muĞlÂklik ve tragedya - nek.istanbul.edu.tr:4444

225
T. C. İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Tiyatro Eleştirmenliği ve Dramaturji Anabilim Dalı Doktora Tezi MUĞLÂKLIK ve TRAGEDYA Oğuz Arıcı 2502050053 Tez Danışmanı Prof. Dr. Zeynep Sayın İstanbul 2009

Upload: others

Post on 14-May-2022

7 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: MUĞLÂKLIK ve TRAGEDYA - nek.istanbul.edu.tr:4444

T C

İstanbul Uumlniversitesi

Sosyal Bilimler Enstituumlsuuml

Tiyatro Eleştirmenliği ve Dramaturji Anabilim Dalı

Doktora Tezi

MUĞLAcircKLIK ve TRAGEDYA

Oğuz Arıcı

2502050053

Tez Danışmanı

Prof Dr Zeynep Sayın

İstanbul 2009

iii

Muğlacircklık ve Tragedya ndash Oğuz Arıcı

OumlZ Muğlacircklık insanın varoluşuna iccedilkin bir durumdur Bu durum oumlluumlmden sonrasının

bilinmemesinden kaynaklanmaz yalnızca aynı zamanda varlık olanaklarının hitamı

olarak oumlluumlmuumln bizatihi varlığı muğlacirck bir konumda bırakmasından da ileri gelir Bu

ccedilalışmada trajik kavramının bu tuumlrden bir muğlacircklık duumlşuumlncesiyle accedilıklanabileceği

iddia edilmekte Antik Yunan tragedyalarının da benzer bir muğlacircklık fikrinden neşet

ettiği oumlrneklerle goumlsterilmeye ccedilalışılmaktadır Bu ccedilerccedilevede birinci ve ikinci

boumlluumlmlerde muğlaklığın ne olduğu felsefi ve antropolojik duumlzlemlerde ele

alınmaktadır Muğlaklığın felsefi duumlzleminin temeli olarak Martin Heideggerrsquoin

Varlık ve Zaman adlı eseri tartışılmaktadır Heideggerrsquoin bu eserinde oumlzellikle havf

kavramı ile oumlluumlm ve hiccedillik duumlşuumlncelerine odaklanılarak bu duumlşuumlncelerin deinon ve

daimon gibi Antik Yunan tragedyasının anahtar soumlzcuumlkleriyle ilişkileri ortaya

ccedilıkarılmaya ccedilalışılmaktadır Antropolojik duumlzlemde ise Mary Douglas James Frazer

Sigmund Freud ve Reneacute Girard gibi duumlşuumlnuumlr ve araştırmacıların rituumlellerle ilgili

fikirleri tartışılarak rituumlel uygulamalarının muğlaklıkla muumlcadeledeki yeri ve oumlnemi

tragedyalar bağlamında ele alınmaktadır Son boumlluumlmde ise ccedilalışma boyunca

geliştirilen fikirler Sophoklesrsquoin Antigone tragedyasındaki -oumlzellikle de buradaki

koro şarkıları merkezinde- ccedileşitli oumlrneklerle tartışılmaktadır

iv

Ambiguity and Tragedy - Oğuz Arıcı

ABSTRACT

Ambiguity is a condition immanent to human existence This condition does not only

stem from the uncertainty of after-death it also results from death -as an end to

possibilities of Being ndash leaving Being in an ambiguous position In this study it is

argued that the concept of tragic could be explained with this kind of an idea of

ambiguity and it is tried to be shown with examples that Ancient Greek tragedies are

built on the same idea of ambiguity In this framework in the first and second

chapters the meaning of ambiguity is elaborated on from philosophical and

anthropological perspectives Martin Heideggerrsquos Being and Time constitutes the

basis of the philosophical discussions of ambiguity Focusing on the concepts of

angst death and nothingness from Heidegger the relationship between these

concepts and the key words of Ancient Greek tragedies like deinon and daemon was

tried to uncovered On the anthropologic plane the ideas of Mary Douglas James

Frazer Sigmund Freud and Reneacute Girard regarding rituals were discussed and the role

and importance of rituals in dealing with ambiguity was problematized in the context

of tragedies In the last chapter the ideas developed throughout the study are

discussed through various examples especially the chorus songs in Sophoclesrsquo

Antigone

v

Oumlnsoumlz Bu ccedilalışma tragedyalarla oumlzellikle de Antik Yunan tragedyalarıyla uzunca bir suumlredir

yoğun bir şekilde ilgilenmemin bir sonucu olarak oluştu Ancak bunun dışında tez

danışmanım Prof Dr Zeynep Sayınrsquoın dersleri ve onun oumlncuumlluumlğuumlnde duumlzenlenen ve

felsefe ve sanat ilişkisi temelinde okuma ve tartışmalar yaptığımız toplantıların

ldquoMuğlacircklık ve Tragedyardquo başlıklı bu ccedilalışmanın şekillenmesinde oumlnemli bir

katkısının bulunduğunu belirtmem gerekiyor Bu bakımdan başta danışman hocam

Zeynep Sayınrsquoa ccedilalışmam suumlresince yaptığı eleştirileri iccedilin olduğu kadar bu

toplantılara oumlncuumlluumlk ettiği iccedilin de ayrıca teşekkuumlr etmek isterim

Yabancı kaynaklardan yaptığım alıntıların Tuumlrkccedileye ccedilevrilmesinde ve ccedilevirilerin

kontroluumlnde yardımcı olan yazdığım kısımları okuyarak bana tavsiyelerde bulunan

ve yurtdışında olduğu zamanlarda istediğim kitapları tarayarak bana goumlnderen sevgili

eşim Elif Ccedilağışrsquoa da oumlzel olarak teşekkuumlr ediyorum Onun maddi katkılarının

yanında manevi desteği de olmasaydı işim daha da zor olurdu

Celal Mordeniz ve Kerem Eksenrsquoe ve ayrıca izleme komitemde yer alan hocalarım

Prof Dr Dikmen Guumlruumln ve Doccedil Dr Kerem Karaboğarsquoya oumlneri eleştiri ve

desteklerinden dolayı teşekkuumlr ederim

vi

İccedilindekiler

OumlZ İİİ

OumlNSOumlZ V

İCcedilİNDEKİLERVİ

KISALTMALAR VE İŞARETLERVİİİ

GİRİŞ 1

TANIM SORUNU 2 SOPHROSYNErsquoDEN MUĞLAcircKLIĞA 6 MUĞLAcircKLIK 10

1 İNSANIN EVRENDEKİ KONUMU MUĞLAcircKLIK 18

11 MUĞLAcircKLIK VE SINIR AŞIMI 18 12 AYIRMA TRAGEDYA HEİDEGGER 24

121 Heidegger ve Varlık 25 122 Haletiruhiye 34 123 Korku [Furcht] ve Havf [Angst] ayrımı 36

13 DEİNON VE DAİMON 42 131 Deinon 42 132 Freudrsquoun Unheimlichrsquoi 44 133 Daimon 50

14 OumlLUumlM OumlLUumlMLUumlLUumlK 63 141 Daseinrsquoın Hitamı 67 142 Oumlluumlm Havfı 68 143 ldquoHerkes Oumllecekrdquo amp Belirsizlik 70

15 TECHNEacute TEKNİK 73

2 KUumlLTUumlREL TECHNE OLARAK RİTUumlEL VE KATEGORİZASYON 82

21 KATEGORİZASYON 82 22 KOZMOSUN KONTROLUuml RİTUumlELLER 87 23 EŞİK 90 24 KİRLENME MURDAR CENABET 92 25 PHARMAKON 105 26 RİTUumlELİN BUNALIMI 107

261 Muğlacircklığın Kontroluuml Olarak Dike 116 27 RENEacute GİRARD ldquoFARKLILIĞIN YİTİMİrdquo VE MUĞLAcircKLIK 117

vii

3 ANTİGONE 125

31 GREK KOZMOLOJİSİ 126 311 Kirlilik 126 312 Tanrı İnsan 129 313 Doğa Kuumlltuumlr 133 314 Sosyal İlişkiler (Aile Evlilik Baba-Oğul vs) 139

32 ANTİGONE 142 321 904-920 Satırlar 142 322 Hegelrsquoin Antigone Okuması 147

3221 Cesedi Accedilıkta Bırakmak 152 3222 Hegelrsquoe İtirazlar ndash Karakterlerin Muğlacircklığı 155 3223 Pozitif Hukuk ndash Doğal Hukuk amp Devlet - Aşiret 159

323 Antigone ndash Koro Şarkıları 163 3231 Birinci Koro Şarkısı [330-375] 163 3232 İkinci Koro Şarkısı [583-625] 171 3233 Uumlccediluumlncuuml Koro Şarkısı [780-800] 176 3234 Doumlrduumlncuuml Koro Şarkısı [944 - 976] 178 3235 Parodos ve Beşinci Koro Şarkısı 185

SONSOumlZ 193

KAYNAKCcedilA 201

TABLOLAR 213

EK 1 LEVİ-STRAUSSrsquoUN THEBAİ MİTİ İKİLİ KARŞITLIKLAR TABLOSU 213 EK 2 MEDENİLİK YABANİLİK AYRIMI 214

OumlZGECcedilMİŞ 215

viii

Kısaltmalar ve İşaretler age Adı geccedilen eser

agy Aynı eser-yer

Bkz Bakınız

Ccedilev Ccedileviren

Ed Editoumlr

GA Gesamtausgabe ldquoBuumltuumln Yapıtlarırdquo anlamında Heideggerrsquoin eserlerinin toplu

basımı

Haz Yayına Hazırlayan

Karş Karşılaştırınız

pp Sayfalar

s Sayfa

sat Antik metinlerdeki satır numarası

ty Basım tarihi yok

Trans Ccedileviren

vd ve devamı

vb Ve benzeri

[hellip] Alıntılarda atlanan cuumlmle cuumlmleler

[sic] ldquoAlıntılanan metinde aynen boumlylerdquo anlamında

sect Paragraf Numarası

[Kelime Rakam] Bazı Tuumlrkccedile soumlzcuumlklerden sonra kelimeyi orjinal dilinde

goumlstermek amacıyla ve Antik metinlerdeki satır numaralarını goumlstermek maksadıyla

koumlşeli parantez [] kullanılmıştır

ix

Ccedilalışma boyunca bazı kelimeler oumlzel olarak vurgulanmak maksadıyla italik

yazılmıştır Oumlzellikle bazı oyun isimlerinde oyun kahramanı ile oyun isminin aynı

olduğu durumlarda oyun isimleri italik olarak belirtilmiştir

1

GİRİŞ Antik Yunan tragedyalarıyla ilgili ccedilalışmalarda her zaman şu sorunun cevabı oumlzel bir

oumlnem taşır Neden sadece MOuml beşinci yuumlzyıl ve neden Atina Boumlylesine buumlyuumlk bir

sanatsal başarının arkasında yatan koşullar neydi Neden tragedyalar Sparta Thebai

ya da bir Yunan adası değil de Atina merkezcil olarak vuumlcut buldu ve neden yalnızca

yuumlz yıl gibi bir suumlre iccedilinde parlayıp goumlzden kayboldu Bu sorulara sosyolojik

bakımdan cevap veren oumlnemli sayıda ccedilalışma bulunmaktadır Oumlzellikle Jean-Pierre

Vernant ve Pierre Vidal-Naquet gibi isimlerin tragedyayı MOuml beşinci yuumlzyıla oumlzguuml

toplumsal koşullarının doğal bir sonucu olarak konumlandırdığı ccedilalışmaları bu

konuda doyurucu oumlrnekler olarak verilebilir1

Diğer taraftan filozofların da tragedyalarla oumlzellikle Antik Yunan tragedyalarıyla

yakından ilgilendiklerini kendi duumlnya goumlruumlşlerini accedilıklayabilmek iccedilin ccediloğu zaman

tragedyalardan oumlrnekler seccediltiklerini goumlruumlyoruz Aristotelesrsquoin Poetikarsquoda tragedyayı

felsefi bir sanat olarak nitelemesinden [Poetika 1451b] beri neredeyse buumltuumln buumlyuumlk

filozoflar Antik Yunan tragedyasıyla yakından ilgilenmişlerdir Terry Eagleton

buumlyuumlk filozofların ilginccedil bir şekilde tragedyanın bitmek uumlzere ya da ccediloktan bitmiş

olduğu doumlnemlerde tragedya uumlzerine spekuumllasyon yaptıklarını hatırlatıyor2

Tragedyanın bıraktığı boşluk felsefe tarafından mı doldurulmaktadır Yoksa

felsefenin bizatihi varlığı mıdır tragedyayı bitiren Başka bir deyişle felsefe

tragedyanın ortadan kalkmasına sebep olmuş olabilir mi Felsefenin yokluğunda da

tragedya varoluyor diyebilir miyiz Eğer bu sorulara cevabımız olumluysa burada

felsefenin de tragedya sanatının da ne olduğuna ilişkin oumlnemli ipuccedilları edinebiliriz

Fakat her şey bir yana bu soruları sorabiliyor olmamız daha başlangıccedilta bize şunu

goumlsteriyor ki hem felsefenin hem de tragedyanın ilgi alanına giren ortak bir şey var

1 Bkz Vernant Jean-Pierre Yunan Duumlşuumlncesinin Kaynakları Ccedilev Huumlsen Portakal Cem Yayınevi 2002 ve Vernant Jean Pierre and Pierre Vidal-Naquet Myth and Tragedy in Ancient Greece New York Zone Books 1990 2 Eagleton Terry Sweet Violence The Idea of The Tragic Blackwell Publishing Oxford 2003 s 17

2

trajik olan Eagleton ldquoyapabilenler tragedya yazıyor yapamayanlar felsefe yapıyorrdquo3

diyor Eğer oumlyleyse yapabilenlerle yapamayanlar arasında ccedilok buumlyuumlk bir rekabet

olduğu kesin Ccediluumlnkuuml ikisi de trajik olanla ilgili olmasına rağmen nasıl oluyor da

tarihte her ikisi birden aynı anda varolamıyorlar Ccedilalışmamızda bu sorulara cevap

bulmaya ccedilalışacağız

Tanım Sorunu

ldquoTragedyardquonın ne olduğuna dair ccedilok fazla ccedilalışma bulunmaktadır Literatuumlruumln bu

kadar fazla olmasının nedeni tragedyanın ldquotanımlanmaya direnenrdquo bir yanı

olduğundan kaynaklanıyor olabilir mi Ashley Thorndike ldquotragedyaya dair

yapılacak herhangi bir kesin tanımın doğru ve kapsayıcı olamayacağı kesindirrdquo4

diyerek sorumuzu doğruluyor T R Henn ise ldquoHiccedil kimse duumlnya edebiyat

tarihindeki ccedileşitlilik goumlsteren formlarını da kapsayacak yeterlilikte tragedyanın

tanımını yapamazrdquo5 diyerek daha da ileri gidebilmektedir Her şeye rağmen

tragedyayı tanımlama girişimlerinde birkaccedil temel eğilimden soumlz edilebilir Seyirciye

olan etkisi [acıma korku katharsis vs] bağlamında tragedyayı accedilıklama eğilimleri

trajik kahraman merkezli daha ccedilok romantik kuramın rağbet goumlsterdiği yaklaşımlar

biccedilimsel kuram diyebileceğimiz ve tragedyaya oumlzguuml belli başlı [trajik plot tanınma

baht doumlnuumlşuuml kahramanın etik zaafı vs gibi] unsurların varlığı yokluğu uumlzerinden

tragedyayı tanımlama ccedilabaları duumlalist bir duumlnya goumlruumlşuuml ccedilerccedilevesinde tragedyayı iyi-

koumltuuml doğru-yanlış gibi ahlaki değerlerin ccedilatışması olarak goumlrme eğilimleri bunlar

arasında sayılabilir6 Raymond Williamsrsquoın dediği gibi ldquotragedyaya pek ccedilok yoldan

ulaşılabilmektedirrdquo7 Fakat ister biccedilimsel oumlzellikleriyle yaklaşımlar olsun isterse

3 Eagleton 2003 s 17 4 Thorndike Ashley H Tragedy Houghton Mifflin and Company Boston amp New York 1908 s 12 5 Henn T R The Harvest of Tragedy MethuenampCo London 1961 s 282 6 Tragedyayı tanımlama sorunuyla ilgili daha ayrıntılı bilgi iccedilin şu kaynaklara bakılabilir Palmer Richard H Tragedy and Tragic Theory An Analytical Guide Greenwood Press London 1982 Brereton Geoffrey Principles of Tragedy A Rational Examination of the Tragic Concept in Life and Literature University of Miami Press Florida 3 Printing 1970 Mandel Oscar A Definition of Tragedy New York University Press New York 1961 Roche William Mark Tragedy and Comedy A Systematic Study and a Critique of Hegel State University of New York Press New York 1998 ve Williams Raymond Modern Tragedy Chatto and Windus London 1966 7 Williams 1966 s 13

3

iccedileriğe youmlnelik tanımlamalar olsun tragedyayı ele alma tuumlrleri trajik olanın ne olduğu

sorusuna cevap vermekten kaccedilamazlar Trajik olanın ne olduğuna ilişkin ayrımların

ccedileşitliliği ise bir tuumlr olarak tragedyaya yaklaşımlardan ccedilok farklı değil

Th C W Oudemans tragedya ve trajik olanı accedilıklama girişimlerini iki tip duumlnya

algısına goumlre ayırıyor8 İlkine ldquoayırıcı kozmolojilerrdquo ikincisine ise ldquoetkileşimli

kozmolojilerrdquo adını veriyor Buna goumlre ayırıcı kozmolojiler evrenin rasyonel ve

kesin bir biccedilimde doğa-kuumlltuumlr insan-tanrı insan-hayvan gibi ayrımlarla kategorilere

boumlluumlnduumlğuuml kategorilerin ise birbirleriyle ilişkisinin olmadığı ya da ccedilok az ilişkili

olduğuna inanıldığı kozmolojilerdir Oudemans modern Batı kuumlltuumlruumlnuumln boumlyle bir

ayırıcı kozmolojinin uumlruumlnuuml olduğunu iddia etmektedir Diğer taraftan etkileşimli

kozmolojilerde ise kategorilerin birbirleriyle suumlrekli olarak temas halinde olduğuna

inanılmaktadır Duumlzen-duumlzensizlik insan-tanrı kuumlltuumlr-doğa gibi kategoriler

birbirlerini etkilemekte birbirlerine karışmakta insan ve evren her an muğlacircklık

tehdidi altında bulunmaktadır Bu yuumlzden bu tuumlr kuumlltuumlrlerde muğlacircklık durumlarıyla

muumlcadele etmek iccedilin rituumlel uygulamalarına başvurulduğu goumlruumlluumlr Oudemans bu iki

farklı kozmolojinin tragedyaya ve oumlzellikle de trajik olana bakışlarının da

farklılaştığını belirtir

Ayırıcı kozmolojinin bir sonucu olarak tragedya ccediloğu zaman ldquoccedilatışmardquo kavramı

merkezinden accedilıklanmaya ccedilalışılır Karakterlerin ve onların temsil ettiği

duumlşuumlncelerin değerlerin vs diğerleriyle oumltekiyle uzlaşmaz bir ccedilatışma iccedilinde

olduğu duumlşuumlnuumlluumlr Ccedilatışma hiccedil şuumlphesiz Grekccedile agon soumlzcuumlğuumlne referans

vermektedir Biz modernler agon soumlzcuumlğuumlnuuml genellikle ldquokusursuzrdquo bir simetri iki

ldquokarşıtrdquo ve ldquodenkrdquo guumlccedilte unsurun ccedilatışması olarak anlamaya meyil ederiz Biz bu

ccedilalışmamızda tragedyanın boumlyle bir ldquosimetrikrdquo yapı sergilemekten ziyade ccedilok daha

karmaşık bir temelinin olduğunu birbirine denk ve karşıt gibi goumlruumlnen birbirlerinden

kesin sınırlarla ayrılmış olduğu duumlşuumlnuumllen unsurlar arasında varolduğu sanılan

sınırların aslında belirsiz olduğunu karşıtların aslında birbirlerine karışmış durumda

8 Oudemans Th C W ve Lardinois A P M H Tragic Ambiguity Anthropology Philosophy and Sophocles Antigone Brills studies in intellectual history v 4 Leiden EJ Brill 1987

4

olduğunu goumlstermeye ccedilalışacağız9 Tragedyanın ldquokesinlikrdquolerden ziyade

muğlacircklıklardan kurulu bir tuumlr olduğunu ve bizatihi bu muğlacircklığın tragedyanın

oumlzuumlnuuml trajik olanı doğurduğunu duumlşuumlnuumlyoruz Ccediluumlnkuuml her muğlacirck durum trajik olana

gebedir Bu yuumlzden tragedyayı ve trajik olanı anlamak iccedilin muğlacircklık duumlşuumlncesinden

hareket etmek gerektiği inancındayız

2005 yılında tamamladığım yuumlksek lisans tezimde Antik Yunan tragedyalarında

sophrosyne kavramının izini suumlrmuumlştuumlm Sophrosyne basitleştirerek soumlylememiz

gerekirse sağduyu oumllccediluuml orta (yol) gibi anlamlara ve ldquokendini bilmekrdquo gibi

ccedilağrışımlara sahip Yunanca bir soumlzcuumlktuumlr Yuumlksek lisans tezimin ana ccedilerccedilevesi

tragedyanın nihai hedefinin sophrosyne ve onun bir yan uumlruumlnuuml olarak oluşacak olan

harmoni olduğu youmlnuumlnde şekilleniyordu Başka bir deyişle bir tragedyada seyirciye

oumlğuumltlenen propagandası yapılan etik bir değerdi sophrosyne Bu anlamda

sophrosyne kahramanın bir hamartiası ndashtrajik hatası- olduğu soumlylenen hybrisrsquoin

(aşırılık) karşısına yerleştiriliyordu kısaca formuumll şuydu Hybris vs Sophrosyne

Biraz yakından bakıldığında bu bakışın kısmen Aristotelyen kısmen de Hegelyen

olduğu soumlylenebilir Aristotelesrsquoin Poetikarsquosını ccedilok kaba bir şekilde kahramanın

(genellikle hybris olarak karşımıza ccedilıkan) hamartia yuumlzuumlnden yıkımı ve sonunda

izleyicide oluşan acıma ve korkunun arındırılması (katharsis) olarak oumlzetlersek tezin

Aristotelyen kısmı anlaşılabilir Hegel konusuna gelince her ne kadar tragedya

hakkındaki fikirleri tam ve kesin bir buumltuumlnluumlk goumlstermese de onun tragedyayı

ldquoccedilatışan değerlerin daha uumlst bir duumlzeyde uzlaşmasırdquo şeklindeki tanımlamasından

hareket edersek tragedyanın nihai hedefi olarak uzlaşıyı duumlşuumlnduumlğuuml ortadadır Hegel

oumlzellikle Estetik Uumlzerine Dersler [Vorlesungen uumlber die Aumlsthetik]rsquode Aristotelesrsquoin

acıma ve korku duygularının dışında uumlccediluumlncuuml ve ccedilok daha yuumlksek bir duygunun

zorunluluğundan soumlz eder Uzlaşı duygusu10 [Das Gefuumlhl der Versoumlhnung]

9 Hiccedil şuumlphesiz bu tarz bir accedilıklama ccedilabası yakın zamanlarda oluşmuş tragedyayı paradoks muğlacircklık ve belirsizlik kuramıyla accedilıklamaya ccedilalışan eğilimin bir parccedilasıdır 10 Bkz Hegel GWF Aesthetics Lectures on Fine Art Tr Knox T M Oxford Oxford University Press Vol II 1975 s 1193-1197

5

MOuml V yuumlzyıla baktığımızda bu doumlnemdeki ekonomik toplumsal ve siyasi değişim

ve ccedilatışmalarının sophrosyne ve harmonia fikirlerinde billurlaştığını goumlrmek

muumlmkuumlnduumlr V yuumlzyıl Atinarsquosının demokrasi deneyiminin doğal bir sonucu olduğu

bile iddia edilebilir Suumlrekli olarak ccedilatışan ndashoumlzellikle eski ile yeni- değerlerin

karmaşasında daima dengeyi uyumu ve oumllccediluumlluuml olmayı oumlğuumltleyen duumlsturların artması

bu tuumlrden soumlylemlerin siyasi konuşmalarda şiirlerde ve tragedya metinlerinde

sıklıkla karşımıza ccedilıkması yaşanan suumlreccedille kolaylıkla ilişkilendirilebilir Hybris vs

Sophrosyne denklemi bize hybrisrsquoe kapılan aşırıya kaccedilan sınırları zorlayan ve

hududu aşan birine sophrosynersquoin oumlğuumltlendiğini goumlstermekle ccedilatışmanın temelini de

accedilmaktadır Sınırını bilmesi gereken hybrisrsquoini kontrol etmesi gereken kahraman

eskiye aittir onun doumlnuumlştuumlruumllmesi değiştirilmesi evcilleştirilmesi en oumlnemlisi de

başka guumlccedillerle dengeye kavuşturulması gerekmektedir Tragedyalarda suumlrekli yıkıma

uğrayan eski tip kahramanlar goumlrmemizin bir sebebi de budur

Askerlik alanında gelişen yeni teknikler ve savaş stratejileri eski tipte kahramanlığın

sonunun geldiğini haber veriyordu Polis biccedilimindeki kent yapılanması ve Hoplit

denen askeri sisteminin yaygınlaşması Hektor ya da Akhilleus gibi tek başına

zaferler kazanan kahramanların iktidar alanını sınırlandırıyordu Bu tuumlr gelişmelerle

bağlantılı ve eş zamanlı olarak yeni zenginleşen bir sınıfın o doumlneme kadar sadece

soyluların ayrıcalığı olan iktidara talip olmasıyla yeni bir arkhe (erk) ccedilatışması

başladı Yine eski tipteki soy oumlrguumltlenmesi (genos) ve soy esasına dayalı youmlnetim

anlayışı bir ccedileşit vatandaş esasına dayalı bir sistem olan demos oumlrguumltlenmesi lehine

silinmeye başladı Daha oumlncesinden paranın dolaşıma girmesi ve yazının belli bir

yazman sınıfının tekelinden ccedilıkarak tam anlamıyla bir ldquokamurdquo malı haline gelmiş

olması da arkhe ccedilatışmasını Dike (Hukuk - Adalet) sorununu da iccedilerecek şekilde

genişletti ve şiddetlendirdi Yasalar soumlze dayalı olmaktan ccedilıkıyor yazılı hale

geliyordu Ccedilatışan taraflar iccedilin de yeni bir terim bulundu Isonomia yani eşitlik

Eşitlik yasaların temel felsefesini oluşturacaktı Fakat tragedya ozanlarının da

goumlstereceği gibi bu noktada bir sorun bulunmaktaydı Eşitlik gerccedilekten nedir sorusu

sorulmaya başlandı Yasaların eşitliği ne demektir Yasaların herkese eşit

uygulanması mı Yoksa herkesin adaletten eşit pay almasını sağlayacak yasalar

oluşturmak mı Ve hepsinden oumlnemlisi tragedya ozanları Dikersquonin yani adaletin

6

toplumun bir arada yaşamasının bir imkacircnı olarak gerccedilekten hayata geccedilmesinin

muumlmkuumln olup olamayacağını soruyorlar ve ccediloğu zaman da sorulara accedilık bir cevap

vermekten kaccedilınıyorlardı

Tragedyalarla ilgili kurulan denklem yani aşırıya kaccedilan kahramanın evcilleştirilmesi

daha doğrusu kahramanın aşırılık yuumlzuumlnden yıkıma uğradığının goumlsterilerek

seyircinin katharsis yoluyla ldquoehlileştirilmekrdquo istendiği fikri buumlsbuumltuumln yanlış olmasa

da eksiktir Yanlış değildir ccediluumlnkuuml tragedyaların boumlyle bir okumaya izin veren

yapıları bulunmaktadır Ama diğer taraftan eksiktir ccediluumlnkuuml bu tuumlrden yorumlamalar

tragedyanın accedilıkta bıraktığı daha radikal soruları ccediloğu zaman goumlzden kaccedilırır ya da

goumlrmezden gelmek zorunda kalır

Tragedyanın sophrosyne fikrini oumlğuumltlediği tuumlruumlnden bir formuumllleştirme tragedyanın

bir sanat formu olduğunu es geccediltiği gibi aynı zamanda sanatı da salt olarak bir

ldquoduumlşuumlncerdquoye indirger Oysaki sanatın salt duumlşuumlnce ileten bir araccedil olmadığını

soumlzcuumlklerde karşılık bulamayacak olanı da aktarabilen bir form olduğunu unutmamak

gerekir Buradan baktığımızda tragedyaların metafizik bir boyutu olduğunu hatta

bizzat bu metafiziğe ilişkin sorular sorduğunu ve bilerek de bu sorulara cevap

vermediğini goumlruumlruumlz Oumlzellikle tragedya sanatının yalnızca ldquosoru soranrdquo olmakla

yetindiğini ve zaten daha fazlasının da (sorulara cevap vermenin) onun sanatsal

youmlnuumlnuuml azaltacağını iddia edebiliriz Ccediluumlnkuuml cevap vermek tıpkı Oidipusrsquoun verdiği

yanıtın Sphenksrsquoi oumllduumlrmesi gibi sanatı oumllduumlruumlr V yuumlzyıl Yunan ozanları tam da

sistematik felsefenin doğuş arifesinde bizi cevap vermeye zorlayan ama her

yanıtımızda yeniden ve yeniden başka cevaplar bulmaya bizi mecbur bırakan sorular

sormuşlardır Yunan tragedyalarının 2500 yıldır hala aynı canlılığını korumasının en

oumlnemli nedeni budur

Sophrosynersquoden Muğlacircklığa

Sophrosyne goumlruumlnuumlşte ccedilatışan değerleri kutupları zıtları uccedilları eğerek birbirine

yaklaştırıyor ccedilatışan kuvvetler (değerler ideolojiler vs) arasında belirli bir denge

noktasının ve ccedilatışma sebebiyle bozulan duumlzenin yeniden inşasının muumlmkuumln

olduğuna işaret ediyor bunu bir ideal olarak sunuyordu Ancak bu idealin

gerccedilekleşmesi ne derece muumlmkuumlnduuml(r) Antik Yunan tragedyalarının sorduğu en

7

oumlnemli sorulardan biri tam da burada şekillenmektedir Buumltuumln kategorilerin yerli

yerinde (onlara tahsis edilmiş edildiği duumlşuumlnuumllen yerlerinde) durduğu bir duumlnya

olarak ldquoduumlzenrdquo muumlmkuumln muumlduumlr Bu accedilıdan tragedyaların konularını mitolojiden

seccedilmesi de bir tesaduumlf değildir Epik doumlneme ait olan mitolojiler tam da ldquoşeylerin

kendilerine ait yerlerinderdquo durduğu duumlzenli bir kozmosu anlatırlar ccediluumlnkuuml Tragedya

ise aynı hikacircyeleri bu ldquokozmosunrdquo derinliğindeki ldquokaosurdquo accedilığa ccedilıkartacak şekilde

değiştirerek kullanır Dolayısıyla tragedya yalnızca eski hikacircyelerin V yuumlzyıl Atina

seyircisine yeniden hatırlatılması demek değildir Tragedya seyircisini mitolojinin

goumlruumlnmeyen gerccedilekliğiyle yuumlz yuumlze getirir

Sophrosyne tragedyada bozulduğu duumlşuumlnuumllen duumlzenin yeniden kurucu guumlcuuml olarak

duumlşuumlnuumllmektedir Oysa tragedyalar başlar başlamaz duumlzenin ccediloktan bozulmuş

olduğunu goumlruumlruumlz Dolayısıyla sophrosyne bir uzlaşı noktası olarak ortayı ve

dengeyi ima etse de tragedya bu noktanın imkacircnsızlığını bize goumlsterir

Bize goumlre tragedyalar orta-noktayı dengeyi ve en oumlnemlisi de ldquocevabırdquo bulmanın

ldquoolası-imkacircnsızlığınırdquo goumlstermektedirler Neden olası Neden imkacircnsız

Olasıdır ccediluumlnkuuml neredeyse buumltuumln tragedyalarda ldquoorta-noktardquo ldquogoumlruumlnuumlrrdquo Bu

goumlruumlnuumlşuumln bir oumlrneği olarak Oresteiarsquodaki Orestesrsquoin mahkeme sahnesi verilebilir

Orta-yol ya da uzlaşı ldquoşiddetrdquoin dahil olduğu bir ikna (peitho) suumlrecinden geccediler

Ama nihai olarak deus ex machinersquonın şiddeti mutlak olarak sonlandırıcılığı

olmaksızın boumlyle bir finalin gelmesi duumlşuumlnuumllemezdi Kan davası sonsuza dek suumlruumlp

gidebilirdi Kan davalarında suumlrekli tekrar eden şiddeti ancak nihai bir şiddet

sonlandırabilir Nihai şiddetin en oumlnemli oumlzelliği yeni bir şiddete izin vermemesi

buumltuumln şiddetleri bitirici bir şiddet oluşudur Oumlrneğin devletin (hukukun) şiddeti boumlyle

bir bitiricilik niteliğine sahiptir Oresteiarsquoda da kan davasını bitiren boumlylesi bir

hukuktur

Benzer bir şekilde Antigonersquode Antigone ve Kreonrsquoun uzlaşması imkacircnsız

goumlruumlnmez olasıdır ccediloumlzuumlm oumlylesine yakındır ki suumlrekli olarak oyunda varlığı

hissedilir Ama diğer taraftan boumlyle bir uzlaşı iki bakımdan imkacircnsızdır birincisi

boumlyle bir orta nokta taraflardan birinin ndashya da her ikisinin- yok olması (ccedilatışan

ldquooumlncekirdquo olmaması) anlamına gelmektedir Oresteiarsquoda Erinylerrsquoin Eumenides

8

olması bu konuda iyi bir oumlrnek teşkil eder Hatırlanacağı uumlzere Oresteia uumlccedillemesinin

son oyununda (Eumenides) mahkemenin Orestes hakkında verdiği kararın ardından

Erinylerrsquoin Athena tarafından ikna edilme suumlreci başlar Erinyler kendilerine ait olan

potmosrsquotan11 yani aile iccedili cinayet işleyenlerden intikam alma vazife haklarından

vazgeccedilmek istemezler Ccediluumlnkuuml onları vareden şey tam da onların sahip olduğu bu

potmosrsquotur Bu accedilıdan Erinyler iccedilin ldquouzlaşmardquo demek asla oumlnceki gibi

olamayacakları bir ldquobaşkardquoya doumlnuumlşmek anlamına gelecektir Bu yuumlzden uzlaşıyı

simetri oluşturan iki uccedil noktanın ortada buluşması gibi yorumlamamak gerekir

Boumlyle bir geometri iccedilinde duumlşuumlnuumllduumlğuumlnde bile orta noktanın artık ldquouccedilrdquo olmadığı

rahatlıkla soumlylenebilir

Olası-imkacircnsızlık konusundaki ikinci husus ccedilatışmanın bizatihi kendisiyle ilgilidir

Ccedilatışma kavramı oumlylesine muğlacircktır ki bu ccedilalışmamızda da ele alacağımız uumlzere

yakından bakıldığında mutlak anlamda sınırları tespit edilebilecek bir ldquotarafrdquo ldquouccedilrdquo

ya da ldquokutbunrdquo olmadığı goumlruumllecektir Gerccedilekte tragedyalardaki ccedilatışan guumlccediller bir

doğrunun iki uccedil noktasına geometrik olarak konuşlanmış durumda değildir Bu

yuumlzden de iki uccedil noktanın arası orta noktası duumlşuumlncesi goumlruumlnen bilinebilen

duumlşuumlnuumllebilen ama asla erişilemeyen bir toposu işaret eder Sophrosynersquoin işaret

ettiği bu yer erişilmesi imkacircnsız ldquoufukrdquolara benzer Ufka doğru yol aldıkccedila

yakınlaşıldığı duumlşuumlnuumllen ufuk nasıl ldquoaynı uzaklıktardquo duruyor mesafesini hiccedil

yitirmiyorsa bu orta nokta da tragedyalarda ldquoulaşılabilirrdquo goumlruumlnen bir ufuk gibi

ldquoolduğu sanılanrdquo yerinde durur

Diğer taraftan kahramanların tragedyalardaki birbirlerine ldquofarklırdquo ve ldquozıtrdquo

goumlruumlnuumlmleri de ccediloğu zaman yanıltıcıdır Kahramanlar aynı anda birden fazla

11 Potmos Birinin başına gelen şey birinin payına duumlşen şey kader hediye gibi anlamlarda kullanılmaktadır Potmos birini o şey yapan ve ona ait olan şeyi ima etmektedir Burada Erinyleri Eriny yapan şey ldquoaile iccedili cinayettirrdquo onları vareden şeydir aile iccedili cinayet Hatırlanacağı uumlzere onlar Uranosrsquoun kesilen hayalarından akan kandan doğmuşlardır (Bkz Hesiodos Hesiodos Eseri ve Kaynakları Tanrıların Doğuşu (Thegonia) İşler ve Guumlnler Ccedilev Sabahattin Eyuumlboğlu Azra Erhat Tuumlrk Tarih Kurumu Yayınları Ankara 1991 s 110) Onları vareden şey ndashcinayet- aynı zamanda onların sorumluluğu goumlrev alanları ayrıcalıkları demekti Potmos boumlyle bir durumu ifade etmektedir Soumlzcuumlğuumln anlamları iccedilin ayrıca bkz Liddell Henry George Robert Scott Henry Stuart Jones and Roderick McKenzie A Greek-English Lexicon Oxford Oxford Univ Press 1996 s 1455 Eriny maddesi

9

kategoriye dahil olabilmekte ya da tek bir kategorinin iccedilinde farklılık yanılgısı

yaratabilmektedirler Dolayısıyla tragedyanın formunu geometrik bir doğrudan

ziyade kaleydoskobik ya da fraktal12 bir yapı olarak duumlşuumlnmek gerekir

Muğlacircklık durumu kahramanın ldquosuccedillulukrdquo tartışmasında da accedilıkccedila izlenebilir

Scheler ldquoSuccedillu kimdir sorusuna accedilık belli bir cevap varsa orada trajik olanın rengi

eksiktirrdquo13 diyor Yukarıda da kısmen değindiğimiz gibi ldquocevaprdquo sanatsal youmlnuuml

soldurmaktadır Kahramanın succedillu olup olmadığına ilişkin cevabın verilemediği yer

ancak muğlacircklığın olduğu yerdir Bu durumu şoumlyle accedilıklayabiliriz Kahramanın

eylemi haklı bir eylemdir fakat yine de bir succedil oluşturur Aristotelesrsquoin Poetikarsquosında

tanımlamaya ccedilalıştığı kahraman aslında bu tuumlrden bir nitelik sergiler Buna goumlre

kahraman ne tamamen koumltuuml ne de olağanuumlstuuml denecek kadar iyidir O yalnızca

herhangi bir succedilla succedillanmış kişi basit bir hata (hamartia) yapmış birisidir14 Bu hata

ahlaki bir yanlıştan ziyade kahramanın ndashister bilinccedilli ister bilinccedilsiz- yapmaktan

kaccedilınamadığı bir eylemin sonucudur Dolayısıyla hamartia oumlyle bir succediltur ki

kahraman o hatayı yapmak zorundadır bu yuumlzden succedillu sayılamaz ama bu succedilu

işlemiştir ve succedilludur Orestesrsquoin mahkemesinde (Oresteia) oyların eşit ccedilıkması

bunun muumlkemmel bir goumlstergesidir Kahraman hem succedillu hem succedilsuz bulunmuştur ndash

İonna Kuccediluradirsquonin deyişiyle- ldquosuccedillu-succedilsuzrdquo dur İşte bu hem succedillu hem succedilsuzluk

durumu kahramanın iccedilinde bulunduğu ldquotrajik konumrdquou ifade eder Bu trajik konumu

başka bir ifadeyle kahramanın ldquohem hellip hem helliprdquo ve ldquonehellip nehelliprdquo durumunu biz

ccedilalışma boyunca ldquomuğlaklıkrdquo olarak tanımlayacağız

12 Fraktal yapılar kaos teoremlerinde sıklıkla karşımıza ccedilıkan yapılardır Son 40-50 yıldan beri kusursuz oldukları duumlşuumlnuumllen uumlccedilgen kare doumlrtgen ya da doğru gibi geometrik şekillerin dışında evrende fraktal adı verilen daha karmaşık şekillerin de varolduğu uumlzerinde durulmaktadır 13 Scheler Max ldquoZum Phaenomen des Tragishenrdquo Vom Umsturz der Werte Leipzig 1923 cilt I s 257 Aktaran Kuccediluradi İonna Max Scheler ve Nietzschersquode Trajik Olan İstanbul Yankı Yayınları 1966 14 Bkz Aristoteles Poetika Şiir Sanatı Uumlzerine Ccedilev Nazile Kalaycı Bilim ve Sanat Yayınları Ankara 2005 s 45 sat 1453a10

10

Muğlacircklık

Zaman zaman benzerlikler bulma eğilimleri soumlz konusu olsa da muğlacircklık her şeyin

temelde anlaşılmaz ve bilinemez olduğunu iddia eden bilinemezcilik [agnostizm] gibi

duumlşuumlncelerle karıştırılmamalıdır Muğlacircklık bilinemez bir durum değildir aksine ndash

ccediloğu zaman- bir ccedileşit bilgi fazlalığını ima eder herhangi bir duruma veya nesneye ait

bilginin ve onun dilde ifadesinin duumlzensizliğini ve tamamlanmamışlığını goumlsterir

Muğlaklık ccediloğu zaman dilin bir acizliği olarak karşımıza ccedilıkar daha doğrusu

muğlaklığı daha kolay kavradığımız ve goumlzlemleyebildiğimiz yer dilin evrenidir bir

şeyin ndashbir olayın nesnenin vs- aynı anda birden fazla kategoriye girdiğini

duumlşuumlnduumlğuumlmuumlzde (oumlrneğin pharmakon hem ilaccedil ccedilare hem de zehir guumlnah keccedilisi

anlamlarına gelir) iki farklı şeyin aynı anda gerccedilekleşmesinde (paradoks) yine

benzer bir şekilde mantığın ccedilelişmezlik ilkesine15 uymayan bir durumla ya da

kuumlltuumlruumln daha oumlnceden sınırlarını belirlediği herhangi bir kategoriye uymayan bir

şeyle karşılaştığımızda (anomali) aklın ccedilaresizliği kendini dil yoluyla accedilık eder Bu

acizlik insana rahatsızlık verir Bir sis bulutunun iccedilindeki bir karaltının ya da yarı

karanlık bir odadaki bir nesnenin ne olduğunu hemen kavrayamadığımızda

duyduğumuz bir rahatsızlığa benzer bu his Bu rahatsızlık uyandırıcı guumlcuumlnden

dolayı muğlacircklık istenmeyen bir durum olarak karşımıza ccedilıkar Kesinlikler uumlzerine

inşa edilmiş (olduğu duumlşuumlnuumllen) duumlzeni alt uumlst eder bu yuumlzden tehlikelidir

Ayrıştırılmış adlandırılmış sınıflandırılmış buumltuumln kategorileri birbirine karıştırmak

ve aralarındaki sınırları ortadan kaldırmakla tehdit eder Duumlzen insanın aradığı kitabı

hemen bulduğu ya da nasıl bulabileceğini kesin olarak bildiğini duumlşuumlnduumlğuuml bir

kuumltuumlphaneye benzeyen bir duumlnya imgesi sunar Muğlacircklık buumltuumln rafları darmadağın

ettiği gibi bazı kitapların da ldquoişe yaramazlığınırdquo deşifre eder Ccediluumlnkuuml Baumanrsquoın

dediği gibi muğlacircklığa yol accedilan hatta onu kaccedilınılmaz kılan şey tam da bu istifleme

15 Ccedilelişmezlik İlkesi Biccedilimsel mantığın duumlşuumlnmede tutarlılığı sağlayan temel ilkelerinden biri Bu ilke ldquoBir şey aynı zamanda hem kendisi hem de kendisi olmayan bir şey olamazrdquo ldquoA aynı zamanda B olmazrdquo şeklinde dile getirilebilir Bkz Hanccedilerlioğlu Orhan Felsefe Soumlzluumlğuuml 10 Basım Remzi Kitabevi İstanbul 1996 s 47

11

ve sınıflandırma ccedilabasının kendisidir16 Muğlacircklık mutlak kategorileştirmenin

imkacircnsızlığını goumlsterir ccediluumlnkuuml her seferinde yeniden bir duumlzen uğraşı başlar ve her

yeni duumlzen ccedilabası yeni muğlacircklık kaynaklarının oluşmasına yol accedilar

Aslında muğlacircklık bir insanlık durumudur İnsanın evrendeki konumunu ima eder

Ccediluumlnkuuml varlığın ne olduğu sorusuna hala kesin bir cevap verilememiştir Max

Schelerrsquoin deyişiyle ldquoinsanla ilgilenen bilimlerin sayısı suumlrekli artmış olmasına

karşın bu bilimler insanın ne olduğunu aydınlatmaktan ccedilok karartmaktadırlarrdquo17

İnsan kendini duumlnyaya ldquofırlatılmışrdquo olarak bulur Ama duumlnyaya fırlatılmış olmakla o

aynı zamanda oumlluumlme-fırlatılmış bir varlıktır İnsan duumlnyaya fırlatıldığında varoluş

imkacircnlarını hazır bulur Şu ya da bu olabilmektedir ve olmaktadır da Ama diğer

yandan onun bu varoluş imkacircnları arasındaki ldquooumlzguumlrluumlğuumlrdquo oumlluumlmle hitam bulacaktır

Oumlluumlm insanın en kaccedilınılmaz imkacircnlarından biridir Diğer taraftan oumlluumlm hakkında

bilgi ve deneyimimiz yok denecek kadar azdır ama yine de oumlluumlmuumln bir sınır

olduğunu ve ldquokesinrdquoliği biliriz Bu kesin-ama-muğlak bilgi oumlluumlm-anksiyetesine

(oumlluumlm-havfına) sebep olur İnsan bu havfı duymamak bu havf ile karşılaşmamak ve

onu unutmak iccedilin kesinliklerden kurulu kendi kontroluumlnde (olmasını dilediği) bir

duumlnya kurmaya ccedilalışır Duumlzenin kategorileştirme sınıflandırma ve ayrıştırmanın

tasnifin ve her tuumlrluuml sınırın ve sınırlandırmaların (ve tabii sınır-dışının) duumlnyasıdır bu

Temel muumlcadele muğlacircklığın bu ldquoher şeyin yerli yerinde olduğurdquo ldquoduumlzenlirdquo

duumlnyaya tecavuumlzuumlnuumln engellenmesidir Ccediluumlnkuuml muğlacircklık insana oumlluumlm-havfını

hatırlatmaktadır Bu yuumlzden insan duumlzenli duumlnyasında unutuşa doğru kaccedilış

halindedir Fakat unutuş oumlluumlmuuml unutmak anlamına gelmemektedir aksine insan

oumlluumlmuuml hatırlatan pek ccedilok şeyle donatabilmektedir duumlnyasını Mezarlıklar

krematoryumlar tuumlrbeler ibadethaneler vs Ayrıca oumlluumlmuumln herkes iccedilin kaccedilınılmaz

olduğu ldquosoumlylemirdquo her yerde karşımıza ccedilıkar ldquoHerkes bir guumln oumllecekrdquo Bu kesin bilgi

kesinliğiyle bizi rahatlatır Boumlylece oumlluumlm duumlşuumlncesinin havfı bu soumlyleyişteki

kesinliğin tesviye ediciliğinde kaybolup gider Oumlluumlm havfı kesinliğin verdiği huzurla

16 Bkz Bauman Zygmunt Modernlik ve Muumlphemlik Ccedilev İsmail Tuumlrkmen Ayrıntı Yayınları İstanbul 2003 s 11 17 Scheler Max İnsanın Kozmostaki Yeri Ccedilev Harun Tepe Ayraccedil Yayınevi Ankara 1998 s 35

12

ortadan kaldırılır Aynı zamanda havfın derecesi ldquoherkesrdquoin kamusallığı iccedilinde

yumuşatılır İfadedeki ldquoherkesrdquo ldquohiccedil kimserdquo anlamına gelir

Bize goumlre tragedyanın inatla accedilığa ccedilıkarmak istediği şey tam da bu herguumlnkuumlluumlğuuml

iccedilerisindeki kamusallığın18 suumlrekli uumlzerini oumlrtmek istediği oumlluumlm havfıdır Ccediluumlnkuuml

tragedya tam da ldquoherkes oumllecekrdquo soumlzuumlnuumln kesinliğinin aslında ne kadar muğlacirck

olduğunu goumlsterir Ccediluumlnkuuml ldquoherkes oumllecekrdquo soumlzuumlyle ortaya konulan kesinlik oumlluumlmuumln

insan iccedilin en uccedil ve kaccedilınılmaz imkacircn oluşunun kesinliği değildir ldquoherkes oumllecekrdquo

soumlzuumlnde oumlluumlm kaccedilınılmazlığını ve zatiliğini (bana aitliğini) yitirir ldquoHerkes oumllecekrdquo

demekle artık oumlluumlm herkesindir yani aslında hiccedil kimsenindir Zaten ldquoherkes oumllecekrdquo

soumlzuuml başkasının oumlluumlmuumlnden yani dolaylı olarak ikinci elden elde edilen bir

deneyimdir Ama oumlluumlmuuml başkasının oumlluumlmuumlnden anlamak onu bu yolla

kavrayabilmek ndashdoğası gereği- imkacircnsızdır Ccediluumlnkuuml başkasının oumlluumlmuumlnde oumlluumlmuumln

her zaman bana oumlzguumlluumlğuuml kaybolur Oumlluumlm her zaman benim oumlluumlmuumlmduumlr benim en

zati varlık imkacircnımdır oumlluumlm Başkası iccedilin oumlluumlme gidilebilirim ancak başkasının

yerine oumllmem muumlmkuumln değildir oumlluumlm ikame edilemez Bu yuumlzden ldquoherkes oumllecekrdquo

soumlzuuml sahte bir kesinlik hissi yaratır insana -soumlzuumlm ona- kontrol edilebilir bir

malumat verir Boumlylece oumlluumlm alelade bir vakaya doumlner

ldquoHerkes oumllecekrdquo soumlzuumlyle oumlluumlm bu duumlnyadaki herhangi bir alelade ldquoolayrdquomış gibi

soumlzuumlm ona oumllccediluumllebilen oumlnceden kestirilebilen bilinebilen bir hakikat gibi belirli bir

kesinlik duumlzeyine yuumlkseltilerek insanın ldquoduumlzenlirdquo duumlnyasında yerini alır Oysa insan

varlığın ne olduğunu onun anlamını kesin olarak bilemediği gibi oumlluumlm konusunda da

hiccedilbir ldquokesinrdquo bilgi ve deneyime sahip değildir Oumlluumlmuuml yokluğu ve hiccedilliği

ldquoanlayabileceğirdquo tek yer vardır O da havfın kendisidir İnsan ancak havf duyarak

hiccedilliği kavrayabilir Ama insan tam da bu havfın huzursuzluğundan kaccedilar Yani

insanın kaccediltığı şey oumlluumlm değil bizatihi oumlluumlm-havfıdır İnsan bu havfla doğrudan

doğruya karşılaşmak istemez Bize goumlre tragedya insanı kaccedilmaya ccedilalıştığı bu havfla

yuumlz yuumlze getirir En azından kaccedilışın imkacircnsızlığını ona hatırlatır

18 Bu terimler Heideggerrsquoe aittir Ccedilalışmamızın ilerleyen boumlluumlmlerinde bu terimleri daha daha kapsamlı olarak ele almaya ccedilalışacağız

13

Bu kaccedilışın en temel goumlstergesi hiccedil şuumlphesiz kuumlltuumlruumln kendisidir İster adına insanın

ldquohayatta kalmardquo stratejisi isterse ldquooumlluumlmsuumlzluumlkrdquo ccedilabası diyelim kuumlltuumlr insanın her

tuumlrluuml ldquoyapıp etmerdquosi anlamıyla kuumlltuumlr ldquooumlluumlm fikrinin yarattığı dehşetrdquoten kaccedilışı ima

etmektedir İnsan oumlluumlmluuml olduğu iccedilin ldquokuumlltuumlrrdquo kurmaktadır Kuumlltuumlr Baumanrsquoın

deyişiyle ldquoinsanların farkında oldukları şeyi unutturmaya youmlnelik incelikli karşı-

anımsatıcı teknik bir aygıttırrdquo19 İnsan eğer ldquounutmak zorundardquo olduğu şey

olmasaydı suumlrekli olarak ona kendini kendi varlığını hatırlatacak uumlruumlnler uumlretmezdi

Hegelrsquoin dediği gibi insanın hakiki varlığı onun eylemidir kendini ortaya koyma ve

kendini yaratma edimidir20 Bu yuumlzden insan varolmak iccedilin eylemde bulunmak

zorundadır kuumlltuumlruumln temelinde yatan işte bu zorunluluktur İnsan ancak ve ancak

eylemle ve eylemde varolabilir ve varolmaktadır Diğer taraftan soumlz konusu eylemin

oumlznesi olan insanın varoluşunu suumlrduumlrmesi bir ldquoolumsuzlamardquo şeklinde gerccedilekleşir

Ccediluumlnkuuml o duumlnyaya geldiği haliyle kalmaz onun insan olabilmesi demek doğal varlık

olarak ldquone iserdquo o olmaması ve ldquone değilserdquo o olması anlamına gelmektedir Hegelrsquoin

deyimiyle insan varolanı ldquodiyalektik olarak ortadan kaldıran ve var olmayanı

yaratanrdquo bir varlıktır Diyebiliriz ki eylemin bizatihi kendisi tragedyanın terimleriyle

konuşursak varolanlara (doğaya) karşı bir ccedileşit hybrisrsquotir insanın ldquoinsan

oluşturucurdquo eylemi kaccedilınılmazrsquodır ve kaccedilınılmaz olarak bir ldquosınır aşımırdquodır succediltur

Bu kaccedilınılmazlık durumu onun ldquotrajikrdquo niteliğidir

İnsan herhangi bir ontik varlıktır Ancak o diğer buumltuumln varlıklardan kendini ayırır

Bir tuumlr olarak ldquohayvanrdquo olmasına ve diğer canlılarla birlikte doğanın iccedilinde

varolmasına karşın kendini ldquohayvanrdquolığından ve doğadan ayırır Kaccedilınılmaz olarak

yapar bunu Hegel insandaki bu ayırma guumlcuumlnuuml hayret-verici ve mucizevicirc olarak

nitelendirir İnsana bu guumlcuuml veren logosrsquotur İnsan bu logos sayesinde varolan

duumlnyaya karşı kendi duumlnyasını kuumlltuumlruuml kurar ve boumlylece kendini doğadan insan

elinin değmediği vahşi doğadan ayırır Antigonersquonin birinci koro şarkısında tam da

19 Bauman Zygmunt Oumlluumlm Oumlluumlmsuumlzluumlk ve Diğer Hayat Stratejileri Ccedilev Nirguumll Demirdoumlven Ayrıntı Yayınları İstanbul 2000 s 47 20 Kojegraveve Alexandre Hegel Felsefesine Giriş Ccedilev Selahattin Hilav YKY İstanbul 2 Baskı 2001 s 20 ve 111

14

bu yuumlzden logos dehşet verici bir techne olarak karşımıza ccedilıkacaktır Koro insanın

techne yardımıyla doğayı boyunduruk altına almasını insanın doğaya karşı kazandığı

zaferin oumlvguumlsuumlnuuml soumlyluumlyormuş gibidir ama iccedilten iccedile bu ldquozaferinrdquo uğursuzluğunu

sezdirir Ccediluumlnkuuml bu ldquoayırmardquo projesi başarısızlığa uğramaya mahkucircmdur İnsan

kendini ayırdığı doğanın tehdidini daima duyacak ama her seferinde geliştirdiği yeni

oumlnlemler (yeni teknikler) yeni tehditlerin doğmasına yol accedilacaktır

Bizce trajik olan boumlyle bir topostan neşet etmektedir Ccediluumlnkuuml insanın sahip olduğu bu

mucizevicirc techne (logos) onu iccedilinde bulunduğu doğayla uyumsuz hale getirir İnsan

doğanın bir parccedilası olmasına rağmen ona ccedilırılccedilıplak bir halde uyum sağlayamaz

Antigone birinci koro şarkısında soumlylendiği gibi insan hypsipolis apolisrsquotir Doğanın

iccedilinde kendine kentler kursa da aslında yersiz-yurtsuzdur Duumlnya iccedilinde varolsa da

aslında buraya ait değildir İnsanın varoluşu bu tuumlrden ikiliklerle doludur

Duumlşuumlncelerimizi toparlayacak olursak tragedyanın beşeri duumlnyaya ilişkin sorunları

tartışmaya accedilmanın yanı sıra insanın bu duumlnyadaki belirsizliklerle dolu varlığını da

sorunlaştırdığı kısaca tragedyanın toplumsal meselelerin goumlruumlntuumlsuuml altında daha

derinde felsefi ve metafizik soruları da accediltığı ortadadır Bu duumlşuumlncelerden hareketle

ccedilalışmamızın eksenini metafizikten felsefi antropolojiye antropolojiye ve oradan da

tragedya metinlerine uzanan bir hat uumlzerinde inşa etmeye ccedilalışacağız

Ccedilalışmamızın birinci boumlluumlmuumlnde kısa bir tanımlama girişiminin ardından

muğlacircklığın yukarıda değindiğimiz insan varlığındaki ikiliklerle nasıl bir bağlantı

iccedilerisinde olduğu ve bu ikiliklerin ve belirsizliklerin kendini hissettirdiği oumlluumlm-havfı

uumlzerinde duracağız Bu konuda Heideggerrsquoin Varlık ve Zaman [Sein und Zeit] adlı

eserinin yol goumlstericiliğinde ilerlemeye ccedilalışacağız Oumlzellikle Heideggerrsquoin varlık

tanımından hareketle oumlluumlm konusundaki arguumlmanlarını tartıştıktan sonra oumlluumlm-havfı

sorununu ele alacağız Oumlluumlm-havfıyla ilişkili olduğunu duumlşuumlnduumlğuumlmuumlz tekinsiz

(Unheimlich Uncanny) kavramını da bu boumlluumlmuumln sonunda tartışacağız Tekinsiz

hem bizatihi insanlık durumuyla hem de trajik kavramıyla ilintisi olduğunu

duumlşuumlnduumlğuumlmuumlz bir kavram olarak bizi ilgilendirmektedir Bu kavram tıpkı ccedilalışma

boyunca yer yer değineceğimiz kutsal kirli lanetli pharmakon vs gibi soumlzcuumlklere

benzer ama onlardan ccedilok daha guumlccedilluuml bir biccedilimde muğlacircklık kavramı iccedilin zihin accedilıcı

bir oumlrnek teşkil etmektedir Bu konuda Freudrsquoun 1919 tarihli (Unheimlich)

15

makalesinde yapmaya ccedilalıştığı tanımlama girişiminin ışığında yine Heideggerrsquoin

Houmllderlinrsquoin İster şiiri uumlzerine verdiği dersler ile Metafiziğe Giriş [Die Einfuumlhrung in

die Metaphysik] adlı eserinde geliştirdiği fikirler doğrultusunda tekinsiz terimini ele

almaya ccedilalışacağız

İkiliklerin yarattığı belirsizliklerden kaccedilış yolunun duumlnyaya yeniden ve daima duumlzen

vermek onu kategorilere ayırmak adlandırmak ve sınıflandırmak olduğunu daha

oumlnce belirtmiştik Muğlacircklık insanın ayırdığı ldquoşeylerinrdquo birbirine ldquokarışmasırdquo

anlamına gelmekteydi Bu da ldquoher şeyin yerli yerinde durduğurdquo kozmosun kaosa

suumlruumlklenmesi demektir Karışma durumları trajik olana gebedirler Eğer karışmış

olanı ayırma ccedilabası yetersiz kalmışsa orada trajik belirmeye başlar Ccedilalışmamızın

ikinci boumlluumlmuumlnde bu tuumlrden ayırma ve karışma durumlarını somutlaştırmaya

ccedilalışacağız Bu konuda bizi tragedyaya goumltuumlrecek bir alan olarak rituumlel pratiklerini

ele almayı uygun bulduk Rituumleller oumlncelikle duumlnyadaki şeyleri ayırmaya ayrılmış

kategorilere boumlluumlnmuumlş duumlnyayı o halde ldquotutmayardquo ve birbirine karıştıkları ya da

karışma tehlikelerinin olduğu durumlarda da onları yeniden ayırmaya

yaramaktadırlar (en azından oumlyle olduğuna inanılmaktadır bu tuumlrden bir inanccedil işlevi

goumlruumlrler) Duumlzenin hasar goumlrduumlğuuml bozulduğu başka bir ifadeyle soumlylersek duumlzenin

ciddi bir biccedilimde ldquomuğlacircklıkrdquo tehdidiyle karşılaştığı durumlarda muğlacircklığı kontrol

altına alma youmlntemlerinden biridir rituumlel Ancak rituumleller bazı durumlarda yetersiz

kalabilmektedir Reneacute Girardrsquoın yerinde tespit ettiği gibi ldquotoplumsal uzlaşırdquonın

olmadığı durumlarda rituumlel uygulaması boşa gitmektedir Soumlz konusu ldquotoplumsal

uzlaşırdquonın yokluğunu ayrıntılı olarak ele almaya ccedilalışacağız Ama burada kısaca

oumlzetlemek gerekirse mutlak ldquouzlaşırdquo yokluğu ldquogeccediliş doumlnemlerinderdquo ortaya

ccedilıkmaktadır MOuml V yuumlzyıl birccedilok kuramcının ortaya koyduğu gibi arkaik

doumlnemden ldquomodernrdquo doumlneme geccediliş evresi olarak bu uzlaşının yitirildiği bir doumlneme

karşılık gelmektedir21 Buumltuumln buumlyuumlk geccediliş doumlnemlerinde toplumun değerleri

belirsizliğe duumlşer kavramlar ccedilok-anlamlılaşmaya başlar kısaca evren muğlacircklaşır

21 Tragedyalarda bu yuumlzden ldquoeskirdquo ile ldquoyenirdquonin uzlaşı arayışının goumlruumlnmesi doğaldır Bu accedilıdan sophrosyne hem eskiye hem de yeniye yapılmış bir ccedilağrıdır Fakat tragedyalar nihai olarak ccedilağrının ldquoccedilığlığardquo doumlnuumlşuumlyle biterler

16

Kategorileri yeniden yerli yerine oturtacak youmlntemlerden biri olarak rituumlel işe

yaramaz olur Oumlrneğin Antigonersquode vatan haini olarak Poluumlneikesrsquoin cesedinin accedilıkta

bırakılması işlemi ldquokenti kirlilikten arıtacakrdquo bir rituumlel olması gerekirken tam tersi

bir etkiye yol accedilar Tek bir kişinin -Antigonersquonin- uygulamaya olan itirazı rituumleli

geccedilersiz kılar

Ccedilalışmamızın uumlccediluumlncuuml boumlluumlmuumlnde Antigone metnindeki bu tuumlr muğlacircklık oumlrnekleri

uumlzerinde duracağız Antigonersquoyi seccedilmemizin birkaccedil oumlnemli nedeni var Birincisi

ccedilalışmamızın başlıca referans noktaları olan Heidegger ve Hegelrsquoin her ikisi de

Antigone metnine oumlzel bir oumlnem atfetmişlerdir Heidegger Metafiziğe Giriş gibi

oumlnemli bir ccedilalışmasında birinci koro şarkısını incelemiş Houmllderlinrsquoin ldquoDer İsterrdquo şiiri

uumlzerine verdiği derslerde ise bu koro şarkısının iccedileriğinde tragedyanın oumlzuumlnuumln

yattığını iddia etmiştir Diğer taraftan Hegel de hem Tinin Goumlruumlnguumlbilimi

[Phaenomologie des Geistes] hem de Hukuk Felsefesinin İlkeleri [Grundlinien der

Philosophie des Rechts] gibi başat eserlerinde Antigonersquoye atıfta bulunmuş ve

Estetikrsquote de [Aumlsthetik] Antigonersquoyi ldquogelmiş geccedilmiş en iyi tragedya ve hatta en iyi

sanat eserirdquo olarak tanımlayacak kadar ileri gitmiştir

Bu iki buumlyuumlk duumlşuumlnuumlruumln bu derece ilgisine mazhar olmuş olması Antigone oyununa

oumlzel bir yer accedilmamızı halihazırda zorunlu kılmaktadır Fakat buumltuumln bunların dışında

bir başka neden daha var bu oyuna odaklanmamızı gerektiren O da genellikle

Antigonersquonin en ldquoberrakrdquo metinlerden biri olarak algılanmasıdır bir ccedilok yorumcuya

goumlre diğer Yunan tragedyalarına oranla ldquotartışmalırdquo yanları daha azdır Bu yorumlara

goumlre oyunun ccedilatışan tarafları ccedilok belirgindir kesin sınırlarla birbirinden rahatlıkla

ayrılabilir Romantik okumalara muumlsaittir oumlrneğin iyilik ve sevgi dolu Antigone

koumltuuml ve ceberut diktatoumlr Kreonrsquoa karşıdır Duumlnyanın ikiye boumlluumlnmuumlş birbirine karşıt

değerleri iki kahraman arasında paylaştırılır Bu accedilıdan ccedilalışmamıza uygun bir

tartışma zemini oluşturabileceğini duumlşuumlnuumlyoruz Tarafların tarafların temsilcisi

oldukları fikirlerin bu kadar ldquobelirginrdquo ve ldquokesinrdquo olduğu boumlyle bir oyunda

muğlaklıkların izini suumlrmek bizim iccedilin daha zor ama bir o kadar da kışkırtıcı

olacaktır

Muğlacircklık Yunan tragedyalarında kendisini hem tematik hem de dilsel alanda

goumlsterebilmektedir Oyunda her iki alandaki oumlrnekleri de yeri geldikccedile ele almaya ve

17

tartışmaya ccedilalışacağız22 Ama konunun işlenişi ve karakterlerin duumlşuumlncelerinin yanı

sıra ccedilok daha oumlnemli olarak goumlrduumlğuumlmuumlz koro şarkılarına ayrı bir yer ayıracağız

Ccediluumlnkuuml Antik Yunan kozmolojisini anlamak iccedilin oumlncelikli olarak koro şarkılarına

bakmamız gerekiyor Diğer taraftan koro şarkılarıyla ilişkili bir oumln yargıya rağmen

onların tragedyanın ve trajik olanın ne olduğuna dair accedilıklayıcı metinler olduklarını

duumlşuumlnuumlyoruz Modern okur ccediloğu zaman koro şarkılarını bir ldquofazlalıkrdquo gibi goumlruumlr

Modern okura goumlre koro şarkıları ccediloğu zaman ldquoaksiyonurdquo boumller kesintiye uğratır ya

da konuyu başka yerlere saptırıp ldquodağıtırrdquo Fakat koro şarkıları tam da Yunan

tragedyalarının oumlzuumlnuumln trajik olanın esasının kendisini accedilık ettiği yerlerdir Tragedya

nedir diye soran birinin oumlncelikle koro şarkılarına odaklanması gerekir

22 Yunanca bilgimizin yetersizliği Yunan tragedyalarında dilin muğlacirck kullanımı konusundaki tartışmamızı birccedilok bakımdan sınırlamaktadır Ancak bu konudaki zengin literatuumlr konuyla yakından ilgilenenleri tatmin edecek boyuttadır Burada bu ccedilalışmalardan bazılarını saymakla yetinebilirim Stanford William Bedell Ambiguity in Greek Literature Studies in Theory and Practice New York Johnson Reprint Corp 1972 Vernant 1990 (Oumlzellikle Tensions and Ambiguities in Greek Tragedy ve Ambiguity and Reversal On the Enigmatic Structure of Oedipus Rex başlıklı boumlluumlmler) Versnell H S Isis Dionysos Hermes Three Studies in Henotheism Inconsistencies in Greek and Roman Religion 1 Leiden New York Koumlln Brill 1990 Empson William Seven Types of Ambiguity New York New Directions 1949 (Dilin muğlacircklık oumlzelliğinin edebiyatta ndashoumlzellikle Shakespearersquode- kullanımına ilişkin bolca oumlrnek ve accedilıklama mevcut)

18

1 İnsanın Evrendeki Konumu muğlacircklık

11 Muğlacircklık ve sınır aşımı

Mantık biliminin en oumlnemli terimlerinden biri olan ayrım şeyleri birbirinden ayıran

temel bir niteliktir Tuumlrleri ve cinsleri birbirinden ayırmaya yarar daha geniş bir

tanımlamayla bir şeyi oumlbuumlruumlnden ayıran temel karakterdir Ayrım bu anlamıyla

farklılıkların ve ccedileşitliliğin oluşturduğu bir duumlzeni goumlsterir Muğlaklıkta ise

farklılıklar ve ccedileşitlilikler birbirine karışmış durumdadırlar Dolayısıyla muğlacircklık

modern duumlzen anlayışına uygun bir durum değildir Modern duumlzen anlayışı farklı

olan şeylerin birbirlerinden uzak durması birbirlerinden ayrılması esasına dayanır

Muğlacircklık ise bir araya gelmesi muumlmkuumln goumlruumlnmeyen şeyleri birbirine karıştırdığı

onları bir ccedileşit fuumlzyona uğrattığı iccedilin modern duumlşuumlncenin duumlşmanıdır

Giriş boumlluumlmuumlnde değindiğimiz gibi paradoks oxymoron anomali ccedilelişmezlik

ilkesinin yitimi aporia gibi olgu ve durumlar muğlaklıkla ilişkilidir Paradoks en

azından Antik Yunanrsquoda anlaşıldığı şekliyle ldquogenel geccediler duumlşuumlnceye aykırı

inanılmaz hayret vericirdquo anlamlarına gelmektedir1 Beklenmedik şaşırtıcı

olağanuumlstuuml inanılmaz gibi anlamlar da paradoksun Yunanca koumlklerinin kapsadığı

anlamlar olarak sunulmaktadır2 Bu anlamları daha sonra inceleyeceğimiz ve

ccedilalışmamızın anahtar soumlzcuumlklerimizden biri olan deinon soumlzcuumlğuumlnuumln karşılığı olarak

da goumlreceğiz

Oxymoron ldquopantoporos aporosrdquo ya da ldquohypsipolis apolisrdquo gibi birbirine tam karşıt

iki soumlzcuumlğuumln yan yana gelmesi durumlarında karşımıza ccedilıkan ifade biccedilimleridir Biz

bu ccedilalışmamızda dildeki bu tuumlr soumlyleyiş sanatlarının niteliğinden ziyade bunların

oluşturduğu muğlacirck alana odaklanacağız Başka bir deyişle oxymoronlar burada

şiirsel bir teknik ya da sanatsal bir uumlslup olmalarından ziyade insanın muğlacirck

1 LiddellampScott 1996 ldquoparadoxosrdquo maddesi Soumlzcuumlk Yunanca para Yanında karşısında ve doxa goumlruumlş duumlşuumlnce beklenti niyet soumlzcuumlklerinin birleşiminden oluşmuştur Bkz Klein Ernest A Comprehensive Etymological Dictionary of the English Language Amsterdam Elsevier 1966 s 1125 ldquoparadoxrdquo maddesi 2 Bkz Hanccedilerlioğlu 1996 s 22 ldquoAykırı Duumlşuumlncerdquo maddesi

19

durumuna dair accedilığa ccedilıkardıklarıyla bizi ilgilendirmektedir Oumlrneğin Antigonersquode

insanı nitelemek iccedilin kullanılan pantoporos aporos ifadesi bir ccedileşit paradoks iccedileren

bir oxymoronrsquodur Her şeye ccedilaresi olan [pantoporos] ccedilaresiz [aporos] İnsanın

evrendeki konumunu tanımlayan bu tuumlrden ifadeler bizim iccedilin insanın ldquomuğlacircklığınırdquo

goumlstermektedir

Aynı soumlzleri ldquoccedilelişmezlik ilkesirdquo ldquoaporiardquo [ccedilıkmaz] ya da ldquoanomalirdquo [normalden

sapmış aykırı anormal] iccedilin de kullanabiliriz Buumltuumln bu tuumlrden durumları ccedilalışma

boyunca muğlacircklık olarak adlandıracağız Bizim iccedilin buumltuumln bu durumlar kesinliğin

azalması ya da yitmesinden dolayı oluşmaktadır

Muğlacircklık tam bir kesinlik yokluğudur kesinsizlik durumudur ve insanın evrendeki

durumunu ifade eder Antik Yunan tragedyası bir tuumlr olarak insanın bu kesinsizliği

uumlzerinde şekillenir insanın evrendeki muğlacircklığını bir sorun olarak alır Giriş

boumlluumlmuumlnde ifade etmeye ccedilalıştığımız gibi bu V yuumlzyıla oumlzguuml doumlneme oumlzel

koşulların da bir sonucu olarak goumlruumllebilir Beşinci yuumlzyılın sonuyla birlikte

tragedyanın ortadan kaybolmasını yukarıda saydığımız tuumlrden ldquomuğlacircklıklarınrdquo

ortadan kaybolmasıyla daha doğrusu kontrol altına alınmasıyla ilişkilendirmek

gerekir Yunan tragedyasının sona erişi Yunan rasyonalizminin başlangıcına denk

gelmektedir

M Detienne rasyonel duumlşuumlnceyi Parmenidesrsquole başlatır Gerccedileğin ccedilelişmezlik

ilkesine bağlı olarak tanımlanması ayrıca gerccedilek ve gerccedilek-dışı ayrımı da ilk olarak

Parmenidesrsquote goumlruumllmektedir3 Detiennersquoe goumlre ldquohatırlamardquo olarak anlaşılan aletheia

ve unutmak anlamına gelen lethersquonin birbirlerine karşıt iki kavram olarak

konumlandırılmasıyla arkaik doumlnemin sonu gelmiştir Detiennersquoe goumlre bir tarafta

aletheiarsquonın diğer tarafta lethersquonin olduğu kesin bir karşıtlıktan ziyade birinin

diğerine gidip geldiği birbirlerinin iccediline girdiği bir ara muğlacirck boumllgenin varlığından

soumlz edilebilecekken Parmenides ile birlikte bu ara boumllge ortadan kaldırılmıştır Lethe

ile aletheiarsquonın birbirleriyle olan ilişkisini Heidegger de birccedilok yerde ele almış

3 Bkz Harrison Robert Pogue The Ambiguities of Philology Diacritics Vol 16 No 2 Summer The Johns Hopkins University Press 1986 s 14

20

ldquoaccedilığa ccedilıkmardquo olarak ccedilevirmeyi tercih ettiği aletheiarsquonın lethersquoye aidiyetini hiccedilbir

zaman yitirmediğini ve birbirlerinden ayrılmaz olduklarını vurgulamıştır Benzer bir

ilişkiyi ldquohiccedilliğin iccedilindeki varlıkrdquo tanımlamasında da goumlruumlruumlz Bu tartışmalara

ccedilalışmamızın ilerleyen boumlluumlmlerinde değinmeye ccedilalışacağız Ccediluumlnkuuml bu tuumlr kavramlar

muğlacircklık kavramını anlayabilmemiz iccedilin temel oumlneme sahiptirler

Ayırıcı aklın kesin hacirckimiyetinin Platonrsquola başladığını soumlyleyebiliriz Oumlrneğin insanı

muğlacirck bir konuma suumlruumlkleyen oumlluumlm konusunda ldquokesinrdquo fikirler Platonrsquola başlıyor

Phaidonrsquoda oumllmek uumlzere olan Sokrates oumlluumlmden korkmadığını ccediluumlnkuuml oumlluumlmuumln

yalnızca ldquoruhun bedenden ayrılmasırdquo olduğu soumlyler4 Zaten hakikati doğru bir şekilde

kavrayan yanımız bedenimiz [socircmatos] değil ruhumuzdur [psuchecircs] Beden (ten)

hakikat arayışındaki ruha engel olmakta onu hakikatten uzaklaştırmaktadır

Gerccedilekten tenimiz [socircmatos] kendisini beslemeye mecbur olduğumuz iccedilin binlerce guumlccedilluumlklere sebep olur Bundan başka ansızın ccedilıkıp gelen hastalıklar hakikatin peşinde koşmamıza engeldir Bu kadarla da kalmıyor ten [socircmatos] bizi her neviden istekler tutkular korkular kuruntularla bin tuumlrluuml saccedilmalıklarla doldurur oumlyle ki haklı olarak denildiği gibi bir an olsun onunla gerccedilekten duumlşuumlnmek muumlmkuumln olmaz[hellip] gerccedilekten tenle [socircmatos] beraber bulundukccedila hiccedilbir şeyi arılığı iccedilinde oumlğrenmek muumlmkuumln değilse iki şeyden biri Ya gerccedilek bilgi hiccedil muumlmkuumln değildir yahut onu yalnız oumlluumlmden sonra elde edeceğiz5

Ruh ile beden ikiliği Phedrusrsquoda da vurgulanır Buna goumlre ruh oumlte duumlnyada

goumlrduumlklerini hatırlama yeteneğine sahiptir ve bu da ldquogerccedilek olanın bilgisirdquo ldquohakiki

varlığınrdquo bilgisini verir Platonrsquoda kozmolojik bakış iki duumlnyanın birbirinden kesin

olarak ayrılmasına dayanmaktadır Bu duumlnyalardan biri varolan ama oluş halinde

olmayan diğeri de oluş halinde fakat gerccedilekte varolmayan bir duumlnyadır Birincisi

akıl bilgisinin ikincisi de doğru sanının konusudur Platonrsquoa goumlre psykhe yani ruh

varolan ama oluş halinde olmayan bu idealar duumlnyasında bulunuyordu daha sonra

buradan sonra yeryuumlzuumlne inmişti Duumlnyaya gelmeden oumlnce ldquokendinden guumlzelirdquo

ldquokendinden iyiyirdquo goumlrmuumlş tanımıştı6 Bundan dolayı da gerccedilek bilgiye ancak ruhun

kendisi ulaşabilecek ve bunu da ldquohatırlamardquo yoluyla [anamnesis] yapacaktı Platon

4 Platon Phaidon Ccedilev Hamdi Ragıp Atademir Kemal Yetkin Sosyal Yayınlar İstanbul 2001 s 20 sat 64c 5 Platon 2001 sat 66c-e 6 Bkz Platon 2001 sat 75c

21

Phaidrosrsquoda biri beyaz oumlteki siyah iki atın ccedilektiği bir arabayı kullanan bir suumlruumlcuuml

metaforu kullanır Burada suumlruumlcuuml arabayı kullanan aklı temsil etmekte beyaz at

soylu isteğe siyah at da maddi isteklere youmlnelmiş olarak resmedilmektedir7

Gerccedilekle goumlruumlnuumlş hakikat ile yalan varlık ile yokluk kalıcı ile geccedilici birbirinden

boumlylece ldquorasyonelrdquo bir temele oturtulmaya ccedilalışılarak ayrılırlar

İnsanın kesinlik arayışı evrendeki varlıkları kategorilere ayırmaya youmlneltmiştir

Oudemans iki tuumlr kozmolojiden bahsediyor birincisi varlıkları birbirinden ayırmaya

dayanırken diğerinde ayrımlar mutlak ve kesin değildir şeyler arasındaki bağlantılar

gizli bir şekilde varlığını suumlrduumlruumlr

Birinci tipten kozmolojiler ayırıcı [separative] olarak adlandırılır ikincisine de etkileşimli [interconnected] kozmoloji denir Bunu anlamak iccedilin doğanın kozmolojik sınıflandırmasına bakmamız gerekmektedir Sınıflandırma ayırmadır [differentiation] [] İnsanlar varlıkları aynı başlığı altında bir araya getirip sınıflandırma yapabilmek iccedilin ayırırlar Ayırma ve birleştirme birbirlerini tamamlar8

Ancak ayırma ve benzerliklerine goumlre sınıflandırma şeyleri tanımlama ve algılamada

bazı değişikliklere neden olur Farklı kategorilere konan iki şey arasındaki

benzerlikler aynı kategoride yer alan iki şey arasındaki farklılıklar yavaş yavaş

silinir Oudemansrsquoa goumlre Avrupa kozmolojisi ayırıcı bir kozmoloji olarak bu ayırma

işlemini sonuna kadar goumltuumlrmuumlş ve sonunda şeyler birbirlerinden tamamen

farklılaştırılmıştır9

Avruparsquonın ayırıcı kozmolojisinin koumlkleri genellikle Descartesrsquoe dayandırılır Ancak

Descartes Oudemansrsquoın da doğru bir şekilde tespit ettiği gibi ayırıcı duumlşuumlnuumlşuumln

mucidi değil bir ccedileşit geliştiricisidir Ccediluumlnkuuml yukarıda da goumlrduumlğuumlmuumlz gibi ayırıcı

duumlşuumlnuumlşuumln felsefedeki ilk izleri Parmenidesrsquoe kadar uzanmaktadır Aslında bu

meseleyi modernleşme olarak adlandırmak daha doğru olacaktır Modern duumlşuumlncenin

yerleşmeye başlaması da Platonrsquola başlar Modern felsefe şeyleri kesinliği iccedilerisinde

bilmek ve onları tam ve hiccedilbir şuumlpheye yer bırakmayacak şekilde tanımlamak uumlzerine

7 Bkz Platon [Eflatun] Phaidros Ccedilev Hamdi Akverdi Maarif Vekaleti 1943 8 Oudemans amp Lardinois 1987 s 32 9 Oudemans amp Lardinois agy

22

kurulmuştur Descartes Spinoza Berkeley Kant Spencer gibi duumlşuumlnuumlrlerle bu

duumlşuumlnce biccedilimi doruğa ulaşmıştır

Descartes evrenin buumltuumln gerccedileklikleri birbirinden tamamen ayrılmış madde ve ruh

ikiliğinde sınıflandırır Bu duumlşuumlncenin Antik Yunanrsquodan geldiği ve ortaccedilağ

duumlşuumlncesindeki aşkın-duumlnya beşeri duumlnya ayrımına denk geldiği soumlylenebilir

Descartesrsquoin adıyla anılan kartezyen duumlşuumlncede olgular ve şeyler karşıtlarıyla var

olabiliyor her şey ikilik iccedilerisinde anlaşılıyordu Descartes insanın duumlşuumlnen yanını

merkeze alıyor yalnızca duumlşuumlncenin kendisinden şuumlphe etmiyor ve buradan

hareketle ldquokesin olarak bildiği bu noktadanrdquo yola ccedilıkarak epistemolojisini

oluşturuyordu Cogitoda accedilık ve seccedilik olarak yer alan ldquokesinlikrdquo modern bilimlere

de model teşkil etti Doğruluk kesinlik değişmezlik ve evrensellik modern

bilimlerin temel yasaları haline geldiler Kartezyen gelenek ve cogito merkezli

duumlşuumlnce ve bilim anlayışları 17 yuumlzyıldan 20 yuumlzyılın başlarına kadar devam etti

Ayırıcı kozmolojilerde belirsizlik olumsallık tesaduumlf karışıklık ve muğlacircklık gibi

durumlara izin verilmez Duumlşuumlnce bu tuumlr durumlarla savaşır

Farz edelim ki varlık insan aklının mantığı tarafından evrensel olarak algılanabilir Diyelim ki duumlnya mantığa uygun farz edelim ki varlıklar akıllarda goumlruumlnduumlğuumlnden hiccedil de farklı olmayan bir dizi resimden ibaret diyelim ki insan aklı ona temas eden her şeyi kesin olarak mantıksal biccedilimlerde kristalize ediyor diyelim ki evrenimiz muumlkemmel bir biccedilimde mantık yasalarına goumlre işlemektedir Buumltuumln bu varsayımların her biri şuna varır bizim duumlnyamız her yerde aynı şekilde mevcut olan [ubiquitously] kesin [unambiguous] bir şeydir Bu oumlyle bir duumlnyadır ki onun bir parccedilasını accedilık ve kesin bir şekilde kavradıktan sonra herhangi bir parccedilasını da bulabiliriz Belirli bir şeyi bilmeye ccedilalışmak ccediloğu zaman o şeyle ilgili muğlacircklığı gidermeye ccedilalışmak demektir10

Modern duumlşuumlncenin ldquomuğlacircklığı gidermerdquo ccedilabası modernizm eleştirisinin temelinde

yer alır Oumlrneğin Derrida moderniteyi teksesli [phonocentric] ve akıl merkezli

[logocentric] olarak nitelendirirken ldquofilozofların ccedilelişmezlik mantığınardquo ldquoevet ve

hayır mantığınardquo ve ldquoikili mantığınardquo meydan okuyan khocircra11 ve pharmakon gibi

10 Peckham George W ldquoThe Existence of Ambiguityrdquo The Journal of Philosophy Vol 23 No 18 September 2 Journal of Philosophy Inc 1926 s 479 11 Khora soumlzcuumlğuuml iccedilin bkz Derrida Jacques Khocircra Ccedilev Didem Eryar Kabalcı Yayınevi İstanbul Şubat 2008

23

soumlzcuumlklere vurgu yapmış Deleuze ve Guattari de benzer şekilde uumlrettikleri rhizome

soumlzcuumlğuumlyle muğlacirck alanın varlığını vurgulamaya ccedilalışmışlardır

Bir rhizomersquoun başlangıcı ya da sonu yoktur her zaman ortadadır şeylerin arasındadır araoluştur [interbeing] intermezzodur [] Orta kesinlikle ortalama demek değildir aksine şeylerin hızlandığı yerdir Şeylerin arası bir şeyden diğerine gidip gelen yeri tespit edilebilir bir ilişkiyi goumlstermez birinden oumltekine kıyılarını aşındıran ve ortada hızlanan başı veya sonu olmayan bir akıştır12

Deleuze ve Guattarirsquoye goumlre Batı duumlşuumlncesi neredeyse tuumlmuumlyle ldquoağaccedilsırdquo

[arborescent] denilen bir yapıda duumlşuumlnmektedir Yani bir koumlk vardır bu koumlkten bir

goumlvde goumlvdeden dallar oluşur Bir olan ikiye boumlluumlnuumlr iki olan da doumlrde duumlşuumlncenin

ilerleme biccedilimi bu şekildedir Oysaki duumlşuumlnce ağaccedil yapısında [arborescent]

değildir13 Deleuze ve Guattari Batı duumlşuumlncesinin ağaccedil-biccedilimli ve ccediloğu zaman ikili

[binary] işleyen katı mantığına karşılık rhizome kavramını hiyerarşik olmayan

belirli bir biccedilimde yapılaştırılamayan her zaman oluş halinde bir duumlşuumlnuumlş biccedilimi

olarak tanımlarlar Ağaccedil koumlk goumlvde ve dallar arasında hiyerarşik bir ilişki kurarken

rhizomersquoda bu hiyerarşik yapı bulunmaz Her bir rhizome sınırları kesinleşmemiş

diğerleriyle suumlrekli bir ilişki halinde olan accedilık bir yapı [aslında bir yapıdan bile soumlz

edilemez] oluştururlar Rhizome ccedilokluğu ve ccedileşitliliği kartezyen bir ikili karşıtlığın

yerine farklılıkların bir aradalığını oumlnermektedir ve aslında bizim muğlacircklık

dediğimiz boumllgeyi tanımlar

19 yuumlzyılda Darwinrsquoin evrim kuramı Aristotelesrsquoten beri suumlre gelen bu ikili

mantığa A ile A olmayan arasındaki kesin ayrıma ağır bir darbe vurmuştu İkili

mantığının aksine olarak Darwin A ile A olmayan arasındaki ayrımın mutlak

kategorik ayrım değil bir farklılaşma evrimi olduğu iddia ediyordu Bu yuumlzden buumltuumln

farklar Deleuze ve Guattarirsquonin Rhizomersquou gibi akışkanlık iccedileriyordu Darwinrsquoe

goumlre A ile B arasında bir ayrım varsa bu bir evrim suumlreci yoluyla gerccedilekleşiyordu A

ile B kategorilerinin kapsamını belirleyen şey onların iccedilinde bulundukları ortamdı14

12 Deleuze Gilles and Guattari Feacutelix A Thousand Plateaus Capitalism and Schizophrenia Tr Brian Massumi Minneapolis University of Minnesota Press 1987 s 25 13 Bkz DeleuzeampGuattari 1987 s 15 14 Jenks Chris Transgression Key ideas London Routledge 2003 s 13

24

---

Muğlacircklığın modernizm eleştirisinin uğrak noktalarından biri olduğu accedilıktır

Modern duumlşuumlncenin ikili ve ayırıcı mantığı karşısında muğlaklığın oluşturduğu ldquogri

alanrdquo postmodernlerin ya da kaos teorisyenlerinin alanıdır15 Biz Yunan

tragedyasının tam da boumlyle bir alanda modern duumlşuumlncenin henuumlz kesin olarak

hacirckimiyetini kuramadığı bir doumlnemde vuumlcut bulduğunu duumlşuumlnuumlyoruz Dolayısıyla

Yunan Tragedyasını anlamak iccedilin her youmlnuumlyle muğlaklığı kavramak gerekir diye

duumlşuumlnuumlyoruz Bu amaccedilla ccedilalışmamızın ilk boumlluumlmuumlnde moderniteyi ve modern

duumlşuumlnceyi farklı bir sesle eleştiren Heideggerrsquoin duumlşuumlncelerine yer vereceğiz

12 Ayırma tragedya Heidegger

Heidegger iccedilin kesinleyici yuumlklemsel tanımsal ve sınıflamacı Batılı metafizik soumlylemi ile nihilizm dediği hayat uumlzerindeki rasyonel-teknolojik efendilik istenci arasında oumllduumlruumlcuuml bir suumlreklilik vardır Kartezyen ergorsquoda istenccedilli egemenliğin buumltuumln programı vardır Metafizik arguumlman ve sistemleştirme teknikleri bizi lsquovarlık sorusunu duumlşuumlnmekrsquoten duumlşuumlncelerimizi hayati soruşturma tınlamasına doumlnuumlştuumlrmekten alıkoyar16

Modern kuumlltuumlruumln teknoloji ile birlikte lsquoinsan olmarsquo sorununu bilinccedilli olarak ihmal

ettiğini soumlyleyebiliriz Teknoloji ve bilim (bilme) kozmosa ilişkin lsquomalumatrsquoları

ortaya ccedilıkarmaktan ibaret kalmıştır Oysaki Heideggerrsquoin dediği gibi ayın duumlnyadan

kaccedil kilometre uzakta olduğunu ya da hidroklorik asidi yapacak formuumlluumln hangisi

olduğunu sorarak elde edilecek pek bir şey yoktur Bu cevapları biliriz ama bu

bilgiler sonludur sonluluk sorunun bizatihi kendisinin oumlnemsizliğini goumlsterir

Oysaki soru sorma değeri olan şey kolay kolay tuumlketilemez Varlığın anlamına ilişkin

bir soru oumlrneğin hiccedil bir zaman tam anlamıyla bitirici bir cevap alamaz Ama bu

varlık sorusu gibi bir sorunun hedefinin olmadığını da goumlstermez Soru sormak soru

sorma değeri olan bir şey hakkında soru sormak Heideggerrsquoin tanımıyla bir

yolculuktur ama bu bir seruumlven değil yurda doumlnuumlştuumlr İnsan kendi varlığı hakkında

15 Jenks 2003 s 9 16 Steiner George Heidegger Ccedilev Suumlleyman Sahra Hece Yayınları Ankara 2003 s 91-2

25

kendine kendini soran insan cevaplanamaz olan karşısında kendi yurduna kendine

geri doumlner17

Heideggerrsquoin oumlnerisi budur Bir bilme olarak techne physisrsquodeki asli olanı lsquoaccedilığa

ccedilıkarmalırsquo ya da onu lsquosaklılık iccedilinde korumalırsquodır Techne tarlaya tohum eken bir

ccediliftccedilinin sabırlı bekleyişini iccedilermelidir nehrin akış youmlnuumlnuuml değiştirerek oumlnuumlne bent

kurup doğayı koumlleleştiren bir guumlce doumlnuumlşmemelidir Ama insan ccedileşitli sebeplerle

(hayatta kalmak) kendini doğadan ayırır Ancak bu ayırma sadece ldquosoumlzrdquodedir

Gerccedilekte ona techne ile huumlkmeder onu boyunduruk altına alır bizatihi doğanın

guumlcuumlnuuml kullanarak onu evcilleştirir Paradoks burada başlar Techne doğayı mutlak

olarak boyunduruk almada yetersizdir yetersiz kalmaya mahkucircmdur İnsan bu

paradoksun ortasında kalır Muumlcadelesini suumlrduumlruumlr varlığını korumak paradoksu

ortadan kaldırmak iccedilin daha fazla kesinlik daha fazla bilgi daha fazla techne yaratır

İşte Yunan tragedyası insanın tam da bu ldquokesinlikrdquo arayışına saldırmaktadır onun

kendine kurduğu soumlzde korunaklı duumlnyanın altını oyar ve onun rasyonel-teknolojik

huumlkuumlmranlığının boşunalığını ve hiccedilliğini goumlsterir

121 Heidegger ve Varlık

ldquoVarlıkrdquo ya da ldquovarolanrdquo soumlzcuumlklerini duyduğumuzda bu soumlzcuumlklerle neyin

kastedildiğini ne denilmek istendiğini biliriz Ama bu ne tuumlrden bir bilgidir Bu

bilgiyi nasıl accedilıklayabiliriz Varolan ya da varlık nedir

Heidegger Varlık ve Zaman [Sein und Zeit] adlı ccedilalışmasında bu sorulara cevap

vermeye ccedilalışır Ccedilalışmasına Platonrsquoun Sofist adlı diyalogundan yaptığı bir alıntıyla

başlar

Accedilıkccedila anlaşılıyor ki lsquovarolanrsquo ifadesini kullanırken tam olarak ne demek istediğinizi uzunca zamandan beri biliyorsunuz ve hatta ona aşinasınız Bir zamanlar biz de biliyorduk ama artık teredduumlde duumlşmuumlş durumdayız18

17 Bkz Steiner 2003 s 92-3 18 Platon Sofist 244a Heidegger 2008 iccedilindeki ccedileviriden alınmıştır

26

Michael Gelvenrsquoe goumlre Heideggerrsquoin ccedilalışmasına bu alıntıyla başlamasının belirli

nedenleri vardır19 Bunlardan ndashbize goumlre- en oumlnemlisi bu alıntının Heideggerrsquoin

varlık problemini Batı felsefesi ccedilerccedilevesinde ele alacağının işareti olmasıdır

Heidegger Varlık ve Zamanrsquoda batı felsefesinin varlık problemine yaklaşımını

eleştirecektir Diğer taraftan Heidegger tıpkı Platonrsquoun Sofist diyaloğunda yapmaya

ccedilalıştığı gibi uumlzeri suumlrekli olarak kolay cevaplarla oumlrtuumllen oumlrtuumllmeye ccedilalışılan

lsquovarlıkrsquo sorusunu yeniden sormak istemektedir Ccediluumlnkuuml lsquovarlık sorusursquo -felsefe tarihi

boyunca- accedilık ve anlaşılır bir hale geleceği yerde daha da anlaşılmaz ve karmaşık

olmaya devam etmiştir Bunlar Varlık kavramına ilişkin olarak Antik Yunanrsquoda

başlayan ve uzun yıllar varlığını suumlrduumlrmuumlş bazı oumlnyargı ve doğmalardan

kaynaklanmaktadır

Heidegger Varlık ve Zamanrsquoda kendi varlık araştırmasını derinleştirmeden oumlnce

ldquovarlıkrdquo sorusuna youmlnelik bu başat yanılgı ve oumlnyargıları accedilıklar Varlık kavramına

ilişkin en temel oumlnyargılar varlığın kavramların en tuumlmeli olduğu bu yuumlzden

tanımlanamayacağı ve ldquohiccedilbir ek accedilıklamaya ihtiyaccedil duymadanrdquo kavranabileceği

şeklindedir Heideggerrsquoe goumlre bu durum lsquovarlıkrsquo kavramının ndashduumlşuumlnuumllduumlğuumlnuumln

aksine- aslında ne kadar ldquokaranlıkrdquo olduğunu goumlstermektedir20 Varlığın

tanımlanamaz olduğunu soumlyleyen oumlnyargı varlığın ldquoen tuumlmelrdquo kavram olduğu

duumlşuumlncesinden ccedilıkarılmaktadır Heidegger varlığın tanımlanamaz oluşunun varlığın

anlamına ilişkin soruyu sormaktan bizi muaf kılmadığını aksine bizi bu soruyu

sormaya ccedilağırdığını belirtir21 Varlığın kendiliğinden anlaşılır olduğu youmlnuumlndeki

oumlnyargı iccedilin de Heidegger aslında anlaşılır gibi goumlruumlnen şeylerin derin bir

anlaşılmazlık barındırdığını iddia eder

Ccediluumlnkuuml ldquogoumlkyuumlzuuml mavidirrdquo ldquomutluyumrdquo ve benzeri ifadeleri herkes anlar Fakat tam da bu ortalama anlaşılırlık o tabirin aslında anlaşılmazlığını tanıtlamaktadır Bu varolanlarla birer varolan olarak kurduğumuz her ilişki ve oluşta a priori olarak bir muammanın bulunduğunu goumlsterir bize Hep belirli bir varlık anlayışı iccedilinde yaşıyor olmamız ve varlığın anlamının aynı zamanda hep karanlıklar iccedilinde kalıyor olması

19 Bkz Gelven Michael A Commentary on Heideggerrsquos Being and Time Illinois Northern Illinois University Press 1989 s 21-22 20 Heidegger Martin Varlık ve Zaman Ccedilev Kaan Oumlktem İstanbul Agora Kitaplığı 2008 s 2-3 21 Heidegger 2008 s 3

27

esasen ldquovarlıkrdquoın anlamına ilişkin soruyu tekrar sorma zorunluluğunu kanıtlamaktadır 22

Heidegger soruyu sorar Varlık nedir Bu karanlık tanımlanamaz ama

ldquokendiliğindenrdquo anlaşılabilen varlık nedir Neden vardır Varlığın anlamı nedir

İnanccedillı bir duumlşuumlnce iccedilin bu soru saccedilmadır daha da oumltesi aptallıktır Ama felsefe tam

da bu tuumlrden bir aptallıktır Hiccedilbir cevap sağlanamasa da felsefe soru sormaktır23

Varlık nedir Varlığın ne olduğunu bilmiyoruzdur Fakat sorudaki ldquodirrdquoe ilişkin

belirli bir anlayış iccedilindeyizdir Heideggerrsquoe goumlre bu karşımıza ortalama ve muğlacirck

bir varlık anlayışını ccedilıkarmaktadır Ortalama ve muğlacircktır ccediluumlnkuuml ldquovarlık nedirrdquo

sorusu ister istemez ldquovarlıkrdquo kavramının kendisini kullanmak zorunda kalır Bu

yuumlzden sorgulamaya başlayacağımız tarafsız bir başlangıccedil noktası yoktur24

Sorunun hedefi olan herhangi bir varolan değildir bizatihi soruyu soran olarak

bizlerizdir Fiziksel nesneler ya da hayvanlar iccedilin nasıl ve ne olmak hiccedilbir zaman

ilgilenmeleri gereken bir şey olmamıştır Onlar ne ise o olmak zorundadırlar Ama

insan iccedilin yaşamak demek kim olduğuna kendi varlığında neyin asli olduğuna

ilişkin bir anlayışa sahip olmak anlamına gelir25 Dolayısıyla varlığın ne olduğunu

araştırmak bir varolanın kendi kendini araştırması demektir yani soru soranın

ldquokendi varlığı iccedilinde şeffaf kılınmasırdquodır Ancak ve ancak insan ldquovarlığırdquo

sorgulayabilir ve hatta sorgulamalıdır Bu bizi Heideggerrsquoin dışa-durmak dediği şeye

goumltuumlruumlr George Steiner bu durumu şu soumlzlerle accedilıklıyor26

Bir tek insan en somut anlamıyla ldquodışa-durduğundanrdquo (ex-ist) bir tek o ldquovarrdquoı duumlşuumlnebilir Ağaccedil kaya Tanrı vardır der Heidegger fakat dışa-duramazlar eğer dışadurma (existence) ile insanın kendi dışına durma kendini var ışınına kendi

22 Heidegger 2008 s 3 23 Steiner 2003 s 73 24 Bkz Mulhall Stephen Heidegger ve ldquoVarlık ve Zamanrdquo Ccedilev Kaan Oumlktem Sarmal yayınevi İstanbul 1998 s 28 25 Bkz Mulhall 1998 s 32 26 Dışa-durmak Heideggerrsquoe goumlre Daseinrsquoın zamansallığını da goumlstermektedir Zamansallık geleceğe doğru bir kendinin dışına olma vecittir Bu konuda Bkz Leacutevinas Emmanuel Oumlluumlm ve Zaman Ccedilev Nami Başer Ayrıntı Yayınları İstanbul 2006 s 76 vd

28

dışında olarak (ecstatically) accedilık tutma yeteneğini lsquoex-istencersquo ile lsquoecstasyrsquo arasındaki etimolojik bağların bir ipucu olduğu bir duruşu anlar isek27

İnsan taş ağaccedil ya da bir kuş gibi herhangi varolan bir şeyden farksızdır Fakat onun

ldquoayırt edici niteliğirdquo onun duumlşuumlnen varlık olarak ldquovarlığın oumlnuumlne getirilmiş

olmasında varlığa ilişik kalmasında ve boumlylece de ona cevap veriyor olmasında

yatarrdquo28 Heidegger Die Einfuumlhrung in die Metaphysik [Metafiziğe Giriş] adlı

ccedilalışmasında Yunancada varlık karşılığı olarak ousia ve parousia soumlzcuumlklerinin

kullanıldığını fakat bu soumlzcuumlklerin hatalı bir şekilde Latinceye substance (cevher

oumlz) olarak ccedilevrildiğini belirtir29 Parousiarsquonın Almanca karşılığı An-wesen

(goumlruumlnuumlşe-gelme [coming-to-presence])rsquodir Heidegger Anwesenrsquoin muumlstakil ccediliftlik

ya da ccediliftlik evi anlamlarında kullanıldığını belirttikten sonra Yunanlıların da

parousia soumlzcuumlğuumlnuuml benzer şekilde anladıklarını soumlyler Ousia ve parousia

soumlzcuumlkleri ldquoyurtluk yurt-dalık kendinde ve kendinle duruş kendine kapanmışlık bir

buumltuumlnluumlkluuml şimdi varlık veya ora-dalıkrdquo gibi anlamlara sahiptir30 Parousia ldquobize

sunulan bir şeyrdquoi ima etmektedir Yunanlıların varlık soumlzcuumlğuumlnden anladıkları tam da

bu kendini sunma goumlruumlnuumlşe gelmedir O goumlruumlnuumlşe gelme ve dışa durma olarak bir

kendinde durmadır [standing-in-itself] ama aynı zamanda kendi kendine dayanıklılık

ve sebat goumlstererek durması sayesinde kendini dışavurup bildirebilir31

Heidegger aynı ccedilalışmasının ilerleyen boumlluumlmlerinde seinrsquoın etimolojik koumlkenini

belirleyen uumlccedil farklı goumlvdeyi bize goumlsterir Bunlardan ilk ikisi Hint-Avrupa menşelidir

ve ldquovarlıkrdquo karşılığı olarak Yunanca ve Latince dillerinde karşımıza ccedilıkarlar Es

bunların en eskisidir (Sanskritccedile asus) Heidegger bunları lsquoyaşamarsquo lsquohayatrsquo ve

27 Steiner 2003 s 107 28 Heidegger Martin Oumlzdeşlik ve Ayrım Ccedilev Necati Accedila Bilim ve Sanat yayınları Ankara 1997 s 18 Aslında Heidegger existence terimiyle phusis ve ousia gibi terimlerin karşılanamayacağı notunu da duumlşer Heideggerrsquoin existence kavramıyla ile ilgili ayrıntılı accedilıklamaları iccedilin bkz Heidegger Martin Introduction to Metaphysics Tr Gregory Fried Richard Polt New HavenampLondon Yale University Press 2000 s 67 ve 193 29 Heidegger 2000 s 64 30 Bkz Peters Francis E Antik Yunan Felsefesi Terimleri Soumlzluumlğuuml Ccedilev ve Haz Hakkı Huumlnler Paradigma Yayıncılık İstanbul 2004 s 274-75-76 Liddell amp Scott 1996 s 1274-5 Inwood Michael J A Heidegger Dictionary Malden Mass Blackwell Publishers 1999 s 52-53-54 ve 60-61-62 31 Bkz Heidegger 2000 s 67

29

lsquokendi kendine durmarsquo olarak ccedilevirir Yunanca esti Latince est İngilizcede is ve

Almanca ist bu koumlkten tuumlremişlerdir Koumlkuumln diğer Hint-Avrupa goumlvdesi bhu veya

bheursquodur Bunlar lsquogoumlruumlnuumlşe ccedilıkmakrsquo lsquokendi dışına kendinden ccedilıkarak durmakrsquo

anlamlarına gelmektedir Yunanca phuocirc da bu gruba dahil edilebilir Bu koumlkten

physis [fizik doğa] ve phyein [buumlyuumlmek] soumlzcuumlkleri ortaya ccedilıkmıştır Heidegger phy

koumlkuumlnuumln Yunanca phainesthai [kendini goumlstermek] soumlzcuumlğuumlndeki pha ile de ilişkili

olduğunu varsayar Bu durumda physis ışık iccedilinde ortaya ccedilıkmak aydınlatmak

parıldamak ve boumlylece goumlruumlnuumlşe gelmekrsquotir32

Latince geccedilmiş zaman kipi olan fui Almancadaki bin ile bist [14 yuumlzyılda

kullanımdan kalkan wir lsquobirnrsquo ihr lsquobirstrsquo biccedilimleri] hepsi de bu koumlkten [bhu bheu ve

phu] tuumlremiş soumlzcuumlklerdir33 Seinrsquoın koumlkeninin uumlccediluumlncuuml goumlvdesini Sanskritccedile lsquoikamet

etmekrsquo lsquokonaklamakrsquo gibi anlamlara gelen wasami soumlzcuumlğuuml oluşturur Soumlzcuumlğuumln

Almancadaki karşılığı seinrsquoın ccedilekiminde ortaya ccedilıkar war ve gewesen gibi Ya da

bizzat wesen soumlzcuumlğuumlnde olduğu gibi34

Burada kelime koumlklerinden anlamlar ccedilıkarmaya devam edersek Arapccedila koumlkenli

soumlzcuumlkler bu konuda bize yardımcı olacaktır

ldquoMevcutrdquo [exist] ile ldquovecdrdquo [ecstasy] arasında sıklıkla yapılan etimolojik benzerlik burada yerindedir mevcut olmak ldquodışarıda durmakrdquotır [to exist is to ldquostand outsiderdquo] [] Mevcut olmak vecd halinde olmaktır [to exist is to be in ecstasy]35

Victor Turner burada ndashbaşka bir bağlamda da olsa- benzer bir sorunu tartışıyor

Turnerrsquoin soumlzlerini ccedilevirirken Arapccedila koumlkenli soumlzcuumlklerden yararlandım Bu

soumlzcuumlkler bize soumlzcuumlkler arasındaki koumlkensel ilişkiyi Tuumlrkccedilede olduğundan daha accedilık

bir şekilde goumlsterebiliyor Mevcut vuumlcut mevcudiyet ve vecd hepsi de aynı koumlkten

gelen soumlzcuumlklerdir36 Dolayısıyla Heideggerrsquoin soumlzuumlnuuml ettiği ldquovarlığın dışa ve dışında

32 Bkz Heidegger 2000 s 75 33 Bkz Heidegger agy 34 Bkz Heidegger 2000 s 75-6 35 Turner Victor The Ritual Process Structure and Anti-Structure Cornell University Press Ithaca - New York 1977 s 138 36 Bkz Nişanyan Sevan Soumlzlerin Soyağacı Ccedilağdaş Tuumlrkccedilenin Etimolojik Soumlzluumlğuuml İstanbul Adam Yayınevi 2 Basım Mart 2004 mevcut ve vuumlcut maddeleri s 294 ve 487

30

durmasırdquo olgusunu bu soumlzcuumlklerle daha accedilık bir şekilde kavrayabiliyoruz Varlık yani

mevcudiyet bir bakıma suumlrekli bir vecd halindedir

İnsan kendi dışında durabildiği ve kendisi hakkında kendine soru sorabildiği iccedilin

diğer var-olanlardan ayrılır Heidegger kendine ilişkin soru sorabilen buumltuumln diğer

varolanlar arasında olmasına rağmen kendi varlığını mesele edebilen bir istisna olan

bu varlığa Dasein adını verir37

Heidegger Daseinrsquoın oumlzuumlnuumln onun varoluşu olduğunu ortaya koyarak başlar İnsanın

varoluşu onun ontolojik yapısından başka bir şey değildir

Daseinrsquoın oumlzuuml ile anlatılmak istenen Tanrırsquonın oumlzuuml ile anlatılmak istenenden ccedilok farklıdır Tanrının oumlzuuml kendi varlığıdır oumlzuuml ile varolması aynıdır ikisi de zorunlu ve mutlaktır Buna karşılık Daseinrsquoın oumlzuuml zorunluluk ve mutlaklık taşımaz Daseinrsquoın zamansallığı tarihselliği ve sonluluğu oumlzguumlrluumlğuumlnuumln temel oumlğesidir 38

Dasein bir olanaklar buumltuumlnuumlduumlr başlı başına bir varoluştur suumlrekli bir varolma

halidir Bu onun zamansallığına ve oumlzguumlrluumlğuumlne yol accedilar Ancak onun bu niteliği

skolacircstik felsefenin evrendeki varlıklar iccedilin kullandığı existentiarsquodan farklıdır

Existentia skolacircstik felsefede evrendeki herhangi bir varlığa evrende bir şekilde

varolmuş olan bir şeye referans vermek iccedilin kullanılmaktadır Oysaki Heidegger

yukarıda da accedilıklamaya ccedilalıştığımız gibi exsistentia terimini yalnızca Dasein iccedilin

kullanır diğer varolanlar Heidegger iccedilin [Vorhandensein] mevcut-olandır39

37 Heidegger burada ldquoinsan varlığırdquo ifadesi yerine bir terim olarak Daseinrsquoı tercih etmiştir Dasein Almancarsquoda lsquoinsan varlığırsquo anlamında kullanılmaktadır Fakat Heidegger soumlzcuumlğuuml bu anlamının yanında ona felsefi bir anlam yuumlkleyerek kullanır Eğer yalnızca lsquoinsan varlığırsquo anlamıyla duumlşuumlnuumlrsek insanın sadece bir cins tuumlr ve ayrımla tanımlanan gerccedilek ve somut bir varlığından bahsetmiş oluruz Yalnızca bu anlamıyla Dasein lsquoontikrsquo bir varlıktır Fakat Heideggerrsquoin uzun uzun accedilıkladığı gibi Dasein lsquoontiko-ontolojikrsquo bir varlıktır İnsan ontik niteliğinin uumlzerine ontolojik varolmayı accedilabilen tek varlıktır Bu yuumlzden o diğer varlıklardan ayrılır İnsan varlığına ilişkin bir soru da bu yuumlzden Heideggerrsquoin deyişiyle ontiko-ontolojik olmak zorundadır Bkz Heidegger 2008 s 11-12 Ayrıca bu konuda bir accedilıklama iccedilin bkz Ccediluumlccedilen A Kadir Heideggerrsquode Varlık ve Zaman Asa Kitabevi Bursa 2003 s 42-43 38 Ccediluumlccedilen 2003 s 56 39 Mevcut-olan olma niteliği Daseinrsquoın da bir varlık olanağıdır Oumlrneğin başkası iccedilin Dasein kendini bir mevcut-olan olarak sunar Bu durum onun iki temel olanağı ile ilgilidir Kategorik ve varoluşsal Kategorik yapı Daseinrsquoın nersquoliğini varoluşsal yapı ise Daseinrsquoın kim olduğunu goumlsterir Varlığın kendini kendi varoluşunda accedilığa ccedilıkarması onun kim olduğunu verirken yukarıda bahsettiğimiz kendini mevcut-olan olarak başkasına sunması da onun ne olduğunu veren kategorik yapısını ifade eder

31

Exsistenz teriminin koumlkeninde lsquoaccedilığa ccedilıkanrsquo lsquoortaya ccedilıkanrsquo lsquokendi kendine ayakta

duranrsquo anlamları bulunmaktadır Daha oumlnce de tartıştığımız gibi Heideggerrsquoe goumlre

boumlyle bir varoluş yalnızca Daseinrsquoa ait olabilir Ccediluumlnkuuml kendi dışına ccedilıkarak kendi

varlığının ne anlama geldiğini sorabilen yegacircne varlıktır o Bu yuumlzden de varoluş

Daseinrsquoın oumlzuumlduumlr

Heidegger Daseinrsquoın uumlccedil yapı oumlzelliğini ortaya koyar 1 Kendi oumlnuumlnde olmak

(tasarım) 2 Daha baştan ve daima duumlnya-iccedilinde-olmak 3 Duumlnya uumlzerindeki

şeylerin yakınlığında yakınında olmak Bu oumlzellikler Daseinrsquoın zamansallığını bize

goumlstermektedir Buna goumlre tasarım Daseinrsquoın kendine ilişkin olarak tasarımı gelecek

zamana daha baştan ve daima duumlnya-iccedilinde-olmalığı geccedilmiş zamana ve şeylerin

yakınlığında olması da şimdiki zamana goumlnderme taşır Bu uumlccedil ardışık zaman

paradoksal biccedilimde eşzamanlı olarak Daseinrsquoda bir arada bulunur

Heidegger Varlık ve Zamanrsquoın ikinci boumlluumlmuumlnde zaman konusunu ayrıntılı olarak

incelemektedir Daseinrsquoın bu varlık minvalinin uumlccedil yapısı kısaca şoumlyle accedilıklanabilir

En kendine oumlzguuml imkacircn olan oumlluumlm daha baştan ve daima Daseinrsquola birliktedir

Dasein bu imkacircnı sonradan edinmiş değildir varolduğu andan itibaren ona maruz

kalır Heidegger bunu oumlluumlme-fırlatılmışlık (ya da oumlluumlme bırakılmışlık) olarak

adlandıracaktır Dasein bu bırakılmışlığın accedilık bir şekilde bilincinde olmasa da daha

baştan bir duumlnya-iccedilindedir bir duumlnyaya aittir Dolayısıyla daha baştan geccedilmişe

sahiptir Diğer taraftan Dasein olmak zorundadır ve yine daha baştan kendi

oumlnuumlndedir (ex-ist) suumlrekli bir tasarım halindedir Gelecek zaman dediğimiz şeye

aittir Ccediluumlnkuuml ldquoolmakrdquo zorunda olduğu gibi ldquooumllmekrdquo zorundadır Ama bu bilinebilir

belli bir suumlrenin bitimi demek değildir Oumlluumlm hep accedilık kalan belirsiz bir varlık

imkacircnıdır Bu yuumlzden Dasein kaygıdan dolayı ldquoşeylerinrdquo yakınında durur Şimdiyi

yaşar

Heideggerrsquoe goumlre Daseinrsquoın oumlzuumlne dair en temel nitelik şudur Belirli bir duumlnya

iccedilinde varolmak Buna goumlre Daseinrsquoın en zati niteliği onun iccedilinde-var-olmaklığıdır

Fakat bu belirli bir mekacircnsal ilişki anlamına gelmemektedir Daseinrsquoın dışında

mevcut olanlar oumlrneğin suyun bir bardak iccedilinde olması ya da dolabın iccedilinde

elbiselerin olması bir mekacircn ldquoiccedilinderdquoliğini goumlstermektedir Herhangi bir mevcut-

olanın herhangi bir başka mevcut-olanın iccedilinde yer alması anlamına gelen mevcut-

32

oluşsal iccedilindelik ile Daseinrsquoın iccedilinde-var-olmaklığı birbirinden farklıdır Daseinrsquoın

iccedilinde-var-olmaklığı onun varlık temelini oluşturmaktadır Bir başka deyişle Dasein

oumlzuuml gereği iccedilinde-var-olmaktadır

Almancada ldquoinrdquo soumlzcuumlğuuml innanrsquodan ikamet etmekten habitarersquoden eğleşmekten gelmektedir ldquoanrdquo ise alışkın olmak aşina olmak iyi halde bulundurmak anlamındadır [] ldquoBinrdquo ifadesi de ldquobeirdquo ile rabıtalıdır oumlte yandan ldquoich binrdquo şu demektir Ben şoumlyle ve boumlyle aşina olduğum duumlnyada şurada veya burada eğleşirim burada ikamet ederim ldquoIch binrdquoin mastar hali olan sein eksistensiyal anlamda şurada veya burada ikamet etmek şuna veya buna aşina olmak demektir O halde iccedilinde-var-olmak oumlzsel konstituumlsyonu duumlnya-iccedilinde-varolma olan Daseinrsquoın varlığının formal eksistensiyal ifadesidir40

Başka bir ifadeyle soumlylersek Heideggerrsquoin tanımladığı iccedilinde-var-olmak niteliği

Daseinrsquoın belirli durum ya da zamanlarda sahip olduğu belirli durum ve zamanlarda

ise sahip olamayabileceği keyfi bir nitelik değildir Dasein ancak ve ancak iccedilinde-

var-olmaklığı sayesinde var olabilir Ancak suyun bardakta durması ya da elbisenin

dolapta durması gibi Dasein da kendisini nesnel bir goumlruumlnuumlş olarak bir uzam

iccedilerisinde ortaya ccedilıkarmaz Heideggerrsquoin iccedilinde-olmaklıkla ilgili olarak Almancadan

verdiği oumlrneklerin işaret ettiği gibi Dasein daha ziyade lsquobir şeyle tanışık olmarsquo lsquobir

şeyin yakınında olmarsquo lsquoyanında durmarsquo ya da lsquobir yerde ikamet etmersquo anlamında

varlığını kendi uumlzerinde temellendirir Dasein suumlrekli olarak kendini seccedilmekte kendi

olmakta bir şeyle ilişki iccedilinde olmakta kendinde ikamet edebilmektedir

W von Humbolt bazı dillere işaret etmiştir ki bunlarda ldquobenrdquo ldquoburardquo olarak ldquosenrdquo ldquoşurardquo olarak ve ldquoordquo ldquoorardquo diye ifade edilmekte başka bir deyişle gramer bakımından bu dillerde şahıs zamirleri yer zarflarıyla [Ortsadverbien] goumlsterilmektedir Yer ifade eden [Ortsausdruumlcke] soumlzcuumlklerin asli anlamının ne olup olmadığı yani zarf mı yoksa zamir mi olduğu tartışmalıdır Oysa yer zarflarının Dasein olarak ben ile rabıtalı olduğu dikkate alınacak olursa soumlz konusu tartışmanın temeli ortadan kalkar Ccediluumlnkuuml ldquoburardquo ldquoorardquo ve ldquoşurardquo duumlnya-iccedilinde belirli mekacircnsal [Raumstellen] konuşlarda mevcut olan varolanların salt yer belirlenimleri [Ortsbestimmungen] demek değildir birincil olarak Onlar Daseinrsquoın asli mekacircnsallığının [Raumlumlichkeit] karakterleridir 41

40 Heidegger 2008 s 56 41 Heidegger 2008 s 125 Alıntıdaki ldquomekacircnrdquo ve ldquoyerrdquo soumlzcuumlklerinin Almanca karşılıkları iccedilin bkz Heidegger Martin Sein und Zeit 11 unveraumlnderte Auflage Max Niemeyer Verlag Tuumlbingen 1967 s119

33

Heidegger Daseinrsquoın iccedilinde-var-olduğu duumlnyayı bildiğini bu bilmenin de aslında

Dasein iccedilin hep tanışık olma hali olduğunu soumlyler ldquoDuumlnyayı bilme (noein) ya da

lsquoduumlnyarsquoyı nutuk (logos) ve istişare etme duumlnya-iccedilinde-varolmanın birincil hali

işlevine sahiprdquo42tir Duumlnya iccedilinde varolmak bir yerde bulunmak insanlarla ve

şeylerle ilişki iccedilerisinde de olmak demektir Bir şeyle ya da biriyle ilişki iccedilinde

olmak demekse kendi varlığını fark etmek anlamına gelir Dolayısıyla duumlnya-iccedilinde-

olmak a apriori olarak kendi varlığını bilmek anlamına gelir Bu yuumlzden duumlnya-

iccedilinde-olmak daima birlikte olmak anlamına da gelmektedir Dasein kendisini diğer

fiziksel varlıklar gibi yalnızca duumlnya iccedilinde bir goumlruumlnuumlş olarak ortaya koymaz

Dasein diğerleriyle birlikte vardır Oumlrneğin masa duvara yakın hatta ona dokunur

vaziyette olabilir ancak gerccedilekte ne duvar masaya ne de masa duvara ontolojik

olarak ldquodokunabilmektedirrdquo Dokunma Daseinrsquoa oumlzguuml olabilir ancak

Dokunmak varlıklarla karşılaşmak onlara ilgi duymak ve onlara kaygı duymak anlamıyla ldquobirlikte-olmakrdquo veya ldquoyan-yana-olmakrdquotır O halde duumlnya-iccedilinde-varlık olarak Dasein ilgi veya kaygı duyan varlıktır İlgi veya kaygı duyması onun varoluşsal ve ontolojik yapısı gereğidir [] Dasein daima bir şeyle ilgili ve ilişkili olarak Duumlnya-iccedilinde Varlıktır43

Bu ilgi ve kaygı [ihtimam goumlstermelik]44 Daseinrsquoın ontolojik niteliklerinden biridir

Boumlylece Dasein duumlnya-iccedilinde-varolurken başkalarıyla oumlteki Daseinrsquolarla ve diğer

nesne ve şeylerle karşılaşır onlarla ontolojik bir ilişkiye geccediler Diğer taraftan

Daseinrsquoın duumlnya-iccedilinde-olmaklığı onun iccedilin kaccedilınılmaz bir durumdur Yukarıda da

değinildiği gibi bu keyfi bir durum değildir

Guumlnluumlk yaşam iccedilerisinde Daseinrsquoın kim olduğu sorgulandığında Daseinrsquoın

başkalarıyla [herkesle] birlikte ve onlardan biri olarak varolduğu ortadadır

Heidegger bunu Daseinrsquoın herguumlnkuumlluumlğuuml olarak adlandırır45 Dasein başkalarıyla olan

birlikteliğinde daima kendini ldquoben-buradardquo olarak ifade eder Kendini onlardan

42 Heidegger 2008 s 61 43 Ccediluumlccedilen 2003 s 60-61 44 Varlık ve Zamanrsquoın Kaan Oumlktem ccedilevirisinde Sorge soumlzcuumlğuuml lsquoihtimam goumlstermelikrsquo olarak ccedilevirildiğini hatırlatalım Bkz Heidegger 2008 45 Herguumlnkuumlluumlk (Alltaumlglichkeit) Batı metafiziği oumlzellikle Platonist duumlşuumlnce geleneğinde ccediloğunlukla insanı guumlnluumlk hayattan soyutlama eğilimi goumlze ccedilarpar Bu eğilimin aksine Heidegger Daseinrsquoı guumlnluumlk yaşamın iccedilinde olarak ele alır onu kamusal bir hayatın iccedilinde sıradanlık iccedilinde duumlşuumlnuumlr

34

ayırma ccedilabasındadır Ama eş zamanlı olarak başkalarıyla da birliktedir onlarla belirli

tarzlarda ilişki iccedilindedir Dasein herguumlnkuuml yaşam iccedilinde herkesle birlikte sıradanlaşır

kendisini herkesrsquoliğin kamusallığında tesviye eder varoluşunu gizler Herkesin

giydiği gibi giyinir seccediltiği kıyafet kendisinin seccedilimi gibi goumlruumlnse de temelde

başkalarınındır [oumlrneğin hazır giyim sektoumlruumlnuumln seccedilimleridir] Dolayısıyla Dasein

kendisini farklı kılamaz onlardan biri olur

Başkalarına veya onlara bakarak veya onları dikkate alarak yaşamak sıradanlığın kendisidir Ne zaman Dasein kendi varoluşunu diğerlerinden ayırır ve onların oumlnuumlne sıccedilrarsa Dasein kendisi olur Daseinrsquoın kendi varoluşunu kavraması ve sıradanlığın oumltesine geccedilmesi onun varoluşunu otantik yapar Daseinrsquoın otantikliği onun kendi varoluşunu accedilık yapmasıyla ortaya ccedilıkar46

Dolayısıyla varlığın otantik ve otantik olmayan iki farklı varlık tarzı bulunmaktadır

Otantik olmayan varlıkla kasıt herguumlnkuumlluumlğuuml iccedilinde ve herkesin kamusallığında

tesviye olmuş ve varlığın olanaklarını fark edemeyen Daseinrsquoı anlatırken otantik

Dasein yukarıda da belirtildiği gibi kendi varoluşunu keşfeden Daseinrsquodır

122 Haletiruhiye

Heideggerrsquoin bulunuş ve anlama dediği iki minval varolmanın eşit derecede asli

tesis edicileridir Bulunuş terimiyle ldquoaslında en iyi bilinen ve en herguumlnkuuml olanrdquodan

bahsedilmektedir haletiruhiye Herguumlnkuuml sıradanlığı iccedilinde Daseinrsquoın

memnuniyetsizliği keyifsizliği sıkıntısı ya da huzurluluğu mutedilliği gibi halleri

Dasein iccedilin bulunuşu ifade etmektedir Haletiruhiyeler Daseinrsquoın varoluşsal yapısını

belirleyen ve onu yapan oumlzelliklerdir ldquoHaletiruhiyenin bozulabilmesi ve birdenbire

değişebilmesi sadece şunu ifade eder Dasein zaten hep bir ruh hali iccedilindedirrdquo47

Haletiruhiye Daseinrsquoa belirli bir hali işaret ettiği iccedilin Heideggerrsquoin deyişiyle varlığı

kendi ldquoşuradalığınardquo taşır Heidegger buradan fırlatılmışlık kavramına ulaşacaktır

ldquo() Daseinrsquoın soumlz konusu varlık karakterine yani ldquooumlylelikrdquo haline Daseinrsquoın kendi

ldquoşuradalığınardquo fırlatılmışlığı diyoruz Boumlylece Dasein duumlnya-iccedilinde-var-olma olarak

46 Ccediluumlccedilen 2003 s 71 47 Heidegger 2008 s 141

35

şurada varolmaktadırrdquo48 Başka bir ifadeyle Dasein kendini oumlnsel olarak bir duumlnya-

iccediline-atılmış olarak bulur Fırlatılmışlık ona verilmiştir Tekrar etmek gerekirse

Dasein duumlnya-iccedilinde-burada olarak vardır

Bulunuşla eşzamanlı olarak anlama da tesis olunur yani bulunuş daima anlama ile

birlikte olur Anlama eğer ccedilok basite indirgememize izin verilirse varlığın varolma

ldquoimkacircnrdquolarını tasarımlamak demektir Varlığın varolma imkacircnlarını Heidegger şoumlyle

accedilıklıyor

Anlamada eksistensiyal olarak Daseinrsquoın var-olabilirlik varlık minvali yatmaktadır Dasein başka şeylere ilaveten şunu ya da bunu olabilme imkacircnına sahip bir mevcut-olan olmayıp birincil olarak muumlmkuumln-olmaktır Dasein hep imkacircnları dahilinde ve olabilirlikler iccedilinde vardır 49

Burada herhangi bir nesnenin ya da bitkinin tuumlketilebilir sayıdaki olma

imkacircnlarından farklı bir durum soumlz konusudur

Daseinrsquoın hep eksistansiyel olarak var ettiği muumlmkuumln-olmaklığı hem iccedili boş mantıkbilimsel olasılıktan hem de mevcut-olan bir şeyin olumsallığından (şunun veya bunun ldquobaşa gelebilmesirdquo anlamında) farklıdır Mevcut oluşun modal bir kategorisi olarak muumlmkuumln-olmaklık henuumlz gerccedilekleşmemiş olan asla zorunlu olmayan demektir Dolayısıyla sadece muumlmkuumln olanı karakterize eder50

Heideggerrsquoin soumlzuumlnuuml ettiği ldquomuumlmkuumlnluumlkrdquouumln tuumlm imkacircnları kapsadığı ortadadır

Dasein duumlnyaya fırlatıldığında kendini zaten belirli imkacircnların iccedilinde bulur İccedilinde

var olduğu var-olabilirlikleri sebebiyle başka var-olabilirlik imkacircnlarının uzağına

duumlşmuumlş olur51 Anlamak Daseinrsquoın iccedilinde bulunduğu bu hali başka bir deyişle ldquovarlık

olanaklarınırdquo bilmek demektir Dolayısıyla anlamak Daseinrsquoın varlığıyla henuumlz-

mevcut-olmayanın varlığını tematik olarak değil sadece bir tasarım olarak bir arada

tasarımlamaktır

48 Heidegger 2008 s 142 49 Heidegger 2008 s 151 50 Heidegger 2008 s 151-52 51 Yunan Tragedyasında da kahramanlar oyuna başladıklarında ndashaslında- herşey ccediloktan olup bitmiştir Hatta kendileri de daha oyunun başında oumlluumlduumlrler İnsanın evrendeki konumunun bir ccedileşit izduumlşuumlmuumlduumlr bu İnsan da benzer bir accedilmaz iccedilerisindedir Tıpkı tragedya kahramanı gibi kendini bildiği andan itibaren ldquodoumlnuumlşuuml olmayan bir yolardquo girmiştir Ccediluumlnkuuml oumlluumlm geri doumlnduumlruumllemez olandır İnsan daha ilk andan itibaren kendi oumlluumlmuumlnuuml oumllmek zorunda olduğunu bilir Tragedya kahramanının oyunun başındaki durumu da aynıdır

36

Daseinrsquoın yapısında buumltuumln imkacircnları tuumlketebilmenin imkacircnsızlığı bulunmaktadır

Dasein her zaman iccedilin olasılıklar duumlnyasında var-olacak ama asla tam

olamayacaktır Ccediluumlnkuuml onda daima bir imkacircn eksik kalacaktır Bu eksik imkacircn da

oumlluumlmduumlr ve oumlluumlm geldiğinde Daseinrsquoın buumltuumln imkacircnları elinden alınmış olur

Dolayısıyla Dasein hiccedilbir zaman tamlığa eremez Bu konuyu daha sonra ayrıntılı

olarak tartışacağız fakat oumlluumlm konusuna girmeden oumlnce bir parantez accedilıp

Heideggerrsquoin Varlık ve Zamanrsquoda kullandığı iki terime bakmamız gerekiyor Korku

ve Havf

123 Korku [Furcht] ve Havf [Angst] ayrımı

Heidegger hem Metafizik Nedir [Was ist Metaphysik]52 hem de Varlık ve

Zamanrsquoda korku ile havf53 kavramları arasında bir ayrım getirir İki kavram arasında

ontolojik bir bağ bulunduğunu soumlyleyen Heidegger bunların ccediloğu zaman birbirine

karıştırılmasının da kavramlar arasındaki bu ontolojik akrabalıktan kaynaklandığını

belirtir54 Ccediluumlnkuuml hem korku hem de havf Daseinrsquoı duumlnya-iccedilinde-varlık yaparlar

Ancak iki ruh hali arasında temel bir farklılık bulunmaktadır Heidegger

Kierkegaardrsquoın Kaygı Kavramı [Begrebet Angest]55 adlı ccedilalışmasında yaptığı gibi

korku ile havf arasındaki temel farklılıkları ortaya koyar ve asıl olarak Daseinrsquoın

ontolojik varlığını ortaya ccedilıkaranın ve belirleyenin havf olduğunu accedilıklar

Korkunun uumlccedil unsuru vardır Kendisinden korkulan şey korkunun youmlnelimi (yani ne

hakkında korkulduğu) ve korkunun bizatihi kendisi Kendisinden korkulan şey

52 Heidegger Martin Metafizik Nedir Ccedilev Mazhar Şevket İpşiroğlu Suut Kemal Yetkin Kaknuumls Yayınları İstanbul 2003 53 Varlık ve Zamanrsquoda Kaan Oumlktem Angst karşılığı olarak havf soumlzcuumlğuumlnuuml tercih etmiştir Heideggerrsquoin Metafizik Nedir [Was ist Metaphysik] kitabının Tuumlrkccedile ccedilevirisinde Suud Kemal Yetkin ve Mazhar Şevket İpşiroğlu da Angst karşılığı olarak havfı tercih etmişlerdir Başka metinlerde angst soumlzcuumlğuuml ccediloğunlukla kaygı olarak ccedilevrilmektedir Ancak ilerleyen kısımlarda goumlreceğimiz gibi kaygı tıpkı korku gibi youmlneldiği ve kendisinden neşet ettiği bir şeyi akla getirmesi nedeniyle Heideggerrsquoin Angst ile anlatmak istediğini pek karşılayamayabilecektir Bunun yerine guumlnluumlk dilde ccedilok karşılaşmadığımız havf gibi ldquotabula rasardquo bir soumlzcuumlğuumln tercih edilmesi bizce de daha uygun olmuştur 54 Heidegger 2008 s 196 55 Kierkegaard Soslashren Kaygı Kavramı Ccedilev Tuumlrker Armaner Tuumlrkiye İş Bankası Kuumlltuumlr Yayınları İstanbul 3 Baskı Mayıs 2006 s 35 ve s 155 Kierkegaard havfın korkudan farklı olduğunu onun korku gibi belirli bir nesnesi olmadığını belirtir Havfın nedeni hiccedilliktir ve bu yuumlzden de hayvanlarda (ve veya meleklerde) havfın olamayacağını iddia eder

37

(Heideggerrsquoin ifadesiyle ldquokorkunccedilrdquo olan) daima Dasein gibi duumlnya-iccedilindedir ve o

herhangi bir ldquoel-altında-olanrdquo ldquomevcut olanrdquo ya da ldquobirlikte-Daseinrdquo56 olabilir

Başka bir deyişle duumlnya iccedilindeki herhangi bir insan canlı ya da nesne yani herhangi

bir mevcut ya da varolan korkunccedil olabilirler

Korkunccedil olanın ayırt edici temel niteliği onun ldquotehditkacircrrdquo olmasındadır Bu tehditkacircr

niteliği kendini belirli bir fenalık bağı iccedilinde goumlsterir ve bu ldquomuumlstakbel fenalıkrdquo

Daseinrsquoa doğru youmlnelir Daseinrsquoa youmlnelen bu tehdidin ccedilıkıp geldiği kendisinden

neşet ettiği ortama (ve aynı zamanda bu ortamdan gelene) Heidegger ldquotekinsizrdquo

(unheimlich) dendiğini belirtir Tekinsizden ccedilıkan korkuncun Daseinrsquoa ldquoyaklaşmardquo

niteliği vardır Heidegger fenalığın bu yaklaşma iccedilerisinde neşrettiğini ve yayıldığını

ve asıl tehdit niteliğine de bu aşamada kavuştuğunu soumlyler Korkunccedil olan yaklaşırken

kendinde barındırdığı tehdidin gerccedilekleşip gerccedilekleşmeyeceği endişesi artar

Korkuncun tehdidinin bu ldquovaki olma ile geccedilip gitmerdquo imkacircnları yani tehdidin

ldquohenuumlz değil ama her an olabilirrdquoliği ile ldquohiccedil gerccedilekleşmemerdquo ihtimalleri bir arada

bulunur bu yuumlzden de korkunun derecesini yuumlkseltir Başka bir deyişle tehdidin

gerccedilekleşmeme olasılığının bulunması ve bunun da korkan kişi tarafından bilinmesi

korkuyu azaltmadığı gibi tersine artırmaktadır Burada korkuyu artıran nitelik

tehdidin muğlacirck olma tarzıdır

Korkmanın bizatihi kendisine gelince bu yukarıda anlatılan suumlrecin hem farkında

olmayı hem de o suumlrecin iccedilinde olmayı goumlsterir Heideggerrsquoin ifadesiyle ldquokorkma

korkarak ve dikkatini accedilıkccedila buna youmlnelterek korkunccedilluğu lsquoaccedilıklığarsquo kavuştururrdquo57

Korkma duumlnya-iccedilinde-varolmanın imkacircnlarından biridir ve aynı zamanda bizatihi

duumlnya-iccedilinde-varolmanın bir sonucudur Ccediluumlnkuuml korkunun youmlnelimi başka bir deyişle

korkuda korkulan (korkunun ne hakkında olduğu) tam da bu duumlnya-iccedilinde-olmakla

ilgilidir Korku Daseinrsquoın duumlnya-iccedilinde-varolmasını ilgilendirmektedir korkudaki

tehdit Daseinrsquoın duumlnya-iccedilinde-olmaklığına youmlnelik bir tehdittir

56 Heidegger 2008 s 148 57 Heidegger 2008 s 148-49

38

Dasein oumlncelikle ve ccediloğunlukla neyle ilgileniyorsa oradan hareketle var olmaktadır Bunun tehlikeye duumlşmesi beraberinde varolmanın tehdit edilmesi demektir Korku Daseinrsquoı oumlncelikle olumsuzlayan bir surette accedilımlanır [] bir şeylerden korkmak olarak korkma eşit derecede asli olarak duumlnya-iccedilindeki varolanı daima kendi tehditkarlığı iccedilinde iccedilinde-var-olmaklığı ise tehdit-edilmişliği iccedilinde (ister olumsuzlayıcı isterse olumlayıcı olsun) accedilımlar Oumlyleyse korku bulunuşun bir halidir58

Korkunun bir bulunuş hali olduğunu iccedilinde-olmaklığı accedilığa ccedilıkarışından anlıyoruz

Başka bir ifadeyle korku Daseinrsquoın iccedilinde-olmaklığını tehdit ettiği iccedilin onu yani

Daseinrsquoın iccedilinde-olmaklığını yeniden teyit eder ve onu ldquoaccedilıklığardquo getirir Oumlzetlemek

gerekirse korkunun nedeni her zaman duumlnya-iccedilinde varolan bir şeydir belirli bir

uzamdan adına tekinsiz dediğimiz bir havaliden ccedilıkar ve Daseinrsquoa youmlnelir youmlnelişi

fena bir nitelik barındırır ama diğer yandan bu fenalığın gerccedilekleşmeme olasılığı da

vardır

Havf kavramına gelince Heidegger havfı bizatihi korkuyu muumlmkuumln kılan bir

fenomen olarak tanımlar

Havfın nedeni bizatihi duumlnya-iccedilinde-varolmaktır Peki havfın nedeni korkunun nedeninden fenomenal bakımdan nasıl ayırt edilmektedir Havfın nedeni duumlnya-iccedilinde bir varolan değildir Bu yuumlzden de onunla oumlzsel bir ilintililik iccedilinde varolamaz Buradaki tehdit belirli bir fenalık karakterine sahip değildir [] Havfın nedeni tuumlmuumlyle belirsizdir Bu belirsizlik hangi duumlnya-iccedilindeki varolanın tehditkacircr olduğunu fiilen muallacirckta bıraktığı gibi duumlnya-iccedilindeki bu varolanın esasen ldquoehemmiyetlirdquo olmadığını da ifade eder Duumlnya iccedilinde el-altında-olan ve mevcut-olan hiccedilbir şey havfın nedeni olma işlevini goumlremezler59

Dolayısıyla havfın korkudaki gibi ona kaynaklık eden onun kendisinden neşet ettiği

duumlşuumlnuumllen belirli bir uzamı ccedilevresi yoktur bir havaliden neşet etmez Korkunun

tehdidinde olduğu gibi bir ldquoyerrdquoden ccedilıkarak Daseinrsquoa youmlnelmez

Tehditkacircr olanın hiccedilbir yerde oluşudur havfın nedenini karakterize eden Havf [olan] neden havf iccedilinde olduğunu ldquobilmezrdquo Ancak buradaki ldquohiccedilbir yerderdquo oluş hiccedilbir şey demek değildir Zira tam da bu hiccedilbir yerde oluş esasen onun havalisini temellendirir yani oumlzsel olarak mekacircnsal olan iccedilinde-varolmaklık bakımından duumlnyanın accedilımlanmışlığını temellendirir Aynı sebepten oumltuumlruuml tehditkacircr olan belirli bir youmlnden gelerek yakınlığın yakınına gelemez o hep ldquoşuradadırrdquo ndash ama yine de

58 Heidegger 2008 s 149 59 Heidegger 2008 s 196-197

39

hiccedilbir yerdedir O kadar yakınımızdadır ki iccedilimizi sıkar ve nefesimizi daraltır ndash ama yine de hiccedilbir yerdedir60

Havfın nedeni bizatihi duumlnyanın kendisidir diyor Heidegger Ama burada duumlnyanın

bizatihi kendisi ifadesiyle soumlylenmek istenen duumlnyadaki ldquoşeyrdquolerin bir toplamı

anlamında değildir İccedilimizi sıkan nefesimizi daraltan şey duumlnya-iccedilinde-varolmanın

kendisidir Yani havfın hem nedeni hem de niccedilini aynıdır Yani Daseinrsquoın asli varlık

minvali olan duumlnya-iccedilinde-varolmaktır Dasein bu durumda ldquokendi duumlnyasıyla bir

duumlnya olarak ve bu suretle de kendisiyle duumlnya-iccedilinde-varolmak olarak karşılaşırrdquo

Havf iccedilindeyken ldquotekinsizlikrdquo iccedilinde oluruz Oumlzellikle burada Daseinrsquoın havf iccedilindeyken ne iccedilinde olduğunun kendine has belirsizliği dile gelmiş olur hiccedil ve hiccedilbir yer Ama tekinsizlik aynı zamanda iccedilinde-kimse-bulunmayan da demektir [] iccedilinde-var-olmaklığı bir yerlerde ikamet etmek veya bir şeylerle aşina olmak olarak belirtmiştik İccedilinde-var-olmaklığın bu karakterini daha sonra somutlaştırarak herkesin herguumlnkuuml kamusallığı fenomeni aracılığıyla ortaya koymuştuk Herkesin herguumlnkuuml kamusallığı teskin edilmiş kendine guumlven duymayı kendiliğinden anlaşılan bir ldquoiccedilinde birilerinin bulunuşunurdquo Daseinrsquoın vasati herguumlnkuumlluumlğuuml iccediline taşır Oysa havf Daseinrsquoı ldquoduumlnyayardquo duumlşkuumln massolunmuşluğundan ccedilekip ccedilıkarır Boumlylelikle onun herguumlnkuuml aşinalığı bir anda ccediloumlker Dasein muumlnferitleşir ama bunu duumlnya-iccedilinde-varolmak olarak yapar Boumlylece iccedilinde-varolmaklık bir eksistensiyal ldquohalrdquo olan iccedilinde-kimsenin-olmamaklığına doumlnuumlşuumlverir İşte ldquotekinsizliktenrdquo bahsettiğimizde tam da bundan soumlz ediyor olmaktayız61

Heideggerrsquoin ldquokaccedilışrdquo diye tanımladığı bir durumu burada accedilıklamak gerekiyor

Buna goumlre Dasein (insan) bir kaccedilış halindedir ama bu kaccedilış duumlnya uumlzerinde

varolanlardan uzaklaşma anlamında değildir Aksine onların iccediline daha fazla

karışarak onların kalabalığında kaybolmak anlamına gelir İnsan ya da Heideggerrsquoin

terimiyle Dasein herguumlnkuumlluumlk halinde daha fazla aşina olduğu şeyler arayarak

herkesin (kalabalığın kamunun oumltekilerin) iccedilinde kaybolmak ister Herkes aslında

ldquohiccedil kimserdquodir ve bu niteliğiyle kişinin kaccedilışına yardımcı olacağı duumlşuumlnuumlluumlr Boumlylece

insan herkesin iccedilinde olarak bilinccedilli ya da bilinccedilsiz ldquotekinsizliktenrdquo kurtulmaya

ccedilalışır Herkesin aslında hiccedil kimse olma niteliğindeki kamusallığı Heideggerrsquoin

ifadesiyle ldquoher tuumlrluuml aşina olmamaklığınrdquo uumlzerini oumlrttuumlğuuml iccedilin insanı teskin ediciymiş

gibi goumlruumlnuumlr Ama tekinsizlik tam da uumlzeri oumlrtuumllen yerdedir ve insanın peşini

60 Heidegger 2008 s 197 61 Heidegger 2008 s 199

40

bırakmaz insanın herguumlnkuumlluumlğuuml iccedilerisinde kendini tamamen emniyette ve teskin

olmuş halde hissederken bile gelip bulur İnsan bir anda herkesin iccedilinde kimsesiz

kalır (muumlnferitleşir)

[] havf en dişe dokunmayan durumlarda bile ortaya ccedilıkıverebilmektedir Bunun iccedilin oumlrneğin kendimizi ccediloğunlukla daha ccedilabuk tekinsiz hissettiğimiz karanlık ortamlara bile gerek yoktur Karanlık ortamlarda ldquohiccedilbir şeyinrdquo goumlzle goumlruumllmezliği daha da aşikar olur oysa tam da buralarda duumlnya halen ve daha da sırnaşırcasına ldquoşuradadırrdquo62

Yukarıda da değindiğimiz gibi Heidegger Metafizik Nedir adlı kitabında da Havf

kavramından bahseder Metafizik Nedirrsquode en temel vurgu havfın hiccedilliği ifşa edici

niteliğidir Heideggerrsquoe goumlre varlık hiccedilliğin iccedilinde varolmaktadır yani mevcut

olmak demek hiccedilliğin iccedilinde devam ettirilmek demektir Hiccedillik bu yuumlzden varlığın

ldquozıddırdquo değildir varlığın oumlzuumlne ait bir kavramdır Ccediluumlnkuuml buna goumlre varolanın varlığı

hiccedilliğin (suumlrekli olarak) olumsuzlanmasıdır Heidegger nadiren de olsa insanın bir

anlığına hiccedillikle karşılaşabildiğini belirtir insanın hiccedilliği kavramasını sağlayan şey

de havfrsquotır

Havf anında insana [hellip] buumltuumlnluumlğuuml ile bir şeyler olur Buumltuumln şeyler ve bizzat biz bir kayıtsızlık iccediline batarız Bu batma bir kaybolma değildir [hellip] Havf anında bizi buumltuumlnluumlğuuml ile kaplayan varlık bu sefer bizi sıkmaya başlar Hiccedilbir tutacak yer kalmaz Varlığın erimesi iccedilinde sadece uumlstuumlmuumlze abanan bu hiccedillik kalır Havf hiccedilliği ifşa eder63

Peki burada soumlzuuml edilen hiccedillik nedir Heidegger bu soruyu sorar sormaz aslında

sorunun kendisine ihanet ettiğimizi soumlyler Ccediluumlnkuuml burada hiccedilliğe youmlnelik boumlyle bir

soru ldquohiccedilliğirdquo bir şekilde ldquovarolanrdquo bir şey olarak ortaya koymaktadır Daha baştan

hiccedillik bir şey haline getirilmekte ve boumlylece soru kendine ait konudan

uzaklaşmaktadır Heidegger bu yuumlzden bu soruya verilecek her cevabın temelden

imkacircnsız olduğunu soumlyler64

Havf esnasında insanın dilinin tutulmasının nedeni budur

62 Heidegger 2008 s 200 63 Heidegger 2003 s 43 64 Heidegger 2003 s 37

41

Ccediluumlnkuuml [havf esnasında] varolan buumltuumlnluumlğuuml iccedilinde erir ve hiccedilliğin baskısı kendini hissettirir ve onun varlığı karşısında lsquodırrsquo demek susar Havf iccedilinde bize bir şeyler olduğu zaman ccedilok vakit boş suumlkucirctu gayesiz kelimelerle ihlal etmeyi aramaklığımız sadece hiccedilliğin mevcudiyetinin bir delilidir65

Dilin -logosun- insanın duumlnya-iccedilinde-olmaklığını teyit ettiğini belirtmiştik Dilin

hiccedillik karşısında susması insanı en yuumlksek muğlacircklığın iccediline atar Burada hiccedilliğin

bir hiccedil olması soumlz konusu değildir Eğer hiccedillik mutlak bilinmeyen bir hiccedillik olsaydı

insanın ne dili tutulur ne de havf duyardı Burada hiccedillik insanın oumlzuumlne ait olduğu iccedilin

muğlacircklık başlar Her ne kadar onun ne olduğuna ilişkin soruya cevap veremese de

Daseinrsquoın mutlak olarak bilemediği bir şey değildir hiccedillik Tekinsiz kavramı

uumlzerinden daha ayrıntılı olarak tartışacağımız gibi muğlacircklığı oluşturan şey tam da bu

belli belirsiz bilginin varlığıdır Birccedilok tragedyada bu ccedileşit muğlacirck bilgi teması goumlze

ccedilarpar Oumlrneğin Othello karısının kendisini aldatıp aldatmadığına ilişkin kesin

bilgiye sahip olmayı diler Hamlet de babasının katilinin amcası olduğundan tam

olarak emin olamamaktadır vs

İnsan herguumlnkuumlluumlğuuml iccedilinde bu tuumlr kesinsizliklerden kaccedilar Havf insanın en kesin

olduğuna inandığı [inanmak istediği] varlığını muğlaklığa suumlruumlklediği iccedilin insan bu

tuumlr anlardan uzak durmaya havftan kaccedilmaya ccedilalışır Bu kaccedilış sayesindedir ki havf

insanı ccedilok nadiren gelip bulur Oysaki Heideggerrsquoe goumlre insanın havftan kaccedilması

hiccedillikle karşılaşmaktan yani insanın oumlzuumlne ait olanla karşılaşmaktan kaccedilması

demektir ldquoO kadar sonluyuz kirdquo diyor Heidegger ldquodoğrudan doğruya kendi karar ve

irademizle hiccedilliğin karşısına kendimizi olduğu gibi buumltuumln ccedilıplaklığımızla koymaya

muktedir değilizrdquo66 Bu yuumlzden de hiccedillikten kaccedilabilmek iccedilin varolanların iccedilinde

kendimizi tamamen kaybetmek istiyoruz Herguumlnkuuml yapıp ettiklerimizde varolanlarla

ne kadar ilişkili olursak varolanın yitip gitmesine o derece engel olabileceğimizi ve

bu sayede de hiccedillikten kaccedilabileceğimizi duumlşuumlnuumlruumlz

65 Heidegger 2003 s 43 66 Heidegger 2003 s 51

42

13 Deinon ve Daimon

131 Deinon

Heidegger hiccedilliğin ndashkendisinden ne kadar kaccedilmaya ccedilalışırsak ccedilalışalım- gelip bizi

bulduğunu soumlyluumlyor Hiccedilliğin bizi bulduğu anı havf iccedilinde olduğumuz zamanı

tekinsizlik olarak tanımladığımızı belirtmiştik Burada tekinsiz ile birlikte birkaccedil

soumlzcuumlğe daha odaklanmamız yerinde olacaktır Bunlardan ilki Heideggerrsquoin

Antigone tragedyasının ve hatta tuumlmden tragedya sanatının anahtar soumlzcuumlğuuml olarak

nitelediği Yunanca deinon soumlzcuumlğuumlduumlr

Deinon kelimesi Yunan tragedyalarında kritik oumlneme sahiptir Aiskhylosrsquota 23

Sophoklesrsquote 129 ve Euripidesrsquote 225 yerde soumlzcuumlğuumln kullanıldığı goumlruumlluumlr67

Oumlncelikle soumlzcuumlğuumln Antigone 332 satırdaki kullanımına (polla ta deina kouden

anthropou deinoteron pelei) odaklanalım Tuumlrkccedile karşılıkları Guumlngoumlr Dilmenrsquode

ldquoeşsizrdquo Sabahattin Alirsquode ldquokudretlirdquo olarak karşımıza ccedilıkıyor68 Hiccedil şuumlphesiz edebi

bir ccedileviri yaparken bu tuumlrden muğlacirck soumlzcuumlkler ldquoyorumlanmayardquo ihtiyaccedil duyarlar

Bazen bazı soumlzcuumlklerin soumlzluumlkteki karşılıkları yeterli gelmeyebilmektedir

LiddellampScott soumlzluumlğuumlnde deinos soumlzcuumlğuumlnuumln karşılığı olarak (1) ldquoKorkunccedil dehşet

uumlrkuumlnccedil muumlthişrdquo (2) ldquoguumlccedilluuml kuvvetlirdquo (3) ldquohayret verici olağanuumlstuuml gariprdquo kişi ya

da şey anlamları sıralanır69 Birinci anlamıyla deinon korku uyandıran bir şey olarak

tanımlanmaktadır Fakat burada korku sıradan bir korkunun dışına da

ccedilıkabilmektedir Başka bir deyişle burada korku kendisinden kaccedilınılan karşısında

titrenen bir şeyden duyulan korku olmayabilir yalnızca Deinonrsquoun uyandırdığı

67 Bkz Perseus Digital Library ed Gregory R Crane httpwwwperseustuftseduhoppersearch Bu adresteki arama motoru yardımıyla kelimlerin Antik Yunan metinleri iccedilindeki kullanım niceliklerine ulaşılabilmektedir 68 Sophokles Antigone Ccedilev Sabahattin Ali Maarif Matbaası 1941 s 27 Sofokles Antigone Ccedilev Guumlngoumlr Dilmen İstanbul MitosBoyut Yayınları 1997 s 77 Charles Segal ve Reginald Gibbons ccedilevirilerinde deinonrsquou wonders Terrorsmdash we feel awe olarak ccedilevirmiş Bkz Sophocles Antigone Ccedilev Gibbons Reginald and Segal Charles New York Oxford Press 2003 s 68 Jebb de yine aynı şekilde wonders wonderful soumlzcuumlklerini tercih etmiş Jebb R C Sophokles The Plays and Fragments Part III Antigone Second Editions Cambridge University Press 1891 s 69 Oumlmer Ayguumlnrsquouumln ccedilevirisinde ise ldquomuumlthişrdquo soumlzcuumlğuuml kullanılmıştır Bkz Ayguumln Oumlmer ldquoAntigonersquodenrdquo Cogito Tragedya ed Şeyda Oumlztuumlrk Sayı 54 Bahar Yapı Kredi yayınları İstanbul 2008 69 Liddell amp Scott 1996 ldquodeinosrdquo maddesi s 374

43

korku ldquosaygı duymayı ve saygıyla karışık korku (huşu) duymayı da iccedilerirrdquo diyor

Heidegger Dolayısıyla buradaki korku ldquouumlrkuumltuumlcuuml bir şeyden ziyade buyuran

huumlkmeden ve oumlnuumlnde eğilmeye ccedilağıran saygıya değerrdquo bir korkunccediltur70 Onun

huumlkmedici ve buyurgan oumlzelliği soumlzluumlkteki ikinci anlama bizi goumltuumlrmektedir Deinon

her şeyi yapmaya muktedir bir şeydir muazzam derecede guumlccedilluumlduumlr Ancak bu guumlccedil

Heideggerrsquoin deyişiyle ldquouumlzerimizde belli belirsiz tehdidini hissettiğimiz bir şeyrdquo71 de

olabilir ki o zaman saygıdeğer bir guumlccedilten soumlz ederiz diğer taraftan bu guumlccedil doğrudan

ldquoşiddetrdquo72 goumlsteren bir kuvvet de olabilir ki bu durumda da ondan korku duyulur

Dolayısıyla deinonrsquoun guumlcuumlnuumln niteliği ve kendini goumlsterme biccedilimi hakkında asla

emin olamamaktayızdır Bizi kendisine karşı huşu iccedilinde bırakan etkisini suumlrekli

olarak uumlzerimizde hissettiğimiz bir şey de olabilir doğrudan şiddet uygulayan bir guumlccedil

de olabilir Ne beriki ne oumlteki olup olmadığına asla karar verilemez Bu yuumlzden

soumlzluumlkteki uumlccediluumlncuuml anlamı karşımıza ccedilıkar Olağanuumlstuuml Alışık olduğumuz

paradigmaların suumlrekli olarak dışına ccedilıkan bu soumlzcuumlk deinon her seferinde karşıt bir

anlamda tanımlanabilmektedir ldquoSaygı değerrdquo olabildiği kadar ldquodehşet vericirdquo de

goumlruumlnmektedir uumlzerimizde belli belirsiz nuumlfuzunu hissettiğimiz gibi doğrudan

doğruya şiddetine de maruz kalabilmekteyizdir Bu yuumlzden olağanuumlstuumlduumlr ama

olağanın ldquodışındardquo olmak zorunda değildir tanıdıklık bildiklik hissiyatı iccedilinde

olağanuumlstuumlduumlr Heideggerrsquoe goumlre deinon tek tek bu anlamlardan hiccedil birisine tekabuumll

etmez ama aynı zamanda buumltuumln bu anlamların bir toplamı olarak da

goumlruumllmemelidir73

Houmllderlin 1801rsquodeki Antigone ccedilevirisinde deinon karşılığı olarak ldquoGewaltigerdquo

[kudretli muazzam şiddetli] 1804rsquode ise ldquoUngeheuerrdquo [devasa muumlthiş dehşetli

sonsuz] soumlzcuumlklerini tercih etmiş74 Heidegger Houmllderlinrsquoin bu ikinci ccedilevirisini

70 Heidegger Martin Houmllderlinrsquos Hymn ldquoThe Isterrdquo Tr William McNeill Julia Davis Indiana University Press BloominghtonampIndianapolis 1996 s 63 71 Heidegger 1996 s 63 72 Heidegger daha oumlnce Einfuumlhrung in die Metaphysikrsquote [Metafiziğe Giriş] bu şiddeti Daseinrsquoın en temel niteliği olarak tanımlamıştır Bkz Heidegger 2000 s 160 73 Heidegger 1996 s 64 74 Schmidt Dennis J On Germans amp Other Greeks Tragedy and Ethical Life Bloomington Indiana University Press 2001 s 255

44

ldquonicht-Geheuerrdquo [tekin olmayan] olarak okumayı daha uygun buluyor ve ccedileviri

tartışmasında daha ileri giderek deinon soumlzcuumlğuumlnuuml filolojik olarak yanlış da olsa

unheimlich [tekinsiz] olarak ccedilevirmenin75 daha uygun olacağını belirtiyor

132 Freudrsquoun Unheimlichrsquoi

Heideggerrsquoin deinonrsquou neden unheimlich olarak ccedilevirdiği uumlzerinde durmadan oumlnce

Freudrsquoun unheimlich konusundaki goumlruumlşlerini hatırlamak faydalı olacaktır Freudrsquoun

1919 yılında yayınlanan ldquoDas Unheimlicherdquo adlı makalesi oumlncelikle soumlzcuumlğuumln farklı

anlam katmanlarını accedilmaya ccedilalışır

Almanca soumlzcuumlk ldquounheimlichrdquo ldquoheimlichrdquo [ldquoevselrdquo] ldquoheimischrdquo [ldquoyerlirdquo] soumlzcuumlğuumlnuumln ndashbildik olanın- karşıtıdır ve ldquotekinsizrdquo olanın bilinen ve tanıdık olmayışı nedeniyle korkutucu olduğu sonucuna varmaya youmlneliriz Doğal olarak yeni ve bildik olmayan her şey korkutucu değildir [hellip] Onu tekinsiz kılmak iccedilin yeni ve yabancı olan şeye bazı şeyler eklenmek zorundadır76

Freud tekinsiz ile ilgili bu accedilıklamanın yetersiz olduğunu ve tekinsizin yalnızca

tanıdık olmayan bilinmeyen ya da yabancı bir şey olarak accedilıklanamayacağını daha

en başından ortaya koyar Oumlncelikle soumlzcuumlğuumln tuumlrediği isim-sıfat olan heimlichrsquoin

soumlzcuumlk anlamları uumlzerinde durur Heimlichrsquoin birinci anlamı ldquoeve ait olanrdquo ldquoyabancı

olmayanrdquo ldquobildikrdquo ldquoevcilrdquo ldquocandanrdquo ldquodostccedilardquo vbdir İkinci anlamı ise daha

olumsuz durumlara işaret eder ldquoGizli başkasının bilmemesi iccedilin goumlzden kaccedilırılan

başkalarından saklanan oumlzelrdquo77 vb gibi Nihayetinde Freud un- olumsuzluk ekiyle

soumlzcuumlğuumln nasıl kullanıldığına dair oumlrnek cuumlmleler verir

ldquoOna oldukccedila unheimlich ve hayaletimsi goumlruumlnenrdquo ldquoGecenin unheimlich korku dolu saatlerirdquo ldquoUzun zaman oumlnce unheimlich hatta dehşet verici bir duygu yaşadımrdquo [hellip] ldquoDağ dumanı denen unheimlich sisrdquo ldquo lsquoUnheimlichrsquo gizli kalması gereken ama ortaya ccedilıkmış her şeye verilen addırrdquo (Schelling) ldquoİlahi olanı oumlrtmek iccedilin onu belli bir Unheimlichkeitrsquola ccedilevrelemekrdquo78

75 Heidegger Antigonersquonin yalnızca birinci koro şarkısı [Bkz Heidegger 2000 s 156-158] ile prolog kısmını [Bkz Heidegger 1996] ccedilevirmiştir 76 Freud Sigmund Sanat ve Edebiyat Ccedilev Dr Emre Kapkın Ayşe Tekşen Kapkın Payel Yayınevi İstanbul 1999 s 327 77 Accedilıklamalar iccedilin bkz Freud 1999 s 328-330 78 Freud 1999 s 330

45

Freudrsquoun verdiği oumlrnek cuumlmlelerden accedilıkccedila anlaşılmaktadır ki heimlich soumlzcuumlğuumlnuumln

farklı anlam katmanları kendisine karşıt gibi goumlruumlnen unheimlich ile aynı anlamları

karşılamaktadır Freud bu ortaklaşmayı başka bir soumlzluumlkten yaptığı şu alıntıyla

accedilıklamaya ccedilalışır ldquo lsquoev gibirsquo lsquoeve aitrsquo duumlşuumlncesinden yabancıların goumlzlerinden

sakınılan saklı ve gizli bir şey duumlşuumlncesi gelişti ve bu duumlşuumlnce ccedileşitli doğrultularda

genişledihelliprdquo79 Başka bir şekilde soumlylersek lsquoevde olanrsquo (heimlich) şey lsquogizlirsquo

(heimlich) bir şeydir Saklı gizlenmiş olan goumlruumlnmeyen şey tam olarak bilinemeyen

bir şeydir goumlruumlnmediği halde varlığı bilinebilen (en azından gizlenmiş olduğu

bilinmektedir) bu şey korku verici niteliğini de buradan almaktadır Ancak diğer

taraftan onu dost yanlısı evcil eve ait kılan ldquooumltekirdquo yanı da vardır Bu bize

Schellingrsquoin yukarıda alıntılanan soumlzuumlnuuml de accedilıklar niteliktedir Gizli olan şey

gizliliği iccedilinde accedilığa ccedilıkmıştır Ne tam olarak guumlnışığına gelmiştir (mutlak anlamda

bilinmemektedir) ne de mutlak anlamda saklıdır Heimlich ile unheimlich arasındaki

ortak anlam gruplarının doğmasının nedeninin koumlk isim Heim (ev) soumlzcuumlğuumlnden

kaynaklandığı goumlruumllebilir Ev hem başkalarından gizleme kapatma saklama

nitelikleriyle hem de oumlzel alan mahrem80 oumlzelliğiyle bu duruma yol accedilmaktadır

Heimlichrsquoin değişik bir anlamı bilgiden kaccedilırılan bilinccedil-dışıhellip Heimlichrsquoin karanlık bilginin erişemediği anlamı da vardırhellip [burada] anlatılan gizli ve tehlikeli bir şey kavramı daha da gelişti ve ldquoheimlichrdquo genellikle ldquounheimlichrdquoe yuumlklenen anlama sahip olmaya başladı[hellip] Dolayısıyla heimlich sonunda karşıtı olan unheimlichrsquole buluşana dek ccedilifte değerlilik doğrultusunda gelişen bir anlama sahip soumlzcuumlktuumlr Unheimlich şu ya da bu biccedilimde heimlichrsquoin bir alt tuumlruumlduumlr81

79 Freud 1999 s 331 80 Oumlrneğin mahrem ve namahrem soumlzcuumlkleri iccedilin de heimlich ve unheimlich arasındaki ilişkiye benzerlik kurulabilir Arapccedila mahrem soumlzcuumlğuuml iccedilin TDK (1) Yakın akrabadan olduğu iccedilin nikah duumlşmeyen (2) Başkalarına soumlylenmeyen gizli (3) Sırdaş karşılıklarını verirken (Bkz Tuumlrk Dil Kurumu Tuumlrkccedile Soumlzluumlk Haz İsmail Parlatır Nevzat Goumlzuumlaydın vd Atatuumlrk Kuumlltuumlr Dil ve Tarih Yuumlksek Kurumu 2 Cilt 9 Baskı 1998 ldquomahremrdquo maddesi) Nişanyan ldquoyasak tabu kutsal oumlzel alana veya hareme ait olanrdquo anlam grubunu oumlnermiş eşkoumlkten (Hrm) soumlzcuumlkler ise şunlar haram harem huumlrmet ihram ihtiram mahrem mahrum muhterem namahrem (Bkz Nişanyan 2004 ldquomahremrdquo ve ldquoharemrdquo maddeleri) Dolayısıyla namahrem olan evlenmede bir sakınca olmayan yani yabancı olandır Diğer taraftan mahrem de yasaklanmış ama tanıdık bildik bize en yakın olan anlamındadır 81 Freud 1999 s 332

46

Acaba unheimlich karşılığı olarak kullanılan tekinsiz82 soumlzcuumlğuumlnde de benzer bir

durum goumlzlenebilir mi TDK soumlzluumlğuuml tekin soumlzcuumlğuuml iccedilin ldquo(1) boş iccedilinde kimse

bulunmayan (2) uğurlurdquo anlam grubunu oumlneriyor Tekin olmayanı ise (1) ldquocin peri

vb olağanuumlstuuml varlıkların bulunduğuna inanılan uğursuz tehlikelirdquo şey ve (2)

ldquokendisinde doğauumlstuuml bir guumlccedil olduğu sanılan uğursuz sakınılması gerekenrdquo insan

veya hayvan olarak tanımlıyor83 Nişanyanrsquoın accedilıklaması ise tekinsizliğin cinlerle

olan bağlantısına vurgu yapıyor ona goumlre tekinsiz ldquocinlere uğramışrdquo anlamına

gelmektedir84 Buradaki cin genellikle deinonrsquola daimon arasında kurulan (hem

etimolojik hem de anlambilimsel) bağlantıyı guumlccedillendiriyor Daimon konusuna

yeniden değineceğimizi hatırlatarak devam edelim Cin (Arapccedila cinn) ldquoinsanlarda

deliliğe neden olan goumlruumlnmez varlıkrdquo85 anlamıyla ve diğer eşkoumlkten -ldquocinnetrdquo

ldquoecinnirdquo ldquomecnunrdquo gibi- soumlzcuumlklerle birlikte bizi daimonrsquoa goumltuumlruumlrken cin ile yine

aynı koumlkten olan ldquoceninrdquo gibi kelimeler de deinonrsquou accedilıklar niteliktedir Arapccedila cinn

cnn koumlkuumlnden gelmektedir ve yine Arapccedila cana (gizledi sakladı oumlrttuuml) soumlzcuumlğuumlyle

ilişkilidir Aynı şekilde Aramice genəyā cin goumlruumlnmez varlık anlamına gelirken gny

gizleme saklama ve gnn ise koruma ccedilitle ccedilevirme kapatma anlamına gelmektedir86

Buumltuumln bu accedilıklamalar bize tekin-tekinsiz ikilisi arasındaki ilişkinin heimlich-

unheimlichrsquoteki ilişkiyi tam anlamıyla olmasa da ccedilağrıştırdığını goumlstermektedir

Tekin iccedilin TDKrsquonın oumlnerdiği ldquoboş iccedilinde kimse bulunmayanrdquo karşılığı bu

duumlşuumlncemizi doğrular niteliktedir Nitekim iccedilinde kimsenin bulunmadığı terk

edilmiş evler ccediloğu zaman tekinsiz sıfatıyla tanımlanırlar Diğer taraftan tekinsizin

Almancadaki heimlich (gizli) ile olan ilişkisi de cinlerle olan bağlantısında ortaya

ccedilıkmaktadır Nişanyanrsquoın deyişiyle ldquocin uğramışrdquo bir yer tekinsiz olmakta başka bir

deyişle ldquoiccedilinde goumlruumlnmez varlıkların gizlendiğirdquo bir yere doumlnuumlşmektedir

82 Bu arada unheimlichrsquoin İngilizcesi uncanny olarak ccedilevrilir Unheimlichrsquoteki yapıya benzer bir durum uncannyrsquode de bulunabilir Canny Almancadaki heimlich gibi ldquosnug and cozyrdquo [Kuytu rahat guumlvenli kuumlccediluumlk saklı gizli ve samimi hoş] anlamlarını barındırmaktadır ldquoCannyrdquonin koumlkuuml olan ldquocanrdquo guumlnuumlmuumlzde kullanılmayan ldquobilmekrdquo anlamına gelmektedir Bkz Heidegger 2000 s 160 dn 57 83 Bkz Tuumlrk Dil Kurumu 1998 Tekin maddesi 84 Bkz Nişanyan 2004 tekin maddesi 85 Nişanyan 2004 cin maddesi 86 Nişanyan agy

47

Unheimlich olanın en buumlyuumlk oumlzelliği onun belirsizliğidir Tekinsizlik durumunda

olan kişi karşılaştığı şeyin ne olduğunu ldquokesinrdquo bir biccedilimde bilemez Fakat buradaki

tekinsizlikte ldquoyabancırdquo olan mutlak olarak bilinmeyen bir şey değildir Az ccedilok

bilinir Dolayısıyla burada tam anlamıyla bir muğlacircklık durumu soumlz konusudur

Tekinsizliğin neşet ettiği yer şey hakkında ccedilok az bir bilgi sahibi oluruz Bu

Schellingrsquoin dediği gibi gizli olması gerekirken accedilığa ccedilıkmış bir bilginin

ldquoparccedilardquosıdır Tam olarak da goumlruumlnuumlr bilinir ya da tanıdık olamamıştır Onun korku

veren niteliği bu muğlacircklığında saklıdır

Diğer taraftan Freud unheimlichrsquoin heimlichrsquoin bir alt tuumlruuml olduğunu soumlylerken

heimlichrsquoin unheimlich tarafından iccedilerildiğini de kastetmektedir Daha doğrusu bu

soumlzcuumlk ikilisi arasında Freudrsquoa goumlre bir ccedileşit bastırma ndash unutma hatırlama ilişkisi

vardır Freud bu goumlruumlşuumlnuuml Otto Rankrsquoın ldquoccedilift (ikiz - double) goumlruumlnguumlsuumlrdquoyle de

destekler

ldquoCcediliftrdquo teması Otto Rank (1914) tarafından son derece kapsamlı olarak işlenmiştir Rank ldquoccediliftrdquoin aynadaki yansımalarla goumllgelerle koruyucu ruhlarla tinsel inanccedilla ve oumlluumlm korkusuyla bağlantılarına inmiştir [hellip] Rankrsquoa goumlre ldquoccediliftrdquo oumlzuumlnde Egorsquonun yıkımına karşı bir guumlvence ldquooumlluumlmuumln guumlcuumlnuumln devingen bir yadsınmasırdquo idi ve olasılıkla ldquooumlluumlmsuumlz ruhrdquo bedenin ilk ldquoccediliftrdquoiydi Yok olmaya karşı bu ccediliftleme [arzusu] Eski Mısırlıları kalıcı malzemelerle oumlluumlm imgeleri yapma sanatını geliştirmeye youmlneltti Ancak bu gibi goumlruumlşler sınırsız benlik sevgisi toprağından ccedilocuğun ve ilkel insanın aklına egemen olan ilkel narsizmden yeşermiştir Ama bu evre aşıldığında ldquoccediliftrdquo goumlruumlnuumlmuumlnuuml tersine ccedilevirir Oumlluumlmsuumlzluumlğuumln guumlvencesi olmaktan ccedilıkıp oumlluumlmuumln tekinsiz habercisi durumuna gelir87

Freud ldquoccediliftrdquo olgusunu tekinsiz olanın belirli bir bastırılmadan kaynaklandığını

goumlstermek amacıyla kullanır Başka bir deyişle heimlich unheimlich soumlzcuumlklerinin

ldquoccedilift ikizrdquo oluşunu accedilıklayabilmek iccedilin bu yola sapar Ona goumlre korkutucu olan

zaten daha oumlnceden bastırılmış ve unutulmuş olandır Dolayısıyla unheimlich yeni ve

yabancı değil aksine tanıdık-bildik Freudrsquoun deyişiyle ldquokoumlkluuml ve yalnızca bastırma

suumlreciyle akla yabancılaştırılmış bir şeydirrdquo Biz burada ccedilocukluğa ya da ilkel akla ait

87 Freud 1999 s 341 Rankrsquoın ccedilift konusundaki incelemesi iccedilin bkz Rank Otto The Double A Psychoanalytic Study Chapel Hill University of North Carolina Press 1971 Otto Rankrsquoın kitabında verdiği oumlrnekler dışında Dostoyevskirsquonin Oumltekirsquosi ile Antonin Artaudrsquonun İkizrsquoi (The Theater and Its Double) bu konuyla ilgili oumlrnekler olarak verilebilir

48

bir ldquobastırmardquo suumlrecinden ziyade olguyu Heideggerrsquoin havf duygusundan kaccedilış

terimleriyle accedilıklamayı daha doğru buluyoruz Ccediluumlnkuuml Freudrsquoun oumlncelikle bir

ldquooumlluumlmsuumlzluumlk guumlvencesirdquo olarak neden ccediliftrsquoin yaratıldığı ve oumlzellikle de ccedilocuktaki

(ilkel benlikteki) ldquoilkel narsisizmrdquoin ccedilift olgusunun doğmasına yol accediltığı ve daha

sonra da bu imgeduumlşuumlncenin neden bastırıldığı konusundaki accedilıklamaları meseleyi

fazlasıyla psikolojik bir alana sıkıştırmaktadır Freudrsquoun ldquooumlluumlmsuumlzluumlk guumlvencesirdquo

dediği şeye insanoğlunun geliştirdiği bir tuumlr ldquooumlluumlmsuumlzluumlk stratejisirdquo demek daha

doğru olur Oumlluumlmsuumlzluumlk stratejisi oumlluumlm havfının getirdiği hiccedillik duygusundan

kaccedilmak iccedilindir İnsan Heideggerrsquoin terimiyle Dasein hiccedilliğin iccedilinde onu suumlrekli

olarak olumsuzlayarak varoluyorsa ve hiccedillik bizatihi varlığın oumlzuumlne dair bir şeyse ve

buna rağmen (kendi oumlzuumlne dair olan) bu hiccedillik havf anında kendisini goumlsterdiğinde

bundan ldquokorkurdquo duyuluyorsa Freudrsquoun ldquobastırılmışrdquo dediği şeyin ne olduğu daha iyi

anlaşılabilir kanımızca Tekinsizlik anında bizde ldquokoumlkrdquoleri olduğunu hissettiğimiz

ama ldquobastırma suumlreciyle akla yabancılaştırılmışrdquo olanla karşılaşırız Bu da hiccedilliğin ndash

hiccedilbir zaman tam ve mutlak olarak elde edilemeyecek- bilgisidir Heideggerrsquoin

dediği gibi ldquoo kadar sonluyuz ki doğrudan doğruya kendi karar ve irademizle

hiccedilliğin karşısına kendimizi olduğu gibi buumltuumln ccedilıplaklığımızla koymaya muktedir

değilizrdquo

ldquoPek ccedilok kişi oumlluumlm ve oumlluuml bedenlerle oumlluumlnuumln geri gelişiyle ve de ruhlar ve

hayaletlerle ilgili olarak bu duyguyu en yuumlksek duumlzeyde yaşamıştırrdquo88 diyor Freud

Anlatmak istediği oumlluumlm imgesiyle duumlşuumlncesiyle karşılaşmanın tekinsizlik

doğurduğudur Freud bunun en oumlnemli nedenlerinden birinin oumlluumlme ilişkin ldquobilimsel

bilgimizin yetersizliğirdquo olduğunu da belirtir Freud bu accedilıklamasıyla bizi

Heideggerrsquoin havf duumlşuumlncesine yaklaştıracak gibidir fakat son bir geri doumlnuumlşle

psikolojinin alanında kalır

Nevrotik erkeklerin dişi genital organları ile ilgili olarak tekinsiz bir şey olduğunu duyumsadıklarını belirtmeleri sık olarak gerccedilekleşir Ancak bu unheimlich yer tuumlm insanların eski Heimrsquolarının [ev] her birimizin bir zamanlar ve başlangıccedilta yaşadığı yerin girişidir ldquoAşk sıla hastalığıdırrdquo diyen bir espri vardır ve ne zaman bir erkek

88 Freud 1999 s 348

49

duumlşuumlnde bir yer ya da bir uumllkeyi goumlrse ve hala uykudayken kendi kendine ldquoburası bildik bir yer daha oumlnce buraya gelmiştimrdquo dese bu yeri annesinin cinsel organı ya da bedeni olarak yorumlayabiliriz O halde bu durumda da unheimlich bir zamanlar heimisch bildik olandır ldquounrdquo oumlneki bastırmanın bedelidir89

Freudrsquotan yaptığımız bu alıntıyı psikolojinin alanından ccedilıkarıp felsefenin

goumlzluumlğuumlnden bakarsak unheimlich meselesinde bir adım daha oumlteye geccedilebiliriz

Freud yine isabetli bir şekilde ve uygun oumlrneklerle ldquoevrdquoden soumlz ederek yerinde bir

tespitte bulunuyor Unheimlich bizim daha oumlnce bulunduğumuz bir ldquoyerrdquoi ima eder

Fakat bu ldquoevinrdquo ya da ldquoevsizliğinrdquo yorumlanmaya ihtiyacı var Heideggerrsquoin

terimleriyle konuşursak ev ldquovarlığın ikamet ettiğirdquo iccedilinde sebat ederek bir şeylere

aşina olarak durduğu yerdir Ancak daha oumlnce de bahsi geccediltiği uumlzere bu yer hiccedilliğin

iccedilindedir Varlık hiccedilliğin iccedilinde lsquovarrsquo olduğu iccedilin lsquoyerrsquoin bizatihi kendisi de hiccedilliğin

iccedilindedir ldquoTekinsizlik iccedilinde-kimse-bulunmayan demektirrdquo diyordu Heidegger Bu

ccedilerccedileveden baktığımızda iccedilinde hiccedil kimsenin bulunmadığı yer bizim oumlzuumlmuumlze ait bir

yerdir kendisinden neşet ettiğimiz başka bir ifadeyle varlığa fırlatıldığımız yerdir

Tekinsizlikte ndashunheimlichrsquote- duyduğumuz tanıdıklık hissi işte bu yuumlzdendir

Geldiğimiz yeri buumltuumln guumlcuumlmuumlzle ondan kaccediltığımız ama oumlzuumlmuumlze ait olan ldquoyerrdquoi

belli belirsiz goumlruumlruumlz Suumlrekli olarak ondan kaccedilma uumlzerine stratejiler geliştirdiğimiz

ldquoherguumlnkuumlluumlkrdquo iccedilinde kendimize o yere karşı o yerin bilinmezliğine karşı ldquokesin

olarak bilinebilirrdquo başka lsquoyerrsquoler (ldquooumltekiikizccediliftrdquo yerler) inşa ettiğimiz ama yine de

oradan ldquokaccedilışımızınrdquo muumlmkuumln olmadığını tekinsizlik anlarında goumlrduumlğuumlmuumlz

ortadadır Bizce trajik sanatların oumlzuumlnde bu tuumlrden bir tekinsizlik bulunmaktadır

Deinonrsquoun ne olduğu uumlzerinde bir tartışmayla başlamıştık Heideggerrsquoin ndashfilolojik

olarak yanlış da olsa- soumlzcuumlğuuml unheimlich olarak ccedilevirmeyi uygun bulduğunu

belirttikten sonra unheimlich soumlzcuumlğuumlnuumln anlamı uumlzerine odaklandık Deinon ile

unheimlich arasında kurulan bağlantı kelimelerin ayrıntılı bir ccediloumlzuumlmlemesi yapılınca

biraz daha accedilıklık kazanmış oldu Eğer deinonrsquoun soumlzcuumlk anlamlarını hatırlarsak

(ldquoKorkunccedil dehşet uumlrkuumlnccedil muumlthişrdquo ldquoguumlccedilluuml kuvvetlirdquo ldquohayret verici olağanuumlstuuml

gariprdquo) bu anlamların tekinsizde bulunduğunu kuumlccediluumlk bir yorumlamayla rahatlıkla

89 Freud 1999 s 351

50

soumlyleyebiliriz Fakat bu bağlantıya katkıda bulunacak aynı zamanda bu soumlzcuumlklerle

ccedilok yakından ilişkili bir başka soumlzcuumlğuuml daimonrsquou da burada kısaca ele almak

gerekiyor

133 Daimon

Daimon [δαίμον İng daemon Alm Daumlmon] boumllmek paylaştırmak kader payı

dağıtmak anlamlarına gelen daiocirc soumlzcuumlğuumlnden tuumlremiş goumlruumlnmektedir90 Soumlzcuumlğuumln

antik metinlerdeki kullanışlarına91 baktığımızda kader payı dağıtanın yani daiocircrsquonun

bir ccedileşit theos tanrı olduğu anlaşılmaktadır Soumlzcuumlk tanrısal bir guumlce insanın

iccedilindeki tanrı veveya tanrısal olana da goumlnderme yapmaktadır ldquoBirine ait olan cin

ya da olağanuumlstuuml guumlccedilrdquo anlamının yanı sıra ldquobirinin payı ve talihi yazgısırdquo anlamına

ve doğal olarak da kişinin ldquoiyi veya koumltuuml talihirdquo yananlamlarına da sahiptir

Hesiodosrsquota daimon soumlzcuumlğuuml yarı-tanrı ya da cin anlamına gelecek şekilde

kullanılmış İşler ve Guumlnlerrsquode insan soylarından bahsedildiği boumlluumlmde şoumlyle der

Hesiodos

Bu ilk insanlar oumlluumlp toprağa karışınca Birer cin oldular Zeusrsquoun dileğiyle İyi birer cin toprağı ve insanları koruyan Yaman bir şerefe konmuş oldular boumlylece92

Hesiodosrsquoun anlatışına goumlre tanrılarla birlikte yiyip iccedilen tanrılara denk yaşam suumlren

Altın Ccedilağrsquoın insanları oumlluumlnce toprağı ve insanları koruyan birer daimon olmuşlardır

Goumlruumllduumlğuuml gibi Sabahattin Eyuumlboğlu ve Azra Erhat daimon karşılığı olarak cin

soumlzcuumlğuumlnuuml tercih etmişler Ccediluumlnkuuml soumlzcuumlğuumln ccediloğu kullanımı cin ve benzeri varlıkları

kastetmektedir Kısaca daimon ruhani ya da ldquoarardquo varlıklardır tanrılarla insanlar

arasında bulunurlar Bu anlamlarının yanı sıra Dodds daimonrsquoun bu tuumlrden kişisel

(tek tek kişilerle ilişkili) kullanımlarının dışında topluluğu ilgilendiren daha genel

90 Liddell amp Scott 1996 ldquoDaimonrdquo maddesi s 365-66 Francis E Peters daimon karşılığı olarak ldquoTanrı (theos) ile kahraman arasında bir yerde bulunan doğauumlstuuml varlık veya şeyrdquo accedilıklaması yapıyor Bkz Peters 2004 ldquodaimonrdquo maddesi 91 Daimonrsquoun Antik Yunan metinlerindeki kullanılış oumlrnekleri iccedilin bkz Dodds E R The Greeks and the Irrational University of California Press Berkeley Los Angeles London 1951 Oumlzellikle ldquoFrom Shame-Culture to Guilt-Culturerdquo başlıklı ikinci boumlluumlmde daimon soumlzcuumlğuumlnuumln ayrıntılı bir analizi vardır 92 Hesiodos İşler ve Guumlnler Sat 120-126

51

etkileri olan guumlccediller olarak da karşımıza ccedilıktığını belirtir Oumlrneğin Atinalılar Nympha

Tepesindeki bir ccedilatlakta adları ldquoCcediliccedilek hastalığırdquo ldquoKolerardquo ve ldquoVebardquo olan uumlccedil

daimonun yaşadığına inandıklarını hatırlatır93

LiddellampScott soumlzluumlğuuml kelimenin farklı bir yazılışının [δαήμων] bilme yetenek

anlamına geldiğini soumlyler Oumlrneğin δαήμωνμάχης soumlzcuumlğuuml doumlvuumlş ustası anlamına

gelmektedir Soumlzluumlk bu anlamın kader payı dağıtma anlamındaki daiocircrsquodan

gelebileceğini belirtir94 Platon da adları tartıştığı Kratylos diyaloğunda Heisodosrsquoun

oumllen altın ccedilağ insanlarının ruhlarına daimon demesinin yerinde olduğunu ccediluumlnkuuml

daemones soumlzcuumlğuumlnuumln ldquobilgili ve beceriklirdquo anlamına geldiğini bu insanların ruhuna

da daimon demenin bu yuumlzden uygun duumlştuumlğuumlnuuml soumlylemektedir 95

İlginccedil bir şekilde Arapccediladaki meleke soumlzcuumlğuumlnuumln de tıpkı daimonrsquoun bu ikinci

yazılışının karşılığı gibi ldquobilme ve yetenekrdquo anlamlarına gelmesi ayrıca ldquosahip

olunanlar haslet ve karakter oumlzelliğirdquo anlamlarını da iccedilermesi bizim iccedilin dikkate

değerdir96 Yine aynı şekilde onunla aynı koumlkten olan melek ve muumllk soumlzcuumlkleri goumlz

oumlnuumlne alındığında Grekccedile ve Arapccedila arasında neredeyse tam bir koşutluk kurulur

93 Dodds 1951 s 41-42 94 LiddellampScott 1996 ldquoDaimonrdquo Maddesi s 366 95 Platon Kratylos Ccedilev Cenap Karakaya Sosyal Yayınlar İstanbul 2000 Sat 398b-c Daimonrsquoun bilgi ve beceriyle olan ilişkisi sonunda sanatsal yaratıcılığa bağlanır Ancak sanatsal ve yaratıcı bir guumlccedil olmasına rağmen onun yıkıcı youmlnuuml her zaman varlığını korur Bu konuda Şerif Mardinrsquoin ilginccedil bir accedilıklaması vardırldquorsquoDaemonicrsquo insan şahsiyetinin tuumlmuumlnuuml bir dalga gibi kaplama potansiyeli taşıyan herhangi bir tabii eğilimdir Cinsiyetin kudreti yaratıcının inadı kızgınlığın yakıcılığı iktidar hırsı insanın ldquodaemonicrdquo uzantılarının oumlrnekleridir lsquoDaemonicrsquo bir nesne olmaktan ccedilok saklı bir guumlccedil insanın yaratıcı ve kahredici guumlcuumlnuumln muumlşterek kaynağıdır İnsan davranışının derinliklerine nuumlfuz etme insanın lsquodaemonrsquounu şuurunda kabul etmeye ve anlamaya bağlıdırhelliprdquoDaemonrdquoun kabul edilmediği maskelendiği ve yalnız ldquokoumltuumlrdquo ile bir tutulduğu uygarlıklarda edebiyat ve sanat yuumlzeysel kalmaya mahkumdur İslam (resmi) kuumlltuumlruumlnde (tasavvufun dışında kalan Ortodoks Şeriatccedilılıkta) ve bu arada Osmanlı kuumlltuumlruumlnde ldquoDaemonrdquo ldquoşer-şeytanrdquola bir tutulduğundan yaratıcı bir guumlccedil olarak ortada yokturhellip Mardin Şerif lsquoAydınlarrsquo Konusunda Uumllgener ve Bir İzah Denemesi Toplum ve Bilim Dergisi No 24 (Kış 1984) s 13-15 Bu meseleyle ilgili olarak F G Lorcarsquonın ldquoDuende Kuramırdquona da bakılabilir Bkz Lorca F G ldquoDuende Kuramı ve Oyunurdquo Kanlı Duumlğuumln - Program Dergisi İstanbul Devlet Tiyatrosu 1999 Lorcarsquonın duende kavramının bir ayağı Arap kuumlltuumlruumlne dayanmaktadır Yine Arap muumlziğindeki Tarab kavramı daimon konusuyla yakından bağlantılıdır Bu konuda bkz Racy A C Arap Duumlnyasında Muumlzik Tarab Kuumlltuumlruuml ve Sanatı Ccedilev Serdar Ayguumln Ayrıntı Yayınları İstanbul 2000 96 Nişanyan 2004 ldquoMelekerdquo Maddesi

52

Platon Şoumllenrsquode [Symposium] Erosrsquou bir daimon olarak tanımlarken daimonrsquonun ne

olduğuna dair biraz daha accedilık bilgiler verir

mdash Nedir oumlyleyse sevgi [Eros] Oumlluumlmluuml bir varlık mı mdash Hiccedil de değil mdash Ne oumlyleyse mdash Demin dedim ya ikisinin ortası oumlluumlmluuml ile oumlluumlmsuumlz arası bir şey mdash Evet ama ne mdash Buumlyuumlk bir cin [daimon] Sokrates ccediluumlnkuuml cin [daimon] dediğimiz tanrı ile insan arası bir varlıktır mdash Ne iş goumlruumlr bu cinler mdash İnsanlardan tanrılara tanrılardan insanlara haberler soumlzler goumltuumlruumlp getirirler

dileklerimizi adaklarımızı onlar ulaştırır tanrılara onlar getirir bize tanrıların buyruklarını kurbanlarımızın karşılığını Tanrı ile insan arasındaki boşluğu dolduran cinler buumltuumlnuumln buumltuumlnluumlğuumlnuuml kurarlar Onlardan gelir buumltuumln bilicilerin bilgisi rahiplerin kurbanları kehanetleri falları buumlyuumlleri uumlfuumlruumlkleri gereğince başarma sanatı Aslında tanrı insana karışmaz [hellip] Buumltuumln bunları bilende tanrı soluğu vardır [hellip bunları bilen daimonrsquolu bir adamdır ] Bunları değil de başka şeyleri bilen işi sanatı ne olursa olsun bir zanaatccedilı olmakla kalır Bu cinler hem pek ccedilok hem de pek ccedileşitlidir Sevgi de [Eros] onlardan biridir97

Platonrsquoun buradaki tanımı bir ccedileşit ldquoaracırdquo işlevi goumlren varlıktır Yine İslamiyetrsquoteki

melek kavramına benzer bir tanımlamadır bu Platon yine benzer bir şekilde

Phaidonrsquoda insanlara doğumunda verilen bir ldquomelekrdquo olarak tanımlar daimonrsquou

Buna goumlre daimonlar insanın doğumundan oumlluumlmuumlne kadar ona refakat etmektedir

İnsan oumlluumlnce daimonun son vazifesi onu Hadesrsquoe goumltuumlrmektir98

Herakleitos 119 fragmanda ldquoinsanın ethosu onun daimonudurrdquo diyerek kelimenin

daio [ve theos - tanrı] koumlkuumlne goumlnderme yapıyor gibidir Cengiz Ccedilakmak Tuumlrkccedile

ccedilevirisinde soumlzcuumlğuuml kader olarak ccedilevirmeyi uygun bulmuş Ccedilakmak bu ccedilevirinin

nedenini şu şekilde accedilıklıyor

Daimon bu fragmanda ldquokişisel kader takdir edilen payrdquo anlamlarına gelir Soumlzcuumlğuumln koumlkeninde ldquopaylaştırmak bahşetmekrdquo anlamları bulunur99

97 Platon (Eflatun) Şoumllen Ccedilev Azra Erhat Sabahattin Eyuboğlu Remzi Kitabevi İstanbul 1958 Sat 202d-e 98 Platon Phaidon sat 107d 99 Herakleitos Fragmanlar Ccedilev Cengiz Ccedilakmak Kabalcı Yayınevi İstanbul 2005 s275 Buradaki tam ccedileviri şu şekildedir ldquoİnsanın karakteri kaderidirrdquo[ἦθος ἀνθρώπῳ δαίμων] Aynı fragman Suad Y Baydur tarafından ise şoumlyle ccedilevrilmiş ldquoHuy insan iccedilin daimondurrdquo Baydur fragmana duumlştuumlğuuml dipnotta ndashGoethersquoden bir alıntı yaparak- buradaki daimonrsquoun insandaki değişmez nitelik olduğunu gtgtgt

53

Eğer insanın ethosu aynı zamanda onun daimonu yani ona bahşedilmiş kaderiyse

Greklerin daimon soumlzcuumlğuumlnuuml bizden ccedilok farklı bir şekilde anladıkları ortadadır Eğer

daimonu tanrı ile insan arasındaki bir aracı guumlccedil olarak okursak Herakleitosrsquoun

soumlzuumlyle ne kastettiği biraz daha accedilıklık kazanabilir Buna goumlre daimon insanın

karakterini belirlemekte onun ethosuna suumlrekli olarak ndashiyi ya da koumltuuml- etki

etmektedir Bu oumlyle bir guumlccedil olarak anlatılır ki insan daimonun etkisine karşı

koyamamaktadır

ldquoHomerosrsquota kahramanlar buumltuumln o olağanuumlstuuml canlılıkları ve eylemlerine rağmen kendilerini her durumda oumlzguumlr failler değil başka guumlccedillerin kurbanı ya da pasif araccedilları olarak hissederlerhellip Kendi duygularını bile kontrol edemeyecek olduğunu hissederler Bir duumlşuumlnce bir duygu bir duumlrtuuml gelir eyleme geccediler ve kısa bir suumlre sonra keyiflenir ya da acı ccedileker Bir Tanrı onu esinlendirir ya da koumlr eder Zenginleşir sonra yoksul olur belki koumlle edilir Hastalıklı gibi kentten suumlruumlluumlr ya da savaşta oumlluumlr [Evren] ilahi olarak duumlzenlenmiştir ve onun payı ccediloktan dağıtılmıştırrdquo100

İnsanın iyi ya da koumltuuml oluşuna onun eylemlerine neredeyse tamamen huumlkmeden

daimon anlamının yanı sıra soumlzcuumlğuumln koumlkuuml olduğu oumlne suumlruumllen daio ldquokemirmek

yutmakrdquo anlamlarına da gelmektedir101 Daimonun lsquokaderrsquo olarak ccedilevrilmesinin

nedeni budur insanları yutan kemiren şey insanın yazgısı yani onun

mukadderatıdır Mukadder soumlzcuumlğuumlnuumln ldquodeğer biccedililmişrdquo ldquomiktarı tayin edilmişrdquo

ldquotakdir edilmişrdquo anlamları duumlşuumlnuumllduumlğuumlnde daimonun ldquopay dağıtmardquo ldquokaderrdquo

ldquoinsanları yutmardquo ldquoinsanın doğumundan itibaren yanında olmardquo gibi anlam

gruplarının birbiriyle ilişkisi biraz daha accedilıklık kazanmış olur

Herakleitosrsquoun soumlzuumlndeki ethos soumlzcuumlğuumlnuumln yalnızca karakter olarak ccedilevirmenin

doğru olmadığını burada hatırlatmamız gerekiyor Ccediluumlnkuuml ethos ldquoaşina olunan yerrdquo

ima eder Bkz Kranz Walter Antik Felsefe Metinler ve Accedilıklamalar Ccedilev Suad Y Baydur Sosyal Yayınlar İstanbul 1994 s 68 73 Heidegger ise fragmanı şu şekilde ccedilevirir ldquoİnsan varolduğu muumlddetccedile tanrının yakınında ikamet ederrdquo(GA9 354-355) Aktaran Gall Robert S ldquoInterrupting Speculation The Thinking of Heidegger and Greek Tragedyrdquo Continental Philosophy Review 36 Kluwer Academic Publishers Netherlands 2003 s 183 100 Onians R B Origins of European Thought about the Body the Mind etc Cambridge 1951 p 302 aktaran Douglas Mary Purity and Danger An Analysis of Concepts of Pollution and Taboo New York Praeger 1966 s 104 101 Bkz Peters 2004 ldquodaimonrdquo maddesi

54

iccedilinde ikamet edilen mekacircn anlamına da gelmektedir102 İccedilinde olduğumuz bu şey ise

bizi her youmlnden etkileyen eylemlerimizi belirleyebilen bir guumlccedil olan daimondur

Heidegger Herakleitosrsquoun bu soumlzuumlnuuml Yunancadan oldukccedila ldquomodern bir duumlşuumlnce

tarzırdquoyla ldquoccedilevirdiğimizirdquo duumlşuumlnuumlyor103 ldquoİnsanın ethosu onun daimonudurrdquo ccedilevirisi

bu yuumlzden Herakleitosrsquoun kastettiği anlamı tam olarak ifade edemiyor Heidegger

oumlncelikle ethosrsquoun ldquoiccedilinde oturulan yerrdquo anlamında olduğunu oumlzellikle vurgular

Ethos insanın iccedilinde ikamet ettiği accedilık bir alan anlamına gelmektedir Bu accedilıklık

insanın oumlzuumlne dair olanın goumlruumlnuumlşe gelmesine olanak sağlar bu accedilıklık sayesinde

insan goumlruumlnuumlşe gelir Daseinrsquoın iccedilinde ikamet ettiği yer insanın oumlzuumlne dair olanın

goumlruumlnuumlşe gelişini barındırır Heideggerrsquoe goumlre bu oumlz Herakleitosrsquoun cuumlmlesinde

daimon yani tanrı olarak ifade edilir Heidegger fragmanı soumlyle ccedilevirir ldquoİnsan insan

oldukccedila tanrının yakınında ikamet ederrdquo104 İlerleyen kısımlarda ifadeyi

yorumlayarak daha da accedilık kılar İnsanın iccedilinde ikamet ettiği onun iccedilin tanıdık

bildik olan [familiar] accedilıklık tanınmayan bilinmeyenin [unfamiliar] daimonun

tanrının kendini goumlruumlnuumlr kıldığı yerdir105

Birinci koro şarkısının sonunda Antigonersquonin sahneye gelişi uumlzerine Korobaşı

ldquogoumlzlerine inanamazrdquo kendisinin bir ldquodaimonun etkisinderdquo olabileceğini duumlşuumlnuumlr

[377] Kral Oidipusrsquota Koro goumlzlerini ccedilıkaran Oidipusrsquoa ldquohangi daimonrsquoun onu buna

zorladığınırdquo sorar [Kral Oidipus 1325] Oidipusrsquoun cevabı Apollon olur Kullanıma

daha yakından bakıldığında daimonrsquoun belirli bir tanrıdan ccedilok zorlayıcı bir guumlccedil

olduğu anlaşılır ccediluumlnkuuml aynı satırdaki epairocirc fiili ldquoheyecanlandırmakrdquo ldquoteşvik

etmekrdquo ldquozorlamakrdquo anlamlarına gelmektedir Diğer taraftan Antik Yunanrsquoda

tanrılardan gelen ccedilılgınlık ccedileşitleri belirlidir Oumlrneğin Aphrodite ve Erosrsquoun cinsel

Musarsquoların sanatsal Dionysosrsquoun rituumlelistik veya bilinccedilli cinnet ve Apollonrsquoun da

kehanetsel veya biliş guumlcuuml bakımından etkileyiciliği bilinmektedir106 Dolayısıyla

102 Bkz Peters 2004 ldquoEthosrdquo maddesi 103 Heidegger Martin Pathmarks Trans William Mcneill Cambridge University Press Cambridge 1998a s 269 104 Heidegger 1998a s 269 105 Heidegger 1998a s 271 106 Bkz Dodds 1951 s 64

55

burada Oidipus bir tanrının adını ansa da ona daimonik bir işlev yuumlklediği accedilıktır

Ccediluumlnkuuml ardından ekler ldquoAma kendi ellerimdi goumlzlerimi karartanrdquo107

İster tanrısal bir guumlccedil anlamına gelsin isterse bizatihi tanrının kendisine referans

versin daimonrsquoun insanı ndashiyi ya da koumltuuml olarakndash etkilediği onu zorladığı ve eyleme

teşvik ettiği kesindir Ama bu guumlcuuml son kertede dışsal bir guumlccedil olarak da duumlşuumlnmemek

gerekir Houmllderlin Patmos adlı şiirinin başında soumlyle diyor ldquoTanrı yanı başımızda

ama yine de kavramak zor onurdquo108 Herakletiosrsquoun soumlzuumlnuuml boumlyle anlamak daha doğru

olabilir

Yunan aydınlanmasının başladığı bir doumlnemde [MOuml 399] Sokratesrsquoin oumlluumlm cezasına

ccedilarptırıldığı davada daimonrsquoun konuya dahil edilmesi bizim iccedilin manidardır

Bilindiği gibi Sokrates kendisiyle konuşan yol goumlsteren bir iccedil sesin bir

daimonrsquounun olduğunu soumlylemiştir Bu daimon sonrasında kendisine bela olmuş

başka gerekccedilelerle birlikte inanccedilsızlığı ve genccedilleri koumltuuml yola suumlruumlklediği iddialarıyla

yargılanarak oumlluumlm cezasına ccedilarptırılmıştır Platon bu suumlreci Savunma [Apologia] adlı

eserinde anlatır Burada Sokrates daimonrsquodan şoumlyle bahseder

Bana gelen [hellip] tanrısal ve tinsel bir sesten [daimonion gignetai (phocircnecirc)] ccedileşitli zamanlarda ve ccedileşitli yerlerde soumlz ettiğimi duymuşsunuzdur Bana ilkin ccedilocukluğumda gelmeye başlayan bu ses ne zaman gelse beni yapmayı duumlşuumlnduumlğuumlm şeyde durdurur ama hiccedilbir zaman bir şey yapmamı buyurmaz109

Sokratesrsquoin daimonrsquoları iyi olarak niteleme gayretleri işe yaramaz Artık daimonların

tanrı ile insan iyi ile koumltuuml arasındaki muğlacirck ve belirsiz pozisyonları belirlenmeye

ve sabitlenmeye başladığı bir ccedilağ başlamaktadır Daimonlara muğlacirck konumlarından

dolayı koumltuuml bir yer biccedililir Aristotelesrsquote Eudaimonia terimi belki de bu yuumlzden

ortaya ccedilıkmıştır Eu yani iyi oumlneki ile daimonia lsquooumltekirsquonden ayrılmış olur boumlylece

Daimonrsquoun İngilizcede demon [şeytan] demonical [şeytani] anlamlarına gelecek

şekilde kullanıldığını goumlruumlruumlz Soumlzcuumlğuumln olumsuz anlamlarıyla sınırlanmasının

107 Sofokles Kral Oidipus Ccedilev Guumlngoumlr Dilmen Mitos-Boyut Yayınları İstanbul 2002 sat 1331 108 Houmllderlin Friedrich Poems of Friedrich Houmllderlin Trans and Ed James Mitchell Ithuriels Spear San Francisco 2004 s 39 109 Platon Savunma Ccedilev Aziz Yardımlı Deniz Canefe İdea Yayınevi 1997 sat 31d s 26

56

nedenini yukarıda soumlzuumlnuuml ettiğimiz ldquoYunan aydınlanmasınınrdquo yanı sıra Latince ve

Hıristiyanlık etkisinde de aramak gerek

Klasik Latincede daimon genellikle ldquogeniusrdquo veya bir yerin ya da insanın koruyucu

cini anlamına gelen ldquogeniirdquo olarak ccedilevriliyordu Fakat ikinci yuumlzyıldan itibaren

daimon ldquoiyirdquo niteliğinden sıyrılarak başlı başına koumltuumlcuumll bir guumlccedil kaccedilınılması

gereken bir şey olarak goumlruumllmeye başlandı Bunun en buumlyuumlk nedeni daimon ile eros

arasında kurulan yakın bağlantıydı Bu duumlşuumlnceye goumlre daimon şehvetle ya da

cinsellikle ilgili bir itkiydi Latince bu farkı iyice belirginleştiriyordu ccediluumlnkuuml ldquogeniusrdquo

yani cin soumlzcuumlğuumlnuumln koumlkeni ldquogenerordquo uumlretmek babası olmak yaratmak yaşama

getirmek anlamlarına gelmektedir110 Soumlzcuumlğuumln Erosrsquola bağlantısı hatta

oumlzdeşleştirilmesi semavi dinlerin cinselliğe bakışıyla birlikte iyice belirginleşmiş

goumlruumlnuumlyor

Yahudi-Hıristiyan kuumlltuumlruumlnde Eros ccedilocuklaştırıldı ya da yasaklandı daemonik koumltuuml etkileri olan şeytan ile tanrısal haberciler olarak ikiye ayrıldı Daemonrsquoun tanrı ile insan arasında bir varlık olarak goumlruumllduumlğuuml pagan duumlşuumlncesindeki muğlacircklığa karşın Yahudi-Hıristiyan kullanımında bu konumsal muğlacircklık kutuplaştırıldı ve cennetle cehennem iyiyle koumltuuml arasında kapatılamaz bir uccedilurum oluştu 111

Daimonu Greklerin nasıl anladığını bulabilmenin yolu semavi dinlerin soumlzcuumlğe

kattığı salt olumsuz anlamı ifşa etmekten geccediliyor Freud Das Unheimliche [Tekinsiz]

adlı makalesinde Arapccedila ve İbranicede tekinsizin ldquodaemonischerdquo lsquoşeytanirsquo ve

lsquokorkunccedilrsquo bir guumlccedil olarak tanımlandığını not almıştır112 Bu durumun semavi dinlerin

evreni ldquoduumlzenlemerdquo eğilimlerinden kaynaklandığı soumlylenebilir Kısacası semavi

dinler (bir yandan reddetme diğer yandan iccedilerme ilişkisinde oldukları) antik pagan

kuumlltuumlruumlndeki muğlacirck varlıklara belirli bir ldquoyerrdquo vererek onları sabitlemeye ccedilalışırlar

110 Bkz Cardaci P Francis Demon Daimon and Evil A Study of The Daemonic Element in Goethe Dostoevsky Gide and Mann Yayınlanmamış Doktora Tezi University of Maryland Michigan 1972 s 5 111 Barkan Leonard The Gods Made Flesh Metamorphasis and The Pursuit of Paganism New Haven CT Yale University Press 1986 s 99 aktaran Nicholls Angus Goethersquos Concept of The Daemonic After The Ancients Camden House NY 2006 s 13 112 Freud 1999 s 328

57

Zamansal ve mekacircnsal olarak bir muamma olan antik daemonlar anlaşılmaz bir şekilde insanın hem iccedilinde hem de dışında olabiliyorlardı Yeni Ahitrsquoin neticesinde tamamen insan ruhunda iccedilselleştirilmiş bir hale geldiler113

Daimonrsquoun rasyonel duumlşuumlncenin etkisinden ve aynı zamanda semavi dinlerin

olumsuz tanımlama ccedilabalarından kurtulmaya başlaması romantizmle ve oumlzellikle de

Goethe ile başlamış goumlruumlnuumlyor Hamann ve Herderrsquoin yapıtları sayesinde daimon

duumlşuumlncesiyle tanışan Goethe eserlerinde bu ilkeyi derinlemesine işlemiştir Goethe

Şiir ve Hakikat [Dichtung und Wahrheit] adlı otobiyografisinin son boumlluumlmuumlnde ldquobu

dehşetli ilkerdquo dediği daimonik olanın etkisinden fantastik yaratım iccediline girerek

kurtulma yolları aradığını soumlyler114 Eckerman ile soumlyleşilerinde buumltuumln buumlyuumlk

adamları karakterize eden şeyin daimon olduğunu belirten Goethe yine Şiir ve

Hakikat iccedilinde daimonu şoumlyle tanımlıyor

Herhangi bir duumlşuumlnce kavrayamıyordu onu hatta bir soumlzcuumlk yoktu onu anlatacak Bu şey tanrısal değildi ccediluumlnkuuml akıl almaz goumlruumlnuumlyordu insan değildi ccediluumlnkuuml anlayışı yoktu şeytani değildi ccediluumlnkuuml faydalıydı melek gibi değildi ccediluumlnkuuml koumltuumlcuumll hazları accedilığa ccedilıkarıyordu [hellip] bizi sınırlayan buumltuumln limitleri delip geccedilmiş gibiydi Varlığımızın en temel unsurlarıyla alay ediyormuş gibiydi zamanı kısaltıyor uzamı genişletiyordu [hellip] Buumltuumln diğer ilkelerin ortasına giren onları ayıran ama aynı zamanda onları birbirine bağlayan bu ilkeye ben ldquodas Daemonischerdquo ismini verdim115

Hesiodosrsquoun ilk kullanışından guumlnuumlmuumlze gelene kadar daimonrsquoun anlamlarının

ccedileşitliliğine baktığımızda aslında tuumlmuumlnuumln birbirleriyle bağlantısını goumlrmek

muumlmkuumln Bizi burada ilgilendiren ise daha ccedilok daimonun hem fonetik hem de

anlamsal olarak deinon ile olan bağlantısı Heideggerrsquoin bu iki soumlzcuumlk arasında bir

bağ olduğunu duumlşuumlnmektedir Geniş kapsamlı bir daimon analizi yaptığı Parmenides

derslerinde Platonun Devletinin son boumlluumlmuumlndeki Er soumlyleninde topos daimonios

[damimonlu bir yer] ifadesinin geccediltiğini hatırlatır Aynı şekilde Aristotelesrsquoin

daimonia terimini ldquoaşırırdquo [excessive] ldquohayret vericirdquo [astounding] ve aynı zamanda

ldquozorrdquo [difficult] anlamlarında kullanışına referans vererek daimonion kelimesini

113 Lukacher Ned Daemonic Figures Shakespeare and The Question of Conscience Ithaca NY Cornell University Press 1994 s 32 aktaran Nicholls 2006 s 13 114 Bkz Cardaci 1972 s 7 115 Goethe Goethes Werke V Frankfurt am Main İnsel 1966 s 699-700 Aktaran Cardaci 1972 s 8

58

tekinsiz [uncanny nicht-Geheure] veya olağanuumlstuuml [extraordinary - das Ungeheure]

olarak ccedilevirir 116

Daimonion bu yuumlzden Heideggerrsquoin birkaccedil yıl oumlncesinde (GA 26 211n) oumlne suumlreceği gibi varlığa işaret eder daimon (ve onun Grekccedilede ldquotanrırdquo ya da ldquoilahirdquolere referans veren akraba soumlzcuumlkleri [theos theoi tuche ate vb]) goumlruumlnmez ve kavranamaz bir varlığı goumlsterir(GA 54 173ndash174) [] Heidegger daimon ile daio arasındaki ilişkiye dikkati ccedileker daiorsquoyu ldquodışavurmak ve goumlstermek anlamıyla mevcut olmakrdquo olarak ccedilevirir Bu hem ldquobakışrdquo ya da ldquodış goumlruumlnuumlş goumlruumlnuumlm bir şeyin iccedilinde kendini goumlsterdiği bir şey iccedilinde kendini sunduğu dış goumlruumlnuumlş (GA 7 46) anlamlarına hem de aksana bağlı olarak ldquotanrıccedilardquo anlamlarına gelen thea soumlzcuumlğuuml ile ilişkilidir Aynı zamanda theaon (iccediline bakmak incelemek) ve theion (ilahi) anlamlarıyla da bağlantılıdır Bu şekilde daimon goumlruumlnuumlşe gelen ve kendisine saygıyla baktığımız bir tanrı olarak accedilığa ccedilıkar(Krş GA 7 284) Bu bir huşu (aidos) ve saygınlık (kharis) figuumlruumlduumlr Duumlzenin şaşırtıcı varlığı olarak beliren tekinsiz [uncanny Unheimlich] yapıtta bir tanrı olarak yer biccedilim ve isim bulur117

Ama aynı zamanda hem daimon hem de deinon Grekler iccedilin olağanın sıradanın

tanıdık olanın iccedilinde bulunur Heidegger bunu oumlzellikle vurgular Oumlrneğin tekinsiz

olağan şeylerde kendini goumlsterir ccediluumlnkuuml Heideggerrsquoe goumlre tekinsiz iccedilinde yer aldığı

ldquoolağanırdquo ima eder olağan olanla aynı karakterdedir118 Olağanın iccedilinde varlık bulan

ama olağanın olağanuumlstuumlluumlğuumlnuuml goumlsteren bu muğlacirck varlıklar bu halleriyle ldquoinsanın

oumlzuumlne dair muğlacircklığınrdquo kendini goumlruumlnuumlr kılmasına başka bir deyişle ifade

bulmasına yardımcı olan guumlccedillerdir Tragedyalarda genellikle bir tanrı yarı tanrı

formunda goumlruumlnen bu daimonlar aslında insanın bizatihi kendi varlığında bulunan

olağanuumlstuumlluumlğuuml goumlsterirler Yukarıdaki uzun alıntıda ayrıntılı olarak accedilıklandığı uumlzere

daimon ile deinonrsquoun bağlantısı onların bir ccedileşit ldquoarardquo boumllgede varolmalarıyla da

ilintilidir Her ikisi de her zaman kesin tanımlamalarımızın dışında kalan bir aralıkta

bir lsquoararsquonın varlığı olarak kendilerini goumlsterirler

Heideggerin dediği gibi [daimonrsquolar] varlığın bizatihi kendisinin dipsiz boşluğunda tanrının zuhur etmesidir (GA 65 416) Kral Oidipusta Apollon Oidipusun kim olduğuyla kendini bilmesi arasındaki aralıkta ortaya ccedilıkar

116 Heidegger Parmenides Trans Andreacute Schuwer Richard Rojcewicz Indiana University Pres Bloomington-Indianapolis 1992 s 99-100 117 Gall 2003 s 182-83 Alıntıda Aristotelesrsquoin bahsi geccedilen daimon tanımlaması doğrudan değildir Aristoteles burada -Nikomakhosrsquoa Etikrsquote- filozofları tasvir ederken bu sıfatları kullanır ve sonunda bunların daimonik olduğunu soumlyler 118 Bkz Heidegger 1992 s 102 vd

59

Sophoklesin Aiasında Athena oumlnceki Aias ile şimdiki arasında sahneye girer Oresteiada Atreusoğullarına musallat olan daimon baba ile kız karı ile koca oğul ile ana eski ile yeni duumlzen arasında oluşan ayrılıktan ccedilıkar Oldukccedila sıradan bir şekilde bir yılan sokması sonucu oluşan Philoktetesrsquoteki derin yaradan ilahi bir plan ortaya ccedilıkar119

Bu ldquoarardquo boumllgelerin anlaşılmaları zor ve belirsizliklerle dolu olduğu ortadadır bu ara

boumllge tam da bu yuumlzden trajik olanın boumllgesidir Kahraman daha oyun başlar

başlamaz daimonik boumllgeye (topos daimonios) duumlşer Elinden gelen buumltuumln ccedilabayı

goumlsterse de daimonların etkisiyle sınır aşımına suumlruumlklenir Ya da daha oyun başlar

başlamaz zaten sınır geccedililmiştir İnsanın duumlnyaya gelişiyle başlayan suumlreccedil de tıpkı

boumlyledir İnsan doğar doğmaz sınırı geccedilmiştir Bu yuumlzden Yunan tragedyasının

bilgeliği ldquohiccedil doğmamış olmayırdquo diler insan yaşamının bu muğlacirck niteliğini de

ccedileşitli temaların goumlruumlnuumlmuuml altında seyircisine ima etmeye ccedilalışır

Oumlrneğin Deianeirarsquonın başına gelen budur İronik bir şekilde onun ldquooumllccediluumlsuumlzrdquo hataları

ldquooumllccediluumlluumlrdquo olma arzusundan kaynaklanır120 Sophoklesrsquoin Elektrarsquosında hem

sağduyunun ihtiyatlı davranışın [Khrysothemis] hem de akılsızlığın duumlşuumlncesizliğin

[Elektra] trajik bir şekilde bir araya gelişine şahit oluruz Khrysotemis kız kardeşinin

haklı olduğunu kabul eder buna rağmen onu duumlşuumlncesizlikle succedillar

ldquoAdalet benim dediklerimde değil senin duumlşuumlnduumlklerindedir ama huumlr yaşamak istiyorsan sana buyuran kimselere her şeyde uyman lazımrdquo121

Diğer taraftan Elektra da onun ccediloumlzuumlmsuumlz bir konumda olduğunu duumlşuumlnmektedir Ona

goumlre Khrysotemis ya aklını yitirmiştir ya da akıllıdır fakat unutmayı tercih etmiştir

Her ikisi iccedilin de bir bedel oumldemek zorundadır [345-46 ve 1027] Bu yuumlzden yalnızca

Elektrarsquonın kendi duumlşuumlncesizliği değil Khrysotemisrsquoin akıllılığı da trajik bir hatadır

Elektra bunu bir ldquodeinonrdquo olarak tanımlar [bkz 341 ve 1039] Elektra kardeşine

ldquoAklına hayranım ama korkaklığından nefret ediyorumrdquo [1027] ve ldquoYazık ki bu

kadar iyi soumlyluumlyor da gene yanılıyorsun [How terrible [deinon] it is that one who

119 Gall 2003 s 184 120 Bkz Sophokles Trakhis Kadınları Ccedilev Şaziye Berin Kurt Maarif Vekaleti 1941 121 Sophokles Elektra Ccedilev Azra Erhat Milli Eğitim Basımevi 1946 s 19 sat 338-39 (Bu ccedileviride satır numarası kullanılmamıştır)

60

speaks so well should be so wrong ]rdquo122 [1039] dediğinde bize trajiğin ne olduğunu

hatırlatır

Daimon ile deinon arasında bir bağ kurulabilir mi sorusu uumlzerine duumlşuumlnuumlyorduk

Tragedya metinlerdeki oumlrnekler ile Heideggerrsquoin accedilıklamaları bu konuda doğru yolda

olduğumuzu bize goumlsteriyor Her iki soumlzcuumlğuumln de aynı koumlkten geldiği ve aynı ldquoarardquo

boumllgenin ifadesi olduğu accedilıktır Şimdi her iki soumlzcuumlğuumln oumlluumlmle bir bağlantısının olup

olmadığını sormamız gerekiyor

Sonuccedilta Heideggerin ccediloumlzuumlmlemesinden daimonun ndashlsquotekinsizrsquoden [uncanny] lsquotanrılarrsquoa [gods] lsquokorkunccedilrsquoa [terrible] ve lsquoen acayip tuhafrsquoa [strangest] kayan- muğlacircklığının Yunan tragedyasındaki karmaşık [complex] tasvirine ccedilok uygun olduğunu goumlrebiliriz Heideggerin daimon ve deinon ccediloumlzuumlmlemesinin soumlylediği şey tragedyanın bize eylemlerimizde ve eylemlerimizle ortaya ccedilıkan ezici karşı konulmaz başa ccedilıkılmaz ve tamamen kontroluumlmuumlzuumln dışında olan ilahi bir şeyi goumlsterdiğidir Bizler tekinsiz ve acayibin havalisinde ikamet ettiğimizi tragedya sayesinde keşfederiz123

Heideggerrsquoin Parmenides derslerinde topos daimoniosrsquoa yaptığı atıf bu accedilıdan

boşuna değildir Bu atıf bize daimon-deinon ikilisinin oumlluumlmle bağlantısını

kurabileceğimiz yolu accedilar

Heideggerrsquoin felsefesinin temel taşlarından olan bir soumlzcuumlk vardır aletheia124 Bu

Grekccedile soumlzcuumlğuumln genellikle hakikat ve doğruluk olarak ccedilevrildiğini goumlruumlruumlz Oysaki

Heidegger bunun yerine gizlenmemişlik [Unverborgenheit] soumlzcuumlğuumlnuuml tercih eder

Ccediluumlnkuuml ona goumlre aletheia iccedilindeki lethersquoyi de hatırlatmaktadır125 Heideggerrsquoe goumlre

Grekler her defasında gizsizlikten [aletheia] bahsederken gizi [lethe] de dile

getirmektedirler Hatta lethe aletheiarsquoya goumlre oumlnceliklidir

122 İngilizce ccedileviri iccedilin bkz Sophocles The Plays and Fragments Part VI The Electra Tr With Critical Notes and Commentary R C Jebb Cambridge University Pres Cambridge Leipzig New York 1894 s 143 123 Gall 2003 s 185 124 Aletheia hakikat doğruluk meydana ccedilıkma accedilığa ccedilıkma gizinden ccedilıkma goumlruumlnme vs Bkz Peters 2004 Aletheia maddesi s 32 Lethe Cehennemde akan nehirlerden biri Unutma ırmağı Platonrsquoun devletinde anlatıldığına goumlre oumlluumller duumlnyaya yeniden gelmeden oumlnce bu ırmağın suyundan iccedilerler ve boumlylece ldquooumlteki duumlnyardquoda goumlrduumlklerini unutarak yeniden duumlnyaya gelirler Bkz Platon Devlet Ccedilev Huumlseyin Demirhan Sosyal Yayınlar İstanbul 2002 sat 621a s 396 Ayrıca bkz Can Şefik Klasik Yunan Mitolojisi 6 baskı Ty İnkılacircp Yayınevi İstanbul s 443 150 125 Bu bize mahrem namahrem soumlzcuumlkleri arasında kurduğumuz ilişkiyi de hatırlatacaktır

61

Oumlncelikle gizsizlik soumlzcuumlğuumlnde giz olarak bir şeye youmlnlendiriliriz Gizsizlikte neyin oumlnce gizli olduğu kimin gizlendiği ve gizin nasıl gerccedilekleştiği gizin nerede ne zaman ve kime verildiği buumltuumln bunlar belirsiz kalır126

Agamben Heideggerrsquoden yaptığı bu alıntının ardından ldquogizsizliğin bu sırrınınrdquo yani

ldquoaletheiarsquoya huumlkmeden lethersquoninrdquo accedilıklanması gerektiğini belirtir Lethersquonin

aletheiarsquodaki varlığı bizatihi varlığa en başından itibaren dahil olan bir

varolmayanın hiccedilliğin ve yokluğun varlığıdır Cuumlmlemiz her ne kadar paradoksal

olsa da işin iccediline yokluğun ve hiccedilliğin girdiği yerlerde bunun kaccedilınılmaz olduğunu

biliyoruz Heidegger bunu Metafizik Nedir başlıklı konferansında accedilıklamaya

ccedilalışmıştı Diğer taraftan yine aynı konuşmada ldquovarlığın hiccedilliğin iccedilinde ikamet

ettiğinirdquo de ileri suumlrmuumlştuuml Heidegger Konuşmanın temel ccedilerccedilevesini varlık ile

yokluğun hiccedilliğin ortak koumlkeni sorunu oluşturuyordu Buna havf kavramını

tartışırken değinmiştik Giz ile gizsizlik arasında burada karşımıza ccedilıkan şey de

varlık ile yokluk arasında kurulan bu tuumlrden bir ilişkidir Tıpkı unheimlich olanın

iccedilinde heimlich olanın hatırlanması gibi gizlenmemişlik iccedilinde de giz kendini belli

belirsiz goumlsterir Freud bunu bastırılmış olanın accedilığa ccedilıkması olarak adlandırıyordu

Peki bastırılmış olan nedir Tek kelimeyle oumlluumlm Kendimizi tekinsiz hissettiğimizde

daimonik bir guumlccedille sarsıldığımızda lethe ırmağından iccedilmeden oumlnce goumlrduumlğuumlmuumlz yeri

topos daimoniosrsquou ldquoağaccedilsız ot bitmez unutma ovasınırdquo [Devlet 621 a] hatırlarız

Kendi oumlluumlmuumlmuumlzuuml yokluğumuzu ya da iccedilinde yuumlzduumlğuumlmuumlz hiccedilliği ldquohatırlarızrdquo

Kendisinden suumlrekli kaccediltığımız şeylere yakın durarak unutmaya ccedilalıştığımız şey bir

anda gelir ve bizi bulur Bastırdığımız şey uumlstuuml oumlrtuumllen giz accedilığa ccedilıkmış bir an iccedilin

bize goumlruumlnuumlr olmuştur Freud heimlich olanın Unheimliche doumlnuumlşmesini bu tuumlrden

ldquobastırmardquo suumlreci olarak goumlruumlyordu Freud ldquobastırmardquo ve ldquobastırılmış olanın accedilığa

ccedilıkmasırdquo arguumlmanını oumlluumlm konusunda da temel arguumlman olarak kullanmıştır

Freud Haz İlkesinin Oumltesinde ile Ben ve İd adlı makalelerinde insandaki iki duumlrtuumlden

soumlz eder Yaşam ve oumlluumlm duumlrtuumlsuuml127 Freud canlılarda bu iki duumlrtuumlnuumln suumlrekli bir

126 Heidegger Gesamtausgabe 29-30 Die Grundbegriffe der Metaphysik Welt ndashEndlichkeit- Einsamkeit Klosterman Frankfurt am Main 1983 s 19 Aktaran Agamben Giorgio Accedilıklık İnsan ve Hayvan Ccedilev Meryem Mine Ccedililingiroğlu 1 Baskı Yapı Kredi Yayınları İstanbul 2009 s 72

62

savaşım halinde olduğunu iddia eder Freudrsquoa goumlre her canlı iccedilsel nedenlerle oumllmekte

inorganik olana geri doumlnmekte ve bu durum istisnasız olarak suumlrekli

deneyimlenmektedir Kısacası tuumlm yaşamın hedefi oumlluumlmduumlr128 Buumltuumln canlılar

fırlatıldıkları yere kendilerinden neşet ettikleri maddeye (arkheye) geri doumlnmeye

youmlnelik bir duumlrtuumlye sahiptirler Freud bunu oumlluumlm duumlrtuumlsuuml olarak adlandırıyor Diğer

taraftan bu duumlrtuumlye zıt olarak başka bir duumlrtuuml daha bulunmaktadır Freudun deyişiyle

canlının kendisini yaşamının nihai amacına [oumlluumlme] kısa yoldan ulaştırabilecek olan

etkilere (tehlikelere) karşı enerjik bir şekilde savaşıyor olması paradoksurdquonu ortaya

ccedilıkaran bir duumlrtuumlduumlr bu129 Freud buna ldquoyaşamı devam ettirme duumlrtuumlsuumlrdquo demektedir

Buna goumlre canlı ne olursa olsun oumlluumlm duumlrtuumlsuumlne karşıt olarak oumlluumlmsuumlzluumlğuuml de

arzulamaktadır Oumlzellikle cinsel duumlrtuumller bu youmlndedir Freud bu yaşam duumlrtuumlsuumlne bu

yuumlzden Eros adını verir

Biyoloji tarafından desteklenen teorik muumllahazalarla organik yaşamı cansız duruma geri doumlnduumlrmek goumlrevini uumlstlenen bir oumlluumlm duumlrtuumlsuuml varsayımı ileri suumlrmuumlştuumlk Eros ise yaşamı parccedilacıklara boumlluumlnmuumlş canlı maddeyi karmaşıklaştırmak ve durmadan bir araya getirmek ve bu arada tabii ki muhafaza etmek hedefine youmlnelmişti Her iki duumlrtuuml de yaşamın ortaya ccedilıkmasıyla bozulmuş bir durumun yeniden oluşturulmasına ccedilalışırken kelimenin en dar anlamında muhafazakacircr olarak davranırlar O halde yaşamın ortaya ccedilıkışı yaşamayı suumlrduumlrmenin ve aynı zamanda oumlluumlme ulaşmaya ccedilalışmanın nedeni oluyordu yaşamın kendisi de bu iki ccedilabanın muumlcadelesi ve uzlaşmasıydı130

ldquoYaşamın ortaya ccedilıkmasıyla bozulmuş ilk durumrdquo ifadesi bizim iccedilin oumlnemlidir Bu

ilk durum yaşamın olmadığı varlığın olmadığı bir toposrsquoa goumlnderme iccedilermektedir

Heidegger Metafizik Nedir adlı konuşmasında ldquovarlığınrdquo iccedilinde bulunduğu hiccedilliğin

hiccedillenmesi anlamına geldiğini soumlyluumlyordu Freudrsquoun bu soumlzleri bize benzer bir

duumlşuumlnce biccedilimini ccedilağrıştırmaktadır Eğer hiccedilliğin hiccedillenmesi varlık demekse

lethersquonin ldquoardquo olumsuzluk oumlntakısıyla aletheia yani hakikat olmasına paralel bir

durum soumlz konusudur Boumlylece bizim iccedilin deinonrsquodan daimonrsquoa oradan da oumlluumlme

giden yol accedilılmış olur Unheimlich yani tekinsiz heimlichrsquoin bastırılmış haliydi

127 Bkz Freud Sigmund Haz İlkesinin Oumltesinde amp Ben ve İd Ccedilev Ali Babaoğlu Metis yayınları İstanbul 2001a 128 Freud 2001a s 45 129 Freud 2001a s 49 130 Freud 2001a s 99-100

63

unheimlich durumunda heimrsquoe ait bir şey hatıra geliyordu Nihai olarak diyebiliriz ki

bastırılan şey insanın heimrsquoı insanın gerccedilek toposu yani topos daimoniosrsquoudur

Burada yeri gelmişken son bir ekleme yapalım Antigone 823 satırla başlayan

konuşmasında Niobersquonin hikacircyesini hatırlatır

Bir zamanlar Frigyarsquolı Tantalosrsquoun kızı Niobersquonin Sipylos dağında nasıl feci bir şekilde oumllduumlğuumlnuuml duymuştum taşlar ağır ağır buumlyuumlyerek bir sarmaşığın birbirine giren dalları gibi onu sarmışlar131

Bu parccedila insanın inorganik maddeye doumlnuumlşmesiyle ilgili olarak okunabilir mi

Antigonersquonin yaşam itkisi yerine oumlluumlmuuml yuumlceltmesi ve nihayetinde kayaların iccediline

oyulmuş bir mezara kapatılacak olması Niobe mitinde işlenen oumlluumlmuuml ve inorganik

maddeye doumlnuumlşuuml ima ediyor olabilir mi Niobersquonin neden oumllduumlğuumlnuuml hatırlayacak

olursak Antigonersquoyle bazı koşutluklar kurabiliriz Niobe doğurduğu ccedilocukların

ccedilokluğuyla oumlvuumlnmekte soyunun asla tuumlkenmeyeceğine dair guumlven duymakta

Artemis ve Apollonrsquoun anneleri Letarsquoyı da sadece iki ccedilocuğu olduğu iccedilin

kuumlccediluumlmsemektedir Bunun uumlzerine Artemis ve Apollon Niobersquonin buumltuumln ccedilocuklarını

oumllduumlruumlr Niobe ise ccedilocuklarına ağlamaktan taş kesilir

Niobe yaşam duumlrtuumlsuumlnuumln yani Erosrsquoun karşıt guumlcuuml olan oumlluumlmle inorganik maddeye

doumlnuumlşle sonuccedillandığını goumlsteren bir mit Antigonersquode de benzer bir sonuccedil yaşanır

Ama bu kez Niobersquonin tam tersi olarak Antigone Erosrsquou evliliği ccedilocuk doğurmayı

uumlremeyi neslini suumlrduumlrmeyi kısacası yaşamı yadsımıştır Ama Sophokles son anda

Niobersquonin hikacircyesini anıştırmakla uumlreme yoluyla oumlluumlmsuumlzluumlk ccedilabasının da nafile

olduğunu oumlluumlmuumln en nihayetinde herkes iccedilin kaccedilınılmaz olduğunu yeniden hatırlatır

14 Oumlluumlm Oumlluumlmluumlluumlk

Schmidt ldquooumlluumlmrdquo kavramının Platonrsquoun Devletrsquoine baştan sona hacirckim olduğunu

hatırlatır132 Devletrsquoin sonunda ldquoinsanı oumlluumlmde nelerin beklediğirdquo sorusu ortaya atılır

ve Er miti anlatılır Schmidt Devletrsquoin ilk soumlzcuumlğuumlnuumln de bu accedilıdan dikkat ccedilektiğini

belirtir Platon Devletrsquoe kataben soumlzcuumlğuumlyle başlar ki bu soumlz Odysseusrsquoun

131 Sophokles 1941 sat 823-826 132 Schmidt 2001 s 21

64

Penelopersquoye oumlluumller uumllkesine inişini anlatırken kullandığı ve ldquoaşağıya inmekrdquo

ldquoHadesrsquoe gitmekrdquo anlamlarına gelen bir kelimedir133

Oumlluumlm ile tragedyaların ilişkisinin de ccedilok guumlccedilluuml olduğunu soumlyleyen Schmidt

Antigonersquoden ve Hamletrsquoten oumlrnekler vererek tragedyaları başlatanın oumlluumlm olduğunu

hatırlatır134 Kısacası oumlluumlm ona verdiğimiz ilk anlamın tersine bir ldquobaşlangıccedilrdquo

yaratmaktadır Ancak burada ldquobaşlatanrdquo guumlccedille anlatmak istediğimiz Greklerin

ldquoarcherdquo ile kastettiği şeye benzemektedir Heidegger bunu bir yerde ima eder

Antigonersquode İsmenersquonin 92 satırdaki soumlzlerinde yer alan ldquoarchecircn hellip tamecircchanardquo

ifadesini yorumlarken ldquoher şeyi youmlneten başlangıccedil noktasına [arche]rdquo ldquohiccedilbir şeyin

ccedilare olamadığını [amecircchana]rdquo soumlylerken oumlluumlmuumln bir arche oluşunu kasteder

Tragedyayı başlatan başlangıcında yer alan kahramanı eyleme geccediliren ilk neden

olan oumlluumlm aynı anda hiccedilbir şeyin deva bulamadığı bir şeydir Trajik olan burada

gizlidir

Tragedyaların insana dair en temel soruları sorduğunu belirttik Soruların en

ldquosormaya değerrdquo olanları da insanın evrendeki bu trajik durumuyla ilintilidir İnsan

evrende hem yaşayan hem de oumlluumlmluuml olarak vardır Bu durum insanı temel bir

muğlacircklığın iccediline suumlruumlkler Ccediluumlnkuuml

Oumlluumlm algılanamaz hele zihinde canlandırılması ya da ldquotemsil edilmesirdquo daha da zordur Husserlrsquoden bildiğimiz gibi buumltuumln algı niyete bağlıdır algılayan oumlznenin bir etkinliğidir algı soumlz konusu oumlznenin oumltesine ulaşır oumlznenin oumltesinde bir şey yakalar aynı anda ilke olarak paylaşabilecek bir duumlnyaya ait bir ldquonesnerdquo ortaya ccedilıkarır ve kendisini ona demirler Ama oumlluumlm diye ldquobir şeyrdquo yoktur algılamaya ccedilabalayan oumlznenin abartılmış niyetinin dayandığı demir atabileceği hiccedil bir şey yoktur Oumlluumlm mutlak bir hiccediltir ve ldquomutlak hiccedilrdquoin bir anlamı yoktur135

133 Schmidt 2001 s 23 Heidegger de benzer bir şekilde tragedya tanımı yaptığı nadir yerlerde ldquoTragedyanın daima kahramanın Untergangrsquoı [Batışı duumlşuumlşuuml ccediluumlkuumlşuuml inişi] ile başladığınırdquo ve ldquotragedyada olup biten tek şeyrdquoin Untergang olduğunu belirtir (İlk alıntı Heidegger Martin Nietzsche vol 62 of Gesamtausgabe Frankfurt Klostermann 1996 s 569 ikinci alıntı Heidegger Martin Nietzsche vol 61 of Gesamtausgabe Frankfurt Klostermann 1996 s 251 Her iki alıntıyı da aktaran Gall 2003 s 179) Gall Heideggerrsquoin bu terimiyle Nietzschersquonin Zerduumlştrsquouumlnuumln dağdan inişini de ima ettiğini hatırlatır Heidegger Untergang soumlzcuumlğuumlndeki Unterrsquoi Latincedeki lsquointerrsquo olarak yorumlamış ve soumlzcuumlğuuml ldquoaraya duumlşmekrdquo anlamına gelecek şekilde de kullanmıştır 134 Schmidt 2001 s 22 vd 135 Bauman 2000 s 11

65

Diğer taraftan oumlluumlm gibi yaşamın bizatihi kendisi de benzer bir soruyu accedilmaktadır

hatta denilebilir ki ikisi de yani hem yaşam hem de oumlluumlm aynı anda anlaşılmaz (ya

da bazı durumlarda birlikte anlaşılır) olabilmektedirler Bauman Husserlrsquoe referans

vererek lsquoalgının yokluğunu algılamarsquonın olanaksızlığından soumlz etmektedir

Dolayısıyla oumlluumlmuumln anlaşılabilirliğinin olanaksızlığına varır Benzer bir duumlşuumlnceyi

Freud da ortaya koyar ona goumlre ldquoKendi oumlluumlmuumlmuumlzuuml hayal etmek gerccedilekten de

olanaksızdır bunu her hayal etmeye kalkıştığımızda aslında o anda bile bir seyirci

konumunda olduğumuzu algılayabilirizrdquo136 Bu bize insanın aslında ldquovarolmamardquo

halini tasarımlayamadığını goumlstermektedir İnsanın ldquovarolmayışırdquo bizatihi kendi

yokluğu onda bir dehşet yaratır Duumlşuumlnce Heideggerrsquoin deyişiyle iccedilinde-olmaklığını

yitirmenin nasıl bir şey olduğunu tasavvur dahi edememektedir Ccediluumlnkuuml iccedilinde-

olmaklık Daseinrsquoın en temel varlık niteliğidir Dolayısıyla Daseinrsquoın iccedilinde artık

kendisinin olmadığı bir uzam ve zaman tasarımı yapması olanaksızdır ve bu onu

dehşete duumlşuumlruumlr

Oumlluumlm ilkoumlrneksel terim bağlamında ccedilelişkidir Maddenin varolmadığını duumlşlemek zordur hatta olanaksızdır zihnin varolmadığını duumlşlemek ise kesinlikle olanaksızdır Boumlyle bir var-olmayış ancak reddetme yoluyla duumlşuumlnuumllebilir Oumlluumlmuuml duumlşuumlnmek ise oumlluumlmuuml baştan reddetmek demektir [] La Rochefoucauldrsquonun dediği gibi insan guumlneşe de oumlluumlme de doğrudan doğruya bakamaz137

Oumlluumlm hiccedilbir yanıtın muumlmkuumln olmadığı bir yeri işaret eder Daha başka bir şekilde

ifade etmek gerekirse oumlluumlmuumln kendine has bir olay olarak tasvir edilebilmesi

muumlmkuumln değildir daha ccedilok anlamsızlığı ve hiccedilliği yoluyla onu kavrayabiliriz Bu da

daha baştan bir ccedilelişkidir

[] bu saf yokluğu bilmek ona eşitlenmek onu iccedilermek imkacircnsızdır bu oumlyle bir alandır ki onunla ilişki hiccedilbir accedilıdan bir upuygunluk ilişkisi değildir Duumlşuumlnuumllmesi imkacircnsız bir yokluktur bu Duumlşuumlnuumllduumlğuuml zaman soumlyler soumlylemez o soumlzuuml inkacircr etmek gerekir [] Oumlluumlmden ileri gelen yokluğu bilmezlikten gelmek imkacircnsızdır ama bilmek de imkacircnsızdır [][Oumlluumlmuumln olumsuzluğu] Ne duumlşuumlnuumllen ne duyulan bir

136 Freud Sigmund ldquoThoughts for the Times on War and Deathrdquo Complete Psychological Works Paris Seul 1970 s 29-30 Aktaran Bauman 2000 s 25 137 Bauman 2000 s 28

66

olumsuzluktur bu bilmezlikten gelmenin imkacircnsız olduğu saf bir yokluktur ve bu tuumlr yokluğun erişilmezliği [] Batı duumlşuumlncesini belirlemiştir138

Başta da belirttiğimiz gibi yaşam ve oumlluumlm birbirinden hareketle tanımlanmaya

anlaşılmaya ccedilalışılan mefhumlardır Ccediloğu zaman oumlluumlmuumln kesinliği vurgulanarak

yaşamın anlamı ifade edilmeye ccedilalışılır Oumlluumlm insan olmanın ne anlama geldiğini

goumlsteren bir olaydır ldquoHepimiz oumlluumlmluumlyuumlz o halde yaşam oumllmeye doğru devinirrdquo ya

da ldquodaha doğar doğmaz oumllecek kadar ihtiyar sayılırızrdquo soumlzleri bu ccedilerccedilevede

okunabilir

Yaşam ile oumlluumlm arasındaki ilişkiyi Heidegger de bir ldquobaşlangıccedil ve sonlulukrdquo ilişkisi

olarak yorumlamıştır Ancak Heideggerrsquoe goumlre oumlluumlm bir ldquosonrdquo olarak varlığın

ldquohitam bulmasırdquo olarak bizatihi varlığın varoluş olanakları iccedilindedir ve hatta en

kaccedilınılmaz olanıdır

Heideggerrsquoin terminolojisiyle eğer varlığın oumlzuumlnuumln varoluş olduğunu kabul edersek

insan (Dasein) varolduğu muumlddetccedile hep bir varoluş halindedir hep henuumlz daha var

olmamış olarak varolmaktadır Yani onun varlığı daima ldquomuallaktardquodır Dolayısıyla

bir buumltuumln olarak kavranabilme olasılığına karşı direnccedil goumlsterir Onun varlığı bir ldquotuumlrrdquo

olarak accedilıklanamaz İnsanın varlığı suumlrekli olarak değişmektedir Belirli eylemlerde

bulunur belirli kararlar alır ya da almaz geccedil saate kadar ccedilalışıp ccedilalışmamaya birinin

cebindeki cuumlzdanı ccedilalıp ccedilalmamaya bir etkinliğe katılıp katılmamaya vs karar

vererek ne tuumlr bir kişi olduğuna suumlrekli olarak karar verir Buradaki tuumlr homo

sapiens anlamında bir tuumlre atıfta bulunmamaktadır Heideggerrsquoin deyişiyle insanın

oumlzuumlnuumln varoluş olduğunu bize goumlsterir Dolayısıyla her bir insan kendi varoluşunu

kendisi belirleme oumlzguumlrluumlğuumlne sahiptir139 Ancak bu belirleme bir suumlreklilik arz eder

ve ancak oumlluumlmuumln gelmesiyle hitam bulur

138 Leacutevinas 2006 s 83 139 Bkz Mulhall 1998 32-33

67

141 Daseinrsquoın Hitamı

Dasein var olduğu muumlddetccedile onda hep bir şeyler noksandır o şunu veya bunu olabilmektedir ve olmaktadır da Soumlz konusu noksanlığa bizatihi ldquohitamınrdquo kendisi de aittir Duumlnya-iccedilinde-varolmanın ldquohitamırdquo oumlluumlmduumlr Varlık imkacircnına yani varoluşa ait olan bu hitam Daseinrsquoın olası buumltuumlnluumlğuumlnuuml hep tahdit eder [sınırlandırır] ve belirler140

Burada Heidegger Daseinrsquoın asli ontolojik temelinin zamansallık olduğunu

vurgulamış olur Dasein her durumda kendisi olarak kendi olanaklarına doğru

youmlnelmiş varlıktır Fakat bu olanaklılık iccedilinde hiccedil bir zaman kendi buumltuumlnluumlğuumlne veya

tamlığına ulaşamaz İnsanın varlığı oumlluumlmle ldquotamrdquolığına erişecek bir ldquohenuumlz

olmamışlıkrdquo iccedilindedir Dolayısıyla tamlığa eriştiğinde kendini bir varlık olarak

tecruumlbe edebilecek durumda değildir artık Diğer taraftan oumlluumlmuumln kendisi de bir

ldquohenuumlz vuku bulmamışlıkrdquo olarak Daseinrsquoın ldquohenuumlz olmamışrdquolığının sınırlarını

belirlemektedir Hem ldquohenuumlz-olmamışlıkrdquoların kendisi hem de bizatihi hitamın

kendisi yani oumlluumlm Daseinrsquoın varlık biccedilimini oluşturmaktadır Bu biccedilim oumlyle

yapılanmıştır ki Daseinrsquoın ldquohenuumlz olmadığırdquo şey yine ona aittir ama yine de henuumlz

olmamıştır

Oumlrneğin ham meyve zamanla olgunlaşır Bu sırada yani meyve olgunlaşırken henuumlz var olmayan bir şey ona henuumlz-mevcut-olmayan olarak katiyen eklemleniyor değildir ama Zira meyve kendi kendini olgunluğa taşır ve tam da bu kendini olgunluğa taşıma onun bir meyve olarak varlığını karakterize eder[hellip] Hamlığın henuumlz-olmamışlığı meyveye eklemlenip onunla birlikte mevcut olan harici bir oumltekiliği ima ediyor değildir Hamlık meyvenin bizzat kendisini kendine oumlzguuml varlık minvali iccedilinde ima eder[hellip] Meyvenin henuumlz-olmamışlığı onun kendi varlığına dahildir ama keyfi bir belirlenim olarak değil onu tesis eden olarak İşte Dasein da var olduğu muumlddetccedile buna benzer biccedilimde vardır yani hep kendi henuumlz-olmamışlığıdır141

Tıpkı meyvenin olgunlaşmasının meyvenin hamlığına ait oluşu gibi oumlluumlm de

Daseinrsquoa aittir Başka bir deyişle oumlluumlm Daseinrsquoın varolmasıyla uumlstlendiği bir varlık

tarzıdır Ancak Heidegger burada bir farkı oumlzellikle vurgular Meyve olgunlaşarak

erginleşmektedir ama Daseinrsquoın eriştiği oumlluumlm bu anlamda bir erginleşme sayılabilir

140 Heidegger 2008 s 248 141 Heidegger 2008 s 259

68

mi Şuumlphesiz boumlyle soumlylenemez Oumlluumlm Daseinrsquoın ermesi manasına gelmez Tersine

Daseinrsquoın tamamlanma suumlrecini boumller onu kesintiye uğratır Hem meyve hem de

Dasein iccedilin ldquohitamrdquo bir ccedileşit ldquoseyrini tamamlamardquo anlamına gelebilmektedir Ancak

meyve kendi hitamıyla kendine oumlzguuml varlık imkacircnlarını tuumlketmiş olur Buna karşılık

oumlluumlm tam da bu varlık imkacircnlarını Daseinrsquoın elinden alır Yani Daseinrsquoın hitam

bulması meyvenin tamama ermesine benzemez Tam da bu yuumlzden oumlluumlm daima bir

skandaldır daima erken gelir

Dasein oldukccedila oumlluumlm henuumlz-olmayan olanak olarak her zaman vardır [] Henuumlz-olmayan Daseinrsquoın karakteri gereği kendisine aittir Henuumlz olmayan son ve tamlıktır [] ne zaman meyve olgunlaşıp kızarırsa henuumlz-olmayan olmuştur ve tamlığına varmıştır Şuumlphesiz oumlluumlm Dasein iccedilin henuumlz-olmayan olgudur fakat henuumlz-olmayan son Daseinrsquoa aittir ve yine bu o Daseinrsquoda gerccedilekleşecektir142

Buradaki olası-olanaksızlıktır Başka bir şekilde tekrar edecek olursak varlığın

tamlığa doğru bir varoluş iccedilinde olduğunu ve bu tamlığın en zati ve kaccedilınılmaz

olanağının oumlluumlm olduğunu duumlşuumlnduumlğuumlmuumlzde olası-olanaksızlık ifadesi daha belirgin

bir anlam kazanacaktır Oumlluumlm ora(da) olmanın daha en başından imkacircnsızlığının

imkacircnıdır

Oumlluumlm Daseinrsquoın mutlak olanaksızlığının olanağıdır Mutlak olanaksızlığının olanaklılığı olan oumlluumlme fırlatılmışlığı Daseinrsquoın ruh-durumunu [haletiruhiyesini] ortaya koyar Bu ruh-durumu kaygı ya da endişe olarak adlandırılır Oumlluumlmle yuumlzleşmenin endişesi Varlığı-kendi-olanaklılığı iccedilinde Duumlnya-iccedilinde-varlık olmasını sağlar143

142 Oumlluumlm Havfı

Heideggerrsquoe goumlre oumlluumlm korkusu ldquoen zati en bağlantısız ve en geride bırakılmaz

varlık imkacircnından korkmaktırrdquo144 Bu da kendine kendi hakkında soru sorabilen

Daseinrsquoın artık duumlnya-iccedilinde-varolmayacak oluşunun ya da ldquokendinden vazgeccedilmekrdquo

zorunda oluşunun kesinliğine işaret eder Heidegger varlığın bir olanağı olarak

oumlluumlmuuml kesinlik olarak ortaya koyar oumlluumlmuumln a apriori bir niteliği vardır Ama diğer

taraftan kendisi hakkında bilgimiz neredeyse yok denecek kadar azdır bilgiler ikinci

142 Ccediluumlccedilen 2003 s 87 143 Ccediluumlccedilen agy 144 Heidegger 2008 s 266

69

eldendir dinsel ya da şiirsel soumlzler ya da beylik ifadelerden ibarettir Başkalarının

oumlluumlmuumlnuuml deneyimleyebilmekteyizdir Fakat bu deneyimde de oumlluumlmuumln bizatihi kendisi

deneyimlenemez Yalnızca (cesedin) nasıl goumlruumlnduumlğuuml uumlzerine fikir yuumlruumltuumllebilir

Canlılığın temel belirtisi olan şey(ler) yok olmuştur Oumlluuml hareket edememekte

eyleme geccedilememektedir Tıpkı oumlluumlm sorusunun yanıtsız kalması gibi oumlluuml de duumlnyaya

yanıt verememektedir Yuumlzuuml bir maske gibi donar son bir ifade kalır Oumlluuml

Heideggerrsquoin terimiyle herhangi bir mevcut-olana doumlnuumlşuumlr tıp oumlğrencileri iccedilin bir

kadavra sevdikleri iccedilin toprak altında ldquoyaşayanrdquo bir adrsquoa doumlner Başkasının

oumlluumlmuumlyle bilebildiğimiz bu kadardır Oysaki oumlluumlm her zaman ldquobenim oumlluumlmuumlmrdquo

olacaktır Oumlluumlmuumln ldquoen zati imkacircnrdquo olması başkasının oumlluumlmuumlyle elde edilen

deneyimlerin altını oyar Başkasının oumlluumlmuuml yoluyla başkasının oumlluumlmuumlnuuml

goumlzlemleyerek kendi oumlluumlmuumlmle ilgili bir deneyim edinebilmenin imkacircnsızlığı

yaşamla oumlluumlm arasında korkutucu bir boşluk accedilar Ccediluumlnkuuml

En zati irtibatsız atlatılmaz ve kesin olan bu imkacircn kesinliği bakımından belirsizdir Oumlndeleme Daseinrsquoın bu muumlstesna imkacircnının karakterini nasıl accedilımlar Oumlndeleyici anlama devamlı biccedilimde muumlmkuumln olan ve fakat varoluşunun tam manasıyla imkacircnsızlaşmasının ne zaman olduğunu hep de belirsizlik iccedilinde bulan bu kesin varlık-imkacircnına kendini nasıl tasarımlamaktadır Belirsiz kesin oumlluumlmuuml oumlndeleme sırasında Dasein bizatihi kendi şuradalığından neşet eden suumlrekli tehdide kendini accedilar Hitama youmlnelik varlık hem kendini onun iccedilinde tutmak zorundadır hem de onu perdeleyemez ve bu yuumlzden kesinliğin belirsizliğini daha ziyade geliştirmek mecburiyetindedir [] Daseinrsquoın en zati kendi başına bırakılmış varlığından neşet eden suumlrekli ve asıl tehdidi kendine accedilık tutan bulunuş havftır Havf iccedilindeki Dasein kendi varoluşunun muumlmkuumln olan imkacircnsızlığının hiccedilliği oumlnuumlnde bulunur145

Dasein duumlnyaya fırlatılmıştır varlık imkacircnlarına fırlatılmışlıktır bu (oumlluumlm de varlık

imkacircnlarından biri olduğundan) aynı zamanda oumlluumlme doğru da bir fırlatılmışlık

anlamına da gelmektedir bu Ancak Dasein oumlluumlme doğru fırlatılmış olduğunu ve

bunun da onun varlık imkacircnlarından en kaccedilınılmazlarından biri olduğunu sarih bir

biccedilimde bilemez Bu konuda teorik bilgisi de bulunmamaktadır Dasein bu

ldquobilgirdquosini havf sayesinde elde eder Heidegger bu duumlşuumlnceyi Daseinrsquoın oumlzuuml gereği

havf olduğunu soumlyleyecek kadar ileri goumltuumlruumlr Ccediluumlnkuuml havf sayesinde Dasein kendi

145 Heidegger 2008 s 281

70

hitamının bu ldquokesin belirsizliğinirdquo kavrar onun bizatihi kendine ait başkasına

devredilmez ve kaccedilınılmaz niteliğini kendine accedilımlar Bu accedilımlanış sayesinde Dasein

kendi varlık imkacircnlarının buumltuumlnluumlğuumlnuumln keşfine varır Ccediluumlnkuuml keşfettiği oumlluumlm kendi

varlığının en zati en uccedil imkacircnıdır Bu imkacircn sayesinde Dasein kendisiyle baş başa

kalmış olur Bu şekilde başkalarıyla olan buumltuumln irtibatlarından ayrılır yani oumlluumlmuumln

başkasına devredilemezliğini ve başkalarıyla irtibatsızlığını kavramış olur Diğer

taraftan oumlluumlm Daseinrsquoın en uccedil imkacircnı olduğundan oumlluumlm geldiğinde Daseinrsquoın hitam

bulması soumlz konusu olduğundan oumlluumlm Dasein-imkacircnsızlığının imkacircnıdır bu accedilıdan

oumlluumlm Daseinrsquoın başına gelen en muumlstesna şeydir

Oumlluumlm havfının insanın bir ccedileşit zayıflığı ya da oumldlekliği olmadığı ortadadır Ccediluumlnkuuml

oumlluumlmden duyulan bu havf sayesinde Daseinrsquoın duumlnya-iccedilinde-olmaklığını teyit

ettiğini bizatihi kendi kendisiyle yuumlz yuumlze gelerek kendi kaccedilınılmaz sonunun keşfine

vardığını belirtmiştik Oysaki guumlnluumlk hayat iccedilinde oumlluumlmden duyulan bu havfın uumlstuuml

oumlrtuumllmeye ccedilalışılır sadece uumlstuuml oumlrtuumllmekle kalmaz giderek oumlluumlm korkulması gereken

bir vaka halini alır Herkes herkesin oumlleceği gerccedileği karşısında kayıtsız bir huzur ya

da vakur bir cesaret talep eder

Herguumlnkuuml hep-beraberliğin kamusallığı oumlluumlmuuml hep cereyan eden bir rastlama olarak ldquobilirrdquo ve ona ldquooumlluumlm hadisesirdquo der Şu veya bu yakın dostumuz yahut uzak bir tanıdığımız ldquooumlluumlrrdquo ldquoOumlluumlmlerdquo duumlnya iccedilinde yer alan bilindik bir hadise diye karşılaşılmaktadır [] Onun hakkında dile gelen yahut ccediloğunlukla bir şey soumlylenmeyen ve ldquokaccedilarcardquo sarf edilen soumlzler aslında şunu demek ister Sonunda herkes oumllecek fakat şimdilik sıra bizde değil[] ldquoherkes oumllecekrdquo ccediluumlnkuuml boumlylelikle diğer herkes ve ben kendim kendimizi şuna inandırırız tam da ben değil ccediluumlnkuuml bahsi geccedilen herkes aslında hiccedil kimse Boumlylelikle ldquocan vermerdquo bir vukuat duumlzeyine indirgenir ndash Daseinrsquoa isabet ettiği halde hiccedil kimseye şahsen ait olmayan146

143 ldquoHerkes Oumllecekrdquo amp Belirsizlik

Bize goumlre tragedyanın inatla accedilığa ccedilıkarmak istediği şey herguumlnkuumlluumlğuuml iccedilerisindeki

kamusallığın suumlrekli uumlzerini oumlrtmek istediği bu oumlluumlm havfıdır147 Ccediluumlnkuuml tragedya tam

da ldquoherkes oumllecekrdquo soumlzuumlnuumln kesinliğinin aslında ne kadar muğlacirck olduğunu goumlsterir

146 Heidegger 2008 s 268 147 Aristotelesrsquoin Poetikarsquoda tragedyanın nihai hedefi olarak koyduğu iki nitelik olan acıma ve korku terimleri bu accedilıdan incelenebilir

71

Ccediluumlnkuuml ldquoherkes oumllecekrdquo soumlzuumlyle ortaya konulan kesinlik oumlluumlmuumln Daseinrsquoın en uccedil ve

kaccedilınılmaz imkacircnı oluşunun kesinliği değildir burada daha ccedilok yukarıdaki alıntıda

Heideggerrsquoin belirttiği gibi oumlluumlm kaccedilınılmazlığını ve zatiliğini (bana aitliğini) yitirir

ldquoHerkes oumllecekrdquo demekle artık oumlluumlm herkesindir boumlylece hiccedil kimsenindir ldquoHerkes

oumllecekrdquo soumlzuuml başkasının oumlluumlmuumlnden elde edilen deneyimdir Ama oumlluumlmuuml başkasının

oumlluumlmuumlnden anlamak imkacircnsızdır Ccediluumlnkuuml başkasının oumlluumlmuumlnde oumlluumlmuumln her zaman

bana oumlzguumlluumlğuuml kaybolur Oumlluumlm benim oumlluumlmuumlmduumlr tekrar etmek gerekirse Daseinrsquoın

en zati varlık imkacircnıdır oumlluumlm Başkası iccedilin oumlluumlme gidilebilir fakat başkasının yerine

oumllmek soumlz konusu olamaz Oumlluumlm ikame edilemez

Kaccedilmak kendinde oumlluumlmuuml gizlemek oumlluumlm-iccedilin-varlığın nesnel yanını iccedileren eksik bir tarzdır İnsan bu durumda gevezelik eder ve gevezeliği (Gerede) bir kendini unutma bir oumlluumlmden kaccedilma oumlluumlm-iccedilin-olma yorumudur [] Oumlluumlm oumlluumlm olgusuna indirgenir [] Ona bir nesne gerccedilekliği vererek das Manrsquoın [Herkesrsquoin] oumlluumlmuuml oumlluumlmuumln daima bir olanaklılık olmasını ortadan kaldırır148

Heideggerrsquoin Varlık ve Zamanrsquoda kullandığı Gerede (gevezelik lakırdı) terimi

insanın oumlluumlmden kaccedilışının bir tarzı olarak sunulur İnsan herkes iccedilinde gevezelik

ederek kaybolmayı ister boumlylece oumlluumlmuumln huzursuz ediciliği kendisinden uzak

duracaktır ldquoHerkes oumllecektir ama henuumlz değilrdquo soumlzuuml tam da boumlyle bir gevezeliktir

Oumlluumlmuumln kesinliğini bildirir ama daima bir sonraya bir başka bahara bırakma tınısı

oumlluumlmuumln vahametini hafifletir Bu hafiflik uğruna Dasein suumlrekli olarak herguumlnkuumlluumlk

iccedilindeki herkesin kamusallığında kendini silmeye tesviye etmeye herkesin iccedilinde

kaybolmaya ccedilalışır Bu sayede kendindeki oumlluumlmuuml gizleyebileceğini duumlşuumlnuumlr Ancak

bu kaccedilışta Dasein kendi orada oluşunu yitirmez tıpkı oumlluumlmuumln Daseinrsquoa ait oluşu

gibi kendilik de kendini kaybetmersquode bulunur Heidegger kaccedilışın bir varlık ldquotarzrdquoı

olduğunu soumlylerken bunu kastetmektedir İnsan oumlluumlm yuumlzuumlnden kendinden

kaccedilmaktadır fakat tam da bu kaccedilma bir kendi olma bir benimkiliktir Tragedya

başkasının (kahramanın) oumlluumlmuumlnuuml goumlsterirken guumlnluumlk yaşamda deneyimlenmesi zor

olan bu ldquokendi olmardquoyı hatırlatır kaccedilmakta olan Daseinrsquoa oumlluumlmuumln zatiliğini ifşa eder

ve gevezeliği susturur

148 Leacutevinas 2006 s 59 Kaan Oumlktem Varlık ve Zaman ccedilevirisinde Geredersquoyi ldquolakırtırdquo olarak ccedilevirmiştir

72

Gevezelikteki kesinlik [Herkes oumllecek] oumlluumlmuumln sahici kesinliği değildir Oumlluumlmden

onun uumlzerini oumlrterek kaccedilınma onun kesinliğinden ldquogerccedilek anlamdardquo emin olamadığı

halde ondan kesinmiş gibi soumlz etme oumlluumlm hakkındaki belirsizliği accedilık eder

Tragedyanın neşet ettiği yer tam da bu accedilıklıktır Trajik olan oumlluumlme dair bilgimizin

bu muğlacircklığından neşet eder Ccediluumlnkuuml oumlluumlm buumltuumln insanlar iccedilin başa gelmesi en

kaccedilınılmaz olasılık olsa da

onu ldquokoşulsuzcardquo kabul edemeyiz Katiyetle konuşacak olursak oumlluumlmuumln ldquosadecerdquo empirik bir kesinliğe sahip olduğunu soumlyleyebiliriz Bu yuumlzden o en yuumlksek kesinliğin yani teorik bilginin bazı mıntıkaları iccedilinde ulaşabildiğimiz apodiktik kesinliğin mecburen gerisinde kalacaktır [] vefatın sadece vuku bulan bir hadise olarak empirik bakımdan kesin oluşu oumlluumlmuumln kesinliği hakkında bir karara vardıramaz bizi149

Ccediluumlnkuuml herguumlnkuumlluumlk iccedilinde oumlluumlm hep ldquohenuumlz değilrdquodir Bu ertelemeler sayesinde

onun ldquogelişirdquo suumlrekli oumltelenir Ancak bu oumlteleniş esnasında onun en oumlnemli niteliği

olan ldquoher an vuku bulabilirliğirdquonin uumlzeri oumlrtuumlluumlr

Oumlluumlmuumln kesinliği ile ne-vakitliğinin belirsizliği el ele gitmektedir Oumlluumlme youmlnelik herguumlnkuuml varlık bu belirsizlikten kaccedilınmak iccedilin ona belirlilik kazandırmaya ccedilalışır Fakat onu belirleme gayreti vefatın başa geliş vaktini oumlnceden hesaplamak anlamına gelmez Yani Dasein bu tuumlrden bir belirlilikten kaccedilar150

Dasein oumlluumlmuumln kesinliğinin yarattığı belirsizlikten yine herguumlnkuumlluumlğuuml iccedilinde kaccedilar

guumlnluumlk işlerin ldquokontrol edilebilirliğirdquo ile uğraşır Daha genel konuşursak oumlluumlm

hakkındaki bu muğlacircklık onu yaşamda suumlrekli olarak kesinlikler belirlemeye

suumlruumlkler Hayattaki bu ldquokesinliklerrdquo oumlluumlmuumln havf veren ldquokesinliğininrdquo uumlzerini

oumlrtmeye yarayacak boumlylece oumlluumlme fırlatılmışlıkla daha kolay başa ccedilıkılabilecektir

Tragedya kahramanın oumlluumlmuumlnuuml goumlsterirken oumlluumlmuumln ldquokesinliğinirdquo [herkes oumllecek]

değil oumlluumlmuumln kesinliğinin uumlzerini oumlrtmek iccedilin uumlretilen [soumlzde] kesinliklerin

muğlacircklığını goumlsterir

Buumltuumln bahsedilen nitelikleriyle birlikte duumlşuumlnuumllduumlğuumlnde guumlnluumlk hayat iccedilerisinde

oumlluumlm insana goumlre bir sınır aşımıdır bir aşırılıktır Bu aşırılığa insan da başka bir

149 Heidegger 2008 s 273 Apodiktik (apodiktischen apodictical) Kanıt gerektirmeyen Mantıksal olarak doğru 150 Heidegger 2008 s 274

73

aşırılıkla başka bir sınır aşımıyla cevap vermek ister Oumlluumlmuumln sınır aşımını buumltuumln

soruları susturur benim oumlluumlmuumlm oumlluumlm anımdan itibaren sınırsız bir sessizliğe

doumlnuumlşuumlr Tıpkı bunun gibi insan da bir kere sınırı aştıktan sonra geri doumlnuumllmez bir

sınırsızlığın iccedilinde bulur kendini Hegelrsquoin dediği gibi insanı vareden eylemidir

Ancak her eylem bir hybrisrsquoe doumlnuumlşuumlr Varolma endişesi oumlluumlm havfını susturma

ccedilabası insanın kendini doğadan ayırmasına ve kuumlltuumlruuml icat ederek doğaya techne

(teknik) yoluyla huumlkmetme arzusuna yol accedilar Eylem kaccedilınılmazdır ccediluumlnkuuml ldquooumlluumlm

oumlznenin edilgenliğini ifşa eden aynı zamanda oumlznenin hacirckim olamadığı bir olayı

bildirir oumlznenin o olay karşısında artık oumlzne olmadığı bir olaydır burdquo151 İnsan bu

muğlacirck durumdan ancak ve ancak eylemle kurtulabilir (ya da kurtulabileceğini

duumlşuumlnuumlr)

15 Techneacute Teknik

Oumlluumlmuumln yol accediltığı kesinsizlik ile ldquovarolanın varolmasırdquo karşısında duyulan hayret ve

dehşet duyguları birbirlerine benzemektedir Hatta bu ikisi aynı şeydir denebilir

Oumlluumlm karşısında yokluk ve hiccedillik karşısında duyduğumuz dehşet belki de yaşama

bizatihi varlığa karşı duyduğumuz dehşetin bir yansımasıdır Oumlyle ya da boumlyle bu

dehşet karşısında insan daha fazla kesinlik arzusuna suumlruumlklenir Yalnızca insan kendi

ve diğer buumltuumln varolanlar hakkında duumlşuumlnebildiği iccedilin başka bir deyişle logosa sahip

bir canlı [zoon logon ekhon] olduğu iccedilin tuumlm olarak doğadan kendini ayırır Fakat

diğer taraftan doğaya her youmlnden bağımlıdır en basit haliyle onun fizik kuralları

iccedilinde yaşamaktadır Ama insan sahip olduğu bu logos sayesinde doğanın yasalarını

da aşmaya yeltenir

Yine de bu bir belirsizliktir hem de ciddi bir belirsizlik Bundan dolayı insan ayrılamaz olanı ayıracak bir duumlrtuumlnuumln olmasını bekler buumltuumln toplumsal idari becerilere ve hırslara accedilılan beğenilir bir nokta insan yapımı ldquoyapayrdquo kurulu toplumsal duumlzeni oluşturmaya yarayan bir malzeme Ayrım yapmak ayrıcalık tanımak ayırmak sınıflandırmak kuumlltuumlruumln en belirgin işareti becerisi ve ustalık goumlstergesidir Amaccedilları bağlamında [hellip] kuumlltuumlr belirsizliğe karşı accedilılmış bir yıpratma savaşıdır Buumltuumln somut oumlrneklerinde ndash hakikat ve yalan guumlzellik ve ccedilirkinlik dostlar ve duumlşmanlar ya da iyi ve koumltuuml olsun- ccediloumlpuuml samandan ayırma soumlzuuml

151 Rolland Jaques ldquoSonsoumlzrdquo Leacutevinas 2006 iccedilinde s 146

74

verir [hellip] boumlylece karmaşanın ortaya ccedilıkma olasılığı azalır [hellip] Muumlcadelesi ndashboşuna ama durdurulamaz- insana oumlzguuml belirsiz accedilmazı mantıksal ve yararcı biccedilimde belirgin pek ccedilok duruma ayırmaktır 152

Yapay olan insan yapımı olan insanı oumlluumlmuumln dehşetinden belirsizliğinden

uzaklaştırmak iccedilindir ama her seferinde nafile bir ccedilaba olarak kalmaya mahkucircmdur

ldquoOumlluumlmuumln dehşetinden kurtulmanın pek ccedilok yolu vardırrdquo diyor Bauman ve ekliyor

ldquoAma ne kadar ccedileşitli ve ccedilok sayıda olursa olsun buumltuumln ustalıklı kurtulma youmlntemleri

kabaca iki temel sınıfa ayrılabilirrdquo153 Baumanrsquoın ldquooumlluumlmsuumlzluumlk stratejisirdquo adını

verdiği bu youmlntemlerin ilki Heideggerrsquoin ldquoherkes oumllecekrdquo soumlyleminin tesviye edici

kamusallığını ccedilağrıştırır ldquoO koumlpruumlden zamanı gelince geccedileriz ilkesirdquo der buna

Bauman Oumlluumlm burada suumlrekli ertelenen hep bir ldquohenuumlz değilrdquodir Baumanrsquoa goumlre bu

ilkeyle oumlluumlmuumln neredeyse sonsuza ertelenmesi soumlz konusudur Bu tuumlrden kamusallık

iccedilinde kaybolan kendisini tesviye eden oumlluumlm meselesini daha oumlnce tartışmıştık

Baumanrsquoın ikinci youmlntem dediği şey ise yine kendisinin deyişiyle ldquobuumltuumln yaşamı bir

koumlpruuml geccedilme oyununa doumlnuumlştuumlruumlrrdquo

Buumltuumln koumlpruumller genelde birbirlerine benzer hepsi -oldukccedila- kişinin guumlnluumlk yaşam planının bir parccedilasıdır boumlylece hiccedilbir koumlpruuml ldquosonrdquo koumlpruuml gibi uğursuz bir goumlruumlnuumlm sergilemez (en oumlnemlisi hiccedilbiri ldquodoumlnuumllemeyecekrdquo koumlpruuml gibi goumlruumlnmez) Koumlpruumlyuuml geccedilmek alışılmış hatta kimi zaman hoşa giden bir etkinliğe doumlnuumlşuumlr bunun en oumlnemli nedeni [hellip] her geccedilişin geriye doumlnduumlruumllebilir goumlsterilmesidir [hellip] Hiccedilbir şey sonsuza dek ldquoebediyenrdquo ndashbir daha ortaya ccedilıkmamak uumlzere- ortadan kaybolur goumlruumlnmemektedir nesneler bir suumlre iccedilin goumlruumlnmez kalsalar da varolmaya devam eder gibidir154

Bu Freudrsquoun soumlzuumlnuuml ettiği ccedilocukların oynadığı ldquoDardquo oyununa benzer Ccedilocukların

ccedilok sevdiği ldquoDardquo oyunu kaybolma yeniden ortaya ccedilıkma esasına dayanmaktadır

Anne bir perdenin arkasına saklanır sonra bir anda ccedilocuğa goumlruumlnerek seslenir ldquoDardquo

der Ccedilocuk keyiflenir Baumanrsquoın koumlpruuml oyunu buna benzemektedir Artık hiccedilbir şey

oumlluumlmluuml değildir Lethe ırmağından bir bardak su iccedililerek yeniden varlığa geri

doumlnuumllecektir Logosrsquoun yetişemediği yerlerde bu tuumlrden mitoslar yazılmaya devam

eder Din kurumunun guumlnluumlk yaşama soktuğu soumlylemlerle lethe ırmağının sesi

152 Bauman 2000 s 56-57 153 Bauman 2000 s 227 154 Bauman 2000 s 227-228

75

yeryuumlzuumlnden duyulmaya başlar Bu ses insanın oumlluumlmsuumlzluumlğuumlnuumln guumlvencesi olur Bu

oumlluumlmsuumlzluumlk politikasına mitosların yanı sıra logosun katkısı daha buumlyuumlktuumlr Artık

ldquohiccedilbir şey sonsuza dek yok olmazrdquo bilimsel duumlsturuyla varlık bir geri doumlnuumlşuumlm

projesi haline gelir

Nesneler gelip giderler ama sonra yine gelirler hiccedilbir zaman yoğunlaşmak uumlzere dikkatini verme yetisinde uzun suumlre kalmazlar Tuumlccar gezginlere oumlzguuml goumlccedilebevari bir varoluşa mahkucircm edilmişlerdir Geccedilen yıl metelik verilmeyenler unutulmaz antikalara doumlnuumlşuumlr bir oumlnceki kuşağın soumlnmuumlş yıldızları nostaljik duumlşlerin ilahları haline gelir Bir zamanların tiksinti veren oumlluumlm tarlaları [hellip] turistlerce işgal edilir155

Buumltuumln bunlar logosrsquoun durdurulmaz tekniğidir Ama bu tekniğin daha da dehşet

yarattığı yer tıp alanıdır Burada insan bir hayvan hastalığıdır Başlı başına

sağaltılması gereken bir hastalıktır Dolayısıyla -guumlnuumlmuumlzde- hiccedil kimse vaktinde

oumllmediği gibi ldquodoğalrdquo olarak da ldquooumllememekterdquodir Oumlluumlm bir ccedileşit sapmadır

hastalıktır Hep bir eksiklikten oumlrneğin tıbbın yetersizliğinden bakım ve kuumlr

uygulamalarındaki gelişmelerin henuumlz belirli bir seviyeye ulaşamamış olmasından

oumllmekteyizdir Kaccedil yaşında olursa olsun insan ya boumlbrek yetmezliğinden ya kanserli

bir huumlcreden ya da bir aksilikten ndashtrafik yangın savaş ve sairden- oumllmektedir Artık

oumlluumlmluuml olduğumuz iccedilin değil de bir yanlışlık sonucu oumlluumlyoruzdur Kısacası oumlluumlm

modern tekniğin bir eksikliği ya da geccedilici bir arızasından kaynaklı bir hatadır

Aslında oumlluumlm

En buumlyuumlk skandaldı Her geccedilen guumln insan iradesine ve zekacircsına mahkucircm olan duumlnyada insanın guumlccedilsuumlzluumlğuumlnuumln sert parccedilalanamaz ccedilekirdeğiydi Her geccedilen guumln akıl tarafından duumlzenlenen ve denetlenen bir duumlnyada son ama goumlruumlnuumlrde yerinden soumlkuumlp atılamayan yazgı kalıntısıydı Oumlluumlm modernitenin cesur yeni duumlnyasının temsil ettiği her şeyin ve bunların da oumltesinde saygısızca verdiği boumlluumlnmez akıl egemenliği soumlzuumlnuumln kesin biccedilimde yadsınmasıydı156

Yine de her şeye rağmen akıl doğanın insan bedenine yaptığı bu tecavuumlze karşı

koymak ve onu boyunduruk altına almak ona egemen olmak iddiasından asla

vazgeccedilmez Oumlluumlm yalnızca bir hatadır bir sapmadır bu ldquoteknik skandalırdquo duumlzeltecek

olan yine modern tekniğin kendisidir

155 Bauman 2000 s 229 156 Bauman 2000 s 178

76

Platonrsquola başlayan akla duyulan modern inanış Spinoza Kant Descartes ve Locke

gibi duumlşuumlnuumlrlerce geliştirildi İnsan aklı evrenin en başat en guumlvenilir kılavuzu

haline geldi Kant salt aklın yargılarında kanaate yer olmadığını vurguluyordu

Descartes da aklın doğrulamadığı her şeyi reddediyor yalnızca tamamen bilinebilen

ve kuşku goumltuumlrmeyen şeylere inanmayı bir ilke olarak sahipleniyordu Duumlşuumlnuumllen

duumlnya ile fizik evren ruh ile beden birbirlerinden kati suretle ayrılıyordu157

Descartesrsquoin cogitorsquosu oumlzneyi ve onun aklını oumlyle temel bir dayanak noktası olarak

alıyordu ki insan akıl yoluyla oumlluumlmuuml bile alt edebiliyordu

Descartesın insanın oumlzuumlnuuml rasyonel olarak ayırma girişimi oumlluumlm sorununu ccediloumlzmesini sağlar İnsanın hem yaşayan bir canlı olması hem de oumlluumlmluuml olması kafa karıştırıcı bir duumlşuumlncedir Yaşam ve oumlluumlm insan varlığında birbirine karışmış goumlruumlnmektedir Descartesa goumlre [] insan yalnızca doğanın bir parccedilası olduğu muumlddetccedile bir oumlluumlmluumlduumlr Fakat bu parccedila insanın gerccedilek oumlzuumlnuumln yani rasyonalitenin tanımındaki indirgemeyle ortadan kaldırılabilir Bu demektir ki oumlluumlmluumlluumlk insanın oumlzuumlne ait olmayan bir şeydir Eğer duumlşuumlnen oumlz temel olarak insanın doğal oumlzuumlnden ayrıysa o halde insanda yaşayan şeyin insan oumllduumlkten sonra da yaşamaya devam edeceği tamamen akla yatkındır Onun neden bedenle birlikte oumllmek zorunda olduğunun mantıklı bir accedilıklaması yoktur Rasyonel olarak oumlluumlmluuml bedenin asıl oumlneme sahip olan oumlluumlmsuumlz ruhtan bu şekilde ayrımı oumlluumlm korkusunu hafifletir158

Goumlruumllduumlğuuml gibi duumlşuumlnen aklı kutsayan felsefeler insanı doğadan ayırma

stratejilerinin yanı sıra insandaki ldquodoğayırdquo da arındırma girişimi olarak kendilerini

temellendirmişlerdir Modern teknik tam da bu anlamda bu tuumlrden bir felsefenin yan

uumlruumlnuuml olarak doğmuştur Oumlzne temelli felsefeler varlığın kesinliğini ve doğruluğunu

kendi uumlzerlerinden ulaştıkları bir kesinlik olarak ortaya koyarlar Her şey oumlznenin

aklının kesinliğine goumlre sınıflandırılır ve duumlzenlenir Boumlylece doğanın yasalarını

bilerek onu anlama duumlşuumlncesi oumlzne merkezli felsefelerin de desteğiyle doğaya

boyun eğdirme ve onu insanlığın emrine sevk etme arzusuna doumlnuumlşuumlr

Buguumln teknoloji adını verdiğimiz şey Yunanca techneacute soumlzcuumlğuumlnden gelmektedir

Fakat modern teknolojiyle Yunanlıların duumlşuumlnduumlğuuml techneacute arasında benzerlik olduğu

157 Bu konuda bkz Youmlntem Uumlzerine Konuşmalarrsquoda (Descartes Youmlntem Uumlzerine Konuşma Ccedilev Afşar Timuccedilin Yay Haz Egemen Berkoumlz Ccedilağdaş Yayınları İstanbul Kasım 1998 s46) oumlzellikle II Boumlluumlm 7 8 9 ve 10 ilkeler Ve Felsefenin İlkelerirsquonde (Descartes Reneacute Philosophical Essays and Correspondence Ed Roger Ariew Hackett Publishing Company Indianapolis Cambridge 2000 s 231-262) birinci ve ikinci boumlluumlm 158 Oudemans 1987 s 38

77

pek soumlylenemez Ccediluumlnkuuml Yunanlıların techneacutersquoden anladıkları physisrsquoin kendini accedilığa

ccedilıkarma tarzıdır Yunanlılar iccedilin karşılaşılan her şey bir mevcut-olanrsquodır ve her

lsquomevcut-olanrsquo lsquomevcut-olmayanrsquodan ccedilıkmaktadır bu yokluktan varlığa geliş

poiesisrsquotir Bu yuumlzden techneacute yalnızca bir yetenek el becerisi değil aynı zamanda

zihinsel bir etkinliği duumlşuumlnmeyi de kapsamaktadır Ccediluumlnkuuml Yunanlılar iccedilin legein ya

da logos dikkatlice duumlşuumlnuumlp taşınmak159 demektir ki bu da apophainesthairsquoye yani

goumlruumlnuumlme getirmeye dayanır

Heideggerrsquoe goumlre gerccedilek anlamıyla teknoloji (techneacute) varolan şeyi ortaya ccedilıkarma oumlne ccedilıkarma accedilığa ccedilıkarma uumlstuumlnuuml accedilma ve gizini accedilmadır Fakat modern felsefeyle birlikte teknoloji bu anlamından uzaklaşarak varolanı accedilığa ccedilıkartmak yerine varolanı denetleyen ve belirleyen oldu Modern teknoloji varolanın ccedilerccedilevelenmesi olarak varolanın uumlstuumlnuuml oumlrttuuml Modern teknoloji varolanı yani Varlıkrsquoı oumlzne metafiziğinde eriterek her şeyin merkezine insanı ve onun bilgisini koyarak Varlıkrsquoı insanın uumlruumlnuuml ve yaratısı haline getirdi160

Varolanların varlığı karşısında duyulan hayret insanın buumltuumln mevcut-olanların

gerccedilekliğini bilmeye ve şeylerde değişmeyen oumlzuuml keşfetmeye youmlneltti Fakat bu

arayış şeyleri oldukları haliyle anlamakla sınırlı kalamadı oumltesine geccedilti ve techneacute

mevcut-olanrsquoın denetlendiği ve ccedilerccedilevelendiği (Ge-stell) bir araccedil haline doumlnuumlştuuml Bir

techneacute olan felsefe de insanın ldquokendisini insan olarak guumlvence altına almak

isteyenrdquo161 bir duumlşuumlnme biccedilimine buumlruumlnduuml Hıristiyan teolojisi boyunca insan bu

amaccedil iccedilin ccedilalıştı tanrı ile kurulacak ilişkinin hangi yollarla daha guumlvenli ve doğru

olabileceği tartışıldı Ama buumltuumln bunlara rağmen insanın guumlven duyma ihtiyacı hiccedil

azalmadı

159 Heidegger klasik felsefenin doumlrt neden ilkesini [1 maddesel neden 2 Biccedilimsel neden 3 Amaccedilsal neden 4 Fail neden] accedilıklarken bizim ldquonedenrdquo Latinlerin ise ldquocausardquo dediğine Yunanlıların aition dediğini belirtir Aition başkasını borccedillu kılan demektir Oumlrneğin bir guumlmuumlşten yapılmış bir kadehi ele alalım Burada lsquoguumlmuumlşrsquo klasik felsefede kadehin maddesel nedeni ama Yunan duumlşuumlncesine goumlre kadehi borccedillandıran bir etkendir Yine aynı şekilde diyelim ki bu kadeh bir rituumlel kadehi olarak [amaccedilsal neden] yapıldı Burada da rituumlel kadehi hem guumlmuumlşe hem de kadeh biccedilimine borccedillu olmuş olur Bu kadehi yapana [fail neden] gelince o buumltuumln bu borccedillandırma tarzlarını bir araya getirir Bir araya getirme legein bu accedilıdan ldquoduumlşuumlnmekrdquo anlamına gelir Bu konuda bkz Heidegger Martin Teknik ve Doumlnuumlş Ccedilev Necati Accedila Bilim ve Sanat Yayınları Ankara 1998 s 12-14 160 Ccediluumlccedilen 2003 s 176 161 Oumlzlem Doğan ldquoHeidegger ve Teknikrdquo Heidegger Martin Tekniğe Youmlnelik Soru Ccedilev Doğan Oumlzlem Afa Yayınları İstanbul 1997b iccedilinde s 18

78

İnsan kendi kendisini guumlvenceye almanın haklılığını doğruluğunu guumlvenceye almanın yeni bir temeline ihtiyaccedil duydu [hellip] Descartesrsquoin eseri bu temeli felsefi terimler iccedilerisinde kurdu Descartesrsquoin ego cogito (ergo) sumrsquounda insan kendi oumlz kesinliğini kendi iccedilerisinde buldu Duumlşuumlnme (cogitare) gerek duyulan guumlvenliği kendi iccedilerisinde bulacağına kendisini ikna etti Artık insan gerccedilekliği kendisinde tasarımlayabilirdi [hellip] Boumlylece insan gerccedilekliği kendisine goumlruumlnduumlğuuml şekliyle yani bir duumlşuumlnme nesnesi olarak karşısına dikebilirdi İnsan bunu yapmakla hem kendi varoluşunu hem de boumlyle tasarlanan gerccedilekliğin varoluşunu guumlvence altına alınmış hissediyordu162

Guumlven hissiyatıyla doğayı karşısına alan insan onunla kurduğu ilişkide kendine

oumlncelik tanıdı ve doğaya kendi taleplerini dayatan insan merkezcil bir yapı kurdu

Heideggerrsquoin modern teknik eleştirisi temel olarak bu duumlşuumlnceye dayanmaktadır

Heideggerrsquoe goumlre Yunanlıların techneacutersquosi ile modern duumlşuumlncenin tekniği arasında

temel bir fark bulunur Bu farkı oumlrneklemeden oumlnce Yunanlıların technersquoden ne

anladıklarına biraz daha yakından bakmaya ccedilalışalım

Heidegger birccedilok kereler techneacute soumlzcuumlğuumlnuumln bir accedilığa ccedilıkarma gizini accedilma

olduğunu tekrar etmiştir ldquoVarlığa getirmerdquo demek olan poiesis soumlzcuumlğuumlnden

Yunanlılar yalnızca insan yapımı şeyleri anlamıyorlardı bizim buguumln doğa fizik

evren dediğimiz physis de bir varlığa gelmedir Hatta Yunanlılar iccedilin physis en

yuumlksek anlamda bir poiesis demekti Dolayısıyla hem bir zanaatccedilının sanatccedilının

yapıp ettikleri hem de doğada oluşan şeyler bir poiesis anlamına geliyordu

Yunanlıların varlığa getirme ile gizlilikten aşikacircrlığa gelmeyi anladıklarını ve bunun

iccedilin de aletheia soumlzcuumlğuumlnuuml [bizim hakikat dediğimiz soumlzcuumlğuuml] kullandıklarını

biliyoruz Heidegger tekniğin oumlzuumlnuumln tam da bu accedilığa ccedilıkartmakla ilgisi olduğunu

soumlyler teknik bir accedilığa ccedilıkartma biccedilimidir Dolayısıyla teknik accedilığa ccedilıkmayı

dolayısıyla hakikati ilgilendiren bir meseledir163

Aristotelesrsquoin Nikomakhosrsquoa Etikrsquote [III ve IV boumlluumlmler] techneacute ile episteme

soumlzcuumlklerini karşılaştırması technersquonin bizim accedilımızdan daha iyi anlaşılmasını sağlar

Aslında her iki soumlzcuumlk de bilmeye verilen adlardır Fakat iki soumlzcuumlk arasında giz

162 Oumlzlem 1997b s 18 163 Bkz Heidegger 1998 s 17

79

accedilma tarzları ve accediltıkları şeylerin ne olduğu bakımlarından farklılıklar vardır

Aristotelesrsquoe goumlre

Tekhne aletheueinrsquoin bir tarzıdır Aletheuein kendini oumlne-ccedilıkarmayan ve henuumlz oumlnuumlmuumlzde burada durmayan bir an oumlyle bir an boumlyle goumlruumlnuumlp beklenmedik bir şekilde vuku bulabilen her şeyin gizini-accedilar [hellip] bu yuumlzden tekhnersquode belirleyici olan şey yapmada elle işlemede veya araccedil kullanmada değil ama daha ccedilok yukarıda anılan gizini-accedilmada yatar Tekhne imal etme olarak değil gizini-accedilma olarak bir oumlne-ccedilıkmadır164

Modern teknikteki fark tam da burada ortaya ccedilıkmaktadır Hiccedil şuumlphesiz o da bir

accedilığa ccedilıkarmadır fakat poiesis anlamıyla değil Ccediluumlnkuuml modern teknik Heideggerrsquoin

deyişiyle ldquodoğaya bir meydan okumadırrdquo [Herausfordern] Meydan okumanın

oumltesine de geccedilerek doğayı koumlleleştirir Doğanın varolan enerjisini ondan soumlker ve

istenildiği anda insanın hizmetine sunulmak uumlzere kilit altına koyar Bu soumlylenenler

ldquoeski yel değirmenleri iccedilin de geccedilerli değil midirrdquo diye sorar Heidegger ve soruya

verdiği cevabıyla techneacute ile modern teknik ayrımını bize goumlsterir ldquoYel

değirmenlerinin kanatları muhakkak ki ruumlzgacircrda doumlnerler onlar dolayımsız olarak

ruumlzgacircrın esmesine terk edilmişlerdir Fakat yel değirmeni hava akımlarından gelen

enerjiyi onu depolamak uumlzere kilit altında tutmazrdquo165 Buna karşın Heideggerrsquoin

verdiği hidroelektrik santrali oumlrneği tam da bu doğaya saldırının doğadaki enerjiyi

ccediloumlzen dışarı ccedilıkaran ve onu kontrol altına alarak en yuumlksek faydayı talep etmeye

uygun bir oumlrnek teşkil eder Santral nehri tribuumlnlerini ccedilevirmeye zorlar

ldquoHidroelektrik santral Renrsquoin akıntısına yuumlzyıllardır bir kıyıyı diğer kıyıyla

birleştiren eski ahşap koumlpruumlnuumln inşa edildiği gibi inşa edilmemiştir Aksine guumlccedil

santrali akıntıya bent olacak şekilde inşa edilmiştirrdquo166 Başka bir deyişle santral Ren

Nehrirsquone kurulmamış Ren Nehri santrale kurulmuştur Modern teknikteki meydana-

ccedilıkarma bu tuumlrden yani gizli kalmış olanı ccedilıkaran onu ndashsantralin yaptığı gibi- başka

bir şeye doumlnuumlştuumlren depolayan ve gerektiğinde dağıtan bir tuumlr accedilığa-ccedilıkarmadır

Dolayısıyla bu accedilığa ccedilıkarmanın herhangi bir aşamasında muğlacircklığa yer yoktur her

bir aşama denetlenir kontrol altına alınır yel değirmeni-ruumlzgacircr ilişkisindeki

164 Heidegger 1997b s 66 165 Heidegger 1998 s 68 166 Heidegger 1997b s 70

80

olumsallığa izin verilmez Ya da tarlaya tohum eken ccediliftccedilinin sabırlı bekleyişini

goumlstermez modern teknik Tohumun yeşermesini garanti eder yapay guumlbrelerle

sulama ve motorize ccedilapalama teknikleriyle ve her tuumlrluuml haşerat ve maraza karşı

geliştirilen ilaccedillarla toprağı ve tohumu kendini-accedilmaya zorlar Heidegger buradaki

tehlikeyi şoumlyle accedilıklıyor

Gizinden-ccedilıkmış-olan-şey insanı nesne olarak değil de fakat daha ccedilok muumlnhasıran el-altında-duran olarak ilgilendirir ilgilendirmez ve insan nesnesizliğin ortasında yalnızca el-altında-duranın duumlzenleyicisi olur olmaz aynı insan duumlşuumlşuumln en uccedil noktasına iner yani insan kendisinin el-altında-duran olarak ele alınacağı noktaya iner Bu arada tam da boumlyle bir tehdit edilen biri olarak insan kendisini yeryuumlzuumlnuumln efendisi konumuna yuumlkseltir Boumlylece insanın karşı karşıya kaldığı her şeyin yalnızca insanın uumlruumlnuuml olduğu oumllccediluumlde mevcut olduğuna ilişkin yanıltıcı izlenim yaygınlık kazanır [hellip] İnsan her yerde ve daima yalnızca kendisiyle karşılaşırmış gibi goumlruumlnuumlr167

Oysaki guumlnuumlmuumlzde modern tekniğin geldiği bu seviyede insan hiccedilbir yerde

kendisiyle kendi oumlzuumlyle karşılaşamamaktadır İnsan tekniğe ve tekniğin araccedillarına-

analiz etme hesaplama ve duumlzenleme- hacirckim olmakla evrenin tuumlm alanlarına hacirckim

olabileceğini her yeri ve her şeyi kontroluuml altına alabileceğini duumlşuumlnmektedir Bu

inanış Heideggerrsquoe goumlre insanın başına gelebilecek en buumlyuumlk tehlikedir Her şeyin

insan yapımı olmasına doğru suumlruumlklenişi her şeyin insanın yapıp ettikleriymiş gibi

algılanması en sonunda insanın kendini ldquoimalrdquo etmesine kadar gidecektir Nitekim

buguumlnuumln tanıkları olarak bizler bu durumun eşiğinde olduğumuzun farkındayız

Ancak hatırlatmakta fayda var ki Heidegger tehlikeden soumlz ederken basit bir

teknoloji duumlşmanlığı yapmamaktadır ya da doğanın egemenlik altına alınışına

romantik bir tepki vermemektedir Bazı duumlşuumlnuumlrlerin onu bu şekilde algılamalarına

rağmen168 Heideggerrsquoin teknolojiye bakışı ne oumlvguuml ne de tam anlamıyla bir reddediş

iccedilermektedir

Teknolojinin oumlzuuml iki başlıdır muğlaktır bir accedilıdan pharmakonrsquoa benzer Dolayısıyla

teknolojideki tehlike aynı zamanda kurtuluşun ilacını da taşımaktadır Heidegger

167 Heidegger 1997b s 86 168 Oumlrneğin Juumlrgen Habermas Bu konuda bkz Dreyfus Hubert L ldquoHeidegger on Gaining a Free Relation to Technologyrdquo Heidegger Reexamined Art Poetry and Technology Vol3 ed Hubert Dreyfus Mark Wrathall Rouledge New YorkampLondon 2002 s 163

81

Houmllderlinrsquoin bir şiirinden yaptığı alıntıyla bunu vurgular ldquoTehlikenin olduğu yerde

koruyucu guumlccedil de serpilip gelişirrdquo169

Heidegger teknik aygıtlardan teknolojinin uumlruumlnlerinden kaccedilışımızın olmadığını

soumlyler Kaccedilınılmazlığın farkında olmak gerekir Teknolojiye goumlzuuml kapalı saldırmak

da onu ldquoşeytan işirdquo diye nitelemek de yanlış bir tutum olacaktır Teknolojinin her

geccedilen guumln doğaya ve insana daha fazla meydan okuduğunu insan varlığını her geccedilen

guumln daha fazla tehdit ettiğini goumlruumlyoruz Fakat diğer taraftan teknik araccedillara ve

uumlruumlnlere bağımlı olduğumuzu da goumlrmek zorundayız Bu ikili durumun farkında

olmak teknolojiyle ilişkimize doğru bir youmln verebilecektir Heideggerrsquoe goumlre teknik

araccedillarla ilişki oumlyle kurulmalı ki onların koumllesi olmamayı başarılabilmeli aynı

zamanda Ona goumlre formuumll basittir

Teknik araccedilları kullanmanın kaccedilınılmaz olduğunu soumlyleyebilir ve aynı zamanda doğamızı altuumlst etmesine ccedilarccedilur etmesine bozmasına ve bizim uumlzerimizde hacirckimiyet kurmasına karşı ccedilıkabiliriz Fakat ne evet ne de hayır diyerek teknolojik araccedillarla ilişkimiz belirsiz ve guumlvensiz olmaz mı Tam tersine Teknolojiyle ilişkimiz muumlkemmel bir biccedilimde kolay ve rahat olacaktır Teknik araccedilları guumlnluumlk yaşantımıza sokalım ve aynı zamanda onları uzak tutalım170

hellip

Ccedilalışmamızın bu ana kadar olan kısmında Heideggerrsquoin Varlık ve Zamanrsquoda

geliştirdiği fikirlerden yola ccedilıkarak insanın evrendeki muğlacirck konumunu anlamaya

ccedilalıştık Bu amaccedilla unheimlich deinon daimon oumlluumlm techne havf ve korku gibi bir

dizi anahtar soumlzcuumlk uumlzerinde durmaya ccedilalıştık Ccedilalışmamızın bundan sonraki

kısmında insanın muğlaklıktan kaccedilma yollarından biri olan kategorileştirme ve

kategorileri birbirinden uzak tutmak ve ayırmak iccedilin kullandığı rituumlelleri kuumlltuumlrel

technersquoler olarak ele alacak ve tragedya ile bağlantısını kurmaya ccedilalışacağız

169 Heidegger 1997b s109 Dn 30 170 Heidegger Martin Discourse on Thinking A Translation of Gelassenheit Tr John M Anderson E Hans Freund Harper amp Row New York 1966 s 53-54

82

2 Kuumlltuumlrel Techne Olarak Rituumlel ve Kategorizasyon

Hayat oumlluumlme ve hastalığa dağınıklığa ve

anarşiye karşı koyabilmek iccedilin dayanacak bir temel

arar

Diltey

21 Kategorizasyon

Kuumlltuumlrler birbirlerine benzerler Bu benzerlik Wittgensteinrsquoın ldquoailevirdquo dediği

tuumlrdendir Hemen hemen her kuumlltuumlrde insanın kendini kendi-olmayandan

ldquodiğerinden ldquooumltekindenrdquo ldquoşeylerdenrdquo ayırdığını ve bu farkı canlı tutma eğiliminde

olduğunu goumlruumlruumlz Ayrım ilk olarak dil ile başlar ve onun sayesinde suumlrduumlruumlluumlr

(Diğer taraftan yine aynı dilin suumlrekli ihanetine de uğrar Ccediluumlnkuuml dil insanın ayrım

yapmasını sağlayan bir araccedil olarak kesinlikten uzak yapısıyla muğlaklık potansiyeli

taşır) İnsan ilk olarak ldquobenrdquo der ldquobenrdquo diyerek kendine ait olan varlık alanını

belirler aksi halde kendini kendi dışında varolan duumlnyadan ayırmadığı muumlddetccedile

varolabilmek iccedilin gerekli en temel itkiden mahrum kalacaktır Hayatta kalmak şeyleri

sınıflandırmaya ayrıştırmaya bağlıdır

Sınıflandırmak boumllme ayırma dahil etme ve dışarıda tutma gibi eylemlerden oluşur

Burada yatan temel duumlşuumlnce duumlnyanın farklılaşmış şeylerden ibaret olduğuna her bir

varlığın kendine ait sınırların iccedilerisinde olması gerektiğine dair inanccediltır Başka bir

ifadeyle soumlylersek bu inanccedil duumlnyanın belirli bir duumlzeninin olduğuna inanır

Antropolog Mary Douglasrsquoa goumlre sınıflandırma evrensel bir insan aktivitesidir ve her

rasyonel davranış doğası gereği bir sınıflandırma ima etmektedir1 İnsan suumlrekli

değişen etkilerin kaosunda kaybolmamak iccedilin stabil ve tanımlanabilir nesnelerden

1 Bkz Douglas 1966 s XVII vd

83

oluşan bir duumlnya kurmaya ccedilalışır kendine Boumlylece kurduğu ve suumlrduumlrduumlğuuml

sınıflandırma sistemi dengeyi ve istikrarı az ccedilok suumlrduumlrebilecek durumda olmalıdır2

Chris Jenks Mary Douglasrsquoın sınıflandırmayla ilgili goumlruumlşlerini yorumlarken

toplumun temelini tam da bu sınıflandırma sisteminin oluşturduğunu belirtir Ona

goumlre toplum eşzamanlı olarak kavramsal siyasal ve moral youmlnleri olan

karmaşıklaşmış bir sınıflandırma sistemidir3

Eliade insanın evreni sınıflandırmasının ontolojik bir zorunluluk olduğunu belirtir4

İnsan oumlrneğin evreni kutsal ve dindışı alanlar olarak ayırırken evrenin homojen bir

buumltuumln olmadığı inanışından yola ccedilıkar ve yine Eliadersquoye hiccedilbir duumlnya ldquohomojenliğin

karmaşasırdquo iccedilinde varolamaz5 Burada homojenlik kaotik olandır şeylerin

duumlzenlenmemiş halidir boumlyle bir durum insan varlığının temelini tehdit eder

Antropolojik ccedilalışmalarda insanın belli başlı ayrımları ve sınıflandırmaları uumlzerinde

durulur Doğa ve kuumlltuumlr yaşam ve oumlluumlm tanrı ve insan hayvan ve insan yer altı ve

yeruumlstuuml bu duumlnya ve oumlte duumlnya kutsal ve dindışı gibi ikilikler ve kategoriler bunların

başlıcaları arasında sayılabilir İnsan oumlncelikle kendini doğanın vahşi işlenmemiş ve

tehlikeli yanından ayırmak zorundadır Medeniyet kendini bu duumlşuumlncenin daha

doğrusu bu ayrım duumlşuumlncesinin uumlzerinde inşa eder ve doğa ile kuumlltuumlr birbirinden

kesin ccedilizgilerle ayrılır Yatay doğrultuda işleyen bu ayrımın bir benzeri dikey

doğrultuda da karşımıza ccedilıkar Yeryuumlzuumlnuumln sakinleri yerin altındakilerden ve

yukarıdakilerden de kendini ayırır Ccediluumlnkuuml her iki boumllge de insanın kontroluumlnuumln

dışındadır

17 yuumlzyıl oumlncesi ve sonrasında insan bilimlerinin bilgi edinme youmlntemlerini

karşılaştırdığı Les Mots et les Choses [Kelimeler ve Şeyler] adlı ccedilalışmasında Michel

Foucault evreni kategorilere ayırma işleminin bir episteme bilgi elde etme youmlntemi

2 Douglas 1966 s 45 3 Jenks 2003 s 34 4 Eliade Mircea The Sacred amp Profane The Nature of Religion tr Willard R Trask New York 1968 s 20 5 Eliade 1968 s 22 Kutsal ve Duumlnyevi ayrımının ayrıntılı bir tanımı iccedilin ayrıca bkz Durkheim Emile The Elementary Forms of The Religious Life Tr Joseph Ward Swain London George Allen and Unwin 1971

84

olduğunu belirtir Her doumlnemin kendine oumlzguuml sınıflandırma sistemi olduğunu bu

sınıflandırmanın da temelinde oumlrneğin 17 yuumlzyıl oumlncesinde benzerlik ilkesi rol

alırken 17 yuumlzyıldan sonra farklılık ilkesinin temel oluşturduğunu oumlrneklerle ortaya

koyar

Zihin faaliyeti [hellip] boumlylece artık şeylerdeki bir akrabalığı bir cazibeyi ve ya gizlice paylaşılmış bir doğayı accedilık edebilecek her şeyin peşinde olmak uumlzere onları yaklaştırmaya değil de tamamen tersine ayırmaya youmlnelik olacaktır yani oumlzdeşlikleri ve sonra buradan uzaklaşan tuumlm basamaklara geccediliş gereğini belirlemeye Ayrım yapmak karşılaştırmaya bir bakıma farklılığın oumlncelikli ve temel aranışını dayatmaktadır [hellip] ccediluumlnkuuml bilmek ayırmaktır6

Levi-Strauss da Foucaultrsquodan birkaccedil yıl oumlnce Batı duumlşuumlncesinin bir oumlvguuml kaynağı

olarak goumlrduumlğuuml bu ayırma ve sınıflandırma sisteminin hakim yanlış inanışın aksine

ldquoyabanrdquo toplumlarda da goumlruumllebileceğini ortaya koyar7 Ama Levi-Straussrsquoa goumlre

yaban toplumların ayırma ve sınıflandırma sistemi Batırsquoda olduğu gibi oumlrneğin

doğanın kuumlltuumlrden kesin olarak ldquokopmardquosı boyutunda değildir Ona goumlre ldquoBatılı

insan oumlzellikle son doumlrt yuumlzyılında insansallıkla hayvansallığı birbirinden kesinlikle

ayırmayı bir hak olarak benimsemekle birinden aldığı her şeyi oumltekine vermekle

uğursuz bir doumlnemi başlatmışrdquotır Oysaki Batı duumlşuumlncesinde ldquoilkelrdquo sıfatıyla

neredeyse insan altı bir kategoriye konan ve kuumlccediluumlmsenen toplumların da benzer

(hatta yer yer daha karmaşık) bir ayırma ve sınıflandırma sitemlerinin olduğu ama

onların sistemlerinin ldquokesin kopmardquo niteliği değil daha esnek bir etkileşim hali

goumlsterdiği biraz dikkatli bir bakışla kolaylıkla anlaşılabilir Birccedilok goumlzlemci yaban

toplumların bilimini ldquonaifrdquo ldquosoyutlama yoksunurdquo ldquofiziksel olanla duumlşuumlnsel olanı

birbirine karıştıranrdquo ldquohiccedilbir zaman pratikte sonuccedil doğuramayacakrdquo bir takım

etkinlikler olarak tanımlama eğilimindedir Oysaki gerccedilek durum goumlruumlnduumlğuuml gibi

değildir Bizim ldquobilimselrdquo dediğimiz youmlntem de temelini ayrıştırma ve

sınıflandırmadan alır tıpkı ldquoilkelrdquo toplumlarda olduğu gibi Oumlrneğin Iakoutersquolar

ağaccedilkakan gagası ve ağaccedilkakan kanının diş ağrısını gidermek iccedilin kullanırlar

Pozitivist bir Batılı bilim adamının goumlzuumlnde bunun ldquopratikterdquo bir sonucu

6 Foucault Michel Kelimeler ve Şeyler İnsan Bilimlerinin Bir Arkeolojisi Ccedilev Mehmet Ali Kılıccedilbay İmge Kitabevi 2001 s 96 7 Bkz Levi-Strauss Claude Yaban Duumlşuumlnce Ccedilev Tahsin Yuumlcel YKY 4 Baskı İstanbul 2000

85

olmayacaktır Oysaki Levi-Strauss zaten amacın ilk olarak pratik değil duumlşuumlnsel

gereklilikleri karşılamaya youmlnelik olduğunu soumlyler

Gerccedilek sorun ağaccedilkakan gagasının suumlruumllmesiyle diş ağrılarının geccedilip geccedilmeyeceği değil belli bir goumlruumlş accedilısından ağaccedilkakanın gagasıyla insanın dişinin bağdaştırılıp bağdaştırılamayacağını [hellip] nesnelerle varlıkları kuumlmelendirme yoluyla evrene bir duumlzen başlangıcı getirilip getirilemeyeceğini bilmektir ccediluumlnkuuml sınıflandırma nasıl olursa olsun sınıflandırma yokluğuna goumlre gerccedilek bir erdem iccedilerir [hellip] duumlzen zorunluluğu ilkel dediğimiz duumlşuumlncenin temelinde yer alır ama ancak her tuumlrluuml duumlşuumlncenin temelinde yer aldığı oranda8

Ayırma ve sınıflandırmanın insanın evrende kurmak istediği duumlzen arayışının doğal

bir sonucu olduğu ortadadır Kesinlik ve değişmezlik insana guumlven verir bu yuumlzden

insanda bir ldquokesinlik arzusurdquo bulunur Evrende varolan guumlccedillerin ve şeylerin

sınırlarını kesin olarak bilmek ister Rene Girard insandaki bu ayırma boumllme ve

sınıflandırma mekanizmasının ldquokurucurdquo bir niteliği olduğunu soumlyler Kuumlltuumlruuml kuran

bu tuumlrden bir ayırmadır9 Girard ayırma mekanizmasının ldquokeyfirdquo olduğunu soumlyler

Bu keyfilik ister istemez oluşur tıpkı dil gibi Ayrımın ortadan kalmaya başladığı

yerde şiddetin ortaya ccedilıkacağını soumlyleyen Girard kuumlltuumlrel adlandırmaların

sınıflandırmaların ve ayırmanın bu şiddeti engelleyebildiğini iddia eder Girardrsquoa

goumlre dil

[hellip]baş doumlnduumlruumlcuuml şiddet salınımının yerine anlamlandırmaların istikrarını koymaktadır bir yanda vebanın bir yanda baba katli ile ensestin yer alması gibi Hiccedilbir şeyle ayırt edilmez olmuşların arasında işleyişe geccedilen ayrım mekanizması kaccedilınılmaz olarak hile yapar Etkili bir işleyiş iccedilin tuumlm topluluğun farklılaştırılmış birliğini sağlamak iccedilin hile yapması gerekir de İnsanlar yaşayan kuumlltuumlruumln orta yerinde bu bilinmeyen mekanizmadan doğan anlamlandırmaların keyfiliğini fark edecek yetide değildir10

Dil yani logos simgesel olanı yani kuumlltuumlruuml uumlretmektedir Logos ayırmakta

dışlamakta sınıflandırmakta ve kategoriler oluşturmaktadır Ancak modern duumlşuumlnce

oumlncesinde ayırma ve sınıflandırma hiccedilbir zaman kesin bir nitelikte goumlruumlnmemektedir

Kategorilerin birbirleriyle etkileşimde olduğu kabul edilir Ancak modern duumlşuumlnceyle

birlikte ldquoayırıcı kozmolojilerrdquo oluşmuş ve bu kuumlltuumlrlerde ldquoayrımrdquo o kadar

8 Levi-Strauss 2000 s 35 9 Girard Reneacute Şiddet ve Kutsal Ccedilev Necmiye Alpay Kanat Kitap İstanbul 2003 s 337 10 Girard agy

86

kesinleşmiştir ki bir kategorinin diğerine temas edebileceği ihtimali neredeyse

duumlşuumlnce dışı ya da mantıksal bir hata ccedilelişki olarak goumlruumllmuumlştuumlr Boumlyle bir kuumlltuumlrden

yetişmiş bilim adamları da bazen kategorilerin etkileşimli olduğuna inanan

toplumları anlamakta zorlanırlar Bu konuda Rouxrsquonun bir kuumlccediluumlk şaşkınlığını burada

alıntılamak yerinde olacaktır

Hayvan duumlnyasını ele almanın oumlzel bir biccedilimi de bu duumlnyayı bir sınıflandırma aracı olarak kullanmaktır Arkaik insan duumlzensizliği sevmez Duumlnyasını duumlzenlerken tuumlm evreni de duumlzenler Bunu yaparken kendisiyle ccedilelişkiye duumlşer ve iki karşıt eğilim arasında teredduumlt eder bu eğilimlerden biri insanın tuumlrleri suumlrekli karıştırmasını iccedil iccedile geccedilirmesini oumlngoumlruumlr ndash insanın hayvan bitki ve nesneyle aynı duumlzlemde kabul edilmesi onlar gibi davranması ya da onlarla eş zamanlı hareket etmesi ve karşılaşması- diğer eğilimse bu karmaşayı normlar ccedilerccedileveler ve yapılar kurarak duumlzeltmeye iter [hellip] oumlte yandan dış duumlnyayla ticari ilişkiler kurarlar ve bu ilişkiler yoluyla yerleşik duumlzeni tehdit ederler Her tuumlrluuml ticari hareketten korkarlar bu ticari hareketlerin zarar vermemesi iccedilin oumlnlemler alırlar Dışarıdan gelen insanları ve malları iki ateş arasından geccedilirirler evlerini eşik ya da kiriş tanrısıyla korurlar vs Boumlylece hem yapıların katılığını hem de bunu tehdit eden karmaşıklığı kavrarlar11

Başta soumlylememiz gereken şey daha oumlnce soumlylediklerimizden farklı olmayacak

Sadece arkaik insan değil guumlnuumlmuumlz insanı da duumlzensizliği sevmez Dolayısıyla evreni

sınıflandırarak bir duumlzene erişmek ihtiyacının sadece arkaik duumlşuumlnceye ait olduğunu

soumlylemek bu accedilıda eksik olacaktır Diğer taraftan Rouxrsquonun tarifini yaptığı insanın

hem kendini ayırmasını hem de ayırdığı şeyle ilişki kurmasını bir ccedilelişki olarak

goumlrmesi de yukarıda belirttiğimiz farklı kozmolojik anlayışın bir sonucu olsa gerek

Ccediluumlnkuuml gerccedilekte bu bir ccedilelişki değildir Soumlz konusu arkaik insan Rouxrsquonun da

sonunda kabul ettiği gibi evreni kategorilere ayırmanın mutlak olmadığını

kategoriler arasında zorunlu bir ilişkinin kaccedilınılmaz bir temasın olduğunu

bilmektedir Hiccedil şuumlphesiz modern akıl iccedilin hem ticaret yapıp hem de bu eylemin

getirdiği temastan korkmak ldquomantıksızrdquo bir durum olacaktır Uumlstelik bir de dışarıdan

gelen yabancının ya da malın ldquoarındırmardquo rituumlelinden geccedilirilerek benimsenmesi

ldquoccedilocukccedilardquo bir uygulama gibi algılanacaktır Fakat bu tuumlr kozmolojilere sahip

kuumlltuumlrler her ne kadar suumlrekli olarak ayrım ve sınıflandırma youmlntemleri uygulasalar

da kategoriler arasında temasın kaccedilınılmaz olduğunu bilirler Onlar bu temastan

11 Roux Jean-Paul Orta Asyarsquoda Kutsal Bitkiler ve Hayvanlar Ccedilev Aykut Kazancıgil Lale Arslan Kabalcı Yayınevi İstanbul 2005 s 8283

87

doğacak tehlikelere karşı suumlrekli uyanık olmak tehlikeleri kontrol altına almak

zorundadır Ccedileşitli rituumlel uygulamalarıyla birbirine temas eden kategoriler yeniden

ayrıştırılır

22 Kozmosun Kontroluuml Rituumleller

Oumlzellikle yaban toplumlarda bu ayrıştırma işleminin ayrıştırma rituumlellerinin suumlrekli

olarak tekrarlandığı goumlzlenir Bu ccedileşit rituumlel uygulamaları ve inanışların sıklıkla

goumlruumllmesi bu tuumlr kuumlltuumlrlerde kategoriler arasında suumlrekli olarak temas tehdidinin

bulunduğunun en accedilık goumlstergesidir Diğer bir deyişle bir toplumda rituumlelistik

uygulamalar ne kadar fazlaysa o toplumda kategorilerin etkileşimli olduğu inancı o

derece yuumlksektir Oumlrneğin oumlluumlm yaşama yaşam da oumlluumlme temas halindedir Bu

tuumlrden temasların tehlikelerini en aza indirebilmek iccedilin bazı uygulamalarla iki

kategori birbirinden uzaklaştırılmaya ccedilalışılır

ldquoEliadersquonin aktardığına goumlre Sarı Uygurlar oumlluumlye ldquoCcedilocuklarını hayvanlarını ve mallarını da yanına almardquo diye seslenirler [hellip] Şaman oumllenin ruhunu oumlluumller acirclemine goumltuumlruumlp kabul ettirene kadar yeni oumlluuml yer altı duumlnyasına alışamaz ailesini arkadaşlarını ve suumlruumllerini yanına almaya ccedilalışır Bu nedenle oumlluumlnuumln ruhunun dirileri takip edememesi iccedilin mezarlıktan ccedilıkarken başka yol kullanmak gibi ccedileşitli oumlnlemler alınır İnanışlara goumlre oumlluumller ancak oumlluumlmlerinden uumlccedil yedi ya da kırk guumln sonra verilen cenaze şoumlleninin ardından bir daha doumlnmemek uumlzere oumlluumller acirclemine giderrdquo12

Levi-Strauss Yerli Foxrsquoların cenaze toumlrenlerinin ldquooumlluumlden kurtulmakrdquo ve ldquooumlluumllerin

artık kendileri arasında bulunmamanın yarattığı acı ve kederin etkisiyle canlılardan

oumlccedil almalarını oumlnlemekrdquo kaygısıyla yapıldığını ve ldquooumlluumlnuumln ruhunu [hellip] kesinlikle oumlbuumlr

duumlnyaya gitmeye razı etmek iccedilinrdquo yaptığı bazı uygulamaları oumlrnekler13

Oumlluumller duumlnyasıyla yaşayanlar arasındaki suumlrekli temas ilişkisine hayvanlar

kategorisinden de oumlrnekler verilebilir Altay Tuumlrklerinin av hayvanlarına karşı

tavırları bu etkileşimin accedilık bir goumlstergesidir

hellipoumllduumlrduumlkleri hayvanların hemen hemen tamamının kemiklerinin ya da cesetlerinin ccedilok iyi korunan bir yerde sonsuza kadar sergilenmesi ve muhafaza edilmesi gibi bir

12 Eliade Şamanizm s 240 aktaran Ccediloruhlu Yaşar Tuumlrk Mitolojisinin Ana Hatları Kabalcı Yayınevi İstanbul 2002 s123 13 Levi-Strauss 2000 s 55 - 56

88

geleneği suumlrduumlrmuumlşlerdir oumllduumlruumllen hayvanın ruhunun bu kalıntılarda varlığını suumlrduumlrduumlğuuml şeklindeki eski klasik goumlruumlş hala geccedilerliydi Bu uygulama hayvanın yeniden doğması iccedilin yapılıyordu14

İster insan olsun ister hayvan oumlluumlnuumln ruhunun geri gele(bile)ceğine duyulan inanccedil

farklı şekillerde kendini goumlsterebiliyor Oumlrneğin Proto-Tuumlrklerde hayvan oumllduumlrmekle

insan oumllduumlrmek arasında ccedilok az fark vardır Ccediluumlnkuuml hayvanlar da insan toplulukları

gibi ldquogruplarrdquo halinde yaşamaktadırlar ve nasıl bir kabilenin uumlyesi başka bir

kabileden birini oumllduumlrduumlğuumlnde ldquokısasrdquo yasası (ya da benzeri cezalandırma

uygulamaları) devreye giriyorsa bir hayvanın oumllduumlruumllmesi de benzer bir durumla

sonuccedillanması beklenebilir Gerek oumllduumlruumllen hayvanın ruhu gerekse onun ldquokabilesirdquo

hem ldquooumllduumlrenrdquoden hem de onun kabilesinden intikam alabilir

Bu konuda Antik Yunanrsquodan bir oumlrnek verilebilir Atinarsquoda Bouphonia (Oumlkuumlzuumln

Oumllduumlruumllmesi) olarak anılan kurban toumlreninde genccedil kızlar bıccedilak ve balta gibi aletleri

suyla ıslarlar sonra başka birileri bıccedilakları alıp bileyiciye goumltuumlruumlr bileyiciler işlerini

hallettikten sonra bunları kasaplara verirler Son olarak kasaplardan ilki baltayla

hayvanın yere duumlşmesini sağlar diğeri de bıccedilakla boğazını keser Kasaplar işlerini

bitirir bitirmez ellerindekini atarak kaccedilarlar Bu arada hayvanın derisi soyulur eti

orada bulunanlarca paylaştırılır Sonra deri samanla doldurulur ve dikilir iccedili dolu

hayvan bir sabana koşulur Bu sırada hayvanı kimin oumllduumlrduumlğuumlnuuml bulmak iccedilin bir

mahkeme kurulur Suyu taşıyan kızlara sorulur oumlnce Kızlar aletleri bileyiciye

goumltuumlrenleri succedillar Bileyiciler kasaplara atar succedilu Son olarak kasaplar da balta ve

bıccedilağı succedillarlar Aletler succedillu bulunur ve denize atılırlar15 Frazer yine benzer bir

oumlrneği Japon Adalarında yaşayan Ainorsquolardan verir Bir ayı tuzağa duumlşuumlrduumlklerinde

ya da bir okla vurduklarında avcılar bir oumlzuumlr bulma ve ya kefaret toumlreninden

geccedilmektedirler16 Bu konuda bir şamanın soumlyledikleri basit bir animizmden

(canlıcılık) oumlte evrenin etkileşim halindeki kozmolojilerden ibaret durumunu oumlzetler

niteliktedir

14 Roux Jean-Paul Altay Tuumlrklerinde Oumlluumlm Ccedilev Aykut Kazancıgil Kabalcı İstanbul 1999 s 135 15 Frazer James Altın Dal Dinin ve Folklorun Koumlkleri Ccedilev Mehmet H Doğan Payel Yayınevi İstanbul 1992 II cilt s 42 16 Frazer 1992 s101 Frazer 100 ile 124 sayfalar arasında benzeri kefaret ve oumlzuumlr rituumlel oumlrnekleri verir

89

Yaşamın en buumlyuumlk tehlikesi tuumlmuumlyle canlardan ibaret olan insan besini olgusunda yatmaktadır Oumllduumlruumlp yeme durumunda kaldığımız tuumlm yaratıkların kendimize elbise yapmak iccedilin parccedilalayıp yok ettiğimiz her şeyin canı vardır oumlyle canlar ki bedenleriyle birlikte yok olup gitmezler boumlylece bedenlerinden yoksun bıraktığımızdan dolayı bizden oumlccedil almamaları iccedilin yatıştırılmaları gerekir17

Evcil hayvanları oumllduumlruumlrken ikna etmek onların oumlfkesini yatıştırmak daha kolaydır

ama av hayvanları konusunda iş karmaşıklaşır Yakalanan ya da oumllduumlruumllen hayvan

ldquotuumlrdeşlerinin kategorisirdquonden ayrılmalı onunla beslenecek olan insan kabilesine

dahil olmalıdır Rouxrsquoya goumlre ava ccedilıkmadan oumlnce avcının avlanacağı hayvanın

maskesini takması onun kılığına buumlruumlnmesi ve onu taklit etmesi yalnızca avın kolay

geccedilmesine youmlnelik pratik ya da buumlyuumlsel bir işlev taşımaz Roux bu tuumlr uygulamaların

ve toumlrenlerin ldquoav uumlzerinde hacirckimiyet kurmakrdquo ve ldquoonu şimdiden oumllduumlrmekrdquo

anlamlarına gelebileceğini yadsımaz Ancak uygulamaların başka bir yanı daha

vardır Avcı kılık değiştirme yoluyla avıyla doğru iletişim kurabilmek onu av

olmaya ldquoiknardquo edebilmek iccedilin kendi topluluğundan simgesel olarak ayrılır

Oumllduumlreceği hayvanın kılığına buumlruumlnerek o hayvan soyunun ldquokabilesinerdquo dahil olur

boumlylece ldquoiknardquo suumlrecinin kolaylaşacağına inanılır Aynı şekilde hayvan oumllduumlruumllduumlkten

ya da canlı olarak yakalandıktan sonra kampa getirildiğinde de benzer bir uygulama

bu kez tersinden yapılır

[hellip] ayı tilki vaşak koumlye getirilip cinsiyetlerine goumlre kadın ya da erkek gibi giydirildiklerinde kişilik değiştirme daha accedilık ortaya ccedilıkar İnsan kılığına sokularak kendi boylarının bir uumlyesi olmaktan ccedilıkarlar artık insanlara duumlşman ya da yabancı değillerdir ve oumllduumlklerinde insanlar iccedilin bir tehlike oluşturmazlar insan olmuşlardır boydan kişiler olmuşlardır ve bu konuda kimse bir şey diyemez18

Adı anılan tehlike yalnızca vahşi ya da av hayvanları iccedilin geccedilerli değildir Levi-

Strauss bitkilerle kurulan benzer bir yatıştırma uygulamasının oumlrneklerini verir

hellipkoumlkten accedilılan deliğe bir tutam tuumltuumln kimi zaman da bıccedilak ya da para konulur ve toplayıcı kısa bir dua okurdu bana verdiğini aldım sana da bunu bırakıyorum

17 Drury Nevill Şamanizm Şamanlığın Oumlğeleri Ccedilev Erkan Şimşek Okyanus Yayıncılık İstanbul 1996 s 26 18 Roux 2005 s 117

90

Dileğim oumlmruumlmuumln uzun olması benim ve yakınlarımın başına bir dert gelmemesidir19

Buumltuumln bu rituumlel ve uygulamalar birbirinden mutlak suretle ayrı kalması gereken

kategorilerin birbirine karışmasını oumlnleme amacı taşımaktadır Oumlluumlnuumln kendine ait

alana (oumlluumller diyarına) gidememesi oumllduumlruumllen bir hayvanın oumlluumlme razı edilememesi

soumlz konusu ruhları eşikte muğlak bir konumda bırakır Muğlak bir konum ise insan

toplulukları iccedilin en buumlyuumlk tehditlerden biridir

23 Eşik

Arnold van Gennep 1960 tarihli The Rites of Passage (Geccediliş Rituumlelleri) adlı

ccedilalışmasında her tuumlrluuml yer durum mevki toplumsal statuuml ya da yaş evresi (oumlrneğin

ergenlik gibi) değişimlerinde bir takım rituumleller yapıldığını ve bunun da neredeyse

buumltuumln toplumlarda goumlruumllduumlğuumlnuuml belirtir20 Gennep geccediliş rituumlellerinde genellikle uumlccedil

aşamanın bulunduğunu soumlyler ayırma rituumleli (rites of seperation) eşik (ya da sınır)

rituumleli (liminal rites) ve yeniden katılım (rites of incorporation)21 İlk aşama geccedilişte

olan kişinin (ya da şeyin) oumlnceki pozisyonundan sembolik olarak ayrılması işlemini

iccedilerir Ayırmadan sonra kişi marjinal bir duruma geccediler muğlak bir nitelik kazanır

ccediluumlnkuuml bilinmeyen kategori dışı bir yerde bir eşiktedir buumltuumln toplumsal kategorilerin

sınırındadır Son olarak uumlccediluumlncuuml aşamada kişi farklı bir kategoriye katılır

Geccediliş rituumlellerinin bizi ilgilendiren kısmı olarak eşik aşaması muğlacircklığın goumlruumlnuumlr

hale gelişi bakımından oumlnemlidir Turner da Genneprsquoin geccediliş rituumlellerine atıfta

bulunarak eşiğin korku veren muğlacircklığı uumlzerinde durur

Eşiğin ya da liminal personaersquonin (ldquoEşikteki insanlarınrdquo) niteliği ister istemez muğlacircktır ccediluumlnkuuml bu koşul ve bu koşul iccedilindeki kişiler normalde kuumlltuumlrel alandaki durumların ve pozisyonların yerini belirleyen sınıflandırmaların bağından kurtulmuş veya sıyrılmış durumdadır Eşikteki varlıklar ne burada ne oradadır onlar yasa gelenek teamuumll ve resmi protokol tarafından tayin edilip duumlzenlenmiş pozisyonların tam ortasında [betwixt] ve arasındadır [between] [hellip] Boumlylece eşikte olma hali

19 Levi-Strauss 2000 s 69 20 Bkz Gennep Arnold van The Rites of Passage Trans Monika B Vizedom and Gabrielle L Caffee Routledge London 1960 21 Gennep 1960 s 11 vd

91

ccediloğunlukla oumlluumlye ana rahminde olmaya goumlruumlnmezliğe belirsizleşmeye ccedilift cinsiyetliliğe yabanlığa ve guumlneş ya da ay tutulmalarına benzetilir 22

Van Genneprsquoin eşik olarak tanımladığı durum bizim bu ccedilalışmada muğlacircklık

dediğimiz durumla yakından ilişkilidir Bizce trajik durum bu tuumlrden bir muğlacirck

pozisyonun niteliklerinden doğmaktadır Muğlacircklık eşikte olmanın tanımsızlığını

ama aynı zamanda birden fazla tanıma imkacircn sunmasını iccedilerir bu yuumlzden de

tehlikelidir Douglas Van Genneprsquoin ldquoeşikrdquo kavramını yorumlarken bu durumu ccedilok

guumlzel bir şekilde oumlzetler

Van Gennep toplumu birbirine geccedilişleri olan koridorlar ve odalardan oluşan tehlikeli bir ev olarak goumlruumlyordu Tehlike geccediliş durumundaydı ccediluumlnkuuml geccediliş herhangi bir durumda olamamak demekti tanımsızdı Bir durumdan diğerine geccedilmek zorunda olan birisinin kendisi tehlikede olduğu gibi tehlikeyi başkalarına da bulaştırabilirdi Tehlike onu eski statuumlsuumlnden kesin bir şekilde ayıran bir rituumlel yoluyla kontrol edilmeliydi 23

Herhangi bir rituumlel suumlreci olmaksızın kendiliğinden eşikte yer alan pozisyonlar da

vardır Turner bu konuda Zambiarsquonın kuzeyinde yaşayan Ndembu kabilesinden bir

oumlrnek verir Kabiledeki en yuumlksek mevkiye sahip ve en kıdemlisi olan Kanongesha

birccedilok Afrika kabilesinde olduğu gibi ldquoparadoksalrdquo bir temsile sahiptir Hem

toplumdaki hiyerarşik yapılanmayı hem de hiyerarşik olmayan tek tek bireylerin

eşitliğine dayalı bir birlik olarak toplumun tuumlmuumlnuuml temsil eder Başka bir deyişle

kral iki farklı kategoriye aynı anda ldquotemasrdquo ederek muğlak bir konumda yer alır

Bu tuumlrden muğlak konumlar ldquoanormalrdquo olarak tanımlanan olaylarla

ilişkilendirilebilir Aslında ldquoanormalrdquo olan ldquomuğlakrdquo olandır normal olan aşılmış ya

da iki ya da daha fazla kategoriye aynı anda temas edilmiştir Somut anormallik

oumlrneklerine toplumlar farklı şekilde muumldahale ederler Douglas bu muumldahalelerden

bir kaccedilını sıralıyor Yorumlama yoluyla muğlaklığın azaltılması bunlardan ilkidir

Burada oumlrneğin anormal bir goumlruumlnuumlmde doğan bebeğin hayvan ile insan kategorileri

arasında olduğu duumlşuumlnuumlluumlr Batı Afrikarsquonın buumlyuumlk kabilelerinden olan Nuerrsquoler su

aygırına benzeyen yeni doğmuş bebeğin yanlışlıkla insan olarak duumlnyaya geldiğini

22 Turner 1977 s 95 23 Douglas 1966 119

92

duumlşuumlnerek onu ait olduğu yere bir su kenarına bırakırlar İkinci youmlntem ise

muğlaklığa fiziki olarak muumldahale etmektir Burada birinciye goumlre daha net

uygulama vardır Bu konuda Douglas ikiz oumlrneğini verir24 Bazı Batı Afrika

kabilelerinin ikiz doğan ccedilocuklardan birini oumllduumlrduumlkleri goumlzlenmektedir Reneacute Girard

ikizlerden duyulan korkuyu ldquoşiddetrdquo kavramıyla accedilıklamaktadır Girard temel teorisi

yani ldquofarklılığın yitimi şiddet doğururrdquo ilkesi uyarınca ikizleri yorumladığında

ikizlerin soumlz konusu farklılık yitimini temsil ettiğini bu bakımdan da topluluk iccedilin

ldquoşiddetrdquoi yani yıkımı ifade ettiği iccedilin korkutucu olduğunu iddia etmektedir25 Biz

farklılığın yitimi yerine muğlacircklık demeyi tercih ediyoruz Ccediluumlnkuuml ikizlerin goumlsterdiği

şey kategorilerin birbirine karışmasını bir ccedileşit kirlenmeyi goumlstermektedir

Kirlenmedir ccediluumlnkuuml ikiz (double) muğlacircklığı accedilığa ccedilıkartır daha oumlnce tartıştığımız

unheimlichrsquoin tekinsizin alanına girer Nihai olarak bu tuumlr durumlarda topluluğun

yaklaşım youmlntemleri ne derece farklılık goumlsterirse goumlstersin temelde soumlz konusu

muğlaklığı kontrol etme arzusunu bize goumlstermektedir Rituumleller normalin-kuralın

dışına ccedilıkmış olanı bulunduğu kategorinin sınırını aşmış olanı yeniden kontrol etme

onun uumlzerinde hakimiyet kurma girişimidir Bu anlamıyla rituumlel de bir techneacutersquodir

24 Kirlenme Murdar Cenabet

Eşikteki insanlar (ve ya şeyler) her zaman başka bir konuma geccedil(e)meyebilirler Bu

durumda eşikte olma hali geccedilici değil uzun suumlreli ya da kalıcıdır Bu tuumlr konumdaki

insanlar eşikte olmanın hemen buumltuumln oumlzelliklerini az ya da ccedilok barındırırlar

dokunulmaz ama yasaklı kutsal ama lanetlidirler Hemen her toplumda marjinal

konumda bulunanlar vardır soytarılar krallar şamanlar kahinler peygamberler

dilenciler cadılar hapccedilılar ldquotinercilerrdquo hippiler iki farklı etnik koumlkenden melezler

goumlccedilmenler kadınlar ccedilocuklar vb Accedilıkccedila goumlruumllebileceği gibi bu tuumlr konumlardaki

insanlar yapısal olarak toplumun en uumlstuuml ya da en altında ya da marjininde

bulunabilmektedirler

24 Douglas 1966 s 48-49 25 Girard 2003 s 79

93

ldquohellipeşik durumunda ve roluumlnde olanlara hemen her yerde dinsel-buumlyuumlsel oumlzellikler atfedilir ya da onlara [hellip] insanları nesneleri olayları ve ilişkileri kirleten uğursuz tehlikeli olarak bakılır [hellip] geleneksel sınıflandırma oumllccediluumltleriyle accedilık bir şekilde sınıflandırılamayan ya da sınıflamaların sınırları arasına duumlşenler hemen her yerde ldquokirleticirdquo ve ldquotehlikelirdquo olarak goumlruumlluumlrlerrdquo26

Burada İngilizcedeki polluting kelimesi yerine lsquokirleticirsquo kelimesini kullandık Belki

anlamın daha net anlaşılabilmesi iccedilin ldquomurdarrdquo ya da ldquocenabetrdquo kelimelerini tercih

etmemiz daha doğru olabilir Ccediluumlnkuuml bu iki kelimenin anlamları ldquokirlirdquo ya da

ldquokirleticirdquoden daha geniş bir alanı kapsamaktadır ldquoKirlirdquo ve ldquopisrdquo gibi anlamları

guumlnluumlk dilde yalnızca maddesel bir kirlenmeyi basit olarak ldquohijyen olmamardquoyı

ccedilağrıştıran ama dini kutsal ya da manevi bir anlam boyutu olmayan kelimeler

aslında durumu tam olarak karşılamakta yetersiz kalıyor Eşikteki kişinin hem

kendisi manevi duumlzeyde kirlenmiştir hem de onunla temas kuranları kirleten bir guumlce

sahiptir Bu yuumlzden sadece kirli kirlenmiş ya da kirleten demek eşikteki kişinin

bulunduğu durumu tam olarak anlatamamaktadır Murdar ldquokirlirdquo ve ldquopisrdquo

anlamlarını karşıladığı gibi ldquodini olarak yasaklanmış olanrdquo ve ldquotaburdquo anlamlarıyla da

dokunulmazlığı ve kirliliğin bulaşıcılığını ama aynı zamanda eşikteki kişinin kutsal

konumunu ima edebilmektedir Ancak murdar guumlnuumlmuumlzde genellikle hayvanlar ya da

nesneler iccedilin kullanılırken insanlar iccedilin aynı anlam kapsamına sahip olan bir başka

kelime daha uygun goumlruumllmektedir Cenabet27

Roux Altay halklarında insanların hayvanların bitkilerin ve nesnelerin tecrit edilme

uygulamalarını murdar kavramıyla accedilıklıyor

Murdar bahtsız kimsedir buumlyuumlk bir hastalık geccediliren guumlcuuml tuumlkenmiş yaşlıdır hatta şoumlyle soumlylenerek kovulan fakirdir ldquoSen Tanrırsquonın sana verdiği koumltuuml kaderinle defol Ccediluumlnkuuml seni beni sevdiği kadar sevseydi sana iyilik yapardırdquo Eziyet ccedileken hastalıklı

26 Turner 1977 s 108 27 Murdar kelimesi Farsccedila İslami kurallara goumlre kesilmemiş hayvan cesedi ve dinen kirli sayılan her şey anlamlarına gelmektedir Cenabet de ldquoŞerrsquoan kirli olmardquo ve ldquobu durumda olan kişirdquo olarak tanımlanmış Bkz Nişanyan 2004 Murdar ve Cenabet maddeleri Tuumlrk Dil Kurumu murdar kelimesinin anlamları şoumlyle sıralanıyor 1 Kirli pis 2 Cinsel birleşmeden sonra yıkanmamış (kimse) 3 Şeriata uygun olarak kesilmemiş olan (hayvan) Yine cenabet kelimesi iccedilin de ldquoDinin buyurduğu biccedilimde henuumlz yıkanmadığı iccedilin temiz sayılmayan (kimse)rdquo accedilıklaması yapıyor Bkz Tuumlrk Dil Kurumu 1998 murdar ve cenabet maddeleri Cuumlnuumlp olma durumuyla ilgili Kuranrsquoda Nisa (43) ve Maide (6) surelerine bakılabilir

94

hayvana koumltuuml buumlyuumlyen bitkiye ccedilelimsiz ve cılız ağaca anormallikleri yuumlzuumlnden kutsanmadıklarında kuşkuyla bakılırdı28

Burada kirli olma durumunun Yunancası miasmarsquodır Miasma topluluğu suumlrekli

tehdit eder Ccediluumlnkuuml kategorileri birbirine temas edebilen kuumlltuumlrlerde kirlilik de

bulaşıcıdır Miasmarsquonın tehdidi doğrudan doğruya toplumun (ve evrenin) duumlzenine

ve kategorilerin kesinliğine youmlnelik olur Bu yuumlzden toplumlar ne kadar katı

kategorilere sahipse kirlilik bulaşıcılık gibi duumlşuumlnceler ile kaccedilınma ve tedbir

rituumlelleri o kadar az goumlruumlluumlr

Kir[lilik] uumlzerine duumlşuumlnceler duumlzenin duumlzensizlikle varlığın varlık-olmayanla biccedilimin biccedilimsizlikle yaşamın oumlluumlmle ilişkisi uumlzerine fikirleri iccedilerir29

Douglasrsquoın bu yerinde tespiti bize oumlnemli bir kapı aralamaktadır Eğer bir eşikten

marjinden ya da muğlacirck pozisyonlardan soumlz ediyorsak ve buumltuumln bu konumlar korku

uyandırıcı bulunuyorsa bunun nedeni bu tuumlr pozisyonların tehlikeli tehdit edici ve en

oumlnemlisi de bulaşıcı bir kirlilik taşıyor olmalarından kaynaklanmaktadır Kirliliğe yol

accedilan şey ayrı kalması gereken kategorilerin birbirine temas etmesiyle oluşur Kirlilik

bulaşıcıdır bu yuumlzden de duumlzen duumlzensizliğin varlık varlık-olmayanın yaşam

oumlluumlmuumln tehdidi altında kalır

Diğer taraftan kirliliğin bizatihi kendisi de muğlacirck ccedilift değerli nitelikler barındırır

Bu yuumlzden ccediloğu zaman kirli ile kutsal olanı birbirinden ayırmak zorlaşır

Kutsal olanın muğlacircklığı yalnızca psikolojik duumlzende değil aynı zamanda değerler duumlzeninde de mevcuttur kutsal olan hem ldquokutsalrdquo hem de ldquokirlenmişrdquotir30

Eliadersquonin bu soumlzleri muğlacirck konumların en temel niteliğini goumlsteriyor Kelimelere

etimolojik accedilıdan baktığımızda paradoksu anlamamız daha kolay olabilir Kutsal

olan ldquokutrdquoa31 temas etmiş oluşuyla aslında tehlikelidir Kut Arapccediladaki bereket

28 Roux 2005 s 182 29 Douglas 1966 s 7 30 Eliade Mircae Patterns in Comparative Religion 1958 s 14-15 aktaran Douglas 1966 s 9 31 Kut kelimesinin anlamını tam olarak accedilıklamak muumlmkuumln goumlruumlnmuumlyor Tuumlrk Dil Kurumursquonun kut iccedilin oumlnerdikleri 1 Devlet idaresinde guumlccedil yaratıcılık ve yetki bakımından sahip olunan uumlstuumln guumlccedil 2 Mutluluk 3 mit İlahi bir kaynaktan gelen rahmet bereket Bkz Tuumlrk Dil Kurumu 1998 Kut maddesi

95

[kutsama yuumlcelme bolluk vs]32 kelimesine benzer anlamlar taşır Arapccediladaki b-r-k

koumlkuumlyle birlikte kutrsquoun oumlteki anlamları da duumlşuumlnuumllduumlğuumlnde kut kelimesini ldquokozmik

guumlccedilrdquo olarak anlamak hiccedil de yanlış olmayacaktır Nitekim Yaşar Ccediloruhlu kelimeyi

Goumlk tanrının insanlara verdiği ldquoyaşamsal mutlulukrdquo olarak ccedilevirir33 Emel Esin de

ldquoyerin ve goumlğuumln ccedilifte kut verdiğirdquo hakanlardan soumlz ederken kutrsquoun ldquokurucurdquo guumlcuumlne

(manarsquoya34) atıfta bulunur35 Dolayısıyla kutsal olan kutrsquou iccedilermesi bakımından

goumlruumlnuumlşte olumlu algılansa da potansiyel bir risk barındırır tehlikelidir neredeyse

kirli olan kadar tehdit iccedilerir Kelimenin İngilizcesinde durumu farklı accedilıdan goumlrmek

muumlmkuumln TG Tucker Latince Etimolojik Soumlzluumlkrsquote sacred kelimesini saq- koumlkuumlne

dayandırıyor ve bu koumlkuumln de ldquobağlamak sınırlamak kapatmak ayırmak korumakrdquo

anlamları taşıdığını soumlyluumlyor36 Bu accedilıdan baktığımızda kutsal olanın en temel

oumlzelliği onun ayrılması diğer kategorilerden uzaklaştırılması başka şeylere

lsquobulaştırılmamarsquosı olduğu duumlşuumlnuumllebilir

Genellikle kutsal [Holy] olarak ccedilevrilen İbranice k-d-sh [Arapccedila quds] koumlkuuml ayırma duumlşuumlncesine dayanır Robert Knox Eski Ahit ccedilevirisinde k-d-sh koumlkuumlnuuml doğrudan doğruya kutsal [Holy] olarak ccedilevirmenin zorluğunun farkında olarak lsquoayırmakrsquo [set apart] ifadesi kullanılır37

İlk bakışta kutsalın ayrılmasının ve korunmasının nedeninin onun ldquokirlenmerdquosini

engellemek olduğu duumlşuumlnuumllebilir Oysaki duruma tersten baktığımızda aslında kutsal

olanın kirlenmesinden duyulan korkunun kaynağında kutsal olana temas endişesi

olduğu goumlruumllecektir Yani korkuyu oluşturan şey sadece kutsalın kirlenmesi değil

aynı zamanda kutsala temas ederek kirlenme endişesidir Aslında Yunancada durum

32 Nişanyan 2004 Kut maddesi s 255 33 Ccediloruhlu 2002 s 20 34 Mana Melanezya ve Polinezyalıların kullandığı hem doğauumlstuuml hem de doğanın kurucu doğurucu guumlcuumlnuuml belirten bir soumlzcuumlk Soumlzcuumlk hem iyi hem koumltuumlcuumll hem faydalı hem de tehlikeli bir guumlcuuml ifade etmektedir Bkz mana Encyclopaeligdia Britannica Encyclopaeligdia Britannica Online (Ccedilevrimiccedili) httpwwwsearchebcomebarticle-9050428 9 Şubat 2009 35 Bkz Esin Emel Orta Asyarsquodan Osmanlırsquoya Tuumlrk Sanatında İkonografik Motifler İstanbul Kabalcı Yayınevi 2004 s 18 36 Tucker T G A Concise Etymological Dictionary of Latin M Niemeyer Halle (Saale) 1931 aktaran Online Etymology Dictionary (Ccedilevrimiccedili) httpwwwetymonlinecom 6 Aralık 2008 sacred maddesi Ayrıca bkz Klein 1966 s 1371 ve Partridge Eric Origins A Short Etymological Dictionary of Modern English Routledge London and New York 2006 s 2846-48 37 Douglas 1966 s 10

96

daha da netleşiyor agoj ve agioj kelimelerinin akrabalığını (soumlzluumlkler kelimelerin

aynı olduğunu soumlyluumlyor)38 goumlz oumlnuumlnde bulundurursak kutsal olanın aynı zamanda

kirli oluşu etimolojik olarak accedilıklığa kavuşacaktır Agos da hagios gibi iki farklı

anlamı aynı anda iccedilerir Her iki kelimede de hem temizliği hem kirliliği hem

kutsallığı hem de laneti ifade eden anlamlar mevcuttur Yeri gelmişken Antigonersquoden

bir oumlrnek verilebilir 255 dizede agos kelimesi ldquolanetrdquo anlamına yakın olarak

kullanılmıştır Jebb bu satırı yorumlarken agosrsquoun bu satırdaki kullanımını şu

şekilde tanımlar ldquoBir cesedi toprakla oumlrtmeden geccedilmesi yuumlzuumlnden kişiye bulaşan

guumlnahrdquo39 Guumlngoumlr Dilmen ccedilevirisinde dize şu şekildedir ldquohellipince bir kat toprak

serpmişler uumlstuumlne cenabetlikten kurtulsun diyerdquo40 Guumlngoumlr Dilmen agos karşılığı

olarak cenabetlik kelimesini tercih etmiş daha oumlnce yukarıda tartıştığımız uumlzere ccedilok

yanlış bir ccedileviri sayılamaz bu Oumlluuml goumlmuumllmemiş olmasıyla cenabet durumdadır

Jebbrsquoin accedilıklamasıyla birlikte duumlşuumlnduumlğuumlmuumlzde oumlluumlnuumln cenabetliğinin bulaşıcı bir

guumlnahlanet olduğu goumlruumllebilir Yine benzer şekilde 775 satırda Kreon Antigonersquoyi

kapatacağı zindandan soumlz ederken sadece miasmarsquodan kurtulacak kadar yiyecek

koyacağını bu yiyeceğin de kendisinin kefareti (agos) olacağı belirtir

Bir lokma yiyecek atacağım oumlnuumlne fazla değil o da kefaretim olsun kent temizlensin bu lekeden [775-6]

Goumlruumllduumlğuuml gibi bu kez agos kefaret yani guumlnahın bedeli guumlnahı temizleyen kurban

anlamlarında kullanılır

Freud toplumlarda goumlruumllen tabuların koumlkenlerini tartıştığı Totem und Tabu (Totem ve

Tabu) adlı eserinde soumlzcuumlğuumln muğlak anlamı uumlzerinde durur

38 agioj (hagios) A Tanrılara adanmış tanrılar iccedilin ayrılmış (I) İyi anlamda kutsal dinsel muumlbarek temiz kişi ya da şeyler (II) Koumltuuml anlamda lanetli melun iğrenccedil agoj (agos) A Dinsel korku (1) Kirlilik guumlnahkacircrlık somut anlamda lanetlenmiş şey ya da kişi (2) Kefaret kurban B İyi anlamda huşu duymak saygıyla karışık korku duymak Bkz Liddell amp Scott 1996 s 9 ve 14 Agos ve hagios kavramlarının hem etimolojik hem de anlambilimsel olarak aynı koumlkten geldikleri ve aynı durumlara referans verdiklerine ilişkin ayrıntılı bir tartışma iccedilin Bkz Vernant Jean-Pierre Eski Yunanrsquoda Soumlylen ve Toplum Ccedilev Mehmet Emin Oumlzcan İstanbul İmge Yayınevi 1996 s 128-133 39 Jebb R C Sophokles The Plays and Fragments Part III Antigone Second Editions Cambridge University Press 1891 s 57 40 Sofokles 1997 sat254-255

97

lsquoTabursquo Polinezyaca bir soumlzcuumlktuumlr Soumlzcuumlğuumln tam bir ccedilevirisini yapmak bizim iccedilin guumlccedil ccediluumlnkuuml soumlzcuumlğuumln tam karşılığı olan bir kavrama artık sahip değiliz Tıpkı Polinezyalıların tabusu gibi olan sacer soumlzcuumlğuuml antik Romalılar arasında hala geccedilerliydi Yunanlıların lsquoagojrsquo İbranicirclerin lsquokadeshrsquo soumlzcuumlkleri de Amerika Afrika (Madagaskar) ve Kuzey ve Orta Asyadaki birccedilok topluluk tarafından kullanılan benzer soumlzcuumlklerde olduğu gibi Polinezyalıların lsquotabursquo soumlzcuumlğuumlyle ifade ettikleri anlamın aynısına sahipti Goumlrduumlğuumlmuumlz kadarıyla lsquotabursquonun anlamı iki zıt youmlnde farklılaşır Bizim iccedilin soumlzcuumlk bir yandan lsquokutsalrsquo [sacred heilig] lsquokutsanmışrsquo [consecrated geweiht] diğer yandan da lsquotekinsizrsquo [uncanny unheimlich] lsquotehlikelirsquo [dangerous gefaumlhrlich] lsquoyasakrsquo [forbidden verboten] kirli [unclean unrein] anlamlarına gelmektedir 41

Yukarıdaki birccedilok oumlrnekte olduğu gibi guumlnluumlk dilde tabunun da anlamı daraltılmıştır

ve sadece ldquoyasaklanmışrdquo olan şeyleri anlatan bir soumlzcuumlk olarak kullanılmaktadır

Oysa Freudrsquoun da ortaya koyduğu gibi soumlzcuumlğuumln ldquokutrsquo lsquokutsalrsquo gibi farklı anlamları

bulunmaktadır

Freud tabunun anlamının ikili yapısını arzulama kaccedilınma ikilemi olarak accedilıklar

Toplumlarda tabunun ortaya ccedilıkmasının en temel nedeni sınır aşımının engellenmesi

ihtiyacıdır Ccediluumlnkuuml Freudrsquoa goumlre tabulaşan şeyler ya da eylemler bir yandan en fazla

zevk veren niteliğe de sahiptir42 Buna goumlre sosyalleşme suumlrecinde ccedilocuğa bazı şeyler

yasaklanır Bu yasaklar ccedilocukta koumlkluuml bir hal alır diğer taraftan bu suumlreccedil tamamen

bireysel olarak deneyimlendiğinden duygusal ve belirsiz bir durumdadır Her

yasaklama bir taraftan arzunun da doğmasına neden olmakta boumlylece sınır aşımı ile

ilgili olarak belirsiz bir durum ortaya ccedilıkmaktadır Yasak olan şey sınırın oumltesinde

olan şey potansiyel olarak kirletici bir guumlcuuml olan şey aynı derecede ccedilekiciliğe sahip

olarak arzuya neden olmaktadır Burada dengeyi bulmak oldukccedila zordur43

Freud tabu duumlşuumlncesinin kaynağında mana benzeri buumlyuumlluuml bir guumlcuumln varlığına

duyulan inancın yattığını soumlyler44 Mana daymonik bir guumlccediltuumlr ve onun her zaman

41 Freud Sigmund Totem and Taboo Some Points of Agreement between the Mental Lives of Savages and Neurotics Tr James Strachey London Routledge 2001 s 21 Freudrsquoun bu pasajda kullandığı Almanca terimler 1991 Almanca baskısından alınmıştır Bkz Freud Sigmund Totem und Tabu einige Uumlbereinstimmungen im Seelenleben der Wilden und der Neurotiker Frankfurt am Main Fischer Taschenbuch Verlag 1991 s 66 42 Freud 2001 25 43 Bkz Jenks 2003 s 45-46 44 Freud 2001 24

98

kontrol edilebilmesi guumlccediltuumlr Tabu olan bir şeye dokunan ya da tabu yasağını kıran

kişi de doğrudan doğruya tabu olur Ccediluumlnkuuml tabudaki bu buumlyuumlluuml guumlccedil bulaşıcıdır

Tabu sayılan kimseler ve şeyler elektriklenmiş eşyaya benzetilebilir Bunlar oumlyle buumlyuumlk bir guumlccedil kaynağıdırlar ki sahip oldukları elektrikleri temas yoluyla nakledilebilmektedir ve eğer bu elektrik guumlcuumlnuumln boşalmasına neden olan canlı dayanıklı değilse uumlzerinde yıkıcı bir etki accedilığa ccedilıkabilir45

Freud tabudaki bu ldquobulaşıcırdquo ve ldquoyıkıcırdquo guumlcuumln insanlardan uzaklaştırılabilmesi iccedilin

bazı kefaret toumlrenlerinin yapıldığını belirttikten sonra tabuları geccedilici ve kalıcı olarak

sınıflandırmayı oumlnerir Buna goumlre kalıcı tabular din adamları başkanlar oumlluumller ve

buumltuumln bunlara ilişkin her şeyi kapsamaktadır Geccedilici tabularsa aybaşı ve lohusalık

gibi veya avlanma ya da bir sefer oumlncesi ve sonrası savaşccedilıların durumunda olduğu

gibi belirli durumlarda karşımıza ccedilıkabilmektedir46

Kolayca goumlruumllebileceği uumlzere buumltuumln bu kişiler ve durumlar ikili anlama sahiptirler

Kutsal ve kirli olanın aynı olduğuna daha doğrusu kirliliğin ve bulaşıcılığın ndash

eşzamanlı olarak- kutsal olanın oumlzuumlnde bulunduğuna ilişkin ccedileşitli kuumlltuumlrlerden bolca

oumlrnek verilebilir Oumlrneğin Douglas Hintlilerin kutsal olan ile olmayan ve kirli ile

temiz arasında mutlak bir karşıtlık duumlşuumlnmediklerini belirtir Hintliler bunların

goumlreceli kategoriler olduğunu bilmektedirler birisi iccedilin temiz olan başkası iccedilin kirli

olabilmektedir47

Yahudilerin domuza ilişkin uygulamaları konusunda James Frazerrsquoın yorumları daha

accedilıklayıcı olabilir Frazer Yahudilerin ne domuz yediklerini ne de onu

oumllduumlrduumlklerini belirttikten sonra domuzun yenmemesini onun lsquopisrsquo bir hayvan olarak

algılanışına ama oumllduumlruumllmemesini ise hayvanın lsquokutsalrsquolığına bağlar48

Frazerrsquoin yine domuza ilişkin bu kez eski Mısırrsquodan verdiği oumlrnek daha da

aydınlatıcıdır

45 Freud agy 46 Freud agy 47 Douglas 1966 s10 48 Frazer 1992 s 55

99

Eski Mısırrsquoda domuzdan pis ve iğrenccedil bir hayvan olarak nefret edilmektedir Birisi domuza dokunacak olsa elbiseleriyle birlikte kendini nehre atarmış Domuzun suumltuumlnuuml iccedilmenin cuumlzam bulaştıracağı duumlşuumlnuumlluumlrmuumlş Mısırrsquoın yerlileri olmalarına rağmen domuz ccedilobanlarının tapınaklara girmesi yasaktır Bu yasak yalnızca onlara uygulanmaktaydı Hiccedil kimse domuz ccedilobanlarından kız almıyor ve vermiyordu ccedilobanlar yalnız kendi aralarında evlenebiliyorlardı Ama Mısırlılar yılda bir kez Ayrsquoa ve Osirisrsquoe domuz kurban ederler ve etmekle de kalmayıp etini de yerlerdi49

Hem kutsal hem de agos kelimelerinin ldquobulanıklığırdquondan soumlz eden Jean-Pierre

Vernant da Louis Moulinierrsquoin Antik Yunanrsquodaki kirlilik ve temizlik duumlşuumlncesini

araştırdığı kitabını yorumlarken Moulinierrsquoin kirlilik fikrini tam olarak

kavrayamadığını ccediluumlnkuuml Yunanlıların farklı kozmolojilerinin farklı duumlşuumlnce

yapılarının bulunduğunu goumlzden kaccedilırdığını belirttikten sonra kirlilik duumlşuumlncesinin

V yuumlzyıldaki algılanışına dair genel bir tablo ccedilizer

Kir hem maddi bir leke hem de goumlruumlnmez bir varlık olarak ortaya ccedilıkmaktadır Hem oumlzneldir hem nesnel insanın hem iccedilindedir hem de dışında Hem neden hem de sonuccedil olarak goumlruumlnmektedir salgına yol accedilan şey ve salgının yol accediltığı şeydir Kıyana [katile] ilişkindir kıyanın kendisidir kurbana ilişkin olduğu kadar onun oumlccedil duumlşuumlncesidir de Bu kadar ccedilelişkili youmlnleri olan bir duumlşuumlnceyi nasıl kavrayabiliriz50

Vernantrsquoın Moulinierrsquoe getirdiği en buumlyuumlk eleştiri Moulinierrsquoin dinsel bakışının

olmayışıdır Kirlilikten kutsallığa saflıktan lanetliliğe doğru bu hızlı geccedilişkenliğin

ldquomantıksal ccedilelişmezlikrdquo ilkesiyle accedilıklanabilir bir yanı elbette olamaz Vernant

Moulinierrsquoin accedilıklamasını tutarlılaştırmak adına kirlilik duumlşuumlncesinin metafizik

boyutunu goumlrmezden geldiğini hatta reddettiğini ama bu ihmal ve goumlrmezden gelişin

konuyu dar bir alana sıkıştırdığını soumlyler Kirlilik Homeros metinlerinde de

Hediodosrsquoun oumlğuumltlerinde de salt maddi olmanın oumltesinde anlamlar taşımaktadır

Oumlzellikle V yuumlzyıla gelindiğinde toplumsal değişimin bir sonucu olarak kirlenme

ve temizlik kutsallık ve lanet daha sıklıkla ilgilenilen bir konu haline gelir Boyutları

genişler maddi olanın oumltesinde oluşu daha accedilık bir şekilde goumlruumlluumlr Buumltuumln tragedya

metinleri bize herhangi bir kirliliğin metafizik guumlccedillerle bağlantılı olduğunu ccedilok accedilık

bir şekilde vurgular Antik Yunanrsquoda kirlilik daimonrsquola bağlantılıdır daha doğrusu

daimonik bir olgudur Kirlenme ile ilgi toumlrenlerin daima yıkama arıtma yakma atma

49 Frazer 1992 s 56 50 Vernant 1996 s 120

100

ve uzaklaştırma gibi maddi unsurları bulunuyorsa bunun nedeni Yunanlılar iccedilin

kirliliğin maddi bir mesele olmasından değil daimonrsquoların somut nesnelerde accedilığa

ccedilıktığına duyulan inanccediltan kaynaklanır Tıpkı buumltuumln tanrıların somut olarak

kendilerini goumlstermeleri gibi (oumlrneğin Hephaistosrsquoun ateşte Zeusrsquoun şimşekte)

daimonrsquolar gibi ruhani varlıklar da somut şeylerde zuhur ederler Kan lekesi katil

accedilıkta kalmış ceset vb daimonrsquoların goumlruumlnuumlr olduğu yerlerdir

Tanrısal [olan] ister yoğunlaşmış ister dağınık ister aşkın ister iccedilkin olsun ancak accedilığa vurumlarında kavranır Varlığını accedilığa vuran belirtilerle asla buumltuumlnuumlyle karışmadığı da doğrudur Kendi iccedilindeyken bile hep kendinin oumltesindedir Kısaca uzaklık az ya da ccedilok goumlruumllebilir51

Antik Yunan tanrılarını ya da daimonik guumlccedilleri kavramamızdaki en buumlyuumlk guumlccedilluumlk

budur Buguumlnkuuml semavi dinlerin kozmolojisiyle Antik Yunan duumlnyasına baktığımız

iccedilin temelde de tanrılar evreniyle insanlar evrenini iki ayrı duumlzlem olarak

duumlşuumlnmeye meyilli olduğumuz iccedilin Yunan kuumlltuumlruumlnuuml anlamada derin bir hata

yapıyoruz52 Yunan tanrıları ccedileşitlidir herhangi biri bir diğerini reddetmez yok

saymaz hemen her yerde kendilerini maddileştirerek goumlruumlnebilirler goumlruumlnmeden de

varlıklarını hissettirebilirler bir insanın bir hayvanın ya da bir eşyanın iccediline girip

ccedilıkabilirler Dolayısıyla kirliliğin de kutsallığın da hem maddi hem de manevi iki

boyutu vardır

Oumlrneğin cinayet durumlarında miyasma cinayetle ilgili her varlık ya da nesnede ete kemiğe buumlruumlnuumlr katil silah kan kurban eğer ağır succedilun doğrudan kutsal şeyleri aşağılamayla ilgili bir oumlzelliği varsa arı olmama loimoj [loimos] biccedilimi altında buumltuumln uumllkeye bile yayılabilir Verimsiz toprak kısır hayvanlar ucube bebekler Yani daimwn [daimon] guumlcuumlnde nesnelleşen şey duumlzene kutsala saygısızlık saldırısı ile bozulan ister geniş ister dar olsun insanların ilişkileri toplumsal acunsal ilişkiler

51 Vernant 1996 s 126-127 52 Yunan duumlnyasındaki inanccedilların ccedilokluğu ve ccedileşitliliği konusunda Walter Burkert şoumlyle diyor ldquoTek tanrılı dinlerde kendini tanımlama ve bir dini oumltekine goumlre sınırlama fazlasıyla bilinccedilli bir vurgu taşırken Hristiyanlık oumlncesi ccedilağda genelde yeni ve yabancı tanrılar oumlzelde de gizemler kurumu dahil ccedileşitli tapı biccedilimleri arasında bir dışlama soumlz konusu değildi birbirleriyle uyuşmasalar da tek bir ilkccedilağ dini iccedilinde toplanan başka başka biccedilimler eğilimler ya da seccedilenekler olarak boy goumlstermişlerdirdquo Burkert Walter İlkccedilağ Gizem Tapıları Ccedilev Bahadır Sina Şener İstanbul İmge Yayınevi 1999 s 16

101

dizgesidir Koumlken bakımından kirliliğin ccedileşitli somut biccedilimleri iccedilinde goumlsterdiği şey işte bu duumlzensizliktir53

Vernant L Gernetrsquoden yaptığı alıntıda aynı anda insanın hem dışında hem de iccedilinde

yer alan yıkım guumlccedilleri olarak hybris ve atersquoyi tanımlarken benzer bir iki boyutluluğu

goumlsterir54 Hybris de Ate de hem insanı yıkıma suumlruumlkleyen guumlccedillerdir hem yıkımın

nedenidir hem de yıkımın kendisidir Bu guumlccediller tanrıların goumlnderdiği ya da neden

olduğu soyut guumlccedillerdir kişinin bedenine girdikten sonra maddileşirler ndashoumlfke ya da

şiddet biccediliminde somutlaşarak- goumlruumlnuumlr olurlar

Rasyonel aklın onu kavrayabilmesindeki en buumlyuumlk guumlccedilluumlk kirliliğin hem maddi hem

de manevi boyutunun bulunmasıdır Rasyonel akıl ayırarak duumlşuumlnmeye eğilimli

olduğundan dinsel inanccedilsal bir kirlenme ile somut-maddesel kirlenmeyi birbirinden

ayrı olarak kavramaya ccedilalışır Oysa Antik Yunan gibi kategorilerin suumlrekli birbirine

temas potansiyelinde bulunduğu kuumlltuumlrlerde maddi ile manevi ayrımını yapmak

oldukccedila zordur kirlilikle bağlantılı olarak lanet ve kutsal da aynı muğlacircklık niteliğini

goumlsterirler ve anlamları suumlrekli değiştiğinden her bakımdan tehlikelidirler

