muĞlÂklik ve tragedya - nek.istanbul.edu.tr:4444
TRANSCRIPT
T C
İstanbul Uumlniversitesi
Sosyal Bilimler Enstituumlsuuml
Tiyatro Eleştirmenliği ve Dramaturji Anabilim Dalı
Doktora Tezi
MUĞLAcircKLIK ve TRAGEDYA
Oğuz Arıcı
2502050053
Tez Danışmanı
Prof Dr Zeynep Sayın
İstanbul 2009
iii
Muğlacircklık ve Tragedya ndash Oğuz Arıcı
OumlZ Muğlacircklık insanın varoluşuna iccedilkin bir durumdur Bu durum oumlluumlmden sonrasının
bilinmemesinden kaynaklanmaz yalnızca aynı zamanda varlık olanaklarının hitamı
olarak oumlluumlmuumln bizatihi varlığı muğlacirck bir konumda bırakmasından da ileri gelir Bu
ccedilalışmada trajik kavramının bu tuumlrden bir muğlacircklık duumlşuumlncesiyle accedilıklanabileceği
iddia edilmekte Antik Yunan tragedyalarının da benzer bir muğlacircklık fikrinden neşet
ettiği oumlrneklerle goumlsterilmeye ccedilalışılmaktadır Bu ccedilerccedilevede birinci ve ikinci
boumlluumlmlerde muğlaklığın ne olduğu felsefi ve antropolojik duumlzlemlerde ele
alınmaktadır Muğlaklığın felsefi duumlzleminin temeli olarak Martin Heideggerrsquoin
Varlık ve Zaman adlı eseri tartışılmaktadır Heideggerrsquoin bu eserinde oumlzellikle havf
kavramı ile oumlluumlm ve hiccedillik duumlşuumlncelerine odaklanılarak bu duumlşuumlncelerin deinon ve
daimon gibi Antik Yunan tragedyasının anahtar soumlzcuumlkleriyle ilişkileri ortaya
ccedilıkarılmaya ccedilalışılmaktadır Antropolojik duumlzlemde ise Mary Douglas James Frazer
Sigmund Freud ve Reneacute Girard gibi duumlşuumlnuumlr ve araştırmacıların rituumlellerle ilgili
fikirleri tartışılarak rituumlel uygulamalarının muğlaklıkla muumlcadeledeki yeri ve oumlnemi
tragedyalar bağlamında ele alınmaktadır Son boumlluumlmde ise ccedilalışma boyunca
geliştirilen fikirler Sophoklesrsquoin Antigone tragedyasındaki -oumlzellikle de buradaki
koro şarkıları merkezinde- ccedileşitli oumlrneklerle tartışılmaktadır
iv
Ambiguity and Tragedy - Oğuz Arıcı
ABSTRACT
Ambiguity is a condition immanent to human existence This condition does not only
stem from the uncertainty of after-death it also results from death -as an end to
possibilities of Being ndash leaving Being in an ambiguous position In this study it is
argued that the concept of tragic could be explained with this kind of an idea of
ambiguity and it is tried to be shown with examples that Ancient Greek tragedies are
built on the same idea of ambiguity In this framework in the first and second
chapters the meaning of ambiguity is elaborated on from philosophical and
anthropological perspectives Martin Heideggerrsquos Being and Time constitutes the
basis of the philosophical discussions of ambiguity Focusing on the concepts of
angst death and nothingness from Heidegger the relationship between these
concepts and the key words of Ancient Greek tragedies like deinon and daemon was
tried to uncovered On the anthropologic plane the ideas of Mary Douglas James
Frazer Sigmund Freud and Reneacute Girard regarding rituals were discussed and the role
and importance of rituals in dealing with ambiguity was problematized in the context
of tragedies In the last chapter the ideas developed throughout the study are
discussed through various examples especially the chorus songs in Sophoclesrsquo
Antigone
v
Oumlnsoumlz Bu ccedilalışma tragedyalarla oumlzellikle de Antik Yunan tragedyalarıyla uzunca bir suumlredir
yoğun bir şekilde ilgilenmemin bir sonucu olarak oluştu Ancak bunun dışında tez
danışmanım Prof Dr Zeynep Sayınrsquoın dersleri ve onun oumlncuumlluumlğuumlnde duumlzenlenen ve
felsefe ve sanat ilişkisi temelinde okuma ve tartışmalar yaptığımız toplantıların
ldquoMuğlacircklık ve Tragedyardquo başlıklı bu ccedilalışmanın şekillenmesinde oumlnemli bir
katkısının bulunduğunu belirtmem gerekiyor Bu bakımdan başta danışman hocam
Zeynep Sayınrsquoa ccedilalışmam suumlresince yaptığı eleştirileri iccedilin olduğu kadar bu
toplantılara oumlncuumlluumlk ettiği iccedilin de ayrıca teşekkuumlr etmek isterim
Yabancı kaynaklardan yaptığım alıntıların Tuumlrkccedileye ccedilevrilmesinde ve ccedilevirilerin
kontroluumlnde yardımcı olan yazdığım kısımları okuyarak bana tavsiyelerde bulunan
ve yurtdışında olduğu zamanlarda istediğim kitapları tarayarak bana goumlnderen sevgili
eşim Elif Ccedilağışrsquoa da oumlzel olarak teşekkuumlr ediyorum Onun maddi katkılarının
yanında manevi desteği de olmasaydı işim daha da zor olurdu
Celal Mordeniz ve Kerem Eksenrsquoe ve ayrıca izleme komitemde yer alan hocalarım
Prof Dr Dikmen Guumlruumln ve Doccedil Dr Kerem Karaboğarsquoya oumlneri eleştiri ve
desteklerinden dolayı teşekkuumlr ederim
vi
İccedilindekiler
OumlZ İİİ
OumlNSOumlZ V
İCcedilİNDEKİLERVİ
KISALTMALAR VE İŞARETLERVİİİ
GİRİŞ 1
TANIM SORUNU 2 SOPHROSYNErsquoDEN MUĞLAcircKLIĞA 6 MUĞLAcircKLIK 10
1 İNSANIN EVRENDEKİ KONUMU MUĞLAcircKLIK 18
11 MUĞLAcircKLIK VE SINIR AŞIMI 18 12 AYIRMA TRAGEDYA HEİDEGGER 24
121 Heidegger ve Varlık 25 122 Haletiruhiye 34 123 Korku [Furcht] ve Havf [Angst] ayrımı 36
13 DEİNON VE DAİMON 42 131 Deinon 42 132 Freudrsquoun Unheimlichrsquoi 44 133 Daimon 50
14 OumlLUumlM OumlLUumlMLUumlLUumlK 63 141 Daseinrsquoın Hitamı 67 142 Oumlluumlm Havfı 68 143 ldquoHerkes Oumllecekrdquo amp Belirsizlik 70
15 TECHNEacute TEKNİK 73
2 KUumlLTUumlREL TECHNE OLARAK RİTUumlEL VE KATEGORİZASYON 82
21 KATEGORİZASYON 82 22 KOZMOSUN KONTROLUuml RİTUumlELLER 87 23 EŞİK 90 24 KİRLENME MURDAR CENABET 92 25 PHARMAKON 105 26 RİTUumlELİN BUNALIMI 107
261 Muğlacircklığın Kontroluuml Olarak Dike 116 27 RENEacute GİRARD ldquoFARKLILIĞIN YİTİMİrdquo VE MUĞLAcircKLIK 117
vii
3 ANTİGONE 125
31 GREK KOZMOLOJİSİ 126 311 Kirlilik 126 312 Tanrı İnsan 129 313 Doğa Kuumlltuumlr 133 314 Sosyal İlişkiler (Aile Evlilik Baba-Oğul vs) 139
32 ANTİGONE 142 321 904-920 Satırlar 142 322 Hegelrsquoin Antigone Okuması 147
3221 Cesedi Accedilıkta Bırakmak 152 3222 Hegelrsquoe İtirazlar ndash Karakterlerin Muğlacircklığı 155 3223 Pozitif Hukuk ndash Doğal Hukuk amp Devlet - Aşiret 159
323 Antigone ndash Koro Şarkıları 163 3231 Birinci Koro Şarkısı [330-375] 163 3232 İkinci Koro Şarkısı [583-625] 171 3233 Uumlccediluumlncuuml Koro Şarkısı [780-800] 176 3234 Doumlrduumlncuuml Koro Şarkısı [944 - 976] 178 3235 Parodos ve Beşinci Koro Şarkısı 185
SONSOumlZ 193
KAYNAKCcedilA 201
TABLOLAR 213
EK 1 LEVİ-STRAUSSrsquoUN THEBAİ MİTİ İKİLİ KARŞITLIKLAR TABLOSU 213 EK 2 MEDENİLİK YABANİLİK AYRIMI 214
OumlZGECcedilMİŞ 215
viii
Kısaltmalar ve İşaretler age Adı geccedilen eser
agy Aynı eser-yer
Bkz Bakınız
Ccedilev Ccedileviren
Ed Editoumlr
GA Gesamtausgabe ldquoBuumltuumln Yapıtlarırdquo anlamında Heideggerrsquoin eserlerinin toplu
basımı
Haz Yayına Hazırlayan
Karş Karşılaştırınız
pp Sayfalar
s Sayfa
sat Antik metinlerdeki satır numarası
ty Basım tarihi yok
Trans Ccedileviren
vd ve devamı
vb Ve benzeri
[hellip] Alıntılarda atlanan cuumlmle cuumlmleler
[sic] ldquoAlıntılanan metinde aynen boumlylerdquo anlamında
sect Paragraf Numarası
[Kelime Rakam] Bazı Tuumlrkccedile soumlzcuumlklerden sonra kelimeyi orjinal dilinde
goumlstermek amacıyla ve Antik metinlerdeki satır numaralarını goumlstermek maksadıyla
koumlşeli parantez [] kullanılmıştır
ix
Ccedilalışma boyunca bazı kelimeler oumlzel olarak vurgulanmak maksadıyla italik
yazılmıştır Oumlzellikle bazı oyun isimlerinde oyun kahramanı ile oyun isminin aynı
olduğu durumlarda oyun isimleri italik olarak belirtilmiştir
1
GİRİŞ Antik Yunan tragedyalarıyla ilgili ccedilalışmalarda her zaman şu sorunun cevabı oumlzel bir
oumlnem taşır Neden sadece MOuml beşinci yuumlzyıl ve neden Atina Boumlylesine buumlyuumlk bir
sanatsal başarının arkasında yatan koşullar neydi Neden tragedyalar Sparta Thebai
ya da bir Yunan adası değil de Atina merkezcil olarak vuumlcut buldu ve neden yalnızca
yuumlz yıl gibi bir suumlre iccedilinde parlayıp goumlzden kayboldu Bu sorulara sosyolojik
bakımdan cevap veren oumlnemli sayıda ccedilalışma bulunmaktadır Oumlzellikle Jean-Pierre
Vernant ve Pierre Vidal-Naquet gibi isimlerin tragedyayı MOuml beşinci yuumlzyıla oumlzguuml
toplumsal koşullarının doğal bir sonucu olarak konumlandırdığı ccedilalışmaları bu
konuda doyurucu oumlrnekler olarak verilebilir1
Diğer taraftan filozofların da tragedyalarla oumlzellikle Antik Yunan tragedyalarıyla
yakından ilgilendiklerini kendi duumlnya goumlruumlşlerini accedilıklayabilmek iccedilin ccediloğu zaman
tragedyalardan oumlrnekler seccediltiklerini goumlruumlyoruz Aristotelesrsquoin Poetikarsquoda tragedyayı
felsefi bir sanat olarak nitelemesinden [Poetika 1451b] beri neredeyse buumltuumln buumlyuumlk
filozoflar Antik Yunan tragedyasıyla yakından ilgilenmişlerdir Terry Eagleton
buumlyuumlk filozofların ilginccedil bir şekilde tragedyanın bitmek uumlzere ya da ccediloktan bitmiş
olduğu doumlnemlerde tragedya uumlzerine spekuumllasyon yaptıklarını hatırlatıyor2
Tragedyanın bıraktığı boşluk felsefe tarafından mı doldurulmaktadır Yoksa
felsefenin bizatihi varlığı mıdır tragedyayı bitiren Başka bir deyişle felsefe
tragedyanın ortadan kalkmasına sebep olmuş olabilir mi Felsefenin yokluğunda da
tragedya varoluyor diyebilir miyiz Eğer bu sorulara cevabımız olumluysa burada
felsefenin de tragedya sanatının da ne olduğuna ilişkin oumlnemli ipuccedilları edinebiliriz
Fakat her şey bir yana bu soruları sorabiliyor olmamız daha başlangıccedilta bize şunu
goumlsteriyor ki hem felsefenin hem de tragedyanın ilgi alanına giren ortak bir şey var
1 Bkz Vernant Jean-Pierre Yunan Duumlşuumlncesinin Kaynakları Ccedilev Huumlsen Portakal Cem Yayınevi 2002 ve Vernant Jean Pierre and Pierre Vidal-Naquet Myth and Tragedy in Ancient Greece New York Zone Books 1990 2 Eagleton Terry Sweet Violence The Idea of The Tragic Blackwell Publishing Oxford 2003 s 17
2
trajik olan Eagleton ldquoyapabilenler tragedya yazıyor yapamayanlar felsefe yapıyorrdquo3
diyor Eğer oumlyleyse yapabilenlerle yapamayanlar arasında ccedilok buumlyuumlk bir rekabet
olduğu kesin Ccediluumlnkuuml ikisi de trajik olanla ilgili olmasına rağmen nasıl oluyor da
tarihte her ikisi birden aynı anda varolamıyorlar Ccedilalışmamızda bu sorulara cevap
bulmaya ccedilalışacağız
Tanım Sorunu
ldquoTragedyardquonın ne olduğuna dair ccedilok fazla ccedilalışma bulunmaktadır Literatuumlruumln bu
kadar fazla olmasının nedeni tragedyanın ldquotanımlanmaya direnenrdquo bir yanı
olduğundan kaynaklanıyor olabilir mi Ashley Thorndike ldquotragedyaya dair
yapılacak herhangi bir kesin tanımın doğru ve kapsayıcı olamayacağı kesindirrdquo4
diyerek sorumuzu doğruluyor T R Henn ise ldquoHiccedil kimse duumlnya edebiyat
tarihindeki ccedileşitlilik goumlsteren formlarını da kapsayacak yeterlilikte tragedyanın
tanımını yapamazrdquo5 diyerek daha da ileri gidebilmektedir Her şeye rağmen
tragedyayı tanımlama girişimlerinde birkaccedil temel eğilimden soumlz edilebilir Seyirciye
olan etkisi [acıma korku katharsis vs] bağlamında tragedyayı accedilıklama eğilimleri
trajik kahraman merkezli daha ccedilok romantik kuramın rağbet goumlsterdiği yaklaşımlar
biccedilimsel kuram diyebileceğimiz ve tragedyaya oumlzguuml belli başlı [trajik plot tanınma
baht doumlnuumlşuuml kahramanın etik zaafı vs gibi] unsurların varlığı yokluğu uumlzerinden
tragedyayı tanımlama ccedilabaları duumlalist bir duumlnya goumlruumlşuuml ccedilerccedilevesinde tragedyayı iyi-
koumltuuml doğru-yanlış gibi ahlaki değerlerin ccedilatışması olarak goumlrme eğilimleri bunlar
arasında sayılabilir6 Raymond Williamsrsquoın dediği gibi ldquotragedyaya pek ccedilok yoldan
ulaşılabilmektedirrdquo7 Fakat ister biccedilimsel oumlzellikleriyle yaklaşımlar olsun isterse
3 Eagleton 2003 s 17 4 Thorndike Ashley H Tragedy Houghton Mifflin and Company Boston amp New York 1908 s 12 5 Henn T R The Harvest of Tragedy MethuenampCo London 1961 s 282 6 Tragedyayı tanımlama sorunuyla ilgili daha ayrıntılı bilgi iccedilin şu kaynaklara bakılabilir Palmer Richard H Tragedy and Tragic Theory An Analytical Guide Greenwood Press London 1982 Brereton Geoffrey Principles of Tragedy A Rational Examination of the Tragic Concept in Life and Literature University of Miami Press Florida 3 Printing 1970 Mandel Oscar A Definition of Tragedy New York University Press New York 1961 Roche William Mark Tragedy and Comedy A Systematic Study and a Critique of Hegel State University of New York Press New York 1998 ve Williams Raymond Modern Tragedy Chatto and Windus London 1966 7 Williams 1966 s 13
3
iccedileriğe youmlnelik tanımlamalar olsun tragedyayı ele alma tuumlrleri trajik olanın ne olduğu
sorusuna cevap vermekten kaccedilamazlar Trajik olanın ne olduğuna ilişkin ayrımların
ccedileşitliliği ise bir tuumlr olarak tragedyaya yaklaşımlardan ccedilok farklı değil
Th C W Oudemans tragedya ve trajik olanı accedilıklama girişimlerini iki tip duumlnya
algısına goumlre ayırıyor8 İlkine ldquoayırıcı kozmolojilerrdquo ikincisine ise ldquoetkileşimli
kozmolojilerrdquo adını veriyor Buna goumlre ayırıcı kozmolojiler evrenin rasyonel ve
kesin bir biccedilimde doğa-kuumlltuumlr insan-tanrı insan-hayvan gibi ayrımlarla kategorilere
boumlluumlnduumlğuuml kategorilerin ise birbirleriyle ilişkisinin olmadığı ya da ccedilok az ilişkili
olduğuna inanıldığı kozmolojilerdir Oudemans modern Batı kuumlltuumlruumlnuumln boumlyle bir
ayırıcı kozmolojinin uumlruumlnuuml olduğunu iddia etmektedir Diğer taraftan etkileşimli
kozmolojilerde ise kategorilerin birbirleriyle suumlrekli olarak temas halinde olduğuna
inanılmaktadır Duumlzen-duumlzensizlik insan-tanrı kuumlltuumlr-doğa gibi kategoriler
birbirlerini etkilemekte birbirlerine karışmakta insan ve evren her an muğlacircklık
tehdidi altında bulunmaktadır Bu yuumlzden bu tuumlr kuumlltuumlrlerde muğlacircklık durumlarıyla
muumlcadele etmek iccedilin rituumlel uygulamalarına başvurulduğu goumlruumlluumlr Oudemans bu iki
farklı kozmolojinin tragedyaya ve oumlzellikle de trajik olana bakışlarının da
farklılaştığını belirtir
Ayırıcı kozmolojinin bir sonucu olarak tragedya ccediloğu zaman ldquoccedilatışmardquo kavramı
merkezinden accedilıklanmaya ccedilalışılır Karakterlerin ve onların temsil ettiği
duumlşuumlncelerin değerlerin vs diğerleriyle oumltekiyle uzlaşmaz bir ccedilatışma iccedilinde
olduğu duumlşuumlnuumlluumlr Ccedilatışma hiccedil şuumlphesiz Grekccedile agon soumlzcuumlğuumlne referans
vermektedir Biz modernler agon soumlzcuumlğuumlnuuml genellikle ldquokusursuzrdquo bir simetri iki
ldquokarşıtrdquo ve ldquodenkrdquo guumlccedilte unsurun ccedilatışması olarak anlamaya meyil ederiz Biz bu
ccedilalışmamızda tragedyanın boumlyle bir ldquosimetrikrdquo yapı sergilemekten ziyade ccedilok daha
karmaşık bir temelinin olduğunu birbirine denk ve karşıt gibi goumlruumlnen birbirlerinden
kesin sınırlarla ayrılmış olduğu duumlşuumlnuumllen unsurlar arasında varolduğu sanılan
sınırların aslında belirsiz olduğunu karşıtların aslında birbirlerine karışmış durumda
8 Oudemans Th C W ve Lardinois A P M H Tragic Ambiguity Anthropology Philosophy and Sophocles Antigone Brills studies in intellectual history v 4 Leiden EJ Brill 1987
4
olduğunu goumlstermeye ccedilalışacağız9 Tragedyanın ldquokesinlikrdquolerden ziyade
muğlacircklıklardan kurulu bir tuumlr olduğunu ve bizatihi bu muğlacircklığın tragedyanın
oumlzuumlnuuml trajik olanı doğurduğunu duumlşuumlnuumlyoruz Ccediluumlnkuuml her muğlacirck durum trajik olana
gebedir Bu yuumlzden tragedyayı ve trajik olanı anlamak iccedilin muğlacircklık duumlşuumlncesinden
hareket etmek gerektiği inancındayız
2005 yılında tamamladığım yuumlksek lisans tezimde Antik Yunan tragedyalarında
sophrosyne kavramının izini suumlrmuumlştuumlm Sophrosyne basitleştirerek soumlylememiz
gerekirse sağduyu oumllccediluuml orta (yol) gibi anlamlara ve ldquokendini bilmekrdquo gibi
ccedilağrışımlara sahip Yunanca bir soumlzcuumlktuumlr Yuumlksek lisans tezimin ana ccedilerccedilevesi
tragedyanın nihai hedefinin sophrosyne ve onun bir yan uumlruumlnuuml olarak oluşacak olan
harmoni olduğu youmlnuumlnde şekilleniyordu Başka bir deyişle bir tragedyada seyirciye
oumlğuumltlenen propagandası yapılan etik bir değerdi sophrosyne Bu anlamda
sophrosyne kahramanın bir hamartiası ndashtrajik hatası- olduğu soumlylenen hybrisrsquoin
(aşırılık) karşısına yerleştiriliyordu kısaca formuumll şuydu Hybris vs Sophrosyne
Biraz yakından bakıldığında bu bakışın kısmen Aristotelyen kısmen de Hegelyen
olduğu soumlylenebilir Aristotelesrsquoin Poetikarsquosını ccedilok kaba bir şekilde kahramanın
(genellikle hybris olarak karşımıza ccedilıkan) hamartia yuumlzuumlnden yıkımı ve sonunda
izleyicide oluşan acıma ve korkunun arındırılması (katharsis) olarak oumlzetlersek tezin
Aristotelyen kısmı anlaşılabilir Hegel konusuna gelince her ne kadar tragedya
hakkındaki fikirleri tam ve kesin bir buumltuumlnluumlk goumlstermese de onun tragedyayı
ldquoccedilatışan değerlerin daha uumlst bir duumlzeyde uzlaşmasırdquo şeklindeki tanımlamasından
hareket edersek tragedyanın nihai hedefi olarak uzlaşıyı duumlşuumlnduumlğuuml ortadadır Hegel
oumlzellikle Estetik Uumlzerine Dersler [Vorlesungen uumlber die Aumlsthetik]rsquode Aristotelesrsquoin
acıma ve korku duygularının dışında uumlccediluumlncuuml ve ccedilok daha yuumlksek bir duygunun
zorunluluğundan soumlz eder Uzlaşı duygusu10 [Das Gefuumlhl der Versoumlhnung]
9 Hiccedil şuumlphesiz bu tarz bir accedilıklama ccedilabası yakın zamanlarda oluşmuş tragedyayı paradoks muğlacircklık ve belirsizlik kuramıyla accedilıklamaya ccedilalışan eğilimin bir parccedilasıdır 10 Bkz Hegel GWF Aesthetics Lectures on Fine Art Tr Knox T M Oxford Oxford University Press Vol II 1975 s 1193-1197
5
MOuml V yuumlzyıla baktığımızda bu doumlnemdeki ekonomik toplumsal ve siyasi değişim
ve ccedilatışmalarının sophrosyne ve harmonia fikirlerinde billurlaştığını goumlrmek
muumlmkuumlnduumlr V yuumlzyıl Atinarsquosının demokrasi deneyiminin doğal bir sonucu olduğu
bile iddia edilebilir Suumlrekli olarak ccedilatışan ndashoumlzellikle eski ile yeni- değerlerin
karmaşasında daima dengeyi uyumu ve oumllccediluumlluuml olmayı oumlğuumltleyen duumlsturların artması
bu tuumlrden soumlylemlerin siyasi konuşmalarda şiirlerde ve tragedya metinlerinde
sıklıkla karşımıza ccedilıkması yaşanan suumlreccedille kolaylıkla ilişkilendirilebilir Hybris vs
Sophrosyne denklemi bize hybrisrsquoe kapılan aşırıya kaccedilan sınırları zorlayan ve
hududu aşan birine sophrosynersquoin oumlğuumltlendiğini goumlstermekle ccedilatışmanın temelini de
accedilmaktadır Sınırını bilmesi gereken hybrisrsquoini kontrol etmesi gereken kahraman
eskiye aittir onun doumlnuumlştuumlruumllmesi değiştirilmesi evcilleştirilmesi en oumlnemlisi de
başka guumlccedillerle dengeye kavuşturulması gerekmektedir Tragedyalarda suumlrekli yıkıma
uğrayan eski tip kahramanlar goumlrmemizin bir sebebi de budur
Askerlik alanında gelişen yeni teknikler ve savaş stratejileri eski tipte kahramanlığın
sonunun geldiğini haber veriyordu Polis biccedilimindeki kent yapılanması ve Hoplit
denen askeri sisteminin yaygınlaşması Hektor ya da Akhilleus gibi tek başına
zaferler kazanan kahramanların iktidar alanını sınırlandırıyordu Bu tuumlr gelişmelerle
bağlantılı ve eş zamanlı olarak yeni zenginleşen bir sınıfın o doumlneme kadar sadece
soyluların ayrıcalığı olan iktidara talip olmasıyla yeni bir arkhe (erk) ccedilatışması
başladı Yine eski tipteki soy oumlrguumltlenmesi (genos) ve soy esasına dayalı youmlnetim
anlayışı bir ccedileşit vatandaş esasına dayalı bir sistem olan demos oumlrguumltlenmesi lehine
silinmeye başladı Daha oumlncesinden paranın dolaşıma girmesi ve yazının belli bir
yazman sınıfının tekelinden ccedilıkarak tam anlamıyla bir ldquokamurdquo malı haline gelmiş
olması da arkhe ccedilatışmasını Dike (Hukuk - Adalet) sorununu da iccedilerecek şekilde
genişletti ve şiddetlendirdi Yasalar soumlze dayalı olmaktan ccedilıkıyor yazılı hale
geliyordu Ccedilatışan taraflar iccedilin de yeni bir terim bulundu Isonomia yani eşitlik
Eşitlik yasaların temel felsefesini oluşturacaktı Fakat tragedya ozanlarının da
goumlstereceği gibi bu noktada bir sorun bulunmaktaydı Eşitlik gerccedilekten nedir sorusu
sorulmaya başlandı Yasaların eşitliği ne demektir Yasaların herkese eşit
uygulanması mı Yoksa herkesin adaletten eşit pay almasını sağlayacak yasalar
oluşturmak mı Ve hepsinden oumlnemlisi tragedya ozanları Dikersquonin yani adaletin
6
toplumun bir arada yaşamasının bir imkacircnı olarak gerccedilekten hayata geccedilmesinin
muumlmkuumln olup olamayacağını soruyorlar ve ccediloğu zaman da sorulara accedilık bir cevap
vermekten kaccedilınıyorlardı
Tragedyalarla ilgili kurulan denklem yani aşırıya kaccedilan kahramanın evcilleştirilmesi
daha doğrusu kahramanın aşırılık yuumlzuumlnden yıkıma uğradığının goumlsterilerek
seyircinin katharsis yoluyla ldquoehlileştirilmekrdquo istendiği fikri buumlsbuumltuumln yanlış olmasa
da eksiktir Yanlış değildir ccediluumlnkuuml tragedyaların boumlyle bir okumaya izin veren
yapıları bulunmaktadır Ama diğer taraftan eksiktir ccediluumlnkuuml bu tuumlrden yorumlamalar
tragedyanın accedilıkta bıraktığı daha radikal soruları ccediloğu zaman goumlzden kaccedilırır ya da
goumlrmezden gelmek zorunda kalır
Tragedyanın sophrosyne fikrini oumlğuumltlediği tuumlruumlnden bir formuumllleştirme tragedyanın
bir sanat formu olduğunu es geccediltiği gibi aynı zamanda sanatı da salt olarak bir
ldquoduumlşuumlncerdquoye indirger Oysaki sanatın salt duumlşuumlnce ileten bir araccedil olmadığını
soumlzcuumlklerde karşılık bulamayacak olanı da aktarabilen bir form olduğunu unutmamak
gerekir Buradan baktığımızda tragedyaların metafizik bir boyutu olduğunu hatta
bizzat bu metafiziğe ilişkin sorular sorduğunu ve bilerek de bu sorulara cevap
vermediğini goumlruumlruumlz Oumlzellikle tragedya sanatının yalnızca ldquosoru soranrdquo olmakla
yetindiğini ve zaten daha fazlasının da (sorulara cevap vermenin) onun sanatsal
youmlnuumlnuuml azaltacağını iddia edebiliriz Ccediluumlnkuuml cevap vermek tıpkı Oidipusrsquoun verdiği
yanıtın Sphenksrsquoi oumllduumlrmesi gibi sanatı oumllduumlruumlr V yuumlzyıl Yunan ozanları tam da
sistematik felsefenin doğuş arifesinde bizi cevap vermeye zorlayan ama her
yanıtımızda yeniden ve yeniden başka cevaplar bulmaya bizi mecbur bırakan sorular
sormuşlardır Yunan tragedyalarının 2500 yıldır hala aynı canlılığını korumasının en
oumlnemli nedeni budur
Sophrosynersquoden Muğlacircklığa
Sophrosyne goumlruumlnuumlşte ccedilatışan değerleri kutupları zıtları uccedilları eğerek birbirine
yaklaştırıyor ccedilatışan kuvvetler (değerler ideolojiler vs) arasında belirli bir denge
noktasının ve ccedilatışma sebebiyle bozulan duumlzenin yeniden inşasının muumlmkuumln
olduğuna işaret ediyor bunu bir ideal olarak sunuyordu Ancak bu idealin
gerccedilekleşmesi ne derece muumlmkuumlnduuml(r) Antik Yunan tragedyalarının sorduğu en
7
oumlnemli sorulardan biri tam da burada şekillenmektedir Buumltuumln kategorilerin yerli
yerinde (onlara tahsis edilmiş edildiği duumlşuumlnuumllen yerlerinde) durduğu bir duumlnya
olarak ldquoduumlzenrdquo muumlmkuumln muumlduumlr Bu accedilıdan tragedyaların konularını mitolojiden
seccedilmesi de bir tesaduumlf değildir Epik doumlneme ait olan mitolojiler tam da ldquoşeylerin
kendilerine ait yerlerinderdquo durduğu duumlzenli bir kozmosu anlatırlar ccediluumlnkuuml Tragedya
ise aynı hikacircyeleri bu ldquokozmosunrdquo derinliğindeki ldquokaosurdquo accedilığa ccedilıkartacak şekilde
değiştirerek kullanır Dolayısıyla tragedya yalnızca eski hikacircyelerin V yuumlzyıl Atina
seyircisine yeniden hatırlatılması demek değildir Tragedya seyircisini mitolojinin
goumlruumlnmeyen gerccedilekliğiyle yuumlz yuumlze getirir
Sophrosyne tragedyada bozulduğu duumlşuumlnuumllen duumlzenin yeniden kurucu guumlcuuml olarak
duumlşuumlnuumllmektedir Oysa tragedyalar başlar başlamaz duumlzenin ccediloktan bozulmuş
olduğunu goumlruumlruumlz Dolayısıyla sophrosyne bir uzlaşı noktası olarak ortayı ve
dengeyi ima etse de tragedya bu noktanın imkacircnsızlığını bize goumlsterir
Bize goumlre tragedyalar orta-noktayı dengeyi ve en oumlnemlisi de ldquocevabırdquo bulmanın
ldquoolası-imkacircnsızlığınırdquo goumlstermektedirler Neden olası Neden imkacircnsız
Olasıdır ccediluumlnkuuml neredeyse buumltuumln tragedyalarda ldquoorta-noktardquo ldquogoumlruumlnuumlrrdquo Bu
goumlruumlnuumlşuumln bir oumlrneği olarak Oresteiarsquodaki Orestesrsquoin mahkeme sahnesi verilebilir
Orta-yol ya da uzlaşı ldquoşiddetrdquoin dahil olduğu bir ikna (peitho) suumlrecinden geccediler
Ama nihai olarak deus ex machinersquonın şiddeti mutlak olarak sonlandırıcılığı
olmaksızın boumlyle bir finalin gelmesi duumlşuumlnuumllemezdi Kan davası sonsuza dek suumlruumlp
gidebilirdi Kan davalarında suumlrekli tekrar eden şiddeti ancak nihai bir şiddet
sonlandırabilir Nihai şiddetin en oumlnemli oumlzelliği yeni bir şiddete izin vermemesi
buumltuumln şiddetleri bitirici bir şiddet oluşudur Oumlrneğin devletin (hukukun) şiddeti boumlyle
bir bitiricilik niteliğine sahiptir Oresteiarsquoda da kan davasını bitiren boumlylesi bir
hukuktur
Benzer bir şekilde Antigonersquode Antigone ve Kreonrsquoun uzlaşması imkacircnsız
goumlruumlnmez olasıdır ccediloumlzuumlm oumlylesine yakındır ki suumlrekli olarak oyunda varlığı
hissedilir Ama diğer taraftan boumlyle bir uzlaşı iki bakımdan imkacircnsızdır birincisi
boumlyle bir orta nokta taraflardan birinin ndashya da her ikisinin- yok olması (ccedilatışan
ldquooumlncekirdquo olmaması) anlamına gelmektedir Oresteiarsquoda Erinylerrsquoin Eumenides
8
olması bu konuda iyi bir oumlrnek teşkil eder Hatırlanacağı uumlzere Oresteia uumlccedillemesinin
son oyununda (Eumenides) mahkemenin Orestes hakkında verdiği kararın ardından
Erinylerrsquoin Athena tarafından ikna edilme suumlreci başlar Erinyler kendilerine ait olan
potmosrsquotan11 yani aile iccedili cinayet işleyenlerden intikam alma vazife haklarından
vazgeccedilmek istemezler Ccediluumlnkuuml onları vareden şey tam da onların sahip olduğu bu
potmosrsquotur Bu accedilıdan Erinyler iccedilin ldquouzlaşmardquo demek asla oumlnceki gibi
olamayacakları bir ldquobaşkardquoya doumlnuumlşmek anlamına gelecektir Bu yuumlzden uzlaşıyı
simetri oluşturan iki uccedil noktanın ortada buluşması gibi yorumlamamak gerekir
Boumlyle bir geometri iccedilinde duumlşuumlnuumllduumlğuumlnde bile orta noktanın artık ldquouccedilrdquo olmadığı
rahatlıkla soumlylenebilir
Olası-imkacircnsızlık konusundaki ikinci husus ccedilatışmanın bizatihi kendisiyle ilgilidir
Ccedilatışma kavramı oumlylesine muğlacircktır ki bu ccedilalışmamızda da ele alacağımız uumlzere
yakından bakıldığında mutlak anlamda sınırları tespit edilebilecek bir ldquotarafrdquo ldquouccedilrdquo
ya da ldquokutbunrdquo olmadığı goumlruumllecektir Gerccedilekte tragedyalardaki ccedilatışan guumlccediller bir
doğrunun iki uccedil noktasına geometrik olarak konuşlanmış durumda değildir Bu
yuumlzden de iki uccedil noktanın arası orta noktası duumlşuumlncesi goumlruumlnen bilinebilen
duumlşuumlnuumllebilen ama asla erişilemeyen bir toposu işaret eder Sophrosynersquoin işaret
ettiği bu yer erişilmesi imkacircnsız ldquoufukrdquolara benzer Ufka doğru yol aldıkccedila
yakınlaşıldığı duumlşuumlnuumllen ufuk nasıl ldquoaynı uzaklıktardquo duruyor mesafesini hiccedil
yitirmiyorsa bu orta nokta da tragedyalarda ldquoulaşılabilirrdquo goumlruumlnen bir ufuk gibi
ldquoolduğu sanılanrdquo yerinde durur
Diğer taraftan kahramanların tragedyalardaki birbirlerine ldquofarklırdquo ve ldquozıtrdquo
goumlruumlnuumlmleri de ccediloğu zaman yanıltıcıdır Kahramanlar aynı anda birden fazla
11 Potmos Birinin başına gelen şey birinin payına duumlşen şey kader hediye gibi anlamlarda kullanılmaktadır Potmos birini o şey yapan ve ona ait olan şeyi ima etmektedir Burada Erinyleri Eriny yapan şey ldquoaile iccedili cinayettirrdquo onları vareden şeydir aile iccedili cinayet Hatırlanacağı uumlzere onlar Uranosrsquoun kesilen hayalarından akan kandan doğmuşlardır (Bkz Hesiodos Hesiodos Eseri ve Kaynakları Tanrıların Doğuşu (Thegonia) İşler ve Guumlnler Ccedilev Sabahattin Eyuumlboğlu Azra Erhat Tuumlrk Tarih Kurumu Yayınları Ankara 1991 s 110) Onları vareden şey ndashcinayet- aynı zamanda onların sorumluluğu goumlrev alanları ayrıcalıkları demekti Potmos boumlyle bir durumu ifade etmektedir Soumlzcuumlğuumln anlamları iccedilin ayrıca bkz Liddell Henry George Robert Scott Henry Stuart Jones and Roderick McKenzie A Greek-English Lexicon Oxford Oxford Univ Press 1996 s 1455 Eriny maddesi
9
kategoriye dahil olabilmekte ya da tek bir kategorinin iccedilinde farklılık yanılgısı
yaratabilmektedirler Dolayısıyla tragedyanın formunu geometrik bir doğrudan
ziyade kaleydoskobik ya da fraktal12 bir yapı olarak duumlşuumlnmek gerekir
Muğlacircklık durumu kahramanın ldquosuccedillulukrdquo tartışmasında da accedilıkccedila izlenebilir
Scheler ldquoSuccedillu kimdir sorusuna accedilık belli bir cevap varsa orada trajik olanın rengi
eksiktirrdquo13 diyor Yukarıda da kısmen değindiğimiz gibi ldquocevaprdquo sanatsal youmlnuuml
soldurmaktadır Kahramanın succedillu olup olmadığına ilişkin cevabın verilemediği yer
ancak muğlacircklığın olduğu yerdir Bu durumu şoumlyle accedilıklayabiliriz Kahramanın
eylemi haklı bir eylemdir fakat yine de bir succedil oluşturur Aristotelesrsquoin Poetikarsquosında
tanımlamaya ccedilalıştığı kahraman aslında bu tuumlrden bir nitelik sergiler Buna goumlre
kahraman ne tamamen koumltuuml ne de olağanuumlstuuml denecek kadar iyidir O yalnızca
herhangi bir succedilla succedillanmış kişi basit bir hata (hamartia) yapmış birisidir14 Bu hata
ahlaki bir yanlıştan ziyade kahramanın ndashister bilinccedilli ister bilinccedilsiz- yapmaktan
kaccedilınamadığı bir eylemin sonucudur Dolayısıyla hamartia oumlyle bir succediltur ki
kahraman o hatayı yapmak zorundadır bu yuumlzden succedillu sayılamaz ama bu succedilu
işlemiştir ve succedilludur Orestesrsquoin mahkemesinde (Oresteia) oyların eşit ccedilıkması
bunun muumlkemmel bir goumlstergesidir Kahraman hem succedillu hem succedilsuz bulunmuştur ndash
İonna Kuccediluradirsquonin deyişiyle- ldquosuccedillu-succedilsuzrdquo dur İşte bu hem succedillu hem succedilsuzluk
durumu kahramanın iccedilinde bulunduğu ldquotrajik konumrdquou ifade eder Bu trajik konumu
başka bir ifadeyle kahramanın ldquohem hellip hem helliprdquo ve ldquonehellip nehelliprdquo durumunu biz
ccedilalışma boyunca ldquomuğlaklıkrdquo olarak tanımlayacağız
12 Fraktal yapılar kaos teoremlerinde sıklıkla karşımıza ccedilıkan yapılardır Son 40-50 yıldan beri kusursuz oldukları duumlşuumlnuumllen uumlccedilgen kare doumlrtgen ya da doğru gibi geometrik şekillerin dışında evrende fraktal adı verilen daha karmaşık şekillerin de varolduğu uumlzerinde durulmaktadır 13 Scheler Max ldquoZum Phaenomen des Tragishenrdquo Vom Umsturz der Werte Leipzig 1923 cilt I s 257 Aktaran Kuccediluradi İonna Max Scheler ve Nietzschersquode Trajik Olan İstanbul Yankı Yayınları 1966 14 Bkz Aristoteles Poetika Şiir Sanatı Uumlzerine Ccedilev Nazile Kalaycı Bilim ve Sanat Yayınları Ankara 2005 s 45 sat 1453a10
10
Muğlacircklık
Zaman zaman benzerlikler bulma eğilimleri soumlz konusu olsa da muğlacircklık her şeyin
temelde anlaşılmaz ve bilinemez olduğunu iddia eden bilinemezcilik [agnostizm] gibi
duumlşuumlncelerle karıştırılmamalıdır Muğlacircklık bilinemez bir durum değildir aksine ndash
ccediloğu zaman- bir ccedileşit bilgi fazlalığını ima eder herhangi bir duruma veya nesneye ait
bilginin ve onun dilde ifadesinin duumlzensizliğini ve tamamlanmamışlığını goumlsterir
Muğlaklık ccediloğu zaman dilin bir acizliği olarak karşımıza ccedilıkar daha doğrusu
muğlaklığı daha kolay kavradığımız ve goumlzlemleyebildiğimiz yer dilin evrenidir bir
şeyin ndashbir olayın nesnenin vs- aynı anda birden fazla kategoriye girdiğini
duumlşuumlnduumlğuumlmuumlzde (oumlrneğin pharmakon hem ilaccedil ccedilare hem de zehir guumlnah keccedilisi
anlamlarına gelir) iki farklı şeyin aynı anda gerccedilekleşmesinde (paradoks) yine
benzer bir şekilde mantığın ccedilelişmezlik ilkesine15 uymayan bir durumla ya da
kuumlltuumlruumln daha oumlnceden sınırlarını belirlediği herhangi bir kategoriye uymayan bir
şeyle karşılaştığımızda (anomali) aklın ccedilaresizliği kendini dil yoluyla accedilık eder Bu
acizlik insana rahatsızlık verir Bir sis bulutunun iccedilindeki bir karaltının ya da yarı
karanlık bir odadaki bir nesnenin ne olduğunu hemen kavrayamadığımızda
duyduğumuz bir rahatsızlığa benzer bu his Bu rahatsızlık uyandırıcı guumlcuumlnden
dolayı muğlacircklık istenmeyen bir durum olarak karşımıza ccedilıkar Kesinlikler uumlzerine
inşa edilmiş (olduğu duumlşuumlnuumllen) duumlzeni alt uumlst eder bu yuumlzden tehlikelidir
Ayrıştırılmış adlandırılmış sınıflandırılmış buumltuumln kategorileri birbirine karıştırmak
ve aralarındaki sınırları ortadan kaldırmakla tehdit eder Duumlzen insanın aradığı kitabı
hemen bulduğu ya da nasıl bulabileceğini kesin olarak bildiğini duumlşuumlnduumlğuuml bir
kuumltuumlphaneye benzeyen bir duumlnya imgesi sunar Muğlacircklık buumltuumln rafları darmadağın
ettiği gibi bazı kitapların da ldquoişe yaramazlığınırdquo deşifre eder Ccediluumlnkuuml Baumanrsquoın
dediği gibi muğlacircklığa yol accedilan hatta onu kaccedilınılmaz kılan şey tam da bu istifleme
15 Ccedilelişmezlik İlkesi Biccedilimsel mantığın duumlşuumlnmede tutarlılığı sağlayan temel ilkelerinden biri Bu ilke ldquoBir şey aynı zamanda hem kendisi hem de kendisi olmayan bir şey olamazrdquo ldquoA aynı zamanda B olmazrdquo şeklinde dile getirilebilir Bkz Hanccedilerlioğlu Orhan Felsefe Soumlzluumlğuuml 10 Basım Remzi Kitabevi İstanbul 1996 s 47
11
ve sınıflandırma ccedilabasının kendisidir16 Muğlacircklık mutlak kategorileştirmenin
imkacircnsızlığını goumlsterir ccediluumlnkuuml her seferinde yeniden bir duumlzen uğraşı başlar ve her
yeni duumlzen ccedilabası yeni muğlacircklık kaynaklarının oluşmasına yol accedilar
Aslında muğlacircklık bir insanlık durumudur İnsanın evrendeki konumunu ima eder
Ccediluumlnkuuml varlığın ne olduğu sorusuna hala kesin bir cevap verilememiştir Max
Schelerrsquoin deyişiyle ldquoinsanla ilgilenen bilimlerin sayısı suumlrekli artmış olmasına
karşın bu bilimler insanın ne olduğunu aydınlatmaktan ccedilok karartmaktadırlarrdquo17
İnsan kendini duumlnyaya ldquofırlatılmışrdquo olarak bulur Ama duumlnyaya fırlatılmış olmakla o
aynı zamanda oumlluumlme-fırlatılmış bir varlıktır İnsan duumlnyaya fırlatıldığında varoluş
imkacircnlarını hazır bulur Şu ya da bu olabilmektedir ve olmaktadır da Ama diğer
yandan onun bu varoluş imkacircnları arasındaki ldquooumlzguumlrluumlğuumlrdquo oumlluumlmle hitam bulacaktır
Oumlluumlm insanın en kaccedilınılmaz imkacircnlarından biridir Diğer taraftan oumlluumlm hakkında
bilgi ve deneyimimiz yok denecek kadar azdır ama yine de oumlluumlmuumln bir sınır
olduğunu ve ldquokesinrdquoliği biliriz Bu kesin-ama-muğlak bilgi oumlluumlm-anksiyetesine
(oumlluumlm-havfına) sebep olur İnsan bu havfı duymamak bu havf ile karşılaşmamak ve
onu unutmak iccedilin kesinliklerden kurulu kendi kontroluumlnde (olmasını dilediği) bir
duumlnya kurmaya ccedilalışır Duumlzenin kategorileştirme sınıflandırma ve ayrıştırmanın
tasnifin ve her tuumlrluuml sınırın ve sınırlandırmaların (ve tabii sınır-dışının) duumlnyasıdır bu
Temel muumlcadele muğlacircklığın bu ldquoher şeyin yerli yerinde olduğurdquo ldquoduumlzenlirdquo
duumlnyaya tecavuumlzuumlnuumln engellenmesidir Ccediluumlnkuuml muğlacircklık insana oumlluumlm-havfını
hatırlatmaktadır Bu yuumlzden insan duumlzenli duumlnyasında unutuşa doğru kaccedilış
halindedir Fakat unutuş oumlluumlmuuml unutmak anlamına gelmemektedir aksine insan
oumlluumlmuuml hatırlatan pek ccedilok şeyle donatabilmektedir duumlnyasını Mezarlıklar
krematoryumlar tuumlrbeler ibadethaneler vs Ayrıca oumlluumlmuumln herkes iccedilin kaccedilınılmaz
olduğu ldquosoumlylemirdquo her yerde karşımıza ccedilıkar ldquoHerkes bir guumln oumllecekrdquo Bu kesin bilgi
kesinliğiyle bizi rahatlatır Boumlylece oumlluumlm duumlşuumlncesinin havfı bu soumlyleyişteki
kesinliğin tesviye ediciliğinde kaybolup gider Oumlluumlm havfı kesinliğin verdiği huzurla
16 Bkz Bauman Zygmunt Modernlik ve Muumlphemlik Ccedilev İsmail Tuumlrkmen Ayrıntı Yayınları İstanbul 2003 s 11 17 Scheler Max İnsanın Kozmostaki Yeri Ccedilev Harun Tepe Ayraccedil Yayınevi Ankara 1998 s 35
12
ortadan kaldırılır Aynı zamanda havfın derecesi ldquoherkesrdquoin kamusallığı iccedilinde
yumuşatılır İfadedeki ldquoherkesrdquo ldquohiccedil kimserdquo anlamına gelir
Bize goumlre tragedyanın inatla accedilığa ccedilıkarmak istediği şey tam da bu herguumlnkuumlluumlğuuml
iccedilerisindeki kamusallığın18 suumlrekli uumlzerini oumlrtmek istediği oumlluumlm havfıdır Ccediluumlnkuuml
tragedya tam da ldquoherkes oumllecekrdquo soumlzuumlnuumln kesinliğinin aslında ne kadar muğlacirck
olduğunu goumlsterir Ccediluumlnkuuml ldquoherkes oumllecekrdquo soumlzuumlyle ortaya konulan kesinlik oumlluumlmuumln
insan iccedilin en uccedil ve kaccedilınılmaz imkacircn oluşunun kesinliği değildir ldquoherkes oumllecekrdquo
soumlzuumlnde oumlluumlm kaccedilınılmazlığını ve zatiliğini (bana aitliğini) yitirir ldquoHerkes oumllecekrdquo
demekle artık oumlluumlm herkesindir yani aslında hiccedil kimsenindir Zaten ldquoherkes oumllecekrdquo
soumlzuuml başkasının oumlluumlmuumlnden yani dolaylı olarak ikinci elden elde edilen bir
deneyimdir Ama oumlluumlmuuml başkasının oumlluumlmuumlnden anlamak onu bu yolla
kavrayabilmek ndashdoğası gereği- imkacircnsızdır Ccediluumlnkuuml başkasının oumlluumlmuumlnde oumlluumlmuumln
her zaman bana oumlzguumlluumlğuuml kaybolur Oumlluumlm her zaman benim oumlluumlmuumlmduumlr benim en
zati varlık imkacircnımdır oumlluumlm Başkası iccedilin oumlluumlme gidilebilirim ancak başkasının
yerine oumllmem muumlmkuumln değildir oumlluumlm ikame edilemez Bu yuumlzden ldquoherkes oumllecekrdquo
soumlzuuml sahte bir kesinlik hissi yaratır insana -soumlzuumlm ona- kontrol edilebilir bir
malumat verir Boumlylece oumlluumlm alelade bir vakaya doumlner
ldquoHerkes oumllecekrdquo soumlzuumlyle oumlluumlm bu duumlnyadaki herhangi bir alelade ldquoolayrdquomış gibi
soumlzuumlm ona oumllccediluumllebilen oumlnceden kestirilebilen bilinebilen bir hakikat gibi belirli bir
kesinlik duumlzeyine yuumlkseltilerek insanın ldquoduumlzenlirdquo duumlnyasında yerini alır Oysa insan
varlığın ne olduğunu onun anlamını kesin olarak bilemediği gibi oumlluumlm konusunda da
hiccedilbir ldquokesinrdquo bilgi ve deneyime sahip değildir Oumlluumlmuuml yokluğu ve hiccedilliği
ldquoanlayabileceğirdquo tek yer vardır O da havfın kendisidir İnsan ancak havf duyarak
hiccedilliği kavrayabilir Ama insan tam da bu havfın huzursuzluğundan kaccedilar Yani
insanın kaccediltığı şey oumlluumlm değil bizatihi oumlluumlm-havfıdır İnsan bu havfla doğrudan
doğruya karşılaşmak istemez Bize goumlre tragedya insanı kaccedilmaya ccedilalıştığı bu havfla
yuumlz yuumlze getirir En azından kaccedilışın imkacircnsızlığını ona hatırlatır
18 Bu terimler Heideggerrsquoe aittir Ccedilalışmamızın ilerleyen boumlluumlmlerinde bu terimleri daha daha kapsamlı olarak ele almaya ccedilalışacağız
13
Bu kaccedilışın en temel goumlstergesi hiccedil şuumlphesiz kuumlltuumlruumln kendisidir İster adına insanın
ldquohayatta kalmardquo stratejisi isterse ldquooumlluumlmsuumlzluumlkrdquo ccedilabası diyelim kuumlltuumlr insanın her
tuumlrluuml ldquoyapıp etmerdquosi anlamıyla kuumlltuumlr ldquooumlluumlm fikrinin yarattığı dehşetrdquoten kaccedilışı ima
etmektedir İnsan oumlluumlmluuml olduğu iccedilin ldquokuumlltuumlrrdquo kurmaktadır Kuumlltuumlr Baumanrsquoın
deyişiyle ldquoinsanların farkında oldukları şeyi unutturmaya youmlnelik incelikli karşı-
anımsatıcı teknik bir aygıttırrdquo19 İnsan eğer ldquounutmak zorundardquo olduğu şey
olmasaydı suumlrekli olarak ona kendini kendi varlığını hatırlatacak uumlruumlnler uumlretmezdi
Hegelrsquoin dediği gibi insanın hakiki varlığı onun eylemidir kendini ortaya koyma ve
kendini yaratma edimidir20 Bu yuumlzden insan varolmak iccedilin eylemde bulunmak
zorundadır kuumlltuumlruumln temelinde yatan işte bu zorunluluktur İnsan ancak ve ancak
eylemle ve eylemde varolabilir ve varolmaktadır Diğer taraftan soumlz konusu eylemin
oumlznesi olan insanın varoluşunu suumlrduumlrmesi bir ldquoolumsuzlamardquo şeklinde gerccedilekleşir
Ccediluumlnkuuml o duumlnyaya geldiği haliyle kalmaz onun insan olabilmesi demek doğal varlık
olarak ldquone iserdquo o olmaması ve ldquone değilserdquo o olması anlamına gelmektedir Hegelrsquoin
deyimiyle insan varolanı ldquodiyalektik olarak ortadan kaldıran ve var olmayanı
yaratanrdquo bir varlıktır Diyebiliriz ki eylemin bizatihi kendisi tragedyanın terimleriyle
konuşursak varolanlara (doğaya) karşı bir ccedileşit hybrisrsquotir insanın ldquoinsan
oluşturucurdquo eylemi kaccedilınılmazrsquodır ve kaccedilınılmaz olarak bir ldquosınır aşımırdquodır succediltur
Bu kaccedilınılmazlık durumu onun ldquotrajikrdquo niteliğidir
İnsan herhangi bir ontik varlıktır Ancak o diğer buumltuumln varlıklardan kendini ayırır
Bir tuumlr olarak ldquohayvanrdquo olmasına ve diğer canlılarla birlikte doğanın iccedilinde
varolmasına karşın kendini ldquohayvanrdquolığından ve doğadan ayırır Kaccedilınılmaz olarak
yapar bunu Hegel insandaki bu ayırma guumlcuumlnuuml hayret-verici ve mucizevicirc olarak
nitelendirir İnsana bu guumlcuuml veren logosrsquotur İnsan bu logos sayesinde varolan
duumlnyaya karşı kendi duumlnyasını kuumlltuumlruuml kurar ve boumlylece kendini doğadan insan
elinin değmediği vahşi doğadan ayırır Antigonersquonin birinci koro şarkısında tam da
19 Bauman Zygmunt Oumlluumlm Oumlluumlmsuumlzluumlk ve Diğer Hayat Stratejileri Ccedilev Nirguumll Demirdoumlven Ayrıntı Yayınları İstanbul 2000 s 47 20 Kojegraveve Alexandre Hegel Felsefesine Giriş Ccedilev Selahattin Hilav YKY İstanbul 2 Baskı 2001 s 20 ve 111
14
bu yuumlzden logos dehşet verici bir techne olarak karşımıza ccedilıkacaktır Koro insanın
techne yardımıyla doğayı boyunduruk altına almasını insanın doğaya karşı kazandığı
zaferin oumlvguumlsuumlnuuml soumlyluumlyormuş gibidir ama iccedilten iccedile bu ldquozaferinrdquo uğursuzluğunu
sezdirir Ccediluumlnkuuml bu ldquoayırmardquo projesi başarısızlığa uğramaya mahkucircmdur İnsan
kendini ayırdığı doğanın tehdidini daima duyacak ama her seferinde geliştirdiği yeni
oumlnlemler (yeni teknikler) yeni tehditlerin doğmasına yol accedilacaktır
Bizce trajik olan boumlyle bir topostan neşet etmektedir Ccediluumlnkuuml insanın sahip olduğu bu
mucizevicirc techne (logos) onu iccedilinde bulunduğu doğayla uyumsuz hale getirir İnsan
doğanın bir parccedilası olmasına rağmen ona ccedilırılccedilıplak bir halde uyum sağlayamaz
Antigone birinci koro şarkısında soumlylendiği gibi insan hypsipolis apolisrsquotir Doğanın
iccedilinde kendine kentler kursa da aslında yersiz-yurtsuzdur Duumlnya iccedilinde varolsa da
aslında buraya ait değildir İnsanın varoluşu bu tuumlrden ikiliklerle doludur
Duumlşuumlncelerimizi toparlayacak olursak tragedyanın beşeri duumlnyaya ilişkin sorunları
tartışmaya accedilmanın yanı sıra insanın bu duumlnyadaki belirsizliklerle dolu varlığını da
sorunlaştırdığı kısaca tragedyanın toplumsal meselelerin goumlruumlntuumlsuuml altında daha
derinde felsefi ve metafizik soruları da accediltığı ortadadır Bu duumlşuumlncelerden hareketle
ccedilalışmamızın eksenini metafizikten felsefi antropolojiye antropolojiye ve oradan da
tragedya metinlerine uzanan bir hat uumlzerinde inşa etmeye ccedilalışacağız
Ccedilalışmamızın birinci boumlluumlmuumlnde kısa bir tanımlama girişiminin ardından
muğlacircklığın yukarıda değindiğimiz insan varlığındaki ikiliklerle nasıl bir bağlantı
iccedilerisinde olduğu ve bu ikiliklerin ve belirsizliklerin kendini hissettirdiği oumlluumlm-havfı
uumlzerinde duracağız Bu konuda Heideggerrsquoin Varlık ve Zaman [Sein und Zeit] adlı
eserinin yol goumlstericiliğinde ilerlemeye ccedilalışacağız Oumlzellikle Heideggerrsquoin varlık
tanımından hareketle oumlluumlm konusundaki arguumlmanlarını tartıştıktan sonra oumlluumlm-havfı
sorununu ele alacağız Oumlluumlm-havfıyla ilişkili olduğunu duumlşuumlnduumlğuumlmuumlz tekinsiz
(Unheimlich Uncanny) kavramını da bu boumlluumlmuumln sonunda tartışacağız Tekinsiz
hem bizatihi insanlık durumuyla hem de trajik kavramıyla ilintisi olduğunu
duumlşuumlnduumlğuumlmuumlz bir kavram olarak bizi ilgilendirmektedir Bu kavram tıpkı ccedilalışma
boyunca yer yer değineceğimiz kutsal kirli lanetli pharmakon vs gibi soumlzcuumlklere
benzer ama onlardan ccedilok daha guumlccedilluuml bir biccedilimde muğlacircklık kavramı iccedilin zihin accedilıcı
bir oumlrnek teşkil etmektedir Bu konuda Freudrsquoun 1919 tarihli (Unheimlich)
15
makalesinde yapmaya ccedilalıştığı tanımlama girişiminin ışığında yine Heideggerrsquoin
Houmllderlinrsquoin İster şiiri uumlzerine verdiği dersler ile Metafiziğe Giriş [Die Einfuumlhrung in
die Metaphysik] adlı eserinde geliştirdiği fikirler doğrultusunda tekinsiz terimini ele
almaya ccedilalışacağız
İkiliklerin yarattığı belirsizliklerden kaccedilış yolunun duumlnyaya yeniden ve daima duumlzen
vermek onu kategorilere ayırmak adlandırmak ve sınıflandırmak olduğunu daha
oumlnce belirtmiştik Muğlacircklık insanın ayırdığı ldquoşeylerinrdquo birbirine ldquokarışmasırdquo
anlamına gelmekteydi Bu da ldquoher şeyin yerli yerinde durduğurdquo kozmosun kaosa
suumlruumlklenmesi demektir Karışma durumları trajik olana gebedirler Eğer karışmış
olanı ayırma ccedilabası yetersiz kalmışsa orada trajik belirmeye başlar Ccedilalışmamızın
ikinci boumlluumlmuumlnde bu tuumlrden ayırma ve karışma durumlarını somutlaştırmaya
ccedilalışacağız Bu konuda bizi tragedyaya goumltuumlrecek bir alan olarak rituumlel pratiklerini
ele almayı uygun bulduk Rituumleller oumlncelikle duumlnyadaki şeyleri ayırmaya ayrılmış
kategorilere boumlluumlnmuumlş duumlnyayı o halde ldquotutmayardquo ve birbirine karıştıkları ya da
karışma tehlikelerinin olduğu durumlarda da onları yeniden ayırmaya
yaramaktadırlar (en azından oumlyle olduğuna inanılmaktadır bu tuumlrden bir inanccedil işlevi
goumlruumlrler) Duumlzenin hasar goumlrduumlğuuml bozulduğu başka bir ifadeyle soumlylersek duumlzenin
ciddi bir biccedilimde ldquomuğlacircklıkrdquo tehdidiyle karşılaştığı durumlarda muğlacircklığı kontrol
altına alma youmlntemlerinden biridir rituumlel Ancak rituumleller bazı durumlarda yetersiz
kalabilmektedir Reneacute Girardrsquoın yerinde tespit ettiği gibi ldquotoplumsal uzlaşırdquonın
olmadığı durumlarda rituumlel uygulaması boşa gitmektedir Soumlz konusu ldquotoplumsal
uzlaşırdquonın yokluğunu ayrıntılı olarak ele almaya ccedilalışacağız Ama burada kısaca
oumlzetlemek gerekirse mutlak ldquouzlaşırdquo yokluğu ldquogeccediliş doumlnemlerinderdquo ortaya
ccedilıkmaktadır MOuml V yuumlzyıl birccedilok kuramcının ortaya koyduğu gibi arkaik
doumlnemden ldquomodernrdquo doumlneme geccediliş evresi olarak bu uzlaşının yitirildiği bir doumlneme
karşılık gelmektedir21 Buumltuumln buumlyuumlk geccediliş doumlnemlerinde toplumun değerleri
belirsizliğe duumlşer kavramlar ccedilok-anlamlılaşmaya başlar kısaca evren muğlacircklaşır
21 Tragedyalarda bu yuumlzden ldquoeskirdquo ile ldquoyenirdquonin uzlaşı arayışının goumlruumlnmesi doğaldır Bu accedilıdan sophrosyne hem eskiye hem de yeniye yapılmış bir ccedilağrıdır Fakat tragedyalar nihai olarak ccedilağrının ldquoccedilığlığardquo doumlnuumlşuumlyle biterler
16
Kategorileri yeniden yerli yerine oturtacak youmlntemlerden biri olarak rituumlel işe
yaramaz olur Oumlrneğin Antigonersquode vatan haini olarak Poluumlneikesrsquoin cesedinin accedilıkta
bırakılması işlemi ldquokenti kirlilikten arıtacakrdquo bir rituumlel olması gerekirken tam tersi
bir etkiye yol accedilar Tek bir kişinin -Antigonersquonin- uygulamaya olan itirazı rituumleli
geccedilersiz kılar
Ccedilalışmamızın uumlccediluumlncuuml boumlluumlmuumlnde Antigone metnindeki bu tuumlr muğlacircklık oumlrnekleri
uumlzerinde duracağız Antigonersquoyi seccedilmemizin birkaccedil oumlnemli nedeni var Birincisi
ccedilalışmamızın başlıca referans noktaları olan Heidegger ve Hegelrsquoin her ikisi de
Antigone metnine oumlzel bir oumlnem atfetmişlerdir Heidegger Metafiziğe Giriş gibi
oumlnemli bir ccedilalışmasında birinci koro şarkısını incelemiş Houmllderlinrsquoin ldquoDer İsterrdquo şiiri
uumlzerine verdiği derslerde ise bu koro şarkısının iccedileriğinde tragedyanın oumlzuumlnuumln
yattığını iddia etmiştir Diğer taraftan Hegel de hem Tinin Goumlruumlnguumlbilimi
[Phaenomologie des Geistes] hem de Hukuk Felsefesinin İlkeleri [Grundlinien der
Philosophie des Rechts] gibi başat eserlerinde Antigonersquoye atıfta bulunmuş ve
Estetikrsquote de [Aumlsthetik] Antigonersquoyi ldquogelmiş geccedilmiş en iyi tragedya ve hatta en iyi
sanat eserirdquo olarak tanımlayacak kadar ileri gitmiştir
Bu iki buumlyuumlk duumlşuumlnuumlruumln bu derece ilgisine mazhar olmuş olması Antigone oyununa
oumlzel bir yer accedilmamızı halihazırda zorunlu kılmaktadır Fakat buumltuumln bunların dışında
bir başka neden daha var bu oyuna odaklanmamızı gerektiren O da genellikle
Antigonersquonin en ldquoberrakrdquo metinlerden biri olarak algılanmasıdır bir ccedilok yorumcuya
goumlre diğer Yunan tragedyalarına oranla ldquotartışmalırdquo yanları daha azdır Bu yorumlara
goumlre oyunun ccedilatışan tarafları ccedilok belirgindir kesin sınırlarla birbirinden rahatlıkla
ayrılabilir Romantik okumalara muumlsaittir oumlrneğin iyilik ve sevgi dolu Antigone
koumltuuml ve ceberut diktatoumlr Kreonrsquoa karşıdır Duumlnyanın ikiye boumlluumlnmuumlş birbirine karşıt
değerleri iki kahraman arasında paylaştırılır Bu accedilıdan ccedilalışmamıza uygun bir
tartışma zemini oluşturabileceğini duumlşuumlnuumlyoruz Tarafların tarafların temsilcisi
oldukları fikirlerin bu kadar ldquobelirginrdquo ve ldquokesinrdquo olduğu boumlyle bir oyunda
muğlaklıkların izini suumlrmek bizim iccedilin daha zor ama bir o kadar da kışkırtıcı
olacaktır
Muğlacircklık Yunan tragedyalarında kendisini hem tematik hem de dilsel alanda
goumlsterebilmektedir Oyunda her iki alandaki oumlrnekleri de yeri geldikccedile ele almaya ve
17
tartışmaya ccedilalışacağız22 Ama konunun işlenişi ve karakterlerin duumlşuumlncelerinin yanı
sıra ccedilok daha oumlnemli olarak goumlrduumlğuumlmuumlz koro şarkılarına ayrı bir yer ayıracağız
Ccediluumlnkuuml Antik Yunan kozmolojisini anlamak iccedilin oumlncelikli olarak koro şarkılarına
bakmamız gerekiyor Diğer taraftan koro şarkılarıyla ilişkili bir oumln yargıya rağmen
onların tragedyanın ve trajik olanın ne olduğuna dair accedilıklayıcı metinler olduklarını
duumlşuumlnuumlyoruz Modern okur ccediloğu zaman koro şarkılarını bir ldquofazlalıkrdquo gibi goumlruumlr
Modern okura goumlre koro şarkıları ccediloğu zaman ldquoaksiyonurdquo boumller kesintiye uğratır ya
da konuyu başka yerlere saptırıp ldquodağıtırrdquo Fakat koro şarkıları tam da Yunan
tragedyalarının oumlzuumlnuumln trajik olanın esasının kendisini accedilık ettiği yerlerdir Tragedya
nedir diye soran birinin oumlncelikle koro şarkılarına odaklanması gerekir
22 Yunanca bilgimizin yetersizliği Yunan tragedyalarında dilin muğlacirck kullanımı konusundaki tartışmamızı birccedilok bakımdan sınırlamaktadır Ancak bu konudaki zengin literatuumlr konuyla yakından ilgilenenleri tatmin edecek boyuttadır Burada bu ccedilalışmalardan bazılarını saymakla yetinebilirim Stanford William Bedell Ambiguity in Greek Literature Studies in Theory and Practice New York Johnson Reprint Corp 1972 Vernant 1990 (Oumlzellikle Tensions and Ambiguities in Greek Tragedy ve Ambiguity and Reversal On the Enigmatic Structure of Oedipus Rex başlıklı boumlluumlmler) Versnell H S Isis Dionysos Hermes Three Studies in Henotheism Inconsistencies in Greek and Roman Religion 1 Leiden New York Koumlln Brill 1990 Empson William Seven Types of Ambiguity New York New Directions 1949 (Dilin muğlacircklık oumlzelliğinin edebiyatta ndashoumlzellikle Shakespearersquode- kullanımına ilişkin bolca oumlrnek ve accedilıklama mevcut)
18
1 İnsanın Evrendeki Konumu muğlacircklık
11 Muğlacircklık ve sınır aşımı
Mantık biliminin en oumlnemli terimlerinden biri olan ayrım şeyleri birbirinden ayıran
temel bir niteliktir Tuumlrleri ve cinsleri birbirinden ayırmaya yarar daha geniş bir
tanımlamayla bir şeyi oumlbuumlruumlnden ayıran temel karakterdir Ayrım bu anlamıyla
farklılıkların ve ccedileşitliliğin oluşturduğu bir duumlzeni goumlsterir Muğlaklıkta ise
farklılıklar ve ccedileşitlilikler birbirine karışmış durumdadırlar Dolayısıyla muğlacircklık
modern duumlzen anlayışına uygun bir durum değildir Modern duumlzen anlayışı farklı
olan şeylerin birbirlerinden uzak durması birbirlerinden ayrılması esasına dayanır
Muğlacircklık ise bir araya gelmesi muumlmkuumln goumlruumlnmeyen şeyleri birbirine karıştırdığı
onları bir ccedileşit fuumlzyona uğrattığı iccedilin modern duumlşuumlncenin duumlşmanıdır
Giriş boumlluumlmuumlnde değindiğimiz gibi paradoks oxymoron anomali ccedilelişmezlik
ilkesinin yitimi aporia gibi olgu ve durumlar muğlaklıkla ilişkilidir Paradoks en
azından Antik Yunanrsquoda anlaşıldığı şekliyle ldquogenel geccediler duumlşuumlnceye aykırı
inanılmaz hayret vericirdquo anlamlarına gelmektedir1 Beklenmedik şaşırtıcı
olağanuumlstuuml inanılmaz gibi anlamlar da paradoksun Yunanca koumlklerinin kapsadığı
anlamlar olarak sunulmaktadır2 Bu anlamları daha sonra inceleyeceğimiz ve
ccedilalışmamızın anahtar soumlzcuumlklerimizden biri olan deinon soumlzcuumlğuumlnuumln karşılığı olarak
da goumlreceğiz
Oxymoron ldquopantoporos aporosrdquo ya da ldquohypsipolis apolisrdquo gibi birbirine tam karşıt
iki soumlzcuumlğuumln yan yana gelmesi durumlarında karşımıza ccedilıkan ifade biccedilimleridir Biz
bu ccedilalışmamızda dildeki bu tuumlr soumlyleyiş sanatlarının niteliğinden ziyade bunların
oluşturduğu muğlacirck alana odaklanacağız Başka bir deyişle oxymoronlar burada
şiirsel bir teknik ya da sanatsal bir uumlslup olmalarından ziyade insanın muğlacirck
1 LiddellampScott 1996 ldquoparadoxosrdquo maddesi Soumlzcuumlk Yunanca para Yanında karşısında ve doxa goumlruumlş duumlşuumlnce beklenti niyet soumlzcuumlklerinin birleşiminden oluşmuştur Bkz Klein Ernest A Comprehensive Etymological Dictionary of the English Language Amsterdam Elsevier 1966 s 1125 ldquoparadoxrdquo maddesi 2 Bkz Hanccedilerlioğlu 1996 s 22 ldquoAykırı Duumlşuumlncerdquo maddesi
19
durumuna dair accedilığa ccedilıkardıklarıyla bizi ilgilendirmektedir Oumlrneğin Antigonersquode
insanı nitelemek iccedilin kullanılan pantoporos aporos ifadesi bir ccedileşit paradoks iccedileren
bir oxymoronrsquodur Her şeye ccedilaresi olan [pantoporos] ccedilaresiz [aporos] İnsanın
evrendeki konumunu tanımlayan bu tuumlrden ifadeler bizim iccedilin insanın ldquomuğlacircklığınırdquo
goumlstermektedir
Aynı soumlzleri ldquoccedilelişmezlik ilkesirdquo ldquoaporiardquo [ccedilıkmaz] ya da ldquoanomalirdquo [normalden
sapmış aykırı anormal] iccedilin de kullanabiliriz Buumltuumln bu tuumlrden durumları ccedilalışma
boyunca muğlacircklık olarak adlandıracağız Bizim iccedilin buumltuumln bu durumlar kesinliğin
azalması ya da yitmesinden dolayı oluşmaktadır
Muğlacircklık tam bir kesinlik yokluğudur kesinsizlik durumudur ve insanın evrendeki
durumunu ifade eder Antik Yunan tragedyası bir tuumlr olarak insanın bu kesinsizliği
uumlzerinde şekillenir insanın evrendeki muğlacircklığını bir sorun olarak alır Giriş
boumlluumlmuumlnde ifade etmeye ccedilalıştığımız gibi bu V yuumlzyıla oumlzguuml doumlneme oumlzel
koşulların da bir sonucu olarak goumlruumllebilir Beşinci yuumlzyılın sonuyla birlikte
tragedyanın ortadan kaybolmasını yukarıda saydığımız tuumlrden ldquomuğlacircklıklarınrdquo
ortadan kaybolmasıyla daha doğrusu kontrol altına alınmasıyla ilişkilendirmek
gerekir Yunan tragedyasının sona erişi Yunan rasyonalizminin başlangıcına denk
gelmektedir
M Detienne rasyonel duumlşuumlnceyi Parmenidesrsquole başlatır Gerccedileğin ccedilelişmezlik
ilkesine bağlı olarak tanımlanması ayrıca gerccedilek ve gerccedilek-dışı ayrımı da ilk olarak
Parmenidesrsquote goumlruumllmektedir3 Detiennersquoe goumlre ldquohatırlamardquo olarak anlaşılan aletheia
ve unutmak anlamına gelen lethersquonin birbirlerine karşıt iki kavram olarak
konumlandırılmasıyla arkaik doumlnemin sonu gelmiştir Detiennersquoe goumlre bir tarafta
aletheiarsquonın diğer tarafta lethersquonin olduğu kesin bir karşıtlıktan ziyade birinin
diğerine gidip geldiği birbirlerinin iccediline girdiği bir ara muğlacirck boumllgenin varlığından
soumlz edilebilecekken Parmenides ile birlikte bu ara boumllge ortadan kaldırılmıştır Lethe
ile aletheiarsquonın birbirleriyle olan ilişkisini Heidegger de birccedilok yerde ele almış
3 Bkz Harrison Robert Pogue The Ambiguities of Philology Diacritics Vol 16 No 2 Summer The Johns Hopkins University Press 1986 s 14
20
ldquoaccedilığa ccedilıkmardquo olarak ccedilevirmeyi tercih ettiği aletheiarsquonın lethersquoye aidiyetini hiccedilbir
zaman yitirmediğini ve birbirlerinden ayrılmaz olduklarını vurgulamıştır Benzer bir
ilişkiyi ldquohiccedilliğin iccedilindeki varlıkrdquo tanımlamasında da goumlruumlruumlz Bu tartışmalara
ccedilalışmamızın ilerleyen boumlluumlmlerinde değinmeye ccedilalışacağız Ccediluumlnkuuml bu tuumlr kavramlar
muğlacircklık kavramını anlayabilmemiz iccedilin temel oumlneme sahiptirler
Ayırıcı aklın kesin hacirckimiyetinin Platonrsquola başladığını soumlyleyebiliriz Oumlrneğin insanı
muğlacirck bir konuma suumlruumlkleyen oumlluumlm konusunda ldquokesinrdquo fikirler Platonrsquola başlıyor
Phaidonrsquoda oumllmek uumlzere olan Sokrates oumlluumlmden korkmadığını ccediluumlnkuuml oumlluumlmuumln
yalnızca ldquoruhun bedenden ayrılmasırdquo olduğu soumlyler4 Zaten hakikati doğru bir şekilde
kavrayan yanımız bedenimiz [socircmatos] değil ruhumuzdur [psuchecircs] Beden (ten)
hakikat arayışındaki ruha engel olmakta onu hakikatten uzaklaştırmaktadır
Gerccedilekten tenimiz [socircmatos] kendisini beslemeye mecbur olduğumuz iccedilin binlerce guumlccedilluumlklere sebep olur Bundan başka ansızın ccedilıkıp gelen hastalıklar hakikatin peşinde koşmamıza engeldir Bu kadarla da kalmıyor ten [socircmatos] bizi her neviden istekler tutkular korkular kuruntularla bin tuumlrluuml saccedilmalıklarla doldurur oumlyle ki haklı olarak denildiği gibi bir an olsun onunla gerccedilekten duumlşuumlnmek muumlmkuumln olmaz[hellip] gerccedilekten tenle [socircmatos] beraber bulundukccedila hiccedilbir şeyi arılığı iccedilinde oumlğrenmek muumlmkuumln değilse iki şeyden biri Ya gerccedilek bilgi hiccedil muumlmkuumln değildir yahut onu yalnız oumlluumlmden sonra elde edeceğiz5
Ruh ile beden ikiliği Phedrusrsquoda da vurgulanır Buna goumlre ruh oumlte duumlnyada
goumlrduumlklerini hatırlama yeteneğine sahiptir ve bu da ldquogerccedilek olanın bilgisirdquo ldquohakiki
varlığınrdquo bilgisini verir Platonrsquoda kozmolojik bakış iki duumlnyanın birbirinden kesin
olarak ayrılmasına dayanmaktadır Bu duumlnyalardan biri varolan ama oluş halinde
olmayan diğeri de oluş halinde fakat gerccedilekte varolmayan bir duumlnyadır Birincisi
akıl bilgisinin ikincisi de doğru sanının konusudur Platonrsquoa goumlre psykhe yani ruh
varolan ama oluş halinde olmayan bu idealar duumlnyasında bulunuyordu daha sonra
buradan sonra yeryuumlzuumlne inmişti Duumlnyaya gelmeden oumlnce ldquokendinden guumlzelirdquo
ldquokendinden iyiyirdquo goumlrmuumlş tanımıştı6 Bundan dolayı da gerccedilek bilgiye ancak ruhun
kendisi ulaşabilecek ve bunu da ldquohatırlamardquo yoluyla [anamnesis] yapacaktı Platon
4 Platon Phaidon Ccedilev Hamdi Ragıp Atademir Kemal Yetkin Sosyal Yayınlar İstanbul 2001 s 20 sat 64c 5 Platon 2001 sat 66c-e 6 Bkz Platon 2001 sat 75c
21
Phaidrosrsquoda biri beyaz oumlteki siyah iki atın ccedilektiği bir arabayı kullanan bir suumlruumlcuuml
metaforu kullanır Burada suumlruumlcuuml arabayı kullanan aklı temsil etmekte beyaz at
soylu isteğe siyah at da maddi isteklere youmlnelmiş olarak resmedilmektedir7
Gerccedilekle goumlruumlnuumlş hakikat ile yalan varlık ile yokluk kalıcı ile geccedilici birbirinden
boumlylece ldquorasyonelrdquo bir temele oturtulmaya ccedilalışılarak ayrılırlar
İnsanın kesinlik arayışı evrendeki varlıkları kategorilere ayırmaya youmlneltmiştir
Oudemans iki tuumlr kozmolojiden bahsediyor birincisi varlıkları birbirinden ayırmaya
dayanırken diğerinde ayrımlar mutlak ve kesin değildir şeyler arasındaki bağlantılar
gizli bir şekilde varlığını suumlrduumlruumlr
Birinci tipten kozmolojiler ayırıcı [separative] olarak adlandırılır ikincisine de etkileşimli [interconnected] kozmoloji denir Bunu anlamak iccedilin doğanın kozmolojik sınıflandırmasına bakmamız gerekmektedir Sınıflandırma ayırmadır [differentiation] [] İnsanlar varlıkları aynı başlığı altında bir araya getirip sınıflandırma yapabilmek iccedilin ayırırlar Ayırma ve birleştirme birbirlerini tamamlar8
Ancak ayırma ve benzerliklerine goumlre sınıflandırma şeyleri tanımlama ve algılamada
bazı değişikliklere neden olur Farklı kategorilere konan iki şey arasındaki
benzerlikler aynı kategoride yer alan iki şey arasındaki farklılıklar yavaş yavaş
silinir Oudemansrsquoa goumlre Avrupa kozmolojisi ayırıcı bir kozmoloji olarak bu ayırma
işlemini sonuna kadar goumltuumlrmuumlş ve sonunda şeyler birbirlerinden tamamen
farklılaştırılmıştır9
Avruparsquonın ayırıcı kozmolojisinin koumlkleri genellikle Descartesrsquoe dayandırılır Ancak
Descartes Oudemansrsquoın da doğru bir şekilde tespit ettiği gibi ayırıcı duumlşuumlnuumlşuumln
mucidi değil bir ccedileşit geliştiricisidir Ccediluumlnkuuml yukarıda da goumlrduumlğuumlmuumlz gibi ayırıcı
duumlşuumlnuumlşuumln felsefedeki ilk izleri Parmenidesrsquoe kadar uzanmaktadır Aslında bu
meseleyi modernleşme olarak adlandırmak daha doğru olacaktır Modern duumlşuumlncenin
yerleşmeye başlaması da Platonrsquola başlar Modern felsefe şeyleri kesinliği iccedilerisinde
bilmek ve onları tam ve hiccedilbir şuumlpheye yer bırakmayacak şekilde tanımlamak uumlzerine
7 Bkz Platon [Eflatun] Phaidros Ccedilev Hamdi Akverdi Maarif Vekaleti 1943 8 Oudemans amp Lardinois 1987 s 32 9 Oudemans amp Lardinois agy
22
kurulmuştur Descartes Spinoza Berkeley Kant Spencer gibi duumlşuumlnuumlrlerle bu
duumlşuumlnce biccedilimi doruğa ulaşmıştır
Descartes evrenin buumltuumln gerccedileklikleri birbirinden tamamen ayrılmış madde ve ruh
ikiliğinde sınıflandırır Bu duumlşuumlncenin Antik Yunanrsquodan geldiği ve ortaccedilağ
duumlşuumlncesindeki aşkın-duumlnya beşeri duumlnya ayrımına denk geldiği soumlylenebilir
Descartesrsquoin adıyla anılan kartezyen duumlşuumlncede olgular ve şeyler karşıtlarıyla var
olabiliyor her şey ikilik iccedilerisinde anlaşılıyordu Descartes insanın duumlşuumlnen yanını
merkeze alıyor yalnızca duumlşuumlncenin kendisinden şuumlphe etmiyor ve buradan
hareketle ldquokesin olarak bildiği bu noktadanrdquo yola ccedilıkarak epistemolojisini
oluşturuyordu Cogitoda accedilık ve seccedilik olarak yer alan ldquokesinlikrdquo modern bilimlere
de model teşkil etti Doğruluk kesinlik değişmezlik ve evrensellik modern
bilimlerin temel yasaları haline geldiler Kartezyen gelenek ve cogito merkezli
duumlşuumlnce ve bilim anlayışları 17 yuumlzyıldan 20 yuumlzyılın başlarına kadar devam etti
Ayırıcı kozmolojilerde belirsizlik olumsallık tesaduumlf karışıklık ve muğlacircklık gibi
durumlara izin verilmez Duumlşuumlnce bu tuumlr durumlarla savaşır
Farz edelim ki varlık insan aklının mantığı tarafından evrensel olarak algılanabilir Diyelim ki duumlnya mantığa uygun farz edelim ki varlıklar akıllarda goumlruumlnduumlğuumlnden hiccedil de farklı olmayan bir dizi resimden ibaret diyelim ki insan aklı ona temas eden her şeyi kesin olarak mantıksal biccedilimlerde kristalize ediyor diyelim ki evrenimiz muumlkemmel bir biccedilimde mantık yasalarına goumlre işlemektedir Buumltuumln bu varsayımların her biri şuna varır bizim duumlnyamız her yerde aynı şekilde mevcut olan [ubiquitously] kesin [unambiguous] bir şeydir Bu oumlyle bir duumlnyadır ki onun bir parccedilasını accedilık ve kesin bir şekilde kavradıktan sonra herhangi bir parccedilasını da bulabiliriz Belirli bir şeyi bilmeye ccedilalışmak ccediloğu zaman o şeyle ilgili muğlacircklığı gidermeye ccedilalışmak demektir10
Modern duumlşuumlncenin ldquomuğlacircklığı gidermerdquo ccedilabası modernizm eleştirisinin temelinde
yer alır Oumlrneğin Derrida moderniteyi teksesli [phonocentric] ve akıl merkezli
[logocentric] olarak nitelendirirken ldquofilozofların ccedilelişmezlik mantığınardquo ldquoevet ve
hayır mantığınardquo ve ldquoikili mantığınardquo meydan okuyan khocircra11 ve pharmakon gibi
10 Peckham George W ldquoThe Existence of Ambiguityrdquo The Journal of Philosophy Vol 23 No 18 September 2 Journal of Philosophy Inc 1926 s 479 11 Khora soumlzcuumlğuuml iccedilin bkz Derrida Jacques Khocircra Ccedilev Didem Eryar Kabalcı Yayınevi İstanbul Şubat 2008
23
soumlzcuumlklere vurgu yapmış Deleuze ve Guattari de benzer şekilde uumlrettikleri rhizome
soumlzcuumlğuumlyle muğlacirck alanın varlığını vurgulamaya ccedilalışmışlardır
Bir rhizomersquoun başlangıcı ya da sonu yoktur her zaman ortadadır şeylerin arasındadır araoluştur [interbeing] intermezzodur [] Orta kesinlikle ortalama demek değildir aksine şeylerin hızlandığı yerdir Şeylerin arası bir şeyden diğerine gidip gelen yeri tespit edilebilir bir ilişkiyi goumlstermez birinden oumltekine kıyılarını aşındıran ve ortada hızlanan başı veya sonu olmayan bir akıştır12
Deleuze ve Guattarirsquoye goumlre Batı duumlşuumlncesi neredeyse tuumlmuumlyle ldquoağaccedilsırdquo
[arborescent] denilen bir yapıda duumlşuumlnmektedir Yani bir koumlk vardır bu koumlkten bir
goumlvde goumlvdeden dallar oluşur Bir olan ikiye boumlluumlnuumlr iki olan da doumlrde duumlşuumlncenin
ilerleme biccedilimi bu şekildedir Oysaki duumlşuumlnce ağaccedil yapısında [arborescent]
değildir13 Deleuze ve Guattari Batı duumlşuumlncesinin ağaccedil-biccedilimli ve ccediloğu zaman ikili
[binary] işleyen katı mantığına karşılık rhizome kavramını hiyerarşik olmayan
belirli bir biccedilimde yapılaştırılamayan her zaman oluş halinde bir duumlşuumlnuumlş biccedilimi
olarak tanımlarlar Ağaccedil koumlk goumlvde ve dallar arasında hiyerarşik bir ilişki kurarken
rhizomersquoda bu hiyerarşik yapı bulunmaz Her bir rhizome sınırları kesinleşmemiş
diğerleriyle suumlrekli bir ilişki halinde olan accedilık bir yapı [aslında bir yapıdan bile soumlz
edilemez] oluştururlar Rhizome ccedilokluğu ve ccedileşitliliği kartezyen bir ikili karşıtlığın
yerine farklılıkların bir aradalığını oumlnermektedir ve aslında bizim muğlacircklık
dediğimiz boumllgeyi tanımlar
19 yuumlzyılda Darwinrsquoin evrim kuramı Aristotelesrsquoten beri suumlre gelen bu ikili
mantığa A ile A olmayan arasındaki kesin ayrıma ağır bir darbe vurmuştu İkili
mantığının aksine olarak Darwin A ile A olmayan arasındaki ayrımın mutlak
kategorik ayrım değil bir farklılaşma evrimi olduğu iddia ediyordu Bu yuumlzden buumltuumln
farklar Deleuze ve Guattarirsquonin Rhizomersquou gibi akışkanlık iccedileriyordu Darwinrsquoe
goumlre A ile B arasında bir ayrım varsa bu bir evrim suumlreci yoluyla gerccedilekleşiyordu A
ile B kategorilerinin kapsamını belirleyen şey onların iccedilinde bulundukları ortamdı14
12 Deleuze Gilles and Guattari Feacutelix A Thousand Plateaus Capitalism and Schizophrenia Tr Brian Massumi Minneapolis University of Minnesota Press 1987 s 25 13 Bkz DeleuzeampGuattari 1987 s 15 14 Jenks Chris Transgression Key ideas London Routledge 2003 s 13
24
---
Muğlacircklığın modernizm eleştirisinin uğrak noktalarından biri olduğu accedilıktır
Modern duumlşuumlncenin ikili ve ayırıcı mantığı karşısında muğlaklığın oluşturduğu ldquogri
alanrdquo postmodernlerin ya da kaos teorisyenlerinin alanıdır15 Biz Yunan
tragedyasının tam da boumlyle bir alanda modern duumlşuumlncenin henuumlz kesin olarak
hacirckimiyetini kuramadığı bir doumlnemde vuumlcut bulduğunu duumlşuumlnuumlyoruz Dolayısıyla
Yunan Tragedyasını anlamak iccedilin her youmlnuumlyle muğlaklığı kavramak gerekir diye
duumlşuumlnuumlyoruz Bu amaccedilla ccedilalışmamızın ilk boumlluumlmuumlnde moderniteyi ve modern
duumlşuumlnceyi farklı bir sesle eleştiren Heideggerrsquoin duumlşuumlncelerine yer vereceğiz
12 Ayırma tragedya Heidegger
Heidegger iccedilin kesinleyici yuumlklemsel tanımsal ve sınıflamacı Batılı metafizik soumlylemi ile nihilizm dediği hayat uumlzerindeki rasyonel-teknolojik efendilik istenci arasında oumllduumlruumlcuuml bir suumlreklilik vardır Kartezyen ergorsquoda istenccedilli egemenliğin buumltuumln programı vardır Metafizik arguumlman ve sistemleştirme teknikleri bizi lsquovarlık sorusunu duumlşuumlnmekrsquoten duumlşuumlncelerimizi hayati soruşturma tınlamasına doumlnuumlştuumlrmekten alıkoyar16
Modern kuumlltuumlruumln teknoloji ile birlikte lsquoinsan olmarsquo sorununu bilinccedilli olarak ihmal
ettiğini soumlyleyebiliriz Teknoloji ve bilim (bilme) kozmosa ilişkin lsquomalumatrsquoları
ortaya ccedilıkarmaktan ibaret kalmıştır Oysaki Heideggerrsquoin dediği gibi ayın duumlnyadan
kaccedil kilometre uzakta olduğunu ya da hidroklorik asidi yapacak formuumlluumln hangisi
olduğunu sorarak elde edilecek pek bir şey yoktur Bu cevapları biliriz ama bu
bilgiler sonludur sonluluk sorunun bizatihi kendisinin oumlnemsizliğini goumlsterir
Oysaki soru sorma değeri olan şey kolay kolay tuumlketilemez Varlığın anlamına ilişkin
bir soru oumlrneğin hiccedil bir zaman tam anlamıyla bitirici bir cevap alamaz Ama bu
varlık sorusu gibi bir sorunun hedefinin olmadığını da goumlstermez Soru sormak soru
sorma değeri olan bir şey hakkında soru sormak Heideggerrsquoin tanımıyla bir
yolculuktur ama bu bir seruumlven değil yurda doumlnuumlştuumlr İnsan kendi varlığı hakkında
15 Jenks 2003 s 9 16 Steiner George Heidegger Ccedilev Suumlleyman Sahra Hece Yayınları Ankara 2003 s 91-2
25
kendine kendini soran insan cevaplanamaz olan karşısında kendi yurduna kendine
geri doumlner17
Heideggerrsquoin oumlnerisi budur Bir bilme olarak techne physisrsquodeki asli olanı lsquoaccedilığa
ccedilıkarmalırsquo ya da onu lsquosaklılık iccedilinde korumalırsquodır Techne tarlaya tohum eken bir
ccediliftccedilinin sabırlı bekleyişini iccedilermelidir nehrin akış youmlnuumlnuuml değiştirerek oumlnuumlne bent
kurup doğayı koumlleleştiren bir guumlce doumlnuumlşmemelidir Ama insan ccedileşitli sebeplerle
(hayatta kalmak) kendini doğadan ayırır Ancak bu ayırma sadece ldquosoumlzrdquodedir
Gerccedilekte ona techne ile huumlkmeder onu boyunduruk altına alır bizatihi doğanın
guumlcuumlnuuml kullanarak onu evcilleştirir Paradoks burada başlar Techne doğayı mutlak
olarak boyunduruk almada yetersizdir yetersiz kalmaya mahkucircmdur İnsan bu
paradoksun ortasında kalır Muumlcadelesini suumlrduumlruumlr varlığını korumak paradoksu
ortadan kaldırmak iccedilin daha fazla kesinlik daha fazla bilgi daha fazla techne yaratır
İşte Yunan tragedyası insanın tam da bu ldquokesinlikrdquo arayışına saldırmaktadır onun
kendine kurduğu soumlzde korunaklı duumlnyanın altını oyar ve onun rasyonel-teknolojik
huumlkuumlmranlığının boşunalığını ve hiccedilliğini goumlsterir
121 Heidegger ve Varlık
ldquoVarlıkrdquo ya da ldquovarolanrdquo soumlzcuumlklerini duyduğumuzda bu soumlzcuumlklerle neyin
kastedildiğini ne denilmek istendiğini biliriz Ama bu ne tuumlrden bir bilgidir Bu
bilgiyi nasıl accedilıklayabiliriz Varolan ya da varlık nedir
Heidegger Varlık ve Zaman [Sein und Zeit] adlı ccedilalışmasında bu sorulara cevap
vermeye ccedilalışır Ccedilalışmasına Platonrsquoun Sofist adlı diyalogundan yaptığı bir alıntıyla
başlar
Accedilıkccedila anlaşılıyor ki lsquovarolanrsquo ifadesini kullanırken tam olarak ne demek istediğinizi uzunca zamandan beri biliyorsunuz ve hatta ona aşinasınız Bir zamanlar biz de biliyorduk ama artık teredduumlde duumlşmuumlş durumdayız18
17 Bkz Steiner 2003 s 92-3 18 Platon Sofist 244a Heidegger 2008 iccedilindeki ccedileviriden alınmıştır
26
Michael Gelvenrsquoe goumlre Heideggerrsquoin ccedilalışmasına bu alıntıyla başlamasının belirli
nedenleri vardır19 Bunlardan ndashbize goumlre- en oumlnemlisi bu alıntının Heideggerrsquoin
varlık problemini Batı felsefesi ccedilerccedilevesinde ele alacağının işareti olmasıdır
Heidegger Varlık ve Zamanrsquoda batı felsefesinin varlık problemine yaklaşımını
eleştirecektir Diğer taraftan Heidegger tıpkı Platonrsquoun Sofist diyaloğunda yapmaya
ccedilalıştığı gibi uumlzeri suumlrekli olarak kolay cevaplarla oumlrtuumllen oumlrtuumllmeye ccedilalışılan
lsquovarlıkrsquo sorusunu yeniden sormak istemektedir Ccediluumlnkuuml lsquovarlık sorusursquo -felsefe tarihi
boyunca- accedilık ve anlaşılır bir hale geleceği yerde daha da anlaşılmaz ve karmaşık
olmaya devam etmiştir Bunlar Varlık kavramına ilişkin olarak Antik Yunanrsquoda
başlayan ve uzun yıllar varlığını suumlrduumlrmuumlş bazı oumlnyargı ve doğmalardan
kaynaklanmaktadır
Heidegger Varlık ve Zamanrsquoda kendi varlık araştırmasını derinleştirmeden oumlnce
ldquovarlıkrdquo sorusuna youmlnelik bu başat yanılgı ve oumlnyargıları accedilıklar Varlık kavramına
ilişkin en temel oumlnyargılar varlığın kavramların en tuumlmeli olduğu bu yuumlzden
tanımlanamayacağı ve ldquohiccedilbir ek accedilıklamaya ihtiyaccedil duymadanrdquo kavranabileceği
şeklindedir Heideggerrsquoe goumlre bu durum lsquovarlıkrsquo kavramının ndashduumlşuumlnuumllduumlğuumlnuumln
aksine- aslında ne kadar ldquokaranlıkrdquo olduğunu goumlstermektedir20 Varlığın
tanımlanamaz olduğunu soumlyleyen oumlnyargı varlığın ldquoen tuumlmelrdquo kavram olduğu
duumlşuumlncesinden ccedilıkarılmaktadır Heidegger varlığın tanımlanamaz oluşunun varlığın
anlamına ilişkin soruyu sormaktan bizi muaf kılmadığını aksine bizi bu soruyu
sormaya ccedilağırdığını belirtir21 Varlığın kendiliğinden anlaşılır olduğu youmlnuumlndeki
oumlnyargı iccedilin de Heidegger aslında anlaşılır gibi goumlruumlnen şeylerin derin bir
anlaşılmazlık barındırdığını iddia eder
Ccediluumlnkuuml ldquogoumlkyuumlzuuml mavidirrdquo ldquomutluyumrdquo ve benzeri ifadeleri herkes anlar Fakat tam da bu ortalama anlaşılırlık o tabirin aslında anlaşılmazlığını tanıtlamaktadır Bu varolanlarla birer varolan olarak kurduğumuz her ilişki ve oluşta a priori olarak bir muammanın bulunduğunu goumlsterir bize Hep belirli bir varlık anlayışı iccedilinde yaşıyor olmamız ve varlığın anlamının aynı zamanda hep karanlıklar iccedilinde kalıyor olması
19 Bkz Gelven Michael A Commentary on Heideggerrsquos Being and Time Illinois Northern Illinois University Press 1989 s 21-22 20 Heidegger Martin Varlık ve Zaman Ccedilev Kaan Oumlktem İstanbul Agora Kitaplığı 2008 s 2-3 21 Heidegger 2008 s 3
27
esasen ldquovarlıkrdquoın anlamına ilişkin soruyu tekrar sorma zorunluluğunu kanıtlamaktadır 22
Heidegger soruyu sorar Varlık nedir Bu karanlık tanımlanamaz ama
ldquokendiliğindenrdquo anlaşılabilen varlık nedir Neden vardır Varlığın anlamı nedir
İnanccedillı bir duumlşuumlnce iccedilin bu soru saccedilmadır daha da oumltesi aptallıktır Ama felsefe tam
da bu tuumlrden bir aptallıktır Hiccedilbir cevap sağlanamasa da felsefe soru sormaktır23
Varlık nedir Varlığın ne olduğunu bilmiyoruzdur Fakat sorudaki ldquodirrdquoe ilişkin
belirli bir anlayış iccedilindeyizdir Heideggerrsquoe goumlre bu karşımıza ortalama ve muğlacirck
bir varlık anlayışını ccedilıkarmaktadır Ortalama ve muğlacircktır ccediluumlnkuuml ldquovarlık nedirrdquo
sorusu ister istemez ldquovarlıkrdquo kavramının kendisini kullanmak zorunda kalır Bu
yuumlzden sorgulamaya başlayacağımız tarafsız bir başlangıccedil noktası yoktur24
Sorunun hedefi olan herhangi bir varolan değildir bizatihi soruyu soran olarak
bizlerizdir Fiziksel nesneler ya da hayvanlar iccedilin nasıl ve ne olmak hiccedilbir zaman
ilgilenmeleri gereken bir şey olmamıştır Onlar ne ise o olmak zorundadırlar Ama
insan iccedilin yaşamak demek kim olduğuna kendi varlığında neyin asli olduğuna
ilişkin bir anlayışa sahip olmak anlamına gelir25 Dolayısıyla varlığın ne olduğunu
araştırmak bir varolanın kendi kendini araştırması demektir yani soru soranın
ldquokendi varlığı iccedilinde şeffaf kılınmasırdquodır Ancak ve ancak insan ldquovarlığırdquo
sorgulayabilir ve hatta sorgulamalıdır Bu bizi Heideggerrsquoin dışa-durmak dediği şeye
goumltuumlruumlr George Steiner bu durumu şu soumlzlerle accedilıklıyor26
Bir tek insan en somut anlamıyla ldquodışa-durduğundanrdquo (ex-ist) bir tek o ldquovarrdquoı duumlşuumlnebilir Ağaccedil kaya Tanrı vardır der Heidegger fakat dışa-duramazlar eğer dışadurma (existence) ile insanın kendi dışına durma kendini var ışınına kendi
22 Heidegger 2008 s 3 23 Steiner 2003 s 73 24 Bkz Mulhall Stephen Heidegger ve ldquoVarlık ve Zamanrdquo Ccedilev Kaan Oumlktem Sarmal yayınevi İstanbul 1998 s 28 25 Bkz Mulhall 1998 s 32 26 Dışa-durmak Heideggerrsquoe goumlre Daseinrsquoın zamansallığını da goumlstermektedir Zamansallık geleceğe doğru bir kendinin dışına olma vecittir Bu konuda Bkz Leacutevinas Emmanuel Oumlluumlm ve Zaman Ccedilev Nami Başer Ayrıntı Yayınları İstanbul 2006 s 76 vd
28
dışında olarak (ecstatically) accedilık tutma yeteneğini lsquoex-istencersquo ile lsquoecstasyrsquo arasındaki etimolojik bağların bir ipucu olduğu bir duruşu anlar isek27
İnsan taş ağaccedil ya da bir kuş gibi herhangi varolan bir şeyden farksızdır Fakat onun
ldquoayırt edici niteliğirdquo onun duumlşuumlnen varlık olarak ldquovarlığın oumlnuumlne getirilmiş
olmasında varlığa ilişik kalmasında ve boumlylece de ona cevap veriyor olmasında
yatarrdquo28 Heidegger Die Einfuumlhrung in die Metaphysik [Metafiziğe Giriş] adlı
ccedilalışmasında Yunancada varlık karşılığı olarak ousia ve parousia soumlzcuumlklerinin
kullanıldığını fakat bu soumlzcuumlklerin hatalı bir şekilde Latinceye substance (cevher
oumlz) olarak ccedilevrildiğini belirtir29 Parousiarsquonın Almanca karşılığı An-wesen
(goumlruumlnuumlşe-gelme [coming-to-presence])rsquodir Heidegger Anwesenrsquoin muumlstakil ccediliftlik
ya da ccediliftlik evi anlamlarında kullanıldığını belirttikten sonra Yunanlıların da
parousia soumlzcuumlğuumlnuuml benzer şekilde anladıklarını soumlyler Ousia ve parousia
soumlzcuumlkleri ldquoyurtluk yurt-dalık kendinde ve kendinle duruş kendine kapanmışlık bir
buumltuumlnluumlkluuml şimdi varlık veya ora-dalıkrdquo gibi anlamlara sahiptir30 Parousia ldquobize
sunulan bir şeyrdquoi ima etmektedir Yunanlıların varlık soumlzcuumlğuumlnden anladıkları tam da
bu kendini sunma goumlruumlnuumlşe gelmedir O goumlruumlnuumlşe gelme ve dışa durma olarak bir
kendinde durmadır [standing-in-itself] ama aynı zamanda kendi kendine dayanıklılık
ve sebat goumlstererek durması sayesinde kendini dışavurup bildirebilir31
Heidegger aynı ccedilalışmasının ilerleyen boumlluumlmlerinde seinrsquoın etimolojik koumlkenini
belirleyen uumlccedil farklı goumlvdeyi bize goumlsterir Bunlardan ilk ikisi Hint-Avrupa menşelidir
ve ldquovarlıkrdquo karşılığı olarak Yunanca ve Latince dillerinde karşımıza ccedilıkarlar Es
bunların en eskisidir (Sanskritccedile asus) Heidegger bunları lsquoyaşamarsquo lsquohayatrsquo ve
27 Steiner 2003 s 107 28 Heidegger Martin Oumlzdeşlik ve Ayrım Ccedilev Necati Accedila Bilim ve Sanat yayınları Ankara 1997 s 18 Aslında Heidegger existence terimiyle phusis ve ousia gibi terimlerin karşılanamayacağı notunu da duumlşer Heideggerrsquoin existence kavramıyla ile ilgili ayrıntılı accedilıklamaları iccedilin bkz Heidegger Martin Introduction to Metaphysics Tr Gregory Fried Richard Polt New HavenampLondon Yale University Press 2000 s 67 ve 193 29 Heidegger 2000 s 64 30 Bkz Peters Francis E Antik Yunan Felsefesi Terimleri Soumlzluumlğuuml Ccedilev ve Haz Hakkı Huumlnler Paradigma Yayıncılık İstanbul 2004 s 274-75-76 Liddell amp Scott 1996 s 1274-5 Inwood Michael J A Heidegger Dictionary Malden Mass Blackwell Publishers 1999 s 52-53-54 ve 60-61-62 31 Bkz Heidegger 2000 s 67
29
lsquokendi kendine durmarsquo olarak ccedilevirir Yunanca esti Latince est İngilizcede is ve
Almanca ist bu koumlkten tuumlremişlerdir Koumlkuumln diğer Hint-Avrupa goumlvdesi bhu veya
bheursquodur Bunlar lsquogoumlruumlnuumlşe ccedilıkmakrsquo lsquokendi dışına kendinden ccedilıkarak durmakrsquo
anlamlarına gelmektedir Yunanca phuocirc da bu gruba dahil edilebilir Bu koumlkten
physis [fizik doğa] ve phyein [buumlyuumlmek] soumlzcuumlkleri ortaya ccedilıkmıştır Heidegger phy
koumlkuumlnuumln Yunanca phainesthai [kendini goumlstermek] soumlzcuumlğuumlndeki pha ile de ilişkili
olduğunu varsayar Bu durumda physis ışık iccedilinde ortaya ccedilıkmak aydınlatmak
parıldamak ve boumlylece goumlruumlnuumlşe gelmekrsquotir32
Latince geccedilmiş zaman kipi olan fui Almancadaki bin ile bist [14 yuumlzyılda
kullanımdan kalkan wir lsquobirnrsquo ihr lsquobirstrsquo biccedilimleri] hepsi de bu koumlkten [bhu bheu ve
phu] tuumlremiş soumlzcuumlklerdir33 Seinrsquoın koumlkeninin uumlccediluumlncuuml goumlvdesini Sanskritccedile lsquoikamet
etmekrsquo lsquokonaklamakrsquo gibi anlamlara gelen wasami soumlzcuumlğuuml oluşturur Soumlzcuumlğuumln
Almancadaki karşılığı seinrsquoın ccedilekiminde ortaya ccedilıkar war ve gewesen gibi Ya da
bizzat wesen soumlzcuumlğuumlnde olduğu gibi34
Burada kelime koumlklerinden anlamlar ccedilıkarmaya devam edersek Arapccedila koumlkenli
soumlzcuumlkler bu konuda bize yardımcı olacaktır
ldquoMevcutrdquo [exist] ile ldquovecdrdquo [ecstasy] arasında sıklıkla yapılan etimolojik benzerlik burada yerindedir mevcut olmak ldquodışarıda durmakrdquotır [to exist is to ldquostand outsiderdquo] [] Mevcut olmak vecd halinde olmaktır [to exist is to be in ecstasy]35
Victor Turner burada ndashbaşka bir bağlamda da olsa- benzer bir sorunu tartışıyor
Turnerrsquoin soumlzlerini ccedilevirirken Arapccedila koumlkenli soumlzcuumlklerden yararlandım Bu
soumlzcuumlkler bize soumlzcuumlkler arasındaki koumlkensel ilişkiyi Tuumlrkccedilede olduğundan daha accedilık
bir şekilde goumlsterebiliyor Mevcut vuumlcut mevcudiyet ve vecd hepsi de aynı koumlkten
gelen soumlzcuumlklerdir36 Dolayısıyla Heideggerrsquoin soumlzuumlnuuml ettiği ldquovarlığın dışa ve dışında
32 Bkz Heidegger 2000 s 75 33 Bkz Heidegger agy 34 Bkz Heidegger 2000 s 75-6 35 Turner Victor The Ritual Process Structure and Anti-Structure Cornell University Press Ithaca - New York 1977 s 138 36 Bkz Nişanyan Sevan Soumlzlerin Soyağacı Ccedilağdaş Tuumlrkccedilenin Etimolojik Soumlzluumlğuuml İstanbul Adam Yayınevi 2 Basım Mart 2004 mevcut ve vuumlcut maddeleri s 294 ve 487
30
durmasırdquo olgusunu bu soumlzcuumlklerle daha accedilık bir şekilde kavrayabiliyoruz Varlık yani
mevcudiyet bir bakıma suumlrekli bir vecd halindedir
İnsan kendi dışında durabildiği ve kendisi hakkında kendine soru sorabildiği iccedilin
diğer var-olanlardan ayrılır Heidegger kendine ilişkin soru sorabilen buumltuumln diğer
varolanlar arasında olmasına rağmen kendi varlığını mesele edebilen bir istisna olan
bu varlığa Dasein adını verir37
Heidegger Daseinrsquoın oumlzuumlnuumln onun varoluşu olduğunu ortaya koyarak başlar İnsanın
varoluşu onun ontolojik yapısından başka bir şey değildir
Daseinrsquoın oumlzuuml ile anlatılmak istenen Tanrırsquonın oumlzuuml ile anlatılmak istenenden ccedilok farklıdır Tanrının oumlzuuml kendi varlığıdır oumlzuuml ile varolması aynıdır ikisi de zorunlu ve mutlaktır Buna karşılık Daseinrsquoın oumlzuuml zorunluluk ve mutlaklık taşımaz Daseinrsquoın zamansallığı tarihselliği ve sonluluğu oumlzguumlrluumlğuumlnuumln temel oumlğesidir 38
Dasein bir olanaklar buumltuumlnuumlduumlr başlı başına bir varoluştur suumlrekli bir varolma
halidir Bu onun zamansallığına ve oumlzguumlrluumlğuumlne yol accedilar Ancak onun bu niteliği
skolacircstik felsefenin evrendeki varlıklar iccedilin kullandığı existentiarsquodan farklıdır
Existentia skolacircstik felsefede evrendeki herhangi bir varlığa evrende bir şekilde
varolmuş olan bir şeye referans vermek iccedilin kullanılmaktadır Oysaki Heidegger
yukarıda da accedilıklamaya ccedilalıştığımız gibi exsistentia terimini yalnızca Dasein iccedilin
kullanır diğer varolanlar Heidegger iccedilin [Vorhandensein] mevcut-olandır39
37 Heidegger burada ldquoinsan varlığırdquo ifadesi yerine bir terim olarak Daseinrsquoı tercih etmiştir Dasein Almancarsquoda lsquoinsan varlığırsquo anlamında kullanılmaktadır Fakat Heidegger soumlzcuumlğuuml bu anlamının yanında ona felsefi bir anlam yuumlkleyerek kullanır Eğer yalnızca lsquoinsan varlığırsquo anlamıyla duumlşuumlnuumlrsek insanın sadece bir cins tuumlr ve ayrımla tanımlanan gerccedilek ve somut bir varlığından bahsetmiş oluruz Yalnızca bu anlamıyla Dasein lsquoontikrsquo bir varlıktır Fakat Heideggerrsquoin uzun uzun accedilıkladığı gibi Dasein lsquoontiko-ontolojikrsquo bir varlıktır İnsan ontik niteliğinin uumlzerine ontolojik varolmayı accedilabilen tek varlıktır Bu yuumlzden o diğer varlıklardan ayrılır İnsan varlığına ilişkin bir soru da bu yuumlzden Heideggerrsquoin deyişiyle ontiko-ontolojik olmak zorundadır Bkz Heidegger 2008 s 11-12 Ayrıca bu konuda bir accedilıklama iccedilin bkz Ccediluumlccedilen A Kadir Heideggerrsquode Varlık ve Zaman Asa Kitabevi Bursa 2003 s 42-43 38 Ccediluumlccedilen 2003 s 56 39 Mevcut-olan olma niteliği Daseinrsquoın da bir varlık olanağıdır Oumlrneğin başkası iccedilin Dasein kendini bir mevcut-olan olarak sunar Bu durum onun iki temel olanağı ile ilgilidir Kategorik ve varoluşsal Kategorik yapı Daseinrsquoın nersquoliğini varoluşsal yapı ise Daseinrsquoın kim olduğunu goumlsterir Varlığın kendini kendi varoluşunda accedilığa ccedilıkarması onun kim olduğunu verirken yukarıda bahsettiğimiz kendini mevcut-olan olarak başkasına sunması da onun ne olduğunu veren kategorik yapısını ifade eder
31
Exsistenz teriminin koumlkeninde lsquoaccedilığa ccedilıkanrsquo lsquoortaya ccedilıkanrsquo lsquokendi kendine ayakta
duranrsquo anlamları bulunmaktadır Daha oumlnce de tartıştığımız gibi Heideggerrsquoe goumlre
boumlyle bir varoluş yalnızca Daseinrsquoa ait olabilir Ccediluumlnkuuml kendi dışına ccedilıkarak kendi
varlığının ne anlama geldiğini sorabilen yegacircne varlıktır o Bu yuumlzden de varoluş
Daseinrsquoın oumlzuumlduumlr
Heidegger Daseinrsquoın uumlccedil yapı oumlzelliğini ortaya koyar 1 Kendi oumlnuumlnde olmak
(tasarım) 2 Daha baştan ve daima duumlnya-iccedilinde-olmak 3 Duumlnya uumlzerindeki
şeylerin yakınlığında yakınında olmak Bu oumlzellikler Daseinrsquoın zamansallığını bize
goumlstermektedir Buna goumlre tasarım Daseinrsquoın kendine ilişkin olarak tasarımı gelecek
zamana daha baştan ve daima duumlnya-iccedilinde-olmalığı geccedilmiş zamana ve şeylerin
yakınlığında olması da şimdiki zamana goumlnderme taşır Bu uumlccedil ardışık zaman
paradoksal biccedilimde eşzamanlı olarak Daseinrsquoda bir arada bulunur
Heidegger Varlık ve Zamanrsquoın ikinci boumlluumlmuumlnde zaman konusunu ayrıntılı olarak
incelemektedir Daseinrsquoın bu varlık minvalinin uumlccedil yapısı kısaca şoumlyle accedilıklanabilir
En kendine oumlzguuml imkacircn olan oumlluumlm daha baştan ve daima Daseinrsquola birliktedir
Dasein bu imkacircnı sonradan edinmiş değildir varolduğu andan itibaren ona maruz
kalır Heidegger bunu oumlluumlme-fırlatılmışlık (ya da oumlluumlme bırakılmışlık) olarak
adlandıracaktır Dasein bu bırakılmışlığın accedilık bir şekilde bilincinde olmasa da daha
baştan bir duumlnya-iccedilindedir bir duumlnyaya aittir Dolayısıyla daha baştan geccedilmişe
sahiptir Diğer taraftan Dasein olmak zorundadır ve yine daha baştan kendi
oumlnuumlndedir (ex-ist) suumlrekli bir tasarım halindedir Gelecek zaman dediğimiz şeye
aittir Ccediluumlnkuuml ldquoolmakrdquo zorunda olduğu gibi ldquooumllmekrdquo zorundadır Ama bu bilinebilir
belli bir suumlrenin bitimi demek değildir Oumlluumlm hep accedilık kalan belirsiz bir varlık
imkacircnıdır Bu yuumlzden Dasein kaygıdan dolayı ldquoşeylerinrdquo yakınında durur Şimdiyi
yaşar
Heideggerrsquoe goumlre Daseinrsquoın oumlzuumlne dair en temel nitelik şudur Belirli bir duumlnya
iccedilinde varolmak Buna goumlre Daseinrsquoın en zati niteliği onun iccedilinde-var-olmaklığıdır
Fakat bu belirli bir mekacircnsal ilişki anlamına gelmemektedir Daseinrsquoın dışında
mevcut olanlar oumlrneğin suyun bir bardak iccedilinde olması ya da dolabın iccedilinde
elbiselerin olması bir mekacircn ldquoiccedilinderdquoliğini goumlstermektedir Herhangi bir mevcut-
olanın herhangi bir başka mevcut-olanın iccedilinde yer alması anlamına gelen mevcut-
32
oluşsal iccedilindelik ile Daseinrsquoın iccedilinde-var-olmaklığı birbirinden farklıdır Daseinrsquoın
iccedilinde-var-olmaklığı onun varlık temelini oluşturmaktadır Bir başka deyişle Dasein
oumlzuuml gereği iccedilinde-var-olmaktadır
Almancada ldquoinrdquo soumlzcuumlğuuml innanrsquodan ikamet etmekten habitarersquoden eğleşmekten gelmektedir ldquoanrdquo ise alışkın olmak aşina olmak iyi halde bulundurmak anlamındadır [] ldquoBinrdquo ifadesi de ldquobeirdquo ile rabıtalıdır oumlte yandan ldquoich binrdquo şu demektir Ben şoumlyle ve boumlyle aşina olduğum duumlnyada şurada veya burada eğleşirim burada ikamet ederim ldquoIch binrdquoin mastar hali olan sein eksistensiyal anlamda şurada veya burada ikamet etmek şuna veya buna aşina olmak demektir O halde iccedilinde-var-olmak oumlzsel konstituumlsyonu duumlnya-iccedilinde-varolma olan Daseinrsquoın varlığının formal eksistensiyal ifadesidir40
Başka bir ifadeyle soumlylersek Heideggerrsquoin tanımladığı iccedilinde-var-olmak niteliği
Daseinrsquoın belirli durum ya da zamanlarda sahip olduğu belirli durum ve zamanlarda
ise sahip olamayabileceği keyfi bir nitelik değildir Dasein ancak ve ancak iccedilinde-
var-olmaklığı sayesinde var olabilir Ancak suyun bardakta durması ya da elbisenin
dolapta durması gibi Dasein da kendisini nesnel bir goumlruumlnuumlş olarak bir uzam
iccedilerisinde ortaya ccedilıkarmaz Heideggerrsquoin iccedilinde-olmaklıkla ilgili olarak Almancadan
verdiği oumlrneklerin işaret ettiği gibi Dasein daha ziyade lsquobir şeyle tanışık olmarsquo lsquobir
şeyin yakınında olmarsquo lsquoyanında durmarsquo ya da lsquobir yerde ikamet etmersquo anlamında
varlığını kendi uumlzerinde temellendirir Dasein suumlrekli olarak kendini seccedilmekte kendi
olmakta bir şeyle ilişki iccedilinde olmakta kendinde ikamet edebilmektedir
W von Humbolt bazı dillere işaret etmiştir ki bunlarda ldquobenrdquo ldquoburardquo olarak ldquosenrdquo ldquoşurardquo olarak ve ldquoordquo ldquoorardquo diye ifade edilmekte başka bir deyişle gramer bakımından bu dillerde şahıs zamirleri yer zarflarıyla [Ortsadverbien] goumlsterilmektedir Yer ifade eden [Ortsausdruumlcke] soumlzcuumlklerin asli anlamının ne olup olmadığı yani zarf mı yoksa zamir mi olduğu tartışmalıdır Oysa yer zarflarının Dasein olarak ben ile rabıtalı olduğu dikkate alınacak olursa soumlz konusu tartışmanın temeli ortadan kalkar Ccediluumlnkuuml ldquoburardquo ldquoorardquo ve ldquoşurardquo duumlnya-iccedilinde belirli mekacircnsal [Raumstellen] konuşlarda mevcut olan varolanların salt yer belirlenimleri [Ortsbestimmungen] demek değildir birincil olarak Onlar Daseinrsquoın asli mekacircnsallığının [Raumlumlichkeit] karakterleridir 41
40 Heidegger 2008 s 56 41 Heidegger 2008 s 125 Alıntıdaki ldquomekacircnrdquo ve ldquoyerrdquo soumlzcuumlklerinin Almanca karşılıkları iccedilin bkz Heidegger Martin Sein und Zeit 11 unveraumlnderte Auflage Max Niemeyer Verlag Tuumlbingen 1967 s119
33
Heidegger Daseinrsquoın iccedilinde-var-olduğu duumlnyayı bildiğini bu bilmenin de aslında
Dasein iccedilin hep tanışık olma hali olduğunu soumlyler ldquoDuumlnyayı bilme (noein) ya da
lsquoduumlnyarsquoyı nutuk (logos) ve istişare etme duumlnya-iccedilinde-varolmanın birincil hali
işlevine sahiprdquo42tir Duumlnya iccedilinde varolmak bir yerde bulunmak insanlarla ve
şeylerle ilişki iccedilerisinde de olmak demektir Bir şeyle ya da biriyle ilişki iccedilinde
