fr. aylık brüt ücretle çalışıyorum. şubat ayında Unia Sendikası’ndan yedinci ay çalışmadan sonra 13. aylığın % 50’sine hak kazandığımı öğrendim. Buna göre Aralık 2008’de bana 13. aylığın yarısının ödenmesi gerekmekteydi. Mart ayı için-de işyerine bu durumu bildirerek 13. aylığımı istedim. Nisan ayında 13. aylık hakkımı ödeyeceğini söyleyen işyeri hemen sonra bana çıkış verdi. Her ne kadar çıkış gerekçesi olarak ekonomik nedenleri göstermişse de çıkış nede-ninin benim 13. aylık hakkımı istemem olduğunu sanıyorum. Bu durumda ne yapmam gerekli?

İsviçre Borçlar Kanunun 336. Maddesi, bir

işçinin yasalardan kaynaklanan bir hak-kını istemesi nedeni ile işverenin işçinin işine son vermesinin, çıkış hakkının kötü-ye kullanılması anlamına geldiğini belirtir. Eğer bu çıkışın hakkınızı istediğiniz için verildiği kanısında iseniz, bu durumu ya-zılı olarak, çıkış süresi bitmeden protesto etmeniz gereklidir. Bu konuda işyeri ile bir anlaşma sağlanamaması halinde ise iş-yerinden çıktıktan sonra 180 gün içinde iş mahkemesine dava açılarak bir ila altı aylık arasında bir tazminat talep edilebilir. Ancak çıkışın iptalini istemek yasa gereği müm-kün değildir ve çıkışın gerçekten, hakları-nızı aradığınız için verildiğini ispat etmeniz gereklidir. Bunun için, örneğin, işyerinin sizi çıkardıktan sonra ayni iş için başka bir işçi aldığını veya aradığını, örneğin bu konuda

gazeteye bir ilan verdiğini tespit ederek is-pat edebilirsiniz.Yasal olarak her işverenin çıkış verme hak-kı vardır ve buna karşı yasal bir hak bulun-mamaktadır. Buna istisna sadece işvere-nin, örneğin ücretsiz fazla mesai yaptırmak istemesine karşı çıkma veya bir sendikaya üye olduğu için işçiye çıkış vermesi gibi çı-kış verme hakkını kötüye kullanmasıdır.İş hukuku bazı özel nedenlerden dolayı işten çıkarılmayı yasaklamaktadır (Madde 336 OR).Aşağıdaki durumlarda bir iş ilişkisinin sona erdirilmesi çıkış hakkının kötüye kullanıl-ması anlamına gelir:

- “Bir tarafın diğer tarafa kişilik karakterleri nedeni ile veya ona dolaylı olarak bağlan-

tılı durumlarda, bu durumun iş ilişkisine bir engel ortaya çıkarmamasına rağmen çıkış vermesi’ başka bir deyişle cinsel tercih, ırk, yaş, cinsiyet nedeniyle bir çalışana çıkış vermesi.- “Bir tarafın diğer tarafın bir anayasal hakkını, iş ilişkisini zarara uğratmayacak şekilde kullanmasını öne sürerek iş söz-leşmesini feshetmesi’ örneğin, sendikalar, siyasi partilere üye olması çalışmalarına katılması, oy haklarını kullanması, gösteri-ler katılması gibi.- “Bir tarafın sadece yasalarda belirtilen haklarını almak istemesi nedeni ile işine son verilmesi’ örneğin hizmet süresi primi-ni, yıllık ikramiyesini almasını önlemek için çıkış verilmesi gibi durumlar bu kapsama girer. Bu madde de belirleyici olan sadece sözcüğüdür. Başka bir deyişle işveren böy-le bir duruma ek olarak başka gerekçeler de gösterebilir, bu durumda çıkış hakkının kötüye kullanılması yasal olarak geçerli ol-maz, yani bu yasa maddesi biraz da gös-termelik bir karakterdedir. - “Bir tarafın çalışması sonucu bir art ni-yet olmaksızın elde ettiği hakları istemesi halinde.’’ Bu durum en çok rastlanan çıkış hakkının kötüye kullanılması durumudur. Fazla çalışma veya sözleşmede belirtilen 13. aylık gibi hakların istenmesine cevap olarak işverenin işçiye çıkış vermesi gibi durumlardır.- “Bir tarafın diğer tarafın İsviçre’de zorun-lu askerlik, sivil hizmet, askerlik hizmeti ya da Kızılhaç gibi gönüllü olmayan yasal görevlerini yerine getirmesi nedeni ile çıkış vermesi’ durumlarında çıkış verilmesi de bu kapsam girer. Örneğin zorunlu askerlik hizmetini yaptıktan sonra işine devam et-mek isteyen bir gence çıkış verilmesi gibi. Burada önemli olan gönüllü olmayan yani yasa gereği yapılması gereken hizmet kav-ramıdır. Gönüllü olarak yapılan bir hizmet, örneğin mahkeme jürisinde çalışma, bu kapsama girmez

- “Bir işçinin bir işçi kurumuna üye olmama-sı veya olması, sendikal çalışmalara katıl-ması nedeni ile’ işine son verilmesi benzer şekilde çıkış hakkının işveren tarafından kötüye kullanıldığı anlamına gelir. Bu ça-lışmanın yasal çerçevede yapılmış olması gerekir. İşverenin işyerinde örneğin sendi-ka gazetesinin dağıtılmasını yasaklaması yasal değildir, bu yasağa rağmen işyerinde sendika gazetesini dağıtan bir işçiye çıkış verilmesini iş mahkemesi, çıkış hakkının kötüye kullanılması olarak kabul etmiştir.- “Bir işçinin işyerindeki veya işyerinin bağlı olduğu bir kuruluş içinde bir işçi temsilciliği görevinde bulunması sırasında çıkış veril-mesi halinde işveren, çıkışın bundan başka bir nedenle verildiğini ispat etmek zorunda-dır’ yani diğer maddelerden farklı olarak, işçinin değil, işverenin bir işçi temsilcisini çıkarması halinde, bunun başka bir neden-le olduğunu ispatlama zorunluluğu vardır.- “İşyerinin toplu çıkış vermeden önce iş-yerinde çalışanlara ve resmi makamlara bu konuda bilgi vermesi ve görüşlerini sorma-sı gibi yasalarla belirlenen zorunluluklara uymaması halinde” verilen çıkışlar da bu kapsamdadır.

Önemli: Yukarda belirtilen durumlarda iş-çinin işyerinden ayrılmadan önce bu çıkışı protesto etmesi ve bir anlaşma sağlanama-ması durumunda da işyerinden ayrıldıktan sonra 180 gün içinde iş mahkemesine dava açması gereklidir. İşçi tekrar işe alınmasını talep edemez, ancak bir ila altı ay arasında bir tazminat talep edebilir. Bu durumda işçi, işverenin çıkış hakkını kötüye kullandığını ispat etmekle yükümlüdür. 571

13. Aylık ve Çıkış Hakkının Kötüye Kullanılması

Page 22: Nr017-04.2009_PusulaGazete_web

PUSULA MEDIACOM DURMUS AG’ NİN KATKILARIYLA HAZIRLANMIŞTIR - Nr. 017 - April 2009 - www.pusulaswiss.ch

22 İSVİÇRE’DEN HABERLER

Mahkumların ceplerinde hapishane anahtarı! Hapishane arkadaşlarına, hapishaneye gizlice soktuğu psikolojik hasta kızını peşkeş çeken baba! Hapishanede uyuşturucu ve seks alemleri! Artık demokrasinin beşiği, insan haklarının kalesi mazbut ülke İsviçre bataklıklar ülkesine döndü; bu ülkede gerçeklesen her türlü rezaleti şaşırmadan karşılamaya, en tehlikelisi ve acısı da bu olaylara alışmaya dolayısı ile duyarsızlaşmaya başlıyoruz.

Mahkûmların cebinde hapishanenin anahtarlarıBleichenberg, Solothurn Kantonu’nun Zuchwil Belediyesi sınırında, Schöngrün Cezaevi’nin özel bir dış bölümü. Bu bölümde sekiz ağır suçlu genç mahkûm, özgürlüklerine kavuştuktan sonraki yaşamlarına hazırlanıyorlar; gündüzleri ahırlarda çalışıyorlar, gübreleri temizliyorlar, tarlalarda çalıştırılıyorlar, geceleri de hücrelerine kilitleniyorlar. Hapishanenin ana kapısı video ile gözetleniyor, camlar kafesli. Yani alışılmış bir hapishane görüntüsünde.

Geçtiğimiz hafta ise burasının hiç de öyle alışılmış bir hapishane olmadığı, uyuşturucu ve seks alemlerinin yapıldığı bir bataklık olduğu ortaya çıktı: Mahkumların hapishanenin dışa açılan arka kapısının anahtarına sahip oldukları, uyuşturucu kullandıkları, cep telefonlarının olduğu, internete rahatça girebildikleri bir hapishane düşünebilir misiniz? İşte Bleichenberg böyle bir hapishane. Mahkûmlarda anahtar olunca, dışarıya istedikleri zaman çıkabilmeleri de şaşılacak bir durum olmadığı gibi dışarıdan birini içeriye getirmeleri de elbette ki sorun değil.

14 yaşındaki kız, öz babası tarafından hapishaneye getirilip mahkûmlara peşkeş çekildi

Psikolojik sorunları olan 14 yaşındaki kız, bir gençlik evinde kalıyor. Babası ve annesi boşanmışlar, annesi yeniden evlenmiş. 37 yaşındaki öz babası da soygun, yaralama, uyuşturucu ticareti, eşyaya zarar vermek gibi suçlardan mahkûm olmuş, 20 Haziran’da da cezası bitiyor. Yani 14 yaşındaki kızını hapishaneye kaçırıp, uyuşturucu verip, mahkûmlara peşkeş çeken baba, halkın arasına serbest bir vatandaş olarak salınacak.

Rezaletler nasıl ortaya çıktı?Geçtiğimiz mart ayının ilk haftalarıydı... Gençlik evinde yaşayan 14 yaşındaki kız, iki gece ortadan kaybolduktan sonra Kanton Baselland’da oturan ninesinin evinde ortaya çıkıyor. Zaten, çevresi kaldığı gençlik evinden sık sık kaçmalarına alışmış; annesi, her seferinde kızını bulup tekrar gençlik evine teslim ediyormuş. Gençlik evinde ara sıra gençlere uyuşturucu testi yapılıyormuş. Yine böyle bir test yapılmış iki gün kaybolup tekrar ortaya çıkan genç kıza. İşte her şey o zaman ortaya çıkmış; genç kızın urin testinde uyuşturucu aldığı tespit edilmiş. ...ve genç kız yaşadıklarını anlatıyor :14 yaşındaki genç kız, hapishanede babasının yanında olduğunu ve birisi 32 yaşında bir Türk diğeri de 26 yaşında bir Sırp olan iki mahkûmla cinsel ilişkiye girdiğini söylüyor. Ayrıca duyduklarından şok olmuş annesine, kendisini bir kurban gibi hissetmediğini her şeyi kendi isteği ile yaptığını söylüyor.Öz babası tarafından hapishaneye kaçırılan, orada uyuşturucu alan ve iki mahkumla cinsel ilişkide bulunan genç kızın hikayesi, yetkilileri alarma geçirdi. Gençlik evi derhal savcılığa suç duyurusunda bulundu. Solothurn Savcısı Beat Stöckli, genç kızla cinsel ilişkiye girdikleri şüphesi ile iki mahkûm hakkında derhal kovuşturma açıldığını doğruladı. Ayrıca genç kızın babası hakkında da kovuşturma yapılıyor. Kızın babası,

kızını hapishaneye gizlice soktuğunu ve sakladığını itiraf etti. Hiçbir gözcü kızı fark etmedi ama mahkûmlar fark ettiler. Üç mahkûmun üzerinde yapılan aramalarda eroin, cep telefonu bulundu. Testlerde uyuşturucu aldıkları tespit edildi. Ayrıca, eroin hazırlamak için kullanılan gereçler bulundu. Dahası, mahkûmlar diledikleri zaman dışarı çıkabiliyorlar.

Çocukla cinsel ilişkide bulunmaktan yargılanacaklar...İki sanık mahkûm, henüz korunmaya muhtaç bir çocukla cinsel ilişkide bulunmaktan mahkûm olacaklar. Şu anda tek kişilik hücrelerde kapalı olan iki sanık, suçu kabul etmiyorlar. Savcı, daha sonra aynı kişilere uyuşturucu madde bulundurmaktan ve kullanmaktan da mahkeme açılacağını söylüyor.Tüm bunlar olurken, sorumluların bunlardan haberinin olmaması inanılacak gibi değil elbette ama, hapishane sorumlularına karşı da bir soruşturma açılıp açılmayacağı yine de henüz belli değil.

Politikacılar da hapishanedeki inanılmaz olaylardan dolayı şokoldular...Solothurn Kanton Hükümeti’nin en yüksek sorumlusu, Hükümet Başkanı Peter Gomm (SP) olayla ilgili çok kısa bir mesaj geçti: “Olay çok üzücü.” Ayrıca basına, “Hapishane ile ilgili gerekli işlemler acil şekilde başlamıştır, Bleichenberg kapatılmıştır. Olayla ilgili admin incelemeleri de başlamıştır.” şeklinde bilgi verildi. Solothurnlu politikacılar,

sorumlulara baskı yapacaklarını, adli makamlardan konu ile ilgili detaylı açıklama isteyeceklerini söylediler.

Hapishane Müdürü: “Mahkûmların 2007’den beri anahtarları var.” Schöngrün Hapishane Müdürü Peter Fäh, gazetecilerin sorularına ilginç yanıtlar verdi:Soru: Hiç kimse fark etmeden 14 yaşındaki bir kız çocuğu hapishanenize nasıl sokuldu?Fäh: Eski bir mahkûm, çamaşırhane ile hücreler bölümü arasındaki kapı kilitlerini manipüle etmiş. Dahası, bu kapıya mahkûmların kaldığı üç hücrenin anahtarı uyuyordu. Şimdi anahtarların imalatçısı Kaba Firması, anahtarları mahkûmların nasıl kapıya uydurabildiklerini analiz ediyor. Söz konusu üç mahkûm, serbestçe hareket edebiliyorlardı. Hatta büyük bir ihtimalle 2007 sonbaharından beri. Soru: Nasıl olur da küçük kız iki gece boyunca bir hücrede kimse fark etmeden saklanabilir?Fäh: Son kontroller 21.30’da yapılıyor. Saat 03.00 ve 04.00 aralarında tekrar her yer kontrol edilir ama bu saatlerde mahkûmları uyandırmamalıyız ve hücrelere bakmamalıyız. Kız da çok sessiz olmalı. 548

HAPİSHANEDE SKANDALLAR DİZİSİ!

İsviçre vatandaşı olmayan özel hesap sahiplerinin İsviçreli bankalarda, tahmin edilenden daha fazla paraları bulunuyor. Bu yüzden, banka sırrının açıklanmasından sonra çıkacak sonuçların, ulusal ekonomi için oldukça büyük bir önem taşıyacağı tahmin ediliyor.

NZZ am Sonntag Gazetesi’nin haberine göre, İsviçre Bankalar Birliği’nin yaptığı yeni tahminine göre İsviçre’deki bankalarda, yabancı kökenli bireysel müşterilerin paraları sadece 1000 Milyarla sınırlı değil. Tahminler, mevcut paranın neredeyse 2000 Milyar kadar olduğunu gösteriyor.

Bu rakam, (SNB) İsviçre Ulusal Bankası’nın, yurt içindeki bankaların sahip olduğu kıymetli evraklarıyla gösterdiği varlık değerinin iki katından daha fazla olduğu söyleniyor.

Bankalar Birliği sözcüsü Thomas Sutter, pazar günü NZZ am Sonntag Gazetesi’ne konuyla ilgili bir açıklama getirerek, iki katından daha fazla bir rakamın ortaya çıkmasının nedenlerinden birinin Bankalar Birliği’nin kurumsal müşteri gibi görünen fakat gerçek anlamda bu varlıkların arkasında bireysel bir müşterinin olması

olduğunu söyledi.

Kurumsal yatırımcılar, mevcut değerin sadece küçük bir bölümünü oluşturuyor

İsviçre bankaları tarafından yönetilen varlıkların yaklaşık %42’sini yurtdışında yaşayan kişiler oluşturuyor ve muhtemelen bu paralar geldikleri ülkede de vergilendirilmiyor.

Sadece yabancı kökenli varlıkların %14,5’den %20,5’i emeklilik sigortaları gibi kurumsal yatırımcılardan oluşuyor ve bu yatırımcılar, İsviçre’ye kesinlikle deklare edilmeyen bir parayı getirmezler.

Muhtemelen ciddi sorunlar teşkil edebilir

Bankacılar Birliği’nin ilk kez açıkladığı bu tahminlerin gündeme oturacağı ön görülüyor; çünkü, birliğin açıkladığı tahmin, İsviçre Ulusal Bankası’nın açıkladığı rakamların tam tersi, dolayısıyla son bilgiler, dünya basınında da yer alıyor.

Eğer, Bankacılar Birliği’nin tahminleri doğru ise banka sırrı konusundaki gevşeme, beklenenden daha ciddi sonuçlar doğurabilir. Yurt dışında yaşayan kişiler, böyle bir durumda İsviçre’den deklare edilmeyen paraları büyük miktarlarda çekemeyebilirler. Bu varlık değerlerinin

tahmin edilenin iki katı daha fazla çıkmasıyla, ulusal ekonominin büyük bir tehlike içerisine gireceğinden endiğişe ediliyor..

Eski fiyat denetleyicisi Rudolf Strahm’ın yaptığı hesaplamanın çıkardığı sonuca göre, banka sırrı üzerine kurulan İsviçre’nin banka ticaretinin İsviçre ekonomisine %2 oranında etkisi olduğu ortaya çıktı. 539

Yabancılar İsviçre’deki Milyarlarını Geri Çekiyor

Deutsche ZusammnenfassungGemäss einer neuen Schätzung der Schweizerischen Bankiervereinigung verwalten Banken in der Schweiz rund 2000 und nicht bloss 1000 Milliarden Franken von Privatpersonen aus dem Ausland, Ausländische Privatkunden haben doppelt so viel Geld bei Schweizer Banken wie bisher angenommen. Die Konsequenzen durch das gelüftete Bankgeheimnis könnten daher für die Volkswirtschaft bedeutend sein. Sind die Schätzungen

der Bankiervereinigung korrekt, könnte die Lockerung des Bankgeheimnisses gravierendere Konsequenzen haben als bisher angenommen. Ausländische Privatpersonen könnten jetzt in grossen Summen nicht deklariertes Geld aus der Schweiz abziehen. Aus einer Berechnung des ehemaligen Preisüberwachers Rudolf Strahm lässt sich ableiten, dass der Teil des Bankgeschäfts, der bisher auf dem Bankgeheimnis basierte, etwa zwei Prozent der Schweizer Wirtschaftsleistung ausmacht.

Page 23: Nr017-04.2009_PusulaGazete_web

PU

SU

LA M

ED

IAC

OM

DU

RM

US

AG

’ NİN

KAT

KIL

AR

IYLA

HA

ZIR

LAN

MIŞ

TIR

- N

r. 01

7 - A

pril

200

9 - w

ww

.pus

ulas

wis

s.ch

a+b consulting - Dufourstr. 4 - 9500 Wil - O�ce: 071 910 10 00

Krankenkasse değişiklikleri başladı !Her ay sağlık sigortanıza ne kadar ödüyorsunuz?Sağlık sigortanızın hizmetlerini biliyor musunuz?Sigortanız yeterlimi, gereksizmi, abartılı mı?Doğru bilgi ve hızlı çözüm için bizi arayın.

Bülent ATALAY076 490 60 61

Ahmet GÜLTEKİN078 739 30 65

ÖZEL İNDİRİM:• Çocuklarda ek sigor-

talar ücretsizdir. • Büyüklerin ek

sigortalarında %75’e varan özel indirim.

• Çocuklarda Halb-privat sigortası Aylık sadece 4 Frank’tır.

Her yıl serbest bırakılan ağır suç işlemiş eski hülümlülerden 600’ü aramızda serbestçe dolaşıyor. Bunların %16’sı yani 96 katil ya da diğer ağır suçlular aynı suçu tekrar işliyorlar.

İstatikler cezasını çekip serbest bırakılan 600 ağır suçlunun %96’sının tekrar suç işlemeye meyilli olduğunu gçsteriyor. Hapisten çıktıktan sonra elini kolunu sallaya sallaya ortalıkta geziyorlar ve hiç bir yetkili makam nerede olduklarını ve suç işleme dürtülerinin de ne derece değiştiğini bilmiyor. Adalet Bakanlığı, suçluların kanunen hapishane dışında takip altına alınmadığını bildirdi ve ekledi:“ Bu konuda bir bildirme zorunluluğu yoktur.’’

Şimdiyse, Zürch SVP Bakanlar Kurul temsilcisi Natalie Rickli bu tehlikeli durumu değiştirmek istiyor. Parlamentoya bu konuyla ilgili bir tasarı oluşturup sunmayı planlıyor ve bunun için İsviçre’nin suçlu listesini talep ediyor. Bunun yanı sıra, cinsel konularda ve şiddet veya kaba kuvvet konularında daha önceden sabıkalı olan kişiler, ikametgâh adresini bildirmek zorundalar. ‘’Bu suçlardan dolayı yatan kişiler, hapishaneden çıktığında polise mutlaka bilgi verilmesi gerekiyor’’ denildi.

Az önce sıralanan önlemlerden hiç biri şimdiki durumda uygulanmıyor. Üstelik polisin de bu suçlu kişilerin listesine bakma yetkisi yok. Siyasetçilerin çoğu bu konuda tedbirlerin katılaştırılması fikrinde birleşiyorlar. Ceza Hukuku Profesörü ve SP Bakanlar Kurulu Temsilcisi Daniel Jositsch, hapiste cezasını bitirip çıkan eski hükümlülerin takip edilme işlemini düzeltmeyi planlıyor. Jositsch:“ Tekrar

suç işlemeye meyilli ve bu konuda riskli görülen eski hükümlülerin, deneme süresini uzatma imkânımız olmalı.’’ dedi.

«Veri tabanı oluşturmak güvenli değil»

Eyalet Hukuk ve Polis Bakanlığı Konferansı’nın Başkan Yardımcısı ve FDP Hükümet Vekili Karin Keller-Sutter, Sonntag Gazetesi’yle yaptığı bir söyleşide, ülke içinde bulunan hükümlü listesine ve suçluların hadımlaştırılmasına karşı olduğunu ifade ederek, ‘‘Benim düşünceme göre bir veri tabanının oluşturulması güvenliği sağlamaz. Neden sadece cinsel suçlardan mahkum edilen kişilerin veri tabanına kaydedildiği ve neden bu listeye şiddet suçlarından dolayı hüküm yiyen insanların alınmadığı, insanın kafasında soru işreti bırakıyor. Bu listenin daha detaylı ele alınması gerekiyor.’’şeklinde sözlerine devam etti.

Keller-Sutter, hadımlaştırma konusunda şunu söyledi: ‘‘Şiddet içerikli cinsellik fantezilerinde hadımlaştırma bir çözüm yolu değildir.’’ Aynı zamanda kendisi yeni ceza kanunununu eleştirererk: “Gerçek şu ki, 2007 senesinden beri yürürlükte olan yeni ceza kanunu sayesinde, adaletin hareket alanı oldukça kısıtlandı. Yeni ceza hukuku ile her şey daha da zorlaştırıldı ve işlemler daha uzun sürüyor.’’

Her eski mahkûma rapor verilecek

İsviçre’nin en tanınmış Mahkeme Psikiyatri Uzmanı ve Zürich Cezaevi’nde Psikiyatri- Psikoloji Bölümü’nde Başhekim olarak görev alan Frank Urbaniok, acilen daha güçlü prevensiyon önlemlerin alınmasına yönelik fikrini şu şekilde belirtti: “Cinsel suçlardan veya şiddet içerikli suçlardan

yargılanan kişilerin kontrol edilip, ona göre raporlanması gerekiyor. Şimdiki durumda sadece her ikinci mahkûm kontrolden geçiyor ve rakamlar %50 ve %100 arasında oynuyor

Sonuç olarak iyi bir manzara çıkmıyor. Çünkü, İsviçre’nin konuyla ilgili uzmanları yetersiz kalıyor. Urbonik: “ Mahkemelerde görev alacak ve suçlular hakkında kontroller yapıp raporlayacak yeteri kadar kalifiye psikoloğumuz yok.’’ dedi. 528

Katiller Serbestçe Halkın Arasında Dolaşıyorlar!

Deutsche ZusammnenfassungStatistisch gesehen werden von den 600 freigelassenen Täter 96 rückfäl-lig. Sie laufen frei herum – und keine Behörde weiss, wo sie sind und wie sich ihre Triebe verändert haben. Eine Überwachung und Kontrolle seien «aus strafrechtlicher Sicht ni-cht vorgesehen. Das will die Zürcher SVP-Nationalrätin Natalie Rickli jetzt ändern. Sie plant im Parlament einen neuen Vorstoss einzureichen und

fordert ein nationales Täterregister. Zudem sollen vorbestrafte Sexual- und Gewaltstraftäter ihren Wohn- und Arbeitsort melden müssen. Und die Polizei soll informiert werden, wenn solche Täter entlassen wer-den. Frank Urbaniok, bekanntester Gerichtspsychiater der Schweiz und Chefarzt des psychiatrisch-psycho-logischen Dienstes im Amt für Jus-tizvollzug Zürich fordert, dass jeder Sexual- und Gewaltstraftäter sollte begutachtet werden soll.