İnsan goumlvdesinde dolaşan kan pis değildir Kan insanın iccedilindeki dirimdir Ancak toprağa aktığında toprağa bulaştığında bunları pisletir kirletir Peki neden oumltuumlruuml Buumltuumlnuumlyle olumlu anlamda lekelediği kapladığı iccedilin mi Ama bir merhem bir far ya da bir giysi de bedeni kaplar Bedeni kirletmez Kurban edilen hayvanın sunağın uumlzerine akan kanı da kirletmez ndashtam tersine sunağı kutsar Kanın hem bir pislik hem de bir kirlilik olarak goumlruumlnmesinin nedeni belli koşullarda aktığında (oumlzellikle toza bulanan kan to luqron) cinayet oumlluumlm demek oluşu dirime karşı yaşayanlar iccedilin tehlikeli bir gerccedileklik alanına ilişkin olmasıdır İnsan goumlvdesindeki toz ile ccedilamur elbette lumatalsquodır tanrıya youmlnelmeden oumlnce bunları temizlemek gerekir Ccediluumlnkuuml toprak cesetleri oumlrtmek iccedilin yaratılmıştır55

Vernantrsquoın yukarıdaki soumlzlerinden accedilıkccedila anlaşılabileceği uumlzere kirliliği oluşturan

temel durum birbirinden ayrı durması gereken kategorilerin birbirine temasıdır Bu

ccedilerccedilevede oumlluumlleri oumlrterek cesedi arıtma goumlrevi goumlren toprak yaşayan bir bedende

kirlilik yaratacaktır (Eğer rituumlel kontroluuml yoksa oumlrneğin İslamrsquodaki teyemmuumlm

abdesti almak gibi) Dolayısıyla kirliliği pisliği oluşturan şeyin kategorilerin rituumlel

53 Vernant 1996 s 127 54 Vernant agy 55 Vernant 1996 s 124

102

dışı teması olduğu rahatlıkla soumlylenebilir Ccediluumlnkuuml oumlzuuml itibariyle kirli olan bir şey

yoktur Hesiodosrsquoun İşler ve Guumlnlerrsquoin oumlğuumltler boumlluumlmuumlnde56 verdiği bazı kirlenme

oumlrneklerinde bunu kolaylıkla goumlrebiliriz Hesiodos ldquogeceleri yolda ya da yolun

dışında işemerdquo(728) derken yaptığı vurgu idrarın kirli oluşuna değildir onun

oumlğuumlduumlnuumln gerekccedilesi gecelerin ldquotanrılara aitrdquo olmasıdır tanrılar her yerde olabilir

dolayısıyla oumlluumlmsuumlzlere ait olan bir alana saygısız bir temas riski vardır ldquoCenaze

doumlnuumlşlerinde ccedilocuk yapmardquo(735) tavsiyesi ise Proto-Tuumlrklerin cenaze sonrası

uygulamalarını hatırlatır sadece bir boş inanccedil değildir bu oumlluumlmle yaşamı birbirinden

ayrı tutma birbirine temas etme tehlikesini engelleme ccedilabasıdır

Boumlylece kategorilerin birbirine temasında kirliliğin ortaya ccedilıktığını ama aynı

zamanda soumlz konusu kirliliğin anlamının da bulunduğu pozisyon sonucu

muğlacircklaştığını goumlrduumlk Bulunduğu pozisyon sonucu ccediluumlnkuuml kategorilerin birbirine

temas ettiği ldquoeşikrdquote yer almasıyla kirlenmiş olan aynı anda temiz olabilmekte

lanetli olan da kutsallığın niteliklerini barındırabilmektedir

Aynı zamanda hem kirlilik hem de kutsallık biccedilimleri olarak beliren doğauumlstuuml gerccedilekliklerin olabileceği boumlylece daha iyi anlaşılabilmektedir Dinsel duumlşuumlncenin bakış accedilılarından birinde kutsal bir guumlcuumln ldquoarılığırdquo aslında onu koruyan yasakların sayısı kesinliğiyle oumllccediluumlluumlr Bu arılığın pekiştiği zamanlarda bile tanrıların insanlarla bağlantılarında kutsala saygısızlıkla ilgili kirlilik yaratma fırsatları artmaktadır Ama bu artışın sonunda karşıt arı ile kirlenmiş kutupları birleşmekte birbirlerine karışmaktadır[hellip] Oumlyleyse kusursuzca arı bir kutsallık bize buumltuumlnuumlyle iğrenccedil gelebilir ccediluumlnkuuml onunla her tuumlr bağlantı bizi agosrsquouna teslim edecek bir kirlilik biccedilimi kazanabilir 57

Vernantrsquoın bu konuda verdiği en guumlzel oumlrnek oumlluumlm durumudur Ceset ifadesini

kullandığımızda oumlluumlmuumln buumlyuumlk bir kirlilik kaynağı olduğunu vurgularız Ancak

onunla temasın Vernantrsquoın doğru bir ifadeyle belirttiği gibi iki youmlnuuml vardır Hem

ceset ona temas edeni kirletmekte hem de oumlluumlmuumln arındırıcılığı cesedi kutsadığı iccedilin

ona temas eden kişi de kutsallaşmaktadır Cesedin temiz oluşunu Vernant şoumlyle

56 Hesiodos ldquoİşler ve Guumlnlerrdquo sat 725-760 57 Vernant 1996 s 130

103

accedilıklıyor ldquoKirlilik buumltuumln varlığı dışarıda hiccedilbir şey bırakmadan kaplayacak kadar

buumlyuumlk olduğunda artık kirlilik değil kutsallıktırrdquo58

Vernantrsquoın bu accedilıklamasında iki noktayı accedilmak gerekiyor Birincisi kirlilikten

kutsallığa geccedilişin kirliliğin miktarına bağlı olarak gerccedilekleştiği konusu şuumlphelidir

Kirliliğin yeteri kadar ldquobuumlyuumlkrdquo olmadığı bir ceset oumlrneğinde olduğu gibi her yeri

kaplamadığı durumlarda da kutsallığın goumlruumllebildiğini biliyoruz Oumlzellikle vuumlcuttan

ccedilıkan sıvılarla ilgili oumlrneklerde bunu goumlrmuumlştuumlk bir başka oumlrnek verelim Birccedilok

kuumlltuumlrde aybaşı kanının nedenini olarak ay goumlsterilir Yani ay inanışa goumlre kadınlara

tecavuumlz eder akan kan da bir tuumlr ccedilocuk duumlşuumlrmedir Aristoteles gibi birccedilok ilkccedilağ ve

ortaccedilağ duumlşuumlnuumlruuml de ceninin aybaşı kanamasının kesilmesinden sonra doumllyatağında

kalan bu kandan oluştuğuna inanırdı59 Aybaşı kanının doğurucu ve yaratıcı bir guumlccedil

olarak algılanışı bazı rituumlellerde de accedilıkccedila goumlze ccedilarpmaktadır Antik Yunan ve birccedilok

kuumlltuumlrde tarlalardaki ekinin verimliliğini artırmak iccedilin aybaşı goumlren kadınların

eteklerini kaldırarak tarlada veya tarla etrafında gezdikleri soumlylenir60 Ama diğer

taraftan aybaşı kanının doğurgan guumlcuumlne duyulan bu inanca karşın acircdet goumlren

kadınlar adam oumllduumlrmuumlş ya da bir oumlluumlye dokunmuş kadar kirli sayılırlardı

ccediloğunlukla acircdet doumlnemi boyunca izole edilirler oumlzellikle erkeklerin onlara

dokunmaları son derece tehlikeli olarak goumlruumlluumlrduuml61 Bu konuda benzer onlarca oumlrnek

goumlsterilebilir Kirlilik ya da kutsallık iki boyutlu (aslında ccedilok youmlnluuml) durumlardır

birbirlerini aynı anda iccedilerirler ve dışlarlar Dolayısıyla kirliliğin ldquoartmasırdquo kutsallığa

geccediliş anlamına gelmez Bu geccediliş bir kirlenme ldquoderecesirdquo olmaktan ziyade rituumlelle

olan ilişkiye bağlıdır Yani bir şey rituumlelin kontroluumlnde ise ldquoson derece kirlirdquo bile olsa

temiz ve kutsal olarak goumlruumllecektir Eğer rituumlel uygulanmamışsa soumlz konusu şey

herhangi bir rituumlelin parccedilası değilse ve ve ya eksik kalmış tamamlanamamış ya da

yanlış uygulanmış bir rituumlelin unsuruysa kirlilikten kutsallığa geccediliş soumlz konusu

olmayacaktır Vernantrsquoın soumlzlerinde accedilıklık getirilmesi gereken ikinci nokta da bu

58 Vernant agy 59 Bkz Thomson George Tarihoumlncesi Ege Eski Yunan Toplumu Uumlstuumlne İncelemeler C I Ccedilev Celal Uumlster İstanbul Payel Yayınevi 1995 s 233-235 60 Bkz Thomson 1995 s 229 61 Bu konuda bkz Douglas 1966 s 75 217 218 Thomson 1995 s 231 232

104

geccediliş meselesiyle ilgilidir Kirlilikten kutsallığa ya da tersi youmlnde bir ldquogeccedilişrdquo fiziksel

bir değişim ya da doumlnuumlşuumlmuuml iccedilermez durum bir ccedileşit adcılıkla (nominalizmle)

accedilıklanabilir

Kategorilerin etkileşimli olduğu toplumlarda rituumlelin ne kadar oumlnemli bir rol

oynadığını anlayabiliyoruz O kadar ki bazen topluluk iccedilin tabu olan ccediloğu zaman da

lanetlenerek toplum dışına atılma ya da oumlluumlm cezası gibi ağır cezalara

huumlkmedilebilecek durumlar bir rituumlel eşliğinde kutsayıcı bir hal alabilmektedir

Oumlrneğin Avustralya Arnhemland Aborjinleri bereket iccedilin ya da herhangi bir olayın

başlangıcında yaptıkları toumlrenlerini ayinsel bir ccediliftleşmeyle sonlandırırlar ve eğer ki

bu ccediliftleşme başka zamanlarda birleşmeleri yasaklanmış kişiler arasında olursa

rituumlelin ccedilok daha etkili olacağına inanırlar62

Hiccedil şuumlphesiz cinsellik buumltuumln toplumlarda hem verimlilik uumlreme ccediloğalma gibi

yaşama ilişkin uumlretici ve var edici guumlccedilleri ifade ederken aynı derecede yıkıcı tehlikeli

ve kirletici anlamlarla birlikte goumlruumlnuumlr Onun en temel oumlzelliği kamusal alandan ayrı

bir uzamda gerccedilekleştirilmesi iccedilin oumlzel bir itinam istemesidir Tıpkı bazı rituumlellerde

(oumlrneğin sadece erginlenmişlere accedilık olan sınırlı toumlrenlerde) olduğu gibi gizli olmak

zorundadır Gizliliğin bozulması kirlenme demektir Aynı şekilde cinsellik ancak

toplumun sınırlarını ccedilizdiği cinsler arasında ve kurallara uygun gerccedilekleşirse temiz

kalabilir Aksi taktirde kirlilik baş goumlsterecektir Oumlrneğin ensest Bushongrsquolar

arasında da kirletici olarak duumlşuumlnuumllmekte fakat krallarının kutsama toumlrenlerinin bir

parccedilası bir ensest rituumlelinden oluşmaktadır63 Bunun nedeni olarak iki gerekccedile

goumlsteriyor Douglas birincisi kirin kendisinin bir yanıyla uumlretici bir guumlce sahip

olmasıdır ki bunu yukarıda accedilıklamaya ccedilalışmıştık Douglasrsquoın ortaya attığı ikinci

neden ise şu ana kadar yaptığımız tartışmaların tersten bir okuması niteliğinde

ldquoFarklılığın bittiği yerde kirlenme de yokturrdquo diyor Douglas64 Ccediluumlnkuuml ona goumlre

kirlilik aklın farklılaştırma etkinliğinin bir sonucudur duumlzenin bir yan uumlruumlnuumlduumlr

62 Berndt Ronald Kunapipi A Study of an Australian Aboriginal Religious Cult Melbourne 1951 p 49 Aktaran Douglas 1966 s 108-109 63 Douglas 1966 s 197 64 Douglas 1966 s 198

105

Eğer ki ensest oumlrneğimizde olduğu gibi bir duumlzensizlik kontrol altında yapılıyorsa

farklılığın ldquoyokrdquo sayılabileceği duumlşuumlnuumllebilir Bu durumu Dionysos rituumlellerinde de

goumlrmek muumlmkuumlnduumlr Bakkhalar oyununu bu accedilıdan tartışmak yerinde olacaktır

Tam da bu noktada hem kirlilik hem de kutsallık problemini aynı anda iccedileren ama

bir taraftan da Antik Yunanrsquoda muğlacircklık meselesini anlamamızı kolaylaştıracak bir

kavram olarak pharmakon soumlzcuumlğuuml uumlzerinde durmanın uygun olacağını duumlşuumlnuumlyoruz

25 Pharmakon

Platonrsquoun Phaidros diyalogunda Sokrates tarafından anlatılan bir hikaye vardır

Hikayeye goumlre Mısırrsquolı bir tanrı olan Theuth sayıları hesaplamayı geometriyi ve

astronomiyi tavla oyununu ve en oumlnemlisi de yazıyı bulmuştur [icat etmiştir]

kendisinden onay almak uumlzere baş tanrı olan Amonrsquoun [Thamus] yanına varır Buumltuumln

bu sanatları Mısırlılara tanıtmak gerektiğini ccediluumlnkuuml bu icatların insanlar iccedilin faydalı

[pharmakon] olacağını soumlyler Theuth her bir icadı iccedilin birer değerlendirme

yaptıktan sonra sıra yazıya gelir

Ey Kral dedi Theuth işte bir bilgi (to mathema) ki bunun sayesinde Mısırlılar daha bilgili ve kendi geccedilmişlerini hatırlamaya daha istidatlı olacaklar Belleğin de bilgilendirmenin de devası (pharmakon) bulundu65

Ccedilalışmamızın birinci boumlluumlmuumlnuumln sonunda accediltığımız techneacute tartışmasını yeniden

hatırlarsak burada baş tanrıya sunulan yazının bir techne olduğunu kolaylıkla

goumlrebiliriz Ama tıpkı Heideggerrsquoin techneacutersquonin oumlzuumlnde varolduğunu iddia ettiği

muğlacircklık gibi burada sunulan techneacutersquonin yazının ya da pharmakonrsquoun da

muğlacircklığı ortaya ccedilıkacaktır Theuthrsquoun yazıyı sunma biccedilimi yazının olumlu

niteliklerin ardı ardına sıralanmasıdır Oysa Tanrı Amonrsquoun cevabı yazının tam tersi

niteliklerinin de olduğunu goumlsterir

İşte bu bilgiyi elde etmenin sonucu harfleri oumlğrenenler artık belleklerini işletmeyecekleri iccedilin ruhları unutkan olacaktır Yazıya guumlvendikleri iccedilin etraflarındaki şeyleri dışarıdan yabancı izler sayesinde hatırlamaya ccedilalışacaklar iccedilerden kendi kendilerine hatırlayacakları yerde O halde sen bellek iccedilin değil hatırlama iccedilin bir deva buldun Oumlğrenime gelince sen oumlğrencilerine ancak hakikate

65 Platon Phaidros sat [274ce]

106

benzer şeyleri (doxan) oumlğretirsin hakikatin kendisini (aletheian) değil Bunlar senin harflerin sayesinde oumlğretimsiz kalmalarına rağmen gırtlaklarına kadar bilgiye goumlmuumllduumller mi ccediloğu zaman hiccedilbir şeyi duumlruumlst duumlşuumlnemedikleri halde kendilerini binlerce şey hakkında huumlkuumlm vermeye yetkin sanacaklardır [274e 275b]

Techneacutersquonin oumlzuumlndeki ikiliği muğlacircklığı goumlrebiliyoruz Burada aynı şey (yazı) hem

hatırlamaya hem de unutmaya meydan vermektedir Bilgiyi arttırabildiği gibi aynı

zamanda azaltmaktadır da Baş Tanrının cevabıyla ortaya ccedilıkmaktadır ki pharmakon

hastalığı tedavi etmemekte hastayı daha fena yapmaktadır Burada Platonrsquoa goumlre

tehlikeli gizil bir guumlccedil vardır Bu yuumlzden yazı bu muğlacirck niteliğiyle tıpkı resim goumlz

yanılmaları ve her tuumlrluuml mimetik teknikler gibi kendilerine şuumlpheyle yaklaşılmaları

gereken şeylerdendir Derridarsquoya goumlre Platonrsquoun Phaidrosrsquota yapmaya ccedilalıştığı şey

ldquopharmakonrdquo tuumlruumlnden olguların muğlacircklığını kontrol etmeye ccedilalışmaktır

[hellip] Platon kralın ağzından bu muğlacircklığı zaptetmeye ve onun tanımını yalın keskin ccedilizgilerle birbirinden ayrılmış iyi ve koumltuuml iccedileri ve dışarı doğru ve yanlış oumlz ve goumlruumlnuumlş gibi karşıtlıklar iccediline sokarak bu muğlacircklığın uumlstuumlnde egemenlik kurmaya ccedilalışır Kralın yuumlce yargısının gerekccedileleri yeniden okunursa bu karşıtlıklar dizisi tekrar bulunacaktır Pharmakon ya da arzu ederseniz yazı oumlyle bir yere koyulmuştur ki hep bir daire ccedilizer durur yazı bellek iccedilin yalnızca goumlruumlnuumlşte iyidir hareketi sayesinde belleğin doğru olanı bilmesinde ona iccedilerden yardım etmeye muktedirmiş gibi goumlruumlnuumlr Fakat doğrusu yazı oumlzsel olarak koumltuumlduumlr belleğe dışsaldır bilim değil kanaat uumlretir bunlar doğru kanaatler değil goumlruumlnuumlşle ilgili kanaatlerdir Pharmakon kendisini doğru gibi goumlsteren bir goumlruumlnuumlşler oyunu uumlretir66

Pharmakon gibi hem ilaccedil deva hem de zehir anlamlarına gelen bir soumlzcuumlğuumln

karşıtlığın yalnızca tek bir yanına referans verecek şekilde ccedilevrilmesi doğru değildir

Soumlzcuumlk her kullanıldığı yerde Derridarsquonın deyişiyle oumlteki anlam(lar)ına da referans

vermekte ldquosoumlzcuumlğuumln iccedilinde sahnenin başka bir yerinderdquo soumlzcuumlk oumlteki anlamlarını

ldquoalıntılamakta nakletmekte ve okuyana sunmaktardquodır Fakat Derridarsquoya goumlre Platon

tam da bu karşıtlar arasındaki geccedilişgenliği durdurmaya ve sabitlemeye ccedilalışmaktadır

Platonizm muğlacircklığı kontrol etmeye ccedilalışan bir felsefedir67

66 Derrida Jacques Dissemination Tr Barbara Johnson The Athlone Press London 1981 s 103 Tuumlrkccedile ccedileviri Zeynep Direkrsquoe aittir Bkz Derrida Jacques ldquoPlatonrsquoun Eczanesirdquo Ccedilev Zeynep Direk Toplumbilim Jacques Derrida Oumlzel Sayısı Sayı 10 Bağlam Yayıncılık İstanbul Agustos 1999 s 75 67 Derrida 1981 s 98

107

Platonrsquoun muğlacircklık duumlşmanı olmasını anlamak kolaydır ccediluumlnkuuml uumlzerinde fazlasıyla

durduğumuz gibi pharmakon gibi soumlzcuumlkler hem kozmolojik duumlzenin temelinde

bulunmakta hem de bu duumlzenin ayrımlarını saflarını ve sınıflarını bulanıklaştırarak

sınırları ortadan kaldırarak geccedilişgenliği eşikleri hatırlatarak duumlzenin altını

oymaktadır

Kutsallıkla lanetliliğin kirlilikle temizliğin daimonlarla nasıl ilişkilendirildiğini

yukarıda tartışmıştık Lanetli bir varlığın kutsal bir duruma geccedilişi her an

muumlmkuumlnduumlr Oumlrneğin Theiresias goumlruumllmesi yasak olan bir şeyi ccedilıplak bir halde

yıkanan Athenarsquoyı goumlrduumlğuuml iccedilin lanetlenmiş ama goumlzlerindeki bu lanet aynı zamanda

ona kutsal bir goumlruumlş guumlcuuml de kazandırmıştır Nitekim iğrenccedil bir varlık olarak tasvir

edilen Oidipus Oidipus Kolonosrsquotarsquoda kutsallık mertebesine terfi eder Oidipus tam

bir pharmakosrsquodur Hem kirli hem temiz hem yıkıcı hem kurtarıcı hem lanetli hem

de kutsal Tragedyaların ilgi alanı işte bu tuumlrden bir muğlacirck boumllgedir

26 Rituumlelin Bunalımı

Antik Yunanrsquoda pharmakos ve katharmata adı verilen dinsel toumlrenlerin yapıldığı

bilinmektedir68 Her iki rituumlelin de temel duumlzenlenişi hastalık kirlilik koumltuumlluumlk

guumlnah uğursuzluk gibi tehlikelerin kentten uzaklaştırılması fikrine dayanır

Katharmatarsquoda bir nesnede birleşen bu koumltuumlluumlkler pharmakos ayininde bir insanda

toplanır Pharmakos bir guumlnah keccedilisidir Tıpkı muadili katharma gibi kent iccedilinde

koumlşe bucak dolaştırılır ve kentin buumltuumln koumltuumlluumlklerini kirini uumlzerine toplar (ya da

kirler ve guumlnahlar uumlzerine ldquoatılırrdquo) ardından da ya doumlvuumllerek oumllduumlruumlluumlr ya da kentten

kovulur

68 Bu konuda bkz Hughes Dennis D Human Sacrifice in Ancient Greece Routledge London New York 1991 s 139 vd Ayrıca bkz Frazer James George The Golden Bough A Study in Magic and Religion A New Abridgement from the Second and Third Editions Ed Robert Fraser Oxford University Press Oxford amp New York 1998 Bu edisyonda Altın Dalrsquoın 4 cildi bir araya toplanmıştır Normalde III cilt ldquoScapegoatrdquo bu kitapta III boumlluumlm olarak yer almaktadır Sayfalar 555-676 Burada oumlzellikle s 591 ve devamında Antik Yunanrsquodan guumlnahkeccedilisi oumlrnekleri sunulmaktadır

108

Antik Yunan tragedya kahramanını bu ccedileşit bir pharmakos ya da guumlnah keccedilisi gibi

yorumlama eğilimi yaygındır Oumlrneğin Freud tragedya kahramanını topluluğun

guumlnahlarını uumlzerinde toplayan bir ccedileşit ldquoguumlnah keccedilisirdquo olarak yorumlar

Benzer kıyafetli ve ortak bir isim taşıyan bir topluluk tek bir kişinin etrafını sarmış onun soumlzlerine ve davranışlarına goumlre hareket etmektedirler Bunlar koro ve kahramanı canlandıran oyunculardır [] Tragedyanın kahramanının acı ccedilekmesi gerekmektedir tragedyanın bu oumlzuuml guumlnuumlmuumlze kadar gelmiştir Tragedya kahramanı trajik succedil denilen ve nedenleri kolaylıkla anlaşılamayan ve bizim guumlnluumlk hayatımızda hiccedil de bir succedil olarak goumlrmeyeceğimiz bir succedilla itham ediliyordu Bu succedil kural olarak tanrısal ya da beşeri bir otoriteye karşı gelmeyi iccedileriyordu Koro kahramana sempatik duygularla eşlik ediyor onu yatıştırıyor ona arka ccedilıkıyor uyarıyor ve en sonunda cuumlret ettiği eylemden dolayı hak ettiği cezaya maruz kalınca onun iccedilin yas tutuyordu Fakat trajedinin kahramanı neden acı ccedilekiyordu Onun trajik succedilunun anlamı neydi [] Kahraman acı ccedilekiyordu ccediluumlnkuuml o ilksel [primal] babaydı o ilksel trajedinin kahramanıydı [] Trajik succedil ise koroyu kurtarmak iccedilin kendi uumlstuumlne aldığı bir succediltu [] Geccedilmişte aslında kahramanın acılarına neden olan koro uumlyelerinin kendileriydi oysa burada onlar sanki kahramanın ccedilektiği acıların nedeni kahramanın kendisiymiş gibi onun iccedilin uumlzuumllmekte ona karşı sempati duyguları goumlstermektedir Kahramana atılan succedil buumlyuumlk bir otoriteye karşı saygısızlık ve başkaldırı gerccedilekte koro uumlyelerinin kardeşler topluluğunun succediludur Boumlylece trajik kahraman kendi iradesine rağmen koronun kurtarıcısı olur69

Bu bir dereceye kadar doğrudur Eğer kahramanı bir ldquotemsil(ci)rdquo olarak goumlruumlyorsak

Freudrsquoun yukarıdaki duumlşuumlnceleri genel itibariyle tragedya iccedilin uygundur denilebilir

Tragedya kahramanını guumlnah keccedilisi rituumlelinin bir uzantısı gibi goumlrmek isteyenler

Freudrsquoun bu soumlzlerini kendilerine oumlnemli bir dayanak yapmaktadırlar Reneacute Girard da

bu duumlşuumlncelere yakın duran kuramcılar arasındadır70 O da tragedyaların belli bir

dereceye kadar geccedilmişte kalmış ya da bozulmuş bir rituumleli ima ettiğini kabul eder

Kahraman bir ccedileşit kurbandır Ama Girardrsquoın bu yorumlara itiraz ettiği bir nokta

vardır O tragedyayı mitoslardan ayırdığı gibi rituumlellerden de ayırmanın gerekliliğini

oumlzellikle belirtir Girardrsquoa goumlre tragedyalar mitolojide uumlstuuml oumlrtuumllmuumlş olan şiddeti

accedilığa ccedilıkartır bu şiddetin varlığını goumlsterirler Diğer taraftan rituumlelle olan

benzerlikleri yalnızca bir hatırlatma duumlzeyindedir bu da tragedyaların ldquoişlevini

69 Freud 2001 s 180-181 70 Girardrsquoın bu konudaki goumlruumlşleri iccedilin bkz Girard 2003 Ayrıca bkz Girard Reneacute Guumlnah Keccedilisi Ccedilev Işık Erguumlden Kanat Kitap İstanbul 1 Baskı 2005

109

kaybetmiş rituumlelrdquo olmasından kaynaklanır Başka bir deyişle tragedyalar rituumleller

işlemeyince amacından sapınca otaya ccedilıkan bir durumu goumlstermektedirler

Bu duumlşuumlncelerle oumlrneğin Kral Oidipusrsquotaki Oidipusrsquoa yaklaştığımızda onun Freudrsquoun

yukarıda alıntıladığımız yaklaşımına az ccedilok uyduğunu goumlrebiliriz Fakat eksik olan

bir youmln bulunmaktadır Freudrsquoun accedilıklamasına goumlre succedil kahramana değil topluluğa

aittir Oysaki tragedya kuramcılarının ccediloğu ndashAristoteles de dahil olmak uumlzere-

kahramanın bir ldquosuccedilrdquounun olduğu konusunda ndashher ne kadar bu succedilun derecesi

kuramcılar arasında farklılık goumlsterse de- hemfikirdirler Yani Freud tamamen

masum bir kahraman modeli resmeder oysaki tragedyadaki kahraman Freudrsquoun

anlattığı tuumlrden yani topluluğun succedillarını uumlstlenen bir masum değildir yalnızca

Girard haksız yere succedillansa bile kurbanın da ldquodiğer herkes gibi succedillu olduğunurdquo

iddia etmektedir71 Bu zaten pharmakon tanımına da uygun bir durumdur Yani

pharmakon Freudrsquoun soumlzuumlnuuml ettiği gibi tertemiz bir kişi değildir Eğer kahramanı bir

pharmakon gibi duumlşuumlneceksek onun ikili ve muğlacirck niteliğini goumlrmemiz gerekiyor

Pharmakonrsquoun temel niteliği onun ne mutlak anlamıyla succedillu (kirli hasta) ne de

guumlnahsız (temiz sağlıklı) olmasıdır Eğer tam olarak masum olursa rituumlelin sistemi

işlemez buumltuumlnuumlyle succedillu olması da aynı şekilde işe yaramayacaktır Aristorsquonun

Poetikarsquodaki kahraman tanımı72 bu accedilıdan yerindedir Diğer taraftan kahramanın bu

ikili youmlnuuml tragedya ozanlarının bir icadı değildir

Bu pharmakon denilen şey kralın karnaval suumlresi boyunca taccedil takan benzer-kopyası [double] Festival suumlresince duumlzen altuumlst olur sosyal yapı tersine doumlner Cinsel tabular ortadan kaldırılır hırsızlık yasallaşır koumlleler efendileriyle yer değişir kadınlar erkek kıyafeti giyer ve bu şartlar iccedilerisinde tahtta oturan kişi en azılı succedillu en rezil en ccedilirkin en aşağılık biri olmalıdır Fakat festival bittiğinde kopya-kral [counter-king] kentten kovulur ya da oumllduumlruumlluumlr onunla birlikte onun temsil ettiği duumlşuumlnuumllen buumltuumln duumlzensizlikler de toplumdan uzaklaştırılmış olur73

Kahramanın iki youmlnluuml ve muğlacirck neredeyse bir pharmakon gibi olduğu kolaylıkla

soumlylenebilir Ama burada Girardrsquoın ldquotragedyayı rituumlelden ve mitostan ayırmardquo

uyarısını da goumlrmezden gelmememiz gerekir Tragedyada mekanizma pharmakon

71 Bkz Girard 2003 s 288 72 Aristoteles 2005 s 45 sat 1453a10 73 Vernant 1990 s 131-132

110

rituumlelinde olduğu gibi işlemez ccediluumlnkuuml Tragedya rituumlelin altını oyar onun işlemeyen

(işleyemeyecek olan) yapısını accedilığa ccedilıkarır Rituumlelin sonunda gelmesi beklenen

rahatlama kentin sağlığına kavuşma durumu tragedyada ancak kuumlccediluumlk bir ima olarak

vardır Bu ima da rituumlel ile bağı tamamen koparmayan kuumlccediluumlk hatırlatmalardan

sayılabilir Tragedya doğru şekilde işlemiş olsa bile rituumlelin sonunda gerccedilek bir

arınmanın kurtuluşun asla olamayacağını bize sezdirir Ccediluumlnkuuml Derridarsquonın dediği

gibi ldquopharmakon suumlrekli olarak bir daire ccedilizmektedirrdquo

Rituumlel iccedilin kullanılan pharmakoslar genellikle savaş tutsaklarından koumllelerden

ccedilocuklardan sakatlardan ve evli olmayan genccediller ve ergenlerden oluşmaktaydı Bu

listenin temel oumlzelliği nedir diye soruyor Girard bu listedekilerin ortak bir kriterinin

olup olamayacağını tartışıyor Kendi kurban teorisine goumlre listedekilerin kurban

edilmeye uygun nitelikte olduğunu belirtiyor Yani Girardrsquoa goumlre bunların her biri

topluma henuumlz dahil olmamış toplumla bağları zayıf toplumun kıyısındaki

kategoriler olduğu iccedilin kurban olmaya muumlsaittirler Burada Girardrsquoa tam olarak

katıldığımızı soumlyleyemeyiz Girard toplumla bağlarının eksikliğinden dolayı

kolaylıkla ldquokurban edilebilirrdquo buluyor bu listedeki kategorileri Biz ise bu

kategorilerin tam da muğlacircklığın cisimleştiği kategoriler olduğunu soumlyluumlyoruz

Burada muğlacircklık toplumla olan bağın zayıf olduğunu değil kesinlikten yoksun

olduğunu işaret eder Dolayısıyla listedekilerin toplumla bağı zayıftır denemez

aksine topluluğun tuumlm kategorilerini altuumlst edebilecekleri iccedilin oldukccedila guumlccedilluumlduumlr

Girard kurbanın temel niteliği olarak ldquohem insana benzer hem de ondan farklırdquo74

kıstasını koyarken aslında kurbanın muğlacirck bir niteliğinin olması gerektiğini

kastetmektedir Diğer taraftan listedeki kişilerin kurban olarak kullanılmasının bir

ldquobağ zayıflığındanrdquo kaynaklanması bize goumlre rituumlelin işlevini azaltacaktır Bir koumlle

savaş tutsağı ergen bir ccedilocuk vs hiccedilbir değeri olmayan goumlzuuml kapalı telef

edilebilecek varlıklar olarak goumlruumllseydi onları oumllduumlrmenin sonucunda kentin ve

toplumun kirlerinden arınabileceği inancı oldukccedila zayıflardı Girard topluluğun kendi

74 Bkz Girard 2003 s 16

111

mensuplarını korumak iccedilin daha az değerde olanı harcamaya youmlneldiğini soumlyluumlyor75

Ama onlara ldquokurbanlıkrdquo niteliğini veren şey onların ldquodeğersizliğirdquo değil onların

ldquopharmakonrdquoluğa uygunluklarıdır onların bulundukları kategori itibariyle ikili ndashya

da ccediloklu- muğlacirck bir konumda olmaları ve tam da bu nitelikleri yuumlzuumlnden

topluluğun hem marjininde hem de merkezinde yer almalarıdır Bu onları kurbansal

bakımından değerli kılar Hem marjin hem merkez aynı anda muumlmkuumlnduumlr Ccediluumlnkuuml

onlar toplumun atıklarıdır kategorilerin bozukluğudur Ama diğer taraftan onların

varlığı kategorilerin ne olduğunu soumlyler onların ldquodışrdquolığı iccedili vareder onların

ldquoanormalrdquoliği ldquonormalrdquoin yeniden tanımlanmasına olanak verir Bu accedilıdan merkezi

oumlnemdedirler

Girardrsquoın kurban edilebilir kategorisi iccedilin oumlnerdiği ldquotoplumla bağın zayıflığırdquo kıstası

bu accedilıdan eksiktir Kendisi de bu eksikliğin farkındadır bu koşulun ldquoyanlış

olmamakla birlikte soyut ve işe yaramazrdquo76 olduğunu sonradan kabul eder Kadın

konusunda verdiği oumlrnekle başka bir kıstas oumlnerir Ona goumlre toplumla bağı ldquozayıfrdquo

olmasına rağmen genellikle kadınların ldquokurbanrdquo edildiği ccedilok nadir goumlruumllmektedir

Girard bunun nedenini kadının hem kendi ailesinin hem de kocasının ailesine ait

olmasının ldquointikamrdquo riskini arttırdığını bu yuumlzden de kadının kurban edilmesinin guumlccedil

olduğunu iddia eder Kadının kurban edilme durumunda kadının ait olduğu iki

guruptan biri diğerinden intikam alabilecektir Girard buradan kurban edilebilme

koşulunun en oumlnemli niteliği olarak ldquointikam riskininrdquo duumlşuumlk olması kriterini ortaya

atar

Girardrsquoın burada goumlzden kaccedilırdığı iki husus vardır İlk olarak kadınların kurban

edilememesi konusunda eksik bilgi sunmaktadır Kadınlar da en az ccedilocuklar ve

ergenler kadar kurban edilebilmektedir77 Bu konudaki oumlrneklerin sayısı listede yer

alan diğerlerinden ccedilok da farklılık arz etmez

75 Girard 2003 s 5 76 Girard 2003 s 17 77 İphigeniarsquonın kurban edilişi burada hatırlatılabilir İphigenia ldquobir dişi keccedili [chimaira]rdquo [Aiskhylos Agamemnon sat 232] ve ldquobir buzağı gibi [moschon]rdquo [Euripides İphigeneia Taurisrsquote sat 359] kurban edilmiştir Ayrıca ldquosutteerdquo adı verilen ve oumllen kocayla birlikte nikacirchlı ve nikacirchsız eşlerinin ndashgtgtgt

112

Antik Yunanrsquoda kadın toplumun marjinallerinin başında gelmektedir Bunun bir

yanıyla Hesiodosrsquoun anlattığı Pandora mitiyle bağlantısı olduğu soumlylenebilir Ama

asıl olarak bu kadının muğlacirck pozisyonundan kaynaklanmaktadır Ccediluumlnkuuml kadın

oumlzellikle patrilokal toplumlarda hem kocasının ailesine hem de kendi ailesine bağlı

kalmak zorundadır Başka bir deyişle iki kategoriye aynı anda temas halindedir

suumlrekli olarak muğlacircklık tehdidi altındadır Hem ailesine hem de kocasına ait olması

kadının pharmakos olması iccedilin uygundur Kadının bu konumu rituumlel iccedilin olmasa

bile tragedya yazarları iccedilin oldukccedila zengin bir alan sunmaktadır Dolayısıyla buumltuumln

pharmakonrsquolar gibi kadının da toplumla olan bağı ldquozayıfrdquo olarak nitelendirilemez

Aksine bu bağın şiddetli bir muğlacircklık iccedilerdiği soumlylenebilir

Girardrsquoın goumlzden kaccedilırdığı ikinci nokta intikam riskiyle ilgilidir Bu konuda daha

oumlnce verdiğimiz oumlrnekler yeniden hatırlanabilir İster hayvan ister bitki olsun her

tuumlrluuml canlının oumllduumlruumllmeden oumlnce kendisinden oumlzuumlr dilendiği ve hem canlının hem de

ait olduğu topluluğun ldquooumlfkesininrdquo azaltılması iccedilin bazı uygulamalar yapıldığını daha

oumlnce oumlrneklerle goumlstermiştik Girard da benzer oumlrnekler veriyor fakat intikam riskinin

sıfır olduğu bir durumda bile oumlzuumlr dilemenin ldquokomik bir paradoksrdquo olduğunu

soumlyluumlyor78 Girardrsquoa goumlre intikam alamayacağını bile bile oumlzuumlr dilemek kurbanı

yatıştırmaya ccedilalışmak olsa olsa eski intikam durumlarından kalma bir ldquotakıntırdquodır

Girardrsquoın bu konuda fazlasıyla ldquoayırıcırdquo bir kozmolojinin diliyle konuştuğunu

belirtmemiz gerekiyor Ayırıcı kozmoloji hayvanlarla bitkilerin duumlnyasını insanların

duumlnyasından ayırır Hayvan ve bitki duumlnyası giderek buumltuumln canlı ve cansız evren

insana goumlre oumlrguumltlenir Dolayısıyla ayırıcı kozmolojilerde insana oumlzguuml şeyler doğada

bulunmazlar

Girard buumltuumln teorisinin merkezine şiddeti koymaktadır ama burada sanki ldquodoğanın

şiddetirdquo diye bir duumlşuumlnceye yer yok gibidir Ne bir hayvanın ne de bir bitkinin şiddet

ayrıca hizmetccedililerinin- oumllduumlruumllmesi kurban edilmesi geleneğini hatırlatabiliriz Bu konuda bkz Hughes 1991 s 59 vd Hughes kocaları oumllen kadınların oumllduumlruumllmesiyle ilgili kanıtlar sunarken tragedya metinlerinde kocaları oumllen kadınların intiharlarından oumlrnekler verir Hughesrsquoa goumlre bu oumlrnekler ldquosutteerdquonin bir ccedileşit ispatıdır ccediluumlnkuuml varolan sistemde kocası oumllmuumlş bir kadının hayatta kalması oldukccedila zordur Bu duumlşuumlnceler bir accedilıdan bizim ldquokadının toplum iccedilindeki muğlacirck konumurdquo goumlruumlşuumlmuumlzuuml de doğrulamaktadır 78 Girard 2003 s 18

113

goumlsterebileceği duumlşuumlnuumllmektedir rasyonel bir bakış iccedilin boumlyle bir olgu ancak

ldquokomikrdquo olabilmektedir Evrenin birbiriyle suumlrekli etkileşimde olduğunu duumlşuumlnen

kozmolojiler ndashki tragedya ccedilağı ve oumlncesi Grekrsquoler boumlyle bir duumlnyaya sahiptiler-

Girard gibi duumlşuumlnmemektedir Bu konuda Girard ldquokirlilikrdquo duumlşuumlncesini de

goumlrmezden gelir Kurban eylemini gerccedilekleştiren kişilerin rituumlel istediği kadar

başarılı olsun yine de akacak kandan kirlenme riskinin bulunduğunu Girard da pekala

bilmektedir Oumlzuumlr dileme kurbanın ve topluluğunun intikam duygusunun oluşmasını

engellemek iccedilin yapılmaz yalnızca oumlzuumlr akacak kanın kirlenmemesi iccedilin de

yapılması gereken bir rituumlel parccedilasıdır

Oumllduumlruumllen bir hayvan bile olsa kanının nasıl kirliliğe -ve dolayısıyla intikama- yol

accediltığına dair Grek inanışını tek bir oumlrnekle anlayabiliriz İphigeniarsquonın kurban

edilişini hatırlayalım Hem mitoloji hem de tragedyalar bize bu kurban sunumunun

koumlklerini accedilıklamaktadır Aiskhylosrsquoun Agamemnonrsquounda sefere ccedilıkış kuşlardan

alınan kehanetle desteklenir [104 vd] İki kartal gebe bir tavşanı yemişlerdir

Yoruma goumlre Agamemnon ve Menelaos [İki kartal] Zeusrsquoun goumlnderdiği ldquooumlccedil

askerlerirdquo olarak (ki kartal Zeusrsquou simgeleyen başlıca hayvanlardan biridir) Truvarsquoyı

[gebe tavşan] zapt edecektir Ancak gebe tavşanın oumlluumlmuuml vahşi hayvanların ve

avcılığın koruyucusu Artemisrsquoi oumlfkelendirir Artemis aynı zamanda kendi doğumu

ccedilok rahat gerccedilekleştiğinden kadınlar tarafından kendisine doğum-duası edilen bir

tanrıccediladır Bu yuumlzden hamile kadınları ve gebe hayvanları da koruma işlevi vardır

Boumlylece Zeus ile Artemis Truva seferi konusunda karşı karşıya gelir Artemis

Zeusrsquoa tam olarak karşı gelemez Bu yuumlzden dolaylı olarak engel olmaya ccedilalışır

Kalkhas ordunun bilicisi Artemisrsquoin ters ruumlzgarlar estirerek gemilerin yola

koyulmasına engel olacağından korkar [146-9] nitekim korkular gerccedilek olur [192-8]

Kalkhas Artemisrsquoin Agamemnonrsquoun kızını kurban olarak istediğini accedilıklar [198-

204] Agamemnonrsquoun ilk tepkisi ldquoAğır kaderrdquo [205-17] Her iki halde de kaderi

koumltuumlduumlr

114

Mitolojinin anlatısında durum Agamemnon aleyhine daha da geliştirilmiş

durumdadır Buna goumlre Agamemnon bir av esnasında Artemisrsquoin ccedilok sevdiği bir

geyiği oumllduumlrmuumlştuumlr79 Sefere ccedilıkmadan oumlnce ters ruumlzgacircrlar estirerek kendisinden

ldquointikamrdquo alınmasının nedeni budur Her iki halde de ldquoccedilocukccedila masallarrdquo deyip

geccediliştirilemeyecek durumlar soumlz konusudur Yunan duumlşuumlncesi doğaya huumlkmetmenin

ona zarar vermenin onu bozmanın bir karşılığının olduğunu olacağını biliyor ve her

seferinde bu tehlikeyi sezdiriyor ve hatırlatıyordu Bu durum ccedilağımızın yer yer

fetişleşen ama kendini ayırmayı suumlrduumlren [zaten fetiş denilen de budur] ldquodoğa

sevgisirdquo ile ilişkilendirilemeyecek kadar kendine has bir ilişki biccedilimidir Yunanlılar

da etkileşimli kozmolojilerinin doğal bir sonucu olarak birbirinden ayrı kalmaları

gereken şeylerin karışması anlamında bir sınır ihlalinden ve kirlenmeden

korkuyorlardı Phuro fiili hem karıştırmak [to mix] hem de kirletmek [to pollute]

anlamına gelmesi bu accedilıdan ilginccediltir80 Dolayısıyla avladığı hayvanın kemiklerini

aşırı bir hassasiyet ve dikkatle etten ayıran kemiklere oumlzel bir saygı goumlstererek onları

koruyan Orta Asya insanının durumunu ya da bir bitkinin koumlkuumlnuuml almak iccedilin kazdığı

toprağa değerli bir eşyayı hediye olarak yerleştiren yerlinin duumlnyası bu tuumlrden bir

etkileşimi anlatmaktadır İnanıp inanmama meselesinin dışındadır bu Modern

duumlnyadaki dinin eksikliğinden dem vuran Girardrsquoın bu konuya biraz modern

yaklaştığını duumlşuumlnuumlyoruz Eğer bir yaban kurban etmekte olduğu hayvandan oumlzuumlr

diliyorsa bu intikam riskinin sıfır olduğunu değil bu riskin ccedilok yuumlksek olduğunu

goumlsterir Oysaki risk yalnızca bizim iccedilin biz modernler iccedilin sıfırdır Girardrsquoın

ldquokurban bunalımırdquo derken goumlzden kaccedilırdığı noktalardan biri budur Kurban toumlreni her

zaman başarılı olmaz Başarı başından garanti de edilemez Yani intikam riskinin

ldquosıfırrdquo olduğu bir şiddet yoktur En kuumlccediluumlk kurban toumlreninde bile kuumlccediluumlcuumlk bir hata

tuumlm kenti kirletmeye yeter Agamemnonrsquoun oumllduumlrduumlğuuml hayvan gibihellip

Benzer bir oumlrnek Kadmosrsquoun kurban toumlreniyle ilgili olarak verilebilir Kadmos

başarısızlığa uğramış bir toumlrenin ardından Aresrsquoin oğlu olan bir ejderhayı kurban

eder Sonra toumlrenin devamı gereği ejderhanın dişlerini toprağa goumlmer Topraktan

79 Can Klasik Yunan Mitolojisi s259 80 Bkz Oudemans 1987 s 83

115

Ekilmişler (Spartoirsquoler) doğar Savaşccedilı kuşamlı Ekilmişlerrsquoden korkan Kadmos

aralarına bir taş atarak onların birbirine duumlşmesine neden olur Ccedilıkan kavgadan

geriye 7 Ekilmiş kalır Bunlar Kadmos soyu ile birlikte Thebairsquoyi kurup birlikte

youmlnetirler Euripidesrsquoin Fenikeli Kadınlar oyununda Theiresias Kreonrsquoa kentin Argos

ordusundan kurtulması iccedilin oğlu Menoeceusrsquoun kurban edilmesi gerektiğini soumlyler

Tanrılardan gelen kehanet bu youmlndedir Tanrı Ares oğlu Ejderharsquonın intikamını

istemektedir Ve bu intikamı da Ekilmişrsquolerden alacaktır Theiresias Ekilmiş

soyundan yalnızca Kreonrsquoun ve iki oğlunun kaldığını buumlyuumlk oğul Haimonrsquoun

Antigone ile evleneceği iccedilin kurban edilemeyeceğini fakat kuumlccediluumlğuumln bu işe uygun

olduğunu soumlyler81 Ardından Menoeceusrsquoun kendini surlardan attığını oumlğreniriz

[1090] şehir kurtulmuştur Menoeceus bir pharmakon olarak eski kirlenmiş bir

kanın izlerini taşıyan bir soydan biri olarak intihar yoluyla kentin arınmasını

sağlamıştır

Yeri gelmişken belirtmekte fayda var Girardrsquoın temel teorisi buumltuumln şiddetleri kurban

ccedilerccedilevesinde okumaya dayanmaktadır Buumltuumln Antik Yunan ve Shakespeare

tragedyalarındaki şiddetin bu accedilıdan okunabileceğini iddia eder Hem Antik Yunan

hem de Shakespearersquoden oumlzellikle soumlz etmesi temel bir yaklaşımı ifşa etmektedir

aslında Bu da her iki doumlnemin de muğlacircklık ldquobelardquosına maruz kaldığı doumlnemler

olmasıdır Girard bu durumu ldquouumlccedilgen arzurdquo teorisine82 goumlre accedilıklar Uumlccedilgen arzu

teorisine goumlre arzu doğrusal (linear) değildir yani insan belirli bir objeyi doğrudan

doğruya arzulamaz Bir başkasının onu arzulaması gerekmektedir Bu bize Hegelrsquoin

bu konudaki soumlzlerini hatırlatıyor

Doğal bir nesneye youmlnelmiş istek ancak bir başkasının aynı nesneye youmlnelik isteğiyle ldquodolayımlanmışrdquo olduğu zaman insansaldır başkalarının istediğini istemek onlar o şeyi istediği iccedilin insansaldır83

81 Euripides Bacchanals Madness of Hercules Children of Hercules Phoenician Maidens Supliants Trans Arthur Sanders Way Loeb classical library London Heinemann 1912 s 425 sat 930-940 82 Girard ldquoUumlccedilgen Arzurdquo teorisini edebiyattan oumlrneklerle kapsamlı olarak accedilıklar Bkz Girard Reneacute Romantik Yalan ve Romansal Hakikat Edebi Yapıda Ben ve Oumlteki Ccedilev Arzu Etensel İldem Metis Yayınları İstanbul 2001 83 Kojegraveve 2001 s 82

116

Girard da ldquodolayımlayıcı yaklaştıkccedila tutku yoğunlaşır ve nesnenin somut değeri

azalırrdquo84 diyerek temel meselenin nesne değil ldquooumlteki olma arzusurdquo olduğunu belirtir

Dolayısıyla Girardrsquoa goumlre arzu mimetiktir Oumltekinin arzusunu taklit eder Boumlylece

arzulayan dolayımlayan ve arzu nesnesinden bir uumlccedilgen oluşur Girardrsquoa goumlre hem

Perikles doumlneminin Atinası hem de Elizabeth ccedilağı İngilteresi ldquoaynı obje uumlzerinde

sonu gelmez bir muumlcadeleninrdquo olduğu kuumlltuumlrel ve siyasi değişim doumlnemlerine

aittirler85 Bu konuda Vernant da benzer bir accedilıklamada bulunmaktadır Ona goumlre

sonu gelmez muumlcadelenin yapıldığı en oumlnemli ldquoarzu nesnesirdquo archersquodir iktidardır86

Arzu nesnesi iccedilin rekabete giren karşıtlar bu rekabet esnasında şiddet goumlsterirler Bu

şiddeti ancak bir kurban giderebilir Kurban sunumunun temel işlevi şiddet yuumlzuumlnden

tehdit altındaki duumlzeni yeniden sağaltmak tehlikeyi uzaklaştırmaktır Eğer bu şiddet

doğru bir şekilde kurban mekanizmasıyla giderilemezse şiddet kontrolden ccedilıkar

Aiasrsquoın koyun suumlruumllerini katletmesi [Sophokles Aias] ya da Heraklesrsquoin karısını ve

ccedilocuklarını oumllduumlrmesi [Euripides Herakles] bunların birer oumlrneği olarak sayılabilir

261 Muğlacircklığın Kontroluuml Olarak Dike

Girard iccedilinde bulunduğu batı medeniyetinde de şiddetin varolduğunu ancak bunun

toplumu tehdit edecek boyutlara kadar gelmediğini soumlyluumlyor Bunun nedeni olarak da

yargı sistemini goumlsteriyor87 Yargı daha doğrusu hukuk sisteminin varlığı şiddeti yok

etmese de şiddetin yeniden uumlremesini bir şiddetin karşı bir şiddet doğurmasının

oumlnuumlne geccediltiğini soumlyleyebiliriz Burada Girardrsquoın ldquoşiddetrdquole kastettiğinin yalnızca kan

davasıyla sınırlı olduğunu hatırlatalım Oresteia uumlccedillemesi iccedilin bu uygun bir okuma

olabilir Bu oyunda bir kan davası bulunmaktadır Dike [adalet] başka bir dikeyle

ccedilatışmaktadır Suumlruumlp giden bu kan davasına son noktayı kurulmakta olan devletin

yeni mahkemesinin [Areopagos] soyut adaleti koyar Ancak bu tragedyayı baştan

sona soyut bir hukuk sisteminin kuruluş suumlreci diye okuyamayız Ancak hukukun

84 Girard 2001 s 83 85 Johnsen William A ldquoReneacute Girard and the Boundaries of Modern Literaturerdquo Boundary 2 A Supplement on Contemporary Poetry Vol 9 No 2 Duke University Press Winter 1981 s 278 86 Bu konuda bkz Vernant 2002 s 39 vd 87 Girard 2003 s 21

117

yokluğunu duumlzenin yokluğu olarak goumlruumlrsek tragedyalarda duumlzensizlikten

dolayısıyla muğlacircklıktan kurtulmak iccedilin suumlrekli ccedilarelerin arandığını hukuk sisteminin

de bunlardan biri olduğunu rahatlıkla soumlyleyebiliriz Diğer taraftan modern hukuk

sistemi zaten ayırıcı kozmolojinin [modern duumlşuumlncenin] bir sonucudur Temeli insan

aklının rasyonel işleyişine dayalıdır insan merkezcidir doğası gereği muğlacircklığa yer

vermez Modern hukuk evrendeki her şeyin yerli yerinde olduğunu teyit ve tespit

ederek insana guumlvence veren bir soyutlamadır Evrenin birbirinden farklı şeylerden

oluştuğuna inanan ve bu duumlzenlenmiş-sınıflanmış kategorilere boumlluumlnmuumlş evren ile

kendisi arasında belirli bir mesafe koymuş kozmolojilerde hukuk bu duumlzenin bir

guumlvencesidir Dolayısıyla yalnızca şiddet değil tragedyanın oumlzuumlnuuml oluşturan buumltuumln

ldquosorunlarınrdquo oumlnuumlne geccediler Kategorilerin birbirlerine bulaşma birbirlerini tehdit etme

riski azalır Varolan risk de toplum adına hukuk kurumu tarafından vazifelendirilmiş

kolluk guumlcuumlyle engellenir Her tuumlrluuml muğlacirck durumun oluşması karşısında hukuk

rasyonel silahlarıyla toplumu [duumlzeni] savunmaya hazırdır

27 Reneacute Girard ldquoFarklılığın Yitimirdquo ve muğlacircklık

Girardrsquoın kirlilik duumlşuumlncesini yalnızca şiddet kavramıyla ilintili olarak ele aldığını

soumlylemiştik Bu tuumlrden bir daraltma zaman zaman bazı durumlarda muğlacircklığı

goumlzden kaccedilırmasına neden olabilmektedir Oumlrneğin kadınların aybaşı doumlnemlerindeki

algılanış biccedilimleriyle ilgili verdiği oumlrnekleri yorumlarken kanamanın ldquokirlilikrdquo olarak

algılandığının doğru bir biccedilimde altını ccedilizer88 Kirliliğin sebebi kandır kanın bu

tuumlrden bir kirliliğe yol accediltığını pek ccedilok oumlrnekte goumlrmek de muumlmkuumlnduumlr Fakat Girard

kanın kirli olarak algılanmasında kanın ldquoşiddeti ccedilağrıştırmasınırdquo temel neden olarak

ortaya koyar Ccediluumlnkuuml Girardrsquoa goumlre kan şiddet demektir Diğer taraftan aybaşı kanını

cinsellikle bağdaştırır ve buradan kız kaccedilırma ırza geccedilme kızlığı bozma yasak

aşklar ensest ve zina gibi cinsellik ve şiddet ccedilağrışımlarını art arda sıralar Şuumlphesiz

ki buumltuumln bunlar aybaşı doumlnemindeki bir kadının ldquokirlirdquo olarak goumlruumllmesinin nedenleri

arasında sayılabilir Fakat bu kirlilik yalnızca şiddetle alakalı değildir Kirlilik

yukarıda da accedilıklamaya ccedilalıştığımız gibi muğlacircklık iccedileren bir kavramdır dolayısıyla

88 Girard 2003 s 45

118

yalnızca menfi bir anlamı yoktur kirliliğin olumlu bir youmlnuuml de bulunmaktadır

Aybaşı kanaması olan kadının ldquokirliliğirdquo kanın yalnızca bir yuumlzuumlnuuml goumlsterir oysa bu

kanın arındırıcı arıtıcı uumlretken bereket veren bir youmlnuuml daha vardır Bu konuyu daha

oumlnce ldquoKirlenmerdquo başlığı altında tartışmıştık Aybaşı goumlren kadına hem kutsal hem de

lanetli gibi davranıldığına dair oumlrnekler sunmuştuk Bu ikili tavrın nedeni kirliliğin

muğlacircklığıyla ilgilidir Burada kan ndashGirardrsquoın dediği gibi bir cinayette akan kanı

hatırlatmasından ziyade- oumllmuumlş bir bebeği ima ettiği iccedilin oumlluumlmuuml hatırlatmakta ama

aynı zamanda da kadının doğurganlığının bir işareti sayıldığından uumlremenin bir

işareti sayılmaktadır Tarlada uumlruumlnlerin iccedilerisinde dolaştırılan kanamalı kadınların

toumlreni89 bu ccedilerccedilevede okunmalıdır

Kanın bu ikili hem yıkıcı hem de dirim veren oumlzelliğine dair Euripidesrsquoin İonrsquoundan

bir oumlrnek verilebilir Kraliccedile Kreusa cinayet hazırlıkları yaparken Gorgonrsquoun iki

damla kanından soumlz eder Bunlardan biri hastalıkları iyileştiricidir oumlteki damla ise

oumllduumlruumlcuumlduumlr90 Pharmakonrsquoun ikiye ayrılmış hali gibidir bu kandamlaları hem zehir

hem de panzehirdir Kan her zaman bu ikiliği iccedilinde duumlşuumlnuumllmelidir

Şiddet Girardrsquoa goumlre karşıtlar arasındaki farklılıkları silmektedir Farklılığın silinmesi

konusunda Girardrsquoa katıldığımızı belirtmeliyiz Ancak biz ldquofarlılığın yitimirdquo ifadesi

yerine muğlacircklık soumlzcuumlğuumlnuuml tercih ediyoruz Arada varolan nuumlansın oumlnemli olduğunu

duumlşuumlnuumlyoruz

Girard Yunan tragedyasının arkaik duumlzenden modern devlete geccediliş evresinde ortaya

ccedilıkmış bir tuumlr olduğunu soumlyleyerek tragedyayı doğru bir şekilde tarihsel ccedilerccedilevesine

oturtur Arkaik duumlzenin temelini dinselliğe başka bir deyişle kurban geleneğine

dayandıran Girard tragedyanın bu geleneğin bozulmasıyla ortaya ccedilıktığını iddia

eder Tragedyayı doğuran neden ona goumlre ldquoarkaik kurban sistemirdquonin ccediloumlkuumlşuumlduumlr

Fakat bu da meseleye tek bir accedilıdan yaklaşmak anlamına gelecektir Hiccedil şuumlphesiz

toplum bir kriz yaşamaktadır değerler sistemi ccediloumlkmuumlştuumlr ama bunu yalnızca kurban

mekanizmasının sağaltıcı işlevinin aksamasına dayandırmak ayrıca ldquodinsel ccediloumlkuumlş ve

89 Bkz Thomson 1995 s 230 90 Euripides İon sat 1005

119

yozlaşmardquo gibi ifadelerle doumlnemi kaotik ve olumsuz bir nitelik iccedilerisinde algılamak

meseleyi dar bir alana sıkıştırmak anlamına gelecektir MOuml Beşinci yuumlzyılda

Girardrsquoın deyişiyle yalnızca ldquodinsel bir ccediluumlruumlmerdquoden dinin nuumlfuz alanının

daralmasından soumlz edilemez Eğer bir kurumda bir ccediluumlruumlmeden soumlz ediyorsak onu

ldquoccediluumlruumltenrdquo şeyin ne olduğunu da sormalıyız kendimize Bu tam da Girardrsquoın eleştiri

oklarına hedef olan modernliğin modern duumlşuumlncenin kendisidir Girardrsquoın terimiyle

ldquoccediloumlkuumlşrdquo dinin ccediluumlruumlmesinden mi yoksa rasyonel aklın ve modern devletin hızla

yuumlkselişinden mi kaynaklanmaktadır Yoksa bu bir ldquoccediloumlkuumlşrdquoten ziyade hareketli bir

ldquodeğişimrdquo evresi olarak mı nitelendirilmelidir

Girard doumlneme ldquoşiddeti sağaltamayanrdquo bir ccedilağ olarak yaklaşmaktadır Son kertede

şiddetten kurtuluşun yolunu dinde goumlren Girard aynı zamanda başka bir kurumun da

ndashhukuk sistemi- bu işlevi yerine getirebildiğini goumlstermişti Zaten modern hukuk ve

modern devlet de dinin ldquoişe yaramazrdquolığına karşı olarak gelişmiş ve kendini buna

goumlre konumlandırmış kurumlardır

MOuml beşinci yuumlzyıl bu iki kurumun yani modern devletin ile eski dinsel

geleneklerin ve bu geleneklere ait kurumların karşı karşıya geldiği bir doumlnemdir

Ama salt bu accedilıklamayla tragedyayı tatmin edici bir şekilde anlamamız muumlmkuumln

değildir Tragedyayı ldquokurban bunalımırdquo olarak tanımlayan Girard ardından şoumlyle

diyor

Tragedya sanatını tek bir cuumlmleyle tanımlamak gerekirse tek bir veriden soumlz edilebilirdi ancak Simetrik oumlğelerin karşıtlığı Bu simetri tragedyanın entrikasıyla biccedilimiyle ya da diliyle ilgili tuumlm youmlnlerde temel rol oynuyor Oumlrneğin uumlccediluumlncuuml kişinin ortaya ccedilıkışı hep soumlzuuml edilen belirleyici katkıyı sağlamış değil bu ccedilıkışın oumlncesindeki gibi sonrasında da işin oumlzuuml trajik diyalog başka bir deyişle yalnızca iki kurgu kişisinin karşı karşıya gelmesi olarak kalıyor 91

Kusursuz simetriyle ilgili fikirlerimizi giriş boumlluumlmuumlnde tartışmıştık Burada yeniden

benzer şeyleri soumlylemeye gerek yok Girardrsquoın tragedyaya ilişkin yorumlarını

eleştirirken oumlncelikle kullandığı terminoloji konusunda farklı duumlşuumlnduumlğuumlmuumlzuuml

belirtelim ldquoFarklılıkların yitimirdquo ile ldquokusursuz simetrirdquo bizim bu ccedilalışmamızın

91 Girard 2003 s 60

120

terminolojisinde farklı anlamlar ifade ediyor Biz ccedilatışan ldquoiki guumlccedilrdquoten ziyade

birbirine karışmış guumlccedillerin varlığından soumlz ediyoruz Yaşanan bunalım ccedilağının

değerleri bulanıklaştırdığı hiccedilbir ideolojinin kendisini net ve kesin bir şekilde ortaya

koyamadığı bir evrenden soumlz ediyoruz Tragedyanın evrenini simetriden ziyade

fraktal bir yapı olarak accedilıklamak istememizin nedeni budur Duumlnya eğer ldquotarafrdquotan

soumlz edeceksek her iki taraf iccedilin de okunması guumlccedil işaretlerden ibaret hale gelmiştir

Tragedyanın duumlnyasında bilicilerin kehanetleri anlaşılmaz olur Girardrsquoın ldquokusursuz

simetrirdquosi ldquoGorgon kanınınrdquo ikiye ayrılmış hali gibidir Biz ise bu kanın ayrılmasının

muumlmkuumln olmadığını iddia ediyoruz

Diğer taraftan Girard terminolojisindeki ldquofarklılığın yitimirdquo ifadesi bizim iccedilin daha

accedilıklayıcı goumlruumlnuumlyor Girardrsquoa goumlre şiddet kahramanlar arasındaki farkı silen bir

etkendir Kirli ile temiz kutsal ile lanetli arasındaki fark artık goumlruumlnmez olmuştur

Bunun muumlsebbibi olarak yalnızca kahramanlar arasındaki şiddeti goumlstermek bizce

doğru değildir Farkın yitimi daha oyun başlamadan kendini goumlsterir Başka bir

deyişle ldquooyunrdquo halihazırda tam da bu sebepten başlamıştır kirli ile temiz kutsal ile

lanetli arasındaki fark ldquomuğlaklaşmayardquo başladığı iccedilinhellip

Diğer taraftan Girardrsquoın uumlslubu ldquofarklılığın yitimirdquone olumsuz bir tonlama

katmaktadır

Gerccedilekten de kuumlltuumlrel duumlzen duumlzenlenmiş bir farklılıklar sisteminden başka bir şey değildir Bireylere ldquokimlikrdquolerini veren kendilerini başkalarına goumlre konumlandırmalarını sağlayan bu farklılıklardır[hellip] Dinsellik ccediluumlruumlyuumlnce tehdit altında kalan yalnızca guumlvenlik değil kuumlltuumlrel duumlzenin ta kendisi oluyor Kurumlar canlılığını yitiriyor toplumun zırhı incelip ccediloumlzuumlluumlyor tuumlm değerler oumlnce yavaş yavaş sonra da hızlı bir biccedilimde aşınıyor [hellip] Ccediloğul oluş huzurunu kurban geleneğine borccedilludur92

Kurban mekanizması bu ldquoyitimirdquo sağaltacak işlev taşıdığına goumlre ldquofarklılığın yitimirdquo

bir ccedileşit hastalıktır Girardrsquoa goumlre Troilos ile Kressidarsquodan yaptığı alıntıyla bunu

destekler

[hellip] Ah Derece [Degree] sarsılırsa bir Her tuumlr yuumlksekliğe ccedilıkan o merdiven Sarsılırsa işte işler bozulur Topluluklar Okul dereceleri kent loncaları boumlluumlnen

92 Girard 2003 s 67

121

kıyılardan huzurlu alışveriş Ağabeye ablaya saygı yaş taccedil unvan nişan saygısı Derece olmasa nasıl asıl yerinde durur Derecelendirme de bak sazın duumlmenini boz Goumlr ortaya ccedilıkacak guumlmbuumlrtuumlyuuml Her şey Birbirine ccedilarpar oumlnuuml bağlanmış sular Kabarıp kıyılarından taşar[hellip] 93

Girard Odysseusrsquoun bu muhafazakacircr konuşmasını değerlendirirken konuşmada

adaletin ldquofarklılıkrdquo olarak tanımlanmış olmasının altını ccedilizer ldquoAdalet farklılığın

korunması demektirrdquo Girard da bu fikre katılır ldquoYunan tragedyasındaki gibi denge

demek şiddet demekserdquo o halde dengesizlik ldquoiyirdquo ve ldquokoumltuumlrdquo arasındaki farkı

tanımlayan bir adaletin varlığı anlamına gelecektir Girard tam da bu yuumlzden ldquohep

dengede duran bir adalet fikrirdquonin yanlış olduğunu belirtir Girardrsquoın soumlzleri oldukccedila

ikna edici goumlruumlnse de tragedya sanatının ldquobilgerdquoliğini goumlzden kaccedilırmaktadır Yunan

tragedyası tam da bu ldquoadaletrdquo duumlşuumlncesini tartışmaktadır İster beşeri ister tanrısal

olsun nihai bir adalet muumlmkuumln muuml Bu soruyu bu şekilde formuumlle ettiğimizde temel

meselenin modern hukukun sorduğu sorudan ne kadar farklı olduğu anlaşılacaktır

Girardrsquoın ldquofarklılık yitimirdquo soumlzuumlne karşılık olarak tragedya ldquofarklılığın yitmemesi

muumlmkuumln muumlrdquo diye sorar Hangi adalet hangi yargı duumlzeni hangi devlet guumlcuuml bu

farklılığı koruyabilir İyiyle koumltuumlyuuml ayıran ahlak yasası kirliyle temizi tanımlayan

duumlşuumlnce kutsalla lanetliyi ayıran inanccedil buumltuumln bunlar kaccedilamadığımız bir techneacutersquonin

logosrsquoun uumlruumlnleridir Tragedya buumltuumln bunların tıpkı Gorgonrsquoun kanı gibi

birbirlerinden ayrılamayacağını sezdirir bize Yunan tragedyası eğer ldquoen iyisi hiccedil

doğmamış olmakrdquo diyorsa bu varoluşun dehşetini ve hayretini bilmenin

ağırlığındandır Ama tragedyanın bilgeliği de bizim muğlacircklık kavramımız gibi iki

youmlnluumlduumlr Varoluşun verdiği dehşetle ldquoen iyisi hiccedil doğmamış olmakrdquo diye seslenir

ama yine de yaşamak iccedilin elinden geleni yapar

Rene Girardrsquoın fikirlerini burada tartışmaya accedilmamızın temel nedeni ccedilalışmamızda

ortaya koymak istediğimiz arguumlmanları bazı youmlnleriyle karşılaştırma imkacircnı

bulabilmek iccedilindi Yer yer Girardrsquoın fikirlerine katıldığımız noktalar vardı temel

olarak modern duumlşuumlnceye getirdiği eleştirel bakış konusunda ortak bir youmlnelimde

olduğumuzu goumlruumlyorduk Diğer taraftan Girardrsquoın terminolojisinden ayrıldığımız

93 Shakespeare Troilos ile Kressida I Perde 3 Sahne sat 100-110 Girardrsquoın Şiddet ve Kutsal kitabındaki ccedileviriyi kullandım Bkz Girard 2003 s 70

122

yerleri de goumlstermeye ccedilalıştık Ama ccediloğu noktada farklılığın yalnızca terminolojik

duumlzeyde olmadığını kozmolojik bir ayrışmanın da soumlz konusu olduğunu goumlrduumlk

Oumlluumlmuumln canlıların başına gelebilecek en buumlyuumlk şiddet olduğunu soumlyleyen Girard bu

yuumlzden de oumlluumlmuuml ldquoson derece koumltuumlcuumllrdquo olarak tanımlamaktadır94 Biz oumlluumlmuumln salt

ldquokoumltuumlcuumllrdquo bir olgu olmadığını duumlşuumlnuumlyoruz Oumlluumlme koumltuuml değer atfederek karşısına

yaşamı yerleştirmek ayırıcı kozmolojinin en temel duumlşuumlnme biccedilimi olsa gerektir

Diğer taraftan Girardrsquoın kuramında ldquoşiddetrdquo olgusu bir deus ex machina gibi

işlemektedir Her toplumsal olayı şiddet ile accedilıklar Peki şiddetin koumlkeni nedir

Girard bu soruya doğal olarak insan merkezci bir yerden cevap verir şiddetin koumlkeni

toplumun yıkım ve yok olma endişesidir Endişe şiddeti şiddet de endişeyi

doğurmaktadır Burada Girardrsquoın teorisinin kendi iccediline kapalılığını goumlrmek

muumlmkuumlnduumlr Girardrsquoda oumlluumlm nihai şiddet olarak vardır Ama oumlluumlmuumln şiddetinin

ldquokarşılıklırdquo olmadığını hatırlatmamız gerekiyor Girard tragedyayı ldquokusursuz simetri

olarakrdquo yorumlarken (iki taraf olduğu oumln kabuluuml ile) tarafların farklılıklarının

yitmesinden dolayı şiddetin ortaya ccedilıktığını (aynı şekilde şiddet ortaya ccedilıkınca

farklılıkların kaybolduğunu) soumlyluumlyordu Tragedyada olmayan bir şey değildir bu

ama buumltuumln tragedyaları kapsayabildiği soumlylenemez Tragedyarsquoda oumlluumlm beşeri bir

şiddet dışında da gelebilmektedir Tragedyanın suumlrekli altını ccedilizdiği şey ldquooumlluumlmluuml

olmakrdquotır Aynı zamanda tragedyada yalnızca insanlar arası bir şiddet goumlruumllmez

İnsan doğa ve tanrı(lar)ın birbirlerine goumlsterdiği şiddet de aynı nicelikte

goumlruumllebilmektedir Girardrsquoın bu uumlccedil evreni birbirinden ayırdığını ve yalnızca insan

merkezci bir bakış sunduğunu tespit etmemiz gerekiyor

Yunan tragedyasının bilgeliğini de goumlzden kaccedilırmamamız gerekiyor Homeros

ccedilağında yaşam ccedilaba goumlstermeye değer bir şeydir Homerosrsquoun duumlnyasındaki acı bu

değerli yaşamdan mahrum kalmaya dairdir ldquoNe zaman bir ağıt soumlylenserdquo diyor

Nietzsche ldquokısa bir oumlmruuml olan Akhilleusrsquotan soumlz edilirrdquo95 Oysa tragedya yalnızca

oumlluumlmuumln değil varlığın dehşetini de kavramıştır Varlığın dehşetini kavramak demek

94 Girard 2003 s 368 95 Nietzsche Friedrich Yunan Tragedyası Uumlzerine İki Konferans Ccedilev Mahmure Kahraman Say Yayınları İstanbul 2005 s42

123

yaşamın muğlacircklığını goumlrmek demektir Tragedyaya ldquoikinci en iyi şey hemen geri

doumlnmekrdquo96 dedirten şey budur Ama ona yaşamasını fısıldayan başka bir sesin de

farkındadır

İnsan bu noktaya eriştiğinde roluumlnuuml kabullenir ve şoumlyle der ldquoEvet ben bir insanoğluyum Boumlluumlnmuumlş haldeyim Bir ccedilatışmanın iccedilindeyim Benim yapım ccedilatışma iccedilinde Yani bir tanrı değil bir insanım97

Tragedya insanın bu ikili youmlnuumlnuuml bu muğlacirck youmlnuumlnuuml accedilığa ccedilıkartır insan hem kutsal

hem lanetli hem yaşayan hem oumlluumlmluumlduumlr Her şeye rağmen bu muğlacircklıkla

muumlcadelesini suumlrduumlruumlr ldquoPolemos her şeyin babası ve kralıdırrdquo98 soumlzuumlnuuml bu accedilıdan

duumlşuumlnmek daha doğru olacaktır Girard polemosrsquou insanların birbirleriyle olan savaşı

şeklinde beşeri bir şiddet olarak anlamaktadır Oysaki evrende şiddeti yalnızca insana

oumlzguuml bir olgu olarak sınırlandıramayız Evrendeki kozmik ccedilatışmayla insandaki

antropolojik ccedilatışma arasında bir fark yoktur Ccedilatışma her yerdedir ve ccedilatışan şeyleri

birbirinden ayırmak muumlmkuumln değildir En azından tragedyaların bize soumlylediği

budur Herakleitosrsquoun ateşi gibi Prometheusrsquoun ateşi de bir muğlacircklıktır Bu ateş

kuumlltuumlruuml kurmuştur ama insana da doğum-oumlluumlm acısını getirmiştir99

Ccedilalışmamızın buraya kadar olan kısmında muğlacircklık kavramının ne olduğu uumlzerinde

durduk İnsanın muğlaklıkla olan muumlcadelesinin boyutlarını goumlrmeye ccedilalıştık

Bundan sonraki boumlluumlmde buumltuumln bu tartışmaları Antigone tragedyası uumlzerinden

oumlrneklemek ve tartışmanın uygun olacağını duumlşuumlnuumlyoruz Metinde oumlzellikle koro

şarkıları uumlzerine odaklanacağız ccediluumlnkuuml tragedyanın oumlzuumlnuumln koro şarkılarında

bulunabileceğini duumlşuumlnuumlyoruz Bu amaccedilla Antigonersquodeki koro şarkılarını yeniden

Tuumlrkccedileye ccedilevirmeyi denedik Hiccedil şuumlphesiz buradaki amacımız ldquodoğru ccedilevirirdquonin ne

96 Sophokles Oidipus Kolonosrsquota Ccedilev Nurullah Ataccedil Maarif Matbaası 1941 sat 1225 97 ldquoThe Metaphysics of The Body ndash Theodoros Terzopoulos in conversation with Frank M Radatzrdquo Reise mit Dionysos Journey with Dionysos Ed Frank M Raddatz Theater der Zeit 2006 s 153 Aktaran Karaboğa Kerem Tragedya ile Sınırları Aşmak Theodoros Terzopoulosrsquoun Tiyatrosu E Yayınları İstanbul 2008 s 58-59 98 Herakleitos 2005 Frag 53 s 137 99 Prometheus miti ve Zincire Vurulmuş Prometheusrsquoun bu tuumlrden bir yorumu iccedilin bkz Vernant 1996 s 173vd

124

olduğunu goumlstermek değil Heidegger ldquoher ccedileviri bir yorumdurrdquo diyor biz de koro

şarkılarını farklı bir şekilde yorumlayabilmek iccedilin boumlyle bir cuumlrette bulunacağız

125

3 ANTİGONE Antik Yunan tragedyaları iki yuumlzyıldan fazla bir suumlredir ccedilok farklı biccedilimlerde

okunageldi yorumlandı yeniden yazıldı Bu yorum ve okuma biccedilimlerinde oumlzellikle

19 yydan sonra iki farklı eğilimden soumlz edebilmek muumlmkuumlnduumlr Eğilimlerin ilki

temellerini Platon ve Aristotelesrsquoin attığı Descartesrsquoın kozmolojisiyle desteklenen ve

son aşamasında Hegelrsquoin yer aldığı bir duumlşuumlnce ccedilizgisini takip ediyor Oumlzellikle

Hegelrsquoin Antigone okumasıyla bu eğilimin temel arguumlmanları daha da netleşmiştir1

Kabaca oumlzetlemek gerekirse Hegelrsquoin tragedyayı ldquosonunda uzlaşıyla nihayetlenen

bir ccedilatışan değerler goumlsterisirdquo olarak ele alması bu ilk eğilimin temel arguumlmanını

oluşturmaktadır

Diğer tragedya yorumlama anlayışı ise yukarıda isimlerini saydığımız duumlşuumlnce

insanlarının oluşturduğu ccedilekim merkezinden kaccedilma eğilimi ve arzusunu goumlsterir Bu

ikinci akımın temellerinin atılması Nietzsche ile başlar Heidegger ve Derrida gibi

batı felsefesinin duumlşuumlnce kalıplarını sarsan duumlşuumlnuumlrlerin oluşturduğu bir iklim iccedilinde

devam eder Foucaultrsquonun deyimiyle bu duumlşuumlnce ikliminin itici guumlcuumlnuuml ldquoHegelrsquoden

kaccedilma girişimirdquo oluşturmaktadır Diğer taraftan kolaylıkla goumlruumllebileceği uumlzere bu

ikinci akım modernizm ve modern aklın eleştirisini de iccedilermektedir

Ccedilalışmamızın bu boumlluumlmuumlnde Antigone metinine yakından bakacağız Hegel ile

Heideggerrsquoin Antigone metnini okumalarına yer ayıracak ve koro şarkılarındaki

Yunan kozmolojisini tartışacağız Metnin ccediloumlzuumlmlemesine geccedilmeden oumlnce Antik

Yunan duumlnyasının kozmolojisiyle ilgili bazı bilgileri kısaca goumlzden geccedilirmemizin

yerinde olacağını duumlşuumlnuumlyoruz

1 Hegel Antigone ile ilgili fikirlerini Estetik (Vorlesungen uumlber die Aumlsthetik) ve Tinin Fenomenolojisi (Die Phaumlnomenologie des Geistes) dışında Hukuk Felsefesi (Grundlinien der Philosophie des Rechts) iccedilinde de ele almıştır

126

31 GREK KOZMOLOJİSİ

Antik Yunanrsquoın ndashen azından klasik ccedilağın- etkileşimli bir kozmolojiye sahip olduğunu

biliyoruz Yani evren belirli kategorilere ayrılmış durumda olsa da bu kategorilerin

her an birbirine temas halinde olduğuna inanılmakta boumlyle kabul edilmektedir

Rituumlellerin bu konudaki işlevlerini oumlnceki boumlluumlmde tartışmıştık Bu Antik Yunan

insanının evrenle buumltuumlnleşmiş olduğunu kendini ondan ayıramadığını goumlstermez Her

etkileşimli kozmolojide olduğu gibi Antik Yunan da insana oumlzguuml bir alanın

farkındaydı Nesneler hayvanlar cansız varlıklar ve tabii ki tanrılar farklı

oumlzellikleriyle insanın niteliklerinden ayrılabiliyordu Fakat bu ayrımlar insanın kesin

bir biccedilimde duumlnyadan kopması anlamına da gelmiyordu Vernant Yunanlıların hiccedilbir

zaman duumlnyayı unutmadıklarını her zaman kozmosla bağlantı iccedilerisinde hareket

ettiklerini hatırlatır Kozmosla bağlantılı eylemek demek insanın hem kendisiyle

hem de oumltekilerle belirli bir ilişki iccedilinde olması demektir

Delphoi tapınağında yazan ldquokendini bilrdquo soumlzuuml bizim zannettiğimiz gibi insanın kendini ccediloumlzuumlmlemesi ve iccedilgoumlzlem yoluyla oumltekilere goumlruumlnmeyen kişisel mahremiyetin gizli bir alanı ya da duumlşuumlncenin salt edimi olarak duran gizli bir ldquobenrdquoe geri doumlnuumlşuumln yolunu bulmaya youmlnelik bir ccedilağrı değildir Kartezyen cogito (duumlşuumlnuumlyorum oumlyleyse varım) Yunanlıların kendini bilme duumlşuumlncesine yabancıdır [hellip] ldquoKendini bilrdquo soumlzuuml sınırlarını bil demektir bir oumlluumlmluuml olduğunu bil ve tanrılara kendini eş kılmaya kalkma demektir2

Ccedilalışmamızın bu boumlluumlmuumlnde bazı başlıklar altında Greklerin kozmolojik

kategorilere yaklaşma biccedilimlerini kısaca accedilıklamaya ccedilalışacağız Grek insanının

oumlzellikle tanrılarla doğayla ve birbirleriyle kurdukları ilişkilerin niteliğini

oumlzetlemeye ccedilalışacağız

311 Kirlilik

Homeros ccedilağında Greklerin kirlilik duumlşuumlncesine uzak olduğu soumlylenmektedir

Kirliliği arındırma rituumlelleri daha sonra ortaya ccedilıkmış ve klasik tragedya yazarları

2 Vernant Jean-Pierre ldquoGreek Manrdquo Bulletin of the American Academy of Arts and Sciences Vol 47 No 8pp 44-50 American Academy of Arts and Sciences May 1994 s 44-45

127

tarafından ifade edilmişlerdir3 Bu durumun ardında yatan nedenleri kolaylıkla

anlayabiliyoruz Ccediluumlnkuuml kirlilik tehdidinin sık goumlruumllebilmesi iccedilin kategorilerin

birbirine kontrol dışı olağan dışı teması gerekmektedir Bu tehdidin Homeros

ccedilağında sık goumlruumllmemesi gayet mantıklıdır Ccediluumlnkuuml Homeros ccedilağı ldquoher şeyin yerli

yerinde durduğurdquo bir evrene aittir Duumlnya muntazam bir şekilde tanzim edilmiş

durumdaydı ve kategoriler arasında kusursuz bir ldquoduumlzenrdquo mevcuttu

ldquoVaktiyle tanrılar buumltuumln duumlnyayı yer yer kendi aralarında paylaşmışlardı Kavgasız guumlruumlltuumlsuumlz bir paylaşma (hellip)rdquo4

Platonrsquoun bu soumlzlerindeki ldquokavgasız guumlruumlltuumlsuumlzrdquo ifadesi bize henuumlz kirlilik

yaratacak bir ccedilatışmanın goumlruumllmediğini ima ediyor Zira mitolojinin bize anlattığı

kadarıyla bu paylaşımın hiccedil de kavgasız ve guumlruumlltuumlsuumlz olmadığını biliyoruz

Theogonia baba katli [Kronos vs Uranos ve Zeus vs Kronos] kardeş kavgaları

[Titanlar vs Zeus] ve ensest [Zeus amp Hera Uranos amp Gaia] gibi hikacircyelerle doludur

Fakat klasik tragedyanın vazgeccedililmez temalarından olan bu olgular henuumlz ldquotrajikrdquo

değildir Oidipus hikayesi bile Homerosrsquota ldquokirlilikrdquo duumlşuumlncesinden uzak bir şekilde

anlatılır

Oidipusrsquoun anasını goumlrduumlm guumlzel Epikastersquoyi bilmeden buumlyuumlk bir succedil işlemiş evlenmişti oğluyla Oidipus oumllduumlrmuumlştuuml babasını ve koynuna girmişti anasının tanrılar da accedilıklamışlardı bunu insanlara ansızın Oidipus youmlnetti gene de Kadmosoğullarırsquonı guumlzel Thebairsquode5

Kirlilik duumlşuumlncesinin beşinci yuumlzyıla doğru ortaya ccedilıkışının tarihsel ve toplumsal

koşullarını kestirebiliyoruz Bunu oumlnceki boumlluumlmde tartışmıştık

Beşinci yuumlzyıla geldiğimizde kirlilik kozmolojik sınırların ccediliğnenmesi sonucu

oluşan ldquotehlikeli bir guumlccedilrdquo olarak karşımıza ccedilıkıyor Tehlikenin derecelerinin

olduğunu goumlruumlyoruz Oumlrneğin savaşta oumllduumlrmek tehlikeli bir kirliliğe yol accedilmazken

akraba cinayeti ccedilok korkulan bir kirlenme hali yaratıyordu6 Bu derecelendirmenin

3 Bkz Douglas 1966 s 33-34 4 Platon Kritias ccedilev Erol Guumlney Luumltfi Ay Sosyal Yayınlar İstanbul 2001 s12 5 Homeros Odysseia Ccedilev Azra Erhat A Kadir Can Yayınları 16 Basım İstanbul 2005 XI Boumlluumlm sat 271-274 6 Bkz Oudemans 1987 s 83

128

yanında belli başlı succedillar konusunda ldquokasıtlı ve kasıtsızrdquo olup olmadığına goumlre

eylemleri birbirlerinden ayırabiliyorlar buna goumlre bir değerlendirmede

bulunuyorlardı Fakat kirlilik yaratan durumlarda bu ayrımlar kesinliğini yitiriyordu

Bunun en buumlyuumlk oumlrneği olarak Kral Oidipus verilebilir Oidipus baba katlini de

ensest ldquosuccedilrdquounu da ldquobilmedenrdquo işlemiştir Oidipus Kolonosrsquota oyununda bu

masumiyet durumu oumlzellikle vurgulanır7 Yine Theseusrsquoun bir ldquomeşru muumldafaardquo

sırasında kuzenlerini oumllduumlrduumlğuuml buna rağmen suumlrguumln edildiğini goumlruumlyoruz8 Bunlara

Aiasrsquoın bilinccedilsizce koyun suumlruumlsuumlnuuml katletmesi ile Heraklesrsquoin aynı şekilde

ccedilocuklarını oumllduumlrmesi oumlrnekleri de eklenebilir Buumltuumln bu durumlarda succedillar kasten

işlenmemiş bile olsa kirlilikten dolayı ldquoarınmardquo gereksinimi doğurmaktadır

Yunanistanrsquoda arınma yalnızca maddesel bir hijyen sorunu değildi daha ccedilok

kozmolojik kategorilerin yeniden ayrıştırılması olarak karşımıza ccedilıkıyordu Diğer

taraftan Platonrsquola birlikte bu inanışlar ldquoiyinin koumltuumlden ayrılmasırdquo ldquoduumlşuumlncenin

arındırılmasırdquo gibi fikirlere doumlnuumlştuuml Oumlrneğin Sophistrsquote Platon arındırmayı bir

ldquoayırma bilimirdquo olarak adlandırır

YABANCI [] Suumlzmek [diecircthein] seccedilip ayırmak [legomen] elemek [diattan] yabalamak saman ayırmak [brattein] iki şeyi birbirinden ayırmak [diakrinein] [hellip] Buumltuumln bu kelimeler ayırma duumlşuumlncesini [diairetika] ifade ediyor [hellip]

THEAİTETOS Peki ne ad vereceğiz bu sanata

YABANCI Ayıklama sanatı [diakritikecircn] [hellip] soumlzuumlnuuml ettiğim ayıklamalar ya iyiyi koumltuumlden ya da benzeri benzerden ayıran ayıklamalardır [hellip] iyiyi muhafaza edip koumltuumlyuuml atan ayıklama şekli[ne] arındırma [katharmos] adı verilir9

Arınma birccedilok şekilde uygulanabiliyordu Genellikle kirlenmiş olan kişiyle herhangi

bir temastan kaccedilınılıyordu Boumlyle bir temas ya da karşılaşma durumlarında tanrılara

kurban sunuluyordu Kurban genellikle bir hayvan ccedilok nadiren de bir insan oluyordu

Diğer youmlntem de kirlenmiş olanın bizatihi kendisinin kentten kovulma rituumlelini

7 Bkz Sophokles Oidipus Kolonosrsquota sat 980-990 8 Bkz Euripides Hippolytos Ccedilev Lamia Kerman MEB İstanbul 1949 sat 35 9 Platon Sophist sat 226b-e

129

iccedileriyordu Suumlrguumln etme bazen guumlnah keccedilisi ya da pharmakon mevzuunu tartışırken

goumlrduumlğuumlmuumlz gibi kirli kişinin oumllduumlruumllmesiyle de sonuccedillanabiliyordu10

Diğer taraftan buumltuumln ayırma ve arındırma ccedilabalarına rağmen muğlacircklık kolay kolay

giderilmesi muumlmkuumln olmayan bir tehdit olarak goumlruumlluumlyordu

Bu durum duumlzen [order] ile guumlccedil [power] arasındaki ilişki bağlamında anlaşılmalıdır Yunanlıların goumlzuumlnde kozmos sadece birbirinden keskin bir şekilde ayrılmış varlıkların duumlzeni değildi evren bir ccedilatışan guumlccediller savaşıydı Her varlığın bir sınırı olduğu kadar aynı zamanda onu aşacak bir guumlcuuml de vardı Bu yuumlzden hem kendi sınırlarıyla hem de diğer varlıklarla ccedilatışma doğuyordu11

Diğer taraftan her bir guumlccedil kendi iccedilinde de bir ikilik hatta ccedilok değerlilik

barındırıyordu Aiskhylosrsquoun Eumenidesrsquoinde Erinylerrsquoin durumu buna oumlrnek olarak

verilebilir Bu korkunccedil kan yiyici ccedilirkin yaratıklar oyunun sonunda Atina kentinin

yasalarının dayanağı olur kent refahı iccedilin vazgeccedililmez bir statuumlye yuumlkselirler

312 Tanrı İnsan

Buguumlnuumln ayırıcımodern duumlnyasında yaşayan bizler iccedilin 2500 yıl oumlnce yaşamış

insanların dinsel inanışlarını kavrayabilmek oldukccedila zordur Birincisi bizler ister

inanccedillı ister inanccedilsız belirli duumlzeyde laikleşmiş bir duumlnyada yaşarız Buradaki laik

soumlzcuumlğuumlyle12 yalnızca dinsel yaşam ile kamusal yaşamın birbirinden ayrılmasını

kastetmiyoruz daha da oumltesinde tanrısal evrenin beşeri duumlnyadan kutsal alanların

sekuumller yerlerden ayrılmasını da buna dahil ediyoruz Bizler ldquodinselrdquo olanı genellikle

aşkın bir şey olarak kavrarız ve yaşadığımız duumlnyanın dışında bir olgu olarak

duumlşuumlnmeye eğilim goumlsteririz Bu ldquodışarılıkrdquo durumu aslında tanrının beşeri duumlnyanın

oumltesinde ve dışında bulunmasını ima etmektedir Bizim duumlşuumlncemizde tanrı evreni

yaratmış ve onu kendi ldquohalinerdquo ndashgoumlrece olarak- terk etmiştir Vernantrsquoın deyişiyle

tanrının evrenle bağlantısı ldquobir işccedilinin işiyle olan bağlantısırdquona13 benzemektedir

Dolayısıyla bir ldquoyapıtrdquo olarak bizi yaratanın ndashtanrının- izini taşıdığımızı duumlşuumlnuumlruumlz

10 Bkz Oudemans 1987 s 85 11 Oudemans 1987 s 86 12 Laik soumlzcuumlğuumlnuumln Oidipusrsquoun babası Laiosrsquotan geldiği soumlylenir Laikos [lάίkόraquo ] halkın ya da halka ait din sınıfından (rahip) olmayan Bkz Klein 1966 laic maddesi s 859 13 Vernant 1996 s 104

130

Ama onu bulabileceğimiz tek yer kendi iccedilimizdir Kendi başımıza tanrıyla

kurduğumuz ilişki iki kişi arasındaki alışveriş gibidir Kim ve nerede olursam

olayım her şekilde bu ilişkiyi tekil birey olarak gerccedilekleştirebilmekteyimdir

Bizim bireyde hapsolmuş aşkın tanrı duumlşuumlncesini Antik Yunanrsquoda bulmaya ccedilalışmak

boşuna olacaktır Ccediloğu zaman kendi duumlnya algımızı başka kuumlltuumlrlere uygulamaya

ccedilalışırız Antik Yunan duumlnyasında ldquodinrdquo meselesiyle ilgili ccedilalışmalarda ya ldquoccedilok

tanrılırdquolık vurgusuyla karmaşık ve kaotik bir dini inanccedil duumlnyası resmedilir ya da

tanrıların tutarsızlıkları ve antropomorfik oumlzellikleri uumlzerinde durularak dinsel

inanışlar masalsı bir mitologyaya indirgenir İlk elden soumlylenmesi gereken şey şudur

Yunan tanrılarının beşeri duumlnyadan ayrı bu duumlnyanın oumltesinde aşkın bir evreni

yoktu Bizatihi kendi varlıklarıyla bu evrenin varlığını garanti ediyorlardı Evrenin

tamamlayıcı parccedilalarıydılar Diğer taraftan hiccedilbir şekilde bizim tanrı-işccedili evren-

yapıt koşutluğu Antik Yunan tanrıları iccedilin geccedilerli değildi Yunan kozmolojisi her

zaman başlangıcı ldquokaosrdquoa vermiş ve buradan doğan Gaia Eros Uranos gibi ilksel

guumlccedillerden duumlnyaya huumlkmeden tanrılarını yaratmıştı Dolayısıyla Zeus gibi bir tanrı

semavi dinlerin ldquoezeli ve ebedirdquo tanrısıyla hiccedilbir şekilde karşılaştırılamaz

Zeus adının ldquoparlamakrdquo anlamına geldiğini belirten Vernant parlamak ışıldamak

gibi soumlzcuumlklerden yola ccedilıkılarak Zeusrsquoun goumlğe ait bir tanrı olarak tasavvur

edilebileceğini soumlyler Fakat hemen ardından etimoloji konusunda bizi uyarır

Zeus adında parlamak koumlkuumlnuuml okuyoruz Bundan Zeusrsquoun aydınlık goumlkyuumlzuumlnuuml guumln ışığının parıltısını temsil ettiği sonucunu ccedilıkarıyoruz Boumlylece buumlyuumlk tanrılar ile diğer doğa guumlccedilleri arasında aynı tuumlrden eşdeğerlilik varsaymaya yelteniyoruz Boumlylece Zeus parlak goumlkyuumlzuumlne Poseidon suya Hephaistos ateşe Hera havaya Hermes ruumlzgacircra Dionysos şaraba demeter buğdaya vb bağlanır14

Bu tuumlrden bir sınıflandırma işleminin bizi yanlış bir duumlşuumlnce biccedilimine suumlruumlkleyeceği

accedilıktır Hiccedil şuumlphesiz Zeusrsquoun goumlkyuumlzuumlnuumln guumlccedilleriyle ya da Hephaistosrsquoun ateşrsquole

oumlzdeşleştirildiği durumlar vardır fakat Yunan tanrılarını bu şekilde accedilıklamak doğru

değildir Ccediluumlnkuuml tanrıların niteliklerinin ccedileşitliliği ve muğlacircklığı goumlzden kaccedilmış olur

Antik Yunanrsquoda bir tanrı theos eşzamanlı olarak birden ccedilok şey demektir Ccediloğu

14 Vernant 1996 s 96

131

zaman bu nitelikler birbiriyle ccedilelişir gibi goumlruumlnebilir oumlzellikle de ccedilağımızın tanrı

anlayışında boumlyle ccedilok boyutlu karakter oumlzelliği sergileyen bir tanrıyı tam olarak

anlamak muumlmkuumln değildir ldquoZeus parlak goumlkyuumlzuumlduumlr ama bir bakıma aynı zamanda

da gece goumlkyuumlzuumlduumlr ışığın efendisi olduğu iccedilin ışık iccedilinde ışık aracılığıyla goumlruumlluumlr

ama bunu gizleme guumlcuuml de vardırrdquo15 Bizim iccedilin bu iki Zeus birbiriyle ccedilelişiyor

gibidir Ama Zeusrsquoun onlarca isimle anıldığını da biliriz Oumlrneğin Zeus Basileus

olarak kraliyet guumlcuumlnuumln koruyucusu olan Zeus Zeus Herkeios olarak aile koruyucusu

olarak karşımıza ccedilıkar16 Ya da normalde duumlzeni akıl ve sağduyuyu temsil eder diye

duumlşuumlnduumlğuumlmuumlz Apollon tıpkı tanrı Panrsquoın yaptığı gibi insanları ve hayvanları

ccedilıldırtan etkiler goumlsterebilmektedir Suumlruumllere bir anda korku salmakta oumlğle vakti

insanlara ccedilılgınlık verebilmektedir O zaman adı Apollo Nomios olur17

Antik Yunan insanı bir tanrının adını anarken ccedilok katmanlı bir ifade kullanmaktadır

Goumlkyuumlzuumlndeki herhangi bir olayı Zeusrsquola ilişkilendirebilir ama bu goumlkyuumlzuumlnuumln

topyekun Zeus olarak algılandığı anlamına gelmez Goumlkyuumlzuumlnden gelen ve insanı

etkileyen kimi guumlccediller (yağmur yıldırım fırtına vb) Zeusrsquoun insanlarla ilişkiye

girdiği olaylar olarak goumlruumlluumlr bunlar aynı zamanda Zeusrsquoun da guumlccedilleridir

Dolayısıyla insan her an etrafındaki guumlccedillerin farkında olmalı bunların ldquoanlamınırdquo

kavrayabilmelidir

Zeusrsquoun [hellip] guumlcuuml buna uğrayanlar iccedilin ikili ccedilelişkili bir niteliğe buumlruumlnuumlr Bir yandan goumlkyuumlzuuml kılığına giren bu guumlccedil guumlnlerin mevsimlerin sırasıyla yinelenmesi doğru duumlzenli bir egemenlik anlamına gelir Diğer yandan goumlkyuumlzuumlnde bir saydamsızlık bir oumlnceden kestirilemezlik oumlğesi vardır18

Zeusrsquoun guumlcuumlnde olduğu gibi buumltuumln diğer Yunan tanrılarının da guumlccedillerinde aynı

muğlacirck niteliği goumlrebiliriz Oumlrneğin Aphroditersquonin niteliği sadece cinsel bir tutkuyla

sınırlı değildir onun temsil ettiği aşk evrenseldir Ona eşlik eden Eros ile birlikte

yeme iccedilme şarkı soumlyleme dans etme gibi tutkularla da ilişkilendirilmektedir Diğer

15 Vernant 1996 s 97 16 Bkz Oudemans 1987 s 94 17 Bkz Oudemans 1987 s 95 18 Vernant 1996 s 99

132

taraftan ilginccedil bir şekilde savaşın yıkıcılığıyla bağlantılıdır19 Aiskhylos Agamemnon

1478de Erosu intikam alma tutkusuyla ilişkilendirmiştir erocircs haimatoloichos ndash Kan

alıcı Eros20 Yine aynı şekilde Sofokles de Trakisli Kadınlarrsquoda Aphroditenin

tanrılar uumlzerindeki zaferlerinden bahsederek onun savaş ve muumlcadele ile olan

ilişkisini doğrular Bazı kentlerde Aphroditeye savaşın temsili Aphrodite Areia

olarak tapıldığı bilinmektedir21 Aphroditersquonin guumlcuuml bazen kendisinden uzak

durulması gereken bir yıkım guumlcuumlne doumlnuumlşebilmektedir Girardrsquoın cinsellik ve şiddet

arasında kurduğu ilişkide adlarını andığı gibi kız kaccedilırma tecavuumlz cinayet ve savaş

gibi olaylar Aphroditersquonin yıkıcı guumlcuumlnden kaynaklanabilmektedir Ancak bu yıkıcı

guumlccedil onun uumlretici-doğurucu guumlcuumlnden ayrılamaz Antik Yunanrsquoda Aphroditersquonin

guumlcuumlnuumln bir kentin varlığını suumlrduumlrmesi iccedilin gerekli olduğuna inanılırdı Bu inanccedil

doğrultusunda Atinarsquoda yardımsever bir tanrı olarak tapılmaktaydı22

Benzer bir kesinsizlik oumlrneği olarak tanrı Dionysosrsquou goumlsterebiliriz Dionysos

insanları kendinden geccedilirmeye evrendeki kozmolojik kategorileri (kadın-erkek ccediliğ-

pişmiş doğa-kuumlltuumlr kent-vahşi yaşam vs) birbirine karıştırmaya zorlar Diğer

taraftan Dionysosrsquoun kaynaklık ettiği mania kuumlltuumlruumlnuumln bireysel kurtuluş ve

oumlzguumlrleşmenin yolunu accedilan bir luumltuf olduğu da duumlşuumlnuumlluumlr Bu ikili durumu

Euripidesrsquoin Bakkhalarrsquoında ccedilok accedilık bir biccedilimde goumlrmek muumlmkuumlnduumlr Guumlnuumlmuumlzde

bazı yorumcular oyunda resmedilen tanrı Dionysosrsquoun ccedilok boyutluluğunu ve

muğlacircklığını goumlremeyerek onu yalnızca ldquokoumltuumlcuumllrdquo bir tanrı olarak ele alırlar Oysaki

Dionysos bu oyunda Yunan tragedyalarında goumlrebileceğimiz en muğlacirck karakter

olarak tasvir edilmiştir Ne kadın ne erkek gibidir Bir yabancıdır kente uzaklardan

gelmiştir ama aslen Thebairsquonin yerlisidir Keyif coşku ve neşe tanrısı adıyla anılır

[64] yaşlıları genccedilleştir [189] onun bastığı topraklardan ldquosuumlt bal ve şaraprdquo akar ona

19 Bkz Oudemans 1987 s 95 20 Eros soumlzcuumlğuuml Tuumlrkccedile ccedileviride ve bazı İngilizce ccedilevirilerde bulunmamaktadır Eros ile ldquokan almakrdquo fiilini yan yana duumlşuumlnemediğimiz iccedilin olsa gerek Metnin orjinali tam olarak kan alan eros anlamına gelmektedir Robert Browning ccedilevirisinde bu şekilde kullanıldığı goumlruumllmektedir [Eros The carnage-licker In the belly is bred] Bkz Browning Robert The Poetical Works of Robert Browning Volume 13 Smith Elder and Co London 1889 s 345 21 Nilson M P Geschichte der Griechische Religion I Muumlnchen 1941 s 490 aktaran Oudemans 1987 s 95 22 Oudemans agy

133

tapınan Bakkhalar neşe iccedilinde dans edip şarkı soumlylerler [687 723] fakat aynı

Bakkhalar hayvanları canlı canlı parccedilalayarak yerler [740] ona tapınanlardan Agave

kendi oğlu Pentheusrsquou parccedilalayarak oumllduumlruumlr Dionysos ldquobir boğayardquo ldquoccedilok başlı bir

ejderhayardquo ya da ldquoateş soluyan bir aslanardquo doumlnuumlşebilmektedir [1015] Oyunda

Tanrıya tamamen inanan ve ona buumlyuumlk bir sadakatle tapınan Agave de Dionysosrsquoa

inanmayarak ona koumltuumlluumlk etmeye yeltenen Pentheus da cezalandırılmaktadır Bu

durumu guumlnuumlmuumlz kozmolojisinden anlamamız oldukccedila zordur Bu garip durumdan

ccediloğu yorumcu Dionysosrsquoa ldquokoumltuumlrdquo bir nitelik atfederek kurtulmayı denerler Oysaki

boumlyle niteliksel bir sınıflandırma trajiğin oumlzuumlnuuml goumlzden kaccedilıracaktır

Benzer bir oumlrnek Euripidesrsquoin Hippolytos oyunundan verilebilir Hippolytos kendini

bakire tanrıccedila Artemisrsquoe adamıştır ama bu durum Aphroditersquoyi ihmal etmek

anlamına gelecektir Goumlruumllduumlğuuml gibi Antik Yunan duumlşuumlncesinde insan karşıtlık

ccedileşitlilik belirsizlik ve oumlnceden kestirilemezlik nitelikleri olan ve aşkın bir evrende

değil tam tersine beşeri duumlnyada bulunan tanrılarla birlikte yaşamak zorundaydı

Yunan tanrıları goumlkyuumlzuumlnde toprağın iccedilinde herhangi bir doğa olayında guumlnluumlk

hayatın iccedilinde agorada savaş meydanında politik bir tartışmada kısacası hemen her

yerde bulunabiliyorlardı İnsan tanrıların ccedileşitliliğiyle baş etmek zorundaydı Ama

bunu ldquokesinrdquo bir şekilde başaramayacağını da bilerek suumlrduumlruumlyordu bu muumlcadelesini

Yunan tragedyası biraz da bu bilincin uumlruumlnuumlduumlr

313 Doğa Kuumlltuumlr

İnsanın kurduğu medeniyetle ccedilıplak doğa arasına mesafe koyması gerekir Bu bir

ccedileşit zorunluluktur ama bunun kesin olarak başarılması da muumlmkuumln değildir Doğa

ccedileşitli şekillerde kuumlltuumlre bulaşmakta ve onu tehdit etmektedir İnsan doğanın

işlenmemiş olumsal kuralsız youmlnuumlnden suumlrekli olarak kurtulma ccedilabası iccedilindedir

İnsan uumlruumlnuuml olanın olmayandan ayrılması ccedilabasında ilk sırayı insanın bizatihi

kendisinin ldquoinsan olmayandanrdquo ayrılmasının aldığı şuumlphesizdir İnsan oumlncelikle

kendini hayvandan ayırmak zorundadır Bu ayırma da mutlak bir kesinliğe ulaşamaz

Mutlak bir yasası da yoktur Neyin insani neyin hayvana oumlzguuml olduğuna karar

vermek zordur Dolayısıyla insan boumlyle bir gerilimin uumlzerine kendini inşa etmeye

ccedilalışır Agambenrsquoin deyişiyle batı kuumlltuumlruumlnde insan hep ldquobeden ile ruhun bir canlı

134

ile bir logosrsquoun doğal (ya da hayvani) bir oumlğe ile doğauumlstuuml sosyal ya da ilahi bir

oumlğenin eklemi ve birleşimi olarak duumlşuumlnuumllmuumlştuumlrrdquo23 Dolayısıyla kuumlltuumlr denilen olgu

insanın bu ikili gerilimin bir bedene buumlruumlnuumlşuumlduumlr

Hesiodos İşler ve Guumlnlerrsquode hayvanı sınırları tanımayan yamyamlık (kendi tuumlruumlnuuml

yeme eğilimi) goumlsteren ve en oumlnemlisi de adalet duygusundan yoksun olarak

tanımlar24 İnsanın kendini uzak tutması gereken en oumlnemli ayrımlar bunlardır İnsanı

suumlrekli olarak tehdit eden doğa tam olarak bu uumlccedil nitelikte yatmaktadır Oumllccediluumlsuumlzluumlk

oumllduumlrme ve adaletsizlik İnsanın suumlrekli olarak konuşan-hayvan duumlşuumlnen-hayvan

alet kullanabilen-hayvan vs tanımlanması kuumlltuumlruuml yok edebilecek bu uumlccedil unsuru uzak

tutma arzusundandır

İnsanın geriliminin diğer ucu da onu tanrısal olanla ilişkiye koyar Sahip olduğumuz

logos techneacute bizim bir hayvan olmadığımızı suumlrekli olarak bize hatırlatır Bu

doğaya ait olmadığımız fısıldar Techneacutersquonin bize verdiği guumlccedil ile tanrısal bir

yanımızın olduğunu goumlruumlruumlz Oumlzellikle guumlnuumlmuumlzde techneacutersquonin geldiği aşamada artık

kendimizi doğanın efendisi bir ldquotanrırdquo gibi hissedebiliyor kendimizi hayvansı

yanımızdan tamamen ayırabiliyoruz Ayıramadığımız durumlara ilişkin son derece

kuvvetli kontrol mekanizmaları da geliştirmiş durumdayız [Hapishaneler

tımarhaneler huzur evleri akıl hastaneleri vs]

Antik Yunan tragedyasında insanın bu varoluşsal geriliminin sinir uccedilları accedilığa ccedilıkar

İnsan kendini hayvandan da tanrılardan da ayırmalıdır Ama nasıl Prometheus miti

ve Aiskhylosrsquoun Zincire Vurulmuş Prometheus tragedyası bize bu trajik gerilimi ccedilok

accedilık bir şekilde anlatmaktadır

Hesiodosrsquoun İşler ve Guumlnlerrsquode anlattığına goumlre insanoğlu altın ccedilağda tanrılara denk

bir hayat suumlruumlyordu Altın ccedilağın insanı yemek iccedilin ccedilalışmak zorunda değildi Toprak

kazma kuumlrek sallamadan kendiliğinden tahıl veriyor insanoğlu tanrıların sofrasında

oumlluumlmsuumlzlerle birlikte yemek yiyebiliyordu Sonra bu altın ccedilağ insanı yeryuumlzuumlnden

silinmiş yerine başka bir soy gelmişti Prometheus soumlyleni bu altın ccedilağı bize

23 Agamben 2009 s 24 24 Hesiodos İşler ve Guumlnler sat 276-79

135

hatırlatmaktadır Anlatıya goumlre Prometheus Zeusrsquou aldatmaya kalkmış kurban etinin

yenmeyen kısımlarını yağlarla kapatarak ona sunmuştur Zeus da bunun uumlzerine

insan soyunu yeryuumlzuumlnden kaldırmaya karar verir Bunun iccedilin ateşi insanlara vermeyi

reddeder Prometheus da gizlice bir rezene bitkisinin iccediline ateşi koyarak yeryuumlzuumlne

getirir Bunun uumlzerine tanrı Zeus Pandora ldquobelasırdquonı insanlara goumlnderir Artık

insanlar topraktan bir buğday tanesi gibi bitmeyecekler doumllleme yoluyla uumlremek

zorunda kalacaklardır Kendi kendine uumlreyen tahıllar iccedilin de aynı şey geccedilerlidir

Artık toprağa tohumun ekilmesi gerekmekte ve ancak aylar suumlren yorucu bir

ccedilalışmanın sonucunda toprağın uumlruumlnlerine kavuşulabilecektir İnsanın ldquoccedilalışmakrdquo

zorunda kalması Pandora ile başlar Ateş bu accedilıdan ccedilalışmayı simgelemektedir Ateş

her tuumlrluuml iş iccedilin kullanılacaktır fakat onun varlığı eski guumlzel guumlnlerin bir daha

gelemeyeceğinin de işaretidir Ateş bu yuumlzden iki youmlnluuml bir guumlccediltuumlr Hem lanetli hem

de kutsal hem kurtarıcı hem de yok edicidir Ateş insanın muğlaklığıyla karşılaştığı

ilk techneacute ilk pharmakonrsquodur Prometheus bununla da yetinmemiş kuumlltuumlre dair ne

varsa insana vermiş ve oumlğretmiştir Ateş oumlncelikle insanı ccediliğ yemekten alıkoymuştur

Eti pişirmek insanı hem vahşi doğadan bir hayvandan ayırır hem de oumlluumlmsuumlzlerden

bağını koparır Ccediluumlnkuuml oumlluumlmsuumlzlerin yiyecekleri25 tıpkı hayvanlarınki gibi ccediliğdir

Diğer taraftan Prometheusrsquoun oumlğrettikleri medeniyetin temellerini de atmaktadır

Prometheusrsquoun bilimleri icatları technesi sayesinde insanoğlu ldquodoğalrdquo yaşamdan

kuumlltuumlrel yaşama geccedilmektedir

Ve ben bu ağızsız dilsiz ccedilocuksu varlıklara nasıl verdim aklı duumlşuumlnceyi [hellip] İnsanlar goumlrmeden bakıyor Dinlediklerini anlamıyorlardı Uzun oumlmuumlrleri boyunca duumlş goumlruumlntuumlleri gibi Duumlzensiz gelişiguumlzel yaşıyorlardı [hellip] Sonra sayı bilgisini verdim onlara bu kaynak bilgiyi onlar iccedilin ben bulup ccedilıkardım Sonra harf dizilerine geldi sıra O diziler ki belleğidir her şeyin Anasıdır bilimlerin ve sanatların26

25 Oluumlmpos Tanrıları ldquoekmek yemez şarap iccedilmezlerrdquo Bkz Homeros İlyada V 341-2 Tanrıların iccedileceği nektardır ve ccediliğ olarak kabul edilir 26 Aiskhylos Zincire Vurulmuş Prometheus Ccedilev Azra Erhat Sabahattin Eyuumlboğlu Tuumlrkiye İş Bankası Kuumlltuumlr Yayınları 2000 sat 443-459

136

Prometheusrsquoun kuumlltuumlr kurucu roluuml Aiskhylosrsquota daha da belirginleştirilir Buumltuumln bu

techneacutersquoler ateşin guumlcuumlnde simgeleştirilir Ancak Jan Kottrsquoun da tespit ettiği gibi27

Aiskhylos ateşin insanlara eti pişirmesini de oumlğrettiğinden accedilıkccedila soumlz etmez

Tragedyarsquoda mitosta karşımıza ccedilıkan ldquokurbanrdquo motifi işlenmemektedir Belki de

Aiskhylos bu motifi hatırlatmaya bile gerek duymamıştır Ateş oldukccedila ccedilok şeyi

anlatmaktadır zaten Birccedilok kuumlltuumlrde olduğu gibi Antik Yunanrsquoda da ateş doğadan

kuumlltuumlre geccedilişi simgeleyen bir elementti Ateş insanın tanrılar duumlnyasıyla hayvanlar

duumlnyası arasında asılı kalmasının simgesiydi Vernant Prometheus mitini

ccediloumlzuumlmlerken bunu accedilık bir şekilde oumlzetler

Theogoniarsquoda İşlerde Hesiodosrsquoun anlatısı Prometheusrsquou tanrılarla insanların birbirinden ayrılmasının etkeni yapar birbirlerinden karşılıklı uzaklaşmalarını vurgular Ancak tanrılarla aralarındaki uzaklık buna bağlı olarak hayvanlarla da uzaklığı gerekli kılar Kurban toumlrenlerinin yerleştirilmesiyle tanımlanan insanın hayvanlar ile tanrılar arası konumunun ta kendisidir28

Boumlylelikle Yunanlıların tanrılarını her an yanı başlarında bulunan varlıklar olarak

duumlşuumlnduumlklerini ama diğer taraftan kendilerinden uccedilsuz bucaksız bir uzaklıkta

olduklarını da bildiklerini anlıyoruz Yunanlılar insanın kendisi ile tanrılar arasında

bir sınır ccedilizmesi gerektiğini biliyorlardı aynı sınırın zorunluluğu hayvanlar iccedilin de

geccedilerliydi Fakat sınırın tam olarak nerede başlayıp bittiğini tespit etmek kolay

değildi İnsan bir yanıyla tanrıya benziyordu onda tanrısal bir guumlccedil vardı Fakat bu

guumlccedil kaccedilınılmaz bir biccedilimde hybrisrsquoe yol accedilabilirdi ccediluumlnkuuml insanın ldquosonlu doğasırdquo

guumlcuumln bu derece fazlalığına asla dayanamazdı Sophoklesrsquoin kahramanları bu tuumlrden

ldquokarşı konulmazrdquo bir ilahi guumlccedille resmedilirler Fakat bu guumlccedil onları bir yandan

tanrılara denk(miş) gibi azametli kılarken diğer yandan onları vahşi hayvanlara

doumlnduumlruumlr Mitolojideki Herakles bu konuda iyi bir oumlrnek olabilir Herakles tipik bir

kuumlltuumlr kurucusudur Canavarları oumllduumlrmuumlş kente olimpik oyunları getirmiştir

Tanrısaldır yarı oumlluumlmluuml de olsa tanrılara eşit sayılır Ama aynı zamanda onun

27 Kott Jan Antik Tragedyalar ve Ccedilağdaş Yorumları Kudas ya da Bakkhalar Ccedilev Ayşe Selen Mitos-Boyut Yayınları İstanbul 2006 s 19 28 Vernant 1996 s 190

137

hayvansı yaban bir yanı vardır Sırtında aslan derisi bulunur akrabalarını

oumllduumlrmuumlştuumlr ve cinsel arzularını dizginleyememektedir vs29

Yunanlılar tanrısallık (oumlluumlmsuumlzluumlk) ile doğaya aidiyet (hayvansallık) arasındaki

sınırların nerede başlayıp nerede bittiğini asla kestiremeyeceklerini de biliyorlardı

Vernant bize kurban toumlreninin iki youmlnluumlluumlğuumlnuuml paradoksal boyutunu bu accedilıdan

goumlsterir Her ne kadar Reneacute Girard bu yorumu reddetse de30 kurban toumlreninin şiddeti

ldquosağaltamamardquo yanı sabittir Kurban toumlreni insanın muğlacircklığını bize accedilık bir şeklide

goumlstermektedir Ccediluumlnkuuml kurban tanrıya yakınlaşmak onunla yeniden ldquoakrabardquo olmak

iccedilin kullanılan bir eylemken (ki İbranice ve Aramice qrb koumlkuuml ldquoyakın olmardquo

ldquoyaklaşmardquo anlamına gelir31) aslında tanrı ile insanı bir kere daha ayırır Kurbanın

ccediluumlruumlyen kısımları insana duumlşerken ccediluumlruumlmeyen yerler (kemikler vs) tanrıya adanır

Prometheusrsquoun kurban toumlreninin insanlarla Zeusrsquou birbirine duumlşman etmesi gibi

insanın sunduğu her bir kurban da bu ldquoayrılığırdquo yeniden onaylar Kurban eti

pişirilerek yenmekte tanrısallığın ndashoumlluumlmsuumlzluumlğuumln- simgesi ldquoccediliğ olanlardquo insanın bağı

bir kere daha koparılmaktadır Kendi tuumlruumlnuuml yememekte aksine hayvanları yiyerek

onları kendi tuumlruumlnden ayırmaktadır Diğer taraftan doğayla da ayrım kendini goumlsterir

Kurban edilen hayvan (evcil) ile avlanan hayvan (vahşi) birbirinden ayrılır Bu ayrım

işlenen bitkilerle (pişmiş olarak goumlruumllen) yabanıl bitkiler (ccediliğ olarak goumlruumllen)

arasında da bulunmaktadır32

Yunanlılar iccedilin ldquosınır aşımırdquo demek Jenksrsquoin tanımıyla ldquokategorilerin birbirine

karışmasırdquo kategorilerin sınırlarının aşılması anlamına geldiği iccedilin hybris her zaman

iccedilin muğlacircklığın işaretidir Başka bir deyişle hybris zaten iki oumlğe arasında gerili

kalmış insanın Deleuze ve Guattarirsquonin Rhizomersquounda goumlrduumlğuumlmuumlz gibi

sabitlenemeyen akışkan iki oumlğe arasında suumlrekli gidip gelen konumundan dolayı her

an baş goumlsterebilecek bir olgudur Her an bir tanrının bir daimonun insana

ldquokarışmasırdquo soumlz konusu olabilir Aynı biccedilimde hayvani bir ilkenin insana bulaşması

29 Bkz Oudemans 1987 s 92-93 30 Bkz Girard 2003 s 147 31 Bkz Nisanyan 2004 Kurban maddesi Ayrıca aynı koumlk Arapccedilada akraba olma akrabalık ve yakınlık anlamlarını iccedilermektedir 32 Vernant 1996 s 189-190

138

da tehlikeli bir hybris olarak her an zuhur edebilir Agamemnonrsquoda kadının kocasına

ihanetini engerek yılanının davranışı olarak tanımlayan Aiskhylos bununla sadece

sıradan bir benzetme sanatı yapmaz Yunan kozmolojisinin temel bakışını da bize

accedilmaktadır Yunanlılar basit bir metaforun oumltesinde kocasını aldatan bir kadının

engerek yılanının etkisi altına girdiğini duumlşuumlnuumlrlerdi33 İstenildiği kadar ayrı

tutulmaya ccedilalışılsın doğanın guumlccedillerinden mutlak olarak azade kalmanın yolu yoktur

İnsanın kendini ilahi ve doğal guumlccedillerden ayırma ccedilabasının yanı sıra o guumlccedillerden

yararlanma olgusu da eş zamanlı olarak karşımıza ccedilıkmaktadır Medeniyetten uzak

tutulan guumlccediller medeniyetin hem kuruluşu hem de suumlrekliliği iccedilin gereken guumlccedillerdi

Herakles gibi bir kuumlltuumlr kurucusunda goumlrduumlğuumlmuumlz buydu Antigonersquonin birinci koro

şarkısında bahsi geccedilen ldquoboyunduruk altına alınan hayvanlarrdquo oumlzellikle de ldquovahşi

atlarrdquoın kuumlltuumlre katkıları tartışılmaz

İnsanın kuumlltuumlr kurmasının ateşle başladığını belirtmiştik Ateşle birlikte ateşin

ikiliğine karşılık tıpkı onun gibi bir pharmakonrsquoun Pandorarsquonın da tanrılar

tarafından insana goumlnderildiğini soumlyledik Pandora da insanın iki topos arasındaki

gerilimine koşutluk oluşturur Guumlzelliği oumlluumlmsuumlzlere benzemekte ama iccedilindeki

huylarıyla bir ldquokoumlpeğirdquo bir ldquotilkiyirdquo andırmaktadır34 neredeyse iccedilinde gizlenmiş bir

hayvan vardır Goumlruumlnuumlş ile gerccedilek Pandorarsquoyla birlikte birbirinden ayrılır boumlylece

Prometheusrsquoun ateşi bir narteksin iccediline gizlemesi gibi Pandora da tanrısal

guumlzelliğinin iccediline ldquovahşirdquo yanını gizlemiştir Bu oumlzelliğiyle Pandora ldquoinsanrdquodır

insanın temsilidir

Hesiodosrsquoun anlatısı Elpisrsquole Pandorarsquonın kuumlpuumlnde kapalı kalan Umutrsquola biter

Hesiodosrsquoa goumlre

O guumln bu guumlnduumlr insanların başı dertte Toprak bela doludur deniz bela dolu Geceler dert doludur Guumlnduumlzler dert dolu35

Hesiodosrsquoun umutsuz bitirişinin muğlacircklığını Vernant şu şekilde yorumlar

33 Oudemans 1987 s 91 34 Hesiodos İşler ve Guumlnler sat 68 35 Hesiodos İşler ve Guumlnler sat 100-102

139

Eğer altın ccedilağda olduğu gibi insan yaşamında yalnızca iyilikler olsaydı eğer buumltuumln belalar uzak dursa kuumlpuumln iccedilinde hapsolmuş kalsaydı ellerinde bulunanlardan başka bir şeyi ummaya gerek kalmazdı Eğer yaşam baştan aşağı umarsızca dert ile uumlzuumlntuumlyle dolu olsaydı artık Elpisrsquoe bile gerek kalmazdı Ancak koumltuumlluumlkler bundan boumlyle ayrılmaz biccedilimde iyiliklerle harmanlandığına bir de yarın başımıza neler geleceğini oumlnceden kestiremediğimize goumlre bize umudumuzu hiccedil kesmemek duumlşer36

Aiskhylosrsquota da Elpisrsquoe ilişkin benzer bir muğlacircklık soumlz konusudur Aiskhylosrsquoa

goumlre Prometheus ateşin yanında bir de ldquokoumlr umutrdquo hediye etmiştir insanlara Boumlylece

ldquooumlluumlm kaygılarından da kurtarmıştırrdquo insanoğlunu37 İnsan artık ne zaman oumlleceğini

bilemez38 Ama yine de oumlleceğini daha en başından bilir ldquoherkes oumllecekrdquotir ccediluumlnkuuml

Oumlluumlme dair bu bilginin muğlacircklığı mitteki Prometheus (ldquooumln-goumlruumlrdquo fore-thought)

Epimetheus (ldquoakla sonradan gelenrdquo after-thought) karşıtlığında sembolize edilir

İnsan bir yanıyla ateşi ccedilalan kurnaz Prometheus bir yanıyla da Pandorarsquoyı kabul

eden kardeşi Epimetheusrsquotur

Prometheusrsquoun ilk kurban yemeğine yol accedilan hilesiyle ortaya ccedilıkan ikiye boumlluumlnmuumlş anlamca bulanık yaşamdan kurtaracak tek şey Umutrsquotur oumlngoumlruumlduumlr ama koumlr bir oumlngoumlruuml kurtuluş yanılsaması hem iyilik hem de koumltuumlluumlk olan o umutrsquotur [hellip] Artık her şeyin bir tersi vardır kurban tanrılarla iletişim kurmanın tek yoludur ama aynı zamanda oumlluumlmluumller ile oumlluumlmsuumlzler arasındaki aşılmaz engelin kutsanması anlamına da gelir artık kedersiz mutluluk oumlluumlmsuumlz doğum cefasız sefa Epimetheusrsquosuz Prometheus kısacası Pandorarsquosız İnsan kalmamıştır39

314 Sosyal İlişkiler (Aile Evlilik Baba-Oğul vs)

Buumltuumln etkileşimli kuumlltuumlrlerde kişiler buguumln bizim anladığımız anlamda bireyselliği

ile değil toplumsal ilişkiler ağı iccedilerisinde tanımlanırlar Antik Yunan duumlnyasında da

bireylerin durumu bundan farksızdı Her bir kişi ndashaslında vatandaş demeli- resmi

anlamda sırasıyla adı baba adı ve bucak adıyla anılırdı Bucak adı kişinin doğduğu

yere karşılık geliyordu40 ldquoEv halkırdquonın Yunanca karşılığı oikos demekti ve oikos

ldquobu birimin kurucusundan onun ccedilocuklarından oğullarının ccedilocuklarından ve

36 Vernant 1996 s 191-192 37 Aiskhylos Zincire Vurulmuş Prometheus sat 247 38 Karş Platon Gorgias sat 523c-e 39 Vernant 1996 s192 Bu alıntıdaki ccedileviri hataları İngilizce baskısından kontrol edilerek duumlzeltilmiştir Bkz Vernant Jean-Pierre Myth and Society in Ancient Greece TransJanet Lloyd 2 Baskı Zone Books New York 1990a s 200-2001 40 Thomson 1995 s 123

140

torunlarının ccedilocuklarından oluşuyordurdquo41 Oikosrsquoun bu resmi tanımlanmasından da

rahatlıkla anlaşılabileceği uumlzere toplum duumlzeni babaerkil bir sisteme dayanıyordu

Oikosrsquoun anlamının daha kapsayıcı kullanıldığı durumlarda eve ait koumlleler ve yakın

akrabalar ndashoumlrneğin kuzenler- da bu birime dahil edilebiliyordu Oudemans bu

durumun kirlilik riskini arttırdığını belirtir Evlilik yoluyla lanetli ya da kirlenmiş bir

akraba edinerek aynı kirliliğe bulaşmak muumlmkuumlnduuml Tıpkı atalardan kan bağı yoluyla

kirliliğin geccedilmesi gibi42

Evlilik kurumunun Atinarsquoya Kral Kekrops zamanında geldiği soumlylenmektedir43

MOuml 3000 ile 1000 yılları arasında Yunan anakarasında kadının kaccedilırılarak ya da

satın alınarak elde edildiği daha eski doumlnemlerde de ilkel ortaklaşmacılık sistemi

goumlruumlnmekteydi44 Evliliğin mitsel anlatımını yukarıda tartışmıştık Mitin soumlylediği

accedilıktır İnsan evlilik sayesinde kendini hayvansal gelişi guumlzel kuralsız

ccediliftleşmeden ayırmıştır Dolayısıyla evlilik kuumlltuumlruumln en oumlnemli kurumlarından

biridir Kurumun oumlnemine rağmen kadının aile iccedilindeki değeri oldukccedila muğlacirck bir

yapıdadır Pandora mitinin ne kadar kurucu bir mit olduğu toplumsal yaşamdan

anlaşılabilir

Her Atinalı kadın evlenene kadar ya kyrios denen bir erkek akrabasının ya da kocasının koruması altındaydı Zorunlu olarak sahip olduğu giysileri ve takıları dışında lsquokadınınrsquo malı erkek korumanın goumlzetimindeydi[hellip] Kadınların guumlccedilluuml ve korkutucu duygulara sahip oldukları ve erkeklerin duygusal olarak yıkıma uğramak korkusuyla kadınların bu guumlduumllerini bastırmaları gerektiği ve bunun da haklılığı iddia edilmiştir45

Kısaca soumlylemek gerekirse kadının konumu Pandora gibi muğlacircktı Levi-Straussrsquoun

akrabalık yapısı tanımlamasına goumlre kadın toplumların iletişim aracı olarak

kullanılmaktaydı Levi-Strauss ensest yasağını kadının iletişim aracı olarak

41 Thomson agy 42 Oudemans 1987 s 96 43 Bkz Bilgin Nahit Antik Yunan Duumlnyası Felsefeden Ekonomiye Ed Nezih Başgelen Arkeoloji ve Sanat Yayınları İstanbul 2004 s 67 44 Bilgin 2004 s 67 45 Freeman Charles Mısır Yunan ve Roma Antik Akdeniz Uygarlıkları Ccedilev Suat Kemal Angı Dost Kitabevi Yayınları Ankara Ağustos 2003 s 212

141

kullanılmasıyla accedilıklıyor ve akrabalık sistemlerini bu yapı uumlzerine oturtuyordu46

Antik Yunan goumlz oumlnuumlne alındığında bu yapıyı az ccedilok goumlrebildiğimiz soumlylenebilir

Ancak yine de kadın erkeklerin elinde oradan oraya alınıp verilen bir eşya değildir47

Sadece bu accedilıdan meseleye baktığımızda kadının muğlacirck konumunu ve tam da bu

yuumlzden korku veren niteliğini goumlremeyiz Kadının bir oikosrsquotan ccedilıkarak başkasına

gidişi onu bir ldquomalrdquo konumuna duumlşuumlrmez Aksine kadın her iki oikosrsquoun da birbirine

temas ettiği ldquokişirdquo olarak tehlikeli bir konumdadır Kadın hem kendi ailesine hem de

kocasınınkine bağlı kalmak gibi zor bir goumlrevle karşı karşıyadır Ana-babaya saygı

nasıl olursa olsun en temel sorumluluklardan biriydi Aksi durumlar kirlenme ve

hybris riskini doğurabiliyordu48 Ancak kadının bu ldquoccedilifte oikosrdquoluluğu trajik sonuccedillar

doğurabiliyordu Oumlrneğin Antigone suumlrguumlndeki babasına eşlik etmek zorundaydı

Fakat boumlylesi bir refakat vazifesi kendi dişi doğasının ihlalini de ima etmekteydi

[Oidipus Kolonosrsquota 1368] Fenikeli Kadınlarrsquoda da Antigonersquonin Haimonrsquola

evlenmeyi reddettiği iccedilin babasıyla kaldığı soumlylenir [1678]

Medearsquonın şu uumlnluuml konuşması kadının konumunu oumlzetlemektedir

Yaşıyan [sic] ve duumlşuumlnenlerin en biccedilaresi biz kadınlarız Evvela kendimize bir koca satın almak ve vuumlcudumuza bir efendi vermek iccedilin para sarfına mecburuz Bu felaketten daha can yakıcı bir felaket var Asıl mesele budur İyi koca mı olacak yoksa fena koca mı Ccediluumlnkuuml kocasını terk etmek kadınlar iccedilin ayıp bir şeydir Ve onları reddetmek bizim iccedilin memnudur [hellip]Bizim iccedilin evde tehlikesi olmayan bir hayat geccediliriyoruz derler Budalaca duumlşuumlnce Uumlccedil defa kalkan elde muharebe safında bulunmayı bir tek ccedilocuk doğurmıya [sic] tercih ederdim[hellip] beni yabancı bir topraktan bir av gibi kaccedilıran bir kocanın hakaretleriyle karşı karşıya anasız kardeşsiz bulunuyorum 49

Bu konuşmada oumlnemli noktalardan biri kadının kendi ailesiyle olan bağının oumlzellikle

vurgulanmasıdır Bu bağlar kadının herhangi bir istenmeyen durumda kendi ailesinin

yanına doumlnebileceğini goumlstermektedir Ama asıl olarak kadının konumunu

bulanıklaştıran ve tehlikeli kılan şey miras konusunda goumlrduumlğuuml işlevdi

46 Bkz Levi-Strauss Claude Structural Antropology Trans Claire Jacobson amp Brooke Grundfest Schoepf New York 1963 s 47 47 Bu konuda bir eleştiri iccedilin bkz Ccedilakmak E Efe ldquoMit Soumlz ve Yazı Jack Goody ile Soumlyleşirdquo Cogito sayı 43 Yaz YKY İstanbul 2005 48 Bkz Oudemans 1987 s 97 49 Euripides Medeia Ccedilev Ahmet Hamdi Tanpınar Maarif Vekacircleti 1943 sat 230-260

142

Yabancı bir erkekten gebe kalacak kadının aile mirasını tehlikeye atacağı korkusu vardı Kadın mirasın meşru yoldan gelecek kuşaklara aktarılmasını sağlayan tek araccediltı50

V yy Atinarsquosında aileler ndashaslında aşiretler demek daha doğru olur- ve onların sahip

oldukları kadim gelenekler (oumlrneğin her ailenin kendine ait tapımları bulunmaktaydı)

ile kent youmlnetimi arasında dikkat ccedilekici bir gerilim vardı Bu aşiretler vatandaşlık

statuumlsuumlnuuml kontrol eder bir konumdaydılar Boumlyle bir aileye mensup olmadan

vatandaşlık haklarından yararlanılamıyordu Bu durum aristokrat ailelere buumlyuumlk

nuumlfuz sağlıyordu Kleisthenesrsquoin reformlarıyla bu ayrıcalıklar ve diğer siyasi guumlccediller

ellerinden alınmaya başlandı Bu gerilimli muumlcadelenin izlerini yunan

tragedyalarında goumlrmek muumlmkuumlnduumlr Bu konuda Oresteia uumlccedillemesi muumlkemmel bir

oumlrnek olabilir Yine aynı şekilde Antigone de bu ccedilerccedilevede okunabilir Hegelrsquoin

Antigonersquoyi ldquoaile ile devletin ccedilatışmasırdquo şeklinde okuması da temelde bu duumlşuumlnceye

dayanmaktadır

32 ANTİGONE

Antik Yunan kozmolojisine ilişkin birkaccedil oumlnemli hususu yukarıda muumlmkuumln

olduğunca oumlzetlemeye ccedilalıştık Hiccedil şuumlphesiz neredeyse bir tam yuumlzyılı kapsayan bir

doumlnemde yaşamış insanların duumlnya algısını kesin olarak kavrayabilmek muumlmkuumln

değildir Boumlyle bir iddiada bulunmamız soumlz konusu olamaz Burada yapmaya

ccedilalıştığımız hiccedil olmazsa Antigone metni bağlamında tartışacağımız birkaccedil kuumlltuumlrel

konu başlığına biraz yakından bakabilmekti Ccedilalışmamızın bundan sonraki

boumlluumlmlerinde Antigone metnine odaklanacağız

321 904-920 Satırlar

Metni incelemeye metnin sonundan bir oumlrnekle başlamak yerinde olacaktır Ccediluumlnkuuml

bu oumlrnek metni yorumlama farklılıklarının temelinde yatan nedeni yeterince

aydınlatacaktır Bilindiği gibi Yunan edebiyatı alanında uzmanlar ccediloğu zaman

metinlerin orijinalliği hakkında tartışırlar Bunlar arasında en uumlnluumlsuuml de Antigonersquonin

50 Freeman 2003 s 213

143

904 ile 920 satırları arasında kalan dizeler konusundadır Yunan tragedyaları

alanında ccedileviri ve yorumlarına en fazla guumlvenilen filolog Richard Jebb bu satırları

reddetmektedir

ldquoGrek tragedyasında bu satırların tamamının ya da bir kısmının uydurma olup olmadığı sorusu gibi ccedilok tartışılan bir kaccedil problem vardır Aristoteles (Retorik 3 16-9) 911 ve 912 satırları alıntılamıştır buumlyuumlk ihtimalle onun elindeki Sofokles metninde parccedilanın tamamı bulunmaktaydı Oumlyleyse ekleme şairin oumlluumlmuumlnden kısa bir suumlre sonra yapılmış olmalıdır [soumlz konusu eklemenin sorumluluğu] şairin oğlu Iophonrsquoa koumltuuml bir şaire ya da bir oyuncuya yuumlklenmektedir İtiraf etmeliyim ki uumlzerinde ccedilok uzun suumlre duumlşuumlnduumlkten sonra Sofoklesrsquoin 905 ile 912 satırları arasını yazdığına ikna olamıyorum [hellip] Esas nedenler (bana goumlre) kısaca şunlardır (1) 450-460rsquoda ifade edildiği gibi İlahi yasaların genel geccedilerliliği 905-907rsquodeki sınırlamayla accedilık bir şekilde bağdaşamaz (2) Daha ileri bir sınırlama da 911 vdrsquoda vardır [hellip] Antigone başka bir kardeşi olacağını duumlşuumlnseydi o zaman bu sorumluluk o kadar bağlayıcı olmayacaktı (3) 909-912 arasındaki yapı Sophoklesrsquoe yakışmıyorrdquo51

Jebbrsquoin ortaya koyduğu uumlccedil arguumlmana daha yakından bakalım Jebbrsquoin birinci itirazı

bir ccedileşit mantıksal ldquotutarsızrdquolığa ilişkindir Yani tutarlı bir karakter olması gerektiği

bir oumln kabul olarak alınan Antigone 450-460 satırlarında oumlluumlnuumln goumlmuumllme hakkının

evrensel bir yasa olduğunu bunu tanrıların ezeli ve ebedi olarak emrettiğini

soumlylerken 905rsquote52 bu yasayı sınırlandırır Eğer bir ana ya da bir eş olsaydı kentin

karşı koymasına rağmen boumlyle bir işe girişmeyecekti Antigone Doğaldır ki bu soumlzler

Antigonersquoye ilişkin tuumlm romantik bakışları yerle bir etmektedir Romantik bakış ldquobir

başkaldıranrdquo olarak Antigonersquonin ne olursa olsun direnişini arzulamaktadır

Dolayısıyla 905 satır romantikler iccedilin ya bir tutarsızlık ya da bir hayal kırıklığı

olacaktır Başka bir biccedilimde kabul edilmesi muumlmkuumln değildir Richard Jebbrsquoin ikinci

itirazı da aslında ilkine benzer bir tutarsızlıktır Antigone bu kez ilahi yasayı kardeş

iccedilin sınırlandırır Yani Antigone başka bir (yaşayan) kardeşe sahip olmuş olsaydı

boumlyle bir eylemde bulunmayabilecekti

51 Jebb 1891 s 164 52 906 satır Sabahattin Ali tarafından ldquohellipbuumltuumln şehre karşı gelecek bu işi uumlzerime almazdımrdquo (Sofokles 1941 s 64) şeklinde ccedilevrilmiş Oysa Guumlngoumlr Dilmen ccedilevirisinde bu dize bulunmamaktadır (Bkz Sofokles 1997 s 99) Bu dizeler Richard Jebbrsquoin ccedilevirisiyle şoumlyledir ldquoNever had I been a mother of children or if a husband had been mouldering in death would I have taken this task upon me in the citys despite What law ye ask is my warrant for that wordrdquo Bkz Jebb 1891 s 165

144

Goethersquonin de bu kısımla ilgili benzer bir itirazı bulunmaktadır O da Jebb gibi

parccedilayı Sophoklesrsquoe yakıştıramaz Oyun boyunca davranışlarını kabul edilebilir

gerekccedilelerle sunan kadın kahramanın bu kısımda ldquoccedilok koumltuumlrdquo ve neredeyse ldquokomiklik

sınırındardquo gerekccedileler53 sunmasını bir tutarsızlık ve hata olarak goumlruumlr Goethe

kuramcıların bu parccedilanın sonradan ekleme olduğunu kısa suumlrede kanıtlayacaklarına

da kesin goumlzuumlyle bakar54

Jebb Herodotrsquoun anlattığı bir hikacircyeyi oumlrnek olarak goumlsterir Hikacircyeye goumlre Pers

kralı Darius Intaphernesrsquoi bir sebepten succedillar ve buumltuumln ailesinin oumlluumlmuumlnuuml emreder

Fakat Intaphernesrsquoin karısının yalvarmaları uumlzerine Darius onu ve seccedileceği bir kişiyi

bağışlayacağını soumlyler Kadın da kocası ve ccedilocukları yerine erkek kardeşini seccediler

Darius neden kocası ve ccedilocukları dururken kardeşini seccediltiğini sorduğunda da kadın

Antigonersquonin 909-912 dizelerde kullandığı arguumlmanı -neredeyse aynen- kullanır

(Heredotos III-119) Jebbrsquoe goumlre Antigonersquonin arguumlmanları buradan aynen

ldquoalınmıştırrdquo ccediluumlnkuuml satırlar neredeyse benzer oumllccediluumlde yazılmışlardır55 Jebb ldquokardeşlik

bağının abartılmasınırdquo ldquoilkel sofizmrdquo olarak tanımlar ve bu tuumlr akıl yuumlruumltmelerin

ccedilağın oumlnemli bir karakteristiği olduğunu iddia eder Ardından da Aiskhylosrsquoun

Oresteiarsquosından bir oumlrnek verir Apollonrsquoun ccedilocuğun gerccedilek ldquokaynağırdquonın baba

olduğunu savunurken Athenarsquonın da kendisini bir annenin doğurmadığını

53 Diğer taraftan Hegel Tinin Goumlruumlnguumlbilimirsquonde Antigonersquonin Poluumlneikesrsquoe verdiği bu ldquodeğerirdquo yerinde bulur Ccediluumlnkuuml aile bireye verili-statik-varlık olarak yaklaşır Ama bu yaklaşma biccedilimi en yuumlksek seviyesini kız ve erkek kardeşler arasında bulur Kız kardeş yalnızca erkek kardeş tarafından tam olarak tanınabilir Aile iccedilindeki ilişkilerde bir evlat olarak ya da bir eş olarak ldquokadınınrdquo kendini tikel olarak bilmesi muumlmkuumln değildir Yalnızca erkek kardeşle olan ilişkisi katıksızdır ldquoonlar aynı kandandırlar ama bu onlarda bir dinginlik ve dengeye ulaşmıştır Bu yuumlzden birbirlerine istek duymazlar tersine birbirlerine karşı oumlzguumlr bireyselliklerdir [hellip]Erkek kardeş kız kardeş iccedilin dingin benzer genelde bir varlıktır kız kardeşin onda tanınması arıdır ve doğal bir ilişki ile karışmış değildir[hellip]Erkek kardeşin yitişi bu yuumlzden kız kardeş iccedilin onarılmaz bir şeydir ve ona karşı oumldevi en yuumlksek oumldevdirrdquo Hegel Tinin Goumlruumlnguumlbilimi Ccedilev Aziz Yardımlı İdea Yayınevi İstanbul Şubat 1986 s 278-279 sect 457 54 Goethe J W v Eckermann J P Soret F J tr Oxenford J Conversations of Goethe with Eckermann and Soret London George Bell 1875 s 227-228 Antigonersquonin bu parccedilasının orijinalliği konusundaki tartışmalar iccedilin ayrıca Bkz Cropp Martin Antigones Final Speech Greece amp Rome Second Series Vol 44 No 2 Cambridge University Press (Oct 1997) pp 137-160 ve Murnaghan Sheila Antigone 904-920 and the Institution of Marriage The American Journal of Philology Vol 107 No 2 The Johns Hopkins University Press (Summer 1986) pp 192-207 55 Jebb 1891 s 260

145

soumlyleyerek reyini Orestesrsquoten yana kullanışını bu tuumlrden bir sofizm olarak

değerlendirir

Jebb dizelerle ilgili yorumlarında oumlnemli bir soru sorar Dizelerin bu lsquohatarsquosı Antik

Yunanrsquoın duumlşuumlnme tarzındaki bir acayiplik olarak mazur goumlsterilebilir mi Bu soru

aslında meselenin filolojik ya da edebi bir sorun olmanın da oumltesinde olduğunun

kesin bir işaretini vermektedir Ancak Jebb bu ldquoacayiprdquoliği kuumlccediluumlmseyerek bize goumlre

gerccedileği ıskalamıştır Doğru soruyu sormuş ancak cevabını yanlış vermiştir

Sorun her yorumcunun metne kendi duumlnya algısından iccedilinde bulunduğu kozmolojik

algıdan bakıyor olmasından kaynaklanmaktadır Daha doğru bir yorum yapabilmek

iccedilin kendi kozmolojik algımızdan sıyrılmak ve inceleyeceğimiz metnin

kozmolojisine olan yabancılığımızın en azından farkında olmamız gerekir Aksi

taktirde bizim evren algımızdan ccedilok farklı bir ldquoduumlşuumlnce tarzırdquo olan bir kuumlltuumlre kendi

ldquotarzrdquolarımızı yuumlkleyerek o kuumlltuumlruumln bir uumlruumlnuuml olan edebiyat yapıtını asimilasyona

uğratabiliriz Oumlrneğin Jebb Antigonersquoyi bir Hıristiyan şehidiyle H Boumlll de Ulrike

Meinhofrsquola karşılaştırabilmişlerdir56 Son yıllarda akademik duumlnyada bu tarz

karşılaştırmalı ccedilalışmaların arttığını soumlyleyebiliriz Bu tuumlr ccedilalışmaların temel sorunu

karşılaştırılan alanlardan birinin diğerine oranla ccedilalışmanın merkezinde daha fazla

yer almasıdır Bu da bir tarafı anlamak iccedilin diğer tarafın karakteristiğinin baz

alınması gibi eğilimlerin goumlruumlnmesine sebebiyet verebilmektedir

Daha oumlnce tragedya okuma eğilimlerinden soumlz ederken bunların farklı

kozmolojilerden beslendiğini belirtmiştik Ayırıcı kozmolojilerin etkisinde iki ana

akımdan soumlz edilebilir Bunlardan ilki konvansiyonel yorumlar diğeri ise Hegelyen

yorumlardır Konvansiyonel yorumcular oumlrneğin Antigonersquonin temel konusunun

adalet olduğunu soumlylerler Oyuna birbirinden kesin sınırlarla ayrılmış iki mutlak

adaletin ccedilatışması olarak bakarlar Fakat bu ccedilatışmada Antigone mutlak olarak haklı

Kreon ise tamamen haksızdır Bazen Kreonrsquoun başlangıccedilta iyi bir youmlnetici olduğu

ama sonradan despotlaştığı belirtilse de son kertede kendisine masum bir kızın

yıkımına neden olmuş biri goumlzuumlyle bakılır Bu akımın oumlncuumlsuuml Schlegelrsquodir Jebb

56 Oudemans 1987 s 3

146

Reinhardt Diller Else ve Kamerbeek gibi isimler sayesinde de hacirckimiyetini

korumuştur57 Simone Weilrsquoden Virginia Woolfrsquoa Louis MacNeicersquoden Marguerite

Yourcenar ve Jean Anouilhrsquoe pek ccedilok duumlşuumlnuumlr ve yazarın benzer bir şekilde

Antigonersquoyi sivil bir isyancı bireysel bir başkaldıran politik bir vatandaş ve feminist

hareketin oumlncuumlsuuml olarak anladığı da goumlruumllmektedir58 Uumllkemizde de bu tarz bir

yorumlama eğiliminin guumlccedilluuml olduğunu rahatlıkla soumlyleyebiliriz Oumlrneğin

Antigonersquonin Mitos-Boyut Yayınevirsquonden basılmış ccedilevirisinin arka kapak yazısında

oyunun kahramanı Antigonersquonin ldquoKreonrsquoun ldquoceberutrdquo devlet anlayışına

başkaldırdığınırdquo ve onun bir ldquoinsan haklarırdquo ve ldquooumlzguumlrluumlkrdquo savunucusu olduğu

belirtilir59 Aynı kitabın oumlnsoumlzuumlnde ccedilevirmen Guumlngoumlr Dilmen Antigonersquonin

ldquokişiliğinde bir zaaf goumlruumllemediğinirdquo onun oyun boyunca ldquohiccedil pişmanlık

duymadanrdquo ldquokonumunu değiştirmedenrdquo ilerlediğini soumlyledikten sonra Kreonrsquou

Antigonersquonin ldquotam karşıtırdquo olarak tanımlar60

Bu yorumlama geleneğinde Antigone genellikle tragedyanın tek protagonisti olarak

değerlendirilir Oumlrneğin Muumlllerrsquoe goumlre Kreon Teiresiasrsquoın oumlğuumltlerine boyun eğdiği

iccedilin tutarsızdır Bu yuumlzden de trajik kahraman olmaz61 Benzer bir ldquotutarlılıkrdquo

tartışmasını 904ndash920 satırların orijinalliği konusunda yapmıştık Bu tutarlılık

meselesi aslında kozmolojinin ipucunu vermektedir Ayırıcı kozmolojiler kategorileri

suumlrekli olarak birbirinden ayrı duumlşuumlnduumlklerinden oyunlardaki paradoks durumlarını

genelde goumlrmezden gelme ya da reddetme eğilimindedirler Ccediloğunlukla da bu tuumlr

durumlar yazarın başarısızlığı olarak nitelendirilir

Antigone ve Kreon arasındaki bu kesin ayrım Antigone tarafından temsil edildiği

duumlşuumlnuumllen ilahi alan ile Kreonrsquoun temsil ettiği duumlşuumlnuumllen beşeri alan arasında kendini

goumlsterir Kreonrsquoun yasaları sadece insan emridir tanrısal bir yasa iması yoktur

Dolayısıyla Kreon Antigonersquonin bulunduğu kutsal statuumlye asla erişemez Bu

57 Oudemans 1987 s107 58 Bu konuda bkz Walsh Keri Antigone in Modernizm Classicism Feminism and Theatres of Protest Yayınlanmamış Doktora Tezi Princeton University New Jersey 2009 59 Bkz Sofokles 1997 60 Bkz Dilmen Guumlngoumlr ldquoOumlnsoumlzrdquo Sofokles 1997 s 15 61 Oudemans 1987 s 108

147

ccedilerccedilevede Antigonersquonin temsil ettiği ve ısrar ettiği ilahi yasalar ldquobizatihi doğanın

kendisinin isteğidirrdquo62 Bu durumda Antigonersquonin ilahi ve doğaya ait olan karakteri

ile Kreonrsquoun doğa-dışı kuumlltuumlre ait ve beşeri alanı temsil edişi karşı karşıya gelir

Goumlruumllebileceği uumlzere konvansiyonel yorumlama ayırıcı kozmolojiden kaynaklı

olarak indirgemecidir ve aslında tragedyaların trajik niteliğini tek boyutlu hale

getirirler ccediloğu zaman da trajikliğini ortadan kaldırırlar63

Oumlrneğin Charles Knapp Antigonersquoyi doğru duumlşuumlnce ndash yanlış duumlşuumlnce akıl ndash akıl

dışılık gibi ikili karşıtlıklarla yorumlarken Sophoklesrsquoin Antigonersquoyi tamamen

masum Kreonrsquou ise hatalı davranan biri olarak resmettiği fikrini baştan kabul eder64

Bu ccedilerccedilevede 904ndash920 satırlarının da tahmin edilebileceği uumlzere sonradan ekleme

olduğunu duumlşuumlnmektedir65

322 Hegelrsquoin Antigone Okuması

Ayırıcı kozmolojilerin ikinci yorum geleneğinin kaynağını Hegelrsquoden aldığını daha

oumlnce soumlylemiştik Bu gelenekteki yazarların temel arguumlmanlarını Hegelrsquoin fikirleri

oluşturmaktadır Ancak yine de bu kadar ldquogenelleştiricirdquo bir iddianın mutlak anlamda

doğruluğu tartışmalıdır Hegelrsquoin bizatihi kendisinde bile yer yer tutarsızlaşan fikirler

varken onun fikirlerinden hareket ettikleri soumlylenen bir topluluğun tutarlı bir fikirsel

buumltuumlnluumlk oluşturduğunu soumlylemek pek doğru olmaz Ama Hegelyen yorumlama

geleneğinin tipik oumlzellikleri belirtilebilir belki bunlar da Hegelrsquoin uzlaşı duygusu

[Das Gefuumlhl der Versoumlhnung] dediği şeyden tuumlremiş goumlruumlnmektedir66 Hegelrsquoin

yorumu ccedilatışmaları uyumlulaştırıcıdır Bu aslında Alman İdealizmi denilen duumlşuumlnce

akımın genel eğilimi olarak addedilir Temel hedef oumlrneğin Kantrsquoın yaptığı gibi

doğru ile yanlış iyi ile guumlzel gibi değer arasında kesin ayrımlara gitmek değil

varolan ldquoayrımları birleştirmekrdquo ldquokarşıtları uzlaştırmakrdquotır Kantrsquoın yapmaya

ccedilalıştığı şeyler ve değerler arasında kesin sınırlar ccedilizme ccedilabası ldquokritikrdquo felsefe olarak

62 Reinhardt K Sophokles Frankfurt am Main 19764 (1933) s 86 Aktaran Oudemans 1987 s107 63 Bkz Oudemans 1987 s 108 64 Knapp Charles ldquoA Point in the Interpretation of the Antigone of Sophoclesrdquo The American Journal of Philology Vol 37 No 3 The Johns Hopkins University Press 1916 pp 300 65 Knapp 1916 s 310-11 66 Hegel 1975 s 1193-1197

148

adlandırılırken Alman idealizminin bu birleştirme ve uyumlulaştırma ccedilabası ldquosistem

felsefesirdquo olarak isimlendirilir67

Hegelrsquoin sistemini kapsamlı olarak tartışmak bu ccedilalışmanın boyutlarını aşacaktır

Burada yapmaya ccedilalışacağımız Hegelrsquoin oumlzellikle de Antigone ile doğrudan ya da

dolaylı olarak ilişkili fikirlerinin bir oumlzetini sunmaktan ibarettir

Hegel insanın kendi oumlz bilincine ldquoarzuda ve arzuylardquo ulaştığını soumlyler68 İnsan ancak

bir şeyi arzuladığında ve bu arzusunun farkında olduğunda kendi kendinin de

bilincinde olabilmektedir Ccediluumlnkuuml arzulayan daima Benimdir arzu daima benim

arzumdur Arzuladığım ve arzumun farkında olduğum iccedilin arzuladığım şeyin ldquoben-

olmayanrdquo olduğunu da goumlruumlruumlm İnsanın etten kemikten başka bir deyişle hayvansı

yanı oumlrneğin su iccedilmeyi arzuladığında arzuladığı şeye karşı olumsuzlayıcı bir

eylemde bulunmak zorundadır Temel olarak bu eylem suyun ldquotahrip edilmesidirrdquo

suyu iccedilen insan ldquosuyun doluluğuylardquo kendi arzusunun ldquoboşluğunurdquo doldurur suyu

değişikliğe uğratır onu bedeninin organik parccedilası yaparak kendinin kılar Su artık

ldquosu-olmayanardquo doumlnuumlşuumlr Dolayısıyla arzunun giderilmesine youmlnelik her eylem bir

olumsuzlama olacaktır Aslında bir hayvanın arzulaması ve eylemi de benzeri bir

suumlrece karşılık gelmektedir Fakat Hegel hayvanla insan arasındaki farkı arzu

ldquonesnesine bağımlılıkrdquo noktasında koymaktadır Hayvan da oumlrneğin bir bitkiyle

beslenirken bitkiyi tahrip edip kendi organizmasının bir parccedilası kılar fakat yine de

onu ldquoaşmayırdquo başaramaz hayvan bitkiye tamamen bağımlıdır69

Hayvan hayvansal İsteğinde olumsuzlanmış Doğanın uumlstuumlne bu İsteğin doyuma ulaştığı anda yine doğanın iccediline duumlşmek iccedilin yuumlkselir ancak Bundan oumltuumlruuml Hayvan ancak Selbst-gefuumlhlrsquoe yani kendinin-duygusuna (Kendini-duyuşa) ulaşabilir ama Selbst-bewusstseinrsquoa Kendininbilincine ulaşamaz yani kendinden soumlz edemez ldquoBenhelliprdquo diyemez70

67 Bkz Goumlkberk Macit Felsefe Tarihi 6 Basım Remzi Kitabevi İstanbul 1990 s 435 68 Hegel 1986 sect 168-190 Metinden yapılan alıntıları İngilizce ccedilevirisiyle karşılaştırarak vermeye ccedilalıştığımız iccedilin dipnot referanslarında sayfa numarası yerine orijinal metinde bulunan paragraf numaralarını [sect] işareti ile belirteceğiz İngilizce ccedilevirisi iccedilin bkz Hegel G W F Phenomenology of Spirit Trans A V Miller Oxford University Press Oxford 1977 69 Bkz Hegel 1986 sect 258 70 Kojegraveve 2001 s 43

149

Hayvan verilmiş varlık olarak etten kemikten bir varlık olarak kendini aşamamakta

kendisiyle arasına mesafe koyamamaktadır Suumlrekli olarak ldquodoğalrdquo bir şeyi istediği

iccedilin hep ldquodoğaya aitrdquo bir şeyi istediği iccedilin kendisi de doğaya ait olarak kalır Boumlyle

bir ben hayvansal bir ben olacak ve sadece kendinin duygusuna sahip olacak

kendine ve başkalarına kendisini ancak oumlzduygu olarak accedilacaktır Kendinin-bilincine

hiccedilbir zaman ulaşamayacaktır Hegelrsquoe goumlre kendinin-bilincine ulaşabilmek iccedilin

isteğin verilmiş varlığa değil bir varlık-olmayana youmlnelmesi gerekir

Varlığı istemek kendini bu Varlıkla doldurmaktır kendini ona kul etmektir Varlık-olmayanı İstemek ise kendini varlıktan bağımsızlaştırmaktır kendi oumlzerkliğini Oumlzguumlrluumlğuumlnuuml gerccedilekleştirmektir Demek ki insanoluşturucu olması iccedilin İsteğin bir varlık-olmayana yani bir başka İsteğe bir başka accedilgoumlzluuml boşluğa bir başka Bene youmlnelmesi gerekir Ccediluumlnkuuml İstek varlığın bulunmayışıdır (yokluğudur) (accedil olmak besinden yoksun olmaktır) Varlıkta hiccedilleyen bir Hiccedilliktir ve var olan bir Varlık değildir71

İnsanı ldquoinsanrdquo yapan başka bir deyişle onu hayvandan ayıran şey onun yalnızca

ldquovarolan doğal bir varlığırdquo istemekle yetinmemesi ve arzunun bizatihi kendisini

istemesindedir İnsanın ldquoinsan yapıcırdquo arzusu bir başkasının arzusunu arzulamaya

youmlnelir Hegelrsquoin deyişiyle bir başkası tarafından insan olarak bilinip-tanınmak ve

kabullenilmek ister Hegelrsquoe goumlre bu noktadan itibaren muumlcadele başlayacaktır

Ccediluumlnkuuml esas olarak benim bilinip-tanınmam arzuladığım nesne uumlzerindeki hakkımın

bilinip tanınmasıdır Dolayısıyla bu beni hakkımın tanınması iccedilin başkaları uumlzerinde

uumlstuumlnluumlk kurma ccedilabasına youmlneltecektir İnsanı hayvandan ayıran bir oumlzellik de burada

bulunmaktadır

Hayvanın buumltuumln İstekleri son ccediloumlzuumlmlemede onun hayatını koruma isteğinin sonuccedillarıdır O halde insansal İstek bu koruma İsteğini yenmek durumundadır Başka bir deyişle insan (hayvansal hayatını) insansal İsteğinin sonucu olarak tehlikeye atarsa insan olarak ldquokendini ortaya koyarrdquo Bu tehlikede ve bu tehlike aracılığıyladır ki insan gerccedilekliği gerccedileklik olarak kendini yaratır ve accedilımlar72

Kısacası ldquohayati olmayanrdquo bir şey (oumlrneğin ahlaki bir değer) uğruna insan kendini

kendi hayatını tehlikeye atabilmektedir Bu onu insan yapan oumlzelliğidir İnsanın bir

71 Kojegraveve 2001 s 44 72 Kojegraveve Alexandre ldquoGiriş Olarakrdquo Hegelrsquoi Okumak Ed ve Ccedilev Tuumllin Bumin Kabalcı Yayınları İstanbul 1993 s 34

150

başkasının isteğini istediğini belirttik Dolayısıyla insan olabilmek iccedilin bir istekler

yığınına ihtiyaccedil vardır Daha basit bir dille ifade edecek olursak insan bir başkasının

isteğine ve bir başkası tarafından tanınıp bilinmeye ihtiyaccedil duyuyorsa eğer insan bir

topluluk halinde yaşamak zorundadır Dolayısıyla topluluk (toplum) ldquobirbirini İstek

olarak karşılıklı olarak isteyen İstekler topluluğu olması bakımından toplulukturrdquo73

Hiccedil şuumlphesiz boumlyle bir topluluğun bir ldquoistekler savaşırdquo olarak kurulduğu accedilıktır

Hegel bu suumlreci ldquokoumlle-efendi diyalektiğirdquo dediği bir suumlreccedille anlatır74 Burada bu

diyalektiğin ayrıntılarına girmeyeceğiz Bir ldquomuumlcadelerdquo suumlreci olduğunu soumlyleyerek

oumlzetleyebiliriz bu diyalektiği İnsan ldquoolumsuzlayıcı ve yıkıcırdquo olmak zorunda olan

bir eylemle kendi tikel değerlerinin bir başkası (aslında buumltuumln başka insanlar tuumlmel

tarafından) tanınması iccedilin bir muumlcadeleye girişecektir Bir prestij muumlcadelesidir bu

ve biyolojik bir zorunluluğu olmadığı gibi insan bu muumlcadelede biyolojik hayatını

da tehlikeye atar Bu savaşın sonucu olarak bir taraf oumlluumlmden duyduğu korkuyla

oumltekine boyun eğer oumltekinin efendiliğini kabul eder Hegel Koumllelik ve Efendilik

arasındaki diyalektik suumlreci boumlyle başlatır

Hegel Tin başlığı altındaki ilk kısımda ccedilok tanrıcı bir devlet modelinin yapısını

anlatır75

Bu devletin bu ccedilok tanrıcı toplumun oumlzsel temel karakteri Efendilerin devleti Efendilerin toplumu olmasıyla belirlenmiştir Ccedilok tanrıcı devlet vatandaş olarak yalnızca efendileri tanır Savaş yapan kişi vatandaştır ancak ve savaşı da ancak vatandaş yapar Ccedilalışma ise Toplumun ve devletin kıyısında (marjında) bulunan koumllelerin işidir 76

Devlet ile aile arasında da bir ayrım vardır Devlet insanın tuumlmel yanını aile ise tikel

yanını bilip-tanımaktadır Oysaki bu ccediloktanrıcı devlette tikel mutlak olarak

dışlanamamıştır Boumlyle bir devletteki efendi yanlıca koumllelerin efendisi ve

gerektiğinde bir savaşccedilı değil aynı zamanda ndashzorunlu olarak- bir ailenin de uumlyesidir

73 Kojegraveve 1993 s 32-33 74 Bkz Hegel 1986 sect 178-196 Hegelrsquoin Koumlle-Efendi diyalektiğinin accedilıklaması iccedilin ayrıca bkz Kojegraveve 2001 s 44-67 ve 79-108 Kojegraveve 1993 s 38-64 Bumin Tuumllin Hegel Bilinccedil Problemi Koumlle-Efendi Diyalektiği Praksis Felsefesi YKY İstanbul 3 Baskı 2005 s 35-66 75 Bkz Hegel 1986 sect 444-484 76 Kojegraveve 2001 s 64

151

Aile iccedilinde İnsan herhangi bir Efendi bir vatandaş bir savaşccedilı değildir babadır kocadır oğuldur ve bu babadır bu kocadır bir belli kişidir bir ldquotikeldirrdquo Ne var ki onun Ailede ve Aileyle bilinip-tanınmış tikelliği gerccedilek anlamda insansal değildir Nitekim ccedilalışmayan ccediloktanrıcı Efendide insansal ve insanlaştırıcı Eylem Muumlcadelenin savaşccedilı eylemiyle sınırlanmıştır İmdi Aile iccedilinde Muumlcadele ve hayatı tehlikeye atma yoktur Oumlyleyse Ailede ve Aileyle bilinip-tanınan şey Eylem olarak insansal Eylem (Tat) değil ama sadece insanın babanın kocanın oğlun erkek kardeşin vs Seinrsquoıdır Verilmiş-statik-varlığıdır biyolojik varoluşudur77

Dolayısıyla aile iccedilerisinde bireyin yapıp ettikleri eylemleri değildir oumlnemli olan aile

iccedilinde onu var eden şey onun varlığıdır Aile iccedilinde birey sadece varlığı iccedilin

sevilmektedir Bireyin eylemleri bu sevgide bir rol oynamadığı iccedilin bireyin

oumlluumlmuumlnden sonra da sevgi devam eder Bu yuumlzden denebilir ki aile bireyinin yaşıyor

ya da oumlluuml olması ona verilen değerde bir değişiklik yaratmaz

Diğer taraftan ailenin bu tikelci yanı devletin tuumlmelciliğiyle ccedilatışır

Aile iccedilin en yuumlce değer uumlyesinin Seinrsquoıdır doğal varlığıdır biyolojik hayatıdır İmdi Devletin Ailenin bu uumlyesinden istediği ise hayatını tehlikeye atması ve tuumlmel dava uğruna oumllmesidir Demek ki Vatandaşlık oumldevini yerine getirmek Aile yasasına zorunlu olarak uymamaktır ve bunun tersi de doğrudur78

Hegelrsquoe goumlre aile vatandaşı uumlreten bir kurumdur vatandaş akrabalık ilişkileri

sayesinde vuumlcut bulur Aile dişil bir guumlccedil olarak (ccediluumlnkuuml tikeli temsil eden kadındır)

erkek vatandaşı doğurur Fakat diğer taraftan vatandaşlık demek (erkek vatandaştan

soumlz ediyoruz) akrabalık ilişkilerinin bir dereceye kadar yok sayılmasını

gerektirmektedir

İnsan tikelliğinden vazgeccedilemediği iccedilin Aileden vazgeccedilemez ve eylemin tuumlmelliğinden vazgeccedilemediği iccedilin Devletten vazgeccedilemez Ve boumlylece ister Devlete ister Aileye karşı olsun her zaman zorunlu olarak cuumlruumlm işleyendir Ccediloktanrıcı hayatın trajik oumlzelliği de işte buradan kaynaklanır79

Hegel Hukuk Felsefesinin İlkelerirsquonde ise bunu ccedilok tanrıcı devletin trajik niteliği

olmaktan ccedilıkarır Aile ile Devlet arasında varolan paradoksal ilişki iki yanın

birbiriyle hem ccedilatışma hem de bağımlılık iccedilinde oluşu burada ortadan kalkar ve

ayrım keskinleşir

77 Kojegraveve 2001 s 67-68 78 Kojegraveve 2001 s 69 79 Kojegraveve agy

152

[hellip] aile bağlılığı bu erdemin en ulvi ifadelerinden biri olan Sophoklesrsquoin Antigonersquosinde kadınlığın başlıca yasası olarak dile getirilmiştir [hellip] eski tanrıların yer altı tanrılarının yasasıdır [bu] hiccedil kimsenin ne zamandan beri var olduğunu bilemediği ezeli bir yasadır Bu yasa accedilıkccedila goumlruumllen yasanın devlet yasasının zıttı olarak tasavvur edilir Bu zıtlık en yuumlce ahlaki zıtlıktır ve dolayısıyla en yuumlksek derecede trajiktir Adı geccedilen oyunda bu zıtlık kadın ve erkek tabiatlarının zıtlığında bireyselleşmiştir80

Accedilıkccedila goumlruumllebileceği gibi Goumlruumlnguumlbilimrsquodeki aile ile devlet arasındaki paradoksal

trajik tanım burada tamamen karşıtlık temeline oturtulur Fakat Hegelrsquoin

Goumlruumlnguumlbilimrsquode yaptığı devlet ve aile yorumu bizce daha doğrudur Ccediluumlnkuuml

Antigonersquodeki temel ccedilıkmazlardan biri bu iki kurumun birbirinden ayrılamazlığına da

dayanmaktadır Kreonrsquoun ilk konuşması bu tuumlrden trajik durumun ldquotehlikesinirdquo

goumlstermektedir

Devlet youmlnetiminde yoğrulmadıkccedila kişi oumllccediluumllemez karakteri zekacircsı gerccedilek duumlşuumlnceleri Devlet adamı halkın esenliğinden oumlte kaygılara kaptırırsa kendini ve sonuccedillarından ccedilekinip omuzlarına yuumlklenmezse sorunu susup kalırsa korkudan derim ki ben -ve her zaman da demişimdir bunu- aşağının aşağısıdır o Her kim yakınlarını uumlstuumln tutarsa yurt sevgisinden onu adam yerine koymam81

Kreon konuşmanın sonunda ldquoyurda hizmet etmiş yurttaşlarardquo ldquoister sağ ister oumlluuml

olsunrdquo saygı goumlsterileceğini ama vatan hainlerine aynı muameleyi yapmayacaklarını

accedilıklar Goumlruumllduumlğuuml gibi devlet ailenin tersine vatandaşın eyleminden başka bir şeyle

ilgilenmemektedir Devletin vatandaşı bilip-tanıması onun eylemine bağlıdır Vatan

hainlerine başka tuumlrluuml muamele edilecektir Kreon yasağını accedilıklar Poluumlneikesrsquoin

cesedi goumlmuumllmeyecektir

Burada bir parantez accedilarak oumlluumlnuumln accedilıkta bırakılması meselesini tartışmamız yerinde

olacaktır

3221 Cesedi Accedilıkta Bırakmak

Roux Orta Asyarsquoda cesedin goumlmuumllmeyip accedilıkta bırakılmasının nedenleriyle ilgili

kesin bir delil ortaya koymaz yalnızca başka yazarların bu konudaki tahminlerini

80 Hegel G W F Hukuk Felsefesinin İlkeleri Ccedilev Cenap Karakaya Sosyal Yayınlar Birinci Basım Kasım 1991 s 150 sect 166 81 Sofokles 1997 s 71-72 sat 174-184

153

sıralamakla yetinir Birinci neden oumlluuml goumlmmeyi bilmemekle accedilıklanır bir başka

neden de oumlluumlnuumln accedilıkta bırakılışının oumlluumlnuumln ruhunun goumlğe yuumlkselmesini

kolaylaştırdığı duumlşuumlncesidir Bu nedenler konusundaki tahminler daha da uzatılabilir

Oumlrneğin Kuzey boumllgelerdeki accedilıkta bırakma ile ilgili bir yorum toprağın

kazılamayacak denli buz tutmuş olduğunu gerekccedile goumlsterir

Orta Asyarsquoda cesedin neden accedilıkta bırakıldığını bilemiyoruz Ama Roux bu konuda

oumlnemli bir accedilıklama yapar ldquoCeset ccediluumlruumlduumlğuuml suumlrece murdardır ve fiziksel bir tiksinti

uyandırır oysa iskelet temiz olduğunda kutsal bir nesnehellip bir ata gibi daha rahat bir

şekilde goumlruumllebilirrdquo82 Bu accedilıklama başka duumlşuumlnceleri ima ediyor Oumlluumlnuumln accedilıkta

bırakılması onun arınmasının gerektiği durumlarla ilgili olabilir Nitekim Roux

hemen ardından ekliyor ldquoAynı sonuccedil iccedilin cesedi etle beslenen yırtıcı hayvanlara

terk etmek şeklinde başka bir youmlntem kullanılabilirdirdquo83

Roux bundan sonra cesetlerin accedilıkta bırakılmasıyla ilgili ldquotoumlrenlirdquo ve ldquotoumlrensizrdquo

ayrımı yapar Ama ister sadece accedilıkta bırakma isterse yırtıcı hayvanlara bırakma

olsun her iki youmlntem de esas itibariyle aynı zorunlulukla yapılmaktadır cesedin

iskeletinin temiz olması Dolayısıyla cesedin accedilıkta bırakılmasının bir ldquoarınmardquo

ihtiyacını goumlsterdiğini rahatlıkla soumlyleyebiliriz

Antik Yunanrsquoda cesedi accedilıkta bırakma uygulamasının en ağır succedillarda uygulandığını

goumlruumlyoruz ana baba kardeş ve ya evlat katilliği (Platon Yasalar 9873b) tapınak

hırsızları ve vatan hainleri (Ksenephon Hellenika 1722 Thucydides 11386)84

Burada oumlzellikle dikkat etmemiz gereken şey duumlşman askerlerinin boumlyle bir cezaya

ccedilarptırılmaması ama oumlzellikle Poluumlneikes gibi kendi kentine saldıran birinin boumlyle

bir cezaya ndashvatan hainliğinden dolayı- ccedilarptırılabilmesidir Euripidesin Fenikeli

Kadınlarında bu durum daha net bir şekilde accedilıklanır Kreon Poluumlneikesin cesedini

goumlmmeyi reddeder ccediluumlnkuuml o normal bir duumlşman değildir kentin iccedilinden ccedilıkmış bir

duumlşman bir vatan hainidir Bir duumlşman değilken kendi devletinin duumlşmanı oldurdquo

82 Roux 1999 s 225 83 Roux agy 84 Bkz Oudemans 1987 s 101

154

[Fenikeli Kadınlar 1652] Ancak cezanın temelindeki nedeni goumlrmemiz gerekiyor

Oidipus da Thebairsquode goumlmuumllememişti Ccediluumlnkuuml Oidipusrsquoun doumlktuumlğuuml bir akraba kanırdquo

buna ldquoizin vermemektedirrdquo [Oidipus Kolonosrsquota 407 Karş 600-601] Aiskhylosun

Thebairsquoye Karşı Yedilerinde de buumltuumln Thebai halkının Poluumlneikesrsquoi accedilıkta bırakmaya

karar verdiğini ve bunun nedeninin de Poluumlneikesrsquoin aşırı derecede kirlenmiş

olmasından kaynaklandığı soumlylenir Oumlluumlm bile onun arınmasını sağlayamamıştır

Kendi şehrini ele geccedilirmek iccedilin yabancı bir orduya oumlnderlik ederek onurunu lekelediği baba toprağı tanrılarının şiddetli kiri [laneti ndash agos] oumlluumlmde [thanocircn] bile onun uumlzerinde kalacaktır85 (1017-19)

Bu arada Aias da oumlrnek olarak verilebilir Aiasrsquoın kardeşi Teukros Tekmessarsquoya

Aiasrsquoın cesedini ldquobir an evvelrdquo gidip getirmesini soumlyledikten sonra bunun nedenini

accedilıklar ldquoYerde serili yatan oumlluumllere herkes hakaret etmeyi pek severrdquo86 Daha sonra

Agamemnon ve Menelaos ile Teukros arasında soumlz duumlellosu başlar Teukros oumlluumlnuumln

goumlmuumllmesi iccedilin gerekirse savaşmaya hazır olduğunu bildirir Agamemnon ile

Menelaos ise oumlluumlnuumln accedilıkta bırakılmasının nedeni olarak yine ndashAntigonersquode olduğu

gibi- Aiasrsquoın ldquovatan hainliğini ve cinayete kastrdquoını ortaya atarlar Sonunda Odysseus

gelerek tartışmayı sonlandırır

Atinada savaşta oumllen savaşccedilıların cenaze toumlrenlerinin kamusal alanda

gerccedilekleştirilmesi yuumlzyılın ortalarına doğru kurulmuştur87 Segal ortaya ccedilıkan bu

yeni uygulamayla Aileye oumlzguuml kadim yas toumlreni ile kamusal alanda yapılan bu toumlren

arasında bir ccedilatışma doğduğunu ve Antigonersquonin arka planında boumlyle bir ccedilatışmanın

bulunduğunu iddia eder88 Hegelrsquoin aile ve devlet ccedilatışmasına yeniden doumlnmuumlş

oluyoruz Oumlluumlnuumln cesedin uumlzerinde kimin hakkı vardır

85 Satırdaki tam ifade ldquoagos de kai thanonrdquo ldquooumlluuml veama kirlirdquo Bkz Aeschylus Aeschylus With an English translation by Herbert Weir Smyth 2 Volumes London New York W Heinemann G P Putnams Sons Vol I 1922 s 413 sat1020-1022 86 Sophokles Aias Ccedilev Suat Sinanoğlu Maarif Vekaleti 1941 s 79 sat 989 87 Segal Charles Introduction Sophocles Antigone Ccedilev Gibbons Reginald and Segal Charles New York Oxford Press 2003 iccedilinde s 5 88 Segal agy

155

3222 Hegelrsquoe İtirazlar ndash Karakterlerin Muğlacircklığı

Hegelrsquoin ldquoccedilatışan guumlccedillerrdquo ve ldquouzlaşırdquo merkezli yorumlara yol accediltığını yukarıda

belirtmiştik Hegel oumlzellikle Antigone bağlamında iki unsurun değerin

ccedilatışmasından soumlz etmektedir kendisinden sonra gelen birccedilok edebiyat kuramcısı ve

duumlşuumlnce adamının Antik Yunan tragedyasını algılayışını etkilemiştir Fakat Hegelrsquoin

zaman zaman ldquoiccediliccedileliğirdquo ldquobelirsizliğirdquo ve ldquoparadoksurdquo ima ettiğini her zaman kesin

olarak birbirinden ayrılmış kategorilerden soumlz etmediğini belirtmemiz gerekiyor Bu

bakımdan Hegelyen yorumcular ile Hegelrsquoin kendisini birbirinden ayırmak gerekir

Goethersquonin Antigonersquonin Hegelci okumasına getirdiği eleştirini de bu youmlnde ele

almak gerekir

[hellip] aile ve devlet arasındaki ilişki ve bu ilişkiden doğan trajik ccedilatışma duumlşuumlncesi kesinlikle sağlam ve fikir accedilıcı Buna rağmen yine de bunun tek doğru olduğuna hatta trajik sanat iccedilin en iyisi olduğu fikrine katılamam Bizler hepimiz aslında hem bir ailenin hem de bir devletin uumlyesiyiz ama trajik felaketle sık karşılaşmıyoruz [hellip] Sadece bir aile uumlyesi ya da sadece bir devletin uumlyesi olsak bile yine de bizler iyi birer trajik karakter olabiliriz Ccediluumlnkuuml her şeyden oumlnce oumlnemli olan ccediloumlzuumlmsuumlzluumlğe yol accedilacak bir ccedilatışma yaratmaktır [hellip] Aiasrsquoın kırılmış gurur ve Heraklesrsquoin kıskanccedillık daimonlarının kurbanı olması gibi oumlrneğin Bu oumlrneklerin hiccedilbirinde aile sevgisiyle politik erdemler arası bir ccedilatışma yoktur89

Hegelrsquoin de Antik Yunan tragedyasını buumltuumlnuumlyle Aile ile Devletin ccedilatışmasına

indirgediği ndashen azından Goumlruumlnguumlbilim bağlamında- soumlylenemez Ama Antigonersquode

tartışılan başat problemlerden birinin bu olduğunu da goumlrmemiz gerekiyor

Reginald Segal da Hegelin Antigone okumasını ldquozayıfrdquo bulmakta Hegelin

fikirlerinin ldquobasite indirgeyicirdquo olduğunu Kreonu Devlet yasalarıyla Antigoneyi

ise sadece bireysellikle oumlzdeşleştirmenin fazlasıyla indirgemeci olduğunu

soumlylemektedir90

Kuumlccediluumlk bir beşinci yuumlzyıl kent-devletini modern soyut devlet duumlşuumlncesiyle oumlzdeşleştirmek ne derece doğrudur tartışılır Antigonenin polisi daha ziyade iccedilinde dini ve siyasi oumlzel ve kamusal olanın neredeyse birbirine karıştıkları bir sivil alandır Oumlyle ki bu tragedyayı yaratan da bu birbirine karışma halidir Her bir protagonist

89 Goethe 1875 s 225 90 Segal 2003 s 4

156

buumltuumlnuumln yalnızca yarısını goumlruumlr ve yine her biri guumlya oumltekinden bağımsız bir alanda eyler 91

Burada birkaccedil noktanın altını ccedilizmekte yarar var İlk olarak Hegel iddia edildiği

kadar basite indirgeyici değildir Hegel iccedilin bu tuumlrden bir yorum da aynı derecede

basite indirgemek olacaktır Hegelrsquoin ldquoKreon devleti Antigone ise aileyi temsil

ederrdquo formuumllizasyonuna rağmen aile ile devlet arasındaki ccedilatışmanın garip

paradoksunu Tinin Goumlruumlnguumlbilimirsquonde bize goumlstermiştir Aile kaccedilınılmaz olarak

devlete devlet iccedilin ldquoerkekrdquo yetiştirmekte bir taraftan da buna direnmektedir92 diğer

taraftan devlet de ailenin ve akrabalık bağlarının bir accedilıdan yadsınmasıdır ama

vatandaş-erkek de kendi tikelliğini ailesi olmaksızın yaşayamamakta akrabalık

bağından kopamamaktadır Bu Segalrsquoin iddia ettiği gibi modern devletin değil

ldquoccediloktanrıcı antik devletinrdquo paradoksudur Hegelrsquoe goumlre Devletin bu paradoksu

Helenistik doumlnem ve ardından Roma ile birlikte yavaş yavaş ortadan silinecektir93

Hegel Antigonersquodeki aile ve devlet paradoksunu ilginccediltir ki tragedyanın bir

uzlaşıyla ve harmonizasyonla sonuccedillanması gerektiğini ısrarla soumlylediği ccedilalışmasında

ortaya koyar

Antigone Kreonrsquoun (şimdiki kral) politik sorumluluğu altında yaşamaktadır Antigonersquonin bizatihi kendisi kral (Oidipus) kızıdır ve aynı zamanda Haimonrsquoun (Kreonrsquoun oğlunun) nişanlısıdır Dolayısıyla Antigonersquonin kraliyet emirlerine itaat etmesi gerekmektedir Fakat Kreon da bir baba ve koca olarak kan bağının kutsallığına saygı goumlstermeli ve ailenin dinsel geleneklerine karşı emirler vermemelidir 94

Hegel Antigonersquode ccedilatışmanın nihai olarak uzlaşıyla bitmediğini iki taraf iccedilin

yıkımla sonuccedillandığını soumlyler Yine de bu oyunun kendisi iccedilin ldquoen goumlrkemli ve en

tatmin edici sanat yapıtırdquo olduğunu belirtir95

Hegelrsquoin tragedya oumlrneklerini ccedilok daha yoğun biccedilimde Antigonersquoden vermesi tesaduumlf

değildir Ccediluumlnkuuml Antigone oyunu bazen accedilık ve bazen de uumlstuuml kapalı biccedilimde insana

91 Segal agy 92 Bkz Hegel 1986 sect 475 Hegel burada ailenin tikelliğini temsil eden kadının devlet iccedilin nasıl bir ldquotehlikerdquo oluşturduğunu anlatır 93 Bkz Kojegraveve 2001 s 69 vd 94 Hegel 1975 s 1217 95 Hegel 1975 s 1218

157

dair en temel kavramların birbiriyle ccedilelişen tanımlarını ortaya atmaktadır dost -

duumlşman vatandaş - youmlnetici baba - oğul erkek - kadın adalet ndash adaletsizlik vs

Buumltuumln bunlar Hegel iccedilin en azından Tinin Goumlruumlnguumlbilimirsquonde tartıştığı meseleler iccedilin

uygun bir oumlrnek teşkil etmektedir

Tragedyayı ldquoccedilatışan guumlccedillerrdquoin nihai olarak bir uzlaşıyla sonlanması olarak

yorumlamak yanlış değil eksiktir ccediluumlnkuuml Yunan Tragedyası ldquoccedilatışan guumlccedillerinrdquo

ccedilatışmasının ldquokaccedilınılmazlığınırdquo ama mutlak bir uzlaşının da ldquoimkacircnsızlığınırdquo

goumlstermektedir Hegelrsquoin de tıpkı Aristoteles gibi ldquoolanırdquo incelerken ldquoolması

gerekenrdquoi de soumlylediğini unutmamak gerekir

Hegelrsquoe goumlre Antigone ldquodoğardquoyı ldquoyer altı tanrılarınırdquo ldquoaile bağlarınırdquo ve ldquooumlluumlmrdquouuml

simgelerken Kreon ise ldquobilincirdquo ldquogoumlkyuumlzuuml tanrılarınırdquo ldquovatandaşlık bağınırdquo ve

ldquoyaşamrdquoı temsil etmektedir

Daha ilk elden buumltuumln bu karşıt kategorilerin birbirine karışmış olduğunu soumlylememiz

gerekiyor Hegelrsquoe goumlre yeraltı tanrılarının ve doğa yasasının temsili olarak

Antigonersquonin fikirleri ailenin alanına girmektedir Hegel ailenin alanına giren bu

yasaları devlete goumlre daha ldquodoğalrdquo bir ilişki olarak duumlşuumlnuumlr Hegelrsquode ailenin kaynağı

tam olarak ldquodoğardquo değildir fakat yine de devletin ldquoalanındanrdquo uzakta tutulmaya

ccedilalışılır Bu yuumlzden yer yer aile ldquodoğardquonın temsil edildiği doğa yasalarının işlediği

bir alan olarak karşımıza ccedilıkar Aynı şekilde oumlluumlnuumln goumlmuumllmesi kuumlltuumlnuuml de ailenin

alanına koymaktadır Fakat oumlluumlnuumln goumlmuumllmesi işi ne kadar ldquodoğayardquo ilişkin ldquodoğa

yasasırdquo olarak dillendirilse de tam tersi bir durum da soumlz konusudur Ccediluumlnkuuml oumlluumllerin

goumlmuumllmesi cesetleri doğanın guumlccedillerinden korumaktadır Defin işlemi doğanın

(kuşların vahşi hayvanların kurtccedilukların vs) ceset uumlzerindeki tahribatını engelleme

işlevi goumlruumlr Defin oumlluumlyuuml hem doğadan hem de yaşayanların duumlnyasından ayırmak

demektir Aile oumlluumlyuuml goumlmerek oumlluumlmuumln salt doğaya ait bir şey olmadığını goumlsterir96

Bu yuumlzden ldquooumlluumlnuumln goumlmuumllmesirdquo medeniyete kuumlltuumlre ait bir olgudur97

96 Bkz Hegel 1986 s 275 sect 452 Ancak burada belirtilmesi gereken şey oumlluuml goumlmme geleneğinin Antik Yunanrsquoda genccedil kızların sorumluluğunda olan bir yuumlkuumlmluumlluumlk olmadığıdır Hele evlenmemiş gtgtgt

158

Aile ve devlet ccedilatışmasında kadın ailenin temsili olarak devlet iccedilin tehlikeli bir

konumu goumlsteriyordu Vatandaş olacak ve devlet iccedilin ccedilarpışacak genccedil erkekler

doğurup yetiştirme goumlrevi kadına aittir Fakat kadın (anne) genccedil erkeğin ldquohayatını

tehlikeye atmasınardquo direnir karşı koyar Hegelrsquoe goumlre devlet aileyi zedeleyerek onun

ccedilok guumlccedilluuml olmasına engel olmaya ccedilalışır Guumlccediller oumlylesine eşittir ki aile ile devletin

ccedilatışması kaccedilınılmazdır Diğer taraftan Hegelrsquoin ccedilizdiği kadın evinde oturan erkek

kardeş dışında ailenin hiccedilbir uumlyesi tarafından tam olarak tanınmayan ve devlet iccedilin

ldquodışarıyardquo genccedil erkekler goumlnderen bir varlık olarak tanımlanır Fakat Oudemansrsquoın

da yerinde bir tespitle hatırlattığı gibi sadece erkekler evi terk etmemektedir farklı

bir amaccedilla da olsa kadınlar da aileden ldquoccedilıkmaktardquo evlilik yoluyla başka bir aileye

katılmaktadır Bu durumda Antigonersquode birden fazla muğlacircklık tespit edebiliriz

Oumlncelikle kardeşine duyduğu sevgiye ndashki bu sevginin koumlkeni Hegelrsquoe goumlre ailersquodir-

karşıt olarak bir ldquoaile kurmayırdquo reddetmektedir Kardeşini goumlmme arzusuna rağmen

Haimonrsquola kuracağı evliliği yok etmektedir Antik Yunanrsquoda kardeşlere vefa

goumlstermenin yanında bir genccedil kızın ailesini terk ederek başka bir aileye gitmesi de

gerekli davranışlardan biriydi Antigone -oumlluumlyuuml goumlmerek ve daha oyunun başında

oumllmeyi seccedilerek- evlenmeyi ccedilocuk doğurmayı ve yaşamayı yadsımıştır Antigonersquonin

ldquoGoumlmuumltuumlm gelin odam zindanımrdquo soumlzleriyle başlayan tiradı burada hatırlanabilir

[895]

Diğer taraftan aynı tirat iccedilinde yukarıda tartıştığımız 905ndash920 satırlar arasında

kardeşi dışında başka hiccedilbir aile ferdine bu derece bir ldquobağlılıkrdquo goumlstermeyeceğini de

vurgulamaktadır Her ne kadar Hegel bunu yerinde bulsa da Antigonersquonin yalnızca

Poluumlneikesrsquoe ldquosevgirdquo goumlsterdiği ortadadır Kız kardeşi İsmenersquoye karşı sert tutumunu

yine bir ldquokardeş sevgisirdquo olarak Poluumlneikesrsquole karşılaştırabiliriz Diğer taraftan

ldquokardeş kutsaldırrdquo diyen Antigone anne-babası sağ olmuş olsaydı boumlyle bir işe

girişmeyeceğini de soumlyler

kızların cenazeyi uumlstlenmeleri pek goumlruumlnen bir uygulama değildir Bkz Oudemans 1987 s 112 Antigonersquonin aileyi temsilen oumlluuml goumlmme işlemini uumlstlenmesi bu accedilıdan da ccedilatışmalı bir durum yaratır 97 Bkz Oudemans agy

159

Yine aynı bağlamda Antigone bir ldquoZeus yasasırdquondan dem vurur Hem Zeus hem de

Dike oumlluumlnuumln goumlmuumllmesini yasaklayan emirler ldquovermemişrdquotir Oumlluumlnuumln goumlmuumllmesi

ezeli ve ebedi bir yasa olarak dillendirilir Diğer taraftan Antigone Kreonrsquoun

yasağının huumlkuumlmsuumlz olduğunu ccediluumlnkuuml yetkiyi Zeusrsquotan alan bir iktidar olmadığını

soumlyleyerek Hegelci anlamda Devletrsquoin altını oyar Fakat Antigonersquonin var olduğunu

iddia ettiği ezeli ve ebedi yasalar muğlacircktır Eğer Zeus ve Dike oumlluumllerin

goumlmuumllmesini istiyorlar ve Antigone de bu yasayı ccediliğnemekten korkuyorsa 905-920

arasındaki arguumlmanlarını nereye koymamız gerekiyor

Antigonersquonin burada akrabalığın kutsallığını temsil ettiği pek soumlylenemez ccediluumlnkuuml yasayı her akrabası iccedilin değil ağabeyi iccedilin ya da en azından ağabeyi adına ihlal etmeye hazırdır [hellip] bir yasa adına edimde bulunduğunu iddia etmesine karşın goumlruumlnuumlşe bakılırsa Antigonersquonin yasası yalnızca tek bir uygulama iccedilindir [hellip] anlık bir yasadır yani genelliğe ve uygulanabilirliğe sahip değildir uygulandığı koşullara saplanıp kalmıştır[hellip] bu nedenle yasanın bildik genelleştirilebilir anlamına goumlre yasa da değildir98

3223 Pozitif Hukuk ndash Doğal Hukuk amp Devlet - Aşiret

Burada soumlzuuml edilen modern hukukun reddettiği kabile toplumu ndashaşiret- yasasıdır

Modern devlet kendini aşiret yasasının karşısına koyar onun yasaları aşiret

hukukunda varolduğunu iddia ettiği bu tuumlrden muğlaklıklardan (soumlzuumlm ona)

arındırılmıştır tamamen rasyonelliğe dayanır Bu tuumlrden bir tartışmayı Oresteia

uumlccedillemesinde de goumlrebiliriz Orada da Erinyler tarafından temsil edilen kan yasası

(bizim buguumln aşiret yasası ya da kan davası dediğimiz hukuk sistemi) modern Atina

hukukunun kuruluşunda ortadan kaldırılıyordu Erinylerin temsil ettiği yasanın

rasyonel hukuka goumlre en buumlyuumlk zaafı onun muğlacirck oluşuydu Hangi durumda ne tuumlr

bir ceza istediği belli değildi Apollon Erinylerrsquoe ldquoBelli değil senin ne istediğin Bir

cinayete oumlfke doluyken bir diğerine ses ccedilıkarmıyorsunrdquo99 derken hukukun rasyonel

olması gerekliliğini ima ediyordu Benzer bir durumu Antigone oyununda da goumlrmek

muumlmkuumlnduumlr Antigonersquonin yasası da bir dereceye kadar bozulmuş aşiret yasasını ima

98 Butler Judith Antigonersquonin İddiası Yaşam ile Oumlluumlmuumln Akrabalığı Ccedilev Ahmet Ergenccedil Kabalcı Yayınevi İstanbul Mart 2007 s 23 99 Aeschylus Aeschylus With an English translation by Herbert Weir Smyth 2 Volumes London New York W Heinemann G P Putnams Sons Vol II 1926 [Eumenides] Sat 222-223

160

etmektedir Tam da bu yuumlzden 905-920 satırlar yazarın bir hatası ya da sonradan

ekleme değildir Zaten tartışılan tartışılacak olan hangi yasanın gerccedilek anlamda

kurtarıcı olabileceğidir Antigonersquonin aşiret yasası mı yoksa Kreonrsquoun pozitif

(olduğu iddia edilen) devlet yasası mı İkisi de zaaflarla dolu ikisi de oumltekine goumlre

uumlstuumlnluumlkleri olan hukuk sistemleridir

Bu konuyla doğrudan ilişkili olmasa da Terry Eagleton Shakespearersquoin Venedik

Taciri oyunundaki mahkeme sahnesini ccediloumlzuumlmlerken benzer bir hukuk tartışması

yuumlruumltmektedir100 Eagleton oumlnce dil ve hukuk arasında koşutluk kurar Dilin

doğasında her zaman bir paradoks vardır Ccediluumlnkuuml o hem buumltuumlnuumlyle geneldir hem de

kaccedilınılmaz bir biccedilimde tikeldir Bunu yapısal dilbilimcilerin yaptığı ayrımda daha iyi

goumlrmek muumlmkuumlnduumlr Dil ve soumlz birbirinden ayrılarak dil yetisini oluşturan iki oumlğe

olarak karşımıza ccedilıkar Dilbilimcilerin tanımlamasına goumlre dil soyut toplumsal ve

genel karakterdeyken soumlz tikel ve somut kullanıma işaret etmektedir Eagleton soyut

ve genel olarak tanımlanan bu dilin ldquovarolmadığınırdquo gerccedilek anlamıyla soyut

olduğunu gerccedilekte varolanın dilin kullanımı yani ldquosoumlzrdquo olduğunu vurgular Bu da dil

dediğimiz şeyi tikel bir kullanımdan ibaret kılmaktadır Eagleton dil ve soumlz ayrımına

koşut olarak hukuk ve dava ayrımını yerleştirdikten sonra soumlzuumln her zaman iccedilin dil

denen soyut yapıyı ihlal ederek varolduğunu da hatırlatır Eğer dil ve hukuk arasında

bir koşutluk varsa o zaman herhangi bir tikel dava hukukun iptali anlamına da

gelebilecektir Daha doğrusu ne kadar dava varsa o kadar hukuk olması gerekecektir

Ccediluumlnkuuml hukuk tıpkı dil gibi soyut genel ve toplumsal bir şeydir

Buna karşın dil gibi hukuk da her birisi biricik olan oumlzguumll insani bağlamlarda lsquoyaşarrsquo Hukukun genel karakteri ile bu biricik bireysel bağlamlar arasındaki uccedilurum hukukun lsquouygulanışırsquo koumlpruumlsuumlyle birleştirilebilir101

Hatırlanacağı uumlzere Venedik Tacirirsquonde Shylock borccedil para verdiği Antonio parayı

zamanında getiremeyince borcun diyeti olarak onun bedeninden yarım kilo et

alacaktır Aralarında yaptıkları soumlzleşme boumlyledir Ama mahkemede savunma

100 Bkz Eagleton Terry William Shakespeare Ccedilev Cuumlneyt Yalaz Boğaziccedili Uumlniversitesi Yayınları İstanbul 1998 101 Eagleton 1998 s 43

161

(Portia) soumlzleşmenin ldquoruhunardquo aykırı bir okuma yapar Etin alınacağı bedenden etin

alımı sırasında ldquokan akacağırdquo ifadesinin soumlzleşmede yer almadığını ayrıca yarım

kilodan bir gram fazla et kesemeyeceğini oumlne suumlrer Eğer kan damlatmadan ve tam

da yarım kilo kesebilirse soumlzleşmeyi uygulayabileceğini belirtir ldquoOlmayanı olası

kılarakrdquo ldquoolmayacakrdquo bir şeyi talep eder Burada Portiarsquonın okumasının tam olarak

yazılı soumlzleşmeye aşırı bağlılık olduğu accedilıktır Hukuk aslında boumlyle işlemez dil de

oumlyle bu yuumlzden ldquobağlamrdquo diye bir kavramımız vardır Fakat bağlam dediğimiz şey

metnin accediltığı metnin yalnızca işaret ettiği metnin dışında olan ve metinde maddi

olarak bulunmayan bir şeydir

Yani herhangi bir metin ancak onun yazılı iccedileriğinin oumltesine geccedilerek onun etkili olduğu maddi bağlamlara ve onun hakkında bilgi veren ve onu kuşatan genel olarak kabul goumlrmuumlş anlamlara başvurarak anlaşılabilir [hellip] Oumlyleyse paradoks hukukun yapısını korumak iccedilin onun fiili olarak soumlylediği şeyi ihlal etmek zorunda oluşunuzdur102

Aşiret yasası denilen hukuk sistemi her davanın biricikliğine goumlre işlemektedir Her

olay kendine oumlzguumlduumlr Erinylerin hukuku buna goumlre davranır ldquobirine oumlfkelenip

oumltekini succedilsuzrdquo bulmalarının sebebi budur Fakat aşiretin elindeki bu yetkiler

aşiretin karşısına yeni guumlccediller ccedilıkınca sarsılmaya başlar Aiskhylosrsquoun dediği gibi

artık ldquoDike Dikersquoye karşırdquodır beşinci yuumlzyıl farklı hukuk sistemlerinin oumlnerildiği bir

doumlnemdir Ccedilatışır goumlruumlnen bu iki hukuk sistemidir Ancak yukarıda da belirttiğimiz

gibi her iki hukuk da diğerine goumlre uumlstuumln ve aynı anda eksik youmlnler barındırmaktadır

Modern hukukun yasaları genel geccediler olmaya ccedilalıştığı iccedilin tikelliği yerelliği her

davanın kendine oumlzguumlluumlğuumlnuuml ihmal eder [Tam da bu yuumlzden modern hukuk

ldquohacirckimin takdir yetkisirdquo ya da ldquojuumlri sistemirdquo gibi son kertede objektif olmayan

araccedillar geliştirmiştir] Diğer taraftan aşiret yasasının da her an yozlaşmaya muumlsait bir

yanı bulunmaktadır Antigonersquonin ldquokağıda geccedilmemiş ezeli ve ebedi yasardquo dediği şey

o kadar spesifik bir durum iccedilin kullanılmaktadır ki ikna ediciliğini yitirir

Yunan tragedyası bu tuumlrden ccediloumlzuumlmuuml kolay olmayan bulanıklıkları accedilığa ccedilıkarır

Hukukun bulanıklığının yanı sıra bir de kan bağının da muğlacircklığını goumlsterir Hegel

102 Eagleton 1998 s 44-45

162

Antigonersquonin kan bağını ve akrabalığı temsil ettiğinde ısrarlıdır ancak Sophokles

Antigone ile Poluumlneikes arasındaki kan bağını muğlacircklaştırmıştır Her ikisi de

ensestin akrabalık bağı duumlzeninin muğlacircklaştığı bir ilişkinin uumlruumlnuumlduumlr

Antigone ideal haliyle akrabalığın değil akrabalığın deformasyonunun ve yerinden edilişinin temsilcisidir huumlkuumlm suumlren temsil rejimlerini krize sokan ve yaşamını muumlmkuumln kılacak kavranabilirlik koşullarının neler olabileceği sorusunu hatta ndashakrabalık ile akrabalık şartlarının yeniden eklemlenişini birbirine karıştıran- bizim yaşamlarımızı muumlmkuumln kılanın hangi destekleyici ilişkiler ağı olduğu sorusunu sorduran kişidir103

Benzer bir şekilde devletin işleyişine ilişkin sorular sorduran da Kreonrsquodur

Poluumlneikesrsquoin accedilıkta bırakılması emriyle aslında Kreon kentin kirliliğini kontrol

etmek istemektedir Geleneğe goumlre ldquovatana ihanetrdquo succedilunun dışında kentin

kirlenmesi de soumlz konusudur Kentin sorumluluğunu uumlstlenmiş biri olarak bu kirliliği

bertaraf etmeli gelenekten gelen yasalara goumlre hareket etmelidir Burada

Poluumlneikesrsquoe uygulanan ldquocezardquo bir ccedileşit pharmakon yasasıdır Ceza bir rituumlelin

uygulanmasıdır Fakat rituumlel başarısızlığa mahkucircmdur Kreonrsquoun gidermeye ccedilalıştığı

muğlacircklık trajik bir muğlacircklıktır Girardrsquoın terminolojisiyle konuşursak tek bir

kişinin ldquotoumlrene itirazırdquo rituumleli başarısız kılar ve burada olduğu gibi temizlenmek

istenen kirlilik daha fazla yayılır

Ccedilatışmanın uzlaşmaz trajik doğası aslında her iki tarafın da hem insani hem de ilahi yasaları paylaşmalarında yatmaktadır [hellip] Dost - duumlşman vatandaş - youmlnetici baba - oğul erkek - kadın adalet ndash adaletsizlik saygı - saygısızlık temizlik - kirlilik onur - onursuzluk ve hatta (birinci koro şarkısında olduğu gibi) antroposun insanın ne olduğuna dair ccedilatışan duumlşuumlnceler - guumlccedilluuml muuml ccedilaresiz mi harika mı dehşet verici mi (bunların ikisi de aynı soumlzcuumlğuumln anlamıdır deinon)- Sadece tanımlar ccedilatışmazlar kavramların bizatihi kendileri de muğlak ya da (Antigonenin kutsal succedil [holy wrongdoing] ifadesinde olduğu gibi) paradoksal bir hal alırlar104

hellip

Hegel insanın oumlzuumlne dair iki nitelik koyar Bilme ve isteme İnsana dinginlik veren

bilmeye karşın istek onu tedirginliğe suumlruumlkler ve eyleme geccedilirir İnsan isteğini

gidermeye ccedilalışır Ama her giderme bir ccedileşit olumsuzlamadır Hegel yalnızca

103 Butler 2007 s 42 104 Segal 2003 s 6

163

eylemin insan yapıcı olduğunu soumlyluumlyordu Yalnızca eylem sayesinde insan kendini

kurabiliyordu Fakat her eylem bir olumsuzlama olduğuna goumlre insanın eylemleri

ister istemez bir succedil anlamına da gelmektedir105 Ccediluumlnkuuml her eylem bir başkasının

yadsınması demektir İnsan eyledikccedile bu duumlnya parccedilalanır boumlluumlnuumlr Bu insan

eylemlerinin trajik yanını vurgulamaktadır Her eylem kaccedilınılmaz olarak hybristir

her etik eylem kendi iccedilinde bir succedil barındırır106

İnsanın varlığı kaccedilınılmazlıklarla yuumlklenmiştir kaccedilınılmazlıklarla dolu bir evrende

yaşamaktadır Antik Yunan tragedyası bunu yalnızca olay oumlrguumlsuuml konu ya da ccedilatışan

ve ccedilelişen karakterler yoluyla değil aynı zamanda dans ederek soumlyledikleri koral

şarkılarda da goumlstermişlerdir Ccedilalışmamızın bundan sonraki boumlluumlmuumlnde Antigonersquonin

koro şarkılarına odaklanacağız Koro şarkılarıyla karşımıza ccedilıkan kozmolojinin nasıl

bir duumlnya ve insan tanımlaması sunduğu uumlzerinde duracağız

323 Antigone ndash Koro Şarkıları

Koro şarkılarının birbirinden bağımsız parccedilalar olduğu ve tragedyanın esas

konusuyla ilgisiz olduğu youmlnuumlnde guumlccedilluuml bir inanış vardır Bazıları da koro şarkılarını

tragedyanın en zayıf youmlnuuml olarak goumlruumlrler bu duumlşuumlnceye goumlre tragedyalar koro

şarkıları tarafından suumlrekli olarak kesintiye uğramaktadır Diğer taraftan başka bir

tartışma da koronun tragedyadaki roluuml uumlzerinedir Koro bir oyuncu gibi mi

duumlşuumlnuumllmeli yoksa şairin soumlzcuumlluumlğuumlnuuml yapan bir araccedil mı Bu sorular gereksizdir

ccediluumlnkuuml tragedyalar kendi buumltuumlnluumlkleri iccedilerisinde tuumlm bu ayrımları boşa ccedilıkarır

3231 Birinci Koro Şarkısı [330-375] 107

[332] Nice olağanuumlstuuml şey var ki hiccedilbiri insandan daha fazla [korku] dehşet (deinon)

vermez [335] Guumlmuumlş rengi denizlerde Sert esen kış ruumlzgacircrları oumlnuumlnde Yelkeniyle

105 Bkz Hegel 1986 s 285 sect468 106 Bkz Oudemans 1987 114 107 Koro şarkılarının ccedilevirileri bana ait Metnin farklı ccedilevirileri (Sophocles 2003 Jebb 1891 Sophokles 1941 Sofokles 1997 ve yalnızca 1 koro şarkısı ccedilevirileri (Heidegger) Heidegger 2000 s 156-158 (Houmllderlin-1804 ccedilevirisi) Schmidt 2001 s 269-70 (Oumlmer Ayguumln) Ayguumln 2008 s 252-53) Eski Yunanca aslıyla karşılaştırılmıştır Burada edebi bir ccedileviriden ziyade metnin kastı goumlz oumlnuumlnde bulundurulmuştur

164

aşar geccediler Pupa yelken yol alır Her yanını saran Dev dalgalara aldırmadan Ve

Gaia [Toprak tanrı] Yok olmaz bozulmaz Yorulmak bilmez Tekmil tanrıların en

buumlyuumlğuuml toprak [bile] [340] Aşınır ccediluumlnkuuml insanın sabanı Durmadan bir ileri bir geri

Yıllarca Toprağı kaldırıp tersyuumlz eder Atların yardımıyla [343] Budala

[kouphonoocircn108] Kuş milletini [345] Ve vahşi hayvanlar kabilesini Ve suda

yaşayan yaratıkları Buumltuumln bunları yakalar Sıkı oumlruumlluuml ağını Atıp uumlstlerine Ve

boyun eğdirir hepsine Bu insan Hepsinden kurnaz becerikli [350] Alet (araccedil)

kullanarak alt eder Vahşi doğada yer bellemiş Dağlarda başıboş gezen hayvanları

Yeleleri kaba tuumlyluuml atlara Gem vurur Yorulmaz Dağ boğalarına [da] [354]

Kendi kendine oumlğrenmiştir Konuşmayı [dili] [355] Yel gibi kıvrak duumlşuumlnceyi Ve

bir yapı duumlzen [kurar] Kent yasaları iccedilin Ve bilir nasıl kaccedilacağını Soğuğun

oklarından Accedilık goumlkyuumlzuumlnuumln altında Şiddetli yağmurlardan [360] Her şeye ccedilare

bulan [pantoporos] İnsan Gelmesi gereken hiccedilbir şeye karşı ccedilaresiz [amecircchanocircn]

değil Sadece Hadesten gelecek olana karşı aciz [aporos] Yine de oumlluumlmcuumll

hastalıklardan Kurnazca kaccedilabilir [365] Yetenekleri ccedilok Umudu aşan [huper

elpis] akıl sanatı var her şeye ccedilare [mecircchanocircn] Onu hem iyiye Hem koumltuumlye

suumlruumlkler Yer tanrılarının [chthonos theocircn] yasalarına Saygı goumlstererek Ve yemin

ederek bağlandığı yasalara [enorkon dikan] [370] Huumlrmetle Kendi şehrinde

Mevkisi en tepededir [hupsipolis] Ama yersiz yurtsuzdur [apolis] Yanlışla dost olan

cuumlretkacircr [tolma] kişi [375] Oumlylesi Uzak olsun ocağımdan Onun yanılgılarıyla

bilgilerimi paylaşamam [375]

32311 Birinci Koro Şarkısı accedilıklaması

Birinci koro şarkısının (stasimon) ilk salınısında (strophe) insanın cansız doğaya

huumlkmedişi anlatılır Bu olgular uumlccedil temel element iccedilinde gerccedilekleşir (toprak hava su)

Birinci karşı-salını (antistrophe) iccedilindeki mısralarda konu bu kez cansızlardan

canlılara geccediler İnsan medeniyet araccedillarını bu kez vahşi hayvanlar uumlzerinde uygular

Richard Jebb bu koro şarkısını biraz oumlncesinden ele alarak şoumlyle yorumluyor

108 Soumlzcuumlğuuml anlamı ldquokararsızrdquo ldquoduumlşuumlncesizrdquo ldquogafilrdquo vb Bkz Liddel-Scott 1996 s 987

165

Koro oumlluumlyuuml goumlmmeye cesaret edebilecek birinin olabileceğini duumlşuumlnmektedir [220] Fakat eylem gerccedilekleşmiştir ve fail hiccedilbir iz bırakmamıştır [252] Kreon ise bu işi tanrıların yapmış olabileceğine ilişkin oumlneriyi şiddetle bastırmıştır [278] Bu duumlşuumlncelerin izi bu şarkıda da devam eder Konusu insanın cuumlretidir -onun yaratıcılığı ve mutluluğuna neden olan şeylerdir İnsan denizin ve karanın hacirckimidir buumltuumln diğer yaratıkları boyunduruk altına almıştır yalnızca oumlluumlme karşı bir ccedilare dışında buumltuumln kaynaklarla yaşamını donatmıştır İlahi ve beşeri yasaları goumlzettikccedile becerileri ona zenginlik getirir fakat bu yasaları goumlzetmezse başına yıkım gelir109

Jebbrsquoin de belirttiği gibi stasimonun konusu insandır Şarkıda kaba hatlarıyla ccedilizilen

manzara insanın etrafındaki kaotik ortamı (doğayı) duumlzenleme muumlcadelesidir Burada

bir taraftan vahşi el değmemiş doğadan soumlz edilirken diğer taraftan medeniyetin ve

kuumlltuumlruumln oluşumu anlatılır Soumlzuuml edilen uumlccedil kategori uumlzerinden yapılır bu Hava

(Ruumlzgarların kontroluuml) Su (Denizlerin aşılması) Toprak (toprağın suumlruumlluumlp ekilmesi)

Karşı-salınıda yine aynı sırada bu kez insanın canlılar uumlzerindeki hacirckimiyeti anlatılır

Kuşlar (hava) kara hayvanları (toprak) balıklar (su) Boumlylece ortaya insanın hacirckim

olduğu ve onu kuumlltuumlre doumlnuumlştuumlrduumlğuuml bir doğa ile el değmemiş vahşi doğa arasında

bir ayrım belirginleştirilir Ardından insan buumltuumln canlılar arasında en yeteneklisi en

kurnazı olarak tanımlanır

Bu koro şarkısında ilk bakışta tanrılar yokmuş gibi goumlruumlnmektedir Sanki insan

medeniyeti tek başına elde etmektedir Oysaki burada anlatılan insan Prometheus

gibi bir medeniyet kurucusudur Tanrılara rağmen bu medeniyet kurulmaktadır

Oumlrneğin ldquotanrıların en yaşlısırdquo olan Gaiarsquonın boyunduruk altına alındığı toprağın

bağrının deşildiği vurgulanır Medeniyet kuran insan bu medeniyet iccedilin doğanın

guumlcuumlnuuml kullanmakta aynı zamanda kurduğu duumlzeni suumlrduumlrebilmek iccedilin doğanın

guumlcuumlne ihtiyaccedil duymaktadır

Bu guumlccedil neden tehlikeli Koronun soumlzleri suumlrekli olarak doğanın insana youmlnelik

tehlikeli saldırısını gizliden gizliye ima eder Fırtınalar onu yutmak isteyen dev

dalgalar şiddetli yağmurlar ve soğuk vahşi hayvanlar vs İnsan buumltuumln bu tehlikelere

karşı bir guumlccedil kullanarak uumlstesinden gelmektedir Bu guumlccedil temel olarak akıldır

logosrsquotur ve tabi ki techneacutersquodir Bu akıl ve techneacute sayesinde insan alet kullanır dili

109 Jebb 1891 s 69

166

oumlğrenir duumlşuumlnceyi geliştirir ve yasalara dayalı bir duumlzen kurar Ama daha oumlnce

tartıştığımız gibi technersquonin muğlacirck bir yanı vardır Akıl her şeyin ccedilaresini bulmakta

ama oumlluumlme karşı ccedilaresiz kalmaktadır Bu onu paradoksal bir konuma suumlruumlkler insan

pantoporos aporosrsquotur ldquoHer şeye ccedilare bulan ccedilaresizrdquodir

Akıl ldquoumudu aşanrdquo [huper elpis110 - beklentileri boşa ccedilıkarabilen bekleneni tam

tersine ccedileviren olumlu anlamda ldquobeklentilerin oumltesinderdquo] niteliğiyle insanı iyiye de

koumltuumlye de suumlruumlkleyebilmektedir Dolayısıyla insanın iyiyi koumltuumlden haklıyı haksızdan

ayırt edebilmesi bu konuda dikkatli olması gerekmektedir Ama bunun iccedilin yine aynı

-tehlikeli- aklı kullanacağı iccedilin insanın eylemleri ldquoduumlşuumlnduumlğuumlnuumln tam tersinerdquo

doumlnecektir Kısacası insanın doğayı alt ettiği guumlcuuml yani aklı ve tekniği kendisine de

zarar verebilmektedir

Pantoporos insanın medeniyet kurma guumlcuumlnuuml goumlstermektedir Duumlzen kurmak guumlccedil

gerektirir ama koro şarkısının ima ettiği gibi bu guumlccedil ldquoumudu aşarrdquo en az doğanın

insanı tehdit eden guumlcuuml kadar tehlikelidir Duumlzen demek sınır demektir ama

sınırların tesisi sınır aşan bir guumlce gereksinim duyar111 İnsanın bu sınır aşan guumlcuuml

logosrsquotur techneacutersquodir bunlar kut ya da mana gibi hem kurucu hem de yıkıcı guumlccedillerdir

Koro şarkısı bu muğlacircklığı gizliden gizliye ima etmektedir

Diğer taraftan insan akıl yoluyla kurduğu duumlzende hem beşeri yasaları hem de

tanrıların yasalarını goumlzetmek zorundadır ancak bu neredeyse imkacircnsızdır Nomous

chthonos theocircn (toprağın tanrılarının yasası-ilahi yasalar) ve enorkon dikan

([tanrılara] yemin ederek bağlanılan yasalar-beşeri yasalar) Koro şarkısının yaptığı

bu ayrım Antigonersquode hep olduğu duumlşuumlnuumllen ikili karşıtlıklara [yer altı - yeruumlstuuml

tanrıları beşeri yasalar - ilahi yasalar] pek uygun goumlruumlnmemektedir Antigonersquonin

temsil ettiği duumlşuumlnuumllen ilahi yasalarla Kreonrsquoun temsil ettiği duumlşuumlnuumllen beşeri yasalar

koronun ifadesine goumlre birbirinin iccediline geccedilmiş durumdadır Neredeyse aynı şeylerdir

110 Huper elpis Agamemnon sarayın oumlnuumlne geldiğinde Klyteimnestra bir halı serip şoumlyle seslenir ldquoDike onu bu yoldan umudunu aşan konağa iletsinrdquo Bu kahraman iccedilin tam bir peripeteiarsquodır Her şey duumlşuumlnuumllduumlğuumlnuumln tam tersine doumlner Buradaki elpis daha oumlnce techneacute konusunu tartışırken ele aldığımız pandora mitindeki elpisrsquotir İnsanı hayatta tutan umut koumlr umuttur Duumlşuumlnuumllenin eninde sonunda tam tersine doumlneceğini insandan gizleyen umut 111 Bkz Oudemans 1987 s 125

167

Her şeyden oumlnce Chthon soumlzcuumlğuuml temel olarak ccedilok anlamlıdır[hellip] Sadece kent toprağını değil aynı zamanda en buumlyuumlk tanrı olan Gaiarsquoya referans verir (338) [Gaia yani toprak] Nihai olarak oumlluumllerin ait olduğu bir yerdir Eğer son anlam kabul edilirse tamamen tersine doumlnmuumlş karşıtlıklarla karşılaşırız112

Toprağın yasaları yani definin ve goumlmmenin yasaları ne kadar ilahiyse Kreonrsquoun

temsil ettiği yasalar da o kadar ilahidir ccediluumlnkuuml bu yasalar da tanrılar tarafından

goumlzetilirler Kısaca diyebiliriz ki her iki yasa da eşzamanlı olarak hem ilahi hem de

beşeridir

Koronun gizliden gizliye ima ettiği tehlike buradadır Antigonersquodeki temel

ccedilıkmazlardan biri burada yatmaktadır İnsan yasalara dayanan bir duumlzen kurar bu

yasalar beşeri yasalardır ama insan bu yasalara tanrılar uumlzerine yemin ederek

bağlanır Yasanın ne kadarı beşeri ne kadarı ilahidir artık bilinemez ldquoOumlluumlnuumln

goumlmuumllmesirdquo de ldquooumlluumlnuumln gerektiğinde accedilıkta bırakılmasırdquo da hem ilahi hem de beşeri

referansları olan yasalardır Boumlyle bir muğlacircklık iccedilerisinde insanın haklıyı haksızdan

ayırabilmesi gerccedilekten kolay değildir

Bu konuda başarısızlığa uğrayan kişi kategorileri birbirine karıştırdığı iccedilin aileden

kabileden ihraccedil edilir Eğer soumlz konusu hatayı yapan kişi kentin tepesinde devletin

youmlnetiminde yer alıyorsa kentin bizatihi kendisini tehlikeye atacağından kentten de

suumlrguumln edilecektir113 Hypsipolis olan insan bir anda apolis oluverir Kısacası insan

oumlvuumllesi tekniğine logosrsquouna rağmen yine bizzat onların yol accediltığı tehditten

kurtulamaz Ccediluumlnkuuml tehditten kurtulmanın yolu yine logosrsquotan geccedilmektedir

Sofokles araccedilların kurnazca kullanımı yoluyla adalet ve adaletsizlik sorununun ccediloumlzuumllebileceğine inanmıyordu İnsan texnasrsquoa [technersquoye] sahip olmasına rağmen iyiyle koumltuumlyuuml karıştırabiliyordu Bu fikir adaleti insanın texnairsquosi iccedilinde varsayan sofist Phytagorasrsquoın kozmolojisiyle temelden ayrılmaktadır [Platon- Phytagoras 321] İnsanın texnairsquosinin ccedilaresizliği insanın cuumlretiyle bağıntılıdır (tolmas charin114 -375) Temel problem buradaki ldquotolmasrdquo kelimesinin hem sınırların

112 Oudemans 1987 128 113 Bkz Oudemans 1987 s 124 114 tolma (tolma) iyi anlamda Cesaret yuumlreklilik atılganlık koumltuuml anlamda aşırı cesaret kuumlstahlık pervasızlık cuumlret ayrıca işe girişmek kalkışmak korku verici ya da zor bir işe girişmek iccedilin cesaret bulmak risk almak gibi anlamları bulunmaktadır Bkz Liddell-Scott 1996 s 1803

168

aşılması succedilunu ima etmesi hem de duumlzenin kurulması iccedilin gerekli cesarete referans vermesidir115

Dolayısıyla techneacute olmadan insan kuumlltuumlr kuramaz ya dev dalgalar iccedilinde boğulur

gider ya soğuktan donar ya vahşi hayvanlar tarafından oumllduumlruumlluumlr ya da accedillıktan oumlluumlr

Koro şarkısı insanın bu tehditleri techneacute sayesinde bertaraf ettiğini accedilıkccedila belirtir

Fakat hemen ardından bize sezdirdiği ise techneacutersquonin oumlteki kaccedilınılması muumlmkuumln

olmayan yıkıcı yuumlzuumlduumlr

Koronun soumlzuumlnuuml ettiği hupsipolis apolis aslında bir ccedileşit pharmakon olarak

okunabilir Tıpkı pharmakonun hem zehir hem panzehir hem kurtarıcı hem de

kirletici olması gibi insan da hem hupsipolis hem de apolis olabilmektedir Adil bir

kral iken (hupsipolis) kentten kovulan ve apolis olan kişiler tragedyalarda bolca

bulunabilir Diğer taraftan yalnızca kentten atılmaktan soumlz etmez koro aileden

kovulmayı da ima eder (ldquoNe evime yakın olsun ne de duumlşuumlncelerimerdquo) Boumlylece hem

ailenin hem de polisin dışına suumlruumllme hem ailenin hem de devletin dışında kalmak

demektir Arthur Miller ldquoTragedya ve Sıradan İnsanrdquo [Tragedy and The Common

Man] adlı makalesinde tragedyalarda yalnızca krallar ya da soylular gibi toplumun

uumlstuumlnde yer alan kişilerin işlenmesinin tek doğru olmadığını sıradan bir insanın da

tragedya iccedilin uygun olabileceğini soumlyler116 Bunu da ironik bir dille ldquoOidipus ya da

Orestes gibi kahramanların yaşadıkları karmaşaların sıradan modern insanın da

yaşayabileceğinirdquo soumlyleyerek destekler Fakat burada şu soruyu sormak yerinde

olacaktır Neden tragedya soylu ya da daha genel bir ifadeyle toplumun tepesinde yer

alan kişileri konu almaktadır Neden Aristoteles bu konuda farklı bir tercihin de

olabileceğini belirtmemiştir Gerccedilekten de Millerrsquoın dediği gibi sıradan bir insan da

ldquotragedyanın konusurdquo olabilir mi Şuumlphesiz ki tragedyanın asıl meselesi krallar

soylular ya da tiranlar değildir bizatihi insanın kendisidir Ancak onu varlığının

imkanlarının en uccedil imkanlarıyla [buna varlığın en zati ve kaccedilınılmaz imkacircnı oumlluumlm de

dahildir] birlikte ele almak trajik etkiyi artırabilmektedir İnsanın hem pantoporos

115 Oudemans 1987 s 127-128 116 Miller Arthur ldquoTragedy and Common Manrdquo The Question of Tragedy Ed Arthur B Coffin EmText Sanfrancisco 1991 s 85

169

hem de aporos olması gibi eşanlı olarak hem hypsipolis hem de apolis olan

konumunu goumlstermek iccedilin sıradan bir insan uygun olmayabilir kanısındayız Sıradan

insanı başka bir deyişle ldquonormalrdquo bir insanı yani sınır aşmamış muğlacirck bir konuma

duumlşmemiş bir insanı tragedyanın konusu haline getirmek oldukccedila zor olacaktır Diğer

taraftan tragedyalarda da krallar yalnızca olabilecek en uumlst konumdan [hypsipolis]

en aşağı konuma [apolis] duumlştuumlkleri iccedilin tragedyanın konusu olmazlar Onlar zaten

tam da o ldquoarardquo konumda oldukları iccedilin trajik oumlzuuml taşımaktadırlar Yani bir kral

sıradan bir insana goumlre bulunduğu konum itibariyle muğlacirck bir yerdedir Kral bir

pharmakonrsquodur topluma musallat canavar sphenkslerden kurtarır Kente medeniyet

getirir kuumlltuumlr kurar Fakat buumltuumln bunları yaparken tehlikeli bir guumlccedil kullanır ve

tehlikeli guumlccedillere temas eder Onu bir kurtarıcı yapan guumlccediller onun yıkımına sebep

olur Kurtarıcı kral şimdi en aşağılık konuma itilir toplumun buumltuumln guumlnahlarını

uumlstlenerek kapı dışarı edilir kentten kovulur Bir kraldan yoksul bir meczuba

doumlnuumlşme [Kral Lear] tragedyanın dıştan goumlruumlnen unsurlarındandır Burada temel

olan kralın hali hazırdaki muğlacirck konumuyla hypsipolis apolis oluşuyla insanı

temsil edebiliyor oluşudur

Burada koro şarkısının anahtar soumlzcuumlğuumlne deinonrsquoa geri doumlnmemiz gerekiyor

Deinon soumlzcuumlğuumlnuumln medeniyet kurucu olduğu kadar onun altını da oyan bir guumlcuumln

muğlacircklığını anlatacak şekilde ccedilevrilmesi gerektiği accedilıktır Jebb deinon iccedilin

muhteşem soumlzcuumlğuumlnuuml oumlneriyordu117 Bu tuumlrden bir ccedileviri bu koro şarkısının

iccedileriğinin ldquoinsanın medeniyet kurucu guumlcuumlnuumln aklının ve yeteneğini oumlvguumlsuumlrdquo olduğu

yanılgısına suumlruumlkler bizi Şarkının trajik iması kaybolur Deinon da pharmakon gibi

muğlacirck bir soumlzcuumlktuumlr Bunu birinci boumlluumlmde yeterince tartışmıştık Kozmolojik

anlayışına bağlı olarak okuma biccedilimleri de doğal olarak farklılaşacaktır Eğer insanın

doğadan ayrılması esasına dayalı bir kozmolojinin iccedilinden duumlşuumlnuumlyorsanız eğer

birccedilok yorumcunun yaptığı gibi bu stasimonun insanın doğa uumlzerindeki

hacirckimiyetinin ve medeniyet kurucu guumlcuumlnuumln zafer şarkısı olduğuna inanıyorsanız

deinonu ldquokudretlirdquo olarak ccedilevirmenizden daha doğal bir şey olamaz Daha oumlnce

117 Bkz Jebb 1891 s 340

170

başka bir vesileyle soumlzuumlnuuml ettiğimiz sorun yani metne kendi duumlnyamızdan bakarken

kendi duumlnya algımızı da dayatmaya boumlylelikle metni goumlze goumlruumlnmeyecek bir şekilde

asimilasyona uğratma tehlikesi de bu doğallıkla birlikte oluşur

Aynı şekilde ayırıcı duumlşuumlnce bir yanda poros ile technenin deinonrsquola olan

bağlantısını da goumlzden kaccedilırır Zincire Vurulmuş Prometheusrsquota Prometheusrsquou

kayalara bağlarken Kratos Biarsquoya şoumlyle sesleniyor

Daha guumlccedilluuml vur iyice bağla bir teki bile ccediloumlzuumllmesin Ccediluumlnkuuml O [Prometheus] muumlthiş [deinos] aklıyla en ccedilaresiz [amecircchanocircn] durumlardan bile kurtulmayı [poros] biliyor118

Oumlluumlm archersquodir

Poros insanın her şeye cuumlret eden her yerde kendine bir ccedilıkış yolu ccedilare bulan onu

her şeye eriştiren guumlcuumlduumlr Pan-to-poros her şeyin deneyimlenmesini ima

etmektedir Fakat her şeyin deneyimlenebilmesine rağmen insan asıl tecruumlbeden

yoksundur Ccediluumlnkuuml hiccedilbir yetenek hiccedilbir şiddet eylemi ve kurnazca yapılmış hiccedilbir

alet insanı oumlluumlmden kurtaramayacaktır Ccediluumlnkuuml oumlluumlm insanın olanaksızlığının

olanağıdır Oumlluumlm [yani henuumlz-değil] ldquohenuumlz-olmayanrdquo olarak bir imkacircn olarak

durmaktadır Henuumlz-olmayan gelip ldquoolduğundardquo ise insanın buumltuumln olanaklılığı hitam

bulacaktır Gelmesi gereken hiccedilbir şeye karşı ccedilaresiz [amecircchanocircn] olmayan insan

[362] yalnızca oumlluumlm karşısında ccedilaresizdir Oumlluumlm alt edilebilecek uumlstesinden

gelinebilecek oumlteki şeylere benzemez Aslında oumlluumlm ldquohiccedilbir şeyin ccedilare olamadığı

şeyrdquodir

İsmene oyunun başında Antigonersquoye şoumlyle diyordu ldquoAteşli bir kalbin var soğuk

olana youmlnelmiş olmasına rağmen [thermecircn epi psuchroisi kardian echeis]rdquo119

Burada ldquosoğuk olanrdquo diye ccedilevrilen soumlzcuumlk [psuchroisi] aslında ldquoboşuna faydasızrdquo

anlamlarına da gelmektedir Soumlzcuumlğuumln buradaki kullanımı bu youmlndedir Fakat

Heidegger soumlzcuumlğuumln birinci anlamını yani soğuğu tercih eder Ve bu ldquosoğuk olanrdquola

118 Aiskhylos Zincire Vurulmuş Prometheus sat 59-60 119 Sophokles Antigone sat 88

171

kastedilenin oumlluumlm olduğunu belirtir120 Zira soumlzcuumlğuumln oumlluumller iccedilin kullanımları

bulunmaktadır121 Bu accedilıdan bu tuumlr bir ccedileviriye yanlış ya da aşırı bir yorum denemez

İsmene ardından şoumlyle diyor ldquoCcedilok şeyi yapabilecek durumdasın ama arzu [eros]

seni ccedilaresi olmayan bir şeye [amecircchanocircn] suumlruumlkluumlyor [ei kai dunecircsei g all

amecircchanocircn eras]rdquo122 Bu kez İsmenersquonin oumlluumlmden soumlz ettiği daha accedilıktır Ve son

olarak ldquoİnsan imkacircnsız olanın peşinde koşmamalırdquo [archecircn de thecircran ou prepei

tamecircchana] Burada cuumlmlenin arche soumlzcuumlğuumlne bağlı olarak farklı yorumlanma

olasılığı soumlz konusudur123 Filolojik tartışmanın dışında Heidegger arche ve

amechana soumlzcuumlklerinin birlikte kullanışına dikkat ccedileker Bir yanda Arche yani

başlangıccedil ilk olan başlangıccedilta yer alan diğer tarafta amechana yani hiccedilbir şeyin

ccedilare olamadığı şey vardır Biz sadece buradan esinlenerek archersquonin yani

başlangıccedilta yer alarak kendisinden neşet edenler uumlzerinde hacirckimiyet kuran şeyin

amechana hiccedilbir şeyin ccedilare olamadığı şey yani oumlluumlm olduğunu soumlyluumlyoruz Arche

oumlluumlmduumlr Antigone her şeyi youmlneten her şeyin nedeni başlangıccedil noktası archersquosi

olan oumlluumlmuumln peşine duumlşmuumlştuumlr Oumlluumlm ise amechana olandır

3232 İkinci Koro Şarkısı [583-625]

[583] Koumltuumlluumlkten [kakocircn] tatmamış nesiller Ne de kutlu [eudaimones] Ccediluumlnkuuml

tanrılardan bir eve gelen [585] Bir sarsıntı buumltuumln soyu Bir kuşaktan diğerine

sarsıp yıkar [ate] Nasıl ki Trakyarsquonın ruumlzgacircrları Dev dalgalar yapıp Azgın

nefesiyle [590] Derinlerin karanlığından [erebos huphalon] Kapkara kumu ccedilıkarıp

ccedilalkalar Ve kıyıya vuran dalgalardan Acı bir ağıt yuumlkselir [İşte boumlyledir bu felaket

de] [593] En başından beri suumlruumlyor Labdakosoğullarırsquonın [595] Oumlluumlmle tıka basa

Dinmeyen acıları Onları yıkan tanrıdan başka Hiccedilbir nesil diğerini Kurtaramaz

[600] Tam da şimdi Umut ışığıydı Oidipus soyunun Son dalı Yer altı tanrısının

120 Heidegger 1996 s 98 121 Bkz Liddell amp Scott 1996 psuchros maddesi 122 Sophokles Antigone sat 90 123 Bkz Heidegger 1996 s 100-101 ve Jebb 1891 s 26

172

Kan kırmızı tozu124 Yıktı onu Gururlu soumlzleri ve ccedilılgınlığı yuumlzuumlnden [605] Ey

Zeus hangi had bilmez Başa ccedilıkabilir senin guumlcuumlnle Ne her şeyi tuzağına duumlşuumlren

uyku Ne de yorulmak bilmez zamanın Huumlkmuuml geccediler sana [610] Sen goumlz

kamaştıran İhtişamıyla Oluumlmposrsquoun Sahibisin Geccedilmişte olduğu gibi Gelecekte

de her yerde Bu yasa huumlkuumlm suumlrecek ldquoOumllmekle yuumlkuumlmluuml her yaşam Lanetiyle-

yıkımıyla (ate) birlikte gelir duumlnyayardquo125 [615] Ccediluumlnkuuml serseri bir mayındır umut

Kimine huzur verir Kimine arzunun aldatıcılığını [apata kouphonoocircn erocirctocircn]

Ayakları hiccedil yanmamış Nasıl bilmezse ateşin yaktığını [620] İşte oumlyle kandırır umut

insanı Ccediluumlnkuuml eski zamanlardan bir bilgenin Uumlnluuml soumlzuuml [şoumlyle] ldquoTanrı kime

yıkım verecekse Er ya da geccedil o insan [625] İyiyi koumltuuml sanır koumltuumlyuuml iyirdquo

32321 İkinci Koro Şarkısı Accedilıklaması

Birinci koro şarkısındaki insanın doğa karşısındaki guumlccedilluuml duruşu burada tersine

doumlner Bir bakıma birinci koro şarkısında gizliden gizliye ima edilen tehlikeler

burada belirgin bir şekilde accedilığa ccedilıkarlar Bu kez buumltuumln korkunccedilluğu iccedilinde

karşımızda duran doğanın deinotesidir

Birinci koro şarkısında insanın rahatlıkla aştığı deniz şimdi korkunccedil dalgalarla dolu

bulanık ve hırccedilındır Yelkenleri şişirerek insanların gemilerle denizler aşmasını

sağlayan ruumlzgar burada fırtınaya doumlnmuumlştuumlr Fırtınalar dev dalgalara neden olmakta

ccedilalkantıdan kararmış denizler kıyıları doumlvmektedir Kıyılardan korkunccedil sesler

yuumlkselmekte bu sesler de Labdakosoğullarının acılarının işareti sayılmaktadır

124 Konis (toz) ya da kopis (bıccedilak) Soumlzcuumlğuumln kesin olarak hangisi olduğu belli değil Her iki durumda da ifade değişiyor Antigonersquonin kardeşinin uumlzerine ndashbuumlyuumlk bir ihtimalle- kanlı toz atması ile Kororsquonun bu soumlzleri hem Poluumlneikesrsquoi hem de Antigonersquoyi kastederek daha guumlccedilluuml bir şiirsellik yakaladığı duumlşuumlnebilir Bu yuumlzden burada ldquotozrdquo soumlzcuumlğuumlnuuml tercih ettim Bu konuda bkz Jebb 1891 s 114-15 Sabahttin Ali bu dizeleri şoumlyle ccedilevrilmiş ldquoŞimdi yer altı tanrılarının kanlı tozları delice soumlzler ve ccedilılgın bir ruh bu ışığı soumlnduumlruumlyorrdquo Goumlruumllduumlğuuml gibi ldquokanlı tozlarrdquo ifadesini Sabahattin Ali de tercih etmiş dizelere duumlştuumlğuuml dipnotta bu soumlzlerin Antigonersquonin kardeşinin uumlzerine serptiği tozlar iccedilin kullanıldığını belirttikten sonra mısraın devamındaki farklılığı şoumlyle accedilıklıyor ldquorsquoDelice soumlzlerrsquo tabiriyle Antigonersquonin Kreonrsquola muumlnakaşasında kullandığı sert lisan ve lsquoccedilılgın ruhrsquola da hiddetinden goumlzuuml kararan Kreonrsquoun hali tasvir ediliyorrdquo Sophokles 1941 s 41 125 Richard Jebb dizeleri şu anlamda ccedilevirmiş lsquoHiccedilbir oumllccediluumlsuumlzluumlk lanetten azade (ektos atas) gelmez duumlnyayardquo [hellip] Aşırı guumlccedil ya da servet ya da zenginlik boumlylesine buumlyuumlk herhangi bir şey tanrıların oumlfkesini uyandırır İnsan hubris goumlsterir ve bu ate getirirrdquo Jebb 1891 s 118

173

Bu sınırsız hareketlilik manzarası doğanın bozucu alt uumlst edici guumlcuumlnuuml goumlstermektedir (Yunanlıların goumlzuumlnde daima marjinal ve tehlikeli bir uumllke olan) Trakyarsquonın koumltuumlcuumll ruumlzgarları yer ile goumlk arasındaki ayrımı bozmaktadır126

Denizin dalgaları kozmik duumlzeni altuumlst etmektedir denizin dibinde kalması gereken

kara kum denize karışır aynı şekilde deniz kıyıyı doumlver karayı sarsar ve ruumlzgar da

ldquoruumlzgar olmaktan ccedilıkarrdquo dus-anemoi olur127 Buradaki doğanın sınır aşan guumlcuuml

olağanın dışında bir olguyu da ima etmektedir Erebos huphalon denizlerin

dibindeki karanlık ccedilukur Vernantrsquoa goumlre sadece bir ccedilukur olmanın ccedilok

oumltesindedir128 ilksel kaosu hatırlatmaktadır Bu da duumlzenin olmadığı bir zaman

dilimine işaret eder

İnsan bu kaotik guumlccedillerden kurtulmaya ccedilalışır fakat başaramaz Guumlccedil bir tanrının

elinden bir soya vurur tıpkı denizin karaya vurması gibi Koro benzerliğin altını

oumlzellikle ccedilizmiştir insanın başına gelen felaket de tıpkı doğanın kaotik goumlruumlntuumlsuuml

gibidir Bir başka metafor da umut konusundadır Dizede Elpisrsquoin umudun sıfatı

olarak kullanılan poluplanktos soumlzcuumlğuumlnuuml ldquoserseri mayınrdquo olarak ccedilevirdik Richard

Jebbrsquoin accedilıklamalarına goumlre burada tarifi yapılan umut ldquobilinmeyen denizlerde başı

boş dolaşan bir denizcirdquo imgesi oluşturmaktadır129 Dolayısıyla doğaya ait alan ile

insana ait olan alan bir kere daha bir araya gelir İnsan umudu taşıyan insan accedilık

denizde başı boş gezinen bir gemi gibidir Geminin kontroluuml bu kez birinci koro

şarkısında olduğunun aksine yalnızca onun elinde değildir Diğer doğal guumlccedillerin yanı

sıra tanrılar da geminin youmlnuumlnuuml tayin etmektedirler Ve umut bir ccedileşit yuumlzer-gezer

mayın gibi ya hiccedilbir şeye ccedilarpmadan yoluna devam edecek ya da insanı yıkıma

suumlruumlkleyecektir (Diğer taraftan umudun aldatıcı oumlzelliği de vardır ki buradan

bakıldığında onun hiccedilbir şeye ldquoccedilarpmadanrdquo yolunda devam edebilmesi muumlmkuumln

değildir)

126 Vernant amp Detienne Les Ruses de lIntelligence-La Metis des Grecs Paris 1974 s 154-55 aktaran Oudemans 1987 s 134 127 Bkz Oudemans 1987 s 134 128 Vernant amp Detienne 1974 s 155 Aktaran Oudemans agy 129 Jebb 1891 s 118

174

Bu koro şarkısında da yine kategorilerin birbiri iccediline nasıl geccedilmiş bulunduğunu

goumlrebiliyoruz Tanrılar doğa guumlccedillerinin yerini alabilmekte insan soyları atalarından

kalan lanetleri taşımak zorunda kalabilmektedirler Yıkımın neden geldiğine dair

ldquorasyonelrdquo bir accedilıklama yoktur Tanrı bir soyu yıkmak ister ve bir felaketle o soyu

yok eder Aslında tanrılardan yıkımın neden geldiğine dair bir gerekccedile olarak ldquosınır

aşımırdquo succedilundan soumlz edilir İnsan tanrı olmaya kalktığında şarkıdaki deyişle

haddini bilemediğinde [607] felaketin gelmesi kaccedilınılmazdır Fakat dizelerin

devamında bu tuumlrden ldquohaddini aşmardquo ile ldquofelakete uğramardquo arasındaki ldquorasyonelrdquo

bağ kaybolur Koro şarkısı had bilmenin de oumltesinde felaketin bizatihi kendisiyle bir

arada yaşadığımızı accedilıkccedila soumlyler thnaton bioto pampolu g ektos atas Oumlluumlmle

yuumlkuumlmluuml yaşam Atersquosi yıkımı-felaketi ile birlikte gelir duumlnyaya Duumlnyaya gelmek

demek acıyı da beraberinde getirmek demektir Ate yalnızca tanrılardan gelen dışsal

bir felaket değildir bir daimon gibi insanın doğumuyla birlikte varolur Diğer

taraftan yaşamın (Biosrsquoun) oumlluumlmluuml olmaya mahkum (thnaton) olması da başlı başına

Ate sayılabilir Başka bir deyişle insanın doğması insanın Atersquosidir Tam da bu

yuumlzden ldquoen iyisi hiccedil doğmamış olmakrdquotır Ama koro şarkısı hemen ardından yine

Elpisrsquoten soumlz eder Koumlr umut bu kez ldquoserseri mayınrdquo gibi dolaşmaktadır İnsanların

ccediloğuna teselli vermekte bir ccediloğuna da arzunun [Eros] aldatıcılığını sunmaktadır

Dolayısıyla tanrıların yıkmak istedikleri ldquohaddini aşanrdquo insan değil bizatihi insanın

kendisidir İnsan doğar doğmaz haddini aşmıştır

Burada ldquokoumltuumlcuumllrdquo bir tanrıdan ya da tanrılardan soumlz etmek de muumlmkuumln değildir

Ccediluumlnkuuml insana iyiyi koumltuuml koumltuumlyuuml iyi gibi goumlsteren şey umudun kendisidir Umut ve

arzu bu stasimonda birbirinden ayrılmaz şekilde işlenirler Sophokles ilginccedil bir

şekilde birinci stasimona atıfta bulunur Umut yani Elpis birinci koro şarkısındaki

niteliğini korumaktadır Diğer taraftan birinci stasimonda kuşlar iccedilin kullanılan

kouphonoocircn (kaygısız gamsız duumlşuumlncesiz) nitelemesi bu kez insan iccedilin kullanır

Birinci stasimondaki budala kuşların yerini insan almıştır bu kez avlanan insandır

Yine birinci stasimonda insana uumlstuumlnluumlk sağlayan ldquoakılrdquo bu kez iyiyi ve koumltuumlyuuml

birbirine karıştırabilmektedir

Burada koumltuumlcuumll bir tanrı tasvirinin olmadığını soumlyledik Zeusrsquoun bu dizelerdeki

anlatımı oldukccedila sakin dingin bir Zeus tasviri sunar Zeus insanların oumlluumlmluuml

175

oluşuna karşın oumlluumlmsuumlzduumlr zamana direnişiyle ve Oluumlmposrsquoun sahibi olarak sonsuz

bir guumlce sahiptir Diğer yandan bir karmaşa iccedilerisinde tasvir edilen doğaya karşı da

sakin bir goumlruumlnuumlm iccedilindedir Zeus sanki insanların duumlnyasından kopuk apayrı bir

duumlnyada varlığını suumlrduumlren bir tanrı gibidir Ancak bu uzak tanrılar alemi bir anda

insanların hayatlarına muumldahale edebilen bir konuma geccediler Tanrılar yıkmak

istediklerine Ate yıkım-felaket goumlndermekte ve onları şaşırtmaktadırlar Buumltuumln bu

tasviri yapılan kaotik ortamın sorumluluğunda tanrıların payı vardır İlk dizelerde

Antigone bunu doğrulamıştır zaten ldquoHiccedilbir acı kahır utanccedil kaldı mı Zeusrsquoun bize

yaşarken tattırmadığı[2]rdquo130

Diğer taraftan burada kirlilik duumlşuumlncesinin soydan soya nasıl suumlrduumlğuumlne ilişkin bir

accedilıklama da bulunmaktadır Ataların taşıdığı lanet soyun ldquoson dalırdquona kadar

varlığını suumlrduumlrmektedir Koro lanetten arınmanın imkansızlığını accedilık bir şekilde

ortaya koyar Hiccedilbir nesil bir diğerini kurtaramamaktadır Ccediluumlnkuuml bir tanrı soyu yıkan

eylemlerini suumlrduumlrmektedir Başka bir deyişle o tanrı dışında hiccedil kimse soyu bu

lanetten kurtaramamaktadır Antigonersquoyi Oidipusrsquoun lanetinden ayırmak muumlmkuumln

değildir bu accedilıdan Lanet herkese neredeyse aynı oumllccediluumlde dağıtılmıştır Tam da bu

yuumlzden oyunda Girardrsquoın deyişiyle figuumlrler arasındaki farklılıklar goumlzden

kaybolmaya başlar Eteokles ile Poluumlneikes arasındaki fark yitirilmiştir Onları

birbirinden ayırmak iccedilin toumlrenle goumlmme accedilıkta bırakma ayrımına gidilmiş fakat

başarılamamıştır Antigone ayrıma itiraz etmiş fakat sembolik olarak bu kez kendisi

farklılıkları birbirine karıştırma eğilimine girmiştir Babasına duyduğu bağlılığı

ağabeyine de goumlstermeye ccedilalışmış babasıyla ağabeyini karıştırmıştır Diğer taraftan

baba ile ağabey ensest sonucu ldquoaynırdquolaşmıştır Aynı şekilde Antigone ağabeyiyle

kocasını da karıştırır Haimonrsquoa youmlneltmesi gereken sevgi ve bağlılığı yıkıcı bir

şekilde ağabeyine sunar Başka bir deyişle Eros ile philiarsquoyı karıştırır

Buumltuumln bu kargaşayı birbirine karışmaları kaotikleşmeyi ccediloumlzecek olan iyi

duumlzenlenmiş bir rituumleldir Oudemans koro şarkısının başındaki kaotik doğa

manzarasını Labdakos oğullarının başına gelen felaketlerin bir metaforu olarak

130 Sofokles 1997 s 65

176

anlatmaktadır Ama muğlacirck nitelikli durumların altını da ccedilizer oumlluumlmsuumlzlerle

oumlluumlmluumller arasında yapılan ayrıma arada kalmış cesedin tehlikeli konumu dahil olur

Normalde bir miktar kumla ya da toprakla cesedin uumlstuuml oumlrtuumllduumlğuumlnde kirlilik riski

miasma tehlikesi ortadan kalkacaktır Fakat burada ikinci koro şarkısında da

değinildiği gibi ldquoyer altı tanrılarının tozurdquo Labdakosoğullarırsquonın ldquoson dalırdquonı

yıkmıştır Burada kastedilen Poluumlneikesrsquotir fakat aynı toz bu kez Antigonersquoyi yani

bir başka anlamda Labdakosoğullarırsquonın ldquoson dalırdquonı yıkacaktır Toz (ya da kum)

Antigonersquonin Poluumlneikesrsquoin cesedi uumlzerine atacağı kanlı toza doumlnuumlşmuumlştuumlr Boumlylece

Oudemansrsquoın ifadesiyle ldquodenizin karanlık diplerinden kopan kumlar Labdakos

soyunun uumlstuumlnuuml oumlrtmek iccedilin geri gelmiştirrdquo131

3233 Uumlccediluumlncuuml Koro Şarkısı [780-800]

[781] Ey Eros [Aşk] Savaşta yenilmez Malı muumllkuuml altuumlst eden Eros Uyuklayan

genccedil bir kızın yanağına konup Sabaha kadar noumlbet beklersin [785] Denizlerin

uumlzerinde oradan oraya gezinirsin Ve avlanırsın her yerde ıssız kuluumlbelerde bile

Ne tenhalarda yaşayan canlılar Ne bir guumlnluumlk oumlmruuml olan insan [790] Ne de

oumlluumlmsuumlzler Kurtulabilir senden Hepsine deliliği [mainomai] verirsin [791] Ve

sen insanın aklını ccedilelip Yolda gideni yoldan ccedilıkarırsın [dikaiocircn adikous] Ve sen

şimdi de sen uyandırdın Aynı kana sahip [xunaimon] İki insan arasındaki bu

kavgayı [795] Zafer Guumlzel gelinin goumlzkapaklarındaki tutkunundur Sonrasız

yasaların yanında huumlkuumlm suumlren bir guumlccediltuumlr bu [800] Ccediluumlnkuuml Aphroditersquoyle kimse baş

edemez

32331 Uumlccediluumlncuuml Koro Şarkısı Accedilıklaması

Birinci koro şarkısında tanrılar arka plandaydı İkinci koro şarkısı ise Zeusrsquoa bir oumlvguuml

niteliği taşıyordu Burada uumlccediluumlncuuml koro şarkısında ise insanla tanrılar arasındaki

muğlak guumlccedillerden birinin bir daimonrsquoun varlığından soumlz edilmektedir Bu guumlccedil

Erosrsquotur

131 Oudemans 1987 s 136

177

Birinci koro şarkısındaki hakim insan tasviri burada bir kere daha tersine doumlner

Eros birinci koro şarkısındaki ldquoguumlccedilluuml insanrdquoın yerine geccediler yani bu kez hayvanlar

ve insanlar uumlzerinde karada ve denizlerde oumlluumlmluuml oumlluumlmsuumlz tuumlm varlıklar uumlzerinde

huumlkuumlm suumlren guumlccedil Erosrsquoun guumlcuumlduumlr İkinci koro şarkısında Erosrsquoun insanı yanıltıcı

youmlnuumlne vurgu yapılmıştı Bu kez onun tuumlm evreni etkileyebilen yıkıcı guumlcuumlnden

bahsedilir

Her şeyden oumlnce Erosu erotik sevgi anlamının yanı sıra ccedilok daha temel bir kudret olarak birinin uumllkesi ve ailesi iccedilin duyduğu sevgiyi de kapsayan bir guumlccedil olarak duumlşuumlnduumlğuumlmuumlzde Erosun etkileşimli doğası daha iyi anlaşılabilir Eros tipik olarak hem duumlzen kurucu hem de duumlzeni tehdit eden bir guumlccediltuumlr132

Yunan tanrılarının birden fazla ismi birden fazla goumlruumlnuumlşuuml olmasının izlerini Erosrsquota

da goumlrebiliriz Uyuyan genccedil bir kızın yanağında ldquokonaklayanrdquo da yıkıcı bir savaşccedilı

olup buumltuumln zenginlikleri talan eden de odur bir gelinin goumlzlerindeki tutku olur ama

akrabalar arasına nifak sokan da insanı ccedilıldırtan da yine onun guumlcuumlduumlr Hem

uumlretmenin bereketin ccediloğalmanın hem de yok etmenin guumlcuumlduumlr

Dikaiocircn adikous (791) oksimoronu [ccedilelişik ifadesi] arzunun etkisi altında doğruyu yanlıştan ayırt edebilmenin muumlmkuumln olmadığını goumlsterir Benzer bir belirsizlik bilgi kategorisindeki Erosrsquoun ccedilevresinde de bulunur Eros bir taraftan kendini goumlruumlnuumlr kılar (έναργής [enargecircs] -795) diğer taraftan insan aklında ccedilılgınlığa (μέμηνεν [memecircnen] ndash 790) neden olur (792) Buradan ccedilıkacak sonuccedil şu olmalı Eros birleşme ve ayrılma arasındaki bir gerilim olarak vardır onun guumlcuuml oumlyle bir guumlccediltuumlr ki hem duumlzen hem de duumlzensizliği aynı anda gerccedilekleştirir Bu tam da bu yuumlzden iccedilten iccedile ccedilatışmalı ve kontroluuml muumlmkuumln olmayan evrenin vazgeccedililmez bir parccedilasını oluşturur133

Erosu ihmal etmek deliliktir ama onun guumlcuuml oumlnuumlnde boyun eğmek ona tapmak da

insanı deliliğe suumlruumlkleyebilecektir Bu konuda daha oumlnce Hippolytos oumlrneğini

vermiştik Hippolytos Artemisrsquoe tapıyor bakire kalmayı arzuluyor fakat bu

eylemiyle Aphroditersquoyi ve Erosrsquou ihmal ediyordu Birbirleriyle ccedilelişen iki tanrının

yol accediltığı muğlacirck pozisyonu bir dereceye kadar anlayabiliyoruz Ama aynı tanrının

birbiriyle ccedilelişik goumlruumlnen davranışlarını kavramakta zorlanıyoruz Eros diğer buumltuumln

132 Oudemans 1987 s 141 133 Goheen R H The Imagery of Sophoclesrsquo Antigone Princeton 1951 s 136 Aktaran Oudemans 1987 s 143

178

Yunan tanrıları gibi hem ona saygı duymamızı hem de ona karşı belirli bir mesafede

kalmamızı gerektiren bir tanrıdır Buumltuumln Yunan tanrıları gibi hem yararlı ve hem de

tehlikelidir Bu kadar muğlacirck değişkenlerin iccedilinde insanın yolunu kaybetmemesi

neredeyse imkansızdır

Antigonenin Erosla ilgili olarak bulunduğu trajik pozisyon iki aşamalıdır Bir

taraftan cinsel yanı olmayan bir Eros tarafından yani oumlluuml akrabanın sevgisi ve oumlluuml

sevgisi tarafından ele geccedilirilmiştir Antigone hem ensestin hem de nekros-philiarsquonın

kıyısında gezinmektedir Diğer taraftan tam da bu arzuları yuumlzuumlnden cinsel anlamıyla

Erosu ihmal etmektedir Ccediluumlnkuuml imkacircnsıza acircşık olan Antigone kendi dişil uumlreme

ergonunu ve Labdakos soyunun devamı gibi ailevi sorumluluğunu ihmal etmek

zorundadır Diğer taraftan Kreon da Erosrsquoun cinsel youmlnuumlnuuml reddetmiştir O da

Antigone gibi kendi ailesinin uumlremesini ve ccediloğalmasını yadsımış oğlu Haimonrsquoa

engel olmuş aynı zamanda onunla ccedilatışmaya da girmiştir134 Levi-Straussrsquoun ikili

karşıtlıklar tablosunda135 da accedilıkccedila goumlruumllebileceği uumlzere buumltuumln Thebai uumlccedillemesi (ve

mitolojisi) philia [sevgi] ve ekhtrosrsquoun [nefret] fizyon ile fuumlzyonrsquoun ayrılma ve

birleşmenin suumlrekli tekrar ettiği bir doumlnguuml biccedilimindedir Hem sevgide hem de

nefrette sınır aşımı soumlz konusudur Ve bu sınır aşımlarının tuumlmuuml de kandaşlar

[xunaimon] arasında meydana gelmektedir Erosrsquoun aynı kana sahip insanlar

arasındaki konumu ccedilok daha tehlikeli olmaktadır Erosrsquoun varlığı bir taraftan enseste

kadar uzanabilmekte diğer taraftan yokluğu da kardeşlerin birbirini oumllduumlrmesine ya

da baba ile oğlun birbirine duumlşmesine neden olabilmektedir

3234 Doumlrduumlncuuml Koro Şarkısı [944 - 976]

[944] Buumltuumln guumlzelliğiyle Danae de boumlyle Katlanmış [945] Guumln ışığını demir

duvarlarla değişmeye Ve bu lahit gibi gizli Demirden odada hapsedilmişti Ah

ccedilocuk ccedilocuk [950] Soylu bir ailedendi o da senin gibi Ve karnında taşıyordu

Zeusrsquoun altın olup da damlayan spermini Fakat kaderin guumlcuuml dehşet bir guumlccediltuumlr

134 Bkz Oudemans 1987 s 144 135 Bkz Levi-Straussrsquoun Thebai Miti İkili Karşıtlıklar Tablosu Ek 1

179

[moiridia tis dunasis deina]136 Ne mal-muumllk zenginlik ne Ares ne kent duvarları

Ne de denizde dalgaların inlettiği kara gemiler Koruyamaz insanı kaderin elinden

[955] Ve Dryasrsquoın gem vurulup ehlileştirilmiş Oumlfkesine hızlı azgın oğlu

Hedonrsquoların kralı [Lykurgos] Alay edince Dionysos diniyle Bağlayıp elini kolunu

tanrı Kayalık bir mağaraya kapattı Deliliğinin taşkınlığı yavaş yavaş azaldı [960]

O zaman farkına vardı tanıdı Ccedilılgın alaylarla saldırdığı tanrının Kim olduğunu

anladı [Dionysos tarafından] ele geccedilirilmiş kadınları [entheous gunaikas] [965]

Bastırmak meşaleleri soumlnduumlrmek istemiş Ve fluumlt ccedilalan Musarsquoların oumlfkesini

uyandırmıştı [966]

Kara Kayalarrsquoın bir yanında Boğaziccedili kıyıları Diğer yanında Trakyarsquonın

Salmidessusrsquou [970] Orada yakınlarda Tanrı Aresrsquoin Tapınağı Oradan goumlrduuml

Tanrı uğursuz yarayı Phineusrsquoun iki oğlunun goumlzlerinde [975] Vahşi karısının

[Eidothea] kanlı elleri Ve hanccediler değil bir mekiğin ucuyla accediltığı yarayı [977] İki

ccedilocuğun intikam arzusuyla bakan Goumlz bebeklerine karanlık ccediloumlkmuumlştuuml Zavallılar

acıyla kıvranıyorlardı [980] Korkunccedil kaderlerine ağlıyorlardı Mutsuz bir evlilik

yapan anadan [Kleopatra] doğmuşlardı Ki anaları Erektheusrsquoun soyundan

geliyordu Babası Boreasrsquoın uzak mağaralarında Ve ruumlzgarları iccedilinde buumlyuumlmuumlştuuml

[985] Kısraklardan geri kalmazdı tepelere tırmanmada Bir tanrı ccedilocuğuydu fakat

O da yaşlı Moirarsquoların elinden Kurtulamadı ccedilocuğum

32341 Doumlrduumlncuuml Koro Şarkısı Accedilıklaması

Doumlrduumlncuuml koro şarkısında uumlccedil farklı mitolojik karakterin hikacircyesi anlatılmaktadır

Danae Lykurgos ve dolaylı olarak da Kleopatra Uumlccedil hikacircyenin de ortak bir noktası

olup olmadığı oldukccedila tartışmalıdır Kitto ortak temanın ldquokaranlıkrdquo olduğunu

ldquozuluumlmrdquo ve zulme karşılık olarak gelen ldquointikamrdquoın bunlara eklenebileceğini

belirtir137 Richard Jebb ise ortaklığı Antigone ile olan ilişki uumlzerinden kurmaya

136 Aslında bu satırlar ldquoMoirarsquoların belirlediği herhangi bir şeyde deina [dehset] vardırrdquo anlamında da okunabilir 137 Kitto H D F Grek Tragedy A Literary Study Routledge London New York Third edition 1961 s 165

180

ccedilalışır Ona goumlre ldquosoylulukrdquo ve ldquozalimce hapsedilmerdquo temaları hikacircyeleri

Antigonersquoye bağlamaktadır Bunların dışında Jebb koronun ldquotarafsızrdquo olduğunu

iddia etmektedir138 Aslında hikacircyelerin hem ortak oumlzelliklerinin olduğu hem farklı

temaları da ifade ettiği ve hem de sadece Antigonersquoye değil Kreonrsquoa da atıfta

bulunduğu soumlylenebilir Oumlrneğin Segal Antigone ccedilevirisinde yaptığı satır

accedilıklamalarında hikacircyelerin bir yandan Antigonersquoyi teselli edecek nitelikte olduğunu

diğer taraftan da Kreonrsquola ilişkilendirilebileceklerini belirtir139 Kitto da hikacircyelerde

accedilıkccedila Kreonrsquodan bahsedilmediğini ancak belirgin goumlndermeler bulunduğunu

duumlşuumlnmektedir140

İlk hikacircye Danaersquonin tıpkı Antigone gibi ldquokapatılmasırdquoyla ilgilidir (Hikacircyelerin

tuumlmuumlnde bir ldquokapatılmardquo temasının olduğu goumlruumllebilir) Danaersquonin babası Argos

kralı Akrisios kızından doğacak bir ccedilocuğun kendisini oumllduumlreceği kehanetini alınca

onu duvarları tunccediltan bir zindana kapatır Fakat Zeus damlaları altından bir yağmura

doumlnuumlşerek kızın kapatıldığı yere girer ve onu hamile bırakır141 Koro şarkısının ikinci

hikacircyesi ise daha ccedilok Euripidesrsquoin Bakkhalar oyununun konusunu ccedilağrıştırır

Bakkhalarrsquoın Pentheusrsquou gibi burada anlatılan Lykurgos da Dionysos dinine karşı

eylemlerde bulunmuş ve sonunda tanrı tarafından cezalandırılmış birisidir Aslında

Homerosrsquota anlatılan Lykurgos hikacircyesi biraz farklıdır Homerosrsquotaki ilgili kısımda

Lykurgos Nysa Dağırsquondan inmekte olan Dionysos eşlikccedilisi kadınları kovalamış

yakaladıklarını da doumlvmuumlştuumlr Dionysos bunun uumlzerine korkarak kaccedilmış ama olan

bitenden haberdar olan Zeus Lykurgosrsquoa kızarak onu koumlr etmiştir142 Sofokles ise bu

hikacircyeyi Antigonersquonin durumunu anıştıracak şekilde değiştirerek anlatır Lykurgos

zincire vurulur ve Antigone gibi kayalık bir mağaraya kapatılır Ama kapatılmanın

ardından ldquoaklı başına gelirrdquo Dionysosrsquoun tanrılığını ve guumlcuumlnuuml tanır

Koro şarkısındaki sonuncu hikacircye Kleopatra hikacircyesidir Kleopatra Boreasrsquoın kızıdır

ve Phineusrsquola evlenir İki ccedilocuğu olur Bir suumlre sonra Phineus Kadmosrsquoun kız

138 Jebb 1891 s 169 139 Sophocles 2003 s 156 140 Kitto 1961 s 165 141 Bkz Erhat Azra Mitoloji Soumlzluumlğuuml İş Bankası Yayınları Altıncı Basım 1996 s 28-9 142 Homeros İlyada Ccedilev Azra Erhat A Kadir Can Yayınları 18Basım 2004 VI 130-140

181

kardeşi Eidothea ile evlenir ve Kleopatrarsquoyı hapseder Eidothea da Kleopatrarsquodan

olma iki ccedilocuğun goumlzlerini koumlr ederek annelerinin yanına goumlnderir143

Uumlccedil hikacircyenin birbiriyle olan ortaklığı ayırıcı kozmoloji accedilısından belirsizleşir

Oumlzellikle adalet-adaletsizlik ikiliğiyle baktığımızda Danae ile Kleopatra ve

ccedilocuklarının masum olmalarına rağmen hapsedildikleri diğer taraftan Lykurgosrsquoun

ise bir succedillu olduğu goumlze ccedilarpar Dolayısıyla hikacircyeleri bir araya getiren ortak

oumlzelliğin ne olduğu bu ccedilerccedilevede belirsizleşir Oysaki

Buradaki problem oumlncelikli olarak adalet ve adaletsizlik değil kozmolojik sınırların aşılması meselesidir Bu sınır ihlallerinin ihlalciyi yuumlceltmesi ya da aşağı bir konuma duumlşuumlrmesi ccedilok oumlnemli değildir Buumltuumln bu hikacircyelerde [kategorilerin] karmaşa[sı] ve sınır aşımı zirvededir adalet ve adaletsizlik ise ikinci plandadır 144

Oudemans uumlccedil hikacircyeyi kendi arasında birleştiren motifin sınır aşımı olduğunu

soumlylemektedir Ona goumlre hikacircyelerin tuumlmuumlnde insanın doğayla olan ilişkisinde bir

sınır aşımı ve tecavuumlz goumlze ccedilarpmaktadır145 Bu tuumlr sınır aşımları Yunan

mitolojisinde oldukccedila sık karşılaşılan motiflerdendir Danaersquonin durumunda bu ccedilok

accedilık bir şekilde goumlruumllebilmektedir Oumlncelikle onun ldquokadınsı doğasırdquona onun dişil

ergonuna muumldahale soumlz konusudur Onun doğurma guumlcuumlne başka bir deyişle

doğanın uumlreme guumlcuumlne karşı ccedilıkılır Tam da bu noktada soumlylendeki yağmur motifi

oldukccedila manidardır Zeus bir yağmur damlası şeklinde Danaersquoyi doumlller Yani doğası

bir başka deyişle ccedilocuk doğurma guumlcuuml engellenen Danae yine bir doğa olayı ndash

yağmur- ile kendi ndashengellenen- doğasına kavuşur Mit doğanın karşı konulamaz

guumlcuumlnuuml oumlnuumlne geccedililemezliğini goumlstermektedir Koro şarkısı ldquokaderden

kaccedilılamayacağırdquonın Moiraların bu accedilıdan ldquodehşetrdquo verdiğinin altını ccedilizer Ancak

diğer taraftan Danaersquonin ldquokendi doğasınardquo kavuşması hamile bırakılışı da başka bir

sınır ihlalidir İnsan ve tanrı oumlluumlmluuml ve oumlluumlmsuumlz kategorileri birbirine girmiştir

Danae tam olarak muğlacirck bir konumda kalır Daha doğrusu Danaersquonin marjinal

konumu sınırdaki pozisyonu daha da guumlccedillenir

143 Jebb 1891 s 173 144 Oudemans 1987 s 147 145 Oudemans agy

182

Toplumun sınırında marjininde yer alanların başında kralların geldiğini daha oumlnce

tartışmıştık Koro şarkısının ikinci hikacircyesi Lykurgos bu tartışmamıza uygun bir

oumlrnektir Koro şarkısının anlattığı Lykurgos mitolojisinde Dionysos Lykurgosrsquoa

ccedilılgınlık verir (manias deinon) Lykurgos bu ccedilılgınlığı esnasında kendi oğlunu

oumllduumlruumlr Dionysos onu ndashtıpkı Antigonersquonin kapatıldığı yer gibi- kayalık (petrocircdei) bir

mağaraya hapsedince aklı başına gelir

ldquoKayalık mağara hapishanerdquo motifi oldukccedila dikkat ccedilekicidir Konumu itibariyle

kent dışında kuumlltuumlr ldquodışrdquoındadır doğaya aittir ama diğer taraftan kuumlltuumlruumln varlığına

ilişkin oumlnemi buumlyuumlktuumlr Derridarsquonın deyişiyle ldquoduumlşuumlnuumllmemiş olanın ya da

dışlanmışın aşkın olanın ya da bastırılmışın mağarasırdquo olan bu yer ldquoait olmadığı

şeyin temelini oluştururrdquo146 Birinci koro şarkısında doğanın kudreti kuumlltuumlr

oluşturucu bir guumlccedil olarak kullanılıyordu Ama buna rağmen insanın technesiyle

ldquoboyunduruk altınardquo alınıyor doğanın bu tehlikeli guumlcuumlnuumln ldquokuumlltuumlrerdquo tecavuumlz etmesi

oumlnlenmeye ccedilalışılıyor suumlrekli olarak dışarıda tutuluyordu Boumlylece bu guumlcuumln ikili

youmlnuuml olduğu ortadaydı ve bu oumlzelliği insanı da muğlacircklığa suumlruumlkluumlyordu Oresteiarsquoda

doğaya ait korkutucu bir guumlccedil olarak tanımlanan Erinyler uumlccedillemenin sonunda tam da

bu şekilde Atina hukukunun temeline yerleştirilmiştir Erinylerin kent dışına atılan

succedillunun vicdanının ya da katilin peşine duumlşmuumlş kanlılarının mitolojideki iz duumlşuumlmuuml

olduğu soumlylenir Bunlara katilin suumlrguumln ve kaccedilış boyunca maruz kaldığı doğanın

şiddetini de eklemek gerek Ccediluumlnkuuml ccediloğunlukla kentten suumlruumllen succedilluların vahşi

hayatta fazla yaşayamadıkları ccediloğunlukla ccedilıldırarak veya accedillıktan oumllduumlkleri

bilinmektedir147 Oresteiarsquoda intikam vazifeleri Athena tarafından ellerinden alınmış

gibi goumlruumlnen Erinyler tam tersine Atina hukuku iccedilinde ccedilok daha yuumlksek bir mevkie

yuumlkselirler Hukukun soyut guumlcuumlnuumln iccediline yerleşirler onun yaptırım guumlcuumlnuumln bir

parccedilası olurlar yasaların korkutuculuğunun temelini oluştururlar Başka bir deyişle

yasaların soyut guumlcuumlnuumln bizatihi kendisi olurlar Ama diğer taraftan onlar kente

kuumlltuumlre ait değillerdir (oumlyle ki Oluumlmposrsquolular da onlardan nefret etmektedir) vahşi

146 Derrida Jacques Glas tr John P Leavey Richard Rand University of Nebraska Press Lincoln and London 1986 s 166 147 Bkz Aeschylus 1926 sat 244-266 s 297 Thomson Georges Tarih Oumlncesi Ege Eski Yunan Toplumu Uumlstuumlne İncelemeler Ccedilev Celal Uumlster 2 Cilt Payel Yayınevi İstanbul 1995 cilt 1 s 152

183

doğanın unsurlarıdırlar ve gerccedilek işlevlerini (hem yeni hem de eski) goumlrebilmeleri

iccedilin oumlyle kalmak zorundadırlar Dışarıdadırlar ama iccedileriyi varederler

Benzer bir şekilde ldquokayalık hapishanerdquo sayesinde şiddetin uygulanması doğaya

bırakılmaktadır Boumlylece şiddetin yeni şiddetler doğurma riskinden kurtulmuş olunur

Diğer taraftan burada ldquoboyun eğdirmerdquo (zeuchthecirc - 955) ifadesi birinci koro

şarkısındakini (zugoocirc - 351) ccedilağrıştıracak şekilde kullanılmıştır Birinci koro

şarkısında insan doğaya (toprağa ve yaban hayvanlara) boyun eğdirirken burada bir

tanrı tarafından ona (Lykurgosrsquoa) gem vurulmuştur Lykurgosrsquoun zincirlenerek Tanrı

tarafından kapatılmasının nedeni de onun yani Lykurgosrsquoun ldquodoğanın kuumlltuumlre

muumldahalesirdquoni şiddetle engelleme isteği yuumlzuumlndendir Lykurgos ldquoTanrının

hacirckimiyetine girmiş kadınlarırdquo [entheous gunaikas - 965] bastırmaya kalkınca beşeri

sınırları aşarak tanrısal kudretin şiddetine temas (psauocircn -961) etmiştir Buradaki

psauocircn soumlzcuumlğuuml kutsal olan bir şeye dokunulması yasaklanmış olan bir şeye

dokunmayı ima etmektedir

Koro şarkısındaki uumlccediluumlncuuml hikacircyenin de doğa ve kuumlltuumlruumln birbirine karışmasını ifade

ettiği ccedilok accedilık bir şekilde goumlruumllebilir

Diğerleri gibi Kleopatra da tanrısal olanla insandan aşağı olanı [subhuman] buumlnyesinde bir araya getirir Kleopatra Atina medeniyetinden ccedilok uzakta (983) doğal bir mağarada yetişmiştir Babası Boreas [Poyraz] bir tanrıdır ama aynı zamanda bir doğa olayıdır Ruumlzgacircrlardan biridir Kleopatra tanrıların ccedilocuğudur (theocircn pais - 986) ve bir kısrağa benzer (hamippos - 985) Tıpkı Danaenin tabiat ile tanrılar arasında Lykurgosun da krallık ile bir hayvan arasındaki pozisyonu gibi Kleopatranın marjinalliği de belayı davet eder Oğulları koumlr edilmiştir ve yine Trakyada Salmuumldessus ve Kara Kayaların kıyısında olması hiccedil de tesaduumlf değildir Salmuumldessus sığ suları yuumlzuumlnden gemilerin karaya oturduğu ve yerli halkın gemileri kanlı bir şekilde yağmaladıkları bir yer olarak nam salmıştır (Kamerbeek A 169) Yabanıl [wild] tanrı Aresin bu topraklarla ilişkisinin olması tesaduumlf değildir (Coleman RCA 21) Trakyanın yabanlığı Kleopatranın ccedilocuklarının vahşi (agrias - 973) uumlvey anasında kendini goumlsterir148

Oudemans Kleopatrarsquonın marjinalliği ile diğer iki mitolojik figuumlr arasında benzerlik

bulmaktadır Charles Segal de Kleopatrarsquonın muğlacirck pozisyonunu benzer bir şekilde

148 Oudemans 1987 s 148

184

accedilıklamaya ccedilalışır149 Segal ldquomağarardquo motifinin Kleopatra hikacircyesinde tanrısallık ile

yabanıllık arasında bir pozisyonda karşımıza ccedilıktığını ima eder Bir yandan

Kleopatrarsquonın doğup buumlyuumlduumlğuuml mağaralar vahşiliğe ve yaban hayata dair vurgular

taşırken (oumlrneğin Kleopatrarsquonın yaban atlarına benzetilmesi bazı versiyonlarda

bizatihi bir at olarak tasvir edilmesi gibi) diğer yandan ailevi koumlklerinin tanrılara

dayanmasıyla yan yana resmedilir Segal Kleopatrarsquonın babasının ldquodoğanın

şiddetininrdquo semboluuml olduğunu belirtir150 Poyraz yani Boreas kuzey ruumlzgacircrları

arasında yıkıcı etkilere sahiptir Hesiodosrsquoun ldquoazgın esişlirdquo diye tanımladığı151

Boreas ldquokara bulutlarla goumlkten sağanak sağanak kopan ve engin dalgalarla denizi

allak bullak eden azgın bir yel buz gibi esen bir kasırgardquodır152 Yunan mitolojisine

goumlre Boreas Trakyarsquoda oturmaktadır Tıpkı Zeusrsquoun Danae ile birleşmesi gibi

Boreas da Kleopatrarsquonın annesi Oreithyiarsquoyı zorla kaccedilırır ldquoYaban ve azgınrdquo

Boreasrsquoın tersine Oreithyia Atina medeniyetinin kurucusunun ndashErekhteusrsquoun-

kızıdır Kısacası Danae hikacircyesinde goumlrduumlğuumlmuumlz durum tabiat ile medeniyetin

birbirine karışması burada da işlenmektedir

Kategorilerin birbirine karışması temasının yanında koro şarkısının ikinci vurgusu

insanın kader karşısındaki ccedilaresiz konumudur Birinci koro şarkısında goumlrduumlğuumlmuumlz

insanın medeniyet kurma guumlcuuml ve doğa karşısındaki uumlstuumlnluumlğuumlne onun deinon

soumlzcuumlğuumlyle anlatılan guumlcuumlne karşılık olarak yeni bir deinon daha ortaya ccedilıkar Kader

moiridia tis dunasis deina Koro şarkısı ldquokaderin guumlcuumlrdquonuuml ldquodehşetrdquo olarak tanımlar

Başka bir deyişle bu dizeler Moiralarrsquoın belirlediği her şeyin potansiyel olarak deina

[dehşet] iccedilerdiğini ima etmektedir ldquoNe mal-muumllk zenginlik ne Ares ne kent

duvarları Ne de denizde dalgaların inlettiği kara gemiler Koruyamaz insanı

kaderin elindenrdquo [953-955] Bu soumlzler neredeyse oyunun ana fikrini oumlzetler gibidir

Birinci koro şarkısında oumlvuumllen insan technesinin ldquosınırlarırdquo burada bir kere daha

vurgulanır

149 Segal Charles Tragedy and Civilization An Interpretation of Sophocles Norman University of Oklahoma Press 1999 s 182 150 Segal 1999 s182 151 Hesiod Tanrıların Doğuşu (Theogonia) sat 378 152 Erhat 1996 s 75

185

3235 Parodos ve Beşinci Koro Şarkısı

32351 Parodos [100 - 155]

[100] Guumlneşin okları yedi kapılı Thebairsquonin şimdiye kadar goumlrduumlğuuml en guumlzel ışığını

veriyor Nihayet parladın ey guumlneş goumlzuuml altın guumlnuumln Dirke sularının uumlzerine

yuumlruumlduumln [105] Ve ak kalkanlı Argos ordusunu [ışınlarının] keskin ucuyla huzursuz

edip kaccedilırdın onları gerisin geri [110] Poluumlneikes kışkırttı toprağımıza karşı bu

orduyu Ccedilığlık atan ak kanatlı bir kartal gibi [115] ağır silahları ve at yeleli

miğferleriyle topraklarımızın uumlzerinde uccediltu [117] Evlerimizin uumlstuumlne gelince

durakladı Kana susamış mızrağıyla yedi kapımızın etrafında ağzını accediltı Fakat [120]

koca ağzını kanımızla dolduramadan ve Hephaistosrsquoun ateşi kulelerimizin başını

kaplamadan kaccediltı [125] Kartalın ardından savaşın guumlruumlltuumlsuuml oumlyle şiddetli oldu ki

Thebai ejderinin rakibi iccedilin kazanmak artık ccedilok zordu [127] Ccediluumlnkuuml Zeus oumlvuumlngen

dilden nefret eder Ve onları altın zırhlarını gururla şıkırdata şıkırdata taşkın bir

nehir gibi ilerlerken goumlruumlnce [130] surlarımıza ccedilıkıp da zafer naraları atmaya

başlayan adamı savurduğu ateşle vurdu [134] Adam sendeleyip toprağa duumlştuuml buumlyuumlk

bir guumlruumlltuumlyle [135] daha demin elinde meşalesi kudurmuş gibi cuumlretle bize oumlfkesini

haykırıyordu Ama umduğunu bulamadı işte ve oumltekilere de [140] en guumlccedilluuml

muumlttefikimiz Ares kendi kaderlerini dağıttı [141] Yedi komutan yedi kapıda yedi

duumlşmanla kapıştı Her biri tunccedil zırhlarını bozgun veren Zeusrsquoa armağan diye sundu

Sadece aynı ana-babadan olma iki kişi [145] kargılarını fırlattılar birbirlerine

Kargıların ikisi de zafer kazandı ve iki kardeş paylaştı ortak bir oumlluumlmuuml [148] Fakat

şeref veren Nike [Zafer tanrı] mutluluk iccedilinde guumlluumlmseyerek bir şarın uumlstuumlnde

Thebairsquoye geldi [150] Haydi geccedilen savaşları unutalım artık Geceler boyu şarkılarla

danslarla tanrıların tapınaklarını ziyaret edelim Ve belki danslarıyla Thebairsquonin

toprağını sarsan Bakkhos da bizi youmlnetir[155] Bakın Uumllkenin yeni kralı

Menoikeusoğlu Kreon buraya geliyor Tanrıların bize yolladığı yeni şartlar sebebiyle

yeni huumlkuumlmdarımız Kreon Yaşlılar meclisini bir emirle burada toplanmaya [160]

onu hangi sebep sevk etti acaba

186

32352 Beşinci Koro Şarkısı [1115 - 1152]

[1115] Kadmos kızının [Semele] gururu yıldırımlar saccedilan Zeusrsquoun ccedilocuğu ey ismi

ccedilok Dionysos Uumlnluuml İtalyarsquoyı sen korursun [1120] herkesin malı Eleusisrsquoin

vadilerinde huumlkuumlm suumlrersin Ey Bakkhos Bakkhaların yurdu Thebairsquonin yerlisi153 O

Thebai ki Ejderharsquonın dişlerinin goumlmuumllduumlğuuml topraklarından [1125] İsmenos ccedilayı

akar [1126] Meşalelerin dumanlı ışıltıları ikiz tepenin uumlzerinde goumlruumlr seni Orada

Korikarsquolı nymphalar senin varlığınla kendinden geccedilmiş halde etrafını sarar [1130]

Kastalyarsquonın pınarı da goumlruumlr seni Nysa tepelerinin sarmaşıklı bayırlarından

asmalarla dolu yeşil sahiline goumlnderirsin ve senin kutsal soumlzlerinin ccedilığlıkları eşlik

ederken onlara [1135] Thebairsquonin sokaklarında onları goumlzetlersin [1137] Yıldırımla

yanan ananın kenti Thebairsquoyi sen buumltuumln şehirlerden daha ccedilok tutarsın [1140] şimdi

buumltuumln şehir şiddetli bir hastalığa tutuldu [pandamos polis epi nosou] Yalvarıyoruz

Gel Arındırıcı ayaklarınla [katharsiocirci podi] Parnassusrsquoun sırtlarından gel [1145]

Koumlrfezin inleyen sularının uumlzerinden gel [1146] Ey ateş nefesli yıldızlar korosunun

lideri Ey gece ilahilerinin rehberi Zeusrsquoun ccedilocuğu [1150] Goumlruumln bize Buumltuumln gece

dans edip kendinden geccedilen kendini sana adamış hizmetccedililerinle [Thuiaisin] birlikte

goumlruumln bize Ortaya ccedilık ey şifa veren İakkhos

32353 Parodos ve Beşinci Koro Şarkısı Accedilıklaması

Parodos ve beşinci koro şarkısını birlikte duumlşuumlnmek gerektiği iccedilin ikisini sona aldık

Bu iki şarkı hem yapısal olarak hem de iccedilerik olarak birbirlerini tamamlamaktadır

Her iki şarkı da iccedilinde bulunulan koumltuuml durumun ifadesinden sonra kurtuluş umudunu

yakarısını dile getirir Her iki yakarı da ndashZeusrsquoa değil- Dionysosrsquoa yapılır

Oumlzellikle Parodos şarkısının ayırıcı kozmolojik bakış accedilısından yanlış okunabileceği

ortadadır ldquoMasum bir kentrdquo ve ona saldıran ldquohainrdquoler ya da ldquokoumltuumlrdquoler ayrımının

153 Jebb bu dizenin İngilizcesini şoumlyle ccedilevirmeyi uygun bulmuştur ldquoO Bacchus denizen of Thebes the mother-city of your Bacchants dweller by the wet stream of Ismenusrdquo Bkz Jebb 1891 s 200-201 Dionysosrsquoun sıfatı olarak kullanılan denizen soumlzcuumlğuuml ldquobir yere dışarıdan gelip yerleşerek vatandaş olmuşrdquo kişler iccedilin kullanılmaktadır Bu da Dionysos iccedilin uygun bir sıfattır ccediluumlnkuuml o hem Theibairsquonin yerlisidir ndashccediluumlnkuuml annesi Semele Theibairsquolidir- hem de kente uzun yıllar sonra ldquodışarıdanrdquo ve bir yabancı olarak gelmiştir

187

yapılması oldukccedila kolaydır İlk bakışta metnin uumlslubunun da okuru bu youmlnde bir

algıya suumlruumlkleyebileceği soumlylenebilir Oumlrneğin Rohdich iki şarkının nihai olarak aile

ve bireyin arzularına karşı polisin isteklerinin galip gelmesi olarak okunması

gerektiğini iddia eder Ona goumlre şarkılarda vurgulanan temel olgu kentin ndashdevletin-

bozulan duumlzeninin yeniden inşasıdır154 Bu iddia belirli bir duumlzeni ve bu duumlzeni

bozan bir guumlcuumln varlığını ima etmektedir Oysaki bu ayrım trajik anlayışımız

bakımından pek doğru goumlruumlnmemektedir

Parodos Poluumlneikesrsquoin Argos ordusuyla birlikte Thebairsquoye saldırışını savaşı ve iki

kardeşin oumlluumlmuumlnuuml anlatır Savaşın ardından gelecek ldquoguumlzel guumlnlerrdquoin umuduyla koro

soumlzlerini suumlrduumlruumlr Oumlncelikle burada Poluumlneikesrsquoin bir ldquohainrdquo olarak anlatılmadığını

soumlylemek gerekiyor Hem saldıran Poluumlneikes ve Argos ordusu hem de savunmadaki

şehir Thebai hayvan motifleriyle anlatılmaktadır Poluumlneikesrsquoin bir kartal olarak

tasvir edildiğini goumlruumlruumlz Poluumlneikes ldquoccedilığlık atan ak kanatlı bir kartalrdquo olarak kentin

uumlzerinde uccedilmaktadır Thebairsquolerin kanını iccedilecek bir vahşi hayvan olarak resmedilen

Poluumlneikesrsquoe karşın Thebai de yenilmesi zor bir ldquoejderhardquoya benzetilir Ejderha

doğrudan doğruya Thebairsquonin kuruluş mitinde yer alan Ejderharsquoya accedilık bir goumlnderme

taşımaktadır Nitekim koro 1125 satırda bu miti hatırlatır Thebai halkı Kadmosrsquoun

oumllduumlrduumlğuuml bir ejderhanın dişlerinin toprağa goumlmuumllmesinden doğmuştur Ama

topraktan doğanlar zırhlar iccedilinde baştan aşağı silahlıdırlar yuumlzlerinde her an

saldırmaya ve oumllduumlrmeye hazır olduklarını belirten bir ifade vardır Kadmos kendini

korumak iccedilin aralarına bir taş atar topraktan doğanlar bir anda birbirlerine girerler

Bu Thebai topraklarında doumlkuumllen ilk ldquokardeşrdquo kanıdır Bu arada mitolojiye goumlre

oumllduumlruumllen ejderha Aresrsquoin oğludur ve bu Kadmos ile Ares arasında uzun yıllar

suumlrecek olan bir husumetin doğmasına neden olacaktır Sonunda tanrılar araya

girecek ve (Ares ile Aphroditersquonin kızı) Harmonia ile Kadmosrsquou evlendireceklerdir

Fakat Harmonia yani Uyum Thebairsquoye beklenen uzlaşıyı getiremeyecektir Tam

154 Rohdich H Antigone - Beitrag zu einer Theorie des sophokleischen Helden Heidelberg 1980 s 46 51 214 Aktaran Oudemans 1987 s 154

188

tersine Kadmosrsquola Harmoniarsquonın duumlğuumlnuumlnde tanrılar tarafından takılan hediyeler

Thebairsquoye bela olacaktır155

Thebai ejderhası imgesi bir yandan kentin kurucu mitine referans verirken diğer

yandan toprağa ve kitonik tanrılara da goumlndermede bulunur Diğer yandan kartal ise

tanrı Zeusrsquoun simgelerinden biridir Zeusrsquoun kartal şekline buumlruumlnduumlğuuml mitolojide

sıklıkla geccedilmektedir Nasıl ki Thebai ejderi toprağa ait bir varlıksa kartal da

goumlkyuumlzuumlne aittir Boumlylece koro şarkısındaki trajik muğlacircklık ortaya ccedilıkmış olur

Bilindiği gibi Antigonersquonin yer ve yer altı tanrılarına (oumlrneğin Hades gibi) Kreonrsquoun

da goumlkyuumlzuuml tanrılarına (Zeusrsquoa) referans vererek konuştuğu uumlzerinde durulur Burada

bir kez daha goumlruumlruumlz ki oyundaki figuumlrlerin temsil ettikleri alanların sınırları

kesinlikten yoksundur Goumlkyuumlzuumlne ve Zeusrsquoa referans verdiği duumlşuumlnuumllen Kreon

toprağa ait ldquoejderhardquo ordusuna liderlik yapmaktadır Bu durum oldukccedila ironiktir

ccediluumlnkuuml Kreon ldquohayatın kitonik youmlnuumlnuuml goumlrmezden gelmektedirrdquo156

Benzeri ironik durumlar Thebai mitinde oldukccedila fazladır Bunun birccedilok yansımasını

koro şarkısında goumlruumlruumlz

İokasteyle ilgili olarak 53 satırda soumlylendiği gibi Ana ve eş iki isim bir yerde - İokaste anne ve eş fonksiyonlarını kaynaştırmıştı Daha oumlncesinde Oidipus babasını oumllduumlrmuumlştuuml - ailenin birliğini koruması gerektiği yerde bir ayrıştırma Bu ayrıştırma ve kaynaştırmanın bulaşıcı oyunu kardeşler arasındaki muumlcadelede de devam eder Bir olmaları gerekirken aralarındaki anlaşmazlık (neikeon ex amphilogon - 111 Poluumlneikesin ismiyle yapılan kelime oyununa dikkat ediniz) yuumlzuumlnden ikidirler İroni iki kardeşin gerccedilekten iki olamamasıdır Mızraklarını birbirlerine fırlattıklarında aynı anda onları kendilerine de fırlatmış olurlar Aynı şekilde bir başka ironi de onların ikiliğinin sonucunun birlik olmasıdır Onlar ortak bir oumlluumlmuuml paylaşırlar (147) Buna rağmen ironi oyunu sona ermez Poluumlneikes ve Eteokles ortak bir oumlluumlmuuml paylaşsa da cesetlerine farklı şekillerde muamele edilir157

Oudemansrsquoın da oumlrneklediği gibi fuumlzyon ve fizyon yani ayrıştırma ve kaynaştırma

motifi Thebai mitinin neredeyse her aşamasında goumlruumllebilir Yapısal antropolojinin

oumlnemli isimlerinden Levi-Strauss Mythologiques adlı doumlrt ciltlik ccedilalışmasında

155 Teibai soumlylenindeki uyum arayışlarıyla ilgili bkz Arıcı Oğuz ldquoAntik Yunan Tragedyasında Oumllccediluumlluumlluumlk (Socircphrosucircnecirc) ve Uyum (Harmoniacutea) Duumlşuumlncesirdquo Yayınlanmamış Yuumlksek Lisans Tezi İstanbul Uumlniversitesi Sosyal Bilimler Enstituumlsuuml İstanbul 2005 s91-113 156 Segal 1999 s 195 157 Oudemans 1987 s 157

189

Yunan mitolojilerinin ldquoikili karşıtlıklarrdquo158 şeklinde bir yapı sergilediklerini ortaya

koymuştur Bu karşıtlıklar Oudemansrsquoın fuumlzyon ve fizyon dediği olgulara

benzemektedir Levi-Strauss Thebai soumlylenine ilişkin olarak yaptığı ccediloumlzuumlmlemede

soumlylenin belli başlı motiflerini ortak oumlzellikleri goumlz oumlnuumlne alarak aynı suumltuna

yerleştirmiş ve bu şekilde soumlyleni doumlrt farklı suumltun oluşturacak şekilde oumlzetlemiştir

Ona goumlre Thebai mitinin yapısında doumlrt farklı oumlğe ikili karşıtlıklar şeklinde simetrik

bir yapı oluşturmaktadır ldquoAkrabalık bağının fazla oumlnemsenmesirdquo ile ldquofazla

azımsanmasırdquo motifleri birinci karşıtlığı oluştururken ldquoinsanın koumlklerinin topraktan

geldiğirdquo ile ldquobu olgunun reddedilmesirdquo motifleri de ikinci karşıtlığı

oluşturmaktadır159

Levi-Straussrsquoun Thebai miti ccediloumlzuumlmleme tablosunun birinci suumltununda ldquoakrabalığın

gereğinden değerli sayılmasırdquonın oumlrnekleri bulunmaktadır Buna goumlre Kadmos kız

kardeşi Europarsquonın kaccedilırılması uumlzerine fazla bir tepki vermiş onu yıllarca aramıştır

Bu arayış Kadmosrsquoun kız kardeşine olan aşırı sevginin bir goumlstergesidir Aynı

şekilde ndashbilinccedilsizce de olsa- Oidipusrsquoun annesi İokastersquoyle yatması ve Antigonersquonin

Polyneikesrsquoin goumlmuumllmesi iccedilin kendi hayatını feda etmesi ldquoaşırı sevgininrdquo oumlrnekleri

olarak sunulmaktadır

İkinci suumltun bu accedilıdan birinciye zıtlık oluşturmaktadır Bu suumltunun teması ise

ldquoakrabalığın gereğinden değersiz sayılmasırdquodır Burada Spartoilerin birbirini

oumllduumlrmeleri Oidipuslsquoun babasını oumllduumlrmesi ile Eteokles ve Polyneikes kardeşlerin

birbirlerini katletmesi oumlrnek olarak sunulur

Levi-Straussrsquoun ccediloumlzuumlmlemesi bize Thebai mitinin Oudemansrsquoın terimleriyle

konuşursak fuumlzyon ve fizyon arasında gidip geldiğini bir başka accedilıdan

goumlstermektedir

Toplum cinselliği ve kan doumlkmeyi belirli kurallara bağlamak sınırlandırmak

istemektedir Buradaki amaccedil doğanın kuumlltuumlre muumldahalesini muumlmkuumln oldukccedila

engelleyebilmektir Thebai mitiyle ortaya ccedilıkan sorunlardan biri budur Kuumlltuumlr

158 Bkz Ek 1 Levi-Straussrsquoun Theibai Miti İkili Karşıtlıklar Tablosu 159 Leach Edmund Levi-Strauss Ccedilev Ayla Ortaccedil İstanbul Afa Yayınları 1985 s 68

190

nerede biter doğa nerede başlar Bu ikisinin birbirinden ayrı tutulabilmesi ne derece

muumlmkuumlnduumlr Ya da birbirlerinden ayrılabilmeleri olanaklı mıdır

Levi-Straussrsquoun uumlccediluumlncuuml ve doumlrduumlncuuml suumltunları bu soruları daha belirgin bir şekilde

ortaya ccedilıkarır Bu suumltunlarda ldquoinsanın koumlklerinin toprakta olmasının yadsınmasırdquo ile

aksine olarak bu duumlşuumlncenin ldquopekiştirilmesirdquo bir zıtlık oluşturmaktadır

Uumlccediluumlncuuml suumltundaki ortak oumlğe acayip canavarların insan tarafından yok edilmesidir buna karşılık doumlrduumlncuuml suumltunda kendileri de bir oumllccediluumlde acayip yaratıklar olan insanlar yer almaktadır160

Yukarıda daha oumlnce değindiğimiz gibi insanın yaratılış efsanelerinden biri onun

topraktan (Spartoiler gibi) bir bitki gibi ccedilıktığına ilişkindir Uumlccediluumlncuuml suumltundaki

canavarlar (Sphenks ve Areslsquoin Ejderhası) toprağa ait oumlğelerdir ve bu ldquotoprağa aitrdquo

kitonik varlıkların insanlar tarafından (Kadmos ve Oidipus) oumllduumlruumllmesi Levi-

Strauss tarafından ldquoinsanın kendi koumlkeninin toprakta olduğunu yadsımasırdquo olarak

yorumlanır Buna karşın soumlylendeki oumlnemli kişilerin isim ve lakapları (topal solak

şiş ayak) ise insanın topraktan doğduğunun bir goumlstergesidir Levi-Strauss

Frazerrsquodan yaptığı bir alıntıyla bu durumu şoumlyle accedilıklar

Mitolojide Topraklsquotan doğan insanların evrensel bir oumlzelliği bunların derinliklerden ccedilıktıkları anda yuumlruumlyememeleri ya da beceriksizce yuumlruumlyebilmeleridirrdquo161

Bu accedilıdan ldquotopalrdquo ldquosakarrdquo ve ldquoşiş ayakrdquo gibi isimler bu duumlşuumlnceyi doğrulamaktadır

Kısacası Antik Yunanlsquoda yaygın bir inanış olan ldquoinsanın topraktan olduğu

duumlşuumlncesirdquo soumlylende tartışılmakta ancak tıpkı birinci ve ikinci suumltunlar arasında

olduğu gibi karşıt arguumlmanıyla birlikte sunulmaktadır Tartışılan asıl soru şudur

Başlangıccedilta insan bir ccediliftten mi (bir kadın ve bir erkekten mi) yoksa tekten mi

(topraktan mı) doğmuştur Levi-Straussrsquoun bu gibi iki uccedillu problemler arasında

soumlylenin bir ldquouyumrdquo oumlnerdiğini ndashve uyumun da sonunda geldiğini- iddia etmesinde

Hegelyen bir youmln vardır Bize goumlreyse soumlylen bu tuumlr sorulara cevap bulmanın

olanaksızlığını vurgulamaktadır Uccedillar arasında bir denge noktası bulmak bulunsa

160 Leach 1985 s 69 161 Leach agy

191

bile bu noktada kalabilmek muumlmkuumln goumlruumlnmemektedir İnsan yaşamının bizatihi

kendisinin muğlacircklığından başlayarak doğanın ve kuumlltuumlruumln sınırlarının kesinsizliği

bu imkacircnsızlığın en accedilık goumlstergesidir Eposun epik duumlnyanın sınırları kesin hatlarla

ccedilizilmiş kozmosuna karşın tragedyada tanrılar da ldquomuğlacirckrdquo nitelikleriyle oumln plana

ccedilıkarılırlar

Beşinci koro şarkısında oumln plandaki tanrı Dionysos ve koro onu ısrarla evrensel oumllccedilekte bir şifa veren duumlzen ve uyum getiren olarak goumlruumlr Dionysosun adlarından biri burada merkez konumdadır İakkhos (1153) Bu isimle onun cezalandıran ve ccedilıldırtan niteliğinin yanı sıra Eleusis misterileriyle olan ilişkisi de vurgulanır Boumlylece evrensel oumllccedilekte bir uyum tasavvuru ortaya ccedilıkar Dionysos asmalarla dolu yeşil kıyısıyla Nysanın sarmaşık kaplı tepelerinde vahşi doğa iccedilinde yaşamaktadır Fakat buna mukabil onun Thebai medeniyetinin kurtarıcısı olduğu duumlşuumlnuumlluumlr Sanki vahşi doğanın guumlccedilleri korkutucu youmlnlerini yitirmiş gibidir Dionysos hiccedil zorlanmadan denizi aşar karaları geccediler Yıldızlar korosuna liderlik eder fakat aynı zamanda kentin de hakimidir (episkopeocirc - 1136) Dionysosun yatıştırıcı guumlcuuml sebebiyle doğanın kente yaptığı şiddetli saldırıdan kurtarması iccedilin kendisine yalvarılır Hastalığına mukabil şifa veren ayaklarıyla gelmesi soumlylenir (1142-43) Thiasus coşkusunun muğlacircklığın kontroluuml yoluyla bir arınma olacağı duumlşuumlnuumlluumlr 162

Beşinci koro şarkısında hem Thebairsquonin kurtarıcısı hem de Zeus yerine kendisine

yalvarılan bir tanrı olarak Dionysosrsquoun adının anılması (Parodosrsquoun sonunda da adı

geccediler) gerccedilekten de anlamlıdır Oudemansrsquodan yaptığımız yukarıdaki alıntıda ortaya

konan iki youmlnluuml oumlzelliğine ek olarak burada Dionysosrsquoun bir başka muğlacirck niteliği

de Thebai ile olan ilişkisinde goumlze ccedilarpmaktadır O hem Thebairsquonin yerlisi [dweller]

hem de yabancısıdır [denizen] Kente dışarıdan gelmiştir mitolojide ccediloğu zaman

kendisinin Trakyarsquodan ya da Lidyarsquodan geldiği soumlylenir hatta ilgili toumlrenlerde onun

ldquouzak diyarlardan kente gelişirdquo canlandırılır oysaki onun doğum yeri Thebairsquodir

Annesi Thebairsquonin kurucusu Kadmosrsquoun kızı Semelersquodir Aslında bu accedilıdan da onun

ldquokimliğirdquo ile ilgili başka muğlacircklıklar goumlruumllebilir O hem bir oumlluumlmluuml -Semele- hem

de bir oumlluumlmsuumlzuumln ndashZeus- ccedilocuğudur Bu yuumlzden hem oumlluumlmluuml hem de oumlluumlmsuumlzlere ait

nitelikler barındırır Ayrıca iki kere doğmuştur oumlnce annesi sonra da babası Zeus

tarafından ldquodoğrulmuşturrdquo Bir versiyona goumlre ldquoilkrdquo oumlluumlmuumlnde kendisini titanlar

yemiş bunun uumlzerine Zeus Titanları yıldırımıyla yakmış ve Dionysosrsquou bu kuumlllerden

162 Oudemans 1987 s 158

192

yeniden yaratmıştır (Bu yuumlzden onun ldquotitanikrdquo youmlnuumlnuumln de olduğu soumlylenir)

Kendisine hem ldquooumlluumlmrdquouumln hem de ldquoyaşamrdquoın koruyucusu olarak tapınılmasının

sebebi budur Diğer taraftan bir yanıyla Oluumlmpos tanrılarıyla bağı vardır bir yanıyla

da doğanın unsurlarıyla oumlrneğin kitonik tanrılarla

Dionysosrsquoun bir başka oumlzelliği de kendisine şarabın mucidi olarak tapınılmasıdır

Uumlzuumlmuumln suyundan ilk defa onun şarap yaptığı ve bunu insanlara tanıttığı

soumlylenmektedir Şarap Yunan medeniyetinin ve kuumlltuumlruumlnuumln en oumlnemli oumlğelerinden

birisidir Bu yuumlzden Dionysos bir ldquokuumlltuumlr kurucusurdquo olarak anılır Fakat diğer taraftan

Dionysos ayinleri ldquovahşirdquo hayata dair izler taşımaktadır bu ayinlerdeki uygulamalar

neredeyse ldquokuumlltuumlrrdquouumln ve ldquomedeniyetinrdquo altını oyar Dionysos tapımları kent hayatını

ve sivil yaşamı tehdit edecek niteliktedirler Ayinlerde oumlluumlmle sonuccedillanabilen

kendinden geccedilmelerin yanı sıra kılık değiştirme ve oumlzellikle de ldquoccediliğ yemerdquo motifi bu

accedilılardan dikkat ccedilekicidir Dionizyak tapım ikili bir goumlruumlnuumlm taşımaktadır Bir

yandan tapınana mutluluk ve huzur veren kutsal bir kendinden geccedilme vahşi hayvan

yavrularını emzirme yılanlara sarılma ve danslar vs diğer yanda ise ndashaslında eş

zamanlı olarak- vahşi işkence eziyet [Sparagmos hayvanları parccedilalamak] adam

oumllduumlrme ve insan eti yeme [Omophagia Kurbanın ccediliğ etinin yenmesi] olgularının

goumlruumllmesi gibi163

Goumlruumllduumlğuuml gibi Dionysos bir paradoks tanrısı gibidir buumltuumln zıtlıkları aynı anda

barındırır Medeniyet ile yabanilik164 Oluumlmpos tanrıları ile kitonik tanrılar yaşam ile

oumlluumlm kent ile kent dışı gibi Bu yuumlzden koro bu karşıtlıklar arasında bir aracı

olacağını duumlşuumlnduumlğuuml iccedilin kendisine seslenir

Fakat duumlzenin kargaşaya olan bu zaferi nihai değildir duumlzen getiren Dionysos yaban Dionysostan ayrılamaz Parodosta olduğu gibi burada da bir uğursuzluk belirtisi hissedilir Dionysos sadece İakkhos yani şifa veren değildir onun pek ccedilok ismi vardır [1115] ve onun şiddeti ve ccedilıldırtıcılığı bakidir165

163 Dionysosrsquoun muğlak nitelikleriyle ilgili olarak ayrıca bkz Versnel 1990 s 132-135 164 Medeniyet ve vahşi hayat unsurları iccedilin bkz Ek 2 165 Oudemans 1987 s 158

193

Sonsoumlz Ccedilalışmamızda tragedyayı accedilıklayabilmek iccedilin muğlacircklık duumlşuumlncesine başvurmak

gerektiğini ortaya koymaya ccedilalıştık Muğlacircklık ile tragedya ilişkisi iki duumlzlemde

incelenebilir Tragedyayı ortaya ccedilıkaran toplumsal siyasi ve duumlşuumlnsel koşulların

niteliğinin eserlere yansıması bakımından muğlacircklık ele alınabilir Ya da muğlaklığın

tragedyada kendini goumlsterme biccedilimleri uumlzerine odaklanılabilir Biz ccedilalışmamızı

tragedyayı ortaya ccedilıkaran ve onu besleyen toplumsal koşulların muğlacircklık

durumlarını tartışmak yerine bu muğlaklıkların tragedyalarda kendini nasıl goumlsterdiği

uumlzerinden şekillendirmeye ccedilalıştık

Muğlacircklık kesinliğin olmadığı bir durumu goumlstermektedir kategorilerin birbirine

karıştığı ya da şeylerin herhangi bir kategoriye dahil olamadığı anları ifade eder

Diğer taraftan muğlacircklık mutlak bir kategorileştirmenin de imkansızlığını goumlsterir

Ccediluumlnkuuml her sınıflandırma ccedilabası yeni bir muğlaklığa yol accedilmakta insanın buumltuumln

tasnifleme ve ayrıştırma uğraşları bir kısır doumlnguumlnuumln iccedilinde devinmektedir

Ccedilalışmamızın ilk boumlluumlmuumlnde muğlacircklığı bir insanlık durumu olarak

konumlandırmaya ccedilalıştık ve tragedyaların da insan varlığındaki bu kesinsizlik

uumlzerinde şekillendiğini insanın evrendeki muğlaklığını bir sorun olarak ele aldığını

ortaya koyduk İnsan oumlzuumlnde kesinlikten yoksun bir varlıktır Onun hem canlı hem

de oumlluumlmluuml olması ama aynı zamanda oumlluumlme dair hiccedilbir ldquobilgirdquoye sahip olamaması

onu muallakta duran bir varlık durumuna sokar İnsanın oumlluumlme dair ldquokesinrdquo bir

bilgiye sahip olamayışı varlığın anlamına dair sorunun da hiccedilbir zaman kesin ve

sonlandırıcı bir cevap alamamasına neden olmaktadır İnsan kendisi hakkında yine

kendine soru soran insan ldquocevaplanamazrdquo karşısında ne yapacağını şaşırır

technersquoler yoluyla bu şaşkınlıktan ve bulunduğu muallak durumdan kurtulmaya

ccedilalışır Doğadan kendini ayırır onun tehditlerinden korunur kendine sığınak yapar

şehir kurar Evrene anlam verir mitoslar geliştirip dinsel duumlşuumlnceyi dinleri kurar En

geniş anlamıyla kuumlltuumlruuml icat eder ve insan merkezcil bir duumlnya inşa eder Buumltuumln

bunlar muğlacircklıktan kurtulmak iccedilindir Fakat tam da burada muğlacircklığın paradoksu

başlar İnsan ne kadar kesinlikler uumlzerine bir duumlnya kurmaya ccedilalışırsa ccedilalışsın

muğlacircklıktan kaccedilamamaktadır Yunan tragedyasının soumlylemeye ccedilalıştığı şey budur

Tragedya insanın kesinlik arayışına saldırmakta onun kendine kurmaya ccedilalıştığı

194

korunaklı kesin duumlnyanın altını oymakta onun rasyonel-teknolojik huumlkuumlmranlığının

boşunalığını ve hiccedilliğini hatırlatmaktadır Yunan tragedyası en iyisinin ldquohiccedil

doğmamış olmakrdquo ikinci en iyi şeyin ise ldquohemen oumllmekrdquo olacağını soumlylerken oumlluumlmluuml

olmanın insanı ne tuumlr bir muğlaklıkta bıraktığını da anlatmaktadır Oumlluumlmluuml olmak

insanı muğlaklığa goumltuumlruumlr ccediluumlnkuuml oumlluumlm hem insanın en zati varlık imkanıdır hem de

onun buumltuumlnluumlğuumlnuuml belirlemektedir İnsan yaşadığı muumlddetccedile hep eksik olarak

kalmaktadır şu ya da bu olabilmekte ancak varlığı ldquohitamrdquo bulmadan tamama

erememektedir Dolayısıyla oumlluumlm varlığın hitamı ve en son imkacircnı olarak varlığı hep

eksik bırakmaktadır Diğer taraftan oumlluumlm gerccedilekleştiğinde ise varlık tamlığa ermekte

fakat bu kez de kendini bir varlık olarak tecruumlbe edememektedir

Hegel Tinin Goumlruumlnguumlbilimirsquonin giriş boumlluumlmuumlnde şoumlyle diyor

Eğer bilgi mutlak oumlzuuml elde etmek iccedilin bir araccedilsa akla hemen bir aracın bir şeye uygulanmasının o şeyi kendi iccedilin olduğu şekliyle bırakmadığı onda bir doumlnuumlşuumlme ya da başkalaşıma yol accediltığı gelir Ya da eğer bilgi bizim etkinliğimizin aracı değil de hakikat ışığının kendisinin iccedilinden geccedilerek bize ulaştığı bir tuumlr edilgin ortam ise o zaman biz yine bu hakikati olduğu gibi değil bu ortamı aracılığıyla ve bu ortamda olduğu gibi almaktayız Her iki durumda da biz hemen doğrudan doğruya karşıtını doğuran bir aracı kullanmaktayız1

Hegelrsquoin bu soumlzleri uumlnluuml fizikccedili Heisenbergrsquoin Belirsizlik Kuramırsquonı

hatırlatmaktadır Heisenbergrsquoin teorisine goumlre oumlrneğin suyun sıcaklığını oumllccedilmek iccedilin

bir termometre kullandığımızda termometre suyun sıcaklığını duumlşuumlreceğinden hiccedilbir

zaman suyun ldquokesinrdquo sıcaklığı oumllccediluumllemeyecektir Belirsizlik Teorisirsquone goumlre hareket

halindeki bir elektronun yeri ve hızı bilinemez Bunu bilmeye ccedilalışmak karanlık bir

odadaki bilardo topunun yerini ve hızını bilmeye ccedilalışmaya benzetilmektedir Ccediluumlnkuuml

burada ldquobilmekrdquo topu tutmak topa temas etmek ve dolayısıyla topun youmlnuumlnuuml ve

hızını değiştirmek anlamına geleceğinden ldquokesinrdquo bir oumllccediluumlm imkansızdır Bu durum

birinci boumlluumlmde uumlzerinde durduğumuz Heideggerrsquoin oumlluumlmle ilgili arguumlmanına

benzemektedir Tıpkı bilardo topuna dokunmadan topun niceliğini

anlayamayacağımız gibi oumlluumlm gelmeden de varlık hakkında kesin olarak

1 Hegel ldquoTinin Fenomenolojisine Girişrdquo Hegelrsquoi Okumak Ed Tuumllin Bumin Kabalcı Yayınevi

İstanbul 1993 s 11-12

195

konuşamamaktayızdır Ancak tıpkı topa dokunmak gibi oumlluumlm de ldquokesinrdquoliği kesin

bir bilgiyi getireceği yerde onu yok eder Ccediluumlnkuuml oumlluumlm varlığın bir imkanıdır ama

varlığın imkansızlığının imkanıdır

Hegelrsquoin hakikatle ilgili olarak soumlylediklerine geri doumlnersek bilgi yoluyla hakikate

ulaşmanın imkacircnsızlığı insanı suumlrekli olarak muğlaklığın kısır doumlnguumlsuumlne iten

nedenlerden biridir Diğer taraftan Heideggerrsquoin oumlluumlm konusundaki arguumlmanı da bu

tuumlrden bir belirsizliğe dayanmaktadır Bu ccedilalışmamızda temel olarak ele aldığımız

muğlacircklık kavramının da ccedilıkış noktasını bu duumlşuumlnceler oluşturmaktadır

İnsanın evrendeki bu muğlacirck konumunu daha iyi anlayabilmek iccedilin unheimlich

(tekinsiz) deinon daimon techne gibi bir dizi kavram ve soumlzcuumlk uumlzerinde durmaya

ccedilalıştık Bunlar aynı zamanda bizim iccedilin Antik Yunan tragedyasının anahtar

soumlzcuumlkleri anlamına gelmekteydi Soumlzcuumlklerin koumlkenlerini ve anlamlarını

araştırırken her bir soumlzcuumlğuumln temelinde ikili bir anlamsal yan bulunduğunu birbirine

karşıt anlamlardan oluşan bu ikiliklerin birbirlerini dışlamadan eşzamanlı olarak bir

arada bulunabildiklerini goumlrduumlk Oumlrneğin Heideggerrsquoin deinonun karşılığı olarak

oumlnerdiği Unheimlich soumlzcuumlğuumlnde hem ldquoHeimrdquoın ldquotanıdık olanrdquoın ldquoolağanrdquoın

ldquobildik olanrdquoın hem de ldquoyabancırdquonın ldquoolağanuumlstuumlrdquonuumln ldquotuhafrdquo ldquokorkunccedilrdquo ve

ldquodehşetrdquoin aynı anda yer alabildiklerini buumltuumln bu anlam ccedileşitliliğinin ve

muğlaklığının insanın trajik durumunu tanımladığını ortaya koymaya ccedilalıştık Diğer

taraftan Heideggerrsquoin unheimlich accedilıklaması ile Freudrsquoun unheimlich ccediloumlzuumlmlemesini

oumlluumlm ve havf kavramlarıyla ilişkilendirmeye ccedilalıştık Freudrsquoa goumlre unheimlichrsquoin

karşıt anlamlarını da iccedilinde barındırmasının sebebi bir ccedileşit bastırmaydı İnsan

ccedilocukluk doumlneminde bir ccedileşit ldquooumlluumlmsuumlzluumlk guumlvencesirdquo olarak ldquoikizrdquoini yaratıyor

ancak sonradan ccedilocukluk doumlnemini terk ettikccedile bu ldquoikizrdquoini bastırıyordu Yetişkinlik

ccedilağlarında bastırdığı imgelerle karşılaştığında ise tekinsizlik hissine kapılıyordu

Freudrsquoa goumlre tekinsiz dediğimiz şeyde ldquokorkutucu olanrdquo zaten daha oumlnceden

bastırılmış ve unutulmuş olandı Dolayısıyla unheimlich yeni bilinmeyen ve yabancı

değil aksine tanıdık-bildik insanda koumlkluuml bir şekilde yer alan ve yalnızca bastırma

suumlreciyle akla yabancılaştırılmış bir şeydi Ccedilalışmamızda Freudrsquoun unheimlichrsquole

ilgili olarak geliştirdiği ldquobastırma hatırlamardquo ilişkisi ile Heideggerrsquoin havf terimi

arasında bir koşutluk kurulup kurulamayacağını tartıştık Freudrsquoun ccedilocuğa

196

ldquooumlluumlmsuumlzluumlk guumlvencesirdquo veren ve ilerleyen yaşlarda bastırılan ccediliftrsquoi ile Heideggerrsquoin

ldquotopos daimoniosrdquou arasında bir bağ olup olmadığı uumlzerinde durduk Freudrsquoun

ldquooumlluumlmsuumlzluumlk guumlvencesirdquo dediği şeye insanoğlunun geliştirdiği bir tuumlr ldquooumlluumlmsuumlzluumlk

stratejisirdquo dediğimizde mesele biraz daha accedilıklık kazanıyordu Oumlluumlmsuumlzluumlk stratejisi

oumlluumlm havfının getirdiği hiccedillik duygusundan kaccedilmak iccedilindi İnsan Heideggerrsquoin

terimiyle Dasein eğer hiccedilliğin iccedilinde onu suumlrekli olarak olumsuzlayarak

varoluyorsa hiccedillik bizatihi varlığın oumlzuumlne dair bir şeyse ve buna rağmen bu hiccedillik

havf anında kendisini goumlsterdiğinde bundan ldquokorkurdquo duyuluyorsa Freudrsquoun

ldquobastırılmışrdquo dediği şeyin bizatihi hiccedilliğin kendisi olduğu sonucuna varılabilirdi

Tekinsizlik anında bizde ldquokoumlkrdquolerinin olduğunu hissettiğimiz Heideggerrsquoin

deyişiyle iccedilinde devindiğimiz ve suumlrekli olarak onu olumsuzladığımız Freudrsquoun

deyişiyle ldquobastırma suumlreciyle akla yabancılaştırılmışrdquo olan şey lsquohiccedillikrsquoti lsquoHiccedillikrsquole

havf esnasında karşılaşabiliyor ve fakat onun ldquobilgisinirdquo hiccedilbir zaman tam ve mutlak

olarak elde edemiyorduk

Havf ve tekinsizlik hisleri insanda muumlthiş bir muğlacircklık hissi uyandırdıkları

Heideggerrsquoin deyişiyle sonlu varlıklar olduğumuzu bize hatırlattıkları iccedilin onlardan

muumlmkuumln olduğunca kaccedilmaya ccedilalışırız Oumlzellikle havf insanın en fazla guumlven

duyduğu varlığının kesinliğine [ldquovarımrdquoa cogitorsquoya] saldırır onu bir an iccedilin bile olsa

hiccedilliğiyle karşılaştırır Tragedyanın işlevi tam da bu noktada accedilığa ccedilıkmaktadır

Tragedya insanı kendisinden kaccediltığı bu havfla yuumlzleştirir ccediluumlnkuuml tragedya ele aldığı

konular ve onu işleme biccedilimiyle insandaki muğlacircklığı ortaya ccedilıkaracak şekilde inşa

edilmiştir

Ccedilalışmamızın ikinci boumlluumlmuumlnde muğlaklığa farklı bir disiplinin antropolojinin

perspektifinden bakmaya ccedilalıştık Burada ccedilıkış noktamızı oluşturan insanın

muğlaklıktan kaccedilmak iccedilin kuumlltuumlr kurduğu duumlşuumlncesiydi Burada kuumlltuumlruuml insanın

varlığına kesin ve sağlam bir zemin oluşturmak iccedilin geliştirdiği bir techne olarak

yaklaştık Oumlzellikle antropolojinin en temel tartışma alanı olarak rituumlel konusuyla

muğlacircklık arasındaki ilişki uumlzerinde durmaya ccedilalıştık Rituumlellerin muğlacircklık

durumundan kurtulmak iccedilin geliştirilmiş kuumlltuumlrel araccedillar ve tekniklerden biri olduğu

arguumlmanından hareketle kirlilik kutsallık lanet tabu ve pharmakon gibi bir dizi

anahtar kavram ve soumlzcuumlk uumlzerine odaklandık Tıpkı birinci boumlluumlmde ortaya koymaya

197

ccedilalıştığımız gibi bu soumlzcuumlklerin de ccedileşitli anlam katmanlarına sahip olduğunu bu

anlamların suumlrekli olarak yer değiştirebildiğini goumlstermeye ccedilalıştık Amacımız

beyhudeliğine rağmen insanoğlunun muğlaklıktan kaccedilma ccedilabasını anlayabilmekti

ccediluumlnkuuml kanımızca tragedyalar tam da bu tuumlrden beyhudelikleri goumlstermeye

ccedilalışıyordu

Ccedilalışmamızın ikinci boumlluumlmuumlnuumln son kısmında tragedyalara rituumlel kuramı

penceresinden bakan Reneacute Girardrsquoın duumlşuumlncelerini tartışmaya accediltık Girard

tragedyaların toplumdaki ldquokurban bunalımırdquona ışık tuttuğunu iddia ediyordu Kurban

bunalımı da bir ccedileşit işlevini yitirmiş bir rituumlel ya da amacından sapmış bir kurban

toumlreni anlamına geliyordu Daha basit bir deyişle toplumda gizlenmiş bir şekilde

varlığını suumlrduumlren şiddet sağaltılamadığında accedilığa ccedilıkıyor ve buumlyuumlyerek

yayılıyordu Girardrsquoa goumlre tragedyaların odağında boumlyle bir şiddet yer almaktaydı

Diğer taraftan şiddetin bir başka nedeni de Girardrsquoın ldquofarklılıkların yitimirdquo adını

verdiği şeydi Buna goumlre toplumdaki şiddeti bastıran şey farklılıklardı Kral

Oidipusrsquou bu ccedilerccedilevede okuyan Girard oyundaki şiddeti ana ile oğul baba ile

kardeş arasındaki farkın silinmesinde bulmaktaydı başka bir deyişle ensestin şiddete

yol accedilmasının nedeni kategorik farklılıkların silmesindeydi Ccedilalışmamızda Girardrsquoın

ldquofarklılık yitimirdquo terimini muğlacircklık olarak ccedilevirmeyi ve Girardrsquoın buna verdiği

ldquoolumsuzrdquo nitelikten onu arındırmayı denedik Nihai olarak muğlacircklığın en temel en

kaccedilınılmaz bir insanlık durumu olduğu fikrini savunduğumuz iccedilin onu salt ldquokoumltuumlcuumllrdquo

bir şeymiş gibi ele alınamayacağını duumlşuumlnmekteyiz

Ccedilalışmamızın son boumlluumlmuumlnde oumlncelikle Antik Yunan kozmolojisinde tanrı insan

doğa kuumlltuumlr kirlilik kutsallık aile devlet gibi bazı kategorilerin nasıl

tanımlanabileceği uumlzerinde durmaya ccedilalıştık Bu kategorilerin en azından Antigone

metni tartışmamızda bize ışık tutabileceğini duumlşuumlnduumlk Daha sonrasında Antigone

metnini yakın plana aldık Oumlnce literatuumlrde ccedilok tartışılan bir konuyu Antigonersquonin

904-920 satırları arasının orijinalliği sorununu tartışmaya ccedilalıştık Bize goumlre

buradaki tartışmanın oumlzuuml muğlacircklık ve muğlaklıkları giderme durumlarını daha iyi

bir şekilde accedilabilecekti Ardından Hegelrsquoin oumlzellikle Tinin Goumlruumlnguumlbilimi Hukuk

Felsefesinin İlkeleri ve Estetik adlı yapıtları bağlamında yaptığı Antigone okumasını

anlamaya ccedilalıştık Hegel yer yer kendisine atfedilen diyalektiğin dışına

198

ccedilıkabiliyordu oumlzellikle Goumlruumlnguumlbilim ile Hukuk Felsefesi yapıtlarındaki farklılık ccedilok

accedilıktı Ccedilalışmamızda Tinin Goumlruumlnguumlbilimirsquone Alexandre Kojegraveversquoin okuma biccedilimiyle

yaklaştığımız iccedilin bu farklılık daha da keskin hale geliyordu Ccediluumlnkuuml Kojegraveversquoin

okumasıyla Hegelrsquoin Goumlruumlnguumlbilimrsquoindeki Antigone yer yer bizim muğlaklık olarak

ele aldığımız durumlara yakın bir hale gelebiliyordu

Ccedilalışmamızın uumlccediluumlncuuml boumlluumlmuumlmuumln son kısmında ise Antigonersquodeki koro şarkılarını

yeniden ccedilevirerek tartışmayı denedik Daha oumlnce de belirttiğimiz gibi buradaki temel

amacımız doğru ccedilevirinin nasıl olduğunu goumlstermek değildi Yalnızca Heideggerrsquoin

ldquoher ccedileviri bir yorumlamadırrdquo soumlzuumlnden esinlendiğimizi soumlyleyebiliriz Koro

şarkılarının Yunan tragedyasındaki oumlnemini ve şarkıların bize sundukları

kozmolojiyi ve duumlşuumlnceleri kavramanın tragedyayı anlamak iccedilin gerekli olduğunu

duumlşuumlnuumlyoruz Bu amaccedilla koro şarkılarını yer yer Yunanca soumlzcuumlklere vurgu yaparak

ccedilevirmeyi denedik Tragedyanın en azından koro şarkıları bağlamında hem tematik

hem de felsefi duumlzeyde muğlacircklığı nasıl işlediğini goumlrmeye ccedilalıştık

Antigonersquodeki koro şarkıları (oumlzellikle birinci koro şarkısı) insanı duumlnyaya techne

yoluyla huumlkmeden ama oumlluumlme soumlz geccediliremeyen her şeyi bilip de sadece oumlluumlmuumln ne

olduğunu bilemeyen bu haliyle de muumlthiş garip olağanuumlstuuml [deinon] bir varlık

olarak tanımlar Trajik olanın oumlzuuml burada gizlidir

Antigone kapatılacağı mağaraya oumlluumlme giderken ldquoNe insanlar arasında bir evim

var ne yeraltında Ne yaşayanlar arasında bir yurdum var ne de oumlluumller arasındardquo

diyerek apolis ve atopos oluşunu anlatırken aslında insanın evrendeki hakiki

konumunu tarif ediyordu Yunan tragedyası yaşamı ldquobildikrdquo bir ldquogaripliğerdquo

ldquotanıdıkrdquo bir ldquoyabancılığardquo iyi ldquobilinenrdquo bir ldquobilinmezerdquo kısacası oumlluumlme doğru

gidişten ibaret olarak tanımlıyordu ldquoEn iyisi hiccedil doğmamış olmakrdquo derken bir

yandan da yaşamı kutsuyor insanı iki şeyin arasında duran muğlacirck bir varlık olarak

sunuyordu Ccedilalışma boyunca bu muğlacirck insanın izini suumlrmeye onun trajik oumlzuumlnuumln

niteliklerini bulmaya ccedilalıştık

Muğlacircklık daha oumlnce de belirttiğimiz gibi modern ve postmodern teoriler

bağlamında da ele alınabilecek bir kavramdır Ccedilalışmamızın buumltuumlnuumlne baktığımızda

modern teorilerin eleştirisine yeterince yer verilmemiş olmasının ccedilalışmamızın eksik

199

youmlnlerinden biri olduğu soumlylenebilir Muğlacircklık duumlşuumlncesini modernitenin temel

olarak muumlcadele ettiği bir olgu olarak giriş boumlluumlmuumlnde konumlandırmaya ccedilalışmıştık

Fakat Platonrsquodan başlayarak Descartesrsquoa oradan Aydınlanmarsquoya Comte Marx

Weber gibi duumlşuumlnce insanlarına ve pozitivizme uzanan modern teoriler ile Foucault

Deleuze Derrida Lyotard ve Baudrillard gibi duumlşuumlnuumlrlerin bu teorilere karşı

geliştirdikleri eleştirilere daha fazla yer ayrılabilir ve muğlacircklık duumlşuumlncesi tarihsel bir

ccedilerccedileve iccedilerisinde modernite-postmodernite tartışmaları bağlamında ele alınabilirdi

Biz burada ccedilalışmamızın boyutlarını daha fazla buumlyuumltmemek iccedilin bu tarihsel

ccedilerccedileveyi ve tartışmaları yer yer oumlzetlemekle yetindik Yine benzer bir şekilde

modern kuram ve bunun eleştirisinin tuumlmuumlne tarihsel olarak bakmak yerine modern

felsefenin eleştirisini yapmış biri olarak ismi anılan bir filozofun Martin

Heideggerrsquoin duumlşuumlncelerine odaklanarak kendimizi sınırlandırmayı daha doğru

bulduk Onun Varlık ve Zamanrsquoda geliştirdiği fikirler ile oumlzellikle teknik konusundaki

duumlşuumlnceleri hem muğlacircklık duumlşuumlncesiyle ilgili bazı anahtar kavramlar bulmamıza

vesile olmuş hem de tragedyaların felsefi derinliğini goumlrmemize olanak sağlamıştır

Diğer taraftan ccedilalışmada Antigone dışındaki tragedyalara da daha fazla yer

ayırmamız uygun olabilirdi Yine kendimizi sınırlandırmak adına yeri geldikccedile bu

oyunlardan bir takım oumlrnekleri sadece işaret etmek ve hatırlatmakla yetindik

Muğlacircklık duumlşuumlncesinden hareketle Oresteia Bakkhalar Zincire Vurulmuş

Prometheus ve Kral Oidipus gibi metinler oldukccedila verimli oumlrnekler teşkil edebilirler

Buumltuumln bunların dışında benzer bir ccedilalışma Elizabeth doumlnemi İngilteresi ve

tragedyaları iccedilin de yapılabilir kanısındayız

hellip

Goumlrmek bir taraftan goumlrememek anlamına da geliyor yani goumlzuumlmuumlz hem oumlnuumlndeki

hem de başın arka kısmında yer alan şeyleri aynı anda goumlremiyor Modern bilim

araştırdığı şeyi yağlı boya tablo gibi ldquokarşısındardquo duran bir obje şeklinde tasavvur

eder ccediloğu zaman dolayısıyla onda varolan ldquoher şeyrdquoi goumlrduumlğuumlnuuml ya da

goumlrebileceğini duumlşuumlnuumlr Modern insanın duumlşuumlnce biccedilimidir bu kendini ldquooumlznerdquo olarak

konumlandırdığı iccedilin geri kalan her şey ldquonesnerdquo olmaktadır İnsan kendisini evreni

ldquogoumlrenrdquo olarak tasarladığı iccedilin evrenle ve hakikatle kurduğu ilişki de bir yağlıboya

tabloyla kurduğu ilişkiye benzemektedir Oysa insan hem evrene ldquobakanrdquo hem de

200

onun tarafından ldquobakılanrdquodır Bu duumlşuumlnce ccedilerccedilevesinde yaklaştığımızda

ccedilalışmamızın da pek ccedilok şeyi ldquogoumlrmezdenrdquo gelmek zorunda kaldığını soumlylemeliyiz

201

Kaynakccedila

Agamben Giorgio Accedilıklık İnsan ve Hayvan Ccedilev Meryem Mine Ccedililingiroğlu 1 Baskı Yapı Kredi Yayınları İstanbul 2009

Arıcı Oğuz ldquoAntik Yunan Tragedyasında Oumllccediluumlluumlluumlk (Socircphrosucircnecirc) ve Uyum (Harmoniacutea) Duumlşuumlncesirdquo Yayınlanmamış Yuumlksek Lisans Tezi İstanbul Uumlniversitesi Sosyal Bilimler Enstituumlsuuml İstanbul 2005

Aristoteles Poetika Ccedilev İsmail Tunalı Remzi Kitabevi İstanbul 1995

Aristoteles Poetika Şiir Sanatı Uumlzerine Ccedilev Nazile Kalaycı Bilim ve Sanat Yayınları Ankara 2005

Ayguumln Oumlmer ldquoAntigonersquodenrdquo Cogito Tragedya ed Şeyda Oumlztuumlrk Sayı 54 Bahar Yapı Kredi yayınları İstanbul 2008

Bauman Zygmunt Modernlik ve Muumlphemlik Ccedilev İsmail Tuumlrkmen Ayrıntı Yayınları İstanbul 2003

Bauman Zygmunt Oumlluumlm Oumlluumlmsuumlzluumlk ve Diğer Hayat Stratejileri Ccedilev Nirguumll Demirdoumlven Ayrıntı Yayınları İstanbul 2000

Bilgin Nahit Antik Yunan Duumlnyası Felsefeden Ekonomiye Ed Nezih Başgelen Arkeoloji ve Sanat Yayınları İstanbul 2004

Brereton Geoffrey Principles of Tragedy A Rational Examination of the Tragic Concept in Life and Literature University of Miami Press Florida 3 Printing 1970

Browning Robert The Poetical Works of Robert Browning Volume 13 Smith Elder and Co London 1889

Bumin Tuumllin Hegel Bilinccedil Problemi Koumlle-Efendi Diyalektiği Praksis Felsefesi YKY İstanbul 3 Baskı 2005

Burkert Walter İlkccedilağ Gizem Tapıları Ccedilev Bahadır Sina Şener İstanbul İmge Yayınevi 1999

Butcher S H The Poetics of Aristotle With Critical Notes and A Translation Third Edition Macmillian and Co London and New York 1902

202

Butler Judith Antigonersquonin İddiası Yaşam ile Oumlluumlmuumln Akrabalığı Ccedilev Ahmet Ergenccedil Kabalcı Yayınevi İstanbul Mart 2007

Can Şefik Klasik Yunan Mitolojisi 6 baskı Ty İnkılacircp Yayınevi İstanbul

Cardaci P Francis Demon Daimon and Evil A Study of The Daemonic Element in Goethe Dostoevsky Gide and Mann Yayınlanmamış Doktora Tezi University of Maryland Michigan 1972

Cropp Martin Antigones Final Speech Greece amp Rome Second Series Vol 44 No 2 Cambridge University Press (Oct 1997)

Ccedilakmak E Efe ldquoMit Soumlz ve Yazı Jack Goody ile Soumlyleşirdquo Cogito sayı 43 Yaz YKY İstanbul 2005

Ccediloruhlu Yaşar Tuumlrk Mitolojisinin Ana Hatları Kabalcı Yayınevi İstanbul 2002

Ccediluumlccedilen A Kadir Heideggerrsquode Varlık ve Zaman Asa Kitabevi Bursa 2003

Deleuze G amp Guattari F A Thousand Plateaus Capitalism and Schizophrenia Tr Brian Massumi Minneapolis University of Minnesota Press 1987

Derrida Jacques ldquoPlatonrsquoun Eczanesirdquo Ccedilev Zeynep Direk Toplumbilim Jacques Derrida Oumlzel Sayısı Sayı 10 Bağlam Yayıncılık İstanbul Agustos 1999

Derrida Jacques Dissemination Tr Barbara Johnson The Athlone Press London 1981

Derrida Jacques Glas tr John P Leavey Richard Rand University of Nebraska Press Lincoln and London 1986

Derrida Jacques Khocircra Ccedilev Didem Eryar Kabalcı Yayınevi İstanbul Şubat 2008

Descartes Reneacute Philosophical Essays and Correspondence Ed Roger Ariew Hackett Publishing Company Indianapolis Cambridge 2000

Descartes Reneacute Youmlntem Uumlzerine Konuşma Ccedilev Afşar Timuccedilin Yay Haz Egemen Berkoumlz Ccedilağdaş Yayınları İstanbul Kasım 1998

203

Dodds E R The Greeks and the Irrational University of California Press Berkeley Los Angeles London 1951

Douglas Mary Purity and Danger An Analysis of Concepts of Pollution and Taboo New York Praeger 1966

Dreyfus Hubert L ldquoHeidegger on Gaining a Free Relation to Technologyrdquo Heidegger Reexamined Art Poetry and Technology Vol3 ed Hubert Dreyfus Mark Wrathall Rouledge New YorkampLondon 2002

Drury Nevill Şamanizm Şamanlığın Oumlğeleri Ccedilev Erkan Şimşek Okyanus Yayıncılık İstanbul 1996

Durkheim Emile The Elementary Forms of The Religious Life Tr Joseph Ward Swain London George Allen and Unwin 1971

Eagleton Terry Sweet Violence The Idea of The Tragic Blackwell Publishing Oxford 2003

Eagleton Terry William Shakespeare Ccedilev Cuumlneyt Yalaz Boğaziccedili Uumlniversitesi Yayınları İstanbul 1998

Eliade Mircea The Sacred amp Profane The Nature of Religion tr Willard R Trask New York 1968

Empson William Seven Types of Ambiguity New York New Directions 1949

Esin Emel Orta Asyarsquodan Osmanlırsquoya Tuumlrk Sanatında İkonografik Motifler İstanbul Kabalcı Yayınevi 2004

Foucault Michel Kelimeler ve Şeyler İnsan Bilimlerinin Bir Arkeolojisi Ccedilev Mehmet Ali Kılıccedilbay İmge Kitabevi 2001

Frazer James George The Golden Bough A Study in Magic and Religion A New Abridgement from the Second and Third Editions Ed Robert Fraser Oxford University Press Oxford amp New York 1998

Frazer James George Altın Dal Dinin ve Folklorun Koumlkleri Ccedilev Mehmet H Doğan Payel Yayınevi İstanbul 1992

Freeman Charles Mısır Yunan ve Roma Antik Akdeniz Uygarlıkları Ccedilev Suat Kemal Angı Dost Kitabevi Yayınları Ankara Ağustos 2003

204

Freud Sigmund Haz İlkesinin Oumltesinde amp Ben ve İd Ccedilev Ali Babaoğlu Metis yayınları İstanbul 2001a

Freud Sigmund Sanat ve Edebiyat Ccedilev Dr Emre Kapkın Ayşe Tekşen Kapkın Payel Yayınevi İstanbul 1999

Freud Sigmund Totem and Taboo Some Points of Agreement between the Mental Lives of Savages and Neurotics Tr James Strachey London Routledge 2001

Freud Sigmund Totem und Tabu einige Uumlbereinstimmungen im Seelenleben der Wilden und der Neurotiker Frankfurt am Main Fischer Taschenbuch Verlag 1991

Gall Robert S ldquoInterrupting Speculation The Thinking of Heidegger and Greek Tragedyrdquo Continental Philosophy Review 36 Kluwer Academic Publishers Netherlands 2003

Gelven Michael A Commentary on Heideggerrsquos Being and Time Illinois Northern Illinois University Press 1989

Gennep Arnold van The Rites of Passage tr Monika B Vizedom and Gabrielle L Caffee Routledge London 1960

Girard Reneacute Guumlnah Keccedilisi Ccedilev Işık Erguumlden Kanat Kitap İstanbul 1 Baskı 2005

Girard Reneacute Romantik Yalan ve Romansal Hakikat Edebi Yapıda Ben ve Oumlteki Ccedilev Arzu Etensel İldem Metis Yayınları İstanbul 2001

Girard Reneacute Şiddet ve Kutsal Ccedilev Necmiye Alpay Kanat Kitap İstanbul 2003

Goethe J W v Eckermann J P Soret F J tr Oxenford J Conversations of Goethe with Eckermann and Soret London George Bell 1875

Goumlkberk Macit Felsefe Tarihi 6 Basım Remzi Kitabevi İstanbul 1990

Harrison Robert Pogue The Ambiguities of Philology Diacritics Vol 16 No 2 Summer The Johns Hopkins University Press 1986

Hegel G W F ldquoTinrsquoin Fenomenolojisine Girişrdquo Hegelrsquoi Okumak Ed Tuumllin Bumin Kabalcı Yayınevi İstanbul 1993

205

Hegel G W F Aesthetics Lectures on Fine Art Trans Knox T M Oxford Oxford University Press Vol II 1975

Hegel G W F Hukuk Felsefesinin İlkeleri Ccedilev Cenap Karakaya Sosyal Yayınlar Birinci Basım Kasım 1991

Hegel G W F Phenomenology of Spirit Trans A V Miller Oxford University Press Oxford 1977

Hegel G W F Tinin Goumlruumlnguumlbilimi Ccedilev Aziz Yardımlı İdea Yayınevi İstanbul Şubat 1986

Heidegger Martin Discourse on Thinking A Translation of Gelassenheit Tr John M Anderson E Hans Freund Harper amp Row New York 1966

Heidegger Martin Houmllderlinrsquos Hymn ldquoThe Isterrdquo Tr William McNeill Julia Davis Indiana University Press BloominghtonampIndianapolis 1996

Heidegger Martin Introduction to Metaphysics Tr Gregory Fried Richard Polt New HavenampLondon Yale University Press 2000

Heidegger Martin Metafizik Nedir Ccedilev Mazhar Şevket İpşiroğlu Suut Kemal Yetkin Kaknuumls Yayınları İstanbul 2003

Heidegger Martin Oumlzdeşlik ve Ayrım Ccedilev Necati Accedila Bilim ve Sanat yayınları Ankara 1997

Heidegger Martin Pathmarks Trans William Mcneill Cambridge University Press Cambridge 1998a

Heidegger Martin Sein und Zeit 11 unveraumlnderte Auflage Max Niemeyer Verlag Tuumlbingen 1967

Heidegger Martin Tekniğe Youmlnelik Soru Ccedilev Doğan Oumlzlem Afa Yayınları İstanbul 1997b

Heidegger Martin Teknik ve Doumlnuumlş Ccedilev Necati Accedila Bilim ve Sanat Yayınları Ankara 1998

Heidegger Martin Varlık ve Zaman Ccedilev Kaan Oumlktem İstanbul Agora Kitaplığı 2008

Heidegger Martin Parmenides Trans Andreacute Schuwer Richard Rojcewicz Indiana University Pres Bloomington-Indianapolis 1992

Henn T R The Harvest of Tragedy MethuenampCo London 1961

206

Herakleitos Fragmanlar Ccedilev Cengiz Ccedilakmak Kabalcı Yayınevi İstanbul 2005

Hesiodos Hesiodos Eseri ve Kaynakları Tanrıların Doğuşu (Thegonia) amp İşler ve Guumlnler Ccedilev Sabahattin Eyuumlboğlu Azra Erhat Tuumlrk Tarih Kurumu Yayınları Ankara 1991

Homeros İlyada Ccedilev Azra Erhat A Kadir Can Yayınları 18Basım 2004

Homeros Odysseia Ccedilev Azra Erhat A Kadir 16 Basım Can Yayınları İstanbul 2005

Houmllderlin Friedrich Poems of Friedrich Houmllderlin Trans and Ed James Mitchell Ithuriels Spear San Francisco 2004

Hughes Dennis D Human Sacrifice in Ancient Greece Routledge London New York 1991

Inwood Michael J A Heidegger Dictionary Malden Mass Blackwell Publishers 1999

Jebb R C Sophokles The Plays and Fragments Part III Antigone Second Editions Cambridge University Press 1891

Jenks Chris Transgression Key ideas London Routledge 2003

Johnsen William A ldquoReneacute Girard and the Boundaries of Modern Literaturerdquo Boundary 2 A Supplement on Contemporary Poetry Vol 9 No 2 Duke University Press Winter 1981 s 278

Karaboğa Kerem Tragedya ile Sınırları Aşmak Theodoros Terzopoulosrsquoun Tiyatrosu E Yayınları İstanbul 2008 s 58-59

Kierkegaard Soslashren Kaygı Kavramı Ccedilev Tuumlrker Armaner Tuumlrkiye İş Bankası Kuumlltuumlr Yayınları İstanbul 3 Baskı Mayıs 2006

Kitto H D F Grek Tragedy A Literary Study Routledge London New York Third edition 1961

Knapp Charles ldquoA Point in the Interpretation of the Antigone of Sophoclesrdquo The American Journal of Philology Vol 37 No 3 The Johns Hopkins University Press 1916

Kojegraveve Alexandre ldquoGiriş Olarakrdquo Hegelrsquoi Okumak Ed ve Ccedilev Tuumllin Bumin Kabalcı Yayınları İstanbul 1993

207

Kojegraveve Alexandre Hegel Felsefesine Giriş Ccedilev Selahattin Hilav YKY İstanbul 2 Baskı 2001

Kott Jan Antik Tragedyalar ve Ccedilağdaş Yorumları Kudas ya da Bakkhalar Ccedilev Ayşe Selen Mitos-Boyut Yayınları İstanbul 2006

Kranz Walter Antik Felsefe Metinler ve Accedilıklamalar Ccedilev Suad Y Baydur Sosyal Yayınlar İstanbul 1994

Kuccediluradi İonna Max Scheler ve Nietzschersquode Trajik Olan İstanbul Yankı Yayınları 1966

Leach Edmund Levi-Strauss Ccedilev Ayla Ortaccedil İstanbul Afa Yayınları 1985

Leacutevinas Emmanuel Oumlluumlm ve Zaman Ccedilev Nami Başer Ayrıntı Yayınları İstanbul 2006

Levi-Strauss Claude Yaban Duumlşuumlnce Ccedilev Tahsin Yuumlcel YKY 4 Baskı İstanbul 2000

Levi-Strauss Claude Structural Antropology Trans Claire Jacobson amp Brooke Grundfest Schoepf New York 1963

Lorca F G ldquoDuende Kuramı ve Oyunurdquo Kanlı Duumlğuumln - Program Dergisi İstanbul Devlet Tiyatrosu 1999

Mandel Oscar A Definition of Tragedy New York University Press New York 1961

Mardin Şerif lsquoAydınlarrsquo Konusunda Uumllgener ve Bir İzah Denemesi Toplum ve Bilim Dergisi No 24 (Kış 1984)

Miller Arthur ldquoTragedy and Common Manrdquo The Question of Tragedy Ed Arthur B Coffin EmText Sanfrancisco 1991

Mulhall Stephen Heidegger ve ldquoVarlık ve Zamanrdquo Ccedilev Kaan Oumlktem Sarmal Yayınevi İstanbul 1998

Murnaghan Sheila Antigone 904-920 and the Institution of Marriage The American Journal of Philology Vol 107 No 2 The Johns Hopkins University Press (Summer 1986)

Nicholls Angus Goethersquos Concept of The Daemonic After The Ancients Camden House NY 2006

Nietzsche Friedrich Yunan Tragedyası Uumlzerine İki Konferans Ccedilev Mahmure Kahraman Say Yayınları İstanbul 2005

208

Oudemans Th C W amp Lardinois A P M H

Tragic Ambiguity Anthropology Philosophy and Sophocles Antigone Brills studies in intellectual history v 4 Leiden EJ Brill 1987

Oumlzlem Doğan ldquoHeidegger ve Teknikrdquo Heidegger Martin Tekniğe Youmlnelik Soru Ccedilev Doğan Oumlzlem Afa Yayınları İstanbul 1997b

Palmer Richard H Tragedy and Tragic Theory An Analytical Guide Greenwood Press London 1982

Peckham George W ldquoThe Existence of Ambiguityrdquo The Journal of Philosophy Vol 23 No 18 September 2 Journal of Philosophy Inc 1926

Perseus Digital Library ed Gregory R Crane httpwwwperseustuftseduhoppersearch

Platon (Eflatun) Şoumllen Ccedilev Azra Erhat Sabahattin Eyuboğlu Remzi Kitabevi İstanbul 1958

Platon (Eflatun) Phaidros Ccedilev Hamdi Akverdi Maarif Vekaleti 1943

Platon Devlet Ccedilev Huumlseyin Demirhan Sosyal Yayınlar İstanbul 2002

Platon (Eflatun) Gorgias Ccedilev Mehmet Rifat Sema Rifat Tuumlrkiye İş Bankası Kuumlltuumlr Yayınları 2006

Platon Kratylos Ccedilev Cenap Karakaya Sosyal Yayınlar İstanbul 2000

Platon Kritias ccedilev Erol Guumlney Luumltfi Ay Sosyal Yayınlar İstanbul 2001

Platon Phaidon Ccedilev H Ragıp Atademir Kemal Yetkin Sosyal Yayınlar İstanbul 2001

Platon Savunma Ccedilev Aziz Yardımlı Deniz Canefe İdea Yayınevi 1997

Platon Sophist Ccedilev Cenap Karakaya Sosyal Yayınlar İstanbul 2000

Racy A C Arap Duumlnyasında Muumlzik Tarab Kuumlltuumlruuml ve Sanatı Ccedilev Serdar Ayguumln Ayrıntı Yayınları İstanbul 2000

Rank Otto The Double A Psychoanalytic Study Chapel Hill University of North Carolina Press 1971

209

Roche William Mark Tragedy and Comedy A Systematic Study and a Critique of Hegel State University of New York Press New York 1998

Roux Jean-Paul Altay Tuumlrklerinde Oumlluumlm Ccedilev Aykut Kazancıgil Kabalcı İstanbul 1999

Roux Jean-Paul Orta Asyarsquoda Kutsal Bitkiler ve Hayvanlar Ccedilev Aykut Kazancıgil Lale Arslan Kabalcı Yayınevi İstanbul 2005

Scheler Max İnsanın Kozmostaki Yeri Ccedilev Harun Tepe Ayraccedil Yayınevi Ankara 1998

Schmidt Dennis J On Germans amp Other Greeks Tragedy and Ethical Life Bloomington Indiana University Press 2001

Segal Charles Introduction Sophocles Antigone Ccedilev Gibbons Reginald and Segal Charles New York Oxford Press 2003

Segal Charles Tragedy and Civilization An Interpretation of Sophocles Norman University of Oklahoma Press 1999

Stanford William Bedel Ambiguity in Greek Literature Studies in Theory and Practice New York Johnson Reprint Corp 1972

Steiner George Heidegger Ccedilev Suumlleyman Sahra Hece Yayınları Ankara 2003

Thomson George Tarihoumlncesi Ege Eski Yunan Toplumu Uumlstuumlne İncelemeler II Cilt Cilt I Ccedilev Celal Uumlster İstanbul Payel Yayınevi 1995

Thorndike Ashley H Tragedy Houghton Mifflin and Company Boston amp New York 1908

Turner Victor The Ritual Process Structure and Anti-Structure Cornell University Press Ithaca - New York 1977

Vernant Jean Pierre amp Pierre Vidal-Naquet Myth and Tragedy in Ancient Greece New York Zone Books 1990

Vernant Jean-Pierre ldquoGreek Manrdquo Bulletin of the American Academy of Arts and Sciences Vol 47 No 8pp 44-50 American Academy of Arts and Sciences May 1994

Vernant Jean-Pierre Eski Yunanrsquoda Soumlylen ve Toplum Ccedilev Mehmet Emin Oumlzcan İstanbul İmge Yayınevi 1996

210

Vernant Jean-Pierre Myth and Society in Ancient Greece TransJanet Lloyd 2 Baskı Zone Books New York 1990a

Vernant Jean-Pierre Yunan Duumlşuumlncesinin Kaynakları Ccedilev Huumlsen Portakal Cem Yayınevi 2002

Versnell H S Isis Dionysos Hermes Three Studies in Henotheism Inconsistencies in Greek and Roman Religion 1 Leiden New York Koumlln Brill 1990

Walsh Keri Antigone in Modernizm Classicism Feminism and Theatres of Protest Yayınlanmamış Doktora Tezi Princeton University New Jersey 2009

Williams Raymond Modern Tragedy Chatto and Windus London 1966

Oyun Metinleri Aeschylus Aeschylus With an English translation by

Herbert Weir Smyth 2 Volumes London New York W Heinemann G P Putnams Sons Vol I 1922

Aeschylus Aeschylus With an English translation by Herbert Weir Smyth 2 Volumes London New York W Heinemann G P Putnams Sons Vol II 1926

Aiskhylos Agamemnon Ccedilev A Cevat Emre İstanbul MEB Yayınları 1964

Aiskhylos Zincire Vurulmuş Prometheus Ccedilev Azra Erhat Sabahattin Eyuumlboğlu Tuumlrkiye İş Bankası Kuumlltuumlr Yayınları 2000

Euripides Bacchanals Madness of Hercules Children of Hercules Phoenician Maidens Supliants Trans Arthur Sanders Way Loeb classical library London Heinemann 1912

Euripides Herakles ccedilev Luumltfi Ay MEB Ankara 1943

Euripides Hippolytos ccedilev Lamia Kerman MEB İstanbul 1949

Euripides The Plays of Euripides TransEdward P Coleridge Vol1 Georg Bell amp Sons London 1891

211

Euripides Iphigeneia Tauriste Suat Sinanoğlu MEB Ankara 1963

Euripides Medeia Ccedilev Ahmet Hamdi Tanpınar Maarif Vekacircleti 1943

Sofokles Antigone Ccedilev Guumlngoumlr Dilmen İstanbul MitosBoyut Yayınları 1997

Sofokles Kral Oidipus Ccedilev Guumlngoumlr Dilmen Mitos-Boyut Yayınları İstanbul 2002

Sophocles Antigone Ccedilev Gibbons Reginald and Segal Charles New York Oxford Press 2003

Sophocles The Plays and Fragments Part VI The Electra Tr With Critical Notes and Commentary R C Jebb Cambridge University Pres Cambridge Leipzig New York 1894

Sophokles Aias Ccedilev Suat Sinanoğlu Maarif Vekaleti 1941

Sophokles Antigone Ccedilev Sabahattin Ali Maarif Matbaası 1941

Sophokles Elektra Ccedilev Azra Erhat Milli Eğitim Basımevi 1946

Sophokles Oidipus Kolonosta Ccedilev Nurullah Ataccedil Maarif Matbaası 1941

Sophokles Trakhis Kadınları Ccedilev Şaziye Berin Kurt Maarif Vekaleti 1941

Soumlzluumlk ve Ansiklopediler Encyclopaeligdia Britannica Encyclopaeligdia Britannica Online (Ccedilevrimiccedili)

httpwwwsearchebcomebarticle-9050428 9 Şubat 2009

Erhat Azra Mitoloji Soumlzluumlğuuml İş Bankası Yayınları Altıncı Basım 1996

Hanccedilerlioğlu Orhan Felsefe Soumlzluumlğuuml 10 Basım Remzi Kitabevi İstanbul 1996

Klein Ernest A Comprehensive Etymological Dictionary of the English Language Amsterdam Elsevier 1966

Liddell Henry George amp Robert Scott A Greek-English Lexicon Oxford Oxford Univ Press 1996

212

Nişanyan Sevan Soumlzlerin Soyağacı Ccedilağdaş Tuumlrkccedilenin Etimolojik Soumlzluumlğuuml İstanbul Adam Yayınevi 2 Basım Mart 2004

Online Etymology Dictionary (Ccedilevrimiccedili) httpwwwetymonlinecom 6 Aralık 2008

Partridge Eric Origins A Short Etymological Dictionary of Modern English Routledge London and New York 2006

Peters Francis E Antik Yunan Felsefesi Terimleri Soumlzluumlğuuml Ccedilev ve Haz Hakkı Huumlnler Paradigma Yayıncılık İstanbul 2004

Tuumlrk Dil Kurumu Tuumlrkccedile Soumlzluumlk Haz İsmail Parlatır Nevzat Goumlzaydın vd Atatuumlrk Kuumlltuumlr Dil ve Tarih Yuumlksek Kurumu 2 Cilt 9 Baskı 1998

213

Tablolar

EK 1 Levi-Straussrsquoun Thebai Miti İkili Karşıtlıklar Tablosu1

I II III IV

Kadmos - Europe

Kadmosndash

Ejderha

Spartoirsquoler ldquoTopalrdquo

Labdakos

4 Oidipus-Laios ldquoSolakrdquo Laios

Oidipusndash

Sphinks

6 Oidipus - İokaste ldquoŞiş Ayakrdquo

Oidipus

7Eteoklesndash

Polyneikes

8Antigone-Polyneikes

1 Leach 1985 s 68

214

EK 2 Medenilik Yabanilik ayrımı

Medenilik Yabanilik

İnsan ve Kahraman

Hukuk ve Duumlzen hybris bia[zor] anomia

[yasasızlık]

Hayvanlar Uumlzerinde fiziksel uumlstuumlnluumlk Hayvan

İnanccedil dil ve duumlşuumlncede ilerleme Kargaşa ve hayvani hayat

ilerleme yok

Ensest tabusu Sınırlama yok

Pişmiş yemek Ccediliğ yemek

Yamyamlık sınırlamaları Birbirini yeme

Tahıl (evcil) Hayvan eti (ccediliğ) 2

2 Segal 1981 s 35

215

Oumlzgeccedilmiş Bireysel Bilgiler

Adı ve soyadı Oğuz ARICI

Doğum tarihi ve yeri 02021976 - Almanya

İletişim Denizabdal M Seccadeci Ccedilık Dilekccedililer Ap N 7 5

Şehremini İstanbul 34104

E-posta oguzaricigmailcom

Eğitim Durumu

İstanbul Uumlniversitesi Sosyal Bilimler Enstituumlsuuml Tiyatro Eleştirmenliği ve Dramaturji

Boumlluumlmuuml (Doktora) 2005 ndash (2009)

İstanbul Uumlniversitesi Sosyal Bilimler Enstituumlsuuml Tiyatro Eleştirmenliği ve Dramaturji

Boumlluumlmuuml (Yuumlksek lisans) 2002 ndash 2005

İstanbul Uumlniversitesi Edebiyat Fakuumlltesi Tiyatro Eleştirmenliği ve Dramaturji

Boumlluumlmuuml (lisans) 1998 ndash 2002

İstanbul Uumlniversitesi Siyasal Bilgiler Fakuumlltesi Uluslararası İlişkiler Boumlluumlmuuml (Lisans)

1993 ndash 1998 (Terk)

Aydın-Soumlke Lisesi ve Ortaokulu (Lise) 1990-1993

Yabancı dil(ler)

İngilizce (iyi) Almanca (orta)

Mesleki Deneyim

Yayınlar

Tragedya ile Sınır Aşma Virguumll Kasım 2008

Antik Yunan Tragedyasının Metafiziği Cogito sayı 54 YKY 2008

Epik Tiyatro ve Gestus Kavramı İUuml Alman Dili ve Edebiyatı Dergisi sayı 18 2007

216

Oyun Sonu Anlamın Ccedilokluğu Birguumln Gazetesi Kitap Eki 24 Mart 2007

Thebai Soumlyleninde Sophrosyne ve Harmony Duumlşuumlncesi İUuml Edebiyat Fakuumlltesi

Tiyatro Eleştirmenliği ve Dramaturji Boumlluumlmuuml Dergisi 2004 - sayı 5

Galileirsquonin Yaşamı (193839) Metin İncelemesi İUuml Edebiyat Fakuumlltesi Tiyatro

Eleştirmenliği ve Dramaturji Boumlluumlmuuml Dergisi 2003 - sayı 3

Tiyatronun Eğitim Din ve Politika İle İlişkisinin Koumlkleri Uumlzerine İUuml Edebiyat

Fakuumlltesi Tiyatro Eleştirmenliği ve Dramaturji Boumlluumlmuuml Dergisi 2003 -sayı 2

Miro ve ldquoŞeyrdquolerin Kaosu Genccedil Sanat Dergisi 2003 ndash Sayı 111

ldquoDon Cristobita İle Dona Rositarsquonın Acıklı Guumllduumlruumlsuumlrdquo Dramaturji ve Reji Notları

(Yard Doccedil Dr Kerem Karaboğa ile birlikte İUuml Edebiyat Fakuumlltesi Tiyatro

Eleştirmenliği ve Dramaturji Boumlluumlmuuml Dergisi 2002 -sayı 1

Sanatsal Etkinlikler

2008ndash2009 ldquoTehlikeli Oyunlarrdquo (Uyarlama) ndash Oğuz Atay Seyyar Sahne Reji grubu-

Metin Duumlzenleme

2008ndash2009 ldquoGılgamışrdquo ndash Anonim (Uyarlama) Seyyar Sahne Reji Grubu - Metin

duumlzenleme

2005ndash2006 ldquoBen Pierre Riviererdquo ndash Pierre Rivierersquoin Hatıratından Uyarlama Reji

Grubu ve Metin Duumlzenleme

2004ndash2005 ldquoMacbethrdquo ndash W Shakespeare İTUuml Mezunlar Tiyatrosu ve Seyyar

Sahne Youmln Celal Mordeniz Dramaturg

2003 2004 rdquoDuumlnyanın En Guumlzel Hikacircyesirdquo ndash Kerem Eksen Youmln Celal Mordeniz

Dramaturg

2001 2002 ldquoYarışmardquo ndash L Baffie - Youmln Genco Erkal Dostlar Tiyatrosu

Dramaturg

2000ndash2001 ldquoDon Cristobita ile Dona Rositarsquonın Acıklı Guumllduumlruumlsuumlrdquo F G Lorca İUuml

OumlKM Tiyatro Kuluumlbuuml Reji grubu - Işık

2001 ldquoNefesrdquo - Oğuz Arıcı Youmln Erhan Tuna İzmit IV Uluslararası Sokak

Tiyatrosu Festivali

217

2000 ldquoOrpheusa Ağıtrdquo ndash Oğuz Arıcı Youmln Oğuz Arıcı X Uluslararası Delphi

Tiyatro Festivali (Yunanistan)

1996-1997 ldquoBu Oyun Bitmelirdquo Oğuz Arıcı Youmln Işık Tolgay Marmara Uumlniversitesi

İktisadi ve İdari Bilimler Fakuumlltesi Tiyatro Kuluumlbuuml (MİFTOK) tarafından sahnelendi

Page 2: MUĞLÂKLIK ve TRAGEDYA - nek.istanbul.edu.tr:4444

iii

Muğlacircklık ve Tragedya ndash Oğuz Arıcı

OumlZ Muğlacircklık insanın varoluşuna iccedilkin bir durumdur Bu durum oumlluumlmden sonrasının

bilinmemesinden kaynaklanmaz yalnızca aynı zamanda varlık olanaklarının hitamı

olarak oumlluumlmuumln bizatihi varlığı muğlacirck bir konumda bırakmasından da ileri gelir Bu

ccedilalışmada trajik kavramının bu tuumlrden bir muğlacircklık duumlşuumlncesiyle accedilıklanabileceği

iddia edilmekte Antik Yunan tragedyalarının da benzer bir muğlacircklık fikrinden neşet

ettiği oumlrneklerle goumlsterilmeye ccedilalışılmaktadır Bu ccedilerccedilevede birinci ve ikinci

boumlluumlmlerde muğlaklığın ne olduğu felsefi ve antropolojik duumlzlemlerde ele

alınmaktadır Muğlaklığın felsefi duumlzleminin temeli olarak Martin Heideggerrsquoin

Varlık ve Zaman adlı eseri tartışılmaktadır Heideggerrsquoin bu eserinde oumlzellikle havf

kavramı ile oumlluumlm ve hiccedillik duumlşuumlncelerine odaklanılarak bu duumlşuumlncelerin deinon ve

daimon gibi Antik Yunan tragedyasının anahtar soumlzcuumlkleriyle ilişkileri ortaya

ccedilıkarılmaya ccedilalışılmaktadır Antropolojik duumlzlemde ise Mary Douglas James Frazer

Sigmund Freud ve Reneacute Girard gibi duumlşuumlnuumlr ve araştırmacıların rituumlellerle ilgili

fikirleri tartışılarak rituumlel uygulamalarının muğlaklıkla muumlcadeledeki yeri ve oumlnemi

tragedyalar bağlamında ele alınmaktadır Son boumlluumlmde ise ccedilalışma boyunca

geliştirilen fikirler Sophoklesrsquoin Antigone tragedyasındaki -oumlzellikle de buradaki

koro şarkıları merkezinde- ccedileşitli oumlrneklerle tartışılmaktadır

iv

Ambiguity and Tragedy - Oğuz Arıcı

ABSTRACT

Ambiguity is a condition immanent to human existence This condition does not only

stem from the uncertainty of after-death it also results from death -as an end to

possibilities of Being ndash leaving Being in an ambiguous position In this study it is

argued that the concept of tragic could be explained with this kind of an idea of

ambiguity and it is tried to be shown with examples that Ancient Greek tragedies are

built on the same idea of ambiguity In this framework in the first and second

chapters the meaning of ambiguity is elaborated on from philosophical and

anthropological perspectives Martin Heideggerrsquos Being and Time constitutes the

basis of the philosophical discussions of ambiguity Focusing on the concepts of

angst death and nothingness from Heidegger the relationship between these

concepts and the key words of Ancient Greek tragedies like deinon and daemon was

tried to uncovered On the anthropologic plane the ideas of Mary Douglas James

Frazer Sigmund Freud and Reneacute Girard regarding rituals were discussed and the role

and importance of rituals in dealing with ambiguity was problematized in the context

of tragedies In the last chapter the ideas developed throughout the study are

discussed through various examples especially the chorus songs in Sophoclesrsquo

Antigone

v

Oumlnsoumlz Bu ccedilalışma tragedyalarla oumlzellikle de Antik Yunan tragedyalarıyla uzunca bir suumlredir

yoğun bir şekilde ilgilenmemin bir sonucu olarak oluştu Ancak bunun dışında tez

danışmanım Prof Dr Zeynep Sayınrsquoın dersleri ve onun oumlncuumlluumlğuumlnde duumlzenlenen ve

felsefe ve sanat ilişkisi temelinde okuma ve tartışmalar yaptığımız toplantıların

ldquoMuğlacircklık ve Tragedyardquo başlıklı bu ccedilalışmanın şekillenmesinde oumlnemli bir

katkısının bulunduğunu belirtmem gerekiyor Bu bakımdan başta danışman hocam

Zeynep Sayınrsquoa ccedilalışmam suumlresince yaptığı eleştirileri iccedilin olduğu kadar bu

toplantılara oumlncuumlluumlk ettiği iccedilin de ayrıca teşekkuumlr etmek isterim