olmak demekse kendi varlığını fark etmek anlamına gelir Dolayısıyla duumlnya-iccedilinde-
olmak a apriori olarak kendi varlığını bilmek anlamına gelir Bu yuumlzden duumlnya-
iccedilinde-olmak daima birlikte olmak anlamına da gelmektedir Dasein kendisini diğer
fiziksel varlıklar gibi yalnızca duumlnya iccedilinde bir goumlruumlnuumlş olarak ortaya koymaz
Dasein diğerleriyle birlikte vardır Oumlrneğin masa duvara yakın hatta ona dokunur
vaziyette olabilir ancak gerccedilekte ne duvar masaya ne de masa duvara ontolojik
olarak ldquodokunabilmektedirrdquo Dokunma Daseinrsquoa oumlzguuml olabilir ancak
Dokunmak varlıklarla karşılaşmak onlara ilgi duymak ve onlara kaygı duymak anlamıyla ldquobirlikte-olmakrdquo veya ldquoyan-yana-olmakrdquotır O halde duumlnya-iccedilinde-varlık olarak Dasein ilgi veya kaygı duyan varlıktır İlgi veya kaygı duyması onun varoluşsal ve ontolojik yapısı gereğidir [] Dasein daima bir şeyle ilgili ve ilişkili olarak Duumlnya-iccedilinde Varlıktır43
Bu ilgi ve kaygı [ihtimam goumlstermelik]44 Daseinrsquoın ontolojik niteliklerinden biridir
Boumlylece Dasein duumlnya-iccedilinde-varolurken başkalarıyla oumlteki Daseinrsquolarla ve diğer
nesne ve şeylerle karşılaşır onlarla ontolojik bir ilişkiye geccediler Diğer taraftan
Daseinrsquoın duumlnya-iccedilinde-olmaklığı onun iccedilin kaccedilınılmaz bir durumdur Yukarıda da
değinildiği gibi bu keyfi bir durum değildir
Guumlnluumlk yaşam iccedilerisinde Daseinrsquoın kim olduğu sorgulandığında Daseinrsquoın
başkalarıyla [herkesle] birlikte ve onlardan biri olarak varolduğu ortadadır
Heidegger bunu Daseinrsquoın herguumlnkuumlluumlğuuml olarak adlandırır45 Dasein başkalarıyla olan
birlikteliğinde daima kendini ldquoben-buradardquo olarak ifade eder Kendini onlardan
42 Heidegger 2008 s 61 43 Ccediluumlccedilen 2003 s 60-61 44 Varlık ve Zamanrsquoın Kaan Oumlktem ccedilevirisinde Sorge soumlzcuumlğuuml lsquoihtimam goumlstermelikrsquo olarak ccedilevirildiğini hatırlatalım Bkz Heidegger 2008 45 Herguumlnkuumlluumlk (Alltaumlglichkeit) Batı metafiziği oumlzellikle Platonist duumlşuumlnce geleneğinde ccediloğunlukla insanı guumlnluumlk hayattan soyutlama eğilimi goumlze ccedilarpar Bu eğilimin aksine Heidegger Daseinrsquoı guumlnluumlk yaşamın iccedilinde olarak ele alır onu kamusal bir hayatın iccedilinde sıradanlık iccedilinde duumlşuumlnuumlr
34
ayırma ccedilabasındadır Ama eş zamanlı olarak başkalarıyla da birliktedir onlarla belirli
tarzlarda ilişki iccedilindedir Dasein herguumlnkuuml yaşam iccedilinde herkesle birlikte sıradanlaşır
kendisini herkesrsquoliğin kamusallığında tesviye eder varoluşunu gizler Herkesin
giydiği gibi giyinir seccediltiği kıyafet kendisinin seccedilimi gibi goumlruumlnse de temelde
başkalarınındır [oumlrneğin hazır giyim sektoumlruumlnuumln seccedilimleridir] Dolayısıyla Dasein
kendisini farklı kılamaz onlardan biri olur
Başkalarına veya onlara bakarak veya onları dikkate alarak yaşamak sıradanlığın kendisidir Ne zaman Dasein kendi varoluşunu diğerlerinden ayırır ve onların oumlnuumlne sıccedilrarsa Dasein kendisi olur Daseinrsquoın kendi varoluşunu kavraması ve sıradanlığın oumltesine geccedilmesi onun varoluşunu otantik yapar Daseinrsquoın otantikliği onun kendi varoluşunu accedilık yapmasıyla ortaya ccedilıkar46
Dolayısıyla varlığın otantik ve otantik olmayan iki farklı varlık tarzı bulunmaktadır
Otantik olmayan varlıkla kasıt herguumlnkuumlluumlğuuml iccedilinde ve herkesin kamusallığında
tesviye olmuş ve varlığın olanaklarını fark edemeyen Daseinrsquoı anlatırken otantik
Dasein yukarıda da belirtildiği gibi kendi varoluşunu keşfeden Daseinrsquodır
122 Haletiruhiye
Heideggerrsquoin bulunuş ve anlama dediği iki minval varolmanın eşit derecede asli
tesis edicileridir Bulunuş terimiyle ldquoaslında en iyi bilinen ve en herguumlnkuuml olanrdquodan
bahsedilmektedir haletiruhiye Herguumlnkuuml sıradanlığı iccedilinde Daseinrsquoın
memnuniyetsizliği keyifsizliği sıkıntısı ya da huzurluluğu mutedilliği gibi halleri
Dasein iccedilin bulunuşu ifade etmektedir Haletiruhiyeler Daseinrsquoın varoluşsal yapısını
belirleyen ve onu yapan oumlzelliklerdir ldquoHaletiruhiyenin bozulabilmesi ve birdenbire
değişebilmesi sadece şunu ifade eder Dasein zaten hep bir ruh hali iccedilindedirrdquo47
Haletiruhiye Daseinrsquoa belirli bir hali işaret ettiği iccedilin Heideggerrsquoin deyişiyle varlığı
kendi ldquoşuradalığınardquo taşır Heidegger buradan fırlatılmışlık kavramına ulaşacaktır
ldquo() Daseinrsquoın soumlz konusu varlık karakterine yani ldquooumlylelikrdquo haline Daseinrsquoın kendi
ldquoşuradalığınardquo fırlatılmışlığı diyoruz Boumlylece Dasein duumlnya-iccedilinde-var-olma olarak
46 Ccediluumlccedilen 2003 s 71 47 Heidegger 2008 s 141
35
şurada varolmaktadırrdquo48 Başka bir ifadeyle Dasein kendini oumlnsel olarak bir duumlnya-
iccediline-atılmış olarak bulur Fırlatılmışlık ona verilmiştir Tekrar etmek gerekirse
Dasein duumlnya-iccedilinde-burada olarak vardır
Bulunuşla eşzamanlı olarak anlama da tesis olunur yani bulunuş daima anlama ile
birlikte olur Anlama eğer ccedilok basite indirgememize izin verilirse varlığın varolma
ldquoimkacircnrdquolarını tasarımlamak demektir Varlığın varolma imkacircnlarını Heidegger şoumlyle
accedilıklıyor
Anlamada eksistensiyal olarak Daseinrsquoın var-olabilirlik varlık minvali yatmaktadır Dasein başka şeylere ilaveten şunu ya da bunu olabilme imkacircnına sahip bir mevcut-olan olmayıp birincil olarak muumlmkuumln-olmaktır Dasein hep imkacircnları dahilinde ve olabilirlikler iccedilinde vardır 49
Burada herhangi bir nesnenin ya da bitkinin tuumlketilebilir sayıdaki olma
imkacircnlarından farklı bir durum soumlz konusudur
Daseinrsquoın hep eksistansiyel olarak var ettiği muumlmkuumln-olmaklığı hem iccedili boş mantıkbilimsel olasılıktan hem de mevcut-olan bir şeyin olumsallığından (şunun veya bunun ldquobaşa gelebilmesirdquo anlamında) farklıdır Mevcut oluşun modal bir kategorisi olarak muumlmkuumln-olmaklık henuumlz gerccedilekleşmemiş olan asla zorunlu olmayan demektir Dolayısıyla sadece muumlmkuumln olanı karakterize eder50
Heideggerrsquoin soumlzuumlnuuml ettiği ldquomuumlmkuumlnluumlkrdquouumln tuumlm imkacircnları kapsadığı ortadadır
Dasein duumlnyaya fırlatıldığında kendini zaten belirli imkacircnların iccedilinde bulur İccedilinde
var olduğu var-olabilirlikleri sebebiyle başka var-olabilirlik imkacircnlarının uzağına
duumlşmuumlş olur51 Anlamak Daseinrsquoın iccedilinde bulunduğu bu hali başka bir deyişle ldquovarlık
olanaklarınırdquo bilmek demektir Dolayısıyla anlamak Daseinrsquoın varlığıyla henuumlz-
mevcut-olmayanın varlığını tematik olarak değil sadece bir tasarım olarak bir arada
tasarımlamaktır
48 Heidegger 2008 s 142 49 Heidegger 2008 s 151 50 Heidegger 2008 s 151-52 51 Yunan Tragedyasında da kahramanlar oyuna başladıklarında ndashaslında- herşey ccediloktan olup bitmiştir Hatta kendileri de daha oyunun başında oumlluumlduumlrler İnsanın evrendeki konumunun bir ccedileşit izduumlşuumlmuumlduumlr bu İnsan da benzer bir accedilmaz iccedilerisindedir Tıpkı tragedya kahramanı gibi kendini bildiği andan itibaren ldquodoumlnuumlşuuml olmayan bir yolardquo girmiştir Ccediluumlnkuuml oumlluumlm geri doumlnduumlruumllemez olandır İnsan daha ilk andan itibaren kendi oumlluumlmuumlnuuml oumllmek zorunda olduğunu bilir Tragedya kahramanının oyunun başındaki durumu da aynıdır
36
Daseinrsquoın yapısında buumltuumln imkacircnları tuumlketebilmenin imkacircnsızlığı bulunmaktadır
Dasein her zaman iccedilin olasılıklar duumlnyasında var-olacak ama asla tam
olamayacaktır Ccediluumlnkuuml onda daima bir imkacircn eksik kalacaktır Bu eksik imkacircn da
oumlluumlmduumlr ve oumlluumlm geldiğinde Daseinrsquoın buumltuumln imkacircnları elinden alınmış olur
Dolayısıyla Dasein hiccedilbir zaman tamlığa eremez Bu konuyu daha sonra ayrıntılı
olarak tartışacağız fakat oumlluumlm konusuna girmeden oumlnce bir parantez accedilıp
Heideggerrsquoin Varlık ve Zamanrsquoda kullandığı iki terime bakmamız gerekiyor Korku
ve Havf
123 Korku [Furcht] ve Havf [Angst] ayrımı
Heidegger hem Metafizik Nedir [Was ist Metaphysik]52 hem de Varlık ve
Zamanrsquoda korku ile havf53 kavramları arasında bir ayrım getirir İki kavram arasında
ontolojik bir bağ bulunduğunu soumlyleyen Heidegger bunların ccediloğu zaman birbirine
karıştırılmasının da kavramlar arasındaki bu ontolojik akrabalıktan kaynaklandığını
belirtir54 Ccediluumlnkuuml hem korku hem de havf Daseinrsquoı duumlnya-iccedilinde-varlık yaparlar
Ancak iki ruh hali arasında temel bir farklılık bulunmaktadır Heidegger
Kierkegaardrsquoın Kaygı Kavramı [Begrebet Angest]55 adlı ccedilalışmasında yaptığı gibi
korku ile havf arasındaki temel farklılıkları ortaya koyar ve asıl olarak Daseinrsquoın
ontolojik varlığını ortaya ccedilıkaranın ve belirleyenin havf olduğunu accedilıklar
Korkunun uumlccedil unsuru vardır Kendisinden korkulan şey korkunun youmlnelimi (yani ne
hakkında korkulduğu) ve korkunun bizatihi kendisi Kendisinden korkulan şey
52 Heidegger Martin Metafizik Nedir Ccedilev Mazhar Şevket İpşiroğlu Suut Kemal Yetkin Kaknuumls Yayınları İstanbul 2003 53 Varlık ve Zamanrsquoda Kaan Oumlktem Angst karşılığı olarak havf soumlzcuumlğuumlnuuml tercih etmiştir Heideggerrsquoin Metafizik Nedir [Was ist Metaphysik] kitabının Tuumlrkccedile ccedilevirisinde Suud Kemal Yetkin ve Mazhar Şevket İpşiroğlu da Angst karşılığı olarak havfı tercih etmişlerdir Başka metinlerde angst soumlzcuumlğuuml ccediloğunlukla kaygı olarak ccedilevrilmektedir Ancak ilerleyen kısımlarda goumlreceğimiz gibi kaygı tıpkı korku gibi youmlneldiği ve kendisinden neşet ettiği bir şeyi akla getirmesi nedeniyle Heideggerrsquoin Angst ile anlatmak istediğini pek karşılayamayabilecektir Bunun yerine guumlnluumlk dilde ccedilok karşılaşmadığımız havf gibi ldquotabula rasardquo bir soumlzcuumlğuumln tercih edilmesi bizce de daha uygun olmuştur 54 Heidegger 2008 s 196 55 Kierkegaard Soslashren Kaygı Kavramı Ccedilev Tuumlrker Armaner Tuumlrkiye İş Bankası Kuumlltuumlr Yayınları İstanbul 3 Baskı Mayıs 2006 s 35 ve s 155 Kierkegaard havfın korkudan farklı olduğunu onun korku gibi belirli bir nesnesi olmadığını belirtir Havfın nedeni hiccedilliktir ve bu yuumlzden de hayvanlarda (ve veya meleklerde) havfın olamayacağını iddia eder
37
(Heideggerrsquoin ifadesiyle ldquokorkunccedilrdquo olan) daima Dasein gibi duumlnya-iccedilindedir ve o
herhangi bir ldquoel-altında-olanrdquo ldquomevcut olanrdquo ya da ldquobirlikte-Daseinrdquo56 olabilir
Başka bir deyişle duumlnya iccedilindeki herhangi bir insan canlı ya da nesne yani herhangi
bir mevcut ya da varolan korkunccedil olabilirler
Korkunccedil olanın ayırt edici temel niteliği onun ldquotehditkacircrrdquo olmasındadır Bu tehditkacircr
niteliği kendini belirli bir fenalık bağı iccedilinde goumlsterir ve bu ldquomuumlstakbel fenalıkrdquo
Daseinrsquoa doğru youmlnelir Daseinrsquoa youmlnelen bu tehdidin ccedilıkıp geldiği kendisinden
neşet ettiği ortama (ve aynı zamanda bu ortamdan gelene) Heidegger ldquotekinsizrdquo
(unheimlich) dendiğini belirtir Tekinsizden ccedilıkan korkuncun Daseinrsquoa ldquoyaklaşmardquo
niteliği vardır Heidegger fenalığın bu yaklaşma iccedilerisinde neşrettiğini ve yayıldığını
ve asıl tehdit niteliğine de bu aşamada kavuştuğunu soumlyler Korkunccedil olan yaklaşırken
kendinde barındırdığı tehdidin gerccedilekleşip gerccedilekleşmeyeceği endişesi artar
Korkuncun tehdidinin bu ldquovaki olma ile geccedilip gitmerdquo imkacircnları yani tehdidin
ldquohenuumlz değil ama her an olabilirrdquoliği ile ldquohiccedil gerccedilekleşmemerdquo ihtimalleri bir arada
bulunur bu yuumlzden de korkunun derecesini yuumlkseltir Başka bir deyişle tehdidin
gerccedilekleşmeme olasılığının bulunması ve bunun da korkan kişi tarafından bilinmesi
korkuyu azaltmadığı gibi tersine artırmaktadır Burada korkuyu artıran nitelik
tehdidin muğlacirck olma tarzıdır
Korkmanın bizatihi kendisine gelince bu yukarıda anlatılan suumlrecin hem farkında
olmayı hem de o suumlrecin iccedilinde olmayı goumlsterir Heideggerrsquoin ifadesiyle ldquokorkma
korkarak ve dikkatini accedilıkccedila buna youmlnelterek korkunccedilluğu lsquoaccedilıklığarsquo kavuştururrdquo57
Korkma duumlnya-iccedilinde-varolmanın imkacircnlarından biridir ve aynı zamanda bizatihi
duumlnya-iccedilinde-varolmanın bir sonucudur Ccediluumlnkuuml korkunun youmlnelimi başka bir deyişle
korkuda korkulan (korkunun ne hakkında olduğu) tam da bu duumlnya-iccedilinde-olmakla
ilgilidir Korku Daseinrsquoın duumlnya-iccedilinde-varolmasını ilgilendirmektedir korkudaki
tehdit Daseinrsquoın duumlnya-iccedilinde-olmaklığına youmlnelik bir tehdittir
56 Heidegger 2008 s 148 57 Heidegger 2008 s 148-49
38
Dasein oumlncelikle ve ccediloğunlukla neyle ilgileniyorsa oradan hareketle var olmaktadır Bunun tehlikeye duumlşmesi beraberinde varolmanın tehdit edilmesi demektir Korku Daseinrsquoı oumlncelikle olumsuzlayan bir surette accedilımlanır [] bir şeylerden korkmak olarak korkma eşit derecede asli olarak duumlnya-iccedilindeki varolanı daima kendi tehditkarlığı iccedilinde iccedilinde-var-olmaklığı ise tehdit-edilmişliği iccedilinde (ister olumsuzlayıcı isterse olumlayıcı olsun) accedilımlar Oumlyleyse korku bulunuşun bir halidir58
Korkunun bir bulunuş hali olduğunu iccedilinde-olmaklığı accedilığa ccedilıkarışından anlıyoruz
Başka bir ifadeyle korku Daseinrsquoın iccedilinde-olmaklığını tehdit ettiği iccedilin onu yani
Daseinrsquoın iccedilinde-olmaklığını yeniden teyit eder ve onu ldquoaccedilıklığardquo getirir Oumlzetlemek
gerekirse korkunun nedeni her zaman duumlnya-iccedilinde varolan bir şeydir belirli bir
uzamdan adına tekinsiz dediğimiz bir havaliden ccedilıkar ve Daseinrsquoa youmlnelir youmlnelişi
fena bir nitelik barındırır ama diğer yandan bu fenalığın gerccedilekleşmeme olasılığı da
vardır
Havf kavramına gelince Heidegger havfı bizatihi korkuyu muumlmkuumln kılan bir
fenomen olarak tanımlar
Havfın nedeni bizatihi duumlnya-iccedilinde-varolmaktır Peki havfın nedeni korkunun nedeninden fenomenal bakımdan nasıl ayırt edilmektedir Havfın nedeni duumlnya-iccedilinde bir varolan değildir Bu yuumlzden de onunla oumlzsel bir ilintililik iccedilinde varolamaz Buradaki tehdit belirli bir fenalık karakterine sahip değildir [] Havfın nedeni tuumlmuumlyle belirsizdir Bu belirsizlik hangi duumlnya-iccedilindeki varolanın tehditkacircr olduğunu fiilen muallacirckta bıraktığı gibi duumlnya-iccedilindeki bu varolanın esasen ldquoehemmiyetlirdquo olmadığını da ifade eder Duumlnya iccedilinde el-altında-olan ve mevcut-olan hiccedilbir şey havfın nedeni olma işlevini goumlremezler59
Dolayısıyla havfın korkudaki gibi ona kaynaklık eden onun kendisinden neşet ettiği
duumlşuumlnuumllen belirli bir uzamı ccedilevresi yoktur bir havaliden neşet etmez Korkunun
tehdidinde olduğu gibi bir ldquoyerrdquoden ccedilıkarak Daseinrsquoa youmlnelmez
Tehditkacircr olanın hiccedilbir yerde oluşudur havfın nedenini karakterize eden Havf [olan] neden havf iccedilinde olduğunu ldquobilmezrdquo Ancak buradaki ldquohiccedilbir yerderdquo oluş hiccedilbir şey demek değildir Zira tam da bu hiccedilbir yerde oluş esasen onun havalisini temellendirir yani oumlzsel olarak mekacircnsal olan iccedilinde-varolmaklık bakımından duumlnyanın accedilımlanmışlığını temellendirir Aynı sebepten oumltuumlruuml tehditkacircr olan belirli bir youmlnden gelerek yakınlığın yakınına gelemez o hep ldquoşuradadırrdquo ndash ama yine de
58 Heidegger 2008 s 149 59 Heidegger 2008 s 196-197
39
hiccedilbir yerdedir O kadar yakınımızdadır ki iccedilimizi sıkar ve nefesimizi daraltır ndash ama yine de hiccedilbir yerdedir60
Havfın nedeni bizatihi duumlnyanın kendisidir diyor Heidegger Ama burada duumlnyanın
bizatihi kendisi ifadesiyle soumlylenmek istenen duumlnyadaki ldquoşeyrdquolerin bir toplamı
anlamında değildir İccedilimizi sıkan nefesimizi daraltan şey duumlnya-iccedilinde-varolmanın
kendisidir Yani havfın hem nedeni hem de niccedilini aynıdır Yani Daseinrsquoın asli varlık
minvali olan duumlnya-iccedilinde-varolmaktır Dasein bu durumda ldquokendi duumlnyasıyla bir
duumlnya olarak ve bu suretle de kendisiyle duumlnya-iccedilinde-varolmak olarak karşılaşırrdquo
Havf iccedilindeyken ldquotekinsizlikrdquo iccedilinde oluruz Oumlzellikle burada Daseinrsquoın havf iccedilindeyken ne iccedilinde olduğunun kendine has belirsizliği dile gelmiş olur hiccedil ve hiccedilbir yer Ama tekinsizlik aynı zamanda iccedilinde-kimse-bulunmayan da demektir [] iccedilinde-var-olmaklığı bir yerlerde ikamet etmek veya bir şeylerle aşina olmak olarak belirtmiştik İccedilinde-var-olmaklığın bu karakterini daha sonra somutlaştırarak herkesin herguumlnkuuml kamusallığı fenomeni aracılığıyla ortaya koymuştuk Herkesin herguumlnkuuml kamusallığı teskin edilmiş kendine guumlven duymayı kendiliğinden anlaşılan bir ldquoiccedilinde birilerinin bulunuşunurdquo Daseinrsquoın vasati herguumlnkuumlluumlğuuml iccediline taşır Oysa havf Daseinrsquoı ldquoduumlnyayardquo duumlşkuumln massolunmuşluğundan ccedilekip ccedilıkarır Boumlylelikle onun herguumlnkuuml aşinalığı bir anda ccediloumlker Dasein muumlnferitleşir ama bunu duumlnya-iccedilinde-varolmak olarak yapar Boumlylece iccedilinde-varolmaklık bir eksistensiyal ldquohalrdquo olan iccedilinde-kimsenin-olmamaklığına doumlnuumlşuumlverir İşte ldquotekinsizliktenrdquo bahsettiğimizde tam da bundan soumlz ediyor olmaktayız61
Heideggerrsquoin ldquokaccedilışrdquo diye tanımladığı bir durumu burada accedilıklamak gerekiyor
Buna goumlre Dasein (insan) bir kaccedilış halindedir ama bu kaccedilış duumlnya uumlzerinde
varolanlardan uzaklaşma anlamında değildir Aksine onların iccediline daha fazla
karışarak onların kalabalığında kaybolmak anlamına gelir İnsan ya da Heideggerrsquoin
terimiyle Dasein herguumlnkuumlluumlk halinde daha fazla aşina olduğu şeyler arayarak
herkesin (kalabalığın kamunun oumltekilerin) iccedilinde kaybolmak ister Herkes aslında
ldquohiccedil kimserdquodir ve bu niteliğiyle kişinin kaccedilışına yardımcı olacağı duumlşuumlnuumlluumlr Boumlylece
insan herkesin iccedilinde olarak bilinccedilli ya da bilinccedilsiz ldquotekinsizliktenrdquo kurtulmaya
ccedilalışır Herkesin aslında hiccedil kimse olma niteliğindeki kamusallığı Heideggerrsquoin
ifadesiyle ldquoher tuumlrluuml aşina olmamaklığınrdquo uumlzerini oumlrttuumlğuuml iccedilin insanı teskin ediciymiş
gibi goumlruumlnuumlr Ama tekinsizlik tam da uumlzeri oumlrtuumllen yerdedir ve insanın peşini
60 Heidegger 2008 s 197 61 Heidegger 2008 s 199
40
bırakmaz insanın herguumlnkuumlluumlğuuml iccedilerisinde kendini tamamen emniyette ve teskin
olmuş halde hissederken bile gelip bulur İnsan bir anda herkesin iccedilinde kimsesiz
kalır (muumlnferitleşir)
[] havf en dişe dokunmayan durumlarda bile ortaya ccedilıkıverebilmektedir Bunun iccedilin oumlrneğin kendimizi ccediloğunlukla daha ccedilabuk tekinsiz hissettiğimiz karanlık ortamlara bile gerek yoktur Karanlık ortamlarda ldquohiccedilbir şeyinrdquo goumlzle goumlruumllmezliği daha da aşikar olur oysa tam da buralarda duumlnya halen ve daha da sırnaşırcasına ldquoşuradadırrdquo62
Yukarıda da değindiğimiz gibi Heidegger Metafizik Nedir adlı kitabında da Havf
kavramından bahseder Metafizik Nedirrsquode en temel vurgu havfın hiccedilliği ifşa edici
niteliğidir Heideggerrsquoe goumlre varlık hiccedilliğin iccedilinde varolmaktadır yani mevcut
olmak demek hiccedilliğin iccedilinde devam ettirilmek demektir Hiccedillik bu yuumlzden varlığın
ldquozıddırdquo değildir varlığın oumlzuumlne ait bir kavramdır Ccediluumlnkuuml buna goumlre varolanın varlığı
hiccedilliğin (suumlrekli olarak) olumsuzlanmasıdır Heidegger nadiren de olsa insanın bir
anlığına hiccedillikle karşılaşabildiğini belirtir insanın hiccedilliği kavramasını sağlayan şey
de havfrsquotır
Havf anında insana [hellip] buumltuumlnluumlğuuml ile bir şeyler olur Buumltuumln şeyler ve bizzat biz bir kayıtsızlık iccediline batarız Bu batma bir kaybolma değildir [hellip] Havf anında bizi buumltuumlnluumlğuuml ile kaplayan varlık bu sefer bizi sıkmaya başlar Hiccedilbir tutacak yer kalmaz Varlığın erimesi iccedilinde sadece uumlstuumlmuumlze abanan bu hiccedillik kalır Havf hiccedilliği ifşa eder63
Peki burada soumlzuuml edilen hiccedillik nedir Heidegger bu soruyu sorar sormaz aslında
sorunun kendisine ihanet ettiğimizi soumlyler Ccediluumlnkuuml burada hiccedilliğe youmlnelik boumlyle bir
soru ldquohiccedilliğirdquo bir şekilde ldquovarolanrdquo bir şey olarak ortaya koymaktadır Daha baştan
hiccedillik bir şey haline getirilmekte ve boumlylece soru kendine ait konudan
uzaklaşmaktadır Heidegger bu yuumlzden bu soruya verilecek her cevabın temelden
imkacircnsız olduğunu soumlyler64
Havf esnasında insanın dilinin tutulmasının nedeni budur
62 Heidegger 2008 s 200 63 Heidegger 2003 s 43 64 Heidegger 2003 s 37
41
Ccediluumlnkuuml [havf esnasında] varolan buumltuumlnluumlğuuml iccedilinde erir ve hiccedilliğin baskısı kendini hissettirir ve onun varlığı karşısında lsquodırrsquo demek susar Havf iccedilinde bize bir şeyler olduğu zaman ccedilok vakit boş suumlkucirctu gayesiz kelimelerle ihlal etmeyi aramaklığımız sadece hiccedilliğin mevcudiyetinin bir delilidir65
Dilin -logosun- insanın duumlnya-iccedilinde-olmaklığını teyit ettiğini belirtmiştik Dilin
hiccedillik karşısında susması insanı en yuumlksek muğlacircklığın iccediline atar Burada hiccedilliğin
bir hiccedil olması soumlz konusu değildir Eğer hiccedillik mutlak bilinmeyen bir hiccedillik olsaydı
insanın ne dili tutulur ne de havf duyardı Burada hiccedillik insanın oumlzuumlne ait olduğu iccedilin
muğlacircklık başlar Her ne kadar onun ne olduğuna ilişkin soruya cevap veremese de
Daseinrsquoın mutlak olarak bilemediği bir şey değildir hiccedillik Tekinsiz kavramı
uumlzerinden daha ayrıntılı olarak tartışacağımız gibi muğlacircklığı oluşturan şey tam da bu
belli belirsiz bilginin varlığıdır Birccedilok tragedyada bu ccedileşit muğlacirck bilgi teması goumlze
ccedilarpar Oumlrneğin Othello karısının kendisini aldatıp aldatmadığına ilişkin kesin
bilgiye sahip olmayı diler Hamlet de babasının katilinin amcası olduğundan tam
olarak emin olamamaktadır vs
İnsan herguumlnkuumlluumlğuuml iccedilinde bu tuumlr kesinsizliklerden kaccedilar Havf insanın en kesin
olduğuna inandığı [inanmak istediği] varlığını muğlaklığa suumlruumlklediği iccedilin insan bu
tuumlr anlardan uzak durmaya havftan kaccedilmaya ccedilalışır Bu kaccedilış sayesindedir ki havf
insanı ccedilok nadiren gelip bulur Oysaki Heideggerrsquoe goumlre insanın havftan kaccedilması
hiccedillikle karşılaşmaktan yani insanın oumlzuumlne ait olanla karşılaşmaktan kaccedilması
demektir ldquoO kadar sonluyuz kirdquo diyor Heidegger ldquodoğrudan doğruya kendi karar ve
irademizle hiccedilliğin karşısına kendimizi olduğu gibi buumltuumln ccedilıplaklığımızla koymaya
muktedir değilizrdquo66 Bu yuumlzden de hiccedillikten kaccedilabilmek iccedilin varolanların iccedilinde
kendimizi tamamen kaybetmek istiyoruz Herguumlnkuuml yapıp ettiklerimizde varolanlarla
ne kadar ilişkili olursak varolanın yitip gitmesine o derece engel olabileceğimizi ve
bu sayede de hiccedillikten kaccedilabileceğimizi duumlşuumlnuumlruumlz
65 Heidegger 2003 s 43 66 Heidegger 2003 s 51
42
13 Deinon ve Daimon
131 Deinon
Heidegger hiccedilliğin ndashkendisinden ne kadar kaccedilmaya ccedilalışırsak ccedilalışalım- gelip bizi
bulduğunu soumlyluumlyor Hiccedilliğin bizi bulduğu anı havf iccedilinde olduğumuz zamanı
tekinsizlik olarak tanımladığımızı belirtmiştik Burada tekinsiz ile birlikte birkaccedil
soumlzcuumlğe daha odaklanmamız yerinde olacaktır Bunlardan ilki Heideggerrsquoin
Antigone tragedyasının ve hatta tuumlmden tragedya sanatının anahtar soumlzcuumlğuuml olarak
nitelediği Yunanca deinon soumlzcuumlğuumlduumlr
Deinon kelimesi Yunan tragedyalarında kritik oumlneme sahiptir Aiskhylosrsquota 23
Sophoklesrsquote 129 ve Euripidesrsquote 225 yerde soumlzcuumlğuumln kullanıldığı goumlruumlluumlr67
Oumlncelikle soumlzcuumlğuumln Antigone 332 satırdaki kullanımına (polla ta deina kouden
anthropou deinoteron pelei) odaklanalım Tuumlrkccedile karşılıkları Guumlngoumlr Dilmenrsquode
ldquoeşsizrdquo Sabahattin Alirsquode ldquokudretlirdquo olarak karşımıza ccedilıkıyor68 Hiccedil şuumlphesiz edebi
bir ccedileviri yaparken bu tuumlrden muğlacirck soumlzcuumlkler ldquoyorumlanmayardquo ihtiyaccedil duyarlar
Bazen bazı soumlzcuumlklerin soumlzluumlkteki karşılıkları yeterli gelmeyebilmektedir
LiddellampScott soumlzluumlğuumlnde deinos soumlzcuumlğuumlnuumln karşılığı olarak (1) ldquoKorkunccedil dehşet
uumlrkuumlnccedil muumlthişrdquo (2) ldquoguumlccedilluuml kuvvetlirdquo (3) ldquohayret verici olağanuumlstuuml gariprdquo kişi ya
da şey anlamları sıralanır69 Birinci anlamıyla deinon korku uyandıran bir şey olarak
tanımlanmaktadır Fakat burada korku sıradan bir korkunun dışına da
ccedilıkabilmektedir Başka bir deyişle burada korku kendisinden kaccedilınılan karşısında
titrenen bir şeyden duyulan korku olmayabilir yalnızca Deinonrsquoun uyandırdığı
67 Bkz Perseus Digital Library ed Gregory R Crane httpwwwperseustuftseduhoppersearch Bu adresteki arama motoru yardımıyla kelimlerin Antik Yunan metinleri iccedilindeki kullanım niceliklerine ulaşılabilmektedir 68 Sophokles Antigone Ccedilev Sabahattin Ali Maarif Matbaası 1941 s 27 Sofokles Antigone Ccedilev Guumlngoumlr Dilmen İstanbul MitosBoyut Yayınları 1997 s 77 Charles Segal ve Reginald Gibbons ccedilevirilerinde deinonrsquou wonders Terrorsmdash we feel awe olarak ccedilevirmiş Bkz Sophocles Antigone Ccedilev Gibbons Reginald and Segal Charles New York Oxford Press 2003 s 68 Jebb de yine aynı şekilde wonders wonderful soumlzcuumlklerini tercih etmiş Jebb R C Sophokles The Plays and Fragments Part III Antigone Second Editions Cambridge University Press 1891 s 69 Oumlmer Ayguumlnrsquouumln ccedilevirisinde ise ldquomuumlthişrdquo soumlzcuumlğuuml kullanılmıştır Bkz Ayguumln Oumlmer ldquoAntigonersquodenrdquo Cogito Tragedya ed Şeyda Oumlztuumlrk Sayı 54 Bahar Yapı Kredi yayınları İstanbul 2008 69 Liddell amp Scott 1996 ldquodeinosrdquo maddesi s 374
43
korku ldquosaygı duymayı ve saygıyla karışık korku (huşu) duymayı da iccedilerirrdquo diyor
Heidegger Dolayısıyla buradaki korku ldquouumlrkuumltuumlcuuml bir şeyden ziyade buyuran
huumlkmeden ve oumlnuumlnde eğilmeye ccedilağıran saygıya değerrdquo bir korkunccediltur70 Onun
huumlkmedici ve buyurgan oumlzelliği soumlzluumlkteki ikinci anlama bizi goumltuumlrmektedir Deinon
her şeyi yapmaya muktedir bir şeydir muazzam derecede guumlccedilluumlduumlr Ancak bu guumlccedil
Heideggerrsquoin deyişiyle ldquouumlzerimizde belli belirsiz tehdidini hissettiğimiz bir şeyrdquo71 de
olabilir ki o zaman saygıdeğer bir guumlccedilten soumlz ederiz diğer taraftan bu guumlccedil doğrudan
ldquoşiddetrdquo72 goumlsteren bir kuvvet de olabilir ki bu durumda da ondan korku duyulur
Dolayısıyla deinonrsquoun guumlcuumlnuumln niteliği ve kendini goumlsterme biccedilimi hakkında asla
emin olamamaktayızdır Bizi kendisine karşı huşu iccedilinde bırakan etkisini suumlrekli
olarak uumlzerimizde hissettiğimiz bir şey de olabilir doğrudan şiddet uygulayan bir guumlccedil
de olabilir Ne beriki ne oumlteki olup olmadığına asla karar verilemez Bu yuumlzden
soumlzluumlkteki uumlccediluumlncuuml anlamı karşımıza ccedilıkar Olağanuumlstuuml Alışık olduğumuz
paradigmaların suumlrekli olarak dışına ccedilıkan bu soumlzcuumlk deinon her seferinde karşıt bir
anlamda tanımlanabilmektedir ldquoSaygı değerrdquo olabildiği kadar ldquodehşet vericirdquo de
goumlruumlnmektedir uumlzerimizde belli belirsiz nuumlfuzunu hissettiğimiz gibi doğrudan
doğruya şiddetine de maruz kalabilmekteyizdir Bu yuumlzden olağanuumlstuumlduumlr ama
olağanın ldquodışındardquo olmak zorunda değildir tanıdıklık bildiklik hissiyatı iccedilinde
olağanuumlstuumlduumlr Heideggerrsquoe goumlre deinon tek tek bu anlamlardan hiccedil birisine tekabuumll
etmez ama aynı zamanda buumltuumln bu anlamların bir toplamı olarak da
goumlruumllmemelidir73
Houmllderlin 1801rsquodeki Antigone ccedilevirisinde deinon karşılığı olarak ldquoGewaltigerdquo
[kudretli muazzam şiddetli] 1804rsquode ise ldquoUngeheuerrdquo [devasa muumlthiş dehşetli
sonsuz] soumlzcuumlklerini tercih etmiş74 Heidegger Houmllderlinrsquoin bu ikinci ccedilevirisini
70 Heidegger Martin Houmllderlinrsquos Hymn ldquoThe Isterrdquo Tr William McNeill Julia Davis Indiana University Press BloominghtonampIndianapolis 1996 s 63 71 Heidegger 1996 s 63 72 Heidegger daha oumlnce Einfuumlhrung in die Metaphysikrsquote [Metafiziğe Giriş] bu şiddeti Daseinrsquoın en temel niteliği olarak tanımlamıştır Bkz Heidegger 2000 s 160 73 Heidegger 1996 s 64 74 Schmidt Dennis J On Germans amp Other Greeks Tragedy and Ethical Life Bloomington Indiana University Press 2001 s 255
44
ldquonicht-Geheuerrdquo [tekin olmayan] olarak okumayı daha uygun buluyor ve ccedileviri
tartışmasında daha ileri giderek deinon soumlzcuumlğuumlnuuml filolojik olarak yanlış da olsa
unheimlich [tekinsiz] olarak ccedilevirmenin75 daha uygun olacağını belirtiyor
132 Freudrsquoun Unheimlichrsquoi
Heideggerrsquoin deinonrsquou neden unheimlich olarak ccedilevirdiği uumlzerinde durmadan oumlnce
Freudrsquoun unheimlich konusundaki goumlruumlşlerini hatırlamak faydalı olacaktır Freudrsquoun
1919 yılında yayınlanan ldquoDas Unheimlicherdquo adlı makalesi oumlncelikle soumlzcuumlğuumln farklı
anlam katmanlarını accedilmaya ccedilalışır
Almanca soumlzcuumlk ldquounheimlichrdquo ldquoheimlichrdquo [ldquoevselrdquo] ldquoheimischrdquo [ldquoyerlirdquo] soumlzcuumlğuumlnuumln ndashbildik olanın- karşıtıdır ve ldquotekinsizrdquo olanın bilinen ve tanıdık olmayışı nedeniyle korkutucu olduğu sonucuna varmaya youmlneliriz Doğal olarak yeni ve bildik olmayan her şey korkutucu değildir [hellip] Onu tekinsiz kılmak iccedilin yeni ve yabancı olan şeye bazı şeyler eklenmek zorundadır76
Freud tekinsiz ile ilgili bu accedilıklamanın yetersiz olduğunu ve tekinsizin yalnızca
tanıdık olmayan bilinmeyen ya da yabancı bir şey olarak accedilıklanamayacağını daha
en başından ortaya koyar Oumlncelikle soumlzcuumlğuumln tuumlrediği isim-sıfat olan heimlichrsquoin
soumlzcuumlk anlamları uumlzerinde durur Heimlichrsquoin birinci anlamı ldquoeve ait olanrdquo ldquoyabancı
olmayanrdquo ldquobildikrdquo ldquoevcilrdquo ldquocandanrdquo ldquodostccedilardquo vbdir İkinci anlamı ise daha
olumsuz durumlara işaret eder ldquoGizli başkasının bilmemesi iccedilin goumlzden kaccedilırılan
başkalarından saklanan oumlzelrdquo77 vb gibi Nihayetinde Freud un- olumsuzluk ekiyle
soumlzcuumlğuumln nasıl kullanıldığına dair oumlrnek cuumlmleler verir
ldquoOna oldukccedila unheimlich ve hayaletimsi goumlruumlnenrdquo ldquoGecenin unheimlich korku dolu saatlerirdquo ldquoUzun zaman oumlnce unheimlich hatta dehşet verici bir duygu yaşadımrdquo [hellip] ldquoDağ dumanı denen unheimlich sisrdquo ldquo lsquoUnheimlichrsquo gizli kalması gereken ama ortaya ccedilıkmış her şeye verilen addırrdquo (Schelling) ldquoİlahi olanı oumlrtmek iccedilin onu belli bir Unheimlichkeitrsquola ccedilevrelemekrdquo78
75 Heidegger Antigonersquonin yalnızca birinci koro şarkısı [Bkz Heidegger 2000 s 156-158] ile prolog kısmını [Bkz Heidegger 1996] ccedilevirmiştir 76 Freud Sigmund Sanat ve Edebiyat Ccedilev Dr Emre Kapkın Ayşe Tekşen Kapkın Payel Yayınevi İstanbul 1999 s 327 77 Accedilıklamalar iccedilin bkz Freud 1999 s 328-330 78 Freud 1999 s 330
45
Freudrsquoun verdiği oumlrnek cuumlmlelerden accedilıkccedila anlaşılmaktadır ki heimlich soumlzcuumlğuumlnuumln
farklı anlam katmanları kendisine karşıt gibi goumlruumlnen unheimlich ile aynı anlamları
karşılamaktadır Freud bu ortaklaşmayı başka bir soumlzluumlkten yaptığı şu alıntıyla
accedilıklamaya ccedilalışır ldquo lsquoev gibirsquo lsquoeve aitrsquo duumlşuumlncesinden yabancıların goumlzlerinden
sakınılan saklı ve gizli bir şey duumlşuumlncesi gelişti ve bu duumlşuumlnce ccedileşitli doğrultularda
genişledihelliprdquo79 Başka bir şekilde soumlylersek lsquoevde olanrsquo (heimlich) şey lsquogizlirsquo
(heimlich) bir şeydir Saklı gizlenmiş olan goumlruumlnmeyen şey tam olarak bilinemeyen
bir şeydir goumlruumlnmediği halde varlığı bilinebilen (en azından gizlenmiş olduğu
bilinmektedir) bu şey korku verici niteliğini de buradan almaktadır Ancak diğer
taraftan onu dost yanlısı evcil eve ait kılan ldquooumltekirdquo yanı da vardır Bu bize
Schellingrsquoin yukarıda alıntılanan soumlzuumlnuuml de accedilıklar niteliktedir Gizli olan şey
gizliliği iccedilinde accedilığa ccedilıkmıştır Ne tam olarak guumlnışığına gelmiştir (mutlak anlamda
bilinmemektedir) ne de mutlak anlamda saklıdır Heimlich ile unheimlich arasındaki
ortak anlam gruplarının doğmasının nedeninin koumlk isim Heim (ev) soumlzcuumlğuumlnden
kaynaklandığı goumlruumllebilir Ev hem başkalarından gizleme kapatma saklama
nitelikleriyle hem de oumlzel alan mahrem80 oumlzelliğiyle bu duruma yol accedilmaktadır
Heimlichrsquoin değişik bir anlamı bilgiden kaccedilırılan bilinccedil-dışıhellip Heimlichrsquoin karanlık bilginin erişemediği anlamı da vardırhellip [burada] anlatılan gizli ve tehlikeli bir şey kavramı daha da gelişti ve ldquoheimlichrdquo genellikle ldquounheimlichrdquoe yuumlklenen anlama sahip olmaya başladı[hellip] Dolayısıyla heimlich sonunda karşıtı olan unheimlichrsquole buluşana dek ccedilifte değerlilik doğrultusunda gelişen bir anlama sahip soumlzcuumlktuumlr Unheimlich şu ya da bu biccedilimde heimlichrsquoin bir alt tuumlruumlduumlr81
79 Freud 1999 s 331 80 Oumlrneğin mahrem ve namahrem soumlzcuumlkleri iccedilin de heimlich ve unheimlich arasındaki ilişkiye benzerlik kurulabilir Arapccedila mahrem soumlzcuumlğuuml iccedilin TDK (1) Yakın akrabadan olduğu iccedilin nikah duumlşmeyen (2) Başkalarına soumlylenmeyen gizli (3) Sırdaş karşılıklarını verirken (Bkz Tuumlrk Dil Kurumu Tuumlrkccedile Soumlzluumlk Haz İsmail Parlatır Nevzat Goumlzuumlaydın vd Atatuumlrk Kuumlltuumlr Dil ve Tarih Yuumlksek Kurumu 2 Cilt 9 Baskı 1998 ldquomahremrdquo maddesi) Nişanyan ldquoyasak tabu kutsal oumlzel alana veya hareme ait olanrdquo anlam grubunu oumlnermiş eşkoumlkten (Hrm) soumlzcuumlkler ise şunlar haram harem huumlrmet ihram ihtiram mahrem mahrum muhterem namahrem (Bkz Nişanyan 2004 ldquomahremrdquo ve ldquoharemrdquo maddeleri) Dolayısıyla namahrem olan evlenmede bir sakınca olmayan yani yabancı olandır Diğer taraftan mahrem de yasaklanmış ama tanıdık bildik bize en yakın olan anlamındadır 81 Freud 1999 s 332
46
Acaba unheimlich karşılığı olarak kullanılan tekinsiz82 soumlzcuumlğuumlnde de benzer bir
durum goumlzlenebilir mi TDK soumlzluumlğuuml tekin soumlzcuumlğuuml iccedilin ldquo(1) boş iccedilinde kimse
bulunmayan (2) uğurlurdquo anlam grubunu oumlneriyor Tekin olmayanı ise (1) ldquocin peri
vb olağanuumlstuuml varlıkların bulunduğuna inanılan uğursuz tehlikelirdquo şey ve (2)
ldquokendisinde doğauumlstuuml bir guumlccedil olduğu sanılan uğursuz sakınılması gerekenrdquo insan
veya hayvan olarak tanımlıyor83 Nişanyanrsquoın accedilıklaması ise tekinsizliğin cinlerle
olan bağlantısına vurgu yapıyor ona goumlre tekinsiz ldquocinlere uğramışrdquo anlamına
gelmektedir84 Buradaki cin genellikle deinonrsquola daimon arasında kurulan (hem
etimolojik hem de anlambilimsel) bağlantıyı guumlccedillendiriyor Daimon konusuna
yeniden değineceğimizi hatırlatarak devam edelim Cin (Arapccedila cinn) ldquoinsanlarda
deliliğe neden olan goumlruumlnmez varlıkrdquo85 anlamıyla ve diğer eşkoumlkten -ldquocinnetrdquo
ldquoecinnirdquo ldquomecnunrdquo gibi- soumlzcuumlklerle birlikte bizi daimonrsquoa goumltuumlruumlrken cin ile yine
aynı koumlkten olan ldquoceninrdquo gibi kelimeler de deinonrsquou accedilıklar niteliktedir Arapccedila cinn
cnn koumlkuumlnden gelmektedir ve yine Arapccedila cana (gizledi sakladı oumlrttuuml) soumlzcuumlğuumlyle
ilişkilidir Aynı şekilde Aramice genəyā cin goumlruumlnmez varlık anlamına gelirken gny
gizleme saklama ve gnn ise koruma ccedilitle ccedilevirme kapatma anlamına gelmektedir86
Buumltuumln bu accedilıklamalar bize tekin-tekinsiz ikilisi arasındaki ilişkinin heimlich-
unheimlichrsquoteki ilişkiyi tam anlamıyla olmasa da ccedilağrıştırdığını goumlstermektedir
Tekin iccedilin TDKrsquonın oumlnerdiği ldquoboş iccedilinde kimse bulunmayanrdquo karşılığı bu
duumlşuumlncemizi doğrular niteliktedir Nitekim iccedilinde kimsenin bulunmadığı terk
edilmiş evler ccediloğu zaman tekinsiz sıfatıyla tanımlanırlar Diğer taraftan tekinsizin
Almancadaki heimlich (gizli) ile olan ilişkisi de cinlerle olan bağlantısında ortaya
ccedilıkmaktadır Nişanyanrsquoın deyişiyle ldquocin uğramışrdquo bir yer tekinsiz olmakta başka bir
deyişle ldquoiccedilinde goumlruumlnmez varlıkların gizlendiğirdquo bir yere doumlnuumlşmektedir
82 Bu arada unheimlichrsquoin İngilizcesi uncanny olarak ccedilevrilir Unheimlichrsquoteki yapıya benzer bir durum uncannyrsquode de bulunabilir Canny Almancadaki heimlich gibi ldquosnug and cozyrdquo [Kuytu rahat guumlvenli kuumlccediluumlk saklı gizli ve samimi hoş] anlamlarını barındırmaktadır ldquoCannyrdquonin koumlkuuml olan ldquocanrdquo guumlnuumlmuumlzde kullanılmayan ldquobilmekrdquo anlamına gelmektedir Bkz Heidegger 2000 s 160 dn 57 83 Bkz Tuumlrk Dil Kurumu 1998 Tekin maddesi 84 Bkz Nişanyan 2004 tekin maddesi 85 Nişanyan 2004 cin maddesi 86 Nişanyan agy
47
Unheimlich olanın en buumlyuumlk oumlzelliği onun belirsizliğidir Tekinsizlik durumunda
olan kişi karşılaştığı şeyin ne olduğunu ldquokesinrdquo bir biccedilimde bilemez Fakat buradaki
tekinsizlikte ldquoyabancırdquo olan mutlak olarak bilinmeyen bir şey değildir Az ccedilok
bilinir Dolayısıyla burada tam anlamıyla bir muğlacircklık durumu soumlz konusudur
Tekinsizliğin neşet ettiği yer şey hakkında ccedilok az bir bilgi sahibi oluruz Bu
Schellingrsquoin dediği gibi gizli olması gerekirken accedilığa ccedilıkmış bir bilginin
ldquoparccedilardquosıdır Tam olarak da goumlruumlnuumlr bilinir ya da tanıdık olamamıştır Onun korku
veren niteliği bu muğlacircklığında saklıdır
Diğer taraftan Freud unheimlichrsquoin heimlichrsquoin bir alt tuumlruuml olduğunu soumlylerken
heimlichrsquoin unheimlich tarafından iccedilerildiğini de kastetmektedir Daha doğrusu bu
soumlzcuumlk ikilisi arasında Freudrsquoa goumlre bir ccedileşit bastırma ndash unutma hatırlama ilişkisi
vardır Freud bu goumlruumlşuumlnuuml Otto Rankrsquoın ldquoccedilift (ikiz - double) goumlruumlnguumlsuumlrdquoyle de
destekler
ldquoCcediliftrdquo teması Otto Rank (1914) tarafından son derece kapsamlı olarak işlenmiştir Rank ldquoccediliftrdquoin aynadaki yansımalarla goumllgelerle koruyucu ruhlarla tinsel inanccedilla ve oumlluumlm korkusuyla bağlantılarına inmiştir [hellip] Rankrsquoa goumlre ldquoccediliftrdquo oumlzuumlnde Egorsquonun yıkımına karşı bir guumlvence ldquooumlluumlmuumln guumlcuumlnuumln devingen bir yadsınmasırdquo idi ve olasılıkla ldquooumlluumlmsuumlz ruhrdquo bedenin ilk ldquoccediliftrdquoiydi Yok olmaya karşı bu ccediliftleme [arzusu] Eski Mısırlıları kalıcı malzemelerle oumlluumlm imgeleri yapma sanatını geliştirmeye youmlneltti Ancak bu gibi goumlruumlşler sınırsız benlik sevgisi toprağından ccedilocuğun ve ilkel insanın aklına egemen olan ilkel narsizmden yeşermiştir Ama bu evre aşıldığında ldquoccediliftrdquo goumlruumlnuumlmuumlnuuml tersine ccedilevirir Oumlluumlmsuumlzluumlğuumln guumlvencesi olmaktan ccedilıkıp oumlluumlmuumln tekinsiz habercisi durumuna gelir87
Freud ldquoccediliftrdquo olgusunu tekinsiz olanın belirli bir bastırılmadan kaynaklandığını
goumlstermek amacıyla kullanır Başka bir deyişle heimlich unheimlich soumlzcuumlklerinin
ldquoccedilift ikizrdquo oluşunu accedilıklayabilmek iccedilin bu yola sapar Ona goumlre korkutucu olan
zaten daha oumlnceden bastırılmış ve unutulmuş olandır Dolayısıyla unheimlich yeni ve
yabancı değil aksine tanıdık-bildik Freudrsquoun deyişiyle ldquokoumlkluuml ve yalnızca bastırma
suumlreciyle akla yabancılaştırılmış bir şeydirrdquo Biz burada ccedilocukluğa ya da ilkel akla ait
87 Freud 1999 s 341 Rankrsquoın ccedilift konusundaki incelemesi iccedilin bkz Rank Otto The Double A Psychoanalytic Study Chapel Hill University of North Carolina Press 1971 Otto Rankrsquoın kitabında verdiği oumlrnekler dışında Dostoyevskirsquonin Oumltekirsquosi ile Antonin Artaudrsquonun İkizrsquoi (The Theater and Its Double) bu konuyla ilgili oumlrnekler olarak verilebilir
48
bir ldquobastırmardquo suumlrecinden ziyade olguyu Heideggerrsquoin havf duygusundan kaccedilış
terimleriyle accedilıklamayı daha doğru buluyoruz Ccediluumlnkuuml Freudrsquoun oumlncelikle bir
ldquooumlluumlmsuumlzluumlk guumlvencesirdquo olarak neden ccediliftrsquoin yaratıldığı ve oumlzellikle de ccedilocuktaki
(ilkel benlikteki) ldquoilkel narsisizmrdquoin ccedilift olgusunun doğmasına yol accediltığı ve daha
sonra da bu imgeduumlşuumlncenin neden bastırıldığı konusundaki accedilıklamaları meseleyi
fazlasıyla psikolojik bir alana sıkıştırmaktadır Freudrsquoun ldquooumlluumlmsuumlzluumlk guumlvencesirdquo
dediği şeye insanoğlunun geliştirdiği bir tuumlr ldquooumlluumlmsuumlzluumlk stratejisirdquo demek daha
doğru olur Oumlluumlmsuumlzluumlk stratejisi oumlluumlm havfının getirdiği hiccedillik duygusundan
kaccedilmak iccedilindir İnsan Heideggerrsquoin terimiyle Dasein hiccedilliğin iccedilinde onu suumlrekli
olarak olumsuzlayarak varoluyorsa ve hiccedillik bizatihi varlığın oumlzuumlne dair bir şeyse ve
buna rağmen (kendi oumlzuumlne dair olan) bu hiccedillik havf anında kendisini goumlsterdiğinde
bundan ldquokorkurdquo duyuluyorsa Freudrsquoun ldquobastırılmışrdquo dediği şeyin ne olduğu daha iyi
anlaşılabilir kanımızca Tekinsizlik anında bizde ldquokoumlkrdquoleri olduğunu hissettiğimiz
ama ldquobastırma suumlreciyle akla yabancılaştırılmışrdquo olanla karşılaşırız Bu da hiccedilliğin ndash
hiccedilbir zaman tam ve mutlak olarak elde edilemeyecek- bilgisidir Heideggerrsquoin
dediği gibi ldquoo kadar sonluyuz ki doğrudan doğruya kendi karar ve irademizle
hiccedilliğin karşısına kendimizi olduğu gibi buumltuumln ccedilıplaklığımızla koymaya muktedir
değilizrdquo
ldquoPek ccedilok kişi oumlluumlm ve oumlluuml bedenlerle oumlluumlnuumln geri gelişiyle ve de ruhlar ve
hayaletlerle ilgili olarak bu duyguyu en yuumlksek duumlzeyde yaşamıştırrdquo88 diyor Freud
Anlatmak istediği oumlluumlm imgesiyle duumlşuumlncesiyle karşılaşmanın tekinsizlik
doğurduğudur Freud bunun en oumlnemli nedenlerinden birinin oumlluumlme ilişkin ldquobilimsel
bilgimizin yetersizliğirdquo olduğunu da belirtir Freud bu accedilıklamasıyla bizi
Heideggerrsquoin havf duumlşuumlncesine yaklaştıracak gibidir fakat son bir geri doumlnuumlşle
psikolojinin alanında kalır
Nevrotik erkeklerin dişi genital organları ile ilgili olarak tekinsiz bir şey olduğunu duyumsadıklarını belirtmeleri sık olarak gerccedilekleşir Ancak bu unheimlich yer tuumlm insanların eski Heimrsquolarının [ev] her birimizin bir zamanlar ve başlangıccedilta yaşadığı yerin girişidir ldquoAşk sıla hastalığıdırrdquo diyen bir espri vardır ve ne zaman bir erkek
88 Freud 1999 s 348
49
duumlşuumlnde bir yer ya da bir uumllkeyi goumlrse ve hala uykudayken kendi kendine ldquoburası bildik bir yer daha oumlnce buraya gelmiştimrdquo dese bu yeri annesinin cinsel organı ya da bedeni olarak yorumlayabiliriz O halde bu durumda da unheimlich bir zamanlar heimisch bildik olandır ldquounrdquo oumlneki bastırmanın bedelidir89
Freudrsquotan yaptığımız bu alıntıyı psikolojinin alanından ccedilıkarıp felsefenin
goumlzluumlğuumlnden bakarsak unheimlich meselesinde bir adım daha oumlteye geccedilebiliriz
Freud yine isabetli bir şekilde ve uygun oumlrneklerle ldquoevrdquoden soumlz ederek yerinde bir
tespitte bulunuyor Unheimlich bizim daha oumlnce bulunduğumuz bir ldquoyerrdquoi ima eder
Fakat bu ldquoevinrdquo ya da ldquoevsizliğinrdquo yorumlanmaya ihtiyacı var Heideggerrsquoin
terimleriyle konuşursak ev ldquovarlığın ikamet ettiğirdquo iccedilinde sebat ederek bir şeylere
aşina olarak durduğu yerdir Ancak daha oumlnce de bahsi geccediltiği uumlzere bu yer hiccedilliğin
iccedilindedir Varlık hiccedilliğin iccedilinde lsquovarrsquo olduğu iccedilin lsquoyerrsquoin bizatihi kendisi de hiccedilliğin
iccedilindedir ldquoTekinsizlik iccedilinde-kimse-bulunmayan demektirrdquo diyordu Heidegger Bu
ccedilerccedileveden baktığımızda iccedilinde hiccedil kimsenin bulunmadığı yer bizim oumlzuumlmuumlze ait bir
yerdir kendisinden neşet ettiğimiz başka bir ifadeyle varlığa fırlatıldığımız yerdir
Tekinsizlikte ndashunheimlichrsquote- duyduğumuz tanıdıklık hissi işte bu yuumlzdendir
Geldiğimiz yeri buumltuumln guumlcuumlmuumlzle ondan kaccediltığımız ama oumlzuumlmuumlze ait olan ldquoyerrdquoi
belli belirsiz goumlruumlruumlz Suumlrekli olarak ondan kaccedilma uumlzerine stratejiler geliştirdiğimiz
ldquoherguumlnkuumlluumlkrdquo iccedilinde kendimize o yere karşı o yerin bilinmezliğine karşı ldquokesin
olarak bilinebilirrdquo başka lsquoyerrsquoler (ldquooumltekiikizccediliftrdquo yerler) inşa ettiğimiz ama yine de
oradan ldquokaccedilışımızınrdquo muumlmkuumln olmadığını tekinsizlik anlarında goumlrduumlğuumlmuumlz
ortadadır Bizce trajik sanatların oumlzuumlnde bu tuumlrden bir tekinsizlik bulunmaktadır
Deinonrsquoun ne olduğu uumlzerinde bir tartışmayla başlamıştık Heideggerrsquoin ndashfilolojik
olarak yanlış da olsa- soumlzcuumlğuuml unheimlich olarak ccedilevirmeyi uygun bulduğunu
belirttikten sonra unheimlich soumlzcuumlğuumlnuumln anlamı uumlzerine odaklandık Deinon ile
unheimlich arasında kurulan bağlantı kelimelerin ayrıntılı bir ccediloumlzuumlmlemesi yapılınca
biraz daha accedilıklık kazanmış oldu Eğer deinonrsquoun soumlzcuumlk anlamlarını hatırlarsak
(ldquoKorkunccedil dehşet uumlrkuumlnccedil muumlthişrdquo ldquoguumlccedilluuml kuvvetlirdquo ldquohayret verici olağanuumlstuuml
gariprdquo) bu anlamların tekinsizde bulunduğunu kuumlccediluumlk bir yorumlamayla rahatlıkla
89 Freud 1999 s 351
50
soumlyleyebiliriz Fakat bu bağlantıya katkıda bulunacak aynı zamanda bu soumlzcuumlklerle
ccedilok yakından ilişkili bir başka soumlzcuumlğuuml daimonrsquou da burada kısaca ele almak
gerekiyor
133 Daimon
Daimon [δαίμον İng daemon Alm Daumlmon] boumllmek paylaştırmak kader payı
dağıtmak anlamlarına gelen daiocirc soumlzcuumlğuumlnden tuumlremiş goumlruumlnmektedir90 Soumlzcuumlğuumln
antik metinlerdeki kullanışlarına91 baktığımızda kader payı dağıtanın yani daiocircrsquonun
bir ccedileşit theos tanrı olduğu anlaşılmaktadır Soumlzcuumlk tanrısal bir guumlce insanın
iccedilindeki tanrı veveya tanrısal olana da goumlnderme yapmaktadır ldquoBirine ait olan cin
ya da olağanuumlstuuml guumlccedilrdquo anlamının yanı sıra ldquobirinin payı ve talihi yazgısırdquo anlamına
ve doğal olarak da kişinin ldquoiyi veya koumltuuml talihirdquo yananlamlarına da sahiptir
Hesiodosrsquota daimon soumlzcuumlğuuml yarı-tanrı ya da cin anlamına gelecek şekilde
kullanılmış İşler ve Guumlnlerrsquode insan soylarından bahsedildiği boumlluumlmde şoumlyle der
Hesiodos
Bu ilk insanlar oumlluumlp toprağa karışınca Birer cin oldular Zeusrsquoun dileğiyle İyi birer cin toprağı ve insanları koruyan Yaman bir şerefe konmuş oldular boumlylece92
Hesiodosrsquoun anlatışına goumlre tanrılarla birlikte yiyip iccedilen tanrılara denk yaşam suumlren
Altın Ccedilağrsquoın insanları oumlluumlnce toprağı ve insanları koruyan birer daimon olmuşlardır
Goumlruumllduumlğuuml gibi Sabahattin Eyuumlboğlu ve Azra Erhat daimon karşılığı olarak cin
soumlzcuumlğuumlnuuml tercih etmişler Ccediluumlnkuuml soumlzcuumlğuumln ccediloğu kullanımı cin ve benzeri varlıkları
kastetmektedir Kısaca daimon ruhani ya da ldquoarardquo varlıklardır tanrılarla insanlar
arasında bulunurlar Bu anlamlarının yanı sıra Dodds daimonrsquoun bu tuumlrden kişisel
(tek tek kişilerle ilişkili) kullanımlarının dışında topluluğu ilgilendiren daha genel
90 Liddell amp Scott 1996 ldquoDaimonrdquo maddesi s 365-66 Francis E Peters daimon karşılığı olarak ldquoTanrı (theos) ile kahraman arasında bir yerde bulunan doğauumlstuuml varlık veya şeyrdquo accedilıklaması yapıyor Bkz Peters 2004 ldquodaimonrdquo maddesi 91 Daimonrsquoun Antik Yunan metinlerindeki kullanılış oumlrnekleri iccedilin bkz Dodds E R The Greeks and the Irrational University of California Press Berkeley Los Angeles London 1951 Oumlzellikle ldquoFrom Shame-Culture to Guilt-Culturerdquo başlıklı ikinci boumlluumlmde daimon soumlzcuumlğuumlnuumln ayrıntılı bir analizi vardır 92 Hesiodos İşler ve Guumlnler Sat 120-126
51
etkileri olan guumlccediller olarak da karşımıza ccedilıktığını belirtir Oumlrneğin Atinalılar Nympha
Tepesindeki bir ccedilatlakta adları ldquoCcediliccedilek hastalığırdquo ldquoKolerardquo ve ldquoVebardquo olan uumlccedil
daimonun yaşadığına inandıklarını hatırlatır93
LiddellampScott soumlzluumlğuuml kelimenin farklı bir yazılışının [δαήμων] bilme yetenek
anlamına geldiğini soumlyler Oumlrneğin δαήμωνμάχης soumlzcuumlğuuml doumlvuumlş ustası anlamına
gelmektedir Soumlzluumlk bu anlamın kader payı dağıtma anlamındaki daiocircrsquodan
gelebileceğini belirtir94 Platon da adları tartıştığı Kratylos diyaloğunda Heisodosrsquoun
oumllen altın ccedilağ insanlarının ruhlarına daimon demesinin yerinde olduğunu ccediluumlnkuuml
daemones soumlzcuumlğuumlnuumln ldquobilgili ve beceriklirdquo anlamına geldiğini bu insanların ruhuna
da daimon demenin bu yuumlzden uygun duumlştuumlğuumlnuuml soumlylemektedir 95
İlginccedil bir şekilde Arapccediladaki meleke soumlzcuumlğuumlnuumln de tıpkı daimonrsquoun bu ikinci
yazılışının karşılığı gibi ldquobilme ve yetenekrdquo anlamlarına gelmesi ayrıca ldquosahip
olunanlar haslet ve karakter oumlzelliğirdquo anlamlarını da iccedilermesi bizim iccedilin dikkate
değerdir96 Yine aynı şekilde onunla aynı koumlkten olan melek ve muumllk soumlzcuumlkleri goumlz
oumlnuumlne alındığında Grekccedile ve Arapccedila arasında neredeyse tam bir koşutluk kurulur
93 Dodds 1951 s 41-42 94 LiddellampScott 1996 ldquoDaimonrdquo Maddesi s 366 95 Platon Kratylos Ccedilev Cenap Karakaya Sosyal Yayınlar İstanbul 2000 Sat 398b-c Daimonrsquoun bilgi ve beceriyle olan ilişkisi sonunda sanatsal yaratıcılığa bağlanır Ancak sanatsal ve yaratıcı bir guumlccedil olmasına rağmen onun yıkıcı youmlnuuml her zaman varlığını korur Bu konuda Şerif Mardinrsquoin ilginccedil bir accedilıklaması vardırldquorsquoDaemonicrsquo insan şahsiyetinin tuumlmuumlnuuml bir dalga gibi kaplama potansiyeli taşıyan herhangi bir tabii eğilimdir Cinsiyetin kudreti yaratıcının inadı kızgınlığın yakıcılığı iktidar hırsı insanın ldquodaemonicrdquo uzantılarının oumlrnekleridir lsquoDaemonicrsquo bir nesne olmaktan ccedilok saklı bir guumlccedil insanın yaratıcı ve kahredici guumlcuumlnuumln muumlşterek kaynağıdır İnsan davranışının derinliklerine nuumlfuz etme insanın lsquodaemonrsquounu şuurunda kabul etmeye ve anlamaya bağlıdırhelliprdquoDaemonrdquoun kabul edilmediği maskelendiği ve yalnız ldquokoumltuumlrdquo ile bir tutulduğu uygarlıklarda edebiyat ve sanat yuumlzeysel kalmaya mahkumdur İslam (resmi) kuumlltuumlruumlnde (tasavvufun dışında kalan Ortodoks Şeriatccedilılıkta) ve bu arada Osmanlı kuumlltuumlruumlnde ldquoDaemonrdquo ldquoşer-şeytanrdquola bir tutulduğundan yaratıcı bir guumlccedil olarak ortada yokturhellip Mardin Şerif lsquoAydınlarrsquo Konusunda Uumllgener ve Bir İzah Denemesi Toplum ve Bilim Dergisi No 24 (Kış 1984) s 13-15 Bu meseleyle ilgili olarak F G Lorcarsquonın ldquoDuende Kuramırdquona da bakılabilir Bkz Lorca F G ldquoDuende Kuramı ve Oyunurdquo Kanlı Duumlğuumln - Program Dergisi İstanbul Devlet Tiyatrosu 1999 Lorcarsquonın duende kavramının bir ayağı Arap kuumlltuumlruumlne dayanmaktadır Yine Arap muumlziğindeki Tarab kavramı daimon konusuyla yakından bağlantılıdır Bu konuda bkz Racy A C Arap Duumlnyasında Muumlzik Tarab Kuumlltuumlruuml ve Sanatı Ccedilev Serdar Ayguumln Ayrıntı Yayınları İstanbul 2000 96 Nişanyan 2004 ldquoMelekerdquo Maddesi
52
Platon Şoumllenrsquode [Symposium] Erosrsquou bir daimon olarak tanımlarken daimonrsquonun ne
olduğuna dair biraz daha accedilık bilgiler verir
mdash Nedir oumlyleyse sevgi [Eros] Oumlluumlmluuml bir varlık mı mdash Hiccedil de değil mdash Ne oumlyleyse mdash Demin dedim ya ikisinin ortası oumlluumlmluuml ile oumlluumlmsuumlz arası bir şey mdash Evet ama ne mdash Buumlyuumlk bir cin [daimon] Sokrates ccediluumlnkuuml cin [daimon] dediğimiz tanrı ile insan arası bir varlıktır mdash Ne iş goumlruumlr bu cinler mdash İnsanlardan tanrılara tanrılardan insanlara haberler soumlzler goumltuumlruumlp getirirler
dileklerimizi adaklarımızı onlar ulaştırır tanrılara onlar getirir bize tanrıların buyruklarını kurbanlarımızın karşılığını Tanrı ile insan arasındaki boşluğu dolduran cinler buumltuumlnuumln buumltuumlnluumlğuumlnuuml kurarlar Onlardan gelir buumltuumln bilicilerin bilgisi rahiplerin kurbanları kehanetleri falları buumlyuumlleri uumlfuumlruumlkleri gereğince başarma sanatı Aslında tanrı insana karışmaz [hellip] Buumltuumln bunları bilende tanrı soluğu vardır [hellip bunları bilen daimonrsquolu bir adamdır ] Bunları değil de başka şeyleri bilen işi sanatı ne olursa olsun bir zanaatccedilı olmakla kalır Bu cinler hem pek ccedilok hem de pek ccedileşitlidir Sevgi de [Eros] onlardan biridir97
Platonrsquoun buradaki tanımı bir ccedileşit ldquoaracırdquo işlevi goumlren varlıktır Yine İslamiyetrsquoteki
melek kavramına benzer bir tanımlamadır bu Platon yine benzer bir şekilde
Phaidonrsquoda insanlara doğumunda verilen bir ldquomelekrdquo olarak tanımlar daimonrsquou
Buna goumlre daimonlar insanın doğumundan oumlluumlmuumlne kadar ona refakat etmektedir
İnsan oumlluumlnce daimonun son vazifesi onu Hadesrsquoe goumltuumlrmektir98
Herakleitos 119 fragmanda ldquoinsanın ethosu onun daimonudurrdquo diyerek kelimenin
daio [ve theos - tanrı] koumlkuumlne goumlnderme yapıyor gibidir Cengiz Ccedilakmak Tuumlrkccedile
ccedilevirisinde soumlzcuumlğuuml kader olarak ccedilevirmeyi uygun bulmuş Ccedilakmak bu ccedilevirinin
nedenini şu şekilde accedilıklıyor
Daimon bu fragmanda ldquokişisel kader takdir edilen payrdquo anlamlarına gelir Soumlzcuumlğuumln koumlkeninde ldquopaylaştırmak bahşetmekrdquo anlamları bulunur99
97 Platon (Eflatun) Şoumllen Ccedilev Azra Erhat Sabahattin Eyuboğlu Remzi Kitabevi İstanbul 1958 Sat 202d-e 98 Platon Phaidon sat 107d 99 Herakleitos Fragmanlar Ccedilev Cengiz Ccedilakmak Kabalcı Yayınevi İstanbul 2005 s275 Buradaki tam ccedileviri şu şekildedir ldquoİnsanın karakteri kaderidirrdquo[ἦθος ἀνθρώπῳ δαίμων] Aynı fragman Suad Y Baydur tarafından ise şoumlyle ccedilevrilmiş ldquoHuy insan iccedilin daimondurrdquo Baydur fragmana duumlştuumlğuuml dipnotta ndashGoethersquoden bir alıntı yaparak- buradaki daimonrsquoun insandaki değişmez nitelik olduğunu gtgtgt
53
Eğer insanın ethosu aynı zamanda onun daimonu yani ona bahşedilmiş kaderiyse
Greklerin daimon soumlzcuumlğuumlnuuml bizden ccedilok farklı bir şekilde anladıkları ortadadır Eğer
daimonu tanrı ile insan arasındaki bir aracı guumlccedil olarak okursak Herakleitosrsquoun
soumlzuumlyle ne kastettiği biraz daha accedilıklık kazanabilir Buna goumlre daimon insanın
karakterini belirlemekte onun ethosuna suumlrekli olarak ndashiyi ya da koumltuuml- etki
etmektedir Bu oumlyle bir guumlccedil olarak anlatılır ki insan daimonun etkisine karşı
koyamamaktadır
ldquoHomerosrsquota kahramanlar buumltuumln o olağanuumlstuuml canlılıkları ve eylemlerine rağmen kendilerini her durumda oumlzguumlr failler değil başka guumlccedillerin kurbanı ya da pasif araccedilları olarak hissederlerhellip Kendi duygularını bile kontrol edemeyecek olduğunu hissederler Bir duumlşuumlnce bir duygu bir duumlrtuuml gelir eyleme geccediler ve kısa bir suumlre sonra keyiflenir ya da acı ccedileker Bir Tanrı onu esinlendirir ya da koumlr eder Zenginleşir sonra yoksul olur belki koumlle edilir Hastalıklı gibi kentten suumlruumlluumlr ya da savaşta oumlluumlr [Evren] ilahi olarak duumlzenlenmiştir ve onun payı ccediloktan dağıtılmıştırrdquo100
İnsanın iyi ya da koumltuuml oluşuna onun eylemlerine neredeyse tamamen huumlkmeden
daimon anlamının yanı sıra soumlzcuumlğuumln koumlkuuml olduğu oumlne suumlruumllen daio ldquokemirmek
yutmakrdquo anlamlarına da gelmektedir101 Daimonun lsquokaderrsquo olarak ccedilevrilmesinin
nedeni budur insanları yutan kemiren şey insanın yazgısı yani onun
mukadderatıdır Mukadder soumlzcuumlğuumlnuumln ldquodeğer biccedililmişrdquo ldquomiktarı tayin edilmişrdquo
ldquotakdir edilmişrdquo anlamları duumlşuumlnuumllduumlğuumlnde daimonun ldquopay dağıtmardquo ldquokaderrdquo
ldquoinsanları yutmardquo ldquoinsanın doğumundan itibaren yanında olmardquo gibi anlam
gruplarının birbiriyle ilişkisi biraz daha accedilıklık kazanmış olur
Herakleitosrsquoun soumlzuumlndeki ethos soumlzcuumlğuumlnuumln yalnızca karakter olarak ccedilevirmenin
doğru olmadığını burada hatırlatmamız gerekiyor Ccediluumlnkuuml ethos ldquoaşina olunan yerrdquo
ima eder Bkz Kranz Walter Antik Felsefe Metinler ve Accedilıklamalar Ccedilev Suad Y Baydur Sosyal Yayınlar İstanbul 1994 s 68 73 Heidegger ise fragmanı şu şekilde ccedilevirir ldquoİnsan varolduğu muumlddetccedile tanrının yakınında ikamet ederrdquo(GA9 354-355) Aktaran Gall Robert S ldquoInterrupting Speculation The Thinking of Heidegger and Greek Tragedyrdquo Continental Philosophy Review 36 Kluwer Academic Publishers Netherlands 2003 s 183 100 Onians R B Origins of European Thought about the Body the Mind etc Cambridge 1951 p 302 aktaran Douglas Mary Purity and Danger An Analysis of Concepts of Pollution and Taboo New York Praeger 1966 s 104 101 Bkz Peters 2004 ldquodaimonrdquo maddesi
54
iccedilinde ikamet edilen mekacircn anlamına da gelmektedir102 İccedilinde olduğumuz bu şey ise
bizi her youmlnden etkileyen eylemlerimizi belirleyebilen bir guumlccedil olan daimondur
Heidegger Herakleitosrsquoun bu soumlzuumlnuuml Yunancadan oldukccedila ldquomodern bir duumlşuumlnce
tarzırdquoyla ldquoccedilevirdiğimizirdquo duumlşuumlnuumlyor103 ldquoİnsanın ethosu onun daimonudurrdquo ccedilevirisi
bu yuumlzden Herakleitosrsquoun kastettiği anlamı tam olarak ifade edemiyor Heidegger
oumlncelikle ethosrsquoun ldquoiccedilinde oturulan yerrdquo anlamında olduğunu oumlzellikle vurgular
Ethos insanın iccedilinde ikamet ettiği accedilık bir alan anlamına gelmektedir Bu accedilıklık
insanın oumlzuumlne dair olanın goumlruumlnuumlşe gelmesine olanak sağlar bu accedilıklık sayesinde
insan goumlruumlnuumlşe gelir Daseinrsquoın iccedilinde ikamet ettiği yer insanın oumlzuumlne dair olanın
goumlruumlnuumlşe gelişini barındırır Heideggerrsquoe goumlre bu oumlz Herakleitosrsquoun cuumlmlesinde
daimon yani tanrı olarak ifade edilir Heidegger fragmanı soumlyle ccedilevirir ldquoİnsan insan
oldukccedila tanrının yakınında ikamet ederrdquo104 İlerleyen kısımlarda ifadeyi
yorumlayarak daha da accedilık kılar İnsanın iccedilinde ikamet ettiği onun iccedilin tanıdık
bildik olan [familiar] accedilıklık tanınmayan bilinmeyenin [unfamiliar] daimonun
tanrının kendini goumlruumlnuumlr kıldığı yerdir105
Birinci koro şarkısının sonunda Antigonersquonin sahneye gelişi uumlzerine Korobaşı
ldquogoumlzlerine inanamazrdquo kendisinin bir ldquodaimonun etkisinderdquo olabileceğini duumlşuumlnuumlr
[377] Kral Oidipusrsquota Koro goumlzlerini ccedilıkaran Oidipusrsquoa ldquohangi daimonrsquoun onu buna
zorladığınırdquo sorar [Kral Oidipus 1325] Oidipusrsquoun cevabı Apollon olur Kullanıma
daha yakından bakıldığında daimonrsquoun belirli bir tanrıdan ccedilok zorlayıcı bir guumlccedil
olduğu anlaşılır ccediluumlnkuuml aynı satırdaki epairocirc fiili ldquoheyecanlandırmakrdquo ldquoteşvik
etmekrdquo ldquozorlamakrdquo anlamlarına gelmektedir Diğer taraftan Antik Yunanrsquoda
tanrılardan gelen ccedilılgınlık ccedileşitleri belirlidir Oumlrneğin Aphrodite ve Erosrsquoun cinsel
Musarsquoların sanatsal Dionysosrsquoun rituumlelistik veya bilinccedilli cinnet ve Apollonrsquoun da
kehanetsel veya biliş guumlcuuml bakımından etkileyiciliği bilinmektedir106 Dolayısıyla
102 Bkz Peters 2004 ldquoEthosrdquo maddesi 103 Heidegger Martin Pathmarks Trans William Mcneill Cambridge University Press Cambridge 1998a s 269 104 Heidegger 1998a s 269 105 Heidegger 1998a s 271 106 Bkz Dodds 1951 s 64
55
burada Oidipus bir tanrının adını ansa da ona daimonik bir işlev yuumlklediği accedilıktır
Ccediluumlnkuuml ardından ekler ldquoAma kendi ellerimdi goumlzlerimi karartanrdquo107
İster tanrısal bir guumlccedil anlamına gelsin isterse bizatihi tanrının kendisine referans
versin daimonrsquoun insanı ndashiyi ya da koumltuuml olarakndash etkilediği onu zorladığı ve eyleme
teşvik ettiği kesindir Ama bu guumlcuuml son kertede dışsal bir guumlccedil olarak da duumlşuumlnmemek
gerekir Houmllderlin Patmos adlı şiirinin başında soumlyle diyor ldquoTanrı yanı başımızda
ama yine de kavramak zor onurdquo108 Herakletiosrsquoun soumlzuumlnuuml boumlyle anlamak daha doğru
olabilir
Yunan aydınlanmasının başladığı bir doumlnemde [MOuml 399] Sokratesrsquoin oumlluumlm cezasına
ccedilarptırıldığı davada daimonrsquoun konuya dahil edilmesi bizim iccedilin manidardır
Bilindiği gibi Sokrates kendisiyle konuşan yol goumlsteren bir iccedil sesin bir
daimonrsquounun olduğunu soumlylemiştir Bu daimon sonrasında kendisine bela olmuş
başka gerekccedilelerle birlikte inanccedilsızlığı ve genccedilleri koumltuuml yola suumlruumlklediği iddialarıyla
yargılanarak oumlluumlm cezasına ccedilarptırılmıştır Platon bu suumlreci Savunma [Apologia] adlı
eserinde anlatır Burada Sokrates daimonrsquodan şoumlyle bahseder
Bana gelen [hellip] tanrısal ve tinsel bir sesten [daimonion gignetai (phocircnecirc)] ccedileşitli zamanlarda ve ccedileşitli yerlerde soumlz ettiğimi duymuşsunuzdur Bana ilkin ccedilocukluğumda gelmeye başlayan bu ses ne zaman gelse beni yapmayı duumlşuumlnduumlğuumlm şeyde durdurur ama hiccedilbir zaman bir şey yapmamı buyurmaz109
Sokratesrsquoin daimonrsquoları iyi olarak niteleme gayretleri işe yaramaz Artık daimonların
tanrı ile insan iyi ile koumltuuml arasındaki muğlacirck ve belirsiz pozisyonları belirlenmeye
ve sabitlenmeye başladığı bir ccedilağ başlamaktadır Daimonlara muğlacirck konumlarından
dolayı koumltuuml bir yer biccedililir Aristotelesrsquote Eudaimonia terimi belki de bu yuumlzden
ortaya ccedilıkmıştır Eu yani iyi oumlneki ile daimonia lsquooumltekirsquonden ayrılmış olur boumlylece
Daimonrsquoun İngilizcede demon [şeytan] demonical [şeytani] anlamlarına gelecek
şekilde kullanıldığını goumlruumlruumlz Soumlzcuumlğuumln olumsuz anlamlarıyla sınırlanmasının
107 Sofokles Kral Oidipus Ccedilev Guumlngoumlr Dilmen Mitos-Boyut Yayınları İstanbul 2002 sat 1331 108 Houmllderlin Friedrich Poems of Friedrich Houmllderlin Trans and Ed James Mitchell Ithuriels Spear San Francisco 2004 s 39 109 Platon Savunma Ccedilev Aziz Yardımlı Deniz Canefe İdea Yayınevi 1997 sat 31d s 26
56
nedenini yukarıda soumlzuumlnuuml ettiğimiz ldquoYunan aydınlanmasınınrdquo yanı sıra Latince ve
Hıristiyanlık etkisinde de aramak gerek
Klasik Latincede daimon genellikle ldquogeniusrdquo veya bir yerin ya da insanın koruyucu
cini anlamına gelen ldquogeniirdquo olarak ccedilevriliyordu Fakat ikinci yuumlzyıldan itibaren
daimon ldquoiyirdquo niteliğinden sıyrılarak başlı başına koumltuumlcuumll bir guumlccedil kaccedilınılması
gereken bir şey olarak goumlruumllmeye başlandı Bunun en buumlyuumlk nedeni daimon ile eros
arasında kurulan yakın bağlantıydı Bu duumlşuumlnceye goumlre daimon şehvetle ya da
cinsellikle ilgili bir itkiydi Latince bu farkı iyice belirginleştiriyordu ccediluumlnkuuml ldquogeniusrdquo
yani cin soumlzcuumlğuumlnuumln koumlkeni ldquogenerordquo uumlretmek babası olmak yaratmak yaşama
getirmek anlamlarına gelmektedir110 Soumlzcuumlğuumln Erosrsquola bağlantısı hatta
oumlzdeşleştirilmesi semavi dinlerin cinselliğe bakışıyla birlikte iyice belirginleşmiş
goumlruumlnuumlyor
Yahudi-Hıristiyan kuumlltuumlruumlnde Eros ccedilocuklaştırıldı ya da yasaklandı daemonik koumltuuml etkileri olan şeytan ile tanrısal haberciler olarak ikiye ayrıldı Daemonrsquoun tanrı ile insan arasında bir varlık olarak goumlruumllduumlğuuml pagan duumlşuumlncesindeki muğlacircklığa karşın Yahudi-Hıristiyan kullanımında bu konumsal muğlacircklık kutuplaştırıldı ve cennetle cehennem iyiyle koumltuuml arasında kapatılamaz bir uccedilurum oluştu 111
Daimonu Greklerin nasıl anladığını bulabilmenin yolu semavi dinlerin soumlzcuumlğe
kattığı salt olumsuz anlamı ifşa etmekten geccediliyor Freud Das Unheimliche [Tekinsiz]
adlı makalesinde Arapccedila ve İbranicede tekinsizin ldquodaemonischerdquo lsquoşeytanirsquo ve
lsquokorkunccedilrsquo bir guumlccedil olarak tanımlandığını not almıştır112 Bu durumun semavi dinlerin
evreni ldquoduumlzenlemerdquo eğilimlerinden kaynaklandığı soumlylenebilir Kısacası semavi
dinler (bir yandan reddetme diğer yandan iccedilerme ilişkisinde oldukları) antik pagan
kuumlltuumlruumlndeki muğlacirck varlıklara belirli bir ldquoyerrdquo vererek onları sabitlemeye ccedilalışırlar
110 Bkz Cardaci P Francis Demon Daimon and Evil A Study of The Daemonic Element in Goethe Dostoevsky Gide and Mann Yayınlanmamış Doktora Tezi University of Maryland Michigan 1972 s 5 111 Barkan Leonard The Gods Made Flesh Metamorphasis and The Pursuit of Paganism New Haven CT Yale University Press 1986 s 99 aktaran Nicholls Angus Goethersquos Concept of The Daemonic After The Ancients Camden House NY 2006 s 13 112 Freud 1999 s 328
57
Zamansal ve mekacircnsal olarak bir muamma olan antik daemonlar anlaşılmaz bir şekilde insanın hem iccedilinde hem de dışında olabiliyorlardı Yeni Ahitrsquoin neticesinde tamamen insan ruhunda iccedilselleştirilmiş bir hale geldiler113
Daimonrsquoun rasyonel duumlşuumlncenin etkisinden ve aynı zamanda semavi dinlerin
olumsuz tanımlama ccedilabalarından kurtulmaya başlaması romantizmle ve oumlzellikle de
Goethe ile başlamış goumlruumlnuumlyor Hamann ve Herderrsquoin yapıtları sayesinde daimon
duumlşuumlncesiyle tanışan Goethe eserlerinde bu ilkeyi derinlemesine işlemiştir Goethe
Şiir ve Hakikat [Dichtung und Wahrheit] adlı otobiyografisinin son boumlluumlmuumlnde ldquobu
dehşetli ilkerdquo dediği daimonik olanın etkisinden fantastik yaratım iccediline girerek
kurtulma yolları aradığını soumlyler114 Eckerman ile soumlyleşilerinde buumltuumln buumlyuumlk
adamları karakterize eden şeyin daimon olduğunu belirten Goethe yine Şiir ve
Hakikat iccedilinde daimonu şoumlyle tanımlıyor
Herhangi bir duumlşuumlnce kavrayamıyordu onu hatta bir soumlzcuumlk yoktu onu anlatacak Bu şey tanrısal değildi ccediluumlnkuuml akıl almaz goumlruumlnuumlyordu insan değildi ccediluumlnkuuml anlayışı yoktu şeytani değildi ccediluumlnkuuml faydalıydı melek gibi değildi ccediluumlnkuuml koumltuumlcuumll hazları accedilığa ccedilıkarıyordu [hellip] bizi sınırlayan buumltuumln limitleri delip geccedilmiş gibiydi Varlığımızın en temel unsurlarıyla alay ediyormuş gibiydi zamanı kısaltıyor uzamı genişletiyordu [hellip] Buumltuumln diğer ilkelerin ortasına giren onları ayıran ama aynı zamanda onları birbirine bağlayan bu ilkeye ben ldquodas Daemonischerdquo ismini verdim115
Hesiodosrsquoun ilk kullanışından guumlnuumlmuumlze gelene kadar daimonrsquoun anlamlarının
ccedileşitliliğine baktığımızda aslında tuumlmuumlnuumln birbirleriyle bağlantısını goumlrmek
muumlmkuumln Bizi burada ilgilendiren ise daha ccedilok daimonun hem fonetik hem de
anlamsal olarak deinon ile olan bağlantısı Heideggerrsquoin bu iki soumlzcuumlk arasında bir
bağ olduğunu duumlşuumlnmektedir Geniş kapsamlı bir daimon analizi yaptığı Parmenides
derslerinde Platonun Devletinin son boumlluumlmuumlndeki Er soumlyleninde topos daimonios
[damimonlu bir yer] ifadesinin geccediltiğini hatırlatır Aynı şekilde Aristotelesrsquoin
daimonia terimini ldquoaşırırdquo [excessive] ldquohayret vericirdquo [astounding] ve aynı zamanda
ldquozorrdquo [difficult] anlamlarında kullanışına referans vererek daimonion kelimesini
113 Lukacher Ned Daemonic Figures Shakespeare and The Question of Conscience Ithaca NY Cornell University Press 1994 s 32 aktaran Nicholls 2006 s 13 114 Bkz Cardaci 1972 s 7 115 Goethe Goethes Werke V Frankfurt am Main İnsel 1966 s 699-700 Aktaran Cardaci 1972 s 8
58
tekinsiz [uncanny nicht-Geheure] veya olağanuumlstuuml [extraordinary - das Ungeheure]
olarak ccedilevirir 116
Daimonion bu yuumlzden Heideggerrsquoin birkaccedil yıl oumlncesinde (GA 26 211n) oumlne suumlreceği gibi varlığa işaret eder daimon (ve onun Grekccedilede ldquotanrırdquo ya da ldquoilahirdquolere referans veren akraba soumlzcuumlkleri [theos theoi tuche ate vb]) goumlruumlnmez ve kavranamaz bir varlığı goumlsterir(GA 54 173ndash174) [] Heidegger daimon ile daio arasındaki ilişkiye dikkati ccedileker daiorsquoyu ldquodışavurmak ve goumlstermek anlamıyla mevcut olmakrdquo olarak ccedilevirir Bu hem ldquobakışrdquo ya da ldquodış goumlruumlnuumlş goumlruumlnuumlm bir şeyin iccedilinde kendini goumlsterdiği bir şey iccedilinde kendini sunduğu dış goumlruumlnuumlş (GA 7 46) anlamlarına hem de aksana bağlı olarak ldquotanrıccedilardquo anlamlarına gelen thea soumlzcuumlğuuml ile ilişkilidir Aynı zamanda theaon (iccediline bakmak incelemek) ve theion (ilahi) anlamlarıyla da bağlantılıdır Bu şekilde daimon goumlruumlnuumlşe gelen ve kendisine saygıyla baktığımız bir tanrı olarak accedilığa ccedilıkar(Krş GA 7 284) Bu bir huşu (aidos) ve saygınlık (kharis) figuumlruumlduumlr Duumlzenin şaşırtıcı varlığı olarak beliren tekinsiz [uncanny Unheimlich] yapıtta bir tanrı olarak yer biccedilim ve isim bulur117
Ama aynı zamanda hem daimon hem de deinon Grekler iccedilin olağanın sıradanın
tanıdık olanın iccedilinde bulunur Heidegger bunu oumlzellikle vurgular Oumlrneğin tekinsiz
olağan şeylerde kendini goumlsterir ccediluumlnkuuml Heideggerrsquoe goumlre tekinsiz iccedilinde yer aldığı
ldquoolağanırdquo ima eder olağan olanla aynı karakterdedir118 Olağanın iccedilinde varlık bulan
ama olağanın olağanuumlstuumlluumlğuumlnuuml goumlsteren bu muğlacirck varlıklar bu halleriyle ldquoinsanın
oumlzuumlne dair muğlacircklığınrdquo kendini goumlruumlnuumlr kılmasına başka bir deyişle ifade
bulmasına yardımcı olan guumlccedillerdir Tragedyalarda genellikle bir tanrı yarı tanrı
formunda goumlruumlnen bu daimonlar aslında insanın bizatihi kendi varlığında bulunan
olağanuumlstuumlluumlğuuml goumlsterirler Yukarıdaki uzun alıntıda ayrıntılı olarak accedilıklandığı uumlzere
daimon ile deinonrsquoun bağlantısı onların bir ccedileşit ldquoarardquo boumllgede varolmalarıyla da
ilintilidir Her ikisi de her zaman kesin tanımlamalarımızın dışında kalan bir aralıkta
bir lsquoararsquonın varlığı olarak kendilerini goumlsterirler
Heideggerin dediği gibi [daimonrsquolar] varlığın bizatihi kendisinin dipsiz boşluğunda tanrının zuhur etmesidir (GA 65 416) Kral Oidipusta Apollon Oidipusun kim olduğuyla kendini bilmesi arasındaki aralıkta ortaya ccedilıkar
116 Heidegger Parmenides Trans Andreacute Schuwer Richard Rojcewicz Indiana University Pres Bloomington-Indianapolis 1992 s 99-100 117 Gall 2003 s 182-83 Alıntıda Aristotelesrsquoin bahsi geccedilen daimon tanımlaması doğrudan değildir Aristoteles burada -Nikomakhosrsquoa Etikrsquote- filozofları tasvir ederken bu sıfatları kullanır ve sonunda bunların daimonik olduğunu soumlyler 118 Bkz Heidegger 1992 s 102 vd
59
Sophoklesin Aiasında Athena oumlnceki Aias ile şimdiki arasında sahneye girer Oresteiada Atreusoğullarına musallat olan daimon baba ile kız karı ile koca oğul ile ana eski ile yeni duumlzen arasında oluşan ayrılıktan ccedilıkar Oldukccedila sıradan bir şekilde bir yılan sokması sonucu oluşan Philoktetesrsquoteki derin yaradan ilahi bir plan ortaya ccedilıkar119
Bu ldquoarardquo boumllgelerin anlaşılmaları zor ve belirsizliklerle dolu olduğu ortadadır bu ara
boumllge tam da bu yuumlzden trajik olanın boumllgesidir Kahraman daha oyun başlar
başlamaz daimonik boumllgeye (topos daimonios) duumlşer Elinden gelen buumltuumln ccedilabayı
goumlsterse de daimonların etkisiyle sınır aşımına suumlruumlklenir Ya da daha oyun başlar
başlamaz zaten sınır geccedililmiştir İnsanın duumlnyaya gelişiyle başlayan suumlreccedil de tıpkı
boumlyledir İnsan doğar doğmaz sınırı geccedilmiştir Bu yuumlzden Yunan tragedyasının
bilgeliği ldquohiccedil doğmamış olmayırdquo diler insan yaşamının bu muğlacirck niteliğini de
ccedileşitli temaların goumlruumlnuumlmuuml altında seyircisine ima etmeye ccedilalışır
Oumlrneğin Deianeirarsquonın başına gelen budur İronik bir şekilde onun ldquooumllccediluumlsuumlzrdquo hataları
ldquooumllccediluumlluumlrdquo olma arzusundan kaynaklanır120 Sophoklesrsquoin Elektrarsquosında hem
sağduyunun ihtiyatlı davranışın [Khrysothemis] hem de akılsızlığın duumlşuumlncesizliğin
[Elektra] trajik bir şekilde bir araya gelişine şahit oluruz Khrysotemis kız kardeşinin
haklı olduğunu kabul eder buna rağmen onu duumlşuumlncesizlikle succedillar
ldquoAdalet benim dediklerimde değil senin duumlşuumlnduumlklerindedir ama huumlr yaşamak istiyorsan sana buyuran kimselere her şeyde uyman lazımrdquo121
Diğer taraftan Elektra da onun ccediloumlzuumlmsuumlz bir konumda olduğunu duumlşuumlnmektedir Ona
goumlre Khrysotemis ya aklını yitirmiştir ya da akıllıdır fakat unutmayı tercih etmiştir
Her ikisi iccedilin de bir bedel oumldemek zorundadır [345-46 ve 1027] Bu yuumlzden yalnızca
Elektrarsquonın kendi duumlşuumlncesizliği değil Khrysotemisrsquoin akıllılığı da trajik bir hatadır
Elektra bunu bir ldquodeinonrdquo olarak tanımlar [bkz 341 ve 1039] Elektra kardeşine
ldquoAklına hayranım ama korkaklığından nefret ediyorumrdquo [1027] ve ldquoYazık ki bu
kadar iyi soumlyluumlyor da gene yanılıyorsun [How terrible [deinon] it is that one who
119 Gall 2003 s 184 120 Bkz Sophokles Trakhis Kadınları Ccedilev Şaziye Berin Kurt Maarif Vekaleti 1941 121 Sophokles Elektra Ccedilev Azra Erhat Milli Eğitim Basımevi 1946 s 19 sat 338-39 (Bu ccedileviride satır numarası kullanılmamıştır)
60
speaks so well should be so wrong ]rdquo122 [1039] dediğinde bize trajiğin ne olduğunu
hatırlatır
Daimon ile deinon arasında bir bağ kurulabilir mi sorusu uumlzerine duumlşuumlnuumlyorduk
Tragedya metinlerdeki oumlrnekler ile Heideggerrsquoin accedilıklamaları bu konuda doğru yolda
olduğumuzu bize goumlsteriyor Her iki soumlzcuumlğuumln de aynı koumlkten geldiği ve aynı ldquoarardquo
boumllgenin ifadesi olduğu accedilıktır Şimdi her iki soumlzcuumlğuumln oumlluumlmle bir bağlantısının olup
olmadığını sormamız gerekiyor
Sonuccedilta Heideggerin ccediloumlzuumlmlemesinden daimonun ndashlsquotekinsizrsquoden [uncanny] lsquotanrılarrsquoa [gods] lsquokorkunccedilrsquoa [terrible] ve lsquoen acayip tuhafrsquoa [strangest] kayan- muğlacircklığının Yunan tragedyasındaki karmaşık [complex] tasvirine ccedilok uygun olduğunu goumlrebiliriz Heideggerin daimon ve deinon ccediloumlzuumlmlemesinin soumlylediği şey tragedyanın bize eylemlerimizde ve eylemlerimizle ortaya ccedilıkan ezici karşı konulmaz başa ccedilıkılmaz ve tamamen kontroluumlmuumlzuumln dışında olan ilahi bir şeyi goumlsterdiğidir Bizler tekinsiz ve acayibin havalisinde ikamet ettiğimizi tragedya sayesinde keşfederiz123
Heideggerrsquoin Parmenides derslerinde topos daimoniosrsquoa yaptığı atıf bu accedilıdan
boşuna değildir Bu atıf bize daimon-deinon ikilisinin oumlluumlmle bağlantısını
kurabileceğimiz yolu accedilar
Heideggerrsquoin felsefesinin temel taşlarından olan bir soumlzcuumlk vardır aletheia124 Bu
Grekccedile soumlzcuumlğuumln genellikle hakikat ve doğruluk olarak ccedilevrildiğini goumlruumlruumlz Oysaki
Heidegger bunun yerine gizlenmemişlik [Unverborgenheit] soumlzcuumlğuumlnuuml tercih eder
Ccediluumlnkuuml ona goumlre aletheia iccedilindeki lethersquoyi de hatırlatmaktadır125 Heideggerrsquoe goumlre
Grekler her defasında gizsizlikten [aletheia] bahsederken gizi [lethe] de dile
getirmektedirler Hatta lethe aletheiarsquoya goumlre oumlnceliklidir
122 İngilizce ccedileviri iccedilin bkz Sophocles The Plays and Fragments Part VI The Electra Tr With Critical Notes and Commentary R C Jebb Cambridge University Pres Cambridge Leipzig New York 1894 s 143 123 Gall 2003 s 185 124 Aletheia hakikat doğruluk meydana ccedilıkma accedilığa ccedilıkma gizinden ccedilıkma goumlruumlnme vs Bkz Peters 2004 Aletheia maddesi s 32 Lethe Cehennemde akan nehirlerden biri Unutma ırmağı Platonrsquoun devletinde anlatıldığına goumlre oumlluumller duumlnyaya yeniden gelmeden oumlnce bu ırmağın suyundan iccedilerler ve boumlylece ldquooumlteki duumlnyardquoda goumlrduumlklerini unutarak yeniden duumlnyaya gelirler Bkz Platon Devlet Ccedilev Huumlseyin Demirhan Sosyal Yayınlar İstanbul 2002 sat 621a s 396 Ayrıca bkz Can Şefik Klasik Yunan Mitolojisi 6 baskı Ty İnkılacircp Yayınevi İstanbul s 443 150 125 Bu bize mahrem namahrem soumlzcuumlkleri arasında kurduğumuz ilişkiyi de hatırlatacaktır
61
Oumlncelikle gizsizlik soumlzcuumlğuumlnde giz olarak bir şeye youmlnlendiriliriz Gizsizlikte neyin oumlnce gizli olduğu kimin gizlendiği ve gizin nasıl gerccedilekleştiği gizin nerede ne zaman ve kime verildiği buumltuumln bunlar belirsiz kalır126
Agamben Heideggerrsquoden yaptığı bu alıntının ardından ldquogizsizliğin bu sırrınınrdquo yani
ldquoaletheiarsquoya huumlkmeden lethersquoninrdquo accedilıklanması gerektiğini belirtir Lethersquonin
aletheiarsquodaki varlığı bizatihi varlığa en başından itibaren dahil olan bir
varolmayanın hiccedilliğin ve yokluğun varlığıdır Cuumlmlemiz her ne kadar paradoksal
olsa da işin iccediline yokluğun ve hiccedilliğin girdiği yerlerde bunun kaccedilınılmaz olduğunu
biliyoruz Heidegger bunu Metafizik Nedir başlıklı konferansında accedilıklamaya
ccedilalışmıştı Diğer taraftan yine aynı konuşmada ldquovarlığın hiccedilliğin iccedilinde ikamet
ettiğinirdquo de ileri suumlrmuumlştuuml Heidegger Konuşmanın temel ccedilerccedilevesini varlık ile
yokluğun hiccedilliğin ortak koumlkeni sorunu oluşturuyordu Buna havf kavramını
tartışırken değinmiştik Giz ile gizsizlik arasında burada karşımıza ccedilıkan şey de
varlık ile yokluk arasında kurulan bu tuumlrden bir ilişkidir Tıpkı unheimlich olanın
iccedilinde heimlich olanın hatırlanması gibi gizlenmemişlik iccedilinde de giz kendini belli
belirsiz goumlsterir Freud bunu bastırılmış olanın accedilığa ccedilıkması olarak adlandırıyordu
Peki bastırılmış olan nedir Tek kelimeyle oumlluumlm Kendimizi tekinsiz hissettiğimizde
daimonik bir guumlccedille sarsıldığımızda lethe ırmağından iccedilmeden oumlnce goumlrduumlğuumlmuumlz yeri
topos daimoniosrsquou ldquoağaccedilsız ot bitmez unutma ovasınırdquo [Devlet 621 a] hatırlarız
Kendi oumlluumlmuumlmuumlzuuml yokluğumuzu ya da iccedilinde yuumlzduumlğuumlmuumlz hiccedilliği ldquohatırlarızrdquo
Kendisinden suumlrekli kaccediltığımız şeylere yakın durarak unutmaya ccedilalıştığımız şey bir
anda gelir ve bizi bulur Bastırdığımız şey uumlstuuml oumlrtuumllen giz accedilığa ccedilıkmış bir an iccedilin
bize goumlruumlnuumlr olmuştur Freud heimlich olanın Unheimliche doumlnuumlşmesini bu tuumlrden
ldquobastırmardquo suumlreci olarak goumlruumlyordu Freud ldquobastırmardquo ve ldquobastırılmış olanın accedilığa
ccedilıkmasırdquo arguumlmanını oumlluumlm konusunda da temel arguumlman olarak kullanmıştır
Freud Haz İlkesinin Oumltesinde ile Ben ve İd adlı makalelerinde insandaki iki duumlrtuumlden
soumlz eder Yaşam ve oumlluumlm duumlrtuumlsuuml127 Freud canlılarda bu iki duumlrtuumlnuumln suumlrekli bir
126 Heidegger Gesamtausgabe 29-30 Die Grundbegriffe der Metaphysik Welt ndashEndlichkeit- Einsamkeit Klosterman Frankfurt am Main 1983 s 19 Aktaran Agamben Giorgio Accedilıklık İnsan ve Hayvan Ccedilev Meryem Mine Ccedililingiroğlu 1 Baskı Yapı Kredi Yayınları İstanbul 2009 s 72
62
savaşım halinde olduğunu iddia eder Freudrsquoa goumlre her canlı iccedilsel nedenlerle oumllmekte
inorganik olana geri doumlnmekte ve bu durum istisnasız olarak suumlrekli
deneyimlenmektedir Kısacası tuumlm yaşamın hedefi oumlluumlmduumlr128 Buumltuumln canlılar
fırlatıldıkları yere kendilerinden neşet ettikleri maddeye (arkheye) geri doumlnmeye
youmlnelik bir duumlrtuumlye sahiptirler Freud bunu oumlluumlm duumlrtuumlsuuml olarak adlandırıyor Diğer
taraftan bu duumlrtuumlye zıt olarak başka bir duumlrtuuml daha bulunmaktadır Freudun deyişiyle
canlının kendisini yaşamının nihai amacına [oumlluumlme] kısa yoldan ulaştırabilecek olan
etkilere (tehlikelere) karşı enerjik bir şekilde savaşıyor olması paradoksurdquonu ortaya
ccedilıkaran bir duumlrtuumlduumlr bu129 Freud buna ldquoyaşamı devam ettirme duumlrtuumlsuumlrdquo demektedir
Buna goumlre canlı ne olursa olsun oumlluumlm duumlrtuumlsuumlne karşıt olarak oumlluumlmsuumlzluumlğuuml de
arzulamaktadır Oumlzellikle cinsel duumlrtuumller bu youmlndedir Freud bu yaşam duumlrtuumlsuumlne bu
yuumlzden Eros adını verir
Biyoloji tarafından desteklenen teorik muumllahazalarla organik yaşamı cansız duruma geri doumlnduumlrmek goumlrevini uumlstlenen bir oumlluumlm duumlrtuumlsuuml varsayımı ileri suumlrmuumlştuumlk Eros ise yaşamı parccedilacıklara boumlluumlnmuumlş canlı maddeyi karmaşıklaştırmak ve durmadan bir araya getirmek ve bu arada tabii ki muhafaza etmek hedefine youmlnelmişti Her iki duumlrtuuml de yaşamın ortaya ccedilıkmasıyla bozulmuş bir durumun yeniden oluşturulmasına ccedilalışırken kelimenin en dar anlamında muhafazakacircr olarak davranırlar O halde yaşamın ortaya ccedilıkışı yaşamayı suumlrduumlrmenin ve aynı zamanda oumlluumlme ulaşmaya ccedilalışmanın nedeni oluyordu yaşamın kendisi de bu iki ccedilabanın muumlcadelesi ve uzlaşmasıydı130
ldquoYaşamın ortaya ccedilıkmasıyla bozulmuş ilk durumrdquo ifadesi bizim iccedilin oumlnemlidir Bu
ilk durum yaşamın olmadığı varlığın olmadığı bir toposrsquoa goumlnderme iccedilermektedir
Heidegger Metafizik Nedir adlı konuşmasında ldquovarlığınrdquo iccedilinde bulunduğu hiccedilliğin
hiccedillenmesi anlamına geldiğini soumlyluumlyordu Freudrsquoun bu soumlzleri bize benzer bir
duumlşuumlnce biccedilimini ccedilağrıştırmaktadır Eğer hiccedilliğin hiccedillenmesi varlık demekse
lethersquonin ldquoardquo olumsuzluk oumlntakısıyla aletheia yani hakikat olmasına paralel bir
durum soumlz konusudur Boumlylece bizim iccedilin deinonrsquodan daimonrsquoa oradan da oumlluumlme
giden yol accedilılmış olur Unheimlich yani tekinsiz heimlichrsquoin bastırılmış haliydi
127 Bkz Freud Sigmund Haz İlkesinin Oumltesinde amp Ben ve İd Ccedilev Ali Babaoğlu Metis yayınları İstanbul 2001a 128 Freud 2001a s 45 129 Freud 2001a s 49 130 Freud 2001a s 99-100
63
unheimlich durumunda heimrsquoe ait bir şey hatıra geliyordu Nihai olarak diyebiliriz ki
bastırılan şey insanın heimrsquoı insanın gerccedilek toposu yani topos daimoniosrsquoudur
Burada yeri gelmişken son bir ekleme yapalım Antigone 823 satırla başlayan
konuşmasında Niobersquonin hikacircyesini hatırlatır
Bir zamanlar Frigyarsquolı Tantalosrsquoun kızı Niobersquonin Sipylos dağında nasıl feci bir şekilde oumllduumlğuumlnuuml duymuştum taşlar ağır ağır buumlyuumlyerek bir sarmaşığın birbirine giren dalları gibi onu sarmışlar131
Bu parccedila insanın inorganik maddeye doumlnuumlşmesiyle ilgili olarak okunabilir mi
Antigonersquonin yaşam itkisi yerine oumlluumlmuuml yuumlceltmesi ve nihayetinde kayaların iccediline
oyulmuş bir mezara kapatılacak olması Niobe mitinde işlenen oumlluumlmuuml ve inorganik
maddeye doumlnuumlşuuml ima ediyor olabilir mi Niobersquonin neden oumllduumlğuumlnuuml hatırlayacak
olursak Antigonersquoyle bazı koşutluklar kurabiliriz Niobe doğurduğu ccedilocukların
ccedilokluğuyla oumlvuumlnmekte soyunun asla tuumlkenmeyeceğine dair guumlven duymakta
Artemis ve Apollonrsquoun anneleri Letarsquoyı da sadece iki ccedilocuğu olduğu iccedilin
kuumlccediluumlmsemektedir Bunun uumlzerine Artemis ve Apollon Niobersquonin buumltuumln ccedilocuklarını
oumllduumlruumlr Niobe ise ccedilocuklarına ağlamaktan taş kesilir
Niobe yaşam duumlrtuumlsuumlnuumln yani Erosrsquoun karşıt guumlcuuml olan oumlluumlmle inorganik maddeye
doumlnuumlşle sonuccedillandığını goumlsteren bir mit Antigonersquode de benzer bir sonuccedil yaşanır
Ama bu kez Niobersquonin tam tersi olarak Antigone Erosrsquou evliliği ccedilocuk doğurmayı
uumlremeyi neslini suumlrduumlrmeyi kısacası yaşamı yadsımıştır Ama Sophokles son anda
Niobersquonin hikacircyesini anıştırmakla uumlreme yoluyla oumlluumlmsuumlzluumlk ccedilabasının da nafile
olduğunu oumlluumlmuumln en nihayetinde herkes iccedilin kaccedilınılmaz olduğunu yeniden hatırlatır
14 Oumlluumlm Oumlluumlmluumlluumlk
Schmidt ldquooumlluumlmrdquo kavramının Platonrsquoun Devletrsquoine baştan sona hacirckim olduğunu
hatırlatır132 Devletrsquoin sonunda ldquoinsanı oumlluumlmde nelerin beklediğirdquo sorusu ortaya atılır
ve Er miti anlatılır Schmidt Devletrsquoin ilk soumlzcuumlğuumlnuumln de bu accedilıdan dikkat ccedilektiğini
belirtir Platon Devletrsquoe kataben soumlzcuumlğuumlyle başlar ki bu soumlz Odysseusrsquoun
131 Sophokles 1941 sat 823-826 132 Schmidt 2001 s 21
64
Penelopersquoye oumlluumller uumllkesine inişini anlatırken kullandığı ve ldquoaşağıya inmekrdquo
ldquoHadesrsquoe gitmekrdquo anlamlarına gelen bir kelimedir133
Oumlluumlm ile tragedyaların ilişkisinin de ccedilok guumlccedilluuml olduğunu soumlyleyen Schmidt
Antigonersquoden ve Hamletrsquoten oumlrnekler vererek tragedyaları başlatanın oumlluumlm olduğunu
hatırlatır134 Kısacası oumlluumlm ona verdiğimiz ilk anlamın tersine bir ldquobaşlangıccedilrdquo
yaratmaktadır Ancak burada ldquobaşlatanrdquo guumlccedille anlatmak istediğimiz Greklerin
ldquoarcherdquo ile kastettiği şeye benzemektedir Heidegger bunu bir yerde ima eder
Antigonersquode İsmenersquonin 92 satırdaki soumlzlerinde yer alan ldquoarchecircn hellip tamecircchanardquo
ifadesini yorumlarken ldquoher şeyi youmlneten başlangıccedil noktasına [arche]rdquo ldquohiccedilbir şeyin
ccedilare olamadığını [amecircchana]rdquo soumlylerken oumlluumlmuumln bir arche oluşunu kasteder
Tragedyayı başlatan başlangıcında yer alan kahramanı eyleme geccediliren ilk neden
olan oumlluumlm aynı anda hiccedilbir şeyin deva bulamadığı bir şeydir Trajik olan burada
gizlidir
Tragedyaların insana dair en temel soruları sorduğunu belirttik Soruların en
ldquosormaya değerrdquo olanları da insanın evrendeki bu trajik durumuyla ilintilidir İnsan
evrende hem yaşayan hem de oumlluumlmluuml olarak vardır Bu durum insanı temel bir
muğlacircklığın iccediline suumlruumlkler Ccediluumlnkuuml
Oumlluumlm algılanamaz hele zihinde canlandırılması ya da ldquotemsil edilmesirdquo daha da zordur Husserlrsquoden bildiğimiz gibi buumltuumln algı niyete bağlıdır algılayan oumlznenin bir etkinliğidir algı soumlz konusu oumlznenin oumltesine ulaşır oumlznenin oumltesinde bir şey yakalar aynı anda ilke olarak paylaşabilecek bir duumlnyaya ait bir ldquonesnerdquo ortaya ccedilıkarır ve kendisini ona demirler Ama oumlluumlm diye ldquobir şeyrdquo yoktur algılamaya ccedilabalayan oumlznenin abartılmış niyetinin dayandığı demir atabileceği hiccedil bir şey yoktur Oumlluumlm mutlak bir hiccediltir ve ldquomutlak hiccedilrdquoin bir anlamı yoktur135
133 Schmidt 2001 s 23 Heidegger de benzer bir şekilde tragedya tanımı yaptığı nadir yerlerde ldquoTragedyanın daima kahramanın Untergangrsquoı [Batışı duumlşuumlşuuml ccediluumlkuumlşuuml inişi] ile başladığınırdquo ve ldquotragedyada olup biten tek şeyrdquoin Untergang olduğunu belirtir (İlk alıntı Heidegger Martin Nietzsche vol 62 of Gesamtausgabe Frankfurt Klostermann 1996 s 569 ikinci alıntı Heidegger Martin Nietzsche vol 61 of Gesamtausgabe Frankfurt Klostermann 1996 s 251 Her iki alıntıyı da aktaran Gall 2003 s 179) Gall Heideggerrsquoin bu terimiyle Nietzschersquonin Zerduumlştrsquouumlnuumln dağdan inişini de ima ettiğini hatırlatır Heidegger Untergang soumlzcuumlğuumlndeki Unterrsquoi Latincedeki lsquointerrsquo olarak yorumlamış ve soumlzcuumlğuuml ldquoaraya duumlşmekrdquo anlamına gelecek şekilde de kullanmıştır 134 Schmidt 2001 s 22 vd 135 Bauman 2000 s 11
65
Diğer taraftan oumlluumlm gibi yaşamın bizatihi kendisi de benzer bir soruyu accedilmaktadır
hatta denilebilir ki ikisi de yani hem yaşam hem de oumlluumlm aynı anda anlaşılmaz (ya
da bazı durumlarda birlikte anlaşılır) olabilmektedirler Bauman Husserlrsquoe referans
vererek lsquoalgının yokluğunu algılamarsquonın olanaksızlığından soumlz etmektedir
Dolayısıyla oumlluumlmuumln anlaşılabilirliğinin olanaksızlığına varır Benzer bir duumlşuumlnceyi
Freud da ortaya koyar ona goumlre ldquoKendi oumlluumlmuumlmuumlzuuml hayal etmek gerccedilekten de
olanaksızdır bunu her hayal etmeye kalkıştığımızda aslında o anda bile bir seyirci
konumunda olduğumuzu algılayabilirizrdquo136 Bu bize insanın aslında ldquovarolmamardquo
halini tasarımlayamadığını goumlstermektedir İnsanın ldquovarolmayışırdquo bizatihi kendi
yokluğu onda bir dehşet yaratır Duumlşuumlnce Heideggerrsquoin deyişiyle iccedilinde-olmaklığını
yitirmenin nasıl bir şey olduğunu tasavvur dahi edememektedir Ccediluumlnkuuml iccedilinde-
olmaklık Daseinrsquoın en temel varlık niteliğidir Dolayısıyla Daseinrsquoın iccedilinde artık
kendisinin olmadığı bir uzam ve zaman tasarımı yapması olanaksızdır ve bu onu
dehşete duumlşuumlruumlr
Oumlluumlm ilkoumlrneksel terim bağlamında ccedilelişkidir Maddenin varolmadığını duumlşlemek zordur hatta olanaksızdır zihnin varolmadığını duumlşlemek ise kesinlikle olanaksızdır Boumlyle bir var-olmayış ancak reddetme yoluyla duumlşuumlnuumllebilir Oumlluumlmuuml duumlşuumlnmek ise oumlluumlmuuml baştan reddetmek demektir [] La Rochefoucauldrsquonun dediği gibi insan guumlneşe de oumlluumlme de doğrudan doğruya bakamaz137
Oumlluumlm hiccedilbir yanıtın muumlmkuumln olmadığı bir yeri işaret eder Daha başka bir şekilde
ifade etmek gerekirse oumlluumlmuumln kendine has bir olay olarak tasvir edilebilmesi
muumlmkuumln değildir daha ccedilok anlamsızlığı ve hiccedilliği yoluyla onu kavrayabiliriz Bu da
daha baştan bir ccedilelişkidir
[] bu saf yokluğu bilmek ona eşitlenmek onu iccedilermek imkacircnsızdır bu oumlyle bir alandır ki onunla ilişki hiccedilbir accedilıdan bir upuygunluk ilişkisi değildir Duumlşuumlnuumllmesi imkacircnsız bir yokluktur bu Duumlşuumlnuumllduumlğuuml zaman soumlyler soumlylemez o soumlzuuml inkacircr etmek gerekir [] Oumlluumlmden ileri gelen yokluğu bilmezlikten gelmek imkacircnsızdır ama bilmek de imkacircnsızdır [][Oumlluumlmuumln olumsuzluğu] Ne duumlşuumlnuumllen ne duyulan bir
136 Freud Sigmund ldquoThoughts for the Times on War and Deathrdquo Complete Psychological Works Paris Seul 1970 s 29-30 Aktaran Bauman 2000 s 25 137 Bauman 2000 s 28
66
olumsuzluktur bu bilmezlikten gelmenin imkacircnsız olduğu saf bir yokluktur ve bu tuumlr yokluğun erişilmezliği [] Batı duumlşuumlncesini belirlemiştir138
Başta da belirttiğimiz gibi yaşam ve oumlluumlm birbirinden hareketle tanımlanmaya
anlaşılmaya ccedilalışılan mefhumlardır Ccediloğu zaman oumlluumlmuumln kesinliği vurgulanarak
yaşamın anlamı ifade edilmeye ccedilalışılır Oumlluumlm insan olmanın ne anlama geldiğini
goumlsteren bir olaydır ldquoHepimiz oumlluumlmluumlyuumlz o halde yaşam oumllmeye doğru devinirrdquo ya
da ldquodaha doğar doğmaz oumllecek kadar ihtiyar sayılırızrdquo soumlzleri bu ccedilerccedilevede
okunabilir
Yaşam ile oumlluumlm arasındaki ilişkiyi Heidegger de bir ldquobaşlangıccedil ve sonlulukrdquo ilişkisi
olarak yorumlamıştır Ancak Heideggerrsquoe goumlre oumlluumlm bir ldquosonrdquo olarak varlığın
ldquohitam bulmasırdquo olarak bizatihi varlığın varoluş olanakları iccedilindedir ve hatta en
kaccedilınılmaz olanıdır
Heideggerrsquoin terminolojisiyle eğer varlığın oumlzuumlnuumln varoluş olduğunu kabul edersek