Page 24: Nr017-04.2009_PusulaGazete_web

PUSULA MEDIACOM DURMUS AG’ NİN KATKILARIYLA HAZIRLANMIŞTIR - Nr. 017 - April 2009 - www.pusulaswiss.ch

24 İSVİÇRE’DEN HABERLER

Hükümet Meclisi’nin İnceleme Komisyonu (GPK), özel gizli elit polis timi Tigris’i incelemeye aldı.

Tigris’in ne yaptığı merak konusu

Federal Kriminel Polisin, üzerinde çok konuşulan gizli polis elit timi Tigris, hükümetin denetim ve teftişten sorumlu organı tarafından incelemeye alındı.

Federal Krimanel Polis’in ağır silahlarla donatılmış özel elit timine nerede ihtiyaç duyuluyor?

Bu soru son zamanlarda herkesin kafasını kurcalıyor. Neler olduğundan savcılığın ve diğer Federal Kriminel Polis ilgililerinin bile pek haberi yok. Die Weltwoche’nin son sayısında ortaya çıkardığı özel tim Tigris (Tiger), birkaç yıldır faaliyette. Die Weltwoche’nin haberine göre, transperent bir bütçesi olmadığı gibi parlamento tarafından da kontrolü yok. Federal Polis (Fedpol), Tigris’in varlığını mart ayının son haftasında doğruladı. Fedpol konuşmacısı Eva Zwahlen’ın, teşkilatın, gazetelerde yazıldığı kadar gizli olmadığını iddia etmesine karşın, gizli timin organigramdaki yeri oldukça saklı ve timle ilgili detaylı bilgilere de rastlanmıyor. Fedpol’un basına verdiği bilgilere göre, Tigris, 14 kişilik ağır silahlarla donatılmış elit bir tim. Fedpol’e göre Tigris ile ilgili her şey transparent. Konuşmacıya göre bu 14 kişiyle ilgili ayrı bir bütçe yok, tam tersine Fedpol bütçesinin içindedir. Yine Fedpol konuşmacısının verdiği

bilgilere göre, Kantonal Polis teşkilatları her türlü olaya yetişemediklerinden bu ekip yedek güç olarak özel olarak yetiştirilmiş. Geçtiğimiz yıl, 40 olayda görev yapmışlar, 8 takip olayında çalışmışlar. Tigris’ten kimin haberi var?

Milletvekili J. Alexander Baumann, yoğun bir şekilde ceza mahkemeleriyle ve adalet yetkilileriyle temasta olmasına rağmen, elit gizli timden haberi olmadığını söylüyor ve şu şekilde devam ediyor: “Ülkemizde gizli polis olmaması gerekiyor.” Kantonal Adalet ve Polis Müdürü (KKJPD) Markus Notter, “Güvenlik polisinin çalıştırılması kantonların görevidir. Eğer yedek güvenlik gücüne ihtiyaç olursa, buna devlet tarafından karar verilir. Ama bu güne kadar böyle bir durum söz konusu olmadı. Kantonal güvenlik polislerinin görevleri için yeterli olduğu düşünülüyordu.

Bunların ne yaptıklarını soracağız elbette.” d e d i . R e s m e n tanıtıldılar (?)

Luzern Kantonu Komanda Polis başkanı Beat Hensler, özel timin 2005 Eylül’ünde bir oturumla tanıtıldığını iddia ederken, Zürich Komando Polis Şefi Peter Grütter böyle bir bilgilendirmeden haberi olmadığını söyledi. “Bunlar çok gizli örgütlendiler ve ben varlıklarından gayri resmi yollardan haber aldım.” diyen Grütter, böyle bir timin kurulmasını yanlış buluyor. 549

Ekonomik kriz, İsviçre’nin iş piyasasını gün geçtikçe daha da olumsuz etkilemeye devam ediyor. %0,1 oranındaki işsizlik oranı, şubat ayında %3,4 oranına çıktı. İsviçre’nin işsizlik oranı en son, 2006 senesinin nisan ayında bu kadar yükselebilmişti.

Geçen yılın sonlarına doğru işsizlik oranı %2,72’lerdeydi. SECO, yani Ekonomi Müsteşarlığı’nın verdiği bilgiye göre, şubat ayında 132.402 işsiz insan kaydedildi; yani bu rakama göre, ocak ayından beri 4000 kişilik bir artış belirlendi.

15 ve 24 yaş arasındaki işsiz gençlerin sayısı %3,2 oranında artış göstererek, 22.052 rakamına kadar çıktı. Bir yıllık süre içinde iş sahibi olmayan gençlerin oranı %29,2 olarak artış gösterdi.

Ocak ayına göre 6000 kişi artışla şubat ayında toplam 186.273 kişi iş aradığına dair başvuruda bulundu. Bölgesel işçi bulma kurumlarının tespit ettiği rakamlara göre, boş işyeri

sayısı 1400’den 12.644’e çıktı.

Az mesaili işler artıyor

SECO’nun verdiği bilgiye göre, İsviçre’de şirketler daha çok, az mesaili iş olanakları sağlıyor. Güncel rakamlar konusunda bilgi veremeyen yetkili makamlar, aralık ayında 5791 kişinin az mesaili işlerde çalıştıklarını belirtti. Dolayısıyla, aralık ayı için belirtilen rakamın, kasım ayına göre %122 oranında bir artış gösterdiği belirtildi.

Az mesaili iş imkânı sağlayan şirketlerin oranı, %87,5 ile 315’e çıktı. Azalan mesai saatleri ise %172,6 oranında artarak, 332.441 eksik mesai saatine çıktı. 510

Gizli Polis Teşkilatı Tigris İncelemeye Alındı

22.000 İşsiz Genç

Deutsche ZusammnenfassungDie «Weltwoche» hat in ihrer letzten Ausgabe enthüllt, dass die Bundeskriminalpolizei seit einigen Jahren eine Sondereinheit «Tigris» aufbaut. «Ohne klaren politischen Auftrag, ohne transparentes Budget, ohne parlamentarische Kontrolle», wie die «Weltwoche» schreibt. Das Bundesamt für Polizei (Fedpol) hat die Existenz der Tiger bestätigt. Diese seien aber «nicht ganz so geheim, wie geschrieben wird», sagt Fedpol-Sprecherin Eva Zwahlen. Und verweist auf die Website des Fedpol. Tatsächlich ist sowohl im Organigramm wie im generellen Aufgabenbeschrieb

der Bundeskriminalpolizei von einer «Einsatzgruppe» die Rede. Bundesrätin Widmer-Schlumpf habe das Organigramm Ende 2008 abgesegnet, betont Departementssprecher Guido Balmer. Allerdings sind die Hinweise auf die Truppe ziemlich versteckt und ohne nähere Erläuterungen.

Nationalrat J. Alexander Baumann, der sich intensiv mit den Strafverfolgungsbehörden befasst, weiss aber von nichts, und sagt: «Es darf in diesem Land keine geheime Polizei geben.» Die Tiger sind auch Nationalrätin Lucrezia Meier-Schatz, bis letzten Winter in der GPK, nicht bekannt.

Dem Generalsekretär der kantonalen Justiz- und Polizeidirektoren (KKJPD), Roger Schneeberger, war Tigris ebenfalls kein Begriff. Genauso erging es dem KKJPD-Präsidenten, dem Zürcher Justizdirektor Markus Notter, der betont, sicherheitspolizeiliche Arbeit sei kantonale Aufgabe. Brauche der Bund Einsatzkräfte, könne er auf die Kantone zurückgreifen.Notter sagt: «Bei uns war das bis jetzt nie ein Thema. Wir werden jetzt aber na-chfragen, was die eigentlich machen.» Man sei bis anhin «davon ausgegangen, dass die sicherheitspolizeilichen Auf-gaben von den Kantonen geleistet wer-den».

Deutsche ZusammnenfassungVor Jahresfrist hatte die Arbeitslosenquote noch 2,7 Prozent betragen. Insgesamt waren im Februar 132 402 Menschen ohne Arbeit, rund 4000 mehr als im Januar. Die Wirtschaftskrise schlägt immer stärker

auf den Schweizer Arbeitsmarkt durch: Im Februar ist die Arbeitslosenquote um 0,1 Prozentpunkte auf 3,4 Prozent gestiegen. Letztmals höher war die Quote vor rund drei Jahren, im April 2006. Insgesamt wurden im Februar 186 273 Stellensuchende registriert,

rund 6000 mehr als im Vormonat. Nach Angaben des SECO wird in der Schweiz auch immer mehr Kurzarbeit geleistet: Im vergangenen Dezember - über aktuellere Zahlen verfügt die Behörde nicht - waren 5791 Personen von Kurzarbeit betroffen.

Page 25: Nr017-04.2009_PusulaGazete_web

PU

SU

LA M

ED

IAC

OM

DU

RM

US

AG

’ NİN

KAT

KIL

AR

IYLA

HA

ZIR

LAN

MIŞ

TIR

- N

r. 01

7 - A

pril

200

9 - w

ww

.pus

ulas

wis

s.ch

Page 26: Nr017-04.2009_PusulaGazete_web

PUSULA MEDIACOM DURMUS AG’ NİN KATKILARIYLA HAZIRLANMIŞTIR - Nr. 017 - April 2009 - www.pusulaswiss.ch

26 İSVİÇRE’DEN HABERLER

Birincisi büyük bir coşkuyla 19 Mayıs 2007’de Zürih’te kutlanan “Türk Günü”nün ikincisi 4 Mayıs 2008 tarihinde Bern’deki Bundesplatz’da gerçekleştirildi. Her iki Organizasyona toplam 15.000 Türk ve İsviçreli ziyaretçi katıldı. Bu şenlikler hem Türk, hem de İsviçre basınında geniş yankı yaratmıştı.

İsviçre Türk Toplumu (İTT) Başkanı Dr. Kahraman Tunaboylu bu yıl üçüncüsü yapılacak olan Türk Günü Şenliği’yle ilgili olarak vatandaşlarımızı bilgilendirmek amacıyla gazetemize bir açıklama mektubu gönderdi. Aşağıda Dr. Tunaboylu’nun bilgilendirme mektubunu aynen yayınlıyoruz:

Amacımız, İsviçre’de yaşayan Türk Toplumunu bir araya getirmek, aramızdaki birlik ve dayanışmayı coşkuyla yaşamak ve kültürümüzün güzelliklerini İsviçreli dostlarımızla paylaşmaktır.

Şimdiye kadar Zürich ve Bern’de kutladığımız Türk Günü Şenlikleri’nde bu amacımıza ulaştığımızı gördük. Gerek İsviçre’de yaşayan Türk Toplumu’ndan, gerekse İsviçreli dostlarımızdan büyük ilgi gördük. Bunun için hem çok sayıda katılan vatandaşlarımıza, dernek ve federasyonlarımıza, hem de bu organizasyonların gerçekleşmesinde katkıda bulunan Türk ve İsviçreli makam ve kuruluşlara içtenlikle teşekkürlerimizi sunmak isteriz.

ORGANİZASYONTürk Günü Şenliği’ni düzenlemek için büyük bir Organizasyon Komitesi görev aldı. Bu komitede İsviçre Türk Toplumu (ITT) ve Batı İsviçre’deki diğer Türk dernekleri yer almaktadır. Ayrıca bu organizasyon hem Cenevre Başkonsolosluğu’muzun, hem de Cenevre Şehir ve Kantonu’nun destek ve katkılarıyla gerçekleştirilecektir. Organizasyon Komitesi, ziyaretçilerin ilgisini ve beğenisini kazanacak bir programı gerçekleştirmek için çalışmalarına titizlikle devam etmektedir.

PROGRAM Bu programda Türk Toplumu’nun özlemini çektiği müzik ve folklor gösterileri yer alırken, İsviçreli dostlarımızın da beğenisini kazanacağını umduğumuz, yani her iki topluma da hitap edecek sanat faaliyetlerine de yer verilmiştir. Ayrıca, çeşitli yaş guruplarının ilgi ve zevkleri de göz önünde bulundurulmuştur.

Programda İsviçre’de yaşayan ve Türkiye’den gelecek sanatçıların yanı sıra İsviçreli sanatçılar da özel showlarıyla yer alacaktır.

Program aşağıda isimleri verilen sanatçılar, müzik ve folklor ekipleri katılacaklardır:

- Burhan Öcal ve Grubu (6 kişilik New Oriental Ensemble)- Azerbaycan Müzik ve Folklor Ekibi- Türk Folklor Ekipleri- Makale Rap Grubu- Üç Boyut (Müzik Grubu)- Saz ve Gitar (Saz: Özcan Kılıç, Gitar: Alain Richou)- Le Beau Lac de Bâle (15 kişilik Cenevre Müzik Orkestrası; Cenevre ve İsviçre’nin en sevilen Orkestralarından biri )- Les Chants de Nazım Hikmet (Piyano eşliğinde Nazım Hikmet şiirleri ve şarkılar; piyano: Ayser Vancin, şiir ve şarkılar: Mathieu Chardet.- Komedyen Kaya Güner- Çocuklar için Palyaço Luis ve Arkadaşı- DJ Şahin ve Rap Grubu (hem sahneye çıkacaklar, hem de aralarda bütün program boyunca Türkçe müzik çalacaklar)

Etkinlik sahasında kurulacak çadırlar içinde çeşitli stantlarda tipik Türk Sanatları (Mesela: Hat sanatı, el işleri, vs) sergilenecek ve gösterilecektir.

Yine ayrı çadırlarda Türk Mutfağı’nın seçkin yemekleri ve meşrubat stantları olacak ve uygun fiyatlarla ziyaretçilere sunulacaktır.

Bu programda, gerektiğinde bazı ufak

değişiklikler olabilir. Türk Günü ile ilgili aktüel bilgilere web sayfamızdan ulaşabilirsiniz: www.turkgunu.ch

NE ZAMAN VE NEREDE?

TÜRK GÜNÜ 2009, 9 MAYIS CUMARTESİ GÜNÜ

(SAAT 11:00 – 21:00) CENEVRE’DEKİ

PARC DES BASTİONS’DA GERÇEKLEŞTİRİLECEKTİR.ETKİNLİKLERE GİRİŞLER

ÜCRETSİZDİR.

CENEVREYE TRANSPORTÖzellikle, Doğu İsviçre ve Tessin’de oturan vatandaşlarımız, Cenevre’nin uzak olduğunu, dolayısıyla ulaşımın zor olacağını düşünmekteler. Bu konu Organizasyon Komitesi’nde müzakere edilmiş ve özellikle tren taşımacılığı masraf açısından araştırılmıştır. Sonuç olarak, tren taşımacılığı rahat, fakat aileler için pahalı olacaktır. 4-5 kişilik bir aile için en ucuz alternatif, kendi özel arabalarıyla gelmek olabilir. Ancak, yol uzun olacağı ve trafik zorluklarıyla karşılaşma ihtimali olduğu için en rahat ve uygun olarak, otobüs yolculuğu tavsiye edilmektedir. Bu alternatif gecen senelerde denenmiş ve gerçekten çok uygun olduğu görülmüştür. Bu konuda bütün derneklerimize, geçen senelerde olduğu gibi 9 Mayıs’ta

otobüs seferi organize etmelerini rica ediyoruz. Böylece yorulmadan ve yolda tabiatın güzelliğini seyrederek Cenevre’ye gelmek mümkün olur. Taşıma masrafları belki derneklerin bütçelerinden sağlanabilir. Bu hizmet dernek ve federasyonlarımızın Türk Günü’ne güzel bir desteği olacaktır. Eğer bu mümkün değilse seyahat ücreti ziyaretçiler tarafından da ödenebilir (yaklaşık 20-25 SFr./kişi başı).

Geliniz bu üçüncü “Türk Günü”ne Cenevre’deki Parc de Bastion’da birlikte imza atalım. Tamamen sizlerin katkılarıyla ve inisiyatifiyle yaşam bulan ve sürdürülebilir hale gelen bu tanıtım etkinliğini gönülden destekleyeceğinize inanıyoruz.

Sayın Büyükelçimiz Alev Kılıç Bey de, Türk Günü’nün İsviçre’de yaşayan bütün vatandaşlarımızı kucaklayacak bir etkinlik olduğunu belirterek, şimdiden vatandaşlarımızı 9 Mayıs’ta Cenevre’de gerçekleştirilecek Türk Günü Şenliği’ne çok sayıda katılmaya davet ediyor.

Tüm halkımıza saygılarımla İsviçre Türk Toplumu BaşkanıDr. Kahraman Tunaboylu 559

Türk Günü 9 Mayıs’ta Cenevre’de 3. Kez Kutlanacak

İsviçre, banka sırrı konusundaki savaşında, Avrupa Birliği Başbakanı Karel Schwarzenberg tarafından destek gördü.

Çek vatandaşı olan Schwarzenberg, NZZ am Sonntag Gazetesi’ne şu şekilde bir demeç verdi: “Tabi ki bu şekilde,

bazılarının vergi çantasından bir kaç milyon Euro’su azalmış oluyor. Fakat, tarafsız ve geleneklerine bağlı olan İsviçre’nin bağımsızlığı, daha büyük bir değer taşımaktadır.’’

Bağımsızlığa saygı duyulmalı

Tartışma konusu olan banka sırrı konusu,

kendi değerlerini yüz yıllar boyunca kanıtladı. Başbakan bu yüzden soruyor: “Peki bunu şimsi neden bozmalıyız? İsviçre’nin bu konudaki bağımsızlığı karşısında saygılı davranılmalı.’’

Çek Cumhuriyeti’nde, yani kendi ülkesinde Dışişleri Bakanı olarak görev yapan Schwarzenberg, Avrupa Birliği’nin Başbakanı olarak en güçlü Avrupa Birliği Bakanlar Kurulu’nu yönetiyor. Avrupa Birliği Devlet ve Yönetim Şef’inin oluşturduğu zirve toplantılarının ya-nında Avrupa Birliği Bakanlar Kurulu, kanunlara bağlı olarak karar verme yetkisi olan tek organdır. Schwar-zenberg, Dışişleri Bakanı olduğu sürece Çek

Cumhuriyeti’nin, İsviçre’ye yapılan banka sırrı taarruzları için büyük bir ihtimalle İsviçre’ye destek çıkacağını söyledi. 523

AB’nin Başbakanı, İsviçre’yi Koruması Altına Aldı

Deutsche ZusammnenfassungDie Schweiz bekommt im Kampf ums Bankgeheimnis Unterstützung von EU-Ministerratspräsident Karel Schwarzenberg. Er verurteilt die jüngsten Angriffe der EU-Länder auf die Schweiz. «Die Unabhängigkeit des Landes und die

Tradition der selbständigen, neutralen Schweiz sind aber höher zu schätzen», so Schwarzenberg. Tschechien werde sich «wahrscheinlich» dem Angriff auf die Schweiz entgegenstellen, solange er Aussenminister sei, kündigt Schwarzenberg an.

Karel Schwarzenberg

Page 27: Nr017-04.2009_PusulaGazete_web

PUSULA MEDIACOM DURMUS AG’ NİN KATKILARIYLA HAZIRLANMIŞTIR - Nr. 017 - April 2009 - www.pusulaswiss.ch

27İSVİÇRE’DEN HABERLER

Ersan Sarınç: Zürich’deki Türk Günü’ne katıldım. Türk toplumunun İsviçre’deki

varlığını yansıtması açısından bu türden özel günler son derece önem taşıyor. Dahası onlarca yılların ardından hep tartışılan entegrasyona büyük katkı sağlayacak olan bu etkinlikler çok önemli. Türk toplumu artık bu ülkede ‘bizde

varız’ı daha yüksek sesle haykırmak zorunda. Bunun tek yolu ise gerek sivil toplum örgütleriyle, gerekse devletin katkısıyla birlikteliğimizi yaşadığımız İsviçre toplumuna anlatabilmek. Ortak faydalarda buluşmak hem İsviçre hem de Türk toplumu için, bir zorunluluk haline geldi. Türk adıyla düzenlenen bu etkinlikler bu yönüyle ortak yaşamanın barış içinde bir zenginliğe dönüşmesini sağlaması yönüyle de çok değerli. Artık ikinci, üçüncü kuşağın yaşam merkezi olarak seçtiği bu topraklarda daha uyumlu olabilmemiz ve etkin yaşayabilmemiz karşılıklı hoşgörüyle mümkün olacaktır. Umarım bundan sonraki Türk Günleri bu amaçlara ulaşılmasında bir köprü görevi görür. Sevgi ve saygıyla.

Deniz Dilek: Zürich’te yapılan Türk Günü’ne katıldım. İlk kez böylesine

büyük, bütün Türkler’in bir arada olduğu bir organizasyona katılmıştım. Duygulan-dım. Sevindim. Bütün duyguları bir arada yaşamak mümkündü. Çünkü bütün Türkler’in bir arada olması tıpkı bir bayram yerini andıran

bir tablo oluşturuyordu. Ve o yıl Soner Arıca konuk sanatçı olarak gelmişti. Hafta sonuna denk gelmesi ve bu tür önemli organizasyonlarda önemli hususlardan bir tanesi olsa gerek diye düşünüyorum. Ve benim görüşüme göre burada her yıl farklı bölgelerde yapılması çok iyi. Söyleyeceklerim bu kadar, teşekkürler.

Gülisan Ercan: Bern’deki organizasyona katıldım. Çok güzeldi. Katılım çok yoğundu. Ama daha da iyi

olabilirdi. İsviçre’de yaşayan Türk sayısına bakıldığı zaman katılımın az olduğunu söylemek mümkün. Yabancılar açısından bakıldığı zaman, İsviçre hükümetinden, resmi dairelerden konukların katılması çok sevindirici.

Her yıl başka şehirlerde olmasını temenni ederiz. Bu organizasyonların tanıtımı, reklamlar burada önemli bir faktör. Çok geniş çapta tanıtımlar yapılmalı. Ayrıca burada yaşayan tüm Türk vatandaşlarımızdan bu anlamda bu organizasyonlara katılmaları yönünde destek bekliyoruz.

Suna Yıldız: İsviçre’de yapılan bu tür önemli faaliyetlerin, iki ülke arasında iyi

bir köprü olabileceği k a n a a t i n d e y i m . Entegrasyonla sorunu olan ailelerimiz için bu organizasyonlar çok önemli. Ayrıca yabancı bir ülkede giderek uzaklaştığımız kültürümüzü, özellikle burada doğup büyüyen

gençlerimize tanıtmak açısından bu tür organizasyonlar önemli. Ben Bern’de yapılan Türk Günü’ne katılmıştım. Bu yıl yeniden Cenevre’de yapılıyor. Bir Türk olarak burada bu Türk organizasyonlarını destekliyoruz ve ailelerimizin de desteklerini bekliyoruz.

Hanife Karabaş: Bern’de gerçekleşen Türk Günü’ne katıldık. Katılım çok güzel

ve yoğundu. Dileriz her yıl devam eder. Çünkü ülkemizin tanıtımı açısından, ç o c u k l a r ı m ı z ı n geleceği açısından ve çocuklarımızın ülkemizi daha iyi tanıtmaları açısından bu tür o r g a n i z a s y o n l a r ı n

önemli olduğunu düşünüyorum. Orada görevliydik zaten ve Türkiye’mizin dönerini, gözlemesini, mantısını, çok geniş olan yemek kültürümüzü tanıtabilme şansı bulduk. Her yıl aynı tarihte yapılması önemli bence. Ve farklı yerlerde yapılmalı ki bu sayede insanlar da İsviçre’nin değişik yerlerinde kültürümüzü daha yakından tanıma fırsatı bulsunlar.Son olarak söylemek istediklerim şunlar: yabancı bir ülkede ‘’ülkemiz için her şeye varız’’ diyorum.

Ensar Dağcı: Geçtiğimiz yıllarda yapılan her iki Türk gününe de ailece katıldık.

Bu anlamda İsviçre’de böylesine büyük, güzel bir organizasyon olmasından dolayı mutluyuz, gururluyuz. Türk bayraklarının dalgalandığı, Türki-ye’mizin, Türk kültürü-müzün tanıtıldığı bir organizasyonda kim yer

almak istemez ki. Ayrıca Türk firmalarımız tanıtılıyor bu tür organizasyonlarda. İnşallah yapılan bu Türk Günleri hep devam eder ve her yıl daha da ileriye gider. Zürich’deki Türk Günü’nde, yemek konusunda bir hayli kargaşa yaşanmıştı. Umarım bu Türk Günü’nde bu tur aksaklıklar yaşanmaz. Son olarak söylemek istediğim şu: Solothurn’da da bu tür organizasyonlara yer verilmesini istiyoruz.

Erdal Demirezer: Zürich’deki organizasyona katıldım. Bütün

Türkler’in bir araya gelmesi sevindirici. Organizasyona olan ilgi var mı yok mu onu gözleme şansımız oluyor. Birlik beraberlik olup olmadığını görebiliyoruz. Sadece Türkler’in katılımı değil de, İsviçreliler’in de ilgi

göstermesi sevindirici. Bu organizasyonlar Türkler’in yoğun olduğu bölgelerde yapılsa daha iyi olurdu sanırım. Evet, her yıl aynı tarihte yapılmalı ve geleneksel hale gelmelidir. Teşekkürler.

Ferhat Karabaş: Bu konuda ben şunu söylemek istiyorum. Yabancı bir ülkede

bu tür organizasyonlar çok önemli. En önemlisi de İsviçreliler’in kültürümüzü tanıması açısından çok önemli. İsviçreliler’in katılımı da çok güzeldi. Böylesine büyük bir organizasyonun her yıl aynı tarihte yapılması

önemli. Geleneksel hale gelmesini isteriz tabi ki ve her yıl farklı yerlerde kutlansa daha iyi olur diye düşünüyorum. Burada söylemek istediğim bir diğer husus ise şu: reklam eksikliği var. Ben örneğin bir arkadaşın tavsiyesi üzerine katıldım. Ayrıca çocukların rahatça oynayabileceği, ailelerin çocuklarını güvenle bırakabileceği alanların olmasını istiyoruz.

