muharremat › dosya › 31 › c31009991.pdf · 2018-05-25 · muharremat rak nitelendirilmiştir...

2
MUHARREMAT rak (md. 58) Kölelik-ca- riyelik statüsüyle ilgili engeller ve lian ise evlenme engeli olarak Kararnamenin 20-32. maddeleri bulunan iki ve yahudile- rin kendi evlenme engelleri- ne yer Evlenme engelinin fakihlerce nikah akdinin in'ikad ve bir fakihler evlen- me engelleri ittifak edilenler ve ittifak edilmeyenler iki birinci gruptakiler in'ikad, ikinci gruba gi- renler olarak Hanefiler, ibadetler kalan arnelierin eksikliklerini incelerken genellikle ve fasid iki dere- celi bir geçersizlik müeyyidesinden söz ederse de nikah akdinde tiu ya- hususu Yine bu mezhebe göre in'ikad dan biri eksik olan nikah akdinin ola- ve hukuki sonuç bulunmakla birlikte muharremat ile evlenmenin hangi tür ihlali ve hukuki konusunda (bk FESAD) mucibe layiha- göre Aile Kararnamesi'nde, akid evlen- me engellerine riayetsizlik halinde uygu- lanacak hukuki müeyyideler Ebu Hanife'- nin esas müslüman bir gayri müslim bir erkekle evlenmesi evlenme engellerinin hallerde evlilikler ise fasid olarak nitelendi- (md. 53 , 54, 58) . Buna göre ev- lenme engeli halinde evlenme akdi -ister ister fasid ola- rak nitelendirilsin- geçersizdir; taraflar ken- diliklerinden mahkemece ay- kararnamede (md. 75, 76) zifaf meydana gelsin veya gelme- sin nikaha hiçbir sonuç zifaf meydana gelmesi halinde fasid nikaha sadece mehir, iddet, nesep ve hür- met-i musahere hükümlerinin ifade Hanetiler'in ki mezhep fakihleri ise ibadetlerde oldu- gibi muamelatta da fesad ve olarak bu tür bir ihlalin sonucu mutlak anlamda geçer- sizliktir. : Buhar!. 20, 27; Müslim, 37- 38, "Raçla'", 1; Mace, 34, 46; Tir- mizi, "Nikah", 33, 34; el-Üm, V, 168-170, 180-191; Cessas. 332-336; ll, 112-139, 324-328; lll, 438; Ahmed b. Hüseyin 8 ei-Beyhakl, es-Sünenü'l-kübra, Haydarabad 1356, IX, 192; Hazm. IX, 5-9; Serahsi, IV, 194-212; Gazzall, Kahire 1387/ 1967, ll, 47-53; Ebu Beklr kamü'l-Kur'an, Beyrut 1392/ 1972, 156-157; IV, 1788; Beda'i', ll, 256-272; lll, 1-5; Bidayetü'l-müctehid, Kahire 1975, ll, 34- 35; Kudame. el-Mugni, Kahire, ts., VI, 567- 600; ei-Hill1, {f mesa'i- Abdülhüseyin M. Ali). Beyrut 1403/ 1983, ll, 248; Ka- hire 1347, lll, 115-129; Osman b. Ali ez-Zeylal, Bulak 1313, ll, 101-116; Kayyim ei-Cevziyye. Zadü 'l-me'ad, Kahire 1390/ 970, IV, 7 -20; Abdullah b. Yusuf ez-Zeylal. bü'r-raye, yeri yokj1393/1973 (el-Mekte- betü'l-islami yye). lll, 168, 169, 217; Kes!r, Tefsirü '1- Kur'ani 'l-'a?im, Beyrut 1388/1969, 1, 258; ll, 20, 21; IV, 351 ; kadir, ll, 357-389; Ali b. Süleyman ei-Merdavl, el- {f M. H a- m id Beyrut 1376/1957, VIII, 113-207 ; Tecrid Tercemesi, Xl, 268-289; Mugni'l- lll, 174-200; V, 69-84; Veliyyullah ed-Dihlevl. Hüccetullahi'l- Beyrut, ts. (Darü'l-ma'rife). ll, 131-134; Abidin. (Kahire). lll, 