insan (Dasein) varolduğu muumlddetccedile hep bir varoluş halindedir hep henuumlz daha var
olmamış olarak varolmaktadır Yani onun varlığı daima ldquomuallaktardquodır Dolayısıyla
bir buumltuumln olarak kavranabilme olasılığına karşı direnccedil goumlsterir Onun varlığı bir ldquotuumlrrdquo
olarak accedilıklanamaz İnsanın varlığı suumlrekli olarak değişmektedir Belirli eylemlerde
bulunur belirli kararlar alır ya da almaz geccedil saate kadar ccedilalışıp ccedilalışmamaya birinin
cebindeki cuumlzdanı ccedilalıp ccedilalmamaya bir etkinliğe katılıp katılmamaya vs karar
vererek ne tuumlr bir kişi olduğuna suumlrekli olarak karar verir Buradaki tuumlr homo
sapiens anlamında bir tuumlre atıfta bulunmamaktadır Heideggerrsquoin deyişiyle insanın
oumlzuumlnuumln varoluş olduğunu bize goumlsterir Dolayısıyla her bir insan kendi varoluşunu
kendisi belirleme oumlzguumlrluumlğuumlne sahiptir139 Ancak bu belirleme bir suumlreklilik arz eder
ve ancak oumlluumlmuumln gelmesiyle hitam bulur
138 Leacutevinas 2006 s 83 139 Bkz Mulhall 1998 32-33
67
141 Daseinrsquoın Hitamı
Dasein var olduğu muumlddetccedile onda hep bir şeyler noksandır o şunu veya bunu olabilmektedir ve olmaktadır da Soumlz konusu noksanlığa bizatihi ldquohitamınrdquo kendisi de aittir Duumlnya-iccedilinde-varolmanın ldquohitamırdquo oumlluumlmduumlr Varlık imkacircnına yani varoluşa ait olan bu hitam Daseinrsquoın olası buumltuumlnluumlğuumlnuuml hep tahdit eder [sınırlandırır] ve belirler140
Burada Heidegger Daseinrsquoın asli ontolojik temelinin zamansallık olduğunu
vurgulamış olur Dasein her durumda kendisi olarak kendi olanaklarına doğru
youmlnelmiş varlıktır Fakat bu olanaklılık iccedilinde hiccedil bir zaman kendi buumltuumlnluumlğuumlne veya
tamlığına ulaşamaz İnsanın varlığı oumlluumlmle ldquotamrdquolığına erişecek bir ldquohenuumlz
olmamışlıkrdquo iccedilindedir Dolayısıyla tamlığa eriştiğinde kendini bir varlık olarak
tecruumlbe edebilecek durumda değildir artık Diğer taraftan oumlluumlmuumln kendisi de bir
ldquohenuumlz vuku bulmamışlıkrdquo olarak Daseinrsquoın ldquohenuumlz olmamışrdquolığının sınırlarını
belirlemektedir Hem ldquohenuumlz-olmamışlıkrdquoların kendisi hem de bizatihi hitamın
kendisi yani oumlluumlm Daseinrsquoın varlık biccedilimini oluşturmaktadır Bu biccedilim oumlyle
yapılanmıştır ki Daseinrsquoın ldquohenuumlz olmadığırdquo şey yine ona aittir ama yine de henuumlz
olmamıştır
Oumlrneğin ham meyve zamanla olgunlaşır Bu sırada yani meyve olgunlaşırken henuumlz var olmayan bir şey ona henuumlz-mevcut-olmayan olarak katiyen eklemleniyor değildir ama Zira meyve kendi kendini olgunluğa taşır ve tam da bu kendini olgunluğa taşıma onun bir meyve olarak varlığını karakterize eder[hellip] Hamlığın henuumlz-olmamışlığı meyveye eklemlenip onunla birlikte mevcut olan harici bir oumltekiliği ima ediyor değildir Hamlık meyvenin bizzat kendisini kendine oumlzguuml varlık minvali iccedilinde ima eder[hellip] Meyvenin henuumlz-olmamışlığı onun kendi varlığına dahildir ama keyfi bir belirlenim olarak değil onu tesis eden olarak İşte Dasein da var olduğu muumlddetccedile buna benzer biccedilimde vardır yani hep kendi henuumlz-olmamışlığıdır141
Tıpkı meyvenin olgunlaşmasının meyvenin hamlığına ait oluşu gibi oumlluumlm de
Daseinrsquoa aittir Başka bir deyişle oumlluumlm Daseinrsquoın varolmasıyla uumlstlendiği bir varlık
tarzıdır Ancak Heidegger burada bir farkı oumlzellikle vurgular Meyve olgunlaşarak
erginleşmektedir ama Daseinrsquoın eriştiği oumlluumlm bu anlamda bir erginleşme sayılabilir
140 Heidegger 2008 s 248 141 Heidegger 2008 s 259
68
mi Şuumlphesiz boumlyle soumlylenemez Oumlluumlm Daseinrsquoın ermesi manasına gelmez Tersine
Daseinrsquoın tamamlanma suumlrecini boumller onu kesintiye uğratır Hem meyve hem de
Dasein iccedilin ldquohitamrdquo bir ccedileşit ldquoseyrini tamamlamardquo anlamına gelebilmektedir Ancak
meyve kendi hitamıyla kendine oumlzguuml varlık imkacircnlarını tuumlketmiş olur Buna karşılık
oumlluumlm tam da bu varlık imkacircnlarını Daseinrsquoın elinden alır Yani Daseinrsquoın hitam
bulması meyvenin tamama ermesine benzemez Tam da bu yuumlzden oumlluumlm daima bir
skandaldır daima erken gelir
Dasein oldukccedila oumlluumlm henuumlz-olmayan olanak olarak her zaman vardır [] Henuumlz-olmayan Daseinrsquoın karakteri gereği kendisine aittir Henuumlz olmayan son ve tamlıktır [] ne zaman meyve olgunlaşıp kızarırsa henuumlz-olmayan olmuştur ve tamlığına varmıştır Şuumlphesiz oumlluumlm Dasein iccedilin henuumlz-olmayan olgudur fakat henuumlz-olmayan son Daseinrsquoa aittir ve yine bu o Daseinrsquoda gerccedilekleşecektir142
Buradaki olası-olanaksızlıktır Başka bir şekilde tekrar edecek olursak varlığın
tamlığa doğru bir varoluş iccedilinde olduğunu ve bu tamlığın en zati ve kaccedilınılmaz
olanağının oumlluumlm olduğunu duumlşuumlnduumlğuumlmuumlzde olası-olanaksızlık ifadesi daha belirgin
bir anlam kazanacaktır Oumlluumlm ora(da) olmanın daha en başından imkacircnsızlığının
imkacircnıdır
Oumlluumlm Daseinrsquoın mutlak olanaksızlığının olanağıdır Mutlak olanaksızlığının olanaklılığı olan oumlluumlme fırlatılmışlığı Daseinrsquoın ruh-durumunu [haletiruhiyesini] ortaya koyar Bu ruh-durumu kaygı ya da endişe olarak adlandırılır Oumlluumlmle yuumlzleşmenin endişesi Varlığı-kendi-olanaklılığı iccedilinde Duumlnya-iccedilinde-varlık olmasını sağlar143
142 Oumlluumlm Havfı
Heideggerrsquoe goumlre oumlluumlm korkusu ldquoen zati en bağlantısız ve en geride bırakılmaz
varlık imkacircnından korkmaktırrdquo144 Bu da kendine kendi hakkında soru sorabilen
Daseinrsquoın artık duumlnya-iccedilinde-varolmayacak oluşunun ya da ldquokendinden vazgeccedilmekrdquo
zorunda oluşunun kesinliğine işaret eder Heidegger varlığın bir olanağı olarak
oumlluumlmuuml kesinlik olarak ortaya koyar oumlluumlmuumln a apriori bir niteliği vardır Ama diğer
taraftan kendisi hakkında bilgimiz neredeyse yok denecek kadar azdır bilgiler ikinci
142 Ccediluumlccedilen 2003 s 87 143 Ccediluumlccedilen agy 144 Heidegger 2008 s 266
69
eldendir dinsel ya da şiirsel soumlzler ya da beylik ifadelerden ibarettir Başkalarının
oumlluumlmuumlnuuml deneyimleyebilmekteyizdir Fakat bu deneyimde de oumlluumlmuumln bizatihi kendisi
deneyimlenemez Yalnızca (cesedin) nasıl goumlruumlnduumlğuuml uumlzerine fikir yuumlruumltuumllebilir
Canlılığın temel belirtisi olan şey(ler) yok olmuştur Oumlluuml hareket edememekte
eyleme geccedilememektedir Tıpkı oumlluumlm sorusunun yanıtsız kalması gibi oumlluuml de duumlnyaya
yanıt verememektedir Yuumlzuuml bir maske gibi donar son bir ifade kalır Oumlluuml
Heideggerrsquoin terimiyle herhangi bir mevcut-olana doumlnuumlşuumlr tıp oumlğrencileri iccedilin bir
kadavra sevdikleri iccedilin toprak altında ldquoyaşayanrdquo bir adrsquoa doumlner Başkasının
oumlluumlmuumlyle bilebildiğimiz bu kadardır Oysaki oumlluumlm her zaman ldquobenim oumlluumlmuumlmrdquo
olacaktır Oumlluumlmuumln ldquoen zati imkacircnrdquo olması başkasının oumlluumlmuumlyle elde edilen
deneyimlerin altını oyar Başkasının oumlluumlmuuml yoluyla başkasının oumlluumlmuumlnuuml
goumlzlemleyerek kendi oumlluumlmuumlmle ilgili bir deneyim edinebilmenin imkacircnsızlığı
yaşamla oumlluumlm arasında korkutucu bir boşluk accedilar Ccediluumlnkuuml
En zati irtibatsız atlatılmaz ve kesin olan bu imkacircn kesinliği bakımından belirsizdir Oumlndeleme Daseinrsquoın bu muumlstesna imkacircnının karakterini nasıl accedilımlar Oumlndeleyici anlama devamlı biccedilimde muumlmkuumln olan ve fakat varoluşunun tam manasıyla imkacircnsızlaşmasının ne zaman olduğunu hep de belirsizlik iccedilinde bulan bu kesin varlık-imkacircnına kendini nasıl tasarımlamaktadır Belirsiz kesin oumlluumlmuuml oumlndeleme sırasında Dasein bizatihi kendi şuradalığından neşet eden suumlrekli tehdide kendini accedilar Hitama youmlnelik varlık hem kendini onun iccedilinde tutmak zorundadır hem de onu perdeleyemez ve bu yuumlzden kesinliğin belirsizliğini daha ziyade geliştirmek mecburiyetindedir [] Daseinrsquoın en zati kendi başına bırakılmış varlığından neşet eden suumlrekli ve asıl tehdidi kendine accedilık tutan bulunuş havftır Havf iccedilindeki Dasein kendi varoluşunun muumlmkuumln olan imkacircnsızlığının hiccedilliği oumlnuumlnde bulunur145
Dasein duumlnyaya fırlatılmıştır varlık imkacircnlarına fırlatılmışlıktır bu (oumlluumlm de varlık
imkacircnlarından biri olduğundan) aynı zamanda oumlluumlme doğru da bir fırlatılmışlık
anlamına da gelmektedir bu Ancak Dasein oumlluumlme doğru fırlatılmış olduğunu ve
bunun da onun varlık imkacircnlarından en kaccedilınılmazlarından biri olduğunu sarih bir
biccedilimde bilemez Bu konuda teorik bilgisi de bulunmamaktadır Dasein bu
ldquobilgirdquosini havf sayesinde elde eder Heidegger bu duumlşuumlnceyi Daseinrsquoın oumlzuuml gereği
havf olduğunu soumlyleyecek kadar ileri goumltuumlruumlr Ccediluumlnkuuml havf sayesinde Dasein kendi
145 Heidegger 2008 s 281
70
hitamının bu ldquokesin belirsizliğinirdquo kavrar onun bizatihi kendine ait başkasına
devredilmez ve kaccedilınılmaz niteliğini kendine accedilımlar Bu accedilımlanış sayesinde Dasein
kendi varlık imkacircnlarının buumltuumlnluumlğuumlnuumln keşfine varır Ccediluumlnkuuml keşfettiği oumlluumlm kendi
varlığının en zati en uccedil imkacircnıdır Bu imkacircn sayesinde Dasein kendisiyle baş başa
kalmış olur Bu şekilde başkalarıyla olan buumltuumln irtibatlarından ayrılır yani oumlluumlmuumln
başkasına devredilemezliğini ve başkalarıyla irtibatsızlığını kavramış olur Diğer
taraftan oumlluumlm Daseinrsquoın en uccedil imkacircnı olduğundan oumlluumlm geldiğinde Daseinrsquoın hitam
bulması soumlz konusu olduğundan oumlluumlm Dasein-imkacircnsızlığının imkacircnıdır bu accedilıdan
oumlluumlm Daseinrsquoın başına gelen en muumlstesna şeydir
Oumlluumlm havfının insanın bir ccedileşit zayıflığı ya da oumldlekliği olmadığı ortadadır Ccediluumlnkuuml
oumlluumlmden duyulan bu havf sayesinde Daseinrsquoın duumlnya-iccedilinde-olmaklığını teyit
ettiğini bizatihi kendi kendisiyle yuumlz yuumlze gelerek kendi kaccedilınılmaz sonunun keşfine
vardığını belirtmiştik Oysaki guumlnluumlk hayat iccedilinde oumlluumlmden duyulan bu havfın uumlstuuml
oumlrtuumllmeye ccedilalışılır sadece uumlstuuml oumlrtuumllmekle kalmaz giderek oumlluumlm korkulması gereken
bir vaka halini alır Herkes herkesin oumlleceği gerccedileği karşısında kayıtsız bir huzur ya
da vakur bir cesaret talep eder
Herguumlnkuuml hep-beraberliğin kamusallığı oumlluumlmuuml hep cereyan eden bir rastlama olarak ldquobilirrdquo ve ona ldquooumlluumlm hadisesirdquo der Şu veya bu yakın dostumuz yahut uzak bir tanıdığımız ldquooumlluumlrrdquo ldquoOumlluumlmlerdquo duumlnya iccedilinde yer alan bilindik bir hadise diye karşılaşılmaktadır [] Onun hakkında dile gelen yahut ccediloğunlukla bir şey soumlylenmeyen ve ldquokaccedilarcardquo sarf edilen soumlzler aslında şunu demek ister Sonunda herkes oumllecek fakat şimdilik sıra bizde değil[] ldquoherkes oumllecekrdquo ccediluumlnkuuml boumlylelikle diğer herkes ve ben kendim kendimizi şuna inandırırız tam da ben değil ccediluumlnkuuml bahsi geccedilen herkes aslında hiccedil kimse Boumlylelikle ldquocan vermerdquo bir vukuat duumlzeyine indirgenir ndash Daseinrsquoa isabet ettiği halde hiccedil kimseye şahsen ait olmayan146
143 ldquoHerkes Oumllecekrdquo amp Belirsizlik
Bize goumlre tragedyanın inatla accedilığa ccedilıkarmak istediği şey herguumlnkuumlluumlğuuml iccedilerisindeki
kamusallığın suumlrekli uumlzerini oumlrtmek istediği bu oumlluumlm havfıdır147 Ccediluumlnkuuml tragedya tam
da ldquoherkes oumllecekrdquo soumlzuumlnuumln kesinliğinin aslında ne kadar muğlacirck olduğunu goumlsterir
146 Heidegger 2008 s 268 147 Aristotelesrsquoin Poetikarsquoda tragedyanın nihai hedefi olarak koyduğu iki nitelik olan acıma ve korku terimleri bu accedilıdan incelenebilir
71
Ccediluumlnkuuml ldquoherkes oumllecekrdquo soumlzuumlyle ortaya konulan kesinlik oumlluumlmuumln Daseinrsquoın en uccedil ve
kaccedilınılmaz imkacircnı oluşunun kesinliği değildir burada daha ccedilok yukarıdaki alıntıda
Heideggerrsquoin belirttiği gibi oumlluumlm kaccedilınılmazlığını ve zatiliğini (bana aitliğini) yitirir
ldquoHerkes oumllecekrdquo demekle artık oumlluumlm herkesindir boumlylece hiccedil kimsenindir ldquoHerkes
oumllecekrdquo soumlzuuml başkasının oumlluumlmuumlnden elde edilen deneyimdir Ama oumlluumlmuuml başkasının
oumlluumlmuumlnden anlamak imkacircnsızdır Ccediluumlnkuuml başkasının oumlluumlmuumlnde oumlluumlmuumln her zaman
bana oumlzguumlluumlğuuml kaybolur Oumlluumlm benim oumlluumlmuumlmduumlr tekrar etmek gerekirse Daseinrsquoın
en zati varlık imkacircnıdır oumlluumlm Başkası iccedilin oumlluumlme gidilebilir fakat başkasının yerine
oumllmek soumlz konusu olamaz Oumlluumlm ikame edilemez
Kaccedilmak kendinde oumlluumlmuuml gizlemek oumlluumlm-iccedilin-varlığın nesnel yanını iccedileren eksik bir tarzdır İnsan bu durumda gevezelik eder ve gevezeliği (Gerede) bir kendini unutma bir oumlluumlmden kaccedilma oumlluumlm-iccedilin-olma yorumudur [] Oumlluumlm oumlluumlm olgusuna indirgenir [] Ona bir nesne gerccedilekliği vererek das Manrsquoın [Herkesrsquoin] oumlluumlmuuml oumlluumlmuumln daima bir olanaklılık olmasını ortadan kaldırır148
Heideggerrsquoin Varlık ve Zamanrsquoda kullandığı Gerede (gevezelik lakırdı) terimi
insanın oumlluumlmden kaccedilışının bir tarzı olarak sunulur İnsan herkes iccedilinde gevezelik
ederek kaybolmayı ister boumlylece oumlluumlmuumln huzursuz ediciliği kendisinden uzak
duracaktır ldquoHerkes oumllecektir ama henuumlz değilrdquo soumlzuuml tam da boumlyle bir gevezeliktir
Oumlluumlmuumln kesinliğini bildirir ama daima bir sonraya bir başka bahara bırakma tınısı
oumlluumlmuumln vahametini hafifletir Bu hafiflik uğruna Dasein suumlrekli olarak herguumlnkuumlluumlk
iccedilindeki herkesin kamusallığında kendini silmeye tesviye etmeye herkesin iccedilinde
kaybolmaya ccedilalışır Bu sayede kendindeki oumlluumlmuuml gizleyebileceğini duumlşuumlnuumlr Ancak
bu kaccedilışta Dasein kendi orada oluşunu yitirmez tıpkı oumlluumlmuumln Daseinrsquoa ait oluşu
gibi kendilik de kendini kaybetmersquode bulunur Heidegger kaccedilışın bir varlık ldquotarzrdquoı
olduğunu soumlylerken bunu kastetmektedir İnsan oumlluumlm yuumlzuumlnden kendinden
kaccedilmaktadır fakat tam da bu kaccedilma bir kendi olma bir benimkiliktir Tragedya
başkasının (kahramanın) oumlluumlmuumlnuuml goumlsterirken guumlnluumlk yaşamda deneyimlenmesi zor
olan bu ldquokendi olmardquoyı hatırlatır kaccedilmakta olan Daseinrsquoa oumlluumlmuumln zatiliğini ifşa eder
ve gevezeliği susturur
148 Leacutevinas 2006 s 59 Kaan Oumlktem Varlık ve Zaman ccedilevirisinde Geredersquoyi ldquolakırtırdquo olarak ccedilevirmiştir
72
Gevezelikteki kesinlik [Herkes oumllecek] oumlluumlmuumln sahici kesinliği değildir Oumlluumlmden
onun uumlzerini oumlrterek kaccedilınma onun kesinliğinden ldquogerccedilek anlamdardquo emin olamadığı
halde ondan kesinmiş gibi soumlz etme oumlluumlm hakkındaki belirsizliği accedilık eder
Tragedyanın neşet ettiği yer tam da bu accedilıklıktır Trajik olan oumlluumlme dair bilgimizin
bu muğlacircklığından neşet eder Ccediluumlnkuuml oumlluumlm buumltuumln insanlar iccedilin başa gelmesi en
kaccedilınılmaz olasılık olsa da
onu ldquokoşulsuzcardquo kabul edemeyiz Katiyetle konuşacak olursak oumlluumlmuumln ldquosadecerdquo empirik bir kesinliğe sahip olduğunu soumlyleyebiliriz Bu yuumlzden o en yuumlksek kesinliğin yani teorik bilginin bazı mıntıkaları iccedilinde ulaşabildiğimiz apodiktik kesinliğin mecburen gerisinde kalacaktır [] vefatın sadece vuku bulan bir hadise olarak empirik bakımdan kesin oluşu oumlluumlmuumln kesinliği hakkında bir karara vardıramaz bizi149
Ccediluumlnkuuml herguumlnkuumlluumlk iccedilinde oumlluumlm hep ldquohenuumlz değilrdquodir Bu ertelemeler sayesinde
onun ldquogelişirdquo suumlrekli oumltelenir Ancak bu oumlteleniş esnasında onun en oumlnemli niteliği
olan ldquoher an vuku bulabilirliğirdquonin uumlzeri oumlrtuumlluumlr
Oumlluumlmuumln kesinliği ile ne-vakitliğinin belirsizliği el ele gitmektedir Oumlluumlme youmlnelik herguumlnkuuml varlık bu belirsizlikten kaccedilınmak iccedilin ona belirlilik kazandırmaya ccedilalışır Fakat onu belirleme gayreti vefatın başa geliş vaktini oumlnceden hesaplamak anlamına gelmez Yani Dasein bu tuumlrden bir belirlilikten kaccedilar150
Dasein oumlluumlmuumln kesinliğinin yarattığı belirsizlikten yine herguumlnkuumlluumlğuuml iccedilinde kaccedilar
guumlnluumlk işlerin ldquokontrol edilebilirliğirdquo ile uğraşır Daha genel konuşursak oumlluumlm
hakkındaki bu muğlacircklık onu yaşamda suumlrekli olarak kesinlikler belirlemeye
suumlruumlkler Hayattaki bu ldquokesinliklerrdquo oumlluumlmuumln havf veren ldquokesinliğininrdquo uumlzerini
oumlrtmeye yarayacak boumlylece oumlluumlme fırlatılmışlıkla daha kolay başa ccedilıkılabilecektir
Tragedya kahramanın oumlluumlmuumlnuuml goumlsterirken oumlluumlmuumln ldquokesinliğinirdquo [herkes oumllecek]
değil oumlluumlmuumln kesinliğinin uumlzerini oumlrtmek iccedilin uumlretilen [soumlzde] kesinliklerin
muğlacircklığını goumlsterir
Buumltuumln bahsedilen nitelikleriyle birlikte duumlşuumlnuumllduumlğuumlnde guumlnluumlk hayat iccedilerisinde
oumlluumlm insana goumlre bir sınır aşımıdır bir aşırılıktır Bu aşırılığa insan da başka bir
149 Heidegger 2008 s 273 Apodiktik (apodiktischen apodictical) Kanıt gerektirmeyen Mantıksal olarak doğru 150 Heidegger 2008 s 274
73
aşırılıkla başka bir sınır aşımıyla cevap vermek ister Oumlluumlmuumln sınır aşımını buumltuumln
soruları susturur benim oumlluumlmuumlm oumlluumlm anımdan itibaren sınırsız bir sessizliğe
doumlnuumlşuumlr Tıpkı bunun gibi insan da bir kere sınırı aştıktan sonra geri doumlnuumllmez bir
sınırsızlığın iccedilinde bulur kendini Hegelrsquoin dediği gibi insanı vareden eylemidir
Ancak her eylem bir hybrisrsquoe doumlnuumlşuumlr Varolma endişesi oumlluumlm havfını susturma
ccedilabası insanın kendini doğadan ayırmasına ve kuumlltuumlruuml icat ederek doğaya techne
(teknik) yoluyla huumlkmetme arzusuna yol accedilar Eylem kaccedilınılmazdır ccediluumlnkuuml ldquooumlluumlm
oumlznenin edilgenliğini ifşa eden aynı zamanda oumlznenin hacirckim olamadığı bir olayı
bildirir oumlznenin o olay karşısında artık oumlzne olmadığı bir olaydır burdquo151 İnsan bu
muğlacirck durumdan ancak ve ancak eylemle kurtulabilir (ya da kurtulabileceğini
duumlşuumlnuumlr)
15 Techneacute Teknik
Oumlluumlmuumln yol accediltığı kesinsizlik ile ldquovarolanın varolmasırdquo karşısında duyulan hayret ve
dehşet duyguları birbirlerine benzemektedir Hatta bu ikisi aynı şeydir denebilir
Oumlluumlm karşısında yokluk ve hiccedillik karşısında duyduğumuz dehşet belki de yaşama
bizatihi varlığa karşı duyduğumuz dehşetin bir yansımasıdır Oumlyle ya da boumlyle bu
dehşet karşısında insan daha fazla kesinlik arzusuna suumlruumlklenir Yalnızca insan kendi
ve diğer buumltuumln varolanlar hakkında duumlşuumlnebildiği iccedilin başka bir deyişle logosa sahip
bir canlı [zoon logon ekhon] olduğu iccedilin tuumlm olarak doğadan kendini ayırır Fakat
diğer taraftan doğaya her youmlnden bağımlıdır en basit haliyle onun fizik kuralları
iccedilinde yaşamaktadır Ama insan sahip olduğu bu logos sayesinde doğanın yasalarını
da aşmaya yeltenir
Yine de bu bir belirsizliktir hem de ciddi bir belirsizlik Bundan dolayı insan ayrılamaz olanı ayıracak bir duumlrtuumlnuumln olmasını bekler buumltuumln toplumsal idari becerilere ve hırslara accedilılan beğenilir bir nokta insan yapımı ldquoyapayrdquo kurulu toplumsal duumlzeni oluşturmaya yarayan bir malzeme Ayrım yapmak ayrıcalık tanımak ayırmak sınıflandırmak kuumlltuumlruumln en belirgin işareti becerisi ve ustalık goumlstergesidir Amaccedilları bağlamında [hellip] kuumlltuumlr belirsizliğe karşı accedilılmış bir yıpratma savaşıdır Buumltuumln somut oumlrneklerinde ndash hakikat ve yalan guumlzellik ve ccedilirkinlik dostlar ve duumlşmanlar ya da iyi ve koumltuuml olsun- ccediloumlpuuml samandan ayırma soumlzuuml
151 Rolland Jaques ldquoSonsoumlzrdquo Leacutevinas 2006 iccedilinde s 146
74
verir [hellip] boumlylece karmaşanın ortaya ccedilıkma olasılığı azalır [hellip] Muumlcadelesi ndashboşuna ama durdurulamaz- insana oumlzguuml belirsiz accedilmazı mantıksal ve yararcı biccedilimde belirgin pek ccedilok duruma ayırmaktır 152
Yapay olan insan yapımı olan insanı oumlluumlmuumln dehşetinden belirsizliğinden
uzaklaştırmak iccedilindir ama her seferinde nafile bir ccedilaba olarak kalmaya mahkucircmdur
ldquoOumlluumlmuumln dehşetinden kurtulmanın pek ccedilok yolu vardırrdquo diyor Bauman ve ekliyor
ldquoAma ne kadar ccedileşitli ve ccedilok sayıda olursa olsun buumltuumln ustalıklı kurtulma youmlntemleri
kabaca iki temel sınıfa ayrılabilirrdquo153 Baumanrsquoın ldquooumlluumlmsuumlzluumlk stratejisirdquo adını
verdiği bu youmlntemlerin ilki Heideggerrsquoin ldquoherkes oumllecekrdquo soumlyleminin tesviye edici
kamusallığını ccedilağrıştırır ldquoO koumlpruumlden zamanı gelince geccedileriz ilkesirdquo der buna
Bauman Oumlluumlm burada suumlrekli ertelenen hep bir ldquohenuumlz değilrdquodir Baumanrsquoa goumlre bu
ilkeyle oumlluumlmuumln neredeyse sonsuza ertelenmesi soumlz konusudur Bu tuumlrden kamusallık
iccedilinde kaybolan kendisini tesviye eden oumlluumlm meselesini daha oumlnce tartışmıştık
Baumanrsquoın ikinci youmlntem dediği şey ise yine kendisinin deyişiyle ldquobuumltuumln yaşamı bir
koumlpruuml geccedilme oyununa doumlnuumlştuumlruumlrrdquo
Buumltuumln koumlpruumller genelde birbirlerine benzer hepsi -oldukccedila- kişinin guumlnluumlk yaşam planının bir parccedilasıdır boumlylece hiccedilbir koumlpruuml ldquosonrdquo koumlpruuml gibi uğursuz bir goumlruumlnuumlm sergilemez (en oumlnemlisi hiccedilbiri ldquodoumlnuumllemeyecekrdquo koumlpruuml gibi goumlruumlnmez) Koumlpruumlyuuml geccedilmek alışılmış hatta kimi zaman hoşa giden bir etkinliğe doumlnuumlşuumlr bunun en oumlnemli nedeni [hellip] her geccedilişin geriye doumlnduumlruumllebilir goumlsterilmesidir [hellip] Hiccedilbir şey sonsuza dek ldquoebediyenrdquo ndashbir daha ortaya ccedilıkmamak uumlzere- ortadan kaybolur goumlruumlnmemektedir nesneler bir suumlre iccedilin goumlruumlnmez kalsalar da varolmaya devam eder gibidir154
Bu Freudrsquoun soumlzuumlnuuml ettiği ccedilocukların oynadığı ldquoDardquo oyununa benzer Ccedilocukların
ccedilok sevdiği ldquoDardquo oyunu kaybolma yeniden ortaya ccedilıkma esasına dayanmaktadır
Anne bir perdenin arkasına saklanır sonra bir anda ccedilocuğa goumlruumlnerek seslenir ldquoDardquo
der Ccedilocuk keyiflenir Baumanrsquoın koumlpruuml oyunu buna benzemektedir Artık hiccedilbir şey
oumlluumlmluuml değildir Lethe ırmağından bir bardak su iccedililerek yeniden varlığa geri
doumlnuumllecektir Logosrsquoun yetişemediği yerlerde bu tuumlrden mitoslar yazılmaya devam
eder Din kurumunun guumlnluumlk yaşama soktuğu soumlylemlerle lethe ırmağının sesi
152 Bauman 2000 s 56-57 153 Bauman 2000 s 227 154 Bauman 2000 s 227-228
75
yeryuumlzuumlnden duyulmaya başlar Bu ses insanın oumlluumlmsuumlzluumlğuumlnuumln guumlvencesi olur Bu
oumlluumlmsuumlzluumlk politikasına mitosların yanı sıra logosun katkısı daha buumlyuumlktuumlr Artık
ldquohiccedilbir şey sonsuza dek yok olmazrdquo bilimsel duumlsturuyla varlık bir geri doumlnuumlşuumlm
projesi haline gelir
Nesneler gelip giderler ama sonra yine gelirler hiccedilbir zaman yoğunlaşmak uumlzere dikkatini verme yetisinde uzun suumlre kalmazlar Tuumlccar gezginlere oumlzguuml goumlccedilebevari bir varoluşa mahkucircm edilmişlerdir Geccedilen yıl metelik verilmeyenler unutulmaz antikalara doumlnuumlşuumlr bir oumlnceki kuşağın soumlnmuumlş yıldızları nostaljik duumlşlerin ilahları haline gelir Bir zamanların tiksinti veren oumlluumlm tarlaları [hellip] turistlerce işgal edilir155
Buumltuumln bunlar logosrsquoun durdurulmaz tekniğidir Ama bu tekniğin daha da dehşet
yarattığı yer tıp alanıdır Burada insan bir hayvan hastalığıdır Başlı başına
sağaltılması gereken bir hastalıktır Dolayısıyla -guumlnuumlmuumlzde- hiccedil kimse vaktinde
oumllmediği gibi ldquodoğalrdquo olarak da ldquooumllememekterdquodir Oumlluumlm bir ccedileşit sapmadır
hastalıktır Hep bir eksiklikten oumlrneğin tıbbın yetersizliğinden bakım ve kuumlr
uygulamalarındaki gelişmelerin henuumlz belirli bir seviyeye ulaşamamış olmasından
oumllmekteyizdir Kaccedil yaşında olursa olsun insan ya boumlbrek yetmezliğinden ya kanserli
bir huumlcreden ya da bir aksilikten ndashtrafik yangın savaş ve sairden- oumllmektedir Artık
oumlluumlmluuml olduğumuz iccedilin değil de bir yanlışlık sonucu oumlluumlyoruzdur Kısacası oumlluumlm
modern tekniğin bir eksikliği ya da geccedilici bir arızasından kaynaklı bir hatadır
Aslında oumlluumlm
En buumlyuumlk skandaldı Her geccedilen guumln insan iradesine ve zekacircsına mahkucircm olan duumlnyada insanın guumlccedilsuumlzluumlğuumlnuumln sert parccedilalanamaz ccedilekirdeğiydi Her geccedilen guumln akıl tarafından duumlzenlenen ve denetlenen bir duumlnyada son ama goumlruumlnuumlrde yerinden soumlkuumlp atılamayan yazgı kalıntısıydı Oumlluumlm modernitenin cesur yeni duumlnyasının temsil ettiği her şeyin ve bunların da oumltesinde saygısızca verdiği boumlluumlnmez akıl egemenliği soumlzuumlnuumln kesin biccedilimde yadsınmasıydı156
Yine de her şeye rağmen akıl doğanın insan bedenine yaptığı bu tecavuumlze karşı
koymak ve onu boyunduruk altına almak ona egemen olmak iddiasından asla
vazgeccedilmez Oumlluumlm yalnızca bir hatadır bir sapmadır bu ldquoteknik skandalırdquo duumlzeltecek
olan yine modern tekniğin kendisidir
155 Bauman 2000 s 229 156 Bauman 2000 s 178
76
Platonrsquola başlayan akla duyulan modern inanış Spinoza Kant Descartes ve Locke
gibi duumlşuumlnuumlrlerce geliştirildi İnsan aklı evrenin en başat en guumlvenilir kılavuzu
haline geldi Kant salt aklın yargılarında kanaate yer olmadığını vurguluyordu
Descartes da aklın doğrulamadığı her şeyi reddediyor yalnızca tamamen bilinebilen
ve kuşku goumltuumlrmeyen şeylere inanmayı bir ilke olarak sahipleniyordu Duumlşuumlnuumllen
duumlnya ile fizik evren ruh ile beden birbirlerinden kati suretle ayrılıyordu157
Descartesrsquoin cogitorsquosu oumlzneyi ve onun aklını oumlyle temel bir dayanak noktası olarak
alıyordu ki insan akıl yoluyla oumlluumlmuuml bile alt edebiliyordu
Descartesın insanın oumlzuumlnuuml rasyonel olarak ayırma girişimi oumlluumlm sorununu ccediloumlzmesini sağlar İnsanın hem yaşayan bir canlı olması hem de oumlluumlmluuml olması kafa karıştırıcı bir duumlşuumlncedir Yaşam ve oumlluumlm insan varlığında birbirine karışmış goumlruumlnmektedir Descartesa goumlre [] insan yalnızca doğanın bir parccedilası olduğu muumlddetccedile bir oumlluumlmluumlduumlr Fakat bu parccedila insanın gerccedilek oumlzuumlnuumln yani rasyonalitenin tanımındaki indirgemeyle ortadan kaldırılabilir Bu demektir ki oumlluumlmluumlluumlk insanın oumlzuumlne ait olmayan bir şeydir Eğer duumlşuumlnen oumlz temel olarak insanın doğal oumlzuumlnden ayrıysa o halde insanda yaşayan şeyin insan oumllduumlkten sonra da yaşamaya devam edeceği tamamen akla yatkındır Onun neden bedenle birlikte oumllmek zorunda olduğunun mantıklı bir accedilıklaması yoktur Rasyonel olarak oumlluumlmluuml bedenin asıl oumlneme sahip olan oumlluumlmsuumlz ruhtan bu şekilde ayrımı oumlluumlm korkusunu hafifletir158
Goumlruumllduumlğuuml gibi duumlşuumlnen aklı kutsayan felsefeler insanı doğadan ayırma
stratejilerinin yanı sıra insandaki ldquodoğayırdquo da arındırma girişimi olarak kendilerini
temellendirmişlerdir Modern teknik tam da bu anlamda bu tuumlrden bir felsefenin yan
uumlruumlnuuml olarak doğmuştur Oumlzne temelli felsefeler varlığın kesinliğini ve doğruluğunu
kendi uumlzerlerinden ulaştıkları bir kesinlik olarak ortaya koyarlar Her şey oumlznenin
aklının kesinliğine goumlre sınıflandırılır ve duumlzenlenir Boumlylece doğanın yasalarını
bilerek onu anlama duumlşuumlncesi oumlzne merkezli felsefelerin de desteğiyle doğaya
boyun eğdirme ve onu insanlığın emrine sevk etme arzusuna doumlnuumlşuumlr
Buguumln teknoloji adını verdiğimiz şey Yunanca techneacute soumlzcuumlğuumlnden gelmektedir
Fakat modern teknolojiyle Yunanlıların duumlşuumlnduumlğuuml techneacute arasında benzerlik olduğu
157 Bu konuda bkz Youmlntem Uumlzerine Konuşmalarrsquoda (Descartes Youmlntem Uumlzerine Konuşma Ccedilev Afşar Timuccedilin Yay Haz Egemen Berkoumlz Ccedilağdaş Yayınları İstanbul Kasım 1998 s46) oumlzellikle II Boumlluumlm 7 8 9 ve 10 ilkeler Ve Felsefenin İlkelerirsquonde (Descartes Reneacute Philosophical Essays and Correspondence Ed Roger Ariew Hackett Publishing Company Indianapolis Cambridge 2000 s 231-262) birinci ve ikinci boumlluumlm 158 Oudemans 1987 s 38
77
pek soumlylenemez Ccediluumlnkuuml Yunanlıların techneacutersquoden anladıkları physisrsquoin kendini accedilığa
ccedilıkarma tarzıdır Yunanlılar iccedilin karşılaşılan her şey bir mevcut-olanrsquodır ve her
lsquomevcut-olanrsquo lsquomevcut-olmayanrsquodan ccedilıkmaktadır bu yokluktan varlığa geliş
poiesisrsquotir Bu yuumlzden techneacute yalnızca bir yetenek el becerisi değil aynı zamanda
zihinsel bir etkinliği duumlşuumlnmeyi de kapsamaktadır Ccediluumlnkuuml Yunanlılar iccedilin legein ya
da logos dikkatlice duumlşuumlnuumlp taşınmak159 demektir ki bu da apophainesthairsquoye yani
goumlruumlnuumlme getirmeye dayanır
Heideggerrsquoe goumlre gerccedilek anlamıyla teknoloji (techneacute) varolan şeyi ortaya ccedilıkarma oumlne ccedilıkarma accedilığa ccedilıkarma uumlstuumlnuuml accedilma ve gizini accedilmadır Fakat modern felsefeyle birlikte teknoloji bu anlamından uzaklaşarak varolanı accedilığa ccedilıkartmak yerine varolanı denetleyen ve belirleyen oldu Modern teknoloji varolanın ccedilerccedilevelenmesi olarak varolanın uumlstuumlnuuml oumlrttuuml Modern teknoloji varolanı yani Varlıkrsquoı oumlzne metafiziğinde eriterek her şeyin merkezine insanı ve onun bilgisini koyarak Varlıkrsquoı insanın uumlruumlnuuml ve yaratısı haline getirdi160
Varolanların varlığı karşısında duyulan hayret insanın buumltuumln mevcut-olanların
gerccedilekliğini bilmeye ve şeylerde değişmeyen oumlzuuml keşfetmeye youmlneltti Fakat bu
arayış şeyleri oldukları haliyle anlamakla sınırlı kalamadı oumltesine geccedilti ve techneacute
mevcut-olanrsquoın denetlendiği ve ccedilerccedilevelendiği (Ge-stell) bir araccedil haline doumlnuumlştuuml Bir
techneacute olan felsefe de insanın ldquokendisini insan olarak guumlvence altına almak
isteyenrdquo161 bir duumlşuumlnme biccedilimine buumlruumlnduuml Hıristiyan teolojisi boyunca insan bu
amaccedil iccedilin ccedilalıştı tanrı ile kurulacak ilişkinin hangi yollarla daha guumlvenli ve doğru
olabileceği tartışıldı Ama buumltuumln bunlara rağmen insanın guumlven duyma ihtiyacı hiccedil
azalmadı
159 Heidegger klasik felsefenin doumlrt neden ilkesini [1 maddesel neden 2 Biccedilimsel neden 3 Amaccedilsal neden 4 Fail neden] accedilıklarken bizim ldquonedenrdquo Latinlerin ise ldquocausardquo dediğine Yunanlıların aition dediğini belirtir Aition başkasını borccedillu kılan demektir Oumlrneğin bir guumlmuumlşten yapılmış bir kadehi ele alalım Burada lsquoguumlmuumlşrsquo klasik felsefede kadehin maddesel nedeni ama Yunan duumlşuumlncesine goumlre kadehi borccedillandıran bir etkendir Yine aynı şekilde diyelim ki bu kadeh bir rituumlel kadehi olarak [amaccedilsal neden] yapıldı Burada da rituumlel kadehi hem guumlmuumlşe hem de kadeh biccedilimine borccedillu olmuş olur Bu kadehi yapana [fail neden] gelince o buumltuumln bu borccedillandırma tarzlarını bir araya getirir Bir araya getirme legein bu accedilıdan ldquoduumlşuumlnmekrdquo anlamına gelir Bu konuda bkz Heidegger Martin Teknik ve Doumlnuumlş Ccedilev Necati Accedila Bilim ve Sanat Yayınları Ankara 1998 s 12-14 160 Ccediluumlccedilen 2003 s 176 161 Oumlzlem Doğan ldquoHeidegger ve Teknikrdquo Heidegger Martin Tekniğe Youmlnelik Soru Ccedilev Doğan Oumlzlem Afa Yayınları İstanbul 1997b iccedilinde s 18
78
İnsan kendi kendisini guumlvenceye almanın haklılığını doğruluğunu guumlvenceye almanın yeni bir temeline ihtiyaccedil duydu [hellip] Descartesrsquoin eseri bu temeli felsefi terimler iccedilerisinde kurdu Descartesrsquoin ego cogito (ergo) sumrsquounda insan kendi oumlz kesinliğini kendi iccedilerisinde buldu Duumlşuumlnme (cogitare) gerek duyulan guumlvenliği kendi iccedilerisinde bulacağına kendisini ikna etti Artık insan gerccedilekliği kendisinde tasarımlayabilirdi [hellip] Boumlylece insan gerccedilekliği kendisine goumlruumlnduumlğuuml şekliyle yani bir duumlşuumlnme nesnesi olarak karşısına dikebilirdi İnsan bunu yapmakla hem kendi varoluşunu hem de boumlyle tasarlanan gerccedilekliğin varoluşunu guumlvence altına alınmış hissediyordu162
Guumlven hissiyatıyla doğayı karşısına alan insan onunla kurduğu ilişkide kendine
oumlncelik tanıdı ve doğaya kendi taleplerini dayatan insan merkezcil bir yapı kurdu
Heideggerrsquoin modern teknik eleştirisi temel olarak bu duumlşuumlnceye dayanmaktadır
Heideggerrsquoe goumlre Yunanlıların techneacutersquosi ile modern duumlşuumlncenin tekniği arasında
temel bir fark bulunur Bu farkı oumlrneklemeden oumlnce Yunanlıların technersquoden ne
anladıklarına biraz daha yakından bakmaya ccedilalışalım
Heidegger birccedilok kereler techneacute soumlzcuumlğuumlnuumln bir accedilığa ccedilıkarma gizini accedilma
olduğunu tekrar etmiştir ldquoVarlığa getirmerdquo demek olan poiesis soumlzcuumlğuumlnden
Yunanlılar yalnızca insan yapımı şeyleri anlamıyorlardı bizim buguumln doğa fizik
evren dediğimiz physis de bir varlığa gelmedir Hatta Yunanlılar iccedilin physis en
yuumlksek anlamda bir poiesis demekti Dolayısıyla hem bir zanaatccedilının sanatccedilının
yapıp ettikleri hem de doğada oluşan şeyler bir poiesis anlamına geliyordu
Yunanlıların varlığa getirme ile gizlilikten aşikacircrlığa gelmeyi anladıklarını ve bunun
iccedilin de aletheia soumlzcuumlğuumlnuuml [bizim hakikat dediğimiz soumlzcuumlğuuml] kullandıklarını
biliyoruz Heidegger tekniğin oumlzuumlnuumln tam da bu accedilığa ccedilıkartmakla ilgisi olduğunu
soumlyler teknik bir accedilığa ccedilıkartma biccedilimidir Dolayısıyla teknik accedilığa ccedilıkmayı
dolayısıyla hakikati ilgilendiren bir meseledir163
Aristotelesrsquoin Nikomakhosrsquoa Etikrsquote [III ve IV boumlluumlmler] techneacute ile episteme
soumlzcuumlklerini karşılaştırması technersquonin bizim accedilımızdan daha iyi anlaşılmasını sağlar
Aslında her iki soumlzcuumlk de bilmeye verilen adlardır Fakat iki soumlzcuumlk arasında giz
162 Oumlzlem 1997b s 18 163 Bkz Heidegger 1998 s 17
79
accedilma tarzları ve accediltıkları şeylerin ne olduğu bakımlarından farklılıklar vardır
Aristotelesrsquoe goumlre
Tekhne aletheueinrsquoin bir tarzıdır Aletheuein kendini oumlne-ccedilıkarmayan ve henuumlz oumlnuumlmuumlzde burada durmayan bir an oumlyle bir an boumlyle goumlruumlnuumlp beklenmedik bir şekilde vuku bulabilen her şeyin gizini-accedilar [hellip] bu yuumlzden tekhnersquode belirleyici olan şey yapmada elle işlemede veya araccedil kullanmada değil ama daha ccedilok yukarıda anılan gizini-accedilmada yatar Tekhne imal etme olarak değil gizini-accedilma olarak bir oumlne-ccedilıkmadır164
Modern teknikteki fark tam da burada ortaya ccedilıkmaktadır Hiccedil şuumlphesiz o da bir
accedilığa ccedilıkarmadır fakat poiesis anlamıyla değil Ccediluumlnkuuml modern teknik Heideggerrsquoin
deyişiyle ldquodoğaya bir meydan okumadırrdquo [Herausfordern] Meydan okumanın
oumltesine de geccedilerek doğayı koumlleleştirir Doğanın varolan enerjisini ondan soumlker ve
istenildiği anda insanın hizmetine sunulmak uumlzere kilit altına koyar Bu soumlylenenler
ldquoeski yel değirmenleri iccedilin de geccedilerli değil midirrdquo diye sorar Heidegger ve soruya
verdiği cevabıyla techneacute ile modern teknik ayrımını bize goumlsterir ldquoYel
değirmenlerinin kanatları muhakkak ki ruumlzgacircrda doumlnerler onlar dolayımsız olarak
ruumlzgacircrın esmesine terk edilmişlerdir Fakat yel değirmeni hava akımlarından gelen
enerjiyi onu depolamak uumlzere kilit altında tutmazrdquo165 Buna karşın Heideggerrsquoin
verdiği hidroelektrik santrali oumlrneği tam da bu doğaya saldırının doğadaki enerjiyi
ccediloumlzen dışarı ccedilıkaran ve onu kontrol altına alarak en yuumlksek faydayı talep etmeye
uygun bir oumlrnek teşkil eder Santral nehri tribuumlnlerini ccedilevirmeye zorlar
ldquoHidroelektrik santral Renrsquoin akıntısına yuumlzyıllardır bir kıyıyı diğer kıyıyla
birleştiren eski ahşap koumlpruumlnuumln inşa edildiği gibi inşa edilmemiştir Aksine guumlccedil
santrali akıntıya bent olacak şekilde inşa edilmiştirrdquo166 Başka bir deyişle santral Ren
Nehrirsquone kurulmamış Ren Nehri santrale kurulmuştur Modern teknikteki meydana-
ccedilıkarma bu tuumlrden yani gizli kalmış olanı ccedilıkaran onu ndashsantralin yaptığı gibi- başka
bir şeye doumlnuumlştuumlren depolayan ve gerektiğinde dağıtan bir tuumlr accedilığa-ccedilıkarmadır
Dolayısıyla bu accedilığa ccedilıkarmanın herhangi bir aşamasında muğlacircklığa yer yoktur her
bir aşama denetlenir kontrol altına alınır yel değirmeni-ruumlzgacircr ilişkisindeki
164 Heidegger 1997b s 66 165 Heidegger 1998 s 68 166 Heidegger 1997b s 70
80
olumsallığa izin verilmez Ya da tarlaya tohum eken ccediliftccedilinin sabırlı bekleyişini
goumlstermez modern teknik Tohumun yeşermesini garanti eder yapay guumlbrelerle
sulama ve motorize ccedilapalama teknikleriyle ve her tuumlrluuml haşerat ve maraza karşı
geliştirilen ilaccedillarla toprağı ve tohumu kendini-accedilmaya zorlar Heidegger buradaki
tehlikeyi şoumlyle accedilıklıyor
Gizinden-ccedilıkmış-olan-şey insanı nesne olarak değil de fakat daha ccedilok muumlnhasıran el-altında-duran olarak ilgilendirir ilgilendirmez ve insan nesnesizliğin ortasında yalnızca el-altında-duranın duumlzenleyicisi olur olmaz aynı insan duumlşuumlşuumln en uccedil noktasına iner yani insan kendisinin el-altında-duran olarak ele alınacağı noktaya iner Bu arada tam da boumlyle bir tehdit edilen biri olarak insan kendisini yeryuumlzuumlnuumln efendisi konumuna yuumlkseltir Boumlylece insanın karşı karşıya kaldığı her şeyin yalnızca insanın uumlruumlnuuml olduğu oumllccediluumlde mevcut olduğuna ilişkin yanıltıcı izlenim yaygınlık kazanır [hellip] İnsan her yerde ve daima yalnızca kendisiyle karşılaşırmış gibi goumlruumlnuumlr167
Oysaki guumlnuumlmuumlzde modern tekniğin geldiği bu seviyede insan hiccedilbir yerde
kendisiyle kendi oumlzuumlyle karşılaşamamaktadır İnsan tekniğe ve tekniğin araccedillarına-
analiz etme hesaplama ve duumlzenleme- hacirckim olmakla evrenin tuumlm alanlarına hacirckim
olabileceğini her yeri ve her şeyi kontroluuml altına alabileceğini duumlşuumlnmektedir Bu
inanış Heideggerrsquoe goumlre insanın başına gelebilecek en buumlyuumlk tehlikedir Her şeyin
insan yapımı olmasına doğru suumlruumlklenişi her şeyin insanın yapıp ettikleriymiş gibi
algılanması en sonunda insanın kendini ldquoimalrdquo etmesine kadar gidecektir Nitekim
buguumlnuumln tanıkları olarak bizler bu durumun eşiğinde olduğumuzun farkındayız
Ancak hatırlatmakta fayda var ki Heidegger tehlikeden soumlz ederken basit bir
teknoloji duumlşmanlığı yapmamaktadır ya da doğanın egemenlik altına alınışına
romantik bir tepki vermemektedir Bazı duumlşuumlnuumlrlerin onu bu şekilde algılamalarına
rağmen168 Heideggerrsquoin teknolojiye bakışı ne oumlvguuml ne de tam anlamıyla bir reddediş
iccedilermektedir
Teknolojinin oumlzuuml iki başlıdır muğlaktır bir accedilıdan pharmakonrsquoa benzer Dolayısıyla
teknolojideki tehlike aynı zamanda kurtuluşun ilacını da taşımaktadır Heidegger
167 Heidegger 1997b s 86 168 Oumlrneğin Juumlrgen Habermas Bu konuda bkz Dreyfus Hubert L ldquoHeidegger on Gaining a Free Relation to Technologyrdquo Heidegger Reexamined Art Poetry and Technology Vol3 ed Hubert Dreyfus Mark Wrathall Rouledge New YorkampLondon 2002 s 163
81
Houmllderlinrsquoin bir şiirinden yaptığı alıntıyla bunu vurgular ldquoTehlikenin olduğu yerde
koruyucu guumlccedil de serpilip gelişirrdquo169
Heidegger teknik aygıtlardan teknolojinin uumlruumlnlerinden kaccedilışımızın olmadığını
soumlyler Kaccedilınılmazlığın farkında olmak gerekir Teknolojiye goumlzuuml kapalı saldırmak
da onu ldquoşeytan işirdquo diye nitelemek de yanlış bir tutum olacaktır Teknolojinin her
geccedilen guumln doğaya ve insana daha fazla meydan okuduğunu insan varlığını her geccedilen
guumln daha fazla tehdit ettiğini goumlruumlyoruz Fakat diğer taraftan teknik araccedillara ve
uumlruumlnlere bağımlı olduğumuzu da goumlrmek zorundayız Bu ikili durumun farkında
olmak teknolojiyle ilişkimize doğru bir youmln verebilecektir Heideggerrsquoe goumlre teknik
araccedillarla ilişki oumlyle kurulmalı ki onların koumllesi olmamayı başarılabilmeli aynı
zamanda Ona goumlre formuumll basittir
Teknik araccedilları kullanmanın kaccedilınılmaz olduğunu soumlyleyebilir ve aynı zamanda doğamızı altuumlst etmesine ccedilarccedilur etmesine bozmasına ve bizim uumlzerimizde hacirckimiyet kurmasına karşı ccedilıkabiliriz Fakat ne evet ne de hayır diyerek teknolojik araccedillarla ilişkimiz belirsiz ve guumlvensiz olmaz mı Tam tersine Teknolojiyle ilişkimiz muumlkemmel bir biccedilimde kolay ve rahat olacaktır Teknik araccedilları guumlnluumlk yaşantımıza sokalım ve aynı zamanda onları uzak tutalım170
hellip
Ccedilalışmamızın bu ana kadar olan kısmında Heideggerrsquoin Varlık ve Zamanrsquoda
geliştirdiği fikirlerden yola ccedilıkarak insanın evrendeki muğlacirck konumunu anlamaya
ccedilalıştık Bu amaccedilla unheimlich deinon daimon oumlluumlm techne havf ve korku gibi bir
dizi anahtar soumlzcuumlk uumlzerinde durmaya ccedilalıştık Ccedilalışmamızın bundan sonraki
kısmında insanın muğlaklıktan kaccedilma yollarından biri olan kategorileştirme ve
kategorileri birbirinden uzak tutmak ve ayırmak iccedilin kullandığı rituumlelleri kuumlltuumlrel
technersquoler olarak ele alacak ve tragedya ile bağlantısını kurmaya ccedilalışacağız
169 Heidegger 1997b s109 Dn 30 170 Heidegger Martin Discourse on Thinking A Translation of Gelassenheit Tr John M Anderson E Hans Freund Harper amp Row New York 1966 s 53-54
82
2 Kuumlltuumlrel Techne Olarak Rituumlel ve Kategorizasyon
Hayat oumlluumlme ve hastalığa dağınıklığa ve
anarşiye karşı koyabilmek iccedilin dayanacak bir temel
arar
Diltey
21 Kategorizasyon
Kuumlltuumlrler birbirlerine benzerler Bu benzerlik Wittgensteinrsquoın ldquoailevirdquo dediği
tuumlrdendir Hemen hemen her kuumlltuumlrde insanın kendini kendi-olmayandan
ldquodiğerinden ldquooumltekindenrdquo ldquoşeylerdenrdquo ayırdığını ve bu farkı canlı tutma eğiliminde
olduğunu goumlruumlruumlz Ayrım ilk olarak dil ile başlar ve onun sayesinde suumlrduumlruumlluumlr
(Diğer taraftan yine aynı dilin suumlrekli ihanetine de uğrar Ccediluumlnkuuml dil insanın ayrım
yapmasını sağlayan bir araccedil olarak kesinlikten uzak yapısıyla muğlaklık potansiyeli
taşır) İnsan ilk olarak ldquobenrdquo der ldquobenrdquo diyerek kendine ait olan varlık alanını
belirler aksi halde kendini kendi dışında varolan duumlnyadan ayırmadığı muumlddetccedile
varolabilmek iccedilin gerekli en temel itkiden mahrum kalacaktır Hayatta kalmak şeyleri
sınıflandırmaya ayrıştırmaya bağlıdır
Sınıflandırmak boumllme ayırma dahil etme ve dışarıda tutma gibi eylemlerden oluşur
Burada yatan temel duumlşuumlnce duumlnyanın farklılaşmış şeylerden ibaret olduğuna her bir
varlığın kendine ait sınırların iccedilerisinde olması gerektiğine dair inanccediltır Başka bir
ifadeyle soumlylersek bu inanccedil duumlnyanın belirli bir duumlzeninin olduğuna inanır
Antropolog Mary Douglasrsquoa goumlre sınıflandırma evrensel bir insan aktivitesidir ve her
rasyonel davranış doğası gereği bir sınıflandırma ima etmektedir1 İnsan suumlrekli
değişen etkilerin kaosunda kaybolmamak iccedilin stabil ve tanımlanabilir nesnelerden
1 Bkz Douglas 1966 s XVII vd
83
oluşan bir duumlnya kurmaya ccedilalışır kendine Boumlylece kurduğu ve suumlrduumlrduumlğuuml
sınıflandırma sistemi dengeyi ve istikrarı az ccedilok suumlrduumlrebilecek durumda olmalıdır2
Chris Jenks Mary Douglasrsquoın sınıflandırmayla ilgili goumlruumlşlerini yorumlarken
toplumun temelini tam da bu sınıflandırma sisteminin oluşturduğunu belirtir Ona
goumlre toplum eşzamanlı olarak kavramsal siyasal ve moral youmlnleri olan
karmaşıklaşmış bir sınıflandırma sistemidir3
Eliade insanın evreni sınıflandırmasının ontolojik bir zorunluluk olduğunu belirtir4
İnsan oumlrneğin evreni kutsal ve dindışı alanlar olarak ayırırken evrenin homojen bir
buumltuumln olmadığı inanışından yola ccedilıkar ve yine Eliadersquoye hiccedilbir duumlnya ldquohomojenliğin
karmaşasırdquo iccedilinde varolamaz5 Burada homojenlik kaotik olandır şeylerin
duumlzenlenmemiş halidir boumlyle bir durum insan varlığının temelini tehdit eder
Antropolojik ccedilalışmalarda insanın belli başlı ayrımları ve sınıflandırmaları uumlzerinde
durulur Doğa ve kuumlltuumlr yaşam ve oumlluumlm tanrı ve insan hayvan ve insan yer altı ve
yeruumlstuuml bu duumlnya ve oumlte duumlnya kutsal ve dindışı gibi ikilikler ve kategoriler bunların
başlıcaları arasında sayılabilir İnsan oumlncelikle kendini doğanın vahşi işlenmemiş ve
tehlikeli yanından ayırmak zorundadır Medeniyet kendini bu duumlşuumlncenin daha
doğrusu bu ayrım duumlşuumlncesinin uumlzerinde inşa eder ve doğa ile kuumlltuumlr birbirinden
kesin ccedilizgilerle ayrılır Yatay doğrultuda işleyen bu ayrımın bir benzeri dikey
doğrultuda da karşımıza ccedilıkar Yeryuumlzuumlnuumln sakinleri yerin altındakilerden ve
yukarıdakilerden de kendini ayırır Ccediluumlnkuuml her iki boumllge de insanın kontroluumlnuumln
dışındadır
17 yuumlzyıl oumlncesi ve sonrasında insan bilimlerinin bilgi edinme youmlntemlerini
karşılaştırdığı Les Mots et les Choses [Kelimeler ve Şeyler] adlı ccedilalışmasında Michel
Foucault evreni kategorilere ayırma işleminin bir episteme bilgi elde etme youmlntemi
2 Douglas 1966 s 45 3 Jenks 2003 s 34 4 Eliade Mircea The Sacred amp Profane The Nature of Religion tr Willard R Trask New York 1968 s 20 5 Eliade 1968 s 22 Kutsal ve Duumlnyevi ayrımının ayrıntılı bir tanımı iccedilin ayrıca bkz Durkheim Emile The Elementary Forms of The Religious Life Tr Joseph Ward Swain London George Allen and Unwin 1971
84
olduğunu belirtir Her doumlnemin kendine oumlzguuml sınıflandırma sistemi olduğunu bu
sınıflandırmanın da temelinde oumlrneğin 17 yuumlzyıl oumlncesinde benzerlik ilkesi rol
alırken 17 yuumlzyıldan sonra farklılık ilkesinin temel oluşturduğunu oumlrneklerle ortaya
koyar
Zihin faaliyeti [hellip] boumlylece artık şeylerdeki bir akrabalığı bir cazibeyi ve ya gizlice paylaşılmış bir doğayı accedilık edebilecek her şeyin peşinde olmak uumlzere onları yaklaştırmaya değil de tamamen tersine ayırmaya youmlnelik olacaktır yani oumlzdeşlikleri ve sonra buradan uzaklaşan tuumlm basamaklara geccediliş gereğini belirlemeye Ayrım yapmak karşılaştırmaya bir bakıma farklılığın oumlncelikli ve temel aranışını dayatmaktadır [hellip] ccediluumlnkuuml bilmek ayırmaktır6
Levi-Strauss da Foucaultrsquodan birkaccedil yıl oumlnce Batı duumlşuumlncesinin bir oumlvguuml kaynağı
olarak goumlrduumlğuuml bu ayırma ve sınıflandırma sisteminin hakim yanlış inanışın aksine
ldquoyabanrdquo toplumlarda da goumlruumllebileceğini ortaya koyar7 Ama Levi-Straussrsquoa goumlre
yaban toplumların ayırma ve sınıflandırma sistemi Batırsquoda olduğu gibi oumlrneğin
doğanın kuumlltuumlrden kesin olarak ldquokopmardquosı boyutunda değildir Ona goumlre ldquoBatılı
insan oumlzellikle son doumlrt yuumlzyılında insansallıkla hayvansallığı birbirinden kesinlikle
ayırmayı bir hak olarak benimsemekle birinden aldığı her şeyi oumltekine vermekle
uğursuz bir doumlnemi başlatmışrdquotır Oysaki Batı duumlşuumlncesinde ldquoilkelrdquo sıfatıyla
neredeyse insan altı bir kategoriye konan ve kuumlccediluumlmsenen toplumların da benzer
(hatta yer yer daha karmaşık) bir ayırma ve sınıflandırma sitemlerinin olduğu ama
onların sistemlerinin ldquokesin kopmardquo niteliği değil daha esnek bir etkileşim hali
goumlsterdiği biraz dikkatli bir bakışla kolaylıkla anlaşılabilir Birccedilok goumlzlemci yaban
toplumların bilimini ldquonaifrdquo ldquosoyutlama yoksunurdquo ldquofiziksel olanla duumlşuumlnsel olanı
birbirine karıştıranrdquo ldquohiccedilbir zaman pratikte sonuccedil doğuramayacakrdquo bir takım
etkinlikler olarak tanımlama eğilimindedir Oysaki gerccedilek durum goumlruumlnduumlğuuml gibi
değildir Bizim ldquobilimselrdquo dediğimiz youmlntem de temelini ayrıştırma ve
sınıflandırmadan alır tıpkı ldquoilkelrdquo toplumlarda olduğu gibi Oumlrneğin Iakoutersquolar
ağaccedilkakan gagası ve ağaccedilkakan kanının diş ağrısını gidermek iccedilin kullanırlar
Pozitivist bir Batılı bilim adamının goumlzuumlnde bunun ldquopratikterdquo bir sonucu
6 Foucault Michel Kelimeler ve Şeyler İnsan Bilimlerinin Bir Arkeolojisi Ccedilev Mehmet Ali Kılıccedilbay İmge Kitabevi 2001 s 96 7 Bkz Levi-Strauss Claude Yaban Duumlşuumlnce Ccedilev Tahsin Yuumlcel YKY 4 Baskı İstanbul 2000
85
olmayacaktır Oysaki Levi-Strauss zaten amacın ilk olarak pratik değil duumlşuumlnsel
gereklilikleri karşılamaya youmlnelik olduğunu soumlyler
Gerccedilek sorun ağaccedilkakan gagasının suumlruumllmesiyle diş ağrılarının geccedilip geccedilmeyeceği değil belli bir goumlruumlş accedilısından ağaccedilkakanın gagasıyla insanın dişinin bağdaştırılıp bağdaştırılamayacağını [hellip] nesnelerle varlıkları kuumlmelendirme yoluyla evrene bir duumlzen başlangıcı getirilip getirilemeyeceğini bilmektir ccediluumlnkuuml sınıflandırma nasıl olursa olsun sınıflandırma yokluğuna goumlre gerccedilek bir erdem iccedilerir [hellip] duumlzen zorunluluğu ilkel dediğimiz duumlşuumlncenin temelinde yer alır ama ancak her tuumlrluuml duumlşuumlncenin temelinde yer aldığı oranda8
Ayırma ve sınıflandırmanın insanın evrende kurmak istediği duumlzen arayışının doğal
bir sonucu olduğu ortadadır Kesinlik ve değişmezlik insana guumlven verir bu yuumlzden
insanda bir ldquokesinlik arzusurdquo bulunur Evrende varolan guumlccedillerin ve şeylerin
sınırlarını kesin olarak bilmek ister Rene Girard insandaki bu ayırma boumllme ve
sınıflandırma mekanizmasının ldquokurucurdquo bir niteliği olduğunu soumlyler Kuumlltuumlruuml kuran
bu tuumlrden bir ayırmadır9 Girard ayırma mekanizmasının ldquokeyfirdquo olduğunu soumlyler
Bu keyfilik ister istemez oluşur tıpkı dil gibi Ayrımın ortadan kalmaya başladığı
yerde şiddetin ortaya ccedilıkacağını soumlyleyen Girard kuumlltuumlrel adlandırmaların
sınıflandırmaların ve ayırmanın bu şiddeti engelleyebildiğini iddia eder Girardrsquoa
goumlre dil
[hellip]baş doumlnduumlruumlcuuml şiddet salınımının yerine anlamlandırmaların istikrarını koymaktadır bir yanda vebanın bir yanda baba katli ile ensestin yer alması gibi Hiccedilbir şeyle ayırt edilmez olmuşların arasında işleyişe geccedilen ayrım mekanizması kaccedilınılmaz olarak hile yapar Etkili bir işleyiş iccedilin tuumlm topluluğun farklılaştırılmış birliğini sağlamak iccedilin hile yapması gerekir de İnsanlar yaşayan kuumlltuumlruumln orta yerinde bu bilinmeyen mekanizmadan doğan anlamlandırmaların keyfiliğini fark edecek yetide değildir10
Dil yani logos simgesel olanı yani kuumlltuumlruuml uumlretmektedir Logos ayırmakta
dışlamakta sınıflandırmakta ve kategoriler oluşturmaktadır Ancak modern duumlşuumlnce
oumlncesinde ayırma ve sınıflandırma hiccedilbir zaman kesin bir nitelikte goumlruumlnmemektedir
Kategorilerin birbirleriyle etkileşimde olduğu kabul edilir Ancak modern duumlşuumlnceyle
birlikte ldquoayırıcı kozmolojilerrdquo oluşmuş ve bu kuumlltuumlrlerde ldquoayrımrdquo o kadar
8 Levi-Strauss 2000 s 35 9 Girard Reneacute Şiddet ve Kutsal Ccedilev Necmiye Alpay Kanat Kitap İstanbul 2003 s 337 10 Girard agy
86
kesinleşmiştir ki bir kategorinin diğerine temas edebileceği ihtimali neredeyse
duumlşuumlnce dışı ya da mantıksal bir hata ccedilelişki olarak goumlruumllmuumlştuumlr Boumlyle bir kuumlltuumlrden
yetişmiş bilim adamları da bazen kategorilerin etkileşimli olduğuna inanan
toplumları anlamakta zorlanırlar Bu konuda Rouxrsquonun bir kuumlccediluumlk şaşkınlığını burada
alıntılamak yerinde olacaktır
Hayvan duumlnyasını ele almanın oumlzel bir biccedilimi de bu duumlnyayı bir sınıflandırma aracı olarak kullanmaktır Arkaik insan duumlzensizliği sevmez Duumlnyasını duumlzenlerken tuumlm evreni de duumlzenler Bunu yaparken kendisiyle ccedilelişkiye duumlşer ve iki karşıt eğilim arasında teredduumlt eder bu eğilimlerden biri insanın tuumlrleri suumlrekli karıştırmasını iccedil iccedile geccedilirmesini oumlngoumlruumlr ndash insanın hayvan bitki ve nesneyle aynı duumlzlemde kabul edilmesi onlar gibi davranması ya da onlarla eş zamanlı hareket etmesi ve karşılaşması- diğer eğilimse bu karmaşayı normlar ccedilerccedileveler ve yapılar kurarak duumlzeltmeye iter [hellip] oumlte yandan dış duumlnyayla ticari ilişkiler kurarlar ve bu ilişkiler yoluyla yerleşik duumlzeni tehdit ederler Her tuumlrluuml ticari hareketten korkarlar bu ticari hareketlerin zarar vermemesi iccedilin oumlnlemler alırlar Dışarıdan gelen insanları ve malları iki ateş arasından geccedilirirler evlerini eşik ya da kiriş tanrısıyla korurlar vs Boumlylece hem yapıların katılığını hem de bunu tehdit eden karmaşıklığı kavrarlar11
Başta soumlylememiz gereken şey daha oumlnce soumlylediklerimizden farklı olmayacak
Sadece arkaik insan değil guumlnuumlmuumlz insanı da duumlzensizliği sevmez Dolayısıyla evreni
sınıflandırarak bir duumlzene erişmek ihtiyacının sadece arkaik duumlşuumlnceye ait olduğunu
soumlylemek bu accedilıda eksik olacaktır Diğer taraftan Rouxrsquonun tarifini yaptığı insanın
hem kendini ayırmasını hem de ayırdığı şeyle ilişki kurmasını bir ccedilelişki olarak
goumlrmesi de yukarıda belirttiğimiz farklı kozmolojik anlayışın bir sonucu olsa gerek
Ccediluumlnkuuml gerccedilekte bu bir ccedilelişki değildir Soumlz konusu arkaik insan Rouxrsquonun da
sonunda kabul ettiği gibi evreni kategorilere ayırmanın mutlak olmadığını
kategoriler arasında zorunlu bir ilişkinin kaccedilınılmaz bir temasın olduğunu
bilmektedir Hiccedil şuumlphesiz modern akıl iccedilin hem ticaret yapıp hem de bu eylemin
getirdiği temastan korkmak ldquomantıksızrdquo bir durum olacaktır Uumlstelik bir de dışarıdan
gelen yabancının ya da malın ldquoarındırmardquo rituumlelinden geccedilirilerek benimsenmesi
ldquoccedilocukccedilardquo bir uygulama gibi algılanacaktır Fakat bu tuumlr kozmolojilere sahip
kuumlltuumlrler her ne kadar suumlrekli olarak ayrım ve sınıflandırma youmlntemleri uygulasalar
da kategoriler arasında temasın kaccedilınılmaz olduğunu bilirler Onlar bu temastan
11 Roux Jean-Paul Orta Asyarsquoda Kutsal Bitkiler ve Hayvanlar Ccedilev Aykut Kazancıgil Lale Arslan Kabalcı Yayınevi İstanbul 2005 s 8283
87
doğacak tehlikelere karşı suumlrekli uyanık olmak tehlikeleri kontrol altına almak
zorundadır Ccedileşitli rituumlel uygulamalarıyla birbirine temas eden kategoriler yeniden
ayrıştırılır
22 Kozmosun Kontroluuml Rituumleller
Oumlzellikle yaban toplumlarda bu ayrıştırma işleminin ayrıştırma rituumlellerinin suumlrekli
olarak tekrarlandığı goumlzlenir Bu ccedileşit rituumlel uygulamaları ve inanışların sıklıkla
goumlruumllmesi bu tuumlr kuumlltuumlrlerde kategoriler arasında suumlrekli olarak temas tehdidinin
bulunduğunun en accedilık goumlstergesidir Diğer bir deyişle bir toplumda rituumlelistik
uygulamalar ne kadar fazlaysa o toplumda kategorilerin etkileşimli olduğu inancı o
derece yuumlksektir Oumlrneğin oumlluumlm yaşama yaşam da oumlluumlme temas halindedir Bu
tuumlrden temasların tehlikelerini en aza indirebilmek iccedilin bazı uygulamalarla iki
kategori birbirinden uzaklaştırılmaya ccedilalışılır
ldquoEliadersquonin aktardığına goumlre Sarı Uygurlar oumlluumlye ldquoCcedilocuklarını hayvanlarını ve mallarını da yanına almardquo diye seslenirler [hellip] Şaman oumllenin ruhunu oumlluumller acirclemine goumltuumlruumlp kabul ettirene kadar yeni oumlluuml yer altı duumlnyasına alışamaz ailesini arkadaşlarını ve suumlruumllerini yanına almaya ccedilalışır Bu nedenle oumlluumlnuumln ruhunun dirileri takip edememesi iccedilin mezarlıktan ccedilıkarken başka yol kullanmak gibi ccedileşitli oumlnlemler alınır İnanışlara goumlre oumlluumller ancak oumlluumlmlerinden uumlccedil yedi ya da kırk guumln sonra verilen cenaze şoumlleninin ardından bir daha doumlnmemek uumlzere oumlluumller acirclemine giderrdquo12
Levi-Strauss Yerli Foxrsquoların cenaze toumlrenlerinin ldquooumlluumlden kurtulmakrdquo ve ldquooumlluumllerin
artık kendileri arasında bulunmamanın yarattığı acı ve kederin etkisiyle canlılardan
oumlccedil almalarını oumlnlemekrdquo kaygısıyla yapıldığını ve ldquooumlluumlnuumln ruhunu [hellip] kesinlikle oumlbuumlr
duumlnyaya gitmeye razı etmek iccedilinrdquo yaptığı bazı uygulamaları oumlrnekler13
Oumlluumller duumlnyasıyla yaşayanlar arasındaki suumlrekli temas ilişkisine hayvanlar
kategorisinden de oumlrnekler verilebilir Altay Tuumlrklerinin av hayvanlarına karşı
tavırları bu etkileşimin accedilık bir goumlstergesidir
hellipoumllduumlrduumlkleri hayvanların hemen hemen tamamının kemiklerinin ya da cesetlerinin ccedilok iyi korunan bir yerde sonsuza kadar sergilenmesi ve muhafaza edilmesi gibi bir
12 Eliade Şamanizm s 240 aktaran Ccediloruhlu Yaşar Tuumlrk Mitolojisinin Ana Hatları Kabalcı Yayınevi İstanbul 2002 s123 13 Levi-Strauss 2000 s 55 - 56
88
geleneği suumlrduumlrmuumlşlerdir oumllduumlruumllen hayvanın ruhunun bu kalıntılarda varlığını suumlrduumlrduumlğuuml şeklindeki eski klasik goumlruumlş hala geccedilerliydi Bu uygulama hayvanın yeniden doğması iccedilin yapılıyordu14
İster insan olsun ister hayvan oumlluumlnuumln ruhunun geri gele(bile)ceğine duyulan inanccedil
farklı şekillerde kendini goumlsterebiliyor Oumlrneğin Proto-Tuumlrklerde hayvan oumllduumlrmekle
insan oumllduumlrmek arasında ccedilok az fark vardır Ccediluumlnkuuml hayvanlar da insan toplulukları
gibi ldquogruplarrdquo halinde yaşamaktadırlar ve nasıl bir kabilenin uumlyesi başka bir
kabileden birini oumllduumlrduumlğuumlnde ldquokısasrdquo yasası (ya da benzeri cezalandırma
uygulamaları) devreye giriyorsa bir hayvanın oumllduumlruumllmesi de benzer bir durumla
sonuccedillanması beklenebilir Gerek oumllduumlruumllen hayvanın ruhu gerekse onun ldquokabilesirdquo
hem ldquooumllduumlrenrdquoden hem de onun kabilesinden intikam alabilir
Bu konuda Antik Yunanrsquodan bir oumlrnek verilebilir Atinarsquoda Bouphonia (Oumlkuumlzuumln
Oumllduumlruumllmesi) olarak anılan kurban toumlreninde genccedil kızlar bıccedilak ve balta gibi aletleri
suyla ıslarlar sonra başka birileri bıccedilakları alıp bileyiciye goumltuumlruumlr bileyiciler işlerini
hallettikten sonra bunları kasaplara verirler Son olarak kasaplardan ilki baltayla
hayvanın yere duumlşmesini sağlar diğeri de bıccedilakla boğazını keser Kasaplar işlerini
bitirir bitirmez ellerindekini atarak kaccedilarlar Bu arada hayvanın derisi soyulur eti
orada bulunanlarca paylaştırılır Sonra deri samanla doldurulur ve dikilir iccedili dolu
hayvan bir sabana koşulur Bu sırada hayvanı kimin oumllduumlrduumlğuumlnuuml bulmak iccedilin bir
mahkeme kurulur Suyu taşıyan kızlara sorulur oumlnce Kızlar aletleri bileyiciye
goumltuumlrenleri succedillar Bileyiciler kasaplara atar succedilu Son olarak kasaplar da balta ve
bıccedilağı succedillarlar Aletler succedillu bulunur ve denize atılırlar15 Frazer yine benzer bir
oumlrneği Japon Adalarında yaşayan Ainorsquolardan verir Bir ayı tuzağa duumlşuumlrduumlklerinde
ya da bir okla vurduklarında avcılar bir oumlzuumlr bulma ve ya kefaret toumlreninden
geccedilmektedirler16 Bu konuda bir şamanın soumlyledikleri basit bir animizmden
(canlıcılık) oumlte evrenin etkileşim halindeki kozmolojilerden ibaret durumunu oumlzetler
niteliktedir
14 Roux Jean-Paul Altay Tuumlrklerinde Oumlluumlm Ccedilev Aykut Kazancıgil Kabalcı İstanbul 1999 s 135 15 Frazer James Altın Dal Dinin ve Folklorun Koumlkleri Ccedilev Mehmet H Doğan Payel Yayınevi İstanbul 1992 II cilt s 42 16 Frazer 1992 s101 Frazer 100 ile 124 sayfalar arasında benzeri kefaret ve oumlzuumlr rituumlel oumlrnekleri verir
89
Yaşamın en buumlyuumlk tehlikesi tuumlmuumlyle canlardan ibaret olan insan besini olgusunda yatmaktadır Oumllduumlruumlp yeme durumunda kaldığımız tuumlm yaratıkların kendimize elbise yapmak iccedilin parccedilalayıp yok ettiğimiz her şeyin canı vardır oumlyle canlar ki bedenleriyle birlikte yok olup gitmezler boumlylece bedenlerinden yoksun bıraktığımızdan dolayı bizden oumlccedil almamaları iccedilin yatıştırılmaları gerekir17
Evcil hayvanları oumllduumlruumlrken ikna etmek onların oumlfkesini yatıştırmak daha kolaydır
ama av hayvanları konusunda iş karmaşıklaşır Yakalanan ya da oumllduumlruumllen hayvan
ldquotuumlrdeşlerinin kategorisirdquonden ayrılmalı onunla beslenecek olan insan kabilesine
dahil olmalıdır Rouxrsquoya goumlre ava ccedilıkmadan oumlnce avcının avlanacağı hayvanın
maskesini takması onun kılığına buumlruumlnmesi ve onu taklit etmesi yalnızca avın kolay
geccedilmesine youmlnelik pratik ya da buumlyuumlsel bir işlev taşımaz Roux bu tuumlr uygulamaların
ve toumlrenlerin ldquoav uumlzerinde hacirckimiyet kurmakrdquo ve ldquoonu şimdiden oumllduumlrmekrdquo
anlamlarına gelebileceğini yadsımaz Ancak uygulamaların başka bir yanı daha
vardır Avcı kılık değiştirme yoluyla avıyla doğru iletişim kurabilmek onu av
olmaya ldquoiknardquo edebilmek iccedilin kendi topluluğundan simgesel olarak ayrılır
Oumllduumlreceği hayvanın kılığına buumlruumlnerek o hayvan soyunun ldquokabilesinerdquo dahil olur
boumlylece ldquoiknardquo suumlrecinin kolaylaşacağına inanılır Aynı şekilde hayvan oumllduumlruumllduumlkten
ya da canlı olarak yakalandıktan sonra kampa getirildiğinde de benzer bir uygulama
bu kez tersinden yapılır
[hellip] ayı tilki vaşak koumlye getirilip cinsiyetlerine goumlre kadın ya da erkek gibi giydirildiklerinde kişilik değiştirme daha accedilık ortaya ccedilıkar İnsan kılığına sokularak kendi boylarının bir uumlyesi olmaktan ccedilıkarlar artık insanlara duumlşman ya da yabancı değillerdir ve oumllduumlklerinde insanlar iccedilin bir tehlike oluşturmazlar insan olmuşlardır boydan kişiler olmuşlardır ve bu konuda kimse bir şey diyemez18
Adı anılan tehlike yalnızca vahşi ya da av hayvanları iccedilin geccedilerli değildir Levi-
Strauss bitkilerle kurulan benzer bir yatıştırma uygulamasının oumlrneklerini verir
hellipkoumlkten accedilılan deliğe bir tutam tuumltuumln kimi zaman da bıccedilak ya da para konulur ve toplayıcı kısa bir dua okurdu bana verdiğini aldım sana da bunu bırakıyorum
17 Drury Nevill Şamanizm Şamanlığın Oumlğeleri Ccedilev Erkan Şimşek Okyanus Yayıncılık İstanbul 1996 s 26 18 Roux 2005 s 117
90
Dileğim oumlmruumlmuumln uzun olması benim ve yakınlarımın başına bir dert gelmemesidir19
Buumltuumln bu rituumlel ve uygulamalar birbirinden mutlak suretle ayrı kalması gereken
kategorilerin birbirine karışmasını oumlnleme amacı taşımaktadır Oumlluumlnuumln kendine ait
alana (oumlluumller diyarına) gidememesi oumllduumlruumllen bir hayvanın oumlluumlme razı edilememesi
soumlz konusu ruhları eşikte muğlak bir konumda bırakır Muğlak bir konum ise insan
toplulukları iccedilin en buumlyuumlk tehditlerden biridir
23 Eşik
Arnold van Gennep 1960 tarihli The Rites of Passage (Geccediliş Rituumlelleri) adlı
ccedilalışmasında her tuumlrluuml yer durum mevki toplumsal statuuml ya da yaş evresi (oumlrneğin
ergenlik gibi) değişimlerinde bir takım rituumleller yapıldığını ve bunun da neredeyse
buumltuumln toplumlarda goumlruumllduumlğuumlnuuml belirtir20 Gennep geccediliş rituumlellerinde genellikle uumlccedil
aşamanın bulunduğunu soumlyler ayırma rituumleli (rites of seperation) eşik (ya da sınır)
rituumleli (liminal rites) ve yeniden katılım (rites of incorporation)21 İlk aşama geccedilişte
olan kişinin (ya da şeyin) oumlnceki pozisyonundan sembolik olarak ayrılması işlemini
iccedilerir Ayırmadan sonra kişi marjinal bir duruma geccediler muğlak bir nitelik kazanır
ccediluumlnkuuml bilinmeyen kategori dışı bir yerde bir eşiktedir buumltuumln toplumsal kategorilerin
sınırındadır Son olarak uumlccediluumlncuuml aşamada kişi farklı bir kategoriye katılır
Geccediliş rituumlellerinin bizi ilgilendiren kısmı olarak eşik aşaması muğlacircklığın goumlruumlnuumlr
hale gelişi bakımından oumlnemlidir Turner da Genneprsquoin geccediliş rituumlellerine atıfta
bulunarak eşiğin korku veren muğlacircklığı uumlzerinde durur
Eşiğin ya da liminal personaersquonin (ldquoEşikteki insanlarınrdquo) niteliği ister istemez muğlacircktır ccediluumlnkuuml bu koşul ve bu koşul iccedilindeki kişiler normalde kuumlltuumlrel alandaki durumların ve pozisyonların yerini belirleyen sınıflandırmaların bağından kurtulmuş veya sıyrılmış durumdadır Eşikteki varlıklar ne burada ne oradadır onlar yasa gelenek teamuumll ve resmi protokol tarafından tayin edilip duumlzenlenmiş pozisyonların tam ortasında [betwixt] ve arasındadır [between] [hellip] Boumlylece eşikte olma hali
19 Levi-Strauss 2000 s 69 20 Bkz Gennep Arnold van The Rites of Passage Trans Monika B Vizedom and Gabrielle L Caffee Routledge London 1960 21 Gennep 1960 s 11 vd
91
ccediloğunlukla oumlluumlye ana rahminde olmaya goumlruumlnmezliğe belirsizleşmeye ccedilift cinsiyetliliğe yabanlığa ve guumlneş ya da ay tutulmalarına benzetilir 22
Van Genneprsquoin eşik olarak tanımladığı durum bizim bu ccedilalışmada muğlacircklık
dediğimiz durumla yakından ilişkilidir Bizce trajik durum bu tuumlrden bir muğlacirck
pozisyonun niteliklerinden doğmaktadır Muğlacircklık eşikte olmanın tanımsızlığını
ama aynı zamanda birden fazla tanıma imkacircn sunmasını iccedilerir bu yuumlzden de
tehlikelidir Douglas Van Genneprsquoin ldquoeşikrdquo kavramını yorumlarken bu durumu ccedilok
guumlzel bir şekilde oumlzetler
Van Gennep toplumu birbirine geccedilişleri olan koridorlar ve odalardan oluşan tehlikeli bir ev olarak goumlruumlyordu Tehlike geccediliş durumundaydı ccediluumlnkuuml geccediliş herhangi bir durumda olamamak demekti tanımsızdı Bir durumdan diğerine geccedilmek zorunda olan birisinin kendisi tehlikede olduğu gibi tehlikeyi başkalarına da bulaştırabilirdi Tehlike onu eski statuumlsuumlnden kesin bir şekilde ayıran bir rituumlel yoluyla kontrol edilmeliydi 23
Herhangi bir rituumlel suumlreci olmaksızın kendiliğinden eşikte yer alan pozisyonlar da
vardır Turner bu konuda Zambiarsquonın kuzeyinde yaşayan Ndembu kabilesinden bir
oumlrnek verir Kabiledeki en yuumlksek mevkiye sahip ve en kıdemlisi olan Kanongesha
birccedilok Afrika kabilesinde olduğu gibi ldquoparadoksalrdquo bir temsile sahiptir Hem
toplumdaki hiyerarşik yapılanmayı hem de hiyerarşik olmayan tek tek bireylerin
eşitliğine dayalı bir birlik olarak toplumun tuumlmuumlnuuml temsil eder Başka bir deyişle
kral iki farklı kategoriye aynı anda ldquotemasrdquo ederek muğlak bir konumda yer alır
Bu tuumlrden muğlak konumlar ldquoanormalrdquo olarak tanımlanan olaylarla
ilişkilendirilebilir Aslında ldquoanormalrdquo olan ldquomuğlakrdquo olandır normal olan aşılmış ya
da iki ya da daha fazla kategoriye aynı anda temas edilmiştir Somut anormallik
oumlrneklerine toplumlar farklı şekilde muumldahale ederler Douglas bu muumldahalelerden
bir kaccedilını sıralıyor Yorumlama yoluyla muğlaklığın azaltılması bunlardan ilkidir
Burada oumlrneğin anormal bir goumlruumlnuumlmde doğan bebeğin hayvan ile insan kategorileri
arasında olduğu duumlşuumlnuumlluumlr Batı Afrikarsquonın buumlyuumlk kabilelerinden olan Nuerrsquoler su
aygırına benzeyen yeni doğmuş bebeğin yanlışlıkla insan olarak duumlnyaya geldiğini
22 Turner 1977 s 95 23 Douglas 1966 119
92
duumlşuumlnerek onu ait olduğu yere bir su kenarına bırakırlar İkinci youmlntem ise
muğlaklığa fiziki olarak muumldahale etmektir Burada birinciye goumlre daha net
uygulama vardır Bu konuda Douglas ikiz oumlrneğini verir24 Bazı Batı Afrika
kabilelerinin ikiz doğan ccedilocuklardan birini oumllduumlrduumlkleri goumlzlenmektedir Reneacute Girard
ikizlerden duyulan korkuyu ldquoşiddetrdquo kavramıyla accedilıklamaktadır Girard temel teorisi
yani ldquofarklılığın yitimi şiddet doğururrdquo ilkesi uyarınca ikizleri yorumladığında
ikizlerin soumlz konusu farklılık yitimini temsil ettiğini bu bakımdan da topluluk iccedilin
ldquoşiddetrdquoi yani yıkımı ifade ettiği iccedilin korkutucu olduğunu iddia etmektedir25 Biz
farklılığın yitimi yerine muğlacircklık demeyi tercih ediyoruz Ccediluumlnkuuml ikizlerin goumlsterdiği
şey kategorilerin birbirine karışmasını bir ccedileşit kirlenmeyi goumlstermektedir
Kirlenmedir ccediluumlnkuuml ikiz (double) muğlacircklığı accedilığa ccedilıkartır daha oumlnce tartıştığımız
unheimlichrsquoin tekinsizin alanına girer Nihai olarak bu tuumlr durumlarda topluluğun
yaklaşım youmlntemleri ne derece farklılık goumlsterirse goumlstersin temelde soumlz konusu
muğlaklığı kontrol etme arzusunu bize goumlstermektedir Rituumleller normalin-kuralın
dışına ccedilıkmış olanı bulunduğu kategorinin sınırını aşmış olanı yeniden kontrol etme
onun uumlzerinde hakimiyet kurma girişimidir Bu anlamıyla rituumlel de bir techneacutersquodir
24 Kirlenme Murdar Cenabet
Eşikteki insanlar (ve ya şeyler) her zaman başka bir konuma geccedil(e)meyebilirler Bu
durumda eşikte olma hali geccedilici değil uzun suumlreli ya da kalıcıdır Bu tuumlr konumdaki
insanlar eşikte olmanın hemen buumltuumln oumlzelliklerini az ya da ccedilok barındırırlar
dokunulmaz ama yasaklı kutsal ama lanetlidirler Hemen her toplumda marjinal
konumda bulunanlar vardır soytarılar krallar şamanlar kahinler peygamberler
dilenciler cadılar hapccedilılar ldquotinercilerrdquo hippiler iki farklı etnik koumlkenden melezler
goumlccedilmenler kadınlar ccedilocuklar vb Accedilıkccedila goumlruumllebileceği gibi bu tuumlr konumlardaki
insanlar yapısal olarak toplumun en uumlstuuml ya da en altında ya da marjininde
bulunabilmektedirler
24 Douglas 1966 s 48-49 25 Girard 2003 s 79
93
ldquohellipeşik durumunda ve roluumlnde olanlara hemen her yerde dinsel-buumlyuumlsel oumlzellikler atfedilir ya da onlara [hellip] insanları nesneleri olayları ve ilişkileri kirleten uğursuz tehlikeli olarak bakılır [hellip] geleneksel sınıflandırma oumllccediluumltleriyle accedilık bir şekilde sınıflandırılamayan ya da sınıflamaların sınırları arasına duumlşenler hemen her yerde ldquokirleticirdquo ve ldquotehlikelirdquo olarak goumlruumlluumlrlerrdquo26
Burada İngilizcedeki polluting kelimesi yerine lsquokirleticirsquo kelimesini kullandık Belki
anlamın daha net anlaşılabilmesi iccedilin ldquomurdarrdquo ya da ldquocenabetrdquo kelimelerini tercih
etmemiz daha doğru olabilir Ccediluumlnkuuml bu iki kelimenin anlamları ldquokirlirdquo ya da
ldquokirleticirdquoden daha geniş bir alanı kapsamaktadır ldquoKirlirdquo ve ldquopisrdquo gibi anlamları
guumlnluumlk dilde yalnızca maddesel bir kirlenmeyi basit olarak ldquohijyen olmamardquoyı
ccedilağrıştıran ama dini kutsal ya da manevi bir anlam boyutu olmayan kelimeler
aslında durumu tam olarak karşılamakta yetersiz kalıyor Eşikteki kişinin hem
kendisi manevi duumlzeyde kirlenmiştir hem de onunla temas kuranları kirleten bir guumlce
sahiptir Bu yuumlzden sadece kirli kirlenmiş ya da kirleten demek eşikteki kişinin
bulunduğu durumu tam olarak anlatamamaktadır Murdar ldquokirlirdquo ve ldquopisrdquo
anlamlarını karşıladığı gibi ldquodini olarak yasaklanmış olanrdquo ve ldquotaburdquo anlamlarıyla da
dokunulmazlığı ve kirliliğin bulaşıcılığını ama aynı zamanda eşikteki kişinin kutsal
konumunu ima edebilmektedir Ancak murdar guumlnuumlmuumlzde genellikle hayvanlar ya da
nesneler iccedilin kullanılırken insanlar iccedilin aynı anlam kapsamına sahip olan bir başka
kelime daha uygun goumlruumllmektedir Cenabet27
Roux Altay halklarında insanların hayvanların bitkilerin ve nesnelerin tecrit edilme
uygulamalarını murdar kavramıyla accedilıklıyor
Murdar bahtsız kimsedir buumlyuumlk bir hastalık geccediliren guumlcuuml tuumlkenmiş yaşlıdır hatta şoumlyle soumlylenerek kovulan fakirdir ldquoSen Tanrırsquonın sana verdiği koumltuuml kaderinle defol Ccediluumlnkuuml seni beni sevdiği kadar sevseydi sana iyilik yapardırdquo Eziyet ccedileken hastalıklı
26 Turner 1977 s 108 27 Murdar kelimesi Farsccedila İslami kurallara goumlre kesilmemiş hayvan cesedi ve dinen kirli sayılan her şey anlamlarına gelmektedir Cenabet de ldquoŞerrsquoan kirli olmardquo ve ldquobu durumda olan kişirdquo olarak tanımlanmış Bkz Nişanyan 2004 Murdar ve Cenabet maddeleri Tuumlrk Dil Kurumu murdar kelimesinin anlamları şoumlyle sıralanıyor 1 Kirli pis 2 Cinsel birleşmeden sonra yıkanmamış (kimse) 3 Şeriata uygun olarak kesilmemiş olan (hayvan) Yine cenabet kelimesi iccedilin de ldquoDinin buyurduğu biccedilimde henuumlz yıkanmadığı iccedilin temiz sayılmayan (kimse)rdquo accedilıklaması yapıyor Bkz Tuumlrk Dil Kurumu 1998 murdar ve cenabet maddeleri Cuumlnuumlp olma durumuyla ilgili Kuranrsquoda Nisa (43) ve Maide (6) surelerine bakılabilir
94
hayvana koumltuuml buumlyuumlyen bitkiye ccedilelimsiz ve cılız ağaca anormallikleri yuumlzuumlnden kutsanmadıklarında kuşkuyla bakılırdı28
Burada kirli olma durumunun Yunancası miasmarsquodır Miasma topluluğu suumlrekli
tehdit eder Ccediluumlnkuuml kategorileri birbirine temas edebilen kuumlltuumlrlerde kirlilik de
bulaşıcıdır Miasmarsquonın tehdidi doğrudan doğruya toplumun (ve evrenin) duumlzenine
ve kategorilerin kesinliğine youmlnelik olur Bu yuumlzden toplumlar ne kadar katı
kategorilere sahipse kirlilik bulaşıcılık gibi duumlşuumlnceler ile kaccedilınma ve tedbir
rituumlelleri o kadar az goumlruumlluumlr
Kir[lilik] uumlzerine duumlşuumlnceler duumlzenin duumlzensizlikle varlığın varlık-olmayanla biccedilimin biccedilimsizlikle yaşamın oumlluumlmle ilişkisi uumlzerine fikirleri iccedilerir29
Douglasrsquoın bu yerinde tespiti bize oumlnemli bir kapı aralamaktadır Eğer bir eşikten
marjinden ya da muğlacirck pozisyonlardan soumlz ediyorsak ve buumltuumln bu konumlar korku
uyandırıcı bulunuyorsa bunun nedeni bu tuumlr pozisyonların tehlikeli tehdit edici ve en
oumlnemlisi de bulaşıcı bir kirlilik taşıyor olmalarından kaynaklanmaktadır Kirliliğe yol
accedilan şey ayrı kalması gereken kategorilerin birbirine temas etmesiyle oluşur Kirlilik
bulaşıcıdır bu yuumlzden de duumlzen duumlzensizliğin varlık varlık-olmayanın yaşam
oumlluumlmuumln tehdidi altında kalır
Diğer taraftan kirliliğin bizatihi kendisi de muğlacirck ccedilift değerli nitelikler barındırır
Bu yuumlzden ccediloğu zaman kirli ile kutsal olanı birbirinden ayırmak zorlaşır
Kutsal olanın muğlacircklığı yalnızca psikolojik duumlzende değil aynı zamanda değerler duumlzeninde de mevcuttur kutsal olan hem ldquokutsalrdquo hem de ldquokirlenmişrdquotir30
Eliadersquonin bu soumlzleri muğlacirck konumların en temel niteliğini goumlsteriyor Kelimelere
etimolojik accedilıdan baktığımızda paradoksu anlamamız daha kolay olabilir Kutsal
olan ldquokutrdquoa31 temas etmiş oluşuyla aslında tehlikelidir Kut Arapccediladaki bereket
28 Roux 2005 s 182 29 Douglas 1966 s 7 30 Eliade Mircae Patterns in Comparative Religion 1958 s 14-15 aktaran Douglas 1966 s 9 31 Kut kelimesinin anlamını tam olarak accedilıklamak muumlmkuumln goumlruumlnmuumlyor Tuumlrk Dil Kurumursquonun kut iccedilin oumlnerdikleri 1 Devlet idaresinde guumlccedil yaratıcılık ve yetki bakımından sahip olunan uumlstuumln guumlccedil 2 Mutluluk 3 mit İlahi bir kaynaktan gelen rahmet bereket Bkz Tuumlrk Dil Kurumu 1998 Kut maddesi
95
[kutsama yuumlcelme bolluk vs]32 kelimesine benzer anlamlar taşır Arapccediladaki b-r-k
koumlkuumlyle birlikte kutrsquoun oumlteki anlamları da duumlşuumlnuumllduumlğuumlnde kut kelimesini ldquokozmik
guumlccedilrdquo olarak anlamak hiccedil de yanlış olmayacaktır Nitekim Yaşar Ccediloruhlu kelimeyi
Goumlk tanrının insanlara verdiği ldquoyaşamsal mutlulukrdquo olarak ccedilevirir33 Emel Esin de
ldquoyerin ve goumlğuumln ccedilifte kut verdiğirdquo hakanlardan soumlz ederken kutrsquoun ldquokurucurdquo guumlcuumlne
(manarsquoya34) atıfta bulunur35 Dolayısıyla kutsal olan kutrsquou iccedilermesi bakımından
goumlruumlnuumlşte olumlu algılansa da potansiyel bir risk barındırır tehlikelidir neredeyse
kirli olan kadar tehdit iccedilerir Kelimenin İngilizcesinde durumu farklı accedilıdan goumlrmek
muumlmkuumln TG Tucker Latince Etimolojik Soumlzluumlkrsquote sacred kelimesini saq- koumlkuumlne
dayandırıyor ve bu koumlkuumln de ldquobağlamak sınırlamak kapatmak ayırmak korumakrdquo
anlamları taşıdığını soumlyluumlyor36 Bu accedilıdan baktığımızda kutsal olanın en temel
oumlzelliği onun ayrılması diğer kategorilerden uzaklaştırılması başka şeylere
lsquobulaştırılmamarsquosı olduğu duumlşuumlnuumllebilir
Genellikle kutsal [Holy] olarak ccedilevrilen İbranice k-d-sh [Arapccedila quds] koumlkuuml ayırma duumlşuumlncesine dayanır Robert Knox Eski Ahit ccedilevirisinde k-d-sh koumlkuumlnuuml doğrudan doğruya kutsal [Holy] olarak ccedilevirmenin zorluğunun farkında olarak lsquoayırmakrsquo [set apart] ifadesi kullanılır37
İlk bakışta kutsalın ayrılmasının ve korunmasının nedeninin onun ldquokirlenmerdquosini
engellemek olduğu duumlşuumlnuumllebilir Oysaki duruma tersten baktığımızda aslında kutsal
olanın kirlenmesinden duyulan korkunun kaynağında kutsal olana temas endişesi
olduğu goumlruumllecektir Yani korkuyu oluşturan şey sadece kutsalın kirlenmesi değil
aynı zamanda kutsala temas ederek kirlenme endişesidir Aslında Yunancada durum
32 Nişanyan 2004 Kut maddesi s 255 33 Ccediloruhlu 2002 s 20 34 Mana Melanezya ve Polinezyalıların kullandığı hem doğauumlstuuml hem de doğanın kurucu doğurucu guumlcuumlnuuml belirten bir soumlzcuumlk Soumlzcuumlk hem iyi hem koumltuumlcuumll hem faydalı hem de tehlikeli bir guumlcuuml ifade etmektedir Bkz mana Encyclopaeligdia Britannica Encyclopaeligdia Britannica Online (Ccedilevrimiccedili) httpwwwsearchebcomebarticle-9050428 9 Şubat 2009 35 Bkz Esin Emel Orta Asyarsquodan Osmanlırsquoya Tuumlrk Sanatında İkonografik Motifler İstanbul Kabalcı Yayınevi 2004 s 18 36 Tucker T G A Concise Etymological Dictionary of Latin M Niemeyer Halle (Saale) 1931 aktaran Online Etymology Dictionary (Ccedilevrimiccedili) httpwwwetymonlinecom 6 Aralık 2008 sacred maddesi Ayrıca bkz Klein 1966 s 1371 ve Partridge Eric Origins A Short Etymological Dictionary of Modern English Routledge London and New York 2006 s 2846-48 37 Douglas 1966 s 10
96
daha da netleşiyor agoj ve agioj kelimelerinin akrabalığını (soumlzluumlkler kelimelerin
aynı olduğunu soumlyluumlyor)38 goumlz oumlnuumlnde bulundurursak kutsal olanın aynı zamanda
kirli oluşu etimolojik olarak accedilıklığa kavuşacaktır Agos da hagios gibi iki farklı
anlamı aynı anda iccedilerir Her iki kelimede de hem temizliği hem kirliliği hem
kutsallığı hem de laneti ifade eden anlamlar mevcuttur Yeri gelmişken Antigonersquoden
bir oumlrnek verilebilir 255 dizede agos kelimesi ldquolanetrdquo anlamına yakın olarak
kullanılmıştır Jebb bu satırı yorumlarken agosrsquoun bu satırdaki kullanımını şu
şekilde tanımlar ldquoBir cesedi toprakla oumlrtmeden geccedilmesi yuumlzuumlnden kişiye bulaşan
guumlnahrdquo39 Guumlngoumlr Dilmen ccedilevirisinde dize şu şekildedir ldquohellipince bir kat toprak
serpmişler uumlstuumlne cenabetlikten kurtulsun diyerdquo40 Guumlngoumlr Dilmen agos karşılığı
olarak cenabetlik kelimesini tercih etmiş daha oumlnce yukarıda tartıştığımız uumlzere ccedilok
yanlış bir ccedileviri sayılamaz bu Oumlluuml goumlmuumllmemiş olmasıyla cenabet durumdadır
Jebbrsquoin accedilıklamasıyla birlikte duumlşuumlnduumlğuumlmuumlzde oumlluumlnuumln cenabetliğinin bulaşıcı bir
guumlnahlanet olduğu goumlruumllebilir Yine benzer şekilde 775 satırda Kreon Antigonersquoyi
kapatacağı zindandan soumlz ederken sadece miasmarsquodan kurtulacak kadar yiyecek
koyacağını bu yiyeceğin de kendisinin kefareti (agos) olacağı belirtir
Bir lokma yiyecek atacağım oumlnuumlne fazla değil o da kefaretim olsun kent temizlensin bu lekeden [775-6]
Goumlruumllduumlğuuml gibi bu kez agos kefaret yani guumlnahın bedeli guumlnahı temizleyen kurban
anlamlarında kullanılır
Freud toplumlarda goumlruumllen tabuların koumlkenlerini tartıştığı Totem und Tabu (Totem ve
Tabu) adlı eserinde soumlzcuumlğuumln muğlak anlamı uumlzerinde durur
38 agioj (hagios) A Tanrılara adanmış tanrılar iccedilin ayrılmış (I) İyi anlamda kutsal dinsel muumlbarek temiz kişi ya da şeyler (II) Koumltuuml anlamda lanetli melun iğrenccedil agoj (agos) A Dinsel korku (1) Kirlilik guumlnahkacircrlık somut anlamda lanetlenmiş şey ya da kişi (2) Kefaret kurban B İyi anlamda huşu duymak saygıyla karışık korku duymak Bkz Liddell amp Scott 1996 s 9 ve 14 Agos ve hagios kavramlarının hem etimolojik hem de anlambilimsel olarak aynı koumlkten geldikleri ve aynı durumlara referans verdiklerine ilişkin ayrıntılı bir tartışma iccedilin Bkz Vernant Jean-Pierre Eski Yunanrsquoda Soumlylen ve Toplum Ccedilev Mehmet Emin Oumlzcan İstanbul İmge Yayınevi 1996 s 128-133 39 Jebb R C Sophokles The Plays and Fragments Part III Antigone Second Editions Cambridge University Press 1891 s 57 40 Sofokles 1997 sat254-255
97
lsquoTabursquo Polinezyaca bir soumlzcuumlktuumlr Soumlzcuumlğuumln tam bir ccedilevirisini yapmak bizim iccedilin guumlccedil ccediluumlnkuuml soumlzcuumlğuumln tam karşılığı olan bir kavrama artık sahip değiliz Tıpkı Polinezyalıların tabusu gibi olan sacer soumlzcuumlğuuml antik Romalılar arasında hala geccedilerliydi Yunanlıların lsquoagojrsquo İbranicirclerin lsquokadeshrsquo soumlzcuumlkleri de Amerika Afrika (Madagaskar) ve Kuzey ve Orta Asyadaki birccedilok topluluk tarafından kullanılan benzer soumlzcuumlklerde olduğu gibi Polinezyalıların lsquotabursquo soumlzcuumlğuumlyle ifade ettikleri anlamın aynısına sahipti Goumlrduumlğuumlmuumlz kadarıyla lsquotabursquonun anlamı iki zıt youmlnde farklılaşır Bizim iccedilin soumlzcuumlk bir yandan lsquokutsalrsquo [sacred heilig] lsquokutsanmışrsquo [consecrated geweiht] diğer yandan da lsquotekinsizrsquo [uncanny unheimlich] lsquotehlikelirsquo [dangerous gefaumlhrlich] lsquoyasakrsquo [forbidden verboten] kirli [unclean unrein] anlamlarına gelmektedir 41
Yukarıdaki birccedilok oumlrnekte olduğu gibi guumlnluumlk dilde tabunun da anlamı daraltılmıştır
ve sadece ldquoyasaklanmışrdquo olan şeyleri anlatan bir soumlzcuumlk olarak kullanılmaktadır
Oysa Freudrsquoun da ortaya koyduğu gibi soumlzcuumlğuumln ldquokutrsquo lsquokutsalrsquo gibi farklı anlamları
bulunmaktadır
Freud tabunun anlamının ikili yapısını arzulama kaccedilınma ikilemi olarak accedilıklar
Toplumlarda tabunun ortaya ccedilıkmasının en temel nedeni sınır aşımının engellenmesi
ihtiyacıdır Ccediluumlnkuuml Freudrsquoa goumlre tabulaşan şeyler ya da eylemler bir yandan en fazla
zevk veren niteliğe de sahiptir42 Buna goumlre sosyalleşme suumlrecinde ccedilocuğa bazı şeyler
yasaklanır Bu yasaklar ccedilocukta koumlkluuml bir hal alır diğer taraftan bu suumlreccedil tamamen
bireysel olarak deneyimlendiğinden duygusal ve belirsiz bir durumdadır Her
yasaklama bir taraftan arzunun da doğmasına neden olmakta boumlylece sınır aşımı ile
ilgili olarak belirsiz bir durum ortaya ccedilıkmaktadır Yasak olan şey sınırın oumltesinde
olan şey potansiyel olarak kirletici bir guumlcuuml olan şey aynı derecede ccedilekiciliğe sahip
olarak arzuya neden olmaktadır Burada dengeyi bulmak oldukccedila zordur43
Freud tabu duumlşuumlncesinin kaynağında mana benzeri buumlyuumlluuml bir guumlcuumln varlığına
duyulan inancın yattığını soumlyler44 Mana daymonik bir guumlccediltuumlr ve onun her zaman
41 Freud Sigmund Totem and Taboo Some Points of Agreement between the Mental Lives of Savages and Neurotics Tr James Strachey London Routledge 2001 s 21 Freudrsquoun bu pasajda kullandığı Almanca terimler 1991 Almanca baskısından alınmıştır Bkz Freud Sigmund Totem und Tabu einige Uumlbereinstimmungen im Seelenleben der Wilden und der Neurotiker Frankfurt am Main Fischer Taschenbuch Verlag 1991 s 66 42 Freud 2001 25 43 Bkz Jenks 2003 s 45-46 44 Freud 2001 24
98
kontrol edilebilmesi guumlccediltuumlr Tabu olan bir şeye dokunan ya da tabu yasağını kıran
kişi de doğrudan doğruya tabu olur Ccediluumlnkuuml tabudaki bu buumlyuumlluuml guumlccedil bulaşıcıdır
Tabu sayılan kimseler ve şeyler elektriklenmiş eşyaya benzetilebilir Bunlar oumlyle buumlyuumlk bir guumlccedil kaynağıdırlar ki sahip oldukları elektrikleri temas yoluyla nakledilebilmektedir ve eğer bu elektrik guumlcuumlnuumln boşalmasına neden olan canlı dayanıklı değilse uumlzerinde yıkıcı bir etki accedilığa ccedilıkabilir45
Freud tabudaki bu ldquobulaşıcırdquo ve ldquoyıkıcırdquo guumlcuumln insanlardan uzaklaştırılabilmesi iccedilin
bazı kefaret toumlrenlerinin yapıldığını belirttikten sonra tabuları geccedilici ve kalıcı olarak
sınıflandırmayı oumlnerir Buna goumlre kalıcı tabular din adamları başkanlar oumlluumller ve
buumltuumln bunlara ilişkin her şeyi kapsamaktadır Geccedilici tabularsa aybaşı ve lohusalık
gibi veya avlanma ya da bir sefer oumlncesi ve sonrası savaşccedilıların durumunda olduğu
gibi belirli durumlarda karşımıza ccedilıkabilmektedir46
Kolayca goumlruumllebileceği uumlzere buumltuumln bu kişiler ve durumlar ikili anlama sahiptirler
Kutsal ve kirli olanın aynı olduğuna daha doğrusu kirliliğin ve bulaşıcılığın ndash
eşzamanlı olarak- kutsal olanın oumlzuumlnde bulunduğuna ilişkin ccedileşitli kuumlltuumlrlerden bolca
oumlrnek verilebilir Oumlrneğin Douglas Hintlilerin kutsal olan ile olmayan ve kirli ile
temiz arasında mutlak bir karşıtlık duumlşuumlnmediklerini belirtir Hintliler bunların
goumlreceli kategoriler olduğunu bilmektedirler birisi iccedilin temiz olan başkası iccedilin kirli
olabilmektedir47
Yahudilerin domuza ilişkin uygulamaları konusunda James Frazerrsquoın yorumları daha
accedilıklayıcı olabilir Frazer Yahudilerin ne domuz yediklerini ne de onu
oumllduumlrduumlklerini belirttikten sonra domuzun yenmemesini onun lsquopisrsquo bir hayvan olarak
algılanışına ama oumllduumlruumllmemesini ise hayvanın lsquokutsalrsquolığına bağlar48
Frazerrsquoin yine domuza ilişkin bu kez eski Mısırrsquodan verdiği oumlrnek daha da
aydınlatıcıdır
45 Freud agy 46 Freud agy 47 Douglas 1966 s10 48 Frazer 1992 s 55
99
Eski Mısırrsquoda domuzdan pis ve iğrenccedil bir hayvan olarak nefret edilmektedir Birisi domuza dokunacak olsa elbiseleriyle birlikte kendini nehre atarmış Domuzun suumltuumlnuuml iccedilmenin cuumlzam bulaştıracağı duumlşuumlnuumlluumlrmuumlş Mısırrsquoın yerlileri olmalarına rağmen domuz ccedilobanlarının tapınaklara girmesi yasaktır Bu yasak yalnızca onlara uygulanmaktaydı Hiccedil kimse domuz ccedilobanlarından kız almıyor ve vermiyordu ccedilobanlar yalnız kendi aralarında evlenebiliyorlardı Ama Mısırlılar yılda bir kez Ayrsquoa ve Osirisrsquoe domuz kurban ederler ve etmekle de kalmayıp etini de yerlerdi49
Hem kutsal hem de agos kelimelerinin ldquobulanıklığırdquondan soumlz eden Jean-Pierre
Vernant da Louis Moulinierrsquoin Antik Yunanrsquodaki kirlilik ve temizlik duumlşuumlncesini
araştırdığı kitabını yorumlarken Moulinierrsquoin kirlilik fikrini tam olarak
kavrayamadığını ccediluumlnkuuml Yunanlıların farklı kozmolojilerinin farklı duumlşuumlnce
yapılarının bulunduğunu goumlzden kaccedilırdığını belirttikten sonra kirlilik duumlşuumlncesinin
V yuumlzyıldaki algılanışına dair genel bir tablo ccedilizer
Kir hem maddi bir leke hem de goumlruumlnmez bir varlık olarak ortaya ccedilıkmaktadır Hem oumlzneldir hem nesnel insanın hem iccedilindedir hem de dışında Hem neden hem de sonuccedil olarak goumlruumlnmektedir salgına yol accedilan şey ve salgının yol accediltığı şeydir Kıyana [katile] ilişkindir kıyanın kendisidir kurbana ilişkin olduğu kadar onun oumlccedil duumlşuumlncesidir de Bu kadar ccedilelişkili youmlnleri olan bir duumlşuumlnceyi nasıl kavrayabiliriz50
Vernantrsquoın Moulinierrsquoe getirdiği en buumlyuumlk eleştiri Moulinierrsquoin dinsel bakışının
olmayışıdır Kirlilikten kutsallığa saflıktan lanetliliğe doğru bu hızlı geccedilişkenliğin
ldquomantıksal ccedilelişmezlikrdquo ilkesiyle accedilıklanabilir bir yanı elbette olamaz Vernant
Moulinierrsquoin accedilıklamasını tutarlılaştırmak adına kirlilik duumlşuumlncesinin metafizik
boyutunu goumlrmezden geldiğini hatta reddettiğini ama bu ihmal ve goumlrmezden gelişin
konuyu dar bir alana sıkıştırdığını soumlyler Kirlilik Homeros metinlerinde de
Hediodosrsquoun oumlğuumltlerinde de salt maddi olmanın oumltesinde anlamlar taşımaktadır
Oumlzellikle V yuumlzyıla gelindiğinde toplumsal değişimin bir sonucu olarak kirlenme
ve temizlik kutsallık ve lanet daha sıklıkla ilgilenilen bir konu haline gelir Boyutları
genişler maddi olanın oumltesinde oluşu daha accedilık bir şekilde goumlruumlluumlr Buumltuumln tragedya
metinleri bize herhangi bir kirliliğin metafizik guumlccedillerle bağlantılı olduğunu ccedilok accedilık
bir şekilde vurgular Antik Yunanrsquoda kirlilik daimonrsquola bağlantılıdır daha doğrusu
daimonik bir olgudur Kirlenme ile ilgi toumlrenlerin daima yıkama arıtma yakma atma
49 Frazer 1992 s 56 50 Vernant 1996 s 120
100
ve uzaklaştırma gibi maddi unsurları bulunuyorsa bunun nedeni Yunanlılar iccedilin
kirliliğin maddi bir mesele olmasından değil daimonrsquoların somut nesnelerde accedilığa
ccedilıktığına duyulan inanccediltan kaynaklanır Tıpkı buumltuumln tanrıların somut olarak
kendilerini goumlstermeleri gibi (oumlrneğin Hephaistosrsquoun ateşte Zeusrsquoun şimşekte)
daimonrsquolar gibi ruhani varlıklar da somut şeylerde zuhur ederler Kan lekesi katil
accedilıkta kalmış ceset vb daimonrsquoların goumlruumlnuumlr olduğu yerlerdir
Tanrısal [olan] ister yoğunlaşmış ister dağınık ister aşkın ister iccedilkin olsun ancak accedilığa vurumlarında kavranır Varlığını accedilığa vuran belirtilerle asla buumltuumlnuumlyle karışmadığı da doğrudur Kendi iccedilindeyken bile hep kendinin oumltesindedir Kısaca uzaklık az ya da ccedilok goumlruumllebilir51
Antik Yunan tanrılarını ya da daimonik guumlccedilleri kavramamızdaki en buumlyuumlk guumlccedilluumlk
budur Buguumlnkuuml semavi dinlerin kozmolojisiyle Antik Yunan duumlnyasına baktığımız
iccedilin temelde de tanrılar evreniyle insanlar evrenini iki ayrı duumlzlem olarak
duumlşuumlnmeye meyilli olduğumuz iccedilin Yunan kuumlltuumlruumlnuuml anlamada derin bir hata
yapıyoruz52 Yunan tanrıları ccedileşitlidir herhangi biri bir diğerini reddetmez yok
saymaz hemen her yerde kendilerini maddileştirerek goumlruumlnebilirler goumlruumlnmeden de
varlıklarını hissettirebilirler bir insanın bir hayvanın ya da bir eşyanın iccediline girip
ccedilıkabilirler Dolayısıyla kirliliğin de kutsallığın da hem maddi hem de manevi iki
boyutu vardır
Oumlrneğin cinayet durumlarında miyasma cinayetle ilgili her varlık ya da nesnede ete kemiğe buumlruumlnuumlr katil silah kan kurban eğer ağır succedilun doğrudan kutsal şeyleri aşağılamayla ilgili bir oumlzelliği varsa arı olmama loimoj [loimos] biccedilimi altında buumltuumln uumllkeye bile yayılabilir Verimsiz toprak kısır hayvanlar ucube bebekler Yani daimwn [daimon] guumlcuumlnde nesnelleşen şey duumlzene kutsala saygısızlık saldırısı ile bozulan ister geniş ister dar olsun insanların ilişkileri toplumsal acunsal ilişkiler
51 Vernant 1996 s 126-127 52 Yunan duumlnyasındaki inanccedilların ccedilokluğu ve ccedileşitliliği konusunda Walter Burkert şoumlyle diyor ldquoTek tanrılı dinlerde kendini tanımlama ve bir dini oumltekine goumlre sınırlama fazlasıyla bilinccedilli bir vurgu taşırken Hristiyanlık oumlncesi ccedilağda genelde yeni ve yabancı tanrılar oumlzelde de gizemler kurumu dahil ccedileşitli tapı biccedilimleri arasında bir dışlama soumlz konusu değildi birbirleriyle uyuşmasalar da tek bir ilkccedilağ dini iccedilinde toplanan başka başka biccedilimler eğilimler ya da seccedilenekler olarak boy goumlstermişlerdirdquo Burkert Walter İlkccedilağ Gizem Tapıları Ccedilev Bahadır Sina Şener İstanbul İmge Yayınevi 1999 s 16