Zerrin Büyüközcü: Eskiden böyle organizasyonlarda Türkler’i görmek

daha zordu. Şimdi çok daha fazla kişi, gerek partilerde, gerek kendi işlerinde olsun, değişik yerlerdeki yönetimlerde olsun, başarılı Türklerimiz’i görmek mümkün. İnsanlar gün geçtikçe aktifleşiyor ve yeni neslin düşüncesi

çok daha farklı. Benim neslimde insanların düşüncesi bir an önce maddi anlamda biraz kazanç elde edip, Türkiye’ye dönmekti. Ama yeni nesil, aile yapısı, kültür yapısı önemli ve yaşam koşullarımız da gün geçtikçe değişiyor. Türk Günü bu anlamda burada önemli. Çünkü çok çeşitli toplumu kucaklıyor. Kendi adıma ben çok üzüldüm. Burada bizim Solothurn’da Türk Günü nedir bilinmiyor. Burada medyaya çok iş düşüyor. Gazetelerde, tv’lerde, yabancı basında duyurulmalı. Cenevre’de olacak bu yıl ve bu sırf Cenevre basınını ilgilendirmesin. Bern’deki katılımı az buldum. Çünkü İsviçre’de yaşayan Türk sayısına bakıldığı zaman katılımın az olduğu hemen fark ediliyor. Bizler Türk milleti olarak çok güçlü bir millet olduğumuzu böyle günlerde göstermeliyiz. Milliyetçi duygularımızı böyle günlerde ön plana çıkarmalıyız. Organizasyon güzeldi. Her yaşa, her zevke hitap eden bir ortam vardı. Şimdi tarih olarak burada söylemek

istediğim 23 Nisan’a yakın bir tarih. Salon problemi yaşanabiliyor ve bu yılki 23 Nisan 10 Mayıs’ta yapılacak ve karışabilir. Bir-iki hafta sonraya kaydırılabilir aslında. Sizlere ayrıca teşekkürler böylesine önemli bir konuyu araştırıp çözümler aradığınız için.

Hüseyin Karabaş: Öncelikle söylemek istediğim şu: Türk Günü her yıl farklı

yerlerde yapılsa daha iyi olur diye düşünüyorum. Bu organizasyon bizim İsviçre’de yanlız olmadığımızı gösteriyor. Birlik ve beraberlik içinde böylesine önemli bir organizasyona sahip çıkmalıyız.

İsviçreliler’e baktığımız zaman kendi organizasyonlarına bizden daha iyi değer veriyorlar. Yer açısından böyle bir organizasyon için kesinlikle sorunumuz olmamalı ve herkesi alabilecek büyüklükte yerler seçilmeli.

Aynur Yıldız: Burada hemen bu konudaki suskunluğumu bozmak istiyorum. Burada

Solothurn’da çok fazla Türk yaşamasına rağmen nedense bu tür organizasyonlara yer verilmiyor. Hatta burada bizim kendi aramızda Küçük İstanbul diye adlandığımız bir ilçemiz bile var. Ama nedense bu tür organizasyonlar

hep uzaklarda oluyor. Tanıtımlar çok eksik bana göre. Televizyonlardan bu organizasyonların daha iyi duyurulması gerek. Ben burada bir örnek vermek istiyorum: Almanya’da bir Sivas Gecesi yapıldı ve öyle bir tanıtım yapıldı ki, ‘ben burdayım buyurun’ diye bas bas bağırıldı ilanlarla. Böyle olmalı. Mademki Türk kültürümüz tanıtılacak, o zaman hiç bir masraftan kaçınılmadan en iyi şekilde tanıtımın yapılması gerekir. Umarım bir sonraki Türk Günü Solothurn’da yapılır. Teşekkürler.

Halime Erman: Çok uzaklarda olmamıza rağmen, (St.Gallen’dan) Zürich’deki

Türk Günü’ne katılma fırsatım oldu. Bizi h e y e c a n l a n d ı r a n , umut vadeden, birlik beraberlik içinde olduğumuzu gösteren bu önemli o r g a n i z a s y o n l a r ı elimizden geldiğince destekleyip, katılmamız

gerek. Ama sanırım burada tanıtım eksikliği var. Ben kuaförüm ve bir müşterimin tavsiyesi üzerine katılmıştım. Onun dışında hiçbir yerde okumadım ve afişlerini göremiyoruz burada. Dileriz gelecek yıl burada (St.Gallen) bu önemli organizasyona ev sahipliği yapma şansımız olur. 572

Haydi hep birlikte Türk Gününe!Bu yıl üçüncüsü 9 Mayıs’ta Cenevre’de kutlanmak üzere coşkuyla, barışla, sevinçle, kültürümüzü en iyi şekilde tanıtmaya,Türk gününde Cenevre’de buluşmaya ne dersiniz? İsviçre’de ilk Türk Günü 19 Mayıs 2007 yılında Zürich’te, ikincisi 4 Mayıs 2008 yılında Bern’de yapıldı. Ve bu yıl üçüncüsü 9 Mayıs’ta dünyanın 3. güzel kenti Cenevre’de, Parc

Des Bastions da yapılacak. Şimdi sizlere buradan çağrımızı bir kez daha yineliyoruz: ‘’Haydi hep birlikte bir kez daha tek bir yürek olup, yabancı bir ülkede, birlik ve beraberlik içinde ortak kültürümüzü paylaşalım, bir araya gelelim.’’ Türk Günü’ne az bir zaman kala, Cenevre’de düzenlenecek olan bu büyük organizasyona vatandaşlarımızın ilgisini ve

geçtiğimiz yıllardaki katılımlarını ve düşüncelerin merak ettik ve araştırdık; Sokak anketimize katılan vatandaşlarımıza, bunları okuyan değerli Pusula okurlarına teşekkür ediyoruz.

Hazırlayan: Kader Turgay

Page 28: Nr017-04.2009_PusulaGazete_web

PUSULA MEDIACOM DURMUS AG’ NİN KATKILARIYLA HAZIRLANMIŞTIR - Nr. 017 - April 2009 - www.pusulaswiss.ch

28 İSVİÇRE’DEN HABERLER

2009 yılı için devlet sektöründe, 5 milyar Frank kadar açık bekleniyor. Bu açığı önlemek için kantonlar ve şehir belediyeleriyle kanton başkentleri 2,8 milyar Frank ile yıl boyunca ekonomiyi destekleyecekler. Bahsi geçen rakam derin gelirlerden, mesela vergiler ve yüksek harcamalardan sağlanacak. Kantonların, şehir belediyelerinin ve kanton başkentlerinin konjonktür politikası için alacakları tedbirleri içeren araştırmada, ekonomiyi desteklemek amacıyla 2,8 milyar Frank değerinde bir tasarruf rakamı ortaya çıktı. 26 kantondan ikisinde, asgari harcamalardan 1 milyar ve azami harcamalardan 1,5 milyar Frank civarı bir paranın hesaptan düşüleceği bildirildi.Mali istatistik sonuçlarına bağlı olarak Federal Maliye Bakanlığı’nın (EFD) verdiği bilgi göre, görüşü alınan şehirler ve belediyeler, harcamalarından 300.000 Frank arttırıp konjonktüre destek sağlayacaklar. Kamusal bütçede açık Resesyon, 2009 senesinde devlet bütçelerinde bir açık oluşmasını sağlayacak. Devlet, eyaletler, belediyeler ve kamuya açık sosyal sigortalar olmak üzere devlet sektörünün tümünde, 5 milyar Frank yüksekliğinde bir açık bekleniyor ve bu rakam %0,9 oranında bir eksik oran olarak görülüyor.İstatistik uzmanları, geçen seneye göre şimdiki durumun, mali politikada bariz bir genişleme durumu olduğunu belirttiler. Bir kantonda 2009’un vergileri düşürüldü. Konjonktürü desteklemek amacıyla birçok

kanton ve belediye, harcamalarını mevcut finansal duruma ayak uydurarak tasarruf yapmaya çalışıyorlar.‘‘Kamusal kesim borçları artacak.’’ tahmini, İstatistik uzmanlarının 2009 yılı için yaptıkları tahminler arasında yer alıyor. Uzmanların hesabına göre borç, 222 milyar Frank’a çıkacak. Geçmişe bakılırsa 2006 senesindeki 231,3 milyarlık borç, 2008 senesinde 221,3 milyar Frank’a düşürülmüştü.2007 ve 2008 senelerinden arta kalan kazançDaha detaylı bir karşılaştırma yapmak için, geçen iki seneyi ele alalım: 2007 senesinde istatistik uzmanları tahmini değerlere göre kamusal alanda, 11,4 milyar Frank değerinde bir kazanç bekliyorlardı. Bunun 10,9 milyar Frank’ı devletin, kantonların ve belediyelerin hissesine düşerken, 0,5 milyar Frank da sosyal sigorta alanına kalıyordu.Mali krize rağmen 2008 senesinde 5 milyar Frank kazanç bekleniyor. Tahmini değerlere göre kantonlara 4,2 milyar Frank, şehir ve belediyelere 2,3 milyar Frank ve sosyal kurumlara 0,4 milyar Frank hisse düşecek. Devlete düşen payda ise 1,9 milyar Frank değerinde bir açık beklendiği belirtildi.Bu açığın sebepleri ise finansal dengeyi kurmak için yapılan yeni tasarılar, devlet ve kantonlar arasında dağıtılan görevler ve UBS Bankası’na yapılan yardım paketi. Ayrıca devletin vergi gelirleri geçen yıl bir hayli yükselmişti.

Belirsiz ve güvensiz bir gelişim2010 senesinin durumu belirsiz ve güvensiz olarak tanımlandı. Fakat tam tersi olur da, önümüzdeki sene ekonomide bir büyüme yaşanırsa, finans uzmanlarının beklentisine göre bu açık 3,5 milyara düşecek. Bir yandan EFD yine de uyarısını yapmadan edemiyor; çünkü konjonktürün gelişimi belirsiz ve güven vermeyen bir şekilde ilerliyor.Diğer taraftan ise uzmanlar, kantonların ve şehirlerin gerçek anlamda gerekli olan harcamaların, kamusal alanda gerekli olan harcamalara bağlı bir konu olduğunu belirttiler. Şimdiye kadar yaşanan tecrübelere dayanarak bu faktörün, kamusal harcamalara biraz geç yansıması dikkat çekiyor. Eğer ekonomik

durum düzelmez ise finansal açık git gide büyüyecektir. 534

Kantonlardan Devlet Sektörüne Ekonomik Destek

Deutsche ZusammnenfassungMit Massnahmen im Umfang von 2,8 Mrd. Franken stützen die Kantone, Städte und Kantonshauptorte im laufenden Jahr die Wirtschaft. Der Betrag setzt sich zusammen aus tieferen Einnahmen, etwa aus Steuern, und höheren Ausgaben. Mit um 300 000 Franken erhöhten Aufwendungen tragen die befragten Städte und Gemeinden zur Stützung der Konjunktur bei. Die Rezession wird 2009 ein Loch in die öffentlichen Haushalte reissen. Für den gesamten Staatssektor - Bund, Kantone, Gemeinden und öffentliche Sozialversicherungen - wird mit einem Fehlbetrag von 5 Mrd. Franken gerechnet.

Das entspricht einer Defizitquote von 0,9 Prozent. Die Statistiker rechnen für 2009 mit einem Anstieg der Schulden der öffentlichen Hand: 222 Mrd. Franken soll die Verschuldung insgesamt betragen. Zuvor war die Verschuldung von 231,3 Mrd. Franken im 2006 auf 221,3 Mrd. Franken im 2008 zurückgegangen. Für 2010 ist die Entwicklung unsicher: Vorausgesetzt, dass die Wirtschaft im nächsten Jahr wieder wächst, wäre gemäss Finanzstatistik ein Defizit von noch 3,5 Mrd. Franken zu erwarten. Das EFD mahnt aber zur Vorsicht: Einerseits sei die konjunkturelle Entwicklung unsicher.

Seco, konjonktür öngörüsünü değiştirip olumsuz giden bir öngörüyü öne sürüyor. Devletin ekonomistleri, konjonktür öngörülerini olumsuz bir öngörüyle değiştirdiler. Bu yılki ülke ekonomisinin, %2,2 oranında küçüleceğini tahmin ediyorlar. SECO yani Ekonomiden Sorumlu Devlet Müsteşarlığı, geçen aralık ayında %0,8 oranında bir gerileme yaşanacağına dair tahminde bulunmuştu.

İsviçre’deki durgunluk, yapılan tahminlerden daha da kötü sonuçlanabilir. Şimdiyse, Ekonomiden Sorumlu Devlet Müsteşarlığı ( SECO), 2009 senesinin Gayri Safi Yurtiçi Hâsılasında (BIP) %2,2 oranında bir gerileme olacağı tahmininde bulunuyor. Bu gerileme, 34 seneden beri yine ilk kez yaşanacak.

Seco, öngörüsünü bu yılın başında durumu tekrardan kötüye giden dünya ekonomisine dayanak olarak gösterdi. Geçen sonbahar döneminden beri yıllar sonra ilk kez Kuzey Amerika, Avrupa ve Asya Ekonomi Bölgeleri’nde bir çöküşe veya resesyona girmenin başladığı söyleniyor.

Riskli öngörülerBu yüzden, yeni kötümser konjonktür öngörülülerinin büyük risklerle bağlantılı olduklarına dair yorumlar yapılıyor. İsviçre ekonomisinin 2010

senesinde çok az bile olsa rahatlama beklentisi şimdilik belirsiz görünüyor. Seco, Finans ve Reel ekonomi arasında yeniden gerçekleşecek olan düşüş hareketinin, 2010 senesinde Amerika Birleşik Devletleri’nde duran konjonktür gerilemesinin ve Avrupa Birliği’ndeki resesyonun, İsviçre için de daha da kötüleşeceği ve uzayacağını açıkladı.Gerçeğe bakılırsa dünya çapındaki konjonktür programları ve Merkez Bankası’nın genişleyici Para Politikası’ndaki şansların engellenmesi ve Dünya Ekonomi Resesyonu’nun üstesinden gelinmesi git gide olumlu ilerliyor. Aynı zamanda SECO, finans pazarında devamlılık göstergesinin neredeyse hiç bir sakinleşme sürecinin olmadığını dile getirdi. Ulusal Banka’ya göre daha iyimser bir yaklaşımSECO’nun basına yaptığı açıklamasına göre, yıl içerisinde gerçekleşecek olan %2,2 oranındaki gerileme sonrasında İsviçre’nin Gayri Safi Milli Hâsılası 2010 senesinde hafif bir şekilde %0,1 oranında yukarıya çıkacak. Öngörülerinde yaptıkları olumsuz tahmin düzeltmelerinde devlet ekonomistleri, İsviçre Ulusal Banka’sına göre (SNB) daha iyimser bir yaklaşım içerisindeler. SNB yetkilileri, yıl içerisinde %2,5’den %3,0’e kadar bir gerileme beklediklerini bildirdiler. Ulusal Banka gibi, UBS, Credit Suisse, KOF ve BAK

Bankaları da, Gayri Safi Milli Hasıla için yaptıkları öngörüde yaşanacak gerilemeyi az olarak nitelendirmediklerini söylediler.İhracatta %8 azalmaSECO’nun yaptığı yeni öngörüye bakıldığında, özellikle ihracatta ve donatım yatırımlarında devlet ekonomistlerinin kötümser yorumlarıyla karşı karşıya kalınmakta. 2009 senesinde gerçekleşecek olan ihracatlarda, %8 oranında bir azalma endişesi yaşanıyor. Donatım yatırımlarında ise %10’a varan bir azalma bekleniyor. Gayri Safi Milli Hâsıla’nın en önemli bileşeni olan özel tüketimde bile %0,6 ile önceki tahminlere nazaran şimdiki tahminlerin ancak yarısı kadar bir büyüme gösterebilir. Tüketimdeki

azalmanın, iş piyasasının olumsuz gidişine bağlandığı söyleniyor.Artış gösteren işsizlik oranıSECO’ya göre yaşanan bu ekonomik gerileme, iş piyasasına da etkisini gösterdi. Yıl içerisinde işsizlik oranı %3,8 olarak tahmin ediliyor. Hatta SECO, 2010 senesinin işsizlik oranının %5,2’yi bulacağını belirtti. Belirtilen bu oran 190.000 kişiye tekabül ederken, 12 yıl sonra ilk kez yeniden yaşanmış bir durum haline gelecek. 537

İsviçre Ekonomisi %2,2 Küçülecek

Deutsche ZusammnenfassungDie Ökonomen des Bundes haben ihre Konjunkturprognose deutlich nach unten korrigiert: Sie erwarten, dass die Wirtschaft dieses Jahr um 2,2 Prozent schrumpft. Im Dezember hatte das Staatssekretariat für Wirtschaft (Seco) noch einen Rückgang um 0,8 Prozent prognostiziert. Dies wäre der stärkste Rückgang seit 34 Jahren.Das Seco begründete die kräftige Anpassung seiner Prognose mit den weltweiten Wirtschaftsaussichten, die sich seit Anfang Jahr nochmals verschlechtert hätten. Auch

die neuen, pessimistischeren Konjunkturprognosen sind deswegen mit grossen Risiken behaftet. Die erwartete leichte Erholung der Schweizer Wirtschaft im Jahr 2010 bleibe ungewiss. Die Rezession schlägt laut Seco auch auf den Arbeitsmarkt durch: Im laufenden Jahr dürfte die durchschnittliche Arbeitslosenquote 3,8% betragen. Für 2010 sieht das Seco dann sogar einen Anstieg der Arbeitslosenquote auf 5,2%. Dies würde knapp 190 000 Arbeitslosen und der höchsten Zahl seit 12 Jahren entsprechen.

Page 29: Nr017-04.2009_PusulaGazete_web

PU

SU

LA M

ED

IAC

OM

DU

RM

US

AG

’ NİN

KAT

KIL

AR

IYLA

HA

ZIR

LAN

MIŞ

TIR

- N

r. 01

7 - A

pril

200

9 - w

ww

.pus

ulas

wis

s.ch

Swiss Hotel 5*

swisshotel.com.tr

3 geceCHF 1058.-

Richmonds Hotel 4*

richmondhotels.com.tr

3 geceCHF 619.-

Arcadia Hotel 4*

hotelarcadiaistanbul.com

3 geceCHF 610.-

THY yetkili satış acentası

Rezervasyon: Tel.: 044 454 81 81 - ZH Havalimanı Tel.: 043 816 50 85 - [email protected]

Antea Hotel 3*

anteahotel.com

3 geceCHF 490.-

Santa Sophia 3*

santasophia.com

3 geceCHF 490.-

Golden Crown 3*

goldencrownhotel.com

3 geceCHF 490.-

İstanbul`u Keşfedin!Tarih, Kültür, Sanat, Lezzet, Moda ve Eğlence Sizleri BekliyorFiyatlarımız yüksek sezon için geçerli değildir (25.06. ve 03.08.2009 arası).

Ücretlere THY ucuşu, Havaalanı vergileri, Otel konaklama ve kahvaltı dahildir.

www.istanbul.com

Fiyatlarımız Çift kişilik Oda’da tek kişi için geçerlidir.

Page 30: Nr017-04.2009_PusulaGazete_web

PUSULA MEDIACOM DURMUS AG’ NİN KATKILARIYLA HAZIRLANMIŞTIR - Nr. 017 - April 2009 - www.pusulaswiss.ch

30 İSVİÇRE’DEN HABERLER

Yaklaşık 10.000 kişi Cenevre’de Sri Lanka askeriyesinin Tamil İsyancılara karşı yapacakları taarruza karşı protesto yürüyüşü yaptılar.

Yürüyüşe katılanlar, uluslararası örgütlerin Tamil halkını kurtarmak için harekete geçmeleri gerektiğine dikkat çekmek stediler. Cenevre’de gerçekleşen bu büyük yürüyüş, Tamiller’in üçüncü yürüyüşü. İlki ise giçtiğimiz şubat ayında Srilanka Askeriyesi’nin ülkenin kuzeyinde Tamil Eelam’ın (LTTE) Özgür Kurtarıcı Kaplanları’na karşı taarruza geçmeleriyle gerçekleşmişti. Eyleme katılanlar, kafalarına eylemin nedenine yönelik yazılar olan bantlar takarak, ellerinde bayraklarla ve bazıları kaplan kostümü içerisinde ilgi çekmeye çalıştılar.

İnsan haklarından sorumlu UNO Komiseri Navi Pillay, geçen ay, Sri Lanka’da ve hükümet birliklerinde, Tamlayalı isyancılara yönelik herhangi

bir savaş suçu işlenip işlenmediğinin Birleşik Devletler tarafından inceleneceğini dile getirdi. Pillay daha sonra, her iki tarafın da, 180.000 sivilin savaş alanından çıkarılması süresince ateş kes yapmasını talep etti

Hükümet birlikleri başkaldıranları susturmayı başardı. Son bir kaç haftadır, 25 yıldan fazla süren savaşın biteceğini bildirdi. İsyancıların, kendilerine ait bir ülke oluşturma çabası 1983 yılından beri en az 70.000 insanın hayatını savaşta kaybetmesine sebep oldu. 536

Evet, kriz gerçekten var. Peki ne yap-malı? Partiler, çeşitli stratejiler üret-ti. Solcular, hükümetin belirli bir yön kestirmeden hareket ettiğini öne sü-rüyor. Demokratik Halk Parti üyeleri ise yoğun bir etkincilik konusunda uyarıyorlar.

Tessin yönetimi, 160 milyon Frank ile resesyonun yani durgunluğun önüne geçmek istiyor. Eyaletler bakımından bu girişim, kriz önlemi için en büyük kon-jonktür programı olarak görülüyor. Bu program toplamda 64 önlem içeriyor. Bunların arasında, şirketlere yönelik ver-gi indirimi ve eşinden ayrılmış anne veya babalara yönelik maddi destek yer alıyor. Hükümet bu önlemlerle şimdi bile ekside olan eyaletin daha da eksilere kaymasını göze alıyor. Buna bağlı olarak 2009 ve 2011 seneleri arasında 230 milyon Frank büyüklüğünde bir açık beklediklerini be-lirttiler.

Zürich Kantonu’nda, solculara olan öfke ile birlikte farklı planlar yapılıyor. SP fraksiyon şefi Nicolas Galladé, hüküme-tin krizi daha da tetikleyici davranışlar içerisinde bulunup olumlu davranışlar yapmadıklarını eleştiriyor. Kendisi, FDP Finans Müdürü Ursula Gut ve SVP İkti-sat Müdürü Rita Fuhrer’un belirli bir yön kestirmeden hareket ettiklerini ve bu yü-kün altından kalkamayacaklarını düşü-nüyor. Hükümetin, ödevlerini zamanında yapmamış olduğunu ve masaya yatırılan mali stratejilerin tekrardan askıya alındı-ğını ifade etti. CVP Fraksiyon Şefi Philipp Kutter, Gut’un görüşlerini tasdik ediyor.

Solcular konjonktür programı talep edi-yor

Krizin sonuçlarını teğet geçmek için eyaletten aktif bir konjonktür politikası yapılması için ısrar ediliyor. SP, örneğin eyalet sermayesini yenilenebilir enerji ve bina restoreleri için biriktirmek istiyor.

EVP, konjonktürü trafik alanına yapılan yatırımlarla harekete geçirmek istiyor. Yeşiller ise 700 milyon Frank değerindeki Polis ve Adalet Merkezi yapımından vaz-geçilmesi teklifini sunarak, bu paranın daha mantıklı projeler için kullanılmasını önerdi.

Hükümet ise çöküntüye uğrayan kura, sıkı sıkıya tutunmuş durumda. ocak ayı sonunda Gut, TA ile yaptığı bir röpor-tajda, ‘‘Zürich Kantonu’nda birçok şey yapılıyor ve bu yüzden diğer eyaletlerde uygulanan artı yatırımlar gibi büyük ey-lemlere girişme zorunluluğumuz yok.’’ demişti. Yatırım volümünün sürekli arttığı ve bu yüzden hükümetin ne az ne de hiç eyleme geçmeme tehlikesi oluşmadığını belirtti

Mali sorunları halk açısından siyasetleş-tiren Yeşil Liberaller ise, körü körüne ak-tif eylemlere karşı uyarıyorlar. Fraksiyon Şefi Thomas Maier, özel tüketimin hala olumlu ilerlediğini ve birçok sektörün de hala tatmin edici sonuçlar elde ettiklerini ve bu yüzden dikkatli davranılması ge-rektiğini söyledi.

FDP Başkanı Beat Walti’de uyarılarını dile getirdi: “Sadece para harcamak bir çözüm değildi.’’ dedi. Sürekli para har-camanın, gelecekte artı yüklere sebe-biyet verebileceğini ifade etti. Walti’nin düşüncesine göre hükümet, Zürich’in yararı için devlete danışmalı. Çünkü şu an, orada krizi önlemek için faaliyetlere start verildi. FDP, bu yüzden devletle be-raber oluşturulacak bir girişim için çağ-rıda bulunurken, solcular bu fikri alaylı bir şekilde eleştirdiler. SP Fraksiyon Şefi Gallade, ‘’bilgiye bilgi katmak ayıp değil’’ dedi. Çünkü, bir yıl öncesine kadar kendi partisi Yeşiller ve EVP ile buna benzer bir fikir ortaya koymuşlardı. Fakat o zaman-lar SVP, FDP ve CVP’nin olumsuz bakış açıları yüzünden bu düşünce gerçeğe dönüştürülememişti.