28-50, 131, 209; Aile Kararnamesi, 1336, md. 13-19, 20-32, 53, 54, 58, 75, 76; El- Hak Dini, ll, 771-772; M. Mustafa Beyrut 1397/ 1977, s. 163-250; el-Emir ei-Fekkl, mat min e'n-nisa' Hartum 1398/ 1977- 78, s. 157-222; Emir Abdülaziz, faside, Arnman 1982, I, 90, 129-362; M. Muh- yiddin Abdülhamid. Bey- rut 1404/1984, s. 21, 42-67; Bilmen. Kamus 2 , ll, 24-27, 34-36, 76-114; M. Aklf islam-Os- Aile Hukuku, 1985, s. 18, 20, 28-29, 194; Vehbe ez-Zühayli, ve edilletüh, 1405/1985, VII , 19-178; Hamidullah, Peygamberi 1, 647; Ab- dülkerim Zeydan, {f ve'l-beyti'l-müslim Bey- rut 1413/ 1993, VI, 199-289; Abctel Rahim Om- ran. islam Kültüründe Aile Ankara 1995, s. 27 , 39; Hayreddin Karaman Kur- 'an Yolu, Ankara 2003, I, 239-240; ll, 30-31 , 177; Aile Hukukunda Evlen- me Engelleri ll", XLI (2000). s. 143; H. Acar. "Evlenme Engeli Olarak Din Far- sy. 17 (2002). s. 27-52; Nihat Dal- gm, " slüman Ehl-i Kitap Erkekle Evlenmesi", Hukuku Der- gisi, sy. 2, Konya 2003, s. 131-156; Mu.F, XXXVI, 209-225. Iii ATAR ( Türk Kerbela anlatan mersiyelerle ve yeni tebrik için L genel _j Hz. Hüseyin ile aile ve taraf- kadar 1 O Mu- harrem 61 (10 Ekim 680) tarihinde Emevi Halifesi Yezid kuwetlerince Kerbela'da hid edilmesi sebebiyle duyulan üzüntüyü ifade etmek, bu vesileyle Ehl-i beyt sevgi- sini gönüllere için irlere muharremiyye Hz. Ali, Hasan ve Hüseyin sevgisini manzumeler de bu kapsamda ilahi veya for- muyla de "muhar- rem ilahileri" veya muharremiyye ve- Hz. Hüseyin'e zulümleri cennete dair kay- rivayetler (bu rivayetler için bk. Mu- hammed! Vl, 324-327) ve onun için taklit ederek görünenierin de mükafatlan- Kerbela Ola- anmaya ve bu konuda yaz- maya Bu dü- matem törenlerinde ve Ehl-i beyt muhabbetine önem veren Sünni tarikat çevrelerinin muharrem zikir ve ayinlerde besteli veya bestesiz ola- rak bu e iti- ve nail bu hususu, zikr-i Kerbela 1 Mak- bQI-i has u am u ü 1 Takrir edenlere sebeb-i izz ü 1 Tahrir edenlere ve, "Yad et Fuzull al-i aba halin eyle ah 1 Kim ah ile günah // in- lemek al-i nebi vü müslümana 1 Bende-i al-i abaya mucib-i gufran olur" beyitlerinde ifade Türk muharremiyyelerin ne zamandan itibaren bilinmemektedir. Ancak gerek Orta Asya gerekse Anadolu ba- ve telakkilere sahip zümre- lerinin muharrem törenleri ve bu törenlerde Kerbela anlatan tahmin edilebilir. Mevlana Celaleddin-i Rumi de Farsça bir Kerbela mersiyesi kaleme ve bu vesileyle törenleri tasvir eder- ken tavsiye Türk bu manzumelerin XII. itibaren ya- söylemek mümkündür. Muharremiyyeler x;J, itibaren ve x;../1. kazan- maya Bu konudaki en eski ör- nek Mehmed'in 855/1451) Muhammediyye'sindeki "Vefatü'I-Ha- san ve'I-Hüseyin" elli dört beyitlik manzumedir. Kerbela Sünni yak- Hz. Peygamber'in vukuun- dan önce haber veren bir mucizesi linde ele alan, ancak Yezid'e laneti de içe-