101
dizgesidir Koumlken bakımından kirliliğin ccedileşitli somut biccedilimleri iccedilinde goumlsterdiği şey işte bu duumlzensizliktir53
Vernant L Gernetrsquoden yaptığı alıntıda aynı anda insanın hem dışında hem de iccedilinde
yer alan yıkım guumlccedilleri olarak hybris ve atersquoyi tanımlarken benzer bir iki boyutluluğu
goumlsterir54 Hybris de Ate de hem insanı yıkıma suumlruumlkleyen guumlccedillerdir hem yıkımın
nedenidir hem de yıkımın kendisidir Bu guumlccediller tanrıların goumlnderdiği ya da neden
olduğu soyut guumlccedillerdir kişinin bedenine girdikten sonra maddileşirler ndashoumlfke ya da
şiddet biccediliminde somutlaşarak- goumlruumlnuumlr olurlar
Rasyonel aklın onu kavrayabilmesindeki en buumlyuumlk guumlccedilluumlk kirliliğin hem maddi hem
de manevi boyutunun bulunmasıdır Rasyonel akıl ayırarak duumlşuumlnmeye eğilimli
olduğundan dinsel inanccedilsal bir kirlenme ile somut-maddesel kirlenmeyi birbirinden
ayrı olarak kavramaya ccedilalışır Oysa Antik Yunan gibi kategorilerin suumlrekli birbirine
temas potansiyelinde bulunduğu kuumlltuumlrlerde maddi ile manevi ayrımını yapmak
oldukccedila zordur kirlilikle bağlantılı olarak lanet ve kutsal da aynı muğlacircklık niteliğini
goumlsterirler ve anlamları suumlrekli değiştiğinden her bakımdan tehlikelidirler
İnsan goumlvdesinde dolaşan kan pis değildir Kan insanın iccedilindeki dirimdir Ancak toprağa aktığında toprağa bulaştığında bunları pisletir kirletir Peki neden oumltuumlruuml Buumltuumlnuumlyle olumlu anlamda lekelediği kapladığı iccedilin mi Ama bir merhem bir far ya da bir giysi de bedeni kaplar Bedeni kirletmez Kurban edilen hayvanın sunağın uumlzerine akan kanı da kirletmez ndashtam tersine sunağı kutsar Kanın hem bir pislik hem de bir kirlilik olarak goumlruumlnmesinin nedeni belli koşullarda aktığında (oumlzellikle toza bulanan kan to luqron) cinayet oumlluumlm demek oluşu dirime karşı yaşayanlar iccedilin tehlikeli bir gerccedileklik alanına ilişkin olmasıdır İnsan goumlvdesindeki toz ile ccedilamur elbette lumatalsquodır tanrıya youmlnelmeden oumlnce bunları temizlemek gerekir Ccediluumlnkuuml toprak cesetleri oumlrtmek iccedilin yaratılmıştır55
Vernantrsquoın yukarıdaki soumlzlerinden accedilıkccedila anlaşılabileceği uumlzere kirliliği oluşturan
temel durum birbirinden ayrı durması gereken kategorilerin birbirine temasıdır Bu
ccedilerccedilevede oumlluumlleri oumlrterek cesedi arıtma goumlrevi goumlren toprak yaşayan bir bedende
kirlilik yaratacaktır (Eğer rituumlel kontroluuml yoksa oumlrneğin İslamrsquodaki teyemmuumlm
abdesti almak gibi) Dolayısıyla kirliliği pisliği oluşturan şeyin kategorilerin rituumlel
53 Vernant 1996 s 127 54 Vernant agy 55 Vernant 1996 s 124
102
dışı teması olduğu rahatlıkla soumlylenebilir Ccediluumlnkuuml oumlzuuml itibariyle kirli olan bir şey
yoktur Hesiodosrsquoun İşler ve Guumlnlerrsquoin oumlğuumltler boumlluumlmuumlnde56 verdiği bazı kirlenme
oumlrneklerinde bunu kolaylıkla goumlrebiliriz Hesiodos ldquogeceleri yolda ya da yolun
dışında işemerdquo(728) derken yaptığı vurgu idrarın kirli oluşuna değildir onun
oumlğuumlduumlnuumln gerekccedilesi gecelerin ldquotanrılara aitrdquo olmasıdır tanrılar her yerde olabilir
dolayısıyla oumlluumlmsuumlzlere ait olan bir alana saygısız bir temas riski vardır ldquoCenaze
doumlnuumlşlerinde ccedilocuk yapmardquo(735) tavsiyesi ise Proto-Tuumlrklerin cenaze sonrası
uygulamalarını hatırlatır sadece bir boş inanccedil değildir bu oumlluumlmle yaşamı birbirinden
ayrı tutma birbirine temas etme tehlikesini engelleme ccedilabasıdır
Boumlylece kategorilerin birbirine temasında kirliliğin ortaya ccedilıktığını ama aynı
zamanda soumlz konusu kirliliğin anlamının da bulunduğu pozisyon sonucu
muğlacircklaştığını goumlrduumlk Bulunduğu pozisyon sonucu ccediluumlnkuuml kategorilerin birbirine
temas ettiği ldquoeşikrdquote yer almasıyla kirlenmiş olan aynı anda temiz olabilmekte
lanetli olan da kutsallığın niteliklerini barındırabilmektedir
Aynı zamanda hem kirlilik hem de kutsallık biccedilimleri olarak beliren doğauumlstuuml gerccedilekliklerin olabileceği boumlylece daha iyi anlaşılabilmektedir Dinsel duumlşuumlncenin bakış accedilılarından birinde kutsal bir guumlcuumln ldquoarılığırdquo aslında onu koruyan yasakların sayısı kesinliğiyle oumllccediluumlluumlr Bu arılığın pekiştiği zamanlarda bile tanrıların insanlarla bağlantılarında kutsala saygısızlıkla ilgili kirlilik yaratma fırsatları artmaktadır Ama bu artışın sonunda karşıt arı ile kirlenmiş kutupları birleşmekte birbirlerine karışmaktadır[hellip] Oumlyleyse kusursuzca arı bir kutsallık bize buumltuumlnuumlyle iğrenccedil gelebilir ccediluumlnkuuml onunla her tuumlr bağlantı bizi agosrsquouna teslim edecek bir kirlilik biccedilimi kazanabilir 57
Vernantrsquoın bu konuda verdiği en guumlzel oumlrnek oumlluumlm durumudur Ceset ifadesini
kullandığımızda oumlluumlmuumln buumlyuumlk bir kirlilik kaynağı olduğunu vurgularız Ancak
onunla temasın Vernantrsquoın doğru bir ifadeyle belirttiği gibi iki youmlnuuml vardır Hem
ceset ona temas edeni kirletmekte hem de oumlluumlmuumln arındırıcılığı cesedi kutsadığı iccedilin
ona temas eden kişi de kutsallaşmaktadır Cesedin temiz oluşunu Vernant şoumlyle
56 Hesiodos ldquoİşler ve Guumlnlerrdquo sat 725-760 57 Vernant 1996 s 130
103
accedilıklıyor ldquoKirlilik buumltuumln varlığı dışarıda hiccedilbir şey bırakmadan kaplayacak kadar
buumlyuumlk olduğunda artık kirlilik değil kutsallıktırrdquo58
Vernantrsquoın bu accedilıklamasında iki noktayı accedilmak gerekiyor Birincisi kirlilikten
kutsallığa geccedilişin kirliliğin miktarına bağlı olarak gerccedilekleştiği konusu şuumlphelidir
Kirliliğin yeteri kadar ldquobuumlyuumlkrdquo olmadığı bir ceset oumlrneğinde olduğu gibi her yeri
kaplamadığı durumlarda da kutsallığın goumlruumllebildiğini biliyoruz Oumlzellikle vuumlcuttan
ccedilıkan sıvılarla ilgili oumlrneklerde bunu goumlrmuumlştuumlk bir başka oumlrnek verelim Birccedilok
kuumlltuumlrde aybaşı kanının nedenini olarak ay goumlsterilir Yani ay inanışa goumlre kadınlara
tecavuumlz eder akan kan da bir tuumlr ccedilocuk duumlşuumlrmedir Aristoteles gibi birccedilok ilkccedilağ ve
ortaccedilağ duumlşuumlnuumlruuml de ceninin aybaşı kanamasının kesilmesinden sonra doumllyatağında
kalan bu kandan oluştuğuna inanırdı59 Aybaşı kanının doğurucu ve yaratıcı bir guumlccedil
olarak algılanışı bazı rituumlellerde de accedilıkccedila goumlze ccedilarpmaktadır Antik Yunan ve birccedilok
kuumlltuumlrde tarlalardaki ekinin verimliliğini artırmak iccedilin aybaşı goumlren kadınların
eteklerini kaldırarak tarlada veya tarla etrafında gezdikleri soumlylenir60 Ama diğer
taraftan aybaşı kanının doğurgan guumlcuumlne duyulan bu inanca karşın acircdet goumlren
kadınlar adam oumllduumlrmuumlş ya da bir oumlluumlye dokunmuş kadar kirli sayılırlardı
ccediloğunlukla acircdet doumlnemi boyunca izole edilirler oumlzellikle erkeklerin onlara
dokunmaları son derece tehlikeli olarak goumlruumlluumlrduuml61 Bu konuda benzer onlarca oumlrnek
goumlsterilebilir Kirlilik ya da kutsallık iki boyutlu (aslında ccedilok youmlnluuml) durumlardır
birbirlerini aynı anda iccedilerirler ve dışlarlar Dolayısıyla kirliliğin ldquoartmasırdquo kutsallığa
geccediliş anlamına gelmez Bu geccediliş bir kirlenme ldquoderecesirdquo olmaktan ziyade rituumlelle
olan ilişkiye bağlıdır Yani bir şey rituumlelin kontroluumlnde ise ldquoson derece kirlirdquo bile olsa
temiz ve kutsal olarak goumlruumllecektir Eğer rituumlel uygulanmamışsa soumlz konusu şey
herhangi bir rituumlelin parccedilası değilse ve ve ya eksik kalmış tamamlanamamış ya da
yanlış uygulanmış bir rituumlelin unsuruysa kirlilikten kutsallığa geccediliş soumlz konusu
olmayacaktır Vernantrsquoın soumlzlerinde accedilıklık getirilmesi gereken ikinci nokta da bu
58 Vernant agy 59 Bkz Thomson George Tarihoumlncesi Ege Eski Yunan Toplumu Uumlstuumlne İncelemeler C I Ccedilev Celal Uumlster İstanbul Payel Yayınevi 1995 s 233-235 60 Bkz Thomson 1995 s 229 61 Bu konuda bkz Douglas 1966 s 75 217 218 Thomson 1995 s 231 232
104
geccediliş meselesiyle ilgilidir Kirlilikten kutsallığa ya da tersi youmlnde bir ldquogeccedilişrdquo fiziksel
bir değişim ya da doumlnuumlşuumlmuuml iccedilermez durum bir ccedileşit adcılıkla (nominalizmle)
accedilıklanabilir
Kategorilerin etkileşimli olduğu toplumlarda rituumlelin ne kadar oumlnemli bir rol
oynadığını anlayabiliyoruz O kadar ki bazen topluluk iccedilin tabu olan ccediloğu zaman da
lanetlenerek toplum dışına atılma ya da oumlluumlm cezası gibi ağır cezalara
huumlkmedilebilecek durumlar bir rituumlel eşliğinde kutsayıcı bir hal alabilmektedir
Oumlrneğin Avustralya Arnhemland Aborjinleri bereket iccedilin ya da herhangi bir olayın
başlangıcında yaptıkları toumlrenlerini ayinsel bir ccediliftleşmeyle sonlandırırlar ve eğer ki
bu ccediliftleşme başka zamanlarda birleşmeleri yasaklanmış kişiler arasında olursa
rituumlelin ccedilok daha etkili olacağına inanırlar62
Hiccedil şuumlphesiz cinsellik buumltuumln toplumlarda hem verimlilik uumlreme ccediloğalma gibi
yaşama ilişkin uumlretici ve var edici guumlccedilleri ifade ederken aynı derecede yıkıcı tehlikeli
ve kirletici anlamlarla birlikte goumlruumlnuumlr Onun en temel oumlzelliği kamusal alandan ayrı
bir uzamda gerccedilekleştirilmesi iccedilin oumlzel bir itinam istemesidir Tıpkı bazı rituumlellerde
(oumlrneğin sadece erginlenmişlere accedilık olan sınırlı toumlrenlerde) olduğu gibi gizli olmak
zorundadır Gizliliğin bozulması kirlenme demektir Aynı şekilde cinsellik ancak
toplumun sınırlarını ccedilizdiği cinsler arasında ve kurallara uygun gerccedilekleşirse temiz
kalabilir Aksi taktirde kirlilik baş goumlsterecektir Oumlrneğin ensest Bushongrsquolar
arasında da kirletici olarak duumlşuumlnuumllmekte fakat krallarının kutsama toumlrenlerinin bir
parccedilası bir ensest rituumlelinden oluşmaktadır63 Bunun nedeni olarak iki gerekccedile
goumlsteriyor Douglas birincisi kirin kendisinin bir yanıyla uumlretici bir guumlce sahip
olmasıdır ki bunu yukarıda accedilıklamaya ccedilalışmıştık Douglasrsquoın ortaya attığı ikinci
neden ise şu ana kadar yaptığımız tartışmaların tersten bir okuması niteliğinde
ldquoFarklılığın bittiği yerde kirlenme de yokturrdquo diyor Douglas64 Ccediluumlnkuuml ona goumlre
kirlilik aklın farklılaştırma etkinliğinin bir sonucudur duumlzenin bir yan uumlruumlnuumlduumlr
62 Berndt Ronald Kunapipi A Study of an Australian Aboriginal Religious Cult Melbourne 1951 p 49 Aktaran Douglas 1966 s 108-109 63 Douglas 1966 s 197 64 Douglas 1966 s 198
105
Eğer ki ensest oumlrneğimizde olduğu gibi bir duumlzensizlik kontrol altında yapılıyorsa
farklılığın ldquoyokrdquo sayılabileceği duumlşuumlnuumllebilir Bu durumu Dionysos rituumlellerinde de
goumlrmek muumlmkuumlnduumlr Bakkhalar oyununu bu accedilıdan tartışmak yerinde olacaktır
Tam da bu noktada hem kirlilik hem de kutsallık problemini aynı anda iccedileren ama
bir taraftan da Antik Yunanrsquoda muğlacircklık meselesini anlamamızı kolaylaştıracak bir
kavram olarak pharmakon soumlzcuumlğuuml uumlzerinde durmanın uygun olacağını duumlşuumlnuumlyoruz
25 Pharmakon
Platonrsquoun Phaidros diyalogunda Sokrates tarafından anlatılan bir hikaye vardır
Hikayeye goumlre Mısırrsquolı bir tanrı olan Theuth sayıları hesaplamayı geometriyi ve
astronomiyi tavla oyununu ve en oumlnemlisi de yazıyı bulmuştur [icat etmiştir]
kendisinden onay almak uumlzere baş tanrı olan Amonrsquoun [Thamus] yanına varır Buumltuumln
bu sanatları Mısırlılara tanıtmak gerektiğini ccediluumlnkuuml bu icatların insanlar iccedilin faydalı
[pharmakon] olacağını soumlyler Theuth her bir icadı iccedilin birer değerlendirme
yaptıktan sonra sıra yazıya gelir
Ey Kral dedi Theuth işte bir bilgi (to mathema) ki bunun sayesinde Mısırlılar daha bilgili ve kendi geccedilmişlerini hatırlamaya daha istidatlı olacaklar Belleğin de bilgilendirmenin de devası (pharmakon) bulundu65
Ccedilalışmamızın birinci boumlluumlmuumlnuumln sonunda accediltığımız techneacute tartışmasını yeniden
hatırlarsak burada baş tanrıya sunulan yazının bir techne olduğunu kolaylıkla
goumlrebiliriz Ama tıpkı Heideggerrsquoin techneacutersquonin oumlzuumlnde varolduğunu iddia ettiği
muğlacircklık gibi burada sunulan techneacutersquonin yazının ya da pharmakonrsquoun da
muğlacircklığı ortaya ccedilıkacaktır Theuthrsquoun yazıyı sunma biccedilimi yazının olumlu
niteliklerin ardı ardına sıralanmasıdır Oysa Tanrı Amonrsquoun cevabı yazının tam tersi
niteliklerinin de olduğunu goumlsterir
İşte bu bilgiyi elde etmenin sonucu harfleri oumlğrenenler artık belleklerini işletmeyecekleri iccedilin ruhları unutkan olacaktır Yazıya guumlvendikleri iccedilin etraflarındaki şeyleri dışarıdan yabancı izler sayesinde hatırlamaya ccedilalışacaklar iccedilerden kendi kendilerine hatırlayacakları yerde O halde sen bellek iccedilin değil hatırlama iccedilin bir deva buldun Oumlğrenime gelince sen oumlğrencilerine ancak hakikate
65 Platon Phaidros sat [274ce]
106
benzer şeyleri (doxan) oumlğretirsin hakikatin kendisini (aletheian) değil Bunlar senin harflerin sayesinde oumlğretimsiz kalmalarına rağmen gırtlaklarına kadar bilgiye goumlmuumllduumller mi ccediloğu zaman hiccedilbir şeyi duumlruumlst duumlşuumlnemedikleri halde kendilerini binlerce şey hakkında huumlkuumlm vermeye yetkin sanacaklardır [274e 275b]
Techneacutersquonin oumlzuumlndeki ikiliği muğlacircklığı goumlrebiliyoruz Burada aynı şey (yazı) hem
hatırlamaya hem de unutmaya meydan vermektedir Bilgiyi arttırabildiği gibi aynı
zamanda azaltmaktadır da Baş Tanrının cevabıyla ortaya ccedilıkmaktadır ki pharmakon
hastalığı tedavi etmemekte hastayı daha fena yapmaktadır Burada Platonrsquoa goumlre
tehlikeli gizil bir guumlccedil vardır Bu yuumlzden yazı bu muğlacirck niteliğiyle tıpkı resim goumlz
yanılmaları ve her tuumlrluuml mimetik teknikler gibi kendilerine şuumlpheyle yaklaşılmaları
gereken şeylerdendir Derridarsquoya goumlre Platonrsquoun Phaidrosrsquota yapmaya ccedilalıştığı şey
ldquopharmakonrdquo tuumlruumlnden olguların muğlacircklığını kontrol etmeye ccedilalışmaktır
[hellip] Platon kralın ağzından bu muğlacircklığı zaptetmeye ve onun tanımını yalın keskin ccedilizgilerle birbirinden ayrılmış iyi ve koumltuuml iccedileri ve dışarı doğru ve yanlış oumlz ve goumlruumlnuumlş gibi karşıtlıklar iccediline sokarak bu muğlacircklığın uumlstuumlnde egemenlik kurmaya ccedilalışır Kralın yuumlce yargısının gerekccedileleri yeniden okunursa bu karşıtlıklar dizisi tekrar bulunacaktır Pharmakon ya da arzu ederseniz yazı oumlyle bir yere koyulmuştur ki hep bir daire ccedilizer durur yazı bellek iccedilin yalnızca goumlruumlnuumlşte iyidir hareketi sayesinde belleğin doğru olanı bilmesinde ona iccedilerden yardım etmeye muktedirmiş gibi goumlruumlnuumlr Fakat doğrusu yazı oumlzsel olarak koumltuumlduumlr belleğe dışsaldır bilim değil kanaat uumlretir bunlar doğru kanaatler değil goumlruumlnuumlşle ilgili kanaatlerdir Pharmakon kendisini doğru gibi goumlsteren bir goumlruumlnuumlşler oyunu uumlretir66
Pharmakon gibi hem ilaccedil deva hem de zehir anlamlarına gelen bir soumlzcuumlğuumln
karşıtlığın yalnızca tek bir yanına referans verecek şekilde ccedilevrilmesi doğru değildir
Soumlzcuumlk her kullanıldığı yerde Derridarsquonın deyişiyle oumlteki anlam(lar)ına da referans
vermekte ldquosoumlzcuumlğuumln iccedilinde sahnenin başka bir yerinderdquo soumlzcuumlk oumlteki anlamlarını
ldquoalıntılamakta nakletmekte ve okuyana sunmaktardquodır Fakat Derridarsquoya goumlre Platon
tam da bu karşıtlar arasındaki geccedilişgenliği durdurmaya ve sabitlemeye ccedilalışmaktadır
Platonizm muğlacircklığı kontrol etmeye ccedilalışan bir felsefedir67
66 Derrida Jacques Dissemination Tr Barbara Johnson The Athlone Press London 1981 s 103 Tuumlrkccedile ccedileviri Zeynep Direkrsquoe aittir Bkz Derrida Jacques ldquoPlatonrsquoun Eczanesirdquo Ccedilev Zeynep Direk Toplumbilim Jacques Derrida Oumlzel Sayısı Sayı 10 Bağlam Yayıncılık İstanbul Agustos 1999 s 75 67 Derrida 1981 s 98
107
Platonrsquoun muğlacircklık duumlşmanı olmasını anlamak kolaydır ccediluumlnkuuml uumlzerinde fazlasıyla
durduğumuz gibi pharmakon gibi soumlzcuumlkler hem kozmolojik duumlzenin temelinde
bulunmakta hem de bu duumlzenin ayrımlarını saflarını ve sınıflarını bulanıklaştırarak
sınırları ortadan kaldırarak geccedilişgenliği eşikleri hatırlatarak duumlzenin altını
oymaktadır
Kutsallıkla lanetliliğin kirlilikle temizliğin daimonlarla nasıl ilişkilendirildiğini
yukarıda tartışmıştık Lanetli bir varlığın kutsal bir duruma geccedilişi her an
muumlmkuumlnduumlr Oumlrneğin Theiresias goumlruumllmesi yasak olan bir şeyi ccedilıplak bir halde
yıkanan Athenarsquoyı goumlrduumlğuuml iccedilin lanetlenmiş ama goumlzlerindeki bu lanet aynı zamanda
ona kutsal bir goumlruumlş guumlcuuml de kazandırmıştır Nitekim iğrenccedil bir varlık olarak tasvir
edilen Oidipus Oidipus Kolonosrsquotarsquoda kutsallık mertebesine terfi eder Oidipus tam
bir pharmakosrsquodur Hem kirli hem temiz hem yıkıcı hem kurtarıcı hem lanetli hem
de kutsal Tragedyaların ilgi alanı işte bu tuumlrden bir muğlacirck boumllgedir
26 Rituumlelin Bunalımı
Antik Yunanrsquoda pharmakos ve katharmata adı verilen dinsel toumlrenlerin yapıldığı
bilinmektedir68 Her iki rituumlelin de temel duumlzenlenişi hastalık kirlilik koumltuumlluumlk
guumlnah uğursuzluk gibi tehlikelerin kentten uzaklaştırılması fikrine dayanır
Katharmatarsquoda bir nesnede birleşen bu koumltuumlluumlkler pharmakos ayininde bir insanda
toplanır Pharmakos bir guumlnah keccedilisidir Tıpkı muadili katharma gibi kent iccedilinde
koumlşe bucak dolaştırılır ve kentin buumltuumln koumltuumlluumlklerini kirini uumlzerine toplar (ya da
kirler ve guumlnahlar uumlzerine ldquoatılırrdquo) ardından da ya doumlvuumllerek oumllduumlruumlluumlr ya da kentten
kovulur
68 Bu konuda bkz Hughes Dennis D Human Sacrifice in Ancient Greece Routledge London New York 1991 s 139 vd Ayrıca bkz Frazer James George The Golden Bough A Study in Magic and Religion A New Abridgement from the Second and Third Editions Ed Robert Fraser Oxford University Press Oxford amp New York 1998 Bu edisyonda Altın Dalrsquoın 4 cildi bir araya toplanmıştır Normalde III cilt ldquoScapegoatrdquo bu kitapta III boumlluumlm olarak yer almaktadır Sayfalar 555-676 Burada oumlzellikle s 591 ve devamında Antik Yunanrsquodan guumlnahkeccedilisi oumlrnekleri sunulmaktadır
108
Antik Yunan tragedya kahramanını bu ccedileşit bir pharmakos ya da guumlnah keccedilisi gibi
yorumlama eğilimi yaygındır Oumlrneğin Freud tragedya kahramanını topluluğun
guumlnahlarını uumlzerinde toplayan bir ccedileşit ldquoguumlnah keccedilisirdquo olarak yorumlar
Benzer kıyafetli ve ortak bir isim taşıyan bir topluluk tek bir kişinin etrafını sarmış onun soumlzlerine ve davranışlarına goumlre hareket etmektedirler Bunlar koro ve kahramanı canlandıran oyunculardır [] Tragedyanın kahramanının acı ccedilekmesi gerekmektedir tragedyanın bu oumlzuuml guumlnuumlmuumlze kadar gelmiştir Tragedya kahramanı trajik succedil denilen ve nedenleri kolaylıkla anlaşılamayan ve bizim guumlnluumlk hayatımızda hiccedil de bir succedil olarak goumlrmeyeceğimiz bir succedilla itham ediliyordu Bu succedil kural olarak tanrısal ya da beşeri bir otoriteye karşı gelmeyi iccedileriyordu Koro kahramana sempatik duygularla eşlik ediyor onu yatıştırıyor ona arka ccedilıkıyor uyarıyor ve en sonunda cuumlret ettiği eylemden dolayı hak ettiği cezaya maruz kalınca onun iccedilin yas tutuyordu Fakat trajedinin kahramanı neden acı ccedilekiyordu Onun trajik succedilunun anlamı neydi [] Kahraman acı ccedilekiyordu ccediluumlnkuuml o ilksel [primal] babaydı o ilksel trajedinin kahramanıydı [] Trajik succedil ise koroyu kurtarmak iccedilin kendi uumlstuumlne aldığı bir succediltu [] Geccedilmişte aslında kahramanın acılarına neden olan koro uumlyelerinin kendileriydi oysa burada onlar sanki kahramanın ccedilektiği acıların nedeni kahramanın kendisiymiş gibi onun iccedilin uumlzuumllmekte ona karşı sempati duyguları goumlstermektedir Kahramana atılan succedil buumlyuumlk bir otoriteye karşı saygısızlık ve başkaldırı gerccedilekte koro uumlyelerinin kardeşler topluluğunun succediludur Boumlylece trajik kahraman kendi iradesine rağmen koronun kurtarıcısı olur69
Bu bir dereceye kadar doğrudur Eğer kahramanı bir ldquotemsil(ci)rdquo olarak goumlruumlyorsak
Freudrsquoun yukarıdaki duumlşuumlnceleri genel itibariyle tragedya iccedilin uygundur denilebilir
Tragedya kahramanını guumlnah keccedilisi rituumlelinin bir uzantısı gibi goumlrmek isteyenler
Freudrsquoun bu soumlzlerini kendilerine oumlnemli bir dayanak yapmaktadırlar Reneacute Girard da
bu duumlşuumlncelere yakın duran kuramcılar arasındadır70 O da tragedyaların belli bir
dereceye kadar geccedilmişte kalmış ya da bozulmuş bir rituumleli ima ettiğini kabul eder
Kahraman bir ccedileşit kurbandır Ama Girardrsquoın bu yorumlara itiraz ettiği bir nokta
vardır O tragedyayı mitoslardan ayırdığı gibi rituumlellerden de ayırmanın gerekliliğini
oumlzellikle belirtir Girardrsquoa goumlre tragedyalar mitolojide uumlstuuml oumlrtuumllmuumlş olan şiddeti
accedilığa ccedilıkartır bu şiddetin varlığını goumlsterirler Diğer taraftan rituumlelle olan
benzerlikleri yalnızca bir hatırlatma duumlzeyindedir bu da tragedyaların ldquoişlevini
69 Freud 2001 s 180-181 70 Girardrsquoın bu konudaki goumlruumlşleri iccedilin bkz Girard 2003 Ayrıca bkz Girard Reneacute Guumlnah Keccedilisi Ccedilev Işık Erguumlden Kanat Kitap İstanbul 1 Baskı 2005
109
kaybetmiş rituumlelrdquo olmasından kaynaklanır Başka bir deyişle tragedyalar rituumleller
işlemeyince amacından sapınca otaya ccedilıkan bir durumu goumlstermektedirler
Bu duumlşuumlncelerle oumlrneğin Kral Oidipusrsquotaki Oidipusrsquoa yaklaştığımızda onun Freudrsquoun
yukarıda alıntıladığımız yaklaşımına az ccedilok uyduğunu goumlrebiliriz Fakat eksik olan
bir youmln bulunmaktadır Freudrsquoun accedilıklamasına goumlre succedil kahramana değil topluluğa
aittir Oysaki tragedya kuramcılarının ccediloğu ndashAristoteles de dahil olmak uumlzere-
kahramanın bir ldquosuccedilrdquounun olduğu konusunda ndashher ne kadar bu succedilun derecesi
kuramcılar arasında farklılık goumlsterse de- hemfikirdirler Yani Freud tamamen
masum bir kahraman modeli resmeder oysaki tragedyadaki kahraman Freudrsquoun
anlattığı tuumlrden yani topluluğun succedillarını uumlstlenen bir masum değildir yalnızca
Girard haksız yere succedillansa bile kurbanın da ldquodiğer herkes gibi succedillu olduğunurdquo
iddia etmektedir71 Bu zaten pharmakon tanımına da uygun bir durumdur Yani
pharmakon Freudrsquoun soumlzuumlnuuml ettiği gibi tertemiz bir kişi değildir Eğer kahramanı bir
pharmakon gibi duumlşuumlneceksek onun ikili ve muğlacirck niteliğini goumlrmemiz gerekiyor
Pharmakonrsquoun temel niteliği onun ne mutlak anlamıyla succedillu (kirli hasta) ne de
guumlnahsız (temiz sağlıklı) olmasıdır Eğer tam olarak masum olursa rituumlelin sistemi
işlemez buumltuumlnuumlyle succedillu olması da aynı şekilde işe yaramayacaktır Aristorsquonun
Poetikarsquodaki kahraman tanımı72 bu accedilıdan yerindedir Diğer taraftan kahramanın bu
ikili youmlnuuml tragedya ozanlarının bir icadı değildir
Bu pharmakon denilen şey kralın karnaval suumlresi boyunca taccedil takan benzer-kopyası [double] Festival suumlresince duumlzen altuumlst olur sosyal yapı tersine doumlner Cinsel tabular ortadan kaldırılır hırsızlık yasallaşır koumlleler efendileriyle yer değişir kadınlar erkek kıyafeti giyer ve bu şartlar iccedilerisinde tahtta oturan kişi en azılı succedillu en rezil en ccedilirkin en aşağılık biri olmalıdır Fakat festival bittiğinde kopya-kral [counter-king] kentten kovulur ya da oumllduumlruumlluumlr onunla birlikte onun temsil ettiği duumlşuumlnuumllen buumltuumln duumlzensizlikler de toplumdan uzaklaştırılmış olur73
Kahramanın iki youmlnluuml ve muğlacirck neredeyse bir pharmakon gibi olduğu kolaylıkla
soumlylenebilir Ama burada Girardrsquoın ldquotragedyayı rituumlelden ve mitostan ayırmardquo
uyarısını da goumlrmezden gelmememiz gerekir Tragedyada mekanizma pharmakon
71 Bkz Girard 2003 s 288 72 Aristoteles 2005 s 45 sat 1453a10 73 Vernant 1990 s 131-132
110
rituumlelinde olduğu gibi işlemez ccediluumlnkuuml Tragedya rituumlelin altını oyar onun işlemeyen
(işleyemeyecek olan) yapısını accedilığa ccedilıkarır Rituumlelin sonunda gelmesi beklenen
rahatlama kentin sağlığına kavuşma durumu tragedyada ancak kuumlccediluumlk bir ima olarak
vardır Bu ima da rituumlel ile bağı tamamen koparmayan kuumlccediluumlk hatırlatmalardan
sayılabilir Tragedya doğru şekilde işlemiş olsa bile rituumlelin sonunda gerccedilek bir
arınmanın kurtuluşun asla olamayacağını bize sezdirir Ccediluumlnkuuml Derridarsquonın dediği
gibi ldquopharmakon suumlrekli olarak bir daire ccedilizmektedirrdquo
Rituumlel iccedilin kullanılan pharmakoslar genellikle savaş tutsaklarından koumllelerden
ccedilocuklardan sakatlardan ve evli olmayan genccediller ve ergenlerden oluşmaktaydı Bu
listenin temel oumlzelliği nedir diye soruyor Girard bu listedekilerin ortak bir kriterinin
olup olamayacağını tartışıyor Kendi kurban teorisine goumlre listedekilerin kurban
edilmeye uygun nitelikte olduğunu belirtiyor Yani Girardrsquoa goumlre bunların her biri
topluma henuumlz dahil olmamış toplumla bağları zayıf toplumun kıyısındaki
kategoriler olduğu iccedilin kurban olmaya muumlsaittirler Burada Girardrsquoa tam olarak
katıldığımızı soumlyleyemeyiz Girard toplumla bağlarının eksikliğinden dolayı
kolaylıkla ldquokurban edilebilirrdquo buluyor bu listedeki kategorileri Biz ise bu
kategorilerin tam da muğlacircklığın cisimleştiği kategoriler olduğunu soumlyluumlyoruz
Burada muğlacircklık toplumla olan bağın zayıf olduğunu değil kesinlikten yoksun
olduğunu işaret eder Dolayısıyla listedekilerin toplumla bağı zayıftır denemez
aksine topluluğun tuumlm kategorilerini altuumlst edebilecekleri iccedilin oldukccedila guumlccedilluumlduumlr
Girard kurbanın temel niteliği olarak ldquohem insana benzer hem de ondan farklırdquo74
kıstasını koyarken aslında kurbanın muğlacirck bir niteliğinin olması gerektiğini
kastetmektedir Diğer taraftan listedeki kişilerin kurban olarak kullanılmasının bir
ldquobağ zayıflığındanrdquo kaynaklanması bize goumlre rituumlelin işlevini azaltacaktır Bir koumlle
savaş tutsağı ergen bir ccedilocuk vs hiccedilbir değeri olmayan goumlzuuml kapalı telef
edilebilecek varlıklar olarak goumlruumllseydi onları oumllduumlrmenin sonucunda kentin ve
toplumun kirlerinden arınabileceği inancı oldukccedila zayıflardı Girard topluluğun kendi
74 Bkz Girard 2003 s 16
111
mensuplarını korumak iccedilin daha az değerde olanı harcamaya youmlneldiğini soumlyluumlyor75
Ama onlara ldquokurbanlıkrdquo niteliğini veren şey onların ldquodeğersizliğirdquo değil onların
ldquopharmakonrdquoluğa uygunluklarıdır onların bulundukları kategori itibariyle ikili ndashya
da ccediloklu- muğlacirck bir konumda olmaları ve tam da bu nitelikleri yuumlzuumlnden
topluluğun hem marjininde hem de merkezinde yer almalarıdır Bu onları kurbansal
bakımından değerli kılar Hem marjin hem merkez aynı anda muumlmkuumlnduumlr Ccediluumlnkuuml
onlar toplumun atıklarıdır kategorilerin bozukluğudur Ama diğer taraftan onların
varlığı kategorilerin ne olduğunu soumlyler onların ldquodışrdquolığı iccedili vareder onların
ldquoanormalrdquoliği ldquonormalrdquoin yeniden tanımlanmasına olanak verir Bu accedilıdan merkezi
oumlnemdedirler
Girardrsquoın kurban edilebilir kategorisi iccedilin oumlnerdiği ldquotoplumla bağın zayıflığırdquo kıstası
bu accedilıdan eksiktir Kendisi de bu eksikliğin farkındadır bu koşulun ldquoyanlış
olmamakla birlikte soyut ve işe yaramazrdquo76 olduğunu sonradan kabul eder Kadın
konusunda verdiği oumlrnekle başka bir kıstas oumlnerir Ona goumlre toplumla bağı ldquozayıfrdquo
olmasına rağmen genellikle kadınların ldquokurbanrdquo edildiği ccedilok nadir goumlruumllmektedir
Girard bunun nedenini kadının hem kendi ailesinin hem de kocasının ailesine ait
olmasının ldquointikamrdquo riskini arttırdığını bu yuumlzden de kadının kurban edilmesinin guumlccedil
olduğunu iddia eder Kadının kurban edilme durumunda kadının ait olduğu iki
guruptan biri diğerinden intikam alabilecektir Girard buradan kurban edilebilme
koşulunun en oumlnemli niteliği olarak ldquointikam riskininrdquo duumlşuumlk olması kriterini ortaya
atar
Girardrsquoın burada goumlzden kaccedilırdığı iki husus vardır İlk olarak kadınların kurban
edilememesi konusunda eksik bilgi sunmaktadır Kadınlar da en az ccedilocuklar ve
ergenler kadar kurban edilebilmektedir77 Bu konudaki oumlrneklerin sayısı listede yer
alan diğerlerinden ccedilok da farklılık arz etmez
75 Girard 2003 s 5 76 Girard 2003 s 17 77 İphigeniarsquonın kurban edilişi burada hatırlatılabilir İphigenia ldquobir dişi keccedili [chimaira]rdquo [Aiskhylos Agamemnon sat 232] ve ldquobir buzağı gibi [moschon]rdquo [Euripides İphigeneia Taurisrsquote sat 359] kurban edilmiştir Ayrıca ldquosutteerdquo adı verilen ve oumllen kocayla birlikte nikacirchlı ve nikacirchsız eşlerinin ndashgtgtgt
112
Antik Yunanrsquoda kadın toplumun marjinallerinin başında gelmektedir Bunun bir
yanıyla Hesiodosrsquoun anlattığı Pandora mitiyle bağlantısı olduğu soumlylenebilir Ama
asıl olarak bu kadının muğlacirck pozisyonundan kaynaklanmaktadır Ccediluumlnkuuml kadın
oumlzellikle patrilokal toplumlarda hem kocasının ailesine hem de kendi ailesine bağlı
kalmak zorundadır Başka bir deyişle iki kategoriye aynı anda temas halindedir
suumlrekli olarak muğlacircklık tehdidi altındadır Hem ailesine hem de kocasına ait olması
kadının pharmakos olması iccedilin uygundur Kadının bu konumu rituumlel iccedilin olmasa
bile tragedya yazarları iccedilin oldukccedila zengin bir alan sunmaktadır Dolayısıyla buumltuumln
pharmakonrsquolar gibi kadının da toplumla olan bağı ldquozayıfrdquo olarak nitelendirilemez
Aksine bu bağın şiddetli bir muğlacircklık iccedilerdiği soumlylenebilir
Girardrsquoın goumlzden kaccedilırdığı ikinci nokta intikam riskiyle ilgilidir Bu konuda daha
oumlnce verdiğimiz oumlrnekler yeniden hatırlanabilir İster hayvan ister bitki olsun her
tuumlrluuml canlının oumllduumlruumllmeden oumlnce kendisinden oumlzuumlr dilendiği ve hem canlının hem de
ait olduğu topluluğun ldquooumlfkesininrdquo azaltılması iccedilin bazı uygulamalar yapıldığını daha
oumlnce oumlrneklerle goumlstermiştik Girard da benzer oumlrnekler veriyor fakat intikam riskinin
sıfır olduğu bir durumda bile oumlzuumlr dilemenin ldquokomik bir paradoksrdquo olduğunu
soumlyluumlyor78 Girardrsquoa goumlre intikam alamayacağını bile bile oumlzuumlr dilemek kurbanı
yatıştırmaya ccedilalışmak olsa olsa eski intikam durumlarından kalma bir ldquotakıntırdquodır
Girardrsquoın bu konuda fazlasıyla ldquoayırıcırdquo bir kozmolojinin diliyle konuştuğunu
belirtmemiz gerekiyor Ayırıcı kozmoloji hayvanlarla bitkilerin duumlnyasını insanların
duumlnyasından ayırır Hayvan ve bitki duumlnyası giderek buumltuumln canlı ve cansız evren
insana goumlre oumlrguumltlenir Dolayısıyla ayırıcı kozmolojilerde insana oumlzguuml şeyler doğada
bulunmazlar
Girard buumltuumln teorisinin merkezine şiddeti koymaktadır ama burada sanki ldquodoğanın
şiddetirdquo diye bir duumlşuumlnceye yer yok gibidir Ne bir hayvanın ne de bir bitkinin şiddet
ayrıca hizmetccedililerinin- oumllduumlruumllmesi kurban edilmesi geleneğini hatırlatabiliriz Bu konuda bkz Hughes 1991 s 59 vd Hughes kocaları oumllen kadınların oumllduumlruumllmesiyle ilgili kanıtlar sunarken tragedya metinlerinde kocaları oumllen kadınların intiharlarından oumlrnekler verir Hughesrsquoa goumlre bu oumlrnekler ldquosutteerdquonin bir ccedileşit ispatıdır ccediluumlnkuuml varolan sistemde kocası oumllmuumlş bir kadının hayatta kalması oldukccedila zordur Bu duumlşuumlnceler bir accedilıdan bizim ldquokadının toplum iccedilindeki muğlacirck konumurdquo goumlruumlşuumlmuumlzuuml de doğrulamaktadır 78 Girard 2003 s 18
113
goumlsterebileceği duumlşuumlnuumllmektedir rasyonel bir bakış iccedilin boumlyle bir olgu ancak
ldquokomikrdquo olabilmektedir Evrenin birbiriyle suumlrekli etkileşimde olduğunu duumlşuumlnen
kozmolojiler ndashki tragedya ccedilağı ve oumlncesi Grekrsquoler boumlyle bir duumlnyaya sahiptiler-
Girard gibi duumlşuumlnmemektedir Bu konuda Girard ldquokirlilikrdquo duumlşuumlncesini de
goumlrmezden gelir Kurban eylemini gerccedilekleştiren kişilerin rituumlel istediği kadar
başarılı olsun yine de akacak kandan kirlenme riskinin bulunduğunu Girard da pekala
bilmektedir Oumlzuumlr dileme kurbanın ve topluluğunun intikam duygusunun oluşmasını
engellemek iccedilin yapılmaz yalnızca oumlzuumlr akacak kanın kirlenmemesi iccedilin de
yapılması gereken bir rituumlel parccedilasıdır
Oumllduumlruumllen bir hayvan bile olsa kanının nasıl kirliliğe -ve dolayısıyla intikama- yol
accediltığına dair Grek inanışını tek bir oumlrnekle anlayabiliriz İphigeniarsquonın kurban
edilişini hatırlayalım Hem mitoloji hem de tragedyalar bize bu kurban sunumunun
koumlklerini accedilıklamaktadır Aiskhylosrsquoun Agamemnonrsquounda sefere ccedilıkış kuşlardan
alınan kehanetle desteklenir [104 vd] İki kartal gebe bir tavşanı yemişlerdir
Yoruma goumlre Agamemnon ve Menelaos [İki kartal] Zeusrsquoun goumlnderdiği ldquooumlccedil
askerlerirdquo olarak (ki kartal Zeusrsquou simgeleyen başlıca hayvanlardan biridir) Truvarsquoyı
[gebe tavşan] zapt edecektir Ancak gebe tavşanın oumlluumlmuuml vahşi hayvanların ve
avcılığın koruyucusu Artemisrsquoi oumlfkelendirir Artemis aynı zamanda kendi doğumu
ccedilok rahat gerccedilekleştiğinden kadınlar tarafından kendisine doğum-duası edilen bir
tanrıccediladır Bu yuumlzden hamile kadınları ve gebe hayvanları da koruma işlevi vardır
Boumlylece Zeus ile Artemis Truva seferi konusunda karşı karşıya gelir Artemis
Zeusrsquoa tam olarak karşı gelemez Bu yuumlzden dolaylı olarak engel olmaya ccedilalışır
Kalkhas ordunun bilicisi Artemisrsquoin ters ruumlzgarlar estirerek gemilerin yola
koyulmasına engel olacağından korkar [146-9] nitekim korkular gerccedilek olur [192-8]
Kalkhas Artemisrsquoin Agamemnonrsquoun kızını kurban olarak istediğini accedilıklar [198-
204] Agamemnonrsquoun ilk tepkisi ldquoAğır kaderrdquo [205-17] Her iki halde de kaderi
koumltuumlduumlr
114
Mitolojinin anlatısında durum Agamemnon aleyhine daha da geliştirilmiş
durumdadır Buna goumlre Agamemnon bir av esnasında Artemisrsquoin ccedilok sevdiği bir
geyiği oumllduumlrmuumlştuumlr79 Sefere ccedilıkmadan oumlnce ters ruumlzgacircrlar estirerek kendisinden
ldquointikamrdquo alınmasının nedeni budur Her iki halde de ldquoccedilocukccedila masallarrdquo deyip
geccediliştirilemeyecek durumlar soumlz konusudur Yunan duumlşuumlncesi doğaya huumlkmetmenin
ona zarar vermenin onu bozmanın bir karşılığının olduğunu olacağını biliyor ve her
seferinde bu tehlikeyi sezdiriyor ve hatırlatıyordu Bu durum ccedilağımızın yer yer
fetişleşen ama kendini ayırmayı suumlrduumlren [zaten fetiş denilen de budur] ldquodoğa
sevgisirdquo ile ilişkilendirilemeyecek kadar kendine has bir ilişki biccedilimidir Yunanlılar
da etkileşimli kozmolojilerinin doğal bir sonucu olarak birbirinden ayrı kalmaları
gereken şeylerin karışması anlamında bir sınır ihlalinden ve kirlenmeden
korkuyorlardı Phuro fiili hem karıştırmak [to mix] hem de kirletmek [to pollute]
anlamına gelmesi bu accedilıdan ilginccediltir80 Dolayısıyla avladığı hayvanın kemiklerini
aşırı bir hassasiyet ve dikkatle etten ayıran kemiklere oumlzel bir saygı goumlstererek onları
koruyan Orta Asya insanının durumunu ya da bir bitkinin koumlkuumlnuuml almak iccedilin kazdığı
toprağa değerli bir eşyayı hediye olarak yerleştiren yerlinin duumlnyası bu tuumlrden bir
etkileşimi anlatmaktadır İnanıp inanmama meselesinin dışındadır bu Modern
duumlnyadaki dinin eksikliğinden dem vuran Girardrsquoın bu konuya biraz modern
yaklaştığını duumlşuumlnuumlyoruz Eğer bir yaban kurban etmekte olduğu hayvandan oumlzuumlr
diliyorsa bu intikam riskinin sıfır olduğunu değil bu riskin ccedilok yuumlksek olduğunu
goumlsterir Oysaki risk yalnızca bizim iccedilin biz modernler iccedilin sıfırdır Girardrsquoın
ldquokurban bunalımırdquo derken goumlzden kaccedilırdığı noktalardan biri budur Kurban toumlreni her
zaman başarılı olmaz Başarı başından garanti de edilemez Yani intikam riskinin
ldquosıfırrdquo olduğu bir şiddet yoktur En kuumlccediluumlk kurban toumlreninde bile kuumlccediluumlcuumlk bir hata
tuumlm kenti kirletmeye yeter Agamemnonrsquoun oumllduumlrduumlğuuml hayvan gibihellip
Benzer bir oumlrnek Kadmosrsquoun kurban toumlreniyle ilgili olarak verilebilir Kadmos
başarısızlığa uğramış bir toumlrenin ardından Aresrsquoin oğlu olan bir ejderhayı kurban
eder Sonra toumlrenin devamı gereği ejderhanın dişlerini toprağa goumlmer Topraktan
79 Can Klasik Yunan Mitolojisi s259 80 Bkz Oudemans 1987 s 83
115
Ekilmişler (Spartoirsquoler) doğar Savaşccedilı kuşamlı Ekilmişlerrsquoden korkan Kadmos
aralarına bir taş atarak onların birbirine duumlşmesine neden olur Ccedilıkan kavgadan
geriye 7 Ekilmiş kalır Bunlar Kadmos soyu ile birlikte Thebairsquoyi kurup birlikte
youmlnetirler Euripidesrsquoin Fenikeli Kadınlar oyununda Theiresias Kreonrsquoa kentin Argos
ordusundan kurtulması iccedilin oğlu Menoeceusrsquoun kurban edilmesi gerektiğini soumlyler
Tanrılardan gelen kehanet bu youmlndedir Tanrı Ares oğlu Ejderharsquonın intikamını
istemektedir Ve bu intikamı da Ekilmişrsquolerden alacaktır Theiresias Ekilmiş
soyundan yalnızca Kreonrsquoun ve iki oğlunun kaldığını buumlyuumlk oğul Haimonrsquoun
Antigone ile evleneceği iccedilin kurban edilemeyeceğini fakat kuumlccediluumlğuumln bu işe uygun
olduğunu soumlyler81 Ardından Menoeceusrsquoun kendini surlardan attığını oumlğreniriz
[1090] şehir kurtulmuştur Menoeceus bir pharmakon olarak eski kirlenmiş bir
kanın izlerini taşıyan bir soydan biri olarak intihar yoluyla kentin arınmasını
sağlamıştır
Yeri gelmişken belirtmekte fayda var Girardrsquoın temel teorisi buumltuumln şiddetleri kurban
ccedilerccedilevesinde okumaya dayanmaktadır Buumltuumln Antik Yunan ve Shakespeare
tragedyalarındaki şiddetin bu accedilıdan okunabileceğini iddia eder Hem Antik Yunan
hem de Shakespearersquoden oumlzellikle soumlz etmesi temel bir yaklaşımı ifşa etmektedir
aslında Bu da her iki doumlnemin de muğlacircklık ldquobelardquosına maruz kaldığı doumlnemler
olmasıdır Girard bu durumu ldquouumlccedilgen arzurdquo teorisine82 goumlre accedilıklar Uumlccedilgen arzu
teorisine goumlre arzu doğrusal (linear) değildir yani insan belirli bir objeyi doğrudan
doğruya arzulamaz Bir başkasının onu arzulaması gerekmektedir Bu bize Hegelrsquoin
bu konudaki soumlzlerini hatırlatıyor
Doğal bir nesneye youmlnelmiş istek ancak bir başkasının aynı nesneye youmlnelik isteğiyle ldquodolayımlanmışrdquo olduğu zaman insansaldır başkalarının istediğini istemek onlar o şeyi istediği iccedilin insansaldır83
81 Euripides Bacchanals Madness of Hercules Children of Hercules Phoenician Maidens Supliants Trans Arthur Sanders Way Loeb classical library London Heinemann 1912 s 425 sat 930-940 82 Girard ldquoUumlccedilgen Arzurdquo teorisini edebiyattan oumlrneklerle kapsamlı olarak accedilıklar Bkz Girard Reneacute Romantik Yalan ve Romansal Hakikat Edebi Yapıda Ben ve Oumlteki Ccedilev Arzu Etensel İldem Metis Yayınları İstanbul 2001 83 Kojegraveve 2001 s 82
116
Girard da ldquodolayımlayıcı yaklaştıkccedila tutku yoğunlaşır ve nesnenin somut değeri
azalırrdquo84 diyerek temel meselenin nesne değil ldquooumlteki olma arzusurdquo olduğunu belirtir
Dolayısıyla Girardrsquoa goumlre arzu mimetiktir Oumltekinin arzusunu taklit eder Boumlylece
arzulayan dolayımlayan ve arzu nesnesinden bir uumlccedilgen oluşur Girardrsquoa goumlre hem
Perikles doumlneminin Atinası hem de Elizabeth ccedilağı İngilteresi ldquoaynı obje uumlzerinde
sonu gelmez bir muumlcadeleninrdquo olduğu kuumlltuumlrel ve siyasi değişim doumlnemlerine
aittirler85 Bu konuda Vernant da benzer bir accedilıklamada bulunmaktadır Ona goumlre
sonu gelmez muumlcadelenin yapıldığı en oumlnemli ldquoarzu nesnesirdquo archersquodir iktidardır86
Arzu nesnesi iccedilin rekabete giren karşıtlar bu rekabet esnasında şiddet goumlsterirler Bu
şiddeti ancak bir kurban giderebilir Kurban sunumunun temel işlevi şiddet yuumlzuumlnden
tehdit altındaki duumlzeni yeniden sağaltmak tehlikeyi uzaklaştırmaktır Eğer bu şiddet
doğru bir şekilde kurban mekanizmasıyla giderilemezse şiddet kontrolden ccedilıkar
Aiasrsquoın koyun suumlruumllerini katletmesi [Sophokles Aias] ya da Heraklesrsquoin karısını ve
ccedilocuklarını oumllduumlrmesi [Euripides Herakles] bunların birer oumlrneği olarak sayılabilir
261 Muğlacircklığın Kontroluuml Olarak Dike
Girard iccedilinde bulunduğu batı medeniyetinde de şiddetin varolduğunu ancak bunun
toplumu tehdit edecek boyutlara kadar gelmediğini soumlyluumlyor Bunun nedeni olarak da
yargı sistemini goumlsteriyor87 Yargı daha doğrusu hukuk sisteminin varlığı şiddeti yok
etmese de şiddetin yeniden uumlremesini bir şiddetin karşı bir şiddet doğurmasının
oumlnuumlne geccediltiğini soumlyleyebiliriz Burada Girardrsquoın ldquoşiddetrdquole kastettiğinin yalnızca kan
davasıyla sınırlı olduğunu hatırlatalım Oresteia uumlccedillemesi iccedilin bu uygun bir okuma
olabilir Bu oyunda bir kan davası bulunmaktadır Dike [adalet] başka bir dikeyle
ccedilatışmaktadır Suumlruumlp giden bu kan davasına son noktayı kurulmakta olan devletin
yeni mahkemesinin [Areopagos] soyut adaleti koyar Ancak bu tragedyayı baştan
sona soyut bir hukuk sisteminin kuruluş suumlreci diye okuyamayız Ancak hukukun
84 Girard 2001 s 83 85 Johnsen William A ldquoReneacute Girard and the Boundaries of Modern Literaturerdquo Boundary 2 A Supplement on Contemporary Poetry Vol 9 No 2 Duke University Press Winter 1981 s 278 86 Bu konuda bkz Vernant 2002 s 39 vd 87 Girard 2003 s 21
117
yokluğunu duumlzenin yokluğu olarak goumlruumlrsek tragedyalarda duumlzensizlikten
dolayısıyla muğlacircklıktan kurtulmak iccedilin suumlrekli ccedilarelerin arandığını hukuk sisteminin
de bunlardan biri olduğunu rahatlıkla soumlyleyebiliriz Diğer taraftan modern hukuk
sistemi zaten ayırıcı kozmolojinin [modern duumlşuumlncenin] bir sonucudur Temeli insan
aklının rasyonel işleyişine dayalıdır insan merkezcidir doğası gereği muğlacircklığa yer
vermez Modern hukuk evrendeki her şeyin yerli yerinde olduğunu teyit ve tespit
ederek insana guumlvence veren bir soyutlamadır Evrenin birbirinden farklı şeylerden
oluştuğuna inanan ve bu duumlzenlenmiş-sınıflanmış kategorilere boumlluumlnmuumlş evren ile
kendisi arasında belirli bir mesafe koymuş kozmolojilerde hukuk bu duumlzenin bir
guumlvencesidir Dolayısıyla yalnızca şiddet değil tragedyanın oumlzuumlnuuml oluşturan buumltuumln
ldquosorunlarınrdquo oumlnuumlne geccediler Kategorilerin birbirlerine bulaşma birbirlerini tehdit etme
riski azalır Varolan risk de toplum adına hukuk kurumu tarafından vazifelendirilmiş
kolluk guumlcuumlyle engellenir Her tuumlrluuml muğlacirck durumun oluşması karşısında hukuk
rasyonel silahlarıyla toplumu [duumlzeni] savunmaya hazırdır
27 Reneacute Girard ldquoFarklılığın Yitimirdquo ve muğlacircklık
Girardrsquoın kirlilik duumlşuumlncesini yalnızca şiddet kavramıyla ilintili olarak ele aldığını
soumlylemiştik Bu tuumlrden bir daraltma zaman zaman bazı durumlarda muğlacircklığı
goumlzden kaccedilırmasına neden olabilmektedir Oumlrneğin kadınların aybaşı doumlnemlerindeki
algılanış biccedilimleriyle ilgili verdiği oumlrnekleri yorumlarken kanamanın ldquokirlilikrdquo olarak
algılandığının doğru bir biccedilimde altını ccedilizer88 Kirliliğin sebebi kandır kanın bu
tuumlrden bir kirliliğe yol accediltığını pek ccedilok oumlrnekte goumlrmek de muumlmkuumlnduumlr Fakat Girard
kanın kirli olarak algılanmasında kanın ldquoşiddeti ccedilağrıştırmasınırdquo temel neden olarak
ortaya koyar Ccediluumlnkuuml Girardrsquoa goumlre kan şiddet demektir Diğer taraftan aybaşı kanını
cinsellikle bağdaştırır ve buradan kız kaccedilırma ırza geccedilme kızlığı bozma yasak
aşklar ensest ve zina gibi cinsellik ve şiddet ccedilağrışımlarını art arda sıralar Şuumlphesiz
ki buumltuumln bunlar aybaşı doumlnemindeki bir kadının ldquokirlirdquo olarak goumlruumllmesinin nedenleri
arasında sayılabilir Fakat bu kirlilik yalnızca şiddetle alakalı değildir Kirlilik
yukarıda da accedilıklamaya ccedilalıştığımız gibi muğlacircklık iccedileren bir kavramdır dolayısıyla
88 Girard 2003 s 45
118
yalnızca menfi bir anlamı yoktur kirliliğin olumlu bir youmlnuuml de bulunmaktadır
Aybaşı kanaması olan kadının ldquokirliliğirdquo kanın yalnızca bir yuumlzuumlnuuml goumlsterir oysa bu
kanın arındırıcı arıtıcı uumlretken bereket veren bir youmlnuuml daha vardır Bu konuyu daha
oumlnce ldquoKirlenmerdquo başlığı altında tartışmıştık Aybaşı goumlren kadına hem kutsal hem de
lanetli gibi davranıldığına dair oumlrnekler sunmuştuk Bu ikili tavrın nedeni kirliliğin
muğlacircklığıyla ilgilidir Burada kan ndashGirardrsquoın dediği gibi bir cinayette akan kanı
hatırlatmasından ziyade- oumllmuumlş bir bebeği ima ettiği iccedilin oumlluumlmuuml hatırlatmakta ama
aynı zamanda da kadının doğurganlığının bir işareti sayıldığından uumlremenin bir
işareti sayılmaktadır Tarlada uumlruumlnlerin iccedilerisinde dolaştırılan kanamalı kadınların
toumlreni89 bu ccedilerccedilevede okunmalıdır
Kanın bu ikili hem yıkıcı hem de dirim veren oumlzelliğine dair Euripidesrsquoin İonrsquoundan
bir oumlrnek verilebilir Kraliccedile Kreusa cinayet hazırlıkları yaparken Gorgonrsquoun iki
damla kanından soumlz eder Bunlardan biri hastalıkları iyileştiricidir oumlteki damla ise
oumllduumlruumlcuumlduumlr90 Pharmakonrsquoun ikiye ayrılmış hali gibidir bu kandamlaları hem zehir
hem de panzehirdir Kan her zaman bu ikiliği iccedilinde duumlşuumlnuumllmelidir
Şiddet Girardrsquoa goumlre karşıtlar arasındaki farklılıkları silmektedir Farklılığın silinmesi
konusunda Girardrsquoa katıldığımızı belirtmeliyiz Ancak biz ldquofarlılığın yitimirdquo ifadesi
yerine muğlacircklık soumlzcuumlğuumlnuuml tercih ediyoruz Arada varolan nuumlansın oumlnemli olduğunu
duumlşuumlnuumlyoruz
Girard Yunan tragedyasının arkaik duumlzenden modern devlete geccediliş evresinde ortaya
ccedilıkmış bir tuumlr olduğunu soumlyleyerek tragedyayı doğru bir şekilde tarihsel ccedilerccedilevesine
oturtur Arkaik duumlzenin temelini dinselliğe başka bir deyişle kurban geleneğine
dayandıran Girard tragedyanın bu geleneğin bozulmasıyla ortaya ccedilıktığını iddia
eder Tragedyayı doğuran neden ona goumlre ldquoarkaik kurban sistemirdquonin ccediloumlkuumlşuumlduumlr
Fakat bu da meseleye tek bir accedilıdan yaklaşmak anlamına gelecektir Hiccedil şuumlphesiz
toplum bir kriz yaşamaktadır değerler sistemi ccediloumlkmuumlştuumlr ama bunu yalnızca kurban
mekanizmasının sağaltıcı işlevinin aksamasına dayandırmak ayrıca ldquodinsel ccediloumlkuumlş ve
89 Bkz Thomson 1995 s 230 90 Euripides İon sat 1005
119
yozlaşmardquo gibi ifadelerle doumlnemi kaotik ve olumsuz bir nitelik iccedilerisinde algılamak
meseleyi dar bir alana sıkıştırmak anlamına gelecektir MOuml Beşinci yuumlzyılda
Girardrsquoın deyişiyle yalnızca ldquodinsel bir ccediluumlruumlmerdquoden dinin nuumlfuz alanının
daralmasından soumlz edilemez Eğer bir kurumda bir ccediluumlruumlmeden soumlz ediyorsak onu
ldquoccediluumlruumltenrdquo şeyin ne olduğunu da sormalıyız kendimize Bu tam da Girardrsquoın eleştiri
oklarına hedef olan modernliğin modern duumlşuumlncenin kendisidir Girardrsquoın terimiyle
ldquoccediloumlkuumlşrdquo dinin ccediluumlruumlmesinden mi yoksa rasyonel aklın ve modern devletin hızla
yuumlkselişinden mi kaynaklanmaktadır Yoksa bu bir ldquoccediloumlkuumlşrdquoten ziyade hareketli bir
ldquodeğişimrdquo evresi olarak mı nitelendirilmelidir
Girard doumlneme ldquoşiddeti sağaltamayanrdquo bir ccedilağ olarak yaklaşmaktadır Son kertede
şiddetten kurtuluşun yolunu dinde goumlren Girard aynı zamanda başka bir kurumun da
ndashhukuk sistemi- bu işlevi yerine getirebildiğini goumlstermişti Zaten modern hukuk ve
modern devlet de dinin ldquoişe yaramazrdquolığına karşı olarak gelişmiş ve kendini buna
goumlre konumlandırmış kurumlardır
MOuml beşinci yuumlzyıl bu iki kurumun yani modern devletin ile eski dinsel
geleneklerin ve bu geleneklere ait kurumların karşı karşıya geldiği bir doumlnemdir
Ama salt bu accedilıklamayla tragedyayı tatmin edici bir şekilde anlamamız muumlmkuumln
değildir Tragedyayı ldquokurban bunalımırdquo olarak tanımlayan Girard ardından şoumlyle
diyor
Tragedya sanatını tek bir cuumlmleyle tanımlamak gerekirse tek bir veriden soumlz edilebilirdi ancak Simetrik oumlğelerin karşıtlığı Bu simetri tragedyanın entrikasıyla biccedilimiyle ya da diliyle ilgili tuumlm youmlnlerde temel rol oynuyor Oumlrneğin uumlccediluumlncuuml kişinin ortaya ccedilıkışı hep soumlzuuml edilen belirleyici katkıyı sağlamış değil bu ccedilıkışın oumlncesindeki gibi sonrasında da işin oumlzuuml trajik diyalog başka bir deyişle yalnızca iki kurgu kişisinin karşı karşıya gelmesi olarak kalıyor 91
Kusursuz simetriyle ilgili fikirlerimizi giriş boumlluumlmuumlnde tartışmıştık Burada yeniden
benzer şeyleri soumlylemeye gerek yok Girardrsquoın tragedyaya ilişkin yorumlarını
eleştirirken oumlncelikle kullandığı terminoloji konusunda farklı duumlşuumlnduumlğuumlmuumlzuuml
belirtelim ldquoFarklılıkların yitimirdquo ile ldquokusursuz simetrirdquo bizim bu ccedilalışmamızın
91 Girard 2003 s 60
120
terminolojisinde farklı anlamlar ifade ediyor Biz ccedilatışan ldquoiki guumlccedilrdquoten ziyade
birbirine karışmış guumlccedillerin varlığından soumlz ediyoruz Yaşanan bunalım ccedilağının
değerleri bulanıklaştırdığı hiccedilbir ideolojinin kendisini net ve kesin bir şekilde ortaya
koyamadığı bir evrenden soumlz ediyoruz Tragedyanın evrenini simetriden ziyade
fraktal bir yapı olarak accedilıklamak istememizin nedeni budur Duumlnya eğer ldquotarafrdquotan
soumlz edeceksek her iki taraf iccedilin de okunması guumlccedil işaretlerden ibaret hale gelmiştir
Tragedyanın duumlnyasında bilicilerin kehanetleri anlaşılmaz olur Girardrsquoın ldquokusursuz
simetrirdquosi ldquoGorgon kanınınrdquo ikiye ayrılmış hali gibidir Biz ise bu kanın ayrılmasının
muumlmkuumln olmadığını iddia ediyoruz
Diğer taraftan Girard terminolojisindeki ldquofarklılığın yitimirdquo ifadesi bizim iccedilin daha
accedilıklayıcı goumlruumlnuumlyor Girardrsquoa goumlre şiddet kahramanlar arasındaki farkı silen bir
etkendir Kirli ile temiz kutsal ile lanetli arasındaki fark artık goumlruumlnmez olmuştur
Bunun muumlsebbibi olarak yalnızca kahramanlar arasındaki şiddeti goumlstermek bizce
doğru değildir Farkın yitimi daha oyun başlamadan kendini goumlsterir Başka bir
deyişle ldquooyunrdquo halihazırda tam da bu sebepten başlamıştır kirli ile temiz kutsal ile
lanetli arasındaki fark ldquomuğlaklaşmayardquo başladığı iccedilinhellip
Diğer taraftan Girardrsquoın uumlslubu ldquofarklılığın yitimirdquone olumsuz bir tonlama
katmaktadır
Gerccedilekten de kuumlltuumlrel duumlzen duumlzenlenmiş bir farklılıklar sisteminden başka bir şey değildir Bireylere ldquokimlikrdquolerini veren kendilerini başkalarına goumlre konumlandırmalarını sağlayan bu farklılıklardır[hellip] Dinsellik ccediluumlruumlyuumlnce tehdit altında kalan yalnızca guumlvenlik değil kuumlltuumlrel duumlzenin ta kendisi oluyor Kurumlar canlılığını yitiriyor toplumun zırhı incelip ccediloumlzuumlluumlyor tuumlm değerler oumlnce yavaş yavaş sonra da hızlı bir biccedilimde aşınıyor [hellip] Ccediloğul oluş huzurunu kurban geleneğine borccedilludur92
Kurban mekanizması bu ldquoyitimirdquo sağaltacak işlev taşıdığına goumlre ldquofarklılığın yitimirdquo
bir ccedileşit hastalıktır Girardrsquoa goumlre Troilos ile Kressidarsquodan yaptığı alıntıyla bunu
destekler
[hellip] Ah Derece [Degree] sarsılırsa bir Her tuumlr yuumlksekliğe ccedilıkan o merdiven Sarsılırsa işte işler bozulur Topluluklar Okul dereceleri kent loncaları boumlluumlnen
92 Girard 2003 s 67
121
kıyılardan huzurlu alışveriş Ağabeye ablaya saygı yaş taccedil unvan nişan saygısı Derece olmasa nasıl asıl yerinde durur Derecelendirme de bak sazın duumlmenini boz Goumlr ortaya ccedilıkacak guumlmbuumlrtuumlyuuml Her şey Birbirine ccedilarpar oumlnuuml bağlanmış sular Kabarıp kıyılarından taşar[hellip] 93
Girard Odysseusrsquoun bu muhafazakacircr konuşmasını değerlendirirken konuşmada
adaletin ldquofarklılıkrdquo olarak tanımlanmış olmasının altını ccedilizer ldquoAdalet farklılığın
korunması demektirrdquo Girard da bu fikre katılır ldquoYunan tragedyasındaki gibi denge
demek şiddet demekserdquo o halde dengesizlik ldquoiyirdquo ve ldquokoumltuumlrdquo arasındaki farkı
tanımlayan bir adaletin varlığı anlamına gelecektir Girard tam da bu yuumlzden ldquohep
dengede duran bir adalet fikrirdquonin yanlış olduğunu belirtir Girardrsquoın soumlzleri oldukccedila
ikna edici goumlruumlnse de tragedya sanatının ldquobilgerdquoliğini goumlzden kaccedilırmaktadır Yunan
tragedyası tam da bu ldquoadaletrdquo duumlşuumlncesini tartışmaktadır İster beşeri ister tanrısal
olsun nihai bir adalet muumlmkuumln muuml Bu soruyu bu şekilde formuumlle ettiğimizde temel
meselenin modern hukukun sorduğu sorudan ne kadar farklı olduğu anlaşılacaktır
Girardrsquoın ldquofarklılık yitimirdquo soumlzuumlne karşılık olarak tragedya ldquofarklılığın yitmemesi
muumlmkuumln muumlrdquo diye sorar Hangi adalet hangi yargı duumlzeni hangi devlet guumlcuuml bu
farklılığı koruyabilir İyiyle koumltuumlyuuml ayıran ahlak yasası kirliyle temizi tanımlayan
duumlşuumlnce kutsalla lanetliyi ayıran inanccedil buumltuumln bunlar kaccedilamadığımız bir techneacutersquonin
logosrsquoun uumlruumlnleridir Tragedya buumltuumln bunların tıpkı Gorgonrsquoun kanı gibi
birbirlerinden ayrılamayacağını sezdirir bize Yunan tragedyası eğer ldquoen iyisi hiccedil
doğmamış olmakrdquo diyorsa bu varoluşun dehşetini ve hayretini bilmenin
ağırlığındandır Ama tragedyanın bilgeliği de bizim muğlacircklık kavramımız gibi iki
youmlnluumlduumlr Varoluşun verdiği dehşetle ldquoen iyisi hiccedil doğmamış olmakrdquo diye seslenir
ama yine de yaşamak iccedilin elinden geleni yapar
Rene Girardrsquoın fikirlerini burada tartışmaya accedilmamızın temel nedeni ccedilalışmamızda
ortaya koymak istediğimiz arguumlmanları bazı youmlnleriyle karşılaştırma imkacircnı
bulabilmek iccedilindi Yer yer Girardrsquoın fikirlerine katıldığımız noktalar vardı temel
olarak modern duumlşuumlnceye getirdiği eleştirel bakış konusunda ortak bir youmlnelimde
olduğumuzu goumlruumlyorduk Diğer taraftan Girardrsquoın terminolojisinden ayrıldığımız
93 Shakespeare Troilos ile Kressida I Perde 3 Sahne sat 100-110 Girardrsquoın Şiddet ve Kutsal kitabındaki ccedileviriyi kullandım Bkz Girard 2003 s 70
122
yerleri de goumlstermeye ccedilalıştık Ama ccediloğu noktada farklılığın yalnızca terminolojik
duumlzeyde olmadığını kozmolojik bir ayrışmanın da soumlz konusu olduğunu goumlrduumlk
Oumlluumlmuumln canlıların başına gelebilecek en buumlyuumlk şiddet olduğunu soumlyleyen Girard bu
yuumlzden de oumlluumlmuuml ldquoson derece koumltuumlcuumllrdquo olarak tanımlamaktadır94 Biz oumlluumlmuumln salt
ldquokoumltuumlcuumllrdquo bir olgu olmadığını duumlşuumlnuumlyoruz Oumlluumlme koumltuuml değer atfederek karşısına
yaşamı yerleştirmek ayırıcı kozmolojinin en temel duumlşuumlnme biccedilimi olsa gerektir
Diğer taraftan Girardrsquoın kuramında ldquoşiddetrdquo olgusu bir deus ex machina gibi
işlemektedir Her toplumsal olayı şiddet ile accedilıklar Peki şiddetin koumlkeni nedir
Girard bu soruya doğal olarak insan merkezci bir yerden cevap verir şiddetin koumlkeni
toplumun yıkım ve yok olma endişesidir Endişe şiddeti şiddet de endişeyi
doğurmaktadır Burada Girardrsquoın teorisinin kendi iccediline kapalılığını goumlrmek
muumlmkuumlnduumlr Girardrsquoda oumlluumlm nihai şiddet olarak vardır Ama oumlluumlmuumln şiddetinin
ldquokarşılıklırdquo olmadığını hatırlatmamız gerekiyor Girard tragedyayı ldquokusursuz simetri
olarakrdquo yorumlarken (iki taraf olduğu oumln kabuluuml ile) tarafların farklılıklarının
yitmesinden dolayı şiddetin ortaya ccedilıktığını (aynı şekilde şiddet ortaya ccedilıkınca
farklılıkların kaybolduğunu) soumlyluumlyordu Tragedyada olmayan bir şey değildir bu
ama buumltuumln tragedyaları kapsayabildiği soumlylenemez Tragedyarsquoda oumlluumlm beşeri bir
şiddet dışında da gelebilmektedir Tragedyanın suumlrekli altını ccedilizdiği şey ldquooumlluumlmluuml
olmakrdquotır Aynı zamanda tragedyada yalnızca insanlar arası bir şiddet goumlruumllmez
İnsan doğa ve tanrı(lar)ın birbirlerine goumlsterdiği şiddet de aynı nicelikte
goumlruumllebilmektedir Girardrsquoın bu uumlccedil evreni birbirinden ayırdığını ve yalnızca insan
merkezci bir bakış sunduğunu tespit etmemiz gerekiyor
Yunan tragedyasının bilgeliğini de goumlzden kaccedilırmamamız gerekiyor Homeros
ccedilağında yaşam ccedilaba goumlstermeye değer bir şeydir Homerosrsquoun duumlnyasındaki acı bu
değerli yaşamdan mahrum kalmaya dairdir ldquoNe zaman bir ağıt soumlylenserdquo diyor
Nietzsche ldquokısa bir oumlmruuml olan Akhilleusrsquotan soumlz edilirrdquo95 Oysa tragedya yalnızca
oumlluumlmuumln değil varlığın dehşetini de kavramıştır Varlığın dehşetini kavramak demek
94 Girard 2003 s 368 95 Nietzsche Friedrich Yunan Tragedyası Uumlzerine İki Konferans Ccedilev Mahmure Kahraman Say Yayınları İstanbul 2005 s42
123
yaşamın muğlacircklığını goumlrmek demektir Tragedyaya ldquoikinci en iyi şey hemen geri
doumlnmekrdquo96 dedirten şey budur Ama ona yaşamasını fısıldayan başka bir sesin de
farkındadır
İnsan bu noktaya eriştiğinde roluumlnuuml kabullenir ve şoumlyle der ldquoEvet ben bir insanoğluyum Boumlluumlnmuumlş haldeyim Bir ccedilatışmanın iccedilindeyim Benim yapım ccedilatışma iccedilinde Yani bir tanrı değil bir insanım97
Tragedya insanın bu ikili youmlnuumlnuuml bu muğlacirck youmlnuumlnuuml accedilığa ccedilıkartır insan hem kutsal
hem lanetli hem yaşayan hem oumlluumlmluumlduumlr Her şeye rağmen bu muğlacircklıkla
muumlcadelesini suumlrduumlruumlr ldquoPolemos her şeyin babası ve kralıdırrdquo98 soumlzuumlnuuml bu accedilıdan
duumlşuumlnmek daha doğru olacaktır Girard polemosrsquou insanların birbirleriyle olan savaşı
şeklinde beşeri bir şiddet olarak anlamaktadır Oysaki evrende şiddeti yalnızca insana
oumlzguuml bir olgu olarak sınırlandıramayız Evrendeki kozmik ccedilatışmayla insandaki
antropolojik ccedilatışma arasında bir fark yoktur Ccedilatışma her yerdedir ve ccedilatışan şeyleri
birbirinden ayırmak muumlmkuumln değildir En azından tragedyaların bize soumlylediği
budur Herakleitosrsquoun ateşi gibi Prometheusrsquoun ateşi de bir muğlacircklıktır Bu ateş
kuumlltuumlruuml kurmuştur ama insana da doğum-oumlluumlm acısını getirmiştir99
Ccedilalışmamızın buraya kadar olan kısmında muğlacircklık kavramının ne olduğu uumlzerinde
durduk İnsanın muğlaklıkla olan muumlcadelesinin boyutlarını goumlrmeye ccedilalıştık
Bundan sonraki boumlluumlmde buumltuumln bu tartışmaları Antigone tragedyası uumlzerinden
oumlrneklemek ve tartışmanın uygun olacağını duumlşuumlnuumlyoruz Metinde oumlzellikle koro
şarkıları uumlzerine odaklanacağız ccediluumlnkuuml tragedyanın oumlzuumlnuumln koro şarkılarında
bulunabileceğini duumlşuumlnuumlyoruz Bu amaccedilla Antigonersquodeki koro şarkılarını yeniden
Tuumlrkccedileye ccedilevirmeyi denedik Hiccedil şuumlphesiz buradaki amacımız ldquodoğru ccedilevirirdquonin ne
96 Sophokles Oidipus Kolonosrsquota Ccedilev Nurullah Ataccedil Maarif Matbaası 1941 sat 1225 97 ldquoThe Metaphysics of The Body ndash Theodoros Terzopoulos in conversation with Frank M Radatzrdquo Reise mit Dionysos Journey with Dionysos Ed Frank M Raddatz Theater der Zeit 2006 s 153 Aktaran Karaboğa Kerem Tragedya ile Sınırları Aşmak Theodoros Terzopoulosrsquoun Tiyatrosu E Yayınları İstanbul 2008 s 58-59 98 Herakleitos 2005 Frag 53 s 137 99 Prometheus miti ve Zincire Vurulmuş Prometheusrsquoun bu tuumlrden bir yorumu iccedilin bkz Vernant 1996 s 173vd
124
olduğunu goumlstermek değil Heidegger ldquoher ccedileviri bir yorumdurrdquo diyor biz de koro
şarkılarını farklı bir şekilde yorumlayabilmek iccedilin boumlyle bir cuumlrette bulunacağız
125
3 ANTİGONE Antik Yunan tragedyaları iki yuumlzyıldan fazla bir suumlredir ccedilok farklı biccedilimlerde
okunageldi yorumlandı yeniden yazıldı Bu yorum ve okuma biccedilimlerinde oumlzellikle
19 yydan sonra iki farklı eğilimden soumlz edebilmek muumlmkuumlnduumlr Eğilimlerin ilki
temellerini Platon ve Aristotelesrsquoin attığı Descartesrsquoın kozmolojisiyle desteklenen ve
son aşamasında Hegelrsquoin yer aldığı bir duumlşuumlnce ccedilizgisini takip ediyor Oumlzellikle
Hegelrsquoin Antigone okumasıyla bu eğilimin temel arguumlmanları daha da netleşmiştir1
Kabaca oumlzetlemek gerekirse Hegelrsquoin tragedyayı ldquosonunda uzlaşıyla nihayetlenen
bir ccedilatışan değerler goumlsterisirdquo olarak ele alması bu ilk eğilimin temel arguumlmanını
oluşturmaktadır
Diğer tragedya yorumlama anlayışı ise yukarıda isimlerini saydığımız duumlşuumlnce
insanlarının oluşturduğu ccedilekim merkezinden kaccedilma eğilimi ve arzusunu goumlsterir Bu
ikinci akımın temellerinin atılması Nietzsche ile başlar Heidegger ve Derrida gibi
batı felsefesinin duumlşuumlnce kalıplarını sarsan duumlşuumlnuumlrlerin oluşturduğu bir iklim iccedilinde
devam eder Foucaultrsquonun deyimiyle bu duumlşuumlnce ikliminin itici guumlcuumlnuuml ldquoHegelrsquoden
kaccedilma girişimirdquo oluşturmaktadır Diğer taraftan kolaylıkla goumlruumllebileceği uumlzere bu
ikinci akım modernizm ve modern aklın eleştirisini de iccedilermektedir
Ccedilalışmamızın bu boumlluumlmuumlnde Antigone metinine yakından bakacağız Hegel ile
Heideggerrsquoin Antigone metnini okumalarına yer ayıracak ve koro şarkılarındaki
Yunan kozmolojisini tartışacağız Metnin ccediloumlzuumlmlemesine geccedilmeden oumlnce Antik
Yunan duumlnyasının kozmolojisiyle ilgili bazı bilgileri kısaca goumlzden geccedilirmemizin
yerinde olacağını duumlşuumlnuumlyoruz
1 Hegel Antigone ile ilgili fikirlerini Estetik (Vorlesungen uumlber die Aumlsthetik) ve Tinin Fenomenolojisi (Die Phaumlnomenologie des Geistes) dışında Hukuk Felsefesi (Grundlinien der Philosophie des Rechts) iccedilinde de ele almıştır
126
31 GREK KOZMOLOJİSİ
Antik Yunanrsquoın ndashen azından klasik ccedilağın- etkileşimli bir kozmolojiye sahip olduğunu
biliyoruz Yani evren belirli kategorilere ayrılmış durumda olsa da bu kategorilerin
her an birbirine temas halinde olduğuna inanılmakta boumlyle kabul edilmektedir
Rituumlellerin bu konudaki işlevlerini oumlnceki boumlluumlmde tartışmıştık Bu Antik Yunan
insanının evrenle buumltuumlnleşmiş olduğunu kendini ondan ayıramadığını goumlstermez Her
etkileşimli kozmolojide olduğu gibi Antik Yunan da insana oumlzguuml bir alanın
farkındaydı Nesneler hayvanlar cansız varlıklar ve tabii ki tanrılar farklı
oumlzellikleriyle insanın niteliklerinden ayrılabiliyordu Fakat bu ayrımlar insanın kesin
bir biccedilimde duumlnyadan kopması anlamına da gelmiyordu Vernant Yunanlıların hiccedilbir
zaman duumlnyayı unutmadıklarını her zaman kozmosla bağlantı iccedilerisinde hareket
ettiklerini hatırlatır Kozmosla bağlantılı eylemek demek insanın hem kendisiyle
hem de oumltekilerle belirli bir ilişki iccedilinde olması demektir
Delphoi tapınağında yazan ldquokendini bilrdquo soumlzuuml bizim zannettiğimiz gibi insanın kendini ccediloumlzuumlmlemesi ve iccedilgoumlzlem yoluyla oumltekilere goumlruumlnmeyen kişisel mahremiyetin gizli bir alanı ya da duumlşuumlncenin salt edimi olarak duran gizli bir ldquobenrdquoe geri doumlnuumlşuumln yolunu bulmaya youmlnelik bir ccedilağrı değildir Kartezyen cogito (duumlşuumlnuumlyorum oumlyleyse varım) Yunanlıların kendini bilme duumlşuumlncesine yabancıdır [hellip] ldquoKendini bilrdquo soumlzuuml sınırlarını bil demektir bir oumlluumlmluuml olduğunu bil ve tanrılara kendini eş kılmaya kalkma demektir2
Ccedilalışmamızın bu boumlluumlmuumlnde bazı başlıklar altında Greklerin kozmolojik
kategorilere yaklaşma biccedilimlerini kısaca accedilıklamaya ccedilalışacağız Grek insanının
oumlzellikle tanrılarla doğayla ve birbirleriyle kurdukları ilişkilerin niteliğini
oumlzetlemeye ccedilalışacağız
311 Kirlilik
Homeros ccedilağında Greklerin kirlilik duumlşuumlncesine uzak olduğu soumlylenmektedir
Kirliliği arındırma rituumlelleri daha sonra ortaya ccedilıkmış ve klasik tragedya yazarları
2 Vernant Jean-Pierre ldquoGreek Manrdquo Bulletin of the American Academy of Arts and Sciences Vol 47 No 8pp 44-50 American Academy of Arts and Sciences May 1994 s 44-45
127
tarafından ifade edilmişlerdir3 Bu durumun ardında yatan nedenleri kolaylıkla
anlayabiliyoruz Ccediluumlnkuuml kirlilik tehdidinin sık goumlruumllebilmesi iccedilin kategorilerin
birbirine kontrol dışı olağan dışı teması gerekmektedir Bu tehdidin Homeros
ccedilağında sık goumlruumllmemesi gayet mantıklıdır Ccediluumlnkuuml Homeros ccedilağı ldquoher şeyin yerli
yerinde durduğurdquo bir evrene aittir Duumlnya muntazam bir şekilde tanzim edilmiş
durumdaydı ve kategoriler arasında kusursuz bir ldquoduumlzenrdquo mevcuttu
ldquoVaktiyle tanrılar buumltuumln duumlnyayı yer yer kendi aralarında paylaşmışlardı Kavgasız guumlruumlltuumlsuumlz bir paylaşma (hellip)rdquo4
Platonrsquoun bu soumlzlerindeki ldquokavgasız guumlruumlltuumlsuumlzrdquo ifadesi bize henuumlz kirlilik
yaratacak bir ccedilatışmanın goumlruumllmediğini ima ediyor Zira mitolojinin bize anlattığı
kadarıyla bu paylaşımın hiccedil de kavgasız ve guumlruumlltuumlsuumlz olmadığını biliyoruz
Theogonia baba katli [Kronos vs Uranos ve Zeus vs Kronos] kardeş kavgaları
[Titanlar vs Zeus] ve ensest [Zeus amp Hera Uranos amp Gaia] gibi hikacircyelerle doludur
Fakat klasik tragedyanın vazgeccedililmez temalarından olan bu olgular henuumlz ldquotrajikrdquo
değildir Oidipus hikayesi bile Homerosrsquota ldquokirlilikrdquo duumlşuumlncesinden uzak bir şekilde
anlatılır
Oidipusrsquoun anasını goumlrduumlm guumlzel Epikastersquoyi bilmeden buumlyuumlk bir succedil işlemiş evlenmişti oğluyla Oidipus oumllduumlrmuumlştuuml babasını ve koynuna girmişti anasının tanrılar da accedilıklamışlardı bunu insanlara ansızın Oidipus youmlnetti gene de Kadmosoğullarırsquonı guumlzel Thebairsquode5
Kirlilik duumlşuumlncesinin beşinci yuumlzyıla doğru ortaya ccedilıkışının tarihsel ve toplumsal
koşullarını kestirebiliyoruz Bunu oumlnceki boumlluumlmde tartışmıştık
Beşinci yuumlzyıla geldiğimizde kirlilik kozmolojik sınırların ccediliğnenmesi sonucu
oluşan ldquotehlikeli bir guumlccedilrdquo olarak karşımıza ccedilıkıyor Tehlikenin derecelerinin
olduğunu goumlruumlyoruz Oumlrneğin savaşta oumllduumlrmek tehlikeli bir kirliliğe yol accedilmazken
akraba cinayeti ccedilok korkulan bir kirlenme hali yaratıyordu6 Bu derecelendirmenin
3 Bkz Douglas 1966 s 33-34 4 Platon Kritias ccedilev Erol Guumlney Luumltfi Ay Sosyal Yayınlar İstanbul 2001 s12 5 Homeros Odysseia Ccedilev Azra Erhat A Kadir Can Yayınları 16 Basım İstanbul 2005 XI Boumlluumlm sat 271-274 6 Bkz Oudemans 1987 s 83
128
yanında belli başlı succedillar konusunda ldquokasıtlı ve kasıtsızrdquo olup olmadığına goumlre
eylemleri birbirlerinden ayırabiliyorlar buna goumlre bir değerlendirmede
bulunuyorlardı Fakat kirlilik yaratan durumlarda bu ayrımlar kesinliğini yitiriyordu
Bunun en buumlyuumlk oumlrneği olarak Kral Oidipus verilebilir Oidipus baba katlini de
ensest ldquosuccedilrdquounu da ldquobilmedenrdquo işlemiştir Oidipus Kolonosrsquota oyununda bu
masumiyet durumu oumlzellikle vurgulanır7 Yine Theseusrsquoun bir ldquomeşru muumldafaardquo
sırasında kuzenlerini oumllduumlrduumlğuuml buna rağmen suumlrguumln edildiğini goumlruumlyoruz8 Bunlara
Aiasrsquoın bilinccedilsizce koyun suumlruumlsuumlnuuml katletmesi ile Heraklesrsquoin aynı şekilde
ccedilocuklarını oumllduumlrmesi oumlrnekleri de eklenebilir Buumltuumln bu durumlarda succedillar kasten
işlenmemiş bile olsa kirlilikten dolayı ldquoarınmardquo gereksinimi doğurmaktadır
Yunanistanrsquoda arınma yalnızca maddesel bir hijyen sorunu değildi daha ccedilok
kozmolojik kategorilerin yeniden ayrıştırılması olarak karşımıza ccedilıkıyordu Diğer
taraftan Platonrsquola birlikte bu inanışlar ldquoiyinin koumltuumlden ayrılmasırdquo ldquoduumlşuumlncenin
arındırılmasırdquo gibi fikirlere doumlnuumlştuuml Oumlrneğin Sophistrsquote Platon arındırmayı bir
ldquoayırma bilimirdquo olarak adlandırır
YABANCI [] Suumlzmek [diecircthein] seccedilip ayırmak [legomen] elemek [diattan] yabalamak saman ayırmak [brattein] iki şeyi birbirinden ayırmak [diakrinein] [hellip] Buumltuumln bu kelimeler ayırma duumlşuumlncesini [diairetika] ifade ediyor [hellip]
THEAİTETOS Peki ne ad vereceğiz bu sanata
YABANCI Ayıklama sanatı [diakritikecircn] [hellip] soumlzuumlnuuml ettiğim ayıklamalar ya iyiyi koumltuumlden ya da benzeri benzerden ayıran ayıklamalardır [hellip] iyiyi muhafaza edip koumltuumlyuuml atan ayıklama şekli[ne] arındırma [katharmos] adı verilir9
Arınma birccedilok şekilde uygulanabiliyordu Genellikle kirlenmiş olan kişiyle herhangi
bir temastan kaccedilınılıyordu Boumlyle bir temas ya da karşılaşma durumlarında tanrılara
kurban sunuluyordu Kurban genellikle bir hayvan ccedilok nadiren de bir insan oluyordu
Diğer youmlntem de kirlenmiş olanın bizatihi kendisinin kentten kovulma rituumlelini
7 Bkz Sophokles Oidipus Kolonosrsquota sat 980-990 8 Bkz Euripides Hippolytos Ccedilev Lamia Kerman MEB İstanbul 1949 sat 35 9 Platon Sophist sat 226b-e
129
iccedileriyordu Suumlrguumln etme bazen guumlnah keccedilisi ya da pharmakon mevzuunu tartışırken
goumlrduumlğuumlmuumlz gibi kirli kişinin oumllduumlruumllmesiyle de sonuccedillanabiliyordu10
Diğer taraftan buumltuumln ayırma ve arındırma ccedilabalarına rağmen muğlacircklık kolay kolay
giderilmesi muumlmkuumln olmayan bir tehdit olarak goumlruumlluumlyordu
Bu durum duumlzen [order] ile guumlccedil [power] arasındaki ilişki bağlamında anlaşılmalıdır Yunanlıların goumlzuumlnde kozmos sadece birbirinden keskin bir şekilde ayrılmış varlıkların duumlzeni değildi evren bir ccedilatışan guumlccediller savaşıydı Her varlığın bir sınırı olduğu kadar aynı zamanda onu aşacak bir guumlcuuml de vardı Bu yuumlzden hem kendi sınırlarıyla hem de diğer varlıklarla ccedilatışma doğuyordu11
Diğer taraftan her bir guumlccedil kendi iccedilinde de bir ikilik hatta ccedilok değerlilik
barındırıyordu Aiskhylosrsquoun Eumenidesrsquoinde Erinylerrsquoin durumu buna oumlrnek olarak
verilebilir Bu korkunccedil kan yiyici ccedilirkin yaratıklar oyunun sonunda Atina kentinin
yasalarının dayanağı olur kent refahı iccedilin vazgeccedililmez bir statuumlye yuumlkselirler
312 Tanrı İnsan
Buguumlnuumln ayırıcımodern duumlnyasında yaşayan bizler iccedilin 2500 yıl oumlnce yaşamış
insanların dinsel inanışlarını kavrayabilmek oldukccedila zordur Birincisi bizler ister
inanccedillı ister inanccedilsız belirli duumlzeyde laikleşmiş bir duumlnyada yaşarız Buradaki laik
soumlzcuumlğuumlyle12 yalnızca dinsel yaşam ile kamusal yaşamın birbirinden ayrılmasını
kastetmiyoruz daha da oumltesinde tanrısal evrenin beşeri duumlnyadan kutsal alanların
sekuumller yerlerden ayrılmasını da buna dahil ediyoruz Bizler ldquodinselrdquo olanı genellikle
aşkın bir şey olarak kavrarız ve yaşadığımız duumlnyanın dışında bir olgu olarak
duumlşuumlnmeye eğilim goumlsteririz Bu ldquodışarılıkrdquo durumu aslında tanrının beşeri duumlnyanın
oumltesinde ve dışında bulunmasını ima etmektedir Bizim duumlşuumlncemizde tanrı evreni
yaratmış ve onu kendi ldquohalinerdquo ndashgoumlrece olarak- terk etmiştir Vernantrsquoın deyişiyle
tanrının evrenle bağlantısı ldquobir işccedilinin işiyle olan bağlantısırdquona13 benzemektedir
Dolayısıyla bir ldquoyapıtrdquo olarak bizi yaratanın ndashtanrının- izini taşıdığımızı duumlşuumlnuumlruumlz
10 Bkz Oudemans 1987 s 85 11 Oudemans 1987 s 86 12 Laik soumlzcuumlğuumlnuumln Oidipusrsquoun babası Laiosrsquotan geldiği soumlylenir Laikos [lάίkόraquo ] halkın ya da halka ait din sınıfından (rahip) olmayan Bkz Klein 1966 laic maddesi s 859 13 Vernant 1996 s 104
130
Ama onu bulabileceğimiz tek yer kendi iccedilimizdir Kendi başımıza tanrıyla
kurduğumuz ilişki iki kişi arasındaki alışveriş gibidir Kim ve nerede olursam
olayım her şekilde bu ilişkiyi tekil birey olarak gerccedilekleştirebilmekteyimdir
Bizim bireyde hapsolmuş aşkın tanrı duumlşuumlncesini Antik Yunanrsquoda bulmaya ccedilalışmak
boşuna olacaktır Ccediloğu zaman kendi duumlnya algımızı başka kuumlltuumlrlere uygulamaya
ccedilalışırız Antik Yunan duumlnyasında ldquodinrdquo meselesiyle ilgili ccedilalışmalarda ya ldquoccedilok
tanrılırdquolık vurgusuyla karmaşık ve kaotik bir dini inanccedil duumlnyası resmedilir ya da
tanrıların tutarsızlıkları ve antropomorfik oumlzellikleri uumlzerinde durularak dinsel
inanışlar masalsı bir mitologyaya indirgenir İlk elden soumlylenmesi gereken şey şudur
Yunan tanrılarının beşeri duumlnyadan ayrı bu duumlnyanın oumltesinde aşkın bir evreni
yoktu Bizatihi kendi varlıklarıyla bu evrenin varlığını garanti ediyorlardı Evrenin
tamamlayıcı parccedilalarıydılar Diğer taraftan hiccedilbir şekilde bizim tanrı-işccedili evren-
yapıt koşutluğu Antik Yunan tanrıları iccedilin geccedilerli değildi Yunan kozmolojisi her
zaman başlangıcı ldquokaosrdquoa vermiş ve buradan doğan Gaia Eros Uranos gibi ilksel
guumlccedillerden duumlnyaya huumlkmeden tanrılarını yaratmıştı Dolayısıyla Zeus gibi bir tanrı
semavi dinlerin ldquoezeli ve ebedirdquo tanrısıyla hiccedilbir şekilde karşılaştırılamaz
Zeus adının ldquoparlamakrdquo anlamına geldiğini belirten Vernant parlamak ışıldamak
gibi soumlzcuumlklerden yola ccedilıkılarak Zeusrsquoun goumlğe ait bir tanrı olarak tasavvur
edilebileceğini soumlyler Fakat hemen ardından etimoloji konusunda bizi uyarır
Zeus adında parlamak koumlkuumlnuuml okuyoruz Bundan Zeusrsquoun aydınlık goumlkyuumlzuumlnuuml guumln ışığının parıltısını temsil ettiği sonucunu ccedilıkarıyoruz Boumlylece buumlyuumlk tanrılar ile diğer doğa guumlccedilleri arasında aynı tuumlrden eşdeğerlilik varsaymaya yelteniyoruz Boumlylece Zeus parlak goumlkyuumlzuumlne Poseidon suya Hephaistos ateşe Hera havaya Hermes ruumlzgacircra Dionysos şaraba demeter buğdaya vb bağlanır14
Bu tuumlrden bir sınıflandırma işleminin bizi yanlış bir duumlşuumlnce biccedilimine suumlruumlkleyeceği
accedilıktır Hiccedil şuumlphesiz Zeusrsquoun goumlkyuumlzuumlnuumln guumlccedilleriyle ya da Hephaistosrsquoun ateşrsquole
oumlzdeşleştirildiği durumlar vardır fakat Yunan tanrılarını bu şekilde accedilıklamak doğru
değildir Ccediluumlnkuuml tanrıların niteliklerinin ccedileşitliliği ve muğlacircklığı goumlzden kaccedilmış olur
Antik Yunanrsquoda bir tanrı theos eşzamanlı olarak birden ccedilok şey demektir Ccediloğu
14 Vernant 1996 s 96
131
zaman bu nitelikler birbiriyle ccedilelişir gibi goumlruumlnebilir oumlzellikle de ccedilağımızın tanrı
anlayışında boumlyle ccedilok boyutlu karakter oumlzelliği sergileyen bir tanrıyı tam olarak
anlamak muumlmkuumln değildir ldquoZeus parlak goumlkyuumlzuumlduumlr ama bir bakıma aynı zamanda
da gece goumlkyuumlzuumlduumlr ışığın efendisi olduğu iccedilin ışık iccedilinde ışık aracılığıyla goumlruumlluumlr
ama bunu gizleme guumlcuuml de vardırrdquo15 Bizim iccedilin bu iki Zeus birbiriyle ccedilelişiyor
gibidir Ama Zeusrsquoun onlarca isimle anıldığını da biliriz Oumlrneğin Zeus Basileus
olarak kraliyet guumlcuumlnuumln koruyucusu olan Zeus Zeus Herkeios olarak aile koruyucusu
olarak karşımıza ccedilıkar16 Ya da normalde duumlzeni akıl ve sağduyuyu temsil eder diye
duumlşuumlnduumlğuumlmuumlz Apollon tıpkı tanrı Panrsquoın yaptığı gibi insanları ve hayvanları
ccedilıldırtan etkiler goumlsterebilmektedir Suumlruumllere bir anda korku salmakta oumlğle vakti
insanlara ccedilılgınlık verebilmektedir O zaman adı Apollo Nomios olur17
Antik Yunan insanı bir tanrının adını anarken ccedilok katmanlı bir ifade kullanmaktadır
Goumlkyuumlzuumlndeki herhangi bir olayı Zeusrsquola ilişkilendirebilir ama bu goumlkyuumlzuumlnuumln
topyekun Zeus olarak algılandığı anlamına gelmez Goumlkyuumlzuumlnden gelen ve insanı
etkileyen kimi guumlccediller (yağmur yıldırım fırtına vb) Zeusrsquoun insanlarla ilişkiye
girdiği olaylar olarak goumlruumlluumlr bunlar aynı zamanda Zeusrsquoun da guumlccedilleridir
Dolayısıyla insan her an etrafındaki guumlccedillerin farkında olmalı bunların ldquoanlamınırdquo
kavrayabilmelidir
Zeusrsquoun [hellip] guumlcuuml buna uğrayanlar iccedilin ikili ccedilelişkili bir niteliğe buumlruumlnuumlr Bir yandan goumlkyuumlzuuml kılığına giren bu guumlccedil guumlnlerin mevsimlerin sırasıyla yinelenmesi doğru duumlzenli bir egemenlik anlamına gelir Diğer yandan goumlkyuumlzuumlnde bir saydamsızlık bir oumlnceden kestirilemezlik oumlğesi vardır18
Zeusrsquoun guumlcuumlnde olduğu gibi buumltuumln diğer Yunan tanrılarının da guumlccedillerinde aynı
muğlacirck niteliği goumlrebiliriz Oumlrneğin Aphroditersquonin niteliği sadece cinsel bir tutkuyla
sınırlı değildir onun temsil ettiği aşk evrenseldir Ona eşlik eden Eros ile birlikte
yeme iccedilme şarkı soumlyleme dans etme gibi tutkularla da ilişkilendirilmektedir Diğer
15 Vernant 1996 s 97 16 Bkz Oudemans 1987 s 94 17 Bkz Oudemans 1987 s 95 18 Vernant 1996 s 99
132
taraftan ilginccedil bir şekilde savaşın yıkıcılığıyla bağlantılıdır19 Aiskhylos Agamemnon
1478de Erosu intikam alma tutkusuyla ilişkilendirmiştir erocircs haimatoloichos ndash Kan
alıcı Eros20 Yine aynı şekilde Sofokles de Trakisli Kadınlarrsquoda Aphroditenin
tanrılar uumlzerindeki zaferlerinden bahsederek onun savaş ve muumlcadele ile olan
ilişkisini doğrular Bazı kentlerde Aphroditeye savaşın temsili Aphrodite Areia
olarak tapıldığı bilinmektedir21 Aphroditersquonin guumlcuuml bazen kendisinden uzak
durulması gereken bir yıkım guumlcuumlne doumlnuumlşebilmektedir Girardrsquoın cinsellik ve şiddet
arasında kurduğu ilişkide adlarını andığı gibi kız kaccedilırma tecavuumlz cinayet ve savaş
gibi olaylar Aphroditersquonin yıkıcı guumlcuumlnden kaynaklanabilmektedir Ancak bu yıkıcı
guumlccedil onun uumlretici-doğurucu guumlcuumlnden ayrılamaz Antik Yunanrsquoda Aphroditersquonin
guumlcuumlnuumln bir kentin varlığını suumlrduumlrmesi iccedilin gerekli olduğuna inanılırdı Bu inanccedil
doğrultusunda Atinarsquoda yardımsever bir tanrı olarak tapılmaktaydı22
Benzer bir kesinsizlik oumlrneği olarak tanrı Dionysosrsquou goumlsterebiliriz Dionysos
insanları kendinden geccedilirmeye evrendeki kozmolojik kategorileri (kadın-erkek ccediliğ-
pişmiş doğa-kuumlltuumlr kent-vahşi yaşam vs) birbirine karıştırmaya zorlar Diğer
taraftan Dionysosrsquoun kaynaklık ettiği mania kuumlltuumlruumlnuumln bireysel kurtuluş ve
oumlzguumlrleşmenin yolunu accedilan bir luumltuf olduğu da duumlşuumlnuumlluumlr Bu ikili durumu
Euripidesrsquoin Bakkhalarrsquoında ccedilok accedilık bir biccedilimde goumlrmek muumlmkuumlnduumlr Guumlnuumlmuumlzde
bazı yorumcular oyunda resmedilen tanrı Dionysosrsquoun ccedilok boyutluluğunu ve
muğlacircklığını goumlremeyerek onu yalnızca ldquokoumltuumlcuumllrdquo bir tanrı olarak ele alırlar Oysaki
Dionysos bu oyunda Yunan tragedyalarında goumlrebileceğimiz en muğlacirck karakter
olarak tasvir edilmiştir Ne kadın ne erkek gibidir Bir yabancıdır kente uzaklardan
gelmiştir ama aslen Thebairsquonin yerlisidir Keyif coşku ve neşe tanrısı adıyla anılır
[64] yaşlıları genccedilleştir [189] onun bastığı topraklardan ldquosuumlt bal ve şaraprdquo akar ona
19 Bkz Oudemans 1987 s 95 20 Eros soumlzcuumlğuuml Tuumlrkccedile ccedileviride ve bazı İngilizce ccedilevirilerde bulunmamaktadır Eros ile ldquokan almakrdquo fiilini yan yana duumlşuumlnemediğimiz iccedilin olsa gerek Metnin orjinali tam olarak kan alan eros anlamına gelmektedir Robert Browning ccedilevirisinde bu şekilde kullanıldığı goumlruumllmektedir [Eros The carnage-licker In the belly is bred] Bkz Browning Robert The Poetical Works of Robert Browning Volume 13 Smith Elder and Co London 1889 s 345 21 Nilson M P Geschichte der Griechische Religion I Muumlnchen 1941 s 490 aktaran Oudemans 1987 s 95 22 Oudemans agy
133
tapınan Bakkhalar neşe iccedilinde dans edip şarkı soumlylerler [687 723] fakat aynı
Bakkhalar hayvanları canlı canlı parccedilalayarak yerler [740] ona tapınanlardan Agave
kendi oğlu Pentheusrsquou parccedilalayarak oumllduumlruumlr Dionysos ldquobir boğayardquo ldquoccedilok başlı bir
ejderhayardquo ya da ldquoateş soluyan bir aslanardquo doumlnuumlşebilmektedir [1015] Oyunda
Tanrıya tamamen inanan ve ona buumlyuumlk bir sadakatle tapınan Agave de Dionysosrsquoa
inanmayarak ona koumltuumlluumlk etmeye yeltenen Pentheus da cezalandırılmaktadır Bu
durumu guumlnuumlmuumlz kozmolojisinden anlamamız oldukccedila zordur Bu garip durumdan
ccediloğu yorumcu Dionysosrsquoa ldquokoumltuumlrdquo bir nitelik atfederek kurtulmayı denerler Oysaki
boumlyle niteliksel bir sınıflandırma trajiğin oumlzuumlnuuml goumlzden kaccedilıracaktır
Benzer bir oumlrnek Euripidesrsquoin Hippolytos oyunundan verilebilir Hippolytos kendini
bakire tanrıccedila Artemisrsquoe adamıştır ama bu durum Aphroditersquoyi ihmal etmek
anlamına gelecektir Goumlruumllduumlğuuml gibi Antik Yunan duumlşuumlncesinde insan karşıtlık
ccedileşitlilik belirsizlik ve oumlnceden kestirilemezlik nitelikleri olan ve aşkın bir evrende
değil tam tersine beşeri duumlnyada bulunan tanrılarla birlikte yaşamak zorundaydı
Yunan tanrıları goumlkyuumlzuumlnde toprağın iccedilinde herhangi bir doğa olayında guumlnluumlk
hayatın iccedilinde agorada savaş meydanında politik bir tartışmada kısacası hemen her
yerde bulunabiliyorlardı İnsan tanrıların ccedileşitliliğiyle baş etmek zorundaydı Ama
bunu ldquokesinrdquo bir şekilde başaramayacağını da bilerek suumlrduumlruumlyordu bu muumlcadelesini
Yunan tragedyası biraz da bu bilincin uumlruumlnuumlduumlr
313 Doğa Kuumlltuumlr
İnsanın kurduğu medeniyetle ccedilıplak doğa arasına mesafe koyması gerekir Bu bir
ccedileşit zorunluluktur ama bunun kesin olarak başarılması da muumlmkuumln değildir Doğa
ccedileşitli şekillerde kuumlltuumlre bulaşmakta ve onu tehdit etmektedir İnsan doğanın
işlenmemiş olumsal kuralsız youmlnuumlnden suumlrekli olarak kurtulma ccedilabası iccedilindedir
İnsan uumlruumlnuuml olanın olmayandan ayrılması ccedilabasında ilk sırayı insanın bizatihi
kendisinin ldquoinsan olmayandanrdquo ayrılmasının aldığı şuumlphesizdir İnsan oumlncelikle
kendini hayvandan ayırmak zorundadır Bu ayırma da mutlak bir kesinliğe ulaşamaz
Mutlak bir yasası da yoktur Neyin insani neyin hayvana oumlzguuml olduğuna karar
vermek zordur Dolayısıyla insan boumlyle bir gerilimin uumlzerine kendini inşa etmeye
ccedilalışır Agambenrsquoin deyişiyle batı kuumlltuumlruumlnde insan hep ldquobeden ile ruhun bir canlı
134
ile bir logosrsquoun doğal (ya da hayvani) bir oumlğe ile doğauumlstuuml sosyal ya da ilahi bir
oumlğenin eklemi ve birleşimi olarak duumlşuumlnuumllmuumlştuumlrrdquo23 Dolayısıyla kuumlltuumlr denilen olgu
insanın bu ikili gerilimin bir bedene buumlruumlnuumlşuumlduumlr
Hesiodos İşler ve Guumlnlerrsquode hayvanı sınırları tanımayan yamyamlık (kendi tuumlruumlnuuml
yeme eğilimi) goumlsteren ve en oumlnemlisi de adalet duygusundan yoksun olarak
tanımlar24 İnsanın kendini uzak tutması gereken en oumlnemli ayrımlar bunlardır İnsanı
suumlrekli olarak tehdit eden doğa tam olarak bu uumlccedil nitelikte yatmaktadır Oumllccediluumlsuumlzluumlk
oumllduumlrme ve adaletsizlik İnsanın suumlrekli olarak konuşan-hayvan duumlşuumlnen-hayvan
alet kullanabilen-hayvan vs tanımlanması kuumlltuumlruuml yok edebilecek bu uumlccedil unsuru uzak
tutma arzusundandır
İnsanın geriliminin diğer ucu da onu tanrısal olanla ilişkiye koyar Sahip olduğumuz
logos techneacute bizim bir hayvan olmadığımızı suumlrekli olarak bize hatırlatır Bu
doğaya ait olmadığımız fısıldar Techneacutersquonin bize verdiği guumlccedil ile tanrısal bir
yanımızın olduğunu goumlruumlruumlz Oumlzellikle guumlnuumlmuumlzde techneacutersquonin geldiği aşamada artık
kendimizi doğanın efendisi bir ldquotanrırdquo gibi hissedebiliyor kendimizi hayvansı
yanımızdan tamamen ayırabiliyoruz Ayıramadığımız durumlara ilişkin son derece
kuvvetli kontrol mekanizmaları da geliştirmiş durumdayız [Hapishaneler
tımarhaneler huzur evleri akıl hastaneleri vs]
Antik Yunan tragedyasında insanın bu varoluşsal geriliminin sinir uccedilları accedilığa ccedilıkar
İnsan kendini hayvandan da tanrılardan da ayırmalıdır Ama nasıl Prometheus miti
ve Aiskhylosrsquoun Zincire Vurulmuş Prometheus tragedyası bize bu trajik gerilimi ccedilok
accedilık bir şekilde anlatmaktadır
Hesiodosrsquoun İşler ve Guumlnlerrsquode anlattığına goumlre insanoğlu altın ccedilağda tanrılara denk
bir hayat suumlruumlyordu Altın ccedilağın insanı yemek iccedilin ccedilalışmak zorunda değildi Toprak
kazma kuumlrek sallamadan kendiliğinden tahıl veriyor insanoğlu tanrıların sofrasında
oumlluumlmsuumlzlerle birlikte yemek yiyebiliyordu Sonra bu altın ccedilağ insanı yeryuumlzuumlnden
silinmiş yerine başka bir soy gelmişti Prometheus soumlyleni bu altın ccedilağı bize
23 Agamben 2009 s 24 24 Hesiodos İşler ve Guumlnler sat 276-79
135
hatırlatmaktadır Anlatıya goumlre Prometheus Zeusrsquou aldatmaya kalkmış kurban etinin
yenmeyen kısımlarını yağlarla kapatarak ona sunmuştur Zeus da bunun uumlzerine
insan soyunu yeryuumlzuumlnden kaldırmaya karar verir Bunun iccedilin ateşi insanlara vermeyi
reddeder Prometheus da gizlice bir rezene bitkisinin iccediline ateşi koyarak yeryuumlzuumlne
getirir Bunun uumlzerine tanrı Zeus Pandora ldquobelasırdquonı insanlara goumlnderir Artık
insanlar topraktan bir buğday tanesi gibi bitmeyecekler doumllleme yoluyla uumlremek
zorunda kalacaklardır Kendi kendine uumlreyen tahıllar iccedilin de aynı şey geccedilerlidir
Artık toprağa tohumun ekilmesi gerekmekte ve ancak aylar suumlren yorucu bir
ccedilalışmanın sonucunda toprağın uumlruumlnlerine kavuşulabilecektir İnsanın ldquoccedilalışmakrdquo
zorunda kalması Pandora ile başlar Ateş bu accedilıdan ccedilalışmayı simgelemektedir Ateş
her tuumlrluuml iş iccedilin kullanılacaktır fakat onun varlığı eski guumlzel guumlnlerin bir daha
gelemeyeceğinin de işaretidir Ateş bu yuumlzden iki youmlnluuml bir guumlccediltuumlr Hem lanetli hem
de kutsal hem kurtarıcı hem de yok edicidir Ateş insanın muğlaklığıyla karşılaştığı
ilk techneacute ilk pharmakonrsquodur Prometheus bununla da yetinmemiş kuumlltuumlre dair ne
varsa insana vermiş ve oumlğretmiştir Ateş oumlncelikle insanı ccediliğ yemekten alıkoymuştur
Eti pişirmek insanı hem vahşi doğadan bir hayvandan ayırır hem de oumlluumlmsuumlzlerden
bağını koparır Ccediluumlnkuuml oumlluumlmsuumlzlerin yiyecekleri25 tıpkı hayvanlarınki gibi ccediliğdir
Diğer taraftan Prometheusrsquoun oumlğrettikleri medeniyetin temellerini de atmaktadır
Prometheusrsquoun bilimleri icatları technesi sayesinde insanoğlu ldquodoğalrdquo yaşamdan
kuumlltuumlrel yaşama geccedilmektedir
Ve ben bu ağızsız dilsiz ccedilocuksu varlıklara nasıl verdim aklı duumlşuumlnceyi [hellip] İnsanlar goumlrmeden bakıyor Dinlediklerini anlamıyorlardı Uzun oumlmuumlrleri boyunca duumlş goumlruumlntuumlleri gibi Duumlzensiz gelişiguumlzel yaşıyorlardı [hellip] Sonra sayı bilgisini verdim onlara bu kaynak bilgiyi onlar iccedilin ben bulup ccedilıkardım Sonra harf dizilerine geldi sıra O diziler ki belleğidir her şeyin Anasıdır bilimlerin ve sanatların26
25 Oluumlmpos Tanrıları ldquoekmek yemez şarap iccedilmezlerrdquo Bkz Homeros İlyada V 341-2 Tanrıların iccedileceği nektardır ve ccediliğ olarak kabul edilir 26 Aiskhylos Zincire Vurulmuş Prometheus Ccedilev Azra Erhat Sabahattin Eyuumlboğlu Tuumlrkiye İş Bankası Kuumlltuumlr Yayınları 2000 sat 443-459
136
Prometheusrsquoun kuumlltuumlr kurucu roluuml Aiskhylosrsquota daha da belirginleştirilir Buumltuumln bu
techneacutersquoler ateşin guumlcuumlnde simgeleştirilir Ancak Jan Kottrsquoun da tespit ettiği gibi27
Aiskhylos ateşin insanlara eti pişirmesini de oumlğrettiğinden accedilıkccedila soumlz etmez
Tragedyarsquoda mitosta karşımıza ccedilıkan ldquokurbanrdquo motifi işlenmemektedir Belki de
Aiskhylos bu motifi hatırlatmaya bile gerek duymamıştır Ateş oldukccedila ccedilok şeyi
anlatmaktadır zaten Birccedilok kuumlltuumlrde olduğu gibi Antik Yunanrsquoda da ateş doğadan
kuumlltuumlre geccedilişi simgeleyen bir elementti Ateş insanın tanrılar duumlnyasıyla hayvanlar
duumlnyası arasında asılı kalmasının simgesiydi Vernant Prometheus mitini
ccediloumlzuumlmlerken bunu accedilık bir şekilde oumlzetler
Theogoniarsquoda İşlerde Hesiodosrsquoun anlatısı Prometheusrsquou tanrılarla insanların birbirinden ayrılmasının etkeni yapar birbirlerinden karşılıklı uzaklaşmalarını vurgular Ancak tanrılarla aralarındaki uzaklık buna bağlı olarak hayvanlarla da uzaklığı gerekli kılar Kurban toumlrenlerinin yerleştirilmesiyle tanımlanan insanın hayvanlar ile tanrılar arası konumunun ta kendisidir28
Boumlylelikle Yunanlıların tanrılarını her an yanı başlarında bulunan varlıklar olarak
duumlşuumlnduumlklerini ama diğer taraftan kendilerinden uccedilsuz bucaksız bir uzaklıkta
olduklarını da bildiklerini anlıyoruz Yunanlılar insanın kendisi ile tanrılar arasında
bir sınır ccedilizmesi gerektiğini biliyorlardı aynı sınırın zorunluluğu hayvanlar iccedilin de
geccedilerliydi Fakat sınırın tam olarak nerede başlayıp bittiğini tespit etmek kolay
değildi İnsan bir yanıyla tanrıya benziyordu onda tanrısal bir guumlccedil vardı Fakat bu
guumlccedil kaccedilınılmaz bir biccedilimde hybrisrsquoe yol accedilabilirdi ccediluumlnkuuml insanın ldquosonlu doğasırdquo
guumlcuumln bu derece fazlalığına asla dayanamazdı Sophoklesrsquoin kahramanları bu tuumlrden
ldquokarşı konulmazrdquo bir ilahi guumlccedille resmedilirler Fakat bu guumlccedil onları bir yandan
tanrılara denk(miş) gibi azametli kılarken diğer yandan onları vahşi hayvanlara
doumlnduumlruumlr Mitolojideki Herakles bu konuda iyi bir oumlrnek olabilir Herakles tipik bir
kuumlltuumlr kurucusudur Canavarları oumllduumlrmuumlş kente olimpik oyunları getirmiştir
Tanrısaldır yarı oumlluumlmluuml de olsa tanrılara eşit sayılır Ama aynı zamanda onun
27 Kott Jan Antik Tragedyalar ve Ccedilağdaş Yorumları Kudas ya da Bakkhalar Ccedilev Ayşe Selen Mitos-Boyut Yayınları İstanbul 2006 s 19 28 Vernant 1996 s 190
137
hayvansı yaban bir yanı vardır Sırtında aslan derisi bulunur akrabalarını
oumllduumlrmuumlştuumlr ve cinsel arzularını dizginleyememektedir vs29
Yunanlılar tanrısallık (oumlluumlmsuumlzluumlk) ile doğaya aidiyet (hayvansallık) arasındaki
sınırların nerede başlayıp nerede bittiğini asla kestiremeyeceklerini de biliyorlardı
Vernant bize kurban toumlreninin iki youmlnluumlluumlğuumlnuuml paradoksal boyutunu bu accedilıdan
goumlsterir Her ne kadar Reneacute Girard bu yorumu reddetse de30 kurban toumlreninin şiddeti
ldquosağaltamamardquo yanı sabittir Kurban toumlreni insanın muğlacircklığını bize accedilık bir şeklide
goumlstermektedir Ccediluumlnkuuml kurban tanrıya yakınlaşmak onunla yeniden ldquoakrabardquo olmak
iccedilin kullanılan bir eylemken (ki İbranice ve Aramice qrb koumlkuuml ldquoyakın olmardquo
ldquoyaklaşmardquo anlamına gelir31) aslında tanrı ile insanı bir kere daha ayırır Kurbanın
ccediluumlruumlyen kısımları insana duumlşerken ccediluumlruumlmeyen yerler (kemikler vs) tanrıya adanır
Prometheusrsquoun kurban toumlreninin insanlarla Zeusrsquou birbirine duumlşman etmesi gibi
insanın sunduğu her bir kurban da bu ldquoayrılığırdquo yeniden onaylar Kurban eti
pişirilerek yenmekte tanrısallığın ndashoumlluumlmsuumlzluumlğuumln- simgesi ldquoccediliğ olanlardquo insanın bağı
bir kere daha koparılmaktadır Kendi tuumlruumlnuuml yememekte aksine hayvanları yiyerek