Artık SVP, konuyla ilgili eyleme geçme ihtiya-cı duydu ve hükümeti kendine özgü bir strateji oluşturup meclise sun-masını talep etti. Zürich Kanton’un başında geçici olarak duran Alfred Heer, UBS çöküntüsünü de içe-ren bir ‘‘en kötü durumda ne yapılabilir senaryosu’’ hazırlığının da bu strate-jinin içeriğinde yer alma-sı gerektiğini dile getir-di: ‘’Hükümet, Zürich’in finans pazarına uygun hareket etmeli.’’ Maliye Müdürü Gut ise, ‘‘ Banka-ların müşteri gizliğinde yapıldığı gibi tek başına hareket etme olayları tekrar ya-şanmamalı.’’ diye belirtti.

Halk partililer tasarruf etmek istiyorDevletin konjonktür aşılarını Halk Parti-liler kesinlikle ret ediyorlar. Çünkü, sol-cuların taleplerinin, devleti genişletici amaçlar üzerinde kurulduğunu düşünü-yorlar. Zollikon Kanton Meclis üyelerin-den Claudio Zanetti: “Hiç bir yol tasar-

rufa yönelik değil.’’ diye düşüncesini dile getirdi. SVP’liler, FDP ve CVP temsilcileri ile birlikte aciliyet derecesi yüksek olan bir postulat isteği hazırlamak istiyorlar. Yönetime düşen görev ise 2010 senesi-nin bütçesindeki 12 milyar Frank’ı limit-lendirmek. Solcuların karşı çıkma eylem-leri artık neredeyse programlanmış gibi. Yeşiller’in Kanton Meclisi üyesi Margrei-ter, konuyla ilgili düşüncesini şu şekilde belirtti: ‘‘Şu an en büyük yanlış, istekte tasarruflu olmak.’’ 550

Tamiller Savaşa Karşı Ayaklandı

Krizi Bitirecek Doğru Bir Reçete Aranıyor!

Deutsche ZusammnenfassungRund 10’000 Menschen haben am Montag in Genf gegen das Vorge-hen der Armee von Sri Lanka im Kampf gegen die Tamilen-Rebel-len demonstriert. Es war die dritte grosse Kundgebung von Tamilen in Genf, seit die srilankische Armee

Anfang Februar eine Offensive ge-gen Kämpfer der Befreiungstiger von Tamil Eelam (LTTE) im Norden der Insel begonnen hatte. Die Demons-tranten machten mit Spruchbändern und Fahnen auf ihr Anliegen auf-merksam, einige trugen Tiger-Kos-tüme. Die Uno-Hochkommissarin für

Menschenrechte, Navi Pillay, hatte am vergangenen Freitag erklärt, dass beide Seiten das Feuer eins-tellen müssten, um die Evakuierung von bis zu 180’000 Zivilisten aus dem Kampfgebieten zu ermöglichen.

Deutsche ZusammnenfassungMit 160 Millionen Franken will die Tes-siner Regierung die Rezession bekämp-fen. Auf kantonaler Ebene handelt es sich um das grösste Konjunkturprogramm zur Krisenbekämpfung. Es umfasst 64 Massnahmen, etwa Steuersenkungen für Firmen und finanzielle Unterstützung für alleinerziehende Eltern. Die Regie-rung nimmt damit in Kauf, dass der Kan-ton noch tiefer in die roten Zahlen ruts-cht, als dies heute der Fall ist. Zwischen 2009 und 2011 rechnet sie mit jährlichen Defiziten von 230 Millionen Franken. Um die Folgen der Finanzkrise abzufedern, pocht die Linke auf eine aktive Konjunk-

turpolitik des Kantons. Die SP etwa will den kantonalen Fonds für erneuerba-re Energien und Gebäudesanierungen aufstocken. Die EVP will die Konjunktur mit Investitionen im Verkehrsbereich an-kurbeln. Konjunkturspritzen des Staates lehnen die Bürgerlichen strikte ab. Sie befürchten, die Forderungen der Linken führten unweigerlich zu einer Auswei-tung des Staates. Am Montag wird die SVP zusammen mit Vertretern der FDP und der CVP ein dringliches Postulat einreichen. Der Auftrag an den Regie-rungsrat: den Aufwand im Budget 2010 bei 12 Milliarden Franken zu plafonieren. Der Widerstand der Linken ist aber prog-rammiert.

Page 31: Nr017-04.2009_PusulaGazete_web

PUSULA MEDIACOM DURMUS AG’ NİN KATKILARIYLA HAZIRLANMIŞTIR - Nr. 017 - April 2009 - www.pusulaswiss.ch

31İSVİÇRE’DEN HABERLER

Türkülere gönül verenlerin yarışması, Türkü Aşkına’ ses yarış-ması elemeleri 16 Mart Pazar günü Winterthur’daki Orchide Düğün Salonu’nda yapıldı.

Hazırlayan: Kader Turgay

Özel bir televizyon kanalı olan Yol Tv’nin yapımıyla gerçekleştirilen ses yarışmasının 9. durağı Isviçre’ydi. Birbirinden yetenekli 17 adayın tür-külerini jüri önünde seslendirdikleri program Winterthur’da yapıldı. Jüride TRT’nin çok değerli sanatçılarından Zafer Gündoğdu, Yılmaz Çelik, Umut Altınçağ, Türkan Pelin oylarıyla ilk üçü belirlediler. Yarışmanın eleme-leri 18 Ocak’ta Almanya’nın Berlin kentinde startını verdi ve 9. durağı olarak İsviçre’de devam etti. Bundan sonraki elemeler Kopenhag, Paris ve Londra’da devam edecek.

Yarışmada, birinci Caner Onurlu, ikin-ci Yüksel Kaya ve üçüncü Gökhan Şahin finale kalma şansını elde ettiler. 19 Nisan’da Almanya’nın Köln kentin-de Yol Tv’den canlı yayınlanacak olan programın jüri üyeleri, Zafer Gündoğ-du, Güler Duman, Erol Parlak, Erdal Erzincan, Emre Saltık, Ozan Emekçi ve Ali Çağan. Elemenin sonunda pırıl pırıl, türkülere gönül vermiş bu genç yeteneklere İsviçre Alevi Birlikleri Fe-derasyon Başkanı ve üyeleri tarafın-dan onur belgeleri verildi.

Yarışmanın İsviçre sorumlusu Alevi Birlikleri Federasyon Başkanı Bülent Ant’ın yarışmayla ilgili düşüncelerini aldık:

“Avrupa genelinde başlatılan bu yarış-mayla, gençlerin kendi değerlerine sa-hip çıkmasını, kendilerini ifade etmele-rini istedik. Yetenekli gençlerin, cesur

yüreklerin, sanatlarını icra edebilme-leri adına güzel ve sevindirici bir pro-je. Ve bizler anne baba olarak, toplum içindeki değerlerin ön plana çıkması adına elimizden geleni yapmalıyız. Yol Tv’nin bu anlamda kendilerine kapı açması ve İsviçre’de yapılan ilk ses yarışması olması nedeniyle önemli bir proje. Cesaretlerinden dolayı tüm gençlerimizi kutluyorum.”

Daha sonra yarışmanın Avrupa gene-lindeki sorumlusu ve Yol Tv’nin Genel Koordinatörü Hüseyin Mat’ın yarış-mayla ilgili düşüncelerini alıyoruz:

“Bu yarışmanın temel hedefi geçmiş-le gelecek arasında bir köprü kurabil-mek; Anadolu kültürünü bundan son-raki kuşaklara aktarabilmek; gençlere türkülerini seslendirmek firsati verir-ken, Anadolu’da yaşanmış olayları tür-külerimizle dile getirebilmelerini ve bu gençlerin kendilerine olan özgüven-lerini genişletebilmelerini sağlamak. Biz inanıyoruz ki Avrupa’da geleceği-mize yönelik, çok iyi değerler var. Ve şimdi onları bu yarışma sayesinde tanıma zamanı geldi. Şimdiye kadar Almanya’nın 6 bölgesinde yapılan ele-melerimiz halen devam etmektedir. Yarışmamız 19 Nisan’dan itibaren Yol Tv’den canlı olarak izlenebilecektir. Bugün buradaki eleme İsviçre Alevi Birlikleri Federasyonu ve Yol Tv işbir-liğiyle yapılan bir İsviçre elemesidir. Yarışma ile ilgili her türlü bilgiye www.turkuaskina.com adresinden ulaşa-bilirsiniz. Bugün burada basın olarak bizi desteklediğiniz için size de ayrıca teşekkürler.”Yarışmanın sonunda ilk üçün açıklan-masıyla birlikte hemen bu gençleri-mizden duygularını kelimelere dökme-lerini istedik:

Gökhan Şahin: “Çok mutluyum. Beni

destekleyen herkese çok teşekkürler. Bundan sonrası önemli asıl. İsviçre’yi en iyi şekilde temsil etmek istiyorum. Teşekkürler.”

Yüksel Kaya: “Çok mutluyum. Buraya bir inançla, bir güvenle geldim. İnan-cımı kaybetmedim. Arkadaşlarıma, anne ve babama, beni destekleyen

herkese çok teşekkürler.”

Caner Onurlu: “Bugün buradaki birin-cilik benim müzik hayatımda aldığım ilk diplomam. Çok gururluyum. Bütün herkese bu anlamda çok teşekkürler. Ve yol Tv’ye bize böyle bir imkan sun-duğu için ayrıca teşekkürler.”560

Winterthur’da Türkü Yarışması

4doors Productinon’un organize et-tiği tiyatro akşamı 2 Mayıs Cumarte-si günü Basel Fuar Merkezi’nin bü-yük salonunda gerçekleştirilecek. Kanal D televizyonunda yayınlanan ve büyük bir kesimin beğenisini kazanan tiyatro topluluğu 4doors İsviçre’deki hayranlarıyla buluşa-cak. Gülmece oyununun gelirinin büyük bir kısmı yardım kurumları-na bırakılacak. Yani hem güleceğiz, hem de yardım edeceğiz.

Beşiktaş Kültür Merkezi ‘Mutfak’, bir komedi kulübüdür.BKM Mutfak’a gelen misafirler üze-rinde yapılan gözlemlere göre; ‘’mi-safirlerimizin %7’si yanındaki güldüğü için, %8’i alkol aldığı için, %3’ü ağla-nacak halimize, %48’i gerçekten ko-mik bulduğu için, %12’si daha önce gelmiş bu sefer de arkadaşlarını ge-tirmiş olmanın verdiği sorumluluk ile,

%5’i haybeye, %6’sı sahnede yapıla-nın birini ya da bir şeyi çağrıştırması nedeniyle, %1’i de anlayamadığımız nedenlerden dolayı gülüyor...’’ Böyle başlıyor BKM Mutfak oyuncuları söze, 4doors Production’un organize ettiği bu oyunun gelirinin bir kısmı Lösev, Umut Çocukları ve Ali Eldeniz Lösemi Vakfı’na verilecektir.

Biletler tüm Manor, Migros, SBB bilet satış noktalarında ve Basel’de Özgür Kitap Evi’nde satılmaktadır.

Gülmenin her evresinin yaşandı-ğı BKM Mutfak Kulübü’ne 2 Mayıs 2009’da Messe Basel’da sizleri de bekleriz.

Bilgi Telefon: 079 848 84 60

Kapı açılışı: 18.30 UhrBaşlangıç: 20.00 Uhr

Bitiş: 22.15 UhrYaş sınırı:12 yaşından itibaren ( Orga-nizatörün ricası)

Ayrıntılı bilgiler içiin: www.bkmmutfak.com, www.4doors.ch internet sayfala-rını ziyaret edebilirisiniz. 554

Çok Güzel Hareketler Bunlar 2 Mayıs’ta Basel’de!

Page 32: Nr017-04.2009_PusulaGazete_web

PUSULA MEDIACOM DURMUS AG’ NİN KATKILARIYLA HAZIRLANMIŞTIR - Nr. 017 - April 2009 - www.pusulaswiss.ch

32 İSVİÇRE’DEN HABERLER

Firmaların beşte biri, mevcut işçi kadrosunu azaltmayı düşünüyor. Mevcut finans ve ekonomik Kriz, İsviçre’deki orta ölçekli şirketlere kadar ulaştı. Kısa adı KMU olan Küçük ve Orta Ölçekli Firmalar, sadece mevcut durumlarının daha da kötüye gitmesini beklemeleri bir yana, işçi sayılarını da azaltmayı düşünüyorlar.

İsviçre’nin Ekonomi Denetimi ve

Danışmanlık Şirketi Ernst & Young tarafından, 2009 yılının orta ölçekli şirketler barometresinde yapılan hesaplarda, şirketlerin işçi veya personel sayısında bir azalma gerçekleşeceğine dair bilgi verildi.Araştırmada, şubat ayında 700 şirkete yapılan bir anket ile 30 ile 2000 işçi veya personel çıkışının gerçekleştirildiği belirtildi. İş piyasasının durumu halen her ne kadar donuk bir seyir izlese de, ankete katılan birçok firmanın iş

durumu, hala olumlu ilerlemeye devam ediyor.Orta ölçekli firmaların %87’si durumlarını olumlu şekilde değer lendir iyor lar. Fakat bir yıl öncesine kadar bu %87’lik memnuniyet seviyesi, %97’lerde idi. Durumları konusunda en büyük gerileme düşüncesi taşıyanlar, Mittelland Bölgesi’ndeki şirketler olup, geçen yıl %97 oranıyla bu senede %81’i durumlarını olumlu olarak değerlendiriyorlar.Bu duruma rağmen, toplam şirket sayısının %16’sı şirket bünyesine yeni çalışanlar almayı düşünüyor. Fakat %21’lik bir oran, şirketindeki

işçi veya personel sayısını azaltma düşüncesine sahip.Özellikle Kuzey-batı İsviçre’nin, Zürich ve Cenevre göl bölgesinde yapılan bir anket sonucunda, işçi çıkarımlarının ağırlıklı olacağı sonucuna varıldı. Neredeyse her beş orta ölçekli şirketten biri, daha az yatırım yapmayı düşünüyor. 521

Kriz İsviçre’nin Orta Ölçekli Firmalarını da Vurdu

Deutsche ZusammnenfassungDie Finanz- und Wirtschaftskrise hat die mittelständischen Betriebe in der Schweiz erreicht. Die kleinen und mittleren Unternehmen (KMU) erwarten nicht nur eine Verschlechterung ihrer eigenen Situation, sie wollen auch weniger Mitarbeitende einstellen. Der Studie liegt eine Umfrage bei

700 Unternehmen mit 30 bis 2000 Angestellten zugrunde, die im Februar durchgeführt wurde. Die Geschäftslage hat sich demnach zwar eingetrübt. Die Mehrheit der befragten Firmen macht aber noch gute Geschäfte. Zwar planen immerhin noch 16% der Unternehmen, zusätzliche Mitarbeitende einzustellen. 21% aber wollen die Zahl der Beschäftigten reduzieren.

İsviçre Türk Diyanet Vakfı Bern Türk İslam Birliği

Yerin yüzlerce metre altından çıktım. ‘Burna çıkma’ diyordu en eskilerimiz, hani ben en eski olduğum için çıkabildim oradan,

sıra bana gelmişti.

Hazırlayan: Yılmaz Akan‘Burna çıkma’ya hak kazanmak için en eski olmak yetmiyordu yalnız, yetmiş yaşına gelmeden en eski de olsanız koyuvermiyorlardı ‘burun’a çıkmanıza. Bununla, çıktığım günden bu yana geçen ‘iki burun yılını’ da saysak yetmiş bir yaşında olduğumu söylemek istedim. Şaşırdınız değil mi? Şaşırmış gözlerle bakılmayacak bir konu değil hani, şaşırmış bir vaziyette

bana nasıl alayla karışık inanmaz bir gözle baktığınızı koklayabiliyorum -koku almadaki yeteneğimiz ‘burun’daki bir insanınkinden çok daha iyi, en gelişkin organımız burnumuz, burunlarımız yüzünden aşağılara tutsak kaldık-. Yer-altında geçen zamanı burunda geçen zamanla karıştırmamak gerekir, yeraltının bir yılı burundaki iki yıla eşit ya da şöyle açıklayayım; burundaki zaman alıştığım yeraltındaki zamandan iki kat daha yavaş işliyor. Matematiği bilmeyiz biz, bununla değişik bilimleri öğrenmedik demek istemiyorum, hem sayılmayacak kadar çok şeyin bilimine sahiptik orda. Matematiği burna çıktığımın ilk haftası -yer altı zamana göre iki hafta oluyor bu- kendi kendime öğrendim.Yaptığım hesaplamaya göre burundaki yaşım otuz yedi olmalı. Otuz yedi yaşındayım, ama hiç o yaştaymış gibi hissettiğim olmadı. Trenle ‘burun’da

kalacağım yere gitmem gerekti, bilet almak için sırada beklerken ‘yetmiş yaş üstü insanlara indirim’ yapıldığı lafını duydum. Buruna çıkarken kalacağımız yere gitmeye yetecek kadar bir para verilirdi bize, sonrası için paraya gereksinme duymazmışız, kulağıma gelen çok az bilgiden biri de buydu. O sırada burnuma çok keskin bir fikir geldi, bana verilen paranın bilete harcayacağım kısmından geri kalanıyla bir sandalye alacaktım. Sabırsızlıkla sıranın bana gelmesini bekledim. Benden bir önceki bay indirimli bilet alma hakkını elindeki bir kartonu biletçiye göstererek hemen kazandı, çok sonraları öğrendim ki o zaman karton olarak ad verdiğim o şey insanın yaşı da dahil diğer kimlik bilgilerini kanıtlayan bir belgeymiş. Sıra bana gelmişti ve ben ne yapacağımı şaşırmış bir durumda öylece biletçiye bakıyordum. Biletçi azarlar bir sesle ‘ nereye, L. şehrine

sabah bir tren var.’ dedi. buruna çıkanlara verilen bir kartonu bohçamdan çıkardım ve ‘buyrun yaşımı kanıtlayan kartonum, indirimden yararlanmak istiyorum’ biletçi elimden kartonu aldı üstünkörü bir çevirdi elinde… sonrasını anlatmak istemiyorum, o ilk günü şimdi bile hatırlayınca bir kedere kaptırıyorum kendimi. İşte yaşımla ilgili karşılaştığım ilk olumsuzluk böyle oldu. Yeraltındaki komiser kartona burundaki yaşımı kazımıştı. Yaşım otuz yedi şimdi ve yetmiş iki, ikincisinin olanaklarından çok istediğim halde yararlanamıyor, birincinin de peşinden seğirtecek güce sahip değilim.

Sandalyeme oturur, koku alacak bir şey çıkınca da hemen ayağa kalkarım, günlerim böyle geçiyor işte. O çok istediğim sandalyeyi geçen hafta komşum R. hediye etti bana. 575

Koku ve/ya da Bir Rüya’nın Tasviri

KUTLU DOĞUM HAFTASI KONFERANS ve KERMESE DAVETPeygamberimizin İnsanlara Muamele Biçimi

Konuşmacı:Prof. Dr. Orhan ÇEKERSELÇUK ÜNİVERSİTESİ iLAHİYAT FAKÜLTESİİSLAM HUKUKU(FIKIH) ÖĞRETİM ÜYESİ

Kutlu Doğum Haftasında Kutlu Mekanlar ve TarihiDr. Abdullah ACAR

İlahiler, Kasideler, Sala ve Çift Ezanİsviçre Türk Diyanet Vakfı Tasavvuf Musikisi Korosu

ve Alışıla gelmiş Nefis Türk MutfağıTarih: 05. Nisan 2009, PazarYer: Mattenhofsaal Bahnhofstrasse 4, 3073 Gümligenİrtibat: Musa Dağ 078 830 9881, İlhan Bıkmaz 079 300 8252

Detayli Bilgi için Internet Adresi: www.pusulaswiss.ch/kutludogumhaftasi

Page 33: Nr017-04.2009_PusulaGazete_web

PU

SU

LA M

ED

IAC

OM

DU

RM

US

AG

’ NİN

KAT

KIL

AR

IYLA

HA

ZIR

LAN

MIŞ

TIR

- N

r. 01

7 - A

pril

200

9 - w

ww

.pus

ulas

wis

s.ch

0848 888 505Tüm Kantonlar‘dan Telefon yada Mail"le başvuru için

[email protected]

Prizma Versicherung & Kreditservice Rautistr. 60 • 8048 Zürich • www.prizma.ch • [email protected]

Bundan böyle her türlü Kredi işlemleriniz için bize gelebilirsiniz. Tüm Pusula okurları ve Prizma

müşterilerine önemle duyrulur.

Kredit - Krankenkasse - Autoversicherung - Hausratversicherung - 3.Säule - Sparkonto - Rechtschutz

KREDİ

Firmamız tüm Bankalarla çalışmakta olup Kredileriniz aynı gün içinde onaylanır. Borcunuzu sigorta

yaptırarak güvence altına alabilirsiniz.

Page 34: Nr017-04.2009_PusulaGazete_web

PUSULA MEDIACOM DURMUS AG’ NİN KATKILARIYLA HAZIRLANMIŞTIR - Nr. 017 - April 2009 - www.pusulaswiss.ch

34

Haber Sayfası Hazırlayan: Mehmet Akyol

Manor’da düşünce özgürlüğü tanınmıyor:Cenevre’deki Manor satış ye-rinde, işçilerin haklarını savunmaya ça-lışan bir sendika üyesinin işten atılması, kamuoyunda tepki ile karşılandı.

Cenevre’deki Manor satış yerinde, işçile-rin haklarını savunmaya çalışan bir sen-dika üyesinin işten atılması, kamuoyunda tepki ile karşılandı. Unia Sendikası baş-kanı ile birlikte bir basın toplantısı düzen-leyen İsviçre Sendikalar Birliği, işyerinde bu haksız işten çıkarılmanın hemen geri alınmasını talep etti.Şubat ayında, Cenevre’deki Manor ma-ğazasında çalışan işçi temsilcisi ve aynı zamanda sözleşme ortak komisyonu üye-si M. Pralong, işyeri tarafından işten çıka-rıldı ve buna gerekçe olarak gazetelerde yer alan haberler gösterildi. Gerçekten de özellikle yılbaşı sürecinde işyerinin uzun süre açık kalmasına karşı çıkan çalışan-lar adına bu konuda basına bir açıklama yapan işçi temsilcisi, satış işkolundaki çalışma koşullarının ağırlığına da dikkat çekmişti. Ancak, işyerinin bunu gerekçe göstermesi anlaşılır gibi değil. Çünkü işçi temsilcisi olarak bu açıklamada, herhangi bir işyerinin ismi yer almamaktaydı. Ancak bu çıkışın altında başka bir gerekçe bulu-nuyor. 140 kişinin çalıştığı bu işyerinde iş-çiler, uzun bir süredir bir işyeri komisyonu kurulmasını talep etmekteydiler. Bu aktif çalışmanın içinde yer alan bir işçinin, bir gazete haberi bahane edilerek işten çıka-rılması, yasalarda belirtilen ‘çıkış hakkının kötüye kullanılması’ olayı için örnek bir durum.

Sendikal HaklarBasın toplantısında, ‘‘ Bir işçi temsilcisinin göstermelik gerekçelerle işten çıkarılma-

sı, sendikal haklara bir saldırı örneği ola-rak kabul edilmelidir.’’ diyen İsviçre Sen-dikalar Birliği Başkanı Paul Rechsteiner, bu tür işten çıkarmalara karşı sendikal hareketin hassas davranması gerektiğine dikkat çekmeyi amaçladıklarını açıkladı. Benzer şekilde Unia Sendikası eş başka-nının da, basın toplantısı için Cenevre’ye gitmiş olması konunun sendika açısından ne kadar önemli olduğunun altını çiziyor. Basın toplantısında bu olayın, Cenevre ile sınırlı kalmayacağı, İsviçre’nin her tarafın-daki Manor işyerlerinde protesto eylemleri yapılacağı da açıklandı. Bu eylemlerin, işten çıkarılma kararı geri alınana kadar sürdürüleceği belirtilirken‚ düşünce özgür-lüğüne yönelik bu tür davranışların sendi-kalar tarafından kesinlikle kabul edileme-yeceği dile getirildi.

Basın toplantısına katılan işçi temsilcisi ise, ‘‘ Bir satış elemanı ve işçi temsilcisi olarak işyerinin daha uzun süre açık kal-masına karşı görüşlerimi ifade etmek is-tedim, bu konuda yapılan tartışmalarda çalışanların durumu genelde dikkate alın-mıyor. Bizler mesleğimizi severek yapıyo-ruz, ama aynı zamanda çalışma koşulla-rının da daha iyi hale gelmesi gerektiğine inanıyoruz.’’ dedi.

Unia Sendikası bölge temsilcisi Alessand-ro Pelizzari ise ‘‘Bu çıkış kesinlikle işve-renin çıkış verme hakkını kötüye kullan-dığını göstermektedir. Manor işyeri böyle bir çıkış vermekle, altına imza attığı toplu iş sözleşmesi kurallarını ayaklar altına al-maktadır. Çünkü bu sözleşme, işyerinde sendikal hakları garanti altına alıyor. Bu nedenle işçi temsilcisine verilen çıkış geri alınmalıdır.’’ diyerek, sendikaların görüş-lerini kısaca özetledi. 566

‘’Yatırım, eğitim ve alım gücü...’’ İşviçre’nin en büyük 50 endüstri kuruluşunda çalışan 600 temsilci ile 9 Mart’ta Bern’de yapılan Endüstri Konferansı’nda, ekonomik krize karşı 10 maddelik bir program talep edil-mesi kararlaştırıldı. Konferansa katılan delegeler, daha sonra yine ekonomik krizi tartışmak üzere toplanan meclisin önünde bir gösteri yaptılar.