Upload: others

Post on 28-May-2020

5 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: MUHARREMAT › dosya › 31 › C31009991.pdf · 2018-05-25 · MUHARREMAT rak nitelendirilmiştir (md.58) Kölelik-ca riyelik statüsüyle ilgili engeller ve lian ise evlenme engeli

MUHARREMAT

rak nitelendirilmiştir (md. 58) Kölelik-ca­riyelik statüsüyle ilgili engeller ve lian ise evlenme engeli olarak zikredilmemiştir. Kararnamenin 20-32. maddeleri arasında bulunan iki fasılda hıristiyan ve yahudile­rin kendi aralarındaki evlenme engelleri­ne yer verilmiştir.

Evlenme engelinin bulunmaması bazı fakihlerce nikah akdinin in'ikad şartları ve bazılarınca sıhhat şartları arasında sayı­

lırken bir kısım fakihler tarafından evlen­me engelleri ittifak edilenler ve ittifak edilmeyenler şeklinde iki kısma ayrılarak birinci gruptakiler in'ikad, ikinci gruba gi­renler sıhhat şartı olarak değerlendiril­miştir. Hanefiler, ibadetler dışında kalan meşru arnelierin eksikliklerini incelerken genellikle batı! ve fasid şeklinde iki dere­celi bir geçersizlik müeyyidesinden söz ederse de nikah akdinde tiu ayırımın ya­pılıp yapılmayacağı hususu tartışmalıdır. Yine bu mezhebe göre in'ikad şartların­dan biri eksik olan nikah akdinin batı! ola­cağında ve hukuki sonuç doğurmayaca­ğında görüş birliği bulunmakla birlikte muharremat ile evlenmenin hangi tür şartın ihlali sayılacağı ve hukuki sonuçları konusunda farklı değerlendirmeler yapıl­mıştır (bk FESAD) Esbab-ı mucibe layiha­sından anlaşıldığına göre Hukük-ı Aile Kararnamesi'nde, akid yapılırken evlen­me engellerine riayetsizlik halinde uygu­lanacak hukuki müeyyideler Ebu Hanife'­nin görüşleri esas alınarak düzenlenmiş, dolayısıyla müslüman bir kadının gayri müslim bir erkekle evlenmesi batı!, diğer evlenme engellerinin bulunduğu hallerde yapılan evlilikler ise fasid olarak nitelendi­rilmiştir (md. 53 , 54, 58) . Buna göre ev­lenme engeli bulunması halinde yapılan evlenme akdi -ister batı! ister fasid ola­rak nitelendirilsin- geçersizdir; taraflar ken­diliklerinden ayrılmazlarsa mahkemece ay­rılmaları sağlanır. Ayrıca kararnamede (md. 75, 76) zifaf meydana gelsin veya gelme­sin batı! nikaha hiçbir sonuç bağlanmaya­cağı, zifaf meydana gelmesi halinde fasid nikaha sadece mehir, iddet, nesep ve hür­met-i musahere hükümlerinin bağlana­cağı ifade edilmiştir. Hanetiler'in dışında­ki mezhep fakihleri ise ibadetlerde oldu­ğu gibi muamelatta da fesad ve butlanı eş anlamlı olarak kullandıklarından bu tür bir ihlalin sonucu mutlak anlamda geçer­sizliktir.