Yabancı kaynaklardan yaptığım alıntıların Tuumlrkccedileye ccedilevrilmesinde ve ccedilevirilerin

kontroluumlnde yardımcı olan yazdığım kısımları okuyarak bana tavsiyelerde bulunan

ve yurtdışında olduğu zamanlarda istediğim kitapları tarayarak bana goumlnderen sevgili

eşim Elif Ccedilağışrsquoa da oumlzel olarak teşekkuumlr ediyorum Onun maddi katkılarının

yanında manevi desteği de olmasaydı işim daha da zor olurdu

Celal Mordeniz ve Kerem Eksenrsquoe ve ayrıca izleme komitemde yer alan hocalarım

Prof Dr Dikmen Guumlruumln ve Doccedil Dr Kerem Karaboğarsquoya oumlneri eleştiri ve

desteklerinden dolayı teşekkuumlr ederim

vi

İccedilindekiler

OumlZ İİİ

OumlNSOumlZ V

İCcedilİNDEKİLERVİ

KISALTMALAR VE İŞARETLERVİİİ

GİRİŞ 1

TANIM SORUNU 2 SOPHROSYNErsquoDEN MUĞLAcircKLIĞA 6 MUĞLAcircKLIK 10

1 İNSANIN EVRENDEKİ KONUMU MUĞLAcircKLIK 18

11 MUĞLAcircKLIK VE SINIR AŞIMI 18 12 AYIRMA TRAGEDYA HEİDEGGER 24

121 Heidegger ve Varlık 25 122 Haletiruhiye 34 123 Korku [Furcht] ve Havf [Angst] ayrımı 36

13 DEİNON VE DAİMON 42 131 Deinon 42 132 Freudrsquoun Unheimlichrsquoi 44 133 Daimon 50

14 OumlLUumlM OumlLUumlMLUumlLUumlK 63 141 Daseinrsquoın Hitamı 67 142 Oumlluumlm Havfı 68 143 ldquoHerkes Oumllecekrdquo amp Belirsizlik 70

15 TECHNEacute TEKNİK 73

2 KUumlLTUumlREL TECHNE OLARAK RİTUumlEL VE KATEGORİZASYON 82

21 KATEGORİZASYON 82 22 KOZMOSUN KONTROLUuml RİTUumlELLER 87 23 EŞİK 90 24 KİRLENME MURDAR CENABET 92 25 PHARMAKON 105 26 RİTUumlELİN BUNALIMI 107

261 Muğlacircklığın Kontroluuml Olarak Dike 116 27 RENEacute GİRARD ldquoFARKLILIĞIN YİTİMİrdquo VE MUĞLAcircKLIK 117

vii

3 ANTİGONE 125

31 GREK KOZMOLOJİSİ 126 311 Kirlilik 126 312 Tanrı İnsan 129 313 Doğa Kuumlltuumlr 133 314 Sosyal İlişkiler (Aile Evlilik Baba-Oğul vs) 139

32 ANTİGONE 142 321 904-920 Satırlar 142 322 Hegelrsquoin Antigone Okuması 147

3221 Cesedi Accedilıkta Bırakmak 152 3222 Hegelrsquoe İtirazlar ndash Karakterlerin Muğlacircklığı 155 3223 Pozitif Hukuk ndash Doğal Hukuk amp Devlet - Aşiret 159

323 Antigone ndash Koro Şarkıları 163 3231 Birinci Koro Şarkısı [330-375] 163 3232 İkinci Koro Şarkısı [583-625] 171 3233 Uumlccediluumlncuuml Koro Şarkısı [780-800] 176 3234 Doumlrduumlncuuml Koro Şarkısı [944 - 976] 178 3235 Parodos ve Beşinci Koro Şarkısı 185

SONSOumlZ 193

KAYNAKCcedilA 201

TABLOLAR 213

EK 1 LEVİ-STRAUSSrsquoUN THEBAİ MİTİ İKİLİ KARŞITLIKLAR TABLOSU 213 EK 2 MEDENİLİK YABANİLİK AYRIMI 214

OumlZGECcedilMİŞ 215

viii

Kısaltmalar ve İşaretler age Adı geccedilen eser

agy Aynı eser-yer

Bkz Bakınız

Ccedilev Ccedileviren

Ed Editoumlr

GA Gesamtausgabe ldquoBuumltuumln Yapıtlarırdquo anlamında Heideggerrsquoin eserlerinin toplu

basımı

Haz Yayına Hazırlayan

Karş Karşılaştırınız

pp Sayfalar

s Sayfa

sat Antik metinlerdeki satır numarası

ty Basım tarihi yok

Trans Ccedileviren

vd ve devamı

vb Ve benzeri

[hellip] Alıntılarda atlanan cuumlmle cuumlmleler

[sic] ldquoAlıntılanan metinde aynen boumlylerdquo anlamında

sect Paragraf Numarası

[Kelime Rakam] Bazı Tuumlrkccedile soumlzcuumlklerden sonra kelimeyi orjinal dilinde

goumlstermek amacıyla ve Antik metinlerdeki satır numaralarını goumlstermek maksadıyla

koumlşeli parantez [] kullanılmıştır

ix

Ccedilalışma boyunca bazı kelimeler oumlzel olarak vurgulanmak maksadıyla italik

yazılmıştır Oumlzellikle bazı oyun isimlerinde oyun kahramanı ile oyun isminin aynı

olduğu durumlarda oyun isimleri italik olarak belirtilmiştir

1

GİRİŞ Antik Yunan tragedyalarıyla ilgili ccedilalışmalarda her zaman şu sorunun cevabı oumlzel bir

oumlnem taşır Neden sadece MOuml beşinci yuumlzyıl ve neden Atina Boumlylesine buumlyuumlk bir

sanatsal başarının arkasında yatan koşullar neydi Neden tragedyalar Sparta Thebai

ya da bir Yunan adası değil de Atina merkezcil olarak vuumlcut buldu ve neden yalnızca

yuumlz yıl gibi bir suumlre iccedilinde parlayıp goumlzden kayboldu Bu sorulara sosyolojik

bakımdan cevap veren oumlnemli sayıda ccedilalışma bulunmaktadır Oumlzellikle Jean-Pierre

Vernant ve Pierre Vidal-Naquet gibi isimlerin tragedyayı MOuml beşinci yuumlzyıla oumlzguuml

toplumsal koşullarının doğal bir sonucu olarak konumlandırdığı ccedilalışmaları bu

konuda doyurucu oumlrnekler olarak verilebilir1

Diğer taraftan filozofların da tragedyalarla oumlzellikle Antik Yunan tragedyalarıyla

yakından ilgilendiklerini kendi duumlnya goumlruumlşlerini accedilıklayabilmek iccedilin ccediloğu zaman

tragedyalardan oumlrnekler seccediltiklerini goumlruumlyoruz Aristotelesrsquoin Poetikarsquoda tragedyayı

felsefi bir sanat olarak nitelemesinden [Poetika 1451b] beri neredeyse buumltuumln buumlyuumlk

filozoflar Antik Yunan tragedyasıyla yakından ilgilenmişlerdir Terry Eagleton

buumlyuumlk filozofların ilginccedil bir şekilde tragedyanın bitmek uumlzere ya da ccediloktan bitmiş

olduğu doumlnemlerde tragedya uumlzerine spekuumllasyon yaptıklarını hatırlatıyor2

Tragedyanın bıraktığı boşluk felsefe tarafından mı doldurulmaktadır Yoksa

felsefenin bizatihi varlığı mıdır tragedyayı bitiren Başka bir deyişle felsefe

tragedyanın ortadan kalkmasına sebep olmuş olabilir mi Felsefenin yokluğunda da

tragedya varoluyor diyebilir miyiz Eğer bu sorulara cevabımız olumluysa burada

felsefenin de tragedya sanatının da ne olduğuna ilişkin oumlnemli ipuccedilları edinebiliriz

Fakat her şey bir yana bu soruları sorabiliyor olmamız daha başlangıccedilta bize şunu

goumlsteriyor ki hem felsefenin hem de tragedyanın ilgi alanına giren ortak bir şey var

1 Bkz Vernant Jean-Pierre Yunan Duumlşuumlncesinin Kaynakları Ccedilev Huumlsen Portakal Cem Yayınevi 2002 ve Vernant Jean Pierre and Pierre Vidal-Naquet Myth and Tragedy in Ancient Greece New York Zone Books 1990 2 Eagleton Terry Sweet Violence The Idea of The Tragic Blackwell Publishing Oxford 2003 s 17

2

trajik olan Eagleton ldquoyapabilenler tragedya yazıyor yapamayanlar felsefe yapıyorrdquo3

diyor Eğer oumlyleyse yapabilenlerle yapamayanlar arasında ccedilok buumlyuumlk bir rekabet

olduğu kesin Ccediluumlnkuuml ikisi de trajik olanla ilgili olmasına rağmen nasıl oluyor da

tarihte her ikisi birden aynı anda varolamıyorlar Ccedilalışmamızda bu sorulara cevap

bulmaya ccedilalışacağız

Tanım Sorunu

ldquoTragedyardquonın ne olduğuna dair ccedilok fazla ccedilalışma bulunmaktadır Literatuumlruumln bu

kadar fazla olmasının nedeni tragedyanın ldquotanımlanmaya direnenrdquo bir yanı

olduğundan kaynaklanıyor olabilir mi Ashley Thorndike ldquotragedyaya dair

yapılacak herhangi bir kesin tanımın doğru ve kapsayıcı olamayacağı kesindirrdquo4

diyerek sorumuzu doğruluyor T R Henn ise ldquoHiccedil kimse duumlnya edebiyat

tarihindeki ccedileşitlilik goumlsteren formlarını da kapsayacak yeterlilikte tragedyanın

tanımını yapamazrdquo5 diyerek daha da ileri gidebilmektedir Her şeye rağmen

tragedyayı tanımlama girişimlerinde birkaccedil temel eğilimden soumlz edilebilir Seyirciye

olan etkisi [acıma korku katharsis vs] bağlamında tragedyayı accedilıklama eğilimleri

trajik kahraman merkezli daha ccedilok romantik kuramın rağbet goumlsterdiği yaklaşımlar

biccedilimsel kuram diyebileceğimiz ve tragedyaya oumlzguuml belli başlı [trajik plot tanınma

baht doumlnuumlşuuml kahramanın etik zaafı vs gibi] unsurların varlığı yokluğu uumlzerinden

tragedyayı tanımlama ccedilabaları duumlalist bir duumlnya goumlruumlşuuml ccedilerccedilevesinde tragedyayı iyi-

koumltuuml doğru-yanlış gibi ahlaki değerlerin ccedilatışması olarak goumlrme eğilimleri bunlar

arasında sayılabilir6 Raymond Williamsrsquoın dediği gibi ldquotragedyaya pek ccedilok yoldan

ulaşılabilmektedirrdquo7 Fakat ister biccedilimsel oumlzellikleriyle yaklaşımlar olsun isterse

3 Eagleton 2003 s 17 4 Thorndike Ashley H Tragedy Houghton Mifflin and Company Boston amp New York 1908 s 12 5 Henn T R The Harvest of Tragedy MethuenampCo London 1961 s 282 6 Tragedyayı tanımlama sorunuyla ilgili daha ayrıntılı bilgi iccedilin şu kaynaklara bakılabilir Palmer Richard H Tragedy and Tragic Theory An Analytical Guide Greenwood Press London 1982 Brereton Geoffrey Principles of Tragedy A Rational Examination of the Tragic Concept in Life and Literature University of Miami Press Florida 3 Printing 1970 Mandel Oscar A Definition of Tragedy New York University Press New York 1961 Roche William Mark Tragedy and Comedy A Systematic Study and a Critique of Hegel State University of New York Press New York 1998 ve Williams Raymond Modern Tragedy Chatto and Windus London 1966 7 Williams 1966 s 13

3

iccedileriğe youmlnelik tanımlamalar olsun tragedyayı ele alma tuumlrleri trajik olanın ne olduğu

sorusuna cevap vermekten kaccedilamazlar Trajik olanın ne olduğuna ilişkin ayrımların

ccedileşitliliği ise bir tuumlr olarak tragedyaya yaklaşımlardan ccedilok farklı değil

Th C W Oudemans tragedya ve trajik olanı accedilıklama girişimlerini iki tip duumlnya

algısına goumlre ayırıyor8 İlkine ldquoayırıcı kozmolojilerrdquo ikincisine ise ldquoetkileşimli

kozmolojilerrdquo adını veriyor Buna goumlre ayırıcı kozmolojiler evrenin rasyonel ve

kesin bir biccedilimde doğa-kuumlltuumlr insan-tanrı insan-hayvan gibi ayrımlarla kategorilere

boumlluumlnduumlğuuml kategorilerin ise birbirleriyle ilişkisinin olmadığı ya da ccedilok az ilişkili

olduğuna inanıldığı kozmolojilerdir Oudemans modern Batı kuumlltuumlruumlnuumln boumlyle bir

ayırıcı kozmolojinin uumlruumlnuuml olduğunu iddia etmektedir Diğer taraftan etkileşimli

kozmolojilerde ise kategorilerin birbirleriyle suumlrekli olarak temas halinde olduğuna

inanılmaktadır Duumlzen-duumlzensizlik insan-tanrı kuumlltuumlr-doğa gibi kategoriler

birbirlerini etkilemekte birbirlerine karışmakta insan ve evren her an muğlacircklık

tehdidi altında bulunmaktadır Bu yuumlzden bu tuumlr kuumlltuumlrlerde muğlacircklık durumlarıyla

muumlcadele etmek iccedilin rituumlel uygulamalarına başvurulduğu goumlruumlluumlr Oudemans bu iki

farklı kozmolojinin tragedyaya ve oumlzellikle de trajik olana bakışlarının da

farklılaştığını belirtir

Ayırıcı kozmolojinin bir sonucu olarak tragedya ccediloğu zaman ldquoccedilatışmardquo kavramı

merkezinden accedilıklanmaya ccedilalışılır Karakterlerin ve onların temsil ettiği

duumlşuumlncelerin değerlerin vs diğerleriyle oumltekiyle uzlaşmaz bir ccedilatışma iccedilinde

olduğu duumlşuumlnuumlluumlr Ccedilatışma hiccedil şuumlphesiz Grekccedile agon soumlzcuumlğuumlne referans

vermektedir Biz modernler agon soumlzcuumlğuumlnuuml genellikle ldquokusursuzrdquo bir simetri iki

ldquokarşıtrdquo ve ldquodenkrdquo guumlccedilte unsurun ccedilatışması olarak anlamaya meyil ederiz Biz bu

ccedilalışmamızda tragedyanın boumlyle bir ldquosimetrikrdquo yapı sergilemekten ziyade ccedilok daha

karmaşık bir temelinin olduğunu birbirine denk ve karşıt gibi goumlruumlnen birbirlerinden

kesin sınırlarla ayrılmış olduğu duumlşuumlnuumllen unsurlar arasında varolduğu sanılan

sınırların aslında belirsiz olduğunu karşıtların aslında birbirlerine karışmış durumda

8 Oudemans Th C W ve Lardinois A P M H Tragic Ambiguity Anthropology Philosophy and Sophocles Antigone Brills studies in intellectual history v 4 Leiden EJ Brill 1987

4

olduğunu goumlstermeye ccedilalışacağız9 Tragedyanın ldquokesinlikrdquolerden ziyade

muğlacircklıklardan kurulu bir tuumlr olduğunu ve bizatihi bu muğlacircklığın tragedyanın

oumlzuumlnuuml trajik olanı doğurduğunu duumlşuumlnuumlyoruz Ccediluumlnkuuml her muğlacirck durum trajik olana

gebedir Bu yuumlzden tragedyayı ve trajik olanı anlamak iccedilin muğlacircklık duumlşuumlncesinden

hareket etmek gerektiği inancındayız

2005 yılında tamamladığım yuumlksek lisans tezimde Antik Yunan tragedyalarında

sophrosyne kavramının izini suumlrmuumlştuumlm Sophrosyne basitleştirerek soumlylememiz

gerekirse sağduyu oumllccediluuml orta (yol) gibi anlamlara ve ldquokendini bilmekrdquo gibi

ccedilağrışımlara sahip Yunanca bir soumlzcuumlktuumlr Yuumlksek lisans tezimin ana ccedilerccedilevesi

tragedyanın nihai hedefinin sophrosyne ve onun bir yan uumlruumlnuuml olarak oluşacak olan

harmoni olduğu youmlnuumlnde şekilleniyordu Başka bir deyişle bir tragedyada seyirciye

oumlğuumltlenen propagandası yapılan etik bir değerdi sophrosyne Bu anlamda

sophrosyne kahramanın bir hamartiası ndashtrajik hatası- olduğu soumlylenen hybrisrsquoin

(aşırılık) karşısına yerleştiriliyordu kısaca formuumll şuydu Hybris vs Sophrosyne

Biraz yakından bakıldığında bu bakışın kısmen Aristotelyen kısmen de Hegelyen

olduğu soumlylenebilir Aristotelesrsquoin Poetikarsquosını ccedilok kaba bir şekilde kahramanın

(genellikle hybris olarak karşımıza ccedilıkan) hamartia yuumlzuumlnden yıkımı ve sonunda

izleyicide oluşan acıma ve korkunun arındırılması (katharsis) olarak oumlzetlersek tezin

Aristotelyen kısmı anlaşılabilir Hegel konusuna gelince her ne kadar tragedya

hakkındaki fikirleri tam ve kesin bir buumltuumlnluumlk goumlstermese de onun tragedyayı

ldquoccedilatışan değerlerin daha uumlst bir duumlzeyde uzlaşmasırdquo şeklindeki tanımlamasından

hareket edersek tragedyanın nihai hedefi olarak uzlaşıyı duumlşuumlnduumlğuuml ortadadır Hegel

oumlzellikle Estetik Uumlzerine Dersler [Vorlesungen uumlber die Aumlsthetik]rsquode Aristotelesrsquoin

acıma ve korku duygularının dışında uumlccediluumlncuuml ve ccedilok daha yuumlksek bir duygunun

zorunluluğundan soumlz eder Uzlaşı duygusu10 [Das Gefuumlhl der Versoumlhnung]

9 Hiccedil şuumlphesiz bu tarz bir accedilıklama ccedilabası yakın zamanlarda oluşmuş tragedyayı paradoks muğlacircklık ve belirsizlik kuramıyla accedilıklamaya ccedilalışan eğilimin bir parccedilasıdır 10 Bkz Hegel GWF Aesthetics Lectures on Fine Art Tr Knox T M Oxford Oxford University Press Vol II 1975 s 1193-1197

5

MOuml V yuumlzyıla baktığımızda bu doumlnemdeki ekonomik toplumsal ve siyasi değişim

ve ccedilatışmalarının sophrosyne ve harmonia fikirlerinde billurlaştığını goumlrmek

muumlmkuumlnduumlr V yuumlzyıl Atinarsquosının demokrasi deneyiminin doğal bir sonucu olduğu

bile iddia edilebilir Suumlrekli olarak ccedilatışan ndashoumlzellikle eski ile yeni- değerlerin

karmaşasında daima dengeyi uyumu ve oumllccediluumlluuml olmayı oumlğuumltleyen duumlsturların artması

bu tuumlrden soumlylemlerin siyasi konuşmalarda şiirlerde ve tragedya metinlerinde

sıklıkla karşımıza ccedilıkması yaşanan suumlreccedille kolaylıkla ilişkilendirilebilir Hybris vs

Sophrosyne denklemi bize hybrisrsquoe kapılan aşırıya kaccedilan sınırları zorlayan ve

hududu aşan birine sophrosynersquoin oumlğuumltlendiğini goumlstermekle ccedilatışmanın temelini de

accedilmaktadır Sınırını bilmesi gereken hybrisrsquoini kontrol etmesi gereken kahraman

eskiye aittir onun doumlnuumlştuumlruumllmesi değiştirilmesi evcilleştirilmesi en oumlnemlisi de

başka guumlccedillerle dengeye kavuşturulması gerekmektedir Tragedyalarda suumlrekli yıkıma

uğrayan eski tip kahramanlar goumlrmemizin bir sebebi de budur

Askerlik alanında gelişen yeni teknikler ve savaş stratejileri eski tipte kahramanlığın

sonunun geldiğini haber veriyordu Polis biccedilimindeki kent yapılanması ve Hoplit

denen askeri sisteminin yaygınlaşması Hektor ya da Akhilleus gibi tek başına

zaferler kazanan kahramanların iktidar alanını sınırlandırıyordu Bu tuumlr gelişmelerle

bağlantılı ve eş zamanlı olarak yeni zenginleşen bir sınıfın o doumlneme kadar sadece

soyluların ayrıcalığı olan iktidara talip olmasıyla yeni bir arkhe (erk) ccedilatışması

başladı Yine eski tipteki soy oumlrguumltlenmesi (genos) ve soy esasına dayalı youmlnetim

anlayışı bir ccedileşit vatandaş esasına dayalı bir sistem olan demos oumlrguumltlenmesi lehine

silinmeye başladı Daha oumlncesinden paranın dolaşıma girmesi ve yazının belli bir

yazman sınıfının tekelinden ccedilıkarak tam anlamıyla bir ldquokamurdquo malı haline gelmiş

olması da arkhe ccedilatışmasını Dike (Hukuk - Adalet) sorununu da iccedilerecek şekilde

genişletti ve şiddetlendirdi Yasalar soumlze dayalı olmaktan ccedilıkıyor yazılı hale

geliyordu Ccedilatışan taraflar iccedilin de yeni bir terim bulundu Isonomia yani eşitlik

Eşitlik yasaların temel felsefesini oluşturacaktı Fakat tragedya ozanlarının da

goumlstereceği gibi bu noktada bir sorun bulunmaktaydı Eşitlik gerccedilekten nedir sorusu

sorulmaya başlandı Yasaların eşitliği ne demektir Yasaların herkese eşit

uygulanması mı Yoksa herkesin adaletten eşit pay almasını sağlayacak yasalar

oluşturmak mı Ve hepsinden oumlnemlisi tragedya ozanları Dikersquonin yani adaletin

6

toplumun bir arada yaşamasının bir imkacircnı olarak gerccedilekten hayata geccedilmesinin

muumlmkuumln olup olamayacağını soruyorlar ve ccediloğu zaman da sorulara accedilık bir cevap

vermekten kaccedilınıyorlardı

Tragedyalarla ilgili kurulan denklem yani aşırıya kaccedilan kahramanın evcilleştirilmesi

daha doğrusu kahramanın aşırılık yuumlzuumlnden yıkıma uğradığının goumlsterilerek

seyircinin katharsis yoluyla ldquoehlileştirilmekrdquo istendiği fikri buumlsbuumltuumln yanlış olmasa

da eksiktir Yanlış değildir ccediluumlnkuuml tragedyaların boumlyle bir okumaya izin veren

yapıları bulunmaktadır Ama diğer taraftan eksiktir ccediluumlnkuuml bu tuumlrden yorumlamalar

tragedyanın accedilıkta bıraktığı daha radikal soruları ccediloğu zaman goumlzden kaccedilırır ya da

goumlrmezden gelmek zorunda kalır

Tragedyanın sophrosyne fikrini oumlğuumltlediği tuumlruumlnden bir formuumllleştirme tragedyanın

bir sanat formu olduğunu es geccediltiği gibi aynı zamanda sanatı da salt olarak bir

ldquoduumlşuumlncerdquoye indirger Oysaki sanatın salt duumlşuumlnce ileten bir araccedil olmadığını

soumlzcuumlklerde karşılık bulamayacak olanı da aktarabilen bir form olduğunu unutmamak

gerekir Buradan baktığımızda tragedyaların metafizik bir boyutu olduğunu hatta

bizzat bu metafiziğe ilişkin sorular sorduğunu ve bilerek de bu sorulara cevap

vermediğini goumlruumlruumlz Oumlzellikle tragedya sanatının yalnızca ldquosoru soranrdquo olmakla

yetindiğini ve zaten daha fazlasının da (sorulara cevap vermenin) onun sanatsal

youmlnuumlnuuml azaltacağını iddia edebiliriz Ccediluumlnkuuml cevap vermek tıpkı Oidipusrsquoun verdiği

yanıtın Sphenksrsquoi oumllduumlrmesi gibi sanatı oumllduumlruumlr V yuumlzyıl Yunan ozanları tam da

sistematik felsefenin doğuş arifesinde bizi cevap vermeye zorlayan ama her

yanıtımızda yeniden ve yeniden başka cevaplar bulmaya bizi mecbur bırakan sorular

sormuşlardır Yunan tragedyalarının 2500 yıldır hala aynı canlılığını korumasının en

oumlnemli nedeni budur

Sophrosynersquoden Muğlacircklığa

Sophrosyne goumlruumlnuumlşte ccedilatışan değerleri kutupları zıtları uccedilları eğerek birbirine

yaklaştırıyor ccedilatışan kuvvetler (değerler ideolojiler vs) arasında belirli bir denge

noktasının ve ccedilatışma sebebiyle bozulan duumlzenin yeniden inşasının muumlmkuumln

olduğuna işaret ediyor bunu bir ideal olarak sunuyordu Ancak bu idealin

gerccedilekleşmesi ne derece muumlmkuumlnduuml(r) Antik Yunan tragedyalarının sorduğu en

7

oumlnemli sorulardan biri tam da burada şekillenmektedir Buumltuumln kategorilerin yerli

yerinde (onlara tahsis edilmiş edildiği duumlşuumlnuumllen yerlerinde) durduğu bir duumlnya

olarak ldquoduumlzenrdquo muumlmkuumln muumlduumlr Bu accedilıdan tragedyaların konularını mitolojiden

seccedilmesi de bir tesaduumlf değildir Epik doumlneme ait olan mitolojiler tam da ldquoşeylerin

kendilerine ait yerlerinderdquo durduğu duumlzenli bir kozmosu anlatırlar ccediluumlnkuuml Tragedya

ise aynı hikacircyeleri bu ldquokozmosunrdquo derinliğindeki ldquokaosurdquo accedilığa ccedilıkartacak şekilde

değiştirerek kullanır Dolayısıyla tragedya yalnızca eski hikacircyelerin V yuumlzyıl Atina

seyircisine yeniden hatırlatılması demek değildir Tragedya seyircisini mitolojinin

goumlruumlnmeyen gerccedilekliğiyle yuumlz yuumlze getirir

Sophrosyne tragedyada bozulduğu duumlşuumlnuumllen duumlzenin yeniden kurucu guumlcuuml olarak

duumlşuumlnuumllmektedir Oysa tragedyalar başlar başlamaz duumlzenin ccediloktan bozulmuş

olduğunu goumlruumlruumlz Dolayısıyla sophrosyne bir uzlaşı noktası olarak ortayı ve

dengeyi ima etse de tragedya bu noktanın imkacircnsızlığını bize goumlsterir

Bize goumlre tragedyalar orta-noktayı dengeyi ve en oumlnemlisi de ldquocevabırdquo bulmanın

ldquoolası-imkacircnsızlığınırdquo goumlstermektedirler Neden olası Neden imkacircnsız

Olasıdır ccediluumlnkuuml neredeyse buumltuumln tragedyalarda ldquoorta-noktardquo ldquogoumlruumlnuumlrrdquo Bu

goumlruumlnuumlşuumln bir oumlrneği olarak Oresteiarsquodaki Orestesrsquoin mahkeme sahnesi verilebilir

Orta-yol ya da uzlaşı ldquoşiddetrdquoin dahil olduğu bir ikna (peitho) suumlrecinden geccediler

Ama nihai olarak deus ex machinersquonın şiddeti mutlak olarak sonlandırıcılığı

olmaksızın boumlyle bir finalin gelmesi duumlşuumlnuumllemezdi Kan davası sonsuza dek suumlruumlp

gidebilirdi Kan davalarında suumlrekli tekrar eden şiddeti ancak nihai bir şiddet

sonlandırabilir Nihai şiddetin en oumlnemli oumlzelliği yeni bir şiddete izin vermemesi

buumltuumln şiddetleri bitirici bir şiddet oluşudur Oumlrneğin devletin (hukukun) şiddeti boumlyle

bir bitiricilik niteliğine sahiptir Oresteiarsquoda da kan davasını bitiren boumlylesi bir

hukuktur

Benzer bir şekilde Antigonersquode Antigone ve Kreonrsquoun uzlaşması imkacircnsız

goumlruumlnmez olasıdır ccediloumlzuumlm oumlylesine yakındır ki suumlrekli olarak oyunda varlığı

hissedilir Ama diğer taraftan boumlyle bir uzlaşı iki bakımdan imkacircnsızdır birincisi

boumlyle bir orta nokta taraflardan birinin ndashya da her ikisinin- yok olması (ccedilatışan

ldquooumlncekirdquo olmaması) anlamına gelmektedir Oresteiarsquoda Erinylerrsquoin Eumenides

8

olması bu konuda iyi bir oumlrnek teşkil eder Hatırlanacağı uumlzere Oresteia uumlccedillemesinin

son oyununda (Eumenides) mahkemenin Orestes hakkında verdiği kararın ardından

Erinylerrsquoin Athena tarafından ikna edilme suumlreci başlar Erinyler kendilerine ait olan

potmosrsquotan11 yani aile iccedili cinayet işleyenlerden intikam alma vazife haklarından

vazgeccedilmek istemezler Ccediluumlnkuuml onları vareden şey tam da onların sahip olduğu bu

potmosrsquotur Bu accedilıdan Erinyler iccedilin ldquouzlaşmardquo demek asla oumlnceki gibi

olamayacakları bir ldquobaşkardquoya doumlnuumlşmek anlamına gelecektir Bu yuumlzden uzlaşıyı

simetri oluşturan iki uccedil noktanın ortada buluşması gibi yorumlamamak gerekir

Boumlyle bir geometri iccedilinde duumlşuumlnuumllduumlğuumlnde bile orta noktanın artık ldquouccedilrdquo olmadığı

rahatlıkla soumlylenebilir

Olası-imkacircnsızlık konusundaki ikinci husus ccedilatışmanın bizatihi kendisiyle ilgilidir

Ccedilatışma kavramı oumlylesine muğlacircktır ki bu ccedilalışmamızda da ele alacağımız uumlzere

yakından bakıldığında mutlak anlamda sınırları tespit edilebilecek bir ldquotarafrdquo ldquouccedilrdquo

ya da ldquokutbunrdquo olmadığı goumlruumllecektir Gerccedilekte tragedyalardaki ccedilatışan guumlccediller bir

doğrunun iki uccedil noktasına geometrik olarak konuşlanmış durumda değildir Bu

yuumlzden de iki uccedil noktanın arası orta noktası duumlşuumlncesi goumlruumlnen bilinebilen

duumlşuumlnuumllebilen ama asla erişilemeyen bir toposu işaret eder Sophrosynersquoin işaret

ettiği bu yer erişilmesi imkacircnsız ldquoufukrdquolara benzer Ufka doğru yol aldıkccedila

yakınlaşıldığı duumlşuumlnuumllen ufuk nasıl ldquoaynı uzaklıktardquo duruyor mesafesini hiccedil

yitirmiyorsa bu orta nokta da tragedyalarda ldquoulaşılabilirrdquo goumlruumlnen bir ufuk gibi

ldquoolduğu sanılanrdquo yerinde durur

Diğer taraftan kahramanların tragedyalardaki birbirlerine ldquofarklırdquo ve ldquozıtrdquo

goumlruumlnuumlmleri de ccediloğu zaman yanıltıcıdır Kahramanlar aynı anda birden fazla

11 Potmos Birinin başına gelen şey birinin payına duumlşen şey kader hediye gibi anlamlarda kullanılmaktadır Potmos birini o şey yapan ve ona ait olan şeyi ima etmektedir Burada Erinyleri Eriny yapan şey ldquoaile iccedili cinayettirrdquo onları vareden şeydir aile iccedili cinayet Hatırlanacağı uumlzere onlar Uranosrsquoun kesilen hayalarından akan kandan doğmuşlardır (Bkz Hesiodos Hesiodos Eseri ve Kaynakları Tanrıların Doğuşu (Thegonia) İşler ve Guumlnler Ccedilev Sabahattin Eyuumlboğlu Azra Erhat Tuumlrk Tarih Kurumu Yayınları Ankara 1991 s 110) Onları vareden şey ndashcinayet- aynı zamanda onların sorumluluğu goumlrev alanları ayrıcalıkları demekti Potmos boumlyle bir durumu ifade etmektedir Soumlzcuumlğuumln anlamları iccedilin ayrıca bkz Liddell Henry George Robert Scott Henry Stuart Jones and Roderick McKenzie A Greek-English Lexicon Oxford Oxford Univ Press 1996 s 1455 Eriny maddesi

9

kategoriye dahil olabilmekte ya da tek bir kategorinin iccedilinde farklılık yanılgısı

yaratabilmektedirler Dolayısıyla tragedyanın formunu geometrik bir doğrudan

ziyade kaleydoskobik ya da fraktal12 bir yapı olarak duumlşuumlnmek gerekir

Muğlacircklık durumu kahramanın ldquosuccedillulukrdquo tartışmasında da accedilıkccedila izlenebilir

Scheler ldquoSuccedillu kimdir sorusuna accedilık belli bir cevap varsa orada trajik olanın rengi

eksiktirrdquo13 diyor Yukarıda da kısmen değindiğimiz gibi ldquocevaprdquo sanatsal youmlnuuml

soldurmaktadır Kahramanın succedillu olup olmadığına ilişkin cevabın verilemediği yer

ancak muğlacircklığın olduğu yerdir Bu durumu şoumlyle accedilıklayabiliriz Kahramanın

eylemi haklı bir eylemdir fakat yine de bir succedil oluşturur Aristotelesrsquoin Poetikarsquosında

tanımlamaya ccedilalıştığı kahraman aslında bu tuumlrden bir nitelik sergiler Buna goumlre

kahraman ne tamamen koumltuuml ne de olağanuumlstuuml denecek kadar iyidir O yalnızca

herhangi bir succedilla succedillanmış kişi basit bir hata (hamartia) yapmış birisidir14 Bu hata

ahlaki bir yanlıştan ziyade kahramanın ndashister bilinccedilli ister bilinccedilsiz- yapmaktan

kaccedilınamadığı bir eylemin sonucudur Dolayısıyla hamartia oumlyle bir succediltur ki

kahraman o hatayı yapmak zorundadır bu yuumlzden succedillu sayılamaz ama bu succedilu

işlemiştir ve succedilludur Orestesrsquoin mahkemesinde (Oresteia) oyların eşit ccedilıkması

bunun muumlkemmel bir goumlstergesidir Kahraman hem succedillu hem succedilsuz bulunmuştur ndash

İonna Kuccediluradirsquonin deyişiyle- ldquosuccedillu-succedilsuzrdquo dur İşte bu hem succedillu hem succedilsuzluk

durumu kahramanın iccedilinde bulunduğu ldquotrajik konumrdquou ifade eder Bu trajik konumu

başka bir ifadeyle kahramanın ldquohem hellip hem helliprdquo ve ldquonehellip nehelliprdquo durumunu biz

ccedilalışma boyunca ldquomuğlaklıkrdquo olarak tanımlayacağız

12 Fraktal yapılar kaos teoremlerinde sıklıkla karşımıza ccedilıkan yapılardır Son 40-50 yıldan beri kusursuz oldukları duumlşuumlnuumllen uumlccedilgen kare doumlrtgen ya da doğru gibi geometrik şekillerin dışında evrende fraktal adı verilen daha karmaşık şekillerin de varolduğu uumlzerinde durulmaktadır 13 Scheler Max ldquoZum Phaenomen des Tragishenrdquo Vom Umsturz der Werte Leipzig 1923 cilt I s 257 Aktaran Kuccediluradi İonna Max Scheler ve Nietzschersquode Trajik Olan İstanbul Yankı Yayınları 1966 14 Bkz Aristoteles Poetika Şiir Sanatı Uumlzerine Ccedilev Nazile Kalaycı Bilim ve Sanat Yayınları Ankara 2005 s 45 sat 1453a10

10

Muğlacircklık

Zaman zaman benzerlikler bulma eğilimleri soumlz konusu olsa da muğlacircklık her şeyin

temelde anlaşılmaz ve bilinemez olduğunu iddia eden bilinemezcilik [agnostizm] gibi

duumlşuumlncelerle karıştırılmamalıdır Muğlacircklık bilinemez bir durum değildir aksine ndash

ccediloğu zaman- bir ccedileşit bilgi fazlalığını ima eder herhangi bir duruma veya nesneye ait

bilginin ve onun dilde ifadesinin duumlzensizliğini ve tamamlanmamışlığını goumlsterir

Muğlaklık ccediloğu zaman dilin bir acizliği olarak karşımıza ccedilıkar daha doğrusu

muğlaklığı daha kolay kavradığımız ve goumlzlemleyebildiğimiz yer dilin evrenidir bir

şeyin ndashbir olayın nesnenin vs- aynı anda birden fazla kategoriye girdiğini

duumlşuumlnduumlğuumlmuumlzde (oumlrneğin pharmakon hem ilaccedil ccedilare hem de zehir guumlnah keccedilisi

anlamlarına gelir) iki farklı şeyin aynı anda gerccedilekleşmesinde (paradoks) yine

benzer bir şekilde mantığın ccedilelişmezlik ilkesine15 uymayan bir durumla ya da

kuumlltuumlruumln daha oumlnceden sınırlarını belirlediği herhangi bir kategoriye uymayan bir

şeyle karşılaştığımızda (anomali) aklın ccedilaresizliği kendini dil yoluyla accedilık eder Bu

acizlik insana rahatsızlık verir Bir sis bulutunun iccedilindeki bir karaltının ya da yarı

karanlık bir odadaki bir nesnenin ne olduğunu hemen kavrayamadığımızda

duyduğumuz bir rahatsızlığa benzer bu his Bu rahatsızlık uyandırıcı guumlcuumlnden

dolayı muğlacircklık istenmeyen bir durum olarak karşımıza ccedilıkar Kesinlikler uumlzerine

inşa edilmiş (olduğu duumlşuumlnuumllen) duumlzeni alt uumlst eder bu yuumlzden tehlikelidir

Ayrıştırılmış adlandırılmış sınıflandırılmış buumltuumln kategorileri birbirine karıştırmak

ve aralarındaki sınırları ortadan kaldırmakla tehdit eder Duumlzen insanın aradığı kitabı

hemen bulduğu ya da nasıl bulabileceğini kesin olarak bildiğini duumlşuumlnduumlğuuml bir

kuumltuumlphaneye benzeyen bir duumlnya imgesi sunar Muğlacircklık buumltuumln rafları darmadağın

ettiği gibi bazı kitapların da ldquoişe yaramazlığınırdquo deşifre eder Ccediluumlnkuuml Baumanrsquoın

dediği gibi muğlacircklığa yol accedilan hatta onu kaccedilınılmaz kılan şey tam da bu istifleme

15 Ccedilelişmezlik İlkesi Biccedilimsel mantığın duumlşuumlnmede tutarlılığı sağlayan temel ilkelerinden biri Bu ilke ldquoBir şey aynı zamanda hem kendisi hem de kendisi olmayan bir şey olamazrdquo ldquoA aynı zamanda B olmazrdquo şeklinde dile getirilebilir Bkz Hanccedilerlioğlu Orhan Felsefe Soumlzluumlğuuml 10 Basım Remzi Kitabevi İstanbul 1996 s 47

11

ve sınıflandırma ccedilabasının kendisidir16 Muğlacircklık mutlak kategorileştirmenin

imkacircnsızlığını goumlsterir ccediluumlnkuuml her seferinde yeniden bir duumlzen uğraşı başlar ve her

yeni duumlzen ccedilabası yeni muğlacircklık kaynaklarının oluşmasına yol accedilar

Aslında muğlacircklık bir insanlık durumudur İnsanın evrendeki konumunu ima eder

Ccediluumlnkuuml varlığın ne olduğu sorusuna hala kesin bir cevap verilememiştir Max

Schelerrsquoin deyişiyle ldquoinsanla ilgilenen bilimlerin sayısı suumlrekli artmış olmasına

karşın bu bilimler insanın ne olduğunu aydınlatmaktan ccedilok karartmaktadırlarrdquo17

İnsan kendini duumlnyaya ldquofırlatılmışrdquo olarak bulur Ama duumlnyaya fırlatılmış olmakla o

aynı zamanda oumlluumlme-fırlatılmış bir varlıktır İnsan duumlnyaya fırlatıldığında varoluş

imkacircnlarını hazır bulur Şu ya da bu olabilmektedir ve olmaktadır da Ama diğer

yandan onun bu varoluş imkacircnları arasındaki ldquooumlzguumlrluumlğuumlrdquo oumlluumlmle hitam bulacaktır

Oumlluumlm insanın en kaccedilınılmaz imkacircnlarından biridir Diğer taraftan oumlluumlm hakkında

bilgi ve deneyimimiz yok denecek kadar azdır ama yine de oumlluumlmuumln bir sınır

olduğunu ve ldquokesinrdquoliği biliriz Bu kesin-ama-muğlak bilgi oumlluumlm-anksiyetesine

(oumlluumlm-havfına) sebep olur İnsan bu havfı duymamak bu havf ile karşılaşmamak ve

onu unutmak iccedilin kesinliklerden kurulu kendi kontroluumlnde (olmasını dilediği) bir

duumlnya kurmaya ccedilalışır Duumlzenin kategorileştirme sınıflandırma ve ayrıştırmanın

tasnifin ve her tuumlrluuml sınırın ve sınırlandırmaların (ve tabii sınır-dışının) duumlnyasıdır bu

Temel muumlcadele muğlacircklığın bu ldquoher şeyin yerli yerinde olduğurdquo ldquoduumlzenlirdquo

duumlnyaya tecavuumlzuumlnuumln engellenmesidir Ccediluumlnkuuml muğlacircklık insana oumlluumlm-havfını

hatırlatmaktadır Bu yuumlzden insan duumlzenli duumlnyasında unutuşa doğru kaccedilış

halindedir Fakat unutuş oumlluumlmuuml unutmak anlamına gelmemektedir aksine insan

oumlluumlmuuml hatırlatan pek ccedilok şeyle donatabilmektedir duumlnyasını Mezarlıklar

krematoryumlar tuumlrbeler ibadethaneler vs Ayrıca oumlluumlmuumln herkes iccedilin kaccedilınılmaz

olduğu ldquosoumlylemirdquo her yerde karşımıza ccedilıkar ldquoHerkes bir guumln oumllecekrdquo Bu kesin bilgi

kesinliğiyle bizi rahatlatır Boumlylece oumlluumlm duumlşuumlncesinin havfı bu soumlyleyişteki

kesinliğin tesviye ediciliğinde kaybolup gider Oumlluumlm havfı kesinliğin verdiği huzurla

16 Bkz Bauman Zygmunt Modernlik ve Muumlphemlik Ccedilev İsmail Tuumlrkmen Ayrıntı Yayınları İstanbul 2003 s 11 17 Scheler Max İnsanın Kozmostaki Yeri Ccedilev Harun Tepe Ayraccedil Yayınevi Ankara 1998 s 35

12

ortadan kaldırılır Aynı zamanda havfın derecesi ldquoherkesrdquoin kamusallığı iccedilinde

yumuşatılır İfadedeki ldquoherkesrdquo ldquohiccedil kimserdquo anlamına gelir

Bize goumlre tragedyanın inatla accedilığa ccedilıkarmak istediği şey tam da bu herguumlnkuumlluumlğuuml

iccedilerisindeki kamusallığın18 suumlrekli uumlzerini oumlrtmek istediği oumlluumlm havfıdır Ccediluumlnkuuml

tragedya tam da ldquoherkes oumllecekrdquo soumlzuumlnuumln kesinliğinin aslında ne kadar muğlacirck

olduğunu goumlsterir Ccediluumlnkuuml ldquoherkes oumllecekrdquo soumlzuumlyle ortaya konulan kesinlik oumlluumlmuumln

insan iccedilin en uccedil ve kaccedilınılmaz imkacircn oluşunun kesinliği değildir ldquoherkes oumllecekrdquo

soumlzuumlnde oumlluumlm kaccedilınılmazlığını ve zatiliğini (bana aitliğini) yitirir ldquoHerkes oumllecekrdquo

demekle artık oumlluumlm herkesindir yani aslında hiccedil kimsenindir Zaten ldquoherkes oumllecekrdquo

soumlzuuml başkasının oumlluumlmuumlnden yani dolaylı olarak ikinci elden elde edilen bir

deneyimdir Ama oumlluumlmuuml başkasının oumlluumlmuumlnden anlamak onu bu yolla

kavrayabilmek ndashdoğası gereği- imkacircnsızdır Ccediluumlnkuuml başkasının oumlluumlmuumlnde oumlluumlmuumln

her zaman bana oumlzguumlluumlğuuml kaybolur Oumlluumlm her zaman benim oumlluumlmuumlmduumlr benim en

zati varlık imkacircnımdır oumlluumlm Başkası iccedilin oumlluumlme gidilebilirim ancak başkasının

yerine oumllmem muumlmkuumln değildir oumlluumlm ikame edilemez Bu yuumlzden ldquoherkes oumllecekrdquo

soumlzuuml sahte bir kesinlik hissi yaratır insana -soumlzuumlm ona- kontrol edilebilir bir

malumat verir Boumlylece oumlluumlm alelade bir vakaya doumlner

ldquoHerkes oumllecekrdquo soumlzuumlyle oumlluumlm bu duumlnyadaki herhangi bir alelade ldquoolayrdquomış gibi

soumlzuumlm ona oumllccediluumllebilen oumlnceden kestirilebilen bilinebilen bir hakikat gibi belirli bir

kesinlik duumlzeyine yuumlkseltilerek insanın ldquoduumlzenlirdquo duumlnyasında yerini alır Oysa insan

varlığın ne olduğunu onun anlamını kesin olarak bilemediği gibi oumlluumlm konusunda da

hiccedilbir ldquokesinrdquo bilgi ve deneyime sahip değildir Oumlluumlmuuml yokluğu ve hiccedilliği

ldquoanlayabileceğirdquo tek yer vardır O da havfın kendisidir İnsan ancak havf duyarak

hiccedilliği kavrayabilir Ama insan tam da bu havfın huzursuzluğundan kaccedilar Yani

insanın kaccediltığı şey oumlluumlm değil bizatihi oumlluumlm-havfıdır İnsan bu havfla doğrudan

doğruya karşılaşmak istemez Bize goumlre tragedya insanı kaccedilmaya ccedilalıştığı bu havfla

yuumlz yuumlze getirir En azından kaccedilışın imkacircnsızlığını ona hatırlatır

18 Bu terimler Heideggerrsquoe aittir Ccedilalışmamızın ilerleyen boumlluumlmlerinde bu terimleri daha daha kapsamlı olarak ele almaya ccedilalışacağız

13

Bu kaccedilışın en temel goumlstergesi hiccedil şuumlphesiz kuumlltuumlruumln kendisidir İster adına insanın

ldquohayatta kalmardquo stratejisi isterse ldquooumlluumlmsuumlzluumlkrdquo ccedilabası diyelim kuumlltuumlr insanın her

tuumlrluuml ldquoyapıp etmerdquosi anlamıyla kuumlltuumlr ldquooumlluumlm fikrinin yarattığı dehşetrdquoten kaccedilışı ima

etmektedir İnsan oumlluumlmluuml olduğu iccedilin ldquokuumlltuumlrrdquo kurmaktadır Kuumlltuumlr Baumanrsquoın

deyişiyle ldquoinsanların farkında oldukları şeyi unutturmaya youmlnelik incelikli karşı-

anımsatıcı teknik bir aygıttırrdquo19 İnsan eğer ldquounutmak zorundardquo olduğu şey

olmasaydı suumlrekli olarak ona kendini kendi varlığını hatırlatacak uumlruumlnler uumlretmezdi

Hegelrsquoin dediği gibi insanın hakiki varlığı onun eylemidir kendini ortaya koyma ve

kendini yaratma edimidir20 Bu yuumlzden insan varolmak iccedilin eylemde bulunmak

zorundadır kuumlltuumlruumln temelinde yatan işte bu zorunluluktur İnsan ancak ve ancak

eylemle ve eylemde varolabilir ve varolmaktadır Diğer taraftan soumlz konusu eylemin

oumlznesi olan insanın varoluşunu suumlrduumlrmesi bir ldquoolumsuzlamardquo şeklinde gerccedilekleşir

Ccediluumlnkuuml o duumlnyaya geldiği haliyle kalmaz onun insan olabilmesi demek doğal varlık

olarak ldquone iserdquo o olmaması ve ldquone değilserdquo o olması anlamına gelmektedir Hegelrsquoin

deyimiyle insan varolanı ldquodiyalektik olarak ortadan kaldıran ve var olmayanı

yaratanrdquo bir varlıktır Diyebiliriz ki eylemin bizatihi kendisi tragedyanın terimleriyle

konuşursak varolanlara (doğaya) karşı bir ccedileşit hybrisrsquotir insanın ldquoinsan

oluşturucurdquo eylemi kaccedilınılmazrsquodır ve kaccedilınılmaz olarak bir ldquosınır aşımırdquodır succediltur

Bu kaccedilınılmazlık durumu onun ldquotrajikrdquo niteliğidir

İnsan herhangi bir ontik varlıktır Ancak o diğer buumltuumln varlıklardan kendini ayırır

Bir tuumlr olarak ldquohayvanrdquo olmasına ve diğer canlılarla birlikte doğanın iccedilinde

varolmasına karşın kendini ldquohayvanrdquolığından ve doğadan ayırır Kaccedilınılmaz olarak

yapar bunu Hegel insandaki bu ayırma guumlcuumlnuuml hayret-verici ve mucizevicirc olarak

nitelendirir İnsana bu guumlcuuml veren logosrsquotur İnsan bu logos sayesinde varolan

duumlnyaya karşı kendi duumlnyasını kuumlltuumlruuml kurar ve boumlylece kendini doğadan insan

elinin değmediği vahşi doğadan ayırır Antigonersquonin birinci koro şarkısında tam da

19 Bauman Zygmunt Oumlluumlm Oumlluumlmsuumlzluumlk ve Diğer Hayat Stratejileri Ccedilev Nirguumll Demirdoumlven Ayrıntı Yayınları İstanbul 2000 s 47 20 Kojegraveve Alexandre Hegel Felsefesine Giriş Ccedilev Selahattin Hilav YKY İstanbul 2 Baskı 2001 s 20 ve 111

14

bu yuumlzden logos dehşet verici bir techne olarak karşımıza ccedilıkacaktır Koro insanın

techne yardımıyla doğayı boyunduruk altına almasını insanın doğaya karşı kazandığı

zaferin oumlvguumlsuumlnuuml soumlyluumlyormuş gibidir ama iccedilten iccedile bu ldquozaferinrdquo uğursuzluğunu

sezdirir Ccediluumlnkuuml bu ldquoayırmardquo projesi başarısızlığa uğramaya mahkucircmdur İnsan

kendini ayırdığı doğanın tehdidini daima duyacak ama her seferinde geliştirdiği yeni

oumlnlemler (yeni teknikler) yeni tehditlerin doğmasına yol accedilacaktır

Bizce trajik olan boumlyle bir topostan neşet etmektedir Ccediluumlnkuuml insanın sahip olduğu bu

mucizevicirc techne (logos) onu iccedilinde bulunduğu doğayla uyumsuz hale getirir İnsan

doğanın bir parccedilası olmasına rağmen ona ccedilırılccedilıplak bir halde uyum sağlayamaz

Antigone birinci koro şarkısında soumlylendiği gibi insan hypsipolis apolisrsquotir Doğanın

iccedilinde kendine kentler kursa da aslında yersiz-yurtsuzdur Duumlnya iccedilinde varolsa da

aslında buraya ait değildir İnsanın varoluşu bu tuumlrden ikiliklerle doludur

Duumlşuumlncelerimizi toparlayacak olursak tragedyanın beşeri duumlnyaya ilişkin sorunları

tartışmaya accedilmanın yanı sıra insanın bu duumlnyadaki belirsizliklerle dolu varlığını da

sorunlaştırdığı kısaca tragedyanın toplumsal meselelerin goumlruumlntuumlsuuml altında daha

derinde felsefi ve metafizik soruları da accediltığı ortadadır Bu duumlşuumlncelerden hareketle

ccedilalışmamızın eksenini metafizikten felsefi antropolojiye antropolojiye ve oradan da

tragedya metinlerine uzanan bir hat uumlzerinde inşa etmeye ccedilalışacağız

Ccedilalışmamızın birinci boumlluumlmuumlnde kısa bir tanımlama girişiminin ardından

muğlacircklığın yukarıda değindiğimiz insan varlığındaki ikiliklerle nasıl bir bağlantı

iccedilerisinde olduğu ve bu ikiliklerin ve belirsizliklerin kendini hissettirdiği oumlluumlm-havfı

uumlzerinde duracağız Bu konuda Heideggerrsquoin Varlık ve Zaman [Sein und Zeit] adlı

eserinin yol goumlstericiliğinde ilerlemeye ccedilalışacağız Oumlzellikle Heideggerrsquoin varlık

tanımından hareketle oumlluumlm konusundaki arguumlmanlarını tartıştıktan sonra oumlluumlm-havfı

sorununu ele alacağız Oumlluumlm-havfıyla ilişkili olduğunu duumlşuumlnduumlğuumlmuumlz tekinsiz

(Unheimlich Uncanny) kavramını da bu boumlluumlmuumln sonunda tartışacağız Tekinsiz

hem bizatihi insanlık durumuyla hem de trajik kavramıyla ilintisi olduğunu

duumlşuumlnduumlğuumlmuumlz bir kavram olarak bizi ilgilendirmektedir Bu kavram tıpkı ccedilalışma

boyunca yer yer değineceğimiz kutsal kirli lanetli pharmakon vs gibi soumlzcuumlklere

benzer ama onlardan ccedilok daha guumlccedilluuml bir biccedilimde muğlacircklık kavramı iccedilin zihin accedilıcı

bir oumlrnek teşkil etmektedir Bu konuda Freudrsquoun 1919 tarihli (Unheimlich)

15

makalesinde yapmaya ccedilalıştığı tanımlama girişiminin ışığında yine Heideggerrsquoin

Houmllderlinrsquoin İster şiiri uumlzerine verdiği dersler ile Metafiziğe Giriş [Die Einfuumlhrung in

die Metaphysik] adlı eserinde geliştirdiği fikirler doğrultusunda tekinsiz terimini ele

almaya ccedilalışacağız

İkiliklerin yarattığı belirsizliklerden kaccedilış yolunun duumlnyaya yeniden ve daima duumlzen

vermek onu kategorilere ayırmak adlandırmak ve sınıflandırmak olduğunu daha

oumlnce belirtmiştik Muğlacircklık insanın ayırdığı ldquoşeylerinrdquo birbirine ldquokarışmasırdquo

anlamına gelmekteydi Bu da ldquoher şeyin yerli yerinde durduğurdquo kozmosun kaosa

suumlruumlklenmesi demektir Karışma durumları trajik olana gebedirler Eğer karışmış

olanı ayırma ccedilabası yetersiz kalmışsa orada trajik belirmeye başlar Ccedilalışmamızın

ikinci boumlluumlmuumlnde bu tuumlrden ayırma ve karışma durumlarını somutlaştırmaya

ccedilalışacağız Bu konuda bizi tragedyaya goumltuumlrecek bir alan olarak rituumlel pratiklerini

ele almayı uygun bulduk Rituumleller oumlncelikle duumlnyadaki şeyleri ayırmaya ayrılmış

kategorilere boumlluumlnmuumlş duumlnyayı o halde ldquotutmayardquo ve birbirine karıştıkları ya da

karışma tehlikelerinin olduğu durumlarda da onları yeniden ayırmaya

yaramaktadırlar (en azından oumlyle olduğuna inanılmaktadır bu tuumlrden bir inanccedil işlevi

goumlruumlrler) Duumlzenin hasar goumlrduumlğuuml bozulduğu başka bir ifadeyle soumlylersek duumlzenin

ciddi bir biccedilimde ldquomuğlacircklıkrdquo tehdidiyle karşılaştığı durumlarda muğlacircklığı kontrol

altına alma youmlntemlerinden biridir rituumlel Ancak rituumleller bazı durumlarda yetersiz

kalabilmektedir Reneacute Girardrsquoın yerinde tespit ettiği gibi ldquotoplumsal uzlaşırdquonın

olmadığı durumlarda rituumlel uygulaması boşa gitmektedir Soumlz konusu ldquotoplumsal

uzlaşırdquonın yokluğunu ayrıntılı olarak ele almaya ccedilalışacağız Ama burada kısaca

oumlzetlemek gerekirse mutlak ldquouzlaşırdquo yokluğu ldquogeccediliş doumlnemlerinderdquo ortaya

ccedilıkmaktadır MOuml V yuumlzyıl birccedilok kuramcının ortaya koyduğu gibi arkaik

doumlnemden ldquomodernrdquo doumlneme geccediliş evresi olarak bu uzlaşının yitirildiği bir doumlneme

karşılık gelmektedir21 Buumltuumln buumlyuumlk geccediliş doumlnemlerinde toplumun değerleri

belirsizliğe duumlşer kavramlar ccedilok-anlamlılaşmaya başlar kısaca evren muğlacircklaşır

21 Tragedyalarda bu yuumlzden ldquoeskirdquo ile ldquoyenirdquonin uzlaşı arayışının goumlruumlnmesi doğaldır Bu accedilıdan sophrosyne hem eskiye hem de yeniye yapılmış bir ccedilağrıdır Fakat tragedyalar nihai olarak ccedilağrının ldquoccedilığlığardquo doumlnuumlşuumlyle biterler

16

Kategorileri yeniden yerli yerine oturtacak youmlntemlerden biri olarak rituumlel işe

yaramaz olur Oumlrneğin Antigonersquode vatan haini olarak Poluumlneikesrsquoin cesedinin accedilıkta

bırakılması işlemi ldquokenti kirlilikten arıtacakrdquo bir rituumlel olması gerekirken tam tersi

bir etkiye yol accedilar Tek bir kişinin -Antigonersquonin- uygulamaya olan itirazı rituumleli

geccedilersiz kılar

Ccedilalışmamızın uumlccediluumlncuuml boumlluumlmuumlnde Antigone metnindeki bu tuumlr muğlacircklık oumlrnekleri

uumlzerinde duracağız Antigonersquoyi seccedilmemizin birkaccedil oumlnemli nedeni var Birincisi

ccedilalışmamızın başlıca referans noktaları olan Heidegger ve Hegelrsquoin her ikisi de

Antigone metnine oumlzel bir oumlnem atfetmişlerdir Heidegger Metafiziğe Giriş gibi

oumlnemli bir ccedilalışmasında birinci koro şarkısını incelemiş Houmllderlinrsquoin ldquoDer İsterrdquo şiiri

uumlzerine verdiği derslerde ise bu koro şarkısının iccedileriğinde tragedyanın oumlzuumlnuumln

yattığını iddia etmiştir Diğer taraftan Hegel de hem Tinin Goumlruumlnguumlbilimi

[Phaenomologie des Geistes] hem de Hukuk Felsefesinin İlkeleri [Grundlinien der

Philosophie des Rechts] gibi başat eserlerinde Antigonersquoye atıfta bulunmuş ve

Estetikrsquote de [Aumlsthetik] Antigonersquoyi ldquogelmiş geccedilmiş en iyi tragedya ve hatta en iyi

sanat eserirdquo olarak tanımlayacak kadar ileri gitmiştir

Bu iki buumlyuumlk duumlşuumlnuumlruumln bu derece ilgisine mazhar olmuş olması Antigone oyununa

oumlzel bir yer accedilmamızı halihazırda zorunlu kılmaktadır Fakat buumltuumln bunların dışında

bir başka neden daha var bu oyuna odaklanmamızı gerektiren O da genellikle

Antigonersquonin en ldquoberrakrdquo metinlerden biri olarak algılanmasıdır bir ccedilok yorumcuya

goumlre diğer Yunan tragedyalarına oranla ldquotartışmalırdquo yanları daha azdır Bu yorumlara

goumlre oyunun ccedilatışan tarafları ccedilok belirgindir kesin sınırlarla birbirinden rahatlıkla

ayrılabilir Romantik okumalara muumlsaittir oumlrneğin iyilik ve sevgi dolu Antigone

koumltuuml ve ceberut diktatoumlr Kreonrsquoa karşıdır Duumlnyanın ikiye boumlluumlnmuumlş birbirine karşıt

değerleri iki kahraman arasında paylaştırılır Bu accedilıdan ccedilalışmamıza uygun bir

tartışma zemini oluşturabileceğini duumlşuumlnuumlyoruz Tarafların tarafların temsilcisi

oldukları fikirlerin bu kadar ldquobelirginrdquo ve ldquokesinrdquo olduğu boumlyle bir oyunda

muğlaklıkların izini suumlrmek bizim iccedilin daha zor ama bir o kadar da kışkırtıcı

olacaktır

Muğlacircklık Yunan tragedyalarında kendisini hem tematik hem de dilsel alanda

goumlsterebilmektedir Oyunda her iki alandaki oumlrnekleri de yeri geldikccedile ele almaya ve

17

tartışmaya ccedilalışacağız22 Ama konunun işlenişi ve karakterlerin duumlşuumlncelerinin yanı

sıra ccedilok daha oumlnemli olarak goumlrduumlğuumlmuumlz koro şarkılarına ayrı bir yer ayıracağız

Ccediluumlnkuuml Antik Yunan kozmolojisini anlamak iccedilin oumlncelikli olarak koro şarkılarına

bakmamız gerekiyor Diğer taraftan koro şarkılarıyla ilişkili bir oumln yargıya rağmen

onların tragedyanın ve trajik olanın ne olduğuna dair accedilıklayıcı metinler olduklarını

duumlşuumlnuumlyoruz Modern okur ccediloğu zaman koro şarkılarını bir ldquofazlalıkrdquo gibi goumlruumlr

Modern okura goumlre koro şarkıları ccediloğu zaman ldquoaksiyonurdquo boumller kesintiye uğratır ya

da konuyu başka yerlere saptırıp ldquodağıtırrdquo Fakat koro şarkıları tam da Yunan

tragedyalarının oumlzuumlnuumln trajik olanın esasının kendisini accedilık ettiği yerlerdir Tragedya

nedir diye soran birinin oumlncelikle koro şarkılarına odaklanması gerekir

22 Yunanca bilgimizin yetersizliği Yunan tragedyalarında dilin muğlacirck kullanımı konusundaki tartışmamızı birccedilok bakımdan sınırlamaktadır Ancak bu konudaki zengin literatuumlr konuyla yakından ilgilenenleri tatmin edecek boyuttadır Burada bu ccedilalışmalardan bazılarını saymakla yetinebilirim Stanford William Bedell Ambiguity in Greek Literature Studies in Theory and Practice New York Johnson Reprint Corp 1972 Vernant 1990 (Oumlzellikle Tensions and Ambiguities in Greek Tragedy ve Ambiguity and Reversal On the Enigmatic Structure of Oedipus Rex başlıklı boumlluumlmler) Versnell H S Isis Dionysos Hermes Three Studies in Henotheism Inconsistencies in Greek and Roman Religion 1 Leiden New York Koumlln Brill 1990 Empson William Seven Types of Ambiguity New York New Directions 1949 (Dilin muğlacircklık oumlzelliğinin edebiyatta ndashoumlzellikle Shakespearersquode- kullanımına ilişkin bolca oumlrnek ve accedilıklama mevcut)

18

1 İnsanın Evrendeki Konumu muğlacircklık

11 Muğlacircklık ve sınır aşımı

Mantık biliminin en oumlnemli terimlerinden biri olan ayrım şeyleri birbirinden ayıran

temel bir niteliktir Tuumlrleri ve cinsleri birbirinden ayırmaya yarar daha geniş bir

tanımlamayla bir şeyi oumlbuumlruumlnden ayıran temel karakterdir Ayrım bu anlamıyla

farklılıkların ve ccedileşitliliğin oluşturduğu bir duumlzeni goumlsterir Muğlaklıkta ise

farklılıklar ve ccedileşitlilikler birbirine karışmış durumdadırlar Dolayısıyla muğlacircklık

modern duumlzen anlayışına uygun bir durum değildir Modern duumlzen anlayışı farklı

olan şeylerin birbirlerinden uzak durması birbirlerinden ayrılması esasına dayanır

Muğlacircklık ise bir araya gelmesi muumlmkuumln goumlruumlnmeyen şeyleri birbirine karıştırdığı

onları bir ccedileşit fuumlzyona uğrattığı iccedilin modern duumlşuumlncenin duumlşmanıdır

Giriş boumlluumlmuumlnde değindiğimiz gibi paradoks oxymoron anomali ccedilelişmezlik

ilkesinin yitimi aporia gibi olgu ve durumlar muğlaklıkla ilişkilidir Paradoks en

azından Antik Yunanrsquoda anlaşıldığı şekliyle ldquogenel geccediler duumlşuumlnceye aykırı

inanılmaz hayret vericirdquo anlamlarına gelmektedir1 Beklenmedik şaşırtıcı

olağanuumlstuuml inanılmaz gibi anlamlar da paradoksun Yunanca koumlklerinin kapsadığı

anlamlar olarak sunulmaktadır2 Bu anlamları daha sonra inceleyeceğimiz ve

ccedilalışmamızın anahtar soumlzcuumlklerimizden biri olan deinon soumlzcuumlğuumlnuumln karşılığı olarak

da goumlreceğiz

Oxymoron ldquopantoporos aporosrdquo ya da ldquohypsipolis apolisrdquo gibi birbirine tam karşıt

iki soumlzcuumlğuumln yan yana gelmesi durumlarında karşımıza ccedilıkan ifade biccedilimleridir Biz

bu ccedilalışmamızda dildeki bu tuumlr soumlyleyiş sanatlarının niteliğinden ziyade bunların

oluşturduğu muğlacirck alana odaklanacağız Başka bir deyişle oxymoronlar burada

şiirsel bir teknik ya da sanatsal bir uumlslup olmalarından ziyade insanın muğlacirck

1 LiddellampScott 1996 ldquoparadoxosrdquo maddesi Soumlzcuumlk Yunanca para Yanında karşısında ve doxa goumlruumlş duumlşuumlnce beklenti niyet soumlzcuumlklerinin birleşiminden oluşmuştur Bkz Klein Ernest A Comprehensive Etymological Dictionary of the English Language Amsterdam Elsevier 1966 s 1125 ldquoparadoxrdquo maddesi 2 Bkz Hanccedilerlioğlu 1996 s 22 ldquoAykırı Duumlşuumlncerdquo maddesi

19

durumuna dair accedilığa ccedilıkardıklarıyla bizi ilgilendirmektedir Oumlrneğin Antigonersquode

insanı nitelemek iccedilin kullanılan pantoporos aporos ifadesi bir ccedileşit paradoks iccedileren

bir oxymoronrsquodur Her şeye ccedilaresi olan [pantoporos] ccedilaresiz [aporos] İnsanın

evrendeki konumunu tanımlayan bu tuumlrden ifadeler bizim iccedilin insanın ldquomuğlacircklığınırdquo

goumlstermektedir

Aynı soumlzleri ldquoccedilelişmezlik ilkesirdquo ldquoaporiardquo [ccedilıkmaz] ya da ldquoanomalirdquo [normalden

sapmış aykırı anormal] iccedilin de kullanabiliriz Buumltuumln bu tuumlrden durumları ccedilalışma

boyunca muğlacircklık olarak adlandıracağız Bizim iccedilin buumltuumln bu durumlar kesinliğin

azalması ya da yitmesinden dolayı oluşmaktadır

Muğlacircklık tam bir kesinlik yokluğudur kesinsizlik durumudur ve insanın evrendeki

durumunu ifade eder Antik Yunan tragedyası bir tuumlr olarak insanın bu kesinsizliği

uumlzerinde şekillenir insanın evrendeki muğlacircklığını bir sorun olarak alır Giriş

boumlluumlmuumlnde ifade etmeye ccedilalıştığımız gibi bu V yuumlzyıla oumlzguuml doumlneme oumlzel

koşulların da bir sonucu olarak goumlruumllebilir Beşinci yuumlzyılın sonuyla birlikte

tragedyanın ortadan kaybolmasını yukarıda saydığımız tuumlrden ldquomuğlacircklıklarınrdquo

ortadan kaybolmasıyla daha doğrusu kontrol altına alınmasıyla ilişkilendirmek

gerekir Yunan tragedyasının sona erişi Yunan rasyonalizminin başlangıcına denk

gelmektedir

M Detienne rasyonel duumlşuumlnceyi Parmenidesrsquole başlatır Gerccedileğin ccedilelişmezlik

ilkesine bağlı olarak tanımlanması ayrıca gerccedilek ve gerccedilek-dışı ayrımı da ilk olarak

Parmenidesrsquote goumlruumllmektedir3 Detiennersquoe goumlre ldquohatırlamardquo olarak anlaşılan aletheia

ve unutmak anlamına gelen lethersquonin birbirlerine karşıt iki kavram olarak

konumlandırılmasıyla arkaik doumlnemin sonu gelmiştir Detiennersquoe goumlre bir tarafta

aletheiarsquonın diğer tarafta lethersquonin olduğu kesin bir karşıtlıktan ziyade birinin

diğerine gidip geldiği birbirlerinin iccediline girdiği bir ara muğlacirck boumllgenin varlığından

soumlz edilebilecekken Parmenides ile birlikte bu ara boumllge ortadan kaldırılmıştır Lethe

ile aletheiarsquonın birbirleriyle olan ilişkisini Heidegger de birccedilok yerde ele almış

3 Bkz Harrison Robert Pogue The Ambiguities of Philology Diacritics Vol 16 No 2 Summer The Johns Hopkins University Press 1986 s 14

20

ldquoaccedilığa ccedilıkmardquo olarak ccedilevirmeyi tercih ettiği aletheiarsquonın lethersquoye aidiyetini hiccedilbir

zaman yitirmediğini ve birbirlerinden ayrılmaz olduklarını vurgulamıştır Benzer bir

ilişkiyi ldquohiccedilliğin iccedilindeki varlıkrdquo tanımlamasında da goumlruumlruumlz Bu tartışmalara

ccedilalışmamızın ilerleyen boumlluumlmlerinde değinmeye ccedilalışacağız Ccediluumlnkuuml bu tuumlr kavramlar

muğlacircklık kavramını anlayabilmemiz iccedilin temel oumlneme sahiptirler

Ayırıcı aklın kesin hacirckimiyetinin Platonrsquola başladığını soumlyleyebiliriz Oumlrneğin insanı

muğlacirck bir konuma suumlruumlkleyen oumlluumlm konusunda ldquokesinrdquo fikirler Platonrsquola başlıyor

Phaidonrsquoda oumllmek uumlzere olan Sokrates oumlluumlmden korkmadığını ccediluumlnkuuml oumlluumlmuumln

yalnızca ldquoruhun bedenden ayrılmasırdquo olduğu soumlyler4 Zaten hakikati doğru bir şekilde

kavrayan yanımız bedenimiz [socircmatos] değil ruhumuzdur [psuchecircs] Beden (ten)

hakikat arayışındaki ruha engel olmakta onu hakikatten uzaklaştırmaktadır

Gerccedilekten tenimiz [socircmatos] kendisini beslemeye mecbur olduğumuz iccedilin binlerce guumlccedilluumlklere sebep olur Bundan başka ansızın ccedilıkıp gelen hastalıklar hakikatin peşinde koşmamıza engeldir Bu kadarla da kalmıyor ten [socircmatos] bizi her neviden istekler tutkular korkular kuruntularla bin tuumlrluuml saccedilmalıklarla doldurur oumlyle ki haklı olarak denildiği gibi bir an olsun onunla gerccedilekten duumlşuumlnmek muumlmkuumln olmaz[hellip] gerccedilekten tenle [socircmatos] beraber bulundukccedila hiccedilbir şeyi arılığı iccedilinde oumlğrenmek muumlmkuumln değilse iki şeyden biri Ya gerccedilek bilgi hiccedil muumlmkuumln değildir yahut onu yalnız oumlluumlmden sonra elde edeceğiz5

Ruh ile beden ikiliği Phedrusrsquoda da vurgulanır Buna goumlre ruh oumlte duumlnyada

goumlrduumlklerini hatırlama yeteneğine sahiptir ve bu da ldquogerccedilek olanın bilgisirdquo ldquohakiki

varlığınrdquo bilgisini verir Platonrsquoda kozmolojik bakış iki duumlnyanın birbirinden kesin

olarak ayrılmasına dayanmaktadır Bu duumlnyalardan biri varolan ama oluş halinde

olmayan diğeri de oluş halinde fakat gerccedilekte varolmayan bir duumlnyadır Birincisi

akıl bilgisinin ikincisi de doğru sanının konusudur Platonrsquoa goumlre psykhe yani ruh

varolan ama oluş halinde olmayan bu idealar duumlnyasında bulunuyordu daha sonra

buradan sonra yeryuumlzuumlne inmişti Duumlnyaya gelmeden oumlnce ldquokendinden guumlzelirdquo

ldquokendinden iyiyirdquo goumlrmuumlş tanımıştı6 Bundan dolayı da gerccedilek bilgiye ancak ruhun

kendisi ulaşabilecek ve bunu da ldquohatırlamardquo yoluyla [anamnesis] yapacaktı Platon

4 Platon Phaidon Ccedilev Hamdi Ragıp Atademir Kemal Yetkin Sosyal Yayınlar İstanbul 2001 s 20 sat 64c 5 Platon 2001 sat 66c-e 6 Bkz Platon 2001 sat 75c

21

Phaidrosrsquoda biri beyaz oumlteki siyah iki atın ccedilektiği bir arabayı kullanan bir suumlruumlcuuml

metaforu kullanır Burada suumlruumlcuuml arabayı kullanan aklı temsil etmekte beyaz at

soylu isteğe siyah at da maddi isteklere youmlnelmiş olarak resmedilmektedir7

Gerccedilekle goumlruumlnuumlş hakikat ile yalan varlık ile yokluk kalıcı ile geccedilici birbirinden

boumlylece ldquorasyonelrdquo bir temele oturtulmaya ccedilalışılarak ayrılırlar

İnsanın kesinlik arayışı evrendeki varlıkları kategorilere ayırmaya youmlneltmiştir

Oudemans iki tuumlr kozmolojiden bahsediyor birincisi varlıkları birbirinden ayırmaya

dayanırken diğerinde ayrımlar mutlak ve kesin değildir şeyler arasındaki bağlantılar

gizli bir şekilde varlığını suumlrduumlruumlr

Birinci tipten kozmolojiler ayırıcı [separative] olarak adlandırılır ikincisine de etkileşimli [interconnected] kozmoloji denir Bunu anlamak iccedilin doğanın kozmolojik sınıflandırmasına bakmamız gerekmektedir Sınıflandırma ayırmadır [differentiation] [] İnsanlar varlıkları aynı başlığı altında bir araya getirip sınıflandırma yapabilmek iccedilin ayırırlar Ayırma ve birleştirme birbirlerini tamamlar8

Ancak ayırma ve benzerliklerine goumlre sınıflandırma şeyleri tanımlama ve algılamada

bazı değişikliklere neden olur Farklı kategorilere konan iki şey arasındaki

benzerlikler aynı kategoride yer alan iki şey arasındaki farklılıklar yavaş yavaş

silinir Oudemansrsquoa goumlre Avrupa kozmolojisi ayırıcı bir kozmoloji olarak bu ayırma

işlemini sonuna kadar goumltuumlrmuumlş ve sonunda şeyler birbirlerinden tamamen

farklılaştırılmıştır9

Avruparsquonın ayırıcı kozmolojisinin koumlkleri genellikle Descartesrsquoe dayandırılır Ancak

Descartes Oudemansrsquoın da doğru bir şekilde tespit ettiği gibi ayırıcı duumlşuumlnuumlşuumln

mucidi değil bir ccedileşit geliştiricisidir Ccediluumlnkuuml yukarıda da goumlrduumlğuumlmuumlz gibi ayırıcı

duumlşuumlnuumlşuumln felsefedeki ilk izleri Parmenidesrsquoe kadar uzanmaktadır Aslında bu

meseleyi modernleşme olarak adlandırmak daha doğru olacaktır Modern duumlşuumlncenin

yerleşmeye başlaması da Platonrsquola başlar Modern felsefe şeyleri kesinliği iccedilerisinde

bilmek ve onları tam ve hiccedilbir şuumlpheye yer bırakmayacak şekilde tanımlamak uumlzerine

7 Bkz Platon [Eflatun] Phaidros Ccedilev Hamdi Akverdi Maarif Vekaleti 1943 8 Oudemans amp Lardinois 1987 s 32 9 Oudemans amp Lardinois agy

22

kurulmuştur Descartes Spinoza Berkeley Kant Spencer gibi duumlşuumlnuumlrlerle bu

duumlşuumlnce biccedilimi doruğa ulaşmıştır

Descartes evrenin buumltuumln gerccedileklikleri birbirinden tamamen ayrılmış madde ve ruh

ikiliğinde sınıflandırır Bu duumlşuumlncenin Antik Yunanrsquodan geldiği ve ortaccedilağ

duumlşuumlncesindeki aşkın-duumlnya beşeri duumlnya ayrımına denk geldiği soumlylenebilir

Descartesrsquoin adıyla anılan kartezyen duumlşuumlncede olgular ve şeyler karşıtlarıyla var

olabiliyor her şey ikilik iccedilerisinde anlaşılıyordu Descartes insanın duumlşuumlnen yanını

merkeze alıyor yalnızca duumlşuumlncenin kendisinden şuumlphe etmiyor ve buradan

hareketle ldquokesin olarak bildiği bu noktadanrdquo yola ccedilıkarak epistemolojisini

oluşturuyordu Cogitoda accedilık ve seccedilik olarak yer alan ldquokesinlikrdquo modern bilimlere

de model teşkil etti Doğruluk kesinlik değişmezlik ve evrensellik modern

bilimlerin temel yasaları haline geldiler Kartezyen gelenek ve cogito merkezli

duumlşuumlnce ve bilim anlayışları 17 yuumlzyıldan 20 yuumlzyılın başlarına kadar devam etti

Ayırıcı kozmolojilerde belirsizlik olumsallık tesaduumlf karışıklık ve muğlacircklık gibi

durumlara izin verilmez Duumlşuumlnce bu tuumlr durumlarla savaşır

Farz edelim ki varlık insan aklının mantığı tarafından evrensel olarak algılanabilir Diyelim ki duumlnya mantığa uygun farz edelim ki varlıklar akıllarda goumlruumlnduumlğuumlnden hiccedil de farklı olmayan bir dizi resimden ibaret diyelim ki insan aklı ona temas eden her şeyi kesin olarak mantıksal biccedilimlerde kristalize ediyor diyelim ki evrenimiz muumlkemmel bir biccedilimde mantık yasalarına goumlre işlemektedir Buumltuumln bu varsayımların her biri şuna varır bizim duumlnyamız her yerde aynı şekilde mevcut olan [ubiquitously] kesin [unambiguous] bir şeydir Bu oumlyle bir duumlnyadır ki onun bir parccedilasını accedilık ve kesin bir şekilde kavradıktan sonra herhangi bir parccedilasını da bulabiliriz Belirli bir şeyi bilmeye ccedilalışmak ccediloğu zaman o şeyle ilgili muğlacircklığı gidermeye ccedilalışmak demektir10

Modern duumlşuumlncenin ldquomuğlacircklığı gidermerdquo ccedilabası modernizm eleştirisinin temelinde

yer alır Oumlrneğin Derrida moderniteyi teksesli [phonocentric] ve akıl merkezli

[logocentric] olarak nitelendirirken ldquofilozofların ccedilelişmezlik mantığınardquo ldquoevet ve

hayır mantığınardquo ve ldquoikili mantığınardquo meydan okuyan khocircra11 ve pharmakon gibi

10 Peckham George W ldquoThe Existence of Ambiguityrdquo The Journal of Philosophy Vol 23 No 18 September 2 Journal of Philosophy Inc 1926 s 479 11 Khora soumlzcuumlğuuml iccedilin bkz Derrida Jacques Khocircra Ccedilev Didem Eryar Kabalcı Yayınevi İstanbul Şubat 2008

23

soumlzcuumlklere vurgu yapmış Deleuze ve Guattari de benzer şekilde uumlrettikleri rhizome

soumlzcuumlğuumlyle muğlacirck alanın varlığını vurgulamaya ccedilalışmışlardır

Bir rhizomersquoun başlangıcı ya da sonu yoktur her zaman ortadadır şeylerin arasındadır araoluştur [interbeing] intermezzodur [] Orta kesinlikle ortalama demek değildir aksine şeylerin hızlandığı yerdir Şeylerin arası bir şeyden diğerine gidip gelen yeri tespit edilebilir bir ilişkiyi goumlstermez birinden oumltekine kıyılarını aşındıran ve ortada hızlanan başı veya sonu olmayan bir akıştır12

Deleuze ve Guattarirsquoye goumlre Batı duumlşuumlncesi neredeyse tuumlmuumlyle ldquoağaccedilsırdquo

[arborescent] denilen bir yapıda duumlşuumlnmektedir Yani bir koumlk vardır bu koumlkten bir

goumlvde goumlvdeden dallar oluşur Bir olan ikiye boumlluumlnuumlr iki olan da doumlrde duumlşuumlncenin

ilerleme biccedilimi bu şekildedir Oysaki duumlşuumlnce ağaccedil yapısında [arborescent]

değildir13 Deleuze ve Guattari Batı duumlşuumlncesinin ağaccedil-biccedilimli ve ccediloğu zaman ikili

[binary] işleyen katı mantığına karşılık rhizome kavramını hiyerarşik olmayan

belirli bir biccedilimde yapılaştırılamayan her zaman oluş halinde bir duumlşuumlnuumlş biccedilimi

olarak tanımlarlar Ağaccedil koumlk goumlvde ve dallar arasında hiyerarşik bir ilişki kurarken

rhizomersquoda bu hiyerarşik yapı bulunmaz Her bir rhizome sınırları kesinleşmemiş

diğerleriyle suumlrekli bir ilişki halinde olan accedilık bir yapı [aslında bir yapıdan bile soumlz

edilemez] oluştururlar Rhizome ccedilokluğu ve ccedileşitliliği kartezyen bir ikili karşıtlığın

yerine farklılıkların bir aradalığını oumlnermektedir ve aslında bizim muğlacircklık

dediğimiz boumllgeyi tanımlar

19 yuumlzyılda Darwinrsquoin evrim kuramı Aristotelesrsquoten beri suumlre gelen bu ikili

mantığa A ile A olmayan arasındaki kesin ayrıma ağır bir darbe vurmuştu İkili

mantığının aksine olarak Darwin A ile A olmayan arasındaki ayrımın mutlak

kategorik ayrım değil bir farklılaşma evrimi olduğu iddia ediyordu Bu yuumlzden buumltuumln

farklar Deleuze ve Guattarirsquonin Rhizomersquou gibi akışkanlık iccedileriyordu Darwinrsquoe

goumlre A ile B arasında bir ayrım varsa bu bir evrim suumlreci yoluyla gerccedilekleşiyordu A

ile B kategorilerinin kapsamını belirleyen şey onların iccedilinde bulundukları ortamdı14

12 Deleuze Gilles and Guattari Feacutelix A Thousand Plateaus Capitalism and Schizophrenia Tr Brian Massumi Minneapolis University of Minnesota Press 1987 s 25 13 Bkz DeleuzeampGuattari 1987 s 15 14 Jenks Chris Transgression Key ideas London Routledge 2003 s 13

24

---

Muğlacircklığın modernizm eleştirisinin uğrak noktalarından biri olduğu accedilıktır

Modern duumlşuumlncenin ikili ve ayırıcı mantığı karşısında muğlaklığın oluşturduğu ldquogri

alanrdquo postmodernlerin ya da kaos teorisyenlerinin alanıdır15 Biz Yunan

tragedyasının tam da boumlyle bir alanda modern duumlşuumlncenin henuumlz kesin olarak

hacirckimiyetini kuramadığı bir doumlnemde vuumlcut bulduğunu duumlşuumlnuumlyoruz Dolayısıyla

Yunan Tragedyasını anlamak iccedilin her youmlnuumlyle muğlaklığı kavramak gerekir diye

duumlşuumlnuumlyoruz Bu amaccedilla ccedilalışmamızın ilk boumlluumlmuumlnde moderniteyi ve modern

duumlşuumlnceyi farklı bir sesle eleştiren Heideggerrsquoin duumlşuumlncelerine yer vereceğiz

12 Ayırma tragedya Heidegger

Heidegger iccedilin kesinleyici yuumlklemsel tanımsal ve sınıflamacı Batılı metafizik soumlylemi ile nihilizm dediği hayat uumlzerindeki rasyonel-teknolojik efendilik istenci arasında oumllduumlruumlcuuml bir suumlreklilik vardır Kartezyen ergorsquoda istenccedilli egemenliğin buumltuumln programı vardır Metafizik arguumlman ve sistemleştirme teknikleri bizi lsquovarlık sorusunu duumlşuumlnmekrsquoten duumlşuumlncelerimizi hayati soruşturma tınlamasına doumlnuumlştuumlrmekten alıkoyar16

Modern kuumlltuumlruumln teknoloji ile birlikte lsquoinsan olmarsquo sorununu bilinccedilli olarak ihmal

ettiğini soumlyleyebiliriz Teknoloji ve bilim (bilme) kozmosa ilişkin lsquomalumatrsquoları

ortaya ccedilıkarmaktan ibaret kalmıştır Oysaki Heideggerrsquoin dediği gibi ayın duumlnyadan

kaccedil kilometre uzakta olduğunu ya da hidroklorik asidi yapacak formuumlluumln hangisi

olduğunu sorarak elde edilecek pek bir şey yoktur Bu cevapları biliriz ama bu

bilgiler sonludur sonluluk sorunun bizatihi kendisinin oumlnemsizliğini goumlsterir

Oysaki soru sorma değeri olan şey kolay kolay tuumlketilemez Varlığın anlamına ilişkin

bir soru oumlrneğin hiccedil bir zaman tam anlamıyla bitirici bir cevap alamaz Ama bu

varlık sorusu gibi bir sorunun hedefinin olmadığını da goumlstermez Soru sormak soru

sorma değeri olan bir şey hakkında soru sormak Heideggerrsquoin tanımıyla bir

yolculuktur ama bu bir seruumlven değil yurda doumlnuumlştuumlr İnsan kendi varlığı hakkında

15 Jenks 2003 s 9 16 Steiner George Heidegger Ccedilev Suumlleyman Sahra Hece Yayınları Ankara 2003 s 91-2

25

kendine kendini soran insan cevaplanamaz olan karşısında kendi yurduna kendine

geri doumlner17

Heideggerrsquoin oumlnerisi budur Bir bilme olarak techne physisrsquodeki asli olanı lsquoaccedilığa

ccedilıkarmalırsquo ya da onu lsquosaklılık iccedilinde korumalırsquodır Techne tarlaya tohum eken bir

ccediliftccedilinin sabırlı bekleyişini iccedilermelidir nehrin akış youmlnuumlnuuml değiştirerek oumlnuumlne bent

kurup doğayı koumlleleştiren bir guumlce doumlnuumlşmemelidir Ama insan ccedileşitli sebeplerle

(hayatta kalmak) kendini doğadan ayırır Ancak bu ayırma sadece ldquosoumlzrdquodedir

Gerccedilekte ona techne ile huumlkmeder onu boyunduruk altına alır bizatihi doğanın

guumlcuumlnuuml kullanarak onu evcilleştirir Paradoks burada başlar Techne doğayı mutlak

olarak boyunduruk almada yetersizdir yetersiz kalmaya mahkucircmdur İnsan bu

paradoksun ortasında kalır Muumlcadelesini suumlrduumlruumlr varlığını korumak paradoksu

ortadan kaldırmak iccedilin daha fazla kesinlik daha fazla bilgi daha fazla techne yaratır

İşte Yunan tragedyası insanın tam da bu ldquokesinlikrdquo arayışına saldırmaktadır onun

kendine kurduğu soumlzde korunaklı duumlnyanın altını oyar ve onun rasyonel-teknolojik

huumlkuumlmranlığının boşunalığını ve hiccedilliğini goumlsterir

121 Heidegger ve Varlık

ldquoVarlıkrdquo ya da ldquovarolanrdquo soumlzcuumlklerini duyduğumuzda bu soumlzcuumlklerle neyin

kastedildiğini ne denilmek istendiğini biliriz Ama bu ne tuumlrden bir bilgidir Bu

bilgiyi nasıl accedilıklayabiliriz Varolan ya da varlık nedir

Heidegger Varlık ve Zaman [Sein und Zeit] adlı ccedilalışmasında bu sorulara cevap

vermeye ccedilalışır Ccedilalışmasına Platonrsquoun Sofist adlı diyalogundan yaptığı bir alıntıyla

başlar

Accedilıkccedila anlaşılıyor ki lsquovarolanrsquo ifadesini kullanırken tam olarak ne demek istediğinizi uzunca zamandan beri biliyorsunuz ve hatta ona aşinasınız Bir zamanlar biz de biliyorduk ama artık teredduumlde duumlşmuumlş durumdayız18

17 Bkz Steiner 2003 s 92-3 18 Platon Sofist 244a Heidegger 2008 iccedilindeki ccedileviriden alınmıştır

26

Michael Gelvenrsquoe goumlre Heideggerrsquoin ccedilalışmasına bu alıntıyla başlamasının belirli

nedenleri vardır19 Bunlardan ndashbize goumlre- en oumlnemlisi bu alıntının Heideggerrsquoin

varlık problemini Batı felsefesi ccedilerccedilevesinde ele alacağının işareti olmasıdır

Heidegger Varlık ve Zamanrsquoda batı felsefesinin varlık problemine yaklaşımını

eleştirecektir Diğer taraftan Heidegger tıpkı Platonrsquoun Sofist diyaloğunda yapmaya

ccedilalıştığı gibi uumlzeri suumlrekli olarak kolay cevaplarla oumlrtuumllen oumlrtuumllmeye ccedilalışılan

lsquovarlıkrsquo sorusunu yeniden sormak istemektedir Ccediluumlnkuuml lsquovarlık sorusursquo -felsefe tarihi

boyunca- accedilık ve anlaşılır bir hale geleceği yerde daha da anlaşılmaz ve karmaşık

olmaya devam etmiştir Bunlar Varlık kavramına ilişkin olarak Antik Yunanrsquoda

başlayan ve uzun yıllar varlığını suumlrduumlrmuumlş bazı oumlnyargı ve doğmalardan

kaynaklanmaktadır

Heidegger Varlık ve Zamanrsquoda kendi varlık araştırmasını derinleştirmeden oumlnce

ldquovarlıkrdquo sorusuna youmlnelik bu başat yanılgı ve oumlnyargıları accedilıklar Varlık kavramına

ilişkin en temel oumlnyargılar varlığın kavramların en tuumlmeli olduğu bu yuumlzden

tanımlanamayacağı ve ldquohiccedilbir ek accedilıklamaya ihtiyaccedil duymadanrdquo kavranabileceği

şeklindedir Heideggerrsquoe goumlre bu durum lsquovarlıkrsquo kavramının ndashduumlşuumlnuumllduumlğuumlnuumln

aksine- aslında ne kadar ldquokaranlıkrdquo olduğunu goumlstermektedir20 Varlığın

tanımlanamaz olduğunu soumlyleyen oumlnyargı varlığın ldquoen tuumlmelrdquo kavram olduğu

duumlşuumlncesinden ccedilıkarılmaktadır Heidegger varlığın tanımlanamaz oluşunun varlığın

anlamına ilişkin soruyu sormaktan bizi muaf kılmadığını aksine bizi bu soruyu

sormaya ccedilağırdığını belirtir21 Varlığın kendiliğinden anlaşılır olduğu youmlnuumlndeki

oumlnyargı iccedilin de Heidegger aslında anlaşılır gibi goumlruumlnen şeylerin derin bir

anlaşılmazlık barındırdığını iddia eder

Ccediluumlnkuuml ldquogoumlkyuumlzuuml mavidirrdquo ldquomutluyumrdquo ve benzeri ifadeleri herkes anlar Fakat tam da bu ortalama anlaşılırlık o tabirin aslında anlaşılmazlığını tanıtlamaktadır Bu varolanlarla birer varolan olarak kurduğumuz her ilişki ve oluşta a priori olarak bir muammanın bulunduğunu goumlsterir bize Hep belirli bir varlık anlayışı iccedilinde yaşıyor olmamız ve varlığın anlamının aynı zamanda hep karanlıklar iccedilinde kalıyor olması

19 Bkz Gelven Michael A Commentary on Heideggerrsquos Being and Time Illinois Northern Illinois University Press 1989 s 21-22 20 Heidegger Martin Varlık ve Zaman Ccedilev Kaan Oumlktem İstanbul Agora Kitaplığı 2008 s 2-3 21 Heidegger 2008 s 3

27

esasen ldquovarlıkrdquoın anlamına ilişkin soruyu tekrar sorma zorunluluğunu kanıtlamaktadır 22

Heidegger soruyu sorar Varlık nedir Bu karanlık tanımlanamaz ama

ldquokendiliğindenrdquo anlaşılabilen varlık nedir Neden vardır Varlığın anlamı nedir

İnanccedillı bir duumlşuumlnce iccedilin bu soru saccedilmadır daha da oumltesi aptallıktır Ama felsefe tam

da bu tuumlrden bir aptallıktır Hiccedilbir cevap sağlanamasa da felsefe soru sormaktır23

Varlık nedir Varlığın ne olduğunu bilmiyoruzdur Fakat sorudaki ldquodirrdquoe ilişkin

belirli bir anlayış iccedilindeyizdir Heideggerrsquoe goumlre bu karşımıza ortalama ve muğlacirck

bir varlık anlayışını ccedilıkarmaktadır Ortalama ve muğlacircktır ccediluumlnkuuml ldquovarlık nedirrdquo

sorusu ister istemez ldquovarlıkrdquo kavramının kendisini kullanmak zorunda kalır Bu

yuumlzden sorgulamaya başlayacağımız tarafsız bir başlangıccedil noktası yoktur24

Sorunun hedefi olan herhangi bir varolan değildir bizatihi soruyu soran olarak

bizlerizdir Fiziksel nesneler ya da hayvanlar iccedilin nasıl ve ne olmak hiccedilbir zaman

ilgilenmeleri gereken bir şey olmamıştır Onlar ne ise o olmak zorundadırlar Ama

insan iccedilin yaşamak demek kim olduğuna kendi varlığında neyin asli olduğuna

ilişkin bir anlayışa sahip olmak anlamına gelir25 Dolayısıyla varlığın ne olduğunu

araştırmak bir varolanın kendi kendini araştırması demektir yani soru soranın

ldquokendi varlığı iccedilinde şeffaf kılınmasırdquodır Ancak ve ancak insan ldquovarlığırdquo

sorgulayabilir ve hatta sorgulamalıdır Bu bizi Heideggerrsquoin dışa-durmak dediği şeye

goumltuumlruumlr George Steiner bu durumu şu soumlzlerle accedilıklıyor26

Bir tek insan en somut anlamıyla ldquodışa-durduğundanrdquo (ex-ist) bir tek o ldquovarrdquoı duumlşuumlnebilir Ağaccedil kaya Tanrı vardır der Heidegger fakat dışa-duramazlar eğer dışadurma (existence) ile insanın kendi dışına durma kendini var ışınına kendi

22 Heidegger 2008 s 3 23 Steiner 2003 s 73 24 Bkz Mulhall Stephen Heidegger ve ldquoVarlık ve Zamanrdquo Ccedilev Kaan Oumlktem Sarmal yayınevi İstanbul 1998 s 28 25 Bkz Mulhall 1998 s 32 26 Dışa-durmak Heideggerrsquoe goumlre Daseinrsquoın zamansallığını da goumlstermektedir Zamansallık geleceğe doğru bir kendinin dışına olma vecittir Bu konuda Bkz Leacutevinas Emmanuel Oumlluumlm ve Zaman Ccedilev Nami Başer Ayrıntı Yayınları İstanbul 2006 s 76 vd

28

dışında olarak (ecstatically) accedilık tutma yeteneğini lsquoex-istencersquo ile lsquoecstasyrsquo arasındaki etimolojik bağların bir ipucu olduğu bir duruşu anlar isek27

İnsan taş ağaccedil ya da bir kuş gibi herhangi varolan bir şeyden farksızdır Fakat onun

ldquoayırt edici niteliğirdquo onun duumlşuumlnen varlık olarak ldquovarlığın oumlnuumlne getirilmiş

olmasında varlığa ilişik kalmasında ve boumlylece de ona cevap veriyor olmasında

yatarrdquo28 Heidegger Die Einfuumlhrung in die Metaphysik [Metafiziğe Giriş] adlı

ccedilalışmasında Yunancada varlık karşılığı olarak ousia ve parousia soumlzcuumlklerinin

kullanıldığını fakat bu soumlzcuumlklerin hatalı bir şekilde Latinceye substance (cevher

oumlz) olarak ccedilevrildiğini belirtir29 Parousiarsquonın Almanca karşılığı An-wesen

(goumlruumlnuumlşe-gelme [coming-to-presence])rsquodir Heidegger Anwesenrsquoin muumlstakil ccediliftlik

ya da ccediliftlik evi anlamlarında kullanıldığını belirttikten sonra Yunanlıların da

parousia soumlzcuumlğuumlnuuml benzer şekilde anladıklarını soumlyler Ousia ve parousia

soumlzcuumlkleri ldquoyurtluk yurt-dalık kendinde ve kendinle duruş kendine kapanmışlık bir

buumltuumlnluumlkluuml şimdi varlık veya ora-dalıkrdquo gibi anlamlara sahiptir30 Parousia ldquobize

sunulan bir şeyrdquoi ima etmektedir Yunanlıların varlık soumlzcuumlğuumlnden anladıkları tam da

bu kendini sunma goumlruumlnuumlşe gelmedir O goumlruumlnuumlşe gelme ve dışa durma olarak bir

kendinde durmadır [standing-in-itself] ama aynı zamanda kendi kendine dayanıklılık

ve sebat goumlstererek durması sayesinde kendini dışavurup bildirebilir31

Heidegger aynı ccedilalışmasının ilerleyen boumlluumlmlerinde seinrsquoın etimolojik koumlkenini

belirleyen uumlccedil farklı goumlvdeyi bize goumlsterir Bunlardan ilk ikisi Hint-Avrupa menşelidir

ve ldquovarlıkrdquo karşılığı olarak Yunanca ve Latince dillerinde karşımıza ccedilıkarlar Es

bunların en eskisidir (Sanskritccedile asus) Heidegger bunları lsquoyaşamarsquo lsquohayatrsquo ve

27 Steiner 2003 s 107 28 Heidegger Martin Oumlzdeşlik ve Ayrım Ccedilev Necati Accedila Bilim ve Sanat yayınları Ankara 1997 s 18 Aslında Heidegger existence terimiyle phusis ve ousia gibi terimlerin karşılanamayacağı notunu da duumlşer Heideggerrsquoin existence kavramıyla ile ilgili ayrıntılı accedilıklamaları iccedilin bkz Heidegger Martin Introduction to Metaphysics Tr Gregory Fried Richard Polt New HavenampLondon Yale University Press 2000 s 67 ve 193 29 Heidegger 2000 s 64 30 Bkz Peters Francis E Antik Yunan Felsefesi Terimleri Soumlzluumlğuuml Ccedilev ve Haz Hakkı Huumlnler Paradigma Yayıncılık İstanbul 2004 s 274-75-76 Liddell amp Scott 1996 s 1274-5 Inwood Michael J A Heidegger Dictionary Malden Mass Blackwell Publishers 1999 s 52-53-54 ve 60-61-62 31 Bkz Heidegger 2000 s 67

29

lsquokendi kendine durmarsquo olarak ccedilevirir Yunanca esti Latince est İngilizcede is ve

Almanca ist bu koumlkten tuumlremişlerdir Koumlkuumln diğer Hint-Avrupa goumlvdesi bhu veya

bheursquodur Bunlar lsquogoumlruumlnuumlşe ccedilıkmakrsquo lsquokendi dışına kendinden ccedilıkarak durmakrsquo

anlamlarına gelmektedir Yunanca phuocirc da bu gruba dahil edilebilir Bu koumlkten

physis [fizik doğa] ve phyein [buumlyuumlmek] soumlzcuumlkleri ortaya ccedilıkmıştır Heidegger phy

koumlkuumlnuumln Yunanca phainesthai [kendini goumlstermek] soumlzcuumlğuumlndeki pha ile de ilişkili

olduğunu varsayar Bu durumda physis ışık iccedilinde ortaya ccedilıkmak aydınlatmak

parıldamak ve boumlylece goumlruumlnuumlşe gelmekrsquotir32

Latince geccedilmiş zaman kipi olan fui Almancadaki bin ile bist [14 yuumlzyılda

kullanımdan kalkan wir lsquobirnrsquo ihr lsquobirstrsquo biccedilimleri] hepsi de bu koumlkten [bhu bheu ve

phu] tuumlremiş soumlzcuumlklerdir33 Seinrsquoın koumlkeninin uumlccediluumlncuuml goumlvdesini Sanskritccedile lsquoikamet

etmekrsquo lsquokonaklamakrsquo gibi anlamlara gelen wasami soumlzcuumlğuuml oluşturur Soumlzcuumlğuumln

Almancadaki karşılığı seinrsquoın ccedilekiminde ortaya ccedilıkar war ve gewesen gibi Ya da

bizzat wesen soumlzcuumlğuumlnde olduğu gibi34

Burada kelime koumlklerinden anlamlar ccedilıkarmaya devam edersek Arapccedila koumlkenli

soumlzcuumlkler bu konuda bize yardımcı olacaktır

ldquoMevcutrdquo [exist] ile ldquovecdrdquo [ecstasy] arasında sıklıkla yapılan etimolojik benzerlik burada yerindedir mevcut olmak ldquodışarıda durmakrdquotır [to exist is to ldquostand outsiderdquo] [] Mevcut olmak vecd halinde olmaktır [to exist is to be in ecstasy]35

Victor Turner burada ndashbaşka bir bağlamda da olsa- benzer bir sorunu tartışıyor

Turnerrsquoin soumlzlerini ccedilevirirken Arapccedila koumlkenli soumlzcuumlklerden yararlandım Bu

soumlzcuumlkler bize soumlzcuumlkler arasındaki koumlkensel ilişkiyi Tuumlrkccedilede olduğundan daha accedilık

bir şekilde goumlsterebiliyor Mevcut vuumlcut mevcudiyet ve vecd hepsi de aynı koumlkten

gelen soumlzcuumlklerdir36 Dolayısıyla Heideggerrsquoin soumlzuumlnuuml ettiği ldquovarlığın dışa ve dışında

32 Bkz Heidegger 2000 s 75 33 Bkz Heidegger agy 34 Bkz Heidegger 2000 s 75-6 35 Turner Victor The Ritual Process Structure and Anti-Structure Cornell University Press Ithaca - New York 1977 s 138 36 Bkz Nişanyan Sevan Soumlzlerin Soyağacı Ccedilağdaş Tuumlrkccedilenin Etimolojik Soumlzluumlğuuml İstanbul Adam Yayınevi 2 Basım Mart 2004 mevcut ve vuumlcut maddeleri s 294 ve 487

30

durmasırdquo olgusunu bu soumlzcuumlklerle daha accedilık bir şekilde kavrayabiliyoruz Varlık yani

mevcudiyet bir bakıma suumlrekli bir vecd halindedir

İnsan kendi dışında durabildiği ve kendisi hakkında kendine soru sorabildiği iccedilin

diğer var-olanlardan ayrılır Heidegger kendine ilişkin soru sorabilen buumltuumln diğer

varolanlar arasında olmasına rağmen kendi varlığını mesele edebilen bir istisna olan

bu varlığa Dasein adını verir37

Heidegger Daseinrsquoın oumlzuumlnuumln onun varoluşu olduğunu ortaya koyarak başlar İnsanın

varoluşu onun ontolojik yapısından başka bir şey değildir

Daseinrsquoın oumlzuuml ile anlatılmak istenen Tanrırsquonın oumlzuuml ile anlatılmak istenenden ccedilok farklıdır Tanrının oumlzuuml kendi varlığıdır oumlzuuml ile varolması aynıdır ikisi de zorunlu ve mutlaktır Buna karşılık Daseinrsquoın oumlzuuml zorunluluk ve mutlaklık taşımaz Daseinrsquoın zamansallığı tarihselliği ve sonluluğu oumlzguumlrluumlğuumlnuumln temel oumlğesidir 38

Dasein bir olanaklar buumltuumlnuumlduumlr başlı başına bir varoluştur suumlrekli bir varolma

halidir Bu onun zamansallığına ve oumlzguumlrluumlğuumlne yol accedilar Ancak onun bu niteliği

skolacircstik felsefenin evrendeki varlıklar iccedilin kullandığı existentiarsquodan farklıdır

Existentia skolacircstik felsefede evrendeki herhangi bir varlığa evrende bir şekilde

varolmuş olan bir şeye referans vermek iccedilin kullanılmaktadır Oysaki Heidegger

yukarıda da accedilıklamaya ccedilalıştığımız gibi exsistentia terimini yalnızca Dasein iccedilin

kullanır diğer varolanlar Heidegger iccedilin [Vorhandensein] mevcut-olandır39

37 Heidegger burada ldquoinsan varlığırdquo ifadesi yerine bir terim olarak Daseinrsquoı tercih etmiştir Dasein Almancarsquoda lsquoinsan varlığırsquo anlamında kullanılmaktadır Fakat Heidegger soumlzcuumlğuuml bu anlamının yanında ona felsefi bir anlam yuumlkleyerek kullanır Eğer yalnızca lsquoinsan varlığırsquo anlamıyla duumlşuumlnuumlrsek insanın sadece bir cins tuumlr ve ayrımla tanımlanan gerccedilek ve somut bir varlığından bahsetmiş oluruz Yalnızca bu anlamıyla Dasein lsquoontikrsquo bir varlıktır Fakat Heideggerrsquoin uzun uzun accedilıkladığı gibi Dasein lsquoontiko-ontolojikrsquo bir varlıktır İnsan ontik niteliğinin uumlzerine ontolojik varolmayı accedilabilen tek varlıktır Bu yuumlzden o diğer varlıklardan ayrılır İnsan varlığına ilişkin bir soru da bu yuumlzden Heideggerrsquoin deyişiyle ontiko-ontolojik olmak zorundadır Bkz Heidegger 2008 s 11-12 Ayrıca bu konuda bir accedilıklama iccedilin bkz Ccediluumlccedilen A Kadir Heideggerrsquode Varlık ve Zaman Asa Kitabevi Bursa 2003 s 42-43 38 Ccediluumlccedilen 2003 s 56 39 Mevcut-olan olma niteliği Daseinrsquoın da bir varlık olanağıdır Oumlrneğin başkası iccedilin Dasein kendini bir mevcut-olan olarak sunar Bu durum onun iki temel olanağı ile ilgilidir Kategorik ve varoluşsal Kategorik yapı Daseinrsquoın nersquoliğini varoluşsal yapı ise Daseinrsquoın kim olduğunu goumlsterir Varlığın kendini kendi varoluşunda accedilığa ccedilıkarması onun kim olduğunu verirken yukarıda bahsettiğimiz kendini mevcut-olan olarak başkasına sunması da onun ne olduğunu veren kategorik yapısını ifade eder

31

Exsistenz teriminin koumlkeninde lsquoaccedilığa ccedilıkanrsquo lsquoortaya ccedilıkanrsquo lsquokendi kendine ayakta

duranrsquo anlamları bulunmaktadır Daha oumlnce de tartıştığımız gibi Heideggerrsquoe goumlre

boumlyle bir varoluş yalnızca Daseinrsquoa ait olabilir Ccediluumlnkuuml kendi dışına ccedilıkarak kendi

varlığının ne anlama geldiğini sorabilen yegacircne varlıktır o Bu yuumlzden de varoluş

Daseinrsquoın oumlzuumlduumlr

Heidegger Daseinrsquoın uumlccedil yapı oumlzelliğini ortaya koyar 1 Kendi oumlnuumlnde olmak

(tasarım) 2 Daha baştan ve daima duumlnya-iccedilinde-olmak 3 Duumlnya uumlzerindeki

şeylerin yakınlığında yakınında olmak Bu oumlzellikler Daseinrsquoın zamansallığını bize

goumlstermektedir Buna goumlre tasarım Daseinrsquoın kendine ilişkin olarak tasarımı gelecek

zamana daha baştan ve daima duumlnya-iccedilinde-olmalığı geccedilmiş zamana ve şeylerin

yakınlığında olması da şimdiki zamana goumlnderme taşır Bu uumlccedil ardışık zaman

paradoksal biccedilimde eşzamanlı olarak Daseinrsquoda bir arada bulunur

Heidegger Varlık ve Zamanrsquoın ikinci boumlluumlmuumlnde zaman konusunu ayrıntılı olarak

incelemektedir Daseinrsquoın bu varlık minvalinin uumlccedil yapısı kısaca şoumlyle accedilıklanabilir

En kendine oumlzguuml imkacircn olan oumlluumlm daha baştan ve daima Daseinrsquola birliktedir

Dasein bu imkacircnı sonradan edinmiş değildir varolduğu andan itibaren ona maruz

kalır Heidegger bunu oumlluumlme-fırlatılmışlık (ya da oumlluumlme bırakılmışlık) olarak

adlandıracaktır Dasein bu bırakılmışlığın accedilık bir şekilde bilincinde olmasa da daha

baştan bir duumlnya-iccedilindedir bir duumlnyaya aittir Dolayısıyla daha baştan geccedilmişe

sahiptir Diğer taraftan Dasein olmak zorundadır ve yine daha baştan kendi

oumlnuumlndedir (ex-ist) suumlrekli bir tasarım halindedir Gelecek zaman dediğimiz şeye

aittir Ccediluumlnkuuml ldquoolmakrdquo zorunda olduğu gibi ldquooumllmekrdquo zorundadır Ama bu bilinebilir

belli bir suumlrenin bitimi demek değildir Oumlluumlm hep accedilık kalan belirsiz bir varlık

imkacircnıdır Bu yuumlzden Dasein kaygıdan dolayı ldquoşeylerinrdquo yakınında durur Şimdiyi

yaşar

Heideggerrsquoe goumlre Daseinrsquoın oumlzuumlne dair en temel nitelik şudur Belirli bir duumlnya

iccedilinde varolmak Buna goumlre Daseinrsquoın en zati niteliği onun iccedilinde-var-olmaklığıdır

Fakat bu belirli bir mekacircnsal ilişki anlamına gelmemektedir Daseinrsquoın dışında

mevcut olanlar oumlrneğin suyun bir bardak iccedilinde olması ya da dolabın iccedilinde

elbiselerin olması bir mekacircn ldquoiccedilinderdquoliğini goumlstermektedir Herhangi bir mevcut-

olanın herhangi bir başka mevcut-olanın iccedilinde yer alması anlamına gelen mevcut-

32

oluşsal iccedilindelik ile Daseinrsquoın iccedilinde-var-olmaklığı birbirinden farklıdır Daseinrsquoın

iccedilinde-var-olmaklığı onun varlık temelini oluşturmaktadır Bir başka deyişle Dasein

oumlzuuml gereği iccedilinde-var-olmaktadır

Almancada ldquoinrdquo soumlzcuumlğuuml innanrsquodan ikamet etmekten habitarersquoden eğleşmekten gelmektedir ldquoanrdquo ise alışkın olmak aşina olmak iyi halde bulundurmak anlamındadır [] ldquoBinrdquo ifadesi de ldquobeirdquo ile rabıtalıdır oumlte yandan ldquoich binrdquo şu demektir Ben şoumlyle ve boumlyle aşina olduğum duumlnyada şurada veya burada eğleşirim burada ikamet ederim ldquoIch binrdquoin mastar hali olan sein eksistensiyal anlamda şurada veya burada ikamet etmek şuna veya buna aşina olmak demektir O halde iccedilinde-var-olmak oumlzsel konstituumlsyonu duumlnya-iccedilinde-varolma olan Daseinrsquoın varlığının formal eksistensiyal ifadesidir40

Başka bir ifadeyle soumlylersek Heideggerrsquoin tanımladığı iccedilinde-var-olmak niteliği

Daseinrsquoın belirli durum ya da zamanlarda sahip olduğu belirli durum ve zamanlarda

ise sahip olamayabileceği keyfi bir nitelik değildir Dasein ancak ve ancak iccedilinde-

var-olmaklığı sayesinde var olabilir Ancak suyun bardakta durması ya da elbisenin

dolapta durması gibi Dasein da kendisini nesnel bir goumlruumlnuumlş olarak bir uzam

iccedilerisinde ortaya ccedilıkarmaz Heideggerrsquoin iccedilinde-olmaklıkla ilgili olarak Almancadan

verdiği oumlrneklerin işaret ettiği gibi Dasein daha ziyade lsquobir şeyle tanışık olmarsquo lsquobir

şeyin yakınında olmarsquo lsquoyanında durmarsquo ya da lsquobir yerde ikamet etmersquo anlamında

varlığını kendi uumlzerinde temellendirir Dasein suumlrekli olarak kendini seccedilmekte kendi

olmakta bir şeyle ilişki iccedilinde olmakta kendinde ikamet edebilmektedir

W von Humbolt bazı dillere işaret etmiştir ki bunlarda ldquobenrdquo ldquoburardquo olarak ldquosenrdquo ldquoşurardquo olarak ve ldquoordquo ldquoorardquo diye ifade edilmekte başka bir deyişle gramer bakımından bu dillerde şahıs zamirleri yer zarflarıyla [Ortsadverbien] goumlsterilmektedir Yer ifade eden [Ortsausdruumlcke] soumlzcuumlklerin asli anlamının ne olup olmadığı yani zarf mı yoksa zamir mi olduğu tartışmalıdır Oysa yer zarflarının Dasein olarak ben ile rabıtalı olduğu dikkate alınacak olursa soumlz konusu tartışmanın temeli ortadan kalkar Ccediluumlnkuuml ldquoburardquo ldquoorardquo ve ldquoşurardquo duumlnya-iccedilinde belirli mekacircnsal [Raumstellen] konuşlarda mevcut olan varolanların salt yer belirlenimleri [Ortsbestimmungen] demek değildir birincil olarak Onlar Daseinrsquoın asli mekacircnsallığının [Raumlumlichkeit] karakterleridir 41

40 Heidegger 2008 s 56 41 Heidegger 2008 s 125 Alıntıdaki ldquomekacircnrdquo ve ldquoyerrdquo soumlzcuumlklerinin Almanca karşılıkları iccedilin bkz Heidegger Martin Sein und Zeit 11 unveraumlnderte Auflage Max Niemeyer Verlag Tuumlbingen 1967 s119

33

Heidegger Daseinrsquoın iccedilinde-var-olduğu duumlnyayı bildiğini bu bilmenin de aslında

Dasein iccedilin hep tanışık olma hali olduğunu soumlyler ldquoDuumlnyayı bilme (noein) ya da

lsquoduumlnyarsquoyı nutuk (logos) ve istişare etme duumlnya-iccedilinde-varolmanın birincil hali

işlevine sahiprdquo42tir Duumlnya iccedilinde varolmak bir yerde bulunmak insanlarla ve

şeylerle ilişki iccedilerisinde de olmak demektir Bir şeyle ya da biriyle ilişki iccedilinde

olmak demekse kendi varlığını fark etmek anlamına gelir Dolayısıyla duumlnya-iccedilinde-

olmak a apriori olarak kendi varlığını bilmek anlamına gelir Bu yuumlzden duumlnya-

iccedilinde-olmak daima birlikte olmak anlamına da gelmektedir Dasein kendisini diğer

fiziksel varlıklar gibi yalnızca duumlnya iccedilinde bir goumlruumlnuumlş olarak ortaya koymaz

Dasein diğerleriyle birlikte vardır Oumlrneğin masa duvara yakın hatta ona dokunur

vaziyette olabilir ancak gerccedilekte ne duvar masaya ne de masa duvara ontolojik

olarak ldquodokunabilmektedirrdquo Dokunma Daseinrsquoa oumlzguuml olabilir ancak

Dokunmak varlıklarla karşılaşmak onlara ilgi duymak ve onlara kaygı duymak anlamıyla ldquobirlikte-olmakrdquo veya ldquoyan-yana-olmakrdquotır O halde duumlnya-iccedilinde-varlık olarak Dasein ilgi veya kaygı duyan varlıktır İlgi veya kaygı duyması onun varoluşsal ve ontolojik yapısı gereğidir [] Dasein daima bir şeyle ilgili ve ilişkili olarak Duumlnya-iccedilinde Varlıktır43

Bu ilgi ve kaygı [ihtimam goumlstermelik]44 Daseinrsquoın ontolojik niteliklerinden biridir

Boumlylece Dasein duumlnya-iccedilinde-varolurken başkalarıyla oumlteki Daseinrsquolarla ve diğer

nesne ve şeylerle karşılaşır onlarla ontolojik bir ilişkiye geccediler Diğer taraftan

Daseinrsquoın duumlnya-iccedilinde-olmaklığı onun iccedilin kaccedilınılmaz bir durumdur Yukarıda da

değinildiği gibi bu keyfi bir durum değildir

Guumlnluumlk yaşam iccedilerisinde Daseinrsquoın kim olduğu sorgulandığında Daseinrsquoın

başkalarıyla [herkesle] birlikte ve onlardan biri olarak varolduğu ortadadır

Heidegger bunu Daseinrsquoın herguumlnkuumlluumlğuuml olarak adlandırır45 Dasein başkalarıyla olan

birlikteliğinde daima kendini ldquoben-buradardquo olarak ifade eder Kendini onlardan

42 Heidegger 2008 s 61 43 Ccediluumlccedilen 2003 s 60-61 44 Varlık ve Zamanrsquoın Kaan Oumlktem ccedilevirisinde Sorge soumlzcuumlğuuml lsquoihtimam goumlstermelikrsquo olarak ccedilevirildiğini hatırlatalım Bkz Heidegger 2008 45 Herguumlnkuumlluumlk (Alltaumlglichkeit) Batı metafiziği oumlzellikle Platonist duumlşuumlnce geleneğinde ccediloğunlukla insanı guumlnluumlk hayattan soyutlama eğilimi goumlze ccedilarpar Bu eğilimin aksine Heidegger Daseinrsquoı guumlnluumlk yaşamın iccedilinde olarak ele alır onu kamusal bir hayatın iccedilinde sıradanlık iccedilinde duumlşuumlnuumlr

34

ayırma ccedilabasındadır Ama eş zamanlı olarak başkalarıyla da birliktedir onlarla belirli

tarzlarda ilişki iccedilindedir Dasein herguumlnkuuml yaşam iccedilinde herkesle birlikte sıradanlaşır

kendisini herkesrsquoliğin kamusallığında tesviye eder varoluşunu gizler Herkesin

giydiği gibi giyinir seccediltiği kıyafet kendisinin seccedilimi gibi goumlruumlnse de temelde

başkalarınındır [oumlrneğin hazır giyim sektoumlruumlnuumln seccedilimleridir] Dolayısıyla Dasein

kendisini farklı kılamaz onlardan biri olur

Başkalarına veya onlara bakarak veya onları dikkate alarak yaşamak sıradanlığın kendisidir Ne zaman Dasein kendi varoluşunu diğerlerinden ayırır ve onların oumlnuumlne sıccedilrarsa Dasein kendisi olur Daseinrsquoın kendi varoluşunu kavraması ve sıradanlığın oumltesine geccedilmesi onun varoluşunu otantik yapar Daseinrsquoın otantikliği onun kendi varoluşunu accedilık yapmasıyla ortaya ccedilıkar46

Dolayısıyla varlığın otantik ve otantik olmayan iki farklı varlık tarzı bulunmaktadır

Otantik olmayan varlıkla kasıt herguumlnkuumlluumlğuuml iccedilinde ve herkesin kamusallığında

tesviye olmuş ve varlığın olanaklarını fark edemeyen Daseinrsquoı anlatırken otantik

Dasein yukarıda da belirtildiği gibi kendi varoluşunu keşfeden Daseinrsquodır

122 Haletiruhiye

Heideggerrsquoin bulunuş ve anlama dediği iki minval varolmanın eşit derecede asli

tesis edicileridir Bulunuş terimiyle ldquoaslında en iyi bilinen ve en herguumlnkuuml olanrdquodan

bahsedilmektedir haletiruhiye Herguumlnkuuml sıradanlığı iccedilinde Daseinrsquoın

memnuniyetsizliği keyifsizliği sıkıntısı ya da huzurluluğu mutedilliği gibi halleri

Dasein iccedilin bulunuşu ifade etmektedir Haletiruhiyeler Daseinrsquoın varoluşsal yapısını

belirleyen ve onu yapan oumlzelliklerdir ldquoHaletiruhiyenin bozulabilmesi ve birdenbire

değişebilmesi sadece şunu ifade eder Dasein zaten hep bir ruh hali iccedilindedirrdquo47

Haletiruhiye Daseinrsquoa belirli bir hali işaret ettiği iccedilin Heideggerrsquoin deyişiyle varlığı

kendi ldquoşuradalığınardquo taşır Heidegger buradan fırlatılmışlık kavramına ulaşacaktır

ldquo() Daseinrsquoın soumlz konusu varlık karakterine yani ldquooumlylelikrdquo haline Daseinrsquoın kendi

ldquoşuradalığınardquo fırlatılmışlığı diyoruz Boumlylece Dasein duumlnya-iccedilinde-var-olma olarak

46 Ccediluumlccedilen 2003 s 71 47 Heidegger 2008 s 141

35

şurada varolmaktadırrdquo48 Başka bir ifadeyle Dasein kendini oumlnsel olarak bir duumlnya-

iccediline-atılmış olarak bulur Fırlatılmışlık ona verilmiştir Tekrar etmek gerekirse

Dasein duumlnya-iccedilinde-burada olarak vardır

Bulunuşla eşzamanlı olarak anlama da tesis olunur yani bulunuş daima anlama ile

birlikte olur Anlama eğer ccedilok basite indirgememize izin verilirse varlığın varolma

ldquoimkacircnrdquolarını tasarımlamak demektir Varlığın varolma imkacircnlarını Heidegger şoumlyle

accedilıklıyor

Anlamada eksistensiyal olarak Daseinrsquoın var-olabilirlik varlık minvali yatmaktadır Dasein başka şeylere ilaveten şunu ya da bunu olabilme imkacircnına sahip bir mevcut-olan olmayıp birincil olarak muumlmkuumln-olmaktır Dasein hep imkacircnları dahilinde ve olabilirlikler iccedilinde vardır 49

Burada herhangi bir nesnenin ya da bitkinin tuumlketilebilir sayıdaki olma

imkacircnlarından farklı bir durum soumlz konusudur

Daseinrsquoın hep eksistansiyel olarak var ettiği muumlmkuumln-olmaklığı hem iccedili boş mantıkbilimsel olasılıktan hem de mevcut-olan bir şeyin olumsallığından (şunun veya bunun ldquobaşa gelebilmesirdquo anlamında) farklıdır Mevcut oluşun modal bir kategorisi olarak muumlmkuumln-olmaklık henuumlz gerccedilekleşmemiş olan asla zorunlu olmayan demektir Dolayısıyla sadece muumlmkuumln olanı karakterize eder50

Heideggerrsquoin soumlzuumlnuuml ettiği ldquomuumlmkuumlnluumlkrdquouumln tuumlm imkacircnları kapsadığı ortadadır

Dasein duumlnyaya fırlatıldığında kendini zaten belirli imkacircnların iccedilinde bulur İccedilinde

var olduğu var-olabilirlikleri sebebiyle başka var-olabilirlik imkacircnlarının uzağına

duumlşmuumlş olur51 Anlamak Daseinrsquoın iccedilinde bulunduğu bu hali başka bir deyişle ldquovarlık

olanaklarınırdquo bilmek demektir Dolayısıyla anlamak Daseinrsquoın varlığıyla henuumlz-

mevcut-olmayanın varlığını tematik olarak değil sadece bir tasarım olarak bir arada

tasarımlamaktır

48 Heidegger 2008 s 142 49 Heidegger 2008 s 151 50 Heidegger 2008 s 151-52 51 Yunan Tragedyasında da kahramanlar oyuna başladıklarında ndashaslında- herşey ccediloktan olup bitmiştir Hatta kendileri de daha oyunun başında oumlluumlduumlrler İnsanın evrendeki konumunun bir ccedileşit izduumlşuumlmuumlduumlr bu İnsan da benzer bir accedilmaz iccedilerisindedir Tıpkı tragedya kahramanı gibi kendini bildiği andan itibaren ldquodoumlnuumlşuuml olmayan bir yolardquo girmiştir Ccediluumlnkuuml oumlluumlm geri doumlnduumlruumllemez olandır İnsan daha ilk andan itibaren kendi oumlluumlmuumlnuuml oumllmek zorunda olduğunu bilir Tragedya kahramanının oyunun başındaki durumu da aynıdır

36

Daseinrsquoın yapısında buumltuumln imkacircnları tuumlketebilmenin imkacircnsızlığı bulunmaktadır

Dasein her zaman iccedilin olasılıklar duumlnyasında var-olacak ama asla tam

olamayacaktır Ccediluumlnkuuml onda daima bir imkacircn eksik kalacaktır Bu eksik imkacircn da

oumlluumlmduumlr ve oumlluumlm geldiğinde Daseinrsquoın buumltuumln imkacircnları elinden alınmış olur

Dolayısıyla Dasein hiccedilbir zaman tamlığa eremez Bu konuyu daha sonra ayrıntılı

olarak tartışacağız fakat oumlluumlm konusuna girmeden oumlnce bir parantez accedilıp

Heideggerrsquoin Varlık ve Zamanrsquoda kullandığı iki terime bakmamız gerekiyor Korku

ve Havf

123 Korku [Furcht] ve Havf [Angst] ayrımı

Heidegger hem Metafizik Nedir [Was ist Metaphysik]52 hem de Varlık ve

Zamanrsquoda korku ile havf53 kavramları arasında bir ayrım getirir İki kavram arasında

ontolojik bir bağ bulunduğunu soumlyleyen Heidegger bunların ccediloğu zaman birbirine

karıştırılmasının da kavramlar arasındaki bu ontolojik akrabalıktan kaynaklandığını

belirtir54 Ccediluumlnkuuml hem korku hem de havf Daseinrsquoı duumlnya-iccedilinde-varlık yaparlar

Ancak iki ruh hali arasında temel bir farklılık bulunmaktadır Heidegger

Kierkegaardrsquoın Kaygı Kavramı [Begrebet Angest]55 adlı ccedilalışmasında yaptığı gibi

korku ile havf arasındaki temel farklılıkları ortaya koyar ve asıl olarak Daseinrsquoın

ontolojik varlığını ortaya ccedilıkaranın ve belirleyenin havf olduğunu accedilıklar

Korkunun uumlccedil unsuru vardır Kendisinden korkulan şey korkunun youmlnelimi (yani ne

hakkında korkulduğu) ve korkunun bizatihi kendisi Kendisinden korkulan şey

52 Heidegger Martin Metafizik Nedir Ccedilev Mazhar Şevket İpşiroğlu Suut Kemal Yetkin Kaknuumls Yayınları İstanbul 2003 53 Varlık ve Zamanrsquoda Kaan Oumlktem Angst karşılığı olarak havf soumlzcuumlğuumlnuuml tercih etmiştir Heideggerrsquoin Metafizik Nedir [Was ist Metaphysik] kitabının Tuumlrkccedile ccedilevirisinde Suud Kemal Yetkin ve Mazhar Şevket İpşiroğlu da Angst karşılığı olarak havfı tercih etmişlerdir Başka metinlerde angst soumlzcuumlğuuml ccediloğunlukla kaygı olarak ccedilevrilmektedir Ancak ilerleyen kısımlarda goumlreceğimiz gibi kaygı tıpkı korku gibi youmlneldiği ve kendisinden neşet ettiği bir şeyi akla getirmesi nedeniyle Heideggerrsquoin Angst ile anlatmak istediğini pek karşılayamayabilecektir Bunun yerine guumlnluumlk dilde ccedilok karşılaşmadığımız havf gibi ldquotabula rasardquo bir soumlzcuumlğuumln tercih edilmesi bizce de daha uygun olmuştur 54 Heidegger 2008 s 196 55 Kierkegaard Soslashren Kaygı Kavramı Ccedilev Tuumlrker Armaner Tuumlrkiye İş Bankası Kuumlltuumlr Yayınları İstanbul 3 Baskı Mayıs 2006 s 35 ve s 155 Kierkegaard havfın korkudan farklı olduğunu onun korku gibi belirli bir nesnesi olmadığını belirtir Havfın nedeni hiccedilliktir ve bu yuumlzden de hayvanlarda (ve veya meleklerde) havfın olamayacağını iddia eder

37

(Heideggerrsquoin ifadesiyle ldquokorkunccedilrdquo olan) daima Dasein gibi duumlnya-iccedilindedir ve o

herhangi bir ldquoel-altında-olanrdquo ldquomevcut olanrdquo ya da ldquobirlikte-Daseinrdquo56 olabilir

Başka bir deyişle duumlnya iccedilindeki herhangi bir insan canlı ya da nesne yani herhangi

bir mevcut ya da varolan korkunccedil olabilirler

Korkunccedil olanın ayırt edici temel niteliği onun ldquotehditkacircrrdquo olmasındadır Bu tehditkacircr

niteliği kendini belirli bir fenalık bağı iccedilinde goumlsterir ve bu ldquomuumlstakbel fenalıkrdquo

Daseinrsquoa doğru youmlnelir Daseinrsquoa youmlnelen bu tehdidin ccedilıkıp geldiği kendisinden

neşet ettiği ortama (ve aynı zamanda bu ortamdan gelene) Heidegger ldquotekinsizrdquo

(unheimlich) dendiğini belirtir Tekinsizden ccedilıkan korkuncun Daseinrsquoa ldquoyaklaşmardquo

niteliği vardır Heidegger fenalığın bu yaklaşma iccedilerisinde neşrettiğini ve yayıldığını

ve asıl tehdit niteliğine de bu aşamada kavuştuğunu soumlyler Korkunccedil olan yaklaşırken

kendinde barındırdığı tehdidin gerccedilekleşip gerccedilekleşmeyeceği endişesi artar

Korkuncun tehdidinin bu ldquovaki olma ile geccedilip gitmerdquo imkacircnları yani tehdidin

ldquohenuumlz değil ama her an olabilirrdquoliği ile ldquohiccedil gerccedilekleşmemerdquo ihtimalleri bir arada

bulunur bu yuumlzden de korkunun derecesini yuumlkseltir Başka bir deyişle tehdidin

gerccedilekleşmeme olasılığının bulunması ve bunun da korkan kişi tarafından bilinmesi

korkuyu azaltmadığı gibi tersine artırmaktadır Burada korkuyu artıran nitelik

tehdidin muğlacirck olma tarzıdır

Korkmanın bizatihi kendisine gelince bu yukarıda anlatılan suumlrecin hem farkında

olmayı hem de o suumlrecin iccedilinde olmayı goumlsterir Heideggerrsquoin ifadesiyle ldquokorkma

korkarak ve dikkatini accedilıkccedila buna youmlnelterek korkunccedilluğu lsquoaccedilıklığarsquo kavuştururrdquo57

Korkma duumlnya-iccedilinde-varolmanın imkacircnlarından biridir ve aynı zamanda bizatihi

duumlnya-iccedilinde-varolmanın bir sonucudur Ccediluumlnkuuml korkunun youmlnelimi başka bir deyişle

korkuda korkulan (korkunun ne hakkında olduğu) tam da bu duumlnya-iccedilinde-olmakla

ilgilidir Korku Daseinrsquoın duumlnya-iccedilinde-varolmasını ilgilendirmektedir korkudaki

tehdit Daseinrsquoın duumlnya-iccedilinde-olmaklığına youmlnelik bir tehdittir

56 Heidegger 2008 s 148 57 Heidegger 2008 s 148-49

38

Dasein oumlncelikle ve ccediloğunlukla neyle ilgileniyorsa oradan hareketle var olmaktadır Bunun tehlikeye duumlşmesi beraberinde varolmanın tehdit edilmesi demektir Korku Daseinrsquoı oumlncelikle olumsuzlayan bir surette accedilımlanır [] bir şeylerden korkmak olarak korkma eşit derecede asli olarak duumlnya-iccedilindeki varolanı daima kendi tehditkarlığı iccedilinde iccedilinde-var-olmaklığı ise tehdit-edilmişliği iccedilinde (ister olumsuzlayıcı isterse olumlayıcı olsun) accedilımlar Oumlyleyse korku bulunuşun bir halidir58

Korkunun bir bulunuş hali olduğunu iccedilinde-olmaklığı accedilığa ccedilıkarışından anlıyoruz

Başka bir ifadeyle korku Daseinrsquoın iccedilinde-olmaklığını tehdit ettiği iccedilin onu yani

Daseinrsquoın iccedilinde-olmaklığını yeniden teyit eder ve onu ldquoaccedilıklığardquo getirir Oumlzetlemek

gerekirse korkunun nedeni her zaman duumlnya-iccedilinde varolan bir şeydir belirli bir

uzamdan adına tekinsiz dediğimiz bir havaliden ccedilıkar ve Daseinrsquoa youmlnelir youmlnelişi

fena bir nitelik barındırır ama diğer yandan bu fenalığın gerccedilekleşmeme olasılığı da

vardır

Havf kavramına gelince Heidegger havfı bizatihi korkuyu muumlmkuumln kılan bir

fenomen olarak tanımlar

Havfın nedeni bizatihi duumlnya-iccedilinde-varolmaktır Peki havfın nedeni korkunun nedeninden fenomenal bakımdan nasıl ayırt edilmektedir Havfın nedeni duumlnya-iccedilinde bir varolan değildir Bu yuumlzden de onunla oumlzsel bir ilintililik iccedilinde varolamaz Buradaki tehdit belirli bir fenalık karakterine sahip değildir [] Havfın nedeni tuumlmuumlyle belirsizdir Bu belirsizlik hangi duumlnya-iccedilindeki varolanın tehditkacircr olduğunu fiilen muallacirckta bıraktığı gibi duumlnya-iccedilindeki bu varolanın esasen ldquoehemmiyetlirdquo olmadığını da ifade eder Duumlnya iccedilinde el-altında-olan ve mevcut-olan hiccedilbir şey havfın nedeni olma işlevini goumlremezler59

Dolayısıyla havfın korkudaki gibi ona kaynaklık eden onun kendisinden neşet ettiği

duumlşuumlnuumllen belirli bir uzamı ccedilevresi yoktur bir havaliden neşet etmez Korkunun

tehdidinde olduğu gibi bir ldquoyerrdquoden ccedilıkarak Daseinrsquoa youmlnelmez

Tehditkacircr olanın hiccedilbir yerde oluşudur havfın nedenini karakterize eden Havf [olan] neden havf iccedilinde olduğunu ldquobilmezrdquo Ancak buradaki ldquohiccedilbir yerderdquo oluş hiccedilbir şey demek değildir Zira tam da bu hiccedilbir yerde oluş esasen onun havalisini temellendirir yani oumlzsel olarak mekacircnsal olan iccedilinde-varolmaklık bakımından duumlnyanın accedilımlanmışlığını temellendirir Aynı sebepten oumltuumlruuml tehditkacircr olan belirli bir youmlnden gelerek yakınlığın yakınına gelemez o hep ldquoşuradadırrdquo ndash ama yine de

58 Heidegger 2008 s 149 59 Heidegger 2008 s 196-197

39

hiccedilbir yerdedir O kadar yakınımızdadır ki iccedilimizi sıkar ve nefesimizi daraltır ndash ama yine de hiccedilbir yerdedir60

Havfın nedeni bizatihi duumlnyanın kendisidir diyor Heidegger Ama burada duumlnyanın

bizatihi kendisi ifadesiyle soumlylenmek istenen duumlnyadaki ldquoşeyrdquolerin bir toplamı

anlamında değildir İccedilimizi sıkan nefesimizi daraltan şey duumlnya-iccedilinde-varolmanın

kendisidir Yani havfın hem nedeni hem de niccedilini aynıdır Yani Daseinrsquoın asli varlık

minvali olan duumlnya-iccedilinde-varolmaktır Dasein bu durumda ldquokendi duumlnyasıyla bir

duumlnya olarak ve bu suretle de kendisiyle duumlnya-iccedilinde-varolmak olarak karşılaşırrdquo

Havf iccedilindeyken ldquotekinsizlikrdquo iccedilinde oluruz Oumlzellikle burada Daseinrsquoın havf iccedilindeyken ne iccedilinde olduğunun kendine has belirsizliği dile gelmiş olur hiccedil ve hiccedilbir yer Ama tekinsizlik aynı zamanda iccedilinde-kimse-bulunmayan da demektir [] iccedilinde-var-olmaklığı bir yerlerde ikamet etmek veya bir şeylerle aşina olmak olarak belirtmiştik İccedilinde-var-olmaklığın bu karakterini daha sonra somutlaştırarak herkesin herguumlnkuuml kamusallığı fenomeni aracılığıyla ortaya koymuştuk Herkesin herguumlnkuuml kamusallığı teskin edilmiş kendine guumlven duymayı kendiliğinden anlaşılan bir ldquoiccedilinde birilerinin bulunuşunurdquo Daseinrsquoın vasati herguumlnkuumlluumlğuuml iccediline taşır Oysa havf Daseinrsquoı ldquoduumlnyayardquo duumlşkuumln massolunmuşluğundan ccedilekip ccedilıkarır Boumlylelikle onun herguumlnkuuml aşinalığı bir anda ccediloumlker Dasein muumlnferitleşir ama bunu duumlnya-iccedilinde-varolmak olarak yapar Boumlylece iccedilinde-varolmaklık bir eksistensiyal ldquohalrdquo olan iccedilinde-kimsenin-olmamaklığına doumlnuumlşuumlverir İşte ldquotekinsizliktenrdquo bahsettiğimizde tam da bundan soumlz ediyor olmaktayız61

Heideggerrsquoin ldquokaccedilışrdquo diye tanımladığı bir durumu burada accedilıklamak gerekiyor

Buna goumlre Dasein (insan) bir kaccedilış halindedir ama bu kaccedilış duumlnya uumlzerinde

varolanlardan uzaklaşma anlamında değildir Aksine onların iccediline daha fazla

karışarak onların kalabalığında kaybolmak anlamına gelir İnsan ya da Heideggerrsquoin

terimiyle Dasein herguumlnkuumlluumlk halinde daha fazla aşina olduğu şeyler arayarak

herkesin (kalabalığın kamunun oumltekilerin) iccedilinde kaybolmak ister Herkes aslında

ldquohiccedil kimserdquodir ve bu niteliğiyle kişinin kaccedilışına yardımcı olacağı duumlşuumlnuumlluumlr Boumlylece

insan herkesin iccedilinde olarak bilinccedilli ya da bilinccedilsiz ldquotekinsizliktenrdquo kurtulmaya

ccedilalışır Herkesin aslında hiccedil kimse olma niteliğindeki kamusallığı Heideggerrsquoin

ifadesiyle ldquoher tuumlrluuml aşina olmamaklığınrdquo uumlzerini oumlrttuumlğuuml iccedilin insanı teskin ediciymiş

gibi goumlruumlnuumlr Ama tekinsizlik tam da uumlzeri oumlrtuumllen yerdedir ve insanın peşini

60 Heidegger 2008 s 197 61 Heidegger 2008 s 199

40

bırakmaz insanın herguumlnkuumlluumlğuuml iccedilerisinde kendini tamamen emniyette ve teskin

olmuş halde hissederken bile gelip bulur İnsan bir anda herkesin iccedilinde kimsesiz

kalır (muumlnferitleşir)

[] havf en dişe dokunmayan durumlarda bile ortaya ccedilıkıverebilmektedir Bunun iccedilin oumlrneğin kendimizi ccediloğunlukla daha ccedilabuk tekinsiz hissettiğimiz karanlık ortamlara bile gerek yoktur Karanlık ortamlarda ldquohiccedilbir şeyinrdquo goumlzle goumlruumllmezliği daha da aşikar olur oysa tam da buralarda duumlnya halen ve daha da sırnaşırcasına ldquoşuradadırrdquo62

Yukarıda da değindiğimiz gibi Heidegger Metafizik Nedir adlı kitabında da Havf

kavramından bahseder Metafizik Nedirrsquode en temel vurgu havfın hiccedilliği ifşa edici

niteliğidir Heideggerrsquoe goumlre varlık hiccedilliğin iccedilinde varolmaktadır yani mevcut

olmak demek hiccedilliğin iccedilinde devam ettirilmek demektir Hiccedillik bu yuumlzden varlığın

ldquozıddırdquo değildir varlığın oumlzuumlne ait bir kavramdır Ccediluumlnkuuml buna goumlre varolanın varlığı

hiccedilliğin (suumlrekli olarak) olumsuzlanmasıdır Heidegger nadiren de olsa insanın bir

anlığına hiccedillikle karşılaşabildiğini belirtir insanın hiccedilliği kavramasını sağlayan şey

de havfrsquotır

Havf anında insana [hellip] buumltuumlnluumlğuuml ile bir şeyler olur Buumltuumln şeyler ve bizzat biz bir kayıtsızlık iccediline batarız Bu batma bir kaybolma değildir [hellip] Havf anında bizi buumltuumlnluumlğuuml ile kaplayan varlık bu sefer bizi sıkmaya başlar Hiccedilbir tutacak yer kalmaz Varlığın erimesi iccedilinde sadece uumlstuumlmuumlze abanan bu hiccedillik kalır Havf hiccedilliği ifşa eder63

Peki burada soumlzuuml edilen hiccedillik nedir Heidegger bu soruyu sorar sormaz aslında

sorunun kendisine ihanet ettiğimizi soumlyler Ccediluumlnkuuml burada hiccedilliğe youmlnelik boumlyle bir

soru ldquohiccedilliğirdquo bir şekilde ldquovarolanrdquo bir şey olarak ortaya koymaktadır Daha baştan

hiccedillik bir şey haline getirilmekte ve boumlylece soru kendine ait konudan

uzaklaşmaktadır Heidegger bu yuumlzden bu soruya verilecek her cevabın temelden

imkacircnsız olduğunu soumlyler64

Havf esnasında insanın dilinin tutulmasının nedeni budur

62 Heidegger 2008 s 200 63 Heidegger 2003 s 43 64 Heidegger 2003 s 37

41

Ccediluumlnkuuml [havf esnasında] varolan buumltuumlnluumlğuuml iccedilinde erir ve hiccedilliğin baskısı kendini hissettirir ve onun varlığı karşısında lsquodırrsquo demek susar Havf iccedilinde bize bir şeyler olduğu zaman ccedilok vakit boş suumlkucirctu gayesiz kelimelerle ihlal etmeyi aramaklığımız sadece hiccedilliğin mevcudiyetinin bir delilidir65

Dilin -logosun- insanın duumlnya-iccedilinde-olmaklığını teyit ettiğini belirtmiştik Dilin

hiccedillik karşısında susması insanı en yuumlksek muğlacircklığın iccediline atar Burada hiccedilliğin

bir hiccedil olması soumlz konusu değildir Eğer hiccedillik mutlak bilinmeyen bir hiccedillik olsaydı

insanın ne dili tutulur ne de havf duyardı Burada hiccedillik insanın oumlzuumlne ait olduğu iccedilin

muğlacircklık başlar Her ne kadar onun ne olduğuna ilişkin soruya cevap veremese de

Daseinrsquoın mutlak olarak bilemediği bir şey değildir hiccedillik Tekinsiz kavramı

uumlzerinden daha ayrıntılı olarak tartışacağımız gibi muğlacircklığı oluşturan şey tam da bu

belli belirsiz bilginin varlığıdır Birccedilok tragedyada bu ccedileşit muğlacirck bilgi teması goumlze

ccedilarpar Oumlrneğin Othello karısının kendisini aldatıp aldatmadığına ilişkin kesin

bilgiye sahip olmayı diler Hamlet de babasının katilinin amcası olduğundan tam

olarak emin olamamaktadır vs

İnsan herguumlnkuumlluumlğuuml iccedilinde bu tuumlr kesinsizliklerden kaccedilar Havf insanın en kesin

olduğuna inandığı [inanmak istediği] varlığını muğlaklığa suumlruumlklediği iccedilin insan bu

tuumlr anlardan uzak durmaya havftan kaccedilmaya ccedilalışır Bu kaccedilış sayesindedir ki havf

insanı ccedilok nadiren gelip bulur Oysaki Heideggerrsquoe goumlre insanın havftan kaccedilması

hiccedillikle karşılaşmaktan yani insanın oumlzuumlne ait olanla karşılaşmaktan kaccedilması

demektir ldquoO kadar sonluyuz kirdquo diyor Heidegger ldquodoğrudan doğruya kendi karar ve

irademizle hiccedilliğin karşısına kendimizi olduğu gibi buumltuumln ccedilıplaklığımızla koymaya

muktedir değilizrdquo66 Bu yuumlzden de hiccedillikten kaccedilabilmek iccedilin varolanların iccedilinde

kendimizi tamamen kaybetmek istiyoruz Herguumlnkuuml yapıp ettiklerimizde varolanlarla

ne kadar ilişkili olursak varolanın yitip gitmesine o derece engel olabileceğimizi ve

bu sayede de hiccedillikten kaccedilabileceğimizi duumlşuumlnuumlruumlz

65 Heidegger 2003 s 43 66 Heidegger 2003 s 51

42

13 Deinon ve Daimon

131 Deinon

Heidegger hiccedilliğin ndashkendisinden ne kadar kaccedilmaya ccedilalışırsak ccedilalışalım- gelip bizi

bulduğunu soumlyluumlyor Hiccedilliğin bizi bulduğu anı havf iccedilinde olduğumuz zamanı

tekinsizlik olarak tanımladığımızı belirtmiştik Burada tekinsiz ile birlikte birkaccedil

soumlzcuumlğe daha odaklanmamız yerinde olacaktır Bunlardan ilki Heideggerrsquoin

Antigone tragedyasının ve hatta tuumlmden tragedya sanatının anahtar soumlzcuumlğuuml olarak

nitelediği Yunanca deinon soumlzcuumlğuumlduumlr

Deinon kelimesi Yunan tragedyalarında kritik oumlneme sahiptir Aiskhylosrsquota 23

Sophoklesrsquote 129 ve Euripidesrsquote 225 yerde soumlzcuumlğuumln kullanıldığı goumlruumlluumlr67

Oumlncelikle soumlzcuumlğuumln Antigone 332 satırdaki kullanımına (polla ta deina kouden

anthropou deinoteron pelei) odaklanalım Tuumlrkccedile karşılıkları Guumlngoumlr Dilmenrsquode

ldquoeşsizrdquo Sabahattin Alirsquode ldquokudretlirdquo olarak karşımıza ccedilıkıyor68 Hiccedil şuumlphesiz edebi

bir ccedileviri yaparken bu tuumlrden muğlacirck soumlzcuumlkler ldquoyorumlanmayardquo ihtiyaccedil duyarlar

Bazen bazı soumlzcuumlklerin soumlzluumlkteki karşılıkları yeterli gelmeyebilmektedir

LiddellampScott soumlzluumlğuumlnde deinos soumlzcuumlğuumlnuumln karşılığı olarak (1) ldquoKorkunccedil dehşet

uumlrkuumlnccedil muumlthişrdquo (2) ldquoguumlccedilluuml kuvvetlirdquo (3) ldquohayret verici olağanuumlstuuml gariprdquo kişi ya

da şey anlamları sıralanır69 Birinci anlamıyla deinon korku uyandıran bir şey olarak

tanımlanmaktadır Fakat burada korku sıradan bir korkunun dışına da

ccedilıkabilmektedir Başka bir deyişle burada korku kendisinden kaccedilınılan karşısında

titrenen bir şeyden duyulan korku olmayabilir yalnızca Deinonrsquoun uyandırdığı

67 Bkz Perseus Digital Library ed Gregory R Crane httpwwwperseustuftseduhoppersearch Bu adresteki arama motoru yardımıyla kelimlerin Antik Yunan metinleri iccedilindeki kullanım niceliklerine ulaşılabilmektedir 68 Sophokles Antigone Ccedilev Sabahattin Ali Maarif Matbaası 1941 s 27 Sofokles Antigone Ccedilev Guumlngoumlr Dilmen İstanbul MitosBoyut Yayınları 1997 s 77 Charles Segal ve Reginald Gibbons ccedilevirilerinde deinonrsquou wonders Terrorsmdash we feel awe olarak ccedilevirmiş Bkz Sophocles Antigone Ccedilev Gibbons Reginald and Segal Charles New York Oxford Press 2003 s 68 Jebb de yine aynı şekilde wonders wonderful soumlzcuumlklerini tercih etmiş Jebb R C Sophokles The Plays and Fragments Part III Antigone Second Editions Cambridge University Press 1891 s 69 Oumlmer Ayguumlnrsquouumln ccedilevirisinde ise ldquomuumlthişrdquo soumlzcuumlğuuml kullanılmıştır Bkz Ayguumln Oumlmer ldquoAntigonersquodenrdquo Cogito Tragedya ed Şeyda Oumlztuumlrk Sayı 54 Bahar Yapı Kredi yayınları İstanbul 2008 69 Liddell amp Scott 1996 ldquodeinosrdquo maddesi s 374

43

korku ldquosaygı duymayı ve saygıyla karışık korku (huşu) duymayı da iccedilerirrdquo diyor

Heidegger Dolayısıyla buradaki korku ldquouumlrkuumltuumlcuuml bir şeyden ziyade buyuran

huumlkmeden ve oumlnuumlnde eğilmeye ccedilağıran saygıya değerrdquo bir korkunccediltur70 Onun

huumlkmedici ve buyurgan oumlzelliği soumlzluumlkteki ikinci anlama bizi goumltuumlrmektedir Deinon

her şeyi yapmaya muktedir bir şeydir muazzam derecede guumlccedilluumlduumlr Ancak bu guumlccedil

Heideggerrsquoin deyişiyle ldquouumlzerimizde belli belirsiz tehdidini hissettiğimiz bir şeyrdquo71 de

olabilir ki o zaman saygıdeğer bir guumlccedilten soumlz ederiz diğer taraftan bu guumlccedil doğrudan

ldquoşiddetrdquo72 goumlsteren bir kuvvet de olabilir ki bu durumda da ondan korku duyulur

Dolayısıyla deinonrsquoun guumlcuumlnuumln niteliği ve kendini goumlsterme biccedilimi hakkında asla

emin olamamaktayızdır Bizi kendisine karşı huşu iccedilinde bırakan etkisini suumlrekli

olarak uumlzerimizde hissettiğimiz bir şey de olabilir doğrudan şiddet uygulayan bir guumlccedil

de olabilir Ne beriki ne oumlteki olup olmadığına asla karar verilemez Bu yuumlzden

soumlzluumlkteki uumlccediluumlncuuml anlamı karşımıza ccedilıkar Olağanuumlstuuml Alışık olduğumuz

paradigmaların suumlrekli olarak dışına ccedilıkan bu soumlzcuumlk deinon her seferinde karşıt bir

anlamda tanımlanabilmektedir ldquoSaygı değerrdquo olabildiği kadar ldquodehşet vericirdquo de

goumlruumlnmektedir uumlzerimizde belli belirsiz nuumlfuzunu hissettiğimiz gibi doğrudan

doğruya şiddetine de maruz kalabilmekteyizdir Bu yuumlzden olağanuumlstuumlduumlr ama

olağanın ldquodışındardquo olmak zorunda değildir tanıdıklık bildiklik hissiyatı iccedilinde

olağanuumlstuumlduumlr Heideggerrsquoe goumlre deinon tek tek bu anlamlardan hiccedil birisine tekabuumll

etmez ama aynı zamanda buumltuumln bu anlamların bir toplamı olarak da

goumlruumllmemelidir73

Houmllderlin 1801rsquodeki Antigone ccedilevirisinde deinon karşılığı olarak ldquoGewaltigerdquo

[kudretli muazzam şiddetli] 1804rsquode ise ldquoUngeheuerrdquo [devasa muumlthiş dehşetli

sonsuz] soumlzcuumlklerini tercih etmiş74 Heidegger Houmllderlinrsquoin bu ikinci ccedilevirisini

70 Heidegger Martin Houmllderlinrsquos Hymn ldquoThe Isterrdquo Tr William McNeill Julia Davis Indiana University Press BloominghtonampIndianapolis 1996 s 63 71 Heidegger 1996 s 63 72 Heidegger daha oumlnce Einfuumlhrung in die Metaphysikrsquote [Metafiziğe Giriş] bu şiddeti Daseinrsquoın en temel niteliği olarak tanımlamıştır Bkz Heidegger 2000 s 160 73 Heidegger 1996 s 64 74 Schmidt Dennis J On Germans amp Other Greeks Tragedy and Ethical Life Bloomington Indiana University Press 2001 s 255

44

ldquonicht-Geheuerrdquo [tekin olmayan] olarak okumayı daha uygun buluyor ve ccedileviri

tartışmasında daha ileri giderek deinon soumlzcuumlğuumlnuuml filolojik olarak yanlış da olsa

unheimlich [tekinsiz] olarak ccedilevirmenin75 daha uygun olacağını belirtiyor

132 Freudrsquoun Unheimlichrsquoi

Heideggerrsquoin deinonrsquou neden unheimlich olarak ccedilevirdiği uumlzerinde durmadan oumlnce

Freudrsquoun unheimlich konusundaki goumlruumlşlerini hatırlamak faydalı olacaktır Freudrsquoun

1919 yılında yayınlanan ldquoDas Unheimlicherdquo adlı makalesi oumlncelikle soumlzcuumlğuumln farklı

anlam katmanlarını accedilmaya ccedilalışır

Almanca soumlzcuumlk ldquounheimlichrdquo ldquoheimlichrdquo [ldquoevselrdquo] ldquoheimischrdquo [ldquoyerlirdquo] soumlzcuumlğuumlnuumln ndashbildik olanın- karşıtıdır ve ldquotekinsizrdquo olanın bilinen ve tanıdık olmayışı nedeniyle korkutucu olduğu sonucuna varmaya youmlneliriz Doğal olarak yeni ve bildik olmayan her şey korkutucu değildir [hellip] Onu tekinsiz kılmak iccedilin yeni ve yabancı olan şeye bazı şeyler eklenmek zorundadır76

Freud tekinsiz ile ilgili bu accedilıklamanın yetersiz olduğunu ve tekinsizin yalnızca

tanıdık olmayan bilinmeyen ya da yabancı bir şey olarak accedilıklanamayacağını daha

en başından ortaya koyar Oumlncelikle soumlzcuumlğuumln tuumlrediği isim-sıfat olan heimlichrsquoin

soumlzcuumlk anlamları uumlzerinde durur Heimlichrsquoin birinci anlamı ldquoeve ait olanrdquo ldquoyabancı

olmayanrdquo ldquobildikrdquo ldquoevcilrdquo ldquocandanrdquo ldquodostccedilardquo vbdir İkinci anlamı ise daha

olumsuz durumlara işaret eder ldquoGizli başkasının bilmemesi iccedilin goumlzden kaccedilırılan

başkalarından saklanan oumlzelrdquo77 vb gibi Nihayetinde Freud un- olumsuzluk ekiyle

soumlzcuumlğuumln nasıl kullanıldığına dair oumlrnek cuumlmleler verir

ldquoOna oldukccedila unheimlich ve hayaletimsi goumlruumlnenrdquo ldquoGecenin unheimlich korku dolu saatlerirdquo ldquoUzun zaman oumlnce unheimlich hatta dehşet verici bir duygu yaşadımrdquo [hellip] ldquoDağ dumanı denen unheimlich sisrdquo ldquo lsquoUnheimlichrsquo gizli kalması gereken ama ortaya ccedilıkmış her şeye verilen addırrdquo (Schelling) ldquoİlahi olanı oumlrtmek iccedilin onu belli bir Unheimlichkeitrsquola ccedilevrelemekrdquo78

75 Heidegger Antigonersquonin yalnızca birinci koro şarkısı [Bkz Heidegger 2000 s 156-158] ile prolog kısmını [Bkz Heidegger 1996] ccedilevirmiştir 76 Freud Sigmund Sanat ve Edebiyat Ccedilev Dr Emre Kapkın Ayşe Tekşen Kapkın Payel Yayınevi İstanbul 1999 s 327 77 Accedilıklamalar iccedilin bkz Freud 1999 s 328-330 78 Freud 1999 s 330

45

Freudrsquoun verdiği oumlrnek cuumlmlelerden accedilıkccedila anlaşılmaktadır ki heimlich soumlzcuumlğuumlnuumln

farklı anlam katmanları kendisine karşıt gibi goumlruumlnen unheimlich ile aynı anlamları

karşılamaktadır Freud bu ortaklaşmayı başka bir soumlzluumlkten yaptığı şu alıntıyla

accedilıklamaya ccedilalışır ldquo lsquoev gibirsquo lsquoeve aitrsquo duumlşuumlncesinden yabancıların goumlzlerinden

sakınılan saklı ve gizli bir şey duumlşuumlncesi gelişti ve bu duumlşuumlnce ccedileşitli doğrultularda

genişledihelliprdquo79 Başka bir şekilde soumlylersek lsquoevde olanrsquo (heimlich) şey lsquogizlirsquo

(heimlich) bir şeydir Saklı gizlenmiş olan goumlruumlnmeyen şey tam olarak bilinemeyen

bir şeydir goumlruumlnmediği halde varlığı bilinebilen (en azından gizlenmiş olduğu

bilinmektedir) bu şey korku verici niteliğini de buradan almaktadır Ancak diğer

taraftan onu dost yanlısı evcil eve ait kılan ldquooumltekirdquo yanı da vardır Bu bize

Schellingrsquoin yukarıda alıntılanan soumlzuumlnuuml de accedilıklar niteliktedir Gizli olan şey

gizliliği iccedilinde accedilığa ccedilıkmıştır Ne tam olarak guumlnışığına gelmiştir (mutlak anlamda

bilinmemektedir) ne de mutlak anlamda saklıdır Heimlich ile unheimlich arasındaki

ortak anlam gruplarının doğmasının nedeninin koumlk isim Heim (ev) soumlzcuumlğuumlnden

kaynaklandığı goumlruumllebilir Ev hem başkalarından gizleme kapatma saklama

nitelikleriyle hem de oumlzel alan mahrem80 oumlzelliğiyle bu duruma yol accedilmaktadır

Heimlichrsquoin değişik bir anlamı bilgiden kaccedilırılan bilinccedil-dışıhellip Heimlichrsquoin karanlık bilginin erişemediği anlamı da vardırhellip [burada] anlatılan gizli ve tehlikeli bir şey kavramı daha da gelişti ve ldquoheimlichrdquo genellikle ldquounheimlichrdquoe yuumlklenen anlama sahip olmaya başladı[hellip] Dolayısıyla heimlich sonunda karşıtı olan unheimlichrsquole buluşana dek ccedilifte değerlilik doğrultusunda gelişen bir anlama sahip soumlzcuumlktuumlr Unheimlich şu ya da bu biccedilimde heimlichrsquoin bir alt tuumlruumlduumlr81

79 Freud 1999 s 331 80 Oumlrneğin mahrem ve namahrem soumlzcuumlkleri iccedilin de heimlich ve unheimlich arasındaki ilişkiye benzerlik kurulabilir Arapccedila mahrem soumlzcuumlğuuml iccedilin TDK (1) Yakın akrabadan olduğu iccedilin nikah duumlşmeyen (2) Başkalarına soumlylenmeyen gizli (3) Sırdaş karşılıklarını verirken (Bkz Tuumlrk Dil Kurumu Tuumlrkccedile Soumlzluumlk Haz İsmail Parlatır Nevzat Goumlzuumlaydın vd Atatuumlrk Kuumlltuumlr Dil ve Tarih Yuumlksek Kurumu 2 Cilt 9 Baskı 1998 ldquomahremrdquo maddesi) Nişanyan ldquoyasak tabu kutsal oumlzel alana veya hareme ait olanrdquo anlam grubunu oumlnermiş eşkoumlkten (Hrm) soumlzcuumlkler ise şunlar haram harem huumlrmet ihram ihtiram mahrem mahrum muhterem namahrem (Bkz Nişanyan 2004 ldquomahremrdquo ve ldquoharemrdquo maddeleri) Dolayısıyla namahrem olan evlenmede bir sakınca olmayan yani yabancı olandır Diğer taraftan mahrem de yasaklanmış ama tanıdık bildik bize en yakın olan anlamındadır 81 Freud 1999 s 332

46

Acaba unheimlich karşılığı olarak kullanılan tekinsiz82 soumlzcuumlğuumlnde de benzer bir

durum goumlzlenebilir mi TDK soumlzluumlğuuml tekin soumlzcuumlğuuml iccedilin ldquo(1) boş iccedilinde kimse

bulunmayan (2) uğurlurdquo anlam grubunu oumlneriyor Tekin olmayanı ise (1) ldquocin peri

vb olağanuumlstuuml varlıkların bulunduğuna inanılan uğursuz tehlikelirdquo şey ve (2)

ldquokendisinde doğauumlstuuml bir guumlccedil olduğu sanılan uğursuz sakınılması gerekenrdquo insan

veya hayvan olarak tanımlıyor83 Nişanyanrsquoın accedilıklaması ise tekinsizliğin cinlerle

olan bağlantısına vurgu yapıyor ona goumlre tekinsiz ldquocinlere uğramışrdquo anlamına

gelmektedir84 Buradaki cin genellikle deinonrsquola daimon arasında kurulan (hem

etimolojik hem de anlambilimsel) bağlantıyı guumlccedillendiriyor Daimon konusuna

yeniden değineceğimizi hatırlatarak devam edelim Cin (Arapccedila cinn) ldquoinsanlarda

deliliğe neden olan goumlruumlnmez varlıkrdquo85 anlamıyla ve diğer eşkoumlkten -ldquocinnetrdquo

ldquoecinnirdquo ldquomecnunrdquo gibi- soumlzcuumlklerle birlikte bizi daimonrsquoa goumltuumlruumlrken cin ile yine

aynı koumlkten olan ldquoceninrdquo gibi kelimeler de deinonrsquou accedilıklar niteliktedir Arapccedila cinn

cnn koumlkuumlnden gelmektedir ve yine Arapccedila cana (gizledi sakladı oumlrttuuml) soumlzcuumlğuumlyle

ilişkilidir Aynı şekilde Aramice genəyā cin goumlruumlnmez varlık anlamına gelirken gny

gizleme saklama ve gnn ise koruma ccedilitle ccedilevirme kapatma anlamına gelmektedir86

Buumltuumln bu accedilıklamalar bize tekin-tekinsiz ikilisi arasındaki ilişkinin heimlich-

unheimlichrsquoteki ilişkiyi tam anlamıyla olmasa da ccedilağrıştırdığını goumlstermektedir

Tekin iccedilin TDKrsquonın oumlnerdiği ldquoboş iccedilinde kimse bulunmayanrdquo karşılığı bu

duumlşuumlncemizi doğrular niteliktedir Nitekim iccedilinde kimsenin bulunmadığı terk

edilmiş evler ccediloğu zaman tekinsiz sıfatıyla tanımlanırlar Diğer taraftan tekinsizin

Almancadaki heimlich (gizli) ile olan ilişkisi de cinlerle olan bağlantısında ortaya

ccedilıkmaktadır Nişanyanrsquoın deyişiyle ldquocin uğramışrdquo bir yer tekinsiz olmakta başka bir

deyişle ldquoiccedilinde goumlruumlnmez varlıkların gizlendiğirdquo bir yere doumlnuumlşmektedir

82 Bu arada unheimlichrsquoin İngilizcesi uncanny olarak ccedilevrilir Unheimlichrsquoteki yapıya benzer bir durum uncannyrsquode de bulunabilir Canny Almancadaki heimlich gibi ldquosnug and cozyrdquo [Kuytu rahat guumlvenli kuumlccediluumlk saklı gizli ve samimi hoş] anlamlarını barındırmaktadır ldquoCannyrdquonin koumlkuuml olan ldquocanrdquo guumlnuumlmuumlzde kullanılmayan ldquobilmekrdquo anlamına gelmektedir Bkz Heidegger 2000 s 160 dn 57 83 Bkz Tuumlrk Dil Kurumu 1998 Tekin maddesi 84 Bkz Nişanyan 2004 tekin maddesi 85 Nişanyan 2004 cin maddesi 86 Nişanyan agy

47

Unheimlich olanın en buumlyuumlk oumlzelliği onun belirsizliğidir Tekinsizlik durumunda

olan kişi karşılaştığı şeyin ne olduğunu ldquokesinrdquo bir biccedilimde bilemez Fakat buradaki

tekinsizlikte ldquoyabancırdquo olan mutlak olarak bilinmeyen bir şey değildir Az ccedilok

bilinir Dolayısıyla burada tam anlamıyla bir muğlacircklık durumu soumlz konusudur

Tekinsizliğin neşet ettiği yer şey hakkında ccedilok az bir bilgi sahibi oluruz Bu

Schellingrsquoin dediği gibi gizli olması gerekirken accedilığa ccedilıkmış bir bilginin

ldquoparccedilardquosıdır Tam olarak da goumlruumlnuumlr bilinir ya da tanıdık olamamıştır Onun korku

veren niteliği bu muğlacircklığında saklıdır

Diğer taraftan Freud unheimlichrsquoin heimlichrsquoin bir alt tuumlruuml olduğunu soumlylerken

heimlichrsquoin unheimlich tarafından iccedilerildiğini de kastetmektedir Daha doğrusu bu

soumlzcuumlk ikilisi arasında Freudrsquoa goumlre bir ccedileşit bastırma ndash unutma hatırlama ilişkisi

vardır Freud bu goumlruumlşuumlnuuml Otto Rankrsquoın ldquoccedilift (ikiz - double) goumlruumlnguumlsuumlrdquoyle de

destekler

ldquoCcediliftrdquo teması Otto Rank (1914) tarafından son derece kapsamlı olarak işlenmiştir Rank ldquoccediliftrdquoin aynadaki yansımalarla goumllgelerle koruyucu ruhlarla tinsel inanccedilla ve oumlluumlm korkusuyla bağlantılarına inmiştir [hellip] Rankrsquoa goumlre ldquoccediliftrdquo oumlzuumlnde Egorsquonun yıkımına karşı bir guumlvence ldquooumlluumlmuumln guumlcuumlnuumln devingen bir yadsınmasırdquo idi ve olasılıkla ldquooumlluumlmsuumlz ruhrdquo bedenin ilk ldquoccediliftrdquoiydi Yok olmaya karşı bu ccediliftleme [arzusu] Eski Mısırlıları kalıcı malzemelerle oumlluumlm imgeleri yapma sanatını geliştirmeye youmlneltti Ancak bu gibi goumlruumlşler sınırsız benlik sevgisi toprağından ccedilocuğun ve ilkel insanın aklına egemen olan ilkel narsizmden yeşermiştir Ama bu evre aşıldığında ldquoccediliftrdquo goumlruumlnuumlmuumlnuuml tersine ccedilevirir Oumlluumlmsuumlzluumlğuumln guumlvencesi olmaktan ccedilıkıp oumlluumlmuumln tekinsiz habercisi durumuna gelir87

Freud ldquoccediliftrdquo olgusunu tekinsiz olanın belirli bir bastırılmadan kaynaklandığını

goumlstermek amacıyla kullanır Başka bir deyişle heimlich unheimlich soumlzcuumlklerinin

ldquoccedilift ikizrdquo oluşunu accedilıklayabilmek iccedilin bu yola sapar Ona goumlre korkutucu olan

zaten daha oumlnceden bastırılmış ve unutulmuş olandır Dolayısıyla unheimlich yeni ve

yabancı değil aksine tanıdık-bildik Freudrsquoun deyişiyle ldquokoumlkluuml ve yalnızca bastırma

suumlreciyle akla yabancılaştırılmış bir şeydirrdquo Biz burada ccedilocukluğa ya da ilkel akla ait

87 Freud 1999 s 341 Rankrsquoın ccedilift konusundaki incelemesi iccedilin bkz Rank Otto The Double A Psychoanalytic Study Chapel Hill University of North Carolina Press 1971 Otto Rankrsquoın kitabında verdiği oumlrnekler dışında Dostoyevskirsquonin Oumltekirsquosi ile Antonin Artaudrsquonun İkizrsquoi (The Theater and Its Double) bu konuyla ilgili oumlrnekler olarak verilebilir

48

bir ldquobastırmardquo suumlrecinden ziyade olguyu Heideggerrsquoin havf duygusundan kaccedilış

terimleriyle accedilıklamayı daha doğru buluyoruz Ccediluumlnkuuml Freudrsquoun oumlncelikle bir

ldquooumlluumlmsuumlzluumlk guumlvencesirdquo olarak neden ccediliftrsquoin yaratıldığı ve oumlzellikle de ccedilocuktaki

(ilkel benlikteki) ldquoilkel narsisizmrdquoin ccedilift olgusunun doğmasına yol accediltığı ve daha

sonra da bu imgeduumlşuumlncenin neden bastırıldığı konusundaki accedilıklamaları meseleyi

fazlasıyla psikolojik bir alana sıkıştırmaktadır Freudrsquoun ldquooumlluumlmsuumlzluumlk guumlvencesirdquo

dediği şeye insanoğlunun geliştirdiği bir tuumlr ldquooumlluumlmsuumlzluumlk stratejisirdquo demek daha

doğru olur Oumlluumlmsuumlzluumlk stratejisi oumlluumlm havfının getirdiği hiccedillik duygusundan

kaccedilmak iccedilindir İnsan Heideggerrsquoin terimiyle Dasein hiccedilliğin iccedilinde onu suumlrekli

olarak olumsuzlayarak varoluyorsa ve hiccedillik bizatihi varlığın oumlzuumlne dair bir şeyse ve

buna rağmen (kendi oumlzuumlne dair olan) bu hiccedillik havf anında kendisini goumlsterdiğinde

bundan ldquokorkurdquo duyuluyorsa Freudrsquoun ldquobastırılmışrdquo dediği şeyin ne olduğu daha iyi

anlaşılabilir kanımızca Tekinsizlik anında bizde ldquokoumlkrdquoleri olduğunu hissettiğimiz

ama ldquobastırma suumlreciyle akla yabancılaştırılmışrdquo olanla karşılaşırız Bu da hiccedilliğin ndash

hiccedilbir zaman tam ve mutlak olarak elde edilemeyecek- bilgisidir Heideggerrsquoin

dediği gibi ldquoo kadar sonluyuz ki doğrudan doğruya kendi karar ve irademizle

hiccedilliğin karşısına kendimizi olduğu gibi buumltuumln ccedilıplaklığımızla koymaya muktedir

değilizrdquo

ldquoPek ccedilok kişi oumlluumlm ve oumlluuml bedenlerle oumlluumlnuumln geri gelişiyle ve de ruhlar ve

hayaletlerle ilgili olarak bu duyguyu en yuumlksek duumlzeyde yaşamıştırrdquo88 diyor Freud

Anlatmak istediği oumlluumlm imgesiyle duumlşuumlncesiyle karşılaşmanın tekinsizlik

doğurduğudur Freud bunun en oumlnemli nedenlerinden birinin oumlluumlme ilişkin ldquobilimsel

bilgimizin yetersizliğirdquo olduğunu da belirtir Freud bu accedilıklamasıyla bizi

Heideggerrsquoin havf duumlşuumlncesine yaklaştıracak gibidir fakat son bir geri doumlnuumlşle

psikolojinin alanında kalır

Nevrotik erkeklerin dişi genital organları ile ilgili olarak tekinsiz bir şey olduğunu duyumsadıklarını belirtmeleri sık olarak gerccedilekleşir Ancak bu unheimlich yer tuumlm insanların eski Heimrsquolarının [ev] her birimizin bir zamanlar ve başlangıccedilta yaşadığı yerin girişidir ldquoAşk sıla hastalığıdırrdquo diyen bir espri vardır ve ne zaman bir erkek

88 Freud 1999 s 348

49

duumlşuumlnde bir yer ya da bir uumllkeyi goumlrse ve hala uykudayken kendi kendine ldquoburası bildik bir yer daha oumlnce buraya gelmiştimrdquo dese bu yeri annesinin cinsel organı ya da bedeni olarak yorumlayabiliriz O halde bu durumda da unheimlich bir zamanlar heimisch bildik olandır ldquounrdquo oumlneki bastırmanın bedelidir89

Freudrsquotan yaptığımız bu alıntıyı psikolojinin alanından ccedilıkarıp felsefenin

goumlzluumlğuumlnden bakarsak unheimlich meselesinde bir adım daha oumlteye geccedilebiliriz

Freud yine isabetli bir şekilde ve uygun oumlrneklerle ldquoevrdquoden soumlz ederek yerinde bir

tespitte bulunuyor Unheimlich bizim daha oumlnce bulunduğumuz bir ldquoyerrdquoi ima eder

Fakat bu ldquoevinrdquo ya da ldquoevsizliğinrdquo yorumlanmaya ihtiyacı var Heideggerrsquoin

terimleriyle konuşursak ev ldquovarlığın ikamet ettiğirdquo iccedilinde sebat ederek bir şeylere

aşina olarak durduğu yerdir Ancak daha oumlnce de bahsi geccediltiği uumlzere bu yer hiccedilliğin

iccedilindedir Varlık hiccedilliğin iccedilinde lsquovarrsquo olduğu iccedilin lsquoyerrsquoin bizatihi kendisi de hiccedilliğin

iccedilindedir ldquoTekinsizlik iccedilinde-kimse-bulunmayan demektirrdquo diyordu Heidegger Bu

ccedilerccedileveden baktığımızda iccedilinde hiccedil kimsenin bulunmadığı yer bizim oumlzuumlmuumlze ait bir

yerdir kendisinden neşet ettiğimiz başka bir ifadeyle varlığa fırlatıldığımız yerdir

Tekinsizlikte ndashunheimlichrsquote- duyduğumuz tanıdıklık hissi işte bu yuumlzdendir

Geldiğimiz yeri buumltuumln guumlcuumlmuumlzle ondan kaccediltığımız ama oumlzuumlmuumlze ait olan ldquoyerrdquoi

belli belirsiz goumlruumlruumlz Suumlrekli olarak ondan kaccedilma uumlzerine stratejiler geliştirdiğimiz

ldquoherguumlnkuumlluumlkrdquo iccedilinde kendimize o yere karşı o yerin bilinmezliğine karşı ldquokesin

olarak bilinebilirrdquo başka lsquoyerrsquoler (ldquooumltekiikizccediliftrdquo yerler) inşa ettiğimiz ama yine de

oradan ldquokaccedilışımızınrdquo muumlmkuumln olmadığını tekinsizlik anlarında goumlrduumlğuumlmuumlz

ortadadır Bizce trajik sanatların oumlzuumlnde bu tuumlrden bir tekinsizlik bulunmaktadır

Deinonrsquoun ne olduğu uumlzerinde bir tartışmayla başlamıştık Heideggerrsquoin ndashfilolojik

olarak yanlış da olsa- soumlzcuumlğuuml unheimlich olarak ccedilevirmeyi uygun bulduğunu

belirttikten sonra unheimlich soumlzcuumlğuumlnuumln anlamı uumlzerine odaklandık Deinon ile

unheimlich arasında kurulan bağlantı kelimelerin ayrıntılı bir ccediloumlzuumlmlemesi yapılınca

biraz daha accedilıklık kazanmış oldu Eğer deinonrsquoun soumlzcuumlk anlamlarını hatırlarsak

(ldquoKorkunccedil dehşet uumlrkuumlnccedil muumlthişrdquo ldquoguumlccedilluuml kuvvetlirdquo ldquohayret verici olağanuumlstuuml

gariprdquo) bu anlamların tekinsizde bulunduğunu kuumlccediluumlk bir yorumlamayla rahatlıkla

89 Freud 1999 s 351

50

soumlyleyebiliriz Fakat bu bağlantıya katkıda bulunacak aynı zamanda bu soumlzcuumlklerle

ccedilok yakından ilişkili bir başka soumlzcuumlğuuml daimonrsquou da burada kısaca ele almak

gerekiyor

133 Daimon

Daimon [δαίμον İng daemon Alm Daumlmon] boumllmek paylaştırmak kader payı

dağıtmak anlamlarına gelen daiocirc soumlzcuumlğuumlnden tuumlremiş goumlruumlnmektedir90 Soumlzcuumlğuumln

antik metinlerdeki kullanışlarına91 baktığımızda kader payı dağıtanın yani daiocircrsquonun

bir ccedileşit theos tanrı olduğu anlaşılmaktadır Soumlzcuumlk tanrısal bir guumlce insanın

iccedilindeki tanrı veveya tanrısal olana da goumlnderme yapmaktadır ldquoBirine ait olan cin

ya da olağanuumlstuuml guumlccedilrdquo anlamının yanı sıra ldquobirinin payı ve talihi yazgısırdquo anlamına

ve doğal olarak da kişinin ldquoiyi veya koumltuuml talihirdquo yananlamlarına da sahiptir

Hesiodosrsquota daimon soumlzcuumlğuuml yarı-tanrı ya da cin anlamına gelecek şekilde

kullanılmış İşler ve Guumlnlerrsquode insan soylarından bahsedildiği boumlluumlmde şoumlyle der

Hesiodos

Bu ilk insanlar oumlluumlp toprağa karışınca Birer cin oldular Zeusrsquoun dileğiyle İyi birer cin toprağı ve insanları koruyan Yaman bir şerefe konmuş oldular boumlylece92

Hesiodosrsquoun anlatışına goumlre tanrılarla birlikte yiyip iccedilen tanrılara denk yaşam suumlren

Altın Ccedilağrsquoın insanları oumlluumlnce toprağı ve insanları koruyan birer daimon olmuşlardır

Goumlruumllduumlğuuml gibi Sabahattin Eyuumlboğlu ve Azra Erhat daimon karşılığı olarak cin

soumlzcuumlğuumlnuuml tercih etmişler Ccediluumlnkuuml soumlzcuumlğuumln ccediloğu kullanımı cin ve benzeri varlıkları

kastetmektedir Kısaca daimon ruhani ya da ldquoarardquo varlıklardır tanrılarla insanlar

arasında bulunurlar Bu anlamlarının yanı sıra Dodds daimonrsquoun bu tuumlrden kişisel

(tek tek kişilerle ilişkili) kullanımlarının dışında topluluğu ilgilendiren daha genel

90 Liddell amp Scott 1996 ldquoDaimonrdquo maddesi s 365-66 Francis E Peters daimon karşılığı olarak ldquoTanrı (theos) ile kahraman arasında bir yerde bulunan doğauumlstuuml varlık veya şeyrdquo accedilıklaması yapıyor Bkz Peters 2004 ldquodaimonrdquo maddesi 91 Daimonrsquoun Antik Yunan metinlerindeki kullanılış oumlrnekleri iccedilin bkz Dodds E R The Greeks and the Irrational University of California Press Berkeley Los Angeles London 1951 Oumlzellikle ldquoFrom Shame-Culture to Guilt-Culturerdquo başlıklı ikinci boumlluumlmde daimon soumlzcuumlğuumlnuumln ayrıntılı bir analizi vardır 92 Hesiodos İşler ve Guumlnler Sat 120-126

51

etkileri olan guumlccediller olarak da karşımıza ccedilıktığını belirtir Oumlrneğin Atinalılar Nympha

Tepesindeki bir ccedilatlakta adları ldquoCcediliccedilek hastalığırdquo ldquoKolerardquo ve ldquoVebardquo olan uumlccedil

daimonun yaşadığına inandıklarını hatırlatır93

LiddellampScott soumlzluumlğuuml kelimenin farklı bir yazılışının [δαήμων] bilme yetenek

anlamına geldiğini soumlyler Oumlrneğin δαήμωνμάχης soumlzcuumlğuuml doumlvuumlş ustası anlamına

gelmektedir Soumlzluumlk bu anlamın kader payı dağıtma anlamındaki daiocircrsquodan

gelebileceğini belirtir94 Platon da adları tartıştığı Kratylos diyaloğunda Heisodosrsquoun

oumllen altın ccedilağ insanlarının ruhlarına daimon demesinin yerinde olduğunu ccediluumlnkuuml

daemones soumlzcuumlğuumlnuumln ldquobilgili ve beceriklirdquo anlamına geldiğini bu insanların ruhuna

da daimon demenin bu yuumlzden uygun duumlştuumlğuumlnuuml soumlylemektedir 95

İlginccedil bir şekilde Arapccediladaki meleke soumlzcuumlğuumlnuumln de tıpkı daimonrsquoun bu ikinci

yazılışının karşılığı gibi ldquobilme ve yetenekrdquo anlamlarına gelmesi ayrıca ldquosahip

olunanlar haslet ve karakter oumlzelliğirdquo anlamlarını da iccedilermesi bizim iccedilin dikkate

değerdir96 Yine aynı şekilde onunla aynı koumlkten olan melek ve muumllk soumlzcuumlkleri goumlz

oumlnuumlne alındığında Grekccedile ve Arapccedila arasında neredeyse tam bir koşutluk kurulur

93 Dodds 1951 s 41-42 94 LiddellampScott 1996 ldquoDaimonrdquo Maddesi s 366 95 Platon Kratylos Ccedilev Cenap Karakaya Sosyal Yayınlar İstanbul 2000 Sat 398b-c Daimonrsquoun bilgi ve beceriyle olan ilişkisi sonunda sanatsal yaratıcılığa bağlanır Ancak sanatsal ve yaratıcı bir guumlccedil olmasına rağmen onun yıkıcı youmlnuuml her zaman varlığını korur Bu konuda Şerif Mardinrsquoin ilginccedil bir accedilıklaması vardırldquorsquoDaemonicrsquo insan şahsiyetinin tuumlmuumlnuuml bir dalga gibi kaplama potansiyeli taşıyan herhangi bir tabii eğilimdir Cinsiyetin kudreti yaratıcının inadı kızgınlığın yakıcılığı iktidar hırsı insanın ldquodaemonicrdquo uzantılarının oumlrnekleridir lsquoDaemonicrsquo bir nesne olmaktan ccedilok saklı bir guumlccedil insanın yaratıcı ve kahredici guumlcuumlnuumln muumlşterek kaynağıdır İnsan davranışının derinliklerine nuumlfuz etme insanın lsquodaemonrsquounu şuurunda kabul etmeye ve anlamaya bağlıdırhelliprdquoDaemonrdquoun kabul edilmediği maskelendiği ve yalnız ldquokoumltuumlrdquo ile bir tutulduğu uygarlıklarda edebiyat ve sanat yuumlzeysel kalmaya mahkumdur İslam (resmi) kuumlltuumlruumlnde (tasavvufun dışında kalan Ortodoks Şeriatccedilılıkta) ve bu arada Osmanlı kuumlltuumlruumlnde ldquoDaemonrdquo ldquoşer-şeytanrdquola bir tutulduğundan yaratıcı bir guumlccedil olarak ortada yokturhellip Mardin Şerif lsquoAydınlarrsquo Konusunda Uumllgener ve Bir İzah Denemesi Toplum ve Bilim Dergisi No 24 (Kış 1984) s 13-15 Bu meseleyle ilgili olarak F G Lorcarsquonın ldquoDuende Kuramırdquona da bakılabilir Bkz Lorca F G ldquoDuende Kuramı ve Oyunurdquo Kanlı Duumlğuumln - Program Dergisi İstanbul Devlet Tiyatrosu 1999 Lorcarsquonın duende kavramının bir ayağı Arap kuumlltuumlruumlne dayanmaktadır Yine Arap muumlziğindeki Tarab kavramı daimon konusuyla yakından bağlantılıdır Bu konuda bkz Racy A C Arap Duumlnyasında Muumlzik Tarab Kuumlltuumlruuml ve Sanatı Ccedilev Serdar Ayguumln Ayrıntı Yayınları İstanbul 2000 96 Nişanyan 2004 ldquoMelekerdquo Maddesi

52

Platon Şoumllenrsquode [Symposium] Erosrsquou bir daimon olarak tanımlarken daimonrsquonun ne

olduğuna dair biraz daha accedilık bilgiler verir

mdash Nedir oumlyleyse sevgi [Eros] Oumlluumlmluuml bir varlık mı mdash Hiccedil de değil mdash Ne oumlyleyse mdash Demin dedim ya ikisinin ortası oumlluumlmluuml ile oumlluumlmsuumlz arası bir şey mdash Evet ama ne mdash Buumlyuumlk bir cin [daimon] Sokrates ccediluumlnkuuml cin [daimon] dediğimiz tanrı ile insan arası bir varlıktır mdash Ne iş goumlruumlr bu cinler mdash İnsanlardan tanrılara tanrılardan insanlara haberler soumlzler goumltuumlruumlp getirirler

dileklerimizi adaklarımızı onlar ulaştırır tanrılara onlar getirir bize tanrıların buyruklarını kurbanlarımızın karşılığını Tanrı ile insan arasındaki boşluğu dolduran cinler buumltuumlnuumln buumltuumlnluumlğuumlnuuml kurarlar Onlardan gelir buumltuumln bilicilerin bilgisi rahiplerin kurbanları kehanetleri falları buumlyuumlleri uumlfuumlruumlkleri gereğince başarma sanatı Aslında tanrı insana karışmaz [hellip] Buumltuumln bunları bilende tanrı soluğu vardır [hellip bunları bilen daimonrsquolu bir adamdır ] Bunları değil de başka şeyleri bilen işi sanatı ne olursa olsun bir zanaatccedilı olmakla kalır Bu cinler hem pek ccedilok hem de pek ccedileşitlidir Sevgi de [Eros] onlardan biridir97

Platonrsquoun buradaki tanımı bir ccedileşit ldquoaracırdquo işlevi goumlren varlıktır Yine İslamiyetrsquoteki

melek kavramına benzer bir tanımlamadır bu Platon yine benzer bir şekilde

Phaidonrsquoda insanlara doğumunda verilen bir ldquomelekrdquo olarak tanımlar daimonrsquou

Buna goumlre daimonlar insanın doğumundan oumlluumlmuumlne kadar ona refakat etmektedir

İnsan oumlluumlnce daimonun son vazifesi onu Hadesrsquoe goumltuumlrmektir98

Herakleitos 119 fragmanda ldquoinsanın ethosu onun daimonudurrdquo diyerek kelimenin

daio [ve theos - tanrı] koumlkuumlne goumlnderme yapıyor gibidir Cengiz Ccedilakmak Tuumlrkccedile

ccedilevirisinde soumlzcuumlğuuml kader olarak ccedilevirmeyi uygun bulmuş Ccedilakmak bu ccedilevirinin

nedenini şu şekilde accedilıklıyor

Daimon bu fragmanda ldquokişisel kader takdir edilen payrdquo anlamlarına gelir Soumlzcuumlğuumln koumlkeninde ldquopaylaştırmak bahşetmekrdquo anlamları bulunur99

97 Platon (Eflatun) Şoumllen Ccedilev Azra Erhat Sabahattin Eyuboğlu Remzi Kitabevi İstanbul 1958 Sat 202d-e 98 Platon Phaidon sat 107d 99 Herakleitos Fragmanlar Ccedilev Cengiz Ccedilakmak Kabalcı Yayınevi İstanbul 2005 s275 Buradaki tam ccedileviri şu şekildedir ldquoİnsanın karakteri kaderidirrdquo[ἦθος ἀνθρώπῳ δαίμων] Aynı fragman Suad Y Baydur tarafından ise şoumlyle ccedilevrilmiş ldquoHuy insan iccedilin daimondurrdquo Baydur fragmana duumlştuumlğuuml dipnotta ndashGoethersquoden bir alıntı yaparak- buradaki daimonrsquoun insandaki değişmez nitelik olduğunu gtgtgt

53

Eğer insanın ethosu aynı zamanda onun daimonu yani ona bahşedilmiş kaderiyse

Greklerin daimon soumlzcuumlğuumlnuuml bizden ccedilok farklı bir şekilde anladıkları ortadadır Eğer

daimonu tanrı ile insan arasındaki bir aracı guumlccedil olarak okursak Herakleitosrsquoun

soumlzuumlyle ne kastettiği biraz daha accedilıklık kazanabilir Buna goumlre daimon insanın

karakterini belirlemekte onun ethosuna suumlrekli olarak ndashiyi ya da koumltuuml- etki

etmektedir Bu oumlyle bir guumlccedil olarak anlatılır ki insan daimonun etkisine karşı

koyamamaktadır

ldquoHomerosrsquota kahramanlar buumltuumln o olağanuumlstuuml canlılıkları ve eylemlerine rağmen kendilerini her durumda oumlzguumlr failler değil başka guumlccedillerin kurbanı ya da pasif araccedilları olarak hissederlerhellip Kendi duygularını bile kontrol edemeyecek olduğunu hissederler Bir duumlşuumlnce bir duygu bir duumlrtuuml gelir eyleme geccediler ve kısa bir suumlre sonra keyiflenir ya da acı ccedileker Bir Tanrı onu esinlendirir ya da koumlr eder Zenginleşir sonra yoksul olur belki koumlle edilir Hastalıklı gibi kentten suumlruumlluumlr ya da savaşta oumlluumlr [Evren] ilahi olarak duumlzenlenmiştir ve onun payı ccediloktan dağıtılmıştırrdquo100

İnsanın iyi ya da koumltuuml oluşuna onun eylemlerine neredeyse tamamen huumlkmeden

daimon anlamının yanı sıra soumlzcuumlğuumln koumlkuuml olduğu oumlne suumlruumllen daio ldquokemirmek

yutmakrdquo anlamlarına da gelmektedir101 Daimonun lsquokaderrsquo olarak ccedilevrilmesinin

nedeni budur insanları yutan kemiren şey insanın yazgısı yani onun

mukadderatıdır Mukadder soumlzcuumlğuumlnuumln ldquodeğer biccedililmişrdquo ldquomiktarı tayin edilmişrdquo

ldquotakdir edilmişrdquo anlamları duumlşuumlnuumllduumlğuumlnde daimonun ldquopay dağıtmardquo ldquokaderrdquo

ldquoinsanları yutmardquo ldquoinsanın doğumundan itibaren yanında olmardquo gibi anlam

gruplarının birbiriyle ilişkisi biraz daha accedilıklık kazanmış olur

Herakleitosrsquoun soumlzuumlndeki ethos soumlzcuumlğuumlnuumln yalnızca karakter olarak ccedilevirmenin

doğru olmadığını burada hatırlatmamız gerekiyor Ccediluumlnkuuml ethos ldquoaşina olunan yerrdquo

ima eder Bkz Kranz Walter Antik Felsefe Metinler ve Accedilıklamalar Ccedilev Suad Y Baydur Sosyal Yayınlar İstanbul 1994 s 68 73 Heidegger ise fragmanı şu şekilde ccedilevirir ldquoİnsan varolduğu muumlddetccedile tanrının yakınında ikamet ederrdquo(GA9 354-355) Aktaran Gall Robert S ldquoInterrupting Speculation The Thinking of Heidegger and Greek Tragedyrdquo Continental Philosophy Review 36 Kluwer Academic Publishers Netherlands 2003 s 183 100 Onians R B Origins of European Thought about the Body the Mind etc Cambridge 1951 p 302 aktaran Douglas Mary Purity and Danger An Analysis of Concepts of Pollution and Taboo New York Praeger 1966 s 104 101 Bkz Peters 2004 ldquodaimonrdquo maddesi

54

iccedilinde ikamet edilen mekacircn anlamına da gelmektedir102 İccedilinde olduğumuz bu şey ise

bizi her youmlnden etkileyen eylemlerimizi belirleyebilen bir guumlccedil olan daimondur

Heidegger Herakleitosrsquoun bu soumlzuumlnuuml Yunancadan oldukccedila ldquomodern bir duumlşuumlnce

tarzırdquoyla ldquoccedilevirdiğimizirdquo duumlşuumlnuumlyor103 ldquoİnsanın ethosu onun daimonudurrdquo ccedilevirisi

bu yuumlzden Herakleitosrsquoun kastettiği anlamı tam olarak ifade edemiyor Heidegger

oumlncelikle ethosrsquoun ldquoiccedilinde oturulan yerrdquo anlamında olduğunu oumlzellikle vurgular

Ethos insanın iccedilinde ikamet ettiği accedilık bir alan anlamına gelmektedir Bu accedilıklık

insanın oumlzuumlne dair olanın goumlruumlnuumlşe gelmesine olanak sağlar bu accedilıklık sayesinde

insan goumlruumlnuumlşe gelir Daseinrsquoın iccedilinde ikamet ettiği yer insanın oumlzuumlne dair olanın

goumlruumlnuumlşe gelişini barındırır Heideggerrsquoe goumlre bu oumlz Herakleitosrsquoun cuumlmlesinde

daimon yani tanrı olarak ifade edilir Heidegger fragmanı soumlyle ccedilevirir ldquoİnsan insan

oldukccedila tanrının yakınında ikamet ederrdquo104 İlerleyen kısımlarda ifadeyi

yorumlayarak daha da accedilık kılar İnsanın iccedilinde ikamet ettiği onun iccedilin tanıdık

bildik olan [familiar] accedilıklık tanınmayan bilinmeyenin [unfamiliar] daimonun

tanrının kendini goumlruumlnuumlr kıldığı yerdir105

Birinci koro şarkısının sonunda Antigonersquonin sahneye gelişi uumlzerine Korobaşı

ldquogoumlzlerine inanamazrdquo kendisinin bir ldquodaimonun etkisinderdquo olabileceğini duumlşuumlnuumlr

[377] Kral Oidipusrsquota Koro goumlzlerini ccedilıkaran Oidipusrsquoa ldquohangi daimonrsquoun onu buna

zorladığınırdquo sorar [Kral Oidipus 1325] Oidipusrsquoun cevabı Apollon olur Kullanıma

daha yakından bakıldığında daimonrsquoun belirli bir tanrıdan ccedilok zorlayıcı bir guumlccedil

olduğu anlaşılır ccediluumlnkuuml aynı satırdaki epairocirc fiili ldquoheyecanlandırmakrdquo ldquoteşvik

etmekrdquo ldquozorlamakrdquo anlamlarına gelmektedir Diğer taraftan Antik Yunanrsquoda

tanrılardan gelen ccedilılgınlık ccedileşitleri belirlidir Oumlrneğin Aphrodite ve Erosrsquoun cinsel

Musarsquoların sanatsal Dionysosrsquoun rituumlelistik veya bilinccedilli cinnet ve Apollonrsquoun da

kehanetsel veya biliş guumlcuuml bakımından etkileyiciliği bilinmektedir106 Dolayısıyla

102 Bkz Peters 2004 ldquoEthosrdquo maddesi 103 Heidegger Martin Pathmarks Trans William Mcneill Cambridge University Press Cambridge 1998a s 269 104 Heidegger 1998a s 269 105 Heidegger 1998a s 271 106 Bkz Dodds 1951 s 64

55

burada Oidipus bir tanrının adını ansa da ona daimonik bir işlev yuumlklediği accedilıktır

Ccediluumlnkuuml ardından ekler ldquoAma kendi ellerimdi goumlzlerimi karartanrdquo107

İster tanrısal bir guumlccedil anlamına gelsin isterse bizatihi tanrının kendisine referans

versin daimonrsquoun insanı ndashiyi ya da koumltuuml olarakndash etkilediği onu zorladığı ve eyleme

teşvik ettiği kesindir Ama bu guumlcuuml son kertede dışsal bir guumlccedil olarak da duumlşuumlnmemek

gerekir Houmllderlin Patmos adlı şiirinin başında soumlyle diyor ldquoTanrı yanı başımızda

ama yine de kavramak zor onurdquo108 Herakletiosrsquoun soumlzuumlnuuml boumlyle anlamak daha doğru

olabilir

Yunan aydınlanmasının başladığı bir doumlnemde [MOuml 399] Sokratesrsquoin oumlluumlm cezasına

ccedilarptırıldığı davada daimonrsquoun konuya dahil edilmesi bizim iccedilin manidardır

Bilindiği gibi Sokrates kendisiyle konuşan yol goumlsteren bir iccedil sesin bir

daimonrsquounun olduğunu soumlylemiştir Bu daimon sonrasında kendisine bela olmuş

başka gerekccedilelerle birlikte inanccedilsızlığı ve genccedilleri koumltuuml yola suumlruumlklediği iddialarıyla

yargılanarak oumlluumlm cezasına ccedilarptırılmıştır Platon bu suumlreci Savunma [Apologia] adlı

eserinde anlatır Burada Sokrates daimonrsquodan şoumlyle bahseder

Bana gelen [hellip] tanrısal ve tinsel bir sesten [daimonion gignetai (phocircnecirc)] ccedileşitli zamanlarda ve ccedileşitli yerlerde soumlz ettiğimi duymuşsunuzdur Bana ilkin ccedilocukluğumda gelmeye başlayan bu ses ne zaman gelse beni yapmayı duumlşuumlnduumlğuumlm şeyde durdurur ama hiccedilbir zaman bir şey yapmamı buyurmaz109

Sokratesrsquoin daimonrsquoları iyi olarak niteleme gayretleri işe yaramaz Artık daimonların

tanrı ile insan iyi ile koumltuuml arasındaki muğlacirck ve belirsiz pozisyonları belirlenmeye

ve sabitlenmeye başladığı bir ccedilağ başlamaktadır Daimonlara muğlacirck konumlarından

dolayı koumltuuml bir yer biccedililir Aristotelesrsquote Eudaimonia terimi belki de bu yuumlzden

ortaya ccedilıkmıştır Eu yani iyi oumlneki ile daimonia lsquooumltekirsquonden ayrılmış olur boumlylece

Daimonrsquoun İngilizcede demon [şeytan] demonical [şeytani] anlamlarına gelecek

şekilde kullanıldığını goumlruumlruumlz Soumlzcuumlğuumln olumsuz anlamlarıyla sınırlanmasının

107 Sofokles Kral Oidipus Ccedilev Guumlngoumlr Dilmen Mitos-Boyut Yayınları İstanbul 2002 sat 1331 108 Houmllderlin Friedrich Poems of Friedrich Houmllderlin Trans and Ed James Mitchell Ithuriels Spear San Francisco 2004 s 39 109 Platon Savunma Ccedilev Aziz Yardımlı Deniz Canefe İdea Yayınevi 1997 sat 31d s 26

56

nedenini yukarıda soumlzuumlnuuml ettiğimiz ldquoYunan aydınlanmasınınrdquo yanı sıra Latince ve

Hıristiyanlık etkisinde de aramak gerek

Klasik Latincede daimon genellikle ldquogeniusrdquo veya bir yerin ya da insanın koruyucu

cini anlamına gelen ldquogeniirdquo olarak ccedilevriliyordu Fakat ikinci yuumlzyıldan itibaren

daimon ldquoiyirdquo niteliğinden sıyrılarak başlı başına koumltuumlcuumll bir guumlccedil kaccedilınılması

gereken bir şey olarak goumlruumllmeye başlandı Bunun en buumlyuumlk nedeni daimon ile eros

arasında kurulan yakın bağlantıydı Bu duumlşuumlnceye goumlre daimon şehvetle ya da

cinsellikle ilgili bir itkiydi Latince bu farkı iyice belirginleştiriyordu ccediluumlnkuuml ldquogeniusrdquo

yani cin soumlzcuumlğuumlnuumln koumlkeni ldquogenerordquo uumlretmek babası olmak yaratmak yaşama

getirmek anlamlarına gelmektedir110 Soumlzcuumlğuumln Erosrsquola bağlantısı hatta

oumlzdeşleştirilmesi semavi dinlerin cinselliğe bakışıyla birlikte iyice belirginleşmiş

goumlruumlnuumlyor

Yahudi-Hıristiyan kuumlltuumlruumlnde Eros ccedilocuklaştırıldı ya da yasaklandı daemonik koumltuuml etkileri olan şeytan ile tanrısal haberciler olarak ikiye ayrıldı Daemonrsquoun tanrı ile insan arasında bir varlık olarak goumlruumllduumlğuuml pagan duumlşuumlncesindeki muğlacircklığa karşın Yahudi-Hıristiyan kullanımında bu konumsal muğlacircklık kutuplaştırıldı ve cennetle cehennem iyiyle koumltuuml arasında kapatılamaz bir uccedilurum oluştu 111

Daimonu Greklerin nasıl anladığını bulabilmenin yolu semavi dinlerin soumlzcuumlğe

kattığı salt olumsuz anlamı ifşa etmekten geccediliyor Freud Das Unheimliche [Tekinsiz]

adlı makalesinde Arapccedila ve İbranicede tekinsizin ldquodaemonischerdquo lsquoşeytanirsquo ve

lsquokorkunccedilrsquo bir guumlccedil olarak tanımlandığını not almıştır112 Bu durumun semavi dinlerin

evreni ldquoduumlzenlemerdquo eğilimlerinden kaynaklandığı soumlylenebilir Kısacası semavi

dinler (bir yandan reddetme diğer yandan iccedilerme ilişkisinde oldukları) antik pagan

kuumlltuumlruumlndeki muğlacirck varlıklara belirli bir ldquoyerrdquo vererek onları sabitlemeye ccedilalışırlar

110 Bkz Cardaci P Francis Demon Daimon and Evil A Study of The Daemonic Element in Goethe Dostoevsky Gide and Mann Yayınlanmamış Doktora Tezi University of Maryland Michigan 1972 s 5 111 Barkan Leonard The Gods Made Flesh Metamorphasis and The Pursuit of Paganism New Haven CT Yale University Press 1986 s 99 aktaran Nicholls Angus Goethersquos Concept of The Daemonic After The Ancients Camden House NY 2006 s 13 112 Freud 1999 s 328

57

Zamansal ve mekacircnsal olarak bir muamma olan antik daemonlar anlaşılmaz bir şekilde insanın hem iccedilinde hem de dışında olabiliyorlardı Yeni Ahitrsquoin neticesinde tamamen insan ruhunda iccedilselleştirilmiş bir hale geldiler113

Daimonrsquoun rasyonel duumlşuumlncenin etkisinden ve aynı zamanda semavi dinlerin

olumsuz tanımlama ccedilabalarından kurtulmaya başlaması romantizmle ve oumlzellikle de

Goethe ile başlamış goumlruumlnuumlyor Hamann ve Herderrsquoin yapıtları sayesinde daimon

duumlşuumlncesiyle tanışan Goethe eserlerinde bu ilkeyi derinlemesine işlemiştir Goethe

Şiir ve Hakikat [Dichtung und Wahrheit] adlı otobiyografisinin son boumlluumlmuumlnde ldquobu

dehşetli ilkerdquo dediği daimonik olanın etkisinden fantastik yaratım iccediline girerek

kurtulma yolları aradığını soumlyler114 Eckerman ile soumlyleşilerinde buumltuumln buumlyuumlk

adamları karakterize eden şeyin daimon olduğunu belirten Goethe yine Şiir ve

Hakikat iccedilinde daimonu şoumlyle tanımlıyor

Herhangi bir duumlşuumlnce kavrayamıyordu onu hatta bir soumlzcuumlk yoktu onu anlatacak Bu şey tanrısal değildi ccediluumlnkuuml akıl almaz goumlruumlnuumlyordu insan değildi ccediluumlnkuuml anlayışı yoktu şeytani değildi ccediluumlnkuuml faydalıydı melek gibi değildi ccediluumlnkuuml koumltuumlcuumll hazları accedilığa ccedilıkarıyordu [hellip] bizi sınırlayan buumltuumln limitleri delip geccedilmiş gibiydi Varlığımızın en temel unsurlarıyla alay ediyormuş gibiydi zamanı kısaltıyor uzamı genişletiyordu [hellip] Buumltuumln diğer ilkelerin ortasına giren onları ayıran ama aynı zamanda onları birbirine bağlayan bu ilkeye ben ldquodas Daemonischerdquo ismini verdim115

Hesiodosrsquoun ilk kullanışından guumlnuumlmuumlze gelene kadar daimonrsquoun anlamlarının

ccedileşitliliğine baktığımızda aslında tuumlmuumlnuumln birbirleriyle bağlantısını goumlrmek

muumlmkuumln Bizi burada ilgilendiren ise daha ccedilok daimonun hem fonetik hem de

anlamsal olarak deinon ile olan bağlantısı Heideggerrsquoin bu iki soumlzcuumlk arasında bir

bağ olduğunu duumlşuumlnmektedir Geniş kapsamlı bir daimon analizi yaptığı Parmenides

derslerinde Platonun Devletinin son boumlluumlmuumlndeki Er soumlyleninde topos daimonios

[damimonlu bir yer] ifadesinin geccediltiğini hatırlatır Aynı şekilde Aristotelesrsquoin

daimonia terimini ldquoaşırırdquo [excessive] ldquohayret vericirdquo [astounding] ve aynı zamanda

ldquozorrdquo [difficult] anlamlarında kullanışına referans vererek daimonion kelimesini

113 Lukacher Ned Daemonic Figures Shakespeare and The Question of Conscience Ithaca NY Cornell University Press 1994 s 32 aktaran Nicholls 2006 s 13 114 Bkz Cardaci 1972 s 7 115 Goethe Goethes Werke V Frankfurt am Main İnsel 1966 s 699-700 Aktaran Cardaci 1972 s 8

58

tekinsiz [uncanny nicht-Geheure] veya olağanuumlstuuml [extraordinary - das Ungeheure]

olarak ccedilevirir 116

Daimonion bu yuumlzden Heideggerrsquoin birkaccedil yıl oumlncesinde (GA 26 211n) oumlne suumlreceği gibi varlığa işaret eder daimon (ve onun Grekccedilede ldquotanrırdquo ya da ldquoilahirdquolere referans veren akraba soumlzcuumlkleri [theos theoi tuche ate vb]) goumlruumlnmez ve kavranamaz bir varlığı goumlsterir(GA 54 173ndash174) [] Heidegger daimon ile daio arasındaki ilişkiye dikkati ccedileker daiorsquoyu ldquodışavurmak ve goumlstermek anlamıyla mevcut olmakrdquo olarak ccedilevirir Bu hem ldquobakışrdquo ya da ldquodış goumlruumlnuumlş goumlruumlnuumlm bir şeyin iccedilinde kendini goumlsterdiği bir şey iccedilinde kendini sunduğu dış goumlruumlnuumlş (GA 7 46) anlamlarına hem de aksana bağlı olarak ldquotanrıccedilardquo anlamlarına gelen thea soumlzcuumlğuuml ile ilişkilidir Aynı zamanda theaon (iccediline bakmak incelemek) ve theion (ilahi) anlamlarıyla da bağlantılıdır Bu şekilde daimon goumlruumlnuumlşe gelen ve kendisine saygıyla baktığımız bir tanrı olarak accedilığa ccedilıkar(Krş GA 7 284) Bu bir huşu (aidos) ve saygınlık (kharis) figuumlruumlduumlr Duumlzenin şaşırtıcı varlığı olarak beliren tekinsiz [uncanny Unheimlich] yapıtta bir tanrı olarak yer biccedilim ve isim bulur117

Ama aynı zamanda hem daimon hem de deinon Grekler iccedilin olağanın sıradanın

tanıdık olanın iccedilinde bulunur Heidegger bunu oumlzellikle vurgular Oumlrneğin tekinsiz

olağan şeylerde kendini goumlsterir ccediluumlnkuuml Heideggerrsquoe goumlre tekinsiz iccedilinde yer aldığı

ldquoolağanırdquo ima eder olağan olanla aynı karakterdedir118 Olağanın iccedilinde varlık bulan

ama olağanın olağanuumlstuumlluumlğuumlnuuml goumlsteren bu muğlacirck varlıklar bu halleriyle ldquoinsanın

oumlzuumlne dair muğlacircklığınrdquo kendini goumlruumlnuumlr kılmasına başka bir deyişle ifade

bulmasına yardımcı olan guumlccedillerdir Tragedyalarda genellikle bir tanrı yarı tanrı

formunda goumlruumlnen bu daimonlar aslında insanın bizatihi kendi varlığında bulunan

olağanuumlstuumlluumlğuuml goumlsterirler Yukarıdaki uzun alıntıda ayrıntılı olarak accedilıklandığı uumlzere

daimon ile deinonrsquoun bağlantısı onların bir ccedileşit ldquoarardquo boumllgede varolmalarıyla da

ilintilidir Her ikisi de her zaman kesin tanımlamalarımızın dışında kalan bir aralıkta

bir lsquoararsquonın varlığı olarak kendilerini goumlsterirler

Heideggerin dediği gibi [daimonrsquolar] varlığın bizatihi kendisinin dipsiz boşluğunda tanrının zuhur etmesidir (GA 65 416) Kral Oidipusta Apollon Oidipusun kim olduğuyla kendini bilmesi arasındaki aralıkta ortaya ccedilıkar

116 Heidegger Parmenides Trans Andreacute Schuwer Richard Rojcewicz Indiana University Pres Bloomington-Indianapolis 1992 s 99-100 117 Gall 2003 s 182-83 Alıntıda Aristotelesrsquoin bahsi geccedilen daimon tanımlaması doğrudan değildir Aristoteles burada -Nikomakhosrsquoa Etikrsquote- filozofları tasvir ederken bu sıfatları kullanır ve sonunda bunların daimonik olduğunu soumlyler 118 Bkz Heidegger 1992 s 102 vd

59

Sophoklesin Aiasında Athena oumlnceki Aias ile şimdiki arasında sahneye girer Oresteiada Atreusoğullarına musallat olan daimon baba ile kız karı ile koca oğul ile ana eski ile yeni duumlzen arasında oluşan ayrılıktan ccedilıkar Oldukccedila sıradan bir şekilde bir yılan sokması sonucu oluşan Philoktetesrsquoteki derin yaradan ilahi bir plan ortaya ccedilıkar119

Bu ldquoarardquo boumllgelerin anlaşılmaları zor ve belirsizliklerle dolu olduğu ortadadır bu ara

boumllge tam da bu yuumlzden trajik olanın boumllgesidir Kahraman daha oyun başlar

başlamaz daimonik boumllgeye (topos daimonios) duumlşer Elinden gelen buumltuumln ccedilabayı

goumlsterse de daimonların etkisiyle sınır aşımına suumlruumlklenir Ya da daha oyun başlar

başlamaz zaten sınır geccedililmiştir İnsanın duumlnyaya gelişiyle başlayan suumlreccedil de tıpkı

boumlyledir İnsan doğar doğmaz sınırı geccedilmiştir Bu yuumlzden Yunan tragedyasının

bilgeliği ldquohiccedil doğmamış olmayırdquo diler insan yaşamının bu muğlacirck niteliğini de

ccedileşitli temaların goumlruumlnuumlmuuml altında seyircisine ima etmeye ccedilalışır

Oumlrneğin Deianeirarsquonın başına gelen budur İronik bir şekilde onun ldquooumllccediluumlsuumlzrdquo hataları

ldquooumllccediluumlluumlrdquo olma arzusundan kaynaklanır120 Sophoklesrsquoin Elektrarsquosında hem

sağduyunun ihtiyatlı davranışın [Khrysothemis] hem de akılsızlığın duumlşuumlncesizliğin

[Elektra] trajik bir şekilde bir araya gelişine şahit oluruz Khrysotemis kız kardeşinin

haklı olduğunu kabul eder buna rağmen onu duumlşuumlncesizlikle succedillar

ldquoAdalet benim dediklerimde değil senin duumlşuumlnduumlklerindedir ama huumlr yaşamak istiyorsan sana buyuran kimselere her şeyde uyman lazımrdquo121

Diğer taraftan Elektra da onun ccediloumlzuumlmsuumlz bir konumda olduğunu duumlşuumlnmektedir Ona

goumlre Khrysotemis ya aklını yitirmiştir ya da akıllıdır fakat unutmayı tercih etmiştir

Her ikisi iccedilin de bir bedel oumldemek zorundadır [345-46 ve 1027] Bu yuumlzden yalnızca

Elektrarsquonın kendi duumlşuumlncesizliği değil Khrysotemisrsquoin akıllılığı da trajik bir hatadır

Elektra bunu bir ldquodeinonrdquo olarak tanımlar [bkz 341 ve 1039] Elektra kardeşine

ldquoAklına hayranım ama korkaklığından nefret ediyorumrdquo [1027] ve ldquoYazık ki bu

kadar iyi soumlyluumlyor da gene yanılıyorsun [How terrible [deinon] it is that one who

119 Gall 2003 s 184 120 Bkz Sophokles Trakhis Kadınları Ccedilev Şaziye Berin Kurt Maarif Vekaleti 1941 121 Sophokles Elektra Ccedilev Azra Erhat Milli Eğitim Basımevi 1946 s 19 sat 338-39 (Bu ccedileviride satır numarası kullanılmamıştır)

60

speaks so well should be so wrong ]rdquo122 [1039] dediğinde bize trajiğin ne olduğunu

hatırlatır

Daimon ile deinon arasında bir bağ kurulabilir mi sorusu uumlzerine duumlşuumlnuumlyorduk

Tragedya metinlerdeki oumlrnekler ile Heideggerrsquoin accedilıklamaları bu konuda doğru yolda

olduğumuzu bize goumlsteriyor Her iki soumlzcuumlğuumln de aynı koumlkten geldiği ve aynı ldquoarardquo

boumllgenin ifadesi olduğu accedilıktır Şimdi her iki soumlzcuumlğuumln oumlluumlmle bir bağlantısının olup

olmadığını sormamız gerekiyor

Sonuccedilta Heideggerin ccediloumlzuumlmlemesinden daimonun ndashlsquotekinsizrsquoden [uncanny] lsquotanrılarrsquoa [gods] lsquokorkunccedilrsquoa [terrible] ve lsquoen acayip tuhafrsquoa [strangest] kayan- muğlacircklığının Yunan tragedyasındaki karmaşık [complex] tasvirine ccedilok uygun olduğunu goumlrebiliriz Heideggerin daimon ve deinon ccediloumlzuumlmlemesinin soumlylediği şey tragedyanın bize eylemlerimizde ve eylemlerimizle ortaya ccedilıkan ezici karşı konulmaz başa ccedilıkılmaz ve tamamen kontroluumlmuumlzuumln dışında olan ilahi bir şeyi goumlsterdiğidir Bizler tekinsiz ve acayibin havalisinde ikamet ettiğimizi tragedya sayesinde keşfederiz123

Heideggerrsquoin Parmenides derslerinde topos daimoniosrsquoa yaptığı atıf bu accedilıdan

boşuna değildir Bu atıf bize daimon-deinon ikilisinin oumlluumlmle bağlantısını

kurabileceğimiz yolu accedilar

Heideggerrsquoin felsefesinin temel taşlarından olan bir soumlzcuumlk vardır aletheia124 Bu

Grekccedile soumlzcuumlğuumln genellikle hakikat ve doğruluk olarak ccedilevrildiğini goumlruumlruumlz Oysaki

Heidegger bunun yerine gizlenmemişlik [Unverborgenheit] soumlzcuumlğuumlnuuml tercih eder

Ccediluumlnkuuml ona goumlre aletheia iccedilindeki lethersquoyi de hatırlatmaktadır125 Heideggerrsquoe goumlre

Grekler her defasında gizsizlikten [aletheia] bahsederken gizi [lethe] de dile

getirmektedirler Hatta lethe aletheiarsquoya goumlre oumlnceliklidir

122 İngilizce ccedileviri iccedilin bkz Sophocles The Plays and Fragments Part VI The Electra Tr With Critical Notes and Commentary R C Jebb Cambridge University Pres Cambridge Leipzig New York 1894 s 143 123 Gall 2003 s 185 124 Aletheia hakikat doğruluk meydana ccedilıkma accedilığa ccedilıkma gizinden ccedilıkma goumlruumlnme vs Bkz Peters 2004 Aletheia maddesi s 32 Lethe Cehennemde akan nehirlerden biri Unutma ırmağı Platonrsquoun devletinde anlatıldığına goumlre oumlluumller duumlnyaya yeniden gelmeden oumlnce bu ırmağın suyundan iccedilerler ve boumlylece ldquooumlteki duumlnyardquoda goumlrduumlklerini unutarak yeniden duumlnyaya gelirler Bkz Platon Devlet Ccedilev Huumlseyin Demirhan Sosyal Yayınlar İstanbul 2002 sat 621a s 396 Ayrıca bkz Can Şefik Klasik Yunan Mitolojisi 6 baskı Ty İnkılacircp Yayınevi İstanbul s 443 150 125 Bu bize mahrem namahrem soumlzcuumlkleri arasında kurduğumuz ilişkiyi de hatırlatacaktır

61

Oumlncelikle gizsizlik soumlzcuumlğuumlnde giz olarak bir şeye youmlnlendiriliriz Gizsizlikte neyin oumlnce gizli olduğu kimin gizlendiği ve gizin nasıl gerccedilekleştiği gizin nerede ne zaman ve kime verildiği buumltuumln bunlar belirsiz kalır126

Agamben Heideggerrsquoden yaptığı bu alıntının ardından ldquogizsizliğin bu sırrınınrdquo yani

ldquoaletheiarsquoya huumlkmeden lethersquoninrdquo accedilıklanması gerektiğini belirtir Lethersquonin

aletheiarsquodaki varlığı bizatihi varlığa en başından itibaren dahil olan bir

varolmayanın hiccedilliğin ve yokluğun varlığıdır Cuumlmlemiz her ne kadar paradoksal

olsa da işin iccediline yokluğun ve hiccedilliğin girdiği yerlerde bunun kaccedilınılmaz olduğunu

biliyoruz Heidegger bunu Metafizik Nedir başlıklı konferansında accedilıklamaya

ccedilalışmıştı Diğer taraftan yine aynı konuşmada ldquovarlığın hiccedilliğin iccedilinde ikamet

ettiğinirdquo de ileri suumlrmuumlştuuml Heidegger Konuşmanın temel ccedilerccedilevesini varlık ile

yokluğun hiccedilliğin ortak koumlkeni sorunu oluşturuyordu Buna havf kavramını

tartışırken değinmiştik Giz ile gizsizlik arasında burada karşımıza ccedilıkan şey de

varlık ile yokluk arasında kurulan bu tuumlrden bir ilişkidir Tıpkı unheimlich olanın

iccedilinde heimlich olanın hatırlanması gibi gizlenmemişlik iccedilinde de giz kendini belli

belirsiz goumlsterir Freud bunu bastırılmış olanın accedilığa ccedilıkması olarak adlandırıyordu

Peki bastırılmış olan nedir Tek kelimeyle oumlluumlm Kendimizi tekinsiz hissettiğimizde

daimonik bir guumlccedille sarsıldığımızda lethe ırmağından iccedilmeden oumlnce goumlrduumlğuumlmuumlz yeri

topos daimoniosrsquou ldquoağaccedilsız ot bitmez unutma ovasınırdquo [Devlet 621 a] hatırlarız

Kendi oumlluumlmuumlmuumlzuuml yokluğumuzu ya da iccedilinde yuumlzduumlğuumlmuumlz hiccedilliği ldquohatırlarızrdquo

Kendisinden suumlrekli kaccediltığımız şeylere yakın durarak unutmaya ccedilalıştığımız şey bir

anda gelir ve bizi bulur Bastırdığımız şey uumlstuuml oumlrtuumllen giz accedilığa ccedilıkmış bir an iccedilin

bize goumlruumlnuumlr olmuştur Freud heimlich olanın Unheimliche doumlnuumlşmesini bu tuumlrden

ldquobastırmardquo suumlreci olarak goumlruumlyordu Freud ldquobastırmardquo ve ldquobastırılmış olanın accedilığa

ccedilıkmasırdquo arguumlmanını oumlluumlm konusunda da temel arguumlman olarak kullanmıştır

Freud Haz İlkesinin Oumltesinde ile Ben ve İd adlı makalelerinde insandaki iki duumlrtuumlden

soumlz eder Yaşam ve oumlluumlm duumlrtuumlsuuml127 Freud canlılarda bu iki duumlrtuumlnuumln suumlrekli bir

126 Heidegger Gesamtausgabe 29-30 Die Grundbegriffe der Metaphysik Welt ndashEndlichkeit- Einsamkeit Klosterman Frankfurt am Main 1983 s 19 Aktaran Agamben Giorgio Accedilıklık İnsan ve Hayvan Ccedilev Meryem Mine Ccedililingiroğlu 1 Baskı Yapı Kredi Yayınları İstanbul 2009 s 72

62

savaşım halinde olduğunu iddia eder Freudrsquoa goumlre her canlı iccedilsel nedenlerle oumllmekte

inorganik olana geri doumlnmekte ve bu durum istisnasız olarak suumlrekli

deneyimlenmektedir Kısacası tuumlm yaşamın hedefi oumlluumlmduumlr128 Buumltuumln canlılar

fırlatıldıkları yere kendilerinden neşet ettikleri maddeye (arkheye) geri doumlnmeye

youmlnelik bir duumlrtuumlye sahiptirler Freud bunu oumlluumlm duumlrtuumlsuuml olarak adlandırıyor Diğer

taraftan bu duumlrtuumlye zıt olarak başka bir duumlrtuuml daha bulunmaktadır Freudun deyişiyle

canlının kendisini yaşamının nihai amacına [oumlluumlme] kısa yoldan ulaştırabilecek olan

etkilere (tehlikelere) karşı enerjik bir şekilde savaşıyor olması paradoksurdquonu ortaya

ccedilıkaran bir duumlrtuumlduumlr bu129 Freud buna ldquoyaşamı devam ettirme duumlrtuumlsuumlrdquo demektedir

Buna goumlre canlı ne olursa olsun oumlluumlm duumlrtuumlsuumlne karşıt olarak oumlluumlmsuumlzluumlğuuml de

arzulamaktadır Oumlzellikle cinsel duumlrtuumller bu youmlndedir Freud bu yaşam duumlrtuumlsuumlne bu

yuumlzden Eros adını verir

Biyoloji tarafından desteklenen teorik muumllahazalarla organik yaşamı cansız duruma geri doumlnduumlrmek goumlrevini uumlstlenen bir oumlluumlm duumlrtuumlsuuml varsayımı ileri suumlrmuumlştuumlk Eros ise yaşamı parccedilacıklara boumlluumlnmuumlş canlı maddeyi karmaşıklaştırmak ve durmadan bir araya getirmek ve bu arada tabii ki muhafaza etmek hedefine youmlnelmişti Her iki duumlrtuuml de yaşamın ortaya ccedilıkmasıyla bozulmuş bir durumun yeniden oluşturulmasına ccedilalışırken kelimenin en dar anlamında muhafazakacircr olarak davranırlar O halde yaşamın ortaya ccedilıkışı yaşamayı suumlrduumlrmenin ve aynı zamanda oumlluumlme ulaşmaya ccedilalışmanın nedeni oluyordu yaşamın kendisi de bu iki ccedilabanın muumlcadelesi ve uzlaşmasıydı130

ldquoYaşamın ortaya ccedilıkmasıyla bozulmuş ilk durumrdquo ifadesi bizim iccedilin oumlnemlidir Bu

ilk durum yaşamın olmadığı varlığın olmadığı bir toposrsquoa goumlnderme iccedilermektedir

Heidegger Metafizik Nedir adlı konuşmasında ldquovarlığınrdquo iccedilinde bulunduğu hiccedilliğin

hiccedillenmesi anlamına geldiğini soumlyluumlyordu Freudrsquoun bu soumlzleri bize benzer bir

duumlşuumlnce biccedilimini ccedilağrıştırmaktadır Eğer hiccedilliğin hiccedillenmesi varlık demekse

lethersquonin ldquoardquo olumsuzluk oumlntakısıyla aletheia yani hakikat olmasına paralel bir

durum soumlz konusudur Boumlylece bizim iccedilin deinonrsquodan daimonrsquoa oradan da oumlluumlme

giden yol accedilılmış olur Unheimlich yani tekinsiz heimlichrsquoin bastırılmış haliydi

127 Bkz Freud Sigmund Haz İlkesinin Oumltesinde amp Ben ve İd Ccedilev Ali Babaoğlu Metis yayınları İstanbul 2001a 128 Freud 2001a s 45 129 Freud 2001a s 49 130 Freud 2001a s 99-100

63

unheimlich durumunda heimrsquoe ait bir şey hatıra geliyordu Nihai olarak diyebiliriz ki

bastırılan şey insanın heimrsquoı insanın gerccedilek toposu yani topos daimoniosrsquoudur

Burada yeri gelmişken son bir ekleme yapalım Antigone 823 satırla başlayan

konuşmasında Niobersquonin hikacircyesini hatırlatır

Bir zamanlar Frigyarsquolı Tantalosrsquoun kızı Niobersquonin Sipylos dağında nasıl feci bir şekilde oumllduumlğuumlnuuml duymuştum taşlar ağır ağır buumlyuumlyerek bir sarmaşığın birbirine giren dalları gibi onu sarmışlar131

Bu parccedila insanın inorganik maddeye doumlnuumlşmesiyle ilgili olarak okunabilir mi

Antigonersquonin yaşam itkisi yerine oumlluumlmuuml yuumlceltmesi ve nihayetinde kayaların iccediline

oyulmuş bir mezara kapatılacak olması Niobe mitinde işlenen oumlluumlmuuml ve inorganik

maddeye doumlnuumlşuuml ima ediyor olabilir mi Niobersquonin neden oumllduumlğuumlnuuml hatırlayacak

olursak Antigonersquoyle bazı koşutluklar kurabiliriz Niobe doğurduğu ccedilocukların

ccedilokluğuyla oumlvuumlnmekte soyunun asla tuumlkenmeyeceğine dair guumlven duymakta

Artemis ve Apollonrsquoun anneleri Letarsquoyı da sadece iki ccedilocuğu olduğu iccedilin

kuumlccediluumlmsemektedir Bunun uumlzerine Artemis ve Apollon Niobersquonin buumltuumln ccedilocuklarını

oumllduumlruumlr Niobe ise ccedilocuklarına ağlamaktan taş kesilir

Niobe yaşam duumlrtuumlsuumlnuumln yani Erosrsquoun karşıt guumlcuuml olan oumlluumlmle inorganik maddeye

doumlnuumlşle sonuccedillandığını goumlsteren bir mit Antigonersquode de benzer bir sonuccedil yaşanır

Ama bu kez Niobersquonin tam tersi olarak Antigone Erosrsquou evliliği ccedilocuk doğurmayı

uumlremeyi neslini suumlrduumlrmeyi kısacası yaşamı yadsımıştır Ama Sophokles son anda

Niobersquonin hikacircyesini anıştırmakla uumlreme yoluyla oumlluumlmsuumlzluumlk ccedilabasının da nafile

olduğunu oumlluumlmuumln en nihayetinde herkes iccedilin kaccedilınılmaz olduğunu yeniden hatırlatır

14 Oumlluumlm Oumlluumlmluumlluumlk

Schmidt ldquooumlluumlmrdquo kavramının Platonrsquoun Devletrsquoine baştan sona hacirckim olduğunu

hatırlatır132 Devletrsquoin sonunda ldquoinsanı oumlluumlmde nelerin beklediğirdquo sorusu ortaya atılır

ve Er miti anlatılır Schmidt Devletrsquoin ilk soumlzcuumlğuumlnuumln de bu accedilıdan dikkat ccedilektiğini

belirtir Platon Devletrsquoe kataben soumlzcuumlğuumlyle başlar ki bu soumlz Odysseusrsquoun

131 Sophokles 1941 sat 823-826 132 Schmidt 2001 s 21

64

Penelopersquoye oumlluumller uumllkesine inişini anlatırken kullandığı ve ldquoaşağıya inmekrdquo

ldquoHadesrsquoe gitmekrdquo anlamlarına gelen bir kelimedir133

Oumlluumlm ile tragedyaların ilişkisinin de ccedilok guumlccedilluuml olduğunu soumlyleyen Schmidt

Antigonersquoden ve Hamletrsquoten oumlrnekler vererek tragedyaları başlatanın oumlluumlm olduğunu

hatırlatır134 Kısacası oumlluumlm ona verdiğimiz ilk anlamın tersine bir ldquobaşlangıccedilrdquo

yaratmaktadır Ancak burada ldquobaşlatanrdquo guumlccedille anlatmak istediğimiz Greklerin

ldquoarcherdquo ile kastettiği şeye benzemektedir Heidegger bunu bir yerde ima eder

Antigonersquode İsmenersquonin 92 satırdaki soumlzlerinde yer alan ldquoarchecircn hellip tamecircchanardquo

ifadesini yorumlarken ldquoher şeyi youmlneten başlangıccedil noktasına [arche]rdquo ldquohiccedilbir şeyin

ccedilare olamadığını [amecircchana]rdquo soumlylerken oumlluumlmuumln bir arche oluşunu kasteder

Tragedyayı başlatan başlangıcında yer alan kahramanı eyleme geccediliren ilk neden

olan oumlluumlm aynı anda hiccedilbir şeyin deva bulamadığı bir şeydir Trajik olan burada

gizlidir

Tragedyaların insana dair en temel soruları sorduğunu belirttik Soruların en

ldquosormaya değerrdquo olanları da insanın evrendeki bu trajik durumuyla ilintilidir İnsan

evrende hem yaşayan hem de oumlluumlmluuml olarak vardır Bu durum insanı temel bir

muğlacircklığın iccediline suumlruumlkler Ccediluumlnkuuml

Oumlluumlm algılanamaz hele zihinde canlandırılması ya da ldquotemsil edilmesirdquo daha da zordur Husserlrsquoden bildiğimiz gibi buumltuumln algı niyete bağlıdır algılayan oumlznenin bir etkinliğidir algı soumlz konusu oumlznenin oumltesine ulaşır oumlznenin oumltesinde bir şey yakalar aynı anda ilke olarak paylaşabilecek bir duumlnyaya ait bir ldquonesnerdquo ortaya ccedilıkarır ve kendisini ona demirler Ama oumlluumlm diye ldquobir şeyrdquo yoktur algılamaya ccedilabalayan oumlznenin abartılmış niyetinin dayandığı demir atabileceği hiccedil bir şey yoktur Oumlluumlm mutlak bir hiccediltir ve ldquomutlak hiccedilrdquoin bir anlamı yoktur135

133 Schmidt 2001 s 23 Heidegger de benzer bir şekilde tragedya tanımı yaptığı nadir yerlerde ldquoTragedyanın daima kahramanın Untergangrsquoı [Batışı duumlşuumlşuuml ccediluumlkuumlşuuml inişi] ile başladığınırdquo ve ldquotragedyada olup biten tek şeyrdquoin Untergang olduğunu belirtir (İlk alıntı Heidegger Martin Nietzsche vol 62 of Gesamtausgabe Frankfurt Klostermann 1996 s 569 ikinci alıntı Heidegger Martin Nietzsche vol 61 of Gesamtausgabe Frankfurt Klostermann 1996 s 251 Her iki alıntıyı da aktaran Gall 2003 s 179) Gall Heideggerrsquoin bu terimiyle Nietzschersquonin Zerduumlştrsquouumlnuumln dağdan inişini de ima ettiğini hatırlatır Heidegger Untergang soumlzcuumlğuumlndeki Unterrsquoi Latincedeki lsquointerrsquo olarak yorumlamış ve soumlzcuumlğuuml ldquoaraya duumlşmekrdquo anlamına gelecek şekilde de kullanmıştır 134 Schmidt 2001 s 22 vd 135 Bauman 2000 s 11

65

Diğer taraftan oumlluumlm gibi yaşamın bizatihi kendisi de benzer bir soruyu accedilmaktadır

hatta denilebilir ki ikisi de yani hem yaşam hem de oumlluumlm aynı anda anlaşılmaz (ya

da bazı durumlarda birlikte anlaşılır) olabilmektedirler Bauman Husserlrsquoe referans

vererek lsquoalgının yokluğunu algılamarsquonın olanaksızlığından soumlz etmektedir

Dolayısıyla oumlluumlmuumln anlaşılabilirliğinin olanaksızlığına varır Benzer bir duumlşuumlnceyi

Freud da ortaya koyar ona goumlre ldquoKendi oumlluumlmuumlmuumlzuuml hayal etmek gerccedilekten de

olanaksızdır bunu her hayal etmeye kalkıştığımızda aslında o anda bile bir seyirci

konumunda olduğumuzu algılayabilirizrdquo136 Bu bize insanın aslında ldquovarolmamardquo

halini tasarımlayamadığını goumlstermektedir İnsanın ldquovarolmayışırdquo bizatihi kendi

yokluğu onda bir dehşet yaratır Duumlşuumlnce Heideggerrsquoin deyişiyle iccedilinde-olmaklığını

yitirmenin nasıl bir şey olduğunu tasavvur dahi edememektedir Ccediluumlnkuuml iccedilinde-

olmaklık Daseinrsquoın en temel varlık niteliğidir Dolayısıyla Daseinrsquoın iccedilinde artık

kendisinin olmadığı bir uzam ve zaman tasarımı yapması olanaksızdır ve bu onu

dehşete duumlşuumlruumlr

Oumlluumlm ilkoumlrneksel terim bağlamında ccedilelişkidir Maddenin varolmadığını duumlşlemek zordur hatta olanaksızdır zihnin varolmadığını duumlşlemek ise kesinlikle olanaksızdır Boumlyle bir var-olmayış ancak reddetme yoluyla duumlşuumlnuumllebilir Oumlluumlmuuml duumlşuumlnmek ise oumlluumlmuuml baştan reddetmek demektir [] La Rochefoucauldrsquonun dediği gibi insan guumlneşe de oumlluumlme de doğrudan doğruya bakamaz137

Oumlluumlm hiccedilbir yanıtın muumlmkuumln olmadığı bir yeri işaret eder Daha başka bir şekilde

ifade etmek gerekirse oumlluumlmuumln kendine has bir olay olarak tasvir edilebilmesi

muumlmkuumln değildir daha ccedilok anlamsızlığı ve hiccedilliği yoluyla onu kavrayabiliriz Bu da

daha baştan bir ccedilelişkidir

[] bu saf yokluğu bilmek ona eşitlenmek onu iccedilermek imkacircnsızdır bu oumlyle bir alandır ki onunla ilişki hiccedilbir accedilıdan bir upuygunluk ilişkisi değildir Duumlşuumlnuumllmesi imkacircnsız bir yokluktur bu Duumlşuumlnuumllduumlğuuml zaman soumlyler soumlylemez o soumlzuuml inkacircr etmek gerekir [] Oumlluumlmden ileri gelen yokluğu bilmezlikten gelmek imkacircnsızdır ama bilmek de imkacircnsızdır [][Oumlluumlmuumln olumsuzluğu] Ne duumlşuumlnuumllen ne duyulan bir

136 Freud Sigmund ldquoThoughts for the Times on War and Deathrdquo Complete Psychological Works Paris Seul 1970 s 29-30 Aktaran Bauman 2000 s 25 137 Bauman 2000 s 28

66

olumsuzluktur bu bilmezlikten gelmenin imkacircnsız olduğu saf bir yokluktur ve bu tuumlr yokluğun erişilmezliği [] Batı duumlşuumlncesini belirlemiştir138

Başta da belirttiğimiz gibi yaşam ve oumlluumlm birbirinden hareketle tanımlanmaya

anlaşılmaya ccedilalışılan mefhumlardır Ccediloğu zaman oumlluumlmuumln kesinliği vurgulanarak

yaşamın anlamı ifade edilmeye ccedilalışılır Oumlluumlm insan olmanın ne anlama geldiğini

goumlsteren bir olaydır ldquoHepimiz oumlluumlmluumlyuumlz o halde yaşam oumllmeye doğru devinirrdquo ya

da ldquodaha doğar doğmaz oumllecek kadar ihtiyar sayılırızrdquo soumlzleri bu ccedilerccedilevede

okunabilir

Yaşam ile oumlluumlm arasındaki ilişkiyi Heidegger de bir ldquobaşlangıccedil ve sonlulukrdquo ilişkisi

olarak yorumlamıştır Ancak Heideggerrsquoe goumlre oumlluumlm bir ldquosonrdquo olarak varlığın

ldquohitam bulmasırdquo olarak bizatihi varlığın varoluş olanakları iccedilindedir ve hatta en

kaccedilınılmaz olanıdır

Heideggerrsquoin terminolojisiyle eğer varlığın oumlzuumlnuumln varoluş olduğunu kabul edersek

insan (Dasein) varolduğu muumlddetccedile hep bir varoluş halindedir hep henuumlz daha var

olmamış olarak varolmaktadır Yani onun varlığı daima ldquomuallaktardquodır Dolayısıyla

bir buumltuumln olarak kavranabilme olasılığına karşı direnccedil goumlsterir Onun varlığı bir ldquotuumlrrdquo

olarak accedilıklanamaz İnsanın varlığı suumlrekli olarak değişmektedir Belirli eylemlerde

bulunur belirli kararlar alır ya da almaz geccedil saate kadar ccedilalışıp ccedilalışmamaya birinin

cebindeki cuumlzdanı ccedilalıp ccedilalmamaya bir etkinliğe katılıp katılmamaya vs karar

vererek ne tuumlr bir kişi olduğuna suumlrekli olarak karar verir Buradaki tuumlr homo

sapiens anlamında bir tuumlre atıfta bulunmamaktadır Heideggerrsquoin deyişiyle insanın

oumlzuumlnuumln varoluş olduğunu bize goumlsterir Dolayısıyla her bir insan kendi varoluşunu

kendisi belirleme oumlzguumlrluumlğuumlne sahiptir139 Ancak bu belirleme bir suumlreklilik arz eder

ve ancak oumlluumlmuumln gelmesiyle hitam bulur

138 Leacutevinas 2006 s 83 139 Bkz Mulhall 1998 32-33

67

141 Daseinrsquoın Hitamı

Dasein var olduğu muumlddetccedile onda hep bir şeyler noksandır o şunu veya bunu olabilmektedir ve olmaktadır da Soumlz konusu noksanlığa bizatihi ldquohitamınrdquo kendisi de aittir Duumlnya-iccedilinde-varolmanın ldquohitamırdquo oumlluumlmduumlr Varlık imkacircnına yani varoluşa ait olan bu hitam Daseinrsquoın olası buumltuumlnluumlğuumlnuuml hep tahdit eder [sınırlandırır] ve belirler140

Burada Heidegger Daseinrsquoın asli ontolojik temelinin zamansallık olduğunu

vurgulamış olur Dasein her durumda kendisi olarak kendi olanaklarına doğru

youmlnelmiş varlıktır Fakat bu olanaklılık iccedilinde hiccedil bir zaman kendi buumltuumlnluumlğuumlne veya

tamlığına ulaşamaz İnsanın varlığı oumlluumlmle ldquotamrdquolığına erişecek bir ldquohenuumlz

olmamışlıkrdquo iccedilindedir Dolayısıyla tamlığa eriştiğinde kendini bir varlık olarak

tecruumlbe edebilecek durumda değildir artık Diğer taraftan oumlluumlmuumln kendisi de bir

ldquohenuumlz vuku bulmamışlıkrdquo olarak Daseinrsquoın ldquohenuumlz olmamışrdquolığının sınırlarını

belirlemektedir Hem ldquohenuumlz-olmamışlıkrdquoların kendisi hem de bizatihi hitamın

kendisi yani oumlluumlm Daseinrsquoın varlık biccedilimini oluşturmaktadır Bu biccedilim oumlyle

yapılanmıştır ki Daseinrsquoın ldquohenuumlz olmadığırdquo şey yine ona aittir ama yine de henuumlz

olmamıştır

Oumlrneğin ham meyve zamanla olgunlaşır Bu sırada yani meyve olgunlaşırken henuumlz var olmayan bir şey ona henuumlz-mevcut-olmayan olarak katiyen eklemleniyor değildir ama Zira meyve kendi kendini olgunluğa taşır ve tam da bu kendini olgunluğa taşıma onun bir meyve olarak varlığını karakterize eder[hellip] Hamlığın henuumlz-olmamışlığı meyveye eklemlenip onunla birlikte mevcut olan harici bir oumltekiliği ima ediyor değildir Hamlık meyvenin bizzat kendisini kendine oumlzguuml varlık minvali iccedilinde ima eder[hellip] Meyvenin henuumlz-olmamışlığı onun kendi varlığına dahildir ama keyfi bir belirlenim olarak değil onu tesis eden olarak İşte Dasein da var olduğu muumlddetccedile buna benzer biccedilimde vardır yani hep kendi henuumlz-olmamışlığıdır141

Tıpkı meyvenin olgunlaşmasının meyvenin hamlığına ait oluşu gibi oumlluumlm de

Daseinrsquoa aittir Başka bir deyişle oumlluumlm Daseinrsquoın varolmasıyla uumlstlendiği bir varlık

tarzıdır Ancak Heidegger burada bir farkı oumlzellikle vurgular Meyve olgunlaşarak

erginleşmektedir ama Daseinrsquoın eriştiği oumlluumlm bu anlamda bir erginleşme sayılabilir

140 Heidegger 2008 s 248 141 Heidegger 2008 s 259

68

mi Şuumlphesiz boumlyle soumlylenemez Oumlluumlm Daseinrsquoın ermesi manasına gelmez Tersine

Daseinrsquoın tamamlanma suumlrecini boumller onu kesintiye uğratır Hem meyve hem de

Dasein iccedilin ldquohitamrdquo bir ccedileşit ldquoseyrini tamamlamardquo anlamına gelebilmektedir Ancak

meyve kendi hitamıyla kendine oumlzguuml varlık imkacircnlarını tuumlketmiş olur Buna karşılık

oumlluumlm tam da bu varlık imkacircnlarını Daseinrsquoın elinden alır Yani Daseinrsquoın hitam

bulması meyvenin tamama ermesine benzemez Tam da bu yuumlzden oumlluumlm daima bir

skandaldır daima erken gelir

Dasein oldukccedila oumlluumlm henuumlz-olmayan olanak olarak her zaman vardır [] Henuumlz-olmayan Daseinrsquoın karakteri gereği kendisine aittir Henuumlz olmayan son ve tamlıktır [] ne zaman meyve olgunlaşıp kızarırsa henuumlz-olmayan olmuştur ve tamlığına varmıştır Şuumlphesiz oumlluumlm Dasein iccedilin henuumlz-olmayan olgudur fakat henuumlz-olmayan son Daseinrsquoa aittir ve yine bu o Daseinrsquoda gerccedilekleşecektir142

Buradaki olası-olanaksızlıktır Başka bir şekilde tekrar edecek olursak varlığın

tamlığa doğru bir varoluş iccedilinde olduğunu ve bu tamlığın en zati ve kaccedilınılmaz

olanağının oumlluumlm olduğunu duumlşuumlnduumlğuumlmuumlzde olası-olanaksızlık ifadesi daha belirgin

bir anlam kazanacaktır Oumlluumlm ora(da) olmanın daha en başından imkacircnsızlığının

imkacircnıdır

Oumlluumlm Daseinrsquoın mutlak olanaksızlığının olanağıdır Mutlak olanaksızlığının olanaklılığı olan oumlluumlme fırlatılmışlığı Daseinrsquoın ruh-durumunu [haletiruhiyesini] ortaya koyar Bu ruh-durumu kaygı ya da endişe olarak adlandırılır Oumlluumlmle yuumlzleşmenin endişesi Varlığı-kendi-olanaklılığı iccedilinde Duumlnya-iccedilinde-varlık olmasını sağlar143

142 Oumlluumlm Havfı

Heideggerrsquoe goumlre oumlluumlm korkusu ldquoen zati en bağlantısız ve en geride bırakılmaz

varlık imkacircnından korkmaktırrdquo144 Bu da kendine kendi hakkında soru sorabilen

Daseinrsquoın artık duumlnya-iccedilinde-varolmayacak oluşunun ya da ldquokendinden vazgeccedilmekrdquo

zorunda oluşunun kesinliğine işaret eder Heidegger varlığın bir olanağı olarak

oumlluumlmuuml kesinlik olarak ortaya koyar oumlluumlmuumln a apriori bir niteliği vardır Ama diğer

taraftan kendisi hakkında bilgimiz neredeyse yok denecek kadar azdır bilgiler ikinci

142 Ccediluumlccedilen 2003 s 87 143 Ccediluumlccedilen agy 144 Heidegger 2008 s 266

69

eldendir dinsel ya da şiirsel soumlzler ya da beylik ifadelerden ibarettir Başkalarının

oumlluumlmuumlnuuml deneyimleyebilmekteyizdir Fakat bu deneyimde de oumlluumlmuumln bizatihi kendisi

deneyimlenemez Yalnızca (cesedin) nasıl goumlruumlnduumlğuuml uumlzerine fikir yuumlruumltuumllebilir

Canlılığın temel belirtisi olan şey(ler) yok olmuştur Oumlluuml hareket edememekte

eyleme geccedilememektedir Tıpkı oumlluumlm sorusunun yanıtsız kalması gibi oumlluuml de duumlnyaya

yanıt verememektedir Yuumlzuuml bir maske gibi donar son bir ifade kalır Oumlluuml

Heideggerrsquoin terimiyle herhangi bir mevcut-olana doumlnuumlşuumlr tıp oumlğrencileri iccedilin bir

kadavra sevdikleri iccedilin toprak altında ldquoyaşayanrdquo bir adrsquoa doumlner Başkasının

oumlluumlmuumlyle bilebildiğimiz bu kadardır Oysaki oumlluumlm her zaman ldquobenim oumlluumlmuumlmrdquo

olacaktır Oumlluumlmuumln ldquoen zati imkacircnrdquo olması başkasının oumlluumlmuumlyle elde edilen

deneyimlerin altını oyar Başkasının oumlluumlmuuml yoluyla başkasının oumlluumlmuumlnuuml

goumlzlemleyerek kendi oumlluumlmuumlmle ilgili bir deneyim edinebilmenin imkacircnsızlığı

yaşamla oumlluumlm arasında korkutucu bir boşluk accedilar Ccediluumlnkuuml

En zati irtibatsız atlatılmaz ve kesin olan bu imkacircn kesinliği bakımından belirsizdir Oumlndeleme Daseinrsquoın bu muumlstesna imkacircnının karakterini nasıl accedilımlar Oumlndeleyici anlama devamlı biccedilimde muumlmkuumln olan ve fakat varoluşunun tam manasıyla imkacircnsızlaşmasının ne zaman olduğunu hep de belirsizlik iccedilinde bulan bu kesin varlık-imkacircnına kendini nasıl tasarımlamaktadır Belirsiz kesin oumlluumlmuuml oumlndeleme sırasında Dasein bizatihi kendi şuradalığından neşet eden suumlrekli tehdide kendini accedilar Hitama youmlnelik varlık hem kendini onun iccedilinde tutmak zorundadır hem de onu perdeleyemez ve bu yuumlzden kesinliğin belirsizliğini daha ziyade geliştirmek mecburiyetindedir [] Daseinrsquoın en zati kendi başına bırakılmış varlığından neşet eden suumlrekli ve asıl tehdidi kendine accedilık tutan bulunuş havftır Havf iccedilindeki Dasein kendi varoluşunun muumlmkuumln olan imkacircnsızlığının hiccedilliği oumlnuumlnde bulunur145

Dasein duumlnyaya fırlatılmıştır varlık imkacircnlarına fırlatılmışlıktır bu (oumlluumlm de varlık

imkacircnlarından biri olduğundan) aynı zamanda oumlluumlme doğru da bir fırlatılmışlık

anlamına da gelmektedir bu Ancak Dasein oumlluumlme doğru fırlatılmış olduğunu ve

bunun da onun varlık imkacircnlarından en kaccedilınılmazlarından biri olduğunu sarih bir

biccedilimde bilemez Bu konuda teorik bilgisi de bulunmamaktadır Dasein bu

ldquobilgirdquosini havf sayesinde elde eder Heidegger bu duumlşuumlnceyi Daseinrsquoın oumlzuuml gereği

havf olduğunu soumlyleyecek kadar ileri goumltuumlruumlr Ccediluumlnkuuml havf sayesinde Dasein kendi

145 Heidegger 2008 s 281

70

hitamının bu ldquokesin belirsizliğinirdquo kavrar onun bizatihi kendine ait başkasına

devredilmez ve kaccedilınılmaz niteliğini kendine accedilımlar Bu accedilımlanış sayesinde Dasein

kendi varlık imkacircnlarının buumltuumlnluumlğuumlnuumln keşfine varır Ccediluumlnkuuml keşfettiği oumlluumlm kendi

varlığının en zati en uccedil imkacircnıdır Bu imkacircn sayesinde Dasein kendisiyle baş başa

kalmış olur Bu şekilde başkalarıyla olan buumltuumln irtibatlarından ayrılır yani oumlluumlmuumln

başkasına devredilemezliğini ve başkalarıyla irtibatsızlığını kavramış olur Diğer

taraftan oumlluumlm Daseinrsquoın en uccedil imkacircnı olduğundan oumlluumlm geldiğinde Daseinrsquoın hitam

bulması soumlz konusu olduğundan oumlluumlm Dasein-imkacircnsızlığının imkacircnıdır bu accedilıdan

oumlluumlm Daseinrsquoın başına gelen en muumlstesna şeydir

Oumlluumlm havfının insanın bir ccedileşit zayıflığı ya da oumldlekliği olmadığı ortadadır Ccediluumlnkuuml

oumlluumlmden duyulan bu havf sayesinde Daseinrsquoın duumlnya-iccedilinde-olmaklığını teyit

ettiğini bizatihi kendi kendisiyle yuumlz yuumlze gelerek kendi kaccedilınılmaz sonunun keşfine

vardığını belirtmiştik Oysaki guumlnluumlk hayat iccedilinde oumlluumlmden duyulan bu havfın uumlstuuml

oumlrtuumllmeye ccedilalışılır sadece uumlstuuml oumlrtuumllmekle kalmaz giderek oumlluumlm korkulması gereken

bir vaka halini alır Herkes herkesin oumlleceği gerccedileği karşısında kayıtsız bir huzur ya

da vakur bir cesaret talep eder

Herguumlnkuuml hep-beraberliğin kamusallığı oumlluumlmuuml hep cereyan eden bir rastlama olarak ldquobilirrdquo ve ona ldquooumlluumlm hadisesirdquo der Şu veya bu yakın dostumuz yahut uzak bir tanıdığımız ldquooumlluumlrrdquo ldquoOumlluumlmlerdquo duumlnya iccedilinde yer alan bilindik bir hadise diye karşılaşılmaktadır [] Onun hakkında dile gelen yahut ccediloğunlukla bir şey soumlylenmeyen ve ldquokaccedilarcardquo sarf edilen soumlzler aslında şunu demek ister Sonunda herkes oumllecek fakat şimdilik sıra bizde değil[] ldquoherkes oumllecekrdquo ccediluumlnkuuml boumlylelikle diğer herkes ve ben kendim kendimizi şuna inandırırız tam da ben değil ccediluumlnkuuml bahsi geccedilen herkes aslında hiccedil kimse Boumlylelikle ldquocan vermerdquo bir vukuat duumlzeyine indirgenir ndash Daseinrsquoa isabet ettiği halde hiccedil kimseye şahsen ait olmayan146

143 ldquoHerkes Oumllecekrdquo amp Belirsizlik

Bize goumlre tragedyanın inatla accedilığa ccedilıkarmak istediği şey herguumlnkuumlluumlğuuml iccedilerisindeki

kamusallığın suumlrekli uumlzerini oumlrtmek istediği bu oumlluumlm havfıdır147 Ccediluumlnkuuml tragedya tam

da ldquoherkes oumllecekrdquo soumlzuumlnuumln kesinliğinin aslında ne kadar muğlacirck olduğunu goumlsterir

146 Heidegger 2008 s 268 147 Aristotelesrsquoin Poetikarsquoda tragedyanın nihai hedefi olarak koyduğu iki nitelik olan acıma ve korku terimleri bu accedilıdan incelenebilir

71

Ccediluumlnkuuml ldquoherkes oumllecekrdquo soumlzuumlyle ortaya konulan kesinlik oumlluumlmuumln Daseinrsquoın en uccedil ve

kaccedilınılmaz imkacircnı oluşunun kesinliği değildir burada daha ccedilok yukarıdaki alıntıda

Heideggerrsquoin belirttiği gibi oumlluumlm kaccedilınılmazlığını ve zatiliğini (bana aitliğini) yitirir

ldquoHerkes oumllecekrdquo demekle artık oumlluumlm herkesindir boumlylece hiccedil kimsenindir ldquoHerkes

oumllecekrdquo soumlzuuml başkasının oumlluumlmuumlnden elde edilen deneyimdir Ama oumlluumlmuuml başkasının

oumlluumlmuumlnden anlamak imkacircnsızdır Ccediluumlnkuuml başkasının oumlluumlmuumlnde oumlluumlmuumln her zaman

bana oumlzguumlluumlğuuml kaybolur Oumlluumlm benim oumlluumlmuumlmduumlr tekrar etmek gerekirse Daseinrsquoın

en zati varlık imkacircnıdır oumlluumlm Başkası iccedilin oumlluumlme gidilebilir fakat başkasının yerine

oumllmek soumlz konusu olamaz Oumlluumlm ikame edilemez

Kaccedilmak kendinde oumlluumlmuuml gizlemek oumlluumlm-iccedilin-varlığın nesnel yanını iccedileren eksik bir tarzdır İnsan bu durumda gevezelik eder ve gevezeliği (Gerede) bir kendini unutma bir oumlluumlmden kaccedilma oumlluumlm-iccedilin-olma yorumudur [] Oumlluumlm oumlluumlm olgusuna indirgenir [] Ona bir nesne gerccedilekliği vererek das Manrsquoın [Herkesrsquoin] oumlluumlmuuml oumlluumlmuumln daima bir olanaklılık olmasını ortadan kaldırır148

Heideggerrsquoin Varlık ve Zamanrsquoda kullandığı Gerede (gevezelik lakırdı) terimi

insanın oumlluumlmden kaccedilışının bir tarzı olarak sunulur İnsan herkes iccedilinde gevezelik

ederek kaybolmayı ister boumlylece oumlluumlmuumln huzursuz ediciliği kendisinden uzak

duracaktır ldquoHerkes oumllecektir ama henuumlz değilrdquo soumlzuuml tam da boumlyle bir gevezeliktir

Oumlluumlmuumln kesinliğini bildirir ama daima bir sonraya bir başka bahara bırakma tınısı

oumlluumlmuumln vahametini hafifletir Bu hafiflik uğruna Dasein suumlrekli olarak herguumlnkuumlluumlk

iccedilindeki herkesin kamusallığında kendini silmeye tesviye etmeye herkesin iccedilinde

kaybolmaya ccedilalışır Bu sayede kendindeki oumlluumlmuuml gizleyebileceğini duumlşuumlnuumlr Ancak

bu kaccedilışta Dasein kendi orada oluşunu yitirmez tıpkı oumlluumlmuumln Daseinrsquoa ait oluşu

gibi kendilik de kendini kaybetmersquode bulunur Heidegger kaccedilışın bir varlık ldquotarzrdquoı

olduğunu soumlylerken bunu kastetmektedir İnsan oumlluumlm yuumlzuumlnden kendinden

kaccedilmaktadır fakat tam da bu kaccedilma bir kendi olma bir benimkiliktir Tragedya

başkasının (kahramanın) oumlluumlmuumlnuuml goumlsterirken guumlnluumlk yaşamda deneyimlenmesi zor

olan bu ldquokendi olmardquoyı hatırlatır kaccedilmakta olan Daseinrsquoa oumlluumlmuumln zatiliğini ifşa eder

ve gevezeliği susturur

148 Leacutevinas 2006 s 59 Kaan Oumlktem Varlık ve Zaman ccedilevirisinde Geredersquoyi ldquolakırtırdquo olarak ccedilevirmiştir

72

Gevezelikteki kesinlik [Herkes oumllecek] oumlluumlmuumln sahici kesinliği değildir Oumlluumlmden

onun uumlzerini oumlrterek kaccedilınma onun kesinliğinden ldquogerccedilek anlamdardquo emin olamadığı

halde ondan kesinmiş gibi soumlz etme oumlluumlm hakkındaki belirsizliği accedilık eder

Tragedyanın neşet ettiği yer tam da bu accedilıklıktır Trajik olan oumlluumlme dair bilgimizin

bu muğlacircklığından neşet eder Ccediluumlnkuuml oumlluumlm buumltuumln insanlar iccedilin başa gelmesi en

kaccedilınılmaz olasılık olsa da

onu ldquokoşulsuzcardquo kabul edemeyiz Katiyetle konuşacak olursak oumlluumlmuumln ldquosadecerdquo empirik bir kesinliğe sahip olduğunu soumlyleyebiliriz Bu yuumlzden o en yuumlksek kesinliğin yani teorik bilginin bazı mıntıkaları iccedilinde ulaşabildiğimiz apodiktik kesinliğin mecburen gerisinde kalacaktır [] vefatın sadece vuku bulan bir hadise olarak empirik bakımdan kesin oluşu oumlluumlmuumln kesinliği hakkında bir karara vardıramaz bizi149

Ccediluumlnkuuml herguumlnkuumlluumlk iccedilinde oumlluumlm hep ldquohenuumlz değilrdquodir Bu ertelemeler sayesinde

onun ldquogelişirdquo suumlrekli oumltelenir Ancak bu oumlteleniş esnasında onun en oumlnemli niteliği

olan ldquoher an vuku bulabilirliğirdquonin uumlzeri oumlrtuumlluumlr

Oumlluumlmuumln kesinliği ile ne-vakitliğinin belirsizliği el ele gitmektedir Oumlluumlme youmlnelik herguumlnkuuml varlık bu belirsizlikten kaccedilınmak iccedilin ona belirlilik kazandırmaya ccedilalışır Fakat onu belirleme gayreti vefatın başa geliş vaktini oumlnceden hesaplamak anlamına gelmez Yani Dasein bu tuumlrden bir belirlilikten kaccedilar150

Dasein oumlluumlmuumln kesinliğinin yarattığı belirsizlikten yine herguumlnkuumlluumlğuuml iccedilinde kaccedilar

guumlnluumlk işlerin ldquokontrol edilebilirliğirdquo ile uğraşır Daha genel konuşursak oumlluumlm

hakkındaki bu muğlacircklık onu yaşamda suumlrekli olarak kesinlikler belirlemeye

suumlruumlkler Hayattaki bu ldquokesinliklerrdquo oumlluumlmuumln havf veren ldquokesinliğininrdquo uumlzerini

oumlrtmeye yarayacak boumlylece oumlluumlme fırlatılmışlıkla daha kolay başa ccedilıkılabilecektir

Tragedya kahramanın oumlluumlmuumlnuuml goumlsterirken oumlluumlmuumln ldquokesinliğinirdquo [herkes oumllecek]

değil oumlluumlmuumln kesinliğinin uumlzerini oumlrtmek iccedilin uumlretilen [soumlzde] kesinliklerin

muğlacircklığını goumlsterir

Buumltuumln bahsedilen nitelikleriyle birlikte duumlşuumlnuumllduumlğuumlnde guumlnluumlk hayat iccedilerisinde

oumlluumlm insana goumlre bir sınır aşımıdır bir aşırılıktır Bu aşırılığa insan da başka bir

149 Heidegger 2008 s 273 Apodiktik (apodiktischen apodictical) Kanıt gerektirmeyen Mantıksal olarak doğru 150 Heidegger 2008 s 274

73

aşırılıkla başka bir sınır aşımıyla cevap vermek ister Oumlluumlmuumln sınır aşımını buumltuumln

soruları susturur benim oumlluumlmuumlm oumlluumlm anımdan itibaren sınırsız bir sessizliğe

doumlnuumlşuumlr Tıpkı bunun gibi insan da bir kere sınırı aştıktan sonra geri doumlnuumllmez bir

sınırsızlığın iccedilinde bulur kendini Hegelrsquoin dediği gibi insanı vareden eylemidir

Ancak her eylem bir hybrisrsquoe doumlnuumlşuumlr Varolma endişesi oumlluumlm havfını susturma

ccedilabası insanın kendini doğadan ayırmasına ve kuumlltuumlruuml icat ederek doğaya techne

(teknik) yoluyla huumlkmetme arzusuna yol accedilar Eylem kaccedilınılmazdır ccediluumlnkuuml ldquooumlluumlm

oumlznenin edilgenliğini ifşa eden aynı zamanda oumlznenin hacirckim olamadığı bir olayı

bildirir oumlznenin o olay karşısında artık oumlzne olmadığı bir olaydır burdquo151 İnsan bu

muğlacirck durumdan ancak ve ancak eylemle kurtulabilir (ya da kurtulabileceğini

duumlşuumlnuumlr)

15 Techneacute Teknik

Oumlluumlmuumln yol accediltığı kesinsizlik ile ldquovarolanın varolmasırdquo karşısında duyulan hayret ve

dehşet duyguları birbirlerine benzemektedir Hatta bu ikisi aynı şeydir denebilir

Oumlluumlm karşısında yokluk ve hiccedillik karşısında duyduğumuz dehşet belki de yaşama

bizatihi varlığa karşı duyduğumuz dehşetin bir yansımasıdır Oumlyle ya da boumlyle bu

dehşet karşısında insan daha fazla kesinlik arzusuna suumlruumlklenir Yalnızca insan kendi

ve diğer buumltuumln varolanlar hakkında duumlşuumlnebildiği iccedilin başka bir deyişle logosa sahip

bir canlı [zoon logon ekhon] olduğu iccedilin tuumlm olarak doğadan kendini ayırır Fakat

diğer taraftan doğaya her youmlnden bağımlıdır en basit haliyle onun fizik kuralları

iccedilinde yaşamaktadır Ama insan sahip olduğu bu logos sayesinde doğanın yasalarını

da aşmaya yeltenir

Yine de bu bir belirsizliktir hem de ciddi bir belirsizlik Bundan dolayı insan ayrılamaz olanı ayıracak bir duumlrtuumlnuumln olmasını bekler buumltuumln toplumsal idari becerilere ve hırslara accedilılan beğenilir bir nokta insan yapımı ldquoyapayrdquo kurulu toplumsal duumlzeni oluşturmaya yarayan bir malzeme Ayrım yapmak ayrıcalık tanımak ayırmak sınıflandırmak kuumlltuumlruumln en belirgin işareti becerisi ve ustalık goumlstergesidir Amaccedilları bağlamında [hellip] kuumlltuumlr belirsizliğe karşı accedilılmış bir yıpratma savaşıdır Buumltuumln somut oumlrneklerinde ndash hakikat ve yalan guumlzellik ve ccedilirkinlik dostlar ve duumlşmanlar ya da iyi ve koumltuuml olsun- ccediloumlpuuml samandan ayırma soumlzuuml

151 Rolland Jaques ldquoSonsoumlzrdquo Leacutevinas 2006 iccedilinde s 146

74

verir [hellip] boumlylece karmaşanın ortaya ccedilıkma olasılığı azalır [hellip] Muumlcadelesi ndashboşuna ama durdurulamaz- insana oumlzguuml belirsiz accedilmazı mantıksal ve yararcı biccedilimde belirgin pek ccedilok duruma ayırmaktır 152

Yapay olan insan yapımı olan insanı oumlluumlmuumln dehşetinden belirsizliğinden

uzaklaştırmak iccedilindir ama her seferinde nafile bir ccedilaba olarak kalmaya mahkucircmdur

ldquoOumlluumlmuumln dehşetinden kurtulmanın pek ccedilok yolu vardırrdquo diyor Bauman ve ekliyor

ldquoAma ne kadar ccedileşitli ve ccedilok sayıda olursa olsun buumltuumln ustalıklı kurtulma youmlntemleri

kabaca iki temel sınıfa ayrılabilirrdquo153 Baumanrsquoın ldquooumlluumlmsuumlzluumlk stratejisirdquo adını

verdiği bu youmlntemlerin ilki Heideggerrsquoin ldquoherkes oumllecekrdquo soumlyleminin tesviye edici

kamusallığını ccedilağrıştırır ldquoO koumlpruumlden zamanı gelince geccedileriz ilkesirdquo der buna

Bauman Oumlluumlm burada suumlrekli ertelenen hep bir ldquohenuumlz değilrdquodir Baumanrsquoa goumlre bu

ilkeyle oumlluumlmuumln neredeyse sonsuza ertelenmesi soumlz konusudur Bu tuumlrden kamusallık

iccedilinde kaybolan kendisini tesviye eden oumlluumlm meselesini daha oumlnce tartışmıştık

Baumanrsquoın ikinci youmlntem dediği şey ise yine kendisinin deyişiyle ldquobuumltuumln yaşamı bir

koumlpruuml geccedilme oyununa doumlnuumlştuumlruumlrrdquo

Buumltuumln koumlpruumller genelde birbirlerine benzer hepsi -oldukccedila- kişinin guumlnluumlk yaşam planının bir parccedilasıdır boumlylece hiccedilbir koumlpruuml ldquosonrdquo koumlpruuml gibi uğursuz bir goumlruumlnuumlm sergilemez (en oumlnemlisi hiccedilbiri ldquodoumlnuumllemeyecekrdquo koumlpruuml gibi goumlruumlnmez) Koumlpruumlyuuml geccedilmek alışılmış hatta kimi zaman hoşa giden bir etkinliğe doumlnuumlşuumlr bunun en oumlnemli nedeni [hellip] her geccedilişin geriye doumlnduumlruumllebilir goumlsterilmesidir [hellip] Hiccedilbir şey sonsuza dek ldquoebediyenrdquo ndashbir daha ortaya ccedilıkmamak uumlzere- ortadan kaybolur goumlruumlnmemektedir nesneler bir suumlre iccedilin goumlruumlnmez kalsalar da varolmaya devam eder gibidir154

Bu Freudrsquoun soumlzuumlnuuml ettiği ccedilocukların oynadığı ldquoDardquo oyununa benzer Ccedilocukların

ccedilok sevdiği ldquoDardquo oyunu kaybolma yeniden ortaya ccedilıkma esasına dayanmaktadır

Anne bir perdenin arkasına saklanır sonra bir anda ccedilocuğa goumlruumlnerek seslenir ldquoDardquo

der Ccedilocuk keyiflenir Baumanrsquoın koumlpruuml oyunu buna benzemektedir Artık hiccedilbir şey

oumlluumlmluuml değildir Lethe ırmağından bir bardak su iccedililerek yeniden varlığa geri

doumlnuumllecektir Logosrsquoun yetişemediği yerlerde bu tuumlrden mitoslar yazılmaya devam

eder Din kurumunun guumlnluumlk yaşama soktuğu soumlylemlerle lethe ırmağının sesi

152 Bauman 2000 s 56-57 153 Bauman 2000 s 227 154 Bauman 2000 s 227-228

75

yeryuumlzuumlnden duyulmaya başlar Bu ses insanın oumlluumlmsuumlzluumlğuumlnuumln guumlvencesi olur Bu

oumlluumlmsuumlzluumlk politikasına mitosların yanı sıra logosun katkısı daha buumlyuumlktuumlr Artık

ldquohiccedilbir şey sonsuza dek yok olmazrdquo bilimsel duumlsturuyla varlık bir geri doumlnuumlşuumlm

projesi haline gelir

Nesneler gelip giderler ama sonra yine gelirler hiccedilbir zaman yoğunlaşmak uumlzere dikkatini verme yetisinde uzun suumlre kalmazlar Tuumlccar gezginlere oumlzguuml goumlccedilebevari bir varoluşa mahkucircm edilmişlerdir Geccedilen yıl metelik verilmeyenler unutulmaz antikalara doumlnuumlşuumlr bir oumlnceki kuşağın soumlnmuumlş yıldızları nostaljik duumlşlerin ilahları haline gelir Bir zamanların tiksinti veren oumlluumlm tarlaları [hellip] turistlerce işgal edilir155

Buumltuumln bunlar logosrsquoun durdurulmaz tekniğidir Ama bu tekniğin daha da dehşet

yarattığı yer tıp alanıdır Burada insan bir hayvan hastalığıdır Başlı başına

sağaltılması gereken bir hastalıktır Dolayısıyla -guumlnuumlmuumlzde- hiccedil kimse vaktinde

oumllmediği gibi ldquodoğalrdquo olarak da ldquooumllememekterdquodir Oumlluumlm bir ccedileşit sapmadır

hastalıktır Hep bir eksiklikten oumlrneğin tıbbın yetersizliğinden bakım ve kuumlr

uygulamalarındaki gelişmelerin henuumlz belirli bir seviyeye ulaşamamış olmasından

oumllmekteyizdir Kaccedil yaşında olursa olsun insan ya boumlbrek yetmezliğinden ya kanserli

bir huumlcreden ya da bir aksilikten ndashtrafik yangın savaş ve sairden- oumllmektedir Artık

oumlluumlmluuml olduğumuz iccedilin değil de bir yanlışlık sonucu oumlluumlyoruzdur Kısacası oumlluumlm

modern tekniğin bir eksikliği ya da geccedilici bir arızasından kaynaklı bir hatadır

Aslında oumlluumlm

En buumlyuumlk skandaldı Her geccedilen guumln insan iradesine ve zekacircsına mahkucircm olan duumlnyada insanın guumlccedilsuumlzluumlğuumlnuumln sert parccedilalanamaz ccedilekirdeğiydi Her geccedilen guumln akıl tarafından duumlzenlenen ve denetlenen bir duumlnyada son ama goumlruumlnuumlrde yerinden soumlkuumlp atılamayan yazgı kalıntısıydı Oumlluumlm modernitenin cesur yeni duumlnyasının temsil ettiği her şeyin ve bunların da oumltesinde saygısızca verdiği boumlluumlnmez akıl egemenliği soumlzuumlnuumln kesin biccedilimde yadsınmasıydı156

Yine de her şeye rağmen akıl doğanın insan bedenine yaptığı bu tecavuumlze karşı

koymak ve onu boyunduruk altına almak ona egemen olmak iddiasından asla

vazgeccedilmez Oumlluumlm yalnızca bir hatadır bir sapmadır bu ldquoteknik skandalırdquo duumlzeltecek

olan yine modern tekniğin kendisidir

155 Bauman 2000 s 229 156 Bauman 2000 s 178

76

Platonrsquola başlayan akla duyulan modern inanış Spinoza Kant Descartes ve Locke

gibi duumlşuumlnuumlrlerce geliştirildi İnsan aklı evrenin en başat en guumlvenilir kılavuzu

haline geldi Kant salt aklın yargılarında kanaate yer olmadığını vurguluyordu

Descartes da aklın doğrulamadığı her şeyi reddediyor yalnızca tamamen bilinebilen

ve kuşku goumltuumlrmeyen şeylere inanmayı bir ilke olarak sahipleniyordu Duumlşuumlnuumllen

duumlnya ile fizik evren ruh ile beden birbirlerinden kati suretle ayrılıyordu157

Descartesrsquoin cogitorsquosu oumlzneyi ve onun aklını oumlyle temel bir dayanak noktası olarak

alıyordu ki insan akıl yoluyla oumlluumlmuuml bile alt edebiliyordu

Descartesın insanın oumlzuumlnuuml rasyonel olarak ayırma girişimi oumlluumlm sorununu ccediloumlzmesini sağlar İnsanın hem yaşayan bir canlı olması hem de oumlluumlmluuml olması kafa karıştırıcı bir duumlşuumlncedir Yaşam ve oumlluumlm insan varlığında birbirine karışmış goumlruumlnmektedir Descartesa goumlre [] insan yalnızca doğanın bir parccedilası olduğu muumlddetccedile bir oumlluumlmluumlduumlr Fakat bu parccedila insanın gerccedilek oumlzuumlnuumln yani rasyonalitenin tanımındaki indirgemeyle ortadan kaldırılabilir Bu demektir ki oumlluumlmluumlluumlk insanın oumlzuumlne ait olmayan bir şeydir Eğer duumlşuumlnen oumlz temel olarak insanın doğal oumlzuumlnden ayrıysa o halde insanda yaşayan şeyin insan oumllduumlkten sonra da yaşamaya devam edeceği tamamen akla yatkındır Onun neden bedenle birlikte oumllmek zorunda olduğunun mantıklı bir accedilıklaması yoktur Rasyonel olarak oumlluumlmluuml bedenin asıl oumlneme sahip olan oumlluumlmsuumlz ruhtan bu şekilde ayrımı oumlluumlm korkusunu hafifletir158

Goumlruumllduumlğuuml gibi duumlşuumlnen aklı kutsayan felsefeler insanı doğadan ayırma

stratejilerinin yanı sıra insandaki ldquodoğayırdquo da arındırma girişimi olarak kendilerini

temellendirmişlerdir Modern teknik tam da bu anlamda bu tuumlrden bir felsefenin yan

uumlruumlnuuml olarak doğmuştur Oumlzne temelli felsefeler varlığın kesinliğini ve doğruluğunu

kendi uumlzerlerinden ulaştıkları bir kesinlik olarak ortaya koyarlar Her şey oumlznenin

aklının kesinliğine goumlre sınıflandırılır ve duumlzenlenir Boumlylece doğanın yasalarını

bilerek onu anlama duumlşuumlncesi oumlzne merkezli felsefelerin de desteğiyle doğaya

boyun eğdirme ve onu insanlığın emrine sevk etme arzusuna doumlnuumlşuumlr

Buguumln teknoloji adını verdiğimiz şey Yunanca techneacute soumlzcuumlğuumlnden gelmektedir

Fakat modern teknolojiyle Yunanlıların duumlşuumlnduumlğuuml techneacute arasında benzerlik olduğu

157 Bu konuda bkz Youmlntem Uumlzerine Konuşmalarrsquoda (Descartes Youmlntem Uumlzerine Konuşma Ccedilev Afşar Timuccedilin Yay Haz Egemen Berkoumlz Ccedilağdaş Yayınları İstanbul Kasım 1998 s46) oumlzellikle II Boumlluumlm 7 8 9 ve 10 ilkeler Ve Felsefenin İlkelerirsquonde (Descartes Reneacute Philosophical Essays and Correspondence Ed Roger Ariew Hackett Publishing Company Indianapolis Cambridge 2000 s 231-262) birinci ve ikinci boumlluumlm 158 Oudemans 1987 s 38

77

pek soumlylenemez Ccediluumlnkuuml Yunanlıların techneacutersquoden anladıkları physisrsquoin kendini accedilığa

ccedilıkarma tarzıdır Yunanlılar iccedilin karşılaşılan her şey bir mevcut-olanrsquodır ve her

lsquomevcut-olanrsquo lsquomevcut-olmayanrsquodan ccedilıkmaktadır bu yokluktan varlığa geliş

poiesisrsquotir Bu yuumlzden techneacute yalnızca bir yetenek el becerisi değil aynı zamanda

zihinsel bir etkinliği duumlşuumlnmeyi de kapsamaktadır Ccediluumlnkuuml Yunanlılar iccedilin legein ya

da logos dikkatlice duumlşuumlnuumlp taşınmak159 demektir ki bu da apophainesthairsquoye yani

goumlruumlnuumlme getirmeye dayanır

Heideggerrsquoe goumlre gerccedilek anlamıyla teknoloji (techneacute) varolan şeyi ortaya ccedilıkarma oumlne ccedilıkarma accedilığa ccedilıkarma uumlstuumlnuuml accedilma ve gizini accedilmadır Fakat modern felsefeyle birlikte teknoloji bu anlamından uzaklaşarak varolanı accedilığa ccedilıkartmak yerine varolanı denetleyen ve belirleyen oldu Modern teknoloji varolanın ccedilerccedilevelenmesi olarak varolanın uumlstuumlnuuml oumlrttuuml Modern teknoloji varolanı yani Varlıkrsquoı oumlzne metafiziğinde eriterek her şeyin merkezine insanı ve onun bilgisini koyarak Varlıkrsquoı insanın uumlruumlnuuml ve yaratısı haline getirdi160

Varolanların varlığı karşısında duyulan hayret insanın buumltuumln mevcut-olanların

gerccedilekliğini bilmeye ve şeylerde değişmeyen oumlzuuml keşfetmeye youmlneltti Fakat bu

arayış şeyleri oldukları haliyle anlamakla sınırlı kalamadı oumltesine geccedilti ve techneacute

mevcut-olanrsquoın denetlendiği ve ccedilerccedilevelendiği (Ge-stell) bir araccedil haline doumlnuumlştuuml Bir

techneacute olan felsefe de insanın ldquokendisini insan olarak guumlvence altına almak

isteyenrdquo161 bir duumlşuumlnme biccedilimine buumlruumlnduuml Hıristiyan teolojisi boyunca insan bu

amaccedil iccedilin ccedilalıştı tanrı ile kurulacak ilişkinin hangi yollarla daha guumlvenli ve doğru

olabileceği tartışıldı Ama buumltuumln bunlara rağmen insanın guumlven duyma ihtiyacı hiccedil

azalmadı

159 Heidegger klasik felsefenin doumlrt neden ilkesini [1 maddesel neden 2 Biccedilimsel neden 3 Amaccedilsal neden 4 Fail neden] accedilıklarken bizim ldquonedenrdquo Latinlerin ise ldquocausardquo dediğine Yunanlıların aition dediğini belirtir Aition başkasını borccedillu kılan demektir Oumlrneğin bir guumlmuumlşten yapılmış bir kadehi ele alalım Burada lsquoguumlmuumlşrsquo klasik felsefede kadehin maddesel nedeni ama Yunan duumlşuumlncesine goumlre kadehi borccedillandıran bir etkendir Yine aynı şekilde diyelim ki bu kadeh bir rituumlel kadehi olarak [amaccedilsal neden] yapıldı Burada da rituumlel kadehi hem guumlmuumlşe hem de kadeh biccedilimine borccedillu olmuş olur Bu kadehi yapana [fail neden] gelince o buumltuumln bu borccedillandırma tarzlarını bir araya getirir Bir araya getirme legein bu accedilıdan ldquoduumlşuumlnmekrdquo anlamına gelir Bu konuda bkz Heidegger Martin Teknik ve Doumlnuumlş Ccedilev Necati Accedila Bilim ve Sanat Yayınları Ankara 1998 s 12-14 160 Ccediluumlccedilen 2003 s 176 161 Oumlzlem Doğan ldquoHeidegger ve Teknikrdquo Heidegger Martin Tekniğe Youmlnelik Soru Ccedilev Doğan Oumlzlem Afa Yayınları İstanbul 1997b iccedilinde s 18

78

İnsan kendi kendisini guumlvenceye almanın haklılığını doğruluğunu guumlvenceye almanın yeni bir temeline ihtiyaccedil duydu [hellip] Descartesrsquoin eseri bu temeli felsefi terimler iccedilerisinde kurdu Descartesrsquoin ego cogito (ergo) sumrsquounda insan kendi oumlz kesinliğini kendi iccedilerisinde buldu Duumlşuumlnme (cogitare) gerek duyulan guumlvenliği kendi iccedilerisinde bulacağına kendisini ikna etti Artık insan gerccedilekliği kendisinde tasarımlayabilirdi [hellip] Boumlylece insan gerccedilekliği kendisine goumlruumlnduumlğuuml şekliyle yani bir duumlşuumlnme nesnesi olarak karşısına dikebilirdi İnsan bunu yapmakla hem kendi varoluşunu hem de boumlyle tasarlanan gerccedilekliğin varoluşunu guumlvence altına alınmış hissediyordu162

Guumlven hissiyatıyla doğayı karşısına alan insan onunla kurduğu ilişkide kendine

oumlncelik tanıdı ve doğaya kendi taleplerini dayatan insan merkezcil bir yapı kurdu

Heideggerrsquoin modern teknik eleştirisi temel olarak bu duumlşuumlnceye dayanmaktadır

Heideggerrsquoe goumlre Yunanlıların techneacutersquosi ile modern duumlşuumlncenin tekniği arasında

temel bir fark bulunur Bu farkı oumlrneklemeden oumlnce Yunanlıların technersquoden ne

anladıklarına biraz daha yakından bakmaya ccedilalışalım

Heidegger birccedilok kereler techneacute soumlzcuumlğuumlnuumln bir accedilığa ccedilıkarma gizini accedilma

olduğunu tekrar etmiştir ldquoVarlığa getirmerdquo demek olan poiesis soumlzcuumlğuumlnden

Yunanlılar yalnızca insan yapımı şeyleri anlamıyorlardı bizim buguumln doğa fizik

evren dediğimiz physis de bir varlığa gelmedir Hatta Yunanlılar iccedilin physis en

yuumlksek anlamda bir poiesis demekti Dolayısıyla hem bir zanaatccedilının sanatccedilının

yapıp ettikleri hem de doğada oluşan şeyler bir poiesis anlamına geliyordu

Yunanlıların varlığa getirme ile gizlilikten aşikacircrlığa gelmeyi anladıklarını ve bunun

iccedilin de aletheia soumlzcuumlğuumlnuuml [bizim hakikat dediğimiz soumlzcuumlğuuml] kullandıklarını

biliyoruz Heidegger tekniğin oumlzuumlnuumln tam da bu accedilığa ccedilıkartmakla ilgisi olduğunu

soumlyler teknik bir accedilığa ccedilıkartma biccedilimidir Dolayısıyla teknik accedilığa ccedilıkmayı

dolayısıyla hakikati ilgilendiren bir meseledir163

Aristotelesrsquoin Nikomakhosrsquoa Etikrsquote [III ve IV boumlluumlmler] techneacute ile episteme

soumlzcuumlklerini karşılaştırması technersquonin bizim accedilımızdan daha iyi anlaşılmasını sağlar

Aslında her iki soumlzcuumlk de bilmeye verilen adlardır Fakat iki soumlzcuumlk arasında giz

162 Oumlzlem 1997b s 18 163 Bkz Heidegger 1998 s 17

79

accedilma tarzları ve accediltıkları şeylerin ne olduğu bakımlarından farklılıklar vardır

Aristotelesrsquoe goumlre

Tekhne aletheueinrsquoin bir tarzıdır Aletheuein kendini oumlne-ccedilıkarmayan ve henuumlz oumlnuumlmuumlzde burada durmayan bir an oumlyle bir an boumlyle goumlruumlnuumlp beklenmedik bir şekilde vuku bulabilen her şeyin gizini-accedilar [hellip] bu yuumlzden tekhnersquode belirleyici olan şey yapmada elle işlemede veya araccedil kullanmada değil ama daha ccedilok yukarıda anılan gizini-accedilmada yatar Tekhne imal etme olarak değil gizini-accedilma olarak bir oumlne-ccedilıkmadır164

Modern teknikteki fark tam da burada ortaya ccedilıkmaktadır Hiccedil şuumlphesiz o da bir

accedilığa ccedilıkarmadır fakat poiesis anlamıyla değil Ccediluumlnkuuml modern teknik Heideggerrsquoin

deyişiyle ldquodoğaya bir meydan okumadırrdquo [Herausfordern] Meydan okumanın

oumltesine de geccedilerek doğayı koumlleleştirir Doğanın varolan enerjisini ondan soumlker ve

istenildiği anda insanın hizmetine sunulmak uumlzere kilit altına koyar Bu soumlylenenler

ldquoeski yel değirmenleri iccedilin de geccedilerli değil midirrdquo diye sorar Heidegger ve soruya

verdiği cevabıyla techneacute ile modern teknik ayrımını bize goumlsterir ldquoYel

değirmenlerinin kanatları muhakkak ki ruumlzgacircrda doumlnerler onlar dolayımsız olarak

ruumlzgacircrın esmesine terk edilmişlerdir Fakat yel değirmeni hava akımlarından gelen

enerjiyi onu depolamak uumlzere kilit altında tutmazrdquo165 Buna karşın Heideggerrsquoin

verdiği hidroelektrik santrali oumlrneği tam da bu doğaya saldırının doğadaki enerjiyi

ccediloumlzen dışarı ccedilıkaran ve onu kontrol altına alarak en yuumlksek faydayı talep etmeye

uygun bir oumlrnek teşkil eder Santral nehri tribuumlnlerini ccedilevirmeye zorlar

ldquoHidroelektrik santral Renrsquoin akıntısına yuumlzyıllardır bir kıyıyı diğer kıyıyla

birleştiren eski ahşap koumlpruumlnuumln inşa edildiği gibi inşa edilmemiştir Aksine guumlccedil

santrali akıntıya bent olacak şekilde inşa edilmiştirrdquo166 Başka bir deyişle santral Ren

Nehrirsquone kurulmamış Ren Nehri santrale kurulmuştur Modern teknikteki meydana-

ccedilıkarma bu tuumlrden yani gizli kalmış olanı ccedilıkaran onu ndashsantralin yaptığı gibi- başka

bir şeye doumlnuumlştuumlren depolayan ve gerektiğinde dağıtan bir tuumlr accedilığa-ccedilıkarmadır

Dolayısıyla bu accedilığa ccedilıkarmanın herhangi bir aşamasında muğlacircklığa yer yoktur her

bir aşama denetlenir kontrol altına alınır yel değirmeni-ruumlzgacircr ilişkisindeki

164 Heidegger 1997b s 66 165 Heidegger 1998 s 68 166 Heidegger 1997b s 70

80

olumsallığa izin verilmez Ya da tarlaya tohum eken ccediliftccedilinin sabırlı bekleyişini

goumlstermez modern teknik Tohumun yeşermesini garanti eder yapay guumlbrelerle

sulama ve motorize ccedilapalama teknikleriyle ve her tuumlrluuml haşerat ve maraza karşı

geliştirilen ilaccedillarla toprağı ve tohumu kendini-accedilmaya zorlar Heidegger buradaki

tehlikeyi şoumlyle accedilıklıyor

Gizinden-ccedilıkmış-olan-şey insanı nesne olarak değil de fakat daha ccedilok muumlnhasıran el-altında-duran olarak ilgilendirir ilgilendirmez ve insan nesnesizliğin ortasında yalnızca el-altında-duranın duumlzenleyicisi olur olmaz aynı insan duumlşuumlşuumln en uccedil noktasına iner yani insan kendisinin el-altında-duran olarak ele alınacağı noktaya iner Bu arada tam da boumlyle bir tehdit edilen biri olarak insan kendisini yeryuumlzuumlnuumln efendisi konumuna yuumlkseltir Boumlylece insanın karşı karşıya kaldığı her şeyin yalnızca insanın uumlruumlnuuml olduğu oumllccediluumlde mevcut olduğuna ilişkin yanıltıcı izlenim yaygınlık kazanır [hellip] İnsan her yerde ve daima yalnızca kendisiyle karşılaşırmış gibi goumlruumlnuumlr167

Oysaki guumlnuumlmuumlzde modern tekniğin geldiği bu seviyede insan hiccedilbir yerde

kendisiyle kendi oumlzuumlyle karşılaşamamaktadır İnsan tekniğe ve tekniğin araccedillarına-

analiz etme hesaplama ve duumlzenleme- hacirckim olmakla evrenin tuumlm alanlarına hacirckim

olabileceğini her yeri ve her şeyi kontroluuml altına alabileceğini duumlşuumlnmektedir Bu

inanış Heideggerrsquoe goumlre insanın başına gelebilecek en buumlyuumlk tehlikedir Her şeyin

insan yapımı olmasına doğru suumlruumlklenişi her şeyin insanın yapıp ettikleriymiş gibi

algılanması en sonunda insanın kendini ldquoimalrdquo etmesine kadar gidecektir Nitekim

buguumlnuumln tanıkları olarak bizler bu durumun eşiğinde olduğumuzun farkındayız

Ancak hatırlatmakta fayda var ki Heidegger tehlikeden soumlz ederken basit bir

teknoloji duumlşmanlığı yapmamaktadır ya da doğanın egemenlik altına alınışına

romantik bir tepki vermemektedir Bazı duumlşuumlnuumlrlerin onu bu şekilde algılamalarına

rağmen168 Heideggerrsquoin teknolojiye bakışı ne oumlvguuml ne de tam anlamıyla bir reddediş

iccedilermektedir

Teknolojinin oumlzuuml iki başlıdır muğlaktır bir accedilıdan pharmakonrsquoa benzer Dolayısıyla

teknolojideki tehlike aynı zamanda kurtuluşun ilacını da taşımaktadır Heidegger

167 Heidegger 1997b s 86 168 Oumlrneğin Juumlrgen Habermas Bu konuda bkz Dreyfus Hubert L ldquoHeidegger on Gaining a Free Relation to Technologyrdquo Heidegger Reexamined Art Poetry and Technology Vol3 ed Hubert Dreyfus Mark Wrathall Rouledge New YorkampLondon 2002 s 163

81

Houmllderlinrsquoin bir şiirinden yaptığı alıntıyla bunu vurgular ldquoTehlikenin olduğu yerde

koruyucu guumlccedil de serpilip gelişirrdquo169

Heidegger teknik aygıtlardan teknolojinin uumlruumlnlerinden kaccedilışımızın olmadığını

soumlyler Kaccedilınılmazlığın farkında olmak gerekir Teknolojiye goumlzuuml kapalı saldırmak

da onu ldquoşeytan işirdquo diye nitelemek de yanlış bir tutum olacaktır Teknolojinin her

geccedilen guumln doğaya ve insana daha fazla meydan okuduğunu insan varlığını her geccedilen

guumln daha fazla tehdit ettiğini goumlruumlyoruz Fakat diğer taraftan teknik araccedillara ve

uumlruumlnlere bağımlı olduğumuzu da goumlrmek zorundayız Bu ikili durumun farkında

olmak teknolojiyle ilişkimize doğru bir youmln verebilecektir Heideggerrsquoe goumlre teknik

araccedillarla ilişki oumlyle kurulmalı ki onların koumllesi olmamayı başarılabilmeli aynı

zamanda Ona goumlre formuumll basittir

Teknik araccedilları kullanmanın kaccedilınılmaz olduğunu soumlyleyebilir ve aynı zamanda doğamızı altuumlst etmesine ccedilarccedilur etmesine bozmasına ve bizim uumlzerimizde hacirckimiyet kurmasına karşı ccedilıkabiliriz Fakat ne evet ne de hayır diyerek teknolojik araccedillarla ilişkimiz belirsiz ve guumlvensiz olmaz mı Tam tersine Teknolojiyle ilişkimiz muumlkemmel bir biccedilimde kolay ve rahat olacaktır Teknik araccedilları guumlnluumlk yaşantımıza sokalım ve aynı zamanda onları uzak tutalım170

hellip

Ccedilalışmamızın bu ana kadar olan kısmında Heideggerrsquoin Varlık ve Zamanrsquoda

geliştirdiği fikirlerden yola ccedilıkarak insanın evrendeki muğlacirck konumunu anlamaya

ccedilalıştık Bu amaccedilla unheimlich deinon daimon oumlluumlm techne havf ve korku gibi bir

dizi anahtar soumlzcuumlk uumlzerinde durmaya ccedilalıştık Ccedilalışmamızın bundan sonraki

kısmında insanın muğlaklıktan kaccedilma yollarından biri olan kategorileştirme ve

kategorileri birbirinden uzak tutmak ve ayırmak iccedilin kullandığı rituumlelleri kuumlltuumlrel

technersquoler olarak ele alacak ve tragedya ile bağlantısını kurmaya ccedilalışacağız

169 Heidegger 1997b s109 Dn 30 170 Heidegger Martin Discourse on Thinking A Translation of Gelassenheit Tr John M Anderson E Hans Freund Harper amp Row New York 1966 s 53-54

82

2 Kuumlltuumlrel Techne Olarak Rituumlel ve Kategorizasyon

Hayat oumlluumlme ve hastalığa dağınıklığa ve

anarşiye karşı koyabilmek iccedilin dayanacak bir temel

arar

Diltey

21 Kategorizasyon

Kuumlltuumlrler birbirlerine benzerler Bu benzerlik Wittgensteinrsquoın ldquoailevirdquo dediği

tuumlrdendir Hemen hemen her kuumlltuumlrde insanın kendini kendi-olmayandan

ldquodiğerinden ldquooumltekindenrdquo ldquoşeylerdenrdquo ayırdığını ve bu farkı canlı tutma eğiliminde

olduğunu goumlruumlruumlz Ayrım ilk olarak dil ile başlar ve onun sayesinde suumlrduumlruumlluumlr

(Diğer taraftan yine aynı dilin suumlrekli ihanetine de uğrar Ccediluumlnkuuml dil insanın ayrım

yapmasını sağlayan bir araccedil olarak kesinlikten uzak yapısıyla muğlaklık potansiyeli

taşır) İnsan ilk olarak ldquobenrdquo der ldquobenrdquo diyerek kendine ait olan varlık alanını

belirler aksi halde kendini kendi dışında varolan duumlnyadan ayırmadığı muumlddetccedile

varolabilmek iccedilin gerekli en temel itkiden mahrum kalacaktır Hayatta kalmak şeyleri

sınıflandırmaya ayrıştırmaya bağlıdır

Sınıflandırmak boumllme ayırma dahil etme ve dışarıda tutma gibi eylemlerden oluşur

Burada yatan temel duumlşuumlnce duumlnyanın farklılaşmış şeylerden ibaret olduğuna her bir

varlığın kendine ait sınırların iccedilerisinde olması gerektiğine dair inanccediltır Başka bir

ifadeyle soumlylersek bu inanccedil duumlnyanın belirli bir duumlzeninin olduğuna inanır

Antropolog Mary Douglasrsquoa goumlre sınıflandırma evrensel bir insan aktivitesidir ve her

rasyonel davranış doğası gereği bir sınıflandırma ima etmektedir1 İnsan suumlrekli

değişen etkilerin kaosunda kaybolmamak iccedilin stabil ve tanımlanabilir nesnelerden

1 Bkz Douglas 1966 s XVII vd

83

oluşan bir duumlnya kurmaya ccedilalışır kendine Boumlylece kurduğu ve suumlrduumlrduumlğuuml

sınıflandırma sistemi dengeyi ve istikrarı az ccedilok suumlrduumlrebilecek durumda olmalıdır2

Chris Jenks Mary Douglasrsquoın sınıflandırmayla ilgili goumlruumlşlerini yorumlarken

toplumun temelini tam da bu sınıflandırma sisteminin oluşturduğunu belirtir Ona

goumlre toplum eşzamanlı olarak kavramsal siyasal ve moral youmlnleri olan

karmaşıklaşmış bir sınıflandırma sistemidir3

Eliade insanın evreni sınıflandırmasının ontolojik bir zorunluluk olduğunu belirtir4

İnsan oumlrneğin evreni kutsal ve dindışı alanlar olarak ayırırken evrenin homojen bir

buumltuumln olmadığı inanışından yola ccedilıkar ve yine Eliadersquoye hiccedilbir duumlnya ldquohomojenliğin

karmaşasırdquo iccedilinde varolamaz5 Burada homojenlik kaotik olandır şeylerin

duumlzenlenmemiş halidir boumlyle bir durum insan varlığının temelini tehdit eder

Antropolojik ccedilalışmalarda insanın belli başlı ayrımları ve sınıflandırmaları uumlzerinde

durulur Doğa ve kuumlltuumlr yaşam ve oumlluumlm tanrı ve insan hayvan ve insan yer altı ve

yeruumlstuuml bu duumlnya ve oumlte duumlnya kutsal ve dindışı gibi ikilikler ve kategoriler bunların

başlıcaları arasında sayılabilir İnsan oumlncelikle kendini doğanın vahşi işlenmemiş ve

tehlikeli yanından ayırmak zorundadır Medeniyet kendini bu duumlşuumlncenin daha

doğrusu bu ayrım duumlşuumlncesinin uumlzerinde inşa eder ve doğa ile kuumlltuumlr birbirinden

kesin ccedilizgilerle ayrılır Yatay doğrultuda işleyen bu ayrımın bir benzeri dikey

doğrultuda da karşımıza ccedilıkar Yeryuumlzuumlnuumln sakinleri yerin altındakilerden ve

yukarıdakilerden de kendini ayırır Ccediluumlnkuuml her iki boumllge de insanın kontroluumlnuumln

dışındadır

17 yuumlzyıl oumlncesi ve sonrasında insan bilimlerinin bilgi edinme youmlntemlerini

karşılaştırdığı Les Mots et les Choses [Kelimeler ve Şeyler] adlı ccedilalışmasında Michel

Foucault evreni kategorilere ayırma işleminin bir episteme bilgi elde etme youmlntemi

2 Douglas 1966 s 45 3 Jenks 2003 s 34 4 Eliade Mircea The Sacred amp Profane The Nature of Religion tr Willard R Trask New York 1968 s 20 5 Eliade 1968 s 22 Kutsal ve Duumlnyevi ayrımının ayrıntılı bir tanımı iccedilin ayrıca bkz Durkheim Emile The Elementary Forms of The Religious Life Tr Joseph Ward Swain London George Allen and Unwin 1971

84

olduğunu belirtir Her doumlnemin kendine oumlzguuml sınıflandırma sistemi olduğunu bu

sınıflandırmanın da temelinde oumlrneğin 17 yuumlzyıl oumlncesinde benzerlik ilkesi rol

alırken 17 yuumlzyıldan sonra farklılık ilkesinin temel oluşturduğunu oumlrneklerle ortaya

koyar

Zihin faaliyeti [hellip] boumlylece artık şeylerdeki bir akrabalığı bir cazibeyi ve ya gizlice paylaşılmış bir doğayı accedilık edebilecek her şeyin peşinde olmak uumlzere onları yaklaştırmaya değil de tamamen tersine ayırmaya youmlnelik olacaktır yani oumlzdeşlikleri ve sonra buradan uzaklaşan tuumlm basamaklara geccediliş gereğini belirlemeye Ayrım yapmak karşılaştırmaya bir bakıma farklılığın oumlncelikli ve temel aranışını dayatmaktadır [hellip] ccediluumlnkuuml bilmek ayırmaktır6

Levi-Strauss da Foucaultrsquodan birkaccedil yıl oumlnce Batı duumlşuumlncesinin bir oumlvguuml kaynağı

olarak goumlrduumlğuuml bu ayırma ve sınıflandırma sisteminin hakim yanlış inanışın aksine

ldquoyabanrdquo toplumlarda da goumlruumllebileceğini ortaya koyar7 Ama Levi-Straussrsquoa goumlre

yaban toplumların ayırma ve sınıflandırma sistemi Batırsquoda olduğu gibi oumlrneğin

doğanın kuumlltuumlrden kesin olarak ldquokopmardquosı boyutunda değildir Ona goumlre ldquoBatılı

insan oumlzellikle son doumlrt yuumlzyılında insansallıkla hayvansallığı birbirinden kesinlikle

ayırmayı bir hak olarak benimsemekle birinden aldığı her şeyi oumltekine vermekle

uğursuz bir doumlnemi başlatmışrdquotır Oysaki Batı duumlşuumlncesinde ldquoilkelrdquo sıfatıyla

neredeyse insan altı bir kategoriye konan ve kuumlccediluumlmsenen toplumların da benzer

(hatta yer yer daha karmaşık) bir ayırma ve sınıflandırma sitemlerinin olduğu ama

onların sistemlerinin ldquokesin kopmardquo niteliği değil daha esnek bir etkileşim hali

goumlsterdiği biraz dikkatli bir bakışla kolaylıkla anlaşılabilir Birccedilok goumlzlemci yaban

toplumların bilimini ldquonaifrdquo ldquosoyutlama yoksunurdquo ldquofiziksel olanla duumlşuumlnsel olanı

birbirine karıştıranrdquo ldquohiccedilbir zaman pratikte sonuccedil doğuramayacakrdquo bir takım

etkinlikler olarak tanımlama eğilimindedir Oysaki gerccedilek durum goumlruumlnduumlğuuml gibi

değildir Bizim ldquobilimselrdquo dediğimiz youmlntem de temelini ayrıştırma ve

sınıflandırmadan alır tıpkı ldquoilkelrdquo toplumlarda olduğu gibi Oumlrneğin Iakoutersquolar

ağaccedilkakan gagası ve ağaccedilkakan kanının diş ağrısını gidermek iccedilin kullanırlar

Pozitivist bir Batılı bilim adamının goumlzuumlnde bunun ldquopratikterdquo bir sonucu

6 Foucault Michel Kelimeler ve Şeyler İnsan Bilimlerinin Bir Arkeolojisi Ccedilev Mehmet Ali Kılıccedilbay İmge Kitabevi 2001 s 96 7 Bkz Levi-Strauss Claude Yaban Duumlşuumlnce Ccedilev Tahsin Yuumlcel YKY 4 Baskı İstanbul 2000

85

olmayacaktır Oysaki Levi-Strauss zaten amacın ilk olarak pratik değil duumlşuumlnsel

gereklilikleri karşılamaya youmlnelik olduğunu soumlyler

Gerccedilek sorun ağaccedilkakan gagasının suumlruumllmesiyle diş ağrılarının geccedilip geccedilmeyeceği değil belli bir goumlruumlş accedilısından ağaccedilkakanın gagasıyla insanın dişinin bağdaştırılıp bağdaştırılamayacağını [hellip] nesnelerle varlıkları kuumlmelendirme yoluyla evrene bir duumlzen başlangıcı getirilip getirilemeyeceğini bilmektir ccediluumlnkuuml sınıflandırma nasıl olursa olsun sınıflandırma yokluğuna goumlre gerccedilek bir erdem iccedilerir [hellip] duumlzen zorunluluğu ilkel dediğimiz duumlşuumlncenin temelinde yer alır ama ancak her tuumlrluuml duumlşuumlncenin temelinde yer aldığı oranda8

Ayırma ve sınıflandırmanın insanın evrende kurmak istediği duumlzen arayışının doğal

bir sonucu olduğu ortadadır Kesinlik ve değişmezlik insana guumlven verir bu yuumlzden

insanda bir ldquokesinlik arzusurdquo bulunur Evrende varolan guumlccedillerin ve şeylerin

sınırlarını kesin olarak bilmek ister Rene Girard insandaki bu ayırma boumllme ve

sınıflandırma mekanizmasının ldquokurucurdquo bir niteliği olduğunu soumlyler Kuumlltuumlruuml kuran

bu tuumlrden bir ayırmadır9 Girard ayırma mekanizmasının ldquokeyfirdquo olduğunu soumlyler

Bu keyfilik ister istemez oluşur tıpkı dil gibi Ayrımın ortadan kalmaya başladığı

yerde şiddetin ortaya ccedilıkacağını soumlyleyen Girard kuumlltuumlrel adlandırmaların

sınıflandırmaların ve ayırmanın bu şiddeti engelleyebildiğini iddia eder Girardrsquoa

goumlre dil

[hellip]baş doumlnduumlruumlcuuml şiddet salınımının yerine anlamlandırmaların istikrarını koymaktadır bir yanda vebanın bir yanda baba katli ile ensestin yer alması gibi Hiccedilbir şeyle ayırt edilmez olmuşların arasında işleyişe geccedilen ayrım mekanizması kaccedilınılmaz olarak hile yapar Etkili bir işleyiş iccedilin tuumlm topluluğun farklılaştırılmış birliğini sağlamak iccedilin hile yapması gerekir de İnsanlar yaşayan kuumlltuumlruumln orta yerinde bu bilinmeyen mekanizmadan doğan anlamlandırmaların keyfiliğini fark edecek yetide değildir10

Dil yani logos simgesel olanı yani kuumlltuumlruuml uumlretmektedir Logos ayırmakta

dışlamakta sınıflandırmakta ve kategoriler oluşturmaktadır Ancak modern duumlşuumlnce

oumlncesinde ayırma ve sınıflandırma hiccedilbir zaman kesin bir nitelikte goumlruumlnmemektedir

Kategorilerin birbirleriyle etkileşimde olduğu kabul edilir Ancak modern duumlşuumlnceyle

birlikte ldquoayırıcı kozmolojilerrdquo oluşmuş ve bu kuumlltuumlrlerde ldquoayrımrdquo o kadar

8 Levi-Strauss 2000 s 35 9 Girard Reneacute Şiddet ve Kutsal Ccedilev Necmiye Alpay Kanat Kitap İstanbul 2003 s 337 10 Girard agy

86

kesinleşmiştir ki bir kategorinin diğerine temas edebileceği ihtimali neredeyse

duumlşuumlnce dışı ya da mantıksal bir hata ccedilelişki olarak goumlruumllmuumlştuumlr Boumlyle bir kuumlltuumlrden

yetişmiş bilim adamları da bazen kategorilerin etkileşimli olduğuna inanan

toplumları anlamakta zorlanırlar Bu konuda Rouxrsquonun bir kuumlccediluumlk şaşkınlığını burada

alıntılamak yerinde olacaktır

Hayvan duumlnyasını ele almanın oumlzel bir biccedilimi de bu duumlnyayı bir sınıflandırma aracı olarak kullanmaktır Arkaik insan duumlzensizliği sevmez Duumlnyasını duumlzenlerken tuumlm evreni de duumlzenler Bunu yaparken kendisiyle ccedilelişkiye duumlşer ve iki karşıt eğilim arasında teredduumlt eder bu eğilimlerden biri insanın tuumlrleri suumlrekli karıştırmasını iccedil iccedile geccedilirmesini oumlngoumlruumlr ndash insanın hayvan bitki ve nesneyle aynı duumlzlemde kabul edilmesi onlar gibi davranması ya da onlarla eş zamanlı hareket etmesi ve karşılaşması- diğer eğilimse bu karmaşayı normlar ccedilerccedileveler ve yapılar kurarak duumlzeltmeye iter [hellip] oumlte yandan dış duumlnyayla ticari ilişkiler kurarlar ve bu ilişkiler yoluyla yerleşik duumlzeni tehdit ederler Her tuumlrluuml ticari hareketten korkarlar bu ticari hareketlerin zarar vermemesi iccedilin oumlnlemler alırlar Dışarıdan gelen insanları ve malları iki ateş arasından geccedilirirler evlerini eşik ya da kiriş tanrısıyla korurlar vs Boumlylece hem yapıların katılığını hem de bunu tehdit eden karmaşıklığı kavrarlar11

Başta soumlylememiz gereken şey daha oumlnce soumlylediklerimizden farklı olmayacak

Sadece arkaik insan değil guumlnuumlmuumlz insanı da duumlzensizliği sevmez Dolayısıyla evreni

sınıflandırarak bir duumlzene erişmek ihtiyacının sadece arkaik duumlşuumlnceye ait olduğunu

soumlylemek bu accedilıda eksik olacaktır Diğer taraftan Rouxrsquonun tarifini yaptığı insanın

hem kendini ayırmasını hem de ayırdığı şeyle ilişki kurmasını bir ccedilelişki olarak

goumlrmesi de yukarıda belirttiğimiz farklı kozmolojik anlayışın bir sonucu olsa gerek

Ccediluumlnkuuml gerccedilekte bu bir ccedilelişki değildir Soumlz konusu arkaik insan Rouxrsquonun da

sonunda kabul ettiği gibi evreni kategorilere ayırmanın mutlak olmadığını

kategoriler arasında zorunlu bir ilişkinin kaccedilınılmaz bir temasın olduğunu

bilmektedir Hiccedil şuumlphesiz modern akıl iccedilin hem ticaret yapıp hem de bu eylemin

getirdiği temastan korkmak ldquomantıksızrdquo bir durum olacaktır Uumlstelik bir de dışarıdan

gelen yabancının ya da malın ldquoarındırmardquo rituumlelinden geccedilirilerek benimsenmesi

ldquoccedilocukccedilardquo bir uygulama gibi algılanacaktır Fakat bu tuumlr kozmolojilere sahip

kuumlltuumlrler her ne kadar suumlrekli olarak ayrım ve sınıflandırma youmlntemleri uygulasalar

da kategoriler arasında temasın kaccedilınılmaz olduğunu bilirler Onlar bu temastan

11 Roux Jean-Paul Orta Asyarsquoda Kutsal Bitkiler ve Hayvanlar Ccedilev Aykut Kazancıgil Lale Arslan Kabalcı Yayınevi İstanbul 2005 s 8283

87

doğacak tehlikelere karşı suumlrekli uyanık olmak tehlikeleri kontrol altına almak

zorundadır Ccedileşitli rituumlel uygulamalarıyla birbirine temas eden kategoriler yeniden

ayrıştırılır

22 Kozmosun Kontroluuml Rituumleller

Oumlzellikle yaban toplumlarda bu ayrıştırma işleminin ayrıştırma rituumlellerinin suumlrekli

olarak tekrarlandığı goumlzlenir Bu ccedileşit rituumlel uygulamaları ve inanışların sıklıkla

goumlruumllmesi bu tuumlr kuumlltuumlrlerde kategoriler arasında suumlrekli olarak temas tehdidinin

bulunduğunun en accedilık goumlstergesidir Diğer bir deyişle bir toplumda rituumlelistik

uygulamalar ne kadar fazlaysa o toplumda kategorilerin etkileşimli olduğu inancı o

derece yuumlksektir Oumlrneğin oumlluumlm yaşama yaşam da oumlluumlme temas halindedir Bu

tuumlrden temasların tehlikelerini en aza indirebilmek iccedilin bazı uygulamalarla iki

kategori birbirinden uzaklaştırılmaya ccedilalışılır

ldquoEliadersquonin aktardığına goumlre Sarı Uygurlar oumlluumlye ldquoCcedilocuklarını hayvanlarını ve mallarını da yanına almardquo diye seslenirler [hellip] Şaman oumllenin ruhunu oumlluumller acirclemine goumltuumlruumlp kabul ettirene kadar yeni oumlluuml yer altı duumlnyasına alışamaz ailesini arkadaşlarını ve suumlruumllerini yanına almaya ccedilalışır Bu nedenle oumlluumlnuumln ruhunun dirileri takip edememesi iccedilin mezarlıktan ccedilıkarken başka yol kullanmak gibi ccedileşitli oumlnlemler alınır İnanışlara goumlre oumlluumller ancak oumlluumlmlerinden uumlccedil yedi ya da kırk guumln sonra verilen cenaze şoumlleninin ardından bir daha doumlnmemek uumlzere oumlluumller acirclemine giderrdquo12

Levi-Strauss Yerli Foxrsquoların cenaze toumlrenlerinin ldquooumlluumlden kurtulmakrdquo ve ldquooumlluumllerin

artık kendileri arasında bulunmamanın yarattığı acı ve kederin etkisiyle canlılardan

oumlccedil almalarını oumlnlemekrdquo kaygısıyla yapıldığını ve ldquooumlluumlnuumln ruhunu [hellip] kesinlikle oumlbuumlr

duumlnyaya gitmeye razı etmek iccedilinrdquo yaptığı bazı uygulamaları oumlrnekler13

Oumlluumller duumlnyasıyla yaşayanlar arasındaki suumlrekli temas ilişkisine hayvanlar

kategorisinden de oumlrnekler verilebilir Altay Tuumlrklerinin av hayvanlarına karşı

tavırları bu etkileşimin accedilık bir goumlstergesidir

hellipoumllduumlrduumlkleri hayvanların hemen hemen tamamının kemiklerinin ya da cesetlerinin ccedilok iyi korunan bir yerde sonsuza kadar sergilenmesi ve muhafaza edilmesi gibi bir

12 Eliade Şamanizm s 240 aktaran Ccediloruhlu Yaşar Tuumlrk Mitolojisinin Ana Hatları Kabalcı Yayınevi İstanbul 2002 s123 13 Levi-Strauss 2000 s 55 - 56

88

geleneği suumlrduumlrmuumlşlerdir oumllduumlruumllen hayvanın ruhunun bu kalıntılarda varlığını suumlrduumlrduumlğuuml şeklindeki eski klasik goumlruumlş hala geccedilerliydi Bu uygulama hayvanın yeniden doğması iccedilin yapılıyordu14

İster insan olsun ister hayvan oumlluumlnuumln ruhunun geri gele(bile)ceğine duyulan inanccedil

farklı şekillerde kendini goumlsterebiliyor Oumlrneğin Proto-Tuumlrklerde hayvan oumllduumlrmekle

insan oumllduumlrmek arasında ccedilok az fark vardır Ccediluumlnkuuml hayvanlar da insan toplulukları

gibi ldquogruplarrdquo halinde yaşamaktadırlar ve nasıl bir kabilenin uumlyesi başka bir

kabileden birini oumllduumlrduumlğuumlnde ldquokısasrdquo yasası (ya da benzeri cezalandırma

uygulamaları) devreye giriyorsa bir hayvanın oumllduumlruumllmesi de benzer bir durumla

sonuccedillanması beklenebilir Gerek oumllduumlruumllen hayvanın ruhu gerekse onun ldquokabilesirdquo

hem ldquooumllduumlrenrdquoden hem de onun kabilesinden intikam alabilir

Bu konuda Antik Yunanrsquodan bir oumlrnek verilebilir Atinarsquoda Bouphonia (Oumlkuumlzuumln

Oumllduumlruumllmesi) olarak anılan kurban toumlreninde genccedil kızlar bıccedilak ve balta gibi aletleri

suyla ıslarlar sonra başka birileri bıccedilakları alıp bileyiciye goumltuumlruumlr bileyiciler işlerini

hallettikten sonra bunları kasaplara verirler Son olarak kasaplardan ilki baltayla

hayvanın yere duumlşmesini sağlar diğeri de bıccedilakla boğazını keser Kasaplar işlerini

bitirir bitirmez ellerindekini atarak kaccedilarlar Bu arada hayvanın derisi soyulur eti

orada bulunanlarca paylaştırılır Sonra deri samanla doldurulur ve dikilir iccedili dolu

hayvan bir sabana koşulur Bu sırada hayvanı kimin oumllduumlrduumlğuumlnuuml bulmak iccedilin bir

mahkeme kurulur Suyu taşıyan kızlara sorulur oumlnce Kızlar aletleri bileyiciye

goumltuumlrenleri succedillar Bileyiciler kasaplara atar succedilu Son olarak kasaplar da balta ve

bıccedilağı succedillarlar Aletler succedillu bulunur ve denize atılırlar15 Frazer yine benzer bir

oumlrneği Japon Adalarında yaşayan Ainorsquolardan verir Bir ayı tuzağa duumlşuumlrduumlklerinde

ya da bir okla vurduklarında avcılar bir oumlzuumlr bulma ve ya kefaret toumlreninden

geccedilmektedirler16 Bu konuda bir şamanın soumlyledikleri basit bir animizmden

(canlıcılık) oumlte evrenin etkileşim halindeki kozmolojilerden ibaret durumunu oumlzetler

niteliktedir

14 Roux Jean-Paul Altay Tuumlrklerinde Oumlluumlm Ccedilev Aykut Kazancıgil Kabalcı İstanbul 1999 s 135 15 Frazer James Altın Dal Dinin ve Folklorun Koumlkleri Ccedilev Mehmet H Doğan Payel Yayınevi İstanbul 1992 II cilt s 42 16 Frazer 1992 s101 Frazer 100 ile 124 sayfalar arasında benzeri kefaret ve oumlzuumlr rituumlel oumlrnekleri verir

89

Yaşamın en buumlyuumlk tehlikesi tuumlmuumlyle canlardan ibaret olan insan besini olgusunda yatmaktadır Oumllduumlruumlp yeme durumunda kaldığımız tuumlm yaratıkların kendimize elbise yapmak iccedilin parccedilalayıp yok ettiğimiz her şeyin canı vardır oumlyle canlar ki bedenleriyle birlikte yok olup gitmezler boumlylece bedenlerinden yoksun bıraktığımızdan dolayı bizden oumlccedil almamaları iccedilin yatıştırılmaları gerekir17

Evcil hayvanları oumllduumlruumlrken ikna etmek onların oumlfkesini yatıştırmak daha kolaydır

ama av hayvanları konusunda iş karmaşıklaşır Yakalanan ya da oumllduumlruumllen hayvan

ldquotuumlrdeşlerinin kategorisirdquonden ayrılmalı onunla beslenecek olan insan kabilesine

dahil olmalıdır Rouxrsquoya goumlre ava ccedilıkmadan oumlnce avcının avlanacağı hayvanın

maskesini takması onun kılığına buumlruumlnmesi ve onu taklit etmesi yalnızca avın kolay

geccedilmesine youmlnelik pratik ya da buumlyuumlsel bir işlev taşımaz Roux bu tuumlr uygulamaların

ve toumlrenlerin ldquoav uumlzerinde hacirckimiyet kurmakrdquo ve ldquoonu şimdiden oumllduumlrmekrdquo

anlamlarına gelebileceğini yadsımaz Ancak uygulamaların başka bir yanı daha

vardır Avcı kılık değiştirme yoluyla avıyla doğru iletişim kurabilmek onu av

olmaya ldquoiknardquo edebilmek iccedilin kendi topluluğundan simgesel olarak ayrılır

Oumllduumlreceği hayvanın kılığına buumlruumlnerek o hayvan soyunun ldquokabilesinerdquo dahil olur

boumlylece ldquoiknardquo suumlrecinin kolaylaşacağına inanılır Aynı şekilde hayvan oumllduumlruumllduumlkten

ya da canlı olarak yakalandıktan sonra kampa getirildiğinde de benzer bir uygulama

bu kez tersinden yapılır

[hellip] ayı tilki vaşak koumlye getirilip cinsiyetlerine goumlre kadın ya da erkek gibi giydirildiklerinde kişilik değiştirme daha accedilık ortaya ccedilıkar İnsan kılığına sokularak kendi boylarının bir uumlyesi olmaktan ccedilıkarlar artık insanlara duumlşman ya da yabancı değillerdir ve oumllduumlklerinde insanlar iccedilin bir tehlike oluşturmazlar insan olmuşlardır boydan kişiler olmuşlardır ve bu konuda kimse bir şey diyemez18

Adı anılan tehlike yalnızca vahşi ya da av hayvanları iccedilin geccedilerli değildir Levi-

Strauss bitkilerle kurulan benzer bir yatıştırma uygulamasının oumlrneklerini verir

hellipkoumlkten accedilılan deliğe bir tutam tuumltuumln kimi zaman da bıccedilak ya da para konulur ve toplayıcı kısa bir dua okurdu bana verdiğini aldım sana da bunu bırakıyorum

17 Drury Nevill Şamanizm Şamanlığın Oumlğeleri Ccedilev Erkan Şimşek Okyanus Yayıncılık İstanbul 1996 s 26 18 Roux 2005 s 117

90

Dileğim oumlmruumlmuumln uzun olması benim ve yakınlarımın başına bir dert gelmemesidir19

Buumltuumln bu rituumlel ve uygulamalar birbirinden mutlak suretle ayrı kalması gereken

kategorilerin birbirine karışmasını oumlnleme amacı taşımaktadır Oumlluumlnuumln kendine ait

alana (oumlluumller diyarına) gidememesi oumllduumlruumllen bir hayvanın oumlluumlme razı edilememesi

soumlz konusu ruhları eşikte muğlak bir konumda bırakır Muğlak bir konum ise insan

toplulukları iccedilin en buumlyuumlk tehditlerden biridir

23 Eşik

Arnold van Gennep 1960 tarihli The Rites of Passage (Geccediliş Rituumlelleri) adlı

ccedilalışmasında her tuumlrluuml yer durum mevki toplumsal statuuml ya da yaş evresi (oumlrneğin

ergenlik gibi) değişimlerinde bir takım rituumleller yapıldığını ve bunun da neredeyse

buumltuumln toplumlarda goumlruumllduumlğuumlnuuml belirtir20 Gennep geccediliş rituumlellerinde genellikle uumlccedil

aşamanın bulunduğunu soumlyler ayırma rituumleli (rites of seperation) eşik (ya da sınır)

rituumleli (liminal rites) ve yeniden katılım (rites of incorporation)21 İlk aşama geccedilişte

olan kişinin (ya da şeyin) oumlnceki pozisyonundan sembolik olarak ayrılması işlemini

iccedilerir Ayırmadan sonra kişi marjinal bir duruma geccediler muğlak bir nitelik kazanır

ccediluumlnkuuml bilinmeyen kategori dışı bir yerde bir eşiktedir buumltuumln toplumsal kategorilerin

sınırındadır Son olarak uumlccediluumlncuuml aşamada kişi farklı bir kategoriye katılır

Geccediliş rituumlellerinin bizi ilgilendiren kısmı olarak eşik aşaması muğlacircklığın goumlruumlnuumlr

hale gelişi bakımından oumlnemlidir Turner da Genneprsquoin geccediliş rituumlellerine atıfta

bulunarak eşiğin korku veren muğlacircklığı uumlzerinde durur

Eşiğin ya da liminal personaersquonin (ldquoEşikteki insanlarınrdquo) niteliği ister istemez muğlacircktır ccediluumlnkuuml bu koşul ve bu koşul iccedilindeki kişiler normalde kuumlltuumlrel alandaki durumların ve pozisyonların yerini belirleyen sınıflandırmaların bağından kurtulmuş veya sıyrılmış durumdadır Eşikteki varlıklar ne burada ne oradadır onlar yasa gelenek teamuumll ve resmi protokol tarafından tayin edilip duumlzenlenmiş pozisyonların tam ortasında [betwixt] ve arasındadır [between] [hellip] Boumlylece eşikte olma hali

19 Levi-Strauss 2000 s 69 20 Bkz Gennep Arnold van The Rites of Passage Trans Monika B Vizedom and Gabrielle L Caffee Routledge London 1960 21 Gennep 1960 s 11 vd

91

ccediloğunlukla oumlluumlye ana rahminde olmaya goumlruumlnmezliğe belirsizleşmeye ccedilift cinsiyetliliğe yabanlığa ve guumlneş ya da ay tutulmalarına benzetilir 22

Van Genneprsquoin eşik olarak tanımladığı durum bizim bu ccedilalışmada muğlacircklık

dediğimiz durumla yakından ilişkilidir Bizce trajik durum bu tuumlrden bir muğlacirck

pozisyonun niteliklerinden doğmaktadır Muğlacircklık eşikte olmanın tanımsızlığını

ama aynı zamanda birden fazla tanıma imkacircn sunmasını iccedilerir bu yuumlzden de

tehlikelidir Douglas Van Genneprsquoin ldquoeşikrdquo kavramını yorumlarken bu durumu ccedilok

guumlzel bir şekilde oumlzetler

Van Gennep toplumu birbirine geccedilişleri olan koridorlar ve odalardan oluşan tehlikeli bir ev olarak goumlruumlyordu Tehlike geccediliş durumundaydı ccediluumlnkuuml geccediliş herhangi bir durumda olamamak demekti tanımsızdı Bir durumdan diğerine geccedilmek zorunda olan birisinin kendisi tehlikede olduğu gibi tehlikeyi başkalarına da bulaştırabilirdi Tehlike onu eski statuumlsuumlnden kesin bir şekilde ayıran bir rituumlel yoluyla kontrol edilmeliydi 23

Herhangi bir rituumlel suumlreci olmaksızın kendiliğinden eşikte yer alan pozisyonlar da

vardır Turner bu konuda Zambiarsquonın kuzeyinde yaşayan Ndembu kabilesinden bir

oumlrnek verir Kabiledeki en yuumlksek mevkiye sahip ve en kıdemlisi olan Kanongesha

birccedilok Afrika kabilesinde olduğu gibi ldquoparadoksalrdquo bir temsile sahiptir Hem

toplumdaki hiyerarşik yapılanmayı hem de hiyerarşik olmayan tek tek bireylerin

eşitliğine dayalı bir birlik olarak toplumun tuumlmuumlnuuml temsil eder Başka bir deyişle

kral iki farklı kategoriye aynı anda ldquotemasrdquo ederek muğlak bir konumda yer alır

Bu tuumlrden muğlak konumlar ldquoanormalrdquo olarak tanımlanan olaylarla

ilişkilendirilebilir Aslında ldquoanormalrdquo olan ldquomuğlakrdquo olandır normal olan aşılmış ya

da iki ya da daha fazla kategoriye aynı anda temas edilmiştir Somut anormallik

oumlrneklerine toplumlar farklı şekilde muumldahale ederler Douglas bu muumldahalelerden

bir kaccedilını sıralıyor Yorumlama yoluyla muğlaklığın azaltılması bunlardan ilkidir

Burada oumlrneğin anormal bir goumlruumlnuumlmde doğan bebeğin hayvan ile insan kategorileri

arasında olduğu duumlşuumlnuumlluumlr Batı Afrikarsquonın buumlyuumlk kabilelerinden olan Nuerrsquoler su

aygırına benzeyen yeni doğmuş bebeğin yanlışlıkla insan olarak duumlnyaya geldiğini

22 Turner 1977 s 95 23 Douglas 1966 119

92

duumlşuumlnerek onu ait olduğu yere bir su kenarına bırakırlar İkinci youmlntem ise

muğlaklığa fiziki olarak muumldahale etmektir Burada birinciye goumlre daha net

uygulama vardır Bu konuda Douglas ikiz oumlrneğini verir24 Bazı Batı Afrika

kabilelerinin ikiz doğan ccedilocuklardan birini oumllduumlrduumlkleri goumlzlenmektedir Reneacute Girard

ikizlerden duyulan korkuyu ldquoşiddetrdquo kavramıyla accedilıklamaktadır Girard temel teorisi

yani ldquofarklılığın yitimi şiddet doğururrdquo ilkesi uyarınca ikizleri yorumladığında

ikizlerin soumlz konusu farklılık yitimini temsil ettiğini bu bakımdan da topluluk iccedilin

ldquoşiddetrdquoi yani yıkımı ifade ettiği iccedilin korkutucu olduğunu iddia etmektedir25 Biz

farklılığın yitimi yerine muğlacircklık demeyi tercih ediyoruz Ccediluumlnkuuml ikizlerin goumlsterdiği

şey kategorilerin birbirine karışmasını bir ccedileşit kirlenmeyi goumlstermektedir

Kirlenmedir ccediluumlnkuuml ikiz (double) muğlacircklığı accedilığa ccedilıkartır daha oumlnce tartıştığımız

unheimlichrsquoin tekinsizin alanına girer Nihai olarak bu tuumlr durumlarda topluluğun

yaklaşım youmlntemleri ne derece farklılık goumlsterirse goumlstersin temelde soumlz konusu

muğlaklığı kontrol etme arzusunu bize goumlstermektedir Rituumleller normalin-kuralın

dışına ccedilıkmış olanı bulunduğu kategorinin sınırını aşmış olanı yeniden kontrol etme

onun uumlzerinde hakimiyet kurma girişimidir Bu anlamıyla rituumlel de bir techneacutersquodir

24 Kirlenme Murdar Cenabet

Eşikteki insanlar (ve ya şeyler) her zaman başka bir konuma geccedil(e)meyebilirler Bu

durumda eşikte olma hali geccedilici değil uzun suumlreli ya da kalıcıdır Bu tuumlr konumdaki

insanlar eşikte olmanın hemen buumltuumln oumlzelliklerini az ya da ccedilok barındırırlar

dokunulmaz ama yasaklı kutsal ama lanetlidirler Hemen her toplumda marjinal

konumda bulunanlar vardır soytarılar krallar şamanlar kahinler peygamberler

dilenciler cadılar hapccedilılar ldquotinercilerrdquo hippiler iki farklı etnik koumlkenden melezler

goumlccedilmenler kadınlar ccedilocuklar vb Accedilıkccedila goumlruumllebileceği gibi bu tuumlr konumlardaki

insanlar yapısal olarak toplumun en uumlstuuml ya da en altında ya da marjininde

bulunabilmektedirler

24 Douglas 1966 s 48-49 25 Girard 2003 s 79

93

ldquohellipeşik durumunda ve roluumlnde olanlara hemen her yerde dinsel-buumlyuumlsel oumlzellikler atfedilir ya da onlara [hellip] insanları nesneleri olayları ve ilişkileri kirleten uğursuz tehlikeli olarak bakılır [hellip] geleneksel sınıflandırma oumllccediluumltleriyle accedilık bir şekilde sınıflandırılamayan ya da sınıflamaların sınırları arasına duumlşenler hemen her yerde ldquokirleticirdquo ve ldquotehlikelirdquo olarak goumlruumlluumlrlerrdquo26

Burada İngilizcedeki polluting kelimesi yerine lsquokirleticirsquo kelimesini kullandık Belki

anlamın daha net anlaşılabilmesi iccedilin ldquomurdarrdquo ya da ldquocenabetrdquo kelimelerini tercih

etmemiz daha doğru olabilir Ccediluumlnkuuml bu iki kelimenin anlamları ldquokirlirdquo ya da

ldquokirleticirdquoden daha geniş bir alanı kapsamaktadır ldquoKirlirdquo ve ldquopisrdquo gibi anlamları

guumlnluumlk dilde yalnızca maddesel bir kirlenmeyi basit olarak ldquohijyen olmamardquoyı

ccedilağrıştıran ama dini kutsal ya da manevi bir anlam boyutu olmayan kelimeler

aslında durumu tam olarak karşılamakta yetersiz kalıyor Eşikteki kişinin hem

kendisi manevi duumlzeyde kirlenmiştir hem de onunla temas kuranları kirleten bir guumlce

sahiptir Bu yuumlzden sadece kirli kirlenmiş ya da kirleten demek eşikteki kişinin

bulunduğu durumu tam olarak anlatamamaktadır Murdar ldquokirlirdquo ve ldquopisrdquo

anlamlarını karşıladığı gibi ldquodini olarak yasaklanmış olanrdquo ve ldquotaburdquo anlamlarıyla da

dokunulmazlığı ve kirliliğin bulaşıcılığını ama aynı zamanda eşikteki kişinin kutsal

konumunu ima edebilmektedir Ancak murdar guumlnuumlmuumlzde genellikle hayvanlar ya da

nesneler iccedilin kullanılırken insanlar iccedilin aynı anlam kapsamına sahip olan bir başka

kelime daha uygun goumlruumllmektedir Cenabet27

Roux Altay halklarında insanların hayvanların bitkilerin ve nesnelerin tecrit edilme

uygulamalarını murdar kavramıyla accedilıklıyor

Murdar bahtsız kimsedir buumlyuumlk bir hastalık geccediliren guumlcuuml tuumlkenmiş yaşlıdır hatta şoumlyle soumlylenerek kovulan fakirdir ldquoSen Tanrırsquonın sana verdiği koumltuuml kaderinle defol Ccediluumlnkuuml seni beni sevdiği kadar sevseydi sana iyilik yapardırdquo Eziyet ccedileken hastalıklı

26 Turner 1977 s 108 27 Murdar kelimesi Farsccedila İslami kurallara goumlre kesilmemiş hayvan cesedi ve dinen kirli sayılan her şey anlamlarına gelmektedir Cenabet de ldquoŞerrsquoan kirli olmardquo ve ldquobu durumda olan kişirdquo olarak tanımlanmış Bkz Nişanyan 2004 Murdar ve Cenabet maddeleri Tuumlrk Dil Kurumu murdar kelimesinin anlamları şoumlyle sıralanıyor 1 Kirli pis 2 Cinsel birleşmeden sonra yıkanmamış (kimse) 3 Şeriata uygun olarak kesilmemiş olan (hayvan) Yine cenabet kelimesi iccedilin de ldquoDinin buyurduğu biccedilimde henuumlz yıkanmadığı iccedilin temiz sayılmayan (kimse)rdquo accedilıklaması yapıyor Bkz Tuumlrk Dil Kurumu 1998 murdar ve cenabet maddeleri Cuumlnuumlp olma durumuyla ilgili Kuranrsquoda Nisa (43) ve Maide (6) surelerine bakılabilir

94

hayvana koumltuuml buumlyuumlyen bitkiye ccedilelimsiz ve cılız ağaca anormallikleri yuumlzuumlnden kutsanmadıklarında kuşkuyla bakılırdı28

Burada kirli olma durumunun Yunancası miasmarsquodır Miasma topluluğu suumlrekli

tehdit eder Ccediluumlnkuuml kategorileri birbirine temas edebilen kuumlltuumlrlerde kirlilik de

bulaşıcıdır Miasmarsquonın tehdidi doğrudan doğruya toplumun (ve evrenin) duumlzenine

ve kategorilerin kesinliğine youmlnelik olur Bu yuumlzden toplumlar ne kadar katı

kategorilere sahipse kirlilik bulaşıcılık gibi duumlşuumlnceler ile kaccedilınma ve tedbir

rituumlelleri o kadar az goumlruumlluumlr

Kir[lilik] uumlzerine duumlşuumlnceler duumlzenin duumlzensizlikle varlığın varlık-olmayanla biccedilimin biccedilimsizlikle yaşamın oumlluumlmle ilişkisi uumlzerine fikirleri iccedilerir29

Douglasrsquoın bu yerinde tespiti bize oumlnemli bir kapı aralamaktadır Eğer bir eşikten

marjinden ya da muğlacirck pozisyonlardan soumlz ediyorsak ve buumltuumln bu konumlar korku

uyandırıcı bulunuyorsa bunun nedeni bu tuumlr pozisyonların tehlikeli tehdit edici ve en

oumlnemlisi de bulaşıcı bir kirlilik taşıyor olmalarından kaynaklanmaktadır Kirliliğe yol

accedilan şey ayrı kalması gereken kategorilerin birbirine temas etmesiyle oluşur Kirlilik

bulaşıcıdır bu yuumlzden de duumlzen duumlzensizliğin varlık varlık-olmayanın yaşam

oumlluumlmuumln tehdidi altında kalır

Diğer taraftan kirliliğin bizatihi kendisi de muğlacirck ccedilift değerli nitelikler barındırır

Bu yuumlzden ccediloğu zaman kirli ile kutsal olanı birbirinden ayırmak zorlaşır

Kutsal olanın muğlacircklığı yalnızca psikolojik duumlzende değil aynı zamanda değerler duumlzeninde de mevcuttur kutsal olan hem ldquokutsalrdquo hem de ldquokirlenmişrdquotir30

Eliadersquonin bu soumlzleri muğlacirck konumların en temel niteliğini goumlsteriyor Kelimelere

etimolojik accedilıdan baktığımızda paradoksu anlamamız daha kolay olabilir Kutsal

olan ldquokutrdquoa31 temas etmiş oluşuyla aslında tehlikelidir Kut Arapccediladaki bereket

28 Roux 2005 s 182 29 Douglas 1966 s 7 30 Eliade Mircae Patterns in Comparative Religion 1958 s 14-15 aktaran Douglas 1966 s 9 31 Kut kelimesinin anlamını tam olarak accedilıklamak muumlmkuumln goumlruumlnmuumlyor Tuumlrk Dil Kurumursquonun kut iccedilin oumlnerdikleri 1 Devlet idaresinde guumlccedil yaratıcılık ve yetki bakımından sahip olunan uumlstuumln guumlccedil 2 Mutluluk 3 mit İlahi bir kaynaktan gelen rahmet bereket Bkz Tuumlrk Dil Kurumu 1998 Kut maddesi

95

[kutsama yuumlcelme bolluk vs]32 kelimesine benzer anlamlar taşır Arapccediladaki b-r-k

koumlkuumlyle birlikte kutrsquoun oumlteki anlamları da duumlşuumlnuumllduumlğuumlnde kut kelimesini ldquokozmik

guumlccedilrdquo olarak anlamak hiccedil de yanlış olmayacaktır Nitekim Yaşar Ccediloruhlu kelimeyi

Goumlk tanrının insanlara verdiği ldquoyaşamsal mutlulukrdquo olarak ccedilevirir33 Emel Esin de

ldquoyerin ve goumlğuumln ccedilifte kut verdiğirdquo hakanlardan soumlz ederken kutrsquoun ldquokurucurdquo guumlcuumlne

(manarsquoya34) atıfta bulunur35 Dolayısıyla kutsal olan kutrsquou iccedilermesi bakımından

goumlruumlnuumlşte olumlu algılansa da potansiyel bir risk barındırır tehlikelidir neredeyse

kirli olan kadar tehdit iccedilerir Kelimenin İngilizcesinde durumu farklı accedilıdan goumlrmek

muumlmkuumln TG Tucker Latince Etimolojik Soumlzluumlkrsquote sacred kelimesini saq- koumlkuumlne

dayandırıyor ve bu koumlkuumln de ldquobağlamak sınırlamak kapatmak ayırmak korumakrdquo

anlamları taşıdığını soumlyluumlyor36 Bu accedilıdan baktığımızda kutsal olanın en temel

oumlzelliği onun ayrılması diğer kategorilerden uzaklaştırılması başka şeylere

lsquobulaştırılmamarsquosı olduğu duumlşuumlnuumllebilir

Genellikle kutsal [Holy] olarak ccedilevrilen İbranice k-d-sh [Arapccedila quds] koumlkuuml ayırma duumlşuumlncesine dayanır Robert Knox Eski Ahit ccedilevirisinde k-d-sh koumlkuumlnuuml doğrudan doğruya kutsal [Holy] olarak ccedilevirmenin zorluğunun farkında olarak lsquoayırmakrsquo [set apart] ifadesi kullanılır37

İlk bakışta kutsalın ayrılmasının ve korunmasının nedeninin onun ldquokirlenmerdquosini

engellemek olduğu duumlşuumlnuumllebilir Oysaki duruma tersten baktığımızda aslında kutsal

olanın kirlenmesinden duyulan korkunun kaynağında kutsal olana temas endişesi

olduğu goumlruumllecektir Yani korkuyu oluşturan şey sadece kutsalın kirlenmesi değil

aynı zamanda kutsala temas ederek kirlenme endişesidir Aslında Yunancada durum

32 Nişanyan 2004 Kut maddesi s 255 33 Ccediloruhlu 2002 s 20 34 Mana Melanezya ve Polinezyalıların kullandığı hem doğauumlstuuml hem de doğanın kurucu doğurucu guumlcuumlnuuml belirten bir soumlzcuumlk Soumlzcuumlk hem iyi hem koumltuumlcuumll hem faydalı hem de tehlikeli bir guumlcuuml ifade etmektedir Bkz mana Encyclopaeligdia Britannica Encyclopaeligdia Britannica Online (Ccedilevrimiccedili) httpwwwsearchebcomebarticle-9050428 9 Şubat 2009 35 Bkz Esin Emel Orta Asyarsquodan Osmanlırsquoya Tuumlrk Sanatında İkonografik Motifler İstanbul Kabalcı Yayınevi 2004 s 18 36 Tucker T G A Concise Etymological Dictionary of Latin M Niemeyer Halle (Saale) 1931 aktaran Online Etymology Dictionary (Ccedilevrimiccedili) httpwwwetymonlinecom 6 Aralık 2008 sacred maddesi Ayrıca bkz Klein 1966 s 1371 ve Partridge Eric Origins A Short Etymological Dictionary of Modern English Routledge London and New York 2006 s 2846-48 37 Douglas 1966 s 10

96

daha da netleşiyor agoj ve agioj kelimelerinin akrabalığını (soumlzluumlkler kelimelerin

aynı olduğunu soumlyluumlyor)38 goumlz oumlnuumlnde bulundurursak kutsal olanın aynı zamanda

kirli oluşu etimolojik olarak accedilıklığa kavuşacaktır Agos da hagios gibi iki farklı

anlamı aynı anda iccedilerir Her iki kelimede de hem temizliği hem kirliliği hem

kutsallığı hem de laneti ifade eden anlamlar mevcuttur Yeri gelmişken Antigonersquoden

bir oumlrnek verilebilir 255 dizede agos kelimesi ldquolanetrdquo anlamına yakın olarak

kullanılmıştır Jebb bu satırı yorumlarken agosrsquoun bu satırdaki kullanımını şu

şekilde tanımlar ldquoBir cesedi toprakla oumlrtmeden geccedilmesi yuumlzuumlnden kişiye bulaşan

guumlnahrdquo39 Guumlngoumlr Dilmen ccedilevirisinde dize şu şekildedir ldquohellipince bir kat toprak

serpmişler uumlstuumlne cenabetlikten kurtulsun diyerdquo40 Guumlngoumlr Dilmen agos karşılığı

olarak cenabetlik kelimesini tercih etmiş daha oumlnce yukarıda tartıştığımız uumlzere ccedilok

yanlış bir ccedileviri sayılamaz bu Oumlluuml goumlmuumllmemiş olmasıyla cenabet durumdadır

Jebbrsquoin accedilıklamasıyla birlikte duumlşuumlnduumlğuumlmuumlzde oumlluumlnuumln cenabetliğinin bulaşıcı bir

guumlnahlanet olduğu goumlruumllebilir Yine benzer şekilde 775 satırda Kreon Antigonersquoyi

kapatacağı zindandan soumlz ederken sadece miasmarsquodan kurtulacak kadar yiyecek

koyacağını bu yiyeceğin de kendisinin kefareti (agos) olacağı belirtir

Bir lokma yiyecek atacağım oumlnuumlne fazla değil o da kefaretim olsun kent temizlensin bu lekeden [775-6]

Goumlruumllduumlğuuml gibi bu kez agos kefaret yani guumlnahın bedeli guumlnahı temizleyen kurban

anlamlarında kullanılır

Freud toplumlarda goumlruumllen tabuların koumlkenlerini tartıştığı Totem und Tabu (Totem ve

Tabu) adlı eserinde soumlzcuumlğuumln muğlak anlamı uumlzerinde durur

38 agioj (hagios) A Tanrılara adanmış tanrılar iccedilin ayrılmış (I) İyi anlamda kutsal dinsel muumlbarek temiz kişi ya da şeyler (II) Koumltuuml anlamda lanetli melun iğrenccedil agoj (agos) A Dinsel korku (1) Kirlilik guumlnahkacircrlık somut anlamda lanetlenmiş şey ya da kişi (2) Kefaret kurban B İyi anlamda huşu duymak saygıyla karışık korku duymak Bkz Liddell amp Scott 1996 s 9 ve 14 Agos ve hagios kavramlarının hem etimolojik hem de anlambilimsel olarak aynı koumlkten geldikleri ve aynı durumlara referans verdiklerine ilişkin ayrıntılı bir tartışma iccedilin Bkz Vernant Jean-Pierre Eski Yunanrsquoda Soumlylen ve Toplum Ccedilev Mehmet Emin Oumlzcan İstanbul İmge Yayınevi 1996 s 128-133 39 Jebb R C Sophokles The Plays and Fragments Part III Antigone Second Editions Cambridge University Press 1891 s 57 40 Sofokles 1997 sat254-255

97

lsquoTabursquo Polinezyaca bir soumlzcuumlktuumlr Soumlzcuumlğuumln tam bir ccedilevirisini yapmak bizim iccedilin guumlccedil ccediluumlnkuuml soumlzcuumlğuumln tam karşılığı olan bir kavrama artık sahip değiliz Tıpkı Polinezyalıların tabusu gibi olan sacer soumlzcuumlğuuml antik Romalılar arasında hala geccedilerliydi Yunanlıların lsquoagojrsquo İbranicirclerin lsquokadeshrsquo soumlzcuumlkleri de Amerika Afrika (Madagaskar) ve Kuzey ve Orta Asyadaki birccedilok topluluk tarafından kullanılan benzer soumlzcuumlklerde olduğu gibi Polinezyalıların lsquotabursquo soumlzcuumlğuumlyle ifade ettikleri anlamın aynısına sahipti Goumlrduumlğuumlmuumlz kadarıyla lsquotabursquonun anlamı iki zıt youmlnde farklılaşır Bizim iccedilin soumlzcuumlk bir yandan lsquokutsalrsquo [sacred heilig] lsquokutsanmışrsquo [consecrated geweiht] diğer yandan da lsquotekinsizrsquo [uncanny unheimlich] lsquotehlikelirsquo [dangerous gefaumlhrlich] lsquoyasakrsquo [forbidden verboten] kirli [unclean unrein] anlamlarına gelmektedir 41

Yukarıdaki birccedilok oumlrnekte olduğu gibi guumlnluumlk dilde tabunun da anlamı daraltılmıştır

ve sadece ldquoyasaklanmışrdquo olan şeyleri anlatan bir soumlzcuumlk olarak kullanılmaktadır

Oysa Freudrsquoun da ortaya koyduğu gibi soumlzcuumlğuumln ldquokutrsquo lsquokutsalrsquo gibi farklı anlamları

bulunmaktadır

Freud tabunun anlamının ikili yapısını arzulama kaccedilınma ikilemi olarak accedilıklar

Toplumlarda tabunun ortaya ccedilıkmasının en temel nedeni sınır aşımının engellenmesi

ihtiyacıdır Ccediluumlnkuuml Freudrsquoa goumlre tabulaşan şeyler ya da eylemler bir yandan en fazla

zevk veren niteliğe de sahiptir42 Buna goumlre sosyalleşme suumlrecinde ccedilocuğa bazı şeyler

yasaklanır Bu yasaklar ccedilocukta koumlkluuml bir hal alır diğer taraftan bu suumlreccedil tamamen

bireysel olarak deneyimlendiğinden duygusal ve belirsiz bir durumdadır Her

yasaklama bir taraftan arzunun da doğmasına neden olmakta boumlylece sınır aşımı ile

ilgili olarak belirsiz bir durum ortaya ccedilıkmaktadır Yasak olan şey sınırın oumltesinde

olan şey potansiyel olarak kirletici bir guumlcuuml olan şey aynı derecede ccedilekiciliğe sahip

olarak arzuya neden olmaktadır Burada dengeyi bulmak oldukccedila zordur43

Freud tabu duumlşuumlncesinin kaynağında mana benzeri buumlyuumlluuml bir guumlcuumln varlığına

duyulan inancın yattığını soumlyler44 Mana daymonik bir guumlccediltuumlr ve onun her zaman

41 Freud Sigmund Totem and Taboo Some Points of Agreement between the Mental Lives of Savages and Neurotics Tr James Strachey London Routledge 2001 s 21 Freudrsquoun bu pasajda kullandığı Almanca terimler 1991 Almanca baskısından alınmıştır Bkz Freud Sigmund Totem und Tabu einige Uumlbereinstimmungen im Seelenleben der Wilden und der Neurotiker Frankfurt am Main Fischer Taschenbuch Verlag 1991 s 66 42 Freud 2001 25 43 Bkz Jenks 2003 s 45-46 44 Freud 2001 24

98

kontrol edilebilmesi guumlccediltuumlr Tabu olan bir şeye dokunan ya da tabu yasağını kıran

kişi de doğrudan doğruya tabu olur Ccediluumlnkuuml tabudaki bu buumlyuumlluuml guumlccedil bulaşıcıdır

Tabu sayılan kimseler ve şeyler elektriklenmiş eşyaya benzetilebilir Bunlar oumlyle buumlyuumlk bir guumlccedil kaynağıdırlar ki sahip oldukları elektrikleri temas yoluyla nakledilebilmektedir ve eğer bu elektrik guumlcuumlnuumln boşalmasına neden olan canlı dayanıklı değilse uumlzerinde yıkıcı bir etki accedilığa ccedilıkabilir45

Freud tabudaki bu ldquobulaşıcırdquo ve ldquoyıkıcırdquo guumlcuumln insanlardan uzaklaştırılabilmesi iccedilin

bazı kefaret toumlrenlerinin yapıldığını belirttikten sonra tabuları geccedilici ve kalıcı olarak

sınıflandırmayı oumlnerir Buna goumlre kalıcı tabular din adamları başkanlar oumlluumller ve

buumltuumln bunlara ilişkin her şeyi kapsamaktadır Geccedilici tabularsa aybaşı ve lohusalık

gibi veya avlanma ya da bir sefer oumlncesi ve sonrası savaşccedilıların durumunda olduğu

gibi belirli durumlarda karşımıza ccedilıkabilmektedir46

Kolayca goumlruumllebileceği uumlzere buumltuumln bu kişiler ve durumlar ikili anlama sahiptirler

Kutsal ve kirli olanın aynı olduğuna daha doğrusu kirliliğin ve bulaşıcılığın ndash

eşzamanlı olarak- kutsal olanın oumlzuumlnde bulunduğuna ilişkin ccedileşitli kuumlltuumlrlerden bolca

oumlrnek verilebilir Oumlrneğin Douglas Hintlilerin kutsal olan ile olmayan ve kirli ile

temiz arasında mutlak bir karşıtlık duumlşuumlnmediklerini belirtir Hintliler bunların

goumlreceli kategoriler olduğunu bilmektedirler birisi iccedilin temiz olan başkası iccedilin kirli

olabilmektedir47

Yahudilerin domuza ilişkin uygulamaları konusunda James Frazerrsquoın yorumları daha

accedilıklayıcı olabilir Frazer Yahudilerin ne domuz yediklerini ne de onu

oumllduumlrduumlklerini belirttikten sonra domuzun yenmemesini onun lsquopisrsquo bir hayvan olarak

algılanışına ama oumllduumlruumllmemesini ise hayvanın lsquokutsalrsquolığına bağlar48

Frazerrsquoin yine domuza ilişkin bu kez eski Mısırrsquodan verdiği oumlrnek daha da

aydınlatıcıdır

45 Freud agy 46 Freud agy 47 Douglas 1966 s10 48 Frazer 1992 s 55

99

Eski Mısırrsquoda domuzdan pis ve iğrenccedil bir hayvan olarak nefret edilmektedir Birisi domuza dokunacak olsa elbiseleriyle birlikte kendini nehre atarmış Domuzun suumltuumlnuuml iccedilmenin cuumlzam bulaştıracağı duumlşuumlnuumlluumlrmuumlş Mısırrsquoın yerlileri olmalarına rağmen domuz ccedilobanlarının tapınaklara girmesi yasaktır Bu yasak yalnızca onlara uygulanmaktaydı Hiccedil kimse domuz ccedilobanlarından kız almıyor ve vermiyordu ccedilobanlar yalnız kendi aralarında evlenebiliyorlardı Ama Mısırlılar yılda bir kez Ayrsquoa ve Osirisrsquoe domuz kurban ederler ve etmekle de kalmayıp etini de yerlerdi49

Hem kutsal hem de agos kelimelerinin ldquobulanıklığırdquondan soumlz eden Jean-Pierre

Vernant da Louis Moulinierrsquoin Antik Yunanrsquodaki kirlilik ve temizlik duumlşuumlncesini

araştırdığı kitabını yorumlarken Moulinierrsquoin kirlilik fikrini tam olarak

kavrayamadığını ccediluumlnkuuml Yunanlıların farklı kozmolojilerinin farklı duumlşuumlnce

yapılarının bulunduğunu goumlzden kaccedilırdığını belirttikten sonra kirlilik duumlşuumlncesinin

V yuumlzyıldaki algılanışına dair genel bir tablo ccedilizer

Kir hem maddi bir leke hem de goumlruumlnmez bir varlık olarak ortaya ccedilıkmaktadır Hem oumlzneldir hem nesnel insanın hem iccedilindedir hem de dışında Hem neden hem de sonuccedil olarak goumlruumlnmektedir salgına yol accedilan şey ve salgının yol accediltığı şeydir Kıyana [katile] ilişkindir kıyanın kendisidir kurbana ilişkin olduğu kadar onun oumlccedil duumlşuumlncesidir de Bu kadar ccedilelişkili youmlnleri olan bir duumlşuumlnceyi nasıl kavrayabiliriz50

Vernantrsquoın Moulinierrsquoe getirdiği en buumlyuumlk eleştiri Moulinierrsquoin dinsel bakışının

olmayışıdır Kirlilikten kutsallığa saflıktan lanetliliğe doğru bu hızlı geccedilişkenliğin

ldquomantıksal ccedilelişmezlikrdquo ilkesiyle accedilıklanabilir bir yanı elbette olamaz Vernant

Moulinierrsquoin accedilıklamasını tutarlılaştırmak adına kirlilik duumlşuumlncesinin metafizik

boyutunu goumlrmezden geldiğini hatta reddettiğini ama bu ihmal ve goumlrmezden gelişin

konuyu dar bir alana sıkıştırdığını soumlyler Kirlilik Homeros metinlerinde de

Hediodosrsquoun oumlğuumltlerinde de salt maddi olmanın oumltesinde anlamlar taşımaktadır

Oumlzellikle V yuumlzyıla gelindiğinde toplumsal değişimin bir sonucu olarak kirlenme

ve temizlik kutsallık ve lanet daha sıklıkla ilgilenilen bir konu haline gelir Boyutları

genişler maddi olanın oumltesinde oluşu daha accedilık bir şekilde goumlruumlluumlr Buumltuumln tragedya

metinleri bize herhangi bir kirliliğin metafizik guumlccedillerle bağlantılı olduğunu ccedilok accedilık

bir şekilde vurgular Antik Yunanrsquoda kirlilik daimonrsquola bağlantılıdır daha doğrusu

daimonik bir olgudur Kirlenme ile ilgi toumlrenlerin daima yıkama arıtma yakma atma

49 Frazer 1992 s 56 50 Vernant 1996 s 120

100

ve uzaklaştırma gibi maddi unsurları bulunuyorsa bunun nedeni Yunanlılar iccedilin

kirliliğin maddi bir mesele olmasından değil daimonrsquoların somut nesnelerde accedilığa

ccedilıktığına duyulan inanccediltan kaynaklanır Tıpkı buumltuumln tanrıların somut olarak

kendilerini goumlstermeleri gibi (oumlrneğin Hephaistosrsquoun ateşte Zeusrsquoun şimşekte)

daimonrsquolar gibi ruhani varlıklar da somut şeylerde zuhur ederler Kan lekesi katil

accedilıkta kalmış ceset vb daimonrsquoların goumlruumlnuumlr olduğu yerlerdir

Tanrısal [olan] ister yoğunlaşmış ister dağınık ister aşkın ister iccedilkin olsun ancak accedilığa vurumlarında kavranır Varlığını accedilığa vuran belirtilerle asla buumltuumlnuumlyle karışmadığı da doğrudur Kendi iccedilindeyken bile hep kendinin oumltesindedir Kısaca uzaklık az ya da ccedilok goumlruumllebilir51

Antik Yunan tanrılarını ya da daimonik guumlccedilleri kavramamızdaki en buumlyuumlk guumlccedilluumlk

budur Buguumlnkuuml semavi dinlerin kozmolojisiyle Antik Yunan duumlnyasına baktığımız

iccedilin temelde de tanrılar evreniyle insanlar evrenini iki ayrı duumlzlem olarak

duumlşuumlnmeye meyilli olduğumuz iccedilin Yunan kuumlltuumlruumlnuuml anlamada derin bir hata

yapıyoruz52 Yunan tanrıları ccedileşitlidir herhangi biri bir diğerini reddetmez yok

saymaz hemen her yerde kendilerini maddileştirerek goumlruumlnebilirler goumlruumlnmeden de

varlıklarını hissettirebilirler bir insanın bir hayvanın ya da bir eşyanın iccediline girip

ccedilıkabilirler Dolayısıyla kirliliğin de kutsallığın da hem maddi hem de manevi iki

boyutu vardır

Oumlrneğin cinayet durumlarında miyasma cinayetle ilgili her varlık ya da nesnede ete kemiğe buumlruumlnuumlr katil silah kan kurban eğer ağır succedilun doğrudan kutsal şeyleri aşağılamayla ilgili bir oumlzelliği varsa arı olmama loimoj [loimos] biccedilimi altında buumltuumln uumllkeye bile yayılabilir Verimsiz toprak kısır hayvanlar ucube bebekler Yani daimwn [daimon] guumlcuumlnde nesnelleşen şey duumlzene kutsala saygısızlık saldırısı ile bozulan ister geniş ister dar olsun insanların ilişkileri toplumsal acunsal ilişkiler

51 Vernant 1996 s 126-127 52 Yunan duumlnyasındaki inanccedilların ccedilokluğu ve ccedileşitliliği konusunda Walter Burkert şoumlyle diyor ldquoTek tanrılı dinlerde kendini tanımlama ve bir dini oumltekine goumlre sınırlama fazlasıyla bilinccedilli bir vurgu taşırken Hristiyanlık oumlncesi ccedilağda genelde yeni ve yabancı tanrılar oumlzelde de gizemler kurumu dahil ccedileşitli tapı biccedilimleri arasında bir dışlama soumlz konusu değildi birbirleriyle uyuşmasalar da tek bir ilkccedilağ dini iccedilinde toplanan başka başka biccedilimler eğilimler ya da seccedilenekler olarak boy goumlstermişlerdirdquo Burkert Walter İlkccedilağ Gizem Tapıları Ccedilev Bahadır Sina Şener İstanbul İmge Yayınevi 1999 s 16

101

dizgesidir Koumlken bakımından kirliliğin ccedileşitli somut biccedilimleri iccedilinde goumlsterdiği şey işte bu duumlzensizliktir53

Vernant L Gernetrsquoden yaptığı alıntıda aynı anda insanın hem dışında hem de iccedilinde

yer alan yıkım guumlccedilleri olarak hybris ve atersquoyi tanımlarken benzer bir iki boyutluluğu

goumlsterir54 Hybris de Ate de hem insanı yıkıma suumlruumlkleyen guumlccedillerdir hem yıkımın

nedenidir hem de yıkımın kendisidir Bu guumlccediller tanrıların goumlnderdiği ya da neden

olduğu soyut guumlccedillerdir kişinin bedenine girdikten sonra maddileşirler ndashoumlfke ya da

şiddet biccediliminde somutlaşarak- goumlruumlnuumlr olurlar

Rasyonel aklın onu kavrayabilmesindeki en buumlyuumlk guumlccedilluumlk kirliliğin hem maddi hem

de manevi boyutunun bulunmasıdır Rasyonel akıl ayırarak duumlşuumlnmeye eğilimli

olduğundan dinsel inanccedilsal bir kirlenme ile somut-maddesel kirlenmeyi birbirinden

ayrı olarak kavramaya ccedilalışır Oysa Antik Yunan gibi kategorilerin suumlrekli birbirine

temas potansiyelinde bulunduğu kuumlltuumlrlerde maddi ile manevi ayrımını yapmak

oldukccedila zordur kirlilikle bağlantılı olarak lanet ve kutsal da aynı muğlacircklık niteliğini

goumlsterirler ve anlamları suumlrekli değiştiğinden her bakımdan tehlikelidirler

İnsan goumlvdesinde dolaşan kan pis değildir Kan insanın iccedilindeki dirimdir Ancak toprağa aktığında toprağa bulaştığında bunları pisletir kirletir Peki neden oumltuumlruuml Buumltuumlnuumlyle olumlu anlamda lekelediği kapladığı iccedilin mi Ama bir merhem bir far ya da bir giysi de bedeni kaplar Bedeni kirletmez Kurban edilen hayvanın sunağın uumlzerine akan kanı da kirletmez ndashtam tersine sunağı kutsar Kanın hem bir pislik hem de bir kirlilik olarak goumlruumlnmesinin nedeni belli koşullarda aktığında (oumlzellikle toza bulanan kan to luqron) cinayet oumlluumlm demek oluşu dirime karşı yaşayanlar iccedilin tehlikeli bir gerccedileklik alanına ilişkin olmasıdır İnsan goumlvdesindeki toz ile ccedilamur elbette lumatalsquodır tanrıya youmlnelmeden oumlnce bunları temizlemek gerekir Ccediluumlnkuuml toprak cesetleri oumlrtmek iccedilin yaratılmıştır55

Vernantrsquoın yukarıdaki soumlzlerinden accedilıkccedila anlaşılabileceği uumlzere kirliliği oluşturan

temel durum birbirinden ayrı durması gereken kategorilerin birbirine temasıdır Bu

ccedilerccedilevede oumlluumlleri oumlrterek cesedi arıtma goumlrevi goumlren toprak yaşayan bir bedende

kirlilik yaratacaktır (Eğer rituumlel kontroluuml yoksa oumlrneğin İslamrsquodaki teyemmuumlm

abdesti almak gibi) Dolayısıyla kirliliği pisliği oluşturan şeyin kategorilerin rituumlel

53 Vernant 1996 s 127 54 Vernant agy 55 Vernant 1996 s 124

102

dışı teması olduğu rahatlıkla soumlylenebilir Ccediluumlnkuuml oumlzuuml itibariyle kirli olan bir şey

yoktur Hesiodosrsquoun İşler ve Guumlnlerrsquoin oumlğuumltler boumlluumlmuumlnde56 verdiği bazı kirlenme

oumlrneklerinde bunu kolaylıkla goumlrebiliriz Hesiodos ldquogeceleri yolda ya da yolun

dışında işemerdquo(728) derken yaptığı vurgu idrarın kirli oluşuna değildir onun

oumlğuumlduumlnuumln gerekccedilesi gecelerin ldquotanrılara aitrdquo olmasıdır tanrılar her yerde olabilir

dolayısıyla oumlluumlmsuumlzlere ait olan bir alana saygısız bir temas riski vardır ldquoCenaze

doumlnuumlşlerinde ccedilocuk yapmardquo(735) tavsiyesi ise Proto-Tuumlrklerin cenaze sonrası

uygulamalarını hatırlatır sadece bir boş inanccedil değildir bu oumlluumlmle yaşamı birbirinden

ayrı tutma birbirine temas etme tehlikesini engelleme ccedilabasıdır

Boumlylece kategorilerin birbirine temasında kirliliğin ortaya ccedilıktığını ama aynı

zamanda soumlz konusu kirliliğin anlamının da bulunduğu pozisyon sonucu

muğlacircklaştığını goumlrduumlk Bulunduğu pozisyon sonucu ccediluumlnkuuml kategorilerin birbirine

temas ettiği ldquoeşikrdquote yer almasıyla kirlenmiş olan aynı anda temiz olabilmekte

lanetli olan da kutsallığın niteliklerini barındırabilmektedir

Aynı zamanda hem kirlilik hem de kutsallık biccedilimleri olarak beliren doğauumlstuuml gerccedilekliklerin olabileceği boumlylece daha iyi anlaşılabilmektedir Dinsel duumlşuumlncenin bakış accedilılarından birinde kutsal bir guumlcuumln ldquoarılığırdquo aslında onu koruyan yasakların sayısı kesinliğiyle oumllccediluumlluumlr Bu arılığın pekiştiği zamanlarda bile tanrıların insanlarla bağlantılarında kutsala saygısızlıkla ilgili kirlilik yaratma fırsatları artmaktadır Ama bu artışın sonunda karşıt arı ile kirlenmiş kutupları birleşmekte birbirlerine karışmaktadır[hellip] Oumlyleyse kusursuzca arı bir kutsallık bize buumltuumlnuumlyle iğrenccedil gelebilir ccediluumlnkuuml onunla her tuumlr bağlantı bizi agosrsquouna teslim edecek bir kirlilik biccedilimi kazanabilir 57

Vernantrsquoın bu konuda verdiği en guumlzel oumlrnek oumlluumlm durumudur Ceset ifadesini

kullandığımızda oumlluumlmuumln buumlyuumlk bir kirlilik kaynağı olduğunu vurgularız Ancak

onunla temasın Vernantrsquoın doğru bir ifadeyle belirttiği gibi iki youmlnuuml vardır Hem

ceset ona temas edeni kirletmekte hem de oumlluumlmuumln arındırıcılığı cesedi kutsadığı iccedilin

ona temas eden kişi de kutsallaşmaktadır Cesedin temiz oluşunu Vernant şoumlyle

56 Hesiodos ldquoİşler ve Guumlnlerrdquo sat 725-760 57 Vernant 1996 s 130

103

accedilıklıyor ldquoKirlilik buumltuumln varlığı dışarıda hiccedilbir şey bırakmadan kaplayacak kadar

buumlyuumlk olduğunda artık kirlilik değil kutsallıktırrdquo58

Vernantrsquoın bu accedilıklamasında iki noktayı accedilmak gerekiyor Birincisi kirlilikten

kutsallığa geccedilişin kirliliğin miktarına bağlı olarak gerccedilekleştiği konusu şuumlphelidir