Unia Endüstri Konferansı’na katılan işçi temsilcileri arasında önemli sayıda göç-menin de bulunması dikkat çekti. Ortak kanı, ekonomik kriz ile İsviçre endüstrisi-nin ciddi bir tehdit altında olduğu ve hükü-metin ekonomik krize karşı aldığı tedbirle-rin yetersiz olduğu şeklinde. Bu yanlış ve yetersiz poltikaların sonuçları ise bir kez daha çalışanların sırtına yüklenmek isten-mektedir.

Buna karşı, delegelerin öfkesi de anlaşılır bir durumdur. ‘‘Yeter artık, finans mene-jerlerinin hatalarını da mı biz ödeyelim!’’ diyerek meclis önüne kadar yürüyüşe ge-çen delegeler, ‘’artık somut tedbirler alma-nın zamanı gelmedi mi?’’ diyerek hüküme-te ve milletvekillerine seslerini duyurmak istediler. Meclis önünde bir araya gelerek orada tartışmalarını sürdüren işçi temsil-cileri, konferansları sırasında kararlaştır-

dıkları bir bildirgeyi hükümet temsilcilerine ilettiler. ‘‘Onlar krizin nedeni, bizler krizin çözümüyüz’’ diyerek, endüstriyel işletme-lerin mali spekülasyonlara kurban edilmek istenmesine karşı etkin önlemler alınma-sını talep ettiler.

BildirgeKonferans’ta kararlaştırılan 10 maddelik bildirge esas olarak, çevreyi koruyacak yeni bir yapılanma, küçük işletlemelere destek kredisi ve çalışanlara mesleki eği-tim sağlayacak yeni bir ekonomik paket için 5 milyarlık yatırım yapılmasını talep ediyor.

Bu çerçevede bildirgede, kısa çalışma imkanlarının genişletilmesi, meslek eğiti-minin desteklenmesi, toplu çıkışlara karşı sosyal plan zorunluluğu gibi somut öneri-ler de yer alıyor. Benzer şekilde teknolo-jik araştırmaların desteklenmesi, çıraklık eğitimini bitirenlere yeni imkanlar sağlan-ması, sosyal sigortalarda yapılması plan-lanan sosyal hakların kıstılanmasından vazgeçilmesi, bu somut öneriler arasında yer alıyor. Bu bildirge ile birlikte çalılşma bakanına iletilen bir mektupta ise, çalı-şanların krizle ilgili taleplerine hükümetin daha çok dikkat etmesi gerektiğine de dik-kat çekildi. 563

Endüstri İşçi Delegelerinin Ortak Talebi Kaza Sigortası SUVA tarafından yapılan bir istatistik, işkolu düzeyinde bir sağlık çözümü sayesinde, yapı iskelesi işkolun-da iş kazalarının önemli oranda azaltıldı-ğını ortaya çıkardı; işçi ve işverenlerin or-tak çalışması ile daha sağlıklı çalışmanın gerçekleşeceği de belirtildi.

Yaklaşık on yıldır çalışmalarını sürdüren Sağlıklı Çalışma için Federal Komisyon, bu konudaki yasal düzenlemelerin haya-ta geçirilmesini sağlamaya çalışıyor. Ya-salar, tüm işyerlerinde, çalışma doktorları ve iş güvenliği uzmanlarının katılımı ile bir iş güvenliği sistemi kurulmasını öngö-rüyor.

Bu güvenlik önlemleri, öncelikle işyerle-rinde çalışma güvenliğinin sağlanmasını ve iş kazalarının önlenmesini amaçla-maktadır. Bunun gerçekleşmesi, ‘işkolu çözümü’ adı altında, tüm işkolunu kap-sayacak ortak bir sistem oluşturulması ile sağlanmaktadır. İşveren kurumları ile sendikaların birlikte oluşturdukları ve tüm işkolu için geçerli bir sistemle yasaların öngördüğü çalışma güvenliği sağlanma-ya çalışılmaktadır. Böylelikle gerek iş ka-zaları gerekse de meslek hastalıkları gibi çalışma hayatını ilgilendiren sağlık so-runlarına kapsamlı bir çözüm bulunma-sı amaçlanıyor. Unia Sendikası bu süre içinde 20 işkolu için, ‘işkolu çözümü’ bu-

lunması çalışmalarına katıldı. Bunlardan en sonuncusu, yapı iskelesi işkolu için gerçekleştirildi.

Başarılı Çalışma‘’Özellikle yapı iskelesi gibi iş kazalarının yoğun olduğu bir işkolunda, bu çalışma son derece başarılı oldu.’’ diyen Unia Sendikası iş güvenliği uzmanı Dario Mor-dasini, en son yayınlanan kaza istatis-tiklerinin bunu açıkça ortaya koyduğuna dikkat çekti. Daha sonra Mordasini, ‘’Son bir yıl içinde, işyerlerinde meydana ge-len kazaların işkolu çözümüne katılma-yan işyerlerinde 1000 kişide 309 olması, buna karşılık çözüme katılan işyerlerinde ise her 1000 çalışan için 230 dolayında kalması bu çalışmanın başarısını açıkça ortaya koymuştur. İşkolu çözümüne katı-lan ve bu güvenlik sistemini hayata ge-çiren işyerlerinde bu rakam 188’e kadar düşmüş durumda. İşkolunda çalışanların üçte ikisinin bu işyerlerinde olması, kuş-kusuz son derece olumlu etki yapmakta-dır.’’ şeklinde sözlerine devam etti.Dario Mordasini ayrıca, bu başarılı ça-lışmanın, işkolu çözümüne henüz katıl-mayan işyerlerini harekete geçirerek, bu sisteme katılmaya ikna etmeye başla-masının da son derece önemli olduğunu belirtti.

Judith Stofer567

Sağlıklı Çalışma İçin İşkolu Çözümü

Unia Sendikası Cenevre Şubesi tarafın-dan yapılan bir araştırma, özellikle dü-zensiz çalışma zamanlarının çırakların sağlıklarını olumsuz yönde etkilediğini ortaya koydu. Unia Sendikası, buradan hareketle çalışma zamanlarının daha etkin bir şekilde kontrol edilmesinin bir zorunluluk olduğunu belirledi.

Geçen yıl yapılan bir yasa değişikliği ile genç çalışanlar için getirilen sağlığı koruyucu ek önlemlerin, 20 yaşından 18 yaşına indirilmesi, çırakların sağlık durumlarını olumsuz etkilemeye baş-ladı. Bunun ilk sonucu, gece ve hafta sonu çalışmalarının bundan böyle 20 yaşından sonra değil 18 yaşından sonra mümkün hale gelmesi. Başka bir deyiş-le, 18 yaşında bir çırak gece çalışması yapmak zorunda kalmaya başladı. Bu-nun hem sağlık hem de sosyal yaşam açısından olumsuz etkiler yaratacağı da son derece açık.

Unia Sendikası tarafından yapılan araş-tırma, yeni çalışma koşullarının, çı-rakların sağlık durumlarını etkilemeye başladığını açıkça göstermektedir. Otel, lokanta, satış ve kuaför işkollarında gece ve hafta sonu çalışması bu değişiklikle hemen artmaya başlamış durumda.

Sonuçlar korkutucuAraştırmaya katılan 20 yaşından küçük çıraklar, düzenli olarak her gün 9 saat-ten fazla çalışmaktalar. Özellikle fırın ve pastanelerde çıraklık eğitimi yapan 20

yaşından küçük çırakların %90’nı, gece çalışmak zorunda kalıyorlar. Araştırma-ya katılan çırakların hemen hemen ya-rısı, bir günde 12 saatten daha az din-lenme fırsatı bulduklarını dile getirdiler. Benzer şekilde çırakların %40’ı, çalışma planlarını iki hafta öncesine kadar bilme-diklerini de belirtmekteler. Bu oran kua-förlerde %60’lara kadar çıkıyor.

Bu tempnun sonucu sürekli yorgunluk, vücut kırgınlığı ve sürekli baş ağrıları or-taya çıkamakta, genç çırakların çalışma ve sosyal yaşamları zorlaştırmaktadır. Pastanelerde çıraklık yapan genç çırak-ların %57’si aynı durumda. Kuaförlerde benzeri şikayetler %56, satış işkolunda ise %37 oranlarında.

Gençlere etkileriUnia Sendikası açısından durum ger-çekten düşündürücü. Çalışma hayatına yeni başlayan genç insanların bu durum-lardan daha fazla etkilendiği biliniyor ve bu durum iş kazalarının artmasına ne-den oluyor. Unia Sendikası, genç çırak-ların sağlıklarının bozulması ihtimaline karşı etkin önlemler alınması gerektiği-ne dikkat çekiyor. Yapılan bu araştırma, yetkili makamların ve işverenlerin hangi konularda önlem alması gerektiğini de göstermektedir. Özellikle, gece çalışma için verilen izinlerin önemli oranda azal-tılması gerekiyor. Buna ek olarak, ça-lışma zamanlarının kontrol edilmesi de daha fazla ciddiye alınmak zorunda. 562

Çırakların Sağlık Sorunları

Manor, Sendika Üyesi Çalışanını İşten Attı

Page 35: Nr017-04.2009_PusulaGazete_web

PUSULA MEDIACOM DURMUS AG’ NİN KATKILARIYLA HAZIRLANMIŞTIR - Nr. 017 - April 2009 - www.pusulaswiss.ch

35RÖPORTAJ

Lidl’ın yanı sıra, mayıs ayının ortalarına doğru büyük bir Alman Discount Marketi daha İsviçre’ye gelecek. Aldi ve Lidl büyük discountlarının market piyasasına girmesiyle, İsviçre’nin perakendecilik pazarı karma karışık oldu. St. Gallen Üniversitesi’nden bir perakende uzmanı olan Thomas Rudolph, perakende fiyatların daha da düşeceğini tahmin ediyor. Gıda sektöründeki bu acımasız rekabet içinde, işçi sayısında bir azalma bekleniyor.

St. Üniversitesi’nden Detailhandelsex-perte (Perakendecilik uzmanı) Thomas Rudolph, Neue Zürcher Zeitung Gazetesi’ne verdiği bir röportajında İsviçre piyasasına yeni giren Alman Discount Marketi Lidl ile çoktan beri İsviçre piyasalarında olan Alman Discount Marketi Aldi ve piyasaya etkileri üzerine düşünce ve tespitlerini dile getirdi. İşte sorular ve uzman gözüyle cevaplar:Profesör Rudolph, Alman Discount Marketi Lidl’ın market piyasasına girişi, medyanın ilgisini çekiyor. Peki, tüketicilerin de ilgisini çekiyor mu?İlk etapta tüketicilerin çok fazla dikkatini çekmeyecek. Fakat, Lidl’ın 13 yeni şubesinin açılışıyla ve hemen ardından yeni şubelerin eklenmesiyle, rekabet kızışacak. Dolayısıyla, fiyatlarda düşüş yaşandığı zaman insanların dikkati çekilmiş olacaktır.Yani kızışan rekabet dolayısıyla tüketiciler, kazançlı mı çıkacak?Discount’ların Market Piyasası’na girmesiyle birlikte, tabi ki fiyatlar konusunda tüketiciler kazançlı çıkabilir. Bu gelişim, tarım piyasasındaki liberalleşmeyi daha da kuvvetlendirebilir. Bunun yanı sıra, fiyat seviyesi olumsuz bir sonuç da verebilir. Çünkü fiyat baskısı, ürün kalitelerinde bir tartışmaya yol açıp fiyatların artışına da yol açabilir. Bu konu, ekonomik krize de bağlı olan bir durum. Bu durumda Coop ve Migros’un yıllardır yüksek fiyatlar talep ettiğini söyleyebilir miyiz? Tüketicilerin, geçmişte yapılan indirimleri nasıl karşıladığı bu soruya ihtimal bir cevap olabilir. Fiyatlardaki değişiklik, bazıları için de olumlu bir etken olabilir. Bazıları, fiyatlarda %20 ve %50 arasında bir indirim yapılmasını anlayamıyorlar. Fiyat dalgalanmaları ise bir adaletsizliği meydana getiriyor. Discount Marketleri neden İsviçre’yi bu kadar cazip buluyor?Çünkü burada para kazanıyorlar. İsviçre’deki yüksek alım gücü, onları buraya çekiyor. Büyük discountcılar, satış anlamında ulaşabilecekleri ülkeleri tercih ediyorlar. Bu arada, onların dünya üzerinde satış yapabilecekleri çok fazla yer kalmadı. Bu yüzden, yeni yatırımlarında yüksek masraflara göz yummaları gerekiyor. Lidl, mesela inşaat başlangıcından açılışına kadar altı sene uğraştı, ki bu uğraşın oldukça yüksek bir maliyeti vardır. Fakat 6 sene süren bu yatırıma rağmen kazançlar da beklenmiyor değil. Sonuç itibariyle günümüzde yaşadığımız kriz döneminde, Büyük discount marketlerinin yaptığı başlangıç, zamanlama olarak gayet uygun bir dönem. Almanlar, genelde fiyata bakmalarıyla meşhurlar. Aynı durum İsviçreliler için de geçerli mi?2008 senesinde İsviçre perakendeciliği ile ilgili yaptığımız araştırma sonucunda,

İsviçre tüketicilerinin ilk etapta kaliteye baktıklarını, ikinci sırada verilen hizmete ve son olarak fiyata baktıkları ortaya çıktı. Almanya’nın tüketicilerinin ise ilk başta fiyatı, sonra kaliteyi ve son olarak hizmeti değerlendirdikleri söyleniyor. Fakat bu ortalama bakış açısı değerlendirmesi bize çok fazla yardımcı olmuyor. Çünkü bizim için önemli olan, farklı müşteri grupları ve onların ortalama gelir düzeyleri. İsviçre halkının gelir düzeyi, Alman halkının gelir düzeyine göre oldukça farklı ve Almanya’nın orta tabakası, son 20 yıldır değerini yitirdiği için discount marketlere olan rağbet arttı.Sonuçlar nedir?Market alanında yerleşmiş esnafın, büyük-discount marketleriyle olan fiyat aralığını sürekli denetlemesi gerekiyor. Geçen kasım ayından beri Almanya’daki Aldi ve Lidl arasındaki fiyat savaşını takip ediyoruz. Böyle bir takibi çok nadir zamanlarda yapıyorduk. 19 Mayıs’tan sonra İsviçre’de bu durum tekrarlanır ise büyük marketlerin tasarrufa geçmesi gerekiyor. Tasarrufla birlikte, genellikle işçi sayısını azaltmak gerekiyor. Dolayısıyla gıda sektöründe çalışan işçilerin sayısı azalacak. Daha önceden bu sektörde çalışmaya başlayan esnaf, marketlerini güzelleştirerek ve daha iyi bir servis vererek artı puan toplayamazlar mı?Genel anlamda doğru bir yaklaşım olur. Fakat dikkat edilmesi gereken önemli bir konu daha var. O da müşteriye yapılacak olan servis tipi. Satıcılar tarafından müşterilere verilen birebir servis önemlidir. Fakat bu servisin masrafsız olduğu söylenemez. Günümüzde, birçok alış veriş merkezinde, müşteri artık birebir servisle karşılanmıyor. Tüketici, mağaza içinde kendi işini kendi hallediyor, yani bir nevi self-servis işlemi uygulanıyor. Dolayısıyla masraflar da azalmış oluyor. Bir alanda uzmanlaşmış mağazaların sonu mu geliyor?Discount marketler, tek tip ürün satan mağazaların sonunu mu getirecek? 20 yıl öncesinin dışında, şu an Avrupa’nın hiç bir başkentinde, artık bir alanda uzmanlaşmış mağazalar göremiyorum ve bu böyle devam edecek. Kriz ortamının galipleri, geçmişte de ve şu anda da discount marketler olacak. Bu yüzden bir alanda uzmanlaşmış ve tek tip ürün satan mağazalar, büyük şehirlerde krizin etkisiyle yok olmaya mahkûm. Yani bu mağazaların geleceği yok mu?Bu mağazaların büyük şansları var aslında. Fakat geçmişte bir kaç hata yaparak, birçok kez discount mağazalarına fiyat konusunda kafa tuttular. Ben bunu yanlış buluyorum. Çünkü bu mağazalar, kendi artılarına yoğunlaşmıyorlar. Bilakis discount mağazaların artılarına eğilim göstermiş gibi bir izlenim bırakıyorlar. Bu mağazaların artısı, verdikleri hizmettir. Hizmetleri sadece satışla sınırlı değil, aynı zamanda satıştan sonra da verilen hizmette de artıları var.Lidl, kendini İsviçreleştirecek mi?Evet, yoksa çok fazla zorluklarla karşı karşıya kalabilir. Aldi’nin bu konudaki tecrübeleri Lidl’a yardımcı olacak. Aldi, İsviçre’nin kalitelerini öğrendi ve uyguluyor. Bu yüzden Almanya’daki Lidl ve İsviçre’deki Lidl arasında mutlaka bir fiyat farkı olacaktır.Tüketiciler özellikle neden gıda ürünlerinin fiyatı konusunda bu kadar hassaslar?Eğer cepteki para az ise gıda ürünlerinde

tasarrufa geçiliyor. Geçen yıllarda, insanların maaşları gıda sektöründen ziyade, daha çok iletişim ödemelerine aktı. Yıllardır gıda maddelerine ödenen paralar git gide daha çok azalıyor. Bunun sebebi ise gıda sektöründeki yenileme eksikliği. İnsanları daha çok mutlu edecek ve gıda ürünlerinin cazipliğini arttıracak girişimler olsaydı, gıdaya yapılan harcamalarda artış yaşanabilir. Burada asıl yapılması gereken, gıdanın değerini arttırmak. Bunun için yenilikçi girişimler şart. Fakat benim düşünceme göre bu kriz ortamında gıdanın değeri düşecek gibi görülüyor.Günümüzdeki modern insanın yemek yeme alışkanlığı nasıl?Tüketiciler convenience-ürünler, yani hazır yemekleri çok fazla sevmeseler de günümüz modern insanının hayatında büyük bir rol oynuyorlar. Bu ürünler her ne kadar pahalı, sağlıksız ve tadı tuzu olmasa bile, oldukça iyi bir satış oranına sahipler. Bu alanda da yenilikçi ve eleştirilen konuları ortadan kaldırmak için eyleme geçilseydi, hazır yemek sektöründe elde edilen gelirde artış yaşanabilirdi. Örneğin çocuklar ve gençlerde yaşanan obezite sorununa ilişkin yenilikler yapılabilir. Yenilik konusunda bir örnek verebilir misiniz?Örneğin sağlıklı gıda ürünleri, önceden kesilmiş ve pişirilmiş haliyle tüketicilere satılabilir. Okullarda sağlıklı beslenme hakkında eğitim verilirken, süpermarketler kasasının yakınından abur cuburu uzaklaştırdı. Süpermarketlerde neden böyle bir şey yapılıyor ki? Sonuçta bu satış tarzıyla iyi para kazanıyorlar.Artık üretici ve satıcı topluma karşı sorumluluklarını bilerek git gide artan diyabet hastalığının farkındalar. Bu konuda bir süpermarket çok etkili olabilir. Örneğin, bazı hastalıkları tetikleyen ürünleri arka raflara alabilirler. Böyle bir sistemle yine de para kazanılabilir ve insanlara büyük bir iyilik yapılmış olunabilir.Doğranmış havuç gibi hazır yemekleriyle küçükleri kandırmak biraz zor olacak gibi görüyor.

Sadece havucu sunmak tabiî ki yeterli değil. Mesela lezzetli bir havuç salatasının tüketicilerde daha büyük şansı var. Kısacası, ham madde işlenmesi gerekiyor. İngiltere’de Marks & Spencer firmasının hazırladığı hazır yemekler, buna örnek gösterilebilir. İnsanlar buradan ham gıda ürünleri değil, hazır işlenmiş gıda maddelerini yemek olarak satın alıyor. Şu an kriz dönemi sebebiyle pahalı ürünlerin satışı iyi gitmiyor.Hazır yemekler yüzünden geleneksel yemeklerimizin değerini kaybediyor muyuz?Böyle bir şeyin yaşanması tabi ki kötü olur. Çalışan insanın menüsü, iş temposuna bağlı. Kahvaltımızı genelde işe giderken yapıyoruz, öğle yemeğini hazır yemeklerle geçiyoruz. Umarım akşam yemeğimizi de çalışma temposu belirlemez.Discount marketler çiftçi için bir kaçış mı yoksa velinimet mi?İleri düzey tarım liberalleşmesiyle konu, kritik bir duruma dönüşebilir. Eğer çiftçiler sadece temel ürünlerin üretimine bağlı kalırlarsa, bence durumlar iyi gibi görünmüyor. Fakat gelişime ayak uydururlar ve yaratıcı olup ürünlerini geliştirirler ise kazançlı çıkarlar.Çiftçiler büyük toptancıların marjlarını genelde eleştirmeyi seviyorlar. Keskin rekabet koşulları sebebiyle bu marj oranı azalacak mı?Migros ve Coop gibi büyük toptancılar, bilindik büyük discount marketlerine karşın daha karışık bir yapıya sahipler. Klasik bir süpermarkette 30.000 ürün, Aldi ve Lidl gibi marketlerde ise genelde 2000 ve 3000 arasında farklı ürün satışa sunuluyor. Dolayısıyla, klasik süpermarketlerin ürün sayısı on kat daha fazla. Yani zor bir yapıya sahipler ve buna bağlı olarak masrafları daha yüksek. Büyük discountlar, klasik süpermarketler arasındaki farkı kapatmak için ürün çeşidini az sayıda bulundurmalı. Aynı zamanda, yüksek personel sayısı marj oranını düşük tutmak için önemli bir faktördür. Kısacası büyük toptancılar için marj oranını azaltmak zor olacak. 538

Discount Marketler Krizden Kazançlı Çıkıyorlar

Deutsche ZusammnenfassungIn der Wirtschaftskrise sind die Discounter die Gewinner .Der Markteintritt der Hard-Discounter Aldi und Lidl mischt den Detailhandel in der Schweiz auf. Detailhandels-Experte

Thomas Rudolph von der Universität St. Gallen rechnet damit, dass die Preise weiter sinken. Wegen des verschärften Wettbewerbs dürfte in der Lebensmittelbranche aber auch die Zahl der Beschäftigten zurückgehen.

Page 36: Nr017-04.2009_PusulaGazete_web

PUSULA MEDIACOM DURMUS AG’ NİN KATKILARIYLA HAZIRLANMIŞTIR - Nr. 017 - April 2009 - www.pusulaswiss.ch

36 TARİH

Fransız İhtilali Öncesi Dönem Fransa’nın 18. yüzyılda içine düştüğü toplumsal, siyasal ve ekonomik bunalımlar, Fransız İhtilâli’nin çıkmasında başlıca etkenler olmuştu. Ancak, Fransız İhtilâli’nin gündeme getirdiği özgürlük, eşitlik, kardeşlik, milliyetçilik gibi siyasal kavramlar tüm dünyayı etkiledi.