BİBLİYOGRAFYA :

Buhar!. "NikaJ:ı", 20, 27; Müslim, "NikaJ:ı" , 37-38, "Raçla'", 1; İbn Mace, "NikaJ:ı", 34, 46; Tir­mizi, "Nikah", 33, 34; Şafii. el-Üm, V, 168-170, 180-191; Cessas. A/:ıkamü '1-~ur'an, ı , 332-336; ll , 112-139, 324-328; lll , 438; Ahmed b. Hüseyin

8

ei-Beyhakl, es-Sünenü'l-kübra, Haydarabad 1356, IX, 192; İbn Hazm. el-Mu/:ıalla, IX, 5-9; Serahsi, el-MebsCıt, IV, 194-212; Gazzall, İ/:ıya', Kahire 1387/ 1967, ll, 47-53; Ebu Beklr İbnü'I-Arabl. A/:ı­kamü'l-Kur'an, Beyrut 1392/ 1972, ı , 156-157; IV, 1788; Kasanı. Beda'i', ll , 256-272; lll, 1-5; İbn Rüşd, Bidayetü'l-müctehid, Kahire 1975, ll, 34-35; İbn Kudame. el-Mugni, Kahire, ts., VI, 567-600; Muhakkık ei-Hill1, Şera'i'u'l-İslam {f mesa'i­li 'l-J:ıelal ue'l-/:ıaram (n ş r. Abdülhüseyin M. Ali). Beyrut 1403/ 1983, ll, 248; Karafı. el-FurCık, Ka­hire 1347, lll , 115-129; Osman b. Ali ez-Zeylal, Tebyinü 'l-/:ıaka'ik, Bulak 1313, ll , 101-116; İbn Kayyim ei-Cevziyye. Zadü 'l-me'ad, Kahire 1390/ ı 970, IV, 7 -20; Abdullah b. Yusuf ez-Zeylal. f'laş­bü'r-raye, j baskı yeri yokj1393/1973 (el-Mekte­betü'l-islamiyye). lll , 168, 169, 217; İbn Kes!r, Tefsirü '1-Kur'ani 'l-'a?im, Beyrut 1388/1969, 1, 258; ll , 20, 21; IV, 351 ; İbnü'I-Hümam , Fet/:ıu'l­kadir, ll , 357-389; Ali b. Süleyman ei-Merdavl, el­İnşa{ {f ma'rifeti 'r-raci/:ı mine 'l-l].ilaf(nş r. M. Ha­m id e l-Fıki), Beyrut 1376/1957, VIII, 113-207; Tecrid Tercemesi, Xl, 268-289; Şirb1n1. Mugni'l­mu/:ıtac, lll, 174-200; Buhutı. Keşşafü'l-kına', V, 69-84; Şah Veliyyullah ed-Dihlevl. Hüccetullahi'l­btıliga, Beyrut, ts . (Darü' l-ma'rife). ll , 131-134; İbn Abidin. Reddü 'l-mu/:ıtar (Kahire). lll , 28-50, 131 , 209; Hukuk-ı Aile Kararnamesi, İstanbul 1336, md. 13-19, 20-32, 53, 54, 58, 75, 76; El­malılı, Hak Dini, ll, 771-772; M. Mustafa Şelebi,

AJ:ıkamü 'l-üsre fi'l-İslam, Beyrut 1397/ 1977, s. 163-250; el-Emir İbrahim ei-Fekkl, el-MuJ:ıarre­mat mine'n-nisa' fi'l-İslam, Hartum 1398/ 1977-78, s. 157-222; Emir Abdülaziz, el-EnkiJ:ı[ıtü'l­

faside, Arnman 1982, I, 90, 129-362; M. Muh­yiddin Abdülhamid. el-AJ:ıualü'ş-şai].şiyye, Bey­rut 1404/1984, s. 21, 42-67; Bilmen. Kamus 2