Kirliliğin yeteri kadar ldquobuumlyuumlkrdquo olmadığı bir ceset oumlrneğinde olduğu gibi her yeri

kaplamadığı durumlarda da kutsallığın goumlruumllebildiğini biliyoruz Oumlzellikle vuumlcuttan

ccedilıkan sıvılarla ilgili oumlrneklerde bunu goumlrmuumlştuumlk bir başka oumlrnek verelim Birccedilok

kuumlltuumlrde aybaşı kanının nedenini olarak ay goumlsterilir Yani ay inanışa goumlre kadınlara

tecavuumlz eder akan kan da bir tuumlr ccedilocuk duumlşuumlrmedir Aristoteles gibi birccedilok ilkccedilağ ve

ortaccedilağ duumlşuumlnuumlruuml de ceninin aybaşı kanamasının kesilmesinden sonra doumllyatağında

kalan bu kandan oluştuğuna inanırdı59 Aybaşı kanının doğurucu ve yaratıcı bir guumlccedil

olarak algılanışı bazı rituumlellerde de accedilıkccedila goumlze ccedilarpmaktadır Antik Yunan ve birccedilok

kuumlltuumlrde tarlalardaki ekinin verimliliğini artırmak iccedilin aybaşı goumlren kadınların

eteklerini kaldırarak tarlada veya tarla etrafında gezdikleri soumlylenir60 Ama diğer

taraftan aybaşı kanının doğurgan guumlcuumlne duyulan bu inanca karşın acircdet goumlren

kadınlar adam oumllduumlrmuumlş ya da bir oumlluumlye dokunmuş kadar kirli sayılırlardı

ccediloğunlukla acircdet doumlnemi boyunca izole edilirler oumlzellikle erkeklerin onlara

dokunmaları son derece tehlikeli olarak goumlruumlluumlrduuml61 Bu konuda benzer onlarca oumlrnek

goumlsterilebilir Kirlilik ya da kutsallık iki boyutlu (aslında ccedilok youmlnluuml) durumlardır

birbirlerini aynı anda iccedilerirler ve dışlarlar Dolayısıyla kirliliğin ldquoartmasırdquo kutsallığa

geccediliş anlamına gelmez Bu geccediliş bir kirlenme ldquoderecesirdquo olmaktan ziyade rituumlelle

olan ilişkiye bağlıdır Yani bir şey rituumlelin kontroluumlnde ise ldquoson derece kirlirdquo bile olsa

temiz ve kutsal olarak goumlruumllecektir Eğer rituumlel uygulanmamışsa soumlz konusu şey

herhangi bir rituumlelin parccedilası değilse ve ve ya eksik kalmış tamamlanamamış ya da

yanlış uygulanmış bir rituumlelin unsuruysa kirlilikten kutsallığa geccediliş soumlz konusu

olmayacaktır Vernantrsquoın soumlzlerinde accedilıklık getirilmesi gereken ikinci nokta da bu

58 Vernant agy 59 Bkz Thomson George Tarihoumlncesi Ege Eski Yunan Toplumu Uumlstuumlne İncelemeler C I Ccedilev Celal Uumlster İstanbul Payel Yayınevi 1995 s 233-235 60 Bkz Thomson 1995 s 229 61 Bu konuda bkz Douglas 1966 s 75 217 218 Thomson 1995 s 231 232

104

geccediliş meselesiyle ilgilidir Kirlilikten kutsallığa ya da tersi youmlnde bir ldquogeccedilişrdquo fiziksel

bir değişim ya da doumlnuumlşuumlmuuml iccedilermez durum bir ccedileşit adcılıkla (nominalizmle)

accedilıklanabilir

Kategorilerin etkileşimli olduğu toplumlarda rituumlelin ne kadar oumlnemli bir rol

oynadığını anlayabiliyoruz O kadar ki bazen topluluk iccedilin tabu olan ccediloğu zaman da

lanetlenerek toplum dışına atılma ya da oumlluumlm cezası gibi ağır cezalara

huumlkmedilebilecek durumlar bir rituumlel eşliğinde kutsayıcı bir hal alabilmektedir

Oumlrneğin Avustralya Arnhemland Aborjinleri bereket iccedilin ya da herhangi bir olayın

başlangıcında yaptıkları toumlrenlerini ayinsel bir ccediliftleşmeyle sonlandırırlar ve eğer ki

bu ccediliftleşme başka zamanlarda birleşmeleri yasaklanmış kişiler arasında olursa

rituumlelin ccedilok daha etkili olacağına inanırlar62

Hiccedil şuumlphesiz cinsellik buumltuumln toplumlarda hem verimlilik uumlreme ccediloğalma gibi

yaşama ilişkin uumlretici ve var edici guumlccedilleri ifade ederken aynı derecede yıkıcı tehlikeli

ve kirletici anlamlarla birlikte goumlruumlnuumlr Onun en temel oumlzelliği kamusal alandan ayrı

bir uzamda gerccedilekleştirilmesi iccedilin oumlzel bir itinam istemesidir Tıpkı bazı rituumlellerde

(oumlrneğin sadece erginlenmişlere accedilık olan sınırlı toumlrenlerde) olduğu gibi gizli olmak

zorundadır Gizliliğin bozulması kirlenme demektir Aynı şekilde cinsellik ancak

toplumun sınırlarını ccedilizdiği cinsler arasında ve kurallara uygun gerccedilekleşirse temiz

kalabilir Aksi taktirde kirlilik baş goumlsterecektir Oumlrneğin ensest Bushongrsquolar

arasında da kirletici olarak duumlşuumlnuumllmekte fakat krallarının kutsama toumlrenlerinin bir

parccedilası bir ensest rituumlelinden oluşmaktadır63 Bunun nedeni olarak iki gerekccedile

goumlsteriyor Douglas birincisi kirin kendisinin bir yanıyla uumlretici bir guumlce sahip

olmasıdır ki bunu yukarıda accedilıklamaya ccedilalışmıştık Douglasrsquoın ortaya attığı ikinci

neden ise şu ana kadar yaptığımız tartışmaların tersten bir okuması niteliğinde

ldquoFarklılığın bittiği yerde kirlenme de yokturrdquo diyor Douglas64 Ccediluumlnkuuml ona goumlre

kirlilik aklın farklılaştırma etkinliğinin bir sonucudur duumlzenin bir yan uumlruumlnuumlduumlr

62 Berndt Ronald Kunapipi A Study of an Australian Aboriginal Religious Cult Melbourne 1951 p 49 Aktaran Douglas 1966 s 108-109 63 Douglas 1966 s 197 64 Douglas 1966 s 198

105

Eğer ki ensest oumlrneğimizde olduğu gibi bir duumlzensizlik kontrol altında yapılıyorsa

farklılığın ldquoyokrdquo sayılabileceği duumlşuumlnuumllebilir Bu durumu Dionysos rituumlellerinde de

goumlrmek muumlmkuumlnduumlr Bakkhalar oyununu bu accedilıdan tartışmak yerinde olacaktır

Tam da bu noktada hem kirlilik hem de kutsallık problemini aynı anda iccedileren ama

bir taraftan da Antik Yunanrsquoda muğlacircklık meselesini anlamamızı kolaylaştıracak bir

kavram olarak pharmakon soumlzcuumlğuuml uumlzerinde durmanın uygun olacağını duumlşuumlnuumlyoruz

25 Pharmakon

Platonrsquoun Phaidros diyalogunda Sokrates tarafından anlatılan bir hikaye vardır

Hikayeye goumlre Mısırrsquolı bir tanrı olan Theuth sayıları hesaplamayı geometriyi ve

astronomiyi tavla oyununu ve en oumlnemlisi de yazıyı bulmuştur [icat etmiştir]

kendisinden onay almak uumlzere baş tanrı olan Amonrsquoun [Thamus] yanına varır Buumltuumln

bu sanatları Mısırlılara tanıtmak gerektiğini ccediluumlnkuuml bu icatların insanlar iccedilin faydalı

[pharmakon] olacağını soumlyler Theuth her bir icadı iccedilin birer değerlendirme

yaptıktan sonra sıra yazıya gelir

Ey Kral dedi Theuth işte bir bilgi (to mathema) ki bunun sayesinde Mısırlılar daha bilgili ve kendi geccedilmişlerini hatırlamaya daha istidatlı olacaklar Belleğin de bilgilendirmenin de devası (pharmakon) bulundu65

Ccedilalışmamızın birinci boumlluumlmuumlnuumln sonunda accediltığımız techneacute tartışmasını yeniden

hatırlarsak burada baş tanrıya sunulan yazının bir techne olduğunu kolaylıkla

goumlrebiliriz Ama tıpkı Heideggerrsquoin techneacutersquonin oumlzuumlnde varolduğunu iddia ettiği

muğlacircklık gibi burada sunulan techneacutersquonin yazının ya da pharmakonrsquoun da

muğlacircklığı ortaya ccedilıkacaktır Theuthrsquoun yazıyı sunma biccedilimi yazının olumlu

niteliklerin ardı ardına sıralanmasıdır Oysa Tanrı Amonrsquoun cevabı yazının tam tersi

niteliklerinin de olduğunu goumlsterir

İşte bu bilgiyi elde etmenin sonucu harfleri oumlğrenenler artık belleklerini işletmeyecekleri iccedilin ruhları unutkan olacaktır Yazıya guumlvendikleri iccedilin etraflarındaki şeyleri dışarıdan yabancı izler sayesinde hatırlamaya ccedilalışacaklar iccedilerden kendi kendilerine hatırlayacakları yerde O halde sen bellek iccedilin değil hatırlama iccedilin bir deva buldun Oumlğrenime gelince sen oumlğrencilerine ancak hakikate

65 Platon Phaidros sat [274ce]

106

benzer şeyleri (doxan) oumlğretirsin hakikatin kendisini (aletheian) değil Bunlar senin harflerin sayesinde oumlğretimsiz kalmalarına rağmen gırtlaklarına kadar bilgiye goumlmuumllduumller mi ccediloğu zaman hiccedilbir şeyi duumlruumlst duumlşuumlnemedikleri halde kendilerini binlerce şey hakkında huumlkuumlm vermeye yetkin sanacaklardır [274e 275b]

Techneacutersquonin oumlzuumlndeki ikiliği muğlacircklığı goumlrebiliyoruz Burada aynı şey (yazı) hem

hatırlamaya hem de unutmaya meydan vermektedir Bilgiyi arttırabildiği gibi aynı

zamanda azaltmaktadır da Baş Tanrının cevabıyla ortaya ccedilıkmaktadır ki pharmakon

hastalığı tedavi etmemekte hastayı daha fena yapmaktadır Burada Platonrsquoa goumlre

tehlikeli gizil bir guumlccedil vardır Bu yuumlzden yazı bu muğlacirck niteliğiyle tıpkı resim goumlz

yanılmaları ve her tuumlrluuml mimetik teknikler gibi kendilerine şuumlpheyle yaklaşılmaları

gereken şeylerdendir Derridarsquoya goumlre Platonrsquoun Phaidrosrsquota yapmaya ccedilalıştığı şey

ldquopharmakonrdquo tuumlruumlnden olguların muğlacircklığını kontrol etmeye ccedilalışmaktır

[hellip] Platon kralın ağzından bu muğlacircklığı zaptetmeye ve onun tanımını yalın keskin ccedilizgilerle birbirinden ayrılmış iyi ve koumltuuml iccedileri ve dışarı doğru ve yanlış oumlz ve goumlruumlnuumlş gibi karşıtlıklar iccediline sokarak bu muğlacircklığın uumlstuumlnde egemenlik kurmaya ccedilalışır Kralın yuumlce yargısının gerekccedileleri yeniden okunursa bu karşıtlıklar dizisi tekrar bulunacaktır Pharmakon ya da arzu ederseniz yazı oumlyle bir yere koyulmuştur ki hep bir daire ccedilizer durur yazı bellek iccedilin yalnızca goumlruumlnuumlşte iyidir hareketi sayesinde belleğin doğru olanı bilmesinde ona iccedilerden yardım etmeye muktedirmiş gibi goumlruumlnuumlr Fakat doğrusu yazı oumlzsel olarak koumltuumlduumlr belleğe dışsaldır bilim değil kanaat uumlretir bunlar doğru kanaatler değil goumlruumlnuumlşle ilgili kanaatlerdir Pharmakon kendisini doğru gibi goumlsteren bir goumlruumlnuumlşler oyunu uumlretir66

Pharmakon gibi hem ilaccedil deva hem de zehir anlamlarına gelen bir soumlzcuumlğuumln

karşıtlığın yalnızca tek bir yanına referans verecek şekilde ccedilevrilmesi doğru değildir

Soumlzcuumlk her kullanıldığı yerde Derridarsquonın deyişiyle oumlteki anlam(lar)ına da referans

vermekte ldquosoumlzcuumlğuumln iccedilinde sahnenin başka bir yerinderdquo soumlzcuumlk oumlteki anlamlarını

ldquoalıntılamakta nakletmekte ve okuyana sunmaktardquodır Fakat Derridarsquoya goumlre Platon

tam da bu karşıtlar arasındaki geccedilişgenliği durdurmaya ve sabitlemeye ccedilalışmaktadır

Platonizm muğlacircklığı kontrol etmeye ccedilalışan bir felsefedir67

66 Derrida Jacques Dissemination Tr Barbara Johnson The Athlone Press London 1981 s 103 Tuumlrkccedile ccedileviri Zeynep Direkrsquoe aittir Bkz Derrida Jacques ldquoPlatonrsquoun Eczanesirdquo Ccedilev Zeynep Direk Toplumbilim Jacques Derrida Oumlzel Sayısı Sayı 10 Bağlam Yayıncılık İstanbul Agustos 1999 s 75 67 Derrida 1981 s 98

107

Platonrsquoun muğlacircklık duumlşmanı olmasını anlamak kolaydır ccediluumlnkuuml uumlzerinde fazlasıyla

durduğumuz gibi pharmakon gibi soumlzcuumlkler hem kozmolojik duumlzenin temelinde

bulunmakta hem de bu duumlzenin ayrımlarını saflarını ve sınıflarını bulanıklaştırarak

sınırları ortadan kaldırarak geccedilişgenliği eşikleri hatırlatarak duumlzenin altını

oymaktadır

Kutsallıkla lanetliliğin kirlilikle temizliğin daimonlarla nasıl ilişkilendirildiğini

yukarıda tartışmıştık Lanetli bir varlığın kutsal bir duruma geccedilişi her an

muumlmkuumlnduumlr Oumlrneğin Theiresias goumlruumllmesi yasak olan bir şeyi ccedilıplak bir halde

yıkanan Athenarsquoyı goumlrduumlğuuml iccedilin lanetlenmiş ama goumlzlerindeki bu lanet aynı zamanda

ona kutsal bir goumlruumlş guumlcuuml de kazandırmıştır Nitekim iğrenccedil bir varlık olarak tasvir

edilen Oidipus Oidipus Kolonosrsquotarsquoda kutsallık mertebesine terfi eder Oidipus tam

bir pharmakosrsquodur Hem kirli hem temiz hem yıkıcı hem kurtarıcı hem lanetli hem

de kutsal Tragedyaların ilgi alanı işte bu tuumlrden bir muğlacirck boumllgedir

26 Rituumlelin Bunalımı

Antik Yunanrsquoda pharmakos ve katharmata adı verilen dinsel toumlrenlerin yapıldığı

bilinmektedir68 Her iki rituumlelin de temel duumlzenlenişi hastalık kirlilik koumltuumlluumlk

guumlnah uğursuzluk gibi tehlikelerin kentten uzaklaştırılması fikrine dayanır

Katharmatarsquoda bir nesnede birleşen bu koumltuumlluumlkler pharmakos ayininde bir insanda

toplanır Pharmakos bir guumlnah keccedilisidir Tıpkı muadili katharma gibi kent iccedilinde

koumlşe bucak dolaştırılır ve kentin buumltuumln koumltuumlluumlklerini kirini uumlzerine toplar (ya da

kirler ve guumlnahlar uumlzerine ldquoatılırrdquo) ardından da ya doumlvuumllerek oumllduumlruumlluumlr ya da kentten

kovulur

68 Bu konuda bkz Hughes Dennis D Human Sacrifice in Ancient Greece Routledge London New York 1991 s 139 vd Ayrıca bkz Frazer James George The Golden Bough A Study in Magic and Religion A New Abridgement from the Second and Third Editions Ed Robert Fraser Oxford University Press Oxford amp New York 1998 Bu edisyonda Altın Dalrsquoın 4 cildi bir araya toplanmıştır Normalde III cilt ldquoScapegoatrdquo bu kitapta III boumlluumlm olarak yer almaktadır Sayfalar 555-676 Burada oumlzellikle s 591 ve devamında Antik Yunanrsquodan guumlnahkeccedilisi oumlrnekleri sunulmaktadır

108

Antik Yunan tragedya kahramanını bu ccedileşit bir pharmakos ya da guumlnah keccedilisi gibi

yorumlama eğilimi yaygındır Oumlrneğin Freud tragedya kahramanını topluluğun

guumlnahlarını uumlzerinde toplayan bir ccedileşit ldquoguumlnah keccedilisirdquo olarak yorumlar

Benzer kıyafetli ve ortak bir isim taşıyan bir topluluk tek bir kişinin etrafını sarmış onun soumlzlerine ve davranışlarına goumlre hareket etmektedirler Bunlar koro ve kahramanı canlandıran oyunculardır [] Tragedyanın kahramanının acı ccedilekmesi gerekmektedir tragedyanın bu oumlzuuml guumlnuumlmuumlze kadar gelmiştir Tragedya kahramanı trajik succedil denilen ve nedenleri kolaylıkla anlaşılamayan ve bizim guumlnluumlk hayatımızda hiccedil de bir succedil olarak goumlrmeyeceğimiz bir succedilla itham ediliyordu Bu succedil kural olarak tanrısal ya da beşeri bir otoriteye karşı gelmeyi iccedileriyordu Koro kahramana sempatik duygularla eşlik ediyor onu yatıştırıyor ona arka ccedilıkıyor uyarıyor ve en sonunda cuumlret ettiği eylemden dolayı hak ettiği cezaya maruz kalınca onun iccedilin yas tutuyordu Fakat trajedinin kahramanı neden acı ccedilekiyordu Onun trajik succedilunun anlamı neydi [] Kahraman acı ccedilekiyordu ccediluumlnkuuml o ilksel [primal] babaydı o ilksel trajedinin kahramanıydı [] Trajik succedil ise koroyu kurtarmak iccedilin kendi uumlstuumlne aldığı bir succediltu [] Geccedilmişte aslında kahramanın acılarına neden olan koro uumlyelerinin kendileriydi oysa burada onlar sanki kahramanın ccedilektiği acıların nedeni kahramanın kendisiymiş gibi onun iccedilin uumlzuumllmekte ona karşı sempati duyguları goumlstermektedir Kahramana atılan succedil buumlyuumlk bir otoriteye karşı saygısızlık ve başkaldırı gerccedilekte koro uumlyelerinin kardeşler topluluğunun succediludur Boumlylece trajik kahraman kendi iradesine rağmen koronun kurtarıcısı olur69

Bu bir dereceye kadar doğrudur Eğer kahramanı bir ldquotemsil(ci)rdquo olarak goumlruumlyorsak

Freudrsquoun yukarıdaki duumlşuumlnceleri genel itibariyle tragedya iccedilin uygundur denilebilir

Tragedya kahramanını guumlnah keccedilisi rituumlelinin bir uzantısı gibi goumlrmek isteyenler

Freudrsquoun bu soumlzlerini kendilerine oumlnemli bir dayanak yapmaktadırlar Reneacute Girard da

bu duumlşuumlncelere yakın duran kuramcılar arasındadır70 O da tragedyaların belli bir

dereceye kadar geccedilmişte kalmış ya da bozulmuş bir rituumleli ima ettiğini kabul eder

Kahraman bir ccedileşit kurbandır Ama Girardrsquoın bu yorumlara itiraz ettiği bir nokta

vardır O tragedyayı mitoslardan ayırdığı gibi rituumlellerden de ayırmanın gerekliliğini

oumlzellikle belirtir Girardrsquoa goumlre tragedyalar mitolojide uumlstuuml oumlrtuumllmuumlş olan şiddeti

accedilığa ccedilıkartır bu şiddetin varlığını goumlsterirler Diğer taraftan rituumlelle olan

benzerlikleri yalnızca bir hatırlatma duumlzeyindedir bu da tragedyaların ldquoişlevini

69 Freud 2001 s 180-181 70 Girardrsquoın bu konudaki goumlruumlşleri iccedilin bkz Girard 2003 Ayrıca bkz Girard Reneacute Guumlnah Keccedilisi Ccedilev Işık Erguumlden Kanat Kitap İstanbul 1 Baskı 2005

109

kaybetmiş rituumlelrdquo olmasından kaynaklanır Başka bir deyişle tragedyalar rituumleller

işlemeyince amacından sapınca otaya ccedilıkan bir durumu goumlstermektedirler

Bu duumlşuumlncelerle oumlrneğin Kral Oidipusrsquotaki Oidipusrsquoa yaklaştığımızda onun Freudrsquoun

yukarıda alıntıladığımız yaklaşımına az ccedilok uyduğunu goumlrebiliriz Fakat eksik olan

bir youmln bulunmaktadır Freudrsquoun accedilıklamasına goumlre succedil kahramana değil topluluğa

aittir Oysaki tragedya kuramcılarının ccediloğu ndashAristoteles de dahil olmak uumlzere-

kahramanın bir ldquosuccedilrdquounun olduğu konusunda ndashher ne kadar bu succedilun derecesi

kuramcılar arasında farklılık goumlsterse de- hemfikirdirler Yani Freud tamamen

masum bir kahraman modeli resmeder oysaki tragedyadaki kahraman Freudrsquoun

anlattığı tuumlrden yani topluluğun succedillarını uumlstlenen bir masum değildir yalnızca

Girard haksız yere succedillansa bile kurbanın da ldquodiğer herkes gibi succedillu olduğunurdquo

iddia etmektedir71 Bu zaten pharmakon tanımına da uygun bir durumdur Yani

pharmakon Freudrsquoun soumlzuumlnuuml ettiği gibi tertemiz bir kişi değildir Eğer kahramanı bir

pharmakon gibi duumlşuumlneceksek onun ikili ve muğlacirck niteliğini goumlrmemiz gerekiyor

Pharmakonrsquoun temel niteliği onun ne mutlak anlamıyla succedillu (kirli hasta) ne de

guumlnahsız (temiz sağlıklı) olmasıdır Eğer tam olarak masum olursa rituumlelin sistemi

işlemez buumltuumlnuumlyle succedillu olması da aynı şekilde işe yaramayacaktır Aristorsquonun

Poetikarsquodaki kahraman tanımı72 bu accedilıdan yerindedir Diğer taraftan kahramanın bu

ikili youmlnuuml tragedya ozanlarının bir icadı değildir

Bu pharmakon denilen şey kralın karnaval suumlresi boyunca taccedil takan benzer-kopyası [double] Festival suumlresince duumlzen altuumlst olur sosyal yapı tersine doumlner Cinsel tabular ortadan kaldırılır hırsızlık yasallaşır koumlleler efendileriyle yer değişir kadınlar erkek kıyafeti giyer ve bu şartlar iccedilerisinde tahtta oturan kişi en azılı succedillu en rezil en ccedilirkin en aşağılık biri olmalıdır Fakat festival bittiğinde kopya-kral [counter-king] kentten kovulur ya da oumllduumlruumlluumlr onunla birlikte onun temsil ettiği duumlşuumlnuumllen buumltuumln duumlzensizlikler de toplumdan uzaklaştırılmış olur73

Kahramanın iki youmlnluuml ve muğlacirck neredeyse bir pharmakon gibi olduğu kolaylıkla

soumlylenebilir Ama burada Girardrsquoın ldquotragedyayı rituumlelden ve mitostan ayırmardquo

uyarısını da goumlrmezden gelmememiz gerekir Tragedyada mekanizma pharmakon

71 Bkz Girard 2003 s 288 72 Aristoteles 2005 s 45 sat 1453a10 73 Vernant 1990 s 131-132

110

rituumlelinde olduğu gibi işlemez ccediluumlnkuuml Tragedya rituumlelin altını oyar onun işlemeyen

(işleyemeyecek olan) yapısını accedilığa ccedilıkarır Rituumlelin sonunda gelmesi beklenen

rahatlama kentin sağlığına kavuşma durumu tragedyada ancak kuumlccediluumlk bir ima olarak

vardır Bu ima da rituumlel ile bağı tamamen koparmayan kuumlccediluumlk hatırlatmalardan

sayılabilir Tragedya doğru şekilde işlemiş olsa bile rituumlelin sonunda gerccedilek bir

arınmanın kurtuluşun asla olamayacağını bize sezdirir Ccediluumlnkuuml Derridarsquonın dediği

gibi ldquopharmakon suumlrekli olarak bir daire ccedilizmektedirrdquo

Rituumlel iccedilin kullanılan pharmakoslar genellikle savaş tutsaklarından koumllelerden

ccedilocuklardan sakatlardan ve evli olmayan genccediller ve ergenlerden oluşmaktaydı Bu

listenin temel oumlzelliği nedir diye soruyor Girard bu listedekilerin ortak bir kriterinin

olup olamayacağını tartışıyor Kendi kurban teorisine goumlre listedekilerin kurban

edilmeye uygun nitelikte olduğunu belirtiyor Yani Girardrsquoa goumlre bunların her biri

topluma henuumlz dahil olmamış toplumla bağları zayıf toplumun kıyısındaki

kategoriler olduğu iccedilin kurban olmaya muumlsaittirler Burada Girardrsquoa tam olarak

katıldığımızı soumlyleyemeyiz Girard toplumla bağlarının eksikliğinden dolayı

kolaylıkla ldquokurban edilebilirrdquo buluyor bu listedeki kategorileri Biz ise bu

kategorilerin tam da muğlacircklığın cisimleştiği kategoriler olduğunu soumlyluumlyoruz

Burada muğlacircklık toplumla olan bağın zayıf olduğunu değil kesinlikten yoksun

olduğunu işaret eder Dolayısıyla listedekilerin toplumla bağı zayıftır denemez

aksine topluluğun tuumlm kategorilerini altuumlst edebilecekleri iccedilin oldukccedila guumlccedilluumlduumlr

Girard kurbanın temel niteliği olarak ldquohem insana benzer hem de ondan farklırdquo74

kıstasını koyarken aslında kurbanın muğlacirck bir niteliğinin olması gerektiğini

kastetmektedir Diğer taraftan listedeki kişilerin kurban olarak kullanılmasının bir

ldquobağ zayıflığındanrdquo kaynaklanması bize goumlre rituumlelin işlevini azaltacaktır Bir koumlle

savaş tutsağı ergen bir ccedilocuk vs hiccedilbir değeri olmayan goumlzuuml kapalı telef

edilebilecek varlıklar olarak goumlruumllseydi onları oumllduumlrmenin sonucunda kentin ve

toplumun kirlerinden arınabileceği inancı oldukccedila zayıflardı Girard topluluğun kendi

74 Bkz Girard 2003 s 16

111

mensuplarını korumak iccedilin daha az değerde olanı harcamaya youmlneldiğini soumlyluumlyor75

Ama onlara ldquokurbanlıkrdquo niteliğini veren şey onların ldquodeğersizliğirdquo değil onların

ldquopharmakonrdquoluğa uygunluklarıdır onların bulundukları kategori itibariyle ikili ndashya

da ccediloklu- muğlacirck bir konumda olmaları ve tam da bu nitelikleri yuumlzuumlnden

topluluğun hem marjininde hem de merkezinde yer almalarıdır Bu onları kurbansal

bakımından değerli kılar Hem marjin hem merkez aynı anda muumlmkuumlnduumlr Ccediluumlnkuuml

onlar toplumun atıklarıdır kategorilerin bozukluğudur Ama diğer taraftan onların

varlığı kategorilerin ne olduğunu soumlyler onların ldquodışrdquolığı iccedili vareder onların

ldquoanormalrdquoliği ldquonormalrdquoin yeniden tanımlanmasına olanak verir Bu accedilıdan merkezi

oumlnemdedirler

Girardrsquoın kurban edilebilir kategorisi iccedilin oumlnerdiği ldquotoplumla bağın zayıflığırdquo kıstası

bu accedilıdan eksiktir Kendisi de bu eksikliğin farkındadır bu koşulun ldquoyanlış

olmamakla birlikte soyut ve işe yaramazrdquo76 olduğunu sonradan kabul eder Kadın

konusunda verdiği oumlrnekle başka bir kıstas oumlnerir Ona goumlre toplumla bağı ldquozayıfrdquo

olmasına rağmen genellikle kadınların ldquokurbanrdquo edildiği ccedilok nadir goumlruumllmektedir

Girard bunun nedenini kadının hem kendi ailesinin hem de kocasının ailesine ait

olmasının ldquointikamrdquo riskini arttırdığını bu yuumlzden de kadının kurban edilmesinin guumlccedil

olduğunu iddia eder Kadının kurban edilme durumunda kadının ait olduğu iki

guruptan biri diğerinden intikam alabilecektir Girard buradan kurban edilebilme

koşulunun en oumlnemli niteliği olarak ldquointikam riskininrdquo duumlşuumlk olması kriterini ortaya

atar

Girardrsquoın burada goumlzden kaccedilırdığı iki husus vardır İlk olarak kadınların kurban

edilememesi konusunda eksik bilgi sunmaktadır Kadınlar da en az ccedilocuklar ve

ergenler kadar kurban edilebilmektedir77 Bu konudaki oumlrneklerin sayısı listede yer

alan diğerlerinden ccedilok da farklılık arz etmez

75 Girard 2003 s 5 76 Girard 2003 s 17 77 İphigeniarsquonın kurban edilişi burada hatırlatılabilir İphigenia ldquobir dişi keccedili [chimaira]rdquo [Aiskhylos Agamemnon sat 232] ve ldquobir buzağı gibi [moschon]rdquo [Euripides İphigeneia Taurisrsquote sat 359] kurban edilmiştir Ayrıca ldquosutteerdquo adı verilen ve oumllen kocayla birlikte nikacirchlı ve nikacirchsız eşlerinin ndashgtgtgt

112

Antik Yunanrsquoda kadın toplumun marjinallerinin başında gelmektedir Bunun bir

yanıyla Hesiodosrsquoun anlattığı Pandora mitiyle bağlantısı olduğu soumlylenebilir Ama

asıl olarak bu kadının muğlacirck pozisyonundan kaynaklanmaktadır Ccediluumlnkuuml kadın

oumlzellikle patrilokal toplumlarda hem kocasının ailesine hem de kendi ailesine bağlı

kalmak zorundadır Başka bir deyişle iki kategoriye aynı anda temas halindedir

suumlrekli olarak muğlacircklık tehdidi altındadır Hem ailesine hem de kocasına ait olması

kadının pharmakos olması iccedilin uygundur Kadının bu konumu rituumlel iccedilin olmasa

bile tragedya yazarları iccedilin oldukccedila zengin bir alan sunmaktadır Dolayısıyla buumltuumln

pharmakonrsquolar gibi kadının da toplumla olan bağı ldquozayıfrdquo olarak nitelendirilemez

Aksine bu bağın şiddetli bir muğlacircklık iccedilerdiği soumlylenebilir

Girardrsquoın goumlzden kaccedilırdığı ikinci nokta intikam riskiyle ilgilidir Bu konuda daha

oumlnce verdiğimiz oumlrnekler yeniden hatırlanabilir İster hayvan ister bitki olsun her

tuumlrluuml canlının oumllduumlruumllmeden oumlnce kendisinden oumlzuumlr dilendiği ve hem canlının hem de

ait olduğu topluluğun ldquooumlfkesininrdquo azaltılması iccedilin bazı uygulamalar yapıldığını daha

oumlnce oumlrneklerle goumlstermiştik Girard da benzer oumlrnekler veriyor fakat intikam riskinin

sıfır olduğu bir durumda bile oumlzuumlr dilemenin ldquokomik bir paradoksrdquo olduğunu

soumlyluumlyor78 Girardrsquoa goumlre intikam alamayacağını bile bile oumlzuumlr dilemek kurbanı

yatıştırmaya ccedilalışmak olsa olsa eski intikam durumlarından kalma bir ldquotakıntırdquodır

Girardrsquoın bu konuda fazlasıyla ldquoayırıcırdquo bir kozmolojinin diliyle konuştuğunu

belirtmemiz gerekiyor Ayırıcı kozmoloji hayvanlarla bitkilerin duumlnyasını insanların

duumlnyasından ayırır Hayvan ve bitki duumlnyası giderek buumltuumln canlı ve cansız evren

insana goumlre oumlrguumltlenir Dolayısıyla ayırıcı kozmolojilerde insana oumlzguuml şeyler doğada

bulunmazlar

Girard buumltuumln teorisinin merkezine şiddeti koymaktadır ama burada sanki ldquodoğanın

şiddetirdquo diye bir duumlşuumlnceye yer yok gibidir Ne bir hayvanın ne de bir bitkinin şiddet

ayrıca hizmetccedililerinin- oumllduumlruumllmesi kurban edilmesi geleneğini hatırlatabiliriz Bu konuda bkz Hughes 1991 s 59 vd Hughes kocaları oumllen kadınların oumllduumlruumllmesiyle ilgili kanıtlar sunarken tragedya metinlerinde kocaları oumllen kadınların intiharlarından oumlrnekler verir Hughesrsquoa goumlre bu oumlrnekler ldquosutteerdquonin bir ccedileşit ispatıdır ccediluumlnkuuml varolan sistemde kocası oumllmuumlş bir kadının hayatta kalması oldukccedila zordur Bu duumlşuumlnceler bir accedilıdan bizim ldquokadının toplum iccedilindeki muğlacirck konumurdquo goumlruumlşuumlmuumlzuuml de doğrulamaktadır 78 Girard 2003 s 18

113

goumlsterebileceği duumlşuumlnuumllmektedir rasyonel bir bakış iccedilin boumlyle bir olgu ancak

ldquokomikrdquo olabilmektedir Evrenin birbiriyle suumlrekli etkileşimde olduğunu duumlşuumlnen

kozmolojiler ndashki tragedya ccedilağı ve oumlncesi Grekrsquoler boumlyle bir duumlnyaya sahiptiler-

Girard gibi duumlşuumlnmemektedir Bu konuda Girard ldquokirlilikrdquo duumlşuumlncesini de

goumlrmezden gelir Kurban eylemini gerccedilekleştiren kişilerin rituumlel istediği kadar

başarılı olsun yine de akacak kandan kirlenme riskinin bulunduğunu Girard da pekala

bilmektedir Oumlzuumlr dileme kurbanın ve topluluğunun intikam duygusunun oluşmasını

engellemek iccedilin yapılmaz yalnızca oumlzuumlr akacak kanın kirlenmemesi iccedilin de

yapılması gereken bir rituumlel parccedilasıdır

Oumllduumlruumllen bir hayvan bile olsa kanının nasıl kirliliğe -ve dolayısıyla intikama- yol

accediltığına dair Grek inanışını tek bir oumlrnekle anlayabiliriz İphigeniarsquonın kurban

edilişini hatırlayalım Hem mitoloji hem de tragedyalar bize bu kurban sunumunun

koumlklerini accedilıklamaktadır Aiskhylosrsquoun Agamemnonrsquounda sefere ccedilıkış kuşlardan

alınan kehanetle desteklenir [104 vd] İki kartal gebe bir tavşanı yemişlerdir

Yoruma goumlre Agamemnon ve Menelaos [İki kartal] Zeusrsquoun goumlnderdiği ldquooumlccedil

askerlerirdquo olarak (ki kartal Zeusrsquou simgeleyen başlıca hayvanlardan biridir) Truvarsquoyı

[gebe tavşan] zapt edecektir Ancak gebe tavşanın oumlluumlmuuml vahşi hayvanların ve

avcılığın koruyucusu Artemisrsquoi oumlfkelendirir Artemis aynı zamanda kendi doğumu

ccedilok rahat gerccedilekleştiğinden kadınlar tarafından kendisine doğum-duası edilen bir

tanrıccediladır Bu yuumlzden hamile kadınları ve gebe hayvanları da koruma işlevi vardır

Boumlylece Zeus ile Artemis Truva seferi konusunda karşı karşıya gelir Artemis

Zeusrsquoa tam olarak karşı gelemez Bu yuumlzden dolaylı olarak engel olmaya ccedilalışır

Kalkhas ordunun bilicisi Artemisrsquoin ters ruumlzgarlar estirerek gemilerin yola

koyulmasına engel olacağından korkar [146-9] nitekim korkular gerccedilek olur [192-8]

Kalkhas Artemisrsquoin Agamemnonrsquoun kızını kurban olarak istediğini accedilıklar [198-

204] Agamemnonrsquoun ilk tepkisi ldquoAğır kaderrdquo [205-17] Her iki halde de kaderi

koumltuumlduumlr

114

Mitolojinin anlatısında durum Agamemnon aleyhine daha da geliştirilmiş

durumdadır Buna goumlre Agamemnon bir av esnasında Artemisrsquoin ccedilok sevdiği bir

geyiği oumllduumlrmuumlştuumlr79 Sefere ccedilıkmadan oumlnce ters ruumlzgacircrlar estirerek kendisinden

ldquointikamrdquo alınmasının nedeni budur Her iki halde de ldquoccedilocukccedila masallarrdquo deyip

geccediliştirilemeyecek durumlar soumlz konusudur Yunan duumlşuumlncesi doğaya huumlkmetmenin

ona zarar vermenin onu bozmanın bir karşılığının olduğunu olacağını biliyor ve her

seferinde bu tehlikeyi sezdiriyor ve hatırlatıyordu Bu durum ccedilağımızın yer yer

fetişleşen ama kendini ayırmayı suumlrduumlren [zaten fetiş denilen de budur] ldquodoğa

sevgisirdquo ile ilişkilendirilemeyecek kadar kendine has bir ilişki biccedilimidir Yunanlılar

da etkileşimli kozmolojilerinin doğal bir sonucu olarak birbirinden ayrı kalmaları

gereken şeylerin karışması anlamında bir sınır ihlalinden ve kirlenmeden

korkuyorlardı Phuro fiili hem karıştırmak [to mix] hem de kirletmek [to pollute]

anlamına gelmesi bu accedilıdan ilginccediltir80 Dolayısıyla avladığı hayvanın kemiklerini

aşırı bir hassasiyet ve dikkatle etten ayıran kemiklere oumlzel bir saygı goumlstererek onları

koruyan Orta Asya insanının durumunu ya da bir bitkinin koumlkuumlnuuml almak iccedilin kazdığı

toprağa değerli bir eşyayı hediye olarak yerleştiren yerlinin duumlnyası bu tuumlrden bir

etkileşimi anlatmaktadır İnanıp inanmama meselesinin dışındadır bu Modern

duumlnyadaki dinin eksikliğinden dem vuran Girardrsquoın bu konuya biraz modern

yaklaştığını duumlşuumlnuumlyoruz Eğer bir yaban kurban etmekte olduğu hayvandan oumlzuumlr

diliyorsa bu intikam riskinin sıfır olduğunu değil bu riskin ccedilok yuumlksek olduğunu

goumlsterir Oysaki risk yalnızca bizim iccedilin biz modernler iccedilin sıfırdır Girardrsquoın

ldquokurban bunalımırdquo derken goumlzden kaccedilırdığı noktalardan biri budur Kurban toumlreni her

zaman başarılı olmaz Başarı başından garanti de edilemez Yani intikam riskinin

ldquosıfırrdquo olduğu bir şiddet yoktur En kuumlccediluumlk kurban toumlreninde bile kuumlccediluumlcuumlk bir hata

tuumlm kenti kirletmeye yeter Agamemnonrsquoun oumllduumlrduumlğuuml hayvan gibihellip

Benzer bir oumlrnek Kadmosrsquoun kurban toumlreniyle ilgili olarak verilebilir Kadmos

başarısızlığa uğramış bir toumlrenin ardından Aresrsquoin oğlu olan bir ejderhayı kurban

eder Sonra toumlrenin devamı gereği ejderhanın dişlerini toprağa goumlmer Topraktan

79 Can Klasik Yunan Mitolojisi s259 80 Bkz Oudemans 1987 s 83

115

Ekilmişler (Spartoirsquoler) doğar Savaşccedilı kuşamlı Ekilmişlerrsquoden korkan Kadmos

aralarına bir taş atarak onların birbirine duumlşmesine neden olur Ccedilıkan kavgadan

geriye 7 Ekilmiş kalır Bunlar Kadmos soyu ile birlikte Thebairsquoyi kurup birlikte

youmlnetirler Euripidesrsquoin Fenikeli Kadınlar oyununda Theiresias Kreonrsquoa kentin Argos

ordusundan kurtulması iccedilin oğlu Menoeceusrsquoun kurban edilmesi gerektiğini soumlyler

Tanrılardan gelen kehanet bu youmlndedir Tanrı Ares oğlu Ejderharsquonın intikamını

istemektedir Ve bu intikamı da Ekilmişrsquolerden alacaktır Theiresias Ekilmiş

soyundan yalnızca Kreonrsquoun ve iki oğlunun kaldığını buumlyuumlk oğul Haimonrsquoun

Antigone ile evleneceği iccedilin kurban edilemeyeceğini fakat kuumlccediluumlğuumln bu işe uygun

olduğunu soumlyler81 Ardından Menoeceusrsquoun kendini surlardan attığını oumlğreniriz

[1090] şehir kurtulmuştur Menoeceus bir pharmakon olarak eski kirlenmiş bir

kanın izlerini taşıyan bir soydan biri olarak intihar yoluyla kentin arınmasını

sağlamıştır

Yeri gelmişken belirtmekte fayda var Girardrsquoın temel teorisi buumltuumln şiddetleri kurban

ccedilerccedilevesinde okumaya dayanmaktadır Buumltuumln Antik Yunan ve Shakespeare

tragedyalarındaki şiddetin bu accedilıdan okunabileceğini iddia eder Hem Antik Yunan

hem de Shakespearersquoden oumlzellikle soumlz etmesi temel bir yaklaşımı ifşa etmektedir

aslında Bu da her iki doumlnemin de muğlacircklık ldquobelardquosına maruz kaldığı doumlnemler

olmasıdır Girard bu durumu ldquouumlccedilgen arzurdquo teorisine82 goumlre accedilıklar Uumlccedilgen arzu

teorisine goumlre arzu doğrusal (linear) değildir yani insan belirli bir objeyi doğrudan

doğruya arzulamaz Bir başkasının onu arzulaması gerekmektedir Bu bize Hegelrsquoin

bu konudaki soumlzlerini hatırlatıyor

Doğal bir nesneye youmlnelmiş istek ancak bir başkasının aynı nesneye youmlnelik isteğiyle ldquodolayımlanmışrdquo olduğu zaman insansaldır başkalarının istediğini istemek onlar o şeyi istediği iccedilin insansaldır83

81 Euripides Bacchanals Madness of Hercules Children of Hercules Phoenician Maidens Supliants Trans Arthur Sanders Way Loeb classical library London Heinemann 1912 s 425 sat 930-940 82 Girard ldquoUumlccedilgen Arzurdquo teorisini edebiyattan oumlrneklerle kapsamlı olarak accedilıklar Bkz Girard Reneacute Romantik Yalan ve Romansal Hakikat Edebi Yapıda Ben ve Oumlteki Ccedilev Arzu Etensel İldem Metis Yayınları İstanbul 2001 83 Kojegraveve 2001 s 82

116

Girard da ldquodolayımlayıcı yaklaştıkccedila tutku yoğunlaşır ve nesnenin somut değeri

azalırrdquo84 diyerek temel meselenin nesne değil ldquooumlteki olma arzusurdquo olduğunu belirtir

Dolayısıyla Girardrsquoa goumlre arzu mimetiktir Oumltekinin arzusunu taklit eder Boumlylece

arzulayan dolayımlayan ve arzu nesnesinden bir uumlccedilgen oluşur Girardrsquoa goumlre hem

Perikles doumlneminin Atinası hem de Elizabeth ccedilağı İngilteresi ldquoaynı obje uumlzerinde

sonu gelmez bir muumlcadeleninrdquo olduğu kuumlltuumlrel ve siyasi değişim doumlnemlerine

aittirler85 Bu konuda Vernant da benzer bir accedilıklamada bulunmaktadır Ona goumlre

sonu gelmez muumlcadelenin yapıldığı en oumlnemli ldquoarzu nesnesirdquo archersquodir iktidardır86

Arzu nesnesi iccedilin rekabete giren karşıtlar bu rekabet esnasında şiddet goumlsterirler Bu

şiddeti ancak bir kurban giderebilir Kurban sunumunun temel işlevi şiddet yuumlzuumlnden

tehdit altındaki duumlzeni yeniden sağaltmak tehlikeyi uzaklaştırmaktır Eğer bu şiddet

doğru bir şekilde kurban mekanizmasıyla giderilemezse şiddet kontrolden ccedilıkar

Aiasrsquoın koyun suumlruumllerini katletmesi [Sophokles Aias] ya da Heraklesrsquoin karısını ve

ccedilocuklarını oumllduumlrmesi [Euripides Herakles] bunların birer oumlrneği olarak sayılabilir

261 Muğlacircklığın Kontroluuml Olarak Dike

Girard iccedilinde bulunduğu batı medeniyetinde de şiddetin varolduğunu ancak bunun

toplumu tehdit edecek boyutlara kadar gelmediğini soumlyluumlyor Bunun nedeni olarak da

yargı sistemini goumlsteriyor87 Yargı daha doğrusu hukuk sisteminin varlığı şiddeti yok

etmese de şiddetin yeniden uumlremesini bir şiddetin karşı bir şiddet doğurmasının

oumlnuumlne geccediltiğini soumlyleyebiliriz Burada Girardrsquoın ldquoşiddetrdquole kastettiğinin yalnızca kan

davasıyla sınırlı olduğunu hatırlatalım Oresteia uumlccedillemesi iccedilin bu uygun bir okuma

olabilir Bu oyunda bir kan davası bulunmaktadır Dike [adalet] başka bir dikeyle

ccedilatışmaktadır Suumlruumlp giden bu kan davasına son noktayı kurulmakta olan devletin

yeni mahkemesinin [Areopagos] soyut adaleti koyar Ancak bu tragedyayı baştan

sona soyut bir hukuk sisteminin kuruluş suumlreci diye okuyamayız Ancak hukukun

84 Girard 2001 s 83 85 Johnsen William A ldquoReneacute Girard and the Boundaries of Modern Literaturerdquo Boundary 2 A Supplement on Contemporary Poetry Vol 9 No 2 Duke University Press Winter 1981 s 278 86 Bu konuda bkz Vernant 2002 s 39 vd 87 Girard 2003 s 21

117

yokluğunu duumlzenin yokluğu olarak goumlruumlrsek tragedyalarda duumlzensizlikten

dolayısıyla muğlacircklıktan kurtulmak iccedilin suumlrekli ccedilarelerin arandığını hukuk sisteminin

de bunlardan biri olduğunu rahatlıkla soumlyleyebiliriz Diğer taraftan modern hukuk

sistemi zaten ayırıcı kozmolojinin [modern duumlşuumlncenin] bir sonucudur Temeli insan

aklının rasyonel işleyişine dayalıdır insan merkezcidir doğası gereği muğlacircklığa yer

vermez Modern hukuk evrendeki her şeyin yerli yerinde olduğunu teyit ve tespit

ederek insana guumlvence veren bir soyutlamadır Evrenin birbirinden farklı şeylerden

oluştuğuna inanan ve bu duumlzenlenmiş-sınıflanmış kategorilere boumlluumlnmuumlş evren ile

kendisi arasında belirli bir mesafe koymuş kozmolojilerde hukuk bu duumlzenin bir

guumlvencesidir Dolayısıyla yalnızca şiddet değil tragedyanın oumlzuumlnuuml oluşturan buumltuumln

ldquosorunlarınrdquo oumlnuumlne geccediler Kategorilerin birbirlerine bulaşma birbirlerini tehdit etme

riski azalır Varolan risk de toplum adına hukuk kurumu tarafından vazifelendirilmiş

kolluk guumlcuumlyle engellenir Her tuumlrluuml muğlacirck durumun oluşması karşısında hukuk

rasyonel silahlarıyla toplumu [duumlzeni] savunmaya hazırdır

27 Reneacute Girard ldquoFarklılığın Yitimirdquo ve muğlacircklık

Girardrsquoın kirlilik duumlşuumlncesini yalnızca şiddet kavramıyla ilintili olarak ele aldığını

soumlylemiştik Bu tuumlrden bir daraltma zaman zaman bazı durumlarda muğlacircklığı

goumlzden kaccedilırmasına neden olabilmektedir Oumlrneğin kadınların aybaşı doumlnemlerindeki

algılanış biccedilimleriyle ilgili verdiği oumlrnekleri yorumlarken kanamanın ldquokirlilikrdquo olarak

algılandığının doğru bir biccedilimde altını ccedilizer88 Kirliliğin sebebi kandır kanın bu

tuumlrden bir kirliliğe yol accediltığını pek ccedilok oumlrnekte goumlrmek de muumlmkuumlnduumlr Fakat Girard

kanın kirli olarak algılanmasında kanın ldquoşiddeti ccedilağrıştırmasınırdquo temel neden olarak

ortaya koyar Ccediluumlnkuuml Girardrsquoa goumlre kan şiddet demektir Diğer taraftan aybaşı kanını

cinsellikle bağdaştırır ve buradan kız kaccedilırma ırza geccedilme kızlığı bozma yasak

aşklar ensest ve zina gibi cinsellik ve şiddet ccedilağrışımlarını art arda sıralar Şuumlphesiz

ki buumltuumln bunlar aybaşı doumlnemindeki bir kadının ldquokirlirdquo olarak goumlruumllmesinin nedenleri

arasında sayılabilir Fakat bu kirlilik yalnızca şiddetle alakalı değildir Kirlilik

yukarıda da accedilıklamaya ccedilalıştığımız gibi muğlacircklık iccedileren bir kavramdır dolayısıyla

88 Girard 2003 s 45

118

yalnızca menfi bir anlamı yoktur kirliliğin olumlu bir youmlnuuml de bulunmaktadır

Aybaşı kanaması olan kadının ldquokirliliğirdquo kanın yalnızca bir yuumlzuumlnuuml goumlsterir oysa bu

kanın arındırıcı arıtıcı uumlretken bereket veren bir youmlnuuml daha vardır Bu konuyu daha

oumlnce ldquoKirlenmerdquo başlığı altında tartışmıştık Aybaşı goumlren kadına hem kutsal hem de

lanetli gibi davranıldığına dair oumlrnekler sunmuştuk Bu ikili tavrın nedeni kirliliğin

muğlacircklığıyla ilgilidir Burada kan ndashGirardrsquoın dediği gibi bir cinayette akan kanı

hatırlatmasından ziyade- oumllmuumlş bir bebeği ima ettiği iccedilin oumlluumlmuuml hatırlatmakta ama

aynı zamanda da kadının doğurganlığının bir işareti sayıldığından uumlremenin bir

işareti sayılmaktadır Tarlada uumlruumlnlerin iccedilerisinde dolaştırılan kanamalı kadınların

toumlreni89 bu ccedilerccedilevede okunmalıdır

Kanın bu ikili hem yıkıcı hem de dirim veren oumlzelliğine dair Euripidesrsquoin İonrsquoundan

bir oumlrnek verilebilir Kraliccedile Kreusa cinayet hazırlıkları yaparken Gorgonrsquoun iki

damla kanından soumlz eder Bunlardan biri hastalıkları iyileştiricidir oumlteki damla ise

oumllduumlruumlcuumlduumlr90 Pharmakonrsquoun ikiye ayrılmış hali gibidir bu kandamlaları hem zehir

hem de panzehirdir Kan her zaman bu ikiliği iccedilinde duumlşuumlnuumllmelidir

Şiddet Girardrsquoa goumlre karşıtlar arasındaki farklılıkları silmektedir Farklılığın silinmesi

konusunda Girardrsquoa katıldığımızı belirtmeliyiz Ancak biz ldquofarlılığın yitimirdquo ifadesi

yerine muğlacircklık soumlzcuumlğuumlnuuml tercih ediyoruz Arada varolan nuumlansın oumlnemli olduğunu

duumlşuumlnuumlyoruz

Girard Yunan tragedyasının arkaik duumlzenden modern devlete geccediliş evresinde ortaya

ccedilıkmış bir tuumlr olduğunu soumlyleyerek tragedyayı doğru bir şekilde tarihsel ccedilerccedilevesine

oturtur Arkaik duumlzenin temelini dinselliğe başka bir deyişle kurban geleneğine

dayandıran Girard tragedyanın bu geleneğin bozulmasıyla ortaya ccedilıktığını iddia

eder Tragedyayı doğuran neden ona goumlre ldquoarkaik kurban sistemirdquonin ccediloumlkuumlşuumlduumlr

Fakat bu da meseleye tek bir accedilıdan yaklaşmak anlamına gelecektir Hiccedil şuumlphesiz

toplum bir kriz yaşamaktadır değerler sistemi ccediloumlkmuumlştuumlr ama bunu yalnızca kurban

mekanizmasının sağaltıcı işlevinin aksamasına dayandırmak ayrıca ldquodinsel ccediloumlkuumlş ve

89 Bkz Thomson 1995 s 230 90 Euripides İon sat 1005

119

yozlaşmardquo gibi ifadelerle doumlnemi kaotik ve olumsuz bir nitelik iccedilerisinde algılamak

meseleyi dar bir alana sıkıştırmak anlamına gelecektir MOuml Beşinci yuumlzyılda

Girardrsquoın deyişiyle yalnızca ldquodinsel bir ccediluumlruumlmerdquoden dinin nuumlfuz alanının

daralmasından soumlz edilemez Eğer bir kurumda bir ccediluumlruumlmeden soumlz ediyorsak onu

ldquoccediluumlruumltenrdquo şeyin ne olduğunu da sormalıyız kendimize Bu tam da Girardrsquoın eleştiri

oklarına hedef olan modernliğin modern duumlşuumlncenin kendisidir Girardrsquoın terimiyle

ldquoccediloumlkuumlşrdquo dinin ccediluumlruumlmesinden mi yoksa rasyonel aklın ve modern devletin hızla

yuumlkselişinden mi kaynaklanmaktadır Yoksa bu bir ldquoccediloumlkuumlşrdquoten ziyade hareketli bir

ldquodeğişimrdquo evresi olarak mı nitelendirilmelidir

Girard doumlneme ldquoşiddeti sağaltamayanrdquo bir ccedilağ olarak yaklaşmaktadır Son kertede

şiddetten kurtuluşun yolunu dinde goumlren Girard aynı zamanda başka bir kurumun da

ndashhukuk sistemi- bu işlevi yerine getirebildiğini goumlstermişti Zaten modern hukuk ve

modern devlet de dinin ldquoişe yaramazrdquolığına karşı olarak gelişmiş ve kendini buna

goumlre konumlandırmış kurumlardır

MOuml beşinci yuumlzyıl bu iki kurumun yani modern devletin ile eski dinsel

geleneklerin ve bu geleneklere ait kurumların karşı karşıya geldiği bir doumlnemdir

Ama salt bu accedilıklamayla tragedyayı tatmin edici bir şekilde anlamamız muumlmkuumln

değildir Tragedyayı ldquokurban bunalımırdquo olarak tanımlayan Girard ardından şoumlyle

diyor

Tragedya sanatını tek bir cuumlmleyle tanımlamak gerekirse tek bir veriden soumlz edilebilirdi ancak Simetrik oumlğelerin karşıtlığı Bu simetri tragedyanın entrikasıyla biccedilimiyle ya da diliyle ilgili tuumlm youmlnlerde temel rol oynuyor Oumlrneğin uumlccediluumlncuuml kişinin ortaya ccedilıkışı hep soumlzuuml edilen belirleyici katkıyı sağlamış değil bu ccedilıkışın oumlncesindeki gibi sonrasında da işin oumlzuuml trajik diyalog başka bir deyişle yalnızca iki kurgu kişisinin karşı karşıya gelmesi olarak kalıyor 91

Kusursuz simetriyle ilgili fikirlerimizi giriş boumlluumlmuumlnde tartışmıştık Burada yeniden

benzer şeyleri soumlylemeye gerek yok Girardrsquoın tragedyaya ilişkin yorumlarını

eleştirirken oumlncelikle kullandığı terminoloji konusunda farklı duumlşuumlnduumlğuumlmuumlzuuml

belirtelim ldquoFarklılıkların yitimirdquo ile ldquokusursuz simetrirdquo bizim bu ccedilalışmamızın

91 Girard 2003 s 60

120

terminolojisinde farklı anlamlar ifade ediyor Biz ccedilatışan ldquoiki guumlccedilrdquoten ziyade

birbirine karışmış guumlccedillerin varlığından soumlz ediyoruz Yaşanan bunalım ccedilağının

değerleri bulanıklaştırdığı hiccedilbir ideolojinin kendisini net ve kesin bir şekilde ortaya

koyamadığı bir evrenden soumlz ediyoruz Tragedyanın evrenini simetriden ziyade

fraktal bir yapı olarak accedilıklamak istememizin nedeni budur Duumlnya eğer ldquotarafrdquotan

soumlz edeceksek her iki taraf iccedilin de okunması guumlccedil işaretlerden ibaret hale gelmiştir

Tragedyanın duumlnyasında bilicilerin kehanetleri anlaşılmaz olur Girardrsquoın ldquokusursuz

simetrirdquosi ldquoGorgon kanınınrdquo ikiye ayrılmış hali gibidir Biz ise bu kanın ayrılmasının

muumlmkuumln olmadığını iddia ediyoruz

Diğer taraftan Girard terminolojisindeki ldquofarklılığın yitimirdquo ifadesi bizim iccedilin daha

accedilıklayıcı goumlruumlnuumlyor Girardrsquoa goumlre şiddet kahramanlar arasındaki farkı silen bir

etkendir Kirli ile temiz kutsal ile lanetli arasındaki fark artık goumlruumlnmez olmuştur

Bunun muumlsebbibi olarak yalnızca kahramanlar arasındaki şiddeti goumlstermek bizce

doğru değildir Farkın yitimi daha oyun başlamadan kendini goumlsterir Başka bir

deyişle ldquooyunrdquo halihazırda tam da bu sebepten başlamıştır kirli ile temiz kutsal ile

lanetli arasındaki fark ldquomuğlaklaşmayardquo başladığı iccedilinhellip

Diğer taraftan Girardrsquoın uumlslubu ldquofarklılığın yitimirdquone olumsuz bir tonlama

katmaktadır

Gerccedilekten de kuumlltuumlrel duumlzen duumlzenlenmiş bir farklılıklar sisteminden başka bir şey değildir Bireylere ldquokimlikrdquolerini veren kendilerini başkalarına goumlre konumlandırmalarını sağlayan bu farklılıklardır[hellip] Dinsellik ccediluumlruumlyuumlnce tehdit altında kalan yalnızca guumlvenlik değil kuumlltuumlrel duumlzenin ta kendisi oluyor Kurumlar canlılığını yitiriyor toplumun zırhı incelip ccediloumlzuumlluumlyor tuumlm değerler oumlnce yavaş yavaş sonra da hızlı bir biccedilimde aşınıyor [hellip] Ccediloğul oluş huzurunu kurban geleneğine borccedilludur92

Kurban mekanizması bu ldquoyitimirdquo sağaltacak işlev taşıdığına goumlre ldquofarklılığın yitimirdquo

bir ccedileşit hastalıktır Girardrsquoa goumlre Troilos ile Kressidarsquodan yaptığı alıntıyla bunu

destekler

[hellip] Ah Derece [Degree] sarsılırsa bir Her tuumlr yuumlksekliğe ccedilıkan o merdiven Sarsılırsa işte işler bozulur Topluluklar Okul dereceleri kent loncaları boumlluumlnen

92 Girard 2003 s 67

121

kıyılardan huzurlu alışveriş Ağabeye ablaya saygı yaş taccedil unvan nişan saygısı Derece olmasa nasıl asıl yerinde durur Derecelendirme de bak sazın duumlmenini boz Goumlr ortaya ccedilıkacak guumlmbuumlrtuumlyuuml Her şey Birbirine ccedilarpar oumlnuuml bağlanmış sular Kabarıp kıyılarından taşar[hellip] 93

Girard Odysseusrsquoun bu muhafazakacircr konuşmasını değerlendirirken konuşmada

adaletin ldquofarklılıkrdquo olarak tanımlanmış olmasının altını ccedilizer ldquoAdalet farklılığın

korunması demektirrdquo Girard da bu fikre katılır ldquoYunan tragedyasındaki gibi denge

demek şiddet demekserdquo o halde dengesizlik ldquoiyirdquo ve ldquokoumltuumlrdquo arasındaki farkı

tanımlayan bir adaletin varlığı anlamına gelecektir Girard tam da bu yuumlzden ldquohep

dengede duran bir adalet fikrirdquonin yanlış olduğunu belirtir Girardrsquoın soumlzleri oldukccedila

ikna edici goumlruumlnse de tragedya sanatının ldquobilgerdquoliğini goumlzden kaccedilırmaktadır Yunan

tragedyası tam da bu ldquoadaletrdquo duumlşuumlncesini tartışmaktadır İster beşeri ister tanrısal

olsun nihai bir adalet muumlmkuumln muuml Bu soruyu bu şekilde formuumlle ettiğimizde temel

meselenin modern hukukun sorduğu sorudan ne kadar farklı olduğu anlaşılacaktır

Girardrsquoın ldquofarklılık yitimirdquo soumlzuumlne karşılık olarak tragedya ldquofarklılığın yitmemesi

muumlmkuumln muumlrdquo diye sorar Hangi adalet hangi yargı duumlzeni hangi devlet guumlcuuml bu

farklılığı koruyabilir İyiyle koumltuumlyuuml ayıran ahlak yasası kirliyle temizi tanımlayan

duumlşuumlnce kutsalla lanetliyi ayıran inanccedil buumltuumln bunlar kaccedilamadığımız bir techneacutersquonin

logosrsquoun uumlruumlnleridir Tragedya buumltuumln bunların tıpkı Gorgonrsquoun kanı gibi

birbirlerinden ayrılamayacağını sezdirir bize Yunan tragedyası eğer ldquoen iyisi hiccedil

doğmamış olmakrdquo diyorsa bu varoluşun dehşetini ve hayretini bilmenin

ağırlığındandır Ama tragedyanın bilgeliği de bizim muğlacircklık kavramımız gibi iki

youmlnluumlduumlr Varoluşun verdiği dehşetle ldquoen iyisi hiccedil doğmamış olmakrdquo diye seslenir

ama yine de yaşamak iccedilin elinden geleni yapar

Rene Girardrsquoın fikirlerini burada tartışmaya accedilmamızın temel nedeni ccedilalışmamızda

ortaya koymak istediğimiz arguumlmanları bazı youmlnleriyle karşılaştırma imkacircnı

bulabilmek iccedilindi Yer yer Girardrsquoın fikirlerine katıldığımız noktalar vardı temel

olarak modern duumlşuumlnceye getirdiği eleştirel bakış konusunda ortak bir youmlnelimde

olduğumuzu goumlruumlyorduk Diğer taraftan Girardrsquoın terminolojisinden ayrıldığımız

93 Shakespeare Troilos ile Kressida I Perde 3 Sahne sat 100-110 Girardrsquoın Şiddet ve Kutsal kitabındaki ccedileviriyi kullandım Bkz Girard 2003 s 70

122

yerleri de goumlstermeye ccedilalıştık Ama ccediloğu noktada farklılığın yalnızca terminolojik

duumlzeyde olmadığını kozmolojik bir ayrışmanın da soumlz konusu olduğunu goumlrduumlk

Oumlluumlmuumln canlıların başına gelebilecek en buumlyuumlk şiddet olduğunu soumlyleyen Girard bu

yuumlzden de oumlluumlmuuml ldquoson derece koumltuumlcuumllrdquo olarak tanımlamaktadır94 Biz oumlluumlmuumln salt

ldquokoumltuumlcuumllrdquo bir olgu olmadığını duumlşuumlnuumlyoruz Oumlluumlme koumltuuml değer atfederek karşısına

yaşamı yerleştirmek ayırıcı kozmolojinin en temel duumlşuumlnme biccedilimi olsa gerektir

Diğer taraftan Girardrsquoın kuramında ldquoşiddetrdquo olgusu bir deus ex machina gibi

işlemektedir Her toplumsal olayı şiddet ile accedilıklar Peki şiddetin koumlkeni nedir

Girard bu soruya doğal olarak insan merkezci bir yerden cevap verir şiddetin koumlkeni

toplumun yıkım ve yok olma endişesidir Endişe şiddeti şiddet de endişeyi

doğurmaktadır Burada Girardrsquoın teorisinin kendi iccediline kapalılığını goumlrmek

muumlmkuumlnduumlr Girardrsquoda oumlluumlm nihai şiddet olarak vardır Ama oumlluumlmuumln şiddetinin

ldquokarşılıklırdquo olmadığını hatırlatmamız gerekiyor Girard tragedyayı ldquokusursuz simetri

olarakrdquo yorumlarken (iki taraf olduğu oumln kabuluuml ile) tarafların farklılıklarının

yitmesinden dolayı şiddetin ortaya ccedilıktığını (aynı şekilde şiddet ortaya ccedilıkınca

farklılıkların kaybolduğunu) soumlyluumlyordu Tragedyada olmayan bir şey değildir bu

ama buumltuumln tragedyaları kapsayabildiği soumlylenemez Tragedyarsquoda oumlluumlm beşeri bir

şiddet dışında da gelebilmektedir Tragedyanın suumlrekli altını ccedilizdiği şey ldquooumlluumlmluuml

olmakrdquotır Aynı zamanda tragedyada yalnızca insanlar arası bir şiddet goumlruumllmez

İnsan doğa ve tanrı(lar)ın birbirlerine goumlsterdiği şiddet de aynı nicelikte

goumlruumllebilmektedir Girardrsquoın bu uumlccedil evreni birbirinden ayırdığını ve yalnızca insan

merkezci bir bakış sunduğunu tespit etmemiz gerekiyor

Yunan tragedyasının bilgeliğini de goumlzden kaccedilırmamamız gerekiyor Homeros

ccedilağında yaşam ccedilaba goumlstermeye değer bir şeydir Homerosrsquoun duumlnyasındaki acı bu

değerli yaşamdan mahrum kalmaya dairdir ldquoNe zaman bir ağıt soumlylenserdquo diyor

Nietzsche ldquokısa bir oumlmruuml olan Akhilleusrsquotan soumlz edilirrdquo95 Oysa tragedya yalnızca

oumlluumlmuumln değil varlığın dehşetini de kavramıştır Varlığın dehşetini kavramak demek

94 Girard 2003 s 368 95 Nietzsche Friedrich Yunan Tragedyası Uumlzerine İki Konferans Ccedilev Mahmure Kahraman Say Yayınları İstanbul 2005 s42

123

yaşamın muğlacircklığını goumlrmek demektir Tragedyaya ldquoikinci en iyi şey hemen geri

doumlnmekrdquo96 dedirten şey budur Ama ona yaşamasını fısıldayan başka bir sesin de

farkındadır

İnsan bu noktaya eriştiğinde roluumlnuuml kabullenir ve şoumlyle der ldquoEvet ben bir insanoğluyum Boumlluumlnmuumlş haldeyim Bir ccedilatışmanın iccedilindeyim Benim yapım ccedilatışma iccedilinde Yani bir tanrı değil bir insanım97

Tragedya insanın bu ikili youmlnuumlnuuml bu muğlacirck youmlnuumlnuuml accedilığa ccedilıkartır insan hem kutsal

hem lanetli hem yaşayan hem oumlluumlmluumlduumlr Her şeye rağmen bu muğlacircklıkla

muumlcadelesini suumlrduumlruumlr ldquoPolemos her şeyin babası ve kralıdırrdquo98 soumlzuumlnuuml bu accedilıdan

duumlşuumlnmek daha doğru olacaktır Girard polemosrsquou insanların birbirleriyle olan savaşı

şeklinde beşeri bir şiddet olarak anlamaktadır Oysaki evrende şiddeti yalnızca insana

oumlzguuml bir olgu olarak sınırlandıramayız Evrendeki kozmik ccedilatışmayla insandaki

antropolojik ccedilatışma arasında bir fark yoktur Ccedilatışma her yerdedir ve ccedilatışan şeyleri

birbirinden ayırmak muumlmkuumln değildir En azından tragedyaların bize soumlylediği

budur Herakleitosrsquoun ateşi gibi Prometheusrsquoun ateşi de bir muğlacircklıktır Bu ateş

kuumlltuumlruuml kurmuştur ama insana da doğum-oumlluumlm acısını getirmiştir99

Ccedilalışmamızın buraya kadar olan kısmında muğlacircklık kavramının ne olduğu uumlzerinde

durduk İnsanın muğlaklıkla olan muumlcadelesinin boyutlarını goumlrmeye ccedilalıştık

Bundan sonraki boumlluumlmde buumltuumln bu tartışmaları Antigone tragedyası uumlzerinden

oumlrneklemek ve tartışmanın uygun olacağını duumlşuumlnuumlyoruz Metinde oumlzellikle koro

şarkıları uumlzerine odaklanacağız ccediluumlnkuuml tragedyanın oumlzuumlnuumln koro şarkılarında

bulunabileceğini duumlşuumlnuumlyoruz Bu amaccedilla Antigonersquodeki koro şarkılarını yeniden

Tuumlrkccedileye ccedilevirmeyi denedik Hiccedil şuumlphesiz buradaki amacımız ldquodoğru ccedilevirirdquonin ne

96 Sophokles Oidipus Kolonosrsquota Ccedilev Nurullah Ataccedil Maarif Matbaası 1941 sat 1225 97 ldquoThe Metaphysics of The Body ndash Theodoros Terzopoulos in conversation with Frank M Radatzrdquo Reise mit Dionysos Journey with Dionysos Ed Frank M Raddatz Theater der Zeit 2006 s 153 Aktaran Karaboğa Kerem Tragedya ile Sınırları Aşmak Theodoros Terzopoulosrsquoun Tiyatrosu E Yayınları İstanbul 2008 s 58-59 98 Herakleitos 2005 Frag 53 s 137 99 Prometheus miti ve Zincire Vurulmuş Prometheusrsquoun bu tuumlrden bir yorumu iccedilin bkz Vernant 1996 s 173vd

124

olduğunu goumlstermek değil Heidegger ldquoher ccedileviri bir yorumdurrdquo diyor biz de koro

şarkılarını farklı bir şekilde yorumlayabilmek iccedilin boumlyle bir cuumlrette bulunacağız

125

3 ANTİGONE Antik Yunan tragedyaları iki yuumlzyıldan fazla bir suumlredir ccedilok farklı biccedilimlerde

okunageldi yorumlandı yeniden yazıldı Bu yorum ve okuma biccedilimlerinde oumlzellikle

19 yydan sonra iki farklı eğilimden soumlz edebilmek muumlmkuumlnduumlr Eğilimlerin ilki

temellerini Platon ve Aristotelesrsquoin attığı Descartesrsquoın kozmolojisiyle desteklenen ve

son aşamasında Hegelrsquoin yer aldığı bir duumlşuumlnce ccedilizgisini takip ediyor Oumlzellikle

Hegelrsquoin Antigone okumasıyla bu eğilimin temel arguumlmanları daha da netleşmiştir1

Kabaca oumlzetlemek gerekirse Hegelrsquoin tragedyayı ldquosonunda uzlaşıyla nihayetlenen

bir ccedilatışan değerler goumlsterisirdquo olarak ele alması bu ilk eğilimin temel arguumlmanını

oluşturmaktadır

Diğer tragedya yorumlama anlayışı ise yukarıda isimlerini saydığımız duumlşuumlnce

insanlarının oluşturduğu ccedilekim merkezinden kaccedilma eğilimi ve arzusunu goumlsterir Bu

ikinci akımın temellerinin atılması Nietzsche ile başlar Heidegger ve Derrida gibi

batı felsefesinin duumlşuumlnce kalıplarını sarsan duumlşuumlnuumlrlerin oluşturduğu bir iklim iccedilinde

devam eder Foucaultrsquonun deyimiyle bu duumlşuumlnce ikliminin itici guumlcuumlnuuml ldquoHegelrsquoden

kaccedilma girişimirdquo oluşturmaktadır Diğer taraftan kolaylıkla goumlruumllebileceği uumlzere bu

ikinci akım modernizm ve modern aklın eleştirisini de iccedilermektedir

Ccedilalışmamızın bu boumlluumlmuumlnde Antigone metinine yakından bakacağız Hegel ile

Heideggerrsquoin Antigone metnini okumalarına yer ayıracak ve koro şarkılarındaki

Yunan kozmolojisini tartışacağız Metnin ccediloumlzuumlmlemesine geccedilmeden oumlnce Antik

Yunan duumlnyasının kozmolojisiyle ilgili bazı bilgileri kısaca goumlzden geccedilirmemizin

yerinde olacağını duumlşuumlnuumlyoruz

1 Hegel Antigone ile ilgili fikirlerini Estetik (Vorlesungen uumlber die Aumlsthetik) ve Tinin Fenomenolojisi (Die Phaumlnomenologie des Geistes) dışında Hukuk Felsefesi (Grundlinien der Philosophie des Rechts) iccedilinde de ele almıştır

126

31 GREK KOZMOLOJİSİ

Antik Yunanrsquoın ndashen azından klasik ccedilağın- etkileşimli bir kozmolojiye sahip olduğunu

biliyoruz Yani evren belirli kategorilere ayrılmış durumda olsa da bu kategorilerin

her an birbirine temas halinde olduğuna inanılmakta boumlyle kabul edilmektedir

Rituumlellerin bu konudaki işlevlerini oumlnceki boumlluumlmde tartışmıştık Bu Antik Yunan

insanının evrenle buumltuumlnleşmiş olduğunu kendini ondan ayıramadığını goumlstermez Her

etkileşimli kozmolojide olduğu gibi Antik Yunan da insana oumlzguuml bir alanın

farkındaydı Nesneler hayvanlar cansız varlıklar ve tabii ki tanrılar farklı

oumlzellikleriyle insanın niteliklerinden ayrılabiliyordu Fakat bu ayrımlar insanın kesin

bir biccedilimde duumlnyadan kopması anlamına da gelmiyordu Vernant Yunanlıların hiccedilbir

zaman duumlnyayı unutmadıklarını her zaman kozmosla bağlantı iccedilerisinde hareket

ettiklerini hatırlatır Kozmosla bağlantılı eylemek demek insanın hem kendisiyle

hem de oumltekilerle belirli bir ilişki iccedilinde olması demektir

Delphoi tapınağında yazan ldquokendini bilrdquo soumlzuuml bizim zannettiğimiz gibi insanın kendini ccediloumlzuumlmlemesi ve iccedilgoumlzlem yoluyla oumltekilere goumlruumlnmeyen kişisel mahremiyetin gizli bir alanı ya da duumlşuumlncenin salt edimi olarak duran gizli bir ldquobenrdquoe geri doumlnuumlşuumln yolunu bulmaya youmlnelik bir ccedilağrı değildir Kartezyen cogito (duumlşuumlnuumlyorum oumlyleyse varım) Yunanlıların kendini bilme duumlşuumlncesine yabancıdır [hellip] ldquoKendini bilrdquo soumlzuuml sınırlarını bil demektir bir oumlluumlmluuml olduğunu bil ve tanrılara kendini eş kılmaya kalkma demektir2

Ccedilalışmamızın bu boumlluumlmuumlnde bazı başlıklar altında Greklerin kozmolojik

kategorilere yaklaşma biccedilimlerini kısaca accedilıklamaya ccedilalışacağız Grek insanının

oumlzellikle tanrılarla doğayla ve birbirleriyle kurdukları ilişkilerin niteliğini

oumlzetlemeye ccedilalışacağız

311 Kirlilik

Homeros ccedilağında Greklerin kirlilik duumlşuumlncesine uzak olduğu soumlylenmektedir

Kirliliği arındırma rituumlelleri daha sonra ortaya ccedilıkmış ve klasik tragedya yazarları

2 Vernant Jean-Pierre ldquoGreek Manrdquo Bulletin of the American Academy of Arts and Sciences Vol 47 No 8pp 44-50 American Academy of Arts and Sciences May 1994 s 44-45

127

tarafından ifade edilmişlerdir3 Bu durumun ardında yatan nedenleri kolaylıkla

anlayabiliyoruz Ccediluumlnkuuml kirlilik tehdidinin sık goumlruumllebilmesi iccedilin kategorilerin

birbirine kontrol dışı olağan dışı teması gerekmektedir Bu tehdidin Homeros

ccedilağında sık goumlruumllmemesi gayet mantıklıdır Ccediluumlnkuuml Homeros ccedilağı ldquoher şeyin yerli

yerinde durduğurdquo bir evrene aittir Duumlnya muntazam bir şekilde tanzim edilmiş

durumdaydı ve kategoriler arasında kusursuz bir ldquoduumlzenrdquo mevcuttu

ldquoVaktiyle tanrılar buumltuumln duumlnyayı yer yer kendi aralarında paylaşmışlardı Kavgasız guumlruumlltuumlsuumlz bir paylaşma (hellip)rdquo4

Platonrsquoun bu soumlzlerindeki ldquokavgasız guumlruumlltuumlsuumlzrdquo ifadesi bize henuumlz kirlilik

yaratacak bir ccedilatışmanın goumlruumllmediğini ima ediyor Zira mitolojinin bize anlattığı

kadarıyla bu paylaşımın hiccedil de kavgasız ve guumlruumlltuumlsuumlz olmadığını biliyoruz

Theogonia baba katli [Kronos vs Uranos ve Zeus vs Kronos] kardeş kavgaları

[Titanlar vs Zeus] ve ensest [Zeus amp Hera Uranos amp Gaia] gibi hikacircyelerle doludur

Fakat klasik tragedyanın vazgeccedililmez temalarından olan bu olgular henuumlz ldquotrajikrdquo

değildir Oidipus hikayesi bile Homerosrsquota ldquokirlilikrdquo duumlşuumlncesinden uzak bir şekilde

anlatılır

Oidipusrsquoun anasını goumlrduumlm guumlzel Epikastersquoyi bilmeden buumlyuumlk bir succedil işlemiş evlenmişti oğluyla Oidipus oumllduumlrmuumlştuuml babasını ve koynuna girmişti anasının tanrılar da accedilıklamışlardı bunu insanlara ansızın Oidipus youmlnetti gene de Kadmosoğullarırsquonı guumlzel Thebairsquode5

Kirlilik duumlşuumlncesinin beşinci yuumlzyıla doğru ortaya ccedilıkışının tarihsel ve toplumsal

koşullarını kestirebiliyoruz Bunu oumlnceki boumlluumlmde tartışmıştık

Beşinci yuumlzyıla geldiğimizde kirlilik kozmolojik sınırların ccediliğnenmesi sonucu

oluşan ldquotehlikeli bir guumlccedilrdquo olarak karşımıza ccedilıkıyor Tehlikenin derecelerinin

olduğunu goumlruumlyoruz Oumlrneğin savaşta oumllduumlrmek tehlikeli bir kirliliğe yol accedilmazken

akraba cinayeti ccedilok korkulan bir kirlenme hali yaratıyordu6 Bu derecelendirmenin

3 Bkz Douglas 1966 s 33-34 4 Platon Kritias ccedilev Erol Guumlney Luumltfi Ay Sosyal Yayınlar İstanbul 2001 s12 5 Homeros Odysseia Ccedilev Azra Erhat A Kadir Can Yayınları 16 Basım İstanbul 2005 XI Boumlluumlm sat 271-274 6 Bkz Oudemans 1987 s 83

128

yanında belli başlı succedillar konusunda ldquokasıtlı ve kasıtsızrdquo olup olmadığına goumlre

eylemleri birbirlerinden ayırabiliyorlar buna goumlre bir değerlendirmede

bulunuyorlardı Fakat kirlilik yaratan durumlarda bu ayrımlar kesinliğini yitiriyordu

Bunun en buumlyuumlk oumlrneği olarak Kral Oidipus verilebilir Oidipus baba katlini de

ensest ldquosuccedilrdquounu da ldquobilmedenrdquo işlemiştir Oidipus Kolonosrsquota oyununda bu

masumiyet durumu oumlzellikle vurgulanır7 Yine Theseusrsquoun bir ldquomeşru muumldafaardquo

sırasında kuzenlerini oumllduumlrduumlğuuml buna rağmen suumlrguumln edildiğini goumlruumlyoruz8 Bunlara

Aiasrsquoın bilinccedilsizce koyun suumlruumlsuumlnuuml katletmesi ile Heraklesrsquoin aynı şekilde

ccedilocuklarını oumllduumlrmesi oumlrnekleri de eklenebilir Buumltuumln bu durumlarda succedillar kasten

işlenmemiş bile olsa kirlilikten dolayı ldquoarınmardquo gereksinimi doğurmaktadır

Yunanistanrsquoda arınma yalnızca maddesel bir hijyen sorunu değildi daha ccedilok

kozmolojik kategorilerin yeniden ayrıştırılması olarak karşımıza ccedilıkıyordu Diğer

taraftan Platonrsquola birlikte bu inanışlar ldquoiyinin koumltuumlden ayrılmasırdquo ldquoduumlşuumlncenin

arındırılmasırdquo gibi fikirlere doumlnuumlştuuml Oumlrneğin Sophistrsquote Platon arındırmayı bir

ldquoayırma bilimirdquo olarak adlandırır

YABANCI [] Suumlzmek [diecircthein] seccedilip ayırmak [legomen] elemek [diattan] yabalamak saman ayırmak [brattein] iki şeyi birbirinden ayırmak [diakrinein] [hellip] Buumltuumln bu kelimeler ayırma duumlşuumlncesini [diairetika] ifade ediyor [hellip]

THEAİTETOS Peki ne ad vereceğiz bu sanata

YABANCI Ayıklama sanatı [diakritikecircn] [hellip] soumlzuumlnuuml ettiğim ayıklamalar ya iyiyi koumltuumlden ya da benzeri benzerden ayıran ayıklamalardır [hellip] iyiyi muhafaza edip koumltuumlyuuml atan ayıklama şekli[ne] arındırma [katharmos] adı verilir9

Arınma birccedilok şekilde uygulanabiliyordu Genellikle kirlenmiş olan kişiyle herhangi

bir temastan kaccedilınılıyordu Boumlyle bir temas ya da karşılaşma durumlarında tanrılara

kurban sunuluyordu Kurban genellikle bir hayvan ccedilok nadiren de bir insan oluyordu

Diğer youmlntem de kirlenmiş olanın bizatihi kendisinin kentten kovulma rituumlelini

7 Bkz Sophokles Oidipus Kolonosrsquota sat 980-990 8 Bkz Euripides Hippolytos Ccedilev Lamia Kerman MEB İstanbul 1949 sat 35 9 Platon Sophist sat 226b-e

129

iccedileriyordu Suumlrguumln etme bazen guumlnah keccedilisi ya da pharmakon mevzuunu tartışırken

goumlrduumlğuumlmuumlz gibi kirli kişinin oumllduumlruumllmesiyle de sonuccedillanabiliyordu10

Diğer taraftan buumltuumln ayırma ve arındırma ccedilabalarına rağmen muğlacircklık kolay kolay

giderilmesi muumlmkuumln olmayan bir tehdit olarak goumlruumlluumlyordu

Bu durum duumlzen [order] ile guumlccedil [power] arasındaki ilişki bağlamında anlaşılmalıdır Yunanlıların goumlzuumlnde kozmos sadece birbirinden keskin bir şekilde ayrılmış varlıkların duumlzeni değildi evren bir ccedilatışan guumlccediller savaşıydı Her varlığın bir sınırı olduğu kadar aynı zamanda onu aşacak bir guumlcuuml de vardı Bu yuumlzden hem kendi sınırlarıyla hem de diğer varlıklarla ccedilatışma doğuyordu11

Diğer taraftan her bir guumlccedil kendi iccedilinde de bir ikilik hatta ccedilok değerlilik

barındırıyordu Aiskhylosrsquoun Eumenidesrsquoinde Erinylerrsquoin durumu buna oumlrnek olarak

verilebilir Bu korkunccedil kan yiyici ccedilirkin yaratıklar oyunun sonunda Atina kentinin

yasalarının dayanağı olur kent refahı iccedilin vazgeccedililmez bir statuumlye yuumlkselirler

312 Tanrı İnsan

Buguumlnuumln ayırıcımodern duumlnyasında yaşayan bizler iccedilin 2500 yıl oumlnce yaşamış

insanların dinsel inanışlarını kavrayabilmek oldukccedila zordur Birincisi bizler ister

inanccedillı ister inanccedilsız belirli duumlzeyde laikleşmiş bir duumlnyada yaşarız Buradaki laik

soumlzcuumlğuumlyle12 yalnızca dinsel yaşam ile kamusal yaşamın birbirinden ayrılmasını

kastetmiyoruz daha da oumltesinde tanrısal evrenin beşeri duumlnyadan kutsal alanların

sekuumller yerlerden ayrılmasını da buna dahil ediyoruz Bizler ldquodinselrdquo olanı genellikle

aşkın bir şey olarak kavrarız ve yaşadığımız duumlnyanın dışında bir olgu olarak

duumlşuumlnmeye eğilim goumlsteririz Bu ldquodışarılıkrdquo durumu aslında tanrının beşeri duumlnyanın

oumltesinde ve dışında bulunmasını ima etmektedir Bizim duumlşuumlncemizde tanrı evreni

yaratmış ve onu kendi ldquohalinerdquo ndashgoumlrece olarak- terk etmiştir Vernantrsquoın deyişiyle

tanrının evrenle bağlantısı ldquobir işccedilinin işiyle olan bağlantısırdquona13 benzemektedir

Dolayısıyla bir ldquoyapıtrdquo olarak bizi yaratanın ndashtanrının- izini taşıdığımızı duumlşuumlnuumlruumlz

10 Bkz Oudemans 1987 s 85 11 Oudemans 1987 s 86 12 Laik soumlzcuumlğuumlnuumln Oidipusrsquoun babası Laiosrsquotan geldiği soumlylenir Laikos [lάίkόraquo ] halkın ya da halka ait din sınıfından (rahip) olmayan Bkz Klein 1966 laic maddesi s 859 13 Vernant 1996 s 104

130

Ama onu bulabileceğimiz tek yer kendi iccedilimizdir Kendi başımıza tanrıyla

kurduğumuz ilişki iki kişi arasındaki alışveriş gibidir Kim ve nerede olursam

olayım her şekilde bu ilişkiyi tekil birey olarak gerccedilekleştirebilmekteyimdir

Bizim bireyde hapsolmuş aşkın tanrı duumlşuumlncesini Antik Yunanrsquoda bulmaya ccedilalışmak

boşuna olacaktır Ccediloğu zaman kendi duumlnya algımızı başka kuumlltuumlrlere uygulamaya

ccedilalışırız Antik Yunan duumlnyasında ldquodinrdquo meselesiyle ilgili ccedilalışmalarda ya ldquoccedilok

tanrılırdquolık vurgusuyla karmaşık ve kaotik bir dini inanccedil duumlnyası resmedilir ya da

tanrıların tutarsızlıkları ve antropomorfik oumlzellikleri uumlzerinde durularak dinsel

inanışlar masalsı bir mitologyaya indirgenir İlk elden soumlylenmesi gereken şey şudur

Yunan tanrılarının beşeri duumlnyadan ayrı bu duumlnyanın oumltesinde aşkın bir evreni

yoktu Bizatihi kendi varlıklarıyla bu evrenin varlığını garanti ediyorlardı Evrenin

tamamlayıcı parccedilalarıydılar Diğer taraftan hiccedilbir şekilde bizim tanrı-işccedili evren-

yapıt koşutluğu Antik Yunan tanrıları iccedilin geccedilerli değildi Yunan kozmolojisi her

zaman başlangıcı ldquokaosrdquoa vermiş ve buradan doğan Gaia Eros Uranos gibi ilksel

guumlccedillerden duumlnyaya huumlkmeden tanrılarını yaratmıştı Dolayısıyla Zeus gibi bir tanrı

semavi dinlerin ldquoezeli ve ebedirdquo tanrısıyla hiccedilbir şekilde karşılaştırılamaz

Zeus adının ldquoparlamakrdquo anlamına geldiğini belirten Vernant parlamak ışıldamak

gibi soumlzcuumlklerden yola ccedilıkılarak Zeusrsquoun goumlğe ait bir tanrı olarak tasavvur

edilebileceğini soumlyler Fakat hemen ardından etimoloji konusunda bizi uyarır

Zeus adında parlamak koumlkuumlnuuml okuyoruz Bundan Zeusrsquoun aydınlık goumlkyuumlzuumlnuuml guumln ışığının parıltısını temsil ettiği sonucunu ccedilıkarıyoruz Boumlylece buumlyuumlk tanrılar ile diğer doğa guumlccedilleri arasında aynı tuumlrden eşdeğerlilik varsaymaya yelteniyoruz Boumlylece Zeus parlak goumlkyuumlzuumlne Poseidon suya Hephaistos ateşe Hera havaya Hermes ruumlzgacircra Dionysos şaraba demeter buğdaya vb bağlanır14

Bu tuumlrden bir sınıflandırma işleminin bizi yanlış bir duumlşuumlnce biccedilimine suumlruumlkleyeceği

accedilıktır Hiccedil şuumlphesiz Zeusrsquoun goumlkyuumlzuumlnuumln guumlccedilleriyle ya da Hephaistosrsquoun ateşrsquole

oumlzdeşleştirildiği durumlar vardır fakat Yunan tanrılarını bu şekilde accedilıklamak doğru

değildir Ccediluumlnkuuml tanrıların niteliklerinin ccedileşitliliği ve muğlacircklığı goumlzden kaccedilmış olur

Antik Yunanrsquoda bir tanrı theos eşzamanlı olarak birden ccedilok şey demektir Ccediloğu

14 Vernant 1996 s 96

131

zaman bu nitelikler birbiriyle ccedilelişir gibi goumlruumlnebilir oumlzellikle de ccedilağımızın tanrı

anlayışında boumlyle ccedilok boyutlu karakter oumlzelliği sergileyen bir tanrıyı tam olarak

anlamak muumlmkuumln değildir ldquoZeus parlak goumlkyuumlzuumlduumlr ama bir bakıma aynı zamanda

da gece goumlkyuumlzuumlduumlr ışığın efendisi olduğu iccedilin ışık iccedilinde ışık aracılığıyla goumlruumlluumlr

ama bunu gizleme guumlcuuml de vardırrdquo15 Bizim iccedilin bu iki Zeus birbiriyle ccedilelişiyor

gibidir Ama Zeusrsquoun onlarca isimle anıldığını da biliriz Oumlrneğin Zeus Basileus

olarak kraliyet guumlcuumlnuumln koruyucusu olan Zeus Zeus Herkeios olarak aile koruyucusu

olarak karşımıza ccedilıkar16 Ya da normalde duumlzeni akıl ve sağduyuyu temsil eder diye

duumlşuumlnduumlğuumlmuumlz Apollon tıpkı tanrı Panrsquoın yaptığı gibi insanları ve hayvanları

ccedilıldırtan etkiler goumlsterebilmektedir Suumlruumllere bir anda korku salmakta oumlğle vakti

insanlara ccedilılgınlık verebilmektedir O zaman adı Apollo Nomios olur17

Antik Yunan insanı bir tanrının adını anarken ccedilok katmanlı bir ifade kullanmaktadır

Goumlkyuumlzuumlndeki herhangi bir olayı Zeusrsquola ilişkilendirebilir ama bu goumlkyuumlzuumlnuumln

topyekun Zeus olarak algılandığı anlamına gelmez Goumlkyuumlzuumlnden gelen ve insanı

etkileyen kimi guumlccediller (yağmur yıldırım fırtına vb) Zeusrsquoun insanlarla ilişkiye

girdiği olaylar olarak goumlruumlluumlr bunlar aynı zamanda Zeusrsquoun da guumlccedilleridir

Dolayısıyla insan her an etrafındaki guumlccedillerin farkında olmalı bunların ldquoanlamınırdquo

kavrayabilmelidir

Zeusrsquoun [hellip] guumlcuuml buna uğrayanlar iccedilin ikili ccedilelişkili bir niteliğe buumlruumlnuumlr Bir yandan goumlkyuumlzuuml kılığına giren bu guumlccedil guumlnlerin mevsimlerin sırasıyla yinelenmesi doğru duumlzenli bir egemenlik anlamına gelir Diğer yandan goumlkyuumlzuumlnde bir saydamsızlık bir oumlnceden kestirilemezlik oumlğesi vardır18

Zeusrsquoun guumlcuumlnde olduğu gibi buumltuumln diğer Yunan tanrılarının da guumlccedillerinde aynı

muğlacirck niteliği goumlrebiliriz Oumlrneğin Aphroditersquonin niteliği sadece cinsel bir tutkuyla

sınırlı değildir onun temsil ettiği aşk evrenseldir Ona eşlik eden Eros ile birlikte

yeme iccedilme şarkı soumlyleme dans etme gibi tutkularla da ilişkilendirilmektedir Diğer

15 Vernant 1996 s 97 16 Bkz Oudemans 1987 s 94 17 Bkz Oudemans 1987 s 95 18 Vernant 1996 s 99

132

taraftan ilginccedil bir şekilde savaşın yıkıcılığıyla bağlantılıdır19 Aiskhylos Agamemnon

1478de Erosu intikam alma tutkusuyla ilişkilendirmiştir erocircs haimatoloichos ndash Kan

alıcı Eros20 Yine aynı şekilde Sofokles de Trakisli Kadınlarrsquoda Aphroditenin

tanrılar uumlzerindeki zaferlerinden bahsederek onun savaş ve muumlcadele ile olan

ilişkisini doğrular Bazı kentlerde Aphroditeye savaşın temsili Aphrodite Areia

olarak tapıldığı bilinmektedir21 Aphroditersquonin guumlcuuml bazen kendisinden uzak

durulması gereken bir yıkım guumlcuumlne doumlnuumlşebilmektedir Girardrsquoın cinsellik ve şiddet

arasında kurduğu ilişkide adlarını andığı gibi kız kaccedilırma tecavuumlz cinayet ve savaş

gibi olaylar Aphroditersquonin yıkıcı guumlcuumlnden kaynaklanabilmektedir Ancak bu yıkıcı

guumlccedil onun uumlretici-doğurucu guumlcuumlnden ayrılamaz Antik Yunanrsquoda Aphroditersquonin

guumlcuumlnuumln bir kentin varlığını suumlrduumlrmesi iccedilin gerekli olduğuna inanılırdı Bu inanccedil

doğrultusunda Atinarsquoda yardımsever bir tanrı olarak tapılmaktaydı22

Benzer bir kesinsizlik oumlrneği olarak tanrı Dionysosrsquou goumlsterebiliriz Dionysos

insanları kendinden geccedilirmeye evrendeki kozmolojik kategorileri (kadın-erkek ccediliğ-

pişmiş doğa-kuumlltuumlr kent-vahşi yaşam vs) birbirine karıştırmaya zorlar Diğer

taraftan Dionysosrsquoun kaynaklık ettiği mania kuumlltuumlruumlnuumln bireysel kurtuluş ve

oumlzguumlrleşmenin yolunu accedilan bir luumltuf olduğu da duumlşuumlnuumlluumlr Bu ikili durumu

Euripidesrsquoin Bakkhalarrsquoında ccedilok accedilık bir biccedilimde goumlrmek muumlmkuumlnduumlr Guumlnuumlmuumlzde

bazı yorumcular oyunda resmedilen tanrı Dionysosrsquoun ccedilok boyutluluğunu ve

muğlacircklığını goumlremeyerek onu yalnızca ldquokoumltuumlcuumllrdquo bir tanrı olarak ele alırlar Oysaki

Dionysos bu oyunda Yunan tragedyalarında goumlrebileceğimiz en muğlacirck karakter

olarak tasvir edilmiştir Ne kadın ne erkek gibidir Bir yabancıdır kente uzaklardan

gelmiştir ama aslen Thebairsquonin yerlisidir Keyif coşku ve neşe tanrısı adıyla anılır

[64] yaşlıları genccedilleştir [189] onun bastığı topraklardan ldquosuumlt bal ve şaraprdquo akar ona

19 Bkz Oudemans 1987 s 95 20 Eros soumlzcuumlğuuml Tuumlrkccedile ccedileviride ve bazı İngilizce ccedilevirilerde bulunmamaktadır Eros ile ldquokan almakrdquo fiilini yan yana duumlşuumlnemediğimiz iccedilin olsa gerek Metnin orjinali tam olarak kan alan eros anlamına gelmektedir Robert Browning ccedilevirisinde bu şekilde kullanıldığı goumlruumllmektedir [Eros The carnage-licker In the belly is bred] Bkz Browning Robert The Poetical Works of Robert Browning Volume 13 Smith Elder and Co London 1889 s 345 21 Nilson M P Geschichte der Griechische Religion I Muumlnchen 1941 s 490 aktaran Oudemans 1987 s 95 22 Oudemans agy

133

tapınan Bakkhalar neşe iccedilinde dans edip şarkı soumlylerler [687 723] fakat aynı

Bakkhalar hayvanları canlı canlı parccedilalayarak yerler [740] ona tapınanlardan Agave

kendi oğlu Pentheusrsquou parccedilalayarak oumllduumlruumlr Dionysos ldquobir boğayardquo ldquoccedilok başlı bir

ejderhayardquo ya da ldquoateş soluyan bir aslanardquo doumlnuumlşebilmektedir [1015] Oyunda

Tanrıya tamamen inanan ve ona buumlyuumlk bir sadakatle tapınan Agave de Dionysosrsquoa

inanmayarak ona koumltuumlluumlk etmeye yeltenen Pentheus da cezalandırılmaktadır Bu

durumu guumlnuumlmuumlz kozmolojisinden anlamamız oldukccedila zordur Bu garip durumdan

ccediloğu yorumcu Dionysosrsquoa ldquokoumltuumlrdquo bir nitelik atfederek kurtulmayı denerler Oysaki

boumlyle niteliksel bir sınıflandırma trajiğin oumlzuumlnuuml goumlzden kaccedilıracaktır

Benzer bir oumlrnek Euripidesrsquoin Hippolytos oyunundan verilebilir Hippolytos kendini

bakire tanrıccedila Artemisrsquoe adamıştır ama bu durum Aphroditersquoyi ihmal etmek

anlamına gelecektir Goumlruumllduumlğuuml gibi Antik Yunan duumlşuumlncesinde insan karşıtlık

ccedileşitlilik belirsizlik ve oumlnceden kestirilemezlik nitelikleri olan ve aşkın bir evrende

değil tam tersine beşeri duumlnyada bulunan tanrılarla birlikte yaşamak zorundaydı

Yunan tanrıları goumlkyuumlzuumlnde toprağın iccedilinde herhangi bir doğa olayında guumlnluumlk

hayatın iccedilinde agorada savaş meydanında politik bir tartışmada kısacası hemen her

yerde bulunabiliyorlardı İnsan tanrıların ccedileşitliliğiyle baş etmek zorundaydı Ama

bunu ldquokesinrdquo bir şekilde başaramayacağını da bilerek suumlrduumlruumlyordu bu muumlcadelesini

Yunan tragedyası biraz da bu bilincin uumlruumlnuumlduumlr

313 Doğa Kuumlltuumlr

İnsanın kurduğu medeniyetle ccedilıplak doğa arasına mesafe koyması gerekir Bu bir

ccedileşit zorunluluktur ama bunun kesin olarak başarılması da muumlmkuumln değildir Doğa

ccedileşitli şekillerde kuumlltuumlre bulaşmakta ve onu tehdit etmektedir İnsan doğanın

işlenmemiş olumsal kuralsız youmlnuumlnden suumlrekli olarak kurtulma ccedilabası iccedilindedir

İnsan uumlruumlnuuml olanın olmayandan ayrılması ccedilabasında ilk sırayı insanın bizatihi

kendisinin ldquoinsan olmayandanrdquo ayrılmasının aldığı şuumlphesizdir İnsan oumlncelikle

kendini hayvandan ayırmak zorundadır Bu ayırma da mutlak bir kesinliğe ulaşamaz

Mutlak bir yasası da yoktur Neyin insani neyin hayvana oumlzguuml olduğuna karar

vermek zordur Dolayısıyla insan boumlyle bir gerilimin uumlzerine kendini inşa etmeye

ccedilalışır Agambenrsquoin deyişiyle batı kuumlltuumlruumlnde insan hep ldquobeden ile ruhun bir canlı

134

ile bir logosrsquoun doğal (ya da hayvani) bir oumlğe ile doğauumlstuuml sosyal ya da ilahi bir

oumlğenin eklemi ve birleşimi olarak duumlşuumlnuumllmuumlştuumlrrdquo23 Dolayısıyla kuumlltuumlr denilen olgu

insanın bu ikili gerilimin bir bedene buumlruumlnuumlşuumlduumlr

Hesiodos İşler ve Guumlnlerrsquode hayvanı sınırları tanımayan yamyamlık (kendi tuumlruumlnuuml

yeme eğilimi) goumlsteren ve en oumlnemlisi de adalet duygusundan yoksun olarak

tanımlar24 İnsanın kendini uzak tutması gereken en oumlnemli ayrımlar bunlardır İnsanı

suumlrekli olarak tehdit eden doğa tam olarak bu uumlccedil nitelikte yatmaktadır Oumllccediluumlsuumlzluumlk

oumllduumlrme ve adaletsizlik İnsanın suumlrekli olarak konuşan-hayvan duumlşuumlnen-hayvan

alet kullanabilen-hayvan vs tanımlanması kuumlltuumlruuml yok edebilecek bu uumlccedil unsuru uzak

tutma arzusundandır

İnsanın geriliminin diğer ucu da onu tanrısal olanla ilişkiye koyar Sahip olduğumuz

logos techneacute bizim bir hayvan olmadığımızı suumlrekli olarak bize hatırlatır Bu

doğaya ait olmadığımız fısıldar Techneacutersquonin bize verdiği guumlccedil ile tanrısal bir

yanımızın olduğunu goumlruumlruumlz Oumlzellikle guumlnuumlmuumlzde techneacutersquonin geldiği aşamada artık

kendimizi doğanın efendisi bir ldquotanrırdquo gibi hissedebiliyor kendimizi hayvansı

yanımızdan tamamen ayırabiliyoruz Ayıramadığımız durumlara ilişkin son derece

kuvvetli kontrol mekanizmaları da geliştirmiş durumdayız [Hapishaneler

tımarhaneler huzur evleri akıl hastaneleri vs]

Antik Yunan tragedyasında insanın bu varoluşsal geriliminin sinir uccedilları accedilığa ccedilıkar

İnsan kendini hayvandan da tanrılardan da ayırmalıdır Ama nasıl Prometheus miti

ve Aiskhylosrsquoun Zincire Vurulmuş Prometheus tragedyası bize bu trajik gerilimi ccedilok

accedilık bir şekilde anlatmaktadır

Hesiodosrsquoun İşler ve Guumlnlerrsquode anlattığına goumlre insanoğlu altın ccedilağda tanrılara denk

bir hayat suumlruumlyordu Altın ccedilağın insanı yemek iccedilin ccedilalışmak zorunda değildi Toprak

kazma kuumlrek sallamadan kendiliğinden tahıl veriyor insanoğlu tanrıların sofrasında

oumlluumlmsuumlzlerle birlikte yemek yiyebiliyordu Sonra bu altın ccedilağ insanı yeryuumlzuumlnden

silinmiş yerine başka bir soy gelmişti Prometheus soumlyleni bu altın ccedilağı bize

23 Agamben 2009 s 24 24 Hesiodos İşler ve Guumlnler sat 276-79

135

hatırlatmaktadır Anlatıya goumlre Prometheus Zeusrsquou aldatmaya kalkmış kurban etinin

yenmeyen kısımlarını yağlarla kapatarak ona sunmuştur Zeus da bunun uumlzerine

insan soyunu yeryuumlzuumlnden kaldırmaya karar verir Bunun iccedilin ateşi insanlara vermeyi

reddeder Prometheus da gizlice bir rezene bitkisinin iccediline ateşi koyarak yeryuumlzuumlne

getirir Bunun uumlzerine tanrı Zeus Pandora ldquobelasırdquonı insanlara goumlnderir Artık

insanlar topraktan bir buğday tanesi gibi bitmeyecekler doumllleme yoluyla uumlremek

zorunda kalacaklardır Kendi kendine uumlreyen tahıllar iccedilin de aynı şey geccedilerlidir

Artık toprağa tohumun ekilmesi gerekmekte ve ancak aylar suumlren yorucu bir

ccedilalışmanın sonucunda toprağın uumlruumlnlerine kavuşulabilecektir İnsanın ldquoccedilalışmakrdquo

zorunda kalması Pandora ile başlar Ateş bu accedilıdan ccedilalışmayı simgelemektedir Ateş

her tuumlrluuml iş iccedilin kullanılacaktır fakat onun varlığı eski guumlzel guumlnlerin bir daha

gelemeyeceğinin de işaretidir Ateş bu yuumlzden iki youmlnluuml bir guumlccediltuumlr Hem lanetli hem

de kutsal hem kurtarıcı hem de yok edicidir Ateş insanın muğlaklığıyla karşılaştığı

ilk techneacute ilk pharmakonrsquodur Prometheus bununla da yetinmemiş kuumlltuumlre dair ne

varsa insana vermiş ve oumlğretmiştir Ateş oumlncelikle insanı ccediliğ yemekten alıkoymuştur

Eti pişirmek insanı hem vahşi doğadan bir hayvandan ayırır hem de oumlluumlmsuumlzlerden

bağını koparır Ccediluumlnkuuml oumlluumlmsuumlzlerin yiyecekleri25 tıpkı hayvanlarınki gibi ccediliğdir

Diğer taraftan Prometheusrsquoun oumlğrettikleri medeniyetin temellerini de atmaktadır

Prometheusrsquoun bilimleri icatları technesi sayesinde insanoğlu ldquodoğalrdquo yaşamdan

kuumlltuumlrel yaşama geccedilmektedir

Ve ben bu ağızsız dilsiz ccedilocuksu varlıklara nasıl verdim aklı duumlşuumlnceyi [hellip] İnsanlar goumlrmeden bakıyor Dinlediklerini anlamıyorlardı Uzun oumlmuumlrleri boyunca duumlş goumlruumlntuumlleri gibi Duumlzensiz gelişiguumlzel yaşıyorlardı [hellip] Sonra sayı bilgisini verdim onlara bu kaynak bilgiyi onlar iccedilin ben bulup ccedilıkardım Sonra harf dizilerine geldi sıra O diziler ki belleğidir her şeyin Anasıdır bilimlerin ve sanatların26

25 Oluumlmpos Tanrıları ldquoekmek yemez şarap iccedilmezlerrdquo Bkz Homeros İlyada V 341-2 Tanrıların iccedileceği nektardır ve ccediliğ olarak kabul edilir 26 Aiskhylos Zincire Vurulmuş Prometheus Ccedilev Azra Erhat Sabahattin Eyuumlboğlu Tuumlrkiye İş Bankası Kuumlltuumlr Yayınları 2000 sat 443-459

136

Prometheusrsquoun kuumlltuumlr kurucu roluuml Aiskhylosrsquota daha da belirginleştirilir Buumltuumln bu

techneacutersquoler ateşin guumlcuumlnde simgeleştirilir Ancak Jan Kottrsquoun da tespit ettiği gibi27

Aiskhylos ateşin insanlara eti pişirmesini de oumlğrettiğinden accedilıkccedila soumlz etmez

Tragedyarsquoda mitosta karşımıza ccedilıkan ldquokurbanrdquo motifi işlenmemektedir Belki de

Aiskhylos bu motifi hatırlatmaya bile gerek duymamıştır Ateş oldukccedila ccedilok şeyi

anlatmaktadır zaten Birccedilok kuumlltuumlrde olduğu gibi Antik Yunanrsquoda da ateş doğadan

kuumlltuumlre geccedilişi simgeleyen bir elementti Ateş insanın tanrılar duumlnyasıyla hayvanlar

duumlnyası arasında asılı kalmasının simgesiydi Vernant Prometheus mitini

ccediloumlzuumlmlerken bunu accedilık bir şekilde oumlzetler

Theogoniarsquoda İşlerde Hesiodosrsquoun anlatısı Prometheusrsquou tanrılarla insanların birbirinden ayrılmasının etkeni yapar birbirlerinden karşılıklı uzaklaşmalarını vurgular Ancak tanrılarla aralarındaki uzaklık buna bağlı olarak hayvanlarla da uzaklığı gerekli kılar Kurban toumlrenlerinin yerleştirilmesiyle tanımlanan insanın hayvanlar ile tanrılar arası konumunun ta kendisidir28

Boumlylelikle Yunanlıların tanrılarını her an yanı başlarında bulunan varlıklar olarak

duumlşuumlnduumlklerini ama diğer taraftan kendilerinden uccedilsuz bucaksız bir uzaklıkta

olduklarını da bildiklerini anlıyoruz Yunanlılar insanın kendisi ile tanrılar arasında

bir sınır ccedilizmesi gerektiğini biliyorlardı aynı sınırın zorunluluğu hayvanlar iccedilin de

geccedilerliydi Fakat sınırın tam olarak nerede başlayıp bittiğini tespit etmek kolay

değildi İnsan bir yanıyla tanrıya benziyordu onda tanrısal bir guumlccedil vardı Fakat bu

guumlccedil kaccedilınılmaz bir biccedilimde hybrisrsquoe yol accedilabilirdi ccediluumlnkuuml insanın ldquosonlu doğasırdquo

guumlcuumln bu derece fazlalığına asla dayanamazdı Sophoklesrsquoin kahramanları bu tuumlrden

ldquokarşı konulmazrdquo bir ilahi guumlccedille resmedilirler Fakat bu guumlccedil onları bir yandan

tanrılara denk(miş) gibi azametli kılarken diğer yandan onları vahşi hayvanlara

doumlnduumlruumlr Mitolojideki Herakles bu konuda iyi bir oumlrnek olabilir Herakles tipik bir

kuumlltuumlr kurucusudur Canavarları oumllduumlrmuumlş kente olimpik oyunları getirmiştir

Tanrısaldır yarı oumlluumlmluuml de olsa tanrılara eşit sayılır Ama aynı zamanda onun

27 Kott Jan Antik Tragedyalar ve Ccedilağdaş Yorumları Kudas ya da Bakkhalar Ccedilev Ayşe Selen Mitos-Boyut Yayınları İstanbul 2006 s 19 28 Vernant 1996 s 190

137

hayvansı yaban bir yanı vardır Sırtında aslan derisi bulunur akrabalarını

oumllduumlrmuumlştuumlr ve cinsel arzularını dizginleyememektedir vs29

Yunanlılar tanrısallık (oumlluumlmsuumlzluumlk) ile doğaya aidiyet (hayvansallık) arasındaki

sınırların nerede başlayıp nerede bittiğini asla kestiremeyeceklerini de biliyorlardı

Vernant bize kurban toumlreninin iki youmlnluumlluumlğuumlnuuml paradoksal boyutunu bu accedilıdan

goumlsterir Her ne kadar Reneacute Girard bu yorumu reddetse de30 kurban toumlreninin şiddeti

ldquosağaltamamardquo yanı sabittir Kurban toumlreni insanın muğlacircklığını bize accedilık bir şeklide

goumlstermektedir Ccediluumlnkuuml kurban tanrıya yakınlaşmak onunla yeniden ldquoakrabardquo olmak

iccedilin kullanılan bir eylemken (ki İbranice ve Aramice qrb koumlkuuml ldquoyakın olmardquo

ldquoyaklaşmardquo anlamına gelir31) aslında tanrı ile insanı bir kere daha ayırır Kurbanın

ccediluumlruumlyen kısımları insana duumlşerken ccediluumlruumlmeyen yerler (kemikler vs) tanrıya adanır

Prometheusrsquoun kurban toumlreninin insanlarla Zeusrsquou birbirine duumlşman etmesi gibi

insanın sunduğu her bir kurban da bu ldquoayrılığırdquo yeniden onaylar Kurban eti

pişirilerek yenmekte tanrısallığın ndashoumlluumlmsuumlzluumlğuumln- simgesi ldquoccediliğ olanlardquo insanın bağı

bir kere daha koparılmaktadır Kendi tuumlruumlnuuml yememekte aksine hayvanları yiyerek

onları kendi tuumlruumlnden ayırmaktadır Diğer taraftan doğayla da ayrım kendini goumlsterir

Kurban edilen hayvan (evcil) ile avlanan hayvan (vahşi) birbirinden ayrılır Bu ayrım

işlenen bitkilerle (pişmiş olarak goumlruumllen) yabanıl bitkiler (ccediliğ olarak goumlruumllen)

arasında da bulunmaktadır32

Yunanlılar iccedilin ldquosınır aşımırdquo demek Jenksrsquoin tanımıyla ldquokategorilerin birbirine

karışmasırdquo kategorilerin sınırlarının aşılması anlamına geldiği iccedilin hybris her zaman

iccedilin muğlacircklığın işaretidir Başka bir deyişle hybris zaten iki oumlğe arasında gerili

kalmış insanın Deleuze ve Guattarirsquonin Rhizomersquounda goumlrduumlğuumlmuumlz gibi

sabitlenemeyen akışkan iki oumlğe arasında suumlrekli gidip gelen konumundan dolayı her

an baş goumlsterebilecek bir olgudur Her an bir tanrının bir daimonun insana

ldquokarışmasırdquo soumlz konusu olabilir Aynı biccedilimde hayvani bir ilkenin insana bulaşması

29 Bkz Oudemans 1987 s 92-93 30 Bkz Girard 2003 s 147 31 Bkz Nisanyan 2004 Kurban maddesi Ayrıca aynı koumlk Arapccedilada akraba olma akrabalık ve yakınlık anlamlarını iccedilermektedir 32 Vernant 1996 s 189-190

138

da tehlikeli bir hybris olarak her an zuhur edebilir Agamemnonrsquoda kadının kocasına

ihanetini engerek yılanının davranışı olarak tanımlayan Aiskhylos bununla sadece

sıradan bir benzetme sanatı yapmaz Yunan kozmolojisinin temel bakışını da bize

accedilmaktadır Yunanlılar basit bir metaforun oumltesinde kocasını aldatan bir kadının

engerek yılanının etkisi altına girdiğini duumlşuumlnuumlrlerdi33 İstenildiği kadar ayrı

tutulmaya ccedilalışılsın doğanın guumlccedillerinden mutlak olarak azade kalmanın yolu yoktur

İnsanın kendini ilahi ve doğal guumlccedillerden ayırma ccedilabasının yanı sıra o guumlccedillerden

yararlanma olgusu da eş zamanlı olarak karşımıza ccedilıkmaktadır Medeniyetten uzak

tutulan guumlccediller medeniyetin hem kuruluşu hem de suumlrekliliği iccedilin gereken guumlccedillerdi

Herakles gibi bir kuumlltuumlr kurucusunda goumlrduumlğuumlmuumlz buydu Antigonersquonin birinci koro

şarkısında bahsi geccedilen ldquoboyunduruk altına alınan hayvanlarrdquo oumlzellikle de ldquovahşi

atlarrdquoın kuumlltuumlre katkıları tartışılmaz

İnsanın kuumlltuumlr kurmasının ateşle başladığını belirtmiştik Ateşle birlikte ateşin

ikiliğine karşılık tıpkı onun gibi bir pharmakonrsquoun Pandorarsquonın da tanrılar

tarafından insana goumlnderildiğini soumlyledik Pandora da insanın iki topos arasındaki

gerilimine koşutluk oluşturur Guumlzelliği oumlluumlmsuumlzlere benzemekte ama iccedilindeki

huylarıyla bir ldquokoumlpeğirdquo bir ldquotilkiyirdquo andırmaktadır34 neredeyse iccedilinde gizlenmiş bir

hayvan vardır Goumlruumlnuumlş ile gerccedilek Pandorarsquoyla birlikte birbirinden ayrılır boumlylece

Prometheusrsquoun ateşi bir narteksin iccediline gizlemesi gibi Pandora da tanrısal

guumlzelliğinin iccediline ldquovahşirdquo yanını gizlemiştir Bu oumlzelliğiyle Pandora ldquoinsanrdquodır

insanın temsilidir

Hesiodosrsquoun anlatısı Elpisrsquole Pandorarsquonın kuumlpuumlnde kapalı kalan Umutrsquola biter

Hesiodosrsquoa goumlre

O guumln bu guumlnduumlr insanların başı dertte Toprak bela doludur deniz bela dolu Geceler dert doludur Guumlnduumlzler dert dolu35

Hesiodosrsquoun umutsuz bitirişinin muğlacircklığını Vernant şu şekilde yorumlar

33 Oudemans 1987 s 91 34 Hesiodos İşler ve Guumlnler sat 68 35 Hesiodos İşler ve Guumlnler sat 100-102

139

Eğer altın ccedilağda olduğu gibi insan yaşamında yalnızca iyilikler olsaydı eğer buumltuumln belalar uzak dursa kuumlpuumln iccedilinde hapsolmuş kalsaydı ellerinde bulunanlardan başka bir şeyi ummaya gerek kalmazdı Eğer yaşam baştan aşağı umarsızca dert ile uumlzuumlntuumlyle dolu olsaydı artık Elpisrsquoe bile gerek kalmazdı Ancak koumltuumlluumlkler bundan boumlyle ayrılmaz biccedilimde iyiliklerle harmanlandığına bir de yarın başımıza neler geleceğini oumlnceden kestiremediğimize goumlre bize umudumuzu hiccedil kesmemek duumlşer36

Aiskhylosrsquota da Elpisrsquoe ilişkin benzer bir muğlacircklık soumlz konusudur Aiskhylosrsquoa

goumlre Prometheus ateşin yanında bir de ldquokoumlr umutrdquo hediye etmiştir insanlara Boumlylece

ldquooumlluumlm kaygılarından da kurtarmıştırrdquo insanoğlunu37 İnsan artık ne zaman oumlleceğini

bilemez38 Ama yine de oumlleceğini daha en başından bilir ldquoherkes oumllecekrdquotir ccediluumlnkuuml

Oumlluumlme dair bu bilginin muğlacircklığı mitteki Prometheus (ldquooumln-goumlruumlrdquo fore-thought)

Epimetheus (ldquoakla sonradan gelenrdquo after-thought) karşıtlığında sembolize edilir

İnsan bir yanıyla ateşi ccedilalan kurnaz Prometheus bir yanıyla da Pandorarsquoyı kabul

eden kardeşi Epimetheusrsquotur

Prometheusrsquoun ilk kurban yemeğine yol accedilan hilesiyle ortaya ccedilıkan ikiye boumlluumlnmuumlş anlamca bulanık yaşamdan kurtaracak tek şey Umutrsquotur oumlngoumlruumlduumlr ama koumlr bir oumlngoumlruuml kurtuluş yanılsaması hem iyilik hem de koumltuumlluumlk olan o umutrsquotur [hellip] Artık her şeyin bir tersi vardır kurban tanrılarla iletişim kurmanın tek yoludur ama aynı zamanda oumlluumlmluumller ile oumlluumlmsuumlzler arasındaki aşılmaz engelin kutsanması anlamına da gelir artık kedersiz mutluluk oumlluumlmsuumlz doğum cefasız sefa Epimetheusrsquosuz Prometheus kısacası Pandorarsquosız İnsan kalmamıştır39

314 Sosyal İlişkiler (Aile Evlilik Baba-Oğul vs)

Buumltuumln etkileşimli kuumlltuumlrlerde kişiler buguumln bizim anladığımız anlamda bireyselliği

ile değil toplumsal ilişkiler ağı iccedilerisinde tanımlanırlar Antik Yunan duumlnyasında da

bireylerin durumu bundan farksızdı Her bir kişi ndashaslında vatandaş demeli- resmi

anlamda sırasıyla adı baba adı ve bucak adıyla anılırdı Bucak adı kişinin doğduğu

yere karşılık geliyordu40 ldquoEv halkırdquonın Yunanca karşılığı oikos demekti ve oikos

ldquobu birimin kurucusundan onun ccedilocuklarından oğullarının ccedilocuklarından ve

36 Vernant 1996 s 191-192 37 Aiskhylos Zincire Vurulmuş Prometheus sat 247 38 Karş Platon Gorgias sat 523c-e 39 Vernant 1996 s192 Bu alıntıdaki ccedileviri hataları İngilizce baskısından kontrol edilerek duumlzeltilmiştir Bkz Vernant Jean-Pierre Myth and Society in Ancient Greece TransJanet Lloyd 2 Baskı Zone Books New York 1990a s 200-2001 40 Thomson 1995 s 123

140

torunlarının ccedilocuklarından oluşuyordurdquo41 Oikosrsquoun bu resmi tanımlanmasından da

rahatlıkla anlaşılabileceği uumlzere toplum duumlzeni babaerkil bir sisteme dayanıyordu

Oikosrsquoun anlamının daha kapsayıcı kullanıldığı durumlarda eve ait koumlleler ve yakın

akrabalar ndashoumlrneğin kuzenler- da bu birime dahil edilebiliyordu Oudemans bu

durumun kirlilik riskini arttırdığını belirtir Evlilik yoluyla lanetli ya da kirlenmiş bir

akraba edinerek aynı kirliliğe bulaşmak muumlmkuumlnduuml Tıpkı atalardan kan bağı yoluyla

kirliliğin geccedilmesi gibi42

Evlilik kurumunun Atinarsquoya Kral Kekrops zamanında geldiği soumlylenmektedir43

MOuml 3000 ile 1000 yılları arasında Yunan anakarasında kadının kaccedilırılarak ya da

satın alınarak elde edildiği daha eski doumlnemlerde de ilkel ortaklaşmacılık sistemi

goumlruumlnmekteydi44 Evliliğin mitsel anlatımını yukarıda tartışmıştık Mitin soumlylediği

accedilıktır İnsan evlilik sayesinde kendini hayvansal gelişi guumlzel kuralsız

ccediliftleşmeden ayırmıştır Dolayısıyla evlilik kuumlltuumlruumln en oumlnemli kurumlarından

biridir Kurumun oumlnemine rağmen kadının aile iccedilindeki değeri oldukccedila muğlacirck bir

yapıdadır Pandora mitinin ne kadar kurucu bir mit olduğu toplumsal yaşamdan

anlaşılabilir

Her Atinalı kadın evlenene kadar ya kyrios denen bir erkek akrabasının ya da kocasının koruması altındaydı Zorunlu olarak sahip olduğu giysileri ve takıları dışında lsquokadınınrsquo malı erkek korumanın goumlzetimindeydi[hellip] Kadınların guumlccedilluuml ve korkutucu duygulara sahip oldukları ve erkeklerin duygusal olarak yıkıma uğramak korkusuyla kadınların bu guumlduumllerini bastırmaları gerektiği ve bunun da haklılığı iddia edilmiştir45

Kısaca soumlylemek gerekirse kadının konumu Pandora gibi muğlacircktı Levi-Straussrsquoun

akrabalık yapısı tanımlamasına goumlre kadın toplumların iletişim aracı olarak

kullanılmaktaydı Levi-Strauss ensest yasağını kadının iletişim aracı olarak

41 Thomson agy 42 Oudemans 1987 s 96 43 Bkz Bilgin Nahit Antik Yunan Duumlnyası Felsefeden Ekonomiye Ed Nezih Başgelen Arkeoloji ve Sanat Yayınları İstanbul 2004 s 67 44 Bilgin 2004 s 67 45 Freeman Charles Mısır Yunan ve Roma Antik Akdeniz Uygarlıkları Ccedilev Suat Kemal Angı Dost Kitabevi Yayınları Ankara Ağustos 2003 s 212

141

kullanılmasıyla accedilıklıyor ve akrabalık sistemlerini bu yapı uumlzerine oturtuyordu46

Antik Yunan goumlz oumlnuumlne alındığında bu yapıyı az ccedilok goumlrebildiğimiz soumlylenebilir

Ancak yine de kadın erkeklerin elinde oradan oraya alınıp verilen bir eşya değildir47

Sadece bu accedilıdan meseleye baktığımızda kadının muğlacirck konumunu ve tam da bu

yuumlzden korku veren niteliğini goumlremeyiz Kadının bir oikosrsquotan ccedilıkarak başkasına

gidişi onu bir ldquomalrdquo konumuna duumlşuumlrmez Aksine kadın her iki oikosrsquoun da birbirine

temas ettiği ldquokişirdquo olarak tehlikeli bir konumdadır Kadın hem kendi ailesine hem de

kocasınınkine bağlı kalmak gibi zor bir goumlrevle karşı karşıyadır Ana-babaya saygı

nasıl olursa olsun en temel sorumluluklardan biriydi Aksi durumlar kirlenme ve

hybris riskini doğurabiliyordu48 Ancak kadının bu ldquoccedilifte oikosrdquoluluğu trajik sonuccedillar

doğurabiliyordu Oumlrneğin Antigone suumlrguumlndeki babasına eşlik etmek zorundaydı

Fakat boumlylesi bir refakat vazifesi kendi dişi doğasının ihlalini de ima etmekteydi

[Oidipus Kolonosrsquota 1368] Fenikeli Kadınlarrsquoda da Antigonersquonin Haimonrsquola

evlenmeyi reddettiği iccedilin babasıyla kaldığı soumlylenir [1678]

Medearsquonın şu uumlnluuml konuşması kadının konumunu oumlzetlemektedir

Yaşıyan [sic] ve duumlşuumlnenlerin en biccedilaresi biz kadınlarız Evvela kendimize bir koca satın almak ve vuumlcudumuza bir efendi vermek iccedilin para sarfına mecburuz Bu felaketten daha can yakıcı bir felaket var Asıl mesele budur İyi koca mı olacak yoksa fena koca mı Ccediluumlnkuuml kocasını terk etmek kadınlar iccedilin ayıp bir şeydir Ve onları reddetmek bizim iccedilin memnudur [hellip]Bizim iccedilin evde tehlikesi olmayan bir hayat geccediliriyoruz derler Budalaca duumlşuumlnce Uumlccedil defa kalkan elde muharebe safında bulunmayı bir tek ccedilocuk doğurmıya [sic] tercih ederdim[hellip] beni yabancı bir topraktan bir av gibi kaccedilıran bir kocanın hakaretleriyle karşı karşıya anasız kardeşsiz bulunuyorum 49

Bu konuşmada oumlnemli noktalardan biri kadının kendi ailesiyle olan bağının oumlzellikle

vurgulanmasıdır Bu bağlar kadının herhangi bir istenmeyen durumda kendi ailesinin

yanına doumlnebileceğini goumlstermektedir Ama asıl olarak kadının konumunu

bulanıklaştıran ve tehlikeli kılan şey miras konusunda goumlrduumlğuuml işlevdi

46 Bkz Levi-Strauss Claude Structural Antropology Trans Claire Jacobson amp Brooke Grundfest Schoepf New York 1963 s 47 47 Bu konuda bir eleştiri iccedilin bkz Ccedilakmak E Efe ldquoMit Soumlz ve Yazı Jack Goody ile Soumlyleşirdquo Cogito sayı 43 Yaz YKY İstanbul 2005 48 Bkz Oudemans 1987 s 97 49 Euripides Medeia Ccedilev Ahmet Hamdi Tanpınar Maarif Vekacircleti 1943 sat 230-260

142

Yabancı bir erkekten gebe kalacak kadının aile mirasını tehlikeye atacağı korkusu vardı Kadın mirasın meşru yoldan gelecek kuşaklara aktarılmasını sağlayan tek araccediltı50

V yy Atinarsquosında aileler ndashaslında aşiretler demek daha doğru olur- ve onların sahip

oldukları kadim gelenekler (oumlrneğin her ailenin kendine ait tapımları bulunmaktaydı)

ile kent youmlnetimi arasında dikkat ccedilekici bir gerilim vardı Bu aşiretler vatandaşlık

statuumlsuumlnuuml kontrol eder bir konumdaydılar Boumlyle bir aileye mensup olmadan

vatandaşlık haklarından yararlanılamıyordu Bu durum aristokrat ailelere buumlyuumlk

nuumlfuz sağlıyordu Kleisthenesrsquoin reformlarıyla bu ayrıcalıklar ve diğer siyasi guumlccediller

ellerinden alınmaya başlandı Bu gerilimli muumlcadelenin izlerini yunan

tragedyalarında goumlrmek muumlmkuumlnduumlr Bu konuda Oresteia uumlccedillemesi muumlkemmel bir

oumlrnek olabilir Yine aynı şekilde Antigone de bu ccedilerccedilevede okunabilir Hegelrsquoin

Antigonersquoyi ldquoaile ile devletin ccedilatışmasırdquo şeklinde okuması da temelde bu duumlşuumlnceye

dayanmaktadır

32 ANTİGONE

Antik Yunan kozmolojisine ilişkin birkaccedil oumlnemli hususu yukarıda muumlmkuumln

olduğunca oumlzetlemeye ccedilalıştık Hiccedil şuumlphesiz neredeyse bir tam yuumlzyılı kapsayan bir

doumlnemde yaşamış insanların duumlnya algısını kesin olarak kavrayabilmek muumlmkuumln

değildir Boumlyle bir iddiada bulunmamız soumlz konusu olamaz Burada yapmaya

ccedilalıştığımız hiccedil olmazsa Antigone metni bağlamında tartışacağımız birkaccedil kuumlltuumlrel

konu başlığına biraz yakından bakabilmekti Ccedilalışmamızın bundan sonraki

boumlluumlmlerinde Antigone metnine odaklanacağız

321 904-920 Satırlar

Metni incelemeye metnin sonundan bir oumlrnekle başlamak yerinde olacaktır Ccediluumlnkuuml

bu oumlrnek metni yorumlama farklılıklarının temelinde yatan nedeni yeterince

aydınlatacaktır Bilindiği gibi Yunan edebiyatı alanında uzmanlar ccediloğu zaman

metinlerin orijinalliği hakkında tartışırlar Bunlar arasında en uumlnluumlsuuml de Antigonersquonin

50 Freeman 2003 s 213

143

904 ile 920 satırları arasında kalan dizeler konusundadır Yunan tragedyaları

alanında ccedileviri ve yorumlarına en fazla guumlvenilen filolog Richard Jebb bu satırları

reddetmektedir

ldquoGrek tragedyasında bu satırların tamamının ya da bir kısmının uydurma olup olmadığı sorusu gibi ccedilok tartışılan bir kaccedil problem vardır Aristoteles (Retorik 3 16-9) 911 ve 912 satırları alıntılamıştır buumlyuumlk ihtimalle onun elindeki Sofokles metninde parccedilanın tamamı bulunmaktaydı Oumlyleyse ekleme şairin oumlluumlmuumlnden kısa bir suumlre sonra yapılmış olmalıdır [soumlz konusu eklemenin sorumluluğu] şairin oğlu Iophonrsquoa koumltuuml bir şaire ya da bir oyuncuya yuumlklenmektedir İtiraf etmeliyim ki uumlzerinde ccedilok uzun suumlre duumlşuumlnduumlkten sonra Sofoklesrsquoin 905 ile 912 satırları arasını yazdığına ikna olamıyorum [hellip] Esas nedenler (bana goumlre) kısaca şunlardır (1) 450-460rsquoda ifade edildiği gibi İlahi yasaların genel geccedilerliliği 905-907rsquodeki sınırlamayla accedilık bir şekilde bağdaşamaz (2) Daha ileri bir sınırlama da 911 vdrsquoda vardır [hellip] Antigone başka bir kardeşi olacağını duumlşuumlnseydi o zaman bu sorumluluk o kadar bağlayıcı olmayacaktı (3) 909-912 arasındaki yapı Sophoklesrsquoe yakışmıyorrdquo51

Jebbrsquoin ortaya koyduğu uumlccedil arguumlmana daha yakından bakalım Jebbrsquoin birinci itirazı

bir ccedileşit mantıksal ldquotutarsızrdquolığa ilişkindir Yani tutarlı bir karakter olması gerektiği

bir oumln kabul olarak alınan Antigone 450-460 satırlarında oumlluumlnuumln goumlmuumllme hakkının

evrensel bir yasa olduğunu bunu tanrıların ezeli ve ebedi olarak emrettiğini

soumlylerken 905rsquote52 bu yasayı sınırlandırır Eğer bir ana ya da bir eş olsaydı kentin

karşı koymasına rağmen boumlyle bir işe girişmeyecekti Antigone Doğaldır ki bu soumlzler

Antigonersquoye ilişkin tuumlm romantik bakışları yerle bir etmektedir Romantik bakış ldquobir

başkaldıranrdquo olarak Antigonersquonin ne olursa olsun direnişini arzulamaktadır

Dolayısıyla 905 satır romantikler iccedilin ya bir tutarsızlık ya da bir hayal kırıklığı

olacaktır Başka bir biccedilimde kabul edilmesi muumlmkuumln değildir Richard Jebbrsquoin ikinci

itirazı da aslında ilkine benzer bir tutarsızlıktır Antigone bu kez ilahi yasayı kardeş

iccedilin sınırlandırır Yani Antigone başka bir (yaşayan) kardeşe sahip olmuş olsaydı

boumlyle bir eylemde bulunmayabilecekti

51 Jebb 1891 s 164 52 906 satır Sabahattin Ali tarafından ldquohellipbuumltuumln şehre karşı gelecek bu işi uumlzerime almazdımrdquo (Sofokles 1941 s 64) şeklinde ccedilevrilmiş Oysa Guumlngoumlr Dilmen ccedilevirisinde bu dize bulunmamaktadır (Bkz Sofokles 1997 s 99) Bu dizeler Richard Jebbrsquoin ccedilevirisiyle şoumlyledir ldquoNever had I been a mother of children or if a husband had been mouldering in death would I have taken this task upon me in the citys despite What law ye ask is my warrant for that wordrdquo Bkz Jebb 1891 s 165

144

Goethersquonin de bu kısımla ilgili benzer bir itirazı bulunmaktadır O da Jebb gibi

parccedilayı Sophoklesrsquoe yakıştıramaz Oyun boyunca davranışlarını kabul edilebilir

gerekccedilelerle sunan kadın kahramanın bu kısımda ldquoccedilok koumltuumlrdquo ve neredeyse ldquokomiklik

sınırındardquo gerekccedileler53 sunmasını bir tutarsızlık ve hata olarak goumlruumlr Goethe

kuramcıların bu parccedilanın sonradan ekleme olduğunu kısa suumlrede kanıtlayacaklarına

da kesin goumlzuumlyle bakar54

Jebb Herodotrsquoun anlattığı bir hikacircyeyi oumlrnek olarak goumlsterir Hikacircyeye goumlre Pers

kralı Darius Intaphernesrsquoi bir sebepten succedillar ve buumltuumln ailesinin oumlluumlmuumlnuuml emreder

Fakat Intaphernesrsquoin karısının yalvarmaları uumlzerine Darius onu ve seccedileceği bir kişiyi

bağışlayacağını soumlyler Kadın da kocası ve ccedilocukları yerine erkek kardeşini seccediler

Darius neden kocası ve ccedilocukları dururken kardeşini seccediltiğini sorduğunda da kadın

Antigonersquonin 909-912 dizelerde kullandığı arguumlmanı -neredeyse aynen- kullanır

(Heredotos III-119) Jebbrsquoe goumlre Antigonersquonin arguumlmanları buradan aynen

ldquoalınmıştırrdquo ccediluumlnkuuml satırlar neredeyse benzer oumllccediluumlde yazılmışlardır55 Jebb ldquokardeşlik

bağının abartılmasınırdquo ldquoilkel sofizmrdquo olarak tanımlar ve bu tuumlr akıl yuumlruumltmelerin

ccedilağın oumlnemli bir karakteristiği olduğunu iddia eder Ardından da Aiskhylosrsquoun

Oresteiarsquosından bir oumlrnek verir Apollonrsquoun ccedilocuğun gerccedilek ldquokaynağırdquonın baba

olduğunu savunurken Athenarsquonın da kendisini bir annenin doğurmadığını

53 Diğer taraftan Hegel Tinin Goumlruumlnguumlbilimirsquonde Antigonersquonin Poluumlneikesrsquoe verdiği bu ldquodeğerirdquo yerinde bulur Ccediluumlnkuuml aile bireye verili-statik-varlık olarak yaklaşır Ama bu yaklaşma biccedilimi en yuumlksek seviyesini kız ve erkek kardeşler arasında bulur Kız kardeş yalnızca erkek kardeş tarafından tam olarak tanınabilir Aile iccedilindeki ilişkilerde bir evlat olarak ya da bir eş olarak ldquokadınınrdquo kendini tikel olarak bilmesi muumlmkuumln değildir Yalnızca erkek kardeşle olan ilişkisi katıksızdır ldquoonlar aynı kandandırlar ama bu onlarda bir dinginlik ve dengeye ulaşmıştır Bu yuumlzden birbirlerine istek duymazlar tersine birbirlerine karşı oumlzguumlr bireyselliklerdir [hellip]Erkek kardeş kız kardeş iccedilin dingin benzer genelde bir varlıktır kız kardeşin onda tanınması arıdır ve doğal bir ilişki ile karışmış değildir[hellip]Erkek kardeşin yitişi bu yuumlzden kız kardeş iccedilin onarılmaz bir şeydir ve ona karşı oumldevi en yuumlksek oumldevdirrdquo Hegel Tinin Goumlruumlnguumlbilimi Ccedilev Aziz Yardımlı İdea Yayınevi İstanbul Şubat 1986 s 278-279 sect 457 54 Goethe J W v Eckermann J P Soret F J tr Oxenford J Conversations of Goethe with Eckermann and Soret London George Bell 1875 s 227-228 Antigonersquonin bu parccedilasının orijinalliği konusundaki tartışmalar iccedilin ayrıca Bkz Cropp Martin Antigones Final Speech Greece amp Rome Second Series Vol 44 No 2 Cambridge University Press (Oct 1997) pp 137-160 ve Murnaghan Sheila Antigone 904-920 and the Institution of Marriage The American Journal of Philology Vol 107 No 2 The Johns Hopkins University Press (Summer 1986) pp 192-207 55 Jebb 1891 s 260

145

soumlyleyerek reyini Orestesrsquoten yana kullanışını bu tuumlrden bir sofizm olarak

değerlendirir

Jebb dizelerle ilgili yorumlarında oumlnemli bir soru sorar Dizelerin bu lsquohatarsquosı Antik

Yunanrsquoın duumlşuumlnme tarzındaki bir acayiplik olarak mazur goumlsterilebilir mi Bu soru

aslında meselenin filolojik ya da edebi bir sorun olmanın da oumltesinde olduğunun

kesin bir işaretini vermektedir Ancak Jebb bu ldquoacayiprdquoliği kuumlccediluumlmseyerek bize goumlre

gerccedileği ıskalamıştır Doğru soruyu sormuş ancak cevabını yanlış vermiştir

Sorun her yorumcunun metne kendi duumlnya algısından iccedilinde bulunduğu kozmolojik

algıdan bakıyor olmasından kaynaklanmaktadır Daha doğru bir yorum yapabilmek

iccedilin kendi kozmolojik algımızdan sıyrılmak ve inceleyeceğimiz metnin

kozmolojisine olan yabancılığımızın en azından farkında olmamız gerekir Aksi

taktirde bizim evren algımızdan ccedilok farklı bir ldquoduumlşuumlnce tarzırdquo olan bir kuumlltuumlre kendi

ldquotarzrdquolarımızı yuumlkleyerek o kuumlltuumlruumln bir uumlruumlnuuml olan edebiyat yapıtını asimilasyona

uğratabiliriz Oumlrneğin Jebb Antigonersquoyi bir Hıristiyan şehidiyle H Boumlll de Ulrike

Meinhofrsquola karşılaştırabilmişlerdir56 Son yıllarda akademik duumlnyada bu tarz

karşılaştırmalı ccedilalışmaların arttığını soumlyleyebiliriz Bu tuumlr ccedilalışmaların temel sorunu

karşılaştırılan alanlardan birinin diğerine oranla ccedilalışmanın merkezinde daha fazla

yer almasıdır Bu da bir tarafı anlamak iccedilin diğer tarafın karakteristiğinin baz

alınması gibi eğilimlerin goumlruumlnmesine sebebiyet verebilmektedir

Daha oumlnce tragedya okuma eğilimlerinden soumlz ederken bunların farklı

kozmolojilerden beslendiğini belirtmiştik Ayırıcı kozmolojilerin etkisinde iki ana

akımdan soumlz edilebilir Bunlardan ilki konvansiyonel yorumlar diğeri ise Hegelyen

yorumlardır Konvansiyonel yorumcular oumlrneğin Antigonersquonin temel konusunun

adalet olduğunu soumlylerler Oyuna birbirinden kesin sınırlarla ayrılmış iki mutlak

adaletin ccedilatışması olarak bakarlar Fakat bu ccedilatışmada Antigone mutlak olarak haklı

Kreon ise tamamen haksızdır Bazen Kreonrsquoun başlangıccedilta iyi bir youmlnetici olduğu

ama sonradan despotlaştığı belirtilse de son kertede kendisine masum bir kızın

yıkımına neden olmuş biri goumlzuumlyle bakılır Bu akımın oumlncuumlsuuml Schlegelrsquodir Jebb

56 Oudemans 1987 s 3

146

Reinhardt Diller Else ve Kamerbeek gibi isimler sayesinde de hacirckimiyetini

korumuştur57 Simone Weilrsquoden Virginia Woolfrsquoa Louis MacNeicersquoden Marguerite

Yourcenar ve Jean Anouilhrsquoe pek ccedilok duumlşuumlnuumlr ve yazarın benzer bir şekilde

Antigonersquoyi sivil bir isyancı bireysel bir başkaldıran politik bir vatandaş ve feminist

hareketin oumlncuumlsuuml olarak anladığı da goumlruumllmektedir58 Uumllkemizde de bu tarz bir

yorumlama eğiliminin guumlccedilluuml olduğunu rahatlıkla soumlyleyebiliriz Oumlrneğin

Antigonersquonin Mitos-Boyut Yayınevirsquonden basılmış ccedilevirisinin arka kapak yazısında

oyunun kahramanı Antigonersquonin ldquoKreonrsquoun ldquoceberutrdquo devlet anlayışına

başkaldırdığınırdquo ve onun bir ldquoinsan haklarırdquo ve ldquooumlzguumlrluumlkrdquo savunucusu olduğu

belirtilir59 Aynı kitabın oumlnsoumlzuumlnde ccedilevirmen Guumlngoumlr Dilmen Antigonersquonin

ldquokişiliğinde bir zaaf goumlruumllemediğinirdquo onun oyun boyunca ldquohiccedil pişmanlık

duymadanrdquo ldquokonumunu değiştirmedenrdquo ilerlediğini soumlyledikten sonra Kreonrsquou

Antigonersquonin ldquotam karşıtırdquo olarak tanımlar60

Bu yorumlama geleneğinde Antigone genellikle tragedyanın tek protagonisti olarak

değerlendirilir Oumlrneğin Muumlllerrsquoe goumlre Kreon Teiresiasrsquoın oumlğuumltlerine boyun eğdiği

iccedilin tutarsızdır Bu yuumlzden de trajik kahraman olmaz61 Benzer bir ldquotutarlılıkrdquo

tartışmasını 904ndash920 satırların orijinalliği konusunda yapmıştık Bu tutarlılık

meselesi aslında kozmolojinin ipucunu vermektedir Ayırıcı kozmolojiler kategorileri

suumlrekli olarak birbirinden ayrı duumlşuumlnduumlklerinden oyunlardaki paradoks durumlarını

genelde goumlrmezden gelme ya da reddetme eğilimindedirler Ccediloğunlukla da bu tuumlr

durumlar yazarın başarısızlığı olarak nitelendirilir

Antigone ve Kreon arasındaki bu kesin ayrım Antigone tarafından temsil edildiği

duumlşuumlnuumllen ilahi alan ile Kreonrsquoun temsil ettiği duumlşuumlnuumllen beşeri alan arasında kendini

goumlsterir Kreonrsquoun yasaları sadece insan emridir tanrısal bir yasa iması yoktur

Dolayısıyla Kreon Antigonersquonin bulunduğu kutsal statuumlye asla erişemez Bu

57 Oudemans 1987 s107 58 Bu konuda bkz Walsh Keri Antigone in Modernizm Classicism Feminism and Theatres of Protest Yayınlanmamış Doktora Tezi Princeton University New Jersey 2009 59 Bkz Sofokles 1997 60 Bkz Dilmen Guumlngoumlr ldquoOumlnsoumlzrdquo Sofokles 1997 s 15 61 Oudemans 1987 s 108

147

ccedilerccedilevede Antigonersquonin temsil ettiği ve ısrar ettiği ilahi yasalar ldquobizatihi doğanın

kendisinin isteğidirrdquo62 Bu durumda Antigonersquonin ilahi ve doğaya ait olan karakteri

ile Kreonrsquoun doğa-dışı kuumlltuumlre ait ve beşeri alanı temsil edişi karşı karşıya gelir

Goumlruumllebileceği uumlzere konvansiyonel yorumlama ayırıcı kozmolojiden kaynaklı

olarak indirgemecidir ve aslında tragedyaların trajik niteliğini tek boyutlu hale

getirirler ccediloğu zaman da trajikliğini ortadan kaldırırlar63

Oumlrneğin Charles Knapp Antigonersquoyi doğru duumlşuumlnce ndash yanlış duumlşuumlnce akıl ndash akıl

dışılık gibi ikili karşıtlıklarla yorumlarken Sophoklesrsquoin Antigonersquoyi tamamen

masum Kreonrsquou ise hatalı davranan biri olarak resmettiği fikrini baştan kabul eder64

Bu ccedilerccedilevede 904ndash920 satırlarının da tahmin edilebileceği uumlzere sonradan ekleme

olduğunu duumlşuumlnmektedir65

322 Hegelrsquoin Antigone Okuması

Ayırıcı kozmolojilerin ikinci yorum geleneğinin kaynağını Hegelrsquoden aldığını daha

oumlnce soumlylemiştik Bu gelenekteki yazarların temel arguumlmanlarını Hegelrsquoin fikirleri

oluşturmaktadır Ancak yine de bu kadar ldquogenelleştiricirdquo bir iddianın mutlak anlamda

doğruluğu tartışmalıdır Hegelrsquoin bizatihi kendisinde bile yer yer tutarsızlaşan fikirler

varken onun fikirlerinden hareket ettikleri soumlylenen bir topluluğun tutarlı bir fikirsel

buumltuumlnluumlk oluşturduğunu soumlylemek pek doğru olmaz Ama Hegelyen yorumlama

geleneğinin tipik oumlzellikleri belirtilebilir belki bunlar da Hegelrsquoin uzlaşı duygusu

[Das Gefuumlhl der Versoumlhnung] dediği şeyden tuumlremiş goumlruumlnmektedir66 Hegelrsquoin

yorumu ccedilatışmaları uyumlulaştırıcıdır Bu aslında Alman İdealizmi denilen duumlşuumlnce

akımın genel eğilimi olarak addedilir Temel hedef oumlrneğin Kantrsquoın yaptığı gibi

doğru ile yanlış iyi ile guumlzel gibi değer arasında kesin ayrımlara gitmek değil

varolan ldquoayrımları birleştirmekrdquo ldquokarşıtları uzlaştırmakrdquotır Kantrsquoın yapmaya

ccedilalıştığı şeyler ve değerler arasında kesin sınırlar ccedilizme ccedilabası ldquokritikrdquo felsefe olarak

62 Reinhardt K Sophokles Frankfurt am Main 19764 (1933) s 86 Aktaran Oudemans 1987 s107 63 Bkz Oudemans 1987 s 108 64 Knapp Charles ldquoA Point in the Interpretation of the Antigone of Sophoclesrdquo The American Journal of Philology Vol 37 No 3 The Johns Hopkins University Press 1916 pp 300 65 Knapp 1916 s 310-11 66 Hegel 1975 s 1193-1197

148

adlandırılırken Alman idealizminin bu birleştirme ve uyumlulaştırma ccedilabası ldquosistem

felsefesirdquo olarak isimlendirilir67

Hegelrsquoin sistemini kapsamlı olarak tartışmak bu ccedilalışmanın boyutlarını aşacaktır

Burada yapmaya ccedilalışacağımız Hegelrsquoin oumlzellikle de Antigone ile doğrudan ya da

dolaylı olarak ilişkili fikirlerinin bir oumlzetini sunmaktan ibarettir

Hegel insanın kendi oumlz bilincine ldquoarzuda ve arzuylardquo ulaştığını soumlyler68 İnsan ancak

bir şeyi arzuladığında ve bu arzusunun farkında olduğunda kendi kendinin de

bilincinde olabilmektedir Ccediluumlnkuuml arzulayan daima Benimdir arzu daima benim

arzumdur Arzuladığım ve arzumun farkında olduğum iccedilin arzuladığım şeyin ldquoben-

olmayanrdquo olduğunu da goumlruumlruumlm İnsanın etten kemikten başka bir deyişle hayvansı

yanı oumlrneğin su iccedilmeyi arzuladığında arzuladığı şeye karşı olumsuzlayıcı bir

eylemde bulunmak zorundadır Temel olarak bu eylem suyun ldquotahrip edilmesidirrdquo

suyu iccedilen insan ldquosuyun doluluğuylardquo kendi arzusunun ldquoboşluğunurdquo doldurur suyu

değişikliğe uğratır onu bedeninin organik parccedilası yaparak kendinin kılar Su artık

ldquosu-olmayanardquo doumlnuumlşuumlr Dolayısıyla arzunun giderilmesine youmlnelik her eylem bir

olumsuzlama olacaktır Aslında bir hayvanın arzulaması ve eylemi de benzeri bir

suumlrece karşılık gelmektedir Fakat Hegel hayvanla insan arasındaki farkı arzu

ldquonesnesine bağımlılıkrdquo noktasında koymaktadır Hayvan da oumlrneğin bir bitkiyle

beslenirken bitkiyi tahrip edip kendi organizmasının bir parccedilası kılar fakat yine de

onu ldquoaşmayırdquo başaramaz hayvan bitkiye tamamen bağımlıdır69

Hayvan hayvansal İsteğinde olumsuzlanmış Doğanın uumlstuumlne bu İsteğin doyuma ulaştığı anda yine doğanın iccediline duumlşmek iccedilin yuumlkselir ancak Bundan oumltuumlruuml Hayvan ancak Selbst-gefuumlhlrsquoe yani kendinin-duygusuna (Kendini-duyuşa) ulaşabilir ama Selbst-bewusstseinrsquoa Kendininbilincine ulaşamaz yani kendinden soumlz edemez ldquoBenhelliprdquo diyemez70

67 Bkz Goumlkberk Macit Felsefe Tarihi 6 Basım Remzi Kitabevi İstanbul 1990 s 435 68 Hegel 1986 sect 168-190 Metinden yapılan alıntıları İngilizce ccedilevirisiyle karşılaştırarak vermeye ccedilalıştığımız iccedilin dipnot referanslarında sayfa numarası yerine orijinal metinde bulunan paragraf numaralarını [sect] işareti ile belirteceğiz İngilizce ccedilevirisi iccedilin bkz Hegel G W F Phenomenology of Spirit Trans A V Miller Oxford University Press Oxford 1977 69 Bkz Hegel 1986 sect 258 70 Kojegraveve 2001 s 43

149

Hayvan verilmiş varlık olarak etten kemikten bir varlık olarak kendini aşamamakta

kendisiyle arasına mesafe koyamamaktadır Suumlrekli olarak ldquodoğalrdquo bir şeyi istediği

iccedilin hep ldquodoğaya aitrdquo bir şeyi istediği iccedilin kendisi de doğaya ait olarak kalır Boumlyle

bir ben hayvansal bir ben olacak ve sadece kendinin duygusuna sahip olacak

kendine ve başkalarına kendisini ancak oumlzduygu olarak accedilacaktır Kendinin-bilincine

hiccedilbir zaman ulaşamayacaktır Hegelrsquoe goumlre kendinin-bilincine ulaşabilmek iccedilin

isteğin verilmiş varlığa değil bir varlık-olmayana youmlnelmesi gerekir

Varlığı istemek kendini bu Varlıkla doldurmaktır kendini ona kul etmektir Varlık-olmayanı İstemek ise kendini varlıktan bağımsızlaştırmaktır kendi oumlzerkliğini Oumlzguumlrluumlğuumlnuuml gerccedilekleştirmektir Demek ki insanoluşturucu olması iccedilin İsteğin bir varlık-olmayana yani bir başka İsteğe bir başka accedilgoumlzluuml boşluğa bir başka Bene youmlnelmesi gerekir Ccediluumlnkuuml İstek varlığın bulunmayışıdır (yokluğudur) (accedil olmak besinden yoksun olmaktır) Varlıkta hiccedilleyen bir Hiccedilliktir ve var olan bir Varlık değildir71

İnsanı ldquoinsanrdquo yapan başka bir deyişle onu hayvandan ayıran şey onun yalnızca

ldquovarolan doğal bir varlığırdquo istemekle yetinmemesi ve arzunun bizatihi kendisini

istemesindedir İnsanın ldquoinsan yapıcırdquo arzusu bir başkasının arzusunu arzulamaya

youmlnelir Hegelrsquoin deyişiyle bir başkası tarafından insan olarak bilinip-tanınmak ve

kabullenilmek ister Hegelrsquoe goumlre bu noktadan itibaren muumlcadele başlayacaktır

Ccediluumlnkuuml esas olarak benim bilinip-tanınmam arzuladığım nesne uumlzerindeki hakkımın

bilinip tanınmasıdır Dolayısıyla bu beni hakkımın tanınması iccedilin başkaları uumlzerinde

uumlstuumlnluumlk kurma ccedilabasına youmlneltecektir İnsanı hayvandan ayıran bir oumlzellik de burada

bulunmaktadır

Hayvanın buumltuumln İstekleri son ccediloumlzuumlmlemede onun hayatını koruma isteğinin sonuccedillarıdır O halde insansal İstek bu koruma İsteğini yenmek durumundadır Başka bir deyişle insan (hayvansal hayatını) insansal İsteğinin sonucu olarak tehlikeye atarsa insan olarak ldquokendini ortaya koyarrdquo Bu tehlikede ve bu tehlike aracılığıyladır ki insan gerccedilekliği gerccedileklik olarak kendini yaratır ve accedilımlar72

Kısacası ldquohayati olmayanrdquo bir şey (oumlrneğin ahlaki bir değer) uğruna insan kendini

kendi hayatını tehlikeye atabilmektedir Bu onu insan yapan oumlzelliğidir İnsanın bir

71 Kojegraveve 2001 s 44 72 Kojegraveve Alexandre ldquoGiriş Olarakrdquo Hegelrsquoi Okumak Ed ve Ccedilev Tuumllin Bumin Kabalcı Yayınları İstanbul 1993 s 34

150

başkasının isteğini istediğini belirttik Dolayısıyla insan olabilmek iccedilin bir istekler

yığınına ihtiyaccedil vardır Daha basit bir dille ifade edecek olursak insan bir başkasının

isteğine ve bir başkası tarafından tanınıp bilinmeye ihtiyaccedil duyuyorsa eğer insan bir

topluluk halinde yaşamak zorundadır Dolayısıyla topluluk (toplum) ldquobirbirini İstek

olarak karşılıklı olarak isteyen İstekler topluluğu olması bakımından toplulukturrdquo73

Hiccedil şuumlphesiz boumlyle bir topluluğun bir ldquoistekler savaşırdquo olarak kurulduğu accedilıktır

Hegel bu suumlreci ldquokoumlle-efendi diyalektiğirdquo dediği bir suumlreccedille anlatır74 Burada bu

diyalektiğin ayrıntılarına girmeyeceğiz Bir ldquomuumlcadelerdquo suumlreci olduğunu soumlyleyerek

oumlzetleyebiliriz bu diyalektiği İnsan ldquoolumsuzlayıcı ve yıkıcırdquo olmak zorunda olan

bir eylemle kendi tikel değerlerinin bir başkası (aslında buumltuumln başka insanlar tuumlmel

tarafından) tanınması iccedilin bir muumlcadeleye girişecektir Bir prestij muumlcadelesidir bu

ve biyolojik bir zorunluluğu olmadığı gibi insan bu muumlcadelede biyolojik hayatını

da tehlikeye atar Bu savaşın sonucu olarak bir taraf oumlluumlmden duyduğu korkuyla

oumltekine boyun eğer oumltekinin efendiliğini kabul eder Hegel Koumllelik ve Efendilik

arasındaki diyalektik suumlreci boumlyle başlatır

Hegel Tin başlığı altındaki ilk kısımda ccedilok tanrıcı bir devlet modelinin yapısını

anlatır75

Bu devletin bu ccedilok tanrıcı toplumun oumlzsel temel karakteri Efendilerin devleti Efendilerin toplumu olmasıyla belirlenmiştir Ccedilok tanrıcı devlet vatandaş olarak yalnızca efendileri tanır Savaş yapan kişi vatandaştır ancak ve savaşı da ancak vatandaş yapar Ccedilalışma ise Toplumun ve devletin kıyısında (marjında) bulunan koumllelerin işidir 76

Devlet ile aile arasında da bir ayrım vardır Devlet insanın tuumlmel yanını aile ise tikel

yanını bilip-tanımaktadır Oysaki bu ccediloktanrıcı devlette tikel mutlak olarak

dışlanamamıştır Boumlyle bir devletteki efendi yanlıca koumllelerin efendisi ve

gerektiğinde bir savaşccedilı değil aynı zamanda ndashzorunlu olarak- bir ailenin de uumlyesidir

73 Kojegraveve 1993 s 32-33 74 Bkz Hegel 1986 sect 178-196 Hegelrsquoin Koumlle-Efendi diyalektiğinin accedilıklaması iccedilin ayrıca bkz Kojegraveve 2001 s 44-67 ve 79-108 Kojegraveve 1993 s 38-64 Bumin Tuumllin Hegel Bilinccedil Problemi Koumlle-Efendi Diyalektiği Praksis Felsefesi YKY İstanbul 3 Baskı 2005 s 35-66 75 Bkz Hegel 1986 sect 444-484 76 Kojegraveve 2001 s 64

151

Aile iccedilinde İnsan herhangi bir Efendi bir vatandaş bir savaşccedilı değildir babadır kocadır oğuldur ve bu babadır bu kocadır bir belli kişidir bir ldquotikeldirrdquo Ne var ki onun Ailede ve Aileyle bilinip-tanınmış tikelliği gerccedilek anlamda insansal değildir Nitekim ccedilalışmayan ccediloktanrıcı Efendide insansal ve insanlaştırıcı Eylem Muumlcadelenin savaşccedilı eylemiyle sınırlanmıştır İmdi Aile iccedilinde Muumlcadele ve hayatı tehlikeye atma yoktur Oumlyleyse Ailede ve Aileyle bilinip-tanınan şey Eylem olarak insansal Eylem (Tat) değil ama sadece insanın babanın kocanın oğlun erkek kardeşin vs Seinrsquoıdır Verilmiş-statik-varlığıdır biyolojik varoluşudur77

Dolayısıyla aile iccedilerisinde bireyin yapıp ettikleri eylemleri değildir oumlnemli olan aile

iccedilinde onu var eden şey onun varlığıdır Aile iccedilinde birey sadece varlığı iccedilin

sevilmektedir Bireyin eylemleri bu sevgide bir rol oynamadığı iccedilin bireyin

oumlluumlmuumlnden sonra da sevgi devam eder Bu yuumlzden denebilir ki aile bireyinin yaşıyor

ya da oumlluuml olması ona verilen değerde bir değişiklik yaratmaz

Diğer taraftan ailenin bu tikelci yanı devletin tuumlmelciliğiyle ccedilatışır

Aile iccedilin en yuumlce değer uumlyesinin Seinrsquoıdır doğal varlığıdır biyolojik hayatıdır İmdi Devletin Ailenin bu uumlyesinden istediği ise hayatını tehlikeye atması ve tuumlmel dava uğruna oumllmesidir Demek ki Vatandaşlık oumldevini yerine getirmek Aile yasasına zorunlu olarak uymamaktır ve bunun tersi de doğrudur78

Hegelrsquoe goumlre aile vatandaşı uumlreten bir kurumdur vatandaş akrabalık ilişkileri

sayesinde vuumlcut bulur Aile dişil bir guumlccedil olarak (ccediluumlnkuuml tikeli temsil eden kadındır)

erkek vatandaşı doğurur Fakat diğer taraftan vatandaşlık demek (erkek vatandaştan

soumlz ediyoruz) akrabalık ilişkilerinin bir dereceye kadar yok sayılmasını

gerektirmektedir

İnsan tikelliğinden vazgeccedilemediği iccedilin Aileden vazgeccedilemez ve eylemin tuumlmelliğinden vazgeccedilemediği iccedilin Devletten vazgeccedilemez Ve boumlylece ister Devlete ister Aileye karşı olsun her zaman zorunlu olarak cuumlruumlm işleyendir Ccediloktanrıcı hayatın trajik oumlzelliği de işte buradan kaynaklanır79

Hegel Hukuk Felsefesinin İlkelerirsquonde ise bunu ccedilok tanrıcı devletin trajik niteliği

olmaktan ccedilıkarır Aile ile Devlet arasında varolan paradoksal ilişki iki yanın

birbiriyle hem ccedilatışma hem de bağımlılık iccedilinde oluşu burada ortadan kalkar ve

ayrım keskinleşir

77 Kojegraveve 2001 s 67-68 78 Kojegraveve 2001 s 69 79 Kojegraveve agy

152

[hellip] aile bağlılığı bu erdemin en ulvi ifadelerinden biri olan Sophoklesrsquoin Antigonersquosinde kadınlığın başlıca yasası olarak dile getirilmiştir [hellip] eski tanrıların yer altı tanrılarının yasasıdır [bu] hiccedil kimsenin ne zamandan beri var olduğunu bilemediği ezeli bir yasadır Bu yasa accedilıkccedila goumlruumllen yasanın devlet yasasının zıttı olarak tasavvur edilir Bu zıtlık en yuumlce ahlaki zıtlıktır ve dolayısıyla en yuumlksek derecede trajiktir Adı geccedilen oyunda bu zıtlık kadın ve erkek tabiatlarının zıtlığında bireyselleşmiştir80

Accedilıkccedila goumlruumllebileceği gibi Goumlruumlnguumlbilimrsquodeki aile ile devlet arasındaki paradoksal

trajik tanım burada tamamen karşıtlık temeline oturtulur Fakat Hegelrsquoin

Goumlruumlnguumlbilimrsquode yaptığı devlet ve aile yorumu bizce daha doğrudur Ccediluumlnkuuml

Antigonersquodeki temel ccedilıkmazlardan biri bu iki kurumun birbirinden ayrılamazlığına da

dayanmaktadır Kreonrsquoun ilk konuşması bu tuumlrden trajik durumun ldquotehlikesinirdquo

goumlstermektedir

Devlet youmlnetiminde yoğrulmadıkccedila kişi oumllccediluumllemez karakteri zekacircsı gerccedilek duumlşuumlnceleri Devlet adamı halkın esenliğinden oumlte kaygılara kaptırırsa kendini ve sonuccedillarından ccedilekinip omuzlarına yuumlklenmezse sorunu susup kalırsa korkudan derim ki ben -ve her zaman da demişimdir bunu- aşağının aşağısıdır o Her kim yakınlarını uumlstuumln tutarsa yurt sevgisinden onu adam yerine koymam81

Kreon konuşmanın sonunda ldquoyurda hizmet etmiş yurttaşlarardquo ldquoister sağ ister oumlluuml

olsunrdquo saygı goumlsterileceğini ama vatan hainlerine aynı muameleyi yapmayacaklarını

accedilıklar Goumlruumllduumlğuuml gibi devlet ailenin tersine vatandaşın eyleminden başka bir şeyle

ilgilenmemektedir Devletin vatandaşı bilip-tanıması onun eylemine bağlıdır Vatan

hainlerine başka tuumlrluuml muamele edilecektir Kreon yasağını accedilıklar Poluumlneikesrsquoin

cesedi goumlmuumllmeyecektir

Burada bir parantez accedilarak oumlluumlnuumln accedilıkta bırakılması meselesini tartışmamız yerinde

olacaktır

3221 Cesedi Accedilıkta Bırakmak

Roux Orta Asyarsquoda cesedin goumlmuumllmeyip accedilıkta bırakılmasının nedenleriyle ilgili

kesin bir delil ortaya koymaz yalnızca başka yazarların bu konudaki tahminlerini

80 Hegel G W F Hukuk Felsefesinin İlkeleri Ccedilev Cenap Karakaya Sosyal Yayınlar Birinci Basım Kasım 1991 s 150 sect 166 81 Sofokles 1997 s 71-72 sat 174-184

153

sıralamakla yetinir Birinci neden oumlluuml goumlmmeyi bilmemekle accedilıklanır bir başka

neden de oumlluumlnuumln accedilıkta bırakılışının oumlluumlnuumln ruhunun goumlğe yuumlkselmesini

kolaylaştırdığı duumlşuumlncesidir Bu nedenler konusundaki tahminler daha da uzatılabilir

Oumlrneğin Kuzey boumllgelerdeki accedilıkta bırakma ile ilgili bir yorum toprağın

kazılamayacak denli buz tutmuş olduğunu gerekccedile goumlsterir

Orta Asyarsquoda cesedin neden accedilıkta bırakıldığını bilemiyoruz Ama Roux bu konuda

oumlnemli bir accedilıklama yapar ldquoCeset ccediluumlruumlduumlğuuml suumlrece murdardır ve fiziksel bir tiksinti

uyandırır oysa iskelet temiz olduğunda kutsal bir nesnehellip bir ata gibi daha rahat bir

şekilde goumlruumllebilirrdquo82 Bu accedilıklama başka duumlşuumlnceleri ima ediyor Oumlluumlnuumln accedilıkta

bırakılması onun arınmasının gerektiği durumlarla ilgili olabilir Nitekim Roux

hemen ardından ekliyor ldquoAynı sonuccedil iccedilin cesedi etle beslenen yırtıcı hayvanlara

terk etmek şeklinde başka bir youmlntem kullanılabilirdirdquo83

Roux bundan sonra cesetlerin accedilıkta bırakılmasıyla ilgili ldquotoumlrenlirdquo ve ldquotoumlrensizrdquo

ayrımı yapar Ama ister sadece accedilıkta bırakma isterse yırtıcı hayvanlara bırakma

olsun her iki youmlntem de esas itibariyle aynı zorunlulukla yapılmaktadır cesedin

iskeletinin temiz olması Dolayısıyla cesedin accedilıkta bırakılmasının bir ldquoarınmardquo

ihtiyacını goumlsterdiğini rahatlıkla soumlyleyebiliriz

Antik Yunanrsquoda cesedi accedilıkta bırakma uygulamasının en ağır succedillarda uygulandığını

goumlruumlyoruz ana baba kardeş ve ya evlat katilliği (Platon Yasalar 9873b) tapınak

hırsızları ve vatan hainleri (Ksenephon Hellenika 1722 Thucydides 11386)84

Burada oumlzellikle dikkat etmemiz gereken şey duumlşman askerlerinin boumlyle bir cezaya

ccedilarptırılmaması ama oumlzellikle Poluumlneikes gibi kendi kentine saldıran birinin boumlyle

bir cezaya ndashvatan hainliğinden dolayı- ccedilarptırılabilmesidir Euripidesin Fenikeli

Kadınlarında bu durum daha net bir şekilde accedilıklanır Kreon Poluumlneikesin cesedini

goumlmmeyi reddeder ccediluumlnkuuml o normal bir duumlşman değildir kentin iccedilinden ccedilıkmış bir

duumlşman bir vatan hainidir Bir duumlşman değilken kendi devletinin duumlşmanı oldurdquo

82 Roux 1999 s 225 83 Roux agy 84 Bkz Oudemans 1987 s 101

154

[Fenikeli Kadınlar 1652] Ancak cezanın temelindeki nedeni goumlrmemiz gerekiyor

Oidipus da Thebairsquode goumlmuumllememişti Ccediluumlnkuuml Oidipusrsquoun doumlktuumlğuuml bir akraba kanırdquo

buna ldquoizin vermemektedirrdquo [Oidipus Kolonosrsquota 407 Karş 600-601] Aiskhylosun

Thebairsquoye Karşı Yedilerinde de buumltuumln Thebai halkının Poluumlneikesrsquoi accedilıkta bırakmaya

karar verdiğini ve bunun nedeninin de Poluumlneikesrsquoin aşırı derecede kirlenmiş

olmasından kaynaklandığı soumlylenir Oumlluumlm bile onun arınmasını sağlayamamıştır

Kendi şehrini ele geccedilirmek iccedilin yabancı bir orduya oumlnderlik ederek onurunu lekelediği baba toprağı tanrılarının şiddetli kiri [laneti ndash agos] oumlluumlmde [thanocircn] bile onun uumlzerinde kalacaktır85 (1017-19)

Bu arada Aias da oumlrnek olarak verilebilir Aiasrsquoın kardeşi Teukros Tekmessarsquoya

Aiasrsquoın cesedini ldquobir an evvelrdquo gidip getirmesini soumlyledikten sonra bunun nedenini

accedilıklar ldquoYerde serili yatan oumlluumllere herkes hakaret etmeyi pek severrdquo86 Daha sonra

Agamemnon ve Menelaos ile Teukros arasında soumlz duumlellosu başlar Teukros oumlluumlnuumln

goumlmuumllmesi iccedilin gerekirse savaşmaya hazır olduğunu bildirir Agamemnon ile

Menelaos ise oumlluumlnuumln accedilıkta bırakılmasının nedeni olarak yine ndashAntigonersquode olduğu

gibi- Aiasrsquoın ldquovatan hainliğini ve cinayete kastrdquoını ortaya atarlar Sonunda Odysseus

gelerek tartışmayı sonlandırır

Atinada savaşta oumllen savaşccedilıların cenaze toumlrenlerinin kamusal alanda

gerccedilekleştirilmesi yuumlzyılın ortalarına doğru kurulmuştur87 Segal ortaya ccedilıkan bu

yeni uygulamayla Aileye oumlzguuml kadim yas toumlreni ile kamusal alanda yapılan bu toumlren

arasında bir ccedilatışma doğduğunu ve Antigonersquonin arka planında boumlyle bir ccedilatışmanın

bulunduğunu iddia eder88 Hegelrsquoin aile ve devlet ccedilatışmasına yeniden doumlnmuumlş

oluyoruz Oumlluumlnuumln cesedin uumlzerinde kimin hakkı vardır

85 Satırdaki tam ifade ldquoagos de kai thanonrdquo ldquooumlluuml veama kirlirdquo Bkz Aeschylus Aeschylus With an English translation by Herbert Weir Smyth 2 Volumes London New York W Heinemann G P Putnams Sons Vol I 1922 s 413 sat1020-1022 86 Sophokles Aias Ccedilev Suat Sinanoğlu Maarif Vekaleti 1941 s 79 sat 989 87 Segal Charles Introduction Sophocles Antigone Ccedilev Gibbons Reginald and Segal Charles New York Oxford Press 2003 iccedilinde s 5 88 Segal agy

155

3222 Hegelrsquoe İtirazlar ndash Karakterlerin Muğlacircklığı

Hegelrsquoin ldquoccedilatışan guumlccedillerrdquo ve ldquouzlaşırdquo merkezli yorumlara yol accediltığını yukarıda

belirtmiştik Hegel oumlzellikle Antigone bağlamında iki unsurun değerin

ccedilatışmasından soumlz etmektedir kendisinden sonra gelen birccedilok edebiyat kuramcısı ve

duumlşuumlnce adamının Antik Yunan tragedyasını algılayışını etkilemiştir Fakat Hegelrsquoin

zaman zaman ldquoiccediliccedileliğirdquo ldquobelirsizliğirdquo ve ldquoparadoksurdquo ima ettiğini her zaman kesin

olarak birbirinden ayrılmış kategorilerden soumlz etmediğini belirtmemiz gerekiyor Bu

bakımdan Hegelyen yorumcular ile Hegelrsquoin kendisini birbirinden ayırmak gerekir

Goethersquonin Antigonersquonin Hegelci okumasına getirdiği eleştirini de bu youmlnde ele

almak gerekir

[hellip] aile ve devlet arasındaki ilişki ve bu ilişkiden doğan trajik ccedilatışma duumlşuumlncesi kesinlikle sağlam ve fikir accedilıcı Buna rağmen yine de bunun tek doğru olduğuna hatta trajik sanat iccedilin en iyisi olduğu fikrine katılamam Bizler hepimiz aslında hem bir ailenin hem de bir devletin uumlyesiyiz ama trajik felaketle sık karşılaşmıyoruz [hellip] Sadece bir aile uumlyesi ya da sadece bir devletin uumlyesi olsak bile yine de bizler iyi birer trajik karakter olabiliriz Ccediluumlnkuuml her şeyden oumlnce oumlnemli olan ccediloumlzuumlmsuumlzluumlğe yol accedilacak bir ccedilatışma yaratmaktır [hellip] Aiasrsquoın kırılmış gurur ve Heraklesrsquoin kıskanccedillık daimonlarının kurbanı olması gibi oumlrneğin Bu oumlrneklerin hiccedilbirinde aile sevgisiyle politik erdemler arası bir ccedilatışma yoktur89

Hegelrsquoin de Antik Yunan tragedyasını buumltuumlnuumlyle Aile ile Devletin ccedilatışmasına

indirgediği ndashen azından Goumlruumlnguumlbilim bağlamında- soumlylenemez Ama Antigonersquode

tartışılan başat problemlerden birinin bu olduğunu da goumlrmemiz gerekiyor

Reginald Segal da Hegelin Antigone okumasını ldquozayıfrdquo bulmakta Hegelin

fikirlerinin ldquobasite indirgeyicirdquo olduğunu Kreonu Devlet yasalarıyla Antigoneyi

ise sadece bireysellikle oumlzdeşleştirmenin fazlasıyla indirgemeci olduğunu

soumlylemektedir90

Kuumlccediluumlk bir beşinci yuumlzyıl kent-devletini modern soyut devlet duumlşuumlncesiyle oumlzdeşleştirmek ne derece doğrudur tartışılır Antigonenin polisi daha ziyade iccedilinde dini ve siyasi oumlzel ve kamusal olanın neredeyse birbirine karıştıkları bir sivil alandır Oumlyle ki bu tragedyayı yaratan da bu birbirine karışma halidir Her bir protagonist

89 Goethe 1875 s 225 90 Segal 2003 s 4

156

buumltuumlnuumln yalnızca yarısını goumlruumlr ve yine her biri guumlya oumltekinden bağımsız bir alanda eyler 91

Burada birkaccedil noktanın altını ccedilizmekte yarar var İlk olarak Hegel iddia edildiği

kadar basite indirgeyici değildir Hegel iccedilin bu tuumlrden bir yorum da aynı derecede

basite indirgemek olacaktır Hegelrsquoin ldquoKreon devleti Antigone ise aileyi temsil

ederrdquo formuumllizasyonuna rağmen aile ile devlet arasındaki ccedilatışmanın garip

paradoksunu Tinin Goumlruumlnguumlbilimirsquonde bize goumlstermiştir Aile kaccedilınılmaz olarak

devlete devlet iccedilin ldquoerkekrdquo yetiştirmekte bir taraftan da buna direnmektedir92 diğer

taraftan devlet de ailenin ve akrabalık bağlarının bir accedilıdan yadsınmasıdır ama

vatandaş-erkek de kendi tikelliğini ailesi olmaksızın yaşayamamakta akrabalık

bağından kopamamaktadır Bu Segalrsquoin iddia ettiği gibi modern devletin değil

ldquoccediloktanrıcı antik devletinrdquo paradoksudur Hegelrsquoe goumlre Devletin bu paradoksu

Helenistik doumlnem ve ardından Roma ile birlikte yavaş yavaş ortadan silinecektir93

Hegel Antigonersquodeki aile ve devlet paradoksunu ilginccediltir ki tragedyanın bir

uzlaşıyla ve harmonizasyonla sonuccedillanması gerektiğini ısrarla soumlylediği ccedilalışmasında

ortaya koyar

Antigone Kreonrsquoun (şimdiki kral) politik sorumluluğu altında yaşamaktadır Antigonersquonin bizatihi kendisi kral (Oidipus) kızıdır ve aynı zamanda Haimonrsquoun (Kreonrsquoun oğlunun) nişanlısıdır Dolayısıyla Antigonersquonin kraliyet emirlerine itaat etmesi gerekmektedir Fakat Kreon da bir baba ve koca olarak kan bağının kutsallığına saygı goumlstermeli ve ailenin dinsel geleneklerine karşı emirler vermemelidir 94

Hegel Antigonersquode ccedilatışmanın nihai olarak uzlaşıyla bitmediğini iki taraf iccedilin

yıkımla sonuccedillandığını soumlyler Yine de bu oyunun kendisi iccedilin ldquoen goumlrkemli ve en

tatmin edici sanat yapıtırdquo olduğunu belirtir95

Hegelrsquoin tragedya oumlrneklerini ccedilok daha yoğun biccedilimde Antigonersquoden vermesi tesaduumlf

değildir Ccediluumlnkuuml Antigone oyunu bazen accedilık ve bazen de uumlstuuml kapalı biccedilimde insana

91 Segal agy 92 Bkz Hegel 1986 sect 475 Hegel burada ailenin tikelliğini temsil eden kadının devlet iccedilin nasıl bir ldquotehlikerdquo oluşturduğunu anlatır 93 Bkz Kojegraveve 2001 s 69 vd 94 Hegel 1975 s 1217 95 Hegel 1975 s 1218

157

dair en temel kavramların birbiriyle ccedilelişen tanımlarını ortaya atmaktadır dost -

duumlşman vatandaş - youmlnetici baba - oğul erkek - kadın adalet ndash adaletsizlik vs

Buumltuumln bunlar Hegel iccedilin en azından Tinin Goumlruumlnguumlbilimirsquonde tartıştığı meseleler iccedilin

uygun bir oumlrnek teşkil etmektedir

Tragedyayı ldquoccedilatışan guumlccedillerrdquoin nihai olarak bir uzlaşıyla sonlanması olarak

yorumlamak yanlış değil eksiktir ccediluumlnkuuml Yunan Tragedyası ldquoccedilatışan guumlccedillerinrdquo

ccedilatışmasının ldquokaccedilınılmazlığınırdquo ama mutlak bir uzlaşının da ldquoimkacircnsızlığınırdquo

goumlstermektedir Hegelrsquoin de tıpkı Aristoteles gibi ldquoolanırdquo incelerken ldquoolması

gerekenrdquoi de soumlylediğini unutmamak gerekir

Hegelrsquoe goumlre Antigone ldquodoğardquoyı ldquoyer altı tanrılarınırdquo ldquoaile bağlarınırdquo ve ldquooumlluumlmrdquouuml

simgelerken Kreon ise ldquobilincirdquo ldquogoumlkyuumlzuuml tanrılarınırdquo ldquovatandaşlık bağınırdquo ve

ldquoyaşamrdquoı temsil etmektedir

Daha ilk elden buumltuumln bu karşıt kategorilerin birbirine karışmış olduğunu soumlylememiz

gerekiyor Hegelrsquoe goumlre yeraltı tanrılarının ve doğa yasasının temsili olarak

Antigonersquonin fikirleri ailenin alanına girmektedir Hegel ailenin alanına giren bu

yasaları devlete goumlre daha ldquodoğalrdquo bir ilişki olarak duumlşuumlnuumlr Hegelrsquode ailenin kaynağı

tam olarak ldquodoğardquo değildir fakat yine de devletin ldquoalanındanrdquo uzakta tutulmaya

ccedilalışılır Bu yuumlzden yer yer aile ldquodoğardquonın temsil edildiği doğa yasalarının işlediği

bir alan olarak karşımıza ccedilıkar Aynı şekilde oumlluumlnuumln goumlmuumllmesi kuumlltuumlnuuml de ailenin

alanına koymaktadır Fakat oumlluumlnuumln goumlmuumllmesi işi ne kadar ldquodoğayardquo ilişkin ldquodoğa

yasasırdquo olarak dillendirilse de tam tersi bir durum da soumlz konusudur Ccediluumlnkuuml oumlluumllerin

goumlmuumllmesi cesetleri doğanın guumlccedillerinden korumaktadır Defin işlemi doğanın

(kuşların vahşi hayvanların kurtccedilukların vs) ceset uumlzerindeki tahribatını engelleme

işlevi goumlruumlr Defin oumlluumlyuuml hem doğadan hem de yaşayanların duumlnyasından ayırmak

demektir Aile oumlluumlyuuml goumlmerek oumlluumlmuumln salt doğaya ait bir şey olmadığını goumlsterir96

Bu yuumlzden ldquooumlluumlnuumln goumlmuumllmesirdquo medeniyete kuumlltuumlre ait bir olgudur97

96 Bkz Hegel 1986 s 275 sect 452 Ancak burada belirtilmesi gereken şey oumlluuml goumlmme geleneğinin Antik Yunanrsquoda genccedil kızların sorumluluğunda olan bir yuumlkuumlmluumlluumlk olmadığıdır Hele evlenmemiş gtgtgt

158

Aile ve devlet ccedilatışmasında kadın ailenin temsili olarak devlet iccedilin tehlikeli bir

konumu goumlsteriyordu Vatandaş olacak ve devlet iccedilin ccedilarpışacak genccedil erkekler

doğurup yetiştirme goumlrevi kadına aittir Fakat kadın (anne) genccedil erkeğin ldquohayatını

tehlikeye atmasınardquo direnir karşı koyar Hegelrsquoe goumlre devlet aileyi zedeleyerek onun

ccedilok guumlccedilluuml olmasına engel olmaya ccedilalışır Guumlccediller oumlylesine eşittir ki aile ile devletin

ccedilatışması kaccedilınılmazdır Diğer taraftan Hegelrsquoin ccedilizdiği kadın evinde oturan erkek

kardeş dışında ailenin hiccedilbir uumlyesi tarafından tam olarak tanınmayan ve devlet iccedilin

ldquodışarıyardquo genccedil erkekler goumlnderen bir varlık olarak tanımlanır Fakat Oudemansrsquoın

da yerinde bir tespitle hatırlattığı gibi sadece erkekler evi terk etmemektedir farklı

bir amaccedilla da olsa kadınlar da aileden ldquoccedilıkmaktardquo evlilik yoluyla başka bir aileye

katılmaktadır Bu durumda Antigonersquode birden fazla muğlacircklık tespit edebiliriz

Oumlncelikle kardeşine duyduğu sevgiye ndashki bu sevginin koumlkeni Hegelrsquoe goumlre ailersquodir-

karşıt olarak bir ldquoaile kurmayırdquo reddetmektedir Kardeşini goumlmme arzusuna rağmen

Haimonrsquola kuracağı evliliği yok etmektedir Antik Yunanrsquoda kardeşlere vefa

goumlstermenin yanında bir genccedil kızın ailesini terk ederek başka bir aileye gitmesi de

gerekli davranışlardan biriydi Antigone -oumlluumlyuuml goumlmerek ve daha oyunun başında

oumllmeyi seccedilerek- evlenmeyi ccedilocuk doğurmayı ve yaşamayı yadsımıştır Antigonersquonin

ldquoGoumlmuumltuumlm gelin odam zindanımrdquo soumlzleriyle başlayan tiradı burada hatırlanabilir

[895]

Diğer taraftan aynı tirat iccedilinde yukarıda tartıştığımız 905ndash920 satırlar arasında

kardeşi dışında başka hiccedilbir aile ferdine bu derece bir ldquobağlılıkrdquo goumlstermeyeceğini de

vurgulamaktadır Her ne kadar Hegel bunu yerinde bulsa da Antigonersquonin yalnızca

Poluumlneikesrsquoe ldquosevgirdquo goumlsterdiği ortadadır Kız kardeşi İsmenersquoye karşı sert tutumunu

yine bir ldquokardeş sevgisirdquo olarak Poluumlneikesrsquole karşılaştırabiliriz Diğer taraftan

ldquokardeş kutsaldırrdquo diyen Antigone anne-babası sağ olmuş olsaydı boumlyle bir işe

girişmeyeceğini de soumlyler

kızların cenazeyi uumlstlenmeleri pek goumlruumlnen bir uygulama değildir Bkz Oudemans 1987 s 112 Antigonersquonin aileyi temsilen oumlluuml goumlmme işlemini uumlstlenmesi bu accedilıdan da ccedilatışmalı bir durum yaratır 97 Bkz Oudemans agy

159

Yine aynı bağlamda Antigone bir ldquoZeus yasasırdquondan dem vurur Hem Zeus hem de

Dike oumlluumlnuumln goumlmuumllmesini yasaklayan emirler ldquovermemişrdquotir Oumlluumlnuumln goumlmuumllmesi

ezeli ve ebedi bir yasa olarak dillendirilir Diğer taraftan Antigone Kreonrsquoun

yasağının huumlkuumlmsuumlz olduğunu ccediluumlnkuuml yetkiyi Zeusrsquotan alan bir iktidar olmadığını

soumlyleyerek Hegelci anlamda Devletrsquoin altını oyar Fakat Antigonersquonin var olduğunu

iddia ettiği ezeli ve ebedi yasalar muğlacircktır Eğer Zeus ve Dike oumlluumllerin

goumlmuumllmesini istiyorlar ve Antigone de bu yasayı ccediliğnemekten korkuyorsa 905-920

arasındaki arguumlmanlarını nereye koymamız gerekiyor

Antigonersquonin burada akrabalığın kutsallığını temsil ettiği pek soumlylenemez ccediluumlnkuuml yasayı her akrabası iccedilin değil ağabeyi iccedilin ya da en azından ağabeyi adına ihlal etmeye hazırdır [hellip] bir yasa adına edimde bulunduğunu iddia etmesine karşın goumlruumlnuumlşe bakılırsa Antigonersquonin yasası yalnızca tek bir uygulama iccedilindir [hellip] anlık bir yasadır yani genelliğe ve uygulanabilirliğe sahip değildir uygulandığı koşullara saplanıp kalmıştır[hellip] bu nedenle yasanın bildik genelleştirilebilir anlamına goumlre yasa da değildir98

3223 Pozitif Hukuk ndash Doğal Hukuk amp Devlet - Aşiret

Burada soumlzuuml edilen modern hukukun reddettiği kabile toplumu ndashaşiret- yasasıdır

Modern devlet kendini aşiret yasasının karşısına koyar onun yasaları aşiret

hukukunda varolduğunu iddia ettiği bu tuumlrden muğlaklıklardan (soumlzuumlm ona)

arındırılmıştır tamamen rasyonelliğe dayanır Bu tuumlrden bir tartışmayı Oresteia

uumlccedillemesinde de goumlrebiliriz Orada da Erinyler tarafından temsil edilen kan yasası

(bizim buguumln aşiret yasası ya da kan davası dediğimiz hukuk sistemi) modern Atina

hukukunun kuruluşunda ortadan kaldırılıyordu Erinylerin temsil ettiği yasanın

rasyonel hukuka goumlre en buumlyuumlk zaafı onun muğlacirck oluşuydu Hangi durumda ne tuumlr

bir ceza istediği belli değildi Apollon Erinylerrsquoe ldquoBelli değil senin ne istediğin Bir

cinayete oumlfke doluyken bir diğerine ses ccedilıkarmıyorsunrdquo99 derken hukukun rasyonel

olması gerekliliğini ima ediyordu Benzer bir durumu Antigone oyununda da goumlrmek

muumlmkuumlnduumlr Antigonersquonin yasası da bir dereceye kadar bozulmuş aşiret yasasını ima

98 Butler Judith Antigonersquonin İddiası Yaşam ile Oumlluumlmuumln Akrabalığı Ccedilev Ahmet Ergenccedil Kabalcı Yayınevi İstanbul Mart 2007 s 23 99 Aeschylus Aeschylus With an English translation by Herbert Weir Smyth 2 Volumes London New York W Heinemann G P Putnams Sons Vol II 1926 [Eumenides] Sat 222-223

160

etmektedir Tam da bu yuumlzden 905-920 satırlar yazarın bir hatası ya da sonradan

ekleme değildir Zaten tartışılan tartışılacak olan hangi yasanın gerccedilek anlamda

kurtarıcı olabileceğidir Antigonersquonin aşiret yasası mı yoksa Kreonrsquoun pozitif

(olduğu iddia edilen) devlet yasası mı İkisi de zaaflarla dolu ikisi de oumltekine goumlre

uumlstuumlnluumlkleri olan hukuk sistemleridir

Bu konuyla doğrudan ilişkili olmasa da Terry Eagleton Shakespearersquoin Venedik

Taciri oyunundaki mahkeme sahnesini ccediloumlzuumlmlerken benzer bir hukuk tartışması

yuumlruumltmektedir100 Eagleton oumlnce dil ve hukuk arasında koşutluk kurar Dilin

doğasında her zaman bir paradoks vardır Ccediluumlnkuuml o hem buumltuumlnuumlyle geneldir hem de

kaccedilınılmaz bir biccedilimde tikeldir Bunu yapısal dilbilimcilerin yaptığı ayrımda daha iyi

goumlrmek muumlmkuumlnduumlr Dil ve soumlz birbirinden ayrılarak dil yetisini oluşturan iki oumlğe

olarak karşımıza ccedilıkar Dilbilimcilerin tanımlamasına goumlre dil soyut toplumsal ve

genel karakterdeyken soumlz tikel ve somut kullanıma işaret etmektedir Eagleton soyut

ve genel olarak tanımlanan bu dilin ldquovarolmadığınırdquo gerccedilek anlamıyla soyut

olduğunu gerccedilekte varolanın dilin kullanımı yani ldquosoumlzrdquo olduğunu vurgular Bu da dil

dediğimiz şeyi tikel bir kullanımdan ibaret kılmaktadır Eagleton dil ve soumlz ayrımına

koşut olarak hukuk ve dava ayrımını yerleştirdikten sonra soumlzuumln her zaman iccedilin dil

denen soyut yapıyı ihlal ederek varolduğunu da hatırlatır Eğer dil ve hukuk arasında

bir koşutluk varsa o zaman herhangi bir tikel dava hukukun iptali anlamına da

gelebilecektir Daha doğrusu ne kadar dava varsa o kadar hukuk olması gerekecektir

Ccediluumlnkuuml hukuk tıpkı dil gibi soyut genel ve toplumsal bir şeydir

Buna karşın dil gibi hukuk da her birisi biricik olan oumlzguumll insani bağlamlarda lsquoyaşarrsquo Hukukun genel karakteri ile bu biricik bireysel bağlamlar arasındaki uccedilurum hukukun lsquouygulanışırsquo koumlpruumlsuumlyle birleştirilebilir101

Hatırlanacağı uumlzere Venedik Tacirirsquonde Shylock borccedil para verdiği Antonio parayı

zamanında getiremeyince borcun diyeti olarak onun bedeninden yarım kilo et

alacaktır Aralarında yaptıkları soumlzleşme boumlyledir Ama mahkemede savunma

100 Bkz Eagleton Terry William Shakespeare Ccedilev Cuumlneyt Yalaz Boğaziccedili Uumlniversitesi Yayınları İstanbul 1998 101 Eagleton 1998 s 43

161

(Portia) soumlzleşmenin ldquoruhunardquo aykırı bir okuma yapar Etin alınacağı bedenden etin

alımı sırasında ldquokan akacağırdquo ifadesinin soumlzleşmede yer almadığını ayrıca yarım

kilodan bir gram fazla et kesemeyeceğini oumlne suumlrer Eğer kan damlatmadan ve tam

da yarım kilo kesebilirse soumlzleşmeyi uygulayabileceğini belirtir ldquoOlmayanı olası

kılarakrdquo ldquoolmayacakrdquo bir şeyi talep eder Burada Portiarsquonın okumasının tam olarak

yazılı soumlzleşmeye aşırı bağlılık olduğu accedilıktır Hukuk aslında boumlyle işlemez dil de

oumlyle bu yuumlzden ldquobağlamrdquo diye bir kavramımız vardır Fakat bağlam dediğimiz şey

metnin accediltığı metnin yalnızca işaret ettiği metnin dışında olan ve metinde maddi

olarak bulunmayan bir şeydir

Yani herhangi bir metin ancak onun yazılı iccedileriğinin oumltesine geccedilerek onun etkili olduğu maddi bağlamlara ve onun hakkında bilgi veren ve onu kuşatan genel olarak kabul goumlrmuumlş anlamlara başvurarak anlaşılabilir [hellip] Oumlyleyse paradoks hukukun yapısını korumak iccedilin onun fiili olarak soumlylediği şeyi ihlal etmek zorunda oluşunuzdur102

Aşiret yasası denilen hukuk sistemi her davanın biricikliğine goumlre işlemektedir Her

olay kendine oumlzguumlduumlr Erinylerin hukuku buna goumlre davranır ldquobirine oumlfkelenip

oumltekini succedilsuzrdquo bulmalarının sebebi budur Fakat aşiretin elindeki bu yetkiler

aşiretin karşısına yeni guumlccediller ccedilıkınca sarsılmaya başlar Aiskhylosrsquoun dediği gibi

artık ldquoDike Dikersquoye karşırdquodır beşinci yuumlzyıl farklı hukuk sistemlerinin oumlnerildiği bir

doumlnemdir Ccedilatışır goumlruumlnen bu iki hukuk sistemidir Ancak yukarıda da belirttiğimiz

gibi her iki hukuk da diğerine goumlre uumlstuumln ve aynı anda eksik youmlnler barındırmaktadır

Modern hukukun yasaları genel geccediler olmaya ccedilalıştığı iccedilin tikelliği yerelliği her

davanın kendine oumlzguumlluumlğuumlnuuml ihmal eder [Tam da bu yuumlzden modern hukuk

ldquohacirckimin takdir yetkisirdquo ya da ldquojuumlri sistemirdquo gibi son kertede objektif olmayan

araccedillar geliştirmiştir] Diğer taraftan aşiret yasasının da her an yozlaşmaya muumlsait bir

yanı bulunmaktadır Antigonersquonin ldquokağıda geccedilmemiş ezeli ve ebedi yasardquo dediği şey

o kadar spesifik bir durum iccedilin kullanılmaktadır ki ikna ediciliğini yitirir

Yunan tragedyası bu tuumlrden ccediloumlzuumlmuuml kolay olmayan bulanıklıkları accedilığa ccedilıkarır

Hukukun bulanıklığının yanı sıra bir de kan bağının da muğlacircklığını goumlsterir Hegel

102 Eagleton 1998 s 44-45

162

Antigonersquonin kan bağını ve akrabalığı temsil ettiğinde ısrarlıdır ancak Sophokles

Antigone ile Poluumlneikes arasındaki kan bağını muğlacircklaştırmıştır Her ikisi de

ensestin akrabalık bağı duumlzeninin muğlacircklaştığı bir ilişkinin uumlruumlnuumlduumlr

Antigone ideal haliyle akrabalığın değil akrabalığın deformasyonunun ve yerinden edilişinin temsilcisidir huumlkuumlm suumlren temsil rejimlerini krize sokan ve yaşamını muumlmkuumln kılacak kavranabilirlik koşullarının neler olabileceği sorusunu hatta ndashakrabalık ile akrabalık şartlarının yeniden eklemlenişini birbirine karıştıran- bizim yaşamlarımızı muumlmkuumln kılanın hangi destekleyici ilişkiler ağı olduğu sorusunu sorduran kişidir103

Benzer bir şekilde devletin işleyişine ilişkin sorular sorduran da Kreonrsquodur

Poluumlneikesrsquoin accedilıkta bırakılması emriyle aslında Kreon kentin kirliliğini kontrol

etmek istemektedir Geleneğe goumlre ldquovatana ihanetrdquo succedilunun dışında kentin

kirlenmesi de soumlz konusudur Kentin sorumluluğunu uumlstlenmiş biri olarak bu kirliliği

bertaraf etmeli gelenekten gelen yasalara goumlre hareket etmelidir Burada

Poluumlneikesrsquoe uygulanan ldquocezardquo bir ccedileşit pharmakon yasasıdır Ceza bir rituumlelin

uygulanmasıdır Fakat rituumlel başarısızlığa mahkucircmdur Kreonrsquoun gidermeye ccedilalıştığı

muğlacircklık trajik bir muğlacircklıktır Girardrsquoın terminolojisiyle konuşursak tek bir

kişinin ldquotoumlrene itirazırdquo rituumleli başarısız kılar ve burada olduğu gibi temizlenmek

istenen kirlilik daha fazla yayılır

Ccedilatışmanın uzlaşmaz trajik doğası aslında her iki tarafın da hem insani hem de ilahi yasaları paylaşmalarında yatmaktadır [hellip] Dost - duumlşman vatandaş - youmlnetici baba - oğul erkek - kadın adalet ndash adaletsizlik saygı - saygısızlık temizlik - kirlilik onur - onursuzluk ve hatta (birinci koro şarkısında olduğu gibi) antroposun insanın ne olduğuna dair ccedilatışan duumlşuumlnceler - guumlccedilluuml muuml ccedilaresiz mi harika mı dehşet verici mi (bunların ikisi de aynı soumlzcuumlğuumln anlamıdır deinon)- Sadece tanımlar ccedilatışmazlar kavramların bizatihi kendileri de muğlak ya da (Antigonenin kutsal succedil [holy wrongdoing] ifadesinde olduğu gibi) paradoksal bir hal alırlar104

hellip

Hegel insanın oumlzuumlne dair iki nitelik koyar Bilme ve isteme İnsana dinginlik veren

bilmeye karşın istek onu tedirginliğe suumlruumlkler ve eyleme geccedilirir İnsan isteğini

gidermeye ccedilalışır Ama her giderme bir ccedileşit olumsuzlamadır Hegel yalnızca

103 Butler 2007 s 42 104 Segal 2003 s 6

163

eylemin insan yapıcı olduğunu soumlyluumlyordu Yalnızca eylem sayesinde insan kendini

kurabiliyordu Fakat her eylem bir olumsuzlama olduğuna goumlre insanın eylemleri

ister istemez bir succedil anlamına da gelmektedir105 Ccediluumlnkuuml her eylem bir başkasının

yadsınması demektir İnsan eyledikccedile bu duumlnya parccedilalanır boumlluumlnuumlr Bu insan

eylemlerinin trajik yanını vurgulamaktadır Her eylem kaccedilınılmaz olarak hybristir

her etik eylem kendi iccedilinde bir succedil barındırır106

İnsanın varlığı kaccedilınılmazlıklarla yuumlklenmiştir kaccedilınılmazlıklarla dolu bir evrende

yaşamaktadır Antik Yunan tragedyası bunu yalnızca olay oumlrguumlsuuml konu ya da ccedilatışan

ve ccedilelişen karakterler yoluyla değil aynı zamanda dans ederek soumlyledikleri koral

şarkılarda da goumlstermişlerdir Ccedilalışmamızın bundan sonraki boumlluumlmuumlnde Antigonersquonin

koro şarkılarına odaklanacağız Koro şarkılarıyla karşımıza ccedilıkan kozmolojinin nasıl

bir duumlnya ve insan tanımlaması sunduğu uumlzerinde duracağız

323 Antigone ndash Koro Şarkıları

Koro şarkılarının birbirinden bağımsız parccedilalar olduğu ve tragedyanın esas

konusuyla ilgisiz olduğu youmlnuumlnde guumlccedilluuml bir inanış vardır Bazıları da koro şarkılarını

tragedyanın en zayıf youmlnuuml olarak goumlruumlrler bu duumlşuumlnceye goumlre tragedyalar koro

şarkıları tarafından suumlrekli olarak kesintiye uğramaktadır Diğer taraftan başka bir

tartışma da koronun tragedyadaki roluuml uumlzerinedir Koro bir oyuncu gibi mi

duumlşuumlnuumllmeli yoksa şairin soumlzcuumlluumlğuumlnuuml yapan bir araccedil mı Bu sorular gereksizdir

ccediluumlnkuuml tragedyalar kendi buumltuumlnluumlkleri iccedilerisinde tuumlm bu ayrımları boşa ccedilıkarır

3231 Birinci Koro Şarkısı [330-375] 107

[332] Nice olağanuumlstuuml şey var ki hiccedilbiri insandan daha fazla [korku] dehşet (deinon)

vermez [335] Guumlmuumlş rengi denizlerde Sert esen kış ruumlzgacircrları oumlnuumlnde Yelkeniyle

105 Bkz Hegel 1986 s 285 sect468 106 Bkz Oudemans 1987 114 107 Koro şarkılarının ccedilevirileri bana ait Metnin farklı ccedilevirileri (Sophocles 2003 Jebb 1891 Sophokles 1941 Sofokles 1997 ve yalnızca 1 koro şarkısı ccedilevirileri (Heidegger) Heidegger 2000 s 156-158 (Houmllderlin-1804 ccedilevirisi) Schmidt 2001 s 269-70 (Oumlmer Ayguumln) Ayguumln 2008 s 252-53) Eski Yunanca aslıyla karşılaştırılmıştır Burada edebi bir ccedileviriden ziyade metnin kastı goumlz oumlnuumlnde bulundurulmuştur

164

aşar geccediler Pupa yelken yol alır Her yanını saran Dev dalgalara aldırmadan Ve

Gaia [Toprak tanrı] Yok olmaz bozulmaz Yorulmak bilmez Tekmil tanrıların en

buumlyuumlğuuml toprak [bile] [340] Aşınır ccediluumlnkuuml insanın sabanı Durmadan bir ileri bir geri

Yıllarca Toprağı kaldırıp tersyuumlz eder Atların yardımıyla [343] Budala

[kouphonoocircn108] Kuş milletini [345] Ve vahşi hayvanlar kabilesini Ve suda

yaşayan yaratıkları Buumltuumln bunları yakalar Sıkı oumlruumlluuml ağını Atıp uumlstlerine Ve

boyun eğdirir hepsine Bu insan Hepsinden kurnaz becerikli [350] Alet (araccedil)

kullanarak alt eder Vahşi doğada yer bellemiş Dağlarda başıboş gezen hayvanları

Yeleleri kaba tuumlyluuml atlara Gem vurur Yorulmaz Dağ boğalarına [da] [354]

Kendi kendine oumlğrenmiştir Konuşmayı [dili] [355] Yel gibi kıvrak duumlşuumlnceyi Ve

bir yapı duumlzen [kurar] Kent yasaları iccedilin Ve bilir nasıl kaccedilacağını Soğuğun

oklarından Accedilık goumlkyuumlzuumlnuumln altında Şiddetli yağmurlardan [360] Her şeye ccedilare

bulan [pantoporos] İnsan Gelmesi gereken hiccedilbir şeye karşı ccedilaresiz [amecircchanocircn]

değil Sadece Hadesten gelecek olana karşı aciz [aporos] Yine de oumlluumlmcuumll

hastalıklardan Kurnazca kaccedilabilir [365] Yetenekleri ccedilok Umudu aşan [huper

elpis] akıl sanatı var her şeye ccedilare [mecircchanocircn] Onu hem iyiye Hem koumltuumlye

suumlruumlkler Yer tanrılarının [chthonos theocircn] yasalarına Saygı goumlstererek Ve yemin

ederek bağlandığı yasalara [enorkon dikan] [370] Huumlrmetle Kendi şehrinde

Mevkisi en tepededir [hupsipolis] Ama yersiz yurtsuzdur [apolis] Yanlışla dost olan

cuumlretkacircr [tolma] kişi [375] Oumlylesi Uzak olsun ocağımdan Onun yanılgılarıyla

bilgilerimi paylaşamam [375]

32311 Birinci Koro Şarkısı accedilıklaması

Birinci koro şarkısının (stasimon) ilk salınısında (strophe) insanın cansız doğaya

huumlkmedişi anlatılır Bu olgular uumlccedil temel element iccedilinde gerccedilekleşir (toprak hava su)

Birinci karşı-salını (antistrophe) iccedilindeki mısralarda konu bu kez cansızlardan

canlılara geccediler İnsan medeniyet araccedillarını bu kez vahşi hayvanlar uumlzerinde uygular

Richard Jebb bu koro şarkısını biraz oumlncesinden ele alarak şoumlyle yorumluyor

108 Soumlzcuumlğuuml anlamı ldquokararsızrdquo ldquoduumlşuumlncesizrdquo ldquogafilrdquo vb Bkz Liddel-Scott 1996 s 987

165

Koro oumlluumlyuuml goumlmmeye cesaret edebilecek birinin olabileceğini duumlşuumlnmektedir [220] Fakat eylem gerccedilekleşmiştir ve fail hiccedilbir iz bırakmamıştır [252] Kreon ise bu işi tanrıların yapmış olabileceğine ilişkin oumlneriyi şiddetle bastırmıştır [278] Bu duumlşuumlncelerin izi bu şarkıda da devam eder Konusu insanın cuumlretidir -onun yaratıcılığı ve mutluluğuna neden olan şeylerdir İnsan denizin ve karanın hacirckimidir buumltuumln diğer yaratıkları boyunduruk altına almıştır yalnızca oumlluumlme karşı bir ccedilare dışında buumltuumln kaynaklarla yaşamını donatmıştır İlahi ve beşeri yasaları goumlzettikccedile becerileri ona zenginlik getirir fakat bu yasaları goumlzetmezse başına yıkım gelir109

Jebbrsquoin de belirttiği gibi stasimonun konusu insandır Şarkıda kaba hatlarıyla ccedilizilen

manzara insanın etrafındaki kaotik ortamı (doğayı) duumlzenleme muumlcadelesidir Burada

bir taraftan vahşi el değmemiş doğadan soumlz edilirken diğer taraftan medeniyetin ve

kuumlltuumlruumln oluşumu anlatılır Soumlzuuml edilen uumlccedil kategori uumlzerinden yapılır bu Hava

(Ruumlzgarların kontroluuml) Su (Denizlerin aşılması) Toprak (toprağın suumlruumlluumlp ekilmesi)

Karşı-salınıda yine aynı sırada bu kez insanın canlılar uumlzerindeki hacirckimiyeti anlatılır

Kuşlar (hava) kara hayvanları (toprak) balıklar (su) Boumlylece ortaya insanın hacirckim

olduğu ve onu kuumlltuumlre doumlnuumlştuumlrduumlğuuml bir doğa ile el değmemiş vahşi doğa arasında

bir ayrım belirginleştirilir Ardından insan buumltuumln canlılar arasında en yeteneklisi en

kurnazı olarak tanımlanır

Bu koro şarkısında ilk bakışta tanrılar yokmuş gibi goumlruumlnmektedir Sanki insan

medeniyeti tek başına elde etmektedir Oysaki burada anlatılan insan Prometheus

gibi bir medeniyet kurucusudur Tanrılara rağmen bu medeniyet kurulmaktadır

Oumlrneğin ldquotanrıların en yaşlısırdquo olan Gaiarsquonın boyunduruk altına alındığı toprağın

bağrının deşildiği vurgulanır Medeniyet kuran insan bu medeniyet iccedilin doğanın

guumlcuumlnuuml kullanmakta aynı zamanda kurduğu duumlzeni suumlrduumlrebilmek iccedilin doğanın

guumlcuumlne ihtiyaccedil duymaktadır

Bu guumlccedil neden tehlikeli Koronun soumlzleri suumlrekli olarak doğanın insana youmlnelik

tehlikeli saldırısını gizliden gizliye ima eder Fırtınalar onu yutmak isteyen dev

dalgalar şiddetli yağmurlar ve soğuk vahşi hayvanlar vs İnsan buumltuumln bu tehlikelere

karşı bir guumlccedil kullanarak uumlstesinden gelmektedir Bu guumlccedil temel olarak akıldır

logosrsquotur ve tabi ki techneacutersquodir Bu akıl ve techneacute sayesinde insan alet kullanır dili

109 Jebb 1891 s 69

166

oumlğrenir duumlşuumlnceyi geliştirir ve yasalara dayalı bir duumlzen kurar Ama daha oumlnce

tartıştığımız gibi technersquonin muğlacirck bir yanı vardır Akıl her şeyin ccedilaresini bulmakta

ama oumlluumlme karşı ccedilaresiz kalmaktadır Bu onu paradoksal bir konuma suumlruumlkler insan

pantoporos aporosrsquotur ldquoHer şeye ccedilare bulan ccedilaresizrdquodir

Akıl ldquoumudu aşanrdquo [huper elpis110 - beklentileri boşa ccedilıkarabilen bekleneni tam

tersine ccedileviren olumlu anlamda ldquobeklentilerin oumltesinderdquo] niteliğiyle insanı iyiye de

koumltuumlye de suumlruumlkleyebilmektedir Dolayısıyla insanın iyiyi koumltuumlden haklıyı haksızdan

ayırt edebilmesi bu konuda dikkatli olması gerekmektedir Ama bunun iccedilin yine aynı

-tehlikeli- aklı kullanacağı iccedilin insanın eylemleri ldquoduumlşuumlnduumlğuumlnuumln tam tersinerdquo

doumlnecektir Kısacası insanın doğayı alt ettiği guumlcuuml yani aklı ve tekniği kendisine de

zarar verebilmektedir

Pantoporos insanın medeniyet kurma guumlcuumlnuuml goumlstermektedir Duumlzen kurmak guumlccedil

gerektirir ama koro şarkısının ima ettiği gibi bu guumlccedil ldquoumudu aşarrdquo en az doğanın

insanı tehdit eden guumlcuuml kadar tehlikelidir Duumlzen demek sınır demektir ama

sınırların tesisi sınır aşan bir guumlce gereksinim duyar111 İnsanın bu sınır aşan guumlcuuml

logosrsquotur techneacutersquodir bunlar kut ya da mana gibi hem kurucu hem de yıkıcı guumlccedillerdir

Koro şarkısı bu muğlacircklığı gizliden gizliye ima etmektedir

Diğer taraftan insan akıl yoluyla kurduğu duumlzende hem beşeri yasaları hem de

tanrıların yasalarını goumlzetmek zorundadır ancak bu neredeyse imkacircnsızdır Nomous

chthonos theocircn (toprağın tanrılarının yasası-ilahi yasalar) ve enorkon dikan

([tanrılara] yemin ederek bağlanılan yasalar-beşeri yasalar) Koro şarkısının yaptığı

bu ayrım Antigonersquode hep olduğu duumlşuumlnuumllen ikili karşıtlıklara [yer altı - yeruumlstuuml

tanrıları beşeri yasalar - ilahi yasalar] pek uygun goumlruumlnmemektedir Antigonersquonin

temsil ettiği duumlşuumlnuumllen ilahi yasalarla Kreonrsquoun temsil ettiği duumlşuumlnuumllen beşeri yasalar

koronun ifadesine goumlre birbirinin iccediline geccedilmiş durumdadır Neredeyse aynı şeylerdir

110 Huper elpis Agamemnon sarayın oumlnuumlne geldiğinde Klyteimnestra bir halı serip şoumlyle seslenir ldquoDike onu bu yoldan umudunu aşan konağa iletsinrdquo Bu kahraman iccedilin tam bir peripeteiarsquodır Her şey duumlşuumlnuumllduumlğuumlnuumln tam tersine doumlner Buradaki elpis daha oumlnce techneacute konusunu tartışırken ele aldığımız pandora mitindeki elpisrsquotir İnsanı hayatta tutan umut koumlr umuttur Duumlşuumlnuumllenin eninde sonunda tam tersine doumlneceğini insandan gizleyen umut 111 Bkz Oudemans 1987 s 125

167

Her şeyden oumlnce Chthon soumlzcuumlğuuml temel olarak ccedilok anlamlıdır[hellip] Sadece kent toprağını değil aynı zamanda en buumlyuumlk tanrı olan Gaiarsquoya referans verir (338) [Gaia yani toprak] Nihai olarak oumlluumllerin ait olduğu bir yerdir Eğer son anlam kabul edilirse tamamen tersine doumlnmuumlş karşıtlıklarla karşılaşırız112

Toprağın yasaları yani definin ve goumlmmenin yasaları ne kadar ilahiyse Kreonrsquoun

temsil ettiği yasalar da o kadar ilahidir ccediluumlnkuuml bu yasalar da tanrılar tarafından

goumlzetilirler Kısaca diyebiliriz ki her iki yasa da eşzamanlı olarak hem ilahi hem de

beşeridir

Koronun gizliden gizliye ima ettiği tehlike buradadır Antigonersquodeki temel

ccedilıkmazlardan biri burada yatmaktadır İnsan yasalara dayanan bir duumlzen kurar bu

yasalar beşeri yasalardır ama insan bu yasalara tanrılar uumlzerine yemin ederek

bağlanır Yasanın ne kadarı beşeri ne kadarı ilahidir artık bilinemez ldquoOumlluumlnuumln

goumlmuumllmesirdquo de ldquooumlluumlnuumln gerektiğinde accedilıkta bırakılmasırdquo da hem ilahi hem de beşeri

referansları olan yasalardır Boumlyle bir muğlacircklık iccedilerisinde insanın haklıyı haksızdan

ayırabilmesi gerccedilekten kolay değildir

Bu konuda başarısızlığa uğrayan kişi kategorileri birbirine karıştırdığı iccedilin aileden

kabileden ihraccedil edilir Eğer soumlz konusu hatayı yapan kişi kentin tepesinde devletin

youmlnetiminde yer alıyorsa kentin bizatihi kendisini tehlikeye atacağından kentten de

suumlrguumln edilecektir113 Hypsipolis olan insan bir anda apolis oluverir Kısacası insan

oumlvuumllesi tekniğine logosrsquouna rağmen yine bizzat onların yol accediltığı tehditten

kurtulamaz Ccediluumlnkuuml tehditten kurtulmanın yolu yine logosrsquotan geccedilmektedir

Sofokles araccedilların kurnazca kullanımı yoluyla adalet ve adaletsizlik sorununun ccediloumlzuumllebileceğine inanmıyordu İnsan texnasrsquoa [technersquoye] sahip olmasına rağmen iyiyle koumltuumlyuuml karıştırabiliyordu Bu fikir adaleti insanın texnairsquosi iccedilinde varsayan sofist Phytagorasrsquoın kozmolojisiyle temelden ayrılmaktadır [Platon- Phytagoras 321] İnsanın texnairsquosinin ccedilaresizliği insanın cuumlretiyle bağıntılıdır (tolmas charin114 -375) Temel problem buradaki ldquotolmasrdquo kelimesinin hem sınırların

112 Oudemans 1987 128 113 Bkz Oudemans 1987 s 124 114 tolma (tolma) iyi anlamda Cesaret yuumlreklilik atılganlık koumltuuml anlamda aşırı cesaret kuumlstahlık pervasızlık cuumlret ayrıca işe girişmek kalkışmak korku verici ya da zor bir işe girişmek iccedilin cesaret bulmak risk almak gibi anlamları bulunmaktadır Bkz Liddell-Scott 1996 s 1803

168

aşılması succedilunu ima etmesi hem de duumlzenin kurulması iccedilin gerekli cesarete referans vermesidir115

Dolayısıyla techneacute olmadan insan kuumlltuumlr kuramaz ya dev dalgalar iccedilinde boğulur

gider ya soğuktan donar ya vahşi hayvanlar tarafından oumllduumlruumlluumlr ya da accedillıktan oumlluumlr

Koro şarkısı insanın bu tehditleri techneacute sayesinde bertaraf ettiğini accedilıkccedila belirtir

Fakat hemen ardından bize sezdirdiği ise techneacutersquonin oumlteki kaccedilınılması muumlmkuumln

olmayan yıkıcı yuumlzuumlduumlr

Koronun soumlzuumlnuuml ettiği hupsipolis apolis aslında bir ccedileşit pharmakon olarak

okunabilir Tıpkı pharmakonun hem zehir hem panzehir hem kurtarıcı hem de

kirletici olması gibi insan da hem hupsipolis hem de apolis olabilmektedir Adil bir

kral iken (hupsipolis) kentten kovulan ve apolis olan kişiler tragedyalarda bolca

bulunabilir Diğer taraftan yalnızca kentten atılmaktan soumlz etmez koro aileden

kovulmayı da ima eder (ldquoNe evime yakın olsun ne de duumlşuumlncelerimerdquo) Boumlylece hem

ailenin hem de polisin dışına suumlruumllme hem ailenin hem de devletin dışında kalmak

demektir Arthur Miller ldquoTragedya ve Sıradan İnsanrdquo [Tragedy and The Common

Man] adlı makalesinde tragedyalarda yalnızca krallar ya da soylular gibi toplumun

uumlstuumlnde yer alan kişilerin işlenmesinin tek doğru olmadığını sıradan bir insanın da

tragedya iccedilin uygun olabileceğini soumlyler116 Bunu da ironik bir dille ldquoOidipus ya da

Orestes gibi kahramanların yaşadıkları karmaşaların sıradan modern insanın da

yaşayabileceğinirdquo soumlyleyerek destekler Fakat burada şu soruyu sormak yerinde

olacaktır Neden tragedya soylu ya da daha genel bir ifadeyle toplumun tepesinde yer

alan kişileri konu almaktadır Neden Aristoteles bu konuda farklı bir tercihin de

olabileceğini belirtmemiştir Gerccedilekten de Millerrsquoın dediği gibi sıradan bir insan da

ldquotragedyanın konusurdquo olabilir mi Şuumlphesiz ki tragedyanın asıl meselesi krallar

soylular ya da tiranlar değildir bizatihi insanın kendisidir Ancak onu varlığının

imkanlarının en uccedil imkanlarıyla [buna varlığın en zati ve kaccedilınılmaz imkacircnı oumlluumlm de

dahildir] birlikte ele almak trajik etkiyi artırabilmektedir İnsanın hem pantoporos

115 Oudemans 1987 s 127-128 116 Miller Arthur ldquoTragedy and Common Manrdquo The Question of Tragedy Ed Arthur B Coffin EmText Sanfrancisco 1991 s 85

169

hem de aporos olması gibi eşanlı olarak hem hypsipolis hem de apolis olan

konumunu goumlstermek iccedilin sıradan bir insan uygun olmayabilir kanısındayız Sıradan

insanı başka bir deyişle ldquonormalrdquo bir insanı yani sınır aşmamış muğlacirck bir konuma

duumlşmemiş bir insanı tragedyanın konusu haline getirmek oldukccedila zor olacaktır Diğer

taraftan tragedyalarda da krallar yalnızca olabilecek en uumlst konumdan [hypsipolis]

en aşağı konuma [apolis] duumlştuumlkleri iccedilin tragedyanın konusu olmazlar Onlar zaten

tam da o ldquoarardquo konumda oldukları iccedilin trajik oumlzuuml taşımaktadırlar Yani bir kral

sıradan bir insana goumlre bulunduğu konum itibariyle muğlacirck bir yerdedir Kral bir

pharmakonrsquodur topluma musallat canavar sphenkslerden kurtarır Kente medeniyet

getirir kuumlltuumlr kurar Fakat buumltuumln bunları yaparken tehlikeli bir guumlccedil kullanır ve

tehlikeli guumlccedillere temas eder Onu bir kurtarıcı yapan guumlccediller onun yıkımına sebep

olur Kurtarıcı kral şimdi en aşağılık konuma itilir toplumun buumltuumln guumlnahlarını

uumlstlenerek kapı dışarı edilir kentten kovulur Bir kraldan yoksul bir meczuba

doumlnuumlşme [Kral Lear] tragedyanın dıştan goumlruumlnen unsurlarındandır Burada temel

olan kralın hali hazırdaki muğlacirck konumuyla hypsipolis apolis oluşuyla insanı

temsil edebiliyor oluşudur

Burada koro şarkısının anahtar soumlzcuumlğuumlne deinonrsquoa geri doumlnmemiz gerekiyor

Deinon soumlzcuumlğuumlnuumln medeniyet kurucu olduğu kadar onun altını da oyan bir guumlcuumln

muğlacircklığını anlatacak şekilde ccedilevrilmesi gerektiği accedilıktır Jebb deinon iccedilin

muhteşem soumlzcuumlğuumlnuuml oumlneriyordu117 Bu tuumlrden bir ccedileviri bu koro şarkısının

iccedileriğinin ldquoinsanın medeniyet kurucu guumlcuumlnuumln aklının ve yeteneğini oumlvguumlsuumlrdquo olduğu

yanılgısına suumlruumlkler bizi Şarkının trajik iması kaybolur Deinon da pharmakon gibi

muğlacirck bir soumlzcuumlktuumlr Bunu birinci boumlluumlmde yeterince tartışmıştık Kozmolojik

anlayışına bağlı olarak okuma biccedilimleri de doğal olarak farklılaşacaktır Eğer insanın

doğadan ayrılması esasına dayalı bir kozmolojinin iccedilinden duumlşuumlnuumlyorsanız eğer

birccedilok yorumcunun yaptığı gibi bu stasimonun insanın doğa uumlzerindeki

hacirckimiyetinin ve medeniyet kurucu guumlcuumlnuumln zafer şarkısı olduğuna inanıyorsanız

deinonu ldquokudretlirdquo olarak ccedilevirmenizden daha doğal bir şey olamaz Daha oumlnce

117 Bkz Jebb 1891 s 340

170

başka bir vesileyle soumlzuumlnuuml ettiğimiz sorun yani metne kendi duumlnyamızdan bakarken

kendi duumlnya algımızı da dayatmaya boumlylelikle metni goumlze goumlruumlnmeyecek bir şekilde

asimilasyona uğratma tehlikesi de bu doğallıkla birlikte oluşur

Aynı şekilde ayırıcı duumlşuumlnce bir yanda poros ile technenin deinonrsquola olan

bağlantısını da goumlzden kaccedilırır Zincire Vurulmuş Prometheusrsquota Prometheusrsquou

kayalara bağlarken Kratos Biarsquoya şoumlyle sesleniyor

Daha guumlccedilluuml vur iyice bağla bir teki bile ccediloumlzuumllmesin Ccediluumlnkuuml O [Prometheus] muumlthiş [deinos] aklıyla en ccedilaresiz [amecircchanocircn] durumlardan bile kurtulmayı [poros] biliyor118

Oumlluumlm archersquodir

Poros insanın her şeye cuumlret eden her yerde kendine bir ccedilıkış yolu ccedilare bulan onu

her şeye eriştiren guumlcuumlduumlr Pan-to-poros her şeyin deneyimlenmesini ima

etmektedir Fakat her şeyin deneyimlenebilmesine rağmen insan asıl tecruumlbeden

yoksundur Ccediluumlnkuuml hiccedilbir yetenek hiccedilbir şiddet eylemi ve kurnazca yapılmış hiccedilbir

alet insanı oumlluumlmden kurtaramayacaktır Ccediluumlnkuuml oumlluumlm insanın olanaksızlığının

olanağıdır Oumlluumlm [yani henuumlz-değil] ldquohenuumlz-olmayanrdquo olarak bir imkacircn olarak

durmaktadır Henuumlz-olmayan gelip ldquoolduğundardquo ise insanın buumltuumln olanaklılığı hitam

bulacaktır Gelmesi gereken hiccedilbir şeye karşı ccedilaresiz [amecircchanocircn] olmayan insan

[362] yalnızca oumlluumlm karşısında ccedilaresizdir Oumlluumlm alt edilebilecek uumlstesinden

gelinebilecek oumlteki şeylere benzemez Aslında oumlluumlm ldquohiccedilbir şeyin ccedilare olamadığı

şeyrdquodir

İsmene oyunun başında Antigonersquoye şoumlyle diyordu ldquoAteşli bir kalbin var soğuk

olana youmlnelmiş olmasına rağmen [thermecircn epi psuchroisi kardian echeis]rdquo119

Burada ldquosoğuk olanrdquo diye ccedilevrilen soumlzcuumlk [psuchroisi] aslında ldquoboşuna faydasızrdquo

anlamlarına da gelmektedir Soumlzcuumlğuumln buradaki kullanımı bu youmlndedir Fakat

Heidegger soumlzcuumlğuumln birinci anlamını yani soğuğu tercih eder Ve bu ldquosoğuk olanrdquola

118 Aiskhylos Zincire Vurulmuş Prometheus sat 59-60 119 Sophokles Antigone sat 88

171

kastedilenin oumlluumlm olduğunu belirtir120 Zira soumlzcuumlğuumln oumlluumller iccedilin kullanımları

bulunmaktadır121 Bu accedilıdan bu tuumlr bir ccedileviriye yanlış ya da aşırı bir yorum denemez

İsmene ardından şoumlyle diyor ldquoCcedilok şeyi yapabilecek durumdasın ama arzu [eros]

seni ccedilaresi olmayan bir şeye [amecircchanocircn] suumlruumlkluumlyor [ei kai dunecircsei g all

amecircchanocircn eras]rdquo122 Bu kez İsmenersquonin oumlluumlmden soumlz ettiği daha accedilıktır Ve son

olarak ldquoİnsan imkacircnsız olanın peşinde koşmamalırdquo [archecircn de thecircran ou prepei

tamecircchana] Burada cuumlmlenin arche soumlzcuumlğuumlne bağlı olarak farklı yorumlanma

olasılığı soumlz konusudur123 Filolojik tartışmanın dışında Heidegger arche ve

amechana soumlzcuumlklerinin birlikte kullanışına dikkat ccedileker Bir yanda Arche yani

başlangıccedil ilk olan başlangıccedilta yer alan diğer tarafta amechana yani hiccedilbir şeyin

ccedilare olamadığı şey vardır Biz sadece buradan esinlenerek archersquonin yani

başlangıccedilta yer alarak kendisinden neşet edenler uumlzerinde hacirckimiyet kuran şeyin

amechana hiccedilbir şeyin ccedilare olamadığı şey yani oumlluumlm olduğunu soumlyluumlyoruz Arche

oumlluumlmduumlr Antigone her şeyi youmlneten her şeyin nedeni başlangıccedil noktası archersquosi

olan oumlluumlmuumln peşine duumlşmuumlştuumlr Oumlluumlm ise amechana olandır

3232 İkinci Koro Şarkısı [583-625]

[583] Koumltuumlluumlkten [kakocircn] tatmamış nesiller Ne de kutlu [eudaimones] Ccediluumlnkuuml

tanrılardan bir eve gelen [585] Bir sarsıntı buumltuumln soyu Bir kuşaktan diğerine

sarsıp yıkar [ate] Nasıl ki Trakyarsquonın ruumlzgacircrları Dev dalgalar yapıp Azgın

nefesiyle [590] Derinlerin karanlığından [erebos huphalon] Kapkara kumu ccedilıkarıp

ccedilalkalar Ve kıyıya vuran dalgalardan Acı bir ağıt yuumlkselir [İşte boumlyledir bu felaket

de] [593] En başından beri suumlruumlyor Labdakosoğullarırsquonın [595] Oumlluumlmle tıka basa

Dinmeyen acıları Onları yıkan tanrıdan başka Hiccedilbir nesil diğerini Kurtaramaz

[600] Tam da şimdi Umut ışığıydı Oidipus soyunun Son dalı Yer altı tanrısının

120 Heidegger 1996 s 98 121 Bkz Liddell amp Scott 1996 psuchros maddesi 122 Sophokles Antigone sat 90 123 Bkz Heidegger 1996 s 100-101 ve Jebb 1891 s 26

172

Kan kırmızı tozu124 Yıktı onu Gururlu soumlzleri ve ccedilılgınlığı yuumlzuumlnden [605] Ey

Zeus hangi had bilmez Başa ccedilıkabilir senin guumlcuumlnle Ne her şeyi tuzağına duumlşuumlren

uyku Ne de yorulmak bilmez zamanın Huumlkmuuml geccediler sana [610] Sen goumlz

kamaştıran İhtişamıyla Oluumlmposrsquoun Sahibisin Geccedilmişte olduğu gibi Gelecekte

de her yerde Bu yasa huumlkuumlm suumlrecek ldquoOumllmekle yuumlkuumlmluuml her yaşam Lanetiyle-

yıkımıyla (ate) birlikte gelir duumlnyayardquo125 [615] Ccediluumlnkuuml serseri bir mayındır umut

Kimine huzur verir Kimine arzunun aldatıcılığını [apata kouphonoocircn erocirctocircn]

Ayakları hiccedil yanmamış Nasıl bilmezse ateşin yaktığını [620] İşte oumlyle kandırır umut

insanı Ccediluumlnkuuml eski zamanlardan bir bilgenin Uumlnluuml soumlzuuml [şoumlyle] ldquoTanrı kime

yıkım verecekse Er ya da geccedil o insan [625] İyiyi koumltuuml sanır koumltuumlyuuml iyirdquo

32321 İkinci Koro Şarkısı Accedilıklaması

Birinci koro şarkısındaki insanın doğa karşısındaki guumlccedilluuml duruşu burada tersine

doumlner Bir bakıma birinci koro şarkısında gizliden gizliye ima edilen tehlikeler

burada belirgin bir şekilde accedilığa ccedilıkarlar Bu kez buumltuumln korkunccedilluğu iccedilinde

karşımızda duran doğanın deinotesidir

Birinci koro şarkısında insanın rahatlıkla aştığı deniz şimdi korkunccedil dalgalarla dolu

bulanık ve hırccedilındır Yelkenleri şişirerek insanların gemilerle denizler aşmasını

sağlayan ruumlzgar burada fırtınaya doumlnmuumlştuumlr Fırtınalar dev dalgalara neden olmakta

ccedilalkantıdan kararmış denizler kıyıları doumlvmektedir Kıyılardan korkunccedil sesler

yuumlkselmekte bu sesler de Labdakosoğullarının acılarının işareti sayılmaktadır

124 Konis (toz) ya da kopis (bıccedilak) Soumlzcuumlğuumln kesin olarak hangisi olduğu belli değil Her iki durumda da ifade değişiyor Antigonersquonin kardeşinin uumlzerine ndashbuumlyuumlk bir ihtimalle- kanlı toz atması ile Kororsquonun bu soumlzleri hem Poluumlneikesrsquoi hem de Antigonersquoyi kastederek daha guumlccedilluuml bir şiirsellik yakaladığı duumlşuumlnebilir Bu yuumlzden burada ldquotozrdquo soumlzcuumlğuumlnuuml tercih ettim Bu konuda bkz Jebb 1891 s 114-15 Sabahttin Ali bu dizeleri şoumlyle ccedilevrilmiş ldquoŞimdi yer altı tanrılarının kanlı tozları delice soumlzler ve ccedilılgın bir ruh bu ışığı soumlnduumlruumlyorrdquo Goumlruumllduumlğuuml gibi ldquokanlı tozlarrdquo ifadesini Sabahattin Ali de tercih etmiş dizelere duumlştuumlğuuml dipnotta bu soumlzlerin Antigonersquonin kardeşinin uumlzerine serptiği tozlar iccedilin kullanıldığını belirttikten sonra mısraın devamındaki farklılığı şoumlyle accedilıklıyor ldquorsquoDelice soumlzlerrsquo tabiriyle Antigonersquonin Kreonrsquola muumlnakaşasında kullandığı sert lisan ve lsquoccedilılgın ruhrsquola da hiddetinden goumlzuuml kararan Kreonrsquoun hali tasvir ediliyorrdquo Sophokles 1941 s 41 125 Richard Jebb dizeleri şu anlamda ccedilevirmiş lsquoHiccedilbir oumllccediluumlsuumlzluumlk lanetten azade (ektos atas) gelmez duumlnyayardquo [hellip] Aşırı guumlccedil ya da servet ya da zenginlik boumlylesine buumlyuumlk herhangi bir şey tanrıların oumlfkesini uyandırır İnsan hubris goumlsterir ve bu ate getirirrdquo Jebb 1891 s 118

173

Bu sınırsız hareketlilik manzarası doğanın bozucu alt uumlst edici guumlcuumlnuuml goumlstermektedir (Yunanlıların goumlzuumlnde daima marjinal ve tehlikeli bir uumllke olan) Trakyarsquonın koumltuumlcuumll ruumlzgarları yer ile goumlk arasındaki ayrımı bozmaktadır126

Denizin dalgaları kozmik duumlzeni altuumlst etmektedir denizin dibinde kalması gereken

kara kum denize karışır aynı şekilde deniz kıyıyı doumlver karayı sarsar ve ruumlzgar da

ldquoruumlzgar olmaktan ccedilıkarrdquo dus-anemoi olur127 Buradaki doğanın sınır aşan guumlcuuml

olağanın dışında bir olguyu da ima etmektedir Erebos huphalon denizlerin

dibindeki karanlık ccedilukur Vernantrsquoa goumlre sadece bir ccedilukur olmanın ccedilok

oumltesindedir128 ilksel kaosu hatırlatmaktadır Bu da duumlzenin olmadığı bir zaman

dilimine işaret eder

İnsan bu kaotik guumlccedillerden kurtulmaya ccedilalışır fakat başaramaz Guumlccedil bir tanrının

elinden bir soya vurur tıpkı denizin karaya vurması gibi Koro benzerliğin altını

oumlzellikle ccedilizmiştir insanın başına gelen felaket de tıpkı doğanın kaotik goumlruumlntuumlsuuml

gibidir Bir başka metafor da umut konusundadır Dizede Elpisrsquoin umudun sıfatı

olarak kullanılan poluplanktos soumlzcuumlğuumlnuuml ldquoserseri mayınrdquo olarak ccedilevirdik Richard

Jebbrsquoin accedilıklamalarına goumlre burada tarifi yapılan umut ldquobilinmeyen denizlerde başı

boş dolaşan bir denizcirdquo imgesi oluşturmaktadır129 Dolayısıyla doğaya ait alan ile

insana ait olan alan bir kere daha bir araya gelir İnsan umudu taşıyan insan accedilık

denizde başı boş gezinen bir gemi gibidir Geminin kontroluuml bu kez birinci koro

şarkısında olduğunun aksine yalnızca onun elinde değildir Diğer doğal guumlccedillerin yanı

sıra tanrılar da geminin youmlnuumlnuuml tayin etmektedirler Ve umut bir ccedileşit yuumlzer-gezer

mayın gibi ya hiccedilbir şeye ccedilarpmadan yoluna devam edecek ya da insanı yıkıma

suumlruumlkleyecektir (Diğer taraftan umudun aldatıcı oumlzelliği de vardır ki buradan

bakıldığında onun hiccedilbir şeye ldquoccedilarpmadanrdquo yolunda devam edebilmesi muumlmkuumln

değildir)

126 Vernant amp Detienne Les Ruses de lIntelligence-La Metis des Grecs Paris 1974 s 154-55 aktaran Oudemans 1987 s 134 127 Bkz Oudemans 1987 s 134 128 Vernant amp Detienne 1974 s 155 Aktaran Oudemans agy 129 Jebb 1891 s 118

174

Bu koro şarkısında da yine kategorilerin birbiri iccediline nasıl geccedilmiş bulunduğunu

goumlrebiliyoruz Tanrılar doğa guumlccedillerinin yerini alabilmekte insan soyları atalarından

kalan lanetleri taşımak zorunda kalabilmektedirler Yıkımın neden geldiğine dair

ldquorasyonelrdquo bir accedilıklama yoktur Tanrı bir soyu yıkmak ister ve bir felaketle o soyu

yok eder Aslında tanrılardan yıkımın neden geldiğine dair bir gerekccedile olarak ldquosınır

aşımırdquo succedilundan soumlz edilir İnsan tanrı olmaya kalktığında şarkıdaki deyişle

haddini bilemediğinde [607] felaketin gelmesi kaccedilınılmazdır Fakat dizelerin

devamında bu tuumlrden ldquohaddini aşmardquo ile ldquofelakete uğramardquo arasındaki ldquorasyonelrdquo

bağ kaybolur Koro şarkısı had bilmenin de oumltesinde felaketin bizatihi kendisiyle bir

arada yaşadığımızı accedilıkccedila soumlyler thnaton bioto pampolu g ektos atas Oumlluumlmle

yuumlkuumlmluuml yaşam Atersquosi yıkımı-felaketi ile birlikte gelir duumlnyaya Duumlnyaya gelmek

demek acıyı da beraberinde getirmek demektir Ate yalnızca tanrılardan gelen dışsal

bir felaket değildir bir daimon gibi insanın doğumuyla birlikte varolur Diğer

taraftan yaşamın (Biosrsquoun) oumlluumlmluuml olmaya mahkum (thnaton) olması da başlı başına

Ate sayılabilir Başka bir deyişle insanın doğması insanın Atersquosidir Tam da bu

yuumlzden ldquoen iyisi hiccedil doğmamış olmakrdquotır Ama koro şarkısı hemen ardından yine

Elpisrsquoten soumlz eder Koumlr umut bu kez ldquoserseri mayınrdquo gibi dolaşmaktadır İnsanların

ccediloğuna teselli vermekte bir ccediloğuna da arzunun [Eros] aldatıcılığını sunmaktadır

Dolayısıyla tanrıların yıkmak istedikleri ldquohaddini aşanrdquo insan değil bizatihi insanın

kendisidir İnsan doğar doğmaz haddini aşmıştır

Burada ldquokoumltuumlcuumllrdquo bir tanrıdan ya da tanrılardan soumlz etmek de muumlmkuumln değildir

Ccediluumlnkuuml insana iyiyi koumltuuml koumltuumlyuuml iyi gibi goumlsteren şey umudun kendisidir Umut ve

arzu bu stasimonda birbirinden ayrılmaz şekilde işlenirler Sophokles ilginccedil bir

şekilde birinci stasimona atıfta bulunur Umut yani Elpis birinci koro şarkısındaki

niteliğini korumaktadır Diğer taraftan birinci stasimonda kuşlar iccedilin kullanılan

kouphonoocircn (kaygısız gamsız duumlşuumlncesiz) nitelemesi bu kez insan iccedilin kullanır

Birinci stasimondaki budala kuşların yerini insan almıştır bu kez avlanan insandır

Yine birinci stasimonda insana uumlstuumlnluumlk sağlayan ldquoakılrdquo bu kez iyiyi ve koumltuumlyuuml

birbirine karıştırabilmektedir

Burada koumltuumlcuumll bir tanrı tasvirinin olmadığını soumlyledik Zeusrsquoun bu dizelerdeki

anlatımı oldukccedila sakin dingin bir Zeus tasviri sunar Zeus insanların oumlluumlmluuml

175

oluşuna karşın oumlluumlmsuumlzduumlr zamana direnişiyle ve Oluumlmposrsquoun sahibi olarak sonsuz

bir guumlce sahiptir Diğer yandan bir karmaşa iccedilerisinde tasvir edilen doğaya karşı da

sakin bir goumlruumlnuumlm iccedilindedir Zeus sanki insanların duumlnyasından kopuk apayrı bir

duumlnyada varlığını suumlrduumlren bir tanrı gibidir Ancak bu uzak tanrılar alemi bir anda

insanların hayatlarına muumldahale edebilen bir konuma geccediler Tanrılar yıkmak

istediklerine Ate yıkım-felaket goumlndermekte ve onları şaşırtmaktadırlar Buumltuumln bu

tasviri yapılan kaotik ortamın sorumluluğunda tanrıların payı vardır İlk dizelerde

Antigone bunu doğrulamıştır zaten ldquoHiccedilbir acı kahır utanccedil kaldı mı Zeusrsquoun bize

yaşarken tattırmadığı[2]rdquo130

Diğer taraftan burada kirlilik duumlşuumlncesinin soydan soya nasıl suumlrduumlğuumlne ilişkin bir

accedilıklama da bulunmaktadır Ataların taşıdığı lanet soyun ldquoson dalırdquona kadar

varlığını suumlrduumlrmektedir Koro lanetten arınmanın imkansızlığını accedilık bir şekilde

ortaya koyar Hiccedilbir nesil bir diğerini kurtaramamaktadır Ccediluumlnkuuml bir tanrı soyu yıkan

eylemlerini suumlrduumlrmektedir Başka bir deyişle o tanrı dışında hiccedil kimse soyu bu

lanetten kurtaramamaktadır Antigonersquoyi Oidipusrsquoun lanetinden ayırmak muumlmkuumln

değildir bu accedilıdan Lanet herkese neredeyse aynı oumllccediluumlde dağıtılmıştır Tam da bu

yuumlzden oyunda Girardrsquoın deyişiyle figuumlrler arasındaki farklılıklar goumlzden

kaybolmaya başlar Eteokles ile Poluumlneikes arasındaki fark yitirilmiştir Onları

birbirinden ayırmak iccedilin toumlrenle goumlmme accedilıkta bırakma ayrımına gidilmiş fakat

başarılamamıştır Antigone ayrıma itiraz etmiş fakat sembolik olarak bu kez kendisi

farklılıkları birbirine karıştırma eğilimine girmiştir Babasına duyduğu bağlılığı

ağabeyine de goumlstermeye ccedilalışmış babasıyla ağabeyini karıştırmıştır Diğer taraftan

baba ile ağabey ensest sonucu ldquoaynırdquolaşmıştır Aynı şekilde Antigone ağabeyiyle

kocasını da karıştırır Haimonrsquoa youmlneltmesi gereken sevgi ve bağlılığı yıkıcı bir

şekilde ağabeyine sunar Başka bir deyişle Eros ile philiarsquoyı karıştırır

Buumltuumln bu kargaşayı birbirine karışmaları kaotikleşmeyi ccediloumlzecek olan iyi

duumlzenlenmiş bir rituumleldir Oudemans koro şarkısının başındaki kaotik doğa

manzarasını Labdakos oğullarının başına gelen felaketlerin bir metaforu olarak

130 Sofokles 1997 s 65

176

anlatmaktadır Ama muğlacirck nitelikli durumların altını da ccedilizer oumlluumlmsuumlzlerle

oumlluumlmluumller arasında yapılan ayrıma arada kalmış cesedin tehlikeli konumu dahil olur

Normalde bir miktar kumla ya da toprakla cesedin uumlstuuml oumlrtuumllduumlğuumlnde kirlilik riski

miasma tehlikesi ortadan kalkacaktır Fakat burada ikinci koro şarkısında da

değinildiği gibi ldquoyer altı tanrılarının tozurdquo Labdakosoğullarırsquonın ldquoson dalırdquonı

yıkmıştır Burada kastedilen Poluumlneikesrsquotir fakat aynı toz bu kez Antigonersquoyi yani

bir başka anlamda Labdakosoğullarırsquonın ldquoson dalırdquonı yıkacaktır Toz (ya da kum)

Antigonersquonin Poluumlneikesrsquoin cesedi uumlzerine atacağı kanlı toza doumlnuumlşmuumlştuumlr Boumlylece

Oudemansrsquoın ifadesiyle ldquodenizin karanlık diplerinden kopan kumlar Labdakos

soyunun uumlstuumlnuuml oumlrtmek iccedilin geri gelmiştirrdquo131

3233 Uumlccediluumlncuuml Koro Şarkısı [780-800]

[781] Ey Eros [Aşk] Savaşta yenilmez Malı muumllkuuml altuumlst eden Eros Uyuklayan

genccedil bir kızın yanağına konup Sabaha kadar noumlbet beklersin [785] Denizlerin

uumlzerinde oradan oraya gezinirsin Ve avlanırsın her yerde ıssız kuluumlbelerde bile

Ne tenhalarda yaşayan canlılar Ne bir guumlnluumlk oumlmruuml olan insan [790] Ne de

oumlluumlmsuumlzler Kurtulabilir senden Hepsine deliliği [mainomai] verirsin [791] Ve

sen insanın aklını ccedilelip Yolda gideni yoldan ccedilıkarırsın [dikaiocircn adikous] Ve sen

şimdi de sen uyandırdın Aynı kana sahip [xunaimon] İki insan arasındaki bu

kavgayı [795] Zafer Guumlzel gelinin goumlzkapaklarındaki tutkunundur Sonrasız

yasaların yanında huumlkuumlm suumlren bir guumlccediltuumlr bu [800] Ccediluumlnkuuml Aphroditersquoyle kimse baş

edemez

32331 Uumlccediluumlncuuml Koro Şarkısı Accedilıklaması

Birinci koro şarkısında tanrılar arka plandaydı İkinci koro şarkısı ise Zeusrsquoa bir oumlvguuml

niteliği taşıyordu Burada uumlccediluumlncuuml koro şarkısında ise insanla tanrılar arasındaki

muğlak guumlccedillerden birinin bir daimonrsquoun varlığından soumlz edilmektedir Bu guumlccedil

Erosrsquotur

131 Oudemans 1987 s 136

177

Birinci koro şarkısındaki hakim insan tasviri burada bir kere daha tersine doumlner

Eros birinci koro şarkısındaki ldquoguumlccedilluuml insanrdquoın yerine geccediler yani bu kez hayvanlar

ve insanlar uumlzerinde karada ve denizlerde oumlluumlmluuml oumlluumlmsuumlz tuumlm varlıklar uumlzerinde

huumlkuumlm suumlren guumlccedil Erosrsquoun guumlcuumlduumlr İkinci koro şarkısında Erosrsquoun insanı yanıltıcı

youmlnuumlne vurgu yapılmıştı Bu kez onun tuumlm evreni etkileyebilen yıkıcı guumlcuumlnden

bahsedilir

Her şeyden oumlnce Erosu erotik sevgi anlamının yanı sıra ccedilok daha temel bir kudret olarak birinin uumllkesi ve ailesi iccedilin duyduğu sevgiyi de kapsayan bir guumlccedil olarak duumlşuumlnduumlğuumlmuumlzde Erosun etkileşimli doğası daha iyi anlaşılabilir Eros tipik olarak hem duumlzen kurucu hem de duumlzeni tehdit eden bir guumlccediltuumlr132

Yunan tanrılarının birden fazla ismi birden fazla goumlruumlnuumlşuuml olmasının izlerini Erosrsquota

da goumlrebiliriz Uyuyan genccedil bir kızın yanağında ldquokonaklayanrdquo da yıkıcı bir savaşccedilı

olup buumltuumln zenginlikleri talan eden de odur bir gelinin goumlzlerindeki tutku olur ama

akrabalar arasına nifak sokan da insanı ccedilıldırtan da yine onun guumlcuumlduumlr Hem

uumlretmenin bereketin ccediloğalmanın hem de yok etmenin guumlcuumlduumlr

Dikaiocircn adikous (791) oksimoronu [ccedilelişik ifadesi] arzunun etkisi altında doğruyu yanlıştan ayırt edebilmenin muumlmkuumln olmadığını goumlsterir Benzer bir belirsizlik bilgi kategorisindeki Erosrsquoun ccedilevresinde de bulunur Eros bir taraftan kendini goumlruumlnuumlr kılar (έναργής [enargecircs] -795) diğer taraftan insan aklında ccedilılgınlığa (μέμηνεν [memecircnen] ndash 790) neden olur (792) Buradan ccedilıkacak sonuccedil şu olmalı Eros birleşme ve ayrılma arasındaki bir gerilim olarak vardır onun guumlcuuml oumlyle bir guumlccediltuumlr ki hem duumlzen hem de duumlzensizliği aynı anda gerccedilekleştirir Bu tam da bu yuumlzden iccedilten iccedile ccedilatışmalı ve kontroluuml muumlmkuumln olmayan evrenin vazgeccedililmez bir parccedilasını oluşturur133

Erosu ihmal etmek deliliktir ama onun guumlcuuml oumlnuumlnde boyun eğmek ona tapmak da

insanı deliliğe suumlruumlkleyebilecektir Bu konuda daha oumlnce Hippolytos oumlrneğini

vermiştik Hippolytos Artemisrsquoe tapıyor bakire kalmayı arzuluyor fakat bu

eylemiyle Aphroditersquoyi ve Erosrsquou ihmal ediyordu Birbirleriyle ccedilelişen iki tanrının

yol accediltığı muğlacirck pozisyonu bir dereceye kadar anlayabiliyoruz Ama aynı tanrının

birbiriyle ccedilelişik goumlruumlnen davranışlarını kavramakta zorlanıyoruz Eros diğer buumltuumln

132 Oudemans 1987 s 141 133 Goheen R H The Imagery of Sophoclesrsquo Antigone Princeton 1951 s 136 Aktaran Oudemans 1987 s 143

178

Yunan tanrıları gibi hem ona saygı duymamızı hem de ona karşı belirli bir mesafede

kalmamızı gerektiren bir tanrıdır Buumltuumln Yunan tanrıları gibi hem yararlı ve hem de

tehlikelidir Bu kadar muğlacirck değişkenlerin iccedilinde insanın yolunu kaybetmemesi

neredeyse imkansızdır

Antigonenin Erosla ilgili olarak bulunduğu trajik pozisyon iki aşamalıdır Bir

taraftan cinsel yanı olmayan bir Eros tarafından yani oumlluuml akrabanın sevgisi ve oumlluuml

sevgisi tarafından ele geccedilirilmiştir Antigone hem ensestin hem de nekros-philiarsquonın

kıyısında gezinmektedir Diğer taraftan tam da bu arzuları yuumlzuumlnden cinsel anlamıyla

Erosu ihmal etmektedir Ccediluumlnkuuml imkacircnsıza acircşık olan Antigone kendi dişil uumlreme

ergonunu ve Labdakos soyunun devamı gibi ailevi sorumluluğunu ihmal etmek

zorundadır Diğer taraftan Kreon da Erosrsquoun cinsel youmlnuumlnuuml reddetmiştir O da

Antigone gibi kendi ailesinin uumlremesini ve ccediloğalmasını yadsımış oğlu Haimonrsquoa

engel olmuş aynı zamanda onunla ccedilatışmaya da girmiştir134 Levi-Straussrsquoun ikili

karşıtlıklar tablosunda135 da accedilıkccedila goumlruumllebileceği uumlzere buumltuumln Thebai uumlccedillemesi (ve

mitolojisi) philia [sevgi] ve ekhtrosrsquoun [nefret] fizyon ile fuumlzyonrsquoun ayrılma ve

birleşmenin suumlrekli tekrar ettiği bir doumlnguuml biccedilimindedir Hem sevgide hem de

nefrette sınır aşımı soumlz konusudur Ve bu sınır aşımlarının tuumlmuuml de kandaşlar

[xunaimon] arasında meydana gelmektedir Erosrsquoun aynı kana sahip insanlar

arasındaki konumu ccedilok daha tehlikeli olmaktadır Erosrsquoun varlığı bir taraftan enseste

kadar uzanabilmekte diğer taraftan yokluğu da kardeşlerin birbirini oumllduumlrmesine ya

da baba ile oğlun birbirine duumlşmesine neden olabilmektedir

3234 Doumlrduumlncuuml Koro Şarkısı [944 - 976]

[944] Buumltuumln guumlzelliğiyle Danae de boumlyle Katlanmış [945] Guumln ışığını demir

duvarlarla değişmeye Ve bu lahit gibi gizli Demirden odada hapsedilmişti Ah

ccedilocuk ccedilocuk [950] Soylu bir ailedendi o da senin gibi Ve karnında taşıyordu

Zeusrsquoun altın olup da damlayan spermini Fakat kaderin guumlcuuml dehşet bir guumlccediltuumlr

134 Bkz Oudemans 1987 s 144 135 Bkz Levi-Straussrsquoun Thebai Miti İkili Karşıtlıklar Tablosu Ek 1

179

[moiridia tis dunasis deina]136 Ne mal-muumllk zenginlik ne Ares ne kent duvarları

Ne de denizde dalgaların inlettiği kara gemiler Koruyamaz insanı kaderin elinden

[955] Ve Dryasrsquoın gem vurulup ehlileştirilmiş Oumlfkesine hızlı azgın oğlu

Hedonrsquoların kralı [Lykurgos] Alay edince Dionysos diniyle Bağlayıp elini kolunu

tanrı Kayalık bir mağaraya kapattı Deliliğinin taşkınlığı yavaş yavaş azaldı [960]

O zaman farkına vardı tanıdı Ccedilılgın alaylarla saldırdığı tanrının Kim olduğunu

anladı [Dionysos tarafından] ele geccedilirilmiş kadınları [entheous gunaikas] [965]

Bastırmak meşaleleri soumlnduumlrmek istemiş Ve fluumlt ccedilalan Musarsquoların oumlfkesini

uyandırmıştı [966]

Kara Kayalarrsquoın bir yanında Boğaziccedili kıyıları Diğer yanında Trakyarsquonın

Salmidessusrsquou [970] Orada yakınlarda Tanrı Aresrsquoin Tapınağı Oradan goumlrduuml

Tanrı uğursuz yarayı Phineusrsquoun iki oğlunun goumlzlerinde [975] Vahşi karısının

[Eidothea] kanlı elleri Ve hanccediler değil bir mekiğin ucuyla accediltığı yarayı [977] İki

ccedilocuğun intikam arzusuyla bakan Goumlz bebeklerine karanlık ccediloumlkmuumlştuuml Zavallılar

acıyla kıvranıyorlardı [980] Korkunccedil kaderlerine ağlıyorlardı Mutsuz bir evlilik

yapan anadan [Kleopatra] doğmuşlardı Ki anaları Erektheusrsquoun soyundan

geliyordu Babası Boreasrsquoın uzak mağaralarında Ve ruumlzgarları iccedilinde buumlyuumlmuumlştuuml

[985] Kısraklardan geri kalmazdı tepelere tırmanmada Bir tanrı ccedilocuğuydu fakat

O da yaşlı Moirarsquoların elinden Kurtulamadı ccedilocuğum

32341 Doumlrduumlncuuml Koro Şarkısı Accedilıklaması

Doumlrduumlncuuml koro şarkısında uumlccedil farklı mitolojik karakterin hikacircyesi anlatılmaktadır

Danae Lykurgos ve dolaylı olarak da Kleopatra Uumlccedil hikacircyenin de ortak bir noktası

olup olmadığı oldukccedila tartışmalıdır Kitto ortak temanın ldquokaranlıkrdquo olduğunu

ldquozuluumlmrdquo ve zulme karşılık olarak gelen ldquointikamrdquoın bunlara eklenebileceğini

belirtir137 Richard Jebb ise ortaklığı Antigone ile olan ilişki uumlzerinden kurmaya

136 Aslında bu satırlar ldquoMoirarsquoların belirlediği herhangi bir şeyde deina [dehset] vardırrdquo anlamında da okunabilir 137 Kitto H D F Grek Tragedy A Literary Study Routledge London New York Third edition 1961 s 165

180

ccedilalışır Ona goumlre ldquosoylulukrdquo ve ldquozalimce hapsedilmerdquo temaları hikacircyeleri

Antigonersquoye bağlamaktadır Bunların dışında Jebb koronun ldquotarafsızrdquo olduğunu

iddia etmektedir138 Aslında hikacircyelerin hem ortak oumlzelliklerinin olduğu hem farklı

temaları da ifade ettiği ve hem de sadece Antigonersquoye değil Kreonrsquoa da atıfta

bulunduğu soumlylenebilir Oumlrneğin Segal Antigone ccedilevirisinde yaptığı satır

accedilıklamalarında hikacircyelerin bir yandan Antigonersquoyi teselli edecek nitelikte olduğunu

diğer taraftan da Kreonrsquola ilişkilendirilebileceklerini belirtir139 Kitto da hikacircyelerde

accedilıkccedila Kreonrsquodan bahsedilmediğini ancak belirgin goumlndermeler bulunduğunu

duumlşuumlnmektedir140

İlk hikacircye Danaersquonin tıpkı Antigone gibi ldquokapatılmasırdquoyla ilgilidir (Hikacircyelerin

tuumlmuumlnde bir ldquokapatılmardquo temasının olduğu goumlruumllebilir) Danaersquonin babası Argos

kralı Akrisios kızından doğacak bir ccedilocuğun kendisini oumllduumlreceği kehanetini alınca

onu duvarları tunccediltan bir zindana kapatır Fakat Zeus damlaları altından bir yağmura

doumlnuumlşerek kızın kapatıldığı yere girer ve onu hamile bırakır141 Koro şarkısının ikinci

hikacircyesi ise daha ccedilok Euripidesrsquoin Bakkhalar oyununun konusunu ccedilağrıştırır

Bakkhalarrsquoın Pentheusrsquou gibi burada anlatılan Lykurgos da Dionysos dinine karşı

eylemlerde bulunmuş ve sonunda tanrı tarafından cezalandırılmış birisidir Aslında

Homerosrsquota anlatılan Lykurgos hikacircyesi biraz farklıdır Homerosrsquotaki ilgili kısımda

Lykurgos Nysa Dağırsquondan inmekte olan Dionysos eşlikccedilisi kadınları kovalamış

yakaladıklarını da doumlvmuumlştuumlr Dionysos bunun uumlzerine korkarak kaccedilmış ama olan

bitenden haberdar olan Zeus Lykurgosrsquoa kızarak onu koumlr etmiştir142 Sofokles ise bu

hikacircyeyi Antigonersquonin durumunu anıştıracak şekilde değiştirerek anlatır Lykurgos

zincire vurulur ve Antigone gibi kayalık bir mağaraya kapatılır Ama kapatılmanın

ardından ldquoaklı başına gelirrdquo Dionysosrsquoun tanrılığını ve guumlcuumlnuuml tanır

Koro şarkısındaki sonuncu hikacircye Kleopatra hikacircyesidir Kleopatra Boreasrsquoın kızıdır

ve Phineusrsquola evlenir İki ccedilocuğu olur Bir suumlre sonra Phineus Kadmosrsquoun kız

138 Jebb 1891 s 169 139 Sophocles 2003 s 156 140 Kitto 1961 s 165 141 Bkz Erhat Azra Mitoloji Soumlzluumlğuuml İş Bankası Yayınları Altıncı Basım 1996 s 28-9 142 Homeros İlyada Ccedilev Azra Erhat A Kadir Can Yayınları 18Basım 2004 VI 130-140

181

kardeşi Eidothea ile evlenir ve Kleopatrarsquoyı hapseder Eidothea da Kleopatrarsquodan

olma iki ccedilocuğun goumlzlerini koumlr ederek annelerinin yanına goumlnderir143

Uumlccedil hikacircyenin birbiriyle olan ortaklığı ayırıcı kozmoloji accedilısından belirsizleşir

Oumlzellikle adalet-adaletsizlik ikiliğiyle baktığımızda Danae ile Kleopatra ve

ccedilocuklarının masum olmalarına rağmen hapsedildikleri diğer taraftan Lykurgosrsquoun

ise bir succedillu olduğu goumlze ccedilarpar Dolayısıyla hikacircyeleri bir araya getiren ortak

oumlzelliğin ne olduğu bu ccedilerccedilevede belirsizleşir Oysaki

Buradaki problem oumlncelikli olarak adalet ve adaletsizlik değil kozmolojik sınırların aşılması meselesidir Bu sınır ihlallerinin ihlalciyi yuumlceltmesi ya da aşağı bir konuma duumlşuumlrmesi ccedilok oumlnemli değildir Buumltuumln bu hikacircyelerde [kategorilerin] karmaşa[sı] ve sınır aşımı zirvededir adalet ve adaletsizlik ise ikinci plandadır 144

Oudemans uumlccedil hikacircyeyi kendi arasında birleştiren motifin sınır aşımı olduğunu

soumlylemektedir Ona goumlre hikacircyelerin tuumlmuumlnde insanın doğayla olan ilişkisinde bir

sınır aşımı ve tecavuumlz goumlze ccedilarpmaktadır145 Bu tuumlr sınır aşımları Yunan

mitolojisinde oldukccedila sık karşılaşılan motiflerdendir Danaersquonin durumunda bu ccedilok

accedilık bir şekilde goumlruumllebilmektedir Oumlncelikle onun ldquokadınsı doğasırdquona onun dişil

ergonuna muumldahale soumlz konusudur Onun doğurma guumlcuumlne başka bir deyişle

doğanın uumlreme guumlcuumlne karşı ccedilıkılır Tam da bu noktada soumlylendeki yağmur motifi

oldukccedila manidardır Zeus bir yağmur damlası şeklinde Danaersquoyi doumlller Yani doğası

bir başka deyişle ccedilocuk doğurma guumlcuuml engellenen Danae yine bir doğa olayı ndash

yağmur- ile kendi ndashengellenen- doğasına kavuşur Mit doğanın karşı konulamaz

guumlcuumlnuuml oumlnuumlne geccedililemezliğini goumlstermektedir Koro şarkısı ldquokaderden

kaccedilılamayacağırdquonın Moiraların bu accedilıdan ldquodehşetrdquo verdiğinin altını ccedilizer Ancak

diğer taraftan Danaersquonin ldquokendi doğasınardquo kavuşması hamile bırakılışı da başka bir

sınır ihlalidir İnsan ve tanrı oumlluumlmluuml ve oumlluumlmsuumlz kategorileri birbirine girmiştir

Danae tam olarak muğlacirck bir konumda kalır Daha doğrusu Danaersquonin marjinal

konumu sınırdaki pozisyonu daha da guumlccedillenir

143 Jebb 1891 s 173 144 Oudemans 1987 s 147 145 Oudemans agy

182

Toplumun sınırında marjininde yer alanların başında kralların geldiğini daha oumlnce

tartışmıştık Koro şarkısının ikinci hikacircyesi Lykurgos bu tartışmamıza uygun bir

oumlrnektir Koro şarkısının anlattığı Lykurgos mitolojisinde Dionysos Lykurgosrsquoa

ccedilılgınlık verir (manias deinon) Lykurgos bu ccedilılgınlığı esnasında kendi oğlunu

oumllduumlruumlr Dionysos onu ndashtıpkı Antigonersquonin kapatıldığı yer gibi- kayalık (petrocircdei) bir

mağaraya hapsedince aklı başına gelir

ldquoKayalık mağara hapishanerdquo motifi oldukccedila dikkat ccedilekicidir Konumu itibariyle

kent dışında kuumlltuumlr ldquodışrdquoındadır doğaya aittir ama diğer taraftan kuumlltuumlruumln varlığına

ilişkin oumlnemi buumlyuumlktuumlr Derridarsquonın deyişiyle ldquoduumlşuumlnuumllmemiş olanın ya da

dışlanmışın aşkın olanın ya da bastırılmışın mağarasırdquo olan bu yer ldquoait olmadığı

şeyin temelini oluştururrdquo146 Birinci koro şarkısında doğanın kudreti kuumlltuumlr

oluşturucu bir guumlccedil olarak kullanılıyordu Ama buna rağmen insanın technesiyle

ldquoboyunduruk altınardquo alınıyor doğanın bu tehlikeli guumlcuumlnuumln ldquokuumlltuumlrerdquo tecavuumlz etmesi

oumlnlenmeye ccedilalışılıyor suumlrekli olarak dışarıda tutuluyordu Boumlylece bu guumlcuumln ikili

youmlnuuml olduğu ortadaydı ve bu oumlzelliği insanı da muğlacircklığa suumlruumlkluumlyordu Oresteiarsquoda

doğaya ait korkutucu bir guumlccedil olarak tanımlanan Erinyler uumlccedillemenin sonunda tam da

bu şekilde Atina hukukunun temeline yerleştirilmiştir Erinylerin kent dışına atılan

succedillunun vicdanının ya da katilin peşine duumlşmuumlş kanlılarının mitolojideki iz duumlşuumlmuuml

olduğu soumlylenir Bunlara katilin suumlrguumln ve kaccedilış boyunca maruz kaldığı doğanın

şiddetini de eklemek gerek Ccediluumlnkuuml ccediloğunlukla kentten suumlruumllen succedilluların vahşi

hayatta fazla yaşayamadıkları ccediloğunlukla ccedilıldırarak veya accedillıktan oumllduumlkleri

bilinmektedir147 Oresteiarsquoda intikam vazifeleri Athena tarafından ellerinden alınmış

gibi goumlruumlnen Erinyler tam tersine Atina hukuku iccedilinde ccedilok daha yuumlksek bir mevkie

yuumlkselirler Hukukun soyut guumlcuumlnuumln iccediline yerleşirler onun yaptırım guumlcuumlnuumln bir

parccedilası olurlar yasaların korkutuculuğunun temelini oluştururlar Başka bir deyişle

yasaların soyut guumlcuumlnuumln bizatihi kendisi olurlar Ama diğer taraftan onlar kente

kuumlltuumlre ait değillerdir (oumlyle ki Oluumlmposrsquolular da onlardan nefret etmektedir) vahşi

146 Derrida Jacques Glas tr John P Leavey Richard Rand University of Nebraska Press Lincoln and London 1986 s 166 147 Bkz Aeschylus 1926 sat 244-266 s 297 Thomson Georges Tarih Oumlncesi Ege Eski Yunan Toplumu Uumlstuumlne İncelemeler Ccedilev Celal Uumlster 2 Cilt Payel Yayınevi İstanbul 1995 cilt 1 s 152

183

doğanın unsurlarıdırlar ve gerccedilek işlevlerini (hem yeni hem de eski) goumlrebilmeleri

iccedilin oumlyle kalmak zorundadırlar Dışarıdadırlar ama iccedileriyi varederler

Benzer bir şekilde ldquokayalık hapishanerdquo sayesinde şiddetin uygulanması doğaya

bırakılmaktadır Boumlylece şiddetin yeni şiddetler doğurma riskinden kurtulmuş olunur

Diğer taraftan burada ldquoboyun eğdirmerdquo (zeuchthecirc - 955) ifadesi birinci koro

şarkısındakini (zugoocirc - 351) ccedilağrıştıracak şekilde kullanılmıştır Birinci koro

şarkısında insan doğaya (toprağa ve yaban hayvanlara) boyun eğdirirken burada bir

tanrı tarafından ona (Lykurgosrsquoa) gem vurulmuştur Lykurgosrsquoun zincirlenerek Tanrı

tarafından kapatılmasının nedeni de onun yani Lykurgosrsquoun ldquodoğanın kuumlltuumlre

muumldahalesirdquoni şiddetle engelleme isteği yuumlzuumlndendir Lykurgos ldquoTanrının

hacirckimiyetine girmiş kadınlarırdquo [entheous gunaikas - 965] bastırmaya kalkınca beşeri

sınırları aşarak tanrısal kudretin şiddetine temas (psauocircn -961) etmiştir Buradaki

psauocircn soumlzcuumlğuuml kutsal olan bir şeye dokunulması yasaklanmış olan bir şeye

dokunmayı ima etmektedir

Koro şarkısındaki uumlccediluumlncuuml hikacircyenin de doğa ve kuumlltuumlruumln birbirine karışmasını ifade

ettiği ccedilok accedilık bir şekilde goumlruumllebilir

Diğerleri gibi Kleopatra da tanrısal olanla insandan aşağı olanı [subhuman] buumlnyesinde bir araya getirir Kleopatra Atina medeniyetinden ccedilok uzakta (983) doğal bir mağarada yetişmiştir Babası Boreas [Poyraz] bir tanrıdır ama aynı zamanda bir doğa olayıdır Ruumlzgacircrlardan biridir Kleopatra tanrıların ccedilocuğudur (theocircn pais - 986) ve bir kısrağa benzer (hamippos - 985) Tıpkı Danaenin tabiat ile tanrılar arasında Lykurgosun da krallık ile bir hayvan arasındaki pozisyonu gibi Kleopatranın marjinalliği de belayı davet eder Oğulları koumlr edilmiştir ve yine Trakyada Salmuumldessus ve Kara Kayaların kıyısında olması hiccedil de tesaduumlf değildir Salmuumldessus sığ suları yuumlzuumlnden gemilerin karaya oturduğu ve yerli halkın gemileri kanlı bir şekilde yağmaladıkları bir yer olarak nam salmıştır (Kamerbeek A 169) Yabanıl [wild] tanrı Aresin bu topraklarla ilişkisinin olması tesaduumlf değildir (Coleman RCA 21) Trakyanın yabanlığı Kleopatranın ccedilocuklarının vahşi (agrias - 973) uumlvey anasında kendini goumlsterir148

Oudemans Kleopatrarsquonın marjinalliği ile diğer iki mitolojik figuumlr arasında benzerlik

bulmaktadır Charles Segal de Kleopatrarsquonın muğlacirck pozisyonunu benzer bir şekilde

148 Oudemans 1987 s 148

184

accedilıklamaya ccedilalışır149 Segal ldquomağarardquo motifinin Kleopatra hikacircyesinde tanrısallık ile

yabanıllık arasında bir pozisyonda karşımıza ccedilıktığını ima eder Bir yandan

Kleopatrarsquonın doğup buumlyuumlduumlğuuml mağaralar vahşiliğe ve yaban hayata dair vurgular

taşırken (oumlrneğin Kleopatrarsquonın yaban atlarına benzetilmesi bazı versiyonlarda

bizatihi bir at olarak tasvir edilmesi gibi) diğer yandan ailevi koumlklerinin tanrılara

dayanmasıyla yan yana resmedilir Segal Kleopatrarsquonın babasının ldquodoğanın

şiddetininrdquo semboluuml olduğunu belirtir150 Poyraz yani Boreas kuzey ruumlzgacircrları

arasında yıkıcı etkilere sahiptir Hesiodosrsquoun ldquoazgın esişlirdquo diye tanımladığı151

Boreas ldquokara bulutlarla goumlkten sağanak sağanak kopan ve engin dalgalarla denizi

allak bullak eden azgın bir yel buz gibi esen bir kasırgardquodır152 Yunan mitolojisine

goumlre Boreas Trakyarsquoda oturmaktadır Tıpkı Zeusrsquoun Danae ile birleşmesi gibi

Boreas da Kleopatrarsquonın annesi Oreithyiarsquoyı zorla kaccedilırır ldquoYaban ve azgınrdquo

Boreasrsquoın tersine Oreithyia Atina medeniyetinin kurucusunun ndashErekhteusrsquoun-

kızıdır Kısacası Danae hikacircyesinde goumlrduumlğuumlmuumlz durum tabiat ile medeniyetin

birbirine karışması burada da işlenmektedir

Kategorilerin birbirine karışması temasının yanında koro şarkısının ikinci vurgusu

insanın kader karşısındaki ccedilaresiz konumudur Birinci koro şarkısında goumlrduumlğuumlmuumlz

insanın medeniyet kurma guumlcuuml ve doğa karşısındaki uumlstuumlnluumlğuumlne onun deinon

soumlzcuumlğuumlyle anlatılan guumlcuumlne karşılık olarak yeni bir deinon daha ortaya ccedilıkar Kader

moiridia tis dunasis deina Koro şarkısı ldquokaderin guumlcuumlrdquonuuml ldquodehşetrdquo olarak tanımlar

Başka bir deyişle bu dizeler Moiralarrsquoın belirlediği her şeyin potansiyel olarak deina

[dehşet] iccedilerdiğini ima etmektedir ldquoNe mal-muumllk zenginlik ne Ares ne kent

duvarları Ne de denizde dalgaların inlettiği kara gemiler Koruyamaz insanı

kaderin elindenrdquo [953-955] Bu soumlzler neredeyse oyunun ana fikrini oumlzetler gibidir

Birinci koro şarkısında oumlvuumllen insan technesinin ldquosınırlarırdquo burada bir kere daha

vurgulanır

149 Segal Charles Tragedy and Civilization An Interpretation of Sophocles Norman University of Oklahoma Press 1999 s 182 150 Segal 1999 s182 151 Hesiod Tanrıların Doğuşu (Theogonia) sat 378 152 Erhat 1996 s 75

185

3235 Parodos ve Beşinci Koro Şarkısı

32351 Parodos [100 - 155]

[100] Guumlneşin okları yedi kapılı Thebairsquonin şimdiye kadar goumlrduumlğuuml en guumlzel ışığını

veriyor Nihayet parladın ey guumlneş goumlzuuml altın guumlnuumln Dirke sularının uumlzerine

yuumlruumlduumln [105] Ve ak kalkanlı Argos ordusunu [ışınlarının] keskin ucuyla huzursuz

edip kaccedilırdın onları gerisin geri [110] Poluumlneikes kışkırttı toprağımıza karşı bu

orduyu Ccedilığlık atan ak kanatlı bir kartal gibi [115] ağır silahları ve at yeleli

miğferleriyle topraklarımızın uumlzerinde uccediltu [117] Evlerimizin uumlstuumlne gelince

durakladı Kana susamış mızrağıyla yedi kapımızın etrafında ağzını accediltı Fakat [120]

koca ağzını kanımızla dolduramadan ve Hephaistosrsquoun ateşi kulelerimizin başını

kaplamadan kaccediltı [125] Kartalın ardından savaşın guumlruumlltuumlsuuml oumlyle şiddetli oldu ki

Thebai ejderinin rakibi iccedilin kazanmak artık ccedilok zordu [127] Ccediluumlnkuuml Zeus oumlvuumlngen

dilden nefret eder Ve onları altın zırhlarını gururla şıkırdata şıkırdata taşkın bir

nehir gibi ilerlerken goumlruumlnce [130] surlarımıza ccedilıkıp da zafer naraları atmaya

başlayan adamı savurduğu ateşle vurdu [134] Adam sendeleyip toprağa duumlştuuml buumlyuumlk

bir guumlruumlltuumlyle [135] daha demin elinde meşalesi kudurmuş gibi cuumlretle bize oumlfkesini

haykırıyordu Ama umduğunu bulamadı işte ve oumltekilere de [140] en guumlccedilluuml

muumlttefikimiz Ares kendi kaderlerini dağıttı [141] Yedi komutan yedi kapıda yedi

duumlşmanla kapıştı Her biri tunccedil zırhlarını bozgun veren Zeusrsquoa armağan diye sundu

Sadece aynı ana-babadan olma iki kişi [145] kargılarını fırlattılar birbirlerine

Kargıların ikisi de zafer kazandı ve iki kardeş paylaştı ortak bir oumlluumlmuuml [148] Fakat

şeref veren Nike [Zafer tanrı] mutluluk iccedilinde guumlluumlmseyerek bir şarın uumlstuumlnde

Thebairsquoye geldi [150] Haydi geccedilen savaşları unutalım artık Geceler boyu şarkılarla

danslarla tanrıların tapınaklarını ziyaret edelim Ve belki danslarıyla Thebairsquonin

toprağını sarsan Bakkhos da bizi youmlnetir[155] Bakın Uumllkenin yeni kralı

Menoikeusoğlu Kreon buraya geliyor Tanrıların bize yolladığı yeni şartlar sebebiyle

yeni huumlkuumlmdarımız Kreon Yaşlılar meclisini bir emirle burada toplanmaya [160]

onu hangi sebep sevk etti acaba

186

32352 Beşinci Koro Şarkısı [1115 - 1152]

[1115] Kadmos kızının [Semele] gururu yıldırımlar saccedilan Zeusrsquoun ccedilocuğu ey ismi

ccedilok Dionysos Uumlnluuml İtalyarsquoyı sen korursun [1120] herkesin malı Eleusisrsquoin

vadilerinde huumlkuumlm suumlrersin Ey Bakkhos Bakkhaların yurdu Thebairsquonin yerlisi153 O

Thebai ki Ejderharsquonın dişlerinin goumlmuumllduumlğuuml topraklarından [1125] İsmenos ccedilayı

akar [1126] Meşalelerin dumanlı ışıltıları ikiz tepenin uumlzerinde goumlruumlr seni Orada

Korikarsquolı nymphalar senin varlığınla kendinden geccedilmiş halde etrafını sarar [1130]

Kastalyarsquonın pınarı da goumlruumlr seni Nysa tepelerinin sarmaşıklı bayırlarından

asmalarla dolu yeşil sahiline goumlnderirsin ve senin kutsal soumlzlerinin ccedilığlıkları eşlik

ederken onlara [1135] Thebairsquonin sokaklarında onları goumlzetlersin [1137] Yıldırımla

yanan ananın kenti Thebairsquoyi sen buumltuumln şehirlerden daha ccedilok tutarsın [1140] şimdi

buumltuumln şehir şiddetli bir hastalığa tutuldu [pandamos polis epi nosou] Yalvarıyoruz

Gel Arındırıcı ayaklarınla [katharsiocirci podi] Parnassusrsquoun sırtlarından gel [1145]

Koumlrfezin inleyen sularının uumlzerinden gel [1146] Ey ateş nefesli yıldızlar korosunun

lideri Ey gece ilahilerinin rehberi Zeusrsquoun ccedilocuğu [1150] Goumlruumln bize Buumltuumln gece

dans edip kendinden geccedilen kendini sana adamış hizmetccedililerinle [Thuiaisin] birlikte

goumlruumln bize Ortaya ccedilık ey şifa veren İakkhos

32353 Parodos ve Beşinci Koro Şarkısı Accedilıklaması

Parodos ve beşinci koro şarkısını birlikte duumlşuumlnmek gerektiği iccedilin ikisini sona aldık

Bu iki şarkı hem yapısal olarak hem de iccedilerik olarak birbirlerini tamamlamaktadır

Her iki şarkı da iccedilinde bulunulan koumltuuml durumun ifadesinden sonra kurtuluş umudunu

yakarısını dile getirir Her iki yakarı da ndashZeusrsquoa değil- Dionysosrsquoa yapılır

Oumlzellikle Parodos şarkısının ayırıcı kozmolojik bakış accedilısından yanlış okunabileceği

ortadadır ldquoMasum bir kentrdquo ve ona saldıran ldquohainrdquoler ya da ldquokoumltuumlrdquoler ayrımının

153 Jebb bu dizenin İngilizcesini şoumlyle ccedilevirmeyi uygun bulmuştur ldquoO Bacchus denizen of Thebes the mother-city of your Bacchants dweller by the wet stream of Ismenusrdquo Bkz Jebb 1891 s 200-201 Dionysosrsquoun sıfatı olarak kullanılan denizen soumlzcuumlğuuml ldquobir yere dışarıdan gelip yerleşerek vatandaş olmuşrdquo kişler iccedilin kullanılmaktadır Bu da Dionysos iccedilin uygun bir sıfattır ccediluumlnkuuml o hem Theibairsquonin yerlisidir ndashccediluumlnkuuml annesi Semele Theibairsquolidir- hem de kente uzun yıllar sonra ldquodışarıdanrdquo ve bir yabancı olarak gelmiştir

187

yapılması oldukccedila kolaydır İlk bakışta metnin uumlslubunun da okuru bu youmlnde bir

algıya suumlruumlkleyebileceği soumlylenebilir Oumlrneğin Rohdich iki şarkının nihai olarak aile

ve bireyin arzularına karşı polisin isteklerinin galip gelmesi olarak okunması

gerektiğini iddia eder Ona goumlre şarkılarda vurgulanan temel olgu kentin ndashdevletin-

bozulan duumlzeninin yeniden inşasıdır154 Bu iddia belirli bir duumlzeni ve bu duumlzeni

bozan bir guumlcuumln varlığını ima etmektedir Oysaki bu ayrım trajik anlayışımız

bakımından pek doğru goumlruumlnmemektedir

Parodos Poluumlneikesrsquoin Argos ordusuyla birlikte Thebairsquoye saldırışını savaşı ve iki

kardeşin oumlluumlmuumlnuuml anlatır Savaşın ardından gelecek ldquoguumlzel guumlnlerrdquoin umuduyla koro

soumlzlerini suumlrduumlruumlr Oumlncelikle burada Poluumlneikesrsquoin bir ldquohainrdquo olarak anlatılmadığını

soumlylemek gerekiyor Hem saldıran Poluumlneikes ve Argos ordusu hem de savunmadaki

şehir Thebai hayvan motifleriyle anlatılmaktadır Poluumlneikesrsquoin bir kartal olarak

tasvir edildiğini goumlruumlruumlz Poluumlneikes ldquoccedilığlık atan ak kanatlı bir kartalrdquo olarak kentin

uumlzerinde uccedilmaktadır Thebairsquolerin kanını iccedilecek bir vahşi hayvan olarak resmedilen

Poluumlneikesrsquoe karşın Thebai de yenilmesi zor bir ldquoejderhardquoya benzetilir Ejderha

doğrudan doğruya Thebairsquonin kuruluş mitinde yer alan Ejderharsquoya accedilık bir goumlnderme

taşımaktadır Nitekim koro 1125 satırda bu miti hatırlatır Thebai halkı Kadmosrsquoun

oumllduumlrduumlğuuml bir ejderhanın dişlerinin toprağa goumlmuumllmesinden doğmuştur Ama

topraktan doğanlar zırhlar iccedilinde baştan aşağı silahlıdırlar yuumlzlerinde her an

saldırmaya ve oumllduumlrmeye hazır olduklarını belirten bir ifade vardır Kadmos kendini

korumak iccedilin aralarına bir taş atar topraktan doğanlar bir anda birbirlerine girerler

Bu Thebai topraklarında doumlkuumllen ilk ldquokardeşrdquo kanıdır Bu arada mitolojiye goumlre

oumllduumlruumllen ejderha Aresrsquoin oğludur ve bu Kadmos ile Ares arasında uzun yıllar

suumlrecek olan bir husumetin doğmasına neden olacaktır Sonunda tanrılar araya

girecek ve (Ares ile Aphroditersquonin kızı) Harmonia ile Kadmosrsquou evlendireceklerdir

Fakat Harmonia yani Uyum Thebairsquoye beklenen uzlaşıyı getiremeyecektir Tam

154 Rohdich H Antigone - Beitrag zu einer Theorie des sophokleischen Helden Heidelberg 1980 s 46 51 214 Aktaran Oudemans 1987 s 154

188

tersine Kadmosrsquola Harmoniarsquonın duumlğuumlnuumlnde tanrılar tarafından takılan hediyeler

Thebairsquoye bela olacaktır155

Thebai ejderhası imgesi bir yandan kentin kurucu mitine referans verirken diğer

yandan toprağa ve kitonik tanrılara da goumlndermede bulunur Diğer yandan kartal ise

tanrı Zeusrsquoun simgelerinden biridir Zeusrsquoun kartal şekline buumlruumlnduumlğuuml mitolojide

sıklıkla geccedilmektedir Nasıl ki Thebai ejderi toprağa ait bir varlıksa kartal da

goumlkyuumlzuumlne aittir Boumlylece koro şarkısındaki trajik muğlacircklık ortaya ccedilıkmış olur

Bilindiği gibi Antigonersquonin yer ve yer altı tanrılarına (oumlrneğin Hades gibi) Kreonrsquoun

da goumlkyuumlzuuml tanrılarına (Zeusrsquoa) referans vererek konuştuğu uumlzerinde durulur Burada

bir kez daha goumlruumlruumlz ki oyundaki figuumlrlerin temsil ettikleri alanların sınırları

kesinlikten yoksundur Goumlkyuumlzuumlne ve Zeusrsquoa referans verdiği duumlşuumlnuumllen Kreon

toprağa ait ldquoejderhardquo ordusuna liderlik yapmaktadır Bu durum oldukccedila ironiktir

ccediluumlnkuuml Kreon ldquohayatın kitonik youmlnuumlnuuml goumlrmezden gelmektedirrdquo156

Benzeri ironik durumlar Thebai mitinde oldukccedila fazladır Bunun birccedilok yansımasını

koro şarkısında goumlruumlruumlz

İokasteyle ilgili olarak 53 satırda soumlylendiği gibi Ana ve eş iki isim bir yerde - İokaste anne ve eş fonksiyonlarını kaynaştırmıştı Daha oumlncesinde Oidipus babasını oumllduumlrmuumlştuuml - ailenin birliğini koruması gerektiği yerde bir ayrıştırma Bu ayrıştırma ve kaynaştırmanın bulaşıcı oyunu kardeşler arasındaki muumlcadelede de devam eder Bir olmaları gerekirken aralarındaki anlaşmazlık (neikeon ex amphilogon - 111 Poluumlneikesin ismiyle yapılan kelime oyununa dikkat ediniz) yuumlzuumlnden ikidirler İroni iki kardeşin gerccedilekten iki olamamasıdır Mızraklarını birbirlerine fırlattıklarında aynı anda onları kendilerine de fırlatmış olurlar Aynı şekilde bir başka ironi de onların ikiliğinin sonucunun birlik olmasıdır Onlar ortak bir oumlluumlmuuml paylaşırlar (147) Buna rağmen ironi oyunu sona ermez Poluumlneikes ve Eteokles ortak bir oumlluumlmuuml paylaşsa da cesetlerine farklı şekillerde muamele edilir157

Oudemansrsquoın da oumlrneklediği gibi fuumlzyon ve fizyon yani ayrıştırma ve kaynaştırma

motifi Thebai mitinin neredeyse her aşamasında goumlruumllebilir Yapısal antropolojinin

oumlnemli isimlerinden Levi-Strauss Mythologiques adlı doumlrt ciltlik ccedilalışmasında

155 Teibai soumlylenindeki uyum arayışlarıyla ilgili bkz Arıcı Oğuz ldquoAntik Yunan Tragedyasında Oumllccediluumlluumlluumlk (Socircphrosucircnecirc) ve Uyum (Harmoniacutea) Duumlşuumlncesirdquo Yayınlanmamış Yuumlksek Lisans Tezi İstanbul Uumlniversitesi Sosyal Bilimler Enstituumlsuuml İstanbul 2005 s91-113 156 Segal 1999 s 195 157 Oudemans 1987 s 157

189

Yunan mitolojilerinin ldquoikili karşıtlıklarrdquo158 şeklinde bir yapı sergilediklerini ortaya

koymuştur Bu karşıtlıklar Oudemansrsquoın fuumlzyon ve fizyon dediği olgulara

benzemektedir Levi-Strauss Thebai soumlylenine ilişkin olarak yaptığı ccediloumlzuumlmlemede

soumlylenin belli başlı motiflerini ortak oumlzellikleri goumlz oumlnuumlne alarak aynı suumltuna

yerleştirmiş ve bu şekilde soumlyleni doumlrt farklı suumltun oluşturacak şekilde oumlzetlemiştir

Ona goumlre Thebai mitinin yapısında doumlrt farklı oumlğe ikili karşıtlıklar şeklinde simetrik

bir yapı oluşturmaktadır ldquoAkrabalık bağının fazla oumlnemsenmesirdquo ile ldquofazla

azımsanmasırdquo motifleri birinci karşıtlığı oluştururken ldquoinsanın koumlklerinin topraktan

geldiğirdquo ile ldquobu olgunun reddedilmesirdquo motifleri de ikinci karşıtlığı

oluşturmaktadır159

Levi-Straussrsquoun Thebai miti ccediloumlzuumlmleme tablosunun birinci suumltununda ldquoakrabalığın

gereğinden değerli sayılmasırdquonın oumlrnekleri bulunmaktadır Buna goumlre Kadmos kız

kardeşi Europarsquonın kaccedilırılması uumlzerine fazla bir tepki vermiş onu yıllarca aramıştır

Bu arayış Kadmosrsquoun kız kardeşine olan aşırı sevginin bir goumlstergesidir Aynı

şekilde ndashbilinccedilsizce de olsa- Oidipusrsquoun annesi İokastersquoyle yatması ve Antigonersquonin

Polyneikesrsquoin goumlmuumllmesi iccedilin kendi hayatını feda etmesi ldquoaşırı sevgininrdquo oumlrnekleri

olarak sunulmaktadır

İkinci suumltun bu accedilıdan birinciye zıtlık oluşturmaktadır Bu suumltunun teması ise

ldquoakrabalığın gereğinden değersiz sayılmasırdquodır Burada Spartoilerin birbirini

oumllduumlrmeleri Oidipuslsquoun babasını oumllduumlrmesi ile Eteokles ve Polyneikes kardeşlerin

birbirlerini katletmesi oumlrnek olarak sunulur

Levi-Straussrsquoun ccediloumlzuumlmlemesi bize Thebai mitinin Oudemansrsquoın terimleriyle

konuşursak fuumlzyon ve fizyon arasında gidip geldiğini bir başka accedilıdan

goumlstermektedir

Toplum cinselliği ve kan doumlkmeyi belirli kurallara bağlamak sınırlandırmak

istemektedir Buradaki amaccedil doğanın kuumlltuumlre muumldahalesini muumlmkuumln oldukccedila

engelleyebilmektir Thebai mitiyle ortaya ccedilıkan sorunlardan biri budur Kuumlltuumlr

158 Bkz Ek 1 Levi-Straussrsquoun Theibai Miti İkili Karşıtlıklar Tablosu 159 Leach Edmund Levi-Strauss Ccedilev Ayla Ortaccedil İstanbul Afa Yayınları 1985 s 68

190

nerede biter doğa nerede başlar Bu ikisinin birbirinden ayrı tutulabilmesi ne derece

muumlmkuumlnduumlr Ya da birbirlerinden ayrılabilmeleri olanaklı mıdır

Levi-Straussrsquoun uumlccediluumlncuuml ve doumlrduumlncuuml suumltunları bu soruları daha belirgin bir şekilde

ortaya ccedilıkarır Bu suumltunlarda ldquoinsanın koumlklerinin toprakta olmasının yadsınmasırdquo ile

aksine olarak bu duumlşuumlncenin ldquopekiştirilmesirdquo bir zıtlık oluşturmaktadır

Uumlccediluumlncuuml suumltundaki ortak oumlğe acayip canavarların insan tarafından yok edilmesidir buna karşılık doumlrduumlncuuml suumltunda kendileri de bir oumllccediluumlde acayip yaratıklar olan insanlar yer almaktadır160

Yukarıda daha oumlnce değindiğimiz gibi insanın yaratılış efsanelerinden biri onun

topraktan (Spartoiler gibi) bir bitki gibi ccedilıktığına ilişkindir Uumlccediluumlncuuml suumltundaki

canavarlar (Sphenks ve Areslsquoin Ejderhası) toprağa ait oumlğelerdir ve bu ldquotoprağa aitrdquo

kitonik varlıkların insanlar tarafından (Kadmos ve Oidipus) oumllduumlruumllmesi Levi-

Strauss tarafından ldquoinsanın kendi koumlkeninin toprakta olduğunu yadsımasırdquo olarak

yorumlanır Buna karşın soumlylendeki oumlnemli kişilerin isim ve lakapları (topal solak

şiş ayak) ise insanın topraktan doğduğunun bir goumlstergesidir Levi-Strauss

Frazerrsquodan yaptığı bir alıntıyla bu durumu şoumlyle accedilıklar

Mitolojide Topraklsquotan doğan insanların evrensel bir oumlzelliği bunların derinliklerden ccedilıktıkları anda yuumlruumlyememeleri ya da beceriksizce yuumlruumlyebilmeleridirrdquo161

Bu accedilıdan ldquotopalrdquo ldquosakarrdquo ve ldquoşiş ayakrdquo gibi isimler bu duumlşuumlnceyi doğrulamaktadır

Kısacası Antik Yunanlsquoda yaygın bir inanış olan ldquoinsanın topraktan olduğu

duumlşuumlncesirdquo soumlylende tartışılmakta ancak tıpkı birinci ve ikinci suumltunlar arasında

olduğu gibi karşıt arguumlmanıyla birlikte sunulmaktadır Tartışılan asıl soru şudur

Başlangıccedilta insan bir ccediliftten mi (bir kadın ve bir erkekten mi) yoksa tekten mi

(topraktan mı) doğmuştur Levi-Straussrsquoun bu gibi iki uccedillu problemler arasında

soumlylenin bir ldquouyumrdquo oumlnerdiğini ndashve uyumun da sonunda geldiğini- iddia etmesinde

Hegelyen bir youmln vardır Bize goumlreyse soumlylen bu tuumlr sorulara cevap bulmanın

olanaksızlığını vurgulamaktadır Uccedillar arasında bir denge noktası bulmak bulunsa

160 Leach 1985 s 69 161 Leach agy

191

bile bu noktada kalabilmek muumlmkuumln goumlruumlnmemektedir İnsan yaşamının bizatihi

kendisinin muğlacircklığından başlayarak doğanın ve kuumlltuumlruumln sınırlarının kesinsizliği

bu imkacircnsızlığın en accedilık goumlstergesidir Eposun epik duumlnyanın sınırları kesin hatlarla

ccedilizilmiş kozmosuna karşın tragedyada tanrılar da ldquomuğlacirckrdquo nitelikleriyle oumln plana

ccedilıkarılırlar

Beşinci koro şarkısında oumln plandaki tanrı Dionysos ve koro onu ısrarla evrensel oumllccedilekte bir şifa veren duumlzen ve uyum getiren olarak goumlruumlr Dionysosun adlarından biri burada merkez konumdadır İakkhos (1153) Bu isimle onun cezalandıran ve ccedilıldırtan niteliğinin yanı sıra Eleusis misterileriyle olan ilişkisi de vurgulanır Boumlylece evrensel oumllccedilekte bir uyum tasavvuru ortaya ccedilıkar Dionysos asmalarla dolu yeşil kıyısıyla Nysanın sarmaşık kaplı tepelerinde vahşi doğa iccedilinde yaşamaktadır Fakat buna mukabil onun Thebai medeniyetinin kurtarıcısı olduğu duumlşuumlnuumlluumlr Sanki vahşi doğanın guumlccedilleri korkutucu youmlnlerini yitirmiş gibidir Dionysos hiccedil zorlanmadan denizi aşar karaları geccediler Yıldızlar korosuna liderlik eder fakat aynı zamanda kentin de hakimidir (episkopeocirc - 1136) Dionysosun yatıştırıcı guumlcuuml sebebiyle doğanın kente yaptığı şiddetli saldırıdan kurtarması iccedilin kendisine yalvarılır Hastalığına mukabil şifa veren ayaklarıyla gelmesi soumlylenir (1142-43) Thiasus coşkusunun muğlacircklığın kontroluuml yoluyla bir arınma olacağı duumlşuumlnuumlluumlr 162

Beşinci koro şarkısında hem Thebairsquonin kurtarıcısı hem de Zeus yerine kendisine

yalvarılan bir tanrı olarak Dionysosrsquoun adının anılması (Parodosrsquoun sonunda da adı

geccediler) gerccedilekten de anlamlıdır Oudemansrsquodan yaptığımız yukarıdaki alıntıda ortaya

konan iki youmlnluuml oumlzelliğine ek olarak burada Dionysosrsquoun bir başka muğlacirck niteliği

de Thebai ile olan ilişkisinde goumlze ccedilarpmaktadır O hem Thebairsquonin yerlisi [dweller]

hem de yabancısıdır [denizen] Kente dışarıdan gelmiştir mitolojide ccediloğu zaman

kendisinin Trakyarsquodan ya da Lidyarsquodan geldiği soumlylenir hatta ilgili toumlrenlerde onun

ldquouzak diyarlardan kente gelişirdquo canlandırılır oysaki onun doğum yeri Thebairsquodir

Annesi Thebairsquonin kurucusu Kadmosrsquoun kızı Semelersquodir Aslında bu accedilıdan da onun

ldquokimliğirdquo ile ilgili başka muğlacircklıklar goumlruumllebilir O hem bir oumlluumlmluuml -Semele- hem

de bir oumlluumlmsuumlzuumln ndashZeus- ccedilocuğudur Bu yuumlzden hem oumlluumlmluuml hem de oumlluumlmsuumlzlere ait

nitelikler barındırır Ayrıca iki kere doğmuştur oumlnce annesi sonra da babası Zeus

tarafından ldquodoğrulmuşturrdquo Bir versiyona goumlre ldquoilkrdquo oumlluumlmuumlnde kendisini titanlar

yemiş bunun uumlzerine Zeus Titanları yıldırımıyla yakmış ve Dionysosrsquou bu kuumlllerden

162 Oudemans 1987 s 158

192

yeniden yaratmıştır (Bu yuumlzden onun ldquotitanikrdquo youmlnuumlnuumln de olduğu soumlylenir)

Kendisine hem ldquooumlluumlmrdquouumln hem de ldquoyaşamrdquoın koruyucusu olarak tapınılmasının

sebebi budur Diğer taraftan bir yanıyla Oluumlmpos tanrılarıyla bağı vardır bir yanıyla

da doğanın unsurlarıyla oumlrneğin kitonik tanrılarla

Dionysosrsquoun bir başka oumlzelliği de kendisine şarabın mucidi olarak tapınılmasıdır

Uumlzuumlmuumln suyundan ilk defa onun şarap yaptığı ve bunu insanlara tanıttığı

soumlylenmektedir Şarap Yunan medeniyetinin ve kuumlltuumlruumlnuumln en oumlnemli oumlğelerinden

birisidir Bu yuumlzden Dionysos bir ldquokuumlltuumlr kurucusurdquo olarak anılır Fakat diğer taraftan

Dionysos ayinleri ldquovahşirdquo hayata dair izler taşımaktadır bu ayinlerdeki uygulamalar

neredeyse ldquokuumlltuumlrrdquouumln ve ldquomedeniyetinrdquo altını oyar Dionysos tapımları kent hayatını

ve sivil yaşamı tehdit edecek niteliktedirler Ayinlerde oumlluumlmle sonuccedillanabilen

kendinden geccedilmelerin yanı sıra kılık değiştirme ve oumlzellikle de ldquoccediliğ yemerdquo motifi bu

accedilılardan dikkat ccedilekicidir Dionizyak tapım ikili bir goumlruumlnuumlm taşımaktadır Bir

yandan tapınana mutluluk ve huzur veren kutsal bir kendinden geccedilme vahşi hayvan

yavrularını emzirme yılanlara sarılma ve danslar vs diğer yanda ise ndashaslında eş

zamanlı olarak- vahşi işkence eziyet [Sparagmos hayvanları parccedilalamak] adam

oumllduumlrme ve insan eti yeme [Omophagia Kurbanın ccediliğ etinin yenmesi] olgularının

goumlruumllmesi gibi163

Goumlruumllduumlğuuml gibi Dionysos bir paradoks tanrısı gibidir buumltuumln zıtlıkları aynı anda

barındırır Medeniyet ile yabanilik164 Oluumlmpos tanrıları ile kitonik tanrılar yaşam ile

oumlluumlm kent ile kent dışı gibi Bu yuumlzden koro bu karşıtlıklar arasında bir aracı

olacağını duumlşuumlnduumlğuuml iccedilin kendisine seslenir

Fakat duumlzenin kargaşaya olan bu zaferi nihai değildir duumlzen getiren Dionysos yaban Dionysostan ayrılamaz Parodosta olduğu gibi burada da bir uğursuzluk belirtisi hissedilir Dionysos sadece İakkhos yani şifa veren değildir onun pek ccedilok ismi vardır [1115] ve onun şiddeti ve ccedilıldırtıcılığı bakidir165

163 Dionysosrsquoun muğlak nitelikleriyle ilgili olarak ayrıca bkz Versnel 1990 s 132-135 164 Medeniyet ve vahşi hayat unsurları iccedilin bkz Ek 2 165 Oudemans 1987 s 158

193

Sonsoumlz Ccedilalışmamızda tragedyayı accedilıklayabilmek iccedilin muğlacircklık duumlşuumlncesine başvurmak

gerektiğini ortaya koymaya ccedilalıştık Muğlacircklık ile tragedya ilişkisi iki duumlzlemde

incelenebilir Tragedyayı ortaya ccedilıkaran toplumsal siyasi ve duumlşuumlnsel koşulların

niteliğinin eserlere yansıması bakımından muğlacircklık ele alınabilir Ya da muğlaklığın

tragedyada kendini goumlsterme biccedilimleri uumlzerine odaklanılabilir Biz ccedilalışmamızı

tragedyayı ortaya ccedilıkaran ve onu besleyen toplumsal koşulların muğlacircklık

durumlarını tartışmak yerine bu muğlaklıkların tragedyalarda kendini nasıl goumlsterdiği

uumlzerinden şekillendirmeye ccedilalıştık

Muğlacircklık kesinliğin olmadığı bir durumu goumlstermektedir kategorilerin birbirine

karıştığı ya da şeylerin herhangi bir kategoriye dahil olamadığı anları ifade eder

Diğer taraftan muğlacircklık mutlak bir kategorileştirmenin de imkansızlığını goumlsterir

Ccediluumlnkuuml her sınıflandırma ccedilabası yeni bir muğlaklığa yol accedilmakta insanın buumltuumln

tasnifleme ve ayrıştırma uğraşları bir kısır doumlnguumlnuumln iccedilinde devinmektedir

Ccedilalışmamızın ilk boumlluumlmuumlnde muğlacircklığı bir insanlık durumu olarak

konumlandırmaya ccedilalıştık ve tragedyaların da insan varlığındaki bu kesinsizlik

uumlzerinde şekillendiğini insanın evrendeki muğlaklığını bir sorun olarak ele aldığını

ortaya koyduk İnsan oumlzuumlnde kesinlikten yoksun bir varlıktır Onun hem canlı hem

de oumlluumlmluuml olması ama aynı zamanda oumlluumlme dair hiccedilbir ldquobilgirdquoye sahip olamaması

onu muallakta duran bir varlık durumuna sokar İnsanın oumlluumlme dair ldquokesinrdquo bir

bilgiye sahip olamayışı varlığın anlamına dair sorunun da hiccedilbir zaman kesin ve

sonlandırıcı bir cevap alamamasına neden olmaktadır İnsan kendisi hakkında yine

kendine soru soran insan ldquocevaplanamazrdquo karşısında ne yapacağını şaşırır

technersquoler yoluyla bu şaşkınlıktan ve bulunduğu muallak durumdan kurtulmaya

ccedilalışır Doğadan kendini ayırır onun tehditlerinden korunur kendine sığınak yapar

şehir kurar Evrene anlam verir mitoslar geliştirip dinsel duumlşuumlnceyi dinleri kurar En

geniş anlamıyla kuumlltuumlruuml icat eder ve insan merkezcil bir duumlnya inşa eder Buumltuumln

bunlar muğlacircklıktan kurtulmak iccedilindir Fakat tam da burada muğlacircklığın paradoksu

başlar İnsan ne kadar kesinlikler uumlzerine bir duumlnya kurmaya ccedilalışırsa ccedilalışsın

muğlacircklıktan kaccedilamamaktadır Yunan tragedyasının soumlylemeye ccedilalıştığı şey budur

Tragedya insanın kesinlik arayışına saldırmakta onun kendine kurmaya ccedilalıştığı

194

korunaklı kesin duumlnyanın altını oymakta onun rasyonel-teknolojik huumlkuumlmranlığının

boşunalığını ve hiccedilliğini hatırlatmaktadır Yunan tragedyası en iyisinin ldquohiccedil

doğmamış olmakrdquo ikinci en iyi şeyin ise ldquohemen oumllmekrdquo olacağını soumlylerken oumlluumlmluuml

olmanın insanı ne tuumlr bir muğlaklıkta bıraktığını da anlatmaktadır Oumlluumlmluuml olmak

insanı muğlaklığa goumltuumlruumlr ccediluumlnkuuml oumlluumlm hem insanın en zati varlık imkanıdır hem de

onun buumltuumlnluumlğuumlnuuml belirlemektedir İnsan yaşadığı muumlddetccedile hep eksik olarak

kalmaktadır şu ya da bu olabilmekte ancak varlığı ldquohitamrdquo bulmadan tamama

erememektedir Dolayısıyla oumlluumlm varlığın hitamı ve en son imkacircnı olarak varlığı hep

eksik bırakmaktadır Diğer taraftan oumlluumlm gerccedilekleştiğinde ise varlık tamlığa ermekte

fakat bu kez de kendini bir varlık olarak tecruumlbe edememektedir

Hegel Tinin Goumlruumlnguumlbilimirsquonin giriş boumlluumlmuumlnde şoumlyle diyor

Eğer bilgi mutlak oumlzuuml elde etmek iccedilin bir araccedilsa akla hemen bir aracın bir şeye uygulanmasının o şeyi kendi iccedilin olduğu şekliyle bırakmadığı onda bir doumlnuumlşuumlme ya da başkalaşıma yol accediltığı gelir Ya da eğer bilgi bizim etkinliğimizin aracı değil de hakikat ışığının kendisinin iccedilinden geccedilerek bize ulaştığı bir tuumlr edilgin ortam ise o zaman biz yine bu hakikati olduğu gibi değil bu ortamı aracılığıyla ve bu ortamda olduğu gibi almaktayız Her iki durumda da biz hemen doğrudan doğruya karşıtını doğuran bir aracı kullanmaktayız1

Hegelrsquoin bu soumlzleri uumlnluuml fizikccedili Heisenbergrsquoin Belirsizlik Kuramırsquonı

hatırlatmaktadır Heisenbergrsquoin teorisine goumlre oumlrneğin suyun sıcaklığını oumllccedilmek iccedilin

bir termometre kullandığımızda termometre suyun sıcaklığını duumlşuumlreceğinden hiccedilbir

zaman suyun ldquokesinrdquo sıcaklığı oumllccediluumllemeyecektir Belirsizlik Teorisirsquone goumlre hareket

halindeki bir elektronun yeri ve hızı bilinemez Bunu bilmeye ccedilalışmak karanlık bir

odadaki bilardo topunun yerini ve hızını bilmeye ccedilalışmaya benzetilmektedir Ccediluumlnkuuml

burada ldquobilmekrdquo topu tutmak topa temas etmek ve dolayısıyla topun youmlnuumlnuuml ve

hızını değiştirmek anlamına geleceğinden ldquokesinrdquo bir oumllccediluumlm imkansızdır Bu durum

birinci boumlluumlmde uumlzerinde durduğumuz Heideggerrsquoin oumlluumlmle ilgili arguumlmanına

benzemektedir Tıpkı bilardo topuna dokunmadan topun niceliğini

anlayamayacağımız gibi oumlluumlm gelmeden de varlık hakkında kesin olarak

1 Hegel ldquoTinin Fenomenolojisine Girişrdquo Hegelrsquoi Okumak Ed Tuumllin Bumin Kabalcı Yayınevi

İstanbul 1993 s 11-12

195

konuşamamaktayızdır Ancak tıpkı topa dokunmak gibi oumlluumlm de ldquokesinrdquoliği kesin

bir bilgiyi getireceği yerde onu yok eder Ccediluumlnkuuml oumlluumlm varlığın bir imkanıdır ama

varlığın imkansızlığının imkanıdır

Hegelrsquoin hakikatle ilgili olarak soumlylediklerine geri doumlnersek bilgi yoluyla hakikate

ulaşmanın imkacircnsızlığı insanı suumlrekli olarak muğlaklığın kısır doumlnguumlsuumlne iten

nedenlerden biridir Diğer taraftan Heideggerrsquoin oumlluumlm konusundaki arguumlmanı da bu

tuumlrden bir belirsizliğe dayanmaktadır Bu ccedilalışmamızda temel olarak ele aldığımız

muğlacircklık kavramının da ccedilıkış noktasını bu duumlşuumlnceler oluşturmaktadır

İnsanın evrendeki bu muğlacirck konumunu daha iyi anlayabilmek iccedilin unheimlich

(tekinsiz) deinon daimon techne gibi bir dizi kavram ve soumlzcuumlk uumlzerinde durmaya

ccedilalıştık Bunlar aynı zamanda bizim iccedilin Antik Yunan tragedyasının anahtar

soumlzcuumlkleri anlamına gelmekteydi Soumlzcuumlklerin koumlkenlerini ve anlamlarını

araştırırken her bir soumlzcuumlğuumln temelinde ikili bir anlamsal yan bulunduğunu birbirine

karşıt anlamlardan oluşan bu ikiliklerin birbirlerini dışlamadan eşzamanlı olarak bir

arada bulunabildiklerini goumlrduumlk Oumlrneğin Heideggerrsquoin deinonun karşılığı olarak

oumlnerdiği Unheimlich soumlzcuumlğuumlnde hem ldquoHeimrdquoın ldquotanıdık olanrdquoın ldquoolağanrdquoın

ldquobildik olanrdquoın hem de ldquoyabancırdquonın ldquoolağanuumlstuumlrdquonuumln ldquotuhafrdquo ldquokorkunccedilrdquo ve

ldquodehşetrdquoin aynı anda yer alabildiklerini buumltuumln bu anlam ccedileşitliliğinin ve

muğlaklığının insanın trajik durumunu tanımladığını ortaya koymaya ccedilalıştık Diğer

taraftan Heideggerrsquoin unheimlich accedilıklaması ile Freudrsquoun unheimlich ccediloumlzuumlmlemesini

oumlluumlm ve havf kavramlarıyla ilişkilendirmeye ccedilalıştık Freudrsquoa goumlre unheimlichrsquoin

karşıt anlamlarını da iccedilinde barındırmasının sebebi bir ccedileşit bastırmaydı İnsan

ccedilocukluk doumlneminde bir ccedileşit ldquooumlluumlmsuumlzluumlk guumlvencesirdquo olarak ldquoikizrdquoini yaratıyor

ancak sonradan ccedilocukluk doumlnemini terk ettikccedile bu ldquoikizrdquoini bastırıyordu Yetişkinlik

ccedilağlarında bastırdığı imgelerle karşılaştığında ise tekinsizlik hissine kapılıyordu

Freudrsquoa goumlre tekinsiz dediğimiz şeyde ldquokorkutucu olanrdquo zaten daha oumlnceden

bastırılmış ve unutulmuş olandı Dolayısıyla unheimlich yeni bilinmeyen ve yabancı

değil aksine tanıdık-bildik insanda koumlkluuml bir şekilde yer alan ve yalnızca bastırma

suumlreciyle akla yabancılaştırılmış bir şeydi Ccedilalışmamızda Freudrsquoun unheimlichrsquole

ilgili olarak geliştirdiği ldquobastırma hatırlamardquo ilişkisi ile Heideggerrsquoin havf terimi

arasında bir koşutluk kurulup kurulamayacağını tartıştık Freudrsquoun ccedilocuğa

196

ldquooumlluumlmsuumlzluumlk guumlvencesirdquo veren ve ilerleyen yaşlarda bastırılan ccediliftrsquoi ile Heideggerrsquoin

ldquotopos daimoniosrdquou arasında bir bağ olup olmadığı uumlzerinde durduk Freudrsquoun

ldquooumlluumlmsuumlzluumlk guumlvencesirdquo dediği şeye insanoğlunun geliştirdiği bir tuumlr ldquooumlluumlmsuumlzluumlk

stratejisirdquo dediğimizde mesele biraz daha accedilıklık kazanıyordu Oumlluumlmsuumlzluumlk stratejisi

oumlluumlm havfının getirdiği hiccedillik duygusundan kaccedilmak iccedilindi İnsan Heideggerrsquoin

terimiyle Dasein eğer hiccedilliğin iccedilinde onu suumlrekli olarak olumsuzlayarak

varoluyorsa hiccedillik bizatihi varlığın oumlzuumlne dair bir şeyse ve buna rağmen bu hiccedillik

havf anında kendisini goumlsterdiğinde bundan ldquokorkurdquo duyuluyorsa Freudrsquoun

ldquobastırılmışrdquo dediği şeyin bizatihi hiccedilliğin kendisi olduğu sonucuna varılabilirdi

Tekinsizlik anında bizde ldquokoumlkrdquolerinin olduğunu hissettiğimiz Heideggerrsquoin

deyişiyle iccedilinde devindiğimiz ve suumlrekli olarak onu olumsuzladığımız Freudrsquoun

deyişiyle ldquobastırma suumlreciyle akla yabancılaştırılmışrdquo olan şey lsquohiccedillikrsquoti lsquoHiccedillikrsquole

havf esnasında karşılaşabiliyor ve fakat onun ldquobilgisinirdquo hiccedilbir zaman tam ve mutlak

olarak elde edemiyorduk

Havf ve tekinsizlik hisleri insanda muumlthiş bir muğlacircklık hissi uyandırdıkları

Heideggerrsquoin deyişiyle sonlu varlıklar olduğumuzu bize hatırlattıkları iccedilin onlardan

muumlmkuumln olduğunca kaccedilmaya ccedilalışırız Oumlzellikle havf insanın en fazla guumlven

duyduğu varlığının kesinliğine [ldquovarımrdquoa cogitorsquoya] saldırır onu bir an iccedilin bile olsa

hiccedilliğiyle karşılaştırır Tragedyanın işlevi tam da bu noktada accedilığa ccedilıkmaktadır

Tragedya insanı kendisinden kaccediltığı bu havfla yuumlzleştirir ccediluumlnkuuml tragedya ele aldığı

konular ve onu işleme biccedilimiyle insandaki muğlacircklığı ortaya ccedilıkaracak şekilde inşa

edilmiştir

Ccedilalışmamızın ikinci boumlluumlmuumlnde muğlaklığa farklı bir disiplinin antropolojinin

perspektifinden bakmaya ccedilalıştık Burada ccedilıkış noktamızı oluşturan insanın

muğlaklıktan kaccedilmak iccedilin kuumlltuumlr kurduğu duumlşuumlncesiydi Burada kuumlltuumlruuml insanın

varlığına kesin ve sağlam bir zemin oluşturmak iccedilin geliştirdiği bir techne olarak

yaklaştık Oumlzellikle antropolojinin en temel tartışma alanı olarak rituumlel konusuyla

muğlacircklık arasındaki ilişki uumlzerinde durmaya ccedilalıştık Rituumlellerin muğlacircklık

durumundan kurtulmak iccedilin geliştirilmiş kuumlltuumlrel araccedillar ve tekniklerden biri olduğu

arguumlmanından hareketle kirlilik kutsallık lanet tabu ve pharmakon gibi bir dizi

anahtar kavram ve soumlzcuumlk uumlzerine odaklandık Tıpkı birinci boumlluumlmde ortaya koymaya

197

ccedilalıştığımız gibi bu soumlzcuumlklerin de ccedileşitli anlam katmanlarına sahip olduğunu bu

anlamların suumlrekli olarak yer değiştirebildiğini goumlstermeye ccedilalıştık Amacımız

beyhudeliğine rağmen insanoğlunun muğlaklıktan kaccedilma ccedilabasını anlayabilmekti

ccediluumlnkuuml kanımızca tragedyalar tam da bu tuumlrden beyhudelikleri goumlstermeye

ccedilalışıyordu

Ccedilalışmamızın ikinci boumlluumlmuumlnuumln son kısmında tragedyalara rituumlel kuramı

penceresinden bakan Reneacute Girardrsquoın duumlşuumlncelerini tartışmaya accediltık Girard

tragedyaların toplumdaki ldquokurban bunalımırdquona ışık tuttuğunu iddia ediyordu Kurban

bunalımı da bir ccedileşit işlevini yitirmiş bir rituumlel ya da amacından sapmış bir kurban

toumlreni anlamına geliyordu Daha basit bir deyişle toplumda gizlenmiş bir şekilde

varlığını suumlrduumlren şiddet sağaltılamadığında accedilığa ccedilıkıyor ve buumlyuumlyerek

yayılıyordu Girardrsquoa goumlre tragedyaların odağında boumlyle bir şiddet yer almaktaydı

Diğer taraftan şiddetin bir başka nedeni de Girardrsquoın ldquofarklılıkların yitimirdquo adını

verdiği şeydi Buna goumlre toplumdaki şiddeti bastıran şey farklılıklardı Kral

Oidipusrsquou bu ccedilerccedilevede okuyan Girard oyundaki şiddeti ana ile oğul baba ile

kardeş arasındaki farkın silinmesinde bulmaktaydı başka bir deyişle ensestin şiddete

yol accedilmasının nedeni kategorik farklılıkların silmesindeydi Ccedilalışmamızda Girardrsquoın

ldquofarklılık yitimirdquo terimini muğlacircklık olarak ccedilevirmeyi ve Girardrsquoın buna verdiği

ldquoolumsuzrdquo nitelikten onu arındırmayı denedik Nihai olarak muğlacircklığın en temel en

kaccedilınılmaz bir insanlık durumu olduğu fikrini savunduğumuz iccedilin onu salt ldquokoumltuumlcuumllrdquo

bir şeymiş gibi ele alınamayacağını duumlşuumlnmekteyiz

Ccedilalışmamızın son boumlluumlmuumlnde oumlncelikle Antik Yunan kozmolojisinde tanrı insan

doğa kuumlltuumlr kirlilik kutsallık aile devlet gibi bazı kategorilerin nasıl

tanımlanabileceği uumlzerinde durmaya ccedilalıştık Bu kategorilerin en azından Antigone

metni tartışmamızda bize ışık tutabileceğini duumlşuumlnduumlk Daha sonrasında Antigone

metnini yakın plana aldık Oumlnce literatuumlrde ccedilok tartışılan bir konuyu Antigonersquonin

904-920 satırları arasının orijinalliği sorununu tartışmaya ccedilalıştık Bize goumlre

buradaki tartışmanın oumlzuuml muğlacircklık ve muğlaklıkları giderme durumlarını daha iyi

bir şekilde accedilabilecekti Ardından Hegelrsquoin oumlzellikle Tinin Goumlruumlnguumlbilimi Hukuk

Felsefesinin İlkeleri ve Estetik adlı yapıtları bağlamında yaptığı Antigone okumasını

anlamaya ccedilalıştık Hegel yer yer kendisine atfedilen diyalektiğin dışına

198

ccedilıkabiliyordu oumlzellikle Goumlruumlnguumlbilim ile Hukuk Felsefesi yapıtlarındaki farklılık ccedilok

accedilıktı Ccedilalışmamızda Tinin Goumlruumlnguumlbilimirsquone Alexandre Kojegraveversquoin okuma biccedilimiyle

yaklaştığımız iccedilin bu farklılık daha da keskin hale geliyordu Ccediluumlnkuuml Kojegraveversquoin

okumasıyla Hegelrsquoin Goumlruumlnguumlbilimrsquoindeki Antigone yer yer bizim muğlaklık olarak

ele aldığımız durumlara yakın bir hale gelebiliyordu

Ccedilalışmamızın uumlccediluumlncuuml boumlluumlmuumlmuumln son kısmında ise Antigonersquodeki koro şarkılarını

yeniden ccedilevirerek tartışmayı denedik Daha oumlnce de belirttiğimiz gibi buradaki temel

amacımız doğru ccedilevirinin nasıl olduğunu goumlstermek değildi Yalnızca Heideggerrsquoin

ldquoher ccedileviri bir yorumlamadırrdquo soumlzuumlnden esinlendiğimizi soumlyleyebiliriz Koro

şarkılarının Yunan tragedyasındaki oumlnemini ve şarkıların bize sundukları

kozmolojiyi ve duumlşuumlnceleri kavramanın tragedyayı anlamak iccedilin gerekli olduğunu

duumlşuumlnuumlyoruz Bu amaccedilla koro şarkılarını yer yer Yunanca soumlzcuumlklere vurgu yaparak

ccedilevirmeyi denedik Tragedyanın en azından koro şarkıları bağlamında hem tematik

hem de felsefi duumlzeyde muğlacircklığı nasıl işlediğini goumlrmeye ccedilalıştık

Antigonersquodeki koro şarkıları (oumlzellikle birinci koro şarkısı) insanı duumlnyaya techne

yoluyla huumlkmeden ama oumlluumlme soumlz geccediliremeyen her şeyi bilip de sadece oumlluumlmuumln ne

olduğunu bilemeyen bu haliyle de muumlthiş garip olağanuumlstuuml [deinon] bir varlık

olarak tanımlar Trajik olanın oumlzuuml burada gizlidir

Antigone kapatılacağı mağaraya oumlluumlme giderken ldquoNe insanlar arasında bir evim

var ne yeraltında Ne yaşayanlar arasında bir yurdum var ne de oumlluumller arasındardquo

diyerek apolis ve atopos oluşunu anlatırken aslında insanın evrendeki hakiki

konumunu tarif ediyordu Yunan tragedyası yaşamı ldquobildikrdquo bir ldquogaripliğerdquo

ldquotanıdıkrdquo bir ldquoyabancılığardquo iyi ldquobilinenrdquo bir ldquobilinmezerdquo kısacası oumlluumlme doğru

gidişten ibaret olarak tanımlıyordu ldquoEn iyisi hiccedil doğmamış olmakrdquo derken bir

yandan da yaşamı kutsuyor insanı iki şeyin arasında duran muğlacirck bir varlık olarak

sunuyordu Ccedilalışma boyunca bu muğlacirck insanın izini suumlrmeye onun trajik oumlzuumlnuumln

niteliklerini bulmaya ccedilalıştık

Muğlacircklık daha oumlnce de belirttiğimiz gibi modern ve postmodern teoriler

bağlamında da ele alınabilecek bir kavramdır Ccedilalışmamızın buumltuumlnuumlne baktığımızda

modern teorilerin eleştirisine yeterince yer verilmemiş olmasının ccedilalışmamızın eksik

199

youmlnlerinden biri olduğu soumlylenebilir Muğlacircklık duumlşuumlncesini modernitenin temel

olarak muumlcadele ettiği bir olgu olarak giriş boumlluumlmuumlnde konumlandırmaya ccedilalışmıştık

Fakat Platonrsquodan başlayarak Descartesrsquoa oradan Aydınlanmarsquoya Comte Marx

Weber gibi duumlşuumlnce insanlarına ve pozitivizme uzanan modern teoriler ile Foucault

Deleuze Derrida Lyotard ve Baudrillard gibi duumlşuumlnuumlrlerin bu teorilere karşı

geliştirdikleri eleştirilere daha fazla yer ayrılabilir ve muğlacircklık duumlşuumlncesi tarihsel bir

ccedilerccedileve iccedilerisinde modernite-postmodernite tartışmaları bağlamında ele alınabilirdi

Biz burada ccedilalışmamızın boyutlarını daha fazla buumlyuumltmemek iccedilin bu tarihsel

ccedilerccedileveyi ve tartışmaları yer yer oumlzetlemekle yetindik Yine benzer bir şekilde

modern kuram ve bunun eleştirisinin tuumlmuumlne tarihsel olarak bakmak yerine modern

felsefenin eleştirisini yapmış biri olarak ismi anılan bir filozofun Martin

Heideggerrsquoin duumlşuumlncelerine odaklanarak kendimizi sınırlandırmayı daha doğru

bulduk Onun Varlık ve Zamanrsquoda geliştirdiği fikirler ile oumlzellikle teknik konusundaki

duumlşuumlnceleri hem muğlacircklık duumlşuumlncesiyle ilgili bazı anahtar kavramlar bulmamıza

vesile olmuş hem de tragedyaların felsefi derinliğini goumlrmemize olanak sağlamıştır

Diğer taraftan ccedilalışmada Antigone dışındaki tragedyalara da daha fazla yer

ayırmamız uygun olabilirdi Yine kendimizi sınırlandırmak adına yeri geldikccedile bu

oyunlardan bir takım oumlrnekleri sadece işaret etmek ve hatırlatmakla yetindik

Muğlacircklık duumlşuumlncesinden hareketle Oresteia Bakkhalar Zincire Vurulmuş

Prometheus ve Kral Oidipus gibi metinler oldukccedila verimli oumlrnekler teşkil edebilirler

Buumltuumln bunların dışında benzer bir ccedilalışma Elizabeth doumlnemi İngilteresi ve

tragedyaları iccedilin de yapılabilir kanısındayız

hellip

Goumlrmek bir taraftan goumlrememek anlamına da geliyor yani goumlzuumlmuumlz hem oumlnuumlndeki

hem de başın arka kısmında yer alan şeyleri aynı anda goumlremiyor Modern bilim

araştırdığı şeyi yağlı boya tablo gibi ldquokarşısındardquo duran bir obje şeklinde tasavvur

eder ccediloğu zaman dolayısıyla onda varolan ldquoher şeyrdquoi goumlrduumlğuumlnuuml ya da

goumlrebileceğini duumlşuumlnuumlr Modern insanın duumlşuumlnce biccedilimidir bu kendini ldquooumlznerdquo olarak

konumlandırdığı iccedilin geri kalan her şey ldquonesnerdquo olmaktadır İnsan kendisini evreni

ldquogoumlrenrdquo olarak tasarladığı iccedilin evrenle ve hakikatle kurduğu ilişki de bir yağlıboya

tabloyla kurduğu ilişkiye benzemektedir Oysa insan hem evrene ldquobakanrdquo hem de

200

onun tarafından ldquobakılanrdquodır Bu duumlşuumlnce ccedilerccedilevesinde yaklaştığımızda

ccedilalışmamızın da pek ccedilok şeyi ldquogoumlrmezdenrdquo gelmek zorunda kaldığını soumlylemeliyiz

201

Kaynakccedila

Agamben Giorgio Accedilıklık İnsan ve Hayvan Ccedilev Meryem Mine Ccedililingiroğlu 1 Baskı Yapı Kredi Yayınları İstanbul 2009

Arıcı Oğuz ldquoAntik Yunan Tragedyasında Oumllccediluumlluumlluumlk (Socircphrosucircnecirc) ve Uyum (Harmoniacutea) Duumlşuumlncesirdquo Yayınlanmamış Yuumlksek Lisans Tezi İstanbul Uumlniversitesi Sosyal Bilimler Enstituumlsuuml İstanbul 2005

Aristoteles Poetika Ccedilev İsmail Tunalı Remzi Kitabevi İstanbul 1995

Aristoteles Poetika Şiir Sanatı Uumlzerine Ccedilev Nazile Kalaycı Bilim ve Sanat Yayınları Ankara 2005

Ayguumln Oumlmer ldquoAntigonersquodenrdquo Cogito Tragedya ed Şeyda Oumlztuumlrk Sayı 54 Bahar Yapı Kredi yayınları İstanbul 2008

Bauman Zygmunt Modernlik ve Muumlphemlik Ccedilev İsmail Tuumlrkmen Ayrıntı Yayınları İstanbul 2003

Bauman Zygmunt Oumlluumlm Oumlluumlmsuumlzluumlk ve Diğer Hayat Stratejileri Ccedilev Nirguumll Demirdoumlven Ayrıntı Yayınları İstanbul 2000

Bilgin Nahit Antik Yunan Duumlnyası Felsefeden Ekonomiye Ed Nezih Başgelen Arkeoloji ve Sanat Yayınları İstanbul 2004

Brereton Geoffrey Principles of Tragedy A Rational Examination of the Tragic Concept in Life and Literature University of Miami Press Florida 3 Printing 1970

Browning Robert The Poetical Works of Robert Browning Volume 13 Smith Elder and Co London 1889

Bumin Tuumllin Hegel Bilinccedil Problemi Koumlle-Efendi Diyalektiği Praksis Felsefesi YKY İstanbul 3 Baskı 2005

Burkert Walter İlkccedilağ Gizem Tapıları Ccedilev Bahadır Sina Şener İstanbul İmge Yayınevi 1999

Butcher S H The Poetics of Aristotle With Critical Notes and A Translation Third Edition Macmillian and Co London and New York 1902

202

Butler Judith Antigonersquonin İddiası Yaşam ile Oumlluumlmuumln Akrabalığı Ccedilev Ahmet Ergenccedil Kabalcı Yayınevi İstanbul Mart 2007

Can Şefik Klasik Yunan Mitolojisi 6 baskı Ty İnkılacircp Yayınevi İstanbul

Cardaci P Francis Demon Daimon and Evil A Study of The Daemonic Element in Goethe Dostoevsky Gide and Mann Yayınlanmamış Doktora Tezi University of Maryland Michigan 1972

Cropp Martin Antigones Final Speech Greece amp Rome Second Series Vol 44 No 2 Cambridge University Press (Oct 1997)

Ccedilakmak E Efe ldquoMit Soumlz ve Yazı Jack Goody ile Soumlyleşirdquo Cogito sayı 43 Yaz YKY İstanbul 2005

Ccediloruhlu Yaşar Tuumlrk Mitolojisinin Ana Hatları Kabalcı Yayınevi İstanbul 2002

Ccediluumlccedilen A Kadir Heideggerrsquode Varlık ve Zaman Asa Kitabevi Bursa 2003

Deleuze G amp Guattari F A Thousand Plateaus Capitalism and Schizophrenia Tr Brian Massumi Minneapolis University of Minnesota Press 1987

Derrida Jacques ldquoPlatonrsquoun Eczanesirdquo Ccedilev Zeynep Direk Toplumbilim Jacques Derrida Oumlzel Sayısı Sayı 10 Bağlam Yayıncılık İstanbul Agustos 1999

Derrida Jacques Dissemination Tr Barbara Johnson The Athlone Press London 1981

Derrida Jacques Glas tr John P Leavey Richard Rand University of Nebraska Press Lincoln and London 1986

Derrida Jacques Khocircra Ccedilev Didem Eryar Kabalcı Yayınevi İstanbul Şubat 2008

Descartes Reneacute Philosophical Essays and Correspondence Ed Roger Ariew Hackett Publishing Company Indianapolis Cambridge 2000

Descartes Reneacute Youmlntem Uumlzerine Konuşma Ccedilev Afşar Timuccedilin Yay Haz Egemen Berkoumlz Ccedilağdaş Yayınları İstanbul Kasım 1998

203

Dodds E R The Greeks and the Irrational University of California Press Berkeley Los Angeles London 1951

Douglas Mary Purity and Danger An Analysis of Concepts of Pollution and Taboo New York Praeger 1966

Dreyfus Hubert L ldquoHeidegger on Gaining a Free Relation to Technologyrdquo Heidegger Reexamined Art Poetry and Technology Vol3 ed Hubert Dreyfus Mark Wrathall Rouledge New YorkampLondon 2002

Drury Nevill Şamanizm Şamanlığın Oumlğeleri Ccedilev Erkan Şimşek Okyanus Yayıncılık İstanbul 1996

Durkheim Emile The Elementary Forms of The Religious Life Tr Joseph Ward Swain London George Allen and Unwin 1971

Eagleton Terry Sweet Violence The Idea of The Tragic Blackwell Publishing Oxford 2003

Eagleton Terry William Shakespeare Ccedilev Cuumlneyt Yalaz Boğaziccedili Uumlniversitesi Yayınları İstanbul 1998

Eliade Mircea The Sacred amp Profane The Nature of Religion tr Willard R Trask New York 1968

Empson William Seven Types of Ambiguity New York New Directions 1949

Esin Emel Orta Asyarsquodan Osmanlırsquoya Tuumlrk Sanatında İkonografik Motifler İstanbul Kabalcı Yayınevi 2004

Foucault Michel Kelimeler ve Şeyler İnsan Bilimlerinin Bir Arkeolojisi Ccedilev Mehmet Ali Kılıccedilbay İmge Kitabevi 2001

Frazer James George The Golden Bough A Study in Magic and Religion A New Abridgement from the Second and Third Editions Ed Robert Fraser Oxford University Press Oxford amp New York 1998

Frazer James George Altın Dal Dinin ve Folklorun Koumlkleri Ccedilev Mehmet H Doğan Payel Yayınevi İstanbul 1992

Freeman Charles Mısır Yunan ve Roma Antik Akdeniz Uygarlıkları Ccedilev Suat Kemal Angı Dost Kitabevi Yayınları Ankara Ağustos 2003

204

Freud Sigmund Haz İlkesinin Oumltesinde amp Ben ve İd Ccedilev Ali Babaoğlu Metis yayınları İstanbul 2001a

Freud Sigmund Sanat ve Edebiyat Ccedilev Dr Emre Kapkın Ayşe Tekşen Kapkın Payel Yayınevi İstanbul 1999

Freud Sigmund Totem and Taboo Some Points of Agreement between the Mental Lives of Savages and Neurotics Tr James Strachey London Routledge 2001

Freud Sigmund Totem und Tabu einige Uumlbereinstimmungen im Seelenleben der Wilden und der Neurotiker Frankfurt am Main Fischer Taschenbuch Verlag 1991

Gall Robert S ldquoInterrupting Speculation The Thinking of Heidegger and Greek Tragedyrdquo Continental Philosophy Review 36 Kluwer Academic Publishers Netherlands 2003

Gelven Michael A Commentary on Heideggerrsquos Being and Time Illinois Northern Illinois University Press 1989

Gennep Arnold van The Rites of Passage tr Monika B Vizedom and Gabrielle L Caffee Routledge London 1960

Girard Reneacute Guumlnah Keccedilisi Ccedilev Işık Erguumlden Kanat Kitap İstanbul 1 Baskı 2005

Girard Reneacute Romantik Yalan ve Romansal Hakikat Edebi Yapıda Ben ve Oumlteki Ccedilev Arzu Etensel İldem Metis Yayınları İstanbul 2001

Girard Reneacute Şiddet ve Kutsal Ccedilev Necmiye Alpay Kanat Kitap İstanbul 2003

Goethe J W v Eckermann J P Soret F J tr Oxenford J Conversations of Goethe with Eckermann and Soret London George Bell 1875

Goumlkberk Macit Felsefe Tarihi 6 Basım Remzi Kitabevi İstanbul 1990

Harrison Robert Pogue The Ambiguities of Philology Diacritics Vol 16 No 2 Summer The Johns Hopkins University Press 1986

Hegel G W F ldquoTinrsquoin Fenomenolojisine Girişrdquo Hegelrsquoi Okumak Ed Tuumllin Bumin Kabalcı Yayınevi İstanbul 1993

205

Hegel G W F Aesthetics Lectures on Fine Art Trans Knox T M Oxford Oxford University Press Vol II 1975

Hegel G W F Hukuk Felsefesinin İlkeleri Ccedilev Cenap Karakaya Sosyal Yayınlar Birinci Basım Kasım 1991

Hegel G W F Phenomenology of Spirit Trans A V Miller Oxford University Press Oxford 1977

Hegel G W F Tinin Goumlruumlnguumlbilimi Ccedilev Aziz Yardımlı İdea Yayınevi İstanbul Şubat 1986

Heidegger Martin Discourse on Thinking A Translation of Gelassenheit Tr John M Anderson E Hans Freund Harper amp Row New York 1966

Heidegger Martin Houmllderlinrsquos Hymn ldquoThe Isterrdquo Tr William McNeill Julia Davis Indiana University Press BloominghtonampIndianapolis 1996

Heidegger Martin Introduction to Metaphysics Tr Gregory Fried Richard Polt New HavenampLondon Yale University Press 2000

Heidegger Martin Metafizik Nedir Ccedilev Mazhar Şevket İpşiroğlu Suut Kemal Yetkin Kaknuumls Yayınları İstanbul 2003

Heidegger Martin Oumlzdeşlik ve Ayrım Ccedilev Necati Accedila Bilim ve Sanat yayınları Ankara 1997

Heidegger Martin Pathmarks Trans William Mcneill Cambridge University Press Cambridge 1998a

Heidegger Martin Sein und Zeit 11 unveraumlnderte Auflage Max Niemeyer Verlag Tuumlbingen 1967

Heidegger Martin Tekniğe Youmlnelik Soru Ccedilev Doğan Oumlzlem Afa Yayınları İstanbul 1997b

Heidegger Martin Teknik ve Doumlnuumlş Ccedilev Necati Accedila Bilim ve Sanat Yayınları Ankara 1998

Heidegger Martin Varlık ve Zaman Ccedilev Kaan Oumlktem İstanbul Agora Kitaplığı 2008

Heidegger Martin Parmenides Trans Andreacute Schuwer Richard Rojcewicz Indiana University Pres Bloomington-Indianapolis 1992

Henn T R The Harvest of Tragedy MethuenampCo London 1961

206

Herakleitos Fragmanlar Ccedilev Cengiz Ccedilakmak Kabalcı Yayınevi İstanbul 2005

Hesiodos Hesiodos Eseri ve Kaynakları Tanrıların Doğuşu (Thegonia) amp İşler ve Guumlnler Ccedilev Sabahattin Eyuumlboğlu Azra Erhat Tuumlrk Tarih Kurumu Yayınları Ankara 1991

Homeros İlyada Ccedilev Azra Erhat A Kadir Can Yayınları 18Basım 2004

Homeros Odysseia Ccedilev Azra Erhat A Kadir 16 Basım Can Yayınları İstanbul 2005

Houmllderlin Friedrich Poems of Friedrich Houmllderlin Trans and Ed James Mitchell Ithuriels Spear San Francisco 2004

Hughes Dennis D Human Sacrifice in Ancient Greece Routledge London New York 1991

Inwood Michael J A Heidegger Dictionary Malden Mass Blackwell Publishers 1999

Jebb R C Sophokles The Plays and Fragments Part III Antigone Second Editions Cambridge University Press 1891

Jenks Chris Transgression Key ideas London Routledge 2003

Johnsen William A ldquoReneacute Girard and the Boundaries of Modern Literaturerdquo Boundary 2 A Supplement on Contemporary Poetry Vol 9 No 2 Duke University Press Winter 1981 s 278

Karaboğa Kerem Tragedya ile Sınırları Aşmak Theodoros Terzopoulosrsquoun Tiyatrosu E Yayınları İstanbul 2008 s 58-59

Kierkegaard Soslashren Kaygı Kavramı Ccedilev Tuumlrker Armaner Tuumlrkiye İş Bankası Kuumlltuumlr Yayınları İstanbul 3 Baskı Mayıs 2006

Kitto H D F Grek Tragedy A Literary Study Routledge London New York Third edition 1961

Knapp Charles ldquoA Point in the Interpretation of the Antigone of Sophoclesrdquo The American Journal of Philology Vol 37 No 3 The Johns Hopkins University Press 1916

Kojegraveve Alexandre ldquoGiriş Olarakrdquo Hegelrsquoi Okumak Ed ve Ccedilev Tuumllin Bumin Kabalcı Yayınları İstanbul 1993

207

Kojegraveve Alexandre Hegel Felsefesine Giriş Ccedilev Selahattin Hilav YKY İstanbul 2 Baskı 2001

Kott Jan Antik Tragedyalar ve Ccedilağdaş Yorumları Kudas ya da Bakkhalar Ccedilev Ayşe Selen Mitos-Boyut Yayınları İstanbul 2006

Kranz Walter Antik Felsefe Metinler ve Accedilıklamalar Ccedilev Suad Y Baydur Sosyal Yayınlar İstanbul 1994

Kuccediluradi İonna Max Scheler ve Nietzschersquode Trajik Olan İstanbul Yankı Yayınları 1966

Leach Edmund Levi-Strauss Ccedilev Ayla Ortaccedil İstanbul Afa Yayınları 1985

Leacutevinas Emmanuel Oumlluumlm ve Zaman Ccedilev Nami Başer Ayrıntı Yayınları İstanbul 2006

Levi-Strauss Claude Yaban Duumlşuumlnce Ccedilev Tahsin Yuumlcel YKY 4 Baskı İstanbul 2000

Levi-Strauss Claude Structural Antropology Trans Claire Jacobson amp Brooke Grundfest Schoepf New York 1963

Lorca F G ldquoDuende Kuramı ve Oyunurdquo Kanlı Duumlğuumln - Program Dergisi İstanbul Devlet Tiyatrosu 1999

Mandel Oscar A Definition of Tragedy New York University Press New York 1961

Mardin Şerif lsquoAydınlarrsquo Konusunda Uumllgener ve Bir İzah Denemesi Toplum ve Bilim Dergisi No 24 (Kış 1984)

Miller Arthur ldquoTragedy and Common Manrdquo The Question of Tragedy Ed Arthur B Coffin EmText Sanfrancisco 1991

Mulhall Stephen Heidegger ve ldquoVarlık ve Zamanrdquo Ccedilev Kaan Oumlktem Sarmal Yayınevi İstanbul 1998

Murnaghan Sheila Antigone 904-920 and the Institution of Marriage The American Journal of Philology Vol 107 No 2 The Johns Hopkins University Press (Summer 1986)

Nicholls Angus Goethersquos Concept of The Daemonic After The Ancients Camden House NY 2006

Nietzsche Friedrich Yunan Tragedyası Uumlzerine İki Konferans Ccedilev Mahmure Kahraman Say Yayınları İstanbul 2005

208

Oudemans Th C W amp Lardinois A P M H

Tragic Ambiguity Anthropology Philosophy and Sophocles Antigone Brills studies in intellectual history v 4 Leiden EJ Brill 1987

Oumlzlem Doğan ldquoHeidegger ve Teknikrdquo Heidegger Martin Tekniğe Youmlnelik Soru Ccedilev Doğan Oumlzlem Afa Yayınları İstanbul 1997b

Palmer Richard H Tragedy and Tragic Theory An Analytical Guide Greenwood Press London 1982

Peckham George W ldquoThe Existence of Ambiguityrdquo The Journal of Philosophy Vol 23 No 18 September 2 Journal of Philosophy Inc 1926

Perseus Digital Library ed Gregory R Crane httpwwwperseustuftseduhoppersearch

Platon (Eflatun) Şoumllen Ccedilev Azra Erhat Sabahattin Eyuboğlu Remzi Kitabevi İstanbul 1958

Platon (Eflatun) Phaidros Ccedilev Hamdi Akverdi Maarif Vekaleti 1943

Platon Devlet Ccedilev Huumlseyin Demirhan Sosyal Yayınlar İstanbul 2002

Platon (Eflatun) Gorgias Ccedilev Mehmet Rifat Sema Rifat Tuumlrkiye İş Bankası Kuumlltuumlr Yayınları 2006

Platon Kratylos Ccedilev Cenap Karakaya Sosyal Yayınlar İstanbul 2000

Platon Kritias ccedilev Erol Guumlney Luumltfi Ay Sosyal Yayınlar İstanbul 2001

Platon Phaidon Ccedilev H Ragıp Atademir Kemal Yetkin Sosyal Yayınlar İstanbul 2001

Platon Savunma Ccedilev Aziz Yardımlı Deniz Canefe İdea Yayınevi 1997

Platon Sophist Ccedilev Cenap Karakaya Sosyal Yayınlar İstanbul 2000

Racy A C Arap Duumlnyasında Muumlzik Tarab Kuumlltuumlruuml ve Sanatı Ccedilev Serdar Ayguumln Ayrıntı Yayınları İstanbul 2000

Rank Otto The Double A Psychoanalytic Study Chapel Hill University of North Carolina Press 1971

209

Roche William Mark Tragedy and Comedy A Systematic Study and a Critique of Hegel State University of New York Press New York 1998

Roux Jean-Paul Altay Tuumlrklerinde Oumlluumlm Ccedilev Aykut Kazancıgil Kabalcı İstanbul 1999

Roux Jean-Paul Orta Asyarsquoda Kutsal Bitkiler ve Hayvanlar Ccedilev Aykut Kazancıgil Lale Arslan Kabalcı Yayınevi İstanbul 2005

Scheler Max İnsanın Kozmostaki Yeri Ccedilev Harun Tepe Ayraccedil Yayınevi Ankara 1998

Schmidt Dennis J On Germans amp Other Greeks Tragedy and Ethical Life Bloomington Indiana University Press 2001

Segal Charles Introduction Sophocles Antigone Ccedilev Gibbons Reginald and Segal Charles New York Oxford Press 2003

Segal Charles Tragedy and Civilization An Interpretation of Sophocles Norman University of Oklahoma Press 1999

Stanford William Bedel Ambiguity in Greek Literature Studies in Theory and Practice New York Johnson Reprint Corp 1972

Steiner George Heidegger Ccedilev Suumlleyman Sahra Hece Yayınları Ankara 2003

Thomson George Tarihoumlncesi Ege Eski Yunan Toplumu Uumlstuumlne İncelemeler II Cilt Cilt I Ccedilev Celal Uumlster İstanbul Payel Yayınevi 1995

Thorndike Ashley H Tragedy Houghton Mifflin and Company Boston amp New York 1908

Turner Victor The Ritual Process Structure and Anti-Structure Cornell University Press Ithaca - New York 1977

Vernant Jean Pierre amp Pierre Vidal-Naquet Myth and Tragedy in Ancient Greece New York Zone Books 1990

Vernant Jean-Pierre ldquoGreek Manrdquo Bulletin of the American Academy of Arts and Sciences Vol 47 No 8pp 44-50 American Academy of Arts and Sciences May 1994

Vernant Jean-Pierre Eski Yunanrsquoda Soumlylen ve Toplum Ccedilev Mehmet Emin Oumlzcan İstanbul İmge Yayınevi 1996

210

Vernant Jean-Pierre Myth and Society in Ancient Greece TransJanet Lloyd 2 Baskı Zone Books New York 1990a

Vernant Jean-Pierre Yunan Duumlşuumlncesinin Kaynakları Ccedilev Huumlsen Portakal Cem Yayınevi 2002

Versnell H S Isis Dionysos Hermes Three Studies in Henotheism Inconsistencies in Greek and Roman Religion 1 Leiden New York Koumlln Brill 1990

Walsh Keri Antigone in Modernizm Classicism Feminism and Theatres of Protest Yayınlanmamış Doktora Tezi Princeton University New Jersey 2009

Williams Raymond Modern Tragedy Chatto and Windus London 1966

Oyun Metinleri Aeschylus Aeschylus With an English translation by

Herbert Weir Smyth 2 Volumes London New York W Heinemann G P Putnams Sons Vol I 1922

Aeschylus Aeschylus With an English translation by Herbert Weir Smyth 2 Volumes London New York W Heinemann G P Putnams Sons Vol II 1926

Aiskhylos Agamemnon Ccedilev A Cevat Emre İstanbul MEB Yayınları 1964

Aiskhylos Zincire Vurulmuş Prometheus Ccedilev Azra Erhat Sabahattin Eyuumlboğlu Tuumlrkiye İş Bankası Kuumlltuumlr Yayınları 2000

Euripides Bacchanals Madness of Hercules Children of Hercules Phoenician Maidens Supliants Trans Arthur Sanders Way Loeb classical library London Heinemann 1912

Euripides Herakles ccedilev Luumltfi Ay MEB Ankara 1943

Euripides Hippolytos ccedilev Lamia Kerman MEB İstanbul 1949

Euripides The Plays of Euripides TransEdward P Coleridge Vol1 Georg Bell amp Sons London 1891

211

Euripides Iphigeneia Tauriste Suat Sinanoğlu MEB Ankara 1963

Euripides Medeia Ccedilev Ahmet Hamdi Tanpınar Maarif Vekacircleti 1943

Sofokles Antigone Ccedilev Guumlngoumlr Dilmen İstanbul MitosBoyut Yayınları 1997

Sofokles Kral Oidipus Ccedilev Guumlngoumlr Dilmen Mitos-Boyut Yayınları İstanbul 2002

Sophocles Antigone Ccedilev Gibbons Reginald and Segal Charles New York Oxford Press 2003

Sophocles The Plays and Fragments Part VI The Electra Tr With Critical Notes and Commentary R C Jebb Cambridge University Pres Cambridge Leipzig New York 1894

Sophokles Aias Ccedilev Suat Sinanoğlu Maarif Vekaleti 1941

Sophokles Antigone Ccedilev Sabahattin Ali Maarif Matbaası 1941

Sophokles Elektra Ccedilev Azra Erhat Milli Eğitim Basımevi 1946

Sophokles Oidipus Kolonosta Ccedilev Nurullah Ataccedil Maarif Matbaası 1941

Sophokles Trakhis Kadınları Ccedilev Şaziye Berin Kurt Maarif Vekaleti 1941

Soumlzluumlk ve Ansiklopediler Encyclopaeligdia Britannica Encyclopaeligdia Britannica Online (Ccedilevrimiccedili)

httpwwwsearchebcomebarticle-9050428 9 Şubat 2009

Erhat Azra Mitoloji Soumlzluumlğuuml İş Bankası Yayınları Altıncı Basım 1996

Hanccedilerlioğlu Orhan Felsefe Soumlzluumlğuuml 10 Basım Remzi Kitabevi İstanbul 1996

Klein Ernest A Comprehensive Etymological Dictionary of the English Language Amsterdam Elsevier 1966

Liddell Henry George amp Robert Scott A Greek-English Lexicon Oxford Oxford Univ Press 1996

212

Nişanyan Sevan Soumlzlerin Soyağacı Ccedilağdaş Tuumlrkccedilenin Etimolojik Soumlzluumlğuuml İstanbul Adam Yayınevi 2 Basım Mart 2004

Online Etymology Dictionary (Ccedilevrimiccedili) httpwwwetymonlinecom 6 Aralık 2008

Partridge Eric Origins A Short Etymological Dictionary of Modern English Routledge London and New York 2006

Peters Francis E Antik Yunan Felsefesi Terimleri Soumlzluumlğuuml Ccedilev ve Haz Hakkı Huumlnler Paradigma Yayıncılık İstanbul 2004

Tuumlrk Dil Kurumu Tuumlrkccedile Soumlzluumlk Haz İsmail Parlatır Nevzat Goumlzaydın vd Atatuumlrk Kuumlltuumlr Dil ve Tarih Yuumlksek Kurumu 2 Cilt 9 Baskı 1998

213

Tablolar

EK 1 Levi-Straussrsquoun Thebai Miti İkili Karşıtlıklar Tablosu1

I II III IV

Kadmos - Europe

Kadmosndash

Ejderha

Spartoirsquoler ldquoTopalrdquo

Labdakos

4 Oidipus-Laios ldquoSolakrdquo Laios

Oidipusndash

Sphinks

6 Oidipus - İokaste ldquoŞiş Ayakrdquo

Oidipus

7Eteoklesndash

Polyneikes

8Antigone-Polyneikes

1 Leach 1985 s 68

214

EK 2 Medenilik Yabanilik ayrımı

Medenilik Yabanilik

İnsan ve Kahraman

Hukuk ve Duumlzen hybris bia[zor] anomia

[yasasızlık]

Hayvanlar Uumlzerinde fiziksel uumlstuumlnluumlk Hayvan

İnanccedil dil ve duumlşuumlncede ilerleme Kargaşa ve hayvani hayat

ilerleme yok

Ensest tabusu Sınırlama yok

Pişmiş yemek Ccediliğ yemek

Yamyamlık sınırlamaları Birbirini yeme

Tahıl (evcil) Hayvan eti (ccediliğ) 2

2 Segal 1981 s 35

215

Oumlzgeccedilmiş Bireysel Bilgiler

Adı ve soyadı Oğuz ARICI

Doğum tarihi ve yeri 02021976 - Almanya

İletişim Denizabdal M Seccadeci Ccedilık Dilekccedililer Ap N 7 5

Şehremini İstanbul 34104

E-posta oguzaricigmailcom

Eğitim Durumu

İstanbul Uumlniversitesi Sosyal Bilimler Enstituumlsuuml Tiyatro Eleştirmenliği ve Dramaturji

Boumlluumlmuuml (Doktora) 2005 ndash (2009)

İstanbul Uumlniversitesi Sosyal Bilimler Enstituumlsuuml Tiyatro Eleştirmenliği ve Dramaturji

Boumlluumlmuuml (Yuumlksek lisans) 2002 ndash 2005

İstanbul Uumlniversitesi Edebiyat Fakuumlltesi Tiyatro Eleştirmenliği ve Dramaturji

Boumlluumlmuuml (lisans) 1998 ndash 2002

İstanbul Uumlniversitesi Siyasal Bilgiler Fakuumlltesi Uluslararası İlişkiler Boumlluumlmuuml (Lisans)

1993 ndash 1998 (Terk)

Aydın-Soumlke Lisesi ve Ortaokulu (Lise) 1990-1993

Yabancı dil(ler)

İngilizce (iyi) Almanca (orta)

Mesleki Deneyim

Yayınlar

Tragedya ile Sınır Aşma Virguumll Kasım 2008

Antik Yunan Tragedyasının Metafiziği Cogito sayı 54 YKY 2008

Epik Tiyatro ve Gestus Kavramı İUuml Alman Dili ve Edebiyatı Dergisi sayı 18 2007

216

Oyun Sonu Anlamın Ccedilokluğu Birguumln Gazetesi Kitap Eki 24 Mart 2007

Thebai Soumlyleninde Sophrosyne ve Harmony Duumlşuumlncesi İUuml Edebiyat Fakuumlltesi

Tiyatro Eleştirmenliği ve Dramaturji Boumlluumlmuuml Dergisi 2004 - sayı 5

Galileirsquonin Yaşamı (193839) Metin İncelemesi İUuml Edebiyat Fakuumlltesi Tiyatro

Eleştirmenliği ve Dramaturji Boumlluumlmuuml Dergisi 2003 - sayı 3

Tiyatronun Eğitim Din ve Politika İle İlişkisinin Koumlkleri Uumlzerine İUuml Edebiyat

Fakuumlltesi Tiyatro Eleştirmenliği ve Dramaturji Boumlluumlmuuml Dergisi 2003 -sayı 2

Miro ve ldquoŞeyrdquolerin Kaosu Genccedil Sanat Dergisi 2003 ndash Sayı 111

ldquoDon Cristobita İle Dona Rositarsquonın Acıklı Guumllduumlruumlsuumlrdquo Dramaturji ve Reji Notları

(Yard Doccedil Dr Kerem Karaboğa ile birlikte İUuml Edebiyat Fakuumlltesi Tiyatro

Eleştirmenliği ve Dramaturji Boumlluumlmuuml Dergisi 2002 -sayı 1

Sanatsal Etkinlikler

2008ndash2009 ldquoTehlikeli Oyunlarrdquo (Uyarlama) ndash Oğuz Atay Seyyar Sahne Reji grubu-

Metin Duumlzenleme

2008ndash2009 ldquoGılgamışrdquo ndash Anonim (Uyarlama) Seyyar Sahne Reji Grubu - Metin

duumlzenleme

2005ndash2006 ldquoBen Pierre Riviererdquo ndash Pierre Rivierersquoin Hatıratından Uyarlama Reji

Grubu ve Metin Duumlzenleme

2004ndash2005 ldquoMacbethrdquo ndash W Shakespeare İTUuml Mezunlar Tiyatrosu ve Seyyar

Sahne Youmln Celal Mordeniz Dramaturg

2003 2004 rdquoDuumlnyanın En Guumlzel Hikacircyesirdquo ndash Kerem Eksen Youmln Celal Mordeniz

Dramaturg

2001 2002 ldquoYarışmardquo ndash L Baffie - Youmln Genco Erkal Dostlar Tiyatrosu

Dramaturg

2000ndash2001 ldquoDon Cristobita ile Dona Rositarsquonın Acıklı Guumllduumlruumlsuumlrdquo F G Lorca İUuml

OumlKM Tiyatro Kuluumlbuuml Reji grubu - Işık

2001 ldquoNefesrdquo - Oğuz Arıcı Youmln Erhan Tuna İzmit IV Uluslararası Sokak

Tiyatrosu Festivali

217

2000 ldquoOrpheusa Ağıtrdquo ndash Oğuz Arıcı Youmln Oğuz Arıcı X Uluslararası Delphi

Tiyatro Festivali (Yunanistan)

1996-1997 ldquoBu Oyun Bitmelirdquo Oğuz Arıcı Youmln Işık Tolgay Marmara Uumlniversitesi

İktisadi ve İdari Bilimler Fakuumlltesi Tiyatro Kuluumlbuuml (MİFTOK) tarafından sahnelendi

Page 3: MUĞLÂKLIK ve TRAGEDYA - nek.istanbul.edu.tr:4444

iv

Ambiguity and Tragedy - Oğuz Arıcı

ABSTRACT

Ambiguity is a condition immanent to human existence This condition does not only

stem from the uncertainty of after-death it also results from death -as an end to

possibilities of Being ndash leaving Being in an ambiguous position In this study it is

argued that the concept of tragic could be explained with this kind of an idea of

ambiguity and it is tried to be shown with examples that Ancient Greek tragedies are

built on the same idea of ambiguity In this framework in the first and second

chapters the meaning of ambiguity is elaborated on from philosophical and

anthropological perspectives Martin Heideggerrsquos Being and Time constitutes the

basis of the philosophical discussions of ambiguity Focusing on the concepts of

angst death and nothingness from Heidegger the relationship between these

concepts and the key words of Ancient Greek tragedies like deinon and daemon was

tried to uncovered On the anthropologic plane the ideas of Mary Douglas James

Frazer Sigmund Freud and Reneacute Girard regarding rituals were discussed and the role

and importance of rituals in dealing with ambiguity was problematized in the context

of tragedies In the last chapter the ideas developed throughout the study are

discussed through various examples especially the chorus songs in Sophoclesrsquo

Antigone

v

Oumlnsoumlz Bu ccedilalışma tragedyalarla oumlzellikle de Antik Yunan tragedyalarıyla uzunca bir suumlredir

yoğun bir şekilde ilgilenmemin bir sonucu olarak oluştu Ancak bunun dışında tez

danışmanım Prof Dr Zeynep Sayınrsquoın dersleri ve onun oumlncuumlluumlğuumlnde duumlzenlenen ve

felsefe ve sanat ilişkisi temelinde okuma ve tartışmalar yaptığımız toplantıların

ldquoMuğlacircklık ve Tragedyardquo başlıklı bu ccedilalışmanın şekillenmesinde oumlnemli bir

katkısının bulunduğunu belirtmem gerekiyor Bu bakımdan başta danışman hocam

Zeynep Sayınrsquoa ccedilalışmam suumlresince yaptığı eleştirileri iccedilin olduğu kadar bu

toplantılara oumlncuumlluumlk ettiği iccedilin de ayrıca teşekkuumlr etmek isterim

Yabancı kaynaklardan yaptığım alıntıların Tuumlrkccedileye ccedilevrilmesinde ve ccedilevirilerin

kontroluumlnde yardımcı olan yazdığım kısımları okuyarak bana tavsiyelerde bulunan

ve yurtdışında olduğu zamanlarda istediğim kitapları tarayarak bana goumlnderen sevgili

eşim Elif Ccedilağışrsquoa da oumlzel olarak teşekkuumlr ediyorum Onun maddi katkılarının

yanında manevi desteği de olmasaydı işim daha da zor olurdu

Celal Mordeniz ve Kerem Eksenrsquoe ve ayrıca izleme komitemde yer alan hocalarım

Prof Dr Dikmen Guumlruumln ve Doccedil Dr Kerem Karaboğarsquoya oumlneri eleştiri ve

desteklerinden dolayı teşekkuumlr ederim

vi

İccedilindekiler

OumlZ İİİ

OumlNSOumlZ V

İCcedilİNDEKİLERVİ

KISALTMALAR VE İŞARETLERVİİİ

GİRİŞ 1

TANIM SORUNU 2 SOPHROSYNErsquoDEN MUĞLAcircKLIĞA 6 MUĞLAcircKLIK 10

1 İNSANIN EVRENDEKİ KONUMU MUĞLAcircKLIK 18

11 MUĞLAcircKLIK VE SINIR AŞIMI 18 12 AYIRMA TRAGEDYA HEİDEGGER 24

121 Heidegger ve Varlık 25 122 Haletiruhiye 34 123 Korku [Furcht] ve Havf [Angst] ayrımı 36

13 DEİNON VE DAİMON 42 131 Deinon 42 132 Freudrsquoun Unheimlichrsquoi 44 133 Daimon 50

14 OumlLUumlM OumlLUumlMLUumlLUumlK 63 141 Daseinrsquoın Hitamı 67 142 Oumlluumlm Havfı 68 143 ldquoHerkes Oumllecekrdquo amp Belirsizlik 70

15 TECHNEacute TEKNİK 73

2 KUumlLTUumlREL TECHNE OLARAK RİTUumlEL VE KATEGORİZASYON 82

21 KATEGORİZASYON 82 22 KOZMOSUN KONTROLUuml RİTUumlELLER 87 23 EŞİK 90 24 KİRLENME MURDAR CENABET 92 25 PHARMAKON 105 26 RİTUumlELİN BUNALIMI 107

261 Muğlacircklığın Kontroluuml Olarak Dike 116 27 RENEacute GİRARD ldquoFARKLILIĞIN YİTİMİrdquo VE MUĞLAcircKLIK 117

vii

3 ANTİGONE 125

31 GREK KOZMOLOJİSİ 126 311 Kirlilik 126 312 Tanrı İnsan 129 313 Doğa Kuumlltuumlr 133 314 Sosyal İlişkiler (Aile Evlilik Baba-Oğul vs) 139

32 ANTİGONE 142 321 904-920 Satırlar 142 322 Hegelrsquoin Antigone Okuması 147

3221 Cesedi Accedilıkta Bırakmak 152 3222 Hegelrsquoe İtirazlar ndash Karakterlerin Muğlacircklığı 155 3223 Pozitif Hukuk ndash Doğal Hukuk amp Devlet - Aşiret 159

323 Antigone ndash Koro Şarkıları 163 3231 Birinci Koro Şarkısı [330-375] 163 3232 İkinci Koro Şarkısı [583-625] 171 3233 Uumlccediluumlncuuml Koro Şarkısı [780-800] 176 3234 Doumlrduumlncuuml Koro Şarkısı [944 - 976] 178 3235 Parodos ve Beşinci Koro Şarkısı 185

SONSOumlZ 193

KAYNAKCcedilA 201

TABLOLAR 213

EK 1 LEVİ-STRAUSSrsquoUN THEBAİ MİTİ İKİLİ KARŞITLIKLAR TABLOSU 213 EK 2 MEDENİLİK YABANİLİK AYRIMI 214

OumlZGECcedilMİŞ 215

viii

Kısaltmalar ve İşaretler age Adı geccedilen eser

agy Aynı eser-yer

Bkz Bakınız

Ccedilev Ccedileviren

Ed Editoumlr

GA Gesamtausgabe ldquoBuumltuumln Yapıtlarırdquo anlamında Heideggerrsquoin eserlerinin toplu

basımı

Haz Yayına Hazırlayan

Karş Karşılaştırınız

pp Sayfalar

s Sayfa

sat Antik metinlerdeki satır numarası

ty Basım tarihi yok

Trans Ccedileviren

vd ve devamı

vb Ve benzeri

[hellip] Alıntılarda atlanan cuumlmle cuumlmleler

[sic] ldquoAlıntılanan metinde aynen boumlylerdquo anlamında

sect Paragraf Numarası

[Kelime Rakam] Bazı Tuumlrkccedile soumlzcuumlklerden sonra kelimeyi orjinal dilinde

goumlstermek amacıyla ve Antik metinlerdeki satır numaralarını goumlstermek maksadıyla

koumlşeli parantez [] kullanılmıştır

ix

Ccedilalışma boyunca bazı kelimeler oumlzel olarak vurgulanmak maksadıyla italik

yazılmıştır Oumlzellikle bazı oyun isimlerinde oyun kahramanı ile oyun isminin aynı

olduğu durumlarda oyun isimleri italik olarak belirtilmiştir

1

GİRİŞ Antik Yunan tragedyalarıyla ilgili ccedilalışmalarda her zaman şu sorunun cevabı oumlzel bir

oumlnem taşır Neden sadece MOuml beşinci yuumlzyıl ve neden Atina Boumlylesine buumlyuumlk bir

sanatsal başarının arkasında yatan koşullar neydi Neden tragedyalar Sparta Thebai

ya da bir Yunan adası değil de Atina merkezcil olarak vuumlcut buldu ve neden yalnızca

yuumlz yıl gibi bir suumlre iccedilinde parlayıp goumlzden kayboldu Bu sorulara sosyolojik

bakımdan cevap veren oumlnemli sayıda ccedilalışma bulunmaktadır Oumlzellikle Jean-Pierre