Fransız İhtilâli’nin gerçekleşmesinden kısa bir süre sonra bu ilkeler, ihtilâlciler tarafından savaş yoluyla “özgürlüklerini elde etmek isteyen halklara yardım ve kardeşlik sağlanması” düşüncesiyle tüm Avrupa’ya yaygınlaştırılmaya çalışıldı. Ancak, Avrupa’daki monarşik yönetimler ve ayrıcalıklı sınıflar, ihtilâlin kendi aleyhlerine olduğunu bildiklerinden, bu ilkelerin kendi ülkelerinde yayılmaması için büyük çaba gösterdiler. Fakat, ihtilâl, yeni bir dünya hedeflediğinden, Avrupa’nın siyasal haritasını ve güçler dengesini büyük ölçüde değiştirdi. Özellikle 19. yüzyılın başlarından itibaren, ihtilâlin ilkeleri Avrupa’da siyasal, toplumsal ve ekonomik olaylara yol açtı. Fransız İhtilâli’nin Nedenleri Fransız İhtilâli’nin çıkmasına yol açan ilk adım; İlk adım, 5 Mayıs 1789’da Etats- Généraux’nun toplanması ile atılmış olasa da, gerçekte bu ihtilâli doğuran nedenler uzun bir tarihsel sürecin içinde oluştu. Bunları iç ve dış nedenler olmak üzere iki gruba ayırabiliriz. 1-İç Nedenler İç nedenleri siyasal, toplumsal ve ekonomik olmak üzere üç kısımda incelemek mümkündür. İhtilâlden önce Fransa’nın siyasal yönetimi nasıldı? Tüm Avrupa ülkelerinde olduğu gibi Fransa’da da, mutlak yönetim egemendi. Fransız Kralı’nın iktidarını Tanrı’dan aldığı ve yeryüzünde hiç bir güce boyun eğmediği, tam ve mutlak hükümran olduğu inancı vardı. Ancak, mutlak bir monark olan kral, daha etkin bir yönetim için büyük toprak sahiplerine, rahiplere ve soylular sınıfına dayanmıştı. Bu monarşik sistem içinde Fransız halkından ise, krala ve hükümetine itaat edilmesi istenmişti. 18. yüzyıla gelindiğinde devlet kurumlarının büyük çoğunluğu kralın elinde toplanmıştı.Nitekim, 14. Louis, bunun bir sonucu olarak “devlet benim” ifadesini kullanmıştı. 15. Louis ise, 13 Mart 1766’da yaptığı bir konuşmada, “yüce iktidar yalnız bendedir. Yasama gücü kayıtsız şartsız yalnız bendedir. Toplum düzeni tamamıyla benden doğar, milletin hak ve menfaatleri tabiî ki bende toplanmıştır ve yalnız benim elimdedir” demişti. Fransız Monarşisi, 18. yüzyılın başlarından itibaren idârî ve malî olarak iflasın eşiğine gelmişti. 2-Siyasal nedenler 16. Louis döneminde devletin çözülmesi iyice belirginleşmişti. Özellikle, Amerikan Savaşı, Fransa’yı ağır bir borç yükü altına sokmuştu. Bununla birlikte, kral, harcamalarında hiçbir kısıtlamaya

gitmemiş ve Versailles Sarayı’nda lüks bir hayat yaşamaya devam etmişti. Aristokratlar da, sahip oldukları ayrıcalıkları korumakla birlikte, devletin tüm resmi makamlarına görevli olarak atanmışlardı. 1780’lere gelindiğinde, orduda bir subaylık satın almak için bile dört soylu aileye akraba olmak zorunluluğu vardı. Bu gelişmeler, 18. yüzyılın sonlarına doğru siyasi yönetim ile halkın arasındaki ilişkileri kopma noktasına getirmişti. Bunların yanı sıra, ekonomik ve toplumsal hayatta önemli bir güç haline gelmiş olan burjuva sınıfı da, halkın bu hoşnutsuzluğunu kullanarak siyasal iktidara ortak olmak istemişti. Düşünce Alanındaki Gelişmeler: Aydınlanma Felsefesi hangi siyasal düşünceleri ileri sürmüştür? 18. yüzyıl “Aydınlanma Felsefesi” Fransa’da önemli gelişme göstermişti. Bütün insanlığı mutluluğa kavuşturacak yönetim şeklinin, insan aklı tarafından bulunabileceği inancı vardı. Siyasi yönetimlerin kaynağı “tanrısal” olmaktan çıkartılmaya çalışılmıştır. Bununla birlikte, akla, doğaya, insanın mutluluğuna aykırı tüm peşin yargıların, boş inançların ortadan kaldırılması düşünülüyordu. Aydınlanma Felsefesi, Avrupa’da en fazla Fransa’da yayılma olanağı bulmuştur. Bu düşünce sistemi, Fransa’nın mevcut düzenini (Ancien Régıme) hedef almış ve bu düzenin değiştirilmesi gerektiğini öne sürmüştür. Nitekim, ihtilâl, Fransa’da çıkmış ve siyasal iktidarın değiştirilmesi yoluna gidilmiştir. Aydınlanma Felsefesi’nin en önemli temsilcileri (Montesquie, Voltaire, Jean-Jacques Rousseau, Diderot) Fransa’dan çıkmıştır. Montesquei (1689-1755) Montesquei nasıl bir siyasal düzen istemiştir? Aristokrat kökenli bir düşünür olmasına karşın, krallık istibdadına karşı olmuştur. 1721 yılında kaleme aldığı “İran Mektupları” adlı eserinde Fransa’nın toplumsal kurumlarını hicvetmiş, kiliseyi, 14. Louis mutlakçılığını, aristokrat sınıfın bozulmasını eleştirmiştir. Bununla birlikte, 1734 -1748 tarihleri arasında yazdığı “Kanunların Ruhu” kitabında çevre ve gelenekleri, toplumsal kurumların, anayasaların, yasaların oluşmasında başlıca etkenler olarak saymıştır. Montesquie, aristokratik ayrıcalıkların parlamento yolu ile krala karşı korunup sürdürüldüğü İngiliz siyasal düzenini örnek almış ve Fransa’da da buna benzer bir “anayasalı monarşi” kurulmasını önermiştir. Devlet iktidarını meydana getiren yasama, yürütme ve yargı kuvvetlerinin de birbirinden ayrılması gerektiğini ifade ederek, ihtilâli hazırlayan düşünsel gelişmeye önemli katkıda bulunmuştur. Voltaire (1694-1778) Voltaire, hangi görüşleri ileri sürmüştür? Feodal sisteme, özellikle kiliseye

karşı çıkmıştır. Voltaire, temsile ve parlamentonun üstünlüğüne inanmamış, aydın despotluğundan yana olmuştur. Aydın bir kralın halkın isteklerini sezerek gerekli reformları yapmasını istemiştir. Keyfi tutuklamalara son verilmesini, işkence ve ölüm cezasının kaldırılmasını, cezaların suçlarla orantılı olmasını, iç gümrüklerin kaldırılmasını, bazı feodal haklara son verilmesini, vicdan ve düşünce özgürlüğü gibi somut amaçların mücadelesini vermiştir. Krallığın tanrısal haklara dayanmadığını göstermeye çalışarak, insan aklını yüceleştirmiştir. Jean-Jacques Rousseau (1712-1778) J.J. Rousseau nasıl bir siyasal düzen istemiştir?Yoksul bir saatçi baba ve dans öğretmeni annenin oğlu olarak dünyaya gelmiştir. Bu nedenle, geliştirdiği siyasal düşünceler, yoksul halk kesimlerini hedef almıştır.1746’da yayınladığı “Toplumsal Sözleşme” adlı eserinde devlet ve toplumsal yaşama ilişkin görüşlerini belirtmiştir. O, insanların, devleti kendi aralarında yaptıkları bir sözleşmeyle ve kendi iradeleriyle kurduklarını ileri sürerek, egemenlik anlayışına yenilik getirmiştir. Böylece kralın tanrısal egemenliğini yıkmış, yerine halkın egemenliği görüşünü getirmiştir. Rousseau, tüm insanların eşit ve özgür doğduğunu öne sürerek, eşitliğin ve özgürlüğün toplumsal yaşamda da sürmesi gerektiğini belirtmiştir. Diderot (1713-1784) Diderot’un çıkardığı Ansiklopedi’de hangi görüşlere daha fazla yer verilmiştir? Dönemin Fransız aydınlarının makaleler yazdığı bir ansiklopedi çıkarmış, bununla siyasi, sosyal konularda ve düşünce alanında halkı aydınlatmaya çalışmıştır. Diderot’un düşünceleri ile Ansiklopedi’ye hakim olan düşünceler birbirini tamamlamaktadır. Gerek Diderot’ta gerekse Ansiklopedi’de materyalist felsefe egemendir. 18. yüzyılda ekonomi alanında yaygın olan faydacılık teorisi Ansiklopedi’de yer almıştır. Bu konuda şu görüşler ileri sürülmüştür: “Siyaset,

ekonomiye bağımlı olmalıdır. Politikaya ekonomik amaçlar yön vermelidir. Temel özgürlük, ekonomik özgürlüktür. Devletin görevi, yurttaşlara ekonomik özgürlükleri sağlamaktır”. Ansiklopedi’nin siyasi alandaki tek kaygısı, dengeli ve sağlam bir yönetimin kurulması, ekonomik ve kültürel alanlardaki girişimlerin güçlendirilmesidir. Genel tutumuyla ne ihtilâlden ne de demokrasiden yanadır. Tarihten kopuk, sosyal gelişmelere kapalı bir devlet anlayışına sahiptir. Ancak, Ansiklopedi, kapitalizmin gelişme halinde olduğu bir ortamda, geçmişle bağların kopuşunu dile getirerek ihtilâlin hazırlanmasında büyük etken olmuştur. 3-Toplumsal yapı, ekonomik durum İhtilâlden önce Fransa’da kaç toplumsal sınıf vardı?İhtilâlden önce Fransız toplumu, hukuk açısından üç temel sınıfa ayrılmıştı. Bunlar, asiller, rahipler ve üçüncü sınıf (Tiers Etat) olarak adlandırılmıştı. İhtilâlden önce asillerin durumu nasıldı? Asiller, devletin bütün yüksek memuriyetlerini ve ordudaki komuta kademelerini ellerine geçirmişlerdi. Vergiden bağışık olan bu sınıfın ana gelir kaynağı, feodal hukuka göre, köylülerin ödedikleri vergilerdi. Geniş arazileri ve malikâneleri vardı. Ancak, asiller de kendi aralarında kılıç asilleri (la noblesse d´epe´e) ve cüppe asilleri la noblesse de robe) diye bölünmüşlerdi. Kılıç asilleri eski feodal beylerin çocuklarıydı. Cüppe asilleri ise, daha çok kral tarafından asilleştirilmiş ya da çeşitli yollarla bu unvanı kazanmış kimselerdi. 1789 öncesi Fransa’da yaşayan asillerin sayısı 350 bin kadardı ve nüfusün %1,5’ini oluşturmuşlardı. Asillerin dört bin kadarı Versailles Sarayı’nda kralın yanında yaşıyordu. Lüks içinde yaşayan bu asillerin, İngiltere’dekinin tersine, iktisadi faaliyetlerde bulunmaları yasaktı. Bu nedenle sürekli borçlanmışlardır. Fransa’daki toprakların 1/5’ni elinde bulunduran asiller, her geçen gün kötüleşen durumlarını düzeltmek için, köylüleri sıkıştırmaya başlamışlardı. Bu tavır da, halkın büyük çoğunluğunun asillere karşı nefret duymalarına yol açmıştır. 513

İsviçre Tarihi 13. Bölüm Hazırlayan: Hüseyin Türkkan

Page 37: Nr017-04.2009_PusulaGazete_web

PU

SU

LA M

ED

IAC

OM

DU

RM

US

AG

’ NİN

KAT

KIL

AR

IYLA

HA

ZIR

LAN

MIŞ

TIR

- N

r. 01

7 - A

pril

200

9 - w

ww

.pus

ulas

wis

s.ch

Artık Türkiye`ye gitmeye gerek yok!Canınız gözleme çektiyse Sıcak Sıcak Gözleme Tik Tac farkıyla Zürich`te.

Bistro & RestaurantTäglich frisch und hausgemacht

Familie Tac

Tik Tac Bistro RestaurantBirmensdorferstr. 938003 ZürichTel.: 043 539 37 57www.ana-goezleme.ch

Wiedikon Bahnhof’una 50 m mesafedeyiz

Mis gibi ev yapımı, Uşak yöresine ait, günlük Tarhana çorbası ve diğer çorbalar.

Günlük Ev yemekleri, İskender Kebap, Ev yapımı Mantı, Börek, Lahmacun, Döner, Köfte, Ev yapımı Tatlı, Her türlü Pide çeşitleri.

Nisan kampanyası ! 10 gözleme alana 1 Adet Ravika Zeytinyağı hediye

Ravika House of Olives by BagalaliAytunç Bağalalı - Dorfstr. 35 - 6340 Baar

Telefax: 041 755 35 45 - Mobile: 076 334 46 45

Ravika Zeytinyağları İsviçre’de. Marketinizden Israrla İsteyiniz!

Ravika ZeytinyağınıHediye Ediyoruz750 ml.

Ravika Zeytinyağı isteyen Market ve Restaurant’lar bizimle kontağa geçebilir.

Page 38: Nr017-04.2009_PusulaGazete_web

PUSULA MEDIACOM DURMUS AG’ NİN KATKILARIYLA HAZIRLANMIŞTIR - Nr. 017 - April 2009 - www.pusulaswiss.ch

38

Rüya Dedim Sana, Hélène Cixous

Hélène Cixous: ‘’...dişil-yazın, baskı ile mücadelede en yetkin araç’’

5 Ocak 1937’de Cezayir Oran’da doğan Hélène Cixous, romancılığı, eleştirmenliği ve yorumculuğu ile tanınır. Luce Irigaray ve Julia Kristeva ile birlikte Fransız Feminist Kuramlarının en önemli temsilcilerinden sayılır. İlkin kendisinin ortaya attığı “Écriture féminine” –dişil yazın- ile de bilinir. ‘Dedans’ adını taşıyan ilk romanı 1969’da yayınlanan yazar, psikanaliz, felsefe ve edebiyat alanında ürünler vermiştir. Ariane Mnouchkine’ın kurduğu Théâtre du Soleil için de eserler yazmıştır. Postmodern feminizm ve postyapısalcı düşüncelerle yakınlık kuran yazarın üstünde kendisi de Cezayir kökenli olan büyük Fransız filozofu Jacques Derrida’nın büyük etkisi vardır. Yazdığı tiyatro oyunlarında ve genelde bütün yapıtlarında dişil bir dil yaratmaya yönelik çabalar içinde olan Cixous başka dillere çevirilmesi zor yapıtları yüzünden çok az tanınmakla birlikte; Luce Irigaray ve Julia Kristeva ile

birlikte dil, söylem ve iktidar ilişkilerini feminist kuramlar etrafında toplamış ve ataerkil iktidarın her alanda yıkılması gerektiğini savunmuştur. Yazılarında akademik ve kuramsal dil yerine şiirsel bir anlatımı kullanan yazar, Hegel’in ‘köle-efendi dialektiğinden hareketle kadını, eril olan karşısında ‘başkası’ olarak konumlayarak baskı altında olmasını çözümlemiş; ‘dişil-yazın’ın, bu baskı ile mücadelede en yetkin araç olduğunu anlatmıştır. Yazıyla stratejik bir ilişki içinde bulunup, dişil-yazın üzerinden eril iktidara karşı mücadele çarelerini çoğaltan Cixous, kuramsalda oluşturduğuna benzer bir ‘dişil-yazın’ yazarı olarak da konumlanmış ve yapıtlar vermiştir.

Yazar, ‘Rüya Dedim Sana’ ile artık Türkçe’de.

Kitabın arka-kapak sayfasını paylaşıyoruz biz de okurlarımızla: “Kendi dillerinde kendilerini anlatıyorlar bana, geceyle gündüz arasında, aynıyla benzeri arasında, tatlılıkla haşinlik arasında, her günden önce, her saatten önce. Uyanmıyorum, rüya

beni bir eliyle uyandırıyor (...) rüya tek başına yazıyor ve karanlıkta doludizgin notlar alınıyor, kenarlara, taşıra taşıra, anlatı küçük sandalı ağzına kadar dolduruyor. Uysalım tek söz etmiyorum rüya yazdırıyor ben gözlerim kapalı itaat ediyorum.” Fransız postmodern feminist kuramının ve postyapısalcı düşüncenin en önemli isimlerinden, akademisyen, felsefeci, romancı, şair, oyun yazarı ve eleştirmen Hélène Cixous, bu “yorumsuz rüyalar kitabı”nda, rüya halindeki ruhun fiziksel yoğunluklarına, ışınımlarına, yayınımlarına, hemen hemen her zaman trajik haz düzeyine ulaşmak için, kesintisiz kesintili çok fırtınalı gece ülkesine korkusuzca dalıyor. Alacakaranlıkta elin kayda geçirdiği bu ilkel anlatıları, bu larvaları, hiç mi hiç düzeltmeden, sansürlemeden, eksiksiz biçimde bir araya getiriyor, analizden ve edebiyattan en uzak, ham, masum halleriyle; analiz öncesinin şafağında çılgınca oynaştıkları gibi.

Sen, “bunu biliyorsun okur-seyirci, ama kendini büyülenme ve aldatılmaya koyvermek için bildiğini

unutuyorsun (...) Oysa, her rüyanın ağırlığını düşünmek gerekirdi; ya da bir düşüncenin; ya da bir öpüşün ağırlığını; ya da bir sol elin bastırışının.’’ YKY Yayınları, 2009Yazar: Hélène Cixous Çevirmen: Elif Gökteke 545

Değerli Okurlar… Merhaba. Hiç düşündünüz mü? Dünya edebiyatına damgasını vurmuş, büyük eserlerin büyük yaratıcılarını… Okuruz o eserleri, bazılarını da başucu kitaplarımız yapar, kutsal kitabımızı okur gibi, uyumadan tekrar tekrar çeviririz sayfalarını… O üstün insanların duygu-deha karışık sözleri üzerine düşünür, şiirlerini ezberleriz… Hatta kim bu üstün insanların kitaplarından daha çok okumuşsa, kimin ezberinde bu şiir ve güzel sözlerden daha çok varsa ona da ayrıca hayranlık duyarız, dahası bu insanları “entelektüel” diyerek sayarız.

Hazırlayan: Gülter Locher

Ya bilim insanları, dahiler, kaşifler… Onlar ki geçmiş nesillerin yaşadıkları çağları bizlere yaşanmış bir tarihten çok, fantastik bir masal dünyasına çevirmediler mi? Yaşamımızı öylesine inanılmaz boyutlarda kolaylaştırdılar, değiştirdiler ki, şimdi bizler -yani teknolojinin sorunsuzca ulaştığı endüstri ülkelerinin düşünsel tembellik içindeki insanları-, nasıl inanırız, insanların bir zamanlar mağaralarda da rahatça yaşayabildiklerine (oysa günümüzde daha da ilkel şartlarda yaşamlarını

sürdürmeye çalışan insanlar var…ama onlar genellikle böyle parantezler içinde kalıyorlar)?

Eh, sonra müzik var… Sinema var… Yüksek sanatlar var… Yüksek askerler var, diktatörler var, kahramanlar var … Sıradan insanlığın içinden er ya da geç ayrılıp da, kendilerine sıradan insanlığın çoğunlukla hayranlık ya da korku, bazen de nefret, saygı, sevgi, vs gibi bilumum duygularına neden olan sıra dışı insanlığın arasında yer kapabilen bu kişiler de aslında hepimiz gibi insandan başka bir şey değiller… Yani insanüstü mitolojik birer yaratık değiller… Etleri, kırmızı kanları ve kemikleri ile… Korkuları, zayıflıkları, saflıkları, sakarlıkları ile… Terleri, kokuları, pasaklılıkları ile…

“Ter ve koku” dedim de, birden aklıma bu kadar gevezeliği neden yaptığım geldi…

Pusula Gazetesi’nin sevgili okurları, bu sayımızdan itibaren sizlere tam da bu sıra dışı dünyanın sıra dışı insanlarının “zayıf” daha doğru söylemek gerekirse, “insani yanları” ile ilgili bir yazı dizisi sunmak istiyorum. Hayranı olayım olmayayım, yüksek başarılı, doğal olarak da tanınmış bir sanatçı bende iki çeşit duygu uyandırır: Ulaşılmaz, yıldızlar kadar uzak, çok farklı, belki de insandan farklı bir yaratık (bu duyguyu yaratabilmek için, bunlarin çoğunluğu, büyük çaba harcarlar); ikinci duygu çeşidi ise çok hoş; sanatçıyı yüreğimin tam da ortasında hissederim; öylesine bana yakın, öylesine sıcaktır ki, sanki o benimdir ya da o Ben’imdir… Hatta dünyanın neresinde olursa olsun, hangi millet ona sahip çıkmış olursa olsun, hangi dilde sanatını icra etmiş olursa olsun bu iki duygu pek değişmez, ikisinin arası pek yoktur. Bu sayıdan itibaren sizlere

hazırlayacağım yazı serisi sayesinde belki de bize çok uzak gördüğümüz kişileri belki daha çok sevecek, belki şaşıracak, belki de nefret ediyorsak nefretimiz artacak. Ama benim amacım asla insanlığa mal olmuş iyisi ile kötüsü ile dünyaya ait olan hiçbir şeye karşı nefret yaratmak ya da aşağılamak değil, yalnızca insanın hangi pozisyonda olursa olsun insan olduğunu düşündürmek, biraz da okumalarımıza çeşni katmak…

Evet ter ve koku demiştik: Anlatacağım kişinin ismini en sonunda söyleyeceğim, eğer tahmin etmek isteyenler varsa yazının sonuna kadar zamanları var…

Allah’ın varlığıyla, nereden geldiğimiz gibi sorularla, herhalde her çocuk zihni meşgul olmuştur,

Ama “O” bu soruyu çok basit bir şekilde çözümlemiş: “Allah yoktur, eğer olsaydı ben Allah olmadığım için buna tahammül edebilmem olanaksız olurdu!” Bu Allah’sız genç, odasının duvarlarına Napolyon’un resimlerini asıyor, Napolyon’la birlikte katılacağı savaş planları hayal ediyor, hatta bu planları odasının duvarlarına asıyordu. Bazen de Nietzsche’nin, Hauptmann’ın Wedekind’in resimlerini yatağının başucuna asıyor, bunların aralarına da 17 yaşındayken yaptırdığı, yüzünün alçıdan maskesini asıyordu. O çok yüksekler için doğmuştu, daha çok gençken belliydi bu…

O büyük bir çılgın ve diktatör karakterliydi...

Ve kokuyordu… .Çocukluğundan beri yıkanmayı reddetmişti ve ömrünün sonuna kadar da yıkanmamak için direndi. Hatta ilk eşi O’nun sabun ve su protestosuna karşı verdiği savaşı kaybetmiş, kocasının kokusuna

dayanamayarak boşanmıştı.

Yanında çalışan bir elemanı aynen şöyle konuşuyordu: “Yıkanmadığı için vücudunun kokusu yanına (yakınına) oturan kişi için gerçekten bir işkence olurdu” diyor ve şu şekilde devam ediyordu, “benim halimi bir düşünün, bazen onunla günde birkaç oturum yapmak gerekiyordu.”

O tartışmasız bir dahiydi, üstelik de insanları kendisine bağlamak ve kendisi için çalıştırmak için de çok üstün bir yeteneğe sahipti. Herkes çok çabuk O’nun daha iyi, en iyi olduğunu ve O’nun yanında kalmanın, O’nun için çalışmanın yüksek, yüce bir anlamı olacağını düşünüyordu. O ise gücünü daha da vurgulamak ve sağlamlaştırmak için etki alanına aldığı, yararlanabileceği insanların isimlerini tek heceye indirerek kısaltırdı. Hatta bayan asistanının adını “Muck” koymuştu. Daha sonraki yıllarda Muck’un hikayesi de anlatılacaktı; ne zaman birlikte çalışma esnasında elini asistanının eteğinin altına soksa kapris yapar, şımarırmış. Bu nedenle de asistanına Muck adını vermiş.

Nedense tanrısal ölümsüzlüğüne inanmış olmalıydı ki, ölmeden gömülmekten çok korkardı. Mezara konulurken kalbine bir kılıç saplanmasını vasiyetine yazdırmıştı. Ayrıca o küçücük kurtlardan da çok korkardı, bu nedenle de tabutunun mutlaka kurşundan yapılmasını da vasiyetine ilave ettirmeyi ihmal etmemişti.

Daha çocukluk yıllarında “ben mutlaka ünlü olmalıyım ki insanlığa bunun nasıl bir şey olduğunu gösterebileyim” diyen, 10. 2. 1988 – 14. 8. 1956 yıllarında yaşamış olan büyük edebiyatçı, ölümsüz lirikçi Bertolt Brecht’ten başkası değil. 533

Yazımhane / Hélène Cixous

Dahiler de İnsandır… Kusurları İle ( 1 )

Page 39: Nr017-04.2009_PusulaGazete_web

PUSULA MEDIACOM DURMUS AG’ NİN KATKILARIYLA HAZIRLANMIŞTIR - Nr. 017 - April 2009 - www.pusulaswiss.ch

39KÜLTÜR VE SANAT

Değerli Okurlarımız Bu sayımızdan itibaren İsviçre’deki sivil toplum kuruluşlarımızı tanıtacağız. Her ay İsviçre yasalarına uygun olarak kurulmuş bir sivil toplum organizasyonumuzu ziyaret edip sizlere tanıtmaya çalışacağız. Sayfalarımızda yer almak isteyen dernek, birlik gibi; hizmet, integrasyon, kültür, yardım vb. sosyal amaçlarla örgütlenmiş organizasyonlar bizi kendilerini tanıtmak üzere davet edebilirler. Bu ay konuğumuz İsviçre Türk İslam Vakfı. İsviçre Türk İslam Vakfı (Derneği) İsviçre’de yaşayan Müslümanlar’ın dini görevlerini yerine getirebilmeleri için çalışmalar yapmak, Türk toplumunun dini,sosyal ve kültürel gelişmesi için imkanlar sağlamak, İslam dinini tanımak isteyenlere yardımcı olmak ve en önemlisi İsviçre’de yaşayan Müslüman Türk toplumunun, bu ülkede uyum içinde yaşamalarını sağlamak ve bunun için gerekli tedbirleri almak amacı ile 13 Ocak 1987 yılında, dönemin Bern Büyükelçiliği Din Hizmetleri Müşaviri Profesör Fahri Kayadibi tarafından kurulmuştur.

Hazırlayan: Nermin Dingiloğlu

İSVİÇRE TÜRK İSLAM VAKFI (kuruluşu 13 Ocak 1987)

İsviçre yasalarına göre kurulmuş, bütün işlemlerini yasalara göre yürüten ve İsviçre Devleti tarafından onaylanmış bir kuruluştur.

Kurulduğu tarihten itibaren, tüzüğünde yer alan hedefler doğrultusunda çalışmalarını yürütmektedir. İsviçre’deki en büyük ve güçlü, temsili en yüksek Türk Vakfı’dır.

Vakıf, İsviçre’de yaşayan Türk toplumunun anayasaya saygılı, demokrasi ve insan haklarına inanan, topluma uyum sağlamış ve onunla bütünleşmiş bireyler olarak hayatlarını sürdürmelerinde, ayrıca milli ve dini değerlerini koruyup, genç nesillere aktarmalarında büyük ve önemli bir rol oynamaktadır.

Bütün kantonal dini kuruluşlara üye...

İsviçre Türk Diyanet Vakfı, Türk toplumunun tanıtımını gerçekleştirmek, saygınlığını arttırmak amacı ile İsviçre resmi makamları ile görüşmeler yapıyor, düzenlenen toplantılara katılıyor ve katıldıkları toplantılarda fikir beyanında bulunuyorlar. Üniversitelerde yapılan toplantılara temsilciler gönderiyorlar, böylece vakfın görünürlüğünü artırıyorlar.Vakıf, bütün kantonal dini kuruluşlara üye ve bu kurumlar arasında vakfı ve Türk toplumunu temsil ediyor. Diğer yandan, İsviçre’de yaşayan diğer din mensupları ile barış içinde, karşılıklı anlayışa dayalı, birlikte yaşama ilkesi doğrultusunda, cami dernekleri aracılığıyla karşılıklı ziyaretler ve müşterek faaliyetler gerçekleştirmekteler. Ramazan ayı içinde verilen iftar yemekleri vesilesiyle de de, karşılıklı ilişkileri güçlendiriyorla.