, ll , 24-27 , 34-36, 76-114; M. Aklf Aydın. islam-Os­manlı Aile Hukuku, İ stanbu l 1985, s. 18, 20, 28-29, 194; Vehbe ez-Zühayli, el-Fıkhü 'l-İslami ve edilletüh, Dımaşk 1405/1985, VII , 19-178; Hamidullah, İslam Peygamberi (Tuğ), 1, 647; Ab­dülkerim Zeydan, el-Mufaşşal {f a/:ıkami'l-mere ve'l-beyti'l-müslim [i'ş-şeri'ati'l-İslamiyye, Bey­rut 1413/ 1993, VI, 199-289; Abctel Rahim Om­ran. islam Kültüründe Aile Planlaması, Ankara 1995, s. 27 , 39; Hayreddin Karaman v.dğr., Kur­'an Yolu, Ankara 2003, I, 239-240; ll, 30-31 , 177; Şamil Dağcı, "İslam Aile Hukukunda Evlen­me Engelleri ll", AÜİFD, XLI (2000). s. 143; H. İbrahim Acar. "Evlenme Engeli Olarak Din Far­kı", EAÜİFD, sy. 17 (2002). s. 27-52; Nihat Dal­gm, "Müslüman Bayanın Ehl-i Kitap Erkekle Ev lenmesi" , İslam Hukuku Araştırmaları Der­gisi, sy. 2, Konya 2003, s. 131-156; "MuJ:ıarre­matü ' n-nikaJ:ı", Mu.F, XXXVI, 209-225.

Iii fAHRETIİN ATAR

MUHARREMİYYE ( a;oj.:ı..o)

Türk edebiyatında Kerbela Olayı'nı anlatan mersiyelerle

bunların bestelenmiş şekillerinin ve yeni yılı tebrik için yazılmış

L şiirlerin genel adı .

_j

Hz. Hüseyin ile aile mensupları ve taraf­tarlarından yetmiş kadar kişinin 1 O Mu­harrem 61 (10 Ekim 680) tarihinde Emevi Halifesi Yezid kuwetlerince Kerbela'da şe-

hid edilmesi sebebiyle duyulan üzüntüyü ifade etmek, bu vesileyle Ehl-i beyt sevgi­sini gönüllere yerleştirmek için yazılan şi­irlere muharremiyye denilmiş, ayrıca Hz. Ali, Hasan ve Hüseyin sevgisini işleyen manzumeler de bu kapsamda değerlen­dirilmiştir. Bunların ilahi veya tevşih for­muyla bestelenmiş şekillerine de "muhar­rem ilahileri" veya muharremiyye adı ve­rilmiştir.

Hz. Hüseyin'e yapılan zulümleri anıp ağ­layanların cennete gireceğine dair Şii kay­naklı rivayetler (bu rivayetler için bk. Mu­hammed! er-Reyşehrl, Vl, 324-327) ve onun için ağlayanları taklit ederek ağlar görünenierin de aynı şekilde mükafatlan­dırılacağına inanılması halkı Kerbela Ola­yı'nı anmaya ve şairleri bu konuda şiir yaz­maya özendirmiştir. Bu şiirler, Şiiler'in dü­zenlediği matem törenlerinde ve Ehl-i beyt muhabbetine önem veren Sünni tarikat çevrelerinin muharrem ayında yaptıkları zikir ve ayinlerde besteli veya bestesiz ola­rak okunagelmiştir. Şairler bu şiirleri e iti­barlarının artacağına ve mağfirete nail olacaklarına inanmıştır. Fuzurı bu hususu, "Tekrar-ı zikr-i vakıa-i deşt-i Kerbela 1 Mak­bQI-i has u am u sıgar ü kibardır 1 Takrir edenlere sebeb-i izz ü ihtişam 1 Tahrir edenlere şeref-i ruzigardır" kıtasında ve, "Yad et Fuzull al-i aba halin eyle ah 1 Kim berk-ı ah ile yakılır hırmen-i günah // in­lemek al-i nebi vü müslümana şüphesiz 1 Bende-i al-i abaya mucib-i gufran olur" şeklindeki beyitlerinde ifade etmiştir.