Vernant ve Pierre Vidal-Naquet gibi isimlerin tragedyayı MOuml beşinci yuumlzyıla oumlzguuml

toplumsal koşullarının doğal bir sonucu olarak konumlandırdığı ccedilalışmaları bu

konuda doyurucu oumlrnekler olarak verilebilir1

Diğer taraftan filozofların da tragedyalarla oumlzellikle Antik Yunan tragedyalarıyla

yakından ilgilendiklerini kendi duumlnya goumlruumlşlerini accedilıklayabilmek iccedilin ccediloğu zaman

tragedyalardan oumlrnekler seccediltiklerini goumlruumlyoruz Aristotelesrsquoin Poetikarsquoda tragedyayı

felsefi bir sanat olarak nitelemesinden [Poetika 1451b] beri neredeyse buumltuumln buumlyuumlk

filozoflar Antik Yunan tragedyasıyla yakından ilgilenmişlerdir Terry Eagleton

buumlyuumlk filozofların ilginccedil bir şekilde tragedyanın bitmek uumlzere ya da ccediloktan bitmiş

olduğu doumlnemlerde tragedya uumlzerine spekuumllasyon yaptıklarını hatırlatıyor2

Tragedyanın bıraktığı boşluk felsefe tarafından mı doldurulmaktadır Yoksa

felsefenin bizatihi varlığı mıdır tragedyayı bitiren Başka bir deyişle felsefe

tragedyanın ortadan kalkmasına sebep olmuş olabilir mi Felsefenin yokluğunda da

tragedya varoluyor diyebilir miyiz Eğer bu sorulara cevabımız olumluysa burada

felsefenin de tragedya sanatının da ne olduğuna ilişkin oumlnemli ipuccedilları edinebiliriz

Fakat her şey bir yana bu soruları sorabiliyor olmamız daha başlangıccedilta bize şunu

goumlsteriyor ki hem felsefenin hem de tragedyanın ilgi alanına giren ortak bir şey var

1 Bkz Vernant Jean-Pierre Yunan Duumlşuumlncesinin Kaynakları Ccedilev Huumlsen Portakal Cem Yayınevi 2002 ve Vernant Jean Pierre and Pierre Vidal-Naquet Myth and Tragedy in Ancient Greece New York Zone Books 1990 2 Eagleton Terry Sweet Violence The Idea of The Tragic Blackwell Publishing Oxford 2003 s 17

2

trajik olan Eagleton ldquoyapabilenler tragedya yazıyor yapamayanlar felsefe yapıyorrdquo3

diyor Eğer oumlyleyse yapabilenlerle yapamayanlar arasında ccedilok buumlyuumlk bir rekabet

olduğu kesin Ccediluumlnkuuml ikisi de trajik olanla ilgili olmasına rağmen nasıl oluyor da

tarihte her ikisi birden aynı anda varolamıyorlar Ccedilalışmamızda bu sorulara cevap

bulmaya ccedilalışacağız

Tanım Sorunu

ldquoTragedyardquonın ne olduğuna dair ccedilok fazla ccedilalışma bulunmaktadır Literatuumlruumln bu

kadar fazla olmasının nedeni tragedyanın ldquotanımlanmaya direnenrdquo bir yanı

olduğundan kaynaklanıyor olabilir mi Ashley Thorndike ldquotragedyaya dair

yapılacak herhangi bir kesin tanımın doğru ve kapsayıcı olamayacağı kesindirrdquo4

diyerek sorumuzu doğruluyor T R Henn ise ldquoHiccedil kimse duumlnya edebiyat

tarihindeki ccedileşitlilik goumlsteren formlarını da kapsayacak yeterlilikte tragedyanın

tanımını yapamazrdquo5 diyerek daha da ileri gidebilmektedir Her şeye rağmen

tragedyayı tanımlama girişimlerinde birkaccedil temel eğilimden soumlz edilebilir Seyirciye

olan etkisi [acıma korku katharsis vs] bağlamında tragedyayı accedilıklama eğilimleri

trajik kahraman merkezli daha ccedilok romantik kuramın rağbet goumlsterdiği yaklaşımlar

biccedilimsel kuram diyebileceğimiz ve tragedyaya oumlzguuml belli başlı [trajik plot tanınma

baht doumlnuumlşuuml kahramanın etik zaafı vs gibi] unsurların varlığı yokluğu uumlzerinden

tragedyayı tanımlama ccedilabaları duumlalist bir duumlnya goumlruumlşuuml ccedilerccedilevesinde tragedyayı iyi-

koumltuuml doğru-yanlış gibi ahlaki değerlerin ccedilatışması olarak goumlrme eğilimleri bunlar

arasında sayılabilir6 Raymond Williamsrsquoın dediği gibi ldquotragedyaya pek ccedilok yoldan

ulaşılabilmektedirrdquo7 Fakat ister biccedilimsel oumlzellikleriyle yaklaşımlar olsun isterse

3 Eagleton 2003 s 17 4 Thorndike Ashley H Tragedy Houghton Mifflin and Company Boston amp New York 1908 s 12 5 Henn T R The Harvest of Tragedy MethuenampCo London 1961 s 282 6 Tragedyayı tanımlama sorunuyla ilgili daha ayrıntılı bilgi iccedilin şu kaynaklara bakılabilir Palmer Richard H Tragedy and Tragic Theory An Analytical Guide Greenwood Press London 1982 Brereton Geoffrey Principles of Tragedy A Rational Examination of the Tragic Concept in Life and Literature University of Miami Press Florida 3 Printing 1970 Mandel Oscar A Definition of Tragedy New York University Press New York 1961 Roche William Mark Tragedy and Comedy A Systematic Study and a Critique of Hegel State University of New York Press New York 1998 ve Williams Raymond Modern Tragedy Chatto and Windus London 1966 7 Williams 1966 s 13

3

iccedileriğe youmlnelik tanımlamalar olsun tragedyayı ele alma tuumlrleri trajik olanın ne olduğu

sorusuna cevap vermekten kaccedilamazlar Trajik olanın ne olduğuna ilişkin ayrımların

ccedileşitliliği ise bir tuumlr olarak tragedyaya yaklaşımlardan ccedilok farklı değil

Th C W Oudemans tragedya ve trajik olanı accedilıklama girişimlerini iki tip duumlnya

algısına goumlre ayırıyor8 İlkine ldquoayırıcı kozmolojilerrdquo ikincisine ise ldquoetkileşimli

kozmolojilerrdquo adını veriyor Buna goumlre ayırıcı kozmolojiler evrenin rasyonel ve

kesin bir biccedilimde doğa-kuumlltuumlr insan-tanrı insan-hayvan gibi ayrımlarla kategorilere

boumlluumlnduumlğuuml kategorilerin ise birbirleriyle ilişkisinin olmadığı ya da ccedilok az ilişkili

olduğuna inanıldığı kozmolojilerdir Oudemans modern Batı kuumlltuumlruumlnuumln boumlyle bir

ayırıcı kozmolojinin uumlruumlnuuml olduğunu iddia etmektedir Diğer taraftan etkileşimli

kozmolojilerde ise kategorilerin birbirleriyle suumlrekli olarak temas halinde olduğuna

inanılmaktadır Duumlzen-duumlzensizlik insan-tanrı kuumlltuumlr-doğa gibi kategoriler

birbirlerini etkilemekte birbirlerine karışmakta insan ve evren her an muğlacircklık

tehdidi altında bulunmaktadır Bu yuumlzden bu tuumlr kuumlltuumlrlerde muğlacircklık durumlarıyla

muumlcadele etmek iccedilin rituumlel uygulamalarına başvurulduğu goumlruumlluumlr Oudemans bu iki

farklı kozmolojinin tragedyaya ve oumlzellikle de trajik olana bakışlarının da

farklılaştığını belirtir

Ayırıcı kozmolojinin bir sonucu olarak tragedya ccediloğu zaman ldquoccedilatışmardquo kavramı

merkezinden accedilıklanmaya ccedilalışılır Karakterlerin ve onların temsil ettiği

duumlşuumlncelerin değerlerin vs diğerleriyle oumltekiyle uzlaşmaz bir ccedilatışma iccedilinde

olduğu duumlşuumlnuumlluumlr Ccedilatışma hiccedil şuumlphesiz Grekccedile agon soumlzcuumlğuumlne referans

vermektedir Biz modernler agon soumlzcuumlğuumlnuuml genellikle ldquokusursuzrdquo bir simetri iki

ldquokarşıtrdquo ve ldquodenkrdquo guumlccedilte unsurun ccedilatışması olarak anlamaya meyil ederiz Biz bu

ccedilalışmamızda tragedyanın boumlyle bir ldquosimetrikrdquo yapı sergilemekten ziyade ccedilok daha

karmaşık bir temelinin olduğunu birbirine denk ve karşıt gibi goumlruumlnen birbirlerinden

kesin sınırlarla ayrılmış olduğu duumlşuumlnuumllen unsurlar arasında varolduğu sanılan

sınırların aslında belirsiz olduğunu karşıtların aslında birbirlerine karışmış durumda

8 Oudemans Th C W ve Lardinois A P M H Tragic Ambiguity Anthropology Philosophy and Sophocles Antigone Brills studies in intellectual history v 4 Leiden EJ Brill 1987

4

olduğunu goumlstermeye ccedilalışacağız9 Tragedyanın ldquokesinlikrdquolerden ziyade

muğlacircklıklardan kurulu bir tuumlr olduğunu ve bizatihi bu muğlacircklığın tragedyanın

oumlzuumlnuuml trajik olanı doğurduğunu duumlşuumlnuumlyoruz Ccediluumlnkuuml her muğlacirck durum trajik olana

gebedir Bu yuumlzden tragedyayı ve trajik olanı anlamak iccedilin muğlacircklık duumlşuumlncesinden

hareket etmek gerektiği inancındayız

2005 yılında tamamladığım yuumlksek lisans tezimde Antik Yunan tragedyalarında

sophrosyne kavramının izini suumlrmuumlştuumlm Sophrosyne basitleştirerek soumlylememiz

gerekirse sağduyu oumllccediluuml orta (yol) gibi anlamlara ve ldquokendini bilmekrdquo gibi

ccedilağrışımlara sahip Yunanca bir soumlzcuumlktuumlr Yuumlksek lisans tezimin ana ccedilerccedilevesi

tragedyanın nihai hedefinin sophrosyne ve onun bir yan uumlruumlnuuml olarak oluşacak olan

harmoni olduğu youmlnuumlnde şekilleniyordu Başka bir deyişle bir tragedyada seyirciye

oumlğuumltlenen propagandası yapılan etik bir değerdi sophrosyne Bu anlamda

sophrosyne kahramanın bir hamartiası ndashtrajik hatası- olduğu soumlylenen hybrisrsquoin

(aşırılık) karşısına yerleştiriliyordu kısaca formuumll şuydu Hybris vs Sophrosyne

Biraz yakından bakıldığında bu bakışın kısmen Aristotelyen kısmen de Hegelyen

olduğu soumlylenebilir Aristotelesrsquoin Poetikarsquosını ccedilok kaba bir şekilde kahramanın

(genellikle hybris olarak karşımıza ccedilıkan) hamartia yuumlzuumlnden yıkımı ve sonunda

izleyicide oluşan acıma ve korkunun arındırılması (katharsis) olarak oumlzetlersek tezin

Aristotelyen kısmı anlaşılabilir Hegel konusuna gelince her ne kadar tragedya

hakkındaki fikirleri tam ve kesin bir buumltuumlnluumlk goumlstermese de onun tragedyayı

ldquoccedilatışan değerlerin daha uumlst bir duumlzeyde uzlaşmasırdquo şeklindeki tanımlamasından

hareket edersek tragedyanın nihai hedefi olarak uzlaşıyı duumlşuumlnduumlğuuml ortadadır Hegel

oumlzellikle Estetik Uumlzerine Dersler [Vorlesungen uumlber die Aumlsthetik]rsquode Aristotelesrsquoin

acıma ve korku duygularının dışında uumlccediluumlncuuml ve ccedilok daha yuumlksek bir duygunun

zorunluluğundan soumlz eder Uzlaşı duygusu10 [Das Gefuumlhl der Versoumlhnung]

9 Hiccedil şuumlphesiz bu tarz bir accedilıklama ccedilabası yakın zamanlarda oluşmuş tragedyayı paradoks muğlacircklık ve belirsizlik kuramıyla accedilıklamaya ccedilalışan eğilimin bir parccedilasıdır 10 Bkz Hegel GWF Aesthetics Lectures on Fine Art Tr Knox T M Oxford Oxford University Press Vol II 1975 s 1193-1197

5

MOuml V yuumlzyıla baktığımızda bu doumlnemdeki ekonomik toplumsal ve siyasi değişim

ve ccedilatışmalarının sophrosyne ve harmonia fikirlerinde billurlaştığını goumlrmek

muumlmkuumlnduumlr V yuumlzyıl Atinarsquosının demokrasi deneyiminin doğal bir sonucu olduğu

bile iddia edilebilir Suumlrekli olarak ccedilatışan ndashoumlzellikle eski ile yeni- değerlerin

karmaşasında daima dengeyi uyumu ve oumllccediluumlluuml olmayı oumlğuumltleyen duumlsturların artması

bu tuumlrden soumlylemlerin siyasi konuşmalarda şiirlerde ve tragedya metinlerinde

sıklıkla karşımıza ccedilıkması yaşanan suumlreccedille kolaylıkla ilişkilendirilebilir Hybris vs

Sophrosyne denklemi bize hybrisrsquoe kapılan aşırıya kaccedilan sınırları zorlayan ve

hududu aşan birine sophrosynersquoin oumlğuumltlendiğini goumlstermekle ccedilatışmanın temelini de

accedilmaktadır Sınırını bilmesi gereken hybrisrsquoini kontrol etmesi gereken kahraman

eskiye aittir onun doumlnuumlştuumlruumllmesi değiştirilmesi evcilleştirilmesi en oumlnemlisi de

başka guumlccedillerle dengeye kavuşturulması gerekmektedir Tragedyalarda suumlrekli yıkıma

uğrayan eski tip kahramanlar goumlrmemizin bir sebebi de budur

Askerlik alanında gelişen yeni teknikler ve savaş stratejileri eski tipte kahramanlığın

sonunun geldiğini haber veriyordu Polis biccedilimindeki kent yapılanması ve Hoplit

denen askeri sisteminin yaygınlaşması Hektor ya da Akhilleus gibi tek başına

zaferler kazanan kahramanların iktidar alanını sınırlandırıyordu Bu tuumlr gelişmelerle

bağlantılı ve eş zamanlı olarak yeni zenginleşen bir sınıfın o doumlneme kadar sadece

soyluların ayrıcalığı olan iktidara talip olmasıyla yeni bir arkhe (erk) ccedilatışması

başladı Yine eski tipteki soy oumlrguumltlenmesi (genos) ve soy esasına dayalı youmlnetim

anlayışı bir ccedileşit vatandaş esasına dayalı bir sistem olan demos oumlrguumltlenmesi lehine

silinmeye başladı Daha oumlncesinden paranın dolaşıma girmesi ve yazının belli bir

yazman sınıfının tekelinden ccedilıkarak tam anlamıyla bir ldquokamurdquo malı haline gelmiş

olması da arkhe ccedilatışmasını Dike (Hukuk - Adalet) sorununu da iccedilerecek şekilde

genişletti ve şiddetlendirdi Yasalar soumlze dayalı olmaktan ccedilıkıyor yazılı hale

geliyordu Ccedilatışan taraflar iccedilin de yeni bir terim bulundu Isonomia yani eşitlik

Eşitlik yasaların temel felsefesini oluşturacaktı Fakat tragedya ozanlarının da

goumlstereceği gibi bu noktada bir sorun bulunmaktaydı Eşitlik gerccedilekten nedir sorusu

sorulmaya başlandı Yasaların eşitliği ne demektir Yasaların herkese eşit

uygulanması mı Yoksa herkesin adaletten eşit pay almasını sağlayacak yasalar

oluşturmak mı Ve hepsinden oumlnemlisi tragedya ozanları Dikersquonin yani adaletin

6

toplumun bir arada yaşamasının bir imkacircnı olarak gerccedilekten hayata geccedilmesinin

muumlmkuumln olup olamayacağını soruyorlar ve ccediloğu zaman da sorulara accedilık bir cevap

vermekten kaccedilınıyorlardı

Tragedyalarla ilgili kurulan denklem yani aşırıya kaccedilan kahramanın evcilleştirilmesi

daha doğrusu kahramanın aşırılık yuumlzuumlnden yıkıma uğradığının goumlsterilerek

seyircinin katharsis yoluyla ldquoehlileştirilmekrdquo istendiği fikri buumlsbuumltuumln yanlış olmasa

da eksiktir Yanlış değildir ccediluumlnkuuml tragedyaların boumlyle bir okumaya izin veren

yapıları bulunmaktadır Ama diğer taraftan eksiktir ccediluumlnkuuml bu tuumlrden yorumlamalar

tragedyanın accedilıkta bıraktığı daha radikal soruları ccediloğu zaman goumlzden kaccedilırır ya da

goumlrmezden gelmek zorunda kalır

Tragedyanın sophrosyne fikrini oumlğuumltlediği tuumlruumlnden bir formuumllleştirme tragedyanın

bir sanat formu olduğunu es geccediltiği gibi aynı zamanda sanatı da salt olarak bir

ldquoduumlşuumlncerdquoye indirger Oysaki sanatın salt duumlşuumlnce ileten bir araccedil olmadığını

soumlzcuumlklerde karşılık bulamayacak olanı da aktarabilen bir form olduğunu unutmamak

gerekir Buradan baktığımızda tragedyaların metafizik bir boyutu olduğunu hatta

bizzat bu metafiziğe ilişkin sorular sorduğunu ve bilerek de bu sorulara cevap

vermediğini goumlruumlruumlz Oumlzellikle tragedya sanatının yalnızca ldquosoru soranrdquo olmakla

yetindiğini ve zaten daha fazlasının da (sorulara cevap vermenin) onun sanatsal

youmlnuumlnuuml azaltacağını iddia edebiliriz Ccediluumlnkuuml cevap vermek tıpkı Oidipusrsquoun verdiği

yanıtın Sphenksrsquoi oumllduumlrmesi gibi sanatı oumllduumlruumlr V yuumlzyıl Yunan ozanları tam da

sistematik felsefenin doğuş arifesinde bizi cevap vermeye zorlayan ama her

yanıtımızda yeniden ve yeniden başka cevaplar bulmaya bizi mecbur bırakan sorular

sormuşlardır Yunan tragedyalarının 2500 yıldır hala aynı canlılığını korumasının en

oumlnemli nedeni budur

Sophrosynersquoden Muğlacircklığa

Sophrosyne goumlruumlnuumlşte ccedilatışan değerleri kutupları zıtları uccedilları eğerek birbirine

yaklaştırıyor ccedilatışan kuvvetler (değerler ideolojiler vs) arasında belirli bir denge

noktasının ve ccedilatışma sebebiyle bozulan duumlzenin yeniden inşasının muumlmkuumln

olduğuna işaret ediyor bunu bir ideal olarak sunuyordu Ancak bu idealin

gerccedilekleşmesi ne derece muumlmkuumlnduuml(r) Antik Yunan tragedyalarının sorduğu en

7

oumlnemli sorulardan biri tam da burada şekillenmektedir Buumltuumln kategorilerin yerli

yerinde (onlara tahsis edilmiş edildiği duumlşuumlnuumllen yerlerinde) durduğu bir duumlnya

olarak ldquoduumlzenrdquo muumlmkuumln muumlduumlr Bu accedilıdan tragedyaların konularını mitolojiden

seccedilmesi de bir tesaduumlf değildir Epik doumlneme ait olan mitolojiler tam da ldquoşeylerin

kendilerine ait yerlerinderdquo durduğu duumlzenli bir kozmosu anlatırlar ccediluumlnkuuml Tragedya

ise aynı hikacircyeleri bu ldquokozmosunrdquo derinliğindeki ldquokaosurdquo accedilığa ccedilıkartacak şekilde

değiştirerek kullanır Dolayısıyla tragedya yalnızca eski hikacircyelerin V yuumlzyıl Atina

seyircisine yeniden hatırlatılması demek değildir Tragedya seyircisini mitolojinin

goumlruumlnmeyen gerccedilekliğiyle yuumlz yuumlze getirir

Sophrosyne tragedyada bozulduğu duumlşuumlnuumllen duumlzenin yeniden kurucu guumlcuuml olarak

duumlşuumlnuumllmektedir Oysa tragedyalar başlar başlamaz duumlzenin ccediloktan bozulmuş

olduğunu goumlruumlruumlz Dolayısıyla sophrosyne bir uzlaşı noktası olarak ortayı ve

dengeyi ima etse de tragedya bu noktanın imkacircnsızlığını bize goumlsterir

Bize goumlre tragedyalar orta-noktayı dengeyi ve en oumlnemlisi de ldquocevabırdquo bulmanın

ldquoolası-imkacircnsızlığınırdquo goumlstermektedirler Neden olası Neden imkacircnsız

Olasıdır ccediluumlnkuuml neredeyse buumltuumln tragedyalarda ldquoorta-noktardquo ldquogoumlruumlnuumlrrdquo Bu

goumlruumlnuumlşuumln bir oumlrneği olarak Oresteiarsquodaki Orestesrsquoin mahkeme sahnesi verilebilir

Orta-yol ya da uzlaşı ldquoşiddetrdquoin dahil olduğu bir ikna (peitho) suumlrecinden geccediler

Ama nihai olarak deus ex machinersquonın şiddeti mutlak olarak sonlandırıcılığı

olmaksızın boumlyle bir finalin gelmesi duumlşuumlnuumllemezdi Kan davası sonsuza dek suumlruumlp

gidebilirdi Kan davalarında suumlrekli tekrar eden şiddeti ancak nihai bir şiddet

sonlandırabilir Nihai şiddetin en oumlnemli oumlzelliği yeni bir şiddete izin vermemesi

buumltuumln şiddetleri bitirici bir şiddet oluşudur Oumlrneğin devletin (hukukun) şiddeti boumlyle

bir bitiricilik niteliğine sahiptir Oresteiarsquoda da kan davasını bitiren boumlylesi bir

hukuktur

Benzer bir şekilde Antigonersquode Antigone ve Kreonrsquoun uzlaşması imkacircnsız

goumlruumlnmez olasıdır ccediloumlzuumlm oumlylesine yakındır ki suumlrekli olarak oyunda varlığı

hissedilir Ama diğer taraftan boumlyle bir uzlaşı iki bakımdan imkacircnsızdır birincisi

boumlyle bir orta nokta taraflardan birinin ndashya da her ikisinin- yok olması (ccedilatışan

ldquooumlncekirdquo olmaması) anlamına gelmektedir Oresteiarsquoda Erinylerrsquoin Eumenides

8

olması bu konuda iyi bir oumlrnek teşkil eder Hatırlanacağı uumlzere Oresteia uumlccedillemesinin

son oyununda (Eumenides) mahkemenin Orestes hakkında verdiği kararın ardından

Erinylerrsquoin Athena tarafından ikna edilme suumlreci başlar Erinyler kendilerine ait olan

potmosrsquotan11 yani aile iccedili cinayet işleyenlerden intikam alma vazife haklarından

vazgeccedilmek istemezler Ccediluumlnkuuml onları vareden şey tam da onların sahip olduğu bu

potmosrsquotur Bu accedilıdan Erinyler iccedilin ldquouzlaşmardquo demek asla oumlnceki gibi

olamayacakları bir ldquobaşkardquoya doumlnuumlşmek anlamına gelecektir Bu yuumlzden uzlaşıyı

simetri oluşturan iki uccedil noktanın ortada buluşması gibi yorumlamamak gerekir

Boumlyle bir geometri iccedilinde duumlşuumlnuumllduumlğuumlnde bile orta noktanın artık ldquouccedilrdquo olmadığı

rahatlıkla soumlylenebilir

Olası-imkacircnsızlık konusundaki ikinci husus ccedilatışmanın bizatihi kendisiyle ilgilidir

Ccedilatışma kavramı oumlylesine muğlacircktır ki bu ccedilalışmamızda da ele alacağımız uumlzere

yakından bakıldığında mutlak anlamda sınırları tespit edilebilecek bir ldquotarafrdquo ldquouccedilrdquo

ya da ldquokutbunrdquo olmadığı goumlruumllecektir Gerccedilekte tragedyalardaki ccedilatışan guumlccediller bir

doğrunun iki uccedil noktasına geometrik olarak konuşlanmış durumda değildir Bu

yuumlzden de iki uccedil noktanın arası orta noktası duumlşuumlncesi goumlruumlnen bilinebilen

duumlşuumlnuumllebilen ama asla erişilemeyen bir toposu işaret eder Sophrosynersquoin işaret

ettiği bu yer erişilmesi imkacircnsız ldquoufukrdquolara benzer Ufka doğru yol aldıkccedila

yakınlaşıldığı duumlşuumlnuumllen ufuk nasıl ldquoaynı uzaklıktardquo duruyor mesafesini hiccedil

yitirmiyorsa bu orta nokta da tragedyalarda ldquoulaşılabilirrdquo goumlruumlnen bir ufuk gibi

ldquoolduğu sanılanrdquo yerinde durur

Diğer taraftan kahramanların tragedyalardaki birbirlerine ldquofarklırdquo ve ldquozıtrdquo

goumlruumlnuumlmleri de ccediloğu zaman yanıltıcıdır Kahramanlar aynı anda birden fazla

11 Potmos Birinin başına gelen şey birinin payına duumlşen şey kader hediye gibi anlamlarda kullanılmaktadır Potmos birini o şey yapan ve ona ait olan şeyi ima etmektedir Burada Erinyleri Eriny yapan şey ldquoaile iccedili cinayettirrdquo onları vareden şeydir aile iccedili cinayet Hatırlanacağı uumlzere onlar Uranosrsquoun kesilen hayalarından akan kandan doğmuşlardır (Bkz Hesiodos Hesiodos Eseri ve Kaynakları Tanrıların Doğuşu (Thegonia) İşler ve Guumlnler Ccedilev Sabahattin Eyuumlboğlu Azra Erhat Tuumlrk Tarih Kurumu Yayınları Ankara 1991 s 110) Onları vareden şey ndashcinayet- aynı zamanda onların sorumluluğu goumlrev alanları ayrıcalıkları demekti Potmos boumlyle bir durumu ifade etmektedir Soumlzcuumlğuumln anlamları iccedilin ayrıca bkz Liddell Henry George Robert Scott Henry Stuart Jones and Roderick McKenzie A Greek-English Lexicon Oxford Oxford Univ Press 1996 s 1455 Eriny maddesi

9

kategoriye dahil olabilmekte ya da tek bir kategorinin iccedilinde farklılık yanılgısı

yaratabilmektedirler Dolayısıyla tragedyanın formunu geometrik bir doğrudan

ziyade kaleydoskobik ya da fraktal12 bir yapı olarak duumlşuumlnmek gerekir

Muğlacircklık durumu kahramanın ldquosuccedillulukrdquo tartışmasında da accedilıkccedila izlenebilir

Scheler ldquoSuccedillu kimdir sorusuna accedilık belli bir cevap varsa orada trajik olanın rengi

eksiktirrdquo13 diyor Yukarıda da kısmen değindiğimiz gibi ldquocevaprdquo sanatsal youmlnuuml

soldurmaktadır Kahramanın succedillu olup olmadığına ilişkin cevabın verilemediği yer

ancak muğlacircklığın olduğu yerdir Bu durumu şoumlyle accedilıklayabiliriz Kahramanın

eylemi haklı bir eylemdir fakat yine de bir succedil oluşturur Aristotelesrsquoin Poetikarsquosında

tanımlamaya ccedilalıştığı kahraman aslında bu tuumlrden bir nitelik sergiler Buna goumlre

kahraman ne tamamen koumltuuml ne de olağanuumlstuuml denecek kadar iyidir O yalnızca

herhangi bir succedilla succedillanmış kişi basit bir hata (hamartia) yapmış birisidir14 Bu hata

ahlaki bir yanlıştan ziyade kahramanın ndashister bilinccedilli ister bilinccedilsiz- yapmaktan

kaccedilınamadığı bir eylemin sonucudur Dolayısıyla hamartia oumlyle bir succediltur ki

kahraman o hatayı yapmak zorundadır bu yuumlzden succedillu sayılamaz ama bu succedilu

işlemiştir ve succedilludur Orestesrsquoin mahkemesinde (Oresteia) oyların eşit ccedilıkması

bunun muumlkemmel bir goumlstergesidir Kahraman hem succedillu hem succedilsuz bulunmuştur ndash

İonna Kuccediluradirsquonin deyişiyle- ldquosuccedillu-succedilsuzrdquo dur İşte bu hem succedillu hem succedilsuzluk

durumu kahramanın iccedilinde bulunduğu ldquotrajik konumrdquou ifade eder Bu trajik konumu

başka bir ifadeyle kahramanın ldquohem hellip hem helliprdquo ve ldquonehellip nehelliprdquo durumunu biz

ccedilalışma boyunca ldquomuğlaklıkrdquo olarak tanımlayacağız

12 Fraktal yapılar kaos teoremlerinde sıklıkla karşımıza ccedilıkan yapılardır Son 40-50 yıldan beri kusursuz oldukları duumlşuumlnuumllen uumlccedilgen kare doumlrtgen ya da doğru gibi geometrik şekillerin dışında evrende fraktal adı verilen daha karmaşık şekillerin de varolduğu uumlzerinde durulmaktadır 13 Scheler Max ldquoZum Phaenomen des Tragishenrdquo Vom Umsturz der Werte Leipzig 1923 cilt I s 257 Aktaran Kuccediluradi İonna Max Scheler ve Nietzschersquode Trajik Olan İstanbul Yankı Yayınları 1966 14 Bkz Aristoteles Poetika Şiir Sanatı Uumlzerine Ccedilev Nazile Kalaycı Bilim ve Sanat Yayınları Ankara 2005 s 45 sat 1453a10

10

Muğlacircklık

Zaman zaman benzerlikler bulma eğilimleri soumlz konusu olsa da muğlacircklık her şeyin

temelde anlaşılmaz ve bilinemez olduğunu iddia eden bilinemezcilik [agnostizm] gibi

duumlşuumlncelerle karıştırılmamalıdır Muğlacircklık bilinemez bir durum değildir aksine ndash

ccediloğu zaman- bir ccedileşit bilgi fazlalığını ima eder herhangi bir duruma veya nesneye ait

bilginin ve onun dilde ifadesinin duumlzensizliğini ve tamamlanmamışlığını goumlsterir

Muğlaklık ccediloğu zaman dilin bir acizliği olarak karşımıza ccedilıkar daha doğrusu

muğlaklığı daha kolay kavradığımız ve goumlzlemleyebildiğimiz yer dilin evrenidir bir

şeyin ndashbir olayın nesnenin vs- aynı anda birden fazla kategoriye girdiğini

duumlşuumlnduumlğuumlmuumlzde (oumlrneğin pharmakon hem ilaccedil ccedilare hem de zehir guumlnah keccedilisi

anlamlarına gelir) iki farklı şeyin aynı anda gerccedilekleşmesinde (paradoks) yine

benzer bir şekilde mantığın ccedilelişmezlik ilkesine15 uymayan bir durumla ya da

kuumlltuumlruumln daha oumlnceden sınırlarını belirlediği herhangi bir kategoriye uymayan bir

şeyle karşılaştığımızda (anomali) aklın ccedilaresizliği kendini dil yoluyla accedilık eder Bu

acizlik insana rahatsızlık verir Bir sis bulutunun iccedilindeki bir karaltının ya da yarı

karanlık bir odadaki bir nesnenin ne olduğunu hemen kavrayamadığımızda

duyduğumuz bir rahatsızlığa benzer bu his Bu rahatsızlık uyandırıcı guumlcuumlnden

dolayı muğlacircklık istenmeyen bir durum olarak karşımıza ccedilıkar Kesinlikler uumlzerine

inşa edilmiş (olduğu duumlşuumlnuumllen) duumlzeni alt uumlst eder bu yuumlzden tehlikelidir

Ayrıştırılmış adlandırılmış sınıflandırılmış buumltuumln kategorileri birbirine karıştırmak

ve aralarındaki sınırları ortadan kaldırmakla tehdit eder Duumlzen insanın aradığı kitabı

hemen bulduğu ya da nasıl bulabileceğini kesin olarak bildiğini duumlşuumlnduumlğuuml bir

kuumltuumlphaneye benzeyen bir duumlnya imgesi sunar Muğlacircklık buumltuumln rafları darmadağın

ettiği gibi bazı kitapların da ldquoişe yaramazlığınırdquo deşifre eder Ccediluumlnkuuml Baumanrsquoın

dediği gibi muğlacircklığa yol accedilan hatta onu kaccedilınılmaz kılan şey tam da bu istifleme

15 Ccedilelişmezlik İlkesi Biccedilimsel mantığın duumlşuumlnmede tutarlılığı sağlayan temel ilkelerinden biri Bu ilke ldquoBir şey aynı zamanda hem kendisi hem de kendisi olmayan bir şey olamazrdquo ldquoA aynı zamanda B olmazrdquo şeklinde dile getirilebilir Bkz Hanccedilerlioğlu Orhan Felsefe Soumlzluumlğuuml 10 Basım Remzi Kitabevi İstanbul 1996 s 47

11

ve sınıflandırma ccedilabasının kendisidir16 Muğlacircklık mutlak kategorileştirmenin

imkacircnsızlığını goumlsterir ccediluumlnkuuml her seferinde yeniden bir duumlzen uğraşı başlar ve her

yeni duumlzen ccedilabası yeni muğlacircklık kaynaklarının oluşmasına yol accedilar

Aslında muğlacircklık bir insanlık durumudur İnsanın evrendeki konumunu ima eder

Ccediluumlnkuuml varlığın ne olduğu sorusuna hala kesin bir cevap verilememiştir Max

Schelerrsquoin deyişiyle ldquoinsanla ilgilenen bilimlerin sayısı suumlrekli artmış olmasına

karşın bu bilimler insanın ne olduğunu aydınlatmaktan ccedilok karartmaktadırlarrdquo17

İnsan kendini duumlnyaya ldquofırlatılmışrdquo olarak bulur Ama duumlnyaya fırlatılmış olmakla o

aynı zamanda oumlluumlme-fırlatılmış bir varlıktır İnsan duumlnyaya fırlatıldığında varoluş

imkacircnlarını hazır bulur Şu ya da bu olabilmektedir ve olmaktadır da Ama diğer

yandan onun bu varoluş imkacircnları arasındaki ldquooumlzguumlrluumlğuumlrdquo oumlluumlmle hitam bulacaktır

Oumlluumlm insanın en kaccedilınılmaz imkacircnlarından biridir Diğer taraftan oumlluumlm hakkında

bilgi ve deneyimimiz yok denecek kadar azdır ama yine de oumlluumlmuumln bir sınır

olduğunu ve ldquokesinrdquoliği biliriz Bu kesin-ama-muğlak bilgi oumlluumlm-anksiyetesine

(oumlluumlm-havfına) sebep olur İnsan bu havfı duymamak bu havf ile karşılaşmamak ve

onu unutmak iccedilin kesinliklerden kurulu kendi kontroluumlnde (olmasını dilediği) bir

duumlnya kurmaya ccedilalışır Duumlzenin kategorileştirme sınıflandırma ve ayrıştırmanın

tasnifin ve her tuumlrluuml sınırın ve sınırlandırmaların (ve tabii sınır-dışının) duumlnyasıdır bu

Temel muumlcadele muğlacircklığın bu ldquoher şeyin yerli yerinde olduğurdquo ldquoduumlzenlirdquo

duumlnyaya tecavuumlzuumlnuumln engellenmesidir Ccediluumlnkuuml muğlacircklık insana oumlluumlm-havfını

hatırlatmaktadır Bu yuumlzden insan duumlzenli duumlnyasında unutuşa doğru kaccedilış

halindedir Fakat unutuş oumlluumlmuuml unutmak anlamına gelmemektedir aksine insan

oumlluumlmuuml hatırlatan pek ccedilok şeyle donatabilmektedir duumlnyasını Mezarlıklar

krematoryumlar tuumlrbeler ibadethaneler vs Ayrıca oumlluumlmuumln herkes iccedilin kaccedilınılmaz

olduğu ldquosoumlylemirdquo her yerde karşımıza ccedilıkar ldquoHerkes bir guumln oumllecekrdquo Bu kesin bilgi

kesinliğiyle bizi rahatlatır Boumlylece oumlluumlm duumlşuumlncesinin havfı bu soumlyleyişteki

kesinliğin tesviye ediciliğinde kaybolup gider Oumlluumlm havfı kesinliğin verdiği huzurla

16 Bkz Bauman Zygmunt Modernlik ve Muumlphemlik Ccedilev İsmail Tuumlrkmen Ayrıntı Yayınları İstanbul 2003 s 11 17 Scheler Max İnsanın Kozmostaki Yeri Ccedilev Harun Tepe Ayraccedil Yayınevi Ankara 1998 s 35

12

ortadan kaldırılır Aynı zamanda havfın derecesi ldquoherkesrdquoin kamusallığı iccedilinde

yumuşatılır İfadedeki ldquoherkesrdquo ldquohiccedil kimserdquo anlamına gelir

Bize goumlre tragedyanın inatla accedilığa ccedilıkarmak istediği şey tam da bu herguumlnkuumlluumlğuuml

iccedilerisindeki kamusallığın18 suumlrekli uumlzerini oumlrtmek istediği oumlluumlm havfıdır Ccediluumlnkuuml

tragedya tam da ldquoherkes oumllecekrdquo soumlzuumlnuumln kesinliğinin aslında ne kadar muğlacirck

olduğunu goumlsterir Ccediluumlnkuuml ldquoherkes oumllecekrdquo soumlzuumlyle ortaya konulan kesinlik oumlluumlmuumln

insan iccedilin en uccedil ve kaccedilınılmaz imkacircn oluşunun kesinliği değildir ldquoherkes oumllecekrdquo

soumlzuumlnde oumlluumlm kaccedilınılmazlığını ve zatiliğini (bana aitliğini) yitirir ldquoHerkes oumllecekrdquo

demekle artık oumlluumlm herkesindir yani aslında hiccedil kimsenindir Zaten ldquoherkes oumllecekrdquo

soumlzuuml başkasının oumlluumlmuumlnden yani dolaylı olarak ikinci elden elde edilen bir

deneyimdir Ama oumlluumlmuuml başkasının oumlluumlmuumlnden anlamak onu bu yolla

kavrayabilmek ndashdoğası gereği- imkacircnsızdır Ccediluumlnkuuml başkasının oumlluumlmuumlnde oumlluumlmuumln

her zaman bana oumlzguumlluumlğuuml kaybolur Oumlluumlm her zaman benim oumlluumlmuumlmduumlr benim en

zati varlık imkacircnımdır oumlluumlm Başkası iccedilin oumlluumlme gidilebilirim ancak başkasının

yerine oumllmem muumlmkuumln değildir oumlluumlm ikame edilemez Bu yuumlzden ldquoherkes oumllecekrdquo

soumlzuuml sahte bir kesinlik hissi yaratır insana -soumlzuumlm ona- kontrol edilebilir bir

malumat verir Boumlylece oumlluumlm alelade bir vakaya doumlner

ldquoHerkes oumllecekrdquo soumlzuumlyle oumlluumlm bu duumlnyadaki herhangi bir alelade ldquoolayrdquomış gibi

soumlzuumlm ona oumllccediluumllebilen oumlnceden kestirilebilen bilinebilen bir hakikat gibi belirli bir

kesinlik duumlzeyine yuumlkseltilerek insanın ldquoduumlzenlirdquo duumlnyasında yerini alır Oysa insan

varlığın ne olduğunu onun anlamını kesin olarak bilemediği gibi oumlluumlm konusunda da

hiccedilbir ldquokesinrdquo bilgi ve deneyime sahip değildir Oumlluumlmuuml yokluğu ve hiccedilliği

ldquoanlayabileceğirdquo tek yer vardır O da havfın kendisidir İnsan ancak havf duyarak

hiccedilliği kavrayabilir Ama insan tam da bu havfın huzursuzluğundan kaccedilar Yani

insanın kaccediltığı şey oumlluumlm değil bizatihi oumlluumlm-havfıdır İnsan bu havfla doğrudan

doğruya karşılaşmak istemez Bize goumlre tragedya insanı kaccedilmaya ccedilalıştığı bu havfla

yuumlz yuumlze getirir En azından kaccedilışın imkacircnsızlığını ona hatırlatır

18 Bu terimler Heideggerrsquoe aittir Ccedilalışmamızın ilerleyen boumlluumlmlerinde bu terimleri daha daha kapsamlı olarak ele almaya ccedilalışacağız

13

Bu kaccedilışın en temel goumlstergesi hiccedil şuumlphesiz kuumlltuumlruumln kendisidir İster adına insanın

ldquohayatta kalmardquo stratejisi isterse ldquooumlluumlmsuumlzluumlkrdquo ccedilabası diyelim kuumlltuumlr insanın her

tuumlrluuml ldquoyapıp etmerdquosi anlamıyla kuumlltuumlr ldquooumlluumlm fikrinin yarattığı dehşetrdquoten kaccedilışı ima

etmektedir İnsan oumlluumlmluuml olduğu iccedilin ldquokuumlltuumlrrdquo kurmaktadır Kuumlltuumlr Baumanrsquoın

deyişiyle ldquoinsanların farkında oldukları şeyi unutturmaya youmlnelik incelikli karşı-

anımsatıcı teknik bir aygıttırrdquo19 İnsan eğer ldquounutmak zorundardquo olduğu şey

olmasaydı suumlrekli olarak ona kendini kendi varlığını hatırlatacak uumlruumlnler uumlretmezdi

Hegelrsquoin dediği gibi insanın hakiki varlığı onun eylemidir kendini ortaya koyma ve

kendini yaratma edimidir20 Bu yuumlzden insan varolmak iccedilin eylemde bulunmak

zorundadır kuumlltuumlruumln temelinde yatan işte bu zorunluluktur İnsan ancak ve ancak

eylemle ve eylemde varolabilir ve varolmaktadır Diğer taraftan soumlz konusu eylemin

oumlznesi olan insanın varoluşunu suumlrduumlrmesi bir ldquoolumsuzlamardquo şeklinde gerccedilekleşir

Ccediluumlnkuuml o duumlnyaya geldiği haliyle kalmaz onun insan olabilmesi demek doğal varlık

olarak ldquone iserdquo o olmaması ve ldquone değilserdquo o olması anlamına gelmektedir Hegelrsquoin

deyimiyle insan varolanı ldquodiyalektik olarak ortadan kaldıran ve var olmayanı

yaratanrdquo bir varlıktır Diyebiliriz ki eylemin bizatihi kendisi tragedyanın terimleriyle

konuşursak varolanlara (doğaya) karşı bir ccedileşit hybrisrsquotir insanın ldquoinsan

oluşturucurdquo eylemi kaccedilınılmazrsquodır ve kaccedilınılmaz olarak bir ldquosınır aşımırdquodır succediltur

Bu kaccedilınılmazlık durumu onun ldquotrajikrdquo niteliğidir

İnsan herhangi bir ontik varlıktır Ancak o diğer buumltuumln varlıklardan kendini ayırır

Bir tuumlr olarak ldquohayvanrdquo olmasına ve diğer canlılarla birlikte doğanın iccedilinde

varolmasına karşın kendini ldquohayvanrdquolığından ve doğadan ayırır Kaccedilınılmaz olarak

yapar bunu Hegel insandaki bu ayırma guumlcuumlnuuml hayret-verici ve mucizevicirc olarak

nitelendirir İnsana bu guumlcuuml veren logosrsquotur İnsan bu logos sayesinde varolan

duumlnyaya karşı kendi duumlnyasını kuumlltuumlruuml kurar ve boumlylece kendini doğadan insan

elinin değmediği vahşi doğadan ayırır Antigonersquonin birinci koro şarkısında tam da

19 Bauman Zygmunt Oumlluumlm Oumlluumlmsuumlzluumlk ve Diğer Hayat Stratejileri Ccedilev Nirguumll Demirdoumlven Ayrıntı Yayınları İstanbul 2000 s 47 20 Kojegraveve Alexandre Hegel Felsefesine Giriş Ccedilev Selahattin Hilav YKY İstanbul 2 Baskı 2001 s 20 ve 111

14

bu yuumlzden logos dehşet verici bir techne olarak karşımıza ccedilıkacaktır Koro insanın

techne yardımıyla doğayı boyunduruk altına almasını insanın doğaya karşı kazandığı

zaferin oumlvguumlsuumlnuuml soumlyluumlyormuş gibidir ama iccedilten iccedile bu ldquozaferinrdquo uğursuzluğunu

sezdirir Ccediluumlnkuuml bu ldquoayırmardquo projesi başarısızlığa uğramaya mahkucircmdur İnsan

kendini ayırdığı doğanın tehdidini daima duyacak ama her seferinde geliştirdiği yeni

oumlnlemler (yeni teknikler) yeni tehditlerin doğmasına yol accedilacaktır

Bizce trajik olan boumlyle bir topostan neşet etmektedir Ccediluumlnkuuml insanın sahip olduğu bu

mucizevicirc techne (logos) onu iccedilinde bulunduğu doğayla uyumsuz hale getirir İnsan

doğanın bir parccedilası olmasına rağmen ona ccedilırılccedilıplak bir halde uyum sağlayamaz

Antigone birinci koro şarkısında soumlylendiği gibi insan hypsipolis apolisrsquotir Doğanın

iccedilinde kendine kentler kursa da aslında yersiz-yurtsuzdur Duumlnya iccedilinde varolsa da

aslında buraya ait değildir İnsanın varoluşu bu tuumlrden ikiliklerle doludur

Duumlşuumlncelerimizi toparlayacak olursak tragedyanın beşeri duumlnyaya ilişkin sorunları

tartışmaya accedilmanın yanı sıra insanın bu duumlnyadaki belirsizliklerle dolu varlığını da

sorunlaştırdığı kısaca tragedyanın toplumsal meselelerin goumlruumlntuumlsuuml altında daha

derinde felsefi ve metafizik soruları da accediltığı ortadadır Bu duumlşuumlncelerden hareketle

ccedilalışmamızın eksenini metafizikten felsefi antropolojiye antropolojiye ve oradan da

tragedya metinlerine uzanan bir hat uumlzerinde inşa etmeye ccedilalışacağız

Ccedilalışmamızın birinci boumlluumlmuumlnde kısa bir tanımlama girişiminin ardından

muğlacircklığın yukarıda değindiğimiz insan varlığındaki ikiliklerle nasıl bir bağlantı

iccedilerisinde olduğu ve bu ikiliklerin ve belirsizliklerin kendini hissettirdiği oumlluumlm-havfı

uumlzerinde duracağız Bu konuda Heideggerrsquoin Varlık ve Zaman [Sein und Zeit] adlı

eserinin yol goumlstericiliğinde ilerlemeye ccedilalışacağız Oumlzellikle Heideggerrsquoin varlık

tanımından hareketle oumlluumlm konusundaki arguumlmanlarını tartıştıktan sonra oumlluumlm-havfı

sorununu ele alacağız Oumlluumlm-havfıyla ilişkili olduğunu duumlşuumlnduumlğuumlmuumlz tekinsiz

(Unheimlich Uncanny) kavramını da bu boumlluumlmuumln sonunda tartışacağız Tekinsiz

hem bizatihi insanlık durumuyla hem de trajik kavramıyla ilintisi olduğunu

duumlşuumlnduumlğuumlmuumlz bir kavram olarak bizi ilgilendirmektedir Bu kavram tıpkı ccedilalışma

boyunca yer yer değineceğimiz kutsal kirli lanetli pharmakon vs gibi soumlzcuumlklere

benzer ama onlardan ccedilok daha guumlccedilluuml bir biccedilimde muğlacircklık kavramı iccedilin zihin accedilıcı

bir oumlrnek teşkil etmektedir Bu konuda Freudrsquoun 1919 tarihli (Unheimlich)

15

makalesinde yapmaya ccedilalıştığı tanımlama girişiminin ışığında yine Heideggerrsquoin

Houmllderlinrsquoin İster şiiri uumlzerine verdiği dersler ile Metafiziğe Giriş [Die Einfuumlhrung in

die Metaphysik] adlı eserinde geliştirdiği fikirler doğrultusunda tekinsiz terimini ele

almaya ccedilalışacağız

İkiliklerin yarattığı belirsizliklerden kaccedilış yolunun duumlnyaya yeniden ve daima duumlzen

vermek onu kategorilere ayırmak adlandırmak ve sınıflandırmak olduğunu daha

oumlnce belirtmiştik Muğlacircklık insanın ayırdığı ldquoşeylerinrdquo birbirine ldquokarışmasırdquo

anlamına gelmekteydi Bu da ldquoher şeyin yerli yerinde durduğurdquo kozmosun kaosa

suumlruumlklenmesi demektir Karışma durumları trajik olana gebedirler Eğer karışmış

olanı ayırma ccedilabası yetersiz kalmışsa orada trajik belirmeye başlar Ccedilalışmamızın

ikinci boumlluumlmuumlnde bu tuumlrden ayırma ve karışma durumlarını somutlaştırmaya

ccedilalışacağız Bu konuda bizi tragedyaya goumltuumlrecek bir alan olarak rituumlel pratiklerini

ele almayı uygun bulduk Rituumleller oumlncelikle duumlnyadaki şeyleri ayırmaya ayrılmış

kategorilere boumlluumlnmuumlş duumlnyayı o halde ldquotutmayardquo ve birbirine karıştıkları ya da

karışma tehlikelerinin olduğu durumlarda da onları yeniden ayırmaya

yaramaktadırlar (en azından oumlyle olduğuna inanılmaktadır bu tuumlrden bir inanccedil işlevi

goumlruumlrler) Duumlzenin hasar goumlrduumlğuuml bozulduğu başka bir ifadeyle soumlylersek duumlzenin

ciddi bir biccedilimde ldquomuğlacircklıkrdquo tehdidiyle karşılaştığı durumlarda muğlacircklığı kontrol

altına alma youmlntemlerinden biridir rituumlel Ancak rituumleller bazı durumlarda yetersiz

kalabilmektedir Reneacute Girardrsquoın yerinde tespit ettiği gibi ldquotoplumsal uzlaşırdquonın

olmadığı durumlarda rituumlel uygulaması boşa gitmektedir Soumlz konusu ldquotoplumsal

uzlaşırdquonın yokluğunu ayrıntılı olarak ele almaya ccedilalışacağız Ama burada kısaca

oumlzetlemek gerekirse mutlak ldquouzlaşırdquo yokluğu ldquogeccediliş doumlnemlerinderdquo ortaya

ccedilıkmaktadır MOuml V yuumlzyıl birccedilok kuramcının ortaya koyduğu gibi arkaik

doumlnemden ldquomodernrdquo doumlneme geccediliş evresi olarak bu uzlaşının yitirildiği bir doumlneme

karşılık gelmektedir21 Buumltuumln buumlyuumlk geccediliş doumlnemlerinde toplumun değerleri

belirsizliğe duumlşer kavramlar ccedilok-anlamlılaşmaya başlar kısaca evren muğlacircklaşır

21 Tragedyalarda bu yuumlzden ldquoeskirdquo ile ldquoyenirdquonin uzlaşı arayışının goumlruumlnmesi doğaldır Bu accedilıdan sophrosyne hem eskiye hem de yeniye yapılmış bir ccedilağrıdır Fakat tragedyalar nihai olarak ccedilağrının ldquoccedilığlığardquo doumlnuumlşuumlyle biterler

16

Kategorileri yeniden yerli yerine oturtacak youmlntemlerden biri olarak rituumlel işe

yaramaz olur Oumlrneğin Antigonersquode vatan haini olarak Poluumlneikesrsquoin cesedinin accedilıkta

bırakılması işlemi ldquokenti kirlilikten arıtacakrdquo bir rituumlel olması gerekirken tam tersi

bir etkiye yol accedilar Tek bir kişinin -Antigonersquonin- uygulamaya olan itirazı rituumleli

geccedilersiz kılar

Ccedilalışmamızın uumlccediluumlncuuml boumlluumlmuumlnde Antigone metnindeki bu tuumlr muğlacircklık oumlrnekleri

uumlzerinde duracağız Antigonersquoyi seccedilmemizin birkaccedil oumlnemli nedeni var Birincisi

ccedilalışmamızın başlıca referans noktaları olan Heidegger ve Hegelrsquoin her ikisi de

Antigone metnine oumlzel bir oumlnem atfetmişlerdir Heidegger Metafiziğe Giriş gibi

oumlnemli bir ccedilalışmasında birinci koro şarkısını incelemiş Houmllderlinrsquoin ldquoDer İsterrdquo şiiri

uumlzerine verdiği derslerde ise bu koro şarkısının iccedileriğinde tragedyanın oumlzuumlnuumln

yattığını iddia etmiştir Diğer taraftan Hegel de hem Tinin Goumlruumlnguumlbilimi

[Phaenomologie des Geistes] hem de Hukuk Felsefesinin İlkeleri [Grundlinien der

Philosophie des Rechts] gibi başat eserlerinde Antigonersquoye atıfta bulunmuş ve

Estetikrsquote de [Aumlsthetik] Antigonersquoyi ldquogelmiş geccedilmiş en iyi tragedya ve hatta en iyi

sanat eserirdquo olarak tanımlayacak kadar ileri gitmiştir

Bu iki buumlyuumlk duumlşuumlnuumlruumln bu derece ilgisine mazhar olmuş olması Antigone oyununa

oumlzel bir yer accedilmamızı halihazırda zorunlu kılmaktadır Fakat buumltuumln bunların dışında

bir başka neden daha var bu oyuna odaklanmamızı gerektiren O da genellikle

Antigonersquonin en ldquoberrakrdquo metinlerden biri olarak algılanmasıdır bir ccedilok yorumcuya

goumlre diğer Yunan tragedyalarına oranla ldquotartışmalırdquo yanları daha azdır Bu yorumlara

goumlre oyunun ccedilatışan tarafları ccedilok belirgindir kesin sınırlarla birbirinden rahatlıkla

ayrılabilir Romantik okumalara muumlsaittir oumlrneğin iyilik ve sevgi dolu Antigone

koumltuuml ve ceberut diktatoumlr Kreonrsquoa karşıdır Duumlnyanın ikiye boumlluumlnmuumlş birbirine karşıt

değerleri iki kahraman arasında paylaştırılır Bu accedilıdan ccedilalışmamıza uygun bir

tartışma zemini oluşturabileceğini duumlşuumlnuumlyoruz Tarafların tarafların temsilcisi

oldukları fikirlerin bu kadar ldquobelirginrdquo ve ldquokesinrdquo olduğu boumlyle bir oyunda

muğlaklıkların izini suumlrmek bizim iccedilin daha zor ama bir o kadar da kışkırtıcı

olacaktır

Muğlacircklık Yunan tragedyalarında kendisini hem tematik hem de dilsel alanda

goumlsterebilmektedir Oyunda her iki alandaki oumlrnekleri de yeri geldikccedile ele almaya ve

17

tartışmaya ccedilalışacağız22 Ama konunun işlenişi ve karakterlerin duumlşuumlncelerinin yanı

sıra ccedilok daha oumlnemli olarak goumlrduumlğuumlmuumlz koro şarkılarına ayrı bir yer ayıracağız

Ccediluumlnkuuml Antik Yunan kozmolojisini anlamak iccedilin oumlncelikli olarak koro şarkılarına

bakmamız gerekiyor Diğer taraftan koro şarkılarıyla ilişkili bir oumln yargıya rağmen

onların tragedyanın ve trajik olanın ne olduğuna dair accedilıklayıcı metinler olduklarını

duumlşuumlnuumlyoruz Modern okur ccediloğu zaman koro şarkılarını bir ldquofazlalıkrdquo gibi goumlruumlr

Modern okura goumlre koro şarkıları ccediloğu zaman ldquoaksiyonurdquo boumller kesintiye uğratır ya

da konuyu başka yerlere saptırıp ldquodağıtırrdquo Fakat koro şarkıları tam da Yunan

tragedyalarının oumlzuumlnuumln trajik olanın esasının kendisini accedilık ettiği yerlerdir Tragedya

nedir diye soran birinin oumlncelikle koro şarkılarına odaklanması gerekir

22 Yunanca bilgimizin yetersizliği Yunan tragedyalarında dilin muğlacirck kullanımı konusundaki tartışmamızı birccedilok bakımdan sınırlamaktadır Ancak bu konudaki zengin literatuumlr konuyla yakından ilgilenenleri tatmin edecek boyuttadır Burada bu ccedilalışmalardan bazılarını saymakla yetinebilirim Stanford William Bedell Ambiguity in Greek Literature Studies in Theory and Practice New York Johnson Reprint Corp 1972 Vernant 1990 (Oumlzellikle Tensions and Ambiguities in Greek Tragedy ve Ambiguity and Reversal On the Enigmatic Structure of Oedipus Rex başlıklı boumlluumlmler) Versnell H S Isis Dionysos Hermes Three Studies in Henotheism Inconsistencies in Greek and Roman Religion 1 Leiden New York Koumlln Brill 1990 Empson William Seven Types of Ambiguity New York New Directions 1949 (Dilin muğlacircklık oumlzelliğinin edebiyatta ndashoumlzellikle Shakespearersquode- kullanımına ilişkin bolca oumlrnek ve accedilıklama mevcut)

18

1 İnsanın Evrendeki Konumu muğlacircklık

11 Muğlacircklık ve sınır aşımı

Mantık biliminin en oumlnemli terimlerinden biri olan ayrım şeyleri birbirinden ayıran

temel bir niteliktir Tuumlrleri ve cinsleri birbirinden ayırmaya yarar daha geniş bir

tanımlamayla bir şeyi oumlbuumlruumlnden ayıran temel karakterdir Ayrım bu anlamıyla

farklılıkların ve ccedileşitliliğin oluşturduğu bir duumlzeni goumlsterir Muğlaklıkta ise

farklılıklar ve ccedileşitlilikler birbirine karışmış durumdadırlar Dolayısıyla muğlacircklık

modern duumlzen anlayışına uygun bir durum değildir Modern duumlzen anlayışı farklı

olan şeylerin birbirlerinden uzak durması birbirlerinden ayrılması esasına dayanır

Muğlacircklık ise bir araya gelmesi muumlmkuumln goumlruumlnmeyen şeyleri birbirine karıştırdığı

onları bir ccedileşit fuumlzyona uğrattığı iccedilin modern duumlşuumlncenin duumlşmanıdır

Giriş boumlluumlmuumlnde değindiğimiz gibi paradoks oxymoron anomali ccedilelişmezlik

ilkesinin yitimi aporia gibi olgu ve durumlar muğlaklıkla ilişkilidir Paradoks en

azından Antik Yunanrsquoda anlaşıldığı şekliyle ldquogenel geccediler duumlşuumlnceye aykırı

inanılmaz hayret vericirdquo anlamlarına gelmektedir1 Beklenmedik şaşırtıcı

olağanuumlstuuml inanılmaz gibi anlamlar da paradoksun Yunanca koumlklerinin kapsadığı

anlamlar olarak sunulmaktadır2 Bu anlamları daha sonra inceleyeceğimiz ve

ccedilalışmamızın anahtar soumlzcuumlklerimizden biri olan deinon soumlzcuumlğuumlnuumln karşılığı olarak

da goumlreceğiz

Oxymoron ldquopantoporos aporosrdquo ya da ldquohypsipolis apolisrdquo gibi birbirine tam karşıt

iki soumlzcuumlğuumln yan yana gelmesi durumlarında karşımıza ccedilıkan ifade biccedilimleridir Biz

bu ccedilalışmamızda dildeki bu tuumlr soumlyleyiş sanatlarının niteliğinden ziyade bunların

oluşturduğu muğlacirck alana odaklanacağız Başka bir deyişle oxymoronlar burada

şiirsel bir teknik ya da sanatsal bir uumlslup olmalarından ziyade insanın muğlacirck

1 LiddellampScott 1996 ldquoparadoxosrdquo maddesi Soumlzcuumlk Yunanca para Yanında karşısında ve doxa goumlruumlş duumlşuumlnce beklenti niyet soumlzcuumlklerinin birleşiminden oluşmuştur Bkz Klein Ernest A Comprehensive Etymological Dictionary of the English Language Amsterdam Elsevier 1966 s 1125 ldquoparadoxrdquo maddesi 2 Bkz Hanccedilerlioğlu 1996 s 22 ldquoAykırı Duumlşuumlncerdquo maddesi

19

durumuna dair accedilığa ccedilıkardıklarıyla bizi ilgilendirmektedir Oumlrneğin Antigonersquode

insanı nitelemek iccedilin kullanılan pantoporos aporos ifadesi bir ccedileşit paradoks iccedileren

bir oxymoronrsquodur Her şeye ccedilaresi olan [pantoporos] ccedilaresiz [aporos] İnsanın

evrendeki konumunu tanımlayan bu tuumlrden ifadeler bizim iccedilin insanın ldquomuğlacircklığınırdquo

goumlstermektedir

Aynı soumlzleri ldquoccedilelişmezlik ilkesirdquo ldquoaporiardquo [ccedilıkmaz] ya da ldquoanomalirdquo [normalden

sapmış aykırı anormal] iccedilin de kullanabiliriz Buumltuumln bu tuumlrden durumları ccedilalışma

boyunca muğlacircklık olarak adlandıracağız Bizim iccedilin buumltuumln bu durumlar kesinliğin

azalması ya da yitmesinden dolayı oluşmaktadır

Muğlacircklık tam bir kesinlik yokluğudur kesinsizlik durumudur ve insanın evrendeki

durumunu ifade eder Antik Yunan tragedyası bir tuumlr olarak insanın bu kesinsizliği

uumlzerinde şekillenir insanın evrendeki muğlacircklığını bir sorun olarak alır Giriş

boumlluumlmuumlnde ifade etmeye ccedilalıştığımız gibi bu V yuumlzyıla oumlzguuml doumlneme oumlzel

koşulların da bir sonucu olarak goumlruumllebilir Beşinci yuumlzyılın sonuyla birlikte

tragedyanın ortadan kaybolmasını yukarıda saydığımız tuumlrden ldquomuğlacircklıklarınrdquo

ortadan kaybolmasıyla daha doğrusu kontrol altına alınmasıyla ilişkilendirmek

gerekir Yunan tragedyasının sona erişi Yunan rasyonalizminin başlangıcına denk

gelmektedir

M Detienne rasyonel duumlşuumlnceyi Parmenidesrsquole başlatır Gerccedileğin ccedilelişmezlik

ilkesine bağlı olarak tanımlanması ayrıca gerccedilek ve gerccedilek-dışı ayrımı da ilk olarak

Parmenidesrsquote goumlruumllmektedir3 Detiennersquoe goumlre ldquohatırlamardquo olarak anlaşılan aletheia

ve unutmak anlamına gelen lethersquonin birbirlerine karşıt iki kavram olarak

konumlandırılmasıyla arkaik doumlnemin sonu gelmiştir Detiennersquoe goumlre bir tarafta

aletheiarsquonın diğer tarafta lethersquonin olduğu kesin bir karşıtlıktan ziyade birinin

diğerine gidip geldiği birbirlerinin iccediline girdiği bir ara muğlacirck boumllgenin varlığından

soumlz edilebilecekken Parmenides ile birlikte bu ara boumllge ortadan kaldırılmıştır Lethe

ile aletheiarsquonın birbirleriyle olan ilişkisini Heidegger de birccedilok yerde ele almış

3 Bkz Harrison Robert Pogue The Ambiguities of Philology Diacritics Vol 16 No 2 Summer The Johns Hopkins University Press 1986 s 14

20

ldquoaccedilığa ccedilıkmardquo olarak ccedilevirmeyi tercih ettiği aletheiarsquonın lethersquoye aidiyetini hiccedilbir

zaman yitirmediğini ve birbirlerinden ayrılmaz olduklarını vurgulamıştır Benzer bir

ilişkiyi ldquohiccedilliğin iccedilindeki varlıkrdquo tanımlamasında da goumlruumlruumlz Bu tartışmalara

ccedilalışmamızın ilerleyen boumlluumlmlerinde değinmeye ccedilalışacağız Ccediluumlnkuuml bu tuumlr kavramlar

muğlacircklık kavramını anlayabilmemiz iccedilin temel oumlneme sahiptirler

Ayırıcı aklın kesin hacirckimiyetinin Platonrsquola başladığını soumlyleyebiliriz Oumlrneğin insanı

muğlacirck bir konuma suumlruumlkleyen oumlluumlm konusunda ldquokesinrdquo fikirler Platonrsquola başlıyor

Phaidonrsquoda oumllmek uumlzere olan Sokrates oumlluumlmden korkmadığını ccediluumlnkuuml oumlluumlmuumln

yalnızca ldquoruhun bedenden ayrılmasırdquo olduğu soumlyler4 Zaten hakikati doğru bir şekilde

kavrayan yanımız bedenimiz [socircmatos] değil ruhumuzdur [psuchecircs] Beden (ten)

hakikat arayışındaki ruha engel olmakta onu hakikatten uzaklaştırmaktadır

Gerccedilekten tenimiz [socircmatos] kendisini beslemeye mecbur olduğumuz iccedilin binlerce guumlccedilluumlklere sebep olur Bundan başka ansızın ccedilıkıp gelen hastalıklar hakikatin peşinde koşmamıza engeldir Bu kadarla da kalmıyor ten [socircmatos] bizi her neviden istekler tutkular korkular kuruntularla bin tuumlrluuml saccedilmalıklarla doldurur oumlyle ki haklı olarak denildiği gibi bir an olsun onunla gerccedilekten duumlşuumlnmek muumlmkuumln olmaz[hellip] gerccedilekten tenle [socircmatos] beraber bulundukccedila hiccedilbir şeyi arılığı iccedilinde oumlğrenmek muumlmkuumln değilse iki şeyden biri Ya gerccedilek bilgi hiccedil muumlmkuumln değildir yahut onu yalnız oumlluumlmden sonra elde edeceğiz5

Ruh ile beden ikiliği Phedrusrsquoda da vurgulanır Buna goumlre ruh oumlte duumlnyada

goumlrduumlklerini hatırlama yeteneğine sahiptir ve bu da ldquogerccedilek olanın bilgisirdquo ldquohakiki

varlığınrdquo bilgisini verir Platonrsquoda kozmolojik bakış iki duumlnyanın birbirinden kesin

olarak ayrılmasına dayanmaktadır Bu duumlnyalardan biri varolan ama oluş halinde

olmayan diğeri de oluş halinde fakat gerccedilekte varolmayan bir duumlnyadır Birincisi

akıl bilgisinin ikincisi de doğru sanının konusudur Platonrsquoa goumlre psykhe yani ruh

varolan ama oluş halinde olmayan bu idealar duumlnyasında bulunuyordu daha sonra

buradan sonra yeryuumlzuumlne inmişti Duumlnyaya gelmeden oumlnce ldquokendinden guumlzelirdquo

ldquokendinden iyiyirdquo goumlrmuumlş tanımıştı6 Bundan dolayı da gerccedilek bilgiye ancak ruhun

kendisi ulaşabilecek ve bunu da ldquohatırlamardquo yoluyla [anamnesis] yapacaktı Platon

4 Platon Phaidon Ccedilev Hamdi Ragıp Atademir Kemal Yetkin Sosyal Yayınlar İstanbul 2001 s 20 sat 64c 5 Platon 2001 sat 66c-e 6 Bkz Platon 2001 sat 75c

21

Phaidrosrsquoda biri beyaz oumlteki siyah iki atın ccedilektiği bir arabayı kullanan bir suumlruumlcuuml

metaforu kullanır Burada suumlruumlcuuml arabayı kullanan aklı temsil etmekte beyaz at

soylu isteğe siyah at da maddi isteklere youmlnelmiş olarak resmedilmektedir7

Gerccedilekle goumlruumlnuumlş hakikat ile yalan varlık ile yokluk kalıcı ile geccedilici birbirinden

boumlylece ldquorasyonelrdquo bir temele oturtulmaya ccedilalışılarak ayrılırlar

İnsanın kesinlik arayışı evrendeki varlıkları kategorilere ayırmaya youmlneltmiştir

Oudemans iki tuumlr kozmolojiden bahsediyor birincisi varlıkları birbirinden ayırmaya

dayanırken diğerinde ayrımlar mutlak ve kesin değildir şeyler arasındaki bağlantılar

gizli bir şekilde varlığını suumlrduumlruumlr

Birinci tipten kozmolojiler ayırıcı [separative] olarak adlandırılır ikincisine de etkileşimli [interconnected] kozmoloji denir Bunu anlamak iccedilin doğanın kozmolojik sınıflandırmasına bakmamız gerekmektedir Sınıflandırma ayırmadır [differentiation] [] İnsanlar varlıkları aynı başlığı altında bir araya getirip sınıflandırma yapabilmek iccedilin ayırırlar Ayırma ve birleştirme birbirlerini tamamlar8

Ancak ayırma ve benzerliklerine goumlre sınıflandırma şeyleri tanımlama ve algılamada

bazı değişikliklere neden olur Farklı kategorilere konan iki şey arasındaki

benzerlikler aynı kategoride yer alan iki şey arasındaki farklılıklar yavaş yavaş

silinir Oudemansrsquoa goumlre Avrupa kozmolojisi ayırıcı bir kozmoloji olarak bu ayırma

işlemini sonuna kadar goumltuumlrmuumlş ve sonunda şeyler birbirlerinden tamamen

farklılaştırılmıştır9

Avruparsquonın ayırıcı kozmolojisinin koumlkleri genellikle Descartesrsquoe dayandırılır Ancak

Descartes Oudemansrsquoın da doğru bir şekilde tespit ettiği gibi ayırıcı duumlşuumlnuumlşuumln

mucidi değil bir ccedileşit geliştiricisidir Ccediluumlnkuuml yukarıda da goumlrduumlğuumlmuumlz gibi ayırıcı

duumlşuumlnuumlşuumln felsefedeki ilk izleri Parmenidesrsquoe kadar uzanmaktadır Aslında bu

meseleyi modernleşme olarak adlandırmak daha doğru olacaktır Modern duumlşuumlncenin

yerleşmeye başlaması da Platonrsquola başlar Modern felsefe şeyleri kesinliği iccedilerisinde

bilmek ve onları tam ve hiccedilbir şuumlpheye yer bırakmayacak şekilde tanımlamak uumlzerine

7 Bkz Platon [Eflatun] Phaidros Ccedilev Hamdi Akverdi Maarif Vekaleti 1943 8 Oudemans amp Lardinois 1987 s 32 9 Oudemans amp Lardinois agy

22

kurulmuştur Descartes Spinoza Berkeley Kant Spencer gibi duumlşuumlnuumlrlerle bu

duumlşuumlnce biccedilimi doruğa ulaşmıştır

Descartes evrenin buumltuumln gerccedileklikleri birbirinden tamamen ayrılmış madde ve ruh

ikiliğinde sınıflandırır Bu duumlşuumlncenin Antik Yunanrsquodan geldiği ve ortaccedilağ

duumlşuumlncesindeki aşkın-duumlnya beşeri duumlnya ayrımına denk geldiği soumlylenebilir

Descartesrsquoin adıyla anılan kartezyen duumlşuumlncede olgular ve şeyler karşıtlarıyla var

olabiliyor her şey ikilik iccedilerisinde anlaşılıyordu Descartes insanın duumlşuumlnen yanını

merkeze alıyor yalnızca duumlşuumlncenin kendisinden şuumlphe etmiyor ve buradan

hareketle ldquokesin olarak bildiği bu noktadanrdquo yola ccedilıkarak epistemolojisini

oluşturuyordu Cogitoda accedilık ve seccedilik olarak yer alan ldquokesinlikrdquo modern bilimlere

de model teşkil etti Doğruluk kesinlik değişmezlik ve evrensellik modern

bilimlerin temel yasaları haline geldiler Kartezyen gelenek ve cogito merkezli

duumlşuumlnce ve bilim anlayışları 17 yuumlzyıldan 20 yuumlzyılın başlarına kadar devam etti

Ayırıcı kozmolojilerde belirsizlik olumsallık tesaduumlf karışıklık ve muğlacircklık gibi

durumlara izin verilmez Duumlşuumlnce bu tuumlr durumlarla savaşır

Farz edelim ki varlık insan aklının mantığı tarafından evrensel olarak algılanabilir Diyelim ki duumlnya mantığa uygun farz edelim ki varlıklar akıllarda goumlruumlnduumlğuumlnden hiccedil de farklı olmayan bir dizi resimden ibaret diyelim ki insan aklı ona temas eden her şeyi kesin olarak mantıksal biccedilimlerde kristalize ediyor diyelim ki evrenimiz muumlkemmel bir biccedilimde mantık yasalarına goumlre işlemektedir Buumltuumln bu varsayımların her biri şuna varır bizim duumlnyamız her yerde aynı şekilde mevcut olan [ubiquitously] kesin [unambiguous] bir şeydir Bu oumlyle bir duumlnyadır ki onun bir parccedilasını accedilık ve kesin bir şekilde kavradıktan sonra herhangi bir parccedilasını da bulabiliriz Belirli bir şeyi bilmeye ccedilalışmak ccediloğu zaman o şeyle ilgili muğlacircklığı gidermeye ccedilalışmak demektir10

Modern duumlşuumlncenin ldquomuğlacircklığı gidermerdquo ccedilabası modernizm eleştirisinin temelinde

yer alır Oumlrneğin Derrida moderniteyi teksesli [phonocentric] ve akıl merkezli

[logocentric] olarak nitelendirirken ldquofilozofların ccedilelişmezlik mantığınardquo ldquoevet ve

hayır mantığınardquo ve ldquoikili mantığınardquo meydan okuyan khocircra11 ve pharmakon gibi

10 Peckham George W ldquoThe Existence of Ambiguityrdquo The Journal of Philosophy Vol 23 No 18 September 2 Journal of Philosophy Inc 1926 s 479 11 Khora soumlzcuumlğuuml iccedilin bkz Derrida Jacques Khocircra Ccedilev Didem Eryar Kabalcı Yayınevi İstanbul Şubat 2008

23

soumlzcuumlklere vurgu yapmış Deleuze ve Guattari de benzer şekilde uumlrettikleri rhizome

soumlzcuumlğuumlyle muğlacirck alanın varlığını vurgulamaya ccedilalışmışlardır

Bir rhizomersquoun başlangıcı ya da sonu yoktur her zaman ortadadır şeylerin arasındadır araoluştur [interbeing] intermezzodur [] Orta kesinlikle ortalama demek değildir aksine şeylerin hızlandığı yerdir Şeylerin arası bir şeyden diğerine gidip gelen yeri tespit edilebilir bir ilişkiyi goumlstermez birinden oumltekine kıyılarını aşındıran ve ortada hızlanan başı veya sonu olmayan bir akıştır12

Deleuze ve Guattarirsquoye goumlre Batı duumlşuumlncesi neredeyse tuumlmuumlyle ldquoağaccedilsırdquo

[arborescent] denilen bir yapıda duumlşuumlnmektedir Yani bir koumlk vardır bu koumlkten bir

goumlvde goumlvdeden dallar oluşur Bir olan ikiye boumlluumlnuumlr iki olan da doumlrde duumlşuumlncenin

ilerleme biccedilimi bu şekildedir Oysaki duumlşuumlnce ağaccedil yapısında [arborescent]

değildir13 Deleuze ve Guattari Batı duumlşuumlncesinin ağaccedil-biccedilimli ve ccediloğu zaman ikili

[binary] işleyen katı mantığına karşılık rhizome kavramını hiyerarşik olmayan

belirli bir biccedilimde yapılaştırılamayan her zaman oluş halinde bir duumlşuumlnuumlş biccedilimi

olarak tanımlarlar Ağaccedil koumlk goumlvde ve dallar arasında hiyerarşik bir ilişki kurarken

rhizomersquoda bu hiyerarşik yapı bulunmaz Her bir rhizome sınırları kesinleşmemiş

diğerleriyle suumlrekli bir ilişki halinde olan accedilık bir yapı [aslında bir yapıdan bile soumlz

edilemez] oluştururlar Rhizome ccedilokluğu ve ccedileşitliliği kartezyen bir ikili karşıtlığın

yerine farklılıkların bir aradalığını oumlnermektedir ve aslında bizim muğlacircklık

dediğimiz boumllgeyi tanımlar

19 yuumlzyılda Darwinrsquoin evrim kuramı Aristotelesrsquoten beri suumlre gelen bu ikili

mantığa A ile A olmayan arasındaki kesin ayrıma ağır bir darbe vurmuştu İkili

mantığının aksine olarak Darwin A ile A olmayan arasındaki ayrımın mutlak

kategorik ayrım değil bir farklılaşma evrimi olduğu iddia ediyordu Bu yuumlzden buumltuumln

farklar Deleuze ve Guattarirsquonin Rhizomersquou gibi akışkanlık iccedileriyordu Darwinrsquoe

goumlre A ile B arasında bir ayrım varsa bu bir evrim suumlreci yoluyla gerccedilekleşiyordu A

ile B kategorilerinin kapsamını belirleyen şey onların iccedilinde bulundukları ortamdı14

12 Deleuze Gilles and Guattari Feacutelix A Thousand Plateaus Capitalism and Schizophrenia Tr Brian Massumi Minneapolis University of Minnesota Press 1987 s 25 13 Bkz DeleuzeampGuattari 1987 s 15 14 Jenks Chris Transgression Key ideas London Routledge 2003 s 13

24

---

Muğlacircklığın modernizm eleştirisinin uğrak noktalarından biri olduğu accedilıktır

Modern duumlşuumlncenin ikili ve ayırıcı mantığı karşısında muğlaklığın oluşturduğu ldquogri

alanrdquo postmodernlerin ya da kaos teorisyenlerinin alanıdır15 Biz Yunan

tragedyasının tam da boumlyle bir alanda modern duumlşuumlncenin henuumlz kesin olarak

hacirckimiyetini kuramadığı bir doumlnemde vuumlcut bulduğunu duumlşuumlnuumlyoruz Dolayısıyla

Yunan Tragedyasını anlamak iccedilin her youmlnuumlyle muğlaklığı kavramak gerekir diye

duumlşuumlnuumlyoruz Bu amaccedilla ccedilalışmamızın ilk boumlluumlmuumlnde moderniteyi ve modern

duumlşuumlnceyi farklı bir sesle eleştiren Heideggerrsquoin duumlşuumlncelerine yer vereceğiz

12 Ayırma tragedya Heidegger

Heidegger iccedilin kesinleyici yuumlklemsel tanımsal ve sınıflamacı Batılı metafizik soumlylemi ile nihilizm dediği hayat uumlzerindeki rasyonel-teknolojik efendilik istenci arasında oumllduumlruumlcuuml bir suumlreklilik vardır Kartezyen ergorsquoda istenccedilli egemenliğin buumltuumln programı vardır Metafizik arguumlman ve sistemleştirme teknikleri bizi lsquovarlık sorusunu duumlşuumlnmekrsquoten duumlşuumlncelerimizi hayati soruşturma tınlamasına doumlnuumlştuumlrmekten alıkoyar16

Modern kuumlltuumlruumln teknoloji ile birlikte lsquoinsan olmarsquo sorununu bilinccedilli olarak ihmal

ettiğini soumlyleyebiliriz Teknoloji ve bilim (bilme) kozmosa ilişkin lsquomalumatrsquoları

ortaya ccedilıkarmaktan ibaret kalmıştır Oysaki Heideggerrsquoin dediği gibi ayın duumlnyadan

kaccedil kilometre uzakta olduğunu ya da hidroklorik asidi yapacak formuumlluumln hangisi

olduğunu sorarak elde edilecek pek bir şey yoktur Bu cevapları biliriz ama bu

bilgiler sonludur sonluluk sorunun bizatihi kendisinin oumlnemsizliğini goumlsterir

Oysaki soru sorma değeri olan şey kolay kolay tuumlketilemez Varlığın anlamına ilişkin

bir soru oumlrneğin hiccedil bir zaman tam anlamıyla bitirici bir cevap alamaz Ama bu

varlık sorusu gibi bir sorunun hedefinin olmadığını da goumlstermez Soru sormak soru

sorma değeri olan bir şey hakkında soru sormak Heideggerrsquoin tanımıyla bir

yolculuktur ama bu bir seruumlven değil yurda doumlnuumlştuumlr İnsan kendi varlığı hakkında

15 Jenks 2003 s 9 16 Steiner George Heidegger Ccedilev Suumlleyman Sahra Hece Yayınları Ankara 2003 s 91-2

25

kendine kendini soran insan cevaplanamaz olan karşısında kendi yurduna kendine

geri doumlner17

Heideggerrsquoin oumlnerisi budur Bir bilme olarak techne physisrsquodeki asli olanı lsquoaccedilığa

ccedilıkarmalırsquo ya da onu lsquosaklılık iccedilinde korumalırsquodır Techne tarlaya tohum eken bir

ccediliftccedilinin sabırlı bekleyişini iccedilermelidir nehrin akış youmlnuumlnuuml değiştirerek oumlnuumlne bent

kurup doğayı koumlleleştiren bir guumlce doumlnuumlşmemelidir Ama insan ccedileşitli sebeplerle

(hayatta kalmak) kendini doğadan ayırır Ancak bu ayırma sadece ldquosoumlzrdquodedir

Gerccedilekte ona techne ile huumlkmeder onu boyunduruk altına alır bizatihi doğanın

guumlcuumlnuuml kullanarak onu evcilleştirir Paradoks burada başlar Techne doğayı mutlak

olarak boyunduruk almada yetersizdir yetersiz kalmaya mahkucircmdur İnsan bu

paradoksun ortasında kalır Muumlcadelesini suumlrduumlruumlr varlığını korumak paradoksu

ortadan kaldırmak iccedilin daha fazla kesinlik daha fazla bilgi daha fazla techne yaratır

İşte Yunan tragedyası insanın tam da bu ldquokesinlikrdquo arayışına saldırmaktadır onun

kendine kurduğu soumlzde korunaklı duumlnyanın altını oyar ve onun rasyonel-teknolojik

huumlkuumlmranlığının boşunalığını ve hiccedilliğini goumlsterir

121 Heidegger ve Varlık

ldquoVarlıkrdquo ya da ldquovarolanrdquo soumlzcuumlklerini duyduğumuzda bu soumlzcuumlklerle neyin

kastedildiğini ne denilmek istendiğini biliriz Ama bu ne tuumlrden bir bilgidir Bu

bilgiyi nasıl accedilıklayabiliriz Varolan ya da varlık nedir

Heidegger Varlık ve Zaman [Sein und Zeit] adlı ccedilalışmasında bu sorulara cevap

vermeye ccedilalışır Ccedilalışmasına Platonrsquoun Sofist adlı diyalogundan yaptığı bir alıntıyla

başlar

Accedilıkccedila anlaşılıyor ki lsquovarolanrsquo ifadesini kullanırken tam olarak ne demek istediğinizi uzunca zamandan beri biliyorsunuz ve hatta ona aşinasınız Bir zamanlar biz de biliyorduk ama artık teredduumlde duumlşmuumlş durumdayız18

17 Bkz Steiner 2003 s 92-3 18 Platon Sofist 244a Heidegger 2008 iccedilindeki ccedileviriden alınmıştır

26

Michael Gelvenrsquoe goumlre Heideggerrsquoin ccedilalışmasına bu alıntıyla başlamasının belirli

nedenleri vardır19 Bunlardan ndashbize goumlre- en oumlnemlisi bu alıntının Heideggerrsquoin

varlık problemini Batı felsefesi ccedilerccedilevesinde ele alacağının işareti olmasıdır

Heidegger Varlık ve Zamanrsquoda batı felsefesinin varlık problemine yaklaşımını

eleştirecektir Diğer taraftan Heidegger tıpkı Platonrsquoun Sofist diyaloğunda yapmaya

ccedilalıştığı gibi uumlzeri suumlrekli olarak kolay cevaplarla oumlrtuumllen oumlrtuumllmeye ccedilalışılan

lsquovarlıkrsquo sorusunu yeniden sormak istemektedir Ccediluumlnkuuml lsquovarlık sorusursquo -felsefe tarihi

boyunca- accedilık ve anlaşılır bir hale geleceği yerde daha da anlaşılmaz ve karmaşık

olmaya devam etmiştir Bunlar Varlık kavramına ilişkin olarak Antik Yunanrsquoda

başlayan ve uzun yıllar varlığını suumlrduumlrmuumlş bazı oumlnyargı ve doğmalardan

kaynaklanmaktadır

Heidegger Varlık ve Zamanrsquoda kendi varlık araştırmasını derinleştirmeden oumlnce

ldquovarlıkrdquo sorusuna youmlnelik bu başat yanılgı ve oumlnyargıları accedilıklar Varlık kavramına

ilişkin en temel oumlnyargılar varlığın kavramların en tuumlmeli olduğu bu yuumlzden

tanımlanamayacağı ve ldquohiccedilbir ek accedilıklamaya ihtiyaccedil duymadanrdquo kavranabileceği

şeklindedir Heideggerrsquoe goumlre bu durum lsquovarlıkrsquo kavramının ndashduumlşuumlnuumllduumlğuumlnuumln

aksine- aslında ne kadar ldquokaranlıkrdquo olduğunu goumlstermektedir20 Varlığın

tanımlanamaz olduğunu soumlyleyen oumlnyargı varlığın ldquoen tuumlmelrdquo kavram olduğu

duumlşuumlncesinden ccedilıkarılmaktadır Heidegger varlığın tanımlanamaz oluşunun varlığın

anlamına ilişkin soruyu sormaktan bizi muaf kılmadığını aksine bizi bu soruyu

sormaya ccedilağırdığını belirtir21 Varlığın kendiliğinden anlaşılır olduğu youmlnuumlndeki

oumlnyargı iccedilin de Heidegger aslında anlaşılır gibi goumlruumlnen şeylerin derin bir

anlaşılmazlık barındırdığını iddia eder

Ccediluumlnkuuml ldquogoumlkyuumlzuuml mavidirrdquo ldquomutluyumrdquo ve benzeri ifadeleri herkes anlar Fakat tam da bu ortalama anlaşılırlık o tabirin aslında anlaşılmazlığını tanıtlamaktadır Bu varolanlarla birer varolan olarak kurduğumuz her ilişki ve oluşta a priori olarak bir muammanın bulunduğunu goumlsterir bize Hep belirli bir varlık anlayışı iccedilinde yaşıyor olmamız ve varlığın anlamının aynı zamanda hep karanlıklar iccedilinde kalıyor olması

19 Bkz Gelven Michael A Commentary on Heideggerrsquos Being and Time Illinois Northern Illinois University Press 1989 s 21-22 20 Heidegger Martin Varlık ve Zaman Ccedilev Kaan Oumlktem İstanbul Agora Kitaplığı 2008 s 2-3 21 Heidegger 2008 s 3

27

esasen ldquovarlıkrdquoın anlamına ilişkin soruyu tekrar sorma zorunluluğunu kanıtlamaktadır 22

Heidegger soruyu sorar Varlık nedir Bu karanlık tanımlanamaz ama

ldquokendiliğindenrdquo anlaşılabilen varlık nedir Neden vardır Varlığın anlamı nedir

İnanccedillı bir duumlşuumlnce iccedilin bu soru saccedilmadır daha da oumltesi aptallıktır Ama felsefe tam

da bu tuumlrden bir aptallıktır Hiccedilbir cevap sağlanamasa da felsefe soru sormaktır23

Varlık nedir Varlığın ne olduğunu bilmiyoruzdur Fakat sorudaki ldquodirrdquoe ilişkin

belirli bir anlayış iccedilindeyizdir Heideggerrsquoe goumlre bu karşımıza ortalama ve muğlacirck

bir varlık anlayışını ccedilıkarmaktadır Ortalama ve muğlacircktır ccediluumlnkuuml ldquovarlık nedirrdquo

sorusu ister istemez ldquovarlıkrdquo kavramının kendisini kullanmak zorunda kalır Bu

yuumlzden sorgulamaya başlayacağımız tarafsız bir başlangıccedil noktası yoktur24

Sorunun hedefi olan herhangi bir varolan değildir bizatihi soruyu soran olarak

bizlerizdir Fiziksel nesneler ya da hayvanlar iccedilin nasıl ve ne olmak hiccedilbir zaman

ilgilenmeleri gereken bir şey olmamıştır Onlar ne ise o olmak zorundadırlar Ama

insan iccedilin yaşamak demek kim olduğuna kendi varlığında neyin asli olduğuna

ilişkin bir anlayışa sahip olmak anlamına gelir25 Dolayısıyla varlığın ne olduğunu

araştırmak bir varolanın kendi kendini araştırması demektir yani soru soranın

ldquokendi varlığı iccedilinde şeffaf kılınmasırdquodır Ancak ve ancak insan ldquovarlığırdquo

sorgulayabilir ve hatta sorgulamalıdır Bu bizi Heideggerrsquoin dışa-durmak dediği şeye

goumltuumlruumlr George Steiner bu durumu şu soumlzlerle accedilıklıyor26

Bir tek insan en somut anlamıyla ldquodışa-durduğundanrdquo (ex-ist) bir tek o ldquovarrdquoı duumlşuumlnebilir Ağaccedil kaya Tanrı vardır der Heidegger fakat dışa-duramazlar eğer dışadurma (existence) ile insanın kendi dışına durma kendini var ışınına kendi

22 Heidegger 2008 s 3 23 Steiner 2003 s 73 24 Bkz Mulhall Stephen Heidegger ve ldquoVarlık ve Zamanrdquo Ccedilev Kaan Oumlktem Sarmal yayınevi İstanbul 1998 s 28 25 Bkz Mulhall 1998 s 32 26 Dışa-durmak Heideggerrsquoe goumlre Daseinrsquoın zamansallığını da goumlstermektedir Zamansallık geleceğe doğru bir kendinin dışına olma vecittir Bu konuda Bkz Leacutevinas Emmanuel Oumlluumlm ve Zaman Ccedilev Nami Başer Ayrıntı Yayınları İstanbul 2006 s 76 vd

28

dışında olarak (ecstatically) accedilık tutma yeteneğini lsquoex-istencersquo ile lsquoecstasyrsquo arasındaki etimolojik bağların bir ipucu olduğu bir duruşu anlar isek27

İnsan taş ağaccedil ya da bir kuş gibi herhangi varolan bir şeyden farksızdır Fakat onun

ldquoayırt edici niteliğirdquo onun duumlşuumlnen varlık olarak ldquovarlığın oumlnuumlne getirilmiş

olmasında varlığa ilişik kalmasında ve boumlylece de ona cevap veriyor olmasında

yatarrdquo28 Heidegger Die Einfuumlhrung in die Metaphysik [Metafiziğe Giriş] adlı

ccedilalışmasında Yunancada varlık karşılığı olarak ousia ve parousia soumlzcuumlklerinin

kullanıldığını fakat bu soumlzcuumlklerin hatalı bir şekilde Latinceye substance (cevher

oumlz) olarak ccedilevrildiğini belirtir29 Parousiarsquonın Almanca karşılığı An-wesen

(goumlruumlnuumlşe-gelme [coming-to-presence])rsquodir Heidegger Anwesenrsquoin muumlstakil ccediliftlik

ya da ccediliftlik evi anlamlarında kullanıldığını belirttikten sonra Yunanlıların da

parousia soumlzcuumlğuumlnuuml benzer şekilde anladıklarını soumlyler Ousia ve parousia

soumlzcuumlkleri ldquoyurtluk yurt-dalık kendinde ve kendinle duruş kendine kapanmışlık bir

buumltuumlnluumlkluuml şimdi varlık veya ora-dalıkrdquo gibi anlamlara sahiptir30 Parousia ldquobize

sunulan bir şeyrdquoi ima etmektedir Yunanlıların varlık soumlzcuumlğuumlnden anladıkları tam da

bu kendini sunma goumlruumlnuumlşe gelmedir O goumlruumlnuumlşe gelme ve dışa durma olarak bir

kendinde durmadır [standing-in-itself] ama aynı zamanda kendi kendine dayanıklılık

ve sebat goumlstererek durması sayesinde kendini dışavurup bildirebilir31

Heidegger aynı ccedilalışmasının ilerleyen boumlluumlmlerinde seinrsquoın etimolojik koumlkenini

belirleyen uumlccedil farklı goumlvdeyi bize goumlsterir Bunlardan ilk ikisi Hint-Avrupa menşelidir

ve ldquovarlıkrdquo karşılığı olarak Yunanca ve Latince dillerinde karşımıza ccedilıkarlar Es

bunların en eskisidir (Sanskritccedile asus) Heidegger bunları lsquoyaşamarsquo lsquohayatrsquo ve

27 Steiner 2003 s 107 28 Heidegger Martin Oumlzdeşlik ve Ayrım Ccedilev Necati Accedila Bilim ve Sanat yayınları Ankara 1997 s 18 Aslında Heidegger existence terimiyle phusis ve ousia gibi terimlerin karşılanamayacağı notunu da duumlşer Heideggerrsquoin existence kavramıyla ile ilgili ayrıntılı accedilıklamaları iccedilin bkz Heidegger Martin Introduction to Metaphysics Tr Gregory Fried Richard Polt New HavenampLondon Yale University Press 2000 s 67 ve 193 29 Heidegger 2000 s 64 30 Bkz Peters Francis E Antik Yunan Felsefesi Terimleri Soumlzluumlğuuml Ccedilev ve Haz Hakkı Huumlnler Paradigma Yayıncılık İstanbul 2004 s 274-75-76 Liddell amp Scott 1996 s 1274-5 Inwood Michael J A Heidegger Dictionary Malden Mass Blackwell Publishers 1999 s 52-53-54 ve 60-61-62 31 Bkz Heidegger 2000 s 67

29

lsquokendi kendine durmarsquo olarak ccedilevirir Yunanca esti Latince est İngilizcede is ve

Almanca ist bu koumlkten tuumlremişlerdir Koumlkuumln diğer Hint-Avrupa goumlvdesi bhu veya

bheursquodur Bunlar lsquogoumlruumlnuumlşe ccedilıkmakrsquo lsquokendi dışına kendinden ccedilıkarak durmakrsquo

anlamlarına gelmektedir Yunanca phuocirc da bu gruba dahil edilebilir Bu koumlkten

physis [fizik doğa] ve phyein [buumlyuumlmek] soumlzcuumlkleri ortaya ccedilıkmıştır Heidegger phy

koumlkuumlnuumln Yunanca phainesthai [kendini goumlstermek] soumlzcuumlğuumlndeki pha ile de ilişkili

olduğunu varsayar Bu durumda physis ışık iccedilinde ortaya ccedilıkmak aydınlatmak

parıldamak ve boumlylece goumlruumlnuumlşe gelmekrsquotir32

Latince geccedilmiş zaman kipi olan fui Almancadaki bin ile bist [14 yuumlzyılda

kullanımdan kalkan wir lsquobirnrsquo ihr lsquobirstrsquo biccedilimleri] hepsi de bu koumlkten [bhu bheu ve

phu] tuumlremiş soumlzcuumlklerdir33 Seinrsquoın koumlkeninin uumlccediluumlncuuml goumlvdesini Sanskritccedile lsquoikamet

etmekrsquo lsquokonaklamakrsquo gibi anlamlara gelen wasami soumlzcuumlğuuml oluşturur Soumlzcuumlğuumln

Almancadaki karşılığı seinrsquoın ccedilekiminde ortaya ccedilıkar war ve gewesen gibi Ya da

bizzat wesen soumlzcuumlğuumlnde olduğu gibi34

Burada kelime koumlklerinden anlamlar ccedilıkarmaya devam edersek Arapccedila koumlkenli

soumlzcuumlkler bu konuda bize yardımcı olacaktır

ldquoMevcutrdquo [exist] ile ldquovecdrdquo [ecstasy] arasında sıklıkla yapılan etimolojik benzerlik burada yerindedir mevcut olmak ldquodışarıda durmakrdquotır [to exist is to ldquostand outsiderdquo] [] Mevcut olmak vecd halinde olmaktır [to exist is to be in ecstasy]35

Victor Turner burada ndashbaşka bir bağlamda da olsa- benzer bir sorunu tartışıyor

Turnerrsquoin soumlzlerini ccedilevirirken Arapccedila koumlkenli soumlzcuumlklerden yararlandım Bu

soumlzcuumlkler bize soumlzcuumlkler arasındaki koumlkensel ilişkiyi Tuumlrkccedilede olduğundan daha accedilık

bir şekilde goumlsterebiliyor Mevcut vuumlcut mevcudiyet ve vecd hepsi de aynı koumlkten

gelen soumlzcuumlklerdir36 Dolayısıyla Heideggerrsquoin soumlzuumlnuuml ettiği ldquovarlığın dışa ve dışında

32 Bkz Heidegger 2000 s 75 33 Bkz Heidegger agy 34 Bkz Heidegger 2000 s 75-6 35 Turner Victor The Ritual Process Structure and Anti-Structure Cornell University Press Ithaca - New York 1977 s 138 36 Bkz Nişanyan Sevan Soumlzlerin Soyağacı Ccedilağdaş Tuumlrkccedilenin Etimolojik Soumlzluumlğuuml İstanbul Adam Yayınevi 2 Basım Mart 2004 mevcut ve vuumlcut maddeleri s 294 ve 487

30

durmasırdquo olgusunu bu soumlzcuumlklerle daha accedilık bir şekilde kavrayabiliyoruz Varlık yani

mevcudiyet bir bakıma suumlrekli bir vecd halindedir

İnsan kendi dışında durabildiği ve kendisi hakkında kendine soru sorabildiği iccedilin

diğer var-olanlardan ayrılır Heidegger kendine ilişkin soru sorabilen buumltuumln diğer

varolanlar arasında olmasına rağmen kendi varlığını mesele edebilen bir istisna olan

bu varlığa Dasein adını verir37

Heidegger Daseinrsquoın oumlzuumlnuumln onun varoluşu olduğunu ortaya koyarak başlar İnsanın

varoluşu onun ontolojik yapısından başka bir şey değildir

Daseinrsquoın oumlzuuml ile anlatılmak istenen Tanrırsquonın oumlzuuml ile anlatılmak istenenden ccedilok farklıdır Tanrının oumlzuuml kendi varlığıdır oumlzuuml ile varolması aynıdır ikisi de zorunlu ve mutlaktır Buna karşılık Daseinrsquoın oumlzuuml zorunluluk ve mutlaklık taşımaz Daseinrsquoın zamansallığı tarihselliği ve sonluluğu oumlzguumlrluumlğuumlnuumln temel oumlğesidir 38

Dasein bir olanaklar buumltuumlnuumlduumlr başlı başına bir varoluştur suumlrekli bir varolma

halidir Bu onun zamansallığına ve oumlzguumlrluumlğuumlne yol accedilar Ancak onun bu niteliği

skolacircstik felsefenin evrendeki varlıklar iccedilin kullandığı existentiarsquodan farklıdır

Existentia skolacircstik felsefede evrendeki herhangi bir varlığa evrende bir şekilde

varolmuş olan bir şeye referans vermek iccedilin kullanılmaktadır Oysaki Heidegger

yukarıda da accedilıklamaya ccedilalıştığımız gibi exsistentia terimini yalnızca Dasein iccedilin

kullanır diğer varolanlar Heidegger iccedilin [Vorhandensein] mevcut-olandır39

37 Heidegger burada ldquoinsan varlığırdquo ifadesi yerine bir terim olarak Daseinrsquoı tercih etmiştir Dasein Almancarsquoda lsquoinsan varlığırsquo anlamında kullanılmaktadır Fakat Heidegger soumlzcuumlğuuml bu anlamının yanında ona felsefi bir anlam yuumlkleyerek kullanır Eğer yalnızca lsquoinsan varlığırsquo anlamıyla duumlşuumlnuumlrsek insanın sadece bir cins tuumlr ve ayrımla tanımlanan gerccedilek ve somut bir varlığından bahsetmiş oluruz Yalnızca bu anlamıyla Dasein lsquoontikrsquo bir varlıktır Fakat Heideggerrsquoin uzun uzun accedilıkladığı gibi Dasein lsquoontiko-ontolojikrsquo bir varlıktır İnsan ontik niteliğinin uumlzerine ontolojik varolmayı accedilabilen tek varlıktır Bu yuumlzden o diğer varlıklardan ayrılır İnsan varlığına ilişkin bir soru da bu yuumlzden Heideggerrsquoin deyişiyle ontiko-ontolojik olmak zorundadır Bkz Heidegger 2008 s 11-12 Ayrıca bu konuda bir accedilıklama iccedilin bkz Ccediluumlccedilen A Kadir Heideggerrsquode Varlık ve Zaman Asa Kitabevi Bursa 2003 s 42-43 38 Ccediluumlccedilen 2003 s 56 39 Mevcut-olan olma niteliği Daseinrsquoın da bir varlık olanağıdır Oumlrneğin başkası iccedilin Dasein kendini bir mevcut-olan olarak sunar Bu durum onun iki temel olanağı ile ilgilidir Kategorik ve varoluşsal Kategorik yapı Daseinrsquoın nersquoliğini varoluşsal yapı ise Daseinrsquoın kim olduğunu goumlsterir Varlığın kendini kendi varoluşunda accedilığa ccedilıkarması onun kim olduğunu verirken yukarıda bahsettiğimiz kendini mevcut-olan olarak başkasına sunması da onun ne olduğunu veren kategorik yapısını ifade eder

31

Exsistenz teriminin koumlkeninde lsquoaccedilığa ccedilıkanrsquo lsquoortaya ccedilıkanrsquo lsquokendi kendine ayakta

duranrsquo anlamları bulunmaktadır Daha oumlnce de tartıştığımız gibi Heideggerrsquoe goumlre

boumlyle bir varoluş yalnızca Daseinrsquoa ait olabilir Ccediluumlnkuuml kendi dışına ccedilıkarak kendi

varlığının ne anlama geldiğini sorabilen yegacircne varlıktır o Bu yuumlzden de varoluş

Daseinrsquoın oumlzuumlduumlr

Heidegger Daseinrsquoın uumlccedil yapı oumlzelliğini ortaya koyar 1 Kendi oumlnuumlnde olmak

(tasarım) 2 Daha baştan ve daima duumlnya-iccedilinde-olmak 3 Duumlnya uumlzerindeki

şeylerin yakınlığında yakınında olmak Bu oumlzellikler Daseinrsquoın zamansallığını bize

goumlstermektedir Buna goumlre tasarım Daseinrsquoın kendine ilişkin olarak tasarımı gelecek

zamana daha baştan ve daima duumlnya-iccedilinde-olmalığı geccedilmiş zamana ve şeylerin

yakınlığında olması da şimdiki zamana goumlnderme taşır Bu uumlccedil ardışık zaman

paradoksal biccedilimde eşzamanlı olarak Daseinrsquoda bir arada bulunur

Heidegger Varlık ve Zamanrsquoın ikinci boumlluumlmuumlnde zaman konusunu ayrıntılı olarak

incelemektedir Daseinrsquoın bu varlık minvalinin uumlccedil yapısı kısaca şoumlyle accedilıklanabilir

En kendine oumlzguuml imkacircn olan oumlluumlm daha baştan ve daima Daseinrsquola birliktedir

Dasein bu imkacircnı sonradan edinmiş değildir varolduğu andan itibaren ona maruz

kalır Heidegger bunu oumlluumlme-fırlatılmışlık (ya da oumlluumlme bırakılmışlık) olarak

adlandıracaktır Dasein bu bırakılmışlığın accedilık bir şekilde bilincinde olmasa da daha

baştan bir duumlnya-iccedilindedir bir duumlnyaya aittir Dolayısıyla daha baştan geccedilmişe

sahiptir Diğer taraftan Dasein olmak zorundadır ve yine daha baştan kendi

oumlnuumlndedir (ex-ist) suumlrekli bir tasarım halindedir Gelecek zaman dediğimiz şeye

aittir Ccediluumlnkuuml ldquoolmakrdquo zorunda olduğu gibi ldquooumllmekrdquo zorundadır Ama bu bilinebilir

belli bir suumlrenin bitimi demek değildir Oumlluumlm hep accedilık kalan belirsiz bir varlık

imkacircnıdır Bu yuumlzden Dasein kaygıdan dolayı ldquoşeylerinrdquo yakınında durur Şimdiyi

yaşar

Heideggerrsquoe goumlre Daseinrsquoın oumlzuumlne dair en temel nitelik şudur Belirli bir duumlnya

iccedilinde varolmak Buna goumlre Daseinrsquoın en zati niteliği onun iccedilinde-var-olmaklığıdır

Fakat bu belirli bir mekacircnsal ilişki anlamına gelmemektedir Daseinrsquoın dışında

mevcut olanlar oumlrneğin suyun bir bardak iccedilinde olması ya da dolabın iccedilinde

elbiselerin olması bir mekacircn ldquoiccedilinderdquoliğini goumlstermektedir Herhangi bir mevcut-

olanın herhangi bir başka mevcut-olanın iccedilinde yer alması anlamına gelen mevcut-

32

oluşsal iccedilindelik ile Daseinrsquoın iccedilinde-var-olmaklığı birbirinden farklıdır Daseinrsquoın

iccedilinde-var-olmaklığı onun varlık temelini oluşturmaktadır Bir başka deyişle Dasein

oumlzuuml gereği iccedilinde-var-olmaktadır

Almancada ldquoinrdquo soumlzcuumlğuuml innanrsquodan ikamet etmekten habitarersquoden eğleşmekten gelmektedir ldquoanrdquo ise alışkın olmak aşina olmak iyi halde bulundurmak anlamındadır [] ldquoBinrdquo ifadesi de ldquobeirdquo ile rabıtalıdır oumlte yandan ldquoich binrdquo şu demektir Ben şoumlyle ve boumlyle aşina olduğum duumlnyada şurada veya burada eğleşirim burada ikamet ederim ldquoIch binrdquoin mastar hali olan sein eksistensiyal anlamda şurada veya burada ikamet etmek şuna veya buna aşina olmak demektir O halde iccedilinde-var-olmak oumlzsel konstituumlsyonu duumlnya-iccedilinde-varolma olan Daseinrsquoın varlığının formal eksistensiyal ifadesidir40

Başka bir ifadeyle soumlylersek Heideggerrsquoin tanımladığı iccedilinde-var-olmak niteliği

Daseinrsquoın belirli durum ya da zamanlarda sahip olduğu belirli durum ve zamanlarda

ise sahip olamayabileceği keyfi bir nitelik değildir Dasein ancak ve ancak iccedilinde-

var-olmaklığı sayesinde var olabilir Ancak suyun bardakta durması ya da elbisenin

dolapta durması gibi Dasein da kendisini nesnel bir goumlruumlnuumlş olarak bir uzam

iccedilerisinde ortaya ccedilıkarmaz Heideggerrsquoin iccedilinde-olmaklıkla ilgili olarak Almancadan

verdiği oumlrneklerin işaret ettiği gibi Dasein daha ziyade lsquobir şeyle tanışık olmarsquo lsquobir

şeyin yakınında olmarsquo lsquoyanında durmarsquo ya da lsquobir yerde ikamet etmersquo anlamında

varlığını kendi uumlzerinde temellendirir Dasein suumlrekli olarak kendini seccedilmekte kendi

olmakta bir şeyle ilişki iccedilinde olmakta kendinde ikamet edebilmektedir

W von Humbolt bazı dillere işaret etmiştir ki bunlarda ldquobenrdquo ldquoburardquo olarak ldquosenrdquo ldquoşurardquo olarak ve ldquoordquo ldquoorardquo diye ifade edilmekte başka bir deyişle gramer bakımından bu dillerde şahıs zamirleri yer zarflarıyla [Ortsadverbien] goumlsterilmektedir Yer ifade eden [Ortsausdruumlcke] soumlzcuumlklerin asli anlamının ne olup olmadığı yani zarf mı yoksa zamir mi olduğu tartışmalıdır Oysa yer zarflarının Dasein olarak ben ile rabıtalı olduğu dikkate alınacak olursa soumlz konusu tartışmanın temeli ortadan kalkar Ccediluumlnkuuml ldquoburardquo ldquoorardquo ve ldquoşurardquo duumlnya-iccedilinde belirli mekacircnsal [Raumstellen] konuşlarda mevcut olan varolanların salt yer belirlenimleri [Ortsbestimmungen] demek değildir birincil olarak Onlar Daseinrsquoın asli mekacircnsallığının [Raumlumlichkeit] karakterleridir 41

40 Heidegger 2008 s 56 41 Heidegger 2008 s 125 Alıntıdaki ldquomekacircnrdquo ve ldquoyerrdquo soumlzcuumlklerinin Almanca karşılıkları iccedilin bkz Heidegger Martin Sein und Zeit 11 unveraumlnderte Auflage Max Niemeyer Verlag Tuumlbingen 1967 s119

33

Heidegger Daseinrsquoın iccedilinde-var-olduğu duumlnyayı bildiğini bu bilmenin de aslında

Dasein iccedilin hep tanışık olma hali olduğunu soumlyler ldquoDuumlnyayı bilme (noein) ya da

lsquoduumlnyarsquoyı nutuk (logos) ve istişare etme duumlnya-iccedilinde-varolmanın birincil hali

işlevine sahiprdquo42tir Duumlnya iccedilinde varolmak bir yerde bulunmak insanlarla ve

şeylerle ilişki iccedilerisinde de olmak demektir Bir şeyle ya da biriyle ilişki iccedilinde

olmak demekse kendi varlığını fark etmek anlamına gelir Dolayısıyla duumlnya-iccedilinde-

olmak a apriori olarak kendi varlığını bilmek anlamına gelir Bu yuumlzden duumlnya-

iccedilinde-olmak daima birlikte olmak anlamına da gelmektedir Dasein kendisini diğer

fiziksel varlıklar gibi yalnızca duumlnya iccedilinde bir goumlruumlnuumlş olarak ortaya koymaz

Dasein diğerleriyle birlikte vardır Oumlrneğin masa duvara yakın hatta ona dokunur

vaziyette olabilir ancak gerccedilekte ne duvar masaya ne de masa duvara ontolojik

olarak ldquodokunabilmektedirrdquo Dokunma Daseinrsquoa oumlzguuml olabilir ancak

Dokunmak varlıklarla karşılaşmak onlara ilgi duymak ve onlara kaygı duymak anlamıyla ldquobirlikte-olmakrdquo veya ldquoyan-yana-olmakrdquotır O halde duumlnya-iccedilinde-varlık olarak Dasein ilgi veya kaygı duyan varlıktır İlgi veya kaygı duyması onun varoluşsal ve ontolojik yapısı gereğidir [] Dasein daima bir şeyle ilgili ve ilişkili olarak Duumlnya-iccedilinde Varlıktır43

Bu ilgi ve kaygı [ihtimam goumlstermelik]44 Daseinrsquoın ontolojik niteliklerinden biridir

Boumlylece Dasein duumlnya-iccedilinde-varolurken başkalarıyla oumlteki Daseinrsquolarla ve diğer

nesne ve şeylerle karşılaşır onlarla ontolojik bir ilişkiye geccediler Diğer taraftan

Daseinrsquoın duumlnya-iccedilinde-olmaklığı onun iccedilin kaccedilınılmaz bir durumdur Yukarıda da

değinildiği gibi bu keyfi bir durum değildir

Guumlnluumlk yaşam iccedilerisinde Daseinrsquoın kim olduğu sorgulandığında Daseinrsquoın

başkalarıyla [herkesle] birlikte ve onlardan biri olarak varolduğu ortadadır

Heidegger bunu Daseinrsquoın herguumlnkuumlluumlğuuml olarak adlandırır45 Dasein başkalarıyla olan

birlikteliğinde daima kendini ldquoben-buradardquo olarak ifade eder Kendini onlardan

42 Heidegger 2008 s 61 43 Ccediluumlccedilen 2003 s 60-61 44 Varlık ve Zamanrsquoın Kaan Oumlktem ccedilevirisinde Sorge soumlzcuumlğuuml lsquoihtimam goumlstermelikrsquo olarak ccedilevirildiğini hatırlatalım Bkz Heidegger 2008 45 Herguumlnkuumlluumlk (Alltaumlglichkeit) Batı metafiziği oumlzellikle Platonist duumlşuumlnce geleneğinde ccediloğunlukla insanı guumlnluumlk hayattan soyutlama eğilimi goumlze ccedilarpar Bu eğilimin aksine Heidegger Daseinrsquoı guumlnluumlk yaşamın iccedilinde olarak ele alır onu kamusal bir hayatın iccedilinde sıradanlık iccedilinde duumlşuumlnuumlr

34

ayırma ccedilabasındadır Ama eş zamanlı olarak başkalarıyla da birliktedir onlarla belirli

tarzlarda ilişki iccedilindedir Dasein herguumlnkuuml yaşam iccedilinde herkesle birlikte sıradanlaşır

kendisini herkesrsquoliğin kamusallığında tesviye eder varoluşunu gizler Herkesin

giydiği gibi giyinir seccediltiği kıyafet kendisinin seccedilimi gibi goumlruumlnse de temelde

başkalarınındır [oumlrneğin hazır giyim sektoumlruumlnuumln seccedilimleridir] Dolayısıyla Dasein

kendisini farklı kılamaz onlardan biri olur

Başkalarına veya onlara bakarak veya onları dikkate alarak yaşamak sıradanlığın kendisidir Ne zaman Dasein kendi varoluşunu diğerlerinden ayırır ve onların oumlnuumlne sıccedilrarsa Dasein kendisi olur Daseinrsquoın kendi varoluşunu kavraması ve sıradanlığın oumltesine geccedilmesi onun varoluşunu otantik yapar Daseinrsquoın otantikliği onun kendi varoluşunu accedilık yapmasıyla ortaya ccedilıkar46

Dolayısıyla varlığın otantik ve otantik olmayan iki farklı varlık tarzı bulunmaktadır

Otantik olmayan varlıkla kasıt herguumlnkuumlluumlğuuml iccedilinde ve herkesin kamusallığında

tesviye olmuş ve varlığın olanaklarını fark edemeyen Daseinrsquoı anlatırken otantik

Dasein yukarıda da belirtildiği gibi kendi varoluşunu keşfeden Daseinrsquodır

122 Haletiruhiye

Heideggerrsquoin bulunuş ve anlama dediği iki minval varolmanın eşit derecede asli

tesis edicileridir Bulunuş terimiyle ldquoaslında en iyi bilinen ve en herguumlnkuuml olanrdquodan

bahsedilmektedir haletiruhiye Herguumlnkuuml sıradanlığı iccedilinde Daseinrsquoın

memnuniyetsizliği keyifsizliği sıkıntısı ya da huzurluluğu mutedilliği gibi halleri

Dasein iccedilin bulunuşu ifade etmektedir Haletiruhiyeler Daseinrsquoın varoluşsal yapısını

belirleyen ve onu yapan oumlzelliklerdir ldquoHaletiruhiyenin bozulabilmesi ve birdenbire

değişebilmesi sadece şunu ifade eder Dasein zaten hep bir ruh hali iccedilindedirrdquo47

Haletiruhiye Daseinrsquoa belirli bir hali işaret ettiği iccedilin Heideggerrsquoin deyişiyle varlığı

kendi ldquoşuradalığınardquo taşır Heidegger buradan fırlatılmışlık kavramına ulaşacaktır

ldquo() Daseinrsquoın soumlz konusu varlık karakterine yani ldquooumlylelikrdquo haline Daseinrsquoın kendi

ldquoşuradalığınardquo fırlatılmışlığı diyoruz Boumlylece Dasein duumlnya-iccedilinde-var-olma olarak

46 Ccediluumlccedilen 2003 s 71 47 Heidegger 2008 s 141

35

şurada varolmaktadırrdquo48 Başka bir ifadeyle Dasein kendini oumlnsel olarak bir duumlnya-

iccediline-atılmış olarak bulur Fırlatılmışlık ona verilmiştir Tekrar etmek gerekirse

Dasein duumlnya-iccedilinde-burada olarak vardır

Bulunuşla eşzamanlı olarak anlama da tesis olunur yani bulunuş daima anlama ile

birlikte olur Anlama eğer ccedilok basite indirgememize izin verilirse varlığın varolma

ldquoimkacircnrdquolarını tasarımlamak demektir Varlığın varolma imkacircnlarını Heidegger şoumlyle

accedilıklıyor

Anlamada eksistensiyal olarak Daseinrsquoın var-olabilirlik varlık minvali yatmaktadır Dasein başka şeylere ilaveten şunu ya da bunu olabilme imkacircnına sahip bir mevcut-olan olmayıp birincil olarak muumlmkuumln-olmaktır Dasein hep imkacircnları dahilinde ve olabilirlikler iccedilinde vardır 49

Burada herhangi bir nesnenin ya da bitkinin tuumlketilebilir sayıdaki olma

imkacircnlarından farklı bir durum soumlz konusudur

Daseinrsquoın hep eksistansiyel olarak var ettiği muumlmkuumln-olmaklığı hem iccedili boş mantıkbilimsel olasılıktan hem de mevcut-olan bir şeyin olumsallığından (şunun veya bunun ldquobaşa gelebilmesirdquo anlamında) farklıdır Mevcut oluşun modal bir kategorisi olarak muumlmkuumln-olmaklık henuumlz gerccedilekleşmemiş olan asla zorunlu olmayan demektir Dolayısıyla sadece muumlmkuumln olanı karakterize eder50

Heideggerrsquoin soumlzuumlnuuml ettiği ldquomuumlmkuumlnluumlkrdquouumln tuumlm imkacircnları kapsadığı ortadadır

Dasein duumlnyaya fırlatıldığında kendini zaten belirli imkacircnların iccedilinde bulur İccedilinde

var olduğu var-olabilirlikleri sebebiyle başka var-olabilirlik imkacircnlarının uzağına

duumlşmuumlş olur51 Anlamak Daseinrsquoın iccedilinde bulunduğu bu hali başka bir deyişle ldquovarlık

olanaklarınırdquo bilmek demektir Dolayısıyla anlamak Daseinrsquoın varlığıyla henuumlz-

mevcut-olmayanın varlığını tematik olarak değil sadece bir tasarım olarak bir arada

tasarımlamaktır

48 Heidegger 2008 s 142 49 Heidegger 2008 s 151 50 Heidegger 2008 s 151-52 51 Yunan Tragedyasında da kahramanlar oyuna başladıklarında ndashaslında- herşey ccediloktan olup bitmiştir Hatta kendileri de daha oyunun başında oumlluumlduumlrler İnsanın evrendeki konumunun bir ccedileşit izduumlşuumlmuumlduumlr bu İnsan da benzer bir accedilmaz iccedilerisindedir Tıpkı tragedya kahramanı gibi kendini bildiği andan itibaren ldquodoumlnuumlşuuml olmayan bir yolardquo girmiştir Ccediluumlnkuuml oumlluumlm geri doumlnduumlruumllemez olandır İnsan daha ilk andan itibaren kendi oumlluumlmuumlnuuml oumllmek zorunda olduğunu bilir Tragedya kahramanının oyunun başındaki durumu da aynıdır

36

Daseinrsquoın yapısında buumltuumln imkacircnları tuumlketebilmenin imkacircnsızlığı bulunmaktadır

Dasein her zaman iccedilin olasılıklar duumlnyasında var-olacak ama asla tam

olamayacaktır Ccediluumlnkuuml onda daima bir imkacircn eksik kalacaktır Bu eksik imkacircn da

oumlluumlmduumlr ve oumlluumlm geldiğinde Daseinrsquoın buumltuumln imkacircnları elinden alınmış olur

Dolayısıyla Dasein hiccedilbir zaman tamlığa eremez Bu konuyu daha sonra ayrıntılı

olarak tartışacağız fakat oumlluumlm konusuna girmeden oumlnce bir parantez accedilıp

Heideggerrsquoin Varlık ve Zamanrsquoda kullandığı iki terime bakmamız gerekiyor Korku

ve Havf

123 Korku [Furcht] ve Havf [Angst] ayrımı

Heidegger hem Metafizik Nedir [Was ist Metaphysik]52 hem de Varlık ve

Zamanrsquoda korku ile havf53 kavramları arasında bir ayrım getirir İki kavram arasında

ontolojik bir bağ bulunduğunu soumlyleyen Heidegger bunların ccediloğu zaman birbirine

karıştırılmasının da kavramlar arasındaki bu ontolojik akrabalıktan kaynaklandığını

belirtir54 Ccediluumlnkuuml hem korku hem de havf Daseinrsquoı duumlnya-iccedilinde-varlık yaparlar

Ancak iki ruh hali arasında temel bir farklılık bulunmaktadır Heidegger

Kierkegaardrsquoın Kaygı Kavramı [Begrebet Angest]55 adlı ccedilalışmasında yaptığı gibi

korku ile havf arasındaki temel farklılıkları ortaya koyar ve asıl olarak Daseinrsquoın

ontolojik varlığını ortaya ccedilıkaranın ve belirleyenin havf olduğunu accedilıklar

Korkunun uumlccedil unsuru vardır Kendisinden korkulan şey korkunun youmlnelimi (yani ne

hakkında korkulduğu) ve korkunun bizatihi kendisi Kendisinden korkulan şey

52 Heidegger Martin Metafizik Nedir Ccedilev Mazhar Şevket İpşiroğlu Suut Kemal Yetkin Kaknuumls Yayınları İstanbul 2003 53 Varlık ve Zamanrsquoda Kaan Oumlktem Angst karşılığı olarak havf soumlzcuumlğuumlnuuml tercih etmiştir Heideggerrsquoin Metafizik Nedir [Was ist Metaphysik] kitabının Tuumlrkccedile ccedilevirisinde Suud Kemal Yetkin ve Mazhar Şevket İpşiroğlu da Angst karşılığı olarak havfı tercih etmişlerdir Başka metinlerde angst soumlzcuumlğuuml ccediloğunlukla kaygı olarak ccedilevrilmektedir Ancak ilerleyen kısımlarda goumlreceğimiz gibi kaygı tıpkı korku gibi youmlneldiği ve kendisinden neşet ettiği bir şeyi akla getirmesi nedeniyle Heideggerrsquoin Angst ile anlatmak istediğini pek karşılayamayabilecektir Bunun yerine guumlnluumlk dilde ccedilok karşılaşmadığımız havf gibi ldquotabula rasardquo bir soumlzcuumlğuumln tercih edilmesi bizce de daha uygun olmuştur 54 Heidegger 2008 s 196 55 Kierkegaard Soslashren Kaygı Kavramı Ccedilev Tuumlrker Armaner Tuumlrkiye İş Bankası Kuumlltuumlr Yayınları İstanbul 3 Baskı Mayıs 2006 s 35 ve s 155 Kierkegaard havfın korkudan farklı olduğunu onun korku gibi belirli bir nesnesi olmadığını belirtir Havfın nedeni hiccedilliktir ve bu yuumlzden de hayvanlarda (ve veya meleklerde) havfın olamayacağını iddia eder

37

(Heideggerrsquoin ifadesiyle ldquokorkunccedilrdquo olan) daima Dasein gibi duumlnya-iccedilindedir ve o

herhangi bir ldquoel-altında-olanrdquo ldquomevcut olanrdquo ya da ldquobirlikte-Daseinrdquo56 olabilir

Başka bir deyişle duumlnya iccedilindeki herhangi bir insan canlı ya da nesne yani herhangi

bir mevcut ya da varolan korkunccedil olabilirler

Korkunccedil olanın ayırt edici temel niteliği onun ldquotehditkacircrrdquo olmasındadır Bu tehditkacircr

niteliği kendini belirli bir fenalık bağı iccedilinde goumlsterir ve bu ldquomuumlstakbel fenalıkrdquo

Daseinrsquoa doğru youmlnelir Daseinrsquoa youmlnelen bu tehdidin ccedilıkıp geldiği kendisinden

neşet ettiği ortama (ve aynı zamanda bu ortamdan gelene) Heidegger ldquotekinsizrdquo

(unheimlich) dendiğini belirtir Tekinsizden ccedilıkan korkuncun Daseinrsquoa ldquoyaklaşmardquo

niteliği vardır Heidegger fenalığın bu yaklaşma iccedilerisinde neşrettiğini ve yayıldığını

ve asıl tehdit niteliğine de bu aşamada kavuştuğunu soumlyler Korkunccedil olan yaklaşırken

kendinde barındırdığı tehdidin gerccedilekleşip gerccedilekleşmeyeceği endişesi artar

Korkuncun tehdidinin bu ldquovaki olma ile geccedilip gitmerdquo imkacircnları yani tehdidin

ldquohenuumlz değil ama her an olabilirrdquoliği ile ldquohiccedil gerccedilekleşmemerdquo ihtimalleri bir arada

bulunur bu yuumlzden de korkunun derecesini yuumlkseltir Başka bir deyişle tehdidin

gerccedilekleşmeme olasılığının bulunması ve bunun da korkan kişi tarafından bilinmesi

korkuyu azaltmadığı gibi tersine artırmaktadır Burada korkuyu artıran nitelik

tehdidin muğlacirck olma tarzıdır

Korkmanın bizatihi kendisine gelince bu yukarıda anlatılan suumlrecin hem farkında

olmayı hem de o suumlrecin iccedilinde olmayı goumlsterir Heideggerrsquoin ifadesiyle ldquokorkma

korkarak ve dikkatini accedilıkccedila buna youmlnelterek korkunccedilluğu lsquoaccedilıklığarsquo kavuştururrdquo57

Korkma duumlnya-iccedilinde-varolmanın imkacircnlarından biridir ve aynı zamanda bizatihi

duumlnya-iccedilinde-varolmanın bir sonucudur Ccediluumlnkuuml korkunun youmlnelimi başka bir deyişle

korkuda korkulan (korkunun ne hakkında olduğu) tam da bu duumlnya-iccedilinde-olmakla

ilgilidir Korku Daseinrsquoın duumlnya-iccedilinde-varolmasını ilgilendirmektedir korkudaki

tehdit Daseinrsquoın duumlnya-iccedilinde-olmaklığına youmlnelik bir tehdittir

56 Heidegger 2008 s 148 57 Heidegger 2008 s 148-49

38

Dasein oumlncelikle ve ccediloğunlukla neyle ilgileniyorsa oradan hareketle var olmaktadır Bunun tehlikeye duumlşmesi beraberinde varolmanın tehdit edilmesi demektir Korku Daseinrsquoı oumlncelikle olumsuzlayan bir surette accedilımlanır [] bir şeylerden korkmak olarak korkma eşit derecede asli olarak duumlnya-iccedilindeki varolanı daima kendi tehditkarlığı iccedilinde iccedilinde-var-olmaklığı ise tehdit-edilmişliği iccedilinde (ister olumsuzlayıcı isterse olumlayıcı olsun) accedilımlar Oumlyleyse korku bulunuşun bir halidir58

Korkunun bir bulunuş hali olduğunu iccedilinde-olmaklığı accedilığa ccedilıkarışından anlıyoruz

Başka bir ifadeyle korku Daseinrsquoın iccedilinde-olmaklığını tehdit ettiği iccedilin onu yani

Daseinrsquoın iccedilinde-olmaklığını yeniden teyit eder ve onu ldquoaccedilıklığardquo getirir Oumlzetlemek

gerekirse korkunun nedeni her zaman duumlnya-iccedilinde varolan bir şeydir belirli bir

uzamdan adına tekinsiz dediğimiz bir havaliden ccedilıkar ve Daseinrsquoa youmlnelir youmlnelişi

fena bir nitelik barındırır ama diğer yandan bu fenalığın gerccedilekleşmeme olasılığı da

vardır

Havf kavramına gelince Heidegger havfı bizatihi korkuyu muumlmkuumln kılan bir

fenomen olarak tanımlar

Havfın nedeni bizatihi duumlnya-iccedilinde-varolmaktır Peki havfın nedeni korkunun nedeninden fenomenal bakımdan nasıl ayırt edilmektedir Havfın nedeni duumlnya-iccedilinde bir varolan değildir Bu yuumlzden de onunla oumlzsel bir ilintililik iccedilinde varolamaz Buradaki tehdit belirli bir fenalık karakterine sahip değildir [] Havfın nedeni tuumlmuumlyle belirsizdir Bu belirsizlik hangi duumlnya-iccedilindeki varolanın tehditkacircr olduğunu fiilen muallacirckta bıraktığı gibi duumlnya-iccedilindeki bu varolanın esasen ldquoehemmiyetlirdquo olmadığını da ifade eder Duumlnya iccedilinde el-altında-olan ve mevcut-olan hiccedilbir şey havfın nedeni olma işlevini goumlremezler59

Dolayısıyla havfın korkudaki gibi ona kaynaklık eden onun kendisinden neşet ettiği

duumlşuumlnuumllen belirli bir uzamı ccedilevresi yoktur bir havaliden neşet etmez Korkunun

tehdidinde olduğu gibi bir ldquoyerrdquoden ccedilıkarak Daseinrsquoa youmlnelmez

Tehditkacircr olanın hiccedilbir yerde oluşudur havfın nedenini karakterize eden Havf [olan] neden havf iccedilinde olduğunu ldquobilmezrdquo Ancak buradaki ldquohiccedilbir yerderdquo oluş hiccedilbir şey demek değildir Zira tam da bu hiccedilbir yerde oluş esasen onun havalisini temellendirir yani oumlzsel olarak mekacircnsal olan iccedilinde-varolmaklık bakımından duumlnyanın accedilımlanmışlığını temellendirir Aynı sebepten oumltuumlruuml tehditkacircr olan belirli bir youmlnden gelerek yakınlığın yakınına gelemez o hep ldquoşuradadırrdquo ndash ama yine de

58 Heidegger 2008 s 149 59 Heidegger 2008 s 196-197

39

hiccedilbir yerdedir O kadar yakınımızdadır ki iccedilimizi sıkar ve nefesimizi daraltır ndash ama yine de hiccedilbir yerdedir60

Havfın nedeni bizatihi duumlnyanın kendisidir diyor Heidegger Ama burada duumlnyanın

bizatihi kendisi ifadesiyle soumlylenmek istenen duumlnyadaki ldquoşeyrdquolerin bir toplamı

anlamında değildir İccedilimizi sıkan nefesimizi daraltan şey duumlnya-iccedilinde-varolmanın

kendisidir Yani havfın hem nedeni hem de niccedilini aynıdır Yani Daseinrsquoın asli varlık

minvali olan duumlnya-iccedilinde-varolmaktır Dasein bu durumda ldquokendi duumlnyasıyla bir

duumlnya olarak ve bu suretle de kendisiyle duumlnya-iccedilinde-varolmak olarak karşılaşırrdquo

Havf iccedilindeyken ldquotekinsizlikrdquo iccedilinde oluruz Oumlzellikle burada Daseinrsquoın havf iccedilindeyken ne iccedilinde olduğunun kendine has belirsizliği dile gelmiş olur hiccedil ve hiccedilbir yer Ama tekinsizlik aynı zamanda iccedilinde-kimse-bulunmayan da demektir [] iccedilinde-var-olmaklığı bir yerlerde ikamet etmek veya bir şeylerle aşina olmak olarak belirtmiştik İccedilinde-var-olmaklığın bu karakterini daha sonra somutlaştırarak herkesin herguumlnkuuml kamusallığı fenomeni aracılığıyla ortaya koymuştuk Herkesin herguumlnkuuml kamusallığı teskin edilmiş kendine guumlven duymayı kendiliğinden anlaşılan bir ldquoiccedilinde birilerinin bulunuşunurdquo Daseinrsquoın vasati herguumlnkuumlluumlğuuml iccediline taşır Oysa havf Daseinrsquoı ldquoduumlnyayardquo duumlşkuumln massolunmuşluğundan ccedilekip ccedilıkarır Boumlylelikle onun herguumlnkuuml aşinalığı bir anda ccediloumlker Dasein muumlnferitleşir ama bunu duumlnya-iccedilinde-varolmak olarak yapar Boumlylece iccedilinde-varolmaklık bir eksistensiyal ldquohalrdquo olan iccedilinde-kimsenin-olmamaklığına doumlnuumlşuumlverir İşte ldquotekinsizliktenrdquo bahsettiğimizde tam da bundan soumlz ediyor olmaktayız61

Heideggerrsquoin ldquokaccedilışrdquo diye tanımladığı bir durumu burada accedilıklamak gerekiyor

Buna goumlre Dasein (insan) bir kaccedilış halindedir ama bu kaccedilış duumlnya uumlzerinde

varolanlardan uzaklaşma anlamında değildir Aksine onların iccediline daha fazla

karışarak onların kalabalığında kaybolmak anlamına gelir İnsan ya da Heideggerrsquoin

terimiyle Dasein herguumlnkuumlluumlk halinde daha fazla aşina olduğu şeyler arayarak

herkesin (kalabalığın kamunun oumltekilerin) iccedilinde kaybolmak ister Herkes aslında

ldquohiccedil kimserdquodir ve bu niteliğiyle kişinin kaccedilışına yardımcı olacağı duumlşuumlnuumlluumlr Boumlylece

insan herkesin iccedilinde olarak bilinccedilli ya da bilinccedilsiz ldquotekinsizliktenrdquo kurtulmaya

ccedilalışır Herkesin aslında hiccedil kimse olma niteliğindeki kamusallığı Heideggerrsquoin

ifadesiyle ldquoher tuumlrluuml aşina olmamaklığınrdquo uumlzerini oumlrttuumlğuuml iccedilin insanı teskin ediciymiş

gibi goumlruumlnuumlr Ama tekinsizlik tam da uumlzeri oumlrtuumllen yerdedir ve insanın peşini

60 Heidegger 2008 s 197 61 Heidegger 2008 s 199

40

bırakmaz insanın herguumlnkuumlluumlğuuml iccedilerisinde kendini tamamen emniyette ve teskin

olmuş halde hissederken bile gelip bulur İnsan bir anda herkesin iccedilinde kimsesiz

kalır (muumlnferitleşir)

[] havf en dişe dokunmayan durumlarda bile ortaya ccedilıkıverebilmektedir Bunun iccedilin oumlrneğin kendimizi ccediloğunlukla daha ccedilabuk tekinsiz hissettiğimiz karanlık ortamlara bile gerek yoktur Karanlık ortamlarda ldquohiccedilbir şeyinrdquo goumlzle goumlruumllmezliği daha da aşikar olur oysa tam da buralarda duumlnya halen ve daha da sırnaşırcasına ldquoşuradadırrdquo62

Yukarıda da değindiğimiz gibi Heidegger Metafizik Nedir adlı kitabında da Havf

kavramından bahseder Metafizik Nedirrsquode en temel vurgu havfın hiccedilliği ifşa edici

niteliğidir Heideggerrsquoe goumlre varlık hiccedilliğin iccedilinde varolmaktadır yani mevcut

olmak demek hiccedilliğin iccedilinde devam ettirilmek demektir Hiccedillik bu yuumlzden varlığın

ldquozıddırdquo değildir varlığın oumlzuumlne ait bir kavramdır Ccediluumlnkuuml buna goumlre varolanın varlığı

hiccedilliğin (suumlrekli olarak) olumsuzlanmasıdır Heidegger nadiren de olsa insanın bir

anlığına hiccedillikle karşılaşabildiğini belirtir insanın hiccedilliği kavramasını sağlayan şey

de havfrsquotır

Havf anında insana [hellip] buumltuumlnluumlğuuml ile bir şeyler olur Buumltuumln şeyler ve bizzat biz bir kayıtsızlık iccediline batarız Bu batma bir kaybolma değildir [hellip] Havf anında bizi buumltuumlnluumlğuuml ile kaplayan varlık bu sefer bizi sıkmaya başlar Hiccedilbir tutacak yer kalmaz Varlığın erimesi iccedilinde sadece uumlstuumlmuumlze abanan bu hiccedillik kalır Havf hiccedilliği ifşa eder63

Peki burada soumlzuuml edilen hiccedillik nedir Heidegger bu soruyu sorar sormaz aslında

sorunun kendisine ihanet ettiğimizi soumlyler Ccediluumlnkuuml burada hiccedilliğe youmlnelik boumlyle bir

soru ldquohiccedilliğirdquo bir şekilde ldquovarolanrdquo bir şey olarak ortaya koymaktadır Daha baştan

hiccedillik bir şey haline getirilmekte ve boumlylece soru kendine ait konudan

uzaklaşmaktadır Heidegger bu yuumlzden bu soruya verilecek her cevabın temelden

imkacircnsız olduğunu soumlyler64

Havf esnasında insanın dilinin tutulmasının nedeni budur

62 Heidegger 2008 s 200 63 Heidegger 2003 s 43 64 Heidegger 2003 s 37

41

Ccediluumlnkuuml [havf esnasında] varolan buumltuumlnluumlğuuml iccedilinde erir ve hiccedilliğin baskısı kendini hissettirir ve onun varlığı karşısında lsquodırrsquo demek susar Havf iccedilinde bize bir şeyler olduğu zaman ccedilok vakit boş suumlkucirctu gayesiz kelimelerle ihlal etmeyi aramaklığımız sadece hiccedilliğin mevcudiyetinin bir delilidir65

Dilin -logosun- insanın duumlnya-iccedilinde-olmaklığını teyit ettiğini belirtmiştik Dilin

hiccedillik karşısında susması insanı en yuumlksek muğlacircklığın iccediline atar Burada hiccedilliğin

bir hiccedil olması soumlz konusu değildir Eğer hiccedillik mutlak bilinmeyen bir hiccedillik olsaydı

insanın ne dili tutulur ne de havf duyardı Burada hiccedillik insanın oumlzuumlne ait olduğu iccedilin

muğlacircklık başlar Her ne kadar onun ne olduğuna ilişkin soruya cevap veremese de

Daseinrsquoın mutlak olarak bilemediği bir şey değildir hiccedillik Tekinsiz kavramı

uumlzerinden daha ayrıntılı olarak tartışacağımız gibi muğlacircklığı oluşturan şey tam da bu

belli belirsiz bilginin varlığıdır Birccedilok tragedyada bu ccedileşit muğlacirck bilgi teması goumlze

ccedilarpar Oumlrneğin Othello karısının kendisini aldatıp aldatmadığına ilişkin kesin

bilgiye sahip olmayı diler Hamlet de babasının katilinin amcası olduğundan tam

olarak emin olamamaktadır vs

İnsan herguumlnkuumlluumlğuuml iccedilinde bu tuumlr kesinsizliklerden kaccedilar Havf insanın en kesin

olduğuna inandığı [inanmak istediği] varlığını muğlaklığa suumlruumlklediği iccedilin insan bu

tuumlr anlardan uzak durmaya havftan kaccedilmaya ccedilalışır Bu kaccedilış sayesindedir ki havf

insanı ccedilok nadiren gelip bulur Oysaki Heideggerrsquoe goumlre insanın havftan kaccedilması

hiccedillikle karşılaşmaktan yani insanın oumlzuumlne ait olanla karşılaşmaktan kaccedilması

demektir ldquoO kadar sonluyuz kirdquo diyor Heidegger ldquodoğrudan doğruya kendi karar ve

irademizle hiccedilliğin karşısına kendimizi olduğu gibi buumltuumln ccedilıplaklığımızla koymaya

muktedir değilizrdquo66 Bu yuumlzden de hiccedillikten kaccedilabilmek iccedilin varolanların iccedilinde

kendimizi tamamen kaybetmek istiyoruz Herguumlnkuuml yapıp ettiklerimizde varolanlarla

ne kadar ilişkili olursak varolanın yitip gitmesine o derece engel olabileceğimizi ve

bu sayede de hiccedillikten kaccedilabileceğimizi duumlşuumlnuumlruumlz

65 Heidegger 2003 s 43 66 Heidegger 2003 s 51

42

13 Deinon ve Daimon

131 Deinon

Heidegger hiccedilliğin ndashkendisinden ne kadar kaccedilmaya ccedilalışırsak ccedilalışalım- gelip bizi

bulduğunu soumlyluumlyor Hiccedilliğin bizi bulduğu anı havf iccedilinde olduğumuz zamanı

tekinsizlik olarak tanımladığımızı belirtmiştik Burada tekinsiz ile birlikte birkaccedil

soumlzcuumlğe daha odaklanmamız yerinde olacaktır Bunlardan ilki Heideggerrsquoin

Antigone tragedyasının ve hatta tuumlmden tragedya sanatının anahtar soumlzcuumlğuuml olarak

nitelediği Yunanca deinon soumlzcuumlğuumlduumlr

Deinon kelimesi Yunan tragedyalarında kritik oumlneme sahiptir Aiskhylosrsquota 23

Sophoklesrsquote 129 ve Euripidesrsquote 225 yerde soumlzcuumlğuumln kullanıldığı goumlruumlluumlr67

Oumlncelikle soumlzcuumlğuumln Antigone 332 satırdaki kullanımına (polla ta deina kouden

anthropou deinoteron pelei) odaklanalım Tuumlrkccedile karşılıkları Guumlngoumlr Dilmenrsquode

ldquoeşsizrdquo Sabahattin Alirsquode ldquokudretlirdquo olarak karşımıza ccedilıkıyor68 Hiccedil şuumlphesiz edebi

bir ccedileviri yaparken bu tuumlrden muğlacirck soumlzcuumlkler ldquoyorumlanmayardquo ihtiyaccedil duyarlar

Bazen bazı soumlzcuumlklerin soumlzluumlkteki karşılıkları yeterli gelmeyebilmektedir

LiddellampScott soumlzluumlğuumlnde deinos soumlzcuumlğuumlnuumln karşılığı olarak (1) ldquoKorkunccedil dehşet

uumlrkuumlnccedil muumlthişrdquo (2) ldquoguumlccedilluuml kuvvetlirdquo (3) ldquohayret verici olağanuumlstuuml gariprdquo kişi ya

da şey anlamları sıralanır69 Birinci anlamıyla deinon korku uyandıran bir şey olarak

tanımlanmaktadır Fakat burada korku sıradan bir korkunun dışına da

ccedilıkabilmektedir Başka bir deyişle burada korku kendisinden kaccedilınılan karşısında

titrenen bir şeyden duyulan korku olmayabilir yalnızca Deinonrsquoun uyandırdığı

67 Bkz Perseus Digital Library ed Gregory R Crane httpwwwperseustuftseduhoppersearch Bu adresteki arama motoru yardımıyla kelimlerin Antik Yunan metinleri iccedilindeki kullanım niceliklerine ulaşılabilmektedir 68 Sophokles Antigone Ccedilev Sabahattin Ali Maarif Matbaası 1941 s 27 Sofokles Antigone Ccedilev Guumlngoumlr Dilmen İstanbul MitosBoyut Yayınları 1997 s 77 Charles Segal ve Reginald Gibbons ccedilevirilerinde deinonrsquou wonders Terrorsmdash we feel awe olarak ccedilevirmiş Bkz Sophocles Antigone Ccedilev Gibbons Reginald and Segal Charles New York Oxford Press 2003 s 68 Jebb de yine aynı şekilde wonders wonderful soumlzcuumlklerini tercih etmiş Jebb R C Sophokles The Plays and Fragments Part III Antigone Second Editions Cambridge University Press 1891 s 69 Oumlmer Ayguumlnrsquouumln ccedilevirisinde ise ldquomuumlthişrdquo soumlzcuumlğuuml kullanılmıştır Bkz Ayguumln Oumlmer ldquoAntigonersquodenrdquo Cogito Tragedya ed Şeyda Oumlztuumlrk Sayı 54 Bahar Yapı Kredi yayınları İstanbul 2008 69 Liddell amp Scott 1996 ldquodeinosrdquo maddesi s 374

43

korku ldquosaygı duymayı ve saygıyla karışık korku (huşu) duymayı da iccedilerirrdquo diyor

Heidegger Dolayısıyla buradaki korku ldquouumlrkuumltuumlcuuml bir şeyden ziyade buyuran

huumlkmeden ve oumlnuumlnde eğilmeye ccedilağıran saygıya değerrdquo bir korkunccediltur70 Onun

huumlkmedici ve buyurgan oumlzelliği soumlzluumlkteki ikinci anlama bizi goumltuumlrmektedir Deinon

her şeyi yapmaya muktedir bir şeydir muazzam derecede guumlccedilluumlduumlr Ancak bu guumlccedil

Heideggerrsquoin deyişiyle ldquouumlzerimizde belli belirsiz tehdidini hissettiğimiz bir şeyrdquo71 de

olabilir ki o zaman saygıdeğer bir guumlccedilten soumlz ederiz diğer taraftan bu guumlccedil doğrudan

ldquoşiddetrdquo72 goumlsteren bir kuvvet de olabilir ki bu durumda da ondan korku duyulur

Dolayısıyla deinonrsquoun guumlcuumlnuumln niteliği ve kendini goumlsterme biccedilimi hakkında asla

emin olamamaktayızdır Bizi kendisine karşı huşu iccedilinde bırakan etkisini suumlrekli

olarak uumlzerimizde hissettiğimiz bir şey de olabilir doğrudan şiddet uygulayan bir guumlccedil

de olabilir Ne beriki ne oumlteki olup olmadığına asla karar verilemez Bu yuumlzden

soumlzluumlkteki uumlccediluumlncuuml anlamı karşımıza ccedilıkar Olağanuumlstuuml Alışık olduğumuz

paradigmaların suumlrekli olarak dışına ccedilıkan bu soumlzcuumlk deinon her seferinde karşıt bir

anlamda tanımlanabilmektedir ldquoSaygı değerrdquo olabildiği kadar ldquodehşet vericirdquo de

goumlruumlnmektedir uumlzerimizde belli belirsiz nuumlfuzunu hissettiğimiz gibi doğrudan

doğruya şiddetine de maruz kalabilmekteyizdir Bu yuumlzden olağanuumlstuumlduumlr ama

olağanın ldquodışındardquo olmak zorunda değildir tanıdıklık bildiklik hissiyatı iccedilinde

olağanuumlstuumlduumlr Heideggerrsquoe goumlre deinon tek tek bu anlamlardan hiccedil birisine tekabuumll

etmez ama aynı zamanda buumltuumln bu anlamların bir toplamı olarak da

goumlruumllmemelidir73

Houmllderlin 1801rsquodeki Antigone ccedilevirisinde deinon karşılığı olarak ldquoGewaltigerdquo

[kudretli muazzam şiddetli] 1804rsquode ise ldquoUngeheuerrdquo [devasa muumlthiş dehşetli

sonsuz] soumlzcuumlklerini tercih etmiş74 Heidegger Houmllderlinrsquoin bu ikinci ccedilevirisini

70 Heidegger Martin Houmllderlinrsquos Hymn ldquoThe Isterrdquo Tr William McNeill Julia Davis Indiana University Press BloominghtonampIndianapolis 1996 s 63 71 Heidegger 1996 s 63 72 Heidegger daha oumlnce Einfuumlhrung in die Metaphysikrsquote [Metafiziğe Giriş] bu şiddeti Daseinrsquoın en temel niteliği olarak tanımlamıştır Bkz Heidegger 2000 s 160 73 Heidegger 1996 s 64 74 Schmidt Dennis J On Germans amp Other Greeks Tragedy and Ethical Life Bloomington Indiana University Press 2001 s 255

44

ldquonicht-Geheuerrdquo [tekin olmayan] olarak okumayı daha uygun buluyor ve ccedileviri

tartışmasında daha ileri giderek deinon soumlzcuumlğuumlnuuml filolojik olarak yanlış da olsa

unheimlich [tekinsiz] olarak ccedilevirmenin75 daha uygun olacağını belirtiyor

132 Freudrsquoun Unheimlichrsquoi

Heideggerrsquoin deinonrsquou neden unheimlich olarak ccedilevirdiği uumlzerinde durmadan oumlnce

Freudrsquoun unheimlich konusundaki goumlruumlşlerini hatırlamak faydalı olacaktır Freudrsquoun

1919 yılında yayınlanan ldquoDas Unheimlicherdquo adlı makalesi oumlncelikle soumlzcuumlğuumln farklı

anlam katmanlarını accedilmaya ccedilalışır

Almanca soumlzcuumlk ldquounheimlichrdquo ldquoheimlichrdquo [ldquoevselrdquo] ldquoheimischrdquo [ldquoyerlirdquo] soumlzcuumlğuumlnuumln ndashbildik olanın- karşıtıdır ve ldquotekinsizrdquo olanın bilinen ve tanıdık olmayışı nedeniyle korkutucu olduğu sonucuna varmaya youmlneliriz Doğal olarak yeni ve bildik olmayan her şey korkutucu değildir [hellip] Onu tekinsiz kılmak iccedilin yeni ve yabancı olan şeye bazı şeyler eklenmek zorundadır76

Freud tekinsiz ile ilgili bu accedilıklamanın yetersiz olduğunu ve tekinsizin yalnızca

tanıdık olmayan bilinmeyen ya da yabancı bir şey olarak accedilıklanamayacağını daha

en başından ortaya koyar Oumlncelikle soumlzcuumlğuumln tuumlrediği isim-sıfat olan heimlichrsquoin

soumlzcuumlk anlamları uumlzerinde durur Heimlichrsquoin birinci anlamı ldquoeve ait olanrdquo ldquoyabancı

olmayanrdquo ldquobildikrdquo ldquoevcilrdquo ldquocandanrdquo ldquodostccedilardquo vbdir İkinci anlamı ise daha

olumsuz durumlara işaret eder ldquoGizli başkasının bilmemesi iccedilin goumlzden kaccedilırılan

başkalarından saklanan oumlzelrdquo77 vb gibi Nihayetinde Freud un- olumsuzluk ekiyle

soumlzcuumlğuumln nasıl kullanıldığına dair oumlrnek cuumlmleler verir

ldquoOna oldukccedila unheimlich ve hayaletimsi goumlruumlnenrdquo ldquoGecenin unheimlich korku dolu saatlerirdquo ldquoUzun zaman oumlnce unheimlich hatta dehşet verici bir duygu yaşadımrdquo [hellip] ldquoDağ dumanı denen unheimlich sisrdquo ldquo lsquoUnheimlichrsquo gizli kalması gereken ama ortaya ccedilıkmış her şeye verilen addırrdquo (Schelling) ldquoİlahi olanı oumlrtmek iccedilin onu belli bir Unheimlichkeitrsquola ccedilevrelemekrdquo78

75 Heidegger Antigonersquonin yalnızca birinci koro şarkısı [Bkz Heidegger 2000 s 156-158] ile prolog kısmını [Bkz Heidegger 1996] ccedilevirmiştir 76 Freud Sigmund Sanat ve Edebiyat Ccedilev Dr Emre Kapkın Ayşe Tekşen Kapkın Payel Yayınevi İstanbul 1999 s 327 77 Accedilıklamalar iccedilin bkz Freud 1999 s 328-330 78 Freud 1999 s 330

45

Freudrsquoun verdiği oumlrnek cuumlmlelerden accedilıkccedila anlaşılmaktadır ki heimlich soumlzcuumlğuumlnuumln

farklı anlam katmanları kendisine karşıt gibi goumlruumlnen unheimlich ile aynı anlamları

karşılamaktadır Freud bu ortaklaşmayı başka bir soumlzluumlkten yaptığı şu alıntıyla

accedilıklamaya ccedilalışır ldquo lsquoev gibirsquo lsquoeve aitrsquo duumlşuumlncesinden yabancıların goumlzlerinden

sakınılan saklı ve gizli bir şey duumlşuumlncesi gelişti ve bu duumlşuumlnce ccedileşitli doğrultularda

genişledihelliprdquo79 Başka bir şekilde soumlylersek lsquoevde olanrsquo (heimlich) şey lsquogizlirsquo

(heimlich) bir şeydir Saklı gizlenmiş olan goumlruumlnmeyen şey tam olarak bilinemeyen

bir şeydir goumlruumlnmediği halde varlığı bilinebilen (en azından gizlenmiş olduğu

bilinmektedir) bu şey korku verici niteliğini de buradan almaktadır Ancak diğer

taraftan onu dost yanlısı evcil eve ait kılan ldquooumltekirdquo yanı da vardır Bu bize

Schellingrsquoin yukarıda alıntılanan soumlzuumlnuuml de accedilıklar niteliktedir Gizli olan şey

gizliliği iccedilinde accedilığa ccedilıkmıştır Ne tam olarak guumlnışığına gelmiştir (mutlak anlamda

bilinmemektedir) ne de mutlak anlamda saklıdır Heimlich ile unheimlich arasındaki

ortak anlam gruplarının doğmasının nedeninin koumlk isim Heim (ev) soumlzcuumlğuumlnden

kaynaklandığı goumlruumllebilir Ev hem başkalarından gizleme kapatma saklama

nitelikleriyle hem de oumlzel alan mahrem80 oumlzelliğiyle bu duruma yol accedilmaktadır

Heimlichrsquoin değişik bir anlamı bilgiden kaccedilırılan bilinccedil-dışıhellip Heimlichrsquoin karanlık bilginin erişemediği anlamı da vardırhellip [burada] anlatılan gizli ve tehlikeli bir şey kavramı daha da gelişti ve ldquoheimlichrdquo genellikle ldquounheimlichrdquoe yuumlklenen anlama sahip olmaya başladı[hellip] Dolayısıyla heimlich sonunda karşıtı olan unheimlichrsquole buluşana dek ccedilifte değerlilik doğrultusunda gelişen bir anlama sahip soumlzcuumlktuumlr Unheimlich şu ya da bu biccedilimde heimlichrsquoin bir alt tuumlruumlduumlr81

79 Freud 1999 s 331 80 Oumlrneğin mahrem ve namahrem soumlzcuumlkleri iccedilin de heimlich ve unheimlich arasındaki ilişkiye benzerlik kurulabilir Arapccedila mahrem soumlzcuumlğuuml iccedilin TDK (1) Yakın akrabadan olduğu iccedilin nikah duumlşmeyen (2) Başkalarına soumlylenmeyen gizli (3) Sırdaş karşılıklarını verirken (Bkz Tuumlrk Dil Kurumu Tuumlrkccedile Soumlzluumlk Haz İsmail Parlatır Nevzat Goumlzuumlaydın vd Atatuumlrk Kuumlltuumlr Dil ve Tarih Yuumlksek Kurumu 2 Cilt 9 Baskı 1998 ldquomahremrdquo maddesi) Nişanyan ldquoyasak tabu kutsal oumlzel alana veya hareme ait olanrdquo anlam grubunu oumlnermiş eşkoumlkten (Hrm) soumlzcuumlkler ise şunlar haram harem huumlrmet ihram ihtiram mahrem mahrum muhterem namahrem (Bkz Nişanyan 2004 ldquomahremrdquo ve ldquoharemrdquo maddeleri) Dolayısıyla namahrem olan evlenmede bir sakınca olmayan yani yabancı olandır Diğer taraftan mahrem de yasaklanmış ama tanıdık bildik bize en yakın olan anlamındadır 81 Freud 1999 s 332

46

Acaba unheimlich karşılığı olarak kullanılan tekinsiz82 soumlzcuumlğuumlnde de benzer bir

durum goumlzlenebilir mi TDK soumlzluumlğuuml tekin soumlzcuumlğuuml iccedilin ldquo(1) boş iccedilinde kimse

bulunmayan (2) uğurlurdquo anlam grubunu oumlneriyor Tekin olmayanı ise (1) ldquocin peri

vb olağanuumlstuuml varlıkların bulunduğuna inanılan uğursuz tehlikelirdquo şey ve (2)

ldquokendisinde doğauumlstuuml bir guumlccedil olduğu sanılan uğursuz sakınılması gerekenrdquo insan

veya hayvan olarak tanımlıyor83 Nişanyanrsquoın accedilıklaması ise tekinsizliğin cinlerle

olan bağlantısına vurgu yapıyor ona goumlre tekinsiz ldquocinlere uğramışrdquo anlamına

gelmektedir84 Buradaki cin genellikle deinonrsquola daimon arasında kurulan (hem

etimolojik hem de anlambilimsel) bağlantıyı guumlccedillendiriyor Daimon konusuna

yeniden değineceğimizi hatırlatarak devam edelim Cin (Arapccedila cinn) ldquoinsanlarda

deliliğe neden olan goumlruumlnmez varlıkrdquo85 anlamıyla ve diğer eşkoumlkten -ldquocinnetrdquo

ldquoecinnirdquo ldquomecnunrdquo gibi- soumlzcuumlklerle birlikte bizi daimonrsquoa goumltuumlruumlrken cin ile yine

aynı koumlkten olan ldquoceninrdquo gibi kelimeler de deinonrsquou accedilıklar niteliktedir Arapccedila cinn

cnn koumlkuumlnden gelmektedir ve yine Arapccedila cana (gizledi sakladı oumlrttuuml) soumlzcuumlğuumlyle

ilişkilidir Aynı şekilde Aramice genəyā cin goumlruumlnmez varlık anlamına gelirken gny

gizleme saklama ve gnn ise koruma ccedilitle ccedilevirme kapatma anlamına gelmektedir86

Buumltuumln bu accedilıklamalar bize tekin-tekinsiz ikilisi arasındaki ilişkinin heimlich-

unheimlichrsquoteki ilişkiyi tam anlamıyla olmasa da ccedilağrıştırdığını goumlstermektedir

Tekin iccedilin TDKrsquonın oumlnerdiği ldquoboş iccedilinde kimse bulunmayanrdquo karşılığı bu

duumlşuumlncemizi doğrular niteliktedir Nitekim iccedilinde kimsenin bulunmadığı terk

edilmiş evler ccediloğu zaman tekinsiz sıfatıyla tanımlanırlar Diğer taraftan tekinsizin

Almancadaki heimlich (gizli) ile olan ilişkisi de cinlerle olan bağlantısında ortaya

ccedilıkmaktadır Nişanyanrsquoın deyişiyle ldquocin uğramışrdquo bir yer tekinsiz olmakta başka bir

deyişle ldquoiccedilinde goumlruumlnmez varlıkların gizlendiğirdquo bir yere doumlnuumlşmektedir

82 Bu arada unheimlichrsquoin İngilizcesi uncanny olarak ccedilevrilir Unheimlichrsquoteki yapıya benzer bir durum uncannyrsquode de bulunabilir Canny Almancadaki heimlich gibi ldquosnug and cozyrdquo [Kuytu rahat guumlvenli kuumlccediluumlk saklı gizli ve samimi hoş] anlamlarını barındırmaktadır ldquoCannyrdquonin koumlkuuml olan ldquocanrdquo guumlnuumlmuumlzde kullanılmayan ldquobilmekrdquo anlamına gelmektedir Bkz Heidegger 2000 s 160 dn 57 83 Bkz Tuumlrk Dil Kurumu 1998 Tekin maddesi 84 Bkz Nişanyan 2004 tekin maddesi 85 Nişanyan 2004 cin maddesi 86 Nişanyan agy

47

Unheimlich olanın en buumlyuumlk oumlzelliği onun belirsizliğidir Tekinsizlik durumunda

olan kişi karşılaştığı şeyin ne olduğunu ldquokesinrdquo bir biccedilimde bilemez Fakat buradaki

tekinsizlikte ldquoyabancırdquo olan mutlak olarak bilinmeyen bir şey değildir Az ccedilok

bilinir Dolayısıyla burada tam anlamıyla bir muğlacircklık durumu soumlz konusudur

Tekinsizliğin neşet ettiği yer şey hakkında ccedilok az bir bilgi sahibi oluruz Bu

Schellingrsquoin dediği gibi gizli olması gerekirken accedilığa ccedilıkmış bir bilginin

ldquoparccedilardquosıdır Tam olarak da goumlruumlnuumlr bilinir ya da tanıdık olamamıştır Onun korku

veren niteliği bu muğlacircklığında saklıdır

Diğer taraftan Freud unheimlichrsquoin heimlichrsquoin bir alt tuumlruuml olduğunu soumlylerken

heimlichrsquoin unheimlich tarafından iccedilerildiğini de kastetmektedir Daha doğrusu bu

soumlzcuumlk ikilisi arasında Freudrsquoa goumlre bir ccedileşit bastırma ndash unutma hatırlama ilişkisi

vardır Freud bu goumlruumlşuumlnuuml Otto Rankrsquoın ldquoccedilift (ikiz - double) goumlruumlnguumlsuumlrdquoyle de

destekler

ldquoCcediliftrdquo teması Otto Rank (1914) tarafından son derece kapsamlı olarak işlenmiştir Rank ldquoccediliftrdquoin aynadaki yansımalarla goumllgelerle koruyucu ruhlarla tinsel inanccedilla ve oumlluumlm korkusuyla bağlantılarına inmiştir [hellip] Rankrsquoa goumlre ldquoccediliftrdquo oumlzuumlnde Egorsquonun yıkımına karşı bir guumlvence ldquooumlluumlmuumln guumlcuumlnuumln devingen bir yadsınmasırdquo idi ve olasılıkla ldquooumlluumlmsuumlz ruhrdquo bedenin ilk ldquoccediliftrdquoiydi Yok olmaya karşı bu ccediliftleme [arzusu] Eski Mısırlıları kalıcı malzemelerle oumlluumlm imgeleri yapma sanatını geliştirmeye youmlneltti Ancak bu gibi goumlruumlşler sınırsız benlik sevgisi toprağından ccedilocuğun ve ilkel insanın aklına egemen olan ilkel narsizmden yeşermiştir Ama bu evre aşıldığında ldquoccediliftrdquo goumlruumlnuumlmuumlnuuml tersine ccedilevirir Oumlluumlmsuumlzluumlğuumln guumlvencesi olmaktan ccedilıkıp oumlluumlmuumln tekinsiz habercisi durumuna gelir87

Freud ldquoccediliftrdquo olgusunu tekinsiz olanın belirli bir bastırılmadan kaynaklandığını

goumlstermek amacıyla kullanır Başka bir deyişle heimlich unheimlich soumlzcuumlklerinin

ldquoccedilift ikizrdquo oluşunu accedilıklayabilmek iccedilin bu yola sapar Ona goumlre korkutucu olan

zaten daha oumlnceden bastırılmış ve unutulmuş olandır Dolayısıyla unheimlich yeni ve

yabancı değil aksine tanıdık-bildik Freudrsquoun deyişiyle ldquokoumlkluuml ve yalnızca bastırma

suumlreciyle akla yabancılaştırılmış bir şeydirrdquo Biz burada ccedilocukluğa ya da ilkel akla ait

87 Freud 1999 s 341 Rankrsquoın ccedilift konusundaki incelemesi iccedilin bkz Rank Otto The Double A Psychoanalytic Study Chapel Hill University of North Carolina Press 1971 Otto Rankrsquoın kitabında verdiği oumlrnekler dışında Dostoyevskirsquonin Oumltekirsquosi ile Antonin Artaudrsquonun İkizrsquoi (The Theater and Its Double) bu konuyla ilgili oumlrnekler olarak verilebilir

48

bir ldquobastırmardquo suumlrecinden ziyade olguyu Heideggerrsquoin havf duygusundan kaccedilış

terimleriyle accedilıklamayı daha doğru buluyoruz Ccediluumlnkuuml Freudrsquoun oumlncelikle bir

ldquooumlluumlmsuumlzluumlk guumlvencesirdquo olarak neden ccediliftrsquoin yaratıldığı ve oumlzellikle de ccedilocuktaki

(ilkel benlikteki) ldquoilkel narsisizmrdquoin ccedilift olgusunun doğmasına yol accediltığı ve daha

sonra da bu imgeduumlşuumlncenin neden bastırıldığı konusundaki accedilıklamaları meseleyi

fazlasıyla psikolojik bir alana sıkıştırmaktadır Freudrsquoun ldquooumlluumlmsuumlzluumlk guumlvencesirdquo

dediği şeye insanoğlunun geliştirdiği bir tuumlr ldquooumlluumlmsuumlzluumlk stratejisirdquo demek daha

doğru olur Oumlluumlmsuumlzluumlk stratejisi oumlluumlm havfının getirdiği hiccedillik duygusundan

kaccedilmak iccedilindir İnsan Heideggerrsquoin terimiyle Dasein hiccedilliğin iccedilinde onu suumlrekli

olarak olumsuzlayarak varoluyorsa ve hiccedillik bizatihi varlığın oumlzuumlne dair bir şeyse ve

buna rağmen (kendi oumlzuumlne dair olan) bu hiccedillik havf anında kendisini goumlsterdiğinde

bundan ldquokorkurdquo duyuluyorsa Freudrsquoun ldquobastırılmışrdquo dediği şeyin ne olduğu daha iyi

anlaşılabilir kanımızca Tekinsizlik anında bizde ldquokoumlkrdquoleri olduğunu hissettiğimiz

ama ldquobastırma suumlreciyle akla yabancılaştırılmışrdquo olanla karşılaşırız Bu da hiccedilliğin ndash

hiccedilbir zaman tam ve mutlak olarak elde edilemeyecek- bilgisidir Heideggerrsquoin

dediği gibi ldquoo kadar sonluyuz ki doğrudan doğruya kendi karar ve irademizle

hiccedilliğin karşısına kendimizi olduğu gibi buumltuumln ccedilıplaklığımızla koymaya muktedir

değilizrdquo

ldquoPek ccedilok kişi oumlluumlm ve oumlluuml bedenlerle oumlluumlnuumln geri gelişiyle ve de ruhlar ve

hayaletlerle ilgili olarak bu duyguyu en yuumlksek duumlzeyde yaşamıştırrdquo88 diyor Freud

Anlatmak istediği oumlluumlm imgesiyle duumlşuumlncesiyle karşılaşmanın tekinsizlik

doğurduğudur Freud bunun en oumlnemli nedenlerinden birinin oumlluumlme ilişkin ldquobilimsel

bilgimizin yetersizliğirdquo olduğunu da belirtir Freud bu accedilıklamasıyla bizi

Heideggerrsquoin havf duumlşuumlncesine yaklaştıracak gibidir fakat son bir geri doumlnuumlşle

psikolojinin alanında kalır

Nevrotik erkeklerin dişi genital organları ile ilgili olarak tekinsiz bir şey olduğunu duyumsadıklarını belirtmeleri sık olarak gerccedilekleşir Ancak bu unheimlich yer tuumlm insanların eski Heimrsquolarının [ev] her birimizin bir zamanlar ve başlangıccedilta yaşadığı yerin girişidir ldquoAşk sıla hastalığıdırrdquo diyen bir espri vardır ve ne zaman bir erkek

88 Freud 1999 s 348

49

duumlşuumlnde bir yer ya da bir uumllkeyi goumlrse ve hala uykudayken kendi kendine ldquoburası bildik bir yer daha oumlnce buraya gelmiştimrdquo dese bu yeri annesinin cinsel organı ya da bedeni olarak yorumlayabiliriz O halde bu durumda da unheimlich bir zamanlar heimisch bildik olandır ldquounrdquo oumlneki bastırmanın bedelidir89

Freudrsquotan yaptığımız bu alıntıyı psikolojinin alanından ccedilıkarıp felsefenin

goumlzluumlğuumlnden bakarsak unheimlich meselesinde bir adım daha oumlteye geccedilebiliriz

Freud yine isabetli bir şekilde ve uygun oumlrneklerle ldquoevrdquoden soumlz ederek yerinde bir

tespitte bulunuyor Unheimlich bizim daha oumlnce bulunduğumuz bir ldquoyerrdquoi ima eder

Fakat bu ldquoevinrdquo ya da ldquoevsizliğinrdquo yorumlanmaya ihtiyacı var Heideggerrsquoin

terimleriyle konuşursak ev ldquovarlığın ikamet ettiğirdquo iccedilinde sebat ederek bir şeylere

aşina olarak durduğu yerdir Ancak daha oumlnce de bahsi geccediltiği uumlzere bu yer hiccedilliğin

iccedilindedir Varlık hiccedilliğin iccedilinde lsquovarrsquo olduğu iccedilin lsquoyerrsquoin bizatihi kendisi de hiccedilliğin

iccedilindedir ldquoTekinsizlik iccedilinde-kimse-bulunmayan demektirrdquo diyordu Heidegger Bu

ccedilerccedileveden baktığımızda iccedilinde hiccedil kimsenin bulunmadığı yer bizim oumlzuumlmuumlze ait bir

yerdir kendisinden neşet ettiğimiz başka bir ifadeyle varlığa fırlatıldığımız yerdir

Tekinsizlikte ndashunheimlichrsquote- duyduğumuz tanıdıklık hissi işte bu yuumlzdendir

Geldiğimiz yeri buumltuumln guumlcuumlmuumlzle ondan kaccediltığımız ama oumlzuumlmuumlze ait olan ldquoyerrdquoi

belli belirsiz goumlruumlruumlz Suumlrekli olarak ondan kaccedilma uumlzerine stratejiler geliştirdiğimiz

ldquoherguumlnkuumlluumlkrdquo iccedilinde kendimize o yere karşı o yerin bilinmezliğine karşı ldquokesin

olarak bilinebilirrdquo başka lsquoyerrsquoler (ldquooumltekiikizccediliftrdquo yerler) inşa ettiğimiz ama yine de

oradan ldquokaccedilışımızınrdquo muumlmkuumln olmadığını tekinsizlik anlarında goumlrduumlğuumlmuumlz

ortadadır Bizce trajik sanatların oumlzuumlnde bu tuumlrden bir tekinsizlik bulunmaktadır

Deinonrsquoun ne olduğu uumlzerinde bir tartışmayla başlamıştık Heideggerrsquoin ndashfilolojik

olarak yanlış da olsa- soumlzcuumlğuuml unheimlich olarak ccedilevirmeyi uygun bulduğunu

belirttikten sonra unheimlich soumlzcuumlğuumlnuumln anlamı uumlzerine odaklandık Deinon ile

unheimlich arasında kurulan bağlantı kelimelerin ayrıntılı bir ccediloumlzuumlmlemesi yapılınca

biraz daha accedilıklık kazanmış oldu Eğer deinonrsquoun soumlzcuumlk anlamlarını hatırlarsak

(ldquoKorkunccedil dehşet uumlrkuumlnccedil muumlthişrdquo ldquoguumlccedilluuml kuvvetlirdquo ldquohayret verici olağanuumlstuuml

gariprdquo) bu anlamların tekinsizde bulunduğunu kuumlccediluumlk bir yorumlamayla rahatlıkla

89 Freud 1999 s 351

50

soumlyleyebiliriz Fakat bu bağlantıya katkıda bulunacak aynı zamanda bu soumlzcuumlklerle

ccedilok yakından ilişkili bir başka soumlzcuumlğuuml daimonrsquou da burada kısaca ele almak

gerekiyor

133 Daimon

Daimon [δαίμον İng daemon Alm Daumlmon] boumllmek paylaştırmak kader payı

dağıtmak anlamlarına gelen daiocirc soumlzcuumlğuumlnden tuumlremiş goumlruumlnmektedir90 Soumlzcuumlğuumln

antik metinlerdeki kullanışlarına91 baktığımızda kader payı dağıtanın yani daiocircrsquonun

bir ccedileşit theos tanrı olduğu anlaşılmaktadır Soumlzcuumlk tanrısal bir guumlce insanın

iccedilindeki tanrı veveya tanrısal olana da goumlnderme yapmaktadır ldquoBirine ait olan cin

ya da olağanuumlstuuml guumlccedilrdquo anlamının yanı sıra ldquobirinin payı ve talihi yazgısırdquo anlamına

ve doğal olarak da kişinin ldquoiyi veya koumltuuml talihirdquo yananlamlarına da sahiptir

Hesiodosrsquota daimon soumlzcuumlğuuml yarı-tanrı ya da cin anlamına gelecek şekilde

kullanılmış İşler ve Guumlnlerrsquode insan soylarından bahsedildiği boumlluumlmde şoumlyle der

Hesiodos

Bu ilk insanlar oumlluumlp toprağa karışınca Birer cin oldular Zeusrsquoun dileğiyle İyi birer cin toprağı ve insanları koruyan Yaman bir şerefe konmuş oldular boumlylece92

Hesiodosrsquoun anlatışına goumlre tanrılarla birlikte yiyip iccedilen tanrılara denk yaşam suumlren

Altın Ccedilağrsquoın insanları oumlluumlnce toprağı ve insanları koruyan birer daimon olmuşlardır

Goumlruumllduumlğuuml gibi Sabahattin Eyuumlboğlu ve Azra Erhat daimon karşılığı olarak cin

soumlzcuumlğuumlnuuml tercih etmişler Ccediluumlnkuuml soumlzcuumlğuumln ccediloğu kullanımı cin ve benzeri varlıkları

kastetmektedir Kısaca daimon ruhani ya da ldquoarardquo varlıklardır tanrılarla insanlar

arasında bulunurlar Bu anlamlarının yanı sıra Dodds daimonrsquoun bu tuumlrden kişisel

(tek tek kişilerle ilişkili) kullanımlarının dışında topluluğu ilgilendiren daha genel

90 Liddell amp Scott 1996 ldquoDaimonrdquo maddesi s 365-66 Francis E Peters daimon karşılığı olarak ldquoTanrı (theos) ile kahraman arasında bir yerde bulunan doğauumlstuuml varlık veya şeyrdquo accedilıklaması yapıyor Bkz Peters 2004 ldquodaimonrdquo maddesi 91 Daimonrsquoun Antik Yunan metinlerindeki kullanılış oumlrnekleri iccedilin bkz Dodds E R The Greeks and the Irrational University of California Press Berkeley Los Angeles London 1951 Oumlzellikle ldquoFrom Shame-Culture to Guilt-Culturerdquo başlıklı ikinci boumlluumlmde daimon soumlzcuumlğuumlnuumln ayrıntılı bir analizi vardır 92 Hesiodos İşler ve Guumlnler Sat 120-126

51

etkileri olan guumlccediller olarak da karşımıza ccedilıktığını belirtir Oumlrneğin Atinalılar Nympha

Tepesindeki bir ccedilatlakta adları ldquoCcediliccedilek hastalığırdquo ldquoKolerardquo ve ldquoVebardquo olan uumlccedil

daimonun yaşadığına inandıklarını hatırlatır93

LiddellampScott soumlzluumlğuuml kelimenin farklı bir yazılışının [δαήμων] bilme yetenek

anlamına geldiğini soumlyler Oumlrneğin δαήμωνμάχης soumlzcuumlğuuml doumlvuumlş ustası anlamına

gelmektedir Soumlzluumlk bu anlamın kader payı dağıtma anlamındaki daiocircrsquodan

gelebileceğini belirtir94 Platon da adları tartıştığı Kratylos diyaloğunda Heisodosrsquoun

oumllen altın ccedilağ insanlarının ruhlarına daimon demesinin yerinde olduğunu ccediluumlnkuuml

daemones soumlzcuumlğuumlnuumln ldquobilgili ve beceriklirdquo anlamına geldiğini bu insanların ruhuna

da daimon demenin bu yuumlzden uygun duumlştuumlğuumlnuuml soumlylemektedir 95

İlginccedil bir şekilde Arapccediladaki meleke soumlzcuumlğuumlnuumln de tıpkı daimonrsquoun bu ikinci

yazılışının karşılığı gibi ldquobilme ve yetenekrdquo anlamlarına gelmesi ayrıca ldquosahip

olunanlar haslet ve karakter oumlzelliğirdquo anlamlarını da iccedilermesi bizim iccedilin dikkate

değerdir96 Yine aynı şekilde onunla aynı koumlkten olan melek ve muumllk soumlzcuumlkleri goumlz

oumlnuumlne alındığında Grekccedile ve Arapccedila arasında neredeyse tam bir koşutluk kurulur

93 Dodds 1951 s 41-42 94 LiddellampScott 1996 ldquoDaimonrdquo Maddesi s 366 95 Platon Kratylos Ccedilev Cenap Karakaya Sosyal Yayınlar İstanbul 2000 Sat 398b-c Daimonrsquoun bilgi ve beceriyle olan ilişkisi sonunda sanatsal yaratıcılığa bağlanır Ancak sanatsal ve yaratıcı bir guumlccedil olmasına rağmen onun yıkıcı youmlnuuml her zaman varlığını korur Bu konuda Şerif Mardinrsquoin ilginccedil bir accedilıklaması vardırldquorsquoDaemonicrsquo insan şahsiyetinin tuumlmuumlnuuml bir dalga gibi kaplama potansiyeli taşıyan herhangi bir tabii eğilimdir Cinsiyetin kudreti yaratıcının inadı kızgınlığın yakıcılığı iktidar hırsı insanın ldquodaemonicrdquo uzantılarının oumlrnekleridir lsquoDaemonicrsquo bir nesne olmaktan ccedilok saklı bir guumlccedil insanın yaratıcı ve kahredici guumlcuumlnuumln muumlşterek kaynağıdır İnsan davranışının derinliklerine nuumlfuz etme insanın lsquodaemonrsquounu şuurunda kabul etmeye ve anlamaya bağlıdırhelliprdquoDaemonrdquoun kabul edilmediği maskelendiği ve yalnız ldquokoumltuumlrdquo ile bir tutulduğu uygarlıklarda edebiyat ve sanat yuumlzeysel kalmaya mahkumdur İslam (resmi) kuumlltuumlruumlnde (tasavvufun dışında kalan Ortodoks Şeriatccedilılıkta) ve bu arada Osmanlı kuumlltuumlruumlnde ldquoDaemonrdquo ldquoşer-şeytanrdquola bir tutulduğundan yaratıcı bir guumlccedil olarak ortada yokturhellip Mardin Şerif lsquoAydınlarrsquo Konusunda Uumllgener ve Bir İzah Denemesi Toplum ve Bilim Dergisi No 24 (Kış 1984) s 13-15 Bu meseleyle ilgili olarak F G Lorcarsquonın ldquoDuende Kuramırdquona da bakılabilir Bkz Lorca F G ldquoDuende Kuramı ve Oyunurdquo Kanlı Duumlğuumln - Program Dergisi İstanbul Devlet Tiyatrosu 1999 Lorcarsquonın duende kavramının bir ayağı Arap kuumlltuumlruumlne dayanmaktadır Yine Arap muumlziğindeki Tarab kavramı daimon konusuyla yakından bağlantılıdır Bu konuda bkz Racy A C Arap Duumlnyasında Muumlzik Tarab Kuumlltuumlruuml ve Sanatı Ccedilev Serdar Ayguumln Ayrıntı Yayınları İstanbul 2000 96 Nişanyan 2004 ldquoMelekerdquo Maddesi

52

Platon Şoumllenrsquode [Symposium] Erosrsquou bir daimon olarak tanımlarken daimonrsquonun ne

olduğuna dair biraz daha accedilık bilgiler verir

mdash Nedir oumlyleyse sevgi [Eros] Oumlluumlmluuml bir varlık mı mdash Hiccedil de değil mdash Ne oumlyleyse mdash Demin dedim ya ikisinin ortası oumlluumlmluuml ile oumlluumlmsuumlz arası bir şey mdash Evet ama ne mdash Buumlyuumlk bir cin [daimon] Sokrates ccediluumlnkuuml cin [daimon] dediğimiz tanrı ile insan arası bir varlıktır mdash Ne iş goumlruumlr bu cinler mdash İnsanlardan tanrılara tanrılardan insanlara haberler soumlzler goumltuumlruumlp getirirler

dileklerimizi adaklarımızı onlar ulaştırır tanrılara onlar getirir bize tanrıların buyruklarını kurbanlarımızın karşılığını Tanrı ile insan arasındaki boşluğu dolduran cinler buumltuumlnuumln buumltuumlnluumlğuumlnuuml kurarlar Onlardan gelir buumltuumln bilicilerin bilgisi rahiplerin kurbanları kehanetleri falları buumlyuumlleri uumlfuumlruumlkleri gereğince başarma sanatı Aslında tanrı insana karışmaz [hellip] Buumltuumln bunları bilende tanrı soluğu vardır [hellip bunları bilen daimonrsquolu bir adamdır ] Bunları değil de başka şeyleri bilen işi sanatı ne olursa olsun bir zanaatccedilı olmakla kalır Bu cinler hem pek ccedilok hem de pek ccedileşitlidir Sevgi de [Eros] onlardan biridir97

Platonrsquoun buradaki tanımı bir ccedileşit ldquoaracırdquo işlevi goumlren varlıktır Yine İslamiyetrsquoteki

melek kavramına benzer bir tanımlamadır bu Platon yine benzer bir şekilde

Phaidonrsquoda insanlara doğumunda verilen bir ldquomelekrdquo olarak tanımlar daimonrsquou

Buna goumlre daimonlar insanın doğumundan oumlluumlmuumlne kadar ona refakat etmektedir

İnsan oumlluumlnce daimonun son vazifesi onu Hadesrsquoe goumltuumlrmektir98

Herakleitos 119 fragmanda ldquoinsanın ethosu onun daimonudurrdquo diyerek kelimenin

daio [ve theos - tanrı] koumlkuumlne goumlnderme yapıyor gibidir Cengiz Ccedilakmak Tuumlrkccedile

ccedilevirisinde soumlzcuumlğuuml kader olarak ccedilevirmeyi uygun bulmuş Ccedilakmak bu ccedilevirinin

nedenini şu şekilde accedilıklıyor

Daimon bu fragmanda ldquokişisel kader takdir edilen payrdquo anlamlarına gelir Soumlzcuumlğuumln koumlkeninde ldquopaylaştırmak bahşetmekrdquo anlamları bulunur99

97 Platon (Eflatun) Şoumllen Ccedilev Azra Erhat Sabahattin Eyuboğlu Remzi Kitabevi İstanbul 1958 Sat 202d-e 98 Platon Phaidon sat 107d 99 Herakleitos Fragmanlar Ccedilev Cengiz Ccedilakmak Kabalcı Yayınevi İstanbul 2005 s275 Buradaki tam ccedileviri şu şekildedir ldquoİnsanın karakteri kaderidirrdquo[ἦθος ἀνθρώπῳ δαίμων] Aynı fragman Suad Y Baydur tarafından ise şoumlyle ccedilevrilmiş ldquoHuy insan iccedilin daimondurrdquo Baydur fragmana duumlştuumlğuuml dipnotta ndashGoethersquoden bir alıntı yaparak- buradaki daimonrsquoun insandaki değişmez nitelik olduğunu gtgtgt

53

Eğer insanın ethosu aynı zamanda onun daimonu yani ona bahşedilmiş kaderiyse

Greklerin daimon soumlzcuumlğuumlnuuml bizden ccedilok farklı bir şekilde anladıkları ortadadır Eğer

daimonu tanrı ile insan arasındaki bir aracı guumlccedil olarak okursak Herakleitosrsquoun

soumlzuumlyle ne kastettiği biraz daha accedilıklık kazanabilir Buna goumlre daimon insanın

karakterini belirlemekte onun ethosuna suumlrekli olarak ndashiyi ya da koumltuuml- etki

etmektedir Bu oumlyle bir guumlccedil olarak anlatılır ki insan daimonun etkisine karşı

koyamamaktadır

ldquoHomerosrsquota kahramanlar buumltuumln o olağanuumlstuuml canlılıkları ve eylemlerine rağmen kendilerini her durumda oumlzguumlr failler değil başka guumlccedillerin kurbanı ya da pasif araccedilları olarak hissederlerhellip Kendi duygularını bile kontrol edemeyecek olduğunu hissederler Bir duumlşuumlnce bir duygu bir duumlrtuuml gelir eyleme geccediler ve kısa bir suumlre sonra keyiflenir ya da acı ccedileker Bir Tanrı onu esinlendirir ya da koumlr eder Zenginleşir sonra yoksul olur belki koumlle edilir Hastalıklı gibi kentten suumlruumlluumlr ya da savaşta oumlluumlr [Evren] ilahi olarak duumlzenlenmiştir ve onun payı ccediloktan dağıtılmıştırrdquo100

İnsanın iyi ya da koumltuuml oluşuna onun eylemlerine neredeyse tamamen huumlkmeden

daimon anlamının yanı sıra soumlzcuumlğuumln koumlkuuml olduğu oumlne suumlruumllen daio ldquokemirmek

yutmakrdquo anlamlarına da gelmektedir101 Daimonun lsquokaderrsquo olarak ccedilevrilmesinin

nedeni budur insanları yutan kemiren şey insanın yazgısı yani onun

mukadderatıdır Mukadder soumlzcuumlğuumlnuumln ldquodeğer biccedililmişrdquo ldquomiktarı tayin edilmişrdquo

ldquotakdir edilmişrdquo anlamları duumlşuumlnuumllduumlğuumlnde daimonun ldquopay dağıtmardquo ldquokaderrdquo

ldquoinsanları yutmardquo ldquoinsanın doğumundan itibaren yanında olmardquo gibi anlam

gruplarının birbiriyle ilişkisi biraz daha accedilıklık kazanmış olur

Herakleitosrsquoun soumlzuumlndeki ethos soumlzcuumlğuumlnuumln yalnızca karakter olarak ccedilevirmenin

doğru olmadığını burada hatırlatmamız gerekiyor Ccediluumlnkuuml ethos ldquoaşina olunan yerrdquo

ima eder Bkz Kranz Walter Antik Felsefe Metinler ve Accedilıklamalar Ccedilev Suad Y Baydur Sosyal Yayınlar İstanbul 1994 s 68 73 Heidegger ise fragmanı şu şekilde ccedilevirir ldquoİnsan varolduğu muumlddetccedile tanrının yakınında ikamet ederrdquo(GA9 354-355) Aktaran Gall Robert S ldquoInterrupting Speculation The Thinking of Heidegger and Greek Tragedyrdquo Continental Philosophy Review 36 Kluwer Academic Publishers Netherlands 2003 s 183 100 Onians R B Origins of European Thought about the Body the Mind etc Cambridge 1951 p 302 aktaran Douglas Mary Purity and Danger An Analysis of Concepts of Pollution and Taboo New York Praeger 1966 s 104 101 Bkz Peters 2004 ldquodaimonrdquo maddesi

54

iccedilinde ikamet edilen mekacircn anlamına da gelmektedir102 İccedilinde olduğumuz bu şey ise

bizi her youmlnden etkileyen eylemlerimizi belirleyebilen bir guumlccedil olan daimondur

Heidegger Herakleitosrsquoun bu soumlzuumlnuuml Yunancadan oldukccedila ldquomodern bir duumlşuumlnce

tarzırdquoyla ldquoccedilevirdiğimizirdquo duumlşuumlnuumlyor103 ldquoİnsanın ethosu onun daimonudurrdquo ccedilevirisi

bu yuumlzden Herakleitosrsquoun kastettiği anlamı tam olarak ifade edemiyor Heidegger

oumlncelikle ethosrsquoun ldquoiccedilinde oturulan yerrdquo anlamında olduğunu oumlzellikle vurgular

Ethos insanın iccedilinde ikamet ettiği accedilık bir alan anlamına gelmektedir Bu accedilıklık

insanın oumlzuumlne dair olanın goumlruumlnuumlşe gelmesine olanak sağlar bu accedilıklık sayesinde

insan goumlruumlnuumlşe gelir Daseinrsquoın iccedilinde ikamet ettiği yer insanın oumlzuumlne dair olanın

goumlruumlnuumlşe gelişini barındırır Heideggerrsquoe goumlre bu oumlz Herakleitosrsquoun cuumlmlesinde

daimon yani tanrı olarak ifade edilir Heidegger fragmanı soumlyle ccedilevirir ldquoİnsan insan

oldukccedila tanrının yakınında ikamet ederrdquo104 İlerleyen kısımlarda ifadeyi

yorumlayarak daha da accedilık kılar İnsanın iccedilinde ikamet ettiği onun iccedilin tanıdık

bildik olan [familiar] accedilıklık tanınmayan bilinmeyenin [unfamiliar] daimonun

tanrının kendini goumlruumlnuumlr kıldığı yerdir105

Birinci koro şarkısının sonunda Antigonersquonin sahneye gelişi uumlzerine Korobaşı

ldquogoumlzlerine inanamazrdquo kendisinin bir ldquodaimonun etkisinderdquo olabileceğini duumlşuumlnuumlr

[377] Kral Oidipusrsquota Koro goumlzlerini ccedilıkaran Oidipusrsquoa ldquohangi daimonrsquoun onu buna

zorladığınırdquo sorar [Kral Oidipus 1325] Oidipusrsquoun cevabı Apollon olur Kullanıma

daha yakından bakıldığında daimonrsquoun belirli bir tanrıdan ccedilok zorlayıcı bir guumlccedil

olduğu anlaşılır ccediluumlnkuuml aynı satırdaki epairocirc fiili ldquoheyecanlandırmakrdquo ldquoteşvik

etmekrdquo ldquozorlamakrdquo anlamlarına gelmektedir Diğer taraftan Antik Yunanrsquoda

tanrılardan gelen ccedilılgınlık ccedileşitleri belirlidir Oumlrneğin Aphrodite ve Erosrsquoun cinsel

Musarsquoların sanatsal Dionysosrsquoun rituumlelistik veya bilinccedilli cinnet ve Apollonrsquoun da

kehanetsel veya biliş guumlcuuml bakımından etkileyiciliği bilinmektedir106 Dolayısıyla

102 Bkz Peters 2004 ldquoEthosrdquo maddesi 103 Heidegger Martin Pathmarks Trans William Mcneill Cambridge University Press Cambridge 1998a s 269 104 Heidegger 1998a s 269 105 Heidegger 1998a s 271 106 Bkz Dodds 1951 s 64

55

burada Oidipus bir tanrının adını ansa da ona daimonik bir işlev yuumlklediği accedilıktır

Ccediluumlnkuuml ardından ekler ldquoAma kendi ellerimdi goumlzlerimi karartanrdquo107

İster tanrısal bir guumlccedil anlamına gelsin isterse bizatihi tanrının kendisine referans

versin daimonrsquoun insanı ndashiyi ya da koumltuuml olarakndash etkilediği onu zorladığı ve eyleme

teşvik ettiği kesindir Ama bu guumlcuuml son kertede dışsal bir guumlccedil olarak da duumlşuumlnmemek

gerekir Houmllderlin Patmos adlı şiirinin başında soumlyle diyor ldquoTanrı yanı başımızda

ama yine de kavramak zor onurdquo108 Herakletiosrsquoun soumlzuumlnuuml boumlyle anlamak daha doğru

olabilir

Yunan aydınlanmasının başladığı bir doumlnemde [MOuml 399] Sokratesrsquoin oumlluumlm cezasına

ccedilarptırıldığı davada daimonrsquoun konuya dahil edilmesi bizim iccedilin manidardır

Bilindiği gibi Sokrates kendisiyle konuşan yol goumlsteren bir iccedil sesin bir

daimonrsquounun olduğunu soumlylemiştir Bu daimon sonrasında kendisine bela olmuş

başka gerekccedilelerle birlikte inanccedilsızlığı ve genccedilleri koumltuuml yola suumlruumlklediği iddialarıyla

yargılanarak oumlluumlm cezasına ccedilarptırılmıştır Platon bu suumlreci Savunma [Apologia] adlı

eserinde anlatır Burada Sokrates daimonrsquodan şoumlyle bahseder

Bana gelen [hellip] tanrısal ve tinsel bir sesten [daimonion gignetai (phocircnecirc)] ccedileşitli zamanlarda ve ccedileşitli yerlerde soumlz ettiğimi duymuşsunuzdur Bana ilkin ccedilocukluğumda gelmeye başlayan bu ses ne zaman gelse beni yapmayı duumlşuumlnduumlğuumlm şeyde durdurur ama hiccedilbir zaman bir şey yapmamı buyurmaz109

Sokratesrsquoin daimonrsquoları iyi olarak niteleme gayretleri işe yaramaz Artık daimonların

tanrı ile insan iyi ile koumltuuml arasındaki muğlacirck ve belirsiz pozisyonları belirlenmeye

ve sabitlenmeye başladığı bir ccedilağ başlamaktadır Daimonlara muğlacirck konumlarından

dolayı koumltuuml bir yer biccedililir Aristotelesrsquote Eudaimonia terimi belki de bu yuumlzden

ortaya ccedilıkmıştır Eu yani iyi oumlneki ile daimonia lsquooumltekirsquonden ayrılmış olur boumlylece

Daimonrsquoun İngilizcede demon [şeytan] demonical [şeytani] anlamlarına gelecek

şekilde kullanıldığını goumlruumlruumlz Soumlzcuumlğuumln olumsuz anlamlarıyla sınırlanmasının

107 Sofokles Kral Oidipus Ccedilev Guumlngoumlr Dilmen Mitos-Boyut Yayınları İstanbul 2002 sat 1331 108 Houmllderlin Friedrich Poems of Friedrich Houmllderlin Trans and Ed James Mitchell Ithuriels Spear San Francisco 2004 s 39 109 Platon Savunma Ccedilev Aziz Yardımlı Deniz Canefe İdea Yayınevi 1997 sat 31d s 26

56

nedenini yukarıda soumlzuumlnuuml ettiğimiz ldquoYunan aydınlanmasınınrdquo yanı sıra Latince ve

Hıristiyanlık etkisinde de aramak gerek

Klasik Latincede daimon genellikle ldquogeniusrdquo veya bir yerin ya da insanın koruyucu

cini anlamına gelen ldquogeniirdquo olarak ccedilevriliyordu Fakat ikinci yuumlzyıldan itibaren

daimon ldquoiyirdquo niteliğinden sıyrılarak başlı başına koumltuumlcuumll bir guumlccedil kaccedilınılması

gereken bir şey olarak goumlruumllmeye başlandı Bunun en buumlyuumlk nedeni daimon ile eros

arasında kurulan yakın bağlantıydı Bu duumlşuumlnceye goumlre daimon şehvetle ya da

cinsellikle ilgili bir itkiydi Latince bu farkı iyice belirginleştiriyordu ccediluumlnkuuml ldquogeniusrdquo

yani cin soumlzcuumlğuumlnuumln koumlkeni ldquogenerordquo uumlretmek babası olmak yaratmak yaşama

getirmek anlamlarına gelmektedir110 Soumlzcuumlğuumln Erosrsquola bağlantısı hatta

oumlzdeşleştirilmesi semavi dinlerin cinselliğe bakışıyla birlikte iyice belirginleşmiş

goumlruumlnuumlyor

Yahudi-Hıristiyan kuumlltuumlruumlnde Eros ccedilocuklaştırıldı ya da yasaklandı daemonik koumltuuml etkileri olan şeytan ile tanrısal haberciler olarak ikiye ayrıldı Daemonrsquoun tanrı ile insan arasında bir varlık olarak goumlruumllduumlğuuml pagan duumlşuumlncesindeki muğlacircklığa karşın Yahudi-Hıristiyan kullanımında bu konumsal muğlacircklık kutuplaştırıldı ve cennetle cehennem iyiyle koumltuuml arasında kapatılamaz bir uccedilurum oluştu 111

Daimonu Greklerin nasıl anladığını bulabilmenin yolu semavi dinlerin soumlzcuumlğe

kattığı salt olumsuz anlamı ifşa etmekten geccediliyor Freud Das Unheimliche [Tekinsiz]

adlı makalesinde Arapccedila ve İbranicede tekinsizin ldquodaemonischerdquo lsquoşeytanirsquo ve

lsquokorkunccedilrsquo bir guumlccedil olarak tanımlandığını not almıştır112 Bu durumun semavi dinlerin

evreni ldquoduumlzenlemerdquo eğilimlerinden kaynaklandığı soumlylenebilir Kısacası semavi

dinler (bir yandan reddetme diğer yandan iccedilerme ilişkisinde oldukları) antik pagan

kuumlltuumlruumlndeki muğlacirck varlıklara belirli bir ldquoyerrdquo vererek onları sabitlemeye ccedilalışırlar

110 Bkz Cardaci P Francis Demon Daimon and Evil A Study of The Daemonic Element in Goethe Dostoevsky Gide and Mann Yayınlanmamış Doktora Tezi University of Maryland Michigan 1972 s 5 111 Barkan Leonard The Gods Made Flesh Metamorphasis and The Pursuit of Paganism New Haven CT Yale University Press 1986 s 99 aktaran Nicholls Angus Goethersquos Concept of The Daemonic After The Ancients Camden House NY 2006 s 13 112 Freud 1999 s 328

57

Zamansal ve mekacircnsal olarak bir muamma olan antik daemonlar anlaşılmaz bir şekilde insanın hem iccedilinde hem de dışında olabiliyorlardı Yeni Ahitrsquoin neticesinde tamamen insan ruhunda iccedilselleştirilmiş bir hale geldiler113

Daimonrsquoun rasyonel duumlşuumlncenin etkisinden ve aynı zamanda semavi dinlerin

olumsuz tanımlama ccedilabalarından kurtulmaya başlaması romantizmle ve oumlzellikle de

Goethe ile başlamış goumlruumlnuumlyor Hamann ve Herderrsquoin yapıtları sayesinde daimon

duumlşuumlncesiyle tanışan Goethe eserlerinde bu ilkeyi derinlemesine işlemiştir Goethe

Şiir ve Hakikat [Dichtung und Wahrheit] adlı otobiyografisinin son boumlluumlmuumlnde ldquobu

dehşetli ilkerdquo dediği daimonik olanın etkisinden fantastik yaratım iccediline girerek

kurtulma yolları aradığını soumlyler114 Eckerman ile soumlyleşilerinde buumltuumln buumlyuumlk

adamları karakterize eden şeyin daimon olduğunu belirten Goethe yine Şiir ve

Hakikat iccedilinde daimonu şoumlyle tanımlıyor

Herhangi bir duumlşuumlnce kavrayamıyordu onu hatta bir soumlzcuumlk yoktu onu anlatacak Bu şey tanrısal değildi ccediluumlnkuuml akıl almaz goumlruumlnuumlyordu insan değildi ccediluumlnkuuml anlayışı yoktu şeytani değildi ccediluumlnkuuml faydalıydı melek gibi değildi ccediluumlnkuuml koumltuumlcuumll hazları accedilığa ccedilıkarıyordu [hellip] bizi sınırlayan buumltuumln limitleri delip geccedilmiş gibiydi Varlığımızın en temel unsurlarıyla alay ediyormuş gibiydi zamanı kısaltıyor uzamı genişletiyordu [hellip] Buumltuumln diğer ilkelerin ortasına giren onları ayıran ama aynı zamanda onları birbirine bağlayan bu ilkeye ben ldquodas Daemonischerdquo ismini verdim115

Hesiodosrsquoun ilk kullanışından guumlnuumlmuumlze gelene kadar daimonrsquoun anlamlarının

ccedileşitliliğine baktığımızda aslında tuumlmuumlnuumln birbirleriyle bağlantısını goumlrmek

muumlmkuumln Bizi burada ilgilendiren ise daha ccedilok daimonun hem fonetik hem de

anlamsal olarak deinon ile olan bağlantısı Heideggerrsquoin bu iki soumlzcuumlk arasında bir

bağ olduğunu duumlşuumlnmektedir Geniş kapsamlı bir daimon analizi yaptığı Parmenides

derslerinde Platonun Devletinin son boumlluumlmuumlndeki Er soumlyleninde topos daimonios

[damimonlu bir yer] ifadesinin geccediltiğini hatırlatır Aynı şekilde Aristotelesrsquoin

daimonia terimini ldquoaşırırdquo [excessive] ldquohayret vericirdquo [astounding] ve aynı zamanda

ldquozorrdquo [difficult] anlamlarında kullanışına referans vererek daimonion kelimesini

113 Lukacher Ned Daemonic Figures Shakespeare and The Question of Conscience Ithaca NY Cornell University Press 1994 s 32 aktaran Nicholls 2006 s 13 114 Bkz Cardaci 1972 s 7 115 Goethe Goethes Werke V Frankfurt am Main İnsel 1966 s 699-700 Aktaran Cardaci 1972 s 8

58

tekinsiz [uncanny nicht-Geheure] veya olağanuumlstuuml [extraordinary - das Ungeheure]

olarak ccedilevirir 116

Daimonion bu yuumlzden Heideggerrsquoin birkaccedil yıl oumlncesinde (GA 26 211n) oumlne suumlreceği gibi varlığa işaret eder daimon (ve onun Grekccedilede ldquotanrırdquo ya da ldquoilahirdquolere referans veren akraba soumlzcuumlkleri [theos theoi tuche ate vb]) goumlruumlnmez ve kavranamaz bir varlığı goumlsterir(GA 54 173ndash174) [] Heidegger daimon ile daio arasındaki ilişkiye dikkati ccedileker daiorsquoyu ldquodışavurmak ve goumlstermek anlamıyla mevcut olmakrdquo olarak ccedilevirir Bu hem ldquobakışrdquo ya da ldquodış goumlruumlnuumlş goumlruumlnuumlm bir şeyin iccedilinde kendini goumlsterdiği bir şey iccedilinde kendini sunduğu dış goumlruumlnuumlş (GA 7 46) anlamlarına hem de aksana bağlı olarak ldquotanrıccedilardquo anlamlarına gelen thea soumlzcuumlğuuml ile ilişkilidir Aynı zamanda theaon (iccediline bakmak incelemek) ve theion (ilahi) anlamlarıyla da bağlantılıdır Bu şekilde daimon goumlruumlnuumlşe gelen ve kendisine saygıyla baktığımız bir tanrı olarak accedilığa ccedilıkar(Krş GA 7 284) Bu bir huşu (aidos) ve saygınlık (kharis) figuumlruumlduumlr Duumlzenin şaşırtıcı varlığı olarak beliren tekinsiz [uncanny Unheimlich] yapıtta bir tanrı olarak yer biccedilim ve isim bulur117

Ama aynı zamanda hem daimon hem de deinon Grekler iccedilin olağanın sıradanın

tanıdık olanın iccedilinde bulunur Heidegger bunu oumlzellikle vurgular Oumlrneğin tekinsiz

olağan şeylerde kendini goumlsterir ccediluumlnkuuml Heideggerrsquoe goumlre tekinsiz iccedilinde yer aldığı

ldquoolağanırdquo ima eder olağan olanla aynı karakterdedir118 Olağanın iccedilinde varlık bulan

ama olağanın olağanuumlstuumlluumlğuumlnuuml goumlsteren bu muğlacirck varlıklar bu halleriyle ldquoinsanın

oumlzuumlne dair muğlacircklığınrdquo kendini goumlruumlnuumlr kılmasına başka bir deyişle ifade

bulmasına yardımcı olan guumlccedillerdir Tragedyalarda genellikle bir tanrı yarı tanrı

formunda goumlruumlnen bu daimonlar aslında insanın bizatihi kendi varlığında bulunan

olağanuumlstuumlluumlğuuml goumlsterirler Yukarıdaki uzun alıntıda ayrıntılı olarak accedilıklandığı uumlzere

daimon ile deinonrsquoun bağlantısı onların bir ccedileşit ldquoarardquo boumllgede varolmalarıyla da

ilintilidir Her ikisi de her zaman kesin tanımlamalarımızın dışında kalan bir aralıkta

bir lsquoararsquonın varlığı olarak kendilerini goumlsterirler

Heideggerin dediği gibi [daimonrsquolar] varlığın bizatihi kendisinin dipsiz boşluğunda tanrının zuhur etmesidir (GA 65 416) Kral Oidipusta Apollon Oidipusun kim olduğuyla kendini bilmesi arasındaki aralıkta ortaya ccedilıkar

116 Heidegger Parmenides Trans Andreacute Schuwer Richard Rojcewicz Indiana University Pres Bloomington-Indianapolis 1992 s 99-100 117 Gall 2003 s 182-83 Alıntıda Aristotelesrsquoin bahsi geccedilen daimon tanımlaması doğrudan değildir Aristoteles burada -Nikomakhosrsquoa Etikrsquote- filozofları tasvir ederken bu sıfatları kullanır ve sonunda bunların daimonik olduğunu soumlyler 118 Bkz Heidegger 1992 s 102 vd

59

Sophoklesin Aiasında Athena oumlnceki Aias ile şimdiki arasında sahneye girer Oresteiada Atreusoğullarına musallat olan daimon baba ile kız karı ile koca oğul ile ana eski ile yeni duumlzen arasında oluşan ayrılıktan ccedilıkar Oldukccedila sıradan bir şekilde bir yılan sokması sonucu oluşan Philoktetesrsquoteki derin yaradan ilahi bir plan ortaya ccedilıkar119

Bu ldquoarardquo boumllgelerin anlaşılmaları zor ve belirsizliklerle dolu olduğu ortadadır bu ara

boumllge tam da bu yuumlzden trajik olanın boumllgesidir Kahraman daha oyun başlar

başlamaz daimonik boumllgeye (topos daimonios) duumlşer Elinden gelen buumltuumln ccedilabayı

goumlsterse de daimonların etkisiyle sınır aşımına suumlruumlklenir Ya da daha oyun başlar

başlamaz zaten sınır geccedililmiştir İnsanın duumlnyaya gelişiyle başlayan suumlreccedil de tıpkı

boumlyledir İnsan doğar doğmaz sınırı geccedilmiştir Bu yuumlzden Yunan tragedyasının

bilgeliği ldquohiccedil doğmamış olmayırdquo diler insan yaşamının bu muğlacirck niteliğini de

ccedileşitli temaların goumlruumlnuumlmuuml altında seyircisine ima etmeye ccedilalışır

Oumlrneğin Deianeirarsquonın başına gelen budur İronik bir şekilde onun ldquooumllccediluumlsuumlzrdquo hataları

ldquooumllccediluumlluumlrdquo olma arzusundan kaynaklanır120 Sophoklesrsquoin Elektrarsquosında hem

sağduyunun ihtiyatlı davranışın [Khrysothemis] hem de akılsızlığın duumlşuumlncesizliğin

[Elektra] trajik bir şekilde bir araya gelişine şahit oluruz Khrysotemis kız kardeşinin

haklı olduğunu kabul eder buna rağmen onu duumlşuumlncesizlikle succedillar

ldquoAdalet benim dediklerimde değil senin duumlşuumlnduumlklerindedir ama huumlr yaşamak istiyorsan sana buyuran kimselere her şeyde uyman lazımrdquo121

Diğer taraftan Elektra da onun ccediloumlzuumlmsuumlz bir konumda olduğunu duumlşuumlnmektedir Ona

goumlre Khrysotemis ya aklını yitirmiştir ya da akıllıdır fakat unutmayı tercih etmiştir

Her ikisi iccedilin de bir bedel oumldemek zorundadır [345-46 ve 1027] Bu yuumlzden yalnızca

Elektrarsquonın kendi duumlşuumlncesizliği değil Khrysotemisrsquoin akıllılığı da trajik bir hatadır

Elektra bunu bir ldquodeinonrdquo olarak tanımlar [bkz 341 ve 1039] Elektra kardeşine

ldquoAklına hayranım ama korkaklığından nefret ediyorumrdquo [1027] ve ldquoYazık ki bu

kadar iyi soumlyluumlyor da gene yanılıyorsun [How terrible [deinon] it is that one who

119 Gall 2003 s 184 120 Bkz Sophokles Trakhis Kadınları Ccedilev Şaziye Berin Kurt Maarif Vekaleti 1941 121 Sophokles Elektra Ccedilev Azra Erhat Milli Eğitim Basımevi 1946 s 19 sat 338-39 (Bu ccedileviride satır numarası kullanılmamıştır)

60

speaks so well should be so wrong ]rdquo122 [1039] dediğinde bize trajiğin ne olduğunu

hatırlatır

Daimon ile deinon arasında bir bağ kurulabilir mi sorusu uumlzerine duumlşuumlnuumlyorduk

Tragedya metinlerdeki oumlrnekler ile Heideggerrsquoin accedilıklamaları bu konuda doğru yolda

olduğumuzu bize goumlsteriyor Her iki soumlzcuumlğuumln de aynı koumlkten geldiği ve aynı ldquoarardquo

boumllgenin ifadesi olduğu accedilıktır Şimdi her iki soumlzcuumlğuumln oumlluumlmle bir bağlantısının olup

olmadığını sormamız gerekiyor

Sonuccedilta Heideggerin ccediloumlzuumlmlemesinden daimonun ndashlsquotekinsizrsquoden [uncanny] lsquotanrılarrsquoa [gods] lsquokorkunccedilrsquoa [terrible] ve lsquoen acayip tuhafrsquoa [strangest] kayan- muğlacircklığının Yunan tragedyasındaki karmaşık [complex] tasvirine ccedilok uygun olduğunu goumlrebiliriz Heideggerin daimon ve deinon ccediloumlzuumlmlemesinin soumlylediği şey tragedyanın bize eylemlerimizde ve eylemlerimizle ortaya ccedilıkan ezici karşı konulmaz başa ccedilıkılmaz ve tamamen kontroluumlmuumlzuumln dışında olan ilahi bir şeyi goumlsterdiğidir Bizler tekinsiz ve acayibin havalisinde ikamet ettiğimizi tragedya sayesinde keşfederiz123

Heideggerrsquoin Parmenides derslerinde topos daimoniosrsquoa yaptığı atıf bu accedilıdan

boşuna değildir Bu atıf bize daimon-deinon ikilisinin oumlluumlmle bağlantısını

kurabileceğimiz yolu accedilar

Heideggerrsquoin felsefesinin temel taşlarından olan bir soumlzcuumlk vardır aletheia124 Bu

Grekccedile soumlzcuumlğuumln genellikle hakikat ve doğruluk olarak ccedilevrildiğini goumlruumlruumlz Oysaki

Heidegger bunun yerine gizlenmemişlik [Unverborgenheit] soumlzcuumlğuumlnuuml tercih eder

Ccediluumlnkuuml ona goumlre aletheia iccedilindeki lethersquoyi de hatırlatmaktadır125 Heideggerrsquoe goumlre

Grekler her defasında gizsizlikten [aletheia] bahsederken gizi [lethe] de dile

getirmektedirler Hatta lethe aletheiarsquoya goumlre oumlnceliklidir

122 İngilizce ccedileviri iccedilin bkz Sophocles The Plays and Fragments Part VI The Electra Tr With Critical Notes and Commentary R C Jebb Cambridge University Pres Cambridge Leipzig New York 1894 s 143 123 Gall 2003 s 185 124 Aletheia hakikat doğruluk meydana ccedilıkma accedilığa ccedilıkma gizinden ccedilıkma goumlruumlnme vs Bkz Peters 2004 Aletheia maddesi s 32 Lethe Cehennemde akan nehirlerden biri Unutma ırmağı Platonrsquoun devletinde anlatıldığına goumlre oumlluumller duumlnyaya yeniden gelmeden oumlnce bu ırmağın suyundan iccedilerler ve boumlylece ldquooumlteki duumlnyardquoda goumlrduumlklerini unutarak yeniden duumlnyaya gelirler Bkz Platon Devlet Ccedilev Huumlseyin Demirhan Sosyal Yayınlar İstanbul 2002 sat 621a s 396 Ayrıca bkz Can Şefik Klasik Yunan Mitolojisi 6 baskı Ty İnkılacircp Yayınevi İstanbul s 443 150 125 Bu bize mahrem namahrem soumlzcuumlkleri arasında kurduğumuz ilişkiyi de hatırlatacaktır

61

Oumlncelikle gizsizlik soumlzcuumlğuumlnde giz olarak bir şeye youmlnlendiriliriz Gizsizlikte neyin oumlnce gizli olduğu kimin gizlendiği ve gizin nasıl gerccedilekleştiği gizin nerede ne zaman ve kime verildiği buumltuumln bunlar belirsiz kalır126

Agamben Heideggerrsquoden yaptığı bu alıntının ardından ldquogizsizliğin bu sırrınınrdquo yani

ldquoaletheiarsquoya huumlkmeden lethersquoninrdquo accedilıklanması gerektiğini belirtir Lethersquonin

aletheiarsquodaki varlığı bizatihi varlığa en başından itibaren dahil olan bir

varolmayanın hiccedilliğin ve yokluğun varlığıdır Cuumlmlemiz her ne kadar paradoksal

olsa da işin iccediline yokluğun ve hiccedilliğin girdiği yerlerde bunun kaccedilınılmaz olduğunu

biliyoruz Heidegger bunu Metafizik Nedir başlıklı konferansında accedilıklamaya

ccedilalışmıştı Diğer taraftan yine aynı konuşmada ldquovarlığın hiccedilliğin iccedilinde ikamet

ettiğinirdquo de ileri suumlrmuumlştuuml Heidegger Konuşmanın temel ccedilerccedilevesini varlık ile

yokluğun hiccedilliğin ortak koumlkeni sorunu oluşturuyordu Buna havf kavramını

tartışırken değinmiştik Giz ile gizsizlik arasında burada karşımıza ccedilıkan şey de

varlık ile yokluk arasında kurulan bu tuumlrden bir ilişkidir Tıpkı unheimlich olanın

iccedilinde heimlich olanın hatırlanması gibi gizlenmemişlik iccedilinde de giz kendini belli

belirsiz goumlsterir Freud bunu bastırılmış olanın accedilığa ccedilıkması olarak adlandırıyordu

Peki bastırılmış olan nedir Tek kelimeyle oumlluumlm Kendimizi tekinsiz hissettiğimizde

daimonik bir guumlccedille sarsıldığımızda lethe ırmağından iccedilmeden oumlnce goumlrduumlğuumlmuumlz yeri

topos daimoniosrsquou ldquoağaccedilsız ot bitmez unutma ovasınırdquo [Devlet 621 a] hatırlarız

Kendi oumlluumlmuumlmuumlzuuml yokluğumuzu ya da iccedilinde yuumlzduumlğuumlmuumlz hiccedilliği ldquohatırlarızrdquo

Kendisinden suumlrekli kaccediltığımız şeylere yakın durarak unutmaya ccedilalıştığımız şey bir

anda gelir ve bizi bulur Bastırdığımız şey uumlstuuml oumlrtuumllen giz accedilığa ccedilıkmış bir an iccedilin

bize goumlruumlnuumlr olmuştur Freud heimlich olanın Unheimliche doumlnuumlşmesini bu tuumlrden

ldquobastırmardquo suumlreci olarak goumlruumlyordu Freud ldquobastırmardquo ve ldquobastırılmış olanın accedilığa

ccedilıkmasırdquo arguumlmanını oumlluumlm konusunda da temel arguumlman olarak kullanmıştır

Freud Haz İlkesinin Oumltesinde ile Ben ve İd adlı makalelerinde insandaki iki duumlrtuumlden

soumlz eder Yaşam ve oumlluumlm duumlrtuumlsuuml127 Freud canlılarda bu iki duumlrtuumlnuumln suumlrekli bir

126 Heidegger Gesamtausgabe 29-30 Die Grundbegriffe der Metaphysik Welt ndashEndlichkeit- Einsamkeit Klosterman Frankfurt am Main 1983 s 19 Aktaran Agamben Giorgio Accedilıklık İnsan ve Hayvan Ccedilev Meryem Mine Ccedililingiroğlu 1 Baskı Yapı Kredi Yayınları İstanbul 2009 s 72

62

savaşım halinde olduğunu iddia eder Freudrsquoa goumlre her canlı iccedilsel nedenlerle oumllmekte

inorganik olana geri doumlnmekte ve bu durum istisnasız olarak suumlrekli

deneyimlenmektedir Kısacası tuumlm yaşamın hedefi oumlluumlmduumlr128 Buumltuumln canlılar

fırlatıldıkları yere kendilerinden neşet ettikleri maddeye (arkheye) geri doumlnmeye

youmlnelik bir duumlrtuumlye sahiptirler Freud bunu oumlluumlm duumlrtuumlsuuml olarak adlandırıyor Diğer

taraftan bu duumlrtuumlye zıt olarak başka bir duumlrtuuml daha bulunmaktadır Freudun deyişiyle

canlının kendisini yaşamının nihai amacına [oumlluumlme] kısa yoldan ulaştırabilecek olan

etkilere (tehlikelere) karşı enerjik bir şekilde savaşıyor olması paradoksurdquonu ortaya

ccedilıkaran bir duumlrtuumlduumlr bu129 Freud buna ldquoyaşamı devam ettirme duumlrtuumlsuumlrdquo demektedir

Buna goumlre canlı ne olursa olsun oumlluumlm duumlrtuumlsuumlne karşıt olarak oumlluumlmsuumlzluumlğuuml de

arzulamaktadır Oumlzellikle cinsel duumlrtuumller bu youmlndedir Freud bu yaşam duumlrtuumlsuumlne bu

yuumlzden Eros adını verir

Biyoloji tarafından desteklenen teorik muumllahazalarla organik yaşamı cansız duruma geri doumlnduumlrmek goumlrevini uumlstlenen bir oumlluumlm duumlrtuumlsuuml varsayımı ileri suumlrmuumlştuumlk Eros ise yaşamı parccedilacıklara boumlluumlnmuumlş canlı maddeyi karmaşıklaştırmak ve durmadan bir araya getirmek ve bu arada tabii ki muhafaza etmek hedefine youmlnelmişti Her iki duumlrtuuml de yaşamın ortaya ccedilıkmasıyla bozulmuş bir durumun yeniden oluşturulmasına ccedilalışırken kelimenin en dar anlamında muhafazakacircr olarak davranırlar O halde yaşamın ortaya ccedilıkışı yaşamayı suumlrduumlrmenin ve aynı zamanda oumlluumlme ulaşmaya ccedilalışmanın nedeni oluyordu yaşamın kendisi de bu iki ccedilabanın muumlcadelesi ve uzlaşmasıydı130

ldquoYaşamın ortaya ccedilıkmasıyla bozulmuş ilk durumrdquo ifadesi bizim iccedilin oumlnemlidir Bu

ilk durum yaşamın olmadığı varlığın olmadığı bir toposrsquoa goumlnderme iccedilermektedir

Heidegger Metafizik Nedir adlı konuşmasında ldquovarlığınrdquo iccedilinde bulunduğu hiccedilliğin

hiccedillenmesi anlamına geldiğini soumlyluumlyordu Freudrsquoun bu soumlzleri bize benzer bir

duumlşuumlnce biccedilimini ccedilağrıştırmaktadır Eğer hiccedilliğin hiccedillenmesi varlık demekse

lethersquonin ldquoardquo olumsuzluk oumlntakısıyla aletheia yani hakikat olmasına paralel bir

durum soumlz konusudur Boumlylece bizim iccedilin deinonrsquodan daimonrsquoa oradan da oumlluumlme

giden yol accedilılmış olur Unheimlich yani tekinsiz heimlichrsquoin bastırılmış haliydi

127 Bkz Freud Sigmund Haz İlkesinin Oumltesinde amp Ben ve İd Ccedilev Ali Babaoğlu Metis yayınları İstanbul 2001a 128 Freud 2001a s 45 129 Freud 2001a s 49 130 Freud 2001a s 99-100

63

unheimlich durumunda heimrsquoe ait bir şey hatıra geliyordu Nihai olarak diyebiliriz ki

bastırılan şey insanın heimrsquoı insanın gerccedilek toposu yani topos daimoniosrsquoudur

Burada yeri gelmişken son bir ekleme yapalım Antigone 823 satırla başlayan

konuşmasında Niobersquonin hikacircyesini hatırlatır

Bir zamanlar Frigyarsquolı Tantalosrsquoun kızı Niobersquonin Sipylos dağında nasıl feci bir şekilde oumllduumlğuumlnuuml duymuştum taşlar ağır ağır buumlyuumlyerek bir sarmaşığın birbirine giren dalları gibi onu sarmışlar131

Bu parccedila insanın inorganik maddeye doumlnuumlşmesiyle ilgili olarak okunabilir mi

Antigonersquonin yaşam itkisi yerine oumlluumlmuuml yuumlceltmesi ve nihayetinde kayaların iccediline

oyulmuş bir mezara kapatılacak olması Niobe mitinde işlenen oumlluumlmuuml ve inorganik

maddeye doumlnuumlşuuml ima ediyor olabilir mi Niobersquonin neden oumllduumlğuumlnuuml hatırlayacak

olursak Antigonersquoyle bazı koşutluklar kurabiliriz Niobe doğurduğu ccedilocukların

ccedilokluğuyla oumlvuumlnmekte soyunun asla tuumlkenmeyeceğine dair guumlven duymakta

Artemis ve Apollonrsquoun anneleri Letarsquoyı da sadece iki ccedilocuğu olduğu iccedilin

kuumlccediluumlmsemektedir Bunun uumlzerine Artemis ve Apollon Niobersquonin buumltuumln ccedilocuklarını

oumllduumlruumlr Niobe ise ccedilocuklarına ağlamaktan taş kesilir

Niobe yaşam duumlrtuumlsuumlnuumln yani Erosrsquoun karşıt guumlcuuml olan oumlluumlmle inorganik maddeye

doumlnuumlşle sonuccedillandığını goumlsteren bir mit Antigonersquode de benzer bir sonuccedil yaşanır

Ama bu kez Niobersquonin tam tersi olarak Antigone Erosrsquou evliliği ccedilocuk doğurmayı

uumlremeyi neslini suumlrduumlrmeyi kısacası yaşamı yadsımıştır Ama Sophokles son anda

Niobersquonin hikacircyesini anıştırmakla uumlreme yoluyla oumlluumlmsuumlzluumlk ccedilabasının da nafile

olduğunu oumlluumlmuumln en nihayetinde herkes iccedilin kaccedilınılmaz olduğunu yeniden hatırlatır

14 Oumlluumlm Oumlluumlmluumlluumlk

Schmidt ldquooumlluumlmrdquo kavramının Platonrsquoun Devletrsquoine baştan sona hacirckim olduğunu

hatırlatır132 Devletrsquoin sonunda ldquoinsanı oumlluumlmde nelerin beklediğirdquo sorusu ortaya atılır

ve Er miti anlatılır Schmidt Devletrsquoin ilk soumlzcuumlğuumlnuumln de bu accedilıdan dikkat ccedilektiğini

belirtir Platon Devletrsquoe kataben soumlzcuumlğuumlyle başlar ki bu soumlz Odysseusrsquoun

131 Sophokles 1941 sat 823-826 132 Schmidt 2001 s 21

64

Penelopersquoye oumlluumller uumllkesine inişini anlatırken kullandığı ve ldquoaşağıya inmekrdquo

ldquoHadesrsquoe gitmekrdquo anlamlarına gelen bir kelimedir133

Oumlluumlm ile tragedyaların ilişkisinin de ccedilok guumlccedilluuml olduğunu soumlyleyen Schmidt

Antigonersquoden ve Hamletrsquoten oumlrnekler vererek tragedyaları başlatanın oumlluumlm olduğunu

hatırlatır134 Kısacası oumlluumlm ona verdiğimiz ilk anlamın tersine bir ldquobaşlangıccedilrdquo

yaratmaktadır Ancak burada ldquobaşlatanrdquo guumlccedille anlatmak istediğimiz Greklerin

ldquoarcherdquo ile kastettiği şeye benzemektedir Heidegger bunu bir yerde ima eder

Antigonersquode İsmenersquonin 92 satırdaki soumlzlerinde yer alan ldquoarchecircn hellip tamecircchanardquo

ifadesini yorumlarken ldquoher şeyi youmlneten başlangıccedil noktasına [arche]rdquo ldquohiccedilbir şeyin

ccedilare olamadığını [amecircchana]rdquo soumlylerken oumlluumlmuumln bir arche oluşunu kasteder

Tragedyayı başlatan başlangıcında yer alan kahramanı eyleme geccediliren ilk neden

olan oumlluumlm aynı anda hiccedilbir şeyin deva bulamadığı bir şeydir Trajik olan burada

gizlidir

Tragedyaların insana dair en temel soruları sorduğunu belirttik Soruların en

ldquosormaya değerrdquo olanları da insanın evrendeki bu trajik durumuyla ilintilidir İnsan

evrende hem yaşayan hem de oumlluumlmluuml olarak vardır Bu durum insanı temel bir

muğlacircklığın iccediline suumlruumlkler Ccediluumlnkuuml

Oumlluumlm algılanamaz hele zihinde canlandırılması ya da ldquotemsil edilmesirdquo daha da zordur Husserlrsquoden bildiğimiz gibi buumltuumln algı niyete bağlıdır algılayan oumlznenin bir etkinliğidir algı soumlz konusu oumlznenin oumltesine ulaşır oumlznenin oumltesinde bir şey yakalar aynı anda ilke olarak paylaşabilecek bir duumlnyaya ait bir ldquonesnerdquo ortaya ccedilıkarır ve kendisini ona demirler Ama oumlluumlm diye ldquobir şeyrdquo yoktur algılamaya ccedilabalayan oumlznenin abartılmış niyetinin dayandığı demir atabileceği hiccedil bir şey yoktur Oumlluumlm mutlak bir hiccediltir ve ldquomutlak hiccedilrdquoin bir anlamı yoktur135

133 Schmidt 2001 s 23 Heidegger de benzer bir şekilde tragedya tanımı yaptığı nadir yerlerde ldquoTragedyanın daima kahramanın Untergangrsquoı [Batışı duumlşuumlşuuml ccediluumlkuumlşuuml inişi] ile başladığınırdquo ve ldquotragedyada olup biten tek şeyrdquoin Untergang olduğunu belirtir (İlk alıntı Heidegger Martin Nietzsche vol 62 of Gesamtausgabe Frankfurt Klostermann 1996 s 569 ikinci alıntı Heidegger Martin Nietzsche vol 61 of Gesamtausgabe Frankfurt Klostermann 1996 s 251 Her iki alıntıyı da aktaran Gall 2003 s 179) Gall Heideggerrsquoin bu terimiyle Nietzschersquonin Zerduumlştrsquouumlnuumln dağdan inişini de ima ettiğini hatırlatır Heidegger Untergang soumlzcuumlğuumlndeki Unterrsquoi Latincedeki lsquointerrsquo olarak yorumlamış ve soumlzcuumlğuuml ldquoaraya duumlşmekrdquo anlamına gelecek şekilde de kullanmıştır 134 Schmidt 2001 s 22 vd 135 Bauman 2000 s 11

65

Diğer taraftan oumlluumlm gibi yaşamın bizatihi kendisi de benzer bir soruyu accedilmaktadır

hatta denilebilir ki ikisi de yani hem yaşam hem de oumlluumlm aynı anda anlaşılmaz (ya

da bazı durumlarda birlikte anlaşılır) olabilmektedirler Bauman Husserlrsquoe referans

vererek lsquoalgının yokluğunu algılamarsquonın olanaksızlığından soumlz etmektedir

Dolayısıyla oumlluumlmuumln anlaşılabilirliğinin olanaksızlığına varır Benzer bir duumlşuumlnceyi

Freud da ortaya koyar ona goumlre ldquoKendi oumlluumlmuumlmuumlzuuml hayal etmek gerccedilekten de

olanaksızdır bunu her hayal etmeye kalkıştığımızda aslında o anda bile bir seyirci

konumunda olduğumuzu algılayabilirizrdquo136 Bu bize insanın aslında ldquovarolmamardquo

halini tasarımlayamadığını goumlstermektedir İnsanın ldquovarolmayışırdquo bizatihi kendi

yokluğu onda bir dehşet yaratır Duumlşuumlnce Heideggerrsquoin deyişiyle iccedilinde-olmaklığını

yitirmenin nasıl bir şey olduğunu tasavvur dahi edememektedir Ccediluumlnkuuml iccedilinde-

olmaklık Daseinrsquoın en temel varlık niteliğidir Dolayısıyla Daseinrsquoın iccedilinde artık

kendisinin olmadığı bir uzam ve zaman tasarımı yapması olanaksızdır ve bu onu

dehşete duumlşuumlruumlr

Oumlluumlm ilkoumlrneksel terim bağlamında ccedilelişkidir Maddenin varolmadığını duumlşlemek zordur hatta olanaksızdır zihnin varolmadığını duumlşlemek ise kesinlikle olanaksızdır Boumlyle bir var-olmayış ancak reddetme yoluyla duumlşuumlnuumllebilir Oumlluumlmuuml duumlşuumlnmek ise oumlluumlmuuml baştan reddetmek demektir [] La Rochefoucauldrsquonun dediği gibi insan guumlneşe de oumlluumlme de doğrudan doğruya bakamaz137

Oumlluumlm hiccedilbir yanıtın muumlmkuumln olmadığı bir yeri işaret eder Daha başka bir şekilde

ifade etmek gerekirse oumlluumlmuumln kendine has bir olay olarak tasvir edilebilmesi

muumlmkuumln değildir daha ccedilok anlamsızlığı ve hiccedilliği yoluyla onu kavrayabiliriz Bu da

daha baştan bir ccedilelişkidir

[] bu saf yokluğu bilmek ona eşitlenmek onu iccedilermek imkacircnsızdır bu oumlyle bir alandır ki onunla ilişki hiccedilbir accedilıdan bir upuygunluk ilişkisi değildir Duumlşuumlnuumllmesi imkacircnsız bir yokluktur bu Duumlşuumlnuumllduumlğuuml zaman soumlyler soumlylemez o soumlzuuml inkacircr etmek gerekir [] Oumlluumlmden ileri gelen yokluğu bilmezlikten gelmek imkacircnsızdır ama bilmek de imkacircnsızdır [][Oumlluumlmuumln olumsuzluğu] Ne duumlşuumlnuumllen ne duyulan bir

136 Freud Sigmund ldquoThoughts for the Times on War and Deathrdquo Complete Psychological Works Paris Seul 1970 s 29-30 Aktaran Bauman 2000 s 25 137 Bauman 2000 s 28

66

olumsuzluktur bu bilmezlikten gelmenin imkacircnsız olduğu saf bir yokluktur ve bu tuumlr yokluğun erişilmezliği [] Batı duumlşuumlncesini belirlemiştir138

Başta da belirttiğimiz gibi yaşam ve oumlluumlm birbirinden hareketle tanımlanmaya

anlaşılmaya ccedilalışılan mefhumlardır Ccediloğu zaman oumlluumlmuumln kesinliği vurgulanarak

yaşamın anlamı ifade edilmeye ccedilalışılır Oumlluumlm insan olmanın ne anlama geldiğini

goumlsteren bir olaydır ldquoHepimiz oumlluumlmluumlyuumlz o halde yaşam oumllmeye doğru devinirrdquo ya

da ldquodaha doğar doğmaz oumllecek kadar ihtiyar sayılırızrdquo soumlzleri bu ccedilerccedilevede

okunabilir

Yaşam ile oumlluumlm arasındaki ilişkiyi Heidegger de bir ldquobaşlangıccedil ve sonlulukrdquo ilişkisi

olarak yorumlamıştır Ancak Heideggerrsquoe goumlre oumlluumlm bir ldquosonrdquo olarak varlığın

ldquohitam bulmasırdquo olarak bizatihi varlığın varoluş olanakları iccedilindedir ve hatta en

kaccedilınılmaz olanıdır

Heideggerrsquoin terminolojisiyle eğer varlığın oumlzuumlnuumln varoluş olduğunu kabul edersek

insan (Dasein) varolduğu muumlddetccedile hep bir varoluş halindedir hep henuumlz daha var

olmamış olarak varolmaktadır Yani onun varlığı daima ldquomuallaktardquodır Dolayısıyla

bir buumltuumln olarak kavranabilme olasılığına karşı direnccedil goumlsterir Onun varlığı bir ldquotuumlrrdquo

olarak accedilıklanamaz İnsanın varlığı suumlrekli olarak değişmektedir Belirli eylemlerde

bulunur belirli kararlar alır ya da almaz geccedil saate kadar ccedilalışıp ccedilalışmamaya birinin

cebindeki cuumlzdanı ccedilalıp ccedilalmamaya bir etkinliğe katılıp katılmamaya vs karar

vererek ne tuumlr bir kişi olduğuna suumlrekli olarak karar verir Buradaki tuumlr homo

sapiens anlamında bir tuumlre atıfta bulunmamaktadır Heideggerrsquoin deyişiyle insanın

oumlzuumlnuumln varoluş olduğunu bize goumlsterir Dolayısıyla her bir insan kendi varoluşunu

kendisi belirleme oumlzguumlrluumlğuumlne sahiptir139 Ancak bu belirleme bir suumlreklilik arz eder

ve ancak oumlluumlmuumln gelmesiyle hitam bulur

138 Leacutevinas 2006 s 83 139 Bkz Mulhall 1998 32-33

67

141 Daseinrsquoın Hitamı

Dasein var olduğu muumlddetccedile onda hep bir şeyler noksandır o şunu veya bunu olabilmektedir ve olmaktadır da Soumlz konusu noksanlığa bizatihi ldquohitamınrdquo kendisi de aittir Duumlnya-iccedilinde-varolmanın ldquohitamırdquo oumlluumlmduumlr Varlık imkacircnına yani varoluşa ait olan bu hitam Daseinrsquoın olası buumltuumlnluumlğuumlnuuml hep tahdit eder [sınırlandırır] ve belirler140

Burada Heidegger Daseinrsquoın asli ontolojik temelinin zamansallık olduğunu

vurgulamış olur Dasein her durumda kendisi olarak kendi olanaklarına doğru

youmlnelmiş varlıktır Fakat bu olanaklılık iccedilinde hiccedil bir zaman kendi buumltuumlnluumlğuumlne veya

tamlığına ulaşamaz İnsanın varlığı oumlluumlmle ldquotamrdquolığına erişecek bir ldquohenuumlz

olmamışlıkrdquo iccedilindedir Dolayısıyla tamlığa eriştiğinde kendini bir varlık olarak

tecruumlbe edebilecek durumda değildir artık Diğer taraftan oumlluumlmuumln kendisi de bir

ldquohenuumlz vuku bulmamışlıkrdquo olarak Daseinrsquoın ldquohenuumlz olmamışrdquolığının sınırlarını

belirlemektedir Hem ldquohenuumlz-olmamışlıkrdquoların kendisi hem de bizatihi hitamın

kendisi yani oumlluumlm Daseinrsquoın varlık biccedilimini oluşturmaktadır Bu biccedilim oumlyle

yapılanmıştır ki Daseinrsquoın ldquohenuumlz olmadığırdquo şey yine ona aittir ama yine de henuumlz

olmamıştır

Oumlrneğin ham meyve zamanla olgunlaşır Bu sırada yani meyve olgunlaşırken henuumlz var olmayan bir şey ona henuumlz-mevcut-olmayan olarak katiyen eklemleniyor değildir ama Zira meyve kendi kendini olgunluğa taşır ve tam da bu kendini olgunluğa taşıma onun bir meyve olarak varlığını karakterize eder[hellip] Hamlığın henuumlz-olmamışlığı meyveye eklemlenip onunla birlikte mevcut olan harici bir oumltekiliği ima ediyor değildir Hamlık meyvenin bizzat kendisini kendine oumlzguuml varlık minvali iccedilinde ima eder[hellip] Meyvenin henuumlz-olmamışlığı onun kendi varlığına dahildir ama keyfi bir belirlenim olarak değil onu tesis eden olarak İşte Dasein da var olduğu muumlddetccedile buna benzer biccedilimde vardır yani hep kendi henuumlz-olmamışlığıdır141

Tıpkı meyvenin olgunlaşmasının meyvenin hamlığına ait oluşu gibi oumlluumlm de

Daseinrsquoa aittir Başka bir deyişle oumlluumlm Daseinrsquoın varolmasıyla uumlstlendiği bir varlık

tarzıdır Ancak Heidegger burada bir farkı oumlzellikle vurgular Meyve olgunlaşarak

erginleşmektedir ama Daseinrsquoın eriştiği oumlluumlm bu anlamda bir erginleşme sayılabilir

140 Heidegger 2008 s 248 141 Heidegger 2008 s 259

68

mi Şuumlphesiz boumlyle soumlylenemez Oumlluumlm Daseinrsquoın ermesi manasına gelmez Tersine

Daseinrsquoın tamamlanma suumlrecini boumller onu kesintiye uğratır Hem meyve hem de

Dasein iccedilin ldquohitamrdquo bir ccedileşit ldquoseyrini tamamlamardquo anlamına gelebilmektedir Ancak

meyve kendi hitamıyla kendine oumlzguuml varlık imkacircnlarını tuumlketmiş olur Buna karşılık

oumlluumlm tam da bu varlık imkacircnlarını Daseinrsquoın elinden alır Yani Daseinrsquoın hitam

bulması meyvenin tamama ermesine benzemez Tam da bu yuumlzden oumlluumlm daima bir

skandaldır daima erken gelir

Dasein oldukccedila oumlluumlm henuumlz-olmayan olanak olarak her zaman vardır [] Henuumlz-olmayan Daseinrsquoın karakteri gereği kendisine aittir Henuumlz olmayan son ve tamlıktır [] ne zaman meyve olgunlaşıp kızarırsa henuumlz-olmayan olmuştur ve tamlığına varmıştır Şuumlphesiz oumlluumlm Dasein iccedilin henuumlz-olmayan olgudur fakat henuumlz-olmayan son Daseinrsquoa aittir ve yine bu o Daseinrsquoda gerccedilekleşecektir142

Buradaki olası-olanaksızlıktır Başka bir şekilde tekrar edecek olursak varlığın

tamlığa doğru bir varoluş iccedilinde olduğunu ve bu tamlığın en zati ve kaccedilınılmaz

olanağının oumlluumlm olduğunu duumlşuumlnduumlğuumlmuumlzde olası-olanaksızlık ifadesi daha belirgin

bir anlam kazanacaktır Oumlluumlm ora(da) olmanın daha en başından imkacircnsızlığının

imkacircnıdır

Oumlluumlm Daseinrsquoın mutlak olanaksızlığının olanağıdır Mutlak olanaksızlığının olanaklılığı olan oumlluumlme fırlatılmışlığı Daseinrsquoın ruh-durumunu [haletiruhiyesini] ortaya koyar Bu ruh-durumu kaygı ya da endişe olarak adlandırılır Oumlluumlmle yuumlzleşmenin endişesi Varlığı-kendi-olanaklılığı iccedilinde Duumlnya-iccedilinde-varlık olmasını sağlar143

142 Oumlluumlm Havfı

Heideggerrsquoe goumlre oumlluumlm korkusu ldquoen zati en bağlantısız ve en geride bırakılmaz

varlık imkacircnından korkmaktırrdquo144 Bu da kendine kendi hakkında soru sorabilen

Daseinrsquoın artık duumlnya-iccedilinde-varolmayacak oluşunun ya da ldquokendinden vazgeccedilmekrdquo

zorunda oluşunun kesinliğine işaret eder Heidegger varlığın bir olanağı olarak

oumlluumlmuuml kesinlik olarak ortaya koyar oumlluumlmuumln a apriori bir niteliği vardır Ama diğer

taraftan kendisi hakkında bilgimiz neredeyse yok denecek kadar azdır bilgiler ikinci

142 Ccediluumlccedilen 2003 s 87 143 Ccediluumlccedilen agy 144 Heidegger 2008 s 266

69

eldendir dinsel ya da şiirsel soumlzler ya da beylik ifadelerden ibarettir Başkalarının

oumlluumlmuumlnuuml deneyimleyebilmekteyizdir Fakat bu deneyimde de oumlluumlmuumln bizatihi kendisi

deneyimlenemez Yalnızca (cesedin) nasıl goumlruumlnduumlğuuml uumlzerine fikir yuumlruumltuumllebilir

Canlılığın temel belirtisi olan şey(ler) yok olmuştur Oumlluuml hareket edememekte

eyleme geccedilememektedir Tıpkı oumlluumlm sorusunun yanıtsız kalması gibi oumlluuml de duumlnyaya

yanıt verememektedir Yuumlzuuml bir maske gibi donar son bir ifade kalır Oumlluuml

Heideggerrsquoin terimiyle herhangi bir mevcut-olana doumlnuumlşuumlr tıp oumlğrencileri iccedilin bir

kadavra sevdikleri iccedilin toprak altında ldquoyaşayanrdquo bir adrsquoa doumlner Başkasının

oumlluumlmuumlyle bilebildiğimiz bu kadardır Oysaki oumlluumlm her zaman ldquobenim oumlluumlmuumlmrdquo

olacaktır Oumlluumlmuumln ldquoen zati imkacircnrdquo olması başkasının oumlluumlmuumlyle elde edilen

deneyimlerin altını oyar Başkasının oumlluumlmuuml yoluyla başkasının oumlluumlmuumlnuuml

goumlzlemleyerek kendi oumlluumlmuumlmle ilgili bir deneyim edinebilmenin imkacircnsızlığı

yaşamla oumlluumlm arasında korkutucu bir boşluk accedilar Ccediluumlnkuuml

En zati irtibatsız atlatılmaz ve kesin olan bu imkacircn kesinliği bakımından belirsizdir Oumlndeleme Daseinrsquoın bu muumlstesna imkacircnının karakterini nasıl accedilımlar Oumlndeleyici anlama devamlı biccedilimde muumlmkuumln olan ve fakat varoluşunun tam manasıyla imkacircnsızlaşmasının ne zaman olduğunu hep de belirsizlik iccedilinde bulan bu kesin varlık-imkacircnına kendini nasıl tasarımlamaktadır Belirsiz kesin oumlluumlmuuml oumlndeleme sırasında Dasein bizatihi kendi şuradalığından neşet eden suumlrekli tehdide kendini accedilar Hitama youmlnelik varlık hem kendini onun iccedilinde tutmak zorundadır hem de onu perdeleyemez ve bu yuumlzden kesinliğin belirsizliğini daha ziyade geliştirmek mecburiyetindedir [] Daseinrsquoın en zati kendi başına bırakılmış varlığından neşet eden suumlrekli ve asıl tehdidi kendine accedilık tutan bulunuş havftır Havf iccedilindeki Dasein kendi varoluşunun muumlmkuumln olan imkacircnsızlığının hiccedilliği oumlnuumlnde bulunur145

Dasein duumlnyaya fırlatılmıştır varlık imkacircnlarına fırlatılmışlıktır bu (oumlluumlm de varlık

imkacircnlarından biri olduğundan) aynı zamanda oumlluumlme doğru da bir fırlatılmışlık

anlamına da gelmektedir bu Ancak Dasein oumlluumlme doğru fırlatılmış olduğunu ve

bunun da onun varlık imkacircnlarından en kaccedilınılmazlarından biri olduğunu sarih bir

biccedilimde bilemez Bu konuda teorik bilgisi de bulunmamaktadır Dasein bu

ldquobilgirdquosini havf sayesinde elde eder Heidegger bu duumlşuumlnceyi Daseinrsquoın oumlzuuml gereği

havf olduğunu soumlyleyecek kadar ileri goumltuumlruumlr Ccediluumlnkuuml havf sayesinde Dasein kendi

145 Heidegger 2008 s 281

70

hitamının bu ldquokesin belirsizliğinirdquo kavrar onun bizatihi kendine ait başkasına

devredilmez ve kaccedilınılmaz niteliğini kendine accedilımlar Bu accedilımlanış sayesinde Dasein

kendi varlık imkacircnlarının buumltuumlnluumlğuumlnuumln keşfine varır Ccediluumlnkuuml keşfettiği oumlluumlm kendi

varlığının en zati en uccedil imkacircnıdır Bu imkacircn sayesinde Dasein kendisiyle baş başa

kalmış olur Bu şekilde başkalarıyla olan buumltuumln irtibatlarından ayrılır yani oumlluumlmuumln

başkasına devredilemezliğini ve başkalarıyla irtibatsızlığını kavramış olur Diğer

taraftan oumlluumlm Daseinrsquoın en uccedil imkacircnı olduğundan oumlluumlm geldiğinde Daseinrsquoın hitam

bulması soumlz konusu olduğundan oumlluumlm Dasein-imkacircnsızlığının imkacircnıdır bu accedilıdan

oumlluumlm Daseinrsquoın başına gelen en muumlstesna şeydir

Oumlluumlm havfının insanın bir ccedileşit zayıflığı ya da oumldlekliği olmadığı ortadadır Ccediluumlnkuuml

oumlluumlmden duyulan bu havf sayesinde Daseinrsquoın duumlnya-iccedilinde-olmaklığını teyit

ettiğini bizatihi kendi kendisiyle yuumlz yuumlze gelerek kendi kaccedilınılmaz sonunun keşfine

vardığını belirtmiştik Oysaki guumlnluumlk hayat iccedilinde oumlluumlmden duyulan bu havfın uumlstuuml

oumlrtuumllmeye ccedilalışılır sadece uumlstuuml oumlrtuumllmekle kalmaz giderek oumlluumlm korkulması gereken

bir vaka halini alır Herkes herkesin oumlleceği gerccedileği karşısında kayıtsız bir huzur ya

da vakur bir cesaret talep eder

Herguumlnkuuml hep-beraberliğin kamusallığı oumlluumlmuuml hep cereyan eden bir rastlama olarak ldquobilirrdquo ve ona ldquooumlluumlm hadisesirdquo der Şu veya bu yakın dostumuz yahut uzak bir tanıdığımız ldquooumlluumlrrdquo ldquoOumlluumlmlerdquo duumlnya iccedilinde yer alan bilindik bir hadise diye karşılaşılmaktadır [] Onun hakkında dile gelen yahut ccediloğunlukla bir şey soumlylenmeyen ve ldquokaccedilarcardquo sarf edilen soumlzler aslında şunu demek ister Sonunda herkes oumllecek fakat şimdilik sıra bizde değil[] ldquoherkes oumllecekrdquo ccediluumlnkuuml boumlylelikle diğer herkes ve ben kendim kendimizi şuna inandırırız tam da ben değil ccediluumlnkuuml bahsi geccedilen herkes aslında hiccedil kimse Boumlylelikle ldquocan vermerdquo bir vukuat duumlzeyine indirgenir ndash Daseinrsquoa isabet ettiği halde hiccedil kimseye şahsen ait olmayan146

143 ldquoHerkes Oumllecekrdquo amp Belirsizlik

Bize goumlre tragedyanın inatla accedilığa ccedilıkarmak istediği şey herguumlnkuumlluumlğuuml iccedilerisindeki

kamusallığın suumlrekli uumlzerini oumlrtmek istediği bu oumlluumlm havfıdır147 Ccediluumlnkuuml tragedya tam

da ldquoherkes oumllecekrdquo soumlzuumlnuumln kesinliğinin aslında ne kadar muğlacirck olduğunu goumlsterir

146 Heidegger 2008 s 268 147 Aristotelesrsquoin Poetikarsquoda tragedyanın nihai hedefi olarak koyduğu iki nitelik olan acıma ve korku terimleri bu accedilıdan incelenebilir

71

Ccediluumlnkuuml ldquoherkes oumllecekrdquo soumlzuumlyle ortaya konulan kesinlik oumlluumlmuumln Daseinrsquoın en uccedil ve

kaccedilınılmaz imkacircnı oluşunun kesinliği değildir burada daha ccedilok yukarıdaki alıntıda

Heideggerrsquoin belirttiği gibi oumlluumlm kaccedilınılmazlığını ve zatiliğini (bana aitliğini) yitirir

ldquoHerkes oumllecekrdquo demekle artık oumlluumlm herkesindir boumlylece hiccedil kimsenindir ldquoHerkes

oumllecekrdquo soumlzuuml başkasının oumlluumlmuumlnden elde edilen deneyimdir Ama oumlluumlmuuml başkasının

oumlluumlmuumlnden anlamak imkacircnsızdır Ccediluumlnkuuml başkasının oumlluumlmuumlnde oumlluumlmuumln her zaman

bana oumlzguumlluumlğuuml kaybolur Oumlluumlm benim oumlluumlmuumlmduumlr tekrar etmek gerekirse Daseinrsquoın

en zati varlık imkacircnıdır oumlluumlm Başkası iccedilin oumlluumlme gidilebilir fakat başkasının yerine

oumllmek soumlz konusu olamaz Oumlluumlm ikame edilemez

Kaccedilmak kendinde oumlluumlmuuml gizlemek oumlluumlm-iccedilin-varlığın nesnel yanını iccedileren eksik bir tarzdır İnsan bu durumda gevezelik eder ve gevezeliği (Gerede) bir kendini unutma bir oumlluumlmden kaccedilma oumlluumlm-iccedilin-olma yorumudur [] Oumlluumlm oumlluumlm olgusuna indirgenir [] Ona bir nesne gerccedilekliği vererek das Manrsquoın [Herkesrsquoin] oumlluumlmuuml oumlluumlmuumln daima bir olanaklılık olmasını ortadan kaldırır148

Heideggerrsquoin Varlık ve Zamanrsquoda kullandığı Gerede (gevezelik lakırdı) terimi

insanın oumlluumlmden kaccedilışının bir tarzı olarak sunulur İnsan herkes iccedilinde gevezelik

ederek kaybolmayı ister boumlylece oumlluumlmuumln huzursuz ediciliği kendisinden uzak

duracaktır ldquoHerkes oumllecektir ama henuumlz değilrdquo soumlzuuml tam da boumlyle bir gevezeliktir

Oumlluumlmuumln kesinliğini bildirir ama daima bir sonraya bir başka bahara bırakma tınısı

oumlluumlmuumln vahametini hafifletir Bu hafiflik uğruna Dasein suumlrekli olarak herguumlnkuumlluumlk

iccedilindeki herkesin kamusallığında kendini silmeye tesviye etmeye herkesin iccedilinde

kaybolmaya ccedilalışır Bu sayede kendindeki oumlluumlmuuml gizleyebileceğini duumlşuumlnuumlr Ancak

bu kaccedilışta Dasein kendi orada oluşunu yitirmez tıpkı oumlluumlmuumln Daseinrsquoa ait oluşu

gibi kendilik de kendini kaybetmersquode bulunur Heidegger kaccedilışın bir varlık ldquotarzrdquoı

olduğunu soumlylerken bunu kastetmektedir İnsan oumlluumlm yuumlzuumlnden kendinden

kaccedilmaktadır fakat tam da bu kaccedilma bir kendi olma bir benimkiliktir Tragedya

başkasının (kahramanın) oumlluumlmuumlnuuml goumlsterirken guumlnluumlk yaşamda deneyimlenmesi zor

olan bu ldquokendi olmardquoyı hatırlatır kaccedilmakta olan Daseinrsquoa oumlluumlmuumln zatiliğini ifşa eder

ve gevezeliği susturur

148 Leacutevinas 2006 s 59 Kaan Oumlktem Varlık ve Zaman ccedilevirisinde Geredersquoyi ldquolakırtırdquo olarak ccedilevirmiştir

72

Gevezelikteki kesinlik [Herkes oumllecek] oumlluumlmuumln sahici kesinliği değildir Oumlluumlmden

onun uumlzerini oumlrterek kaccedilınma onun kesinliğinden ldquogerccedilek anlamdardquo emin olamadığı

halde ondan kesinmiş gibi soumlz etme oumlluumlm hakkındaki belirsizliği accedilık eder

Tragedyanın neşet ettiği yer tam da bu accedilıklıktır Trajik olan oumlluumlme dair bilgimizin

bu muğlacircklığından neşet eder Ccediluumlnkuuml oumlluumlm buumltuumln insanlar iccedilin başa gelmesi en

kaccedilınılmaz olasılık olsa da

onu ldquokoşulsuzcardquo kabul edemeyiz Katiyetle konuşacak olursak oumlluumlmuumln ldquosadecerdquo empirik bir kesinliğe sahip olduğunu soumlyleyebiliriz Bu yuumlzden o en yuumlksek kesinliğin yani teorik bilginin bazı mıntıkaları iccedilinde ulaşabildiğimiz apodiktik kesinliğin mecburen gerisinde kalacaktır [] vefatın sadece vuku bulan bir hadise olarak empirik bakımdan kesin oluşu oumlluumlmuumln kesinliği hakkında bir karara vardıramaz bizi149

Ccediluumlnkuuml herguumlnkuumlluumlk iccedilinde oumlluumlm hep ldquohenuumlz değilrdquodir Bu ertelemeler sayesinde

onun ldquogelişirdquo suumlrekli oumltelenir Ancak bu oumlteleniş esnasında onun en oumlnemli niteliği

olan ldquoher an vuku bulabilirliğirdquonin uumlzeri oumlrtuumlluumlr

Oumlluumlmuumln kesinliği ile ne-vakitliğinin belirsizliği el ele gitmektedir Oumlluumlme youmlnelik herguumlnkuuml varlık bu belirsizlikten kaccedilınmak iccedilin ona belirlilik kazandırmaya ccedilalışır Fakat onu belirleme gayreti vefatın başa geliş vaktini oumlnceden hesaplamak anlamına gelmez Yani Dasein bu tuumlrden bir belirlilikten kaccedilar150

Dasein oumlluumlmuumln kesinliğinin yarattığı belirsizlikten yine herguumlnkuumlluumlğuuml iccedilinde kaccedilar

guumlnluumlk işlerin ldquokontrol edilebilirliğirdquo ile uğraşır Daha genel konuşursak oumlluumlm

hakkındaki bu muğlacircklık onu yaşamda suumlrekli olarak kesinlikler belirlemeye

suumlruumlkler Hayattaki bu ldquokesinliklerrdquo oumlluumlmuumln havf veren ldquokesinliğininrdquo uumlzerini

oumlrtmeye yarayacak boumlylece oumlluumlme fırlatılmışlıkla daha kolay başa ccedilıkılabilecektir

Tragedya kahramanın oumlluumlmuumlnuuml goumlsterirken oumlluumlmuumln ldquokesinliğinirdquo [herkes oumllecek]

değil oumlluumlmuumln kesinliğinin uumlzerini oumlrtmek iccedilin uumlretilen [soumlzde] kesinliklerin

muğlacircklığını goumlsterir

Buumltuumln bahsedilen nitelikleriyle birlikte duumlşuumlnuumllduumlğuumlnde guumlnluumlk hayat iccedilerisinde

oumlluumlm insana goumlre bir sınır aşımıdır bir aşırılıktır Bu aşırılığa insan da başka bir

149 Heidegger 2008 s 273 Apodiktik (apodiktischen apodictical) Kanıt gerektirmeyen Mantıksal olarak doğru 150 Heidegger 2008 s 274

73

aşırılıkla başka bir sınır aşımıyla cevap vermek ister Oumlluumlmuumln sınır aşımını buumltuumln

soruları susturur benim oumlluumlmuumlm oumlluumlm anımdan itibaren sınırsız bir sessizliğe

doumlnuumlşuumlr Tıpkı bunun gibi insan da bir kere sınırı aştıktan sonra geri doumlnuumllmez bir

sınırsızlığın iccedilinde bulur kendini Hegelrsquoin dediği gibi insanı vareden eylemidir

Ancak her eylem bir hybrisrsquoe doumlnuumlşuumlr Varolma endişesi oumlluumlm havfını susturma

ccedilabası insanın kendini doğadan ayırmasına ve kuumlltuumlruuml icat ederek doğaya techne

(teknik) yoluyla huumlkmetme arzusuna yol accedilar Eylem kaccedilınılmazdır ccediluumlnkuuml ldquooumlluumlm

oumlznenin edilgenliğini ifşa eden aynı zamanda oumlznenin hacirckim olamadığı bir olayı

bildirir oumlznenin o olay karşısında artık oumlzne olmadığı bir olaydır burdquo151 İnsan bu

muğlacirck durumdan ancak ve ancak eylemle kurtulabilir (ya da kurtulabileceğini

duumlşuumlnuumlr)

15 Techneacute Teknik

Oumlluumlmuumln yol accediltığı kesinsizlik ile ldquovarolanın varolmasırdquo karşısında duyulan hayret ve

dehşet duyguları birbirlerine benzemektedir Hatta bu ikisi aynı şeydir denebilir

Oumlluumlm karşısında yokluk ve hiccedillik karşısında duyduğumuz dehşet belki de yaşama

bizatihi varlığa karşı duyduğumuz dehşetin bir yansımasıdır Oumlyle ya da boumlyle bu

dehşet karşısında insan daha fazla kesinlik arzusuna suumlruumlklenir Yalnızca insan kendi

ve diğer buumltuumln varolanlar hakkında duumlşuumlnebildiği iccedilin başka bir deyişle logosa sahip

bir canlı [zoon logon ekhon] olduğu iccedilin tuumlm olarak doğadan kendini ayırır Fakat

diğer taraftan doğaya her youmlnden bağımlıdır en basit haliyle onun fizik kuralları

iccedilinde yaşamaktadır Ama insan sahip olduğu bu logos sayesinde doğanın yasalarını

da aşmaya yeltenir

Yine de bu bir belirsizliktir hem de ciddi bir belirsizlik Bundan dolayı insan ayrılamaz olanı ayıracak bir duumlrtuumlnuumln olmasını bekler buumltuumln toplumsal idari becerilere ve hırslara accedilılan beğenilir bir nokta insan yapımı ldquoyapayrdquo kurulu toplumsal duumlzeni oluşturmaya yarayan bir malzeme Ayrım yapmak ayrıcalık tanımak ayırmak sınıflandırmak kuumlltuumlruumln en belirgin işareti becerisi ve ustalık goumlstergesidir Amaccedilları bağlamında [hellip] kuumlltuumlr belirsizliğe karşı accedilılmış bir yıpratma savaşıdır Buumltuumln somut oumlrneklerinde ndash hakikat ve yalan guumlzellik ve ccedilirkinlik dostlar ve duumlşmanlar ya da iyi ve koumltuuml olsun- ccediloumlpuuml samandan ayırma soumlzuuml

151 Rolland Jaques ldquoSonsoumlzrdquo Leacutevinas 2006 iccedilinde s 146

74

verir [hellip] boumlylece karmaşanın ortaya ccedilıkma olasılığı azalır [hellip] Muumlcadelesi ndashboşuna ama durdurulamaz- insana oumlzguuml belirsiz accedilmazı mantıksal ve yararcı biccedilimde belirgin pek ccedilok duruma ayırmaktır 152

Yapay olan insan yapımı olan insanı oumlluumlmuumln dehşetinden belirsizliğinden

uzaklaştırmak iccedilindir ama her seferinde nafile bir ccedilaba olarak kalmaya mahkucircmdur

ldquoOumlluumlmuumln dehşetinden kurtulmanın pek ccedilok yolu vardırrdquo diyor Bauman ve ekliyor

ldquoAma ne kadar ccedileşitli ve ccedilok sayıda olursa olsun buumltuumln ustalıklı kurtulma youmlntemleri

kabaca iki temel sınıfa ayrılabilirrdquo153 Baumanrsquoın ldquooumlluumlmsuumlzluumlk stratejisirdquo adını

verdiği bu youmlntemlerin ilki Heideggerrsquoin ldquoherkes oumllecekrdquo soumlyleminin tesviye edici

kamusallığını ccedilağrıştırır ldquoO koumlpruumlden zamanı gelince geccedileriz ilkesirdquo der buna

Bauman Oumlluumlm burada suumlrekli ertelenen hep bir ldquohenuumlz değilrdquodir Baumanrsquoa goumlre bu

ilkeyle oumlluumlmuumln neredeyse sonsuza ertelenmesi soumlz konusudur Bu tuumlrden kamusallık

iccedilinde kaybolan kendisini tesviye eden oumlluumlm meselesini daha oumlnce tartışmıştık

Baumanrsquoın ikinci youmlntem dediği şey ise yine kendisinin deyişiyle ldquobuumltuumln yaşamı bir

koumlpruuml geccedilme oyununa doumlnuumlştuumlruumlrrdquo

Buumltuumln koumlpruumller genelde birbirlerine benzer hepsi -oldukccedila- kişinin guumlnluumlk yaşam planının bir parccedilasıdır boumlylece hiccedilbir koumlpruuml ldquosonrdquo koumlpruuml gibi uğursuz bir goumlruumlnuumlm sergilemez (en oumlnemlisi hiccedilbiri ldquodoumlnuumllemeyecekrdquo koumlpruuml gibi goumlruumlnmez) Koumlpruumlyuuml geccedilmek alışılmış hatta kimi zaman hoşa giden bir etkinliğe doumlnuumlşuumlr bunun en oumlnemli nedeni [hellip] her geccedilişin geriye doumlnduumlruumllebilir goumlsterilmesidir [hellip] Hiccedilbir şey sonsuza dek ldquoebediyenrdquo ndashbir daha ortaya ccedilıkmamak uumlzere- ortadan kaybolur goumlruumlnmemektedir nesneler bir suumlre iccedilin goumlruumlnmez kalsalar da varolmaya devam eder gibidir154

Bu Freudrsquoun soumlzuumlnuuml ettiği ccedilocukların oynadığı ldquoDardquo oyununa benzer Ccedilocukların

ccedilok sevdiği ldquoDardquo oyunu kaybolma yeniden ortaya ccedilıkma esasına dayanmaktadır

Anne bir perdenin arkasına saklanır sonra bir anda ccedilocuğa goumlruumlnerek seslenir ldquoDardquo

der Ccedilocuk keyiflenir Baumanrsquoın koumlpruuml oyunu buna benzemektedir Artık hiccedilbir şey

oumlluumlmluuml değildir Lethe ırmağından bir bardak su iccedililerek yeniden varlığa geri

doumlnuumllecektir Logosrsquoun yetişemediği yerlerde bu tuumlrden mitoslar yazılmaya devam

eder Din kurumunun guumlnluumlk yaşama soktuğu soumlylemlerle lethe ırmağının sesi

152 Bauman 2000 s 56-57 153 Bauman 2000 s 227 154 Bauman 2000 s 227-228

75

yeryuumlzuumlnden duyulmaya başlar Bu ses insanın oumlluumlmsuumlzluumlğuumlnuumln guumlvencesi olur Bu

oumlluumlmsuumlzluumlk politikasına mitosların yanı sıra logosun katkısı daha buumlyuumlktuumlr Artık

ldquohiccedilbir şey sonsuza dek yok olmazrdquo bilimsel duumlsturuyla varlık bir geri doumlnuumlşuumlm

projesi haline gelir

Nesneler gelip giderler ama sonra yine gelirler hiccedilbir zaman yoğunlaşmak uumlzere dikkatini verme yetisinde uzun suumlre kalmazlar Tuumlccar gezginlere oumlzguuml goumlccedilebevari bir varoluşa mahkucircm edilmişlerdir Geccedilen yıl metelik verilmeyenler unutulmaz antikalara doumlnuumlşuumlr bir oumlnceki kuşağın soumlnmuumlş yıldızları nostaljik duumlşlerin ilahları haline gelir Bir zamanların tiksinti veren oumlluumlm tarlaları [hellip] turistlerce işgal edilir155

Buumltuumln bunlar logosrsquoun durdurulmaz tekniğidir Ama bu tekniğin daha da dehşet

yarattığı yer tıp alanıdır Burada insan bir hayvan hastalığıdır Başlı başına

sağaltılması gereken bir hastalıktır Dolayısıyla -guumlnuumlmuumlzde- hiccedil kimse vaktinde

oumllmediği gibi ldquodoğalrdquo olarak da ldquooumllememekterdquodir Oumlluumlm bir ccedileşit sapmadır

hastalıktır Hep bir eksiklikten oumlrneğin tıbbın yetersizliğinden bakım ve kuumlr

uygulamalarındaki gelişmelerin henuumlz belirli bir seviyeye ulaşamamış olmasından

oumllmekteyizdir Kaccedil yaşında olursa olsun insan ya boumlbrek yetmezliğinden ya kanserli

bir huumlcreden ya da bir aksilikten ndashtrafik yangın savaş ve sairden- oumllmektedir Artık

oumlluumlmluuml olduğumuz iccedilin değil de bir yanlışlık sonucu oumlluumlyoruzdur Kısacası oumlluumlm

modern tekniğin bir eksikliği ya da geccedilici bir arızasından kaynaklı bir hatadır

Aslında oumlluumlm

En buumlyuumlk skandaldı Her geccedilen guumln insan iradesine ve zekacircsına mahkucircm olan duumlnyada insanın guumlccedilsuumlzluumlğuumlnuumln sert parccedilalanamaz ccedilekirdeğiydi Her geccedilen guumln akıl tarafından duumlzenlenen ve denetlenen bir duumlnyada son ama goumlruumlnuumlrde yerinden soumlkuumlp atılamayan yazgı kalıntısıydı Oumlluumlm modernitenin cesur yeni duumlnyasının temsil ettiği her şeyin ve bunların da oumltesinde saygısızca verdiği boumlluumlnmez akıl egemenliği soumlzuumlnuumln kesin biccedilimde yadsınmasıydı156

Yine de her şeye rağmen akıl doğanın insan bedenine yaptığı bu tecavuumlze karşı

koymak ve onu boyunduruk altına almak ona egemen olmak iddiasından asla

vazgeccedilmez Oumlluumlm yalnızca bir hatadır bir sapmadır bu ldquoteknik skandalırdquo duumlzeltecek

olan yine modern tekniğin kendisidir

155 Bauman 2000 s 229 156 Bauman 2000 s 178

76

Platonrsquola başlayan akla duyulan modern inanış Spinoza Kant Descartes ve Locke

gibi duumlşuumlnuumlrlerce geliştirildi İnsan aklı evrenin en başat en guumlvenilir kılavuzu

haline geldi Kant salt aklın yargılarında kanaate yer olmadığını vurguluyordu

Descartes da aklın doğrulamadığı her şeyi reddediyor yalnızca tamamen bilinebilen

ve kuşku goumltuumlrmeyen şeylere inanmayı bir ilke olarak sahipleniyordu Duumlşuumlnuumllen

duumlnya ile fizik evren ruh ile beden birbirlerinden kati suretle ayrılıyordu157

Descartesrsquoin cogitorsquosu oumlzneyi ve onun aklını oumlyle temel bir dayanak noktası olarak

alıyordu ki insan akıl yoluyla oumlluumlmuuml bile alt edebiliyordu

Descartesın insanın oumlzuumlnuuml rasyonel olarak ayırma girişimi oumlluumlm sorununu ccediloumlzmesini sağlar İnsanın hem yaşayan bir canlı olması hem de oumlluumlmluuml olması kafa karıştırıcı bir duumlşuumlncedir Yaşam ve oumlluumlm insan varlığında birbirine karışmış goumlruumlnmektedir Descartesa goumlre [] insan yalnızca doğanın bir parccedilası olduğu muumlddetccedile bir oumlluumlmluumlduumlr Fakat bu parccedila insanın gerccedilek oumlzuumlnuumln yani rasyonalitenin tanımındaki indirgemeyle ortadan kaldırılabilir Bu demektir ki oumlluumlmluumlluumlk insanın oumlzuumlne ait olmayan bir şeydir Eğer duumlşuumlnen oumlz temel olarak insanın doğal oumlzuumlnden ayrıysa o halde insanda yaşayan şeyin insan oumllduumlkten sonra da yaşamaya devam edeceği tamamen akla yatkındır Onun neden bedenle birlikte oumllmek zorunda olduğunun mantıklı bir accedilıklaması yoktur Rasyonel olarak oumlluumlmluuml bedenin asıl oumlneme sahip olan oumlluumlmsuumlz ruhtan bu şekilde ayrımı oumlluumlm korkusunu hafifletir158

Goumlruumllduumlğuuml gibi duumlşuumlnen aklı kutsayan felsefeler insanı doğadan ayırma

stratejilerinin yanı sıra insandaki ldquodoğayırdquo da arındırma girişimi olarak kendilerini

temellendirmişlerdir Modern teknik tam da bu anlamda bu tuumlrden bir felsefenin yan

uumlruumlnuuml olarak doğmuştur Oumlzne temelli felsefeler varlığın kesinliğini ve doğruluğunu

kendi uumlzerlerinden ulaştıkları bir kesinlik olarak ortaya koyarlar Her şey oumlznenin

aklının kesinliğine goumlre sınıflandırılır ve duumlzenlenir Boumlylece doğanın yasalarını

bilerek onu anlama duumlşuumlncesi oumlzne merkezli felsefelerin de desteğiyle doğaya

boyun eğdirme ve onu insanlığın emrine sevk etme arzusuna doumlnuumlşuumlr

Buguumln teknoloji adını verdiğimiz şey Yunanca techneacute soumlzcuumlğuumlnden gelmektedir

Fakat modern teknolojiyle Yunanlıların duumlşuumlnduumlğuuml techneacute arasında benzerlik olduğu

157 Bu konuda bkz Youmlntem Uumlzerine Konuşmalarrsquoda (Descartes Youmlntem Uumlzerine Konuşma Ccedilev Afşar Timuccedilin Yay Haz Egemen Berkoumlz Ccedilağdaş Yayınları İstanbul Kasım 1998 s46) oumlzellikle II Boumlluumlm 7 8 9 ve 10 ilkeler Ve Felsefenin İlkelerirsquonde (Descartes Reneacute Philosophical Essays and Correspondence Ed Roger Ariew Hackett Publishing Company Indianapolis Cambridge 2000 s 231-262) birinci ve ikinci boumlluumlm 158 Oudemans 1987 s 38

77

pek soumlylenemez Ccediluumlnkuuml Yunanlıların techneacutersquoden anladıkları physisrsquoin kendini accedilığa

ccedilıkarma tarzıdır Yunanlılar iccedilin karşılaşılan her şey bir mevcut-olanrsquodır ve her

lsquomevcut-olanrsquo lsquomevcut-olmayanrsquodan ccedilıkmaktadır bu yokluktan varlığa geliş

poiesisrsquotir Bu yuumlzden techneacute yalnızca bir yetenek el becerisi değil aynı zamanda

zihinsel bir etkinliği duumlşuumlnmeyi de kapsamaktadır Ccediluumlnkuuml Yunanlılar iccedilin legein ya

da logos dikkatlice duumlşuumlnuumlp taşınmak159 demektir ki bu da apophainesthairsquoye yani

goumlruumlnuumlme getirmeye dayanır

Heideggerrsquoe goumlre gerccedilek anlamıyla teknoloji (techneacute) varolan şeyi ortaya ccedilıkarma oumlne ccedilıkarma accedilığa ccedilıkarma uumlstuumlnuuml accedilma ve gizini accedilmadır Fakat modern felsefeyle birlikte teknoloji bu anlamından uzaklaşarak varolanı accedilığa ccedilıkartmak yerine varolanı denetleyen ve belirleyen oldu Modern teknoloji varolanın ccedilerccedilevelenmesi olarak varolanın uumlstuumlnuuml oumlrttuuml Modern teknoloji varolanı yani Varlıkrsquoı oumlzne metafiziğinde eriterek her şeyin merkezine insanı ve onun bilgisini koyarak Varlıkrsquoı insanın uumlruumlnuuml ve yaratısı haline getirdi160

Varolanların varlığı karşısında duyulan hayret insanın buumltuumln mevcut-olanların

gerccedilekliğini bilmeye ve şeylerde değişmeyen oumlzuuml keşfetmeye youmlneltti Fakat bu

arayış şeyleri oldukları haliyle anlamakla sınırlı kalamadı oumltesine geccedilti ve techneacute

mevcut-olanrsquoın denetlendiği ve ccedilerccedilevelendiği (Ge-stell) bir araccedil haline doumlnuumlştuuml Bir

techneacute olan felsefe de insanın ldquokendisini insan olarak guumlvence altına almak

isteyenrdquo161 bir duumlşuumlnme biccedilimine buumlruumlnduuml Hıristiyan teolojisi boyunca insan bu

amaccedil iccedilin ccedilalıştı tanrı ile kurulacak ilişkinin hangi yollarla daha guumlvenli ve doğru

olabileceği tartışıldı Ama buumltuumln bunlara rağmen insanın guumlven duyma ihtiyacı hiccedil

azalmadı

159 Heidegger klasik felsefenin doumlrt neden ilkesini [1 maddesel neden 2 Biccedilimsel neden 3 Amaccedilsal neden 4 Fail neden] accedilıklarken bizim ldquonedenrdquo Latinlerin ise ldquocausardquo dediğine Yunanlıların aition dediğini belirtir Aition başkasını borccedillu kılan demektir Oumlrneğin bir guumlmuumlşten yapılmış bir kadehi ele alalım Burada lsquoguumlmuumlşrsquo klasik felsefede kadehin maddesel nedeni ama Yunan duumlşuumlncesine goumlre kadehi borccedillandıran bir etkendir Yine aynı şekilde diyelim ki bu kadeh bir rituumlel kadehi olarak [amaccedilsal neden] yapıldı Burada da rituumlel kadehi hem guumlmuumlşe hem de kadeh biccedilimine borccedillu olmuş olur Bu kadehi yapana [fail neden] gelince o buumltuumln bu borccedillandırma tarzlarını bir araya getirir Bir araya getirme legein bu accedilıdan ldquoduumlşuumlnmekrdquo anlamına gelir Bu konuda bkz Heidegger Martin Teknik ve Doumlnuumlş Ccedilev Necati Accedila Bilim ve Sanat Yayınları Ankara 1998 s 12-14 160 Ccediluumlccedilen 2003 s 176 161 Oumlzlem Doğan ldquoHeidegger ve Teknikrdquo Heidegger Martin Tekniğe Youmlnelik Soru Ccedilev Doğan Oumlzlem Afa Yayınları İstanbul 1997b iccedilinde s 18

78

İnsan kendi kendisini guumlvenceye almanın haklılığını doğruluğunu guumlvenceye almanın yeni bir temeline ihtiyaccedil duydu [hellip] Descartesrsquoin eseri bu temeli felsefi terimler iccedilerisinde kurdu Descartesrsquoin ego cogito (ergo) sumrsquounda insan kendi oumlz kesinliğini kendi iccedilerisinde buldu Duumlşuumlnme (cogitare) gerek duyulan guumlvenliği kendi iccedilerisinde bulacağına kendisini ikna etti Artık insan gerccedilekliği kendisinde tasarımlayabilirdi [hellip] Boumlylece insan gerccedilekliği kendisine goumlruumlnduumlğuuml şekliyle yani bir duumlşuumlnme nesnesi olarak karşısına dikebilirdi İnsan bunu yapmakla hem kendi varoluşunu hem de boumlyle tasarlanan gerccedilekliğin varoluşunu guumlvence altına alınmış hissediyordu162

Guumlven hissiyatıyla doğayı karşısına alan insan onunla kurduğu ilişkide kendine

oumlncelik tanıdı ve doğaya kendi taleplerini dayatan insan merkezcil bir yapı kurdu

Heideggerrsquoin modern teknik eleştirisi temel olarak bu duumlşuumlnceye dayanmaktadır

Heideggerrsquoe goumlre Yunanlıların techneacutersquosi ile modern duumlşuumlncenin tekniği arasında

temel bir fark bulunur Bu farkı oumlrneklemeden oumlnce Yunanlıların technersquoden ne

anladıklarına biraz daha yakından bakmaya ccedilalışalım

Heidegger birccedilok kereler techneacute soumlzcuumlğuumlnuumln bir accedilığa ccedilıkarma gizini accedilma

olduğunu tekrar etmiştir ldquoVarlığa getirmerdquo demek olan poiesis soumlzcuumlğuumlnden

Yunanlılar yalnızca insan yapımı şeyleri anlamıyorlardı bizim buguumln doğa fizik

evren dediğimiz physis de bir varlığa gelmedir Hatta Yunanlılar iccedilin physis en

yuumlksek anlamda bir poiesis demekti Dolayısıyla hem bir zanaatccedilının sanatccedilının

yapıp ettikleri hem de doğada oluşan şeyler bir poiesis anlamına geliyordu

Yunanlıların varlığa getirme ile gizlilikten aşikacircrlığa gelmeyi anladıklarını ve bunun

iccedilin de aletheia soumlzcuumlğuumlnuuml [bizim hakikat dediğimiz soumlzcuumlğuuml] kullandıklarını

biliyoruz Heidegger tekniğin oumlzuumlnuumln tam da bu accedilığa ccedilıkartmakla ilgisi olduğunu

soumlyler teknik bir accedilığa ccedilıkartma biccedilimidir Dolayısıyla teknik accedilığa ccedilıkmayı

dolayısıyla hakikati ilgilendiren bir meseledir163

Aristotelesrsquoin Nikomakhosrsquoa Etikrsquote [III ve IV boumlluumlmler] techneacute ile episteme

soumlzcuumlklerini karşılaştırması technersquonin bizim accedilımızdan daha iyi anlaşılmasını sağlar

Aslında her iki soumlzcuumlk de bilmeye verilen adlardır Fakat iki soumlzcuumlk arasında giz

162 Oumlzlem 1997b s 18 163 Bkz Heidegger 1998 s 17

79

accedilma tarzları ve accediltıkları şeylerin ne olduğu bakımlarından farklılıklar vardır

Aristotelesrsquoe goumlre

Tekhne aletheueinrsquoin bir tarzıdır Aletheuein kendini oumlne-ccedilıkarmayan ve henuumlz oumlnuumlmuumlzde burada durmayan bir an oumlyle bir an boumlyle goumlruumlnuumlp beklenmedik bir şekilde vuku bulabilen her şeyin gizini-accedilar [hellip] bu yuumlzden tekhnersquode belirleyici olan şey yapmada elle işlemede veya araccedil kullanmada değil ama daha ccedilok yukarıda anılan gizini-accedilmada yatar Tekhne imal etme olarak değil gizini-accedilma olarak bir oumlne-ccedilıkmadır164

Modern teknikteki fark tam da burada ortaya ccedilıkmaktadır Hiccedil şuumlphesiz o da bir

accedilığa ccedilıkarmadır fakat poiesis anlamıyla değil Ccediluumlnkuuml modern teknik Heideggerrsquoin

deyişiyle ldquodoğaya bir meydan okumadırrdquo [Herausfordern] Meydan okumanın

oumltesine de geccedilerek doğayı koumlleleştirir Doğanın varolan enerjisini ondan soumlker ve

istenildiği anda insanın hizmetine sunulmak uumlzere kilit altına koyar Bu soumlylenenler

ldquoeski yel değirmenleri iccedilin de geccedilerli değil midirrdquo diye sorar Heidegger ve soruya

verdiği cevabıyla techneacute ile modern teknik ayrımını bize goumlsterir ldquoYel

değirmenlerinin kanatları muhakkak ki ruumlzgacircrda doumlnerler onlar dolayımsız olarak

ruumlzgacircrın esmesine terk edilmişlerdir Fakat yel değirmeni hava akımlarından gelen

enerjiyi onu depolamak uumlzere kilit altında tutmazrdquo165 Buna karşın Heideggerrsquoin

verdiği hidroelektrik santrali oumlrneği tam da bu doğaya saldırının doğadaki enerjiyi

ccediloumlzen dışarı ccedilıkaran ve onu kontrol altına alarak en yuumlksek faydayı talep etmeye

uygun bir oumlrnek teşkil eder Santral nehri tribuumlnlerini ccedilevirmeye zorlar

ldquoHidroelektrik santral Renrsquoin akıntısına yuumlzyıllardır bir kıyıyı diğer kıyıyla

birleştiren eski ahşap koumlpruumlnuumln inşa edildiği gibi inşa edilmemiştir Aksine guumlccedil

santrali akıntıya bent olacak şekilde inşa edilmiştirrdquo166 Başka bir deyişle santral Ren

Nehrirsquone kurulmamış Ren Nehri santrale kurulmuştur Modern teknikteki meydana-

ccedilıkarma bu tuumlrden yani gizli kalmış olanı ccedilıkaran onu ndashsantralin yaptığı gibi- başka

bir şeye doumlnuumlştuumlren depolayan ve gerektiğinde dağıtan bir tuumlr accedilığa-ccedilıkarmadır

Dolayısıyla bu accedilığa ccedilıkarmanın herhangi bir aşamasında muğlacircklığa yer yoktur her

bir aşama denetlenir kontrol altına alınır yel değirmeni-ruumlzgacircr ilişkisindeki

164 Heidegger 1997b s 66 165 Heidegger 1998 s 68 166 Heidegger 1997b s 70

80

olumsallığa izin verilmez Ya da tarlaya tohum eken ccediliftccedilinin sabırlı bekleyişini

goumlstermez modern teknik Tohumun yeşermesini garanti eder yapay guumlbrelerle

sulama ve motorize ccedilapalama teknikleriyle ve her tuumlrluuml haşerat ve maraza karşı

geliştirilen ilaccedillarla toprağı ve tohumu kendini-accedilmaya zorlar Heidegger buradaki

tehlikeyi şoumlyle accedilıklıyor

Gizinden-ccedilıkmış-olan-şey insanı nesne olarak değil de fakat daha ccedilok muumlnhasıran el-altında-duran olarak ilgilendirir ilgilendirmez ve insan nesnesizliğin ortasında yalnızca el-altında-duranın duumlzenleyicisi olur olmaz aynı insan duumlşuumlşuumln en uccedil noktasına iner yani insan kendisinin el-altında-duran olarak ele alınacağı noktaya iner Bu arada tam da boumlyle bir tehdit edilen biri olarak insan kendisini yeryuumlzuumlnuumln efendisi konumuna yuumlkseltir Boumlylece insanın karşı karşıya kaldığı her şeyin yalnızca insanın uumlruumlnuuml olduğu oumllccediluumlde mevcut olduğuna ilişkin yanıltıcı izlenim yaygınlık kazanır [hellip] İnsan her yerde ve daima yalnızca kendisiyle karşılaşırmış gibi goumlruumlnuumlr167

Oysaki guumlnuumlmuumlzde modern tekniğin geldiği bu seviyede insan hiccedilbir yerde

kendisiyle kendi oumlzuumlyle karşılaşamamaktadır İnsan tekniğe ve tekniğin araccedillarına-

analiz etme hesaplama ve duumlzenleme- hacirckim olmakla evrenin tuumlm alanlarına hacirckim

olabileceğini her yeri ve her şeyi kontroluuml altına alabileceğini duumlşuumlnmektedir Bu

inanış Heideggerrsquoe goumlre insanın başına gelebilecek en buumlyuumlk tehlikedir Her şeyin

insan yapımı olmasına doğru suumlruumlklenişi her şeyin insanın yapıp ettikleriymiş gibi

algılanması en sonunda insanın kendini ldquoimalrdquo etmesine kadar gidecektir Nitekim

buguumlnuumln tanıkları olarak bizler bu durumun eşiğinde olduğumuzun farkındayız

Ancak hatırlatmakta fayda var ki Heidegger tehlikeden soumlz ederken basit bir

teknoloji duumlşmanlığı yapmamaktadır ya da doğanın egemenlik altına alınışına

romantik bir tepki vermemektedir Bazı duumlşuumlnuumlrlerin onu bu şekilde algılamalarına

rağmen168 Heideggerrsquoin teknolojiye bakışı ne oumlvguuml ne de tam anlamıyla bir reddediş

iccedilermektedir

Teknolojinin oumlzuuml iki başlıdır muğlaktır bir accedilıdan pharmakonrsquoa benzer Dolayısıyla

teknolojideki tehlike aynı zamanda kurtuluşun ilacını da taşımaktadır Heidegger

167 Heidegger 1997b s 86 168 Oumlrneğin Juumlrgen Habermas Bu konuda bkz Dreyfus Hubert L ldquoHeidegger on Gaining a Free Relation to Technologyrdquo Heidegger Reexamined Art Poetry and Technology Vol3 ed Hubert Dreyfus Mark Wrathall Rouledge New YorkampLondon 2002 s 163

81

Houmllderlinrsquoin bir şiirinden yaptığı alıntıyla bunu vurgular ldquoTehlikenin olduğu yerde

koruyucu guumlccedil de serpilip gelişirrdquo169

Heidegger teknik aygıtlardan teknolojinin uumlruumlnlerinden kaccedilışımızın olmadığını

soumlyler Kaccedilınılmazlığın farkında olmak gerekir Teknolojiye goumlzuuml kapalı saldırmak

da onu ldquoşeytan işirdquo diye nitelemek de yanlış bir tutum olacaktır Teknolojinin her

geccedilen guumln doğaya ve insana daha fazla meydan okuduğunu insan varlığını her geccedilen

guumln daha fazla tehdit ettiğini goumlruumlyoruz Fakat diğer taraftan teknik araccedillara ve

uumlruumlnlere bağımlı olduğumuzu da goumlrmek zorundayız Bu ikili durumun farkında

olmak teknolojiyle ilişkimize doğru bir youmln verebilecektir Heideggerrsquoe goumlre teknik

araccedillarla ilişki oumlyle kurulmalı ki onların koumllesi olmamayı başarılabilmeli aynı

zamanda Ona goumlre formuumll basittir

Teknik araccedilları kullanmanın kaccedilınılmaz olduğunu soumlyleyebilir ve aynı zamanda doğamızı altuumlst etmesine ccedilarccedilur etmesine bozmasına ve bizim uumlzerimizde hacirckimiyet kurmasına karşı ccedilıkabiliriz Fakat ne evet ne de hayır diyerek teknolojik araccedillarla ilişkimiz belirsiz ve guumlvensiz olmaz mı Tam tersine Teknolojiyle ilişkimiz muumlkemmel bir biccedilimde kolay ve rahat olacaktır Teknik araccedilları guumlnluumlk yaşantımıza sokalım ve aynı zamanda onları uzak tutalım170

hellip

Ccedilalışmamızın bu ana kadar olan kısmında Heideggerrsquoin Varlık ve Zamanrsquoda

geliştirdiği fikirlerden yola ccedilıkarak insanın evrendeki muğlacirck konumunu anlamaya

ccedilalıştık Bu amaccedilla unheimlich deinon daimon oumlluumlm techne havf ve korku gibi bir

dizi anahtar soumlzcuumlk uumlzerinde durmaya ccedilalıştık Ccedilalışmamızın bundan sonraki

kısmında insanın muğlaklıktan kaccedilma yollarından biri olan kategorileştirme ve

kategorileri birbirinden uzak tutmak ve ayırmak iccedilin kullandığı rituumlelleri kuumlltuumlrel

technersquoler olarak ele alacak ve tragedya ile bağlantısını kurmaya ccedilalışacağız

169 Heidegger 1997b s109 Dn 30 170 Heidegger Martin Discourse on Thinking A Translation of Gelassenheit Tr John M Anderson E Hans Freund Harper amp Row New York 1966 s 53-54

82

2 Kuumlltuumlrel Techne Olarak Rituumlel ve Kategorizasyon

Hayat oumlluumlme ve hastalığa dağınıklığa ve

anarşiye karşı koyabilmek iccedilin dayanacak bir temel

arar

Diltey

21 Kategorizasyon

Kuumlltuumlrler birbirlerine benzerler Bu benzerlik Wittgensteinrsquoın ldquoailevirdquo dediği

tuumlrdendir Hemen hemen her kuumlltuumlrde insanın kendini kendi-olmayandan

ldquodiğerinden ldquooumltekindenrdquo ldquoşeylerdenrdquo ayırdığını ve bu farkı canlı tutma eğiliminde

olduğunu goumlruumlruumlz Ayrım ilk olarak dil ile başlar ve onun sayesinde suumlrduumlruumlluumlr

(Diğer taraftan yine aynı dilin suumlrekli ihanetine de uğrar Ccediluumlnkuuml dil insanın ayrım

yapmasını sağlayan bir araccedil olarak kesinlikten uzak yapısıyla muğlaklık potansiyeli

taşır) İnsan ilk olarak ldquobenrdquo der ldquobenrdquo diyerek kendine ait olan varlık alanını

belirler aksi halde kendini kendi dışında varolan duumlnyadan ayırmadığı muumlddetccedile

varolabilmek iccedilin gerekli en temel itkiden mahrum kalacaktır Hayatta kalmak şeyleri

sınıflandırmaya ayrıştırmaya bağlıdır

Sınıflandırmak boumllme ayırma dahil etme ve dışarıda tutma gibi eylemlerden oluşur

Burada yatan temel duumlşuumlnce duumlnyanın farklılaşmış şeylerden ibaret olduğuna her bir

varlığın kendine ait sınırların iccedilerisinde olması gerektiğine dair inanccediltır Başka bir

ifadeyle soumlylersek bu inanccedil duumlnyanın belirli bir duumlzeninin olduğuna inanır

Antropolog Mary Douglasrsquoa goumlre sınıflandırma evrensel bir insan aktivitesidir ve her

rasyonel davranış doğası gereği bir sınıflandırma ima etmektedir1 İnsan suumlrekli

değişen etkilerin kaosunda kaybolmamak iccedilin stabil ve tanımlanabilir nesnelerden

1 Bkz Douglas 1966 s XVII vd

83

oluşan bir duumlnya kurmaya ccedilalışır kendine Boumlylece kurduğu ve suumlrduumlrduumlğuuml

sınıflandırma sistemi dengeyi ve istikrarı az ccedilok suumlrduumlrebilecek durumda olmalıdır2

Chris Jenks Mary Douglasrsquoın sınıflandırmayla ilgili goumlruumlşlerini yorumlarken

toplumun temelini tam da bu sınıflandırma sisteminin oluşturduğunu belirtir Ona

goumlre toplum eşzamanlı olarak kavramsal siyasal ve moral youmlnleri olan

karmaşıklaşmış bir sınıflandırma sistemidir3

Eliade insanın evreni sınıflandırmasının ontolojik bir zorunluluk olduğunu belirtir4

İnsan oumlrneğin evreni kutsal ve dindışı alanlar olarak ayırırken evrenin homojen bir

buumltuumln olmadığı inanışından yola ccedilıkar ve yine Eliadersquoye hiccedilbir duumlnya ldquohomojenliğin

karmaşasırdquo iccedilinde varolamaz5 Burada homojenlik kaotik olandır şeylerin

duumlzenlenmemiş halidir boumlyle bir durum insan varlığının temelini tehdit eder

Antropolojik ccedilalışmalarda insanın belli başlı ayrımları ve sınıflandırmaları uumlzerinde

durulur Doğa ve kuumlltuumlr yaşam ve oumlluumlm tanrı ve insan hayvan ve insan yer altı ve

yeruumlstuuml bu duumlnya ve oumlte duumlnya kutsal ve dindışı gibi ikilikler ve kategoriler bunların

başlıcaları arasında sayılabilir İnsan oumlncelikle kendini doğanın vahşi işlenmemiş ve

tehlikeli yanından ayırmak zorundadır Medeniyet kendini bu duumlşuumlncenin daha

doğrusu bu ayrım duumlşuumlncesinin uumlzerinde inşa eder ve doğa ile kuumlltuumlr birbirinden

kesin ccedilizgilerle ayrılır Yatay doğrultuda işleyen bu ayrımın bir benzeri dikey

doğrultuda da karşımıza ccedilıkar Yeryuumlzuumlnuumln sakinleri yerin altındakilerden ve

yukarıdakilerden de kendini ayırır Ccediluumlnkuuml her iki boumllge de insanın kontroluumlnuumln

dışındadır

17 yuumlzyıl oumlncesi ve sonrasında insan bilimlerinin bilgi edinme youmlntemlerini

karşılaştırdığı Les Mots et les Choses [Kelimeler ve Şeyler] adlı ccedilalışmasında Michel

Foucault evreni kategorilere ayırma işleminin bir episteme bilgi elde etme youmlntemi

2 Douglas 1966 s 45 3 Jenks 2003 s 34 4 Eliade Mircea The Sacred amp Profane The Nature of Religion tr Willard R Trask New York 1968 s 20 5 Eliade 1968 s 22 Kutsal ve Duumlnyevi ayrımının ayrıntılı bir tanımı iccedilin ayrıca bkz Durkheim Emile The Elementary Forms of The Religious Life Tr Joseph Ward Swain London George Allen and Unwin 1971

84

olduğunu belirtir Her doumlnemin kendine oumlzguuml sınıflandırma sistemi olduğunu bu

sınıflandırmanın da temelinde oumlrneğin 17 yuumlzyıl oumlncesinde benzerlik ilkesi rol

alırken 17 yuumlzyıldan sonra farklılık ilkesinin temel oluşturduğunu oumlrneklerle ortaya

koyar

Zihin faaliyeti [hellip] boumlylece artık şeylerdeki bir akrabalığı bir cazibeyi ve ya gizlice paylaşılmış bir doğayı accedilık edebilecek her şeyin peşinde olmak uumlzere onları yaklaştırmaya değil de tamamen tersine ayırmaya youmlnelik olacaktır yani oumlzdeşlikleri ve sonra buradan uzaklaşan tuumlm basamaklara geccediliş gereğini belirlemeye Ayrım yapmak karşılaştırmaya bir bakıma farklılığın oumlncelikli ve temel aranışını dayatmaktadır [hellip] ccediluumlnkuuml bilmek ayırmaktır6

Levi-Strauss da Foucaultrsquodan birkaccedil yıl oumlnce Batı duumlşuumlncesinin bir oumlvguuml kaynağı

olarak goumlrduumlğuuml bu ayırma ve sınıflandırma sisteminin hakim yanlış inanışın aksine

ldquoyabanrdquo toplumlarda da goumlruumllebileceğini ortaya koyar7 Ama Levi-Straussrsquoa goumlre

yaban toplumların ayırma ve sınıflandırma sistemi Batırsquoda olduğu gibi oumlrneğin

doğanın kuumlltuumlrden kesin olarak ldquokopmardquosı boyutunda değildir Ona goumlre ldquoBatılı

insan oumlzellikle son doumlrt yuumlzyılında insansallıkla hayvansallığı birbirinden kesinlikle

ayırmayı bir hak olarak benimsemekle birinden aldığı her şeyi oumltekine vermekle

uğursuz bir doumlnemi başlatmışrdquotır Oysaki Batı duumlşuumlncesinde ldquoilkelrdquo sıfatıyla

neredeyse insan altı bir kategoriye konan ve kuumlccediluumlmsenen toplumların da benzer

(hatta yer yer daha karmaşık) bir ayırma ve sınıflandırma sitemlerinin olduğu ama

onların sistemlerinin ldquokesin kopmardquo niteliği değil daha esnek bir etkileşim hali

goumlsterdiği biraz dikkatli bir bakışla kolaylıkla anlaşılabilir Birccedilok goumlzlemci yaban

toplumların bilimini ldquonaifrdquo ldquosoyutlama yoksunurdquo ldquofiziksel olanla duumlşuumlnsel olanı

birbirine karıştıranrdquo ldquohiccedilbir zaman pratikte sonuccedil doğuramayacakrdquo bir takım

etkinlikler olarak tanımlama eğilimindedir Oysaki gerccedilek durum goumlruumlnduumlğuuml gibi

değildir Bizim ldquobilimselrdquo dediğimiz youmlntem de temelini ayrıştırma ve

sınıflandırmadan alır tıpkı ldquoilkelrdquo toplumlarda olduğu gibi Oumlrneğin Iakoutersquolar

ağaccedilkakan gagası ve ağaccedilkakan kanının diş ağrısını gidermek iccedilin kullanırlar

Pozitivist bir Batılı bilim adamının goumlzuumlnde bunun ldquopratikterdquo bir sonucu

6 Foucault Michel Kelimeler ve Şeyler İnsan Bilimlerinin Bir Arkeolojisi Ccedilev Mehmet Ali Kılıccedilbay İmge Kitabevi 2001 s 96 7 Bkz Levi-Strauss Claude Yaban Duumlşuumlnce Ccedilev Tahsin Yuumlcel YKY 4 Baskı İstanbul 2000

85

olmayacaktır Oysaki Levi-Strauss zaten amacın ilk olarak pratik değil duumlşuumlnsel

gereklilikleri karşılamaya youmlnelik olduğunu soumlyler

Gerccedilek sorun ağaccedilkakan gagasının suumlruumllmesiyle diş ağrılarının geccedilip geccedilmeyeceği değil belli bir goumlruumlş accedilısından ağaccedilkakanın gagasıyla insanın dişinin bağdaştırılıp bağdaştırılamayacağını [hellip] nesnelerle varlıkları kuumlmelendirme yoluyla evrene bir duumlzen başlangıcı getirilip getirilemeyeceğini bilmektir ccediluumlnkuuml sınıflandırma nasıl olursa olsun sınıflandırma yokluğuna goumlre gerccedilek bir erdem iccedilerir [hellip] duumlzen zorunluluğu ilkel dediğimiz duumlşuumlncenin temelinde yer alır ama ancak her tuumlrluuml duumlşuumlncenin temelinde yer aldığı oranda8

Ayırma ve sınıflandırmanın insanın evrende kurmak istediği duumlzen arayışının doğal

bir sonucu olduğu ortadadır Kesinlik ve değişmezlik insana guumlven verir bu yuumlzden

insanda bir ldquokesinlik arzusurdquo bulunur Evrende varolan guumlccedillerin ve şeylerin

sınırlarını kesin olarak bilmek ister Rene Girard insandaki bu ayırma boumllme ve

sınıflandırma mekanizmasının ldquokurucurdquo bir niteliği olduğunu soumlyler Kuumlltuumlruuml kuran

bu tuumlrden bir ayırmadır9 Girard ayırma mekanizmasının ldquokeyfirdquo olduğunu soumlyler

Bu keyfilik ister istemez oluşur tıpkı dil gibi Ayrımın ortadan kalmaya başladığı

yerde şiddetin ortaya ccedilıkacağını soumlyleyen Girard kuumlltuumlrel adlandırmaların

sınıflandırmaların ve ayırmanın bu şiddeti engelleyebildiğini iddia eder Girardrsquoa

goumlre dil

[hellip]baş doumlnduumlruumlcuuml şiddet salınımının yerine anlamlandırmaların istikrarını koymaktadır bir yanda vebanın bir yanda baba katli ile ensestin yer alması gibi Hiccedilbir şeyle ayırt edilmez olmuşların arasında işleyişe geccedilen ayrım mekanizması kaccedilınılmaz olarak hile yapar Etkili bir işleyiş iccedilin tuumlm topluluğun farklılaştırılmış birliğini sağlamak iccedilin hile yapması gerekir de İnsanlar yaşayan kuumlltuumlruumln orta yerinde bu bilinmeyen mekanizmadan doğan anlamlandırmaların keyfiliğini fark edecek yetide değildir10

Dil yani logos simgesel olanı yani kuumlltuumlruuml uumlretmektedir Logos ayırmakta

dışlamakta sınıflandırmakta ve kategoriler oluşturmaktadır Ancak modern duumlşuumlnce

oumlncesinde ayırma ve sınıflandırma hiccedilbir zaman kesin bir nitelikte goumlruumlnmemektedir

Kategorilerin birbirleriyle etkileşimde olduğu kabul edilir Ancak modern duumlşuumlnceyle

birlikte ldquoayırıcı kozmolojilerrdquo oluşmuş ve bu kuumlltuumlrlerde ldquoayrımrdquo o kadar

8 Levi-Strauss 2000 s 35 9 Girard Reneacute Şiddet ve Kutsal Ccedilev Necmiye Alpay Kanat Kitap İstanbul 2003 s 337 10 Girard agy

86

kesinleşmiştir ki bir kategorinin diğerine temas edebileceği ihtimali neredeyse

duumlşuumlnce dışı ya da mantıksal bir hata ccedilelişki olarak goumlruumllmuumlştuumlr Boumlyle bir kuumlltuumlrden

yetişmiş bilim adamları da bazen kategorilerin etkileşimli olduğuna inanan

toplumları anlamakta zorlanırlar Bu konuda Rouxrsquonun bir kuumlccediluumlk şaşkınlığını burada

alıntılamak yerinde olacaktır

Hayvan duumlnyasını ele almanın oumlzel bir biccedilimi de bu duumlnyayı bir sınıflandırma aracı olarak kullanmaktır Arkaik insan duumlzensizliği sevmez Duumlnyasını duumlzenlerken tuumlm evreni de duumlzenler Bunu yaparken kendisiyle ccedilelişkiye duumlşer ve iki karşıt eğilim arasında teredduumlt eder bu eğilimlerden biri insanın tuumlrleri suumlrekli karıştırmasını iccedil iccedile geccedilirmesini oumlngoumlruumlr ndash insanın hayvan bitki ve nesneyle aynı duumlzlemde kabul edilmesi onlar gibi davranması ya da onlarla eş zamanlı hareket etmesi ve karşılaşması- diğer eğilimse bu karmaşayı normlar ccedilerccedileveler ve yapılar kurarak duumlzeltmeye iter [hellip] oumlte yandan dış duumlnyayla ticari ilişkiler kurarlar ve bu ilişkiler yoluyla yerleşik duumlzeni tehdit ederler Her tuumlrluuml ticari hareketten korkarlar bu ticari hareketlerin zarar vermemesi iccedilin oumlnlemler alırlar Dışarıdan gelen insanları ve malları iki ateş arasından geccedilirirler evlerini eşik ya da kiriş tanrısıyla korurlar vs Boumlylece hem yapıların katılığını hem de bunu tehdit eden karmaşıklığı kavrarlar11

Başta soumlylememiz gereken şey daha oumlnce soumlylediklerimizden farklı olmayacak

Sadece arkaik insan değil guumlnuumlmuumlz insanı da duumlzensizliği sevmez Dolayısıyla evreni

sınıflandırarak bir duumlzene erişmek ihtiyacının sadece arkaik duumlşuumlnceye ait olduğunu

soumlylemek bu accedilıda eksik olacaktır Diğer taraftan Rouxrsquonun tarifini yaptığı insanın

hem kendini ayırmasını hem de ayırdığı şeyle ilişki kurmasını bir ccedilelişki olarak

goumlrmesi de yukarıda belirttiğimiz farklı kozmolojik anlayışın bir sonucu olsa gerek

Ccediluumlnkuuml gerccedilekte bu bir ccedilelişki değildir Soumlz konusu arkaik insan Rouxrsquonun da

sonunda kabul ettiği gibi evreni kategorilere ayırmanın mutlak olmadığını

kategoriler arasında zorunlu bir ilişkinin kaccedilınılmaz bir temasın olduğunu

bilmektedir Hiccedil şuumlphesiz modern akıl iccedilin hem ticaret yapıp hem de bu eylemin

getirdiği temastan korkmak ldquomantıksızrdquo bir durum olacaktır Uumlstelik bir de dışarıdan

gelen yabancının ya da malın ldquoarındırmardquo rituumlelinden geccedilirilerek benimsenmesi

ldquoccedilocukccedilardquo bir uygulama gibi algılanacaktır Fakat bu tuumlr kozmolojilere sahip

kuumlltuumlrler her ne kadar suumlrekli olarak ayrım ve sınıflandırma youmlntemleri uygulasalar

da kategoriler arasında temasın kaccedilınılmaz olduğunu bilirler Onlar bu temastan

11 Roux Jean-Paul Orta Asyarsquoda Kutsal Bitkiler ve Hayvanlar Ccedilev Aykut Kazancıgil Lale Arslan Kabalcı Yayınevi İstanbul 2005 s 8283

87

doğacak tehlikelere karşı suumlrekli uyanık olmak tehlikeleri kontrol altına almak

zorundadır Ccedileşitli rituumlel uygulamalarıyla birbirine temas eden kategoriler yeniden

ayrıştırılır

22 Kozmosun Kontroluuml Rituumleller

Oumlzellikle yaban toplumlarda bu ayrıştırma işleminin ayrıştırma rituumlellerinin suumlrekli

olarak tekrarlandığı goumlzlenir Bu ccedileşit rituumlel uygulamaları ve inanışların sıklıkla

goumlruumllmesi bu tuumlr kuumlltuumlrlerde kategoriler arasında suumlrekli olarak temas tehdidinin

bulunduğunun en accedilık goumlstergesidir Diğer bir deyişle bir toplumda rituumlelistik

uygulamalar ne kadar fazlaysa o toplumda kategorilerin etkileşimli olduğu inancı o

derece yuumlksektir Oumlrneğin oumlluumlm yaşama yaşam da oumlluumlme temas halindedir Bu

tuumlrden temasların tehlikelerini en aza indirebilmek iccedilin bazı uygulamalarla iki

kategori birbirinden uzaklaştırılmaya ccedilalışılır

ldquoEliadersquonin aktardığına goumlre Sarı Uygurlar oumlluumlye ldquoCcedilocuklarını hayvanlarını ve mallarını da yanına almardquo diye seslenirler [hellip] Şaman oumllenin ruhunu oumlluumller acirclemine goumltuumlruumlp kabul ettirene kadar yeni oumlluuml yer altı duumlnyasına alışamaz ailesini arkadaşlarını ve suumlruumllerini yanına almaya ccedilalışır Bu nedenle oumlluumlnuumln ruhunun dirileri takip edememesi iccedilin mezarlıktan ccedilıkarken başka yol kullanmak gibi ccedileşitli oumlnlemler alınır İnanışlara goumlre oumlluumller ancak oumlluumlmlerinden uumlccedil yedi ya da kırk guumln sonra verilen cenaze şoumlleninin ardından bir daha doumlnmemek uumlzere oumlluumller acirclemine giderrdquo12

Levi-Strauss Yerli Foxrsquoların cenaze toumlrenlerinin ldquooumlluumlden kurtulmakrdquo ve ldquooumlluumllerin

artık kendileri arasında bulunmamanın yarattığı acı ve kederin etkisiyle canlılardan

oumlccedil almalarını oumlnlemekrdquo kaygısıyla yapıldığını ve ldquooumlluumlnuumln ruhunu [hellip] kesinlikle oumlbuumlr

duumlnyaya gitmeye razı etmek iccedilinrdquo yaptığı bazı uygulamaları oumlrnekler13

Oumlluumller duumlnyasıyla yaşayanlar arasındaki suumlrekli temas ilişkisine hayvanlar

kategorisinden de oumlrnekler verilebilir Altay Tuumlrklerinin av hayvanlarına karşı

tavırları bu etkileşimin accedilık bir goumlstergesidir

hellipoumllduumlrduumlkleri hayvanların hemen hemen tamamının kemiklerinin ya da cesetlerinin ccedilok iyi korunan bir yerde sonsuza kadar sergilenmesi ve muhafaza edilmesi gibi bir

12 Eliade Şamanizm s 240 aktaran Ccediloruhlu Yaşar Tuumlrk Mitolojisinin Ana Hatları Kabalcı Yayınevi İstanbul 2002 s123 13 Levi-Strauss 2000 s 55 - 56

88

geleneği suumlrduumlrmuumlşlerdir oumllduumlruumllen hayvanın ruhunun bu kalıntılarda varlığını suumlrduumlrduumlğuuml şeklindeki eski klasik goumlruumlş hala geccedilerliydi Bu uygulama hayvanın yeniden doğması iccedilin yapılıyordu14

İster insan olsun ister hayvan oumlluumlnuumln ruhunun geri gele(bile)ceğine duyulan inanccedil

farklı şekillerde kendini goumlsterebiliyor Oumlrneğin Proto-Tuumlrklerde hayvan oumllduumlrmekle

insan oumllduumlrmek arasında ccedilok az fark vardır Ccediluumlnkuuml hayvanlar da insan toplulukları

gibi ldquogruplarrdquo halinde yaşamaktadırlar ve nasıl bir kabilenin uumlyesi başka bir

kabileden birini oumllduumlrduumlğuumlnde ldquokısasrdquo yasası (ya da benzeri cezalandırma

uygulamaları) devreye giriyorsa bir hayvanın oumllduumlruumllmesi de benzer bir durumla

sonuccedillanması beklenebilir Gerek oumllduumlruumllen hayvanın ruhu gerekse onun ldquokabilesirdquo

hem ldquooumllduumlrenrdquoden hem de onun kabilesinden intikam alabilir

Bu konuda Antik Yunanrsquodan bir oumlrnek verilebilir Atinarsquoda Bouphonia (Oumlkuumlzuumln

Oumllduumlruumllmesi) olarak anılan kurban toumlreninde genccedil kızlar bıccedilak ve balta gibi aletleri

suyla ıslarlar sonra başka birileri bıccedilakları alıp bileyiciye goumltuumlruumlr bileyiciler işlerini

hallettikten sonra bunları kasaplara verirler Son olarak kasaplardan ilki baltayla

hayvanın yere duumlşmesini sağlar diğeri de bıccedilakla boğazını keser Kasaplar işlerini

bitirir bitirmez ellerindekini atarak kaccedilarlar Bu arada hayvanın derisi soyulur eti

orada bulunanlarca paylaştırılır Sonra deri samanla doldurulur ve dikilir iccedili dolu

hayvan bir sabana koşulur Bu sırada hayvanı kimin oumllduumlrduumlğuumlnuuml bulmak iccedilin bir

mahkeme kurulur Suyu taşıyan kızlara sorulur oumlnce Kızlar aletleri bileyiciye

goumltuumlrenleri succedillar Bileyiciler kasaplara atar succedilu Son olarak kasaplar da balta ve

bıccedilağı succedillarlar Aletler succedillu bulunur ve denize atılırlar15 Frazer yine benzer bir

oumlrneği Japon Adalarında yaşayan Ainorsquolardan verir Bir ayı tuzağa duumlşuumlrduumlklerinde

ya da bir okla vurduklarında avcılar bir oumlzuumlr bulma ve ya kefaret toumlreninden

geccedilmektedirler16 Bu konuda bir şamanın soumlyledikleri basit bir animizmden

(canlıcılık) oumlte evrenin etkileşim halindeki kozmolojilerden ibaret durumunu oumlzetler

niteliktedir

14 Roux Jean-Paul Altay Tuumlrklerinde Oumlluumlm Ccedilev Aykut Kazancıgil Kabalcı İstanbul 1999 s 135 15 Frazer James Altın Dal Dinin ve Folklorun Koumlkleri Ccedilev Mehmet H Doğan Payel Yayınevi İstanbul 1992 II cilt s 42 16 Frazer 1992 s101 Frazer 100 ile 124 sayfalar arasında benzeri kefaret ve oumlzuumlr rituumlel oumlrnekleri verir

89

Yaşamın en buumlyuumlk tehlikesi tuumlmuumlyle canlardan ibaret olan insan besini olgusunda yatmaktadır Oumllduumlruumlp yeme durumunda kaldığımız tuumlm yaratıkların kendimize elbise yapmak iccedilin parccedilalayıp yok ettiğimiz her şeyin canı vardır oumlyle canlar ki bedenleriyle birlikte yok olup gitmezler boumlylece bedenlerinden yoksun bıraktığımızdan dolayı bizden oumlccedil almamaları iccedilin yatıştırılmaları gerekir17

Evcil hayvanları oumllduumlruumlrken ikna etmek onların oumlfkesini yatıştırmak daha kolaydır

ama av hayvanları konusunda iş karmaşıklaşır Yakalanan ya da oumllduumlruumllen hayvan

ldquotuumlrdeşlerinin kategorisirdquonden ayrılmalı onunla beslenecek olan insan kabilesine

dahil olmalıdır Rouxrsquoya goumlre ava ccedilıkmadan oumlnce avcının avlanacağı hayvanın

maskesini takması onun kılığına buumlruumlnmesi ve onu taklit etmesi yalnızca avın kolay

geccedilmesine youmlnelik pratik ya da buumlyuumlsel bir işlev taşımaz Roux bu tuumlr uygulamaların

ve toumlrenlerin ldquoav uumlzerinde hacirckimiyet kurmakrdquo ve ldquoonu şimdiden oumllduumlrmekrdquo

anlamlarına gelebileceğini yadsımaz Ancak uygulamaların başka bir yanı daha

vardır Avcı kılık değiştirme yoluyla avıyla doğru iletişim kurabilmek onu av

olmaya ldquoiknardquo edebilmek iccedilin kendi topluluğundan simgesel olarak ayrılır

Oumllduumlreceği hayvanın kılığına buumlruumlnerek o hayvan soyunun ldquokabilesinerdquo dahil olur

boumlylece ldquoiknardquo suumlrecinin kolaylaşacağına inanılır Aynı şekilde hayvan oumllduumlruumllduumlkten

ya da canlı olarak yakalandıktan sonra kampa getirildiğinde de benzer bir uygulama

bu kez tersinden yapılır

[hellip] ayı tilki vaşak koumlye getirilip cinsiyetlerine goumlre kadın ya da erkek gibi giydirildiklerinde kişilik değiştirme daha accedilık ortaya ccedilıkar İnsan kılığına sokularak kendi boylarının bir uumlyesi olmaktan ccedilıkarlar artık insanlara duumlşman ya da yabancı değillerdir ve oumllduumlklerinde insanlar iccedilin bir tehlike oluşturmazlar insan olmuşlardır boydan kişiler olmuşlardır ve bu konuda kimse bir şey diyemez18

Adı anılan tehlike yalnızca vahşi ya da av hayvanları iccedilin geccedilerli değildir Levi-

Strauss bitkilerle kurulan benzer bir yatıştırma uygulamasının oumlrneklerini verir

hellipkoumlkten accedilılan deliğe bir tutam tuumltuumln kimi zaman da bıccedilak ya da para konulur ve toplayıcı kısa bir dua okurdu bana verdiğini aldım sana da bunu bırakıyorum

17 Drury Nevill Şamanizm Şamanlığın Oumlğeleri Ccedilev Erkan Şimşek Okyanus Yayıncılık İstanbul 1996 s 26 18 Roux 2005 s 117

90

Dileğim oumlmruumlmuumln uzun olması benim ve yakınlarımın başına bir dert gelmemesidir19

Buumltuumln bu rituumlel ve uygulamalar birbirinden mutlak suretle ayrı kalması gereken

kategorilerin birbirine karışmasını oumlnleme amacı taşımaktadır Oumlluumlnuumln kendine ait

alana (oumlluumller diyarına) gidememesi oumllduumlruumllen bir hayvanın oumlluumlme razı edilememesi

soumlz konusu ruhları eşikte muğlak bir konumda bırakır Muğlak bir konum ise insan

toplulukları iccedilin en buumlyuumlk tehditlerden biridir

23 Eşik

Arnold van Gennep 1960 tarihli The Rites of Passage (Geccediliş Rituumlelleri) adlı

ccedilalışmasında her tuumlrluuml yer durum mevki toplumsal statuuml ya da yaş evresi (oumlrneğin

ergenlik gibi) değişimlerinde bir takım rituumleller yapıldığını ve bunun da neredeyse

buumltuumln toplumlarda goumlruumllduumlğuumlnuuml belirtir20 Gennep geccediliş rituumlellerinde genellikle uumlccedil

aşamanın bulunduğunu soumlyler ayırma rituumleli (rites of seperation) eşik (ya da sınır)

rituumleli (liminal rites) ve yeniden katılım (rites of incorporation)21 İlk aşama geccedilişte

olan kişinin (ya da şeyin) oumlnceki pozisyonundan sembolik olarak ayrılması işlemini

iccedilerir Ayırmadan sonra kişi marjinal bir duruma geccediler muğlak bir nitelik kazanır

ccediluumlnkuuml bilinmeyen kategori dışı bir yerde bir eşiktedir buumltuumln toplumsal kategorilerin

sınırındadır Son olarak uumlccediluumlncuuml aşamada kişi farklı bir kategoriye katılır

Geccediliş rituumlellerinin bizi ilgilendiren kısmı olarak eşik aşaması muğlacircklığın goumlruumlnuumlr

hale gelişi bakımından oumlnemlidir Turner da Genneprsquoin geccediliş rituumlellerine atıfta

bulunarak eşiğin korku veren muğlacircklığı uumlzerinde durur

Eşiğin ya da liminal personaersquonin (ldquoEşikteki insanlarınrdquo) niteliği ister istemez muğlacircktır ccediluumlnkuuml bu koşul ve bu koşul iccedilindeki kişiler normalde kuumlltuumlrel alandaki durumların ve pozisyonların yerini belirleyen sınıflandırmaların bağından kurtulmuş veya sıyrılmış durumdadır Eşikteki varlıklar ne burada ne oradadır onlar yasa gelenek teamuumll ve resmi protokol tarafından tayin edilip duumlzenlenmiş pozisyonların tam ortasında [betwixt] ve arasındadır [between] [hellip] Boumlylece eşikte olma hali

19 Levi-Strauss 2000 s 69 20 Bkz Gennep Arnold van The Rites of Passage Trans Monika B Vizedom and Gabrielle L Caffee Routledge London 1960 21 Gennep 1960 s 11 vd

91

ccediloğunlukla oumlluumlye ana rahminde olmaya goumlruumlnmezliğe belirsizleşmeye ccedilift cinsiyetliliğe yabanlığa ve guumlneş ya da ay tutulmalarına benzetilir 22

Van Genneprsquoin eşik olarak tanımladığı durum bizim bu ccedilalışmada muğlacircklık

dediğimiz durumla yakından ilişkilidir Bizce trajik durum bu tuumlrden bir muğlacirck

pozisyonun niteliklerinden doğmaktadır Muğlacircklık eşikte olmanın tanımsızlığını

ama aynı zamanda birden fazla tanıma imkacircn sunmasını iccedilerir bu yuumlzden de

tehlikelidir Douglas Van Genneprsquoin ldquoeşikrdquo kavramını yorumlarken bu durumu ccedilok

guumlzel bir şekilde oumlzetler

Van Gennep toplumu birbirine geccedilişleri olan koridorlar ve odalardan oluşan tehlikeli bir ev olarak goumlruumlyordu Tehlike geccediliş durumundaydı ccediluumlnkuuml geccediliş herhangi bir durumda olamamak demekti tanımsızdı Bir durumdan diğerine geccedilmek zorunda olan birisinin kendisi tehlikede olduğu gibi tehlikeyi başkalarına da bulaştırabilirdi Tehlike onu eski statuumlsuumlnden kesin bir şekilde ayıran bir rituumlel yoluyla kontrol edilmeliydi 23

Herhangi bir rituumlel suumlreci olmaksızın kendiliğinden eşikte yer alan pozisyonlar da

vardır Turner bu konuda Zambiarsquonın kuzeyinde yaşayan Ndembu kabilesinden bir

oumlrnek verir Kabiledeki en yuumlksek mevkiye sahip ve en kıdemlisi olan Kanongesha

birccedilok Afrika kabilesinde olduğu gibi ldquoparadoksalrdquo bir temsile sahiptir Hem

toplumdaki hiyerarşik yapılanmayı hem de hiyerarşik olmayan tek tek bireylerin

eşitliğine dayalı bir birlik olarak toplumun tuumlmuumlnuuml temsil eder Başka bir deyişle

kral iki farklı kategoriye aynı anda ldquotemasrdquo ederek muğlak bir konumda yer alır

Bu tuumlrden muğlak konumlar ldquoanormalrdquo olarak tanımlanan olaylarla

ilişkilendirilebilir Aslında ldquoanormalrdquo olan ldquomuğlakrdquo olandır normal olan aşılmış ya

da iki ya da daha fazla kategoriye aynı anda temas edilmiştir Somut anormallik

oumlrneklerine toplumlar farklı şekilde muumldahale ederler Douglas bu muumldahalelerden

bir kaccedilını sıralıyor Yorumlama yoluyla muğlaklığın azaltılması bunlardan ilkidir

Burada oumlrneğin anormal bir goumlruumlnuumlmde doğan bebeğin hayvan ile insan kategorileri

arasında olduğu duumlşuumlnuumlluumlr Batı Afrikarsquonın buumlyuumlk kabilelerinden olan Nuerrsquoler su

aygırına benzeyen yeni doğmuş bebeğin yanlışlıkla insan olarak duumlnyaya geldiğini

22 Turner 1977 s 95 23 Douglas 1966 119

92

duumlşuumlnerek onu ait olduğu yere bir su kenarına bırakırlar İkinci youmlntem ise

muğlaklığa fiziki olarak muumldahale etmektir Burada birinciye goumlre daha net

uygulama vardır Bu konuda Douglas ikiz oumlrneğini verir24 Bazı Batı Afrika

kabilelerinin ikiz doğan ccedilocuklardan birini oumllduumlrduumlkleri goumlzlenmektedir Reneacute Girard

ikizlerden duyulan korkuyu ldquoşiddetrdquo kavramıyla accedilıklamaktadır Girard temel teorisi

yani ldquofarklılığın yitimi şiddet doğururrdquo ilkesi uyarınca ikizleri yorumladığında

ikizlerin soumlz konusu farklılık yitimini temsil ettiğini bu bakımdan da topluluk iccedilin

ldquoşiddetrdquoi yani yıkımı ifade ettiği iccedilin korkutucu olduğunu iddia etmektedir25 Biz

farklılığın yitimi yerine muğlacircklık demeyi tercih ediyoruz Ccediluumlnkuuml ikizlerin goumlsterdiği

şey kategorilerin birbirine karışmasını bir ccedileşit kirlenmeyi goumlstermektedir

Kirlenmedir ccediluumlnkuuml ikiz (double) muğlacircklığı accedilığa ccedilıkartır daha oumlnce tartıştığımız

unheimlichrsquoin tekinsizin alanına girer Nihai olarak bu tuumlr durumlarda topluluğun

yaklaşım youmlntemleri ne derece farklılık goumlsterirse goumlstersin temelde soumlz konusu

muğlaklığı kontrol etme arzusunu bize goumlstermektedir Rituumleller normalin-kuralın

dışına ccedilıkmış olanı bulunduğu kategorinin sınırını aşmış olanı yeniden kontrol etme

onun uumlzerinde hakimiyet kurma girişimidir Bu anlamıyla rituumlel de bir techneacutersquodir

24 Kirlenme Murdar Cenabet

Eşikteki insanlar (ve ya şeyler) her zaman başka bir konuma geccedil(e)meyebilirler Bu

durumda eşikte olma hali geccedilici değil uzun suumlreli ya da kalıcıdır Bu tuumlr konumdaki

insanlar eşikte olmanın hemen buumltuumln oumlzelliklerini az ya da ccedilok barındırırlar

dokunulmaz ama yasaklı kutsal ama lanetlidirler Hemen her toplumda marjinal

konumda bulunanlar vardır soytarılar krallar şamanlar kahinler peygamberler

dilenciler cadılar hapccedilılar ldquotinercilerrdquo hippiler iki farklı etnik koumlkenden melezler

goumlccedilmenler kadınlar ccedilocuklar vb Accedilıkccedila goumlruumllebileceği gibi bu tuumlr konumlardaki

insanlar yapısal olarak toplumun en uumlstuuml ya da en altında ya da marjininde

bulunabilmektedirler

24 Douglas 1966 s 48-49 25 Girard 2003 s 79

93

ldquohellipeşik durumunda ve roluumlnde olanlara hemen her yerde dinsel-buumlyuumlsel oumlzellikler atfedilir ya da onlara [hellip] insanları nesneleri olayları ve ilişkileri kirleten uğursuz tehlikeli olarak bakılır [hellip] geleneksel sınıflandırma oumllccediluumltleriyle accedilık bir şekilde sınıflandırılamayan ya da sınıflamaların sınırları arasına duumlşenler hemen her yerde ldquokirleticirdquo ve ldquotehlikelirdquo olarak goumlruumlluumlrlerrdquo26

Burada İngilizcedeki polluting kelimesi yerine lsquokirleticirsquo kelimesini kullandık Belki

anlamın daha net anlaşılabilmesi iccedilin ldquomurdarrdquo ya da ldquocenabetrdquo kelimelerini tercih

etmemiz daha doğru olabilir Ccediluumlnkuuml bu iki kelimenin anlamları ldquokirlirdquo ya da

ldquokirleticirdquoden daha geniş bir alanı kapsamaktadır ldquoKirlirdquo ve ldquopisrdquo gibi anlamları

guumlnluumlk dilde yalnızca maddesel bir kirlenmeyi basit olarak ldquohijyen olmamardquoyı

ccedilağrıştıran ama dini kutsal ya da manevi bir anlam boyutu olmayan kelimeler

aslında durumu tam olarak karşılamakta yetersiz kalıyor Eşikteki kişinin hem

kendisi manevi duumlzeyde kirlenmiştir hem de onunla temas kuranları kirleten bir guumlce

sahiptir Bu yuumlzden sadece kirli kirlenmiş ya da kirleten demek eşikteki kişinin

bulunduğu durumu tam olarak anlatamamaktadır Murdar ldquokirlirdquo ve ldquopisrdquo

anlamlarını karşıladığı gibi ldquodini olarak yasaklanmış olanrdquo ve ldquotaburdquo anlamlarıyla da

dokunulmazlığı ve kirliliğin bulaşıcılığını ama aynı zamanda eşikteki kişinin kutsal

konumunu ima edebilmektedir Ancak murdar guumlnuumlmuumlzde genellikle hayvanlar ya da

nesneler iccedilin kullanılırken insanlar iccedilin aynı anlam kapsamına sahip olan bir başka

kelime daha uygun goumlruumllmektedir Cenabet27

Roux Altay halklarında insanların hayvanların bitkilerin ve nesnelerin tecrit edilme

uygulamalarını murdar kavramıyla accedilıklıyor

Murdar bahtsız kimsedir buumlyuumlk bir hastalık geccediliren guumlcuuml tuumlkenmiş yaşlıdır hatta şoumlyle soumlylenerek kovulan fakirdir ldquoSen Tanrırsquonın sana verdiği koumltuuml kaderinle defol Ccediluumlnkuuml seni beni sevdiği kadar sevseydi sana iyilik yapardırdquo Eziyet ccedileken hastalıklı

26 Turner 1977 s 108 27 Murdar kelimesi Farsccedila İslami kurallara goumlre kesilmemiş hayvan cesedi ve dinen kirli sayılan her şey anlamlarına gelmektedir Cenabet de ldquoŞerrsquoan kirli olmardquo ve ldquobu durumda olan kişirdquo olarak tanımlanmış Bkz Nişanyan 2004 Murdar ve Cenabet maddeleri Tuumlrk Dil Kurumu murdar kelimesinin anlamları şoumlyle sıralanıyor 1 Kirli pis 2 Cinsel birleşmeden sonra yıkanmamış (kimse) 3 Şeriata uygun olarak kesilmemiş olan (hayvan) Yine cenabet kelimesi iccedilin de ldquoDinin buyurduğu biccedilimde henuumlz yıkanmadığı iccedilin temiz sayılmayan (kimse)rdquo accedilıklaması yapıyor Bkz Tuumlrk Dil Kurumu 1998 murdar ve cenabet maddeleri Cuumlnuumlp olma durumuyla ilgili Kuranrsquoda Nisa (43) ve Maide (6) surelerine bakılabilir

94

hayvana koumltuuml buumlyuumlyen bitkiye ccedilelimsiz ve cılız ağaca anormallikleri yuumlzuumlnden kutsanmadıklarında kuşkuyla bakılırdı28

Burada kirli olma durumunun Yunancası miasmarsquodır Miasma topluluğu suumlrekli

tehdit eder Ccediluumlnkuuml kategorileri birbirine temas edebilen kuumlltuumlrlerde kirlilik de

bulaşıcıdır Miasmarsquonın tehdidi doğrudan doğruya toplumun (ve evrenin) duumlzenine

ve kategorilerin kesinliğine youmlnelik olur Bu yuumlzden toplumlar ne kadar katı

kategorilere sahipse kirlilik bulaşıcılık gibi duumlşuumlnceler ile kaccedilınma ve tedbir

rituumlelleri o kadar az goumlruumlluumlr

Kir[lilik] uumlzerine duumlşuumlnceler duumlzenin duumlzensizlikle varlığın varlık-olmayanla biccedilimin biccedilimsizlikle yaşamın oumlluumlmle ilişkisi uumlzerine fikirleri iccedilerir29

Douglasrsquoın bu yerinde tespiti bize oumlnemli bir kapı aralamaktadır Eğer bir eşikten

marjinden ya da muğlacirck pozisyonlardan soumlz ediyorsak ve buumltuumln bu konumlar korku

uyandırıcı bulunuyorsa bunun nedeni bu tuumlr pozisyonların tehlikeli tehdit edici ve en

oumlnemlisi de bulaşıcı bir kirlilik taşıyor olmalarından kaynaklanmaktadır Kirliliğe yol

accedilan şey ayrı kalması gereken kategorilerin birbirine temas etmesiyle oluşur Kirlilik

bulaşıcıdır bu yuumlzden de duumlzen duumlzensizliğin varlık varlık-olmayanın yaşam

oumlluumlmuumln tehdidi altında kalır

Diğer taraftan kirliliğin bizatihi kendisi de muğlacirck ccedilift değerli nitelikler barındırır

Bu yuumlzden ccediloğu zaman kirli ile kutsal olanı birbirinden ayırmak zorlaşır

Kutsal olanın muğlacircklığı yalnızca psikolojik duumlzende değil aynı zamanda değerler duumlzeninde de mevcuttur kutsal olan hem ldquokutsalrdquo hem de ldquokirlenmişrdquotir30

Eliadersquonin bu soumlzleri muğlacirck konumların en temel niteliğini goumlsteriyor Kelimelere

etimolojik accedilıdan baktığımızda paradoksu anlamamız daha kolay olabilir Kutsal

olan ldquokutrdquoa31 temas etmiş oluşuyla aslında tehlikelidir Kut Arapccediladaki bereket

28 Roux 2005 s 182 29 Douglas 1966 s 7 30 Eliade Mircae Patterns in Comparative Religion 1958 s 14-15 aktaran Douglas 1966 s 9 31 Kut kelimesinin anlamını tam olarak accedilıklamak muumlmkuumln goumlruumlnmuumlyor Tuumlrk Dil Kurumursquonun kut iccedilin oumlnerdikleri 1 Devlet idaresinde guumlccedil yaratıcılık ve yetki bakımından sahip olunan uumlstuumln guumlccedil 2 Mutluluk 3 mit İlahi bir kaynaktan gelen rahmet bereket Bkz Tuumlrk Dil Kurumu 1998 Kut maddesi

95

[kutsama yuumlcelme bolluk vs]32 kelimesine benzer anlamlar taşır Arapccediladaki b-r-k

koumlkuumlyle birlikte kutrsquoun oumlteki anlamları da duumlşuumlnuumllduumlğuumlnde kut kelimesini ldquokozmik

guumlccedilrdquo olarak anlamak hiccedil de yanlış olmayacaktır Nitekim Yaşar Ccediloruhlu kelimeyi

Goumlk tanrının insanlara verdiği ldquoyaşamsal mutlulukrdquo olarak ccedilevirir33 Emel Esin de

ldquoyerin ve goumlğuumln ccedilifte kut verdiğirdquo hakanlardan soumlz ederken kutrsquoun ldquokurucurdquo guumlcuumlne

(manarsquoya34) atıfta bulunur35 Dolayısıyla kutsal olan kutrsquou iccedilermesi bakımından

goumlruumlnuumlşte olumlu algılansa da potansiyel bir risk barındırır tehlikelidir neredeyse

kirli olan kadar tehdit iccedilerir Kelimenin İngilizcesinde durumu farklı accedilıdan goumlrmek

muumlmkuumln TG Tucker Latince Etimolojik Soumlzluumlkrsquote sacred kelimesini saq- koumlkuumlne

dayandırıyor ve bu koumlkuumln de ldquobağlamak sınırlamak kapatmak ayırmak korumakrdquo

anlamları taşıdığını soumlyluumlyor36 Bu accedilıdan baktığımızda kutsal olanın en temel

oumlzelliği onun ayrılması diğer kategorilerden uzaklaştırılması başka şeylere

lsquobulaştırılmamarsquosı olduğu duumlşuumlnuumllebilir

Genellikle kutsal [Holy] olarak ccedilevrilen İbranice k-d-sh [Arapccedila quds] koumlkuuml ayırma duumlşuumlncesine dayanır Robert Knox Eski Ahit ccedilevirisinde k-d-sh koumlkuumlnuuml doğrudan doğruya kutsal [Holy] olarak ccedilevirmenin zorluğunun farkında olarak lsquoayırmakrsquo [set apart] ifadesi kullanılır37

İlk bakışta kutsalın ayrılmasının ve korunmasının nedeninin onun ldquokirlenmerdquosini

engellemek olduğu duumlşuumlnuumllebilir Oysaki duruma tersten baktığımızda aslında kutsal

olanın kirlenmesinden duyulan korkunun kaynağında kutsal olana temas endişesi

olduğu goumlruumllecektir Yani korkuyu oluşturan şey sadece kutsalın kirlenmesi değil

aynı zamanda kutsala temas ederek kirlenme endişesidir Aslında Yunancada durum

32 Nişanyan 2004 Kut maddesi s 255 33 Ccediloruhlu 2002 s 20 34 Mana Melanezya ve Polinezyalıların kullandığı hem doğauumlstuuml hem de doğanın kurucu doğurucu guumlcuumlnuuml belirten bir soumlzcuumlk Soumlzcuumlk hem iyi hem koumltuumlcuumll hem faydalı hem de tehlikeli bir guumlcuuml ifade etmektedir Bkz mana Encyclopaeligdia Britannica Encyclopaeligdia Britannica Online (Ccedilevrimiccedili) httpwwwsearchebcomebarticle-9050428 9 Şubat 2009 35 Bkz Esin Emel Orta Asyarsquodan Osmanlırsquoya Tuumlrk Sanatında İkonografik Motifler İstanbul Kabalcı Yayınevi 2004 s 18 36 Tucker T G A Concise Etymological Dictionary of Latin M Niemeyer Halle (Saale) 1931 aktaran Online Etymology Dictionary (Ccedilevrimiccedili) httpwwwetymonlinecom 6 Aralık 2008 sacred maddesi Ayrıca bkz Klein 1966 s 1371 ve Partridge Eric Origins A Short Etymological Dictionary of Modern English Routledge London and New York 2006 s 2846-48 37 Douglas 1966 s 10

96

daha da netleşiyor agoj ve agioj kelimelerinin akrabalığını (soumlzluumlkler kelimelerin

aynı olduğunu soumlyluumlyor)38 goumlz oumlnuumlnde bulundurursak kutsal olanın aynı zamanda

kirli oluşu etimolojik olarak accedilıklığa kavuşacaktır Agos da hagios gibi iki farklı

anlamı aynı anda iccedilerir Her iki kelimede de hem temizliği hem kirliliği hem

kutsallığı hem de laneti ifade eden anlamlar mevcuttur Yeri gelmişken Antigonersquoden

bir oumlrnek verilebilir 255 dizede agos kelimesi ldquolanetrdquo anlamına yakın olarak

kullanılmıştır Jebb bu satırı yorumlarken agosrsquoun bu satırdaki kullanımını şu

şekilde tanımlar ldquoBir cesedi toprakla oumlrtmeden geccedilmesi yuumlzuumlnden kişiye bulaşan

guumlnahrdquo39 Guumlngoumlr Dilmen ccedilevirisinde dize şu şekildedir ldquohellipince bir kat toprak

serpmişler uumlstuumlne cenabetlikten kurtulsun diyerdquo40 Guumlngoumlr Dilmen agos karşılığı

olarak cenabetlik kelimesini tercih etmiş daha oumlnce yukarıda tartıştığımız uumlzere ccedilok

yanlış bir ccedileviri sayılamaz bu Oumlluuml goumlmuumllmemiş olmasıyla cenabet durumdadır

Jebbrsquoin accedilıklamasıyla birlikte duumlşuumlnduumlğuumlmuumlzde oumlluumlnuumln cenabetliğinin bulaşıcı bir

guumlnahlanet olduğu goumlruumllebilir Yine benzer şekilde 775 satırda Kreon Antigonersquoyi

kapatacağı zindandan soumlz ederken sadece miasmarsquodan kurtulacak kadar yiyecek

koyacağını bu yiyeceğin de kendisinin kefareti (agos) olacağı belirtir

Bir lokma yiyecek atacağım oumlnuumlne fazla değil o da kefaretim olsun kent temizlensin bu lekeden [775-6]

Goumlruumllduumlğuuml gibi bu kez agos kefaret yani guumlnahın bedeli guumlnahı temizleyen kurban

anlamlarında kullanılır

Freud toplumlarda goumlruumllen tabuların koumlkenlerini tartıştığı Totem und Tabu (Totem ve

Tabu) adlı eserinde soumlzcuumlğuumln muğlak anlamı uumlzerinde durur

38 agioj (hagios) A Tanrılara adanmış tanrılar iccedilin ayrılmış (I) İyi anlamda kutsal dinsel muumlbarek temiz kişi ya da şeyler (II) Koumltuuml anlamda lanetli melun iğrenccedil agoj (agos) A Dinsel korku (1) Kirlilik guumlnahkacircrlık somut anlamda lanetlenmiş şey ya da kişi (2) Kefaret kurban B İyi anlamda huşu duymak saygıyla karışık korku duymak Bkz Liddell amp Scott 1996 s 9 ve 14 Agos ve hagios kavramlarının hem etimolojik hem de anlambilimsel olarak aynı koumlkten geldikleri ve aynı durumlara referans verdiklerine ilişkin ayrıntılı bir tartışma iccedilin Bkz Vernant Jean-Pierre Eski Yunanrsquoda Soumlylen ve Toplum Ccedilev Mehmet Emin Oumlzcan İstanbul İmge Yayınevi 1996 s 128-133 39 Jebb R C Sophokles The Plays and Fragments Part III Antigone Second Editions Cambridge University Press 1891 s 57 40 Sofokles 1997 sat254-255

97

lsquoTabursquo Polinezyaca bir soumlzcuumlktuumlr Soumlzcuumlğuumln tam bir ccedilevirisini yapmak bizim iccedilin guumlccedil ccediluumlnkuuml soumlzcuumlğuumln tam karşılığı olan bir kavrama artık sahip değiliz Tıpkı Polinezyalıların tabusu gibi olan sacer soumlzcuumlğuuml antik Romalılar arasında hala geccedilerliydi Yunanlıların lsquoagojrsquo İbranicirclerin lsquokadeshrsquo soumlzcuumlkleri de Amerika Afrika (Madagaskar) ve Kuzey ve Orta Asyadaki birccedilok topluluk tarafından kullanılan benzer soumlzcuumlklerde olduğu gibi Polinezyalıların lsquotabursquo soumlzcuumlğuumlyle ifade ettikleri anlamın aynısına sahipti Goumlrduumlğuumlmuumlz kadarıyla lsquotabursquonun anlamı iki zıt youmlnde farklılaşır Bizim iccedilin soumlzcuumlk bir yandan lsquokutsalrsquo [sacred heilig] lsquokutsanmışrsquo [consecrated geweiht] diğer yandan da lsquotekinsizrsquo [uncanny unheimlich] lsquotehlikelirsquo [dangerous gefaumlhrlich] lsquoyasakrsquo [forbidden verboten] kirli [unclean unrein] anlamlarına gelmektedir 41

Yukarıdaki birccedilok oumlrnekte olduğu gibi guumlnluumlk dilde tabunun da anlamı daraltılmıştır

ve sadece ldquoyasaklanmışrdquo olan şeyleri anlatan bir soumlzcuumlk olarak kullanılmaktadır

Oysa Freudrsquoun da ortaya koyduğu gibi soumlzcuumlğuumln ldquokutrsquo lsquokutsalrsquo gibi farklı anlamları

bulunmaktadır

Freud tabunun anlamının ikili yapısını arzulama kaccedilınma ikilemi olarak accedilıklar

Toplumlarda tabunun ortaya ccedilıkmasının en temel nedeni sınır aşımının engellenmesi

ihtiyacıdır Ccediluumlnkuuml Freudrsquoa goumlre tabulaşan şeyler ya da eylemler bir yandan en fazla

zevk veren niteliğe de sahiptir42 Buna goumlre sosyalleşme suumlrecinde ccedilocuğa bazı şeyler

yasaklanır Bu yasaklar ccedilocukta koumlkluuml bir hal alır diğer taraftan bu suumlreccedil tamamen

bireysel olarak deneyimlendiğinden duygusal ve belirsiz bir durumdadır Her

yasaklama bir taraftan arzunun da doğmasına neden olmakta boumlylece sınır aşımı ile

ilgili olarak belirsiz bir durum ortaya ccedilıkmaktadır Yasak olan şey sınırın oumltesinde

olan şey potansiyel olarak kirletici bir guumlcuuml olan şey aynı derecede ccedilekiciliğe sahip

olarak arzuya neden olmaktadır Burada dengeyi bulmak oldukccedila zordur43

Freud tabu duumlşuumlncesinin kaynağında mana benzeri buumlyuumlluuml bir guumlcuumln varlığına

duyulan inancın yattığını soumlyler44 Mana daymonik bir guumlccediltuumlr ve onun her zaman

41 Freud Sigmund Totem and Taboo Some Points of Agreement between the Mental Lives of Savages and Neurotics Tr James Strachey London Routledge 2001 s 21 Freudrsquoun bu pasajda kullandığı Almanca terimler 1991 Almanca baskısından alınmıştır Bkz Freud Sigmund Totem und Tabu einige Uumlbereinstimmungen im Seelenleben der Wilden und der Neurotiker Frankfurt am Main Fischer Taschenbuch Verlag 1991 s 66 42 Freud 2001 25 43 Bkz Jenks 2003 s 45-46 44 Freud 2001 24

98

kontrol edilebilmesi guumlccediltuumlr Tabu olan bir şeye dokunan ya da tabu yasağını kıran

kişi de doğrudan doğruya tabu olur Ccediluumlnkuuml tabudaki bu buumlyuumlluuml guumlccedil bulaşıcıdır

Tabu sayılan kimseler ve şeyler elektriklenmiş eşyaya benzetilebilir Bunlar oumlyle buumlyuumlk bir guumlccedil kaynağıdırlar ki sahip oldukları elektrikleri temas yoluyla nakledilebilmektedir ve eğer bu elektrik guumlcuumlnuumln boşalmasına neden olan canlı dayanıklı değilse uumlzerinde yıkıcı bir etki accedilığa ccedilıkabilir45

Freud tabudaki bu ldquobulaşıcırdquo ve ldquoyıkıcırdquo guumlcuumln insanlardan uzaklaştırılabilmesi iccedilin

bazı kefaret toumlrenlerinin yapıldığını belirttikten sonra tabuları geccedilici ve kalıcı olarak

sınıflandırmayı oumlnerir Buna goumlre kalıcı tabular din adamları başkanlar oumlluumller ve

buumltuumln bunlara ilişkin her şeyi kapsamaktadır Geccedilici tabularsa aybaşı ve lohusalık

gibi veya avlanma ya da bir sefer oumlncesi ve sonrası savaşccedilıların durumunda olduğu

gibi belirli durumlarda karşımıza ccedilıkabilmektedir46

Kolayca goumlruumllebileceği uumlzere buumltuumln bu kişiler ve durumlar ikili anlama sahiptirler

Kutsal ve kirli olanın aynı olduğuna daha doğrusu kirliliğin ve bulaşıcılığın ndash

eşzamanlı olarak- kutsal olanın oumlzuumlnde bulunduğuna ilişkin ccedileşitli kuumlltuumlrlerden bolca

oumlrnek verilebilir Oumlrneğin Douglas Hintlilerin kutsal olan ile olmayan ve kirli ile

temiz arasında mutlak bir karşıtlık duumlşuumlnmediklerini belirtir Hintliler bunların

goumlreceli kategoriler olduğunu bilmektedirler birisi iccedilin temiz olan başkası iccedilin kirli

olabilmektedir47

Yahudilerin domuza ilişkin uygulamaları konusunda James Frazerrsquoın yorumları daha

accedilıklayıcı olabilir Frazer Yahudilerin ne domuz yediklerini ne de onu

oumllduumlrduumlklerini belirttikten sonra domuzun yenmemesini onun lsquopisrsquo bir hayvan olarak

algılanışına ama oumllduumlruumllmemesini ise hayvanın lsquokutsalrsquolığına bağlar48

Frazerrsquoin yine domuza ilişkin bu kez eski Mısırrsquodan verdiği oumlrnek daha da

aydınlatıcıdır

45 Freud agy 46 Freud agy 47 Douglas 1966 s10 48 Frazer 1992 s 55

99

Eski Mısırrsquoda domuzdan pis ve iğrenccedil bir hayvan olarak nefret edilmektedir Birisi domuza dokunacak olsa elbiseleriyle birlikte kendini nehre atarmış Domuzun suumltuumlnuuml iccedilmenin cuumlzam bulaştıracağı duumlşuumlnuumlluumlrmuumlş Mısırrsquoın yerlileri olmalarına rağmen domuz ccedilobanlarının tapınaklara girmesi yasaktır Bu yasak yalnızca onlara uygulanmaktaydı Hiccedil kimse domuz ccedilobanlarından kız almıyor ve vermiyordu ccedilobanlar yalnız kendi aralarında evlenebiliyorlardı Ama Mısırlılar yılda bir kez Ayrsquoa ve Osirisrsquoe domuz kurban ederler ve etmekle de kalmayıp etini de yerlerdi49

Hem kutsal hem de agos kelimelerinin ldquobulanıklığırdquondan soumlz eden Jean-Pierre

Vernant da Louis Moulinierrsquoin Antik Yunanrsquodaki kirlilik ve temizlik duumlşuumlncesini

araştırdığı kitabını yorumlarken Moulinierrsquoin kirlilik fikrini tam olarak

kavrayamadığını ccediluumlnkuuml Yunanlıların farklı kozmolojilerinin farklı duumlşuumlnce

yapılarının bulunduğunu goumlzden kaccedilırdığını belirttikten sonra kirlilik duumlşuumlncesinin

V yuumlzyıldaki algılanışına dair genel bir tablo ccedilizer

Kir hem maddi bir leke hem de goumlruumlnmez bir varlık olarak ortaya ccedilıkmaktadır Hem oumlzneldir hem nesnel insanın hem iccedilindedir hem de dışında Hem neden hem de sonuccedil olarak goumlruumlnmektedir salgına yol accedilan şey ve salgının yol accediltığı şeydir Kıyana [katile] ilişkindir kıyanın kendisidir kurbana ilişkin olduğu kadar onun oumlccedil duumlşuumlncesidir de Bu kadar ccedilelişkili youmlnleri olan bir duumlşuumlnceyi nasıl kavrayabiliriz50

Vernantrsquoın Moulinierrsquoe getirdiği en buumlyuumlk eleştiri Moulinierrsquoin dinsel bakışının

olmayışıdır Kirlilikten kutsallığa saflıktan lanetliliğe doğru bu hızlı geccedilişkenliğin

ldquomantıksal ccedilelişmezlikrdquo ilkesiyle accedilıklanabilir bir yanı elbette olamaz Vernant

Moulinierrsquoin accedilıklamasını tutarlılaştırmak adına kirlilik duumlşuumlncesinin metafizik

boyutunu goumlrmezden geldiğini hatta reddettiğini ama bu ihmal ve goumlrmezden gelişin

konuyu dar bir alana sıkıştırdığını soumlyler Kirlilik Homeros metinlerinde de

Hediodosrsquoun oumlğuumltlerinde de salt maddi olmanın oumltesinde anlamlar taşımaktadır

Oumlzellikle V yuumlzyıla gelindiğinde toplumsal değişimin bir sonucu olarak kirlenme

ve temizlik kutsallık ve lanet daha sıklıkla ilgilenilen bir konu haline gelir Boyutları

genişler maddi olanın oumltesinde oluşu daha accedilık bir şekilde goumlruumlluumlr Buumltuumln tragedya

metinleri bize herhangi bir kirliliğin metafizik guumlccedillerle bağlantılı olduğunu ccedilok accedilık

bir şekilde vurgular Antik Yunanrsquoda kirlilik daimonrsquola bağlantılıdır daha doğrusu

daimonik bir olgudur Kirlenme ile ilgi toumlrenlerin daima yıkama arıtma yakma atma

49 Frazer 1992 s 56 50 Vernant 1996 s 120

100

ve uzaklaştırma gibi maddi unsurları bulunuyorsa bunun nedeni Yunanlılar iccedilin

kirliliğin maddi bir mesele olmasından değil daimonrsquoların somut nesnelerde accedilığa

ccedilıktığına duyulan inanccediltan kaynaklanır Tıpkı buumltuumln tanrıların somut olarak

kendilerini goumlstermeleri gibi (oumlrneğin Hephaistosrsquoun ateşte Zeusrsquoun şimşekte)

daimonrsquolar gibi ruhani varlıklar da somut şeylerde zuhur ederler Kan lekesi katil

accedilıkta kalmış ceset vb daimonrsquoların goumlruumlnuumlr olduğu yerlerdir

Tanrısal [olan] ister yoğunlaşmış ister dağınık ister aşkın ister iccedilkin olsun ancak accedilığa vurumlarında kavranır Varlığını accedilığa vuran belirtilerle asla buumltuumlnuumlyle karışmadığı da doğrudur Kendi iccedilindeyken bile hep kendinin oumltesindedir Kısaca uzaklık az ya da ccedilok goumlruumllebilir51

Antik Yunan tanrılarını ya da daimonik guumlccedilleri kavramamızdaki en buumlyuumlk guumlccedilluumlk

budur Buguumlnkuuml semavi dinlerin kozmolojisiyle Antik Yunan duumlnyasına baktığımız

iccedilin temelde de tanrılar evreniyle insanlar evrenini iki ayrı duumlzlem olarak

duumlşuumlnmeye meyilli olduğumuz iccedilin Yunan kuumlltuumlruumlnuuml anlamada derin bir hata

yapıyoruz52 Yunan tanrıları ccedileşitlidir herhangi biri bir diğerini reddetmez yok

saymaz hemen her yerde kendilerini maddileştirerek goumlruumlnebilirler goumlruumlnmeden de

varlıklarını hissettirebilirler bir insanın bir hayvanın ya da bir eşyanın iccediline girip

ccedilıkabilirler Dolayısıyla kirliliğin de kutsallığın da hem maddi hem de manevi iki

boyutu vardır

Oumlrneğin cinayet durumlarında miyasma cinayetle ilgili her varlık ya da nesnede ete kemiğe buumlruumlnuumlr katil silah kan kurban eğer ağır succedilun doğrudan kutsal şeyleri aşağılamayla ilgili bir oumlzelliği varsa arı olmama loimoj [loimos] biccedilimi altında buumltuumln uumllkeye bile yayılabilir Verimsiz toprak kısır hayvanlar ucube bebekler Yani daimwn [daimon] guumlcuumlnde nesnelleşen şey duumlzene kutsala saygısızlık saldırısı ile bozulan ister geniş ister dar olsun insanların ilişkileri toplumsal acunsal ilişkiler

51 Vernant 1996 s 126-127 52 Yunan duumlnyasındaki inanccedilların ccedilokluğu ve ccedileşitliliği konusunda Walter Burkert şoumlyle diyor ldquoTek tanrılı dinlerde kendini tanımlama ve bir dini oumltekine goumlre sınırlama fazlasıyla bilinccedilli bir vurgu taşırken Hristiyanlık oumlncesi ccedilağda genelde yeni ve yabancı tanrılar oumlzelde de gizemler kurumu dahil ccedileşitli tapı biccedilimleri arasında bir dışlama soumlz konusu değildi birbirleriyle uyuşmasalar da tek bir ilkccedilağ dini iccedilinde toplanan başka başka biccedilimler eğilimler ya da seccedilenekler olarak boy goumlstermişlerdirdquo Burkert Walter İlkccedilağ Gizem Tapıları Ccedilev Bahadır Sina Şener İstanbul İmge Yayınevi 1999 s 16

101

dizgesidir Koumlken bakımından kirliliğin ccedileşitli somut biccedilimleri iccedilinde goumlsterdiği şey işte bu duumlzensizliktir53

Vernant L Gernetrsquoden yaptığı alıntıda aynı anda insanın hem dışında hem de iccedilinde

yer alan yıkım guumlccedilleri olarak hybris ve atersquoyi tanımlarken benzer bir iki boyutluluğu

goumlsterir54 Hybris de Ate de hem insanı yıkıma suumlruumlkleyen guumlccedillerdir hem yıkımın

nedenidir hem de yıkımın kendisidir Bu guumlccediller tanrıların goumlnderdiği ya da neden

olduğu soyut guumlccedillerdir kişinin bedenine girdikten sonra maddileşirler ndashoumlfke ya da

şiddet biccediliminde somutlaşarak- goumlruumlnuumlr olurlar

Rasyonel aklın onu kavrayabilmesindeki en buumlyuumlk guumlccedilluumlk kirliliğin hem maddi hem

de manevi boyutunun bulunmasıdır Rasyonel akıl ayırarak duumlşuumlnmeye eğilimli

olduğundan dinsel inanccedilsal bir kirlenme ile somut-maddesel kirlenmeyi birbirinden

ayrı olarak kavramaya ccedilalışır Oysa Antik Yunan gibi kategorilerin suumlrekli birbirine

temas potansiyelinde bulunduğu kuumlltuumlrlerde maddi ile manevi ayrımını yapmak

oldukccedila zordur kirlilikle bağlantılı olarak lanet ve kutsal da aynı muğlacircklık niteliğini

goumlsterirler ve anlamları suumlrekli değiştiğinden her bakımdan tehlikelidirler

İnsan goumlvdesinde dolaşan kan pis değildir Kan insanın iccedilindeki dirimdir Ancak toprağa aktığında toprağa bulaştığında bunları pisletir kirletir Peki neden oumltuumlruuml Buumltuumlnuumlyle olumlu anlamda lekelediği kapladığı iccedilin mi Ama bir merhem bir far ya da bir giysi de bedeni kaplar Bedeni kirletmez Kurban edilen hayvanın sunağın uumlzerine akan kanı da kirletmez ndashtam tersine sunağı kutsar Kanın hem bir pislik hem de bir kirlilik olarak goumlruumlnmesinin nedeni belli koşullarda aktığında (oumlzellikle toza bulanan kan to luqron) cinayet oumlluumlm demek oluşu dirime karşı yaşayanlar iccedilin tehlikeli bir gerccedileklik alanına ilişkin olmasıdır İnsan goumlvdesindeki toz ile ccedilamur elbette lumatalsquodır tanrıya youmlnelmeden oumlnce bunları temizlemek gerekir Ccediluumlnkuuml toprak cesetleri oumlrtmek iccedilin yaratılmıştır55

Vernantrsquoın yukarıdaki soumlzlerinden accedilıkccedila anlaşılabileceği uumlzere kirliliği oluşturan

temel durum birbirinden ayrı durması gereken kategorilerin birbirine temasıdır Bu

ccedilerccedilevede oumlluumlleri oumlrterek cesedi arıtma goumlrevi goumlren toprak yaşayan bir bedende

kirlilik yaratacaktır (Eğer rituumlel kontroluuml yoksa oumlrneğin İslamrsquodaki teyemmuumlm

abdesti almak gibi) Dolayısıyla kirliliği pisliği oluşturan şeyin kategorilerin rituumlel

53 Vernant 1996 s 127 54 Vernant agy 55 Vernant 1996 s 124

102

dışı teması olduğu rahatlıkla soumlylenebilir Ccediluumlnkuuml oumlzuuml itibariyle kirli olan bir şey

yoktur Hesiodosrsquoun İşler ve Guumlnlerrsquoin oumlğuumltler boumlluumlmuumlnde56 verdiği bazı kirlenme

oumlrneklerinde bunu kolaylıkla goumlrebiliriz Hesiodos ldquogeceleri yolda ya da yolun

dışında işemerdquo(728) derken yaptığı vurgu idrarın kirli oluşuna değildir onun

oumlğuumlduumlnuumln gerekccedilesi gecelerin ldquotanrılara aitrdquo olmasıdır tanrılar her yerde olabilir

dolayısıyla oumlluumlmsuumlzlere ait olan bir alana saygısız bir temas riski vardır ldquoCenaze

doumlnuumlşlerinde ccedilocuk yapmardquo(735) tavsiyesi ise Proto-Tuumlrklerin cenaze sonrası

uygulamalarını hatırlatır sadece bir boş inanccedil değildir bu oumlluumlmle yaşamı birbirinden

ayrı tutma birbirine temas etme tehlikesini engelleme ccedilabasıdır

Boumlylece kategorilerin birbirine temasında kirliliğin ortaya ccedilıktığını ama aynı

zamanda soumlz konusu kirliliğin anlamının da bulunduğu pozisyon sonucu

muğlacircklaştığını goumlrduumlk Bulunduğu pozisyon sonucu ccediluumlnkuuml kategorilerin birbirine

temas ettiği ldquoeşikrdquote yer almasıyla kirlenmiş olan aynı anda temiz olabilmekte

lanetli olan da kutsallığın niteliklerini barındırabilmektedir

Aynı zamanda hem kirlilik hem de kutsallık biccedilimleri olarak beliren doğauumlstuuml gerccedilekliklerin olabileceği boumlylece daha iyi anlaşılabilmektedir Dinsel duumlşuumlncenin bakış accedilılarından birinde kutsal bir guumlcuumln ldquoarılığırdquo aslında onu koruyan yasakların sayısı kesinliğiyle oumllccediluumlluumlr Bu arılığın pekiştiği zamanlarda bile tanrıların insanlarla bağlantılarında kutsala saygısızlıkla ilgili kirlilik yaratma fırsatları artmaktadır Ama bu artışın sonunda karşıt arı ile kirlenmiş kutupları birleşmekte birbirlerine karışmaktadır[hellip] Oumlyleyse kusursuzca arı bir kutsallık bize buumltuumlnuumlyle iğrenccedil gelebilir ccediluumlnkuuml onunla her tuumlr bağlantı bizi agosrsquouna teslim edecek bir kirlilik biccedilimi kazanabilir 57

Vernantrsquoın bu konuda verdiği en guumlzel oumlrnek oumlluumlm durumudur Ceset ifadesini

kullandığımızda oumlluumlmuumln buumlyuumlk bir kirlilik kaynağı olduğunu vurgularız Ancak

onunla temasın Vernantrsquoın doğru bir ifadeyle belirttiği gibi iki youmlnuuml vardır Hem

ceset ona temas edeni kirletmekte hem de oumlluumlmuumln arındırıcılığı cesedi kutsadığı iccedilin

ona temas eden kişi de kutsallaşmaktadır Cesedin temiz oluşunu Vernant şoumlyle

56 Hesiodos ldquoİşler ve Guumlnlerrdquo sat 725-760 57 Vernant 1996 s 130

103

accedilıklıyor ldquoKirlilik buumltuumln varlığı dışarıda hiccedilbir şey bırakmadan kaplayacak kadar

buumlyuumlk olduğunda artık kirlilik değil kutsallıktırrdquo58

Vernantrsquoın bu accedilıklamasında iki noktayı accedilmak gerekiyor Birincisi kirlilikten

kutsallığa geccedilişin kirliliğin miktarına bağlı olarak gerccedilekleştiği konusu şuumlphelidir

Kirliliğin yeteri kadar ldquobuumlyuumlkrdquo olmadığı bir ceset oumlrneğinde olduğu gibi her yeri

kaplamadığı durumlarda da kutsallığın goumlruumllebildiğini biliyoruz Oumlzellikle vuumlcuttan

ccedilıkan sıvılarla ilgili oumlrneklerde bunu goumlrmuumlştuumlk bir başka oumlrnek verelim Birccedilok

kuumlltuumlrde aybaşı kanının nedenini olarak ay goumlsterilir Yani ay inanışa goumlre kadınlara

tecavuumlz eder akan kan da bir tuumlr ccedilocuk duumlşuumlrmedir Aristoteles gibi birccedilok ilkccedilağ ve

ortaccedilağ duumlşuumlnuumlruuml de ceninin aybaşı kanamasının kesilmesinden sonra doumllyatağında

kalan bu kandan oluştuğuna inanırdı59 Aybaşı kanının doğurucu ve yaratıcı bir guumlccedil

olarak algılanışı bazı rituumlellerde de accedilıkccedila goumlze ccedilarpmaktadır Antik Yunan ve birccedilok

kuumlltuumlrde tarlalardaki ekinin verimliliğini artırmak iccedilin aybaşı goumlren kadınların

eteklerini kaldırarak tarlada veya tarla etrafında gezdikleri soumlylenir60 Ama diğer

taraftan aybaşı kanının doğurgan guumlcuumlne duyulan bu inanca karşın acircdet goumlren

kadınlar adam oumllduumlrmuumlş ya da bir oumlluumlye dokunmuş kadar kirli sayılırlardı

ccediloğunlukla acircdet doumlnemi boyunca izole edilirler oumlzellikle erkeklerin onlara

dokunmaları son derece tehlikeli olarak goumlruumlluumlrduuml61 Bu konuda benzer onlarca oumlrnek

goumlsterilebilir Kirlilik ya da kutsallık iki boyutlu (aslında ccedilok youmlnluuml) durumlardır

birbirlerini aynı anda iccedilerirler ve dışlarlar Dolayısıyla kirliliğin ldquoartmasırdquo kutsallığa

geccediliş anlamına gelmez Bu geccediliş bir kirlenme ldquoderecesirdquo olmaktan ziyade rituumlelle

olan ilişkiye bağlıdır Yani bir şey rituumlelin kontroluumlnde ise ldquoson derece kirlirdquo bile olsa

temiz ve kutsal olarak goumlruumllecektir Eğer rituumlel uygulanmamışsa soumlz konusu şey

herhangi bir rituumlelin parccedilası değilse ve ve ya eksik kalmış tamamlanamamış ya da

yanlış uygulanmış bir rituumlelin unsuruysa kirlilikten kutsallığa geccediliş soumlz konusu

olmayacaktır Vernantrsquoın soumlzlerinde accedilıklık getirilmesi gereken ikinci nokta da bu

58 Vernant agy 59 Bkz Thomson George Tarihoumlncesi Ege Eski Yunan Toplumu Uumlstuumlne İncelemeler C I Ccedilev Celal Uumlster İstanbul Payel Yayınevi 1995 s 233-235 60 Bkz Thomson 1995 s 229 61 Bu konuda bkz Douglas 1966 s 75 217 218 Thomson 1995 s 231 232

104

geccediliş meselesiyle ilgilidir Kirlilikten kutsallığa ya da tersi youmlnde bir ldquogeccedilişrdquo fiziksel

bir değişim ya da doumlnuumlşuumlmuuml iccedilermez durum bir ccedileşit adcılıkla (nominalizmle)

accedilıklanabilir

Kategorilerin etkileşimli olduğu toplumlarda rituumlelin ne kadar oumlnemli bir rol

oynadığını anlayabiliyoruz O kadar ki bazen topluluk iccedilin tabu olan ccediloğu zaman da

lanetlenerek toplum dışına atılma ya da oumlluumlm cezası gibi ağır cezalara

huumlkmedilebilecek durumlar bir rituumlel eşliğinde kutsayıcı bir hal alabilmektedir

Oumlrneğin Avustralya Arnhemland Aborjinleri bereket iccedilin ya da herhangi bir olayın

başlangıcında yaptıkları toumlrenlerini ayinsel bir ccediliftleşmeyle sonlandırırlar ve eğer ki

bu ccediliftleşme başka zamanlarda birleşmeleri yasaklanmış kişiler arasında olursa

rituumlelin ccedilok daha etkili olacağına inanırlar62

Hiccedil şuumlphesiz cinsellik buumltuumln toplumlarda hem verimlilik uumlreme ccediloğalma gibi

yaşama ilişkin uumlretici ve var edici guumlccedilleri ifade ederken aynı derecede yıkıcı tehlikeli

ve kirletici anlamlarla birlikte goumlruumlnuumlr Onun en temel oumlzelliği kamusal alandan ayrı

bir uzamda gerccedilekleştirilmesi iccedilin oumlzel bir itinam istemesidir Tıpkı bazı rituumlellerde

(oumlrneğin sadece erginlenmişlere accedilık olan sınırlı toumlrenlerde) olduğu gibi gizli olmak

zorundadır Gizliliğin bozulması kirlenme demektir Aynı şekilde cinsellik ancak

toplumun sınırlarını ccedilizdiği cinsler arasında ve kurallara uygun gerccedilekleşirse temiz

kalabilir Aksi taktirde kirlilik baş goumlsterecektir Oumlrneğin ensest Bushongrsquolar

arasında da kirletici olarak duumlşuumlnuumllmekte fakat krallarının kutsama toumlrenlerinin bir

parccedilası bir ensest rituumlelinden oluşmaktadır63 Bunun nedeni olarak iki gerekccedile

goumlsteriyor Douglas birincisi kirin kendisinin bir yanıyla uumlretici bir guumlce sahip

olmasıdır ki bunu yukarıda accedilıklamaya ccedilalışmıştık Douglasrsquoın ortaya attığı ikinci

neden ise şu ana kadar yaptığımız tartışmaların tersten bir okuması niteliğinde

ldquoFarklılığın bittiği yerde kirlenme de yokturrdquo diyor Douglas64 Ccediluumlnkuuml ona goumlre

kirlilik aklın farklılaştırma etkinliğinin bir sonucudur duumlzenin bir yan uumlruumlnuumlduumlr

62 Berndt Ronald Kunapipi A Study of an Australian Aboriginal Religious Cult Melbourne 1951 p 49 Aktaran Douglas 1966 s 108-109 63 Douglas 1966 s 197 64 Douglas 1966 s 198