onları kendi tuumlruumlnden ayırmaktadır Diğer taraftan doğayla da ayrım kendini goumlsterir
Kurban edilen hayvan (evcil) ile avlanan hayvan (vahşi) birbirinden ayrılır Bu ayrım
işlenen bitkilerle (pişmiş olarak goumlruumllen) yabanıl bitkiler (ccediliğ olarak goumlruumllen)
arasında da bulunmaktadır32
Yunanlılar iccedilin ldquosınır aşımırdquo demek Jenksrsquoin tanımıyla ldquokategorilerin birbirine
karışmasırdquo kategorilerin sınırlarının aşılması anlamına geldiği iccedilin hybris her zaman
iccedilin muğlacircklığın işaretidir Başka bir deyişle hybris zaten iki oumlğe arasında gerili
kalmış insanın Deleuze ve Guattarirsquonin Rhizomersquounda goumlrduumlğuumlmuumlz gibi
sabitlenemeyen akışkan iki oumlğe arasında suumlrekli gidip gelen konumundan dolayı her
an baş goumlsterebilecek bir olgudur Her an bir tanrının bir daimonun insana
ldquokarışmasırdquo soumlz konusu olabilir Aynı biccedilimde hayvani bir ilkenin insana bulaşması
29 Bkz Oudemans 1987 s 92-93 30 Bkz Girard 2003 s 147 31 Bkz Nisanyan 2004 Kurban maddesi Ayrıca aynı koumlk Arapccedilada akraba olma akrabalık ve yakınlık anlamlarını iccedilermektedir 32 Vernant 1996 s 189-190
138
da tehlikeli bir hybris olarak her an zuhur edebilir Agamemnonrsquoda kadının kocasına
ihanetini engerek yılanının davranışı olarak tanımlayan Aiskhylos bununla sadece
sıradan bir benzetme sanatı yapmaz Yunan kozmolojisinin temel bakışını da bize
accedilmaktadır Yunanlılar basit bir metaforun oumltesinde kocasını aldatan bir kadının
engerek yılanının etkisi altına girdiğini duumlşuumlnuumlrlerdi33 İstenildiği kadar ayrı
tutulmaya ccedilalışılsın doğanın guumlccedillerinden mutlak olarak azade kalmanın yolu yoktur
İnsanın kendini ilahi ve doğal guumlccedillerden ayırma ccedilabasının yanı sıra o guumlccedillerden
yararlanma olgusu da eş zamanlı olarak karşımıza ccedilıkmaktadır Medeniyetten uzak
tutulan guumlccediller medeniyetin hem kuruluşu hem de suumlrekliliği iccedilin gereken guumlccedillerdi
Herakles gibi bir kuumlltuumlr kurucusunda goumlrduumlğuumlmuumlz buydu Antigonersquonin birinci koro
şarkısında bahsi geccedilen ldquoboyunduruk altına alınan hayvanlarrdquo oumlzellikle de ldquovahşi
atlarrdquoın kuumlltuumlre katkıları tartışılmaz
İnsanın kuumlltuumlr kurmasının ateşle başladığını belirtmiştik Ateşle birlikte ateşin
ikiliğine karşılık tıpkı onun gibi bir pharmakonrsquoun Pandorarsquonın da tanrılar
tarafından insana goumlnderildiğini soumlyledik Pandora da insanın iki topos arasındaki
gerilimine koşutluk oluşturur Guumlzelliği oumlluumlmsuumlzlere benzemekte ama iccedilindeki
huylarıyla bir ldquokoumlpeğirdquo bir ldquotilkiyirdquo andırmaktadır34 neredeyse iccedilinde gizlenmiş bir
hayvan vardır Goumlruumlnuumlş ile gerccedilek Pandorarsquoyla birlikte birbirinden ayrılır boumlylece
Prometheusrsquoun ateşi bir narteksin iccediline gizlemesi gibi Pandora da tanrısal
guumlzelliğinin iccediline ldquovahşirdquo yanını gizlemiştir Bu oumlzelliğiyle Pandora ldquoinsanrdquodır
insanın temsilidir
Hesiodosrsquoun anlatısı Elpisrsquole Pandorarsquonın kuumlpuumlnde kapalı kalan Umutrsquola biter
Hesiodosrsquoa goumlre
O guumln bu guumlnduumlr insanların başı dertte Toprak bela doludur deniz bela dolu Geceler dert doludur Guumlnduumlzler dert dolu35
Hesiodosrsquoun umutsuz bitirişinin muğlacircklığını Vernant şu şekilde yorumlar
33 Oudemans 1987 s 91 34 Hesiodos İşler ve Guumlnler sat 68 35 Hesiodos İşler ve Guumlnler sat 100-102
139
Eğer altın ccedilağda olduğu gibi insan yaşamında yalnızca iyilikler olsaydı eğer buumltuumln belalar uzak dursa kuumlpuumln iccedilinde hapsolmuş kalsaydı ellerinde bulunanlardan başka bir şeyi ummaya gerek kalmazdı Eğer yaşam baştan aşağı umarsızca dert ile uumlzuumlntuumlyle dolu olsaydı artık Elpisrsquoe bile gerek kalmazdı Ancak koumltuumlluumlkler bundan boumlyle ayrılmaz biccedilimde iyiliklerle harmanlandığına bir de yarın başımıza neler geleceğini oumlnceden kestiremediğimize goumlre bize umudumuzu hiccedil kesmemek duumlşer36
Aiskhylosrsquota da Elpisrsquoe ilişkin benzer bir muğlacircklık soumlz konusudur Aiskhylosrsquoa
goumlre Prometheus ateşin yanında bir de ldquokoumlr umutrdquo hediye etmiştir insanlara Boumlylece
ldquooumlluumlm kaygılarından da kurtarmıştırrdquo insanoğlunu37 İnsan artık ne zaman oumlleceğini
bilemez38 Ama yine de oumlleceğini daha en başından bilir ldquoherkes oumllecekrdquotir ccediluumlnkuuml
Oumlluumlme dair bu bilginin muğlacircklığı mitteki Prometheus (ldquooumln-goumlruumlrdquo fore-thought)
Epimetheus (ldquoakla sonradan gelenrdquo after-thought) karşıtlığında sembolize edilir
İnsan bir yanıyla ateşi ccedilalan kurnaz Prometheus bir yanıyla da Pandorarsquoyı kabul
eden kardeşi Epimetheusrsquotur
Prometheusrsquoun ilk kurban yemeğine yol accedilan hilesiyle ortaya ccedilıkan ikiye boumlluumlnmuumlş anlamca bulanık yaşamdan kurtaracak tek şey Umutrsquotur oumlngoumlruumlduumlr ama koumlr bir oumlngoumlruuml kurtuluş yanılsaması hem iyilik hem de koumltuumlluumlk olan o umutrsquotur [hellip] Artık her şeyin bir tersi vardır kurban tanrılarla iletişim kurmanın tek yoludur ama aynı zamanda oumlluumlmluumller ile oumlluumlmsuumlzler arasındaki aşılmaz engelin kutsanması anlamına da gelir artık kedersiz mutluluk oumlluumlmsuumlz doğum cefasız sefa Epimetheusrsquosuz Prometheus kısacası Pandorarsquosız İnsan kalmamıştır39
314 Sosyal İlişkiler (Aile Evlilik Baba-Oğul vs)
Buumltuumln etkileşimli kuumlltuumlrlerde kişiler buguumln bizim anladığımız anlamda bireyselliği
ile değil toplumsal ilişkiler ağı iccedilerisinde tanımlanırlar Antik Yunan duumlnyasında da
bireylerin durumu bundan farksızdı Her bir kişi ndashaslında vatandaş demeli- resmi
anlamda sırasıyla adı baba adı ve bucak adıyla anılırdı Bucak adı kişinin doğduğu
yere karşılık geliyordu40 ldquoEv halkırdquonın Yunanca karşılığı oikos demekti ve oikos
ldquobu birimin kurucusundan onun ccedilocuklarından oğullarının ccedilocuklarından ve
36 Vernant 1996 s 191-192 37 Aiskhylos Zincire Vurulmuş Prometheus sat 247 38 Karş Platon Gorgias sat 523c-e 39 Vernant 1996 s192 Bu alıntıdaki ccedileviri hataları İngilizce baskısından kontrol edilerek duumlzeltilmiştir Bkz Vernant Jean-Pierre Myth and Society in Ancient Greece TransJanet Lloyd 2 Baskı Zone Books New York 1990a s 200-2001 40 Thomson 1995 s 123
140
torunlarının ccedilocuklarından oluşuyordurdquo41 Oikosrsquoun bu resmi tanımlanmasından da
rahatlıkla anlaşılabileceği uumlzere toplum duumlzeni babaerkil bir sisteme dayanıyordu
Oikosrsquoun anlamının daha kapsayıcı kullanıldığı durumlarda eve ait koumlleler ve yakın
akrabalar ndashoumlrneğin kuzenler- da bu birime dahil edilebiliyordu Oudemans bu
durumun kirlilik riskini arttırdığını belirtir Evlilik yoluyla lanetli ya da kirlenmiş bir
akraba edinerek aynı kirliliğe bulaşmak muumlmkuumlnduuml Tıpkı atalardan kan bağı yoluyla
kirliliğin geccedilmesi gibi42
Evlilik kurumunun Atinarsquoya Kral Kekrops zamanında geldiği soumlylenmektedir43
MOuml 3000 ile 1000 yılları arasında Yunan anakarasında kadının kaccedilırılarak ya da
satın alınarak elde edildiği daha eski doumlnemlerde de ilkel ortaklaşmacılık sistemi
goumlruumlnmekteydi44 Evliliğin mitsel anlatımını yukarıda tartışmıştık Mitin soumlylediği
accedilıktır İnsan evlilik sayesinde kendini hayvansal gelişi guumlzel kuralsız
ccediliftleşmeden ayırmıştır Dolayısıyla evlilik kuumlltuumlruumln en oumlnemli kurumlarından
biridir Kurumun oumlnemine rağmen kadının aile iccedilindeki değeri oldukccedila muğlacirck bir
yapıdadır Pandora mitinin ne kadar kurucu bir mit olduğu toplumsal yaşamdan
anlaşılabilir
Her Atinalı kadın evlenene kadar ya kyrios denen bir erkek akrabasının ya da kocasının koruması altındaydı Zorunlu olarak sahip olduğu giysileri ve takıları dışında lsquokadınınrsquo malı erkek korumanın goumlzetimindeydi[hellip] Kadınların guumlccedilluuml ve korkutucu duygulara sahip oldukları ve erkeklerin duygusal olarak yıkıma uğramak korkusuyla kadınların bu guumlduumllerini bastırmaları gerektiği ve bunun da haklılığı iddia edilmiştir45
Kısaca soumlylemek gerekirse kadının konumu Pandora gibi muğlacircktı Levi-Straussrsquoun
akrabalık yapısı tanımlamasına goumlre kadın toplumların iletişim aracı olarak
kullanılmaktaydı Levi-Strauss ensest yasağını kadının iletişim aracı olarak
41 Thomson agy 42 Oudemans 1987 s 96 43 Bkz Bilgin Nahit Antik Yunan Duumlnyası Felsefeden Ekonomiye Ed Nezih Başgelen Arkeoloji ve Sanat Yayınları İstanbul 2004 s 67 44 Bilgin 2004 s 67 45 Freeman Charles Mısır Yunan ve Roma Antik Akdeniz Uygarlıkları Ccedilev Suat Kemal Angı Dost Kitabevi Yayınları Ankara Ağustos 2003 s 212
141
kullanılmasıyla accedilıklıyor ve akrabalık sistemlerini bu yapı uumlzerine oturtuyordu46
Antik Yunan goumlz oumlnuumlne alındığında bu yapıyı az ccedilok goumlrebildiğimiz soumlylenebilir
Ancak yine de kadın erkeklerin elinde oradan oraya alınıp verilen bir eşya değildir47
Sadece bu accedilıdan meseleye baktığımızda kadının muğlacirck konumunu ve tam da bu
yuumlzden korku veren niteliğini goumlremeyiz Kadının bir oikosrsquotan ccedilıkarak başkasına
gidişi onu bir ldquomalrdquo konumuna duumlşuumlrmez Aksine kadın her iki oikosrsquoun da birbirine
temas ettiği ldquokişirdquo olarak tehlikeli bir konumdadır Kadın hem kendi ailesine hem de
kocasınınkine bağlı kalmak gibi zor bir goumlrevle karşı karşıyadır Ana-babaya saygı
nasıl olursa olsun en temel sorumluluklardan biriydi Aksi durumlar kirlenme ve
hybris riskini doğurabiliyordu48 Ancak kadının bu ldquoccedilifte oikosrdquoluluğu trajik sonuccedillar
doğurabiliyordu Oumlrneğin Antigone suumlrguumlndeki babasına eşlik etmek zorundaydı
Fakat boumlylesi bir refakat vazifesi kendi dişi doğasının ihlalini de ima etmekteydi
[Oidipus Kolonosrsquota 1368] Fenikeli Kadınlarrsquoda da Antigonersquonin Haimonrsquola
evlenmeyi reddettiği iccedilin babasıyla kaldığı soumlylenir [1678]
Medearsquonın şu uumlnluuml konuşması kadının konumunu oumlzetlemektedir
Yaşıyan [sic] ve duumlşuumlnenlerin en biccedilaresi biz kadınlarız Evvela kendimize bir koca satın almak ve vuumlcudumuza bir efendi vermek iccedilin para sarfına mecburuz Bu felaketten daha can yakıcı bir felaket var Asıl mesele budur İyi koca mı olacak yoksa fena koca mı Ccediluumlnkuuml kocasını terk etmek kadınlar iccedilin ayıp bir şeydir Ve onları reddetmek bizim iccedilin memnudur [hellip]Bizim iccedilin evde tehlikesi olmayan bir hayat geccediliriyoruz derler Budalaca duumlşuumlnce Uumlccedil defa kalkan elde muharebe safında bulunmayı bir tek ccedilocuk doğurmıya [sic] tercih ederdim[hellip] beni yabancı bir topraktan bir av gibi kaccedilıran bir kocanın hakaretleriyle karşı karşıya anasız kardeşsiz bulunuyorum 49
Bu konuşmada oumlnemli noktalardan biri kadının kendi ailesiyle olan bağının oumlzellikle
vurgulanmasıdır Bu bağlar kadının herhangi bir istenmeyen durumda kendi ailesinin
yanına doumlnebileceğini goumlstermektedir Ama asıl olarak kadının konumunu
bulanıklaştıran ve tehlikeli kılan şey miras konusunda goumlrduumlğuuml işlevdi
46 Bkz Levi-Strauss Claude Structural Antropology Trans Claire Jacobson amp Brooke Grundfest Schoepf New York 1963 s 47 47 Bu konuda bir eleştiri iccedilin bkz Ccedilakmak E Efe ldquoMit Soumlz ve Yazı Jack Goody ile Soumlyleşirdquo Cogito sayı 43 Yaz YKY İstanbul 2005 48 Bkz Oudemans 1987 s 97 49 Euripides Medeia Ccedilev Ahmet Hamdi Tanpınar Maarif Vekacircleti 1943 sat 230-260
142
Yabancı bir erkekten gebe kalacak kadının aile mirasını tehlikeye atacağı korkusu vardı Kadın mirasın meşru yoldan gelecek kuşaklara aktarılmasını sağlayan tek araccediltı50
V yy Atinarsquosında aileler ndashaslında aşiretler demek daha doğru olur- ve onların sahip
oldukları kadim gelenekler (oumlrneğin her ailenin kendine ait tapımları bulunmaktaydı)
ile kent youmlnetimi arasında dikkat ccedilekici bir gerilim vardı Bu aşiretler vatandaşlık
statuumlsuumlnuuml kontrol eder bir konumdaydılar Boumlyle bir aileye mensup olmadan
vatandaşlık haklarından yararlanılamıyordu Bu durum aristokrat ailelere buumlyuumlk
nuumlfuz sağlıyordu Kleisthenesrsquoin reformlarıyla bu ayrıcalıklar ve diğer siyasi guumlccediller
ellerinden alınmaya başlandı Bu gerilimli muumlcadelenin izlerini yunan
tragedyalarında goumlrmek muumlmkuumlnduumlr Bu konuda Oresteia uumlccedillemesi muumlkemmel bir
oumlrnek olabilir Yine aynı şekilde Antigone de bu ccedilerccedilevede okunabilir Hegelrsquoin
Antigonersquoyi ldquoaile ile devletin ccedilatışmasırdquo şeklinde okuması da temelde bu duumlşuumlnceye
dayanmaktadır
32 ANTİGONE
Antik Yunan kozmolojisine ilişkin birkaccedil oumlnemli hususu yukarıda muumlmkuumln
olduğunca oumlzetlemeye ccedilalıştık Hiccedil şuumlphesiz neredeyse bir tam yuumlzyılı kapsayan bir
doumlnemde yaşamış insanların duumlnya algısını kesin olarak kavrayabilmek muumlmkuumln
değildir Boumlyle bir iddiada bulunmamız soumlz konusu olamaz Burada yapmaya
ccedilalıştığımız hiccedil olmazsa Antigone metni bağlamında tartışacağımız birkaccedil kuumlltuumlrel
konu başlığına biraz yakından bakabilmekti Ccedilalışmamızın bundan sonraki
boumlluumlmlerinde Antigone metnine odaklanacağız
321 904-920 Satırlar
Metni incelemeye metnin sonundan bir oumlrnekle başlamak yerinde olacaktır Ccediluumlnkuuml
bu oumlrnek metni yorumlama farklılıklarının temelinde yatan nedeni yeterince
aydınlatacaktır Bilindiği gibi Yunan edebiyatı alanında uzmanlar ccediloğu zaman
metinlerin orijinalliği hakkında tartışırlar Bunlar arasında en uumlnluumlsuuml de Antigonersquonin
50 Freeman 2003 s 213
143
904 ile 920 satırları arasında kalan dizeler konusundadır Yunan tragedyaları
alanında ccedileviri ve yorumlarına en fazla guumlvenilen filolog Richard Jebb bu satırları
reddetmektedir
ldquoGrek tragedyasında bu satırların tamamının ya da bir kısmının uydurma olup olmadığı sorusu gibi ccedilok tartışılan bir kaccedil problem vardır Aristoteles (Retorik 3 16-9) 911 ve 912 satırları alıntılamıştır buumlyuumlk ihtimalle onun elindeki Sofokles metninde parccedilanın tamamı bulunmaktaydı Oumlyleyse ekleme şairin oumlluumlmuumlnden kısa bir suumlre sonra yapılmış olmalıdır [soumlz konusu eklemenin sorumluluğu] şairin oğlu Iophonrsquoa koumltuuml bir şaire ya da bir oyuncuya yuumlklenmektedir İtiraf etmeliyim ki uumlzerinde ccedilok uzun suumlre duumlşuumlnduumlkten sonra Sofoklesrsquoin 905 ile 912 satırları arasını yazdığına ikna olamıyorum [hellip] Esas nedenler (bana goumlre) kısaca şunlardır (1) 450-460rsquoda ifade edildiği gibi İlahi yasaların genel geccedilerliliği 905-907rsquodeki sınırlamayla accedilık bir şekilde bağdaşamaz (2) Daha ileri bir sınırlama da 911 vdrsquoda vardır [hellip] Antigone başka bir kardeşi olacağını duumlşuumlnseydi o zaman bu sorumluluk o kadar bağlayıcı olmayacaktı (3) 909-912 arasındaki yapı Sophoklesrsquoe yakışmıyorrdquo51
Jebbrsquoin ortaya koyduğu uumlccedil arguumlmana daha yakından bakalım Jebbrsquoin birinci itirazı
bir ccedileşit mantıksal ldquotutarsızrdquolığa ilişkindir Yani tutarlı bir karakter olması gerektiği
bir oumln kabul olarak alınan Antigone 450-460 satırlarında oumlluumlnuumln goumlmuumllme hakkının
evrensel bir yasa olduğunu bunu tanrıların ezeli ve ebedi olarak emrettiğini
soumlylerken 905rsquote52 bu yasayı sınırlandırır Eğer bir ana ya da bir eş olsaydı kentin
karşı koymasına rağmen boumlyle bir işe girişmeyecekti Antigone Doğaldır ki bu soumlzler
Antigonersquoye ilişkin tuumlm romantik bakışları yerle bir etmektedir Romantik bakış ldquobir
başkaldıranrdquo olarak Antigonersquonin ne olursa olsun direnişini arzulamaktadır
Dolayısıyla 905 satır romantikler iccedilin ya bir tutarsızlık ya da bir hayal kırıklığı
olacaktır Başka bir biccedilimde kabul edilmesi muumlmkuumln değildir Richard Jebbrsquoin ikinci
itirazı da aslında ilkine benzer bir tutarsızlıktır Antigone bu kez ilahi yasayı kardeş
iccedilin sınırlandırır Yani Antigone başka bir (yaşayan) kardeşe sahip olmuş olsaydı
boumlyle bir eylemde bulunmayabilecekti
51 Jebb 1891 s 164 52 906 satır Sabahattin Ali tarafından ldquohellipbuumltuumln şehre karşı gelecek bu işi uumlzerime almazdımrdquo (Sofokles 1941 s 64) şeklinde ccedilevrilmiş Oysa Guumlngoumlr Dilmen ccedilevirisinde bu dize bulunmamaktadır (Bkz Sofokles 1997 s 99) Bu dizeler Richard Jebbrsquoin ccedilevirisiyle şoumlyledir ldquoNever had I been a mother of children or if a husband had been mouldering in death would I have taken this task upon me in the citys despite What law ye ask is my warrant for that wordrdquo Bkz Jebb 1891 s 165
144
Goethersquonin de bu kısımla ilgili benzer bir itirazı bulunmaktadır O da Jebb gibi
parccedilayı Sophoklesrsquoe yakıştıramaz Oyun boyunca davranışlarını kabul edilebilir
gerekccedilelerle sunan kadın kahramanın bu kısımda ldquoccedilok koumltuumlrdquo ve neredeyse ldquokomiklik
sınırındardquo gerekccedileler53 sunmasını bir tutarsızlık ve hata olarak goumlruumlr Goethe
kuramcıların bu parccedilanın sonradan ekleme olduğunu kısa suumlrede kanıtlayacaklarına
da kesin goumlzuumlyle bakar54
Jebb Herodotrsquoun anlattığı bir hikacircyeyi oumlrnek olarak goumlsterir Hikacircyeye goumlre Pers
kralı Darius Intaphernesrsquoi bir sebepten succedillar ve buumltuumln ailesinin oumlluumlmuumlnuuml emreder
Fakat Intaphernesrsquoin karısının yalvarmaları uumlzerine Darius onu ve seccedileceği bir kişiyi
bağışlayacağını soumlyler Kadın da kocası ve ccedilocukları yerine erkek kardeşini seccediler
Darius neden kocası ve ccedilocukları dururken kardeşini seccediltiğini sorduğunda da kadın
Antigonersquonin 909-912 dizelerde kullandığı arguumlmanı -neredeyse aynen- kullanır
(Heredotos III-119) Jebbrsquoe goumlre Antigonersquonin arguumlmanları buradan aynen
ldquoalınmıştırrdquo ccediluumlnkuuml satırlar neredeyse benzer oumllccediluumlde yazılmışlardır55 Jebb ldquokardeşlik
bağının abartılmasınırdquo ldquoilkel sofizmrdquo olarak tanımlar ve bu tuumlr akıl yuumlruumltmelerin
ccedilağın oumlnemli bir karakteristiği olduğunu iddia eder Ardından da Aiskhylosrsquoun
Oresteiarsquosından bir oumlrnek verir Apollonrsquoun ccedilocuğun gerccedilek ldquokaynağırdquonın baba
olduğunu savunurken Athenarsquonın da kendisini bir annenin doğurmadığını
53 Diğer taraftan Hegel Tinin Goumlruumlnguumlbilimirsquonde Antigonersquonin Poluumlneikesrsquoe verdiği bu ldquodeğerirdquo yerinde bulur Ccediluumlnkuuml aile bireye verili-statik-varlık olarak yaklaşır Ama bu yaklaşma biccedilimi en yuumlksek seviyesini kız ve erkek kardeşler arasında bulur Kız kardeş yalnızca erkek kardeş tarafından tam olarak tanınabilir Aile iccedilindeki ilişkilerde bir evlat olarak ya da bir eş olarak ldquokadınınrdquo kendini tikel olarak bilmesi muumlmkuumln değildir Yalnızca erkek kardeşle olan ilişkisi katıksızdır ldquoonlar aynı kandandırlar ama bu onlarda bir dinginlik ve dengeye ulaşmıştır Bu yuumlzden birbirlerine istek duymazlar tersine birbirlerine karşı oumlzguumlr bireyselliklerdir [hellip]Erkek kardeş kız kardeş iccedilin dingin benzer genelde bir varlıktır kız kardeşin onda tanınması arıdır ve doğal bir ilişki ile karışmış değildir[hellip]Erkek kardeşin yitişi bu yuumlzden kız kardeş iccedilin onarılmaz bir şeydir ve ona karşı oumldevi en yuumlksek oumldevdirrdquo Hegel Tinin Goumlruumlnguumlbilimi Ccedilev Aziz Yardımlı İdea Yayınevi İstanbul Şubat 1986 s 278-279 sect 457 54 Goethe J W v Eckermann J P Soret F J tr Oxenford J Conversations of Goethe with Eckermann and Soret London George Bell 1875 s 227-228 Antigonersquonin bu parccedilasının orijinalliği konusundaki tartışmalar iccedilin ayrıca Bkz Cropp Martin Antigones Final Speech Greece amp Rome Second Series Vol 44 No 2 Cambridge University Press (Oct 1997) pp 137-160 ve Murnaghan Sheila Antigone 904-920 and the Institution of Marriage The American Journal of Philology Vol 107 No 2 The Johns Hopkins University Press (Summer 1986) pp 192-207 55 Jebb 1891 s 260
145
soumlyleyerek reyini Orestesrsquoten yana kullanışını bu tuumlrden bir sofizm olarak
değerlendirir
Jebb dizelerle ilgili yorumlarında oumlnemli bir soru sorar Dizelerin bu lsquohatarsquosı Antik
Yunanrsquoın duumlşuumlnme tarzındaki bir acayiplik olarak mazur goumlsterilebilir mi Bu soru
aslında meselenin filolojik ya da edebi bir sorun olmanın da oumltesinde olduğunun
kesin bir işaretini vermektedir Ancak Jebb bu ldquoacayiprdquoliği kuumlccediluumlmseyerek bize goumlre
gerccedileği ıskalamıştır Doğru soruyu sormuş ancak cevabını yanlış vermiştir
Sorun her yorumcunun metne kendi duumlnya algısından iccedilinde bulunduğu kozmolojik
algıdan bakıyor olmasından kaynaklanmaktadır Daha doğru bir yorum yapabilmek
iccedilin kendi kozmolojik algımızdan sıyrılmak ve inceleyeceğimiz metnin
kozmolojisine olan yabancılığımızın en azından farkında olmamız gerekir Aksi
taktirde bizim evren algımızdan ccedilok farklı bir ldquoduumlşuumlnce tarzırdquo olan bir kuumlltuumlre kendi
ldquotarzrdquolarımızı yuumlkleyerek o kuumlltuumlruumln bir uumlruumlnuuml olan edebiyat yapıtını asimilasyona
uğratabiliriz Oumlrneğin Jebb Antigonersquoyi bir Hıristiyan şehidiyle H Boumlll de Ulrike
Meinhofrsquola karşılaştırabilmişlerdir56 Son yıllarda akademik duumlnyada bu tarz
karşılaştırmalı ccedilalışmaların arttığını soumlyleyebiliriz Bu tuumlr ccedilalışmaların temel sorunu
karşılaştırılan alanlardan birinin diğerine oranla ccedilalışmanın merkezinde daha fazla
yer almasıdır Bu da bir tarafı anlamak iccedilin diğer tarafın karakteristiğinin baz
alınması gibi eğilimlerin goumlruumlnmesine sebebiyet verebilmektedir
Daha oumlnce tragedya okuma eğilimlerinden soumlz ederken bunların farklı
kozmolojilerden beslendiğini belirtmiştik Ayırıcı kozmolojilerin etkisinde iki ana
akımdan soumlz edilebilir Bunlardan ilki konvansiyonel yorumlar diğeri ise Hegelyen
yorumlardır Konvansiyonel yorumcular oumlrneğin Antigonersquonin temel konusunun
adalet olduğunu soumlylerler Oyuna birbirinden kesin sınırlarla ayrılmış iki mutlak
adaletin ccedilatışması olarak bakarlar Fakat bu ccedilatışmada Antigone mutlak olarak haklı
Kreon ise tamamen haksızdır Bazen Kreonrsquoun başlangıccedilta iyi bir youmlnetici olduğu
ama sonradan despotlaştığı belirtilse de son kertede kendisine masum bir kızın
yıkımına neden olmuş biri goumlzuumlyle bakılır Bu akımın oumlncuumlsuuml Schlegelrsquodir Jebb
56 Oudemans 1987 s 3
146
Reinhardt Diller Else ve Kamerbeek gibi isimler sayesinde de hacirckimiyetini
korumuştur57 Simone Weilrsquoden Virginia Woolfrsquoa Louis MacNeicersquoden Marguerite
Yourcenar ve Jean Anouilhrsquoe pek ccedilok duumlşuumlnuumlr ve yazarın benzer bir şekilde
Antigonersquoyi sivil bir isyancı bireysel bir başkaldıran politik bir vatandaş ve feminist
hareketin oumlncuumlsuuml olarak anladığı da goumlruumllmektedir58 Uumllkemizde de bu tarz bir
yorumlama eğiliminin guumlccedilluuml olduğunu rahatlıkla soumlyleyebiliriz Oumlrneğin
Antigonersquonin Mitos-Boyut Yayınevirsquonden basılmış ccedilevirisinin arka kapak yazısında
oyunun kahramanı Antigonersquonin ldquoKreonrsquoun ldquoceberutrdquo devlet anlayışına
başkaldırdığınırdquo ve onun bir ldquoinsan haklarırdquo ve ldquooumlzguumlrluumlkrdquo savunucusu olduğu
belirtilir59 Aynı kitabın oumlnsoumlzuumlnde ccedilevirmen Guumlngoumlr Dilmen Antigonersquonin
ldquokişiliğinde bir zaaf goumlruumllemediğinirdquo onun oyun boyunca ldquohiccedil pişmanlık
duymadanrdquo ldquokonumunu değiştirmedenrdquo ilerlediğini soumlyledikten sonra Kreonrsquou
Antigonersquonin ldquotam karşıtırdquo olarak tanımlar60
Bu yorumlama geleneğinde Antigone genellikle tragedyanın tek protagonisti olarak
değerlendirilir Oumlrneğin Muumlllerrsquoe goumlre Kreon Teiresiasrsquoın oumlğuumltlerine boyun eğdiği
iccedilin tutarsızdır Bu yuumlzden de trajik kahraman olmaz61 Benzer bir ldquotutarlılıkrdquo
tartışmasını 904ndash920 satırların orijinalliği konusunda yapmıştık Bu tutarlılık
meselesi aslında kozmolojinin ipucunu vermektedir Ayırıcı kozmolojiler kategorileri
suumlrekli olarak birbirinden ayrı duumlşuumlnduumlklerinden oyunlardaki paradoks durumlarını
genelde goumlrmezden gelme ya da reddetme eğilimindedirler Ccediloğunlukla da bu tuumlr
durumlar yazarın başarısızlığı olarak nitelendirilir
Antigone ve Kreon arasındaki bu kesin ayrım Antigone tarafından temsil edildiği
duumlşuumlnuumllen ilahi alan ile Kreonrsquoun temsil ettiği duumlşuumlnuumllen beşeri alan arasında kendini
goumlsterir Kreonrsquoun yasaları sadece insan emridir tanrısal bir yasa iması yoktur
Dolayısıyla Kreon Antigonersquonin bulunduğu kutsal statuumlye asla erişemez Bu
57 Oudemans 1987 s107 58 Bu konuda bkz Walsh Keri Antigone in Modernizm Classicism Feminism and Theatres of Protest Yayınlanmamış Doktora Tezi Princeton University New Jersey 2009 59 Bkz Sofokles 1997 60 Bkz Dilmen Guumlngoumlr ldquoOumlnsoumlzrdquo Sofokles 1997 s 15 61 Oudemans 1987 s 108
147
ccedilerccedilevede Antigonersquonin temsil ettiği ve ısrar ettiği ilahi yasalar ldquobizatihi doğanın
kendisinin isteğidirrdquo62 Bu durumda Antigonersquonin ilahi ve doğaya ait olan karakteri
ile Kreonrsquoun doğa-dışı kuumlltuumlre ait ve beşeri alanı temsil edişi karşı karşıya gelir
Goumlruumllebileceği uumlzere konvansiyonel yorumlama ayırıcı kozmolojiden kaynaklı
olarak indirgemecidir ve aslında tragedyaların trajik niteliğini tek boyutlu hale
getirirler ccediloğu zaman da trajikliğini ortadan kaldırırlar63
Oumlrneğin Charles Knapp Antigonersquoyi doğru duumlşuumlnce ndash yanlış duumlşuumlnce akıl ndash akıl
dışılık gibi ikili karşıtlıklarla yorumlarken Sophoklesrsquoin Antigonersquoyi tamamen
masum Kreonrsquou ise hatalı davranan biri olarak resmettiği fikrini baştan kabul eder64
Bu ccedilerccedilevede 904ndash920 satırlarının da tahmin edilebileceği uumlzere sonradan ekleme
olduğunu duumlşuumlnmektedir65
322 Hegelrsquoin Antigone Okuması
Ayırıcı kozmolojilerin ikinci yorum geleneğinin kaynağını Hegelrsquoden aldığını daha
oumlnce soumlylemiştik Bu gelenekteki yazarların temel arguumlmanlarını Hegelrsquoin fikirleri
oluşturmaktadır Ancak yine de bu kadar ldquogenelleştiricirdquo bir iddianın mutlak anlamda
doğruluğu tartışmalıdır Hegelrsquoin bizatihi kendisinde bile yer yer tutarsızlaşan fikirler
varken onun fikirlerinden hareket ettikleri soumlylenen bir topluluğun tutarlı bir fikirsel
buumltuumlnluumlk oluşturduğunu soumlylemek pek doğru olmaz Ama Hegelyen yorumlama
geleneğinin tipik oumlzellikleri belirtilebilir belki bunlar da Hegelrsquoin uzlaşı duygusu
[Das Gefuumlhl der Versoumlhnung] dediği şeyden tuumlremiş goumlruumlnmektedir66 Hegelrsquoin
yorumu ccedilatışmaları uyumlulaştırıcıdır Bu aslında Alman İdealizmi denilen duumlşuumlnce
akımın genel eğilimi olarak addedilir Temel hedef oumlrneğin Kantrsquoın yaptığı gibi
doğru ile yanlış iyi ile guumlzel gibi değer arasında kesin ayrımlara gitmek değil
varolan ldquoayrımları birleştirmekrdquo ldquokarşıtları uzlaştırmakrdquotır Kantrsquoın yapmaya
ccedilalıştığı şeyler ve değerler arasında kesin sınırlar ccedilizme ccedilabası ldquokritikrdquo felsefe olarak
62 Reinhardt K Sophokles Frankfurt am Main 19764 (1933) s 86 Aktaran Oudemans 1987 s107 63 Bkz Oudemans 1987 s 108 64 Knapp Charles ldquoA Point in the Interpretation of the Antigone of Sophoclesrdquo The American Journal of Philology Vol 37 No 3 The Johns Hopkins University Press 1916 pp 300 65 Knapp 1916 s 310-11 66 Hegel 1975 s 1193-1197
148
adlandırılırken Alman idealizminin bu birleştirme ve uyumlulaştırma ccedilabası ldquosistem
felsefesirdquo olarak isimlendirilir67
Hegelrsquoin sistemini kapsamlı olarak tartışmak bu ccedilalışmanın boyutlarını aşacaktır
Burada yapmaya ccedilalışacağımız Hegelrsquoin oumlzellikle de Antigone ile doğrudan ya da
dolaylı olarak ilişkili fikirlerinin bir oumlzetini sunmaktan ibarettir
Hegel insanın kendi oumlz bilincine ldquoarzuda ve arzuylardquo ulaştığını soumlyler68 İnsan ancak
bir şeyi arzuladığında ve bu arzusunun farkında olduğunda kendi kendinin de
bilincinde olabilmektedir Ccediluumlnkuuml arzulayan daima Benimdir arzu daima benim
arzumdur Arzuladığım ve arzumun farkında olduğum iccedilin arzuladığım şeyin ldquoben-
olmayanrdquo olduğunu da goumlruumlruumlm İnsanın etten kemikten başka bir deyişle hayvansı
yanı oumlrneğin su iccedilmeyi arzuladığında arzuladığı şeye karşı olumsuzlayıcı bir
eylemde bulunmak zorundadır Temel olarak bu eylem suyun ldquotahrip edilmesidirrdquo
suyu iccedilen insan ldquosuyun doluluğuylardquo kendi arzusunun ldquoboşluğunurdquo doldurur suyu
değişikliğe uğratır onu bedeninin organik parccedilası yaparak kendinin kılar Su artık
ldquosu-olmayanardquo doumlnuumlşuumlr Dolayısıyla arzunun giderilmesine youmlnelik her eylem bir
olumsuzlama olacaktır Aslında bir hayvanın arzulaması ve eylemi de benzeri bir
suumlrece karşılık gelmektedir Fakat Hegel hayvanla insan arasındaki farkı arzu
ldquonesnesine bağımlılıkrdquo noktasında koymaktadır Hayvan da oumlrneğin bir bitkiyle
beslenirken bitkiyi tahrip edip kendi organizmasının bir parccedilası kılar fakat yine de
onu ldquoaşmayırdquo başaramaz hayvan bitkiye tamamen bağımlıdır69
Hayvan hayvansal İsteğinde olumsuzlanmış Doğanın uumlstuumlne bu İsteğin doyuma ulaştığı anda yine doğanın iccediline duumlşmek iccedilin yuumlkselir ancak Bundan oumltuumlruuml Hayvan ancak Selbst-gefuumlhlrsquoe yani kendinin-duygusuna (Kendini-duyuşa) ulaşabilir ama Selbst-bewusstseinrsquoa Kendininbilincine ulaşamaz yani kendinden soumlz edemez ldquoBenhelliprdquo diyemez70
67 Bkz Goumlkberk Macit Felsefe Tarihi 6 Basım Remzi Kitabevi İstanbul 1990 s 435 68 Hegel 1986 sect 168-190 Metinden yapılan alıntıları İngilizce ccedilevirisiyle karşılaştırarak vermeye ccedilalıştığımız iccedilin dipnot referanslarında sayfa numarası yerine orijinal metinde bulunan paragraf numaralarını [sect] işareti ile belirteceğiz İngilizce ccedilevirisi iccedilin bkz Hegel G W F Phenomenology of Spirit Trans A V Miller Oxford University Press Oxford 1977 69 Bkz Hegel 1986 sect 258 70 Kojegraveve 2001 s 43
149
Hayvan verilmiş varlık olarak etten kemikten bir varlık olarak kendini aşamamakta
kendisiyle arasına mesafe koyamamaktadır Suumlrekli olarak ldquodoğalrdquo bir şeyi istediği
iccedilin hep ldquodoğaya aitrdquo bir şeyi istediği iccedilin kendisi de doğaya ait olarak kalır Boumlyle
bir ben hayvansal bir ben olacak ve sadece kendinin duygusuna sahip olacak
kendine ve başkalarına kendisini ancak oumlzduygu olarak accedilacaktır Kendinin-bilincine
hiccedilbir zaman ulaşamayacaktır Hegelrsquoe goumlre kendinin-bilincine ulaşabilmek iccedilin
isteğin verilmiş varlığa değil bir varlık-olmayana youmlnelmesi gerekir
Varlığı istemek kendini bu Varlıkla doldurmaktır kendini ona kul etmektir Varlık-olmayanı İstemek ise kendini varlıktan bağımsızlaştırmaktır kendi oumlzerkliğini Oumlzguumlrluumlğuumlnuuml gerccedilekleştirmektir Demek ki insanoluşturucu olması iccedilin İsteğin bir varlık-olmayana yani bir başka İsteğe bir başka accedilgoumlzluuml boşluğa bir başka Bene youmlnelmesi gerekir Ccediluumlnkuuml İstek varlığın bulunmayışıdır (yokluğudur) (accedil olmak besinden yoksun olmaktır) Varlıkta hiccedilleyen bir Hiccedilliktir ve var olan bir Varlık değildir71
İnsanı ldquoinsanrdquo yapan başka bir deyişle onu hayvandan ayıran şey onun yalnızca
ldquovarolan doğal bir varlığırdquo istemekle yetinmemesi ve arzunun bizatihi kendisini
istemesindedir İnsanın ldquoinsan yapıcırdquo arzusu bir başkasının arzusunu arzulamaya
youmlnelir Hegelrsquoin deyişiyle bir başkası tarafından insan olarak bilinip-tanınmak ve
kabullenilmek ister Hegelrsquoe goumlre bu noktadan itibaren muumlcadele başlayacaktır
Ccediluumlnkuuml esas olarak benim bilinip-tanınmam arzuladığım nesne uumlzerindeki hakkımın
bilinip tanınmasıdır Dolayısıyla bu beni hakkımın tanınması iccedilin başkaları uumlzerinde
uumlstuumlnluumlk kurma ccedilabasına youmlneltecektir İnsanı hayvandan ayıran bir oumlzellik de burada
bulunmaktadır
Hayvanın buumltuumln İstekleri son ccediloumlzuumlmlemede onun hayatını koruma isteğinin sonuccedillarıdır O halde insansal İstek bu koruma İsteğini yenmek durumundadır Başka bir deyişle insan (hayvansal hayatını) insansal İsteğinin sonucu olarak tehlikeye atarsa insan olarak ldquokendini ortaya koyarrdquo Bu tehlikede ve bu tehlike aracılığıyladır ki insan gerccedilekliği gerccedileklik olarak kendini yaratır ve accedilımlar72
Kısacası ldquohayati olmayanrdquo bir şey (oumlrneğin ahlaki bir değer) uğruna insan kendini
kendi hayatını tehlikeye atabilmektedir Bu onu insan yapan oumlzelliğidir İnsanın bir
71 Kojegraveve 2001 s 44 72 Kojegraveve Alexandre ldquoGiriş Olarakrdquo Hegelrsquoi Okumak Ed ve Ccedilev Tuumllin Bumin Kabalcı Yayınları İstanbul 1993 s 34
150
başkasının isteğini istediğini belirttik Dolayısıyla insan olabilmek iccedilin bir istekler
yığınına ihtiyaccedil vardır Daha basit bir dille ifade edecek olursak insan bir başkasının
isteğine ve bir başkası tarafından tanınıp bilinmeye ihtiyaccedil duyuyorsa eğer insan bir
topluluk halinde yaşamak zorundadır Dolayısıyla topluluk (toplum) ldquobirbirini İstek
olarak karşılıklı olarak isteyen İstekler topluluğu olması bakımından toplulukturrdquo73
Hiccedil şuumlphesiz boumlyle bir topluluğun bir ldquoistekler savaşırdquo olarak kurulduğu accedilıktır
Hegel bu suumlreci ldquokoumlle-efendi diyalektiğirdquo dediği bir suumlreccedille anlatır74 Burada bu
diyalektiğin ayrıntılarına girmeyeceğiz Bir ldquomuumlcadelerdquo suumlreci olduğunu soumlyleyerek
oumlzetleyebiliriz bu diyalektiği İnsan ldquoolumsuzlayıcı ve yıkıcırdquo olmak zorunda olan
bir eylemle kendi tikel değerlerinin bir başkası (aslında buumltuumln başka insanlar tuumlmel
tarafından) tanınması iccedilin bir muumlcadeleye girişecektir Bir prestij muumlcadelesidir bu
ve biyolojik bir zorunluluğu olmadığı gibi insan bu muumlcadelede biyolojik hayatını
da tehlikeye atar Bu savaşın sonucu olarak bir taraf oumlluumlmden duyduğu korkuyla
oumltekine boyun eğer oumltekinin efendiliğini kabul eder Hegel Koumllelik ve Efendilik
arasındaki diyalektik suumlreci boumlyle başlatır
Hegel Tin başlığı altındaki ilk kısımda ccedilok tanrıcı bir devlet modelinin yapısını
anlatır75
Bu devletin bu ccedilok tanrıcı toplumun oumlzsel temel karakteri Efendilerin devleti Efendilerin toplumu olmasıyla belirlenmiştir Ccedilok tanrıcı devlet vatandaş olarak yalnızca efendileri tanır Savaş yapan kişi vatandaştır ancak ve savaşı da ancak vatandaş yapar Ccedilalışma ise Toplumun ve devletin kıyısında (marjında) bulunan koumllelerin işidir 76
Devlet ile aile arasında da bir ayrım vardır Devlet insanın tuumlmel yanını aile ise tikel
yanını bilip-tanımaktadır Oysaki bu ccediloktanrıcı devlette tikel mutlak olarak
dışlanamamıştır Boumlyle bir devletteki efendi yanlıca koumllelerin efendisi ve
gerektiğinde bir savaşccedilı değil aynı zamanda ndashzorunlu olarak- bir ailenin de uumlyesidir
73 Kojegraveve 1993 s 32-33 74 Bkz Hegel 1986 sect 178-196 Hegelrsquoin Koumlle-Efendi diyalektiğinin accedilıklaması iccedilin ayrıca bkz Kojegraveve 2001 s 44-67 ve 79-108 Kojegraveve 1993 s 38-64 Bumin Tuumllin Hegel Bilinccedil Problemi Koumlle-Efendi Diyalektiği Praksis Felsefesi YKY İstanbul 3 Baskı 2005 s 35-66 75 Bkz Hegel 1986 sect 444-484 76 Kojegraveve 2001 s 64
151
Aile iccedilinde İnsan herhangi bir Efendi bir vatandaş bir savaşccedilı değildir babadır kocadır oğuldur ve bu babadır bu kocadır bir belli kişidir bir ldquotikeldirrdquo Ne var ki onun Ailede ve Aileyle bilinip-tanınmış tikelliği gerccedilek anlamda insansal değildir Nitekim ccedilalışmayan ccediloktanrıcı Efendide insansal ve insanlaştırıcı Eylem Muumlcadelenin savaşccedilı eylemiyle sınırlanmıştır İmdi Aile iccedilinde Muumlcadele ve hayatı tehlikeye atma yoktur Oumlyleyse Ailede ve Aileyle bilinip-tanınan şey Eylem olarak insansal Eylem (Tat) değil ama sadece insanın babanın kocanın oğlun erkek kardeşin vs Seinrsquoıdır Verilmiş-statik-varlığıdır biyolojik varoluşudur77
Dolayısıyla aile iccedilerisinde bireyin yapıp ettikleri eylemleri değildir oumlnemli olan aile
iccedilinde onu var eden şey onun varlığıdır Aile iccedilinde birey sadece varlığı iccedilin
sevilmektedir Bireyin eylemleri bu sevgide bir rol oynamadığı iccedilin bireyin
oumlluumlmuumlnden sonra da sevgi devam eder Bu yuumlzden denebilir ki aile bireyinin yaşıyor
ya da oumlluuml olması ona verilen değerde bir değişiklik yaratmaz
Diğer taraftan ailenin bu tikelci yanı devletin tuumlmelciliğiyle ccedilatışır
Aile iccedilin en yuumlce değer uumlyesinin Seinrsquoıdır doğal varlığıdır biyolojik hayatıdır İmdi Devletin Ailenin bu uumlyesinden istediği ise hayatını tehlikeye atması ve tuumlmel dava uğruna oumllmesidir Demek ki Vatandaşlık oumldevini yerine getirmek Aile yasasına zorunlu olarak uymamaktır ve bunun tersi de doğrudur78
Hegelrsquoe goumlre aile vatandaşı uumlreten bir kurumdur vatandaş akrabalık ilişkileri
sayesinde vuumlcut bulur Aile dişil bir guumlccedil olarak (ccediluumlnkuuml tikeli temsil eden kadındır)
erkek vatandaşı doğurur Fakat diğer taraftan vatandaşlık demek (erkek vatandaştan
soumlz ediyoruz) akrabalık ilişkilerinin bir dereceye kadar yok sayılmasını
gerektirmektedir
İnsan tikelliğinden vazgeccedilemediği iccedilin Aileden vazgeccedilemez ve eylemin tuumlmelliğinden vazgeccedilemediği iccedilin Devletten vazgeccedilemez Ve boumlylece ister Devlete ister Aileye karşı olsun her zaman zorunlu olarak cuumlruumlm işleyendir Ccediloktanrıcı hayatın trajik oumlzelliği de işte buradan kaynaklanır79
Hegel Hukuk Felsefesinin İlkelerirsquonde ise bunu ccedilok tanrıcı devletin trajik niteliği
olmaktan ccedilıkarır Aile ile Devlet arasında varolan paradoksal ilişki iki yanın
birbiriyle hem ccedilatışma hem de bağımlılık iccedilinde oluşu burada ortadan kalkar ve
ayrım keskinleşir
77 Kojegraveve 2001 s 67-68 78 Kojegraveve 2001 s 69 79 Kojegraveve agy
152
[hellip] aile bağlılığı bu erdemin en ulvi ifadelerinden biri olan Sophoklesrsquoin Antigonersquosinde kadınlığın başlıca yasası olarak dile getirilmiştir [hellip] eski tanrıların yer altı tanrılarının yasasıdır [bu] hiccedil kimsenin ne zamandan beri var olduğunu bilemediği ezeli bir yasadır Bu yasa accedilıkccedila goumlruumllen yasanın devlet yasasının zıttı olarak tasavvur edilir Bu zıtlık en yuumlce ahlaki zıtlıktır ve dolayısıyla en yuumlksek derecede trajiktir Adı geccedilen oyunda bu zıtlık kadın ve erkek tabiatlarının zıtlığında bireyselleşmiştir80
Accedilıkccedila goumlruumllebileceği gibi Goumlruumlnguumlbilimrsquodeki aile ile devlet arasındaki paradoksal
trajik tanım burada tamamen karşıtlık temeline oturtulur Fakat Hegelrsquoin
Goumlruumlnguumlbilimrsquode yaptığı devlet ve aile yorumu bizce daha doğrudur Ccediluumlnkuuml
Antigonersquodeki temel ccedilıkmazlardan biri bu iki kurumun birbirinden ayrılamazlığına da
dayanmaktadır Kreonrsquoun ilk konuşması bu tuumlrden trajik durumun ldquotehlikesinirdquo
goumlstermektedir
Devlet youmlnetiminde yoğrulmadıkccedila kişi oumllccediluumllemez karakteri zekacircsı gerccedilek duumlşuumlnceleri Devlet adamı halkın esenliğinden oumlte kaygılara kaptırırsa kendini ve sonuccedillarından ccedilekinip omuzlarına yuumlklenmezse sorunu susup kalırsa korkudan derim ki ben -ve her zaman da demişimdir bunu- aşağının aşağısıdır o Her kim yakınlarını uumlstuumln tutarsa yurt sevgisinden onu adam yerine koymam81
Kreon konuşmanın sonunda ldquoyurda hizmet etmiş yurttaşlarardquo ldquoister sağ ister oumlluuml
olsunrdquo saygı goumlsterileceğini ama vatan hainlerine aynı muameleyi yapmayacaklarını
accedilıklar Goumlruumllduumlğuuml gibi devlet ailenin tersine vatandaşın eyleminden başka bir şeyle
ilgilenmemektedir Devletin vatandaşı bilip-tanıması onun eylemine bağlıdır Vatan
hainlerine başka tuumlrluuml muamele edilecektir Kreon yasağını accedilıklar Poluumlneikesrsquoin
cesedi goumlmuumllmeyecektir
Burada bir parantez accedilarak oumlluumlnuumln accedilıkta bırakılması meselesini tartışmamız yerinde
olacaktır
3221 Cesedi Accedilıkta Bırakmak
Roux Orta Asyarsquoda cesedin goumlmuumllmeyip accedilıkta bırakılmasının nedenleriyle ilgili
kesin bir delil ortaya koymaz yalnızca başka yazarların bu konudaki tahminlerini
80 Hegel G W F Hukuk Felsefesinin İlkeleri Ccedilev Cenap Karakaya Sosyal Yayınlar Birinci Basım Kasım 1991 s 150 sect 166 81 Sofokles 1997 s 71-72 sat 174-184
153
sıralamakla yetinir Birinci neden oumlluuml goumlmmeyi bilmemekle accedilıklanır bir başka
neden de oumlluumlnuumln accedilıkta bırakılışının oumlluumlnuumln ruhunun goumlğe yuumlkselmesini
kolaylaştırdığı duumlşuumlncesidir Bu nedenler konusundaki tahminler daha da uzatılabilir
Oumlrneğin Kuzey boumllgelerdeki accedilıkta bırakma ile ilgili bir yorum toprağın
kazılamayacak denli buz tutmuş olduğunu gerekccedile goumlsterir
Orta Asyarsquoda cesedin neden accedilıkta bırakıldığını bilemiyoruz Ama Roux bu konuda
oumlnemli bir accedilıklama yapar ldquoCeset ccediluumlruumlduumlğuuml suumlrece murdardır ve fiziksel bir tiksinti
uyandırır oysa iskelet temiz olduğunda kutsal bir nesnehellip bir ata gibi daha rahat bir
şekilde goumlruumllebilirrdquo82 Bu accedilıklama başka duumlşuumlnceleri ima ediyor Oumlluumlnuumln accedilıkta
bırakılması onun arınmasının gerektiği durumlarla ilgili olabilir Nitekim Roux
hemen ardından ekliyor ldquoAynı sonuccedil iccedilin cesedi etle beslenen yırtıcı hayvanlara
terk etmek şeklinde başka bir youmlntem kullanılabilirdirdquo83
Roux bundan sonra cesetlerin accedilıkta bırakılmasıyla ilgili ldquotoumlrenlirdquo ve ldquotoumlrensizrdquo
ayrımı yapar Ama ister sadece accedilıkta bırakma isterse yırtıcı hayvanlara bırakma
olsun her iki youmlntem de esas itibariyle aynı zorunlulukla yapılmaktadır cesedin
iskeletinin temiz olması Dolayısıyla cesedin accedilıkta bırakılmasının bir ldquoarınmardquo
ihtiyacını goumlsterdiğini rahatlıkla soumlyleyebiliriz
Antik Yunanrsquoda cesedi accedilıkta bırakma uygulamasının en ağır succedillarda uygulandığını
goumlruumlyoruz ana baba kardeş ve ya evlat katilliği (Platon Yasalar 9873b) tapınak
hırsızları ve vatan hainleri (Ksenephon Hellenika 1722 Thucydides 11386)84
Burada oumlzellikle dikkat etmemiz gereken şey duumlşman askerlerinin boumlyle bir cezaya
ccedilarptırılmaması ama oumlzellikle Poluumlneikes gibi kendi kentine saldıran birinin boumlyle
bir cezaya ndashvatan hainliğinden dolayı- ccedilarptırılabilmesidir Euripidesin Fenikeli
Kadınlarında bu durum daha net bir şekilde accedilıklanır Kreon Poluumlneikesin cesedini
goumlmmeyi reddeder ccediluumlnkuuml o normal bir duumlşman değildir kentin iccedilinden ccedilıkmış bir
duumlşman bir vatan hainidir Bir duumlşman değilken kendi devletinin duumlşmanı oldurdquo
82 Roux 1999 s 225 83 Roux agy 84 Bkz Oudemans 1987 s 101
154
[Fenikeli Kadınlar 1652] Ancak cezanın temelindeki nedeni goumlrmemiz gerekiyor
Oidipus da Thebairsquode goumlmuumllememişti Ccediluumlnkuuml Oidipusrsquoun doumlktuumlğuuml bir akraba kanırdquo
buna ldquoizin vermemektedirrdquo [Oidipus Kolonosrsquota 407 Karş 600-601] Aiskhylosun
Thebairsquoye Karşı Yedilerinde de buumltuumln Thebai halkının Poluumlneikesrsquoi accedilıkta bırakmaya
karar verdiğini ve bunun nedeninin de Poluumlneikesrsquoin aşırı derecede kirlenmiş
olmasından kaynaklandığı soumlylenir Oumlluumlm bile onun arınmasını sağlayamamıştır
Kendi şehrini ele geccedilirmek iccedilin yabancı bir orduya oumlnderlik ederek onurunu lekelediği baba toprağı tanrılarının şiddetli kiri [laneti ndash agos] oumlluumlmde [thanocircn] bile onun uumlzerinde kalacaktır85 (1017-19)
Bu arada Aias da oumlrnek olarak verilebilir Aiasrsquoın kardeşi Teukros Tekmessarsquoya
Aiasrsquoın cesedini ldquobir an evvelrdquo gidip getirmesini soumlyledikten sonra bunun nedenini
accedilıklar ldquoYerde serili yatan oumlluumllere herkes hakaret etmeyi pek severrdquo86 Daha sonra
Agamemnon ve Menelaos ile Teukros arasında soumlz duumlellosu başlar Teukros oumlluumlnuumln
goumlmuumllmesi iccedilin gerekirse savaşmaya hazır olduğunu bildirir Agamemnon ile
Menelaos ise oumlluumlnuumln accedilıkta bırakılmasının nedeni olarak yine ndashAntigonersquode olduğu
gibi- Aiasrsquoın ldquovatan hainliğini ve cinayete kastrdquoını ortaya atarlar Sonunda Odysseus
gelerek tartışmayı sonlandırır
Atinada savaşta oumllen savaşccedilıların cenaze toumlrenlerinin kamusal alanda
gerccedilekleştirilmesi yuumlzyılın ortalarına doğru kurulmuştur87 Segal ortaya ccedilıkan bu
yeni uygulamayla Aileye oumlzguuml kadim yas toumlreni ile kamusal alanda yapılan bu toumlren
arasında bir ccedilatışma doğduğunu ve Antigonersquonin arka planında boumlyle bir ccedilatışmanın
bulunduğunu iddia eder88 Hegelrsquoin aile ve devlet ccedilatışmasına yeniden doumlnmuumlş
oluyoruz Oumlluumlnuumln cesedin uumlzerinde kimin hakkı vardır
85 Satırdaki tam ifade ldquoagos de kai thanonrdquo ldquooumlluuml veama kirlirdquo Bkz Aeschylus Aeschylus With an English translation by Herbert Weir Smyth 2 Volumes London New York W Heinemann G P Putnams Sons Vol I 1922 s 413 sat1020-1022 86 Sophokles Aias Ccedilev Suat Sinanoğlu Maarif Vekaleti 1941 s 79 sat 989 87 Segal Charles Introduction Sophocles Antigone Ccedilev Gibbons Reginald and Segal Charles New York Oxford Press 2003 iccedilinde s 5 88 Segal agy
155
3222 Hegelrsquoe İtirazlar ndash Karakterlerin Muğlacircklığı
Hegelrsquoin ldquoccedilatışan guumlccedillerrdquo ve ldquouzlaşırdquo merkezli yorumlara yol accediltığını yukarıda
belirtmiştik Hegel oumlzellikle Antigone bağlamında iki unsurun değerin
ccedilatışmasından soumlz etmektedir kendisinden sonra gelen birccedilok edebiyat kuramcısı ve
duumlşuumlnce adamının Antik Yunan tragedyasını algılayışını etkilemiştir Fakat Hegelrsquoin
zaman zaman ldquoiccediliccedileliğirdquo ldquobelirsizliğirdquo ve ldquoparadoksurdquo ima ettiğini her zaman kesin
olarak birbirinden ayrılmış kategorilerden soumlz etmediğini belirtmemiz gerekiyor Bu
bakımdan Hegelyen yorumcular ile Hegelrsquoin kendisini birbirinden ayırmak gerekir
Goethersquonin Antigonersquonin Hegelci okumasına getirdiği eleştirini de bu youmlnde ele
almak gerekir
[hellip] aile ve devlet arasındaki ilişki ve bu ilişkiden doğan trajik ccedilatışma duumlşuumlncesi kesinlikle sağlam ve fikir accedilıcı Buna rağmen yine de bunun tek doğru olduğuna hatta trajik sanat iccedilin en iyisi olduğu fikrine katılamam Bizler hepimiz aslında hem bir ailenin hem de bir devletin uumlyesiyiz ama trajik felaketle sık karşılaşmıyoruz [hellip] Sadece bir aile uumlyesi ya da sadece bir devletin uumlyesi olsak bile yine de bizler iyi birer trajik karakter olabiliriz Ccediluumlnkuuml her şeyden oumlnce oumlnemli olan ccediloumlzuumlmsuumlzluumlğe yol accedilacak bir ccedilatışma yaratmaktır [hellip] Aiasrsquoın kırılmış gurur ve Heraklesrsquoin kıskanccedillık daimonlarının kurbanı olması gibi oumlrneğin Bu oumlrneklerin hiccedilbirinde aile sevgisiyle politik erdemler arası bir ccedilatışma yoktur89
Hegelrsquoin de Antik Yunan tragedyasını buumltuumlnuumlyle Aile ile Devletin ccedilatışmasına
indirgediği ndashen azından Goumlruumlnguumlbilim bağlamında- soumlylenemez Ama Antigonersquode
tartışılan başat problemlerden birinin bu olduğunu da goumlrmemiz gerekiyor
Reginald Segal da Hegelin Antigone okumasını ldquozayıfrdquo bulmakta Hegelin
fikirlerinin ldquobasite indirgeyicirdquo olduğunu Kreonu Devlet yasalarıyla Antigoneyi
ise sadece bireysellikle oumlzdeşleştirmenin fazlasıyla indirgemeci olduğunu
soumlylemektedir90
Kuumlccediluumlk bir beşinci yuumlzyıl kent-devletini modern soyut devlet duumlşuumlncesiyle oumlzdeşleştirmek ne derece doğrudur tartışılır Antigonenin polisi daha ziyade iccedilinde dini ve siyasi oumlzel ve kamusal olanın neredeyse birbirine karıştıkları bir sivil alandır Oumlyle ki bu tragedyayı yaratan da bu birbirine karışma halidir Her bir protagonist
89 Goethe 1875 s 225 90 Segal 2003 s 4
156
buumltuumlnuumln yalnızca yarısını goumlruumlr ve yine her biri guumlya oumltekinden bağımsız bir alanda eyler 91
Burada birkaccedil noktanın altını ccedilizmekte yarar var İlk olarak Hegel iddia edildiği
kadar basite indirgeyici değildir Hegel iccedilin bu tuumlrden bir yorum da aynı derecede
basite indirgemek olacaktır Hegelrsquoin ldquoKreon devleti Antigone ise aileyi temsil
ederrdquo formuumllizasyonuna rağmen aile ile devlet arasındaki ccedilatışmanın garip
paradoksunu Tinin Goumlruumlnguumlbilimirsquonde bize goumlstermiştir Aile kaccedilınılmaz olarak
devlete devlet iccedilin ldquoerkekrdquo yetiştirmekte bir taraftan da buna direnmektedir92 diğer
taraftan devlet de ailenin ve akrabalık bağlarının bir accedilıdan yadsınmasıdır ama
vatandaş-erkek de kendi tikelliğini ailesi olmaksızın yaşayamamakta akrabalık
bağından kopamamaktadır Bu Segalrsquoin iddia ettiği gibi modern devletin değil
ldquoccediloktanrıcı antik devletinrdquo paradoksudur Hegelrsquoe goumlre Devletin bu paradoksu
Helenistik doumlnem ve ardından Roma ile birlikte yavaş yavaş ortadan silinecektir93
Hegel Antigonersquodeki aile ve devlet paradoksunu ilginccediltir ki tragedyanın bir
uzlaşıyla ve harmonizasyonla sonuccedillanması gerektiğini ısrarla soumlylediği ccedilalışmasında
ortaya koyar
Antigone Kreonrsquoun (şimdiki kral) politik sorumluluğu altında yaşamaktadır Antigonersquonin bizatihi kendisi kral (Oidipus) kızıdır ve aynı zamanda Haimonrsquoun (Kreonrsquoun oğlunun) nişanlısıdır Dolayısıyla Antigonersquonin kraliyet emirlerine itaat etmesi gerekmektedir Fakat Kreon da bir baba ve koca olarak kan bağının kutsallığına saygı goumlstermeli ve ailenin dinsel geleneklerine karşı emirler vermemelidir 94
Hegel Antigonersquode ccedilatışmanın nihai olarak uzlaşıyla bitmediğini iki taraf iccedilin
yıkımla sonuccedillandığını soumlyler Yine de bu oyunun kendisi iccedilin ldquoen goumlrkemli ve en
tatmin edici sanat yapıtırdquo olduğunu belirtir95
Hegelrsquoin tragedya oumlrneklerini ccedilok daha yoğun biccedilimde Antigonersquoden vermesi tesaduumlf
değildir Ccediluumlnkuuml Antigone oyunu bazen accedilık ve bazen de uumlstuuml kapalı biccedilimde insana
91 Segal agy 92 Bkz Hegel 1986 sect 475 Hegel burada ailenin tikelliğini temsil eden kadının devlet iccedilin nasıl bir ldquotehlikerdquo oluşturduğunu anlatır 93 Bkz Kojegraveve 2001 s 69 vd 94 Hegel 1975 s 1217 95 Hegel 1975 s 1218
157
dair en temel kavramların birbiriyle ccedilelişen tanımlarını ortaya atmaktadır dost -
duumlşman vatandaş - youmlnetici baba - oğul erkek - kadın adalet ndash adaletsizlik vs
Buumltuumln bunlar Hegel iccedilin en azından Tinin Goumlruumlnguumlbilimirsquonde tartıştığı meseleler iccedilin
uygun bir oumlrnek teşkil etmektedir
Tragedyayı ldquoccedilatışan guumlccedillerrdquoin nihai olarak bir uzlaşıyla sonlanması olarak
yorumlamak yanlış değil eksiktir ccediluumlnkuuml Yunan Tragedyası ldquoccedilatışan guumlccedillerinrdquo
ccedilatışmasının ldquokaccedilınılmazlığınırdquo ama mutlak bir uzlaşının da ldquoimkacircnsızlığınırdquo
goumlstermektedir Hegelrsquoin de tıpkı Aristoteles gibi ldquoolanırdquo incelerken ldquoolması
gerekenrdquoi de soumlylediğini unutmamak gerekir
Hegelrsquoe goumlre Antigone ldquodoğardquoyı ldquoyer altı tanrılarınırdquo ldquoaile bağlarınırdquo ve ldquooumlluumlmrdquouuml
simgelerken Kreon ise ldquobilincirdquo ldquogoumlkyuumlzuuml tanrılarınırdquo ldquovatandaşlık bağınırdquo ve
ldquoyaşamrdquoı temsil etmektedir
Daha ilk elden buumltuumln bu karşıt kategorilerin birbirine karışmış olduğunu soumlylememiz
gerekiyor Hegelrsquoe goumlre yeraltı tanrılarının ve doğa yasasının temsili olarak
Antigonersquonin fikirleri ailenin alanına girmektedir Hegel ailenin alanına giren bu
yasaları devlete goumlre daha ldquodoğalrdquo bir ilişki olarak duumlşuumlnuumlr Hegelrsquode ailenin kaynağı
tam olarak ldquodoğardquo değildir fakat yine de devletin ldquoalanındanrdquo uzakta tutulmaya
ccedilalışılır Bu yuumlzden yer yer aile ldquodoğardquonın temsil edildiği doğa yasalarının işlediği
bir alan olarak karşımıza ccedilıkar Aynı şekilde oumlluumlnuumln goumlmuumllmesi kuumlltuumlnuuml de ailenin
alanına koymaktadır Fakat oumlluumlnuumln goumlmuumllmesi işi ne kadar ldquodoğayardquo ilişkin ldquodoğa
yasasırdquo olarak dillendirilse de tam tersi bir durum da soumlz konusudur Ccediluumlnkuuml oumlluumllerin
goumlmuumllmesi cesetleri doğanın guumlccedillerinden korumaktadır Defin işlemi doğanın
(kuşların vahşi hayvanların kurtccedilukların vs) ceset uumlzerindeki tahribatını engelleme
işlevi goumlruumlr Defin oumlluumlyuuml hem doğadan hem de yaşayanların duumlnyasından ayırmak
demektir Aile oumlluumlyuuml goumlmerek oumlluumlmuumln salt doğaya ait bir şey olmadığını goumlsterir96
Bu yuumlzden ldquooumlluumlnuumln goumlmuumllmesirdquo medeniyete kuumlltuumlre ait bir olgudur97
96 Bkz Hegel 1986 s 275 sect 452 Ancak burada belirtilmesi gereken şey oumlluuml goumlmme geleneğinin Antik Yunanrsquoda genccedil kızların sorumluluğunda olan bir yuumlkuumlmluumlluumlk olmadığıdır Hele evlenmemiş gtgtgt
158
Aile ve devlet ccedilatışmasında kadın ailenin temsili olarak devlet iccedilin tehlikeli bir
konumu goumlsteriyordu Vatandaş olacak ve devlet iccedilin ccedilarpışacak genccedil erkekler
doğurup yetiştirme goumlrevi kadına aittir Fakat kadın (anne) genccedil erkeğin ldquohayatını
tehlikeye atmasınardquo direnir karşı koyar Hegelrsquoe goumlre devlet aileyi zedeleyerek onun
ccedilok guumlccedilluuml olmasına engel olmaya ccedilalışır Guumlccediller oumlylesine eşittir ki aile ile devletin
ccedilatışması kaccedilınılmazdır Diğer taraftan Hegelrsquoin ccedilizdiği kadın evinde oturan erkek
kardeş dışında ailenin hiccedilbir uumlyesi tarafından tam olarak tanınmayan ve devlet iccedilin
ldquodışarıyardquo genccedil erkekler goumlnderen bir varlık olarak tanımlanır Fakat Oudemansrsquoın
da yerinde bir tespitle hatırlattığı gibi sadece erkekler evi terk etmemektedir farklı
bir amaccedilla da olsa kadınlar da aileden ldquoccedilıkmaktardquo evlilik yoluyla başka bir aileye
katılmaktadır Bu durumda Antigonersquode birden fazla muğlacircklık tespit edebiliriz
Oumlncelikle kardeşine duyduğu sevgiye ndashki bu sevginin koumlkeni Hegelrsquoe goumlre ailersquodir-
karşıt olarak bir ldquoaile kurmayırdquo reddetmektedir Kardeşini goumlmme arzusuna rağmen
Haimonrsquola kuracağı evliliği yok etmektedir Antik Yunanrsquoda kardeşlere vefa
goumlstermenin yanında bir genccedil kızın ailesini terk ederek başka bir aileye gitmesi de
gerekli davranışlardan biriydi Antigone -oumlluumlyuuml goumlmerek ve daha oyunun başında
oumllmeyi seccedilerek- evlenmeyi ccedilocuk doğurmayı ve yaşamayı yadsımıştır Antigonersquonin
ldquoGoumlmuumltuumlm gelin odam zindanımrdquo soumlzleriyle başlayan tiradı burada hatırlanabilir
[895]
Diğer taraftan aynı tirat iccedilinde yukarıda tartıştığımız 905ndash920 satırlar arasında
kardeşi dışında başka hiccedilbir aile ferdine bu derece bir ldquobağlılıkrdquo goumlstermeyeceğini de
vurgulamaktadır Her ne kadar Hegel bunu yerinde bulsa da Antigonersquonin yalnızca
Poluumlneikesrsquoe ldquosevgirdquo goumlsterdiği ortadadır Kız kardeşi İsmenersquoye karşı sert tutumunu
yine bir ldquokardeş sevgisirdquo olarak Poluumlneikesrsquole karşılaştırabiliriz Diğer taraftan
ldquokardeş kutsaldırrdquo diyen Antigone anne-babası sağ olmuş olsaydı boumlyle bir işe
girişmeyeceğini de soumlyler
kızların cenazeyi uumlstlenmeleri pek goumlruumlnen bir uygulama değildir Bkz Oudemans 1987 s 112 Antigonersquonin aileyi temsilen oumlluuml goumlmme işlemini uumlstlenmesi bu accedilıdan da ccedilatışmalı bir durum yaratır 97 Bkz Oudemans agy
159
Yine aynı bağlamda Antigone bir ldquoZeus yasasırdquondan dem vurur Hem Zeus hem de
Dike oumlluumlnuumln goumlmuumllmesini yasaklayan emirler ldquovermemişrdquotir Oumlluumlnuumln goumlmuumllmesi
ezeli ve ebedi bir yasa olarak dillendirilir Diğer taraftan Antigone Kreonrsquoun
yasağının huumlkuumlmsuumlz olduğunu ccediluumlnkuuml yetkiyi Zeusrsquotan alan bir iktidar olmadığını
soumlyleyerek Hegelci anlamda Devletrsquoin altını oyar Fakat Antigonersquonin var olduğunu
iddia ettiği ezeli ve ebedi yasalar muğlacircktır Eğer Zeus ve Dike oumlluumllerin
goumlmuumllmesini istiyorlar ve Antigone de bu yasayı ccediliğnemekten korkuyorsa 905-920
arasındaki arguumlmanlarını nereye koymamız gerekiyor
Antigonersquonin burada akrabalığın kutsallığını temsil ettiği pek soumlylenemez ccediluumlnkuuml yasayı her akrabası iccedilin değil ağabeyi iccedilin ya da en azından ağabeyi adına ihlal etmeye hazırdır [hellip] bir yasa adına edimde bulunduğunu iddia etmesine karşın goumlruumlnuumlşe bakılırsa Antigonersquonin yasası yalnızca tek bir uygulama iccedilindir [hellip] anlık bir yasadır yani genelliğe ve uygulanabilirliğe sahip değildir uygulandığı koşullara saplanıp kalmıştır[hellip] bu nedenle yasanın bildik genelleştirilebilir anlamına goumlre yasa da değildir98
3223 Pozitif Hukuk ndash Doğal Hukuk amp Devlet - Aşiret
Burada soumlzuuml edilen modern hukukun reddettiği kabile toplumu ndashaşiret- yasasıdır
Modern devlet kendini aşiret yasasının karşısına koyar onun yasaları aşiret
hukukunda varolduğunu iddia ettiği bu tuumlrden muğlaklıklardan (soumlzuumlm ona)
arındırılmıştır tamamen rasyonelliğe dayanır Bu tuumlrden bir tartışmayı Oresteia
uumlccedillemesinde de goumlrebiliriz Orada da Erinyler tarafından temsil edilen kan yasası
(bizim buguumln aşiret yasası ya da kan davası dediğimiz hukuk sistemi) modern Atina
hukukunun kuruluşunda ortadan kaldırılıyordu Erinylerin temsil ettiği yasanın
rasyonel hukuka goumlre en buumlyuumlk zaafı onun muğlacirck oluşuydu Hangi durumda ne tuumlr
bir ceza istediği belli değildi Apollon Erinylerrsquoe ldquoBelli değil senin ne istediğin Bir
cinayete oumlfke doluyken bir diğerine ses ccedilıkarmıyorsunrdquo99 derken hukukun rasyonel
olması gerekliliğini ima ediyordu Benzer bir durumu Antigone oyununda da goumlrmek
muumlmkuumlnduumlr Antigonersquonin yasası da bir dereceye kadar bozulmuş aşiret yasasını ima
98 Butler Judith Antigonersquonin İddiası Yaşam ile Oumlluumlmuumln Akrabalığı Ccedilev Ahmet Ergenccedil Kabalcı Yayınevi İstanbul Mart 2007 s 23 99 Aeschylus Aeschylus With an English translation by Herbert Weir Smyth 2 Volumes London New York W Heinemann G P Putnams Sons Vol II 1926 [Eumenides] Sat 222-223
160
etmektedir Tam da bu yuumlzden 905-920 satırlar yazarın bir hatası ya da sonradan
ekleme değildir Zaten tartışılan tartışılacak olan hangi yasanın gerccedilek anlamda
kurtarıcı olabileceğidir Antigonersquonin aşiret yasası mı yoksa Kreonrsquoun pozitif
(olduğu iddia edilen) devlet yasası mı İkisi de zaaflarla dolu ikisi de oumltekine goumlre
uumlstuumlnluumlkleri olan hukuk sistemleridir
Bu konuyla doğrudan ilişkili olmasa da Terry Eagleton Shakespearersquoin Venedik
Taciri oyunundaki mahkeme sahnesini ccediloumlzuumlmlerken benzer bir hukuk tartışması
yuumlruumltmektedir100 Eagleton oumlnce dil ve hukuk arasında koşutluk kurar Dilin
doğasında her zaman bir paradoks vardır Ccediluumlnkuuml o hem buumltuumlnuumlyle geneldir hem de
kaccedilınılmaz bir biccedilimde tikeldir Bunu yapısal dilbilimcilerin yaptığı ayrımda daha iyi
goumlrmek muumlmkuumlnduumlr Dil ve soumlz birbirinden ayrılarak dil yetisini oluşturan iki oumlğe
olarak karşımıza ccedilıkar Dilbilimcilerin tanımlamasına goumlre dil soyut toplumsal ve
genel karakterdeyken soumlz tikel ve somut kullanıma işaret etmektedir Eagleton soyut
ve genel olarak tanımlanan bu dilin ldquovarolmadığınırdquo gerccedilek anlamıyla soyut
olduğunu gerccedilekte varolanın dilin kullanımı yani ldquosoumlzrdquo olduğunu vurgular Bu da dil
dediğimiz şeyi tikel bir kullanımdan ibaret kılmaktadır Eagleton dil ve soumlz ayrımına
koşut olarak hukuk ve dava ayrımını yerleştirdikten sonra soumlzuumln her zaman iccedilin dil
denen soyut yapıyı ihlal ederek varolduğunu da hatırlatır Eğer dil ve hukuk arasında
bir koşutluk varsa o zaman herhangi bir tikel dava hukukun iptali anlamına da
gelebilecektir Daha doğrusu ne kadar dava varsa o kadar hukuk olması gerekecektir
Ccediluumlnkuuml hukuk tıpkı dil gibi soyut genel ve toplumsal bir şeydir
Buna karşın dil gibi hukuk da her birisi biricik olan oumlzguumll insani bağlamlarda lsquoyaşarrsquo Hukukun genel karakteri ile bu biricik bireysel bağlamlar arasındaki uccedilurum hukukun lsquouygulanışırsquo koumlpruumlsuumlyle birleştirilebilir101
Hatırlanacağı uumlzere Venedik Tacirirsquonde Shylock borccedil para verdiği Antonio parayı
zamanında getiremeyince borcun diyeti olarak onun bedeninden yarım kilo et
alacaktır Aralarında yaptıkları soumlzleşme boumlyledir Ama mahkemede savunma
100 Bkz Eagleton Terry William Shakespeare Ccedilev Cuumlneyt Yalaz Boğaziccedili Uumlniversitesi Yayınları İstanbul 1998 101 Eagleton 1998 s 43
161
(Portia) soumlzleşmenin ldquoruhunardquo aykırı bir okuma yapar Etin alınacağı bedenden etin
alımı sırasında ldquokan akacağırdquo ifadesinin soumlzleşmede yer almadığını ayrıca yarım
kilodan bir gram fazla et kesemeyeceğini oumlne suumlrer Eğer kan damlatmadan ve tam
da yarım kilo kesebilirse soumlzleşmeyi uygulayabileceğini belirtir ldquoOlmayanı olası
kılarakrdquo ldquoolmayacakrdquo bir şeyi talep eder Burada Portiarsquonın okumasının tam olarak
yazılı soumlzleşmeye aşırı bağlılık olduğu accedilıktır Hukuk aslında boumlyle işlemez dil de
oumlyle bu yuumlzden ldquobağlamrdquo diye bir kavramımız vardır Fakat bağlam dediğimiz şey
metnin accediltığı metnin yalnızca işaret ettiği metnin dışında olan ve metinde maddi
olarak bulunmayan bir şeydir
Yani herhangi bir metin ancak onun yazılı iccedileriğinin oumltesine geccedilerek onun etkili olduğu maddi bağlamlara ve onun hakkında bilgi veren ve onu kuşatan genel olarak kabul goumlrmuumlş anlamlara başvurarak anlaşılabilir [hellip] Oumlyleyse paradoks hukukun yapısını korumak iccedilin onun fiili olarak soumlylediği şeyi ihlal etmek zorunda oluşunuzdur102
Aşiret yasası denilen hukuk sistemi her davanın biricikliğine goumlre işlemektedir Her
olay kendine oumlzguumlduumlr Erinylerin hukuku buna goumlre davranır ldquobirine oumlfkelenip
oumltekini succedilsuzrdquo bulmalarının sebebi budur Fakat aşiretin elindeki bu yetkiler
aşiretin karşısına yeni guumlccediller ccedilıkınca sarsılmaya başlar Aiskhylosrsquoun dediği gibi
artık ldquoDike Dikersquoye karşırdquodır beşinci yuumlzyıl farklı hukuk sistemlerinin oumlnerildiği bir
doumlnemdir Ccedilatışır goumlruumlnen bu iki hukuk sistemidir Ancak yukarıda da belirttiğimiz
gibi her iki hukuk da diğerine goumlre uumlstuumln ve aynı anda eksik youmlnler barındırmaktadır
Modern hukukun yasaları genel geccediler olmaya ccedilalıştığı iccedilin tikelliği yerelliği her
davanın kendine oumlzguumlluumlğuumlnuuml ihmal eder [Tam da bu yuumlzden modern hukuk
ldquohacirckimin takdir yetkisirdquo ya da ldquojuumlri sistemirdquo gibi son kertede objektif olmayan
araccedillar geliştirmiştir] Diğer taraftan aşiret yasasının da her an yozlaşmaya muumlsait bir
yanı bulunmaktadır Antigonersquonin ldquokağıda geccedilmemiş ezeli ve ebedi yasardquo dediği şey
o kadar spesifik bir durum iccedilin kullanılmaktadır ki ikna ediciliğini yitirir
Yunan tragedyası bu tuumlrden ccediloumlzuumlmuuml kolay olmayan bulanıklıkları accedilığa ccedilıkarır
Hukukun bulanıklığının yanı sıra bir de kan bağının da muğlacircklığını goumlsterir Hegel
102 Eagleton 1998 s 44-45
162
Antigonersquonin kan bağını ve akrabalığı temsil ettiğinde ısrarlıdır ancak Sophokles
Antigone ile Poluumlneikes arasındaki kan bağını muğlacircklaştırmıştır Her ikisi de
ensestin akrabalık bağı duumlzeninin muğlacircklaştığı bir ilişkinin uumlruumlnuumlduumlr
Antigone ideal haliyle akrabalığın değil akrabalığın deformasyonunun ve yerinden edilişinin temsilcisidir huumlkuumlm suumlren temsil rejimlerini krize sokan ve yaşamını muumlmkuumln kılacak kavranabilirlik koşullarının neler olabileceği sorusunu hatta ndashakrabalık ile akrabalık şartlarının yeniden eklemlenişini birbirine karıştıran- bizim yaşamlarımızı muumlmkuumln kılanın hangi destekleyici ilişkiler ağı olduğu sorusunu sorduran kişidir103
Benzer bir şekilde devletin işleyişine ilişkin sorular sorduran da Kreonrsquodur
Poluumlneikesrsquoin accedilıkta bırakılması emriyle aslında Kreon kentin kirliliğini kontrol
etmek istemektedir Geleneğe goumlre ldquovatana ihanetrdquo succedilunun dışında kentin
kirlenmesi de soumlz konusudur Kentin sorumluluğunu uumlstlenmiş biri olarak bu kirliliği
bertaraf etmeli gelenekten gelen yasalara goumlre hareket etmelidir Burada
Poluumlneikesrsquoe uygulanan ldquocezardquo bir ccedileşit pharmakon yasasıdır Ceza bir rituumlelin
uygulanmasıdır Fakat rituumlel başarısızlığa mahkucircmdur Kreonrsquoun gidermeye ccedilalıştığı
muğlacircklık trajik bir muğlacircklıktır Girardrsquoın terminolojisiyle konuşursak tek bir
kişinin ldquotoumlrene itirazırdquo rituumleli başarısız kılar ve burada olduğu gibi temizlenmek
istenen kirlilik daha fazla yayılır
Ccedilatışmanın uzlaşmaz trajik doğası aslında her iki tarafın da hem insani hem de ilahi yasaları paylaşmalarında yatmaktadır [hellip] Dost - duumlşman vatandaş - youmlnetici baba - oğul erkek - kadın adalet ndash adaletsizlik saygı - saygısızlık temizlik - kirlilik onur - onursuzluk ve hatta (birinci koro şarkısında olduğu gibi) antroposun insanın ne olduğuna dair ccedilatışan duumlşuumlnceler - guumlccedilluuml muuml ccedilaresiz mi harika mı dehşet verici mi (bunların ikisi de aynı soumlzcuumlğuumln anlamıdır deinon)- Sadece tanımlar ccedilatışmazlar kavramların bizatihi kendileri de muğlak ya da (Antigonenin kutsal succedil [holy wrongdoing] ifadesinde olduğu gibi) paradoksal bir hal alırlar104
hellip
Hegel insanın oumlzuumlne dair iki nitelik koyar Bilme ve isteme İnsana dinginlik veren
bilmeye karşın istek onu tedirginliğe suumlruumlkler ve eyleme geccedilirir İnsan isteğini
gidermeye ccedilalışır Ama her giderme bir ccedileşit olumsuzlamadır Hegel yalnızca
103 Butler 2007 s 42 104 Segal 2003 s 6
163
eylemin insan yapıcı olduğunu soumlyluumlyordu Yalnızca eylem sayesinde insan kendini
kurabiliyordu Fakat her eylem bir olumsuzlama olduğuna goumlre insanın eylemleri
ister istemez bir succedil anlamına da gelmektedir105 Ccediluumlnkuuml her eylem bir başkasının
yadsınması demektir İnsan eyledikccedile bu duumlnya parccedilalanır boumlluumlnuumlr Bu insan
eylemlerinin trajik yanını vurgulamaktadır Her eylem kaccedilınılmaz olarak hybristir
her etik eylem kendi iccedilinde bir succedil barındırır106
İnsanın varlığı kaccedilınılmazlıklarla yuumlklenmiştir kaccedilınılmazlıklarla dolu bir evrende
yaşamaktadır Antik Yunan tragedyası bunu yalnızca olay oumlrguumlsuuml konu ya da ccedilatışan
ve ccedilelişen karakterler yoluyla değil aynı zamanda dans ederek soumlyledikleri koral
şarkılarda da goumlstermişlerdir Ccedilalışmamızın bundan sonraki boumlluumlmuumlnde Antigonersquonin
koro şarkılarına odaklanacağız Koro şarkılarıyla karşımıza ccedilıkan kozmolojinin nasıl
bir duumlnya ve insan tanımlaması sunduğu uumlzerinde duracağız
323 Antigone ndash Koro Şarkıları
Koro şarkılarının birbirinden bağımsız parccedilalar olduğu ve tragedyanın esas
konusuyla ilgisiz olduğu youmlnuumlnde guumlccedilluuml bir inanış vardır Bazıları da koro şarkılarını
tragedyanın en zayıf youmlnuuml olarak goumlruumlrler bu duumlşuumlnceye goumlre tragedyalar koro
şarkıları tarafından suumlrekli olarak kesintiye uğramaktadır Diğer taraftan başka bir
tartışma da koronun tragedyadaki roluuml uumlzerinedir Koro bir oyuncu gibi mi
duumlşuumlnuumllmeli yoksa şairin soumlzcuumlluumlğuumlnuuml yapan bir araccedil mı Bu sorular gereksizdir
ccediluumlnkuuml tragedyalar kendi buumltuumlnluumlkleri iccedilerisinde tuumlm bu ayrımları boşa ccedilıkarır
3231 Birinci Koro Şarkısı [330-375] 107
[332] Nice olağanuumlstuuml şey var ki hiccedilbiri insandan daha fazla [korku] dehşet (deinon)
vermez [335] Guumlmuumlş rengi denizlerde Sert esen kış ruumlzgacircrları oumlnuumlnde Yelkeniyle
105 Bkz Hegel 1986 s 285 sect468 106 Bkz Oudemans 1987 114 107 Koro şarkılarının ccedilevirileri bana ait Metnin farklı ccedilevirileri (Sophocles 2003 Jebb 1891 Sophokles 1941 Sofokles 1997 ve yalnızca 1 koro şarkısı ccedilevirileri (Heidegger) Heidegger 2000 s 156-158 (Houmllderlin-1804 ccedilevirisi) Schmidt 2001 s 269-70 (Oumlmer Ayguumln) Ayguumln 2008 s 252-53) Eski Yunanca aslıyla karşılaştırılmıştır Burada edebi bir ccedileviriden ziyade metnin kastı goumlz oumlnuumlnde bulundurulmuştur
164
aşar geccediler Pupa yelken yol alır Her yanını saran Dev dalgalara aldırmadan Ve
Gaia [Toprak tanrı] Yok olmaz bozulmaz Yorulmak bilmez Tekmil tanrıların en
buumlyuumlğuuml toprak [bile] [340] Aşınır ccediluumlnkuuml insanın sabanı Durmadan bir ileri bir geri
Yıllarca Toprağı kaldırıp tersyuumlz eder Atların yardımıyla [343] Budala
[kouphonoocircn108] Kuş milletini [345] Ve vahşi hayvanlar kabilesini Ve suda
yaşayan yaratıkları Buumltuumln bunları yakalar Sıkı oumlruumlluuml ağını Atıp uumlstlerine Ve
boyun eğdirir hepsine Bu insan Hepsinden kurnaz becerikli [350] Alet (araccedil)
kullanarak alt eder Vahşi doğada yer bellemiş Dağlarda başıboş gezen hayvanları
Yeleleri kaba tuumlyluuml atlara Gem vurur Yorulmaz Dağ boğalarına [da] [354]
Kendi kendine oumlğrenmiştir Konuşmayı [dili] [355] Yel gibi kıvrak duumlşuumlnceyi Ve
bir yapı duumlzen [kurar] Kent yasaları iccedilin Ve bilir nasıl kaccedilacağını Soğuğun
oklarından Accedilık goumlkyuumlzuumlnuumln altında Şiddetli yağmurlardan [360] Her şeye ccedilare
bulan [pantoporos] İnsan Gelmesi gereken hiccedilbir şeye karşı ccedilaresiz [amecircchanocircn]
değil Sadece Hadesten gelecek olana karşı aciz [aporos] Yine de oumlluumlmcuumll
hastalıklardan Kurnazca kaccedilabilir [365] Yetenekleri ccedilok Umudu aşan [huper
elpis] akıl sanatı var her şeye ccedilare [mecircchanocircn] Onu hem iyiye Hem koumltuumlye
suumlruumlkler Yer tanrılarının [chthonos theocircn] yasalarına Saygı goumlstererek Ve yemin
ederek bağlandığı yasalara [enorkon dikan] [370] Huumlrmetle Kendi şehrinde
Mevkisi en tepededir [hupsipolis] Ama yersiz yurtsuzdur [apolis] Yanlışla dost olan
cuumlretkacircr [tolma] kişi [375] Oumlylesi Uzak olsun ocağımdan Onun yanılgılarıyla
bilgilerimi paylaşamam [375]
32311 Birinci Koro Şarkısı accedilıklaması
Birinci koro şarkısının (stasimon) ilk salınısında (strophe) insanın cansız doğaya
huumlkmedişi anlatılır Bu olgular uumlccedil temel element iccedilinde gerccedilekleşir (toprak hava su)
Birinci karşı-salını (antistrophe) iccedilindeki mısralarda konu bu kez cansızlardan
canlılara geccediler İnsan medeniyet araccedillarını bu kez vahşi hayvanlar uumlzerinde uygular
Richard Jebb bu koro şarkısını biraz oumlncesinden ele alarak şoumlyle yorumluyor
108 Soumlzcuumlğuuml anlamı ldquokararsızrdquo ldquoduumlşuumlncesizrdquo ldquogafilrdquo vb Bkz Liddel-Scott 1996 s 987
165
Koro oumlluumlyuuml goumlmmeye cesaret edebilecek birinin olabileceğini duumlşuumlnmektedir [220] Fakat eylem gerccedilekleşmiştir ve fail hiccedilbir iz bırakmamıştır [252] Kreon ise bu işi tanrıların yapmış olabileceğine ilişkin oumlneriyi şiddetle bastırmıştır [278] Bu duumlşuumlncelerin izi bu şarkıda da devam eder Konusu insanın cuumlretidir -onun yaratıcılığı ve mutluluğuna neden olan şeylerdir İnsan denizin ve karanın hacirckimidir buumltuumln diğer yaratıkları boyunduruk altına almıştır yalnızca oumlluumlme karşı bir ccedilare dışında buumltuumln kaynaklarla yaşamını donatmıştır İlahi ve beşeri yasaları goumlzettikccedile becerileri ona zenginlik getirir fakat bu yasaları goumlzetmezse başına yıkım gelir109
Jebbrsquoin de belirttiği gibi stasimonun konusu insandır Şarkıda kaba hatlarıyla ccedilizilen
manzara insanın etrafındaki kaotik ortamı (doğayı) duumlzenleme muumlcadelesidir Burada
bir taraftan vahşi el değmemiş doğadan soumlz edilirken diğer taraftan medeniyetin ve
kuumlltuumlruumln oluşumu anlatılır Soumlzuuml edilen uumlccedil kategori uumlzerinden yapılır bu Hava
(Ruumlzgarların kontroluuml) Su (Denizlerin aşılması) Toprak (toprağın suumlruumlluumlp ekilmesi)
Karşı-salınıda yine aynı sırada bu kez insanın canlılar uumlzerindeki hacirckimiyeti anlatılır
Kuşlar (hava) kara hayvanları (toprak) balıklar (su) Boumlylece ortaya insanın hacirckim
olduğu ve onu kuumlltuumlre doumlnuumlştuumlrduumlğuuml bir doğa ile el değmemiş vahşi doğa arasında
bir ayrım belirginleştirilir Ardından insan buumltuumln canlılar arasında en yeteneklisi en
kurnazı olarak tanımlanır
Bu koro şarkısında ilk bakışta tanrılar yokmuş gibi goumlruumlnmektedir Sanki insan
medeniyeti tek başına elde etmektedir Oysaki burada anlatılan insan Prometheus
gibi bir medeniyet kurucusudur Tanrılara rağmen bu medeniyet kurulmaktadır
Oumlrneğin ldquotanrıların en yaşlısırdquo olan Gaiarsquonın boyunduruk altına alındığı toprağın
bağrının deşildiği vurgulanır Medeniyet kuran insan bu medeniyet iccedilin doğanın
guumlcuumlnuuml kullanmakta aynı zamanda kurduğu duumlzeni suumlrduumlrebilmek iccedilin doğanın
guumlcuumlne ihtiyaccedil duymaktadır
Bu guumlccedil neden tehlikeli Koronun soumlzleri suumlrekli olarak doğanın insana youmlnelik
tehlikeli saldırısını gizliden gizliye ima eder Fırtınalar onu yutmak isteyen dev
dalgalar şiddetli yağmurlar ve soğuk vahşi hayvanlar vs İnsan buumltuumln bu tehlikelere
karşı bir guumlccedil kullanarak uumlstesinden gelmektedir Bu guumlccedil temel olarak akıldır
logosrsquotur ve tabi ki techneacutersquodir Bu akıl ve techneacute sayesinde insan alet kullanır dili
109 Jebb 1891 s 69
166
oumlğrenir duumlşuumlnceyi geliştirir ve yasalara dayalı bir duumlzen kurar Ama daha oumlnce
tartıştığımız gibi technersquonin muğlacirck bir yanı vardır Akıl her şeyin ccedilaresini bulmakta
ama oumlluumlme karşı ccedilaresiz kalmaktadır Bu onu paradoksal bir konuma suumlruumlkler insan
pantoporos aporosrsquotur ldquoHer şeye ccedilare bulan ccedilaresizrdquodir
Akıl ldquoumudu aşanrdquo [huper elpis110 - beklentileri boşa ccedilıkarabilen bekleneni tam
tersine ccedileviren olumlu anlamda ldquobeklentilerin oumltesinderdquo] niteliğiyle insanı iyiye de
koumltuumlye de suumlruumlkleyebilmektedir Dolayısıyla insanın iyiyi koumltuumlden haklıyı haksızdan
ayırt edebilmesi bu konuda dikkatli olması gerekmektedir Ama bunun iccedilin yine aynı
-tehlikeli- aklı kullanacağı iccedilin insanın eylemleri ldquoduumlşuumlnduumlğuumlnuumln tam tersinerdquo
doumlnecektir Kısacası insanın doğayı alt ettiği guumlcuuml yani aklı ve tekniği kendisine de
zarar verebilmektedir
Pantoporos insanın medeniyet kurma guumlcuumlnuuml goumlstermektedir Duumlzen kurmak guumlccedil
gerektirir ama koro şarkısının ima ettiği gibi bu guumlccedil ldquoumudu aşarrdquo en az doğanın
insanı tehdit eden guumlcuuml kadar tehlikelidir Duumlzen demek sınır demektir ama
sınırların tesisi sınır aşan bir guumlce gereksinim duyar111 İnsanın bu sınır aşan guumlcuuml
logosrsquotur techneacutersquodir bunlar kut ya da mana gibi hem kurucu hem de yıkıcı guumlccedillerdir
Koro şarkısı bu muğlacircklığı gizliden gizliye ima etmektedir
Diğer taraftan insan akıl yoluyla kurduğu duumlzende hem beşeri yasaları hem de
tanrıların yasalarını goumlzetmek zorundadır ancak bu neredeyse imkacircnsızdır Nomous
chthonos theocircn (toprağın tanrılarının yasası-ilahi yasalar) ve enorkon dikan
([tanrılara] yemin ederek bağlanılan yasalar-beşeri yasalar) Koro şarkısının yaptığı
bu ayrım Antigonersquode hep olduğu duumlşuumlnuumllen ikili karşıtlıklara [yer altı - yeruumlstuuml
tanrıları beşeri yasalar - ilahi yasalar] pek uygun goumlruumlnmemektedir Antigonersquonin
temsil ettiği duumlşuumlnuumllen ilahi yasalarla Kreonrsquoun temsil ettiği duumlşuumlnuumllen beşeri yasalar
koronun ifadesine goumlre birbirinin iccediline geccedilmiş durumdadır Neredeyse aynı şeylerdir
110 Huper elpis Agamemnon sarayın oumlnuumlne geldiğinde Klyteimnestra bir halı serip şoumlyle seslenir ldquoDike onu bu yoldan umudunu aşan konağa iletsinrdquo Bu kahraman iccedilin tam bir peripeteiarsquodır Her şey duumlşuumlnuumllduumlğuumlnuumln tam tersine doumlner Buradaki elpis daha oumlnce techneacute konusunu tartışırken ele aldığımız pandora mitindeki elpisrsquotir İnsanı hayatta tutan umut koumlr umuttur Duumlşuumlnuumllenin eninde sonunda tam tersine doumlneceğini insandan gizleyen umut 111 Bkz Oudemans 1987 s 125
167
Her şeyden oumlnce Chthon soumlzcuumlğuuml temel olarak ccedilok anlamlıdır[hellip] Sadece kent toprağını değil aynı zamanda en buumlyuumlk tanrı olan Gaiarsquoya referans verir (338) [Gaia yani toprak] Nihai olarak oumlluumllerin ait olduğu bir yerdir Eğer son anlam kabul edilirse tamamen tersine doumlnmuumlş karşıtlıklarla karşılaşırız112
Toprağın yasaları yani definin ve goumlmmenin yasaları ne kadar ilahiyse Kreonrsquoun
temsil ettiği yasalar da o kadar ilahidir ccediluumlnkuuml bu yasalar da tanrılar tarafından
goumlzetilirler Kısaca diyebiliriz ki her iki yasa da eşzamanlı olarak hem ilahi hem de
beşeridir
Koronun gizliden gizliye ima ettiği tehlike buradadır Antigonersquodeki temel
ccedilıkmazlardan biri burada yatmaktadır İnsan yasalara dayanan bir duumlzen kurar bu
yasalar beşeri yasalardır ama insan bu yasalara tanrılar uumlzerine yemin ederek
bağlanır Yasanın ne kadarı beşeri ne kadarı ilahidir artık bilinemez ldquoOumlluumlnuumln
goumlmuumllmesirdquo de ldquooumlluumlnuumln gerektiğinde accedilıkta bırakılmasırdquo da hem ilahi hem de beşeri
referansları olan yasalardır Boumlyle bir muğlacircklık iccedilerisinde insanın haklıyı haksızdan
ayırabilmesi gerccedilekten kolay değildir
Bu konuda başarısızlığa uğrayan kişi kategorileri birbirine karıştırdığı iccedilin aileden
kabileden ihraccedil edilir Eğer soumlz konusu hatayı yapan kişi kentin tepesinde devletin
youmlnetiminde yer alıyorsa kentin bizatihi kendisini tehlikeye atacağından kentten de
suumlrguumln edilecektir113 Hypsipolis olan insan bir anda apolis oluverir Kısacası insan
oumlvuumllesi tekniğine logosrsquouna rağmen yine bizzat onların yol accediltığı tehditten
kurtulamaz Ccediluumlnkuuml tehditten kurtulmanın yolu yine logosrsquotan geccedilmektedir
Sofokles araccedilların kurnazca kullanımı yoluyla adalet ve adaletsizlik sorununun ccediloumlzuumllebileceğine inanmıyordu İnsan texnasrsquoa [technersquoye] sahip olmasına rağmen iyiyle koumltuumlyuuml karıştırabiliyordu Bu fikir adaleti insanın texnairsquosi iccedilinde varsayan sofist Phytagorasrsquoın kozmolojisiyle temelden ayrılmaktadır [Platon- Phytagoras 321] İnsanın texnairsquosinin ccedilaresizliği insanın cuumlretiyle bağıntılıdır (tolmas charin114 -375) Temel problem buradaki ldquotolmasrdquo kelimesinin hem sınırların
112 Oudemans 1987 128 113 Bkz Oudemans 1987 s 124 114 tolma (tolma) iyi anlamda Cesaret yuumlreklilik atılganlık koumltuuml anlamda aşırı cesaret kuumlstahlık pervasızlık cuumlret ayrıca işe girişmek kalkışmak korku verici ya da zor bir işe girişmek iccedilin cesaret bulmak risk almak gibi anlamları bulunmaktadır Bkz Liddell-Scott 1996 s 1803
168
aşılması succedilunu ima etmesi hem de duumlzenin kurulması iccedilin gerekli cesarete referans vermesidir115
Dolayısıyla techneacute olmadan insan kuumlltuumlr kuramaz ya dev dalgalar iccedilinde boğulur
gider ya soğuktan donar ya vahşi hayvanlar tarafından oumllduumlruumlluumlr ya da accedillıktan oumlluumlr
Koro şarkısı insanın bu tehditleri techneacute sayesinde bertaraf ettiğini accedilıkccedila belirtir
Fakat hemen ardından bize sezdirdiği ise techneacutersquonin oumlteki kaccedilınılması muumlmkuumln
olmayan yıkıcı yuumlzuumlduumlr
Koronun soumlzuumlnuuml ettiği hupsipolis apolis aslında bir ccedileşit pharmakon olarak
okunabilir Tıpkı pharmakonun hem zehir hem panzehir hem kurtarıcı hem de
kirletici olması gibi insan da hem hupsipolis hem de apolis olabilmektedir Adil bir
kral iken (hupsipolis) kentten kovulan ve apolis olan kişiler tragedyalarda bolca
bulunabilir Diğer taraftan yalnızca kentten atılmaktan soumlz etmez koro aileden
kovulmayı da ima eder (ldquoNe evime yakın olsun ne de duumlşuumlncelerimerdquo) Boumlylece hem
ailenin hem de polisin dışına suumlruumllme hem ailenin hem de devletin dışında kalmak
demektir Arthur Miller ldquoTragedya ve Sıradan İnsanrdquo [Tragedy and The Common
Man] adlı makalesinde tragedyalarda yalnızca krallar ya da soylular gibi toplumun
uumlstuumlnde yer alan kişilerin işlenmesinin tek doğru olmadığını sıradan bir insanın da
tragedya iccedilin uygun olabileceğini soumlyler116 Bunu da ironik bir dille ldquoOidipus ya da
Orestes gibi kahramanların yaşadıkları karmaşaların sıradan modern insanın da
yaşayabileceğinirdquo soumlyleyerek destekler Fakat burada şu soruyu sormak yerinde
olacaktır Neden tragedya soylu ya da daha genel bir ifadeyle toplumun tepesinde yer
alan kişileri konu almaktadır Neden Aristoteles bu konuda farklı bir tercihin de
olabileceğini belirtmemiştir Gerccedilekten de Millerrsquoın dediği gibi sıradan bir insan da
ldquotragedyanın konusurdquo olabilir mi Şuumlphesiz ki tragedyanın asıl meselesi krallar
soylular ya da tiranlar değildir bizatihi insanın kendisidir Ancak onu varlığının
imkanlarının en uccedil imkanlarıyla [buna varlığın en zati ve kaccedilınılmaz imkacircnı oumlluumlm de
dahildir] birlikte ele almak trajik etkiyi artırabilmektedir İnsanın hem pantoporos
115 Oudemans 1987 s 127-128 116 Miller Arthur ldquoTragedy and Common Manrdquo The Question of Tragedy Ed Arthur B Coffin EmText Sanfrancisco 1991 s 85
169
hem de aporos olması gibi eşanlı olarak hem hypsipolis hem de apolis olan
konumunu goumlstermek iccedilin sıradan bir insan uygun olmayabilir kanısındayız Sıradan
insanı başka bir deyişle ldquonormalrdquo bir insanı yani sınır aşmamış muğlacirck bir konuma
duumlşmemiş bir insanı tragedyanın konusu haline getirmek oldukccedila zor olacaktır Diğer
taraftan tragedyalarda da krallar yalnızca olabilecek en uumlst konumdan [hypsipolis]
en aşağı konuma [apolis] duumlştuumlkleri iccedilin tragedyanın konusu olmazlar Onlar zaten
tam da o ldquoarardquo konumda oldukları iccedilin trajik oumlzuuml taşımaktadırlar Yani bir kral
sıradan bir insana goumlre bulunduğu konum itibariyle muğlacirck bir yerdedir Kral bir
pharmakonrsquodur topluma musallat canavar sphenkslerden kurtarır Kente medeniyet
getirir kuumlltuumlr kurar Fakat buumltuumln bunları yaparken tehlikeli bir guumlccedil kullanır ve
tehlikeli guumlccedillere temas eder Onu bir kurtarıcı yapan guumlccediller onun yıkımına sebep
olur Kurtarıcı kral şimdi en aşağılık konuma itilir toplumun buumltuumln guumlnahlarını
uumlstlenerek kapı dışarı edilir kentten kovulur Bir kraldan yoksul bir meczuba
doumlnuumlşme [Kral Lear] tragedyanın dıştan goumlruumlnen unsurlarındandır Burada temel
olan kralın hali hazırdaki muğlacirck konumuyla hypsipolis apolis oluşuyla insanı
temsil edebiliyor oluşudur
Burada koro şarkısının anahtar soumlzcuumlğuumlne deinonrsquoa geri doumlnmemiz gerekiyor
Deinon soumlzcuumlğuumlnuumln medeniyet kurucu olduğu kadar onun altını da oyan bir guumlcuumln
muğlacircklığını anlatacak şekilde ccedilevrilmesi gerektiği accedilıktır Jebb deinon iccedilin
muhteşem soumlzcuumlğuumlnuuml oumlneriyordu117 Bu tuumlrden bir ccedileviri bu koro şarkısının
iccedileriğinin ldquoinsanın medeniyet kurucu guumlcuumlnuumln aklının ve yeteneğini oumlvguumlsuumlrdquo olduğu
yanılgısına suumlruumlkler bizi Şarkının trajik iması kaybolur Deinon da pharmakon gibi
muğlacirck bir soumlzcuumlktuumlr Bunu birinci boumlluumlmde yeterince tartışmıştık Kozmolojik
anlayışına bağlı olarak okuma biccedilimleri de doğal olarak farklılaşacaktır Eğer insanın
doğadan ayrılması esasına dayalı bir kozmolojinin iccedilinden duumlşuumlnuumlyorsanız eğer
birccedilok yorumcunun yaptığı gibi bu stasimonun insanın doğa uumlzerindeki
hacirckimiyetinin ve medeniyet kurucu guumlcuumlnuumln zafer şarkısı olduğuna inanıyorsanız
deinonu ldquokudretlirdquo olarak ccedilevirmenizden daha doğal bir şey olamaz Daha oumlnce
117 Bkz Jebb 1891 s 340
170
başka bir vesileyle soumlzuumlnuuml ettiğimiz sorun yani metne kendi duumlnyamızdan bakarken
kendi duumlnya algımızı da dayatmaya boumlylelikle metni goumlze goumlruumlnmeyecek bir şekilde
asimilasyona uğratma tehlikesi de bu doğallıkla birlikte oluşur
Aynı şekilde ayırıcı duumlşuumlnce bir yanda poros ile technenin deinonrsquola olan
bağlantısını da goumlzden kaccedilırır Zincire Vurulmuş Prometheusrsquota Prometheusrsquou
kayalara bağlarken Kratos Biarsquoya şoumlyle sesleniyor
Daha guumlccedilluuml vur iyice bağla bir teki bile ccediloumlzuumllmesin Ccediluumlnkuuml O [Prometheus] muumlthiş [deinos] aklıyla en ccedilaresiz [amecircchanocircn] durumlardan bile kurtulmayı [poros] biliyor118
Oumlluumlm archersquodir
Poros insanın her şeye cuumlret eden her yerde kendine bir ccedilıkış yolu ccedilare bulan onu
her şeye eriştiren guumlcuumlduumlr Pan-to-poros her şeyin deneyimlenmesini ima
etmektedir Fakat her şeyin deneyimlenebilmesine rağmen insan asıl tecruumlbeden
yoksundur Ccediluumlnkuuml hiccedilbir yetenek hiccedilbir şiddet eylemi ve kurnazca yapılmış hiccedilbir
alet insanı oumlluumlmden kurtaramayacaktır Ccediluumlnkuuml oumlluumlm insanın olanaksızlığının
olanağıdır Oumlluumlm [yani henuumlz-değil] ldquohenuumlz-olmayanrdquo olarak bir imkacircn olarak
durmaktadır Henuumlz-olmayan gelip ldquoolduğundardquo ise insanın buumltuumln olanaklılığı hitam
bulacaktır Gelmesi gereken hiccedilbir şeye karşı ccedilaresiz [amecircchanocircn] olmayan insan
[362] yalnızca oumlluumlm karşısında ccedilaresizdir Oumlluumlm alt edilebilecek uumlstesinden
gelinebilecek oumlteki şeylere benzemez Aslında oumlluumlm ldquohiccedilbir şeyin ccedilare olamadığı
şeyrdquodir
İsmene oyunun başında Antigonersquoye şoumlyle diyordu ldquoAteşli bir kalbin var soğuk
olana youmlnelmiş olmasına rağmen [thermecircn epi psuchroisi kardian echeis]rdquo119
Burada ldquosoğuk olanrdquo diye ccedilevrilen soumlzcuumlk [psuchroisi] aslında ldquoboşuna faydasızrdquo
anlamlarına da gelmektedir Soumlzcuumlğuumln buradaki kullanımı bu youmlndedir Fakat
Heidegger soumlzcuumlğuumln birinci anlamını yani soğuğu tercih eder Ve bu ldquosoğuk olanrdquola
118 Aiskhylos Zincire Vurulmuş Prometheus sat 59-60 119 Sophokles Antigone sat 88
171
kastedilenin oumlluumlm olduğunu belirtir120 Zira soumlzcuumlğuumln oumlluumller iccedilin kullanımları
bulunmaktadır121 Bu accedilıdan bu tuumlr bir ccedileviriye yanlış ya da aşırı bir yorum denemez
İsmene ardından şoumlyle diyor ldquoCcedilok şeyi yapabilecek durumdasın ama arzu [eros]
seni ccedilaresi olmayan bir şeye [amecircchanocircn] suumlruumlkluumlyor [ei kai dunecircsei g all
amecircchanocircn eras]rdquo122 Bu kez İsmenersquonin oumlluumlmden soumlz ettiği daha accedilıktır Ve son
olarak ldquoİnsan imkacircnsız olanın peşinde koşmamalırdquo [archecircn de thecircran ou prepei
tamecircchana] Burada cuumlmlenin arche soumlzcuumlğuumlne bağlı olarak farklı yorumlanma
olasılığı soumlz konusudur123 Filolojik tartışmanın dışında Heidegger arche ve
amechana soumlzcuumlklerinin birlikte kullanışına dikkat ccedileker Bir yanda Arche yani
başlangıccedil ilk olan başlangıccedilta yer alan diğer tarafta amechana yani hiccedilbir şeyin
ccedilare olamadığı şey vardır Biz sadece buradan esinlenerek archersquonin yani
başlangıccedilta yer alarak kendisinden neşet edenler uumlzerinde hacirckimiyet kuran şeyin
amechana hiccedilbir şeyin ccedilare olamadığı şey yani oumlluumlm olduğunu soumlyluumlyoruz Arche
oumlluumlmduumlr Antigone her şeyi youmlneten her şeyin nedeni başlangıccedil noktası archersquosi
olan oumlluumlmuumln peşine duumlşmuumlştuumlr Oumlluumlm ise amechana olandır
3232 İkinci Koro Şarkısı [583-625]
[583] Koumltuumlluumlkten [kakocircn] tatmamış nesiller Ne de kutlu [eudaimones] Ccediluumlnkuuml
tanrılardan bir eve gelen [585] Bir sarsıntı buumltuumln soyu Bir kuşaktan diğerine
sarsıp yıkar [ate] Nasıl ki Trakyarsquonın ruumlzgacircrları Dev dalgalar yapıp Azgın
nefesiyle [590] Derinlerin karanlığından [erebos huphalon] Kapkara kumu ccedilıkarıp
ccedilalkalar Ve kıyıya vuran dalgalardan Acı bir ağıt yuumlkselir [İşte boumlyledir bu felaket
de] [593] En başından beri suumlruumlyor Labdakosoğullarırsquonın [595] Oumlluumlmle tıka basa
Dinmeyen acıları Onları yıkan tanrıdan başka Hiccedilbir nesil diğerini Kurtaramaz
[600] Tam da şimdi Umut ışığıydı Oidipus soyunun Son dalı Yer altı tanrısının
120 Heidegger 1996 s 98 121 Bkz Liddell amp Scott 1996 psuchros maddesi 122 Sophokles Antigone sat 90 123 Bkz Heidegger 1996 s 100-101 ve Jebb 1891 s 26
172
Kan kırmızı tozu124 Yıktı onu Gururlu soumlzleri ve ccedilılgınlığı yuumlzuumlnden [605] Ey
Zeus hangi had bilmez Başa ccedilıkabilir senin guumlcuumlnle Ne her şeyi tuzağına duumlşuumlren
uyku Ne de yorulmak bilmez zamanın Huumlkmuuml geccediler sana [610] Sen goumlz
kamaştıran İhtişamıyla Oluumlmposrsquoun Sahibisin Geccedilmişte olduğu gibi Gelecekte
de her yerde Bu yasa huumlkuumlm suumlrecek ldquoOumllmekle yuumlkuumlmluuml her yaşam Lanetiyle-
yıkımıyla (ate) birlikte gelir duumlnyayardquo125 [615] Ccediluumlnkuuml serseri bir mayındır umut
Kimine huzur verir Kimine arzunun aldatıcılığını [apata kouphonoocircn erocirctocircn]
Ayakları hiccedil yanmamış Nasıl bilmezse ateşin yaktığını [620] İşte oumlyle kandırır umut
insanı Ccediluumlnkuuml eski zamanlardan bir bilgenin Uumlnluuml soumlzuuml [şoumlyle] ldquoTanrı kime
yıkım verecekse Er ya da geccedil o insan [625] İyiyi koumltuuml sanır koumltuumlyuuml iyirdquo
32321 İkinci Koro Şarkısı Accedilıklaması
Birinci koro şarkısındaki insanın doğa karşısındaki guumlccedilluuml duruşu burada tersine
doumlner Bir bakıma birinci koro şarkısında gizliden gizliye ima edilen tehlikeler
burada belirgin bir şekilde accedilığa ccedilıkarlar Bu kez buumltuumln korkunccedilluğu iccedilinde
karşımızda duran doğanın deinotesidir
Birinci koro şarkısında insanın rahatlıkla aştığı deniz şimdi korkunccedil dalgalarla dolu
bulanık ve hırccedilındır Yelkenleri şişirerek insanların gemilerle denizler aşmasını
sağlayan ruumlzgar burada fırtınaya doumlnmuumlştuumlr Fırtınalar dev dalgalara neden olmakta
ccedilalkantıdan kararmış denizler kıyıları doumlvmektedir Kıyılardan korkunccedil sesler
yuumlkselmekte bu sesler de Labdakosoğullarının acılarının işareti sayılmaktadır
124 Konis (toz) ya da kopis (bıccedilak) Soumlzcuumlğuumln kesin olarak hangisi olduğu belli değil Her iki durumda da ifade değişiyor Antigonersquonin kardeşinin uumlzerine ndashbuumlyuumlk bir ihtimalle- kanlı toz atması ile Kororsquonun bu soumlzleri hem Poluumlneikesrsquoi hem de Antigonersquoyi kastederek daha guumlccedilluuml bir şiirsellik yakaladığı duumlşuumlnebilir Bu yuumlzden burada ldquotozrdquo soumlzcuumlğuumlnuuml tercih ettim Bu konuda bkz Jebb 1891 s 114-15 Sabahttin Ali bu dizeleri şoumlyle ccedilevrilmiş ldquoŞimdi yer altı tanrılarının kanlı tozları delice soumlzler ve ccedilılgın bir ruh bu ışığı soumlnduumlruumlyorrdquo Goumlruumllduumlğuuml gibi ldquokanlı tozlarrdquo ifadesini Sabahattin Ali de tercih etmiş dizelere duumlştuumlğuuml dipnotta bu soumlzlerin Antigonersquonin kardeşinin uumlzerine serptiği tozlar iccedilin kullanıldığını belirttikten sonra mısraın devamındaki farklılığı şoumlyle accedilıklıyor ldquorsquoDelice soumlzlerrsquo tabiriyle Antigonersquonin Kreonrsquola muumlnakaşasında kullandığı sert lisan ve lsquoccedilılgın ruhrsquola da hiddetinden goumlzuuml kararan Kreonrsquoun hali tasvir ediliyorrdquo Sophokles 1941 s 41 125 Richard Jebb dizeleri şu anlamda ccedilevirmiş lsquoHiccedilbir oumllccediluumlsuumlzluumlk lanetten azade (ektos atas) gelmez duumlnyayardquo [hellip] Aşırı guumlccedil ya da servet ya da zenginlik boumlylesine buumlyuumlk herhangi bir şey tanrıların oumlfkesini uyandırır İnsan hubris goumlsterir ve bu ate getirirrdquo Jebb 1891 s 118
173
Bu sınırsız hareketlilik manzarası doğanın bozucu alt uumlst edici guumlcuumlnuuml goumlstermektedir (Yunanlıların goumlzuumlnde daima marjinal ve tehlikeli bir uumllke olan) Trakyarsquonın koumltuumlcuumll ruumlzgarları yer ile goumlk arasındaki ayrımı bozmaktadır126