Türk edebiyatında muharremiyyelerin ne zamandan itibaren yazılmaya başlan­dığı bilinmemektedir. Ancak gerek Orta Asya gerekse Anadolu sahasında çoğu ba­tıni ve Şii telakkilere sahip derviş zümre­lerinin muharrem törenleri yaptıkları ve bu törenlerde Kerbela Olayı 'nı anlatan şiirler okudukları tahmin edilebilir. Mevlana Celaleddin-i Rumi de Farsça bir Kerbela mersiyesi kaleme almış ve Meşnevi'de bu vesileyle yapılan törenleri tasvir eder­ken taşkınlıklardan sakınılmasını tavsiye etmiştir. Dolayısıyla Türk edebiyatında bu manzumelerin XII. yüzyıldan itibaren ya­zıldığını söylemek mümkündür.

Muharremiyyeler x;J, yüzyıldan itibaren gelişmeye ve x;../1. yüzyılda yaygınlık kazan­maya başlamıştır. Bu konudaki en eski ör­nek Yazıcıoğlu Mehmed'in (ö 855/1451) Muhammediyye'sindeki "Vefatü'I-Ha­san ve'I-Hüseyin" başlıklı elli dört beyitlik manzumedir. Kerbela Olayı'nı Sünni yak­laşımla Hz. Peygamber'in olayı vukuun­dan önce haber veren bir mucizesi şek­linde ele alan, ancak Yezid'e laneti de içe-

Page 2: MUHARREMAT › dosya › 31 › C31009991.pdf · 2018-05-25 · MUHARREMAT rak nitelendirilmiştir (md.58) Kölelik-ca riyelik statüsüyle ilgili engeller ve lian ise evlenme engeli

ren bu manzumenin bazı kısımları "mu­hammediyyehan" denilen sanatki'ırlar ta­rafından muharrem ayında yapılan top­lantılarda musik.i eşliğinde okunmuştur (DiA, XXIX, 219-221) Bunu Sinan Paşa'­nın Tazarru'name'sindeki "Na't-ı eml­rü'l-mü'minln Hüseyin radıyallahü anh" başlıklı mensur mersiye takip eder. Halk arasında Yunus Emre'ye nisbet edilmek­le birlikte aslında Aşık Yunus'a ait olan, "Şehidlerin serçeşmesi 1 Enbiyanın bağrı başı 1 Evliyanın gözü yaşı 1 Hasan ile Hü­seyin' dir" mısralarıyla başlayan ve asırlar­dır okunagelen dokuz kıtalık manzume de ilk örnekler arasında yer alır.

XVI. yüzyılda Fuzull'nin Hadikatü's-su­ada adlı mensur makteli bir muharremiy­ye niteliği taşımaktadır. Eserde yer alan mersiyeler ise muharremiyyelerin en mü­kemmel klasik örnekleridir. Fuzull'yi Hay­ret!, Safi, Şemsi Paşa, An Mustafa Efen­di, Ruhl-i Bağdadl, Ubeydl ve Vi rani takip eder. Bunlardan Aıı Mustafa on üç, Ruhi dört mersiyesiyle dikkat çekmektedir.

Muharremiyye türüne ilginin arttığı XVII. yüzyılda Fasih Ahmed Dede, Kafza­de Faizi. Seyyid Nizamoğlu, Arşi. Sabri. ömer Fuildl. Sabuhl, Feridun. Cem'l, Nam ve Neşatl'nin Kerbela mersiyesi yazdıkla­rı tesbit edilmiştir (Çağlayan, s. 37)

Birrl Mehmed Dede, Karni, Nazim. İs­mail Bellg, Sezal-yi Gülşenl, Cemaleddin Uşşakl. Behiştl, Tahir, Sükutl, Haşim Ba­ba. Zühdl XVIII. yüzyılda muharremiyye yazan şairlerdir. Sükutl ve Haşim Baba'­nın dörder manzumesiyle bu yüzyılın ön­de gelen mersiye şairleri olduğu söylene­bilir.