105

Eğer ki ensest oumlrneğimizde olduğu gibi bir duumlzensizlik kontrol altında yapılıyorsa

farklılığın ldquoyokrdquo sayılabileceği duumlşuumlnuumllebilir Bu durumu Dionysos rituumlellerinde de

goumlrmek muumlmkuumlnduumlr Bakkhalar oyununu bu accedilıdan tartışmak yerinde olacaktır

Tam da bu noktada hem kirlilik hem de kutsallık problemini aynı anda iccedileren ama

bir taraftan da Antik Yunanrsquoda muğlacircklık meselesini anlamamızı kolaylaştıracak bir

kavram olarak pharmakon soumlzcuumlğuuml uumlzerinde durmanın uygun olacağını duumlşuumlnuumlyoruz

25 Pharmakon

Platonrsquoun Phaidros diyalogunda Sokrates tarafından anlatılan bir hikaye vardır

Hikayeye goumlre Mısırrsquolı bir tanrı olan Theuth sayıları hesaplamayı geometriyi ve

astronomiyi tavla oyununu ve en oumlnemlisi de yazıyı bulmuştur [icat etmiştir]

kendisinden onay almak uumlzere baş tanrı olan Amonrsquoun [Thamus] yanına varır Buumltuumln

bu sanatları Mısırlılara tanıtmak gerektiğini ccediluumlnkuuml bu icatların insanlar iccedilin faydalı

[pharmakon] olacağını soumlyler Theuth her bir icadı iccedilin birer değerlendirme

yaptıktan sonra sıra yazıya gelir

Ey Kral dedi Theuth işte bir bilgi (to mathema) ki bunun sayesinde Mısırlılar daha bilgili ve kendi geccedilmişlerini hatırlamaya daha istidatlı olacaklar Belleğin de bilgilendirmenin de devası (pharmakon) bulundu65

Ccedilalışmamızın birinci boumlluumlmuumlnuumln sonunda accediltığımız techneacute tartışmasını yeniden

hatırlarsak burada baş tanrıya sunulan yazının bir techne olduğunu kolaylıkla

goumlrebiliriz Ama tıpkı Heideggerrsquoin techneacutersquonin oumlzuumlnde varolduğunu iddia ettiği

muğlacircklık gibi burada sunulan techneacutersquonin yazının ya da pharmakonrsquoun da

muğlacircklığı ortaya ccedilıkacaktır Theuthrsquoun yazıyı sunma biccedilimi yazının olumlu

niteliklerin ardı ardına sıralanmasıdır Oysa Tanrı Amonrsquoun cevabı yazının tam tersi

niteliklerinin de olduğunu goumlsterir

İşte bu bilgiyi elde etmenin sonucu harfleri oumlğrenenler artık belleklerini işletmeyecekleri iccedilin ruhları unutkan olacaktır Yazıya guumlvendikleri iccedilin etraflarındaki şeyleri dışarıdan yabancı izler sayesinde hatırlamaya ccedilalışacaklar iccedilerden kendi kendilerine hatırlayacakları yerde O halde sen bellek iccedilin değil hatırlama iccedilin bir deva buldun Oumlğrenime gelince sen oumlğrencilerine ancak hakikate

65 Platon Phaidros sat [274ce]

106

benzer şeyleri (doxan) oumlğretirsin hakikatin kendisini (aletheian) değil Bunlar senin harflerin sayesinde oumlğretimsiz kalmalarına rağmen gırtlaklarına kadar bilgiye goumlmuumllduumller mi ccediloğu zaman hiccedilbir şeyi duumlruumlst duumlşuumlnemedikleri halde kendilerini binlerce şey hakkında huumlkuumlm vermeye yetkin sanacaklardır [274e 275b]

Techneacutersquonin oumlzuumlndeki ikiliği muğlacircklığı goumlrebiliyoruz Burada aynı şey (yazı) hem

hatırlamaya hem de unutmaya meydan vermektedir Bilgiyi arttırabildiği gibi aynı

zamanda azaltmaktadır da Baş Tanrının cevabıyla ortaya ccedilıkmaktadır ki pharmakon

hastalığı tedavi etmemekte hastayı daha fena yapmaktadır Burada Platonrsquoa goumlre

tehlikeli gizil bir guumlccedil vardır Bu yuumlzden yazı bu muğlacirck niteliğiyle tıpkı resim goumlz

yanılmaları ve her tuumlrluuml mimetik teknikler gibi kendilerine şuumlpheyle yaklaşılmaları

gereken şeylerdendir Derridarsquoya goumlre Platonrsquoun Phaidrosrsquota yapmaya ccedilalıştığı şey

ldquopharmakonrdquo tuumlruumlnden olguların muğlacircklığını kontrol etmeye ccedilalışmaktır

[hellip] Platon kralın ağzından bu muğlacircklığı zaptetmeye ve onun tanımını yalın keskin ccedilizgilerle birbirinden ayrılmış iyi ve koumltuuml iccedileri ve dışarı doğru ve yanlış oumlz ve goumlruumlnuumlş gibi karşıtlıklar iccediline sokarak bu muğlacircklığın uumlstuumlnde egemenlik kurmaya ccedilalışır Kralın yuumlce yargısının gerekccedileleri yeniden okunursa bu karşıtlıklar dizisi tekrar bulunacaktır Pharmakon ya da arzu ederseniz yazı oumlyle bir yere koyulmuştur ki hep bir daire ccedilizer durur yazı bellek iccedilin yalnızca goumlruumlnuumlşte iyidir hareketi sayesinde belleğin doğru olanı bilmesinde ona iccedilerden yardım etmeye muktedirmiş gibi goumlruumlnuumlr Fakat doğrusu yazı oumlzsel olarak koumltuumlduumlr belleğe dışsaldır bilim değil kanaat uumlretir bunlar doğru kanaatler değil goumlruumlnuumlşle ilgili kanaatlerdir Pharmakon kendisini doğru gibi goumlsteren bir goumlruumlnuumlşler oyunu uumlretir66

Pharmakon gibi hem ilaccedil deva hem de zehir anlamlarına gelen bir soumlzcuumlğuumln

karşıtlığın yalnızca tek bir yanına referans verecek şekilde ccedilevrilmesi doğru değildir

Soumlzcuumlk her kullanıldığı yerde Derridarsquonın deyişiyle oumlteki anlam(lar)ına da referans

vermekte ldquosoumlzcuumlğuumln iccedilinde sahnenin başka bir yerinderdquo soumlzcuumlk oumlteki anlamlarını

ldquoalıntılamakta nakletmekte ve okuyana sunmaktardquodır Fakat Derridarsquoya goumlre Platon

tam da bu karşıtlar arasındaki geccedilişgenliği durdurmaya ve sabitlemeye ccedilalışmaktadır

Platonizm muğlacircklığı kontrol etmeye ccedilalışan bir felsefedir67

66 Derrida Jacques Dissemination Tr Barbara Johnson The Athlone Press London 1981 s 103 Tuumlrkccedile ccedileviri Zeynep Direkrsquoe aittir Bkz Derrida Jacques ldquoPlatonrsquoun Eczanesirdquo Ccedilev Zeynep Direk Toplumbilim Jacques Derrida Oumlzel Sayısı Sayı 10 Bağlam Yayıncılık İstanbul Agustos 1999 s 75 67 Derrida 1981 s 98

107

Platonrsquoun muğlacircklık duumlşmanı olmasını anlamak kolaydır ccediluumlnkuuml uumlzerinde fazlasıyla

durduğumuz gibi pharmakon gibi soumlzcuumlkler hem kozmolojik duumlzenin temelinde

bulunmakta hem de bu duumlzenin ayrımlarını saflarını ve sınıflarını bulanıklaştırarak

sınırları ortadan kaldırarak geccedilişgenliği eşikleri hatırlatarak duumlzenin altını

oymaktadır

Kutsallıkla lanetliliğin kirlilikle temizliğin daimonlarla nasıl ilişkilendirildiğini

yukarıda tartışmıştık Lanetli bir varlığın kutsal bir duruma geccedilişi her an

muumlmkuumlnduumlr Oumlrneğin Theiresias goumlruumllmesi yasak olan bir şeyi ccedilıplak bir halde

yıkanan Athenarsquoyı goumlrduumlğuuml iccedilin lanetlenmiş ama goumlzlerindeki bu lanet aynı zamanda

ona kutsal bir goumlruumlş guumlcuuml de kazandırmıştır Nitekim iğrenccedil bir varlık olarak tasvir

edilen Oidipus Oidipus Kolonosrsquotarsquoda kutsallık mertebesine terfi eder Oidipus tam

bir pharmakosrsquodur Hem kirli hem temiz hem yıkıcı hem kurtarıcı hem lanetli hem

de kutsal Tragedyaların ilgi alanı işte bu tuumlrden bir muğlacirck boumllgedir

26 Rituumlelin Bunalımı

Antik Yunanrsquoda pharmakos ve katharmata adı verilen dinsel toumlrenlerin yapıldığı

bilinmektedir68 Her iki rituumlelin de temel duumlzenlenişi hastalık kirlilik koumltuumlluumlk

guumlnah uğursuzluk gibi tehlikelerin kentten uzaklaştırılması fikrine dayanır

Katharmatarsquoda bir nesnede birleşen bu koumltuumlluumlkler pharmakos ayininde bir insanda

toplanır Pharmakos bir guumlnah keccedilisidir Tıpkı muadili katharma gibi kent iccedilinde

koumlşe bucak dolaştırılır ve kentin buumltuumln koumltuumlluumlklerini kirini uumlzerine toplar (ya da

kirler ve guumlnahlar uumlzerine ldquoatılırrdquo) ardından da ya doumlvuumllerek oumllduumlruumlluumlr ya da kentten

kovulur

68 Bu konuda bkz Hughes Dennis D Human Sacrifice in Ancient Greece Routledge London New York 1991 s 139 vd Ayrıca bkz Frazer James George The Golden Bough A Study in Magic and Religion A New Abridgement from the Second and Third Editions Ed Robert Fraser Oxford University Press Oxford amp New York 1998 Bu edisyonda Altın Dalrsquoın 4 cildi bir araya toplanmıştır Normalde III cilt ldquoScapegoatrdquo bu kitapta III boumlluumlm olarak yer almaktadır Sayfalar 555-676 Burada oumlzellikle s 591 ve devamında Antik Yunanrsquodan guumlnahkeccedilisi oumlrnekleri sunulmaktadır

108

Antik Yunan tragedya kahramanını bu ccedileşit bir pharmakos ya da guumlnah keccedilisi gibi

yorumlama eğilimi yaygındır Oumlrneğin Freud tragedya kahramanını topluluğun

guumlnahlarını uumlzerinde toplayan bir ccedileşit ldquoguumlnah keccedilisirdquo olarak yorumlar

Benzer kıyafetli ve ortak bir isim taşıyan bir topluluk tek bir kişinin etrafını sarmış onun soumlzlerine ve davranışlarına goumlre hareket etmektedirler Bunlar koro ve kahramanı canlandıran oyunculardır [] Tragedyanın kahramanının acı ccedilekmesi gerekmektedir tragedyanın bu oumlzuuml guumlnuumlmuumlze kadar gelmiştir Tragedya kahramanı trajik succedil denilen ve nedenleri kolaylıkla anlaşılamayan ve bizim guumlnluumlk hayatımızda hiccedil de bir succedil olarak goumlrmeyeceğimiz bir succedilla itham ediliyordu Bu succedil kural olarak tanrısal ya da beşeri bir otoriteye karşı gelmeyi iccedileriyordu Koro kahramana sempatik duygularla eşlik ediyor onu yatıştırıyor ona arka ccedilıkıyor uyarıyor ve en sonunda cuumlret ettiği eylemden dolayı hak ettiği cezaya maruz kalınca onun iccedilin yas tutuyordu Fakat trajedinin kahramanı neden acı ccedilekiyordu Onun trajik succedilunun anlamı neydi [] Kahraman acı ccedilekiyordu ccediluumlnkuuml o ilksel [primal] babaydı o ilksel trajedinin kahramanıydı [] Trajik succedil ise koroyu kurtarmak iccedilin kendi uumlstuumlne aldığı bir succediltu [] Geccedilmişte aslında kahramanın acılarına neden olan koro uumlyelerinin kendileriydi oysa burada onlar sanki kahramanın ccedilektiği acıların nedeni kahramanın kendisiymiş gibi onun iccedilin uumlzuumllmekte ona karşı sempati duyguları goumlstermektedir Kahramana atılan succedil buumlyuumlk bir otoriteye karşı saygısızlık ve başkaldırı gerccedilekte koro uumlyelerinin kardeşler topluluğunun succediludur Boumlylece trajik kahraman kendi iradesine rağmen koronun kurtarıcısı olur69

Bu bir dereceye kadar doğrudur Eğer kahramanı bir ldquotemsil(ci)rdquo olarak goumlruumlyorsak

Freudrsquoun yukarıdaki duumlşuumlnceleri genel itibariyle tragedya iccedilin uygundur denilebilir

Tragedya kahramanını guumlnah keccedilisi rituumlelinin bir uzantısı gibi goumlrmek isteyenler

Freudrsquoun bu soumlzlerini kendilerine oumlnemli bir dayanak yapmaktadırlar Reneacute Girard da

bu duumlşuumlncelere yakın duran kuramcılar arasındadır70 O da tragedyaların belli bir

dereceye kadar geccedilmişte kalmış ya da bozulmuş bir rituumleli ima ettiğini kabul eder

Kahraman bir ccedileşit kurbandır Ama Girardrsquoın bu yorumlara itiraz ettiği bir nokta

vardır O tragedyayı mitoslardan ayırdığı gibi rituumlellerden de ayırmanın gerekliliğini

oumlzellikle belirtir Girardrsquoa goumlre tragedyalar mitolojide uumlstuuml oumlrtuumllmuumlş olan şiddeti

accedilığa ccedilıkartır bu şiddetin varlığını goumlsterirler Diğer taraftan rituumlelle olan

benzerlikleri yalnızca bir hatırlatma duumlzeyindedir bu da tragedyaların ldquoişlevini

69 Freud 2001 s 180-181 70 Girardrsquoın bu konudaki goumlruumlşleri iccedilin bkz Girard 2003 Ayrıca bkz Girard Reneacute Guumlnah Keccedilisi Ccedilev Işık Erguumlden Kanat Kitap İstanbul 1 Baskı 2005

109

kaybetmiş rituumlelrdquo olmasından kaynaklanır Başka bir deyişle tragedyalar rituumleller

işlemeyince amacından sapınca otaya ccedilıkan bir durumu goumlstermektedirler

Bu duumlşuumlncelerle oumlrneğin Kral Oidipusrsquotaki Oidipusrsquoa yaklaştığımızda onun Freudrsquoun

yukarıda alıntıladığımız yaklaşımına az ccedilok uyduğunu goumlrebiliriz Fakat eksik olan

bir youmln bulunmaktadır Freudrsquoun accedilıklamasına goumlre succedil kahramana değil topluluğa

aittir Oysaki tragedya kuramcılarının ccediloğu ndashAristoteles de dahil olmak uumlzere-

kahramanın bir ldquosuccedilrdquounun olduğu konusunda ndashher ne kadar bu succedilun derecesi

kuramcılar arasında farklılık goumlsterse de- hemfikirdirler Yani Freud tamamen

masum bir kahraman modeli resmeder oysaki tragedyadaki kahraman Freudrsquoun

anlattığı tuumlrden yani topluluğun succedillarını uumlstlenen bir masum değildir yalnızca

Girard haksız yere succedillansa bile kurbanın da ldquodiğer herkes gibi succedillu olduğunurdquo

iddia etmektedir71 Bu zaten pharmakon tanımına da uygun bir durumdur Yani

pharmakon Freudrsquoun soumlzuumlnuuml ettiği gibi tertemiz bir kişi değildir Eğer kahramanı bir

pharmakon gibi duumlşuumlneceksek onun ikili ve muğlacirck niteliğini goumlrmemiz gerekiyor

Pharmakonrsquoun temel niteliği onun ne mutlak anlamıyla succedillu (kirli hasta) ne de

guumlnahsız (temiz sağlıklı) olmasıdır Eğer tam olarak masum olursa rituumlelin sistemi

işlemez buumltuumlnuumlyle succedillu olması da aynı şekilde işe yaramayacaktır Aristorsquonun

Poetikarsquodaki kahraman tanımı72 bu accedilıdan yerindedir Diğer taraftan kahramanın bu

ikili youmlnuuml tragedya ozanlarının bir icadı değildir

Bu pharmakon denilen şey kralın karnaval suumlresi boyunca taccedil takan benzer-kopyası [double] Festival suumlresince duumlzen altuumlst olur sosyal yapı tersine doumlner Cinsel tabular ortadan kaldırılır hırsızlık yasallaşır koumlleler efendileriyle yer değişir kadınlar erkek kıyafeti giyer ve bu şartlar iccedilerisinde tahtta oturan kişi en azılı succedillu en rezil en ccedilirkin en aşağılık biri olmalıdır Fakat festival bittiğinde kopya-kral [counter-king] kentten kovulur ya da oumllduumlruumlluumlr onunla birlikte onun temsil ettiği duumlşuumlnuumllen buumltuumln duumlzensizlikler de toplumdan uzaklaştırılmış olur73

Kahramanın iki youmlnluuml ve muğlacirck neredeyse bir pharmakon gibi olduğu kolaylıkla

soumlylenebilir Ama burada Girardrsquoın ldquotragedyayı rituumlelden ve mitostan ayırmardquo

uyarısını da goumlrmezden gelmememiz gerekir Tragedyada mekanizma pharmakon

71 Bkz Girard 2003 s 288 72 Aristoteles 2005 s 45 sat 1453a10 73 Vernant 1990 s 131-132

110

rituumlelinde olduğu gibi işlemez ccediluumlnkuuml Tragedya rituumlelin altını oyar onun işlemeyen

(işleyemeyecek olan) yapısını accedilığa ccedilıkarır Rituumlelin sonunda gelmesi beklenen

rahatlama kentin sağlığına kavuşma durumu tragedyada ancak kuumlccediluumlk bir ima olarak

vardır Bu ima da rituumlel ile bağı tamamen koparmayan kuumlccediluumlk hatırlatmalardan

sayılabilir Tragedya doğru şekilde işlemiş olsa bile rituumlelin sonunda gerccedilek bir

arınmanın kurtuluşun asla olamayacağını bize sezdirir Ccediluumlnkuuml Derridarsquonın dediği

gibi ldquopharmakon suumlrekli olarak bir daire ccedilizmektedirrdquo

Rituumlel iccedilin kullanılan pharmakoslar genellikle savaş tutsaklarından koumllelerden

ccedilocuklardan sakatlardan ve evli olmayan genccediller ve ergenlerden oluşmaktaydı Bu

listenin temel oumlzelliği nedir diye soruyor Girard bu listedekilerin ortak bir kriterinin

olup olamayacağını tartışıyor Kendi kurban teorisine goumlre listedekilerin kurban

edilmeye uygun nitelikte olduğunu belirtiyor Yani Girardrsquoa goumlre bunların her biri

topluma henuumlz dahil olmamış toplumla bağları zayıf toplumun kıyısındaki

kategoriler olduğu iccedilin kurban olmaya muumlsaittirler Burada Girardrsquoa tam olarak

katıldığımızı soumlyleyemeyiz Girard toplumla bağlarının eksikliğinden dolayı

kolaylıkla ldquokurban edilebilirrdquo buluyor bu listedeki kategorileri Biz ise bu

kategorilerin tam da muğlacircklığın cisimleştiği kategoriler olduğunu soumlyluumlyoruz

Burada muğlacircklık toplumla olan bağın zayıf olduğunu değil kesinlikten yoksun

olduğunu işaret eder Dolayısıyla listedekilerin toplumla bağı zayıftır denemez

aksine topluluğun tuumlm kategorilerini altuumlst edebilecekleri iccedilin oldukccedila guumlccedilluumlduumlr

Girard kurbanın temel niteliği olarak ldquohem insana benzer hem de ondan farklırdquo74

kıstasını koyarken aslında kurbanın muğlacirck bir niteliğinin olması gerektiğini

kastetmektedir Diğer taraftan listedeki kişilerin kurban olarak kullanılmasının bir

ldquobağ zayıflığındanrdquo kaynaklanması bize goumlre rituumlelin işlevini azaltacaktır Bir koumlle

savaş tutsağı ergen bir ccedilocuk vs hiccedilbir değeri olmayan goumlzuuml kapalı telef

edilebilecek varlıklar olarak goumlruumllseydi onları oumllduumlrmenin sonucunda kentin ve

toplumun kirlerinden arınabileceği inancı oldukccedila zayıflardı Girard topluluğun kendi

74 Bkz Girard 2003 s 16

111

mensuplarını korumak iccedilin daha az değerde olanı harcamaya youmlneldiğini soumlyluumlyor75

Ama onlara ldquokurbanlıkrdquo niteliğini veren şey onların ldquodeğersizliğirdquo değil onların

ldquopharmakonrdquoluğa uygunluklarıdır onların bulundukları kategori itibariyle ikili ndashya

da ccediloklu- muğlacirck bir konumda olmaları ve tam da bu nitelikleri yuumlzuumlnden

topluluğun hem marjininde hem de merkezinde yer almalarıdır Bu onları kurbansal

bakımından değerli kılar Hem marjin hem merkez aynı anda muumlmkuumlnduumlr Ccediluumlnkuuml

onlar toplumun atıklarıdır kategorilerin bozukluğudur Ama diğer taraftan onların

varlığı kategorilerin ne olduğunu soumlyler onların ldquodışrdquolığı iccedili vareder onların

ldquoanormalrdquoliği ldquonormalrdquoin yeniden tanımlanmasına olanak verir Bu accedilıdan merkezi

oumlnemdedirler

Girardrsquoın kurban edilebilir kategorisi iccedilin oumlnerdiği ldquotoplumla bağın zayıflığırdquo kıstası

bu accedilıdan eksiktir Kendisi de bu eksikliğin farkındadır bu koşulun ldquoyanlış

olmamakla birlikte soyut ve işe yaramazrdquo76 olduğunu sonradan kabul eder Kadın

konusunda verdiği oumlrnekle başka bir kıstas oumlnerir Ona goumlre toplumla bağı ldquozayıfrdquo

olmasına rağmen genellikle kadınların ldquokurbanrdquo edildiği ccedilok nadir goumlruumllmektedir

Girard bunun nedenini kadının hem kendi ailesinin hem de kocasının ailesine ait

olmasının ldquointikamrdquo riskini arttırdığını bu yuumlzden de kadının kurban edilmesinin guumlccedil

olduğunu iddia eder Kadının kurban edilme durumunda kadının ait olduğu iki

guruptan biri diğerinden intikam alabilecektir Girard buradan kurban edilebilme

koşulunun en oumlnemli niteliği olarak ldquointikam riskininrdquo duumlşuumlk olması kriterini ortaya

atar

Girardrsquoın burada goumlzden kaccedilırdığı iki husus vardır İlk olarak kadınların kurban

edilememesi konusunda eksik bilgi sunmaktadır Kadınlar da en az ccedilocuklar ve

ergenler kadar kurban edilebilmektedir77 Bu konudaki oumlrneklerin sayısı listede yer

alan diğerlerinden ccedilok da farklılık arz etmez

75 Girard 2003 s 5 76 Girard 2003 s 17 77 İphigeniarsquonın kurban edilişi burada hatırlatılabilir İphigenia ldquobir dişi keccedili [chimaira]rdquo [Aiskhylos Agamemnon sat 232] ve ldquobir buzağı gibi [moschon]rdquo [Euripides İphigeneia Taurisrsquote sat 359] kurban edilmiştir Ayrıca ldquosutteerdquo adı verilen ve oumllen kocayla birlikte nikacirchlı ve nikacirchsız eşlerinin ndashgtgtgt

112

Antik Yunanrsquoda kadın toplumun marjinallerinin başında gelmektedir Bunun bir

yanıyla Hesiodosrsquoun anlattığı Pandora mitiyle bağlantısı olduğu soumlylenebilir Ama

asıl olarak bu kadının muğlacirck pozisyonundan kaynaklanmaktadır Ccediluumlnkuuml kadın

oumlzellikle patrilokal toplumlarda hem kocasının ailesine hem de kendi ailesine bağlı

kalmak zorundadır Başka bir deyişle iki kategoriye aynı anda temas halindedir

suumlrekli olarak muğlacircklık tehdidi altındadır Hem ailesine hem de kocasına ait olması

kadının pharmakos olması iccedilin uygundur Kadının bu konumu rituumlel iccedilin olmasa

bile tragedya yazarları iccedilin oldukccedila zengin bir alan sunmaktadır Dolayısıyla buumltuumln

pharmakonrsquolar gibi kadının da toplumla olan bağı ldquozayıfrdquo olarak nitelendirilemez

Aksine bu bağın şiddetli bir muğlacircklık iccedilerdiği soumlylenebilir

Girardrsquoın goumlzden kaccedilırdığı ikinci nokta intikam riskiyle ilgilidir Bu konuda daha

oumlnce verdiğimiz oumlrnekler yeniden hatırlanabilir İster hayvan ister bitki olsun her

tuumlrluuml canlının oumllduumlruumllmeden oumlnce kendisinden oumlzuumlr dilendiği ve hem canlının hem de

ait olduğu topluluğun ldquooumlfkesininrdquo azaltılması iccedilin bazı uygulamalar yapıldığını daha

oumlnce oumlrneklerle goumlstermiştik Girard da benzer oumlrnekler veriyor fakat intikam riskinin

sıfır olduğu bir durumda bile oumlzuumlr dilemenin ldquokomik bir paradoksrdquo olduğunu

soumlyluumlyor78 Girardrsquoa goumlre intikam alamayacağını bile bile oumlzuumlr dilemek kurbanı

yatıştırmaya ccedilalışmak olsa olsa eski intikam durumlarından kalma bir ldquotakıntırdquodır

Girardrsquoın bu konuda fazlasıyla ldquoayırıcırdquo bir kozmolojinin diliyle konuştuğunu

belirtmemiz gerekiyor Ayırıcı kozmoloji hayvanlarla bitkilerin duumlnyasını insanların

duumlnyasından ayırır Hayvan ve bitki duumlnyası giderek buumltuumln canlı ve cansız evren

insana goumlre oumlrguumltlenir Dolayısıyla ayırıcı kozmolojilerde insana oumlzguuml şeyler doğada

bulunmazlar

Girard buumltuumln teorisinin merkezine şiddeti koymaktadır ama burada sanki ldquodoğanın

şiddetirdquo diye bir duumlşuumlnceye yer yok gibidir Ne bir hayvanın ne de bir bitkinin şiddet

ayrıca hizmetccedililerinin- oumllduumlruumllmesi kurban edilmesi geleneğini hatırlatabiliriz Bu konuda bkz Hughes 1991 s 59 vd Hughes kocaları oumllen kadınların oumllduumlruumllmesiyle ilgili kanıtlar sunarken tragedya metinlerinde kocaları oumllen kadınların intiharlarından oumlrnekler verir Hughesrsquoa goumlre bu oumlrnekler ldquosutteerdquonin bir ccedileşit ispatıdır ccediluumlnkuuml varolan sistemde kocası oumllmuumlş bir kadının hayatta kalması oldukccedila zordur Bu duumlşuumlnceler bir accedilıdan bizim ldquokadının toplum iccedilindeki muğlacirck konumurdquo goumlruumlşuumlmuumlzuuml de doğrulamaktadır 78 Girard 2003 s 18

113

goumlsterebileceği duumlşuumlnuumllmektedir rasyonel bir bakış iccedilin boumlyle bir olgu ancak

ldquokomikrdquo olabilmektedir Evrenin birbiriyle suumlrekli etkileşimde olduğunu duumlşuumlnen

kozmolojiler ndashki tragedya ccedilağı ve oumlncesi Grekrsquoler boumlyle bir duumlnyaya sahiptiler-

Girard gibi duumlşuumlnmemektedir Bu konuda Girard ldquokirlilikrdquo duumlşuumlncesini de

goumlrmezden gelir Kurban eylemini gerccedilekleştiren kişilerin rituumlel istediği kadar

başarılı olsun yine de akacak kandan kirlenme riskinin bulunduğunu Girard da pekala

bilmektedir Oumlzuumlr dileme kurbanın ve topluluğunun intikam duygusunun oluşmasını

engellemek iccedilin yapılmaz yalnızca oumlzuumlr akacak kanın kirlenmemesi iccedilin de

yapılması gereken bir rituumlel parccedilasıdır

Oumllduumlruumllen bir hayvan bile olsa kanının nasıl kirliliğe -ve dolayısıyla intikama- yol

accediltığına dair Grek inanışını tek bir oumlrnekle anlayabiliriz İphigeniarsquonın kurban

edilişini hatırlayalım Hem mitoloji hem de tragedyalar bize bu kurban sunumunun

koumlklerini accedilıklamaktadır Aiskhylosrsquoun Agamemnonrsquounda sefere ccedilıkış kuşlardan

alınan kehanetle desteklenir [104 vd] İki kartal gebe bir tavşanı yemişlerdir

Yoruma goumlre Agamemnon ve Menelaos [İki kartal] Zeusrsquoun goumlnderdiği ldquooumlccedil

askerlerirdquo olarak (ki kartal Zeusrsquou simgeleyen başlıca hayvanlardan biridir) Truvarsquoyı

[gebe tavşan] zapt edecektir Ancak gebe tavşanın oumlluumlmuuml vahşi hayvanların ve

avcılığın koruyucusu Artemisrsquoi oumlfkelendirir Artemis aynı zamanda kendi doğumu

ccedilok rahat gerccedilekleştiğinden kadınlar tarafından kendisine doğum-duası edilen bir

tanrıccediladır Bu yuumlzden hamile kadınları ve gebe hayvanları da koruma işlevi vardır

Boumlylece Zeus ile Artemis Truva seferi konusunda karşı karşıya gelir Artemis

Zeusrsquoa tam olarak karşı gelemez Bu yuumlzden dolaylı olarak engel olmaya ccedilalışır

Kalkhas ordunun bilicisi Artemisrsquoin ters ruumlzgarlar estirerek gemilerin yola

koyulmasına engel olacağından korkar [146-9] nitekim korkular gerccedilek olur [192-8]

Kalkhas Artemisrsquoin Agamemnonrsquoun kızını kurban olarak istediğini accedilıklar [198-

204] Agamemnonrsquoun ilk tepkisi ldquoAğır kaderrdquo [205-17] Her iki halde de kaderi

koumltuumlduumlr

114

Mitolojinin anlatısında durum Agamemnon aleyhine daha da geliştirilmiş

durumdadır Buna goumlre Agamemnon bir av esnasında Artemisrsquoin ccedilok sevdiği bir

geyiği oumllduumlrmuumlştuumlr79 Sefere ccedilıkmadan oumlnce ters ruumlzgacircrlar estirerek kendisinden

ldquointikamrdquo alınmasının nedeni budur Her iki halde de ldquoccedilocukccedila masallarrdquo deyip

geccediliştirilemeyecek durumlar soumlz konusudur Yunan duumlşuumlncesi doğaya huumlkmetmenin

ona zarar vermenin onu bozmanın bir karşılığının olduğunu olacağını biliyor ve her

seferinde bu tehlikeyi sezdiriyor ve hatırlatıyordu Bu durum ccedilağımızın yer yer

fetişleşen ama kendini ayırmayı suumlrduumlren [zaten fetiş denilen de budur] ldquodoğa

sevgisirdquo ile ilişkilendirilemeyecek kadar kendine has bir ilişki biccedilimidir Yunanlılar

da etkileşimli kozmolojilerinin doğal bir sonucu olarak birbirinden ayrı kalmaları

gereken şeylerin karışması anlamında bir sınır ihlalinden ve kirlenmeden

korkuyorlardı Phuro fiili hem karıştırmak [to mix] hem de kirletmek [to pollute]

anlamına gelmesi bu accedilıdan ilginccediltir80 Dolayısıyla avladığı hayvanın kemiklerini

aşırı bir hassasiyet ve dikkatle etten ayıran kemiklere oumlzel bir saygı goumlstererek onları

koruyan Orta Asya insanının durumunu ya da bir bitkinin koumlkuumlnuuml almak iccedilin kazdığı

toprağa değerli bir eşyayı hediye olarak yerleştiren yerlinin duumlnyası bu tuumlrden bir

etkileşimi anlatmaktadır İnanıp inanmama meselesinin dışındadır bu Modern

duumlnyadaki dinin eksikliğinden dem vuran Girardrsquoın bu konuya biraz modern

yaklaştığını duumlşuumlnuumlyoruz Eğer bir yaban kurban etmekte olduğu hayvandan oumlzuumlr

diliyorsa bu intikam riskinin sıfır olduğunu değil bu riskin ccedilok yuumlksek olduğunu

goumlsterir Oysaki risk yalnızca bizim iccedilin biz modernler iccedilin sıfırdır Girardrsquoın

ldquokurban bunalımırdquo derken goumlzden kaccedilırdığı noktalardan biri budur Kurban toumlreni her

zaman başarılı olmaz Başarı başından garanti de edilemez Yani intikam riskinin

ldquosıfırrdquo olduğu bir şiddet yoktur En kuumlccediluumlk kurban toumlreninde bile kuumlccediluumlcuumlk bir hata

tuumlm kenti kirletmeye yeter Agamemnonrsquoun oumllduumlrduumlğuuml hayvan gibihellip

Benzer bir oumlrnek Kadmosrsquoun kurban toumlreniyle ilgili olarak verilebilir Kadmos

başarısızlığa uğramış bir toumlrenin ardından Aresrsquoin oğlu olan bir ejderhayı kurban

eder Sonra toumlrenin devamı gereği ejderhanın dişlerini toprağa goumlmer Topraktan

79 Can Klasik Yunan Mitolojisi s259 80 Bkz Oudemans 1987 s 83

115

Ekilmişler (Spartoirsquoler) doğar Savaşccedilı kuşamlı Ekilmişlerrsquoden korkan Kadmos

aralarına bir taş atarak onların birbirine duumlşmesine neden olur Ccedilıkan kavgadan

geriye 7 Ekilmiş kalır Bunlar Kadmos soyu ile birlikte Thebairsquoyi kurup birlikte

youmlnetirler Euripidesrsquoin Fenikeli Kadınlar oyununda Theiresias Kreonrsquoa kentin Argos

ordusundan kurtulması iccedilin oğlu Menoeceusrsquoun kurban edilmesi gerektiğini soumlyler

Tanrılardan gelen kehanet bu youmlndedir Tanrı Ares oğlu Ejderharsquonın intikamını

istemektedir Ve bu intikamı da Ekilmişrsquolerden alacaktır Theiresias Ekilmiş

soyundan yalnızca Kreonrsquoun ve iki oğlunun kaldığını buumlyuumlk oğul Haimonrsquoun

Antigone ile evleneceği iccedilin kurban edilemeyeceğini fakat kuumlccediluumlğuumln bu işe uygun

olduğunu soumlyler81 Ardından Menoeceusrsquoun kendini surlardan attığını oumlğreniriz

[1090] şehir kurtulmuştur Menoeceus bir pharmakon olarak eski kirlenmiş bir

kanın izlerini taşıyan bir soydan biri olarak intihar yoluyla kentin arınmasını

sağlamıştır

Yeri gelmişken belirtmekte fayda var Girardrsquoın temel teorisi buumltuumln şiddetleri kurban

ccedilerccedilevesinde okumaya dayanmaktadır Buumltuumln Antik Yunan ve Shakespeare

tragedyalarındaki şiddetin bu accedilıdan okunabileceğini iddia eder Hem Antik Yunan

hem de Shakespearersquoden oumlzellikle soumlz etmesi temel bir yaklaşımı ifşa etmektedir

aslında Bu da her iki doumlnemin de muğlacircklık ldquobelardquosına maruz kaldığı doumlnemler

olmasıdır Girard bu durumu ldquouumlccedilgen arzurdquo teorisine82 goumlre accedilıklar Uumlccedilgen arzu

teorisine goumlre arzu doğrusal (linear) değildir yani insan belirli bir objeyi doğrudan

doğruya arzulamaz Bir başkasının onu arzulaması gerekmektedir Bu bize Hegelrsquoin

bu konudaki soumlzlerini hatırlatıyor

Doğal bir nesneye youmlnelmiş istek ancak bir başkasının aynı nesneye youmlnelik isteğiyle ldquodolayımlanmışrdquo olduğu zaman insansaldır başkalarının istediğini istemek onlar o şeyi istediği iccedilin insansaldır83

81 Euripides Bacchanals Madness of Hercules Children of Hercules Phoenician Maidens Supliants Trans Arthur Sanders Way Loeb classical library London Heinemann 1912 s 425 sat 930-940 82 Girard ldquoUumlccedilgen Arzurdquo teorisini edebiyattan oumlrneklerle kapsamlı olarak accedilıklar Bkz Girard Reneacute Romantik Yalan ve Romansal Hakikat Edebi Yapıda Ben ve Oumlteki Ccedilev Arzu Etensel İldem Metis Yayınları İstanbul 2001 83 Kojegraveve 2001 s 82

116

Girard da ldquodolayımlayıcı yaklaştıkccedila tutku yoğunlaşır ve nesnenin somut değeri

azalırrdquo84 diyerek temel meselenin nesne değil ldquooumlteki olma arzusurdquo olduğunu belirtir

Dolayısıyla Girardrsquoa goumlre arzu mimetiktir Oumltekinin arzusunu taklit eder Boumlylece

arzulayan dolayımlayan ve arzu nesnesinden bir uumlccedilgen oluşur Girardrsquoa goumlre hem

Perikles doumlneminin Atinası hem de Elizabeth ccedilağı İngilteresi ldquoaynı obje uumlzerinde

sonu gelmez bir muumlcadeleninrdquo olduğu kuumlltuumlrel ve siyasi değişim doumlnemlerine

aittirler85 Bu konuda Vernant da benzer bir accedilıklamada bulunmaktadır Ona goumlre

sonu gelmez muumlcadelenin yapıldığı en oumlnemli ldquoarzu nesnesirdquo archersquodir iktidardır86

Arzu nesnesi iccedilin rekabete giren karşıtlar bu rekabet esnasında şiddet goumlsterirler Bu

şiddeti ancak bir kurban giderebilir Kurban sunumunun temel işlevi şiddet yuumlzuumlnden

tehdit altındaki duumlzeni yeniden sağaltmak tehlikeyi uzaklaştırmaktır Eğer bu şiddet

doğru bir şekilde kurban mekanizmasıyla giderilemezse şiddet kontrolden ccedilıkar

Aiasrsquoın koyun suumlruumllerini katletmesi [Sophokles Aias] ya da Heraklesrsquoin karısını ve

ccedilocuklarını oumllduumlrmesi [Euripides Herakles] bunların birer oumlrneği olarak sayılabilir

261 Muğlacircklığın Kontroluuml Olarak Dike

Girard iccedilinde bulunduğu batı medeniyetinde de şiddetin varolduğunu ancak bunun

toplumu tehdit edecek boyutlara kadar gelmediğini soumlyluumlyor Bunun nedeni olarak da

yargı sistemini goumlsteriyor87 Yargı daha doğrusu hukuk sisteminin varlığı şiddeti yok

etmese de şiddetin yeniden uumlremesini bir şiddetin karşı bir şiddet doğurmasının

oumlnuumlne geccediltiğini soumlyleyebiliriz Burada Girardrsquoın ldquoşiddetrdquole kastettiğinin yalnızca kan

davasıyla sınırlı olduğunu hatırlatalım Oresteia uumlccedillemesi iccedilin bu uygun bir okuma

olabilir Bu oyunda bir kan davası bulunmaktadır Dike [adalet] başka bir dikeyle

ccedilatışmaktadır Suumlruumlp giden bu kan davasına son noktayı kurulmakta olan devletin

yeni mahkemesinin [Areopagos] soyut adaleti koyar Ancak bu tragedyayı baştan

sona soyut bir hukuk sisteminin kuruluş suumlreci diye okuyamayız Ancak hukukun

84 Girard 2001 s 83 85 Johnsen William A ldquoReneacute Girard and the Boundaries of Modern Literaturerdquo Boundary 2 A Supplement on Contemporary Poetry Vol 9 No 2 Duke University Press Winter 1981 s 278 86 Bu konuda bkz Vernant 2002 s 39 vd 87 Girard 2003 s 21

117

yokluğunu duumlzenin yokluğu olarak goumlruumlrsek tragedyalarda duumlzensizlikten

dolayısıyla muğlacircklıktan kurtulmak iccedilin suumlrekli ccedilarelerin arandığını hukuk sisteminin

de bunlardan biri olduğunu rahatlıkla soumlyleyebiliriz Diğer taraftan modern hukuk

sistemi zaten ayırıcı kozmolojinin [modern duumlşuumlncenin] bir sonucudur Temeli insan

aklının rasyonel işleyişine dayalıdır insan merkezcidir doğası gereği muğlacircklığa yer

vermez Modern hukuk evrendeki her şeyin yerli yerinde olduğunu teyit ve tespit

ederek insana guumlvence veren bir soyutlamadır Evrenin birbirinden farklı şeylerden

oluştuğuna inanan ve bu duumlzenlenmiş-sınıflanmış kategorilere boumlluumlnmuumlş evren ile

kendisi arasında belirli bir mesafe koymuş kozmolojilerde hukuk bu duumlzenin bir

guumlvencesidir Dolayısıyla yalnızca şiddet değil tragedyanın oumlzuumlnuuml oluşturan buumltuumln

ldquosorunlarınrdquo oumlnuumlne geccediler Kategorilerin birbirlerine bulaşma birbirlerini tehdit etme

riski azalır Varolan risk de toplum adına hukuk kurumu tarafından vazifelendirilmiş

kolluk guumlcuumlyle engellenir Her tuumlrluuml muğlacirck durumun oluşması karşısında hukuk

rasyonel silahlarıyla toplumu [duumlzeni] savunmaya hazırdır

27 Reneacute Girard ldquoFarklılığın Yitimirdquo ve muğlacircklık

Girardrsquoın kirlilik duumlşuumlncesini yalnızca şiddet kavramıyla ilintili olarak ele aldığını

soumlylemiştik Bu tuumlrden bir daraltma zaman zaman bazı durumlarda muğlacircklığı

goumlzden kaccedilırmasına neden olabilmektedir Oumlrneğin kadınların aybaşı doumlnemlerindeki

algılanış biccedilimleriyle ilgili verdiği oumlrnekleri yorumlarken kanamanın ldquokirlilikrdquo olarak

algılandığının doğru bir biccedilimde altını ccedilizer88 Kirliliğin sebebi kandır kanın bu

tuumlrden bir kirliliğe yol accediltığını pek ccedilok oumlrnekte goumlrmek de muumlmkuumlnduumlr Fakat Girard

kanın kirli olarak algılanmasında kanın ldquoşiddeti ccedilağrıştırmasınırdquo temel neden olarak

ortaya koyar Ccediluumlnkuuml Girardrsquoa goumlre kan şiddet demektir Diğer taraftan aybaşı kanını

cinsellikle bağdaştırır ve buradan kız kaccedilırma ırza geccedilme kızlığı bozma yasak

aşklar ensest ve zina gibi cinsellik ve şiddet ccedilağrışımlarını art arda sıralar Şuumlphesiz

ki buumltuumln bunlar aybaşı doumlnemindeki bir kadının ldquokirlirdquo olarak goumlruumllmesinin nedenleri

arasında sayılabilir Fakat bu kirlilik yalnızca şiddetle alakalı değildir Kirlilik

yukarıda da accedilıklamaya ccedilalıştığımız gibi muğlacircklık iccedileren bir kavramdır dolayısıyla

88 Girard 2003 s 45

118

yalnızca menfi bir anlamı yoktur kirliliğin olumlu bir youmlnuuml de bulunmaktadır

Aybaşı kanaması olan kadının ldquokirliliğirdquo kanın yalnızca bir yuumlzuumlnuuml goumlsterir oysa bu

kanın arındırıcı arıtıcı uumlretken bereket veren bir youmlnuuml daha vardır Bu konuyu daha

oumlnce ldquoKirlenmerdquo başlığı altında tartışmıştık Aybaşı goumlren kadına hem kutsal hem de

lanetli gibi davranıldığına dair oumlrnekler sunmuştuk Bu ikili tavrın nedeni kirliliğin

muğlacircklığıyla ilgilidir Burada kan ndashGirardrsquoın dediği gibi bir cinayette akan kanı

hatırlatmasından ziyade- oumllmuumlş bir bebeği ima ettiği iccedilin oumlluumlmuuml hatırlatmakta ama

aynı zamanda da kadının doğurganlığının bir işareti sayıldığından uumlremenin bir

işareti sayılmaktadır Tarlada uumlruumlnlerin iccedilerisinde dolaştırılan kanamalı kadınların

toumlreni89 bu ccedilerccedilevede okunmalıdır

Kanın bu ikili hem yıkıcı hem de dirim veren oumlzelliğine dair Euripidesrsquoin İonrsquoundan

bir oumlrnek verilebilir Kraliccedile Kreusa cinayet hazırlıkları yaparken Gorgonrsquoun iki

damla kanından soumlz eder Bunlardan biri hastalıkları iyileştiricidir oumlteki damla ise

oumllduumlruumlcuumlduumlr90 Pharmakonrsquoun ikiye ayrılmış hali gibidir bu kandamlaları hem zehir

hem de panzehirdir Kan her zaman bu ikiliği iccedilinde duumlşuumlnuumllmelidir

Şiddet Girardrsquoa goumlre karşıtlar arasındaki farklılıkları silmektedir Farklılığın silinmesi

konusunda Girardrsquoa katıldığımızı belirtmeliyiz Ancak biz ldquofarlılığın yitimirdquo ifadesi

yerine muğlacircklık soumlzcuumlğuumlnuuml tercih ediyoruz Arada varolan nuumlansın oumlnemli olduğunu

duumlşuumlnuumlyoruz

Girard Yunan tragedyasının arkaik duumlzenden modern devlete geccediliş evresinde ortaya

ccedilıkmış bir tuumlr olduğunu soumlyleyerek tragedyayı doğru bir şekilde tarihsel ccedilerccedilevesine

oturtur Arkaik duumlzenin temelini dinselliğe başka bir deyişle kurban geleneğine

dayandıran Girard tragedyanın bu geleneğin bozulmasıyla ortaya ccedilıktığını iddia

eder Tragedyayı doğuran neden ona goumlre ldquoarkaik kurban sistemirdquonin ccediloumlkuumlşuumlduumlr

Fakat bu da meseleye tek bir accedilıdan yaklaşmak anlamına gelecektir Hiccedil şuumlphesiz

toplum bir kriz yaşamaktadır değerler sistemi ccediloumlkmuumlştuumlr ama bunu yalnızca kurban

mekanizmasının sağaltıcı işlevinin aksamasına dayandırmak ayrıca ldquodinsel ccediloumlkuumlş ve

89 Bkz Thomson 1995 s 230 90 Euripides İon sat 1005

119

yozlaşmardquo gibi ifadelerle doumlnemi kaotik ve olumsuz bir nitelik iccedilerisinde algılamak

meseleyi dar bir alana sıkıştırmak anlamına gelecektir MOuml Beşinci yuumlzyılda

Girardrsquoın deyişiyle yalnızca ldquodinsel bir ccediluumlruumlmerdquoden dinin nuumlfuz alanının

daralmasından soumlz edilemez Eğer bir kurumda bir ccediluumlruumlmeden soumlz ediyorsak onu

ldquoccediluumlruumltenrdquo şeyin ne olduğunu da sormalıyız kendimize Bu tam da Girardrsquoın eleştiri

oklarına hedef olan modernliğin modern duumlşuumlncenin kendisidir Girardrsquoın terimiyle

ldquoccediloumlkuumlşrdquo dinin ccediluumlruumlmesinden mi yoksa rasyonel aklın ve modern devletin hızla

yuumlkselişinden mi kaynaklanmaktadır Yoksa bu bir ldquoccediloumlkuumlşrdquoten ziyade hareketli bir

ldquodeğişimrdquo evresi olarak mı nitelendirilmelidir

Girard doumlneme ldquoşiddeti sağaltamayanrdquo bir ccedilağ olarak yaklaşmaktadır Son kertede

şiddetten kurtuluşun yolunu dinde goumlren Girard aynı zamanda başka bir kurumun da

ndashhukuk sistemi- bu işlevi yerine getirebildiğini goumlstermişti Zaten modern hukuk ve

modern devlet de dinin ldquoişe yaramazrdquolığına karşı olarak gelişmiş ve kendini buna

goumlre konumlandırmış kurumlardır

MOuml beşinci yuumlzyıl bu iki kurumun yani modern devletin ile eski dinsel

geleneklerin ve bu geleneklere ait kurumların karşı karşıya geldiği bir doumlnemdir

Ama salt bu accedilıklamayla tragedyayı tatmin edici bir şekilde anlamamız muumlmkuumln

değildir Tragedyayı ldquokurban bunalımırdquo olarak tanımlayan Girard ardından şoumlyle

diyor

Tragedya sanatını tek bir cuumlmleyle tanımlamak gerekirse tek bir veriden soumlz edilebilirdi ancak Simetrik oumlğelerin karşıtlığı Bu simetri tragedyanın entrikasıyla biccedilimiyle ya da diliyle ilgili tuumlm youmlnlerde temel rol oynuyor Oumlrneğin uumlccediluumlncuuml kişinin ortaya ccedilıkışı hep soumlzuuml edilen belirleyici katkıyı sağlamış değil bu ccedilıkışın oumlncesindeki gibi sonrasında da işin oumlzuuml trajik diyalog başka bir deyişle yalnızca iki kurgu kişisinin karşı karşıya gelmesi olarak kalıyor 91

Kusursuz simetriyle ilgili fikirlerimizi giriş boumlluumlmuumlnde tartışmıştık Burada yeniden

benzer şeyleri soumlylemeye gerek yok Girardrsquoın tragedyaya ilişkin yorumlarını

eleştirirken oumlncelikle kullandığı terminoloji konusunda farklı duumlşuumlnduumlğuumlmuumlzuuml

belirtelim ldquoFarklılıkların yitimirdquo ile ldquokusursuz simetrirdquo bizim bu ccedilalışmamızın

91 Girard 2003 s 60

120

terminolojisinde farklı anlamlar ifade ediyor Biz ccedilatışan ldquoiki guumlccedilrdquoten ziyade

birbirine karışmış guumlccedillerin varlığından soumlz ediyoruz Yaşanan bunalım ccedilağının

değerleri bulanıklaştırdığı hiccedilbir ideolojinin kendisini net ve kesin bir şekilde ortaya

koyamadığı bir evrenden soumlz ediyoruz Tragedyanın evrenini simetriden ziyade

fraktal bir yapı olarak accedilıklamak istememizin nedeni budur Duumlnya eğer ldquotarafrdquotan

soumlz edeceksek her iki taraf iccedilin de okunması guumlccedil işaretlerden ibaret hale gelmiştir

Tragedyanın duumlnyasında bilicilerin kehanetleri anlaşılmaz olur Girardrsquoın ldquokusursuz

simetrirdquosi ldquoGorgon kanınınrdquo ikiye ayrılmış hali gibidir Biz ise bu kanın ayrılmasının

muumlmkuumln olmadığını iddia ediyoruz

Diğer taraftan Girard terminolojisindeki ldquofarklılığın yitimirdquo ifadesi bizim iccedilin daha

accedilıklayıcı goumlruumlnuumlyor Girardrsquoa goumlre şiddet kahramanlar arasındaki farkı silen bir

etkendir Kirli ile temiz kutsal ile lanetli arasındaki fark artık goumlruumlnmez olmuştur

Bunun muumlsebbibi olarak yalnızca kahramanlar arasındaki şiddeti goumlstermek bizce

doğru değildir Farkın yitimi daha oyun başlamadan kendini goumlsterir Başka bir

deyişle ldquooyunrdquo halihazırda tam da bu sebepten başlamıştır kirli ile temiz kutsal ile

lanetli arasındaki fark ldquomuğlaklaşmayardquo başladığı iccedilinhellip

Diğer taraftan Girardrsquoın uumlslubu ldquofarklılığın yitimirdquone olumsuz bir tonlama

katmaktadır

Gerccedilekten de kuumlltuumlrel duumlzen duumlzenlenmiş bir farklılıklar sisteminden başka bir şey değildir Bireylere ldquokimlikrdquolerini veren kendilerini başkalarına goumlre konumlandırmalarını sağlayan bu farklılıklardır[hellip] Dinsellik ccediluumlruumlyuumlnce tehdit altında kalan yalnızca guumlvenlik değil kuumlltuumlrel duumlzenin ta kendisi oluyor Kurumlar canlılığını yitiriyor toplumun zırhı incelip ccediloumlzuumlluumlyor tuumlm değerler oumlnce yavaş yavaş sonra da hızlı bir biccedilimde aşınıyor [hellip] Ccediloğul oluş huzurunu kurban geleneğine borccedilludur92

Kurban mekanizması bu ldquoyitimirdquo sağaltacak işlev taşıdığına goumlre ldquofarklılığın yitimirdquo

bir ccedileşit hastalıktır Girardrsquoa goumlre Troilos ile Kressidarsquodan yaptığı alıntıyla bunu

destekler

[hellip] Ah Derece [Degree] sarsılırsa bir Her tuumlr yuumlksekliğe ccedilıkan o merdiven Sarsılırsa işte işler bozulur Topluluklar Okul dereceleri kent loncaları boumlluumlnen

92 Girard 2003 s 67

121

kıyılardan huzurlu alışveriş Ağabeye ablaya saygı yaş taccedil unvan nişan saygısı Derece olmasa nasıl asıl yerinde durur Derecelendirme de bak sazın duumlmenini boz Goumlr ortaya ccedilıkacak guumlmbuumlrtuumlyuuml Her şey Birbirine ccedilarpar oumlnuuml bağlanmış sular Kabarıp kıyılarından taşar[hellip] 93

Girard Odysseusrsquoun bu muhafazakacircr konuşmasını değerlendirirken konuşmada

adaletin ldquofarklılıkrdquo olarak tanımlanmış olmasının altını ccedilizer ldquoAdalet farklılığın

korunması demektirrdquo Girard da bu fikre katılır ldquoYunan tragedyasındaki gibi denge

demek şiddet demekserdquo o halde dengesizlik ldquoiyirdquo ve ldquokoumltuumlrdquo arasındaki farkı

tanımlayan bir adaletin varlığı anlamına gelecektir Girard tam da bu yuumlzden ldquohep

dengede duran bir adalet fikrirdquonin yanlış olduğunu belirtir Girardrsquoın soumlzleri oldukccedila

ikna edici goumlruumlnse de tragedya sanatının ldquobilgerdquoliğini goumlzden kaccedilırmaktadır Yunan

tragedyası tam da bu ldquoadaletrdquo duumlşuumlncesini tartışmaktadır İster beşeri ister tanrısal

olsun nihai bir adalet muumlmkuumln muuml Bu soruyu bu şekilde formuumlle ettiğimizde temel

meselenin modern hukukun sorduğu sorudan ne kadar farklı olduğu anlaşılacaktır

Girardrsquoın ldquofarklılık yitimirdquo soumlzuumlne karşılık olarak tragedya ldquofarklılığın yitmemesi

muumlmkuumln muumlrdquo diye sorar Hangi adalet hangi yargı duumlzeni hangi devlet guumlcuuml bu

farklılığı koruyabilir İyiyle koumltuumlyuuml ayıran ahlak yasası kirliyle temizi tanımlayan

duumlşuumlnce kutsalla lanetliyi ayıran inanccedil buumltuumln bunlar kaccedilamadığımız bir techneacutersquonin

logosrsquoun uumlruumlnleridir Tragedya buumltuumln bunların tıpkı Gorgonrsquoun kanı gibi

birbirlerinden ayrılamayacağını sezdirir bize Yunan tragedyası eğer ldquoen iyisi hiccedil

doğmamış olmakrdquo diyorsa bu varoluşun dehşetini ve hayretini bilmenin

ağırlığındandır Ama tragedyanın bilgeliği de bizim muğlacircklık kavramımız gibi iki

youmlnluumlduumlr Varoluşun verdiği dehşetle ldquoen iyisi hiccedil doğmamış olmakrdquo diye seslenir

ama yine de yaşamak iccedilin elinden geleni yapar

Rene Girardrsquoın fikirlerini burada tartışmaya accedilmamızın temel nedeni ccedilalışmamızda

ortaya koymak istediğimiz arguumlmanları bazı youmlnleriyle karşılaştırma imkacircnı

bulabilmek iccedilindi Yer yer Girardrsquoın fikirlerine katıldığımız noktalar vardı temel

olarak modern duumlşuumlnceye getirdiği eleştirel bakış konusunda ortak bir youmlnelimde

olduğumuzu goumlruumlyorduk Diğer taraftan Girardrsquoın terminolojisinden ayrıldığımız

93 Shakespeare Troilos ile Kressida I Perde 3 Sahne sat 100-110 Girardrsquoın Şiddet ve Kutsal kitabındaki ccedileviriyi kullandım Bkz Girard 2003 s 70

122

yerleri de goumlstermeye ccedilalıştık Ama ccediloğu noktada farklılığın yalnızca terminolojik

duumlzeyde olmadığını kozmolojik bir ayrışmanın da soumlz konusu olduğunu goumlrduumlk

Oumlluumlmuumln canlıların başına gelebilecek en buumlyuumlk şiddet olduğunu soumlyleyen Girard bu

yuumlzden de oumlluumlmuuml ldquoson derece koumltuumlcuumllrdquo olarak tanımlamaktadır94 Biz oumlluumlmuumln salt

ldquokoumltuumlcuumllrdquo bir olgu olmadığını duumlşuumlnuumlyoruz Oumlluumlme koumltuuml değer atfederek karşısına

yaşamı yerleştirmek ayırıcı kozmolojinin en temel duumlşuumlnme biccedilimi olsa gerektir

Diğer taraftan Girardrsquoın kuramında ldquoşiddetrdquo olgusu bir deus ex machina gibi

işlemektedir Her toplumsal olayı şiddet ile accedilıklar Peki şiddetin koumlkeni nedir

Girard bu soruya doğal olarak insan merkezci bir yerden cevap verir şiddetin koumlkeni

toplumun yıkım ve yok olma endişesidir Endişe şiddeti şiddet de endişeyi

doğurmaktadır Burada Girardrsquoın teorisinin kendi iccediline kapalılığını goumlrmek

muumlmkuumlnduumlr Girardrsquoda oumlluumlm nihai şiddet olarak vardır Ama oumlluumlmuumln şiddetinin

ldquokarşılıklırdquo olmadığını hatırlatmamız gerekiyor Girard tragedyayı ldquokusursuz simetri

olarakrdquo yorumlarken (iki taraf olduğu oumln kabuluuml ile) tarafların farklılıklarının

yitmesinden dolayı şiddetin ortaya ccedilıktığını (aynı şekilde şiddet ortaya ccedilıkınca

farklılıkların kaybolduğunu) soumlyluumlyordu Tragedyada olmayan bir şey değildir bu

ama buumltuumln tragedyaları kapsayabildiği soumlylenemez Tragedyarsquoda oumlluumlm beşeri bir

şiddet dışında da gelebilmektedir Tragedyanın suumlrekli altını ccedilizdiği şey ldquooumlluumlmluuml

olmakrdquotır Aynı zamanda tragedyada yalnızca insanlar arası bir şiddet goumlruumllmez

İnsan doğa ve tanrı(lar)ın birbirlerine goumlsterdiği şiddet de aynı nicelikte

goumlruumllebilmektedir Girardrsquoın bu uumlccedil evreni birbirinden ayırdığını ve yalnızca insan

merkezci bir bakış sunduğunu tespit etmemiz gerekiyor

Yunan tragedyasının bilgeliğini de goumlzden kaccedilırmamamız gerekiyor Homeros

ccedilağında yaşam ccedilaba goumlstermeye değer bir şeydir Homerosrsquoun duumlnyasındaki acı bu

değerli yaşamdan mahrum kalmaya dairdir ldquoNe zaman bir ağıt soumlylenserdquo diyor

Nietzsche ldquokısa bir oumlmruuml olan Akhilleusrsquotan soumlz edilirrdquo95 Oysa tragedya yalnızca

oumlluumlmuumln değil varlığın dehşetini de kavramıştır Varlığın dehşetini kavramak demek

94 Girard 2003 s 368 95 Nietzsche Friedrich Yunan Tragedyası Uumlzerine İki Konferans Ccedilev Mahmure Kahraman Say Yayınları İstanbul 2005 s42

123

yaşamın muğlacircklığını goumlrmek demektir Tragedyaya ldquoikinci en iyi şey hemen geri

doumlnmekrdquo96 dedirten şey budur Ama ona yaşamasını fısıldayan başka bir sesin de

farkındadır

İnsan bu noktaya eriştiğinde roluumlnuuml kabullenir ve şoumlyle der ldquoEvet ben bir insanoğluyum Boumlluumlnmuumlş haldeyim Bir ccedilatışmanın iccedilindeyim Benim yapım ccedilatışma iccedilinde Yani bir tanrı değil bir insanım97

Tragedya insanın bu ikili youmlnuumlnuuml bu muğlacirck youmlnuumlnuuml accedilığa ccedilıkartır insan hem kutsal

hem lanetli hem yaşayan hem oumlluumlmluumlduumlr Her şeye rağmen bu muğlacircklıkla

muumlcadelesini suumlrduumlruumlr ldquoPolemos her şeyin babası ve kralıdırrdquo98 soumlzuumlnuuml bu accedilıdan

duumlşuumlnmek daha doğru olacaktır Girard polemosrsquou insanların birbirleriyle olan savaşı

şeklinde beşeri bir şiddet olarak anlamaktadır Oysaki evrende şiddeti yalnızca insana

oumlzguuml bir olgu olarak sınırlandıramayız Evrendeki kozmik ccedilatışmayla insandaki

antropolojik ccedilatışma arasında bir fark yoktur Ccedilatışma her yerdedir ve ccedilatışan şeyleri

birbirinden ayırmak muumlmkuumln değildir En azından tragedyaların bize soumlylediği

budur Herakleitosrsquoun ateşi gibi Prometheusrsquoun ateşi de bir muğlacircklıktır Bu ateş

kuumlltuumlruuml kurmuştur ama insana da doğum-oumlluumlm acısını getirmiştir99

Ccedilalışmamızın buraya kadar olan kısmında muğlacircklık kavramının ne olduğu uumlzerinde

durduk İnsanın muğlaklıkla olan muumlcadelesinin boyutlarını goumlrmeye ccedilalıştık

Bundan sonraki boumlluumlmde buumltuumln bu tartışmaları Antigone tragedyası uumlzerinden

oumlrneklemek ve tartışmanın uygun olacağını duumlşuumlnuumlyoruz Metinde oumlzellikle koro

şarkıları uumlzerine odaklanacağız ccediluumlnkuuml tragedyanın oumlzuumlnuumln koro şarkılarında

bulunabileceğini duumlşuumlnuumlyoruz Bu amaccedilla Antigonersquodeki koro şarkılarını yeniden

Tuumlrkccedileye ccedilevirmeyi denedik Hiccedil şuumlphesiz buradaki amacımız ldquodoğru ccedilevirirdquonin ne

96 Sophokles Oidipus Kolonosrsquota Ccedilev Nurullah Ataccedil Maarif Matbaası 1941 sat 1225 97 ldquoThe Metaphysics of The Body ndash Theodoros Terzopoulos in conversation with Frank M Radatzrdquo Reise mit Dionysos Journey with Dionysos Ed Frank M Raddatz Theater der Zeit 2006 s 153 Aktaran Karaboğa Kerem Tragedya ile Sınırları Aşmak Theodoros Terzopoulosrsquoun Tiyatrosu E Yayınları İstanbul 2008 s 58-59 98 Herakleitos 2005 Frag 53 s 137 99 Prometheus miti ve Zincire Vurulmuş Prometheusrsquoun bu tuumlrden bir yorumu iccedilin bkz Vernant 1996 s 173vd

124

olduğunu goumlstermek değil Heidegger ldquoher ccedileviri bir yorumdurrdquo diyor biz de koro

şarkılarını farklı bir şekilde yorumlayabilmek iccedilin boumlyle bir cuumlrette bulunacağız

125

3 ANTİGONE Antik Yunan tragedyaları iki yuumlzyıldan fazla bir suumlredir ccedilok farklı biccedilimlerde

okunageldi yorumlandı yeniden yazıldı Bu yorum ve okuma biccedilimlerinde oumlzellikle

19 yydan sonra iki farklı eğilimden soumlz edebilmek muumlmkuumlnduumlr Eğilimlerin ilki

temellerini Platon ve Aristotelesrsquoin attığı Descartesrsquoın kozmolojisiyle desteklenen ve

son aşamasında Hegelrsquoin yer aldığı bir duumlşuumlnce ccedilizgisini takip ediyor Oumlzellikle

Hegelrsquoin Antigone okumasıyla bu eğilimin temel arguumlmanları daha da netleşmiştir1

Kabaca oumlzetlemek gerekirse Hegelrsquoin tragedyayı ldquosonunda uzlaşıyla nihayetlenen

bir ccedilatışan değerler goumlsterisirdquo olarak ele alması bu ilk eğilimin temel arguumlmanını

oluşturmaktadır

Diğer tragedya yorumlama anlayışı ise yukarıda isimlerini saydığımız duumlşuumlnce

insanlarının oluşturduğu ccedilekim merkezinden kaccedilma eğilimi ve arzusunu goumlsterir Bu

ikinci akımın temellerinin atılması Nietzsche ile başlar Heidegger ve Derrida gibi

batı felsefesinin duumlşuumlnce kalıplarını sarsan duumlşuumlnuumlrlerin oluşturduğu bir iklim iccedilinde

devam eder Foucaultrsquonun deyimiyle bu duumlşuumlnce ikliminin itici guumlcuumlnuuml ldquoHegelrsquoden

kaccedilma girişimirdquo oluşturmaktadır Diğer taraftan kolaylıkla goumlruumllebileceği uumlzere bu

ikinci akım modernizm ve modern aklın eleştirisini de iccedilermektedir

Ccedilalışmamızın bu boumlluumlmuumlnde Antigone metinine yakından bakacağız Hegel ile

Heideggerrsquoin Antigone metnini okumalarına yer ayıracak ve koro şarkılarındaki

Yunan kozmolojisini tartışacağız Metnin ccediloumlzuumlmlemesine geccedilmeden oumlnce Antik

Yunan duumlnyasının kozmolojisiyle ilgili bazı bilgileri kısaca goumlzden geccedilirmemizin

yerinde olacağını duumlşuumlnuumlyoruz

1 Hegel Antigone ile ilgili fikirlerini Estetik (Vorlesungen uumlber die Aumlsthetik) ve Tinin Fenomenolojisi (Die Phaumlnomenologie des Geistes) dışında Hukuk Felsefesi (Grundlinien der Philosophie des Rechts) iccedilinde de ele almıştır

126

31 GREK KOZMOLOJİSİ

Antik Yunanrsquoın ndashen azından klasik ccedilağın- etkileşimli bir kozmolojiye sahip olduğunu

biliyoruz Yani evren belirli kategorilere ayrılmış durumda olsa da bu kategorilerin

her an birbirine temas halinde olduğuna inanılmakta boumlyle kabul edilmektedir

Rituumlellerin bu konudaki işlevlerini oumlnceki boumlluumlmde tartışmıştık Bu Antik Yunan

insanının evrenle buumltuumlnleşmiş olduğunu kendini ondan ayıramadığını goumlstermez Her

etkileşimli kozmolojide olduğu gibi Antik Yunan da insana oumlzguuml bir alanın

farkındaydı Nesneler hayvanlar cansız varlıklar ve tabii ki tanrılar farklı

oumlzellikleriyle insanın niteliklerinden ayrılabiliyordu Fakat bu ayrımlar insanın kesin

bir biccedilimde duumlnyadan kopması anlamına da gelmiyordu Vernant Yunanlıların hiccedilbir

zaman duumlnyayı unutmadıklarını her zaman kozmosla bağlantı iccedilerisinde hareket

ettiklerini hatırlatır Kozmosla bağlantılı eylemek demek insanın hem kendisiyle

hem de oumltekilerle belirli bir ilişki iccedilinde olması demektir

Delphoi tapınağında yazan ldquokendini bilrdquo soumlzuuml bizim zannettiğimiz gibi insanın kendini ccediloumlzuumlmlemesi ve iccedilgoumlzlem yoluyla oumltekilere goumlruumlnmeyen kişisel mahremiyetin gizli bir alanı ya da duumlşuumlncenin salt edimi olarak duran gizli bir ldquobenrdquoe geri doumlnuumlşuumln yolunu bulmaya youmlnelik bir ccedilağrı değildir Kartezyen cogito (duumlşuumlnuumlyorum oumlyleyse varım) Yunanlıların kendini bilme duumlşuumlncesine yabancıdır [hellip] ldquoKendini bilrdquo soumlzuuml sınırlarını bil demektir bir oumlluumlmluuml olduğunu bil ve tanrılara kendini eş kılmaya kalkma demektir2

Ccedilalışmamızın bu boumlluumlmuumlnde bazı başlıklar altında Greklerin kozmolojik

kategorilere yaklaşma biccedilimlerini kısaca accedilıklamaya ccedilalışacağız Grek insanının

oumlzellikle tanrılarla doğayla ve birbirleriyle kurdukları ilişkilerin niteliğini

oumlzetlemeye ccedilalışacağız

311 Kirlilik

Homeros ccedilağında Greklerin kirlilik duumlşuumlncesine uzak olduğu soumlylenmektedir

Kirliliği arındırma rituumlelleri daha sonra ortaya ccedilıkmış ve klasik tragedya yazarları

2 Vernant Jean-Pierre ldquoGreek Manrdquo Bulletin of the American Academy of Arts and Sciences Vol 47 No 8pp 44-50 American Academy of Arts and Sciences May 1994 s 44-45

127

tarafından ifade edilmişlerdir3 Bu durumun ardında yatan nedenleri kolaylıkla

anlayabiliyoruz Ccediluumlnkuuml kirlilik tehdidinin sık goumlruumllebilmesi iccedilin kategorilerin

birbirine kontrol dışı olağan dışı teması gerekmektedir Bu tehdidin Homeros

ccedilağında sık goumlruumllmemesi gayet mantıklıdır Ccediluumlnkuuml Homeros ccedilağı ldquoher şeyin yerli

yerinde durduğurdquo bir evrene aittir Duumlnya muntazam bir şekilde tanzim edilmiş

durumdaydı ve kategoriler arasında kusursuz bir ldquoduumlzenrdquo mevcuttu

ldquoVaktiyle tanrılar buumltuumln duumlnyayı yer yer kendi aralarında paylaşmışlardı Kavgasız guumlruumlltuumlsuumlz bir paylaşma (hellip)rdquo4

Platonrsquoun bu soumlzlerindeki ldquokavgasız guumlruumlltuumlsuumlzrdquo ifadesi bize henuumlz kirlilik

yaratacak bir ccedilatışmanın goumlruumllmediğini ima ediyor Zira mitolojinin bize anlattığı

kadarıyla bu paylaşımın hiccedil de kavgasız ve guumlruumlltuumlsuumlz olmadığını biliyoruz

Theogonia baba katli [Kronos vs Uranos ve Zeus vs Kronos] kardeş kavgaları

[Titanlar vs Zeus] ve ensest [Zeus amp Hera Uranos amp Gaia] gibi hikacircyelerle doludur

Fakat klasik tragedyanın vazgeccedililmez temalarından olan bu olgular henuumlz ldquotrajikrdquo

değildir Oidipus hikayesi bile Homerosrsquota ldquokirlilikrdquo duumlşuumlncesinden uzak bir şekilde

anlatılır

Oidipusrsquoun anasını goumlrduumlm guumlzel Epikastersquoyi bilmeden buumlyuumlk bir succedil işlemiş evlenmişti oğluyla Oidipus oumllduumlrmuumlştuuml babasını ve koynuna girmişti anasının tanrılar da accedilıklamışlardı bunu insanlara ansızın Oidipus youmlnetti gene de Kadmosoğullarırsquonı guumlzel Thebairsquode5

Kirlilik duumlşuumlncesinin beşinci yuumlzyıla doğru ortaya ccedilıkışının tarihsel ve toplumsal

koşullarını kestirebiliyoruz Bunu oumlnceki boumlluumlmde tartışmıştık

Beşinci yuumlzyıla geldiğimizde kirlilik kozmolojik sınırların ccediliğnenmesi sonucu

oluşan ldquotehlikeli bir guumlccedilrdquo olarak karşımıza ccedilıkıyor Tehlikenin derecelerinin

olduğunu goumlruumlyoruz Oumlrneğin savaşta oumllduumlrmek tehlikeli bir kirliliğe yol accedilmazken

akraba cinayeti ccedilok korkulan bir kirlenme hali yaratıyordu6 Bu derecelendirmenin

3 Bkz Douglas 1966 s 33-34 4 Platon Kritias ccedilev Erol Guumlney Luumltfi Ay Sosyal Yayınlar İstanbul 2001 s12 5 Homeros Odysseia Ccedilev Azra Erhat A Kadir Can Yayınları 16 Basım İstanbul 2005 XI Boumlluumlm sat 271-274 6 Bkz Oudemans 1987 s 83

128

yanında belli başlı succedillar konusunda ldquokasıtlı ve kasıtsızrdquo olup olmadığına goumlre

eylemleri birbirlerinden ayırabiliyorlar buna goumlre bir değerlendirmede

bulunuyorlardı Fakat kirlilik yaratan durumlarda bu ayrımlar kesinliğini yitiriyordu

Bunun en buumlyuumlk oumlrneği olarak Kral Oidipus verilebilir Oidipus baba katlini de

ensest ldquosuccedilrdquounu da ldquobilmedenrdquo işlemiştir Oidipus Kolonosrsquota oyununda bu

masumiyet durumu oumlzellikle vurgulanır7 Yine Theseusrsquoun bir ldquomeşru muumldafaardquo

sırasında kuzenlerini oumllduumlrduumlğuuml buna rağmen suumlrguumln edildiğini goumlruumlyoruz8 Bunlara

Aiasrsquoın bilinccedilsizce koyun suumlruumlsuumlnuuml katletmesi ile Heraklesrsquoin aynı şekilde

ccedilocuklarını oumllduumlrmesi oumlrnekleri de eklenebilir Buumltuumln bu durumlarda succedillar kasten

işlenmemiş bile olsa kirlilikten dolayı ldquoarınmardquo gereksinimi doğurmaktadır

Yunanistanrsquoda arınma yalnızca maddesel bir hijyen sorunu değildi daha ccedilok

kozmolojik kategorilerin yeniden ayrıştırılması olarak karşımıza ccedilıkıyordu Diğer

taraftan Platonrsquola birlikte bu inanışlar ldquoiyinin koumltuumlden ayrılmasırdquo ldquoduumlşuumlncenin

arındırılmasırdquo gibi fikirlere doumlnuumlştuuml Oumlrneğin Sophistrsquote Platon arındırmayı bir

ldquoayırma bilimirdquo olarak adlandırır

YABANCI [] Suumlzmek [diecircthein] seccedilip ayırmak [legomen] elemek [diattan] yabalamak saman ayırmak [brattein] iki şeyi birbirinden ayırmak [diakrinein] [hellip] Buumltuumln bu kelimeler ayırma duumlşuumlncesini [diairetika] ifade ediyor [hellip]

THEAİTETOS Peki ne ad vereceğiz bu sanata

YABANCI Ayıklama sanatı [diakritikecircn] [hellip] soumlzuumlnuuml ettiğim ayıklamalar ya iyiyi koumltuumlden ya da benzeri benzerden ayıran ayıklamalardır [hellip] iyiyi muhafaza edip koumltuumlyuuml atan ayıklama şekli[ne] arındırma [katharmos] adı verilir9

Arınma birccedilok şekilde uygulanabiliyordu Genellikle kirlenmiş olan kişiyle herhangi

bir temastan kaccedilınılıyordu Boumlyle bir temas ya da karşılaşma durumlarında tanrılara

kurban sunuluyordu Kurban genellikle bir hayvan ccedilok nadiren de bir insan oluyordu

Diğer youmlntem de kirlenmiş olanın bizatihi kendisinin kentten kovulma rituumlelini

7 Bkz Sophokles Oidipus Kolonosrsquota sat 980-990 8 Bkz Euripides Hippolytos Ccedilev Lamia Kerman MEB İstanbul 1949 sat 35 9 Platon Sophist sat 226b-e

129

iccedileriyordu Suumlrguumln etme bazen guumlnah keccedilisi ya da pharmakon mevzuunu tartışırken

goumlrduumlğuumlmuumlz gibi kirli kişinin oumllduumlruumllmesiyle de sonuccedillanabiliyordu10

Diğer taraftan buumltuumln ayırma ve arındırma ccedilabalarına rağmen muğlacircklık kolay kolay

giderilmesi muumlmkuumln olmayan bir tehdit olarak goumlruumlluumlyordu

Bu durum duumlzen [order] ile guumlccedil [power] arasındaki ilişki bağlamında anlaşılmalıdır Yunanlıların goumlzuumlnde kozmos sadece birbirinden keskin bir şekilde ayrılmış varlıkların duumlzeni değildi evren bir ccedilatışan guumlccediller savaşıydı Her varlığın bir sınırı olduğu kadar aynı zamanda onu aşacak bir guumlcuuml de vardı Bu yuumlzden hem kendi sınırlarıyla hem de diğer varlıklarla ccedilatışma doğuyordu11

Diğer taraftan her bir guumlccedil kendi iccedilinde de bir ikilik hatta ccedilok değerlilik

barındırıyordu Aiskhylosrsquoun Eumenidesrsquoinde Erinylerrsquoin durumu buna oumlrnek olarak

verilebilir Bu korkunccedil kan yiyici ccedilirkin yaratıklar oyunun sonunda Atina kentinin

yasalarının dayanağı olur kent refahı iccedilin vazgeccedililmez bir statuumlye yuumlkselirler

312 Tanrı İnsan

Buguumlnuumln ayırıcımodern duumlnyasında yaşayan bizler iccedilin 2500 yıl oumlnce yaşamış

insanların dinsel inanışlarını kavrayabilmek oldukccedila zordur Birincisi bizler ister

inanccedillı ister inanccedilsız belirli duumlzeyde laikleşmiş bir duumlnyada yaşarız Buradaki laik

soumlzcuumlğuumlyle12 yalnızca dinsel yaşam ile kamusal yaşamın birbirinden ayrılmasını

kastetmiyoruz daha da oumltesinde tanrısal evrenin beşeri duumlnyadan kutsal alanların

sekuumller yerlerden ayrılmasını da buna dahil ediyoruz Bizler ldquodinselrdquo olanı genellikle

aşkın bir şey olarak kavrarız ve yaşadığımız duumlnyanın dışında bir olgu olarak

duumlşuumlnmeye eğilim goumlsteririz Bu ldquodışarılıkrdquo durumu aslında tanrının beşeri duumlnyanın

oumltesinde ve dışında bulunmasını ima etmektedir Bizim duumlşuumlncemizde tanrı evreni

yaratmış ve onu kendi ldquohalinerdquo ndashgoumlrece olarak- terk etmiştir Vernantrsquoın deyişiyle

tanrının evrenle bağlantısı ldquobir işccedilinin işiyle olan bağlantısırdquona13 benzemektedir

Dolayısıyla bir ldquoyapıtrdquo olarak bizi yaratanın ndashtanrının- izini taşıdığımızı duumlşuumlnuumlruumlz

10 Bkz Oudemans 1987 s 85 11 Oudemans 1987 s 86 12 Laik soumlzcuumlğuumlnuumln Oidipusrsquoun babası Laiosrsquotan geldiği soumlylenir Laikos [lάίkόraquo ] halkın ya da halka ait din sınıfından (rahip) olmayan Bkz Klein 1966 laic maddesi s 859 13 Vernant 1996 s 104

130

Ama onu bulabileceğimiz tek yer kendi iccedilimizdir Kendi başımıza tanrıyla

kurduğumuz ilişki iki kişi arasındaki alışveriş gibidir Kim ve nerede olursam

olayım her şekilde bu ilişkiyi tekil birey olarak gerccedilekleştirebilmekteyimdir

Bizim bireyde hapsolmuş aşkın tanrı duumlşuumlncesini Antik Yunanrsquoda bulmaya ccedilalışmak

boşuna olacaktır Ccediloğu zaman kendi duumlnya algımızı başka kuumlltuumlrlere uygulamaya

ccedilalışırız Antik Yunan duumlnyasında ldquodinrdquo meselesiyle ilgili ccedilalışmalarda ya ldquoccedilok

tanrılırdquolık vurgusuyla karmaşık ve kaotik bir dini inanccedil duumlnyası resmedilir ya da

tanrıların tutarsızlıkları ve antropomorfik oumlzellikleri uumlzerinde durularak dinsel

inanışlar masalsı bir mitologyaya indirgenir İlk elden soumlylenmesi gereken şey şudur

Yunan tanrılarının beşeri duumlnyadan ayrı bu duumlnyanın oumltesinde aşkın bir evreni

yoktu Bizatihi kendi varlıklarıyla bu evrenin varlığını garanti ediyorlardı Evrenin

tamamlayıcı parccedilalarıydılar Diğer taraftan hiccedilbir şekilde bizim tanrı-işccedili evren-

yapıt koşutluğu Antik Yunan tanrıları iccedilin geccedilerli değildi Yunan kozmolojisi her

zaman başlangıcı ldquokaosrdquoa vermiş ve buradan doğan Gaia Eros Uranos gibi ilksel

guumlccedillerden duumlnyaya huumlkmeden tanrılarını yaratmıştı Dolayısıyla Zeus gibi bir tanrı

semavi dinlerin ldquoezeli ve ebedirdquo tanrısıyla hiccedilbir şekilde karşılaştırılamaz

Zeus adının ldquoparlamakrdquo anlamına geldiğini belirten Vernant parlamak ışıldamak

gibi soumlzcuumlklerden yola ccedilıkılarak Zeusrsquoun goumlğe ait bir tanrı olarak tasavvur

edilebileceğini soumlyler Fakat hemen ardından etimoloji konusunda bizi uyarır

Zeus adında parlamak koumlkuumlnuuml okuyoruz Bundan Zeusrsquoun aydınlık goumlkyuumlzuumlnuuml guumln ışığının parıltısını temsil ettiği sonucunu ccedilıkarıyoruz Boumlylece buumlyuumlk tanrılar ile diğer doğa guumlccedilleri arasında aynı tuumlrden eşdeğerlilik varsaymaya yelteniyoruz Boumlylece Zeus parlak goumlkyuumlzuumlne Poseidon suya Hephaistos ateşe Hera havaya Hermes ruumlzgacircra Dionysos şaraba demeter buğdaya vb bağlanır14

Bu tuumlrden bir sınıflandırma işleminin bizi yanlış bir duumlşuumlnce biccedilimine suumlruumlkleyeceği

accedilıktır Hiccedil şuumlphesiz Zeusrsquoun goumlkyuumlzuumlnuumln guumlccedilleriyle ya da Hephaistosrsquoun ateşrsquole

oumlzdeşleştirildiği durumlar vardır fakat Yunan tanrılarını bu şekilde accedilıklamak doğru

değildir Ccediluumlnkuuml tanrıların niteliklerinin ccedileşitliliği ve muğlacircklığı goumlzden kaccedilmış olur

Antik Yunanrsquoda bir tanrı theos eşzamanlı olarak birden ccedilok şey demektir Ccediloğu

14 Vernant 1996 s 96

131

zaman bu nitelikler birbiriyle ccedilelişir gibi goumlruumlnebilir oumlzellikle de ccedilağımızın tanrı

anlayışında boumlyle ccedilok boyutlu karakter oumlzelliği sergileyen bir tanrıyı tam olarak

anlamak muumlmkuumln değildir ldquoZeus parlak goumlkyuumlzuumlduumlr ama bir bakıma aynı zamanda

da gece goumlkyuumlzuumlduumlr ışığın efendisi olduğu iccedilin ışık iccedilinde ışık aracılığıyla goumlruumlluumlr

ama bunu gizleme guumlcuuml de vardırrdquo15 Bizim iccedilin bu iki Zeus birbiriyle ccedilelişiyor

gibidir Ama Zeusrsquoun onlarca isimle anıldığını da biliriz Oumlrneğin Zeus Basileus

olarak kraliyet guumlcuumlnuumln koruyucusu olan Zeus Zeus Herkeios olarak aile koruyucusu

olarak karşımıza ccedilıkar16 Ya da normalde duumlzeni akıl ve sağduyuyu temsil eder diye

duumlşuumlnduumlğuumlmuumlz Apollon tıpkı tanrı Panrsquoın yaptığı gibi insanları ve hayvanları

ccedilıldırtan etkiler goumlsterebilmektedir Suumlruumllere bir anda korku salmakta oumlğle vakti

insanlara ccedilılgınlık verebilmektedir O zaman adı Apollo Nomios olur17

Antik Yunan insanı bir tanrının adını anarken ccedilok katmanlı bir ifade kullanmaktadır

Goumlkyuumlzuumlndeki herhangi bir olayı Zeusrsquola ilişkilendirebilir ama bu goumlkyuumlzuumlnuumln

topyekun Zeus olarak algılandığı anlamına gelmez Goumlkyuumlzuumlnden gelen ve insanı

etkileyen kimi guumlccediller (yağmur yıldırım fırtına vb) Zeusrsquoun insanlarla ilişkiye

girdiği olaylar olarak goumlruumlluumlr bunlar aynı zamanda Zeusrsquoun da guumlccedilleridir

Dolayısıyla insan her an etrafındaki guumlccedillerin farkında olmalı bunların ldquoanlamınırdquo

kavrayabilmelidir

Zeusrsquoun [hellip] guumlcuuml buna uğrayanlar iccedilin ikili ccedilelişkili bir niteliğe buumlruumlnuumlr Bir yandan goumlkyuumlzuuml kılığına giren bu guumlccedil guumlnlerin mevsimlerin sırasıyla yinelenmesi doğru duumlzenli bir egemenlik anlamına gelir Diğer yandan goumlkyuumlzuumlnde bir saydamsızlık bir oumlnceden kestirilemezlik oumlğesi vardır18

Zeusrsquoun guumlcuumlnde olduğu gibi buumltuumln diğer Yunan tanrılarının da guumlccedillerinde aynı

muğlacirck niteliği goumlrebiliriz Oumlrneğin Aphroditersquonin niteliği sadece cinsel bir tutkuyla

sınırlı değildir onun temsil ettiği aşk evrenseldir Ona eşlik eden Eros ile birlikte

yeme iccedilme şarkı soumlyleme dans etme gibi tutkularla da ilişkilendirilmektedir Diğer

15 Vernant 1996 s 97 16 Bkz Oudemans 1987 s 94 17 Bkz Oudemans 1987 s 95 18 Vernant 1996 s 99

132

taraftan ilginccedil bir şekilde savaşın yıkıcılığıyla bağlantılıdır19 Aiskhylos Agamemnon

1478de Erosu intikam alma tutkusuyla ilişkilendirmiştir erocircs haimatoloichos ndash Kan

alıcı Eros20 Yine aynı şekilde Sofokles de Trakisli Kadınlarrsquoda Aphroditenin

tanrılar uumlzerindeki zaferlerinden bahsederek onun savaş ve muumlcadele ile olan

ilişkisini doğrular Bazı kentlerde Aphroditeye savaşın temsili Aphrodite Areia

olarak tapıldığı bilinmektedir21 Aphroditersquonin guumlcuuml bazen kendisinden uzak

durulması gereken bir yıkım guumlcuumlne doumlnuumlşebilmektedir Girardrsquoın cinsellik ve şiddet

arasında kurduğu ilişkide adlarını andığı gibi kız kaccedilırma tecavuumlz cinayet ve savaş

gibi olaylar Aphroditersquonin yıkıcı guumlcuumlnden kaynaklanabilmektedir Ancak bu yıkıcı

guumlccedil onun uumlretici-doğurucu guumlcuumlnden ayrılamaz Antik Yunanrsquoda Aphroditersquonin

guumlcuumlnuumln bir kentin varlığını suumlrduumlrmesi iccedilin gerekli olduğuna inanılırdı Bu inanccedil

doğrultusunda Atinarsquoda yardımsever bir tanrı olarak tapılmaktaydı22

Benzer bir kesinsizlik oumlrneği olarak tanrı Dionysosrsquou goumlsterebiliriz Dionysos

insanları kendinden geccedilirmeye evrendeki kozmolojik kategorileri (kadın-erkek ccediliğ-

pişmiş doğa-kuumlltuumlr kent-vahşi yaşam vs) birbirine karıştırmaya zorlar Diğer

taraftan Dionysosrsquoun kaynaklık ettiği mania kuumlltuumlruumlnuumln bireysel kurtuluş ve

oumlzguumlrleşmenin yolunu accedilan bir luumltuf olduğu da duumlşuumlnuumlluumlr Bu ikili durumu

Euripidesrsquoin Bakkhalarrsquoında ccedilok accedilık bir biccedilimde goumlrmek muumlmkuumlnduumlr Guumlnuumlmuumlzde

bazı yorumcular oyunda resmedilen tanrı Dionysosrsquoun ccedilok boyutluluğunu ve

muğlacircklığını goumlremeyerek onu yalnızca ldquokoumltuumlcuumllrdquo bir tanrı olarak ele alırlar Oysaki

Dionysos bu oyunda Yunan tragedyalarında goumlrebileceğimiz en muğlacirck karakter

olarak tasvir edilmiştir Ne kadın ne erkek gibidir Bir yabancıdır kente uzaklardan

gelmiştir ama aslen Thebairsquonin yerlisidir Keyif coşku ve neşe tanrısı adıyla anılır

[64] yaşlıları genccedilleştir [189] onun bastığı topraklardan ldquosuumlt bal ve şaraprdquo akar ona

19 Bkz Oudemans 1987 s 95 20 Eros soumlzcuumlğuuml Tuumlrkccedile ccedileviride ve bazı İngilizce ccedilevirilerde bulunmamaktadır Eros ile ldquokan almakrdquo fiilini yan yana duumlşuumlnemediğimiz iccedilin olsa gerek Metnin orjinali tam olarak kan alan eros anlamına gelmektedir Robert Browning ccedilevirisinde bu şekilde kullanıldığı goumlruumllmektedir [Eros The carnage-licker In the belly is bred] Bkz Browning Robert The Poetical Works of Robert Browning Volume 13 Smith Elder and Co London 1889 s 345 21 Nilson M P Geschichte der Griechische Religion I Muumlnchen 1941 s 490 aktaran Oudemans 1987 s 95 22 Oudemans agy

133

tapınan Bakkhalar neşe iccedilinde dans edip şarkı soumlylerler [687 723] fakat aynı

Bakkhalar hayvanları canlı canlı parccedilalayarak yerler [740] ona tapınanlardan Agave

kendi oğlu Pentheusrsquou parccedilalayarak oumllduumlruumlr Dionysos ldquobir boğayardquo ldquoccedilok başlı bir

ejderhayardquo ya da ldquoateş soluyan bir aslanardquo doumlnuumlşebilmektedir [1015] Oyunda

Tanrıya tamamen inanan ve ona buumlyuumlk bir sadakatle tapınan Agave de Dionysosrsquoa

inanmayarak ona koumltuumlluumlk etmeye yeltenen Pentheus da cezalandırılmaktadır Bu

durumu guumlnuumlmuumlz kozmolojisinden anlamamız oldukccedila zordur Bu garip durumdan

ccediloğu yorumcu Dionysosrsquoa ldquokoumltuumlrdquo bir nitelik atfederek kurtulmayı denerler Oysaki

boumlyle niteliksel bir sınıflandırma trajiğin oumlzuumlnuuml goumlzden kaccedilıracaktır

Benzer bir oumlrnek Euripidesrsquoin Hippolytos oyunundan verilebilir Hippolytos kendini

bakire tanrıccedila Artemisrsquoe adamıştır ama bu durum Aphroditersquoyi ihmal etmek

anlamına gelecektir Goumlruumllduumlğuuml gibi Antik Yunan duumlşuumlncesinde insan karşıtlık

ccedileşitlilik belirsizlik ve oumlnceden kestirilemezlik nitelikleri olan ve aşkın bir evrende

değil tam tersine beşeri duumlnyada bulunan tanrılarla birlikte yaşamak zorundaydı

Yunan tanrıları goumlkyuumlzuumlnde toprağın iccedilinde herhangi bir doğa olayında guumlnluumlk

hayatın iccedilinde agorada savaş meydanında politik bir tartışmada kısacası hemen her

yerde bulunabiliyorlardı İnsan tanrıların ccedileşitliliğiyle baş etmek zorundaydı Ama

bunu ldquokesinrdquo bir şekilde başaramayacağını da bilerek suumlrduumlruumlyordu bu muumlcadelesini

Yunan tragedyası biraz da bu bilincin uumlruumlnuumlduumlr

313 Doğa Kuumlltuumlr

İnsanın kurduğu medeniyetle ccedilıplak doğa arasına mesafe koyması gerekir Bu bir

ccedileşit zorunluluktur ama bunun kesin olarak başarılması da muumlmkuumln değildir Doğa

ccedileşitli şekillerde kuumlltuumlre bulaşmakta ve onu tehdit etmektedir İnsan doğanın

işlenmemiş olumsal kuralsız youmlnuumlnden suumlrekli olarak kurtulma ccedilabası iccedilindedir

İnsan uumlruumlnuuml olanın olmayandan ayrılması ccedilabasında ilk sırayı insanın bizatihi

kendisinin ldquoinsan olmayandanrdquo ayrılmasının aldığı şuumlphesizdir İnsan oumlncelikle

kendini hayvandan ayırmak zorundadır Bu ayırma da mutlak bir kesinliğe ulaşamaz

Mutlak bir yasası da yoktur Neyin insani neyin hayvana oumlzguuml olduğuna karar

vermek zordur Dolayısıyla insan boumlyle bir gerilimin uumlzerine kendini inşa etmeye

ccedilalışır Agambenrsquoin deyişiyle batı kuumlltuumlruumlnde insan hep ldquobeden ile ruhun bir canlı

134

ile bir logosrsquoun doğal (ya da hayvani) bir oumlğe ile doğauumlstuuml sosyal ya da ilahi bir

oumlğenin eklemi ve birleşimi olarak duumlşuumlnuumllmuumlştuumlrrdquo23 Dolayısıyla kuumlltuumlr denilen olgu

insanın bu ikili gerilimin bir bedene buumlruumlnuumlşuumlduumlr

Hesiodos İşler ve Guumlnlerrsquode hayvanı sınırları tanımayan yamyamlık (kendi tuumlruumlnuuml

yeme eğilimi) goumlsteren ve en oumlnemlisi de adalet duygusundan yoksun olarak

tanımlar24 İnsanın kendini uzak tutması gereken en oumlnemli ayrımlar bunlardır İnsanı

suumlrekli olarak tehdit eden doğa tam olarak bu uumlccedil nitelikte yatmaktadır Oumllccediluumlsuumlzluumlk

oumllduumlrme ve adaletsizlik İnsanın suumlrekli olarak konuşan-hayvan duumlşuumlnen-hayvan

alet kullanabilen-hayvan vs tanımlanması kuumlltuumlruuml yok edebilecek bu uumlccedil unsuru uzak

tutma arzusundandır

İnsanın geriliminin diğer ucu da onu tanrısal olanla ilişkiye koyar Sahip olduğumuz

logos techneacute bizim bir hayvan olmadığımızı suumlrekli olarak bize hatırlatır Bu

doğaya ait olmadığımız fısıldar Techneacutersquonin bize verdiği guumlccedil ile tanrısal bir

yanımızın olduğunu goumlruumlruumlz Oumlzellikle guumlnuumlmuumlzde techneacutersquonin geldiği aşamada artık

kendimizi doğanın efendisi bir ldquotanrırdquo gibi hissedebiliyor kendimizi hayvansı

yanımızdan tamamen ayırabiliyoruz Ayıramadığımız durumlara ilişkin son derece

kuvvetli kontrol mekanizmaları da geliştirmiş durumdayız [Hapishaneler

tımarhaneler huzur evleri akıl hastaneleri vs]

Antik Yunan tragedyasında insanın bu varoluşsal geriliminin sinir uccedilları accedilığa ccedilıkar

İnsan kendini hayvandan da tanrılardan da ayırmalıdır Ama nasıl Prometheus miti

ve Aiskhylosrsquoun Zincire Vurulmuş Prometheus tragedyası bize bu trajik gerilimi ccedilok

accedilık bir şekilde anlatmaktadır

Hesiodosrsquoun İşler ve Guumlnlerrsquode anlattığına goumlre insanoğlu altın ccedilağda tanrılara denk

bir hayat suumlruumlyordu Altın ccedilağın insanı yemek iccedilin ccedilalışmak zorunda değildi Toprak

kazma kuumlrek sallamadan kendiliğinden tahıl veriyor insanoğlu tanrıların sofrasında

oumlluumlmsuumlzlerle birlikte yemek yiyebiliyordu Sonra bu altın ccedilağ insanı yeryuumlzuumlnden

silinmiş yerine başka bir soy gelmişti Prometheus soumlyleni bu altın ccedilağı bize

23 Agamben 2009 s 24 24 Hesiodos İşler ve Guumlnler sat 276-79

135

hatırlatmaktadır Anlatıya goumlre Prometheus Zeusrsquou aldatmaya kalkmış kurban etinin

yenmeyen kısımlarını yağlarla kapatarak ona sunmuştur Zeus da bunun uumlzerine

insan soyunu yeryuumlzuumlnden kaldırmaya karar verir Bunun iccedilin ateşi insanlara vermeyi

reddeder Prometheus da gizlice bir rezene bitkisinin iccediline ateşi koyarak yeryuumlzuumlne

getirir Bunun uumlzerine tanrı Zeus Pandora ldquobelasırdquonı insanlara goumlnderir Artık

insanlar topraktan bir buğday tanesi gibi bitmeyecekler doumllleme yoluyla uumlremek

zorunda kalacaklardır Kendi kendine uumlreyen tahıllar iccedilin de aynı şey geccedilerlidir

Artık toprağa tohumun ekilmesi gerekmekte ve ancak aylar suumlren yorucu bir

ccedilalışmanın sonucunda toprağın uumlruumlnlerine kavuşulabilecektir İnsanın ldquoccedilalışmakrdquo

zorunda kalması Pandora ile başlar Ateş bu accedilıdan ccedilalışmayı simgelemektedir Ateş

her tuumlrluuml iş iccedilin kullanılacaktır fakat onun varlığı eski guumlzel guumlnlerin bir daha

gelemeyeceğinin de işaretidir Ateş bu yuumlzden iki youmlnluuml bir guumlccediltuumlr Hem lanetli hem

de kutsal hem kurtarıcı hem de yok edicidir Ateş insanın muğlaklığıyla karşılaştığı

ilk techneacute ilk pharmakonrsquodur Prometheus bununla da yetinmemiş kuumlltuumlre dair ne

varsa insana vermiş ve oumlğretmiştir Ateş oumlncelikle insanı ccediliğ yemekten alıkoymuştur

Eti pişirmek insanı hem vahşi doğadan bir hayvandan ayırır hem de oumlluumlmsuumlzlerden

bağını koparır Ccediluumlnkuuml oumlluumlmsuumlzlerin yiyecekleri25 tıpkı hayvanlarınki gibi ccediliğdir

Diğer taraftan Prometheusrsquoun oumlğrettikleri medeniyetin temellerini de atmaktadır

Prometheusrsquoun bilimleri icatları technesi sayesinde insanoğlu ldquodoğalrdquo yaşamdan

kuumlltuumlrel yaşama geccedilmektedir

Ve ben bu ağızsız dilsiz ccedilocuksu varlıklara nasıl verdim aklı duumlşuumlnceyi [hellip] İnsanlar goumlrmeden bakıyor Dinlediklerini anlamıyorlardı Uzun oumlmuumlrleri boyunca duumlş goumlruumlntuumlleri gibi Duumlzensiz gelişiguumlzel yaşıyorlardı [hellip] Sonra sayı bilgisini verdim onlara bu kaynak bilgiyi onlar iccedilin ben bulup ccedilıkardım Sonra harf dizilerine geldi sıra O diziler ki belleğidir her şeyin Anasıdır bilimlerin ve sanatların26

25 Oluumlmpos Tanrıları ldquoekmek yemez şarap iccedilmezlerrdquo Bkz Homeros İlyada V 341-2 Tanrıların iccedileceği nektardır ve ccediliğ olarak kabul edilir 26 Aiskhylos Zincire Vurulmuş Prometheus Ccedilev Azra Erhat Sabahattin Eyuumlboğlu Tuumlrkiye İş Bankası Kuumlltuumlr Yayınları 2000 sat 443-459

136

Prometheusrsquoun kuumlltuumlr kurucu roluuml Aiskhylosrsquota daha da belirginleştirilir Buumltuumln bu

techneacutersquoler ateşin guumlcuumlnde simgeleştirilir Ancak Jan Kottrsquoun da tespit ettiği gibi27

Aiskhylos ateşin insanlara eti pişirmesini de oumlğrettiğinden accedilıkccedila soumlz etmez

Tragedyarsquoda mitosta karşımıza ccedilıkan ldquokurbanrdquo motifi işlenmemektedir Belki de

Aiskhylos bu motifi hatırlatmaya bile gerek duymamıştır Ateş oldukccedila ccedilok şeyi

anlatmaktadır zaten Birccedilok kuumlltuumlrde olduğu gibi Antik Yunanrsquoda da ateş doğadan

kuumlltuumlre geccedilişi simgeleyen bir elementti Ateş insanın tanrılar duumlnyasıyla hayvanlar

duumlnyası arasında asılı kalmasının simgesiydi Vernant Prometheus mitini

ccediloumlzuumlmlerken bunu accedilık bir şekilde oumlzetler

Theogoniarsquoda İşlerde Hesiodosrsquoun anlatısı Prometheusrsquou tanrılarla insanların birbirinden ayrılmasının etkeni yapar birbirlerinden karşılıklı uzaklaşmalarını vurgular Ancak tanrılarla aralarındaki uzaklık buna bağlı olarak hayvanlarla da uzaklığı gerekli kılar Kurban toumlrenlerinin yerleştirilmesiyle tanımlanan insanın hayvanlar ile tanrılar arası konumunun ta kendisidir28

Boumlylelikle Yunanlıların tanrılarını her an yanı başlarında bulunan varlıklar olarak

duumlşuumlnduumlklerini ama diğer taraftan kendilerinden uccedilsuz bucaksız bir uzaklıkta

olduklarını da bildiklerini anlıyoruz Yunanlılar insanın kendisi ile tanrılar arasında

bir sınır ccedilizmesi gerektiğini biliyorlardı aynı sınırın zorunluluğu hayvanlar iccedilin de

geccedilerliydi Fakat sınırın tam olarak nerede başlayıp bittiğini tespit etmek kolay

değildi İnsan bir yanıyla tanrıya benziyordu onda tanrısal bir guumlccedil vardı Fakat bu

guumlccedil kaccedilınılmaz bir biccedilimde hybrisrsquoe yol accedilabilirdi ccediluumlnkuuml insanın ldquosonlu doğasırdquo

guumlcuumln bu derece fazlalığına asla dayanamazdı Sophoklesrsquoin kahramanları bu tuumlrden

ldquokarşı konulmazrdquo bir ilahi guumlccedille resmedilirler Fakat bu guumlccedil onları bir yandan

tanrılara denk(miş) gibi azametli kılarken diğer yandan onları vahşi hayvanlara

doumlnduumlruumlr Mitolojideki Herakles bu konuda iyi bir oumlrnek olabilir Herakles tipik bir

kuumlltuumlr kurucusudur Canavarları oumllduumlrmuumlş kente olimpik oyunları getirmiştir

Tanrısaldır yarı oumlluumlmluuml de olsa tanrılara eşit sayılır Ama aynı zamanda onun

27 Kott Jan Antik Tragedyalar ve Ccedilağdaş Yorumları Kudas ya da Bakkhalar Ccedilev Ayşe Selen Mitos-Boyut Yayınları İstanbul 2006 s 19 28 Vernant 1996 s 190

137

hayvansı yaban bir yanı vardır Sırtında aslan derisi bulunur akrabalarını

oumllduumlrmuumlştuumlr ve cinsel arzularını dizginleyememektedir vs29

Yunanlılar tanrısallık (oumlluumlmsuumlzluumlk) ile doğaya aidiyet (hayvansallık) arasındaki

sınırların nerede başlayıp nerede bittiğini asla kestiremeyeceklerini de biliyorlardı

Vernant bize kurban toumlreninin iki youmlnluumlluumlğuumlnuuml paradoksal boyutunu bu accedilıdan

goumlsterir Her ne kadar Reneacute Girard bu yorumu reddetse de30 kurban toumlreninin şiddeti

ldquosağaltamamardquo yanı sabittir Kurban toumlreni insanın muğlacircklığını bize accedilık bir şeklide

goumlstermektedir Ccediluumlnkuuml kurban tanrıya yakınlaşmak onunla yeniden ldquoakrabardquo olmak

iccedilin kullanılan bir eylemken (ki İbranice ve Aramice qrb koumlkuuml ldquoyakın olmardquo

ldquoyaklaşmardquo anlamına gelir31) aslında tanrı ile insanı bir kere daha ayırır Kurbanın

ccediluumlruumlyen kısımları insana duumlşerken ccediluumlruumlmeyen yerler (kemikler vs) tanrıya adanır

Prometheusrsquoun kurban toumlreninin insanlarla Zeusrsquou birbirine duumlşman etmesi gibi

insanın sunduğu her bir kurban da bu ldquoayrılığırdquo yeniden onaylar Kurban eti

pişirilerek yenmekte tanrısallığın ndashoumlluumlmsuumlzluumlğuumln- simgesi ldquoccediliğ olanlardquo insanın bağı

bir kere daha koparılmaktadır Kendi tuumlruumlnuuml yememekte aksine hayvanları yiyerek

onları kendi tuumlruumlnden ayırmaktadır Diğer taraftan doğayla da ayrım kendini goumlsterir

Kurban edilen hayvan (evcil) ile avlanan hayvan (vahşi) birbirinden ayrılır Bu ayrım

işlenen bitkilerle (pişmiş olarak goumlruumllen) yabanıl bitkiler (ccediliğ olarak goumlruumllen)

arasında da bulunmaktadır32

Yunanlılar iccedilin ldquosınır aşımırdquo demek Jenksrsquoin tanımıyla ldquokategorilerin birbirine

karışmasırdquo kategorilerin sınırlarının aşılması anlamına geldiği iccedilin hybris her zaman

iccedilin muğlacircklığın işaretidir Başka bir deyişle hybris zaten iki oumlğe arasında gerili

kalmış insanın Deleuze ve Guattarirsquonin Rhizomersquounda goumlrduumlğuumlmuumlz gibi

sabitlenemeyen akışkan iki oumlğe arasında suumlrekli gidip gelen konumundan dolayı her

an baş goumlsterebilecek bir olgudur Her an bir tanrının bir daimonun insana

ldquokarışmasırdquo soumlz konusu olabilir Aynı biccedilimde hayvani bir ilkenin insana bulaşması

29 Bkz Oudemans 1987 s 92-93 30 Bkz Girard 2003 s 147 31 Bkz Nisanyan 2004 Kurban maddesi Ayrıca aynı koumlk Arapccedilada akraba olma akrabalık ve yakınlık anlamlarını iccedilermektedir 32 Vernant 1996 s 189-190

138

da tehlikeli bir hybris olarak her an zuhur edebilir Agamemnonrsquoda kadının kocasına

ihanetini engerek yılanının davranışı olarak tanımlayan Aiskhylos bununla sadece

sıradan bir benzetme sanatı yapmaz Yunan kozmolojisinin temel bakışını da bize

accedilmaktadır Yunanlılar basit bir metaforun oumltesinde kocasını aldatan bir kadının

engerek yılanının etkisi altına girdiğini duumlşuumlnuumlrlerdi33 İstenildiği kadar ayrı

tutulmaya ccedilalışılsın doğanın guumlccedillerinden mutlak olarak azade kalmanın yolu yoktur

İnsanın kendini ilahi ve doğal guumlccedillerden ayırma ccedilabasının yanı sıra o guumlccedillerden

yararlanma olgusu da eş zamanlı olarak karşımıza ccedilıkmaktadır Medeniyetten uzak

tutulan guumlccediller medeniyetin hem kuruluşu hem de suumlrekliliği iccedilin gereken guumlccedillerdi

Herakles gibi bir kuumlltuumlr kurucusunda goumlrduumlğuumlmuumlz buydu Antigonersquonin birinci koro

şarkısında bahsi geccedilen ldquoboyunduruk altına alınan hayvanlarrdquo oumlzellikle de ldquovahşi

atlarrdquoın kuumlltuumlre katkıları tartışılmaz

İnsanın kuumlltuumlr kurmasının ateşle başladığını belirtmiştik Ateşle birlikte ateşin

ikiliğine karşılık tıpkı onun gibi bir pharmakonrsquoun Pandorarsquonın da tanrılar

tarafından insana goumlnderildiğini soumlyledik Pandora da insanın iki topos arasındaki

gerilimine koşutluk oluşturur Guumlzelliği oumlluumlmsuumlzlere benzemekte ama iccedilindeki

huylarıyla bir ldquokoumlpeğirdquo bir ldquotilkiyirdquo andırmaktadır34 neredeyse iccedilinde gizlenmiş bir

hayvan vardır Goumlruumlnuumlş ile gerccedilek Pandorarsquoyla birlikte birbirinden ayrılır boumlylece

Prometheusrsquoun ateşi bir narteksin iccediline gizlemesi gibi Pandora da tanrısal

guumlzelliğinin iccediline ldquovahşirdquo yanını gizlemiştir Bu oumlzelliğiyle Pandora ldquoinsanrdquodır

insanın temsilidir

Hesiodosrsquoun anlatısı Elpisrsquole Pandorarsquonın kuumlpuumlnde kapalı kalan Umutrsquola biter

Hesiodosrsquoa goumlre

O guumln bu guumlnduumlr insanların başı dertte Toprak bela doludur deniz bela dolu Geceler dert doludur Guumlnduumlzler dert dolu35

Hesiodosrsquoun umutsuz bitirişinin muğlacircklığını Vernant şu şekilde yorumlar

33 Oudemans 1987 s 91 34 Hesiodos İşler ve Guumlnler sat 68 35 Hesiodos İşler ve Guumlnler sat 100-102

139

Eğer altın ccedilağda olduğu gibi insan yaşamında yalnızca iyilikler olsaydı eğer buumltuumln belalar uzak dursa kuumlpuumln iccedilinde hapsolmuş kalsaydı ellerinde bulunanlardan başka bir şeyi ummaya gerek kalmazdı Eğer yaşam baştan aşağı umarsızca dert ile uumlzuumlntuumlyle dolu olsaydı artık Elpisrsquoe bile gerek kalmazdı Ancak koumltuumlluumlkler bundan boumlyle ayrılmaz biccedilimde iyiliklerle harmanlandığına bir de yarın başımıza neler geleceğini oumlnceden kestiremediğimize goumlre bize umudumuzu hiccedil kesmemek duumlşer36

Aiskhylosrsquota da Elpisrsquoe ilişkin benzer bir muğlacircklık soumlz konusudur Aiskhylosrsquoa

goumlre Prometheus ateşin yanında bir de ldquokoumlr umutrdquo hediye etmiştir insanlara Boumlylece

ldquooumlluumlm kaygılarından da kurtarmıştırrdquo insanoğlunu37 İnsan artık ne zaman oumlleceğini

bilemez38 Ama yine de oumlleceğini daha en başından bilir ldquoherkes oumllecekrdquotir ccediluumlnkuuml

Oumlluumlme dair bu bilginin muğlacircklığı mitteki Prometheus (ldquooumln-goumlruumlrdquo fore-thought)

Epimetheus (ldquoakla sonradan gelenrdquo after-thought) karşıtlığında sembolize edilir

İnsan bir yanıyla ateşi ccedilalan kurnaz Prometheus bir yanıyla da Pandorarsquoyı kabul

eden kardeşi Epimetheusrsquotur

Prometheusrsquoun ilk kurban yemeğine yol accedilan hilesiyle ortaya ccedilıkan ikiye boumlluumlnmuumlş anlamca bulanık yaşamdan kurtaracak tek şey Umutrsquotur oumlngoumlruumlduumlr ama koumlr bir oumlngoumlruuml kurtuluş yanılsaması hem iyilik hem de koumltuumlluumlk olan o umutrsquotur [hellip] Artık her şeyin bir tersi vardır kurban tanrılarla iletişim kurmanın tek yoludur ama aynı zamanda oumlluumlmluumller ile oumlluumlmsuumlzler arasındaki aşılmaz engelin kutsanması anlamına da gelir artık kedersiz mutluluk oumlluumlmsuumlz doğum cefasız sefa Epimetheusrsquosuz Prometheus kısacası Pandorarsquosız İnsan kalmamıştır39

314 Sosyal İlişkiler (Aile Evlilik Baba-Oğul vs)

Buumltuumln etkileşimli kuumlltuumlrlerde kişiler buguumln bizim anladığımız anlamda bireyselliği

ile değil toplumsal ilişkiler ağı iccedilerisinde tanımlanırlar Antik Yunan duumlnyasında da

bireylerin durumu bundan farksızdı Her bir kişi ndashaslında vatandaş demeli- resmi

anlamda sırasıyla adı baba adı ve bucak adıyla anılırdı Bucak adı kişinin doğduğu

yere karşılık geliyordu40 ldquoEv halkırdquonın Yunanca karşılığı oikos demekti ve oikos

ldquobu birimin kurucusundan onun ccedilocuklarından oğullarının ccedilocuklarından ve

36 Vernant 1996 s 191-192 37 Aiskhylos Zincire Vurulmuş Prometheus sat 247 38 Karş Platon Gorgias sat 523c-e 39 Vernant 1996 s192 Bu alıntıdaki ccedileviri hataları İngilizce baskısından kontrol edilerek duumlzeltilmiştir Bkz Vernant Jean-Pierre Myth and Society in Ancient Greece TransJanet Lloyd 2 Baskı Zone Books New York 1990a s 200-2001 40 Thomson 1995 s 123

140

torunlarının ccedilocuklarından oluşuyordurdquo41 Oikosrsquoun bu resmi tanımlanmasından da

rahatlıkla anlaşılabileceği uumlzere toplum duumlzeni babaerkil bir sisteme dayanıyordu

Oikosrsquoun anlamının daha kapsayıcı kullanıldığı durumlarda eve ait koumlleler ve yakın

akrabalar ndashoumlrneğin kuzenler- da bu birime dahil edilebiliyordu Oudemans bu

durumun kirlilik riskini arttırdığını belirtir Evlilik yoluyla lanetli ya da kirlenmiş bir

akraba edinerek aynı kirliliğe bulaşmak muumlmkuumlnduuml Tıpkı atalardan kan bağı yoluyla

kirliliğin geccedilmesi gibi42

Evlilik kurumunun Atinarsquoya Kral Kekrops zamanında geldiği soumlylenmektedir43

MOuml 3000 ile 1000 yılları arasında Yunan anakarasında kadının kaccedilırılarak ya da

satın alınarak elde edildiği daha eski doumlnemlerde de ilkel ortaklaşmacılık sistemi

goumlruumlnmekteydi44 Evliliğin mitsel anlatımını yukarıda tartışmıştık Mitin soumlylediği

accedilıktır İnsan evlilik sayesinde kendini hayvansal gelişi guumlzel kuralsız

ccediliftleşmeden ayırmıştır Dolayısıyla evlilik kuumlltuumlruumln en oumlnemli kurumlarından

biridir Kurumun oumlnemine rağmen kadının aile iccedilindeki değeri oldukccedila muğlacirck bir

yapıdadır Pandora mitinin ne kadar kurucu bir mit olduğu toplumsal yaşamdan

anlaşılabilir

Her Atinalı kadın evlenene kadar ya kyrios denen bir erkek akrabasının ya da kocasının koruması altındaydı Zorunlu olarak sahip olduğu giysileri ve takıları dışında lsquokadınınrsquo malı erkek korumanın goumlzetimindeydi[hellip] Kadınların guumlccedilluuml ve korkutucu duygulara sahip oldukları ve erkeklerin duygusal olarak yıkıma uğramak korkusuyla kadınların bu guumlduumllerini bastırmaları gerektiği ve bunun da haklılığı iddia edilmiştir45

Kısaca soumlylemek gerekirse kadının konumu Pandora gibi muğlacircktı Levi-Straussrsquoun

akrabalık yapısı tanımlamasına goumlre kadın toplumların iletişim aracı olarak

kullanılmaktaydı Levi-Strauss ensest yasağını kadının iletişim aracı olarak

41 Thomson agy 42 Oudemans 1987 s 96 43 Bkz Bilgin Nahit Antik Yunan Duumlnyası Felsefeden Ekonomiye Ed Nezih Başgelen Arkeoloji ve Sanat Yayınları İstanbul 2004 s 67 44 Bilgin 2004 s 67 45 Freeman Charles Mısır Yunan ve Roma Antik Akdeniz Uygarlıkları Ccedilev Suat Kemal Angı Dost Kitabevi Yayınları Ankara Ağustos 2003 s 212

141

kullanılmasıyla accedilıklıyor ve akrabalık sistemlerini bu yapı uumlzerine oturtuyordu46

Antik Yunan goumlz oumlnuumlne alındığında bu yapıyı az ccedilok goumlrebildiğimiz soumlylenebilir

Ancak yine de kadın erkeklerin elinde oradan oraya alınıp verilen bir eşya değildir47

Sadece bu accedilıdan meseleye baktığımızda kadının muğlacirck konumunu ve tam da bu

yuumlzden korku veren niteliğini goumlremeyiz Kadının bir oikosrsquotan ccedilıkarak başkasına

gidişi onu bir ldquomalrdquo konumuna duumlşuumlrmez Aksine kadın her iki oikosrsquoun da birbirine

temas ettiği ldquokişirdquo olarak tehlikeli bir konumdadır Kadın hem kendi ailesine hem de

kocasınınkine bağlı kalmak gibi zor bir goumlrevle karşı karşıyadır Ana-babaya saygı

nasıl olursa olsun en temel sorumluluklardan biriydi Aksi durumlar kirlenme ve

hybris riskini doğurabiliyordu48 Ancak kadının bu ldquoccedilifte oikosrdquoluluğu trajik sonuccedillar

doğurabiliyordu Oumlrneğin Antigone suumlrguumlndeki babasına eşlik etmek zorundaydı

Fakat boumlylesi bir refakat vazifesi kendi dişi doğasının ihlalini de ima etmekteydi

[Oidipus Kolonosrsquota 1368] Fenikeli Kadınlarrsquoda da Antigonersquonin Haimonrsquola

evlenmeyi reddettiği iccedilin babasıyla kaldığı soumlylenir [1678]

Medearsquonın şu uumlnluuml konuşması kadının konumunu oumlzetlemektedir

Yaşıyan [sic] ve duumlşuumlnenlerin en biccedilaresi biz kadınlarız Evvela kendimize bir koca satın almak ve vuumlcudumuza bir efendi vermek iccedilin para sarfına mecburuz Bu felaketten daha can yakıcı bir felaket var Asıl mesele budur İyi koca mı olacak yoksa fena koca mı Ccediluumlnkuuml kocasını terk etmek kadınlar iccedilin ayıp bir şeydir Ve onları reddetmek bizim iccedilin memnudur [hellip]Bizim iccedilin evde tehlikesi olmayan bir hayat geccediliriyoruz derler Budalaca duumlşuumlnce Uumlccedil defa kalkan elde muharebe safında bulunmayı bir tek ccedilocuk doğurmıya [sic] tercih ederdim[hellip] beni yabancı bir topraktan bir av gibi kaccedilıran bir kocanın hakaretleriyle karşı karşıya anasız kardeşsiz bulunuyorum 49

Bu konuşmada oumlnemli noktalardan biri kadının kendi ailesiyle olan bağının oumlzellikle

vurgulanmasıdır Bu bağlar kadının herhangi bir istenmeyen durumda kendi ailesinin

yanına doumlnebileceğini goumlstermektedir Ama asıl olarak kadının konumunu

bulanıklaştıran ve tehlikeli kılan şey miras konusunda goumlrduumlğuuml işlevdi

46 Bkz Levi-Strauss Claude Structural Antropology Trans Claire Jacobson amp Brooke Grundfest Schoepf New York 1963 s 47 47 Bu konuda bir eleştiri iccedilin bkz Ccedilakmak E Efe ldquoMit Soumlz ve Yazı Jack Goody ile Soumlyleşirdquo Cogito sayı 43 Yaz YKY İstanbul 2005 48 Bkz Oudemans 1987 s 97 49 Euripides Medeia Ccedilev Ahmet Hamdi Tanpınar Maarif Vekacircleti 1943 sat 230-260

142

Yabancı bir erkekten gebe kalacak kadının aile mirasını tehlikeye atacağı korkusu vardı Kadın mirasın meşru yoldan gelecek kuşaklara aktarılmasını sağlayan tek araccediltı50

V yy Atinarsquosında aileler ndashaslında aşiretler demek daha doğru olur- ve onların sahip

oldukları kadim gelenekler (oumlrneğin her ailenin kendine ait tapımları bulunmaktaydı)

ile kent youmlnetimi arasında dikkat ccedilekici bir gerilim vardı Bu aşiretler vatandaşlık

statuumlsuumlnuuml kontrol eder bir konumdaydılar Boumlyle bir aileye mensup olmadan

vatandaşlık haklarından yararlanılamıyordu Bu durum aristokrat ailelere buumlyuumlk

nuumlfuz sağlıyordu Kleisthenesrsquoin reformlarıyla bu ayrıcalıklar ve diğer siyasi guumlccediller

ellerinden alınmaya başlandı Bu gerilimli muumlcadelenin izlerini yunan

tragedyalarında goumlrmek muumlmkuumlnduumlr Bu konuda Oresteia uumlccedillemesi muumlkemmel bir

oumlrnek olabilir Yine aynı şekilde Antigone de bu ccedilerccedilevede okunabilir Hegelrsquoin

Antigonersquoyi ldquoaile ile devletin ccedilatışmasırdquo şeklinde okuması da temelde bu duumlşuumlnceye

dayanmaktadır

32 ANTİGONE

Antik Yunan kozmolojisine ilişkin birkaccedil oumlnemli hususu yukarıda muumlmkuumln

olduğunca oumlzetlemeye ccedilalıştık Hiccedil şuumlphesiz neredeyse bir tam yuumlzyılı kapsayan bir

doumlnemde yaşamış insanların duumlnya algısını kesin olarak kavrayabilmek muumlmkuumln

değildir Boumlyle bir iddiada bulunmamız soumlz konusu olamaz Burada yapmaya

ccedilalıştığımız hiccedil olmazsa Antigone metni bağlamında tartışacağımız birkaccedil kuumlltuumlrel

konu başlığına biraz yakından bakabilmekti Ccedilalışmamızın bundan sonraki

boumlluumlmlerinde Antigone metnine odaklanacağız

321 904-920 Satırlar

Metni incelemeye metnin sonundan bir oumlrnekle başlamak yerinde olacaktır Ccediluumlnkuuml

bu oumlrnek metni yorumlama farklılıklarının temelinde yatan nedeni yeterince

aydınlatacaktır Bilindiği gibi Yunan edebiyatı alanında uzmanlar ccediloğu zaman

metinlerin orijinalliği hakkında tartışırlar Bunlar arasında en uumlnluumlsuuml de Antigonersquonin

50 Freeman 2003 s 213

143

904 ile 920 satırları arasında kalan dizeler konusundadır Yunan tragedyaları

alanında ccedileviri ve yorumlarına en fazla guumlvenilen filolog Richard Jebb bu satırları

reddetmektedir

ldquoGrek tragedyasında bu satırların tamamının ya da bir kısmının uydurma olup olmadığı sorusu gibi ccedilok tartışılan bir kaccedil problem vardır Aristoteles (Retorik 3 16-9) 911 ve 912 satırları alıntılamıştır buumlyuumlk ihtimalle onun elindeki Sofokles metninde parccedilanın tamamı bulunmaktaydı Oumlyleyse ekleme şairin oumlluumlmuumlnden kısa bir suumlre sonra yapılmış olmalıdır [soumlz konusu eklemenin sorumluluğu] şairin oğlu Iophonrsquoa koumltuuml bir şaire ya da bir oyuncuya yuumlklenmektedir İtiraf etmeliyim ki uumlzerinde ccedilok uzun suumlre duumlşuumlnduumlkten sonra Sofoklesrsquoin 905 ile 912 satırları arasını yazdığına ikna olamıyorum [hellip] Esas nedenler (bana goumlre) kısaca şunlardır (1) 450-460rsquoda ifade edildiği gibi İlahi yasaların genel geccedilerliliği 905-907rsquodeki sınırlamayla accedilık bir şekilde bağdaşamaz (2) Daha ileri bir sınırlama da 911 vdrsquoda vardır [hellip] Antigone başka bir kardeşi olacağını duumlşuumlnseydi o zaman bu sorumluluk o kadar bağlayıcı olmayacaktı (3) 909-912 arasındaki yapı Sophoklesrsquoe yakışmıyorrdquo51

Jebbrsquoin ortaya koyduğu uumlccedil arguumlmana daha yakından bakalım Jebbrsquoin birinci itirazı

bir ccedileşit mantıksal ldquotutarsızrdquolığa ilişkindir Yani tutarlı bir karakter olması gerektiği

bir oumln kabul olarak alınan Antigone 450-460 satırlarında oumlluumlnuumln goumlmuumllme hakkının

evrensel bir yasa olduğunu bunu tanrıların ezeli ve ebedi olarak emrettiğini

soumlylerken 905rsquote52 bu yasayı sınırlandırır Eğer bir ana ya da bir eş olsaydı kentin

karşı koymasına rağmen boumlyle bir işe girişmeyecekti Antigone Doğaldır ki bu soumlzler

Antigonersquoye ilişkin tuumlm romantik bakışları yerle bir etmektedir Romantik bakış ldquobir

başkaldıranrdquo olarak Antigonersquonin ne olursa olsun direnişini arzulamaktadır

Dolayısıyla 905 satır romantikler iccedilin ya bir tutarsızlık ya da bir hayal kırıklığı

olacaktır Başka bir biccedilimde kabul edilmesi muumlmkuumln değildir Richard Jebbrsquoin ikinci

itirazı da aslında ilkine benzer bir tutarsızlıktır Antigone bu kez ilahi yasayı kardeş

iccedilin sınırlandırır Yani Antigone başka bir (yaşayan) kardeşe sahip olmuş olsaydı

boumlyle bir eylemde bulunmayabilecekti

51 Jebb 1891 s 164 52 906 satır Sabahattin Ali tarafından ldquohellipbuumltuumln şehre karşı gelecek bu işi uumlzerime almazdımrdquo (Sofokles 1941 s 64) şeklinde ccedilevrilmiş Oysa Guumlngoumlr Dilmen ccedilevirisinde bu dize bulunmamaktadır (Bkz Sofokles 1997 s 99) Bu dizeler Richard Jebbrsquoin ccedilevirisiyle şoumlyledir ldquoNever had I been a mother of children or if a husband had been mouldering in death would I have taken this task upon me in the citys despite What law ye ask is my warrant for that wordrdquo Bkz Jebb 1891 s 165

144

Goethersquonin de bu kısımla ilgili benzer bir itirazı bulunmaktadır O da Jebb gibi

parccedilayı Sophoklesrsquoe yakıştıramaz Oyun boyunca davranışlarını kabul edilebilir

gerekccedilelerle sunan kadın kahramanın bu kısımda ldquoccedilok koumltuumlrdquo ve neredeyse ldquokomiklik

sınırındardquo gerekccedileler53 sunmasını bir tutarsızlık ve hata olarak goumlruumlr Goethe

kuramcıların bu parccedilanın sonradan ekleme olduğunu kısa suumlrede kanıtlayacaklarına

da kesin goumlzuumlyle bakar54

Jebb Herodotrsquoun anlattığı bir hikacircyeyi oumlrnek olarak goumlsterir Hikacircyeye goumlre Pers

kralı Darius Intaphernesrsquoi bir sebepten succedillar ve buumltuumln ailesinin oumlluumlmuumlnuuml emreder

Fakat Intaphernesrsquoin karısının yalvarmaları uumlzerine Darius onu ve seccedileceği bir kişiyi

bağışlayacağını soumlyler Kadın da kocası ve ccedilocukları yerine erkek kardeşini seccediler

Darius neden kocası ve ccedilocukları dururken kardeşini seccediltiğini sorduğunda da kadın

Antigonersquonin 909-912 dizelerde kullandığı arguumlmanı -neredeyse aynen- kullanır

(Heredotos III-119) Jebbrsquoe goumlre Antigonersquonin arguumlmanları buradan aynen

ldquoalınmıştırrdquo ccediluumlnkuuml satırlar neredeyse benzer oumllccediluumlde yazılmışlardır55 Jebb ldquokardeşlik

bağının abartılmasınırdquo ldquoilkel sofizmrdquo olarak tanımlar ve bu tuumlr akıl yuumlruumltmelerin

ccedilağın oumlnemli bir karakteristiği olduğunu iddia eder Ardından da Aiskhylosrsquoun

Oresteiarsquosından bir oumlrnek verir Apollonrsquoun ccedilocuğun gerccedilek ldquokaynağırdquonın baba

olduğunu savunurken Athenarsquonın da kendisini bir annenin doğurmadığını

53 Diğer taraftan Hegel Tinin Goumlruumlnguumlbilimirsquonde Antigonersquonin Poluumlneikesrsquoe verdiği bu ldquodeğerirdquo yerinde bulur Ccediluumlnkuuml aile bireye verili-statik-varlık olarak yaklaşır Ama bu yaklaşma biccedilimi en yuumlksek seviyesini kız ve erkek kardeşler arasında bulur Kız kardeş yalnızca erkek kardeş tarafından tam olarak tanınabilir Aile iccedilindeki ilişkilerde bir evlat olarak ya da bir eş olarak ldquokadınınrdquo kendini tikel olarak bilmesi muumlmkuumln değildir Yalnızca erkek kardeşle olan ilişkisi katıksızdır ldquoonlar aynı kandandırlar ama bu onlarda bir dinginlik ve dengeye ulaşmıştır Bu yuumlzden birbirlerine istek duymazlar tersine birbirlerine karşı oumlzguumlr bireyselliklerdir [hellip]Erkek kardeş kız kardeş iccedilin dingin benzer genelde bir varlıktır kız kardeşin onda tanınması arıdır ve doğal bir ilişki ile karışmış değildir[hellip]Erkek kardeşin yitişi bu yuumlzden kız kardeş iccedilin onarılmaz bir şeydir ve ona karşı oumldevi en yuumlksek oumldevdirrdquo Hegel Tinin Goumlruumlnguumlbilimi Ccedilev Aziz Yardımlı İdea Yayınevi İstanbul Şubat 1986 s 278-279 sect 457 54 Goethe J W v Eckermann J P Soret F J tr Oxenford J Conversations of Goethe with Eckermann and Soret London George Bell 1875 s 227-228 Antigonersquonin bu parccedilasının orijinalliği konusundaki tartışmalar iccedilin ayrıca Bkz Cropp Martin Antigones Final Speech Greece amp Rome Second Series Vol 44 No 2 Cambridge University Press (Oct 1997) pp 137-160 ve Murnaghan Sheila Antigone 904-920 and the Institution of Marriage The American Journal of Philology Vol 107 No 2 The Johns Hopkins University Press (Summer 1986) pp 192-207 55 Jebb 1891 s 260

145

soumlyleyerek reyini Orestesrsquoten yana kullanışını bu tuumlrden bir sofizm olarak

değerlendirir

Jebb dizelerle ilgili yorumlarında oumlnemli bir soru sorar Dizelerin bu lsquohatarsquosı Antik

Yunanrsquoın duumlşuumlnme tarzındaki bir acayiplik olarak mazur goumlsterilebilir mi Bu soru

aslında meselenin filolojik ya da edebi bir sorun olmanın da oumltesinde olduğunun

kesin bir işaretini vermektedir Ancak Jebb bu ldquoacayiprdquoliği kuumlccediluumlmseyerek bize goumlre

gerccedileği ıskalamıştır Doğru soruyu sormuş ancak cevabını yanlış vermiştir

Sorun her yorumcunun metne kendi duumlnya algısından iccedilinde bulunduğu kozmolojik

algıdan bakıyor olmasından kaynaklanmaktadır Daha doğru bir yorum yapabilmek

iccedilin kendi kozmolojik algımızdan sıyrılmak ve inceleyeceğimiz metnin

kozmolojisine olan yabancılığımızın en azından farkında olmamız gerekir Aksi

taktirde bizim evren algımızdan ccedilok farklı bir ldquoduumlşuumlnce tarzırdquo olan bir kuumlltuumlre kendi

ldquotarzrdquolarımızı yuumlkleyerek o kuumlltuumlruumln bir uumlruumlnuuml olan edebiyat yapıtını asimilasyona

uğratabiliriz Oumlrneğin Jebb Antigonersquoyi bir Hıristiyan şehidiyle H Boumlll de Ulrike

Meinhofrsquola karşılaştırabilmişlerdir56 Son yıllarda akademik duumlnyada bu tarz

karşılaştırmalı ccedilalışmaların arttığını soumlyleyebiliriz Bu tuumlr ccedilalışmaların temel sorunu

karşılaştırılan alanlardan birinin diğerine oranla ccedilalışmanın merkezinde daha fazla

yer almasıdır Bu da bir tarafı anlamak iccedilin diğer tarafın karakteristiğinin baz

alınması gibi eğilimlerin goumlruumlnmesine sebebiyet verebilmektedir

Daha oumlnce tragedya okuma eğilimlerinden soumlz ederken bunların farklı

kozmolojilerden beslendiğini belirtmiştik Ayırıcı kozmolojilerin etkisinde iki ana

akımdan soumlz edilebilir Bunlardan ilki konvansiyonel yorumlar diğeri ise Hegelyen

yorumlardır Konvansiyonel yorumcular oumlrneğin Antigonersquonin temel konusunun

adalet olduğunu soumlylerler Oyuna birbirinden kesin sınırlarla ayrılmış iki mutlak

adaletin ccedilatışması olarak bakarlar Fakat bu ccedilatışmada Antigone mutlak olarak haklı

Kreon ise tamamen haksızdır Bazen Kreonrsquoun başlangıccedilta iyi bir youmlnetici olduğu

ama sonradan despotlaştığı belirtilse de son kertede kendisine masum bir kızın

yıkımına neden olmuş biri goumlzuumlyle bakılır Bu akımın oumlncuumlsuuml Schlegelrsquodir Jebb

56 Oudemans 1987 s 3

146

Reinhardt Diller Else ve Kamerbeek gibi isimler sayesinde de hacirckimiyetini

korumuştur57 Simone Weilrsquoden Virginia Woolfrsquoa Louis MacNeicersquoden Marguerite

Yourcenar ve Jean Anouilhrsquoe pek ccedilok duumlşuumlnuumlr ve yazarın benzer bir şekilde

Antigonersquoyi sivil bir isyancı bireysel bir başkaldıran politik bir vatandaş ve feminist

hareketin oumlncuumlsuuml olarak anladığı da goumlruumllmektedir58 Uumllkemizde de bu tarz bir

yorumlama eğiliminin guumlccedilluuml olduğunu rahatlıkla soumlyleyebiliriz Oumlrneğin

Antigonersquonin Mitos-Boyut Yayınevirsquonden basılmış ccedilevirisinin arka kapak yazısında

oyunun kahramanı Antigonersquonin ldquoKreonrsquoun ldquoceberutrdquo devlet anlayışına

başkaldırdığınırdquo ve onun bir ldquoinsan haklarırdquo ve ldquooumlzguumlrluumlkrdquo savunucusu olduğu

belirtilir59 Aynı kitabın oumlnsoumlzuumlnde ccedilevirmen Guumlngoumlr Dilmen Antigonersquonin

ldquokişiliğinde bir zaaf goumlruumllemediğinirdquo onun oyun boyunca ldquohiccedil pişmanlık

duymadanrdquo ldquokonumunu değiştirmedenrdquo ilerlediğini soumlyledikten sonra Kreonrsquou

Antigonersquonin ldquotam karşıtırdquo olarak tanımlar60

Bu yorumlama geleneğinde Antigone genellikle tragedyanın tek protagonisti olarak

değerlendirilir Oumlrneğin Muumlllerrsquoe goumlre Kreon Teiresiasrsquoın oumlğuumltlerine boyun eğdiği

iccedilin tutarsızdır Bu yuumlzden de trajik kahraman olmaz61 Benzer bir ldquotutarlılıkrdquo

tartışmasını 904ndash920 satırların orijinalliği konusunda yapmıştık Bu tutarlılık

meselesi aslında kozmolojinin ipucunu vermektedir Ayırıcı kozmolojiler kategorileri

suumlrekli olarak birbirinden ayrı duumlşuumlnduumlklerinden oyunlardaki paradoks durumlarını

genelde goumlrmezden gelme ya da reddetme eğilimindedirler Ccediloğunlukla da bu tuumlr

durumlar yazarın başarısızlığı olarak nitelendirilir

Antigone ve Kreon arasındaki bu kesin ayrım Antigone tarafından temsil edildiği

duumlşuumlnuumllen ilahi alan ile Kreonrsquoun temsil ettiği duumlşuumlnuumllen beşeri alan arasında kendini

goumlsterir Kreonrsquoun yasaları sadece insan emridir tanrısal bir yasa iması yoktur

Dolayısıyla Kreon Antigonersquonin bulunduğu kutsal statuumlye asla erişemez Bu

57 Oudemans 1987 s107 58 Bu konuda bkz Walsh Keri Antigone in Modernizm Classicism Feminism and Theatres of Protest Yayınlanmamış Doktora Tezi Princeton University New Jersey 2009 59 Bkz Sofokles 1997 60 Bkz Dilmen Guumlngoumlr ldquoOumlnsoumlzrdquo Sofokles 1997 s 15 61 Oudemans 1987 s 108

147

ccedilerccedilevede Antigonersquonin temsil ettiği ve ısrar ettiği ilahi yasalar ldquobizatihi doğanın

kendisinin isteğidirrdquo62 Bu durumda Antigonersquonin ilahi ve doğaya ait olan karakteri

ile Kreonrsquoun doğa-dışı kuumlltuumlre ait ve beşeri alanı temsil edişi karşı karşıya gelir

Goumlruumllebileceği uumlzere konvansiyonel yorumlama ayırıcı kozmolojiden kaynaklı

olarak indirgemecidir ve aslında tragedyaların trajik niteliğini tek boyutlu hale

getirirler ccediloğu zaman da trajikliğini ortadan kaldırırlar63

Oumlrneğin Charles Knapp Antigonersquoyi doğru duumlşuumlnce ndash yanlış duumlşuumlnce akıl ndash akıl

dışılık gibi ikili karşıtlıklarla yorumlarken Sophoklesrsquoin Antigonersquoyi tamamen

masum Kreonrsquou ise hatalı davranan biri olarak resmettiği fikrini baştan kabul eder64

Bu ccedilerccedilevede 904ndash920 satırlarının da tahmin edilebileceği uumlzere sonradan ekleme

olduğunu duumlşuumlnmektedir65

322 Hegelrsquoin Antigone Okuması

Ayırıcı kozmolojilerin ikinci yorum geleneğinin kaynağını Hegelrsquoden aldığını daha

oumlnce soumlylemiştik Bu gelenekteki yazarların temel arguumlmanlarını Hegelrsquoin fikirleri

oluşturmaktadır Ancak yine de bu kadar ldquogenelleştiricirdquo bir iddianın mutlak anlamda

doğruluğu tartışmalıdır Hegelrsquoin bizatihi kendisinde bile yer yer tutarsızlaşan fikirler

varken onun fikirlerinden hareket ettikleri soumlylenen bir topluluğun tutarlı bir fikirsel

buumltuumlnluumlk oluşturduğunu soumlylemek pek doğru olmaz Ama Hegelyen yorumlama

geleneğinin tipik oumlzellikleri belirtilebilir belki bunlar da Hegelrsquoin uzlaşı duygusu

[Das Gefuumlhl der Versoumlhnung] dediği şeyden tuumlremiş goumlruumlnmektedir66 Hegelrsquoin

yorumu ccedilatışmaları uyumlulaştırıcıdır Bu aslında Alman İdealizmi denilen duumlşuumlnce

akımın genel eğilimi olarak addedilir Temel hedef oumlrneğin Kantrsquoın yaptığı gibi

doğru ile yanlış iyi ile guumlzel gibi değer arasında kesin ayrımlara gitmek değil

varolan ldquoayrımları birleştirmekrdquo ldquokarşıtları uzlaştırmakrdquotır Kantrsquoın yapmaya

ccedilalıştığı şeyler ve değerler arasında kesin sınırlar ccedilizme ccedilabası ldquokritikrdquo felsefe olarak

62 Reinhardt K Sophokles Frankfurt am Main 19764 (1933) s 86 Aktaran Oudemans 1987 s107 63 Bkz Oudemans 1987 s 108 64 Knapp Charles ldquoA Point in the Interpretation of the Antigone of Sophoclesrdquo The American Journal of Philology Vol 37 No 3 The Johns Hopkins University Press 1916 pp 300 65 Knapp 1916 s 310-11 66 Hegel 1975 s 1193-1197

148

adlandırılırken Alman idealizminin bu birleştirme ve uyumlulaştırma ccedilabası ldquosistem

felsefesirdquo olarak isimlendirilir67

Hegelrsquoin sistemini kapsamlı olarak tartışmak bu ccedilalışmanın boyutlarını aşacaktır

Burada yapmaya ccedilalışacağımız Hegelrsquoin oumlzellikle de Antigone ile doğrudan ya da

dolaylı olarak ilişkili fikirlerinin bir oumlzetini sunmaktan ibarettir

Hegel insanın kendi oumlz bilincine ldquoarzuda ve arzuylardquo ulaştığını soumlyler68 İnsan ancak

bir şeyi arzuladığında ve bu arzusunun farkında olduğunda kendi kendinin de

bilincinde olabilmektedir Ccediluumlnkuuml arzulayan daima Benimdir arzu daima benim

arzumdur Arzuladığım ve arzumun farkında olduğum iccedilin arzuladığım şeyin ldquoben-

olmayanrdquo olduğunu da goumlruumlruumlm İnsanın etten kemikten başka bir deyişle hayvansı

yanı oumlrneğin su iccedilmeyi arzuladığında arzuladığı şeye karşı olumsuzlayıcı bir

eylemde bulunmak zorundadır Temel olarak bu eylem suyun ldquotahrip edilmesidirrdquo

suyu iccedilen insan ldquosuyun doluluğuylardquo kendi arzusunun ldquoboşluğunurdquo doldurur suyu

değişikliğe uğratır onu bedeninin organik parccedilası yaparak kendinin kılar Su artık

ldquosu-olmayanardquo doumlnuumlşuumlr Dolayısıyla arzunun giderilmesine youmlnelik her eylem bir

olumsuzlama olacaktır Aslında bir hayvanın arzulaması ve eylemi de benzeri bir

suumlrece karşılık gelmektedir Fakat Hegel hayvanla insan arasındaki farkı arzu

ldquonesnesine bağımlılıkrdquo noktasında koymaktadır Hayvan da oumlrneğin bir bitkiyle

beslenirken bitkiyi tahrip edip kendi organizmasının bir parccedilası kılar fakat yine de

onu ldquoaşmayırdquo başaramaz hayvan bitkiye tamamen bağımlıdır69

Hayvan hayvansal İsteğinde olumsuzlanmış Doğanın uumlstuumlne bu İsteğin doyuma ulaştığı anda yine doğanın iccediline duumlşmek iccedilin yuumlkselir ancak Bundan oumltuumlruuml Hayvan ancak Selbst-gefuumlhlrsquoe yani kendinin-duygusuna (Kendini-duyuşa) ulaşabilir ama Selbst-bewusstseinrsquoa Kendininbilincine ulaşamaz yani kendinden soumlz edemez ldquoBenhelliprdquo diyemez70

67 Bkz Goumlkberk Macit Felsefe Tarihi 6 Basım Remzi Kitabevi İstanbul 1990 s 435 68 Hegel 1986 sect 168-190 Metinden yapılan alıntıları İngilizce ccedilevirisiyle karşılaştırarak vermeye ccedilalıştığımız iccedilin dipnot referanslarında sayfa numarası yerine orijinal metinde bulunan paragraf numaralarını [sect] işareti ile belirteceğiz İngilizce ccedilevirisi iccedilin bkz Hegel G W F Phenomenology of Spirit Trans A V Miller Oxford University Press Oxford 1977 69 Bkz Hegel 1986 sect 258 70 Kojegraveve 2001 s 43

149

Hayvan verilmiş varlık olarak etten kemikten bir varlık olarak kendini aşamamakta

kendisiyle arasına mesafe koyamamaktadır Suumlrekli olarak ldquodoğalrdquo bir şeyi istediği

iccedilin hep ldquodoğaya aitrdquo bir şeyi istediği iccedilin kendisi de doğaya ait olarak kalır Boumlyle

bir ben hayvansal bir ben olacak ve sadece kendinin duygusuna sahip olacak

kendine ve başkalarına kendisini ancak oumlzduygu olarak accedilacaktır Kendinin-bilincine

hiccedilbir zaman ulaşamayacaktır Hegelrsquoe goumlre kendinin-bilincine ulaşabilmek iccedilin

isteğin verilmiş varlığa değil bir varlık-olmayana youmlnelmesi gerekir

Varlığı istemek kendini bu Varlıkla doldurmaktır kendini ona kul etmektir Varlık-olmayanı İstemek ise kendini varlıktan bağımsızlaştırmaktır kendi oumlzerkliğini Oumlzguumlrluumlğuumlnuuml gerccedilekleştirmektir Demek ki insanoluşturucu olması iccedilin İsteğin bir varlık-olmayana yani bir başka İsteğe bir başka accedilgoumlzluuml boşluğa bir başka Bene youmlnelmesi gerekir Ccediluumlnkuuml İstek varlığın bulunmayışıdır (yokluğudur) (accedil olmak besinden yoksun olmaktır) Varlıkta hiccedilleyen bir Hiccedilliktir ve var olan bir Varlık değildir71

İnsanı ldquoinsanrdquo yapan başka bir deyişle onu hayvandan ayıran şey onun yalnızca

ldquovarolan doğal bir varlığırdquo istemekle yetinmemesi ve arzunun bizatihi kendisini

istemesindedir İnsanın ldquoinsan yapıcırdquo arzusu bir başkasının arzusunu arzulamaya

youmlnelir Hegelrsquoin deyişiyle bir başkası tarafından insan olarak bilinip-tanınmak ve

kabullenilmek ister Hegelrsquoe goumlre bu noktadan itibaren muumlcadele başlayacaktır

Ccediluumlnkuuml esas olarak benim bilinip-tanınmam arzuladığım nesne uumlzerindeki hakkımın

bilinip tanınmasıdır Dolayısıyla bu beni hakkımın tanınması iccedilin başkaları uumlzerinde

uumlstuumlnluumlk kurma ccedilabasına youmlneltecektir İnsanı hayvandan ayıran bir oumlzellik de burada

bulunmaktadır

Hayvanın buumltuumln İstekleri son ccediloumlzuumlmlemede onun hayatını koruma isteğinin sonuccedillarıdır O halde insansal İstek bu koruma İsteğini yenmek durumundadır Başka bir deyişle insan (hayvansal hayatını) insansal İsteğinin sonucu olarak tehlikeye atarsa insan olarak ldquokendini ortaya koyarrdquo Bu tehlikede ve bu tehlike aracılığıyladır ki insan gerccedilekliği gerccedileklik olarak kendini yaratır ve accedilımlar72

Kısacası ldquohayati olmayanrdquo bir şey (oumlrneğin ahlaki bir değer) uğruna insan kendini

kendi hayatını tehlikeye atabilmektedir Bu onu insan yapan oumlzelliğidir İnsanın bir

71 Kojegraveve 2001 s 44 72 Kojegraveve Alexandre ldquoGiriş Olarakrdquo Hegelrsquoi Okumak Ed ve Ccedilev Tuumllin Bumin Kabalcı Yayınları İstanbul 1993 s 34

150

başkasının isteğini istediğini belirttik Dolayısıyla insan olabilmek iccedilin bir istekler

yığınına ihtiyaccedil vardır Daha basit bir dille ifade edecek olursak insan bir başkasının

isteğine ve bir başkası tarafından tanınıp bilinmeye ihtiyaccedil duyuyorsa eğer insan bir

topluluk halinde yaşamak zorundadır Dolayısıyla topluluk (toplum) ldquobirbirini İstek

olarak karşılıklı olarak isteyen İstekler topluluğu olması bakımından toplulukturrdquo73

Hiccedil şuumlphesiz boumlyle bir topluluğun bir ldquoistekler savaşırdquo olarak kurulduğu accedilıktır

Hegel bu suumlreci ldquokoumlle-efendi diyalektiğirdquo dediği bir suumlreccedille anlatır74 Burada bu

diyalektiğin ayrıntılarına girmeyeceğiz Bir ldquomuumlcadelerdquo suumlreci olduğunu soumlyleyerek

oumlzetleyebiliriz bu diyalektiği İnsan ldquoolumsuzlayıcı ve yıkıcırdquo olmak zorunda olan

bir eylemle kendi tikel değerlerinin bir başkası (aslında buumltuumln başka insanlar tuumlmel

tarafından) tanınması iccedilin bir muumlcadeleye girişecektir Bir prestij muumlcadelesidir bu

ve biyolojik bir zorunluluğu olmadığı gibi insan bu muumlcadelede biyolojik hayatını

da tehlikeye atar Bu savaşın sonucu olarak bir taraf oumlluumlmden duyduğu korkuyla

oumltekine boyun eğer oumltekinin efendiliğini kabul eder Hegel Koumllelik ve Efendilik

arasındaki diyalektik suumlreci boumlyle başlatır

Hegel Tin başlığı altındaki ilk kısımda ccedilok tanrıcı bir devlet modelinin yapısını

anlatır75

Bu devletin bu ccedilok tanrıcı toplumun oumlzsel temel karakteri Efendilerin devleti Efendilerin toplumu olmasıyla belirlenmiştir Ccedilok tanrıcı devlet vatandaş olarak yalnızca efendileri tanır Savaş yapan kişi vatandaştır ancak ve savaşı da ancak vatandaş yapar Ccedilalışma ise Toplumun ve devletin kıyısında (marjında) bulunan koumllelerin işidir 76

Devlet ile aile arasında da bir ayrım vardır Devlet insanın tuumlmel yanını aile ise tikel

yanını bilip-tanımaktadır Oysaki bu ccediloktanrıcı devlette tikel mutlak olarak

dışlanamamıştır Boumlyle bir devletteki efendi yanlıca koumllelerin efendisi ve

gerektiğinde bir savaşccedilı değil aynı zamanda ndashzorunlu olarak- bir ailenin de uumlyesidir

73 Kojegraveve 1993 s 32-33 74 Bkz Hegel 1986 sect 178-196 Hegelrsquoin Koumlle-Efendi diyalektiğinin accedilıklaması iccedilin ayrıca bkz Kojegraveve 2001 s 44-67 ve 79-108 Kojegraveve 1993 s 38-64 Bumin Tuumllin Hegel Bilinccedil Problemi Koumlle-Efendi Diyalektiği Praksis Felsefesi YKY İstanbul 3 Baskı 2005 s 35-66 75 Bkz Hegel 1986 sect 444-484 76 Kojegraveve 2001 s 64

151

Aile iccedilinde İnsan herhangi bir Efendi bir vatandaş bir savaşccedilı değildir babadır kocadır oğuldur ve bu babadır bu kocadır bir belli kişidir bir ldquotikeldirrdquo Ne var ki onun Ailede ve Aileyle bilinip-tanınmış tikelliği gerccedilek anlamda insansal değildir Nitekim ccedilalışmayan ccediloktanrıcı Efendide insansal ve insanlaştırıcı Eylem Muumlcadelenin savaşccedilı eylemiyle sınırlanmıştır İmdi Aile iccedilinde Muumlcadele ve hayatı tehlikeye atma yoktur Oumlyleyse Ailede ve Aileyle bilinip-tanınan şey Eylem olarak insansal Eylem (Tat) değil ama sadece insanın babanın kocanın oğlun erkek kardeşin vs Seinrsquoıdır Verilmiş-statik-varlığıdır biyolojik varoluşudur77

Dolayısıyla aile iccedilerisinde bireyin yapıp ettikleri eylemleri değildir oumlnemli olan aile

iccedilinde onu var eden şey onun varlığıdır Aile iccedilinde birey sadece varlığı iccedilin

sevilmektedir Bireyin eylemleri bu sevgide bir rol oynamadığı iccedilin bireyin

oumlluumlmuumlnden sonra da sevgi devam eder Bu yuumlzden denebilir ki aile bireyinin yaşıyor

ya da oumlluuml olması ona verilen değerde bir değişiklik yaratmaz

Diğer taraftan ailenin bu tikelci yanı devletin tuumlmelciliğiyle ccedilatışır

Aile iccedilin en yuumlce değer uumlyesinin Seinrsquoıdır doğal varlığıdır biyolojik hayatıdır İmdi Devletin Ailenin bu uumlyesinden istediği ise hayatını tehlikeye atması ve tuumlmel dava uğruna oumllmesidir Demek ki Vatandaşlık oumldevini yerine getirmek Aile yasasına zorunlu olarak uymamaktır ve bunun tersi de doğrudur78

Hegelrsquoe goumlre aile vatandaşı uumlreten bir kurumdur vatandaş akrabalık ilişkileri

sayesinde vuumlcut bulur Aile dişil bir guumlccedil olarak (ccediluumlnkuuml tikeli temsil eden kadındır)

erkek vatandaşı doğurur Fakat diğer taraftan vatandaşlık demek (erkek vatandaştan

soumlz ediyoruz) akrabalık ilişkilerinin bir dereceye kadar yok sayılmasını

gerektirmektedir

İnsan tikelliğinden vazgeccedilemediği iccedilin Aileden vazgeccedilemez ve eylemin tuumlmelliğinden vazgeccedilemediği iccedilin Devletten vazgeccedilemez Ve boumlylece ister Devlete ister Aileye karşı olsun her zaman zorunlu olarak cuumlruumlm işleyendir Ccediloktanrıcı hayatın trajik oumlzelliği de işte buradan kaynaklanır79

Hegel Hukuk Felsefesinin İlkelerirsquonde ise bunu ccedilok tanrıcı devletin trajik niteliği

olmaktan ccedilıkarır Aile ile Devlet arasında varolan paradoksal ilişki iki yanın

birbiriyle hem ccedilatışma hem de bağımlılık iccedilinde oluşu burada ortadan kalkar ve

ayrım keskinleşir

77 Kojegraveve 2001 s 67-68 78 Kojegraveve 2001 s 69 79 Kojegraveve agy

152

[hellip] aile bağlılığı bu erdemin en ulvi ifadelerinden biri olan Sophoklesrsquoin Antigonersquosinde kadınlığın başlıca yasası olarak dile getirilmiştir [hellip] eski tanrıların yer altı tanrılarının yasasıdır [bu] hiccedil kimsenin ne zamandan beri var olduğunu bilemediği ezeli bir yasadır Bu yasa accedilıkccedila goumlruumllen yasanın devlet yasasının zıttı olarak tasavvur edilir Bu zıtlık en yuumlce ahlaki zıtlıktır ve dolayısıyla en yuumlksek derecede trajiktir Adı geccedilen oyunda bu zıtlık kadın ve erkek tabiatlarının zıtlığında bireyselleşmiştir80

Accedilıkccedila goumlruumllebileceği gibi Goumlruumlnguumlbilimrsquodeki aile ile devlet arasındaki paradoksal

trajik tanım burada tamamen karşıtlık temeline oturtulur Fakat Hegelrsquoin

Goumlruumlnguumlbilimrsquode yaptığı devlet ve aile yorumu bizce daha doğrudur Ccediluumlnkuuml

Antigonersquodeki temel ccedilıkmazlardan biri bu iki kurumun birbirinden ayrılamazlığına da

dayanmaktadır Kreonrsquoun ilk konuşması bu tuumlrden trajik durumun ldquotehlikesinirdquo

goumlstermektedir

Devlet youmlnetiminde yoğrulmadıkccedila kişi oumllccediluumllemez karakteri zekacircsı gerccedilek duumlşuumlnceleri Devlet adamı halkın esenliğinden oumlte kaygılara kaptırırsa kendini ve sonuccedillarından ccedilekinip omuzlarına yuumlklenmezse sorunu susup kalırsa korkudan derim ki ben -ve her zaman da demişimdir bunu- aşağının aşağısıdır o Her kim yakınlarını uumlstuumln tutarsa yurt sevgisinden onu adam yerine koymam81

Kreon konuşmanın sonunda ldquoyurda hizmet etmiş yurttaşlarardquo ldquoister sağ ister oumlluuml

olsunrdquo saygı goumlsterileceğini ama vatan hainlerine aynı muameleyi yapmayacaklarını

accedilıklar Goumlruumllduumlğuuml gibi devlet ailenin tersine vatandaşın eyleminden başka bir şeyle

ilgilenmemektedir Devletin vatandaşı bilip-tanıması onun eylemine bağlıdır Vatan

hainlerine başka tuumlrluuml muamele edilecektir Kreon yasağını accedilıklar Poluumlneikesrsquoin

cesedi goumlmuumllmeyecektir

Burada bir parantez accedilarak oumlluumlnuumln accedilıkta bırakılması meselesini tartışmamız yerinde

olacaktır

3221 Cesedi Accedilıkta Bırakmak

Roux Orta Asyarsquoda cesedin goumlmuumllmeyip accedilıkta bırakılmasının nedenleriyle ilgili

kesin bir delil ortaya koymaz yalnızca başka yazarların bu konudaki tahminlerini

80 Hegel G W F Hukuk Felsefesinin İlkeleri Ccedilev Cenap Karakaya Sosyal Yayınlar Birinci Basım Kasım 1991 s 150 sect 166 81 Sofokles 1997 s 71-72 sat 174-184

153

sıralamakla yetinir Birinci neden oumlluuml goumlmmeyi bilmemekle accedilıklanır bir başka

neden de oumlluumlnuumln accedilıkta bırakılışının oumlluumlnuumln ruhunun goumlğe yuumlkselmesini

kolaylaştırdığı duumlşuumlncesidir Bu nedenler konusundaki tahminler daha da uzatılabilir

Oumlrneğin Kuzey boumllgelerdeki accedilıkta bırakma ile ilgili bir yorum toprağın

kazılamayacak denli buz tutmuş olduğunu gerekccedile goumlsterir

Orta Asyarsquoda cesedin neden accedilıkta bırakıldığını bilemiyoruz Ama Roux bu konuda

oumlnemli bir accedilıklama yapar ldquoCeset ccediluumlruumlduumlğuuml suumlrece murdardır ve fiziksel bir tiksinti

uyandırır oysa iskelet temiz olduğunda kutsal bir nesnehellip bir ata gibi daha rahat bir

şekilde goumlruumllebilirrdquo82 Bu accedilıklama başka duumlşuumlnceleri ima ediyor Oumlluumlnuumln accedilıkta

bırakılması onun arınmasının gerektiği durumlarla ilgili olabilir Nitekim Roux

hemen ardından ekliyor ldquoAynı sonuccedil iccedilin cesedi etle beslenen yırtıcı hayvanlara

terk etmek şeklinde başka bir youmlntem kullanılabilirdirdquo83

Roux bundan sonra cesetlerin accedilıkta bırakılmasıyla ilgili ldquotoumlrenlirdquo ve ldquotoumlrensizrdquo

ayrımı yapar Ama ister sadece accedilıkta bırakma isterse yırtıcı hayvanlara bırakma

olsun her iki youmlntem de esas itibariyle aynı zorunlulukla yapılmaktadır cesedin

iskeletinin temiz olması Dolayısıyla cesedin accedilıkta bırakılmasının bir ldquoarınmardquo

ihtiyacını goumlsterdiğini rahatlıkla soumlyleyebiliriz

Antik Yunanrsquoda cesedi accedilıkta bırakma uygulamasının en ağır succedillarda uygulandığını

goumlruumlyoruz ana baba kardeş ve ya evlat katilliği (Platon Yasalar 9873b) tapınak

hırsızları ve vatan hainleri (Ksenephon Hellenika 1722 Thucydides 11386)84

Burada oumlzellikle dikkat etmemiz gereken şey duumlşman askerlerinin boumlyle bir cezaya

ccedilarptırılmaması ama oumlzellikle Poluumlneikes gibi kendi kentine saldıran birinin boumlyle

bir cezaya ndashvatan hainliğinden dolayı- ccedilarptırılabilmesidir Euripidesin Fenikeli

Kadınlarında bu durum daha net bir şekilde accedilıklanır Kreon Poluumlneikesin cesedini

goumlmmeyi reddeder ccediluumlnkuuml o normal bir duumlşman değildir kentin iccedilinden ccedilıkmış bir

duumlşman bir vatan hainidir Bir duumlşman değilken kendi devletinin duumlşmanı oldurdquo

82 Roux 1999 s 225 83 Roux agy 84 Bkz Oudemans 1987 s 101

154

[Fenikeli Kadınlar 1652] Ancak cezanın temelindeki nedeni goumlrmemiz gerekiyor

Oidipus da Thebairsquode goumlmuumllememişti Ccediluumlnkuuml Oidipusrsquoun doumlktuumlğuuml bir akraba kanırdquo

buna ldquoizin vermemektedirrdquo [Oidipus Kolonosrsquota 407 Karş 600-601] Aiskhylosun

Thebairsquoye Karşı Yedilerinde de buumltuumln Thebai halkının Poluumlneikesrsquoi accedilıkta bırakmaya

karar verdiğini ve bunun nedeninin de Poluumlneikesrsquoin aşırı derecede kirlenmiş

olmasından kaynaklandığı soumlylenir Oumlluumlm bile onun arınmasını sağlayamamıştır

Kendi şehrini ele geccedilirmek iccedilin yabancı bir orduya oumlnderlik ederek onurunu lekelediği baba toprağı tanrılarının şiddetli kiri [laneti ndash agos] oumlluumlmde [thanocircn] bile onun uumlzerinde kalacaktır85 (1017-19)

Bu arada Aias da oumlrnek olarak verilebilir Aiasrsquoın kardeşi Teukros Tekmessarsquoya

Aiasrsquoın cesedini ldquobir an evvelrdquo gidip getirmesini soumlyledikten sonra bunun nedenini

accedilıklar ldquoYerde serili yatan oumlluumllere herkes hakaret etmeyi pek severrdquo86 Daha sonra

Agamemnon ve Menelaos ile Teukros arasında soumlz duumlellosu başlar Teukros oumlluumlnuumln

goumlmuumllmesi iccedilin gerekirse savaşmaya hazır olduğunu bildirir Agamemnon ile

Menelaos ise oumlluumlnuumln accedilıkta bırakılmasının nedeni olarak yine ndashAntigonersquode olduğu

gibi- Aiasrsquoın ldquovatan hainliğini ve cinayete kastrdquoını ortaya atarlar Sonunda Odysseus

gelerek tartışmayı sonlandırır

Atinada savaşta oumllen savaşccedilıların cenaze toumlrenlerinin kamusal alanda

gerccedilekleştirilmesi yuumlzyılın ortalarına doğru kurulmuştur87 Segal ortaya ccedilıkan bu

yeni uygulamayla Aileye oumlzguuml kadim yas toumlreni ile kamusal alanda yapılan bu toumlren

arasında bir ccedilatışma doğduğunu ve Antigonersquonin arka planında boumlyle bir ccedilatışmanın

bulunduğunu iddia eder88 Hegelrsquoin aile ve devlet ccedilatışmasına yeniden doumlnmuumlş

oluyoruz Oumlluumlnuumln cesedin uumlzerinde kimin hakkı vardır

85 Satırdaki tam ifade ldquoagos de kai thanonrdquo ldquooumlluuml veama kirlirdquo Bkz Aeschylus Aeschylus With an English translation by Herbert Weir Smyth 2 Volumes London New York W Heinemann G P Putnams Sons Vol I 1922 s 413 sat1020-1022 86 Sophokles Aias Ccedilev Suat Sinanoğlu Maarif Vekaleti 1941 s 79 sat 989 87 Segal Charles Introduction Sophocles Antigone Ccedilev Gibbons Reginald and Segal Charles New York Oxford Press 2003 iccedilinde s 5 88 Segal agy

155

3222 Hegelrsquoe İtirazlar ndash Karakterlerin Muğlacircklığı

Hegelrsquoin ldquoccedilatışan guumlccedillerrdquo ve ldquouzlaşırdquo merkezli yorumlara yol accediltığını yukarıda

belirtmiştik Hegel oumlzellikle Antigone bağlamında iki unsurun değerin

ccedilatışmasından soumlz etmektedir kendisinden sonra gelen birccedilok edebiyat kuramcısı ve

duumlşuumlnce adamının Antik Yunan tragedyasını algılayışını etkilemiştir Fakat Hegelrsquoin

zaman zaman ldquoiccediliccedileliğirdquo ldquobelirsizliğirdquo ve ldquoparadoksurdquo ima ettiğini her zaman kesin

olarak birbirinden ayrılmış kategorilerden soumlz etmediğini belirtmemiz gerekiyor Bu

bakımdan Hegelyen yorumcular ile Hegelrsquoin kendisini birbirinden ayırmak gerekir

Goethersquonin Antigonersquonin Hegelci okumasına getirdiği eleştirini de bu youmlnde ele

almak gerekir

[hellip] aile ve devlet arasındaki ilişki ve bu ilişkiden doğan trajik ccedilatışma duumlşuumlncesi kesinlikle sağlam ve fikir accedilıcı Buna rağmen yine de bunun tek doğru olduğuna hatta trajik sanat iccedilin en iyisi olduğu fikrine katılamam Bizler hepimiz aslında hem bir ailenin hem de bir devletin uumlyesiyiz ama trajik felaketle sık karşılaşmıyoruz [hellip] Sadece bir aile uumlyesi ya da sadece bir devletin uumlyesi olsak bile yine de bizler iyi birer trajik karakter olabiliriz Ccediluumlnkuuml her şeyden oumlnce oumlnemli olan ccediloumlzuumlmsuumlzluumlğe yol accedilacak bir ccedilatışma yaratmaktır [hellip] Aiasrsquoın kırılmış gurur ve Heraklesrsquoin kıskanccedillık daimonlarının kurbanı olması gibi oumlrneğin Bu oumlrneklerin hiccedilbirinde aile sevgisiyle politik erdemler arası bir ccedilatışma yoktur89

Hegelrsquoin de Antik Yunan tragedyasını buumltuumlnuumlyle Aile ile Devletin ccedilatışmasına

indirgediği ndashen azından Goumlruumlnguumlbilim bağlamında- soumlylenemez Ama Antigonersquode

tartışılan başat problemlerden birinin bu olduğunu da goumlrmemiz gerekiyor

Reginald Segal da Hegelin Antigone okumasını ldquozayıfrdquo bulmakta Hegelin

fikirlerinin ldquobasite indirgeyicirdquo olduğunu Kreonu Devlet yasalarıyla Antigoneyi

ise sadece bireysellikle oumlzdeşleştirmenin fazlasıyla indirgemeci olduğunu

soumlylemektedir90

Kuumlccediluumlk bir beşinci yuumlzyıl kent-devletini modern soyut devlet duumlşuumlncesiyle oumlzdeşleştirmek ne derece doğrudur tartışılır Antigonenin polisi daha ziyade iccedilinde dini ve siyasi oumlzel ve kamusal olanın neredeyse birbirine karıştıkları bir sivil alandır Oumlyle ki bu tragedyayı yaratan da bu birbirine karışma halidir Her bir protagonist

89 Goethe 1875 s 225 90 Segal 2003 s 4

156

buumltuumlnuumln yalnızca yarısını goumlruumlr ve yine her biri guumlya oumltekinden bağımsız bir alanda eyler 91

Burada birkaccedil noktanın altını ccedilizmekte yarar var İlk olarak Hegel iddia edildiği

kadar basite indirgeyici değildir Hegel iccedilin bu tuumlrden bir yorum da aynı derecede

basite indirgemek olacaktır Hegelrsquoin ldquoKreon devleti Antigone ise aileyi temsil

ederrdquo formuumllizasyonuna rağmen aile ile devlet arasındaki ccedilatışmanın garip

paradoksunu Tinin Goumlruumlnguumlbilimirsquonde bize goumlstermiştir Aile kaccedilınılmaz olarak

devlete devlet iccedilin ldquoerkekrdquo yetiştirmekte bir taraftan da buna direnmektedir92 diğer

taraftan devlet de ailenin ve akrabalık bağlarının bir accedilıdan yadsınmasıdır ama

vatandaş-erkek de kendi tikelliğini ailesi olmaksızın yaşayamamakta akrabalık

bağından kopamamaktadır Bu Segalrsquoin iddia ettiği gibi modern devletin değil

ldquoccediloktanrıcı antik devletinrdquo paradoksudur Hegelrsquoe goumlre Devletin bu paradoksu

Helenistik doumlnem ve ardından Roma ile birlikte yavaş yavaş ortadan silinecektir93

Hegel Antigonersquodeki aile ve devlet paradoksunu ilginccediltir ki tragedyanın bir

uzlaşıyla ve harmonizasyonla sonuccedillanması gerektiğini ısrarla soumlylediği ccedilalışmasında

ortaya koyar

Antigone Kreonrsquoun (şimdiki kral) politik sorumluluğu altında yaşamaktadır Antigonersquonin bizatihi kendisi kral (Oidipus) kızıdır ve aynı zamanda Haimonrsquoun (Kreonrsquoun oğlunun) nişanlısıdır Dolayısıyla Antigonersquonin kraliyet emirlerine itaat etmesi gerekmektedir Fakat Kreon da bir baba ve koca olarak kan bağının kutsallığına saygı goumlstermeli ve ailenin dinsel geleneklerine karşı emirler vermemelidir 94

Hegel Antigonersquode ccedilatışmanın nihai olarak uzlaşıyla bitmediğini iki taraf iccedilin

yıkımla sonuccedillandığını soumlyler Yine de bu oyunun kendisi iccedilin ldquoen goumlrkemli ve en

tatmin edici sanat yapıtırdquo olduğunu belirtir95

Hegelrsquoin tragedya oumlrneklerini ccedilok daha yoğun biccedilimde Antigonersquoden vermesi tesaduumlf

değildir Ccediluumlnkuuml Antigone oyunu bazen accedilık ve bazen de uumlstuuml kapalı biccedilimde insana

91 Segal agy 92 Bkz Hegel 1986 sect 475 Hegel burada ailenin tikelliğini temsil eden kadının devlet iccedilin nasıl bir ldquotehlikerdquo oluşturduğunu anlatır 93 Bkz Kojegraveve 2001 s 69 vd 94 Hegel 1975 s 1217 95 Hegel 1975 s 1218

157

dair en temel kavramların birbiriyle ccedilelişen tanımlarını ortaya atmaktadır dost -

duumlşman vatandaş - youmlnetici baba - oğul erkek - kadın adalet ndash adaletsizlik vs

Buumltuumln bunlar Hegel iccedilin en azından Tinin Goumlruumlnguumlbilimirsquonde tartıştığı meseleler iccedilin

uygun bir oumlrnek teşkil etmektedir

Tragedyayı ldquoccedilatışan guumlccedillerrdquoin nihai olarak bir uzlaşıyla sonlanması olarak

yorumlamak yanlış değil eksiktir ccediluumlnkuuml Yunan Tragedyası ldquoccedilatışan guumlccedillerinrdquo

ccedilatışmasının ldquokaccedilınılmazlığınırdquo ama mutlak bir uzlaşının da ldquoimkacircnsızlığınırdquo

goumlstermektedir Hegelrsquoin de tıpkı Aristoteles gibi ldquoolanırdquo incelerken ldquoolması

gerekenrdquoi de soumlylediğini unutmamak gerekir

Hegelrsquoe goumlre Antigone ldquodoğardquoyı ldquoyer altı tanrılarınırdquo ldquoaile bağlarınırdquo ve ldquooumlluumlmrdquouuml

simgelerken Kreon ise ldquobilincirdquo ldquogoumlkyuumlzuuml tanrılarınırdquo ldquovatandaşlık bağınırdquo ve

ldquoyaşamrdquoı temsil etmektedir

Daha ilk elden buumltuumln bu karşıt kategorilerin birbirine karışmış olduğunu soumlylememiz

gerekiyor Hegelrsquoe goumlre yeraltı tanrılarının ve doğa yasasının temsili olarak

Antigonersquonin fikirleri ailenin alanına girmektedir Hegel ailenin alanına giren bu

yasaları devlete goumlre daha ldquodoğalrdquo bir ilişki olarak duumlşuumlnuumlr Hegelrsquode ailenin kaynağı

tam olarak ldquodoğardquo değildir fakat yine de devletin ldquoalanındanrdquo uzakta tutulmaya

ccedilalışılır Bu yuumlzden yer yer aile ldquodoğardquonın temsil edildiği doğa yasalarının işlediği

bir alan olarak karşımıza ccedilıkar Aynı şekilde oumlluumlnuumln goumlmuumllmesi kuumlltuumlnuuml de ailenin

alanına koymaktadır Fakat oumlluumlnuumln goumlmuumllmesi işi ne kadar ldquodoğayardquo ilişkin ldquodoğa

yasasırdquo olarak dillendirilse de tam tersi bir durum da soumlz konusudur Ccediluumlnkuuml oumlluumllerin

goumlmuumllmesi cesetleri doğanın guumlccedillerinden korumaktadır Defin işlemi doğanın

(kuşların vahşi hayvanların kurtccedilukların vs) ceset uumlzerindeki tahribatını engelleme

işlevi goumlruumlr Defin oumlluumlyuuml hem doğadan hem de yaşayanların duumlnyasından ayırmak

demektir Aile oumlluumlyuuml goumlmerek oumlluumlmuumln salt doğaya ait bir şey olmadığını goumlsterir96

Bu yuumlzden ldquooumlluumlnuumln goumlmuumllmesirdquo medeniyete kuumlltuumlre ait bir olgudur97

96 Bkz Hegel 1986 s 275 sect 452 Ancak burada belirtilmesi gereken şey oumlluuml goumlmme geleneğinin Antik Yunanrsquoda genccedil kızların sorumluluğunda olan bir yuumlkuumlmluumlluumlk olmadığıdır Hele evlenmemiş gtgtgt

158

Aile ve devlet ccedilatışmasında kadın ailenin temsili olarak devlet iccedilin tehlikeli bir

konumu goumlsteriyordu Vatandaş olacak ve devlet iccedilin ccedilarpışacak genccedil erkekler

doğurup yetiştirme goumlrevi kadına aittir Fakat kadın (anne) genccedil erkeğin ldquohayatını

tehlikeye atmasınardquo direnir karşı koyar Hegelrsquoe goumlre devlet aileyi zedeleyerek onun

ccedilok guumlccedilluuml olmasına engel olmaya ccedilalışır Guumlccediller oumlylesine eşittir ki aile ile devletin

ccedilatışması kaccedilınılmazdır Diğer taraftan Hegelrsquoin ccedilizdiği kadın evinde oturan erkek

kardeş dışında ailenin hiccedilbir uumlyesi tarafından tam olarak tanınmayan ve devlet iccedilin

ldquodışarıyardquo genccedil erkekler goumlnderen bir varlık olarak tanımlanır Fakat Oudemansrsquoın

da yerinde bir tespitle hatırlattığı gibi sadece erkekler evi terk etmemektedir farklı

bir amaccedilla da olsa kadınlar da aileden ldquoccedilıkmaktardquo evlilik yoluyla başka bir aileye

katılmaktadır Bu durumda Antigonersquode birden fazla muğlacircklık tespit edebiliriz

Oumlncelikle kardeşine duyduğu sevgiye ndashki bu sevginin koumlkeni Hegelrsquoe goumlre ailersquodir-

karşıt olarak bir ldquoaile kurmayırdquo reddetmektedir Kardeşini goumlmme arzusuna rağmen

Haimonrsquola kuracağı evliliği yok etmektedir Antik Yunanrsquoda kardeşlere vefa

goumlstermenin yanında bir genccedil kızın ailesini terk ederek başka bir aileye gitmesi de

gerekli davranışlardan biriydi Antigone -oumlluumlyuuml goumlmerek ve daha oyunun başında

oumllmeyi seccedilerek- evlenmeyi ccedilocuk doğurmayı ve yaşamayı yadsımıştır Antigonersquonin

ldquoGoumlmuumltuumlm gelin odam zindanımrdquo soumlzleriyle başlayan tiradı burada hatırlanabilir

[895]

Diğer taraftan aynı tirat iccedilinde yukarıda tartıştığımız 905ndash920 satırlar arasında

kardeşi dışında başka hiccedilbir aile ferdine bu derece bir ldquobağlılıkrdquo goumlstermeyeceğini de

vurgulamaktadır Her ne kadar Hegel bunu yerinde bulsa da Antigonersquonin yalnızca

Poluumlneikesrsquoe ldquosevgirdquo goumlsterdiği ortadadır Kız kardeşi İsmenersquoye karşı sert tutumunu

yine bir ldquokardeş sevgisirdquo olarak Poluumlneikesrsquole karşılaştırabiliriz Diğer taraftan

ldquokardeş kutsaldırrdquo diyen Antigone anne-babası sağ olmuş olsaydı boumlyle bir işe

girişmeyeceğini de soumlyler

kızların cenazeyi uumlstlenmeleri pek goumlruumlnen bir uygulama değildir Bkz Oudemans 1987 s 112 Antigonersquonin aileyi temsilen oumlluuml goumlmme işlemini uumlstlenmesi bu accedilıdan da ccedilatışmalı bir durum yaratır 97 Bkz Oudemans agy

159

Yine aynı bağlamda Antigone bir ldquoZeus yasasırdquondan dem vurur Hem Zeus hem de

Dike oumlluumlnuumln goumlmuumllmesini yasaklayan emirler ldquovermemişrdquotir Oumlluumlnuumln goumlmuumllmesi

ezeli ve ebedi bir yasa olarak dillendirilir Diğer taraftan Antigone Kreonrsquoun

yasağının huumlkuumlmsuumlz olduğunu ccediluumlnkuuml yetkiyi Zeusrsquotan alan bir iktidar olmadığını

soumlyleyerek Hegelci anlamda Devletrsquoin altını oyar Fakat Antigonersquonin var olduğunu

iddia ettiği ezeli ve ebedi yasalar muğlacircktır Eğer Zeus ve Dike oumlluumllerin

goumlmuumllmesini istiyorlar ve Antigone de bu yasayı ccediliğnemekten korkuyorsa 905-920

arasındaki arguumlmanlarını nereye koymamız gerekiyor

Antigonersquonin burada akrabalığın kutsallığını temsil ettiği pek soumlylenemez ccediluumlnkuuml yasayı her akrabası iccedilin değil ağabeyi iccedilin ya da en azından ağabeyi adına ihlal etmeye hazırdır [hellip] bir yasa adına edimde bulunduğunu iddia etmesine karşın goumlruumlnuumlşe bakılırsa Antigonersquonin yasası yalnızca tek bir uygulama iccedilindir [hellip] anlık bir yasadır yani genelliğe ve uygulanabilirliğe sahip değildir uygulandığı koşullara saplanıp kalmıştır[hellip] bu nedenle yasanın bildik genelleştirilebilir anlamına goumlre yasa da değildir98

3223 Pozitif Hukuk ndash Doğal Hukuk amp Devlet - Aşiret

Burada soumlzuuml edilen modern hukukun reddettiği kabile toplumu ndashaşiret- yasasıdır

Modern devlet kendini aşiret yasasının karşısına koyar onun yasaları aşiret

hukukunda varolduğunu iddia ettiği bu tuumlrden muğlaklıklardan (soumlzuumlm ona)

arındırılmıştır tamamen rasyonelliğe dayanır Bu tuumlrden bir tartışmayı Oresteia

uumlccedillemesinde de goumlrebiliriz Orada da Erinyler tarafından temsil edilen kan yasası

(bizim buguumln aşiret yasası ya da kan davası dediğimiz hukuk sistemi) modern Atina

hukukunun kuruluşunda ortadan kaldırılıyordu Erinylerin temsil ettiği yasanın

rasyonel hukuka goumlre en buumlyuumlk zaafı onun muğlacirck oluşuydu Hangi durumda ne tuumlr

bir ceza istediği belli değildi Apollon Erinylerrsquoe ldquoBelli değil senin ne istediğin Bir

cinayete oumlfke doluyken bir diğerine ses ccedilıkarmıyorsunrdquo99 derken hukukun rasyonel

olması gerekliliğini ima ediyordu Benzer bir durumu Antigone oyununda da goumlrmek

muumlmkuumlnduumlr Antigonersquonin yasası da bir dereceye kadar bozulmuş aşiret yasasını ima

98 Butler Judith Antigonersquonin İddiası Yaşam ile Oumlluumlmuumln Akrabalığı Ccedilev Ahmet Ergenccedil Kabalcı Yayınevi İstanbul Mart 2007 s 23 99 Aeschylus Aeschylus With an English translation by Herbert Weir Smyth 2 Volumes London New York W Heinemann G P Putnams Sons Vol II 1926 [Eumenides] Sat 222-223

160

etmektedir Tam da bu yuumlzden 905-920 satırlar yazarın bir hatası ya da sonradan

ekleme değildir Zaten tartışılan tartışılacak olan hangi yasanın gerccedilek anlamda

kurtarıcı olabileceğidir Antigonersquonin aşiret yasası mı yoksa Kreonrsquoun pozitif

(olduğu iddia edilen) devlet yasası mı İkisi de zaaflarla dolu ikisi de oumltekine goumlre

uumlstuumlnluumlkleri olan hukuk sistemleridir

Bu konuyla doğrudan ilişkili olmasa da Terry Eagleton Shakespearersquoin Venedik

Taciri oyunundaki mahkeme sahnesini ccediloumlzuumlmlerken benzer bir hukuk tartışması

yuumlruumltmektedir100 Eagleton oumlnce dil ve hukuk arasında koşutluk kurar Dilin

doğasında her zaman bir paradoks vardır Ccediluumlnkuuml o hem buumltuumlnuumlyle geneldir hem de

kaccedilınılmaz bir biccedilimde tikeldir Bunu yapısal dilbilimcilerin yaptığı ayrımda daha iyi

goumlrmek muumlmkuumlnduumlr Dil ve soumlz birbirinden ayrılarak dil yetisini oluşturan iki oumlğe

olarak karşımıza ccedilıkar Dilbilimcilerin tanımlamasına goumlre dil soyut toplumsal ve

genel karakterdeyken soumlz tikel ve somut kullanıma işaret etmektedir Eagleton soyut

ve genel olarak tanımlanan bu dilin ldquovarolmadığınırdquo gerccedilek anlamıyla soyut

olduğunu gerccedilekte varolanın dilin kullanımı yani ldquosoumlzrdquo olduğunu vurgular Bu da dil

dediğimiz şeyi tikel bir kullanımdan ibaret kılmaktadır Eagleton dil ve soumlz ayrımına

koşut olarak hukuk ve dava ayrımını yerleştirdikten sonra soumlzuumln her zaman iccedilin dil

denen soyut yapıyı ihlal ederek varolduğunu da hatırlatır Eğer dil ve hukuk arasında

bir koşutluk varsa o zaman herhangi bir tikel dava hukukun iptali anlamına da

gelebilecektir Daha doğrusu ne kadar dava varsa o kadar hukuk olması gerekecektir

Ccediluumlnkuuml hukuk tıpkı dil gibi soyut genel ve toplumsal bir şeydir

Buna karşın dil gibi hukuk da her birisi biricik olan oumlzguumll insani bağlamlarda lsquoyaşarrsquo Hukukun genel karakteri ile bu biricik bireysel bağlamlar arasındaki uccedilurum hukukun lsquouygulanışırsquo koumlpruumlsuumlyle birleştirilebilir101

Hatırlanacağı uumlzere Venedik Tacirirsquonde Shylock borccedil para verdiği Antonio parayı

zamanında getiremeyince borcun diyeti olarak onun bedeninden yarım kilo et

alacaktır Aralarında yaptıkları soumlzleşme boumlyledir Ama mahkemede savunma

100 Bkz Eagleton Terry William Shakespeare Ccedilev Cuumlneyt Yalaz Boğaziccedili Uumlniversitesi Yayınları İstanbul 1998 101 Eagleton 1998 s 43

161

(Portia) soumlzleşmenin ldquoruhunardquo aykırı bir okuma yapar Etin alınacağı bedenden etin

alımı sırasında ldquokan akacağırdquo ifadesinin soumlzleşmede yer almadığını ayrıca yarım

kilodan bir gram fazla et kesemeyeceğini oumlne suumlrer Eğer kan damlatmadan ve tam

da yarım kilo kesebilirse soumlzleşmeyi uygulayabileceğini belirtir ldquoOlmayanı olası

kılarakrdquo ldquoolmayacakrdquo bir şeyi talep eder Burada Portiarsquonın okumasının tam olarak

yazılı soumlzleşmeye aşırı bağlılık olduğu accedilıktır Hukuk aslında boumlyle işlemez dil de

oumlyle bu yuumlzden ldquobağlamrdquo diye bir kavramımız vardır Fakat bağlam dediğimiz şey

metnin accediltığı metnin yalnızca işaret ettiği metnin dışında olan ve metinde maddi

olarak bulunmayan bir şeydir

Yani herhangi bir metin ancak onun yazılı iccedileriğinin oumltesine geccedilerek onun etkili olduğu maddi bağlamlara ve onun hakkında bilgi veren ve onu kuşatan genel olarak kabul goumlrmuumlş anlamlara başvurarak anlaşılabilir [hellip] Oumlyleyse paradoks hukukun yapısını korumak iccedilin onun fiili olarak soumlylediği şeyi ihlal etmek zorunda oluşunuzdur102

Aşiret yasası denilen hukuk sistemi her davanın biricikliğine goumlre işlemektedir Her

olay kendine oumlzguumlduumlr Erinylerin hukuku buna goumlre davranır ldquobirine oumlfkelenip

oumltekini succedilsuzrdquo bulmalarının sebebi budur Fakat aşiretin elindeki bu yetkiler

aşiretin karşısına yeni guumlccediller ccedilıkınca sarsılmaya başlar Aiskhylosrsquoun dediği gibi

artık ldquoDike Dikersquoye karşırdquodır beşinci yuumlzyıl farklı hukuk sistemlerinin oumlnerildiği bir

doumlnemdir Ccedilatışır goumlruumlnen bu iki hukuk sistemidir Ancak yukarıda da belirttiğimiz

gibi her iki hukuk da diğerine goumlre uumlstuumln ve aynı anda eksik youmlnler barındırmaktadır

Modern hukukun yasaları genel geccediler olmaya ccedilalıştığı iccedilin tikelliği yerelliği her

davanın kendine oumlzguumlluumlğuumlnuuml ihmal eder [Tam da bu yuumlzden modern hukuk

ldquohacirckimin takdir yetkisirdquo ya da ldquojuumlri sistemirdquo gibi son kertede objektif olmayan

araccedillar geliştirmiştir] Diğer taraftan aşiret yasasının da her an yozlaşmaya muumlsait bir

yanı bulunmaktadır Antigonersquonin ldquokağıda geccedilmemiş ezeli ve ebedi yasardquo dediği şey

o kadar spesifik bir durum iccedilin kullanılmaktadır ki ikna ediciliğini yitirir

Yunan tragedyası bu tuumlrden ccediloumlzuumlmuuml kolay olmayan bulanıklıkları accedilığa ccedilıkarır

Hukukun bulanıklığının yanı sıra bir de kan bağının da muğlacircklığını goumlsterir Hegel

102 Eagleton 1998 s 44-45

162

Antigonersquonin kan bağını ve akrabalığı temsil ettiğinde ısrarlıdır ancak Sophokles

Antigone ile Poluumlneikes arasındaki kan bağını muğlacircklaştırmıştır Her ikisi de

ensestin akrabalık bağı duumlzeninin muğlacircklaştığı bir ilişkinin uumlruumlnuumlduumlr

Antigone ideal haliyle akrabalığın değil akrabalığın deformasyonunun ve yerinden edilişinin temsilcisidir huumlkuumlm suumlren temsil rejimlerini krize sokan ve yaşamını muumlmkuumln kılacak kavranabilirlik koşullarının neler olabileceği sorusunu hatta ndashakrabalık ile akrabalık şartlarının yeniden eklemlenişini birbirine karıştıran- bizim yaşamlarımızı muumlmkuumln kılanın hangi destekleyici ilişkiler ağı olduğu sorusunu sorduran kişidir103

Benzer bir şekilde devletin işleyişine ilişkin sorular sorduran da Kreonrsquodur

Poluumlneikesrsquoin accedilıkta bırakılması emriyle aslında Kreon kentin kirliliğini kontrol

etmek istemektedir Geleneğe goumlre ldquovatana ihanetrdquo succedilunun dışında kentin

kirlenmesi de soumlz konusudur Kentin sorumluluğunu uumlstlenmiş biri olarak bu kirliliği

bertaraf etmeli gelenekten gelen yasalara goumlre hareket etmelidir Burada

Poluumlneikesrsquoe uygulanan ldquocezardquo bir ccedileşit pharmakon yasasıdır Ceza bir rituumlelin

uygulanmasıdır Fakat rituumlel başarısızlığa mahkucircmdur Kreonrsquoun gidermeye ccedilalıştığı

muğlacircklık trajik bir muğlacircklıktır Girardrsquoın terminolojisiyle konuşursak tek bir

kişinin ldquotoumlrene itirazırdquo rituumleli başarısız kılar ve burada olduğu gibi temizlenmek

istenen kirlilik daha fazla yayılır

Ccedilatışmanın uzlaşmaz trajik doğası aslında her iki tarafın da hem insani hem de ilahi yasaları paylaşmalarında yatmaktadır [hellip] Dost - duumlşman vatandaş - youmlnetici baba - oğul erkek - kadın adalet ndash adaletsizlik saygı - saygısızlık temizlik - kirlilik onur - onursuzluk ve hatta (birinci koro şarkısında olduğu gibi) antroposun insanın ne olduğuna dair ccedilatışan duumlşuumlnceler - guumlccedilluuml muuml ccedilaresiz mi harika mı dehşet verici mi (bunların ikisi de aynı soumlzcuumlğuumln anlamıdır deinon)- Sadece tanımlar ccedilatışmazlar kavramların bizatihi kendileri de muğlak ya da (Antigonenin kutsal succedil [holy wrongdoing] ifadesinde olduğu gibi) paradoksal bir hal alırlar104

hellip

Hegel insanın oumlzuumlne dair iki nitelik koyar Bilme ve isteme İnsana dinginlik veren

bilmeye karşın istek onu tedirginliğe suumlruumlkler ve eyleme geccedilirir İnsan isteğini

gidermeye ccedilalışır Ama her giderme bir ccedileşit olumsuzlamadır Hegel yalnızca

103 Butler 2007 s 42 104 Segal 2003 s 6

163

eylemin insan yapıcı olduğunu soumlyluumlyordu Yalnızca eylem sayesinde insan kendini

kurabiliyordu Fakat her eylem bir olumsuzlama olduğuna goumlre insanın eylemleri

ister istemez bir succedil anlamına da gelmektedir105 Ccediluumlnkuuml her eylem bir başkasının

yadsınması demektir İnsan eyledikccedile bu duumlnya parccedilalanır boumlluumlnuumlr Bu insan

eylemlerinin trajik yanını vurgulamaktadır Her eylem kaccedilınılmaz olarak hybristir

her etik eylem kendi iccedilinde bir succedil barındırır106

İnsanın varlığı kaccedilınılmazlıklarla yuumlklenmiştir kaccedilınılmazlıklarla dolu bir evrende

yaşamaktadır Antik Yunan tragedyası bunu yalnızca olay oumlrguumlsuuml konu ya da ccedilatışan

ve ccedilelişen karakterler yoluyla değil aynı zamanda dans ederek soumlyledikleri koral

şarkılarda da goumlstermişlerdir Ccedilalışmamızın bundan sonraki boumlluumlmuumlnde Antigonersquonin

koro şarkılarına odaklanacağız Koro şarkılarıyla karşımıza ccedilıkan kozmolojinin nasıl

bir duumlnya ve insan tanımlaması sunduğu uumlzerinde duracağız

323 Antigone ndash Koro Şarkıları

Koro şarkılarının birbirinden bağımsız parccedilalar olduğu ve tragedyanın esas

konusuyla ilgisiz olduğu youmlnuumlnde guumlccedilluuml bir inanış vardır Bazıları da koro şarkılarını

tragedyanın en zayıf youmlnuuml olarak goumlruumlrler bu duumlşuumlnceye goumlre tragedyalar koro

şarkıları tarafından suumlrekli olarak kesintiye uğramaktadır Diğer taraftan başka bir

tartışma da koronun tragedyadaki roluuml uumlzerinedir Koro bir oyuncu gibi mi

duumlşuumlnuumllmeli yoksa şairin soumlzcuumlluumlğuumlnuuml yapan bir araccedil mı Bu sorular gereksizdir

ccediluumlnkuuml tragedyalar kendi buumltuumlnluumlkleri iccedilerisinde tuumlm bu ayrımları boşa ccedilıkarır

3231 Birinci Koro Şarkısı [330-375] 107

[332] Nice olağanuumlstuuml şey var ki hiccedilbiri insandan daha fazla [korku] dehşet (deinon)

vermez [335] Guumlmuumlş rengi denizlerde Sert esen kış ruumlzgacircrları oumlnuumlnde Yelkeniyle

105 Bkz Hegel 1986 s 285 sect468 106 Bkz Oudemans 1987 114 107 Koro şarkılarının ccedilevirileri bana ait Metnin farklı ccedilevirileri (Sophocles 2003 Jebb 1891 Sophokles 1941 Sofokles 1997 ve yalnızca 1 koro şarkısı ccedilevirileri (Heidegger) Heidegger 2000 s 156-158 (Houmllderlin-1804 ccedilevirisi) Schmidt 2001 s 269-70 (Oumlmer Ayguumln) Ayguumln 2008 s 252-53) Eski Yunanca aslıyla karşılaştırılmıştır Burada edebi bir ccedileviriden ziyade metnin kastı goumlz oumlnuumlnde bulundurulmuştur

164

aşar geccediler Pupa yelken yol alır Her yanını saran Dev dalgalara aldırmadan Ve

Gaia [Toprak tanrı] Yok olmaz bozulmaz Yorulmak bilmez Tekmil tanrıların en

buumlyuumlğuuml toprak [bile] [340] Aşınır ccediluumlnkuuml insanın sabanı Durmadan bir ileri bir geri

Yıllarca Toprağı kaldırıp tersyuumlz eder Atların yardımıyla [343] Budala

[kouphonoocircn108] Kuş milletini [345] Ve vahşi hayvanlar kabilesini Ve suda

yaşayan yaratıkları Buumltuumln bunları yakalar Sıkı oumlruumlluuml ağını Atıp uumlstlerine Ve

boyun eğdirir hepsine Bu insan Hepsinden kurnaz becerikli [350] Alet (araccedil)

kullanarak alt eder Vahşi doğada yer bellemiş Dağlarda başıboş gezen hayvanları

Yeleleri kaba tuumlyluuml atlara Gem vurur Yorulmaz Dağ boğalarına [da] [354]

Kendi kendine oumlğrenmiştir Konuşmayı [dili] [355] Yel gibi kıvrak duumlşuumlnceyi Ve

bir yapı duumlzen [kurar] Kent yasaları iccedilin Ve bilir nasıl kaccedilacağını Soğuğun

oklarından Accedilık goumlkyuumlzuumlnuumln altında Şiddetli yağmurlardan [360] Her şeye ccedilare

bulan [pantoporos] İnsan Gelmesi gereken hiccedilbir şeye karşı ccedilaresiz [amecircchanocircn]

değil Sadece Hadesten gelecek olana karşı aciz [aporos] Yine de oumlluumlmcuumll

hastalıklardan Kurnazca kaccedilabilir [365] Yetenekleri ccedilok Umudu aşan [huper

elpis] akıl sanatı var her şeye ccedilare [mecircchanocircn] Onu hem iyiye Hem koumltuumlye

suumlruumlkler Yer tanrılarının [chthonos theocircn] yasalarına Saygı goumlstererek Ve yemin

ederek bağlandığı yasalara [enorkon dikan] [370] Huumlrmetle Kendi şehrinde

Mevkisi en tepededir [hupsipolis] Ama yersiz yurtsuzdur [apolis] Yanlışla dost olan

cuumlretkacircr [tolma] kişi [375] Oumlylesi Uzak olsun ocağımdan Onun yanılgılarıyla

bilgilerimi paylaşamam [375]

32311 Birinci Koro Şarkısı accedilıklaması

Birinci koro şarkısının (stasimon) ilk salınısında (strophe) insanın cansız doğaya

huumlkmedişi anlatılır Bu olgular uumlccedil temel element iccedilinde gerccedilekleşir (toprak hava su)

Birinci karşı-salını (antistrophe) iccedilindeki mısralarda konu bu kez cansızlardan

canlılara geccediler İnsan medeniyet araccedillarını bu kez vahşi hayvanlar uumlzerinde uygular

Richard Jebb bu koro şarkısını biraz oumlncesinden ele alarak şoumlyle yorumluyor

108 Soumlzcuumlğuuml anlamı ldquokararsızrdquo ldquoduumlşuumlncesizrdquo ldquogafilrdquo vb Bkz Liddel-Scott 1996 s 987

165

Koro oumlluumlyuuml goumlmmeye cesaret edebilecek birinin olabileceğini duumlşuumlnmektedir [220] Fakat eylem gerccedilekleşmiştir ve fail hiccedilbir iz bırakmamıştır [252] Kreon ise bu işi tanrıların yapmış olabileceğine ilişkin oumlneriyi şiddetle bastırmıştır [278] Bu duumlşuumlncelerin izi bu şarkıda da devam eder Konusu insanın cuumlretidir -onun yaratıcılığı ve mutluluğuna neden olan şeylerdir İnsan denizin ve karanın hacirckimidir buumltuumln diğer yaratıkları boyunduruk altına almıştır yalnızca oumlluumlme karşı bir ccedilare dışında buumltuumln kaynaklarla yaşamını donatmıştır İlahi ve beşeri yasaları goumlzettikccedile becerileri ona zenginlik getirir fakat bu yasaları goumlzetmezse başına yıkım gelir109

Jebbrsquoin de belirttiği gibi stasimonun konusu insandır Şarkıda kaba hatlarıyla ccedilizilen

manzara insanın etrafındaki kaotik ortamı (doğayı) duumlzenleme muumlcadelesidir Burada

bir taraftan vahşi el değmemiş doğadan soumlz edilirken diğer taraftan medeniyetin ve

kuumlltuumlruumln oluşumu anlatılır Soumlzuuml edilen uumlccedil kategori uumlzerinden yapılır bu Hava

(Ruumlzgarların kontroluuml) Su (Denizlerin aşılması) Toprak (toprağın suumlruumlluumlp ekilmesi)

Karşı-salınıda yine aynı sırada bu kez insanın canlılar uumlzerindeki hacirckimiyeti anlatılır

Kuşlar (hava) kara hayvanları (toprak) balıklar (su) Boumlylece ortaya insanın hacirckim

olduğu ve onu kuumlltuumlre doumlnuumlştuumlrduumlğuuml bir doğa ile el değmemiş vahşi doğa arasında

bir ayrım belirginleştirilir Ardından insan buumltuumln canlılar arasında en yeteneklisi en

kurnazı olarak tanımlanır

Bu koro şarkısında ilk bakışta tanrılar yokmuş gibi goumlruumlnmektedir Sanki insan

medeniyeti tek başına elde etmektedir Oysaki burada anlatılan insan Prometheus

gibi bir medeniyet kurucusudur Tanrılara rağmen bu medeniyet kurulmaktadır

Oumlrneğin ldquotanrıların en yaşlısırdquo olan Gaiarsquonın boyunduruk altına alındığı toprağın

bağrının deşildiği vurgulanır Medeniyet kuran insan bu medeniyet iccedilin doğanın

guumlcuumlnuuml kullanmakta aynı zamanda kurduğu duumlzeni suumlrduumlrebilmek iccedilin doğanın

guumlcuumlne ihtiyaccedil duymaktadır

Bu guumlccedil neden tehlikeli Koronun soumlzleri suumlrekli olarak doğanın insana youmlnelik

tehlikeli saldırısını gizliden gizliye ima eder Fırtınalar onu yutmak isteyen dev

dalgalar şiddetli yağmurlar ve soğuk vahşi hayvanlar vs İnsan buumltuumln bu tehlikelere

karşı bir guumlccedil kullanarak uumlstesinden gelmektedir Bu guumlccedil temel olarak akıldır

logosrsquotur ve tabi ki techneacutersquodir Bu akıl ve techneacute sayesinde insan alet kullanır dili

109 Jebb 1891 s 69

166

oumlğrenir duumlşuumlnceyi geliştirir ve yasalara dayalı bir duumlzen kurar Ama daha oumlnce

tartıştığımız gibi technersquonin muğlacirck bir yanı vardır Akıl her şeyin ccedilaresini bulmakta

ama oumlluumlme karşı ccedilaresiz kalmaktadır Bu onu paradoksal bir konuma suumlruumlkler insan

pantoporos aporosrsquotur ldquoHer şeye ccedilare bulan ccedilaresizrdquodir

Akıl ldquoumudu aşanrdquo [huper elpis110 - beklentileri boşa ccedilıkarabilen bekleneni tam

tersine ccedileviren olumlu anlamda ldquobeklentilerin oumltesinderdquo] niteliğiyle insanı iyiye de

koumltuumlye de suumlruumlkleyebilmektedir Dolayısıyla insanın iyiyi koumltuumlden haklıyı haksızdan

ayırt edebilmesi bu konuda dikkatli olması gerekmektedir Ama bunun iccedilin yine aynı

-tehlikeli- aklı kullanacağı iccedilin insanın eylemleri ldquoduumlşuumlnduumlğuumlnuumln tam tersinerdquo

doumlnecektir Kısacası insanın doğayı alt ettiği guumlcuuml yani aklı ve tekniği kendisine de

zarar verebilmektedir

Pantoporos insanın medeniyet kurma guumlcuumlnuuml goumlstermektedir Duumlzen kurmak guumlccedil

gerektirir ama koro şarkısının ima ettiği gibi bu guumlccedil ldquoumudu aşarrdquo en az doğanın

insanı tehdit eden guumlcuuml kadar tehlikelidir Duumlzen demek sınır demektir ama

sınırların tesisi sınır aşan bir guumlce gereksinim duyar111 İnsanın bu sınır aşan guumlcuuml

logosrsquotur techneacutersquodir bunlar kut ya da mana gibi hem kurucu hem de yıkıcı guumlccedillerdir

Koro şarkısı bu muğlacircklığı gizliden gizliye ima etmektedir

Diğer taraftan insan akıl yoluyla kurduğu duumlzende hem beşeri yasaları hem de

tanrıların yasalarını goumlzetmek zorundadır ancak bu neredeyse imkacircnsızdır Nomous

chthonos theocircn (toprağın tanrılarının yasası-ilahi yasalar) ve enorkon dikan

([tanrılara] yemin ederek bağlanılan yasalar-beşeri yasalar) Koro şarkısının yaptığı

bu ayrım Antigonersquode hep olduğu duumlşuumlnuumllen ikili karşıtlıklara [yer altı - yeruumlstuuml

tanrıları beşeri yasalar - ilahi yasalar] pek uygun goumlruumlnmemektedir Antigonersquonin

temsil ettiği duumlşuumlnuumllen ilahi yasalarla Kreonrsquoun temsil ettiği duumlşuumlnuumllen beşeri yasalar

koronun ifadesine goumlre birbirinin iccediline geccedilmiş durumdadır Neredeyse aynı şeylerdir

110 Huper elpis Agamemnon sarayın oumlnuumlne geldiğinde Klyteimnestra bir halı serip şoumlyle seslenir ldquoDike onu bu yoldan umudunu aşan konağa iletsinrdquo Bu kahraman iccedilin tam bir peripeteiarsquodır Her şey duumlşuumlnuumllduumlğuumlnuumln tam tersine doumlner Buradaki elpis daha oumlnce techneacute konusunu tartışırken ele aldığımız pandora mitindeki elpisrsquotir İnsanı hayatta tutan umut koumlr umuttur Duumlşuumlnuumllenin eninde sonunda tam tersine doumlneceğini insandan gizleyen umut 111 Bkz Oudemans 1987 s 125

167

Her şeyden oumlnce Chthon soumlzcuumlğuuml temel olarak ccedilok anlamlıdır[hellip] Sadece kent toprağını değil aynı zamanda en buumlyuumlk tanrı olan Gaiarsquoya referans verir (338) [Gaia yani toprak] Nihai olarak oumlluumllerin ait olduğu bir yerdir Eğer son anlam kabul edilirse tamamen tersine doumlnmuumlş karşıtlıklarla karşılaşırız112

Toprağın yasaları yani definin ve goumlmmenin yasaları ne kadar ilahiyse Kreonrsquoun

temsil ettiği yasalar da o kadar ilahidir ccediluumlnkuuml bu yasalar da tanrılar tarafından

goumlzetilirler Kısaca diyebiliriz ki her iki yasa da eşzamanlı olarak hem ilahi hem de

beşeridir

Koronun gizliden gizliye ima ettiği tehlike buradadır Antigonersquodeki temel

ccedilıkmazlardan biri burada yatmaktadır İnsan yasalara dayanan bir duumlzen kurar bu

yasalar beşeri yasalardır ama insan bu yasalara tanrılar uumlzerine yemin ederek

bağlanır Yasanın ne kadarı beşeri ne kadarı ilahidir artık bilinemez ldquoOumlluumlnuumln

goumlmuumllmesirdquo de ldquooumlluumlnuumln gerektiğinde accedilıkta bırakılmasırdquo da hem ilahi hem de beşeri

referansları olan yasalardır Boumlyle bir muğlacircklık iccedilerisinde insanın haklıyı haksızdan

ayırabilmesi gerccedilekten kolay değildir

Bu konuda başarısızlığa uğrayan kişi kategorileri birbirine karıştırdığı iccedilin aileden

kabileden ihraccedil edilir Eğer soumlz konusu hatayı yapan kişi kentin tepesinde devletin

youmlnetiminde yer alıyorsa kentin bizatihi kendisini tehlikeye atacağından kentten de

suumlrguumln edilecektir113 Hypsipolis olan insan bir anda apolis oluverir Kısacası insan

oumlvuumllesi tekniğine logosrsquouna rağmen yine bizzat onların yol accediltığı tehditten

kurtulamaz Ccediluumlnkuuml tehditten kurtulmanın yolu yine logosrsquotan geccedilmektedir

Sofokles araccedilların kurnazca kullanımı yoluyla adalet ve adaletsizlik sorununun ccediloumlzuumllebileceğine inanmıyordu İnsan texnasrsquoa [technersquoye] sahip olmasına rağmen iyiyle koumltuumlyuuml karıştırabiliyordu Bu fikir adaleti insanın texnairsquosi iccedilinde varsayan sofist Phytagorasrsquoın kozmolojisiyle temelden ayrılmaktadır [Platon- Phytagoras 321] İnsanın texnairsquosinin ccedilaresizliği insanın cuumlretiyle bağıntılıdır (tolmas charin114 -375) Temel problem buradaki ldquotolmasrdquo kelimesinin hem sınırların

112 Oudemans 1987 128 113 Bkz Oudemans 1987 s 124 114 tolma (tolma) iyi anlamda Cesaret yuumlreklilik atılganlık koumltuuml anlamda aşırı cesaret kuumlstahlık pervasızlık cuumlret ayrıca işe girişmek kalkışmak korku verici ya da zor bir işe girişmek iccedilin cesaret bulmak risk almak gibi anlamları bulunmaktadır Bkz Liddell-Scott 1996 s 1803

168

aşılması succedilunu ima etmesi hem de duumlzenin kurulması iccedilin gerekli cesarete referans vermesidir115

Dolayısıyla techneacute olmadan insan kuumlltuumlr kuramaz ya dev dalgalar iccedilinde boğulur

gider ya soğuktan donar ya vahşi hayvanlar tarafından oumllduumlruumlluumlr ya da accedillıktan oumlluumlr

Koro şarkısı insanın bu tehditleri techneacute sayesinde bertaraf ettiğini accedilıkccedila belirtir

Fakat hemen ardından bize sezdirdiği ise techneacutersquonin oumlteki kaccedilınılması muumlmkuumln

olmayan yıkıcı yuumlzuumlduumlr

Koronun soumlzuumlnuuml ettiği hupsipolis apolis aslında bir ccedileşit pharmakon olarak

okunabilir Tıpkı pharmakonun hem zehir hem panzehir hem kurtarıcı hem de

kirletici olması gibi insan da hem hupsipolis hem de apolis olabilmektedir Adil bir

kral iken (hupsipolis) kentten kovulan ve apolis olan kişiler tragedyalarda bolca

bulunabilir Diğer taraftan yalnızca kentten atılmaktan soumlz etmez koro aileden

kovulmayı da ima eder (ldquoNe evime yakın olsun ne de duumlşuumlncelerimerdquo) Boumlylece hem

ailenin hem de polisin dışına suumlruumllme hem ailenin hem de devletin dışında kalmak

demektir Arthur Miller ldquoTragedya ve Sıradan İnsanrdquo [Tragedy and The Common

Man] adlı makalesinde tragedyalarda yalnızca krallar ya da soylular gibi toplumun

uumlstuumlnde yer alan kişilerin işlenmesinin tek doğru olmadığını sıradan bir insanın da

tragedya iccedilin uygun olabileceğini soumlyler116 Bunu da ironik bir dille ldquoOidipus ya da

Orestes gibi kahramanların yaşadıkları karmaşaların sıradan modern insanın da

yaşayabileceğinirdquo soumlyleyerek destekler Fakat burada şu soruyu sormak yerinde

olacaktır Neden tragedya soylu ya da daha genel bir ifadeyle toplumun tepesinde yer

alan kişileri konu almaktadır Neden Aristoteles bu konuda farklı bir tercihin de

olabileceğini belirtmemiştir Gerccedilekten de Millerrsquoın dediği gibi sıradan bir insan da

ldquotragedyanın konusurdquo olabilir mi Şuumlphesiz ki tragedyanın asıl meselesi krallar

soylular ya da tiranlar değildir bizatihi insanın kendisidir Ancak onu varlığının

imkanlarının en uccedil imkanlarıyla [buna varlığın en zati ve kaccedilınılmaz imkacircnı oumlluumlm de

dahildir] birlikte ele almak trajik etkiyi artırabilmektedir İnsanın hem pantoporos

115 Oudemans 1987 s 127-128 116 Miller Arthur ldquoTragedy and Common Manrdquo The Question of Tragedy Ed Arthur B Coffin EmText Sanfrancisco 1991 s 85

169

hem de aporos olması gibi eşanlı olarak hem hypsipolis hem de apolis olan

konumunu goumlstermek iccedilin sıradan bir insan uygun olmayabilir kanısındayız Sıradan

insanı başka bir deyişle ldquonormalrdquo bir insanı yani sınır aşmamış muğlacirck bir konuma

duumlşmemiş bir insanı tragedyanın konusu haline getirmek oldukccedila zor olacaktır Diğer

taraftan tragedyalarda da krallar yalnızca olabilecek en uumlst konumdan [hypsipolis]

en aşağı konuma [apolis] duumlştuumlkleri iccedilin tragedyanın konusu olmazlar Onlar zaten

tam da o ldquoarardquo konumda oldukları iccedilin trajik oumlzuuml taşımaktadırlar Yani bir kral

sıradan bir insana goumlre bulunduğu konum itibariyle muğlacirck bir yerdedir Kral bir

pharmakonrsquodur topluma musallat canavar sphenkslerden kurtarır Kente medeniyet

getirir kuumlltuumlr kurar Fakat buumltuumln bunları yaparken tehlikeli bir guumlccedil kullanır ve

tehlikeli guumlccedillere temas eder Onu bir kurtarıcı yapan guumlccediller onun yıkımına sebep

olur Kurtarıcı kral şimdi en aşağılık konuma itilir toplumun buumltuumln guumlnahlarını

uumlstlenerek kapı dışarı edilir kentten kovulur Bir kraldan yoksul bir meczuba

doumlnuumlşme [Kral Lear] tragedyanın dıştan goumlruumlnen unsurlarındandır Burada temel

olan kralın hali hazırdaki muğlacirck konumuyla hypsipolis apolis oluşuyla insanı

temsil edebiliyor oluşudur

Burada koro şarkısının anahtar soumlzcuumlğuumlne deinonrsquoa geri doumlnmemiz gerekiyor

Deinon soumlzcuumlğuumlnuumln medeniyet kurucu olduğu kadar onun altını da oyan bir guumlcuumln

muğlacircklığını anlatacak şekilde ccedilevrilmesi gerektiği accedilıktır Jebb deinon iccedilin

muhteşem soumlzcuumlğuumlnuuml oumlneriyordu117 Bu tuumlrden bir ccedileviri bu koro şarkısının

iccedileriğinin ldquoinsanın medeniyet kurucu guumlcuumlnuumln aklının ve yeteneğini oumlvguumlsuumlrdquo olduğu

yanılgısına suumlruumlkler bizi Şarkının trajik iması kaybolur Deinon da pharmakon gibi

muğlacirck bir soumlzcuumlktuumlr Bunu birinci boumlluumlmde yeterince tartışmıştık Kozmolojik

anlayışına bağlı olarak okuma biccedilimleri de doğal olarak farklılaşacaktır Eğer insanın

doğadan ayrılması esasına dayalı bir kozmolojinin iccedilinden duumlşuumlnuumlyorsanız eğer

birccedilok yorumcunun yaptığı gibi bu stasimonun insanın doğa uumlzerindeki

hacirckimiyetinin ve medeniyet kurucu guumlcuumlnuumln zafer şarkısı olduğuna inanıyorsanız

deinonu ldquokudretlirdquo olarak ccedilevirmenizden daha doğal bir şey olamaz Daha oumlnce

117 Bkz Jebb 1891 s 340

170

başka bir vesileyle soumlzuumlnuuml ettiğimiz sorun yani metne kendi duumlnyamızdan bakarken

kendi duumlnya algımızı da dayatmaya boumlylelikle metni goumlze goumlruumlnmeyecek bir şekilde

asimilasyona uğratma tehlikesi de bu doğallıkla birlikte oluşur

Aynı şekilde ayırıcı duumlşuumlnce bir yanda poros ile technenin deinonrsquola olan

bağlantısını da goumlzden kaccedilırır Zincire Vurulmuş Prometheusrsquota Prometheusrsquou

kayalara bağlarken Kratos Biarsquoya şoumlyle sesleniyor

Daha guumlccedilluuml vur iyice bağla bir teki bile ccediloumlzuumllmesin Ccediluumlnkuuml O [Prometheus] muumlthiş [deinos] aklıyla en ccedilaresiz [amecircchanocircn] durumlardan bile kurtulmayı [poros] biliyor118

Oumlluumlm archersquodir

Poros insanın her şeye cuumlret eden her yerde kendine bir ccedilıkış yolu ccedilare bulan onu

her şeye eriştiren guumlcuumlduumlr Pan-to-poros her şeyin deneyimlenmesini ima

etmektedir Fakat her şeyin deneyimlenebilmesine rağmen insan asıl tecruumlbeden

yoksundur Ccediluumlnkuuml hiccedilbir yetenek hiccedilbir şiddet eylemi ve kurnazca yapılmış hiccedilbir

alet insanı oumlluumlmden kurtaramayacaktır Ccediluumlnkuuml oumlluumlm insanın olanaksızlığının

olanağıdır Oumlluumlm [yani henuumlz-değil] ldquohenuumlz-olmayanrdquo olarak bir imkacircn olarak

durmaktadır Henuumlz-olmayan gelip ldquoolduğundardquo ise insanın buumltuumln olanaklılığı hitam

bulacaktır Gelmesi gereken hiccedilbir şeye karşı ccedilaresiz [amecircchanocircn] olmayan insan

[362] yalnızca oumlluumlm karşısında ccedilaresizdir Oumlluumlm alt edilebilecek uumlstesinden

gelinebilecek oumlteki şeylere benzemez Aslında oumlluumlm ldquohiccedilbir şeyin ccedilare olamadığı

şeyrdquodir

İsmene oyunun başında Antigonersquoye şoumlyle diyordu ldquoAteşli bir kalbin var soğuk

olana youmlnelmiş olmasına rağmen [thermecircn epi psuchroisi kardian echeis]rdquo119

Burada ldquosoğuk olanrdquo diye ccedilevrilen soumlzcuumlk [psuchroisi] aslında ldquoboşuna faydasızrdquo

anlamlarına da gelmektedir Soumlzcuumlğuumln buradaki kullanımı bu youmlndedir Fakat

Heidegger soumlzcuumlğuumln birinci anlamını yani soğuğu tercih eder Ve bu ldquosoğuk olanrdquola

118 Aiskhylos Zincire Vurulmuş Prometheus sat 59-60 119 Sophokles Antigone sat 88

171

kastedilenin oumlluumlm olduğunu belirtir120 Zira soumlzcuumlğuumln oumlluumller iccedilin kullanımları

bulunmaktadır121 Bu accedilıdan bu tuumlr bir ccedileviriye yanlış ya da aşırı bir yorum denemez

İsmene ardından şoumlyle diyor ldquoCcedilok şeyi yapabilecek durumdasın ama arzu [eros]

seni ccedilaresi olmayan bir şeye [amecircchanocircn] suumlruumlkluumlyor [ei kai dunecircsei g all

amecircchanocircn eras]rdquo122 Bu kez İsmenersquonin oumlluumlmden soumlz ettiği daha accedilıktır Ve son

olarak ldquoİnsan imkacircnsız olanın peşinde koşmamalırdquo [archecircn de thecircran ou prepei

tamecircchana] Burada cuumlmlenin arche soumlzcuumlğuumlne bağlı olarak farklı yorumlanma

olasılığı soumlz konusudur123 Filolojik tartışmanın dışında Heidegger arche ve

amechana soumlzcuumlklerinin birlikte kullanışına dikkat ccedileker Bir yanda Arche yani

başlangıccedil ilk olan başlangıccedilta yer alan diğer tarafta amechana yani hiccedilbir şeyin

ccedilare olamadığı şey vardır Biz sadece buradan esinlenerek archersquonin yani

başlangıccedilta yer alarak kendisinden neşet edenler uumlzerinde hacirckimiyet kuran şeyin

amechana hiccedilbir şeyin ccedilare olamadığı şey yani oumlluumlm olduğunu soumlyluumlyoruz Arche

oumlluumlmduumlr Antigone her şeyi youmlneten her şeyin nedeni başlangıccedil noktası archersquosi

olan oumlluumlmuumln peşine duumlşmuumlştuumlr Oumlluumlm ise amechana olandır

3232 İkinci Koro Şarkısı [583-625]

[583] Koumltuumlluumlkten [kakocircn] tatmamış nesiller Ne de kutlu [eudaimones] Ccediluumlnkuuml

tanrılardan bir eve gelen [585] Bir sarsıntı buumltuumln soyu Bir kuşaktan diğerine

sarsıp yıkar [ate] Nasıl ki Trakyarsquonın ruumlzgacircrları Dev dalgalar yapıp Azgın

nefesiyle [590] Derinlerin karanlığından [erebos huphalon] Kapkara kumu ccedilıkarıp

ccedilalkalar Ve kıyıya vuran dalgalardan Acı bir ağıt yuumlkselir [İşte boumlyledir bu felaket

de] [593] En başından beri suumlruumlyor Labdakosoğullarırsquonın [595] Oumlluumlmle tıka basa

Dinmeyen acıları Onları yıkan tanrıdan başka Hiccedilbir nesil diğerini Kurtaramaz

[600] Tam da şimdi Umut ışığıydı Oidipus soyunun Son dalı Yer altı tanrısının

120 Heidegger 1996 s 98 121 Bkz Liddell amp Scott 1996 psuchros maddesi 122 Sophokles Antigone sat 90 123 Bkz Heidegger 1996 s 100-101 ve Jebb 1891 s 26

172

Kan kırmızı tozu124 Yıktı onu Gururlu soumlzleri ve ccedilılgınlığı yuumlzuumlnden [605] Ey

Zeus hangi had bilmez Başa ccedilıkabilir senin guumlcuumlnle Ne her şeyi tuzağına duumlşuumlren

uyku Ne de yorulmak bilmez zamanın Huumlkmuuml geccediler sana [610] Sen goumlz

kamaştıran İhtişamıyla Oluumlmposrsquoun Sahibisin Geccedilmişte olduğu gibi Gelecekte

de her yerde Bu yasa huumlkuumlm suumlrecek ldquoOumllmekle yuumlkuumlmluuml her yaşam Lanetiyle-

yıkımıyla (ate) birlikte gelir duumlnyayardquo125 [615] Ccediluumlnkuuml serseri bir mayındır umut

Kimine huzur verir Kimine arzunun aldatıcılığını [apata kouphonoocircn erocirctocircn]

Ayakları hiccedil yanmamış Nasıl bilmezse ateşin yaktığını [620] İşte oumlyle kandırır umut

insanı Ccediluumlnkuuml eski zamanlardan bir bilgenin Uumlnluuml soumlzuuml [şoumlyle] ldquoTanrı kime

yıkım verecekse Er ya da geccedil o insan [625] İyiyi koumltuuml sanır koumltuumlyuuml iyirdquo

32321 İkinci Koro Şarkısı Accedilıklaması

Birinci koro şarkısındaki insanın doğa karşısındaki guumlccedilluuml duruşu burada tersine

doumlner Bir bakıma birinci koro şarkısında gizliden gizliye ima edilen tehlikeler

burada belirgin bir şekilde accedilığa ccedilıkarlar Bu kez buumltuumln korkunccedilluğu iccedilinde

karşımızda duran doğanın deinotesidir

Birinci koro şarkısında insanın rahatlıkla aştığı deniz şimdi korkunccedil dalgalarla dolu

bulanık ve hırccedilındır Yelkenleri şişirerek insanların gemilerle denizler aşmasını

sağlayan ruumlzgar burada fırtınaya doumlnmuumlştuumlr Fırtınalar dev dalgalara neden olmakta

ccedilalkantıdan kararmış denizler kıyıları doumlvmektedir Kıyılardan korkunccedil sesler

yuumlkselmekte bu sesler de Labdakosoğullarının acılarının işareti sayılmaktadır

124 Konis (toz) ya da kopis (bıccedilak) Soumlzcuumlğuumln kesin olarak hangisi olduğu belli değil Her iki durumda da ifade değişiyor Antigonersquonin kardeşinin uumlzerine ndashbuumlyuumlk bir ihtimalle- kanlı toz atması ile Kororsquonun bu soumlzleri hem Poluumlneikesrsquoi hem de Antigonersquoyi kastederek daha guumlccedilluuml bir şiirsellik yakaladığı duumlşuumlnebilir Bu yuumlzden burada ldquotozrdquo soumlzcuumlğuumlnuuml tercih ettim Bu konuda bkz Jebb 1891 s 114-15 Sabahttin Ali bu dizeleri şoumlyle ccedilevrilmiş ldquoŞimdi yer altı tanrılarının kanlı tozları delice soumlzler ve ccedilılgın bir ruh bu ışığı soumlnduumlruumlyorrdquo Goumlruumllduumlğuuml gibi ldquokanlı tozlarrdquo ifadesini Sabahattin Ali de tercih etmiş dizelere duumlştuumlğuuml dipnotta bu soumlzlerin Antigonersquonin kardeşinin uumlzerine serptiği tozlar iccedilin kullanıldığını belirttikten sonra mısraın devamındaki farklılığı şoumlyle accedilıklıyor ldquorsquoDelice soumlzlerrsquo tabiriyle Antigonersquonin Kreonrsquola muumlnakaşasında kullandığı sert lisan ve lsquoccedilılgın ruhrsquola da hiddetinden goumlzuuml kararan Kreonrsquoun hali tasvir ediliyorrdquo Sophokles 1941 s 41 125 Richard Jebb dizeleri şu anlamda ccedilevirmiş lsquoHiccedilbir oumllccediluumlsuumlzluumlk lanetten azade (ektos atas) gelmez duumlnyayardquo [hellip] Aşırı guumlccedil ya da servet ya da zenginlik boumlylesine buumlyuumlk herhangi bir şey tanrıların oumlfkesini uyandırır İnsan hubris goumlsterir ve bu ate getirirrdquo Jebb 1891 s 118

173

Bu sınırsız hareketlilik manzarası doğanın bozucu alt uumlst edici guumlcuumlnuuml goumlstermektedir (Yunanlıların goumlzuumlnde daima marjinal ve tehlikeli bir uumllke olan) Trakyarsquonın koumltuumlcuumll ruumlzgarları yer ile goumlk arasındaki ayrımı bozmaktadır126

Denizin dalgaları kozmik duumlzeni altuumlst etmektedir denizin dibinde kalması gereken

kara kum denize karışır aynı şekilde deniz kıyıyı doumlver karayı sarsar ve ruumlzgar da

ldquoruumlzgar olmaktan ccedilıkarrdquo dus-anemoi olur127 Buradaki doğanın sınır aşan guumlcuuml

olağanın dışında bir olguyu da ima etmektedir Erebos huphalon denizlerin

dibindeki karanlık ccedilukur Vernantrsquoa goumlre sadece bir ccedilukur olmanın ccedilok

oumltesindedir128 ilksel kaosu hatırlatmaktadır Bu da duumlzenin olmadığı bir zaman

dilimine işaret eder

İnsan bu kaotik guumlccedillerden kurtulmaya ccedilalışır fakat başaramaz Guumlccedil bir tanrının

elinden bir soya vurur tıpkı denizin karaya vurması gibi Koro benzerliğin altını

oumlzellikle ccedilizmiştir insanın başına gelen felaket de tıpkı doğanın kaotik goumlruumlntuumlsuuml

gibidir Bir başka metafor da umut konusundadır Dizede Elpisrsquoin umudun sıfatı

olarak kullanılan poluplanktos soumlzcuumlğuumlnuuml ldquoserseri mayınrdquo olarak ccedilevirdik Richard

Jebbrsquoin accedilıklamalarına goumlre burada tarifi yapılan umut ldquobilinmeyen denizlerde başı

boş dolaşan bir denizcirdquo imgesi oluşturmaktadır129 Dolayısıyla doğaya ait alan ile

insana ait olan alan bir kere daha bir araya gelir İnsan umudu taşıyan insan accedilık

denizde başı boş gezinen bir gemi gibidir Geminin kontroluuml bu kez birinci koro

şarkısında olduğunun aksine yalnızca onun elinde değildir Diğer doğal guumlccedillerin yanı

sıra tanrılar da geminin youmlnuumlnuuml tayin etmektedirler Ve umut bir ccedileşit yuumlzer-gezer

mayın gibi ya hiccedilbir şeye ccedilarpmadan yoluna devam edecek ya da insanı yıkıma

suumlruumlkleyecektir (Diğer taraftan umudun aldatıcı oumlzelliği de vardır ki buradan

bakıldığında onun hiccedilbir şeye ldquoccedilarpmadanrdquo yolunda devam edebilmesi muumlmkuumln

değildir)

126 Vernant amp Detienne Les Ruses de lIntelligence-La Metis des Grecs Paris 1974 s 154-55 aktaran Oudemans 1987 s 134 127 Bkz Oudemans 1987 s 134 128 Vernant amp Detienne 1974 s 155 Aktaran Oudemans agy 129 Jebb 1891 s 118

174

Bu koro şarkısında da yine kategorilerin birbiri iccediline nasıl geccedilmiş bulunduğunu

goumlrebiliyoruz Tanrılar doğa guumlccedillerinin yerini alabilmekte insan soyları atalarından

kalan lanetleri taşımak zorunda kalabilmektedirler Yıkımın neden geldiğine dair

ldquorasyonelrdquo bir accedilıklama yoktur Tanrı bir soyu yıkmak ister ve bir felaketle o soyu

yok eder Aslında tanrılardan yıkımın neden geldiğine dair bir gerekccedile olarak ldquosınır

aşımırdquo succedilundan soumlz edilir İnsan tanrı olmaya kalktığında şarkıdaki deyişle

haddini bilemediğinde [607] felaketin gelmesi kaccedilınılmazdır Fakat dizelerin

devamında bu tuumlrden ldquohaddini aşmardquo ile ldquofelakete uğramardquo arasındaki ldquorasyonelrdquo

bağ kaybolur Koro şarkısı had bilmenin de oumltesinde felaketin bizatihi kendisiyle bir

arada yaşadığımızı accedilıkccedila soumlyler thnaton bioto pampolu g ektos atas Oumlluumlmle

yuumlkuumlmluuml yaşam Atersquosi yıkımı-felaketi ile birlikte gelir duumlnyaya Duumlnyaya gelmek

demek acıyı da beraberinde getirmek demektir Ate yalnızca tanrılardan gelen dışsal

bir felaket değildir bir daimon gibi insanın doğumuyla birlikte varolur Diğer

taraftan yaşamın (Biosrsquoun) oumlluumlmluuml olmaya mahkum (thnaton) olması da başlı başına

Ate sayılabilir Başka bir deyişle insanın doğması insanın Atersquosidir Tam da bu

yuumlzden ldquoen iyisi hiccedil doğmamış olmakrdquotır Ama koro şarkısı hemen ardından yine

Elpisrsquoten soumlz eder Koumlr umut bu kez ldquoserseri mayınrdquo gibi dolaşmaktadır İnsanların

ccediloğuna teselli vermekte bir ccediloğuna da arzunun [Eros] aldatıcılığını sunmaktadır

Dolayısıyla tanrıların yıkmak istedikleri ldquohaddini aşanrdquo insan değil bizatihi insanın

kendisidir İnsan doğar doğmaz haddini aşmıştır

Burada ldquokoumltuumlcuumllrdquo bir tanrıdan ya da tanrılardan soumlz etmek de muumlmkuumln değildir

Ccediluumlnkuuml insana iyiyi koumltuuml koumltuumlyuuml iyi gibi goumlsteren şey umudun kendisidir Umut ve

arzu bu stasimonda birbirinden ayrılmaz şekilde işlenirler Sophokles ilginccedil bir

şekilde birinci stasimona atıfta bulunur Umut yani Elpis birinci koro şarkısındaki

niteliğini korumaktadır Diğer taraftan birinci stasimonda kuşlar iccedilin kullanılan

kouphonoocircn (kaygısız gamsız duumlşuumlncesiz) nitelemesi bu kez insan iccedilin kullanır

Birinci stasimondaki budala kuşların yerini insan almıştır bu kez avlanan insandır

Yine birinci stasimonda insana uumlstuumlnluumlk sağlayan ldquoakılrdquo bu kez iyiyi ve koumltuumlyuuml

birbirine karıştırabilmektedir

Burada koumltuumlcuumll bir tanrı tasvirinin olmadığını soumlyledik Zeusrsquoun bu dizelerdeki

anlatımı oldukccedila sakin dingin bir Zeus tasviri sunar Zeus insanların oumlluumlmluuml

175

oluşuna karşın oumlluumlmsuumlzduumlr zamana direnişiyle ve Oluumlmposrsquoun sahibi olarak sonsuz

bir guumlce sahiptir Diğer yandan bir karmaşa iccedilerisinde tasvir edilen doğaya karşı da

sakin bir goumlruumlnuumlm iccedilindedir Zeus sanki insanların duumlnyasından kopuk apayrı bir

duumlnyada varlığını suumlrduumlren bir tanrı gibidir Ancak bu uzak tanrılar alemi bir anda

insanların hayatlarına muumldahale edebilen bir konuma geccediler Tanrılar yıkmak

istediklerine Ate yıkım-felaket goumlndermekte ve onları şaşırtmaktadırlar Buumltuumln bu

tasviri yapılan kaotik ortamın sorumluluğunda tanrıların payı vardır İlk dizelerde

Antigone bunu doğrulamıştır zaten ldquoHiccedilbir acı kahır utanccedil kaldı mı Zeusrsquoun bize

yaşarken tattırmadığı[2]rdquo130

Diğer taraftan burada kirlilik duumlşuumlncesinin soydan soya nasıl suumlrduumlğuumlne ilişkin bir

accedilıklama da bulunmaktadır Ataların taşıdığı lanet soyun ldquoson dalırdquona kadar

varlığını suumlrduumlrmektedir Koro lanetten arınmanın imkansızlığını accedilık bir şekilde

ortaya koyar Hiccedilbir nesil bir diğerini kurtaramamaktadır Ccediluumlnkuuml bir tanrı soyu yıkan

eylemlerini suumlrduumlrmektedir Başka bir deyişle o tanrı dışında hiccedil kimse soyu bu

lanetten kurtaramamaktadır Antigonersquoyi Oidipusrsquoun lanetinden ayırmak muumlmkuumln

değildir bu accedilıdan Lanet herkese neredeyse aynı oumllccediluumlde dağıtılmıştır Tam da bu

yuumlzden oyunda Girardrsquoın deyişiyle figuumlrler arasındaki farklılıklar goumlzden

kaybolmaya başlar Eteokles ile Poluumlneikes arasındaki fark yitirilmiştir Onları

birbirinden ayırmak iccedilin toumlrenle goumlmme accedilıkta bırakma ayrımına gidilmiş fakat

başarılamamıştır Antigone ayrıma itiraz etmiş fakat sembolik olarak bu kez kendisi

farklılıkları birbirine karıştırma eğilimine girmiştir Babasına duyduğu bağlılığı

ağabeyine de goumlstermeye ccedilalışmış babasıyla ağabeyini karıştırmıştır Diğer taraftan

baba ile ağabey ensest sonucu ldquoaynırdquolaşmıştır Aynı şekilde Antigone ağabeyiyle

kocasını da karıştırır Haimonrsquoa youmlneltmesi gereken sevgi ve bağlılığı yıkıcı bir

şekilde ağabeyine sunar Başka bir deyişle Eros ile philiarsquoyı karıştırır

Buumltuumln bu kargaşayı birbirine karışmaları kaotikleşmeyi ccediloumlzecek olan iyi

duumlzenlenmiş bir rituumleldir Oudemans koro şarkısının başındaki kaotik doğa

manzarasını Labdakos oğullarının başına gelen felaketlerin bir metaforu olarak

130 Sofokles 1997 s 65

176

anlatmaktadır Ama muğlacirck nitelikli durumların altını da ccedilizer oumlluumlmsuumlzlerle

oumlluumlmluumller arasında yapılan ayrıma arada kalmış cesedin tehlikeli konumu dahil olur

Normalde bir miktar kumla ya da toprakla cesedin uumlstuuml oumlrtuumllduumlğuumlnde kirlilik riski

miasma tehlikesi ortadan kalkacaktır Fakat burada ikinci koro şarkısında da

değinildiği gibi ldquoyer altı tanrılarının tozurdquo Labdakosoğullarırsquonın ldquoson dalırdquonı

yıkmıştır Burada kastedilen Poluumlneikesrsquotir fakat aynı toz bu kez Antigonersquoyi yani

bir başka anlamda Labdakosoğullarırsquonın ldquoson dalırdquonı yıkacaktır Toz (ya da kum)

Antigonersquonin Poluumlneikesrsquoin cesedi uumlzerine atacağı kanlı toza doumlnuumlşmuumlştuumlr Boumlylece

Oudemansrsquoın ifadesiyle ldquodenizin karanlık diplerinden kopan kumlar Labdakos

soyunun uumlstuumlnuuml oumlrtmek iccedilin geri gelmiştirrdquo131

3233 Uumlccediluumlncuuml Koro Şarkısı [780-800]

[781] Ey Eros [Aşk] Savaşta yenilmez Malı muumllkuuml altuumlst eden Eros Uyuklayan

genccedil bir kızın yanağına konup Sabaha kadar noumlbet beklersin [785] Denizlerin

uumlzerinde oradan oraya gezinirsin Ve avlanırsın her yerde ıssız kuluumlbelerde bile

Ne tenhalarda yaşayan canlılar Ne bir guumlnluumlk oumlmruuml olan insan [790] Ne de

oumlluumlmsuumlzler Kurtulabilir senden Hepsine deliliği [mainomai] verirsin [791] Ve

sen insanın aklını ccedilelip Yolda gideni yoldan ccedilıkarırsın [dikaiocircn adikous] Ve sen

şimdi de sen uyandırdın Aynı kana sahip [xunaimon] İki insan arasındaki bu

kavgayı [795] Zafer Guumlzel gelinin goumlzkapaklarındaki tutkunundur Sonrasız

yasaların yanında huumlkuumlm suumlren bir guumlccediltuumlr bu [800] Ccediluumlnkuuml Aphroditersquoyle kimse baş

edemez

32331 Uumlccediluumlncuuml Koro Şarkısı Accedilıklaması

Birinci koro şarkısında tanrılar arka plandaydı İkinci koro şarkısı ise Zeusrsquoa bir oumlvguuml

niteliği taşıyordu Burada uumlccediluumlncuuml koro şarkısında ise insanla tanrılar arasındaki

muğlak guumlccedillerden birinin bir daimonrsquoun varlığından soumlz edilmektedir Bu guumlccedil

Erosrsquotur

131 Oudemans 1987 s 136

177

Birinci koro şarkısındaki hakim insan tasviri burada bir kere daha tersine doumlner

Eros birinci koro şarkısındaki ldquoguumlccedilluuml insanrdquoın yerine geccediler yani bu kez hayvanlar

ve insanlar uumlzerinde karada ve denizlerde oumlluumlmluuml oumlluumlmsuumlz tuumlm varlıklar uumlzerinde

huumlkuumlm suumlren guumlccedil Erosrsquoun guumlcuumlduumlr İkinci koro şarkısında Erosrsquoun insanı yanıltıcı

youmlnuumlne vurgu yapılmıştı Bu kez onun tuumlm evreni etkileyebilen yıkıcı guumlcuumlnden

bahsedilir

Her şeyden oumlnce Erosu erotik sevgi anlamının yanı sıra ccedilok daha temel bir kudret olarak birinin uumllkesi ve ailesi iccedilin duyduğu sevgiyi de kapsayan bir guumlccedil olarak duumlşuumlnduumlğuumlmuumlzde Erosun etkileşimli doğası daha iyi anlaşılabilir Eros tipik olarak hem duumlzen kurucu hem de duumlzeni tehdit eden bir guumlccediltuumlr132

Yunan tanrılarının birden fazla ismi birden fazla goumlruumlnuumlşuuml olmasının izlerini Erosrsquota

da goumlrebiliriz Uyuyan genccedil bir kızın yanağında ldquokonaklayanrdquo da yıkıcı bir savaşccedilı

olup buumltuumln zenginlikleri talan eden de odur bir gelinin goumlzlerindeki tutku olur ama

akrabalar arasına nifak sokan da insanı ccedilıldırtan da yine onun guumlcuumlduumlr Hem

uumlretmenin bereketin ccediloğalmanın hem de yok etmenin guumlcuumlduumlr

Dikaiocircn adikous (791) oksimoronu [ccedilelişik ifadesi] arzunun etkisi altında doğruyu yanlıştan ayırt edebilmenin muumlmkuumln olmadığını goumlsterir Benzer bir belirsizlik bilgi kategorisindeki Erosrsquoun ccedilevresinde de bulunur Eros bir taraftan kendini goumlruumlnuumlr kılar (έναργής [enargecircs] -795) diğer taraftan insan aklında ccedilılgınlığa (μέμηνεν [memecircnen] ndash 790) neden olur (792) Buradan ccedilıkacak sonuccedil şu olmalı Eros birleşme ve ayrılma arasındaki bir gerilim olarak vardır onun guumlcuuml oumlyle bir guumlccediltuumlr ki hem duumlzen hem de duumlzensizliği aynı anda gerccedilekleştirir Bu tam da bu yuumlzden iccedilten iccedile ccedilatışmalı ve kontroluuml muumlmkuumln olmayan evrenin vazgeccedililmez bir parccedilasını oluşturur133

Erosu ihmal etmek deliliktir ama onun guumlcuuml oumlnuumlnde boyun eğmek ona tapmak da

insanı deliliğe suumlruumlkleyebilecektir Bu konuda daha oumlnce Hippolytos oumlrneğini

vermiştik Hippolytos Artemisrsquoe tapıyor bakire kalmayı arzuluyor fakat bu

eylemiyle Aphroditersquoyi ve Erosrsquou ihmal ediyordu Birbirleriyle ccedilelişen iki tanrının

yol accediltığı muğlacirck pozisyonu bir dereceye kadar anlayabiliyoruz Ama aynı tanrının

birbiriyle ccedilelişik goumlruumlnen davranışlarını kavramakta zorlanıyoruz Eros diğer buumltuumln

132 Oudemans 1987 s 141 133 Goheen R H The Imagery of Sophoclesrsquo Antigone Princeton 1951 s 136 Aktaran Oudemans 1987 s 143

178

Yunan tanrıları gibi hem ona saygı duymamızı hem de ona karşı belirli bir mesafede

kalmamızı gerektiren bir tanrıdır Buumltuumln Yunan tanrıları gibi hem yararlı ve hem de

tehlikelidir Bu kadar muğlacirck değişkenlerin iccedilinde insanın yolunu kaybetmemesi

neredeyse imkansızdır

Antigonenin Erosla ilgili olarak bulunduğu trajik pozisyon iki aşamalıdır Bir

taraftan cinsel yanı olmayan bir Eros tarafından yani oumlluuml akrabanın sevgisi ve oumlluuml

sevgisi tarafından ele geccedilirilmiştir Antigone hem ensestin hem de nekros-philiarsquonın

kıyısında gezinmektedir Diğer taraftan tam da bu arzuları yuumlzuumlnden cinsel anlamıyla

Erosu ihmal etmektedir Ccediluumlnkuuml imkacircnsıza acircşık olan Antigone kendi dişil uumlreme

ergonunu ve Labdakos soyunun devamı gibi ailevi sorumluluğunu ihmal etmek

zorundadır Diğer taraftan Kreon da Erosrsquoun cinsel youmlnuumlnuuml reddetmiştir O da

Antigone gibi kendi ailesinin uumlremesini ve ccediloğalmasını yadsımış oğlu Haimonrsquoa

engel olmuş aynı zamanda onunla ccedilatışmaya da girmiştir134 Levi-Straussrsquoun ikili

karşıtlıklar tablosunda135 da accedilıkccedila goumlruumllebileceği uumlzere buumltuumln Thebai uumlccedillemesi (ve

mitolojisi) philia [sevgi] ve ekhtrosrsquoun [nefret] fizyon ile fuumlzyonrsquoun ayrılma ve

birleşmenin suumlrekli tekrar ettiği bir doumlnguuml biccedilimindedir Hem sevgide hem de

nefrette sınır aşımı soumlz konusudur Ve bu sınır aşımlarının tuumlmuuml de kandaşlar

[xunaimon] arasında meydana gelmektedir Erosrsquoun aynı kana sahip insanlar

arasındaki konumu ccedilok daha tehlikeli olmaktadır Erosrsquoun varlığı bir taraftan enseste

kadar uzanabilmekte diğer taraftan yokluğu da kardeşlerin birbirini oumllduumlrmesine ya

da baba ile oğlun birbirine duumlşmesine neden olabilmektedir

3234 Doumlrduumlncuuml Koro Şarkısı [944 - 976]

[944] Buumltuumln guumlzelliğiyle Danae de boumlyle Katlanmış [945] Guumln ışığını demir

duvarlarla değişmeye Ve bu lahit gibi gizli Demirden odada hapsedilmişti Ah

ccedilocuk ccedilocuk [950] Soylu bir ailedendi o da senin gibi Ve karnında taşıyordu

Zeusrsquoun altın olup da damlayan spermini Fakat kaderin guumlcuuml dehşet bir guumlccediltuumlr

134 Bkz Oudemans 1987 s 144 135 Bkz Levi-Straussrsquoun Thebai Miti İkili Karşıtlıklar Tablosu Ek 1

179

[moiridia tis dunasis deina]136 Ne mal-muumllk zenginlik ne Ares ne kent duvarları

Ne de denizde dalgaların inlettiği kara gemiler Koruyamaz insanı kaderin elinden

[955] Ve Dryasrsquoın gem vurulup ehlileştirilmiş Oumlfkesine hızlı azgın oğlu

Hedonrsquoların kralı [Lykurgos] Alay edince Dionysos diniyle Bağlayıp elini kolunu

tanrı Kayalık bir mağaraya kapattı Deliliğinin taşkınlığı yavaş yavaş azaldı [960]

O zaman farkına vardı tanıdı Ccedilılgın alaylarla saldırdığı tanrının Kim olduğunu

anladı [Dionysos tarafından] ele geccedilirilmiş kadınları [entheous gunaikas] [965]

Bastırmak meşaleleri soumlnduumlrmek istemiş Ve fluumlt ccedilalan Musarsquoların oumlfkesini

uyandırmıştı [966]

Kara Kayalarrsquoın bir yanında Boğaziccedili kıyıları Diğer yanında Trakyarsquonın

Salmidessusrsquou [970] Orada yakınlarda Tanrı Aresrsquoin Tapınağı Oradan goumlrduuml

Tanrı uğursuz yarayı Phineusrsquoun iki oğlunun goumlzlerinde [975] Vahşi karısının

[Eidothea] kanlı elleri Ve hanccediler değil bir mekiğin ucuyla accediltığı yarayı [977] İki

ccedilocuğun intikam arzusuyla bakan Goumlz bebeklerine karanlık ccediloumlkmuumlştuuml Zavallılar

acıyla kıvranıyorlardı [980] Korkunccedil kaderlerine ağlıyorlardı Mutsuz bir evlilik

yapan anadan [Kleopatra] doğmuşlardı Ki anaları Erektheusrsquoun soyundan

geliyordu Babası Boreasrsquoın uzak mağaralarında Ve ruumlzgarları iccedilinde buumlyuumlmuumlştuuml

[985] Kısraklardan geri kalmazdı tepelere tırmanmada Bir tanrı ccedilocuğuydu fakat

O da yaşlı Moirarsquoların elinden Kurtulamadı ccedilocuğum

32341 Doumlrduumlncuuml Koro Şarkısı Accedilıklaması

Doumlrduumlncuuml koro şarkısında uumlccedil farklı mitolojik karakterin hikacircyesi anlatılmaktadır

Danae Lykurgos ve dolaylı olarak da Kleopatra Uumlccedil hikacircyenin de ortak bir noktası

olup olmadığı oldukccedila tartışmalıdır Kitto ortak temanın ldquokaranlıkrdquo olduğunu

ldquozuluumlmrdquo ve zulme karşılık olarak gelen ldquointikamrdquoın bunlara eklenebileceğini

belirtir137 Richard Jebb ise ortaklığı Antigone ile olan ilişki uumlzerinden kurmaya

136 Aslında bu satırlar ldquoMoirarsquoların belirlediği herhangi bir şeyde deina [dehset] vardırrdquo anlamında da okunabilir 137 Kitto H D F Grek Tragedy A Literary Study Routledge London New York Third edition 1961 s 165

180

ccedilalışır Ona goumlre ldquosoylulukrdquo ve ldquozalimce hapsedilmerdquo temaları hikacircyeleri

Antigonersquoye bağlamaktadır Bunların dışında Jebb koronun ldquotarafsızrdquo olduğunu

iddia etmektedir138 Aslında hikacircyelerin hem ortak oumlzelliklerinin olduğu hem farklı

temaları da ifade ettiği ve hem de sadece Antigonersquoye değil Kreonrsquoa da atıfta

bulunduğu soumlylenebilir Oumlrneğin Segal Antigone ccedilevirisinde yaptığı satır

accedilıklamalarında hikacircyelerin bir yandan Antigonersquoyi teselli edecek nitelikte olduğunu

diğer taraftan da Kreonrsquola ilişkilendirilebileceklerini belirtir139 Kitto da hikacircyelerde

accedilıkccedila Kreonrsquodan bahsedilmediğini ancak belirgin goumlndermeler bulunduğunu

duumlşuumlnmektedir140

İlk hikacircye Danaersquonin tıpkı Antigone gibi ldquokapatılmasırdquoyla ilgilidir (Hikacircyelerin

tuumlmuumlnde bir ldquokapatılmardquo temasının olduğu goumlruumllebilir) Danaersquonin babası Argos

kralı Akrisios kızından doğacak bir ccedilocuğun kendisini oumllduumlreceği kehanetini alınca

onu duvarları tunccediltan bir zindana kapatır Fakat Zeus damlaları altından bir yağmura

doumlnuumlşerek kızın kapatıldığı yere girer ve onu hamile bırakır141 Koro şarkısının ikinci

hikacircyesi ise daha ccedilok Euripidesrsquoin Bakkhalar oyununun konusunu ccedilağrıştırır

Bakkhalarrsquoın Pentheusrsquou gibi burada anlatılan Lykurgos da Dionysos dinine karşı

eylemlerde bulunmuş ve sonunda tanrı tarafından cezalandırılmış birisidir Aslında

Homerosrsquota anlatılan Lykurgos hikacircyesi biraz farklıdır Homerosrsquotaki ilgili kısımda

Lykurgos Nysa Dağırsquondan inmekte olan Dionysos eşlikccedilisi kadınları kovalamış

yakaladıklarını da doumlvmuumlştuumlr Dionysos bunun uumlzerine korkarak kaccedilmış ama olan

bitenden haberdar olan Zeus Lykurgosrsquoa kızarak onu koumlr etmiştir142 Sofokles ise bu

hikacircyeyi Antigonersquonin durumunu anıştıracak şekilde değiştirerek anlatır Lykurgos

zincire vurulur ve Antigone gibi kayalık bir mağaraya kapatılır Ama kapatılmanın

ardından ldquoaklı başına gelirrdquo Dionysosrsquoun tanrılığını ve guumlcuumlnuuml tanır

Koro şarkısındaki sonuncu hikacircye Kleopatra hikacircyesidir Kleopatra Boreasrsquoın kızıdır

ve Phineusrsquola evlenir İki ccedilocuğu olur Bir suumlre sonra Phineus Kadmosrsquoun kız

138 Jebb 1891 s 169 139 Sophocles 2003 s 156 140 Kitto 1961 s 165 141 Bkz Erhat Azra Mitoloji Soumlzluumlğuuml İş Bankası Yayınları Altıncı Basım 1996 s 28-9 142 Homeros İlyada Ccedilev Azra Erhat A Kadir Can Yayınları 18Basım 2004 VI 130-140

181

kardeşi Eidothea ile evlenir ve Kleopatrarsquoyı hapseder Eidothea da Kleopatrarsquodan

olma iki ccedilocuğun goumlzlerini koumlr ederek annelerinin yanına goumlnderir143

Uumlccedil hikacircyenin birbiriyle olan ortaklığı ayırıcı kozmoloji accedilısından belirsizleşir

Oumlzellikle adalet-adaletsizlik ikiliğiyle baktığımızda Danae ile Kleopatra ve

ccedilocuklarının masum olmalarına rağmen hapsedildikleri diğer taraftan Lykurgosrsquoun

ise bir succedillu olduğu goumlze ccedilarpar Dolayısıyla hikacircyeleri bir araya getiren ortak

oumlzelliğin ne olduğu bu ccedilerccedilevede belirsizleşir Oysaki

Buradaki problem oumlncelikli olarak adalet ve adaletsizlik değil kozmolojik sınırların aşılması meselesidir Bu sınır ihlallerinin ihlalciyi yuumlceltmesi ya da aşağı bir konuma duumlşuumlrmesi ccedilok oumlnemli değildir Buumltuumln bu hikacircyelerde [kategorilerin] karmaşa[sı] ve sınır aşımı zirvededir adalet ve adaletsizlik ise ikinci plandadır 144

Oudemans uumlccedil hikacircyeyi kendi arasında birleştiren motifin sınır aşımı olduğunu

soumlylemektedir Ona goumlre hikacircyelerin tuumlmuumlnde insanın doğayla olan ilişkisinde bir

sınır aşımı ve tecavuumlz goumlze ccedilarpmaktadır145 Bu tuumlr sınır aşımları Yunan

mitolojisinde oldukccedila sık karşılaşılan motiflerdendir Danaersquonin durumunda bu ccedilok

accedilık bir şekilde goumlruumllebilmektedir Oumlncelikle onun ldquokadınsı doğasırdquona onun dişil

ergonuna muumldahale soumlz konusudur Onun doğurma guumlcuumlne başka bir deyişle

doğanın uumlreme guumlcuumlne karşı ccedilıkılır Tam da bu noktada soumlylendeki yağmur motifi

oldukccedila manidardır Zeus bir yağmur damlası şeklinde Danaersquoyi doumlller Yani doğası

bir başka deyişle ccedilocuk doğurma guumlcuuml engellenen Danae yine bir doğa olayı ndash

yağmur- ile kendi ndashengellenen- doğasına kavuşur Mit doğanın karşı konulamaz

guumlcuumlnuuml oumlnuumlne geccedililemezliğini goumlstermektedir Koro şarkısı ldquokaderden

kaccedilılamayacağırdquonın Moiraların bu accedilıdan ldquodehşetrdquo verdiğinin altını ccedilizer Ancak

diğer taraftan Danaersquonin ldquokendi doğasınardquo kavuşması hamile bırakılışı da başka bir

sınır ihlalidir İnsan ve tanrı oumlluumlmluuml ve oumlluumlmsuumlz kategorileri birbirine girmiştir

Danae tam olarak muğlacirck bir konumda kalır Daha doğrusu Danaersquonin marjinal

konumu sınırdaki pozisyonu daha da guumlccedillenir

143 Jebb 1891 s 173 144 Oudemans 1987 s 147 145 Oudemans agy

182

Toplumun sınırında marjininde yer alanların başında kralların geldiğini daha oumlnce

tartışmıştık Koro şarkısının ikinci hikacircyesi Lykurgos bu tartışmamıza uygun bir

oumlrnektir Koro şarkısının anlattığı Lykurgos mitolojisinde Dionysos Lykurgosrsquoa

ccedilılgınlık verir (manias deinon) Lykurgos bu ccedilılgınlığı esnasında kendi oğlunu

oumllduumlruumlr Dionysos onu ndashtıpkı Antigonersquonin kapatıldığı yer gibi- kayalık (petrocircdei) bir

mağaraya hapsedince aklı başına gelir

ldquoKayalık mağara hapishanerdquo motifi oldukccedila dikkat ccedilekicidir Konumu itibariyle

kent dışında kuumlltuumlr ldquodışrdquoındadır doğaya aittir ama diğer taraftan kuumlltuumlruumln varlığına

ilişkin oumlnemi buumlyuumlktuumlr Derridarsquonın deyişiyle ldquoduumlşuumlnuumllmemiş olanın ya da

dışlanmışın aşkın olanın ya da bastırılmışın mağarasırdquo olan bu yer ldquoait olmadığı

şeyin temelini oluştururrdquo146 Birinci koro şarkısında doğanın kudreti kuumlltuumlr

oluşturucu bir guumlccedil olarak kullanılıyordu Ama buna rağmen insanın technesiyle

ldquoboyunduruk altınardquo alınıyor doğanın bu tehlikeli guumlcuumlnuumln ldquokuumlltuumlrerdquo tecavuumlz etmesi

oumlnlenmeye ccedilalışılıyor suumlrekli olarak dışarıda tutuluyordu Boumlylece bu guumlcuumln ikili

youmlnuuml olduğu ortadaydı ve bu oumlzelliği insanı da muğlacircklığa suumlruumlkluumlyordu Oresteiarsquoda

doğaya ait korkutucu bir guumlccedil olarak tanımlanan Erinyler uumlccedillemenin sonunda tam da

bu şekilde Atina hukukunun temeline yerleştirilmiştir Erinylerin kent dışına atılan

succedillunun vicdanının ya da katilin peşine duumlşmuumlş kanlılarının mitolojideki iz duumlşuumlmuuml

olduğu soumlylenir Bunlara katilin suumlrguumln ve kaccedilış boyunca maruz kaldığı doğanın

şiddetini de eklemek gerek Ccediluumlnkuuml ccediloğunlukla kentten suumlruumllen succedilluların vahşi

hayatta fazla yaşayamadıkları ccediloğunlukla ccedilıldırarak veya accedillıktan oumllduumlkleri

bilinmektedir147 Oresteiarsquoda intikam vazifeleri Athena tarafından ellerinden alınmış

gibi goumlruumlnen Erinyler tam tersine Atina hukuku iccedilinde ccedilok daha yuumlksek bir mevkie

yuumlkselirler Hukukun soyut guumlcuumlnuumln iccediline yerleşirler onun yaptırım guumlcuumlnuumln bir

parccedilası olurlar yasaların korkutuculuğunun temelini oluştururlar Başka bir deyişle

yasaların soyut guumlcuumlnuumln bizatihi kendisi olurlar Ama diğer taraftan onlar kente

kuumlltuumlre ait değillerdir (oumlyle ki Oluumlmposrsquolular da onlardan nefret etmektedir) vahşi

146 Derrida Jacques Glas tr John P Leavey Richard Rand University of Nebraska Press Lincoln and London 1986 s 166 147 Bkz Aeschylus 1926 sat 244-266 s 297 Thomson Georges Tarih Oumlncesi Ege Eski Yunan Toplumu Uumlstuumlne İncelemeler Ccedilev Celal Uumlster 2 Cilt Payel Yayınevi İstanbul 1995 cilt 1 s 152

183

doğanın unsurlarıdırlar ve gerccedilek işlevlerini (hem yeni hem de eski) goumlrebilmeleri

iccedilin oumlyle kalmak zorundadırlar Dışarıdadırlar ama iccedileriyi varederler

Benzer bir şekilde ldquokayalık hapishanerdquo sayesinde şiddetin uygulanması doğaya

bırakılmaktadır Boumlylece şiddetin yeni şiddetler doğurma riskinden kurtulmuş olunur

Diğer taraftan burada ldquoboyun eğdirmerdquo (zeuchthecirc - 955) ifadesi birinci koro

şarkısındakini (zugoocirc - 351) ccedilağrıştıracak şekilde kullanılmıştır Birinci koro

şarkısında insan doğaya (toprağa ve yaban hayvanlara) boyun eğdirirken burada bir

tanrı tarafından ona (Lykurgosrsquoa) gem vurulmuştur Lykurgosrsquoun zincirlenerek Tanrı

tarafından kapatılmasının nedeni de onun yani Lykurgosrsquoun ldquodoğanın kuumlltuumlre

muumldahalesirdquoni şiddetle engelleme isteği yuumlzuumlndendir Lykurgos ldquoTanrının

hacirckimiyetine girmiş kadınlarırdquo [entheous gunaikas - 965] bastırmaya kalkınca beşeri

sınırları aşarak tanrısal kudretin şiddetine temas (psauocircn -961) etmiştir Buradaki

psauocircn soumlzcuumlğuuml kutsal olan bir şeye dokunulması yasaklanmış olan bir şeye

dokunmayı ima etmektedir

Koro şarkısındaki uumlccediluumlncuuml hikacircyenin de doğa ve kuumlltuumlruumln birbirine karışmasını ifade

ettiği ccedilok accedilık bir şekilde goumlruumllebilir

Diğerleri gibi Kleopatra da tanrısal olanla insandan aşağı olanı [subhuman] buumlnyesinde bir araya getirir Kleopatra Atina medeniyetinden ccedilok uzakta (983) doğal bir mağarada yetişmiştir Babası Boreas [Poyraz] bir tanrıdır ama aynı zamanda bir doğa olayıdır Ruumlzgacircrlardan biridir Kleopatra tanrıların ccedilocuğudur (theocircn pais - 986) ve bir kısrağa benzer (hamippos - 985) Tıpkı Danaenin tabiat ile tanrılar arasında Lykurgosun da krallık ile bir hayvan arasındaki pozisyonu gibi Kleopatranın marjinalliği de belayı davet eder Oğulları koumlr edilmiştir ve yine Trakyada Salmuumldessus ve Kara Kayaların kıyısında olması hiccedil de tesaduumlf değildir Salmuumldessus sığ suları yuumlzuumlnden gemilerin karaya oturduğu ve yerli halkın gemileri kanlı bir şekilde yağmaladıkları bir yer olarak nam salmıştır (Kamerbeek A 169) Yabanıl [wild] tanrı Aresin bu topraklarla ilişkisinin olması tesaduumlf değildir (Coleman RCA 21) Trakyanın yabanlığı Kleopatranın ccedilocuklarının vahşi (agrias - 973) uumlvey anasında kendini goumlsterir148

Oudemans Kleopatrarsquonın marjinalliği ile diğer iki mitolojik figuumlr arasında benzerlik

bulmaktadır Charles Segal de Kleopatrarsquonın muğlacirck pozisyonunu benzer bir şekilde

148 Oudemans 1987 s 148

184

accedilıklamaya ccedilalışır149 Segal ldquomağarardquo motifinin Kleopatra hikacircyesinde tanrısallık ile

yabanıllık arasında bir pozisyonda karşımıza ccedilıktığını ima eder Bir yandan

Kleopatrarsquonın doğup buumlyuumlduumlğuuml mağaralar vahşiliğe ve yaban hayata dair vurgular

taşırken (oumlrneğin Kleopatrarsquonın yaban atlarına benzetilmesi bazı versiyonlarda

bizatihi bir at olarak tasvir edilmesi gibi) diğer yandan ailevi koumlklerinin tanrılara

dayanmasıyla yan yana resmedilir Segal Kleopatrarsquonın babasının ldquodoğanın

şiddetininrdquo semboluuml olduğunu belirtir150 Poyraz yani Boreas kuzey ruumlzgacircrları

arasında yıkıcı etkilere sahiptir Hesiodosrsquoun ldquoazgın esişlirdquo diye tanımladığı151

Boreas ldquokara bulutlarla goumlkten sağanak sağanak kopan ve engin dalgalarla denizi

allak bullak eden azgın bir yel buz gibi esen bir kasırgardquodır152 Yunan mitolojisine

goumlre Boreas Trakyarsquoda oturmaktadır Tıpkı Zeusrsquoun Danae ile birleşmesi gibi

Boreas da Kleopatrarsquonın annesi Oreithyiarsquoyı zorla kaccedilırır ldquoYaban ve azgınrdquo

Boreasrsquoın tersine Oreithyia Atina medeniyetinin kurucusunun ndashErekhteusrsquoun-

kızıdır Kısacası Danae hikacircyesinde goumlrduumlğuumlmuumlz durum tabiat ile medeniyetin

birbirine karışması burada da işlenmektedir

Kategorilerin birbirine karışması temasının yanında koro şarkısının ikinci vurgusu

insanın kader karşısındaki ccedilaresiz konumudur Birinci koro şarkısında goumlrduumlğuumlmuumlz

insanın medeniyet kurma guumlcuuml ve doğa karşısındaki uumlstuumlnluumlğuumlne onun deinon

soumlzcuumlğuumlyle anlatılan guumlcuumlne karşılık olarak yeni bir deinon daha ortaya ccedilıkar Kader

moiridia tis dunasis deina Koro şarkısı ldquokaderin guumlcuumlrdquonuuml ldquodehşetrdquo olarak tanımlar

Başka bir deyişle bu dizeler Moiralarrsquoın belirlediği her şeyin potansiyel olarak deina

[dehşet] iccedilerdiğini ima etmektedir ldquoNe mal-muumllk zenginlik ne Ares ne kent

duvarları Ne de denizde dalgaların inlettiği kara gemiler Koruyamaz insanı

kaderin elindenrdquo [953-955] Bu soumlzler neredeyse oyunun ana fikrini oumlzetler gibidir

Birinci koro şarkısında oumlvuumllen insan technesinin ldquosınırlarırdquo burada bir kere daha

vurgulanır

149 Segal Charles Tragedy and Civilization An Interpretation of Sophocles Norman University of Oklahoma Press 1999 s 182 150 Segal 1999 s182 151 Hesiod Tanrıların Doğuşu (Theogonia) sat 378 152 Erhat 1996 s 75

185

3235 Parodos ve Beşinci Koro Şarkısı

32351 Parodos [100 - 155]

[100] Guumlneşin okları yedi kapılı Thebairsquonin şimdiye kadar goumlrduumlğuuml en guumlzel ışığını

veriyor Nihayet parladın ey guumlneş goumlzuuml altın guumlnuumln Dirke sularının uumlzerine

yuumlruumlduumln [105] Ve ak kalkanlı Argos ordusunu [ışınlarının] keskin ucuyla huzursuz

edip kaccedilırdın onları gerisin geri [110] Poluumlneikes kışkırttı toprağımıza karşı bu

orduyu Ccedilığlık atan ak kanatlı bir kartal gibi [115] ağır silahları ve at yeleli

miğferleriyle topraklarımızın uumlzerinde uccediltu [117] Evlerimizin uumlstuumlne gelince

durakladı Kana susamış mızrağıyla yedi kapımızın etrafında ağzını accediltı Fakat [120]

koca ağzını kanımızla dolduramadan ve Hephaistosrsquoun ateşi kulelerimizin başını

kaplamadan kaccediltı [125] Kartalın ardından savaşın guumlruumlltuumlsuuml oumlyle şiddetli oldu ki

Thebai ejderinin rakibi iccedilin kazanmak artık ccedilok zordu [127] Ccediluumlnkuuml Zeus oumlvuumlngen

dilden nefret eder Ve onları altın zırhlarını gururla şıkırdata şıkırdata taşkın bir

nehir gibi ilerlerken goumlruumlnce [130] surlarımıza ccedilıkıp da zafer naraları atmaya

başlayan adamı savurduğu ateşle vurdu [134] Adam sendeleyip toprağa duumlştuuml buumlyuumlk

bir guumlruumlltuumlyle [135] daha demin elinde meşalesi kudurmuş gibi cuumlretle bize oumlfkesini

haykırıyordu Ama umduğunu bulamadı işte ve oumltekilere de [140] en guumlccedilluuml

muumlttefikimiz Ares kendi kaderlerini dağıttı [141] Yedi komutan yedi kapıda yedi

duumlşmanla kapıştı Her biri tunccedil zırhlarını bozgun veren Zeusrsquoa armağan diye sundu

Sadece aynı ana-babadan olma iki kişi [145] kargılarını fırlattılar birbirlerine

Kargıların ikisi de zafer kazandı ve iki kardeş paylaştı ortak bir oumlluumlmuuml [148] Fakat

şeref veren Nike [Zafer tanrı] mutluluk iccedilinde guumlluumlmseyerek bir şarın uumlstuumlnde

Thebairsquoye geldi [150] Haydi geccedilen savaşları unutalım artık Geceler boyu şarkılarla

danslarla tanrıların tapınaklarını ziyaret edelim Ve belki danslarıyla Thebairsquonin

toprağını sarsan Bakkhos da bizi youmlnetir[155] Bakın Uumllkenin yeni kralı

Menoikeusoğlu Kreon buraya geliyor Tanrıların bize yolladığı yeni şartlar sebebiyle

yeni huumlkuumlmdarımız Kreon Yaşlılar meclisini bir emirle burada toplanmaya [160]

onu hangi sebep sevk etti acaba

186

32352 Beşinci Koro Şarkısı [1115 - 1152]

[1115] Kadmos kızının [Semele] gururu yıldırımlar saccedilan Zeusrsquoun ccedilocuğu ey ismi

ccedilok Dionysos Uumlnluuml İtalyarsquoyı sen korursun [1120] herkesin malı Eleusisrsquoin

vadilerinde huumlkuumlm suumlrersin Ey Bakkhos Bakkhaların yurdu Thebairsquonin yerlisi153 O

Thebai ki Ejderharsquonın dişlerinin goumlmuumllduumlğuuml topraklarından [1125] İsmenos ccedilayı

akar [1126] Meşalelerin dumanlı ışıltıları ikiz tepenin uumlzerinde goumlruumlr seni Orada

Korikarsquolı nymphalar senin varlığınla kendinden geccedilmiş halde etrafını sarar [1130]

Kastalyarsquonın pınarı da goumlruumlr seni Nysa tepelerinin sarmaşıklı bayırlarından

asmalarla dolu yeşil sahiline goumlnderirsin ve senin kutsal soumlzlerinin ccedilığlıkları eşlik

ederken onlara [1135] Thebairsquonin sokaklarında onları goumlzetlersin [1137] Yıldırımla

yanan ananın kenti Thebairsquoyi sen buumltuumln şehirlerden daha ccedilok tutarsın [1140] şimdi

buumltuumln şehir şiddetli bir hastalığa tutuldu [pandamos polis epi nosou] Yalvarıyoruz

Gel Arındırıcı ayaklarınla [katharsiocirci podi] Parnassusrsquoun sırtlarından gel [1145]

Koumlrfezin inleyen sularının uumlzerinden gel [1146] Ey ateş nefesli yıldızlar korosunun

lideri Ey gece ilahilerinin rehberi Zeusrsquoun ccedilocuğu [1150] Goumlruumln bize Buumltuumln gece

dans edip kendinden geccedilen kendini sana adamış hizmetccedililerinle [Thuiaisin] birlikte

goumlruumln bize Ortaya ccedilık ey şifa veren İakkhos

32353 Parodos ve Beşinci Koro Şarkısı Accedilıklaması

Parodos ve beşinci koro şarkısını birlikte duumlşuumlnmek gerektiği iccedilin ikisini sona aldık

Bu iki şarkı hem yapısal olarak hem de iccedilerik olarak birbirlerini tamamlamaktadır

Her iki şarkı da iccedilinde bulunulan koumltuuml durumun ifadesinden sonra kurtuluş umudunu

yakarısını dile getirir Her iki yakarı da ndashZeusrsquoa değil- Dionysosrsquoa yapılır

Oumlzellikle Parodos şarkısının ayırıcı kozmolojik bakış accedilısından yanlış okunabileceği

ortadadır ldquoMasum bir kentrdquo ve ona saldıran ldquohainrdquoler ya da ldquokoumltuumlrdquoler ayrımının

153 Jebb bu dizenin İngilizcesini şoumlyle ccedilevirmeyi uygun bulmuştur ldquoO Bacchus denizen of Thebes the mother-city of your Bacchants dweller by the wet stream of Ismenusrdquo Bkz Jebb 1891 s 200-201 Dionysosrsquoun sıfatı olarak kullanılan denizen soumlzcuumlğuuml ldquobir yere dışarıdan gelip yerleşerek vatandaş olmuşrdquo kişler iccedilin kullanılmaktadır Bu da Dionysos iccedilin uygun bir sıfattır ccediluumlnkuuml o hem Theibairsquonin yerlisidir ndashccediluumlnkuuml annesi Semele Theibairsquolidir- hem de kente uzun yıllar sonra ldquodışarıdanrdquo ve bir yabancı olarak gelmiştir

187

yapılması oldukccedila kolaydır İlk bakışta metnin uumlslubunun da okuru bu youmlnde bir

algıya suumlruumlkleyebileceği soumlylenebilir Oumlrneğin Rohdich iki şarkının nihai olarak aile

ve bireyin arzularına karşı polisin isteklerinin galip gelmesi olarak okunması

gerektiğini iddia eder Ona goumlre şarkılarda vurgulanan temel olgu kentin ndashdevletin-

bozulan duumlzeninin yeniden inşasıdır154 Bu iddia belirli bir duumlzeni ve bu duumlzeni

bozan bir guumlcuumln varlığını ima etmektedir Oysaki bu ayrım trajik anlayışımız

bakımından pek doğru goumlruumlnmemektedir

Parodos Poluumlneikesrsquoin Argos ordusuyla birlikte Thebairsquoye saldırışını savaşı ve iki

kardeşin oumlluumlmuumlnuuml anlatır Savaşın ardından gelecek ldquoguumlzel guumlnlerrdquoin umuduyla koro

soumlzlerini suumlrduumlruumlr Oumlncelikle burada Poluumlneikesrsquoin bir ldquohainrdquo olarak anlatılmadığını

soumlylemek gerekiyor Hem saldıran Poluumlneikes ve Argos ordusu hem de savunmadaki

şehir Thebai hayvan motifleriyle anlatılmaktadır Poluumlneikesrsquoin bir kartal olarak

tasvir edildiğini goumlruumlruumlz Poluumlneikes ldquoccedilığlık atan ak kanatlı bir kartalrdquo olarak kentin

uumlzerinde uccedilmaktadır Thebairsquolerin kanını iccedilecek bir vahşi hayvan olarak resmedilen

Poluumlneikesrsquoe karşın Thebai de yenilmesi zor bir ldquoejderhardquoya benzetilir Ejderha

doğrudan doğruya Thebairsquonin kuruluş mitinde yer alan Ejderharsquoya accedilık bir goumlnderme

taşımaktadır Nitekim koro 1125 satırda bu miti hatırlatır Thebai halkı Kadmosrsquoun

oumllduumlrduumlğuuml bir ejderhanın dişlerinin toprağa goumlmuumllmesinden doğmuştur Ama

topraktan doğanlar zırhlar iccedilinde baştan aşağı silahlıdırlar yuumlzlerinde her an

saldırmaya ve oumllduumlrmeye hazır olduklarını belirten bir ifade vardır Kadmos kendini

korumak iccedilin aralarına bir taş atar topraktan doğanlar bir anda birbirlerine girerler

Bu Thebai topraklarında doumlkuumllen ilk ldquokardeşrdquo kanıdır Bu arada mitolojiye goumlre

oumllduumlruumllen ejderha Aresrsquoin oğludur ve bu Kadmos ile Ares arasında uzun yıllar

suumlrecek olan bir husumetin doğmasına neden olacaktır Sonunda tanrılar araya

girecek ve (Ares ile Aphroditersquonin kızı) Harmonia ile Kadmosrsquou evlendireceklerdir

Fakat Harmonia yani Uyum Thebairsquoye beklenen uzlaşıyı getiremeyecektir Tam

154 Rohdich H Antigone - Beitrag zu einer Theorie des sophokleischen Helden Heidelberg 1980 s 46 51 214 Aktaran Oudemans 1987 s 154

188

tersine Kadmosrsquola Harmoniarsquonın duumlğuumlnuumlnde tanrılar tarafından takılan hediyeler

Thebairsquoye bela olacaktır155

Thebai ejderhası imgesi bir yandan kentin kurucu mitine referans verirken diğer

yandan toprağa ve kitonik tanrılara da goumlndermede bulunur Diğer yandan kartal ise

tanrı Zeusrsquoun simgelerinden biridir Zeusrsquoun kartal şekline buumlruumlnduumlğuuml mitolojide

sıklıkla geccedilmektedir Nasıl ki Thebai ejderi toprağa ait bir varlıksa kartal da

goumlkyuumlzuumlne aittir Boumlylece koro şarkısındaki trajik muğlacircklık ortaya ccedilıkmış olur

Bilindiği gibi Antigonersquonin yer ve yer altı tanrılarına (oumlrneğin Hades gibi) Kreonrsquoun

da goumlkyuumlzuuml tanrılarına (Zeusrsquoa) referans vererek konuştuğu uumlzerinde durulur Burada

bir kez daha goumlruumlruumlz ki oyundaki figuumlrlerin temsil ettikleri alanların sınırları

kesinlikten yoksundur Goumlkyuumlzuumlne ve Zeusrsquoa referans verdiği duumlşuumlnuumllen Kreon

toprağa ait ldquoejderhardquo ordusuna liderlik yapmaktadır Bu durum oldukccedila ironiktir

ccediluumlnkuuml Kreon ldquohayatın kitonik youmlnuumlnuuml goumlrmezden gelmektedirrdquo156

Benzeri ironik durumlar Thebai mitinde oldukccedila fazladır Bunun birccedilok yansımasını

koro şarkısında goumlruumlruumlz

İokasteyle ilgili olarak 53 satırda soumlylendiği gibi Ana ve eş iki isim bir yerde - İokaste anne ve eş fonksiyonlarını kaynaştırmıştı Daha oumlncesinde Oidipus babasını oumllduumlrmuumlştuuml - ailenin birliğini koruması gerektiği yerde bir ayrıştırma Bu ayrıştırma ve kaynaştırmanın bulaşıcı oyunu kardeşler arasındaki muumlcadelede de devam eder Bir olmaları gerekirken aralarındaki anlaşmazlık (neikeon ex amphilogon - 111 Poluumlneikesin ismiyle yapılan kelime oyununa dikkat ediniz) yuumlzuumlnden ikidirler İroni iki kardeşin gerccedilekten iki olamamasıdır Mızraklarını birbirlerine fırlattıklarında aynı anda onları kendilerine de fırlatmış olurlar Aynı şekilde bir başka ironi de onların ikiliğinin sonucunun birlik olmasıdır Onlar ortak bir oumlluumlmuuml paylaşırlar (147) Buna rağmen ironi oyunu sona ermez Poluumlneikes ve Eteokles ortak bir oumlluumlmuuml paylaşsa da cesetlerine farklı şekillerde muamele edilir157

Oudemansrsquoın da oumlrneklediği gibi fuumlzyon ve fizyon yani ayrıştırma ve kaynaştırma

motifi Thebai mitinin neredeyse her aşamasında goumlruumllebilir Yapısal antropolojinin

oumlnemli isimlerinden Levi-Strauss Mythologiques adlı doumlrt ciltlik ccedilalışmasında

155 Teibai soumlylenindeki uyum arayışlarıyla ilgili bkz Arıcı Oğuz ldquoAntik Yunan Tragedyasında Oumllccediluumlluumlluumlk (Socircphrosucircnecirc) ve Uyum (Harmoniacutea) Duumlşuumlncesirdquo Yayınlanmamış Yuumlksek Lisans Tezi İstanbul Uumlniversitesi Sosyal Bilimler Enstituumlsuuml İstanbul 2005 s91-113 156 Segal 1999 s 195 157 Oudemans 1987 s 157

189

Yunan mitolojilerinin ldquoikili karşıtlıklarrdquo158 şeklinde bir yapı sergilediklerini ortaya

koymuştur Bu karşıtlıklar Oudemansrsquoın fuumlzyon ve fizyon dediği olgulara

benzemektedir Levi-Strauss Thebai soumlylenine ilişkin olarak yaptığı ccediloumlzuumlmlemede

soumlylenin belli başlı motiflerini ortak oumlzellikleri goumlz oumlnuumlne alarak aynı suumltuna

yerleştirmiş ve bu şekilde soumlyleni doumlrt farklı suumltun oluşturacak şekilde oumlzetlemiştir

Ona goumlre Thebai mitinin yapısında doumlrt farklı oumlğe ikili karşıtlıklar şeklinde simetrik

bir yapı oluşturmaktadır ldquoAkrabalık bağının fazla oumlnemsenmesirdquo ile ldquofazla

azımsanmasırdquo motifleri birinci karşıtlığı oluştururken ldquoinsanın koumlklerinin topraktan

geldiğirdquo ile ldquobu olgunun reddedilmesirdquo motifleri de ikinci karşıtlığı

oluşturmaktadır159

Levi-Straussrsquoun Thebai miti ccediloumlzuumlmleme tablosunun birinci suumltununda ldquoakrabalığın

gereğinden değerli sayılmasırdquonın oumlrnekleri bulunmaktadır Buna goumlre Kadmos kız

kardeşi Europarsquonın kaccedilırılması uumlzerine fazla bir tepki vermiş onu yıllarca aramıştır

Bu arayış Kadmosrsquoun kız kardeşine olan aşırı sevginin bir goumlstergesidir Aynı

şekilde ndashbilinccedilsizce de olsa- Oidipusrsquoun annesi İokastersquoyle yatması ve Antigonersquonin

Polyneikesrsquoin goumlmuumllmesi iccedilin kendi hayatını feda etmesi ldquoaşırı sevgininrdquo oumlrnekleri

olarak sunulmaktadır

İkinci suumltun bu accedilıdan birinciye zıtlık oluşturmaktadır Bu suumltunun teması ise

ldquoakrabalığın gereğinden değersiz sayılmasırdquodır Burada Spartoilerin birbirini

oumllduumlrmeleri Oidipuslsquoun babasını oumllduumlrmesi ile Eteokles ve Polyneikes kardeşlerin

birbirlerini katletmesi oumlrnek olarak sunulur

Levi-Straussrsquoun ccediloumlzuumlmlemesi bize Thebai mitinin Oudemansrsquoın terimleriyle

konuşursak fuumlzyon ve fizyon arasında gidip geldiğini bir başka accedilıdan

goumlstermektedir

Toplum cinselliği ve kan doumlkmeyi belirli kurallara bağlamak sınırlandırmak

istemektedir Buradaki amaccedil doğanın kuumlltuumlre muumldahalesini muumlmkuumln oldukccedila

engelleyebilmektir Thebai mitiyle ortaya ccedilıkan sorunlardan biri budur Kuumlltuumlr

158 Bkz Ek 1 Levi-Straussrsquoun Theibai Miti İkili Karşıtlıklar Tablosu 159 Leach Edmund Levi-Strauss Ccedilev Ayla Ortaccedil İstanbul Afa Yayınları 1985 s 68

190

nerede biter doğa nerede başlar Bu ikisinin birbirinden ayrı tutulabilmesi ne derece

muumlmkuumlnduumlr Ya da birbirlerinden ayrılabilmeleri olanaklı mıdır

Levi-Straussrsquoun uumlccediluumlncuuml ve doumlrduumlncuuml suumltunları bu soruları daha belirgin bir şekilde

ortaya ccedilıkarır Bu suumltunlarda ldquoinsanın koumlklerinin toprakta olmasının yadsınmasırdquo ile

aksine olarak bu duumlşuumlncenin ldquopekiştirilmesirdquo bir zıtlık oluşturmaktadır

Uumlccediluumlncuuml suumltundaki ortak oumlğe acayip canavarların insan tarafından yok edilmesidir buna karşılık doumlrduumlncuuml suumltunda kendileri de bir oumllccediluumlde acayip yaratıklar olan insanlar yer almaktadır160

Yukarıda daha oumlnce değindiğimiz gibi insanın yaratılış efsanelerinden biri onun

topraktan (Spartoiler gibi) bir bitki gibi ccedilıktığına ilişkindir Uumlccediluumlncuuml suumltundaki

canavarlar (Sphenks ve Areslsquoin Ejderhası) toprağa ait oumlğelerdir ve bu ldquotoprağa aitrdquo

kitonik varlıkların insanlar tarafından (Kadmos ve Oidipus) oumllduumlruumllmesi Levi-

Strauss tarafından ldquoinsanın kendi koumlkeninin toprakta olduğunu yadsımasırdquo olarak

yorumlanır Buna karşın soumlylendeki oumlnemli kişilerin isim ve lakapları (topal solak

şiş ayak) ise insanın topraktan doğduğunun bir goumlstergesidir Levi-Strauss

Frazerrsquodan yaptığı bir alıntıyla bu durumu şoumlyle accedilıklar

Mitolojide Topraklsquotan doğan insanların evrensel bir oumlzelliği bunların derinliklerden ccedilıktıkları anda yuumlruumlyememeleri ya da beceriksizce yuumlruumlyebilmeleridirrdquo161

Bu accedilıdan ldquotopalrdquo ldquosakarrdquo ve ldquoşiş ayakrdquo gibi isimler bu duumlşuumlnceyi doğrulamaktadır

Kısacası Antik Yunanlsquoda yaygın bir inanış olan ldquoinsanın topraktan olduğu

duumlşuumlncesirdquo soumlylende tartışılmakta ancak tıpkı birinci ve ikinci suumltunlar arasında

olduğu gibi karşıt arguumlmanıyla birlikte sunulmaktadır Tartışılan asıl soru şudur

Başlangıccedilta insan bir ccediliftten mi (bir kadın ve bir erkekten mi) yoksa tekten mi

(topraktan mı) doğmuştur Levi-Straussrsquoun bu gibi iki uccedillu problemler arasında

soumlylenin bir ldquouyumrdquo oumlnerdiğini ndashve uyumun da sonunda geldiğini- iddia etmesinde

Hegelyen bir youmln vardır Bize goumlreyse soumlylen bu tuumlr sorulara cevap bulmanın

olanaksızlığını vurgulamaktadır Uccedillar arasında bir denge noktası bulmak bulunsa

160 Leach 1985 s 69 161 Leach agy

191

bile bu noktada kalabilmek muumlmkuumln goumlruumlnmemektedir İnsan yaşamının bizatihi

kendisinin muğlacircklığından başlayarak doğanın ve kuumlltuumlruumln sınırlarının kesinsizliği

bu imkacircnsızlığın en accedilık goumlstergesidir Eposun epik duumlnyanın sınırları kesin hatlarla

ccedilizilmiş kozmosuna karşın tragedyada tanrılar da ldquomuğlacirckrdquo nitelikleriyle oumln plana

ccedilıkarılırlar

Beşinci koro şarkısında oumln plandaki tanrı Dionysos ve koro onu ısrarla evrensel oumllccedilekte bir şifa veren duumlzen ve uyum getiren olarak goumlruumlr Dionysosun adlarından biri burada merkez konumdadır İakkhos (1153) Bu isimle onun cezalandıran ve ccedilıldırtan niteliğinin yanı sıra Eleusis misterileriyle olan ilişkisi de vurgulanır Boumlylece evrensel oumllccedilekte bir uyum tasavvuru ortaya ccedilıkar Dionysos asmalarla dolu yeşil kıyısıyla Nysanın sarmaşık kaplı tepelerinde vahşi doğa iccedilinde yaşamaktadır Fakat buna mukabil onun Thebai medeniyetinin kurtarıcısı olduğu duumlşuumlnuumlluumlr Sanki vahşi doğanın guumlccedilleri korkutucu youmlnlerini yitirmiş gibidir Dionysos hiccedil zorlanmadan denizi aşar karaları geccediler Yıldızlar korosuna liderlik eder fakat aynı zamanda kentin de hakimidir (episkopeocirc - 1136) Dionysosun yatıştırıcı guumlcuuml sebebiyle doğanın kente yaptığı şiddetli saldırıdan kurtarması iccedilin kendisine yalvarılır Hastalığına mukabil şifa veren ayaklarıyla gelmesi soumlylenir (1142-43) Thiasus coşkusunun muğlacircklığın kontroluuml yoluyla bir arınma olacağı duumlşuumlnuumlluumlr 162

Beşinci koro şarkısında hem Thebairsquonin kurtarıcısı hem de Zeus yerine kendisine

yalvarılan bir tanrı olarak Dionysosrsquoun adının anılması (Parodosrsquoun sonunda da adı

geccediler) gerccedilekten de anlamlıdır Oudemansrsquodan yaptığımız yukarıdaki alıntıda ortaya

konan iki youmlnluuml oumlzelliğine ek olarak burada Dionysosrsquoun bir başka muğlacirck niteliği

de Thebai ile olan ilişkisinde goumlze ccedilarpmaktadır O hem Thebairsquonin yerlisi [dweller]

hem de yabancısıdır [denizen] Kente dışarıdan gelmiştir mitolojide ccediloğu zaman

kendisinin Trakyarsquodan ya da Lidyarsquodan geldiği soumlylenir hatta ilgili toumlrenlerde onun

ldquouzak diyarlardan kente gelişirdquo canlandırılır oysaki onun doğum yeri Thebairsquodir

Annesi Thebairsquonin kurucusu Kadmosrsquoun kızı Semelersquodir Aslında bu accedilıdan da onun

ldquokimliğirdquo ile ilgili başka muğlacircklıklar goumlruumllebilir O hem bir oumlluumlmluuml -Semele- hem

de bir oumlluumlmsuumlzuumln ndashZeus- ccedilocuğudur Bu yuumlzden hem oumlluumlmluuml hem de oumlluumlmsuumlzlere ait

nitelikler barındırır Ayrıca iki kere doğmuştur oumlnce annesi sonra da babası Zeus

tarafından ldquodoğrulmuşturrdquo Bir versiyona goumlre ldquoilkrdquo oumlluumlmuumlnde kendisini titanlar

yemiş bunun uumlzerine Zeus Titanları yıldırımıyla yakmış ve Dionysosrsquou bu kuumlllerden

162 Oudemans 1987 s 158

192

yeniden yaratmıştır (Bu yuumlzden onun ldquotitanikrdquo youmlnuumlnuumln de olduğu soumlylenir)

Kendisine hem ldquooumlluumlmrdquouumln hem de ldquoyaşamrdquoın koruyucusu olarak tapınılmasının

sebebi budur Diğer taraftan bir yanıyla Oluumlmpos tanrılarıyla bağı vardır bir yanıyla

da doğanın unsurlarıyla oumlrneğin kitonik tanrılarla

Dionysosrsquoun bir başka oumlzelliği de kendisine şarabın mucidi olarak tapınılmasıdır

Uumlzuumlmuumln suyundan ilk defa onun şarap yaptığı ve bunu insanlara tanıttığı

soumlylenmektedir Şarap Yunan medeniyetinin ve kuumlltuumlruumlnuumln en oumlnemli oumlğelerinden

birisidir Bu yuumlzden Dionysos bir ldquokuumlltuumlr kurucusurdquo olarak anılır Fakat diğer taraftan

Dionysos ayinleri ldquovahşirdquo hayata dair izler taşımaktadır bu ayinlerdeki uygulamalar

neredeyse ldquokuumlltuumlrrdquouumln ve ldquomedeniyetinrdquo altını oyar Dionysos tapımları kent hayatını

ve sivil yaşamı tehdit edecek niteliktedirler Ayinlerde oumlluumlmle sonuccedillanabilen

kendinden geccedilmelerin yanı sıra kılık değiştirme ve oumlzellikle de ldquoccediliğ yemerdquo motifi bu

accedilılardan dikkat ccedilekicidir Dionizyak tapım ikili bir goumlruumlnuumlm taşımaktadır Bir

yandan tapınana mutluluk ve huzur veren kutsal bir kendinden geccedilme vahşi hayvan

yavrularını emzirme yılanlara sarılma ve danslar vs diğer yanda ise ndashaslında eş

zamanlı olarak- vahşi işkence eziyet [Sparagmos hayvanları parccedilalamak] adam

oumllduumlrme ve insan eti yeme [Omophagia Kurbanın ccediliğ etinin yenmesi] olgularının

goumlruumllmesi gibi163

Goumlruumllduumlğuuml gibi Dionysos bir paradoks tanrısı gibidir buumltuumln zıtlıkları aynı anda

barındırır Medeniyet ile yabanilik164 Oluumlmpos tanrıları ile kitonik tanrılar yaşam ile

oumlluumlm kent ile kent dışı gibi Bu yuumlzden koro bu karşıtlıklar arasında bir aracı

olacağını duumlşuumlnduumlğuuml iccedilin kendisine seslenir

Fakat duumlzenin kargaşaya olan bu zaferi nihai değildir duumlzen getiren Dionysos yaban Dionysostan ayrılamaz Parodosta olduğu gibi burada da bir uğursuzluk belirtisi hissedilir Dionysos sadece İakkhos yani şifa veren değildir onun pek ccedilok ismi vardır [1115] ve onun şiddeti ve ccedilıldırtıcılığı bakidir165

163 Dionysosrsquoun muğlak nitelikleriyle ilgili olarak ayrıca bkz Versnel 1990 s 132-135 164 Medeniyet ve vahşi hayat unsurları iccedilin bkz Ek 2 165 Oudemans 1987 s 158

193

Sonsoumlz Ccedilalışmamızda tragedyayı accedilıklayabilmek iccedilin muğlacircklık duumlşuumlncesine başvurmak

gerektiğini ortaya koymaya ccedilalıştık Muğlacircklık ile tragedya ilişkisi iki duumlzlemde

incelenebilir Tragedyayı ortaya ccedilıkaran toplumsal siyasi ve duumlşuumlnsel koşulların

niteliğinin eserlere yansıması bakımından muğlacircklık ele alınabilir Ya da muğlaklığın

tragedyada kendini goumlsterme biccedilimleri uumlzerine odaklanılabilir Biz ccedilalışmamızı

tragedyayı ortaya ccedilıkaran ve onu besleyen toplumsal koşulların muğlacircklık

durumlarını tartışmak yerine bu muğlaklıkların tragedyalarda kendini nasıl goumlsterdiği

uumlzerinden şekillendirmeye ccedilalıştık

Muğlacircklık kesinliğin olmadığı bir durumu goumlstermektedir kategorilerin birbirine

karıştığı ya da şeylerin herhangi bir kategoriye dahil olamadığı anları ifade eder

Diğer taraftan muğlacircklık mutlak bir kategorileştirmenin de imkansızlığını goumlsterir

Ccediluumlnkuuml her sınıflandırma ccedilabası yeni bir muğlaklığa yol accedilmakta insanın buumltuumln

tasnifleme ve ayrıştırma uğraşları bir kısır doumlnguumlnuumln iccedilinde devinmektedir

Ccedilalışmamızın ilk boumlluumlmuumlnde muğlacircklığı bir insanlık durumu olarak

konumlandırmaya ccedilalıştık ve tragedyaların da insan varlığındaki bu kesinsizlik

uumlzerinde şekillendiğini insanın evrendeki muğlaklığını bir sorun olarak ele aldığını

ortaya koyduk İnsan oumlzuumlnde kesinlikten yoksun bir varlıktır Onun hem canlı hem

de oumlluumlmluuml olması ama aynı zamanda oumlluumlme dair hiccedilbir ldquobilgirdquoye sahip olamaması

onu muallakta duran bir varlık durumuna sokar İnsanın oumlluumlme dair ldquokesinrdquo bir

bilgiye sahip olamayışı varlığın anlamına dair sorunun da hiccedilbir zaman kesin ve

sonlandırıcı bir cevap alamamasına neden olmaktadır İnsan kendisi hakkında yine

kendine soru soran insan ldquocevaplanamazrdquo karşısında ne yapacağını şaşırır

technersquoler yoluyla bu şaşkınlıktan ve bulunduğu muallak durumdan kurtulmaya

ccedilalışır Doğadan kendini ayırır onun tehditlerinden korunur kendine sığınak yapar

şehir kurar Evrene anlam verir mitoslar geliştirip dinsel duumlşuumlnceyi dinleri kurar En

geniş anlamıyla kuumlltuumlruuml icat eder ve insan merkezcil bir duumlnya inşa eder Buumltuumln

bunlar muğlacircklıktan kurtulmak iccedilindir Fakat tam da burada muğlacircklığın paradoksu

başlar İnsan ne kadar kesinlikler uumlzerine bir duumlnya kurmaya ccedilalışırsa ccedilalışsın

muğlacircklıktan kaccedilamamaktadır Yunan tragedyasının soumlylemeye ccedilalıştığı şey budur

Tragedya insanın kesinlik arayışına saldırmakta onun kendine kurmaya ccedilalıştığı

194

korunaklı kesin duumlnyanın altını oymakta onun rasyonel-teknolojik huumlkuumlmranlığının

boşunalığını ve hiccedilliğini hatırlatmaktadır Yunan tragedyası en iyisinin ldquohiccedil

doğmamış olmakrdquo ikinci en iyi şeyin ise ldquohemen oumllmekrdquo olacağını soumlylerken oumlluumlmluuml

olmanın insanı ne tuumlr bir muğlaklıkta bıraktığını da anlatmaktadır Oumlluumlmluuml olmak

insanı muğlaklığa goumltuumlruumlr ccediluumlnkuuml oumlluumlm hem insanın en zati varlık imkanıdır hem de

onun buumltuumlnluumlğuumlnuuml belirlemektedir İnsan yaşadığı muumlddetccedile hep eksik olarak

kalmaktadır şu ya da bu olabilmekte ancak varlığı ldquohitamrdquo bulmadan tamama

erememektedir Dolayısıyla oumlluumlm varlığın hitamı ve en son imkacircnı olarak varlığı hep

eksik bırakmaktadır Diğer taraftan oumlluumlm gerccedilekleştiğinde ise varlık tamlığa ermekte

fakat bu kez de kendini bir varlık olarak tecruumlbe edememektedir

Hegel Tinin Goumlruumlnguumlbilimirsquonin giriş boumlluumlmuumlnde şoumlyle diyor

Eğer bilgi mutlak oumlzuuml elde etmek iccedilin bir araccedilsa akla hemen bir aracın bir şeye uygulanmasının o şeyi kendi iccedilin olduğu şekliyle bırakmadığı onda bir doumlnuumlşuumlme ya da başkalaşıma yol accediltığı gelir Ya da eğer bilgi bizim etkinliğimizin aracı değil de hakikat ışığının kendisinin iccedilinden geccedilerek bize ulaştığı bir tuumlr edilgin ortam ise o zaman biz yine bu hakikati olduğu gibi değil bu ortamı aracılığıyla ve bu ortamda olduğu gibi almaktayız Her iki durumda da biz hemen doğrudan doğruya karşıtını doğuran bir aracı kullanmaktayız1

Hegelrsquoin bu soumlzleri uumlnluuml fizikccedili Heisenbergrsquoin Belirsizlik Kuramırsquonı

hatırlatmaktadır Heisenbergrsquoin teorisine goumlre oumlrneğin suyun sıcaklığını oumllccedilmek iccedilin

bir termometre kullandığımızda termometre suyun sıcaklığını duumlşuumlreceğinden hiccedilbir

zaman suyun ldquokesinrdquo sıcaklığı oumllccediluumllemeyecektir Belirsizlik Teorisirsquone goumlre hareket

halindeki bir elektronun yeri ve hızı bilinemez Bunu bilmeye ccedilalışmak karanlık bir

odadaki bilardo topunun yerini ve hızını bilmeye ccedilalışmaya benzetilmektedir Ccediluumlnkuuml

burada ldquobilmekrdquo topu tutmak topa temas etmek ve dolayısıyla topun youmlnuumlnuuml ve

hızını değiştirmek anlamına geleceğinden ldquokesinrdquo bir oumllccediluumlm imkansızdır Bu durum

birinci boumlluumlmde uumlzerinde durduğumuz Heideggerrsquoin oumlluumlmle ilgili arguumlmanına

benzemektedir Tıpkı bilardo topuna dokunmadan topun niceliğini

anlayamayacağımız gibi oumlluumlm gelmeden de varlık hakkında kesin olarak

1 Hegel ldquoTinin Fenomenolojisine Girişrdquo Hegelrsquoi Okumak Ed Tuumllin Bumin Kabalcı Yayınevi

İstanbul 1993 s 11-12

195

konuşamamaktayızdır Ancak tıpkı topa dokunmak gibi oumlluumlm de ldquokesinrdquoliği kesin

bir bilgiyi getireceği yerde onu yok eder Ccediluumlnkuuml oumlluumlm varlığın bir imkanıdır ama

varlığın imkansızlığının imkanıdır

Hegelrsquoin hakikatle ilgili olarak soumlylediklerine geri doumlnersek bilgi yoluyla hakikate

ulaşmanın imkacircnsızlığı insanı suumlrekli olarak muğlaklığın kısır doumlnguumlsuumlne iten

nedenlerden biridir Diğer taraftan Heideggerrsquoin oumlluumlm konusundaki arguumlmanı da bu

tuumlrden bir belirsizliğe dayanmaktadır Bu ccedilalışmamızda temel olarak ele aldığımız

muğlacircklık kavramının da ccedilıkış noktasını bu duumlşuumlnceler oluşturmaktadır

İnsanın evrendeki bu muğlacirck konumunu daha iyi anlayabilmek iccedilin unheimlich

(tekinsiz) deinon daimon techne gibi bir dizi kavram ve soumlzcuumlk uumlzerinde durmaya

ccedilalıştık Bunlar aynı zamanda bizim iccedilin Antik Yunan tragedyasının anahtar

soumlzcuumlkleri anlamına gelmekteydi Soumlzcuumlklerin koumlkenlerini ve anlamlarını

araştırırken her bir soumlzcuumlğuumln temelinde ikili bir anlamsal yan bulunduğunu birbirine

karşıt anlamlardan oluşan bu ikiliklerin birbirlerini dışlamadan eşzamanlı olarak bir

arada bulunabildiklerini goumlrduumlk Oumlrneğin Heideggerrsquoin deinonun karşılığı olarak

oumlnerdiği Unheimlich soumlzcuumlğuumlnde hem ldquoHeimrdquoın ldquotanıdık olanrdquoın ldquoolağanrdquoın

ldquobildik olanrdquoın hem de ldquoyabancırdquonın ldquoolağanuumlstuumlrdquonuumln ldquotuhafrdquo ldquokorkunccedilrdquo ve

ldquodehşetrdquoin aynı anda yer alabildiklerini buumltuumln bu anlam ccedileşitliliğinin ve

muğlaklığının insanın trajik durumunu tanımladığını ortaya koymaya ccedilalıştık Diğer

taraftan Heideggerrsquoin unheimlich accedilıklaması ile Freudrsquoun unheimlich ccediloumlzuumlmlemesini

oumlluumlm ve havf kavramlarıyla ilişkilendirmeye ccedilalıştık Freudrsquoa goumlre unheimlichrsquoin

karşıt anlamlarını da iccedilinde barındırmasının sebebi bir ccedileşit bastırmaydı İnsan

ccedilocukluk doumlneminde bir ccedileşit ldquooumlluumlmsuumlzluumlk guumlvencesirdquo olarak ldquoikizrdquoini yaratıyor

ancak sonradan ccedilocukluk doumlnemini terk ettikccedile bu ldquoikizrdquoini bastırıyordu Yetişkinlik

ccedilağlarında bastırdığı imgelerle karşılaştığında ise tekinsizlik hissine kapılıyordu

Freudrsquoa goumlre tekinsiz dediğimiz şeyde ldquokorkutucu olanrdquo zaten daha oumlnceden

bastırılmış ve unutulmuş olandı Dolayısıyla unheimlich yeni bilinmeyen ve yabancı

değil aksine tanıdık-bildik insanda koumlkluuml bir şekilde yer alan ve yalnızca bastırma

suumlreciyle akla yabancılaştırılmış bir şeydi Ccedilalışmamızda Freudrsquoun unheimlichrsquole

ilgili olarak geliştirdiği ldquobastırma hatırlamardquo ilişkisi ile Heideggerrsquoin havf terimi

arasında bir koşutluk kurulup kurulamayacağını tartıştık Freudrsquoun ccedilocuğa

196

ldquooumlluumlmsuumlzluumlk guumlvencesirdquo veren ve ilerleyen yaşlarda bastırılan ccediliftrsquoi ile Heideggerrsquoin

ldquotopos daimoniosrdquou arasında bir bağ olup olmadığı uumlzerinde durduk Freudrsquoun

ldquooumlluumlmsuumlzluumlk guumlvencesirdquo dediği şeye insanoğlunun geliştirdiği bir tuumlr ldquooumlluumlmsuumlzluumlk

stratejisirdquo dediğimizde mesele biraz daha accedilıklık kazanıyordu Oumlluumlmsuumlzluumlk stratejisi

oumlluumlm havfının getirdiği hiccedillik duygusundan kaccedilmak iccedilindi İnsan Heideggerrsquoin

terimiyle Dasein eğer hiccedilliğin iccedilinde onu suumlrekli olarak olumsuzlayarak

varoluyorsa hiccedillik bizatihi varlığın oumlzuumlne dair bir şeyse ve buna rağmen bu hiccedillik

havf anında kendisini goumlsterdiğinde bundan ldquokorkurdquo duyuluyorsa Freudrsquoun

ldquobastırılmışrdquo dediği şeyin bizatihi hiccedilliğin kendisi olduğu sonucuna varılabilirdi

Tekinsizlik anında bizde ldquokoumlkrdquolerinin olduğunu hissettiğimiz Heideggerrsquoin

deyişiyle iccedilinde devindiğimiz ve suumlrekli olarak onu olumsuzladığımız Freudrsquoun

deyişiyle ldquobastırma suumlreciyle akla yabancılaştırılmışrdquo olan şey lsquohiccedillikrsquoti lsquoHiccedillikrsquole

havf esnasında karşılaşabiliyor ve fakat onun ldquobilgisinirdquo hiccedilbir zaman tam ve mutlak

olarak elde edemiyorduk

Havf ve tekinsizlik hisleri insanda muumlthiş bir muğlacircklık hissi uyandırdıkları

Heideggerrsquoin deyişiyle sonlu varlıklar olduğumuzu bize hatırlattıkları iccedilin onlardan

muumlmkuumln olduğunca kaccedilmaya ccedilalışırız Oumlzellikle havf insanın en fazla guumlven

duyduğu varlığının kesinliğine [ldquovarımrdquoa cogitorsquoya] saldırır onu bir an iccedilin bile olsa

hiccedilliğiyle karşılaştırır Tragedyanın işlevi tam da bu noktada accedilığa ccedilıkmaktadır

Tragedya insanı kendisinden kaccediltığı bu havfla yuumlzleştirir ccediluumlnkuuml tragedya ele aldığı

konular ve onu işleme biccedilimiyle insandaki muğlacircklığı ortaya ccedilıkaracak şekilde inşa

edilmiştir

Ccedilalışmamızın ikinci boumlluumlmuumlnde muğlaklığa farklı bir disiplinin antropolojinin

perspektifinden bakmaya ccedilalıştık Burada ccedilıkış noktamızı oluşturan insanın

muğlaklıktan kaccedilmak iccedilin kuumlltuumlr kurduğu duumlşuumlncesiydi Burada kuumlltuumlruuml insanın

varlığına kesin ve sağlam bir zemin oluşturmak iccedilin geliştirdiği bir techne olarak

yaklaştık Oumlzellikle antropolojinin en temel tartışma alanı olarak rituumlel konusuyla

muğlacircklık arasındaki ilişki uumlzerinde durmaya ccedilalıştık Rituumlellerin muğlacircklık

durumundan kurtulmak iccedilin geliştirilmiş kuumlltuumlrel araccedillar ve tekniklerden biri olduğu

arguumlmanından hareketle kirlilik kutsallık lanet tabu ve pharmakon gibi bir dizi

anahtar kavram ve soumlzcuumlk uumlzerine odaklandık Tıpkı birinci boumlluumlmde ortaya koymaya

197

ccedilalıştığımız gibi bu soumlzcuumlklerin de ccedileşitli anlam katmanlarına sahip olduğunu bu

anlamların suumlrekli olarak yer değiştirebildiğini goumlstermeye ccedilalıştık Amacımız

beyhudeliğine rağmen insanoğlunun muğlaklıktan kaccedilma ccedilabasını anlayabilmekti

ccediluumlnkuuml kanımızca tragedyalar tam da bu tuumlrden beyhudelikleri goumlstermeye

ccedilalışıyordu

Ccedilalışmamızın ikinci boumlluumlmuumlnuumln son kısmında tragedyalara rituumlel kuramı

penceresinden bakan Reneacute Girardrsquoın duumlşuumlncelerini tartışmaya accediltık Girard

tragedyaların toplumdaki ldquokurban bunalımırdquona ışık tuttuğunu iddia ediyordu Kurban

bunalımı da bir ccedileşit işlevini yitirmiş bir rituumlel ya da amacından sapmış bir kurban

toumlreni anlamına geliyordu Daha basit bir deyişle toplumda gizlenmiş bir şekilde

varlığını suumlrduumlren şiddet sağaltılamadığında accedilığa ccedilıkıyor ve buumlyuumlyerek

yayılıyordu Girardrsquoa goumlre tragedyaların odağında boumlyle bir şiddet yer almaktaydı

Diğer taraftan şiddetin bir başka nedeni de Girardrsquoın ldquofarklılıkların yitimirdquo adını

verdiği şeydi Buna goumlre toplumdaki şiddeti bastıran şey farklılıklardı Kral

Oidipusrsquou bu ccedilerccedilevede okuyan Girard oyundaki şiddeti ana ile oğul baba ile

kardeş arasındaki farkın silinmesinde bulmaktaydı başka bir deyişle ensestin şiddete

yol accedilmasının nedeni kategorik farklılıkların silmesindeydi Ccedilalışmamızda Girardrsquoın

ldquofarklılık yitimirdquo terimini muğlacircklık olarak ccedilevirmeyi ve Girardrsquoın buna verdiği

ldquoolumsuzrdquo nitelikten onu arındırmayı denedik Nihai olarak muğlacircklığın en temel en

kaccedilınılmaz bir insanlık durumu olduğu fikrini savunduğumuz iccedilin onu salt ldquokoumltuumlcuumllrdquo

bir şeymiş gibi ele alınamayacağını duumlşuumlnmekteyiz

Ccedilalışmamızın son boumlluumlmuumlnde oumlncelikle Antik Yunan kozmolojisinde tanrı insan

doğa kuumlltuumlr kirlilik kutsallık aile devlet gibi bazı kategorilerin nasıl

tanımlanabileceği uumlzerinde durmaya ccedilalıştık Bu kategorilerin en azından Antigone

metni tartışmamızda bize ışık tutabileceğini duumlşuumlnduumlk Daha sonrasında Antigone

metnini yakın plana aldık Oumlnce literatuumlrde ccedilok tartışılan bir konuyu Antigonersquonin

904-920 satırları arasının orijinalliği sorununu tartışmaya ccedilalıştık Bize goumlre

buradaki tartışmanın oumlzuuml muğlacircklık ve muğlaklıkları giderme durumlarını daha iyi

bir şekilde accedilabilecekti Ardından Hegelrsquoin oumlzellikle Tinin Goumlruumlnguumlbilimi Hukuk

Felsefesinin İlkeleri ve Estetik adlı yapıtları bağlamında yaptığı Antigone okumasını

anlamaya ccedilalıştık Hegel yer yer kendisine atfedilen diyalektiğin dışına

198

ccedilıkabiliyordu oumlzellikle Goumlruumlnguumlbilim ile Hukuk Felsefesi yapıtlarındaki farklılık ccedilok

accedilıktı Ccedilalışmamızda Tinin Goumlruumlnguumlbilimirsquone Alexandre Kojegraveversquoin okuma biccedilimiyle

yaklaştığımız iccedilin bu farklılık daha da keskin hale geliyordu Ccediluumlnkuuml Kojegraveversquoin

okumasıyla Hegelrsquoin Goumlruumlnguumlbilimrsquoindeki Antigone yer yer bizim muğlaklık olarak

ele aldığımız durumlara yakın bir hale gelebiliyordu

Ccedilalışmamızın uumlccediluumlncuuml boumlluumlmuumlmuumln son kısmında ise Antigonersquodeki koro şarkılarını

yeniden ccedilevirerek tartışmayı denedik Daha oumlnce de belirttiğimiz gibi buradaki temel

amacımız doğru ccedilevirinin nasıl olduğunu goumlstermek değildi Yalnızca Heideggerrsquoin

ldquoher ccedileviri bir yorumlamadırrdquo soumlzuumlnden esinlendiğimizi soumlyleyebiliriz Koro

şarkılarının Yunan tragedyasındaki oumlnemini ve şarkıların bize sundukları

kozmolojiyi ve duumlşuumlnceleri kavramanın tragedyayı anlamak iccedilin gerekli olduğunu

duumlşuumlnuumlyoruz Bu amaccedilla koro şarkılarını yer yer Yunanca soumlzcuumlklere vurgu yaparak

ccedilevirmeyi denedik Tragedyanın en azından koro şarkıları bağlamında hem tematik

hem de felsefi duumlzeyde muğlacircklığı nasıl işlediğini goumlrmeye ccedilalıştık

Antigonersquodeki koro şarkıları (oumlzellikle birinci koro şarkısı) insanı duumlnyaya techne

yoluyla huumlkmeden ama oumlluumlme soumlz geccediliremeyen her şeyi bilip de sadece oumlluumlmuumln ne

olduğunu bilemeyen bu haliyle de muumlthiş garip olağanuumlstuuml [deinon] bir varlık

olarak tanımlar Trajik olanın oumlzuuml burada gizlidir

Antigone kapatılacağı mağaraya oumlluumlme giderken ldquoNe insanlar arasında bir evim

var ne yeraltında Ne yaşayanlar arasında bir yurdum var ne de oumlluumller arasındardquo

diyerek apolis ve atopos oluşunu anlatırken aslında insanın evrendeki hakiki

konumunu tarif ediyordu Yunan tragedyası yaşamı ldquobildikrdquo bir ldquogaripliğerdquo

ldquotanıdıkrdquo bir ldquoyabancılığardquo iyi ldquobilinenrdquo bir ldquobilinmezerdquo kısacası oumlluumlme doğru

gidişten ibaret olarak tanımlıyordu ldquoEn iyisi hiccedil doğmamış olmakrdquo derken bir

yandan da yaşamı kutsuyor insanı iki şeyin arasında duran muğlacirck bir varlık olarak

sunuyordu Ccedilalışma boyunca bu muğlacirck insanın izini suumlrmeye onun trajik oumlzuumlnuumln

niteliklerini bulmaya ccedilalıştık

Muğlacircklık daha oumlnce de belirttiğimiz gibi modern ve postmodern teoriler

bağlamında da ele alınabilecek bir kavramdır Ccedilalışmamızın buumltuumlnuumlne baktığımızda

modern teorilerin eleştirisine yeterince yer verilmemiş olmasının ccedilalışmamızın eksik

199

youmlnlerinden biri olduğu soumlylenebilir Muğlacircklık duumlşuumlncesini modernitenin temel

olarak muumlcadele ettiği bir olgu olarak giriş boumlluumlmuumlnde konumlandırmaya ccedilalışmıştık

Fakat Platonrsquodan başlayarak Descartesrsquoa oradan Aydınlanmarsquoya Comte Marx

Weber gibi duumlşuumlnce insanlarına ve pozitivizme uzanan modern teoriler ile Foucault

Deleuze Derrida Lyotard ve Baudrillard gibi duumlşuumlnuumlrlerin bu teorilere karşı

geliştirdikleri eleştirilere daha fazla yer ayrılabilir ve muğlacircklık duumlşuumlncesi tarihsel bir

ccedilerccedileve iccedilerisinde modernite-postmodernite tartışmaları bağlamında ele alınabilirdi

Biz burada ccedilalışmamızın boyutlarını daha fazla buumlyuumltmemek iccedilin bu tarihsel

ccedilerccedileveyi ve tartışmaları yer yer oumlzetlemekle yetindik Yine benzer bir şekilde

modern kuram ve bunun eleştirisinin tuumlmuumlne tarihsel olarak bakmak yerine modern

felsefenin eleştirisini yapmış biri olarak ismi anılan bir filozofun Martin

Heideggerrsquoin duumlşuumlncelerine odaklanarak kendimizi sınırlandırmayı daha doğru

bulduk Onun Varlık ve Zamanrsquoda geliştirdiği fikirler ile oumlzellikle teknik konusundaki

duumlşuumlnceleri hem muğlacircklık duumlşuumlncesiyle ilgili bazı anahtar kavramlar bulmamıza

vesile olmuş hem de tragedyaların felsefi derinliğini goumlrmemize olanak sağlamıştır

Diğer taraftan ccedilalışmada Antigone dışındaki tragedyalara da daha fazla yer

ayırmamız uygun olabilirdi Yine kendimizi sınırlandırmak adına yeri geldikccedile bu

oyunlardan bir takım oumlrnekleri sadece işaret etmek ve hatırlatmakla yetindik

Muğlacircklık duumlşuumlncesinden hareketle Oresteia Bakkhalar Zincire Vurulmuş

Prometheus ve Kral Oidipus gibi metinler oldukccedila verimli oumlrnekler teşkil edebilirler

Buumltuumln bunların dışında benzer bir ccedilalışma Elizabeth doumlnemi İngilteresi ve

tragedyaları iccedilin de yapılabilir kanısındayız

hellip

Goumlrmek bir taraftan goumlrememek anlamına da geliyor yani goumlzuumlmuumlz hem oumlnuumlndeki

hem de başın arka kısmında yer alan şeyleri aynı anda goumlremiyor Modern bilim

araştırdığı şeyi yağlı boya tablo gibi ldquokarşısındardquo duran bir obje şeklinde tasavvur

eder ccediloğu zaman dolayısıyla onda varolan ldquoher şeyrdquoi goumlrduumlğuumlnuuml ya da

goumlrebileceğini duumlşuumlnuumlr Modern insanın duumlşuumlnce biccedilimidir bu kendini ldquooumlznerdquo olarak

konumlandırdığı iccedilin geri kalan her şey ldquonesnerdquo olmaktadır İnsan kendisini evreni

ldquogoumlrenrdquo olarak tasarladığı iccedilin evrenle ve hakikatle kurduğu ilişki de bir yağlıboya

tabloyla kurduğu ilişkiye benzemektedir Oysa insan hem evrene ldquobakanrdquo hem de

200

onun tarafından ldquobakılanrdquodır Bu duumlşuumlnce ccedilerccedilevesinde yaklaştığımızda

ccedilalışmamızın da pek ccedilok şeyi ldquogoumlrmezdenrdquo gelmek zorunda kaldığını soumlylemeliyiz

201

Kaynakccedila

Agamben Giorgio Accedilıklık İnsan ve Hayvan Ccedilev Meryem Mine Ccedililingiroğlu 1 Baskı Yapı Kredi Yayınları İstanbul 2009

Arıcı Oğuz ldquoAntik Yunan Tragedyasında Oumllccediluumlluumlluumlk (Socircphrosucircnecirc) ve Uyum (Harmoniacutea) Duumlşuumlncesirdquo Yayınlanmamış Yuumlksek Lisans Tezi İstanbul Uumlniversitesi Sosyal Bilimler Enstituumlsuuml İstanbul 2005

Aristoteles Poetika Ccedilev İsmail Tunalı Remzi Kitabevi İstanbul 1995

Aristoteles Poetika Şiir Sanatı Uumlzerine Ccedilev Nazile Kalaycı Bilim ve Sanat Yayınları Ankara 2005

Ayguumln Oumlmer ldquoAntigonersquodenrdquo Cogito Tragedya ed Şeyda Oumlztuumlrk Sayı 54 Bahar Yapı Kredi yayınları İstanbul 2008

Bauman Zygmunt Modernlik ve Muumlphemlik Ccedilev İsmail Tuumlrkmen Ayrıntı Yayınları İstanbul 2003

Bauman Zygmunt Oumlluumlm Oumlluumlmsuumlzluumlk ve Diğer Hayat Stratejileri Ccedilev Nirguumll Demirdoumlven Ayrıntı Yayınları İstanbul 2000

Bilgin Nahit Antik Yunan Duumlnyası Felsefeden Ekonomiye Ed Nezih Başgelen Arkeoloji ve Sanat Yayınları İstanbul 2004

Brereton Geoffrey Principles of Tragedy A Rational Examination of the Tragic Concept in Life and Literature University of Miami Press Florida 3 Printing 1970

Browning Robert The Poetical Works of Robert Browning Volume 13 Smith Elder and Co London 1889

Bumin Tuumllin Hegel Bilinccedil Problemi Koumlle-Efendi Diyalektiği Praksis Felsefesi YKY İstanbul 3 Baskı 2005

Burkert Walter İlkccedilağ Gizem Tapıları Ccedilev Bahadır Sina Şener İstanbul İmge Yayınevi 1999

Butcher S H The Poetics of Aristotle With Critical Notes and A Translation Third Edition Macmillian and Co London and New York 1902

202

Butler Judith Antigonersquonin İddiası Yaşam ile Oumlluumlmuumln Akrabalığı Ccedilev Ahmet Ergenccedil Kabalcı Yayınevi İstanbul Mart 2007

Can Şefik Klasik Yunan Mitolojisi 6 baskı Ty İnkılacircp Yayınevi İstanbul

Cardaci P Francis Demon Daimon and Evil A Study of The Daemonic Element in Goethe Dostoevsky Gide and Mann Yayınlanmamış Doktora Tezi University of Maryland Michigan 1972

Cropp Martin Antigones Final Speech Greece amp Rome Second Series Vol 44 No 2 Cambridge University Press (Oct 1997)

Ccedilakmak E Efe ldquoMit Soumlz ve Yazı Jack Goody ile Soumlyleşirdquo Cogito sayı 43 Yaz YKY İstanbul 2005

Ccediloruhlu Yaşar Tuumlrk Mitolojisinin Ana Hatları Kabalcı Yayınevi İstanbul 2002

Ccediluumlccedilen A Kadir Heideggerrsquode Varlık ve Zaman Asa Kitabevi Bursa 2003

Deleuze G amp Guattari F A Thousand Plateaus Capitalism and Schizophrenia Tr Brian Massumi Minneapolis University of Minnesota Press 1987

Derrida Jacques ldquoPlatonrsquoun Eczanesirdquo Ccedilev Zeynep Direk Toplumbilim Jacques Derrida Oumlzel Sayısı Sayı 10 Bağlam Yayıncılık İstanbul Agustos 1999

Derrida Jacques Dissemination Tr Barbara Johnson The Athlone Press London 1981

Derrida Jacques Glas tr John P Leavey Richard Rand University of Nebraska Press Lincoln and London 1986

Derrida Jacques Khocircra Ccedilev Didem Eryar Kabalcı Yayınevi İstanbul Şubat 2008

Descartes Reneacute Philosophical Essays and Correspondence Ed Roger Ariew Hackett Publishing Company Indianapolis Cambridge 2000

Descartes Reneacute Youmlntem Uumlzerine Konuşma Ccedilev Afşar Timuccedilin Yay Haz Egemen Berkoumlz Ccedilağdaş Yayınları İstanbul Kasım 1998

203

Dodds E R The Greeks and the Irrational University of California Press Berkeley Los Angeles London 1951

Douglas Mary Purity and Danger An Analysis of Concepts of Pollution and Taboo New York Praeger 1966

Dreyfus Hubert L ldquoHeidegger on Gaining a Free Relation to Technologyrdquo Heidegger Reexamined Art Poetry and Technology Vol3 ed Hubert Dreyfus Mark Wrathall Rouledge New YorkampLondon 2002

Drury Nevill Şamanizm Şamanlığın Oumlğeleri Ccedilev Erkan Şimşek Okyanus Yayıncılık İstanbul 1996

Durkheim Emile The Elementary Forms of The Religious Life Tr Joseph Ward Swain London George Allen and Unwin 1971

Eagleton Terry Sweet Violence The Idea of The Tragic Blackwell Publishing Oxford 2003

Eagleton Terry William Shakespeare Ccedilev Cuumlneyt Yalaz Boğaziccedili Uumlniversitesi Yayınları İstanbul 1998

Eliade Mircea The Sacred amp Profane The Nature of Religion tr Willard R Trask New York 1968

Empson William Seven Types of Ambiguity New York New Directions 1949

Esin Emel Orta Asyarsquodan Osmanlırsquoya Tuumlrk Sanatında İkonografik Motifler İstanbul Kabalcı Yayınevi 2004

Foucault Michel Kelimeler ve Şeyler İnsan Bilimlerinin Bir Arkeolojisi Ccedilev Mehmet Ali Kılıccedilbay İmge Kitabevi 2001

Frazer James George The Golden Bough A Study in Magic and Religion A New Abridgement from the Second and Third Editions Ed Robert Fraser Oxford University Press Oxford amp New York 1998

Frazer James George Altın Dal Dinin ve Folklorun Koumlkleri Ccedilev Mehmet H Doğan Payel Yayınevi İstanbul 1992

Freeman Charles Mısır Yunan ve Roma Antik Akdeniz Uygarlıkları Ccedilev Suat Kemal Angı Dost Kitabevi Yayınları Ankara Ağustos 2003

204

Freud Sigmund Haz İlkesinin Oumltesinde amp Ben ve İd Ccedilev Ali Babaoğlu Metis yayınları İstanbul 2001a

Freud Sigmund Sanat ve Edebiyat Ccedilev Dr Emre Kapkın Ayşe Tekşen Kapkın Payel Yayınevi İstanbul 1999

Freud Sigmund Totem and Taboo Some Points of Agreement between the Mental Lives of Savages and Neurotics Tr James Strachey London Routledge 2001

Freud Sigmund Totem und Tabu einige Uumlbereinstimmungen im Seelenleben der Wilden und der Neurotiker Frankfurt am Main Fischer Taschenbuch Verlag 1991

Gall Robert S ldquoInterrupting Speculation The Thinking of Heidegger and Greek Tragedyrdquo Continental Philosophy Review 36 Kluwer Academic Publishers Netherlands 2003

Gelven Michael A Commentary on Heideggerrsquos Being and Time Illinois Northern Illinois University Press 1989

Gennep Arnold van The Rites of Passage tr Monika B Vizedom and Gabrielle L Caffee Routledge London 1960

Girard Reneacute Guumlnah Keccedilisi Ccedilev Işık Erguumlden Kanat Kitap İstanbul 1 Baskı 2005

Girard Reneacute Romantik Yalan ve Romansal Hakikat Edebi Yapıda Ben ve Oumlteki Ccedilev Arzu Etensel İldem Metis Yayınları İstanbul 2001

Girard Reneacute Şiddet ve Kutsal Ccedilev Necmiye Alpay Kanat Kitap İstanbul 2003

Goethe J W v Eckermann J P Soret F J tr Oxenford J Conversations of Goethe with Eckermann and Soret London George Bell 1875

Goumlkberk Macit Felsefe Tarihi 6 Basım Remzi Kitabevi İstanbul 1990

Harrison Robert Pogue The Ambiguities of Philology Diacritics Vol 16 No 2 Summer The Johns Hopkins University Press 1986

Hegel G W F ldquoTinrsquoin Fenomenolojisine Girişrdquo Hegelrsquoi Okumak Ed Tuumllin Bumin Kabalcı Yayınevi İstanbul 1993

205

Hegel G W F Aesthetics Lectures on Fine Art Trans Knox T M Oxford Oxford University Press Vol II 1975

Hegel G W F Hukuk Felsefesinin İlkeleri Ccedilev Cenap Karakaya Sosyal Yayınlar Birinci Basım Kasım 1991

Hegel G W F Phenomenology of Spirit Trans A V Miller Oxford University Press Oxford 1977

Hegel G W F Tinin Goumlruumlnguumlbilimi Ccedilev Aziz Yardımlı İdea Yayınevi İstanbul Şubat 1986

Heidegger Martin Discourse on Thinking A Translation of Gelassenheit Tr John M Anderson E Hans Freund Harper amp Row New York 1966

Heidegger Martin Houmllderlinrsquos Hymn ldquoThe Isterrdquo Tr William McNeill Julia Davis Indiana University Press BloominghtonampIndianapolis 1996

Heidegger Martin Introduction to Metaphysics Tr Gregory Fried Richard Polt New HavenampLondon Yale University Press 2000

Heidegger Martin Metafizik Nedir Ccedilev Mazhar Şevket İpşiroğlu Suut Kemal Yetkin Kaknuumls Yayınları İstanbul 2003

Heidegger Martin Oumlzdeşlik ve Ayrım Ccedilev Necati Accedila Bilim ve Sanat yayınları Ankara 1997

Heidegger Martin Pathmarks Trans William Mcneill Cambridge University Press Cambridge 1998a

Heidegger Martin Sein und Zeit 11 unveraumlnderte Auflage Max Niemeyer Verlag Tuumlbingen 1967

Heidegger Martin Tekniğe Youmlnelik Soru Ccedilev Doğan Oumlzlem Afa Yayınları İstanbul 1997b

Heidegger Martin Teknik ve Doumlnuumlş Ccedilev Necati Accedila Bilim ve Sanat Yayınları Ankara 1998

Heidegger Martin Varlık ve Zaman Ccedilev Kaan Oumlktem İstanbul Agora Kitaplığı 2008

Heidegger Martin Parmenides Trans Andreacute Schuwer Richard Rojcewicz Indiana University Pres Bloomington-Indianapolis 1992

Henn T R The Harvest of Tragedy MethuenampCo London 1961

206

Herakleitos Fragmanlar Ccedilev Cengiz Ccedilakmak Kabalcı Yayınevi İstanbul 2005

Hesiodos Hesiodos Eseri ve Kaynakları Tanrıların Doğuşu (Thegonia) amp İşler ve Guumlnler Ccedilev Sabahattin Eyuumlboğlu Azra Erhat Tuumlrk Tarih Kurumu Yayınları Ankara 1991

Homeros İlyada Ccedilev Azra Erhat A Kadir Can Yayınları 18Basım 2004

Homeros Odysseia Ccedilev Azra Erhat A Kadir 16 Basım Can Yayınları İstanbul 2005

Houmllderlin Friedrich Poems of Friedrich Houmllderlin Trans and Ed James Mitchell Ithuriels Spear San Francisco 2004

Hughes Dennis D Human Sacrifice in Ancient Greece Routledge London New York 1991

Inwood Michael J A Heidegger Dictionary Malden Mass Blackwell Publishers 1999

Jebb R C Sophokles The Plays and Fragments Part III Antigone Second Editions Cambridge University Press 1891

Jenks Chris Transgression Key ideas London Routledge 2003

Johnsen William A ldquoReneacute Girard and the Boundaries of Modern Literaturerdquo Boundary 2 A Supplement on Contemporary Poetry Vol 9 No 2 Duke University Press Winter 1981 s 278

Karaboğa Kerem Tragedya ile Sınırları Aşmak Theodoros Terzopoulosrsquoun Tiyatrosu E Yayınları İstanbul 2008 s 58-59

Kierkegaard Soslashren Kaygı Kavramı Ccedilev Tuumlrker Armaner Tuumlrkiye İş Bankası Kuumlltuumlr Yayınları İstanbul 3 Baskı Mayıs 2006

Kitto H D F Grek Tragedy A Literary Study Routledge London New York Third edition 1961

Knapp Charles ldquoA Point in the Interpretation of the Antigone of Sophoclesrdquo The American Journal of Philology Vol 37 No 3 The Johns Hopkins University Press 1916

Kojegraveve Alexandre ldquoGiriş Olarakrdquo Hegelrsquoi Okumak Ed ve Ccedilev Tuumllin Bumin Kabalcı Yayınları İstanbul 1993

207

Kojegraveve Alexandre Hegel Felsefesine Giriş Ccedilev Selahattin Hilav YKY İstanbul 2 Baskı 2001

Kott Jan Antik Tragedyalar ve Ccedilağdaş Yorumları Kudas ya da Bakkhalar Ccedilev Ayşe Selen Mitos-Boyut Yayınları İstanbul 2006

Kranz Walter Antik Felsefe Metinler ve Accedilıklamalar Ccedilev Suad Y Baydur Sosyal Yayınlar İstanbul 1994

Kuccediluradi İonna Max Scheler ve Nietzschersquode Trajik Olan İstanbul Yankı Yayınları 1966

Leach Edmund Levi-Strauss Ccedilev Ayla Ortaccedil İstanbul Afa Yayınları 1985

Leacutevinas Emmanuel Oumlluumlm ve Zaman Ccedilev Nami Başer Ayrıntı Yayınları İstanbul 2006

Levi-Strauss Claude Yaban Duumlşuumlnce Ccedilev Tahsin Yuumlcel YKY 4 Baskı İstanbul 2000

Levi-Strauss Claude Structural Antropology Trans Claire Jacobson amp Brooke Grundfest Schoepf New York 1963

Lorca F G ldquoDuende Kuramı ve Oyunurdquo Kanlı Duumlğuumln - Program Dergisi İstanbul Devlet Tiyatrosu 1999

Mandel Oscar A Definition of Tragedy New York University Press New York 1961

Mardin Şerif lsquoAydınlarrsquo Konusunda Uumllgener ve Bir İzah Denemesi Toplum ve Bilim Dergisi No 24 (Kış 1984)

Miller Arthur ldquoTragedy and Common Manrdquo The Question of Tragedy Ed Arthur B Coffin EmText Sanfrancisco 1991

Mulhall Stephen Heidegger ve ldquoVarlık ve Zamanrdquo Ccedilev Kaan Oumlktem Sarmal Yayınevi İstanbul 1998

Murnaghan Sheila Antigone 904-920 and the Institution of Marriage The American Journal of Philology Vol 107 No 2 The Johns Hopkins University Press (Summer 1986)

Nicholls Angus Goethersquos Concept of The Daemonic After The Ancients Camden House NY 2006

Nietzsche Friedrich Yunan Tragedyası Uumlzerine İki Konferans Ccedilev Mahmure Kahraman Say Yayınları İstanbul 2005

208

Oudemans Th C W amp Lardinois A P M H

Tragic Ambiguity Anthropology Philosophy and Sophocles Antigone Brills studies in intellectual history v 4 Leiden EJ Brill 1987

Oumlzlem Doğan ldquoHeidegger ve Teknikrdquo Heidegger Martin Tekniğe Youmlnelik Soru Ccedilev Doğan Oumlzlem Afa Yayınları İstanbul 1997b

Palmer Richard H Tragedy and Tragic Theory An Analytical Guide Greenwood Press London 1982

Peckham George W ldquoThe Existence of Ambiguityrdquo The Journal of Philosophy Vol 23 No 18 September 2 Journal of Philosophy Inc 1926

Perseus Digital Library ed Gregory R Crane httpwwwperseustuftseduhoppersearch

Platon (Eflatun) Şoumllen Ccedilev Azra Erhat Sabahattin Eyuboğlu Remzi Kitabevi İstanbul 1958

Platon (Eflatun) Phaidros Ccedilev Hamdi Akverdi Maarif Vekaleti 1943

Platon Devlet Ccedilev Huumlseyin Demirhan Sosyal Yayınlar İstanbul 2002

Platon (Eflatun) Gorgias Ccedilev Mehmet Rifat Sema Rifat Tuumlrkiye İş Bankası Kuumlltuumlr Yayınları 2006

Platon Kratylos Ccedilev Cenap Karakaya Sosyal Yayınlar İstanbul 2000

Platon Kritias ccedilev Erol Guumlney Luumltfi Ay Sosyal Yayınlar İstanbul 2001

Platon Phaidon Ccedilev H Ragıp Atademir Kemal Yetkin Sosyal Yayınlar İstanbul 2001

Platon Savunma Ccedilev Aziz Yardımlı Deniz Canefe İdea Yayınevi 1997

Platon Sophist Ccedilev Cenap Karakaya Sosyal Yayınlar İstanbul 2000

Racy A C Arap Duumlnyasında Muumlzik Tarab Kuumlltuumlruuml ve Sanatı Ccedilev Serdar Ayguumln Ayrıntı Yayınları İstanbul 2000

Rank Otto The Double A Psychoanalytic Study Chapel Hill University of North Carolina Press 1971

209

Roche William Mark Tragedy and Comedy A Systematic Study and a Critique of Hegel State University of New York Press New York 1998

Roux Jean-Paul Altay Tuumlrklerinde Oumlluumlm Ccedilev Aykut Kazancıgil Kabalcı İstanbul 1999

Roux Jean-Paul Orta Asyarsquoda Kutsal Bitkiler ve Hayvanlar Ccedilev Aykut Kazancıgil Lale Arslan Kabalcı Yayınevi İstanbul 2005

Scheler Max İnsanın Kozmostaki Yeri Ccedilev Harun Tepe Ayraccedil Yayınevi Ankara 1998

Schmidt Dennis J On Germans amp Other Greeks Tragedy and Ethical Life Bloomington Indiana University Press 2001

Segal Charles Introduction Sophocles Antigone Ccedilev Gibbons Reginald and Segal Charles New York Oxford Press 2003

Segal Charles Tragedy and Civilization An Interpretation of Sophocles Norman University of Oklahoma Press 1999

Stanford William Bedel Ambiguity in Greek Literature Studies in Theory and Practice New York Johnson Reprint Corp 1972

Steiner George Heidegger Ccedilev Suumlleyman Sahra Hece Yayınları Ankara 2003

Thomson George Tarihoumlncesi Ege Eski Yunan Toplumu Uumlstuumlne İncelemeler II Cilt Cilt I Ccedilev Celal Uumlster İstanbul Payel Yayınevi 1995

Thorndike Ashley H Tragedy Houghton Mifflin and Company Boston amp New York 1908

Turner Victor The Ritual Process Structure and Anti-Structure Cornell University Press Ithaca - New York 1977

Vernant Jean Pierre amp Pierre Vidal-Naquet Myth and Tragedy in Ancient Greece New York Zone Books 1990

Vernant Jean-Pierre ldquoGreek Manrdquo Bulletin of the American Academy of Arts and Sciences Vol 47 No 8pp 44-50 American Academy of Arts and Sciences May 1994

Vernant Jean-Pierre Eski Yunanrsquoda Soumlylen ve Toplum Ccedilev Mehmet Emin Oumlzcan İstanbul İmge Yayınevi 1996

210

Vernant Jean-Pierre Myth and Society in Ancient Greece TransJanet Lloyd 2 Baskı Zone Books New York 1990a

Vernant Jean-Pierre Yunan Duumlşuumlncesinin Kaynakları Ccedilev Huumlsen Portakal Cem Yayınevi 2002

Versnell H S Isis Dionysos Hermes Three Studies in Henotheism Inconsistencies in Greek and Roman Religion 1 Leiden New York Koumlln Brill 1990

Walsh Keri Antigone in Modernizm Classicism Feminism and Theatres of Protest Yayınlanmamış Doktora Tezi Princeton University New Jersey 2009

Williams Raymond Modern Tragedy Chatto and Windus London 1966

Oyun Metinleri Aeschylus Aeschylus With an English translation by

Herbert Weir Smyth 2 Volumes London New York W Heinemann G P Putnams Sons Vol I 1922

Aeschylus Aeschylus With an English translation by Herbert Weir Smyth 2 Volumes London New York W Heinemann G P Putnams Sons Vol II 1926

Aiskhylos Agamemnon Ccedilev A Cevat Emre İstanbul MEB Yayınları 1964

Aiskhylos Zincire Vurulmuş Prometheus Ccedilev Azra Erhat Sabahattin Eyuumlboğlu Tuumlrkiye İş Bankası Kuumlltuumlr Yayınları 2000

Euripides Bacchanals Madness of Hercules Children of Hercules Phoenician Maidens Supliants Trans Arthur Sanders Way Loeb classical library London Heinemann 1912

Euripides Herakles ccedilev Luumltfi Ay MEB Ankara 1943

Euripides Hippolytos ccedilev Lamia Kerman MEB İstanbul 1949

Euripides The Plays of Euripides TransEdward P Coleridge Vol1 Georg Bell amp Sons London 1891

211

Euripides Iphigeneia Tauriste Suat Sinanoğlu MEB Ankara 1963

Euripides Medeia Ccedilev Ahmet Hamdi Tanpınar Maarif Vekacircleti 1943

Sofokles Antigone Ccedilev Guumlngoumlr Dilmen İstanbul MitosBoyut Yayınları 1997

Sofokles Kral Oidipus Ccedilev Guumlngoumlr Dilmen Mitos-Boyut Yayınları İstanbul 2002

Sophocles Antigone Ccedilev Gibbons Reginald and Segal Charles New York Oxford Press 2003

Sophocles The Plays and Fragments Part VI The Electra Tr With Critical Notes and Commentary R C Jebb Cambridge University Pres Cambridge Leipzig New York 1894

Sophokles Aias Ccedilev Suat Sinanoğlu Maarif Vekaleti 1941

Sophokles Antigone Ccedilev Sabahattin Ali Maarif Matbaası 1941

Sophokles Elektra Ccedilev Azra Erhat Milli Eğitim Basımevi 1946

Sophokles Oidipus Kolonosta Ccedilev Nurullah Ataccedil Maarif Matbaası 1941

Sophokles Trakhis Kadınları Ccedilev Şaziye Berin Kurt Maarif Vekaleti 1941

Soumlzluumlk ve Ansiklopediler Encyclopaeligdia Britannica Encyclopaeligdia Britannica Online (Ccedilevrimiccedili)

httpwwwsearchebcomebarticle-9050428 9 Şubat 2009

Erhat Azra Mitoloji Soumlzluumlğuuml İş Bankası Yayınları Altıncı Basım 1996

Hanccedilerlioğlu Orhan Felsefe Soumlzluumlğuuml 10 Basım Remzi Kitabevi İstanbul 1996

Klein Ernest A Comprehensive Etymological Dictionary of the English Language Amsterdam Elsevier 1966

Liddell Henry George amp Robert Scott A Greek-English Lexicon Oxford Oxford Univ Press 1996

212

Nişanyan Sevan Soumlzlerin Soyağacı Ccedilağdaş Tuumlrkccedilenin Etimolojik Soumlzluumlğuuml İstanbul Adam Yayınevi 2 Basım Mart 2004

Online Etymology Dictionary (Ccedilevrimiccedili) httpwwwetymonlinecom 6 Aralık 2008

Partridge Eric Origins A Short Etymological Dictionary of Modern English Routledge London and New York 2006

Peters Francis E Antik Yunan Felsefesi Terimleri Soumlzluumlğuuml Ccedilev ve Haz Hakkı Huumlnler Paradigma Yayıncılık İstanbul 2004

Tuumlrk Dil Kurumu Tuumlrkccedile Soumlzluumlk Haz İsmail Parlatır Nevzat Goumlzaydın vd Atatuumlrk Kuumlltuumlr Dil ve Tarih Yuumlksek Kurumu 2 Cilt 9 Baskı 1998

213

Tablolar

EK 1 Levi-Straussrsquoun Thebai Miti İkili Karşıtlıklar Tablosu1

I II III IV

Kadmos - Europe

Kadmosndash

Ejderha

Spartoirsquoler ldquoTopalrdquo

Labdakos

4 Oidipus-Laios ldquoSolakrdquo Laios

Oidipusndash

Sphinks

6 Oidipus - İokaste ldquoŞiş Ayakrdquo

Oidipus

7Eteoklesndash

Polyneikes

8Antigone-Polyneikes

1 Leach 1985 s 68

214

EK 2 Medenilik Yabanilik ayrımı

Medenilik Yabanilik

İnsan ve Kahraman

Hukuk ve Duumlzen hybris bia[zor] anomia

[yasasızlık]

Hayvanlar Uumlzerinde fiziksel uumlstuumlnluumlk Hayvan

İnanccedil dil ve duumlşuumlncede ilerleme Kargaşa ve hayvani hayat

ilerleme yok

Ensest tabusu Sınırlama yok

Pişmiş yemek Ccediliğ yemek

Yamyamlık sınırlamaları Birbirini yeme

Tahıl (evcil) Hayvan eti (ccediliğ) 2

2 Segal 1981 s 35

215

Oumlzgeccedilmiş Bireysel Bilgiler

Adı ve soyadı Oğuz ARICI

Doğum tarihi ve yeri 02021976 - Almanya

İletişim Denizabdal M Seccadeci Ccedilık Dilekccedililer Ap N 7 5

Şehremini İstanbul 34104

E-posta oguzaricigmailcom

Eğitim Durumu

İstanbul Uumlniversitesi Sosyal Bilimler Enstituumlsuuml Tiyatro Eleştirmenliği ve Dramaturji

Boumlluumlmuuml (Doktora) 2005 ndash (2009)

İstanbul Uumlniversitesi Sosyal Bilimler Enstituumlsuuml Tiyatro Eleştirmenliği ve Dramaturji

Boumlluumlmuuml (Yuumlksek lisans) 2002 ndash 2005

İstanbul Uumlniversitesi Edebiyat Fakuumlltesi Tiyatro Eleştirmenliği ve Dramaturji

Boumlluumlmuuml (lisans) 1998 ndash 2002

İstanbul Uumlniversitesi Siyasal Bilgiler Fakuumlltesi Uluslararası İlişkiler Boumlluumlmuuml (Lisans)

1993 ndash 1998 (Terk)

Aydın-Soumlke Lisesi ve Ortaokulu (Lise) 1990-1993

Yabancı dil(ler)

İngilizce (iyi) Almanca (orta)

Mesleki Deneyim

Yayınlar

Tragedya ile Sınır Aşma Virguumll Kasım 2008

Antik Yunan Tragedyasının Metafiziği Cogito sayı 54 YKY 2008

Epik Tiyatro ve Gestus Kavramı İUuml Alman Dili ve Edebiyatı Dergisi sayı 18 2007

216

Oyun Sonu Anlamın Ccedilokluğu Birguumln Gazetesi Kitap Eki 24 Mart 2007

Thebai Soumlyleninde Sophrosyne ve Harmony Duumlşuumlncesi İUuml Edebiyat Fakuumlltesi

Tiyatro Eleştirmenliği ve Dramaturji Boumlluumlmuuml Dergisi 2004 - sayı 5

Galileirsquonin Yaşamı (193839) Metin İncelemesi İUuml Edebiyat Fakuumlltesi Tiyatro

Eleştirmenliği ve Dramaturji Boumlluumlmuuml Dergisi 2003 - sayı 3

Tiyatronun Eğitim Din ve Politika İle İlişkisinin Koumlkleri Uumlzerine İUuml Edebiyat

Fakuumlltesi Tiyatro Eleştirmenliği ve Dramaturji Boumlluumlmuuml Dergisi 2003 -sayı 2

Miro ve ldquoŞeyrdquolerin Kaosu Genccedil Sanat Dergisi 2003 ndash Sayı 111

ldquoDon Cristobita İle Dona Rositarsquonın Acıklı Guumllduumlruumlsuumlrdquo Dramaturji ve Reji Notları

(Yard Doccedil Dr Kerem Karaboğa ile birlikte İUuml Edebiyat Fakuumlltesi Tiyatro

Eleştirmenliği ve Dramaturji Boumlluumlmuuml Dergisi 2002 -sayı 1

Sanatsal Etkinlikler

2008ndash2009 ldquoTehlikeli Oyunlarrdquo (Uyarlama) ndash Oğuz Atay Seyyar Sahne Reji grubu-

Metin Duumlzenleme

2008ndash2009 ldquoGılgamışrdquo ndash Anonim (Uyarlama) Seyyar Sahne Reji Grubu - Metin

duumlzenleme

2005ndash2006 ldquoBen Pierre Riviererdquo ndash Pierre Rivierersquoin Hatıratından Uyarlama Reji

Grubu ve Metin Duumlzenleme

2004ndash2005 ldquoMacbethrdquo ndash W Shakespeare İTUuml Mezunlar Tiyatrosu ve Seyyar

Sahne Youmln Celal Mordeniz Dramaturg

2003 2004 rdquoDuumlnyanın En Guumlzel Hikacircyesirdquo ndash Kerem Eksen Youmln Celal Mordeniz

Dramaturg

2001 2002 ldquoYarışmardquo ndash L Baffie - Youmln Genco Erkal Dostlar Tiyatrosu

Dramaturg

2000ndash2001 ldquoDon Cristobita ile Dona Rositarsquonın Acıklı Guumllduumlruumlsuumlrdquo F G Lorca İUuml

OumlKM Tiyatro Kuluumlbuuml Reji grubu - Işık

2001 ldquoNefesrdquo - Oğuz Arıcı Youmln Erhan Tuna İzmit IV Uluslararası Sokak

Tiyatrosu Festivali

217

2000 ldquoOrpheusa Ağıtrdquo ndash Oğuz Arıcı Youmln Oğuz Arıcı X Uluslararası Delphi

Tiyatro Festivali (Yunanistan)

1996-1997 ldquoBu Oyun Bitmelirdquo Oğuz Arıcı Youmln Işık Tolgay Marmara Uumlniversitesi

İktisadi ve İdari Bilimler Fakuumlltesi Tiyatro Kuluumlbuuml (MİFTOK) tarafından sahnelendi

Page 4: MUĞLÂKLIK ve TRAGEDYA - nek.istanbul.edu.tr:4444

v

Oumlnsoumlz Bu ccedilalışma tragedyalarla oumlzellikle de Antik Yunan tragedyalarıyla uzunca bir suumlredir

yoğun bir şekilde ilgilenmemin bir sonucu olarak oluştu Ancak bunun dışında tez

danışmanım Prof Dr Zeynep Sayınrsquoın dersleri ve onun oumlncuumlluumlğuumlnde duumlzenlenen ve

felsefe ve sanat ilişkisi temelinde okuma ve tartışmalar yaptığımız toplantıların

ldquoMuğlacircklık ve Tragedyardquo başlıklı bu ccedilalışmanın şekillenmesinde oumlnemli bir

katkısının bulunduğunu belirtmem gerekiyor Bu bakımdan başta danışman hocam

Zeynep Sayınrsquoa ccedilalışmam suumlresince yaptığı eleştirileri iccedilin olduğu kadar bu

toplantılara oumlncuumlluumlk ettiği iccedilin de ayrıca teşekkuumlr etmek isterim

Yabancı kaynaklardan yaptığım alıntıların Tuumlrkccedileye ccedilevrilmesinde ve ccedilevirilerin

kontroluumlnde yardımcı olan yazdığım kısımları okuyarak bana tavsiyelerde bulunan

ve yurtdışında olduğu zamanlarda istediğim kitapları tarayarak bana goumlnderen sevgili

eşim Elif Ccedilağışrsquoa da oumlzel olarak teşekkuumlr ediyorum Onun maddi katkılarının

yanında manevi desteği de olmasaydı işim daha da zor olurdu

Celal Mordeniz ve Kerem Eksenrsquoe ve ayrıca izleme komitemde yer alan hocalarım

Prof Dr Dikmen Guumlruumln ve Doccedil Dr Kerem Karaboğarsquoya oumlneri eleştiri ve

desteklerinden dolayı teşekkuumlr ederim

vi

İccedilindekiler

OumlZ İİİ

OumlNSOumlZ V

İCcedilİNDEKİLERVİ

KISALTMALAR VE İŞARETLERVİİİ

GİRİŞ 1

TANIM SORUNU 2 SOPHROSYNErsquoDEN MUĞLAcircKLIĞA 6 MUĞLAcircKLIK 10

1 İNSANIN EVRENDEKİ KONUMU MUĞLAcircKLIK 18

11 MUĞLAcircKLIK VE SINIR AŞIMI 18 12 AYIRMA TRAGEDYA HEİDEGGER 24

121 Heidegger ve Varlık 25 122 Haletiruhiye 34 123 Korku [Furcht] ve Havf [Angst] ayrımı 36

13 DEİNON VE DAİMON 42 131 Deinon 42 132 Freudrsquoun Unheimlichrsquoi 44 133 Daimon 50

14 OumlLUumlM OumlLUumlMLUumlLUumlK 63 141 Daseinrsquoın Hitamı 67 142 Oumlluumlm Havfı 68 143 ldquoHerkes Oumllecekrdquo amp Belirsizlik 70

15 TECHNEacute TEKNİK 73

2 KUumlLTUumlREL TECHNE OLARAK RİTUumlEL VE KATEGORİZASYON 82

21 KATEGORİZASYON 82 22 KOZMOSUN KONTROLUuml RİTUumlELLER 87 23 EŞİK 90 24 KİRLENME MURDAR CENABET 92 25 PHARMAKON 105 26 RİTUumlELİN BUNALIMI 107

261 Muğlacircklığın Kontroluuml Olarak Dike 116 27 RENEacute GİRARD ldquoFARKLILIĞIN YİTİMİrdquo VE MUĞLAcircKLIK 117

vii

3 ANTİGONE 125

31 GREK KOZMOLOJİSİ 126 311 Kirlilik 126 312 Tanrı İnsan 129 313 Doğa Kuumlltuumlr 133 314 Sosyal İlişkiler (Aile Evlilik Baba-Oğul vs) 139

32 ANTİGONE 142 321 904-920 Satırlar 142 322 Hegelrsquoin Antigone Okuması 147

3221 Cesedi Accedilıkta Bırakmak 152 3222 Hegelrsquoe İtirazlar ndash Karakterlerin Muğlacircklığı 155 3223 Pozitif Hukuk ndash Doğal Hukuk amp Devlet - Aşiret 159

323 Antigone ndash Koro Şarkıları 163 3231 Birinci Koro Şarkısı [330-375] 163 3232 İkinci Koro Şarkısı [583-625] 171 3233 Uumlccediluumlncuuml Koro Şarkısı [780-800] 176 3234 Doumlrduumlncuuml Koro Şarkısı [944 - 976] 178 3235 Parodos ve Beşinci Koro Şarkısı 185

SONSOumlZ 193

KAYNAKCcedilA 201

TABLOLAR 213

EK 1 LEVİ-STRAUSSrsquoUN THEBAİ MİTİ İKİLİ KARŞITLIKLAR TABLOSU 213 EK 2 MEDENİLİK YABANİLİK AYRIMI 214

OumlZGECcedilMİŞ 215

viii

Kısaltmalar ve İşaretler age Adı geccedilen eser

agy Aynı eser-yer

Bkz Bakınız

Ccedilev Ccedileviren

Ed Editoumlr

GA Gesamtausgabe ldquoBuumltuumln Yapıtlarırdquo anlamında Heideggerrsquoin eserlerinin toplu

basımı

Haz Yayına Hazırlayan

Karş Karşılaştırınız

pp Sayfalar

s Sayfa

sat Antik metinlerdeki satır numarası

ty Basım tarihi yok

Trans Ccedileviren

vd ve devamı

vb Ve benzeri

[hellip] Alıntılarda atlanan cuumlmle cuumlmleler

[sic] ldquoAlıntılanan metinde aynen boumlylerdquo anlamında

sect Paragraf Numarası

[Kelime Rakam] Bazı Tuumlrkccedile soumlzcuumlklerden sonra kelimeyi orjinal dilinde

goumlstermek amacıyla ve Antik metinlerdeki satır numaralarını goumlstermek maksadıyla

koumlşeli parantez [] kullanılmıştır

ix

Ccedilalışma boyunca bazı kelimeler oumlzel olarak vurgulanmak maksadıyla italik

yazılmıştır Oumlzellikle bazı oyun isimlerinde oyun kahramanı ile oyun isminin aynı

olduğu durumlarda oyun isimleri italik olarak belirtilmiştir

1

GİRİŞ Antik Yunan tragedyalarıyla ilgili ccedilalışmalarda her zaman şu sorunun cevabı oumlzel bir

oumlnem taşır Neden sadece MOuml beşinci yuumlzyıl ve neden Atina Boumlylesine buumlyuumlk bir

sanatsal başarının arkasında yatan koşullar neydi Neden tragedyalar Sparta Thebai

ya da bir Yunan adası değil de Atina merkezcil olarak vuumlcut buldu ve neden yalnızca

yuumlz yıl gibi bir suumlre iccedilinde parlayıp goumlzden kayboldu Bu sorulara sosyolojik

bakımdan cevap veren oumlnemli sayıda ccedilalışma bulunmaktadır Oumlzellikle Jean-Pierre

Vernant ve Pierre Vidal-Naquet gibi isimlerin tragedyayı MOuml beşinci yuumlzyıla oumlzguuml

toplumsal koşullarının doğal bir sonucu olarak konumlandırdığı ccedilalışmaları bu

konuda doyurucu oumlrnekler olarak verilebilir1

Diğer taraftan filozofların da tragedyalarla oumlzellikle Antik Yunan tragedyalarıyla

yakından ilgilendiklerini kendi duumlnya goumlruumlşlerini accedilıklayabilmek iccedilin ccediloğu zaman

tragedyalardan oumlrnekler seccediltiklerini goumlruumlyoruz Aristotelesrsquoin Poetikarsquoda tragedyayı

felsefi bir sanat olarak nitelemesinden [Poetika 1451b] beri neredeyse buumltuumln buumlyuumlk

filozoflar Antik Yunan tragedyasıyla yakından ilgilenmişlerdir Terry Eagleton

buumlyuumlk filozofların ilginccedil bir şekilde tragedyanın bitmek uumlzere ya da ccediloktan bitmiş

olduğu doumlnemlerde tragedya uumlzerine spekuumllasyon yaptıklarını hatırlatıyor2

Tragedyanın bıraktığı boşluk felsefe tarafından mı doldurulmaktadır Yoksa

felsefenin bizatihi varlığı mıdır tragedyayı bitiren Başka bir deyişle felsefe

tragedyanın ortadan kalkmasına sebep olmuş olabilir mi Felsefenin yokluğunda da

tragedya varoluyor diyebilir miyiz Eğer bu sorulara cevabımız olumluysa burada

felsefenin de tragedya sanatının da ne olduğuna ilişkin oumlnemli ipuccedilları edinebiliriz

Fakat her şey bir yana bu soruları sorabiliyor olmamız daha başlangıccedilta bize şunu

goumlsteriyor ki hem felsefenin hem de tragedyanın ilgi alanına giren ortak bir şey var

1 Bkz Vernant Jean-Pierre Yunan Duumlşuumlncesinin Kaynakları Ccedilev Huumlsen Portakal Cem Yayınevi 2002 ve Vernant Jean Pierre and Pierre Vidal-Naquet Myth and Tragedy in Ancient Greece New York Zone Books 1990 2 Eagleton Terry Sweet Violence The Idea of The Tragic Blackwell Publishing Oxford 2003 s 17

2

trajik olan Eagleton ldquoyapabilenler tragedya yazıyor yapamayanlar felsefe yapıyorrdquo3

diyor Eğer oumlyleyse yapabilenlerle yapamayanlar arasında ccedilok buumlyuumlk bir rekabet

olduğu kesin Ccediluumlnkuuml ikisi de trajik olanla ilgili olmasına rağmen nasıl oluyor da

tarihte her ikisi birden aynı anda varolamıyorlar Ccedilalışmamızda bu sorulara cevap

bulmaya ccedilalışacağız

Tanım Sorunu

ldquoTragedyardquonın ne olduğuna dair ccedilok fazla ccedilalışma bulunmaktadır Literatuumlruumln bu

kadar fazla olmasının nedeni tragedyanın ldquotanımlanmaya direnenrdquo bir yanı

olduğundan kaynaklanıyor olabilir mi Ashley Thorndike ldquotragedyaya dair

yapılacak herhangi bir kesin tanımın doğru ve kapsayıcı olamayacağı kesindirrdquo4

diyerek sorumuzu doğruluyor T R Henn ise ldquoHiccedil kimse duumlnya edebiyat

tarihindeki ccedileşitlilik goumlsteren formlarını da kapsayacak yeterlilikte tragedyanın

tanımını yapamazrdquo5 diyerek daha da ileri gidebilmektedir Her şeye rağmen

tragedyayı tanımlama girişimlerinde birkaccedil temel eğilimden soumlz edilebilir Seyirciye

olan etkisi [acıma korku katharsis vs] bağlamında tragedyayı accedilıklama eğilimleri

trajik kahraman merkezli daha ccedilok romantik kuramın rağbet goumlsterdiği yaklaşımlar

biccedilimsel kuram diyebileceğimiz ve tragedyaya oumlzguuml belli başlı [trajik plot tanınma

baht doumlnuumlşuuml kahramanın etik zaafı vs gibi] unsurların varlığı yokluğu uumlzerinden

tragedyayı tanımlama ccedilabaları duumlalist bir duumlnya goumlruumlşuuml ccedilerccedilevesinde tragedyayı iyi-

koumltuuml doğru-yanlış gibi ahlaki değerlerin ccedilatışması olarak goumlrme eğilimleri bunlar

arasında sayılabilir6 Raymond Williamsrsquoın dediği gibi ldquotragedyaya pek ccedilok yoldan

ulaşılabilmektedirrdquo7 Fakat ister biccedilimsel oumlzellikleriyle yaklaşımlar olsun isterse

3 Eagleton 2003 s 17 4 Thorndike Ashley H Tragedy Houghton Mifflin and Company Boston amp New York 1908 s 12 5 Henn T R The Harvest of Tragedy MethuenampCo London 1961 s 282 6 Tragedyayı tanımlama sorunuyla ilgili daha ayrıntılı bilgi iccedilin şu kaynaklara bakılabilir Palmer Richard H Tragedy and Tragic Theory An Analytical Guide Greenwood Press London 1982 Brereton Geoffrey Principles of Tragedy A Rational Examination of the Tragic Concept in Life and Literature University of Miami Press Florida 3 Printing 1970 Mandel Oscar A Definition of Tragedy New York University Press New York 1961 Roche William Mark Tragedy and Comedy A Systematic Study and a Critique of Hegel State University of New York Press New York 1998 ve Williams Raymond Modern Tragedy Chatto and Windus London 1966 7 Williams 1966 s 13

3

iccedileriğe youmlnelik tanımlamalar olsun tragedyayı ele alma tuumlrleri trajik olanın ne olduğu

sorusuna cevap vermekten kaccedilamazlar Trajik olanın ne olduğuna ilişkin ayrımların

ccedileşitliliği ise bir tuumlr olarak tragedyaya yaklaşımlardan ccedilok farklı değil

Th C W Oudemans tragedya ve trajik olanı accedilıklama girişimlerini iki tip duumlnya

algısına goumlre ayırıyor8 İlkine ldquoayırıcı kozmolojilerrdquo ikincisine ise ldquoetkileşimli

kozmolojilerrdquo adını veriyor Buna goumlre ayırıcı kozmolojiler evrenin rasyonel ve

kesin bir biccedilimde doğa-kuumlltuumlr insan-tanrı insan-hayvan gibi ayrımlarla kategorilere

boumlluumlnduumlğuuml kategorilerin ise birbirleriyle ilişkisinin olmadığı ya da ccedilok az ilişkili

olduğuna inanıldığı kozmolojilerdir Oudemans modern Batı kuumlltuumlruumlnuumln boumlyle bir

ayırıcı kozmolojinin uumlruumlnuuml olduğunu iddia etmektedir Diğer taraftan etkileşimli

kozmolojilerde ise kategorilerin birbirleriyle suumlrekli olarak temas halinde olduğuna

inanılmaktadır Duumlzen-duumlzensizlik insan-tanrı kuumlltuumlr-doğa gibi kategoriler

birbirlerini etkilemekte birbirlerine karışmakta insan ve evren her an muğlacircklık

tehdidi altında bulunmaktadır Bu yuumlzden bu tuumlr kuumlltuumlrlerde muğlacircklık durumlarıyla

muumlcadele etmek iccedilin rituumlel uygulamalarına başvurulduğu goumlruumlluumlr Oudemans bu iki

farklı kozmolojinin tragedyaya ve oumlzellikle de trajik olana bakışlarının da

farklılaştığını belirtir

Ayırıcı kozmolojinin bir sonucu olarak tragedya ccediloğu zaman ldquoccedilatışmardquo kavramı

merkezinden accedilıklanmaya ccedilalışılır Karakterlerin ve onların temsil ettiği

duumlşuumlncelerin değerlerin vs diğerleriyle oumltekiyle uzlaşmaz bir ccedilatışma iccedilinde

olduğu duumlşuumlnuumlluumlr Ccedilatışma hiccedil şuumlphesiz Grekccedile agon soumlzcuumlğuumlne referans

vermektedir Biz modernler agon soumlzcuumlğuumlnuuml genellikle ldquokusursuzrdquo bir simetri iki

ldquokarşıtrdquo ve ldquodenkrdquo guumlccedilte unsurun ccedilatışması olarak anlamaya meyil ederiz Biz bu

ccedilalışmamızda tragedyanın boumlyle bir ldquosimetrikrdquo yapı sergilemekten ziyade ccedilok daha

karmaşık bir temelinin olduğunu birbirine denk ve karşıt gibi goumlruumlnen birbirlerinden

kesin sınırlarla ayrılmış olduğu duumlşuumlnuumllen unsurlar arasında varolduğu sanılan

sınırların aslında belirsiz olduğunu karşıtların aslında birbirlerine karışmış durumda