Denizin dalgaları kozmik duumlzeni altuumlst etmektedir denizin dibinde kalması gereken
kara kum denize karışır aynı şekilde deniz kıyıyı doumlver karayı sarsar ve ruumlzgar da
ldquoruumlzgar olmaktan ccedilıkarrdquo dus-anemoi olur127 Buradaki doğanın sınır aşan guumlcuuml
olağanın dışında bir olguyu da ima etmektedir Erebos huphalon denizlerin
dibindeki karanlık ccedilukur Vernantrsquoa goumlre sadece bir ccedilukur olmanın ccedilok
oumltesindedir128 ilksel kaosu hatırlatmaktadır Bu da duumlzenin olmadığı bir zaman
dilimine işaret eder
İnsan bu kaotik guumlccedillerden kurtulmaya ccedilalışır fakat başaramaz Guumlccedil bir tanrının
elinden bir soya vurur tıpkı denizin karaya vurması gibi Koro benzerliğin altını
oumlzellikle ccedilizmiştir insanın başına gelen felaket de tıpkı doğanın kaotik goumlruumlntuumlsuuml
gibidir Bir başka metafor da umut konusundadır Dizede Elpisrsquoin umudun sıfatı
olarak kullanılan poluplanktos soumlzcuumlğuumlnuuml ldquoserseri mayınrdquo olarak ccedilevirdik Richard
Jebbrsquoin accedilıklamalarına goumlre burada tarifi yapılan umut ldquobilinmeyen denizlerde başı
boş dolaşan bir denizcirdquo imgesi oluşturmaktadır129 Dolayısıyla doğaya ait alan ile
insana ait olan alan bir kere daha bir araya gelir İnsan umudu taşıyan insan accedilık
denizde başı boş gezinen bir gemi gibidir Geminin kontroluuml bu kez birinci koro
şarkısında olduğunun aksine yalnızca onun elinde değildir Diğer doğal guumlccedillerin yanı
sıra tanrılar da geminin youmlnuumlnuuml tayin etmektedirler Ve umut bir ccedileşit yuumlzer-gezer
mayın gibi ya hiccedilbir şeye ccedilarpmadan yoluna devam edecek ya da insanı yıkıma
suumlruumlkleyecektir (Diğer taraftan umudun aldatıcı oumlzelliği de vardır ki buradan
bakıldığında onun hiccedilbir şeye ldquoccedilarpmadanrdquo yolunda devam edebilmesi muumlmkuumln
değildir)
126 Vernant amp Detienne Les Ruses de lIntelligence-La Metis des Grecs Paris 1974 s 154-55 aktaran Oudemans 1987 s 134 127 Bkz Oudemans 1987 s 134 128 Vernant amp Detienne 1974 s 155 Aktaran Oudemans agy 129 Jebb 1891 s 118
174
Bu koro şarkısında da yine kategorilerin birbiri iccediline nasıl geccedilmiş bulunduğunu
goumlrebiliyoruz Tanrılar doğa guumlccedillerinin yerini alabilmekte insan soyları atalarından
kalan lanetleri taşımak zorunda kalabilmektedirler Yıkımın neden geldiğine dair
ldquorasyonelrdquo bir accedilıklama yoktur Tanrı bir soyu yıkmak ister ve bir felaketle o soyu
yok eder Aslında tanrılardan yıkımın neden geldiğine dair bir gerekccedile olarak ldquosınır
aşımırdquo succedilundan soumlz edilir İnsan tanrı olmaya kalktığında şarkıdaki deyişle
haddini bilemediğinde [607] felaketin gelmesi kaccedilınılmazdır Fakat dizelerin
devamında bu tuumlrden ldquohaddini aşmardquo ile ldquofelakete uğramardquo arasındaki ldquorasyonelrdquo
bağ kaybolur Koro şarkısı had bilmenin de oumltesinde felaketin bizatihi kendisiyle bir
arada yaşadığımızı accedilıkccedila soumlyler thnaton bioto pampolu g ektos atas Oumlluumlmle
yuumlkuumlmluuml yaşam Atersquosi yıkımı-felaketi ile birlikte gelir duumlnyaya Duumlnyaya gelmek
demek acıyı da beraberinde getirmek demektir Ate yalnızca tanrılardan gelen dışsal
bir felaket değildir bir daimon gibi insanın doğumuyla birlikte varolur Diğer
taraftan yaşamın (Biosrsquoun) oumlluumlmluuml olmaya mahkum (thnaton) olması da başlı başına
Ate sayılabilir Başka bir deyişle insanın doğması insanın Atersquosidir Tam da bu
yuumlzden ldquoen iyisi hiccedil doğmamış olmakrdquotır Ama koro şarkısı hemen ardından yine
Elpisrsquoten soumlz eder Koumlr umut bu kez ldquoserseri mayınrdquo gibi dolaşmaktadır İnsanların
ccediloğuna teselli vermekte bir ccediloğuna da arzunun [Eros] aldatıcılığını sunmaktadır
Dolayısıyla tanrıların yıkmak istedikleri ldquohaddini aşanrdquo insan değil bizatihi insanın
kendisidir İnsan doğar doğmaz haddini aşmıştır
Burada ldquokoumltuumlcuumllrdquo bir tanrıdan ya da tanrılardan soumlz etmek de muumlmkuumln değildir
Ccediluumlnkuuml insana iyiyi koumltuuml koumltuumlyuuml iyi gibi goumlsteren şey umudun kendisidir Umut ve
arzu bu stasimonda birbirinden ayrılmaz şekilde işlenirler Sophokles ilginccedil bir
şekilde birinci stasimona atıfta bulunur Umut yani Elpis birinci koro şarkısındaki
niteliğini korumaktadır Diğer taraftan birinci stasimonda kuşlar iccedilin kullanılan
kouphonoocircn (kaygısız gamsız duumlşuumlncesiz) nitelemesi bu kez insan iccedilin kullanır
Birinci stasimondaki budala kuşların yerini insan almıştır bu kez avlanan insandır
Yine birinci stasimonda insana uumlstuumlnluumlk sağlayan ldquoakılrdquo bu kez iyiyi ve koumltuumlyuuml
birbirine karıştırabilmektedir
Burada koumltuumlcuumll bir tanrı tasvirinin olmadığını soumlyledik Zeusrsquoun bu dizelerdeki
anlatımı oldukccedila sakin dingin bir Zeus tasviri sunar Zeus insanların oumlluumlmluuml
175
oluşuna karşın oumlluumlmsuumlzduumlr zamana direnişiyle ve Oluumlmposrsquoun sahibi olarak sonsuz
bir guumlce sahiptir Diğer yandan bir karmaşa iccedilerisinde tasvir edilen doğaya karşı da
sakin bir goumlruumlnuumlm iccedilindedir Zeus sanki insanların duumlnyasından kopuk apayrı bir
duumlnyada varlığını suumlrduumlren bir tanrı gibidir Ancak bu uzak tanrılar alemi bir anda
insanların hayatlarına muumldahale edebilen bir konuma geccediler Tanrılar yıkmak
istediklerine Ate yıkım-felaket goumlndermekte ve onları şaşırtmaktadırlar Buumltuumln bu
tasviri yapılan kaotik ortamın sorumluluğunda tanrıların payı vardır İlk dizelerde
Antigone bunu doğrulamıştır zaten ldquoHiccedilbir acı kahır utanccedil kaldı mı Zeusrsquoun bize
yaşarken tattırmadığı[2]rdquo130
Diğer taraftan burada kirlilik duumlşuumlncesinin soydan soya nasıl suumlrduumlğuumlne ilişkin bir
accedilıklama da bulunmaktadır Ataların taşıdığı lanet soyun ldquoson dalırdquona kadar
varlığını suumlrduumlrmektedir Koro lanetten arınmanın imkansızlığını accedilık bir şekilde
ortaya koyar Hiccedilbir nesil bir diğerini kurtaramamaktadır Ccediluumlnkuuml bir tanrı soyu yıkan
eylemlerini suumlrduumlrmektedir Başka bir deyişle o tanrı dışında hiccedil kimse soyu bu
lanetten kurtaramamaktadır Antigonersquoyi Oidipusrsquoun lanetinden ayırmak muumlmkuumln
değildir bu accedilıdan Lanet herkese neredeyse aynı oumllccediluumlde dağıtılmıştır Tam da bu
yuumlzden oyunda Girardrsquoın deyişiyle figuumlrler arasındaki farklılıklar goumlzden
kaybolmaya başlar Eteokles ile Poluumlneikes arasındaki fark yitirilmiştir Onları
birbirinden ayırmak iccedilin toumlrenle goumlmme accedilıkta bırakma ayrımına gidilmiş fakat
başarılamamıştır Antigone ayrıma itiraz etmiş fakat sembolik olarak bu kez kendisi
farklılıkları birbirine karıştırma eğilimine girmiştir Babasına duyduğu bağlılığı
ağabeyine de goumlstermeye ccedilalışmış babasıyla ağabeyini karıştırmıştır Diğer taraftan
baba ile ağabey ensest sonucu ldquoaynırdquolaşmıştır Aynı şekilde Antigone ağabeyiyle
kocasını da karıştırır Haimonrsquoa youmlneltmesi gereken sevgi ve bağlılığı yıkıcı bir
şekilde ağabeyine sunar Başka bir deyişle Eros ile philiarsquoyı karıştırır
Buumltuumln bu kargaşayı birbirine karışmaları kaotikleşmeyi ccediloumlzecek olan iyi
duumlzenlenmiş bir rituumleldir Oudemans koro şarkısının başındaki kaotik doğa
manzarasını Labdakos oğullarının başına gelen felaketlerin bir metaforu olarak
130 Sofokles 1997 s 65
176
anlatmaktadır Ama muğlacirck nitelikli durumların altını da ccedilizer oumlluumlmsuumlzlerle
oumlluumlmluumller arasında yapılan ayrıma arada kalmış cesedin tehlikeli konumu dahil olur
Normalde bir miktar kumla ya da toprakla cesedin uumlstuuml oumlrtuumllduumlğuumlnde kirlilik riski
miasma tehlikesi ortadan kalkacaktır Fakat burada ikinci koro şarkısında da
değinildiği gibi ldquoyer altı tanrılarının tozurdquo Labdakosoğullarırsquonın ldquoson dalırdquonı
yıkmıştır Burada kastedilen Poluumlneikesrsquotir fakat aynı toz bu kez Antigonersquoyi yani
bir başka anlamda Labdakosoğullarırsquonın ldquoson dalırdquonı yıkacaktır Toz (ya da kum)
Antigonersquonin Poluumlneikesrsquoin cesedi uumlzerine atacağı kanlı toza doumlnuumlşmuumlştuumlr Boumlylece
Oudemansrsquoın ifadesiyle ldquodenizin karanlık diplerinden kopan kumlar Labdakos
soyunun uumlstuumlnuuml oumlrtmek iccedilin geri gelmiştirrdquo131
3233 Uumlccediluumlncuuml Koro Şarkısı [780-800]
[781] Ey Eros [Aşk] Savaşta yenilmez Malı muumllkuuml altuumlst eden Eros Uyuklayan
genccedil bir kızın yanağına konup Sabaha kadar noumlbet beklersin [785] Denizlerin
uumlzerinde oradan oraya gezinirsin Ve avlanırsın her yerde ıssız kuluumlbelerde bile
Ne tenhalarda yaşayan canlılar Ne bir guumlnluumlk oumlmruuml olan insan [790] Ne de
oumlluumlmsuumlzler Kurtulabilir senden Hepsine deliliği [mainomai] verirsin [791] Ve
sen insanın aklını ccedilelip Yolda gideni yoldan ccedilıkarırsın [dikaiocircn adikous] Ve sen
şimdi de sen uyandırdın Aynı kana sahip [xunaimon] İki insan arasındaki bu
kavgayı [795] Zafer Guumlzel gelinin goumlzkapaklarındaki tutkunundur Sonrasız
yasaların yanında huumlkuumlm suumlren bir guumlccediltuumlr bu [800] Ccediluumlnkuuml Aphroditersquoyle kimse baş
edemez
32331 Uumlccediluumlncuuml Koro Şarkısı Accedilıklaması
Birinci koro şarkısında tanrılar arka plandaydı İkinci koro şarkısı ise Zeusrsquoa bir oumlvguuml
niteliği taşıyordu Burada uumlccediluumlncuuml koro şarkısında ise insanla tanrılar arasındaki
muğlak guumlccedillerden birinin bir daimonrsquoun varlığından soumlz edilmektedir Bu guumlccedil
Erosrsquotur
131 Oudemans 1987 s 136
177
Birinci koro şarkısındaki hakim insan tasviri burada bir kere daha tersine doumlner
Eros birinci koro şarkısındaki ldquoguumlccedilluuml insanrdquoın yerine geccediler yani bu kez hayvanlar
ve insanlar uumlzerinde karada ve denizlerde oumlluumlmluuml oumlluumlmsuumlz tuumlm varlıklar uumlzerinde
huumlkuumlm suumlren guumlccedil Erosrsquoun guumlcuumlduumlr İkinci koro şarkısında Erosrsquoun insanı yanıltıcı
youmlnuumlne vurgu yapılmıştı Bu kez onun tuumlm evreni etkileyebilen yıkıcı guumlcuumlnden
bahsedilir
Her şeyden oumlnce Erosu erotik sevgi anlamının yanı sıra ccedilok daha temel bir kudret olarak birinin uumllkesi ve ailesi iccedilin duyduğu sevgiyi de kapsayan bir guumlccedil olarak duumlşuumlnduumlğuumlmuumlzde Erosun etkileşimli doğası daha iyi anlaşılabilir Eros tipik olarak hem duumlzen kurucu hem de duumlzeni tehdit eden bir guumlccediltuumlr132
Yunan tanrılarının birden fazla ismi birden fazla goumlruumlnuumlşuuml olmasının izlerini Erosrsquota
da goumlrebiliriz Uyuyan genccedil bir kızın yanağında ldquokonaklayanrdquo da yıkıcı bir savaşccedilı
olup buumltuumln zenginlikleri talan eden de odur bir gelinin goumlzlerindeki tutku olur ama
akrabalar arasına nifak sokan da insanı ccedilıldırtan da yine onun guumlcuumlduumlr Hem
uumlretmenin bereketin ccediloğalmanın hem de yok etmenin guumlcuumlduumlr
Dikaiocircn adikous (791) oksimoronu [ccedilelişik ifadesi] arzunun etkisi altında doğruyu yanlıştan ayırt edebilmenin muumlmkuumln olmadığını goumlsterir Benzer bir belirsizlik bilgi kategorisindeki Erosrsquoun ccedilevresinde de bulunur Eros bir taraftan kendini goumlruumlnuumlr kılar (έναργής [enargecircs] -795) diğer taraftan insan aklında ccedilılgınlığa (μέμηνεν [memecircnen] ndash 790) neden olur (792) Buradan ccedilıkacak sonuccedil şu olmalı Eros birleşme ve ayrılma arasındaki bir gerilim olarak vardır onun guumlcuuml oumlyle bir guumlccediltuumlr ki hem duumlzen hem de duumlzensizliği aynı anda gerccedilekleştirir Bu tam da bu yuumlzden iccedilten iccedile ccedilatışmalı ve kontroluuml muumlmkuumln olmayan evrenin vazgeccedililmez bir parccedilasını oluşturur133
Erosu ihmal etmek deliliktir ama onun guumlcuuml oumlnuumlnde boyun eğmek ona tapmak da
insanı deliliğe suumlruumlkleyebilecektir Bu konuda daha oumlnce Hippolytos oumlrneğini
vermiştik Hippolytos Artemisrsquoe tapıyor bakire kalmayı arzuluyor fakat bu
eylemiyle Aphroditersquoyi ve Erosrsquou ihmal ediyordu Birbirleriyle ccedilelişen iki tanrının
yol accediltığı muğlacirck pozisyonu bir dereceye kadar anlayabiliyoruz Ama aynı tanrının
birbiriyle ccedilelişik goumlruumlnen davranışlarını kavramakta zorlanıyoruz Eros diğer buumltuumln
132 Oudemans 1987 s 141 133 Goheen R H The Imagery of Sophoclesrsquo Antigone Princeton 1951 s 136 Aktaran Oudemans 1987 s 143
178
Yunan tanrıları gibi hem ona saygı duymamızı hem de ona karşı belirli bir mesafede
kalmamızı gerektiren bir tanrıdır Buumltuumln Yunan tanrıları gibi hem yararlı ve hem de
tehlikelidir Bu kadar muğlacirck değişkenlerin iccedilinde insanın yolunu kaybetmemesi
neredeyse imkansızdır
Antigonenin Erosla ilgili olarak bulunduğu trajik pozisyon iki aşamalıdır Bir
taraftan cinsel yanı olmayan bir Eros tarafından yani oumlluuml akrabanın sevgisi ve oumlluuml
sevgisi tarafından ele geccedilirilmiştir Antigone hem ensestin hem de nekros-philiarsquonın
kıyısında gezinmektedir Diğer taraftan tam da bu arzuları yuumlzuumlnden cinsel anlamıyla
Erosu ihmal etmektedir Ccediluumlnkuuml imkacircnsıza acircşık olan Antigone kendi dişil uumlreme
ergonunu ve Labdakos soyunun devamı gibi ailevi sorumluluğunu ihmal etmek
zorundadır Diğer taraftan Kreon da Erosrsquoun cinsel youmlnuumlnuuml reddetmiştir O da
Antigone gibi kendi ailesinin uumlremesini ve ccediloğalmasını yadsımış oğlu Haimonrsquoa
engel olmuş aynı zamanda onunla ccedilatışmaya da girmiştir134 Levi-Straussrsquoun ikili
karşıtlıklar tablosunda135 da accedilıkccedila goumlruumllebileceği uumlzere buumltuumln Thebai uumlccedillemesi (ve
mitolojisi) philia [sevgi] ve ekhtrosrsquoun [nefret] fizyon ile fuumlzyonrsquoun ayrılma ve
birleşmenin suumlrekli tekrar ettiği bir doumlnguuml biccedilimindedir Hem sevgide hem de
nefrette sınır aşımı soumlz konusudur Ve bu sınır aşımlarının tuumlmuuml de kandaşlar
[xunaimon] arasında meydana gelmektedir Erosrsquoun aynı kana sahip insanlar
arasındaki konumu ccedilok daha tehlikeli olmaktadır Erosrsquoun varlığı bir taraftan enseste
kadar uzanabilmekte diğer taraftan yokluğu da kardeşlerin birbirini oumllduumlrmesine ya
da baba ile oğlun birbirine duumlşmesine neden olabilmektedir
3234 Doumlrduumlncuuml Koro Şarkısı [944 - 976]
[944] Buumltuumln guumlzelliğiyle Danae de boumlyle Katlanmış [945] Guumln ışığını demir
duvarlarla değişmeye Ve bu lahit gibi gizli Demirden odada hapsedilmişti Ah
ccedilocuk ccedilocuk [950] Soylu bir ailedendi o da senin gibi Ve karnında taşıyordu
Zeusrsquoun altın olup da damlayan spermini Fakat kaderin guumlcuuml dehşet bir guumlccediltuumlr
134 Bkz Oudemans 1987 s 144 135 Bkz Levi-Straussrsquoun Thebai Miti İkili Karşıtlıklar Tablosu Ek 1
179
[moiridia tis dunasis deina]136 Ne mal-muumllk zenginlik ne Ares ne kent duvarları
Ne de denizde dalgaların inlettiği kara gemiler Koruyamaz insanı kaderin elinden
[955] Ve Dryasrsquoın gem vurulup ehlileştirilmiş Oumlfkesine hızlı azgın oğlu
Hedonrsquoların kralı [Lykurgos] Alay edince Dionysos diniyle Bağlayıp elini kolunu
tanrı Kayalık bir mağaraya kapattı Deliliğinin taşkınlığı yavaş yavaş azaldı [960]
O zaman farkına vardı tanıdı Ccedilılgın alaylarla saldırdığı tanrının Kim olduğunu
anladı [Dionysos tarafından] ele geccedilirilmiş kadınları [entheous gunaikas] [965]
Bastırmak meşaleleri soumlnduumlrmek istemiş Ve fluumlt ccedilalan Musarsquoların oumlfkesini
uyandırmıştı [966]
Kara Kayalarrsquoın bir yanında Boğaziccedili kıyıları Diğer yanında Trakyarsquonın
Salmidessusrsquou [970] Orada yakınlarda Tanrı Aresrsquoin Tapınağı Oradan goumlrduuml
Tanrı uğursuz yarayı Phineusrsquoun iki oğlunun goumlzlerinde [975] Vahşi karısının
[Eidothea] kanlı elleri Ve hanccediler değil bir mekiğin ucuyla accediltığı yarayı [977] İki
ccedilocuğun intikam arzusuyla bakan Goumlz bebeklerine karanlık ccediloumlkmuumlştuuml Zavallılar
acıyla kıvranıyorlardı [980] Korkunccedil kaderlerine ağlıyorlardı Mutsuz bir evlilik
yapan anadan [Kleopatra] doğmuşlardı Ki anaları Erektheusrsquoun soyundan
geliyordu Babası Boreasrsquoın uzak mağaralarında Ve ruumlzgarları iccedilinde buumlyuumlmuumlştuuml
[985] Kısraklardan geri kalmazdı tepelere tırmanmada Bir tanrı ccedilocuğuydu fakat
O da yaşlı Moirarsquoların elinden Kurtulamadı ccedilocuğum
32341 Doumlrduumlncuuml Koro Şarkısı Accedilıklaması
Doumlrduumlncuuml koro şarkısında uumlccedil farklı mitolojik karakterin hikacircyesi anlatılmaktadır
Danae Lykurgos ve dolaylı olarak da Kleopatra Uumlccedil hikacircyenin de ortak bir noktası
olup olmadığı oldukccedila tartışmalıdır Kitto ortak temanın ldquokaranlıkrdquo olduğunu
ldquozuluumlmrdquo ve zulme karşılık olarak gelen ldquointikamrdquoın bunlara eklenebileceğini
belirtir137 Richard Jebb ise ortaklığı Antigone ile olan ilişki uumlzerinden kurmaya
136 Aslında bu satırlar ldquoMoirarsquoların belirlediği herhangi bir şeyde deina [dehset] vardırrdquo anlamında da okunabilir 137 Kitto H D F Grek Tragedy A Literary Study Routledge London New York Third edition 1961 s 165
180
ccedilalışır Ona goumlre ldquosoylulukrdquo ve ldquozalimce hapsedilmerdquo temaları hikacircyeleri
Antigonersquoye bağlamaktadır Bunların dışında Jebb koronun ldquotarafsızrdquo olduğunu
iddia etmektedir138 Aslında hikacircyelerin hem ortak oumlzelliklerinin olduğu hem farklı
temaları da ifade ettiği ve hem de sadece Antigonersquoye değil Kreonrsquoa da atıfta
bulunduğu soumlylenebilir Oumlrneğin Segal Antigone ccedilevirisinde yaptığı satır
accedilıklamalarında hikacircyelerin bir yandan Antigonersquoyi teselli edecek nitelikte olduğunu
diğer taraftan da Kreonrsquola ilişkilendirilebileceklerini belirtir139 Kitto da hikacircyelerde
accedilıkccedila Kreonrsquodan bahsedilmediğini ancak belirgin goumlndermeler bulunduğunu
duumlşuumlnmektedir140
İlk hikacircye Danaersquonin tıpkı Antigone gibi ldquokapatılmasırdquoyla ilgilidir (Hikacircyelerin
tuumlmuumlnde bir ldquokapatılmardquo temasının olduğu goumlruumllebilir) Danaersquonin babası Argos
kralı Akrisios kızından doğacak bir ccedilocuğun kendisini oumllduumlreceği kehanetini alınca
onu duvarları tunccediltan bir zindana kapatır Fakat Zeus damlaları altından bir yağmura
doumlnuumlşerek kızın kapatıldığı yere girer ve onu hamile bırakır141 Koro şarkısının ikinci
hikacircyesi ise daha ccedilok Euripidesrsquoin Bakkhalar oyununun konusunu ccedilağrıştırır
Bakkhalarrsquoın Pentheusrsquou gibi burada anlatılan Lykurgos da Dionysos dinine karşı
eylemlerde bulunmuş ve sonunda tanrı tarafından cezalandırılmış birisidir Aslında
Homerosrsquota anlatılan Lykurgos hikacircyesi biraz farklıdır Homerosrsquotaki ilgili kısımda
Lykurgos Nysa Dağırsquondan inmekte olan Dionysos eşlikccedilisi kadınları kovalamış
yakaladıklarını da doumlvmuumlştuumlr Dionysos bunun uumlzerine korkarak kaccedilmış ama olan
bitenden haberdar olan Zeus Lykurgosrsquoa kızarak onu koumlr etmiştir142 Sofokles ise bu
hikacircyeyi Antigonersquonin durumunu anıştıracak şekilde değiştirerek anlatır Lykurgos
zincire vurulur ve Antigone gibi kayalık bir mağaraya kapatılır Ama kapatılmanın
ardından ldquoaklı başına gelirrdquo Dionysosrsquoun tanrılığını ve guumlcuumlnuuml tanır
Koro şarkısındaki sonuncu hikacircye Kleopatra hikacircyesidir Kleopatra Boreasrsquoın kızıdır
ve Phineusrsquola evlenir İki ccedilocuğu olur Bir suumlre sonra Phineus Kadmosrsquoun kız
138 Jebb 1891 s 169 139 Sophocles 2003 s 156 140 Kitto 1961 s 165 141 Bkz Erhat Azra Mitoloji Soumlzluumlğuuml İş Bankası Yayınları Altıncı Basım 1996 s 28-9 142 Homeros İlyada Ccedilev Azra Erhat A Kadir Can Yayınları 18Basım 2004 VI 130-140
181
kardeşi Eidothea ile evlenir ve Kleopatrarsquoyı hapseder Eidothea da Kleopatrarsquodan
olma iki ccedilocuğun goumlzlerini koumlr ederek annelerinin yanına goumlnderir143
Uumlccedil hikacircyenin birbiriyle olan ortaklığı ayırıcı kozmoloji accedilısından belirsizleşir
Oumlzellikle adalet-adaletsizlik ikiliğiyle baktığımızda Danae ile Kleopatra ve
ccedilocuklarının masum olmalarına rağmen hapsedildikleri diğer taraftan Lykurgosrsquoun
ise bir succedillu olduğu goumlze ccedilarpar Dolayısıyla hikacircyeleri bir araya getiren ortak
oumlzelliğin ne olduğu bu ccedilerccedilevede belirsizleşir Oysaki
Buradaki problem oumlncelikli olarak adalet ve adaletsizlik değil kozmolojik sınırların aşılması meselesidir Bu sınır ihlallerinin ihlalciyi yuumlceltmesi ya da aşağı bir konuma duumlşuumlrmesi ccedilok oumlnemli değildir Buumltuumln bu hikacircyelerde [kategorilerin] karmaşa[sı] ve sınır aşımı zirvededir adalet ve adaletsizlik ise ikinci plandadır 144
Oudemans uumlccedil hikacircyeyi kendi arasında birleştiren motifin sınır aşımı olduğunu
soumlylemektedir Ona goumlre hikacircyelerin tuumlmuumlnde insanın doğayla olan ilişkisinde bir
sınır aşımı ve tecavuumlz goumlze ccedilarpmaktadır145 Bu tuumlr sınır aşımları Yunan
mitolojisinde oldukccedila sık karşılaşılan motiflerdendir Danaersquonin durumunda bu ccedilok
accedilık bir şekilde goumlruumllebilmektedir Oumlncelikle onun ldquokadınsı doğasırdquona onun dişil
ergonuna muumldahale soumlz konusudur Onun doğurma guumlcuumlne başka bir deyişle
doğanın uumlreme guumlcuumlne karşı ccedilıkılır Tam da bu noktada soumlylendeki yağmur motifi
oldukccedila manidardır Zeus bir yağmur damlası şeklinde Danaersquoyi doumlller Yani doğası
bir başka deyişle ccedilocuk doğurma guumlcuuml engellenen Danae yine bir doğa olayı ndash
yağmur- ile kendi ndashengellenen- doğasına kavuşur Mit doğanın karşı konulamaz
guumlcuumlnuuml oumlnuumlne geccedililemezliğini goumlstermektedir Koro şarkısı ldquokaderden
kaccedilılamayacağırdquonın Moiraların bu accedilıdan ldquodehşetrdquo verdiğinin altını ccedilizer Ancak
diğer taraftan Danaersquonin ldquokendi doğasınardquo kavuşması hamile bırakılışı da başka bir
sınır ihlalidir İnsan ve tanrı oumlluumlmluuml ve oumlluumlmsuumlz kategorileri birbirine girmiştir
Danae tam olarak muğlacirck bir konumda kalır Daha doğrusu Danaersquonin marjinal
konumu sınırdaki pozisyonu daha da guumlccedillenir
143 Jebb 1891 s 173 144 Oudemans 1987 s 147 145 Oudemans agy
182
Toplumun sınırında marjininde yer alanların başında kralların geldiğini daha oumlnce
tartışmıştık Koro şarkısının ikinci hikacircyesi Lykurgos bu tartışmamıza uygun bir
oumlrnektir Koro şarkısının anlattığı Lykurgos mitolojisinde Dionysos Lykurgosrsquoa
ccedilılgınlık verir (manias deinon) Lykurgos bu ccedilılgınlığı esnasında kendi oğlunu
oumllduumlruumlr Dionysos onu ndashtıpkı Antigonersquonin kapatıldığı yer gibi- kayalık (petrocircdei) bir
mağaraya hapsedince aklı başına gelir
ldquoKayalık mağara hapishanerdquo motifi oldukccedila dikkat ccedilekicidir Konumu itibariyle
kent dışında kuumlltuumlr ldquodışrdquoındadır doğaya aittir ama diğer taraftan kuumlltuumlruumln varlığına
ilişkin oumlnemi buumlyuumlktuumlr Derridarsquonın deyişiyle ldquoduumlşuumlnuumllmemiş olanın ya da
dışlanmışın aşkın olanın ya da bastırılmışın mağarasırdquo olan bu yer ldquoait olmadığı
şeyin temelini oluştururrdquo146 Birinci koro şarkısında doğanın kudreti kuumlltuumlr
oluşturucu bir guumlccedil olarak kullanılıyordu Ama buna rağmen insanın technesiyle
ldquoboyunduruk altınardquo alınıyor doğanın bu tehlikeli guumlcuumlnuumln ldquokuumlltuumlrerdquo tecavuumlz etmesi
oumlnlenmeye ccedilalışılıyor suumlrekli olarak dışarıda tutuluyordu Boumlylece bu guumlcuumln ikili
youmlnuuml olduğu ortadaydı ve bu oumlzelliği insanı da muğlacircklığa suumlruumlkluumlyordu Oresteiarsquoda
doğaya ait korkutucu bir guumlccedil olarak tanımlanan Erinyler uumlccedillemenin sonunda tam da
bu şekilde Atina hukukunun temeline yerleştirilmiştir Erinylerin kent dışına atılan
succedillunun vicdanının ya da katilin peşine duumlşmuumlş kanlılarının mitolojideki iz duumlşuumlmuuml
olduğu soumlylenir Bunlara katilin suumlrguumln ve kaccedilış boyunca maruz kaldığı doğanın
şiddetini de eklemek gerek Ccediluumlnkuuml ccediloğunlukla kentten suumlruumllen succedilluların vahşi
hayatta fazla yaşayamadıkları ccediloğunlukla ccedilıldırarak veya accedillıktan oumllduumlkleri
bilinmektedir147 Oresteiarsquoda intikam vazifeleri Athena tarafından ellerinden alınmış
gibi goumlruumlnen Erinyler tam tersine Atina hukuku iccedilinde ccedilok daha yuumlksek bir mevkie
yuumlkselirler Hukukun soyut guumlcuumlnuumln iccediline yerleşirler onun yaptırım guumlcuumlnuumln bir
parccedilası olurlar yasaların korkutuculuğunun temelini oluştururlar Başka bir deyişle
yasaların soyut guumlcuumlnuumln bizatihi kendisi olurlar Ama diğer taraftan onlar kente
kuumlltuumlre ait değillerdir (oumlyle ki Oluumlmposrsquolular da onlardan nefret etmektedir) vahşi
146 Derrida Jacques Glas tr John P Leavey Richard Rand University of Nebraska Press Lincoln and London 1986 s 166 147 Bkz Aeschylus 1926 sat 244-266 s 297 Thomson Georges Tarih Oumlncesi Ege Eski Yunan Toplumu Uumlstuumlne İncelemeler Ccedilev Celal Uumlster 2 Cilt Payel Yayınevi İstanbul 1995 cilt 1 s 152
183
doğanın unsurlarıdırlar ve gerccedilek işlevlerini (hem yeni hem de eski) goumlrebilmeleri
iccedilin oumlyle kalmak zorundadırlar Dışarıdadırlar ama iccedileriyi varederler
Benzer bir şekilde ldquokayalık hapishanerdquo sayesinde şiddetin uygulanması doğaya
bırakılmaktadır Boumlylece şiddetin yeni şiddetler doğurma riskinden kurtulmuş olunur
Diğer taraftan burada ldquoboyun eğdirmerdquo (zeuchthecirc - 955) ifadesi birinci koro
şarkısındakini (zugoocirc - 351) ccedilağrıştıracak şekilde kullanılmıştır Birinci koro
şarkısında insan doğaya (toprağa ve yaban hayvanlara) boyun eğdirirken burada bir
tanrı tarafından ona (Lykurgosrsquoa) gem vurulmuştur Lykurgosrsquoun zincirlenerek Tanrı
tarafından kapatılmasının nedeni de onun yani Lykurgosrsquoun ldquodoğanın kuumlltuumlre
muumldahalesirdquoni şiddetle engelleme isteği yuumlzuumlndendir Lykurgos ldquoTanrının
hacirckimiyetine girmiş kadınlarırdquo [entheous gunaikas - 965] bastırmaya kalkınca beşeri
sınırları aşarak tanrısal kudretin şiddetine temas (psauocircn -961) etmiştir Buradaki
psauocircn soumlzcuumlğuuml kutsal olan bir şeye dokunulması yasaklanmış olan bir şeye
dokunmayı ima etmektedir
Koro şarkısındaki uumlccediluumlncuuml hikacircyenin de doğa ve kuumlltuumlruumln birbirine karışmasını ifade
ettiği ccedilok accedilık bir şekilde goumlruumllebilir
Diğerleri gibi Kleopatra da tanrısal olanla insandan aşağı olanı [subhuman] buumlnyesinde bir araya getirir Kleopatra Atina medeniyetinden ccedilok uzakta (983) doğal bir mağarada yetişmiştir Babası Boreas [Poyraz] bir tanrıdır ama aynı zamanda bir doğa olayıdır Ruumlzgacircrlardan biridir Kleopatra tanrıların ccedilocuğudur (theocircn pais - 986) ve bir kısrağa benzer (hamippos - 985) Tıpkı Danaenin tabiat ile tanrılar arasında Lykurgosun da krallık ile bir hayvan arasındaki pozisyonu gibi Kleopatranın marjinalliği de belayı davet eder Oğulları koumlr edilmiştir ve yine Trakyada Salmuumldessus ve Kara Kayaların kıyısında olması hiccedil de tesaduumlf değildir Salmuumldessus sığ suları yuumlzuumlnden gemilerin karaya oturduğu ve yerli halkın gemileri kanlı bir şekilde yağmaladıkları bir yer olarak nam salmıştır (Kamerbeek A 169) Yabanıl [wild] tanrı Aresin bu topraklarla ilişkisinin olması tesaduumlf değildir (Coleman RCA 21) Trakyanın yabanlığı Kleopatranın ccedilocuklarının vahşi (agrias - 973) uumlvey anasında kendini goumlsterir148
Oudemans Kleopatrarsquonın marjinalliği ile diğer iki mitolojik figuumlr arasında benzerlik
bulmaktadır Charles Segal de Kleopatrarsquonın muğlacirck pozisyonunu benzer bir şekilde
148 Oudemans 1987 s 148
184
accedilıklamaya ccedilalışır149 Segal ldquomağarardquo motifinin Kleopatra hikacircyesinde tanrısallık ile
yabanıllık arasında bir pozisyonda karşımıza ccedilıktığını ima eder Bir yandan
Kleopatrarsquonın doğup buumlyuumlduumlğuuml mağaralar vahşiliğe ve yaban hayata dair vurgular
taşırken (oumlrneğin Kleopatrarsquonın yaban atlarına benzetilmesi bazı versiyonlarda
bizatihi bir at olarak tasvir edilmesi gibi) diğer yandan ailevi koumlklerinin tanrılara
dayanmasıyla yan yana resmedilir Segal Kleopatrarsquonın babasının ldquodoğanın
şiddetininrdquo semboluuml olduğunu belirtir150 Poyraz yani Boreas kuzey ruumlzgacircrları
arasında yıkıcı etkilere sahiptir Hesiodosrsquoun ldquoazgın esişlirdquo diye tanımladığı151
Boreas ldquokara bulutlarla goumlkten sağanak sağanak kopan ve engin dalgalarla denizi
allak bullak eden azgın bir yel buz gibi esen bir kasırgardquodır152 Yunan mitolojisine
goumlre Boreas Trakyarsquoda oturmaktadır Tıpkı Zeusrsquoun Danae ile birleşmesi gibi
Boreas da Kleopatrarsquonın annesi Oreithyiarsquoyı zorla kaccedilırır ldquoYaban ve azgınrdquo
Boreasrsquoın tersine Oreithyia Atina medeniyetinin kurucusunun ndashErekhteusrsquoun-
kızıdır Kısacası Danae hikacircyesinde goumlrduumlğuumlmuumlz durum tabiat ile medeniyetin
birbirine karışması burada da işlenmektedir
Kategorilerin birbirine karışması temasının yanında koro şarkısının ikinci vurgusu
insanın kader karşısındaki ccedilaresiz konumudur Birinci koro şarkısında goumlrduumlğuumlmuumlz
insanın medeniyet kurma guumlcuuml ve doğa karşısındaki uumlstuumlnluumlğuumlne onun deinon
soumlzcuumlğuumlyle anlatılan guumlcuumlne karşılık olarak yeni bir deinon daha ortaya ccedilıkar Kader
moiridia tis dunasis deina Koro şarkısı ldquokaderin guumlcuumlrdquonuuml ldquodehşetrdquo olarak tanımlar
Başka bir deyişle bu dizeler Moiralarrsquoın belirlediği her şeyin potansiyel olarak deina
[dehşet] iccedilerdiğini ima etmektedir ldquoNe mal-muumllk zenginlik ne Ares ne kent
duvarları Ne de denizde dalgaların inlettiği kara gemiler Koruyamaz insanı
kaderin elindenrdquo [953-955] Bu soumlzler neredeyse oyunun ana fikrini oumlzetler gibidir
Birinci koro şarkısında oumlvuumllen insan technesinin ldquosınırlarırdquo burada bir kere daha
vurgulanır
149 Segal Charles Tragedy and Civilization An Interpretation of Sophocles Norman University of Oklahoma Press 1999 s 182 150 Segal 1999 s182 151 Hesiod Tanrıların Doğuşu (Theogonia) sat 378 152 Erhat 1996 s 75
185
3235 Parodos ve Beşinci Koro Şarkısı
32351 Parodos [100 - 155]
[100] Guumlneşin okları yedi kapılı Thebairsquonin şimdiye kadar goumlrduumlğuuml en guumlzel ışığını
veriyor Nihayet parladın ey guumlneş goumlzuuml altın guumlnuumln Dirke sularının uumlzerine
yuumlruumlduumln [105] Ve ak kalkanlı Argos ordusunu [ışınlarının] keskin ucuyla huzursuz
edip kaccedilırdın onları gerisin geri [110] Poluumlneikes kışkırttı toprağımıza karşı bu
orduyu Ccedilığlık atan ak kanatlı bir kartal gibi [115] ağır silahları ve at yeleli
miğferleriyle topraklarımızın uumlzerinde uccediltu [117] Evlerimizin uumlstuumlne gelince
durakladı Kana susamış mızrağıyla yedi kapımızın etrafında ağzını accediltı Fakat [120]
koca ağzını kanımızla dolduramadan ve Hephaistosrsquoun ateşi kulelerimizin başını
kaplamadan kaccediltı [125] Kartalın ardından savaşın guumlruumlltuumlsuuml oumlyle şiddetli oldu ki
Thebai ejderinin rakibi iccedilin kazanmak artık ccedilok zordu [127] Ccediluumlnkuuml Zeus oumlvuumlngen
dilden nefret eder Ve onları altın zırhlarını gururla şıkırdata şıkırdata taşkın bir
nehir gibi ilerlerken goumlruumlnce [130] surlarımıza ccedilıkıp da zafer naraları atmaya
başlayan adamı savurduğu ateşle vurdu [134] Adam sendeleyip toprağa duumlştuuml buumlyuumlk
bir guumlruumlltuumlyle [135] daha demin elinde meşalesi kudurmuş gibi cuumlretle bize oumlfkesini
haykırıyordu Ama umduğunu bulamadı işte ve oumltekilere de [140] en guumlccedilluuml
muumlttefikimiz Ares kendi kaderlerini dağıttı [141] Yedi komutan yedi kapıda yedi
duumlşmanla kapıştı Her biri tunccedil zırhlarını bozgun veren Zeusrsquoa armağan diye sundu
Sadece aynı ana-babadan olma iki kişi [145] kargılarını fırlattılar birbirlerine
Kargıların ikisi de zafer kazandı ve iki kardeş paylaştı ortak bir oumlluumlmuuml [148] Fakat
şeref veren Nike [Zafer tanrı] mutluluk iccedilinde guumlluumlmseyerek bir şarın uumlstuumlnde
Thebairsquoye geldi [150] Haydi geccedilen savaşları unutalım artık Geceler boyu şarkılarla
danslarla tanrıların tapınaklarını ziyaret edelim Ve belki danslarıyla Thebairsquonin
toprağını sarsan Bakkhos da bizi youmlnetir[155] Bakın Uumllkenin yeni kralı
Menoikeusoğlu Kreon buraya geliyor Tanrıların bize yolladığı yeni şartlar sebebiyle
yeni huumlkuumlmdarımız Kreon Yaşlılar meclisini bir emirle burada toplanmaya [160]
onu hangi sebep sevk etti acaba
186
32352 Beşinci Koro Şarkısı [1115 - 1152]
[1115] Kadmos kızının [Semele] gururu yıldırımlar saccedilan Zeusrsquoun ccedilocuğu ey ismi
ccedilok Dionysos Uumlnluuml İtalyarsquoyı sen korursun [1120] herkesin malı Eleusisrsquoin
vadilerinde huumlkuumlm suumlrersin Ey Bakkhos Bakkhaların yurdu Thebairsquonin yerlisi153 O
Thebai ki Ejderharsquonın dişlerinin goumlmuumllduumlğuuml topraklarından [1125] İsmenos ccedilayı
akar [1126] Meşalelerin dumanlı ışıltıları ikiz tepenin uumlzerinde goumlruumlr seni Orada
Korikarsquolı nymphalar senin varlığınla kendinden geccedilmiş halde etrafını sarar [1130]
Kastalyarsquonın pınarı da goumlruumlr seni Nysa tepelerinin sarmaşıklı bayırlarından
asmalarla dolu yeşil sahiline goumlnderirsin ve senin kutsal soumlzlerinin ccedilığlıkları eşlik
ederken onlara [1135] Thebairsquonin sokaklarında onları goumlzetlersin [1137] Yıldırımla
yanan ananın kenti Thebairsquoyi sen buumltuumln şehirlerden daha ccedilok tutarsın [1140] şimdi
buumltuumln şehir şiddetli bir hastalığa tutuldu [pandamos polis epi nosou] Yalvarıyoruz
Gel Arındırıcı ayaklarınla [katharsiocirci podi] Parnassusrsquoun sırtlarından gel [1145]
Koumlrfezin inleyen sularının uumlzerinden gel [1146] Ey ateş nefesli yıldızlar korosunun
lideri Ey gece ilahilerinin rehberi Zeusrsquoun ccedilocuğu [1150] Goumlruumln bize Buumltuumln gece
dans edip kendinden geccedilen kendini sana adamış hizmetccedililerinle [Thuiaisin] birlikte
goumlruumln bize Ortaya ccedilık ey şifa veren İakkhos
32353 Parodos ve Beşinci Koro Şarkısı Accedilıklaması
Parodos ve beşinci koro şarkısını birlikte duumlşuumlnmek gerektiği iccedilin ikisini sona aldık
Bu iki şarkı hem yapısal olarak hem de iccedilerik olarak birbirlerini tamamlamaktadır
Her iki şarkı da iccedilinde bulunulan koumltuuml durumun ifadesinden sonra kurtuluş umudunu
yakarısını dile getirir Her iki yakarı da ndashZeusrsquoa değil- Dionysosrsquoa yapılır
Oumlzellikle Parodos şarkısının ayırıcı kozmolojik bakış accedilısından yanlış okunabileceği
ortadadır ldquoMasum bir kentrdquo ve ona saldıran ldquohainrdquoler ya da ldquokoumltuumlrdquoler ayrımının
153 Jebb bu dizenin İngilizcesini şoumlyle ccedilevirmeyi uygun bulmuştur ldquoO Bacchus denizen of Thebes the mother-city of your Bacchants dweller by the wet stream of Ismenusrdquo Bkz Jebb 1891 s 200-201 Dionysosrsquoun sıfatı olarak kullanılan denizen soumlzcuumlğuuml ldquobir yere dışarıdan gelip yerleşerek vatandaş olmuşrdquo kişler iccedilin kullanılmaktadır Bu da Dionysos iccedilin uygun bir sıfattır ccediluumlnkuuml o hem Theibairsquonin yerlisidir ndashccediluumlnkuuml annesi Semele Theibairsquolidir- hem de kente uzun yıllar sonra ldquodışarıdanrdquo ve bir yabancı olarak gelmiştir
187
yapılması oldukccedila kolaydır İlk bakışta metnin uumlslubunun da okuru bu youmlnde bir
algıya suumlruumlkleyebileceği soumlylenebilir Oumlrneğin Rohdich iki şarkının nihai olarak aile
ve bireyin arzularına karşı polisin isteklerinin galip gelmesi olarak okunması
gerektiğini iddia eder Ona goumlre şarkılarda vurgulanan temel olgu kentin ndashdevletin-
bozulan duumlzeninin yeniden inşasıdır154 Bu iddia belirli bir duumlzeni ve bu duumlzeni
bozan bir guumlcuumln varlığını ima etmektedir Oysaki bu ayrım trajik anlayışımız
bakımından pek doğru goumlruumlnmemektedir
Parodos Poluumlneikesrsquoin Argos ordusuyla birlikte Thebairsquoye saldırışını savaşı ve iki
kardeşin oumlluumlmuumlnuuml anlatır Savaşın ardından gelecek ldquoguumlzel guumlnlerrdquoin umuduyla koro
soumlzlerini suumlrduumlruumlr Oumlncelikle burada Poluumlneikesrsquoin bir ldquohainrdquo olarak anlatılmadığını
soumlylemek gerekiyor Hem saldıran Poluumlneikes ve Argos ordusu hem de savunmadaki
şehir Thebai hayvan motifleriyle anlatılmaktadır Poluumlneikesrsquoin bir kartal olarak
tasvir edildiğini goumlruumlruumlz Poluumlneikes ldquoccedilığlık atan ak kanatlı bir kartalrdquo olarak kentin
uumlzerinde uccedilmaktadır Thebairsquolerin kanını iccedilecek bir vahşi hayvan olarak resmedilen
Poluumlneikesrsquoe karşın Thebai de yenilmesi zor bir ldquoejderhardquoya benzetilir Ejderha
doğrudan doğruya Thebairsquonin kuruluş mitinde yer alan Ejderharsquoya accedilık bir goumlnderme
taşımaktadır Nitekim koro 1125 satırda bu miti hatırlatır Thebai halkı Kadmosrsquoun
oumllduumlrduumlğuuml bir ejderhanın dişlerinin toprağa goumlmuumllmesinden doğmuştur Ama
topraktan doğanlar zırhlar iccedilinde baştan aşağı silahlıdırlar yuumlzlerinde her an
saldırmaya ve oumllduumlrmeye hazır olduklarını belirten bir ifade vardır Kadmos kendini
korumak iccedilin aralarına bir taş atar topraktan doğanlar bir anda birbirlerine girerler
Bu Thebai topraklarında doumlkuumllen ilk ldquokardeşrdquo kanıdır Bu arada mitolojiye goumlre
oumllduumlruumllen ejderha Aresrsquoin oğludur ve bu Kadmos ile Ares arasında uzun yıllar
suumlrecek olan bir husumetin doğmasına neden olacaktır Sonunda tanrılar araya
girecek ve (Ares ile Aphroditersquonin kızı) Harmonia ile Kadmosrsquou evlendireceklerdir
Fakat Harmonia yani Uyum Thebairsquoye beklenen uzlaşıyı getiremeyecektir Tam
154 Rohdich H Antigone - Beitrag zu einer Theorie des sophokleischen Helden Heidelberg 1980 s 46 51 214 Aktaran Oudemans 1987 s 154
188
tersine Kadmosrsquola Harmoniarsquonın duumlğuumlnuumlnde tanrılar tarafından takılan hediyeler
Thebairsquoye bela olacaktır155
Thebai ejderhası imgesi bir yandan kentin kurucu mitine referans verirken diğer
yandan toprağa ve kitonik tanrılara da goumlndermede bulunur Diğer yandan kartal ise
tanrı Zeusrsquoun simgelerinden biridir Zeusrsquoun kartal şekline buumlruumlnduumlğuuml mitolojide
sıklıkla geccedilmektedir Nasıl ki Thebai ejderi toprağa ait bir varlıksa kartal da
goumlkyuumlzuumlne aittir Boumlylece koro şarkısındaki trajik muğlacircklık ortaya ccedilıkmış olur
Bilindiği gibi Antigonersquonin yer ve yer altı tanrılarına (oumlrneğin Hades gibi) Kreonrsquoun
da goumlkyuumlzuuml tanrılarına (Zeusrsquoa) referans vererek konuştuğu uumlzerinde durulur Burada
bir kez daha goumlruumlruumlz ki oyundaki figuumlrlerin temsil ettikleri alanların sınırları
kesinlikten yoksundur Goumlkyuumlzuumlne ve Zeusrsquoa referans verdiği duumlşuumlnuumllen Kreon
toprağa ait ldquoejderhardquo ordusuna liderlik yapmaktadır Bu durum oldukccedila ironiktir
ccediluumlnkuuml Kreon ldquohayatın kitonik youmlnuumlnuuml goumlrmezden gelmektedirrdquo156
Benzeri ironik durumlar Thebai mitinde oldukccedila fazladır Bunun birccedilok yansımasını
koro şarkısında goumlruumlruumlz
İokasteyle ilgili olarak 53 satırda soumlylendiği gibi Ana ve eş iki isim bir yerde - İokaste anne ve eş fonksiyonlarını kaynaştırmıştı Daha oumlncesinde Oidipus babasını oumllduumlrmuumlştuuml - ailenin birliğini koruması gerektiği yerde bir ayrıştırma Bu ayrıştırma ve kaynaştırmanın bulaşıcı oyunu kardeşler arasındaki muumlcadelede de devam eder Bir olmaları gerekirken aralarındaki anlaşmazlık (neikeon ex amphilogon - 111 Poluumlneikesin ismiyle yapılan kelime oyununa dikkat ediniz) yuumlzuumlnden ikidirler İroni iki kardeşin gerccedilekten iki olamamasıdır Mızraklarını birbirlerine fırlattıklarında aynı anda onları kendilerine de fırlatmış olurlar Aynı şekilde bir başka ironi de onların ikiliğinin sonucunun birlik olmasıdır Onlar ortak bir oumlluumlmuuml paylaşırlar (147) Buna rağmen ironi oyunu sona ermez Poluumlneikes ve Eteokles ortak bir oumlluumlmuuml paylaşsa da cesetlerine farklı şekillerde muamele edilir157
Oudemansrsquoın da oumlrneklediği gibi fuumlzyon ve fizyon yani ayrıştırma ve kaynaştırma
motifi Thebai mitinin neredeyse her aşamasında goumlruumllebilir Yapısal antropolojinin
oumlnemli isimlerinden Levi-Strauss Mythologiques adlı doumlrt ciltlik ccedilalışmasında
155 Teibai soumlylenindeki uyum arayışlarıyla ilgili bkz Arıcı Oğuz ldquoAntik Yunan Tragedyasında Oumllccediluumlluumlluumlk (Socircphrosucircnecirc) ve Uyum (Harmoniacutea) Duumlşuumlncesirdquo Yayınlanmamış Yuumlksek Lisans Tezi İstanbul Uumlniversitesi Sosyal Bilimler Enstituumlsuuml İstanbul 2005 s91-113 156 Segal 1999 s 195 157 Oudemans 1987 s 157
189
Yunan mitolojilerinin ldquoikili karşıtlıklarrdquo158 şeklinde bir yapı sergilediklerini ortaya
koymuştur Bu karşıtlıklar Oudemansrsquoın fuumlzyon ve fizyon dediği olgulara
benzemektedir Levi-Strauss Thebai soumlylenine ilişkin olarak yaptığı ccediloumlzuumlmlemede
soumlylenin belli başlı motiflerini ortak oumlzellikleri goumlz oumlnuumlne alarak aynı suumltuna
yerleştirmiş ve bu şekilde soumlyleni doumlrt farklı suumltun oluşturacak şekilde oumlzetlemiştir
Ona goumlre Thebai mitinin yapısında doumlrt farklı oumlğe ikili karşıtlıklar şeklinde simetrik
bir yapı oluşturmaktadır ldquoAkrabalık bağının fazla oumlnemsenmesirdquo ile ldquofazla
azımsanmasırdquo motifleri birinci karşıtlığı oluştururken ldquoinsanın koumlklerinin topraktan
geldiğirdquo ile ldquobu olgunun reddedilmesirdquo motifleri de ikinci karşıtlığı
oluşturmaktadır159
Levi-Straussrsquoun Thebai miti ccediloumlzuumlmleme tablosunun birinci suumltununda ldquoakrabalığın
gereğinden değerli sayılmasırdquonın oumlrnekleri bulunmaktadır Buna goumlre Kadmos kız
kardeşi Europarsquonın kaccedilırılması uumlzerine fazla bir tepki vermiş onu yıllarca aramıştır
Bu arayış Kadmosrsquoun kız kardeşine olan aşırı sevginin bir goumlstergesidir Aynı
şekilde ndashbilinccedilsizce de olsa- Oidipusrsquoun annesi İokastersquoyle yatması ve Antigonersquonin
Polyneikesrsquoin goumlmuumllmesi iccedilin kendi hayatını feda etmesi ldquoaşırı sevgininrdquo oumlrnekleri
olarak sunulmaktadır
İkinci suumltun bu accedilıdan birinciye zıtlık oluşturmaktadır Bu suumltunun teması ise
ldquoakrabalığın gereğinden değersiz sayılmasırdquodır Burada Spartoilerin birbirini
oumllduumlrmeleri Oidipuslsquoun babasını oumllduumlrmesi ile Eteokles ve Polyneikes kardeşlerin
birbirlerini katletmesi oumlrnek olarak sunulur
Levi-Straussrsquoun ccediloumlzuumlmlemesi bize Thebai mitinin Oudemansrsquoın terimleriyle
konuşursak fuumlzyon ve fizyon arasında gidip geldiğini bir başka accedilıdan
goumlstermektedir
Toplum cinselliği ve kan doumlkmeyi belirli kurallara bağlamak sınırlandırmak
istemektedir Buradaki amaccedil doğanın kuumlltuumlre muumldahalesini muumlmkuumln oldukccedila
engelleyebilmektir Thebai mitiyle ortaya ccedilıkan sorunlardan biri budur Kuumlltuumlr
158 Bkz Ek 1 Levi-Straussrsquoun Theibai Miti İkili Karşıtlıklar Tablosu 159 Leach Edmund Levi-Strauss Ccedilev Ayla Ortaccedil İstanbul Afa Yayınları 1985 s 68
190
nerede biter doğa nerede başlar Bu ikisinin birbirinden ayrı tutulabilmesi ne derece
muumlmkuumlnduumlr Ya da birbirlerinden ayrılabilmeleri olanaklı mıdır
Levi-Straussrsquoun uumlccediluumlncuuml ve doumlrduumlncuuml suumltunları bu soruları daha belirgin bir şekilde
ortaya ccedilıkarır Bu suumltunlarda ldquoinsanın koumlklerinin toprakta olmasının yadsınmasırdquo ile
aksine olarak bu duumlşuumlncenin ldquopekiştirilmesirdquo bir zıtlık oluşturmaktadır
Uumlccediluumlncuuml suumltundaki ortak oumlğe acayip canavarların insan tarafından yok edilmesidir buna karşılık doumlrduumlncuuml suumltunda kendileri de bir oumllccediluumlde acayip yaratıklar olan insanlar yer almaktadır160
Yukarıda daha oumlnce değindiğimiz gibi insanın yaratılış efsanelerinden biri onun
topraktan (Spartoiler gibi) bir bitki gibi ccedilıktığına ilişkindir Uumlccediluumlncuuml suumltundaki
canavarlar (Sphenks ve Areslsquoin Ejderhası) toprağa ait oumlğelerdir ve bu ldquotoprağa aitrdquo
kitonik varlıkların insanlar tarafından (Kadmos ve Oidipus) oumllduumlruumllmesi Levi-
Strauss tarafından ldquoinsanın kendi koumlkeninin toprakta olduğunu yadsımasırdquo olarak
yorumlanır Buna karşın soumlylendeki oumlnemli kişilerin isim ve lakapları (topal solak
şiş ayak) ise insanın topraktan doğduğunun bir goumlstergesidir Levi-Strauss
Frazerrsquodan yaptığı bir alıntıyla bu durumu şoumlyle accedilıklar
Mitolojide Topraklsquotan doğan insanların evrensel bir oumlzelliği bunların derinliklerden ccedilıktıkları anda yuumlruumlyememeleri ya da beceriksizce yuumlruumlyebilmeleridirrdquo161
Bu accedilıdan ldquotopalrdquo ldquosakarrdquo ve ldquoşiş ayakrdquo gibi isimler bu duumlşuumlnceyi doğrulamaktadır
Kısacası Antik Yunanlsquoda yaygın bir inanış olan ldquoinsanın topraktan olduğu
duumlşuumlncesirdquo soumlylende tartışılmakta ancak tıpkı birinci ve ikinci suumltunlar arasında
olduğu gibi karşıt arguumlmanıyla birlikte sunulmaktadır Tartışılan asıl soru şudur
Başlangıccedilta insan bir ccediliftten mi (bir kadın ve bir erkekten mi) yoksa tekten mi
(topraktan mı) doğmuştur Levi-Straussrsquoun bu gibi iki uccedillu problemler arasında
soumlylenin bir ldquouyumrdquo oumlnerdiğini ndashve uyumun da sonunda geldiğini- iddia etmesinde
Hegelyen bir youmln vardır Bize goumlreyse soumlylen bu tuumlr sorulara cevap bulmanın
olanaksızlığını vurgulamaktadır Uccedillar arasında bir denge noktası bulmak bulunsa
160 Leach 1985 s 69 161 Leach agy
191
bile bu noktada kalabilmek muumlmkuumln goumlruumlnmemektedir İnsan yaşamının bizatihi
kendisinin muğlacircklığından başlayarak doğanın ve kuumlltuumlruumln sınırlarının kesinsizliği
bu imkacircnsızlığın en accedilık goumlstergesidir Eposun epik duumlnyanın sınırları kesin hatlarla
ccedilizilmiş kozmosuna karşın tragedyada tanrılar da ldquomuğlacirckrdquo nitelikleriyle oumln plana
ccedilıkarılırlar
Beşinci koro şarkısında oumln plandaki tanrı Dionysos ve koro onu ısrarla evrensel oumllccedilekte bir şifa veren duumlzen ve uyum getiren olarak goumlruumlr Dionysosun adlarından biri burada merkez konumdadır İakkhos (1153) Bu isimle onun cezalandıran ve ccedilıldırtan niteliğinin yanı sıra Eleusis misterileriyle olan ilişkisi de vurgulanır Boumlylece evrensel oumllccedilekte bir uyum tasavvuru ortaya ccedilıkar Dionysos asmalarla dolu yeşil kıyısıyla Nysanın sarmaşık kaplı tepelerinde vahşi doğa iccedilinde yaşamaktadır Fakat buna mukabil onun Thebai medeniyetinin kurtarıcısı olduğu duumlşuumlnuumlluumlr Sanki vahşi doğanın guumlccedilleri korkutucu youmlnlerini yitirmiş gibidir Dionysos hiccedil zorlanmadan denizi aşar karaları geccediler Yıldızlar korosuna liderlik eder fakat aynı zamanda kentin de hakimidir (episkopeocirc - 1136) Dionysosun yatıştırıcı guumlcuuml sebebiyle doğanın kente yaptığı şiddetli saldırıdan kurtarması iccedilin kendisine yalvarılır Hastalığına mukabil şifa veren ayaklarıyla gelmesi soumlylenir (1142-43) Thiasus coşkusunun muğlacircklığın kontroluuml yoluyla bir arınma olacağı duumlşuumlnuumlluumlr 162
Beşinci koro şarkısında hem Thebairsquonin kurtarıcısı hem de Zeus yerine kendisine
yalvarılan bir tanrı olarak Dionysosrsquoun adının anılması (Parodosrsquoun sonunda da adı
geccediler) gerccedilekten de anlamlıdır Oudemansrsquodan yaptığımız yukarıdaki alıntıda ortaya
konan iki youmlnluuml oumlzelliğine ek olarak burada Dionysosrsquoun bir başka muğlacirck niteliği
de Thebai ile olan ilişkisinde goumlze ccedilarpmaktadır O hem Thebairsquonin yerlisi [dweller]
hem de yabancısıdır [denizen] Kente dışarıdan gelmiştir mitolojide ccediloğu zaman
kendisinin Trakyarsquodan ya da Lidyarsquodan geldiği soumlylenir hatta ilgili toumlrenlerde onun
ldquouzak diyarlardan kente gelişirdquo canlandırılır oysaki onun doğum yeri Thebairsquodir
Annesi Thebairsquonin kurucusu Kadmosrsquoun kızı Semelersquodir Aslında bu accedilıdan da onun
ldquokimliğirdquo ile ilgili başka muğlacircklıklar goumlruumllebilir O hem bir oumlluumlmluuml -Semele- hem
de bir oumlluumlmsuumlzuumln ndashZeus- ccedilocuğudur Bu yuumlzden hem oumlluumlmluuml hem de oumlluumlmsuumlzlere ait
nitelikler barındırır Ayrıca iki kere doğmuştur oumlnce annesi sonra da babası Zeus
tarafından ldquodoğrulmuşturrdquo Bir versiyona goumlre ldquoilkrdquo oumlluumlmuumlnde kendisini titanlar
yemiş bunun uumlzerine Zeus Titanları yıldırımıyla yakmış ve Dionysosrsquou bu kuumlllerden
162 Oudemans 1987 s 158
192
yeniden yaratmıştır (Bu yuumlzden onun ldquotitanikrdquo youmlnuumlnuumln de olduğu soumlylenir)
Kendisine hem ldquooumlluumlmrdquouumln hem de ldquoyaşamrdquoın koruyucusu olarak tapınılmasının
sebebi budur Diğer taraftan bir yanıyla Oluumlmpos tanrılarıyla bağı vardır bir yanıyla
da doğanın unsurlarıyla oumlrneğin kitonik tanrılarla
Dionysosrsquoun bir başka oumlzelliği de kendisine şarabın mucidi olarak tapınılmasıdır
Uumlzuumlmuumln suyundan ilk defa onun şarap yaptığı ve bunu insanlara tanıttığı
soumlylenmektedir Şarap Yunan medeniyetinin ve kuumlltuumlruumlnuumln en oumlnemli oumlğelerinden
birisidir Bu yuumlzden Dionysos bir ldquokuumlltuumlr kurucusurdquo olarak anılır Fakat diğer taraftan
Dionysos ayinleri ldquovahşirdquo hayata dair izler taşımaktadır bu ayinlerdeki uygulamalar
neredeyse ldquokuumlltuumlrrdquouumln ve ldquomedeniyetinrdquo altını oyar Dionysos tapımları kent hayatını
ve sivil yaşamı tehdit edecek niteliktedirler Ayinlerde oumlluumlmle sonuccedillanabilen
kendinden geccedilmelerin yanı sıra kılık değiştirme ve oumlzellikle de ldquoccediliğ yemerdquo motifi bu
accedilılardan dikkat ccedilekicidir Dionizyak tapım ikili bir goumlruumlnuumlm taşımaktadır Bir
yandan tapınana mutluluk ve huzur veren kutsal bir kendinden geccedilme vahşi hayvan
yavrularını emzirme yılanlara sarılma ve danslar vs diğer yanda ise ndashaslında eş
zamanlı olarak- vahşi işkence eziyet [Sparagmos hayvanları parccedilalamak] adam
oumllduumlrme ve insan eti yeme [Omophagia Kurbanın ccediliğ etinin yenmesi] olgularının
goumlruumllmesi gibi163
Goumlruumllduumlğuuml gibi Dionysos bir paradoks tanrısı gibidir buumltuumln zıtlıkları aynı anda
barındırır Medeniyet ile yabanilik164 Oluumlmpos tanrıları ile kitonik tanrılar yaşam ile
oumlluumlm kent ile kent dışı gibi Bu yuumlzden koro bu karşıtlıklar arasında bir aracı
olacağını duumlşuumlnduumlğuuml iccedilin kendisine seslenir
Fakat duumlzenin kargaşaya olan bu zaferi nihai değildir duumlzen getiren Dionysos yaban Dionysostan ayrılamaz Parodosta olduğu gibi burada da bir uğursuzluk belirtisi hissedilir Dionysos sadece İakkhos yani şifa veren değildir onun pek ccedilok ismi vardır [1115] ve onun şiddeti ve ccedilıldırtıcılığı bakidir165
163 Dionysosrsquoun muğlak nitelikleriyle ilgili olarak ayrıca bkz Versnel 1990 s 132-135 164 Medeniyet ve vahşi hayat unsurları iccedilin bkz Ek 2 165 Oudemans 1987 s 158
193
Sonsoumlz Ccedilalışmamızda tragedyayı accedilıklayabilmek iccedilin muğlacircklık duumlşuumlncesine başvurmak
gerektiğini ortaya koymaya ccedilalıştık Muğlacircklık ile tragedya ilişkisi iki duumlzlemde
incelenebilir Tragedyayı ortaya ccedilıkaran toplumsal siyasi ve duumlşuumlnsel koşulların
niteliğinin eserlere yansıması bakımından muğlacircklık ele alınabilir Ya da muğlaklığın
tragedyada kendini goumlsterme biccedilimleri uumlzerine odaklanılabilir Biz ccedilalışmamızı
tragedyayı ortaya ccedilıkaran ve onu besleyen toplumsal koşulların muğlacircklık
durumlarını tartışmak yerine bu muğlaklıkların tragedyalarda kendini nasıl goumlsterdiği
uumlzerinden şekillendirmeye ccedilalıştık
Muğlacircklık kesinliğin olmadığı bir durumu goumlstermektedir kategorilerin birbirine
karıştığı ya da şeylerin herhangi bir kategoriye dahil olamadığı anları ifade eder
Diğer taraftan muğlacircklık mutlak bir kategorileştirmenin de imkansızlığını goumlsterir
Ccediluumlnkuuml her sınıflandırma ccedilabası yeni bir muğlaklığa yol accedilmakta insanın buumltuumln
tasnifleme ve ayrıştırma uğraşları bir kısır doumlnguumlnuumln iccedilinde devinmektedir
Ccedilalışmamızın ilk boumlluumlmuumlnde muğlacircklığı bir insanlık durumu olarak
konumlandırmaya ccedilalıştık ve tragedyaların da insan varlığındaki bu kesinsizlik
uumlzerinde şekillendiğini insanın evrendeki muğlaklığını bir sorun olarak ele aldığını
ortaya koyduk İnsan oumlzuumlnde kesinlikten yoksun bir varlıktır Onun hem canlı hem
de oumlluumlmluuml olması ama aynı zamanda oumlluumlme dair hiccedilbir ldquobilgirdquoye sahip olamaması
onu muallakta duran bir varlık durumuna sokar İnsanın oumlluumlme dair ldquokesinrdquo bir
bilgiye sahip olamayışı varlığın anlamına dair sorunun da hiccedilbir zaman kesin ve
sonlandırıcı bir cevap alamamasına neden olmaktadır İnsan kendisi hakkında yine
kendine soru soran insan ldquocevaplanamazrdquo karşısında ne yapacağını şaşırır
technersquoler yoluyla bu şaşkınlıktan ve bulunduğu muallak durumdan kurtulmaya
ccedilalışır Doğadan kendini ayırır onun tehditlerinden korunur kendine sığınak yapar
şehir kurar Evrene anlam verir mitoslar geliştirip dinsel duumlşuumlnceyi dinleri kurar En
geniş anlamıyla kuumlltuumlruuml icat eder ve insan merkezcil bir duumlnya inşa eder Buumltuumln
bunlar muğlacircklıktan kurtulmak iccedilindir Fakat tam da burada muğlacircklığın paradoksu
başlar İnsan ne kadar kesinlikler uumlzerine bir duumlnya kurmaya ccedilalışırsa ccedilalışsın
muğlacircklıktan kaccedilamamaktadır Yunan tragedyasının soumlylemeye ccedilalıştığı şey budur
Tragedya insanın kesinlik arayışına saldırmakta onun kendine kurmaya ccedilalıştığı
194
korunaklı kesin duumlnyanın altını oymakta onun rasyonel-teknolojik huumlkuumlmranlığının
boşunalığını ve hiccedilliğini hatırlatmaktadır Yunan tragedyası en iyisinin ldquohiccedil
doğmamış olmakrdquo ikinci en iyi şeyin ise ldquohemen oumllmekrdquo olacağını soumlylerken oumlluumlmluuml
olmanın insanı ne tuumlr bir muğlaklıkta bıraktığını da anlatmaktadır Oumlluumlmluuml olmak
insanı muğlaklığa goumltuumlruumlr ccediluumlnkuuml oumlluumlm hem insanın en zati varlık imkanıdır hem de
onun buumltuumlnluumlğuumlnuuml belirlemektedir İnsan yaşadığı muumlddetccedile hep eksik olarak
kalmaktadır şu ya da bu olabilmekte ancak varlığı ldquohitamrdquo bulmadan tamama
erememektedir Dolayısıyla oumlluumlm varlığın hitamı ve en son imkacircnı olarak varlığı hep
eksik bırakmaktadır Diğer taraftan oumlluumlm gerccedilekleştiğinde ise varlık tamlığa ermekte
fakat bu kez de kendini bir varlık olarak tecruumlbe edememektedir
Hegel Tinin Goumlruumlnguumlbilimirsquonin giriş boumlluumlmuumlnde şoumlyle diyor
Eğer bilgi mutlak oumlzuuml elde etmek iccedilin bir araccedilsa akla hemen bir aracın bir şeye uygulanmasının o şeyi kendi iccedilin olduğu şekliyle bırakmadığı onda bir doumlnuumlşuumlme ya da başkalaşıma yol accediltığı gelir Ya da eğer bilgi bizim etkinliğimizin aracı değil de hakikat ışığının kendisinin iccedilinden geccedilerek bize ulaştığı bir tuumlr edilgin ortam ise o zaman biz yine bu hakikati olduğu gibi değil bu ortamı aracılığıyla ve bu ortamda olduğu gibi almaktayız Her iki durumda da biz hemen doğrudan doğruya karşıtını doğuran bir aracı kullanmaktayız1
Hegelrsquoin bu soumlzleri uumlnluuml fizikccedili Heisenbergrsquoin Belirsizlik Kuramırsquonı
hatırlatmaktadır Heisenbergrsquoin teorisine goumlre oumlrneğin suyun sıcaklığını oumllccedilmek iccedilin
bir termometre kullandığımızda termometre suyun sıcaklığını duumlşuumlreceğinden hiccedilbir
zaman suyun ldquokesinrdquo sıcaklığı oumllccediluumllemeyecektir Belirsizlik Teorisirsquone goumlre hareket
halindeki bir elektronun yeri ve hızı bilinemez Bunu bilmeye ccedilalışmak karanlık bir
odadaki bilardo topunun yerini ve hızını bilmeye ccedilalışmaya benzetilmektedir Ccediluumlnkuuml
burada ldquobilmekrdquo topu tutmak topa temas etmek ve dolayısıyla topun youmlnuumlnuuml ve
hızını değiştirmek anlamına geleceğinden ldquokesinrdquo bir oumllccediluumlm imkansızdır Bu durum
birinci boumlluumlmde uumlzerinde durduğumuz Heideggerrsquoin oumlluumlmle ilgili arguumlmanına
benzemektedir Tıpkı bilardo topuna dokunmadan topun niceliğini
anlayamayacağımız gibi oumlluumlm gelmeden de varlık hakkında kesin olarak
1 Hegel ldquoTinin Fenomenolojisine Girişrdquo Hegelrsquoi Okumak Ed Tuumllin Bumin Kabalcı Yayınevi
İstanbul 1993 s 11-12
195
konuşamamaktayızdır Ancak tıpkı topa dokunmak gibi oumlluumlm de ldquokesinrdquoliği kesin
bir bilgiyi getireceği yerde onu yok eder Ccediluumlnkuuml oumlluumlm varlığın bir imkanıdır ama
varlığın imkansızlığının imkanıdır
Hegelrsquoin hakikatle ilgili olarak soumlylediklerine geri doumlnersek bilgi yoluyla hakikate
ulaşmanın imkacircnsızlığı insanı suumlrekli olarak muğlaklığın kısır doumlnguumlsuumlne iten
nedenlerden biridir Diğer taraftan Heideggerrsquoin oumlluumlm konusundaki arguumlmanı da bu
tuumlrden bir belirsizliğe dayanmaktadır Bu ccedilalışmamızda temel olarak ele aldığımız
muğlacircklık kavramının da ccedilıkış noktasını bu duumlşuumlnceler oluşturmaktadır
İnsanın evrendeki bu muğlacirck konumunu daha iyi anlayabilmek iccedilin unheimlich
(tekinsiz) deinon daimon techne gibi bir dizi kavram ve soumlzcuumlk uumlzerinde durmaya
ccedilalıştık Bunlar aynı zamanda bizim iccedilin Antik Yunan tragedyasının anahtar
soumlzcuumlkleri anlamına gelmekteydi Soumlzcuumlklerin koumlkenlerini ve anlamlarını
araştırırken her bir soumlzcuumlğuumln temelinde ikili bir anlamsal yan bulunduğunu birbirine
karşıt anlamlardan oluşan bu ikiliklerin birbirlerini dışlamadan eşzamanlı olarak bir
arada bulunabildiklerini goumlrduumlk Oumlrneğin Heideggerrsquoin deinonun karşılığı olarak
oumlnerdiği Unheimlich soumlzcuumlğuumlnde hem ldquoHeimrdquoın ldquotanıdık olanrdquoın ldquoolağanrdquoın
ldquobildik olanrdquoın hem de ldquoyabancırdquonın ldquoolağanuumlstuumlrdquonuumln ldquotuhafrdquo ldquokorkunccedilrdquo ve
ldquodehşetrdquoin aynı anda yer alabildiklerini buumltuumln bu anlam ccedileşitliliğinin ve
muğlaklığının insanın trajik durumunu tanımladığını ortaya koymaya ccedilalıştık Diğer
taraftan Heideggerrsquoin unheimlich accedilıklaması ile Freudrsquoun unheimlich ccediloumlzuumlmlemesini
oumlluumlm ve havf kavramlarıyla ilişkilendirmeye ccedilalıştık Freudrsquoa goumlre unheimlichrsquoin
karşıt anlamlarını da iccedilinde barındırmasının sebebi bir ccedileşit bastırmaydı İnsan
ccedilocukluk doumlneminde bir ccedileşit ldquooumlluumlmsuumlzluumlk guumlvencesirdquo olarak ldquoikizrdquoini yaratıyor
ancak sonradan ccedilocukluk doumlnemini terk ettikccedile bu ldquoikizrdquoini bastırıyordu Yetişkinlik
ccedilağlarında bastırdığı imgelerle karşılaştığında ise tekinsizlik hissine kapılıyordu
Freudrsquoa goumlre tekinsiz dediğimiz şeyde ldquokorkutucu olanrdquo zaten daha oumlnceden
bastırılmış ve unutulmuş olandı Dolayısıyla unheimlich yeni bilinmeyen ve yabancı
değil aksine tanıdık-bildik insanda koumlkluuml bir şekilde yer alan ve yalnızca bastırma
suumlreciyle akla yabancılaştırılmış bir şeydi Ccedilalışmamızda Freudrsquoun unheimlichrsquole
ilgili olarak geliştirdiği ldquobastırma hatırlamardquo ilişkisi ile Heideggerrsquoin havf terimi
arasında bir koşutluk kurulup kurulamayacağını tartıştık Freudrsquoun ccedilocuğa
196
ldquooumlluumlmsuumlzluumlk guumlvencesirdquo veren ve ilerleyen yaşlarda bastırılan ccediliftrsquoi ile Heideggerrsquoin
ldquotopos daimoniosrdquou arasında bir bağ olup olmadığı uumlzerinde durduk Freudrsquoun
ldquooumlluumlmsuumlzluumlk guumlvencesirdquo dediği şeye insanoğlunun geliştirdiği bir tuumlr ldquooumlluumlmsuumlzluumlk
stratejisirdquo dediğimizde mesele biraz daha accedilıklık kazanıyordu Oumlluumlmsuumlzluumlk stratejisi
oumlluumlm havfının getirdiği hiccedillik duygusundan kaccedilmak iccedilindi İnsan Heideggerrsquoin
terimiyle Dasein eğer hiccedilliğin iccedilinde onu suumlrekli olarak olumsuzlayarak
varoluyorsa hiccedillik bizatihi varlığın oumlzuumlne dair bir şeyse ve buna rağmen bu hiccedillik
havf anında kendisini goumlsterdiğinde bundan ldquokorkurdquo duyuluyorsa Freudrsquoun
ldquobastırılmışrdquo dediği şeyin bizatihi hiccedilliğin kendisi olduğu sonucuna varılabilirdi
Tekinsizlik anında bizde ldquokoumlkrdquolerinin olduğunu hissettiğimiz Heideggerrsquoin
deyişiyle iccedilinde devindiğimiz ve suumlrekli olarak onu olumsuzladığımız Freudrsquoun
deyişiyle ldquobastırma suumlreciyle akla yabancılaştırılmışrdquo olan şey lsquohiccedillikrsquoti lsquoHiccedillikrsquole
havf esnasında karşılaşabiliyor ve fakat onun ldquobilgisinirdquo hiccedilbir zaman tam ve mutlak
olarak elde edemiyorduk
Havf ve tekinsizlik hisleri insanda muumlthiş bir muğlacircklık hissi uyandırdıkları
Heideggerrsquoin deyişiyle sonlu varlıklar olduğumuzu bize hatırlattıkları iccedilin onlardan
muumlmkuumln olduğunca kaccedilmaya ccedilalışırız Oumlzellikle havf insanın en fazla guumlven
duyduğu varlığının kesinliğine [ldquovarımrdquoa cogitorsquoya] saldırır onu bir an iccedilin bile olsa
hiccedilliğiyle karşılaştırır Tragedyanın işlevi tam da bu noktada accedilığa ccedilıkmaktadır
Tragedya insanı kendisinden kaccediltığı bu havfla yuumlzleştirir ccediluumlnkuuml tragedya ele aldığı
konular ve onu işleme biccedilimiyle insandaki muğlacircklığı ortaya ccedilıkaracak şekilde inşa
edilmiştir
Ccedilalışmamızın ikinci boumlluumlmuumlnde muğlaklığa farklı bir disiplinin antropolojinin
perspektifinden bakmaya ccedilalıştık Burada ccedilıkış noktamızı oluşturan insanın
muğlaklıktan kaccedilmak iccedilin kuumlltuumlr kurduğu duumlşuumlncesiydi Burada kuumlltuumlruuml insanın
varlığına kesin ve sağlam bir zemin oluşturmak iccedilin geliştirdiği bir techne olarak
yaklaştık Oumlzellikle antropolojinin en temel tartışma alanı olarak rituumlel konusuyla
muğlacircklık arasındaki ilişki uumlzerinde durmaya ccedilalıştık Rituumlellerin muğlacircklık
durumundan kurtulmak iccedilin geliştirilmiş kuumlltuumlrel araccedillar ve tekniklerden biri olduğu
arguumlmanından hareketle kirlilik kutsallık lanet tabu ve pharmakon gibi bir dizi
anahtar kavram ve soumlzcuumlk uumlzerine odaklandık Tıpkı birinci boumlluumlmde ortaya koymaya
197
ccedilalıştığımız gibi bu soumlzcuumlklerin de ccedileşitli anlam katmanlarına sahip olduğunu bu
anlamların suumlrekli olarak yer değiştirebildiğini goumlstermeye ccedilalıştık Amacımız
beyhudeliğine rağmen insanoğlunun muğlaklıktan kaccedilma ccedilabasını anlayabilmekti
ccediluumlnkuuml kanımızca tragedyalar tam da bu tuumlrden beyhudelikleri goumlstermeye
ccedilalışıyordu
Ccedilalışmamızın ikinci boumlluumlmuumlnuumln son kısmında tragedyalara rituumlel kuramı
penceresinden bakan Reneacute Girardrsquoın duumlşuumlncelerini tartışmaya accediltık Girard
tragedyaların toplumdaki ldquokurban bunalımırdquona ışık tuttuğunu iddia ediyordu Kurban
bunalımı da bir ccedileşit işlevini yitirmiş bir rituumlel ya da amacından sapmış bir kurban
toumlreni anlamına geliyordu Daha basit bir deyişle toplumda gizlenmiş bir şekilde
varlığını suumlrduumlren şiddet sağaltılamadığında accedilığa ccedilıkıyor ve buumlyuumlyerek
yayılıyordu Girardrsquoa goumlre tragedyaların odağında boumlyle bir şiddet yer almaktaydı
Diğer taraftan şiddetin bir başka nedeni de Girardrsquoın ldquofarklılıkların yitimirdquo adını
verdiği şeydi Buna goumlre toplumdaki şiddeti bastıran şey farklılıklardı Kral
Oidipusrsquou bu ccedilerccedilevede okuyan Girard oyundaki şiddeti ana ile oğul baba ile
kardeş arasındaki farkın silinmesinde bulmaktaydı başka bir deyişle ensestin şiddete
yol accedilmasının nedeni kategorik farklılıkların silmesindeydi Ccedilalışmamızda Girardrsquoın
ldquofarklılık yitimirdquo terimini muğlacircklık olarak ccedilevirmeyi ve Girardrsquoın buna verdiği
ldquoolumsuzrdquo nitelikten onu arındırmayı denedik Nihai olarak muğlacircklığın en temel en
kaccedilınılmaz bir insanlık durumu olduğu fikrini savunduğumuz iccedilin onu salt ldquokoumltuumlcuumllrdquo
bir şeymiş gibi ele alınamayacağını duumlşuumlnmekteyiz
Ccedilalışmamızın son boumlluumlmuumlnde oumlncelikle Antik Yunan kozmolojisinde tanrı insan
doğa kuumlltuumlr kirlilik kutsallık aile devlet gibi bazı kategorilerin nasıl
tanımlanabileceği uumlzerinde durmaya ccedilalıştık Bu kategorilerin en azından Antigone
metni tartışmamızda bize ışık tutabileceğini duumlşuumlnduumlk Daha sonrasında Antigone
metnini yakın plana aldık Oumlnce literatuumlrde ccedilok tartışılan bir konuyu Antigonersquonin
904-920 satırları arasının orijinalliği sorununu tartışmaya ccedilalıştık Bize goumlre
buradaki tartışmanın oumlzuuml muğlacircklık ve muğlaklıkları giderme durumlarını daha iyi
bir şekilde accedilabilecekti Ardından Hegelrsquoin oumlzellikle Tinin Goumlruumlnguumlbilimi Hukuk
Felsefesinin İlkeleri ve Estetik adlı yapıtları bağlamında yaptığı Antigone okumasını
anlamaya ccedilalıştık Hegel yer yer kendisine atfedilen diyalektiğin dışına
198
ccedilıkabiliyordu oumlzellikle Goumlruumlnguumlbilim ile Hukuk Felsefesi yapıtlarındaki farklılık ccedilok
accedilıktı Ccedilalışmamızda Tinin Goumlruumlnguumlbilimirsquone Alexandre Kojegraveversquoin okuma biccedilimiyle
yaklaştığımız iccedilin bu farklılık daha da keskin hale geliyordu Ccediluumlnkuuml Kojegraveversquoin
okumasıyla Hegelrsquoin Goumlruumlnguumlbilimrsquoindeki Antigone yer yer bizim muğlaklık olarak
ele aldığımız durumlara yakın bir hale gelebiliyordu
Ccedilalışmamızın uumlccediluumlncuuml boumlluumlmuumlmuumln son kısmında ise Antigonersquodeki koro şarkılarını
yeniden ccedilevirerek tartışmayı denedik Daha oumlnce de belirttiğimiz gibi buradaki temel
amacımız doğru ccedilevirinin nasıl olduğunu goumlstermek değildi Yalnızca Heideggerrsquoin
ldquoher ccedileviri bir yorumlamadırrdquo soumlzuumlnden esinlendiğimizi soumlyleyebiliriz Koro
şarkılarının Yunan tragedyasındaki oumlnemini ve şarkıların bize sundukları
kozmolojiyi ve duumlşuumlnceleri kavramanın tragedyayı anlamak iccedilin gerekli olduğunu
duumlşuumlnuumlyoruz Bu amaccedilla koro şarkılarını yer yer Yunanca soumlzcuumlklere vurgu yaparak
ccedilevirmeyi denedik Tragedyanın en azından koro şarkıları bağlamında hem tematik
hem de felsefi duumlzeyde muğlacircklığı nasıl işlediğini goumlrmeye ccedilalıştık
Antigonersquodeki koro şarkıları (oumlzellikle birinci koro şarkısı) insanı duumlnyaya techne
yoluyla huumlkmeden ama oumlluumlme soumlz geccediliremeyen her şeyi bilip de sadece oumlluumlmuumln ne
olduğunu bilemeyen bu haliyle de muumlthiş garip olağanuumlstuuml [deinon] bir varlık
olarak tanımlar Trajik olanın oumlzuuml burada gizlidir
Antigone kapatılacağı mağaraya oumlluumlme giderken ldquoNe insanlar arasında bir evim
var ne yeraltında Ne yaşayanlar arasında bir yurdum var ne de oumlluumller arasındardquo
diyerek apolis ve atopos oluşunu anlatırken aslında insanın evrendeki hakiki
konumunu tarif ediyordu Yunan tragedyası yaşamı ldquobildikrdquo bir ldquogaripliğerdquo
ldquotanıdıkrdquo bir ldquoyabancılığardquo iyi ldquobilinenrdquo bir ldquobilinmezerdquo kısacası oumlluumlme doğru
gidişten ibaret olarak tanımlıyordu ldquoEn iyisi hiccedil doğmamış olmakrdquo derken bir
yandan da yaşamı kutsuyor insanı iki şeyin arasında duran muğlacirck bir varlık olarak
sunuyordu Ccedilalışma boyunca bu muğlacirck insanın izini suumlrmeye onun trajik oumlzuumlnuumln
niteliklerini bulmaya ccedilalıştık
Muğlacircklık daha oumlnce de belirttiğimiz gibi modern ve postmodern teoriler
bağlamında da ele alınabilecek bir kavramdır Ccedilalışmamızın buumltuumlnuumlne baktığımızda
modern teorilerin eleştirisine yeterince yer verilmemiş olmasının ccedilalışmamızın eksik
199
youmlnlerinden biri olduğu soumlylenebilir Muğlacircklık duumlşuumlncesini modernitenin temel
olarak muumlcadele ettiği bir olgu olarak giriş boumlluumlmuumlnde konumlandırmaya ccedilalışmıştık
Fakat Platonrsquodan başlayarak Descartesrsquoa oradan Aydınlanmarsquoya Comte Marx
Weber gibi duumlşuumlnce insanlarına ve pozitivizme uzanan modern teoriler ile Foucault
Deleuze Derrida Lyotard ve Baudrillard gibi duumlşuumlnuumlrlerin bu teorilere karşı
geliştirdikleri eleştirilere daha fazla yer ayrılabilir ve muğlacircklık duumlşuumlncesi tarihsel bir
ccedilerccedileve iccedilerisinde modernite-postmodernite tartışmaları bağlamında ele alınabilirdi
Biz burada ccedilalışmamızın boyutlarını daha fazla buumlyuumltmemek iccedilin bu tarihsel
ccedilerccedileveyi ve tartışmaları yer yer oumlzetlemekle yetindik Yine benzer bir şekilde
modern kuram ve bunun eleştirisinin tuumlmuumlne tarihsel olarak bakmak yerine modern
felsefenin eleştirisini yapmış biri olarak ismi anılan bir filozofun Martin
Heideggerrsquoin duumlşuumlncelerine odaklanarak kendimizi sınırlandırmayı daha doğru
bulduk Onun Varlık ve Zamanrsquoda geliştirdiği fikirler ile oumlzellikle teknik konusundaki
duumlşuumlnceleri hem muğlacircklık duumlşuumlncesiyle ilgili bazı anahtar kavramlar bulmamıza
vesile olmuş hem de tragedyaların felsefi derinliğini goumlrmemize olanak sağlamıştır
Diğer taraftan ccedilalışmada Antigone dışındaki tragedyalara da daha fazla yer
ayırmamız uygun olabilirdi Yine kendimizi sınırlandırmak adına yeri geldikccedile bu
oyunlardan bir takım oumlrnekleri sadece işaret etmek ve hatırlatmakla yetindik
Muğlacircklık duumlşuumlncesinden hareketle Oresteia Bakkhalar Zincire Vurulmuş
Prometheus ve Kral Oidipus gibi metinler oldukccedila verimli oumlrnekler teşkil edebilirler
Buumltuumln bunların dışında benzer bir ccedilalışma Elizabeth doumlnemi İngilteresi ve
tragedyaları iccedilin de yapılabilir kanısındayız
hellip
Goumlrmek bir taraftan goumlrememek anlamına da geliyor yani goumlzuumlmuumlz hem oumlnuumlndeki
hem de başın arka kısmında yer alan şeyleri aynı anda goumlremiyor Modern bilim
araştırdığı şeyi yağlı boya tablo gibi ldquokarşısındardquo duran bir obje şeklinde tasavvur
eder ccediloğu zaman dolayısıyla onda varolan ldquoher şeyrdquoi goumlrduumlğuumlnuuml ya da
goumlrebileceğini duumlşuumlnuumlr Modern insanın duumlşuumlnce biccedilimidir bu kendini ldquooumlznerdquo olarak
konumlandırdığı iccedilin geri kalan her şey ldquonesnerdquo olmaktadır İnsan kendisini evreni
ldquogoumlrenrdquo olarak tasarladığı iccedilin evrenle ve hakikatle kurduğu ilişki de bir yağlıboya
tabloyla kurduğu ilişkiye benzemektedir Oysa insan hem evrene ldquobakanrdquo hem de
200
onun tarafından ldquobakılanrdquodır Bu duumlşuumlnce ccedilerccedilevesinde yaklaştığımızda
ccedilalışmamızın da pek ccedilok şeyi ldquogoumlrmezdenrdquo gelmek zorunda kaldığını soumlylemeliyiz
201
Kaynakccedila
Agamben Giorgio Accedilıklık İnsan ve Hayvan Ccedilev Meryem Mine Ccedililingiroğlu 1 Baskı Yapı Kredi Yayınları İstanbul 2009
Arıcı Oğuz ldquoAntik Yunan Tragedyasında Oumllccediluumlluumlluumlk (Socircphrosucircnecirc) ve Uyum (Harmoniacutea) Duumlşuumlncesirdquo Yayınlanmamış Yuumlksek Lisans Tezi İstanbul Uumlniversitesi Sosyal Bilimler Enstituumlsuuml İstanbul 2005
Aristoteles Poetika Ccedilev İsmail Tunalı Remzi Kitabevi İstanbul 1995
Aristoteles Poetika Şiir Sanatı Uumlzerine Ccedilev Nazile Kalaycı Bilim ve Sanat Yayınları Ankara 2005
Ayguumln Oumlmer ldquoAntigonersquodenrdquo Cogito Tragedya ed Şeyda Oumlztuumlrk Sayı 54 Bahar Yapı Kredi yayınları İstanbul 2008
Bauman Zygmunt Modernlik ve Muumlphemlik Ccedilev İsmail Tuumlrkmen Ayrıntı Yayınları İstanbul 2003
Bauman Zygmunt Oumlluumlm Oumlluumlmsuumlzluumlk ve Diğer Hayat Stratejileri Ccedilev Nirguumll Demirdoumlven Ayrıntı Yayınları İstanbul 2000
Bilgin Nahit Antik Yunan Duumlnyası Felsefeden Ekonomiye Ed Nezih Başgelen Arkeoloji ve Sanat Yayınları İstanbul 2004
Brereton Geoffrey Principles of Tragedy A Rational Examination of the Tragic Concept in Life and Literature University of Miami Press Florida 3 Printing 1970
Browning Robert The Poetical Works of Robert Browning Volume 13 Smith Elder and Co London 1889
Bumin Tuumllin Hegel Bilinccedil Problemi Koumlle-Efendi Diyalektiği Praksis Felsefesi YKY İstanbul 3 Baskı 2005
Burkert Walter İlkccedilağ Gizem Tapıları Ccedilev Bahadır Sina Şener İstanbul İmge Yayınevi 1999
Butcher S H The Poetics of Aristotle With Critical Notes and A Translation Third Edition Macmillian and Co London and New York 1902
202
Butler Judith Antigonersquonin İddiası Yaşam ile Oumlluumlmuumln Akrabalığı Ccedilev Ahmet Ergenccedil Kabalcı Yayınevi İstanbul Mart 2007
Can Şefik Klasik Yunan Mitolojisi 6 baskı Ty İnkılacircp Yayınevi İstanbul
Cardaci P Francis Demon Daimon and Evil A Study of The Daemonic Element in Goethe Dostoevsky Gide and Mann Yayınlanmamış Doktora Tezi University of Maryland Michigan 1972
Cropp Martin Antigones Final Speech Greece amp Rome Second Series Vol 44 No 2 Cambridge University Press (Oct 1997)
Ccedilakmak E Efe ldquoMit Soumlz ve Yazı Jack Goody ile Soumlyleşirdquo Cogito sayı 43 Yaz YKY İstanbul 2005
Ccediloruhlu Yaşar Tuumlrk Mitolojisinin Ana Hatları Kabalcı Yayınevi İstanbul 2002
Ccediluumlccedilen A Kadir Heideggerrsquode Varlık ve Zaman Asa Kitabevi Bursa 2003
Deleuze G amp Guattari F A Thousand Plateaus Capitalism and Schizophrenia Tr Brian Massumi Minneapolis University of Minnesota Press 1987
Derrida Jacques ldquoPlatonrsquoun Eczanesirdquo Ccedilev Zeynep Direk Toplumbilim Jacques Derrida Oumlzel Sayısı Sayı 10 Bağlam Yayıncılık İstanbul Agustos 1999
Derrida Jacques Dissemination Tr Barbara Johnson The Athlone Press London 1981
Derrida Jacques Glas tr John P Leavey Richard Rand University of Nebraska Press Lincoln and London 1986
Derrida Jacques Khocircra Ccedilev Didem Eryar Kabalcı Yayınevi İstanbul Şubat 2008
Descartes Reneacute Philosophical Essays and Correspondence Ed Roger Ariew Hackett Publishing Company Indianapolis Cambridge 2000
Descartes Reneacute Youmlntem Uumlzerine Konuşma Ccedilev Afşar Timuccedilin Yay Haz Egemen Berkoumlz Ccedilağdaş Yayınları İstanbul Kasım 1998
203
Dodds E R The Greeks and the Irrational University of California Press Berkeley Los Angeles London 1951
Douglas Mary Purity and Danger An Analysis of Concepts of Pollution and Taboo New York Praeger 1966
Dreyfus Hubert L ldquoHeidegger on Gaining a Free Relation to Technologyrdquo Heidegger Reexamined Art Poetry and Technology Vol3 ed Hubert Dreyfus Mark Wrathall Rouledge New YorkampLondon 2002
Drury Nevill Şamanizm Şamanlığın Oumlğeleri Ccedilev Erkan Şimşek Okyanus Yayıncılık İstanbul 1996
Durkheim Emile The Elementary Forms of The Religious Life Tr Joseph Ward Swain London George Allen and Unwin 1971
Eagleton Terry Sweet Violence The Idea of The Tragic Blackwell Publishing Oxford 2003
Eagleton Terry William Shakespeare Ccedilev Cuumlneyt Yalaz Boğaziccedili Uumlniversitesi Yayınları İstanbul 1998
Eliade Mircea The Sacred amp Profane The Nature of Religion tr Willard R Trask New York 1968
Empson William Seven Types of Ambiguity New York New Directions 1949
Esin Emel Orta Asyarsquodan Osmanlırsquoya Tuumlrk Sanatında İkonografik Motifler İstanbul Kabalcı Yayınevi 2004
Foucault Michel Kelimeler ve Şeyler İnsan Bilimlerinin Bir Arkeolojisi Ccedilev Mehmet Ali Kılıccedilbay İmge Kitabevi 2001
Frazer James George The Golden Bough A Study in Magic and Religion A New Abridgement from the Second and Third Editions Ed Robert Fraser Oxford University Press Oxford amp New York 1998
Frazer James George Altın Dal Dinin ve Folklorun Koumlkleri Ccedilev Mehmet H Doğan Payel Yayınevi İstanbul 1992
Freeman Charles Mısır Yunan ve Roma Antik Akdeniz Uygarlıkları Ccedilev Suat Kemal Angı Dost Kitabevi Yayınları Ankara Ağustos 2003
204
Freud Sigmund Haz İlkesinin Oumltesinde amp Ben ve İd Ccedilev Ali Babaoğlu Metis yayınları İstanbul 2001a
Freud Sigmund Sanat ve Edebiyat Ccedilev Dr Emre Kapkın Ayşe Tekşen Kapkın Payel Yayınevi İstanbul 1999
Freud Sigmund Totem and Taboo Some Points of Agreement between the Mental Lives of Savages and Neurotics Tr James Strachey London Routledge 2001
Freud Sigmund Totem und Tabu einige Uumlbereinstimmungen im Seelenleben der Wilden und der Neurotiker Frankfurt am Main Fischer Taschenbuch Verlag 1991
Gall Robert S ldquoInterrupting Speculation The Thinking of Heidegger and Greek Tragedyrdquo Continental Philosophy Review 36 Kluwer Academic Publishers Netherlands 2003
Gelven Michael A Commentary on Heideggerrsquos Being and Time Illinois Northern Illinois University Press 1989
Gennep Arnold van The Rites of Passage tr Monika B Vizedom and Gabrielle L Caffee Routledge London 1960
Girard Reneacute Guumlnah Keccedilisi Ccedilev Işık Erguumlden Kanat Kitap İstanbul 1 Baskı 2005
Girard Reneacute Romantik Yalan ve Romansal Hakikat Edebi Yapıda Ben ve Oumlteki Ccedilev Arzu Etensel İldem Metis Yayınları İstanbul 2001
Girard Reneacute Şiddet ve Kutsal Ccedilev Necmiye Alpay Kanat Kitap İstanbul 2003
Goethe J W v Eckermann J P Soret F J tr Oxenford J Conversations of Goethe with Eckermann and Soret London George Bell 1875
Goumlkberk Macit Felsefe Tarihi 6 Basım Remzi Kitabevi İstanbul 1990
Harrison Robert Pogue The Ambiguities of Philology Diacritics Vol 16 No 2 Summer The Johns Hopkins University Press 1986
Hegel G W F ldquoTinrsquoin Fenomenolojisine Girişrdquo Hegelrsquoi Okumak Ed Tuumllin Bumin Kabalcı Yayınevi İstanbul 1993
205
Hegel G W F Aesthetics Lectures on Fine Art Trans Knox T M Oxford Oxford University Press Vol II 1975
Hegel G W F Hukuk Felsefesinin İlkeleri Ccedilev Cenap Karakaya Sosyal Yayınlar Birinci Basım Kasım 1991
Hegel G W F Phenomenology of Spirit Trans A V Miller Oxford University Press Oxford 1977
Hegel G W F Tinin Goumlruumlnguumlbilimi Ccedilev Aziz Yardımlı İdea Yayınevi İstanbul Şubat 1986
Heidegger Martin Discourse on Thinking A Translation of Gelassenheit Tr John M Anderson E Hans Freund Harper amp Row New York 1966
Heidegger Martin Houmllderlinrsquos Hymn ldquoThe Isterrdquo Tr William McNeill Julia Davis Indiana University Press BloominghtonampIndianapolis 1996
Heidegger Martin Introduction to Metaphysics Tr Gregory Fried Richard Polt New HavenampLondon Yale University Press 2000
Heidegger Martin Metafizik Nedir Ccedilev Mazhar Şevket İpşiroğlu Suut Kemal Yetkin Kaknuumls Yayınları İstanbul 2003
Heidegger Martin Oumlzdeşlik ve Ayrım Ccedilev Necati Accedila Bilim ve Sanat yayınları Ankara 1997
Heidegger Martin Pathmarks Trans William Mcneill Cambridge University Press Cambridge 1998a
Heidegger Martin Sein und Zeit 11 unveraumlnderte Auflage Max Niemeyer Verlag Tuumlbingen 1967
Heidegger Martin Tekniğe Youmlnelik Soru Ccedilev Doğan Oumlzlem Afa Yayınları İstanbul 1997b
Heidegger Martin Teknik ve Doumlnuumlş Ccedilev Necati Accedila Bilim ve Sanat Yayınları Ankara 1998
Heidegger Martin Varlık ve Zaman Ccedilev Kaan Oumlktem İstanbul Agora Kitaplığı 2008
Heidegger Martin Parmenides Trans Andreacute Schuwer Richard Rojcewicz Indiana University Pres Bloomington-Indianapolis 1992
Henn T R The Harvest of Tragedy MethuenampCo London 1961
206
Herakleitos Fragmanlar Ccedilev Cengiz Ccedilakmak Kabalcı Yayınevi İstanbul 2005
Hesiodos Hesiodos Eseri ve Kaynakları Tanrıların Doğuşu (Thegonia) amp İşler ve Guumlnler Ccedilev Sabahattin Eyuumlboğlu Azra Erhat Tuumlrk Tarih Kurumu Yayınları Ankara 1991
Homeros İlyada Ccedilev Azra Erhat A Kadir Can Yayınları 18Basım 2004
Homeros Odysseia Ccedilev Azra Erhat A Kadir 16 Basım Can Yayınları İstanbul 2005
Houmllderlin Friedrich Poems of Friedrich Houmllderlin Trans and Ed James Mitchell Ithuriels Spear San Francisco 2004
Hughes Dennis D Human Sacrifice in Ancient Greece Routledge London New York 1991
Inwood Michael J A Heidegger Dictionary Malden Mass Blackwell Publishers 1999
Jebb R C Sophokles The Plays and Fragments Part III Antigone Second Editions Cambridge University Press 1891
Jenks Chris Transgression Key ideas London Routledge 2003
Johnsen William A ldquoReneacute Girard and the Boundaries of Modern Literaturerdquo Boundary 2 A Supplement on Contemporary Poetry Vol 9 No 2 Duke University Press Winter 1981 s 278
Karaboğa Kerem Tragedya ile Sınırları Aşmak Theodoros Terzopoulosrsquoun Tiyatrosu E Yayınları İstanbul 2008 s 58-59
Kierkegaard Soslashren Kaygı Kavramı Ccedilev Tuumlrker Armaner Tuumlrkiye İş Bankası Kuumlltuumlr Yayınları İstanbul 3 Baskı Mayıs 2006
Kitto H D F Grek Tragedy A Literary Study Routledge London New York Third edition 1961
Knapp Charles ldquoA Point in the Interpretation of the Antigone of Sophoclesrdquo The American Journal of Philology Vol 37 No 3 The Johns Hopkins University Press 1916
Kojegraveve Alexandre ldquoGiriş Olarakrdquo Hegelrsquoi Okumak Ed ve Ccedilev Tuumllin Bumin Kabalcı Yayınları İstanbul 1993
207
Kojegraveve Alexandre Hegel Felsefesine Giriş Ccedilev Selahattin Hilav YKY İstanbul 2 Baskı 2001
Kott Jan Antik Tragedyalar ve Ccedilağdaş Yorumları Kudas ya da Bakkhalar Ccedilev Ayşe Selen Mitos-Boyut Yayınları İstanbul 2006
Kranz Walter Antik Felsefe Metinler ve Accedilıklamalar Ccedilev Suad Y Baydur Sosyal Yayınlar İstanbul 1994
Kuccediluradi İonna Max Scheler ve Nietzschersquode Trajik Olan İstanbul Yankı Yayınları 1966
Leach Edmund Levi-Strauss Ccedilev Ayla Ortaccedil İstanbul Afa Yayınları 1985
Leacutevinas Emmanuel Oumlluumlm ve Zaman Ccedilev Nami Başer Ayrıntı Yayınları İstanbul 2006
Levi-Strauss Claude Yaban Duumlşuumlnce Ccedilev Tahsin Yuumlcel YKY 4 Baskı İstanbul 2000
Levi-Strauss Claude Structural Antropology Trans Claire Jacobson amp Brooke Grundfest Schoepf New York 1963
Lorca F G ldquoDuende Kuramı ve Oyunurdquo Kanlı Duumlğuumln - Program Dergisi İstanbul Devlet Tiyatrosu 1999
Mandel Oscar A Definition of Tragedy New York University Press New York 1961
Mardin Şerif lsquoAydınlarrsquo Konusunda Uumllgener ve Bir İzah Denemesi Toplum ve Bilim Dergisi No 24 (Kış 1984)
Miller Arthur ldquoTragedy and Common Manrdquo The Question of Tragedy Ed Arthur B Coffin EmText Sanfrancisco 1991
Mulhall Stephen Heidegger ve ldquoVarlık ve Zamanrdquo Ccedilev Kaan Oumlktem Sarmal Yayınevi İstanbul 1998
Murnaghan Sheila Antigone 904-920 and the Institution of Marriage The American Journal of Philology Vol 107 No 2 The Johns Hopkins University Press (Summer 1986)
Nicholls Angus Goethersquos Concept of The Daemonic After The Ancients Camden House NY 2006
Nietzsche Friedrich Yunan Tragedyası Uumlzerine İki Konferans Ccedilev Mahmure Kahraman Say Yayınları İstanbul 2005
208
Oudemans Th C W amp Lardinois A P M H
Tragic Ambiguity Anthropology Philosophy and Sophocles Antigone Brills studies in intellectual history v 4 Leiden EJ Brill 1987
Oumlzlem Doğan ldquoHeidegger ve Teknikrdquo Heidegger Martin Tekniğe Youmlnelik Soru Ccedilev Doğan Oumlzlem Afa Yayınları İstanbul 1997b
Palmer Richard H Tragedy and Tragic Theory An Analytical Guide Greenwood Press London 1982
Peckham George W ldquoThe Existence of Ambiguityrdquo The Journal of Philosophy Vol 23 No 18 September 2 Journal of Philosophy Inc 1926
Perseus Digital Library ed Gregory R Crane httpwwwperseustuftseduhoppersearch
Platon (Eflatun) Şoumllen Ccedilev Azra Erhat Sabahattin Eyuboğlu Remzi Kitabevi İstanbul 1958
Platon (Eflatun) Phaidros Ccedilev Hamdi Akverdi Maarif Vekaleti 1943
Platon Devlet Ccedilev Huumlseyin Demirhan Sosyal Yayınlar İstanbul 2002
Platon (Eflatun) Gorgias Ccedilev Mehmet Rifat Sema Rifat Tuumlrkiye İş Bankası Kuumlltuumlr Yayınları 2006
Platon Kratylos Ccedilev Cenap Karakaya Sosyal Yayınlar İstanbul 2000
Platon Kritias ccedilev Erol Guumlney Luumltfi Ay Sosyal Yayınlar İstanbul 2001
Platon Phaidon Ccedilev H Ragıp Atademir Kemal Yetkin Sosyal Yayınlar İstanbul 2001
Platon Savunma Ccedilev Aziz Yardımlı Deniz Canefe İdea Yayınevi 1997
Platon Sophist Ccedilev Cenap Karakaya Sosyal Yayınlar İstanbul 2000
Racy A C Arap Duumlnyasında Muumlzik Tarab Kuumlltuumlruuml ve Sanatı Ccedilev Serdar Ayguumln Ayrıntı Yayınları İstanbul 2000
Rank Otto The Double A Psychoanalytic Study Chapel Hill University of North Carolina Press 1971
209
Roche William Mark Tragedy and Comedy A Systematic Study and a Critique of Hegel State University of New York Press New York 1998
Roux Jean-Paul Altay Tuumlrklerinde Oumlluumlm Ccedilev Aykut Kazancıgil Kabalcı İstanbul 1999
Roux Jean-Paul Orta Asyarsquoda Kutsal Bitkiler ve Hayvanlar Ccedilev Aykut Kazancıgil Lale Arslan Kabalcı Yayınevi İstanbul 2005
Scheler Max İnsanın Kozmostaki Yeri Ccedilev Harun Tepe Ayraccedil Yayınevi Ankara 1998
Schmidt Dennis J On Germans amp Other Greeks Tragedy and Ethical Life Bloomington Indiana University Press 2001
Segal Charles Introduction Sophocles Antigone Ccedilev Gibbons Reginald and Segal Charles New York Oxford Press 2003
Segal Charles Tragedy and Civilization An Interpretation of Sophocles Norman University of Oklahoma Press 1999
Stanford William Bedel Ambiguity in Greek Literature Studies in Theory and Practice New York Johnson Reprint Corp 1972
Steiner George Heidegger Ccedilev Suumlleyman Sahra Hece Yayınları Ankara 2003
Thomson George Tarihoumlncesi Ege Eski Yunan Toplumu Uumlstuumlne İncelemeler II Cilt Cilt I Ccedilev Celal Uumlster İstanbul Payel Yayınevi 1995
Thorndike Ashley H Tragedy Houghton Mifflin and Company Boston amp New York 1908
Turner Victor The Ritual Process Structure and Anti-Structure Cornell University Press Ithaca - New York 1977
Vernant Jean Pierre amp Pierre Vidal-Naquet Myth and Tragedy in Ancient Greece New York Zone Books 1990
Vernant Jean-Pierre ldquoGreek Manrdquo Bulletin of the American Academy of Arts and Sciences Vol 47 No 8pp 44-50 American Academy of Arts and Sciences May 1994
Vernant Jean-Pierre Eski Yunanrsquoda Soumlylen ve Toplum Ccedilev Mehmet Emin Oumlzcan İstanbul İmge Yayınevi 1996
210
Vernant Jean-Pierre Myth and Society in Ancient Greece TransJanet Lloyd 2 Baskı Zone Books New York 1990a
Vernant Jean-Pierre Yunan Duumlşuumlncesinin Kaynakları Ccedilev Huumlsen Portakal Cem Yayınevi 2002
Versnell H S Isis Dionysos Hermes Three Studies in Henotheism Inconsistencies in Greek and Roman Religion 1 Leiden New York Koumlln Brill 1990
Walsh Keri Antigone in Modernizm Classicism Feminism and Theatres of Protest Yayınlanmamış Doktora Tezi Princeton University New Jersey 2009
Williams Raymond Modern Tragedy Chatto and Windus London 1966
Oyun Metinleri Aeschylus Aeschylus With an English translation by
Herbert Weir Smyth 2 Volumes London New York W Heinemann G P Putnams Sons Vol I 1922
Aeschylus Aeschylus With an English translation by Herbert Weir Smyth 2 Volumes London New York W Heinemann G P Putnams Sons Vol II 1926
Aiskhylos Agamemnon Ccedilev A Cevat Emre İstanbul MEB Yayınları 1964
Aiskhylos Zincire Vurulmuş Prometheus Ccedilev Azra Erhat Sabahattin Eyuumlboğlu Tuumlrkiye İş Bankası Kuumlltuumlr Yayınları 2000
Euripides Bacchanals Madness of Hercules Children of Hercules Phoenician Maidens Supliants Trans Arthur Sanders Way Loeb classical library London Heinemann 1912
Euripides Herakles ccedilev Luumltfi Ay MEB Ankara 1943
Euripides Hippolytos ccedilev Lamia Kerman MEB İstanbul 1949
Euripides The Plays of Euripides TransEdward P Coleridge Vol1 Georg Bell amp Sons London 1891
211
Euripides Iphigeneia Tauriste Suat Sinanoğlu MEB Ankara 1963
Euripides Medeia Ccedilev Ahmet Hamdi Tanpınar Maarif Vekacircleti 1943
Sofokles Antigone Ccedilev Guumlngoumlr Dilmen İstanbul MitosBoyut Yayınları 1997
Sofokles Kral Oidipus Ccedilev Guumlngoumlr Dilmen Mitos-Boyut Yayınları İstanbul 2002
Sophocles Antigone Ccedilev Gibbons Reginald and Segal Charles New York Oxford Press 2003
Sophocles The Plays and Fragments Part VI The Electra Tr With Critical Notes and Commentary R C Jebb Cambridge University Pres Cambridge Leipzig New York 1894
Sophokles Aias Ccedilev Suat Sinanoğlu Maarif Vekaleti 1941
Sophokles Antigone Ccedilev Sabahattin Ali Maarif Matbaası 1941
Sophokles Elektra Ccedilev Azra Erhat Milli Eğitim Basımevi 1946
Sophokles Oidipus Kolonosta Ccedilev Nurullah Ataccedil Maarif Matbaası 1941
Sophokles Trakhis Kadınları Ccedilev Şaziye Berin Kurt Maarif Vekaleti 1941
Soumlzluumlk ve Ansiklopediler Encyclopaeligdia Britannica Encyclopaeligdia Britannica Online (Ccedilevrimiccedili)
httpwwwsearchebcomebarticle-9050428 9 Şubat 2009
Erhat Azra Mitoloji Soumlzluumlğuuml İş Bankası Yayınları Altıncı Basım 1996
Hanccedilerlioğlu Orhan Felsefe Soumlzluumlğuuml 10 Basım Remzi Kitabevi İstanbul 1996
Klein Ernest A Comprehensive Etymological Dictionary of the English Language Amsterdam Elsevier 1966
Liddell Henry George amp Robert Scott A Greek-English Lexicon Oxford Oxford Univ Press 1996
212
Nişanyan Sevan Soumlzlerin Soyağacı Ccedilağdaş Tuumlrkccedilenin Etimolojik Soumlzluumlğuuml İstanbul Adam Yayınevi 2 Basım Mart 2004
Online Etymology Dictionary (Ccedilevrimiccedili) httpwwwetymonlinecom 6 Aralık 2008
Partridge Eric Origins A Short Etymological Dictionary of Modern English Routledge London and New York 2006
Peters Francis E Antik Yunan Felsefesi Terimleri Soumlzluumlğuuml Ccedilev ve Haz Hakkı Huumlnler Paradigma Yayıncılık İstanbul 2004
Tuumlrk Dil Kurumu Tuumlrkccedile Soumlzluumlk Haz İsmail Parlatır Nevzat Goumlzaydın vd Atatuumlrk Kuumlltuumlr Dil ve Tarih Yuumlksek Kurumu 2 Cilt 9 Baskı 1998
213
Tablolar
EK 1 Levi-Straussrsquoun Thebai Miti İkili Karşıtlıklar Tablosu1
I II III IV
Kadmos - Europe
Kadmosndash
Ejderha
Spartoirsquoler ldquoTopalrdquo
Labdakos
4 Oidipus-Laios ldquoSolakrdquo Laios
Oidipusndash
Sphinks
6 Oidipus - İokaste ldquoŞiş Ayakrdquo
Oidipus
7Eteoklesndash
Polyneikes
8Antigone-Polyneikes
1 Leach 1985 s 68
214
EK 2 Medenilik Yabanilik ayrımı
Medenilik Yabanilik
İnsan ve Kahraman
Hukuk ve Duumlzen hybris bia[zor] anomia
[yasasızlık]
Hayvanlar Uumlzerinde fiziksel uumlstuumlnluumlk Hayvan
İnanccedil dil ve duumlşuumlncede ilerleme Kargaşa ve hayvani hayat
ilerleme yok
Ensest tabusu Sınırlama yok
Pişmiş yemek Ccediliğ yemek
Yamyamlık sınırlamaları Birbirini yeme
Tahıl (evcil) Hayvan eti (ccediliğ) 2
2 Segal 1981 s 35
215
Oumlzgeccedilmiş Bireysel Bilgiler
Adı ve soyadı Oğuz ARICI
Doğum tarihi ve yeri 02021976 - Almanya
İletişim Denizabdal M Seccadeci Ccedilık Dilekccedililer Ap N 7 5
Şehremini İstanbul 34104
E-posta oguzaricigmailcom
Eğitim Durumu
İstanbul Uumlniversitesi Sosyal Bilimler Enstituumlsuuml Tiyatro Eleştirmenliği ve Dramaturji
Boumlluumlmuuml (Doktora) 2005 ndash (2009)
İstanbul Uumlniversitesi Sosyal Bilimler Enstituumlsuuml Tiyatro Eleştirmenliği ve Dramaturji
Boumlluumlmuuml (Yuumlksek lisans) 2002 ndash 2005
İstanbul Uumlniversitesi Edebiyat Fakuumlltesi Tiyatro Eleştirmenliği ve Dramaturji
Boumlluumlmuuml (lisans) 1998 ndash 2002
İstanbul Uumlniversitesi Siyasal Bilgiler Fakuumlltesi Uluslararası İlişkiler Boumlluumlmuuml (Lisans)
1993 ndash 1998 (Terk)
Aydın-Soumlke Lisesi ve Ortaokulu (Lise) 1990-1993
Yabancı dil(ler)
İngilizce (iyi) Almanca (orta)
Mesleki Deneyim
Yayınlar
Tragedya ile Sınır Aşma Virguumll Kasım 2008
Antik Yunan Tragedyasının Metafiziği Cogito sayı 54 YKY 2008
Epik Tiyatro ve Gestus Kavramı İUuml Alman Dili ve Edebiyatı Dergisi sayı 18 2007
216
Oyun Sonu Anlamın Ccedilokluğu Birguumln Gazetesi Kitap Eki 24 Mart 2007
Thebai Soumlyleninde Sophrosyne ve Harmony Duumlşuumlncesi İUuml Edebiyat Fakuumlltesi
Tiyatro Eleştirmenliği ve Dramaturji Boumlluumlmuuml Dergisi 2004 - sayı 5
Galileirsquonin Yaşamı (193839) Metin İncelemesi İUuml Edebiyat Fakuumlltesi Tiyatro
Eleştirmenliği ve Dramaturji Boumlluumlmuuml Dergisi 2003 - sayı 3
Tiyatronun Eğitim Din ve Politika İle İlişkisinin Koumlkleri Uumlzerine İUuml Edebiyat
Fakuumlltesi Tiyatro Eleştirmenliği ve Dramaturji Boumlluumlmuuml Dergisi 2003 -sayı 2
Miro ve ldquoŞeyrdquolerin Kaosu Genccedil Sanat Dergisi 2003 ndash Sayı 111
ldquoDon Cristobita İle Dona Rositarsquonın Acıklı Guumllduumlruumlsuumlrdquo Dramaturji ve Reji Notları
(Yard Doccedil Dr Kerem Karaboğa ile birlikte İUuml Edebiyat Fakuumlltesi Tiyatro
Eleştirmenliği ve Dramaturji Boumlluumlmuuml Dergisi 2002 -sayı 1
Sanatsal Etkinlikler
2008ndash2009 ldquoTehlikeli Oyunlarrdquo (Uyarlama) ndash Oğuz Atay Seyyar Sahne Reji grubu-
Metin Duumlzenleme
2008ndash2009 ldquoGılgamışrdquo ndash Anonim (Uyarlama) Seyyar Sahne Reji Grubu - Metin
duumlzenleme
2005ndash2006 ldquoBen Pierre Riviererdquo ndash Pierre Rivierersquoin Hatıratından Uyarlama Reji
Grubu ve Metin Duumlzenleme
2004ndash2005 ldquoMacbethrdquo ndash W Shakespeare İTUuml Mezunlar Tiyatrosu ve Seyyar
Sahne Youmln Celal Mordeniz Dramaturg