XIX. yüzyılda muharremiyye yazan şair sayısında büyük bir artış görülmektedir. Kazım Paşa. Osman Şems Efendi, Şeref Hanım. Şlrzad, Mustafa Zekal Efendi, Ho­ca Neş'et, Selamı. Refi-i Kalayl, Keçeciza­de İzzet Molla. Şeyh Müştak, Leskofçalı Galib, Nevres-i Cedld, Yenişehirli Avni, Ay­di Mehmed, Leblb, Hakkı Bey, Adile Sul­tan, Leyla Hanım. Murad Molla, Ziya Pa­şa. Muallim Feyzi, Mebnl. İbnürreşad Ali Ferruh, Mehmed Ali Hilmi Dedebaba, Mu­rad Emri, Mustafa Asım ve Hersekli Arif Hikmet bunlar arasında zikredilebilir. Bun­lardan bazılarının birden çok mersiyesi bu­lunmaktadır. Makaifd-i Aşk sahibi Ka­zım Paşa ile biri elli bentlik muhammes olmak üzere beş mersiyesi bulunan Os­man Şems Efendi XIX. yüzyılın en büyük mersiye şairleridir.

Edib Harabl, Sildeddin Sırri. Samih Ri­fat Bey, Mehmed Memduh Paşa. Sıdkı

Baba. Kanbalakzade Hazml. Fahlml. Meh­med Şemseddin (Uiusoy), Ahmet Remzi (Akyürek), Tahirülmevlevl, Kemal! Efendi, Abdurrahman Sami, Alvarlı Muhammed Lutfi, Yusuf Fahir Baba (Ataer), Hüseyin Şemsi Ergüneş gibi isimler bu geleneğin son halkalarını oluşturur. Bunların içinde şiirlerini Netayisü'l-entas adlı bir risale­de toplayan Samih Rifat ve elli beyitlik "Mersiye-i İmam-ı Hüseyin aleyhisselam" adlı manzumesiyle Keman Efendi önem­lidir. Bazı Kerbela mersiyeleri müstakil ri­saleler halinde basılmıştır. Kazım Paşa'nın Makö.lid-i Aşk'ı ile (İstanbul 1301) Osman Şems Efendi'nin Mersiye-i Cenab-ı Sey­yidü'ş-şüheda'sı (İstanbul 1327) bunla­rın en tanınmışıdır.

Muharremiyyelerde nazım şekli olarak gazel, kaside, murabba, muhammes, mü­seddes, müsemmen, terkibibend ve ter­ciibend kullanılmıştır (bk. a.g.e. , s. 46). Klasik bir muharremiyyede Kerbela Ola­yı'nın ayrıntılı tasvirini matem zamanı olan muharrem ayının geldiğini belirten ifadeler takip eder. Feleğe sitem, Hz. Hü­seyin'in yasını tutmanın gerekliliği vur­gulanıp soyunun övülmesinin ardından manzume Ehl-i beyt'e zulmeden Yezld, Şimr ve diğer isimlere lanetle sona erer.

Kerbela Olayı halk ve aşık edebiyatında da yaygın olarak işlenmiş. bu tür şiiriere mersiyenin yanı sıra "muharremlik" adı verilmiştir. Bilhassa Alevi ve Bektaşi çev­relerinde bu konuya dair yüzlerce man­zume yazılmıştır. Aşık Yunus'tan başlayıp günümüze kadar devam eden bu tür şi­irlerin en tanınmışları Dedemoğlu (XVII. yüzyıl) , Kalbi, Noksanl Baba (XVIII. yüzyıl), Deli Boran, Mir'atl (XIX. yüzyıl), Yozgatlı Hüznl, Hilall, Faklrl, Sefil Ali. Döne Sultan. Seyyah Dede, Rıza . Arif Abdal. Derviş Ke­mal, Hüseyin Çırakman (XX yüzyıl) gibi şairlere aittir. Bünyamin Çağlayan Ker­bela mersiyeleri üzerinde bir doktora te­zi hazırlayarak bu şiirleri bir araya topla­mıştır (bk. bibl) .