8 Oudemans Th C W ve Lardinois A P M H Tragic Ambiguity Anthropology Philosophy and Sophocles Antigone Brills studies in intellectual history v 4 Leiden EJ Brill 1987

4

olduğunu goumlstermeye ccedilalışacağız9 Tragedyanın ldquokesinlikrdquolerden ziyade

muğlacircklıklardan kurulu bir tuumlr olduğunu ve bizatihi bu muğlacircklığın tragedyanın

oumlzuumlnuuml trajik olanı doğurduğunu duumlşuumlnuumlyoruz Ccediluumlnkuuml her muğlacirck durum trajik olana

gebedir Bu yuumlzden tragedyayı ve trajik olanı anlamak iccedilin muğlacircklık duumlşuumlncesinden

hareket etmek gerektiği inancındayız

2005 yılında tamamladığım yuumlksek lisans tezimde Antik Yunan tragedyalarında

sophrosyne kavramının izini suumlrmuumlştuumlm Sophrosyne basitleştirerek soumlylememiz

gerekirse sağduyu oumllccediluuml orta (yol) gibi anlamlara ve ldquokendini bilmekrdquo gibi

ccedilağrışımlara sahip Yunanca bir soumlzcuumlktuumlr Yuumlksek lisans tezimin ana ccedilerccedilevesi

tragedyanın nihai hedefinin sophrosyne ve onun bir yan uumlruumlnuuml olarak oluşacak olan

harmoni olduğu youmlnuumlnde şekilleniyordu Başka bir deyişle bir tragedyada seyirciye

oumlğuumltlenen propagandası yapılan etik bir değerdi sophrosyne Bu anlamda

sophrosyne kahramanın bir hamartiası ndashtrajik hatası- olduğu soumlylenen hybrisrsquoin

(aşırılık) karşısına yerleştiriliyordu kısaca formuumll şuydu Hybris vs Sophrosyne

Biraz yakından bakıldığında bu bakışın kısmen Aristotelyen kısmen de Hegelyen

olduğu soumlylenebilir Aristotelesrsquoin Poetikarsquosını ccedilok kaba bir şekilde kahramanın

(genellikle hybris olarak karşımıza ccedilıkan) hamartia yuumlzuumlnden yıkımı ve sonunda

izleyicide oluşan acıma ve korkunun arındırılması (katharsis) olarak oumlzetlersek tezin

Aristotelyen kısmı anlaşılabilir Hegel konusuna gelince her ne kadar tragedya

hakkındaki fikirleri tam ve kesin bir buumltuumlnluumlk goumlstermese de onun tragedyayı

ldquoccedilatışan değerlerin daha uumlst bir duumlzeyde uzlaşmasırdquo şeklindeki tanımlamasından

hareket edersek tragedyanın nihai hedefi olarak uzlaşıyı duumlşuumlnduumlğuuml ortadadır Hegel

oumlzellikle Estetik Uumlzerine Dersler [Vorlesungen uumlber die Aumlsthetik]rsquode Aristotelesrsquoin

acıma ve korku duygularının dışında uumlccediluumlncuuml ve ccedilok daha yuumlksek bir duygunun

zorunluluğundan soumlz eder Uzlaşı duygusu10 [Das Gefuumlhl der Versoumlhnung]

9 Hiccedil şuumlphesiz bu tarz bir accedilıklama ccedilabası yakın zamanlarda oluşmuş tragedyayı paradoks muğlacircklık ve belirsizlik kuramıyla accedilıklamaya ccedilalışan eğilimin bir parccedilasıdır 10 Bkz Hegel GWF Aesthetics Lectures on Fine Art Tr Knox T M Oxford Oxford University Press Vol II 1975 s 1193-1197

5

MOuml V yuumlzyıla baktığımızda bu doumlnemdeki ekonomik toplumsal ve siyasi değişim

ve ccedilatışmalarının sophrosyne ve harmonia fikirlerinde billurlaştığını goumlrmek

muumlmkuumlnduumlr V yuumlzyıl Atinarsquosının demokrasi deneyiminin doğal bir sonucu olduğu

bile iddia edilebilir Suumlrekli olarak ccedilatışan ndashoumlzellikle eski ile yeni- değerlerin

karmaşasında daima dengeyi uyumu ve oumllccediluumlluuml olmayı oumlğuumltleyen duumlsturların artması

bu tuumlrden soumlylemlerin siyasi konuşmalarda şiirlerde ve tragedya metinlerinde

sıklıkla karşımıza ccedilıkması yaşanan suumlreccedille kolaylıkla ilişkilendirilebilir Hybris vs

Sophrosyne denklemi bize hybrisrsquoe kapılan aşırıya kaccedilan sınırları zorlayan ve

hududu aşan birine sophrosynersquoin oumlğuumltlendiğini goumlstermekle ccedilatışmanın temelini de

accedilmaktadır Sınırını bilmesi gereken hybrisrsquoini kontrol etmesi gereken kahraman

eskiye aittir onun doumlnuumlştuumlruumllmesi değiştirilmesi evcilleştirilmesi en oumlnemlisi de

başka guumlccedillerle dengeye kavuşturulması gerekmektedir Tragedyalarda suumlrekli yıkıma

uğrayan eski tip kahramanlar goumlrmemizin bir sebebi de budur

Askerlik alanında gelişen yeni teknikler ve savaş stratejileri eski tipte kahramanlığın

sonunun geldiğini haber veriyordu Polis biccedilimindeki kent yapılanması ve Hoplit

denen askeri sisteminin yaygınlaşması Hektor ya da Akhilleus gibi tek başına

zaferler kazanan kahramanların iktidar alanını sınırlandırıyordu Bu tuumlr gelişmelerle

bağlantılı ve eş zamanlı olarak yeni zenginleşen bir sınıfın o doumlneme kadar sadece

soyluların ayrıcalığı olan iktidara talip olmasıyla yeni bir arkhe (erk) ccedilatışması

başladı Yine eski tipteki soy oumlrguumltlenmesi (genos) ve soy esasına dayalı youmlnetim

anlayışı bir ccedileşit vatandaş esasına dayalı bir sistem olan demos oumlrguumltlenmesi lehine

silinmeye başladı Daha oumlncesinden paranın dolaşıma girmesi ve yazının belli bir

yazman sınıfının tekelinden ccedilıkarak tam anlamıyla bir ldquokamurdquo malı haline gelmiş

olması da arkhe ccedilatışmasını Dike (Hukuk - Adalet) sorununu da iccedilerecek şekilde

genişletti ve şiddetlendirdi Yasalar soumlze dayalı olmaktan ccedilıkıyor yazılı hale

geliyordu Ccedilatışan taraflar iccedilin de yeni bir terim bulundu Isonomia yani eşitlik

Eşitlik yasaların temel felsefesini oluşturacaktı Fakat tragedya ozanlarının da

goumlstereceği gibi bu noktada bir sorun bulunmaktaydı Eşitlik gerccedilekten nedir sorusu

sorulmaya başlandı Yasaların eşitliği ne demektir Yasaların herkese eşit

uygulanması mı Yoksa herkesin adaletten eşit pay almasını sağlayacak yasalar

oluşturmak mı Ve hepsinden oumlnemlisi tragedya ozanları Dikersquonin yani adaletin

6

toplumun bir arada yaşamasının bir imkacircnı olarak gerccedilekten hayata geccedilmesinin

muumlmkuumln olup olamayacağını soruyorlar ve ccediloğu zaman da sorulara accedilık bir cevap

vermekten kaccedilınıyorlardı

Tragedyalarla ilgili kurulan denklem yani aşırıya kaccedilan kahramanın evcilleştirilmesi

daha doğrusu kahramanın aşırılık yuumlzuumlnden yıkıma uğradığının goumlsterilerek

seyircinin katharsis yoluyla ldquoehlileştirilmekrdquo istendiği fikri buumlsbuumltuumln yanlış olmasa

da eksiktir Yanlış değildir ccediluumlnkuuml tragedyaların boumlyle bir okumaya izin veren

yapıları bulunmaktadır Ama diğer taraftan eksiktir ccediluumlnkuuml bu tuumlrden yorumlamalar

tragedyanın accedilıkta bıraktığı daha radikal soruları ccediloğu zaman goumlzden kaccedilırır ya da

goumlrmezden gelmek zorunda kalır

Tragedyanın sophrosyne fikrini oumlğuumltlediği tuumlruumlnden bir formuumllleştirme tragedyanın

bir sanat formu olduğunu es geccediltiği gibi aynı zamanda sanatı da salt olarak bir

ldquoduumlşuumlncerdquoye indirger Oysaki sanatın salt duumlşuumlnce ileten bir araccedil olmadığını

soumlzcuumlklerde karşılık bulamayacak olanı da aktarabilen bir form olduğunu unutmamak

gerekir Buradan baktığımızda tragedyaların metafizik bir boyutu olduğunu hatta

bizzat bu metafiziğe ilişkin sorular sorduğunu ve bilerek de bu sorulara cevap

vermediğini goumlruumlruumlz Oumlzellikle tragedya sanatının yalnızca ldquosoru soranrdquo olmakla

yetindiğini ve zaten daha fazlasının da (sorulara cevap vermenin) onun sanatsal

youmlnuumlnuuml azaltacağını iddia edebiliriz Ccediluumlnkuuml cevap vermek tıpkı Oidipusrsquoun verdiği

yanıtın Sphenksrsquoi oumllduumlrmesi gibi sanatı oumllduumlruumlr V yuumlzyıl Yunan ozanları tam da

sistematik felsefenin doğuş arifesinde bizi cevap vermeye zorlayan ama her

yanıtımızda yeniden ve yeniden başka cevaplar bulmaya bizi mecbur bırakan sorular

sormuşlardır Yunan tragedyalarının 2500 yıldır hala aynı canlılığını korumasının en

oumlnemli nedeni budur

Sophrosynersquoden Muğlacircklığa

Sophrosyne goumlruumlnuumlşte ccedilatışan değerleri kutupları zıtları uccedilları eğerek birbirine

yaklaştırıyor ccedilatışan kuvvetler (değerler ideolojiler vs) arasında belirli bir denge

noktasının ve ccedilatışma sebebiyle bozulan duumlzenin yeniden inşasının muumlmkuumln

olduğuna işaret ediyor bunu bir ideal olarak sunuyordu Ancak bu idealin

gerccedilekleşmesi ne derece muumlmkuumlnduuml(r) Antik Yunan tragedyalarının sorduğu en

7

oumlnemli sorulardan biri tam da burada şekillenmektedir Buumltuumln kategorilerin yerli

yerinde (onlara tahsis edilmiş edildiği duumlşuumlnuumllen yerlerinde) durduğu bir duumlnya

olarak ldquoduumlzenrdquo muumlmkuumln muumlduumlr Bu accedilıdan tragedyaların konularını mitolojiden

seccedilmesi de bir tesaduumlf değildir Epik doumlneme ait olan mitolojiler tam da ldquoşeylerin

kendilerine ait yerlerinderdquo durduğu duumlzenli bir kozmosu anlatırlar ccediluumlnkuuml Tragedya

ise aynı hikacircyeleri bu ldquokozmosunrdquo derinliğindeki ldquokaosurdquo accedilığa ccedilıkartacak şekilde

değiştirerek kullanır Dolayısıyla tragedya yalnızca eski hikacircyelerin V yuumlzyıl Atina

seyircisine yeniden hatırlatılması demek değildir Tragedya seyircisini mitolojinin

goumlruumlnmeyen gerccedilekliğiyle yuumlz yuumlze getirir

Sophrosyne tragedyada bozulduğu duumlşuumlnuumllen duumlzenin yeniden kurucu guumlcuuml olarak

duumlşuumlnuumllmektedir Oysa tragedyalar başlar başlamaz duumlzenin ccediloktan bozulmuş

olduğunu goumlruumlruumlz Dolayısıyla sophrosyne bir uzlaşı noktası olarak ortayı ve

dengeyi ima etse de tragedya bu noktanın imkacircnsızlığını bize goumlsterir

Bize goumlre tragedyalar orta-noktayı dengeyi ve en oumlnemlisi de ldquocevabırdquo bulmanın

ldquoolası-imkacircnsızlığınırdquo goumlstermektedirler Neden olası Neden imkacircnsız

Olasıdır ccediluumlnkuuml neredeyse buumltuumln tragedyalarda ldquoorta-noktardquo ldquogoumlruumlnuumlrrdquo Bu

goumlruumlnuumlşuumln bir oumlrneği olarak Oresteiarsquodaki Orestesrsquoin mahkeme sahnesi verilebilir

Orta-yol ya da uzlaşı ldquoşiddetrdquoin dahil olduğu bir ikna (peitho) suumlrecinden geccediler

Ama nihai olarak deus ex machinersquonın şiddeti mutlak olarak sonlandırıcılığı

olmaksızın boumlyle bir finalin gelmesi duumlşuumlnuumllemezdi Kan davası sonsuza dek suumlruumlp

gidebilirdi Kan davalarında suumlrekli tekrar eden şiddeti ancak nihai bir şiddet

sonlandırabilir Nihai şiddetin en oumlnemli oumlzelliği yeni bir şiddete izin vermemesi

buumltuumln şiddetleri bitirici bir şiddet oluşudur Oumlrneğin devletin (hukukun) şiddeti boumlyle

bir bitiricilik niteliğine sahiptir Oresteiarsquoda da kan davasını bitiren boumlylesi bir

hukuktur

Benzer bir şekilde Antigonersquode Antigone ve Kreonrsquoun uzlaşması imkacircnsız

goumlruumlnmez olasıdır ccediloumlzuumlm oumlylesine yakındır ki suumlrekli olarak oyunda varlığı

hissedilir Ama diğer taraftan boumlyle bir uzlaşı iki bakımdan imkacircnsızdır birincisi

boumlyle bir orta nokta taraflardan birinin ndashya da her ikisinin- yok olması (ccedilatışan

ldquooumlncekirdquo olmaması) anlamına gelmektedir Oresteiarsquoda Erinylerrsquoin Eumenides

8

olması bu konuda iyi bir oumlrnek teşkil eder Hatırlanacağı uumlzere Oresteia uumlccedillemesinin

son oyununda (Eumenides) mahkemenin Orestes hakkında verdiği kararın ardından

Erinylerrsquoin Athena tarafından ikna edilme suumlreci başlar Erinyler kendilerine ait olan

potmosrsquotan11 yani aile iccedili cinayet işleyenlerden intikam alma vazife haklarından

vazgeccedilmek istemezler Ccediluumlnkuuml onları vareden şey tam da onların sahip olduğu bu

potmosrsquotur Bu accedilıdan Erinyler iccedilin ldquouzlaşmardquo demek asla oumlnceki gibi

olamayacakları bir ldquobaşkardquoya doumlnuumlşmek anlamına gelecektir Bu yuumlzden uzlaşıyı

simetri oluşturan iki uccedil noktanın ortada buluşması gibi yorumlamamak gerekir

Boumlyle bir geometri iccedilinde duumlşuumlnuumllduumlğuumlnde bile orta noktanın artık ldquouccedilrdquo olmadığı

rahatlıkla soumlylenebilir

Olası-imkacircnsızlık konusundaki ikinci husus ccedilatışmanın bizatihi kendisiyle ilgilidir

Ccedilatışma kavramı oumlylesine muğlacircktır ki bu ccedilalışmamızda da ele alacağımız uumlzere

yakından bakıldığında mutlak anlamda sınırları tespit edilebilecek bir ldquotarafrdquo ldquouccedilrdquo

ya da ldquokutbunrdquo olmadığı goumlruumllecektir Gerccedilekte tragedyalardaki ccedilatışan guumlccediller bir

doğrunun iki uccedil noktasına geometrik olarak konuşlanmış durumda değildir Bu

yuumlzden de iki uccedil noktanın arası orta noktası duumlşuumlncesi goumlruumlnen bilinebilen

duumlşuumlnuumllebilen ama asla erişilemeyen bir toposu işaret eder Sophrosynersquoin işaret

ettiği bu yer erişilmesi imkacircnsız ldquoufukrdquolara benzer Ufka doğru yol aldıkccedila

yakınlaşıldığı duumlşuumlnuumllen ufuk nasıl ldquoaynı uzaklıktardquo duruyor mesafesini hiccedil

yitirmiyorsa bu orta nokta da tragedyalarda ldquoulaşılabilirrdquo goumlruumlnen bir ufuk gibi

ldquoolduğu sanılanrdquo yerinde durur

Diğer taraftan kahramanların tragedyalardaki birbirlerine ldquofarklırdquo ve ldquozıtrdquo

goumlruumlnuumlmleri de ccediloğu zaman yanıltıcıdır Kahramanlar aynı anda birden fazla

11 Potmos Birinin başına gelen şey birinin payına duumlşen şey kader hediye gibi anlamlarda kullanılmaktadır Potmos birini o şey yapan ve ona ait olan şeyi ima etmektedir Burada Erinyleri Eriny yapan şey ldquoaile iccedili cinayettirrdquo onları vareden şeydir aile iccedili cinayet Hatırlanacağı uumlzere onlar Uranosrsquoun kesilen hayalarından akan kandan doğmuşlardır (Bkz Hesiodos Hesiodos Eseri ve Kaynakları Tanrıların Doğuşu (Thegonia) İşler ve Guumlnler Ccedilev Sabahattin Eyuumlboğlu Azra Erhat Tuumlrk Tarih Kurumu Yayınları Ankara 1991 s 110) Onları vareden şey ndashcinayet- aynı zamanda onların sorumluluğu goumlrev alanları ayrıcalıkları demekti Potmos boumlyle bir durumu ifade etmektedir Soumlzcuumlğuumln anlamları iccedilin ayrıca bkz Liddell Henry George Robert Scott Henry Stuart Jones and Roderick McKenzie A Greek-English Lexicon Oxford Oxford Univ Press 1996 s 1455 Eriny maddesi

9

kategoriye dahil olabilmekte ya da tek bir kategorinin iccedilinde farklılık yanılgısı

yaratabilmektedirler Dolayısıyla tragedyanın formunu geometrik bir doğrudan

ziyade kaleydoskobik ya da fraktal12 bir yapı olarak duumlşuumlnmek gerekir

Muğlacircklık durumu kahramanın ldquosuccedillulukrdquo tartışmasında da accedilıkccedila izlenebilir

Scheler ldquoSuccedillu kimdir sorusuna accedilık belli bir cevap varsa orada trajik olanın rengi

eksiktirrdquo13 diyor Yukarıda da kısmen değindiğimiz gibi ldquocevaprdquo sanatsal youmlnuuml

soldurmaktadır Kahramanın succedillu olup olmadığına ilişkin cevabın verilemediği yer

ancak muğlacircklığın olduğu yerdir Bu durumu şoumlyle accedilıklayabiliriz Kahramanın

eylemi haklı bir eylemdir fakat yine de bir succedil oluşturur Aristotelesrsquoin Poetikarsquosında

tanımlamaya ccedilalıştığı kahraman aslında bu tuumlrden bir nitelik sergiler Buna goumlre

kahraman ne tamamen koumltuuml ne de olağanuumlstuuml denecek kadar iyidir O yalnızca

herhangi bir succedilla succedillanmış kişi basit bir hata (hamartia) yapmış birisidir14 Bu hata

ahlaki bir yanlıştan ziyade kahramanın ndashister bilinccedilli ister bilinccedilsiz- yapmaktan

kaccedilınamadığı bir eylemin sonucudur Dolayısıyla hamartia oumlyle bir succediltur ki

kahraman o hatayı yapmak zorundadır bu yuumlzden succedillu sayılamaz ama bu succedilu

işlemiştir ve succedilludur Orestesrsquoin mahkemesinde (Oresteia) oyların eşit ccedilıkması

bunun muumlkemmel bir goumlstergesidir Kahraman hem succedillu hem succedilsuz bulunmuştur ndash

İonna Kuccediluradirsquonin deyişiyle- ldquosuccedillu-succedilsuzrdquo dur İşte bu hem succedillu hem succedilsuzluk

durumu kahramanın iccedilinde bulunduğu ldquotrajik konumrdquou ifade eder Bu trajik konumu

başka bir ifadeyle kahramanın ldquohem hellip hem helliprdquo ve ldquonehellip nehelliprdquo durumunu biz

ccedilalışma boyunca ldquomuğlaklıkrdquo olarak tanımlayacağız

12 Fraktal yapılar kaos teoremlerinde sıklıkla karşımıza ccedilıkan yapılardır Son 40-50 yıldan beri kusursuz oldukları duumlşuumlnuumllen uumlccedilgen kare doumlrtgen ya da doğru gibi geometrik şekillerin dışında evrende fraktal adı verilen daha karmaşık şekillerin de varolduğu uumlzerinde durulmaktadır 13 Scheler Max ldquoZum Phaenomen des Tragishenrdquo Vom Umsturz der Werte Leipzig 1923 cilt I s 257 Aktaran Kuccediluradi İonna Max Scheler ve Nietzschersquode Trajik Olan İstanbul Yankı Yayınları 1966 14 Bkz Aristoteles Poetika Şiir Sanatı Uumlzerine Ccedilev Nazile Kalaycı Bilim ve Sanat Yayınları Ankara 2005 s 45 sat 1453a10

10

Muğlacircklık

Zaman zaman benzerlikler bulma eğilimleri soumlz konusu olsa da muğlacircklık her şeyin

temelde anlaşılmaz ve bilinemez olduğunu iddia eden bilinemezcilik [agnostizm] gibi

duumlşuumlncelerle karıştırılmamalıdır Muğlacircklık bilinemez bir durum değildir aksine ndash

ccediloğu zaman- bir ccedileşit bilgi fazlalığını ima eder herhangi bir duruma veya nesneye ait

bilginin ve onun dilde ifadesinin duumlzensizliğini ve tamamlanmamışlığını goumlsterir

Muğlaklık ccediloğu zaman dilin bir acizliği olarak karşımıza ccedilıkar daha doğrusu

muğlaklığı daha kolay kavradığımız ve goumlzlemleyebildiğimiz yer dilin evrenidir bir

şeyin ndashbir olayın nesnenin vs- aynı anda birden fazla kategoriye girdiğini

duumlşuumlnduumlğuumlmuumlzde (oumlrneğin pharmakon hem ilaccedil ccedilare hem de zehir guumlnah keccedilisi

anlamlarına gelir) iki farklı şeyin aynı anda gerccedilekleşmesinde (paradoks) yine

benzer bir şekilde mantığın ccedilelişmezlik ilkesine15 uymayan bir durumla ya da

kuumlltuumlruumln daha oumlnceden sınırlarını belirlediği herhangi bir kategoriye uymayan bir

şeyle karşılaştığımızda (anomali) aklın ccedilaresizliği kendini dil yoluyla accedilık eder Bu

acizlik insana rahatsızlık verir Bir sis bulutunun iccedilindeki bir karaltının ya da yarı

karanlık bir odadaki bir nesnenin ne olduğunu hemen kavrayamadığımızda

duyduğumuz bir rahatsızlığa benzer bu his Bu rahatsızlık uyandırıcı guumlcuumlnden

dolayı muğlacircklık istenmeyen bir durum olarak karşımıza ccedilıkar Kesinlikler uumlzerine

inşa edilmiş (olduğu duumlşuumlnuumllen) duumlzeni alt uumlst eder bu yuumlzden tehlikelidir

Ayrıştırılmış adlandırılmış sınıflandırılmış buumltuumln kategorileri birbirine karıştırmak

ve aralarındaki sınırları ortadan kaldırmakla tehdit eder Duumlzen insanın aradığı kitabı

hemen bulduğu ya da nasıl bulabileceğini kesin olarak bildiğini duumlşuumlnduumlğuuml bir

kuumltuumlphaneye benzeyen bir duumlnya imgesi sunar Muğlacircklık buumltuumln rafları darmadağın

ettiği gibi bazı kitapların da ldquoişe yaramazlığınırdquo deşifre eder Ccediluumlnkuuml Baumanrsquoın

dediği gibi muğlacircklığa yol accedilan hatta onu kaccedilınılmaz kılan şey tam da bu istifleme

15 Ccedilelişmezlik İlkesi Biccedilimsel mantığın duumlşuumlnmede tutarlılığı sağlayan temel ilkelerinden biri Bu ilke ldquoBir şey aynı zamanda hem kendisi hem de kendisi olmayan bir şey olamazrdquo ldquoA aynı zamanda B olmazrdquo şeklinde dile getirilebilir Bkz Hanccedilerlioğlu Orhan Felsefe Soumlzluumlğuuml 10 Basım Remzi Kitabevi İstanbul 1996 s 47

11

ve sınıflandırma ccedilabasının kendisidir16 Muğlacircklık mutlak kategorileştirmenin

imkacircnsızlığını goumlsterir ccediluumlnkuuml her seferinde yeniden bir duumlzen uğraşı başlar ve her

yeni duumlzen ccedilabası yeni muğlacircklık kaynaklarının oluşmasına yol accedilar

Aslında muğlacircklık bir insanlık durumudur İnsanın evrendeki konumunu ima eder

Ccediluumlnkuuml varlığın ne olduğu sorusuna hala kesin bir cevap verilememiştir Max

Schelerrsquoin deyişiyle ldquoinsanla ilgilenen bilimlerin sayısı suumlrekli artmış olmasına

karşın bu bilimler insanın ne olduğunu aydınlatmaktan ccedilok karartmaktadırlarrdquo17

İnsan kendini duumlnyaya ldquofırlatılmışrdquo olarak bulur Ama duumlnyaya fırlatılmış olmakla o

aynı zamanda oumlluumlme-fırlatılmış bir varlıktır İnsan duumlnyaya fırlatıldığında varoluş

imkacircnlarını hazır bulur Şu ya da bu olabilmektedir ve olmaktadır da Ama diğer

yandan onun bu varoluş imkacircnları arasındaki ldquooumlzguumlrluumlğuumlrdquo oumlluumlmle hitam bulacaktır

Oumlluumlm insanın en kaccedilınılmaz imkacircnlarından biridir Diğer taraftan oumlluumlm hakkında

bilgi ve deneyimimiz yok denecek kadar azdır ama yine de oumlluumlmuumln bir sınır

olduğunu ve ldquokesinrdquoliği biliriz Bu kesin-ama-muğlak bilgi oumlluumlm-anksiyetesine

(oumlluumlm-havfına) sebep olur İnsan bu havfı duymamak bu havf ile karşılaşmamak ve

onu unutmak iccedilin kesinliklerden kurulu kendi kontroluumlnde (olmasını dilediği) bir

duumlnya kurmaya ccedilalışır Duumlzenin kategorileştirme sınıflandırma ve ayrıştırmanın

tasnifin ve her tuumlrluuml sınırın ve sınırlandırmaların (ve tabii sınır-dışının) duumlnyasıdır bu

Temel muumlcadele muğlacircklığın bu ldquoher şeyin yerli yerinde olduğurdquo ldquoduumlzenlirdquo

duumlnyaya tecavuumlzuumlnuumln engellenmesidir Ccediluumlnkuuml muğlacircklık insana oumlluumlm-havfını

hatırlatmaktadır Bu yuumlzden insan duumlzenli duumlnyasında unutuşa doğru kaccedilış

halindedir Fakat unutuş oumlluumlmuuml unutmak anlamına gelmemektedir aksine insan

oumlluumlmuuml hatırlatan pek ccedilok şeyle donatabilmektedir duumlnyasını Mezarlıklar

krematoryumlar tuumlrbeler ibadethaneler vs Ayrıca oumlluumlmuumln herkes iccedilin kaccedilınılmaz

olduğu ldquosoumlylemirdquo her yerde karşımıza ccedilıkar ldquoHerkes bir guumln oumllecekrdquo Bu kesin bilgi

kesinliğiyle bizi rahatlatır Boumlylece oumlluumlm duumlşuumlncesinin havfı bu soumlyleyişteki

kesinliğin tesviye ediciliğinde kaybolup gider Oumlluumlm havfı kesinliğin verdiği huzurla

16 Bkz Bauman Zygmunt Modernlik ve Muumlphemlik Ccedilev İsmail Tuumlrkmen Ayrıntı Yayınları İstanbul 2003 s 11 17 Scheler Max İnsanın Kozmostaki Yeri Ccedilev Harun Tepe Ayraccedil Yayınevi Ankara 1998 s 35

12

ortadan kaldırılır Aynı zamanda havfın derecesi ldquoherkesrdquoin kamusallığı iccedilinde

yumuşatılır İfadedeki ldquoherkesrdquo ldquohiccedil kimserdquo anlamına gelir

Bize goumlre tragedyanın inatla accedilığa ccedilıkarmak istediği şey tam da bu herguumlnkuumlluumlğuuml

iccedilerisindeki kamusallığın18 suumlrekli uumlzerini oumlrtmek istediği oumlluumlm havfıdır Ccediluumlnkuuml

tragedya tam da ldquoherkes oumllecekrdquo soumlzuumlnuumln kesinliğinin aslında ne kadar muğlacirck

olduğunu goumlsterir Ccediluumlnkuuml ldquoherkes oumllecekrdquo soumlzuumlyle ortaya konulan kesinlik oumlluumlmuumln

insan iccedilin en uccedil ve kaccedilınılmaz imkacircn oluşunun kesinliği değildir ldquoherkes oumllecekrdquo

soumlzuumlnde oumlluumlm kaccedilınılmazlığını ve zatiliğini (bana aitliğini) yitirir ldquoHerkes oumllecekrdquo

demekle artık oumlluumlm herkesindir yani aslında hiccedil kimsenindir Zaten ldquoherkes oumllecekrdquo

soumlzuuml başkasının oumlluumlmuumlnden yani dolaylı olarak ikinci elden elde edilen bir

deneyimdir Ama oumlluumlmuuml başkasının oumlluumlmuumlnden anlamak onu bu yolla

kavrayabilmek ndashdoğası gereği- imkacircnsızdır Ccediluumlnkuuml başkasının oumlluumlmuumlnde oumlluumlmuumln

her zaman bana oumlzguumlluumlğuuml kaybolur Oumlluumlm her zaman benim oumlluumlmuumlmduumlr benim en

zati varlık imkacircnımdır oumlluumlm Başkası iccedilin oumlluumlme gidilebilirim ancak başkasının

yerine oumllmem muumlmkuumln değildir oumlluumlm ikame edilemez Bu yuumlzden ldquoherkes oumllecekrdquo

soumlzuuml sahte bir kesinlik hissi yaratır insana -soumlzuumlm ona- kontrol edilebilir bir

malumat verir Boumlylece oumlluumlm alelade bir vakaya doumlner

ldquoHerkes oumllecekrdquo soumlzuumlyle oumlluumlm bu duumlnyadaki herhangi bir alelade ldquoolayrdquomış gibi

soumlzuumlm ona oumllccediluumllebilen oumlnceden kestirilebilen bilinebilen bir hakikat gibi belirli bir

kesinlik duumlzeyine yuumlkseltilerek insanın ldquoduumlzenlirdquo duumlnyasında yerini alır Oysa insan

varlığın ne olduğunu onun anlamını kesin olarak bilemediği gibi oumlluumlm konusunda da

hiccedilbir ldquokesinrdquo bilgi ve deneyime sahip değildir Oumlluumlmuuml yokluğu ve hiccedilliği

ldquoanlayabileceğirdquo tek yer vardır O da havfın kendisidir İnsan ancak havf duyarak

hiccedilliği kavrayabilir Ama insan tam da bu havfın huzursuzluğundan kaccedilar Yani

insanın kaccediltığı şey oumlluumlm değil bizatihi oumlluumlm-havfıdır İnsan bu havfla doğrudan

doğruya karşılaşmak istemez Bize goumlre tragedya insanı kaccedilmaya ccedilalıştığı bu havfla

yuumlz yuumlze getirir En azından kaccedilışın imkacircnsızlığını ona hatırlatır

18 Bu terimler Heideggerrsquoe aittir Ccedilalışmamızın ilerleyen boumlluumlmlerinde bu terimleri daha daha kapsamlı olarak ele almaya ccedilalışacağız

13

Bu kaccedilışın en temel goumlstergesi hiccedil şuumlphesiz kuumlltuumlruumln kendisidir İster adına insanın

ldquohayatta kalmardquo stratejisi isterse ldquooumlluumlmsuumlzluumlkrdquo ccedilabası diyelim kuumlltuumlr insanın her

tuumlrluuml ldquoyapıp etmerdquosi anlamıyla kuumlltuumlr ldquooumlluumlm fikrinin yarattığı dehşetrdquoten kaccedilışı ima

etmektedir İnsan oumlluumlmluuml olduğu iccedilin ldquokuumlltuumlrrdquo kurmaktadır Kuumlltuumlr Baumanrsquoın

deyişiyle ldquoinsanların farkında oldukları şeyi unutturmaya youmlnelik incelikli karşı-

anımsatıcı teknik bir aygıttırrdquo19 İnsan eğer ldquounutmak zorundardquo olduğu şey

olmasaydı suumlrekli olarak ona kendini kendi varlığını hatırlatacak uumlruumlnler uumlretmezdi

Hegelrsquoin dediği gibi insanın hakiki varlığı onun eylemidir kendini ortaya koyma ve

kendini yaratma edimidir20 Bu yuumlzden insan varolmak iccedilin eylemde bulunmak

zorundadır kuumlltuumlruumln temelinde yatan işte bu zorunluluktur İnsan ancak ve ancak

eylemle ve eylemde varolabilir ve varolmaktadır Diğer taraftan soumlz konusu eylemin

oumlznesi olan insanın varoluşunu suumlrduumlrmesi bir ldquoolumsuzlamardquo şeklinde gerccedilekleşir

Ccediluumlnkuuml o duumlnyaya geldiği haliyle kalmaz onun insan olabilmesi demek doğal varlık

olarak ldquone iserdquo o olmaması ve ldquone değilserdquo o olması anlamına gelmektedir Hegelrsquoin

deyimiyle insan varolanı ldquodiyalektik olarak ortadan kaldıran ve var olmayanı

yaratanrdquo bir varlıktır Diyebiliriz ki eylemin bizatihi kendisi tragedyanın terimleriyle

konuşursak varolanlara (doğaya) karşı bir ccedileşit hybrisrsquotir insanın ldquoinsan

oluşturucurdquo eylemi kaccedilınılmazrsquodır ve kaccedilınılmaz olarak bir ldquosınır aşımırdquodır succediltur

Bu kaccedilınılmazlık durumu onun ldquotrajikrdquo niteliğidir

İnsan herhangi bir ontik varlıktır Ancak o diğer buumltuumln varlıklardan kendini ayırır

Bir tuumlr olarak ldquohayvanrdquo olmasına ve diğer canlılarla birlikte doğanın iccedilinde

varolmasına karşın kendini ldquohayvanrdquolığından ve doğadan ayırır Kaccedilınılmaz olarak

yapar bunu Hegel insandaki bu ayırma guumlcuumlnuuml hayret-verici ve mucizevicirc olarak

nitelendirir İnsana bu guumlcuuml veren logosrsquotur İnsan bu logos sayesinde varolan

duumlnyaya karşı kendi duumlnyasını kuumlltuumlruuml kurar ve boumlylece kendini doğadan insan

elinin değmediği vahşi doğadan ayırır Antigonersquonin birinci koro şarkısında tam da

19 Bauman Zygmunt Oumlluumlm Oumlluumlmsuumlzluumlk ve Diğer Hayat Stratejileri Ccedilev Nirguumll Demirdoumlven Ayrıntı Yayınları İstanbul 2000 s 47 20 Kojegraveve Alexandre Hegel Felsefesine Giriş Ccedilev Selahattin Hilav YKY İstanbul 2 Baskı 2001 s 20 ve 111

14

bu yuumlzden logos dehşet verici bir techne olarak karşımıza ccedilıkacaktır Koro insanın

techne yardımıyla doğayı boyunduruk altına almasını insanın doğaya karşı kazandığı

zaferin oumlvguumlsuumlnuuml soumlyluumlyormuş gibidir ama iccedilten iccedile bu ldquozaferinrdquo uğursuzluğunu

sezdirir Ccediluumlnkuuml bu ldquoayırmardquo projesi başarısızlığa uğramaya mahkucircmdur İnsan

kendini ayırdığı doğanın tehdidini daima duyacak ama her seferinde geliştirdiği yeni

oumlnlemler (yeni teknikler) yeni tehditlerin doğmasına yol accedilacaktır

Bizce trajik olan boumlyle bir topostan neşet etmektedir Ccediluumlnkuuml insanın sahip olduğu bu

mucizevicirc techne (logos) onu iccedilinde bulunduğu doğayla uyumsuz hale getirir İnsan

doğanın bir parccedilası olmasına rağmen ona ccedilırılccedilıplak bir halde uyum sağlayamaz

Antigone birinci koro şarkısında soumlylendiği gibi insan hypsipolis apolisrsquotir Doğanın

iccedilinde kendine kentler kursa da aslında yersiz-yurtsuzdur Duumlnya iccedilinde varolsa da

aslında buraya ait değildir İnsanın varoluşu bu tuumlrden ikiliklerle doludur

Duumlşuumlncelerimizi toparlayacak olursak tragedyanın beşeri duumlnyaya ilişkin sorunları

tartışmaya accedilmanın yanı sıra insanın bu duumlnyadaki belirsizliklerle dolu varlığını da

sorunlaştırdığı kısaca tragedyanın toplumsal meselelerin goumlruumlntuumlsuuml altında daha

derinde felsefi ve metafizik soruları da accediltığı ortadadır Bu duumlşuumlncelerden hareketle

ccedilalışmamızın eksenini metafizikten felsefi antropolojiye antropolojiye ve oradan da

tragedya metinlerine uzanan bir hat uumlzerinde inşa etmeye ccedilalışacağız

Ccedilalışmamızın birinci boumlluumlmuumlnde kısa bir tanımlama girişiminin ardından

muğlacircklığın yukarıda değindiğimiz insan varlığındaki ikiliklerle nasıl bir bağlantı

iccedilerisinde olduğu ve bu ikiliklerin ve belirsizliklerin kendini hissettirdiği oumlluumlm-havfı

uumlzerinde duracağız Bu konuda Heideggerrsquoin Varlık ve Zaman [Sein und Zeit] adlı

eserinin yol goumlstericiliğinde ilerlemeye ccedilalışacağız Oumlzellikle Heideggerrsquoin varlık

tanımından hareketle oumlluumlm konusundaki arguumlmanlarını tartıştıktan sonra oumlluumlm-havfı

sorununu ele alacağız Oumlluumlm-havfıyla ilişkili olduğunu duumlşuumlnduumlğuumlmuumlz tekinsiz

(Unheimlich Uncanny) kavramını da bu boumlluumlmuumln sonunda tartışacağız Tekinsiz

hem bizatihi insanlık durumuyla hem de trajik kavramıyla ilintisi olduğunu

duumlşuumlnduumlğuumlmuumlz bir kavram olarak bizi ilgilendirmektedir Bu kavram tıpkı ccedilalışma

boyunca yer yer değineceğimiz kutsal kirli lanetli pharmakon vs gibi soumlzcuumlklere

benzer ama onlardan ccedilok daha guumlccedilluuml bir biccedilimde muğlacircklık kavramı iccedilin zihin accedilıcı

bir oumlrnek teşkil etmektedir Bu konuda Freudrsquoun 1919 tarihli (Unheimlich)

15

makalesinde yapmaya ccedilalıştığı tanımlama girişiminin ışığında yine Heideggerrsquoin

Houmllderlinrsquoin İster şiiri uumlzerine verdiği dersler ile Metafiziğe Giriş [Die Einfuumlhrung in

die Metaphysik] adlı eserinde geliştirdiği fikirler doğrultusunda tekinsiz terimini ele

almaya ccedilalışacağız

İkiliklerin yarattığı belirsizliklerden kaccedilış yolunun duumlnyaya yeniden ve daima duumlzen

vermek onu kategorilere ayırmak adlandırmak ve sınıflandırmak olduğunu daha

oumlnce belirtmiştik Muğlacircklık insanın ayırdığı ldquoşeylerinrdquo birbirine ldquokarışmasırdquo

anlamına gelmekteydi Bu da ldquoher şeyin yerli yerinde durduğurdquo kozmosun kaosa

suumlruumlklenmesi demektir Karışma durumları trajik olana gebedirler Eğer karışmış

olanı ayırma ccedilabası yetersiz kalmışsa orada trajik belirmeye başlar Ccedilalışmamızın

ikinci boumlluumlmuumlnde bu tuumlrden ayırma ve karışma durumlarını somutlaştırmaya

ccedilalışacağız Bu konuda bizi tragedyaya goumltuumlrecek bir alan olarak rituumlel pratiklerini

ele almayı uygun bulduk Rituumleller oumlncelikle duumlnyadaki şeyleri ayırmaya ayrılmış

kategorilere boumlluumlnmuumlş duumlnyayı o halde ldquotutmayardquo ve birbirine karıştıkları ya da

karışma tehlikelerinin olduğu durumlarda da onları yeniden ayırmaya

yaramaktadırlar (en azından oumlyle olduğuna inanılmaktadır bu tuumlrden bir inanccedil işlevi

goumlruumlrler) Duumlzenin hasar goumlrduumlğuuml bozulduğu başka bir ifadeyle soumlylersek duumlzenin

ciddi bir biccedilimde ldquomuğlacircklıkrdquo tehdidiyle karşılaştığı durumlarda muğlacircklığı kontrol

altına alma youmlntemlerinden biridir rituumlel Ancak rituumleller bazı durumlarda yetersiz

kalabilmektedir Reneacute Girardrsquoın yerinde tespit ettiği gibi ldquotoplumsal uzlaşırdquonın

olmadığı durumlarda rituumlel uygulaması boşa gitmektedir Soumlz konusu ldquotoplumsal

uzlaşırdquonın yokluğunu ayrıntılı olarak ele almaya ccedilalışacağız Ama burada kısaca

oumlzetlemek gerekirse mutlak ldquouzlaşırdquo yokluğu ldquogeccediliş doumlnemlerinderdquo ortaya

ccedilıkmaktadır MOuml V yuumlzyıl birccedilok kuramcının ortaya koyduğu gibi arkaik

doumlnemden ldquomodernrdquo doumlneme geccediliş evresi olarak bu uzlaşının yitirildiği bir doumlneme

karşılık gelmektedir21 Buumltuumln buumlyuumlk geccediliş doumlnemlerinde toplumun değerleri

belirsizliğe duumlşer kavramlar ccedilok-anlamlılaşmaya başlar kısaca evren muğlacircklaşır

21 Tragedyalarda bu yuumlzden ldquoeskirdquo ile ldquoyenirdquonin uzlaşı arayışının goumlruumlnmesi doğaldır Bu accedilıdan sophrosyne hem eskiye hem de yeniye yapılmış bir ccedilağrıdır Fakat tragedyalar nihai olarak ccedilağrının ldquoccedilığlığardquo doumlnuumlşuumlyle biterler

16

Kategorileri yeniden yerli yerine oturtacak youmlntemlerden biri olarak rituumlel işe

yaramaz olur Oumlrneğin Antigonersquode vatan haini olarak Poluumlneikesrsquoin cesedinin accedilıkta

bırakılması işlemi ldquokenti kirlilikten arıtacakrdquo bir rituumlel olması gerekirken tam tersi

bir etkiye yol accedilar Tek bir kişinin -Antigonersquonin- uygulamaya olan itirazı rituumleli

geccedilersiz kılar

Ccedilalışmamızın uumlccediluumlncuuml boumlluumlmuumlnde Antigone metnindeki bu tuumlr muğlacircklık oumlrnekleri

uumlzerinde duracağız Antigonersquoyi seccedilmemizin birkaccedil oumlnemli nedeni var Birincisi

ccedilalışmamızın başlıca referans noktaları olan Heidegger ve Hegelrsquoin her ikisi de

Antigone metnine oumlzel bir oumlnem atfetmişlerdir Heidegger Metafiziğe Giriş gibi

oumlnemli bir ccedilalışmasında birinci koro şarkısını incelemiş Houmllderlinrsquoin ldquoDer İsterrdquo şiiri

uumlzerine verdiği derslerde ise bu koro şarkısının iccedileriğinde tragedyanın oumlzuumlnuumln

yattığını iddia etmiştir Diğer taraftan Hegel de hem Tinin Goumlruumlnguumlbilimi

[Phaenomologie des Geistes] hem de Hukuk Felsefesinin İlkeleri [Grundlinien der

Philosophie des Rechts] gibi başat eserlerinde Antigonersquoye atıfta bulunmuş ve

Estetikrsquote de [Aumlsthetik] Antigonersquoyi ldquogelmiş geccedilmiş en iyi tragedya ve hatta en iyi

sanat eserirdquo olarak tanımlayacak kadar ileri gitmiştir

Bu iki buumlyuumlk duumlşuumlnuumlruumln bu derece ilgisine mazhar olmuş olması Antigone oyununa

oumlzel bir yer accedilmamızı halihazırda zorunlu kılmaktadır Fakat buumltuumln bunların dışında

bir başka neden daha var bu oyuna odaklanmamızı gerektiren O da genellikle

Antigonersquonin en ldquoberrakrdquo metinlerden biri olarak algılanmasıdır bir ccedilok yorumcuya

goumlre diğer Yunan tragedyalarına oranla ldquotartışmalırdquo yanları daha azdır Bu yorumlara

goumlre oyunun ccedilatışan tarafları ccedilok belirgindir kesin sınırlarla birbirinden rahatlıkla

ayrılabilir Romantik okumalara muumlsaittir oumlrneğin iyilik ve sevgi dolu Antigone

koumltuuml ve ceberut diktatoumlr Kreonrsquoa karşıdır Duumlnyanın ikiye boumlluumlnmuumlş birbirine karşıt

değerleri iki kahraman arasında paylaştırılır Bu accedilıdan ccedilalışmamıza uygun bir

tartışma zemini oluşturabileceğini duumlşuumlnuumlyoruz Tarafların tarafların temsilcisi

oldukları fikirlerin bu kadar ldquobelirginrdquo ve ldquokesinrdquo olduğu boumlyle bir oyunda

muğlaklıkların izini suumlrmek bizim iccedilin daha zor ama bir o kadar da kışkırtıcı

olacaktır

Muğlacircklık Yunan tragedyalarında kendisini hem tematik hem de dilsel alanda

goumlsterebilmektedir Oyunda her iki alandaki oumlrnekleri de yeri geldikccedile ele almaya ve

17

tartışmaya ccedilalışacağız22 Ama konunun işlenişi ve karakterlerin duumlşuumlncelerinin yanı

sıra ccedilok daha oumlnemli olarak goumlrduumlğuumlmuumlz koro şarkılarına ayrı bir yer ayıracağız

Ccediluumlnkuuml Antik Yunan kozmolojisini anlamak iccedilin oumlncelikli olarak koro şarkılarına

bakmamız gerekiyor Diğer taraftan koro şarkılarıyla ilişkili bir oumln yargıya rağmen

onların tragedyanın ve trajik olanın ne olduğuna dair accedilıklayıcı metinler olduklarını

duumlşuumlnuumlyoruz Modern okur ccediloğu zaman koro şarkılarını bir ldquofazlalıkrdquo gibi goumlruumlr

Modern okura goumlre koro şarkıları ccediloğu zaman ldquoaksiyonurdquo boumller kesintiye uğratır ya

da konuyu başka yerlere saptırıp ldquodağıtırrdquo Fakat koro şarkıları tam da Yunan

tragedyalarının oumlzuumlnuumln trajik olanın esasının kendisini accedilık ettiği yerlerdir Tragedya

nedir diye soran birinin oumlncelikle koro şarkılarına odaklanması gerekir

22 Yunanca bilgimizin yetersizliği Yunan tragedyalarında dilin muğlacirck kullanımı konusundaki tartışmamızı birccedilok bakımdan sınırlamaktadır Ancak bu konudaki zengin literatuumlr konuyla yakından ilgilenenleri tatmin edecek boyuttadır Burada bu ccedilalışmalardan bazılarını saymakla yetinebilirim Stanford William Bedell Ambiguity in Greek Literature Studies in Theory and Practice New York Johnson Reprint Corp 1972 Vernant 1990 (Oumlzellikle Tensions and Ambiguities in Greek Tragedy ve Ambiguity and Reversal On the Enigmatic Structure of Oedipus Rex başlıklı boumlluumlmler) Versnell H S Isis Dionysos Hermes Three Studies in Henotheism Inconsistencies in Greek and Roman Religion 1 Leiden New York Koumlln Brill 1990 Empson William Seven Types of Ambiguity New York New Directions 1949 (Dilin muğlacircklık oumlzelliğinin edebiyatta ndashoumlzellikle Shakespearersquode- kullanımına ilişkin bolca oumlrnek ve accedilıklama mevcut)

18

1 İnsanın Evrendeki Konumu muğlacircklık

11 Muğlacircklık ve sınır aşımı

Mantık biliminin en oumlnemli terimlerinden biri olan ayrım şeyleri birbirinden ayıran

temel bir niteliktir Tuumlrleri ve cinsleri birbirinden ayırmaya yarar daha geniş bir

tanımlamayla bir şeyi oumlbuumlruumlnden ayıran temel karakterdir Ayrım bu anlamıyla

farklılıkların ve ccedileşitliliğin oluşturduğu bir duumlzeni goumlsterir Muğlaklıkta ise

farklılıklar ve ccedileşitlilikler birbirine karışmış durumdadırlar Dolayısıyla muğlacircklık

modern duumlzen anlayışına uygun bir durum değildir Modern duumlzen anlayışı farklı

olan şeylerin birbirlerinden uzak durması birbirlerinden ayrılması esasına dayanır

Muğlacircklık ise bir araya gelmesi muumlmkuumln goumlruumlnmeyen şeyleri birbirine karıştırdığı

onları bir ccedileşit fuumlzyona uğrattığı iccedilin modern duumlşuumlncenin duumlşmanıdır

Giriş boumlluumlmuumlnde değindiğimiz gibi paradoks oxymoron anomali ccedilelişmezlik

ilkesinin yitimi aporia gibi olgu ve durumlar muğlaklıkla ilişkilidir Paradoks en

azından Antik Yunanrsquoda anlaşıldığı şekliyle ldquogenel geccediler duumlşuumlnceye aykırı

inanılmaz hayret vericirdquo anlamlarına gelmektedir1 Beklenmedik şaşırtıcı

olağanuumlstuuml inanılmaz gibi anlamlar da paradoksun Yunanca koumlklerinin kapsadığı

anlamlar olarak sunulmaktadır2 Bu anlamları daha sonra inceleyeceğimiz ve

ccedilalışmamızın anahtar soumlzcuumlklerimizden biri olan deinon soumlzcuumlğuumlnuumln karşılığı olarak

da goumlreceğiz

Oxymoron ldquopantoporos aporosrdquo ya da ldquohypsipolis apolisrdquo gibi birbirine tam karşıt

iki soumlzcuumlğuumln yan yana gelmesi durumlarında karşımıza ccedilıkan ifade biccedilimleridir Biz

bu ccedilalışmamızda dildeki bu tuumlr soumlyleyiş sanatlarının niteliğinden ziyade bunların

oluşturduğu muğlacirck alana odaklanacağız Başka bir deyişle oxymoronlar burada

şiirsel bir teknik ya da sanatsal bir uumlslup olmalarından ziyade insanın muğlacirck

1 LiddellampScott 1996 ldquoparadoxosrdquo maddesi Soumlzcuumlk Yunanca para Yanında karşısında ve doxa goumlruumlş duumlşuumlnce beklenti niyet soumlzcuumlklerinin birleşiminden oluşmuştur Bkz Klein Ernest A Comprehensive Etymological Dictionary of the English Language Amsterdam Elsevier 1966 s 1125 ldquoparadoxrdquo maddesi 2 Bkz Hanccedilerlioğlu 1996 s 22 ldquoAykırı Duumlşuumlncerdquo maddesi

19

durumuna dair accedilığa ccedilıkardıklarıyla bizi ilgilendirmektedir Oumlrneğin Antigonersquode

insanı nitelemek iccedilin kullanılan pantoporos aporos ifadesi bir ccedileşit paradoks iccedileren

bir oxymoronrsquodur Her şeye ccedilaresi olan [pantoporos] ccedilaresiz [aporos] İnsanın

evrendeki konumunu tanımlayan bu tuumlrden ifadeler bizim iccedilin insanın ldquomuğlacircklığınırdquo

goumlstermektedir

Aynı soumlzleri ldquoccedilelişmezlik ilkesirdquo ldquoaporiardquo [ccedilıkmaz] ya da ldquoanomalirdquo [normalden

sapmış aykırı anormal] iccedilin de kullanabiliriz Buumltuumln bu tuumlrden durumları ccedilalışma

boyunca muğlacircklık olarak adlandıracağız Bizim iccedilin buumltuumln bu durumlar kesinliğin

azalması ya da yitmesinden dolayı oluşmaktadır

Muğlacircklık tam bir kesinlik yokluğudur kesinsizlik durumudur ve insanın evrendeki

durumunu ifade eder Antik Yunan tragedyası bir tuumlr olarak insanın bu kesinsizliği

uumlzerinde şekillenir insanın evrendeki muğlacircklığını bir sorun olarak alır Giriş

boumlluumlmuumlnde ifade etmeye ccedilalıştığımız gibi bu V yuumlzyıla oumlzguuml doumlneme oumlzel

koşulların da bir sonucu olarak goumlruumllebilir Beşinci yuumlzyılın sonuyla birlikte

tragedyanın ortadan kaybolmasını yukarıda saydığımız tuumlrden ldquomuğlacircklıklarınrdquo

ortadan kaybolmasıyla daha doğrusu kontrol altına alınmasıyla ilişkilendirmek

gerekir Yunan tragedyasının sona erişi Yunan rasyonalizminin başlangıcına denk

gelmektedir

M Detienne rasyonel duumlşuumlnceyi Parmenidesrsquole başlatır Gerccedileğin ccedilelişmezlik

ilkesine bağlı olarak tanımlanması ayrıca gerccedilek ve gerccedilek-dışı ayrımı da ilk olarak

Parmenidesrsquote goumlruumllmektedir3 Detiennersquoe goumlre ldquohatırlamardquo olarak anlaşılan aletheia

ve unutmak anlamına gelen lethersquonin birbirlerine karşıt iki kavram olarak

konumlandırılmasıyla arkaik doumlnemin sonu gelmiştir Detiennersquoe goumlre bir tarafta

aletheiarsquonın diğer tarafta lethersquonin olduğu kesin bir karşıtlıktan ziyade birinin

diğerine gidip geldiği birbirlerinin iccediline girdiği bir ara muğlacirck boumllgenin varlığından

soumlz edilebilecekken Parmenides ile birlikte bu ara boumllge ortadan kaldırılmıştır Lethe

ile aletheiarsquonın birbirleriyle olan ilişkisini Heidegger de birccedilok yerde ele almış

3 Bkz Harrison Robert Pogue The Ambiguities of Philology Diacritics Vol 16 No 2 Summer The Johns Hopkins University Press 1986 s 14

20

ldquoaccedilığa ccedilıkmardquo olarak ccedilevirmeyi tercih ettiği aletheiarsquonın lethersquoye aidiyetini hiccedilbir

zaman yitirmediğini ve birbirlerinden ayrılmaz olduklarını vurgulamıştır Benzer bir

ilişkiyi ldquohiccedilliğin iccedilindeki varlıkrdquo tanımlamasında da goumlruumlruumlz Bu tartışmalara

ccedilalışmamızın ilerleyen boumlluumlmlerinde değinmeye ccedilalışacağız Ccediluumlnkuuml bu tuumlr kavramlar

muğlacircklık kavramını anlayabilmemiz iccedilin temel oumlneme sahiptirler

Ayırıcı aklın kesin hacirckimiyetinin Platonrsquola başladığını soumlyleyebiliriz Oumlrneğin insanı

muğlacirck bir konuma suumlruumlkleyen oumlluumlm konusunda ldquokesinrdquo fikirler Platonrsquola başlıyor

Phaidonrsquoda oumllmek uumlzere olan Sokrates oumlluumlmden korkmadığını ccediluumlnkuuml oumlluumlmuumln

yalnızca ldquoruhun bedenden ayrılmasırdquo olduğu soumlyler4 Zaten hakikati doğru bir şekilde

kavrayan yanımız bedenimiz [socircmatos] değil ruhumuzdur [psuchecircs] Beden (ten)

hakikat arayışındaki ruha engel olmakta onu hakikatten uzaklaştırmaktadır

Gerccedilekten tenimiz [socircmatos] kendisini beslemeye mecbur olduğumuz iccedilin binlerce guumlccedilluumlklere sebep olur Bundan başka ansızın ccedilıkıp gelen hastalıklar hakikatin peşinde koşmamıza engeldir Bu kadarla da kalmıyor ten [socircmatos] bizi her neviden istekler tutkular korkular kuruntularla bin tuumlrluuml saccedilmalıklarla doldurur oumlyle ki haklı olarak denildiği gibi bir an olsun onunla gerccedilekten duumlşuumlnmek muumlmkuumln olmaz[hellip] gerccedilekten tenle [socircmatos] beraber bulundukccedila hiccedilbir şeyi arılığı iccedilinde oumlğrenmek muumlmkuumln değilse iki şeyden biri Ya gerccedilek bilgi hiccedil muumlmkuumln değildir yahut onu yalnız oumlluumlmden sonra elde edeceğiz5

Ruh ile beden ikiliği Phedrusrsquoda da vurgulanır Buna goumlre ruh oumlte duumlnyada

goumlrduumlklerini hatırlama yeteneğine sahiptir ve bu da ldquogerccedilek olanın bilgisirdquo ldquohakiki

varlığınrdquo bilgisini verir Platonrsquoda kozmolojik bakış iki duumlnyanın birbirinden kesin

olarak ayrılmasına dayanmaktadır Bu duumlnyalardan biri varolan ama oluş halinde

olmayan diğeri de oluş halinde fakat gerccedilekte varolmayan bir duumlnyadır Birincisi

akıl bilgisinin ikincisi de doğru sanının konusudur Platonrsquoa goumlre psykhe yani ruh

varolan ama oluş halinde olmayan bu idealar duumlnyasında bulunuyordu daha sonra

buradan sonra yeryuumlzuumlne inmişti Duumlnyaya gelmeden oumlnce ldquokendinden guumlzelirdquo

ldquokendinden iyiyirdquo goumlrmuumlş tanımıştı6 Bundan dolayı da gerccedilek bilgiye ancak ruhun

kendisi ulaşabilecek ve bunu da ldquohatırlamardquo yoluyla [anamnesis] yapacaktı Platon

4 Platon Phaidon Ccedilev Hamdi Ragıp Atademir Kemal Yetkin Sosyal Yayınlar İstanbul 2001 s 20 sat 64c 5 Platon 2001 sat 66c-e 6 Bkz Platon 2001 sat 75c

21

Phaidrosrsquoda biri beyaz oumlteki siyah iki atın ccedilektiği bir arabayı kullanan bir suumlruumlcuuml

metaforu kullanır Burada suumlruumlcuuml arabayı kullanan aklı temsil etmekte beyaz at

soylu isteğe siyah at da maddi isteklere youmlnelmiş olarak resmedilmektedir7

Gerccedilekle goumlruumlnuumlş hakikat ile yalan varlık ile yokluk kalıcı ile geccedilici birbirinden

boumlylece ldquorasyonelrdquo bir temele oturtulmaya ccedilalışılarak ayrılırlar

İnsanın kesinlik arayışı evrendeki varlıkları kategorilere ayırmaya youmlneltmiştir

Oudemans iki tuumlr kozmolojiden bahsediyor birincisi varlıkları birbirinden ayırmaya

dayanırken diğerinde ayrımlar mutlak ve kesin değildir şeyler arasındaki bağlantılar

gizli bir şekilde varlığını suumlrduumlruumlr

Birinci tipten kozmolojiler ayırıcı [separative] olarak adlandırılır ikincisine de etkileşimli [interconnected] kozmoloji denir Bunu anlamak iccedilin doğanın kozmolojik sınıflandırmasına bakmamız gerekmektedir Sınıflandırma ayırmadır [differentiation] [] İnsanlar varlıkları aynı başlığı altında bir araya getirip sınıflandırma yapabilmek iccedilin ayırırlar Ayırma ve birleştirme birbirlerini tamamlar8

Ancak ayırma ve benzerliklerine goumlre sınıflandırma şeyleri tanımlama ve algılamada

bazı değişikliklere neden olur Farklı kategorilere konan iki şey arasındaki

benzerlikler aynı kategoride yer alan iki şey arasındaki farklılıklar yavaş yavaş

silinir Oudemansrsquoa goumlre Avrupa kozmolojisi ayırıcı bir kozmoloji olarak bu ayırma

işlemini sonuna kadar goumltuumlrmuumlş ve sonunda şeyler birbirlerinden tamamen

farklılaştırılmıştır9

Avruparsquonın ayırıcı kozmolojisinin koumlkleri genellikle Descartesrsquoe dayandırılır Ancak

Descartes Oudemansrsquoın da doğru bir şekilde tespit ettiği gibi ayırıcı duumlşuumlnuumlşuumln

mucidi değil bir ccedileşit geliştiricisidir Ccediluumlnkuuml yukarıda da goumlrduumlğuumlmuumlz gibi ayırıcı

duumlşuumlnuumlşuumln felsefedeki ilk izleri Parmenidesrsquoe kadar uzanmaktadır Aslında bu

meseleyi modernleşme olarak adlandırmak daha doğru olacaktır Modern duumlşuumlncenin

yerleşmeye başlaması da Platonrsquola başlar Modern felsefe şeyleri kesinliği iccedilerisinde

bilmek ve onları tam ve hiccedilbir şuumlpheye yer bırakmayacak şekilde tanımlamak uumlzerine

7 Bkz Platon [Eflatun] Phaidros Ccedilev Hamdi Akverdi Maarif Vekaleti 1943 8 Oudemans amp Lardinois 1987 s 32 9 Oudemans amp Lardinois agy

22

kurulmuştur Descartes Spinoza Berkeley Kant Spencer gibi duumlşuumlnuumlrlerle bu

duumlşuumlnce biccedilimi doruğa ulaşmıştır

Descartes evrenin buumltuumln gerccedileklikleri birbirinden tamamen ayrılmış madde ve ruh

ikiliğinde sınıflandırır Bu duumlşuumlncenin Antik Yunanrsquodan geldiği ve ortaccedilağ

duumlşuumlncesindeki aşkın-duumlnya beşeri duumlnya ayrımına denk geldiği soumlylenebilir

Descartesrsquoin adıyla anılan kartezyen duumlşuumlncede olgular ve şeyler karşıtlarıyla var

olabiliyor her şey ikilik iccedilerisinde anlaşılıyordu Descartes insanın duumlşuumlnen yanını

merkeze alıyor yalnızca duumlşuumlncenin kendisinden şuumlphe etmiyor ve buradan

hareketle ldquokesin olarak bildiği bu noktadanrdquo yola ccedilıkarak epistemolojisini

oluşturuyordu Cogitoda accedilık ve seccedilik olarak yer alan ldquokesinlikrdquo modern bilimlere

de model teşkil etti Doğruluk kesinlik değişmezlik ve evrensellik modern

bilimlerin temel yasaları haline geldiler Kartezyen gelenek ve cogito merkezli

duumlşuumlnce ve bilim anlayışları 17 yuumlzyıldan 20 yuumlzyılın başlarına kadar devam etti

Ayırıcı kozmolojilerde belirsizlik olumsallık tesaduumlf karışıklık ve muğlacircklık gibi

durumlara izin verilmez Duumlşuumlnce bu tuumlr durumlarla savaşır

Farz edelim ki varlık insan aklının mantığı tarafından evrensel olarak algılanabilir Diyelim ki duumlnya mantığa uygun farz edelim ki varlıklar akıllarda goumlruumlnduumlğuumlnden hiccedil de farklı olmayan bir dizi resimden ibaret diyelim ki insan aklı ona temas eden her şeyi kesin olarak mantıksal biccedilimlerde kristalize ediyor diyelim ki evrenimiz muumlkemmel bir biccedilimde mantık yasalarına goumlre işlemektedir Buumltuumln bu varsayımların her biri şuna varır bizim duumlnyamız her yerde aynı şekilde mevcut olan [ubiquitously] kesin [unambiguous] bir şeydir Bu oumlyle bir duumlnyadır ki onun bir parccedilasını accedilık ve kesin bir şekilde kavradıktan sonra herhangi bir parccedilasını da bulabiliriz Belirli bir şeyi bilmeye ccedilalışmak ccediloğu zaman o şeyle ilgili muğlacircklığı gidermeye ccedilalışmak demektir10

Modern duumlşuumlncenin ldquomuğlacircklığı gidermerdquo ccedilabası modernizm eleştirisinin temelinde

yer alır Oumlrneğin Derrida moderniteyi teksesli [phonocentric] ve akıl merkezli

[logocentric] olarak nitelendirirken ldquofilozofların ccedilelişmezlik mantığınardquo ldquoevet ve

hayır mantığınardquo ve ldquoikili mantığınardquo meydan okuyan khocircra11 ve pharmakon gibi

10 Peckham George W ldquoThe Existence of Ambiguityrdquo The Journal of Philosophy Vol 23 No 18 September 2 Journal of Philosophy Inc 1926 s 479 11 Khora soumlzcuumlğuuml iccedilin bkz Derrida Jacques Khocircra Ccedilev Didem Eryar Kabalcı Yayınevi İstanbul Şubat 2008

23

soumlzcuumlklere vurgu yapmış Deleuze ve Guattari de benzer şekilde uumlrettikleri rhizome

soumlzcuumlğuumlyle muğlacirck alanın varlığını vurgulamaya ccedilalışmışlardır

Bir rhizomersquoun başlangıcı ya da sonu yoktur her zaman ortadadır şeylerin arasındadır araoluştur [interbeing] intermezzodur [] Orta kesinlikle ortalama demek değildir aksine şeylerin hızlandığı yerdir Şeylerin arası bir şeyden diğerine gidip gelen yeri tespit edilebilir bir ilişkiyi goumlstermez birinden oumltekine kıyılarını aşındıran ve ortada hızlanan başı veya sonu olmayan bir akıştır12

Deleuze ve Guattarirsquoye goumlre Batı duumlşuumlncesi neredeyse tuumlmuumlyle ldquoağaccedilsırdquo

[arborescent] denilen bir yapıda duumlşuumlnmektedir Yani bir koumlk vardır bu koumlkten bir

goumlvde goumlvdeden dallar oluşur Bir olan ikiye boumlluumlnuumlr iki olan da doumlrde duumlşuumlncenin

ilerleme biccedilimi bu şekildedir Oysaki duumlşuumlnce ağaccedil yapısında [arborescent]

değildir13 Deleuze ve Guattari Batı duumlşuumlncesinin ağaccedil-biccedilimli ve ccediloğu zaman ikili

[binary] işleyen katı mantığına karşılık rhizome kavramını hiyerarşik olmayan

belirli bir biccedilimde yapılaştırılamayan her zaman oluş halinde bir duumlşuumlnuumlş biccedilimi

olarak tanımlarlar Ağaccedil koumlk goumlvde ve dallar arasında hiyerarşik bir ilişki kurarken

rhizomersquoda bu hiyerarşik yapı bulunmaz Her bir rhizome sınırları kesinleşmemiş

diğerleriyle suumlrekli bir ilişki halinde olan accedilık bir yapı [aslında bir yapıdan bile soumlz

edilemez] oluştururlar Rhizome ccedilokluğu ve ccedileşitliliği kartezyen bir ikili karşıtlığın

yerine farklılıkların bir aradalığını oumlnermektedir ve aslında bizim muğlacircklık

dediğimiz boumllgeyi tanımlar

19 yuumlzyılda Darwinrsquoin evrim kuramı Aristotelesrsquoten beri suumlre gelen bu ikili

mantığa A ile A olmayan arasındaki kesin ayrıma ağır bir darbe vurmuştu İkili

mantığının aksine olarak Darwin A ile A olmayan arasındaki ayrımın mutlak

kategorik ayrım değil bir farklılaşma evrimi olduğu iddia ediyordu Bu yuumlzden buumltuumln

farklar Deleuze ve Guattarirsquonin Rhizomersquou gibi akışkanlık iccedileriyordu Darwinrsquoe

goumlre A ile B arasında bir ayrım varsa bu bir evrim suumlreci yoluyla gerccedilekleşiyordu A

ile B kategorilerinin kapsamını belirleyen şey onların iccedilinde bulundukları ortamdı14

12 Deleuze Gilles and Guattari Feacutelix A Thousand Plateaus Capitalism and Schizophrenia Tr Brian Massumi Minneapolis University of Minnesota Press 1987 s 25 13 Bkz DeleuzeampGuattari 1987 s 15 14 Jenks Chris Transgression Key ideas London Routledge 2003 s 13

24

---

Muğlacircklığın modernizm eleştirisinin uğrak noktalarından biri olduğu accedilıktır

Modern duumlşuumlncenin ikili ve ayırıcı mantığı karşısında muğlaklığın oluşturduğu ldquogri

alanrdquo postmodernlerin ya da kaos teorisyenlerinin alanıdır15 Biz Yunan

tragedyasının tam da boumlyle bir alanda modern duumlşuumlncenin henuumlz kesin olarak

hacirckimiyetini kuramadığı bir doumlnemde vuumlcut bulduğunu duumlşuumlnuumlyoruz Dolayısıyla

Yunan Tragedyasını anlamak iccedilin her youmlnuumlyle muğlaklığı kavramak gerekir diye

duumlşuumlnuumlyoruz Bu amaccedilla ccedilalışmamızın ilk boumlluumlmuumlnde moderniteyi ve modern

duumlşuumlnceyi farklı bir sesle eleştiren Heideggerrsquoin duumlşuumlncelerine yer vereceğiz

12 Ayırma tragedya Heidegger

Heidegger iccedilin kesinleyici yuumlklemsel tanımsal ve sınıflamacı Batılı metafizik soumlylemi ile nihilizm dediği hayat uumlzerindeki rasyonel-teknolojik efendilik istenci arasında oumllduumlruumlcuuml bir suumlreklilik vardır Kartezyen ergorsquoda istenccedilli egemenliğin buumltuumln programı vardır Metafizik arguumlman ve sistemleştirme teknikleri bizi lsquovarlık sorusunu duumlşuumlnmekrsquoten duumlşuumlncelerimizi hayati soruşturma tınlamasına doumlnuumlştuumlrmekten alıkoyar16

Modern kuumlltuumlruumln teknoloji ile birlikte lsquoinsan olmarsquo sorununu bilinccedilli olarak ihmal

ettiğini soumlyleyebiliriz Teknoloji ve bilim (bilme) kozmosa ilişkin lsquomalumatrsquoları

ortaya ccedilıkarmaktan ibaret kalmıştır Oysaki Heideggerrsquoin dediği gibi ayın duumlnyadan

kaccedil kilometre uzakta olduğunu ya da hidroklorik asidi yapacak formuumlluumln hangisi

olduğunu sorarak elde edilecek pek bir şey yoktur Bu cevapları biliriz ama bu

bilgiler sonludur sonluluk sorunun bizatihi kendisinin oumlnemsizliğini goumlsterir

Oysaki soru sorma değeri olan şey kolay kolay tuumlketilemez Varlığın anlamına ilişkin

bir soru oumlrneğin hiccedil bir zaman tam anlamıyla bitirici bir cevap alamaz Ama bu

varlık sorusu gibi bir sorunun hedefinin olmadığını da goumlstermez Soru sormak soru

sorma değeri olan bir şey hakkında soru sormak Heideggerrsquoin tanımıyla bir

yolculuktur ama bu bir seruumlven değil yurda doumlnuumlştuumlr İnsan kendi varlığı hakkında

15 Jenks 2003 s 9 16 Steiner George Heidegger Ccedilev Suumlleyman Sahra Hece Yayınları Ankara 2003 s 91-2

25

kendine kendini soran insan cevaplanamaz olan karşısında kendi yurduna kendine

geri doumlner17

Heideggerrsquoin oumlnerisi budur Bir bilme olarak techne physisrsquodeki asli olanı lsquoaccedilığa

ccedilıkarmalırsquo ya da onu lsquosaklılık iccedilinde korumalırsquodır Techne tarlaya tohum eken bir

ccediliftccedilinin sabırlı bekleyişini iccedilermelidir nehrin akış youmlnuumlnuuml değiştirerek oumlnuumlne bent

kurup doğayı koumlleleştiren bir guumlce doumlnuumlşmemelidir Ama insan ccedileşitli sebeplerle

(hayatta kalmak) kendini doğadan ayırır Ancak bu ayırma sadece ldquosoumlzrdquodedir

Gerccedilekte ona techne ile huumlkmeder onu boyunduruk altına alır bizatihi doğanın

guumlcuumlnuuml kullanarak onu evcilleştirir Paradoks burada başlar Techne doğayı mutlak

olarak boyunduruk almada yetersizdir yetersiz kalmaya mahkucircmdur İnsan bu

paradoksun ortasında kalır Muumlcadelesini suumlrduumlruumlr varlığını korumak paradoksu

ortadan kaldırmak iccedilin daha fazla kesinlik daha fazla bilgi daha fazla techne yaratır

İşte Yunan tragedyası insanın tam da bu ldquokesinlikrdquo arayışına saldırmaktadır onun

kendine kurduğu soumlzde korunaklı duumlnyanın altını oyar ve onun rasyonel-teknolojik

huumlkuumlmranlığının boşunalığını ve hiccedilliğini goumlsterir

121 Heidegger ve Varlık

ldquoVarlıkrdquo ya da ldquovarolanrdquo soumlzcuumlklerini duyduğumuzda bu soumlzcuumlklerle neyin

kastedildiğini ne denilmek istendiğini biliriz Ama bu ne tuumlrden bir bilgidir Bu

bilgiyi nasıl accedilıklayabiliriz Varolan ya da varlık nedir

Heidegger Varlık ve Zaman [Sein und Zeit] adlı ccedilalışmasında bu sorulara cevap

vermeye ccedilalışır Ccedilalışmasına Platonrsquoun Sofist adlı diyalogundan yaptığı bir alıntıyla

başlar

Accedilıkccedila anlaşılıyor ki lsquovarolanrsquo ifadesini kullanırken tam olarak ne demek istediğinizi uzunca zamandan beri biliyorsunuz ve hatta ona aşinasınız Bir zamanlar biz de biliyorduk ama artık teredduumlde duumlşmuumlş durumdayız18

17 Bkz Steiner 2003 s 92-3 18 Platon Sofist 244a Heidegger 2008 iccedilindeki ccedileviriden alınmıştır

26

Michael Gelvenrsquoe goumlre Heideggerrsquoin ccedilalışmasına bu alıntıyla başlamasının belirli

nedenleri vardır19 Bunlardan ndashbize goumlre- en oumlnemlisi bu alıntının Heideggerrsquoin

varlık problemini Batı felsefesi ccedilerccedilevesinde ele alacağının işareti olmasıdır

Heidegger Varlık ve Zamanrsquoda batı felsefesinin varlık problemine yaklaşımını

eleştirecektir Diğer taraftan Heidegger tıpkı Platonrsquoun Sofist diyaloğunda yapmaya

ccedilalıştığı gibi uumlzeri suumlrekli olarak kolay cevaplarla oumlrtuumllen oumlrtuumllmeye ccedilalışılan

lsquovarlıkrsquo sorusunu yeniden sormak istemektedir Ccediluumlnkuuml lsquovarlık sorusursquo -felsefe tarihi

boyunca- accedilık ve anlaşılır bir hale geleceği yerde daha da anlaşılmaz ve karmaşık

olmaya devam etmiştir Bunlar Varlık kavramına ilişkin olarak Antik Yunanrsquoda

başlayan ve uzun yıllar varlığını suumlrduumlrmuumlş bazı oumlnyargı ve doğmalardan

kaynaklanmaktadır

Heidegger Varlık ve Zamanrsquoda kendi varlık araştırmasını derinleştirmeden oumlnce

ldquovarlıkrdquo sorusuna youmlnelik bu başat yanılgı ve oumlnyargıları accedilıklar Varlık kavramına

ilişkin en temel oumlnyargılar varlığın kavramların en tuumlmeli olduğu bu yuumlzden

tanımlanamayacağı ve ldquohiccedilbir ek accedilıklamaya ihtiyaccedil duymadanrdquo kavranabileceği

şeklindedir Heideggerrsquoe goumlre bu durum lsquovarlıkrsquo kavramının ndashduumlşuumlnuumllduumlğuumlnuumln

aksine- aslında ne kadar ldquokaranlıkrdquo olduğunu goumlstermektedir20 Varlığın

tanımlanamaz olduğunu soumlyleyen oumlnyargı varlığın ldquoen tuumlmelrdquo kavram olduğu

duumlşuumlncesinden ccedilıkarılmaktadır Heidegger varlığın tanımlanamaz oluşunun varlığın

anlamına ilişkin soruyu sormaktan bizi muaf kılmadığını aksine bizi bu soruyu

sormaya ccedilağırdığını belirtir21 Varlığın kendiliğinden anlaşılır olduğu youmlnuumlndeki

oumlnyargı iccedilin de Heidegger aslında anlaşılır gibi goumlruumlnen şeylerin derin bir

anlaşılmazlık barındırdığını iddia eder

Ccediluumlnkuuml ldquogoumlkyuumlzuuml mavidirrdquo ldquomutluyumrdquo ve benzeri ifadeleri herkes anlar Fakat tam da bu ortalama anlaşılırlık o tabirin aslında anlaşılmazlığını tanıtlamaktadır Bu varolanlarla birer varolan olarak kurduğumuz her ilişki ve oluşta a priori olarak bir muammanın bulunduğunu goumlsterir bize Hep belirli bir varlık anlayışı iccedilinde yaşıyor olmamız ve varlığın anlamının aynı zamanda hep karanlıklar iccedilinde kalıyor olması

19 Bkz Gelven Michael A Commentary on Heideggerrsquos Being and Time Illinois Northern Illinois University Press 1989 s 21-22 20 Heidegger Martin Varlık ve Zaman Ccedilev Kaan Oumlktem İstanbul Agora Kitaplığı 2008 s 2-3 21 Heidegger 2008 s 3

27

esasen ldquovarlıkrdquoın anlamına ilişkin soruyu tekrar sorma zorunluluğunu kanıtlamaktadır 22

Heidegger soruyu sorar Varlık nedir Bu karanlık tanımlanamaz ama

ldquokendiliğindenrdquo anlaşılabilen varlık nedir Neden vardır Varlığın anlamı nedir

İnanccedillı bir duumlşuumlnce iccedilin bu soru saccedilmadır daha da oumltesi aptallıktır Ama felsefe tam

da bu tuumlrden bir aptallıktır Hiccedilbir cevap sağlanamasa da felsefe soru sormaktır23

Varlık nedir Varlığın ne olduğunu bilmiyoruzdur Fakat sorudaki ldquodirrdquoe ilişkin

belirli bir anlayış iccedilindeyizdir Heideggerrsquoe goumlre bu karşımıza ortalama ve muğlacirck

bir varlık anlayışını ccedilıkarmaktadır Ortalama ve muğlacircktır ccediluumlnkuuml ldquovarlık nedirrdquo

sorusu ister istemez ldquovarlıkrdquo kavramının kendisini kullanmak zorunda kalır Bu

yuumlzden sorgulamaya başlayacağımız tarafsız bir başlangıccedil noktası yoktur24

Sorunun hedefi olan herhangi bir varolan değildir bizatihi soruyu soran olarak

bizlerizdir Fiziksel nesneler ya da hayvanlar iccedilin nasıl ve ne olmak hiccedilbir zaman

ilgilenmeleri gereken bir şey olmamıştır Onlar ne ise o olmak zorundadırlar Ama

insan iccedilin yaşamak demek kim olduğuna kendi varlığında neyin asli olduğuna

ilişkin bir anlayışa sahip olmak anlamına gelir25 Dolayısıyla varlığın ne olduğunu

araştırmak bir varolanın kendi kendini araştırması demektir yani soru soranın

ldquokendi varlığı iccedilinde şeffaf kılınmasırdquodır Ancak ve ancak insan ldquovarlığırdquo

sorgulayabilir ve hatta sorgulamalıdır Bu bizi Heideggerrsquoin dışa-durmak dediği şeye

goumltuumlruumlr George Steiner bu durumu şu soumlzlerle accedilıklıyor26

Bir tek insan en somut anlamıyla ldquodışa-durduğundanrdquo (ex-ist) bir tek o ldquovarrdquoı duumlşuumlnebilir Ağaccedil kaya Tanrı vardır der Heidegger fakat dışa-duramazlar eğer dışadurma (existence) ile insanın kendi dışına durma kendini var ışınına kendi

22 Heidegger 2008 s 3 23 Steiner 2003 s 73 24 Bkz Mulhall Stephen Heidegger ve ldquoVarlık ve Zamanrdquo Ccedilev Kaan Oumlktem Sarmal yayınevi İstanbul 1998 s 28 25 Bkz Mulhall 1998 s 32 26 Dışa-durmak Heideggerrsquoe goumlre Daseinrsquoın zamansallığını da goumlstermektedir Zamansallık geleceğe doğru bir kendinin dışına olma vecittir Bu konuda Bkz Leacutevinas Emmanuel Oumlluumlm ve Zaman Ccedilev Nami Başer Ayrıntı Yayınları İstanbul 2006 s 76 vd

28

dışında olarak (ecstatically) accedilık tutma yeteneğini lsquoex-istencersquo ile lsquoecstasyrsquo arasındaki etimolojik bağların bir ipucu olduğu bir duruşu anlar isek27

İnsan taş ağaccedil ya da bir kuş gibi herhangi varolan bir şeyden farksızdır Fakat onun

ldquoayırt edici niteliğirdquo onun duumlşuumlnen varlık olarak ldquovarlığın oumlnuumlne getirilmiş

olmasında varlığa ilişik kalmasında ve boumlylece de ona cevap veriyor olmasında

yatarrdquo28 Heidegger Die Einfuumlhrung in die Metaphysik [Metafiziğe Giriş] adlı

ccedilalışmasında Yunancada varlık karşılığı olarak ousia ve parousia soumlzcuumlklerinin

kullanıldığını fakat bu soumlzcuumlklerin hatalı bir şekilde Latinceye substance (cevher

oumlz) olarak ccedilevrildiğini belirtir29 Parousiarsquonın Almanca karşılığı An-wesen

(goumlruumlnuumlşe-gelme [coming-to-presence])rsquodir Heidegger Anwesenrsquoin muumlstakil ccediliftlik

ya da ccediliftlik evi anlamlarında kullanıldığını belirttikten sonra Yunanlıların da

parousia soumlzcuumlğuumlnuuml benzer şekilde anladıklarını soumlyler Ousia ve parousia

soumlzcuumlkleri ldquoyurtluk yurt-dalık kendinde ve kendinle duruş kendine kapanmışlık bir

buumltuumlnluumlkluuml şimdi varlık veya ora-dalıkrdquo gibi anlamlara sahiptir30 Parousia ldquobize

sunulan bir şeyrdquoi ima etmektedir Yunanlıların varlık soumlzcuumlğuumlnden anladıkları tam da

bu kendini sunma goumlruumlnuumlşe gelmedir O goumlruumlnuumlşe gelme ve dışa durma olarak bir

kendinde durmadır [standing-in-itself] ama aynı zamanda kendi kendine dayanıklılık

ve sebat goumlstererek durması sayesinde kendini dışavurup bildirebilir31

Heidegger aynı ccedilalışmasının ilerleyen boumlluumlmlerinde seinrsquoın etimolojik koumlkenini

belirleyen uumlccedil farklı goumlvdeyi bize goumlsterir Bunlardan ilk ikisi Hint-Avrupa menşelidir

ve ldquovarlıkrdquo karşılığı olarak Yunanca ve Latince dillerinde karşımıza ccedilıkarlar Es

bunların en eskisidir (Sanskritccedile asus) Heidegger bunları lsquoyaşamarsquo lsquohayatrsquo ve

27 Steiner 2003 s 107 28 Heidegger Martin Oumlzdeşlik ve Ayrım Ccedilev Necati Accedila Bilim ve Sanat yayınları Ankara 1997 s 18 Aslında Heidegger existence terimiyle phusis ve ousia gibi terimlerin karşılanamayacağı notunu da duumlşer Heideggerrsquoin existence kavramıyla ile ilgili ayrıntılı accedilıklamaları iccedilin bkz Heidegger Martin Introduction to Metaphysics Tr Gregory Fried Richard Polt New HavenampLondon Yale University Press 2000 s 67 ve 193 29 Heidegger 2000 s 64 30 Bkz Peters Francis E Antik Yunan Felsefesi Terimleri Soumlzluumlğuuml Ccedilev ve Haz Hakkı Huumlnler Paradigma Yayıncılık İstanbul 2004 s 274-75-76 Liddell amp Scott 1996 s 1274-5 Inwood Michael J A Heidegger Dictionary Malden Mass Blackwell Publishers 1999 s 52-53-54 ve 60-61-62 31 Bkz Heidegger 2000 s 67

29

lsquokendi kendine durmarsquo olarak ccedilevirir Yunanca esti Latince est İngilizcede is ve

Almanca ist bu koumlkten tuumlremişlerdir Koumlkuumln diğer Hint-Avrupa goumlvdesi bhu veya

bheursquodur Bunlar lsquogoumlruumlnuumlşe ccedilıkmakrsquo lsquokendi dışına kendinden ccedilıkarak durmakrsquo

anlamlarına gelmektedir Yunanca phuocirc da bu gruba dahil edilebilir Bu koumlkten

physis [fizik doğa] ve phyein [buumlyuumlmek] soumlzcuumlkleri ortaya ccedilıkmıştır Heidegger phy

koumlkuumlnuumln Yunanca phainesthai [kendini goumlstermek] soumlzcuumlğuumlndeki pha ile de ilişkili

olduğunu varsayar Bu durumda physis ışık iccedilinde ortaya ccedilıkmak aydınlatmak

parıldamak ve boumlylece goumlruumlnuumlşe gelmekrsquotir32

Latince geccedilmiş zaman kipi olan fui Almancadaki bin ile bist [14 yuumlzyılda

kullanımdan kalkan wir lsquobirnrsquo ihr lsquobirstrsquo biccedilimleri] hepsi de bu koumlkten [bhu bheu ve

phu] tuumlremiş soumlzcuumlklerdir33 Seinrsquoın koumlkeninin uumlccediluumlncuuml goumlvdesini Sanskritccedile lsquoikamet

etmekrsquo lsquokonaklamakrsquo gibi anlamlara gelen wasami soumlzcuumlğuuml oluşturur Soumlzcuumlğuumln

Almancadaki karşılığı seinrsquoın ccedilekiminde ortaya ccedilıkar war ve gewesen gibi Ya da

bizzat wesen soumlzcuumlğuumlnde olduğu gibi34

Burada kelime koumlklerinden anlamlar ccedilıkarmaya devam edersek Arapccedila koumlkenli

soumlzcuumlkler bu konuda bize yardımcı olacaktır

ldquoMevcutrdquo [exist] ile ldquovecdrdquo [ecstasy] arasında sıklıkla yapılan etimolojik benzerlik burada yerindedir mevcut olmak ldquodışarıda durmakrdquotır [to exist is to ldquostand outsiderdquo] [] Mevcut olmak vecd halinde olmaktır [to exist is to be in ecstasy]35

Victor Turner burada ndashbaşka bir bağlamda da olsa- benzer bir sorunu tartışıyor

Turnerrsquoin soumlzlerini ccedilevirirken Arapccedila koumlkenli soumlzcuumlklerden yararlandım Bu

soumlzcuumlkler bize soumlzcuumlkler arasındaki koumlkensel ilişkiyi Tuumlrkccedilede olduğundan daha accedilık

bir şekilde goumlsterebiliyor Mevcut vuumlcut mevcudiyet ve vecd hepsi de aynı koumlkten

gelen soumlzcuumlklerdir36 Dolayısıyla Heideggerrsquoin soumlzuumlnuuml ettiği ldquovarlığın dışa ve dışında

32 Bkz Heidegger 2000 s 75 33 Bkz Heidegger agy 34 Bkz Heidegger 2000 s 75-6 35 Turner Victor The Ritual Process Structure and Anti-Structure Cornell University Press Ithaca - New York 1977 s 138 36 Bkz Nişanyan Sevan Soumlzlerin Soyağacı Ccedilağdaş Tuumlrkccedilenin Etimolojik Soumlzluumlğuuml İstanbul Adam Yayınevi 2 Basım Mart 2004 mevcut ve vuumlcut maddeleri s 294 ve 487

30

durmasırdquo olgusunu bu soumlzcuumlklerle daha accedilık bir şekilde kavrayabiliyoruz Varlık yani

mevcudiyet bir bakıma suumlrekli bir vecd halindedir

İnsan kendi dışında durabildiği ve kendisi hakkında kendine soru sorabildiği iccedilin

diğer var-olanlardan ayrılır Heidegger kendine ilişkin soru sorabilen buumltuumln diğer

varolanlar arasında olmasına rağmen kendi varlığını mesele edebilen bir istisna olan

bu varlığa Dasein adını verir37

Heidegger Daseinrsquoın oumlzuumlnuumln onun varoluşu olduğunu ortaya koyarak başlar İnsanın

varoluşu onun ontolojik yapısından başka bir şey değildir

Daseinrsquoın oumlzuuml ile anlatılmak istenen Tanrırsquonın oumlzuuml ile anlatılmak istenenden ccedilok farklıdır Tanrının oumlzuuml kendi varlığıdır oumlzuuml ile varolması aynıdır ikisi de zorunlu ve mutlaktır Buna karşılık Daseinrsquoın oumlzuuml zorunluluk ve mutlaklık taşımaz Daseinrsquoın zamansallığı tarihselliği ve sonluluğu oumlzguumlrluumlğuumlnuumln temel oumlğesidir 38

Dasein bir olanaklar buumltuumlnuumlduumlr başlı başına bir varoluştur suumlrekli bir varolma

halidir Bu onun zamansallığına ve oumlzguumlrluumlğuumlne yol accedilar Ancak onun bu niteliği

skolacircstik felsefenin evrendeki varlıklar iccedilin kullandığı existentiarsquodan farklıdır

Existentia skolacircstik felsefede evrendeki herhangi bir varlığa evrende bir şekilde

varolmuş olan bir şeye referans vermek iccedilin kullanılmaktadır Oysaki Heidegger

yukarıda da accedilıklamaya ccedilalıştığımız gibi exsistentia terimini yalnızca Dasein iccedilin

kullanır diğer varolanlar Heidegger iccedilin [Vorhandensein] mevcut-olandır39

37 Heidegger burada ldquoinsan varlığırdquo ifadesi yerine bir terim olarak Daseinrsquoı tercih etmiştir Dasein Almancarsquoda lsquoinsan varlığırsquo anlamında kullanılmaktadır Fakat Heidegger soumlzcuumlğuuml bu anlamının yanında ona felsefi bir anlam yuumlkleyerek kullanır Eğer yalnızca lsquoinsan varlığırsquo anlamıyla duumlşuumlnuumlrsek insanın sadece bir cins tuumlr ve ayrımla tanımlanan gerccedilek ve somut bir varlığından bahsetmiş oluruz Yalnızca bu anlamıyla Dasein lsquoontikrsquo bir varlıktır Fakat Heideggerrsquoin uzun uzun accedilıkladığı gibi Dasein lsquoontiko-ontolojikrsquo bir varlıktır İnsan ontik niteliğinin uumlzerine ontolojik varolmayı accedilabilen tek varlıktır Bu yuumlzden o diğer varlıklardan ayrılır İnsan varlığına ilişkin bir soru da bu yuumlzden Heideggerrsquoin deyişiyle ontiko-ontolojik olmak zorundadır Bkz Heidegger 2008 s 11-12 Ayrıca bu konuda bir accedilıklama iccedilin bkz Ccediluumlccedilen A Kadir Heideggerrsquode Varlık ve Zaman Asa Kitabevi Bursa 2003 s 42-43 38 Ccediluumlccedilen 2003 s 56 39 Mevcut-olan olma niteliği Daseinrsquoın da bir varlık olanağıdır Oumlrneğin başkası iccedilin Dasein kendini bir mevcut-olan olarak sunar Bu durum onun iki temel olanağı ile ilgilidir Kategorik ve varoluşsal Kategorik yapı Daseinrsquoın nersquoliğini varoluşsal yapı ise Daseinrsquoın kim olduğunu goumlsterir Varlığın kendini kendi varoluşunda accedilığa ccedilıkarması onun kim olduğunu verirken yukarıda bahsettiğimiz kendini mevcut-olan olarak başkasına sunması da onun ne olduğunu veren kategorik yapısını ifade eder

31

Exsistenz teriminin koumlkeninde lsquoaccedilığa ccedilıkanrsquo lsquoortaya ccedilıkanrsquo lsquokendi kendine ayakta

duranrsquo anlamları bulunmaktadır Daha oumlnce de tartıştığımız gibi Heideggerrsquoe goumlre

boumlyle bir varoluş yalnızca Daseinrsquoa ait olabilir Ccediluumlnkuuml kendi dışına ccedilıkarak kendi

varlığının ne anlama geldiğini sorabilen yegacircne varlıktır o Bu yuumlzden de varoluş

Daseinrsquoın oumlzuumlduumlr

Heidegger Daseinrsquoın uumlccedil yapı oumlzelliğini ortaya koyar 1 Kendi oumlnuumlnde olmak

(tasarım) 2 Daha baştan ve daima duumlnya-iccedilinde-olmak 3 Duumlnya uumlzerindeki

şeylerin yakınlığında yakınında olmak Bu oumlzellikler Daseinrsquoın zamansallığını bize

goumlstermektedir Buna goumlre tasarım Daseinrsquoın kendine ilişkin olarak tasarımı gelecek

zamana daha baştan ve daima duumlnya-iccedilinde-olmalığı geccedilmiş zamana ve şeylerin

yakınlığında olması da şimdiki zamana goumlnderme taşır Bu uumlccedil ardışık zaman

paradoksal biccedilimde eşzamanlı olarak Daseinrsquoda bir arada bulunur

Heidegger Varlık ve Zamanrsquoın ikinci boumlluumlmuumlnde zaman konusunu ayrıntılı olarak

incelemektedir Daseinrsquoın bu varlık minvalinin uumlccedil yapısı kısaca şoumlyle accedilıklanabilir

En kendine oumlzguuml imkacircn olan oumlluumlm daha baştan ve daima Daseinrsquola birliktedir

Dasein bu imkacircnı sonradan edinmiş değildir varolduğu andan itibaren ona maruz

kalır Heidegger bunu oumlluumlme-fırlatılmışlık (ya da oumlluumlme bırakılmışlık) olarak

adlandıracaktır Dasein bu bırakılmışlığın accedilık bir şekilde bilincinde olmasa da daha

baştan bir duumlnya-iccedilindedir bir duumlnyaya aittir Dolayısıyla daha baştan geccedilmişe

sahiptir Diğer taraftan Dasein olmak zorundadır ve yine daha baştan kendi

oumlnuumlndedir (ex-ist) suumlrekli bir tasarım halindedir Gelecek zaman dediğimiz şeye

aittir Ccediluumlnkuuml ldquoolmakrdquo zorunda olduğu gibi ldquooumllmekrdquo zorundadır Ama bu bilinebilir

belli bir suumlrenin bitimi demek değildir Oumlluumlm hep accedilık kalan belirsiz bir varlık

imkacircnıdır Bu yuumlzden Dasein kaygıdan dolayı ldquoşeylerinrdquo yakınında durur Şimdiyi

yaşar

Heideggerrsquoe goumlre Daseinrsquoın oumlzuumlne dair en temel nitelik şudur Belirli bir duumlnya

iccedilinde varolmak Buna goumlre Daseinrsquoın en zati niteliği onun iccedilinde-var-olmaklığıdır

Fakat bu belirli bir mekacircnsal ilişki anlamına gelmemektedir Daseinrsquoın dışında

mevcut olanlar oumlrneğin suyun bir bardak iccedilinde olması ya da dolabın iccedilinde

elbiselerin olması bir mekacircn ldquoiccedilinderdquoliğini goumlstermektedir Herhangi bir mevcut-

olanın herhangi bir başka mevcut-olanın iccedilinde yer alması anlamına gelen mevcut-

32

oluşsal iccedilindelik ile Daseinrsquoın iccedilinde-var-olmaklığı birbirinden farklıdır Daseinrsquoın

iccedilinde-var-olmaklığı onun varlık temelini oluşturmaktadır Bir başka deyişle Dasein

oumlzuuml gereği iccedilinde-var-olmaktadır

Almancada ldquoinrdquo soumlzcuumlğuuml innanrsquodan ikamet etmekten habitarersquoden eğleşmekten gelmektedir ldquoanrdquo ise alışkın olmak aşina olmak iyi halde bulundurmak anlamındadır [] ldquoBinrdquo ifadesi de ldquobeirdquo ile rabıtalıdır oumlte yandan ldquoich binrdquo şu demektir Ben şoumlyle ve boumlyle aşina olduğum duumlnyada şurada veya burada eğleşirim burada ikamet ederim ldquoIch binrdquoin mastar hali olan sein eksistensiyal anlamda şurada veya burada ikamet etmek şuna veya buna aşina olmak demektir O halde iccedilinde-var-olmak oumlzsel konstituumlsyonu duumlnya-iccedilinde-varolma olan Daseinrsquoın varlığının formal eksistensiyal ifadesidir40

Başka bir ifadeyle soumlylersek Heideggerrsquoin tanımladığı iccedilinde-var-olmak niteliği

Daseinrsquoın belirli durum ya da zamanlarda sahip olduğu belirli durum ve zamanlarda

ise sahip olamayabileceği keyfi bir nitelik değildir Dasein ancak ve ancak iccedilinde-

var-olmaklığı sayesinde var olabilir Ancak suyun bardakta durması ya da elbisenin

dolapta durması gibi Dasein da kendisini nesnel bir goumlruumlnuumlş olarak bir uzam

iccedilerisinde ortaya ccedilıkarmaz Heideggerrsquoin iccedilinde-olmaklıkla ilgili olarak Almancadan

verdiği oumlrneklerin işaret ettiği gibi Dasein daha ziyade lsquobir şeyle tanışık olmarsquo lsquobir

şeyin yakınında olmarsquo lsquoyanında durmarsquo ya da lsquobir yerde ikamet etmersquo anlamında

varlığını kendi uumlzerinde temellendirir Dasein suumlrekli olarak kendini seccedilmekte kendi

olmakta bir şeyle ilişki iccedilinde olmakta kendinde ikamet edebilmektedir

W von Humbolt bazı dillere işaret etmiştir ki bunlarda ldquobenrdquo ldquoburardquo olarak ldquosenrdquo ldquoşurardquo olarak ve ldquoordquo ldquoorardquo diye ifade edilmekte başka bir deyişle gramer bakımından bu dillerde şahıs zamirleri yer zarflarıyla [Ortsadverbien] goumlsterilmektedir Yer ifade eden [Ortsausdruumlcke] soumlzcuumlklerin asli anlamının ne olup olmadığı yani zarf mı yoksa zamir mi olduğu tartışmalıdır Oysa yer zarflarının Dasein olarak ben ile rabıtalı olduğu dikkate alınacak olursa soumlz konusu tartışmanın temeli ortadan kalkar Ccediluumlnkuuml ldquoburardquo ldquoorardquo ve ldquoşurardquo duumlnya-iccedilinde belirli mekacircnsal [Raumstellen] konuşlarda mevcut olan varolanların salt yer belirlenimleri [Ortsbestimmungen] demek değildir birincil olarak Onlar Daseinrsquoın asli mekacircnsallığının [Raumlumlichkeit] karakterleridir 41

40 Heidegger 2008 s 56 41 Heidegger 2008 s 125 Alıntıdaki ldquomekacircnrdquo ve ldquoyerrdquo soumlzcuumlklerinin Almanca karşılıkları iccedilin bkz Heidegger Martin Sein und Zeit 11 unveraumlnderte Auflage Max Niemeyer Verlag Tuumlbingen 1967 s119

33

Heidegger Daseinrsquoın iccedilinde-var-olduğu duumlnyayı bildiğini bu bilmenin de aslında

Dasein iccedilin hep tanışık olma hali olduğunu soumlyler ldquoDuumlnyayı bilme (noein) ya da

lsquoduumlnyarsquoyı nutuk (logos) ve istişare etme duumlnya-iccedilinde-varolmanın birincil hali

işlevine sahiprdquo42tir Duumlnya iccedilinde varolmak bir yerde bulunmak insanlarla ve

şeylerle ilişki iccedilerisinde de olmak demektir Bir şeyle ya da biriyle ilişki iccedilinde

olmak demekse kendi varlığını fark etmek anlamına gelir Dolayısıyla duumlnya-iccedilinde-

olmak a apriori olarak kendi varlığını bilmek anlamına gelir Bu yuumlzden duumlnya-

iccedilinde-olmak daima birlikte olmak anlamına da gelmektedir Dasein kendisini diğer

fiziksel varlıklar gibi yalnızca duumlnya iccedilinde bir goumlruumlnuumlş olarak ortaya koymaz

Dasein diğerleriyle birlikte vardır Oumlrneğin masa duvara yakın hatta ona dokunur

vaziyette olabilir ancak gerccedilekte ne duvar masaya ne de masa duvara ontolojik

olarak ldquodokunabilmektedirrdquo Dokunma Daseinrsquoa oumlzguuml olabilir ancak

Dokunmak varlıklarla karşılaşmak onlara ilgi duymak ve onlara kaygı duymak anlamıyla ldquobirlikte-olmakrdquo veya ldquoyan-yana-olmakrdquotır O halde duumlnya-iccedilinde-varlık olarak Dasein ilgi veya kaygı duyan varlıktır İlgi veya kaygı duyması onun varoluşsal ve ontolojik yapısı gereğidir [] Dasein daima bir şeyle ilgili ve ilişkili olarak Duumlnya-iccedilinde Varlıktır43

Bu ilgi ve kaygı [ihtimam goumlstermelik]44 Daseinrsquoın ontolojik niteliklerinden biridir

Boumlylece Dasein duumlnya-iccedilinde-varolurken başkalarıyla oumlteki Daseinrsquolarla ve diğer

nesne ve şeylerle karşılaşır onlarla ontolojik bir ilişkiye geccediler Diğer taraftan

Daseinrsquoın duumlnya-iccedilinde-olmaklığı onun iccedilin kaccedilınılmaz bir durumdur Yukarıda da

değinildiği gibi bu keyfi bir durum değildir

Guumlnluumlk yaşam iccedilerisinde Daseinrsquoın kim olduğu sorgulandığında Daseinrsquoın

başkalarıyla [herkesle] birlikte ve onlardan biri olarak varolduğu ortadadır

Heidegger bunu Daseinrsquoın herguumlnkuumlluumlğuuml olarak adlandırır45 Dasein başkalarıyla olan

birlikteliğinde daima kendini ldquoben-buradardquo olarak ifade eder Kendini onlardan

42 Heidegger 2008 s 61 43 Ccediluumlccedilen 2003 s 60-61 44 Varlık ve Zamanrsquoın Kaan Oumlktem ccedilevirisinde Sorge soumlzcuumlğuuml lsquoihtimam goumlstermelikrsquo olarak ccedilevirildiğini hatırlatalım Bkz Heidegger 2008 45 Herguumlnkuumlluumlk (Alltaumlglichkeit) Batı metafiziği oumlzellikle Platonist duumlşuumlnce geleneğinde ccediloğunlukla insanı guumlnluumlk hayattan soyutlama eğilimi goumlze ccedilarpar Bu eğilimin aksine Heidegger Daseinrsquoı guumlnluumlk yaşamın iccedilinde olarak ele alır onu kamusal bir hayatın iccedilinde sıradanlık iccedilinde duumlşuumlnuumlr

34

ayırma ccedilabasındadır Ama eş zamanlı olarak başkalarıyla da birliktedir onlarla belirli

tarzlarda ilişki iccedilindedir Dasein herguumlnkuuml yaşam iccedilinde herkesle birlikte sıradanlaşır

kendisini herkesrsquoliğin kamusallığında tesviye eder varoluşunu gizler Herkesin

giydiği gibi giyinir seccediltiği kıyafet kendisinin seccedilimi gibi goumlruumlnse de temelde

başkalarınındır [oumlrneğin hazır giyim sektoumlruumlnuumln seccedilimleridir] Dolayısıyla Dasein

kendisini farklı kılamaz onlardan biri olur

Başkalarına veya onlara bakarak veya onları dikkate alarak yaşamak sıradanlığın kendisidir Ne zaman Dasein kendi varoluşunu diğerlerinden ayırır ve onların oumlnuumlne sıccedilrarsa Dasein kendisi olur Daseinrsquoın kendi varoluşunu kavraması ve sıradanlığın oumltesine geccedilmesi onun varoluşunu otantik yapar Daseinrsquoın otantikliği onun kendi varoluşunu accedilık yapmasıyla ortaya ccedilıkar46

Dolayısıyla varlığın otantik ve otantik olmayan iki farklı varlık tarzı bulunmaktadır

Otantik olmayan varlıkla kasıt herguumlnkuumlluumlğuuml iccedilinde ve herkesin kamusallığında

tesviye olmuş ve varlığın olanaklarını fark edemeyen Daseinrsquoı anlatırken otantik

Dasein yukarıda da belirtildiği gibi kendi varoluşunu keşfeden Daseinrsquodır

122 Haletiruhiye

Heideggerrsquoin bulunuş ve anlama dediği iki minval varolmanın eşit derecede asli

tesis edicileridir Bulunuş terimiyle ldquoaslında en iyi bilinen ve en herguumlnkuuml olanrdquodan

bahsedilmektedir haletiruhiye Herguumlnkuuml sıradanlığı iccedilinde Daseinrsquoın

memnuniyetsizliği keyifsizliği sıkıntısı ya da huzurluluğu mutedilliği gibi halleri

Dasein iccedilin bulunuşu ifade etmektedir Haletiruhiyeler Daseinrsquoın varoluşsal yapısını

belirleyen ve onu yapan oumlzelliklerdir ldquoHaletiruhiyenin bozulabilmesi ve birdenbire

değişebilmesi sadece şunu ifade eder Dasein zaten hep bir ruh hali iccedilindedirrdquo47

Haletiruhiye Daseinrsquoa belirli bir hali işaret ettiği iccedilin Heideggerrsquoin deyişiyle varlığı

kendi ldquoşuradalığınardquo taşır Heidegger buradan fırlatılmışlık kavramına ulaşacaktır

ldquo() Daseinrsquoın soumlz konusu varlık karakterine yani ldquooumlylelikrdquo haline Daseinrsquoın kendi

ldquoşuradalığınardquo fırlatılmışlığı diyoruz Boumlylece Dasein duumlnya-iccedilinde-var-olma olarak

46 Ccediluumlccedilen 2003 s 71 47 Heidegger 2008 s 141

35

şurada varolmaktadırrdquo48 Başka bir ifadeyle Dasein kendini oumlnsel olarak bir duumlnya-

iccediline-atılmış olarak bulur Fırlatılmışlık ona verilmiştir Tekrar etmek gerekirse

Dasein duumlnya-iccedilinde-burada olarak vardır

Bulunuşla eşzamanlı olarak anlama da tesis olunur yani bulunuş daima anlama ile

birlikte olur Anlama eğer ccedilok basite indirgememize izin verilirse varlığın varolma

ldquoimkacircnrdquolarını tasarımlamak demektir Varlığın varolma imkacircnlarını Heidegger şoumlyle

accedilıklıyor

Anlamada eksistensiyal olarak Daseinrsquoın var-olabilirlik varlık minvali yatmaktadır Dasein başka şeylere ilaveten şunu ya da bunu olabilme imkacircnına sahip bir mevcut-olan olmayıp birincil olarak muumlmkuumln-olmaktır Dasein hep imkacircnları dahilinde ve olabilirlikler iccedilinde vardır 49

Burada herhangi bir nesnenin ya da bitkinin tuumlketilebilir sayıdaki olma

imkacircnlarından farklı bir durum soumlz konusudur

Daseinrsquoın hep eksistansiyel olarak var ettiği muumlmkuumln-olmaklığı hem iccedili boş mantıkbilimsel olasılıktan hem de mevcut-olan bir şeyin olumsallığından (şunun veya bunun ldquobaşa gelebilmesirdquo anlamında) farklıdır Mevcut oluşun modal bir kategorisi olarak muumlmkuumln-olmaklık henuumlz gerccedilekleşmemiş olan asla zorunlu olmayan demektir Dolayısıyla sadece muumlmkuumln olanı karakterize eder50

Heideggerrsquoin soumlzuumlnuuml ettiği ldquomuumlmkuumlnluumlkrdquouumln tuumlm imkacircnları kapsadığı ortadadır

Dasein duumlnyaya fırlatıldığında kendini zaten belirli imkacircnların iccedilinde bulur İccedilinde

var olduğu var-olabilirlikleri sebebiyle başka var-olabilirlik imkacircnlarının uzağına

duumlşmuumlş olur51 Anlamak Daseinrsquoın iccedilinde bulunduğu bu hali başka bir deyişle ldquovarlık

olanaklarınırdquo bilmek demektir Dolayısıyla anlamak Daseinrsquoın varlığıyla henuumlz-

mevcut-olmayanın varlığını tematik olarak değil sadece bir tasarım olarak bir arada

tasarımlamaktır

48 Heidegger 2008 s 142 49 Heidegger 2008 s 151 50 Heidegger 2008 s 151-52 51 Yunan Tragedyasında da kahramanlar oyuna başladıklarında ndashaslında- herşey ccediloktan olup bitmiştir Hatta kendileri de daha oyunun başında oumlluumlduumlrler İnsanın evrendeki konumunun bir ccedileşit izduumlşuumlmuumlduumlr bu İnsan da benzer bir accedilmaz iccedilerisindedir Tıpkı tragedya kahramanı gibi kendini bildiği andan itibaren ldquodoumlnuumlşuuml olmayan bir yolardquo girmiştir Ccediluumlnkuuml oumlluumlm geri doumlnduumlruumllemez olandır İnsan daha ilk andan itibaren kendi oumlluumlmuumlnuuml oumllmek zorunda olduğunu bilir Tragedya kahramanının oyunun başındaki durumu da aynıdır

36

Daseinrsquoın yapısında buumltuumln imkacircnları tuumlketebilmenin imkacircnsızlığı bulunmaktadır

Dasein her zaman iccedilin olasılıklar duumlnyasında var-olacak ama asla tam

olamayacaktır Ccediluumlnkuuml onda daima bir imkacircn eksik kalacaktır Bu eksik imkacircn da

oumlluumlmduumlr ve oumlluumlm geldiğinde Daseinrsquoın buumltuumln imkacircnları elinden alınmış olur

Dolayısıyla Dasein hiccedilbir zaman tamlığa eremez Bu konuyu daha sonra ayrıntılı

olarak tartışacağız fakat oumlluumlm konusuna girmeden oumlnce bir parantez accedilıp

Heideggerrsquoin Varlık ve Zamanrsquoda kullandığı iki terime bakmamız gerekiyor Korku

ve Havf

123 Korku [Furcht] ve Havf [Angst] ayrımı

Heidegger hem Metafizik Nedir [Was ist Metaphysik]52 hem de Varlık ve

Zamanrsquoda korku ile havf53 kavramları arasında bir ayrım getirir İki kavram arasında

ontolojik bir bağ bulunduğunu soumlyleyen Heidegger bunların ccediloğu zaman birbirine

karıştırılmasının da kavramlar arasındaki bu ontolojik akrabalıktan kaynaklandığını

belirtir54 Ccediluumlnkuuml hem korku hem de havf Daseinrsquoı duumlnya-iccedilinde-varlık yaparlar

Ancak iki ruh hali arasında temel bir farklılık bulunmaktadır Heidegger

Kierkegaardrsquoın Kaygı Kavramı [Begrebet Angest]55 adlı ccedilalışmasında yaptığı gibi

korku ile havf arasındaki temel farklılıkları ortaya koyar ve asıl olarak Daseinrsquoın

ontolojik varlığını ortaya ccedilıkaranın ve belirleyenin havf olduğunu accedilıklar

Korkunun uumlccedil unsuru vardır Kendisinden korkulan şey korkunun youmlnelimi (yani ne

hakkında korkulduğu) ve korkunun bizatihi kendisi Kendisinden korkulan şey

52 Heidegger Martin Metafizik Nedir Ccedilev Mazhar Şevket İpşiroğlu Suut Kemal Yetkin Kaknuumls Yayınları İstanbul 2003 53 Varlık ve Zamanrsquoda Kaan Oumlktem Angst karşılığı olarak havf soumlzcuumlğuumlnuuml tercih etmiştir Heideggerrsquoin Metafizik Nedir [Was ist Metaphysik] kitabının Tuumlrkccedile ccedilevirisinde Suud Kemal Yetkin ve Mazhar Şevket İpşiroğlu da Angst karşılığı olarak havfı tercih etmişlerdir Başka metinlerde angst soumlzcuumlğuuml ccediloğunlukla kaygı olarak ccedilevrilmektedir Ancak ilerleyen kısımlarda goumlreceğimiz gibi kaygı tıpkı korku gibi youmlneldiği ve kendisinden neşet ettiği bir şeyi akla getirmesi nedeniyle Heideggerrsquoin Angst ile anlatmak istediğini pek karşılayamayabilecektir Bunun yerine guumlnluumlk dilde ccedilok karşılaşmadığımız havf gibi ldquotabula rasardquo bir soumlzcuumlğuumln tercih edilmesi bizce de daha uygun olmuştur 54 Heidegger 2008 s 196 55 Kierkegaard Soslashren Kaygı Kavramı Ccedilev Tuumlrker Armaner Tuumlrkiye İş Bankası Kuumlltuumlr Yayınları İstanbul 3 Baskı Mayıs 2006 s 35 ve s 155 Kierkegaard havfın korkudan farklı olduğunu onun korku gibi belirli bir nesnesi olmadığını belirtir Havfın nedeni hiccedilliktir ve bu yuumlzden de hayvanlarda (ve veya meleklerde) havfın olamayacağını iddia eder

37

(Heideggerrsquoin ifadesiyle ldquokorkunccedilrdquo olan) daima Dasein gibi duumlnya-iccedilindedir ve o

herhangi bir ldquoel-altında-olanrdquo ldquomevcut olanrdquo ya da ldquobirlikte-Daseinrdquo56 olabilir

Başka bir deyişle duumlnya iccedilindeki herhangi bir insan canlı ya da nesne yani herhangi

bir mevcut ya da varolan korkunccedil olabilirler

Korkunccedil olanın ayırt edici temel niteliği onun ldquotehditkacircrrdquo olmasındadır Bu tehditkacircr

niteliği kendini belirli bir fenalık bağı iccedilinde goumlsterir ve bu ldquomuumlstakbel fenalıkrdquo

Daseinrsquoa doğru youmlnelir Daseinrsquoa youmlnelen bu tehdidin ccedilıkıp geldiği kendisinden

neşet ettiği ortama (ve aynı zamanda bu ortamdan gelene) Heidegger ldquotekinsizrdquo

(unheimlich) dendiğini belirtir Tekinsizden ccedilıkan korkuncun Daseinrsquoa ldquoyaklaşmardquo

niteliği vardır Heidegger fenalığın bu yaklaşma iccedilerisinde neşrettiğini ve yayıldığını

ve asıl tehdit niteliğine de bu aşamada kavuştuğunu soumlyler Korkunccedil olan yaklaşırken

kendinde barındırdığı tehdidin gerccedilekleşip gerccedilekleşmeyeceği endişesi artar

Korkuncun tehdidinin bu ldquovaki olma ile geccedilip gitmerdquo imkacircnları yani tehdidin

ldquohenuumlz değil ama her an olabilirrdquoliği ile ldquohiccedil gerccedilekleşmemerdquo ihtimalleri bir arada

bulunur bu yuumlzden de korkunun derecesini yuumlkseltir Başka bir deyişle tehdidin

gerccedilekleşmeme olasılığının bulunması ve bunun da korkan kişi tarafından bilinmesi

korkuyu azaltmadığı gibi tersine artırmaktadır Burada korkuyu artıran nitelik

tehdidin muğlacirck olma tarzıdır

Korkmanın bizatihi kendisine gelince bu yukarıda anlatılan suumlrecin hem farkında

olmayı hem de o suumlrecin iccedilinde olmayı goumlsterir Heideggerrsquoin ifadesiyle ldquokorkma

korkarak ve dikkatini accedilıkccedila buna youmlnelterek korkunccedilluğu lsquoaccedilıklığarsquo kavuştururrdquo57

Korkma duumlnya-iccedilinde-varolmanın imkacircnlarından biridir ve aynı zamanda bizatihi

duumlnya-iccedilinde-varolmanın bir sonucudur Ccediluumlnkuuml korkunun youmlnelimi başka bir deyişle

korkuda korkulan (korkunun ne hakkında olduğu) tam da bu duumlnya-iccedilinde-olmakla

ilgilidir Korku Daseinrsquoın duumlnya-iccedilinde-varolmasını ilgilendirmektedir korkudaki

tehdit Daseinrsquoın duumlnya-iccedilinde-olmaklığına youmlnelik bir tehdittir

56 Heidegger 2008 s 148 57 Heidegger 2008 s 148-49

38

Dasein oumlncelikle ve ccediloğunlukla neyle ilgileniyorsa oradan hareketle var olmaktadır Bunun tehlikeye duumlşmesi beraberinde varolmanın tehdit edilmesi demektir Korku Daseinrsquoı oumlncelikle olumsuzlayan bir surette accedilımlanır [] bir şeylerden korkmak olarak korkma eşit derecede asli olarak duumlnya-iccedilindeki varolanı daima kendi tehditkarlığı iccedilinde iccedilinde-var-olmaklığı ise tehdit-edilmişliği iccedilinde (ister olumsuzlayıcı isterse olumlayıcı olsun) accedilımlar Oumlyleyse korku bulunuşun bir halidir58

Korkunun bir bulunuş hali olduğunu iccedilinde-olmaklığı accedilığa ccedilıkarışından anlıyoruz

Başka bir ifadeyle korku Daseinrsquoın iccedilinde-olmaklığını tehdit ettiği iccedilin onu yani

Daseinrsquoın iccedilinde-olmaklığını yeniden teyit eder ve onu ldquoaccedilıklığardquo getirir Oumlzetlemek

gerekirse korkunun nedeni her zaman duumlnya-iccedilinde varolan bir şeydir belirli bir

uzamdan adına tekinsiz dediğimiz bir havaliden ccedilıkar ve Daseinrsquoa youmlnelir youmlnelişi

fena bir nitelik barındırır ama diğer yandan bu fenalığın gerccedilekleşmeme olasılığı da

vardır

Havf kavramına gelince Heidegger havfı bizatihi korkuyu muumlmkuumln kılan bir

fenomen olarak tanımlar

Havfın nedeni bizatihi duumlnya-iccedilinde-varolmaktır Peki havfın nedeni korkunun nedeninden fenomenal bakımdan nasıl ayırt edilmektedir Havfın nedeni duumlnya-iccedilinde bir varolan değildir Bu yuumlzden de onunla oumlzsel bir ilintililik iccedilinde varolamaz Buradaki tehdit belirli bir fenalık karakterine sahip değildir [] Havfın nedeni tuumlmuumlyle belirsizdir Bu belirsizlik hangi duumlnya-iccedilindeki varolanın tehditkacircr olduğunu fiilen muallacirckta bıraktığı gibi duumlnya-iccedilindeki bu varolanın esasen ldquoehemmiyetlirdquo olmadığını da ifade eder Duumlnya iccedilinde el-altında-olan ve mevcut-olan hiccedilbir şey havfın nedeni olma işlevini goumlremezler59

Dolayısıyla havfın korkudaki gibi ona kaynaklık eden onun kendisinden neşet ettiği

duumlşuumlnuumllen belirli bir uzamı ccedilevresi yoktur bir havaliden neşet etmez Korkunun

tehdidinde olduğu gibi bir ldquoyerrdquoden ccedilıkarak Daseinrsquoa youmlnelmez

Tehditkacircr olanın hiccedilbir yerde oluşudur havfın nedenini karakterize eden Havf [olan] neden havf iccedilinde olduğunu ldquobilmezrdquo Ancak buradaki ldquohiccedilbir yerderdquo oluş hiccedilbir şey demek değildir Zira tam da bu hiccedilbir yerde oluş esasen onun havalisini temellendirir yani oumlzsel olarak mekacircnsal olan iccedilinde-varolmaklık bakımından duumlnyanın accedilımlanmışlığını temellendirir Aynı sebepten oumltuumlruuml tehditkacircr olan belirli bir youmlnden gelerek yakınlığın yakınına gelemez o hep ldquoşuradadırrdquo ndash ama yine de

58 Heidegger 2008 s 149 59 Heidegger 2008 s 196-197

39

hiccedilbir yerdedir O kadar yakınımızdadır ki iccedilimizi sıkar ve nefesimizi daraltır ndash ama yine de hiccedilbir yerdedir60

Havfın nedeni bizatihi duumlnyanın kendisidir diyor Heidegger Ama burada duumlnyanın

bizatihi kendisi ifadesiyle soumlylenmek istenen duumlnyadaki ldquoşeyrdquolerin bir toplamı

anlamında değildir İccedilimizi sıkan nefesimizi daraltan şey duumlnya-iccedilinde-varolmanın

kendisidir Yani havfın hem nedeni hem de niccedilini aynıdır Yani Daseinrsquoın asli varlık

minvali olan duumlnya-iccedilinde-varolmaktır Dasein bu durumda ldquokendi duumlnyasıyla bir

duumlnya olarak ve bu suretle de kendisiyle duumlnya-iccedilinde-varolmak olarak karşılaşırrdquo

Havf iccedilindeyken ldquotekinsizlikrdquo iccedilinde oluruz Oumlzellikle burada Daseinrsquoın havf iccedilindeyken ne iccedilinde olduğunun kendine has belirsizliği dile gelmiş olur hiccedil ve hiccedilbir yer Ama tekinsizlik aynı zamanda iccedilinde-kimse-bulunmayan da demektir [] iccedilinde-var-olmaklığı bir yerlerde ikamet etmek veya bir şeylerle aşina olmak olarak belirtmiştik İccedilinde-var-olmaklığın bu karakterini daha sonra somutlaştırarak herkesin herguumlnkuuml kamusallığı fenomeni aracılığıyla ortaya koymuştuk Herkesin herguumlnkuuml kamusallığı teskin edilmiş kendine guumlven duymayı kendiliğinden anlaşılan bir ldquoiccedilinde birilerinin bulunuşunurdquo Daseinrsquoın vasati herguumlnkuumlluumlğuuml iccediline taşır Oysa havf Daseinrsquoı ldquoduumlnyayardquo duumlşkuumln massolunmuşluğundan ccedilekip ccedilıkarır Boumlylelikle onun herguumlnkuuml aşinalığı bir anda ccediloumlker Dasein muumlnferitleşir ama bunu duumlnya-iccedilinde-varolmak olarak yapar Boumlylece iccedilinde-varolmaklık bir eksistensiyal ldquohalrdquo olan iccedilinde-kimsenin-olmamaklığına doumlnuumlşuumlverir İşte ldquotekinsizliktenrdquo bahsettiğimizde tam da bundan soumlz ediyor olmaktayız61

Heideggerrsquoin ldquokaccedilışrdquo diye tanımladığı bir durumu burada accedilıklamak gerekiyor

Buna goumlre Dasein (insan) bir kaccedilış halindedir ama bu kaccedilış duumlnya uumlzerinde

varolanlardan uzaklaşma anlamında değildir Aksine onların iccediline daha fazla

karışarak onların kalabalığında kaybolmak anlamına gelir İnsan ya da Heideggerrsquoin

terimiyle Dasein herguumlnkuumlluumlk halinde daha fazla aşina olduğu şeyler arayarak

herkesin (kalabalığın kamunun oumltekilerin) iccedilinde kaybolmak ister Herkes aslında

ldquohiccedil kimserdquodir ve bu niteliğiyle kişinin kaccedilışına yardımcı olacağı duumlşuumlnuumlluumlr Boumlylece

insan herkesin iccedilinde olarak bilinccedilli ya da bilinccedilsiz ldquotekinsizliktenrdquo kurtulmaya

ccedilalışır Herkesin aslında hiccedil kimse olma niteliğindeki kamusallığı Heideggerrsquoin

ifadesiyle ldquoher tuumlrluuml aşina olmamaklığınrdquo uumlzerini oumlrttuumlğuuml iccedilin insanı teskin ediciymiş

gibi goumlruumlnuumlr Ama tekinsizlik tam da uumlzeri oumlrtuumllen yerdedir ve insanın peşini

60 Heidegger 2008 s 197 61 Heidegger 2008 s 199

40

bırakmaz insanın herguumlnkuumlluumlğuuml iccedilerisinde kendini tamamen emniyette ve teskin

olmuş halde hissederken bile gelip bulur İnsan bir anda herkesin iccedilinde kimsesiz

kalır (muumlnferitleşir)

[] havf en dişe dokunmayan durumlarda bile ortaya ccedilıkıverebilmektedir Bunun iccedilin oumlrneğin kendimizi ccediloğunlukla daha ccedilabuk tekinsiz hissettiğimiz karanlık ortamlara bile gerek yoktur Karanlık ortamlarda ldquohiccedilbir şeyinrdquo goumlzle goumlruumllmezliği daha da aşikar olur oysa tam da buralarda duumlnya halen ve daha da sırnaşırcasına ldquoşuradadırrdquo62

Yukarıda da değindiğimiz gibi Heidegger Metafizik Nedir adlı kitabında da Havf

kavramından bahseder Metafizik Nedirrsquode en temel vurgu havfın hiccedilliği ifşa edici

niteliğidir Heideggerrsquoe goumlre varlık hiccedilliğin iccedilinde varolmaktadır yani mevcut

olmak demek hiccedilliğin iccedilinde devam ettirilmek demektir Hiccedillik bu yuumlzden varlığın

ldquozıddırdquo değildir varlığın oumlzuumlne ait bir kavramdır Ccediluumlnkuuml buna goumlre varolanın varlığı

hiccedilliğin (suumlrekli olarak) olumsuzlanmasıdır Heidegger nadiren de olsa insanın bir

anlığına hiccedillikle karşılaşabildiğini belirtir insanın hiccedilliği kavramasını sağlayan şey

de havfrsquotır

Havf anında insana [hellip] buumltuumlnluumlğuuml ile bir şeyler olur Buumltuumln şeyler ve bizzat biz bir kayıtsızlık iccediline batarız Bu batma bir kaybolma değildir [hellip] Havf anında bizi buumltuumlnluumlğuuml ile kaplayan varlık bu sefer bizi sıkmaya başlar Hiccedilbir tutacak yer kalmaz Varlığın erimesi iccedilinde sadece uumlstuumlmuumlze abanan bu hiccedillik kalır Havf hiccedilliği ifşa eder63

Peki burada soumlzuuml edilen hiccedillik nedir Heidegger bu soruyu sorar sormaz aslında

sorunun kendisine ihanet ettiğimizi soumlyler Ccediluumlnkuuml burada hiccedilliğe youmlnelik boumlyle bir

soru ldquohiccedilliğirdquo bir şekilde ldquovarolanrdquo bir şey olarak ortaya koymaktadır Daha baştan

hiccedillik bir şey haline getirilmekte ve boumlylece soru kendine ait konudan

uzaklaşmaktadır Heidegger bu yuumlzden bu soruya verilecek her cevabın temelden

imkacircnsız olduğunu soumlyler64

Havf esnasında insanın dilinin tutulmasının nedeni budur

62 Heidegger 2008 s 200 63 Heidegger 2003 s 43 64 Heidegger 2003 s 37

41

Ccediluumlnkuuml [havf esnasında] varolan buumltuumlnluumlğuuml iccedilinde erir ve hiccedilliğin baskısı kendini hissettirir ve onun varlığı karşısında lsquodırrsquo demek susar Havf iccedilinde bize bir şeyler olduğu zaman ccedilok vakit boş suumlkucirctu gayesiz kelimelerle ihlal etmeyi aramaklığımız sadece hiccedilliğin mevcudiyetinin bir delilidir65

Dilin -logosun- insanın duumlnya-iccedilinde-olmaklığını teyit ettiğini belirtmiştik Dilin

hiccedillik karşısında susması insanı en yuumlksek muğlacircklığın iccediline atar Burada hiccedilliğin

bir hiccedil olması soumlz konusu değildir Eğer hiccedillik mutlak bilinmeyen bir hiccedillik olsaydı

insanın ne dili tutulur ne de havf duyardı Burada hiccedillik insanın oumlzuumlne ait olduğu iccedilin

muğlacircklık başlar Her ne kadar onun ne olduğuna ilişkin soruya cevap veremese de

Daseinrsquoın mutlak olarak bilemediği bir şey değildir hiccedillik Tekinsiz kavramı

uumlzerinden daha ayrıntılı olarak tartışacağımız gibi muğlacircklığı oluşturan şey tam da bu

belli belirsiz bilginin varlığıdır Birccedilok tragedyada bu ccedileşit muğlacirck bilgi teması goumlze

ccedilarpar Oumlrneğin Othello karısının kendisini aldatıp aldatmadığına ilişkin kesin

bilgiye sahip olmayı diler Hamlet de babasının katilinin amcası olduğundan tam

olarak emin olamamaktadır vs

İnsan herguumlnkuumlluumlğuuml iccedilinde bu tuumlr kesinsizliklerden kaccedilar Havf insanın en kesin

olduğuna inandığı [inanmak istediği] varlığını muğlaklığa suumlruumlklediği iccedilin insan bu

tuumlr anlardan uzak durmaya havftan kaccedilmaya ccedilalışır Bu kaccedilış sayesindedir ki havf

insanı ccedilok nadiren gelip bulur Oysaki Heideggerrsquoe goumlre insanın havftan kaccedilması

hiccedillikle karşılaşmaktan yani insanın oumlzuumlne ait olanla karşılaşmaktan kaccedilması

demektir ldquoO kadar sonluyuz kirdquo diyor Heidegger ldquodoğrudan doğruya kendi karar ve

irademizle hiccedilliğin karşısına kendimizi olduğu gibi buumltuumln ccedilıplaklığımızla koymaya

muktedir değilizrdquo66 Bu yuumlzden de hiccedillikten kaccedilabilmek iccedilin varolanların iccedilinde

kendimizi tamamen kaybetmek istiyoruz Herguumlnkuuml yapıp ettiklerimizde varolanlarla

ne kadar ilişkili olursak varolanın yitip gitmesine o derece engel olabileceğimizi ve

bu sayede de hiccedillikten kaccedilabileceğimizi duumlşuumlnuumlruumlz

65 Heidegger 2003 s 43 66 Heidegger 2003 s 51

42

13 Deinon ve Daimon

131 Deinon

Heidegger hiccedilliğin ndashkendisinden ne kadar kaccedilmaya ccedilalışırsak ccedilalışalım- gelip bizi

bulduğunu soumlyluumlyor Hiccedilliğin bizi bulduğu anı havf iccedilinde olduğumuz zamanı

tekinsizlik olarak tanımladığımızı belirtmiştik Burada tekinsiz ile birlikte birkaccedil

soumlzcuumlğe daha odaklanmamız yerinde olacaktır Bunlardan ilki Heideggerrsquoin

Antigone tragedyasının ve hatta tuumlmden tragedya sanatının anahtar soumlzcuumlğuuml olarak

nitelediği Yunanca deinon soumlzcuumlğuumlduumlr

Deinon kelimesi Yunan tragedyalarında kritik oumlneme sahiptir Aiskhylosrsquota 23

Sophoklesrsquote 129 ve Euripidesrsquote 225 yerde soumlzcuumlğuumln kullanıldığı goumlruumlluumlr67

Oumlncelikle soumlzcuumlğuumln Antigone 332 satırdaki kullanımına (polla ta deina kouden

anthropou deinoteron pelei) odaklanalım Tuumlrkccedile karşılıkları Guumlngoumlr Dilmenrsquode

ldquoeşsizrdquo Sabahattin Alirsquode ldquokudretlirdquo olarak karşımıza ccedilıkıyor68 Hiccedil şuumlphesiz edebi

bir ccedileviri yaparken bu tuumlrden muğlacirck soumlzcuumlkler ldquoyorumlanmayardquo ihtiyaccedil duyarlar

Bazen bazı soumlzcuumlklerin soumlzluumlkteki karşılıkları yeterli gelmeyebilmektedir

LiddellampScott soumlzluumlğuumlnde deinos soumlzcuumlğuumlnuumln karşılığı olarak (1) ldquoKorkunccedil dehşet

uumlrkuumlnccedil muumlthişrdquo (2) ldquoguumlccedilluuml kuvvetlirdquo (3) ldquohayret verici olağanuumlstuuml gariprdquo kişi ya

da şey anlamları sıralanır69 Birinci anlamıyla deinon korku uyandıran bir şey olarak

tanımlanmaktadır Fakat burada korku sıradan bir korkunun dışına da

ccedilıkabilmektedir Başka bir deyişle burada korku kendisinden kaccedilınılan karşısında

titrenen bir şeyden duyulan korku olmayabilir yalnızca Deinonrsquoun uyandırdığı

67 Bkz Perseus Digital Library ed Gregory R Crane httpwwwperseustuftseduhoppersearch Bu adresteki arama motoru yardımıyla kelimlerin Antik Yunan metinleri iccedilindeki kullanım niceliklerine ulaşılabilmektedir 68 Sophokles Antigone Ccedilev Sabahattin Ali Maarif Matbaası 1941 s 27 Sofokles Antigone Ccedilev Guumlngoumlr Dilmen İstanbul MitosBoyut Yayınları 1997 s 77 Charles Segal ve Reginald Gibbons ccedilevirilerinde deinonrsquou wonders Terrorsmdash we feel awe olarak ccedilevirmiş Bkz Sophocles Antigone Ccedilev Gibbons Reginald and Segal Charles New York Oxford Press 2003 s 68 Jebb de yine aynı şekilde wonders wonderful soumlzcuumlklerini tercih etmiş Jebb R C Sophokles The Plays and Fragments Part III Antigone Second Editions Cambridge University Press 1891 s 69 Oumlmer Ayguumlnrsquouumln ccedilevirisinde ise ldquomuumlthişrdquo soumlzcuumlğuuml kullanılmıştır Bkz Ayguumln Oumlmer ldquoAntigonersquodenrdquo Cogito Tragedya ed Şeyda Oumlztuumlrk Sayı 54 Bahar Yapı Kredi yayınları İstanbul 2008 69 Liddell amp Scott 1996 ldquodeinosrdquo maddesi s 374

43

korku ldquosaygı duymayı ve saygıyla karışık korku (huşu) duymayı da iccedilerirrdquo diyor

Heidegger Dolayısıyla buradaki korku ldquouumlrkuumltuumlcuuml bir şeyden ziyade buyuran

huumlkmeden ve oumlnuumlnde eğilmeye ccedilağıran saygıya değerrdquo bir korkunccediltur70 Onun

huumlkmedici ve buyurgan oumlzelliği soumlzluumlkteki ikinci anlama bizi goumltuumlrmektedir Deinon

her şeyi yapmaya muktedir bir şeydir muazzam derecede guumlccedilluumlduumlr Ancak bu guumlccedil

Heideggerrsquoin deyişiyle ldquouumlzerimizde belli belirsiz tehdidini hissettiğimiz bir şeyrdquo71 de

olabilir ki o zaman saygıdeğer bir guumlccedilten soumlz ederiz diğer taraftan bu guumlccedil doğrudan

ldquoşiddetrdquo72 goumlsteren bir kuvvet de olabilir ki bu durumda da ondan korku duyulur

Dolayısıyla deinonrsquoun guumlcuumlnuumln niteliği ve kendini goumlsterme biccedilimi hakkında asla

emin olamamaktayızdır Bizi kendisine karşı huşu iccedilinde bırakan etkisini suumlrekli

olarak uumlzerimizde hissettiğimiz bir şey de olabilir doğrudan şiddet uygulayan bir guumlccedil

de olabilir Ne beriki ne oumlteki olup olmadığına asla karar verilemez Bu yuumlzden

soumlzluumlkteki uumlccediluumlncuuml anlamı karşımıza ccedilıkar Olağanuumlstuuml Alışık olduğumuz

paradigmaların suumlrekli olarak dışına ccedilıkan bu soumlzcuumlk deinon her seferinde karşıt bir

anlamda tanımlanabilmektedir ldquoSaygı değerrdquo olabildiği kadar ldquodehşet vericirdquo de

goumlruumlnmektedir uumlzerimizde belli belirsiz nuumlfuzunu hissettiğimiz gibi doğrudan

doğruya şiddetine de maruz kalabilmekteyizdir Bu yuumlzden olağanuumlstuumlduumlr ama

olağanın ldquodışındardquo olmak zorunda değildir tanıdıklık bildiklik hissiyatı iccedilinde

olağanuumlstuumlduumlr Heideggerrsquoe goumlre deinon tek tek bu anlamlardan hiccedil birisine tekabuumll

etmez ama aynı zamanda buumltuumln bu anlamların bir toplamı olarak da

goumlruumllmemelidir73

Houmllderlin 1801rsquodeki Antigone ccedilevirisinde deinon karşılığı olarak ldquoGewaltigerdquo

[kudretli muazzam şiddetli] 1804rsquode ise ldquoUngeheuerrdquo [devasa muumlthiş dehşetli

sonsuz] soumlzcuumlklerini tercih etmiş74 Heidegger Houmllderlinrsquoin bu ikinci ccedilevirisini

70 Heidegger Martin Houmllderlinrsquos Hymn ldquoThe Isterrdquo Tr William McNeill Julia Davis Indiana University Press BloominghtonampIndianapolis 1996 s 63 71 Heidegger 1996 s 63 72 Heidegger daha oumlnce Einfuumlhrung in die Metaphysikrsquote [Metafiziğe Giriş] bu şiddeti Daseinrsquoın en temel niteliği olarak tanımlamıştır Bkz Heidegger 2000 s 160 73 Heidegger 1996 s 64 74 Schmidt Dennis J On Germans amp Other Greeks Tragedy and Ethical Life Bloomington Indiana University Press 2001 s 255

44

ldquonicht-Geheuerrdquo [tekin olmayan] olarak okumayı daha uygun buluyor ve ccedileviri

tartışmasında daha ileri giderek deinon soumlzcuumlğuumlnuuml filolojik olarak yanlış da olsa

unheimlich [tekinsiz] olarak ccedilevirmenin75 daha uygun olacağını belirtiyor

132 Freudrsquoun Unheimlichrsquoi

Heideggerrsquoin deinonrsquou neden unheimlich olarak ccedilevirdiği uumlzerinde durmadan oumlnce

Freudrsquoun unheimlich konusundaki goumlruumlşlerini hatırlamak faydalı olacaktır Freudrsquoun

1919 yılında yayınlanan ldquoDas Unheimlicherdquo adlı makalesi oumlncelikle soumlzcuumlğuumln farklı

anlam katmanlarını accedilmaya ccedilalışır

Almanca soumlzcuumlk ldquounheimlichrdquo ldquoheimlichrdquo [ldquoevselrdquo] ldquoheimischrdquo [ldquoyerlirdquo] soumlzcuumlğuumlnuumln ndashbildik olanın- karşıtıdır ve ldquotekinsizrdquo olanın bilinen ve tanıdık olmayışı nedeniyle korkutucu olduğu sonucuna varmaya youmlneliriz Doğal olarak yeni ve bildik olmayan her şey korkutucu değildir [hellip] Onu tekinsiz kılmak iccedilin yeni ve yabancı olan şeye bazı şeyler eklenmek zorundadır76

Freud tekinsiz ile ilgili bu accedilıklamanın yetersiz olduğunu ve tekinsizin yalnızca

tanıdık olmayan bilinmeyen ya da yabancı bir şey olarak accedilıklanamayacağını daha

en başından ortaya koyar Oumlncelikle soumlzcuumlğuumln tuumlrediği isim-sıfat olan heimlichrsquoin

soumlzcuumlk anlamları uumlzerinde durur Heimlichrsquoin birinci anlamı ldquoeve ait olanrdquo ldquoyabancı

olmayanrdquo ldquobildikrdquo ldquoevcilrdquo ldquocandanrdquo ldquodostccedilardquo vbdir İkinci anlamı ise daha

olumsuz durumlara işaret eder ldquoGizli başkasının bilmemesi iccedilin goumlzden kaccedilırılan

başkalarından saklanan oumlzelrdquo77 vb gibi Nihayetinde Freud un- olumsuzluk ekiyle

soumlzcuumlğuumln nasıl kullanıldığına dair oumlrnek cuumlmleler verir

ldquoOna oldukccedila unheimlich ve hayaletimsi goumlruumlnenrdquo ldquoGecenin unheimlich korku dolu saatlerirdquo ldquoUzun zaman oumlnce unheimlich hatta dehşet verici bir duygu yaşadımrdquo [hellip] ldquoDağ dumanı denen unheimlich sisrdquo ldquo lsquoUnheimlichrsquo gizli kalması gereken ama ortaya ccedilıkmış her şeye verilen addırrdquo (Schelling) ldquoİlahi olanı oumlrtmek iccedilin onu belli bir Unheimlichkeitrsquola ccedilevrelemekrdquo78

75 Heidegger Antigonersquonin yalnızca birinci koro şarkısı [Bkz Heidegger 2000 s 156-158] ile prolog kısmını [Bkz Heidegger 1996] ccedilevirmiştir 76 Freud Sigmund Sanat ve Edebiyat Ccedilev Dr Emre Kapkın Ayşe Tekşen Kapkın Payel Yayınevi İstanbul 1999 s 327 77 Accedilıklamalar iccedilin bkz Freud 1999 s 328-330 78 Freud 1999 s 330

45

Freudrsquoun verdiği oumlrnek cuumlmlelerden accedilıkccedila anlaşılmaktadır ki heimlich soumlzcuumlğuumlnuumln

farklı anlam katmanları kendisine karşıt gibi goumlruumlnen unheimlich ile aynı anlamları

karşılamaktadır Freud bu ortaklaşmayı başka bir soumlzluumlkten yaptığı şu alıntıyla

accedilıklamaya ccedilalışır ldquo lsquoev gibirsquo lsquoeve aitrsquo duumlşuumlncesinden yabancıların goumlzlerinden

sakınılan saklı ve gizli bir şey duumlşuumlncesi gelişti ve bu duumlşuumlnce ccedileşitli doğrultularda

genişledihelliprdquo79 Başka bir şekilde soumlylersek lsquoevde olanrsquo (heimlich) şey lsquogizlirsquo

(heimlich) bir şeydir Saklı gizlenmiş olan goumlruumlnmeyen şey tam olarak bilinemeyen

bir şeydir goumlruumlnmediği halde varlığı bilinebilen (en azından gizlenmiş olduğu

bilinmektedir) bu şey korku verici niteliğini de buradan almaktadır Ancak diğer

taraftan onu dost yanlısı evcil eve ait kılan ldquooumltekirdquo yanı da vardır Bu bize

Schellingrsquoin yukarıda alıntılanan soumlzuumlnuuml de accedilıklar niteliktedir Gizli olan şey

gizliliği iccedilinde accedilığa ccedilıkmıştır Ne tam olarak guumlnışığına gelmiştir (mutlak anlamda

bilinmemektedir) ne de mutlak anlamda saklıdır Heimlich ile unheimlich arasındaki

ortak anlam gruplarının doğmasının nedeninin koumlk isim Heim (ev) soumlzcuumlğuumlnden

kaynaklandığı goumlruumllebilir Ev hem başkalarından gizleme kapatma saklama

nitelikleriyle hem de oumlzel alan mahrem80 oumlzelliğiyle bu duruma yol accedilmaktadır

Heimlichrsquoin değişik bir anlamı bilgiden kaccedilırılan bilinccedil-dışıhellip Heimlichrsquoin karanlık bilginin erişemediği anlamı da vardırhellip [burada] anlatılan gizli ve tehlikeli bir şey kavramı daha da gelişti ve ldquoheimlichrdquo genellikle ldquounheimlichrdquoe yuumlklenen anlama sahip olmaya başladı[hellip] Dolayısıyla heimlich sonunda karşıtı olan unheimlichrsquole buluşana dek ccedilifte değerlilik doğrultusunda gelişen bir anlama sahip soumlzcuumlktuumlr Unheimlich şu ya da bu biccedilimde heimlichrsquoin bir alt tuumlruumlduumlr81

79 Freud 1999 s 331 80 Oumlrneğin mahrem ve namahrem soumlzcuumlkleri iccedilin de heimlich ve unheimlich arasındaki ilişkiye benzerlik kurulabilir Arapccedila mahrem soumlzcuumlğuuml iccedilin TDK (1) Yakın akrabadan olduğu iccedilin nikah duumlşmeyen (2) Başkalarına soumlylenmeyen gizli (3) Sırdaş karşılıklarını verirken (Bkz Tuumlrk Dil Kurumu Tuumlrkccedile Soumlzluumlk Haz İsmail Parlatır Nevzat Goumlzuumlaydın vd Atatuumlrk Kuumlltuumlr Dil ve Tarih Yuumlksek Kurumu 2 Cilt 9 Baskı 1998 ldquomahremrdquo maddesi) Nişanyan ldquoyasak tabu kutsal oumlzel alana veya hareme ait olanrdquo anlam grubunu oumlnermiş eşkoumlkten (Hrm) soumlzcuumlkler ise şunlar haram harem huumlrmet ihram ihtiram mahrem mahrum muhterem namahrem (Bkz Nişanyan 2004 ldquomahremrdquo ve ldquoharemrdquo maddeleri) Dolayısıyla namahrem olan evlenmede bir sakınca olmayan yani yabancı olandır Diğer taraftan mahrem de yasaklanmış ama tanıdık bildik bize en yakın olan anlamındadır 81 Freud 1999 s 332

46

Acaba unheimlich karşılığı olarak kullanılan tekinsiz82 soumlzcuumlğuumlnde de benzer bir

durum goumlzlenebilir mi TDK soumlzluumlğuuml tekin soumlzcuumlğuuml iccedilin ldquo(1) boş iccedilinde kimse

bulunmayan (2) uğurlurdquo anlam grubunu oumlneriyor Tekin olmayanı ise (1) ldquocin peri

vb olağanuumlstuuml varlıkların bulunduğuna inanılan uğursuz tehlikelirdquo şey ve (2)

ldquokendisinde doğauumlstuuml bir guumlccedil olduğu sanılan uğursuz sakınılması gerekenrdquo insan

veya hayvan olarak tanımlıyor83 Nişanyanrsquoın accedilıklaması ise tekinsizliğin cinlerle

olan bağlantısına vurgu yapıyor ona goumlre tekinsiz ldquocinlere uğramışrdquo anlamına

gelmektedir84 Buradaki cin genellikle deinonrsquola daimon arasında kurulan (hem

etimolojik hem de anlambilimsel) bağlantıyı guumlccedillendiriyor Daimon konusuna

yeniden değineceğimizi hatırlatarak devam edelim Cin (Arapccedila cinn) ldquoinsanlarda

deliliğe neden olan goumlruumlnmez varlıkrdquo85 anlamıyla ve diğer eşkoumlkten -ldquocinnetrdquo

ldquoecinnirdquo ldquomecnunrdquo gibi- soumlzcuumlklerle birlikte bizi daimonrsquoa goumltuumlruumlrken cin ile yine

aynı koumlkten olan ldquoceninrdquo gibi kelimeler de deinonrsquou accedilıklar niteliktedir Arapccedila cinn

cnn koumlkuumlnden gelmektedir ve yine Arapccedila cana (gizledi sakladı oumlrttuuml) soumlzcuumlğuumlyle

ilişkilidir Aynı şekilde Aramice genəyā cin goumlruumlnmez varlık anlamına gelirken gny

gizleme saklama ve gnn ise koruma ccedilitle ccedilevirme kapatma anlamına gelmektedir86

Buumltuumln bu accedilıklamalar bize tekin-tekinsiz ikilisi arasındaki ilişkinin heimlich-

unheimlichrsquoteki ilişkiyi tam anlamıyla olmasa da ccedilağrıştırdığını goumlstermektedir

Tekin iccedilin TDKrsquonın oumlnerdiği ldquoboş iccedilinde kimse bulunmayanrdquo karşılığı bu

duumlşuumlncemizi doğrular niteliktedir Nitekim iccedilinde kimsenin bulunmadığı terk

edilmiş evler ccediloğu zaman tekinsiz sıfatıyla tanımlanırlar Diğer taraftan tekinsizin

Almancadaki heimlich (gizli) ile olan ilişkisi de cinlerle olan bağlantısında ortaya

ccedilıkmaktadır Nişanyanrsquoın deyişiyle ldquocin uğramışrdquo bir yer tekinsiz olmakta başka bir

deyişle ldquoiccedilinde goumlruumlnmez varlıkların gizlendiğirdquo bir yere doumlnuumlşmektedir

82 Bu arada unheimlichrsquoin İngilizcesi uncanny olarak ccedilevrilir Unheimlichrsquoteki yapıya benzer bir durum uncannyrsquode de bulunabilir Canny Almancadaki heimlich gibi ldquosnug and cozyrdquo [Kuytu rahat guumlvenli kuumlccediluumlk saklı gizli ve samimi hoş] anlamlarını barındırmaktadır ldquoCannyrdquonin koumlkuuml olan ldquocanrdquo guumlnuumlmuumlzde kullanılmayan ldquobilmekrdquo anlamına gelmektedir Bkz Heidegger 2000 s 160 dn 57 83 Bkz Tuumlrk Dil Kurumu 1998 Tekin maddesi 84 Bkz Nişanyan 2004 tekin maddesi 85 Nişanyan 2004 cin maddesi 86 Nişanyan agy

47

Unheimlich olanın en buumlyuumlk oumlzelliği onun belirsizliğidir Tekinsizlik durumunda

olan kişi karşılaştığı şeyin ne olduğunu ldquokesinrdquo bir biccedilimde bilemez Fakat buradaki

tekinsizlikte ldquoyabancırdquo olan mutlak olarak bilinmeyen bir şey değildir Az ccedilok

bilinir Dolayısıyla burada tam anlamıyla bir muğlacircklık durumu soumlz konusudur

Tekinsizliğin neşet ettiği yer şey hakkında ccedilok az bir bilgi sahibi oluruz Bu

Schellingrsquoin dediği gibi gizli olması gerekirken accedilığa ccedilıkmış bir bilginin

ldquoparccedilardquosıdır Tam olarak da goumlruumlnuumlr bilinir ya da tanıdık olamamıştır Onun korku

veren niteliği bu muğlacircklığında saklıdır

Diğer taraftan Freud unheimlichrsquoin heimlichrsquoin bir alt tuumlruuml olduğunu soumlylerken

heimlichrsquoin unheimlich tarafından iccedilerildiğini de kastetmektedir Daha doğrusu bu

soumlzcuumlk ikilisi arasında Freudrsquoa goumlre bir ccedileşit bastırma ndash unutma hatırlama ilişkisi

vardır Freud bu goumlruumlşuumlnuuml Otto Rankrsquoın ldquoccedilift (ikiz - double) goumlruumlnguumlsuumlrdquoyle de

destekler

ldquoCcediliftrdquo teması Otto Rank (1914) tarafından son derece kapsamlı olarak işlenmiştir Rank ldquoccediliftrdquoin aynadaki yansımalarla goumllgelerle koruyucu ruhlarla tinsel inanccedilla ve oumlluumlm korkusuyla bağlantılarına inmiştir [hellip] Rankrsquoa goumlre ldquoccediliftrdquo oumlzuumlnde Egorsquonun yıkımına karşı bir guumlvence ldquooumlluumlmuumln guumlcuumlnuumln devingen bir yadsınmasırdquo idi ve olasılıkla ldquooumlluumlmsuumlz ruhrdquo bedenin ilk ldquoccediliftrdquoiydi Yok olmaya karşı bu ccediliftleme [arzusu] Eski Mısırlıları kalıcı malzemelerle oumlluumlm imgeleri yapma sanatını geliştirmeye youmlneltti Ancak bu gibi goumlruumlşler sınırsız benlik sevgisi toprağından ccedilocuğun ve ilkel insanın aklına egemen olan ilkel narsizmden yeşermiştir Ama bu evre aşıldığında ldquoccediliftrdquo goumlruumlnuumlmuumlnuuml tersine ccedilevirir Oumlluumlmsuumlzluumlğuumln guumlvencesi olmaktan ccedilıkıp oumlluumlmuumln tekinsiz habercisi durumuna gelir87

Freud ldquoccediliftrdquo olgusunu tekinsiz olanın belirli bir bastırılmadan kaynaklandığını

goumlstermek amacıyla kullanır Başka bir deyişle heimlich unheimlich soumlzcuumlklerinin

ldquoccedilift ikizrdquo oluşunu accedilıklayabilmek iccedilin bu yola sapar Ona goumlre korkutucu olan

zaten daha oumlnceden bastırılmış ve unutulmuş olandır Dolayısıyla unheimlich yeni ve

yabancı değil aksine tanıdık-bildik Freudrsquoun deyişiyle ldquokoumlkluuml ve yalnızca bastırma

suumlreciyle akla yabancılaştırılmış bir şeydirrdquo Biz burada ccedilocukluğa ya da ilkel akla ait

87 Freud 1999 s 341 Rankrsquoın ccedilift konusundaki incelemesi iccedilin bkz Rank Otto The Double A Psychoanalytic Study Chapel Hill University of North Carolina Press 1971 Otto Rankrsquoın kitabında verdiği oumlrnekler dışında Dostoyevskirsquonin Oumltekirsquosi ile Antonin Artaudrsquonun İkizrsquoi (The Theater and Its Double) bu konuyla ilgili oumlrnekler olarak verilebilir

48

bir ldquobastırmardquo suumlrecinden ziyade olguyu Heideggerrsquoin havf duygusundan kaccedilış

terimleriyle accedilıklamayı daha doğru buluyoruz Ccediluumlnkuuml Freudrsquoun oumlncelikle bir

ldquooumlluumlmsuumlzluumlk guumlvencesirdquo olarak neden ccediliftrsquoin yaratıldığı ve oumlzellikle de ccedilocuktaki

(ilkel benlikteki) ldquoilkel narsisizmrdquoin ccedilift olgusunun doğmasına yol accediltığı ve daha

sonra da bu imgeduumlşuumlncenin neden bastırıldığı konusundaki accedilıklamaları meseleyi

fazlasıyla psikolojik bir alana sıkıştırmaktadır Freudrsquoun ldquooumlluumlmsuumlzluumlk guumlvencesirdquo

dediği şeye insanoğlunun geliştirdiği bir tuumlr ldquooumlluumlmsuumlzluumlk stratejisirdquo demek daha

doğru olur Oumlluumlmsuumlzluumlk stratejisi oumlluumlm havfının getirdiği hiccedillik duygusundan

kaccedilmak iccedilindir İnsan Heideggerrsquoin terimiyle Dasein hiccedilliğin iccedilinde onu suumlrekli

olarak olumsuzlayarak varoluyorsa ve hiccedillik bizatihi varlığın oumlzuumlne dair bir şeyse ve

buna rağmen (kendi oumlzuumlne dair olan) bu hiccedillik havf anında kendisini goumlsterdiğinde

bundan ldquokorkurdquo duyuluyorsa Freudrsquoun ldquobastırılmışrdquo dediği şeyin ne olduğu daha iyi

anlaşılabilir kanımızca Tekinsizlik anında bizde ldquokoumlkrdquoleri olduğunu hissettiğimiz

ama ldquobastırma suumlreciyle akla yabancılaştırılmışrdquo olanla karşılaşırız Bu da hiccedilliğin ndash

hiccedilbir zaman tam ve mutlak olarak elde edilemeyecek- bilgisidir Heideggerrsquoin

dediği gibi ldquoo kadar sonluyuz ki doğrudan doğruya kendi karar ve irademizle

hiccedilliğin karşısına kendimizi olduğu gibi buumltuumln ccedilıplaklığımızla koymaya muktedir

değilizrdquo

ldquoPek ccedilok kişi oumlluumlm ve oumlluuml bedenlerle oumlluumlnuumln geri gelişiyle ve de ruhlar ve

hayaletlerle ilgili olarak bu duyguyu en yuumlksek duumlzeyde yaşamıştırrdquo88 diyor Freud

Anlatmak istediği oumlluumlm imgesiyle duumlşuumlncesiyle karşılaşmanın tekinsizlik

doğurduğudur Freud bunun en oumlnemli nedenlerinden birinin oumlluumlme ilişkin ldquobilimsel

bilgimizin yetersizliğirdquo olduğunu da belirtir Freud bu accedilıklamasıyla bizi

Heideggerrsquoin havf duumlşuumlncesine yaklaştıracak gibidir fakat son bir geri doumlnuumlşle

psikolojinin alanında kalır

Nevrotik erkeklerin dişi genital organları ile ilgili olarak tekinsiz bir şey olduğunu duyumsadıklarını belirtmeleri sık olarak gerccedilekleşir Ancak bu unheimlich yer tuumlm insanların eski Heimrsquolarının [ev] her birimizin bir zamanlar ve başlangıccedilta yaşadığı yerin girişidir ldquoAşk sıla hastalığıdırrdquo diyen bir espri vardır ve ne zaman bir erkek

88 Freud 1999 s 348

49

duumlşuumlnde bir yer ya da bir uumllkeyi goumlrse ve hala uykudayken kendi kendine ldquoburası bildik bir yer daha oumlnce buraya gelmiştimrdquo dese bu yeri annesinin cinsel organı ya da bedeni olarak yorumlayabiliriz O halde bu durumda da unheimlich bir zamanlar heimisch bildik olandır ldquounrdquo oumlneki bastırmanın bedelidir89

Freudrsquotan yaptığımız bu alıntıyı psikolojinin alanından ccedilıkarıp felsefenin

goumlzluumlğuumlnden bakarsak unheimlich meselesinde bir adım daha oumlteye geccedilebiliriz

Freud yine isabetli bir şekilde ve uygun oumlrneklerle ldquoevrdquoden soumlz ederek yerinde bir

tespitte bulunuyor Unheimlich bizim daha oumlnce bulunduğumuz bir ldquoyerrdquoi ima eder

Fakat bu ldquoevinrdquo ya da ldquoevsizliğinrdquo yorumlanmaya ihtiyacı var Heideggerrsquoin

terimleriyle konuşursak ev ldquovarlığın ikamet ettiğirdquo iccedilinde sebat ederek bir şeylere

aşina olarak durduğu yerdir Ancak daha oumlnce de bahsi geccediltiği uumlzere bu yer hiccedilliğin

iccedilindedir Varlık hiccedilliğin iccedilinde lsquovarrsquo olduğu iccedilin lsquoyerrsquoin bizatihi kendisi de hiccedilliğin

iccedilindedir ldquoTekinsizlik iccedilinde-kimse-bulunmayan demektirrdquo diyordu Heidegger Bu

ccedilerccedileveden baktığımızda iccedilinde hiccedil kimsenin bulunmadığı yer bizim oumlzuumlmuumlze ait bir

yerdir kendisinden neşet ettiğimiz başka bir ifadeyle varlığa fırlatıldığımız yerdir

Tekinsizlikte ndashunheimlichrsquote- duyduğumuz tanıdıklık hissi işte bu yuumlzdendir

Geldiğimiz yeri buumltuumln guumlcuumlmuumlzle ondan kaccediltığımız ama oumlzuumlmuumlze ait olan ldquoyerrdquoi

belli belirsiz goumlruumlruumlz Suumlrekli olarak ondan kaccedilma uumlzerine stratejiler geliştirdiğimiz

ldquoherguumlnkuumlluumlkrdquo iccedilinde kendimize o yere karşı o yerin bilinmezliğine karşı ldquokesin

olarak bilinebilirrdquo başka lsquoyerrsquoler (ldquooumltekiikizccediliftrdquo yerler) inşa ettiğimiz ama yine de

oradan ldquokaccedilışımızınrdquo muumlmkuumln olmadığını tekinsizlik anlarında goumlrduumlğuumlmuumlz

ortadadır Bizce trajik sanatların oumlzuumlnde bu tuumlrden bir tekinsizlik bulunmaktadır

Deinonrsquoun ne olduğu uumlzerinde bir tartışmayla başlamıştık Heideggerrsquoin ndashfilolojik

olarak yanlış da olsa- soumlzcuumlğuuml unheimlich olarak ccedilevirmeyi uygun bulduğunu

belirttikten sonra unheimlich soumlzcuumlğuumlnuumln anlamı uumlzerine odaklandık Deinon ile

unheimlich arasında kurulan bağlantı kelimelerin ayrıntılı bir ccediloumlzuumlmlemesi yapılınca

biraz daha accedilıklık kazanmış oldu Eğer deinonrsquoun soumlzcuumlk anlamlarını hatırlarsak

(ldquoKorkunccedil dehşet uumlrkuumlnccedil muumlthişrdquo ldquoguumlccedilluuml kuvvetlirdquo ldquohayret verici olağanuumlstuuml

gariprdquo) bu anlamların tekinsizde bulunduğunu kuumlccediluumlk bir yorumlamayla rahatlıkla

89 Freud 1999 s 351

50

soumlyleyebiliriz Fakat bu bağlantıya katkıda bulunacak aynı zamanda bu soumlzcuumlklerle

ccedilok yakından ilişkili bir başka soumlzcuumlğuuml daimonrsquou da burada kısaca ele almak

gerekiyor

133 Daimon

Daimon [δαίμον İng daemon Alm Daumlmon] boumllmek paylaştırmak kader payı

dağıtmak anlamlarına gelen daiocirc soumlzcuumlğuumlnden tuumlremiş goumlruumlnmektedir90 Soumlzcuumlğuumln

antik metinlerdeki kullanışlarına91 baktığımızda kader payı dağıtanın yani daiocircrsquonun

bir ccedileşit theos tanrı olduğu anlaşılmaktadır Soumlzcuumlk tanrısal bir guumlce insanın

iccedilindeki tanrı veveya tanrısal olana da goumlnderme yapmaktadır ldquoBirine ait olan cin

ya da olağanuumlstuuml guumlccedilrdquo anlamının yanı sıra ldquobirinin payı ve talihi yazgısırdquo anlamına

ve doğal olarak da kişinin ldquoiyi veya koumltuuml talihirdquo yananlamlarına da sahiptir

Hesiodosrsquota daimon soumlzcuumlğuuml yarı-tanrı ya da cin anlamına gelecek şekilde

kullanılmış İşler ve Guumlnlerrsquode insan soylarından bahsedildiği boumlluumlmde şoumlyle der

Hesiodos

Bu ilk insanlar oumlluumlp toprağa karışınca Birer cin oldular Zeusrsquoun dileğiyle İyi birer cin toprağı ve insanları koruyan Yaman bir şerefe konmuş oldular boumlylece92

Hesiodosrsquoun anlatışına goumlre tanrılarla birlikte yiyip iccedilen tanrılara denk yaşam suumlren

Altın Ccedilağrsquoın insanları oumlluumlnce toprağı ve insanları koruyan birer daimon olmuşlardır

Goumlruumllduumlğuuml gibi Sabahattin Eyuumlboğlu ve Azra Erhat daimon karşılığı olarak cin

soumlzcuumlğuumlnuuml tercih etmişler Ccediluumlnkuuml soumlzcuumlğuumln ccediloğu kullanımı cin ve benzeri varlıkları

kastetmektedir Kısaca daimon ruhani ya da ldquoarardquo varlıklardır tanrılarla insanlar

arasında bulunurlar Bu anlamlarının yanı sıra Dodds daimonrsquoun bu tuumlrden kişisel

(tek tek kişilerle ilişkili) kullanımlarının dışında topluluğu ilgilendiren daha genel

90 Liddell amp Scott 1996 ldquoDaimonrdquo maddesi s 365-66 Francis E Peters daimon karşılığı olarak ldquoTanrı (theos) ile kahraman arasında bir yerde bulunan doğauumlstuuml varlık veya şeyrdquo accedilıklaması yapıyor Bkz Peters 2004 ldquodaimonrdquo maddesi 91 Daimonrsquoun Antik Yunan metinlerindeki kullanılış oumlrnekleri iccedilin bkz Dodds E R The Greeks and the Irrational University of California Press Berkeley Los Angeles London 1951 Oumlzellikle ldquoFrom Shame-Culture to Guilt-Culturerdquo başlıklı ikinci boumlluumlmde daimon soumlzcuumlğuumlnuumln ayrıntılı bir analizi vardır 92 Hesiodos İşler ve Guumlnler Sat 120-126

51

etkileri olan guumlccediller olarak da karşımıza ccedilıktığını belirtir Oumlrneğin Atinalılar Nympha

Tepesindeki bir ccedilatlakta adları ldquoCcediliccedilek hastalığırdquo ldquoKolerardquo ve ldquoVebardquo olan uumlccedil

daimonun yaşadığına inandıklarını hatırlatır93

LiddellampScott soumlzluumlğuuml kelimenin farklı bir yazılışının [δαήμων] bilme yetenek

anlamına geldiğini soumlyler Oumlrneğin δαήμωνμάχης soumlzcuumlğuuml doumlvuumlş ustası anlamına

gelmektedir Soumlzluumlk bu anlamın kader payı dağıtma anlamındaki daiocircrsquodan

gelebileceğini belirtir94 Platon da adları tartıştığı Kratylos diyaloğunda Heisodosrsquoun

oumllen altın ccedilağ insanlarının ruhlarına daimon demesinin yerinde olduğunu ccediluumlnkuuml

daemones soumlzcuumlğuumlnuumln ldquobilgili ve beceriklirdquo anlamına geldiğini bu insanların ruhuna

da daimon demenin bu yuumlzden uygun duumlştuumlğuumlnuuml soumlylemektedir 95

İlginccedil bir şekilde Arapccediladaki meleke soumlzcuumlğuumlnuumln de tıpkı daimonrsquoun bu ikinci

yazılışının karşılığı gibi ldquobilme ve yetenekrdquo anlamlarına gelmesi ayrıca ldquosahip

olunanlar haslet ve karakter oumlzelliğirdquo anlamlarını da iccedilermesi bizim iccedilin dikkate

değerdir96 Yine aynı şekilde onunla aynı koumlkten olan melek ve muumllk soumlzcuumlkleri goumlz

oumlnuumlne alındığında Grekccedile ve Arapccedila arasında neredeyse tam bir koşutluk kurulur

93 Dodds 1951 s 41-42 94 LiddellampScott 1996 ldquoDaimonrdquo Maddesi s 366 95 Platon Kratylos Ccedilev Cenap Karakaya Sosyal Yayınlar İstanbul 2000 Sat 398b-c Daimonrsquoun bilgi ve beceriyle olan ilişkisi sonunda sanatsal yaratıcılığa bağlanır Ancak sanatsal ve yaratıcı bir guumlccedil olmasına rağmen onun yıkıcı youmlnuuml her zaman varlığını korur Bu konuda Şerif Mardinrsquoin ilginccedil bir accedilıklaması vardırldquorsquoDaemonicrsquo insan şahsiyetinin tuumlmuumlnuuml bir dalga gibi kaplama potansiyeli taşıyan herhangi bir tabii eğilimdir Cinsiyetin kudreti yaratıcının inadı kızgınlığın yakıcılığı iktidar hırsı insanın ldquodaemonicrdquo uzantılarının oumlrnekleridir lsquoDaemonicrsquo bir nesne olmaktan ccedilok saklı bir guumlccedil insanın yaratıcı ve kahredici guumlcuumlnuumln muumlşterek kaynağıdır İnsan davranışının derinliklerine nuumlfuz etme insanın lsquodaemonrsquounu şuurunda kabul etmeye ve anlamaya bağlıdırhelliprdquoDaemonrdquoun kabul edilmediği maskelendiği ve yalnız ldquokoumltuumlrdquo ile bir tutulduğu uygarlıklarda edebiyat ve sanat yuumlzeysel kalmaya mahkumdur İslam (resmi) kuumlltuumlruumlnde (tasavvufun dışında kalan Ortodoks Şeriatccedilılıkta) ve bu arada Osmanlı kuumlltuumlruumlnde ldquoDaemonrdquo ldquoşer-şeytanrdquola bir tutulduğundan yaratıcı bir guumlccedil olarak ortada yokturhellip Mardin Şerif lsquoAydınlarrsquo Konusunda Uumllgener ve Bir İzah Denemesi Toplum ve Bilim Dergisi No 24 (Kış 1984) s 13-15 Bu meseleyle ilgili olarak F G Lorcarsquonın ldquoDuende Kuramırdquona da bakılabilir Bkz Lorca F G ldquoDuende Kuramı ve Oyunurdquo Kanlı Duumlğuumln - Program Dergisi İstanbul Devlet Tiyatrosu 1999 Lorcarsquonın duende kavramının bir ayağı Arap kuumlltuumlruumlne dayanmaktadır Yine Arap muumlziğindeki Tarab kavramı daimon konusuyla yakından bağlantılıdır Bu konuda bkz Racy A C Arap Duumlnyasında Muumlzik Tarab Kuumlltuumlruuml ve Sanatı Ccedilev Serdar Ayguumln Ayrıntı Yayınları İstanbul 2000 96 Nişanyan 2004 ldquoMelekerdquo Maddesi

52

Platon Şoumllenrsquode [Symposium] Erosrsquou bir daimon olarak tanımlarken daimonrsquonun ne

olduğuna dair biraz daha accedilık bilgiler verir

mdash Nedir oumlyleyse sevgi [Eros] Oumlluumlmluuml bir varlık mı mdash Hiccedil de değil mdash Ne oumlyleyse mdash Demin dedim ya ikisinin ortası oumlluumlmluuml ile oumlluumlmsuumlz arası bir şey mdash Evet ama ne mdash Buumlyuumlk bir cin [daimon] Sokrates ccediluumlnkuuml cin [daimon] dediğimiz tanrı ile insan arası bir varlıktır mdash Ne iş goumlruumlr bu cinler mdash İnsanlardan tanrılara tanrılardan insanlara haberler soumlzler goumltuumlruumlp getirirler

dileklerimizi adaklarımızı onlar ulaştırır tanrılara onlar getirir bize tanrıların buyruklarını kurbanlarımızın karşılığını Tanrı ile insan arasındaki boşluğu dolduran cinler buumltuumlnuumln buumltuumlnluumlğuumlnuuml kurarlar Onlardan gelir buumltuumln bilicilerin bilgisi rahiplerin kurbanları kehanetleri falları buumlyuumlleri uumlfuumlruumlkleri gereğince başarma sanatı Aslında tanrı insana karışmaz [hellip] Buumltuumln bunları bilende tanrı soluğu vardır [hellip bunları bilen daimonrsquolu bir adamdır ] Bunları değil de başka şeyleri bilen işi sanatı ne olursa olsun bir zanaatccedilı olmakla kalır Bu cinler hem pek ccedilok hem de pek ccedileşitlidir Sevgi de [Eros] onlardan biridir97

Platonrsquoun buradaki tanımı bir ccedileşit ldquoaracırdquo işlevi goumlren varlıktır Yine İslamiyetrsquoteki

melek kavramına benzer bir tanımlamadır bu Platon yine benzer bir şekilde

Phaidonrsquoda insanlara doğumunda verilen bir ldquomelekrdquo olarak tanımlar daimonrsquou

Buna goumlre daimonlar insanın doğumundan oumlluumlmuumlne kadar ona refakat etmektedir

İnsan oumlluumlnce daimonun son vazifesi onu Hadesrsquoe goumltuumlrmektir98

Herakleitos 119 fragmanda ldquoinsanın ethosu onun daimonudurrdquo diyerek kelimenin

daio [ve theos - tanrı] koumlkuumlne goumlnderme yapıyor gibidir Cengiz Ccedilakmak Tuumlrkccedile

ccedilevirisinde soumlzcuumlğuuml kader olarak ccedilevirmeyi uygun bulmuş Ccedilakmak bu ccedilevirinin

nedenini şu şekilde accedilıklıyor

Daimon bu fragmanda ldquokişisel kader takdir edilen payrdquo anlamlarına gelir Soumlzcuumlğuumln koumlkeninde ldquopaylaştırmak bahşetmekrdquo anlamları bulunur99

97 Platon (Eflatun) Şoumllen Ccedilev Azra Erhat Sabahattin Eyuboğlu Remzi Kitabevi İstanbul 1958 Sat 202d-e 98 Platon Phaidon sat 107d 99 Herakleitos Fragmanlar Ccedilev Cengiz Ccedilakmak Kabalcı Yayınevi İstanbul 2005 s275 Buradaki tam ccedileviri şu şekildedir ldquoİnsanın karakteri kaderidirrdquo[ἦθος ἀνθρώπῳ δαίμων] Aynı fragman Suad Y Baydur tarafından ise şoumlyle ccedilevrilmiş ldquoHuy insan iccedilin daimondurrdquo Baydur fragmana duumlştuumlğuuml dipnotta ndashGoethersquoden bir alıntı yaparak- buradaki daimonrsquoun insandaki değişmez nitelik olduğunu gtgtgt

53

Eğer insanın ethosu aynı zamanda onun daimonu yani ona bahşedilmiş kaderiyse

Greklerin daimon soumlzcuumlğuumlnuuml bizden ccedilok farklı bir şekilde anladıkları ortadadır Eğer

daimonu tanrı ile insan arasındaki bir aracı guumlccedil olarak okursak Herakleitosrsquoun

soumlzuumlyle ne kastettiği biraz daha accedilıklık kazanabilir Buna goumlre daimon insanın

karakterini belirlemekte onun ethosuna suumlrekli olarak ndashiyi ya da koumltuuml- etki

etmektedir Bu oumlyle bir guumlccedil olarak anlatılır ki insan daimonun etkisine karşı

koyamamaktadır

ldquoHomerosrsquota kahramanlar buumltuumln o olağanuumlstuuml canlılıkları ve eylemlerine rağmen kendilerini her durumda oumlzguumlr failler değil başka guumlccedillerin kurbanı ya da pasif araccedilları olarak hissederlerhellip Kendi duygularını bile kontrol edemeyecek olduğunu hissederler Bir duumlşuumlnce bir duygu bir duumlrtuuml gelir eyleme geccediler ve kısa bir suumlre sonra keyiflenir ya da acı ccedileker Bir Tanrı onu esinlendirir ya da koumlr eder Zenginleşir sonra yoksul olur belki koumlle edilir Hastalıklı gibi kentten suumlruumlluumlr ya da savaşta oumlluumlr [Evren] ilahi olarak duumlzenlenmiştir ve onun payı ccediloktan dağıtılmıştırrdquo100

İnsanın iyi ya da koumltuuml oluşuna onun eylemlerine neredeyse tamamen huumlkmeden

daimon anlamının yanı sıra soumlzcuumlğuumln koumlkuuml olduğu oumlne suumlruumllen daio ldquokemirmek

yutmakrdquo anlamlarına da gelmektedir101 Daimonun lsquokaderrsquo olarak ccedilevrilmesinin

nedeni budur insanları yutan kemiren şey insanın yazgısı yani onun

mukadderatıdır Mukadder soumlzcuumlğuumlnuumln ldquodeğer biccedililmişrdquo ldquomiktarı tayin edilmişrdquo

ldquotakdir edilmişrdquo anlamları duumlşuumlnuumllduumlğuumlnde daimonun ldquopay dağıtmardquo ldquokaderrdquo

ldquoinsanları yutmardquo ldquoinsanın doğumundan itibaren yanında olmardquo gibi anlam

gruplarının birbiriyle ilişkisi biraz daha accedilıklık kazanmış olur

Herakleitosrsquoun soumlzuumlndeki ethos soumlzcuumlğuumlnuumln yalnızca karakter olarak ccedilevirmenin

doğru olmadığını burada hatırlatmamız gerekiyor Ccediluumlnkuuml ethos ldquoaşina olunan yerrdquo

ima eder Bkz Kranz Walter Antik Felsefe Metinler ve Accedilıklamalar Ccedilev Suad Y Baydur Sosyal Yayınlar İstanbul 1994 s 68 73 Heidegger ise fragmanı şu şekilde ccedilevirir ldquoİnsan varolduğu muumlddetccedile tanrının yakınında ikamet ederrdquo(GA9 354-355) Aktaran Gall Robert S ldquoInterrupting Speculation The Thinking of Heidegger and Greek Tragedyrdquo Continental Philosophy Review 36 Kluwer Academic Publishers Netherlands 2003 s 183 100 Onians R B Origins of European Thought about the Body the Mind etc Cambridge 1951 p 302 aktaran Douglas Mary Purity and Danger An Analysis of Concepts of Pollution and Taboo New York Praeger 1966 s 104 101 Bkz Peters 2004 ldquodaimonrdquo maddesi

54

iccedilinde ikamet edilen mekacircn anlamına da gelmektedir102 İccedilinde olduğumuz bu şey ise

bizi her youmlnden etkileyen eylemlerimizi belirleyebilen bir guumlccedil olan daimondur

Heidegger Herakleitosrsquoun bu soumlzuumlnuuml Yunancadan oldukccedila ldquomodern bir duumlşuumlnce

tarzırdquoyla ldquoccedilevirdiğimizirdquo duumlşuumlnuumlyor103 ldquoİnsanın ethosu onun daimonudurrdquo ccedilevirisi

bu yuumlzden Herakleitosrsquoun kastettiği anlamı tam olarak ifade edemiyor Heidegger

oumlncelikle ethosrsquoun ldquoiccedilinde oturulan yerrdquo anlamında olduğunu oumlzellikle vurgular

Ethos insanın iccedilinde ikamet ettiği accedilık bir alan anlamına gelmektedir Bu accedilıklık

insanın oumlzuumlne dair olanın goumlruumlnuumlşe gelmesine olanak sağlar bu accedilıklık sayesinde

insan goumlruumlnuumlşe gelir Daseinrsquoın iccedilinde ikamet ettiği yer insanın oumlzuumlne dair olanın

goumlruumlnuumlşe gelişini barındırır Heideggerrsquoe goumlre bu oumlz Herakleitosrsquoun cuumlmlesinde

daimon yani tanrı olarak ifade edilir Heidegger fragmanı soumlyle ccedilevirir ldquoİnsan insan

oldukccedila tanrının yakınında ikamet ederrdquo104 İlerleyen kısımlarda ifadeyi

yorumlayarak daha da accedilık kılar İnsanın iccedilinde ikamet ettiği onun iccedilin tanıdık

bildik olan [familiar] accedilıklık tanınmayan bilinmeyenin [unfamiliar] daimonun

tanrının kendini goumlruumlnuumlr kıldığı yerdir105

Birinci koro şarkısının sonunda Antigonersquonin sahneye gelişi uumlzerine Korobaşı

ldquogoumlzlerine inanamazrdquo kendisinin bir ldquodaimonun etkisinderdquo olabileceğini duumlşuumlnuumlr

[377] Kral Oidipusrsquota Koro goumlzlerini ccedilıkaran Oidipusrsquoa ldquohangi daimonrsquoun onu buna

zorladığınırdquo sorar [Kral Oidipus 1325] Oidipusrsquoun cevabı Apollon olur Kullanıma

daha yakından bakıldığında daimonrsquoun belirli bir tanrıdan ccedilok zorlayıcı bir guumlccedil

olduğu anlaşılır ccediluumlnkuuml aynı satırdaki epairocirc fiili ldquoheyecanlandırmakrdquo ldquoteşvik

etmekrdquo ldquozorlamakrdquo anlamlarına gelmektedir Diğer taraftan Antik Yunanrsquoda

tanrılardan gelen ccedilılgınlık ccedileşitleri belirlidir Oumlrneğin Aphrodite ve Erosrsquoun cinsel

Musarsquoların sanatsal Dionysosrsquoun rituumlelistik veya bilinccedilli cinnet ve Apollonrsquoun da

kehanetsel veya biliş guumlcuuml bakımından etkileyiciliği bilinmektedir106 Dolayısıyla

102 Bkz Peters 2004 ldquoEthosrdquo maddesi 103 Heidegger Martin Pathmarks Trans William Mcneill Cambridge University Press Cambridge 1998a s 269 104 Heidegger 1998a s 269 105 Heidegger 1998a s 271 106 Bkz Dodds 1951 s 64

55

burada Oidipus bir tanrının adını ansa da ona daimonik bir işlev yuumlklediği accedilıktır

Ccediluumlnkuuml ardından ekler ldquoAma kendi ellerimdi goumlzlerimi karartanrdquo107

İster tanrısal bir guumlccedil anlamına gelsin isterse bizatihi tanrının kendisine referans

versin daimonrsquoun insanı ndashiyi ya da koumltuuml olarakndash etkilediği onu zorladığı ve eyleme

teşvik ettiği kesindir Ama bu guumlcuuml son kertede dışsal bir guumlccedil olarak da duumlşuumlnmemek

gerekir Houmllderlin Patmos adlı şiirinin başında soumlyle diyor ldquoTanrı yanı başımızda

ama yine de kavramak zor onurdquo108 Herakletiosrsquoun soumlzuumlnuuml boumlyle anlamak daha doğru

olabilir

Yunan aydınlanmasının başladığı bir doumlnemde [MOuml 399] Sokratesrsquoin oumlluumlm cezasına

ccedilarptırıldığı davada daimonrsquoun konuya dahil edilmesi bizim iccedilin manidardır

Bilindiği gibi Sokrates kendisiyle konuşan yol goumlsteren bir iccedil sesin bir

daimonrsquounun olduğunu soumlylemiştir Bu daimon sonrasında kendisine bela olmuş

başka gerekccedilelerle birlikte inanccedilsızlığı ve genccedilleri koumltuuml yola suumlruumlklediği iddialarıyla

yargılanarak oumlluumlm cezasına ccedilarptırılmıştır Platon bu suumlreci Savunma [Apologia] adlı

eserinde anlatır Burada Sokrates daimonrsquodan şoumlyle bahseder

Bana gelen [hellip] tanrısal ve tinsel bir sesten [daimonion gignetai (phocircnecirc)] ccedileşitli zamanlarda ve ccedileşitli yerlerde soumlz ettiğimi duymuşsunuzdur Bana ilkin ccedilocukluğumda gelmeye başlayan bu ses ne zaman gelse beni yapmayı duumlşuumlnduumlğuumlm şeyde durdurur ama hiccedilbir zaman bir şey yapmamı buyurmaz109

Sokratesrsquoin daimonrsquoları iyi olarak niteleme gayretleri işe yaramaz Artık daimonların

tanrı ile insan iyi ile koumltuuml arasındaki muğlacirck ve belirsiz pozisyonları belirlenmeye

ve sabitlenmeye başladığı bir ccedilağ başlamaktadır Daimonlara muğlacirck konumlarından

dolayı koumltuuml bir yer biccedililir Aristotelesrsquote Eudaimonia terimi belki de bu yuumlzden

ortaya ccedilıkmıştır Eu yani iyi oumlneki ile daimonia lsquooumltekirsquonden ayrılmış olur boumlylece

Daimonrsquoun İngilizcede demon [şeytan] demonical [şeytani] anlamlarına gelecek

şekilde kullanıldığını goumlruumlruumlz Soumlzcuumlğuumln olumsuz anlamlarıyla sınırlanmasının

107 Sofokles Kral Oidipus Ccedilev Guumlngoumlr Dilmen Mitos-Boyut Yayınları İstanbul 2002 sat 1331 108 Houmllderlin Friedrich Poems of Friedrich Houmllderlin Trans and Ed James Mitchell Ithuriels Spear San Francisco 2004 s 39 109 Platon Savunma Ccedilev Aziz Yardımlı Deniz Canefe İdea Yayınevi 1997 sat 31d s 26

56

nedenini yukarıda soumlzuumlnuuml ettiğimiz ldquoYunan aydınlanmasınınrdquo yanı sıra Latince ve

Hıristiyanlık etkisinde de aramak gerek

Klasik Latincede daimon genellikle ldquogeniusrdquo veya bir yerin ya da insanın koruyucu

cini anlamına gelen ldquogeniirdquo olarak ccedilevriliyordu Fakat ikinci yuumlzyıldan itibaren

daimon ldquoiyirdquo niteliğinden sıyrılarak başlı başına koumltuumlcuumll bir guumlccedil kaccedilınılması

gereken bir şey olarak goumlruumllmeye başlandı Bunun en buumlyuumlk nedeni daimon ile eros

arasında kurulan yakın bağlantıydı Bu duumlşuumlnceye goumlre daimon şehvetle ya da

cinsellikle ilgili bir itkiydi Latince bu farkı iyice belirginleştiriyordu ccediluumlnkuuml ldquogeniusrdquo

yani cin soumlzcuumlğuumlnuumln koumlkeni ldquogenerordquo uumlretmek babası olmak yaratmak yaşama

getirmek anlamlarına gelmektedir110 Soumlzcuumlğuumln Erosrsquola bağlantısı hatta

oumlzdeşleştirilmesi semavi dinlerin cinselliğe bakışıyla birlikte iyice belirginleşmiş

goumlruumlnuumlyor

Yahudi-Hıristiyan kuumlltuumlruumlnde Eros ccedilocuklaştırıldı ya da yasaklandı daemonik koumltuuml etkileri olan şeytan ile tanrısal haberciler olarak ikiye ayrıldı Daemonrsquoun tanrı ile insan arasında bir varlık olarak goumlruumllduumlğuuml pagan duumlşuumlncesindeki muğlacircklığa karşın Yahudi-Hıristiyan kullanımında bu konumsal muğlacircklık kutuplaştırıldı ve cennetle cehennem iyiyle koumltuuml arasında kapatılamaz bir uccedilurum oluştu 111

Daimonu Greklerin nasıl anladığını bulabilmenin yolu semavi dinlerin soumlzcuumlğe

kattığı salt olumsuz anlamı ifşa etmekten geccediliyor Freud Das Unheimliche [Tekinsiz]

adlı makalesinde Arapccedila ve İbranicede tekinsizin ldquodaemonischerdquo lsquoşeytanirsquo ve

lsquokorkunccedilrsquo bir guumlccedil olarak tanımlandığını not almıştır112 Bu durumun semavi dinlerin

evreni ldquoduumlzenlemerdquo eğilimlerinden kaynaklandığı soumlylenebilir Kısacası semavi

dinler (bir yandan reddetme diğer yandan iccedilerme ilişkisinde oldukları) antik pagan

kuumlltuumlruumlndeki muğlacirck varlıklara belirli bir ldquoyerrdquo vererek onları sabitlemeye ccedilalışırlar

110 Bkz Cardaci P Francis Demon Daimon and Evil A Study of The Daemonic Element in Goethe Dostoevsky Gide and Mann Yayınlanmamış Doktora Tezi University of Maryland Michigan 1972 s 5 111 Barkan Leonard The Gods Made Flesh Metamorphasis and The Pursuit of Paganism New Haven CT Yale University Press 1986 s 99 aktaran Nicholls Angus Goethersquos Concept of The Daemonic After The Ancients Camden House NY 2006 s 13 112 Freud 1999 s 328

57

Zamansal ve mekacircnsal olarak bir muamma olan antik daemonlar anlaşılmaz bir şekilde insanın hem iccedilinde hem de dışında olabiliyorlardı Yeni Ahitrsquoin neticesinde tamamen insan ruhunda iccedilselleştirilmiş bir hale geldiler113

Daimonrsquoun rasyonel duumlşuumlncenin etkisinden ve aynı zamanda semavi dinlerin

olumsuz tanımlama ccedilabalarından kurtulmaya başlaması romantizmle ve oumlzellikle de

Goethe ile başlamış goumlruumlnuumlyor Hamann ve Herderrsquoin yapıtları sayesinde daimon

duumlşuumlncesiyle tanışan Goethe eserlerinde bu ilkeyi derinlemesine işlemiştir Goethe

Şiir ve Hakikat [Dichtung und Wahrheit] adlı otobiyografisinin son boumlluumlmuumlnde ldquobu

dehşetli ilkerdquo dediği daimonik olanın etkisinden fantastik yaratım iccediline girerek

kurtulma yolları aradığını soumlyler114 Eckerman ile soumlyleşilerinde buumltuumln buumlyuumlk

adamları karakterize eden şeyin daimon olduğunu belirten Goethe yine Şiir ve

Hakikat iccedilinde daimonu şoumlyle tanımlıyor

Herhangi bir duumlşuumlnce kavrayamıyordu onu hatta bir soumlzcuumlk yoktu onu anlatacak Bu şey tanrısal değildi ccediluumlnkuuml akıl almaz goumlruumlnuumlyordu insan değildi ccediluumlnkuuml anlayışı yoktu şeytani değildi ccediluumlnkuuml faydalıydı melek gibi değildi ccediluumlnkuuml koumltuumlcuumll hazları accedilığa ccedilıkarıyordu [hellip] bizi sınırlayan buumltuumln limitleri delip geccedilmiş gibiydi Varlığımızın en temel unsurlarıyla alay ediyormuş gibiydi zamanı kısaltıyor uzamı genişletiyordu [hellip] Buumltuumln diğer ilkelerin ortasına giren onları ayıran ama aynı zamanda onları birbirine bağlayan bu ilkeye ben ldquodas Daemonischerdquo ismini verdim115

Hesiodosrsquoun ilk kullanışından guumlnuumlmuumlze gelene kadar daimonrsquoun anlamlarının

ccedileşitliliğine baktığımızda aslında tuumlmuumlnuumln birbirleriyle bağlantısını goumlrmek

muumlmkuumln Bizi burada ilgilendiren ise daha ccedilok daimonun hem fonetik hem de

anlamsal olarak deinon ile olan bağlantısı Heideggerrsquoin bu iki soumlzcuumlk arasında bir

bağ olduğunu duumlşuumlnmektedir Geniş kapsamlı bir daimon analizi yaptığı Parmenides

derslerinde Platonun Devletinin son boumlluumlmuumlndeki Er soumlyleninde topos daimonios

[damimonlu bir yer] ifadesinin geccediltiğini hatırlatır Aynı şekilde Aristotelesrsquoin

daimonia terimini ldquoaşırırdquo [excessive] ldquohayret vericirdquo [astounding] ve aynı zamanda

ldquozorrdquo [difficult] anlamlarında kullanışına referans vererek daimonion kelimesini

113 Lukacher Ned Daemonic Figures Shakespeare and The Question of Conscience Ithaca NY Cornell University Press 1994 s 32 aktaran Nicholls 2006 s 13 114 Bkz Cardaci 1972 s 7 115 Goethe Goethes Werke V Frankfurt am Main İnsel 1966 s 699-700 Aktaran Cardaci 1972 s 8

58

tekinsiz [uncanny nicht-Geheure] veya olağanuumlstuuml [extraordinary - das Ungeheure]

olarak ccedilevirir 116

Daimonion bu yuumlzden Heideggerrsquoin birkaccedil yıl oumlncesinde (GA 26 211n) oumlne suumlreceği gibi varlığa işaret eder daimon (ve onun Grekccedilede ldquotanrırdquo ya da ldquoilahirdquolere referans veren akraba soumlzcuumlkleri [theos theoi tuche ate vb]) goumlruumlnmez ve kavranamaz bir varlığı goumlsterir(GA 54 173ndash174) [] Heidegger daimon ile daio arasındaki ilişkiye dikkati ccedileker daiorsquoyu ldquodışavurmak ve goumlstermek anlamıyla mevcut olmakrdquo olarak ccedilevirir Bu hem ldquobakışrdquo ya da ldquodış goumlruumlnuumlş goumlruumlnuumlm bir şeyin iccedilinde kendini goumlsterdiği bir şey iccedilinde kendini sunduğu dış goumlruumlnuumlş (GA 7 46) anlamlarına hem de aksana bağlı olarak ldquotanrıccedilardquo anlamlarına gelen thea soumlzcuumlğuuml ile ilişkilidir Aynı zamanda theaon (iccediline bakmak incelemek) ve theion (ilahi) anlamlarıyla da bağlantılıdır Bu şekilde daimon goumlruumlnuumlşe gelen ve kendisine saygıyla baktığımız bir tanrı olarak accedilığa ccedilıkar(Krş GA 7 284) Bu bir huşu (aidos) ve saygınlık (kharis) figuumlruumlduumlr Duumlzenin şaşırtıcı varlığı olarak beliren tekinsiz [uncanny Unheimlich] yapıtta bir tanrı olarak yer biccedilim ve isim bulur117

Ama aynı zamanda hem daimon hem de deinon Grekler iccedilin olağanın sıradanın

tanıdık olanın iccedilinde bulunur Heidegger bunu oumlzellikle vurgular Oumlrneğin tekinsiz

olağan şeylerde kendini goumlsterir ccediluumlnkuuml Heideggerrsquoe goumlre tekinsiz iccedilinde yer aldığı

ldquoolağanırdquo ima eder olağan olanla aynı karakterdedir118 Olağanın iccedilinde varlık bulan

ama olağanın olağanuumlstuumlluumlğuumlnuuml goumlsteren bu muğlacirck varlıklar bu halleriyle ldquoinsanın

oumlzuumlne dair muğlacircklığınrdquo kendini goumlruumlnuumlr kılmasına başka bir deyişle ifade

bulmasına yardımcı olan guumlccedillerdir Tragedyalarda genellikle bir tanrı yarı tanrı

formunda goumlruumlnen bu daimonlar aslında insanın bizatihi kendi varlığında bulunan

olağanuumlstuumlluumlğuuml goumlsterirler Yukarıdaki uzun alıntıda ayrıntılı olarak accedilıklandığı uumlzere

daimon ile deinonrsquoun bağlantısı onların bir ccedileşit ldquoarardquo boumllgede varolmalarıyla da

ilintilidir Her ikisi de her zaman kesin tanımlamalarımızın dışında kalan bir aralıkta

bir lsquoararsquonın varlığı olarak kendilerini goumlsterirler

Heideggerin dediği gibi [daimonrsquolar] varlığın bizatihi kendisinin dipsiz boşluğunda tanrının zuhur etmesidir (GA 65 416) Kral Oidipusta Apollon Oidipusun kim olduğuyla kendini bilmesi arasındaki aralıkta ortaya ccedilıkar

116 Heidegger Parmenides Trans Andreacute Schuwer Richard Rojcewicz Indiana University Pres Bloomington-Indianapolis 1992 s 99-100 117 Gall 2003 s 182-83 Alıntıda Aristotelesrsquoin bahsi geccedilen daimon tanımlaması doğrudan değildir Aristoteles burada -Nikomakhosrsquoa Etikrsquote- filozofları tasvir ederken bu sıfatları kullanır ve sonunda bunların daimonik olduğunu soumlyler 118 Bkz Heidegger 1992 s 102 vd

59

Sophoklesin Aiasında Athena oumlnceki Aias ile şimdiki arasında sahneye girer Oresteiada Atreusoğullarına musallat olan daimon baba ile kız karı ile koca oğul ile ana eski ile yeni duumlzen arasında oluşan ayrılıktan ccedilıkar Oldukccedila sıradan bir şekilde bir yılan sokması sonucu oluşan Philoktetesrsquoteki derin yaradan ilahi bir plan ortaya ccedilıkar119

Bu ldquoarardquo boumllgelerin anlaşılmaları zor ve belirsizliklerle dolu olduğu ortadadır bu ara

boumllge tam da bu yuumlzden trajik olanın boumllgesidir Kahraman daha oyun başlar

başlamaz daimonik boumllgeye (topos daimonios) duumlşer Elinden gelen buumltuumln ccedilabayı

goumlsterse de daimonların etkisiyle sınır aşımına suumlruumlklenir Ya da daha oyun başlar

başlamaz zaten sınır geccedililmiştir İnsanın duumlnyaya gelişiyle başlayan suumlreccedil de tıpkı

boumlyledir İnsan doğar doğmaz sınırı geccedilmiştir Bu yuumlzden Yunan tragedyasının

bilgeliği ldquohiccedil doğmamış olmayırdquo diler insan yaşamının bu muğlacirck niteliğini de

ccedileşitli temaların goumlruumlnuumlmuuml altında seyircisine ima etmeye ccedilalışır

Oumlrneğin Deianeirarsquonın başına gelen budur İronik bir şekilde onun ldquooumllccediluumlsuumlzrdquo hataları

ldquooumllccediluumlluumlrdquo olma arzusundan kaynaklanır120 Sophoklesrsquoin Elektrarsquosında hem

sağduyunun ihtiyatlı davranışın [Khrysothemis] hem de akılsızlığın duumlşuumlncesizliğin

[Elektra] trajik bir şekilde bir araya gelişine şahit oluruz Khrysotemis kız kardeşinin

haklı olduğunu kabul eder buna rağmen onu duumlşuumlncesizlikle succedillar

ldquoAdalet benim dediklerimde değil senin duumlşuumlnduumlklerindedir ama huumlr yaşamak istiyorsan sana buyuran kimselere her şeyde uyman lazımrdquo121

Diğer taraftan Elektra da onun ccediloumlzuumlmsuumlz bir konumda olduğunu duumlşuumlnmektedir Ona

goumlre Khrysotemis ya aklını yitirmiştir ya da akıllıdır fakat unutmayı tercih etmiştir

Her ikisi iccedilin de bir bedel oumldemek zorundadır [345-46 ve 1027] Bu yuumlzden yalnızca

Elektrarsquonın kendi duumlşuumlncesizliği değil Khrysotemisrsquoin akıllılığı da trajik bir hatadır

Elektra bunu bir ldquodeinonrdquo olarak tanımlar [bkz 341 ve 1039] Elektra kardeşine

ldquoAklına hayranım ama korkaklığından nefret ediyorumrdquo [1027] ve ldquoYazık ki bu

kadar iyi soumlyluumlyor da gene yanılıyorsun [How terrible [deinon] it is that one who

119 Gall 2003 s 184 120 Bkz Sophokles Trakhis Kadınları Ccedilev Şaziye Berin Kurt Maarif Vekaleti 1941 121 Sophokles Elektra Ccedilev Azra Erhat Milli Eğitim Basımevi 1946 s 19 sat 338-39 (Bu ccedileviride satır numarası kullanılmamıştır)

60

speaks so well should be so wrong ]rdquo122 [1039] dediğinde bize trajiğin ne olduğunu

hatırlatır

Daimon ile deinon arasında bir bağ kurulabilir mi sorusu uumlzerine duumlşuumlnuumlyorduk

Tragedya metinlerdeki oumlrnekler ile Heideggerrsquoin accedilıklamaları bu konuda doğru yolda

olduğumuzu bize goumlsteriyor Her iki soumlzcuumlğuumln de aynı koumlkten geldiği ve aynı ldquoarardquo

boumllgenin ifadesi olduğu accedilıktır Şimdi her iki soumlzcuumlğuumln oumlluumlmle bir bağlantısının olup

olmadığını sormamız gerekiyor

Sonuccedilta Heideggerin ccediloumlzuumlmlemesinden daimonun ndashlsquotekinsizrsquoden [uncanny] lsquotanrılarrsquoa [gods] lsquokorkunccedilrsquoa [terrible] ve lsquoen acayip tuhafrsquoa [strangest] kayan- muğlacircklığının Yunan tragedyasındaki karmaşık [complex] tasvirine ccedilok uygun olduğunu goumlrebiliriz Heideggerin daimon ve deinon ccediloumlzuumlmlemesinin soumlylediği şey tragedyanın bize eylemlerimizde ve eylemlerimizle ortaya ccedilıkan ezici karşı konulmaz başa ccedilıkılmaz ve tamamen kontroluumlmuumlzuumln dışında olan ilahi bir şeyi goumlsterdiğidir Bizler tekinsiz ve acayibin havalisinde ikamet ettiğimizi tragedya sayesinde keşfederiz123

Heideggerrsquoin Parmenides derslerinde topos daimoniosrsquoa yaptığı atıf bu accedilıdan

boşuna değildir Bu atıf bize daimon-deinon ikilisinin oumlluumlmle bağlantısını

kurabileceğimiz yolu accedilar

Heideggerrsquoin felsefesinin temel taşlarından olan bir soumlzcuumlk vardır aletheia124 Bu

Grekccedile soumlzcuumlğuumln genellikle hakikat ve doğruluk olarak ccedilevrildiğini goumlruumlruumlz Oysaki

Heidegger bunun yerine gizlenmemişlik [Unverborgenheit] soumlzcuumlğuumlnuuml tercih eder

Ccediluumlnkuuml ona goumlre aletheia iccedilindeki lethersquoyi de hatırlatmaktadır125 Heideggerrsquoe goumlre

Grekler her defasında gizsizlikten [aletheia] bahsederken gizi [lethe] de dile

getirmektedirler Hatta lethe aletheiarsquoya goumlre oumlnceliklidir

122 İngilizce ccedileviri iccedilin bkz Sophocles The Plays and Fragments Part VI The Electra Tr With Critical Notes and Commentary R C Jebb Cambridge University Pres Cambridge Leipzig New York 1894 s 143 123 Gall 2003 s 185 124 Aletheia hakikat doğruluk meydana ccedilıkma accedilığa ccedilıkma gizinden ccedilıkma goumlruumlnme vs Bkz Peters 2004 Aletheia maddesi s 32 Lethe Cehennemde akan nehirlerden biri Unutma ırmağı Platonrsquoun devletinde anlatıldığına goumlre oumlluumller duumlnyaya yeniden gelmeden oumlnce bu ırmağın suyundan iccedilerler ve boumlylece ldquooumlteki duumlnyardquoda goumlrduumlklerini unutarak yeniden duumlnyaya gelirler Bkz Platon Devlet Ccedilev Huumlseyin Demirhan Sosyal Yayınlar İstanbul 2002 sat 621a s 396 Ayrıca bkz Can Şefik Klasik Yunan Mitolojisi 6 baskı Ty İnkılacircp Yayınevi İstanbul s 443 150 125 Bu bize mahrem namahrem soumlzcuumlkleri arasında kurduğumuz ilişkiyi de hatırlatacaktır

61

Oumlncelikle gizsizlik soumlzcuumlğuumlnde giz olarak bir şeye youmlnlendiriliriz Gizsizlikte neyin oumlnce gizli olduğu kimin gizlendiği ve gizin nasıl gerccedilekleştiği gizin nerede ne zaman ve kime verildiği buumltuumln bunlar belirsiz kalır126

Agamben Heideggerrsquoden yaptığı bu alıntının ardından ldquogizsizliğin bu sırrınınrdquo yani

ldquoaletheiarsquoya huumlkmeden lethersquoninrdquo accedilıklanması gerektiğini belirtir Lethersquonin

aletheiarsquodaki varlığı bizatihi varlığa en başından itibaren dahil olan bir

varolmayanın hiccedilliğin ve yokluğun varlığıdır Cuumlmlemiz her ne kadar paradoksal

olsa da işin iccediline yokluğun ve hiccedilliğin girdiği yerlerde bunun kaccedilınılmaz olduğunu

biliyoruz Heidegger bunu Metafizik Nedir başlıklı konferansında accedilıklamaya

ccedilalışmıştı Diğer taraftan yine aynı konuşmada ldquovarlığın hiccedilliğin iccedilinde ikamet

ettiğinirdquo de ileri suumlrmuumlştuuml Heidegger Konuşmanın temel ccedilerccedilevesini varlık ile

yokluğun hiccedilliğin ortak koumlkeni sorunu oluşturuyordu Buna havf kavramını

tartışırken değinmiştik Giz ile gizsizlik arasında burada karşımıza ccedilıkan şey de

varlık ile yokluk arasında kurulan bu tuumlrden bir ilişkidir Tıpkı unheimlich olanın

iccedilinde heimlich olanın hatırlanması gibi gizlenmemişlik iccedilinde de giz kendini belli

belirsiz goumlsterir Freud bunu bastırılmış olanın accedilığa ccedilıkması olarak adlandırıyordu

Peki bastırılmış olan nedir Tek kelimeyle oumlluumlm Kendimizi tekinsiz hissettiğimizde

daimonik bir guumlccedille sarsıldığımızda lethe ırmağından iccedilmeden oumlnce goumlrduumlğuumlmuumlz yeri

topos daimoniosrsquou ldquoağaccedilsız ot bitmez unutma ovasınırdquo [Devlet 621 a] hatırlarız

Kendi oumlluumlmuumlmuumlzuuml yokluğumuzu ya da iccedilinde yuumlzduumlğuumlmuumlz hiccedilliği ldquohatırlarızrdquo

Kendisinden suumlrekli kaccediltığımız şeylere yakın durarak unutmaya ccedilalıştığımız şey bir

anda gelir ve bizi bulur Bastırdığımız şey uumlstuuml oumlrtuumllen giz accedilığa ccedilıkmış bir an iccedilin

bize goumlruumlnuumlr olmuştur Freud heimlich olanın Unheimliche doumlnuumlşmesini bu tuumlrden

ldquobastırmardquo suumlreci olarak goumlruumlyordu Freud ldquobastırmardquo ve ldquobastırılmış olanın accedilığa

ccedilıkmasırdquo arguumlmanını oumlluumlm konusunda da temel arguumlman olarak kullanmıştır

Freud Haz İlkesinin Oumltesinde ile Ben ve İd adlı makalelerinde insandaki iki duumlrtuumlden

soumlz eder Yaşam ve oumlluumlm duumlrtuumlsuuml127 Freud canlılarda bu iki duumlrtuumlnuumln suumlrekli bir

126 Heidegger Gesamtausgabe 29-30 Die Grundbegriffe der Metaphysik Welt ndashEndlichkeit- Einsamkeit Klosterman Frankfurt am Main 1983 s 19 Aktaran Agamben Giorgio Accedilıklık İnsan ve Hayvan Ccedilev Meryem Mine Ccedililingiroğlu 1 Baskı Yapı Kredi Yayınları İstanbul 2009 s 72

62

savaşım halinde olduğunu iddia eder Freudrsquoa goumlre her canlı iccedilsel nedenlerle oumllmekte

inorganik olana geri doumlnmekte ve bu durum istisnasız olarak suumlrekli

deneyimlenmektedir Kısacası tuumlm yaşamın hedefi oumlluumlmduumlr128 Buumltuumln canlılar

fırlatıldıkları yere kendilerinden neşet ettikleri maddeye (arkheye) geri doumlnmeye

youmlnelik bir duumlrtuumlye sahiptirler Freud bunu oumlluumlm duumlrtuumlsuuml olarak adlandırıyor Diğer

taraftan bu duumlrtuumlye zıt olarak başka bir duumlrtuuml daha bulunmaktadır Freudun deyişiyle

canlının kendisini yaşamının nihai amacına [oumlluumlme] kısa yoldan ulaştırabilecek olan

etkilere (tehlikelere) karşı enerjik bir şekilde savaşıyor olması paradoksurdquonu ortaya

ccedilıkaran bir duumlrtuumlduumlr bu129 Freud buna ldquoyaşamı devam ettirme duumlrtuumlsuumlrdquo demektedir

Buna goumlre canlı ne olursa olsun oumlluumlm duumlrtuumlsuumlne karşıt olarak oumlluumlmsuumlzluumlğuuml de

arzulamaktadır Oumlzellikle cinsel duumlrtuumller bu youmlndedir Freud bu yaşam duumlrtuumlsuumlne bu

yuumlzden Eros adını verir

Biyoloji tarafından desteklenen teorik muumllahazalarla organik yaşamı cansız duruma geri doumlnduumlrmek goumlrevini uumlstlenen bir oumlluumlm duumlrtuumlsuuml varsayımı ileri suumlrmuumlştuumlk Eros ise yaşamı parccedilacıklara boumlluumlnmuumlş canlı maddeyi karmaşıklaştırmak ve durmadan bir araya getirmek ve bu arada tabii ki muhafaza etmek hedefine youmlnelmişti Her iki duumlrtuuml de yaşamın ortaya ccedilıkmasıyla bozulmuş bir durumun yeniden oluşturulmasına ccedilalışırken kelimenin en dar anlamında muhafazakacircr olarak davranırlar O halde yaşamın ortaya ccedilıkışı yaşamayı suumlrduumlrmenin ve aynı zamanda oumlluumlme ulaşmaya ccedilalışmanın nedeni oluyordu yaşamın kendisi de bu iki ccedilabanın muumlcadelesi ve uzlaşmasıydı130

ldquoYaşamın ortaya ccedilıkmasıyla bozulmuş ilk durumrdquo ifadesi bizim iccedilin oumlnemlidir Bu

ilk durum yaşamın olmadığı varlığın olmadığı bir toposrsquoa goumlnderme iccedilermektedir

Heidegger Metafizik Nedir adlı konuşmasında ldquovarlığınrdquo iccedilinde bulunduğu hiccedilliğin

hiccedillenmesi anlamına geldiğini soumlyluumlyordu Freudrsquoun bu soumlzleri bize benzer bir

duumlşuumlnce biccedilimini ccedilağrıştırmaktadır Eğer hiccedilliğin hiccedillenmesi varlık demekse

lethersquonin ldquoardquo olumsuzluk oumlntakısıyla aletheia yani hakikat olmasına paralel bir

durum soumlz konusudur Boumlylece bizim iccedilin deinonrsquodan daimonrsquoa oradan da oumlluumlme

giden yol accedilılmış olur Unheimlich yani tekinsiz heimlichrsquoin bastırılmış haliydi

127 Bkz Freud Sigmund Haz İlkesinin Oumltesinde amp Ben ve İd Ccedilev Ali Babaoğlu Metis yayınları İstanbul 2001a 128 Freud 2001a s 45 129 Freud 2001a s 49 130 Freud 2001a s 99-100

63

unheimlich durumunda heimrsquoe ait bir şey hatıra geliyordu Nihai olarak diyebiliriz ki

bastırılan şey insanın heimrsquoı insanın gerccedilek toposu yani topos daimoniosrsquoudur

Burada yeri gelmişken son bir ekleme yapalım Antigone 823 satırla başlayan

konuşmasında Niobersquonin hikacircyesini hatırlatır

Bir zamanlar Frigyarsquolı Tantalosrsquoun kızı Niobersquonin Sipylos dağında nasıl feci bir şekilde oumllduumlğuumlnuuml duymuştum taşlar ağır ağır buumlyuumlyerek bir sarmaşığın birbirine giren dalları gibi onu sarmışlar131

Bu parccedila insanın inorganik maddeye doumlnuumlşmesiyle ilgili olarak okunabilir mi

Antigonersquonin yaşam itkisi yerine oumlluumlmuuml yuumlceltmesi ve nihayetinde kayaların iccediline

oyulmuş bir mezara kapatılacak olması Niobe mitinde işlenen oumlluumlmuuml ve inorganik

maddeye doumlnuumlşuuml ima ediyor olabilir mi Niobersquonin neden oumllduumlğuumlnuuml hatırlayacak

olursak Antigonersquoyle bazı koşutluklar kurabiliriz Niobe doğurduğu ccedilocukların

ccedilokluğuyla oumlvuumlnmekte soyunun asla tuumlkenmeyeceğine dair guumlven duymakta

Artemis ve Apollonrsquoun anneleri Letarsquoyı da sadece iki ccedilocuğu olduğu iccedilin

kuumlccediluumlmsemektedir Bunun uumlzerine Artemis ve Apollon Niobersquonin buumltuumln ccedilocuklarını

oumllduumlruumlr Niobe ise ccedilocuklarına ağlamaktan taş kesilir

Niobe yaşam duumlrtuumlsuumlnuumln yani Erosrsquoun karşıt guumlcuuml olan oumlluumlmle inorganik maddeye

doumlnuumlşle sonuccedillandığını goumlsteren bir mit Antigonersquode de benzer bir sonuccedil yaşanır

Ama bu kez Niobersquonin tam tersi olarak Antigone Erosrsquou evliliği ccedilocuk doğurmayı

uumlremeyi neslini suumlrduumlrmeyi kısacası yaşamı yadsımıştır Ama Sophokles son anda

Niobersquonin hikacircyesini anıştırmakla uumlreme yoluyla oumlluumlmsuumlzluumlk ccedilabasının da nafile

olduğunu oumlluumlmuumln en nihayetinde herkes iccedilin kaccedilınılmaz olduğunu yeniden hatırlatır

14 Oumlluumlm Oumlluumlmluumlluumlk

Schmidt ldquooumlluumlmrdquo kavramının Platonrsquoun Devletrsquoine baştan sona hacirckim olduğunu

hatırlatır132 Devletrsquoin sonunda ldquoinsanı oumlluumlmde nelerin beklediğirdquo sorusu ortaya atılır

ve Er miti anlatılır Schmidt Devletrsquoin ilk soumlzcuumlğuumlnuumln de bu accedilıdan dikkat ccedilektiğini

belirtir Platon Devletrsquoe kataben soumlzcuumlğuumlyle başlar ki bu soumlz Odysseusrsquoun

131 Sophokles 1941 sat 823-826 132 Schmidt 2001 s 21

64

Penelopersquoye oumlluumller uumllkesine inişini anlatırken kullandığı ve ldquoaşağıya inmekrdquo

ldquoHadesrsquoe gitmekrdquo anlamlarına gelen bir kelimedir133

Oumlluumlm ile tragedyaların ilişkisinin de ccedilok guumlccedilluuml olduğunu soumlyleyen Schmidt

Antigonersquoden ve Hamletrsquoten oumlrnekler vererek tragedyaları başlatanın oumlluumlm olduğunu

hatırlatır134 Kısacası oumlluumlm ona verdiğimiz ilk anlamın tersine bir ldquobaşlangıccedilrdquo

yaratmaktadır Ancak burada ldquobaşlatanrdquo guumlccedille anlatmak istediğimiz Greklerin

ldquoarcherdquo ile kastettiği şeye benzemektedir Heidegger bunu bir yerde ima eder

Antigonersquode İsmenersquonin 92 satırdaki soumlzlerinde yer alan ldquoarchecircn hellip tamecircchanardquo

ifadesini yorumlarken ldquoher şeyi youmlneten başlangıccedil noktasına [arche]rdquo ldquohiccedilbir şeyin

ccedilare olamadığını [amecircchana]rdquo soumlylerken oumlluumlmuumln bir arche oluşunu kasteder

Tragedyayı başlatan başlangıcında yer alan kahramanı eyleme geccediliren ilk neden

olan oumlluumlm aynı anda hiccedilbir şeyin deva bulamadığı bir şeydir Trajik olan burada

gizlidir

Tragedyaların insana dair en temel soruları sorduğunu belirttik Soruların en

ldquosormaya değerrdquo olanları da insanın evrendeki bu trajik durumuyla ilintilidir İnsan

evrende hem yaşayan hem de oumlluumlmluuml olarak vardır Bu durum insanı temel bir

muğlacircklığın iccediline suumlruumlkler Ccediluumlnkuuml

Oumlluumlm algılanamaz hele zihinde canlandırılması ya da ldquotemsil edilmesirdquo daha da zordur Husserlrsquoden bildiğimiz gibi buumltuumln algı niyete bağlıdır algılayan oumlznenin bir etkinliğidir algı soumlz konusu oumlznenin oumltesine ulaşır oumlznenin oumltesinde bir şey yakalar aynı anda ilke olarak paylaşabilecek bir duumlnyaya ait bir ldquonesnerdquo ortaya ccedilıkarır ve kendisini ona demirler Ama oumlluumlm diye ldquobir şeyrdquo yoktur algılamaya ccedilabalayan oumlznenin abartılmış niyetinin dayandığı demir atabileceği hiccedil bir şey yoktur Oumlluumlm mutlak bir hiccediltir ve ldquomutlak hiccedilrdquoin bir anlamı yoktur135

133 Schmidt 2001 s 23 Heidegger de benzer bir şekilde tragedya tanımı yaptığı nadir yerlerde ldquoTragedyanın daima kahramanın Untergangrsquoı [Batışı duumlşuumlşuuml ccediluumlkuumlşuuml inişi] ile başladığınırdquo ve ldquotragedyada olup biten tek şeyrdquoin Untergang olduğunu belirtir (İlk alıntı Heidegger Martin Nietzsche vol 62 of Gesamtausgabe Frankfurt Klostermann 1996 s 569 ikinci alıntı Heidegger Martin Nietzsche vol 61 of Gesamtausgabe Frankfurt Klostermann 1996 s 251 Her iki alıntıyı da aktaran Gall 2003 s 179) Gall Heideggerrsquoin bu terimiyle Nietzschersquonin Zerduumlştrsquouumlnuumln dağdan inişini de ima ettiğini hatırlatır Heidegger Untergang soumlzcuumlğuumlndeki Unterrsquoi Latincedeki lsquointerrsquo olarak yorumlamış ve soumlzcuumlğuuml ldquoaraya duumlşmekrdquo anlamına gelecek şekilde de kullanmıştır 134 Schmidt 2001 s 22 vd 135 Bauman 2000 s 11

65

Diğer taraftan oumlluumlm gibi yaşamın bizatihi kendisi de benzer bir soruyu accedilmaktadır

hatta denilebilir ki ikisi de yani hem yaşam hem de oumlluumlm aynı anda anlaşılmaz (ya

da bazı durumlarda birlikte anlaşılır) olabilmektedirler Bauman Husserlrsquoe referans

vererek lsquoalgının yokluğunu algılamarsquonın olanaksızlığından soumlz etmektedir

Dolayısıyla oumlluumlmuumln anlaşılabilirliğinin olanaksızlığına varır Benzer bir duumlşuumlnceyi

Freud da ortaya koyar ona goumlre ldquoKendi oumlluumlmuumlmuumlzuuml hayal etmek gerccedilekten de

olanaksızdır bunu her hayal etmeye kalkıştığımızda aslında o anda bile bir seyirci

konumunda olduğumuzu algılayabilirizrdquo136 Bu bize insanın aslında ldquovarolmamardquo

halini tasarımlayamadığını goumlstermektedir İnsanın ldquovarolmayışırdquo bizatihi kendi

yokluğu onda bir dehşet yaratır Duumlşuumlnce Heideggerrsquoin deyişiyle iccedilinde-olmaklığını

yitirmenin nasıl bir şey olduğunu tasavvur dahi edememektedir Ccediluumlnkuuml iccedilinde-

olmaklık Daseinrsquoın en temel varlık niteliğidir Dolayısıyla Daseinrsquoın iccedilinde artık

kendisinin olmadığı bir uzam ve zaman tasarımı yapması olanaksızdır ve bu onu

dehşete duumlşuumlruumlr

Oumlluumlm ilkoumlrneksel terim bağlamında ccedilelişkidir Maddenin varolmadığını duumlşlemek zordur hatta olanaksızdır zihnin varolmadığını duumlşlemek ise kesinlikle olanaksızdır Boumlyle bir var-olmayış ancak reddetme yoluyla duumlşuumlnuumllebilir Oumlluumlmuuml duumlşuumlnmek ise oumlluumlmuuml baştan reddetmek demektir [] La Rochefoucauldrsquonun dediği gibi insan guumlneşe de oumlluumlme de doğrudan doğruya bakamaz137

Oumlluumlm hiccedilbir yanıtın muumlmkuumln olmadığı bir yeri işaret eder Daha başka bir şekilde

ifade etmek gerekirse oumlluumlmuumln kendine has bir olay olarak tasvir edilebilmesi

muumlmkuumln değildir daha ccedilok anlamsızlığı ve hiccedilliği yoluyla onu kavrayabiliriz Bu da

daha baştan bir ccedilelişkidir

[] bu saf yokluğu bilmek ona eşitlenmek onu iccedilermek imkacircnsızdır bu oumlyle bir alandır ki onunla ilişki hiccedilbir accedilıdan bir upuygunluk ilişkisi değildir Duumlşuumlnuumllmesi imkacircnsız bir yokluktur bu Duumlşuumlnuumllduumlğuuml zaman soumlyler soumlylemez o soumlzuuml inkacircr etmek gerekir [] Oumlluumlmden ileri gelen yokluğu bilmezlikten gelmek imkacircnsızdır ama bilmek de imkacircnsızdır [][Oumlluumlmuumln olumsuzluğu] Ne duumlşuumlnuumllen ne duyulan bir

136 Freud Sigmund ldquoThoughts for the Times on War and Deathrdquo Complete Psychological Works Paris Seul 1970 s 29-30 Aktaran Bauman 2000 s 25 137 Bauman 2000 s 28

66

olumsuzluktur bu bilmezlikten gelmenin imkacircnsız olduğu saf bir yokluktur ve bu tuumlr yokluğun erişilmezliği [] Batı duumlşuumlncesini belirlemiştir138

Başta da belirttiğimiz gibi yaşam ve oumlluumlm birbirinden hareketle tanımlanmaya

anlaşılmaya ccedilalışılan mefhumlardır Ccediloğu zaman oumlluumlmuumln kesinliği vurgulanarak

yaşamın anlamı ifade edilmeye ccedilalışılır Oumlluumlm insan olmanın ne anlama geldiğini

goumlsteren bir olaydır ldquoHepimiz oumlluumlmluumlyuumlz o halde yaşam oumllmeye doğru devinirrdquo ya

da ldquodaha doğar doğmaz oumllecek kadar ihtiyar sayılırızrdquo soumlzleri bu ccedilerccedilevede

okunabilir

Yaşam ile oumlluumlm arasındaki ilişkiyi Heidegger de bir ldquobaşlangıccedil ve sonlulukrdquo ilişkisi

olarak yorumlamıştır Ancak Heideggerrsquoe goumlre oumlluumlm bir ldquosonrdquo olarak varlığın

ldquohitam bulmasırdquo olarak bizatihi varlığın varoluş olanakları iccedilindedir ve hatta en

kaccedilınılmaz olanıdır

Heideggerrsquoin terminolojisiyle eğer varlığın oumlzuumlnuumln varoluş olduğunu kabul edersek

insan (Dasein) varolduğu muumlddetccedile hep bir varoluş halindedir hep henuumlz daha var

olmamış olarak varolmaktadır Yani onun varlığı daima ldquomuallaktardquodır Dolayısıyla

bir buumltuumln olarak kavranabilme olasılığına karşı direnccedil goumlsterir Onun varlığı bir ldquotuumlrrdquo

olarak accedilıklanamaz İnsanın varlığı suumlrekli olarak değişmektedir Belirli eylemlerde

bulunur belirli kararlar alır ya da almaz geccedil saate kadar ccedilalışıp ccedilalışmamaya birinin

cebindeki cuumlzdanı ccedilalıp ccedilalmamaya bir etkinliğe katılıp katılmamaya vs karar

vererek ne tuumlr bir kişi olduğuna suumlrekli olarak karar verir Buradaki tuumlr homo

sapiens anlamında bir tuumlre atıfta bulunmamaktadır Heideggerrsquoin deyişiyle insanın

oumlzuumlnuumln varoluş olduğunu bize goumlsterir Dolayısıyla her bir insan kendi varoluşunu

kendisi belirleme oumlzguumlrluumlğuumlne sahiptir139 Ancak bu belirleme bir suumlreklilik arz eder

ve ancak oumlluumlmuumln gelmesiyle hitam bulur

138 Leacutevinas 2006 s 83 139 Bkz Mulhall 1998 32-33

67

141 Daseinrsquoın Hitamı

Dasein var olduğu muumlddetccedile onda hep bir şeyler noksandır o şunu veya bunu olabilmektedir ve olmaktadır da Soumlz konusu noksanlığa bizatihi ldquohitamınrdquo kendisi de aittir Duumlnya-iccedilinde-varolmanın ldquohitamırdquo oumlluumlmduumlr Varlık imkacircnına yani varoluşa ait olan bu hitam Daseinrsquoın olası buumltuumlnluumlğuumlnuuml hep tahdit eder [sınırlandırır] ve belirler140

Burada Heidegger Daseinrsquoın asli ontolojik temelinin zamansallık olduğunu

vurgulamış olur Dasein her durumda kendisi olarak kendi olanaklarına doğru

youmlnelmiş varlıktır Fakat bu olanaklılık iccedilinde hiccedil bir zaman kendi buumltuumlnluumlğuumlne veya

tamlığına ulaşamaz İnsanın varlığı oumlluumlmle ldquotamrdquolığına erişecek bir ldquohenuumlz

olmamışlıkrdquo iccedilindedir Dolayısıyla tamlığa eriştiğinde kendini bir varlık olarak

tecruumlbe edebilecek durumda değildir artık Diğer taraftan oumlluumlmuumln kendisi de bir

ldquohenuumlz vuku bulmamışlıkrdquo olarak Daseinrsquoın ldquohenuumlz olmamışrdquolığının sınırlarını

belirlemektedir Hem ldquohenuumlz-olmamışlıkrdquoların kendisi hem de bizatihi hitamın

kendisi yani oumlluumlm Daseinrsquoın varlık biccedilimini oluşturmaktadır Bu biccedilim oumlyle

yapılanmıştır ki Daseinrsquoın ldquohenuumlz olmadığırdquo şey yine ona aittir ama yine de henuumlz

olmamıştır

Oumlrneğin ham meyve zamanla olgunlaşır Bu sırada yani meyve olgunlaşırken henuumlz var olmayan bir şey ona henuumlz-mevcut-olmayan olarak katiyen eklemleniyor değildir ama Zira meyve kendi kendini olgunluğa taşır ve tam da bu kendini olgunluğa taşıma onun bir meyve olarak varlığını karakterize eder[hellip] Hamlığın henuumlz-olmamışlığı meyveye eklemlenip onunla birlikte mevcut olan harici bir oumltekiliği ima ediyor değildir Hamlık meyvenin bizzat kendisini kendine oumlzguuml varlık minvali iccedilinde ima eder[hellip] Meyvenin henuumlz-olmamışlığı onun kendi varlığına dahildir ama keyfi bir belirlenim olarak değil onu tesis eden olarak İşte Dasein da var olduğu muumlddetccedile buna benzer biccedilimde vardır yani hep kendi henuumlz-olmamışlığıdır141

Tıpkı meyvenin olgunlaşmasının meyvenin hamlığına ait oluşu gibi oumlluumlm de

Daseinrsquoa aittir Başka bir deyişle oumlluumlm Daseinrsquoın varolmasıyla uumlstlendiği bir varlık

tarzıdır Ancak Heidegger burada bir farkı oumlzellikle vurgular Meyve olgunlaşarak

erginleşmektedir ama Daseinrsquoın eriştiği oumlluumlm bu anlamda bir erginleşme sayılabilir

140 Heidegger 2008 s 248 141 Heidegger 2008 s 259

68

mi Şuumlphesiz boumlyle soumlylenemez Oumlluumlm Daseinrsquoın ermesi manasına gelmez Tersine

Daseinrsquoın tamamlanma suumlrecini boumller onu kesintiye uğratır Hem meyve hem de

Dasein iccedilin ldquohitamrdquo bir ccedileşit ldquoseyrini tamamlamardquo anlamına gelebilmektedir Ancak

meyve kendi hitamıyla kendine oumlzguuml varlık imkacircnlarını tuumlketmiş olur Buna karşılık

oumlluumlm tam da bu varlık imkacircnlarını Daseinrsquoın elinden alır Yani Daseinrsquoın hitam

bulması meyvenin tamama ermesine benzemez Tam da bu yuumlzden oumlluumlm daima bir

skandaldır daima erken gelir

Dasein oldukccedila oumlluumlm henuumlz-olmayan olanak olarak her zaman vardır [] Henuumlz-olmayan Daseinrsquoın karakteri gereği kendisine aittir Henuumlz olmayan son ve tamlıktır [] ne zaman meyve olgunlaşıp kızarırsa henuumlz-olmayan olmuştur ve tamlığına varmıştır Şuumlphesiz oumlluumlm Dasein iccedilin henuumlz-olmayan olgudur fakat henuumlz-olmayan son Daseinrsquoa aittir ve yine bu o Daseinrsquoda gerccedilekleşecektir142

Buradaki olası-olanaksızlıktır Başka bir şekilde tekrar edecek olursak varlığın

tamlığa doğru bir varoluş iccedilinde olduğunu ve bu tamlığın en zati ve kaccedilınılmaz

olanağının oumlluumlm olduğunu duumlşuumlnduumlğuumlmuumlzde olası-olanaksızlık ifadesi daha belirgin

bir anlam kazanacaktır Oumlluumlm ora(da) olmanın daha en başından imkacircnsızlığının

imkacircnıdır

Oumlluumlm Daseinrsquoın mutlak olanaksızlığının olanağıdır Mutlak olanaksızlığının olanaklılığı olan oumlluumlme fırlatılmışlığı Daseinrsquoın ruh-durumunu [haletiruhiyesini] ortaya koyar Bu ruh-durumu kaygı ya da endişe olarak adlandırılır Oumlluumlmle yuumlzleşmenin endişesi Varlığı-kendi-olanaklılığı iccedilinde Duumlnya-iccedilinde-varlık olmasını sağlar143

142 Oumlluumlm Havfı

Heideggerrsquoe goumlre oumlluumlm korkusu ldquoen zati en bağlantısız ve en geride bırakılmaz

varlık imkacircnından korkmaktırrdquo144 Bu da kendine kendi hakkında soru sorabilen

Daseinrsquoın artık duumlnya-iccedilinde-varolmayacak oluşunun ya da ldquokendinden vazgeccedilmekrdquo

zorunda oluşunun kesinliğine işaret eder Heidegger varlığın bir olanağı olarak

oumlluumlmuuml kesinlik olarak ortaya koyar oumlluumlmuumln a apriori bir niteliği vardır Ama diğer

taraftan kendisi hakkında bilgimiz neredeyse yok denecek kadar azdır bilgiler ikinci

142 Ccediluumlccedilen 2003 s 87 143 Ccediluumlccedilen agy 144 Heidegger 2008 s 266

69

eldendir dinsel ya da şiirsel soumlzler ya da beylik ifadelerden ibarettir Başkalarının

oumlluumlmuumlnuuml deneyimleyebilmekteyizdir Fakat bu deneyimde de oumlluumlmuumln bizatihi kendisi

deneyimlenemez Yalnızca (cesedin) nasıl goumlruumlnduumlğuuml uumlzerine fikir yuumlruumltuumllebilir

Canlılığın temel belirtisi olan şey(ler) yok olmuştur Oumlluuml hareket edememekte

eyleme geccedilememektedir Tıpkı oumlluumlm sorusunun yanıtsız kalması gibi oumlluuml de duumlnyaya

yanıt verememektedir Yuumlzuuml bir maske gibi donar son bir ifade kalır Oumlluuml

Heideggerrsquoin terimiyle herhangi bir mevcut-olana doumlnuumlşuumlr tıp oumlğrencileri iccedilin bir

kadavra sevdikleri iccedilin toprak altında ldquoyaşayanrdquo bir adrsquoa doumlner Başkasının

oumlluumlmuumlyle bilebildiğimiz bu kadardır Oysaki oumlluumlm her zaman ldquobenim oumlluumlmuumlmrdquo

olacaktır Oumlluumlmuumln ldquoen zati imkacircnrdquo olması başkasının oumlluumlmuumlyle elde edilen

deneyimlerin altını oyar Başkasının oumlluumlmuuml yoluyla başkasının oumlluumlmuumlnuuml

goumlzlemleyerek kendi oumlluumlmuumlmle ilgili bir deneyim edinebilmenin imkacircnsızlığı

yaşamla oumlluumlm arasında korkutucu bir boşluk accedilar Ccediluumlnkuuml

En zati irtibatsız atlatılmaz ve kesin olan bu imkacircn kesinliği bakımından belirsizdir Oumlndeleme Daseinrsquoın bu muumlstesna imkacircnının karakterini nasıl accedilımlar Oumlndeleyici anlama devamlı biccedilimde muumlmkuumln olan ve fakat varoluşunun tam manasıyla imkacircnsızlaşmasının ne zaman olduğunu hep de belirsizlik iccedilinde bulan bu kesin varlık-imkacircnına kendini nasıl tasarımlamaktadır Belirsiz kesin oumlluumlmuuml oumlndeleme sırasında Dasein bizatihi kendi şuradalığından neşet eden suumlrekli tehdide kendini accedilar Hitama youmlnelik varlık hem kendini onun iccedilinde tutmak zorundadır hem de onu perdeleyemez ve bu yuumlzden kesinliğin belirsizliğini daha ziyade geliştirmek mecburiyetindedir [] Daseinrsquoın en zati kendi başına bırakılmış varlığından neşet eden suumlrekli ve asıl tehdidi kendine accedilık tutan bulunuş havftır Havf iccedilindeki Dasein kendi varoluşunun muumlmkuumln olan imkacircnsızlığının hiccedilliği oumlnuumlnde bulunur145

Dasein duumlnyaya fırlatılmıştır varlık imkacircnlarına fırlatılmışlıktır bu (oumlluumlm de varlık

imkacircnlarından biri olduğundan) aynı zamanda oumlluumlme doğru da bir fırlatılmışlık

anlamına da gelmektedir bu Ancak Dasein oumlluumlme doğru fırlatılmış olduğunu ve

bunun da onun varlık imkacircnlarından en kaccedilınılmazlarından biri olduğunu sarih bir

biccedilimde bilemez Bu konuda teorik bilgisi de bulunmamaktadır Dasein bu

ldquobilgirdquosini havf sayesinde elde eder Heidegger bu duumlşuumlnceyi Daseinrsquoın oumlzuuml gereği

havf olduğunu soumlyleyecek kadar ileri goumltuumlruumlr Ccediluumlnkuuml havf sayesinde Dasein kendi

145 Heidegger 2008 s 281

70

hitamının bu ldquokesin belirsizliğinirdquo kavrar onun bizatihi kendine ait başkasına

devredilmez ve kaccedilınılmaz niteliğini kendine accedilımlar Bu accedilımlanış sayesinde Dasein

kendi varlık imkacircnlarının buumltuumlnluumlğuumlnuumln keşfine varır Ccediluumlnkuuml keşfettiği oumlluumlm kendi

varlığının en zati en uccedil imkacircnıdır Bu imkacircn sayesinde Dasein kendisiyle baş başa

kalmış olur Bu şekilde başkalarıyla olan buumltuumln irtibatlarından ayrılır yani oumlluumlmuumln

başkasına devredilemezliğini ve başkalarıyla irtibatsızlığını kavramış olur Diğer

taraftan oumlluumlm Daseinrsquoın en uccedil imkacircnı olduğundan oumlluumlm geldiğinde Daseinrsquoın hitam

bulması soumlz konusu olduğundan oumlluumlm Dasein-imkacircnsızlığının imkacircnıdır bu accedilıdan

oumlluumlm Daseinrsquoın başına gelen en muumlstesna şeydir

Oumlluumlm havfının insanın bir ccedileşit zayıflığı ya da oumldlekliği olmadığı ortadadır Ccediluumlnkuuml

oumlluumlmden duyulan bu havf sayesinde Daseinrsquoın duumlnya-iccedilinde-olmaklığını teyit

ettiğini bizatihi kendi kendisiyle yuumlz yuumlze gelerek kendi kaccedilınılmaz sonunun keşfine

vardığını belirtmiştik Oysaki guumlnluumlk hayat iccedilinde oumlluumlmden duyulan bu havfın uumlstuuml

oumlrtuumllmeye ccedilalışılır sadece uumlstuuml oumlrtuumllmekle kalmaz giderek oumlluumlm korkulması gereken

bir vaka halini alır Herkes herkesin oumlleceği gerccedileği karşısında kayıtsız bir huzur ya

da vakur bir cesaret talep eder

Herguumlnkuuml hep-beraberliğin kamusallığı oumlluumlmuuml hep cereyan eden bir rastlama olarak ldquobilirrdquo ve ona ldquooumlluumlm hadisesirdquo der Şu veya bu yakın dostumuz yahut uzak bir tanıdığımız ldquooumlluumlrrdquo ldquoOumlluumlmlerdquo duumlnya iccedilinde yer alan bilindik bir hadise diye karşılaşılmaktadır [] Onun hakkında dile gelen yahut ccediloğunlukla bir şey soumlylenmeyen ve ldquokaccedilarcardquo sarf edilen soumlzler aslında şunu demek ister Sonunda herkes oumllecek fakat şimdilik sıra bizde değil[] ldquoherkes oumllecekrdquo ccediluumlnkuuml boumlylelikle diğer herkes ve ben kendim kendimizi şuna inandırırız tam da ben değil ccediluumlnkuuml bahsi geccedilen herkes aslında hiccedil kimse Boumlylelikle ldquocan vermerdquo bir vukuat duumlzeyine indirgenir ndash Daseinrsquoa isabet ettiği halde hiccedil kimseye şahsen ait olmayan146

143 ldquoHerkes Oumllecekrdquo amp Belirsizlik

Bize goumlre tragedyanın inatla accedilığa ccedilıkarmak istediği şey herguumlnkuumlluumlğuuml iccedilerisindeki

kamusallığın suumlrekli uumlzerini oumlrtmek istediği bu oumlluumlm havfıdır147 Ccediluumlnkuuml tragedya tam

da ldquoherkes oumllecekrdquo soumlzuumlnuumln kesinliğinin aslında ne kadar muğlacirck olduğunu goumlsterir

146 Heidegger 2008 s 268 147 Aristotelesrsquoin Poetikarsquoda tragedyanın nihai hedefi olarak koyduğu iki nitelik olan acıma ve korku terimleri bu accedilıdan incelenebilir

71

Ccediluumlnkuuml ldquoherkes oumllecekrdquo soumlzuumlyle ortaya konulan kesinlik oumlluumlmuumln Daseinrsquoın en uccedil ve

kaccedilınılmaz imkacircnı oluşunun kesinliği değildir burada daha ccedilok yukarıdaki alıntıda

Heideggerrsquoin belirttiği gibi oumlluumlm kaccedilınılmazlığını ve zatiliğini (bana aitliğini) yitirir

ldquoHerkes oumllecekrdquo demekle artık oumlluumlm herkesindir boumlylece hiccedil kimsenindir ldquoHerkes

oumllecekrdquo soumlzuuml başkasının oumlluumlmuumlnden elde edilen deneyimdir Ama oumlluumlmuuml başkasının

oumlluumlmuumlnden anlamak imkacircnsızdır Ccediluumlnkuuml başkasının oumlluumlmuumlnde oumlluumlmuumln her zaman

bana oumlzguumlluumlğuuml kaybolur Oumlluumlm benim oumlluumlmuumlmduumlr tekrar etmek gerekirse Daseinrsquoın

en zati varlık imkacircnıdır oumlluumlm Başkası iccedilin oumlluumlme gidilebilir fakat başkasının yerine

oumllmek soumlz konusu olamaz Oumlluumlm ikame edilemez

Kaccedilmak kendinde oumlluumlmuuml gizlemek oumlluumlm-iccedilin-varlığın nesnel yanını iccedileren eksik bir tarzdır İnsan bu durumda gevezelik eder ve gevezeliği (Gerede) bir kendini unutma bir oumlluumlmden kaccedilma oumlluumlm-iccedilin-olma yorumudur [] Oumlluumlm oumlluumlm olgusuna indirgenir [] Ona bir nesne gerccedilekliği vererek das Manrsquoın [Herkesrsquoin] oumlluumlmuuml oumlluumlmuumln daima bir olanaklılık olmasını ortadan kaldırır148

Heideggerrsquoin Varlık ve Zamanrsquoda kullandığı Gerede (gevezelik lakırdı) terimi

insanın oumlluumlmden kaccedilışının bir tarzı olarak sunulur İnsan herkes iccedilinde gevezelik

ederek kaybolmayı ister boumlylece oumlluumlmuumln huzursuz ediciliği kendisinden uzak

duracaktır ldquoHerkes oumllecektir ama henuumlz değilrdquo soumlzuuml tam da boumlyle bir gevezeliktir

Oumlluumlmuumln kesinliğini bildirir ama daima bir sonraya bir başka bahara bırakma tınısı

oumlluumlmuumln vahametini hafifletir Bu hafiflik uğruna Dasein suumlrekli olarak herguumlnkuumlluumlk

iccedilindeki herkesin kamusallığında kendini silmeye tesviye etmeye herkesin iccedilinde

kaybolmaya ccedilalışır Bu sayede kendindeki oumlluumlmuuml gizleyebileceğini duumlşuumlnuumlr Ancak

bu kaccedilışta Dasein kendi orada oluşunu yitirmez tıpkı oumlluumlmuumln Daseinrsquoa ait oluşu

gibi kendilik de kendini kaybetmersquode bulunur Heidegger kaccedilışın bir varlık ldquotarzrdquoı

olduğunu soumlylerken bunu kastetmektedir İnsan oumlluumlm yuumlzuumlnden kendinden

kaccedilmaktadır fakat tam da bu kaccedilma bir kendi olma bir benimkiliktir Tragedya

başkasının (kahramanın) oumlluumlmuumlnuuml goumlsterirken guumlnluumlk yaşamda deneyimlenmesi zor

olan bu ldquokendi olmardquoyı hatırlatır kaccedilmakta olan Daseinrsquoa oumlluumlmuumln zatiliğini ifşa eder

ve gevezeliği susturur

148 Leacutevinas 2006 s 59 Kaan Oumlktem Varlık ve Zaman ccedilevirisinde Geredersquoyi ldquolakırtırdquo olarak ccedilevirmiştir

72

Gevezelikteki kesinlik [Herkes oumllecek] oumlluumlmuumln sahici kesinliği değildir Oumlluumlmden

onun uumlzerini oumlrterek kaccedilınma onun kesinliğinden ldquogerccedilek anlamdardquo emin olamadığı

halde ondan kesinmiş gibi soumlz etme oumlluumlm hakkındaki belirsizliği accedilık eder

Tragedyanın neşet ettiği yer tam da bu accedilıklıktır Trajik olan oumlluumlme dair bilgimizin

bu muğlacircklığından neşet eder Ccediluumlnkuuml oumlluumlm buumltuumln insanlar iccedilin başa gelmesi en

kaccedilınılmaz olasılık olsa da

onu ldquokoşulsuzcardquo kabul edemeyiz Katiyetle konuşacak olursak oumlluumlmuumln ldquosadecerdquo empirik bir kesinliğe sahip olduğunu soumlyleyebiliriz Bu yuumlzden o en yuumlksek kesinliğin yani teorik bilginin bazı mıntıkaları iccedilinde ulaşabildiğimiz apodiktik kesinliğin mecburen gerisinde kalacaktır [] vefatın sadece vuku bulan bir hadise olarak empirik bakımdan kesin oluşu oumlluumlmuumln kesinliği hakkında bir karara vardıramaz bizi149

Ccediluumlnkuuml herguumlnkuumlluumlk iccedilinde oumlluumlm hep ldquohenuumlz değilrdquodir Bu ertelemeler sayesinde

onun ldquogelişirdquo suumlrekli oumltelenir Ancak bu oumlteleniş esnasında onun en oumlnemli niteliği

olan ldquoher an vuku bulabilirliğirdquonin uumlzeri oumlrtuumlluumlr

Oumlluumlmuumln kesinliği ile ne-vakitliğinin belirsizliği el ele gitmektedir Oumlluumlme youmlnelik herguumlnkuuml varlık bu belirsizlikten kaccedilınmak iccedilin ona belirlilik kazandırmaya ccedilalışır Fakat onu belirleme gayreti vefatın başa geliş vaktini oumlnceden hesaplamak anlamına gelmez Yani Dasein bu tuumlrden bir belirlilikten kaccedilar150

Dasein oumlluumlmuumln kesinliğinin yarattığı belirsizlikten yine herguumlnkuumlluumlğuuml iccedilinde kaccedilar

guumlnluumlk işlerin ldquokontrol edilebilirliğirdquo ile uğraşır Daha genel konuşursak oumlluumlm

hakkındaki bu muğlacircklık onu yaşamda suumlrekli olarak kesinlikler belirlemeye

suumlruumlkler Hayattaki bu ldquokesinliklerrdquo oumlluumlmuumln havf veren ldquokesinliğininrdquo uumlzerini

oumlrtmeye yarayacak boumlylece oumlluumlme fırlatılmışlıkla daha kolay başa ccedilıkılabilecektir

Tragedya kahramanın oumlluumlmuumlnuuml goumlsterirken oumlluumlmuumln ldquokesinliğinirdquo [herkes oumllecek]

değil oumlluumlmuumln kesinliğinin uumlzerini oumlrtmek iccedilin uumlretilen [soumlzde] kesinliklerin

muğlacircklığını goumlsterir

Buumltuumln bahsedilen nitelikleriyle birlikte duumlşuumlnuumllduumlğuumlnde guumlnluumlk hayat iccedilerisinde

oumlluumlm insana goumlre bir sınır aşımıdır bir aşırılıktır Bu aşırılığa insan da başka bir

149 Heidegger 2008 s 273 Apodiktik (apodiktischen apodictical) Kanıt gerektirmeyen Mantıksal olarak doğru 150 Heidegger 2008 s 274

73

aşırılıkla başka bir sınır aşımıyla cevap vermek ister Oumlluumlmuumln sınır aşımını buumltuumln

soruları susturur benim oumlluumlmuumlm oumlluumlm anımdan itibaren sınırsız bir sessizliğe

doumlnuumlşuumlr Tıpkı bunun gibi insan da bir kere sınırı aştıktan sonra geri doumlnuumllmez bir

sınırsızlığın iccedilinde bulur kendini Hegelrsquoin dediği gibi insanı vareden eylemidir

Ancak her eylem bir hybrisrsquoe doumlnuumlşuumlr Varolma endişesi oumlluumlm havfını susturma

ccedilabası insanın kendini doğadan ayırmasına ve kuumlltuumlruuml icat ederek doğaya techne

(teknik) yoluyla huumlkmetme arzusuna yol accedilar Eylem kaccedilınılmazdır ccediluumlnkuuml ldquooumlluumlm

oumlznenin edilgenliğini ifşa eden aynı zamanda oumlznenin hacirckim olamadığı bir olayı

bildirir oumlznenin o olay karşısında artık oumlzne olmadığı bir olaydır burdquo151 İnsan bu

muğlacirck durumdan ancak ve ancak eylemle kurtulabilir (ya da kurtulabileceğini

duumlşuumlnuumlr)

15 Techneacute Teknik

Oumlluumlmuumln yol accediltığı kesinsizlik ile ldquovarolanın varolmasırdquo karşısında duyulan hayret ve

dehşet duyguları birbirlerine benzemektedir Hatta bu ikisi aynı şeydir denebilir

Oumlluumlm karşısında yokluk ve hiccedillik karşısında duyduğumuz dehşet belki de yaşama

bizatihi varlığa karşı duyduğumuz dehşetin bir yansımasıdır Oumlyle ya da boumlyle bu

dehşet karşısında insan daha fazla kesinlik arzusuna suumlruumlklenir Yalnızca insan kendi

ve diğer buumltuumln varolanlar hakkında duumlşuumlnebildiği iccedilin başka bir deyişle logosa sahip

bir canlı [zoon logon ekhon] olduğu iccedilin tuumlm olarak doğadan kendini ayırır Fakat

diğer taraftan doğaya her youmlnden bağımlıdır en basit haliyle onun fizik kuralları

iccedilinde yaşamaktadır Ama insan sahip olduğu bu logos sayesinde doğanın yasalarını

da aşmaya yeltenir

Yine de bu bir belirsizliktir hem de ciddi bir belirsizlik Bundan dolayı insan ayrılamaz olanı ayıracak bir duumlrtuumlnuumln olmasını bekler buumltuumln toplumsal idari becerilere ve hırslara accedilılan beğenilir bir nokta insan yapımı ldquoyapayrdquo kurulu toplumsal duumlzeni oluşturmaya yarayan bir malzeme Ayrım yapmak ayrıcalık tanımak ayırmak sınıflandırmak kuumlltuumlruumln en belirgin işareti becerisi ve ustalık goumlstergesidir Amaccedilları bağlamında [hellip] kuumlltuumlr belirsizliğe karşı accedilılmış bir yıpratma savaşıdır Buumltuumln somut oumlrneklerinde ndash hakikat ve yalan guumlzellik ve ccedilirkinlik dostlar ve duumlşmanlar ya da iyi ve koumltuuml olsun- ccediloumlpuuml samandan ayırma soumlzuuml

151 Rolland Jaques ldquoSonsoumlzrdquo Leacutevinas 2006 iccedilinde s 146

74

verir [hellip] boumlylece karmaşanın ortaya ccedilıkma olasılığı azalır [hellip] Muumlcadelesi ndashboşuna ama durdurulamaz- insana oumlzguuml belirsiz accedilmazı mantıksal ve yararcı biccedilimde belirgin pek ccedilok duruma ayırmaktır 152

Yapay olan insan yapımı olan insanı oumlluumlmuumln dehşetinden belirsizliğinden

uzaklaştırmak iccedilindir ama her seferinde nafile bir ccedilaba olarak kalmaya mahkucircmdur

ldquoOumlluumlmuumln dehşetinden kurtulmanın pek ccedilok yolu vardırrdquo diyor Bauman ve ekliyor

ldquoAma ne kadar ccedileşitli ve ccedilok sayıda olursa olsun buumltuumln ustalıklı kurtulma youmlntemleri

kabaca iki temel sınıfa ayrılabilirrdquo153 Baumanrsquoın ldquooumlluumlmsuumlzluumlk stratejisirdquo adını

verdiği bu youmlntemlerin ilki Heideggerrsquoin ldquoherkes oumllecekrdquo soumlyleminin tesviye edici

kamusallığını ccedilağrıştırır ldquoO koumlpruumlden zamanı gelince geccedileriz ilkesirdquo der buna

Bauman Oumlluumlm burada suumlrekli ertelenen hep bir ldquohenuumlz değilrdquodir Baumanrsquoa goumlre bu

ilkeyle oumlluumlmuumln neredeyse sonsuza ertelenmesi soumlz konusudur Bu tuumlrden kamusallık

iccedilinde kaybolan kendisini tesviye eden oumlluumlm meselesini daha oumlnce tartışmıştık

Baumanrsquoın ikinci youmlntem dediği şey ise yine kendisinin deyişiyle ldquobuumltuumln yaşamı bir

koumlpruuml geccedilme oyununa doumlnuumlştuumlruumlrrdquo

Buumltuumln koumlpruumller genelde birbirlerine benzer hepsi -oldukccedila- kişinin guumlnluumlk yaşam planının bir parccedilasıdır boumlylece hiccedilbir koumlpruuml ldquosonrdquo koumlpruuml gibi uğursuz bir goumlruumlnuumlm sergilemez (en oumlnemlisi hiccedilbiri ldquodoumlnuumllemeyecekrdquo koumlpruuml gibi goumlruumlnmez) Koumlpruumlyuuml geccedilmek alışılmış hatta kimi zaman hoşa giden bir etkinliğe doumlnuumlşuumlr bunun en oumlnemli nedeni [hellip] her geccedilişin geriye doumlnduumlruumllebilir goumlsterilmesidir [hellip] Hiccedilbir şey sonsuza dek ldquoebediyenrdquo ndashbir daha ortaya ccedilıkmamak uumlzere- ortadan kaybolur goumlruumlnmemektedir nesneler bir suumlre iccedilin goumlruumlnmez kalsalar da varolmaya devam eder gibidir154

Bu Freudrsquoun soumlzuumlnuuml ettiği ccedilocukların oynadığı ldquoDardquo oyununa benzer Ccedilocukların

ccedilok sevdiği ldquoDardquo oyunu kaybolma yeniden ortaya ccedilıkma esasına dayanmaktadır

Anne bir perdenin arkasına saklanır sonra bir anda ccedilocuğa goumlruumlnerek seslenir ldquoDardquo

der Ccedilocuk keyiflenir Baumanrsquoın koumlpruuml oyunu buna benzemektedir Artık hiccedilbir şey

oumlluumlmluuml değildir Lethe ırmağından bir bardak su iccedililerek yeniden varlığa geri

doumlnuumllecektir Logosrsquoun yetişemediği yerlerde bu tuumlrden mitoslar yazılmaya devam

eder Din kurumunun guumlnluumlk yaşama soktuğu soumlylemlerle lethe ırmağının sesi

152 Bauman 2000 s 56-57 153 Bauman 2000 s 227 154 Bauman 2000 s 227-228

75

yeryuumlzuumlnden duyulmaya başlar Bu ses insanın oumlluumlmsuumlzluumlğuumlnuumln guumlvencesi olur Bu

oumlluumlmsuumlzluumlk politikasına mitosların yanı sıra logosun katkısı daha buumlyuumlktuumlr Artık

ldquohiccedilbir şey sonsuza dek yok olmazrdquo bilimsel duumlsturuyla varlık bir geri doumlnuumlşuumlm

projesi haline gelir

Nesneler gelip giderler ama sonra yine gelirler hiccedilbir zaman yoğunlaşmak uumlzere dikkatini verme yetisinde uzun suumlre kalmazlar Tuumlccar gezginlere oumlzguuml goumlccedilebevari bir varoluşa mahkucircm edilmişlerdir Geccedilen yıl metelik verilmeyenler unutulmaz antikalara doumlnuumlşuumlr bir oumlnceki kuşağın soumlnmuumlş yıldızları nostaljik duumlşlerin ilahları haline gelir Bir zamanların tiksinti veren oumlluumlm tarlaları [hellip] turistlerce işgal edilir155

Buumltuumln bunlar logosrsquoun durdurulmaz tekniğidir Ama bu tekniğin daha da dehşet

yarattığı yer tıp alanıdır Burada insan bir hayvan hastalığıdır Başlı başına

sağaltılması gereken bir hastalıktır Dolayısıyla -guumlnuumlmuumlzde- hiccedil kimse vaktinde

oumllmediği gibi ldquodoğalrdquo olarak da ldquooumllememekterdquodir Oumlluumlm bir ccedileşit sapmadır

hastalıktır Hep bir eksiklikten oumlrneğin tıbbın yetersizliğinden bakım ve kuumlr

uygulamalarındaki gelişmelerin henuumlz belirli bir seviyeye ulaşamamış olmasından

oumllmekteyizdir Kaccedil yaşında olursa olsun insan ya boumlbrek yetmezliğinden ya kanserli

bir huumlcreden ya da bir aksilikten ndashtrafik yangın savaş ve sairden- oumllmektedir Artık

oumlluumlmluuml olduğumuz iccedilin değil de bir yanlışlık sonucu oumlluumlyoruzdur Kısacası oumlluumlm

modern tekniğin bir eksikliği ya da geccedilici bir arızasından kaynaklı bir hatadır

Aslında oumlluumlm

En buumlyuumlk skandaldı Her geccedilen guumln insan iradesine ve zekacircsına mahkucircm olan duumlnyada insanın guumlccedilsuumlzluumlğuumlnuumln sert parccedilalanamaz ccedilekirdeğiydi Her geccedilen guumln akıl tarafından duumlzenlenen ve denetlenen bir duumlnyada son ama goumlruumlnuumlrde yerinden soumlkuumlp atılamayan yazgı kalıntısıydı Oumlluumlm modernitenin cesur yeni duumlnyasının temsil ettiği her şeyin ve bunların da oumltesinde saygısızca verdiği boumlluumlnmez akıl egemenliği soumlzuumlnuumln kesin biccedilimde yadsınmasıydı156

Yine de her şeye rağmen akıl doğanın insan bedenine yaptığı bu tecavuumlze karşı

koymak ve onu boyunduruk altına almak ona egemen olmak iddiasından asla

vazgeccedilmez Oumlluumlm yalnızca bir hatadır bir sapmadır bu ldquoteknik skandalırdquo duumlzeltecek

olan yine modern tekniğin kendisidir

155 Bauman 2000 s 229 156 Bauman 2000 s 178

76

Platonrsquola başlayan akla duyulan modern inanış Spinoza Kant Descartes ve Locke

gibi duumlşuumlnuumlrlerce geliştirildi İnsan aklı evrenin en başat en guumlvenilir kılavuzu

haline geldi Kant salt aklın yargılarında kanaate yer olmadığını vurguluyordu

Descartes da aklın doğrulamadığı her şeyi reddediyor yalnızca tamamen bilinebilen

ve kuşku goumltuumlrmeyen şeylere inanmayı bir ilke olarak sahipleniyordu Duumlşuumlnuumllen

duumlnya ile fizik evren ruh ile beden birbirlerinden kati suretle ayrılıyordu157

Descartesrsquoin cogitorsquosu oumlzneyi ve onun aklını oumlyle temel bir dayanak noktası olarak

alıyordu ki insan akıl yoluyla oumlluumlmuuml bile alt edebiliyordu

Descartesın insanın oumlzuumlnuuml rasyonel olarak ayırma girişimi oumlluumlm sorununu ccediloumlzmesini sağlar İnsanın hem yaşayan bir canlı olması hem de oumlluumlmluuml olması kafa karıştırıcı bir duumlşuumlncedir Yaşam ve oumlluumlm insan varlığında birbirine karışmış goumlruumlnmektedir Descartesa goumlre [] insan yalnızca doğanın bir parccedilası olduğu muumlddetccedile bir oumlluumlmluumlduumlr Fakat bu parccedila insanın gerccedilek oumlzuumlnuumln yani rasyonalitenin tanımındaki indirgemeyle ortadan kaldırılabilir Bu demektir ki oumlluumlmluumlluumlk insanın oumlzuumlne ait olmayan bir şeydir Eğer duumlşuumlnen oumlz temel olarak insanın doğal oumlzuumlnden ayrıysa o halde insanda yaşayan şeyin insan oumllduumlkten sonra da yaşamaya devam edeceği tamamen akla yatkındır Onun neden bedenle birlikte oumllmek zorunda olduğunun mantıklı bir accedilıklaması yoktur Rasyonel olarak oumlluumlmluuml bedenin asıl oumlneme sahip olan oumlluumlmsuumlz ruhtan bu şekilde ayrımı oumlluumlm korkusunu hafifletir158

Goumlruumllduumlğuuml gibi duumlşuumlnen aklı kutsayan felsefeler insanı doğadan ayırma

stratejilerinin yanı sıra insandaki ldquodoğayırdquo da arındırma girişimi olarak kendilerini

temellendirmişlerdir Modern teknik tam da bu anlamda bu tuumlrden bir felsefenin yan

uumlruumlnuuml olarak doğmuştur Oumlzne temelli felsefeler varlığın kesinliğini ve doğruluğunu

kendi uumlzerlerinden ulaştıkları bir kesinlik olarak ortaya koyarlar Her şey oumlznenin

aklının kesinliğine goumlre sınıflandırılır ve duumlzenlenir Boumlylece doğanın yasalarını

bilerek onu anlama duumlşuumlncesi oumlzne merkezli felsefelerin de desteğiyle doğaya

boyun eğdirme ve onu insanlığın emrine sevk etme arzusuna doumlnuumlşuumlr

Buguumln teknoloji adını verdiğimiz şey Yunanca techneacute soumlzcuumlğuumlnden gelmektedir

Fakat modern teknolojiyle Yunanlıların duumlşuumlnduumlğuuml techneacute arasında benzerlik olduğu

157 Bu konuda bkz Youmlntem Uumlzerine Konuşmalarrsquoda (Descartes Youmlntem Uumlzerine Konuşma Ccedilev Afşar Timuccedilin Yay Haz Egemen Berkoumlz Ccedilağdaş Yayınları İstanbul Kasım 1998 s46) oumlzellikle II Boumlluumlm 7 8 9 ve 10 ilkeler Ve Felsefenin İlkelerirsquonde (Descartes Reneacute Philosophical Essays and Correspondence Ed Roger Ariew Hackett Publishing Company Indianapolis Cambridge 2000 s 231-262) birinci ve ikinci boumlluumlm 158 Oudemans 1987 s 38

77

pek soumlylenemez Ccediluumlnkuuml Yunanlıların techneacutersquoden anladıkları physisrsquoin kendini accedilığa

ccedilıkarma tarzıdır Yunanlılar iccedilin karşılaşılan her şey bir mevcut-olanrsquodır ve her

lsquomevcut-olanrsquo lsquomevcut-olmayanrsquodan ccedilıkmaktadır bu yokluktan varlığa geliş

poiesisrsquotir Bu yuumlzden techneacute yalnızca bir yetenek el becerisi değil aynı zamanda

zihinsel bir etkinliği duumlşuumlnmeyi de kapsamaktadır Ccediluumlnkuuml Yunanlılar iccedilin legein ya

da logos dikkatlice duumlşuumlnuumlp taşınmak159 demektir ki bu da apophainesthairsquoye yani

goumlruumlnuumlme getirmeye dayanır

Heideggerrsquoe goumlre gerccedilek anlamıyla teknoloji (techneacute) varolan şeyi ortaya ccedilıkarma oumlne ccedilıkarma accedilığa ccedilıkarma uumlstuumlnuuml accedilma ve gizini accedilmadır Fakat modern felsefeyle birlikte teknoloji bu anlamından uzaklaşarak varolanı accedilığa ccedilıkartmak yerine varolanı denetleyen ve belirleyen oldu Modern teknoloji varolanın ccedilerccedilevelenmesi olarak varolanın uumlstuumlnuuml oumlrttuuml Modern teknoloji varolanı yani Varlıkrsquoı oumlzne metafiziğinde eriterek her şeyin merkezine insanı ve onun bilgisini koyarak Varlıkrsquoı insanın uumlruumlnuuml ve yaratısı haline getirdi160

Varolanların varlığı karşısında duyulan hayret insanın buumltuumln mevcut-olanların

gerccedilekliğini bilmeye ve şeylerde değişmeyen oumlzuuml keşfetmeye youmlneltti Fakat bu

arayış şeyleri oldukları haliyle anlamakla sınırlı kalamadı oumltesine geccedilti ve techneacute

mevcut-olanrsquoın denetlendiği ve ccedilerccedilevelendiği (Ge-stell) bir araccedil haline doumlnuumlştuuml Bir

techneacute olan felsefe de insanın ldquokendisini insan olarak guumlvence altına almak

isteyenrdquo161 bir duumlşuumlnme biccedilimine buumlruumlnduuml Hıristiyan teolojisi boyunca insan bu

amaccedil iccedilin ccedilalıştı tanrı ile kurulacak ilişkinin hangi yollarla daha guumlvenli ve doğru

olabileceği tartışıldı Ama buumltuumln bunlara rağmen insanın guumlven duyma ihtiyacı hiccedil

azalmadı

159 Heidegger klasik felsefenin doumlrt neden ilkesini [1 maddesel neden 2 Biccedilimsel neden 3 Amaccedilsal neden 4 Fail neden] accedilıklarken bizim ldquonedenrdquo Latinlerin ise ldquocausardquo dediğine Yunanlıların aition dediğini belirtir Aition başkasını borccedillu kılan demektir Oumlrneğin bir guumlmuumlşten yapılmış bir kadehi ele alalım Burada lsquoguumlmuumlşrsquo klasik felsefede kadehin maddesel nedeni ama Yunan duumlşuumlncesine goumlre kadehi borccedillandıran bir etkendir Yine aynı şekilde diyelim ki bu kadeh bir rituumlel kadehi olarak [amaccedilsal neden] yapıldı Burada da rituumlel kadehi hem guumlmuumlşe hem de kadeh biccedilimine borccedillu olmuş olur Bu kadehi yapana [fail neden] gelince o buumltuumln bu borccedillandırma tarzlarını bir araya getirir Bir araya getirme legein bu accedilıdan ldquoduumlşuumlnmekrdquo anlamına gelir Bu konuda bkz Heidegger Martin Teknik ve Doumlnuumlş Ccedilev Necati Accedila Bilim ve Sanat Yayınları Ankara 1998 s 12-14 160 Ccediluumlccedilen 2003 s 176 161 Oumlzlem Doğan ldquoHeidegger ve Teknikrdquo Heidegger Martin Tekniğe Youmlnelik Soru Ccedilev Doğan Oumlzlem Afa Yayınları İstanbul 1997b iccedilinde s 18

78

İnsan kendi kendisini guumlvenceye almanın haklılığını doğruluğunu guumlvenceye almanın yeni bir temeline ihtiyaccedil duydu [hellip] Descartesrsquoin eseri bu temeli felsefi terimler iccedilerisinde kurdu Descartesrsquoin ego cogito (ergo) sumrsquounda insan kendi oumlz kesinliğini kendi iccedilerisinde buldu Duumlşuumlnme (cogitare) gerek duyulan guumlvenliği kendi iccedilerisinde bulacağına kendisini ikna etti Artık insan gerccedilekliği kendisinde tasarımlayabilirdi [hellip] Boumlylece insan gerccedilekliği kendisine goumlruumlnduumlğuuml şekliyle yani bir duumlşuumlnme nesnesi olarak karşısına dikebilirdi İnsan bunu yapmakla hem kendi varoluşunu hem de boumlyle tasarlanan gerccedilekliğin varoluşunu guumlvence altına alınmış hissediyordu162

Guumlven hissiyatıyla doğayı karşısına alan insan onunla kurduğu ilişkide kendine

oumlncelik tanıdı ve doğaya kendi taleplerini dayatan insan merkezcil bir yapı kurdu

Heideggerrsquoin modern teknik eleştirisi temel olarak bu duumlşuumlnceye dayanmaktadır

Heideggerrsquoe goumlre Yunanlıların techneacutersquosi ile modern duumlşuumlncenin tekniği arasında

temel bir fark bulunur Bu farkı oumlrneklemeden oumlnce Yunanlıların technersquoden ne

anladıklarına biraz daha yakından bakmaya ccedilalışalım

Heidegger birccedilok kereler techneacute soumlzcuumlğuumlnuumln bir accedilığa ccedilıkarma gizini accedilma

olduğunu tekrar etmiştir ldquoVarlığa getirmerdquo demek olan poiesis soumlzcuumlğuumlnden

Yunanlılar yalnızca insan yapımı şeyleri anlamıyorlardı bizim buguumln doğa fizik

evren dediğimiz physis de bir varlığa gelmedir Hatta Yunanlılar iccedilin physis en

yuumlksek anlamda bir poiesis demekti Dolayısıyla hem bir zanaatccedilının sanatccedilının

yapıp ettikleri hem de doğada oluşan şeyler bir poiesis anlamına geliyordu

Yunanlıların varlığa getirme ile gizlilikten aşikacircrlığa gelmeyi anladıklarını ve bunun

iccedilin de aletheia soumlzcuumlğuumlnuuml [bizim hakikat dediğimiz soumlzcuumlğuuml] kullandıklarını

biliyoruz Heidegger tekniğin oumlzuumlnuumln tam da bu accedilığa ccedilıkartmakla ilgisi olduğunu

soumlyler teknik bir accedilığa ccedilıkartma biccedilimidir Dolayısıyla teknik accedilığa ccedilıkmayı

dolayısıyla hakikati ilgilendiren bir meseledir163

Aristotelesrsquoin Nikomakhosrsquoa Etikrsquote [III ve IV boumlluumlmler] techneacute ile episteme

soumlzcuumlklerini karşılaştırması technersquonin bizim accedilımızdan daha iyi anlaşılmasını sağlar

Aslında her iki soumlzcuumlk de bilmeye verilen adlardır Fakat iki soumlzcuumlk arasında giz

162 Oumlzlem 1997b s 18 163 Bkz Heidegger 1998 s 17

79

accedilma tarzları ve accediltıkları şeylerin ne olduğu bakımlarından farklılıklar vardır

Aristotelesrsquoe goumlre

Tekhne aletheueinrsquoin bir tarzıdır Aletheuein kendini oumlne-ccedilıkarmayan ve henuumlz oumlnuumlmuumlzde burada durmayan bir an oumlyle bir an boumlyle goumlruumlnuumlp beklenmedik bir şekilde vuku bulabilen her şeyin gizini-accedilar [hellip] bu yuumlzden tekhnersquode belirleyici olan şey yapmada elle işlemede veya araccedil kullanmada değil ama daha ccedilok yukarıda anılan gizini-accedilmada yatar Tekhne imal etme olarak değil gizini-accedilma olarak bir oumlne-ccedilıkmadır164

Modern teknikteki fark tam da burada ortaya ccedilıkmaktadır Hiccedil şuumlphesiz o da bir

accedilığa ccedilıkarmadır fakat poiesis anlamıyla değil Ccediluumlnkuuml modern teknik Heideggerrsquoin

deyişiyle ldquodoğaya bir meydan okumadırrdquo [Herausfordern] Meydan okumanın

oumltesine de geccedilerek doğayı koumlleleştirir Doğanın varolan enerjisini ondan soumlker ve

istenildiği anda insanın hizmetine sunulmak uumlzere kilit altına koyar Bu soumlylenenler

ldquoeski yel değirmenleri iccedilin de geccedilerli değil midirrdquo diye sorar Heidegger ve soruya

verdiği cevabıyla techneacute ile modern teknik ayrımını bize goumlsterir ldquoYel

değirmenlerinin kanatları muhakkak ki ruumlzgacircrda doumlnerler onlar dolayımsız olarak

ruumlzgacircrın esmesine terk edilmişlerdir Fakat yel değirmeni hava akımlarından gelen

enerjiyi onu depolamak uumlzere kilit altında tutmazrdquo165 Buna karşın Heideggerrsquoin

verdiği hidroelektrik santrali oumlrneği tam da bu doğaya saldırının doğadaki enerjiyi

ccediloumlzen dışarı ccedilıkaran ve onu kontrol altına alarak en yuumlksek faydayı talep etmeye

uygun bir oumlrnek teşkil eder Santral nehri tribuumlnlerini ccedilevirmeye zorlar

ldquoHidroelektrik santral Renrsquoin akıntısına yuumlzyıllardır bir kıyıyı diğer kıyıyla

birleştiren eski ahşap koumlpruumlnuumln inşa edildiği gibi inşa edilmemiştir Aksine guumlccedil

santrali akıntıya bent olacak şekilde inşa edilmiştirrdquo166 Başka bir deyişle santral Ren

Nehrirsquone kurulmamış Ren Nehri santrale kurulmuştur Modern teknikteki meydana-

ccedilıkarma bu tuumlrden yani gizli kalmış olanı ccedilıkaran onu ndashsantralin yaptığı gibi- başka

bir şeye doumlnuumlştuumlren depolayan ve gerektiğinde dağıtan bir tuumlr accedilığa-ccedilıkarmadır

Dolayısıyla bu accedilığa ccedilıkarmanın herhangi bir aşamasında muğlacircklığa yer yoktur her

bir aşama denetlenir kontrol altına alınır yel değirmeni-ruumlzgacircr ilişkisindeki

164 Heidegger 1997b s 66 165 Heidegger 1998 s 68 166 Heidegger 1997b s 70

80

olumsallığa izin verilmez Ya da tarlaya tohum eken ccediliftccedilinin sabırlı bekleyişini

goumlstermez modern teknik Tohumun yeşermesini garanti eder yapay guumlbrelerle

sulama ve motorize ccedilapalama teknikleriyle ve her tuumlrluuml haşerat ve maraza karşı

geliştirilen ilaccedillarla toprağı ve tohumu kendini-accedilmaya zorlar Heidegger buradaki

tehlikeyi şoumlyle accedilıklıyor

Gizinden-ccedilıkmış-olan-şey insanı nesne olarak değil de fakat daha ccedilok muumlnhasıran el-altında-duran olarak ilgilendirir ilgilendirmez ve insan nesnesizliğin ortasında yalnızca el-altında-duranın duumlzenleyicisi olur olmaz aynı insan duumlşuumlşuumln en uccedil noktasına iner yani insan kendisinin el-altında-duran olarak ele alınacağı noktaya iner Bu arada tam da boumlyle bir tehdit edilen biri olarak insan kendisini yeryuumlzuumlnuumln efendisi konumuna yuumlkseltir Boumlylece insanın karşı karşıya kaldığı her şeyin yalnızca insanın uumlruumlnuuml olduğu oumllccediluumlde mevcut olduğuna ilişkin yanıltıcı izlenim yaygınlık kazanır [hellip] İnsan her yerde ve daima yalnızca kendisiyle karşılaşırmış gibi goumlruumlnuumlr167

Oysaki guumlnuumlmuumlzde modern tekniğin geldiği bu seviyede insan hiccedilbir yerde

kendisiyle kendi oumlzuumlyle karşılaşamamaktadır İnsan tekniğe ve tekniğin araccedillarına-

analiz etme hesaplama ve duumlzenleme- hacirckim olmakla evrenin tuumlm alanlarına hacirckim

olabileceğini her yeri ve her şeyi kontroluuml altına alabileceğini duumlşuumlnmektedir Bu

inanış Heideggerrsquoe goumlre insanın başına gelebilecek en buumlyuumlk tehlikedir Her şeyin

insan yapımı olmasına doğru suumlruumlklenişi her şeyin insanın yapıp ettikleriymiş gibi

algılanması en sonunda insanın kendini ldquoimalrdquo etmesine kadar gidecektir Nitekim

buguumlnuumln tanıkları olarak bizler bu durumun eşiğinde olduğumuzun farkındayız

Ancak hatırlatmakta fayda var ki Heidegger tehlikeden soumlz ederken basit bir

teknoloji duumlşmanlığı yapmamaktadır ya da doğanın egemenlik altına alınışına

romantik bir tepki vermemektedir Bazı duumlşuumlnuumlrlerin onu bu şekilde algılamalarına

rağmen168 Heideggerrsquoin teknolojiye bakışı ne oumlvguuml ne de tam anlamıyla bir reddediş

iccedilermektedir

Teknolojinin oumlzuuml iki başlıdır muğlaktır bir accedilıdan pharmakonrsquoa benzer Dolayısıyla

teknolojideki tehlike aynı zamanda kurtuluşun ilacını da taşımaktadır Heidegger

167 Heidegger 1997b s 86 168 Oumlrneğin Juumlrgen Habermas Bu konuda bkz Dreyfus Hubert L ldquoHeidegger on Gaining a Free Relation to Technologyrdquo Heidegger Reexamined Art Poetry and Technology Vol3 ed Hubert Dreyfus Mark Wrathall Rouledge New YorkampLondon 2002 s 163

81

Houmllderlinrsquoin bir şiirinden yaptığı alıntıyla bunu vurgular ldquoTehlikenin olduğu yerde

koruyucu guumlccedil de serpilip gelişirrdquo169

Heidegger teknik aygıtlardan teknolojinin uumlruumlnlerinden kaccedilışımızın olmadığını

soumlyler Kaccedilınılmazlığın farkında olmak gerekir Teknolojiye goumlzuuml kapalı saldırmak

da onu ldquoşeytan işirdquo diye nitelemek de yanlış bir tutum olacaktır Teknolojinin her

geccedilen guumln doğaya ve insana daha fazla meydan okuduğunu insan varlığını her geccedilen

guumln daha fazla tehdit ettiğini goumlruumlyoruz Fakat diğer taraftan teknik araccedillara ve

uumlruumlnlere bağımlı olduğumuzu da goumlrmek zorundayız Bu ikili durumun farkında

olmak teknolojiyle ilişkimize doğru bir youmln verebilecektir Heideggerrsquoe goumlre teknik

araccedillarla ilişki oumlyle kurulmalı ki onların koumllesi olmamayı başarılabilmeli aynı

zamanda Ona goumlre formuumll basittir

Teknik araccedilları kullanmanın kaccedilınılmaz olduğunu soumlyleyebilir ve aynı zamanda doğamızı altuumlst etmesine ccedilarccedilur etmesine bozmasına ve bizim uumlzerimizde hacirckimiyet kurmasına karşı ccedilıkabiliriz Fakat ne evet ne de hayır diyerek teknolojik araccedillarla ilişkimiz belirsiz ve guumlvensiz olmaz mı Tam tersine Teknolojiyle ilişkimiz muumlkemmel bir biccedilimde kolay ve rahat olacaktır Teknik araccedilları guumlnluumlk yaşantımıza sokalım ve aynı zamanda onları uzak tutalım170

hellip

Ccedilalışmamızın bu ana kadar olan kısmında Heideggerrsquoin Varlık ve Zamanrsquoda

geliştirdiği fikirlerden yola ccedilıkarak insanın evrendeki muğlacirck konumunu anlamaya

ccedilalıştık Bu amaccedilla unheimlich deinon daimon oumlluumlm techne havf ve korku gibi bir

dizi anahtar soumlzcuumlk uumlzerinde durmaya ccedilalıştık Ccedilalışmamızın bundan sonraki

kısmında insanın muğlaklıktan kaccedilma yollarından biri olan kategorileştirme ve

kategorileri birbirinden uzak tutmak ve ayırmak iccedilin kullandığı rituumlelleri kuumlltuumlrel

technersquoler olarak ele alacak ve tragedya ile bağlantısını kurmaya ccedilalışacağız

169 Heidegger 1997b s109 Dn 30 170 Heidegger Martin Discourse on Thinking A Translation of Gelassenheit Tr John M Anderson E Hans Freund Harper amp Row New York 1966 s 53-54

82

2 Kuumlltuumlrel Techne Olarak Rituumlel ve Kategorizasyon

Hayat oumlluumlme ve hastalığa dağınıklığa ve

anarşiye karşı koyabilmek iccedilin dayanacak bir temel

arar

Diltey

21 Kategorizasyon

Kuumlltuumlrler birbirlerine benzerler Bu benzerlik Wittgensteinrsquoın ldquoailevirdquo dediği

tuumlrdendir Hemen hemen her kuumlltuumlrde insanın kendini kendi-olmayandan

ldquodiğerinden ldquooumltekindenrdquo ldquoşeylerdenrdquo ayırdığını ve bu farkı canlı tutma eğiliminde

olduğunu goumlruumlruumlz Ayrım ilk olarak dil ile başlar ve onun sayesinde suumlrduumlruumlluumlr

(Diğer taraftan yine aynı dilin suumlrekli ihanetine de uğrar Ccediluumlnkuuml dil insanın ayrım

yapmasını sağlayan bir araccedil olarak kesinlikten uzak yapısıyla muğlaklık potansiyeli

taşır) İnsan ilk olarak ldquobenrdquo der ldquobenrdquo diyerek kendine ait olan varlık alanını

belirler aksi halde kendini kendi dışında varolan duumlnyadan ayırmadığı muumlddetccedile

varolabilmek iccedilin gerekli en temel itkiden mahrum kalacaktır Hayatta kalmak şeyleri

sınıflandırmaya ayrıştırmaya bağlıdır

Sınıflandırmak boumllme ayırma dahil etme ve dışarıda tutma gibi eylemlerden oluşur

Burada yatan temel duumlşuumlnce duumlnyanın farklılaşmış şeylerden ibaret olduğuna her bir

varlığın kendine ait sınırların iccedilerisinde olması gerektiğine dair inanccediltır Başka bir

ifadeyle soumlylersek bu inanccedil duumlnyanın belirli bir duumlzeninin olduğuna inanır

Antropolog Mary Douglasrsquoa goumlre sınıflandırma evrensel bir insan aktivitesidir ve her

rasyonel davranış doğası gereği bir sınıflandırma ima etmektedir1 İnsan suumlrekli

değişen etkilerin kaosunda kaybolmamak iccedilin stabil ve tanımlanabilir nesnelerden

1 Bkz Douglas 1966 s XVII vd

83

oluşan bir duumlnya kurmaya ccedilalışır kendine Boumlylece kurduğu ve suumlrduumlrduumlğuuml

sınıflandırma sistemi dengeyi ve istikrarı az ccedilok suumlrduumlrebilecek durumda olmalıdır2

Chris Jenks Mary Douglasrsquoın sınıflandırmayla ilgili goumlruumlşlerini yorumlarken

toplumun temelini tam da bu sınıflandırma sisteminin oluşturduğunu belirtir Ona

goumlre toplum eşzamanlı olarak kavramsal siyasal ve moral youmlnleri olan

karmaşıklaşmış bir sınıflandırma sistemidir3

Eliade insanın evreni sınıflandırmasının ontolojik bir zorunluluk olduğunu belirtir4

İnsan oumlrneğin evreni kutsal ve dindışı alanlar olarak ayırırken evrenin homojen bir

buumltuumln olmadığı inanışından yola ccedilıkar ve yine Eliadersquoye hiccedilbir duumlnya ldquohomojenliğin

karmaşasırdquo iccedilinde varolamaz5 Burada homojenlik kaotik olandır şeylerin

duumlzenlenmemiş halidir boumlyle bir durum insan varlığının temelini tehdit eder

Antropolojik ccedilalışmalarda insanın belli başlı ayrımları ve sınıflandırmaları uumlzerinde

durulur Doğa ve kuumlltuumlr yaşam ve oumlluumlm tanrı ve insan hayvan ve insan yer altı ve

yeruumlstuuml bu duumlnya ve oumlte duumlnya kutsal ve dindışı gibi ikilikler ve kategoriler bunların

başlıcaları arasında sayılabilir İnsan oumlncelikle kendini doğanın vahşi işlenmemiş ve

tehlikeli yanından ayırmak zorundadır Medeniyet kendini bu duumlşuumlncenin daha

doğrusu bu ayrım duumlşuumlncesinin uumlzerinde inşa eder ve doğa ile kuumlltuumlr birbirinden

kesin ccedilizgilerle ayrılır Yatay doğrultuda işleyen bu ayrımın bir benzeri dikey

doğrultuda da karşımıza ccedilıkar Yeryuumlzuumlnuumln sakinleri yerin altındakilerden ve

yukarıdakilerden de kendini ayırır Ccediluumlnkuuml her iki boumllge de insanın kontroluumlnuumln

dışındadır

17 yuumlzyıl oumlncesi ve sonrasında insan bilimlerinin bilgi edinme youmlntemlerini

karşılaştırdığı Les Mots et les Choses [Kelimeler ve Şeyler] adlı ccedilalışmasında Michel

Foucault evreni kategorilere ayırma işleminin bir episteme bilgi elde etme youmlntemi

2 Douglas 1966 s 45 3 Jenks 2003 s 34 4 Eliade Mircea The Sacred amp Profane The Nature of Religion tr Willard R Trask New York 1968 s 20 5 Eliade 1968 s 22 Kutsal ve Duumlnyevi ayrımının ayrıntılı bir tanımı iccedilin ayrıca bkz Durkheim Emile The Elementary Forms of The Religious Life Tr Joseph Ward Swain London George Allen and Unwin 1971

84

olduğunu belirtir Her doumlnemin kendine oumlzguuml sınıflandırma sistemi olduğunu bu

sınıflandırmanın da temelinde oumlrneğin 17 yuumlzyıl oumlncesinde benzerlik ilkesi rol

alırken 17 yuumlzyıldan sonra farklılık ilkesinin temel oluşturduğunu oumlrneklerle ortaya

koyar

Zihin faaliyeti [hellip] boumlylece artık şeylerdeki bir akrabalığı bir cazibeyi ve ya gizlice paylaşılmış bir doğayı accedilık edebilecek her şeyin peşinde olmak uumlzere onları yaklaştırmaya değil de tamamen tersine ayırmaya youmlnelik olacaktır yani oumlzdeşlikleri ve sonra buradan uzaklaşan tuumlm basamaklara geccediliş gereğini belirlemeye Ayrım yapmak karşılaştırmaya bir bakıma farklılığın oumlncelikli ve temel aranışını dayatmaktadır [hellip] ccediluumlnkuuml bilmek ayırmaktır6

Levi-Strauss da Foucaultrsquodan birkaccedil yıl oumlnce Batı duumlşuumlncesinin bir oumlvguuml kaynağı

olarak goumlrduumlğuuml bu ayırma ve sınıflandırma sisteminin hakim yanlış inanışın aksine

ldquoyabanrdquo toplumlarda da goumlruumllebileceğini ortaya koyar7 Ama Levi-Straussrsquoa goumlre

yaban toplumların ayırma ve sınıflandırma sistemi Batırsquoda olduğu gibi oumlrneğin

doğanın kuumlltuumlrden kesin olarak ldquokopmardquosı boyutunda değildir Ona goumlre ldquoBatılı

insan oumlzellikle son doumlrt yuumlzyılında insansallıkla hayvansallığı birbirinden kesinlikle

ayırmayı bir hak olarak benimsemekle birinden aldığı her şeyi oumltekine vermekle

uğursuz bir doumlnemi başlatmışrdquotır Oysaki Batı duumlşuumlncesinde ldquoilkelrdquo sıfatıyla

neredeyse insan altı bir kategoriye konan ve kuumlccediluumlmsenen toplumların da benzer

(hatta yer yer daha karmaşık) bir ayırma ve sınıflandırma sitemlerinin olduğu ama

onların sistemlerinin ldquokesin kopmardquo niteliği değil daha esnek bir etkileşim hali

goumlsterdiği biraz dikkatli bir bakışla kolaylıkla anlaşılabilir Birccedilok goumlzlemci yaban

toplumların bilimini ldquonaifrdquo ldquosoyutlama yoksunurdquo ldquofiziksel olanla duumlşuumlnsel olanı

birbirine karıştıranrdquo ldquohiccedilbir zaman pratikte sonuccedil doğuramayacakrdquo bir takım

etkinlikler olarak tanımlama eğilimindedir Oysaki gerccedilek durum goumlruumlnduumlğuuml gibi

değildir Bizim ldquobilimselrdquo dediğimiz youmlntem de temelini ayrıştırma ve

sınıflandırmadan alır tıpkı ldquoilkelrdquo toplumlarda olduğu gibi Oumlrneğin Iakoutersquolar

ağaccedilkakan gagası ve ağaccedilkakan kanının diş ağrısını gidermek iccedilin kullanırlar

Pozitivist bir Batılı bilim adamının goumlzuumlnde bunun ldquopratikterdquo bir sonucu

6 Foucault Michel Kelimeler ve Şeyler İnsan Bilimlerinin Bir Arkeolojisi Ccedilev Mehmet Ali Kılıccedilbay İmge Kitabevi 2001 s 96 7 Bkz Levi-Strauss Claude Yaban Duumlşuumlnce Ccedilev Tahsin Yuumlcel YKY 4 Baskı İstanbul 2000

85

olmayacaktır Oysaki Levi-Strauss zaten amacın ilk olarak pratik değil duumlşuumlnsel

gereklilikleri karşılamaya youmlnelik olduğunu soumlyler

Gerccedilek sorun ağaccedilkakan gagasının suumlruumllmesiyle diş ağrılarının geccedilip geccedilmeyeceği değil belli bir goumlruumlş accedilısından ağaccedilkakanın gagasıyla insanın dişinin bağdaştırılıp bağdaştırılamayacağını [hellip] nesnelerle varlıkları kuumlmelendirme yoluyla evrene bir duumlzen başlangıcı getirilip getirilemeyeceğini bilmektir ccediluumlnkuuml sınıflandırma nasıl olursa olsun sınıflandırma yokluğuna goumlre gerccedilek bir erdem iccedilerir [hellip] duumlzen zorunluluğu ilkel dediğimiz duumlşuumlncenin temelinde yer alır ama ancak her tuumlrluuml duumlşuumlncenin temelinde yer aldığı oranda8

Ayırma ve sınıflandırmanın insanın evrende kurmak istediği duumlzen arayışının doğal

bir sonucu olduğu ortadadır Kesinlik ve değişmezlik insana guumlven verir bu yuumlzden

insanda bir ldquokesinlik arzusurdquo bulunur Evrende varolan guumlccedillerin ve şeylerin

sınırlarını kesin olarak bilmek ister Rene Girard insandaki bu ayırma boumllme ve

sınıflandırma mekanizmasının ldquokurucurdquo bir niteliği olduğunu soumlyler Kuumlltuumlruuml kuran

bu tuumlrden bir ayırmadır9 Girard ayırma mekanizmasının ldquokeyfirdquo olduğunu soumlyler

Bu keyfilik ister istemez oluşur tıpkı dil gibi Ayrımın ortadan kalmaya başladığı

yerde şiddetin ortaya ccedilıkacağını soumlyleyen Girard kuumlltuumlrel adlandırmaların

sınıflandırmaların ve ayırmanın bu şiddeti engelleyebildiğini iddia eder Girardrsquoa

goumlre dil

[hellip]baş doumlnduumlruumlcuuml şiddet salınımının yerine anlamlandırmaların istikrarını koymaktadır bir yanda vebanın bir yanda baba katli ile ensestin yer alması gibi Hiccedilbir şeyle ayırt edilmez olmuşların arasında işleyişe geccedilen ayrım mekanizması kaccedilınılmaz olarak hile yapar Etkili bir işleyiş iccedilin tuumlm topluluğun farklılaştırılmış birliğini sağlamak iccedilin hile yapması gerekir de İnsanlar yaşayan kuumlltuumlruumln orta yerinde bu bilinmeyen mekanizmadan doğan anlamlandırmaların keyfiliğini fark edecek yetide değildir10

Dil yani logos simgesel olanı yani kuumlltuumlruuml uumlretmektedir Logos ayırmakta

dışlamakta sınıflandırmakta ve kategoriler oluşturmaktadır Ancak modern duumlşuumlnce

oumlncesinde ayırma ve sınıflandırma hiccedilbir zaman kesin bir nitelikte goumlruumlnmemektedir

Kategorilerin birbirleriyle etkileşimde olduğu kabul edilir Ancak modern duumlşuumlnceyle

birlikte ldquoayırıcı kozmolojilerrdquo oluşmuş ve bu kuumlltuumlrlerde ldquoayrımrdquo o kadar

8 Levi-Strauss 2000 s 35 9 Girard Reneacute Şiddet ve Kutsal Ccedilev Necmiye Alpay Kanat Kitap İstanbul 2003 s 337 10 Girard agy

86

kesinleşmiştir ki bir kategorinin diğerine temas edebileceği ihtimali neredeyse

duumlşuumlnce dışı ya da mantıksal bir hata ccedilelişki olarak goumlruumllmuumlştuumlr Boumlyle bir kuumlltuumlrden

yetişmiş bilim adamları da bazen kategorilerin etkileşimli olduğuna inanan

toplumları anlamakta zorlanırlar Bu konuda Rouxrsquonun bir kuumlccediluumlk şaşkınlığını burada

alıntılamak yerinde olacaktır

Hayvan duumlnyasını ele almanın oumlzel bir biccedilimi de bu duumlnyayı bir sınıflandırma aracı olarak kullanmaktır Arkaik insan duumlzensizliği sevmez Duumlnyasını duumlzenlerken tuumlm evreni de duumlzenler Bunu yaparken kendisiyle ccedilelişkiye duumlşer ve iki karşıt eğilim arasında teredduumlt eder bu eğilimlerden biri insanın tuumlrleri suumlrekli karıştırmasını iccedil iccedile geccedilirmesini oumlngoumlruumlr ndash insanın hayvan bitki ve nesneyle aynı duumlzlemde kabul edilmesi onlar gibi davranması ya da onlarla eş zamanlı hareket etmesi ve karşılaşması- diğer eğilimse bu karmaşayı normlar ccedilerccedileveler ve yapılar kurarak duumlzeltmeye iter [hellip] oumlte yandan dış duumlnyayla ticari ilişkiler kurarlar ve bu ilişkiler yoluyla yerleşik duumlzeni tehdit ederler Her tuumlrluuml ticari hareketten korkarlar bu ticari hareketlerin zarar vermemesi iccedilin oumlnlemler alırlar Dışarıdan gelen insanları ve malları iki ateş arasından geccedilirirler evlerini eşik ya da kiriş tanrısıyla korurlar vs Boumlylece hem yapıların katılığını hem de bunu tehdit eden karmaşıklığı kavrarlar11

Başta soumlylememiz gereken şey daha oumlnce soumlylediklerimizden farklı olmayacak

Sadece arkaik insan değil guumlnuumlmuumlz insanı da duumlzensizliği sevmez Dolayısıyla evreni

sınıflandırarak bir duumlzene erişmek ihtiyacının sadece arkaik duumlşuumlnceye ait olduğunu

soumlylemek bu accedilıda eksik olacaktır Diğer taraftan Rouxrsquonun tarifini yaptığı insanın

hem kendini ayırmasını hem de ayırdığı şeyle ilişki kurmasını bir ccedilelişki olarak

goumlrmesi de yukarıda belirttiğimiz farklı kozmolojik anlayışın bir sonucu olsa gerek

Ccediluumlnkuuml gerccedilekte bu bir ccedilelişki değildir Soumlz konusu arkaik insan Rouxrsquonun da

sonunda kabul ettiği gibi evreni kategorilere ayırmanın mutlak olmadığını

kategoriler arasında zorunlu bir ilişkinin kaccedilınılmaz bir temasın olduğunu

bilmektedir Hiccedil şuumlphesiz modern akıl iccedilin hem ticaret yapıp hem de bu eylemin

getirdiği temastan korkmak ldquomantıksızrdquo bir durum olacaktır Uumlstelik bir de dışarıdan

gelen yabancının ya da malın ldquoarındırmardquo rituumlelinden geccedilirilerek benimsenmesi

ldquoccedilocukccedilardquo bir uygulama gibi algılanacaktır Fakat bu tuumlr kozmolojilere sahip

kuumlltuumlrler her ne kadar suumlrekli olarak ayrım ve sınıflandırma youmlntemleri uygulasalar

da kategoriler arasında temasın kaccedilınılmaz olduğunu bilirler Onlar bu temastan

11 Roux Jean-Paul Orta Asyarsquoda Kutsal Bitkiler ve Hayvanlar Ccedilev Aykut Kazancıgil Lale Arslan Kabalcı Yayınevi İstanbul 2005 s 8283

87

doğacak tehlikelere karşı suumlrekli uyanık olmak tehlikeleri kontrol altına almak

zorundadır Ccedileşitli rituumlel uygulamalarıyla birbirine temas eden kategoriler yeniden

ayrıştırılır

22 Kozmosun Kontroluuml Rituumleller

Oumlzellikle yaban toplumlarda bu ayrıştırma işleminin ayrıştırma rituumlellerinin suumlrekli

olarak tekrarlandığı goumlzlenir Bu ccedileşit rituumlel uygulamaları ve inanışların sıklıkla

goumlruumllmesi bu tuumlr kuumlltuumlrlerde kategoriler arasında suumlrekli olarak temas tehdidinin

bulunduğunun en accedilık goumlstergesidir Diğer bir deyişle bir toplumda rituumlelistik

uygulamalar ne kadar fazlaysa o toplumda kategorilerin etkileşimli olduğu inancı o

derece yuumlksektir Oumlrneğin oumlluumlm yaşama yaşam da oumlluumlme temas halindedir Bu

tuumlrden temasların tehlikelerini en aza indirebilmek iccedilin bazı uygulamalarla iki

kategori birbirinden uzaklaştırılmaya ccedilalışılır

ldquoEliadersquonin aktardığına goumlre Sarı Uygurlar oumlluumlye ldquoCcedilocuklarını hayvanlarını ve mallarını da yanına almardquo diye seslenirler [hellip] Şaman oumllenin ruhunu oumlluumller acirclemine goumltuumlruumlp kabul ettirene kadar yeni oumlluuml yer altı duumlnyasına alışamaz ailesini arkadaşlarını ve suumlruumllerini yanına almaya ccedilalışır Bu nedenle oumlluumlnuumln ruhunun dirileri takip edememesi iccedilin mezarlıktan ccedilıkarken başka yol kullanmak gibi ccedileşitli oumlnlemler alınır İnanışlara goumlre oumlluumller ancak oumlluumlmlerinden uumlccedil yedi ya da kırk guumln sonra verilen cenaze şoumlleninin ardından bir daha doumlnmemek uumlzere oumlluumller acirclemine giderrdquo12

Levi-Strauss Yerli Foxrsquoların cenaze toumlrenlerinin ldquooumlluumlden kurtulmakrdquo ve ldquooumlluumllerin

artık kendileri arasında bulunmamanın yarattığı acı ve kederin etkisiyle canlılardan

oumlccedil almalarını oumlnlemekrdquo kaygısıyla yapıldığını ve ldquooumlluumlnuumln ruhunu [hellip] kesinlikle oumlbuumlr

duumlnyaya gitmeye razı etmek iccedilinrdquo yaptığı bazı uygulamaları oumlrnekler13

Oumlluumller duumlnyasıyla yaşayanlar arasındaki suumlrekli temas ilişkisine hayvanlar

kategorisinden de oumlrnekler verilebilir Altay Tuumlrklerinin av hayvanlarına karşı

tavırları bu etkileşimin accedilık bir goumlstergesidir

hellipoumllduumlrduumlkleri hayvanların hemen hemen tamamının kemiklerinin ya da cesetlerinin ccedilok iyi korunan bir yerde sonsuza kadar sergilenmesi ve muhafaza edilmesi gibi bir

12 Eliade Şamanizm s 240 aktaran Ccediloruhlu Yaşar Tuumlrk Mitolojisinin Ana Hatları Kabalcı Yayınevi İstanbul 2002 s123 13 Levi-Strauss 2000 s 55 - 56

88

geleneği suumlrduumlrmuumlşlerdir oumllduumlruumllen hayvanın ruhunun bu kalıntılarda varlığını suumlrduumlrduumlğuuml şeklindeki eski klasik goumlruumlş hala geccedilerliydi Bu uygulama hayvanın yeniden doğması iccedilin yapılıyordu14

İster insan olsun ister hayvan oumlluumlnuumln ruhunun geri gele(bile)ceğine duyulan inanccedil

farklı şekillerde kendini goumlsterebiliyor Oumlrneğin Proto-Tuumlrklerde hayvan oumllduumlrmekle

insan oumllduumlrmek arasında ccedilok az fark vardır Ccediluumlnkuuml hayvanlar da insan toplulukları

gibi ldquogruplarrdquo halinde yaşamaktadırlar ve nasıl bir kabilenin uumlyesi başka bir

kabileden birini oumllduumlrduumlğuumlnde ldquokısasrdquo yasası (ya da benzeri cezalandırma

uygulamaları) devreye giriyorsa bir hayvanın oumllduumlruumllmesi de benzer bir durumla

sonuccedillanması beklenebilir Gerek oumllduumlruumllen hayvanın ruhu gerekse onun ldquokabilesirdquo

hem ldquooumllduumlrenrdquoden hem de onun kabilesinden intikam alabilir

Bu konuda Antik Yunanrsquodan bir oumlrnek verilebilir Atinarsquoda Bouphonia (Oumlkuumlzuumln

Oumllduumlruumllmesi) olarak anılan kurban toumlreninde genccedil kızlar bıccedilak ve balta gibi aletleri

suyla ıslarlar sonra başka birileri bıccedilakları alıp bileyiciye goumltuumlruumlr bileyiciler işlerini

hallettikten sonra bunları kasaplara verirler Son olarak kasaplardan ilki baltayla

hayvanın yere duumlşmesini sağlar diğeri de bıccedilakla boğazını keser Kasaplar işlerini

bitirir bitirmez ellerindekini atarak kaccedilarlar Bu arada hayvanın derisi soyulur eti

orada bulunanlarca paylaştırılır Sonra deri samanla doldurulur ve dikilir iccedili dolu

hayvan bir sabana koşulur Bu sırada hayvanı kimin oumllduumlrduumlğuumlnuuml bulmak iccedilin bir

mahkeme kurulur Suyu taşıyan kızlara sorulur oumlnce Kızlar aletleri bileyiciye

goumltuumlrenleri succedillar Bileyiciler kasaplara atar succedilu Son olarak kasaplar da balta ve

bıccedilağı succedillarlar Aletler succedillu bulunur ve denize atılırlar15 Frazer yine benzer bir

oumlrneği Japon Adalarında yaşayan Ainorsquolardan verir Bir ayı tuzağa duumlşuumlrduumlklerinde

ya da bir okla vurduklarında avcılar bir oumlzuumlr bulma ve ya kefaret toumlreninden

geccedilmektedirler16 Bu konuda bir şamanın soumlyledikleri basit bir animizmden

(canlıcılık) oumlte evrenin etkileşim halindeki kozmolojilerden ibaret durumunu oumlzetler

niteliktedir

14 Roux Jean-Paul Altay Tuumlrklerinde Oumlluumlm Ccedilev Aykut Kazancıgil Kabalcı İstanbul 1999 s 135 15 Frazer James Altın Dal Dinin ve Folklorun Koumlkleri Ccedilev Mehmet H Doğan Payel Yayınevi İstanbul 1992 II cilt s 42 16 Frazer 1992 s101 Frazer 100 ile 124 sayfalar arasında benzeri kefaret ve oumlzuumlr rituumlel oumlrnekleri verir

89

Yaşamın en buumlyuumlk tehlikesi tuumlmuumlyle canlardan ibaret olan insan besini olgusunda yatmaktadır Oumllduumlruumlp yeme durumunda kaldığımız tuumlm yaratıkların kendimize elbise yapmak iccedilin parccedilalayıp yok ettiğimiz her şeyin canı vardır oumlyle canlar ki bedenleriyle birlikte yok olup gitmezler boumlylece bedenlerinden yoksun bıraktığımızdan dolayı bizden oumlccedil almamaları iccedilin yatıştırılmaları gerekir17

Evcil hayvanları oumllduumlruumlrken ikna etmek onların oumlfkesini yatıştırmak daha kolaydır

ama av hayvanları konusunda iş karmaşıklaşır Yakalanan ya da oumllduumlruumllen hayvan

ldquotuumlrdeşlerinin kategorisirdquonden ayrılmalı onunla beslenecek olan insan kabilesine

dahil olmalıdır Rouxrsquoya goumlre ava ccedilıkmadan oumlnce avcının avlanacağı hayvanın

maskesini takması onun kılığına buumlruumlnmesi ve onu taklit etmesi yalnızca avın kolay

geccedilmesine youmlnelik pratik ya da buumlyuumlsel bir işlev taşımaz Roux bu tuumlr uygulamaların

ve toumlrenlerin ldquoav uumlzerinde hacirckimiyet kurmakrdquo ve ldquoonu şimdiden oumllduumlrmekrdquo

anlamlarına gelebileceğini yadsımaz Ancak uygulamaların başka bir yanı daha

vardır Avcı kılık değiştirme yoluyla avıyla doğru iletişim kurabilmek onu av

olmaya ldquoiknardquo edebilmek iccedilin kendi topluluğundan simgesel olarak ayrılır

Oumllduumlreceği hayvanın kılığına buumlruumlnerek o hayvan soyunun ldquokabilesinerdquo dahil olur

boumlylece ldquoiknardquo suumlrecinin kolaylaşacağına inanılır Aynı şekilde hayvan oumllduumlruumllduumlkten

ya da canlı olarak yakalandıktan sonra kampa getirildiğinde de benzer bir uygulama

bu kez tersinden yapılır

[hellip] ayı tilki vaşak koumlye getirilip cinsiyetlerine goumlre kadın ya da erkek gibi giydirildiklerinde kişilik değiştirme daha accedilık ortaya ccedilıkar İnsan kılığına sokularak kendi boylarının bir uumlyesi olmaktan ccedilıkarlar artık insanlara duumlşman ya da yabancı değillerdir ve oumllduumlklerinde insanlar iccedilin bir tehlike oluşturmazlar insan olmuşlardır boydan kişiler olmuşlardır ve bu konuda kimse bir şey diyemez18

Adı anılan tehlike yalnızca vahşi ya da av hayvanları iccedilin geccedilerli değildir Levi-

Strauss bitkilerle kurulan benzer bir yatıştırma uygulamasının oumlrneklerini verir

hellipkoumlkten accedilılan deliğe bir tutam tuumltuumln kimi zaman da bıccedilak ya da para konulur ve toplayıcı kısa bir dua okurdu bana verdiğini aldım sana da bunu bırakıyorum

17 Drury Nevill Şamanizm Şamanlığın Oumlğeleri Ccedilev Erkan Şimşek Okyanus Yayıncılık İstanbul 1996 s 26 18 Roux 2005 s 117

90

Dileğim oumlmruumlmuumln uzun olması benim ve yakınlarımın başına bir dert gelmemesidir19

Buumltuumln bu rituumlel ve uygulamalar birbirinden mutlak suretle ayrı kalması gereken

kategorilerin birbirine karışmasını oumlnleme amacı taşımaktadır Oumlluumlnuumln kendine ait

alana (oumlluumller diyarına) gidememesi oumllduumlruumllen bir hayvanın oumlluumlme razı edilememesi

soumlz konusu ruhları eşikte muğlak bir konumda bırakır Muğlak bir konum ise insan

toplulukları iccedilin en buumlyuumlk tehditlerden biridir

23 Eşik

Arnold van Gennep 1960 tarihli The Rites of Passage (Geccediliş Rituumlelleri) adlı

ccedilalışmasında her tuumlrluuml yer durum mevki toplumsal statuuml ya da yaş evresi (oumlrneğin

ergenlik gibi) değişimlerinde bir takım rituumleller yapıldığını ve bunun da neredeyse

buumltuumln toplumlarda goumlruumllduumlğuumlnuuml belirtir20 Gennep geccediliş rituumlellerinde genellikle uumlccedil

aşamanın bulunduğunu soumlyler ayırma rituumleli (rites of seperation) eşik (ya da sınır)

rituumleli (liminal rites) ve yeniden katılım (rites of incorporation)21 İlk aşama geccedilişte

olan kişinin (ya da şeyin) oumlnceki pozisyonundan sembolik olarak ayrılması işlemini

iccedilerir Ayırmadan sonra kişi marjinal bir duruma geccediler muğlak bir nitelik kazanır

ccediluumlnkuuml bilinmeyen kategori dışı bir yerde bir eşiktedir buumltuumln toplumsal kategorilerin

sınırındadır Son olarak uumlccediluumlncuuml aşamada kişi farklı bir kategoriye katılır

Geccediliş rituumlellerinin bizi ilgilendiren kısmı olarak eşik aşaması muğlacircklığın goumlruumlnuumlr

hale gelişi bakımından oumlnemlidir Turner da Genneprsquoin geccediliş rituumlellerine atıfta

bulunarak eşiğin korku veren muğlacircklığı uumlzerinde durur

Eşiğin ya da liminal personaersquonin (ldquoEşikteki insanlarınrdquo) niteliği ister istemez muğlacircktır ccediluumlnkuuml bu koşul ve bu koşul iccedilindeki kişiler normalde kuumlltuumlrel alandaki durumların ve pozisyonların yerini belirleyen sınıflandırmaların bağından kurtulmuş veya sıyrılmış durumdadır Eşikteki varlıklar ne burada ne oradadır onlar yasa gelenek teamuumll ve resmi protokol tarafından tayin edilip duumlzenlenmiş pozisyonların tam ortasında [betwixt] ve arasındadır [between] [hellip] Boumlylece eşikte olma hali

19 Levi-Strauss 2000 s 69 20 Bkz Gennep Arnold van The Rites of Passage Trans Monika B Vizedom and Gabrielle L Caffee Routledge London 1960 21 Gennep 1960 s 11 vd

91

ccediloğunlukla oumlluumlye ana rahminde olmaya goumlruumlnmezliğe belirsizleşmeye ccedilift cinsiyetliliğe yabanlığa ve guumlneş ya da ay tutulmalarına benzetilir 22

Van Genneprsquoin eşik olarak tanımladığı durum bizim bu ccedilalışmada muğlacircklık

dediğimiz durumla yakından ilişkilidir Bizce trajik durum bu tuumlrden bir muğlacirck

pozisyonun niteliklerinden doğmaktadır Muğlacircklık eşikte olmanın tanımsızlığını

ama aynı zamanda birden fazla tanıma imkacircn sunmasını iccedilerir bu yuumlzden de

tehlikelidir Douglas Van Genneprsquoin ldquoeşikrdquo kavramını yorumlarken bu durumu ccedilok

guumlzel bir şekilde oumlzetler

Van Gennep toplumu birbirine geccedilişleri olan koridorlar ve odalardan oluşan tehlikeli bir ev olarak goumlruumlyordu Tehlike geccediliş durumundaydı ccediluumlnkuuml geccediliş herhangi bir durumda olamamak demekti tanımsızdı Bir durumdan diğerine geccedilmek zorunda olan birisinin kendisi tehlikede olduğu gibi tehlikeyi başkalarına da bulaştırabilirdi Tehlike onu eski statuumlsuumlnden kesin bir şekilde ayıran bir rituumlel yoluyla kontrol edilmeliydi 23

Herhangi bir rituumlel suumlreci olmaksızın kendiliğinden eşikte yer alan pozisyonlar da

vardır Turner bu konuda Zambiarsquonın kuzeyinde yaşayan Ndembu kabilesinden bir

oumlrnek verir Kabiledeki en yuumlksek mevkiye sahip ve en kıdemlisi olan Kanongesha

birccedilok Afrika kabilesinde olduğu gibi ldquoparadoksalrdquo bir temsile sahiptir Hem

toplumdaki hiyerarşik yapılanmayı hem de hiyerarşik olmayan tek tek bireylerin

eşitliğine dayalı bir birlik olarak toplumun tuumlmuumlnuuml temsil eder Başka bir deyişle

kral iki farklı kategoriye aynı anda ldquotemasrdquo ederek muğlak bir konumda yer alır

Bu tuumlrden muğlak konumlar ldquoanormalrdquo olarak tanımlanan olaylarla

ilişkilendirilebilir Aslında ldquoanormalrdquo olan ldquomuğlakrdquo olandır normal olan aşılmış ya

da iki ya da daha fazla kategoriye aynı anda temas edilmiştir Somut anormallik

oumlrneklerine toplumlar farklı şekilde muumldahale ederler Douglas bu muumldahalelerden

bir kaccedilını sıralıyor Yorumlama yoluyla muğlaklığın azaltılması bunlardan ilkidir

Burada oumlrneğin anormal bir goumlruumlnuumlmde doğan bebeğin hayvan ile insan kategorileri

arasında olduğu duumlşuumlnuumlluumlr Batı Afrikarsquonın buumlyuumlk kabilelerinden olan Nuerrsquoler su

aygırına benzeyen yeni doğmuş bebeğin yanlışlıkla insan olarak duumlnyaya geldiğini

22 Turner 1977 s 95 23 Douglas 1966 119

92

duumlşuumlnerek onu ait olduğu yere bir su kenarına bırakırlar İkinci youmlntem ise

muğlaklığa fiziki olarak muumldahale etmektir Burada birinciye goumlre daha net

uygulama vardır Bu konuda Douglas ikiz oumlrneğini verir24 Bazı Batı Afrika

kabilelerinin ikiz doğan ccedilocuklardan birini oumllduumlrduumlkleri goumlzlenmektedir Reneacute Girard

ikizlerden duyulan korkuyu ldquoşiddetrdquo kavramıyla accedilıklamaktadır Girard temel teorisi

yani ldquofarklılığın yitimi şiddet doğururrdquo ilkesi uyarınca ikizleri yorumladığında

ikizlerin soumlz konusu farklılık yitimini temsil ettiğini bu bakımdan da topluluk iccedilin

ldquoşiddetrdquoi yani yıkımı ifade ettiği iccedilin korkutucu olduğunu iddia etmektedir25 Biz

farklılığın yitimi yerine muğlacircklık demeyi tercih ediyoruz Ccediluumlnkuuml ikizlerin goumlsterdiği

şey kategorilerin birbirine karışmasını bir ccedileşit kirlenmeyi goumlstermektedir

Kirlenmedir ccediluumlnkuuml ikiz (double) muğlacircklığı accedilığa ccedilıkartır daha oumlnce tartıştığımız

unheimlichrsquoin tekinsizin alanına girer Nihai olarak bu tuumlr durumlarda topluluğun

yaklaşım youmlntemleri ne derece farklılık goumlsterirse goumlstersin temelde soumlz konusu

muğlaklığı kontrol etme arzusunu bize goumlstermektedir Rituumleller normalin-kuralın

dışına ccedilıkmış olanı bulunduğu kategorinin sınırını aşmış olanı yeniden kontrol etme

onun uumlzerinde hakimiyet kurma girişimidir Bu anlamıyla rituumlel de bir techneacutersquodir

24 Kirlenme Murdar Cenabet

Eşikteki insanlar (ve ya şeyler) her zaman başka bir konuma geccedil(e)meyebilirler Bu

durumda eşikte olma hali geccedilici değil uzun suumlreli ya da kalıcıdır Bu tuumlr konumdaki

insanlar eşikte olmanın hemen buumltuumln oumlzelliklerini az ya da ccedilok barındırırlar

dokunulmaz ama yasaklı kutsal ama lanetlidirler Hemen her toplumda marjinal

konumda bulunanlar vardır soytarılar krallar şamanlar kahinler peygamberler

dilenciler cadılar hapccedilılar ldquotinercilerrdquo hippiler iki farklı etnik koumlkenden melezler

goumlccedilmenler kadınlar ccedilocuklar vb Accedilıkccedila goumlruumllebileceği gibi bu tuumlr konumlardaki

insanlar yapısal olarak toplumun en uumlstuuml ya da en altında ya da marjininde

bulunabilmektedirler

24 Douglas 1966 s 48-49 25 Girard 2003 s 79

93

ldquohellipeşik durumunda ve roluumlnde olanlara hemen her yerde dinsel-buumlyuumlsel oumlzellikler atfedilir ya da onlara [hellip] insanları nesneleri olayları ve ilişkileri kirleten uğursuz tehlikeli olarak bakılır [hellip] geleneksel sınıflandırma oumllccediluumltleriyle accedilık bir şekilde sınıflandırılamayan ya da sınıflamaların sınırları arasına duumlşenler hemen her yerde ldquokirleticirdquo ve ldquotehlikelirdquo olarak goumlruumlluumlrlerrdquo26

Burada İngilizcedeki polluting kelimesi yerine lsquokirleticirsquo kelimesini kullandık Belki

anlamın daha net anlaşılabilmesi iccedilin ldquomurdarrdquo ya da ldquocenabetrdquo kelimelerini tercih

etmemiz daha doğru olabilir Ccediluumlnkuuml bu iki kelimenin anlamları ldquokirlirdquo ya da

ldquokirleticirdquoden daha geniş bir alanı kapsamaktadır ldquoKirlirdquo ve ldquopisrdquo gibi anlamları

guumlnluumlk dilde yalnızca maddesel bir kirlenmeyi basit olarak ldquohijyen olmamardquoyı

ccedilağrıştıran ama dini kutsal ya da manevi bir anlam boyutu olmayan kelimeler

aslında durumu tam olarak karşılamakta yetersiz kalıyor Eşikteki kişinin hem

kendisi manevi duumlzeyde kirlenmiştir hem de onunla temas kuranları kirleten bir guumlce

sahiptir Bu yuumlzden sadece kirli kirlenmiş ya da kirleten demek eşikteki kişinin

bulunduğu durumu tam olarak anlatamamaktadır Murdar ldquokirlirdquo ve ldquopisrdquo

anlamlarını karşıladığı gibi ldquodini olarak yasaklanmış olanrdquo ve ldquotaburdquo anlamlarıyla da

dokunulmazlığı ve kirliliğin bulaşıcılığını ama aynı zamanda eşikteki kişinin kutsal

konumunu ima edebilmektedir Ancak murdar guumlnuumlmuumlzde genellikle hayvanlar ya da

nesneler iccedilin kullanılırken insanlar iccedilin aynı anlam kapsamına sahip olan bir başka

kelime daha uygun goumlruumllmektedir Cenabet27

Roux Altay halklarında insanların hayvanların bitkilerin ve nesnelerin tecrit edilme

uygulamalarını murdar kavramıyla accedilıklıyor

Murdar bahtsız kimsedir buumlyuumlk bir hastalık geccediliren guumlcuuml tuumlkenmiş yaşlıdır hatta şoumlyle soumlylenerek kovulan fakirdir ldquoSen Tanrırsquonın sana verdiği koumltuuml kaderinle defol Ccediluumlnkuuml seni beni sevdiği kadar sevseydi sana iyilik yapardırdquo Eziyet ccedileken hastalıklı

26 Turner 1977 s 108 27 Murdar kelimesi Farsccedila İslami kurallara goumlre kesilmemiş hayvan cesedi ve dinen kirli sayılan her şey anlamlarına gelmektedir Cenabet de ldquoŞerrsquoan kirli olmardquo ve ldquobu durumda olan kişirdquo olarak tanımlanmış Bkz Nişanyan 2004 Murdar ve Cenabet maddeleri Tuumlrk Dil Kurumu murdar kelimesinin anlamları şoumlyle sıralanıyor 1 Kirli pis 2 Cinsel birleşmeden sonra yıkanmamış (kimse) 3 Şeriata uygun olarak kesilmemiş olan (hayvan) Yine cenabet kelimesi iccedilin de ldquoDinin buyurduğu biccedilimde henuumlz yıkanmadığı iccedilin temiz sayılmayan (kimse)rdquo accedilıklaması yapıyor Bkz Tuumlrk Dil Kurumu 1998 murdar ve cenabet maddeleri Cuumlnuumlp olma durumuyla ilgili Kuranrsquoda Nisa (43) ve Maide (6) surelerine bakılabilir

94

hayvana koumltuuml buumlyuumlyen bitkiye ccedilelimsiz ve cılız ağaca anormallikleri yuumlzuumlnden kutsanmadıklarında kuşkuyla bakılırdı28

Burada kirli olma durumunun Yunancası miasmarsquodır Miasma topluluğu suumlrekli

tehdit eder Ccediluumlnkuuml kategorileri birbirine temas edebilen kuumlltuumlrlerde kirlilik de

bulaşıcıdır Miasmarsquonın tehdidi doğrudan doğruya toplumun (ve evrenin) duumlzenine

ve kategorilerin kesinliğine youmlnelik olur Bu yuumlzden toplumlar ne kadar katı

kategorilere sahipse kirlilik bulaşıcılık gibi duumlşuumlnceler ile kaccedilınma ve tedbir

rituumlelleri o kadar az goumlruumlluumlr

Kir[lilik] uumlzerine duumlşuumlnceler duumlzenin duumlzensizlikle varlığın varlık-olmayanla biccedilimin biccedilimsizlikle yaşamın oumlluumlmle ilişkisi uumlzerine fikirleri iccedilerir29

Douglasrsquoın bu yerinde tespiti bize oumlnemli bir kapı aralamaktadır Eğer bir eşikten

marjinden ya da muğlacirck pozisyonlardan soumlz ediyorsak ve buumltuumln bu konumlar korku

uyandırıcı bulunuyorsa bunun nedeni bu tuumlr pozisyonların tehlikeli tehdit edici ve en

oumlnemlisi de bulaşıcı bir kirlilik taşıyor olmalarından kaynaklanmaktadır Kirliliğe yol

accedilan şey ayrı kalması gereken kategorilerin birbirine temas etmesiyle oluşur Kirlilik

bulaşıcıdır bu yuumlzden de duumlzen duumlzensizliğin varlık varlık-olmayanın yaşam

oumlluumlmuumln tehdidi altında kalır

Diğer taraftan kirliliğin bizatihi kendisi de muğlacirck ccedilift değerli nitelikler barındırır

Bu yuumlzden ccediloğu zaman kirli ile kutsal olanı birbirinden ayırmak zorlaşır

Kutsal olanın muğlacircklığı yalnızca psikolojik duumlzende değil aynı zamanda değerler duumlzeninde de mevcuttur kutsal olan hem ldquokutsalrdquo hem de ldquokirlenmişrdquotir30

Eliadersquonin bu soumlzleri muğlacirck konumların en temel niteliğini goumlsteriyor Kelimelere

etimolojik accedilıdan baktığımızda paradoksu anlamamız daha kolay olabilir Kutsal

olan ldquokutrdquoa31 temas etmiş oluşuyla aslında tehlikelidir Kut Arapccediladaki bereket

28 Roux 2005 s 182 29 Douglas 1966 s 7 30 Eliade Mircae Patterns in Comparative Religion 1958 s 14-15 aktaran Douglas 1966 s 9 31 Kut kelimesinin anlamını tam olarak accedilıklamak muumlmkuumln goumlruumlnmuumlyor Tuumlrk Dil Kurumursquonun kut iccedilin oumlnerdikleri 1 Devlet idaresinde guumlccedil yaratıcılık ve yetki bakımından sahip olunan uumlstuumln guumlccedil 2 Mutluluk 3 mit İlahi bir kaynaktan gelen rahmet bereket Bkz Tuumlrk Dil Kurumu 1998 Kut maddesi

95

[kutsama yuumlcelme bolluk vs]32 kelimesine benzer anlamlar taşır Arapccediladaki b-r-k

koumlkuumlyle birlikte kutrsquoun oumlteki anlamları da duumlşuumlnuumllduumlğuumlnde kut kelimesini ldquokozmik

guumlccedilrdquo olarak anlamak hiccedil de yanlış olmayacaktır Nitekim Yaşar Ccediloruhlu kelimeyi

Goumlk tanrının insanlara verdiği ldquoyaşamsal mutlulukrdquo olarak ccedilevirir33 Emel Esin de

ldquoyerin ve goumlğuumln ccedilifte kut verdiğirdquo hakanlardan soumlz ederken kutrsquoun ldquokurucurdquo guumlcuumlne

(manarsquoya34) atıfta bulunur35 Dolayısıyla kutsal olan kutrsquou iccedilermesi bakımından

goumlruumlnuumlşte olumlu algılansa da potansiyel bir risk barındırır tehlikelidir neredeyse

kirli olan kadar tehdit iccedilerir Kelimenin İngilizcesinde durumu farklı accedilıdan goumlrmek

muumlmkuumln TG Tucker Latince Etimolojik Soumlzluumlkrsquote sacred kelimesini saq- koumlkuumlne

dayandırıyor ve bu koumlkuumln de ldquobağlamak sınırlamak kapatmak ayırmak korumakrdquo

anlamları taşıdığını soumlyluumlyor36 Bu accedilıdan baktığımızda kutsal olanın en temel

oumlzelliği onun ayrılması diğer kategorilerden uzaklaştırılması başka şeylere

lsquobulaştırılmamarsquosı olduğu duumlşuumlnuumllebilir

Genellikle kutsal [Holy] olarak ccedilevrilen İbranice k-d-sh [Arapccedila quds] koumlkuuml ayırma duumlşuumlncesine dayanır Robert Knox Eski Ahit ccedilevirisinde k-d-sh koumlkuumlnuuml doğrudan doğruya kutsal [Holy] olarak ccedilevirmenin zorluğunun farkında olarak lsquoayırmakrsquo [set apart] ifadesi kullanılır37

İlk bakışta kutsalın ayrılmasının ve korunmasının nedeninin onun ldquokirlenmerdquosini

engellemek olduğu duumlşuumlnuumllebilir Oysaki duruma tersten baktığımızda aslında kutsal

olanın kirlenmesinden duyulan korkunun kaynağında kutsal olana temas endişesi

olduğu goumlruumllecektir Yani korkuyu oluşturan şey sadece kutsalın kirlenmesi değil

aynı zamanda kutsala temas ederek kirlenme endişesidir Aslında Yunancada durum

32 Nişanyan 2004 Kut maddesi s 255 33 Ccediloruhlu 2002 s 20 34 Mana Melanezya ve Polinezyalıların kullandığı hem doğauumlstuuml hem de doğanın kurucu doğurucu guumlcuumlnuuml belirten bir soumlzcuumlk Soumlzcuumlk hem iyi hem koumltuumlcuumll hem faydalı hem de tehlikeli bir guumlcuuml ifade etmektedir Bkz mana Encyclopaeligdia Britannica Encyclopaeligdia Britannica Online (Ccedilevrimiccedili) httpwwwsearchebcomebarticle-9050428 9 Şubat 2009 35 Bkz Esin Emel Orta Asyarsquodan Osmanlırsquoya Tuumlrk Sanatında İkonografik Motifler İstanbul Kabalcı Yayınevi 2004 s 18 36 Tucker T G A Concise Etymological Dictionary of Latin M Niemeyer Halle (Saale) 1931 aktaran Online Etymology Dictionary (Ccedilevrimiccedili) httpwwwetymonlinecom 6 Aralık 2008 sacred maddesi Ayrıca bkz Klein 1966 s 1371 ve Partridge Eric Origins A Short Etymological Dictionary of Modern English Routledge London and New York 2006 s 2846-48 37 Douglas 1966 s 10

96

daha da netleşiyor agoj ve agioj kelimelerinin akrabalığını (soumlzluumlkler kelimelerin

aynı olduğunu soumlyluumlyor)38 goumlz oumlnuumlnde bulundurursak kutsal olanın aynı zamanda

kirli oluşu etimolojik olarak accedilıklığa kavuşacaktır Agos da hagios gibi iki farklı

anlamı aynı anda iccedilerir Her iki kelimede de hem temizliği hem kirliliği hem

kutsallığı hem de laneti ifade eden anlamlar mevcuttur Yeri gelmişken Antigonersquoden

bir oumlrnek verilebilir 255 dizede agos kelimesi ldquolanetrdquo anlamına yakın olarak

kullanılmıştır Jebb bu satırı yorumlarken agosrsquoun bu satırdaki kullanımını şu

şekilde tanımlar ldquoBir cesedi toprakla oumlrtmeden geccedilmesi yuumlzuumlnden kişiye bulaşan

guumlnahrdquo39 Guumlngoumlr Dilmen ccedilevirisinde dize şu şekildedir ldquohellipince bir kat toprak

serpmişler uumlstuumlne cenabetlikten kurtulsun diyerdquo40 Guumlngoumlr Dilmen agos karşılığı

olarak cenabetlik kelimesini tercih etmiş daha oumlnce yukarıda tartıştığımız uumlzere ccedilok

yanlış bir ccedileviri sayılamaz bu Oumlluuml goumlmuumllmemiş olmasıyla cenabet durumdadır

Jebbrsquoin accedilıklamasıyla birlikte duumlşuumlnduumlğuumlmuumlzde oumlluumlnuumln cenabetliğinin bulaşıcı bir

guumlnahlanet olduğu goumlruumllebilir Yine benzer şekilde 775 satırda Kreon Antigonersquoyi

kapatacağı zindandan soumlz ederken sadece miasmarsquodan kurtulacak kadar yiyecek

koyacağını bu yiyeceğin de kendisinin kefareti (agos) olacağı belirtir

Bir lokma yiyecek atacağım oumlnuumlne fazla değil o da kefaretim olsun kent temizlensin bu lekeden [775-6]

Goumlruumllduumlğuuml gibi bu kez agos kefaret yani guumlnahın bedeli guumlnahı temizleyen kurban

anlamlarında kullanılır

Freud toplumlarda goumlruumllen tabuların koumlkenlerini tartıştığı Totem und Tabu (Totem ve

Tabu) adlı eserinde soumlzcuumlğuumln muğlak anlamı uumlzerinde durur

38 agioj (hagios) A Tanrılara adanmış tanrılar iccedilin ayrılmış (I) İyi anlamda kutsal dinsel muumlbarek temiz kişi ya da şeyler (II) Koumltuuml anlamda lanetli melun iğrenccedil agoj (agos) A Dinsel korku (1) Kirlilik guumlnahkacircrlık somut anlamda lanetlenmiş şey ya da kişi (2) Kefaret kurban B İyi anlamda huşu duymak saygıyla karışık korku duymak Bkz Liddell amp Scott 1996 s 9 ve 14 Agos ve hagios kavramlarının hem etimolojik hem de anlambilimsel olarak aynı koumlkten geldikleri ve aynı durumlara referans verdiklerine ilişkin ayrıntılı bir tartışma iccedilin Bkz Vernant Jean-Pierre Eski Yunanrsquoda Soumlylen ve Toplum Ccedilev Mehmet Emin Oumlzcan İstanbul İmge Yayınevi 1996 s 128-133 39 Jebb R C Sophokles The Plays and Fragments Part III Antigone Second Editions Cambridge University Press 1891 s 57 40 Sofokles 1997 sat254-255

97

lsquoTabursquo Polinezyaca bir soumlzcuumlktuumlr Soumlzcuumlğuumln tam bir ccedilevirisini yapmak bizim iccedilin guumlccedil ccediluumlnkuuml soumlzcuumlğuumln tam karşılığı olan bir kavrama artık sahip değiliz Tıpkı Polinezyalıların tabusu gibi olan sacer soumlzcuumlğuuml antik Romalılar arasında hala geccedilerliydi Yunanlıların lsquoagojrsquo İbranicirclerin lsquokadeshrsquo soumlzcuumlkleri de Amerika Afrika (Madagaskar) ve Kuzey ve Orta Asyadaki birccedilok topluluk tarafından kullanılan benzer soumlzcuumlklerde olduğu gibi Polinezyalıların lsquotabursquo soumlzcuumlğuumlyle ifade ettikleri anlamın aynısına sahipti Goumlrduumlğuumlmuumlz kadarıyla lsquotabursquonun anlamı iki zıt youmlnde farklılaşır Bizim iccedilin soumlzcuumlk bir yandan lsquokutsalrsquo [sacred heilig] lsquokutsanmışrsquo [consecrated geweiht] diğer yandan da lsquotekinsizrsquo [uncanny unheimlich] lsquotehlikelirsquo [dangerous gefaumlhrlich] lsquoyasakrsquo [forbidden verboten] kirli [unclean unrein] anlamlarına gelmektedir 41

Yukarıdaki birccedilok oumlrnekte olduğu gibi guumlnluumlk dilde tabunun da anlamı daraltılmıştır

ve sadece ldquoyasaklanmışrdquo olan şeyleri anlatan bir soumlzcuumlk olarak kullanılmaktadır

Oysa Freudrsquoun da ortaya koyduğu gibi soumlzcuumlğuumln ldquokutrsquo lsquokutsalrsquo gibi farklı anlamları

bulunmaktadır

Freud tabunun anlamının ikili yapısını arzulama kaccedilınma ikilemi olarak accedilıklar

Toplumlarda tabunun ortaya ccedilıkmasının en temel nedeni sınır aşımının engellenmesi

ihtiyacıdır Ccediluumlnkuuml Freudrsquoa goumlre tabulaşan şeyler ya da eylemler bir yandan en fazla

zevk veren niteliğe de sahiptir42 Buna goumlre sosyalleşme suumlrecinde ccedilocuğa bazı şeyler

yasaklanır Bu yasaklar ccedilocukta koumlkluuml bir hal alır diğer taraftan bu suumlreccedil tamamen

bireysel olarak deneyimlendiğinden duygusal ve belirsiz bir durumdadır Her

yasaklama bir taraftan arzunun da doğmasına neden olmakta boumlylece sınır aşımı ile

ilgili olarak belirsiz bir durum ortaya ccedilıkmaktadır Yasak olan şey sınırın oumltesinde

olan şey potansiyel olarak kirletici bir guumlcuuml olan şey aynı derecede ccedilekiciliğe sahip

olarak arzuya neden olmaktadır Burada dengeyi bulmak oldukccedila zordur43

Freud tabu duumlşuumlncesinin kaynağında mana benzeri buumlyuumlluuml bir guumlcuumln varlığına

duyulan inancın yattığını soumlyler44 Mana daymonik bir guumlccediltuumlr ve onun her zaman

41 Freud Sigmund Totem and Taboo Some Points of Agreement between the Mental Lives of Savages and Neurotics Tr James Strachey London Routledge 2001 s 21 Freudrsquoun bu pasajda kullandığı Almanca terimler 1991 Almanca baskısından alınmıştır Bkz Freud Sigmund Totem und Tabu einige Uumlbereinstimmungen im Seelenleben der Wilden und der Neurotiker Frankfurt am Main Fischer Taschenbuch Verlag 1991 s 66 42 Freud 2001 25 43 Bkz Jenks 2003 s 45-46 44 Freud 2001 24

98

kontrol edilebilmesi guumlccediltuumlr Tabu olan bir şeye dokunan ya da tabu yasağını kıran

kişi de doğrudan doğruya tabu olur Ccediluumlnkuuml tabudaki bu buumlyuumlluuml guumlccedil bulaşıcıdır

Tabu sayılan kimseler ve şeyler elektriklenmiş eşyaya benzetilebilir Bunlar oumlyle buumlyuumlk bir guumlccedil kaynağıdırlar ki sahip oldukları elektrikleri temas yoluyla nakledilebilmektedir ve eğer bu elektrik guumlcuumlnuumln boşalmasına neden olan canlı dayanıklı değilse uumlzerinde yıkıcı bir etki accedilığa ccedilıkabilir45

Freud tabudaki bu ldquobulaşıcırdquo ve ldquoyıkıcırdquo guumlcuumln insanlardan uzaklaştırılabilmesi iccedilin

bazı kefaret toumlrenlerinin yapıldığını belirttikten sonra tabuları geccedilici ve kalıcı olarak

sınıflandırmayı oumlnerir Buna goumlre kalıcı tabular din adamları başkanlar oumlluumller ve

buumltuumln bunlara ilişkin her şeyi kapsamaktadır Geccedilici tabularsa aybaşı ve lohusalık

gibi veya avlanma ya da bir sefer oumlncesi ve sonrası savaşccedilıların durumunda olduğu

gibi belirli durumlarda karşımıza ccedilıkabilmektedir46

Kolayca goumlruumllebileceği uumlzere buumltuumln bu kişiler ve durumlar ikili anlama sahiptirler

Kutsal ve kirli olanın aynı olduğuna daha doğrusu kirliliğin ve bulaşıcılığın ndash

eşzamanlı olarak- kutsal olanın oumlzuumlnde bulunduğuna ilişkin ccedileşitli kuumlltuumlrlerden bolca

oumlrnek verilebilir Oumlrneğin Douglas Hintlilerin kutsal olan ile olmayan ve kirli ile

temiz arasında mutlak bir karşıtlık duumlşuumlnmediklerini belirtir Hintliler bunların

goumlreceli kategoriler olduğunu bilmektedirler birisi iccedilin temiz olan başkası iccedilin kirli

olabilmektedir47

Yahudilerin domuza ilişkin uygulamaları konusunda James Frazerrsquoın yorumları daha

accedilıklayıcı olabilir Frazer Yahudilerin ne domuz yediklerini ne de onu

oumllduumlrduumlklerini belirttikten sonra domuzun yenmemesini onun lsquopisrsquo bir hayvan olarak

algılanışına ama oumllduumlruumllmemesini ise hayvanın lsquokutsalrsquolığına bağlar48

Frazerrsquoin yine domuza ilişkin bu kez eski Mısırrsquodan verdiği oumlrnek daha da

aydınlatıcıdır

45 Freud agy 46 Freud agy 47 Douglas 1966 s10 48 Frazer 1992 s 55

99

Eski Mısırrsquoda domuzdan pis ve iğrenccedil bir hayvan olarak nefret edilmektedir Birisi domuza dokunacak olsa elbiseleriyle birlikte kendini nehre atarmış Domuzun suumltuumlnuuml iccedilmenin cuumlzam bulaştıracağı duumlşuumlnuumlluumlrmuumlş Mısırrsquoın yerlileri olmalarına rağmen domuz ccedilobanlarının tapınaklara girmesi yasaktır Bu yasak yalnızca onlara uygulanmaktaydı Hiccedil kimse domuz ccedilobanlarından kız almıyor ve vermiyordu ccedilobanlar yalnız kendi aralarında evlenebiliyorlardı Ama Mısırlılar yılda bir kez Ayrsquoa ve Osirisrsquoe domuz kurban ederler ve etmekle de kalmayıp etini de yerlerdi49

Hem kutsal hem de agos kelimelerinin ldquobulanıklığırdquondan soumlz eden Jean-Pierre

Vernant da Louis Moulinierrsquoin Antik Yunanrsquodaki kirlilik ve temizlik duumlşuumlncesini

araştırdığı kitabını yorumlarken Moulinierrsquoin kirlilik fikrini tam olarak

kavrayamadığını ccediluumlnkuuml Yunanlıların farklı kozmolojilerinin farklı duumlşuumlnce

yapılarının bulunduğunu goumlzden kaccedilırdığını belirttikten sonra kirlilik duumlşuumlncesinin

V yuumlzyıldaki algılanışına dair genel bir tablo ccedilizer

Kir hem maddi bir leke hem de goumlruumlnmez bir varlık olarak ortaya ccedilıkmaktadır Hem oumlzneldir hem nesnel insanın hem iccedilindedir hem de dışında Hem neden hem de sonuccedil olarak goumlruumlnmektedir salgına yol accedilan şey ve salgının yol accediltığı şeydir Kıyana [katile] ilişkindir kıyanın kendisidir kurbana ilişkin olduğu kadar onun oumlccedil duumlşuumlncesidir de Bu kadar ccedilelişkili youmlnleri olan bir duumlşuumlnceyi nasıl kavrayabiliriz50

Vernantrsquoın Moulinierrsquoe getirdiği en buumlyuumlk eleştiri Moulinierrsquoin dinsel bakışının

olmayışıdır Kirlilikten kutsallığa saflıktan lanetliliğe doğru bu hızlı geccedilişkenliğin

ldquomantıksal ccedilelişmezlikrdquo ilkesiyle accedilıklanabilir bir yanı elbette olamaz Vernant

Moulinierrsquoin accedilıklamasını tutarlılaştırmak adına kirlilik duumlşuumlncesinin metafizik

boyutunu goumlrmezden geldiğini hatta reddettiğini ama bu ihmal ve goumlrmezden gelişin

konuyu dar bir alana sıkıştırdığını soumlyler Kirlilik Homeros metinlerinde de

Hediodosrsquoun oumlğuumltlerinde de salt maddi olmanın oumltesinde anlamlar taşımaktadır

Oumlzellikle V yuumlzyıla gelindiğinde toplumsal değişimin bir sonucu olarak kirlenme

ve temizlik kutsallık ve lanet daha sıklıkla ilgilenilen bir konu haline gelir Boyutları

genişler maddi olanın oumltesinde oluşu daha accedilık bir şekilde goumlruumlluumlr Buumltuumln tragedya

metinleri bize herhangi bir kirliliğin metafizik guumlccedillerle bağlantılı olduğunu ccedilok accedilık

bir şekilde vurgular Antik Yunanrsquoda kirlilik daimonrsquola bağlantılıdır daha doğrusu

daimonik bir olgudur Kirlenme ile ilgi toumlrenlerin daima yıkama arıtma yakma atma

49 Frazer 1992 s 56 50 Vernant 1996 s 120

100

ve uzaklaştırma gibi maddi unsurları bulunuyorsa bunun nedeni Yunanlılar iccedilin

kirliliğin maddi bir mesele olmasından değil daimonrsquoların somut nesnelerde accedilığa

ccedilıktığına duyulan inanccediltan kaynaklanır Tıpkı buumltuumln tanrıların somut olarak

kendilerini goumlstermeleri gibi (oumlrneğin Hephaistosrsquoun ateşte Zeusrsquoun şimşekte)

daimonrsquolar gibi ruhani varlıklar da somut şeylerde zuhur ederler Kan lekesi katil

accedilıkta kalmış ceset vb daimonrsquoların goumlruumlnuumlr olduğu yerlerdir

Tanrısal [olan] ister yoğunlaşmış ister dağınık ister aşkın ister iccedilkin olsun ancak accedilığa vurumlarında kavranır Varlığını accedilığa vuran belirtilerle asla buumltuumlnuumlyle karışmadığı da doğrudur Kendi iccedilindeyken bile hep kendinin oumltesindedir Kısaca uzaklık az ya da ccedilok goumlruumllebilir51

Antik Yunan tanrılarını ya da daimonik guumlccedilleri kavramamızdaki en buumlyuumlk guumlccedilluumlk

budur Buguumlnkuuml semavi dinlerin kozmolojisiyle Antik Yunan duumlnyasına baktığımız

iccedilin temelde de tanrılar evreniyle insanlar evrenini iki ayrı duumlzlem olarak

duumlşuumlnmeye meyilli olduğumuz iccedilin Yunan kuumlltuumlruumlnuuml anlamada derin bir hata

yapıyoruz52 Yunan tanrıları ccedileşitlidir herhangi biri bir diğerini reddetmez yok

saymaz hemen her yerde kendilerini maddileştirerek goumlruumlnebilirler goumlruumlnmeden de

varlıklarını hissettirebilirler bir insanın bir hayvanın ya da bir eşyanın iccediline girip

ccedilıkabilirler Dolayısıyla kirliliğin de kutsallığın da hem maddi hem de manevi iki

boyutu vardır

Oumlrneğin cinayet durumlarında miyasma cinayetle ilgili her varlık ya da nesnede ete kemiğe buumlruumlnuumlr katil silah kan kurban eğer ağır succedilun doğrudan kutsal şeyleri aşağılamayla ilgili bir oumlzelliği varsa arı olmama loimoj [loimos] biccedilimi altında buumltuumln uumllkeye bile yayılabilir Verimsiz toprak kısır hayvanlar ucube bebekler Yani daimwn [daimon] guumlcuumlnde nesnelleşen şey duumlzene kutsala saygısızlık saldırısı ile bozulan ister geniş ister dar olsun insanların ilişkileri toplumsal acunsal ilişkiler

51 Vernant 1996 s 126-127 52 Yunan duumlnyasındaki inanccedilların ccedilokluğu ve ccedileşitliliği konusunda Walter Burkert şoumlyle diyor ldquoTek tanrılı dinlerde kendini tanımlama ve bir dini oumltekine goumlre sınırlama fazlasıyla bilinccedilli bir vurgu taşırken Hristiyanlık oumlncesi ccedilağda genelde yeni ve yabancı tanrılar oumlzelde de gizemler kurumu dahil ccedileşitli tapı biccedilimleri arasında bir dışlama soumlz konusu değildi birbirleriyle uyuşmasalar da tek bir ilkccedilağ dini iccedilinde toplanan başka başka biccedilimler eğilimler ya da seccedilenekler olarak boy goumlstermişlerdirdquo Burkert Walter İlkccedilağ Gizem Tapıları Ccedilev Bahadır Sina Şener İstanbul İmge Yayınevi 1999 s 16

101

dizgesidir Koumlken bakımından kirliliğin ccedileşitli somut biccedilimleri iccedilinde goumlsterdiği şey işte bu duumlzensizliktir53

Vernant L Gernetrsquoden yaptığı alıntıda aynı anda insanın hem dışında hem de iccedilinde

yer alan yıkım guumlccedilleri olarak hybris ve atersquoyi tanımlarken benzer bir iki boyutluluğu

goumlsterir54 Hybris de Ate de hem insanı yıkıma suumlruumlkleyen guumlccedillerdir hem yıkımın

nedenidir hem de yıkımın kendisidir Bu guumlccediller tanrıların goumlnderdiği ya da neden

olduğu soyut guumlccedillerdir kişinin bedenine girdikten sonra maddileşirler ndashoumlfke ya da

şiddet biccediliminde somutlaşarak- goumlruumlnuumlr olurlar

Rasyonel aklın onu kavrayabilmesindeki en buumlyuumlk guumlccedilluumlk kirliliğin hem maddi hem

de manevi boyutunun bulunmasıdır Rasyonel akıl ayırarak duumlşuumlnmeye eğilimli

olduğundan dinsel inanccedilsal bir kirlenme ile somut-maddesel kirlenmeyi birbirinden

ayrı olarak kavramaya ccedilalışır Oysa Antik Yunan gibi kategorilerin suumlrekli birbirine

temas potansiyelinde bulunduğu kuumlltuumlrlerde maddi ile manevi ayrımını yapmak

oldukccedila zordur kirlilikle bağlantılı olarak lanet ve kutsal da aynı muğlacircklık niteliğini

goumlsterirler ve anlamları suumlrekli değiştiğinden her bakımdan tehlikelidirler

İnsan goumlvdesinde dolaşan kan pis değildir Kan insanın iccedilindeki dirimdir Ancak toprağa aktığında toprağa bulaştığında bunları pisletir kirletir Peki neden oumltuumlruuml Buumltuumlnuumlyle olumlu anlamda lekelediği kapladığı iccedilin mi Ama bir merhem bir far ya da bir giysi de bedeni kaplar Bedeni kirletmez Kurban edilen hayvanın sunağın uumlzerine akan kanı da kirletmez ndashtam tersine sunağı kutsar Kanın hem bir pislik hem de bir kirlilik olarak goumlruumlnmesinin nedeni belli koşullarda aktığında (oumlzellikle toza bulanan kan to luqron) cinayet oumlluumlm demek oluşu dirime karşı yaşayanlar iccedilin tehlikeli bir gerccedileklik alanına ilişkin olmasıdır İnsan goumlvdesindeki toz ile ccedilamur elbette lumatalsquodır tanrıya youmlnelmeden oumlnce bunları temizlemek gerekir Ccediluumlnkuuml toprak cesetleri oumlrtmek iccedilin yaratılmıştır55

Vernantrsquoın yukarıdaki soumlzlerinden accedilıkccedila anlaşılabileceği uumlzere kirliliği oluşturan

temel durum birbirinden ayrı durması gereken kategorilerin birbirine temasıdır Bu

ccedilerccedilevede oumlluumlleri oumlrterek cesedi arıtma goumlrevi goumlren toprak yaşayan bir bedende

kirlilik yaratacaktır (Eğer rituumlel kontroluuml yoksa oumlrneğin İslamrsquodaki teyemmuumlm

abdesti almak gibi) Dolayısıyla kirliliği pisliği oluşturan şeyin kategorilerin rituumlel

53 Vernant 1996 s 127 54 Vernant agy 55 Vernant 1996 s 124

102

dışı teması olduğu rahatlıkla soumlylenebilir Ccediluumlnkuuml oumlzuuml itibariyle kirli olan bir şey

yoktur Hesiodosrsquoun İşler ve Guumlnlerrsquoin oumlğuumltler boumlluumlmuumlnde56 verdiği bazı kirlenme

oumlrneklerinde bunu kolaylıkla goumlrebiliriz Hesiodos ldquogeceleri yolda ya da yolun

dışında işemerdquo(728) derken yaptığı vurgu idrarın kirli oluşuna değildir onun

oumlğuumlduumlnuumln gerekccedilesi gecelerin ldquotanrılara aitrdquo olmasıdır tanrılar her yerde olabilir

dolayısıyla oumlluumlmsuumlzlere ait olan bir alana saygısız bir temas riski vardır ldquoCenaze

doumlnuumlşlerinde ccedilocuk yapmardquo(735) tavsiyesi ise Proto-Tuumlrklerin cenaze sonrası

uygulamalarını hatırlatır sadece bir boş inanccedil değildir bu oumlluumlmle yaşamı birbirinden

ayrı tutma birbirine temas etme tehlikesini engelleme ccedilabasıdır

Boumlylece kategorilerin birbirine temasında kirliliğin ortaya ccedilıktığını ama aynı

zamanda soumlz konusu kirliliğin anlamının da bulunduğu pozisyon sonucu

muğlacircklaştığını goumlrduumlk Bulunduğu pozisyon sonucu ccediluumlnkuuml kategorilerin birbirine

temas ettiği ldquoeşikrdquote yer almasıyla kirlenmiş olan aynı anda temiz olabilmekte

lanetli olan da kutsallığın niteliklerini barındırabilmektedir

Aynı zamanda hem kirlilik hem de kutsallık biccedilimleri olarak beliren doğauumlstuuml gerccedilekliklerin olabileceği boumlylece daha iyi anlaşılabilmektedir Dinsel duumlşuumlncenin bakış accedilılarından birinde kutsal bir guumlcuumln ldquoarılığırdquo aslında onu koruyan yasakların sayısı kesinliğiyle oumllccediluumlluumlr Bu arılığın pekiştiği zamanlarda bile tanrıların insanlarla bağlantılarında kutsala saygısızlıkla ilgili kirlilik yaratma fırsatları artmaktadır Ama bu artışın sonunda karşıt arı ile kirlenmiş kutupları birleşmekte birbirlerine karışmaktadır[hellip] Oumlyleyse kusursuzca arı bir kutsallık bize buumltuumlnuumlyle iğrenccedil gelebilir ccediluumlnkuuml onunla her tuumlr bağlantı bizi agosrsquouna teslim edecek bir kirlilik biccedilimi kazanabilir 57

Vernantrsquoın bu konuda verdiği en guumlzel oumlrnek oumlluumlm durumudur Ceset ifadesini

kullandığımızda oumlluumlmuumln buumlyuumlk bir kirlilik kaynağı olduğunu vurgularız Ancak

onunla temasın Vernantrsquoın doğru bir ifadeyle belirttiği gibi iki youmlnuuml vardır Hem

ceset ona temas edeni kirletmekte hem de oumlluumlmuumln arındırıcılığı cesedi kutsadığı iccedilin

ona temas eden kişi de kutsallaşmaktadır Cesedin temiz oluşunu Vernant şoumlyle

56 Hesiodos ldquoİşler ve Guumlnlerrdquo sat 725-760 57 Vernant 1996 s 130

103

accedilıklıyor ldquoKirlilik buumltuumln varlığı dışarıda hiccedilbir şey bırakmadan kaplayacak kadar

buumlyuumlk olduğunda artık kirlilik değil kutsallıktırrdquo58

Vernantrsquoın bu accedilıklamasında iki noktayı accedilmak gerekiyor Birincisi kirlilikten

kutsallığa geccedilişin kirliliğin miktarına bağlı olarak gerccedilekleştiği konusu şuumlphelidir

Kirliliğin yeteri kadar ldquobuumlyuumlkrdquo olmadığı bir ceset oumlrneğinde olduğu gibi her yeri

kaplamadığı durumlarda da kutsallığın goumlruumllebildiğini biliyoruz Oumlzellikle vuumlcuttan

ccedilıkan sıvılarla ilgili oumlrneklerde bunu goumlrmuumlştuumlk bir başka oumlrnek verelim Birccedilok

kuumlltuumlrde aybaşı kanının nedenini olarak ay goumlsterilir Yani ay inanışa goumlre kadınlara

tecavuumlz eder akan kan da bir tuumlr ccedilocuk duumlşuumlrmedir Aristoteles gibi birccedilok ilkccedilağ ve

ortaccedilağ duumlşuumlnuumlruuml de ceninin aybaşı kanamasının kesilmesinden sonra doumllyatağında

kalan bu kandan oluştuğuna inanırdı59 Aybaşı kanının doğurucu ve yaratıcı bir guumlccedil

olarak algılanışı bazı rituumlellerde de accedilıkccedila goumlze ccedilarpmaktadır Antik Yunan ve birccedilok

kuumlltuumlrde tarlalardaki ekinin verimliliğini artırmak iccedilin aybaşı goumlren kadınların

eteklerini kaldırarak tarlada veya tarla etrafında gezdikleri soumlylenir60 Ama diğer

taraftan aybaşı kanının doğurgan guumlcuumlne duyulan bu inanca karşın acircdet goumlren

kadınlar adam oumllduumlrmuumlş ya da bir oumlluumlye dokunmuş kadar kirli sayılırlardı

ccediloğunlukla acircdet doumlnemi boyunca izole edilirler oumlzellikle erkeklerin onlara

dokunmaları son derece tehlikeli olarak goumlruumlluumlrduuml61 Bu konuda benzer onlarca oumlrnek

goumlsterilebilir Kirlilik ya da kutsallık iki boyutlu (aslında ccedilok youmlnluuml) durumlardır

birbirlerini aynı anda iccedilerirler ve dışlarlar Dolayısıyla kirliliğin ldquoartmasırdquo kutsallığa

geccediliş anlamına gelmez Bu geccediliş bir kirlenme ldquoderecesirdquo olmaktan ziyade rituumlelle

olan ilişkiye bağlıdır Yani bir şey rituumlelin kontroluumlnde ise ldquoson derece kirlirdquo bile olsa

temiz ve kutsal olarak goumlruumllecektir Eğer rituumlel uygulanmamışsa soumlz konusu şey

herhangi bir rituumlelin parccedilası değilse ve ve ya eksik kalmış tamamlanamamış ya da

yanlış uygulanmış bir rituumlelin unsuruysa kirlilikten kutsallığa geccediliş soumlz konusu

olmayacaktır Vernantrsquoın soumlzlerinde accedilıklık getirilmesi gereken ikinci nokta da bu

58 Vernant agy 59 Bkz Thomson George Tarihoumlncesi Ege Eski Yunan Toplumu Uumlstuumlne İncelemeler C I Ccedilev Celal Uumlster İstanbul Payel Yayınevi 1995 s 233-235 60 Bkz Thomson 1995 s 229 61 Bu konuda bkz Douglas 1966 s 75 217 218 Thomson 1995 s 231 232

104

geccediliş meselesiyle ilgilidir Kirlilikten kutsallığa ya da tersi youmlnde bir ldquogeccedilişrdquo fiziksel

bir değişim ya da doumlnuumlşuumlmuuml iccedilermez durum bir ccedileşit adcılıkla (nominalizmle)

accedilıklanabilir

Kategorilerin etkileşimli olduğu toplumlarda rituumlelin ne kadar oumlnemli bir rol

oynadığını anlayabiliyoruz O kadar ki bazen topluluk iccedilin tabu olan ccediloğu zaman da

lanetlenerek toplum dışına atılma ya da oumlluumlm cezası gibi ağır cezalara

huumlkmedilebilecek durumlar bir rituumlel eşliğinde kutsayıcı bir hal alabilmektedir

Oumlrneğin Avustralya Arnhemland Aborjinleri bereket iccedilin ya da herhangi bir olayın

başlangıcında yaptıkları toumlrenlerini ayinsel bir ccediliftleşmeyle sonlandırırlar ve eğer ki

bu ccediliftleşme başka zamanlarda birleşmeleri yasaklanmış kişiler arasında olursa

rituumlelin ccedilok daha etkili olacağına inanırlar62

Hiccedil şuumlphesiz cinsellik buumltuumln toplumlarda hem verimlilik uumlreme ccediloğalma gibi

yaşama ilişkin uumlretici ve var edici guumlccedilleri ifade ederken aynı derecede yıkıcı tehlikeli

ve kirletici anlamlarla birlikte goumlruumlnuumlr Onun en temel oumlzelliği kamusal alandan ayrı

bir uzamda gerccedilekleştirilmesi iccedilin oumlzel bir itinam istemesidir Tıpkı bazı rituumlellerde

(oumlrneğin sadece erginlenmişlere accedilık olan sınırlı toumlrenlerde) olduğu gibi gizli olmak

zorundadır Gizliliğin bozulması kirlenme demektir Aynı şekilde cinsellik ancak

toplumun sınırlarını ccedilizdiği cinsler arasında ve kurallara uygun gerccedilekleşirse temiz

kalabilir Aksi taktirde kirlilik baş goumlsterecektir Oumlrneğin ensest Bushongrsquolar

arasında da kirletici olarak duumlşuumlnuumllmekte fakat krallarının kutsama toumlrenlerinin bir

parccedilası bir ensest rituumlelinden oluşmaktadır63 Bunun nedeni olarak iki gerekccedile

goumlsteriyor Douglas birincisi kirin kendisinin bir yanıyla uumlretici bir guumlce sahip

olmasıdır ki bunu yukarıda accedilıklamaya ccedilalışmıştık Douglasrsquoın ortaya attığı ikinci

neden ise şu ana kadar yaptığımız tartışmaların tersten bir okuması niteliğinde

ldquoFarklılığın bittiği yerde kirlenme de yokturrdquo diyor Douglas64 Ccediluumlnkuuml ona goumlre

kirlilik aklın farklılaştırma etkinliğinin bir sonucudur duumlzenin bir yan uumlruumlnuumlduumlr

62 Berndt Ronald Kunapipi A Study of an Australian Aboriginal Religious Cult Melbourne 1951 p 49 Aktaran Douglas 1966 s 108-109 63 Douglas 1966 s 197 64 Douglas 1966 s 198

105

Eğer ki ensest oumlrneğimizde olduğu gibi bir duumlzensizlik kontrol altında yapılıyorsa

farklılığın ldquoyokrdquo sayılabileceği duumlşuumlnuumllebilir Bu durumu Dionysos rituumlellerinde de

goumlrmek muumlmkuumlnduumlr Bakkhalar oyununu bu accedilıdan tartışmak yerinde olacaktır

Tam da bu noktada hem kirlilik hem de kutsallık problemini aynı anda iccedileren ama

bir taraftan da Antik Yunanrsquoda muğlacircklık meselesini anlamamızı kolaylaştıracak bir

kavram olarak pharmakon soumlzcuumlğuuml uumlzerinde durmanın uygun olacağını duumlşuumlnuumlyoruz

25 Pharmakon

Platonrsquoun Phaidros diyalogunda Sokrates tarafından anlatılan bir hikaye vardır

Hikayeye goumlre Mısırrsquolı bir tanrı olan Theuth sayıları hesaplamayı geometriyi ve

astronomiyi tavla oyununu ve en oumlnemlisi de yazıyı bulmuştur [icat etmiştir]

kendisinden onay almak uumlzere baş tanrı olan Amonrsquoun [Thamus] yanına varır Buumltuumln

bu sanatları Mısırlılara tanıtmak gerektiğini ccediluumlnkuuml bu icatların insanlar iccedilin faydalı

[pharmakon] olacağını soumlyler Theuth her bir icadı iccedilin birer değerlendirme

yaptıktan sonra sıra yazıya gelir

Ey Kral dedi Theuth işte bir bilgi (to mathema) ki bunun sayesinde Mısırlılar daha bilgili ve kendi geccedilmişlerini hatırlamaya daha istidatlı olacaklar Belleğin de bilgilendirmenin de devası (pharmakon) bulundu65

Ccedilalışmamızın birinci boumlluumlmuumlnuumln sonunda accediltığımız techneacute tartışmasını yeniden

hatırlarsak burada baş tanrıya sunulan yazının bir techne olduğunu kolaylıkla

goumlrebiliriz Ama tıpkı Heideggerrsquoin techneacutersquonin oumlzuumlnde varolduğunu iddia ettiği

muğlacircklık gibi burada sunulan techneacutersquonin yazının ya da pharmakonrsquoun da

muğlacircklığı ortaya ccedilıkacaktır Theuthrsquoun yazıyı sunma biccedilimi yazının olumlu

niteliklerin ardı ardına sıralanmasıdır Oysa Tanrı Amonrsquoun cevabı yazının tam tersi

niteliklerinin de olduğunu goumlsterir

İşte bu bilgiyi elde etmenin sonucu harfleri oumlğrenenler artık belleklerini işletmeyecekleri iccedilin ruhları unutkan olacaktır Yazıya guumlvendikleri iccedilin etraflarındaki şeyleri dışarıdan yabancı izler sayesinde hatırlamaya ccedilalışacaklar iccedilerden kendi kendilerine hatırlayacakları yerde O halde sen bellek iccedilin değil hatırlama iccedilin bir deva buldun Oumlğrenime gelince sen oumlğrencilerine ancak hakikate

65 Platon Phaidros sat [274ce]

106

benzer şeyleri (doxan) oumlğretirsin hakikatin kendisini (aletheian) değil Bunlar senin harflerin sayesinde oumlğretimsiz kalmalarına rağmen gırtlaklarına kadar bilgiye goumlmuumllduumller mi ccediloğu zaman hiccedilbir şeyi duumlruumlst duumlşuumlnemedikleri halde kendilerini binlerce şey hakkında huumlkuumlm vermeye yetkin sanacaklardır [274e 275b]

Techneacutersquonin oumlzuumlndeki ikiliği muğlacircklığı goumlrebiliyoruz Burada aynı şey (yazı) hem

hatırlamaya hem de unutmaya meydan vermektedir Bilgiyi arttırabildiği gibi aynı

zamanda azaltmaktadır da Baş Tanrının cevabıyla ortaya ccedilıkmaktadır ki pharmakon

hastalığı tedavi etmemekte hastayı daha fena yapmaktadır Burada Platonrsquoa goumlre

tehlikeli gizil bir guumlccedil vardır Bu yuumlzden yazı bu muğlacirck niteliğiyle tıpkı resim goumlz

yanılmaları ve her tuumlrluuml mimetik teknikler gibi kendilerine şuumlpheyle yaklaşılmaları

gereken şeylerdendir Derridarsquoya goumlre Platonrsquoun Phaidrosrsquota yapmaya ccedilalıştığı şey

ldquopharmakonrdquo tuumlruumlnden olguların muğlacircklığını kontrol etmeye ccedilalışmaktır

[hellip] Platon kralın ağzından bu muğlacircklığı zaptetmeye ve onun tanımını yalın keskin ccedilizgilerle birbirinden ayrılmış iyi ve koumltuuml iccedileri ve dışarı doğru ve yanlış oumlz ve goumlruumlnuumlş gibi karşıtlıklar iccediline sokarak bu muğlacircklığın uumlstuumlnde egemenlik kurmaya ccedilalışır Kralın yuumlce yargısının gerekccedileleri yeniden okunursa bu karşıtlıklar dizisi tekrar bulunacaktır Pharmakon ya da arzu ederseniz yazı oumlyle bir yere koyulmuştur ki hep bir daire ccedilizer durur yazı bellek iccedilin yalnızca goumlruumlnuumlşte iyidir hareketi sayesinde belleğin doğru olanı bilmesinde ona iccedilerden yardım etmeye muktedirmiş gibi goumlruumlnuumlr Fakat doğrusu yazı oumlzsel olarak koumltuumlduumlr belleğe dışsaldır bilim değil kanaat uumlretir bunlar doğru kanaatler değil goumlruumlnuumlşle ilgili kanaatlerdir Pharmakon kendisini doğru gibi goumlsteren bir goumlruumlnuumlşler oyunu uumlretir66

Pharmakon gibi hem ilaccedil deva hem de zehir anlamlarına gelen bir soumlzcuumlğuumln

karşıtlığın yalnızca tek bir yanına referans verecek şekilde ccedilevrilmesi doğru değildir

Soumlzcuumlk her kullanıldığı yerde Derridarsquonın deyişiyle oumlteki anlam(lar)ına da referans

vermekte ldquosoumlzcuumlğuumln iccedilinde sahnenin başka bir yerinderdquo soumlzcuumlk oumlteki anlamlarını

ldquoalıntılamakta nakletmekte ve okuyana sunmaktardquodır Fakat Derridarsquoya goumlre Platon

tam da bu karşıtlar arasındaki geccedilişgenliği durdurmaya ve sabitlemeye ccedilalışmaktadır

Platonizm muğlacircklığı kontrol etmeye ccedilalışan bir felsefedir67

66 Derrida Jacques Dissemination Tr Barbara Johnson The Athlone Press London 1981 s 103 Tuumlrkccedile ccedileviri Zeynep Direkrsquoe aittir Bkz Derrida Jacques ldquoPlatonrsquoun Eczanesirdquo Ccedilev Zeynep Direk Toplumbilim Jacques Derrida Oumlzel Sayısı Sayı 10 Bağlam Yayıncılık İstanbul Agustos 1999 s 75 67 Derrida 1981 s 98