2003 2004 rdquoDuumlnyanın En Guumlzel Hikacircyesirdquo ndash Kerem Eksen Youmln Celal Mordeniz
Dramaturg
2001 2002 ldquoYarışmardquo ndash L Baffie - Youmln Genco Erkal Dostlar Tiyatrosu
Dramaturg
2000ndash2001 ldquoDon Cristobita ile Dona Rositarsquonın Acıklı Guumllduumlruumlsuumlrdquo F G Lorca İUuml
OumlKM Tiyatro Kuluumlbuuml Reji grubu - Işık
2001 ldquoNefesrdquo - Oğuz Arıcı Youmln Erhan Tuna İzmit IV Uluslararası Sokak
Tiyatrosu Festivali
217
2000 ldquoOrpheusa Ağıtrdquo ndash Oğuz Arıcı Youmln Oğuz Arıcı X Uluslararası Delphi
Tiyatro Festivali (Yunanistan)
1996-1997 ldquoBu Oyun Bitmelirdquo Oğuz Arıcı Youmln Işık Tolgay Marmara Uumlniversitesi
İktisadi ve İdari Bilimler Fakuumlltesi Tiyatro Kuluumlbuuml (MİFTOK) tarafından sahnelendi
iii
Muğlacircklık ve Tragedya ndash Oğuz Arıcı
OumlZ Muğlacircklık insanın varoluşuna iccedilkin bir durumdur Bu durum oumlluumlmden sonrasının
bilinmemesinden kaynaklanmaz yalnızca aynı zamanda varlık olanaklarının hitamı
olarak oumlluumlmuumln bizatihi varlığı muğlacirck bir konumda bırakmasından da ileri gelir Bu
ccedilalışmada trajik kavramının bu tuumlrden bir muğlacircklık duumlşuumlncesiyle accedilıklanabileceği
iddia edilmekte Antik Yunan tragedyalarının da benzer bir muğlacircklık fikrinden neşet
ettiği oumlrneklerle goumlsterilmeye ccedilalışılmaktadır Bu ccedilerccedilevede birinci ve ikinci
boumlluumlmlerde muğlaklığın ne olduğu felsefi ve antropolojik duumlzlemlerde ele
alınmaktadır Muğlaklığın felsefi duumlzleminin temeli olarak Martin Heideggerrsquoin
Varlık ve Zaman adlı eseri tartışılmaktadır Heideggerrsquoin bu eserinde oumlzellikle havf
kavramı ile oumlluumlm ve hiccedillik duumlşuumlncelerine odaklanılarak bu duumlşuumlncelerin deinon ve
daimon gibi Antik Yunan tragedyasının anahtar soumlzcuumlkleriyle ilişkileri ortaya
ccedilıkarılmaya ccedilalışılmaktadır Antropolojik duumlzlemde ise Mary Douglas James Frazer
Sigmund Freud ve Reneacute Girard gibi duumlşuumlnuumlr ve araştırmacıların rituumlellerle ilgili
fikirleri tartışılarak rituumlel uygulamalarının muğlaklıkla muumlcadeledeki yeri ve oumlnemi
tragedyalar bağlamında ele alınmaktadır Son boumlluumlmde ise ccedilalışma boyunca
geliştirilen fikirler Sophoklesrsquoin Antigone tragedyasındaki -oumlzellikle de buradaki
koro şarkıları merkezinde- ccedileşitli oumlrneklerle tartışılmaktadır
iv
Ambiguity and Tragedy - Oğuz Arıcı
ABSTRACT
Ambiguity is a condition immanent to human existence This condition does not only
stem from the uncertainty of after-death it also results from death -as an end to
possibilities of Being ndash leaving Being in an ambiguous position In this study it is
argued that the concept of tragic could be explained with this kind of an idea of
ambiguity and it is tried to be shown with examples that Ancient Greek tragedies are
built on the same idea of ambiguity In this framework in the first and second
chapters the meaning of ambiguity is elaborated on from philosophical and
anthropological perspectives Martin Heideggerrsquos Being and Time constitutes the
basis of the philosophical discussions of ambiguity Focusing on the concepts of
angst death and nothingness from Heidegger the relationship between these
concepts and the key words of Ancient Greek tragedies like deinon and daemon was
tried to uncovered On the anthropologic plane the ideas of Mary Douglas James
Frazer Sigmund Freud and Reneacute Girard regarding rituals were discussed and the role
and importance of rituals in dealing with ambiguity was problematized in the context
of tragedies In the last chapter the ideas developed throughout the study are
discussed through various examples especially the chorus songs in Sophoclesrsquo
Antigone
v
Oumlnsoumlz Bu ccedilalışma tragedyalarla oumlzellikle de Antik Yunan tragedyalarıyla uzunca bir suumlredir
yoğun bir şekilde ilgilenmemin bir sonucu olarak oluştu Ancak bunun dışında tez
danışmanım Prof Dr Zeynep Sayınrsquoın dersleri ve onun oumlncuumlluumlğuumlnde duumlzenlenen ve
felsefe ve sanat ilişkisi temelinde okuma ve tartışmalar yaptığımız toplantıların
ldquoMuğlacircklık ve Tragedyardquo başlıklı bu ccedilalışmanın şekillenmesinde oumlnemli bir
katkısının bulunduğunu belirtmem gerekiyor Bu bakımdan başta danışman hocam
Zeynep Sayınrsquoa ccedilalışmam suumlresince yaptığı eleştirileri iccedilin olduğu kadar bu
toplantılara oumlncuumlluumlk ettiği iccedilin de ayrıca teşekkuumlr etmek isterim
Yabancı kaynaklardan yaptığım alıntıların Tuumlrkccedileye ccedilevrilmesinde ve ccedilevirilerin
kontroluumlnde yardımcı olan yazdığım kısımları okuyarak bana tavsiyelerde bulunan
ve yurtdışında olduğu zamanlarda istediğim kitapları tarayarak bana goumlnderen sevgili
eşim Elif Ccedilağışrsquoa da oumlzel olarak teşekkuumlr ediyorum Onun maddi katkılarının
yanında manevi desteği de olmasaydı işim daha da zor olurdu
Celal Mordeniz ve Kerem Eksenrsquoe ve ayrıca izleme komitemde yer alan hocalarım
Prof Dr Dikmen Guumlruumln ve Doccedil Dr Kerem Karaboğarsquoya oumlneri eleştiri ve
desteklerinden dolayı teşekkuumlr ederim
vi
İccedilindekiler
OumlZ İİİ
OumlNSOumlZ V
İCcedilİNDEKİLERVİ
KISALTMALAR VE İŞARETLERVİİİ
GİRİŞ 1
TANIM SORUNU 2 SOPHROSYNErsquoDEN MUĞLAcircKLIĞA 6 MUĞLAcircKLIK 10
1 İNSANIN EVRENDEKİ KONUMU MUĞLAcircKLIK 18
11 MUĞLAcircKLIK VE SINIR AŞIMI 18 12 AYIRMA TRAGEDYA HEİDEGGER 24
121 Heidegger ve Varlık 25 122 Haletiruhiye 34 123 Korku [Furcht] ve Havf [Angst] ayrımı 36
13 DEİNON VE DAİMON 42 131 Deinon 42 132 Freudrsquoun Unheimlichrsquoi 44 133 Daimon 50
14 OumlLUumlM OumlLUumlMLUumlLUumlK 63 141 Daseinrsquoın Hitamı 67 142 Oumlluumlm Havfı 68 143 ldquoHerkes Oumllecekrdquo amp Belirsizlik 70
15 TECHNEacute TEKNİK 73
2 KUumlLTUumlREL TECHNE OLARAK RİTUumlEL VE KATEGORİZASYON 82
21 KATEGORİZASYON 82 22 KOZMOSUN KONTROLUuml RİTUumlELLER 87 23 EŞİK 90 24 KİRLENME MURDAR CENABET 92 25 PHARMAKON 105 26 RİTUumlELİN BUNALIMI 107
261 Muğlacircklığın Kontroluuml Olarak Dike 116 27 RENEacute GİRARD ldquoFARKLILIĞIN YİTİMİrdquo VE MUĞLAcircKLIK 117
vii
3 ANTİGONE 125
31 GREK KOZMOLOJİSİ 126 311 Kirlilik 126 312 Tanrı İnsan 129 313 Doğa Kuumlltuumlr 133 314 Sosyal İlişkiler (Aile Evlilik Baba-Oğul vs) 139
32 ANTİGONE 142 321 904-920 Satırlar 142 322 Hegelrsquoin Antigone Okuması 147
3221 Cesedi Accedilıkta Bırakmak 152 3222 Hegelrsquoe İtirazlar ndash Karakterlerin Muğlacircklığı 155 3223 Pozitif Hukuk ndash Doğal Hukuk amp Devlet - Aşiret 159
323 Antigone ndash Koro Şarkıları 163 3231 Birinci Koro Şarkısı [330-375] 163 3232 İkinci Koro Şarkısı [583-625] 171 3233 Uumlccediluumlncuuml Koro Şarkısı [780-800] 176 3234 Doumlrduumlncuuml Koro Şarkısı [944 - 976] 178 3235 Parodos ve Beşinci Koro Şarkısı 185
SONSOumlZ 193
KAYNAKCcedilA 201
TABLOLAR 213
EK 1 LEVİ-STRAUSSrsquoUN THEBAİ MİTİ İKİLİ KARŞITLIKLAR TABLOSU 213 EK 2 MEDENİLİK YABANİLİK AYRIMI 214
OumlZGECcedilMİŞ 215
viii
Kısaltmalar ve İşaretler age Adı geccedilen eser
agy Aynı eser-yer
Bkz Bakınız
Ccedilev Ccedileviren
Ed Editoumlr
GA Gesamtausgabe ldquoBuumltuumln Yapıtlarırdquo anlamında Heideggerrsquoin eserlerinin toplu
basımı
Haz Yayına Hazırlayan
Karş Karşılaştırınız
pp Sayfalar
s Sayfa
sat Antik metinlerdeki satır numarası
ty Basım tarihi yok
Trans Ccedileviren
vd ve devamı
vb Ve benzeri
[hellip] Alıntılarda atlanan cuumlmle cuumlmleler
[sic] ldquoAlıntılanan metinde aynen boumlylerdquo anlamında
sect Paragraf Numarası
[Kelime Rakam] Bazı Tuumlrkccedile soumlzcuumlklerden sonra kelimeyi orjinal dilinde
goumlstermek amacıyla ve Antik metinlerdeki satır numaralarını goumlstermek maksadıyla
koumlşeli parantez [] kullanılmıştır
ix
Ccedilalışma boyunca bazı kelimeler oumlzel olarak vurgulanmak maksadıyla italik
yazılmıştır Oumlzellikle bazı oyun isimlerinde oyun kahramanı ile oyun isminin aynı
olduğu durumlarda oyun isimleri italik olarak belirtilmiştir
1
GİRİŞ Antik Yunan tragedyalarıyla ilgili ccedilalışmalarda her zaman şu sorunun cevabı oumlzel bir
oumlnem taşır Neden sadece MOuml beşinci yuumlzyıl ve neden Atina Boumlylesine buumlyuumlk bir
sanatsal başarının arkasında yatan koşullar neydi Neden tragedyalar Sparta Thebai
ya da bir Yunan adası değil de Atina merkezcil olarak vuumlcut buldu ve neden yalnızca
yuumlz yıl gibi bir suumlre iccedilinde parlayıp goumlzden kayboldu Bu sorulara sosyolojik
bakımdan cevap veren oumlnemli sayıda ccedilalışma bulunmaktadır Oumlzellikle Jean-Pierre
Vernant ve Pierre Vidal-Naquet gibi isimlerin tragedyayı MOuml beşinci yuumlzyıla oumlzguuml
toplumsal koşullarının doğal bir sonucu olarak konumlandırdığı ccedilalışmaları bu
konuda doyurucu oumlrnekler olarak verilebilir1
Diğer taraftan filozofların da tragedyalarla oumlzellikle Antik Yunan tragedyalarıyla
yakından ilgilendiklerini kendi duumlnya goumlruumlşlerini accedilıklayabilmek iccedilin ccediloğu zaman
tragedyalardan oumlrnekler seccediltiklerini goumlruumlyoruz Aristotelesrsquoin Poetikarsquoda tragedyayı
felsefi bir sanat olarak nitelemesinden [Poetika 1451b] beri neredeyse buumltuumln buumlyuumlk
filozoflar Antik Yunan tragedyasıyla yakından ilgilenmişlerdir Terry Eagleton
buumlyuumlk filozofların ilginccedil bir şekilde tragedyanın bitmek uumlzere ya da ccediloktan bitmiş
olduğu doumlnemlerde tragedya uumlzerine spekuumllasyon yaptıklarını hatırlatıyor2
Tragedyanın bıraktığı boşluk felsefe tarafından mı doldurulmaktadır Yoksa
felsefenin bizatihi varlığı mıdır tragedyayı bitiren Başka bir deyişle felsefe
tragedyanın ortadan kalkmasına sebep olmuş olabilir mi Felsefenin yokluğunda da
tragedya varoluyor diyebilir miyiz Eğer bu sorulara cevabımız olumluysa burada
felsefenin de tragedya sanatının da ne olduğuna ilişkin oumlnemli ipuccedilları edinebiliriz
Fakat her şey bir yana bu soruları sorabiliyor olmamız daha başlangıccedilta bize şunu
goumlsteriyor ki hem felsefenin hem de tragedyanın ilgi alanına giren ortak bir şey var
1 Bkz Vernant Jean-Pierre Yunan Duumlşuumlncesinin Kaynakları Ccedilev Huumlsen Portakal Cem Yayınevi 2002 ve Vernant Jean Pierre and Pierre Vidal-Naquet Myth and Tragedy in Ancient Greece New York Zone Books 1990 2 Eagleton Terry Sweet Violence The Idea of The Tragic Blackwell Publishing Oxford 2003 s 17
2
trajik olan Eagleton ldquoyapabilenler tragedya yazıyor yapamayanlar felsefe yapıyorrdquo3
diyor Eğer oumlyleyse yapabilenlerle yapamayanlar arasında ccedilok buumlyuumlk bir rekabet
olduğu kesin Ccediluumlnkuuml ikisi de trajik olanla ilgili olmasına rağmen nasıl oluyor da
tarihte her ikisi birden aynı anda varolamıyorlar Ccedilalışmamızda bu sorulara cevap
bulmaya ccedilalışacağız
Tanım Sorunu
ldquoTragedyardquonın ne olduğuna dair ccedilok fazla ccedilalışma bulunmaktadır Literatuumlruumln bu
kadar fazla olmasının nedeni tragedyanın ldquotanımlanmaya direnenrdquo bir yanı
olduğundan kaynaklanıyor olabilir mi Ashley Thorndike ldquotragedyaya dair
yapılacak herhangi bir kesin tanımın doğru ve kapsayıcı olamayacağı kesindirrdquo4
diyerek sorumuzu doğruluyor T R Henn ise ldquoHiccedil kimse duumlnya edebiyat
tarihindeki ccedileşitlilik goumlsteren formlarını da kapsayacak yeterlilikte tragedyanın
tanımını yapamazrdquo5 diyerek daha da ileri gidebilmektedir Her şeye rağmen
tragedyayı tanımlama girişimlerinde birkaccedil temel eğilimden soumlz edilebilir Seyirciye
olan etkisi [acıma korku katharsis vs] bağlamında tragedyayı accedilıklama eğilimleri
trajik kahraman merkezli daha ccedilok romantik kuramın rağbet goumlsterdiği yaklaşımlar
biccedilimsel kuram diyebileceğimiz ve tragedyaya oumlzguuml belli başlı [trajik plot tanınma
baht doumlnuumlşuuml kahramanın etik zaafı vs gibi] unsurların varlığı yokluğu uumlzerinden
tragedyayı tanımlama ccedilabaları duumlalist bir duumlnya goumlruumlşuuml ccedilerccedilevesinde tragedyayı iyi-
koumltuuml doğru-yanlış gibi ahlaki değerlerin ccedilatışması olarak goumlrme eğilimleri bunlar
arasında sayılabilir6 Raymond Williamsrsquoın dediği gibi ldquotragedyaya pek ccedilok yoldan
ulaşılabilmektedirrdquo7 Fakat ister biccedilimsel oumlzellikleriyle yaklaşımlar olsun isterse
3 Eagleton 2003 s 17 4 Thorndike Ashley H Tragedy Houghton Mifflin and Company Boston amp New York 1908 s 12 5 Henn T R The Harvest of Tragedy MethuenampCo London 1961 s 282 6 Tragedyayı tanımlama sorunuyla ilgili daha ayrıntılı bilgi iccedilin şu kaynaklara bakılabilir Palmer Richard H Tragedy and Tragic Theory An Analytical Guide Greenwood Press London 1982 Brereton Geoffrey Principles of Tragedy A Rational Examination of the Tragic Concept in Life and Literature University of Miami Press Florida 3 Printing 1970 Mandel Oscar A Definition of Tragedy New York University Press New York 1961 Roche William Mark Tragedy and Comedy A Systematic Study and a Critique of Hegel State University of New York Press New York 1998 ve Williams Raymond Modern Tragedy Chatto and Windus London 1966 7 Williams 1966 s 13
3
iccedileriğe youmlnelik tanımlamalar olsun tragedyayı ele alma tuumlrleri trajik olanın ne olduğu
sorusuna cevap vermekten kaccedilamazlar Trajik olanın ne olduğuna ilişkin ayrımların
ccedileşitliliği ise bir tuumlr olarak tragedyaya yaklaşımlardan ccedilok farklı değil
Th C W Oudemans tragedya ve trajik olanı accedilıklama girişimlerini iki tip duumlnya
algısına goumlre ayırıyor8 İlkine ldquoayırıcı kozmolojilerrdquo ikincisine ise ldquoetkileşimli
kozmolojilerrdquo adını veriyor Buna goumlre ayırıcı kozmolojiler evrenin rasyonel ve
kesin bir biccedilimde doğa-kuumlltuumlr insan-tanrı insan-hayvan gibi ayrımlarla kategorilere
boumlluumlnduumlğuuml kategorilerin ise birbirleriyle ilişkisinin olmadığı ya da ccedilok az ilişkili
olduğuna inanıldığı kozmolojilerdir Oudemans modern Batı kuumlltuumlruumlnuumln boumlyle bir
ayırıcı kozmolojinin uumlruumlnuuml olduğunu iddia etmektedir Diğer taraftan etkileşimli
kozmolojilerde ise kategorilerin birbirleriyle suumlrekli olarak temas halinde olduğuna
inanılmaktadır Duumlzen-duumlzensizlik insan-tanrı kuumlltuumlr-doğa gibi kategoriler
birbirlerini etkilemekte birbirlerine karışmakta insan ve evren her an muğlacircklık
tehdidi altında bulunmaktadır Bu yuumlzden bu tuumlr kuumlltuumlrlerde muğlacircklık durumlarıyla
muumlcadele etmek iccedilin rituumlel uygulamalarına başvurulduğu goumlruumlluumlr Oudemans bu iki
farklı kozmolojinin tragedyaya ve oumlzellikle de trajik olana bakışlarının da
farklılaştığını belirtir
Ayırıcı kozmolojinin bir sonucu olarak tragedya ccediloğu zaman ldquoccedilatışmardquo kavramı
merkezinden accedilıklanmaya ccedilalışılır Karakterlerin ve onların temsil ettiği
duumlşuumlncelerin değerlerin vs diğerleriyle oumltekiyle uzlaşmaz bir ccedilatışma iccedilinde
olduğu duumlşuumlnuumlluumlr Ccedilatışma hiccedil şuumlphesiz Grekccedile agon soumlzcuumlğuumlne referans
vermektedir Biz modernler agon soumlzcuumlğuumlnuuml genellikle ldquokusursuzrdquo bir simetri iki
ldquokarşıtrdquo ve ldquodenkrdquo guumlccedilte unsurun ccedilatışması olarak anlamaya meyil ederiz Biz bu
ccedilalışmamızda tragedyanın boumlyle bir ldquosimetrikrdquo yapı sergilemekten ziyade ccedilok daha
karmaşık bir temelinin olduğunu birbirine denk ve karşıt gibi goumlruumlnen birbirlerinden
kesin sınırlarla ayrılmış olduğu duumlşuumlnuumllen unsurlar arasında varolduğu sanılan
sınırların aslında belirsiz olduğunu karşıtların aslında birbirlerine karışmış durumda
8 Oudemans Th C W ve Lardinois A P M H Tragic Ambiguity Anthropology Philosophy and Sophocles Antigone Brills studies in intellectual history v 4 Leiden EJ Brill 1987
4
olduğunu goumlstermeye ccedilalışacağız9 Tragedyanın ldquokesinlikrdquolerden ziyade
muğlacircklıklardan kurulu bir tuumlr olduğunu ve bizatihi bu muğlacircklığın tragedyanın
oumlzuumlnuuml trajik olanı doğurduğunu duumlşuumlnuumlyoruz Ccediluumlnkuuml her muğlacirck durum trajik olana
gebedir Bu yuumlzden tragedyayı ve trajik olanı anlamak iccedilin muğlacircklık duumlşuumlncesinden
hareket etmek gerektiği inancındayız
2005 yılında tamamladığım yuumlksek lisans tezimde Antik Yunan tragedyalarında
sophrosyne kavramının izini suumlrmuumlştuumlm Sophrosyne basitleştirerek soumlylememiz
gerekirse sağduyu oumllccediluuml orta (yol) gibi anlamlara ve ldquokendini bilmekrdquo gibi
ccedilağrışımlara sahip Yunanca bir soumlzcuumlktuumlr Yuumlksek lisans tezimin ana ccedilerccedilevesi
tragedyanın nihai hedefinin sophrosyne ve onun bir yan uumlruumlnuuml olarak oluşacak olan
harmoni olduğu youmlnuumlnde şekilleniyordu Başka bir deyişle bir tragedyada seyirciye
oumlğuumltlenen propagandası yapılan etik bir değerdi sophrosyne Bu anlamda
sophrosyne kahramanın bir hamartiası ndashtrajik hatası- olduğu soumlylenen hybrisrsquoin
(aşırılık) karşısına yerleştiriliyordu kısaca formuumll şuydu Hybris vs Sophrosyne
Biraz yakından bakıldığında bu bakışın kısmen Aristotelyen kısmen de Hegelyen
olduğu soumlylenebilir Aristotelesrsquoin Poetikarsquosını ccedilok kaba bir şekilde kahramanın
(genellikle hybris olarak karşımıza ccedilıkan) hamartia yuumlzuumlnden yıkımı ve sonunda
izleyicide oluşan acıma ve korkunun arındırılması (katharsis) olarak oumlzetlersek tezin
Aristotelyen kısmı anlaşılabilir Hegel konusuna gelince her ne kadar tragedya
hakkındaki fikirleri tam ve kesin bir buumltuumlnluumlk goumlstermese de onun tragedyayı
ldquoccedilatışan değerlerin daha uumlst bir duumlzeyde uzlaşmasırdquo şeklindeki tanımlamasından
hareket edersek tragedyanın nihai hedefi olarak uzlaşıyı duumlşuumlnduumlğuuml ortadadır Hegel
oumlzellikle Estetik Uumlzerine Dersler [Vorlesungen uumlber die Aumlsthetik]rsquode Aristotelesrsquoin
acıma ve korku duygularının dışında uumlccediluumlncuuml ve ccedilok daha yuumlksek bir duygunun
zorunluluğundan soumlz eder Uzlaşı duygusu10 [Das Gefuumlhl der Versoumlhnung]
9 Hiccedil şuumlphesiz bu tarz bir accedilıklama ccedilabası yakın zamanlarda oluşmuş tragedyayı paradoks muğlacircklık ve belirsizlik kuramıyla accedilıklamaya ccedilalışan eğilimin bir parccedilasıdır 10 Bkz Hegel GWF Aesthetics Lectures on Fine Art Tr Knox T M Oxford Oxford University Press Vol II 1975 s 1193-1197
5
MOuml V yuumlzyıla baktığımızda bu doumlnemdeki ekonomik toplumsal ve siyasi değişim
ve ccedilatışmalarının sophrosyne ve harmonia fikirlerinde billurlaştığını goumlrmek
muumlmkuumlnduumlr V yuumlzyıl Atinarsquosının demokrasi deneyiminin doğal bir sonucu olduğu
bile iddia edilebilir Suumlrekli olarak ccedilatışan ndashoumlzellikle eski ile yeni- değerlerin
karmaşasında daima dengeyi uyumu ve oumllccediluumlluuml olmayı oumlğuumltleyen duumlsturların artması
bu tuumlrden soumlylemlerin siyasi konuşmalarda şiirlerde ve tragedya metinlerinde
sıklıkla karşımıza ccedilıkması yaşanan suumlreccedille kolaylıkla ilişkilendirilebilir Hybris vs
Sophrosyne denklemi bize hybrisrsquoe kapılan aşırıya kaccedilan sınırları zorlayan ve
hududu aşan birine sophrosynersquoin oumlğuumltlendiğini goumlstermekle ccedilatışmanın temelini de
accedilmaktadır Sınırını bilmesi gereken hybrisrsquoini kontrol etmesi gereken kahraman
eskiye aittir onun doumlnuumlştuumlruumllmesi değiştirilmesi evcilleştirilmesi en oumlnemlisi de
başka guumlccedillerle dengeye kavuşturulması gerekmektedir Tragedyalarda suumlrekli yıkıma
uğrayan eski tip kahramanlar goumlrmemizin bir sebebi de budur
Askerlik alanında gelişen yeni teknikler ve savaş stratejileri eski tipte kahramanlığın
sonunun geldiğini haber veriyordu Polis biccedilimindeki kent yapılanması ve Hoplit
denen askeri sisteminin yaygınlaşması Hektor ya da Akhilleus gibi tek başına
zaferler kazanan kahramanların iktidar alanını sınırlandırıyordu Bu tuumlr gelişmelerle
bağlantılı ve eş zamanlı olarak yeni zenginleşen bir sınıfın o doumlneme kadar sadece
soyluların ayrıcalığı olan iktidara talip olmasıyla yeni bir arkhe (erk) ccedilatışması
başladı Yine eski tipteki soy oumlrguumltlenmesi (genos) ve soy esasına dayalı youmlnetim
anlayışı bir ccedileşit vatandaş esasına dayalı bir sistem olan demos oumlrguumltlenmesi lehine
silinmeye başladı Daha oumlncesinden paranın dolaşıma girmesi ve yazının belli bir
yazman sınıfının tekelinden ccedilıkarak tam anlamıyla bir ldquokamurdquo malı haline gelmiş
olması da arkhe ccedilatışmasını Dike (Hukuk - Adalet) sorununu da iccedilerecek şekilde
genişletti ve şiddetlendirdi Yasalar soumlze dayalı olmaktan ccedilıkıyor yazılı hale
geliyordu Ccedilatışan taraflar iccedilin de yeni bir terim bulundu Isonomia yani eşitlik
Eşitlik yasaların temel felsefesini oluşturacaktı Fakat tragedya ozanlarının da
goumlstereceği gibi bu noktada bir sorun bulunmaktaydı Eşitlik gerccedilekten nedir sorusu
sorulmaya başlandı Yasaların eşitliği ne demektir Yasaların herkese eşit
uygulanması mı Yoksa herkesin adaletten eşit pay almasını sağlayacak yasalar
oluşturmak mı Ve hepsinden oumlnemlisi tragedya ozanları Dikersquonin yani adaletin
6
toplumun bir arada yaşamasının bir imkacircnı olarak gerccedilekten hayata geccedilmesinin
muumlmkuumln olup olamayacağını soruyorlar ve ccediloğu zaman da sorulara accedilık bir cevap
vermekten kaccedilınıyorlardı
Tragedyalarla ilgili kurulan denklem yani aşırıya kaccedilan kahramanın evcilleştirilmesi
daha doğrusu kahramanın aşırılık yuumlzuumlnden yıkıma uğradığının goumlsterilerek
seyircinin katharsis yoluyla ldquoehlileştirilmekrdquo istendiği fikri buumlsbuumltuumln yanlış olmasa
da eksiktir Yanlış değildir ccediluumlnkuuml tragedyaların boumlyle bir okumaya izin veren
yapıları bulunmaktadır Ama diğer taraftan eksiktir ccediluumlnkuuml bu tuumlrden yorumlamalar
tragedyanın accedilıkta bıraktığı daha radikal soruları ccediloğu zaman goumlzden kaccedilırır ya da
goumlrmezden gelmek zorunda kalır
Tragedyanın sophrosyne fikrini oumlğuumltlediği tuumlruumlnden bir formuumllleştirme tragedyanın
bir sanat formu olduğunu es geccediltiği gibi aynı zamanda sanatı da salt olarak bir
ldquoduumlşuumlncerdquoye indirger Oysaki sanatın salt duumlşuumlnce ileten bir araccedil olmadığını
soumlzcuumlklerde karşılık bulamayacak olanı da aktarabilen bir form olduğunu unutmamak
gerekir Buradan baktığımızda tragedyaların metafizik bir boyutu olduğunu hatta
bizzat bu metafiziğe ilişkin sorular sorduğunu ve bilerek de bu sorulara cevap
vermediğini goumlruumlruumlz Oumlzellikle tragedya sanatının yalnızca ldquosoru soranrdquo olmakla
yetindiğini ve zaten daha fazlasının da (sorulara cevap vermenin) onun sanatsal
youmlnuumlnuuml azaltacağını iddia edebiliriz Ccediluumlnkuuml cevap vermek tıpkı Oidipusrsquoun verdiği
yanıtın Sphenksrsquoi oumllduumlrmesi gibi sanatı oumllduumlruumlr V yuumlzyıl Yunan ozanları tam da
sistematik felsefenin doğuş arifesinde bizi cevap vermeye zorlayan ama her
yanıtımızda yeniden ve yeniden başka cevaplar bulmaya bizi mecbur bırakan sorular
sormuşlardır Yunan tragedyalarının 2500 yıldır hala aynı canlılığını korumasının en
oumlnemli nedeni budur
Sophrosynersquoden Muğlacircklığa
Sophrosyne goumlruumlnuumlşte ccedilatışan değerleri kutupları zıtları uccedilları eğerek birbirine
yaklaştırıyor ccedilatışan kuvvetler (değerler ideolojiler vs) arasında belirli bir denge
noktasının ve ccedilatışma sebebiyle bozulan duumlzenin yeniden inşasının muumlmkuumln
olduğuna işaret ediyor bunu bir ideal olarak sunuyordu Ancak bu idealin
gerccedilekleşmesi ne derece muumlmkuumlnduuml(r) Antik Yunan tragedyalarının sorduğu en
7
oumlnemli sorulardan biri tam da burada şekillenmektedir Buumltuumln kategorilerin yerli
yerinde (onlara tahsis edilmiş edildiği duumlşuumlnuumllen yerlerinde) durduğu bir duumlnya
olarak ldquoduumlzenrdquo muumlmkuumln muumlduumlr Bu accedilıdan tragedyaların konularını mitolojiden
seccedilmesi de bir tesaduumlf değildir Epik doumlneme ait olan mitolojiler tam da ldquoşeylerin
kendilerine ait yerlerinderdquo durduğu duumlzenli bir kozmosu anlatırlar ccediluumlnkuuml Tragedya
ise aynı hikacircyeleri bu ldquokozmosunrdquo derinliğindeki ldquokaosurdquo accedilığa ccedilıkartacak şekilde
değiştirerek kullanır Dolayısıyla tragedya yalnızca eski hikacircyelerin V yuumlzyıl Atina
seyircisine yeniden hatırlatılması demek değildir Tragedya seyircisini mitolojinin
goumlruumlnmeyen gerccedilekliğiyle yuumlz yuumlze getirir
Sophrosyne tragedyada bozulduğu duumlşuumlnuumllen duumlzenin yeniden kurucu guumlcuuml olarak
duumlşuumlnuumllmektedir Oysa tragedyalar başlar başlamaz duumlzenin ccediloktan bozulmuş
olduğunu goumlruumlruumlz Dolayısıyla sophrosyne bir uzlaşı noktası olarak ortayı ve
dengeyi ima etse de tragedya bu noktanın imkacircnsızlığını bize goumlsterir
Bize goumlre tragedyalar orta-noktayı dengeyi ve en oumlnemlisi de ldquocevabırdquo bulmanın
ldquoolası-imkacircnsızlığınırdquo goumlstermektedirler Neden olası Neden imkacircnsız
Olasıdır ccediluumlnkuuml neredeyse buumltuumln tragedyalarda ldquoorta-noktardquo ldquogoumlruumlnuumlrrdquo Bu
goumlruumlnuumlşuumln bir oumlrneği olarak Oresteiarsquodaki Orestesrsquoin mahkeme sahnesi verilebilir
Orta-yol ya da uzlaşı ldquoşiddetrdquoin dahil olduğu bir ikna (peitho) suumlrecinden geccediler
Ama nihai olarak deus ex machinersquonın şiddeti mutlak olarak sonlandırıcılığı
olmaksızın boumlyle bir finalin gelmesi duumlşuumlnuumllemezdi Kan davası sonsuza dek suumlruumlp
gidebilirdi Kan davalarında suumlrekli tekrar eden şiddeti ancak nihai bir şiddet
sonlandırabilir Nihai şiddetin en oumlnemli oumlzelliği yeni bir şiddete izin vermemesi
buumltuumln şiddetleri bitirici bir şiddet oluşudur Oumlrneğin devletin (hukukun) şiddeti boumlyle
bir bitiricilik niteliğine sahiptir Oresteiarsquoda da kan davasını bitiren boumlylesi bir
hukuktur
Benzer bir şekilde Antigonersquode Antigone ve Kreonrsquoun uzlaşması imkacircnsız
goumlruumlnmez olasıdır ccediloumlzuumlm oumlylesine yakındır ki suumlrekli olarak oyunda varlığı
hissedilir Ama diğer taraftan boumlyle bir uzlaşı iki bakımdan imkacircnsızdır birincisi
boumlyle bir orta nokta taraflardan birinin ndashya da her ikisinin- yok olması (ccedilatışan
ldquooumlncekirdquo olmaması) anlamına gelmektedir Oresteiarsquoda Erinylerrsquoin Eumenides
8
olması bu konuda iyi bir oumlrnek teşkil eder Hatırlanacağı uumlzere Oresteia uumlccedillemesinin
son oyununda (Eumenides) mahkemenin Orestes hakkında verdiği kararın ardından
Erinylerrsquoin Athena tarafından ikna edilme suumlreci başlar Erinyler kendilerine ait olan
potmosrsquotan11 yani aile iccedili cinayet işleyenlerden intikam alma vazife haklarından
vazgeccedilmek istemezler Ccediluumlnkuuml onları vareden şey tam da onların sahip olduğu bu
potmosrsquotur Bu accedilıdan Erinyler iccedilin ldquouzlaşmardquo demek asla oumlnceki gibi
olamayacakları bir ldquobaşkardquoya doumlnuumlşmek anlamına gelecektir Bu yuumlzden uzlaşıyı
simetri oluşturan iki uccedil noktanın ortada buluşması gibi yorumlamamak gerekir
Boumlyle bir geometri iccedilinde duumlşuumlnuumllduumlğuumlnde bile orta noktanın artık ldquouccedilrdquo olmadığı
rahatlıkla soumlylenebilir
Olası-imkacircnsızlık konusundaki ikinci husus ccedilatışmanın bizatihi kendisiyle ilgilidir
Ccedilatışma kavramı oumlylesine muğlacircktır ki bu ccedilalışmamızda da ele alacağımız uumlzere
yakından bakıldığında mutlak anlamda sınırları tespit edilebilecek bir ldquotarafrdquo ldquouccedilrdquo
ya da ldquokutbunrdquo olmadığı goumlruumllecektir Gerccedilekte tragedyalardaki ccedilatışan guumlccediller bir
doğrunun iki uccedil noktasına geometrik olarak konuşlanmış durumda değildir Bu
yuumlzden de iki uccedil noktanın arası orta noktası duumlşuumlncesi goumlruumlnen bilinebilen
duumlşuumlnuumllebilen ama asla erişilemeyen bir toposu işaret eder Sophrosynersquoin işaret
ettiği bu yer erişilmesi imkacircnsız ldquoufukrdquolara benzer Ufka doğru yol aldıkccedila
yakınlaşıldığı duumlşuumlnuumllen ufuk nasıl ldquoaynı uzaklıktardquo duruyor mesafesini hiccedil
yitirmiyorsa bu orta nokta da tragedyalarda ldquoulaşılabilirrdquo goumlruumlnen bir ufuk gibi
ldquoolduğu sanılanrdquo yerinde durur
Diğer taraftan kahramanların tragedyalardaki birbirlerine ldquofarklırdquo ve ldquozıtrdquo
goumlruumlnuumlmleri de ccediloğu zaman yanıltıcıdır Kahramanlar aynı anda birden fazla
11 Potmos Birinin başına gelen şey birinin payına duumlşen şey kader hediye gibi anlamlarda kullanılmaktadır Potmos birini o şey yapan ve ona ait olan şeyi ima etmektedir Burada Erinyleri Eriny yapan şey ldquoaile iccedili cinayettirrdquo onları vareden şeydir aile iccedili cinayet Hatırlanacağı uumlzere onlar Uranosrsquoun kesilen hayalarından akan kandan doğmuşlardır (Bkz Hesiodos Hesiodos Eseri ve Kaynakları Tanrıların Doğuşu (Thegonia) İşler ve Guumlnler Ccedilev Sabahattin Eyuumlboğlu Azra Erhat Tuumlrk Tarih Kurumu Yayınları Ankara 1991 s 110) Onları vareden şey ndashcinayet- aynı zamanda onların sorumluluğu goumlrev alanları ayrıcalıkları demekti Potmos boumlyle bir durumu ifade etmektedir Soumlzcuumlğuumln anlamları iccedilin ayrıca bkz Liddell Henry George Robert Scott Henry Stuart Jones and Roderick McKenzie A Greek-English Lexicon Oxford Oxford Univ Press 1996 s 1455 Eriny maddesi
9
kategoriye dahil olabilmekte ya da tek bir kategorinin iccedilinde farklılık yanılgısı
yaratabilmektedirler Dolayısıyla tragedyanın formunu geometrik bir doğrudan
ziyade kaleydoskobik ya da fraktal12 bir yapı olarak duumlşuumlnmek gerekir
Muğlacircklık durumu kahramanın ldquosuccedillulukrdquo tartışmasında da accedilıkccedila izlenebilir
Scheler ldquoSuccedillu kimdir sorusuna accedilık belli bir cevap varsa orada trajik olanın rengi
eksiktirrdquo13 diyor Yukarıda da kısmen değindiğimiz gibi ldquocevaprdquo sanatsal youmlnuuml
soldurmaktadır Kahramanın succedillu olup olmadığına ilişkin cevabın verilemediği yer
ancak muğlacircklığın olduğu yerdir Bu durumu şoumlyle accedilıklayabiliriz Kahramanın
eylemi haklı bir eylemdir fakat yine de bir succedil oluşturur Aristotelesrsquoin Poetikarsquosında
tanımlamaya ccedilalıştığı kahraman aslında bu tuumlrden bir nitelik sergiler Buna goumlre
kahraman ne tamamen koumltuuml ne de olağanuumlstuuml denecek kadar iyidir O yalnızca
herhangi bir succedilla succedillanmış kişi basit bir hata (hamartia) yapmış birisidir14 Bu hata
ahlaki bir yanlıştan ziyade kahramanın ndashister bilinccedilli ister bilinccedilsiz- yapmaktan
kaccedilınamadığı bir eylemin sonucudur Dolayısıyla hamartia oumlyle bir succediltur ki
kahraman o hatayı yapmak zorundadır bu yuumlzden succedillu sayılamaz ama bu succedilu
işlemiştir ve succedilludur Orestesrsquoin mahkemesinde (Oresteia) oyların eşit ccedilıkması
bunun muumlkemmel bir goumlstergesidir Kahraman hem succedillu hem succedilsuz bulunmuştur ndash
İonna Kuccediluradirsquonin deyişiyle- ldquosuccedillu-succedilsuzrdquo dur İşte bu hem succedillu hem succedilsuzluk
durumu kahramanın iccedilinde bulunduğu ldquotrajik konumrdquou ifade eder Bu trajik konumu
başka bir ifadeyle kahramanın ldquohem hellip hem helliprdquo ve ldquonehellip nehelliprdquo durumunu biz
ccedilalışma boyunca ldquomuğlaklıkrdquo olarak tanımlayacağız
12 Fraktal yapılar kaos teoremlerinde sıklıkla karşımıza ccedilıkan yapılardır Son 40-50 yıldan beri kusursuz oldukları duumlşuumlnuumllen uumlccedilgen kare doumlrtgen ya da doğru gibi geometrik şekillerin dışında evrende fraktal adı verilen daha karmaşık şekillerin de varolduğu uumlzerinde durulmaktadır 13 Scheler Max ldquoZum Phaenomen des Tragishenrdquo Vom Umsturz der Werte Leipzig 1923 cilt I s 257 Aktaran Kuccediluradi İonna Max Scheler ve Nietzschersquode Trajik Olan İstanbul Yankı Yayınları 1966 14 Bkz Aristoteles Poetika Şiir Sanatı Uumlzerine Ccedilev Nazile Kalaycı Bilim ve Sanat Yayınları Ankara 2005 s 45 sat 1453a10
10
Muğlacircklık
Zaman zaman benzerlikler bulma eğilimleri soumlz konusu olsa da muğlacircklık her şeyin
temelde anlaşılmaz ve bilinemez olduğunu iddia eden bilinemezcilik [agnostizm] gibi
duumlşuumlncelerle karıştırılmamalıdır Muğlacircklık bilinemez bir durum değildir aksine ndash
ccediloğu zaman- bir ccedileşit bilgi fazlalığını ima eder herhangi bir duruma veya nesneye ait
bilginin ve onun dilde ifadesinin duumlzensizliğini ve tamamlanmamışlığını goumlsterir
Muğlaklık ccediloğu zaman dilin bir acizliği olarak karşımıza ccedilıkar daha doğrusu
muğlaklığı daha kolay kavradığımız ve goumlzlemleyebildiğimiz yer dilin evrenidir bir
şeyin ndashbir olayın nesnenin vs- aynı anda birden fazla kategoriye girdiğini
duumlşuumlnduumlğuumlmuumlzde (oumlrneğin pharmakon hem ilaccedil ccedilare hem de zehir guumlnah keccedilisi
anlamlarına gelir) iki farklı şeyin aynı anda gerccedilekleşmesinde (paradoks) yine
benzer bir şekilde mantığın ccedilelişmezlik ilkesine15 uymayan bir durumla ya da
kuumlltuumlruumln daha oumlnceden sınırlarını belirlediği herhangi bir kategoriye uymayan bir
şeyle karşılaştığımızda (anomali) aklın ccedilaresizliği kendini dil yoluyla accedilık eder Bu
acizlik insana rahatsızlık verir Bir sis bulutunun iccedilindeki bir karaltının ya da yarı
karanlık bir odadaki bir nesnenin ne olduğunu hemen kavrayamadığımızda
duyduğumuz bir rahatsızlığa benzer bu his Bu rahatsızlık uyandırıcı guumlcuumlnden
dolayı muğlacircklık istenmeyen bir durum olarak karşımıza ccedilıkar Kesinlikler uumlzerine
inşa edilmiş (olduğu duumlşuumlnuumllen) duumlzeni alt uumlst eder bu yuumlzden tehlikelidir
Ayrıştırılmış adlandırılmış sınıflandırılmış buumltuumln kategorileri birbirine karıştırmak
ve aralarındaki sınırları ortadan kaldırmakla tehdit eder Duumlzen insanın aradığı kitabı
hemen bulduğu ya da nasıl bulabileceğini kesin olarak bildiğini duumlşuumlnduumlğuuml bir
kuumltuumlphaneye benzeyen bir duumlnya imgesi sunar Muğlacircklık buumltuumln rafları darmadağın
ettiği gibi bazı kitapların da ldquoişe yaramazlığınırdquo deşifre eder Ccediluumlnkuuml Baumanrsquoın
dediği gibi muğlacircklığa yol accedilan hatta onu kaccedilınılmaz kılan şey tam da bu istifleme
15 Ccedilelişmezlik İlkesi Biccedilimsel mantığın duumlşuumlnmede tutarlılığı sağlayan temel ilkelerinden biri Bu ilke ldquoBir şey aynı zamanda hem kendisi hem de kendisi olmayan bir şey olamazrdquo ldquoA aynı zamanda B olmazrdquo şeklinde dile getirilebilir Bkz Hanccedilerlioğlu Orhan Felsefe Soumlzluumlğuuml 10 Basım Remzi Kitabevi İstanbul 1996 s 47
11
ve sınıflandırma ccedilabasının kendisidir16 Muğlacircklık mutlak kategorileştirmenin
imkacircnsızlığını goumlsterir ccediluumlnkuuml her seferinde yeniden bir duumlzen uğraşı başlar ve her
yeni duumlzen ccedilabası yeni muğlacircklık kaynaklarının oluşmasına yol accedilar
Aslında muğlacircklık bir insanlık durumudur İnsanın evrendeki konumunu ima eder
Ccediluumlnkuuml varlığın ne olduğu sorusuna hala kesin bir cevap verilememiştir Max
Schelerrsquoin deyişiyle ldquoinsanla ilgilenen bilimlerin sayısı suumlrekli artmış olmasına
karşın bu bilimler insanın ne olduğunu aydınlatmaktan ccedilok karartmaktadırlarrdquo17
İnsan kendini duumlnyaya ldquofırlatılmışrdquo olarak bulur Ama duumlnyaya fırlatılmış olmakla o
aynı zamanda oumlluumlme-fırlatılmış bir varlıktır İnsan duumlnyaya fırlatıldığında varoluş
imkacircnlarını hazır bulur Şu ya da bu olabilmektedir ve olmaktadır da Ama diğer
yandan onun bu varoluş imkacircnları arasındaki ldquooumlzguumlrluumlğuumlrdquo oumlluumlmle hitam bulacaktır
Oumlluumlm insanın en kaccedilınılmaz imkacircnlarından biridir Diğer taraftan oumlluumlm hakkında
bilgi ve deneyimimiz yok denecek kadar azdır ama yine de oumlluumlmuumln bir sınır
olduğunu ve ldquokesinrdquoliği biliriz Bu kesin-ama-muğlak bilgi oumlluumlm-anksiyetesine
(oumlluumlm-havfına) sebep olur İnsan bu havfı duymamak bu havf ile karşılaşmamak ve
onu unutmak iccedilin kesinliklerden kurulu kendi kontroluumlnde (olmasını dilediği) bir
duumlnya kurmaya ccedilalışır Duumlzenin kategorileştirme sınıflandırma ve ayrıştırmanın
tasnifin ve her tuumlrluuml sınırın ve sınırlandırmaların (ve tabii sınır-dışının) duumlnyasıdır bu
Temel muumlcadele muğlacircklığın bu ldquoher şeyin yerli yerinde olduğurdquo ldquoduumlzenlirdquo
duumlnyaya tecavuumlzuumlnuumln engellenmesidir Ccediluumlnkuuml muğlacircklık insana oumlluumlm-havfını
hatırlatmaktadır Bu yuumlzden insan duumlzenli duumlnyasında unutuşa doğru kaccedilış
halindedir Fakat unutuş oumlluumlmuuml unutmak anlamına gelmemektedir aksine insan
oumlluumlmuuml hatırlatan pek ccedilok şeyle donatabilmektedir duumlnyasını Mezarlıklar
krematoryumlar tuumlrbeler ibadethaneler vs Ayrıca oumlluumlmuumln herkes iccedilin kaccedilınılmaz
olduğu ldquosoumlylemirdquo her yerde karşımıza ccedilıkar ldquoHerkes bir guumln oumllecekrdquo Bu kesin bilgi
kesinliğiyle bizi rahatlatır Boumlylece oumlluumlm duumlşuumlncesinin havfı bu soumlyleyişteki
kesinliğin tesviye ediciliğinde kaybolup gider Oumlluumlm havfı kesinliğin verdiği huzurla
16 Bkz Bauman Zygmunt Modernlik ve Muumlphemlik Ccedilev İsmail Tuumlrkmen Ayrıntı Yayınları İstanbul 2003 s 11 17 Scheler Max İnsanın Kozmostaki Yeri Ccedilev Harun Tepe Ayraccedil Yayınevi Ankara 1998 s 35
12
ortadan kaldırılır Aynı zamanda havfın derecesi ldquoherkesrdquoin kamusallığı iccedilinde
yumuşatılır İfadedeki ldquoherkesrdquo ldquohiccedil kimserdquo anlamına gelir
Bize goumlre tragedyanın inatla accedilığa ccedilıkarmak istediği şey tam da bu herguumlnkuumlluumlğuuml
iccedilerisindeki kamusallığın18 suumlrekli uumlzerini oumlrtmek istediği oumlluumlm havfıdır Ccediluumlnkuuml
tragedya tam da ldquoherkes oumllecekrdquo soumlzuumlnuumln kesinliğinin aslında ne kadar muğlacirck
olduğunu goumlsterir Ccediluumlnkuuml ldquoherkes oumllecekrdquo soumlzuumlyle ortaya konulan kesinlik oumlluumlmuumln
insan iccedilin en uccedil ve kaccedilınılmaz imkacircn oluşunun kesinliği değildir ldquoherkes oumllecekrdquo
soumlzuumlnde oumlluumlm kaccedilınılmazlığını ve zatiliğini (bana aitliğini) yitirir ldquoHerkes oumllecekrdquo
demekle artık oumlluumlm herkesindir yani aslında hiccedil kimsenindir Zaten ldquoherkes oumllecekrdquo
soumlzuuml başkasının oumlluumlmuumlnden yani dolaylı olarak ikinci elden elde edilen bir
deneyimdir Ama oumlluumlmuuml başkasının oumlluumlmuumlnden anlamak onu bu yolla
kavrayabilmek ndashdoğası gereği- imkacircnsızdır Ccediluumlnkuuml başkasının oumlluumlmuumlnde oumlluumlmuumln
her zaman bana oumlzguumlluumlğuuml kaybolur Oumlluumlm her zaman benim oumlluumlmuumlmduumlr benim en
zati varlık imkacircnımdır oumlluumlm Başkası iccedilin oumlluumlme gidilebilirim ancak başkasının
yerine oumllmem muumlmkuumln değildir oumlluumlm ikame edilemez Bu yuumlzden ldquoherkes oumllecekrdquo
soumlzuuml sahte bir kesinlik hissi yaratır insana -soumlzuumlm ona- kontrol edilebilir bir
malumat verir Boumlylece oumlluumlm alelade bir vakaya doumlner
ldquoHerkes oumllecekrdquo soumlzuumlyle oumlluumlm bu duumlnyadaki herhangi bir alelade ldquoolayrdquomış gibi
soumlzuumlm ona oumllccediluumllebilen oumlnceden kestirilebilen bilinebilen bir hakikat gibi belirli bir
kesinlik duumlzeyine yuumlkseltilerek insanın ldquoduumlzenlirdquo duumlnyasında yerini alır Oysa insan
varlığın ne olduğunu onun anlamını kesin olarak bilemediği gibi oumlluumlm konusunda da
hiccedilbir ldquokesinrdquo bilgi ve deneyime sahip değildir Oumlluumlmuuml yokluğu ve hiccedilliği
ldquoanlayabileceğirdquo tek yer vardır O da havfın kendisidir İnsan ancak havf duyarak
hiccedilliği kavrayabilir Ama insan tam da bu havfın huzursuzluğundan kaccedilar Yani
insanın kaccediltığı şey oumlluumlm değil bizatihi oumlluumlm-havfıdır İnsan bu havfla doğrudan
doğruya karşılaşmak istemez Bize goumlre tragedya insanı kaccedilmaya ccedilalıştığı bu havfla
yuumlz yuumlze getirir En azından kaccedilışın imkacircnsızlığını ona hatırlatır
18 Bu terimler Heideggerrsquoe aittir Ccedilalışmamızın ilerleyen boumlluumlmlerinde bu terimleri daha daha kapsamlı olarak ele almaya ccedilalışacağız
13
Bu kaccedilışın en temel goumlstergesi hiccedil şuumlphesiz kuumlltuumlruumln kendisidir İster adına insanın
ldquohayatta kalmardquo stratejisi isterse ldquooumlluumlmsuumlzluumlkrdquo ccedilabası diyelim kuumlltuumlr insanın her
tuumlrluuml ldquoyapıp etmerdquosi anlamıyla kuumlltuumlr ldquooumlluumlm fikrinin yarattığı dehşetrdquoten kaccedilışı ima
etmektedir İnsan oumlluumlmluuml olduğu iccedilin ldquokuumlltuumlrrdquo kurmaktadır Kuumlltuumlr Baumanrsquoın
deyişiyle ldquoinsanların farkında oldukları şeyi unutturmaya youmlnelik incelikli karşı-
anımsatıcı teknik bir aygıttırrdquo19 İnsan eğer ldquounutmak zorundardquo olduğu şey
olmasaydı suumlrekli olarak ona kendini kendi varlığını hatırlatacak uumlruumlnler uumlretmezdi
Hegelrsquoin dediği gibi insanın hakiki varlığı onun eylemidir kendini ortaya koyma ve
kendini yaratma edimidir20 Bu yuumlzden insan varolmak iccedilin eylemde bulunmak
zorundadır kuumlltuumlruumln temelinde yatan işte bu zorunluluktur İnsan ancak ve ancak
eylemle ve eylemde varolabilir ve varolmaktadır Diğer taraftan soumlz konusu eylemin
oumlznesi olan insanın varoluşunu suumlrduumlrmesi bir ldquoolumsuzlamardquo şeklinde gerccedilekleşir
Ccediluumlnkuuml o duumlnyaya geldiği haliyle kalmaz onun insan olabilmesi demek doğal varlık
olarak ldquone iserdquo o olmaması ve ldquone değilserdquo o olması anlamına gelmektedir Hegelrsquoin
deyimiyle insan varolanı ldquodiyalektik olarak ortadan kaldıran ve var olmayanı
yaratanrdquo bir varlıktır Diyebiliriz ki eylemin bizatihi kendisi tragedyanın terimleriyle
konuşursak varolanlara (doğaya) karşı bir ccedileşit hybrisrsquotir insanın ldquoinsan
oluşturucurdquo eylemi kaccedilınılmazrsquodır ve kaccedilınılmaz olarak bir ldquosınır aşımırdquodır succediltur
Bu kaccedilınılmazlık durumu onun ldquotrajikrdquo niteliğidir
İnsan herhangi bir ontik varlıktır Ancak o diğer buumltuumln varlıklardan kendini ayırır
Bir tuumlr olarak ldquohayvanrdquo olmasına ve diğer canlılarla birlikte doğanın iccedilinde
varolmasına karşın kendini ldquohayvanrdquolığından ve doğadan ayırır Kaccedilınılmaz olarak
yapar bunu Hegel insandaki bu ayırma guumlcuumlnuuml hayret-verici ve mucizevicirc olarak
nitelendirir İnsana bu guumlcuuml veren logosrsquotur İnsan bu logos sayesinde varolan
duumlnyaya karşı kendi duumlnyasını kuumlltuumlruuml kurar ve boumlylece kendini doğadan insan
elinin değmediği vahşi doğadan ayırır Antigonersquonin birinci koro şarkısında tam da
19 Bauman Zygmunt Oumlluumlm Oumlluumlmsuumlzluumlk ve Diğer Hayat Stratejileri Ccedilev Nirguumll Demirdoumlven Ayrıntı Yayınları İstanbul 2000 s 47 20 Kojegraveve Alexandre Hegel Felsefesine Giriş Ccedilev Selahattin Hilav YKY İstanbul 2 Baskı 2001 s 20 ve 111
14
bu yuumlzden logos dehşet verici bir techne olarak karşımıza ccedilıkacaktır Koro insanın
techne yardımıyla doğayı boyunduruk altına almasını insanın doğaya karşı kazandığı
zaferin oumlvguumlsuumlnuuml soumlyluumlyormuş gibidir ama iccedilten iccedile bu ldquozaferinrdquo uğursuzluğunu
sezdirir Ccediluumlnkuuml bu ldquoayırmardquo projesi başarısızlığa uğramaya mahkucircmdur İnsan
kendini ayırdığı doğanın tehdidini daima duyacak ama her seferinde geliştirdiği yeni
oumlnlemler (yeni teknikler) yeni tehditlerin doğmasına yol accedilacaktır
Bizce trajik olan boumlyle bir topostan neşet etmektedir Ccediluumlnkuuml insanın sahip olduğu bu
mucizevicirc techne (logos) onu iccedilinde bulunduğu doğayla uyumsuz hale getirir İnsan
doğanın bir parccedilası olmasına rağmen ona ccedilırılccedilıplak bir halde uyum sağlayamaz
Antigone birinci koro şarkısında soumlylendiği gibi insan hypsipolis apolisrsquotir Doğanın
iccedilinde kendine kentler kursa da aslında yersiz-yurtsuzdur Duumlnya iccedilinde varolsa da
aslında buraya ait değildir İnsanın varoluşu bu tuumlrden ikiliklerle doludur
Duumlşuumlncelerimizi toparlayacak olursak tragedyanın beşeri duumlnyaya ilişkin sorunları
tartışmaya accedilmanın yanı sıra insanın bu duumlnyadaki belirsizliklerle dolu varlığını da
sorunlaştırdığı kısaca tragedyanın toplumsal meselelerin goumlruumlntuumlsuuml altında daha
derinde felsefi ve metafizik soruları da accediltığı ortadadır Bu duumlşuumlncelerden hareketle
ccedilalışmamızın eksenini metafizikten felsefi antropolojiye antropolojiye ve oradan da
tragedya metinlerine uzanan bir hat uumlzerinde inşa etmeye ccedilalışacağız
Ccedilalışmamızın birinci boumlluumlmuumlnde kısa bir tanımlama girişiminin ardından
muğlacircklığın yukarıda değindiğimiz insan varlığındaki ikiliklerle nasıl bir bağlantı
iccedilerisinde olduğu ve bu ikiliklerin ve belirsizliklerin kendini hissettirdiği oumlluumlm-havfı
uumlzerinde duracağız Bu konuda Heideggerrsquoin Varlık ve Zaman [Sein und Zeit] adlı
eserinin yol goumlstericiliğinde ilerlemeye ccedilalışacağız Oumlzellikle Heideggerrsquoin varlık
tanımından hareketle oumlluumlm konusundaki arguumlmanlarını tartıştıktan sonra oumlluumlm-havfı
sorununu ele alacağız Oumlluumlm-havfıyla ilişkili olduğunu duumlşuumlnduumlğuumlmuumlz tekinsiz
(Unheimlich Uncanny) kavramını da bu boumlluumlmuumln sonunda tartışacağız Tekinsiz
hem bizatihi insanlık durumuyla hem de trajik kavramıyla ilintisi olduğunu
duumlşuumlnduumlğuumlmuumlz bir kavram olarak bizi ilgilendirmektedir Bu kavram tıpkı ccedilalışma
boyunca yer yer değineceğimiz kutsal kirli lanetli pharmakon vs gibi soumlzcuumlklere
benzer ama onlardan ccedilok daha guumlccedilluuml bir biccedilimde muğlacircklık kavramı iccedilin zihin accedilıcı
bir oumlrnek teşkil etmektedir Bu konuda Freudrsquoun 1919 tarihli (Unheimlich)
15
makalesinde yapmaya ccedilalıştığı tanımlama girişiminin ışığında yine Heideggerrsquoin
Houmllderlinrsquoin İster şiiri uumlzerine verdiği dersler ile Metafiziğe Giriş [Die Einfuumlhrung in
die Metaphysik] adlı eserinde geliştirdiği fikirler doğrultusunda tekinsiz terimini ele
almaya ccedilalışacağız
İkiliklerin yarattığı belirsizliklerden kaccedilış yolunun duumlnyaya yeniden ve daima duumlzen
vermek onu kategorilere ayırmak adlandırmak ve sınıflandırmak olduğunu daha
oumlnce belirtmiştik Muğlacircklık insanın ayırdığı ldquoşeylerinrdquo birbirine ldquokarışmasırdquo
anlamına gelmekteydi Bu da ldquoher şeyin yerli yerinde durduğurdquo kozmosun kaosa
suumlruumlklenmesi demektir Karışma durumları trajik olana gebedirler Eğer karışmış
olanı ayırma ccedilabası yetersiz kalmışsa orada trajik belirmeye başlar Ccedilalışmamızın
ikinci boumlluumlmuumlnde bu tuumlrden ayırma ve karışma durumlarını somutlaştırmaya
ccedilalışacağız Bu konuda bizi tragedyaya goumltuumlrecek bir alan olarak rituumlel pratiklerini
ele almayı uygun bulduk Rituumleller oumlncelikle duumlnyadaki şeyleri ayırmaya ayrılmış
kategorilere boumlluumlnmuumlş duumlnyayı o halde ldquotutmayardquo ve birbirine karıştıkları ya da
karışma tehlikelerinin olduğu durumlarda da onları yeniden ayırmaya
yaramaktadırlar (en azından oumlyle olduğuna inanılmaktadır bu tuumlrden bir inanccedil işlevi
goumlruumlrler) Duumlzenin hasar goumlrduumlğuuml bozulduğu başka bir ifadeyle soumlylersek duumlzenin
ciddi bir biccedilimde ldquomuğlacircklıkrdquo tehdidiyle karşılaştığı durumlarda muğlacircklığı kontrol
altına alma youmlntemlerinden biridir rituumlel Ancak rituumleller bazı durumlarda yetersiz
kalabilmektedir Reneacute Girardrsquoın yerinde tespit ettiği gibi ldquotoplumsal uzlaşırdquonın
olmadığı durumlarda rituumlel uygulaması boşa gitmektedir Soumlz konusu ldquotoplumsal
uzlaşırdquonın yokluğunu ayrıntılı olarak ele almaya ccedilalışacağız Ama burada kısaca
oumlzetlemek gerekirse mutlak ldquouzlaşırdquo yokluğu ldquogeccediliş doumlnemlerinderdquo ortaya
ccedilıkmaktadır MOuml V yuumlzyıl birccedilok kuramcının ortaya koyduğu gibi arkaik
doumlnemden ldquomodernrdquo doumlneme geccediliş evresi olarak bu uzlaşının yitirildiği bir doumlneme
karşılık gelmektedir21 Buumltuumln buumlyuumlk geccediliş doumlnemlerinde toplumun değerleri
belirsizliğe duumlşer kavramlar ccedilok-anlamlılaşmaya başlar kısaca evren muğlacircklaşır
21 Tragedyalarda bu yuumlzden ldquoeskirdquo ile ldquoyenirdquonin uzlaşı arayışının goumlruumlnmesi doğaldır Bu accedilıdan sophrosyne hem eskiye hem de yeniye yapılmış bir ccedilağrıdır Fakat tragedyalar nihai olarak ccedilağrının ldquoccedilığlığardquo doumlnuumlşuumlyle biterler
16
Kategorileri yeniden yerli yerine oturtacak youmlntemlerden biri olarak rituumlel işe
yaramaz olur Oumlrneğin Antigonersquode vatan haini olarak Poluumlneikesrsquoin cesedinin accedilıkta
bırakılması işlemi ldquokenti kirlilikten arıtacakrdquo bir rituumlel olması gerekirken tam tersi
bir etkiye yol accedilar Tek bir kişinin -Antigonersquonin- uygulamaya olan itirazı rituumleli
geccedilersiz kılar
Ccedilalışmamızın uumlccediluumlncuuml boumlluumlmuumlnde Antigone metnindeki bu tuumlr muğlacircklık oumlrnekleri
uumlzerinde duracağız Antigonersquoyi seccedilmemizin birkaccedil oumlnemli nedeni var Birincisi
ccedilalışmamızın başlıca referans noktaları olan Heidegger ve Hegelrsquoin her ikisi de
Antigone metnine oumlzel bir oumlnem atfetmişlerdir Heidegger Metafiziğe Giriş gibi
oumlnemli bir ccedilalışmasında birinci koro şarkısını incelemiş Houmllderlinrsquoin ldquoDer İsterrdquo şiiri
uumlzerine verdiği derslerde ise bu koro şarkısının iccedileriğinde tragedyanın oumlzuumlnuumln
yattığını iddia etmiştir Diğer taraftan Hegel de hem Tinin Goumlruumlnguumlbilimi
[Phaenomologie des Geistes] hem de Hukuk Felsefesinin İlkeleri [Grundlinien der
Philosophie des Rechts] gibi başat eserlerinde Antigonersquoye atıfta bulunmuş ve
Estetikrsquote de [Aumlsthetik] Antigonersquoyi ldquogelmiş geccedilmiş en iyi tragedya ve hatta en iyi
sanat eserirdquo olarak tanımlayacak kadar ileri gitmiştir
Bu iki buumlyuumlk duumlşuumlnuumlruumln bu derece ilgisine mazhar olmuş olması Antigone oyununa
oumlzel bir yer accedilmamızı halihazırda zorunlu kılmaktadır Fakat buumltuumln bunların dışında
bir başka neden daha var bu oyuna odaklanmamızı gerektiren O da genellikle
Antigonersquonin en ldquoberrakrdquo metinlerden biri olarak algılanmasıdır bir ccedilok yorumcuya
goumlre diğer Yunan tragedyalarına oranla ldquotartışmalırdquo yanları daha azdır Bu yorumlara
goumlre oyunun ccedilatışan tarafları ccedilok belirgindir kesin sınırlarla birbirinden rahatlıkla
ayrılabilir Romantik okumalara muumlsaittir oumlrneğin iyilik ve sevgi dolu Antigone
koumltuuml ve ceberut diktatoumlr Kreonrsquoa karşıdır Duumlnyanın ikiye boumlluumlnmuumlş birbirine karşıt
değerleri iki kahraman arasında paylaştırılır Bu accedilıdan ccedilalışmamıza uygun bir
tartışma zemini oluşturabileceğini duumlşuumlnuumlyoruz Tarafların tarafların temsilcisi
oldukları fikirlerin bu kadar ldquobelirginrdquo ve ldquokesinrdquo olduğu boumlyle bir oyunda
muğlaklıkların izini suumlrmek bizim iccedilin daha zor ama bir o kadar da kışkırtıcı
olacaktır
Muğlacircklık Yunan tragedyalarında kendisini hem tematik hem de dilsel alanda
goumlsterebilmektedir Oyunda her iki alandaki oumlrnekleri de yeri geldikccedile ele almaya ve
17
tartışmaya ccedilalışacağız22 Ama konunun işlenişi ve karakterlerin duumlşuumlncelerinin yanı
sıra ccedilok daha oumlnemli olarak goumlrduumlğuumlmuumlz koro şarkılarına ayrı bir yer ayıracağız
Ccediluumlnkuuml Antik Yunan kozmolojisini anlamak iccedilin oumlncelikli olarak koro şarkılarına
bakmamız gerekiyor Diğer taraftan koro şarkılarıyla ilişkili bir oumln yargıya rağmen
onların tragedyanın ve trajik olanın ne olduğuna dair accedilıklayıcı metinler olduklarını
duumlşuumlnuumlyoruz Modern okur ccediloğu zaman koro şarkılarını bir ldquofazlalıkrdquo gibi goumlruumlr
Modern okura goumlre koro şarkıları ccediloğu zaman ldquoaksiyonurdquo boumller kesintiye uğratır ya
da konuyu başka yerlere saptırıp ldquodağıtırrdquo Fakat koro şarkıları tam da Yunan
tragedyalarının oumlzuumlnuumln trajik olanın esasının kendisini accedilık ettiği yerlerdir Tragedya
nedir diye soran birinin oumlncelikle koro şarkılarına odaklanması gerekir
22 Yunanca bilgimizin yetersizliği Yunan tragedyalarında dilin muğlacirck kullanımı konusundaki tartışmamızı birccedilok bakımdan sınırlamaktadır Ancak bu konudaki zengin literatuumlr konuyla yakından ilgilenenleri tatmin edecek boyuttadır Burada bu ccedilalışmalardan bazılarını saymakla yetinebilirim Stanford William Bedell Ambiguity in Greek Literature Studies in Theory and Practice New York Johnson Reprint Corp 1972 Vernant 1990 (Oumlzellikle Tensions and Ambiguities in Greek Tragedy ve Ambiguity and Reversal On the Enigmatic Structure of Oedipus Rex başlıklı boumlluumlmler) Versnell H S Isis Dionysos Hermes Three Studies in Henotheism Inconsistencies in Greek and Roman Religion 1 Leiden New York Koumlln Brill 1990 Empson William Seven Types of Ambiguity New York New Directions 1949 (Dilin muğlacircklık oumlzelliğinin edebiyatta ndashoumlzellikle Shakespearersquode- kullanımına ilişkin bolca oumlrnek ve accedilıklama mevcut)
18
1 İnsanın Evrendeki Konumu muğlacircklık
11 Muğlacircklık ve sınır aşımı
Mantık biliminin en oumlnemli terimlerinden biri olan ayrım şeyleri birbirinden ayıran
temel bir niteliktir Tuumlrleri ve cinsleri birbirinden ayırmaya yarar daha geniş bir
tanımlamayla bir şeyi oumlbuumlruumlnden ayıran temel karakterdir Ayrım bu anlamıyla
farklılıkların ve ccedileşitliliğin oluşturduğu bir duumlzeni goumlsterir Muğlaklıkta ise
farklılıklar ve ccedileşitlilikler birbirine karışmış durumdadırlar Dolayısıyla muğlacircklık
modern duumlzen anlayışına uygun bir durum değildir Modern duumlzen anlayışı farklı
olan şeylerin birbirlerinden uzak durması birbirlerinden ayrılması esasına dayanır
Muğlacircklık ise bir araya gelmesi muumlmkuumln goumlruumlnmeyen şeyleri birbirine karıştırdığı
onları bir ccedileşit fuumlzyona uğrattığı iccedilin modern duumlşuumlncenin duumlşmanıdır
Giriş boumlluumlmuumlnde değindiğimiz gibi paradoks oxymoron anomali ccedilelişmezlik
ilkesinin yitimi aporia gibi olgu ve durumlar muğlaklıkla ilişkilidir Paradoks en
azından Antik Yunanrsquoda anlaşıldığı şekliyle ldquogenel geccediler duumlşuumlnceye aykırı
inanılmaz hayret vericirdquo anlamlarına gelmektedir1 Beklenmedik şaşırtıcı
olağanuumlstuuml inanılmaz gibi anlamlar da paradoksun Yunanca koumlklerinin kapsadığı
anlamlar olarak sunulmaktadır2 Bu anlamları daha sonra inceleyeceğimiz ve
ccedilalışmamızın anahtar soumlzcuumlklerimizden biri olan deinon soumlzcuumlğuumlnuumln karşılığı olarak
da goumlreceğiz
Oxymoron ldquopantoporos aporosrdquo ya da ldquohypsipolis apolisrdquo gibi birbirine tam karşıt
iki soumlzcuumlğuumln yan yana gelmesi durumlarında karşımıza ccedilıkan ifade biccedilimleridir Biz
bu ccedilalışmamızda dildeki bu tuumlr soumlyleyiş sanatlarının niteliğinden ziyade bunların
oluşturduğu muğlacirck alana odaklanacağız Başka bir deyişle oxymoronlar burada
şiirsel bir teknik ya da sanatsal bir uumlslup olmalarından ziyade insanın muğlacirck
1 LiddellampScott 1996 ldquoparadoxosrdquo maddesi Soumlzcuumlk Yunanca para Yanında karşısında ve doxa goumlruumlş duumlşuumlnce beklenti niyet soumlzcuumlklerinin birleşiminden oluşmuştur Bkz Klein Ernest A Comprehensive Etymological Dictionary of the English Language Amsterdam Elsevier 1966 s 1125 ldquoparadoxrdquo maddesi 2 Bkz Hanccedilerlioğlu 1996 s 22 ldquoAykırı Duumlşuumlncerdquo maddesi
19
durumuna dair accedilığa ccedilıkardıklarıyla bizi ilgilendirmektedir Oumlrneğin Antigonersquode
insanı nitelemek iccedilin kullanılan pantoporos aporos ifadesi bir ccedileşit paradoks iccedileren
bir oxymoronrsquodur Her şeye ccedilaresi olan [pantoporos] ccedilaresiz [aporos] İnsanın
evrendeki konumunu tanımlayan bu tuumlrden ifadeler bizim iccedilin insanın ldquomuğlacircklığınırdquo
goumlstermektedir
Aynı soumlzleri ldquoccedilelişmezlik ilkesirdquo ldquoaporiardquo [ccedilıkmaz] ya da ldquoanomalirdquo [normalden
sapmış aykırı anormal] iccedilin de kullanabiliriz Buumltuumln bu tuumlrden durumları ccedilalışma
boyunca muğlacircklık olarak adlandıracağız Bizim iccedilin buumltuumln bu durumlar kesinliğin
azalması ya da yitmesinden dolayı oluşmaktadır
Muğlacircklık tam bir kesinlik yokluğudur kesinsizlik durumudur ve insanın evrendeki
durumunu ifade eder Antik Yunan tragedyası bir tuumlr olarak insanın bu kesinsizliği
uumlzerinde şekillenir insanın evrendeki muğlacircklığını bir sorun olarak alır Giriş
boumlluumlmuumlnde ifade etmeye ccedilalıştığımız gibi bu V yuumlzyıla oumlzguuml doumlneme oumlzel
koşulların da bir sonucu olarak goumlruumllebilir Beşinci yuumlzyılın sonuyla birlikte
tragedyanın ortadan kaybolmasını yukarıda saydığımız tuumlrden ldquomuğlacircklıklarınrdquo
ortadan kaybolmasıyla daha doğrusu kontrol altına alınmasıyla ilişkilendirmek
gerekir Yunan tragedyasının sona erişi Yunan rasyonalizminin başlangıcına denk
gelmektedir
M Detienne rasyonel duumlşuumlnceyi Parmenidesrsquole başlatır Gerccedileğin ccedilelişmezlik
ilkesine bağlı olarak tanımlanması ayrıca gerccedilek ve gerccedilek-dışı ayrımı da ilk olarak
Parmenidesrsquote goumlruumllmektedir3 Detiennersquoe goumlre ldquohatırlamardquo olarak anlaşılan aletheia
ve unutmak anlamına gelen lethersquonin birbirlerine karşıt iki kavram olarak
konumlandırılmasıyla arkaik doumlnemin sonu gelmiştir Detiennersquoe goumlre bir tarafta
aletheiarsquonın diğer tarafta lethersquonin olduğu kesin bir karşıtlıktan ziyade birinin
diğerine gidip geldiği birbirlerinin iccediline girdiği bir ara muğlacirck boumllgenin varlığından
soumlz edilebilecekken Parmenides ile birlikte bu ara boumllge ortadan kaldırılmıştır Lethe
ile aletheiarsquonın birbirleriyle olan ilişkisini Heidegger de birccedilok yerde ele almış
3 Bkz Harrison Robert Pogue The Ambiguities of Philology Diacritics Vol 16 No 2 Summer The Johns Hopkins University Press 1986 s 14
20
ldquoaccedilığa ccedilıkmardquo olarak ccedilevirmeyi tercih ettiği aletheiarsquonın lethersquoye aidiyetini hiccedilbir
zaman yitirmediğini ve birbirlerinden ayrılmaz olduklarını vurgulamıştır Benzer bir
ilişkiyi ldquohiccedilliğin iccedilindeki varlıkrdquo tanımlamasında da goumlruumlruumlz Bu tartışmalara
ccedilalışmamızın ilerleyen boumlluumlmlerinde değinmeye ccedilalışacağız Ccediluumlnkuuml bu tuumlr kavramlar
muğlacircklık kavramını anlayabilmemiz iccedilin temel oumlneme sahiptirler
Ayırıcı aklın kesin hacirckimiyetinin Platonrsquola başladığını soumlyleyebiliriz Oumlrneğin insanı
muğlacirck bir konuma suumlruumlkleyen oumlluumlm konusunda ldquokesinrdquo fikirler Platonrsquola başlıyor
Phaidonrsquoda oumllmek uumlzere olan Sokrates oumlluumlmden korkmadığını ccediluumlnkuuml oumlluumlmuumln
yalnızca ldquoruhun bedenden ayrılmasırdquo olduğu soumlyler4 Zaten hakikati doğru bir şekilde
kavrayan yanımız bedenimiz [socircmatos] değil ruhumuzdur [psuchecircs] Beden (ten)
hakikat arayışındaki ruha engel olmakta onu hakikatten uzaklaştırmaktadır
Gerccedilekten tenimiz [socircmatos] kendisini beslemeye mecbur olduğumuz iccedilin binlerce guumlccedilluumlklere sebep olur Bundan başka ansızın ccedilıkıp gelen hastalıklar hakikatin peşinde koşmamıza engeldir Bu kadarla da kalmıyor ten [socircmatos] bizi her neviden istekler tutkular korkular kuruntularla bin tuumlrluuml saccedilmalıklarla doldurur oumlyle ki haklı olarak denildiği gibi bir an olsun onunla gerccedilekten duumlşuumlnmek muumlmkuumln olmaz[hellip] gerccedilekten tenle [socircmatos] beraber bulundukccedila hiccedilbir şeyi arılığı iccedilinde oumlğrenmek muumlmkuumln değilse iki şeyden biri Ya gerccedilek bilgi hiccedil muumlmkuumln değildir yahut onu yalnız oumlluumlmden sonra elde edeceğiz5
Ruh ile beden ikiliği Phedrusrsquoda da vurgulanır Buna goumlre ruh oumlte duumlnyada
goumlrduumlklerini hatırlama yeteneğine sahiptir ve bu da ldquogerccedilek olanın bilgisirdquo ldquohakiki
varlığınrdquo bilgisini verir Platonrsquoda kozmolojik bakış iki duumlnyanın birbirinden kesin
olarak ayrılmasına dayanmaktadır Bu duumlnyalardan biri varolan ama oluş halinde
olmayan diğeri de oluş halinde fakat gerccedilekte varolmayan bir duumlnyadır Birincisi
akıl bilgisinin ikincisi de doğru sanının konusudur Platonrsquoa goumlre psykhe yani ruh
varolan ama oluş halinde olmayan bu idealar duumlnyasında bulunuyordu daha sonra
buradan sonra yeryuumlzuumlne inmişti Duumlnyaya gelmeden oumlnce ldquokendinden guumlzelirdquo
ldquokendinden iyiyirdquo goumlrmuumlş tanımıştı6 Bundan dolayı da gerccedilek bilgiye ancak ruhun
kendisi ulaşabilecek ve bunu da ldquohatırlamardquo yoluyla [anamnesis] yapacaktı Platon
4 Platon Phaidon Ccedilev Hamdi Ragıp Atademir Kemal Yetkin Sosyal Yayınlar İstanbul 2001 s 20 sat 64c 5 Platon 2001 sat 66c-e 6 Bkz Platon 2001 sat 75c
21
Phaidrosrsquoda biri beyaz oumlteki siyah iki atın ccedilektiği bir arabayı kullanan bir suumlruumlcuuml
metaforu kullanır Burada suumlruumlcuuml arabayı kullanan aklı temsil etmekte beyaz at
soylu isteğe siyah at da maddi isteklere youmlnelmiş olarak resmedilmektedir7
Gerccedilekle goumlruumlnuumlş hakikat ile yalan varlık ile yokluk kalıcı ile geccedilici birbirinden
boumlylece ldquorasyonelrdquo bir temele oturtulmaya ccedilalışılarak ayrılırlar
İnsanın kesinlik arayışı evrendeki varlıkları kategorilere ayırmaya youmlneltmiştir
Oudemans iki tuumlr kozmolojiden bahsediyor birincisi varlıkları birbirinden ayırmaya
dayanırken diğerinde ayrımlar mutlak ve kesin değildir şeyler arasındaki bağlantılar
gizli bir şekilde varlığını suumlrduumlruumlr
Birinci tipten kozmolojiler ayırıcı [separative] olarak adlandırılır ikincisine de etkileşimli [interconnected] kozmoloji denir Bunu anlamak iccedilin doğanın kozmolojik sınıflandırmasına bakmamız gerekmektedir Sınıflandırma ayırmadır [differentiation] [] İnsanlar varlıkları aynı başlığı altında bir araya getirip sınıflandırma yapabilmek iccedilin ayırırlar Ayırma ve birleştirme birbirlerini tamamlar8
Ancak ayırma ve benzerliklerine goumlre sınıflandırma şeyleri tanımlama ve algılamada
bazı değişikliklere neden olur Farklı kategorilere konan iki şey arasındaki
benzerlikler aynı kategoride yer alan iki şey arasındaki farklılıklar yavaş yavaş
silinir Oudemansrsquoa goumlre Avrupa kozmolojisi ayırıcı bir kozmoloji olarak bu ayırma
işlemini sonuna kadar goumltuumlrmuumlş ve sonunda şeyler birbirlerinden tamamen
farklılaştırılmıştır9
Avruparsquonın ayırıcı kozmolojisinin koumlkleri genellikle Descartesrsquoe dayandırılır Ancak
Descartes Oudemansrsquoın da doğru bir şekilde tespit ettiği gibi ayırıcı duumlşuumlnuumlşuumln
mucidi değil bir ccedileşit geliştiricisidir Ccediluumlnkuuml yukarıda da goumlrduumlğuumlmuumlz gibi ayırıcı
duumlşuumlnuumlşuumln felsefedeki ilk izleri Parmenidesrsquoe kadar uzanmaktadır Aslında bu
meseleyi modernleşme olarak adlandırmak daha doğru olacaktır Modern duumlşuumlncenin
yerleşmeye başlaması da Platonrsquola başlar Modern felsefe şeyleri kesinliği iccedilerisinde
bilmek ve onları tam ve hiccedilbir şuumlpheye yer bırakmayacak şekilde tanımlamak uumlzerine
7 Bkz Platon [Eflatun] Phaidros Ccedilev Hamdi Akverdi Maarif Vekaleti 1943 8 Oudemans amp Lardinois 1987 s 32 9 Oudemans amp Lardinois agy
22
kurulmuştur Descartes Spinoza Berkeley Kant Spencer gibi duumlşuumlnuumlrlerle bu
duumlşuumlnce biccedilimi doruğa ulaşmıştır
Descartes evrenin buumltuumln gerccedileklikleri birbirinden tamamen ayrılmış madde ve ruh
ikiliğinde sınıflandırır Bu duumlşuumlncenin Antik Yunanrsquodan geldiği ve ortaccedilağ
duumlşuumlncesindeki aşkın-duumlnya beşeri duumlnya ayrımına denk geldiği soumlylenebilir
Descartesrsquoin adıyla anılan kartezyen duumlşuumlncede olgular ve şeyler karşıtlarıyla var
olabiliyor her şey ikilik iccedilerisinde anlaşılıyordu Descartes insanın duumlşuumlnen yanını
merkeze alıyor yalnızca duumlşuumlncenin kendisinden şuumlphe etmiyor ve buradan
hareketle ldquokesin olarak bildiği bu noktadanrdquo yola ccedilıkarak epistemolojisini
oluşturuyordu Cogitoda accedilık ve seccedilik olarak yer alan ldquokesinlikrdquo modern bilimlere
de model teşkil etti Doğruluk kesinlik değişmezlik ve evrensellik modern
bilimlerin temel yasaları haline geldiler Kartezyen gelenek ve cogito merkezli
duumlşuumlnce ve bilim anlayışları 17 yuumlzyıldan 20 yuumlzyılın başlarına kadar devam etti
Ayırıcı kozmolojilerde belirsizlik olumsallık tesaduumlf karışıklık ve muğlacircklık gibi
durumlara izin verilmez Duumlşuumlnce bu tuumlr durumlarla savaşır
Farz edelim ki varlık insan aklının mantığı tarafından evrensel olarak algılanabilir Diyelim ki duumlnya mantığa uygun farz edelim ki varlıklar akıllarda goumlruumlnduumlğuumlnden hiccedil de farklı olmayan bir dizi resimden ibaret diyelim ki insan aklı ona temas eden her şeyi kesin olarak mantıksal biccedilimlerde kristalize ediyor diyelim ki evrenimiz muumlkemmel bir biccedilimde mantık yasalarına goumlre işlemektedir Buumltuumln bu varsayımların her biri şuna varır bizim duumlnyamız her yerde aynı şekilde mevcut olan [ubiquitously] kesin [unambiguous] bir şeydir Bu oumlyle bir duumlnyadır ki onun bir parccedilasını accedilık ve kesin bir şekilde kavradıktan sonra herhangi bir parccedilasını da bulabiliriz Belirli bir şeyi bilmeye ccedilalışmak ccediloğu zaman o şeyle ilgili muğlacircklığı gidermeye ccedilalışmak demektir10
Modern duumlşuumlncenin ldquomuğlacircklığı gidermerdquo ccedilabası modernizm eleştirisinin temelinde
yer alır Oumlrneğin Derrida moderniteyi teksesli [phonocentric] ve akıl merkezli
[logocentric] olarak nitelendirirken ldquofilozofların ccedilelişmezlik mantığınardquo ldquoevet ve
hayır mantığınardquo ve ldquoikili mantığınardquo meydan okuyan khocircra11 ve pharmakon gibi
10 Peckham George W ldquoThe Existence of Ambiguityrdquo The Journal of Philosophy Vol 23 No 18 September 2 Journal of Philosophy Inc 1926 s 479 11 Khora soumlzcuumlğuuml iccedilin bkz Derrida Jacques Khocircra Ccedilev Didem Eryar Kabalcı Yayınevi İstanbul Şubat 2008
23
soumlzcuumlklere vurgu yapmış Deleuze ve Guattari de benzer şekilde uumlrettikleri rhizome
soumlzcuumlğuumlyle muğlacirck alanın varlığını vurgulamaya ccedilalışmışlardır
Bir rhizomersquoun başlangıcı ya da sonu yoktur her zaman ortadadır şeylerin arasındadır araoluştur [interbeing] intermezzodur [] Orta kesinlikle ortalama demek değildir aksine şeylerin hızlandığı yerdir Şeylerin arası bir şeyden diğerine gidip gelen yeri tespit edilebilir bir ilişkiyi goumlstermez birinden oumltekine kıyılarını aşındıran ve ortada hızlanan başı veya sonu olmayan bir akıştır12
Deleuze ve Guattarirsquoye goumlre Batı duumlşuumlncesi neredeyse tuumlmuumlyle ldquoağaccedilsırdquo
[arborescent] denilen bir yapıda duumlşuumlnmektedir Yani bir koumlk vardır bu koumlkten bir
goumlvde goumlvdeden dallar oluşur Bir olan ikiye boumlluumlnuumlr iki olan da doumlrde duumlşuumlncenin
ilerleme biccedilimi bu şekildedir Oysaki duumlşuumlnce ağaccedil yapısında [arborescent]
değildir13 Deleuze ve Guattari Batı duumlşuumlncesinin ağaccedil-biccedilimli ve ccediloğu zaman ikili
[binary] işleyen katı mantığına karşılık rhizome kavramını hiyerarşik olmayan
belirli bir biccedilimde yapılaştırılamayan her zaman oluş halinde bir duumlşuumlnuumlş biccedilimi
olarak tanımlarlar Ağaccedil koumlk goumlvde ve dallar arasında hiyerarşik bir ilişki kurarken
rhizomersquoda bu hiyerarşik yapı bulunmaz Her bir rhizome sınırları kesinleşmemiş
diğerleriyle suumlrekli bir ilişki halinde olan accedilık bir yapı [aslında bir yapıdan bile soumlz
edilemez] oluştururlar Rhizome ccedilokluğu ve ccedileşitliliği kartezyen bir ikili karşıtlığın
yerine farklılıkların bir aradalığını oumlnermektedir ve aslında bizim muğlacircklık
dediğimiz boumllgeyi tanımlar
19 yuumlzyılda Darwinrsquoin evrim kuramı Aristotelesrsquoten beri suumlre gelen bu ikili
mantığa A ile A olmayan arasındaki kesin ayrıma ağır bir darbe vurmuştu İkili
mantığının aksine olarak Darwin A ile A olmayan arasındaki ayrımın mutlak
kategorik ayrım değil bir farklılaşma evrimi olduğu iddia ediyordu Bu yuumlzden buumltuumln
farklar Deleuze ve Guattarirsquonin Rhizomersquou gibi akışkanlık iccedileriyordu Darwinrsquoe
goumlre A ile B arasında bir ayrım varsa bu bir evrim suumlreci yoluyla gerccedilekleşiyordu A
ile B kategorilerinin kapsamını belirleyen şey onların iccedilinde bulundukları ortamdı14
12 Deleuze Gilles and Guattari Feacutelix A Thousand Plateaus Capitalism and Schizophrenia Tr Brian Massumi Minneapolis University of Minnesota Press 1987 s 25 13 Bkz DeleuzeampGuattari 1987 s 15 14 Jenks Chris Transgression Key ideas London Routledge 2003 s 13
24
---
Muğlacircklığın modernizm eleştirisinin uğrak noktalarından biri olduğu accedilıktır
Modern duumlşuumlncenin ikili ve ayırıcı mantığı karşısında muğlaklığın oluşturduğu ldquogri
alanrdquo postmodernlerin ya da kaos teorisyenlerinin alanıdır15 Biz Yunan
tragedyasının tam da boumlyle bir alanda modern duumlşuumlncenin henuumlz kesin olarak
hacirckimiyetini kuramadığı bir doumlnemde vuumlcut bulduğunu duumlşuumlnuumlyoruz Dolayısıyla
Yunan Tragedyasını anlamak iccedilin her youmlnuumlyle muğlaklığı kavramak gerekir diye
duumlşuumlnuumlyoruz Bu amaccedilla ccedilalışmamızın ilk boumlluumlmuumlnde moderniteyi ve modern
duumlşuumlnceyi farklı bir sesle eleştiren Heideggerrsquoin duumlşuumlncelerine yer vereceğiz
12 Ayırma tragedya Heidegger
Heidegger iccedilin kesinleyici yuumlklemsel tanımsal ve sınıflamacı Batılı metafizik soumlylemi ile nihilizm dediği hayat uumlzerindeki rasyonel-teknolojik efendilik istenci arasında oumllduumlruumlcuuml bir suumlreklilik vardır Kartezyen ergorsquoda istenccedilli egemenliğin buumltuumln programı vardır Metafizik arguumlman ve sistemleştirme teknikleri bizi lsquovarlık sorusunu duumlşuumlnmekrsquoten duumlşuumlncelerimizi hayati soruşturma tınlamasına doumlnuumlştuumlrmekten alıkoyar16
Modern kuumlltuumlruumln teknoloji ile birlikte lsquoinsan olmarsquo sorununu bilinccedilli olarak ihmal
ettiğini soumlyleyebiliriz Teknoloji ve bilim (bilme) kozmosa ilişkin lsquomalumatrsquoları
ortaya ccedilıkarmaktan ibaret kalmıştır Oysaki Heideggerrsquoin dediği gibi ayın duumlnyadan
kaccedil kilometre uzakta olduğunu ya da hidroklorik asidi yapacak formuumlluumln hangisi
olduğunu sorarak elde edilecek pek bir şey yoktur Bu cevapları biliriz ama bu
bilgiler sonludur sonluluk sorunun bizatihi kendisinin oumlnemsizliğini goumlsterir
Oysaki soru sorma değeri olan şey kolay kolay tuumlketilemez Varlığın anlamına ilişkin
bir soru oumlrneğin hiccedil bir zaman tam anlamıyla bitirici bir cevap alamaz Ama bu
varlık sorusu gibi bir sorunun hedefinin olmadığını da goumlstermez Soru sormak soru
sorma değeri olan bir şey hakkında soru sormak Heideggerrsquoin tanımıyla bir
yolculuktur ama bu bir seruumlven değil yurda doumlnuumlştuumlr İnsan kendi varlığı hakkında
15 Jenks 2003 s 9 16 Steiner George Heidegger Ccedilev Suumlleyman Sahra Hece Yayınları Ankara 2003 s 91-2
25
kendine kendini soran insan cevaplanamaz olan karşısında kendi yurduna kendine
geri doumlner17
Heideggerrsquoin oumlnerisi budur Bir bilme olarak techne physisrsquodeki asli olanı lsquoaccedilığa
ccedilıkarmalırsquo ya da onu lsquosaklılık iccedilinde korumalırsquodır Techne tarlaya tohum eken bir
ccediliftccedilinin sabırlı bekleyişini iccedilermelidir nehrin akış youmlnuumlnuuml değiştirerek oumlnuumlne bent
kurup doğayı koumlleleştiren bir guumlce doumlnuumlşmemelidir Ama insan ccedileşitli sebeplerle
(hayatta kalmak) kendini doğadan ayırır Ancak bu ayırma sadece ldquosoumlzrdquodedir
Gerccedilekte ona techne ile huumlkmeder onu boyunduruk altına alır bizatihi doğanın
guumlcuumlnuuml kullanarak onu evcilleştirir Paradoks burada başlar Techne doğayı mutlak
olarak boyunduruk almada yetersizdir yetersiz kalmaya mahkucircmdur İnsan bu
paradoksun ortasında kalır Muumlcadelesini suumlrduumlruumlr varlığını korumak paradoksu
ortadan kaldırmak iccedilin daha fazla kesinlik daha fazla bilgi daha fazla techne yaratır
İşte Yunan tragedyası insanın tam da bu ldquokesinlikrdquo arayışına saldırmaktadır onun
kendine kurduğu soumlzde korunaklı duumlnyanın altını oyar ve onun rasyonel-teknolojik
huumlkuumlmranlığının boşunalığını ve hiccedilliğini goumlsterir
121 Heidegger ve Varlık
ldquoVarlıkrdquo ya da ldquovarolanrdquo soumlzcuumlklerini duyduğumuzda bu soumlzcuumlklerle neyin
kastedildiğini ne denilmek istendiğini biliriz Ama bu ne tuumlrden bir bilgidir Bu
bilgiyi nasıl accedilıklayabiliriz Varolan ya da varlık nedir
Heidegger Varlık ve Zaman [Sein und Zeit] adlı ccedilalışmasında bu sorulara cevap
vermeye ccedilalışır Ccedilalışmasına Platonrsquoun Sofist adlı diyalogundan yaptığı bir alıntıyla
başlar
Accedilıkccedila anlaşılıyor ki lsquovarolanrsquo ifadesini kullanırken tam olarak ne demek istediğinizi uzunca zamandan beri biliyorsunuz ve hatta ona aşinasınız Bir zamanlar biz de biliyorduk ama artık teredduumlde duumlşmuumlş durumdayız18
17 Bkz Steiner 2003 s 92-3 18 Platon Sofist 244a Heidegger 2008 iccedilindeki ccedileviriden alınmıştır
26
Michael Gelvenrsquoe goumlre Heideggerrsquoin ccedilalışmasına bu alıntıyla başlamasının belirli
nedenleri vardır19 Bunlardan ndashbize goumlre- en oumlnemlisi bu alıntının Heideggerrsquoin
varlık problemini Batı felsefesi ccedilerccedilevesinde ele alacağının işareti olmasıdır
Heidegger Varlık ve Zamanrsquoda batı felsefesinin varlık problemine yaklaşımını
eleştirecektir Diğer taraftan Heidegger tıpkı Platonrsquoun Sofist diyaloğunda yapmaya
ccedilalıştığı gibi uumlzeri suumlrekli olarak kolay cevaplarla oumlrtuumllen oumlrtuumllmeye ccedilalışılan
lsquovarlıkrsquo sorusunu yeniden sormak istemektedir Ccediluumlnkuuml lsquovarlık sorusursquo -felsefe tarihi
boyunca- accedilık ve anlaşılır bir hale geleceği yerde daha da anlaşılmaz ve karmaşık
olmaya devam etmiştir Bunlar Varlık kavramına ilişkin olarak Antik Yunanrsquoda
başlayan ve uzun yıllar varlığını suumlrduumlrmuumlş bazı oumlnyargı ve doğmalardan
kaynaklanmaktadır
Heidegger Varlık ve Zamanrsquoda kendi varlık araştırmasını derinleştirmeden oumlnce
ldquovarlıkrdquo sorusuna youmlnelik bu başat yanılgı ve oumlnyargıları accedilıklar Varlık kavramına
ilişkin en temel oumlnyargılar varlığın kavramların en tuumlmeli olduğu bu yuumlzden
tanımlanamayacağı ve ldquohiccedilbir ek accedilıklamaya ihtiyaccedil duymadanrdquo kavranabileceği
şeklindedir Heideggerrsquoe goumlre bu durum lsquovarlıkrsquo kavramının ndashduumlşuumlnuumllduumlğuumlnuumln
aksine- aslında ne kadar ldquokaranlıkrdquo olduğunu goumlstermektedir20 Varlığın
tanımlanamaz olduğunu soumlyleyen oumlnyargı varlığın ldquoen tuumlmelrdquo kavram olduğu
duumlşuumlncesinden ccedilıkarılmaktadır Heidegger varlığın tanımlanamaz oluşunun varlığın
anlamına ilişkin soruyu sormaktan bizi muaf kılmadığını aksine bizi bu soruyu
sormaya ccedilağırdığını belirtir21 Varlığın kendiliğinden anlaşılır olduğu youmlnuumlndeki
oumlnyargı iccedilin de Heidegger aslında anlaşılır gibi goumlruumlnen şeylerin derin bir
anlaşılmazlık barındırdığını iddia eder
Ccediluumlnkuuml ldquogoumlkyuumlzuuml mavidirrdquo ldquomutluyumrdquo ve benzeri ifadeleri herkes anlar Fakat tam da bu ortalama anlaşılırlık o tabirin aslında anlaşılmazlığını tanıtlamaktadır Bu varolanlarla birer varolan olarak kurduğumuz her ilişki ve oluşta a priori olarak bir muammanın bulunduğunu goumlsterir bize Hep belirli bir varlık anlayışı iccedilinde yaşıyor olmamız ve varlığın anlamının aynı zamanda hep karanlıklar iccedilinde kalıyor olması
19 Bkz Gelven Michael A Commentary on Heideggerrsquos Being and Time Illinois Northern Illinois University Press 1989 s 21-22 20 Heidegger Martin Varlık ve Zaman Ccedilev Kaan Oumlktem İstanbul Agora Kitaplığı 2008 s 2-3 21 Heidegger 2008 s 3
27
esasen ldquovarlıkrdquoın anlamına ilişkin soruyu tekrar sorma zorunluluğunu kanıtlamaktadır 22
Heidegger soruyu sorar Varlık nedir Bu karanlık tanımlanamaz ama
ldquokendiliğindenrdquo anlaşılabilen varlık nedir Neden vardır Varlığın anlamı nedir
İnanccedillı bir duumlşuumlnce iccedilin bu soru saccedilmadır daha da oumltesi aptallıktır Ama felsefe tam
da bu tuumlrden bir aptallıktır Hiccedilbir cevap sağlanamasa da felsefe soru sormaktır23
Varlık nedir Varlığın ne olduğunu bilmiyoruzdur Fakat sorudaki ldquodirrdquoe ilişkin
belirli bir anlayış iccedilindeyizdir Heideggerrsquoe goumlre bu karşımıza ortalama ve muğlacirck
bir varlık anlayışını ccedilıkarmaktadır Ortalama ve muğlacircktır ccediluumlnkuuml ldquovarlık nedirrdquo
sorusu ister istemez ldquovarlıkrdquo kavramının kendisini kullanmak zorunda kalır Bu
yuumlzden sorgulamaya başlayacağımız tarafsız bir başlangıccedil noktası yoktur24
Sorunun hedefi olan herhangi bir varolan değildir bizatihi soruyu soran olarak
bizlerizdir Fiziksel nesneler ya da hayvanlar iccedilin nasıl ve ne olmak hiccedilbir zaman
ilgilenmeleri gereken bir şey olmamıştır Onlar ne ise o olmak zorundadırlar Ama
insan iccedilin yaşamak demek kim olduğuna kendi varlığında neyin asli olduğuna
ilişkin bir anlayışa sahip olmak anlamına gelir25 Dolayısıyla varlığın ne olduğunu
araştırmak bir varolanın kendi kendini araştırması demektir yani soru soranın
ldquokendi varlığı iccedilinde şeffaf kılınmasırdquodır Ancak ve ancak insan ldquovarlığırdquo
sorgulayabilir ve hatta sorgulamalıdır Bu bizi Heideggerrsquoin dışa-durmak dediği şeye
goumltuumlruumlr George Steiner bu durumu şu soumlzlerle accedilıklıyor26
Bir tek insan en somut anlamıyla ldquodışa-durduğundanrdquo (ex-ist) bir tek o ldquovarrdquoı duumlşuumlnebilir Ağaccedil kaya Tanrı vardır der Heidegger fakat dışa-duramazlar eğer dışadurma (existence) ile insanın kendi dışına durma kendini var ışınına kendi
22 Heidegger 2008 s 3 23 Steiner 2003 s 73 24 Bkz Mulhall Stephen Heidegger ve ldquoVarlık ve Zamanrdquo Ccedilev Kaan Oumlktem Sarmal yayınevi İstanbul 1998 s 28 25 Bkz Mulhall 1998 s 32 26 Dışa-durmak Heideggerrsquoe goumlre Daseinrsquoın zamansallığını da goumlstermektedir Zamansallık geleceğe doğru bir kendinin dışına olma vecittir Bu konuda Bkz Leacutevinas Emmanuel Oumlluumlm ve Zaman Ccedilev Nami Başer Ayrıntı Yayınları İstanbul 2006 s 76 vd
28
dışında olarak (ecstatically) accedilık tutma yeteneğini lsquoex-istencersquo ile lsquoecstasyrsquo arasındaki etimolojik bağların bir ipucu olduğu bir duruşu anlar isek27
İnsan taş ağaccedil ya da bir kuş gibi herhangi varolan bir şeyden farksızdır Fakat onun
ldquoayırt edici niteliğirdquo onun duumlşuumlnen varlık olarak ldquovarlığın oumlnuumlne getirilmiş
olmasında varlığa ilişik kalmasında ve boumlylece de ona cevap veriyor olmasında
yatarrdquo28 Heidegger Die Einfuumlhrung in die Metaphysik [Metafiziğe Giriş] adlı
ccedilalışmasında Yunancada varlık karşılığı olarak ousia ve parousia soumlzcuumlklerinin
kullanıldığını fakat bu soumlzcuumlklerin hatalı bir şekilde Latinceye substance (cevher
oumlz) olarak ccedilevrildiğini belirtir29 Parousiarsquonın Almanca karşılığı An-wesen
(goumlruumlnuumlşe-gelme [coming-to-presence])rsquodir Heidegger Anwesenrsquoin muumlstakil ccediliftlik
ya da ccediliftlik evi anlamlarında kullanıldığını belirttikten sonra Yunanlıların da
parousia soumlzcuumlğuumlnuuml benzer şekilde anladıklarını soumlyler Ousia ve parousia
soumlzcuumlkleri ldquoyurtluk yurt-dalık kendinde ve kendinle duruş kendine kapanmışlık bir
buumltuumlnluumlkluuml şimdi varlık veya ora-dalıkrdquo gibi anlamlara sahiptir30 Parousia ldquobize
sunulan bir şeyrdquoi ima etmektedir Yunanlıların varlık soumlzcuumlğuumlnden anladıkları tam da
bu kendini sunma goumlruumlnuumlşe gelmedir O goumlruumlnuumlşe gelme ve dışa durma olarak bir
kendinde durmadır [standing-in-itself] ama aynı zamanda kendi kendine dayanıklılık
ve sebat goumlstererek durması sayesinde kendini dışavurup bildirebilir31
Heidegger aynı ccedilalışmasının ilerleyen boumlluumlmlerinde seinrsquoın etimolojik koumlkenini
belirleyen uumlccedil farklı goumlvdeyi bize goumlsterir Bunlardan ilk ikisi Hint-Avrupa menşelidir
ve ldquovarlıkrdquo karşılığı olarak Yunanca ve Latince dillerinde karşımıza ccedilıkarlar Es
bunların en eskisidir (Sanskritccedile asus) Heidegger bunları lsquoyaşamarsquo lsquohayatrsquo ve
27 Steiner 2003 s 107 28 Heidegger Martin Oumlzdeşlik ve Ayrım Ccedilev Necati Accedila Bilim ve Sanat yayınları Ankara 1997 s 18 Aslında Heidegger existence terimiyle phusis ve ousia gibi terimlerin karşılanamayacağı notunu da duumlşer Heideggerrsquoin existence kavramıyla ile ilgili ayrıntılı accedilıklamaları iccedilin bkz Heidegger Martin Introduction to Metaphysics Tr Gregory Fried Richard Polt New HavenampLondon Yale University Press 2000 s 67 ve 193 29 Heidegger 2000 s 64 30 Bkz Peters Francis E Antik Yunan Felsefesi Terimleri Soumlzluumlğuuml Ccedilev ve Haz Hakkı Huumlnler Paradigma Yayıncılık İstanbul 2004 s 274-75-76 Liddell amp Scott 1996 s 1274-5 Inwood Michael J A Heidegger Dictionary Malden Mass Blackwell Publishers 1999 s 52-53-54 ve 60-61-62 31 Bkz Heidegger 2000 s 67
29
lsquokendi kendine durmarsquo olarak ccedilevirir Yunanca esti Latince est İngilizcede is ve
Almanca ist bu koumlkten tuumlremişlerdir Koumlkuumln diğer Hint-Avrupa goumlvdesi bhu veya
bheursquodur Bunlar lsquogoumlruumlnuumlşe ccedilıkmakrsquo lsquokendi dışına kendinden ccedilıkarak durmakrsquo
anlamlarına gelmektedir Yunanca phuocirc da bu gruba dahil edilebilir Bu koumlkten
physis [fizik doğa] ve phyein [buumlyuumlmek] soumlzcuumlkleri ortaya ccedilıkmıştır Heidegger phy
koumlkuumlnuumln Yunanca phainesthai [kendini goumlstermek] soumlzcuumlğuumlndeki pha ile de ilişkili
olduğunu varsayar Bu durumda physis ışık iccedilinde ortaya ccedilıkmak aydınlatmak
parıldamak ve boumlylece goumlruumlnuumlşe gelmekrsquotir32
Latince geccedilmiş zaman kipi olan fui Almancadaki bin ile bist [14 yuumlzyılda
kullanımdan kalkan wir lsquobirnrsquo ihr lsquobirstrsquo biccedilimleri] hepsi de bu koumlkten [bhu bheu ve
phu] tuumlremiş soumlzcuumlklerdir33 Seinrsquoın koumlkeninin uumlccediluumlncuuml goumlvdesini Sanskritccedile lsquoikamet
etmekrsquo lsquokonaklamakrsquo gibi anlamlara gelen wasami soumlzcuumlğuuml oluşturur Soumlzcuumlğuumln
Almancadaki karşılığı seinrsquoın ccedilekiminde ortaya ccedilıkar war ve gewesen gibi Ya da
bizzat wesen soumlzcuumlğuumlnde olduğu gibi34
Burada kelime koumlklerinden anlamlar ccedilıkarmaya devam edersek Arapccedila koumlkenli
soumlzcuumlkler bu konuda bize yardımcı olacaktır
ldquoMevcutrdquo [exist] ile ldquovecdrdquo [ecstasy] arasında sıklıkla yapılan etimolojik benzerlik burada yerindedir mevcut olmak ldquodışarıda durmakrdquotır [to exist is to ldquostand outsiderdquo] [] Mevcut olmak vecd halinde olmaktır [to exist is to be in ecstasy]35
Victor Turner burada ndashbaşka bir bağlamda da olsa- benzer bir sorunu tartışıyor
Turnerrsquoin soumlzlerini ccedilevirirken Arapccedila koumlkenli soumlzcuumlklerden yararlandım Bu
soumlzcuumlkler bize soumlzcuumlkler arasındaki koumlkensel ilişkiyi Tuumlrkccedilede olduğundan daha accedilık
bir şekilde goumlsterebiliyor Mevcut vuumlcut mevcudiyet ve vecd hepsi de aynı koumlkten
gelen soumlzcuumlklerdir36 Dolayısıyla Heideggerrsquoin soumlzuumlnuuml ettiği ldquovarlığın dışa ve dışında
32 Bkz Heidegger 2000 s 75 33 Bkz Heidegger agy 34 Bkz Heidegger 2000 s 75-6 35 Turner Victor The Ritual Process Structure and Anti-Structure Cornell University Press Ithaca - New York 1977 s 138 36 Bkz Nişanyan Sevan Soumlzlerin Soyağacı Ccedilağdaş Tuumlrkccedilenin Etimolojik Soumlzluumlğuuml İstanbul Adam Yayınevi 2 Basım Mart 2004 mevcut ve vuumlcut maddeleri s 294 ve 487
30
durmasırdquo olgusunu bu soumlzcuumlklerle daha accedilık bir şekilde kavrayabiliyoruz Varlık yani
mevcudiyet bir bakıma suumlrekli bir vecd halindedir
İnsan kendi dışında durabildiği ve kendisi hakkında kendine soru sorabildiği iccedilin
diğer var-olanlardan ayrılır Heidegger kendine ilişkin soru sorabilen buumltuumln diğer
varolanlar arasında olmasına rağmen kendi varlığını mesele edebilen bir istisna olan
bu varlığa Dasein adını verir37
Heidegger Daseinrsquoın oumlzuumlnuumln onun varoluşu olduğunu ortaya koyarak başlar İnsanın
varoluşu onun ontolojik yapısından başka bir şey değildir
Daseinrsquoın oumlzuuml ile anlatılmak istenen Tanrırsquonın oumlzuuml ile anlatılmak istenenden ccedilok farklıdır Tanrının oumlzuuml kendi varlığıdır oumlzuuml ile varolması aynıdır ikisi de zorunlu ve mutlaktır Buna karşılık Daseinrsquoın oumlzuuml zorunluluk ve mutlaklık taşımaz Daseinrsquoın zamansallığı tarihselliği ve sonluluğu oumlzguumlrluumlğuumlnuumln temel oumlğesidir 38
Dasein bir olanaklar buumltuumlnuumlduumlr başlı başına bir varoluştur suumlrekli bir varolma
halidir Bu onun zamansallığına ve oumlzguumlrluumlğuumlne yol accedilar Ancak onun bu niteliği
skolacircstik felsefenin evrendeki varlıklar iccedilin kullandığı existentiarsquodan farklıdır
Existentia skolacircstik felsefede evrendeki herhangi bir varlığa evrende bir şekilde
varolmuş olan bir şeye referans vermek iccedilin kullanılmaktadır Oysaki Heidegger
yukarıda da accedilıklamaya ccedilalıştığımız gibi exsistentia terimini yalnızca Dasein iccedilin
kullanır diğer varolanlar Heidegger iccedilin [Vorhandensein] mevcut-olandır39
37 Heidegger burada ldquoinsan varlığırdquo ifadesi yerine bir terim olarak Daseinrsquoı tercih etmiştir Dasein Almancarsquoda lsquoinsan varlığırsquo anlamında kullanılmaktadır Fakat Heidegger soumlzcuumlğuuml bu anlamının yanında ona felsefi bir anlam yuumlkleyerek kullanır Eğer yalnızca lsquoinsan varlığırsquo anlamıyla duumlşuumlnuumlrsek insanın sadece bir cins tuumlr ve ayrımla tanımlanan gerccedilek ve somut bir varlığından bahsetmiş oluruz Yalnızca bu anlamıyla Dasein lsquoontikrsquo bir varlıktır Fakat Heideggerrsquoin uzun uzun accedilıkladığı gibi Dasein lsquoontiko-ontolojikrsquo bir varlıktır İnsan ontik niteliğinin uumlzerine ontolojik varolmayı accedilabilen tek varlıktır Bu yuumlzden o diğer varlıklardan ayrılır İnsan varlığına ilişkin bir soru da bu yuumlzden Heideggerrsquoin deyişiyle ontiko-ontolojik olmak zorundadır Bkz Heidegger 2008 s 11-12 Ayrıca bu konuda bir accedilıklama iccedilin bkz Ccediluumlccedilen A Kadir Heideggerrsquode Varlık ve Zaman Asa Kitabevi Bursa 2003 s 42-43 38 Ccediluumlccedilen 2003 s 56 39 Mevcut-olan olma niteliği Daseinrsquoın da bir varlık olanağıdır Oumlrneğin başkası iccedilin Dasein kendini bir mevcut-olan olarak sunar Bu durum onun iki temel olanağı ile ilgilidir Kategorik ve varoluşsal Kategorik yapı Daseinrsquoın nersquoliğini varoluşsal yapı ise Daseinrsquoın kim olduğunu goumlsterir Varlığın kendini kendi varoluşunda accedilığa ccedilıkarması onun kim olduğunu verirken yukarıda bahsettiğimiz kendini mevcut-olan olarak başkasına sunması da onun ne olduğunu veren kategorik yapısını ifade eder
31
Exsistenz teriminin koumlkeninde lsquoaccedilığa ccedilıkanrsquo lsquoortaya ccedilıkanrsquo lsquokendi kendine ayakta
duranrsquo anlamları bulunmaktadır Daha oumlnce de tartıştığımız gibi Heideggerrsquoe goumlre
boumlyle bir varoluş yalnızca Daseinrsquoa ait olabilir Ccediluumlnkuuml kendi dışına ccedilıkarak kendi
varlığının ne anlama geldiğini sorabilen yegacircne varlıktır o Bu yuumlzden de varoluş
Daseinrsquoın oumlzuumlduumlr
Heidegger Daseinrsquoın uumlccedil yapı oumlzelliğini ortaya koyar 1 Kendi oumlnuumlnde olmak
(tasarım) 2 Daha baştan ve daima duumlnya-iccedilinde-olmak 3 Duumlnya uumlzerindeki
şeylerin yakınlığında yakınında olmak Bu oumlzellikler Daseinrsquoın zamansallığını bize
goumlstermektedir Buna goumlre tasarım Daseinrsquoın kendine ilişkin olarak tasarımı gelecek
zamana daha baştan ve daima duumlnya-iccedilinde-olmalığı geccedilmiş zamana ve şeylerin
yakınlığında olması da şimdiki zamana goumlnderme taşır Bu uumlccedil ardışık zaman
paradoksal biccedilimde eşzamanlı olarak Daseinrsquoda bir arada bulunur
Heidegger Varlık ve Zamanrsquoın ikinci boumlluumlmuumlnde zaman konusunu ayrıntılı olarak
incelemektedir Daseinrsquoın bu varlık minvalinin uumlccedil yapısı kısaca şoumlyle accedilıklanabilir
En kendine oumlzguuml imkacircn olan oumlluumlm daha baştan ve daima Daseinrsquola birliktedir
Dasein bu imkacircnı sonradan edinmiş değildir varolduğu andan itibaren ona maruz
kalır Heidegger bunu oumlluumlme-fırlatılmışlık (ya da oumlluumlme bırakılmışlık) olarak
adlandıracaktır Dasein bu bırakılmışlığın accedilık bir şekilde bilincinde olmasa da daha
baştan bir duumlnya-iccedilindedir bir duumlnyaya aittir Dolayısıyla daha baştan geccedilmişe
sahiptir Diğer taraftan Dasein olmak zorundadır ve yine daha baştan kendi
oumlnuumlndedir (ex-ist) suumlrekli bir tasarım halindedir Gelecek zaman dediğimiz şeye
aittir Ccediluumlnkuuml ldquoolmakrdquo zorunda olduğu gibi ldquooumllmekrdquo zorundadır Ama bu bilinebilir
belli bir suumlrenin bitimi demek değildir Oumlluumlm hep accedilık kalan belirsiz bir varlık
imkacircnıdır Bu yuumlzden Dasein kaygıdan dolayı ldquoşeylerinrdquo yakınında durur Şimdiyi
yaşar
Heideggerrsquoe goumlre Daseinrsquoın oumlzuumlne dair en temel nitelik şudur Belirli bir duumlnya
iccedilinde varolmak Buna goumlre Daseinrsquoın en zati niteliği onun iccedilinde-var-olmaklığıdır
Fakat bu belirli bir mekacircnsal ilişki anlamına gelmemektedir Daseinrsquoın dışında
mevcut olanlar oumlrneğin suyun bir bardak iccedilinde olması ya da dolabın iccedilinde
elbiselerin olması bir mekacircn ldquoiccedilinderdquoliğini goumlstermektedir Herhangi bir mevcut-
olanın herhangi bir başka mevcut-olanın iccedilinde yer alması anlamına gelen mevcut-
32
oluşsal iccedilindelik ile Daseinrsquoın iccedilinde-var-olmaklığı birbirinden farklıdır Daseinrsquoın
iccedilinde-var-olmaklığı onun varlık temelini oluşturmaktadır Bir başka deyişle Dasein
oumlzuuml gereği iccedilinde-var-olmaktadır
Almancada ldquoinrdquo soumlzcuumlğuuml innanrsquodan ikamet etmekten habitarersquoden eğleşmekten gelmektedir ldquoanrdquo ise alışkın olmak aşina olmak iyi halde bulundurmak anlamındadır [] ldquoBinrdquo ifadesi de ldquobeirdquo ile rabıtalıdır oumlte yandan ldquoich binrdquo şu demektir Ben şoumlyle ve boumlyle aşina olduğum duumlnyada şurada veya burada eğleşirim burada ikamet ederim ldquoIch binrdquoin mastar hali olan sein eksistensiyal anlamda şurada veya burada ikamet etmek şuna veya buna aşina olmak demektir O halde iccedilinde-var-olmak oumlzsel konstituumlsyonu duumlnya-iccedilinde-varolma olan Daseinrsquoın varlığının formal eksistensiyal ifadesidir40
Başka bir ifadeyle soumlylersek Heideggerrsquoin tanımladığı iccedilinde-var-olmak niteliği
Daseinrsquoın belirli durum ya da zamanlarda sahip olduğu belirli durum ve zamanlarda
ise sahip olamayabileceği keyfi bir nitelik değildir Dasein ancak ve ancak iccedilinde-
var-olmaklığı sayesinde var olabilir Ancak suyun bardakta durması ya da elbisenin
dolapta durması gibi Dasein da kendisini nesnel bir goumlruumlnuumlş olarak bir uzam
iccedilerisinde ortaya ccedilıkarmaz Heideggerrsquoin iccedilinde-olmaklıkla ilgili olarak Almancadan
verdiği oumlrneklerin işaret ettiği gibi Dasein daha ziyade lsquobir şeyle tanışık olmarsquo lsquobir
şeyin yakınında olmarsquo lsquoyanında durmarsquo ya da lsquobir yerde ikamet etmersquo anlamında
varlığını kendi uumlzerinde temellendirir Dasein suumlrekli olarak kendini seccedilmekte kendi
olmakta bir şeyle ilişki iccedilinde olmakta kendinde ikamet edebilmektedir
W von Humbolt bazı dillere işaret etmiştir ki bunlarda ldquobenrdquo ldquoburardquo olarak ldquosenrdquo ldquoşurardquo olarak ve ldquoordquo ldquoorardquo diye ifade edilmekte başka bir deyişle gramer bakımından bu dillerde şahıs zamirleri yer zarflarıyla [Ortsadverbien] goumlsterilmektedir Yer ifade eden [Ortsausdruumlcke] soumlzcuumlklerin asli anlamının ne olup olmadığı yani zarf mı yoksa zamir mi olduğu tartışmalıdır Oysa yer zarflarının Dasein olarak ben ile rabıtalı olduğu dikkate alınacak olursa soumlz konusu tartışmanın temeli ortadan kalkar Ccediluumlnkuuml ldquoburardquo ldquoorardquo ve ldquoşurardquo duumlnya-iccedilinde belirli mekacircnsal [Raumstellen] konuşlarda mevcut olan varolanların salt yer belirlenimleri [Ortsbestimmungen] demek değildir birincil olarak Onlar Daseinrsquoın asli mekacircnsallığının [Raumlumlichkeit] karakterleridir 41
40 Heidegger 2008 s 56 41 Heidegger 2008 s 125 Alıntıdaki ldquomekacircnrdquo ve ldquoyerrdquo soumlzcuumlklerinin Almanca karşılıkları iccedilin bkz Heidegger Martin Sein und Zeit 11 unveraumlnderte Auflage Max Niemeyer Verlag Tuumlbingen 1967 s119
33