Divan edebiyatında, muharrem ayının ilk günü başlayan yeni yıl dolayısıyla şair­lerin padişaha ve devlet büyüklerine sun­dukları tebrik kasidelerine de muharre­miyye denilmiştir. Bu vesileyle sarayda ya­pılan törenlerde padişahın kaside takdim eden şairlere ve devlet adamlarına verdi­ği hediyelerle devlet adamlarının yanında çalışanlara dağıttıkları ihsanlar da aynı isimle anılmıştır. Zamanla gelenek halini alan bu uygulamada, senenin ilk günü ele geçen para veya hediye sebebiyle o yılın bolluk ve bereket içinde geçeceğine ina­nılmasının önemli rolü vardır.

MU HASARA

BİBLİYOGRAFYA :

Yazıcıoğlu Mehmed, Muhammediye (haz. Amil Çelebioğlu ), İstanbul 1996, ll, 305-308; Sinan Paşa, Tazarru'name (nş r. Mertol Tulum ), İstan­bul 1971 , s. 276-278; HayretT, Divan (haz. Meh­med Çavu şoğlu -M. Ali Tanyeri), İstanbul 1981, s. 9-12; Fuzu!T, Hadikatü's-süeda (haz. Şeyma Güngör), Ankara 1987, s. 432, 434, 480-482; Özege, Katalog, lll, 1112·1113; TahirülmevlevT. Edebiyat Lügatı, İstanbul 1973, s. ı 02; Muham­medT er-ReyşehrT, Mizanü'l-/:ıikme, Tahran 1362 hş./1404, VI, 324-328; Mustafa Tatçı, Aşık Yu­nus ve Diğer Yunusların Şiir/eri, Ankara 1991, s. 47-48; Bünyamin Çağlayan , Kerbela Mersiye­leri (doktora tezi. 1997), Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, tür.yer. ; Nurettin Albayrak, Ansiklopedik Halk Edebiyatı Terimleri Sözlü­ğü, İstanbul 2004, s. 396-400; Abdullah Uçman, "Samih Rıfat'ın Nefesleri: Nefay isü'l-Enfas", MÜTAD, sy. 8 (ı997) , s. 535-554; Pakalın, ll, 566-567; Mustafa Uzun, "Kazım Paşa", DİA, XXV, 152; a.mlf .. "Kerbela", a.e., XXV, 275; Ni­hat Azamat "Kemall Efendi", a.e., XXV, 236; Nuri Özcan, "Mersiye", a.e., XXIX, 219-221; Mus­tafa isen, "Mersiye", a.e., XXIX, 218-219; a.mlf., "Mersiye", TDEA, VI, 273-274.

L

ı

L

ı

L

~ MusTAFA UzuN

el-MUHARRER ( )jı..o.lf )

Rafii'nin (ö . 623/1226)

Nevevi tarafından Minhiicü' t-tiilibin adıyla

ihtisar edilen Şafii fıkhına dair eseri (bk. MiNHACÜ't·TM.İBIN; RAFü,

Abdülkerim b. Muhammed).

el-MUHARRERÜ'l-VECİZ (~,ı ı )jı..o.lf )

İbn Atıyye el-Endelüsi'nin (ö. 541/ 114 7)

rivayet ve dirayet metodunu birlikte kullandığı

Kur'an-ı Kerim tefsiri (bk. İBN ATIYYE el·ENDELÜSI).

MU HASARA ( ö .)""l;ı.,olf )

Meskfin ve müstahkem bir yeri ele geçirmek için yapılan

kuşatma hareketi.

_j

ı

_j

ı

_j

Sözlükte "etrafını çevirmek, kuşatmak, ablukaya almak" anlamındaki hasr kökün­den türeyen muhasara kelimesi "ele ge­çirme amacıyla bir yerin etrafını sarıp mü­dafılerin dışarı çıkmasını ve yardım alma­sını engelleme" manası taşır. Açık arazi­de düşmanın abluka altına alınması da so­nuç bakımından muhasara olmakla bir-

9