Hizmet alanları çok geniş...

Pek çok alanda hizmet veren vakfın öncelikli çalışma alanını, halkımızın hizmetinde olan camiler teşkil ediyor. Vatandaşlarımızın doğru, sağlıklı ve hurafelerden arınmış, İslam’ın ana kaynaklarına dayanan bilgiler edinmelerini sağlamak amacı ile camilerde görev yapacak din ve resmi görevlilerin Türkiye`den getirilmesini sağlıyor. Camilerde görev alacak din görevlileri, Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından, İlahiyat Fakültesi mezunu ve mesleki tecrübe sahibi olan kişilerden seçiliyor. Görev yapacakları ülkelere gönderilmeden önce, sözlü ve yazılı olmak üzere üç aşamalı bir sınava tabi tutuluyorlar.

Görevlerini icra etmek üzere gelen din görevlilerimizin, görev yapacakları ülkeyi eğitim, politik ve dini açıdan daha iyi tanımaları için eğitim süreçleri burada da devam ediyor. Vakıf Başkanı Şemsettin Ulusal, onların, burada yaşayan Türk toplumunun yönelişlerini, yaşadıkları uyum problemlerini, karşılaştıkları ve maruz kaldıkları haksızlıkları bilmelerini istediklerini söylüyor .

Bu nedenle, İsvicre’ye gelen görevliler için uyum kursları düzenliyorlar. Bu kurslar devamlı oluyor. Yılda bir kez olmak üzere de yatılı seminerler düzenleniyor. Bu seminerlere katılan din görevlileri, İsviçre genelinde 20, Liechtenstein’da 1 olmak üzere toplam 21 din görevlisinden oluşuyor. Geçtiğimiz yıl Einsiedeln’da gerçekleştirilen, Papaz ve İsviçre Adalet Bakanlığı’ndan sayın Morais’in de katılldığı seminerde, din görevlilerine hitap edilmiş.

Vakıf, birçok alanda halkımıza hizmet veriyor. Din görevlileri ile cami dernek yöneticilerine yönelik bilgilendirme toplantılarında, bölgesel ve ülkesel derneklerin kadın kollarına yönelik, İslam’da kadın ve eğitim konulu bilgiler, entegrasyon, kültür ve dinler arasında aile konulu seminerler yer alıyor. Seminerlere katılımın büyük olduğunu, özellikle bayanların büyük ilgi gösterdiklerini öğreniyoruz.

İlki İsviçre’de uygulanan Camii Rehberliği Semineri de büyük önem taşıyor. Başta Almanya olmak üzere, vatandaşlarımızın yoğun olarak yaşadığı ülkelerde yapılıyor. Geçtiğimiz yıl bu seminerler, İsviçre’nin Zürich-Liechtenstein ve Zug olmak üzere üç kantonunda gerçekleştirilmiş. Seminerlere gençlerin ilgisi büyük olmuş.

Düzenlenen diğer etkinlikler arasında bilgi yarışmaları, kültür faaliyetleri, Türk Günü etkinliklerine aktif olarak katılım yer alıyor. Burada bizim kültürümüzün en önemli parçalarından bir tanesi olan ebru sanatımızın icra edilmesini ve tanıtımını sağlıyorlar ve Sema gösterileri düzenliyorlar.

Ramazan ayında vakıfta fitre ve

zekat fonu oluşturuluyor. Bu fondan, yıllık ortalama 1500-2000 civarında eğitim amaçlı müracaat eden öğrenci arasından, müftülükler aracılığıyla yapılan araştırmalar ve elde edilen bilgiler doğrultusunda belirlenen öğrencilere burslar veriliyor. Vakfın hayata geçirmek istediği bir proje var;.okullarda, din kültürünün zorunlu hale gelmesine rağmen, bu eğitimi verecek, İslamı doğru anlatacak müslüman ilahiyatçıların olmaması nedeni ile pedogoji bölümlerinde okuyan gençlere, bu yönde, vakfın öz kaynaklarından yapılacak ödeme ile teşvik çalışmaları yapmak.

Cenaze nakli yardımlaşma fonu acılı günlerimizde maddi ve manevi yönden destek oluyor...

Vakfın ayrıca bir cenaze nakli yardımlaşma fonu bulunuyor. Hangi din ve mezhebe bağlı olursa olsun, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı kimliğine sahip herkes, cenaze fonuna üye olabiliyor. İsviçre’de yaşayan vatandaşlarımızın, kendileri veya aile fertlerinin Türkiye Cumhuriyeti dışında vefatları halinde, İslam usul ve adetlerine uygun techiz ve tekfinine yardımcı olmak, cenazelerinin vefat yerinden Türkiye’de kendi İl/İlçe ve köylerine kadar naklini sağlamak, istekleri halinde İsviçre’de defnini gerçekleştirmek ve acılı günlerinde onlara maddi ve manevi yönden destek olmak, halkımıza sundukları hizmetler arasında. Cenaze Fonu, hali hazırda 8700 üye sayısına ulaşmış. 8700 üye, aile fertleriyle birlikte 36 bin vatandaşımızı temsil ediyor. Vakıf Başkanı Şemsettin Ulusal, bu güce erişebilmiş olmalarını büyük bir coşkuyla ifade ediyor. Amaçlarının Türkiye’den buraya gelmiş, Müslüman olsun olmasın tüm vatandaşlarımıza yardımcı olmak ve Müslümanlığın çağdaş değerlerle olacağını göstermek olduğunu vurguluyor.

Vakıf Başkanı Şemsettin Ulusal

1 Aralık 2006 tarihinde, Bern Din Hizmetleri Müşaviri olarak görevine başlayan Sayın Şemsettin Ulusal, 2007 yılının Mart ayından bu güne kadar da vakfın başkanlığını yürütmekte.

Vakıf Genel Kurulu 15 kişiden oluşuyor. Tüzük gereği genel kurul başkanı Türk Diyanet Hizmetleri başkanı. 15 kişilik genel kurulun en az yarıdan fazlasının İsviçre’de ikamet etmesi gerekiyor. Bunun dışında, vakfın günlük işlerinin yürütülmesini sağlayan 7 kişilik bir yönetim kurulu bulunuyor. Kurulu oluşturan üyeler, üst derecede eğitimli ve bulunduklari ülkenin diline en üst düzeyde hakimler. Cenaze Fonu muhasebe işlerini yürütmek, vakfın kültürel, sosyal işlerini, mülk alım –satımlarını, mevduat işlerini takip etmek çalışmaları arasında. Vakfn bütün gelir-gider bilançoları, İsviçre İç İşleri Bakanlığı Revision Stelle’ye gönderiliyor. Burada gerekli kontroller yapılıyor.

Müslüman Türk halkı olarak, yaşadığımız ülkede bizlerin dinimiz vecibelerini zorluk yaşamadan yerine getirebilmemiz için kolaylıklar sağlayan, haklarımızın korunması için çalışmalar yapan ve bizleri başarı ile temsil eden vakfın bugün görevde bulunan başkanı sayın Şemsettin Ulusal’a mesleğinin ve vakıftaki görevinin kendisi için ne anlama geldiğini soruyoruz. Şöyle cevap veriyor:

“1980 yılından bu güne kadar gerek yurt içinde, gerekse yurt dışında çok güzel işler gerçekleştirdiğimizi düşünüyoruz. İcra ettiğim görevim benim için bir mutluluk vesilesidir.”

Yurt dışında ürettiği bir projenin başarılı neticesini almanın mutluluk kaynağı olduğunu, yaptığı görevin vicdanının huzura kavuşmasına vesile olduğunu belirtiyor.

Pusula Gazetesi olarak biz de Sayın Şemsettin Ulusal’a ve vakıfta görev yapan diğer saygıdeğer görevlilere, bizlere böylesi anlamlı hizmetlerde bulundukları için teşekkürlerimizi sunuyoruz.

Kendilerine bundan sonraki çalşmalarında kolaylıklar diliyoruz.

Gelecek ay sayfamızın konuğu, “Zürich ve Çevresi Anadolu Aleviligi Kültür Merkezi”olacak. 540

İSVİÇRE’DE TÜRK SİVİL TOPLUM KURULUŞLARI 1. BÖLÜM

Vakıf Başkanı Şemsettin Ulusal ve Ekibi

Page 40: Nr017-04.2009_PusulaGazete_web

PUSULA MEDIACOM DURMUS AG’ NİN KATKILARIYLA HAZIRLANMIŞTIR - Nr. 017 - April 2009 - www.pusulaswiss.ch

40 AKTÜALİTE

Günümüzde, okul öncesi dönemde çocuğun eğitimi önem kazanıyor. Hal böyleyken, uzmanlar hem eğlendirici, hem eğitici, hem de zeka geliştiren özellikleriyle ailelere çeşitli tavsiyelerde bulunuyorlar. İşte bunlardan bazıları:

Hazırlayan: Nurcan Durmuş

Satranç*Zihni ve hayal kurma gücünü geliştirir.*Dikkati geliştirir.*Öngörüyü geliştirir.*Kapsamlı düşünmeyi öğretir.*Sabırlı olmayı öğretir.*Özgüven kazandırır.*Yeni sözcük ve kavramlarla tanıştırır.*Kurallara ve rakibe saygılı olmayı öğretir.*Zevk verir ve öğretir.

Resim, müzik ve sporun özgüven gelişimine katkısıYönlendirirken nelere dikkat edelim?*Çocuk müzik, resim veya spor alanında bir etkinliğe katılacaksa mutlaka onun ilgisi göz önünde bulundurulmalı.*Seçtikten sonra ise en az bir ay deneme süresi konmalı. Böylece hem aile hem çocuk etkinliğin uygun olup olmadığına birlikte karar verebilir.*Eğer bir kursa gidilecek veya ders alınacaksa bunun ne kadar süreceği, çocuğun programını nasıl etkileyeceği mutlaka önceden çocuğa anlatılmalı.*Anne ve baba olarak, kendi yapamadıklarınızı çocuğunuzdan bekleyip beklemediğiniz konusunda kendinizi gözleyin.*Hangi etkinlik olursa olsun, çok yüksek beklentiler koymayın. Önemli olan çocuğun kendi becerileri dahilinde

bu etkinliklerden yararlanabilmesidir.*Sanat ve ya spor alanında katıldığı etkinliklerde asla diğer çocuklarla veya kardeş ile kıyaslamayın.*Çocuğu çok çeşitli etkinliklerle baş başa bırakmak, bir süre sonra onun sıkılmasına, yorulmasına, isteksizlik göstermesine neden olabilir. Bu da çocuğunuzun kendisini beceriksiz ve başarısız hissetmesine sebep olabilir.Resim, müzik ve sporun özgüven gelişimine katkısı*Çocuklar kendilerini ifade ettikleri ölçüde gelişirler. Bu nedenle, sanat da spor da çocuğun kendini geliştirmesine büyük imkan tanır.*Çocukların özgüveni, çevreden aldıkları geri bildirimlerle şekillenir. Bu nedenle olumlu geri bildirim aldıkları sürece özgüvenleri yüksek olacaktır.*Sanat veya sporla ilgilenmek çocuğun okul başarısına da olumlu yansır. Kendini iyi ve mutlu hisseden çocuk okulla ilgili işlerde de ilerleme gösterir.*Çocuklar kişiliklerini oluştururken kendileri hakkında ipucu toplamaya ihtiyaç duyarlar. Sanat veya sporla ilgilenen çocuklar, kendilerini daha iyi tanır, böylece kişiliklerini daha sağlam olarak geliştirebilirler.

Çocuğunuz ve arkadaşlarıÇocuğunuzun zihinsel, duygusal ve sosyal yönlerinin daha da kuvvetlendirilmesi için arkadaşlara ihtiyacı vardır. Yaşamın her alanında varlığını hissedebilecek dostlarının olması çok önemlidir. Kimi zaman çocuğunuzun doğru kişilerle ilişki kurup kurmadığına dair endişeleriniz de olabilir, ancak öncelikli olarak sizin çocuğunuzla kurduğunuz ilişkiyi bir süzgeçten geçirmenizde fayda var.

Bilindiği gibi çocuklar temel bilgileri ve ilk eğitimlerini ailelerinin yanında alırlar. Yaşamın özellikle ilk 6 yılı pek çok yönden çok önemlidir. Bir çocuk bu altı yıl içinde:*Birey olmayı,*Bağımsız davranmayı,*Kararlar almayı ve bu kararlar doğrultusunda davranmayı,*Başkalarından farklı olduğunu,*Sosyal ve toplumsal bir varlık olduğunu,*Kendi isteklerini kabul ettirmeyi, başkalarını kabul ya da reddetmeyi,*Kendini ifade etmeyi öğrenecek ve bu farkındalığı da karakterine yansıtacaktır.Bütün bunlar olurken ailesine bağımlı bir hayat sürdürdüğünü düşündüğümüz çocuk hayatında farklı bir pencere açar ve bu pencere hemen hemen her davranışını, huyunu, düşüncelerini ve tepkilerini doğrudan etkiler. Bu pencere çocuğumuzun arkadaşlarıdır. Toplumsal bir varlık olmaya çalışan çocuğunuz arkadaşları yoluyla sosyal bir birey olarak, toplumsal uyumu öğrenme anlamında büyük adımlar atmaya başlar. Arkadaş bir çocuk için gelişimini ve kişiliğini etkileyen, ailesinden sonraki en önemli etkendir.Çocuk hangi yaşlarda arkadaş edinmeye başlar?3 yaşına geldiğinde arkadaşlık ilişkisi anlamında net tavırlar belirler ve kendine özgü davranış biçimleri geliştirebilir. Dışa dönük ya da daha içe kapanık tutumları olması gibi belirgin bir yapı ortaya koyabilir. 2-5 yaş arası çocuklar sosyal davranışlar yönünden incelendiğinde, özellikle erkek çocukların daha saldırgan davranabildikleri saptanmıştır.

Çocuklar okula başlama döneminde oyun arkadaşı olarak genellikle kendi cinsiyetlerinden arkadaşlar seçerler, çünkü artık kendi cinsiyetlerine uygun olan davranışları öğrenerek, bu davranışları sergileyebileceği arkadaşlara ihtiyaç duymaya başlar.Okul ve arkadaşlık ilişkileriÇocuğunuz okula başladığı andan itibaren hem sahip olduğu arkadaş sayısı hem de bu arkadaşlardan etkilenme düzeyi artar. Çok sayıda arkadaşı varmış gibi görünmesine rağmen, kalıcı ve yakın arkadaşlıklar kurabildiği söylenemez. Yine okul dönemi boyunca çocuğunuzun seçtiği arkadaşlar, genellikle kendi yakın çevresinden ve komşu çocuklarından oluşur. Birbirlerinin gelişimlerine, yapılarına göre arkadaş seçebilmektedirler. Zaman içinde arkadaş seçiminde başka sosyal faktörler ve davranış kalıpları daha belirleyici olur. Çalışkan olması, sırdaş olması, neşeli ya da konuşkan olması gibi kişisel özellikler, çocukların birbirleriyle uyum göstermeleri bakımından önemli noktalar olarak dikkat çekmektedir. Kaynak: Biz Anneyiz. 544

Kurtlar Vadisi Zürich’ten Geçti. 7 Mart Cumartesi akşamı Zürich’te düzenlenen “3’ü 1 arada“ adlı ti-yatro oyunu oldukça neşeli geçi. Salon Musti’nin sahibi Mustafa Doruk tarafından organizasyonu gerçekleştirilen Tiyatro Akşamı’nın sürpriz oyuncuları vardı. Çatı Katı tiyatro ekibinin oyuncularının ya-nısıra Kurtlar Vadisi’nin sevilen iki karakteri Memati (Gürkan Uygun) ile Kazım (Kazım Carman) misafir

oyuncu olarak sahne aldılar.

Hotel Spirgarten tiyatro salonuna ge-len izleyiciler Kurtlar Vadisi oyuncula-rını tiyatro ortamında izleme şansı bul-dular. Mehmet Ali Tuncer`in başrolde oynadığı tiyatro akşamında izleyicile-re birbirinden komik skeçler sunuldu. Kurtlar Vadisi oyuncularının yer aldığı skeçte ise “Tilkiler Vadisi Zürich“ adlı bir oyun sergilendi.‘’3’ü 1 Arada’’ isimli oyunun bizim

açımızdan en çok dikkat çeken tara-fı ayrı ayrı konseptlerin bir araya çok iyi şekilde monte edilmesiydi. Meh-met Ali Tuncer’in mükemmel sahne performansıyla geçen skeçler, Türk Halk Müziği Sanatçısı İsa Muslubaş’ın seslendirdiği türkülerle ayrı bir havaya büründü. Çatı Katı Tiyatrosu, başta Mehmet Ali Tuncer olmak üzere, Zu-hal Öztürk, Engin Kut, Serhat Üstün-dağ ve Gökhan Demirok kadrosu ile muhteşem bir tiyatro akşamı yaşattı.

Düzenlen Tiyatro Akşamı’nın med-ya sponsorluğunu üstlenen Pusula Gazetesi 5-6 kişilik bir ekiple organi-zasyona katkı sağladı. Swiss Events sahibi Mustafa Doruk, katkılarımızdan dolayı bize teşekkür ederken, bu yıl sonuna kadar daha büyük bir organi-zasyona imza atmak için çalışmalara başladıklarını ve bu yıl sonunda halkı-mızın karşısına yeni bir organizasyon-la çıkacaklarını sizlere müjdelememizi söyledi. 556

Ailelere Tavsiyeler!

Zürich’te Muhteşem Bir Tiyatro Akşamı: 3’ü 1 Arada

Çatı Katı Tiyatro Ekibi Gürkan Uygun, Mustafa Doruk, Kazım Çarman

Page 41: Nr017-04.2009_PusulaGazete_web

PU

SU

LA M

ED

IAC

OM

DU

RM

US

AG

’ NİN

KAT

KIL

AR

IYLA

HA

ZIR

LAN

MIŞ

TIR

- N

r. 01

7 - A

pril

200

9 - w

ww

.pus

ulas

wis

s.ch

Honda Bahar KampanyasıFırsatı kaçırmayın yepyeni bir Honda sahibi olun!

Civic M

odeli‘nde 5000.- CHF`ye kadar indirim

ACCORD

Accord Limu. Modeli‘nde indirim 3000.- CHF Accord Kombi Modeli‘nde indirim 3000.- CHF

Yeni

Honda Jazz 19‘900.- CHF‘den başlayan �yatlarla

CR-V Mod eli‘nde indirim 3000.- CHF

Page 42: Nr017-04.2009_PusulaGazete_web

PUSULA MEDIACOM DURMUS AG’ NİN KATKILARIYLA HAZIRLANMIŞTIR - Nr. 017 - April 2009 - www.pusulaswiss.ch

42 OTOMOBİL DÜNYASI

Kriz yüzünden zor günler yaşayan otomotiv sektörü, Cenevre Oto-mobil Fuarı’nda kurtuluş umudu olabilecek modellerini sergilerken, içinde bulunduğumuz dönemde nelerden fedakârlık ettiğini de gös-termiş oldu.

Fuarda geçmiş yıllarda dünya tanıtımı yapılan model sayısının azalmış olma-sından bahsetmiyoruz... Elektrikli ve alternatif enerjilerle çalışan motorlara sahip otomobiller sergilendiğini de ya-zıp çizdik...

Fuarda, bunlardan farklı görüntüler de vardı. Pek çok üretici, bütçelerinden fedakârlıklar yaparak fuarda yer almış; bu durum, stantların gösterişten uzak olmasının yanı sıra, daha önce başka fuarlarda kullanılan tanıdık dekorlarla donatılmış olmasıyla da kendisini belli ediyor.Ayrıca pek çok markanın standında, birkaç fuarda daha sergilenmiş kon-septlere bile rastlamak mümkün.Her ne kadar stantlarda hostesler gö-rev yapsa da, gösterişli dans şovlar ta-rih olmuş gibiydi. Basın mensuplarına dağıtılan dosyalar da tasarruf kalem-lerine dâhil oldu.

İlk kez ticari araçCenevre, bazı yeni ticari araç model-lerinin ilk tanıtımına da ev sahipliği yaptı. Nitekim Nissan, bu fuar önce-

sinde 2010’a kadar bazı uluslararası fuarlara katılamayacağını açıklamıştı. Bu yüzden hafif ticari sınıftaki NV200 modelinin binek versiyonu, ilk kez bu fuarda tanıtıldı. Citroen, Peugeot ve Ford stantlarında da “binek özellikli hafif ticariler” mevcuttu.

Bu yıl 77 bin 894 metrekare alanda, 30 ülkeden 250 firmanın yeni modellerini sergileyeceği fuarda, yeni modellerle

birlikte sıra dışı konsept tasarımlar de yer alıyor.

Cenevre Otomobil Fuarı’nda bu yıl, 85 modelin dünya ve Avrupa tanıtımı ya-pılırken, toplam 120 yenilik de fuarda ilk kez sergilendi.

Geçen yıl yaklaşık 700 bin kişinin zi-yaret ettiği fuarı iki gün boyunca çeşitli ülkelerden basın mensupları takip etti.

Fuarın bu yılki odak noktası çevre olarak belirlenirken, özel olarak ha-zırlanan ‘’yeşil salonda’’ ekonomik ve ekolojik araçlar ziyaretçilerin ilgisine sunuldu.

Firmalar, otomotiv endüstrisini dünya çapında etkileyen zorlu ekonomik kri-ze rağmen, fuarda yeni modellerini ve gelecekteki modellerine ait prototipleri sundular. 558

Cenevre Otomobil Fuarı’nda Gösteriş Dönemi Bitti

Ehliyet Alacakların Dikkatine !

Fahrschule Theoriekurs Nothelferkurs Verkehrskunde

Bu kampanyaAğustos ayına

kadar geçerlidir!

78.-/hFahrlektion145.-/hVerkehrskundeFiyatlarımız sadece Peşin ödemeler için geçerlidir.

Pazar günleri de sürüş kursları vermekteyiz.

Halil Kurt • Hardstr. 43 • 8004 Zürich • 076 411 22 33 • www.fahr-in.ch • E-Mail: [email protected] • Google arama: Halil Kurt Zürich

Page 43: Nr017-04.2009_PusulaGazete_web

PUSULA MEDIACOM DURMUS AG’ NİN KATKILARIYLA HAZIRLANMIŞTIR - Nr. 017 - April 2009 - www.pusulaswiss.ch

43BİLİM & TEKNOLOJİ

Tarayıcı Savaşlarının kızıştığı ve her şirket kendi tarayıcısının en iyi olduğu iddiasında bulunduğu şu günlerde tarayıcınızın Java ve flash yeteneğini test etmek ister misiniz?

Cevabınız evet ise Google tarafından hazırlanan ve Google Chrome’nin ne kadar hızlı olduğunu göstermek için hazırladığı bir site var. Bu site Chrome Experiments.Chrome Experiments çoğunluğu java olmak üzere java ve flash ile oluşturulmuş uygulamaları bulunduran bir site. Bu uygulamaların ortak özelliği sistemi aşırı birşekilde zorlamayan birer canavar olmaları.

Google bu sitede yer alan uygulamaların hepsini Google Chrome’nin çok rahat bir şekilde

çalıştırdığı iddiasında bulunuyor. Bu iddia üzerine Chrome Experiments’e girip Google Chrome’yi test ettik. Sonuç Google’ın iddiasın doğruladı.

Firefox, opera ve safari ile yaptığımız testlerde ise Google Chrome’ya en fazla yaklaşan safari 4 beta oldu. Bunun sebebi ikisinin de webkit yapısı ile kodlanmış olması. Firefox ve operada bu iki tarayıcı kadar bir hız göremedim ama yine de uygulamalar çalışıyordu. Son testi de Microsoft’un yeni çıkardığı internet explorer 8’de denedim ve sonuç hüsran. Birçok uygulama açılmadı bile.

Ben kendi testimi kendim yapmak istiyorum diyorsanız buyrun:Chrome Experiments.

F-Secure tarafından yürütülen kapsamlı güvenlik araştırması kapsamında , W32/Conficker.worm ve W32.Downadup viruslerinin kasım 2008 raporlarına göre dünya üzerindeki 3.5 milyon hostun etkisi altında olduğunu ve her an bu virusü kapabıleceklerini vurguladılar.

Conficker bugüne kadar süre zarfında türevlerini çoğaltmış olup, bulaşmış olan var olan sistemlerde de kendini güncellediği görülmektedir. Virusun ömrünü uzaltmak için hackerlar ilk önce virusun çeşitlerini çıkarmaktadırlar..

Conficker virusunun son yayılma taktikleri ise , sanal sistemler , network ağları , usb paylaşımları ile

hızlı yayılmaktadır. Güvenlik yazılım şirketleri bu virusu çözememelerin sebebi ise , virus yazarının karışık bir alogritma ile kodlaması ve virusu korumak için sürekli içindeki zararlı kodları sürekli encpyt edilmesine bağlıyorlar.