107

Platonrsquoun muğlacircklık duumlşmanı olmasını anlamak kolaydır ccediluumlnkuuml uumlzerinde fazlasıyla

durduğumuz gibi pharmakon gibi soumlzcuumlkler hem kozmolojik duumlzenin temelinde

bulunmakta hem de bu duumlzenin ayrımlarını saflarını ve sınıflarını bulanıklaştırarak

sınırları ortadan kaldırarak geccedilişgenliği eşikleri hatırlatarak duumlzenin altını

oymaktadır

Kutsallıkla lanetliliğin kirlilikle temizliğin daimonlarla nasıl ilişkilendirildiğini

yukarıda tartışmıştık Lanetli bir varlığın kutsal bir duruma geccedilişi her an

muumlmkuumlnduumlr Oumlrneğin Theiresias goumlruumllmesi yasak olan bir şeyi ccedilıplak bir halde

yıkanan Athenarsquoyı goumlrduumlğuuml iccedilin lanetlenmiş ama goumlzlerindeki bu lanet aynı zamanda

ona kutsal bir goumlruumlş guumlcuuml de kazandırmıştır Nitekim iğrenccedil bir varlık olarak tasvir

edilen Oidipus Oidipus Kolonosrsquotarsquoda kutsallık mertebesine terfi eder Oidipus tam

bir pharmakosrsquodur Hem kirli hem temiz hem yıkıcı hem kurtarıcı hem lanetli hem

de kutsal Tragedyaların ilgi alanı işte bu tuumlrden bir muğlacirck boumllgedir

26 Rituumlelin Bunalımı

Antik Yunanrsquoda pharmakos ve katharmata adı verilen dinsel toumlrenlerin yapıldığı

bilinmektedir68 Her iki rituumlelin de temel duumlzenlenişi hastalık kirlilik koumltuumlluumlk

guumlnah uğursuzluk gibi tehlikelerin kentten uzaklaştırılması fikrine dayanır

Katharmatarsquoda bir nesnede birleşen bu koumltuumlluumlkler pharmakos ayininde bir insanda

toplanır Pharmakos bir guumlnah keccedilisidir Tıpkı muadili katharma gibi kent iccedilinde

koumlşe bucak dolaştırılır ve kentin buumltuumln koumltuumlluumlklerini kirini uumlzerine toplar (ya da

kirler ve guumlnahlar uumlzerine ldquoatılırrdquo) ardından da ya doumlvuumllerek oumllduumlruumlluumlr ya da kentten

kovulur

68 Bu konuda bkz Hughes Dennis D Human Sacrifice in Ancient Greece Routledge London New York 1991 s 139 vd Ayrıca bkz Frazer James George The Golden Bough A Study in Magic and Religion A New Abridgement from the Second and Third Editions Ed Robert Fraser Oxford University Press Oxford amp New York 1998 Bu edisyonda Altın Dalrsquoın 4 cildi bir araya toplanmıştır Normalde III cilt ldquoScapegoatrdquo bu kitapta III boumlluumlm olarak yer almaktadır Sayfalar 555-676 Burada oumlzellikle s 591 ve devamında Antik Yunanrsquodan guumlnahkeccedilisi oumlrnekleri sunulmaktadır

108

Antik Yunan tragedya kahramanını bu ccedileşit bir pharmakos ya da guumlnah keccedilisi gibi

yorumlama eğilimi yaygındır Oumlrneğin Freud tragedya kahramanını topluluğun

guumlnahlarını uumlzerinde toplayan bir ccedileşit ldquoguumlnah keccedilisirdquo olarak yorumlar

Benzer kıyafetli ve ortak bir isim taşıyan bir topluluk tek bir kişinin etrafını sarmış onun soumlzlerine ve davranışlarına goumlre hareket etmektedirler Bunlar koro ve kahramanı canlandıran oyunculardır [] Tragedyanın kahramanının acı ccedilekmesi gerekmektedir tragedyanın bu oumlzuuml guumlnuumlmuumlze kadar gelmiştir Tragedya kahramanı trajik succedil denilen ve nedenleri kolaylıkla anlaşılamayan ve bizim guumlnluumlk hayatımızda hiccedil de bir succedil olarak goumlrmeyeceğimiz bir succedilla itham ediliyordu Bu succedil kural olarak tanrısal ya da beşeri bir otoriteye karşı gelmeyi iccedileriyordu Koro kahramana sempatik duygularla eşlik ediyor onu yatıştırıyor ona arka ccedilıkıyor uyarıyor ve en sonunda cuumlret ettiği eylemden dolayı hak ettiği cezaya maruz kalınca onun iccedilin yas tutuyordu Fakat trajedinin kahramanı neden acı ccedilekiyordu Onun trajik succedilunun anlamı neydi [] Kahraman acı ccedilekiyordu ccediluumlnkuuml o ilksel [primal] babaydı o ilksel trajedinin kahramanıydı [] Trajik succedil ise koroyu kurtarmak iccedilin kendi uumlstuumlne aldığı bir succediltu [] Geccedilmişte aslında kahramanın acılarına neden olan koro uumlyelerinin kendileriydi oysa burada onlar sanki kahramanın ccedilektiği acıların nedeni kahramanın kendisiymiş gibi onun iccedilin uumlzuumllmekte ona karşı sempati duyguları goumlstermektedir Kahramana atılan succedil buumlyuumlk bir otoriteye karşı saygısızlık ve başkaldırı gerccedilekte koro uumlyelerinin kardeşler topluluğunun succediludur Boumlylece trajik kahraman kendi iradesine rağmen koronun kurtarıcısı olur69

Bu bir dereceye kadar doğrudur Eğer kahramanı bir ldquotemsil(ci)rdquo olarak goumlruumlyorsak

Freudrsquoun yukarıdaki duumlşuumlnceleri genel itibariyle tragedya iccedilin uygundur denilebilir

Tragedya kahramanını guumlnah keccedilisi rituumlelinin bir uzantısı gibi goumlrmek isteyenler

Freudrsquoun bu soumlzlerini kendilerine oumlnemli bir dayanak yapmaktadırlar Reneacute Girard da

bu duumlşuumlncelere yakın duran kuramcılar arasındadır70 O da tragedyaların belli bir

dereceye kadar geccedilmişte kalmış ya da bozulmuş bir rituumleli ima ettiğini kabul eder

Kahraman bir ccedileşit kurbandır Ama Girardrsquoın bu yorumlara itiraz ettiği bir nokta

vardır O tragedyayı mitoslardan ayırdığı gibi rituumlellerden de ayırmanın gerekliliğini

oumlzellikle belirtir Girardrsquoa goumlre tragedyalar mitolojide uumlstuuml oumlrtuumllmuumlş olan şiddeti

accedilığa ccedilıkartır bu şiddetin varlığını goumlsterirler Diğer taraftan rituumlelle olan

benzerlikleri yalnızca bir hatırlatma duumlzeyindedir bu da tragedyaların ldquoişlevini

69 Freud 2001 s 180-181 70 Girardrsquoın bu konudaki goumlruumlşleri iccedilin bkz Girard 2003 Ayrıca bkz Girard Reneacute Guumlnah Keccedilisi Ccedilev Işık Erguumlden Kanat Kitap İstanbul 1 Baskı 2005

109

kaybetmiş rituumlelrdquo olmasından kaynaklanır Başka bir deyişle tragedyalar rituumleller

işlemeyince amacından sapınca otaya ccedilıkan bir durumu goumlstermektedirler

Bu duumlşuumlncelerle oumlrneğin Kral Oidipusrsquotaki Oidipusrsquoa yaklaştığımızda onun Freudrsquoun

yukarıda alıntıladığımız yaklaşımına az ccedilok uyduğunu goumlrebiliriz Fakat eksik olan

bir youmln bulunmaktadır Freudrsquoun accedilıklamasına goumlre succedil kahramana değil topluluğa

aittir Oysaki tragedya kuramcılarının ccediloğu ndashAristoteles de dahil olmak uumlzere-

kahramanın bir ldquosuccedilrdquounun olduğu konusunda ndashher ne kadar bu succedilun derecesi

kuramcılar arasında farklılık goumlsterse de- hemfikirdirler Yani Freud tamamen

masum bir kahraman modeli resmeder oysaki tragedyadaki kahraman Freudrsquoun

anlattığı tuumlrden yani topluluğun succedillarını uumlstlenen bir masum değildir yalnızca

Girard haksız yere succedillansa bile kurbanın da ldquodiğer herkes gibi succedillu olduğunurdquo

iddia etmektedir71 Bu zaten pharmakon tanımına da uygun bir durumdur Yani

pharmakon Freudrsquoun soumlzuumlnuuml ettiği gibi tertemiz bir kişi değildir Eğer kahramanı bir

pharmakon gibi duumlşuumlneceksek onun ikili ve muğlacirck niteliğini goumlrmemiz gerekiyor

Pharmakonrsquoun temel niteliği onun ne mutlak anlamıyla succedillu (kirli hasta) ne de

guumlnahsız (temiz sağlıklı) olmasıdır Eğer tam olarak masum olursa rituumlelin sistemi

işlemez buumltuumlnuumlyle succedillu olması da aynı şekilde işe yaramayacaktır Aristorsquonun

Poetikarsquodaki kahraman tanımı72 bu accedilıdan yerindedir Diğer taraftan kahramanın bu

ikili youmlnuuml tragedya ozanlarının bir icadı değildir

Bu pharmakon denilen şey kralın karnaval suumlresi boyunca taccedil takan benzer-kopyası [double] Festival suumlresince duumlzen altuumlst olur sosyal yapı tersine doumlner Cinsel tabular ortadan kaldırılır hırsızlık yasallaşır koumlleler efendileriyle yer değişir kadınlar erkek kıyafeti giyer ve bu şartlar iccedilerisinde tahtta oturan kişi en azılı succedillu en rezil en ccedilirkin en aşağılık biri olmalıdır Fakat festival bittiğinde kopya-kral [counter-king] kentten kovulur ya da oumllduumlruumlluumlr onunla birlikte onun temsil ettiği duumlşuumlnuumllen buumltuumln duumlzensizlikler de toplumdan uzaklaştırılmış olur73

Kahramanın iki youmlnluuml ve muğlacirck neredeyse bir pharmakon gibi olduğu kolaylıkla

soumlylenebilir Ama burada Girardrsquoın ldquotragedyayı rituumlelden ve mitostan ayırmardquo

uyarısını da goumlrmezden gelmememiz gerekir Tragedyada mekanizma pharmakon

71 Bkz Girard 2003 s 288 72 Aristoteles 2005 s 45 sat 1453a10 73 Vernant 1990 s 131-132

110

rituumlelinde olduğu gibi işlemez ccediluumlnkuuml Tragedya rituumlelin altını oyar onun işlemeyen

(işleyemeyecek olan) yapısını accedilığa ccedilıkarır Rituumlelin sonunda gelmesi beklenen

rahatlama kentin sağlığına kavuşma durumu tragedyada ancak kuumlccediluumlk bir ima olarak

vardır Bu ima da rituumlel ile bağı tamamen koparmayan kuumlccediluumlk hatırlatmalardan

sayılabilir Tragedya doğru şekilde işlemiş olsa bile rituumlelin sonunda gerccedilek bir

arınmanın kurtuluşun asla olamayacağını bize sezdirir Ccediluumlnkuuml Derridarsquonın dediği

gibi ldquopharmakon suumlrekli olarak bir daire ccedilizmektedirrdquo

Rituumlel iccedilin kullanılan pharmakoslar genellikle savaş tutsaklarından koumllelerden

ccedilocuklardan sakatlardan ve evli olmayan genccediller ve ergenlerden oluşmaktaydı Bu

listenin temel oumlzelliği nedir diye soruyor Girard bu listedekilerin ortak bir kriterinin

olup olamayacağını tartışıyor Kendi kurban teorisine goumlre listedekilerin kurban

edilmeye uygun nitelikte olduğunu belirtiyor Yani Girardrsquoa goumlre bunların her biri

topluma henuumlz dahil olmamış toplumla bağları zayıf toplumun kıyısındaki

kategoriler olduğu iccedilin kurban olmaya muumlsaittirler Burada Girardrsquoa tam olarak

katıldığımızı soumlyleyemeyiz Girard toplumla bağlarının eksikliğinden dolayı

kolaylıkla ldquokurban edilebilirrdquo buluyor bu listedeki kategorileri Biz ise bu

kategorilerin tam da muğlacircklığın cisimleştiği kategoriler olduğunu soumlyluumlyoruz

Burada muğlacircklık toplumla olan bağın zayıf olduğunu değil kesinlikten yoksun

olduğunu işaret eder Dolayısıyla listedekilerin toplumla bağı zayıftır denemez

aksine topluluğun tuumlm kategorilerini altuumlst edebilecekleri iccedilin oldukccedila guumlccedilluumlduumlr

Girard kurbanın temel niteliği olarak ldquohem insana benzer hem de ondan farklırdquo74

kıstasını koyarken aslında kurbanın muğlacirck bir niteliğinin olması gerektiğini

kastetmektedir Diğer taraftan listedeki kişilerin kurban olarak kullanılmasının bir

ldquobağ zayıflığındanrdquo kaynaklanması bize goumlre rituumlelin işlevini azaltacaktır Bir koumlle

savaş tutsağı ergen bir ccedilocuk vs hiccedilbir değeri olmayan goumlzuuml kapalı telef

edilebilecek varlıklar olarak goumlruumllseydi onları oumllduumlrmenin sonucunda kentin ve

toplumun kirlerinden arınabileceği inancı oldukccedila zayıflardı Girard topluluğun kendi

74 Bkz Girard 2003 s 16

111

mensuplarını korumak iccedilin daha az değerde olanı harcamaya youmlneldiğini soumlyluumlyor75

Ama onlara ldquokurbanlıkrdquo niteliğini veren şey onların ldquodeğersizliğirdquo değil onların

ldquopharmakonrdquoluğa uygunluklarıdır onların bulundukları kategori itibariyle ikili ndashya

da ccediloklu- muğlacirck bir konumda olmaları ve tam da bu nitelikleri yuumlzuumlnden

topluluğun hem marjininde hem de merkezinde yer almalarıdır Bu onları kurbansal

bakımından değerli kılar Hem marjin hem merkez aynı anda muumlmkuumlnduumlr Ccediluumlnkuuml

onlar toplumun atıklarıdır kategorilerin bozukluğudur Ama diğer taraftan onların

varlığı kategorilerin ne olduğunu soumlyler onların ldquodışrdquolığı iccedili vareder onların

ldquoanormalrdquoliği ldquonormalrdquoin yeniden tanımlanmasına olanak verir Bu accedilıdan merkezi

oumlnemdedirler

Girardrsquoın kurban edilebilir kategorisi iccedilin oumlnerdiği ldquotoplumla bağın zayıflığırdquo kıstası

bu accedilıdan eksiktir Kendisi de bu eksikliğin farkındadır bu koşulun ldquoyanlış

olmamakla birlikte soyut ve işe yaramazrdquo76 olduğunu sonradan kabul eder Kadın

konusunda verdiği oumlrnekle başka bir kıstas oumlnerir Ona goumlre toplumla bağı ldquozayıfrdquo

olmasına rağmen genellikle kadınların ldquokurbanrdquo edildiği ccedilok nadir goumlruumllmektedir

Girard bunun nedenini kadının hem kendi ailesinin hem de kocasının ailesine ait

olmasının ldquointikamrdquo riskini arttırdığını bu yuumlzden de kadının kurban edilmesinin guumlccedil

olduğunu iddia eder Kadının kurban edilme durumunda kadının ait olduğu iki

guruptan biri diğerinden intikam alabilecektir Girard buradan kurban edilebilme

koşulunun en oumlnemli niteliği olarak ldquointikam riskininrdquo duumlşuumlk olması kriterini ortaya

atar

Girardrsquoın burada goumlzden kaccedilırdığı iki husus vardır İlk olarak kadınların kurban

edilememesi konusunda eksik bilgi sunmaktadır Kadınlar da en az ccedilocuklar ve

ergenler kadar kurban edilebilmektedir77 Bu konudaki oumlrneklerin sayısı listede yer

alan diğerlerinden ccedilok da farklılık arz etmez

75 Girard 2003 s 5 76 Girard 2003 s 17 77 İphigeniarsquonın kurban edilişi burada hatırlatılabilir İphigenia ldquobir dişi keccedili [chimaira]rdquo [Aiskhylos Agamemnon sat 232] ve ldquobir buzağı gibi [moschon]rdquo [Euripides İphigeneia Taurisrsquote sat 359] kurban edilmiştir Ayrıca ldquosutteerdquo adı verilen ve oumllen kocayla birlikte nikacirchlı ve nikacirchsız eşlerinin ndashgtgtgt

112

Antik Yunanrsquoda kadın toplumun marjinallerinin başında gelmektedir Bunun bir

yanıyla Hesiodosrsquoun anlattığı Pandora mitiyle bağlantısı olduğu soumlylenebilir Ama

asıl olarak bu kadının muğlacirck pozisyonundan kaynaklanmaktadır Ccediluumlnkuuml kadın

oumlzellikle patrilokal toplumlarda hem kocasının ailesine hem de kendi ailesine bağlı

kalmak zorundadır Başka bir deyişle iki kategoriye aynı anda temas halindedir

suumlrekli olarak muğlacircklık tehdidi altındadır Hem ailesine hem de kocasına ait olması

kadının pharmakos olması iccedilin uygundur Kadının bu konumu rituumlel iccedilin olmasa

bile tragedya yazarları iccedilin oldukccedila zengin bir alan sunmaktadır Dolayısıyla buumltuumln

pharmakonrsquolar gibi kadının da toplumla olan bağı ldquozayıfrdquo olarak nitelendirilemez

Aksine bu bağın şiddetli bir muğlacircklık iccedilerdiği soumlylenebilir

Girardrsquoın goumlzden kaccedilırdığı ikinci nokta intikam riskiyle ilgilidir Bu konuda daha

oumlnce verdiğimiz oumlrnekler yeniden hatırlanabilir İster hayvan ister bitki olsun her

tuumlrluuml canlının oumllduumlruumllmeden oumlnce kendisinden oumlzuumlr dilendiği ve hem canlının hem de

ait olduğu topluluğun ldquooumlfkesininrdquo azaltılması iccedilin bazı uygulamalar yapıldığını daha

oumlnce oumlrneklerle goumlstermiştik Girard da benzer oumlrnekler veriyor fakat intikam riskinin

sıfır olduğu bir durumda bile oumlzuumlr dilemenin ldquokomik bir paradoksrdquo olduğunu

soumlyluumlyor78 Girardrsquoa goumlre intikam alamayacağını bile bile oumlzuumlr dilemek kurbanı

yatıştırmaya ccedilalışmak olsa olsa eski intikam durumlarından kalma bir ldquotakıntırdquodır

Girardrsquoın bu konuda fazlasıyla ldquoayırıcırdquo bir kozmolojinin diliyle konuştuğunu

belirtmemiz gerekiyor Ayırıcı kozmoloji hayvanlarla bitkilerin duumlnyasını insanların

duumlnyasından ayırır Hayvan ve bitki duumlnyası giderek buumltuumln canlı ve cansız evren

insana goumlre oumlrguumltlenir Dolayısıyla ayırıcı kozmolojilerde insana oumlzguuml şeyler doğada

bulunmazlar

Girard buumltuumln teorisinin merkezine şiddeti koymaktadır ama burada sanki ldquodoğanın

şiddetirdquo diye bir duumlşuumlnceye yer yok gibidir Ne bir hayvanın ne de bir bitkinin şiddet

ayrıca hizmetccedililerinin- oumllduumlruumllmesi kurban edilmesi geleneğini hatırlatabiliriz Bu konuda bkz Hughes 1991 s 59 vd Hughes kocaları oumllen kadınların oumllduumlruumllmesiyle ilgili kanıtlar sunarken tragedya metinlerinde kocaları oumllen kadınların intiharlarından oumlrnekler verir Hughesrsquoa goumlre bu oumlrnekler ldquosutteerdquonin bir ccedileşit ispatıdır ccediluumlnkuuml varolan sistemde kocası oumllmuumlş bir kadının hayatta kalması oldukccedila zordur Bu duumlşuumlnceler bir accedilıdan bizim ldquokadının toplum iccedilindeki muğlacirck konumurdquo goumlruumlşuumlmuumlzuuml de doğrulamaktadır 78 Girard 2003 s 18

113

goumlsterebileceği duumlşuumlnuumllmektedir rasyonel bir bakış iccedilin boumlyle bir olgu ancak

ldquokomikrdquo olabilmektedir Evrenin birbiriyle suumlrekli etkileşimde olduğunu duumlşuumlnen

kozmolojiler ndashki tragedya ccedilağı ve oumlncesi Grekrsquoler boumlyle bir duumlnyaya sahiptiler-

Girard gibi duumlşuumlnmemektedir Bu konuda Girard ldquokirlilikrdquo duumlşuumlncesini de

goumlrmezden gelir Kurban eylemini gerccedilekleştiren kişilerin rituumlel istediği kadar

başarılı olsun yine de akacak kandan kirlenme riskinin bulunduğunu Girard da pekala

bilmektedir Oumlzuumlr dileme kurbanın ve topluluğunun intikam duygusunun oluşmasını

engellemek iccedilin yapılmaz yalnızca oumlzuumlr akacak kanın kirlenmemesi iccedilin de

yapılması gereken bir rituumlel parccedilasıdır

Oumllduumlruumllen bir hayvan bile olsa kanının nasıl kirliliğe -ve dolayısıyla intikama- yol

accediltığına dair Grek inanışını tek bir oumlrnekle anlayabiliriz İphigeniarsquonın kurban

edilişini hatırlayalım Hem mitoloji hem de tragedyalar bize bu kurban sunumunun

koumlklerini accedilıklamaktadır Aiskhylosrsquoun Agamemnonrsquounda sefere ccedilıkış kuşlardan

alınan kehanetle desteklenir [104 vd] İki kartal gebe bir tavşanı yemişlerdir

Yoruma goumlre Agamemnon ve Menelaos [İki kartal] Zeusrsquoun goumlnderdiği ldquooumlccedil

askerlerirdquo olarak (ki kartal Zeusrsquou simgeleyen başlıca hayvanlardan biridir) Truvarsquoyı

[gebe tavşan] zapt edecektir Ancak gebe tavşanın oumlluumlmuuml vahşi hayvanların ve

avcılığın koruyucusu Artemisrsquoi oumlfkelendirir Artemis aynı zamanda kendi doğumu

ccedilok rahat gerccedilekleştiğinden kadınlar tarafından kendisine doğum-duası edilen bir

tanrıccediladır Bu yuumlzden hamile kadınları ve gebe hayvanları da koruma işlevi vardır

Boumlylece Zeus ile Artemis Truva seferi konusunda karşı karşıya gelir Artemis

Zeusrsquoa tam olarak karşı gelemez Bu yuumlzden dolaylı olarak engel olmaya ccedilalışır

Kalkhas ordunun bilicisi Artemisrsquoin ters ruumlzgarlar estirerek gemilerin yola

koyulmasına engel olacağından korkar [146-9] nitekim korkular gerccedilek olur [192-8]

Kalkhas Artemisrsquoin Agamemnonrsquoun kızını kurban olarak istediğini accedilıklar [198-

204] Agamemnonrsquoun ilk tepkisi ldquoAğır kaderrdquo [205-17] Her iki halde de kaderi

koumltuumlduumlr

114

Mitolojinin anlatısında durum Agamemnon aleyhine daha da geliştirilmiş

durumdadır Buna goumlre Agamemnon bir av esnasında Artemisrsquoin ccedilok sevdiği bir

geyiği oumllduumlrmuumlştuumlr79 Sefere ccedilıkmadan oumlnce ters ruumlzgacircrlar estirerek kendisinden

ldquointikamrdquo alınmasının nedeni budur Her iki halde de ldquoccedilocukccedila masallarrdquo deyip

geccediliştirilemeyecek durumlar soumlz konusudur Yunan duumlşuumlncesi doğaya huumlkmetmenin

ona zarar vermenin onu bozmanın bir karşılığının olduğunu olacağını biliyor ve her

seferinde bu tehlikeyi sezdiriyor ve hatırlatıyordu Bu durum ccedilağımızın yer yer

fetişleşen ama kendini ayırmayı suumlrduumlren [zaten fetiş denilen de budur] ldquodoğa

sevgisirdquo ile ilişkilendirilemeyecek kadar kendine has bir ilişki biccedilimidir Yunanlılar

da etkileşimli kozmolojilerinin doğal bir sonucu olarak birbirinden ayrı kalmaları

gereken şeylerin karışması anlamında bir sınır ihlalinden ve kirlenmeden

korkuyorlardı Phuro fiili hem karıştırmak [to mix] hem de kirletmek [to pollute]

anlamına gelmesi bu accedilıdan ilginccediltir80 Dolayısıyla avladığı hayvanın kemiklerini

aşırı bir hassasiyet ve dikkatle etten ayıran kemiklere oumlzel bir saygı goumlstererek onları

koruyan Orta Asya insanının durumunu ya da bir bitkinin koumlkuumlnuuml almak iccedilin kazdığı

toprağa değerli bir eşyayı hediye olarak yerleştiren yerlinin duumlnyası bu tuumlrden bir

etkileşimi anlatmaktadır İnanıp inanmama meselesinin dışındadır bu Modern

duumlnyadaki dinin eksikliğinden dem vuran Girardrsquoın bu konuya biraz modern

yaklaştığını duumlşuumlnuumlyoruz Eğer bir yaban kurban etmekte olduğu hayvandan oumlzuumlr

diliyorsa bu intikam riskinin sıfır olduğunu değil bu riskin ccedilok yuumlksek olduğunu

goumlsterir Oysaki risk yalnızca bizim iccedilin biz modernler iccedilin sıfırdır Girardrsquoın

ldquokurban bunalımırdquo derken goumlzden kaccedilırdığı noktalardan biri budur Kurban toumlreni her

zaman başarılı olmaz Başarı başından garanti de edilemez Yani intikam riskinin

ldquosıfırrdquo olduğu bir şiddet yoktur En kuumlccediluumlk kurban toumlreninde bile kuumlccediluumlcuumlk bir hata

tuumlm kenti kirletmeye yeter Agamemnonrsquoun oumllduumlrduumlğuuml hayvan gibihellip

Benzer bir oumlrnek Kadmosrsquoun kurban toumlreniyle ilgili olarak verilebilir Kadmos

başarısızlığa uğramış bir toumlrenin ardından Aresrsquoin oğlu olan bir ejderhayı kurban

eder Sonra toumlrenin devamı gereği ejderhanın dişlerini toprağa goumlmer Topraktan

79 Can Klasik Yunan Mitolojisi s259 80 Bkz Oudemans 1987 s 83

115

Ekilmişler (Spartoirsquoler) doğar Savaşccedilı kuşamlı Ekilmişlerrsquoden korkan Kadmos

aralarına bir taş atarak onların birbirine duumlşmesine neden olur Ccedilıkan kavgadan

geriye 7 Ekilmiş kalır Bunlar Kadmos soyu ile birlikte Thebairsquoyi kurup birlikte

youmlnetirler Euripidesrsquoin Fenikeli Kadınlar oyununda Theiresias Kreonrsquoa kentin Argos

ordusundan kurtulması iccedilin oğlu Menoeceusrsquoun kurban edilmesi gerektiğini soumlyler

Tanrılardan gelen kehanet bu youmlndedir Tanrı Ares oğlu Ejderharsquonın intikamını

istemektedir Ve bu intikamı da Ekilmişrsquolerden alacaktır Theiresias Ekilmiş

soyundan yalnızca Kreonrsquoun ve iki oğlunun kaldığını buumlyuumlk oğul Haimonrsquoun

Antigone ile evleneceği iccedilin kurban edilemeyeceğini fakat kuumlccediluumlğuumln bu işe uygun

olduğunu soumlyler81 Ardından Menoeceusrsquoun kendini surlardan attığını oumlğreniriz

[1090] şehir kurtulmuştur Menoeceus bir pharmakon olarak eski kirlenmiş bir

kanın izlerini taşıyan bir soydan biri olarak intihar yoluyla kentin arınmasını

sağlamıştır

Yeri gelmişken belirtmekte fayda var Girardrsquoın temel teorisi buumltuumln şiddetleri kurban

ccedilerccedilevesinde okumaya dayanmaktadır Buumltuumln Antik Yunan ve Shakespeare

tragedyalarındaki şiddetin bu accedilıdan okunabileceğini iddia eder Hem Antik Yunan

hem de Shakespearersquoden oumlzellikle soumlz etmesi temel bir yaklaşımı ifşa etmektedir

aslında Bu da her iki doumlnemin de muğlacircklık ldquobelardquosına maruz kaldığı doumlnemler

olmasıdır Girard bu durumu ldquouumlccedilgen arzurdquo teorisine82 goumlre accedilıklar Uumlccedilgen arzu

teorisine goumlre arzu doğrusal (linear) değildir yani insan belirli bir objeyi doğrudan

doğruya arzulamaz Bir başkasının onu arzulaması gerekmektedir Bu bize Hegelrsquoin

bu konudaki soumlzlerini hatırlatıyor

Doğal bir nesneye youmlnelmiş istek ancak bir başkasının aynı nesneye youmlnelik isteğiyle ldquodolayımlanmışrdquo olduğu zaman insansaldır başkalarının istediğini istemek onlar o şeyi istediği iccedilin insansaldır83

81 Euripides Bacchanals Madness of Hercules Children of Hercules Phoenician Maidens Supliants Trans Arthur Sanders Way Loeb classical library London Heinemann 1912 s 425 sat 930-940 82 Girard ldquoUumlccedilgen Arzurdquo teorisini edebiyattan oumlrneklerle kapsamlı olarak accedilıklar Bkz Girard Reneacute Romantik Yalan ve Romansal Hakikat Edebi Yapıda Ben ve Oumlteki Ccedilev Arzu Etensel İldem Metis Yayınları İstanbul 2001 83 Kojegraveve 2001 s 82

116

Girard da ldquodolayımlayıcı yaklaştıkccedila tutku yoğunlaşır ve nesnenin somut değeri

azalırrdquo84 diyerek temel meselenin nesne değil ldquooumlteki olma arzusurdquo olduğunu belirtir

Dolayısıyla Girardrsquoa goumlre arzu mimetiktir Oumltekinin arzusunu taklit eder Boumlylece

arzulayan dolayımlayan ve arzu nesnesinden bir uumlccedilgen oluşur Girardrsquoa goumlre hem

Perikles doumlneminin Atinası hem de Elizabeth ccedilağı İngilteresi ldquoaynı obje uumlzerinde

sonu gelmez bir muumlcadeleninrdquo olduğu kuumlltuumlrel ve siyasi değişim doumlnemlerine

aittirler85 Bu konuda Vernant da benzer bir accedilıklamada bulunmaktadır Ona goumlre

sonu gelmez muumlcadelenin yapıldığı en oumlnemli ldquoarzu nesnesirdquo archersquodir iktidardır86

Arzu nesnesi iccedilin rekabete giren karşıtlar bu rekabet esnasında şiddet goumlsterirler Bu

şiddeti ancak bir kurban giderebilir Kurban sunumunun temel işlevi şiddet yuumlzuumlnden

tehdit altındaki duumlzeni yeniden sağaltmak tehlikeyi uzaklaştırmaktır Eğer bu şiddet

doğru bir şekilde kurban mekanizmasıyla giderilemezse şiddet kontrolden ccedilıkar

Aiasrsquoın koyun suumlruumllerini katletmesi [Sophokles Aias] ya da Heraklesrsquoin karısını ve

ccedilocuklarını oumllduumlrmesi [Euripides Herakles] bunların birer oumlrneği olarak sayılabilir

261 Muğlacircklığın Kontroluuml Olarak Dike

Girard iccedilinde bulunduğu batı medeniyetinde de şiddetin varolduğunu ancak bunun

toplumu tehdit edecek boyutlara kadar gelmediğini soumlyluumlyor Bunun nedeni olarak da

yargı sistemini goumlsteriyor87 Yargı daha doğrusu hukuk sisteminin varlığı şiddeti yok

etmese de şiddetin yeniden uumlremesini bir şiddetin karşı bir şiddet doğurmasının

oumlnuumlne geccediltiğini soumlyleyebiliriz Burada Girardrsquoın ldquoşiddetrdquole kastettiğinin yalnızca kan

davasıyla sınırlı olduğunu hatırlatalım Oresteia uumlccedillemesi iccedilin bu uygun bir okuma

olabilir Bu oyunda bir kan davası bulunmaktadır Dike [adalet] başka bir dikeyle

ccedilatışmaktadır Suumlruumlp giden bu kan davasına son noktayı kurulmakta olan devletin

yeni mahkemesinin [Areopagos] soyut adaleti koyar Ancak bu tragedyayı baştan

sona soyut bir hukuk sisteminin kuruluş suumlreci diye okuyamayız Ancak hukukun

84 Girard 2001 s 83 85 Johnsen William A ldquoReneacute Girard and the Boundaries of Modern Literaturerdquo Boundary 2 A Supplement on Contemporary Poetry Vol 9 No 2 Duke University Press Winter 1981 s 278 86 Bu konuda bkz Vernant 2002 s 39 vd 87 Girard 2003 s 21

117

yokluğunu duumlzenin yokluğu olarak goumlruumlrsek tragedyalarda duumlzensizlikten

dolayısıyla muğlacircklıktan kurtulmak iccedilin suumlrekli ccedilarelerin arandığını hukuk sisteminin

de bunlardan biri olduğunu rahatlıkla soumlyleyebiliriz Diğer taraftan modern hukuk

sistemi zaten ayırıcı kozmolojinin [modern duumlşuumlncenin] bir sonucudur Temeli insan

aklının rasyonel işleyişine dayalıdır insan merkezcidir doğası gereği muğlacircklığa yer

vermez Modern hukuk evrendeki her şeyin yerli yerinde olduğunu teyit ve tespit

ederek insana guumlvence veren bir soyutlamadır Evrenin birbirinden farklı şeylerden

oluştuğuna inanan ve bu duumlzenlenmiş-sınıflanmış kategorilere boumlluumlnmuumlş evren ile

kendisi arasında belirli bir mesafe koymuş kozmolojilerde hukuk bu duumlzenin bir

guumlvencesidir Dolayısıyla yalnızca şiddet değil tragedyanın oumlzuumlnuuml oluşturan buumltuumln

ldquosorunlarınrdquo oumlnuumlne geccediler Kategorilerin birbirlerine bulaşma birbirlerini tehdit etme

riski azalır Varolan risk de toplum adına hukuk kurumu tarafından vazifelendirilmiş

kolluk guumlcuumlyle engellenir Her tuumlrluuml muğlacirck durumun oluşması karşısında hukuk

rasyonel silahlarıyla toplumu [duumlzeni] savunmaya hazırdır

27 Reneacute Girard ldquoFarklılığın Yitimirdquo ve muğlacircklık

Girardrsquoın kirlilik duumlşuumlncesini yalnızca şiddet kavramıyla ilintili olarak ele aldığını

soumlylemiştik Bu tuumlrden bir daraltma zaman zaman bazı durumlarda muğlacircklığı

goumlzden kaccedilırmasına neden olabilmektedir Oumlrneğin kadınların aybaşı doumlnemlerindeki

algılanış biccedilimleriyle ilgili verdiği oumlrnekleri yorumlarken kanamanın ldquokirlilikrdquo olarak

algılandığının doğru bir biccedilimde altını ccedilizer88 Kirliliğin sebebi kandır kanın bu

tuumlrden bir kirliliğe yol accediltığını pek ccedilok oumlrnekte goumlrmek de muumlmkuumlnduumlr Fakat Girard

kanın kirli olarak algılanmasında kanın ldquoşiddeti ccedilağrıştırmasınırdquo temel neden olarak

ortaya koyar Ccediluumlnkuuml Girardrsquoa goumlre kan şiddet demektir Diğer taraftan aybaşı kanını

cinsellikle bağdaştırır ve buradan kız kaccedilırma ırza geccedilme kızlığı bozma yasak

aşklar ensest ve zina gibi cinsellik ve şiddet ccedilağrışımlarını art arda sıralar Şuumlphesiz

ki buumltuumln bunlar aybaşı doumlnemindeki bir kadının ldquokirlirdquo olarak goumlruumllmesinin nedenleri

arasında sayılabilir Fakat bu kirlilik yalnızca şiddetle alakalı değildir Kirlilik

yukarıda da accedilıklamaya ccedilalıştığımız gibi muğlacircklık iccedileren bir kavramdır dolayısıyla

88 Girard 2003 s 45

118

yalnızca menfi bir anlamı yoktur kirliliğin olumlu bir youmlnuuml de bulunmaktadır

Aybaşı kanaması olan kadının ldquokirliliğirdquo kanın yalnızca bir yuumlzuumlnuuml goumlsterir oysa bu

kanın arındırıcı arıtıcı uumlretken bereket veren bir youmlnuuml daha vardır Bu konuyu daha

oumlnce ldquoKirlenmerdquo başlığı altında tartışmıştık Aybaşı goumlren kadına hem kutsal hem de

lanetli gibi davranıldığına dair oumlrnekler sunmuştuk Bu ikili tavrın nedeni kirliliğin

muğlacircklığıyla ilgilidir Burada kan ndashGirardrsquoın dediği gibi bir cinayette akan kanı

hatırlatmasından ziyade- oumllmuumlş bir bebeği ima ettiği iccedilin oumlluumlmuuml hatırlatmakta ama

aynı zamanda da kadının doğurganlığının bir işareti sayıldığından uumlremenin bir

işareti sayılmaktadır Tarlada uumlruumlnlerin iccedilerisinde dolaştırılan kanamalı kadınların

toumlreni89 bu ccedilerccedilevede okunmalıdır

Kanın bu ikili hem yıkıcı hem de dirim veren oumlzelliğine dair Euripidesrsquoin İonrsquoundan

bir oumlrnek verilebilir Kraliccedile Kreusa cinayet hazırlıkları yaparken Gorgonrsquoun iki

damla kanından soumlz eder Bunlardan biri hastalıkları iyileştiricidir oumlteki damla ise

oumllduumlruumlcuumlduumlr90 Pharmakonrsquoun ikiye ayrılmış hali gibidir bu kandamlaları hem zehir

hem de panzehirdir Kan her zaman bu ikiliği iccedilinde duumlşuumlnuumllmelidir

Şiddet Girardrsquoa goumlre karşıtlar arasındaki farklılıkları silmektedir Farklılığın silinmesi

konusunda Girardrsquoa katıldığımızı belirtmeliyiz Ancak biz ldquofarlılığın yitimirdquo ifadesi

yerine muğlacircklık soumlzcuumlğuumlnuuml tercih ediyoruz Arada varolan nuumlansın oumlnemli olduğunu

duumlşuumlnuumlyoruz

Girard Yunan tragedyasının arkaik duumlzenden modern devlete geccediliş evresinde ortaya

ccedilıkmış bir tuumlr olduğunu soumlyleyerek tragedyayı doğru bir şekilde tarihsel ccedilerccedilevesine

oturtur Arkaik duumlzenin temelini dinselliğe başka bir deyişle kurban geleneğine

dayandıran Girard tragedyanın bu geleneğin bozulmasıyla ortaya ccedilıktığını iddia

eder Tragedyayı doğuran neden ona goumlre ldquoarkaik kurban sistemirdquonin ccediloumlkuumlşuumlduumlr

Fakat bu da meseleye tek bir accedilıdan yaklaşmak anlamına gelecektir Hiccedil şuumlphesiz

toplum bir kriz yaşamaktadır değerler sistemi ccediloumlkmuumlştuumlr ama bunu yalnızca kurban

mekanizmasının sağaltıcı işlevinin aksamasına dayandırmak ayrıca ldquodinsel ccediloumlkuumlş ve

89 Bkz Thomson 1995 s 230 90 Euripides İon sat 1005

119

yozlaşmardquo gibi ifadelerle doumlnemi kaotik ve olumsuz bir nitelik iccedilerisinde algılamak

meseleyi dar bir alana sıkıştırmak anlamına gelecektir MOuml Beşinci yuumlzyılda

Girardrsquoın deyişiyle yalnızca ldquodinsel bir ccediluumlruumlmerdquoden dinin nuumlfuz alanının

daralmasından soumlz edilemez Eğer bir kurumda bir ccediluumlruumlmeden soumlz ediyorsak onu

ldquoccediluumlruumltenrdquo şeyin ne olduğunu da sormalıyız kendimize Bu tam da Girardrsquoın eleştiri

oklarına hedef olan modernliğin modern duumlşuumlncenin kendisidir Girardrsquoın terimiyle

ldquoccediloumlkuumlşrdquo dinin ccediluumlruumlmesinden mi yoksa rasyonel aklın ve modern devletin hızla

yuumlkselişinden mi kaynaklanmaktadır Yoksa bu bir ldquoccediloumlkuumlşrdquoten ziyade hareketli bir

ldquodeğişimrdquo evresi olarak mı nitelendirilmelidir

Girard doumlneme ldquoşiddeti sağaltamayanrdquo bir ccedilağ olarak yaklaşmaktadır Son kertede

şiddetten kurtuluşun yolunu dinde goumlren Girard aynı zamanda başka bir kurumun da

ndashhukuk sistemi- bu işlevi yerine getirebildiğini goumlstermişti Zaten modern hukuk ve

modern devlet de dinin ldquoişe yaramazrdquolığına karşı olarak gelişmiş ve kendini buna

goumlre konumlandırmış kurumlardır

MOuml beşinci yuumlzyıl bu iki kurumun yani modern devletin ile eski dinsel

geleneklerin ve bu geleneklere ait kurumların karşı karşıya geldiği bir doumlnemdir

Ama salt bu accedilıklamayla tragedyayı tatmin edici bir şekilde anlamamız muumlmkuumln

değildir Tragedyayı ldquokurban bunalımırdquo olarak tanımlayan Girard ardından şoumlyle

diyor

Tragedya sanatını tek bir cuumlmleyle tanımlamak gerekirse tek bir veriden soumlz edilebilirdi ancak Simetrik oumlğelerin karşıtlığı Bu simetri tragedyanın entrikasıyla biccedilimiyle ya da diliyle ilgili tuumlm youmlnlerde temel rol oynuyor Oumlrneğin uumlccediluumlncuuml kişinin ortaya ccedilıkışı hep soumlzuuml edilen belirleyici katkıyı sağlamış değil bu ccedilıkışın oumlncesindeki gibi sonrasında da işin oumlzuuml trajik diyalog başka bir deyişle yalnızca iki kurgu kişisinin karşı karşıya gelmesi olarak kalıyor 91

Kusursuz simetriyle ilgili fikirlerimizi giriş boumlluumlmuumlnde tartışmıştık Burada yeniden

benzer şeyleri soumlylemeye gerek yok Girardrsquoın tragedyaya ilişkin yorumlarını

eleştirirken oumlncelikle kullandığı terminoloji konusunda farklı duumlşuumlnduumlğuumlmuumlzuuml

belirtelim ldquoFarklılıkların yitimirdquo ile ldquokusursuz simetrirdquo bizim bu ccedilalışmamızın

91 Girard 2003 s 60

120

terminolojisinde farklı anlamlar ifade ediyor Biz ccedilatışan ldquoiki guumlccedilrdquoten ziyade

birbirine karışmış guumlccedillerin varlığından soumlz ediyoruz Yaşanan bunalım ccedilağının

değerleri bulanıklaştırdığı hiccedilbir ideolojinin kendisini net ve kesin bir şekilde ortaya

koyamadığı bir evrenden soumlz ediyoruz Tragedyanın evrenini simetriden ziyade

fraktal bir yapı olarak accedilıklamak istememizin nedeni budur Duumlnya eğer ldquotarafrdquotan

soumlz edeceksek her iki taraf iccedilin de okunması guumlccedil işaretlerden ibaret hale gelmiştir

Tragedyanın duumlnyasında bilicilerin kehanetleri anlaşılmaz olur Girardrsquoın ldquokusursuz

simetrirdquosi ldquoGorgon kanınınrdquo ikiye ayrılmış hali gibidir Biz ise bu kanın ayrılmasının

muumlmkuumln olmadığını iddia ediyoruz

Diğer taraftan Girard terminolojisindeki ldquofarklılığın yitimirdquo ifadesi bizim iccedilin daha

accedilıklayıcı goumlruumlnuumlyor Girardrsquoa goumlre şiddet kahramanlar arasındaki farkı silen bir

etkendir Kirli ile temiz kutsal ile lanetli arasındaki fark artık goumlruumlnmez olmuştur

Bunun muumlsebbibi olarak yalnızca kahramanlar arasındaki şiddeti goumlstermek bizce

doğru değildir Farkın yitimi daha oyun başlamadan kendini goumlsterir Başka bir

deyişle ldquooyunrdquo halihazırda tam da bu sebepten başlamıştır kirli ile temiz kutsal ile

lanetli arasındaki fark ldquomuğlaklaşmayardquo başladığı iccedilinhellip

Diğer taraftan Girardrsquoın uumlslubu ldquofarklılığın yitimirdquone olumsuz bir tonlama

katmaktadır

Gerccedilekten de kuumlltuumlrel duumlzen duumlzenlenmiş bir farklılıklar sisteminden başka bir şey değildir Bireylere ldquokimlikrdquolerini veren kendilerini başkalarına goumlre konumlandırmalarını sağlayan bu farklılıklardır[hellip] Dinsellik ccediluumlruumlyuumlnce tehdit altında kalan yalnızca guumlvenlik değil kuumlltuumlrel duumlzenin ta kendisi oluyor Kurumlar canlılığını yitiriyor toplumun zırhı incelip ccediloumlzuumlluumlyor tuumlm değerler oumlnce yavaş yavaş sonra da hızlı bir biccedilimde aşınıyor [hellip] Ccediloğul oluş huzurunu kurban geleneğine borccedilludur92

Kurban mekanizması bu ldquoyitimirdquo sağaltacak işlev taşıdığına goumlre ldquofarklılığın yitimirdquo

bir ccedileşit hastalıktır Girardrsquoa goumlre Troilos ile Kressidarsquodan yaptığı alıntıyla bunu

destekler

[hellip] Ah Derece [Degree] sarsılırsa bir Her tuumlr yuumlksekliğe ccedilıkan o merdiven Sarsılırsa işte işler bozulur Topluluklar Okul dereceleri kent loncaları boumlluumlnen

92 Girard 2003 s 67

121

kıyılardan huzurlu alışveriş Ağabeye ablaya saygı yaş taccedil unvan nişan saygısı Derece olmasa nasıl asıl yerinde durur Derecelendirme de bak sazın duumlmenini boz Goumlr ortaya ccedilıkacak guumlmbuumlrtuumlyuuml Her şey Birbirine ccedilarpar oumlnuuml bağlanmış sular Kabarıp kıyılarından taşar[hellip] 93

Girard Odysseusrsquoun bu muhafazakacircr konuşmasını değerlendirirken konuşmada

adaletin ldquofarklılıkrdquo olarak tanımlanmış olmasının altını ccedilizer ldquoAdalet farklılığın

korunması demektirrdquo Girard da bu fikre katılır ldquoYunan tragedyasındaki gibi denge

demek şiddet demekserdquo o halde dengesizlik ldquoiyirdquo ve ldquokoumltuumlrdquo arasındaki farkı

tanımlayan bir adaletin varlığı anlamına gelecektir Girard tam da bu yuumlzden ldquohep

dengede duran bir adalet fikrirdquonin yanlış olduğunu belirtir Girardrsquoın soumlzleri oldukccedila

ikna edici goumlruumlnse de tragedya sanatının ldquobilgerdquoliğini goumlzden kaccedilırmaktadır Yunan

tragedyası tam da bu ldquoadaletrdquo duumlşuumlncesini tartışmaktadır İster beşeri ister tanrısal

olsun nihai bir adalet muumlmkuumln muuml Bu soruyu bu şekilde formuumlle ettiğimizde temel

meselenin modern hukukun sorduğu sorudan ne kadar farklı olduğu anlaşılacaktır

Girardrsquoın ldquofarklılık yitimirdquo soumlzuumlne karşılık olarak tragedya ldquofarklılığın yitmemesi

muumlmkuumln muumlrdquo diye sorar Hangi adalet hangi yargı duumlzeni hangi devlet guumlcuuml bu

farklılığı koruyabilir İyiyle koumltuumlyuuml ayıran ahlak yasası kirliyle temizi tanımlayan

duumlşuumlnce kutsalla lanetliyi ayıran inanccedil buumltuumln bunlar kaccedilamadığımız bir techneacutersquonin

logosrsquoun uumlruumlnleridir Tragedya buumltuumln bunların tıpkı Gorgonrsquoun kanı gibi

birbirlerinden ayrılamayacağını sezdirir bize Yunan tragedyası eğer ldquoen iyisi hiccedil

doğmamış olmakrdquo diyorsa bu varoluşun dehşetini ve hayretini bilmenin

ağırlığındandır Ama tragedyanın bilgeliği de bizim muğlacircklık kavramımız gibi iki

youmlnluumlduumlr Varoluşun verdiği dehşetle ldquoen iyisi hiccedil doğmamış olmakrdquo diye seslenir

ama yine de yaşamak iccedilin elinden geleni yapar

Rene Girardrsquoın fikirlerini burada tartışmaya accedilmamızın temel nedeni ccedilalışmamızda

ortaya koymak istediğimiz arguumlmanları bazı youmlnleriyle karşılaştırma imkacircnı

bulabilmek iccedilindi Yer yer Girardrsquoın fikirlerine katıldığımız noktalar vardı temel

olarak modern duumlşuumlnceye getirdiği eleştirel bakış konusunda ortak bir youmlnelimde

olduğumuzu goumlruumlyorduk Diğer taraftan Girardrsquoın terminolojisinden ayrıldığımız

93 Shakespeare Troilos ile Kressida I Perde 3 Sahne sat 100-110 Girardrsquoın Şiddet ve Kutsal kitabındaki ccedileviriyi kullandım Bkz Girard 2003 s 70

122

yerleri de goumlstermeye ccedilalıştık Ama ccediloğu noktada farklılığın yalnızca terminolojik

duumlzeyde olmadığını kozmolojik bir ayrışmanın da soumlz konusu olduğunu goumlrduumlk

Oumlluumlmuumln canlıların başına gelebilecek en buumlyuumlk şiddet olduğunu soumlyleyen Girard bu

yuumlzden de oumlluumlmuuml ldquoson derece koumltuumlcuumllrdquo olarak tanımlamaktadır94 Biz oumlluumlmuumln salt

ldquokoumltuumlcuumllrdquo bir olgu olmadığını duumlşuumlnuumlyoruz Oumlluumlme koumltuuml değer atfederek karşısına

yaşamı yerleştirmek ayırıcı kozmolojinin en temel duumlşuumlnme biccedilimi olsa gerektir

Diğer taraftan Girardrsquoın kuramında ldquoşiddetrdquo olgusu bir deus ex machina gibi

işlemektedir Her toplumsal olayı şiddet ile accedilıklar Peki şiddetin koumlkeni nedir

Girard bu soruya doğal olarak insan merkezci bir yerden cevap verir şiddetin koumlkeni

toplumun yıkım ve yok olma endişesidir Endişe şiddeti şiddet de endişeyi

doğurmaktadır Burada Girardrsquoın teorisinin kendi iccediline kapalılığını goumlrmek

muumlmkuumlnduumlr Girardrsquoda oumlluumlm nihai şiddet olarak vardır Ama oumlluumlmuumln şiddetinin

ldquokarşılıklırdquo olmadığını hatırlatmamız gerekiyor Girard tragedyayı ldquokusursuz simetri

olarakrdquo yorumlarken (iki taraf olduğu oumln kabuluuml ile) tarafların farklılıklarının

yitmesinden dolayı şiddetin ortaya ccedilıktığını (aynı şekilde şiddet ortaya ccedilıkınca

farklılıkların kaybolduğunu) soumlyluumlyordu Tragedyada olmayan bir şey değildir bu

ama buumltuumln tragedyaları kapsayabildiği soumlylenemez Tragedyarsquoda oumlluumlm beşeri bir

şiddet dışında da gelebilmektedir Tragedyanın suumlrekli altını ccedilizdiği şey ldquooumlluumlmluuml

olmakrdquotır Aynı zamanda tragedyada yalnızca insanlar arası bir şiddet goumlruumllmez

İnsan doğa ve tanrı(lar)ın birbirlerine goumlsterdiği şiddet de aynı nicelikte

goumlruumllebilmektedir Girardrsquoın bu uumlccedil evreni birbirinden ayırdığını ve yalnızca insan

merkezci bir bakış sunduğunu tespit etmemiz gerekiyor

Yunan tragedyasının bilgeliğini de goumlzden kaccedilırmamamız gerekiyor Homeros

ccedilağında yaşam ccedilaba goumlstermeye değer bir şeydir Homerosrsquoun duumlnyasındaki acı bu

değerli yaşamdan mahrum kalmaya dairdir ldquoNe zaman bir ağıt soumlylenserdquo diyor

Nietzsche ldquokısa bir oumlmruuml olan Akhilleusrsquotan soumlz edilirrdquo95 Oysa tragedya yalnızca

oumlluumlmuumln değil varlığın dehşetini de kavramıştır Varlığın dehşetini kavramak demek

94 Girard 2003 s 368 95 Nietzsche Friedrich Yunan Tragedyası Uumlzerine İki Konferans Ccedilev Mahmure Kahraman Say Yayınları İstanbul 2005 s42

123

yaşamın muğlacircklığını goumlrmek demektir Tragedyaya ldquoikinci en iyi şey hemen geri

doumlnmekrdquo96 dedirten şey budur Ama ona yaşamasını fısıldayan başka bir sesin de

farkındadır

İnsan bu noktaya eriştiğinde roluumlnuuml kabullenir ve şoumlyle der ldquoEvet ben bir insanoğluyum Boumlluumlnmuumlş haldeyim Bir ccedilatışmanın iccedilindeyim Benim yapım ccedilatışma iccedilinde Yani bir tanrı değil bir insanım97

Tragedya insanın bu ikili youmlnuumlnuuml bu muğlacirck youmlnuumlnuuml accedilığa ccedilıkartır insan hem kutsal

hem lanetli hem yaşayan hem oumlluumlmluumlduumlr Her şeye rağmen bu muğlacircklıkla

muumlcadelesini suumlrduumlruumlr ldquoPolemos her şeyin babası ve kralıdırrdquo98 soumlzuumlnuuml bu accedilıdan

duumlşuumlnmek daha doğru olacaktır Girard polemosrsquou insanların birbirleriyle olan savaşı

şeklinde beşeri bir şiddet olarak anlamaktadır Oysaki evrende şiddeti yalnızca insana

oumlzguuml bir olgu olarak sınırlandıramayız Evrendeki kozmik ccedilatışmayla insandaki

antropolojik ccedilatışma arasında bir fark yoktur Ccedilatışma her yerdedir ve ccedilatışan şeyleri

birbirinden ayırmak muumlmkuumln değildir En azından tragedyaların bize soumlylediği

budur Herakleitosrsquoun ateşi gibi Prometheusrsquoun ateşi de bir muğlacircklıktır Bu ateş

kuumlltuumlruuml kurmuştur ama insana da doğum-oumlluumlm acısını getirmiştir99

Ccedilalışmamızın buraya kadar olan kısmında muğlacircklık kavramının ne olduğu uumlzerinde

durduk İnsanın muğlaklıkla olan muumlcadelesinin boyutlarını goumlrmeye ccedilalıştık

Bundan sonraki boumlluumlmde buumltuumln bu tartışmaları Antigone tragedyası uumlzerinden

oumlrneklemek ve tartışmanın uygun olacağını duumlşuumlnuumlyoruz Metinde oumlzellikle koro

şarkıları uumlzerine odaklanacağız ccediluumlnkuuml tragedyanın oumlzuumlnuumln koro şarkılarında

bulunabileceğini duumlşuumlnuumlyoruz Bu amaccedilla Antigonersquodeki koro şarkılarını yeniden

Tuumlrkccedileye ccedilevirmeyi denedik Hiccedil şuumlphesiz buradaki amacımız ldquodoğru ccedilevirirdquonin ne

96 Sophokles Oidipus Kolonosrsquota Ccedilev Nurullah Ataccedil Maarif Matbaası 1941 sat 1225 97 ldquoThe Metaphysics of The Body ndash Theodoros Terzopoulos in conversation with Frank M Radatzrdquo Reise mit Dionysos Journey with Dionysos Ed Frank M Raddatz Theater der Zeit 2006 s 153 Aktaran Karaboğa Kerem Tragedya ile Sınırları Aşmak Theodoros Terzopoulosrsquoun Tiyatrosu E Yayınları İstanbul 2008 s 58-59 98 Herakleitos 2005 Frag 53 s 137 99 Prometheus miti ve Zincire Vurulmuş Prometheusrsquoun bu tuumlrden bir yorumu iccedilin bkz Vernant 1996 s 173vd

124

olduğunu goumlstermek değil Heidegger ldquoher ccedileviri bir yorumdurrdquo diyor biz de koro

şarkılarını farklı bir şekilde yorumlayabilmek iccedilin boumlyle bir cuumlrette bulunacağız

125

3 ANTİGONE Antik Yunan tragedyaları iki yuumlzyıldan fazla bir suumlredir ccedilok farklı biccedilimlerde

okunageldi yorumlandı yeniden yazıldı Bu yorum ve okuma biccedilimlerinde oumlzellikle

19 yydan sonra iki farklı eğilimden soumlz edebilmek muumlmkuumlnduumlr Eğilimlerin ilki

temellerini Platon ve Aristotelesrsquoin attığı Descartesrsquoın kozmolojisiyle desteklenen ve

son aşamasında Hegelrsquoin yer aldığı bir duumlşuumlnce ccedilizgisini takip ediyor Oumlzellikle

Hegelrsquoin Antigone okumasıyla bu eğilimin temel arguumlmanları daha da netleşmiştir1

Kabaca oumlzetlemek gerekirse Hegelrsquoin tragedyayı ldquosonunda uzlaşıyla nihayetlenen

bir ccedilatışan değerler goumlsterisirdquo olarak ele alması bu ilk eğilimin temel arguumlmanını

oluşturmaktadır

Diğer tragedya yorumlama anlayışı ise yukarıda isimlerini saydığımız duumlşuumlnce

insanlarının oluşturduğu ccedilekim merkezinden kaccedilma eğilimi ve arzusunu goumlsterir Bu

ikinci akımın temellerinin atılması Nietzsche ile başlar Heidegger ve Derrida gibi

batı felsefesinin duumlşuumlnce kalıplarını sarsan duumlşuumlnuumlrlerin oluşturduğu bir iklim iccedilinde

devam eder Foucaultrsquonun deyimiyle bu duumlşuumlnce ikliminin itici guumlcuumlnuuml ldquoHegelrsquoden

kaccedilma girişimirdquo oluşturmaktadır Diğer taraftan kolaylıkla goumlruumllebileceği uumlzere bu

ikinci akım modernizm ve modern aklın eleştirisini de iccedilermektedir

Ccedilalışmamızın bu boumlluumlmuumlnde Antigone metinine yakından bakacağız Hegel ile

Heideggerrsquoin Antigone metnini okumalarına yer ayıracak ve koro şarkılarındaki

Yunan kozmolojisini tartışacağız Metnin ccediloumlzuumlmlemesine geccedilmeden oumlnce Antik

Yunan duumlnyasının kozmolojisiyle ilgili bazı bilgileri kısaca goumlzden geccedilirmemizin

yerinde olacağını duumlşuumlnuumlyoruz

1 Hegel Antigone ile ilgili fikirlerini Estetik (Vorlesungen uumlber die Aumlsthetik) ve Tinin Fenomenolojisi (Die Phaumlnomenologie des Geistes) dışında Hukuk Felsefesi (Grundlinien der Philosophie des Rechts) iccedilinde de ele almıştır

126

31 GREK KOZMOLOJİSİ

Antik Yunanrsquoın ndashen azından klasik ccedilağın- etkileşimli bir kozmolojiye sahip olduğunu

biliyoruz Yani evren belirli kategorilere ayrılmış durumda olsa da bu kategorilerin

her an birbirine temas halinde olduğuna inanılmakta boumlyle kabul edilmektedir

Rituumlellerin bu konudaki işlevlerini oumlnceki boumlluumlmde tartışmıştık Bu Antik Yunan

insanının evrenle buumltuumlnleşmiş olduğunu kendini ondan ayıramadığını goumlstermez Her

etkileşimli kozmolojide olduğu gibi Antik Yunan da insana oumlzguuml bir alanın

farkındaydı Nesneler hayvanlar cansız varlıklar ve tabii ki tanrılar farklı

oumlzellikleriyle insanın niteliklerinden ayrılabiliyordu Fakat bu ayrımlar insanın kesin

bir biccedilimde duumlnyadan kopması anlamına da gelmiyordu Vernant Yunanlıların hiccedilbir

zaman duumlnyayı unutmadıklarını her zaman kozmosla bağlantı iccedilerisinde hareket

ettiklerini hatırlatır Kozmosla bağlantılı eylemek demek insanın hem kendisiyle

hem de oumltekilerle belirli bir ilişki iccedilinde olması demektir

Delphoi tapınağında yazan ldquokendini bilrdquo soumlzuuml bizim zannettiğimiz gibi insanın kendini ccediloumlzuumlmlemesi ve iccedilgoumlzlem yoluyla oumltekilere goumlruumlnmeyen kişisel mahremiyetin gizli bir alanı ya da duumlşuumlncenin salt edimi olarak duran gizli bir ldquobenrdquoe geri doumlnuumlşuumln yolunu bulmaya youmlnelik bir ccedilağrı değildir Kartezyen cogito (duumlşuumlnuumlyorum oumlyleyse varım) Yunanlıların kendini bilme duumlşuumlncesine yabancıdır [hellip] ldquoKendini bilrdquo soumlzuuml sınırlarını bil demektir bir oumlluumlmluuml olduğunu bil ve tanrılara kendini eş kılmaya kalkma demektir2

Ccedilalışmamızın bu boumlluumlmuumlnde bazı başlıklar altında Greklerin kozmolojik

kategorilere yaklaşma biccedilimlerini kısaca accedilıklamaya ccedilalışacağız Grek insanının

oumlzellikle tanrılarla doğayla ve birbirleriyle kurdukları ilişkilerin niteliğini

oumlzetlemeye ccedilalışacağız

311 Kirlilik

Homeros ccedilağında Greklerin kirlilik duumlşuumlncesine uzak olduğu soumlylenmektedir

Kirliliği arındırma rituumlelleri daha sonra ortaya ccedilıkmış ve klasik tragedya yazarları

2 Vernant Jean-Pierre ldquoGreek Manrdquo Bulletin of the American Academy of Arts and Sciences Vol 47 No 8pp 44-50 American Academy of Arts and Sciences May 1994 s 44-45

127

tarafından ifade edilmişlerdir3 Bu durumun ardında yatan nedenleri kolaylıkla

anlayabiliyoruz Ccediluumlnkuuml kirlilik tehdidinin sık goumlruumllebilmesi iccedilin kategorilerin

birbirine kontrol dışı olağan dışı teması gerekmektedir Bu tehdidin Homeros

ccedilağında sık goumlruumllmemesi gayet mantıklıdır Ccediluumlnkuuml Homeros ccedilağı ldquoher şeyin yerli

yerinde durduğurdquo bir evrene aittir Duumlnya muntazam bir şekilde tanzim edilmiş

durumdaydı ve kategoriler arasında kusursuz bir ldquoduumlzenrdquo mevcuttu

ldquoVaktiyle tanrılar buumltuumln duumlnyayı yer yer kendi aralarında paylaşmışlardı Kavgasız guumlruumlltuumlsuumlz bir paylaşma (hellip)rdquo4

Platonrsquoun bu soumlzlerindeki ldquokavgasız guumlruumlltuumlsuumlzrdquo ifadesi bize henuumlz kirlilik

yaratacak bir ccedilatışmanın goumlruumllmediğini ima ediyor Zira mitolojinin bize anlattığı

kadarıyla bu paylaşımın hiccedil de kavgasız ve guumlruumlltuumlsuumlz olmadığını biliyoruz

Theogonia baba katli [Kronos vs Uranos ve Zeus vs Kronos] kardeş kavgaları

[Titanlar vs Zeus] ve ensest [Zeus amp Hera Uranos amp Gaia] gibi hikacircyelerle doludur

Fakat klasik tragedyanın vazgeccedililmez temalarından olan bu olgular henuumlz ldquotrajikrdquo

değildir Oidipus hikayesi bile Homerosrsquota ldquokirlilikrdquo duumlşuumlncesinden uzak bir şekilde

anlatılır

Oidipusrsquoun anasını goumlrduumlm guumlzel Epikastersquoyi bilmeden buumlyuumlk bir succedil işlemiş evlenmişti oğluyla Oidipus oumllduumlrmuumlştuuml babasını ve koynuna girmişti anasının tanrılar da accedilıklamışlardı bunu insanlara ansızın Oidipus youmlnetti gene de Kadmosoğullarırsquonı guumlzel Thebairsquode5

Kirlilik duumlşuumlncesinin beşinci yuumlzyıla doğru ortaya ccedilıkışının tarihsel ve toplumsal

koşullarını kestirebiliyoruz Bunu oumlnceki boumlluumlmde tartışmıştık

Beşinci yuumlzyıla geldiğimizde kirlilik kozmolojik sınırların ccediliğnenmesi sonucu

oluşan ldquotehlikeli bir guumlccedilrdquo olarak karşımıza ccedilıkıyor Tehlikenin derecelerinin

olduğunu goumlruumlyoruz Oumlrneğin savaşta oumllduumlrmek tehlikeli bir kirliliğe yol accedilmazken

akraba cinayeti ccedilok korkulan bir kirlenme hali yaratıyordu6 Bu derecelendirmenin

3 Bkz Douglas 1966 s 33-34 4 Platon Kritias ccedilev Erol Guumlney Luumltfi Ay Sosyal Yayınlar İstanbul 2001 s12 5 Homeros Odysseia Ccedilev Azra Erhat A Kadir Can Yayınları 16 Basım İstanbul 2005 XI Boumlluumlm sat 271-274 6 Bkz Oudemans 1987 s 83

128

yanında belli başlı succedillar konusunda ldquokasıtlı ve kasıtsızrdquo olup olmadığına goumlre

eylemleri birbirlerinden ayırabiliyorlar buna goumlre bir değerlendirmede

bulunuyorlardı Fakat kirlilik yaratan durumlarda bu ayrımlar kesinliğini yitiriyordu

Bunun en buumlyuumlk oumlrneği olarak Kral Oidipus verilebilir Oidipus baba katlini de

ensest ldquosuccedilrdquounu da ldquobilmedenrdquo işlemiştir Oidipus Kolonosrsquota oyununda bu

masumiyet durumu oumlzellikle vurgulanır7 Yine Theseusrsquoun bir ldquomeşru muumldafaardquo

sırasında kuzenlerini oumllduumlrduumlğuuml buna rağmen suumlrguumln edildiğini goumlruumlyoruz8 Bunlara

Aiasrsquoın bilinccedilsizce koyun suumlruumlsuumlnuuml katletmesi ile Heraklesrsquoin aynı şekilde

ccedilocuklarını oumllduumlrmesi oumlrnekleri de eklenebilir Buumltuumln bu durumlarda succedillar kasten

işlenmemiş bile olsa kirlilikten dolayı ldquoarınmardquo gereksinimi doğurmaktadır

Yunanistanrsquoda arınma yalnızca maddesel bir hijyen sorunu değildi daha ccedilok

kozmolojik kategorilerin yeniden ayrıştırılması olarak karşımıza ccedilıkıyordu Diğer

taraftan Platonrsquola birlikte bu inanışlar ldquoiyinin koumltuumlden ayrılmasırdquo ldquoduumlşuumlncenin

arındırılmasırdquo gibi fikirlere doumlnuumlştuuml Oumlrneğin Sophistrsquote Platon arındırmayı bir

ldquoayırma bilimirdquo olarak adlandırır

YABANCI [] Suumlzmek [diecircthein] seccedilip ayırmak [legomen] elemek [diattan] yabalamak saman ayırmak [brattein] iki şeyi birbirinden ayırmak [diakrinein] [hellip] Buumltuumln bu kelimeler ayırma duumlşuumlncesini [diairetika] ifade ediyor [hellip]

THEAİTETOS Peki ne ad vereceğiz bu sanata

YABANCI Ayıklama sanatı [diakritikecircn] [hellip] soumlzuumlnuuml ettiğim ayıklamalar ya iyiyi koumltuumlden ya da benzeri benzerden ayıran ayıklamalardır [hellip] iyiyi muhafaza edip koumltuumlyuuml atan ayıklama şekli[ne] arındırma [katharmos] adı verilir9

Arınma birccedilok şekilde uygulanabiliyordu Genellikle kirlenmiş olan kişiyle herhangi

bir temastan kaccedilınılıyordu Boumlyle bir temas ya da karşılaşma durumlarında tanrılara

kurban sunuluyordu Kurban genellikle bir hayvan ccedilok nadiren de bir insan oluyordu

Diğer youmlntem de kirlenmiş olanın bizatihi kendisinin kentten kovulma rituumlelini

7 Bkz Sophokles Oidipus Kolonosrsquota sat 980-990 8 Bkz Euripides Hippolytos Ccedilev Lamia Kerman MEB İstanbul 1949 sat 35 9 Platon Sophist sat 226b-e

129

iccedileriyordu Suumlrguumln etme bazen guumlnah keccedilisi ya da pharmakon mevzuunu tartışırken

goumlrduumlğuumlmuumlz gibi kirli kişinin oumllduumlruumllmesiyle de sonuccedillanabiliyordu10

Diğer taraftan buumltuumln ayırma ve arındırma ccedilabalarına rağmen muğlacircklık kolay kolay

giderilmesi muumlmkuumln olmayan bir tehdit olarak goumlruumlluumlyordu

Bu durum duumlzen [order] ile guumlccedil [power] arasındaki ilişki bağlamında anlaşılmalıdır Yunanlıların goumlzuumlnde kozmos sadece birbirinden keskin bir şekilde ayrılmış varlıkların duumlzeni değildi evren bir ccedilatışan guumlccediller savaşıydı Her varlığın bir sınırı olduğu kadar aynı zamanda onu aşacak bir guumlcuuml de vardı Bu yuumlzden hem kendi sınırlarıyla hem de diğer varlıklarla ccedilatışma doğuyordu11

Diğer taraftan her bir guumlccedil kendi iccedilinde de bir ikilik hatta ccedilok değerlilik

barındırıyordu Aiskhylosrsquoun Eumenidesrsquoinde Erinylerrsquoin durumu buna oumlrnek olarak

verilebilir Bu korkunccedil kan yiyici ccedilirkin yaratıklar oyunun sonunda Atina kentinin

yasalarının dayanağı olur kent refahı iccedilin vazgeccedililmez bir statuumlye yuumlkselirler

312 Tanrı İnsan

Buguumlnuumln ayırıcımodern duumlnyasında yaşayan bizler iccedilin 2500 yıl oumlnce yaşamış

insanların dinsel inanışlarını kavrayabilmek oldukccedila zordur Birincisi bizler ister

inanccedillı ister inanccedilsız belirli duumlzeyde laikleşmiş bir duumlnyada yaşarız Buradaki laik

soumlzcuumlğuumlyle12 yalnızca dinsel yaşam ile kamusal yaşamın birbirinden ayrılmasını

kastetmiyoruz daha da oumltesinde tanrısal evrenin beşeri duumlnyadan kutsal alanların

sekuumller yerlerden ayrılmasını da buna dahil ediyoruz Bizler ldquodinselrdquo olanı genellikle

aşkın bir şey olarak kavrarız ve yaşadığımız duumlnyanın dışında bir olgu olarak

duumlşuumlnmeye eğilim goumlsteririz Bu ldquodışarılıkrdquo durumu aslında tanrının beşeri duumlnyanın

oumltesinde ve dışında bulunmasını ima etmektedir Bizim duumlşuumlncemizde tanrı evreni

yaratmış ve onu kendi ldquohalinerdquo ndashgoumlrece olarak- terk etmiştir Vernantrsquoın deyişiyle

tanrının evrenle bağlantısı ldquobir işccedilinin işiyle olan bağlantısırdquona13 benzemektedir

Dolayısıyla bir ldquoyapıtrdquo olarak bizi yaratanın ndashtanrının- izini taşıdığımızı duumlşuumlnuumlruumlz

10 Bkz Oudemans 1987 s 85 11 Oudemans 1987 s 86 12 Laik soumlzcuumlğuumlnuumln Oidipusrsquoun babası Laiosrsquotan geldiği soumlylenir Laikos [lάίkόraquo ] halkın ya da halka ait din sınıfından (rahip) olmayan Bkz Klein 1966 laic maddesi s 859 13 Vernant 1996 s 104

130

Ama onu bulabileceğimiz tek yer kendi iccedilimizdir Kendi başımıza tanrıyla

kurduğumuz ilişki iki kişi arasındaki alışveriş gibidir Kim ve nerede olursam

olayım her şekilde bu ilişkiyi tekil birey olarak gerccedilekleştirebilmekteyimdir

Bizim bireyde hapsolmuş aşkın tanrı duumlşuumlncesini Antik Yunanrsquoda bulmaya ccedilalışmak

boşuna olacaktır Ccediloğu zaman kendi duumlnya algımızı başka kuumlltuumlrlere uygulamaya

ccedilalışırız Antik Yunan duumlnyasında ldquodinrdquo meselesiyle ilgili ccedilalışmalarda ya ldquoccedilok

tanrılırdquolık vurgusuyla karmaşık ve kaotik bir dini inanccedil duumlnyası resmedilir ya da

tanrıların tutarsızlıkları ve antropomorfik oumlzellikleri uumlzerinde durularak dinsel

inanışlar masalsı bir mitologyaya indirgenir İlk elden soumlylenmesi gereken şey şudur

Yunan tanrılarının beşeri duumlnyadan ayrı bu duumlnyanın oumltesinde aşkın bir evreni

yoktu Bizatihi kendi varlıklarıyla bu evrenin varlığını garanti ediyorlardı Evrenin

tamamlayıcı parccedilalarıydılar Diğer taraftan hiccedilbir şekilde bizim tanrı-işccedili evren-

yapıt koşutluğu Antik Yunan tanrıları iccedilin geccedilerli değildi Yunan kozmolojisi her

zaman başlangıcı ldquokaosrdquoa vermiş ve buradan doğan Gaia Eros Uranos gibi ilksel

guumlccedillerden duumlnyaya huumlkmeden tanrılarını yaratmıştı Dolayısıyla Zeus gibi bir tanrı

semavi dinlerin ldquoezeli ve ebedirdquo tanrısıyla hiccedilbir şekilde karşılaştırılamaz

Zeus adının ldquoparlamakrdquo anlamına geldiğini belirten Vernant parlamak ışıldamak

gibi soumlzcuumlklerden yola ccedilıkılarak Zeusrsquoun goumlğe ait bir tanrı olarak tasavvur

edilebileceğini soumlyler Fakat hemen ardından etimoloji konusunda bizi uyarır

Zeus adında parlamak koumlkuumlnuuml okuyoruz Bundan Zeusrsquoun aydınlık goumlkyuumlzuumlnuuml guumln ışığının parıltısını temsil ettiği sonucunu ccedilıkarıyoruz Boumlylece buumlyuumlk tanrılar ile diğer doğa guumlccedilleri arasında aynı tuumlrden eşdeğerlilik varsaymaya yelteniyoruz Boumlylece Zeus parlak goumlkyuumlzuumlne Poseidon suya Hephaistos ateşe Hera havaya Hermes ruumlzgacircra Dionysos şaraba demeter buğdaya vb bağlanır14

Bu tuumlrden bir sınıflandırma işleminin bizi yanlış bir duumlşuumlnce biccedilimine suumlruumlkleyeceği

accedilıktır Hiccedil şuumlphesiz Zeusrsquoun goumlkyuumlzuumlnuumln guumlccedilleriyle ya da Hephaistosrsquoun ateşrsquole

oumlzdeşleştirildiği durumlar vardır fakat Yunan tanrılarını bu şekilde accedilıklamak doğru

değildir Ccediluumlnkuuml tanrıların niteliklerinin ccedileşitliliği ve muğlacircklığı goumlzden kaccedilmış olur

Antik Yunanrsquoda bir tanrı theos eşzamanlı olarak birden ccedilok şey demektir Ccediloğu

14 Vernant 1996 s 96

131

zaman bu nitelikler birbiriyle ccedilelişir gibi goumlruumlnebilir oumlzellikle de ccedilağımızın tanrı

anlayışında boumlyle ccedilok boyutlu karakter oumlzelliği sergileyen bir tanrıyı tam olarak

anlamak muumlmkuumln değildir ldquoZeus parlak goumlkyuumlzuumlduumlr ama bir bakıma aynı zamanda

da gece goumlkyuumlzuumlduumlr ışığın efendisi olduğu iccedilin ışık iccedilinde ışık aracılığıyla goumlruumlluumlr

ama bunu gizleme guumlcuuml de vardırrdquo15 Bizim iccedilin bu iki Zeus birbiriyle ccedilelişiyor

gibidir Ama Zeusrsquoun onlarca isimle anıldığını da biliriz Oumlrneğin Zeus Basileus

olarak kraliyet guumlcuumlnuumln koruyucusu olan Zeus Zeus Herkeios olarak aile koruyucusu

olarak karşımıza ccedilıkar16 Ya da normalde duumlzeni akıl ve sağduyuyu temsil eder diye

duumlşuumlnduumlğuumlmuumlz Apollon tıpkı tanrı Panrsquoın yaptığı gibi insanları ve hayvanları

ccedilıldırtan etkiler goumlsterebilmektedir Suumlruumllere bir anda korku salmakta oumlğle vakti

insanlara ccedilılgınlık verebilmektedir O zaman adı Apollo Nomios olur17

Antik Yunan insanı bir tanrının adını anarken ccedilok katmanlı bir ifade kullanmaktadır

Goumlkyuumlzuumlndeki herhangi bir olayı Zeusrsquola ilişkilendirebilir ama bu goumlkyuumlzuumlnuumln

topyekun Zeus olarak algılandığı anlamına gelmez Goumlkyuumlzuumlnden gelen ve insanı

etkileyen kimi guumlccediller (yağmur yıldırım fırtına vb) Zeusrsquoun insanlarla ilişkiye

girdiği olaylar olarak goumlruumlluumlr bunlar aynı zamanda Zeusrsquoun da guumlccedilleridir

Dolayısıyla insan her an etrafındaki guumlccedillerin farkında olmalı bunların ldquoanlamınırdquo

kavrayabilmelidir

Zeusrsquoun [hellip] guumlcuuml buna uğrayanlar iccedilin ikili ccedilelişkili bir niteliğe buumlruumlnuumlr Bir yandan goumlkyuumlzuuml kılığına giren bu guumlccedil guumlnlerin mevsimlerin sırasıyla yinelenmesi doğru duumlzenli bir egemenlik anlamına gelir Diğer yandan goumlkyuumlzuumlnde bir saydamsızlık bir oumlnceden kestirilemezlik oumlğesi vardır18

Zeusrsquoun guumlcuumlnde olduğu gibi buumltuumln diğer Yunan tanrılarının da guumlccedillerinde aynı

muğlacirck niteliği goumlrebiliriz Oumlrneğin Aphroditersquonin niteliği sadece cinsel bir tutkuyla

sınırlı değildir onun temsil ettiği aşk evrenseldir Ona eşlik eden Eros ile birlikte

yeme iccedilme şarkı soumlyleme dans etme gibi tutkularla da ilişkilendirilmektedir Diğer

15 Vernant 1996 s 97 16 Bkz Oudemans 1987 s 94 17 Bkz Oudemans 1987 s 95 18 Vernant 1996 s 99

132

taraftan ilginccedil bir şekilde savaşın yıkıcılığıyla bağlantılıdır19 Aiskhylos Agamemnon

1478de Erosu intikam alma tutkusuyla ilişkilendirmiştir erocircs haimatoloichos ndash Kan

alıcı Eros20 Yine aynı şekilde Sofokles de Trakisli Kadınlarrsquoda Aphroditenin

tanrılar uumlzerindeki zaferlerinden bahsederek onun savaş ve muumlcadele ile olan

ilişkisini doğrular Bazı kentlerde Aphroditeye savaşın temsili Aphrodite Areia

olarak tapıldığı bilinmektedir21 Aphroditersquonin guumlcuuml bazen kendisinden uzak

durulması gereken bir yıkım guumlcuumlne doumlnuumlşebilmektedir Girardrsquoın cinsellik ve şiddet

arasında kurduğu ilişkide adlarını andığı gibi kız kaccedilırma tecavuumlz cinayet ve savaş

gibi olaylar Aphroditersquonin yıkıcı guumlcuumlnden kaynaklanabilmektedir Ancak bu yıkıcı

guumlccedil onun uumlretici-doğurucu guumlcuumlnden ayrılamaz Antik Yunanrsquoda Aphroditersquonin

guumlcuumlnuumln bir kentin varlığını suumlrduumlrmesi iccedilin gerekli olduğuna inanılırdı Bu inanccedil

doğrultusunda Atinarsquoda yardımsever bir tanrı olarak tapılmaktaydı22

Benzer bir kesinsizlik oumlrneği olarak tanrı Dionysosrsquou goumlsterebiliriz Dionysos

insanları kendinden geccedilirmeye evrendeki kozmolojik kategorileri (kadın-erkek ccediliğ-

pişmiş doğa-kuumlltuumlr kent-vahşi yaşam vs) birbirine karıştırmaya zorlar Diğer

taraftan Dionysosrsquoun kaynaklık ettiği mania kuumlltuumlruumlnuumln bireysel kurtuluş ve

oumlzguumlrleşmenin yolunu accedilan bir luumltuf olduğu da duumlşuumlnuumlluumlr Bu ikili durumu

Euripidesrsquoin Bakkhalarrsquoında ccedilok accedilık bir biccedilimde goumlrmek muumlmkuumlnduumlr Guumlnuumlmuumlzde

bazı yorumcular oyunda resmedilen tanrı Dionysosrsquoun ccedilok boyutluluğunu ve

muğlacircklığını goumlremeyerek onu yalnızca ldquokoumltuumlcuumllrdquo bir tanrı olarak ele alırlar Oysaki

Dionysos bu oyunda Yunan tragedyalarında goumlrebileceğimiz en muğlacirck karakter

olarak tasvir edilmiştir Ne kadın ne erkek gibidir Bir yabancıdır kente uzaklardan

gelmiştir ama aslen Thebairsquonin yerlisidir Keyif coşku ve neşe tanrısı adıyla anılır

[64] yaşlıları genccedilleştir [189] onun bastığı topraklardan ldquosuumlt bal ve şaraprdquo akar ona

19 Bkz Oudemans 1987 s 95 20 Eros soumlzcuumlğuuml Tuumlrkccedile ccedileviride ve bazı İngilizce ccedilevirilerde bulunmamaktadır Eros ile ldquokan almakrdquo fiilini yan yana duumlşuumlnemediğimiz iccedilin olsa gerek Metnin orjinali tam olarak kan alan eros anlamına gelmektedir Robert Browning ccedilevirisinde bu şekilde kullanıldığı goumlruumllmektedir [Eros The carnage-licker In the belly is bred] Bkz Browning Robert The Poetical Works of Robert Browning Volume 13 Smith Elder and Co London 1889 s 345 21 Nilson M P Geschichte der Griechische Religion I Muumlnchen 1941 s 490 aktaran Oudemans 1987 s 95 22 Oudemans agy

133

tapınan Bakkhalar neşe iccedilinde dans edip şarkı soumlylerler [687 723] fakat aynı

Bakkhalar hayvanları canlı canlı parccedilalayarak yerler [740] ona tapınanlardan Agave

kendi oğlu Pentheusrsquou parccedilalayarak oumllduumlruumlr Dionysos ldquobir boğayardquo ldquoccedilok başlı bir

ejderhayardquo ya da ldquoateş soluyan bir aslanardquo doumlnuumlşebilmektedir [1015] Oyunda

Tanrıya tamamen inanan ve ona buumlyuumlk bir sadakatle tapınan Agave de Dionysosrsquoa

inanmayarak ona koumltuumlluumlk etmeye yeltenen Pentheus da cezalandırılmaktadır Bu

durumu guumlnuumlmuumlz kozmolojisinden anlamamız oldukccedila zordur Bu garip durumdan

ccediloğu yorumcu Dionysosrsquoa ldquokoumltuumlrdquo bir nitelik atfederek kurtulmayı denerler Oysaki

boumlyle niteliksel bir sınıflandırma trajiğin oumlzuumlnuuml goumlzden kaccedilıracaktır

Benzer bir oumlrnek Euripidesrsquoin Hippolytos oyunundan verilebilir Hippolytos kendini

bakire tanrıccedila Artemisrsquoe adamıştır ama bu durum Aphroditersquoyi ihmal etmek

anlamına gelecektir Goumlruumllduumlğuuml gibi Antik Yunan duumlşuumlncesinde insan karşıtlık

ccedileşitlilik belirsizlik ve oumlnceden kestirilemezlik nitelikleri olan ve aşkın bir evrende

değil tam tersine beşeri duumlnyada bulunan tanrılarla birlikte yaşamak zorundaydı

Yunan tanrıları goumlkyuumlzuumlnde toprağın iccedilinde herhangi bir doğa olayında guumlnluumlk

hayatın iccedilinde agorada savaş meydanında politik bir tartışmada kısacası hemen her

yerde bulunabiliyorlardı İnsan tanrıların ccedileşitliliğiyle baş etmek zorundaydı Ama

bunu ldquokesinrdquo bir şekilde başaramayacağını da bilerek suumlrduumlruumlyordu bu muumlcadelesini

Yunan tragedyası biraz da bu bilincin uumlruumlnuumlduumlr

313 Doğa Kuumlltuumlr

İnsanın kurduğu medeniyetle ccedilıplak doğa arasına mesafe koyması gerekir Bu bir

ccedileşit zorunluluktur ama bunun kesin olarak başarılması da muumlmkuumln değildir Doğa

ccedileşitli şekillerde kuumlltuumlre bulaşmakta ve onu tehdit etmektedir İnsan doğanın

işlenmemiş olumsal kuralsız youmlnuumlnden suumlrekli olarak kurtulma ccedilabası iccedilindedir

İnsan uumlruumlnuuml olanın olmayandan ayrılması ccedilabasında ilk sırayı insanın bizatihi

kendisinin ldquoinsan olmayandanrdquo ayrılmasının aldığı şuumlphesizdir İnsan oumlncelikle

kendini hayvandan ayırmak zorundadır Bu ayırma da mutlak bir kesinliğe ulaşamaz

Mutlak bir yasası da yoktur Neyin insani neyin hayvana oumlzguuml olduğuna karar

vermek zordur Dolayısıyla insan boumlyle bir gerilimin uumlzerine kendini inşa etmeye

ccedilalışır Agambenrsquoin deyişiyle batı kuumlltuumlruumlnde insan hep ldquobeden ile ruhun bir canlı

134

ile bir logosrsquoun doğal (ya da hayvani) bir oumlğe ile doğauumlstuuml sosyal ya da ilahi bir

oumlğenin eklemi ve birleşimi olarak duumlşuumlnuumllmuumlştuumlrrdquo23 Dolayısıyla kuumlltuumlr denilen olgu

insanın bu ikili gerilimin bir bedene buumlruumlnuumlşuumlduumlr

Hesiodos İşler ve Guumlnlerrsquode hayvanı sınırları tanımayan yamyamlık (kendi tuumlruumlnuuml

yeme eğilimi) goumlsteren ve en oumlnemlisi de adalet duygusundan yoksun olarak

tanımlar24 İnsanın kendini uzak tutması gereken en oumlnemli ayrımlar bunlardır İnsanı

suumlrekli olarak tehdit eden doğa tam olarak bu uumlccedil nitelikte yatmaktadır Oumllccediluumlsuumlzluumlk

oumllduumlrme ve adaletsizlik İnsanın suumlrekli olarak konuşan-hayvan duumlşuumlnen-hayvan

alet kullanabilen-hayvan vs tanımlanması kuumlltuumlruuml yok edebilecek bu uumlccedil unsuru uzak

tutma arzusundandır

İnsanın geriliminin diğer ucu da onu tanrısal olanla ilişkiye koyar Sahip olduğumuz

logos techneacute bizim bir hayvan olmadığımızı suumlrekli olarak bize hatırlatır Bu

doğaya ait olmadığımız fısıldar Techneacutersquonin bize verdiği guumlccedil ile tanrısal bir

yanımızın olduğunu goumlruumlruumlz Oumlzellikle guumlnuumlmuumlzde techneacutersquonin geldiği aşamada artık

kendimizi doğanın efendisi bir ldquotanrırdquo gibi hissedebiliyor kendimizi hayvansı

yanımızdan tamamen ayırabiliyoruz Ayıramadığımız durumlara ilişkin son derece

kuvvetli kontrol mekanizmaları da geliştirmiş durumdayız [Hapishaneler

tımarhaneler huzur evleri akıl hastaneleri vs]

Antik Yunan tragedyasında insanın bu varoluşsal geriliminin sinir uccedilları accedilığa ccedilıkar

İnsan kendini hayvandan da tanrılardan da ayırmalıdır Ama nasıl Prometheus miti

ve Aiskhylosrsquoun Zincire Vurulmuş Prometheus tragedyası bize bu trajik gerilimi ccedilok

accedilık bir şekilde anlatmaktadır

Hesiodosrsquoun İşler ve Guumlnlerrsquode anlattığına goumlre insanoğlu altın ccedilağda tanrılara denk

bir hayat suumlruumlyordu Altın ccedilağın insanı yemek iccedilin ccedilalışmak zorunda değildi Toprak

kazma kuumlrek sallamadan kendiliğinden tahıl veriyor insanoğlu tanrıların sofrasında

oumlluumlmsuumlzlerle birlikte yemek yiyebiliyordu Sonra bu altın ccedilağ insanı yeryuumlzuumlnden

silinmiş yerine başka bir soy gelmişti Prometheus soumlyleni bu altın ccedilağı bize

23 Agamben 2009 s 24 24 Hesiodos İşler ve Guumlnler sat 276-79

135

hatırlatmaktadır Anlatıya goumlre Prometheus Zeusrsquou aldatmaya kalkmış kurban etinin

yenmeyen kısımlarını yağlarla kapatarak ona sunmuştur Zeus da bunun uumlzerine

insan soyunu yeryuumlzuumlnden kaldırmaya karar verir Bunun iccedilin ateşi insanlara vermeyi

reddeder Prometheus da gizlice bir rezene bitkisinin iccediline ateşi koyarak yeryuumlzuumlne

getirir Bunun uumlzerine tanrı Zeus Pandora ldquobelasırdquonı insanlara goumlnderir Artık

insanlar topraktan bir buğday tanesi gibi bitmeyecekler doumllleme yoluyla uumlremek

zorunda kalacaklardır Kendi kendine uumlreyen tahıllar iccedilin de aynı şey geccedilerlidir

Artık toprağa tohumun ekilmesi gerekmekte ve ancak aylar suumlren yorucu bir

ccedilalışmanın sonucunda toprağın uumlruumlnlerine kavuşulabilecektir İnsanın ldquoccedilalışmakrdquo

zorunda kalması Pandora ile başlar Ateş bu accedilıdan ccedilalışmayı simgelemektedir Ateş

her tuumlrluuml iş iccedilin kullanılacaktır fakat onun varlığı eski guumlzel guumlnlerin bir daha

gelemeyeceğinin de işaretidir Ateş bu yuumlzden iki youmlnluuml bir guumlccediltuumlr Hem lanetli hem

de kutsal hem kurtarıcı hem de yok edicidir Ateş insanın muğlaklığıyla karşılaştığı

ilk techneacute ilk pharmakonrsquodur Prometheus bununla da yetinmemiş kuumlltuumlre dair ne

varsa insana vermiş ve oumlğretmiştir Ateş oumlncelikle insanı ccediliğ yemekten alıkoymuştur

Eti pişirmek insanı hem vahşi doğadan bir hayvandan ayırır hem de oumlluumlmsuumlzlerden

bağını koparır Ccediluumlnkuuml oumlluumlmsuumlzlerin yiyecekleri25 tıpkı hayvanlarınki gibi ccediliğdir

Diğer taraftan Prometheusrsquoun oumlğrettikleri medeniyetin temellerini de atmaktadır

Prometheusrsquoun bilimleri icatları technesi sayesinde insanoğlu ldquodoğalrdquo yaşamdan

kuumlltuumlrel yaşama geccedilmektedir

Ve ben bu ağızsız dilsiz ccedilocuksu varlıklara nasıl verdim aklı duumlşuumlnceyi [hellip] İnsanlar goumlrmeden bakıyor Dinlediklerini anlamıyorlardı Uzun oumlmuumlrleri boyunca duumlş goumlruumlntuumlleri gibi Duumlzensiz gelişiguumlzel yaşıyorlardı [hellip] Sonra sayı bilgisini verdim onlara bu kaynak bilgiyi onlar iccedilin ben bulup ccedilıkardım Sonra harf dizilerine geldi sıra O diziler ki belleğidir her şeyin Anasıdır bilimlerin ve sanatların26

25 Oluumlmpos Tanrıları ldquoekmek yemez şarap iccedilmezlerrdquo Bkz Homeros İlyada V 341-2 Tanrıların iccedileceği nektardır ve ccediliğ olarak kabul edilir 26 Aiskhylos Zincire Vurulmuş Prometheus Ccedilev Azra Erhat Sabahattin Eyuumlboğlu Tuumlrkiye İş Bankası Kuumlltuumlr Yayınları 2000 sat 443-459

136

Prometheusrsquoun kuumlltuumlr kurucu roluuml Aiskhylosrsquota daha da belirginleştirilir Buumltuumln bu

techneacutersquoler ateşin guumlcuumlnde simgeleştirilir Ancak Jan Kottrsquoun da tespit ettiği gibi27

Aiskhylos ateşin insanlara eti pişirmesini de oumlğrettiğinden accedilıkccedila soumlz etmez

Tragedyarsquoda mitosta karşımıza ccedilıkan ldquokurbanrdquo motifi işlenmemektedir Belki de

Aiskhylos bu motifi hatırlatmaya bile gerek duymamıştır Ateş oldukccedila ccedilok şeyi

anlatmaktadır zaten Birccedilok kuumlltuumlrde olduğu gibi Antik Yunanrsquoda da ateş doğadan

kuumlltuumlre geccedilişi simgeleyen bir elementti Ateş insanın tanrılar duumlnyasıyla hayvanlar

duumlnyası arasında asılı kalmasının simgesiydi Vernant Prometheus mitini

ccediloumlzuumlmlerken bunu accedilık bir şekilde oumlzetler

Theogoniarsquoda İşlerde Hesiodosrsquoun anlatısı Prometheusrsquou tanrılarla insanların birbirinden ayrılmasının etkeni yapar birbirlerinden karşılıklı uzaklaşmalarını vurgular Ancak tanrılarla aralarındaki uzaklık buna bağlı olarak hayvanlarla da uzaklığı gerekli kılar Kurban toumlrenlerinin yerleştirilmesiyle tanımlanan insanın hayvanlar ile tanrılar arası konumunun ta kendisidir28

Boumlylelikle Yunanlıların tanrılarını her an yanı başlarında bulunan varlıklar olarak

duumlşuumlnduumlklerini ama diğer taraftan kendilerinden uccedilsuz bucaksız bir uzaklıkta

olduklarını da bildiklerini anlıyoruz Yunanlılar insanın kendisi ile tanrılar arasında

bir sınır ccedilizmesi gerektiğini biliyorlardı aynı sınırın zorunluluğu hayvanlar iccedilin de

geccedilerliydi Fakat sınırın tam olarak nerede başlayıp bittiğini tespit etmek kolay

değildi İnsan bir yanıyla tanrıya benziyordu onda tanrısal bir guumlccedil vardı Fakat bu

guumlccedil kaccedilınılmaz bir biccedilimde hybrisrsquoe yol accedilabilirdi ccediluumlnkuuml insanın ldquosonlu doğasırdquo

guumlcuumln bu derece fazlalığına asla dayanamazdı Sophoklesrsquoin kahramanları bu tuumlrden

ldquokarşı konulmazrdquo bir ilahi guumlccedille resmedilirler Fakat bu guumlccedil onları bir yandan

tanrılara denk(miş) gibi azametli kılarken diğer yandan onları vahşi hayvanlara

doumlnduumlruumlr Mitolojideki Herakles bu konuda iyi bir oumlrnek olabilir Herakles tipik bir

kuumlltuumlr kurucusudur Canavarları oumllduumlrmuumlş kente olimpik oyunları getirmiştir

Tanrısaldır yarı oumlluumlmluuml de olsa tanrılara eşit sayılır Ama aynı zamanda onun

27 Kott Jan Antik Tragedyalar ve Ccedilağdaş Yorumları Kudas ya da Bakkhalar Ccedilev Ayşe Selen Mitos-Boyut Yayınları İstanbul 2006 s 19 28 Vernant 1996 s 190

137

hayvansı yaban bir yanı vardır Sırtında aslan derisi bulunur akrabalarını

oumllduumlrmuumlştuumlr ve cinsel arzularını dizginleyememektedir vs29

Yunanlılar tanrısallık (oumlluumlmsuumlzluumlk) ile doğaya aidiyet (hayvansallık) arasındaki

sınırların nerede başlayıp nerede bittiğini asla kestiremeyeceklerini de biliyorlardı

Vernant bize kurban toumlreninin iki youmlnluumlluumlğuumlnuuml paradoksal boyutunu bu accedilıdan

goumlsterir Her ne kadar Reneacute Girard bu yorumu reddetse de30 kurban toumlreninin şiddeti

ldquosağaltamamardquo yanı sabittir Kurban toumlreni insanın muğlacircklığını bize accedilık bir şeklide

goumlstermektedir Ccediluumlnkuuml kurban tanrıya yakınlaşmak onunla yeniden ldquoakrabardquo olmak

iccedilin kullanılan bir eylemken (ki İbranice ve Aramice qrb koumlkuuml ldquoyakın olmardquo

ldquoyaklaşmardquo anlamına gelir31) aslında tanrı ile insanı bir kere daha ayırır Kurbanın

ccediluumlruumlyen kısımları insana duumlşerken ccediluumlruumlmeyen yerler (kemikler vs) tanrıya adanır

Prometheusrsquoun kurban toumlreninin insanlarla Zeusrsquou birbirine duumlşman etmesi gibi

insanın sunduğu her bir kurban da bu ldquoayrılığırdquo yeniden onaylar Kurban eti

pişirilerek yenmekte tanrısallığın ndashoumlluumlmsuumlzluumlğuumln- simgesi ldquoccediliğ olanlardquo insanın bağı

bir kere daha koparılmaktadır Kendi tuumlruumlnuuml yememekte aksine hayvanları yiyerek

onları kendi tuumlruumlnden ayırmaktadır Diğer taraftan doğayla da ayrım kendini goumlsterir

Kurban edilen hayvan (evcil) ile avlanan hayvan (vahşi) birbirinden ayrılır Bu ayrım

işlenen bitkilerle (pişmiş olarak goumlruumllen) yabanıl bitkiler (ccediliğ olarak goumlruumllen)

arasında da bulunmaktadır32

Yunanlılar iccedilin ldquosınır aşımırdquo demek Jenksrsquoin tanımıyla ldquokategorilerin birbirine

karışmasırdquo kategorilerin sınırlarının aşılması anlamına geldiği iccedilin hybris her zaman

iccedilin muğlacircklığın işaretidir Başka bir deyişle hybris zaten iki oumlğe arasında gerili

kalmış insanın Deleuze ve Guattarirsquonin Rhizomersquounda goumlrduumlğuumlmuumlz gibi

sabitlenemeyen akışkan iki oumlğe arasında suumlrekli gidip gelen konumundan dolayı her

an baş goumlsterebilecek bir olgudur Her an bir tanrının bir daimonun insana

ldquokarışmasırdquo soumlz konusu olabilir Aynı biccedilimde hayvani bir ilkenin insana bulaşması

29 Bkz Oudemans 1987 s 92-93 30 Bkz Girard 2003 s 147 31 Bkz Nisanyan 2004 Kurban maddesi Ayrıca aynı koumlk Arapccedilada akraba olma akrabalık ve yakınlık anlamlarını iccedilermektedir 32 Vernant 1996 s 189-190

138

da tehlikeli bir hybris olarak her an zuhur edebilir Agamemnonrsquoda kadının kocasına

ihanetini engerek yılanının davranışı olarak tanımlayan Aiskhylos bununla sadece

sıradan bir benzetme sanatı yapmaz Yunan kozmolojisinin temel bakışını da bize

accedilmaktadır Yunanlılar basit bir metaforun oumltesinde kocasını aldatan bir kadının

engerek yılanının etkisi altına girdiğini duumlşuumlnuumlrlerdi33 İstenildiği kadar ayrı

tutulmaya ccedilalışılsın doğanın guumlccedillerinden mutlak olarak azade kalmanın yolu yoktur

İnsanın kendini ilahi ve doğal guumlccedillerden ayırma ccedilabasının yanı sıra o guumlccedillerden

yararlanma olgusu da eş zamanlı olarak karşımıza ccedilıkmaktadır Medeniyetten uzak

tutulan guumlccediller medeniyetin hem kuruluşu hem de suumlrekliliği iccedilin gereken guumlccedillerdi

Herakles gibi bir kuumlltuumlr kurucusunda goumlrduumlğuumlmuumlz buydu Antigonersquonin birinci koro

şarkısında bahsi geccedilen ldquoboyunduruk altına alınan hayvanlarrdquo oumlzellikle de ldquovahşi

atlarrdquoın kuumlltuumlre katkıları tartışılmaz

İnsanın kuumlltuumlr kurmasının ateşle başladığını belirtmiştik Ateşle birlikte ateşin

ikiliğine karşılık tıpkı onun gibi bir pharmakonrsquoun Pandorarsquonın da tanrılar

tarafından insana goumlnderildiğini soumlyledik Pandora da insanın iki topos arasındaki

gerilimine koşutluk oluşturur Guumlzelliği oumlluumlmsuumlzlere benzemekte ama iccedilindeki

huylarıyla bir ldquokoumlpeğirdquo bir ldquotilkiyirdquo andırmaktadır34 neredeyse iccedilinde gizlenmiş bir

hayvan vardır Goumlruumlnuumlş ile gerccedilek Pandorarsquoyla birlikte birbirinden ayrılır boumlylece

Prometheusrsquoun ateşi bir narteksin iccediline gizlemesi gibi Pandora da tanrısal

guumlzelliğinin iccediline ldquovahşirdquo yanını gizlemiştir Bu oumlzelliğiyle Pandora ldquoinsanrdquodır

insanın temsilidir

Hesiodosrsquoun anlatısı Elpisrsquole Pandorarsquonın kuumlpuumlnde kapalı kalan Umutrsquola biter

Hesiodosrsquoa goumlre

O guumln bu guumlnduumlr insanların başı dertte Toprak bela doludur deniz bela dolu Geceler dert doludur Guumlnduumlzler dert dolu35

Hesiodosrsquoun umutsuz bitirişinin muğlacircklığını Vernant şu şekilde yorumlar

33 Oudemans 1987 s 91 34 Hesiodos İşler ve Guumlnler sat 68 35 Hesiodos İşler ve Guumlnler sat 100-102

139

Eğer altın ccedilağda olduğu gibi insan yaşamında yalnızca iyilikler olsaydı eğer buumltuumln belalar uzak dursa kuumlpuumln iccedilinde hapsolmuş kalsaydı ellerinde bulunanlardan başka bir şeyi ummaya gerek kalmazdı Eğer yaşam baştan aşağı umarsızca dert ile uumlzuumlntuumlyle dolu olsaydı artık Elpisrsquoe bile gerek kalmazdı Ancak koumltuumlluumlkler bundan boumlyle ayrılmaz biccedilimde iyiliklerle harmanlandığına bir de yarın başımıza neler geleceğini oumlnceden kestiremediğimize goumlre bize umudumuzu hiccedil kesmemek duumlşer36

Aiskhylosrsquota da Elpisrsquoe ilişkin benzer bir muğlacircklık soumlz konusudur Aiskhylosrsquoa

goumlre Prometheus ateşin yanında bir de ldquokoumlr umutrdquo hediye etmiştir insanlara Boumlylece

ldquooumlluumlm kaygılarından da kurtarmıştırrdquo insanoğlunu37 İnsan artık ne zaman oumlleceğini

bilemez38 Ama yine de oumlleceğini daha en başından bilir ldquoherkes oumllecekrdquotir ccediluumlnkuuml

Oumlluumlme dair bu bilginin muğlacircklığı mitteki Prometheus (ldquooumln-goumlruumlrdquo fore-thought)

Epimetheus (ldquoakla sonradan gelenrdquo after-thought) karşıtlığında sembolize edilir

İnsan bir yanıyla ateşi ccedilalan kurnaz Prometheus bir yanıyla da Pandorarsquoyı kabul

eden kardeşi Epimetheusrsquotur

Prometheusrsquoun ilk kurban yemeğine yol accedilan hilesiyle ortaya ccedilıkan ikiye boumlluumlnmuumlş anlamca bulanık yaşamdan kurtaracak tek şey Umutrsquotur oumlngoumlruumlduumlr ama koumlr bir oumlngoumlruuml kurtuluş yanılsaması hem iyilik hem de koumltuumlluumlk olan o umutrsquotur [hellip] Artık her şeyin bir tersi vardır kurban tanrılarla iletişim kurmanın tek yoludur ama aynı zamanda oumlluumlmluumller ile oumlluumlmsuumlzler arasındaki aşılmaz engelin kutsanması anlamına da gelir artık kedersiz mutluluk oumlluumlmsuumlz doğum cefasız sefa Epimetheusrsquosuz Prometheus kısacası Pandorarsquosız İnsan kalmamıştır39

314 Sosyal İlişkiler (Aile Evlilik Baba-Oğul vs)

Buumltuumln etkileşimli kuumlltuumlrlerde kişiler buguumln bizim anladığımız anlamda bireyselliği

ile değil toplumsal ilişkiler ağı iccedilerisinde tanımlanırlar Antik Yunan duumlnyasında da

bireylerin durumu bundan farksızdı Her bir kişi ndashaslında vatandaş demeli- resmi

anlamda sırasıyla adı baba adı ve bucak adıyla anılırdı Bucak adı kişinin doğduğu

yere karşılık geliyordu40 ldquoEv halkırdquonın Yunanca karşılığı oikos demekti ve oikos

ldquobu birimin kurucusundan onun ccedilocuklarından oğullarının ccedilocuklarından ve

36 Vernant 1996 s 191-192 37 Aiskhylos Zincire Vurulmuş Prometheus sat 247 38 Karş Platon Gorgias sat 523c-e 39 Vernant 1996 s192 Bu alıntıdaki ccedileviri hataları İngilizce baskısından kontrol edilerek duumlzeltilmiştir Bkz Vernant Jean-Pierre Myth and Society in Ancient Greece TransJanet Lloyd 2 Baskı Zone Books New York 1990a s 200-2001 40 Thomson 1995 s 123

140

torunlarının ccedilocuklarından oluşuyordurdquo41 Oikosrsquoun bu resmi tanımlanmasından da

rahatlıkla anlaşılabileceği uumlzere toplum duumlzeni babaerkil bir sisteme dayanıyordu

Oikosrsquoun anlamının daha kapsayıcı kullanıldığı durumlarda eve ait koumlleler ve yakın

akrabalar ndashoumlrneğin kuzenler- da bu birime dahil edilebiliyordu Oudemans bu

durumun kirlilik riskini arttırdığını belirtir Evlilik yoluyla lanetli ya da kirlenmiş bir

akraba edinerek aynı kirliliğe bulaşmak muumlmkuumlnduuml Tıpkı atalardan kan bağı yoluyla

kirliliğin geccedilmesi gibi42

Evlilik kurumunun Atinarsquoya Kral Kekrops zamanında geldiği soumlylenmektedir43

MOuml 3000 ile 1000 yılları arasında Yunan anakarasında kadının kaccedilırılarak ya da

satın alınarak elde edildiği daha eski doumlnemlerde de ilkel ortaklaşmacılık sistemi

goumlruumlnmekteydi44 Evliliğin mitsel anlatımını yukarıda tartışmıştık Mitin soumlylediği

accedilıktır İnsan evlilik sayesinde kendini hayvansal gelişi guumlzel kuralsız

ccediliftleşmeden ayırmıştır Dolayısıyla evlilik kuumlltuumlruumln en oumlnemli kurumlarından

biridir Kurumun oumlnemine rağmen kadının aile iccedilindeki değeri oldukccedila muğlacirck bir

yapıdadır Pandora mitinin ne kadar kurucu bir mit olduğu toplumsal yaşamdan

anlaşılabilir

Her Atinalı kadın evlenene kadar ya kyrios denen bir erkek akrabasının ya da kocasının koruması altındaydı Zorunlu olarak sahip olduğu giysileri ve takıları dışında lsquokadınınrsquo malı erkek korumanın goumlzetimindeydi[hellip] Kadınların guumlccedilluuml ve korkutucu duygulara sahip oldukları ve erkeklerin duygusal olarak yıkıma uğramak korkusuyla kadınların bu guumlduumllerini bastırmaları gerektiği ve bunun da haklılığı iddia edilmiştir45

Kısaca soumlylemek gerekirse kadının konumu Pandora gibi muğlacircktı Levi-Straussrsquoun

akrabalık yapısı tanımlamasına goumlre kadın toplumların iletişim aracı olarak

kullanılmaktaydı Levi-Strauss ensest yasağını kadının iletişim aracı olarak

41 Thomson agy 42 Oudemans 1987 s 96 43 Bkz Bilgin Nahit Antik Yunan Duumlnyası Felsefeden Ekonomiye Ed Nezih Başgelen Arkeoloji ve Sanat Yayınları İstanbul 2004 s 67 44 Bilgin 2004 s 67 45 Freeman Charles Mısır Yunan ve Roma Antik Akdeniz Uygarlıkları Ccedilev Suat Kemal Angı Dost Kitabevi Yayınları Ankara Ağustos 2003 s 212

141

kullanılmasıyla accedilıklıyor ve akrabalık sistemlerini bu yapı uumlzerine oturtuyordu46

Antik Yunan goumlz oumlnuumlne alındığında bu yapıyı az ccedilok goumlrebildiğimiz soumlylenebilir

Ancak yine de kadın erkeklerin elinde oradan oraya alınıp verilen bir eşya değildir47

Sadece bu accedilıdan meseleye baktığımızda kadının muğlacirck konumunu ve tam da bu

yuumlzden korku veren niteliğini goumlremeyiz Kadının bir oikosrsquotan ccedilıkarak başkasına

gidişi onu bir ldquomalrdquo konumuna duumlşuumlrmez Aksine kadın her iki oikosrsquoun da birbirine

temas ettiği ldquokişirdquo olarak tehlikeli bir konumdadır Kadın hem kendi ailesine hem de

kocasınınkine bağlı kalmak gibi zor bir goumlrevle karşı karşıyadır Ana-babaya saygı

nasıl olursa olsun en temel sorumluluklardan biriydi Aksi durumlar kirlenme ve

hybris riskini doğurabiliyordu48 Ancak kadının bu ldquoccedilifte oikosrdquoluluğu trajik sonuccedillar

doğurabiliyordu Oumlrneğin Antigone suumlrguumlndeki babasına eşlik etmek zorundaydı

Fakat boumlylesi bir refakat vazifesi kendi dişi doğasının ihlalini de ima etmekteydi

[Oidipus Kolonosrsquota 1368] Fenikeli Kadınlarrsquoda da Antigonersquonin Haimonrsquola

evlenmeyi reddettiği iccedilin babasıyla kaldığı soumlylenir [1678]

Medearsquonın şu uumlnluuml konuşması kadının konumunu oumlzetlemektedir

Yaşıyan [sic] ve duumlşuumlnenlerin en biccedilaresi biz kadınlarız Evvela kendimize bir koca satın almak ve vuumlcudumuza bir efendi vermek iccedilin para sarfına mecburuz Bu felaketten daha can yakıcı bir felaket var Asıl mesele budur İyi koca mı olacak yoksa fena koca mı Ccediluumlnkuuml kocasını terk etmek kadınlar iccedilin ayıp bir şeydir Ve onları reddetmek bizim iccedilin memnudur [hellip]Bizim iccedilin evde tehlikesi olmayan bir hayat geccediliriyoruz derler Budalaca duumlşuumlnce Uumlccedil defa kalkan elde muharebe safında bulunmayı bir tek ccedilocuk doğurmıya [sic] tercih ederdim[hellip] beni yabancı bir topraktan bir av gibi kaccedilıran bir kocanın hakaretleriyle karşı karşıya anasız kardeşsiz bulunuyorum 49

Bu konuşmada oumlnemli noktalardan biri kadının kendi ailesiyle olan bağının oumlzellikle

vurgulanmasıdır Bu bağlar kadının herhangi bir istenmeyen durumda kendi ailesinin

yanına doumlnebileceğini goumlstermektedir Ama asıl olarak kadının konumunu

bulanıklaştıran ve tehlikeli kılan şey miras konusunda goumlrduumlğuuml işlevdi

46 Bkz Levi-Strauss Claude Structural Antropology Trans Claire Jacobson amp Brooke Grundfest Schoepf New York 1963 s 47 47 Bu konuda bir eleştiri iccedilin bkz Ccedilakmak E Efe ldquoMit Soumlz ve Yazı Jack Goody ile Soumlyleşirdquo Cogito sayı 43 Yaz YKY İstanbul 2005 48 Bkz Oudemans 1987 s 97 49 Euripides Medeia Ccedilev Ahmet Hamdi Tanpınar Maarif Vekacircleti 1943 sat 230-260

142

Yabancı bir erkekten gebe kalacak kadının aile mirasını tehlikeye atacağı korkusu vardı Kadın mirasın meşru yoldan gelecek kuşaklara aktarılmasını sağlayan tek araccediltı50

V yy Atinarsquosında aileler ndashaslında aşiretler demek daha doğru olur- ve onların sahip

oldukları kadim gelenekler (oumlrneğin her ailenin kendine ait tapımları bulunmaktaydı)

ile kent youmlnetimi arasında dikkat ccedilekici bir gerilim vardı Bu aşiretler vatandaşlık

statuumlsuumlnuuml kontrol eder bir konumdaydılar Boumlyle bir aileye mensup olmadan

vatandaşlık haklarından yararlanılamıyordu Bu durum aristokrat ailelere buumlyuumlk

nuumlfuz sağlıyordu Kleisthenesrsquoin reformlarıyla bu ayrıcalıklar ve diğer siyasi guumlccediller

ellerinden alınmaya başlandı Bu gerilimli muumlcadelenin izlerini yunan

tragedyalarında goumlrmek muumlmkuumlnduumlr Bu konuda Oresteia uumlccedillemesi muumlkemmel bir

oumlrnek olabilir Yine aynı şekilde Antigone de bu ccedilerccedilevede okunabilir Hegelrsquoin

Antigonersquoyi ldquoaile ile devletin ccedilatışmasırdquo şeklinde okuması da temelde bu duumlşuumlnceye

dayanmaktadır

32 ANTİGONE

Antik Yunan kozmolojisine ilişkin birkaccedil oumlnemli hususu yukarıda muumlmkuumln

olduğunca oumlzetlemeye ccedilalıştık Hiccedil şuumlphesiz neredeyse bir tam yuumlzyılı kapsayan bir

doumlnemde yaşamış insanların duumlnya algısını kesin olarak kavrayabilmek muumlmkuumln

değildir Boumlyle bir iddiada bulunmamız soumlz konusu olamaz Burada yapmaya

ccedilalıştığımız hiccedil olmazsa Antigone metni bağlamında tartışacağımız birkaccedil kuumlltuumlrel

konu başlığına biraz yakından bakabilmekti Ccedilalışmamızın bundan sonraki

boumlluumlmlerinde Antigone metnine odaklanacağız

321 904-920 Satırlar

Metni incelemeye metnin sonundan bir oumlrnekle başlamak yerinde olacaktır Ccediluumlnkuuml

bu oumlrnek metni yorumlama farklılıklarının temelinde yatan nedeni yeterince

aydınlatacaktır Bilindiği gibi Yunan edebiyatı alanında uzmanlar ccediloğu zaman

metinlerin orijinalliği hakkında tartışırlar Bunlar arasında en uumlnluumlsuuml de Antigonersquonin

50 Freeman 2003 s 213

143

904 ile 920 satırları arasında kalan dizeler konusundadır Yunan tragedyaları

alanında ccedileviri ve yorumlarına en fazla guumlvenilen filolog Richard Jebb bu satırları

reddetmektedir

ldquoGrek tragedyasında bu satırların tamamının ya da bir kısmının uydurma olup olmadığı sorusu gibi ccedilok tartışılan bir kaccedil problem vardır Aristoteles (Retorik 3 16-9) 911 ve 912 satırları alıntılamıştır buumlyuumlk ihtimalle onun elindeki Sofokles metninde parccedilanın tamamı bulunmaktaydı Oumlyleyse ekleme şairin oumlluumlmuumlnden kısa bir suumlre sonra yapılmış olmalıdır [soumlz konusu eklemenin sorumluluğu] şairin oğlu Iophonrsquoa koumltuuml bir şaire ya da bir oyuncuya yuumlklenmektedir İtiraf etmeliyim ki uumlzerinde ccedilok uzun suumlre duumlşuumlnduumlkten sonra Sofoklesrsquoin 905 ile 912 satırları arasını yazdığına ikna olamıyorum [hellip] Esas nedenler (bana goumlre) kısaca şunlardır (1) 450-460rsquoda ifade edildiği gibi İlahi yasaların genel geccedilerliliği 905-907rsquodeki sınırlamayla accedilık bir şekilde bağdaşamaz (2) Daha ileri bir sınırlama da 911 vdrsquoda vardır [hellip] Antigone başka bir kardeşi olacağını duumlşuumlnseydi o zaman bu sorumluluk o kadar bağlayıcı olmayacaktı (3) 909-912 arasındaki yapı Sophoklesrsquoe yakışmıyorrdquo51

Jebbrsquoin ortaya koyduğu uumlccedil arguumlmana daha yakından bakalım Jebbrsquoin birinci itirazı

bir ccedileşit mantıksal ldquotutarsızrdquolığa ilişkindir Yani tutarlı bir karakter olması gerektiği

bir oumln kabul olarak alınan Antigone 450-460 satırlarında oumlluumlnuumln goumlmuumllme hakkının

evrensel bir yasa olduğunu bunu tanrıların ezeli ve ebedi olarak emrettiğini

soumlylerken 905rsquote52 bu yasayı sınırlandırır Eğer bir ana ya da bir eş olsaydı kentin

karşı koymasına rağmen boumlyle bir işe girişmeyecekti Antigone Doğaldır ki bu soumlzler

Antigonersquoye ilişkin tuumlm romantik bakışları yerle bir etmektedir Romantik bakış ldquobir

başkaldıranrdquo olarak Antigonersquonin ne olursa olsun direnişini arzulamaktadır

Dolayısıyla 905 satır romantikler iccedilin ya bir tutarsızlık ya da bir hayal kırıklığı

olacaktır Başka bir biccedilimde kabul edilmesi muumlmkuumln değildir Richard Jebbrsquoin ikinci

itirazı da aslında ilkine benzer bir tutarsızlıktır Antigone bu kez ilahi yasayı kardeş

iccedilin sınırlandırır Yani Antigone başka bir (yaşayan) kardeşe sahip olmuş olsaydı

boumlyle bir eylemde bulunmayabilecekti

51 Jebb 1891 s 164 52 906 satır Sabahattin Ali tarafından ldquohellipbuumltuumln şehre karşı gelecek bu işi uumlzerime almazdımrdquo (Sofokles 1941 s 64) şeklinde ccedilevrilmiş Oysa Guumlngoumlr Dilmen ccedilevirisinde bu dize bulunmamaktadır (Bkz Sofokles 1997 s 99) Bu dizeler Richard Jebbrsquoin ccedilevirisiyle şoumlyledir ldquoNever had I been a mother of children or if a husband had been mouldering in death would I have taken this task upon me in the citys despite What law ye ask is my warrant for that wordrdquo Bkz Jebb 1891 s 165

144

Goethersquonin de bu kısımla ilgili benzer bir itirazı bulunmaktadır O da Jebb gibi

parccedilayı Sophoklesrsquoe yakıştıramaz Oyun boyunca davranışlarını kabul edilebilir

gerekccedilelerle sunan kadın kahramanın bu kısımda ldquoccedilok koumltuumlrdquo ve neredeyse ldquokomiklik

sınırındardquo gerekccedileler53 sunmasını bir tutarsızlık ve hata olarak goumlruumlr Goethe

kuramcıların bu parccedilanın sonradan ekleme olduğunu kısa suumlrede kanıtlayacaklarına

da kesin goumlzuumlyle bakar54

Jebb Herodotrsquoun anlattığı bir hikacircyeyi oumlrnek olarak goumlsterir Hikacircyeye goumlre Pers

kralı Darius Intaphernesrsquoi bir sebepten succedillar ve buumltuumln ailesinin oumlluumlmuumlnuuml emreder

Fakat Intaphernesrsquoin karısının yalvarmaları uumlzerine Darius onu ve seccedileceği bir kişiyi

bağışlayacağını soumlyler Kadın da kocası ve ccedilocukları yerine erkek kardeşini seccediler

Darius neden kocası ve ccedilocukları dururken kardeşini seccediltiğini sorduğunda da kadın

Antigonersquonin 909-912 dizelerde kullandığı arguumlmanı -neredeyse aynen- kullanır

(Heredotos III-119) Jebbrsquoe goumlre Antigonersquonin arguumlmanları buradan aynen

ldquoalınmıştırrdquo ccediluumlnkuuml satırlar neredeyse benzer oumllccediluumlde yazılmışlardır55 Jebb ldquokardeşlik

bağının abartılmasınırdquo ldquoilkel sofizmrdquo olarak tanımlar ve bu tuumlr akıl yuumlruumltmelerin

ccedilağın oumlnemli bir karakteristiği olduğunu iddia eder Ardından da Aiskhylosrsquoun

Oresteiarsquosından bir oumlrnek verir Apollonrsquoun ccedilocuğun gerccedilek ldquokaynağırdquonın baba

olduğunu savunurken Athenarsquonın da kendisini bir annenin doğurmadığını

53 Diğer taraftan Hegel Tinin Goumlruumlnguumlbilimirsquonde Antigonersquonin Poluumlneikesrsquoe verdiği bu ldquodeğerirdquo yerinde bulur Ccediluumlnkuuml aile bireye verili-statik-varlık olarak yaklaşır Ama bu yaklaşma biccedilimi en yuumlksek seviyesini kız ve erkek kardeşler arasında bulur Kız kardeş yalnızca erkek kardeş tarafından tam olarak tanınabilir Aile iccedilindeki ilişkilerde bir evlat olarak ya da bir eş olarak ldquokadınınrdquo kendini tikel olarak bilmesi muumlmkuumln değildir Yalnızca erkek kardeşle olan ilişkisi katıksızdır ldquoonlar aynı kandandırlar ama bu onlarda bir dinginlik ve dengeye ulaşmıştır Bu yuumlzden birbirlerine istek duymazlar tersine birbirlerine karşı oumlzguumlr bireyselliklerdir [hellip]Erkek kardeş kız kardeş iccedilin dingin benzer genelde bir varlıktır kız kardeşin onda tanınması arıdır ve doğal bir ilişki ile karışmış değildir[hellip]Erkek kardeşin yitişi bu yuumlzden kız kardeş iccedilin onarılmaz bir şeydir ve ona karşı oumldevi en yuumlksek oumldevdirrdquo Hegel Tinin Goumlruumlnguumlbilimi Ccedilev Aziz Yardımlı İdea Yayınevi İstanbul Şubat 1986 s 278-279 sect 457 54 Goethe J W v Eckermann J P Soret F J tr Oxenford J Conversations of Goethe with Eckermann and Soret London George Bell 1875 s 227-228 Antigonersquonin bu parccedilasının orijinalliği konusundaki tartışmalar iccedilin ayrıca Bkz Cropp Martin Antigones Final Speech Greece amp Rome Second Series Vol 44 No 2 Cambridge University Press (Oct 1997) pp 137-160 ve Murnaghan Sheila Antigone 904-920 and the Institution of Marriage The American Journal of Philology Vol 107 No 2 The Johns Hopkins University Press (Summer 1986) pp 192-207 55 Jebb 1891 s 260

145

soumlyleyerek reyini Orestesrsquoten yana kullanışını bu tuumlrden bir sofizm olarak

değerlendirir

Jebb dizelerle ilgili yorumlarında oumlnemli bir soru sorar Dizelerin bu lsquohatarsquosı Antik

Yunanrsquoın duumlşuumlnme tarzındaki bir acayiplik olarak mazur goumlsterilebilir mi Bu soru

aslında meselenin filolojik ya da edebi bir sorun olmanın da oumltesinde olduğunun

kesin bir işaretini vermektedir Ancak Jebb bu ldquoacayiprdquoliği kuumlccediluumlmseyerek bize goumlre

gerccedileği ıskalamıştır Doğru soruyu sormuş ancak cevabını yanlış vermiştir

Sorun her yorumcunun metne kendi duumlnya algısından iccedilinde bulunduğu kozmolojik

algıdan bakıyor olmasından kaynaklanmaktadır Daha doğru bir yorum yapabilmek

iccedilin kendi kozmolojik algımızdan sıyrılmak ve inceleyeceğimiz metnin

kozmolojisine olan yabancılığımızın en azından farkında olmamız gerekir Aksi

taktirde bizim evren algımızdan ccedilok farklı bir ldquoduumlşuumlnce tarzırdquo olan bir kuumlltuumlre kendi

ldquotarzrdquolarımızı yuumlkleyerek o kuumlltuumlruumln bir uumlruumlnuuml olan edebiyat yapıtını asimilasyona

uğratabiliriz Oumlrneğin Jebb Antigonersquoyi bir Hıristiyan şehidiyle H Boumlll de Ulrike

Meinhofrsquola karşılaştırabilmişlerdir56 Son yıllarda akademik duumlnyada bu tarz

karşılaştırmalı ccedilalışmaların arttığını soumlyleyebiliriz Bu tuumlr ccedilalışmaların temel sorunu

karşılaştırılan alanlardan birinin diğerine oranla ccedilalışmanın merkezinde daha fazla

yer almasıdır Bu da bir tarafı anlamak iccedilin diğer tarafın karakteristiğinin baz

alınması gibi eğilimlerin goumlruumlnmesine sebebiyet verebilmektedir

Daha oumlnce tragedya okuma eğilimlerinden soumlz ederken bunların farklı

kozmolojilerden beslendiğini belirtmiştik Ayırıcı kozmolojilerin etkisinde iki ana

akımdan soumlz edilebilir Bunlardan ilki konvansiyonel yorumlar diğeri ise Hegelyen

yorumlardır Konvansiyonel yorumcular oumlrneğin Antigonersquonin temel konusunun

adalet olduğunu soumlylerler Oyuna birbirinden kesin sınırlarla ayrılmış iki mutlak

adaletin ccedilatışması olarak bakarlar Fakat bu ccedilatışmada Antigone mutlak olarak haklı

Kreon ise tamamen haksızdır Bazen Kreonrsquoun başlangıccedilta iyi bir youmlnetici olduğu

ama sonradan despotlaştığı belirtilse de son kertede kendisine masum bir kızın

yıkımına neden olmuş biri goumlzuumlyle bakılır Bu akımın oumlncuumlsuuml Schlegelrsquodir Jebb

56 Oudemans 1987 s 3

146

Reinhardt Diller Else ve Kamerbeek gibi isimler sayesinde de hacirckimiyetini

korumuştur57 Simone Weilrsquoden Virginia Woolfrsquoa Louis MacNeicersquoden Marguerite

Yourcenar ve Jean Anouilhrsquoe pek ccedilok duumlşuumlnuumlr ve yazarın benzer bir şekilde

Antigonersquoyi sivil bir isyancı bireysel bir başkaldıran politik bir vatandaş ve feminist

hareketin oumlncuumlsuuml olarak anladığı da goumlruumllmektedir58 Uumllkemizde de bu tarz bir

yorumlama eğiliminin guumlccedilluuml olduğunu rahatlıkla soumlyleyebiliriz Oumlrneğin

Antigonersquonin Mitos-Boyut Yayınevirsquonden basılmış ccedilevirisinin arka kapak yazısında

oyunun kahramanı Antigonersquonin ldquoKreonrsquoun ldquoceberutrdquo devlet anlayışına

başkaldırdığınırdquo ve onun bir ldquoinsan haklarırdquo ve ldquooumlzguumlrluumlkrdquo savunucusu olduğu

belirtilir59 Aynı kitabın oumlnsoumlzuumlnde ccedilevirmen Guumlngoumlr Dilmen Antigonersquonin

ldquokişiliğinde bir zaaf goumlruumllemediğinirdquo onun oyun boyunca ldquohiccedil pişmanlık

duymadanrdquo ldquokonumunu değiştirmedenrdquo ilerlediğini soumlyledikten sonra Kreonrsquou

Antigonersquonin ldquotam karşıtırdquo olarak tanımlar60

Bu yorumlama geleneğinde Antigone genellikle tragedyanın tek protagonisti olarak

değerlendirilir Oumlrneğin Muumlllerrsquoe goumlre Kreon Teiresiasrsquoın oumlğuumltlerine boyun eğdiği

iccedilin tutarsızdır Bu yuumlzden de trajik kahraman olmaz61 Benzer bir ldquotutarlılıkrdquo

tartışmasını 904ndash920 satırların orijinalliği konusunda yapmıştık Bu tutarlılık

meselesi aslında kozmolojinin ipucunu vermektedir Ayırıcı kozmolojiler kategorileri

suumlrekli olarak birbirinden ayrı duumlşuumlnduumlklerinden oyunlardaki paradoks durumlarını

genelde goumlrmezden gelme ya da reddetme eğilimindedirler Ccediloğunlukla da bu tuumlr

durumlar yazarın başarısızlığı olarak nitelendirilir

Antigone ve Kreon arasındaki bu kesin ayrım Antigone tarafından temsil edildiği

duumlşuumlnuumllen ilahi alan ile Kreonrsquoun temsil ettiği duumlşuumlnuumllen beşeri alan arasında kendini

goumlsterir Kreonrsquoun yasaları sadece insan emridir tanrısal bir yasa iması yoktur

Dolayısıyla Kreon Antigonersquonin bulunduğu kutsal statuumlye asla erişemez Bu

57 Oudemans 1987 s107 58 Bu konuda bkz Walsh Keri Antigone in Modernizm Classicism Feminism and Theatres of Protest Yayınlanmamış Doktora Tezi Princeton University New Jersey 2009 59 Bkz Sofokles 1997 60 Bkz Dilmen Guumlngoumlr ldquoOumlnsoumlzrdquo Sofokles 1997 s 15 61 Oudemans 1987 s 108

147

ccedilerccedilevede Antigonersquonin temsil ettiği ve ısrar ettiği ilahi yasalar ldquobizatihi doğanın

kendisinin isteğidirrdquo62 Bu durumda Antigonersquonin ilahi ve doğaya ait olan karakteri

ile Kreonrsquoun doğa-dışı kuumlltuumlre ait ve beşeri alanı temsil edişi karşı karşıya gelir

Goumlruumllebileceği uumlzere konvansiyonel yorumlama ayırıcı kozmolojiden kaynaklı

olarak indirgemecidir ve aslında tragedyaların trajik niteliğini tek boyutlu hale

getirirler ccediloğu zaman da trajikliğini ortadan kaldırırlar63

Oumlrneğin Charles Knapp Antigonersquoyi doğru duumlşuumlnce ndash yanlış duumlşuumlnce akıl ndash akıl

dışılık gibi ikili karşıtlıklarla yorumlarken Sophoklesrsquoin Antigonersquoyi tamamen

masum Kreonrsquou ise hatalı davranan biri olarak resmettiği fikrini baştan kabul eder64

Bu ccedilerccedilevede 904ndash920 satırlarının da tahmin edilebileceği uumlzere sonradan ekleme

olduğunu duumlşuumlnmektedir65

322 Hegelrsquoin Antigone Okuması

Ayırıcı kozmolojilerin ikinci yorum geleneğinin kaynağını Hegelrsquoden aldığını daha

oumlnce soumlylemiştik Bu gelenekteki yazarların temel arguumlmanlarını Hegelrsquoin fikirleri

oluşturmaktadır Ancak yine de bu kadar ldquogenelleştiricirdquo bir iddianın mutlak anlamda

doğruluğu tartışmalıdır Hegelrsquoin bizatihi kendisinde bile yer yer tutarsızlaşan fikirler

varken onun fikirlerinden hareket ettikleri soumlylenen bir topluluğun tutarlı bir fikirsel

buumltuumlnluumlk oluşturduğunu soumlylemek pek doğru olmaz Ama Hegelyen yorumlama

geleneğinin tipik oumlzellikleri belirtilebilir belki bunlar da Hegelrsquoin uzlaşı duygusu

[Das Gefuumlhl der Versoumlhnung] dediği şeyden tuumlremiş goumlruumlnmektedir66 Hegelrsquoin

yorumu ccedilatışmaları uyumlulaştırıcıdır Bu aslında Alman İdealizmi denilen duumlşuumlnce

akımın genel eğilimi olarak addedilir Temel hedef oumlrneğin Kantrsquoın yaptığı gibi

doğru ile yanlış iyi ile guumlzel gibi değer arasında kesin ayrımlara gitmek değil

varolan ldquoayrımları birleştirmekrdquo ldquokarşıtları uzlaştırmakrdquotır Kantrsquoın yapmaya

ccedilalıştığı şeyler ve değerler arasında kesin sınırlar ccedilizme ccedilabası ldquokritikrdquo felsefe olarak

62 Reinhardt K Sophokles Frankfurt am Main 19764 (1933) s 86 Aktaran Oudemans 1987 s107 63 Bkz Oudemans 1987 s 108 64 Knapp Charles ldquoA Point in the Interpretation of the Antigone of Sophoclesrdquo The American Journal of Philology Vol 37 No 3 The Johns Hopkins University Press 1916 pp 300 65 Knapp 1916 s 310-11 66 Hegel 1975 s 1193-1197

148

adlandırılırken Alman idealizminin bu birleştirme ve uyumlulaştırma ccedilabası ldquosistem

felsefesirdquo olarak isimlendirilir67

Hegelrsquoin sistemini kapsamlı olarak tartışmak bu ccedilalışmanın boyutlarını aşacaktır

Burada yapmaya ccedilalışacağımız Hegelrsquoin oumlzellikle de Antigone ile doğrudan ya da

dolaylı olarak ilişkili fikirlerinin bir oumlzetini sunmaktan ibarettir

Hegel insanın kendi oumlz bilincine ldquoarzuda ve arzuylardquo ulaştığını soumlyler68 İnsan ancak

bir şeyi arzuladığında ve bu arzusunun farkında olduğunda kendi kendinin de

bilincinde olabilmektedir Ccediluumlnkuuml arzulayan daima Benimdir arzu daima benim

arzumdur Arzuladığım ve arzumun farkında olduğum iccedilin arzuladığım şeyin ldquoben-

olmayanrdquo olduğunu da goumlruumlruumlm İnsanın etten kemikten başka bir deyişle hayvansı

yanı oumlrneğin su iccedilmeyi arzuladığında arzuladığı şeye karşı olumsuzlayıcı bir

eylemde bulunmak zorundadır Temel olarak bu eylem suyun ldquotahrip edilmesidirrdquo

suyu iccedilen insan ldquosuyun doluluğuylardquo kendi arzusunun ldquoboşluğunurdquo doldurur suyu

değişikliğe uğratır onu bedeninin organik parccedilası yaparak kendinin kılar Su artık

ldquosu-olmayanardquo doumlnuumlşuumlr Dolayısıyla arzunun giderilmesine youmlnelik her eylem bir

olumsuzlama olacaktır Aslında bir hayvanın arzulaması ve eylemi de benzeri bir

suumlrece karşılık gelmektedir Fakat Hegel hayvanla insan arasındaki farkı arzu

ldquonesnesine bağımlılıkrdquo noktasında koymaktadır Hayvan da oumlrneğin bir bitkiyle

beslenirken bitkiyi tahrip edip kendi organizmasının bir parccedilası kılar fakat yine de

onu ldquoaşmayırdquo başaramaz hayvan bitkiye tamamen bağımlıdır69

Hayvan hayvansal İsteğinde olumsuzlanmış Doğanın uumlstuumlne bu İsteğin doyuma ulaştığı anda yine doğanın iccediline duumlşmek iccedilin yuumlkselir ancak Bundan oumltuumlruuml Hayvan ancak Selbst-gefuumlhlrsquoe yani kendinin-duygusuna (Kendini-duyuşa) ulaşabilir ama Selbst-bewusstseinrsquoa Kendininbilincine ulaşamaz yani kendinden soumlz edemez ldquoBenhelliprdquo diyemez70

67 Bkz Goumlkberk Macit Felsefe Tarihi 6 Basım Remzi Kitabevi İstanbul 1990 s 435 68 Hegel 1986 sect 168-190 Metinden yapılan alıntıları İngilizce ccedilevirisiyle karşılaştırarak vermeye ccedilalıştığımız iccedilin dipnot referanslarında sayfa numarası yerine orijinal metinde bulunan paragraf numaralarını [sect] işareti ile belirteceğiz İngilizce ccedilevirisi iccedilin bkz Hegel G W F Phenomenology of Spirit Trans A V Miller Oxford University Press Oxford 1977 69 Bkz Hegel 1986 sect 258 70 Kojegraveve 2001 s 43

149

Hayvan verilmiş varlık olarak etten kemikten bir varlık olarak kendini aşamamakta

kendisiyle arasına mesafe koyamamaktadır Suumlrekli olarak ldquodoğalrdquo bir şeyi istediği

iccedilin hep ldquodoğaya aitrdquo bir şeyi istediği iccedilin kendisi de doğaya ait olarak kalır Boumlyle

bir ben hayvansal bir ben olacak ve sadece kendinin duygusuna sahip olacak

kendine ve başkalarına kendisini ancak oumlzduygu olarak accedilacaktır Kendinin-bilincine

hiccedilbir zaman ulaşamayacaktır Hegelrsquoe goumlre kendinin-bilincine ulaşabilmek iccedilin

isteğin verilmiş varlığa değil bir varlık-olmayana youmlnelmesi gerekir

Varlığı istemek kendini bu Varlıkla doldurmaktır kendini ona kul etmektir Varlık-olmayanı İstemek ise kendini varlıktan bağımsızlaştırmaktır kendi oumlzerkliğini Oumlzguumlrluumlğuumlnuuml gerccedilekleştirmektir Demek ki insanoluşturucu olması iccedilin İsteğin bir varlık-olmayana yani bir başka İsteğe bir başka accedilgoumlzluuml boşluğa bir başka Bene youmlnelmesi gerekir Ccediluumlnkuuml İstek varlığın bulunmayışıdır (yokluğudur) (accedil olmak besinden yoksun olmaktır) Varlıkta hiccedilleyen bir Hiccedilliktir ve var olan bir Varlık değildir71

İnsanı ldquoinsanrdquo yapan başka bir deyişle onu hayvandan ayıran şey onun yalnızca

ldquovarolan doğal bir varlığırdquo istemekle yetinmemesi ve arzunun bizatihi kendisini

istemesindedir İnsanın ldquoinsan yapıcırdquo arzusu bir başkasının arzusunu arzulamaya

youmlnelir Hegelrsquoin deyişiyle bir başkası tarafından insan olarak bilinip-tanınmak ve

kabullenilmek ister Hegelrsquoe goumlre bu noktadan itibaren muumlcadele başlayacaktır

Ccediluumlnkuuml esas olarak benim bilinip-tanınmam arzuladığım nesne uumlzerindeki hakkımın

bilinip tanınmasıdır Dolayısıyla bu beni hakkımın tanınması iccedilin başkaları uumlzerinde

uumlstuumlnluumlk kurma ccedilabasına youmlneltecektir İnsanı hayvandan ayıran bir oumlzellik de burada

bulunmaktadır

Hayvanın buumltuumln İstekleri son ccediloumlzuumlmlemede onun hayatını koruma isteğinin sonuccedillarıdır O halde insansal İstek bu koruma İsteğini yenmek durumundadır Başka bir deyişle insan (hayvansal hayatını) insansal İsteğinin sonucu olarak tehlikeye atarsa insan olarak ldquokendini ortaya koyarrdquo Bu tehlikede ve bu tehlike aracılığıyladır ki insan gerccedilekliği gerccedileklik olarak kendini yaratır ve accedilımlar72

Kısacası ldquohayati olmayanrdquo bir şey (oumlrneğin ahlaki bir değer) uğruna insan kendini

kendi hayatını tehlikeye atabilmektedir Bu onu insan yapan oumlzelliğidir İnsanın bir

71 Kojegraveve 2001 s 44 72 Kojegraveve Alexandre ldquoGiriş Olarakrdquo Hegelrsquoi Okumak Ed ve Ccedilev Tuumllin Bumin Kabalcı Yayınları İstanbul 1993 s 34

150

başkasının isteğini istediğini belirttik Dolayısıyla insan olabilmek iccedilin bir istekler

yığınına ihtiyaccedil vardır Daha basit bir dille ifade edecek olursak insan bir başkasının

isteğine ve bir başkası tarafından tanınıp bilinmeye ihtiyaccedil duyuyorsa eğer insan bir

topluluk halinde yaşamak zorundadır Dolayısıyla topluluk (toplum) ldquobirbirini İstek

olarak karşılıklı olarak isteyen İstekler topluluğu olması bakımından toplulukturrdquo73

Hiccedil şuumlphesiz boumlyle bir topluluğun bir ldquoistekler savaşırdquo olarak kurulduğu accedilıktır

Hegel bu suumlreci ldquokoumlle-efendi diyalektiğirdquo dediği bir suumlreccedille anlatır74 Burada bu

diyalektiğin ayrıntılarına girmeyeceğiz Bir ldquomuumlcadelerdquo suumlreci olduğunu soumlyleyerek

oumlzetleyebiliriz bu diyalektiği İnsan ldquoolumsuzlayıcı ve yıkıcırdquo olmak zorunda olan

bir eylemle kendi tikel değerlerinin bir başkası (aslında buumltuumln başka insanlar tuumlmel

tarafından) tanınması iccedilin bir muumlcadeleye girişecektir Bir prestij muumlcadelesidir bu

ve biyolojik bir zorunluluğu olmadığı gibi insan bu muumlcadelede biyolojik hayatını

da tehlikeye atar Bu savaşın sonucu olarak bir taraf oumlluumlmden duyduğu korkuyla

oumltekine boyun eğer oumltekinin efendiliğini kabul eder Hegel Koumllelik ve Efendilik

arasındaki diyalektik suumlreci boumlyle başlatır

Hegel Tin başlığı altındaki ilk kısımda ccedilok tanrıcı bir devlet modelinin yapısını

anlatır75

Bu devletin bu ccedilok tanrıcı toplumun oumlzsel temel karakteri Efendilerin devleti Efendilerin toplumu olmasıyla belirlenmiştir Ccedilok tanrıcı devlet vatandaş olarak yalnızca efendileri tanır Savaş yapan kişi vatandaştır ancak ve savaşı da ancak vatandaş yapar Ccedilalışma ise Toplumun ve devletin kıyısında (marjında) bulunan koumllelerin işidir 76

Devlet ile aile arasında da bir ayrım vardır Devlet insanın tuumlmel yanını aile ise tikel

yanını bilip-tanımaktadır Oysaki bu ccediloktanrıcı devlette tikel mutlak olarak

dışlanamamıştır Boumlyle bir devletteki efendi yanlıca koumllelerin efendisi ve

gerektiğinde bir savaşccedilı değil aynı zamanda ndashzorunlu olarak- bir ailenin de uumlyesidir

73 Kojegraveve 1993 s 32-33 74 Bkz Hegel 1986 sect 178-196 Hegelrsquoin Koumlle-Efendi diyalektiğinin accedilıklaması iccedilin ayrıca bkz Kojegraveve 2001 s 44-67 ve 79-108 Kojegraveve 1993 s 38-64 Bumin Tuumllin Hegel Bilinccedil Problemi Koumlle-Efendi Diyalektiği Praksis Felsefesi YKY İstanbul 3 Baskı 2005 s 35-66 75 Bkz Hegel 1986 sect 444-484 76 Kojegraveve 2001 s 64

151

Aile iccedilinde İnsan herhangi bir Efendi bir vatandaş bir savaşccedilı değildir babadır kocadır oğuldur ve bu babadır bu kocadır bir belli kişidir bir ldquotikeldirrdquo Ne var ki onun Ailede ve Aileyle bilinip-tanınmış tikelliği gerccedilek anlamda insansal değildir Nitekim ccedilalışmayan ccediloktanrıcı Efendide insansal ve insanlaştırıcı Eylem Muumlcadelenin savaşccedilı eylemiyle sınırlanmıştır İmdi Aile iccedilinde Muumlcadele ve hayatı tehlikeye atma yoktur Oumlyleyse Ailede ve Aileyle bilinip-tanınan şey Eylem olarak insansal Eylem (Tat) değil ama sadece insanın babanın kocanın oğlun erkek kardeşin vs Seinrsquoıdır Verilmiş-statik-varlığıdır biyolojik varoluşudur77

Dolayısıyla aile iccedilerisinde bireyin yapıp ettikleri eylemleri değildir oumlnemli olan aile

iccedilinde onu var eden şey onun varlığıdır Aile iccedilinde birey sadece varlığı iccedilin

sevilmektedir Bireyin eylemleri bu sevgide bir rol oynamadığı iccedilin bireyin

oumlluumlmuumlnden sonra da sevgi devam eder Bu yuumlzden denebilir ki aile bireyinin yaşıyor

ya da oumlluuml olması ona verilen değerde bir değişiklik yaratmaz

Diğer taraftan ailenin bu tikelci yanı devletin tuumlmelciliğiyle ccedilatışır

Aile iccedilin en yuumlce değer uumlyesinin Seinrsquoıdır doğal varlığıdır biyolojik hayatıdır İmdi Devletin Ailenin bu uumlyesinden istediği ise hayatını tehlikeye atması ve tuumlmel dava uğruna oumllmesidir Demek ki Vatandaşlık oumldevini yerine getirmek Aile yasasına zorunlu olarak uymamaktır ve bunun tersi de doğrudur78

Hegelrsquoe goumlre aile vatandaşı uumlreten bir kurumdur vatandaş akrabalık ilişkileri

sayesinde vuumlcut bulur Aile dişil bir guumlccedil olarak (ccediluumlnkuuml tikeli temsil eden kadındır)

erkek vatandaşı doğurur Fakat diğer taraftan vatandaşlık demek (erkek vatandaştan

soumlz ediyoruz) akrabalık ilişkilerinin bir dereceye kadar yok sayılmasını

gerektirmektedir

İnsan tikelliğinden vazgeccedilemediği iccedilin Aileden vazgeccedilemez ve eylemin tuumlmelliğinden vazgeccedilemediği iccedilin Devletten vazgeccedilemez Ve boumlylece ister Devlete ister Aileye karşı olsun her zaman zorunlu olarak cuumlruumlm işleyendir Ccediloktanrıcı hayatın trajik oumlzelliği de işte buradan kaynaklanır79

Hegel Hukuk Felsefesinin İlkelerirsquonde ise bunu ccedilok tanrıcı devletin trajik niteliği

olmaktan ccedilıkarır Aile ile Devlet arasında varolan paradoksal ilişki iki yanın

birbiriyle hem ccedilatışma hem de bağımlılık iccedilinde oluşu burada ortadan kalkar ve

ayrım keskinleşir

77 Kojegraveve 2001 s 67-68 78 Kojegraveve 2001 s 69 79 Kojegraveve agy

152

[hellip] aile bağlılığı bu erdemin en ulvi ifadelerinden biri olan Sophoklesrsquoin Antigonersquosinde kadınlığın başlıca yasası olarak dile getirilmiştir [hellip] eski tanrıların yer altı tanrılarının yasasıdır [bu] hiccedil kimsenin ne zamandan beri var olduğunu bilemediği ezeli bir yasadır Bu yasa accedilıkccedila goumlruumllen yasanın devlet yasasının zıttı olarak tasavvur edilir Bu zıtlık en yuumlce ahlaki zıtlıktır ve dolayısıyla en yuumlksek derecede trajiktir Adı geccedilen oyunda bu zıtlık kadın ve erkek tabiatlarının zıtlığında bireyselleşmiştir80

Accedilıkccedila goumlruumllebileceği gibi Goumlruumlnguumlbilimrsquodeki aile ile devlet arasındaki paradoksal

trajik tanım burada tamamen karşıtlık temeline oturtulur Fakat Hegelrsquoin

Goumlruumlnguumlbilimrsquode yaptığı devlet ve aile yorumu bizce daha doğrudur Ccediluumlnkuuml

Antigonersquodeki temel ccedilıkmazlardan biri bu iki kurumun birbirinden ayrılamazlığına da

dayanmaktadır Kreonrsquoun ilk konuşması bu tuumlrden trajik durumun ldquotehlikesinirdquo

goumlstermektedir

Devlet youmlnetiminde yoğrulmadıkccedila kişi oumllccediluumllemez karakteri zekacircsı gerccedilek duumlşuumlnceleri Devlet adamı halkın esenliğinden oumlte kaygılara kaptırırsa kendini ve sonuccedillarından ccedilekinip omuzlarına yuumlklenmezse sorunu susup kalırsa korkudan derim ki ben -ve her zaman da demişimdir bunu- aşağının aşağısıdır o Her kim yakınlarını uumlstuumln tutarsa yurt sevgisinden onu adam yerine koymam81

Kreon konuşmanın sonunda ldquoyurda hizmet etmiş yurttaşlarardquo ldquoister sağ ister oumlluuml

olsunrdquo saygı goumlsterileceğini ama vatan hainlerine aynı muameleyi yapmayacaklarını

accedilıklar Goumlruumllduumlğuuml gibi devlet ailenin tersine vatandaşın eyleminden başka bir şeyle

ilgilenmemektedir Devletin vatandaşı bilip-tanıması onun eylemine bağlıdır Vatan

hainlerine başka tuumlrluuml muamele edilecektir Kreon yasağını accedilıklar Poluumlneikesrsquoin

cesedi goumlmuumllmeyecektir

Burada bir parantez accedilarak oumlluumlnuumln accedilıkta bırakılması meselesini tartışmamız yerinde

olacaktır

3221 Cesedi Accedilıkta Bırakmak

Roux Orta Asyarsquoda cesedin goumlmuumllmeyip accedilıkta bırakılmasının nedenleriyle ilgili

kesin bir delil ortaya koymaz yalnızca başka yazarların bu konudaki tahminlerini

80 Hegel G W F Hukuk Felsefesinin İlkeleri Ccedilev Cenap Karakaya Sosyal Yayınlar Birinci Basım Kasım 1991 s 150 sect 166 81 Sofokles 1997 s 71-72 sat 174-184

153

sıralamakla yetinir Birinci neden oumlluuml goumlmmeyi bilmemekle accedilıklanır bir başka

neden de oumlluumlnuumln accedilıkta bırakılışının oumlluumlnuumln ruhunun goumlğe yuumlkselmesini

kolaylaştırdığı duumlşuumlncesidir Bu nedenler konusundaki tahminler daha da uzatılabilir

Oumlrneğin Kuzey boumllgelerdeki accedilıkta bırakma ile ilgili bir yorum toprağın

kazılamayacak denli buz tutmuş olduğunu gerekccedile goumlsterir

Orta Asyarsquoda cesedin neden accedilıkta bırakıldığını bilemiyoruz Ama Roux bu konuda

oumlnemli bir accedilıklama yapar ldquoCeset ccediluumlruumlduumlğuuml suumlrece murdardır ve fiziksel bir tiksinti

uyandırır oysa iskelet temiz olduğunda kutsal bir nesnehellip bir ata gibi daha rahat bir

şekilde goumlruumllebilirrdquo82 Bu accedilıklama başka duumlşuumlnceleri ima ediyor Oumlluumlnuumln accedilıkta

bırakılması onun arınmasının gerektiği durumlarla ilgili olabilir Nitekim Roux

hemen ardından ekliyor ldquoAynı sonuccedil iccedilin cesedi etle beslenen yırtıcı hayvanlara

terk etmek şeklinde başka bir youmlntem kullanılabilirdirdquo83

Roux bundan sonra cesetlerin accedilıkta bırakılmasıyla ilgili ldquotoumlrenlirdquo ve ldquotoumlrensizrdquo

ayrımı yapar Ama ister sadece accedilıkta bırakma isterse yırtıcı hayvanlara bırakma

olsun her iki youmlntem de esas itibariyle aynı zorunlulukla yapılmaktadır cesedin

iskeletinin temiz olması Dolayısıyla cesedin accedilıkta bırakılmasının bir ldquoarınmardquo

ihtiyacını goumlsterdiğini rahatlıkla soumlyleyebiliriz

Antik Yunanrsquoda cesedi accedilıkta bırakma uygulamasının en ağır succedillarda uygulandığını

goumlruumlyoruz ana baba kardeş ve ya evlat katilliği (Platon Yasalar 9873b) tapınak

hırsızları ve vatan hainleri (Ksenephon Hellenika 1722 Thucydides 11386)84

Burada oumlzellikle dikkat etmemiz gereken şey duumlşman askerlerinin boumlyle bir cezaya

ccedilarptırılmaması ama oumlzellikle Poluumlneikes gibi kendi kentine saldıran birinin boumlyle

bir cezaya ndashvatan hainliğinden dolayı- ccedilarptırılabilmesidir Euripidesin Fenikeli

Kadınlarında bu durum daha net bir şekilde accedilıklanır Kreon Poluumlneikesin cesedini

goumlmmeyi reddeder ccediluumlnkuuml o normal bir duumlşman değildir kentin iccedilinden ccedilıkmış bir

duumlşman bir vatan hainidir Bir duumlşman değilken kendi devletinin duumlşmanı oldurdquo

82 Roux 1999 s 225 83 Roux agy 84 Bkz Oudemans 1987 s 101

154

[Fenikeli Kadınlar 1652] Ancak cezanın temelindeki nedeni goumlrmemiz gerekiyor

Oidipus da Thebairsquode goumlmuumllememişti Ccediluumlnkuuml Oidipusrsquoun doumlktuumlğuuml bir akraba kanırdquo

buna ldquoizin vermemektedirrdquo [Oidipus Kolonosrsquota 407 Karş 600-601] Aiskhylosun

Thebairsquoye Karşı Yedilerinde de buumltuumln Thebai halkının Poluumlneikesrsquoi accedilıkta bırakmaya

karar verdiğini ve bunun nedeninin de Poluumlneikesrsquoin aşırı derecede kirlenmiş

olmasından kaynaklandığı soumlylenir Oumlluumlm bile onun arınmasını sağlayamamıştır

Kendi şehrini ele geccedilirmek iccedilin yabancı bir orduya oumlnderlik ederek onurunu lekelediği baba toprağı tanrılarının şiddetli kiri [laneti ndash agos] oumlluumlmde [thanocircn] bile onun uumlzerinde kalacaktır85 (1017-19)

Bu arada Aias da oumlrnek olarak verilebilir Aiasrsquoın kardeşi Teukros Tekmessarsquoya

Aiasrsquoın cesedini ldquobir an evvelrdquo gidip getirmesini soumlyledikten sonra bunun nedenini

accedilıklar ldquoYerde serili yatan oumlluumllere herkes hakaret etmeyi pek severrdquo86 Daha sonra

Agamemnon ve Menelaos ile Teukros arasında soumlz duumlellosu başlar Teukros oumlluumlnuumln

goumlmuumllmesi iccedilin gerekirse savaşmaya hazır olduğunu bildirir Agamemnon ile

Menelaos ise oumlluumlnuumln accedilıkta bırakılmasının nedeni olarak yine ndashAntigonersquode olduğu

gibi- Aiasrsquoın ldquovatan hainliğini ve cinayete kastrdquoını ortaya atarlar Sonunda Odysseus

gelerek tartışmayı sonlandırır

Atinada savaşta oumllen savaşccedilıların cenaze toumlrenlerinin kamusal alanda

gerccedilekleştirilmesi yuumlzyılın ortalarına doğru kurulmuştur87 Segal ortaya ccedilıkan bu

yeni uygulamayla Aileye oumlzguuml kadim yas toumlreni ile kamusal alanda yapılan bu toumlren

arasında bir ccedilatışma doğduğunu ve Antigonersquonin arka planında boumlyle bir ccedilatışmanın

bulunduğunu iddia eder88 Hegelrsquoin aile ve devlet ccedilatışmasına yeniden doumlnmuumlş

oluyoruz Oumlluumlnuumln cesedin uumlzerinde kimin hakkı vardır

85 Satırdaki tam ifade ldquoagos de kai thanonrdquo ldquooumlluuml veama kirlirdquo Bkz Aeschylus Aeschylus With an English translation by Herbert Weir Smyth 2 Volumes London New York W Heinemann G P Putnams Sons Vol I 1922 s 413 sat1020-1022 86 Sophokles Aias Ccedilev Suat Sinanoğlu Maarif Vekaleti 1941 s 79 sat 989 87 Segal Charles Introduction Sophocles Antigone Ccedilev Gibbons Reginald and Segal Charles New York Oxford Press 2003 iccedilinde s 5 88 Segal agy

155

3222 Hegelrsquoe İtirazlar ndash Karakterlerin Muğlacircklığı

Hegelrsquoin ldquoccedilatışan guumlccedillerrdquo ve ldquouzlaşırdquo merkezli yorumlara yol accediltığını yukarıda

belirtmiştik Hegel oumlzellikle Antigone bağlamında iki unsurun değerin

ccedilatışmasından soumlz etmektedir kendisinden sonra gelen birccedilok edebiyat kuramcısı ve

duumlşuumlnce adamının Antik Yunan tragedyasını algılayışını etkilemiştir Fakat Hegelrsquoin

zaman zaman ldquoiccediliccedileliğirdquo ldquobelirsizliğirdquo ve ldquoparadoksurdquo ima ettiğini her zaman kesin

olarak birbirinden ayrılmış kategorilerden soumlz etmediğini belirtmemiz gerekiyor Bu

bakımdan Hegelyen yorumcular ile Hegelrsquoin kendisini birbirinden ayırmak gerekir

Goethersquonin Antigonersquonin Hegelci okumasına getirdiği eleştirini de bu youmlnde ele

almak gerekir

[hellip] aile ve devlet arasındaki ilişki ve bu ilişkiden doğan trajik ccedilatışma duumlşuumlncesi kesinlikle sağlam ve fikir accedilıcı Buna rağmen yine de bunun tek doğru olduğuna hatta trajik sanat iccedilin en iyisi olduğu fikrine katılamam Bizler hepimiz aslında hem bir ailenin hem de bir devletin uumlyesiyiz ama trajik felaketle sık karşılaşmıyoruz [hellip] Sadece bir aile uumlyesi ya da sadece bir devletin uumlyesi olsak bile yine de bizler iyi birer trajik karakter olabiliriz Ccediluumlnkuuml her şeyden oumlnce oumlnemli olan ccediloumlzuumlmsuumlzluumlğe yol accedilacak bir ccedilatışma yaratmaktır [hellip] Aiasrsquoın kırılmış gurur ve Heraklesrsquoin kıskanccedillık daimonlarının kurbanı olması gibi oumlrneğin Bu oumlrneklerin hiccedilbirinde aile sevgisiyle politik erdemler arası bir ccedilatışma yoktur89

Hegelrsquoin de Antik Yunan tragedyasını buumltuumlnuumlyle Aile ile Devletin ccedilatışmasına

indirgediği ndashen azından Goumlruumlnguumlbilim bağlamında- soumlylenemez Ama Antigonersquode

tartışılan başat problemlerden birinin bu olduğunu da goumlrmemiz gerekiyor

Reginald Segal da Hegelin Antigone okumasını ldquozayıfrdquo bulmakta Hegelin

fikirlerinin ldquobasite indirgeyicirdquo olduğunu Kreonu Devlet yasalarıyla Antigoneyi

ise sadece bireysellikle oumlzdeşleştirmenin fazlasıyla indirgemeci olduğunu

soumlylemektedir90

Kuumlccediluumlk bir beşinci yuumlzyıl kent-devletini modern soyut devlet duumlşuumlncesiyle oumlzdeşleştirmek ne derece doğrudur tartışılır Antigonenin polisi daha ziyade iccedilinde dini ve siyasi oumlzel ve kamusal olanın neredeyse birbirine karıştıkları bir sivil alandır Oumlyle ki bu tragedyayı yaratan da bu birbirine karışma halidir Her bir protagonist

89 Goethe 1875 s 225 90 Segal 2003 s 4

156

buumltuumlnuumln yalnızca yarısını goumlruumlr ve yine her biri guumlya oumltekinden bağımsız bir alanda eyler 91

Burada birkaccedil noktanın altını ccedilizmekte yarar var İlk olarak Hegel iddia edildiği

kadar basite indirgeyici değildir Hegel iccedilin bu tuumlrden bir yorum da aynı derecede

basite indirgemek olacaktır Hegelrsquoin ldquoKreon devleti Antigone ise aileyi temsil

ederrdquo formuumllizasyonuna rağmen aile ile devlet arasındaki ccedilatışmanın garip

paradoksunu Tinin Goumlruumlnguumlbilimirsquonde bize goumlstermiştir Aile kaccedilınılmaz olarak

devlete devlet iccedilin ldquoerkekrdquo yetiştirmekte bir taraftan da buna direnmektedir92 diğer

taraftan devlet de ailenin ve akrabalık bağlarının bir accedilıdan yadsınmasıdır ama

vatandaş-erkek de kendi tikelliğini ailesi olmaksızın yaşayamamakta akrabalık

bağından kopamamaktadır Bu Segalrsquoin iddia ettiği gibi modern devletin değil

ldquoccediloktanrıcı antik devletinrdquo paradoksudur Hegelrsquoe goumlre Devletin bu paradoksu

Helenistik doumlnem ve ardından Roma ile birlikte yavaş yavaş ortadan silinecektir93

Hegel Antigonersquodeki aile ve devlet paradoksunu ilginccediltir ki tragedyanın bir

uzlaşıyla ve harmonizasyonla sonuccedillanması gerektiğini ısrarla soumlylediği ccedilalışmasında

ortaya koyar

Antigone Kreonrsquoun (şimdiki kral) politik sorumluluğu altında yaşamaktadır Antigonersquonin bizatihi kendisi kral (Oidipus) kızıdır ve aynı zamanda Haimonrsquoun (Kreonrsquoun oğlunun) nişanlısıdır Dolayısıyla Antigonersquonin kraliyet emirlerine itaat etmesi gerekmektedir Fakat Kreon da bir baba ve koca olarak kan bağının kutsallığına saygı goumlstermeli ve ailenin dinsel geleneklerine karşı emirler vermemelidir 94

Hegel Antigonersquode ccedilatışmanın nihai olarak uzlaşıyla bitmediğini iki taraf iccedilin

yıkımla sonuccedillandığını soumlyler Yine de bu oyunun kendisi iccedilin ldquoen goumlrkemli ve en

tatmin edici sanat yapıtırdquo olduğunu belirtir95

Hegelrsquoin tragedya oumlrneklerini ccedilok daha yoğun biccedilimde Antigonersquoden vermesi tesaduumlf

değildir Ccediluumlnkuuml Antigone oyunu bazen accedilık ve bazen de uumlstuuml kapalı biccedilimde insana

91 Segal agy 92 Bkz Hegel 1986 sect 475 Hegel burada ailenin tikelliğini temsil eden kadının devlet iccedilin nasıl bir ldquotehlikerdquo oluşturduğunu anlatır 93 Bkz Kojegraveve 2001 s 69 vd 94 Hegel 1975 s 1217 95 Hegel 1975 s 1218

157

dair en temel kavramların birbiriyle ccedilelişen tanımlarını ortaya atmaktadır dost -

duumlşman vatandaş - youmlnetici baba - oğul erkek - kadın adalet ndash adaletsizlik vs

Buumltuumln bunlar Hegel iccedilin en azından Tinin Goumlruumlnguumlbilimirsquonde tartıştığı meseleler iccedilin

uygun bir oumlrnek teşkil etmektedir

Tragedyayı ldquoccedilatışan guumlccedillerrdquoin nihai olarak bir uzlaşıyla sonlanması olarak

yorumlamak yanlış değil eksiktir ccediluumlnkuuml Yunan Tragedyası ldquoccedilatışan guumlccedillerinrdquo

ccedilatışmasının ldquokaccedilınılmazlığınırdquo ama mutlak bir uzlaşının da ldquoimkacircnsızlığınırdquo

goumlstermektedir Hegelrsquoin de tıpkı Aristoteles gibi ldquoolanırdquo incelerken ldquoolması

gerekenrdquoi de soumlylediğini unutmamak gerekir

Hegelrsquoe goumlre Antigone ldquodoğardquoyı ldquoyer altı tanrılarınırdquo ldquoaile bağlarınırdquo ve ldquooumlluumlmrdquouuml

simgelerken Kreon ise ldquobilincirdquo ldquogoumlkyuumlzuuml tanrılarınırdquo ldquovatandaşlık bağınırdquo ve

ldquoyaşamrdquoı temsil etmektedir

Daha ilk elden buumltuumln bu karşıt kategorilerin birbirine karışmış olduğunu soumlylememiz

gerekiyor Hegelrsquoe goumlre yeraltı tanrılarının ve doğa yasasının temsili olarak

Antigonersquonin fikirleri ailenin alanına girmektedir Hegel ailenin alanına giren bu

yasaları devlete goumlre daha ldquodoğalrdquo bir ilişki olarak duumlşuumlnuumlr Hegelrsquode ailenin kaynağı

tam olarak ldquodoğardquo değildir fakat yine de devletin ldquoalanındanrdquo uzakta tutulmaya

ccedilalışılır Bu yuumlzden yer yer aile ldquodoğardquonın temsil edildiği doğa yasalarının işlediği

bir alan olarak karşımıza ccedilıkar Aynı şekilde oumlluumlnuumln goumlmuumllmesi kuumlltuumlnuuml de ailenin

alanına koymaktadır Fakat oumlluumlnuumln goumlmuumllmesi işi ne kadar ldquodoğayardquo ilişkin ldquodoğa

yasasırdquo olarak dillendirilse de tam tersi bir durum da soumlz konusudur Ccediluumlnkuuml oumlluumllerin

goumlmuumllmesi cesetleri doğanın guumlccedillerinden korumaktadır Defin işlemi doğanın

(kuşların vahşi hayvanların kurtccedilukların vs) ceset uumlzerindeki tahribatını engelleme

işlevi goumlruumlr Defin oumlluumlyuuml hem doğadan hem de yaşayanların duumlnyasından ayırmak

demektir Aile oumlluumlyuuml goumlmerek oumlluumlmuumln salt doğaya ait bir şey olmadığını goumlsterir96

Bu yuumlzden ldquooumlluumlnuumln goumlmuumllmesirdquo medeniyete kuumlltuumlre ait bir olgudur97

96 Bkz Hegel 1986 s 275 sect 452 Ancak burada belirtilmesi gereken şey oumlluuml goumlmme geleneğinin Antik Yunanrsquoda genccedil kızların sorumluluğunda olan bir yuumlkuumlmluumlluumlk olmadığıdır Hele evlenmemiş gtgtgt

158

Aile ve devlet ccedilatışmasında kadın ailenin temsili olarak devlet iccedilin tehlikeli bir

konumu goumlsteriyordu Vatandaş olacak ve devlet iccedilin ccedilarpışacak genccedil erkekler

doğurup yetiştirme goumlrevi kadına aittir Fakat kadın (anne) genccedil erkeğin ldquohayatını

tehlikeye atmasınardquo direnir karşı koyar Hegelrsquoe goumlre devlet aileyi zedeleyerek onun

ccedilok guumlccedilluuml olmasına engel olmaya ccedilalışır Guumlccediller oumlylesine eşittir ki aile ile devletin

ccedilatışması kaccedilınılmazdır Diğer taraftan Hegelrsquoin ccedilizdiği kadın evinde oturan erkek

kardeş dışında ailenin hiccedilbir uumlyesi tarafından tam olarak tanınmayan ve devlet iccedilin

ldquodışarıyardquo genccedil erkekler goumlnderen bir varlık olarak tanımlanır Fakat Oudemansrsquoın

da yerinde bir tespitle hatırlattığı gibi sadece erkekler evi terk etmemektedir farklı

bir amaccedilla da olsa kadınlar da aileden ldquoccedilıkmaktardquo evlilik yoluyla başka bir aileye

katılmaktadır Bu durumda Antigonersquode birden fazla muğlacircklık tespit edebiliriz

Oumlncelikle kardeşine duyduğu sevgiye ndashki bu sevginin koumlkeni Hegelrsquoe goumlre ailersquodir-

karşıt olarak bir ldquoaile kurmayırdquo reddetmektedir Kardeşini goumlmme arzusuna rağmen

Haimonrsquola kuracağı evliliği yok etmektedir Antik Yunanrsquoda kardeşlere vefa

goumlstermenin yanında bir genccedil kızın ailesini terk ederek başka bir aileye gitmesi de

gerekli davranışlardan biriydi Antigone -oumlluumlyuuml goumlmerek ve daha oyunun başında

oumllmeyi seccedilerek- evlenmeyi ccedilocuk doğurmayı ve yaşamayı yadsımıştır Antigonersquonin

ldquoGoumlmuumltuumlm gelin odam zindanımrdquo soumlzleriyle başlayan tiradı burada hatırlanabilir

[895]

Diğer taraftan aynı tirat iccedilinde yukarıda tartıştığımız 905ndash920 satırlar arasında

kardeşi dışında başka hiccedilbir aile ferdine bu derece bir ldquobağlılıkrdquo goumlstermeyeceğini de

vurgulamaktadır Her ne kadar Hegel bunu yerinde bulsa da Antigonersquonin yalnızca

Poluumlneikesrsquoe ldquosevgirdquo goumlsterdiği ortadadır Kız kardeşi İsmenersquoye karşı sert tutumunu

yine bir ldquokardeş sevgisirdquo olarak Poluumlneikesrsquole karşılaştırabiliriz Diğer taraftan

ldquokardeş kutsaldırrdquo diyen Antigone anne-babası sağ olmuş olsaydı boumlyle bir işe

girişmeyeceğini de soumlyler

kızların cenazeyi uumlstlenmeleri pek goumlruumlnen bir uygulama değildir Bkz Oudemans 1987 s 112 Antigonersquonin aileyi temsilen oumlluuml goumlmme işlemini uumlstlenmesi bu accedilıdan da ccedilatışmalı bir durum yaratır 97 Bkz Oudemans agy

159

Yine aynı bağlamda Antigone bir ldquoZeus yasasırdquondan dem vurur Hem Zeus hem de

Dike oumlluumlnuumln goumlmuumllmesini yasaklayan emirler ldquovermemişrdquotir Oumlluumlnuumln goumlmuumllmesi

ezeli ve ebedi bir yasa olarak dillendirilir Diğer taraftan Antigone Kreonrsquoun

yasağının huumlkuumlmsuumlz olduğunu ccediluumlnkuuml yetkiyi Zeusrsquotan alan bir iktidar olmadığını

soumlyleyerek Hegelci anlamda Devletrsquoin altını oyar Fakat Antigonersquonin var olduğunu

iddia ettiği ezeli ve ebedi yasalar muğlacircktır Eğer Zeus ve Dike oumlluumllerin

goumlmuumllmesini istiyorlar ve Antigone de bu yasayı ccediliğnemekten korkuyorsa 905-920

arasındaki arguumlmanlarını nereye koymamız gerekiyor

Antigonersquonin burada akrabalığın kutsallığını temsil ettiği pek soumlylenemez ccediluumlnkuuml yasayı her akrabası iccedilin değil ağabeyi iccedilin ya da en azından ağabeyi adına ihlal etmeye hazırdır [hellip] bir yasa adına edimde bulunduğunu iddia etmesine karşın goumlruumlnuumlşe bakılırsa Antigonersquonin yasası yalnızca tek bir uygulama iccedilindir [hellip] anlık bir yasadır yani genelliğe ve uygulanabilirliğe sahip değildir uygulandığı koşullara saplanıp kalmıştır[hellip] bu nedenle yasanın bildik genelleştirilebilir anlamına goumlre yasa da değildir98

3223 Pozitif Hukuk ndash Doğal Hukuk amp Devlet - Aşiret

Burada soumlzuuml edilen modern hukukun reddettiği kabile toplumu ndashaşiret- yasasıdır

Modern devlet kendini aşiret yasasının karşısına koyar onun yasaları aşiret

hukukunda varolduğunu iddia ettiği bu tuumlrden muğlaklıklardan (soumlzuumlm ona)

arındırılmıştır tamamen rasyonelliğe dayanır Bu tuumlrden bir tartışmayı Oresteia

uumlccedillemesinde de goumlrebiliriz Orada da Erinyler tarafından temsil edilen kan yasası

(bizim buguumln aşiret yasası ya da kan davası dediğimiz hukuk sistemi) modern Atina

hukukunun kuruluşunda ortadan kaldırılıyordu Erinylerin temsil ettiği yasanın

rasyonel hukuka goumlre en buumlyuumlk zaafı onun muğlacirck oluşuydu Hangi durumda ne tuumlr

bir ceza istediği belli değildi Apollon Erinylerrsquoe ldquoBelli değil senin ne istediğin Bir

cinayete oumlfke doluyken bir diğerine ses ccedilıkarmıyorsunrdquo99 derken hukukun rasyonel

olması gerekliliğini ima ediyordu Benzer bir durumu Antigone oyununda da goumlrmek

muumlmkuumlnduumlr Antigonersquonin yasası da bir dereceye kadar bozulmuş aşiret yasasını ima

98 Butler Judith Antigonersquonin İddiası Yaşam ile Oumlluumlmuumln Akrabalığı Ccedilev Ahmet Ergenccedil Kabalcı Yayınevi İstanbul Mart 2007 s 23 99 Aeschylus Aeschylus With an English translation by Herbert Weir Smyth 2 Volumes London New York W Heinemann G P Putnams Sons Vol II 1926 [Eumenides] Sat 222-223

160

etmektedir Tam da bu yuumlzden 905-920 satırlar yazarın bir hatası ya da sonradan

ekleme değildir Zaten tartışılan tartışılacak olan hangi yasanın gerccedilek anlamda

kurtarıcı olabileceğidir Antigonersquonin aşiret yasası mı yoksa Kreonrsquoun pozitif

(olduğu iddia edilen) devlet yasası mı İkisi de zaaflarla dolu ikisi de oumltekine goumlre

uumlstuumlnluumlkleri olan hukuk sistemleridir

Bu konuyla doğrudan ilişkili olmasa da Terry Eagleton Shakespearersquoin Venedik

Taciri oyunundaki mahkeme sahnesini ccediloumlzuumlmlerken benzer bir hukuk tartışması

yuumlruumltmektedir100 Eagleton oumlnce dil ve hukuk arasında koşutluk kurar Dilin

doğasında her zaman bir paradoks vardır Ccediluumlnkuuml o hem buumltuumlnuumlyle geneldir hem de

kaccedilınılmaz bir biccedilimde tikeldir Bunu yapısal dilbilimcilerin yaptığı ayrımda daha iyi

goumlrmek muumlmkuumlnduumlr Dil ve soumlz birbirinden ayrılarak dil yetisini oluşturan iki oumlğe

olarak karşımıza ccedilıkar Dilbilimcilerin tanımlamasına goumlre dil soyut toplumsal ve

genel karakterdeyken soumlz tikel ve somut kullanıma işaret etmektedir Eagleton soyut

ve genel olarak tanımlanan bu dilin ldquovarolmadığınırdquo gerccedilek anlamıyla soyut

olduğunu gerccedilekte varolanın dilin kullanımı yani ldquosoumlzrdquo olduğunu vurgular Bu da dil

dediğimiz şeyi tikel bir kullanımdan ibaret kılmaktadır Eagleton dil ve soumlz ayrımına

koşut olarak hukuk ve dava ayrımını yerleştirdikten sonra soumlzuumln her zaman iccedilin dil

denen soyut yapıyı ihlal ederek varolduğunu da hatırlatır Eğer dil ve hukuk arasında

bir koşutluk varsa o zaman herhangi bir tikel dava hukukun iptali anlamına da

gelebilecektir Daha doğrusu ne kadar dava varsa o kadar hukuk olması gerekecektir

Ccediluumlnkuuml hukuk tıpkı dil gibi soyut genel ve toplumsal bir şeydir

Buna karşın dil gibi hukuk da her birisi biricik olan oumlzguumll insani bağlamlarda lsquoyaşarrsquo Hukukun genel karakteri ile bu biricik bireysel bağlamlar arasındaki uccedilurum hukukun lsquouygulanışırsquo koumlpruumlsuumlyle birleştirilebilir101

Hatırlanacağı uumlzere Venedik Tacirirsquonde Shylock borccedil para verdiği Antonio parayı

zamanında getiremeyince borcun diyeti olarak onun bedeninden yarım kilo et

alacaktır Aralarında yaptıkları soumlzleşme boumlyledir Ama mahkemede savunma

100 Bkz Eagleton Terry William Shakespeare Ccedilev Cuumlneyt Yalaz Boğaziccedili Uumlniversitesi Yayınları İstanbul 1998 101 Eagleton 1998 s 43

161

(Portia) soumlzleşmenin ldquoruhunardquo aykırı bir okuma yapar Etin alınacağı bedenden etin

alımı sırasında ldquokan akacağırdquo ifadesinin soumlzleşmede yer almadığını ayrıca yarım

kilodan bir gram fazla et kesemeyeceğini oumlne suumlrer Eğer kan damlatmadan ve tam

da yarım kilo kesebilirse soumlzleşmeyi uygulayabileceğini belirtir ldquoOlmayanı olası

kılarakrdquo ldquoolmayacakrdquo bir şeyi talep eder Burada Portiarsquonın okumasının tam olarak

yazılı soumlzleşmeye aşırı bağlılık olduğu accedilıktır Hukuk aslında boumlyle işlemez dil de

oumlyle bu yuumlzden ldquobağlamrdquo diye bir kavramımız vardır Fakat bağlam dediğimiz şey

metnin accediltığı metnin yalnızca işaret ettiği metnin dışında olan ve metinde maddi

olarak bulunmayan bir şeydir

Yani herhangi bir metin ancak onun yazılı iccedileriğinin oumltesine geccedilerek onun etkili olduğu maddi bağlamlara ve onun hakkında bilgi veren ve onu kuşatan genel olarak kabul goumlrmuumlş anlamlara başvurarak anlaşılabilir [hellip] Oumlyleyse paradoks hukukun yapısını korumak iccedilin onun fiili olarak soumlylediği şeyi ihlal etmek zorunda oluşunuzdur102

Aşiret yasası denilen hukuk sistemi her davanın biricikliğine goumlre işlemektedir Her

olay kendine oumlzguumlduumlr Erinylerin hukuku buna goumlre davranır ldquobirine oumlfkelenip

oumltekini succedilsuzrdquo bulmalarının sebebi budur Fakat aşiretin elindeki bu yetkiler

aşiretin karşısına yeni guumlccediller ccedilıkınca sarsılmaya başlar Aiskhylosrsquoun dediği gibi

artık ldquoDike Dikersquoye karşırdquodır beşinci yuumlzyıl farklı hukuk sistemlerinin oumlnerildiği bir

doumlnemdir Ccedilatışır goumlruumlnen bu iki hukuk sistemidir Ancak yukarıda da belirttiğimiz

gibi her iki hukuk da diğerine goumlre uumlstuumln ve aynı anda eksik youmlnler barındırmaktadır

Modern hukukun yasaları genel geccediler olmaya ccedilalıştığı iccedilin tikelliği yerelliği her

davanın kendine oumlzguumlluumlğuumlnuuml ihmal eder [Tam da bu yuumlzden modern hukuk

ldquohacirckimin takdir yetkisirdquo ya da ldquojuumlri sistemirdquo gibi son kertede objektif olmayan

araccedillar geliştirmiştir] Diğer taraftan aşiret yasasının da her an yozlaşmaya muumlsait bir

yanı bulunmaktadır Antigonersquonin ldquokağıda geccedilmemiş ezeli ve ebedi yasardquo dediği şey

o kadar spesifik bir durum iccedilin kullanılmaktadır ki ikna ediciliğini yitirir

Yunan tragedyası bu tuumlrden ccediloumlzuumlmuuml kolay olmayan bulanıklıkları accedilığa ccedilıkarır

Hukukun bulanıklığının yanı sıra bir de kan bağının da muğlacircklığını goumlsterir Hegel

102 Eagleton 1998 s 44-45

162

Antigonersquonin kan bağını ve akrabalığı temsil ettiğinde ısrarlıdır ancak Sophokles

Antigone ile Poluumlneikes arasındaki kan bağını muğlacircklaştırmıştır Her ikisi de

ensestin akrabalık bağı duumlzeninin muğlacircklaştığı bir ilişkinin uumlruumlnuumlduumlr

Antigone ideal haliyle akrabalığın değil akrabalığın deformasyonunun ve yerinden edilişinin temsilcisidir huumlkuumlm suumlren temsil rejimlerini krize sokan ve yaşamını muumlmkuumln kılacak kavranabilirlik koşullarının neler olabileceği sorusunu hatta ndashakrabalık ile akrabalık şartlarının yeniden eklemlenişini birbirine karıştıran- bizim yaşamlarımızı muumlmkuumln kılanın hangi destekleyici ilişkiler ağı olduğu sorusunu sorduran kişidir103

Benzer bir şekilde devletin işleyişine ilişkin sorular sorduran da Kreonrsquodur

Poluumlneikesrsquoin accedilıkta bırakılması emriyle aslında Kreon kentin kirliliğini kontrol

etmek istemektedir Geleneğe goumlre ldquovatana ihanetrdquo succedilunun dışında kentin

kirlenmesi de soumlz konusudur Kentin sorumluluğunu uumlstlenmiş biri olarak bu kirliliği

bertaraf etmeli gelenekten gelen yasalara goumlre hareket etmelidir Burada

Poluumlneikesrsquoe uygulanan ldquocezardquo bir ccedileşit pharmakon yasasıdır Ceza bir rituumlelin

uygulanmasıdır Fakat rituumlel başarısızlığa mahkucircmdur Kreonrsquoun gidermeye ccedilalıştığı

muğlacircklık trajik bir muğlacircklıktır Girardrsquoın terminolojisiyle konuşursak tek bir

kişinin ldquotoumlrene itirazırdquo rituumleli başarısız kılar ve burada olduğu gibi temizlenmek

istenen kirlilik daha fazla yayılır

Ccedilatışmanın uzlaşmaz trajik doğası aslında her iki tarafın da hem insani hem de ilahi yasaları paylaşmalarında yatmaktadır [hellip] Dost - duumlşman vatandaş - youmlnetici baba - oğul erkek - kadın adalet ndash adaletsizlik saygı - saygısızlık temizlik - kirlilik onur - onursuzluk ve hatta (birinci koro şarkısında olduğu gibi) antroposun insanın ne olduğuna dair ccedilatışan duumlşuumlnceler - guumlccedilluuml muuml ccedilaresiz mi harika mı dehşet verici mi (bunların ikisi de aynı soumlzcuumlğuumln anlamıdır deinon)- Sadece tanımlar ccedilatışmazlar kavramların bizatihi kendileri de muğlak ya da (Antigonenin kutsal succedil [holy wrongdoing] ifadesinde olduğu gibi) paradoksal bir hal alırlar104

hellip

Hegel insanın oumlzuumlne dair iki nitelik koyar Bilme ve isteme İnsana dinginlik veren

bilmeye karşın istek onu tedirginliğe suumlruumlkler ve eyleme geccedilirir İnsan isteğini

gidermeye ccedilalışır Ama her giderme bir ccedileşit olumsuzlamadır Hegel yalnızca

103 Butler 2007 s 42 104 Segal 2003 s 6

163

eylemin insan yapıcı olduğunu soumlyluumlyordu Yalnızca eylem sayesinde insan kendini

kurabiliyordu Fakat her eylem bir olumsuzlama olduğuna goumlre insanın eylemleri

ister istemez bir succedil anlamına da gelmektedir105 Ccediluumlnkuuml her eylem bir başkasının

yadsınması demektir İnsan eyledikccedile bu duumlnya parccedilalanır boumlluumlnuumlr Bu insan

eylemlerinin trajik yanını vurgulamaktadır Her eylem kaccedilınılmaz olarak hybristir

her etik eylem kendi iccedilinde bir succedil barındırır106

İnsanın varlığı kaccedilınılmazlıklarla yuumlklenmiştir kaccedilınılmazlıklarla dolu bir evrende

yaşamaktadır Antik Yunan tragedyası bunu yalnızca olay oumlrguumlsuuml konu ya da ccedilatışan

ve ccedilelişen karakterler yoluyla değil aynı zamanda dans ederek soumlyledikleri koral

şarkılarda da goumlstermişlerdir Ccedilalışmamızın bundan sonraki boumlluumlmuumlnde Antigonersquonin

koro şarkılarına odaklanacağız Koro şarkılarıyla karşımıza ccedilıkan kozmolojinin nasıl

bir duumlnya ve insan tanımlaması sunduğu uumlzerinde duracağız

323 Antigone ndash Koro Şarkıları

Koro şarkılarının birbirinden bağımsız parccedilalar olduğu ve tragedyanın esas

konusuyla ilgisiz olduğu youmlnuumlnde guumlccedilluuml bir inanış vardır Bazıları da koro şarkılarını

tragedyanın en zayıf youmlnuuml olarak goumlruumlrler bu duumlşuumlnceye goumlre tragedyalar koro

şarkıları tarafından suumlrekli olarak kesintiye uğramaktadır Diğer taraftan başka bir

tartışma da koronun tragedyadaki roluuml uumlzerinedir Koro bir oyuncu gibi mi

duumlşuumlnuumllmeli yoksa şairin soumlzcuumlluumlğuumlnuuml yapan bir araccedil mı Bu sorular gereksizdir

ccediluumlnkuuml tragedyalar kendi buumltuumlnluumlkleri iccedilerisinde tuumlm bu ayrımları boşa ccedilıkarır

3231 Birinci Koro Şarkısı [330-375] 107

[332] Nice olağanuumlstuuml şey var ki hiccedilbiri insandan daha fazla [korku] dehşet (deinon)

vermez [335] Guumlmuumlş rengi denizlerde Sert esen kış ruumlzgacircrları oumlnuumlnde Yelkeniyle

105 Bkz Hegel 1986 s 285 sect468 106 Bkz Oudemans 1987 114 107 Koro şarkılarının ccedilevirileri bana ait Metnin farklı ccedilevirileri (Sophocles 2003 Jebb 1891 Sophokles 1941 Sofokles 1997 ve yalnızca 1 koro şarkısı ccedilevirileri (Heidegger) Heidegger 2000 s 156-158 (Houmllderlin-1804 ccedilevirisi) Schmidt 2001 s 269-70 (Oumlmer Ayguumln) Ayguumln 2008 s 252-53) Eski Yunanca aslıyla karşılaştırılmıştır Burada edebi bir ccedileviriden ziyade metnin kastı goumlz oumlnuumlnde bulundurulmuştur

164

aşar geccediler Pupa yelken yol alır Her yanını saran Dev dalgalara aldırmadan Ve

Gaia [Toprak tanrı] Yok olmaz bozulmaz Yorulmak bilmez Tekmil tanrıların en

buumlyuumlğuuml toprak [bile] [340] Aşınır ccediluumlnkuuml insanın sabanı Durmadan bir ileri bir geri

Yıllarca Toprağı kaldırıp tersyuumlz eder Atların yardımıyla [343] Budala

[kouphonoocircn108] Kuş milletini [345] Ve vahşi hayvanlar kabilesini Ve suda

yaşayan yaratıkları Buumltuumln bunları yakalar Sıkı oumlruumlluuml ağını Atıp uumlstlerine Ve

boyun eğdirir hepsine Bu insan Hepsinden kurnaz becerikli [350] Alet (araccedil)

kullanarak alt eder Vahşi doğada yer bellemiş Dağlarda başıboş gezen hayvanları

Yeleleri kaba tuumlyluuml atlara Gem vurur Yorulmaz Dağ boğalarına [da] [354]

Kendi kendine oumlğrenmiştir Konuşmayı [dili] [355] Yel gibi kıvrak duumlşuumlnceyi Ve

bir yapı duumlzen [kurar] Kent yasaları iccedilin Ve bilir nasıl kaccedilacağını Soğuğun

oklarından Accedilık goumlkyuumlzuumlnuumln altında Şiddetli yağmurlardan [360] Her şeye ccedilare

bulan [pantoporos] İnsan Gelmesi gereken hiccedilbir şeye karşı ccedilaresiz [amecircchanocircn]

değil Sadece Hadesten gelecek olana karşı aciz [aporos] Yine de oumlluumlmcuumll

hastalıklardan Kurnazca kaccedilabilir [365] Yetenekleri ccedilok Umudu aşan [huper

elpis] akıl sanatı var her şeye ccedilare [mecircchanocircn] Onu hem iyiye Hem koumltuumlye

suumlruumlkler Yer tanrılarının [chthonos theocircn] yasalarına Saygı goumlstererek Ve yemin

ederek bağlandığı yasalara [enorkon dikan] [370] Huumlrmetle Kendi şehrinde

Mevkisi en tepededir [hupsipolis] Ama yersiz yurtsuzdur [apolis] Yanlışla dost olan

cuumlretkacircr [tolma] kişi [375] Oumlylesi Uzak olsun ocağımdan Onun yanılgılarıyla

bilgilerimi paylaşamam [375]

32311 Birinci Koro Şarkısı accedilıklaması

Birinci koro şarkısının (stasimon) ilk salınısında (strophe) insanın cansız doğaya

huumlkmedişi anlatılır Bu olgular uumlccedil temel element iccedilinde gerccedilekleşir (toprak hava su)

Birinci karşı-salını (antistrophe) iccedilindeki mısralarda konu bu kez cansızlardan

canlılara geccediler İnsan medeniyet araccedillarını bu kez vahşi hayvanlar uumlzerinde uygular

Richard Jebb bu koro şarkısını biraz oumlncesinden ele alarak şoumlyle yorumluyor

108 Soumlzcuumlğuuml anlamı ldquokararsızrdquo ldquoduumlşuumlncesizrdquo ldquogafilrdquo vb Bkz Liddel-Scott 1996 s 987

165

Koro oumlluumlyuuml goumlmmeye cesaret edebilecek birinin olabileceğini duumlşuumlnmektedir [220] Fakat eylem gerccedilekleşmiştir ve fail hiccedilbir iz bırakmamıştır [252] Kreon ise bu işi tanrıların yapmış olabileceğine ilişkin oumlneriyi şiddetle bastırmıştır [278] Bu duumlşuumlncelerin izi bu şarkıda da devam eder Konusu insanın cuumlretidir -onun yaratıcılığı ve mutluluğuna neden olan şeylerdir İnsan denizin ve karanın hacirckimidir buumltuumln diğer yaratıkları boyunduruk altına almıştır yalnızca oumlluumlme karşı bir ccedilare dışında buumltuumln kaynaklarla yaşamını donatmıştır İlahi ve beşeri yasaları goumlzettikccedile becerileri ona zenginlik getirir fakat bu yasaları goumlzetmezse başına yıkım gelir109

Jebbrsquoin de belirttiği gibi stasimonun konusu insandır Şarkıda kaba hatlarıyla ccedilizilen

manzara insanın etrafındaki kaotik ortamı (doğayı) duumlzenleme muumlcadelesidir Burada

bir taraftan vahşi el değmemiş doğadan soumlz edilirken diğer taraftan medeniyetin ve

kuumlltuumlruumln oluşumu anlatılır Soumlzuuml edilen uumlccedil kategori uumlzerinden yapılır bu Hava

(Ruumlzgarların kontroluuml) Su (Denizlerin aşılması) Toprak (toprağın suumlruumlluumlp ekilmesi)

Karşı-salınıda yine aynı sırada bu kez insanın canlılar uumlzerindeki hacirckimiyeti anlatılır

Kuşlar (hava) kara hayvanları (toprak) balıklar (su) Boumlylece ortaya insanın hacirckim

olduğu ve onu kuumlltuumlre doumlnuumlştuumlrduumlğuuml bir doğa ile el değmemiş vahşi doğa arasında

bir ayrım belirginleştirilir Ardından insan buumltuumln canlılar arasında en yeteneklisi en

kurnazı olarak tanımlanır

Bu koro şarkısında ilk bakışta tanrılar yokmuş gibi goumlruumlnmektedir Sanki insan

medeniyeti tek başına elde etmektedir Oysaki burada anlatılan insan Prometheus

gibi bir medeniyet kurucusudur Tanrılara rağmen bu medeniyet kurulmaktadır

Oumlrneğin ldquotanrıların en yaşlısırdquo olan Gaiarsquonın boyunduruk altına alındığı toprağın

bağrının deşildiği vurgulanır Medeniyet kuran insan bu medeniyet iccedilin doğanın

guumlcuumlnuuml kullanmakta aynı zamanda kurduğu duumlzeni suumlrduumlrebilmek iccedilin doğanın

guumlcuumlne ihtiyaccedil duymaktadır

Bu guumlccedil neden tehlikeli Koronun soumlzleri suumlrekli olarak doğanın insana youmlnelik

tehlikeli saldırısını gizliden gizliye ima eder Fırtınalar onu yutmak isteyen dev

dalgalar şiddetli yağmurlar ve soğuk vahşi hayvanlar vs İnsan buumltuumln bu tehlikelere

karşı bir guumlccedil kullanarak uumlstesinden gelmektedir Bu guumlccedil temel olarak akıldır

logosrsquotur ve tabi ki techneacutersquodir Bu akıl ve techneacute sayesinde insan alet kullanır dili

109 Jebb 1891 s 69

166

oumlğrenir duumlşuumlnceyi geliştirir ve yasalara dayalı bir duumlzen kurar Ama daha oumlnce

tartıştığımız gibi technersquonin muğlacirck bir yanı vardır Akıl her şeyin ccedilaresini bulmakta

ama oumlluumlme karşı ccedilaresiz kalmaktadır Bu onu paradoksal bir konuma suumlruumlkler insan

pantoporos aporosrsquotur ldquoHer şeye ccedilare bulan ccedilaresizrdquodir

Akıl ldquoumudu aşanrdquo [huper elpis110 - beklentileri boşa ccedilıkarabilen bekleneni tam

tersine ccedileviren olumlu anlamda ldquobeklentilerin oumltesinderdquo] niteliğiyle insanı iyiye de

koumltuumlye de suumlruumlkleyebilmektedir Dolayısıyla insanın iyiyi koumltuumlden haklıyı haksızdan

ayırt edebilmesi bu konuda dikkatli olması gerekmektedir Ama bunun iccedilin yine aynı

-tehlikeli- aklı kullanacağı iccedilin insanın eylemleri ldquoduumlşuumlnduumlğuumlnuumln tam tersinerdquo

doumlnecektir Kısacası insanın doğayı alt ettiği guumlcuuml yani aklı ve tekniği kendisine de

zarar verebilmektedir

Pantoporos insanın medeniyet kurma guumlcuumlnuuml goumlstermektedir Duumlzen kurmak guumlccedil

gerektirir ama koro şarkısının ima ettiği gibi bu guumlccedil ldquoumudu aşarrdquo en az doğanın

insanı tehdit eden guumlcuuml kadar tehlikelidir Duumlzen demek sınır demektir ama

sınırların tesisi sınır aşan bir guumlce gereksinim duyar111 İnsanın bu sınır aşan guumlcuuml

logosrsquotur techneacutersquodir bunlar kut ya da mana gibi hem kurucu hem de yıkıcı guumlccedillerdir

Koro şarkısı bu muğlacircklığı gizliden gizliye ima etmektedir

Diğer taraftan insan akıl yoluyla kurduğu duumlzende hem beşeri yasaları hem de

tanrıların yasalarını goumlzetmek zorundadır ancak bu neredeyse imkacircnsızdır Nomous

chthonos theocircn (toprağın tanrılarının yasası-ilahi yasalar) ve enorkon dikan

([tanrılara] yemin ederek bağlanılan yasalar-beşeri yasalar) Koro şarkısının yaptığı

bu ayrım Antigonersquode hep olduğu duumlşuumlnuumllen ikili karşıtlıklara [yer altı - yeruumlstuuml

tanrıları beşeri yasalar - ilahi yasalar] pek uygun goumlruumlnmemektedir Antigonersquonin

temsil ettiği duumlşuumlnuumllen ilahi yasalarla Kreonrsquoun temsil ettiği duumlşuumlnuumllen beşeri yasalar

koronun ifadesine goumlre birbirinin iccediline geccedilmiş durumdadır Neredeyse aynı şeylerdir

110 Huper elpis Agamemnon sarayın oumlnuumlne geldiğinde Klyteimnestra bir halı serip şoumlyle seslenir ldquoDike onu bu yoldan umudunu aşan konağa iletsinrdquo Bu kahraman iccedilin tam bir peripeteiarsquodır Her şey duumlşuumlnuumllduumlğuumlnuumln tam tersine doumlner Buradaki elpis daha oumlnce techneacute konusunu tartışırken ele aldığımız pandora mitindeki elpisrsquotir İnsanı hayatta tutan umut koumlr umuttur Duumlşuumlnuumllenin eninde sonunda tam tersine doumlneceğini insandan gizleyen umut 111 Bkz Oudemans 1987 s 125

167

Her şeyden oumlnce Chthon soumlzcuumlğuuml temel olarak ccedilok anlamlıdır[hellip] Sadece kent toprağını değil aynı zamanda en buumlyuumlk tanrı olan Gaiarsquoya referans verir (338) [Gaia yani toprak] Nihai olarak oumlluumllerin ait olduğu bir yerdir Eğer son anlam kabul edilirse tamamen tersine doumlnmuumlş karşıtlıklarla karşılaşırız112

Toprağın yasaları yani definin ve goumlmmenin yasaları ne kadar ilahiyse Kreonrsquoun

temsil ettiği yasalar da o kadar ilahidir ccediluumlnkuuml bu yasalar da tanrılar tarafından

goumlzetilirler Kısaca diyebiliriz ki her iki yasa da eşzamanlı olarak hem ilahi hem de

beşeridir

Koronun gizliden gizliye ima ettiği tehlike buradadır Antigonersquodeki temel

ccedilıkmazlardan biri burada yatmaktadır İnsan yasalara dayanan bir duumlzen kurar bu

yasalar beşeri yasalardır ama insan bu yasalara tanrılar uumlzerine yemin ederek

bağlanır Yasanın ne kadarı beşeri ne kadarı ilahidir artık bilinemez ldquoOumlluumlnuumln

goumlmuumllmesirdquo de ldquooumlluumlnuumln gerektiğinde accedilıkta bırakılmasırdquo da hem ilahi hem de beşeri

referansları olan yasalardır Boumlyle bir muğlacircklık iccedilerisinde insanın haklıyı haksızdan

ayırabilmesi gerccedilekten kolay değildir

Bu konuda başarısızlığa uğrayan kişi kategorileri birbirine karıştırdığı iccedilin aileden

kabileden ihraccedil edilir Eğer soumlz konusu hatayı yapan kişi kentin tepesinde devletin

youmlnetiminde yer alıyorsa kentin bizatihi kendisini tehlikeye atacağından kentten de

suumlrguumln edilecektir113 Hypsipolis olan insan bir anda apolis oluverir Kısacası insan

oumlvuumllesi tekniğine logosrsquouna rağmen yine bizzat onların yol accediltığı tehditten

kurtulamaz Ccediluumlnkuuml tehditten kurtulmanın yolu yine logosrsquotan geccedilmektedir

Sofokles araccedilların kurnazca kullanımı yoluyla adalet ve adaletsizlik sorununun ccediloumlzuumllebileceğine inanmıyordu İnsan texnasrsquoa [technersquoye] sahip olmasına rağmen iyiyle koumltuumlyuuml karıştırabiliyordu Bu fikir adaleti insanın texnairsquosi iccedilinde varsayan sofist Phytagorasrsquoın kozmolojisiyle temelden ayrılmaktadır [Platon- Phytagoras 321] İnsanın texnairsquosinin ccedilaresizliği insanın cuumlretiyle bağıntılıdır (tolmas charin114 -375) Temel problem buradaki ldquotolmasrdquo kelimesinin hem sınırların

112 Oudemans 1987 128 113 Bkz Oudemans 1987 s 124 114 tolma (tolma) iyi anlamda Cesaret yuumlreklilik atılganlık koumltuuml anlamda aşırı cesaret kuumlstahlık pervasızlık cuumlret ayrıca işe girişmek kalkışmak korku verici ya da zor bir işe girişmek iccedilin cesaret bulmak risk almak gibi anlamları bulunmaktadır Bkz Liddell-Scott 1996 s 1803

168

aşılması succedilunu ima etmesi hem de duumlzenin kurulması iccedilin gerekli cesarete referans vermesidir115

Dolayısıyla techneacute olmadan insan kuumlltuumlr kuramaz ya dev dalgalar iccedilinde boğulur

gider ya soğuktan donar ya vahşi hayvanlar tarafından oumllduumlruumlluumlr ya da accedillıktan oumlluumlr

Koro şarkısı insanın bu tehditleri techneacute sayesinde bertaraf ettiğini accedilıkccedila belirtir

Fakat hemen ardından bize sezdirdiği ise techneacutersquonin oumlteki kaccedilınılması muumlmkuumln

olmayan yıkıcı yuumlzuumlduumlr

Koronun soumlzuumlnuuml ettiği hupsipolis apolis aslında bir ccedileşit pharmakon olarak

okunabilir Tıpkı pharmakonun hem zehir hem panzehir hem kurtarıcı hem de

kirletici olması gibi insan da hem hupsipolis hem de apolis olabilmektedir Adil bir

kral iken (hupsipolis) kentten kovulan ve apolis olan kişiler tragedyalarda bolca

bulunabilir Diğer taraftan yalnızca kentten atılmaktan soumlz etmez koro aileden

kovulmayı da ima eder (ldquoNe evime yakın olsun ne de duumlşuumlncelerimerdquo) Boumlylece hem

ailenin hem de polisin dışına suumlruumllme hem ailenin hem de devletin dışında kalmak

demektir Arthur Miller ldquoTragedya ve Sıradan İnsanrdquo [Tragedy and The Common

Man] adlı makalesinde tragedyalarda yalnızca krallar ya da soylular gibi toplumun

uumlstuumlnde yer alan kişilerin işlenmesinin tek doğru olmadığını sıradan bir insanın da

tragedya iccedilin uygun olabileceğini soumlyler116 Bunu da ironik bir dille ldquoOidipus ya da

Orestes gibi kahramanların yaşadıkları karmaşaların sıradan modern insanın da

yaşayabileceğinirdquo soumlyleyerek destekler Fakat burada şu soruyu sormak yerinde

olacaktır Neden tragedya soylu ya da daha genel bir ifadeyle toplumun tepesinde yer

alan kişileri konu almaktadır Neden Aristoteles bu konuda farklı bir tercihin de

olabileceğini belirtmemiştir Gerccedilekten de Millerrsquoın dediği gibi sıradan bir insan da

ldquotragedyanın konusurdquo olabilir mi Şuumlphesiz ki tragedyanın asıl meselesi krallar

soylular ya da tiranlar değildir bizatihi insanın kendisidir Ancak onu varlığının

imkanlarının en uccedil imkanlarıyla [buna varlığın en zati ve kaccedilınılmaz imkacircnı oumlluumlm de

dahildir] birlikte ele almak trajik etkiyi artırabilmektedir İnsanın hem pantoporos

115 Oudemans 1987 s 127-128 116 Miller Arthur ldquoTragedy and Common Manrdquo The Question of Tragedy Ed Arthur B Coffin EmText Sanfrancisco 1991 s 85

169

hem de aporos olması gibi eşanlı olarak hem hypsipolis hem de apolis olan

konumunu goumlstermek iccedilin sıradan bir insan uygun olmayabilir kanısındayız Sıradan

insanı başka bir deyişle ldquonormalrdquo bir insanı yani sınır aşmamış muğlacirck bir konuma

duumlşmemiş bir insanı tragedyanın konusu haline getirmek oldukccedila zor olacaktır Diğer

taraftan tragedyalarda da krallar yalnızca olabilecek en uumlst konumdan [hypsipolis]

en aşağı konuma [apolis] duumlştuumlkleri iccedilin tragedyanın konusu olmazlar Onlar zaten

tam da o ldquoarardquo konumda oldukları iccedilin trajik oumlzuuml taşımaktadırlar Yani bir kral

sıradan bir insana goumlre bulunduğu konum itibariyle muğlacirck bir yerdedir Kral bir

pharmakonrsquodur topluma musallat canavar sphenkslerden kurtarır Kente medeniyet

getirir kuumlltuumlr kurar Fakat buumltuumln bunları yaparken tehlikeli bir guumlccedil kullanır ve

tehlikeli guumlccedillere temas eder Onu bir kurtarıcı yapan guumlccediller onun yıkımına sebep

olur Kurtarıcı kral şimdi en aşağılık konuma itilir toplumun buumltuumln guumlnahlarını

uumlstlenerek kapı dışarı edilir kentten kovulur Bir kraldan yoksul bir meczuba

doumlnuumlşme [Kral Lear] tragedyanın dıştan goumlruumlnen unsurlarındandır Burada temel

olan kralın hali hazırdaki muğlacirck konumuyla hypsipolis apolis oluşuyla insanı

temsil edebiliyor oluşudur

Burada koro şarkısının anahtar soumlzcuumlğuumlne deinonrsquoa geri doumlnmemiz gerekiyor

Deinon soumlzcuumlğuumlnuumln medeniyet kurucu olduğu kadar onun altını da oyan bir guumlcuumln

muğlacircklığını anlatacak şekilde ccedilevrilmesi gerektiği accedilıktır Jebb deinon iccedilin

muhteşem soumlzcuumlğuumlnuuml oumlneriyordu117 Bu tuumlrden bir ccedileviri bu koro şarkısının

iccedileriğinin ldquoinsanın medeniyet kurucu guumlcuumlnuumln aklının ve yeteneğini oumlvguumlsuumlrdquo olduğu

yanılgısına suumlruumlkler bizi Şarkının trajik iması kaybolur Deinon da pharmakon gibi

muğlacirck bir soumlzcuumlktuumlr Bunu birinci boumlluumlmde yeterince tartışmıştık Kozmolojik

anlayışına bağlı olarak okuma biccedilimleri de doğal olarak farklılaşacaktır Eğer insanın

doğadan ayrılması esasına dayalı bir kozmolojinin iccedilinden duumlşuumlnuumlyorsanız eğer

birccedilok yorumcunun yaptığı gibi bu stasimonun insanın doğa uumlzerindeki

hacirckimiyetinin ve medeniyet kurucu guumlcuumlnuumln zafer şarkısı olduğuna inanıyorsanız

deinonu ldquokudretlirdquo olarak ccedilevirmenizden daha doğal bir şey olamaz Daha oumlnce

117 Bkz Jebb 1891 s 340

170

başka bir vesileyle soumlzuumlnuuml ettiğimiz sorun yani metne kendi duumlnyamızdan bakarken

kendi duumlnya algımızı da dayatmaya boumlylelikle metni goumlze goumlruumlnmeyecek bir şekilde

asimilasyona uğratma tehlikesi de bu doğallıkla birlikte oluşur

Aynı şekilde ayırıcı duumlşuumlnce bir yanda poros ile technenin deinonrsquola olan

bağlantısını da goumlzden kaccedilırır Zincire Vurulmuş Prometheusrsquota Prometheusrsquou

kayalara bağlarken Kratos Biarsquoya şoumlyle sesleniyor

Daha guumlccedilluuml vur iyice bağla bir teki bile ccediloumlzuumllmesin Ccediluumlnkuuml O [Prometheus] muumlthiş [deinos] aklıyla en ccedilaresiz [amecircchanocircn] durumlardan bile kurtulmayı [poros] biliyor118

Oumlluumlm archersquodir

Poros insanın her şeye cuumlret eden her yerde kendine bir ccedilıkış yolu ccedilare bulan onu

her şeye eriştiren guumlcuumlduumlr Pan-to-poros her şeyin deneyimlenmesini ima

etmektedir Fakat her şeyin deneyimlenebilmesine rağmen insan asıl tecruumlbeden

yoksundur Ccediluumlnkuuml hiccedilbir yetenek hiccedilbir şiddet eylemi ve kurnazca yapılmış hiccedilbir

alet insanı oumlluumlmden kurtaramayacaktır Ccediluumlnkuuml oumlluumlm insanın olanaksızlığının

olanağıdır Oumlluumlm [yani henuumlz-değil] ldquohenuumlz-olmayanrdquo olarak bir imkacircn olarak

durmaktadır Henuumlz-olmayan gelip ldquoolduğundardquo ise insanın buumltuumln olanaklılığı hitam

bulacaktır Gelmesi gereken hiccedilbir şeye karşı ccedilaresiz [amecircchanocircn] olmayan insan

[362] yalnızca oumlluumlm karşısında ccedilaresizdir Oumlluumlm alt edilebilecek uumlstesinden

gelinebilecek oumlteki şeylere benzemez Aslında oumlluumlm ldquohiccedilbir şeyin ccedilare olamadığı

şeyrdquodir

İsmene oyunun başında Antigonersquoye şoumlyle diyordu ldquoAteşli bir kalbin var soğuk

olana youmlnelmiş olmasına rağmen [thermecircn epi psuchroisi kardian echeis]rdquo119

Burada ldquosoğuk olanrdquo diye ccedilevrilen soumlzcuumlk [psuchroisi] aslında ldquoboşuna faydasızrdquo

anlamlarına da gelmektedir Soumlzcuumlğuumln buradaki kullanımı bu youmlndedir Fakat

Heidegger soumlzcuumlğuumln birinci anlamını yani soğuğu tercih eder Ve bu ldquosoğuk olanrdquola

118 Aiskhylos Zincire Vurulmuş Prometheus sat 59-60 119 Sophokles Antigone sat 88

171

kastedilenin oumlluumlm olduğunu belirtir120 Zira soumlzcuumlğuumln oumlluumller iccedilin kullanımları

bulunmaktadır121 Bu accedilıdan bu tuumlr bir ccedileviriye yanlış ya da aşırı bir yorum denemez

İsmene ardından şoumlyle diyor ldquoCcedilok şeyi yapabilecek durumdasın ama arzu [eros]

seni ccedilaresi olmayan bir şeye [amecircchanocircn] suumlruumlkluumlyor [ei kai dunecircsei g all

amecircchanocircn eras]rdquo122 Bu kez İsmenersquonin oumlluumlmden soumlz ettiği daha accedilıktır Ve son

olarak ldquoİnsan imkacircnsız olanın peşinde koşmamalırdquo [archecircn de thecircran ou prepei

tamecircchana] Burada cuumlmlenin arche soumlzcuumlğuumlne bağlı olarak farklı yorumlanma

olasılığı soumlz konusudur123 Filolojik tartışmanın dışında Heidegger arche ve

amechana soumlzcuumlklerinin birlikte kullanışına dikkat ccedileker Bir yanda Arche yani

başlangıccedil ilk olan başlangıccedilta yer alan diğer tarafta amechana yani hiccedilbir şeyin

ccedilare olamadığı şey vardır Biz sadece buradan esinlenerek archersquonin yani

başlangıccedilta yer alarak kendisinden neşet edenler uumlzerinde hacirckimiyet kuran şeyin

amechana hiccedilbir şeyin ccedilare olamadığı şey yani oumlluumlm olduğunu soumlyluumlyoruz Arche

oumlluumlmduumlr Antigone her şeyi youmlneten her şeyin nedeni başlangıccedil noktası archersquosi

olan oumlluumlmuumln peşine duumlşmuumlştuumlr Oumlluumlm ise amechana olandır

3232 İkinci Koro Şarkısı [583-625]

[583] Koumltuumlluumlkten [kakocircn] tatmamış nesiller Ne de kutlu [eudaimones] Ccediluumlnkuuml

tanrılardan bir eve gelen [585] Bir sarsıntı buumltuumln soyu Bir kuşaktan diğerine

sarsıp yıkar [ate] Nasıl ki Trakyarsquonın ruumlzgacircrları Dev dalgalar yapıp Azgın

nefesiyle [590] Derinlerin karanlığından [erebos huphalon] Kapkara kumu ccedilıkarıp

ccedilalkalar Ve kıyıya vuran dalgalardan Acı bir ağıt yuumlkselir [İşte boumlyledir bu felaket

de] [593] En başından beri suumlruumlyor Labdakosoğullarırsquonın [595] Oumlluumlmle tıka basa

Dinmeyen acıları Onları yıkan tanrıdan başka Hiccedilbir nesil diğerini Kurtaramaz

[600] Tam da şimdi Umut ışığıydı Oidipus soyunun Son dalı Yer altı tanrısının

120 Heidegger 1996 s 98 121 Bkz Liddell amp Scott 1996 psuchros maddesi 122 Sophokles Antigone sat 90 123 Bkz Heidegger 1996 s 100-101 ve Jebb 1891 s 26

172

Kan kırmızı tozu124 Yıktı onu Gururlu soumlzleri ve ccedilılgınlığı yuumlzuumlnden [605] Ey

Zeus hangi had bilmez Başa ccedilıkabilir senin guumlcuumlnle Ne her şeyi tuzağına duumlşuumlren

uyku Ne de yorulmak bilmez zamanın Huumlkmuuml geccediler sana [610] Sen goumlz

kamaştıran İhtişamıyla Oluumlmposrsquoun Sahibisin Geccedilmişte olduğu gibi Gelecekte

de her yerde Bu yasa huumlkuumlm suumlrecek ldquoOumllmekle yuumlkuumlmluuml her yaşam Lanetiyle-

yıkımıyla (ate) birlikte gelir duumlnyayardquo125 [615] Ccediluumlnkuuml serseri bir mayındır umut

Kimine huzur verir Kimine arzunun aldatıcılığını [apata kouphonoocircn erocirctocircn]

Ayakları hiccedil yanmamış Nasıl bilmezse ateşin yaktığını [620] İşte oumlyle kandırır umut

insanı Ccediluumlnkuuml eski zamanlardan bir bilgenin Uumlnluuml soumlzuuml [şoumlyle] ldquoTanrı kime

yıkım verecekse Er ya da geccedil o insan [625] İyiyi koumltuuml sanır koumltuumlyuuml iyirdquo

32321 İkinci Koro Şarkısı Accedilıklaması

Birinci koro şarkısındaki insanın doğa karşısındaki guumlccedilluuml duruşu burada tersine

doumlner Bir bakıma birinci koro şarkısında gizliden gizliye ima edilen tehlikeler

burada belirgin bir şekilde accedilığa ccedilıkarlar Bu kez buumltuumln korkunccedilluğu iccedilinde

karşımızda duran doğanın deinotesidir

Birinci koro şarkısında insanın rahatlıkla aştığı deniz şimdi korkunccedil dalgalarla dolu

bulanık ve hırccedilındır Yelkenleri şişirerek insanların gemilerle denizler aşmasını

sağlayan ruumlzgar burada fırtınaya doumlnmuumlştuumlr Fırtınalar dev dalgalara neden olmakta

ccedilalkantıdan kararmış denizler kıyıları doumlvmektedir Kıyılardan korkunccedil sesler

yuumlkselmekte bu sesler de Labdakosoğullarının acılarının işareti sayılmaktadır

124 Konis (toz) ya da kopis (bıccedilak) Soumlzcuumlğuumln kesin olarak hangisi olduğu belli değil Her iki durumda da ifade değişiyor Antigonersquonin kardeşinin uumlzerine ndashbuumlyuumlk bir ihtimalle- kanlı toz atması ile Kororsquonun bu soumlzleri hem Poluumlneikesrsquoi hem de Antigonersquoyi kastederek daha guumlccedilluuml bir şiirsellik yakaladığı duumlşuumlnebilir Bu yuumlzden burada ldquotozrdquo soumlzcuumlğuumlnuuml tercih ettim Bu konuda bkz Jebb 1891 s 114-15 Sabahttin Ali bu dizeleri şoumlyle ccedilevrilmiş ldquoŞimdi yer altı tanrılarının kanlı tozları delice soumlzler ve ccedilılgın bir ruh bu ışığı soumlnduumlruumlyorrdquo Goumlruumllduumlğuuml gibi ldquokanlı tozlarrdquo ifadesini Sabahattin Ali de tercih etmiş dizelere duumlştuumlğuuml dipnotta bu soumlzlerin Antigonersquonin kardeşinin uumlzerine serptiği tozlar iccedilin kullanıldığını belirttikten sonra mısraın devamındaki farklılığı şoumlyle accedilıklıyor ldquorsquoDelice soumlzlerrsquo tabiriyle Antigonersquonin Kreonrsquola muumlnakaşasında kullandığı sert lisan ve lsquoccedilılgın ruhrsquola da hiddetinden goumlzuuml kararan Kreonrsquoun hali tasvir ediliyorrdquo Sophokles 1941 s 41 125 Richard Jebb dizeleri şu anlamda ccedilevirmiş lsquoHiccedilbir oumllccediluumlsuumlzluumlk lanetten azade (ektos atas) gelmez duumlnyayardquo [hellip] Aşırı guumlccedil ya da servet ya da zenginlik boumlylesine buumlyuumlk herhangi bir şey tanrıların oumlfkesini uyandırır İnsan hubris goumlsterir ve bu ate getirirrdquo Jebb 1891 s 118

173

Bu sınırsız hareketlilik manzarası doğanın bozucu alt uumlst edici guumlcuumlnuuml goumlstermektedir (Yunanlıların goumlzuumlnde daima marjinal ve tehlikeli bir uumllke olan) Trakyarsquonın koumltuumlcuumll ruumlzgarları yer ile goumlk arasındaki ayrımı bozmaktadır126

Denizin dalgaları kozmik duumlzeni altuumlst etmektedir denizin dibinde kalması gereken

kara kum denize karışır aynı şekilde deniz kıyıyı doumlver karayı sarsar ve ruumlzgar da

ldquoruumlzgar olmaktan ccedilıkarrdquo dus-anemoi olur127 Buradaki doğanın sınır aşan guumlcuuml

olağanın dışında bir olguyu da ima etmektedir Erebos huphalon denizlerin

dibindeki karanlık ccedilukur Vernantrsquoa goumlre sadece bir ccedilukur olmanın ccedilok

oumltesindedir128 ilksel kaosu hatırlatmaktadır Bu da duumlzenin olmadığı bir zaman

dilimine işaret eder

İnsan bu kaotik guumlccedillerden kurtulmaya ccedilalışır fakat başaramaz Guumlccedil bir tanrının

elinden bir soya vurur tıpkı denizin karaya vurması gibi Koro benzerliğin altını

oumlzellikle ccedilizmiştir insanın başına gelen felaket de tıpkı doğanın kaotik goumlruumlntuumlsuuml

gibidir Bir başka metafor da umut konusundadır Dizede Elpisrsquoin umudun sıfatı

olarak kullanılan poluplanktos soumlzcuumlğuumlnuuml ldquoserseri mayınrdquo olarak ccedilevirdik Richard

Jebbrsquoin accedilıklamalarına goumlre burada tarifi yapılan umut ldquobilinmeyen denizlerde başı

boş dolaşan bir denizcirdquo imgesi oluşturmaktadır129 Dolayısıyla doğaya ait alan ile

insana ait olan alan bir kere daha bir araya gelir İnsan umudu taşıyan insan accedilık

denizde başı boş gezinen bir gemi gibidir Geminin kontroluuml bu kez birinci koro

şarkısında olduğunun aksine yalnızca onun elinde değildir Diğer doğal guumlccedillerin yanı

sıra tanrılar da geminin youmlnuumlnuuml tayin etmektedirler Ve umut bir ccedileşit yuumlzer-gezer

mayın gibi ya hiccedilbir şeye ccedilarpmadan yoluna devam edecek ya da insanı yıkıma

suumlruumlkleyecektir (Diğer taraftan umudun aldatıcı oumlzelliği de vardır ki buradan

bakıldığında onun hiccedilbir şeye ldquoccedilarpmadanrdquo yolunda devam edebilmesi muumlmkuumln

değildir)

126 Vernant amp Detienne Les Ruses de lIntelligence-La Metis des Grecs Paris 1974 s 154-55 aktaran Oudemans 1987 s 134 127 Bkz Oudemans 1987 s 134 128 Vernant amp Detienne 1974 s 155 Aktaran Oudemans agy 129 Jebb 1891 s 118

174

Bu koro şarkısında da yine kategorilerin birbiri iccediline nasıl geccedilmiş bulunduğunu

goumlrebiliyoruz Tanrılar doğa guumlccedillerinin yerini alabilmekte insan soyları atalarından

kalan lanetleri taşımak zorunda kalabilmektedirler Yıkımın neden geldiğine dair

ldquorasyonelrdquo bir accedilıklama yoktur Tanrı bir soyu yıkmak ister ve bir felaketle o soyu

yok eder Aslında tanrılardan yıkımın neden geldiğine dair bir gerekccedile olarak ldquosınır

aşımırdquo succedilundan soumlz edilir İnsan tanrı olmaya kalktığında şarkıdaki deyişle

haddini bilemediğinde [607] felaketin gelmesi kaccedilınılmazdır Fakat dizelerin

devamında bu tuumlrden ldquohaddini aşmardquo ile ldquofelakete uğramardquo arasındaki ldquorasyonelrdquo

bağ kaybolur Koro şarkısı had bilmenin de oumltesinde felaketin bizatihi kendisiyle bir

arada yaşadığımızı accedilıkccedila soumlyler thnaton bioto pampolu g ektos atas Oumlluumlmle

yuumlkuumlmluuml yaşam Atersquosi yıkımı-felaketi ile birlikte gelir duumlnyaya Duumlnyaya gelmek

demek acıyı da beraberinde getirmek demektir Ate yalnızca tanrılardan gelen dışsal

bir felaket değildir bir daimon gibi insanın doğumuyla birlikte varolur Diğer

taraftan yaşamın (Biosrsquoun) oumlluumlmluuml olmaya mahkum (thnaton) olması da başlı başına

Ate sayılabilir Başka bir deyişle insanın doğması insanın Atersquosidir Tam da bu

yuumlzden ldquoen iyisi hiccedil doğmamış olmakrdquotır Ama koro şarkısı hemen ardından yine

Elpisrsquoten soumlz eder Koumlr umut bu kez ldquoserseri mayınrdquo gibi dolaşmaktadır İnsanların

ccediloğuna teselli vermekte bir ccediloğuna da arzunun [Eros] aldatıcılığını sunmaktadır

Dolayısıyla tanrıların yıkmak istedikleri ldquohaddini aşanrdquo insan değil bizatihi insanın

kendisidir İnsan doğar doğmaz haddini aşmıştır

Burada ldquokoumltuumlcuumllrdquo bir tanrıdan ya da tanrılardan soumlz etmek de muumlmkuumln değildir

Ccediluumlnkuuml insana iyiyi koumltuuml koumltuumlyuuml iyi gibi goumlsteren şey umudun kendisidir Umut ve

arzu bu stasimonda birbirinden ayrılmaz şekilde işlenirler Sophokles ilginccedil bir

şekilde birinci stasimona atıfta bulunur Umut yani Elpis birinci koro şarkısındaki

niteliğini korumaktadır Diğer taraftan birinci stasimonda kuşlar iccedilin kullanılan

kouphonoocircn (kaygısız gamsız duumlşuumlncesiz) nitelemesi bu kez insan iccedilin kullanır

Birinci stasimondaki budala kuşların yerini insan almıştır bu kez avlanan insandır

Yine birinci stasimonda insana uumlstuumlnluumlk sağlayan ldquoakılrdquo bu kez iyiyi ve koumltuumlyuuml

birbirine karıştırabilmektedir

Burada koumltuumlcuumll bir tanrı tasvirinin olmadığını soumlyledik Zeusrsquoun bu dizelerdeki

anlatımı oldukccedila sakin dingin bir Zeus tasviri sunar Zeus insanların oumlluumlmluuml

175

oluşuna karşın oumlluumlmsuumlzduumlr zamana direnişiyle ve Oluumlmposrsquoun sahibi olarak sonsuz

bir guumlce sahiptir Diğer yandan bir karmaşa iccedilerisinde tasvir edilen doğaya karşı da

sakin bir goumlruumlnuumlm iccedilindedir Zeus sanki insanların duumlnyasından kopuk apayrı bir

duumlnyada varlığını suumlrduumlren bir tanrı gibidir Ancak bu uzak tanrılar alemi bir anda

insanların hayatlarına muumldahale edebilen bir konuma geccediler Tanrılar yıkmak

istediklerine Ate yıkım-felaket goumlndermekte ve onları şaşırtmaktadırlar Buumltuumln bu

tasviri yapılan kaotik ortamın sorumluluğunda tanrıların payı vardır İlk dizelerde

Antigone bunu doğrulamıştır zaten ldquoHiccedilbir acı kahır utanccedil kaldı mı Zeusrsquoun bize

yaşarken tattırmadığı[2]rdquo130

Diğer taraftan burada kirlilik duumlşuumlncesinin soydan soya nasıl suumlrduumlğuumlne ilişkin bir

accedilıklama da bulunmaktadır Ataların taşıdığı lanet soyun ldquoson dalırdquona kadar

varlığını suumlrduumlrmektedir Koro lanetten arınmanın imkansızlığını accedilık bir şekilde

ortaya koyar Hiccedilbir nesil bir diğerini kurtaramamaktadır Ccediluumlnkuuml bir tanrı soyu yıkan

eylemlerini suumlrduumlrmektedir Başka bir deyişle o tanrı dışında hiccedil kimse soyu bu

lanetten kurtaramamaktadır Antigonersquoyi Oidipusrsquoun lanetinden ayırmak muumlmkuumln

değildir bu accedilıdan Lanet herkese neredeyse aynı oumllccediluumlde dağıtılmıştır Tam da bu

yuumlzden oyunda Girardrsquoın deyişiyle figuumlrler arasındaki farklılıklar goumlzden

kaybolmaya başlar Eteokles ile Poluumlneikes arasındaki fark yitirilmiştir Onları

birbirinden ayırmak iccedilin toumlrenle goumlmme accedilıkta bırakma ayrımına gidilmiş fakat

başarılamamıştır Antigone ayrıma itiraz etmiş fakat sembolik olarak bu kez kendisi

farklılıkları birbirine karıştırma eğilimine girmiştir Babasına duyduğu bağlılığı

ağabeyine de goumlstermeye ccedilalışmış babasıyla ağabeyini karıştırmıştır Diğer taraftan

baba ile ağabey ensest sonucu ldquoaynırdquolaşmıştır Aynı şekilde Antigone ağabeyiyle

kocasını da karıştırır Haimonrsquoa youmlneltmesi gereken sevgi ve bağlılığı yıkıcı bir

şekilde ağabeyine sunar Başka bir deyişle Eros ile philiarsquoyı karıştırır

Buumltuumln bu kargaşayı birbirine karışmaları kaotikleşmeyi ccediloumlzecek olan iyi

duumlzenlenmiş bir rituumleldir Oudemans koro şarkısının başındaki kaotik doğa

manzarasını Labdakos oğullarının başına gelen felaketlerin bir metaforu olarak

130 Sofokles 1997 s 65

176

anlatmaktadır Ama muğlacirck nitelikli durumların altını da ccedilizer oumlluumlmsuumlzlerle

oumlluumlmluumller arasında yapılan ayrıma arada kalmış cesedin tehlikeli konumu dahil olur

Normalde bir miktar kumla ya da toprakla cesedin uumlstuuml oumlrtuumllduumlğuumlnde kirlilik riski

miasma tehlikesi ortadan kalkacaktır Fakat burada ikinci koro şarkısında da

değinildiği gibi ldquoyer altı tanrılarının tozurdquo Labdakosoğullarırsquonın ldquoson dalırdquonı

yıkmıştır Burada kastedilen Poluumlneikesrsquotir fakat aynı toz bu kez Antigonersquoyi yani

bir başka anlamda Labdakosoğullarırsquonın ldquoson dalırdquonı yıkacaktır Toz (ya da kum)

Antigonersquonin Poluumlneikesrsquoin cesedi uumlzerine atacağı kanlı toza doumlnuumlşmuumlştuumlr Boumlylece

Oudemansrsquoın ifadesiyle ldquodenizin karanlık diplerinden kopan kumlar Labdakos

soyunun uumlstuumlnuuml oumlrtmek iccedilin geri gelmiştirrdquo131

3233 Uumlccediluumlncuuml Koro Şarkısı [780-800]

[781] Ey Eros [Aşk] Savaşta yenilmez Malı muumllkuuml altuumlst eden Eros Uyuklayan

genccedil bir kızın yanağına konup Sabaha kadar noumlbet beklersin [785] Denizlerin

uumlzerinde oradan oraya gezinirsin Ve avlanırsın her yerde ıssız kuluumlbelerde bile

Ne tenhalarda yaşayan canlılar Ne bir guumlnluumlk oumlmruuml olan insan [790] Ne de

oumlluumlmsuumlzler Kurtulabilir senden Hepsine deliliği [mainomai] verirsin [791] Ve

sen insanın aklını ccedilelip Yolda gideni yoldan ccedilıkarırsın [dikaiocircn adikous] Ve sen

şimdi de sen uyandırdın Aynı kana sahip [xunaimon] İki insan arasındaki bu

kavgayı [795] Zafer Guumlzel gelinin goumlzkapaklarındaki tutkunundur Sonrasız

yasaların yanında huumlkuumlm suumlren bir guumlccediltuumlr bu [800] Ccediluumlnkuuml Aphroditersquoyle kimse baş

edemez

32331 Uumlccediluumlncuuml Koro Şarkısı Accedilıklaması

Birinci koro şarkısında tanrılar arka plandaydı İkinci koro şarkısı ise Zeusrsquoa bir oumlvguuml

niteliği taşıyordu Burada uumlccediluumlncuuml koro şarkısında ise insanla tanrılar arasındaki

muğlak guumlccedillerden birinin bir daimonrsquoun varlığından soumlz edilmektedir Bu guumlccedil

Erosrsquotur

131 Oudemans 1987 s 136

177

Birinci koro şarkısındaki hakim insan tasviri burada bir kere daha tersine doumlner

Eros birinci koro şarkısındaki ldquoguumlccedilluuml insanrdquoın yerine geccediler yani bu kez hayvanlar

ve insanlar uumlzerinde karada ve denizlerde oumlluumlmluuml oumlluumlmsuumlz tuumlm varlıklar uumlzerinde

huumlkuumlm suumlren guumlccedil Erosrsquoun guumlcuumlduumlr İkinci koro şarkısında Erosrsquoun insanı yanıltıcı

youmlnuumlne vurgu yapılmıştı Bu kez onun tuumlm evreni etkileyebilen yıkıcı guumlcuumlnden

bahsedilir

Her şeyden oumlnce Erosu erotik sevgi anlamının yanı sıra ccedilok daha temel bir kudret olarak birinin uumllkesi ve ailesi iccedilin duyduğu sevgiyi de kapsayan bir guumlccedil olarak duumlşuumlnduumlğuumlmuumlzde Erosun etkileşimli doğası daha iyi anlaşılabilir Eros tipik olarak hem duumlzen kurucu hem de duumlzeni tehdit eden bir guumlccediltuumlr132

Yunan tanrılarının birden fazla ismi birden fazla goumlruumlnuumlşuuml olmasının izlerini Erosrsquota

da goumlrebiliriz Uyuyan genccedil bir kızın yanağında ldquokonaklayanrdquo da yıkıcı bir savaşccedilı

olup buumltuumln zenginlikleri talan eden de odur bir gelinin goumlzlerindeki tutku olur ama

akrabalar arasına nifak sokan da insanı ccedilıldırtan da yine onun guumlcuumlduumlr Hem

uumlretmenin bereketin ccediloğalmanın hem de yok etmenin guumlcuumlduumlr

Dikaiocircn adikous (791) oksimoronu [ccedilelişik ifadesi] arzunun etkisi altında doğruyu yanlıştan ayırt edebilmenin muumlmkuumln olmadığını goumlsterir Benzer bir belirsizlik bilgi kategorisindeki Erosrsquoun ccedilevresinde de bulunur Eros bir taraftan kendini goumlruumlnuumlr kılar (έναργής [enargecircs] -795) diğer taraftan insan aklında ccedilılgınlığa (μέμηνεν [memecircnen] ndash 790) neden olur (792) Buradan ccedilıkacak sonuccedil şu olmalı Eros birleşme ve ayrılma arasındaki bir gerilim olarak vardır onun guumlcuuml oumlyle bir guumlccediltuumlr ki hem duumlzen hem de duumlzensizliği aynı anda gerccedilekleştirir Bu tam da bu yuumlzden iccedilten iccedile ccedilatışmalı ve kontroluuml muumlmkuumln olmayan evrenin vazgeccedililmez bir parccedilasını oluşturur133

Erosu ihmal etmek deliliktir ama onun guumlcuuml oumlnuumlnde boyun eğmek ona tapmak da

insanı deliliğe suumlruumlkleyebilecektir Bu konuda daha oumlnce Hippolytos oumlrneğini

vermiştik Hippolytos Artemisrsquoe tapıyor bakire kalmayı arzuluyor fakat bu

eylemiyle Aphroditersquoyi ve Erosrsquou ihmal ediyordu Birbirleriyle ccedilelişen iki tanrının

yol accediltığı muğlacirck pozisyonu bir dereceye kadar anlayabiliyoruz Ama aynı tanrının

birbiriyle ccedilelişik goumlruumlnen davranışlarını kavramakta zorlanıyoruz Eros diğer buumltuumln

132 Oudemans 1987 s 141 133 Goheen R H The Imagery of Sophoclesrsquo Antigone Princeton 1951 s 136 Aktaran Oudemans 1987 s 143

178

Yunan tanrıları gibi hem ona saygı duymamızı hem de ona karşı belirli bir mesafede

kalmamızı gerektiren bir tanrıdır Buumltuumln Yunan tanrıları gibi hem yararlı ve hem de

tehlikelidir Bu kadar muğlacirck değişkenlerin iccedilinde insanın yolunu kaybetmemesi

neredeyse imkansızdır

Antigonenin Erosla ilgili olarak bulunduğu trajik pozisyon iki aşamalıdır Bir

taraftan cinsel yanı olmayan bir Eros tarafından yani oumlluuml akrabanın sevgisi ve oumlluuml

sevgisi tarafından ele geccedilirilmiştir Antigone hem ensestin hem de nekros-philiarsquonın

kıyısında gezinmektedir Diğer taraftan tam da bu arzuları yuumlzuumlnden cinsel anlamıyla

Erosu ihmal etmektedir Ccediluumlnkuuml imkacircnsıza acircşık olan Antigone kendi dişil uumlreme

ergonunu ve Labdakos soyunun devamı gibi ailevi sorumluluğunu ihmal etmek

zorundadır Diğer taraftan Kreon da Erosrsquoun cinsel youmlnuumlnuuml reddetmiştir O da

Antigone gibi kendi ailesinin uumlremesini ve ccediloğalmasını yadsımış oğlu Haimonrsquoa

engel olmuş aynı zamanda onunla ccedilatışmaya da girmiştir134 Levi-Straussrsquoun ikili

karşıtlıklar tablosunda135 da accedilıkccedila goumlruumllebileceği uumlzere buumltuumln Thebai uumlccedillemesi (ve

mitolojisi) philia [sevgi] ve ekhtrosrsquoun [nefret] fizyon ile fuumlzyonrsquoun ayrılma ve

birleşmenin suumlrekli tekrar ettiği bir doumlnguuml biccedilimindedir Hem sevgide hem de

nefrette sınır aşımı soumlz konusudur Ve bu sınır aşımlarının tuumlmuuml de kandaşlar

[xunaimon] arasında meydana gelmektedir Erosrsquoun aynı kana sahip insanlar

arasındaki konumu ccedilok daha tehlikeli olmaktadır Erosrsquoun varlığı bir taraftan enseste

kadar uzanabilmekte diğer taraftan yokluğu da kardeşlerin birbirini oumllduumlrmesine ya

da baba ile oğlun birbirine duumlşmesine neden olabilmektedir

3234 Doumlrduumlncuuml Koro Şarkısı [944 - 976]

[944] Buumltuumln guumlzelliğiyle Danae de boumlyle Katlanmış [945] Guumln ışığını demir

duvarlarla değişmeye Ve bu lahit gibi gizli Demirden odada hapsedilmişti Ah

ccedilocuk ccedilocuk [950] Soylu bir ailedendi o da senin gibi Ve karnında taşıyordu

Zeusrsquoun altın olup da damlayan spermini Fakat kaderin guumlcuuml dehşet bir guumlccediltuumlr

134 Bkz Oudemans 1987 s 144 135 Bkz Levi-Straussrsquoun Thebai Miti İkili Karşıtlıklar Tablosu Ek 1

179

[moiridia tis dunasis deina]136 Ne mal-muumllk zenginlik ne Ares ne kent duvarları

Ne de denizde dalgaların inlettiği kara gemiler Koruyamaz insanı kaderin elinden

[955] Ve Dryasrsquoın gem vurulup ehlileştirilmiş Oumlfkesine hızlı azgın oğlu

Hedonrsquoların kralı [Lykurgos] Alay edince Dionysos diniyle Bağlayıp elini kolunu

tanrı Kayalık bir mağaraya kapattı Deliliğinin taşkınlığı yavaş yavaş azaldı [960]

O zaman farkına vardı tanıdı Ccedilılgın alaylarla saldırdığı tanrının Kim olduğunu

anladı [Dionysos tarafından] ele geccedilirilmiş kadınları [entheous gunaikas] [965]

Bastırmak meşaleleri soumlnduumlrmek istemiş Ve fluumlt ccedilalan Musarsquoların oumlfkesini

uyandırmıştı [966]

Kara Kayalarrsquoın bir yanında Boğaziccedili kıyıları Diğer yanında Trakyarsquonın

Salmidessusrsquou [970] Orada yakınlarda Tanrı Aresrsquoin Tapınağı Oradan goumlrduuml

Tanrı uğursuz yarayı Phineusrsquoun iki oğlunun goumlzlerinde [975] Vahşi karısının

[Eidothea] kanlı elleri Ve hanccediler değil bir mekiğin ucuyla accediltığı yarayı [977] İki

ccedilocuğun intikam arzusuyla bakan Goumlz bebeklerine karanlık ccediloumlkmuumlştuuml Zavallılar

acıyla kıvranıyorlardı [980] Korkunccedil kaderlerine ağlıyorlardı Mutsuz bir evlilik

yapan anadan [Kleopatra] doğmuşlardı Ki anaları Erektheusrsquoun soyundan

geliyordu Babası Boreasrsquoın uzak mağaralarında Ve ruumlzgarları iccedilinde buumlyuumlmuumlştuuml

[985] Kısraklardan geri kalmazdı tepelere tırmanmada Bir tanrı ccedilocuğuydu fakat

O da yaşlı Moirarsquoların elinden Kurtulamadı ccedilocuğum

32341 Doumlrduumlncuuml Koro Şarkısı Accedilıklaması

Doumlrduumlncuuml koro şarkısında uumlccedil farklı mitolojik karakterin hikacircyesi anlatılmaktadır

Danae Lykurgos ve dolaylı olarak da Kleopatra Uumlccedil hikacircyenin de ortak bir noktası

olup olmadığı oldukccedila tartışmalıdır Kitto ortak temanın ldquokaranlıkrdquo olduğunu

ldquozuluumlmrdquo ve zulme karşılık olarak gelen ldquointikamrdquoın bunlara eklenebileceğini

belirtir137 Richard Jebb ise ortaklığı Antigone ile olan ilişki uumlzerinden kurmaya

136 Aslında bu satırlar ldquoMoirarsquoların belirlediği herhangi bir şeyde deina [dehset] vardırrdquo anlamında da okunabilir 137 Kitto H D F Grek Tragedy A Literary Study Routledge London New York Third edition 1961 s 165

180

ccedilalışır Ona goumlre ldquosoylulukrdquo ve ldquozalimce hapsedilmerdquo temaları hikacircyeleri

Antigonersquoye bağlamaktadır Bunların dışında Jebb koronun ldquotarafsızrdquo olduğunu

iddia etmektedir138 Aslında hikacircyelerin hem ortak oumlzelliklerinin olduğu hem farklı

temaları da ifade ettiği ve hem de sadece Antigonersquoye değil Kreonrsquoa da atıfta

bulunduğu soumlylenebilir Oumlrneğin Segal Antigone ccedilevirisinde yaptığı satır

accedilıklamalarında hikacircyelerin bir yandan Antigonersquoyi teselli edecek nitelikte olduğunu

diğer taraftan da Kreonrsquola ilişkilendirilebileceklerini belirtir139 Kitto da hikacircyelerde

accedilıkccedila Kreonrsquodan bahsedilmediğini ancak belirgin goumlndermeler bulunduğunu

duumlşuumlnmektedir140

İlk hikacircye Danaersquonin tıpkı Antigone gibi ldquokapatılmasırdquoyla ilgilidir (Hikacircyelerin

tuumlmuumlnde bir ldquokapatılmardquo temasının olduğu goumlruumllebilir) Danaersquonin babası Argos

kralı Akrisios kızından doğacak bir ccedilocuğun kendisini oumllduumlreceği kehanetini alınca

onu duvarları tunccediltan bir zindana kapatır Fakat Zeus damlaları altından bir yağmura

doumlnuumlşerek kızın kapatıldığı yere girer ve onu hamile bırakır141 Koro şarkısının ikinci

hikacircyesi ise daha ccedilok Euripidesrsquoin Bakkhalar oyununun konusunu ccedilağrıştırır

Bakkhalarrsquoın Pentheusrsquou gibi burada anlatılan Lykurgos da Dionysos dinine karşı

eylemlerde bulunmuş ve sonunda tanrı tarafından cezalandırılmış birisidir Aslında

Homerosrsquota anlatılan Lykurgos hikacircyesi biraz farklıdır Homerosrsquotaki ilgili kısımda

Lykurgos Nysa Dağırsquondan inmekte olan Dionysos eşlikccedilisi kadınları kovalamış

yakaladıklarını da doumlvmuumlştuumlr Dionysos bunun uumlzerine korkarak kaccedilmış ama olan

bitenden haberdar olan Zeus Lykurgosrsquoa kızarak onu koumlr etmiştir142 Sofokles ise bu

hikacircyeyi Antigonersquonin durumunu anıştıracak şekilde değiştirerek anlatır Lykurgos

zincire vurulur ve Antigone gibi kayalık bir mağaraya kapatılır Ama kapatılmanın

ardından ldquoaklı başına gelirrdquo Dionysosrsquoun tanrılığını ve guumlcuumlnuuml tanır

Koro şarkısındaki sonuncu hikacircye Kleopatra hikacircyesidir Kleopatra Boreasrsquoın kızıdır

ve Phineusrsquola evlenir İki ccedilocuğu olur Bir suumlre sonra Phineus Kadmosrsquoun kız

138 Jebb 1891 s 169 139 Sophocles 2003 s 156 140 Kitto 1961 s 165 141 Bkz Erhat Azra Mitoloji Soumlzluumlğuuml İş Bankası Yayınları Altıncı Basım 1996 s 28-9 142 Homeros İlyada Ccedilev Azra Erhat A Kadir Can Yayınları 18Basım 2004 VI 130-140

181

kardeşi Eidothea ile evlenir ve Kleopatrarsquoyı hapseder Eidothea da Kleopatrarsquodan

olma iki ccedilocuğun goumlzlerini koumlr ederek annelerinin yanına goumlnderir143

Uumlccedil hikacircyenin birbiriyle olan ortaklığı ayırıcı kozmoloji accedilısından belirsizleşir

Oumlzellikle adalet-adaletsizlik ikiliğiyle baktığımızda Danae ile Kleopatra ve

ccedilocuklarının masum olmalarına rağmen hapsedildikleri diğer taraftan Lykurgosrsquoun

ise bir succedillu olduğu goumlze ccedilarpar Dolayısıyla hikacircyeleri bir araya getiren ortak

oumlzelliğin ne olduğu bu ccedilerccedilevede belirsizleşir Oysaki

Buradaki problem oumlncelikli olarak adalet ve adaletsizlik değil kozmolojik sınırların aşılması meselesidir Bu sınır ihlallerinin ihlalciyi yuumlceltmesi ya da aşağı bir konuma duumlşuumlrmesi ccedilok oumlnemli değildir Buumltuumln bu hikacircyelerde [kategorilerin] karmaşa[sı] ve sınır aşımı zirvededir adalet ve adaletsizlik ise ikinci plandadır 144

Oudemans uumlccedil hikacircyeyi kendi arasında birleştiren motifin sınır aşımı olduğunu

soumlylemektedir Ona goumlre hikacircyelerin tuumlmuumlnde insanın doğayla olan ilişkisinde bir

sınır aşımı ve tecavuumlz goumlze ccedilarpmaktadır145 Bu tuumlr sınır aşımları Yunan

mitolojisinde oldukccedila sık karşılaşılan motiflerdendir Danaersquonin durumunda bu ccedilok

accedilık bir şekilde goumlruumllebilmektedir Oumlncelikle onun ldquokadınsı doğasırdquona onun dişil

ergonuna muumldahale soumlz konusudur Onun doğurma guumlcuumlne başka bir deyişle

doğanın uumlreme guumlcuumlne karşı ccedilıkılır Tam da bu noktada soumlylendeki yağmur motifi

oldukccedila manidardır Zeus bir yağmur damlası şeklinde Danaersquoyi doumlller Yani doğası

bir başka deyişle ccedilocuk doğurma guumlcuuml engellenen Danae yine bir doğa olayı ndash

yağmur- ile kendi ndashengellenen- doğasına kavuşur Mit doğanın karşı konulamaz

guumlcuumlnuuml oumlnuumlne geccedililemezliğini goumlstermektedir Koro şarkısı ldquokaderden

kaccedilılamayacağırdquonın Moiraların bu accedilıdan ldquodehşetrdquo verdiğinin altını ccedilizer Ancak

diğer taraftan Danaersquonin ldquokendi doğasınardquo kavuşması hamile bırakılışı da başka bir

sınır ihlalidir İnsan ve tanrı oumlluumlmluuml ve oumlluumlmsuumlz kategorileri birbirine girmiştir

Danae tam olarak muğlacirck bir konumda kalır Daha doğrusu Danaersquonin marjinal

konumu sınırdaki pozisyonu daha da guumlccedillenir

143 Jebb 1891 s 173 144 Oudemans 1987 s 147 145 Oudemans agy

182

Toplumun sınırında marjininde yer alanların başında kralların geldiğini daha oumlnce

tartışmıştık Koro şarkısının ikinci hikacircyesi Lykurgos bu tartışmamıza uygun bir

oumlrnektir Koro şarkısının anlattığı Lykurgos mitolojisinde Dionysos Lykurgosrsquoa

ccedilılgınlık verir (manias deinon) Lykurgos bu ccedilılgınlığı esnasında kendi oğlunu

oumllduumlruumlr Dionysos onu ndashtıpkı Antigonersquonin kapatıldığı yer gibi- kayalık (petrocircdei) bir

mağaraya hapsedince aklı başına gelir

ldquoKayalık mağara hapishanerdquo motifi oldukccedila dikkat ccedilekicidir Konumu itibariyle

kent dışında kuumlltuumlr ldquodışrdquoındadır doğaya aittir ama diğer taraftan kuumlltuumlruumln varlığına

ilişkin oumlnemi buumlyuumlktuumlr Derridarsquonın deyişiyle ldquoduumlşuumlnuumllmemiş olanın ya da

dışlanmışın aşkın olanın ya da bastırılmışın mağarasırdquo olan bu yer ldquoait olmadığı

şeyin temelini oluştururrdquo146 Birinci koro şarkısında doğanın kudreti kuumlltuumlr

oluşturucu bir guumlccedil olarak kullanılıyordu Ama buna rağmen insanın technesiyle

ldquoboyunduruk altınardquo alınıyor doğanın bu tehlikeli guumlcuumlnuumln ldquokuumlltuumlrerdquo tecavuumlz etmesi

oumlnlenmeye ccedilalışılıyor suumlrekli olarak dışarıda tutuluyordu Boumlylece bu guumlcuumln ikili

youmlnuuml olduğu ortadaydı ve bu oumlzelliği insanı da muğlacircklığa suumlruumlkluumlyordu Oresteiarsquoda

doğaya ait korkutucu bir guumlccedil olarak tanımlanan Erinyler uumlccedillemenin sonunda tam da

bu şekilde Atina hukukunun temeline yerleştirilmiştir Erinylerin kent dışına atılan

succedillunun vicdanının ya da katilin peşine duumlşmuumlş kanlılarının mitolojideki iz duumlşuumlmuuml

olduğu soumlylenir Bunlara katilin suumlrguumln ve kaccedilış boyunca maruz kaldığı doğanın

şiddetini de eklemek gerek Ccediluumlnkuuml ccediloğunlukla kentten suumlruumllen succedilluların vahşi

hayatta fazla yaşayamadıkları ccediloğunlukla ccedilıldırarak veya accedillıktan oumllduumlkleri

bilinmektedir147 Oresteiarsquoda intikam vazifeleri Athena tarafından ellerinden alınmış

gibi goumlruumlnen Erinyler tam tersine Atina hukuku iccedilinde ccedilok daha yuumlksek bir mevkie

yuumlkselirler Hukukun soyut guumlcuumlnuumln iccediline yerleşirler onun yaptırım guumlcuumlnuumln bir

parccedilası olurlar yasaların korkutuculuğunun temelini oluştururlar Başka bir deyişle

yasaların soyut guumlcuumlnuumln bizatihi kendisi olurlar Ama diğer taraftan onlar kente

kuumlltuumlre ait değillerdir (oumlyle ki Oluumlmposrsquolular da onlardan nefret etmektedir) vahşi

146 Derrida Jacques Glas tr John P Leavey Richard Rand University of Nebraska Press Lincoln and London 1986 s 166 147 Bkz Aeschylus 1926 sat 244-266 s 297 Thomson Georges Tarih Oumlncesi Ege Eski Yunan Toplumu Uumlstuumlne İncelemeler Ccedilev Celal Uumlster 2 Cilt Payel Yayınevi İstanbul 1995 cilt 1 s 152

183

doğanın unsurlarıdırlar ve gerccedilek işlevlerini (hem yeni hem de eski) goumlrebilmeleri

iccedilin oumlyle kalmak zorundadırlar Dışarıdadırlar ama iccedileriyi varederler

Benzer bir şekilde ldquokayalık hapishanerdquo sayesinde şiddetin uygulanması doğaya

bırakılmaktadır Boumlylece şiddetin yeni şiddetler doğurma riskinden kurtulmuş olunur

Diğer taraftan burada ldquoboyun eğdirmerdquo (zeuchthecirc - 955) ifadesi birinci koro

şarkısındakini (zugoocirc - 351) ccedilağrıştıracak şekilde kullanılmıştır Birinci koro

şarkısında insan doğaya (toprağa ve yaban hayvanlara) boyun eğdirirken burada bir

tanrı tarafından ona (Lykurgosrsquoa) gem vurulmuştur Lykurgosrsquoun zincirlenerek Tanrı

tarafından kapatılmasının nedeni de onun yani Lykurgosrsquoun ldquodoğanın kuumlltuumlre

muumldahalesirdquoni şiddetle engelleme isteği yuumlzuumlndendir Lykurgos ldquoTanrının

hacirckimiyetine girmiş kadınlarırdquo [entheous gunaikas - 965] bastırmaya kalkınca beşeri

sınırları aşarak tanrısal kudretin şiddetine temas (psauocircn -961) etmiştir Buradaki

psauocircn soumlzcuumlğuuml kutsal olan bir şeye dokunulması yasaklanmış olan bir şeye

dokunmayı ima etmektedir

Koro şarkısındaki uumlccediluumlncuuml hikacircyenin de doğa ve kuumlltuumlruumln birbirine karışmasını ifade

ettiği ccedilok accedilık bir şekilde goumlruumllebilir

Diğerleri gibi Kleopatra da tanrısal olanla insandan aşağı olanı [subhuman] buumlnyesinde bir araya getirir Kleopatra Atina medeniyetinden ccedilok uzakta (983) doğal bir mağarada yetişmiştir Babası Boreas [Poyraz] bir tanrıdır ama aynı zamanda bir doğa olayıdır Ruumlzgacircrlardan biridir Kleopatra tanrıların ccedilocuğudur (theocircn pais - 986) ve bir kısrağa benzer (hamippos - 985) Tıpkı Danaenin tabiat ile tanrılar arasında Lykurgosun da krallık ile bir hayvan arasındaki pozisyonu gibi Kleopatranın marjinalliği de belayı davet eder Oğulları koumlr edilmiştir ve yine Trakyada Salmuumldessus ve Kara Kayaların kıyısında olması hiccedil de tesaduumlf değildir Salmuumldessus sığ suları yuumlzuumlnden gemilerin karaya oturduğu ve yerli halkın gemileri kanlı bir şekilde yağmaladıkları bir yer olarak nam salmıştır (Kamerbeek A 169) Yabanıl [wild] tanrı Aresin bu topraklarla ilişkisinin olması tesaduumlf değildir (Coleman RCA 21) Trakyanın yabanlığı Kleopatranın ccedilocuklarının vahşi (agrias - 973) uumlvey anasında kendini goumlsterir148

Oudemans Kleopatrarsquonın marjinalliği ile diğer iki mitolojik figuumlr arasında benzerlik

bulmaktadır Charles Segal de Kleopatrarsquonın muğlacirck pozisyonunu benzer bir şekilde

148 Oudemans 1987 s 148

184

accedilıklamaya ccedilalışır149 Segal ldquomağarardquo motifinin Kleopatra hikacircyesinde tanrısallık ile

yabanıllık arasında bir pozisyonda karşımıza ccedilıktığını ima eder Bir yandan

Kleopatrarsquonın doğup buumlyuumlduumlğuuml mağaralar vahşiliğe ve yaban hayata dair vurgular

taşırken (oumlrneğin Kleopatrarsquonın yaban atlarına benzetilmesi bazı versiyonlarda

bizatihi bir at olarak tasvir edilmesi gibi) diğer yandan ailevi koumlklerinin tanrılara

dayanmasıyla yan yana resmedilir Segal Kleopatrarsquonın babasının ldquodoğanın

şiddetininrdquo semboluuml olduğunu belirtir150 Poyraz yani Boreas kuzey ruumlzgacircrları

arasında yıkıcı etkilere sahiptir Hesiodosrsquoun ldquoazgın esişlirdquo diye tanımladığı151

Boreas ldquokara bulutlarla goumlkten sağanak sağanak kopan ve engin dalgalarla denizi

allak bullak eden azgın bir yel buz gibi esen bir kasırgardquodır152 Yunan mitolojisine

goumlre Boreas Trakyarsquoda oturmaktadır Tıpkı Zeusrsquoun Danae ile birleşmesi gibi

Boreas da Kleopatrarsquonın annesi Oreithyiarsquoyı zorla kaccedilırır ldquoYaban ve azgınrdquo

Boreasrsquoın tersine Oreithyia Atina medeniyetinin kurucusunun ndashErekhteusrsquoun-

kızıdır Kısacası Danae hikacircyesinde goumlrduumlğuumlmuumlz durum tabiat ile medeniyetin

birbirine karışması burada da işlenmektedir

Kategorilerin birbirine karışması temasının yanında koro şarkısının ikinci vurgusu

insanın kader karşısındaki ccedilaresiz konumudur Birinci koro şarkısında goumlrduumlğuumlmuumlz

insanın medeniyet kurma guumlcuuml ve doğa karşısındaki uumlstuumlnluumlğuumlne onun deinon

soumlzcuumlğuumlyle anlatılan guumlcuumlne karşılık olarak yeni bir deinon daha ortaya ccedilıkar Kader

moiridia tis dunasis deina Koro şarkısı ldquokaderin guumlcuumlrdquonuuml ldquodehşetrdquo olarak tanımlar

Başka bir deyişle bu dizeler Moiralarrsquoın belirlediği her şeyin potansiyel olarak deina

[dehşet] iccedilerdiğini ima etmektedir ldquoNe mal-muumllk zenginlik ne Ares ne kent

duvarları Ne de denizde dalgaların inlettiği kara gemiler Koruyamaz insanı

kaderin elindenrdquo [953-955] Bu soumlzler neredeyse oyunun ana fikrini oumlzetler gibidir

Birinci koro şarkısında oumlvuumllen insan technesinin ldquosınırlarırdquo burada bir kere daha

vurgulanır

149 Segal Charles Tragedy and Civilization An Interpretation of Sophocles Norman University of Oklahoma Press 1999 s 182 150 Segal 1999 s182 151 Hesiod Tanrıların Doğuşu (Theogonia) sat 378 152 Erhat 1996 s 75

185

3235 Parodos ve Beşinci Koro Şarkısı

32351 Parodos [100 - 155]

[100] Guumlneşin okları yedi kapılı Thebairsquonin şimdiye kadar goumlrduumlğuuml en guumlzel ışığını

veriyor Nihayet parladın ey guumlneş goumlzuuml altın guumlnuumln Dirke sularının uumlzerine

yuumlruumlduumln [105] Ve ak kalkanlı Argos ordusunu [ışınlarının] keskin ucuyla huzursuz

edip kaccedilırdın onları gerisin geri [110] Poluumlneikes kışkırttı toprağımıza karşı bu

orduyu Ccedilığlık atan ak kanatlı bir kartal gibi [115] ağır silahları ve at yeleli

miğferleriyle topraklarımızın uumlzerinde uccediltu [117] Evlerimizin uumlstuumlne gelince

durakladı Kana susamış mızrağıyla yedi kapımızın etrafında ağzını accediltı Fakat [120]

koca ağzını kanımızla dolduramadan ve Hephaistosrsquoun ateşi kulelerimizin başını

kaplamadan kaccediltı [125] Kartalın ardından savaşın guumlruumlltuumlsuuml oumlyle şiddetli oldu ki

Thebai ejderinin rakibi iccedilin kazanmak artık ccedilok zordu [127] Ccediluumlnkuuml Zeus oumlvuumlngen

dilden nefret eder Ve onları altın zırhlarını gururla şıkırdata şıkırdata taşkın bir

nehir gibi ilerlerken goumlruumlnce [130] surlarımıza ccedilıkıp da zafer naraları atmaya

başlayan adamı savurduğu ateşle vurdu [134] Adam sendeleyip toprağa duumlştuuml buumlyuumlk

bir guumlruumlltuumlyle [135] daha demin elinde meşalesi kudurmuş gibi cuumlretle bize oumlfkesini

haykırıyordu Ama umduğunu bulamadı işte ve oumltekilere de [140] en guumlccedilluuml

muumlttefikimiz Ares kendi kaderlerini dağıttı [141] Yedi komutan yedi kapıda yedi

duumlşmanla kapıştı Her biri tunccedil zırhlarını bozgun veren Zeusrsquoa armağan diye sundu

Sadece aynı ana-babadan olma iki kişi [145] kargılarını fırlattılar birbirlerine

Kargıların ikisi de zafer kazandı ve iki kardeş paylaştı ortak bir oumlluumlmuuml [148] Fakat

şeref veren Nike [Zafer tanrı] mutluluk iccedilinde guumlluumlmseyerek bir şarın uumlstuumlnde

Thebairsquoye geldi [150] Haydi geccedilen savaşları unutalım artık Geceler boyu şarkılarla

danslarla tanrıların tapınaklarını ziyaret edelim Ve belki danslarıyla Thebairsquonin

toprağını sarsan Bakkhos da bizi youmlnetir[155] Bakın Uumllkenin yeni kralı

Menoikeusoğlu Kreon buraya geliyor Tanrıların bize yolladığı yeni şartlar sebebiyle

yeni huumlkuumlmdarımız Kreon Yaşlılar meclisini bir emirle burada toplanmaya [160]

onu hangi sebep sevk etti acaba

186

32352 Beşinci Koro Şarkısı [1115 - 1152]

[1115] Kadmos kızının [Semele] gururu yıldırımlar saccedilan Zeusrsquoun ccedilocuğu ey ismi

ccedilok Dionysos Uumlnluuml İtalyarsquoyı sen korursun [1120] herkesin malı Eleusisrsquoin

vadilerinde huumlkuumlm suumlrersin Ey Bakkhos Bakkhaların yurdu Thebairsquonin yerlisi153 O

Thebai ki Ejderharsquonın dişlerinin goumlmuumllduumlğuuml topraklarından [1125] İsmenos ccedilayı

akar [1126] Meşalelerin dumanlı ışıltıları ikiz tepenin uumlzerinde goumlruumlr seni Orada

Korikarsquolı nymphalar senin varlığınla kendinden geccedilmiş halde etrafını sarar [1130]

Kastalyarsquonın pınarı da goumlruumlr seni Nysa tepelerinin sarmaşıklı bayırlarından

asmalarla dolu yeşil sahiline goumlnderirsin ve senin kutsal soumlzlerinin ccedilığlıkları eşlik

ederken onlara [1135] Thebairsquonin sokaklarında onları goumlzetlersin [1137] Yıldırımla

yanan ananın kenti Thebairsquoyi sen buumltuumln şehirlerden daha ccedilok tutarsın [1140] şimdi

buumltuumln şehir şiddetli bir hastalığa tutuldu [pandamos polis epi nosou] Yalvarıyoruz

Gel Arındırıcı ayaklarınla [katharsiocirci podi] Parnassusrsquoun sırtlarından gel [1145]

Koumlrfezin inleyen sularının uumlzerinden gel [1146] Ey ateş nefesli yıldızlar korosunun

lideri Ey gece ilahilerinin rehberi Zeusrsquoun ccedilocuğu [1150] Goumlruumln bize Buumltuumln gece

dans edip kendinden geccedilen kendini sana adamış hizmetccedililerinle [Thuiaisin] birlikte

goumlruumln bize Ortaya ccedilık ey şifa veren İakkhos

32353 Parodos ve Beşinci Koro Şarkısı Accedilıklaması

Parodos ve beşinci koro şarkısını birlikte duumlşuumlnmek gerektiği iccedilin ikisini sona aldık

Bu iki şarkı hem yapısal olarak hem de iccedilerik olarak birbirlerini tamamlamaktadır

Her iki şarkı da iccedilinde bulunulan koumltuuml durumun ifadesinden sonra kurtuluş umudunu

yakarısını dile getirir Her iki yakarı da ndashZeusrsquoa değil- Dionysosrsquoa yapılır

Oumlzellikle Parodos şarkısının ayırıcı kozmolojik bakış accedilısından yanlış okunabileceği

ortadadır ldquoMasum bir kentrdquo ve ona saldıran ldquohainrdquoler ya da ldquokoumltuumlrdquoler ayrımının

153 Jebb bu dizenin İngilizcesini şoumlyle ccedilevirmeyi uygun bulmuştur ldquoO Bacchus denizen of Thebes the mother-city of your Bacchants dweller by the wet stream of Ismenusrdquo Bkz Jebb 1891 s 200-201 Dionysosrsquoun sıfatı olarak kullanılan denizen soumlzcuumlğuuml ldquobir yere dışarıdan gelip yerleşerek vatandaş olmuşrdquo kişler iccedilin kullanılmaktadır Bu da Dionysos iccedilin uygun bir sıfattır ccediluumlnkuuml o hem Theibairsquonin yerlisidir ndashccediluumlnkuuml annesi Semele Theibairsquolidir- hem de kente uzun yıllar sonra ldquodışarıdanrdquo ve bir yabancı olarak gelmiştir

187

yapılması oldukccedila kolaydır İlk bakışta metnin uumlslubunun da okuru bu youmlnde bir

algıya suumlruumlkleyebileceği soumlylenebilir Oumlrneğin Rohdich iki şarkının nihai olarak aile

ve bireyin arzularına karşı polisin isteklerinin galip gelmesi olarak okunması

gerektiğini iddia eder Ona goumlre şarkılarda vurgulanan temel olgu kentin ndashdevletin-

bozulan duumlzeninin yeniden inşasıdır154 Bu iddia belirli bir duumlzeni ve bu duumlzeni

bozan bir guumlcuumln varlığını ima etmektedir Oysaki bu ayrım trajik anlayışımız

bakımından pek doğru goumlruumlnmemektedir

Parodos Poluumlneikesrsquoin Argos ordusuyla birlikte Thebairsquoye saldırışını savaşı ve iki

kardeşin oumlluumlmuumlnuuml anlatır Savaşın ardından gelecek ldquoguumlzel guumlnlerrdquoin umuduyla koro

soumlzlerini suumlrduumlruumlr Oumlncelikle burada Poluumlneikesrsquoin bir ldquohainrdquo olarak anlatılmadığını

soumlylemek gerekiyor Hem saldıran Poluumlneikes ve Argos ordusu hem de savunmadaki

şehir Thebai hayvan motifleriyle anlatılmaktadır Poluumlneikesrsquoin bir kartal olarak

tasvir edildiğini goumlruumlruumlz Poluumlneikes ldquoccedilığlık atan ak kanatlı bir kartalrdquo olarak kentin

uumlzerinde uccedilmaktadır Thebairsquolerin kanını iccedilecek bir vahşi hayvan olarak resmedilen

Poluumlneikesrsquoe karşın Thebai de yenilmesi zor bir ldquoejderhardquoya benzetilir Ejderha

doğrudan doğruya Thebairsquonin kuruluş mitinde yer alan Ejderharsquoya accedilık bir goumlnderme

taşımaktadır Nitekim koro 1125 satırda bu miti hatırlatır Thebai halkı Kadmosrsquoun

oumllduumlrduumlğuuml bir ejderhanın dişlerinin toprağa goumlmuumllmesinden doğmuştur Ama

topraktan doğanlar zırhlar iccedilinde baştan aşağı silahlıdırlar yuumlzlerinde her an

saldırmaya ve oumllduumlrmeye hazır olduklarını belirten bir ifade vardır Kadmos kendini

korumak iccedilin aralarına bir taş atar topraktan doğanlar bir anda birbirlerine girerler

Bu Thebai topraklarında doumlkuumllen ilk ldquokardeşrdquo kanıdır Bu arada mitolojiye goumlre

oumllduumlruumllen ejderha Aresrsquoin oğludur ve bu Kadmos ile Ares arasında uzun yıllar

suumlrecek olan bir husumetin doğmasına neden olacaktır Sonunda tanrılar araya

girecek ve (Ares ile Aphroditersquonin kızı) Harmonia ile Kadmosrsquou evlendireceklerdir

Fakat Harmonia yani Uyum Thebairsquoye beklenen uzlaşıyı getiremeyecektir Tam

154 Rohdich H Antigone - Beitrag zu einer Theorie des sophokleischen Helden Heidelberg 1980 s 46 51 214 Aktaran Oudemans 1987 s 154

188

tersine Kadmosrsquola Harmoniarsquonın duumlğuumlnuumlnde tanrılar tarafından takılan hediyeler

Thebairsquoye bela olacaktır155

Thebai ejderhası imgesi bir yandan kentin kurucu mitine referans verirken diğer

yandan toprağa ve kitonik tanrılara da goumlndermede bulunur Diğer yandan kartal ise

tanrı Zeusrsquoun simgelerinden biridir Zeusrsquoun kartal şekline buumlruumlnduumlğuuml mitolojide

sıklıkla geccedilmektedir Nasıl ki Thebai ejderi toprağa ait bir varlıksa kartal da

goumlkyuumlzuumlne aittir Boumlylece koro şarkısındaki trajik muğlacircklık ortaya ccedilıkmış olur

Bilindiği gibi Antigonersquonin yer ve yer altı tanrılarına (oumlrneğin Hades gibi) Kreonrsquoun

da goumlkyuumlzuuml tanrılarına (Zeusrsquoa) referans vererek konuştuğu uumlzerinde durulur Burada

bir kez daha goumlruumlruumlz ki oyundaki figuumlrlerin temsil ettikleri alanların sınırları

kesinlikten yoksundur Goumlkyuumlzuumlne ve Zeusrsquoa referans verdiği duumlşuumlnuumllen Kreon

toprağa ait ldquoejderhardquo ordusuna liderlik yapmaktadır Bu durum oldukccedila ironiktir

ccediluumlnkuuml Kreon ldquohayatın kitonik youmlnuumlnuuml goumlrmezden gelmektedirrdquo156

Benzeri ironik durumlar Thebai mitinde oldukccedila fazladır Bunun birccedilok yansımasını

koro şarkısında goumlruumlruumlz

İokasteyle ilgili olarak 53 satırda soumlylendiği gibi Ana ve eş iki isim bir yerde - İokaste anne ve eş fonksiyonlarını kaynaştırmıştı Daha oumlncesinde Oidipus babasını oumllduumlrmuumlştuuml - ailenin birliğini koruması gerektiği yerde bir ayrıştırma Bu ayrıştırma ve kaynaştırmanın bulaşıcı oyunu kardeşler arasındaki muumlcadelede de devam eder Bir olmaları gerekirken aralarındaki anlaşmazlık (neikeon ex amphilogon - 111 Poluumlneikesin ismiyle yapılan kelime oyununa dikkat ediniz) yuumlzuumlnden ikidirler İroni iki kardeşin gerccedilekten iki olamamasıdır Mızraklarını birbirlerine fırlattıklarında aynı anda onları kendilerine de fırlatmış olurlar Aynı şekilde bir başka ironi de onların ikiliğinin sonucunun birlik olmasıdır Onlar ortak bir oumlluumlmuuml paylaşırlar (147) Buna rağmen ironi oyunu sona ermez Poluumlneikes ve Eteokles ortak bir oumlluumlmuuml paylaşsa da cesetlerine farklı şekillerde muamele edilir157

Oudemansrsquoın da oumlrneklediği gibi fuumlzyon ve fizyon yani ayrıştırma ve kaynaştırma

motifi Thebai mitinin neredeyse her aşamasında goumlruumllebilir Yapısal antropolojinin

oumlnemli isimlerinden Levi-Strauss Mythologiques adlı doumlrt ciltlik ccedilalışmasında

155 Teibai soumlylenindeki uyum arayışlarıyla ilgili bkz Arıcı Oğuz ldquoAntik Yunan Tragedyasında Oumllccediluumlluumlluumlk (Socircphrosucircnecirc) ve Uyum (Harmoniacutea) Duumlşuumlncesirdquo Yayınlanmamış Yuumlksek Lisans Tezi İstanbul Uumlniversitesi Sosyal Bilimler Enstituumlsuuml İstanbul 2005 s91-113 156 Segal 1999 s 195 157 Oudemans 1987 s 157

189

Yunan mitolojilerinin ldquoikili karşıtlıklarrdquo158 şeklinde bir yapı sergilediklerini ortaya

koymuştur Bu karşıtlıklar Oudemansrsquoın fuumlzyon ve fizyon dediği olgulara

benzemektedir Levi-Strauss Thebai soumlylenine ilişkin olarak yaptığı ccediloumlzuumlmlemede

soumlylenin belli başlı motiflerini ortak oumlzellikleri goumlz oumlnuumlne alarak aynı suumltuna

yerleştirmiş ve bu şekilde soumlyleni doumlrt farklı suumltun oluşturacak şekilde oumlzetlemiştir

Ona goumlre Thebai mitinin yapısında doumlrt farklı oumlğe ikili karşıtlıklar şeklinde simetrik

bir yapı oluşturmaktadır ldquoAkrabalık bağının fazla oumlnemsenmesirdquo ile ldquofazla

azımsanmasırdquo motifleri birinci karşıtlığı oluştururken ldquoinsanın koumlklerinin topraktan

geldiğirdquo ile ldquobu olgunun reddedilmesirdquo motifleri de ikinci karşıtlığı

oluşturmaktadır159

Levi-Straussrsquoun Thebai miti ccediloumlzuumlmleme tablosunun birinci suumltununda ldquoakrabalığın

gereğinden değerli sayılmasırdquonın oumlrnekleri bulunmaktadır Buna goumlre Kadmos kız

kardeşi Europarsquonın kaccedilırılması uumlzerine fazla bir tepki vermiş onu yıllarca aramıştır

Bu arayış Kadmosrsquoun kız kardeşine olan aşırı sevginin bir goumlstergesidir Aynı

şekilde ndashbilinccedilsizce de olsa- Oidipusrsquoun annesi İokastersquoyle yatması ve Antigonersquonin

Polyneikesrsquoin goumlmuumllmesi iccedilin kendi hayatını feda etmesi ldquoaşırı sevgininrdquo oumlrnekleri

olarak sunulmaktadır

İkinci suumltun bu accedilıdan birinciye zıtlık oluşturmaktadır Bu suumltunun teması ise

ldquoakrabalığın gereğinden değersiz sayılmasırdquodır Burada Spartoilerin birbirini

oumllduumlrmeleri Oidipuslsquoun babasını oumllduumlrmesi ile Eteokles ve Polyneikes kardeşlerin

birbirlerini katletmesi oumlrnek olarak sunulur

Levi-Straussrsquoun ccediloumlzuumlmlemesi bize Thebai mitinin Oudemansrsquoın terimleriyle

konuşursak fuumlzyon ve fizyon arasında gidip geldiğini bir başka accedilıdan

goumlstermektedir

Toplum cinselliği ve kan doumlkmeyi belirli kurallara bağlamak sınırlandırmak

istemektedir Buradaki amaccedil doğanın kuumlltuumlre muumldahalesini muumlmkuumln oldukccedila

engelleyebilmektir Thebai mitiyle ortaya ccedilıkan sorunlardan biri budur Kuumlltuumlr

158 Bkz Ek 1 Levi-Straussrsquoun Theibai Miti İkili Karşıtlıklar Tablosu 159 Leach Edmund Levi-Strauss Ccedilev Ayla Ortaccedil İstanbul Afa Yayınları 1985 s 68

190

nerede biter doğa nerede başlar Bu ikisinin birbirinden ayrı tutulabilmesi ne derece

muumlmkuumlnduumlr Ya da birbirlerinden ayrılabilmeleri olanaklı mıdır

Levi-Straussrsquoun uumlccediluumlncuuml ve doumlrduumlncuuml suumltunları bu soruları daha belirgin bir şekilde

ortaya ccedilıkarır Bu suumltunlarda ldquoinsanın koumlklerinin toprakta olmasının yadsınmasırdquo ile

aksine olarak bu duumlşuumlncenin ldquopekiştirilmesirdquo bir zıtlık oluşturmaktadır

Uumlccediluumlncuuml suumltundaki ortak oumlğe acayip canavarların insan tarafından yok edilmesidir buna karşılık doumlrduumlncuuml suumltunda kendileri de bir oumllccediluumlde acayip yaratıklar olan insanlar yer almaktadır160

Yukarıda daha oumlnce değindiğimiz gibi insanın yaratılış efsanelerinden biri onun

topraktan (Spartoiler gibi) bir bitki gibi ccedilıktığına ilişkindir Uumlccediluumlncuuml suumltundaki

canavarlar (Sphenks ve Areslsquoin Ejderhası) toprağa ait oumlğelerdir ve bu ldquotoprağa aitrdquo

kitonik varlıkların insanlar tarafından (Kadmos ve Oidipus) oumllduumlruumllmesi Levi-

Strauss tarafından ldquoinsanın kendi koumlkeninin toprakta olduğunu yadsımasırdquo olarak

yorumlanır Buna karşın soumlylendeki oumlnemli kişilerin isim ve lakapları (topal solak

şiş ayak) ise insanın topraktan doğduğunun bir goumlstergesidir Levi-Strauss

Frazerrsquodan yaptığı bir alıntıyla bu durumu şoumlyle accedilıklar

Mitolojide Topraklsquotan doğan insanların evrensel bir oumlzelliği bunların derinliklerden ccedilıktıkları anda yuumlruumlyememeleri ya da beceriksizce yuumlruumlyebilmeleridirrdquo161

Bu accedilıdan ldquotopalrdquo ldquosakarrdquo ve ldquoşiş ayakrdquo gibi isimler bu duumlşuumlnceyi doğrulamaktadır

Kısacası Antik Yunanlsquoda yaygın bir inanış olan ldquoinsanın topraktan olduğu

duumlşuumlncesirdquo soumlylende tartışılmakta ancak tıpkı birinci ve ikinci suumltunlar arasında

olduğu gibi karşıt arguumlmanıyla birlikte sunulmaktadır Tartışılan asıl soru şudur

Başlangıccedilta insan bir ccediliftten mi (bir kadın ve bir erkekten mi) yoksa tekten mi

(topraktan mı) doğmuştur Levi-Straussrsquoun bu gibi iki uccedillu problemler arasında

soumlylenin bir ldquouyumrdquo oumlnerdiğini ndashve uyumun da sonunda geldiğini- iddia etmesinde

Hegelyen bir youmln vardır Bize goumlreyse soumlylen bu tuumlr sorulara cevap bulmanın

olanaksızlığını vurgulamaktadır Uccedillar arasında bir denge noktası bulmak bulunsa

160 Leach 1985 s 69 161 Leach agy

191

bile bu noktada kalabilmek muumlmkuumln goumlruumlnmemektedir İnsan yaşamının bizatihi

kendisinin muğlacircklığından başlayarak doğanın ve kuumlltuumlruumln sınırlarının kesinsizliği

bu imkacircnsızlığın en accedilık goumlstergesidir Eposun epik duumlnyanın sınırları kesin hatlarla

ccedilizilmiş kozmosuna karşın tragedyada tanrılar da ldquomuğlacirckrdquo nitelikleriyle oumln plana

ccedilıkarılırlar

Beşinci koro şarkısında oumln plandaki tanrı Dionysos ve koro onu ısrarla evrensel oumllccedilekte bir şifa veren duumlzen ve uyum getiren olarak goumlruumlr Dionysosun adlarından biri burada merkez konumdadır İakkhos (1153) Bu isimle onun cezalandıran ve ccedilıldırtan niteliğinin yanı sıra Eleusis misterileriyle olan ilişkisi de vurgulanır Boumlylece evrensel oumllccedilekte bir uyum tasavvuru ortaya ccedilıkar Dionysos asmalarla dolu yeşil kıyısıyla Nysanın sarmaşık kaplı tepelerinde vahşi doğa iccedilinde yaşamaktadır Fakat buna mukabil onun Thebai medeniyetinin kurtarıcısı olduğu duumlşuumlnuumlluumlr Sanki vahşi doğanın guumlccedilleri korkutucu youmlnlerini yitirmiş gibidir Dionysos hiccedil zorlanmadan denizi aşar karaları geccediler Yıldızlar korosuna liderlik eder fakat aynı zamanda kentin de hakimidir (episkopeocirc - 1136) Dionysosun yatıştırıcı guumlcuuml sebebiyle doğanın kente yaptığı şiddetli saldırıdan kurtarması iccedilin kendisine yalvarılır Hastalığına mukabil şifa veren ayaklarıyla gelmesi soumlylenir (1142-43) Thiasus coşkusunun muğlacircklığın kontroluuml yoluyla bir arınma olacağı duumlşuumlnuumlluumlr 162

Beşinci koro şarkısında hem Thebairsquonin kurtarıcısı hem de Zeus yerine kendisine

yalvarılan bir tanrı olarak Dionysosrsquoun adının anılması (Parodosrsquoun sonunda da adı

geccediler) gerccedilekten de anlamlıdır Oudemansrsquodan yaptığımız yukarıdaki alıntıda ortaya

konan iki youmlnluuml oumlzelliğine ek olarak burada Dionysosrsquoun bir başka muğlacirck niteliği

de Thebai ile olan ilişkisinde goumlze ccedilarpmaktadır O hem Thebairsquonin yerlisi [dweller]

hem de yabancısıdır [denizen] Kente dışarıdan gelmiştir mitolojide ccediloğu zaman

kendisinin Trakyarsquodan ya da Lidyarsquodan geldiği soumlylenir hatta ilgili toumlrenlerde onun

ldquouzak diyarlardan kente gelişirdquo canlandırılır oysaki onun doğum yeri Thebairsquodir

Annesi Thebairsquonin kurucusu Kadmosrsquoun kızı Semelersquodir Aslında bu accedilıdan da onun

ldquokimliğirdquo ile ilgili başka muğlacircklıklar goumlruumllebilir O hem bir oumlluumlmluuml -Semele- hem

de bir oumlluumlmsuumlzuumln ndashZeus- ccedilocuğudur Bu yuumlzden hem oumlluumlmluuml hem de oumlluumlmsuumlzlere ait

nitelikler barındırır Ayrıca iki kere doğmuştur oumlnce annesi sonra da babası Zeus

tarafından ldquodoğrulmuşturrdquo Bir versiyona goumlre ldquoilkrdquo oumlluumlmuumlnde kendisini titanlar

yemiş bunun uumlzerine Zeus Titanları yıldırımıyla yakmış ve Dionysosrsquou bu kuumlllerden

162 Oudemans 1987 s 158

192

yeniden yaratmıştır (Bu yuumlzden onun ldquotitanikrdquo youmlnuumlnuumln de olduğu soumlylenir)

Kendisine hem ldquooumlluumlmrdquouumln hem de ldquoyaşamrdquoın koruyucusu olarak tapınılmasının

sebebi budur Diğer taraftan bir yanıyla Oluumlmpos tanrılarıyla bağı vardır bir yanıyla

da doğanın unsurlarıyla oumlrneğin kitonik tanrılarla

Dionysosrsquoun bir başka oumlzelliği de kendisine şarabın mucidi olarak tapınılmasıdır

Uumlzuumlmuumln suyundan ilk defa onun şarap yaptığı ve bunu insanlara tanıttığı

soumlylenmektedir Şarap Yunan medeniyetinin ve kuumlltuumlruumlnuumln en oumlnemli oumlğelerinden

birisidir Bu yuumlzden Dionysos bir ldquokuumlltuumlr kurucusurdquo olarak anılır Fakat diğer taraftan

Dionysos ayinleri ldquovahşirdquo hayata dair izler taşımaktadır bu ayinlerdeki uygulamalar

neredeyse ldquokuumlltuumlrrdquouumln ve ldquomedeniyetinrdquo altını oyar Dionysos tapımları kent hayatını

ve sivil yaşamı tehdit edecek niteliktedirler Ayinlerde oumlluumlmle sonuccedillanabilen

kendinden geccedilmelerin yanı sıra kılık değiştirme ve oumlzellikle de ldquoccediliğ yemerdquo motifi bu

accedilılardan dikkat ccedilekicidir Dionizyak tapım ikili bir goumlruumlnuumlm taşımaktadır Bir

yandan tapınana mutluluk ve huzur veren kutsal bir kendinden geccedilme vahşi hayvan

yavrularını emzirme yılanlara sarılma ve danslar vs diğer yanda ise ndashaslında eş

zamanlı olarak- vahşi işkence eziyet [Sparagmos hayvanları parccedilalamak] adam

oumllduumlrme ve insan eti yeme [Omophagia Kurbanın ccediliğ etinin yenmesi] olgularının

goumlruumllmesi gibi163

Goumlruumllduumlğuuml gibi Dionysos bir paradoks tanrısı gibidir buumltuumln zıtlıkları aynı anda

barındırır Medeniyet ile yabanilik164 Oluumlmpos tanrıları ile kitonik tanrılar yaşam ile

oumlluumlm kent ile kent dışı gibi Bu yuumlzden koro bu karşıtlıklar arasında bir aracı

olacağını duumlşuumlnduumlğuuml iccedilin kendisine seslenir

Fakat duumlzenin kargaşaya olan bu zaferi nihai değildir duumlzen getiren Dionysos yaban Dionysostan ayrılamaz Parodosta olduğu gibi burada da bir uğursuzluk belirtisi hissedilir Dionysos sadece İakkhos yani şifa veren değildir onun pek ccedilok ismi vardır [1115] ve onun şiddeti ve ccedilıldırtıcılığı bakidir165

163 Dionysosrsquoun muğlak nitelikleriyle ilgili olarak ayrıca bkz Versnel 1990 s 132-135 164 Medeniyet ve vahşi hayat unsurları iccedilin bkz Ek 2 165 Oudemans 1987 s 158

193

Sonsoumlz Ccedilalışmamızda tragedyayı accedilıklayabilmek iccedilin muğlacircklık duumlşuumlncesine başvurmak

gerektiğini ortaya koymaya ccedilalıştık Muğlacircklık ile tragedya ilişkisi iki duumlzlemde

incelenebilir Tragedyayı ortaya ccedilıkaran toplumsal siyasi ve duumlşuumlnsel koşulların

niteliğinin eserlere yansıması bakımından muğlacircklık ele alınabilir Ya da muğlaklığın

tragedyada kendini goumlsterme biccedilimleri uumlzerine odaklanılabilir Biz ccedilalışmamızı

tragedyayı ortaya ccedilıkaran ve onu besleyen toplumsal koşulların muğlacircklık

durumlarını tartışmak yerine bu muğlaklıkların tragedyalarda kendini nasıl goumlsterdiği

uumlzerinden şekillendirmeye ccedilalıştık

Muğlacircklık kesinliğin olmadığı bir durumu goumlstermektedir kategorilerin birbirine

karıştığı ya da şeylerin herhangi bir kategoriye dahil olamadığı anları ifade eder

Diğer taraftan muğlacircklık mutlak bir kategorileştirmenin de imkansızlığını goumlsterir

Ccediluumlnkuuml her sınıflandırma ccedilabası yeni bir muğlaklığa yol accedilmakta insanın buumltuumln

tasnifleme ve ayrıştırma uğraşları bir kısır doumlnguumlnuumln iccedilinde devinmektedir

Ccedilalışmamızın ilk boumlluumlmuumlnde muğlacircklığı bir insanlık durumu olarak

konumlandırmaya ccedilalıştık ve tragedyaların da insan varlığındaki bu kesinsizlik

uumlzerinde şekillendiğini insanın evrendeki muğlaklığını bir sorun olarak ele aldığını

ortaya koyduk İnsan oumlzuumlnde kesinlikten yoksun bir varlıktır Onun hem canlı hem

de oumlluumlmluuml olması ama aynı zamanda oumlluumlme dair hiccedilbir ldquobilgirdquoye sahip olamaması

onu muallakta duran bir varlık durumuna sokar İnsanın oumlluumlme dair ldquokesinrdquo bir

bilgiye sahip olamayışı varlığın anlamına dair sorunun da hiccedilbir zaman kesin ve

sonlandırıcı bir cevap alamamasına neden olmaktadır İnsan kendisi hakkında yine

kendine soru soran insan ldquocevaplanamazrdquo karşısında ne yapacağını şaşırır

technersquoler yoluyla bu şaşkınlıktan ve bulunduğu muallak durumdan kurtulmaya

ccedilalışır Doğadan kendini ayırır onun tehditlerinden korunur kendine sığınak yapar

şehir kurar Evrene anlam verir mitoslar geliştirip dinsel duumlşuumlnceyi dinleri kurar En

geniş anlamıyla kuumlltuumlruuml icat eder ve insan merkezcil bir duumlnya inşa eder Buumltuumln

bunlar muğlacircklıktan kurtulmak iccedilindir Fakat tam da burada muğlacircklığın paradoksu

başlar İnsan ne kadar kesinlikler uumlzerine bir duumlnya kurmaya ccedilalışırsa ccedilalışsın

muğlacircklıktan kaccedilamamaktadır Yunan tragedyasının soumlylemeye ccedilalıştığı şey budur

Tragedya insanın kesinlik arayışına saldırmakta onun kendine kurmaya ccedilalıştığı

194

korunaklı kesin duumlnyanın altını oymakta onun rasyonel-teknolojik huumlkuumlmranlığının

boşunalığını ve hiccedilliğini hatırlatmaktadır Yunan tragedyası en iyisinin ldquohiccedil

doğmamış olmakrdquo ikinci en iyi şeyin ise ldquohemen oumllmekrdquo olacağını soumlylerken oumlluumlmluuml

olmanın insanı ne tuumlr bir muğlaklıkta bıraktığını da anlatmaktadır Oumlluumlmluuml olmak

insanı muğlaklığa goumltuumlruumlr ccediluumlnkuuml oumlluumlm hem insanın en zati varlık imkanıdır hem de

onun buumltuumlnluumlğuumlnuuml belirlemektedir İnsan yaşadığı muumlddetccedile hep eksik olarak

kalmaktadır şu ya da bu olabilmekte ancak varlığı ldquohitamrdquo bulmadan tamama

erememektedir Dolayısıyla oumlluumlm varlığın hitamı ve en son imkacircnı olarak varlığı hep

eksik bırakmaktadır Diğer taraftan oumlluumlm gerccedilekleştiğinde ise varlık tamlığa ermekte

fakat bu kez de kendini bir varlık olarak tecruumlbe edememektedir

Hegel Tinin Goumlruumlnguumlbilimirsquonin giriş boumlluumlmuumlnde şoumlyle diyor

Eğer bilgi mutlak oumlzuuml elde etmek iccedilin bir araccedilsa akla hemen bir aracın bir şeye uygulanmasının o şeyi kendi iccedilin olduğu şekliyle bırakmadığı onda bir doumlnuumlşuumlme ya da başkalaşıma yol accediltığı gelir Ya da eğer bilgi bizim etkinliğimizin aracı değil de hakikat ışığının kendisinin iccedilinden geccedilerek bize ulaştığı bir tuumlr edilgin ortam ise o zaman biz yine bu hakikati olduğu gibi değil bu ortamı aracılığıyla ve bu ortamda olduğu gibi almaktayız Her iki durumda da biz hemen doğrudan doğruya karşıtını doğuran bir aracı kullanmaktayız1

Hegelrsquoin bu soumlzleri uumlnluuml fizikccedili Heisenbergrsquoin Belirsizlik Kuramırsquonı

hatırlatmaktadır Heisenbergrsquoin teorisine goumlre oumlrneğin suyun sıcaklığını oumllccedilmek iccedilin

bir termometre kullandığımızda termometre suyun sıcaklığını duumlşuumlreceğinden hiccedilbir

zaman suyun ldquokesinrdquo sıcaklığı oumllccediluumllemeyecektir Belirsizlik Teorisirsquone goumlre hareket

halindeki bir elektronun yeri ve hızı bilinemez Bunu bilmeye ccedilalışmak karanlık bir

odadaki bilardo topunun yerini ve hızını bilmeye ccedilalışmaya benzetilmektedir Ccediluumlnkuuml

burada ldquobilmekrdquo topu tutmak topa temas etmek ve dolayısıyla topun youmlnuumlnuuml ve

hızını değiştirmek anlamına geleceğinden ldquokesinrdquo bir oumllccediluumlm imkansızdır Bu durum

birinci boumlluumlmde uumlzerinde durduğumuz Heideggerrsquoin oumlluumlmle ilgili arguumlmanına

benzemektedir Tıpkı bilardo topuna dokunmadan topun niceliğini

anlayamayacağımız gibi oumlluumlm gelmeden de varlık hakkında kesin olarak

1 Hegel ldquoTinin Fenomenolojisine Girişrdquo Hegelrsquoi Okumak Ed Tuumllin Bumin Kabalcı Yayınevi

İstanbul 1993 s 11-12

195

konuşamamaktayızdır Ancak tıpkı topa dokunmak gibi oumlluumlm de ldquokesinrdquoliği kesin

bir bilgiyi getireceği yerde onu yok eder Ccediluumlnkuuml oumlluumlm varlığın bir imkanıdır ama

varlığın imkansızlığının imkanıdır

Hegelrsquoin hakikatle ilgili olarak soumlylediklerine geri doumlnersek bilgi yoluyla hakikate

ulaşmanın imkacircnsızlığı insanı suumlrekli olarak muğlaklığın kısır doumlnguumlsuumlne iten

nedenlerden biridir Diğer taraftan Heideggerrsquoin oumlluumlm konusundaki arguumlmanı da bu

tuumlrden bir belirsizliğe dayanmaktadır Bu ccedilalışmamızda temel olarak ele aldığımız

muğlacircklık kavramının da ccedilıkış noktasını bu duumlşuumlnceler oluşturmaktadır

İnsanın evrendeki bu muğlacirck konumunu daha iyi anlayabilmek iccedilin unheimlich

(tekinsiz) deinon daimon techne gibi bir dizi kavram ve soumlzcuumlk uumlzerinde durmaya

ccedilalıştık Bunlar aynı zamanda bizim iccedilin Antik Yunan tragedyasının anahtar

soumlzcuumlkleri anlamına gelmekteydi Soumlzcuumlklerin koumlkenlerini ve anlamlarını

araştırırken her bir soumlzcuumlğuumln temelinde ikili bir anlamsal yan bulunduğunu birbirine

karşıt anlamlardan oluşan bu ikiliklerin birbirlerini dışlamadan eşzamanlı olarak bir

arada bulunabildiklerini goumlrduumlk Oumlrneğin Heideggerrsquoin deinonun karşılığı olarak

oumlnerdiği Unheimlich soumlzcuumlğuumlnde hem ldquoHeimrdquoın ldquotanıdık olanrdquoın ldquoolağanrdquoın

ldquobildik olanrdquoın hem de ldquoyabancırdquonın ldquoolağanuumlstuumlrdquonuumln ldquotuhafrdquo ldquokorkunccedilrdquo ve

ldquodehşetrdquoin aynı anda yer alabildiklerini buumltuumln bu anlam ccedileşitliliğinin ve

muğlaklığının insanın trajik durumunu tanımladığını ortaya koymaya ccedilalıştık Diğer

taraftan Heideggerrsquoin unheimlich accedilıklaması ile Freudrsquoun unheimlich ccediloumlzuumlmlemesini

oumlluumlm ve havf kavramlarıyla ilişkilendirmeye ccedilalıştık Freudrsquoa goumlre unheimlichrsquoin

karşıt anlamlarını da iccedilinde barındırmasının sebebi bir ccedileşit bastırmaydı İnsan

ccedilocukluk doumlneminde bir ccedileşit ldquooumlluumlmsuumlzluumlk guumlvencesirdquo olarak ldquoikizrdquoini yaratıyor

ancak sonradan ccedilocukluk doumlnemini terk ettikccedile bu ldquoikizrdquoini bastırıyordu Yetişkinlik

ccedilağlarında bastırdığı imgelerle karşılaştığında ise tekinsizlik hissine kapılıyordu

Freudrsquoa goumlre tekinsiz dediğimiz şeyde ldquokorkutucu olanrdquo zaten daha oumlnceden

bastırılmış ve unutulmuş olandı Dolayısıyla unheimlich yeni bilinmeyen ve yabancı

değil aksine tanıdık-bildik insanda koumlkluuml bir şekilde yer alan ve yalnızca bastırma

suumlreciyle akla yabancılaştırılmış bir şeydi Ccedilalışmamızda Freudrsquoun unheimlichrsquole

ilgili olarak geliştirdiği ldquobastırma hatırlamardquo ilişkisi ile Heideggerrsquoin havf terimi

arasında bir koşutluk kurulup kurulamayacağını tartıştık Freudrsquoun ccedilocuğa

196

ldquooumlluumlmsuumlzluumlk guumlvencesirdquo veren ve ilerleyen yaşlarda bastırılan ccediliftrsquoi ile Heideggerrsquoin

ldquotopos daimoniosrdquou arasında bir bağ olup olmadığı uumlzerinde durduk Freudrsquoun

ldquooumlluumlmsuumlzluumlk guumlvencesirdquo dediği şeye insanoğlunun geliştirdiği bir tuumlr ldquooumlluumlmsuumlzluumlk

stratejisirdquo dediğimizde mesele biraz daha accedilıklık kazanıyordu Oumlluumlmsuumlzluumlk stratejisi

oumlluumlm havfının getirdiği hiccedillik duygusundan kaccedilmak iccedilindi İnsan Heideggerrsquoin

terimiyle Dasein eğer hiccedilliğin iccedilinde onu suumlrekli olarak olumsuzlayarak

varoluyorsa hiccedillik bizatihi varlığın oumlzuumlne dair bir şeyse ve buna rağmen bu hiccedillik

havf anında kendisini goumlsterdiğinde bundan ldquokorkurdquo duyuluyorsa Freudrsquoun

ldquobastırılmışrdquo dediği şeyin bizatihi hiccedilliğin kendisi olduğu sonucuna varılabilirdi

Tekinsizlik anında bizde ldquokoumlkrdquolerinin olduğunu hissettiğimiz Heideggerrsquoin

deyişiyle iccedilinde devindiğimiz ve suumlrekli olarak onu olumsuzladığımız Freudrsquoun

deyişiyle ldquobastırma suumlreciyle akla yabancılaştırılmışrdquo olan şey lsquohiccedillikrsquoti lsquoHiccedillikrsquole

havf esnasında karşılaşabiliyor ve fakat onun ldquobilgisinirdquo hiccedilbir zaman tam ve mutlak

olarak elde edemiyorduk

Havf ve tekinsizlik hisleri insanda muumlthiş bir muğlacircklık hissi uyandırdıkları

Heideggerrsquoin deyişiyle sonlu varlıklar olduğumuzu bize hatırlattıkları iccedilin onlardan

muumlmkuumln olduğunca kaccedilmaya ccedilalışırız Oumlzellikle havf insanın en fazla guumlven

duyduğu varlığının kesinliğine [ldquovarımrdquoa cogitorsquoya] saldırır onu bir an iccedilin bile olsa

hiccedilliğiyle karşılaştırır Tragedyanın işlevi tam da bu noktada accedilığa ccedilıkmaktadır

Tragedya insanı kendisinden kaccediltığı bu havfla yuumlzleştirir ccediluumlnkuuml tragedya ele aldığı

konular ve onu işleme biccedilimiyle insandaki muğlacircklığı ortaya ccedilıkaracak şekilde inşa

edilmiştir

Ccedilalışmamızın ikinci boumlluumlmuumlnde muğlaklığa farklı bir disiplinin antropolojinin

perspektifinden bakmaya ccedilalıştık Burada ccedilıkış noktamızı oluşturan insanın

muğlaklıktan kaccedilmak iccedilin kuumlltuumlr kurduğu duumlşuumlncesiydi Burada kuumlltuumlruuml insanın

varlığına kesin ve sağlam bir zemin oluşturmak iccedilin geliştirdiği bir techne olarak

yaklaştık Oumlzellikle antropolojinin en temel tartışma alanı olarak rituumlel konusuyla

muğlacircklık arasındaki ilişki uumlzerinde durmaya ccedilalıştık Rituumlellerin muğlacircklık

durumundan kurtulmak iccedilin geliştirilmiş kuumlltuumlrel araccedillar ve tekniklerden biri olduğu

arguumlmanından hareketle kirlilik kutsallık lanet tabu ve pharmakon gibi bir dizi

anahtar kavram ve soumlzcuumlk uumlzerine odaklandık Tıpkı birinci boumlluumlmde ortaya koymaya

197

ccedilalıştığımız gibi bu soumlzcuumlklerin de ccedileşitli anlam katmanlarına sahip olduğunu bu

anlamların suumlrekli olarak yer değiştirebildiğini goumlstermeye ccedilalıştık Amacımız

beyhudeliğine rağmen insanoğlunun muğlaklıktan kaccedilma ccedilabasını anlayabilmekti

ccediluumlnkuuml kanımızca tragedyalar tam da bu tuumlrden beyhudelikleri goumlstermeye

ccedilalışıyordu

Ccedilalışmamızın ikinci boumlluumlmuumlnuumln son kısmında tragedyalara rituumlel kuramı

penceresinden bakan Reneacute Girardrsquoın duumlşuumlncelerini tartışmaya accediltık Girard

tragedyaların toplumdaki ldquokurban bunalımırdquona ışık tuttuğunu iddia ediyordu Kurban

bunalımı da bir ccedileşit işlevini yitirmiş bir rituumlel ya da amacından sapmış bir kurban

toumlreni anlamına geliyordu Daha basit bir deyişle toplumda gizlenmiş bir şekilde

varlığını suumlrduumlren şiddet sağaltılamadığında accedilığa ccedilıkıyor ve buumlyuumlyerek

yayılıyordu Girardrsquoa goumlre tragedyaların odağında boumlyle bir şiddet yer almaktaydı

Diğer taraftan şiddetin bir başka nedeni de Girardrsquoın ldquofarklılıkların yitimirdquo adını

verdiği şeydi Buna goumlre toplumdaki şiddeti bastıran şey farklılıklardı Kral

Oidipusrsquou bu ccedilerccedilevede okuyan Girard oyundaki şiddeti ana ile oğul baba ile

kardeş arasındaki farkın silinmesinde bulmaktaydı başka bir deyişle ensestin şiddete

yol accedilmasının nedeni kategorik farklılıkların silmesindeydi Ccedilalışmamızda Girardrsquoın

ldquofarklılık yitimirdquo terimini muğlacircklık olarak ccedilevirmeyi ve Girardrsquoın buna verdiği

ldquoolumsuzrdquo nitelikten onu arındırmayı denedik Nihai olarak muğlacircklığın en temel en

kaccedilınılmaz bir insanlık durumu olduğu fikrini savunduğumuz iccedilin onu salt ldquokoumltuumlcuumllrdquo

bir şeymiş gibi ele alınamayacağını duumlşuumlnmekteyiz

Ccedilalışmamızın son boumlluumlmuumlnde oumlncelikle Antik Yunan kozmolojisinde tanrı insan

doğa kuumlltuumlr kirlilik kutsallık aile devlet gibi bazı kategorilerin nasıl

tanımlanabileceği uumlzerinde durmaya ccedilalıştık Bu kategorilerin en azından Antigone

metni tartışmamızda bize ışık tutabileceğini duumlşuumlnduumlk Daha sonrasında Antigone

metnini yakın plana aldık Oumlnce literatuumlrde ccedilok tartışılan bir konuyu Antigonersquonin

904-920 satırları arasının orijinalliği sorununu tartışmaya ccedilalıştık Bize goumlre

buradaki tartışmanın oumlzuuml muğlacircklık ve muğlaklıkları giderme durumlarını daha iyi

bir şekilde accedilabilecekti Ardından Hegelrsquoin oumlzellikle Tinin Goumlruumlnguumlbilimi Hukuk

Felsefesinin İlkeleri ve Estetik adlı yapıtları bağlamında yaptığı Antigone okumasını

anlamaya ccedilalıştık Hegel yer yer kendisine atfedilen diyalektiğin dışına

198

ccedilıkabiliyordu oumlzellikle Goumlruumlnguumlbilim ile Hukuk Felsefesi yapıtlarındaki farklılık ccedilok

accedilıktı Ccedilalışmamızda Tinin Goumlruumlnguumlbilimirsquone Alexandre Kojegraveversquoin okuma biccedilimiyle

yaklaştığımız iccedilin bu farklılık daha da keskin hale geliyordu Ccediluumlnkuuml Kojegraveversquoin

okumasıyla Hegelrsquoin Goumlruumlnguumlbilimrsquoindeki Antigone yer yer bizim muğlaklık olarak

ele aldığımız durumlara yakın bir hale gelebiliyordu

Ccedilalışmamızın uumlccediluumlncuuml boumlluumlmuumlmuumln son kısmında ise Antigonersquodeki koro şarkılarını

yeniden ccedilevirerek tartışmayı denedik Daha oumlnce de belirttiğimiz gibi buradaki temel

amacımız doğru ccedilevirinin nasıl olduğunu goumlstermek değildi Yalnızca Heideggerrsquoin

ldquoher ccedileviri bir yorumlamadırrdquo soumlzuumlnden esinlendiğimizi soumlyleyebiliriz Koro

şarkılarının Yunan tragedyasındaki oumlnemini ve şarkıların bize sundukları

kozmolojiyi ve duumlşuumlnceleri kavramanın tragedyayı anlamak iccedilin gerekli olduğunu

duumlşuumlnuumlyoruz Bu amaccedilla koro şarkılarını yer yer Yunanca soumlzcuumlklere vurgu yaparak

ccedilevirmeyi denedik Tragedyanın en azından koro şarkıları bağlamında hem tematik

hem de felsefi duumlzeyde muğlacircklığı nasıl işlediğini goumlrmeye ccedilalıştık

Antigonersquodeki koro şarkıları (oumlzellikle birinci koro şarkısı) insanı duumlnyaya techne

yoluyla huumlkmeden ama oumlluumlme soumlz geccediliremeyen her şeyi bilip de sadece oumlluumlmuumln ne

olduğunu bilemeyen bu haliyle de muumlthiş garip olağanuumlstuuml [deinon] bir varlık

olarak tanımlar Trajik olanın oumlzuuml burada gizlidir

Antigone kapatılacağı mağaraya oumlluumlme giderken ldquoNe insanlar arasında bir evim

var ne yeraltında Ne yaşayanlar arasında bir yurdum var ne de oumlluumller arasındardquo

diyerek apolis ve atopos oluşunu anlatırken aslında insanın evrendeki hakiki

konumunu tarif ediyordu Yunan tragedyası yaşamı ldquobildikrdquo bir ldquogaripliğerdquo

ldquotanıdıkrdquo bir ldquoyabancılığardquo iyi ldquobilinenrdquo bir ldquobilinmezerdquo kısacası oumlluumlme doğru

gidişten ibaret olarak tanımlıyordu ldquoEn iyisi hiccedil doğmamış olmakrdquo derken bir

yandan da yaşamı kutsuyor insanı iki şeyin arasında duran muğlacirck bir varlık olarak

sunuyordu Ccedilalışma boyunca bu muğlacirck insanın izini suumlrmeye onun trajik oumlzuumlnuumln

niteliklerini bulmaya ccedilalıştık

Muğlacircklık daha oumlnce de belirttiğimiz gibi modern ve postmodern teoriler

bağlamında da ele alınabilecek bir kavramdır Ccedilalışmamızın buumltuumlnuumlne baktığımızda

modern teorilerin eleştirisine yeterince yer verilmemiş olmasının ccedilalışmamızın eksik

199

youmlnlerinden biri olduğu soumlylenebilir Muğlacircklık duumlşuumlncesini modernitenin temel

olarak muumlcadele ettiği bir olgu olarak giriş boumlluumlmuumlnde konumlandırmaya ccedilalışmıştık

Fakat Platonrsquodan başlayarak Descartesrsquoa oradan Aydınlanmarsquoya Comte Marx

Weber gibi duumlşuumlnce insanlarına ve pozitivizme uzanan modern teoriler ile Foucault

Deleuze Derrida Lyotard ve Baudrillard gibi duumlşuumlnuumlrlerin bu teorilere karşı

geliştirdikleri eleştirilere daha fazla yer ayrılabilir ve muğlacircklık duumlşuumlncesi tarihsel bir

ccedilerccedileve iccedilerisinde modernite-postmodernite tartışmaları bağlamında ele alınabilirdi

Biz burada ccedilalışmamızın boyutlarını daha fazla buumlyuumltmemek iccedilin bu tarihsel

ccedilerccedileveyi ve tartışmaları yer yer oumlzetlemekle yetindik Yine benzer bir şekilde

modern kuram ve bunun eleştirisinin tuumlmuumlne tarihsel olarak bakmak yerine modern

felsefenin eleştirisini yapmış biri olarak ismi anılan bir filozofun Martin

Heideggerrsquoin duumlşuumlncelerine odaklanarak kendimizi sınırlandırmayı daha doğru

bulduk Onun Varlık ve Zamanrsquoda geliştirdiği fikirler ile oumlzellikle teknik konusundaki

duumlşuumlnceleri hem muğlacircklık duumlşuumlncesiyle ilgili bazı anahtar kavramlar bulmamıza

vesile olmuş hem de tragedyaların felsefi derinliğini goumlrmemize olanak sağlamıştır

Diğer taraftan ccedilalışmada Antigone dışındaki tragedyalara da daha fazla yer

ayırmamız uygun olabilirdi Yine kendimizi sınırlandırmak adına yeri geldikccedile bu

oyunlardan bir takım oumlrnekleri sadece işaret etmek ve hatırlatmakla yetindik

Muğlacircklık duumlşuumlncesinden hareketle Oresteia Bakkhalar Zincire Vurulmuş

Prometheus ve Kral Oidipus gibi metinler oldukccedila verimli oumlrnekler teşkil edebilirler

Buumltuumln bunların dışında benzer bir ccedilalışma Elizabeth doumlnemi İngilteresi ve

tragedyaları iccedilin de yapılabilir kanısındayız

hellip

Goumlrmek bir taraftan goumlrememek anlamına da geliyor yani goumlzuumlmuumlz hem oumlnuumlndeki

hem de başın arka kısmında yer alan şeyleri aynı anda goumlremiyor Modern bilim

araştırdığı şeyi yağlı boya tablo gibi ldquokarşısındardquo duran bir obje şeklinde tasavvur

eder ccediloğu zaman dolayısıyla onda varolan ldquoher şeyrdquoi goumlrduumlğuumlnuuml ya da

goumlrebileceğini duumlşuumlnuumlr Modern insanın duumlşuumlnce biccedilimidir bu kendini ldquooumlznerdquo olarak

konumlandırdığı iccedilin geri kalan her şey ldquonesnerdquo olmaktadır İnsan kendisini evreni

ldquogoumlrenrdquo olarak tasarladığı iccedilin evrenle ve hakikatle kurduğu ilişki de bir yağlıboya

tabloyla kurduğu ilişkiye benzemektedir Oysa insan hem evrene ldquobakanrdquo hem de

200

onun tarafından ldquobakılanrdquodır Bu duumlşuumlnce ccedilerccedilevesinde yaklaştığımızda

ccedilalışmamızın da pek ccedilok şeyi ldquogoumlrmezdenrdquo gelmek zorunda kaldığını soumlylemeliyiz

201

Kaynakccedila

Agamben Giorgio Accedilıklık İnsan ve Hayvan Ccedilev Meryem Mine Ccedililingiroğlu 1 Baskı Yapı Kredi Yayınları İstanbul 2009

Arıcı Oğuz ldquoAntik Yunan Tragedyasında Oumllccediluumlluumlluumlk (Socircphrosucircnecirc) ve Uyum (Harmoniacutea) Duumlşuumlncesirdquo Yayınlanmamış Yuumlksek Lisans Tezi İstanbul Uumlniversitesi Sosyal Bilimler Enstituumlsuuml İstanbul 2005

Aristoteles Poetika Ccedilev İsmail Tunalı Remzi Kitabevi İstanbul 1995

Aristoteles Poetika Şiir Sanatı Uumlzerine Ccedilev Nazile Kalaycı Bilim ve Sanat Yayınları Ankara 2005

Ayguumln Oumlmer ldquoAntigonersquodenrdquo Cogito Tragedya ed Şeyda Oumlztuumlrk Sayı 54 Bahar Yapı Kredi yayınları İstanbul 2008

Bauman Zygmunt Modernlik ve Muumlphemlik Ccedilev İsmail Tuumlrkmen Ayrıntı Yayınları İstanbul 2003

Bauman Zygmunt Oumlluumlm Oumlluumlmsuumlzluumlk ve Diğer Hayat Stratejileri Ccedilev Nirguumll Demirdoumlven Ayrıntı Yayınları İstanbul 2000

Bilgin Nahit Antik Yunan Duumlnyası Felsefeden Ekonomiye Ed Nezih Başgelen Arkeoloji ve Sanat Yayınları İstanbul 2004

Brereton Geoffrey Principles of Tragedy A Rational Examination of the Tragic Concept in Life and Literature University of Miami Press Florida 3 Printing 1970

Browning Robert The Poetical Works of Robert Browning Volume 13 Smith Elder and Co London 1889

Bumin Tuumllin Hegel Bilinccedil Problemi Koumlle-Efendi Diyalektiği Praksis Felsefesi YKY İstanbul 3 Baskı 2005

Burkert Walter İlkccedilağ Gizem Tapıları Ccedilev Bahadır Sina Şener İstanbul İmge Yayınevi 1999

Butcher S H The Poetics of Aristotle With Critical Notes and A Translation Third Edition Macmillian and Co London and New York 1902

202

Butler Judith Antigonersquonin İddiası Yaşam ile Oumlluumlmuumln Akrabalığı Ccedilev Ahmet Ergenccedil Kabalcı Yayınevi İstanbul Mart 2007

Can Şefik Klasik Yunan Mitolojisi 6 baskı Ty İnkılacircp Yayınevi İstanbul

Cardaci P Francis Demon Daimon and Evil A Study of The Daemonic Element in Goethe Dostoevsky Gide and Mann Yayınlanmamış Doktora Tezi University of Maryland Michigan 1972

Cropp Martin Antigones Final Speech Greece amp Rome Second Series Vol 44 No 2 Cambridge University Press (Oct 1997)

Ccedilakmak E Efe ldquoMit Soumlz ve Yazı Jack Goody ile Soumlyleşirdquo Cogito sayı 43 Yaz YKY İstanbul 2005

Ccediloruhlu Yaşar Tuumlrk Mitolojisinin Ana Hatları Kabalcı Yayınevi İstanbul 2002

Ccediluumlccedilen A Kadir Heideggerrsquode Varlık ve Zaman Asa Kitabevi Bursa 2003

Deleuze G amp Guattari F A Thousand Plateaus Capitalism and Schizophrenia Tr Brian Massumi Minneapolis University of Minnesota Press 1987

Derrida Jacques ldquoPlatonrsquoun Eczanesirdquo Ccedilev Zeynep Direk Toplumbilim Jacques Derrida Oumlzel Sayısı Sayı 10 Bağlam Yayıncılık İstanbul Agustos 1999

Derrida Jacques Dissemination Tr Barbara Johnson The Athlone Press London 1981

Derrida Jacques Glas tr John P Leavey Richard Rand University of Nebraska Press Lincoln and London 1986

Derrida Jacques Khocircra Ccedilev Didem Eryar Kabalcı Yayınevi İstanbul Şubat 2008

Descartes Reneacute Philosophical Essays and Correspondence Ed Roger Ariew Hackett Publishing Company Indianapolis Cambridge 2000

Descartes Reneacute Youmlntem Uumlzerine Konuşma Ccedilev Afşar Timuccedilin Yay Haz Egemen Berkoumlz Ccedilağdaş Yayınları İstanbul Kasım 1998

203

Dodds E R The Greeks and the Irrational University of California Press Berkeley Los Angeles London 1951

Douglas Mary Purity and Danger An Analysis of Concepts of Pollution and Taboo New York Praeger 1966

Dreyfus Hubert L ldquoHeidegger on Gaining a Free Relation to Technologyrdquo Heidegger Reexamined Art Poetry and Technology Vol3 ed Hubert Dreyfus Mark Wrathall Rouledge New YorkampLondon 2002

Drury Nevill Şamanizm Şamanlığın Oumlğeleri Ccedilev Erkan Şimşek Okyanus Yayıncılık İstanbul 1996

Durkheim Emile The Elementary Forms of The Religious Life Tr Joseph Ward Swain London George Allen and Unwin 1971

Eagleton Terry Sweet Violence The Idea of The Tragic Blackwell Publishing Oxford 2003

Eagleton Terry William Shakespeare Ccedilev Cuumlneyt Yalaz Boğaziccedili Uumlniversitesi Yayınları İstanbul 1998

Eliade Mircea The Sacred amp Profane The Nature of Religion tr Willard R Trask New York 1968

Empson William Seven Types of Ambiguity New York New Directions 1949

Esin Emel Orta Asyarsquodan Osmanlırsquoya Tuumlrk Sanatında İkonografik Motifler İstanbul Kabalcı Yayınevi 2004

Foucault Michel Kelimeler ve Şeyler İnsan Bilimlerinin Bir Arkeolojisi Ccedilev Mehmet Ali Kılıccedilbay İmge Kitabevi 2001

Frazer James George The Golden Bough A Study in Magic and Religion A New Abridgement from the Second and Third Editions Ed Robert Fraser Oxford University Press Oxford amp New York 1998

Frazer James George Altın Dal Dinin ve Folklorun Koumlkleri Ccedilev Mehmet H Doğan Payel Yayınevi İstanbul 1992

Freeman Charles Mısır Yunan ve Roma Antik Akdeniz Uygarlıkları Ccedilev Suat Kemal Angı Dost Kitabevi Yayınları Ankara Ağustos 2003

204

Freud Sigmund Haz İlkesinin Oumltesinde amp Ben ve İd Ccedilev Ali Babaoğlu Metis yayınları İstanbul 2001a

Freud Sigmund Sanat ve Edebiyat Ccedilev Dr Emre Kapkın Ayşe Tekşen Kapkın Payel Yayınevi İstanbul 1999

Freud Sigmund Totem and Taboo Some Points of Agreement between the Mental Lives of Savages and Neurotics Tr James Strachey London Routledge 2001

Freud Sigmund Totem und Tabu einige Uumlbereinstimmungen im Seelenleben der Wilden und der Neurotiker Frankfurt am Main Fischer Taschenbuch Verlag 1991

Gall Robert S ldquoInterrupting Speculation The Thinking of Heidegger and Greek Tragedyrdquo Continental Philosophy Review 36 Kluwer Academic Publishers Netherlands 2003

Gelven Michael A Commentary on Heideggerrsquos Being and Time Illinois Northern Illinois University Press 1989

Gennep Arnold van The Rites of Passage tr Monika B Vizedom and Gabrielle L Caffee Routledge London 1960

Girard Reneacute Guumlnah Keccedilisi Ccedilev Işık Erguumlden Kanat Kitap İstanbul 1 Baskı 2005

Girard Reneacute Romantik Yalan ve Romansal Hakikat Edebi Yapıda Ben ve Oumlteki Ccedilev Arzu Etensel İldem Metis Yayınları İstanbul 2001

Girard Reneacute Şiddet ve Kutsal Ccedilev Necmiye Alpay Kanat Kitap İstanbul 2003

Goethe J W v Eckermann J P Soret F J tr Oxenford J Conversations of Goethe with Eckermann and Soret London George Bell 1875

Goumlkberk Macit Felsefe Tarihi 6 Basım Remzi Kitabevi İstanbul 1990

Harrison Robert Pogue The Ambiguities of Philology Diacritics Vol 16 No 2 Summer The Johns Hopkins University Press 1986

Hegel G W F ldquoTinrsquoin Fenomenolojisine Girişrdquo Hegelrsquoi Okumak Ed Tuumllin Bumin Kabalcı Yayınevi İstanbul 1993

205

Hegel G W F Aesthetics Lectures on Fine Art Trans Knox T M Oxford Oxford University Press Vol II 1975

Hegel G W F Hukuk Felsefesinin İlkeleri Ccedilev Cenap Karakaya Sosyal Yayınlar Birinci Basım Kasım 1991

Hegel G W F Phenomenology of Spirit Trans A V Miller Oxford University Press Oxford 1977

Hegel G W F Tinin Goumlruumlnguumlbilimi Ccedilev Aziz Yardımlı İdea Yayınevi İstanbul Şubat 1986

Heidegger Martin Discourse on Thinking A Translation of Gelassenheit Tr John M Anderson E Hans Freund Harper amp Row New York 1966

Heidegger Martin Houmllderlinrsquos Hymn ldquoThe Isterrdquo Tr William McNeill Julia Davis Indiana University Press BloominghtonampIndianapolis 1996

Heidegger Martin Introduction to Metaphysics Tr Gregory Fried Richard Polt New HavenampLondon Yale University Press 2000

Heidegger Martin Metafizik Nedir Ccedilev Mazhar Şevket İpşiroğlu Suut Kemal Yetkin Kaknuumls Yayınları İstanbul 2003

Heidegger Martin Oumlzdeşlik ve Ayrım Ccedilev Necati Accedila Bilim ve Sanat yayınları Ankara 1997

Heidegger Martin Pathmarks Trans William Mcneill Cambridge University Press Cambridge 1998a

Heidegger Martin Sein und Zeit 11 unveraumlnderte Auflage Max Niemeyer Verlag Tuumlbingen 1967

Heidegger Martin Tekniğe Youmlnelik Soru Ccedilev Doğan Oumlzlem Afa Yayınları İstanbul 1997b

Heidegger Martin Teknik ve Doumlnuumlş Ccedilev Necati Accedila Bilim ve Sanat Yayınları Ankara 1998

Heidegger Martin Varlık ve Zaman Ccedilev Kaan Oumlktem İstanbul Agora Kitaplığı 2008

Heidegger Martin Parmenides Trans Andreacute Schuwer Richard Rojcewicz Indiana University Pres Bloomington-Indianapolis 1992

Henn T R The Harvest of Tragedy MethuenampCo London 1961

206

Herakleitos Fragmanlar Ccedilev Cengiz Ccedilakmak Kabalcı Yayınevi İstanbul 2005

Hesiodos Hesiodos Eseri ve Kaynakları Tanrıların Doğuşu (Thegonia) amp İşler ve Guumlnler Ccedilev Sabahattin Eyuumlboğlu Azra Erhat Tuumlrk Tarih Kurumu Yayınları Ankara 1991

Homeros İlyada Ccedilev Azra Erhat A Kadir Can Yayınları 18Basım 2004

Homeros Odysseia Ccedilev Azra Erhat A Kadir 16 Basım Can Yayınları İstanbul 2005

Houmllderlin Friedrich Poems of Friedrich Houmllderlin Trans and Ed James Mitchell Ithuriels Spear San Francisco 2004

Hughes Dennis D Human Sacrifice in Ancient Greece Routledge London New York 1991

Inwood Michael J A Heidegger Dictionary Malden Mass Blackwell Publishers 1999

Jebb R C Sophokles The Plays and Fragments Part III Antigone Second Editions Cambridge University Press 1891

Jenks Chris Transgression Key ideas London Routledge 2003

Johnsen William A ldquoReneacute Girard and the Boundaries of Modern Literaturerdquo Boundary 2 A Supplement on Contemporary Poetry Vol 9 No 2 Duke University Press Winter 1981 s 278

Karaboğa Kerem Tragedya ile Sınırları Aşmak Theodoros Terzopoulosrsquoun Tiyatrosu E Yayınları İstanbul 2008 s 58-59

Kierkegaard Soslashren Kaygı Kavramı Ccedilev Tuumlrker Armaner Tuumlrkiye İş Bankası Kuumlltuumlr Yayınları İstanbul 3 Baskı Mayıs 2006

Kitto H D F Grek Tragedy A Literary Study Routledge London New York Third edition 1961

Knapp Charles ldquoA Point in the Interpretation of the Antigone of Sophoclesrdquo The American Journal of Philology Vol 37 No 3 The Johns Hopkins University Press 1916

Kojegraveve Alexandre ldquoGiriş Olarakrdquo Hegelrsquoi Okumak Ed ve Ccedilev Tuumllin Bumin Kabalcı Yayınları İstanbul 1993

207

Kojegraveve Alexandre Hegel Felsefesine Giriş Ccedilev Selahattin Hilav YKY İstanbul 2 Baskı 2001

Kott Jan Antik Tragedyalar ve Ccedilağdaş Yorumları Kudas ya da Bakkhalar Ccedilev Ayşe Selen Mitos-Boyut Yayınları İstanbul 2006

Kranz Walter Antik Felsefe Metinler ve Accedilıklamalar Ccedilev Suad Y Baydur Sosyal Yayınlar İstanbul 1994

Kuccediluradi İonna Max Scheler ve Nietzschersquode Trajik Olan İstanbul Yankı Yayınları 1966

Leach Edmund Levi-Strauss Ccedilev Ayla Ortaccedil İstanbul Afa Yayınları 1985

Leacutevinas Emmanuel Oumlluumlm ve Zaman Ccedilev Nami Başer Ayrıntı Yayınları İstanbul 2006

Levi-Strauss Claude Yaban Duumlşuumlnce Ccedilev Tahsin Yuumlcel YKY 4 Baskı İstanbul 2000

Levi-Strauss Claude Structural Antropology Trans Claire Jacobson amp Brooke Grundfest Schoepf New York 1963

Lorca F G ldquoDuende Kuramı ve Oyunurdquo Kanlı Duumlğuumln - Program Dergisi İstanbul Devlet Tiyatrosu 1999

Mandel Oscar A Definition of Tragedy New York University Press New York 1961

Mardin Şerif lsquoAydınlarrsquo Konusunda Uumllgener ve Bir İzah Denemesi Toplum ve Bilim Dergisi No 24 (Kış 1984)

Miller Arthur ldquoTragedy and Common Manrdquo The Question of Tragedy Ed Arthur B Coffin EmText Sanfrancisco 1991

Mulhall Stephen Heidegger ve ldquoVarlık ve Zamanrdquo Ccedilev Kaan Oumlktem Sarmal Yayınevi İstanbul 1998

Murnaghan Sheila Antigone 904-920 and the Institution of Marriage The American Journal of Philology Vol 107 No 2 The Johns Hopkins University Press (Summer 1986)

Nicholls Angus Goethersquos Concept of The Daemonic After The Ancients Camden House NY 2006

Nietzsche Friedrich Yunan Tragedyası Uumlzerine İki Konferans Ccedilev Mahmure Kahraman Say Yayınları İstanbul 2005

208

Oudemans Th C W amp Lardinois A P M H

Tragic Ambiguity Anthropology Philosophy and Sophocles Antigone Brills studies in intellectual history v 4 Leiden EJ Brill 1987

Oumlzlem Doğan ldquoHeidegger ve Teknikrdquo Heidegger Martin Tekniğe Youmlnelik Soru Ccedilev Doğan Oumlzlem Afa Yayınları İstanbul 1997b

Palmer Richard H Tragedy and Tragic Theory An Analytical Guide Greenwood Press London 1982

Peckham George W ldquoThe Existence of Ambiguityrdquo The Journal of Philosophy Vol 23 No 18 September 2 Journal of Philosophy Inc 1926

Perseus Digital Library ed Gregory R Crane httpwwwperseustuftseduhoppersearch

Platon (Eflatun) Şoumllen Ccedilev Azra Erhat Sabahattin Eyuboğlu Remzi Kitabevi İstanbul 1958

Platon (Eflatun) Phaidros Ccedilev Hamdi Akverdi Maarif Vekaleti 1943

Platon Devlet Ccedilev Huumlseyin Demirhan Sosyal Yayınlar İstanbul 2002

Platon (Eflatun) Gorgias Ccedilev Mehmet Rifat Sema Rifat Tuumlrkiye İş Bankası Kuumlltuumlr Yayınları 2006

Platon Kratylos Ccedilev Cenap Karakaya Sosyal Yayınlar İstanbul 2000

Platon Kritias ccedilev Erol Guumlney Luumltfi Ay Sosyal Yayınlar İstanbul 2001

Platon Phaidon Ccedilev H Ragıp Atademir Kemal Yetkin Sosyal Yayınlar İstanbul 2001

Platon Savunma Ccedilev Aziz Yardımlı Deniz Canefe İdea Yayınevi 1997

Platon Sophist Ccedilev Cenap Karakaya Sosyal Yayınlar İstanbul 2000

Racy A C Arap Duumlnyasında Muumlzik Tarab Kuumlltuumlruuml ve Sanatı Ccedilev Serdar Ayguumln Ayrıntı Yayınları İstanbul 2000

Rank Otto The Double A Psychoanalytic Study Chapel Hill University of North Carolina Press 1971

209

Roche William Mark Tragedy and Comedy A Systematic Study and a Critique of Hegel State University of New York Press New York 1998

Roux Jean-Paul Altay Tuumlrklerinde Oumlluumlm Ccedilev Aykut Kazancıgil Kabalcı İstanbul 1999

Roux Jean-Paul Orta Asyarsquoda Kutsal Bitkiler ve Hayvanlar Ccedilev Aykut Kazancıgil Lale Arslan Kabalcı Yayınevi İstanbul 2005

Scheler Max İnsanın Kozmostaki Yeri Ccedilev Harun Tepe Ayraccedil Yayınevi Ankara 1998

Schmidt Dennis J On Germans amp Other Greeks Tragedy and Ethical Life Bloomington Indiana University Press 2001

Segal Charles Introduction Sophocles Antigone Ccedilev Gibbons Reginald and Segal Charles New York Oxford Press 2003

Segal Charles Tragedy and Civilization An Interpretation of Sophocles Norman University of Oklahoma Press 1999

Stanford William Bedel Ambiguity in Greek Literature Studies in Theory and Practice New York Johnson Reprint Corp 1972

Steiner George Heidegger Ccedilev Suumlleyman Sahra Hece Yayınları Ankara 2003

Thomson George Tarihoumlncesi Ege Eski Yunan Toplumu Uumlstuumlne İncelemeler II Cilt Cilt I Ccedilev Celal Uumlster İstanbul Payel Yayınevi 1995

Thorndike Ashley H Tragedy Houghton Mifflin and Company Boston amp New York 1908

Turner Victor The Ritual Process Structure and Anti-Structure Cornell University Press Ithaca - New York 1977

Vernant Jean Pierre amp Pierre Vidal-Naquet Myth and Tragedy in Ancient Greece New York Zone Books 1990

Vernant Jean-Pierre ldquoGreek Manrdquo Bulletin of the American Academy of Arts and Sciences Vol 47 No 8pp 44-50 American Academy of Arts and Sciences May 1994

Vernant Jean-Pierre Eski Yunanrsquoda Soumlylen ve Toplum Ccedilev Mehmet Emin Oumlzcan İstanbul İmge Yayınevi 1996

210

Vernant Jean-Pierre Myth and Society in Ancient Greece TransJanet Lloyd 2 Baskı Zone Books New York 1990a

Vernant Jean-Pierre Yunan Duumlşuumlncesinin Kaynakları Ccedilev Huumlsen Portakal Cem Yayınevi 2002

Versnell H S Isis Dionysos Hermes Three Studies in Henotheism Inconsistencies in Greek and Roman Religion 1 Leiden New York Koumlln Brill 1990

Walsh Keri Antigone in Modernizm Classicism Feminism and Theatres of Protest Yayınlanmamış Doktora Tezi Princeton University New Jersey 2009

Williams Raymond Modern Tragedy Chatto and Windus London 1966

Oyun Metinleri Aeschylus Aeschylus With an English translation by

Herbert Weir Smyth 2 Volumes London New York W Heinemann G P Putnams Sons Vol I 1922

Aeschylus Aeschylus With an English translation by Herbert Weir Smyth 2 Volumes London New York W Heinemann G P Putnams Sons Vol II 1926

Aiskhylos Agamemnon Ccedilev A Cevat Emre İstanbul MEB Yayınları 1964

Aiskhylos Zincire Vurulmuş Prometheus Ccedilev Azra Erhat Sabahattin Eyuumlboğlu Tuumlrkiye İş Bankası Kuumlltuumlr Yayınları 2000

Euripides Bacchanals Madness of Hercules Children of Hercules Phoenician Maidens Supliants Trans Arthur Sanders Way Loeb classical library London Heinemann 1912

Euripides Herakles ccedilev Luumltfi Ay MEB Ankara 1943

Euripides Hippolytos ccedilev Lamia Kerman MEB İstanbul 1949

Euripides The Plays of Euripides TransEdward P Coleridge Vol1 Georg Bell amp Sons London 1891

211

Euripides Iphigeneia Tauriste Suat Sinanoğlu MEB Ankara 1963

Euripides Medeia Ccedilev Ahmet Hamdi Tanpınar Maarif Vekacircleti 1943

Sofokles Antigone Ccedilev Guumlngoumlr Dilmen İstanbul MitosBoyut Yayınları 1997

Sofokles Kral Oidipus Ccedilev Guumlngoumlr Dilmen Mitos-Boyut Yayınları İstanbul 2002

Sophocles Antigone Ccedilev Gibbons Reginald and Segal Charles New York Oxford Press 2003

Sophocles The Plays and Fragments Part VI The Electra Tr With Critical Notes and Commentary R C Jebb Cambridge University Pres Cambridge Leipzig New York 1894

Sophokles Aias Ccedilev Suat Sinanoğlu Maarif Vekaleti 1941

Sophokles Antigone Ccedilev Sabahattin Ali Maarif Matbaası 1941

Sophokles Elektra Ccedilev Azra Erhat Milli Eğitim Basımevi 1946

Sophokles Oidipus Kolonosta Ccedilev Nurullah Ataccedil Maarif Matbaası 1941

Sophokles Trakhis Kadınları Ccedilev Şaziye Berin Kurt Maarif Vekaleti 1941

Soumlzluumlk ve Ansiklopediler Encyclopaeligdia Britannica Encyclopaeligdia Britannica Online (Ccedilevrimiccedili)

httpwwwsearchebcomebarticle-9050428 9 Şubat 2009

Erhat Azra Mitoloji Soumlzluumlğuuml İş Bankası Yayınları Altıncı Basım 1996

Hanccedilerlioğlu Orhan Felsefe Soumlzluumlğuuml 10 Basım Remzi Kitabevi İstanbul 1996

Klein Ernest A Comprehensive Etymological Dictionary of the English Language Amsterdam Elsevier 1966

Liddell Henry George amp Robert Scott A Greek-English Lexicon Oxford Oxford Univ Press 1996

212

Nişanyan Sevan Soumlzlerin Soyağacı Ccedilağdaş Tuumlrkccedilenin Etimolojik Soumlzluumlğuuml İstanbul Adam Yayınevi 2 Basım Mart 2004

Online Etymology Dictionary (Ccedilevrimiccedili) httpwwwetymonlinecom 6 Aralık 2008

Partridge Eric Origins A Short Etymological Dictionary of Modern English Routledge London and New York 2006

Peters Francis E Antik Yunan Felsefesi Terimleri Soumlzluumlğuuml Ccedilev ve Haz Hakkı Huumlnler Paradigma Yayıncılık İstanbul 2004

Tuumlrk Dil Kurumu Tuumlrkccedile Soumlzluumlk Haz İsmail Parlatır Nevzat Goumlzaydın vd Atatuumlrk Kuumlltuumlr Dil ve Tarih Yuumlksek Kurumu 2 Cilt 9 Baskı 1998

213

Tablolar

EK 1 Levi-Straussrsquoun Thebai Miti İkili Karşıtlıklar Tablosu1

I II III IV

Kadmos - Europe

Kadmosndash

Ejderha

Spartoirsquoler ldquoTopalrdquo

Labdakos

4 Oidipus-Laios ldquoSolakrdquo Laios

Oidipusndash

Sphinks

6 Oidipus - İokaste ldquoŞiş Ayakrdquo

Oidipus

7Eteoklesndash

Polyneikes

8Antigone-Polyneikes

1 Leach 1985 s 68

214

EK 2 Medenilik Yabanilik ayrımı

Medenilik Yabanilik

İnsan ve Kahraman

Hukuk ve Duumlzen hybris bia[zor] anomia

[yasasızlık]

Hayvanlar Uumlzerinde fiziksel uumlstuumlnluumlk Hayvan

İnanccedil dil ve duumlşuumlncede ilerleme Kargaşa ve hayvani hayat

ilerleme yok

Ensest tabusu Sınırlama yok

Pişmiş yemek Ccediliğ yemek

Yamyamlık sınırlamaları Birbirini yeme

Tahıl (evcil) Hayvan eti (ccediliğ) 2

2 Segal 1981 s 35

215

Oumlzgeccedilmiş Bireysel Bilgiler

Adı ve soyadı Oğuz ARICI

Doğum tarihi ve yeri 02021976 - Almanya

İletişim Denizabdal M Seccadeci Ccedilık Dilekccedililer Ap N 7 5

Şehremini İstanbul 34104

E-posta oguzaricigmailcom

Eğitim Durumu

İstanbul Uumlniversitesi Sosyal Bilimler Enstituumlsuuml Tiyatro Eleştirmenliği ve Dramaturji

Boumlluumlmuuml (Doktora) 2005 ndash (2009)

İstanbul Uumlniversitesi Sosyal Bilimler Enstituumlsuuml Tiyatro Eleştirmenliği ve Dramaturji

Boumlluumlmuuml (Yuumlksek lisans) 2002 ndash 2005

İstanbul Uumlniversitesi Edebiyat Fakuumlltesi Tiyatro Eleştirmenliği ve Dramaturji

Boumlluumlmuuml (lisans) 1998 ndash 2002

İstanbul Uumlniversitesi Siyasal Bilgiler Fakuumlltesi Uluslararası İlişkiler Boumlluumlmuuml (Lisans)

1993 ndash 1998 (Terk)

Aydın-Soumlke Lisesi ve Ortaokulu (Lise) 1990-1993

Yabancı dil(ler)

İngilizce (iyi) Almanca (orta)

Mesleki Deneyim

Yayınlar

Tragedya ile Sınır Aşma Virguumll Kasım 2008

Antik Yunan Tragedyasının Metafiziği Cogito sayı 54 YKY 2008

Epik Tiyatro ve Gestus Kavramı İUuml Alman Dili ve Edebiyatı Dergisi sayı 18 2007

216

Oyun Sonu Anlamın Ccedilokluğu Birguumln Gazetesi Kitap Eki 24 Mart 2007

Thebai Soumlyleninde Sophrosyne ve Harmony Duumlşuumlncesi İUuml Edebiyat Fakuumlltesi

Tiyatro Eleştirmenliği ve Dramaturji Boumlluumlmuuml Dergisi 2004 - sayı 5

Galileirsquonin Yaşamı (193839) Metin İncelemesi İUuml Edebiyat Fakuumlltesi Tiyatro

Eleştirmenliği ve Dramaturji Boumlluumlmuuml Dergisi 2003 - sayı 3

Tiyatronun Eğitim Din ve Politika İle İlişkisinin Koumlkleri Uumlzerine İUuml Edebiyat

Fakuumlltesi Tiyatro Eleştirmenliği ve Dramaturji Boumlluumlmuuml Dergisi 2003 -sayı 2

Miro ve ldquoŞeyrdquolerin Kaosu Genccedil Sanat Dergisi 2003 ndash Sayı 111

ldquoDon Cristobita İle Dona Rositarsquonın Acıklı Guumllduumlruumlsuumlrdquo Dramaturji ve Reji Notları

(Yard Doccedil Dr Kerem Karaboğa ile birlikte İUuml Edebiyat Fakuumlltesi Tiyatro

Eleştirmenliği ve Dramaturji Boumlluumlmuuml Dergisi 2002 -sayı 1

Sanatsal Etkinlikler

2008ndash2009 ldquoTehlikeli Oyunlarrdquo (Uyarlama) ndash Oğuz Atay Seyyar Sahne Reji grubu-

Metin Duumlzenleme

2008ndash2009 ldquoGılgamışrdquo ndash Anonim (Uyarlama) Seyyar Sahne Reji Grubu - Metin

duumlzenleme

2005ndash2006 ldquoBen Pierre Riviererdquo ndash Pierre Rivierersquoin Hatıratından Uyarlama Reji

Grubu ve Metin Duumlzenleme

2004ndash2005 ldquoMacbethrdquo ndash W Shakespeare İTUuml Mezunlar Tiyatrosu ve Seyyar

Sahne Youmln Celal Mordeniz Dramaturg

2003 2004 rdquoDuumlnyanın En Guumlzel Hikacircyesirdquo ndash Kerem Eksen Youmln Celal Mordeniz

Dramaturg

2001 2002 ldquoYarışmardquo ndash L Baffie - Youmln Genco Erkal Dostlar Tiyatrosu

Dramaturg

2000ndash2001 ldquoDon Cristobita ile Dona Rositarsquonın Acıklı Guumllduumlruumlsuumlrdquo F G Lorca İUuml

OumlKM Tiyatro Kuluumlbuuml Reji grubu - Işık

2001 ldquoNefesrdquo - Oğuz Arıcı Youmln Erhan Tuna İzmit IV Uluslararası Sokak

Tiyatrosu Festivali

217

2000 ldquoOrpheusa Ağıtrdquo ndash Oğuz Arıcı Youmln Oğuz Arıcı X Uluslararası Delphi

Tiyatro Festivali (Yunanistan)

1996-1997 ldquoBu Oyun Bitmelirdquo Oğuz Arıcı Youmln Işık Tolgay Marmara Uumlniversitesi

İktisadi ve İdari Bilimler Fakuumlltesi Tiyatro Kuluumlbuuml (MİFTOK) tarafından sahnelendi

Page 5: MUĞLÂKLIK ve TRAGEDYA - nek.istanbul.edu.tr:4444
Page 6: MUĞLÂKLIK ve TRAGEDYA - nek.istanbul.edu.tr:4444
Page 7: MUĞLÂKLIK ve TRAGEDYA - nek.istanbul.edu.tr:4444
Page 8: MUĞLÂKLIK ve TRAGEDYA - nek.istanbul.edu.tr:4444
Page 9: MUĞLÂKLIK ve TRAGEDYA - nek.istanbul.edu.tr:4444
Page 10: MUĞLÂKLIK ve TRAGEDYA - nek.istanbul.edu.tr:4444
Page 11: MUĞLÂKLIK ve TRAGEDYA - nek.istanbul.edu.tr:4444
Page 12: MUĞLÂKLIK ve TRAGEDYA - nek.istanbul.edu.tr:4444
Page 13: MUĞLÂKLIK ve TRAGEDYA - nek.istanbul.edu.tr:4444
Page 14: MUĞLÂKLIK ve TRAGEDYA - nek.istanbul.edu.tr:4444
Page 15: MUĞLÂKLIK ve TRAGEDYA - nek.istanbul.edu.tr:4444
Page 16: MUĞLÂKLIK ve TRAGEDYA - nek.istanbul.edu.tr:4444
Page 17: MUĞLÂKLIK ve TRAGEDYA - nek.istanbul.edu.tr:4444
Page 18: MUĞLÂKLIK ve TRAGEDYA - nek.istanbul.edu.tr:4444
Page 19: MUĞLÂKLIK ve TRAGEDYA - nek.istanbul.edu.tr:4444
Page 20: MUĞLÂKLIK ve TRAGEDYA - nek.istanbul.edu.tr:4444
Page 21: MUĞLÂKLIK ve TRAGEDYA - nek.istanbul.edu.tr:4444
Page 22: MUĞLÂKLIK ve TRAGEDYA - nek.istanbul.edu.tr:4444
Page 23: MUĞLÂKLIK ve TRAGEDYA - nek.istanbul.edu.tr:4444
Page 24: MUĞLÂKLIK ve TRAGEDYA - nek.istanbul.edu.tr:4444
Page 25: MUĞLÂKLIK ve TRAGEDYA - nek.istanbul.edu.tr:4444
Page 26: MUĞLÂKLIK ve TRAGEDYA - nek.istanbul.edu.tr:4444
Page 27: MUĞLÂKLIK ve TRAGEDYA - nek.istanbul.edu.tr:4444
Page 28: MUĞLÂKLIK ve TRAGEDYA - nek.istanbul.edu.tr:4444
Page 29: MUĞLÂKLIK ve TRAGEDYA - nek.istanbul.edu.tr:4444
Page 30: MUĞLÂKLIK ve TRAGEDYA - nek.istanbul.edu.tr:4444
Page 31: MUĞLÂKLIK ve TRAGEDYA - nek.istanbul.edu.tr:4444
Page 32: MUĞLÂKLIK ve TRAGEDYA - nek.istanbul.edu.tr:4444
Page 33: MUĞLÂKLIK ve TRAGEDYA - nek.istanbul.edu.tr:4444
Page 34: MUĞLÂKLIK ve TRAGEDYA - nek.istanbul.edu.tr:4444
Page 35: MUĞLÂKLIK ve TRAGEDYA - nek.istanbul.edu.tr:4444
Page 36: MUĞLÂKLIK ve TRAGEDYA - nek.istanbul.edu.tr:4444
Page 37: MUĞLÂKLIK ve TRAGEDYA - nek.istanbul.edu.tr:4444
Page 38: MUĞLÂKLIK ve TRAGEDYA - nek.istanbul.edu.tr:4444
Page 39: MUĞLÂKLIK ve TRAGEDYA - nek.istanbul.edu.tr:4444
Page 40: MUĞLÂKLIK ve TRAGEDYA - nek.istanbul.edu.tr:4444
Page 41: MUĞLÂKLIK ve TRAGEDYA - nek.istanbul.edu.tr:4444
Page 42: MUĞLÂKLIK ve TRAGEDYA - nek.istanbul.edu.tr:4444
Page 43: MUĞLÂKLIK ve TRAGEDYA - nek.istanbul.edu.tr:4444
Page 44: MUĞLÂKLIK ve TRAGEDYA - nek.istanbul.edu.tr:4444
Page 45: MUĞLÂKLIK ve TRAGEDYA - nek.istanbul.edu.tr:4444
Page 46: MUĞLÂKLIK ve TRAGEDYA - nek.istanbul.edu.tr:4444
Page 47: MUĞLÂKLIK ve TRAGEDYA - nek.istanbul.edu.tr:4444
Page 48: MUĞLÂKLIK ve TRAGEDYA - nek.istanbul.edu.tr:4444
Page 49: MUĞLÂKLIK ve TRAGEDYA - nek.istanbul.edu.tr:4444
Page 50: MUĞLÂKLIK ve TRAGEDYA - nek.istanbul.edu.tr:4444
Page 51: MUĞLÂKLIK ve TRAGEDYA - nek.istanbul.edu.tr:4444
Page 52: MUĞLÂKLIK ve TRAGEDYA - nek.istanbul.edu.tr:4444
Page 53: MUĞLÂKLIK ve TRAGEDYA - nek.istanbul.edu.tr:4444
Page 54: MUĞLÂKLIK ve TRAGEDYA - nek.istanbul.edu.tr:4444
Page 55: MUĞLÂKLIK ve TRAGEDYA - nek.istanbul.edu.tr:4444
Page 56: MUĞLÂKLIK ve TRAGEDYA - nek.istanbul.edu.tr:4444
Page 57: MUĞLÂKLIK ve TRAGEDYA - nek.istanbul.edu.tr:4444
Page 58: MUĞLÂKLIK ve TRAGEDYA - nek.istanbul.edu.tr:4444
Page 59: MUĞLÂKLIK ve TRAGEDYA - nek.istanbul.edu.tr:4444
Page 60: MUĞLÂKLIK ve TRAGEDYA - nek.istanbul.edu.tr:4444
Page 61: MUĞLÂKLIK ve TRAGEDYA - nek.istanbul.edu.tr:4444
Page 62: MUĞLÂKLIK ve TRAGEDYA - nek.istanbul.edu.tr:4444
Page 63: MUĞLÂKLIK ve TRAGEDYA - nek.istanbul.edu.tr:4444
Page 64: MUĞLÂKLIK ve TRAGEDYA - nek.istanbul.edu.tr:4444
Page 65: MUĞLÂKLIK ve TRAGEDYA - nek.istanbul.edu.tr:4444
Page 66: MUĞLÂKLIK ve TRAGEDYA - nek.istanbul.edu.tr:4444
Page 67: MUĞLÂKLIK ve TRAGEDYA - nek.istanbul.edu.tr:4444
Page 68: MUĞLÂKLIK ve TRAGEDYA - nek.istanbul.edu.tr:4444
Page 69: MUĞLÂKLIK ve TRAGEDYA - nek.istanbul.edu.tr:4444
Page 70: MUĞLÂKLIK ve TRAGEDYA - nek.istanbul.edu.tr:4444
Page 71: MUĞLÂKLIK ve TRAGEDYA - nek.istanbul.edu.tr:4444
Page 72: MUĞLÂKLIK ve TRAGEDYA - nek.istanbul.edu.tr:4444
Page 73: MUĞLÂKLIK ve TRAGEDYA - nek.istanbul.edu.tr:4444
Page 74: MUĞLÂKLIK ve TRAGEDYA - nek.istanbul.edu.tr:4444
Page 75: MUĞLÂKLIK ve TRAGEDYA - nek.istanbul.edu.tr:4444
Page 76: MUĞLÂKLIK ve TRAGEDYA - nek.istanbul.edu.tr:4444
Page 77: MUĞLÂKLIK ve TRAGEDYA - nek.istanbul.edu.tr:4444
Page 78: MUĞLÂKLIK ve TRAGEDYA - nek.istanbul.edu.tr:4444
Page 79: MUĞLÂKLIK ve TRAGEDYA - nek.istanbul.edu.tr:4444
Page 80: MUĞLÂKLIK ve TRAGEDYA - nek.istanbul.edu.tr:4444
Page 81: MUĞLÂKLIK ve TRAGEDYA - nek.istanbul.edu.tr:4444
Page 82: MUĞLÂKLIK ve TRAGEDYA - nek.istanbul.edu.tr:4444
Page 83: MUĞLÂKLIK ve TRAGEDYA - nek.istanbul.edu.tr:4444
Page 84: MUĞLÂKLIK ve TRAGEDYA - nek.istanbul.edu.tr:4444
Page 85: MUĞLÂKLIK ve TRAGEDYA - nek.istanbul.edu.tr:4444
Page 86: MUĞLÂKLIK ve TRAGEDYA - nek.istanbul.edu.tr:4444
Page 87: MUĞLÂKLIK ve TRAGEDYA - nek.istanbul.edu.tr:4444
Page 88: MUĞLÂKLIK ve TRAGEDYA - nek.istanbul.edu.tr:4444
Page 89: MUĞLÂKLIK ve TRAGEDYA - nek.istanbul.edu.tr:4444
Page 90: MUĞLÂKLIK ve TRAGEDYA - nek.istanbul.edu.tr:4444
Page 91: MUĞLÂKLIK ve TRAGEDYA - nek.istanbul.edu.tr:4444
Page 92: MUĞLÂKLIK ve TRAGEDYA - nek.istanbul.edu.tr:4444
Page 93: MUĞLÂKLIK ve TRAGEDYA - nek.istanbul.edu.tr:4444
Page 94: MUĞLÂKLIK ve TRAGEDYA - nek.istanbul.edu.tr:4444
Page 95: MUĞLÂKLIK ve TRAGEDYA - nek.istanbul.edu.tr:4444
Page 96: MUĞLÂKLIK ve TRAGEDYA - nek.istanbul.edu.tr:4444
Page 97: MUĞLÂKLIK ve TRAGEDYA - nek.istanbul.edu.tr:4444
Page 98: MUĞLÂKLIK ve TRAGEDYA - nek.istanbul.edu.tr:4444
Page 99: MUĞLÂKLIK ve TRAGEDYA - nek.istanbul.edu.tr:4444
Page 100: MUĞLÂKLIK ve TRAGEDYA - nek.istanbul.edu.tr:4444
Page 101: MUĞLÂKLIK ve TRAGEDYA - nek.istanbul.edu.tr:4444
Page 102: MUĞLÂKLIK ve TRAGEDYA - nek.istanbul.edu.tr:4444
Page 103: MUĞLÂKLIK ve TRAGEDYA - nek.istanbul.edu.tr:4444
Page 104: MUĞLÂKLIK ve TRAGEDYA - nek.istanbul.edu.tr:4444
Page 105: MUĞLÂKLIK ve TRAGEDYA - nek.istanbul.edu.tr:4444
Page 106: MUĞLÂKLIK ve TRAGEDYA - nek.istanbul.edu.tr:4444
Page 107: MUĞLÂKLIK ve TRAGEDYA - nek.istanbul.edu.tr:4444
Page 108: MUĞLÂKLIK ve TRAGEDYA - nek.istanbul.edu.tr:4444
Page 109: MUĞLÂKLIK ve TRAGEDYA - nek.istanbul.edu.tr:4444
Page 110: MUĞLÂKLIK ve TRAGEDYA - nek.istanbul.edu.tr:4444
Page 111: MUĞLÂKLIK ve TRAGEDYA - nek.istanbul.edu.tr:4444
Page 112: MUĞLÂKLIK ve TRAGEDYA - nek.istanbul.edu.tr:4444
Page 113: MUĞLÂKLIK ve TRAGEDYA - nek.istanbul.edu.tr:4444
Page 114: MUĞLÂKLIK ve TRAGEDYA - nek.istanbul.edu.tr:4444
Page 115: MUĞLÂKLIK ve TRAGEDYA - nek.istanbul.edu.tr:4444
Page 116: MUĞLÂKLIK ve TRAGEDYA - nek.istanbul.edu.tr:4444
Page 117: MUĞLÂKLIK ve TRAGEDYA - nek.istanbul.edu.tr:4444
Page 118: MUĞLÂKLIK ve TRAGEDYA - nek.istanbul.edu.tr:4444
Page 119: MUĞLÂKLIK ve TRAGEDYA - nek.istanbul.edu.tr:4444
Page 120: MUĞLÂKLIK ve TRAGEDYA - nek.istanbul.edu.tr:4444
Page 121: MUĞLÂKLIK ve TRAGEDYA - nek.istanbul.edu.tr:4444
Page 122: MUĞLÂKLIK ve TRAGEDYA - nek.istanbul.edu.tr:4444
Page 123: MUĞLÂKLIK ve TRAGEDYA - nek.istanbul.edu.tr:4444
Page 124: MUĞLÂKLIK ve TRAGEDYA - nek.istanbul.edu.tr:4444
Page 125: MUĞLÂKLIK ve TRAGEDYA - nek.istanbul.edu.tr:4444
Page 126: MUĞLÂKLIK ve TRAGEDYA - nek.istanbul.edu.tr:4444
Page 127: MUĞLÂKLIK ve TRAGEDYA - nek.istanbul.edu.tr:4444
Page 128: MUĞLÂKLIK ve TRAGEDYA - nek.istanbul.edu.tr:4444
Page 129: MUĞLÂKLIK ve TRAGEDYA - nek.istanbul.edu.tr:4444
Page 130: MUĞLÂKLIK ve TRAGEDYA - nek.istanbul.edu.tr:4444
Page 131: MUĞLÂKLIK ve TRAGEDYA - nek.istanbul.edu.tr:4444
Page 132: MUĞLÂKLIK ve TRAGEDYA - nek.istanbul.edu.tr:4444
Page 133: MUĞLÂKLIK ve TRAGEDYA - nek.istanbul.edu.tr:4444
Page 134: MUĞLÂKLIK ve TRAGEDYA - nek.istanbul.edu.tr:4444
Page 135: MUĞLÂKLIK ve TRAGEDYA - nek.istanbul.edu.tr:4444
Page 136: MUĞLÂKLIK ve TRAGEDYA - nek.istanbul.edu.tr:4444
Page 137: MUĞLÂKLIK ve TRAGEDYA - nek.istanbul.edu.tr:4444
Page 138: MUĞLÂKLIK ve TRAGEDYA - nek.istanbul.edu.tr:4444
Page 139: MUĞLÂKLIK ve TRAGEDYA - nek.istanbul.edu.tr:4444
Page 140: MUĞLÂKLIK ve TRAGEDYA - nek.istanbul.edu.tr:4444
Page 141: MUĞLÂKLIK ve TRAGEDYA - nek.istanbul.edu.tr:4444
Page 142: MUĞLÂKLIK ve TRAGEDYA - nek.istanbul.edu.tr:4444
Page 143: MUĞLÂKLIK ve TRAGEDYA - nek.istanbul.edu.tr:4444
Page 144: MUĞLÂKLIK ve TRAGEDYA - nek.istanbul.edu.tr:4444
Page 145: MUĞLÂKLIK ve TRAGEDYA - nek.istanbul.edu.tr:4444
Page 146: MUĞLÂKLIK ve TRAGEDYA - nek.istanbul.edu.tr:4444
Page 147: MUĞLÂKLIK ve TRAGEDYA - nek.istanbul.edu.tr:4444
Page 148: MUĞLÂKLIK ve TRAGEDYA - nek.istanbul.edu.tr:4444
Page 149: MUĞLÂKLIK ve TRAGEDYA - nek.istanbul.edu.tr:4444
Page 150: MUĞLÂKLIK ve TRAGEDYA - nek.istanbul.edu.tr:4444
Page 151: MUĞLÂKLIK ve TRAGEDYA - nek.istanbul.edu.tr:4444
Page 152: MUĞLÂKLIK ve TRAGEDYA - nek.istanbul.edu.tr:4444
Page 153: MUĞLÂKLIK ve TRAGEDYA - nek.istanbul.edu.tr:4444
Page 154: MUĞLÂKLIK ve TRAGEDYA - nek.istanbul.edu.tr:4444
Page 155: MUĞLÂKLIK ve TRAGEDYA - nek.istanbul.edu.tr:4444
Page 156: MUĞLÂKLIK ve TRAGEDYA - nek.istanbul.edu.tr:4444
Page 157: MUĞLÂKLIK ve TRAGEDYA - nek.istanbul.edu.tr:4444
Page 158: MUĞLÂKLIK ve TRAGEDYA - nek.istanbul.edu.tr:4444
Page 159: MUĞLÂKLIK ve TRAGEDYA - nek.istanbul.edu.tr:4444
Page 160: MUĞLÂKLIK ve TRAGEDYA - nek.istanbul.edu.tr:4444
Page 161: MUĞLÂKLIK ve TRAGEDYA - nek.istanbul.edu.tr:4444
Page 162: MUĞLÂKLIK ve TRAGEDYA - nek.istanbul.edu.tr:4444
Page 163: MUĞLÂKLIK ve TRAGEDYA - nek.istanbul.edu.tr:4444
Page 164: MUĞLÂKLIK ve TRAGEDYA - nek.istanbul.edu.tr:4444
Page 165: MUĞLÂKLIK ve TRAGEDYA - nek.istanbul.edu.tr:4444
Page 166: MUĞLÂKLIK ve TRAGEDYA - nek.istanbul.edu.tr:4444
Page 167: MUĞLÂKLIK ve TRAGEDYA - nek.istanbul.edu.tr:4444
Page 168: MUĞLÂKLIK ve TRAGEDYA - nek.istanbul.edu.tr:4444
Page 169: MUĞLÂKLIK ve TRAGEDYA - nek.istanbul.edu.tr:4444
Page 170: MUĞLÂKLIK ve TRAGEDYA - nek.istanbul.edu.tr:4444
Page 171: MUĞLÂKLIK ve TRAGEDYA - nek.istanbul.edu.tr:4444
Page 172: MUĞLÂKLIK ve TRAGEDYA - nek.istanbul.edu.tr:4444
Page 173: MUĞLÂKLIK ve TRAGEDYA - nek.istanbul.edu.tr:4444
Page 174: MUĞLÂKLIK ve TRAGEDYA - nek.istanbul.edu.tr:4444
Page 175: MUĞLÂKLIK ve TRAGEDYA - nek.istanbul.edu.tr:4444
Page 176: MUĞLÂKLIK ve TRAGEDYA - nek.istanbul.edu.tr:4444
Page 177: MUĞLÂKLIK ve TRAGEDYA - nek.istanbul.edu.tr:4444
Page 178: MUĞLÂKLIK ve TRAGEDYA - nek.istanbul.edu.tr:4444
Page 179: MUĞLÂKLIK ve TRAGEDYA - nek.istanbul.edu.tr:4444
Page 180: MUĞLÂKLIK ve TRAGEDYA - nek.istanbul.edu.tr:4444
Page 181: MUĞLÂKLIK ve TRAGEDYA - nek.istanbul.edu.tr:4444
Page 182: MUĞLÂKLIK ve TRAGEDYA - nek.istanbul.edu.tr:4444
Page 183: MUĞLÂKLIK ve TRAGEDYA - nek.istanbul.edu.tr:4444
Page 184: MUĞLÂKLIK ve TRAGEDYA - nek.istanbul.edu.tr:4444
Page 185: MUĞLÂKLIK ve TRAGEDYA - nek.istanbul.edu.tr:4444
Page 186: MUĞLÂKLIK ve TRAGEDYA - nek.istanbul.edu.tr:4444
Page 187: MUĞLÂKLIK ve TRAGEDYA - nek.istanbul.edu.tr:4444
Page 188: MUĞLÂKLIK ve TRAGEDYA - nek.istanbul.edu.tr:4444
Page 189: MUĞLÂKLIK ve TRAGEDYA - nek.istanbul.edu.tr:4444
Page 190: MUĞLÂKLIK ve TRAGEDYA - nek.istanbul.edu.tr:4444
Page 191: MUĞLÂKLIK ve TRAGEDYA - nek.istanbul.edu.tr:4444
Page 192: MUĞLÂKLIK ve TRAGEDYA - nek.istanbul.edu.tr:4444
Page 193: MUĞLÂKLIK ve TRAGEDYA - nek.istanbul.edu.tr:4444
Page 194: MUĞLÂKLIK ve TRAGEDYA - nek.istanbul.edu.tr:4444
Page 195: MUĞLÂKLIK ve TRAGEDYA - nek.istanbul.edu.tr:4444
Page 196: MUĞLÂKLIK ve TRAGEDYA - nek.istanbul.edu.tr:4444
Page 197: MUĞLÂKLIK ve TRAGEDYA - nek.istanbul.edu.tr:4444
Page 198: MUĞLÂKLIK ve TRAGEDYA - nek.istanbul.edu.tr:4444
Page 199: MUĞLÂKLIK ve TRAGEDYA - nek.istanbul.edu.tr:4444
Page 200: MUĞLÂKLIK ve TRAGEDYA - nek.istanbul.edu.tr:4444
Page 201: MUĞLÂKLIK ve TRAGEDYA - nek.istanbul.edu.tr:4444
Page 202: MUĞLÂKLIK ve TRAGEDYA - nek.istanbul.edu.tr:4444
Page 203: MUĞLÂKLIK ve TRAGEDYA - nek.istanbul.edu.tr:4444
Page 204: MUĞLÂKLIK ve TRAGEDYA - nek.istanbul.edu.tr:4444
Page 205: MUĞLÂKLIK ve TRAGEDYA - nek.istanbul.edu.tr:4444
Page 206: MUĞLÂKLIK ve TRAGEDYA - nek.istanbul.edu.tr:4444
Page 207: MUĞLÂKLIK ve TRAGEDYA - nek.istanbul.edu.tr:4444
Page 208: MUĞLÂKLIK ve TRAGEDYA - nek.istanbul.edu.tr:4444
Page 209: MUĞLÂKLIK ve TRAGEDYA - nek.istanbul.edu.tr:4444
Page 210: MUĞLÂKLIK ve TRAGEDYA - nek.istanbul.edu.tr:4444
Page 211: MUĞLÂKLIK ve TRAGEDYA - nek.istanbul.edu.tr:4444
Page 212: MUĞLÂKLIK ve TRAGEDYA - nek.istanbul.edu.tr:4444
Page 213: MUĞLÂKLIK ve TRAGEDYA - nek.istanbul.edu.tr:4444
Page 214: MUĞLÂKLIK ve TRAGEDYA - nek.istanbul.edu.tr:4444
Page 215: MUĞLÂKLIK ve TRAGEDYA - nek.istanbul.edu.tr:4444
Page 216: MUĞLÂKLIK ve TRAGEDYA - nek.istanbul.edu.tr:4444
Page 217: MUĞLÂKLIK ve TRAGEDYA - nek.istanbul.edu.tr:4444
Page 218: MUĞLÂKLIK ve TRAGEDYA - nek.istanbul.edu.tr:4444
Page 219: MUĞLÂKLIK ve TRAGEDYA - nek.istanbul.edu.tr:4444
Page 220: MUĞLÂKLIK ve TRAGEDYA - nek.istanbul.edu.tr:4444
Page 221: MUĞLÂKLIK ve TRAGEDYA - nek.istanbul.edu.tr:4444
Page 222: MUĞLÂKLIK ve TRAGEDYA - nek.istanbul.edu.tr:4444
Page 223: MUĞLÂKLIK ve TRAGEDYA - nek.istanbul.edu.tr:4444
Page 224: MUĞLÂKLIK ve TRAGEDYA - nek.istanbul.edu.tr:4444
Page 225: MUĞLÂKLIK ve TRAGEDYA - nek.istanbul.edu.tr:4444