Bang & Olufsen: Dev ekrandan daha dev TV! Sizce büyük ekran nedir? Belki 50 inç, belki de 60. Ama bu Plazma TV’yi görünce fikriniz değişecek. Bang & Olufsen, geçtiğimiz günlerde kamuoyuna bir açıklama yaparak 103 inç’lik bir ekrana sahip olan devasa plazma HDTV’sini duyurdu. BeoVision 4-103 adını taşıyan sistemin toplam ağırlığı 500kg’ı bulurken, kullanıcılar diledikleri taktirde uzaktan kumanda yardımıyla hiç yerinden kalkmadan ekranın açısını kendilerine göre ayarlayabiliyor.

VisionClear teknolojisiyle birlikte gelen ve 120 saatlik çalışma süresinin

ardından parlaklık değerlerini otomatik olarak ayarlayabilen BeoVision 4-103’ün Temmuz ayı ortalarına doğru kullanıcılara sunulacağı sanılıyor.

Sistemin en merak edilen taraflarından biri ise güç tüketiminin hangi boyutlarda olduğu. Bu konuda üretici şirket tarafından herhangi bir açıklama yapılmazken, ürünün 50 ve 65 inç’lik modellerinin sırasıyla 366 ve 680W güç tüketiminde bulunduğu biliniyor.

18 Mart tarihi itibariyle önsipariş verilebilen ürünün fiyatı ise, vergiler hariç 100.000 Euro’yu buluyor.

Geçtiğimiz Kasım ayında üretimine başlanan lazer televizyonların, ince ekranda yüksek görüntü kalitesi sunması ve tasarruflu olması nedeniyle de plazma ve LCD televizyonların yerini alması bekleniyor. Lazer televizyonlar görüntüyü oluşturmak için lazer ışınlarını kullanıyor. Bu nedenle de plazma ve LCD’lerden daha renkli, kaliteli ve canlı görüntü sunuyor. Mevcut HD televizyonlar insan gözünün yakalayabildiği renk tonlarının sadece yüzde 40’ını gösterirken, lazer televizyonlar sayesinde artık renklerin yüzde 80’ini görebileceğiz.

Lazer televizyonların LCD televizyonların üçte biri, plazmaların ise dörtte biri oranında güç tükettiğine dikkat çekilen haberde, Lazer TV’nin çalışma tekniği şöyle açıklanıyor: “Kullanılan üç ana renk kırmızı, yeşil ve mavi birer lazer ile gönderilerek ekrandaki görüntü oluşturuluyor. Lazer ışınları kullanıldığından hem renkler oldukça gerçekçi oluyor, hem de her zamankinden ince ekranlar üretilebiliyor”.

Her geçen yıl genişleyen televizyon sektöründe lazer televizyonların LCD’lerin yerini alıp alamayacağı konuşuluyor. Bazıları lazer televizyonların baskın geleceğini söylerken, diğerleri ise bu televizyonların fazla pahalı olduğunu belirtiyor.

Geçtiğimiz Kasım ayında ilk ticari lazer televizyonu üreten Mitsubishi yetkilileri, televizyonların ilk etapta sadece Amerika’da satılacağını, Avrupa pazarına henüz girmeyi düşünmediklerini söyledi. 65 inç büyüklüğünde olan bu lazer televizyonun fiyatı ise 6 bin 999 dolar.

Tarayıcınıza hız testi yapın

3.5 Milyon Host Conficker Virusu Tehditi Altında !

Kendi de büyük, fiyatı da! Lazer’mi? Yoksa LCD’mi?

552

Page 44: Nr017-04.2009_PusulaGazete_web

PU

SU

LA M

ED

IAC

OM

DU

RM

US

AG

’ NİN

KAT

KIL

AR

IYLA

HA

ZIR

LAN

MIŞ

TIR

- 01

7 - A

pril

200

9 - w

ww

.pus

ulas

wis

s.ch

1

4‘990.- CHF 2‘495.- CHF1‘990.- CHF2‘990.- CHF

3‘500.- CHF 2‘290.- CHF1‘990.- CHF3‘200.- CHF 1‘990.- CHF2‘990.- CHF

2‘990.- CHF 1‘990.- CHF

2 3 4

5 6 7

Satın aldığınız ürünler en geç 1 ay içerisinde teslim edilir.

Yemek Odası Takımı / Farklı renkleri mevcuttur

Page 45: Nr017-04.2009_PusulaGazete_web

PUSULA MEDIACOM DURMUS AG’ NİN KATKILARIYLA HAZIRLANMIŞTIR - Nr. 017 - April 2009 - www.pusulaswiss.ch

45BİLGİ & EĞLENCE

İlginç İcatlar1816′da Fransız doktor Rene Laennec Paris sokaklarında dolaşırken, oyna-yan iki çocuk gördü. Çocuklardan biri elindeki tahta sopanın bir ucuna ku-lağını dayamıştı, öbürü ise tahtanın öteki ucuna iğneyle vuruyordu. Vuruş sesleri tahtanın içinden iletiliyordu. Daha sonra Laennec bir sayfa kağıdı rulo yaparak iple bağladı. Bunu hasta-nın göğsüne dayadığında kalp atışla-rını dinleyebiliyordu. Bu alete Yunanca göğüs anlamındaki stethos sözcüğün-den gelen steteskop adı verildi.

İngiliz Percy Shaw basit bir icattan servet sahibi oldu. 1933’de sisli bir ge-cede neredeyse otomobiliyle bir uçu-rumdan aşağı düşüyordu. Otomobilin farlarından yayılan ışığın, yolun kena-rındaki bir kedinin gözünden yansıma-sı hayatını kurtardı. Bu olaydan esin-lenen Shaw, kedigözü adını verdiği bir yansıtıcı icat etti. Kısa süre sonra birçok ülkenin yollarına bunlardan yer-leştirildi.

Hayatı yaşamanın iki yolu vardır: Biri hiç bir şeyin mucize olmadığını düşün-mek, diğeri ise HERŞEYİN mucize ol-duğunu düşünmektir.Albert Einstein

Fıkraİnsanlığın ilk varolduğu dönemde, adamın biri şeytanı yakalamaya ka-rar vermiş. Ancak bunun için 40 yıl Tanrı’ya ibadet etmesi gerekiyormuş. Karısıyla, dostlarıyla ve bütün dünyay-la ilişkisini kesmiş, kendisini ibadete adamış. 40 yıl sonra Tanrı, ibadetinin karşılığı olarak ona ağzı kapalı bir şi-şenin içinde şeytanı sunmuş. Artık özgürmüş adam. Dünyada neler olup bittiğini görmek, nelerin değiştiğini öğ-renmek için sabırsızlanıyormuş. Şişe-yi karısına teslim etmiş, ona iyi sahip olmasını söylemiş ve dışarıya çıkmış. Kadıncağız şeytanı çok merak ediyor-muş. Ve merakına yenilip şişenin ağ-zını açıvermiş... Açar açmaz da şey-tan şişeden fırlayıp çıkmış ve gülmeye başlamış. Merakına engel olamadın ve kocanın 40 yıllık emeğini boşa çıkardın diye alay etmiş kadınla.Yok canım demiş kadın. ‘Sen hiç o şi-şenin içinde olmadın ki‘Nasıl olur? ‘ diye haykırmış şeytan. ‘Sen de gördün... şişeden çıktım ben ! ‘‘Hiç o şişenin içinde değildin, inanmı-yorum buna. Nasıl küçücük şişeye gi-rebilirsin ki? ‘ Kafası atmış şeytanın . ‘Gireyim de gör! demiş ve yeniden şişenin içine girivermiş. İşte böyle... Adamın şeytanı hapset-mesi 40 yılını, kadının ise yalnızca 5 dakikasını almış.Şeytan da söyle isyan etmiş Tanrı’ya :‘TANRIM , MADEM KADINI YARA-TACAKTIN , O ZAMAN BENi NEDEN YARATTIN ?

Zeka Soruları1. “Topkapı ya giderken yolda yedi ka-rısı olan bir adamla tanıştım. Her ka-dın yedi çanta taşıyordu. Her çantada da yedi kedi vardı. Her kedinin de yedi yavrusu vardı. Kedi yavruları, kediler, çantalar, kadınlar - Toplam kaç kişi Topkapı ya gidiyordur ?”

2. Adamın biri bir tilki, bir piliç, ve bir çuval mısırı önlerindeki nehrin bir ya-kasından öteki yakasına geçirecek-miş. Adam kayıkta yanında yanlız bir şey taşıyabiliyormuş. Eğer tilki ile piliç yanlız kalırlarsa, tilki piliçi yer. Eğer pi-liç ile mısır çuvalı yanlız kalırlarsa, pi-liç mısırı yer. Bu durumda adam bütün bunları karşı kıyıya nasıl taşır?

3. 3 adam bir otele gider, her biri 10 lira vererek toplam 30 lira ödeyerek oda tutarlar ve eşyalarını alıp odalarına çıkarlar. Fakat otel müdürü bugünün çarşamba olduğunu hatırlar ve özel bir fiat uygular. Bellboy u çağırır fazladan kestiği 5 lirayı 3 adama vermelerini ister.Bellboy adamların odasına çıkar ve 5 lirayı geri verir, bunun üzerine adamlar 2 lirayı bahşiş olarak bellbo-ya verir geri kalan 3 lirayı paylaşırlar. Bu durumda adamların otel için öde-dikleri miktar 9 liradır (daha evvel 10 lira vermişlerdi, sonra da 1 lira geri paylaştılar). Sonuçta toplam ödedik-leri miktar 3×9 = 27 lira dır, 2 lira da bellboy a bahşiş vermişlerdi ve so-nuçta harcadıkları toplam miktar= 27 + 2= 29 lira dır. Fakat otele girerken verdikleri para 30lira idi o halde 1 lira nereye gitti?

4. Önlerindeki bir köprüyü geçmeye karar vermiş 4 adam var. Hepsi köp-rünün aynı tarafındadır. Bütün adam-ları karsı kıyıya geçirmek için yanlızca 17 dakikanız vardır. Ellerinde bir tek fener var. Gece olduğu için en fazla 2 kişi köprüden geçebilir. Köprüden kim geçerse geçsin feneri biri taşı-yacak ve geri getirecektir. Adamla-rın her birinin hızı farklıdır. Köprüyü geçen çiftler den biri daha hızlı dahi olsa yavaş olanın hızında geçebilir. Adamlarımızın hızları : 1.Adam : köprüyü 1 dak. geçiyor. 2.Adam : köprüyü 2 dak. geçiyor. 3.Adam : köprüyü 5 dak. geçiyor. 4.Adam : köprüyü 10 dak. geçiyor.

5. 3 cocuğum var.Birincisi benim ya-şımın ilk rakamı yasındadır.İkincisi be-nim yaşımın ikinci rakamı yasındadır. Üçüncüsü bu iki rakamın toplamı ya-şındadır. Hiçbirinin yaşı aynı olmadığı-na göre ve hepimizin yaşları toplamı 45 ise benim yaşım kaçtır.

6. Ahmet Veli den yaşlıdır, Veli Hasan dan gençtir, o halde kim Ahmet ten yaşlıdır.

7. Her saatte 20 dakika geri kalan bir saatim var. Saatim şu an 4.00 ü gös-teriyor. Saatimi tam gece yarısı ayar-lamıştım ve saatimin tam 4 saat önce durduğunu biliyorum. O halde şimdi saat tam kaçtır.

8. 0.1mm kalınlığında bir kağıt alalım. Önce bu kağıdı ortadan ikiye kıvıra-lım, sonra yine ortadan ikiye kıvıralım

ve bunu 50 sefer yapalım.Sonunda kağıdımızın kalınlığı nekadar olmuş olabilir.

9. 2 kapımız var bu kapılardan biri hazine odasına açılıyor. Bu 2 kapının önündede 2 bekçi var. Bunlardan biri hep doğru diğeri ise hep yalan söy-lüyor. Hazine odasını bulabilmek için bu bekçilerden birine yanlızca bir soru sorabiliriz. Bu soru ne olmalıdır.

10. Eğer 7 kişi karşılaşır ve birbirleri ile yanlızca bir kere tokalaşırlarsa kaç kere tokalaşma olur

11. 1 adam 1 odayı 4 saatte boyuyor ve 2. Adam 1 odayı 2 saatte boyuyor ise her ikisi 1 odayı kaç saatte boyar.

12. 2 doğru parçası ile bir simiti kaç parçaya bölebilirsiniz

13. BIUDBAY sonra hangi harf gelir.

14. Üst katta sönük halde 3 lamba var ve alt katta 3 elektrik anahtarı var. Her bir anahtar bir lambayı açıp kapıyor. Şimdi siz bu anahtarları istediğiniz ka-dar açıp kapatabilirsiniz fakat üst kata yanlızca 1 kere çıkıp hangi lambanın yandığını kontrol edebilirsiniz. Bu du-rumda hangi anahtarın hangi lambayı açıp kapadığını nasıl bulursunuz

15. DEVE,3 oğlu olan bir adam ölür ve çocuklarına 17 deve bırakır. 1.oğlu develerin yarısını, 2.oğlu 1/3nü, 3.oğlu 1/9nu alacaktır. Fakat çocuklar bir tür-lü develeri bölüşemezler. Onlar düşü-nürken yanlarına devesiyle gelen bir adam develeri bölüştürüp yoluna de-vam eder. Acaba bu adam bunu nasıl yapmıştır.

16. Bazı aylar 31 günden oluşur, peki hangi aylar 28 günden oluşur

17. 30 u 1/2 ye böl ve 10 ekle kaç çı-kar

18. Konya da yaşayan adamın biri ni-çin İstanbul da gömülemez.

19. Kadının biri dilenciye 50 lira verir, bu kadın dilencinin kız kardeşidir fakat dilenci bu kadının abisi değildir. Bu na-sıl olur.

20. 2 adam 5 kere satranç oynamış, her biri aynı sayıda oyun kazanmış fa-kat hiç bir oyun berabere bitmemiş. Bu nasıl olur

21. Karanlık bir odaya girdiniz, oda da gaz lambası- mum- tüplü lamba var vede elinizde bir tek kibrit var. Önce hangisini yakarsınız

22. Doktorunuz size 3 ilaç verdi ve dedi ki “bunları yarım saat ara ile içi-niz”. İlaçlarınız kaç saat içinde biter.

23. 1960’larda cumhurbaşkanımızın adı ne idi.

24. Bütün herkesin bildiği Hayat ve Ölüm arasındaki nedir.

25. Yorgun bilgisayarlar acıkınca ne yerler.

26. Ne kadar yağmur yağarsa yağsın daha fazla ıslanmayan nedir.

27. Bir matematik kitabı diğer mate-matik kitabına ne demiş.

28. Hiç soru sormayan ama devamlı

cevap bekleyen nedir.

29. Yağmur düşerken yükselen nedir.

30. Türkçe de en sık yanlış okunan kelime hangisidir

31. Bütün gün boyunca aynı soruyu sorup her seferinde farklı cevap aldı-ğımız soru nedir.

32. Bir kayıkta 3 kişi varmış, kayık-ları devrilince 2sinin saçları ıslanmış, 3.sünün saçları niçin ıslanmamış

33. Mustafa 600 liraya eski bir araba almış, bunu Veli ye 800 liraya satmış, Sonra 1000 liraya başka bir araba almış bunu da 1200 liraya satmış. Mustafa’nın karı ne kadardır.

34. Saatte 2 kere ama Saniyede 1 kere meydana gelen nedir

35. Yumurta satıcısına kaç yumurta sattığını sordum. “1. Kişi yumurtala-rımın yarısını ve bir yarım yumurta aldı, sonra 2. Ve 3. Kişide aynı şekilde yumurta aldı. Hiç yumurta kırmadan bütün yumurtalarımı sattım”. Acaba yumurtacı kaç yumurta satmıştır.

36. Askerin biri esir aldığı diğer aske-re demiş ki “öyle bir şey söyle, eğer söylediğin yalan ise seni kurşuna di-zeceğim, ama eğer doğru ise seni asacağım”. Bunun üzerine esir asker bir cümle söylemiş ve serbest kalmış. Acaba ne demiş.

CEVAPLARC-1- Bir, çünkü yanlızca olayı anlatan Topkapı ya

gidiyor.C-2- Adam önce piliçi karşı kıyıya taşır, geri gelir, tilkiyi

alır karşı kıyıya bırakır piliçi yanına alır, piliçi bı-rakır, sonra yanına mısır çuvalını alır piliçi bırakır, karşı kıyıya mısır çuvalını bırakır, sonra da gidip piliçi alır ve geri döner.

C-3- Yanlışlık hesapta yapılan yönlendirmeden kay-naklanıyor yani belboy a verilen 2 lira aslında 27 liranın içindedir, adamlarımız 3 lira daha alınca toplam 30 lira olmaktadır

C-4- 1. Ve 2. Adam geçer =2 dak 1.Adam geri döner =1 dak 3. ve 4. Adam geçer =10 dak 2.Adam geri döner =2 dak 1. Ve 2. Adam geçer =2’dak Toplam 17 dakika

C-5 27 ve çocuklar 9, 7, 2C-6 Hasan sonra, Ahmet ve VeliC-7 10.00 amC-8 çok kalın olur yaklaşık milyonlarca santimetre olurC-9 bekçilerden birine “eğer öteki bekçiye hazine

odasına hangi kapıdan girilir diye sorsam o ne cevap verir”- yani ikisi de öteki kapı veya bu kapı diyecektir

C-10 21 kere tokalaşma olur. Formül, p(p-1)/2’dir yani 7×6/2=21

C-11 1 saat 20 dakikaC-12 (5)C-13 S(Sekiz)C-14 1.anahtarı yakarım ve 5 dakika beklerim-sonra

söndürürüm-2. Anahtarı yakıp üst kata çıkarım-lambaları kontrol ederim-sıcak olan lamba 1.anahtarla, yanık olan lamba 2. Anahtarla, sönük olan 3 .anahtarla açılıp kapandığını bulurum

C-15 Adam kendi devesini de 17 deveye geçici olarak ekler- 18 deve olur, 1. Oğul 1/2=9, 2. Oğul 1/3=6, 3.oğul 1/9=2 deve alır, toplam 17 deveyi bölüşür-ler ve adamda devesine atlayıp gider

C-16 HepsiC-17 70, 30/ 1/2=60+10=70C-18 Çünkü Konya da yaşayan biri ölmediği için gömü-

lemezC-19 Dilencide kadının kız kardeşidirC-20 Bu 2 adam birbirleri ile oynamıyorlarmışC-21 Tabiiki kibritiC-22 1 saat (1.si saatin başında, 2.si ortasında, 3.sü

sonunda)C-23 Demirel, çünkü doğduğundan beri ismi hep aynı

idiC-24 “ve”C-25 chipsC-26 suC-27 Çok problemim varC-28 TelefonC-29 ŞemsiyeC-30 YanlışC-31 Saat kaçC-32 Çünkü adam kelmişC-33 400 liraC-34 A harfiC-35 7 yumurta (4-2-1)C-36 “Beni kurşuna dizeceksin”- Eğer onu kurşun-

larlarsa doğruyu söylemiş olacak asılması gerekirdi- Eğer onu asarlarsa yalan söylemiş olur kurşunlanması gerekirdi

Page 46: Nr017-04.2009_PusulaGazete_web

PUSULA MEDIACOM DURMUS AG’ NİN KATKILARIYLA HAZIRLANMIŞTIR - Nr. 017 - April 2009 - www.pusulaswiss.ch

46 BULMACAC

enge

l Bul

mac

a

İstan

bul'u

nbi

r ilçe

si

Mey

veni

nye

nen

bölü

Yaba

ncı

Piya

ngod

ançık

an p

ara

Baya

ğı

Yazım

Oruç

ayı

Altta

kiyö

netm

en

Şehz

ade

eğitm

eni

Anta

lya'nı

nbi

r ilçe

si

Dede

Korku

t'un

baş k

işisi

Bir r

enk

Bir b

ağlaç

Kaza

Anta

lya’d

apl

aj se

mti

Tekir

dağ'ı

nbi

r ilçe

si

“Kra

l …”

(Shek

espe

are)

Boyu

n eğ

me

Yetk

in,

erişk

in

Bal

Kalın

ku

maş

Kim

lik

Üstte

ki ak

tör

Göste

rişli

müs

takil

eve

Bir t

aşıt

arac

ı

Tibet

öküz

ü

Rüzg

âr

Ayrıl

ma

Reny

umun

simge

si

Anad

olu

Ajan

sı (kı

sa)

Hasta

lıklı

Keçin

iner

keği

Gam

, ked

er

Ayak

tadu

ran,

var

olan

Çok b

üyük

Yaln

ız

Atöl

ye

Peyg

ambe

r-lik

İyiye

yoru

lur

olgu

Düny

anın

uydu

su

Dişi

deve

Balan

s

Tayin

etm

e

Serg

en

Geçm

Gerç

ekleş

mes

i zam

ana

bağl

ı iste

k

Nota

dur

akişa

reti

İlâve

Tem

bellik

Başla

ngıçt

aye

r alan

Kaza

nma,

iktisa

p

Kısım

lar

Tuza

ğadü

şürü

lenşe

y

Krali

çe

Anta

lya'nı

nbi

r ilçe

si

Dipl

oma,

izin

Selen

yum

unsim

gesi

Süs

Yetiş

tirm

e,ge

liştir

me

Habe

rleşm

e,ko

mün

ikasy

on

İlgeç

Gözle

rigö

rmey

en

Belir

ti

Tırpa

naba

lığı

İsyan

eden

Çok

zayı�

amak

İterb

iyum

unsim

gesi

Bir s

ebeb

eda

yand

ırma

En so

n

İvedi

Sons

uz

Bir r

enk

Kap

ağırl

ığı

Osm

anlı

tarih

yaza

Uzak

laşm

a

Bayr

am

Belir

tiler

Soylu

luk

“Em

el …

”(şa

rkıcı

)

Slav

alfab

esi

Çana

kkale

ilçes

i

Arıla

rın çı

-ka

rdığ

ı salg

ı

Kaza

klard

aba

şkan

Kem

irgen

hayv

an

Uzak

Paza

r

İlâç

Mas

rafı

azalt

ma

Taş l

evre

ği

Öd

Jüpi

ter'in

uydu

su

Dilek

Belg

i

Fiyak

a, ca

ka

Rize

bez

i

Gürü

ltüpa

tırtı

Buru

n

Otlak

Göz r

engi

Mev

sim ad

ı

Doğu

Anad

olu'd

abi

r göl

Ülke

, yur

t

Vücu

t ifr

azat

ı

Gerç

eklik

Bine

kha

yvan

ı

Silisy

umun

simge

si

Tüm

ör

Koru

nmak

için

bıra

kılm

ış

İlâve

etm

e

Kam

u�e

etm

e

“… A

lemda

r”(K

urtla

rVa

disi)

Büyü

k far

e

Aynı

ahır

yarış

atlar

ı

Gözd

eca

nlılık

Asya

'da

bir ü

lke

Özer

k

Desta

nsı

Müz

ikte

mak

am

Bir n

ota

Kilo

ampe

r(kı

sa)

Bol re

nkli

güve

rcin

Zam

klı ci

Nazım

Hikm

et'in

soya

Haz.

Mu-

ham

med

'in(sa

s) sa

ncağ

ı

Vilay

et

Bary

umun

simge

si

Herk

esin

tanı

dığı

Balık

yum

urta

Padi

şah

çadı

Bir d

eri

hasta

lığı

MÜR

ŞİT A

ĞA BA

Ğ

NURİ

BİLG

E CEY

LAN

Page 47: Nr017-04.2009_PusulaGazete_web

PU

SU

LA M

ED

IAC

OM

DU

RM

US

AG

’ NİN

KAT

KIL

AR

IYLA

HA

ZIR

LAN

MIŞ

TIR

- N

r. 01

7 - A

pril

200

9 - w

ww

.pus

ulas

wis

s.ch

150'000.-EKSPRES KREDİ

CHF 80'000.-'den itibaren tüm Krediler 1 gün içinde ödenir !

Yazışma adresi: Potfach 103, 3000 Bern 7Büro: Neuengasse 5, 3011 BernTel 031 312 13 20 � Fax 031 311 79 6424 h Natel 076 346 88 [email protected] � www.aslanfinance.ch

%Sizin için araştırıp

size özel en uygun

faizi sunuyoruz!

Emekliler, saat ücreti ile çalışanlar, B ve C oturum belgesine sahip olanlar ve kendi işini yapan firma sahipleri bizi aramadan kredi başvurusu yapmayın!

Kredi başvurularınızı Telefon, Faks, E-Mail yada Posta yoluyla gerçekleştirebilirsiniz.

GMBH

Gesetzeshinweis: Die Kreditvergabe ist unzulässig, falls sie zur Überschuldung des Konsumenten führt.. (Art. 3 UWG)

Frank'a kadar anında Kredi !

İhti

yaç

Konu

t

Ara

ba Tati

l

Tatilinizi Yollarda Bitirmeyin!

Uzman ekibimizle profesyonel hizmet veriyoruz !

Adres : Ali Dede Cad. Demirli Sit. No:7/A Koşuyolu-Kadıköy-İstanbulTel : +90 216 326 24 42-43 • GSM : +90 532 350 10 39 • www.carport.com.tr - [email protected]

REN

T A

CA

R

Uygun Fiyatlarla Ekonomik sınıftan Lüks sınıfa kadar her türlü araç bizden kiralanır!İstanbul • Ankara • İzmir • Antalya • AdanaAraçlar istenilen adreslere teslim edilir.

İsviçre genelinde temsilcilikler verilecektir. İlgilenen kişilerin bizimle kontağa geçmesi rica olunur.

DİKKAT

Page 48: Nr017-04.2009_PusulaGazete_web

PU

SU

LA M

ED

IAC

OM

DU

RM

US

AG

’ NİN

KAT

KIL

AR

IYLA

HA

ZIR

LAN

MIŞ

TIR

- 01

7 - A

pril

200

9 - w

ww

.pus

ulas

wis

s.ch