Heidegger Daseinrsquoın iccedilinde-var-olduğu duumlnyayı bildiğini bu bilmenin de aslında
Dasein iccedilin hep tanışık olma hali olduğunu soumlyler ldquoDuumlnyayı bilme (noein) ya da
lsquoduumlnyarsquoyı nutuk (logos) ve istişare etme duumlnya-iccedilinde-varolmanın birincil hali
işlevine sahiprdquo42tir Duumlnya iccedilinde varolmak bir yerde bulunmak insanlarla ve
şeylerle ilişki iccedilerisinde de olmak demektir Bir şeyle ya da biriyle ilişki iccedilinde
olmak demekse kendi varlığını fark etmek anlamına gelir Dolayısıyla duumlnya-iccedilinde-
olmak a apriori olarak kendi varlığını bilmek anlamına gelir Bu yuumlzden duumlnya-
iccedilinde-olmak daima birlikte olmak anlamına da gelmektedir Dasein kendisini diğer
fiziksel varlıklar gibi yalnızca duumlnya iccedilinde bir goumlruumlnuumlş olarak ortaya koymaz
Dasein diğerleriyle birlikte vardır Oumlrneğin masa duvara yakın hatta ona dokunur
vaziyette olabilir ancak gerccedilekte ne duvar masaya ne de masa duvara ontolojik
olarak ldquodokunabilmektedirrdquo Dokunma Daseinrsquoa oumlzguuml olabilir ancak
Dokunmak varlıklarla karşılaşmak onlara ilgi duymak ve onlara kaygı duymak anlamıyla ldquobirlikte-olmakrdquo veya ldquoyan-yana-olmakrdquotır O halde duumlnya-iccedilinde-varlık olarak Dasein ilgi veya kaygı duyan varlıktır İlgi veya kaygı duyması onun varoluşsal ve ontolojik yapısı gereğidir [] Dasein daima bir şeyle ilgili ve ilişkili olarak Duumlnya-iccedilinde Varlıktır43
Bu ilgi ve kaygı [ihtimam goumlstermelik]44 Daseinrsquoın ontolojik niteliklerinden biridir
Boumlylece Dasein duumlnya-iccedilinde-varolurken başkalarıyla oumlteki Daseinrsquolarla ve diğer
nesne ve şeylerle karşılaşır onlarla ontolojik bir ilişkiye geccediler Diğer taraftan
Daseinrsquoın duumlnya-iccedilinde-olmaklığı onun iccedilin kaccedilınılmaz bir durumdur Yukarıda da
değinildiği gibi bu keyfi bir durum değildir
Guumlnluumlk yaşam iccedilerisinde Daseinrsquoın kim olduğu sorgulandığında Daseinrsquoın
başkalarıyla [herkesle] birlikte ve onlardan biri olarak varolduğu ortadadır
Heidegger bunu Daseinrsquoın herguumlnkuumlluumlğuuml olarak adlandırır45 Dasein başkalarıyla olan
birlikteliğinde daima kendini ldquoben-buradardquo olarak ifade eder Kendini onlardan
42 Heidegger 2008 s 61 43 Ccediluumlccedilen 2003 s 60-61 44 Varlık ve Zamanrsquoın Kaan Oumlktem ccedilevirisinde Sorge soumlzcuumlğuuml lsquoihtimam goumlstermelikrsquo olarak ccedilevirildiğini hatırlatalım Bkz Heidegger 2008 45 Herguumlnkuumlluumlk (Alltaumlglichkeit) Batı metafiziği oumlzellikle Platonist duumlşuumlnce geleneğinde ccediloğunlukla insanı guumlnluumlk hayattan soyutlama eğilimi goumlze ccedilarpar Bu eğilimin aksine Heidegger Daseinrsquoı guumlnluumlk yaşamın iccedilinde olarak ele alır onu kamusal bir hayatın iccedilinde sıradanlık iccedilinde duumlşuumlnuumlr
34
ayırma ccedilabasındadır Ama eş zamanlı olarak başkalarıyla da birliktedir onlarla belirli
tarzlarda ilişki iccedilindedir Dasein herguumlnkuuml yaşam iccedilinde herkesle birlikte sıradanlaşır
kendisini herkesrsquoliğin kamusallığında tesviye eder varoluşunu gizler Herkesin
giydiği gibi giyinir seccediltiği kıyafet kendisinin seccedilimi gibi goumlruumlnse de temelde
başkalarınındır [oumlrneğin hazır giyim sektoumlruumlnuumln seccedilimleridir] Dolayısıyla Dasein
kendisini farklı kılamaz onlardan biri olur
Başkalarına veya onlara bakarak veya onları dikkate alarak yaşamak sıradanlığın kendisidir Ne zaman Dasein kendi varoluşunu diğerlerinden ayırır ve onların oumlnuumlne sıccedilrarsa Dasein kendisi olur Daseinrsquoın kendi varoluşunu kavraması ve sıradanlığın oumltesine geccedilmesi onun varoluşunu otantik yapar Daseinrsquoın otantikliği onun kendi varoluşunu accedilık yapmasıyla ortaya ccedilıkar46
Dolayısıyla varlığın otantik ve otantik olmayan iki farklı varlık tarzı bulunmaktadır
Otantik olmayan varlıkla kasıt herguumlnkuumlluumlğuuml iccedilinde ve herkesin kamusallığında
tesviye olmuş ve varlığın olanaklarını fark edemeyen Daseinrsquoı anlatırken otantik
Dasein yukarıda da belirtildiği gibi kendi varoluşunu keşfeden Daseinrsquodır
122 Haletiruhiye
Heideggerrsquoin bulunuş ve anlama dediği iki minval varolmanın eşit derecede asli
tesis edicileridir Bulunuş terimiyle ldquoaslında en iyi bilinen ve en herguumlnkuuml olanrdquodan
bahsedilmektedir haletiruhiye Herguumlnkuuml sıradanlığı iccedilinde Daseinrsquoın
memnuniyetsizliği keyifsizliği sıkıntısı ya da huzurluluğu mutedilliği gibi halleri
Dasein iccedilin bulunuşu ifade etmektedir Haletiruhiyeler Daseinrsquoın varoluşsal yapısını
belirleyen ve onu yapan oumlzelliklerdir ldquoHaletiruhiyenin bozulabilmesi ve birdenbire
değişebilmesi sadece şunu ifade eder Dasein zaten hep bir ruh hali iccedilindedirrdquo47
Haletiruhiye Daseinrsquoa belirli bir hali işaret ettiği iccedilin Heideggerrsquoin deyişiyle varlığı
kendi ldquoşuradalığınardquo taşır Heidegger buradan fırlatılmışlık kavramına ulaşacaktır
ldquo() Daseinrsquoın soumlz konusu varlık karakterine yani ldquooumlylelikrdquo haline Daseinrsquoın kendi
ldquoşuradalığınardquo fırlatılmışlığı diyoruz Boumlylece Dasein duumlnya-iccedilinde-var-olma olarak
46 Ccediluumlccedilen 2003 s 71 47 Heidegger 2008 s 141
35
şurada varolmaktadırrdquo48 Başka bir ifadeyle Dasein kendini oumlnsel olarak bir duumlnya-
iccediline-atılmış olarak bulur Fırlatılmışlık ona verilmiştir Tekrar etmek gerekirse
Dasein duumlnya-iccedilinde-burada olarak vardır
Bulunuşla eşzamanlı olarak anlama da tesis olunur yani bulunuş daima anlama ile
birlikte olur Anlama eğer ccedilok basite indirgememize izin verilirse varlığın varolma
ldquoimkacircnrdquolarını tasarımlamak demektir Varlığın varolma imkacircnlarını Heidegger şoumlyle
accedilıklıyor
Anlamada eksistensiyal olarak Daseinrsquoın var-olabilirlik varlık minvali yatmaktadır Dasein başka şeylere ilaveten şunu ya da bunu olabilme imkacircnına sahip bir mevcut-olan olmayıp birincil olarak muumlmkuumln-olmaktır Dasein hep imkacircnları dahilinde ve olabilirlikler iccedilinde vardır 49
Burada herhangi bir nesnenin ya da bitkinin tuumlketilebilir sayıdaki olma
imkacircnlarından farklı bir durum soumlz konusudur
Daseinrsquoın hep eksistansiyel olarak var ettiği muumlmkuumln-olmaklığı hem iccedili boş mantıkbilimsel olasılıktan hem de mevcut-olan bir şeyin olumsallığından (şunun veya bunun ldquobaşa gelebilmesirdquo anlamında) farklıdır Mevcut oluşun modal bir kategorisi olarak muumlmkuumln-olmaklık henuumlz gerccedilekleşmemiş olan asla zorunlu olmayan demektir Dolayısıyla sadece muumlmkuumln olanı karakterize eder50
Heideggerrsquoin soumlzuumlnuuml ettiği ldquomuumlmkuumlnluumlkrdquouumln tuumlm imkacircnları kapsadığı ortadadır
Dasein duumlnyaya fırlatıldığında kendini zaten belirli imkacircnların iccedilinde bulur İccedilinde
var olduğu var-olabilirlikleri sebebiyle başka var-olabilirlik imkacircnlarının uzağına
duumlşmuumlş olur51 Anlamak Daseinrsquoın iccedilinde bulunduğu bu hali başka bir deyişle ldquovarlık
olanaklarınırdquo bilmek demektir Dolayısıyla anlamak Daseinrsquoın varlığıyla henuumlz-
mevcut-olmayanın varlığını tematik olarak değil sadece bir tasarım olarak bir arada
tasarımlamaktır
48 Heidegger 2008 s 142 49 Heidegger 2008 s 151 50 Heidegger 2008 s 151-52 51 Yunan Tragedyasında da kahramanlar oyuna başladıklarında ndashaslında- herşey ccediloktan olup bitmiştir Hatta kendileri de daha oyunun başında oumlluumlduumlrler İnsanın evrendeki konumunun bir ccedileşit izduumlşuumlmuumlduumlr bu İnsan da benzer bir accedilmaz iccedilerisindedir Tıpkı tragedya kahramanı gibi kendini bildiği andan itibaren ldquodoumlnuumlşuuml olmayan bir yolardquo girmiştir Ccediluumlnkuuml oumlluumlm geri doumlnduumlruumllemez olandır İnsan daha ilk andan itibaren kendi oumlluumlmuumlnuuml oumllmek zorunda olduğunu bilir Tragedya kahramanının oyunun başındaki durumu da aynıdır
36
Daseinrsquoın yapısında buumltuumln imkacircnları tuumlketebilmenin imkacircnsızlığı bulunmaktadır
Dasein her zaman iccedilin olasılıklar duumlnyasında var-olacak ama asla tam
olamayacaktır Ccediluumlnkuuml onda daima bir imkacircn eksik kalacaktır Bu eksik imkacircn da
oumlluumlmduumlr ve oumlluumlm geldiğinde Daseinrsquoın buumltuumln imkacircnları elinden alınmış olur
Dolayısıyla Dasein hiccedilbir zaman tamlığa eremez Bu konuyu daha sonra ayrıntılı
olarak tartışacağız fakat oumlluumlm konusuna girmeden oumlnce bir parantez accedilıp
Heideggerrsquoin Varlık ve Zamanrsquoda kullandığı iki terime bakmamız gerekiyor Korku
ve Havf
123 Korku [Furcht] ve Havf [Angst] ayrımı
Heidegger hem Metafizik Nedir [Was ist Metaphysik]52 hem de Varlık ve
Zamanrsquoda korku ile havf53 kavramları arasında bir ayrım getirir İki kavram arasında
ontolojik bir bağ bulunduğunu soumlyleyen Heidegger bunların ccediloğu zaman birbirine
karıştırılmasının da kavramlar arasındaki bu ontolojik akrabalıktan kaynaklandığını
belirtir54 Ccediluumlnkuuml hem korku hem de havf Daseinrsquoı duumlnya-iccedilinde-varlık yaparlar
Ancak iki ruh hali arasında temel bir farklılık bulunmaktadır Heidegger
Kierkegaardrsquoın Kaygı Kavramı [Begrebet Angest]55 adlı ccedilalışmasında yaptığı gibi
korku ile havf arasındaki temel farklılıkları ortaya koyar ve asıl olarak Daseinrsquoın
ontolojik varlığını ortaya ccedilıkaranın ve belirleyenin havf olduğunu accedilıklar
Korkunun uumlccedil unsuru vardır Kendisinden korkulan şey korkunun youmlnelimi (yani ne
hakkında korkulduğu) ve korkunun bizatihi kendisi Kendisinden korkulan şey
52 Heidegger Martin Metafizik Nedir Ccedilev Mazhar Şevket İpşiroğlu Suut Kemal Yetkin Kaknuumls Yayınları İstanbul 2003 53 Varlık ve Zamanrsquoda Kaan Oumlktem Angst karşılığı olarak havf soumlzcuumlğuumlnuuml tercih etmiştir Heideggerrsquoin Metafizik Nedir [Was ist Metaphysik] kitabının Tuumlrkccedile ccedilevirisinde Suud Kemal Yetkin ve Mazhar Şevket İpşiroğlu da Angst karşılığı olarak havfı tercih etmişlerdir Başka metinlerde angst soumlzcuumlğuuml ccediloğunlukla kaygı olarak ccedilevrilmektedir Ancak ilerleyen kısımlarda goumlreceğimiz gibi kaygı tıpkı korku gibi youmlneldiği ve kendisinden neşet ettiği bir şeyi akla getirmesi nedeniyle Heideggerrsquoin Angst ile anlatmak istediğini pek karşılayamayabilecektir Bunun yerine guumlnluumlk dilde ccedilok karşılaşmadığımız havf gibi ldquotabula rasardquo bir soumlzcuumlğuumln tercih edilmesi bizce de daha uygun olmuştur 54 Heidegger 2008 s 196 55 Kierkegaard Soslashren Kaygı Kavramı Ccedilev Tuumlrker Armaner Tuumlrkiye İş Bankası Kuumlltuumlr Yayınları İstanbul 3 Baskı Mayıs 2006 s 35 ve s 155 Kierkegaard havfın korkudan farklı olduğunu onun korku gibi belirli bir nesnesi olmadığını belirtir Havfın nedeni hiccedilliktir ve bu yuumlzden de hayvanlarda (ve veya meleklerde) havfın olamayacağını iddia eder
37
(Heideggerrsquoin ifadesiyle ldquokorkunccedilrdquo olan) daima Dasein gibi duumlnya-iccedilindedir ve o
herhangi bir ldquoel-altında-olanrdquo ldquomevcut olanrdquo ya da ldquobirlikte-Daseinrdquo56 olabilir
Başka bir deyişle duumlnya iccedilindeki herhangi bir insan canlı ya da nesne yani herhangi
bir mevcut ya da varolan korkunccedil olabilirler
Korkunccedil olanın ayırt edici temel niteliği onun ldquotehditkacircrrdquo olmasındadır Bu tehditkacircr
niteliği kendini belirli bir fenalık bağı iccedilinde goumlsterir ve bu ldquomuumlstakbel fenalıkrdquo
Daseinrsquoa doğru youmlnelir Daseinrsquoa youmlnelen bu tehdidin ccedilıkıp geldiği kendisinden
neşet ettiği ortama (ve aynı zamanda bu ortamdan gelene) Heidegger ldquotekinsizrdquo
(unheimlich) dendiğini belirtir Tekinsizden ccedilıkan korkuncun Daseinrsquoa ldquoyaklaşmardquo
niteliği vardır Heidegger fenalığın bu yaklaşma iccedilerisinde neşrettiğini ve yayıldığını
ve asıl tehdit niteliğine de bu aşamada kavuştuğunu soumlyler Korkunccedil olan yaklaşırken
kendinde barındırdığı tehdidin gerccedilekleşip gerccedilekleşmeyeceği endişesi artar
Korkuncun tehdidinin bu ldquovaki olma ile geccedilip gitmerdquo imkacircnları yani tehdidin
ldquohenuumlz değil ama her an olabilirrdquoliği ile ldquohiccedil gerccedilekleşmemerdquo ihtimalleri bir arada
bulunur bu yuumlzden de korkunun derecesini yuumlkseltir Başka bir deyişle tehdidin
gerccedilekleşmeme olasılığının bulunması ve bunun da korkan kişi tarafından bilinmesi
korkuyu azaltmadığı gibi tersine artırmaktadır Burada korkuyu artıran nitelik
tehdidin muğlacirck olma tarzıdır
Korkmanın bizatihi kendisine gelince bu yukarıda anlatılan suumlrecin hem farkında
olmayı hem de o suumlrecin iccedilinde olmayı goumlsterir Heideggerrsquoin ifadesiyle ldquokorkma
korkarak ve dikkatini accedilıkccedila buna youmlnelterek korkunccedilluğu lsquoaccedilıklığarsquo kavuştururrdquo57
Korkma duumlnya-iccedilinde-varolmanın imkacircnlarından biridir ve aynı zamanda bizatihi
duumlnya-iccedilinde-varolmanın bir sonucudur Ccediluumlnkuuml korkunun youmlnelimi başka bir deyişle
korkuda korkulan (korkunun ne hakkında olduğu) tam da bu duumlnya-iccedilinde-olmakla
ilgilidir Korku Daseinrsquoın duumlnya-iccedilinde-varolmasını ilgilendirmektedir korkudaki
tehdit Daseinrsquoın duumlnya-iccedilinde-olmaklığına youmlnelik bir tehdittir
56 Heidegger 2008 s 148 57 Heidegger 2008 s 148-49
38
Dasein oumlncelikle ve ccediloğunlukla neyle ilgileniyorsa oradan hareketle var olmaktadır Bunun tehlikeye duumlşmesi beraberinde varolmanın tehdit edilmesi demektir Korku Daseinrsquoı oumlncelikle olumsuzlayan bir surette accedilımlanır [] bir şeylerden korkmak olarak korkma eşit derecede asli olarak duumlnya-iccedilindeki varolanı daima kendi tehditkarlığı iccedilinde iccedilinde-var-olmaklığı ise tehdit-edilmişliği iccedilinde (ister olumsuzlayıcı isterse olumlayıcı olsun) accedilımlar Oumlyleyse korku bulunuşun bir halidir58
Korkunun bir bulunuş hali olduğunu iccedilinde-olmaklığı accedilığa ccedilıkarışından anlıyoruz
Başka bir ifadeyle korku Daseinrsquoın iccedilinde-olmaklığını tehdit ettiği iccedilin onu yani
Daseinrsquoın iccedilinde-olmaklığını yeniden teyit eder ve onu ldquoaccedilıklığardquo getirir Oumlzetlemek
gerekirse korkunun nedeni her zaman duumlnya-iccedilinde varolan bir şeydir belirli bir
uzamdan adına tekinsiz dediğimiz bir havaliden ccedilıkar ve Daseinrsquoa youmlnelir youmlnelişi
fena bir nitelik barındırır ama diğer yandan bu fenalığın gerccedilekleşmeme olasılığı da
vardır
Havf kavramına gelince Heidegger havfı bizatihi korkuyu muumlmkuumln kılan bir
fenomen olarak tanımlar
Havfın nedeni bizatihi duumlnya-iccedilinde-varolmaktır Peki havfın nedeni korkunun nedeninden fenomenal bakımdan nasıl ayırt edilmektedir Havfın nedeni duumlnya-iccedilinde bir varolan değildir Bu yuumlzden de onunla oumlzsel bir ilintililik iccedilinde varolamaz Buradaki tehdit belirli bir fenalık karakterine sahip değildir [] Havfın nedeni tuumlmuumlyle belirsizdir Bu belirsizlik hangi duumlnya-iccedilindeki varolanın tehditkacircr olduğunu fiilen muallacirckta bıraktığı gibi duumlnya-iccedilindeki bu varolanın esasen ldquoehemmiyetlirdquo olmadığını da ifade eder Duumlnya iccedilinde el-altında-olan ve mevcut-olan hiccedilbir şey havfın nedeni olma işlevini goumlremezler59
Dolayısıyla havfın korkudaki gibi ona kaynaklık eden onun kendisinden neşet ettiği
duumlşuumlnuumllen belirli bir uzamı ccedilevresi yoktur bir havaliden neşet etmez Korkunun
tehdidinde olduğu gibi bir ldquoyerrdquoden ccedilıkarak Daseinrsquoa youmlnelmez
Tehditkacircr olanın hiccedilbir yerde oluşudur havfın nedenini karakterize eden Havf [olan] neden havf iccedilinde olduğunu ldquobilmezrdquo Ancak buradaki ldquohiccedilbir yerderdquo oluş hiccedilbir şey demek değildir Zira tam da bu hiccedilbir yerde oluş esasen onun havalisini temellendirir yani oumlzsel olarak mekacircnsal olan iccedilinde-varolmaklık bakımından duumlnyanın accedilımlanmışlığını temellendirir Aynı sebepten oumltuumlruuml tehditkacircr olan belirli bir youmlnden gelerek yakınlığın yakınına gelemez o hep ldquoşuradadırrdquo ndash ama yine de
58 Heidegger 2008 s 149 59 Heidegger 2008 s 196-197
39
hiccedilbir yerdedir O kadar yakınımızdadır ki iccedilimizi sıkar ve nefesimizi daraltır ndash ama yine de hiccedilbir yerdedir60
Havfın nedeni bizatihi duumlnyanın kendisidir diyor Heidegger Ama burada duumlnyanın
bizatihi kendisi ifadesiyle soumlylenmek istenen duumlnyadaki ldquoşeyrdquolerin bir toplamı
anlamında değildir İccedilimizi sıkan nefesimizi daraltan şey duumlnya-iccedilinde-varolmanın
kendisidir Yani havfın hem nedeni hem de niccedilini aynıdır Yani Daseinrsquoın asli varlık
minvali olan duumlnya-iccedilinde-varolmaktır Dasein bu durumda ldquokendi duumlnyasıyla bir
duumlnya olarak ve bu suretle de kendisiyle duumlnya-iccedilinde-varolmak olarak karşılaşırrdquo
Havf iccedilindeyken ldquotekinsizlikrdquo iccedilinde oluruz Oumlzellikle burada Daseinrsquoın havf iccedilindeyken ne iccedilinde olduğunun kendine has belirsizliği dile gelmiş olur hiccedil ve hiccedilbir yer Ama tekinsizlik aynı zamanda iccedilinde-kimse-bulunmayan da demektir [] iccedilinde-var-olmaklığı bir yerlerde ikamet etmek veya bir şeylerle aşina olmak olarak belirtmiştik İccedilinde-var-olmaklığın bu karakterini daha sonra somutlaştırarak herkesin herguumlnkuuml kamusallığı fenomeni aracılığıyla ortaya koymuştuk Herkesin herguumlnkuuml kamusallığı teskin edilmiş kendine guumlven duymayı kendiliğinden anlaşılan bir ldquoiccedilinde birilerinin bulunuşunurdquo Daseinrsquoın vasati herguumlnkuumlluumlğuuml iccediline taşır Oysa havf Daseinrsquoı ldquoduumlnyayardquo duumlşkuumln massolunmuşluğundan ccedilekip ccedilıkarır Boumlylelikle onun herguumlnkuuml aşinalığı bir anda ccediloumlker Dasein muumlnferitleşir ama bunu duumlnya-iccedilinde-varolmak olarak yapar Boumlylece iccedilinde-varolmaklık bir eksistensiyal ldquohalrdquo olan iccedilinde-kimsenin-olmamaklığına doumlnuumlşuumlverir İşte ldquotekinsizliktenrdquo bahsettiğimizde tam da bundan soumlz ediyor olmaktayız61
Heideggerrsquoin ldquokaccedilışrdquo diye tanımladığı bir durumu burada accedilıklamak gerekiyor
Buna goumlre Dasein (insan) bir kaccedilış halindedir ama bu kaccedilış duumlnya uumlzerinde
varolanlardan uzaklaşma anlamında değildir Aksine onların iccediline daha fazla
karışarak onların kalabalığında kaybolmak anlamına gelir İnsan ya da Heideggerrsquoin
terimiyle Dasein herguumlnkuumlluumlk halinde daha fazla aşina olduğu şeyler arayarak
herkesin (kalabalığın kamunun oumltekilerin) iccedilinde kaybolmak ister Herkes aslında
ldquohiccedil kimserdquodir ve bu niteliğiyle kişinin kaccedilışına yardımcı olacağı duumlşuumlnuumlluumlr Boumlylece
insan herkesin iccedilinde olarak bilinccedilli ya da bilinccedilsiz ldquotekinsizliktenrdquo kurtulmaya
ccedilalışır Herkesin aslında hiccedil kimse olma niteliğindeki kamusallığı Heideggerrsquoin
ifadesiyle ldquoher tuumlrluuml aşina olmamaklığınrdquo uumlzerini oumlrttuumlğuuml iccedilin insanı teskin ediciymiş
gibi goumlruumlnuumlr Ama tekinsizlik tam da uumlzeri oumlrtuumllen yerdedir ve insanın peşini
60 Heidegger 2008 s 197 61 Heidegger 2008 s 199
40
bırakmaz insanın herguumlnkuumlluumlğuuml iccedilerisinde kendini tamamen emniyette ve teskin
olmuş halde hissederken bile gelip bulur İnsan bir anda herkesin iccedilinde kimsesiz
kalır (muumlnferitleşir)
[] havf en dişe dokunmayan durumlarda bile ortaya ccedilıkıverebilmektedir Bunun iccedilin oumlrneğin kendimizi ccediloğunlukla daha ccedilabuk tekinsiz hissettiğimiz karanlık ortamlara bile gerek yoktur Karanlık ortamlarda ldquohiccedilbir şeyinrdquo goumlzle goumlruumllmezliği daha da aşikar olur oysa tam da buralarda duumlnya halen ve daha da sırnaşırcasına ldquoşuradadırrdquo62
Yukarıda da değindiğimiz gibi Heidegger Metafizik Nedir adlı kitabında da Havf
kavramından bahseder Metafizik Nedirrsquode en temel vurgu havfın hiccedilliği ifşa edici
niteliğidir Heideggerrsquoe goumlre varlık hiccedilliğin iccedilinde varolmaktadır yani mevcut
olmak demek hiccedilliğin iccedilinde devam ettirilmek demektir Hiccedillik bu yuumlzden varlığın
ldquozıddırdquo değildir varlığın oumlzuumlne ait bir kavramdır Ccediluumlnkuuml buna goumlre varolanın varlığı
hiccedilliğin (suumlrekli olarak) olumsuzlanmasıdır Heidegger nadiren de olsa insanın bir
anlığına hiccedillikle karşılaşabildiğini belirtir insanın hiccedilliği kavramasını sağlayan şey
de havfrsquotır
Havf anında insana [hellip] buumltuumlnluumlğuuml ile bir şeyler olur Buumltuumln şeyler ve bizzat biz bir kayıtsızlık iccediline batarız Bu batma bir kaybolma değildir [hellip] Havf anında bizi buumltuumlnluumlğuuml ile kaplayan varlık bu sefer bizi sıkmaya başlar Hiccedilbir tutacak yer kalmaz Varlığın erimesi iccedilinde sadece uumlstuumlmuumlze abanan bu hiccedillik kalır Havf hiccedilliği ifşa eder63
Peki burada soumlzuuml edilen hiccedillik nedir Heidegger bu soruyu sorar sormaz aslında
sorunun kendisine ihanet ettiğimizi soumlyler Ccediluumlnkuuml burada hiccedilliğe youmlnelik boumlyle bir
soru ldquohiccedilliğirdquo bir şekilde ldquovarolanrdquo bir şey olarak ortaya koymaktadır Daha baştan
hiccedillik bir şey haline getirilmekte ve boumlylece soru kendine ait konudan
uzaklaşmaktadır Heidegger bu yuumlzden bu soruya verilecek her cevabın temelden
imkacircnsız olduğunu soumlyler64
Havf esnasında insanın dilinin tutulmasının nedeni budur
62 Heidegger 2008 s 200 63 Heidegger 2003 s 43 64 Heidegger 2003 s 37
41
Ccediluumlnkuuml [havf esnasında] varolan buumltuumlnluumlğuuml iccedilinde erir ve hiccedilliğin baskısı kendini hissettirir ve onun varlığı karşısında lsquodırrsquo demek susar Havf iccedilinde bize bir şeyler olduğu zaman ccedilok vakit boş suumlkucirctu gayesiz kelimelerle ihlal etmeyi aramaklığımız sadece hiccedilliğin mevcudiyetinin bir delilidir65
Dilin -logosun- insanın duumlnya-iccedilinde-olmaklığını teyit ettiğini belirtmiştik Dilin
hiccedillik karşısında susması insanı en yuumlksek muğlacircklığın iccediline atar Burada hiccedilliğin
bir hiccedil olması soumlz konusu değildir Eğer hiccedillik mutlak bilinmeyen bir hiccedillik olsaydı
insanın ne dili tutulur ne de havf duyardı Burada hiccedillik insanın oumlzuumlne ait olduğu iccedilin
muğlacircklık başlar Her ne kadar onun ne olduğuna ilişkin soruya cevap veremese de
Daseinrsquoın mutlak olarak bilemediği bir şey değildir hiccedillik Tekinsiz kavramı
uumlzerinden daha ayrıntılı olarak tartışacağımız gibi muğlacircklığı oluşturan şey tam da bu
belli belirsiz bilginin varlığıdır Birccedilok tragedyada bu ccedileşit muğlacirck bilgi teması goumlze
ccedilarpar Oumlrneğin Othello karısının kendisini aldatıp aldatmadığına ilişkin kesin
bilgiye sahip olmayı diler Hamlet de babasının katilinin amcası olduğundan tam
olarak emin olamamaktadır vs
İnsan herguumlnkuumlluumlğuuml iccedilinde bu tuumlr kesinsizliklerden kaccedilar Havf insanın en kesin
olduğuna inandığı [inanmak istediği] varlığını muğlaklığa suumlruumlklediği iccedilin insan bu
tuumlr anlardan uzak durmaya havftan kaccedilmaya ccedilalışır Bu kaccedilış sayesindedir ki havf
insanı ccedilok nadiren gelip bulur Oysaki Heideggerrsquoe goumlre insanın havftan kaccedilması
hiccedillikle karşılaşmaktan yani insanın oumlzuumlne ait olanla karşılaşmaktan kaccedilması
demektir ldquoO kadar sonluyuz kirdquo diyor Heidegger ldquodoğrudan doğruya kendi karar ve
irademizle hiccedilliğin karşısına kendimizi olduğu gibi buumltuumln ccedilıplaklığımızla koymaya
muktedir değilizrdquo66 Bu yuumlzden de hiccedillikten kaccedilabilmek iccedilin varolanların iccedilinde
kendimizi tamamen kaybetmek istiyoruz Herguumlnkuuml yapıp ettiklerimizde varolanlarla
ne kadar ilişkili olursak varolanın yitip gitmesine o derece engel olabileceğimizi ve
bu sayede de hiccedillikten kaccedilabileceğimizi duumlşuumlnuumlruumlz
65 Heidegger 2003 s 43 66 Heidegger 2003 s 51
42
13 Deinon ve Daimon
131 Deinon
Heidegger hiccedilliğin ndashkendisinden ne kadar kaccedilmaya ccedilalışırsak ccedilalışalım- gelip bizi
bulduğunu soumlyluumlyor Hiccedilliğin bizi bulduğu anı havf iccedilinde olduğumuz zamanı
tekinsizlik olarak tanımladığımızı belirtmiştik Burada tekinsiz ile birlikte birkaccedil
soumlzcuumlğe daha odaklanmamız yerinde olacaktır Bunlardan ilki Heideggerrsquoin
Antigone tragedyasının ve hatta tuumlmden tragedya sanatının anahtar soumlzcuumlğuuml olarak
nitelediği Yunanca deinon soumlzcuumlğuumlduumlr
Deinon kelimesi Yunan tragedyalarında kritik oumlneme sahiptir Aiskhylosrsquota 23
Sophoklesrsquote 129 ve Euripidesrsquote 225 yerde soumlzcuumlğuumln kullanıldığı goumlruumlluumlr67
Oumlncelikle soumlzcuumlğuumln Antigone 332 satırdaki kullanımına (polla ta deina kouden
anthropou deinoteron pelei) odaklanalım Tuumlrkccedile karşılıkları Guumlngoumlr Dilmenrsquode
ldquoeşsizrdquo Sabahattin Alirsquode ldquokudretlirdquo olarak karşımıza ccedilıkıyor68 Hiccedil şuumlphesiz edebi
bir ccedileviri yaparken bu tuumlrden muğlacirck soumlzcuumlkler ldquoyorumlanmayardquo ihtiyaccedil duyarlar
Bazen bazı soumlzcuumlklerin soumlzluumlkteki karşılıkları yeterli gelmeyebilmektedir
LiddellampScott soumlzluumlğuumlnde deinos soumlzcuumlğuumlnuumln karşılığı olarak (1) ldquoKorkunccedil dehşet
uumlrkuumlnccedil muumlthişrdquo (2) ldquoguumlccedilluuml kuvvetlirdquo (3) ldquohayret verici olağanuumlstuuml gariprdquo kişi ya
da şey anlamları sıralanır69 Birinci anlamıyla deinon korku uyandıran bir şey olarak
tanımlanmaktadır Fakat burada korku sıradan bir korkunun dışına da
ccedilıkabilmektedir Başka bir deyişle burada korku kendisinden kaccedilınılan karşısında
titrenen bir şeyden duyulan korku olmayabilir yalnızca Deinonrsquoun uyandırdığı
67 Bkz Perseus Digital Library ed Gregory R Crane httpwwwperseustuftseduhoppersearch Bu adresteki arama motoru yardımıyla kelimlerin Antik Yunan metinleri iccedilindeki kullanım niceliklerine ulaşılabilmektedir 68 Sophokles Antigone Ccedilev Sabahattin Ali Maarif Matbaası 1941 s 27 Sofokles Antigone Ccedilev Guumlngoumlr Dilmen İstanbul MitosBoyut Yayınları 1997 s 77 Charles Segal ve Reginald Gibbons ccedilevirilerinde deinonrsquou wonders Terrorsmdash we feel awe olarak ccedilevirmiş Bkz Sophocles Antigone Ccedilev Gibbons Reginald and Segal Charles New York Oxford Press 2003 s 68 Jebb de yine aynı şekilde wonders wonderful soumlzcuumlklerini tercih etmiş Jebb R C Sophokles The Plays and Fragments Part III Antigone Second Editions Cambridge University Press 1891 s 69 Oumlmer Ayguumlnrsquouumln ccedilevirisinde ise ldquomuumlthişrdquo soumlzcuumlğuuml kullanılmıştır Bkz Ayguumln Oumlmer ldquoAntigonersquodenrdquo Cogito Tragedya ed Şeyda Oumlztuumlrk Sayı 54 Bahar Yapı Kredi yayınları İstanbul 2008 69 Liddell amp Scott 1996 ldquodeinosrdquo maddesi s 374
43
korku ldquosaygı duymayı ve saygıyla karışık korku (huşu) duymayı da iccedilerirrdquo diyor
Heidegger Dolayısıyla buradaki korku ldquouumlrkuumltuumlcuuml bir şeyden ziyade buyuran
huumlkmeden ve oumlnuumlnde eğilmeye ccedilağıran saygıya değerrdquo bir korkunccediltur70 Onun
huumlkmedici ve buyurgan oumlzelliği soumlzluumlkteki ikinci anlama bizi goumltuumlrmektedir Deinon
her şeyi yapmaya muktedir bir şeydir muazzam derecede guumlccedilluumlduumlr Ancak bu guumlccedil
Heideggerrsquoin deyişiyle ldquouumlzerimizde belli belirsiz tehdidini hissettiğimiz bir şeyrdquo71 de
olabilir ki o zaman saygıdeğer bir guumlccedilten soumlz ederiz diğer taraftan bu guumlccedil doğrudan
ldquoşiddetrdquo72 goumlsteren bir kuvvet de olabilir ki bu durumda da ondan korku duyulur
Dolayısıyla deinonrsquoun guumlcuumlnuumln niteliği ve kendini goumlsterme biccedilimi hakkında asla
emin olamamaktayızdır Bizi kendisine karşı huşu iccedilinde bırakan etkisini suumlrekli
olarak uumlzerimizde hissettiğimiz bir şey de olabilir doğrudan şiddet uygulayan bir guumlccedil
de olabilir Ne beriki ne oumlteki olup olmadığına asla karar verilemez Bu yuumlzden
soumlzluumlkteki uumlccediluumlncuuml anlamı karşımıza ccedilıkar Olağanuumlstuuml Alışık olduğumuz
paradigmaların suumlrekli olarak dışına ccedilıkan bu soumlzcuumlk deinon her seferinde karşıt bir
anlamda tanımlanabilmektedir ldquoSaygı değerrdquo olabildiği kadar ldquodehşet vericirdquo de
goumlruumlnmektedir uumlzerimizde belli belirsiz nuumlfuzunu hissettiğimiz gibi doğrudan
doğruya şiddetine de maruz kalabilmekteyizdir Bu yuumlzden olağanuumlstuumlduumlr ama
olağanın ldquodışındardquo olmak zorunda değildir tanıdıklık bildiklik hissiyatı iccedilinde
olağanuumlstuumlduumlr Heideggerrsquoe goumlre deinon tek tek bu anlamlardan hiccedil birisine tekabuumll
etmez ama aynı zamanda buumltuumln bu anlamların bir toplamı olarak da
goumlruumllmemelidir73
Houmllderlin 1801rsquodeki Antigone ccedilevirisinde deinon karşılığı olarak ldquoGewaltigerdquo
[kudretli muazzam şiddetli] 1804rsquode ise ldquoUngeheuerrdquo [devasa muumlthiş dehşetli
sonsuz] soumlzcuumlklerini tercih etmiş74 Heidegger Houmllderlinrsquoin bu ikinci ccedilevirisini
70 Heidegger Martin Houmllderlinrsquos Hymn ldquoThe Isterrdquo Tr William McNeill Julia Davis Indiana University Press BloominghtonampIndianapolis 1996 s 63 71 Heidegger 1996 s 63 72 Heidegger daha oumlnce Einfuumlhrung in die Metaphysikrsquote [Metafiziğe Giriş] bu şiddeti Daseinrsquoın en temel niteliği olarak tanımlamıştır Bkz Heidegger 2000 s 160 73 Heidegger 1996 s 64 74 Schmidt Dennis J On Germans amp Other Greeks Tragedy and Ethical Life Bloomington Indiana University Press 2001 s 255
44
ldquonicht-Geheuerrdquo [tekin olmayan] olarak okumayı daha uygun buluyor ve ccedileviri
tartışmasında daha ileri giderek deinon soumlzcuumlğuumlnuuml filolojik olarak yanlış da olsa
unheimlich [tekinsiz] olarak ccedilevirmenin75 daha uygun olacağını belirtiyor
132 Freudrsquoun Unheimlichrsquoi
Heideggerrsquoin deinonrsquou neden unheimlich olarak ccedilevirdiği uumlzerinde durmadan oumlnce
Freudrsquoun unheimlich konusundaki goumlruumlşlerini hatırlamak faydalı olacaktır Freudrsquoun
1919 yılında yayınlanan ldquoDas Unheimlicherdquo adlı makalesi oumlncelikle soumlzcuumlğuumln farklı
anlam katmanlarını accedilmaya ccedilalışır
Almanca soumlzcuumlk ldquounheimlichrdquo ldquoheimlichrdquo [ldquoevselrdquo] ldquoheimischrdquo [ldquoyerlirdquo] soumlzcuumlğuumlnuumln ndashbildik olanın- karşıtıdır ve ldquotekinsizrdquo olanın bilinen ve tanıdık olmayışı nedeniyle korkutucu olduğu sonucuna varmaya youmlneliriz Doğal olarak yeni ve bildik olmayan her şey korkutucu değildir [hellip] Onu tekinsiz kılmak iccedilin yeni ve yabancı olan şeye bazı şeyler eklenmek zorundadır76
Freud tekinsiz ile ilgili bu accedilıklamanın yetersiz olduğunu ve tekinsizin yalnızca
tanıdık olmayan bilinmeyen ya da yabancı bir şey olarak accedilıklanamayacağını daha
en başından ortaya koyar Oumlncelikle soumlzcuumlğuumln tuumlrediği isim-sıfat olan heimlichrsquoin
soumlzcuumlk anlamları uumlzerinde durur Heimlichrsquoin birinci anlamı ldquoeve ait olanrdquo ldquoyabancı
olmayanrdquo ldquobildikrdquo ldquoevcilrdquo ldquocandanrdquo ldquodostccedilardquo vbdir İkinci anlamı ise daha
olumsuz durumlara işaret eder ldquoGizli başkasının bilmemesi iccedilin goumlzden kaccedilırılan
başkalarından saklanan oumlzelrdquo77 vb gibi Nihayetinde Freud un- olumsuzluk ekiyle
soumlzcuumlğuumln nasıl kullanıldığına dair oumlrnek cuumlmleler verir
ldquoOna oldukccedila unheimlich ve hayaletimsi goumlruumlnenrdquo ldquoGecenin unheimlich korku dolu saatlerirdquo ldquoUzun zaman oumlnce unheimlich hatta dehşet verici bir duygu yaşadımrdquo [hellip] ldquoDağ dumanı denen unheimlich sisrdquo ldquo lsquoUnheimlichrsquo gizli kalması gereken ama ortaya ccedilıkmış her şeye verilen addırrdquo (Schelling) ldquoİlahi olanı oumlrtmek iccedilin onu belli bir Unheimlichkeitrsquola ccedilevrelemekrdquo78
75 Heidegger Antigonersquonin yalnızca birinci koro şarkısı [Bkz Heidegger 2000 s 156-158] ile prolog kısmını [Bkz Heidegger 1996] ccedilevirmiştir 76 Freud Sigmund Sanat ve Edebiyat Ccedilev Dr Emre Kapkın Ayşe Tekşen Kapkın Payel Yayınevi İstanbul 1999 s 327 77 Accedilıklamalar iccedilin bkz Freud 1999 s 328-330 78 Freud 1999 s 330
45
Freudrsquoun verdiği oumlrnek cuumlmlelerden accedilıkccedila anlaşılmaktadır ki heimlich soumlzcuumlğuumlnuumln
farklı anlam katmanları kendisine karşıt gibi goumlruumlnen unheimlich ile aynı anlamları
karşılamaktadır Freud bu ortaklaşmayı başka bir soumlzluumlkten yaptığı şu alıntıyla
accedilıklamaya ccedilalışır ldquo lsquoev gibirsquo lsquoeve aitrsquo duumlşuumlncesinden yabancıların goumlzlerinden
sakınılan saklı ve gizli bir şey duumlşuumlncesi gelişti ve bu duumlşuumlnce ccedileşitli doğrultularda
genişledihelliprdquo79 Başka bir şekilde soumlylersek lsquoevde olanrsquo (heimlich) şey lsquogizlirsquo
(heimlich) bir şeydir Saklı gizlenmiş olan goumlruumlnmeyen şey tam olarak bilinemeyen
bir şeydir goumlruumlnmediği halde varlığı bilinebilen (en azından gizlenmiş olduğu
bilinmektedir) bu şey korku verici niteliğini de buradan almaktadır Ancak diğer
taraftan onu dost yanlısı evcil eve ait kılan ldquooumltekirdquo yanı da vardır Bu bize
Schellingrsquoin yukarıda alıntılanan soumlzuumlnuuml de accedilıklar niteliktedir Gizli olan şey
gizliliği iccedilinde accedilığa ccedilıkmıştır Ne tam olarak guumlnışığına gelmiştir (mutlak anlamda
bilinmemektedir) ne de mutlak anlamda saklıdır Heimlich ile unheimlich arasındaki
ortak anlam gruplarının doğmasının nedeninin koumlk isim Heim (ev) soumlzcuumlğuumlnden
kaynaklandığı goumlruumllebilir Ev hem başkalarından gizleme kapatma saklama
nitelikleriyle hem de oumlzel alan mahrem80 oumlzelliğiyle bu duruma yol accedilmaktadır
Heimlichrsquoin değişik bir anlamı bilgiden kaccedilırılan bilinccedil-dışıhellip Heimlichrsquoin karanlık bilginin erişemediği anlamı da vardırhellip [burada] anlatılan gizli ve tehlikeli bir şey kavramı daha da gelişti ve ldquoheimlichrdquo genellikle ldquounheimlichrdquoe yuumlklenen anlama sahip olmaya başladı[hellip] Dolayısıyla heimlich sonunda karşıtı olan unheimlichrsquole buluşana dek ccedilifte değerlilik doğrultusunda gelişen bir anlama sahip soumlzcuumlktuumlr Unheimlich şu ya da bu biccedilimde heimlichrsquoin bir alt tuumlruumlduumlr81
79 Freud 1999 s 331 80 Oumlrneğin mahrem ve namahrem soumlzcuumlkleri iccedilin de heimlich ve unheimlich arasındaki ilişkiye benzerlik kurulabilir Arapccedila mahrem soumlzcuumlğuuml iccedilin TDK (1) Yakın akrabadan olduğu iccedilin nikah duumlşmeyen (2) Başkalarına soumlylenmeyen gizli (3) Sırdaş karşılıklarını verirken (Bkz Tuumlrk Dil Kurumu Tuumlrkccedile Soumlzluumlk Haz İsmail Parlatır Nevzat Goumlzuumlaydın vd Atatuumlrk Kuumlltuumlr Dil ve Tarih Yuumlksek Kurumu 2 Cilt 9 Baskı 1998 ldquomahremrdquo maddesi) Nişanyan ldquoyasak tabu kutsal oumlzel alana veya hareme ait olanrdquo anlam grubunu oumlnermiş eşkoumlkten (Hrm) soumlzcuumlkler ise şunlar haram harem huumlrmet ihram ihtiram mahrem mahrum muhterem namahrem (Bkz Nişanyan 2004 ldquomahremrdquo ve ldquoharemrdquo maddeleri) Dolayısıyla namahrem olan evlenmede bir sakınca olmayan yani yabancı olandır Diğer taraftan mahrem de yasaklanmış ama tanıdık bildik bize en yakın olan anlamındadır 81 Freud 1999 s 332
46
Acaba unheimlich karşılığı olarak kullanılan tekinsiz82 soumlzcuumlğuumlnde de benzer bir
durum goumlzlenebilir mi TDK soumlzluumlğuuml tekin soumlzcuumlğuuml iccedilin ldquo(1) boş iccedilinde kimse
bulunmayan (2) uğurlurdquo anlam grubunu oumlneriyor Tekin olmayanı ise (1) ldquocin peri
vb olağanuumlstuuml varlıkların bulunduğuna inanılan uğursuz tehlikelirdquo şey ve (2)
ldquokendisinde doğauumlstuuml bir guumlccedil olduğu sanılan uğursuz sakınılması gerekenrdquo insan
veya hayvan olarak tanımlıyor83 Nişanyanrsquoın accedilıklaması ise tekinsizliğin cinlerle
olan bağlantısına vurgu yapıyor ona goumlre tekinsiz ldquocinlere uğramışrdquo anlamına
gelmektedir84 Buradaki cin genellikle deinonrsquola daimon arasında kurulan (hem
etimolojik hem de anlambilimsel) bağlantıyı guumlccedillendiriyor Daimon konusuna
yeniden değineceğimizi hatırlatarak devam edelim Cin (Arapccedila cinn) ldquoinsanlarda
deliliğe neden olan goumlruumlnmez varlıkrdquo85 anlamıyla ve diğer eşkoumlkten -ldquocinnetrdquo
ldquoecinnirdquo ldquomecnunrdquo gibi- soumlzcuumlklerle birlikte bizi daimonrsquoa goumltuumlruumlrken cin ile yine
aynı koumlkten olan ldquoceninrdquo gibi kelimeler de deinonrsquou accedilıklar niteliktedir Arapccedila cinn
cnn koumlkuumlnden gelmektedir ve yine Arapccedila cana (gizledi sakladı oumlrttuuml) soumlzcuumlğuumlyle
ilişkilidir Aynı şekilde Aramice genəyā cin goumlruumlnmez varlık anlamına gelirken gny
gizleme saklama ve gnn ise koruma ccedilitle ccedilevirme kapatma anlamına gelmektedir86
Buumltuumln bu accedilıklamalar bize tekin-tekinsiz ikilisi arasındaki ilişkinin heimlich-
unheimlichrsquoteki ilişkiyi tam anlamıyla olmasa da ccedilağrıştırdığını goumlstermektedir
Tekin iccedilin TDKrsquonın oumlnerdiği ldquoboş iccedilinde kimse bulunmayanrdquo karşılığı bu
duumlşuumlncemizi doğrular niteliktedir Nitekim iccedilinde kimsenin bulunmadığı terk
edilmiş evler ccediloğu zaman tekinsiz sıfatıyla tanımlanırlar Diğer taraftan tekinsizin
Almancadaki heimlich (gizli) ile olan ilişkisi de cinlerle olan bağlantısında ortaya
ccedilıkmaktadır Nişanyanrsquoın deyişiyle ldquocin uğramışrdquo bir yer tekinsiz olmakta başka bir
deyişle ldquoiccedilinde goumlruumlnmez varlıkların gizlendiğirdquo bir yere doumlnuumlşmektedir
82 Bu arada unheimlichrsquoin İngilizcesi uncanny olarak ccedilevrilir Unheimlichrsquoteki yapıya benzer bir durum uncannyrsquode de bulunabilir Canny Almancadaki heimlich gibi ldquosnug and cozyrdquo [Kuytu rahat guumlvenli kuumlccediluumlk saklı gizli ve samimi hoş] anlamlarını barındırmaktadır ldquoCannyrdquonin koumlkuuml olan ldquocanrdquo guumlnuumlmuumlzde kullanılmayan ldquobilmekrdquo anlamına gelmektedir Bkz Heidegger 2000 s 160 dn 57 83 Bkz Tuumlrk Dil Kurumu 1998 Tekin maddesi 84 Bkz Nişanyan 2004 tekin maddesi 85 Nişanyan 2004 cin maddesi 86 Nişanyan agy
47
Unheimlich olanın en buumlyuumlk oumlzelliği onun belirsizliğidir Tekinsizlik durumunda
olan kişi karşılaştığı şeyin ne olduğunu ldquokesinrdquo bir biccedilimde bilemez Fakat buradaki
tekinsizlikte ldquoyabancırdquo olan mutlak olarak bilinmeyen bir şey değildir Az ccedilok
bilinir Dolayısıyla burada tam anlamıyla bir muğlacircklık durumu soumlz konusudur
Tekinsizliğin neşet ettiği yer şey hakkında ccedilok az bir bilgi sahibi oluruz Bu
Schellingrsquoin dediği gibi gizli olması gerekirken accedilığa ccedilıkmış bir bilginin
ldquoparccedilardquosıdır Tam olarak da goumlruumlnuumlr bilinir ya da tanıdık olamamıştır Onun korku
veren niteliği bu muğlacircklığında saklıdır
Diğer taraftan Freud unheimlichrsquoin heimlichrsquoin bir alt tuumlruuml olduğunu soumlylerken
heimlichrsquoin unheimlich tarafından iccedilerildiğini de kastetmektedir Daha doğrusu bu
soumlzcuumlk ikilisi arasında Freudrsquoa goumlre bir ccedileşit bastırma ndash unutma hatırlama ilişkisi
vardır Freud bu goumlruumlşuumlnuuml Otto Rankrsquoın ldquoccedilift (ikiz - double) goumlruumlnguumlsuumlrdquoyle de
destekler
ldquoCcediliftrdquo teması Otto Rank (1914) tarafından son derece kapsamlı olarak işlenmiştir Rank ldquoccediliftrdquoin aynadaki yansımalarla goumllgelerle koruyucu ruhlarla tinsel inanccedilla ve oumlluumlm korkusuyla bağlantılarına inmiştir [hellip] Rankrsquoa goumlre ldquoccediliftrdquo oumlzuumlnde Egorsquonun yıkımına karşı bir guumlvence ldquooumlluumlmuumln guumlcuumlnuumln devingen bir yadsınmasırdquo idi ve olasılıkla ldquooumlluumlmsuumlz ruhrdquo bedenin ilk ldquoccediliftrdquoiydi Yok olmaya karşı bu ccediliftleme [arzusu] Eski Mısırlıları kalıcı malzemelerle oumlluumlm imgeleri yapma sanatını geliştirmeye youmlneltti Ancak bu gibi goumlruumlşler sınırsız benlik sevgisi toprağından ccedilocuğun ve ilkel insanın aklına egemen olan ilkel narsizmden yeşermiştir Ama bu evre aşıldığında ldquoccediliftrdquo goumlruumlnuumlmuumlnuuml tersine ccedilevirir Oumlluumlmsuumlzluumlğuumln guumlvencesi olmaktan ccedilıkıp oumlluumlmuumln tekinsiz habercisi durumuna gelir87
Freud ldquoccediliftrdquo olgusunu tekinsiz olanın belirli bir bastırılmadan kaynaklandığını
goumlstermek amacıyla kullanır Başka bir deyişle heimlich unheimlich soumlzcuumlklerinin
ldquoccedilift ikizrdquo oluşunu accedilıklayabilmek iccedilin bu yola sapar Ona goumlre korkutucu olan
zaten daha oumlnceden bastırılmış ve unutulmuş olandır Dolayısıyla unheimlich yeni ve
yabancı değil aksine tanıdık-bildik Freudrsquoun deyişiyle ldquokoumlkluuml ve yalnızca bastırma
suumlreciyle akla yabancılaştırılmış bir şeydirrdquo Biz burada ccedilocukluğa ya da ilkel akla ait
87 Freud 1999 s 341 Rankrsquoın ccedilift konusundaki incelemesi iccedilin bkz Rank Otto The Double A Psychoanalytic Study Chapel Hill University of North Carolina Press 1971 Otto Rankrsquoın kitabında verdiği oumlrnekler dışında Dostoyevskirsquonin Oumltekirsquosi ile Antonin Artaudrsquonun İkizrsquoi (The Theater and Its Double) bu konuyla ilgili oumlrnekler olarak verilebilir
48
bir ldquobastırmardquo suumlrecinden ziyade olguyu Heideggerrsquoin havf duygusundan kaccedilış
terimleriyle accedilıklamayı daha doğru buluyoruz Ccediluumlnkuuml Freudrsquoun oumlncelikle bir
ldquooumlluumlmsuumlzluumlk guumlvencesirdquo olarak neden ccediliftrsquoin yaratıldığı ve oumlzellikle de ccedilocuktaki
(ilkel benlikteki) ldquoilkel narsisizmrdquoin ccedilift olgusunun doğmasına yol accediltığı ve daha
sonra da bu imgeduumlşuumlncenin neden bastırıldığı konusundaki accedilıklamaları meseleyi
fazlasıyla psikolojik bir alana sıkıştırmaktadır Freudrsquoun ldquooumlluumlmsuumlzluumlk guumlvencesirdquo
dediği şeye insanoğlunun geliştirdiği bir tuumlr ldquooumlluumlmsuumlzluumlk stratejisirdquo demek daha
doğru olur Oumlluumlmsuumlzluumlk stratejisi oumlluumlm havfının getirdiği hiccedillik duygusundan
kaccedilmak iccedilindir İnsan Heideggerrsquoin terimiyle Dasein hiccedilliğin iccedilinde onu suumlrekli
olarak olumsuzlayarak varoluyorsa ve hiccedillik bizatihi varlığın oumlzuumlne dair bir şeyse ve
buna rağmen (kendi oumlzuumlne dair olan) bu hiccedillik havf anında kendisini goumlsterdiğinde
bundan ldquokorkurdquo duyuluyorsa Freudrsquoun ldquobastırılmışrdquo dediği şeyin ne olduğu daha iyi
anlaşılabilir kanımızca Tekinsizlik anında bizde ldquokoumlkrdquoleri olduğunu hissettiğimiz
ama ldquobastırma suumlreciyle akla yabancılaştırılmışrdquo olanla karşılaşırız Bu da hiccedilliğin ndash
hiccedilbir zaman tam ve mutlak olarak elde edilemeyecek- bilgisidir Heideggerrsquoin
dediği gibi ldquoo kadar sonluyuz ki doğrudan doğruya kendi karar ve irademizle
hiccedilliğin karşısına kendimizi olduğu gibi buumltuumln ccedilıplaklığımızla koymaya muktedir
değilizrdquo
ldquoPek ccedilok kişi oumlluumlm ve oumlluuml bedenlerle oumlluumlnuumln geri gelişiyle ve de ruhlar ve
hayaletlerle ilgili olarak bu duyguyu en yuumlksek duumlzeyde yaşamıştırrdquo88 diyor Freud
Anlatmak istediği oumlluumlm imgesiyle duumlşuumlncesiyle karşılaşmanın tekinsizlik
doğurduğudur Freud bunun en oumlnemli nedenlerinden birinin oumlluumlme ilişkin ldquobilimsel
bilgimizin yetersizliğirdquo olduğunu da belirtir Freud bu accedilıklamasıyla bizi
Heideggerrsquoin havf duumlşuumlncesine yaklaştıracak gibidir fakat son bir geri doumlnuumlşle
psikolojinin alanında kalır
Nevrotik erkeklerin dişi genital organları ile ilgili olarak tekinsiz bir şey olduğunu duyumsadıklarını belirtmeleri sık olarak gerccedilekleşir Ancak bu unheimlich yer tuumlm insanların eski Heimrsquolarının [ev] her birimizin bir zamanlar ve başlangıccedilta yaşadığı yerin girişidir ldquoAşk sıla hastalığıdırrdquo diyen bir espri vardır ve ne zaman bir erkek
88 Freud 1999 s 348
49
duumlşuumlnde bir yer ya da bir uumllkeyi goumlrse ve hala uykudayken kendi kendine ldquoburası bildik bir yer daha oumlnce buraya gelmiştimrdquo dese bu yeri annesinin cinsel organı ya da bedeni olarak yorumlayabiliriz O halde bu durumda da unheimlich bir zamanlar heimisch bildik olandır ldquounrdquo oumlneki bastırmanın bedelidir89
Freudrsquotan yaptığımız bu alıntıyı psikolojinin alanından ccedilıkarıp felsefenin
goumlzluumlğuumlnden bakarsak unheimlich meselesinde bir adım daha oumlteye geccedilebiliriz
Freud yine isabetli bir şekilde ve uygun oumlrneklerle ldquoevrdquoden soumlz ederek yerinde bir
tespitte bulunuyor Unheimlich bizim daha oumlnce bulunduğumuz bir ldquoyerrdquoi ima eder
Fakat bu ldquoevinrdquo ya da ldquoevsizliğinrdquo yorumlanmaya ihtiyacı var Heideggerrsquoin
terimleriyle konuşursak ev ldquovarlığın ikamet ettiğirdquo iccedilinde sebat ederek bir şeylere
aşina olarak durduğu yerdir Ancak daha oumlnce de bahsi geccediltiği uumlzere bu yer hiccedilliğin
iccedilindedir Varlık hiccedilliğin iccedilinde lsquovarrsquo olduğu iccedilin lsquoyerrsquoin bizatihi kendisi de hiccedilliğin
iccedilindedir ldquoTekinsizlik iccedilinde-kimse-bulunmayan demektirrdquo diyordu Heidegger Bu
ccedilerccedileveden baktığımızda iccedilinde hiccedil kimsenin bulunmadığı yer bizim oumlzuumlmuumlze ait bir
yerdir kendisinden neşet ettiğimiz başka bir ifadeyle varlığa fırlatıldığımız yerdir
Tekinsizlikte ndashunheimlichrsquote- duyduğumuz tanıdıklık hissi işte bu yuumlzdendir
Geldiğimiz yeri buumltuumln guumlcuumlmuumlzle ondan kaccediltığımız ama oumlzuumlmuumlze ait olan ldquoyerrdquoi
belli belirsiz goumlruumlruumlz Suumlrekli olarak ondan kaccedilma uumlzerine stratejiler geliştirdiğimiz
ldquoherguumlnkuumlluumlkrdquo iccedilinde kendimize o yere karşı o yerin bilinmezliğine karşı ldquokesin
olarak bilinebilirrdquo başka lsquoyerrsquoler (ldquooumltekiikizccediliftrdquo yerler) inşa ettiğimiz ama yine de
oradan ldquokaccedilışımızınrdquo muumlmkuumln olmadığını tekinsizlik anlarında goumlrduumlğuumlmuumlz
ortadadır Bizce trajik sanatların oumlzuumlnde bu tuumlrden bir tekinsizlik bulunmaktadır
Deinonrsquoun ne olduğu uumlzerinde bir tartışmayla başlamıştık Heideggerrsquoin ndashfilolojik
olarak yanlış da olsa- soumlzcuumlğuuml unheimlich olarak ccedilevirmeyi uygun bulduğunu
belirttikten sonra unheimlich soumlzcuumlğuumlnuumln anlamı uumlzerine odaklandık Deinon ile
unheimlich arasında kurulan bağlantı kelimelerin ayrıntılı bir ccediloumlzuumlmlemesi yapılınca
biraz daha accedilıklık kazanmış oldu Eğer deinonrsquoun soumlzcuumlk anlamlarını hatırlarsak
(ldquoKorkunccedil dehşet uumlrkuumlnccedil muumlthişrdquo ldquoguumlccedilluuml kuvvetlirdquo ldquohayret verici olağanuumlstuuml
gariprdquo) bu anlamların tekinsizde bulunduğunu kuumlccediluumlk bir yorumlamayla rahatlıkla
89 Freud 1999 s 351
50
soumlyleyebiliriz Fakat bu bağlantıya katkıda bulunacak aynı zamanda bu soumlzcuumlklerle
ccedilok yakından ilişkili bir başka soumlzcuumlğuuml daimonrsquou da burada kısaca ele almak
gerekiyor
133 Daimon
Daimon [δαίμον İng daemon Alm Daumlmon] boumllmek paylaştırmak kader payı
dağıtmak anlamlarına gelen daiocirc soumlzcuumlğuumlnden tuumlremiş goumlruumlnmektedir90 Soumlzcuumlğuumln
antik metinlerdeki kullanışlarına91 baktığımızda kader payı dağıtanın yani daiocircrsquonun
bir ccedileşit theos tanrı olduğu anlaşılmaktadır Soumlzcuumlk tanrısal bir guumlce insanın
iccedilindeki tanrı veveya tanrısal olana da goumlnderme yapmaktadır ldquoBirine ait olan cin
ya da olağanuumlstuuml guumlccedilrdquo anlamının yanı sıra ldquobirinin payı ve talihi yazgısırdquo anlamına
ve doğal olarak da kişinin ldquoiyi veya koumltuuml talihirdquo yananlamlarına da sahiptir
Hesiodosrsquota daimon soumlzcuumlğuuml yarı-tanrı ya da cin anlamına gelecek şekilde
kullanılmış İşler ve Guumlnlerrsquode insan soylarından bahsedildiği boumlluumlmde şoumlyle der
Hesiodos
Bu ilk insanlar oumlluumlp toprağa karışınca Birer cin oldular Zeusrsquoun dileğiyle İyi birer cin toprağı ve insanları koruyan Yaman bir şerefe konmuş oldular boumlylece92
Hesiodosrsquoun anlatışına goumlre tanrılarla birlikte yiyip iccedilen tanrılara denk yaşam suumlren
Altın Ccedilağrsquoın insanları oumlluumlnce toprağı ve insanları koruyan birer daimon olmuşlardır
Goumlruumllduumlğuuml gibi Sabahattin Eyuumlboğlu ve Azra Erhat daimon karşılığı olarak cin
soumlzcuumlğuumlnuuml tercih etmişler Ccediluumlnkuuml soumlzcuumlğuumln ccediloğu kullanımı cin ve benzeri varlıkları
kastetmektedir Kısaca daimon ruhani ya da ldquoarardquo varlıklardır tanrılarla insanlar
arasında bulunurlar Bu anlamlarının yanı sıra Dodds daimonrsquoun bu tuumlrden kişisel
(tek tek kişilerle ilişkili) kullanımlarının dışında topluluğu ilgilendiren daha genel
90 Liddell amp Scott 1996 ldquoDaimonrdquo maddesi s 365-66 Francis E Peters daimon karşılığı olarak ldquoTanrı (theos) ile kahraman arasında bir yerde bulunan doğauumlstuuml varlık veya şeyrdquo accedilıklaması yapıyor Bkz Peters 2004 ldquodaimonrdquo maddesi 91 Daimonrsquoun Antik Yunan metinlerindeki kullanılış oumlrnekleri iccedilin bkz Dodds E R The Greeks and the Irrational University of California Press Berkeley Los Angeles London 1951 Oumlzellikle ldquoFrom Shame-Culture to Guilt-Culturerdquo başlıklı ikinci boumlluumlmde daimon soumlzcuumlğuumlnuumln ayrıntılı bir analizi vardır 92 Hesiodos İşler ve Guumlnler Sat 120-126
51
etkileri olan guumlccediller olarak da karşımıza ccedilıktığını belirtir Oumlrneğin Atinalılar Nympha
Tepesindeki bir ccedilatlakta adları ldquoCcediliccedilek hastalığırdquo ldquoKolerardquo ve ldquoVebardquo olan uumlccedil
daimonun yaşadığına inandıklarını hatırlatır93
LiddellampScott soumlzluumlğuuml kelimenin farklı bir yazılışının [δαήμων] bilme yetenek
anlamına geldiğini soumlyler Oumlrneğin δαήμωνμάχης soumlzcuumlğuuml doumlvuumlş ustası anlamına
gelmektedir Soumlzluumlk bu anlamın kader payı dağıtma anlamındaki daiocircrsquodan
gelebileceğini belirtir94 Platon da adları tartıştığı Kratylos diyaloğunda Heisodosrsquoun
oumllen altın ccedilağ insanlarının ruhlarına daimon demesinin yerinde olduğunu ccediluumlnkuuml
daemones soumlzcuumlğuumlnuumln ldquobilgili ve beceriklirdquo anlamına geldiğini bu insanların ruhuna
da daimon demenin bu yuumlzden uygun duumlştuumlğuumlnuuml soumlylemektedir 95
İlginccedil bir şekilde Arapccediladaki meleke soumlzcuumlğuumlnuumln de tıpkı daimonrsquoun bu ikinci
yazılışının karşılığı gibi ldquobilme ve yetenekrdquo anlamlarına gelmesi ayrıca ldquosahip
olunanlar haslet ve karakter oumlzelliğirdquo anlamlarını da iccedilermesi bizim iccedilin dikkate
değerdir96 Yine aynı şekilde onunla aynı koumlkten olan melek ve muumllk soumlzcuumlkleri goumlz
oumlnuumlne alındığında Grekccedile ve Arapccedila arasında neredeyse tam bir koşutluk kurulur
93 Dodds 1951 s 41-42 94 LiddellampScott 1996 ldquoDaimonrdquo Maddesi s 366 95 Platon Kratylos Ccedilev Cenap Karakaya Sosyal Yayınlar İstanbul 2000 Sat 398b-c Daimonrsquoun bilgi ve beceriyle olan ilişkisi sonunda sanatsal yaratıcılığa bağlanır Ancak sanatsal ve yaratıcı bir guumlccedil olmasına rağmen onun yıkıcı youmlnuuml her zaman varlığını korur Bu konuda Şerif Mardinrsquoin ilginccedil bir accedilıklaması vardırldquorsquoDaemonicrsquo insan şahsiyetinin tuumlmuumlnuuml bir dalga gibi kaplama potansiyeli taşıyan herhangi bir tabii eğilimdir Cinsiyetin kudreti yaratıcının inadı kızgınlığın yakıcılığı iktidar hırsı insanın ldquodaemonicrdquo uzantılarının oumlrnekleridir lsquoDaemonicrsquo bir nesne olmaktan ccedilok saklı bir guumlccedil insanın yaratıcı ve kahredici guumlcuumlnuumln muumlşterek kaynağıdır İnsan davranışının derinliklerine nuumlfuz etme insanın lsquodaemonrsquounu şuurunda kabul etmeye ve anlamaya bağlıdırhelliprdquoDaemonrdquoun kabul edilmediği maskelendiği ve yalnız ldquokoumltuumlrdquo ile bir tutulduğu uygarlıklarda edebiyat ve sanat yuumlzeysel kalmaya mahkumdur İslam (resmi) kuumlltuumlruumlnde (tasavvufun dışında kalan Ortodoks Şeriatccedilılıkta) ve bu arada Osmanlı kuumlltuumlruumlnde ldquoDaemonrdquo ldquoşer-şeytanrdquola bir tutulduğundan yaratıcı bir guumlccedil olarak ortada yokturhellip Mardin Şerif lsquoAydınlarrsquo Konusunda Uumllgener ve Bir İzah Denemesi Toplum ve Bilim Dergisi No 24 (Kış 1984) s 13-15 Bu meseleyle ilgili olarak F G Lorcarsquonın ldquoDuende Kuramırdquona da bakılabilir Bkz Lorca F G ldquoDuende Kuramı ve Oyunurdquo Kanlı Duumlğuumln - Program Dergisi İstanbul Devlet Tiyatrosu 1999 Lorcarsquonın duende kavramının bir ayağı Arap kuumlltuumlruumlne dayanmaktadır Yine Arap muumlziğindeki Tarab kavramı daimon konusuyla yakından bağlantılıdır Bu konuda bkz Racy A C Arap Duumlnyasında Muumlzik Tarab Kuumlltuumlruuml ve Sanatı Ccedilev Serdar Ayguumln Ayrıntı Yayınları İstanbul 2000 96 Nişanyan 2004 ldquoMelekerdquo Maddesi
52
Platon Şoumllenrsquode [Symposium] Erosrsquou bir daimon olarak tanımlarken daimonrsquonun ne
olduğuna dair biraz daha accedilık bilgiler verir
mdash Nedir oumlyleyse sevgi [Eros] Oumlluumlmluuml bir varlık mı mdash Hiccedil de değil mdash Ne oumlyleyse mdash Demin dedim ya ikisinin ortası oumlluumlmluuml ile oumlluumlmsuumlz arası bir şey mdash Evet ama ne mdash Buumlyuumlk bir cin [daimon] Sokrates ccediluumlnkuuml cin [daimon] dediğimiz tanrı ile insan arası bir varlıktır mdash Ne iş goumlruumlr bu cinler mdash İnsanlardan tanrılara tanrılardan insanlara haberler soumlzler goumltuumlruumlp getirirler
dileklerimizi adaklarımızı onlar ulaştırır tanrılara onlar getirir bize tanrıların buyruklarını kurbanlarımızın karşılığını Tanrı ile insan arasındaki boşluğu dolduran cinler buumltuumlnuumln buumltuumlnluumlğuumlnuuml kurarlar Onlardan gelir buumltuumln bilicilerin bilgisi rahiplerin kurbanları kehanetleri falları buumlyuumlleri uumlfuumlruumlkleri gereğince başarma sanatı Aslında tanrı insana karışmaz [hellip] Buumltuumln bunları bilende tanrı soluğu vardır [hellip bunları bilen daimonrsquolu bir adamdır ] Bunları değil de başka şeyleri bilen işi sanatı ne olursa olsun bir zanaatccedilı olmakla kalır Bu cinler hem pek ccedilok hem de pek ccedileşitlidir Sevgi de [Eros] onlardan biridir97
Platonrsquoun buradaki tanımı bir ccedileşit ldquoaracırdquo işlevi goumlren varlıktır Yine İslamiyetrsquoteki
melek kavramına benzer bir tanımlamadır bu Platon yine benzer bir şekilde
Phaidonrsquoda insanlara doğumunda verilen bir ldquomelekrdquo olarak tanımlar daimonrsquou
Buna goumlre daimonlar insanın doğumundan oumlluumlmuumlne kadar ona refakat etmektedir
İnsan oumlluumlnce daimonun son vazifesi onu Hadesrsquoe goumltuumlrmektir98
Herakleitos 119 fragmanda ldquoinsanın ethosu onun daimonudurrdquo diyerek kelimenin
daio [ve theos - tanrı] koumlkuumlne goumlnderme yapıyor gibidir Cengiz Ccedilakmak Tuumlrkccedile
ccedilevirisinde soumlzcuumlğuuml kader olarak ccedilevirmeyi uygun bulmuş Ccedilakmak bu ccedilevirinin
nedenini şu şekilde accedilıklıyor
Daimon bu fragmanda ldquokişisel kader takdir edilen payrdquo anlamlarına gelir Soumlzcuumlğuumln koumlkeninde ldquopaylaştırmak bahşetmekrdquo anlamları bulunur99
97 Platon (Eflatun) Şoumllen Ccedilev Azra Erhat Sabahattin Eyuboğlu Remzi Kitabevi İstanbul 1958 Sat 202d-e 98 Platon Phaidon sat 107d 99 Herakleitos Fragmanlar Ccedilev Cengiz Ccedilakmak Kabalcı Yayınevi İstanbul 2005 s275 Buradaki tam ccedileviri şu şekildedir ldquoİnsanın karakteri kaderidirrdquo[ἦθος ἀνθρώπῳ δαίμων] Aynı fragman Suad Y Baydur tarafından ise şoumlyle ccedilevrilmiş ldquoHuy insan iccedilin daimondurrdquo Baydur fragmana duumlştuumlğuuml dipnotta ndashGoethersquoden bir alıntı yaparak- buradaki daimonrsquoun insandaki değişmez nitelik olduğunu gtgtgt
53
Eğer insanın ethosu aynı zamanda onun daimonu yani ona bahşedilmiş kaderiyse
Greklerin daimon soumlzcuumlğuumlnuuml bizden ccedilok farklı bir şekilde anladıkları ortadadır Eğer
daimonu tanrı ile insan arasındaki bir aracı guumlccedil olarak okursak Herakleitosrsquoun
soumlzuumlyle ne kastettiği biraz daha accedilıklık kazanabilir Buna goumlre daimon insanın
karakterini belirlemekte onun ethosuna suumlrekli olarak ndashiyi ya da koumltuuml- etki
etmektedir Bu oumlyle bir guumlccedil olarak anlatılır ki insan daimonun etkisine karşı
koyamamaktadır
ldquoHomerosrsquota kahramanlar buumltuumln o olağanuumlstuuml canlılıkları ve eylemlerine rağmen kendilerini her durumda oumlzguumlr failler değil başka guumlccedillerin kurbanı ya da pasif araccedilları olarak hissederlerhellip Kendi duygularını bile kontrol edemeyecek olduğunu hissederler Bir duumlşuumlnce bir duygu bir duumlrtuuml gelir eyleme geccediler ve kısa bir suumlre sonra keyiflenir ya da acı ccedileker Bir Tanrı onu esinlendirir ya da koumlr eder Zenginleşir sonra yoksul olur belki koumlle edilir Hastalıklı gibi kentten suumlruumlluumlr ya da savaşta oumlluumlr [Evren] ilahi olarak duumlzenlenmiştir ve onun payı ccediloktan dağıtılmıştırrdquo100
İnsanın iyi ya da koumltuuml oluşuna onun eylemlerine neredeyse tamamen huumlkmeden
daimon anlamının yanı sıra soumlzcuumlğuumln koumlkuuml olduğu oumlne suumlruumllen daio ldquokemirmek
yutmakrdquo anlamlarına da gelmektedir101 Daimonun lsquokaderrsquo olarak ccedilevrilmesinin
nedeni budur insanları yutan kemiren şey insanın yazgısı yani onun
mukadderatıdır Mukadder soumlzcuumlğuumlnuumln ldquodeğer biccedililmişrdquo ldquomiktarı tayin edilmişrdquo
ldquotakdir edilmişrdquo anlamları duumlşuumlnuumllduumlğuumlnde daimonun ldquopay dağıtmardquo ldquokaderrdquo
ldquoinsanları yutmardquo ldquoinsanın doğumundan itibaren yanında olmardquo gibi anlam
gruplarının birbiriyle ilişkisi biraz daha accedilıklık kazanmış olur
Herakleitosrsquoun soumlzuumlndeki ethos soumlzcuumlğuumlnuumln yalnızca karakter olarak ccedilevirmenin
doğru olmadığını burada hatırlatmamız gerekiyor Ccediluumlnkuuml ethos ldquoaşina olunan yerrdquo
ima eder Bkz Kranz Walter Antik Felsefe Metinler ve Accedilıklamalar Ccedilev Suad Y Baydur Sosyal Yayınlar İstanbul 1994 s 68 73 Heidegger ise fragmanı şu şekilde ccedilevirir ldquoİnsan varolduğu muumlddetccedile tanrının yakınında ikamet ederrdquo(GA9 354-355) Aktaran Gall Robert S ldquoInterrupting Speculation The Thinking of Heidegger and Greek Tragedyrdquo Continental Philosophy Review 36 Kluwer Academic Publishers Netherlands 2003 s 183 100 Onians R B Origins of European Thought about the Body the Mind etc Cambridge 1951 p 302 aktaran Douglas Mary Purity and Danger An Analysis of Concepts of Pollution and Taboo New York Praeger 1966 s 104 101 Bkz Peters 2004 ldquodaimonrdquo maddesi
54
iccedilinde ikamet edilen mekacircn anlamına da gelmektedir102 İccedilinde olduğumuz bu şey ise
bizi her youmlnden etkileyen eylemlerimizi belirleyebilen bir guumlccedil olan daimondur
Heidegger Herakleitosrsquoun bu soumlzuumlnuuml Yunancadan oldukccedila ldquomodern bir duumlşuumlnce
tarzırdquoyla ldquoccedilevirdiğimizirdquo duumlşuumlnuumlyor103 ldquoİnsanın ethosu onun daimonudurrdquo ccedilevirisi
bu yuumlzden Herakleitosrsquoun kastettiği anlamı tam olarak ifade edemiyor Heidegger
oumlncelikle ethosrsquoun ldquoiccedilinde oturulan yerrdquo anlamında olduğunu oumlzellikle vurgular
Ethos insanın iccedilinde ikamet ettiği accedilık bir alan anlamına gelmektedir Bu accedilıklık
insanın oumlzuumlne dair olanın goumlruumlnuumlşe gelmesine olanak sağlar bu accedilıklık sayesinde
insan goumlruumlnuumlşe gelir Daseinrsquoın iccedilinde ikamet ettiği yer insanın oumlzuumlne dair olanın
goumlruumlnuumlşe gelişini barındırır Heideggerrsquoe goumlre bu oumlz Herakleitosrsquoun cuumlmlesinde
daimon yani tanrı olarak ifade edilir Heidegger fragmanı soumlyle ccedilevirir ldquoİnsan insan
oldukccedila tanrının yakınında ikamet ederrdquo104 İlerleyen kısımlarda ifadeyi
yorumlayarak daha da accedilık kılar İnsanın iccedilinde ikamet ettiği onun iccedilin tanıdık
bildik olan [familiar] accedilıklık tanınmayan bilinmeyenin [unfamiliar] daimonun
tanrının kendini goumlruumlnuumlr kıldığı yerdir105
Birinci koro şarkısının sonunda Antigonersquonin sahneye gelişi uumlzerine Korobaşı
ldquogoumlzlerine inanamazrdquo kendisinin bir ldquodaimonun etkisinderdquo olabileceğini duumlşuumlnuumlr
[377] Kral Oidipusrsquota Koro goumlzlerini ccedilıkaran Oidipusrsquoa ldquohangi daimonrsquoun onu buna
zorladığınırdquo sorar [Kral Oidipus 1325] Oidipusrsquoun cevabı Apollon olur Kullanıma
daha yakından bakıldığında daimonrsquoun belirli bir tanrıdan ccedilok zorlayıcı bir guumlccedil
olduğu anlaşılır ccediluumlnkuuml aynı satırdaki epairocirc fiili ldquoheyecanlandırmakrdquo ldquoteşvik
etmekrdquo ldquozorlamakrdquo anlamlarına gelmektedir Diğer taraftan Antik Yunanrsquoda
tanrılardan gelen ccedilılgınlık ccedileşitleri belirlidir Oumlrneğin Aphrodite ve Erosrsquoun cinsel
Musarsquoların sanatsal Dionysosrsquoun rituumlelistik veya bilinccedilli cinnet ve Apollonrsquoun da
kehanetsel veya biliş guumlcuuml bakımından etkileyiciliği bilinmektedir106 Dolayısıyla
102 Bkz Peters 2004 ldquoEthosrdquo maddesi 103 Heidegger Martin Pathmarks Trans William Mcneill Cambridge University Press Cambridge 1998a s 269 104 Heidegger 1998a s 269 105 Heidegger 1998a s 271 106 Bkz Dodds 1951 s 64
55
burada Oidipus bir tanrının adını ansa da ona daimonik bir işlev yuumlklediği accedilıktır
Ccediluumlnkuuml ardından ekler ldquoAma kendi ellerimdi goumlzlerimi karartanrdquo107
İster tanrısal bir guumlccedil anlamına gelsin isterse bizatihi tanrının kendisine referans
versin daimonrsquoun insanı ndashiyi ya da koumltuuml olarakndash etkilediği onu zorladığı ve eyleme
teşvik ettiği kesindir Ama bu guumlcuuml son kertede dışsal bir guumlccedil olarak da duumlşuumlnmemek
gerekir Houmllderlin Patmos adlı şiirinin başında soumlyle diyor ldquoTanrı yanı başımızda
ama yine de kavramak zor onurdquo108 Herakletiosrsquoun soumlzuumlnuuml boumlyle anlamak daha doğru
olabilir
Yunan aydınlanmasının başladığı bir doumlnemde [MOuml 399] Sokratesrsquoin oumlluumlm cezasına
ccedilarptırıldığı davada daimonrsquoun konuya dahil edilmesi bizim iccedilin manidardır
Bilindiği gibi Sokrates kendisiyle konuşan yol goumlsteren bir iccedil sesin bir
daimonrsquounun olduğunu soumlylemiştir Bu daimon sonrasında kendisine bela olmuş
başka gerekccedilelerle birlikte inanccedilsızlığı ve genccedilleri koumltuuml yola suumlruumlklediği iddialarıyla
yargılanarak oumlluumlm cezasına ccedilarptırılmıştır Platon bu suumlreci Savunma [Apologia] adlı
eserinde anlatır Burada Sokrates daimonrsquodan şoumlyle bahseder
Bana gelen [hellip] tanrısal ve tinsel bir sesten [daimonion gignetai (phocircnecirc)] ccedileşitli zamanlarda ve ccedileşitli yerlerde soumlz ettiğimi duymuşsunuzdur Bana ilkin ccedilocukluğumda gelmeye başlayan bu ses ne zaman gelse beni yapmayı duumlşuumlnduumlğuumlm şeyde durdurur ama hiccedilbir zaman bir şey yapmamı buyurmaz109
Sokratesrsquoin daimonrsquoları iyi olarak niteleme gayretleri işe yaramaz Artık daimonların
tanrı ile insan iyi ile koumltuuml arasındaki muğlacirck ve belirsiz pozisyonları belirlenmeye
ve sabitlenmeye başladığı bir ccedilağ başlamaktadır Daimonlara muğlacirck konumlarından
dolayı koumltuuml bir yer biccedililir Aristotelesrsquote Eudaimonia terimi belki de bu yuumlzden
ortaya ccedilıkmıştır Eu yani iyi oumlneki ile daimonia lsquooumltekirsquonden ayrılmış olur boumlylece
Daimonrsquoun İngilizcede demon [şeytan] demonical [şeytani] anlamlarına gelecek
şekilde kullanıldığını goumlruumlruumlz Soumlzcuumlğuumln olumsuz anlamlarıyla sınırlanmasının
107 Sofokles Kral Oidipus Ccedilev Guumlngoumlr Dilmen Mitos-Boyut Yayınları İstanbul 2002 sat 1331 108 Houmllderlin Friedrich Poems of Friedrich Houmllderlin Trans and Ed James Mitchell Ithuriels Spear San Francisco 2004 s 39 109 Platon Savunma Ccedilev Aziz Yardımlı Deniz Canefe İdea Yayınevi 1997 sat 31d s 26
56
nedenini yukarıda soumlzuumlnuuml ettiğimiz ldquoYunan aydınlanmasınınrdquo yanı sıra Latince ve
Hıristiyanlık etkisinde de aramak gerek
Klasik Latincede daimon genellikle ldquogeniusrdquo veya bir yerin ya da insanın koruyucu
cini anlamına gelen ldquogeniirdquo olarak ccedilevriliyordu Fakat ikinci yuumlzyıldan itibaren
daimon ldquoiyirdquo niteliğinden sıyrılarak başlı başına koumltuumlcuumll bir guumlccedil kaccedilınılması
gereken bir şey olarak goumlruumllmeye başlandı Bunun en buumlyuumlk nedeni daimon ile eros
arasında kurulan yakın bağlantıydı Bu duumlşuumlnceye goumlre daimon şehvetle ya da
cinsellikle ilgili bir itkiydi Latince bu farkı iyice belirginleştiriyordu ccediluumlnkuuml ldquogeniusrdquo
yani cin soumlzcuumlğuumlnuumln koumlkeni ldquogenerordquo uumlretmek babası olmak yaratmak yaşama
getirmek anlamlarına gelmektedir110 Soumlzcuumlğuumln Erosrsquola bağlantısı hatta
oumlzdeşleştirilmesi semavi dinlerin cinselliğe bakışıyla birlikte iyice belirginleşmiş
goumlruumlnuumlyor
Yahudi-Hıristiyan kuumlltuumlruumlnde Eros ccedilocuklaştırıldı ya da yasaklandı daemonik koumltuuml etkileri olan şeytan ile tanrısal haberciler olarak ikiye ayrıldı Daemonrsquoun tanrı ile insan arasında bir varlık olarak goumlruumllduumlğuuml pagan duumlşuumlncesindeki muğlacircklığa karşın Yahudi-Hıristiyan kullanımında bu konumsal muğlacircklık kutuplaştırıldı ve cennetle cehennem iyiyle koumltuuml arasında kapatılamaz bir uccedilurum oluştu 111
Daimonu Greklerin nasıl anladığını bulabilmenin yolu semavi dinlerin soumlzcuumlğe
kattığı salt olumsuz anlamı ifşa etmekten geccediliyor Freud Das Unheimliche [Tekinsiz]
adlı makalesinde Arapccedila ve İbranicede tekinsizin ldquodaemonischerdquo lsquoşeytanirsquo ve
lsquokorkunccedilrsquo bir guumlccedil olarak tanımlandığını not almıştır112 Bu durumun semavi dinlerin
evreni ldquoduumlzenlemerdquo eğilimlerinden kaynaklandığı soumlylenebilir Kısacası semavi
dinler (bir yandan reddetme diğer yandan iccedilerme ilişkisinde oldukları) antik pagan
kuumlltuumlruumlndeki muğlacirck varlıklara belirli bir ldquoyerrdquo vererek onları sabitlemeye ccedilalışırlar
110 Bkz Cardaci P Francis Demon Daimon and Evil A Study of The Daemonic Element in Goethe Dostoevsky Gide and Mann Yayınlanmamış Doktora Tezi University of Maryland Michigan 1972 s 5 111 Barkan Leonard The Gods Made Flesh Metamorphasis and The Pursuit of Paganism New Haven CT Yale University Press 1986 s 99 aktaran Nicholls Angus Goethersquos Concept of The Daemonic After The Ancients Camden House NY 2006 s 13 112 Freud 1999 s 328
57
Zamansal ve mekacircnsal olarak bir muamma olan antik daemonlar anlaşılmaz bir şekilde insanın hem iccedilinde hem de dışında olabiliyorlardı Yeni Ahitrsquoin neticesinde tamamen insan ruhunda iccedilselleştirilmiş bir hale geldiler113
Daimonrsquoun rasyonel duumlşuumlncenin etkisinden ve aynı zamanda semavi dinlerin
olumsuz tanımlama ccedilabalarından kurtulmaya başlaması romantizmle ve oumlzellikle de
Goethe ile başlamış goumlruumlnuumlyor Hamann ve Herderrsquoin yapıtları sayesinde daimon
duumlşuumlncesiyle tanışan Goethe eserlerinde bu ilkeyi derinlemesine işlemiştir Goethe
Şiir ve Hakikat [Dichtung und Wahrheit] adlı otobiyografisinin son boumlluumlmuumlnde ldquobu
dehşetli ilkerdquo dediği daimonik olanın etkisinden fantastik yaratım iccediline girerek
kurtulma yolları aradığını soumlyler114 Eckerman ile soumlyleşilerinde buumltuumln buumlyuumlk
adamları karakterize eden şeyin daimon olduğunu belirten Goethe yine Şiir ve
Hakikat iccedilinde daimonu şoumlyle tanımlıyor
Herhangi bir duumlşuumlnce kavrayamıyordu onu hatta bir soumlzcuumlk yoktu onu anlatacak Bu şey tanrısal değildi ccediluumlnkuuml akıl almaz goumlruumlnuumlyordu insan değildi ccediluumlnkuuml anlayışı yoktu şeytani değildi ccediluumlnkuuml faydalıydı melek gibi değildi ccediluumlnkuuml koumltuumlcuumll hazları accedilığa ccedilıkarıyordu [hellip] bizi sınırlayan buumltuumln limitleri delip geccedilmiş gibiydi Varlığımızın en temel unsurlarıyla alay ediyormuş gibiydi zamanı kısaltıyor uzamı genişletiyordu [hellip] Buumltuumln diğer ilkelerin ortasına giren onları ayıran ama aynı zamanda onları birbirine bağlayan bu ilkeye ben ldquodas Daemonischerdquo ismini verdim115
Hesiodosrsquoun ilk kullanışından guumlnuumlmuumlze gelene kadar daimonrsquoun anlamlarının
ccedileşitliliğine baktığımızda aslında tuumlmuumlnuumln birbirleriyle bağlantısını goumlrmek
muumlmkuumln Bizi burada ilgilendiren ise daha ccedilok daimonun hem fonetik hem de
anlamsal olarak deinon ile olan bağlantısı Heideggerrsquoin bu iki soumlzcuumlk arasında bir
bağ olduğunu duumlşuumlnmektedir Geniş kapsamlı bir daimon analizi yaptığı Parmenides
derslerinde Platonun Devletinin son boumlluumlmuumlndeki Er soumlyleninde topos daimonios
[damimonlu bir yer] ifadesinin geccediltiğini hatırlatır Aynı şekilde Aristotelesrsquoin
daimonia terimini ldquoaşırırdquo [excessive] ldquohayret vericirdquo [astounding] ve aynı zamanda
ldquozorrdquo [difficult] anlamlarında kullanışına referans vererek daimonion kelimesini
113 Lukacher Ned Daemonic Figures Shakespeare and The Question of Conscience Ithaca NY Cornell University Press 1994 s 32 aktaran Nicholls 2006 s 13 114 Bkz Cardaci 1972 s 7 115 Goethe Goethes Werke V Frankfurt am Main İnsel 1966 s 699-700 Aktaran Cardaci 1972 s 8
58
tekinsiz [uncanny nicht-Geheure] veya olağanuumlstuuml [extraordinary - das Ungeheure]
olarak ccedilevirir 116
Daimonion bu yuumlzden Heideggerrsquoin birkaccedil yıl oumlncesinde (GA 26 211n) oumlne suumlreceği gibi varlığa işaret eder daimon (ve onun Grekccedilede ldquotanrırdquo ya da ldquoilahirdquolere referans veren akraba soumlzcuumlkleri [theos theoi tuche ate vb]) goumlruumlnmez ve kavranamaz bir varlığı goumlsterir(GA 54 173ndash174) [] Heidegger daimon ile daio arasındaki ilişkiye dikkati ccedileker daiorsquoyu ldquodışavurmak ve goumlstermek anlamıyla mevcut olmakrdquo olarak ccedilevirir Bu hem ldquobakışrdquo ya da ldquodış goumlruumlnuumlş goumlruumlnuumlm bir şeyin iccedilinde kendini goumlsterdiği bir şey iccedilinde kendini sunduğu dış goumlruumlnuumlş (GA 7 46) anlamlarına hem de aksana bağlı olarak ldquotanrıccedilardquo anlamlarına gelen thea soumlzcuumlğuuml ile ilişkilidir Aynı zamanda theaon (iccediline bakmak incelemek) ve theion (ilahi) anlamlarıyla da bağlantılıdır Bu şekilde daimon goumlruumlnuumlşe gelen ve kendisine saygıyla baktığımız bir tanrı olarak accedilığa ccedilıkar(Krş GA 7 284) Bu bir huşu (aidos) ve saygınlık (kharis) figuumlruumlduumlr Duumlzenin şaşırtıcı varlığı olarak beliren tekinsiz [uncanny Unheimlich] yapıtta bir tanrı olarak yer biccedilim ve isim bulur117
Ama aynı zamanda hem daimon hem de deinon Grekler iccedilin olağanın sıradanın
tanıdık olanın iccedilinde bulunur Heidegger bunu oumlzellikle vurgular Oumlrneğin tekinsiz
olağan şeylerde kendini goumlsterir ccediluumlnkuuml Heideggerrsquoe goumlre tekinsiz iccedilinde yer aldığı
ldquoolağanırdquo ima eder olağan olanla aynı karakterdedir118 Olağanın iccedilinde varlık bulan
ama olağanın olağanuumlstuumlluumlğuumlnuuml goumlsteren bu muğlacirck varlıklar bu halleriyle ldquoinsanın
oumlzuumlne dair muğlacircklığınrdquo kendini goumlruumlnuumlr kılmasına başka bir deyişle ifade
bulmasına yardımcı olan guumlccedillerdir Tragedyalarda genellikle bir tanrı yarı tanrı
formunda goumlruumlnen bu daimonlar aslında insanın bizatihi kendi varlığında bulunan
olağanuumlstuumlluumlğuuml goumlsterirler Yukarıdaki uzun alıntıda ayrıntılı olarak accedilıklandığı uumlzere
daimon ile deinonrsquoun bağlantısı onların bir ccedileşit ldquoarardquo boumllgede varolmalarıyla da
ilintilidir Her ikisi de her zaman kesin tanımlamalarımızın dışında kalan bir aralıkta
bir lsquoararsquonın varlığı olarak kendilerini goumlsterirler
Heideggerin dediği gibi [daimonrsquolar] varlığın bizatihi kendisinin dipsiz boşluğunda tanrının zuhur etmesidir (GA 65 416) Kral Oidipusta Apollon Oidipusun kim olduğuyla kendini bilmesi arasındaki aralıkta ortaya ccedilıkar
116 Heidegger Parmenides Trans Andreacute Schuwer Richard Rojcewicz Indiana University Pres Bloomington-Indianapolis 1992 s 99-100 117 Gall 2003 s 182-83 Alıntıda Aristotelesrsquoin bahsi geccedilen daimon tanımlaması doğrudan değildir Aristoteles burada -Nikomakhosrsquoa Etikrsquote- filozofları tasvir ederken bu sıfatları kullanır ve sonunda bunların daimonik olduğunu soumlyler 118 Bkz Heidegger 1992 s 102 vd
59
Sophoklesin Aiasında Athena oumlnceki Aias ile şimdiki arasında sahneye girer Oresteiada Atreusoğullarına musallat olan daimon baba ile kız karı ile koca oğul ile ana eski ile yeni duumlzen arasında oluşan ayrılıktan ccedilıkar Oldukccedila sıradan bir şekilde bir yılan sokması sonucu oluşan Philoktetesrsquoteki derin yaradan ilahi bir plan ortaya ccedilıkar119
Bu ldquoarardquo boumllgelerin anlaşılmaları zor ve belirsizliklerle dolu olduğu ortadadır bu ara
boumllge tam da bu yuumlzden trajik olanın boumllgesidir Kahraman daha oyun başlar
başlamaz daimonik boumllgeye (topos daimonios) duumlşer Elinden gelen buumltuumln ccedilabayı
goumlsterse de daimonların etkisiyle sınır aşımına suumlruumlklenir Ya da daha oyun başlar
başlamaz zaten sınır geccedililmiştir İnsanın duumlnyaya gelişiyle başlayan suumlreccedil de tıpkı
boumlyledir İnsan doğar doğmaz sınırı geccedilmiştir Bu yuumlzden Yunan tragedyasının
bilgeliği ldquohiccedil doğmamış olmayırdquo diler insan yaşamının bu muğlacirck niteliğini de
ccedileşitli temaların goumlruumlnuumlmuuml altında seyircisine ima etmeye ccedilalışır
Oumlrneğin Deianeirarsquonın başına gelen budur İronik bir şekilde onun ldquooumllccediluumlsuumlzrdquo hataları
ldquooumllccediluumlluumlrdquo olma arzusundan kaynaklanır120 Sophoklesrsquoin Elektrarsquosında hem
sağduyunun ihtiyatlı davranışın [Khrysothemis] hem de akılsızlığın duumlşuumlncesizliğin
[Elektra] trajik bir şekilde bir araya gelişine şahit oluruz Khrysotemis kız kardeşinin
haklı olduğunu kabul eder buna rağmen onu duumlşuumlncesizlikle succedillar
ldquoAdalet benim dediklerimde değil senin duumlşuumlnduumlklerindedir ama huumlr yaşamak istiyorsan sana buyuran kimselere her şeyde uyman lazımrdquo121
Diğer taraftan Elektra da onun ccediloumlzuumlmsuumlz bir konumda olduğunu duumlşuumlnmektedir Ona
goumlre Khrysotemis ya aklını yitirmiştir ya da akıllıdır fakat unutmayı tercih etmiştir
Her ikisi iccedilin de bir bedel oumldemek zorundadır [345-46 ve 1027] Bu yuumlzden yalnızca
Elektrarsquonın kendi duumlşuumlncesizliği değil Khrysotemisrsquoin akıllılığı da trajik bir hatadır
Elektra bunu bir ldquodeinonrdquo olarak tanımlar [bkz 341 ve 1039] Elektra kardeşine
ldquoAklına hayranım ama korkaklığından nefret ediyorumrdquo [1027] ve ldquoYazık ki bu
kadar iyi soumlyluumlyor da gene yanılıyorsun [How terrible [deinon] it is that one who
119 Gall 2003 s 184 120 Bkz Sophokles Trakhis Kadınları Ccedilev Şaziye Berin Kurt Maarif Vekaleti 1941 121 Sophokles Elektra Ccedilev Azra Erhat Milli Eğitim Basımevi 1946 s 19 sat 338-39 (Bu ccedileviride satır numarası kullanılmamıştır)
60
speaks so well should be so wrong ]rdquo122 [1039] dediğinde bize trajiğin ne olduğunu
hatırlatır
Daimon ile deinon arasında bir bağ kurulabilir mi sorusu uumlzerine duumlşuumlnuumlyorduk
Tragedya metinlerdeki oumlrnekler ile Heideggerrsquoin accedilıklamaları bu konuda doğru yolda
olduğumuzu bize goumlsteriyor Her iki soumlzcuumlğuumln de aynı koumlkten geldiği ve aynı ldquoarardquo
boumllgenin ifadesi olduğu accedilıktır Şimdi her iki soumlzcuumlğuumln oumlluumlmle bir bağlantısının olup
olmadığını sormamız gerekiyor
Sonuccedilta Heideggerin ccediloumlzuumlmlemesinden daimonun ndashlsquotekinsizrsquoden [uncanny] lsquotanrılarrsquoa [gods] lsquokorkunccedilrsquoa [terrible] ve lsquoen acayip tuhafrsquoa [strangest] kayan- muğlacircklığının Yunan tragedyasındaki karmaşık [complex] tasvirine ccedilok uygun olduğunu goumlrebiliriz Heideggerin daimon ve deinon ccediloumlzuumlmlemesinin soumlylediği şey tragedyanın bize eylemlerimizde ve eylemlerimizle ortaya ccedilıkan ezici karşı konulmaz başa ccedilıkılmaz ve tamamen kontroluumlmuumlzuumln dışında olan ilahi bir şeyi goumlsterdiğidir Bizler tekinsiz ve acayibin havalisinde ikamet ettiğimizi tragedya sayesinde keşfederiz123
Heideggerrsquoin Parmenides derslerinde topos daimoniosrsquoa yaptığı atıf bu accedilıdan
boşuna değildir Bu atıf bize daimon-deinon ikilisinin oumlluumlmle bağlantısını
kurabileceğimiz yolu accedilar
Heideggerrsquoin felsefesinin temel taşlarından olan bir soumlzcuumlk vardır aletheia124 Bu
Grekccedile soumlzcuumlğuumln genellikle hakikat ve doğruluk olarak ccedilevrildiğini goumlruumlruumlz Oysaki
Heidegger bunun yerine gizlenmemişlik [Unverborgenheit] soumlzcuumlğuumlnuuml tercih eder
Ccediluumlnkuuml ona goumlre aletheia iccedilindeki lethersquoyi de hatırlatmaktadır125 Heideggerrsquoe goumlre
Grekler her defasında gizsizlikten [aletheia] bahsederken gizi [lethe] de dile
getirmektedirler Hatta lethe aletheiarsquoya goumlre oumlnceliklidir
122 İngilizce ccedileviri iccedilin bkz Sophocles The Plays and Fragments Part VI The Electra Tr With Critical Notes and Commentary R C Jebb Cambridge University Pres Cambridge Leipzig New York 1894 s 143 123 Gall 2003 s 185 124 Aletheia hakikat doğruluk meydana ccedilıkma accedilığa ccedilıkma gizinden ccedilıkma goumlruumlnme vs Bkz Peters 2004 Aletheia maddesi s 32 Lethe Cehennemde akan nehirlerden biri Unutma ırmağı Platonrsquoun devletinde anlatıldığına goumlre oumlluumller duumlnyaya yeniden gelmeden oumlnce bu ırmağın suyundan iccedilerler ve boumlylece ldquooumlteki duumlnyardquoda goumlrduumlklerini unutarak yeniden duumlnyaya gelirler Bkz Platon Devlet Ccedilev Huumlseyin Demirhan Sosyal Yayınlar İstanbul 2002 sat 621a s 396 Ayrıca bkz Can Şefik Klasik Yunan Mitolojisi 6 baskı Ty İnkılacircp Yayınevi İstanbul s 443 150 125 Bu bize mahrem namahrem soumlzcuumlkleri arasında kurduğumuz ilişkiyi de hatırlatacaktır
61
Oumlncelikle gizsizlik soumlzcuumlğuumlnde giz olarak bir şeye youmlnlendiriliriz Gizsizlikte neyin oumlnce gizli olduğu kimin gizlendiği ve gizin nasıl gerccedilekleştiği gizin nerede ne zaman ve kime verildiği buumltuumln bunlar belirsiz kalır126
Agamben Heideggerrsquoden yaptığı bu alıntının ardından ldquogizsizliğin bu sırrınınrdquo yani
ldquoaletheiarsquoya huumlkmeden lethersquoninrdquo accedilıklanması gerektiğini belirtir Lethersquonin
aletheiarsquodaki varlığı bizatihi varlığa en başından itibaren dahil olan bir
varolmayanın hiccedilliğin ve yokluğun varlığıdır Cuumlmlemiz her ne kadar paradoksal
olsa da işin iccediline yokluğun ve hiccedilliğin girdiği yerlerde bunun kaccedilınılmaz olduğunu
biliyoruz Heidegger bunu Metafizik Nedir başlıklı konferansında accedilıklamaya
ccedilalışmıştı Diğer taraftan yine aynı konuşmada ldquovarlığın hiccedilliğin iccedilinde ikamet
ettiğinirdquo de ileri suumlrmuumlştuuml Heidegger Konuşmanın temel ccedilerccedilevesini varlık ile
yokluğun hiccedilliğin ortak koumlkeni sorunu oluşturuyordu Buna havf kavramını
tartışırken değinmiştik Giz ile gizsizlik arasında burada karşımıza ccedilıkan şey de
varlık ile yokluk arasında kurulan bu tuumlrden bir ilişkidir Tıpkı unheimlich olanın
iccedilinde heimlich olanın hatırlanması gibi gizlenmemişlik iccedilinde de giz kendini belli
belirsiz goumlsterir Freud bunu bastırılmış olanın accedilığa ccedilıkması olarak adlandırıyordu
Peki bastırılmış olan nedir Tek kelimeyle oumlluumlm Kendimizi tekinsiz hissettiğimizde
daimonik bir guumlccedille sarsıldığımızda lethe ırmağından iccedilmeden oumlnce goumlrduumlğuumlmuumlz yeri
topos daimoniosrsquou ldquoağaccedilsız ot bitmez unutma ovasınırdquo [Devlet 621 a] hatırlarız
Kendi oumlluumlmuumlmuumlzuuml yokluğumuzu ya da iccedilinde yuumlzduumlğuumlmuumlz hiccedilliği ldquohatırlarızrdquo
Kendisinden suumlrekli kaccediltığımız şeylere yakın durarak unutmaya ccedilalıştığımız şey bir
anda gelir ve bizi bulur Bastırdığımız şey uumlstuuml oumlrtuumllen giz accedilığa ccedilıkmış bir an iccedilin
bize goumlruumlnuumlr olmuştur Freud heimlich olanın Unheimliche doumlnuumlşmesini bu tuumlrden
ldquobastırmardquo suumlreci olarak goumlruumlyordu Freud ldquobastırmardquo ve ldquobastırılmış olanın accedilığa
ccedilıkmasırdquo arguumlmanını oumlluumlm konusunda da temel arguumlman olarak kullanmıştır
Freud Haz İlkesinin Oumltesinde ile Ben ve İd adlı makalelerinde insandaki iki duumlrtuumlden
soumlz eder Yaşam ve oumlluumlm duumlrtuumlsuuml127 Freud canlılarda bu iki duumlrtuumlnuumln suumlrekli bir
126 Heidegger Gesamtausgabe 29-30 Die Grundbegriffe der Metaphysik Welt ndashEndlichkeit- Einsamkeit Klosterman Frankfurt am Main 1983 s 19 Aktaran Agamben Giorgio Accedilıklık İnsan ve Hayvan Ccedilev Meryem Mine Ccedililingiroğlu 1 Baskı Yapı Kredi Yayınları İstanbul 2009 s 72
62
savaşım halinde olduğunu iddia eder Freudrsquoa goumlre her canlı iccedilsel nedenlerle oumllmekte
inorganik olana geri doumlnmekte ve bu durum istisnasız olarak suumlrekli
deneyimlenmektedir Kısacası tuumlm yaşamın hedefi oumlluumlmduumlr128 Buumltuumln canlılar
fırlatıldıkları yere kendilerinden neşet ettikleri maddeye (arkheye) geri doumlnmeye
youmlnelik bir duumlrtuumlye sahiptirler Freud bunu oumlluumlm duumlrtuumlsuuml olarak adlandırıyor Diğer
taraftan bu duumlrtuumlye zıt olarak başka bir duumlrtuuml daha bulunmaktadır Freudun deyişiyle
canlının kendisini yaşamının nihai amacına [oumlluumlme] kısa yoldan ulaştırabilecek olan
etkilere (tehlikelere) karşı enerjik bir şekilde savaşıyor olması paradoksurdquonu ortaya
ccedilıkaran bir duumlrtuumlduumlr bu129 Freud buna ldquoyaşamı devam ettirme duumlrtuumlsuumlrdquo demektedir
Buna goumlre canlı ne olursa olsun oumlluumlm duumlrtuumlsuumlne karşıt olarak oumlluumlmsuumlzluumlğuuml de
arzulamaktadır Oumlzellikle cinsel duumlrtuumller bu youmlndedir Freud bu yaşam duumlrtuumlsuumlne bu
yuumlzden Eros adını verir
Biyoloji tarafından desteklenen teorik muumllahazalarla organik yaşamı cansız duruma geri doumlnduumlrmek goumlrevini uumlstlenen bir oumlluumlm duumlrtuumlsuuml varsayımı ileri suumlrmuumlştuumlk Eros ise yaşamı parccedilacıklara boumlluumlnmuumlş canlı maddeyi karmaşıklaştırmak ve durmadan bir araya getirmek ve bu arada tabii ki muhafaza etmek hedefine youmlnelmişti Her iki duumlrtuuml de yaşamın ortaya ccedilıkmasıyla bozulmuş bir durumun yeniden oluşturulmasına ccedilalışırken kelimenin en dar anlamında muhafazakacircr olarak davranırlar O halde yaşamın ortaya ccedilıkışı yaşamayı suumlrduumlrmenin ve aynı zamanda oumlluumlme ulaşmaya ccedilalışmanın nedeni oluyordu yaşamın kendisi de bu iki ccedilabanın muumlcadelesi ve uzlaşmasıydı130
ldquoYaşamın ortaya ccedilıkmasıyla bozulmuş ilk durumrdquo ifadesi bizim iccedilin oumlnemlidir Bu
ilk durum yaşamın olmadığı varlığın olmadığı bir toposrsquoa goumlnderme iccedilermektedir
Heidegger Metafizik Nedir adlı konuşmasında ldquovarlığınrdquo iccedilinde bulunduğu hiccedilliğin
hiccedillenmesi anlamına geldiğini soumlyluumlyordu Freudrsquoun bu soumlzleri bize benzer bir
duumlşuumlnce biccedilimini ccedilağrıştırmaktadır Eğer hiccedilliğin hiccedillenmesi varlık demekse
lethersquonin ldquoardquo olumsuzluk oumlntakısıyla aletheia yani hakikat olmasına paralel bir
durum soumlz konusudur Boumlylece bizim iccedilin deinonrsquodan daimonrsquoa oradan da oumlluumlme
giden yol accedilılmış olur Unheimlich yani tekinsiz heimlichrsquoin bastırılmış haliydi
127 Bkz Freud Sigmund Haz İlkesinin Oumltesinde amp Ben ve İd Ccedilev Ali Babaoğlu Metis yayınları İstanbul 2001a 128 Freud 2001a s 45 129 Freud 2001a s 49 130 Freud 2001a s 99-100
63
unheimlich durumunda heimrsquoe ait bir şey hatıra geliyordu Nihai olarak diyebiliriz ki
bastırılan şey insanın heimrsquoı insanın gerccedilek toposu yani topos daimoniosrsquoudur
Burada yeri gelmişken son bir ekleme yapalım Antigone 823 satırla başlayan
konuşmasında Niobersquonin hikacircyesini hatırlatır
Bir zamanlar Frigyarsquolı Tantalosrsquoun kızı Niobersquonin Sipylos dağında nasıl feci bir şekilde oumllduumlğuumlnuuml duymuştum taşlar ağır ağır buumlyuumlyerek bir sarmaşığın birbirine giren dalları gibi onu sarmışlar131
Bu parccedila insanın inorganik maddeye doumlnuumlşmesiyle ilgili olarak okunabilir mi
Antigonersquonin yaşam itkisi yerine oumlluumlmuuml yuumlceltmesi ve nihayetinde kayaların iccediline
oyulmuş bir mezara kapatılacak olması Niobe mitinde işlenen oumlluumlmuuml ve inorganik
maddeye doumlnuumlşuuml ima ediyor olabilir mi Niobersquonin neden oumllduumlğuumlnuuml hatırlayacak
olursak Antigonersquoyle bazı koşutluklar kurabiliriz Niobe doğurduğu ccedilocukların
ccedilokluğuyla oumlvuumlnmekte soyunun asla tuumlkenmeyeceğine dair guumlven duymakta
Artemis ve Apollonrsquoun anneleri Letarsquoyı da sadece iki ccedilocuğu olduğu iccedilin
kuumlccediluumlmsemektedir Bunun uumlzerine Artemis ve Apollon Niobersquonin buumltuumln ccedilocuklarını
oumllduumlruumlr Niobe ise ccedilocuklarına ağlamaktan taş kesilir
Niobe yaşam duumlrtuumlsuumlnuumln yani Erosrsquoun karşıt guumlcuuml olan oumlluumlmle inorganik maddeye
doumlnuumlşle sonuccedillandığını goumlsteren bir mit Antigonersquode de benzer bir sonuccedil yaşanır
Ama bu kez Niobersquonin tam tersi olarak Antigone Erosrsquou evliliği ccedilocuk doğurmayı
uumlremeyi neslini suumlrduumlrmeyi kısacası yaşamı yadsımıştır Ama Sophokles son anda
Niobersquonin hikacircyesini anıştırmakla uumlreme yoluyla oumlluumlmsuumlzluumlk ccedilabasının da nafile
olduğunu oumlluumlmuumln en nihayetinde herkes iccedilin kaccedilınılmaz olduğunu yeniden hatırlatır
14 Oumlluumlm Oumlluumlmluumlluumlk
Schmidt ldquooumlluumlmrdquo kavramının Platonrsquoun Devletrsquoine baştan sona hacirckim olduğunu
hatırlatır132 Devletrsquoin sonunda ldquoinsanı oumlluumlmde nelerin beklediğirdquo sorusu ortaya atılır
ve Er miti anlatılır Schmidt Devletrsquoin ilk soumlzcuumlğuumlnuumln de bu accedilıdan dikkat ccedilektiğini
belirtir Platon Devletrsquoe kataben soumlzcuumlğuumlyle başlar ki bu soumlz Odysseusrsquoun
131 Sophokles 1941 sat 823-826 132 Schmidt 2001 s 21
64
Penelopersquoye oumlluumller uumllkesine inişini anlatırken kullandığı ve ldquoaşağıya inmekrdquo
ldquoHadesrsquoe gitmekrdquo anlamlarına gelen bir kelimedir133
Oumlluumlm ile tragedyaların ilişkisinin de ccedilok guumlccedilluuml olduğunu soumlyleyen Schmidt
Antigonersquoden ve Hamletrsquoten oumlrnekler vererek tragedyaları başlatanın oumlluumlm olduğunu
hatırlatır134 Kısacası oumlluumlm ona verdiğimiz ilk anlamın tersine bir ldquobaşlangıccedilrdquo
yaratmaktadır Ancak burada ldquobaşlatanrdquo guumlccedille anlatmak istediğimiz Greklerin
ldquoarcherdquo ile kastettiği şeye benzemektedir Heidegger bunu bir yerde ima eder
Antigonersquode İsmenersquonin 92 satırdaki soumlzlerinde yer alan ldquoarchecircn hellip tamecircchanardquo
ifadesini yorumlarken ldquoher şeyi youmlneten başlangıccedil noktasına [arche]rdquo ldquohiccedilbir şeyin
ccedilare olamadığını [amecircchana]rdquo soumlylerken oumlluumlmuumln bir arche oluşunu kasteder
Tragedyayı başlatan başlangıcında yer alan kahramanı eyleme geccediliren ilk neden
olan oumlluumlm aynı anda hiccedilbir şeyin deva bulamadığı bir şeydir Trajik olan burada
gizlidir
Tragedyaların insana dair en temel soruları sorduğunu belirttik Soruların en
ldquosormaya değerrdquo olanları da insanın evrendeki bu trajik durumuyla ilintilidir İnsan
evrende hem yaşayan hem de oumlluumlmluuml olarak vardır Bu durum insanı temel bir
muğlacircklığın iccediline suumlruumlkler Ccediluumlnkuuml
Oumlluumlm algılanamaz hele zihinde canlandırılması ya da ldquotemsil edilmesirdquo daha da zordur Husserlrsquoden bildiğimiz gibi buumltuumln algı niyete bağlıdır algılayan oumlznenin bir etkinliğidir algı soumlz konusu oumlznenin oumltesine ulaşır oumlznenin oumltesinde bir şey yakalar aynı anda ilke olarak paylaşabilecek bir duumlnyaya ait bir ldquonesnerdquo ortaya ccedilıkarır ve kendisini ona demirler Ama oumlluumlm diye ldquobir şeyrdquo yoktur algılamaya ccedilabalayan oumlznenin abartılmış niyetinin dayandığı demir atabileceği hiccedil bir şey yoktur Oumlluumlm mutlak bir hiccediltir ve ldquomutlak hiccedilrdquoin bir anlamı yoktur135
133 Schmidt 2001 s 23 Heidegger de benzer bir şekilde tragedya tanımı yaptığı nadir yerlerde ldquoTragedyanın daima kahramanın Untergangrsquoı [Batışı duumlşuumlşuuml ccediluumlkuumlşuuml inişi] ile başladığınırdquo ve ldquotragedyada olup biten tek şeyrdquoin Untergang olduğunu belirtir (İlk alıntı Heidegger Martin Nietzsche vol 62 of Gesamtausgabe Frankfurt Klostermann 1996 s 569 ikinci alıntı Heidegger Martin Nietzsche vol 61 of Gesamtausgabe Frankfurt Klostermann 1996 s 251 Her iki alıntıyı da aktaran Gall 2003 s 179) Gall Heideggerrsquoin bu terimiyle Nietzschersquonin Zerduumlştrsquouumlnuumln dağdan inişini de ima ettiğini hatırlatır Heidegger Untergang soumlzcuumlğuumlndeki Unterrsquoi Latincedeki lsquointerrsquo olarak yorumlamış ve soumlzcuumlğuuml ldquoaraya duumlşmekrdquo anlamına gelecek şekilde de kullanmıştır 134 Schmidt 2001 s 22 vd 135 Bauman 2000 s 11
65
Diğer taraftan oumlluumlm gibi yaşamın bizatihi kendisi de benzer bir soruyu accedilmaktadır
hatta denilebilir ki ikisi de yani hem yaşam hem de oumlluumlm aynı anda anlaşılmaz (ya
da bazı durumlarda birlikte anlaşılır) olabilmektedirler Bauman Husserlrsquoe referans
vererek lsquoalgının yokluğunu algılamarsquonın olanaksızlığından soumlz etmektedir
Dolayısıyla oumlluumlmuumln anlaşılabilirliğinin olanaksızlığına varır Benzer bir duumlşuumlnceyi
Freud da ortaya koyar ona goumlre ldquoKendi oumlluumlmuumlmuumlzuuml hayal etmek gerccedilekten de
olanaksızdır bunu her hayal etmeye kalkıştığımızda aslında o anda bile bir seyirci
konumunda olduğumuzu algılayabilirizrdquo136 Bu bize insanın aslında ldquovarolmamardquo
halini tasarımlayamadığını goumlstermektedir İnsanın ldquovarolmayışırdquo bizatihi kendi
yokluğu onda bir dehşet yaratır Duumlşuumlnce Heideggerrsquoin deyişiyle iccedilinde-olmaklığını
yitirmenin nasıl bir şey olduğunu tasavvur dahi edememektedir Ccediluumlnkuuml iccedilinde-
olmaklık Daseinrsquoın en temel varlık niteliğidir Dolayısıyla Daseinrsquoın iccedilinde artık
kendisinin olmadığı bir uzam ve zaman tasarımı yapması olanaksızdır ve bu onu
dehşete duumlşuumlruumlr
Oumlluumlm ilkoumlrneksel terim bağlamında ccedilelişkidir Maddenin varolmadığını duumlşlemek zordur hatta olanaksızdır zihnin varolmadığını duumlşlemek ise kesinlikle olanaksızdır Boumlyle bir var-olmayış ancak reddetme yoluyla duumlşuumlnuumllebilir Oumlluumlmuuml duumlşuumlnmek ise oumlluumlmuuml baştan reddetmek demektir [] La Rochefoucauldrsquonun dediği gibi insan guumlneşe de oumlluumlme de doğrudan doğruya bakamaz137
Oumlluumlm hiccedilbir yanıtın muumlmkuumln olmadığı bir yeri işaret eder Daha başka bir şekilde
ifade etmek gerekirse oumlluumlmuumln kendine has bir olay olarak tasvir edilebilmesi
muumlmkuumln değildir daha ccedilok anlamsızlığı ve hiccedilliği yoluyla onu kavrayabiliriz Bu da
daha baştan bir ccedilelişkidir
[] bu saf yokluğu bilmek ona eşitlenmek onu iccedilermek imkacircnsızdır bu oumlyle bir alandır ki onunla ilişki hiccedilbir accedilıdan bir upuygunluk ilişkisi değildir Duumlşuumlnuumllmesi imkacircnsız bir yokluktur bu Duumlşuumlnuumllduumlğuuml zaman soumlyler soumlylemez o soumlzuuml inkacircr etmek gerekir [] Oumlluumlmden ileri gelen yokluğu bilmezlikten gelmek imkacircnsızdır ama bilmek de imkacircnsızdır [][Oumlluumlmuumln olumsuzluğu] Ne duumlşuumlnuumllen ne duyulan bir
136 Freud Sigmund ldquoThoughts for the Times on War and Deathrdquo Complete Psychological Works Paris Seul 1970 s 29-30 Aktaran Bauman 2000 s 25 137 Bauman 2000 s 28
66
olumsuzluktur bu bilmezlikten gelmenin imkacircnsız olduğu saf bir yokluktur ve bu tuumlr yokluğun erişilmezliği [] Batı duumlşuumlncesini belirlemiştir138
Başta da belirttiğimiz gibi yaşam ve oumlluumlm birbirinden hareketle tanımlanmaya
anlaşılmaya ccedilalışılan mefhumlardır Ccediloğu zaman oumlluumlmuumln kesinliği vurgulanarak
yaşamın anlamı ifade edilmeye ccedilalışılır Oumlluumlm insan olmanın ne anlama geldiğini
goumlsteren bir olaydır ldquoHepimiz oumlluumlmluumlyuumlz o halde yaşam oumllmeye doğru devinirrdquo ya
da ldquodaha doğar doğmaz oumllecek kadar ihtiyar sayılırızrdquo soumlzleri bu ccedilerccedilevede
okunabilir
Yaşam ile oumlluumlm arasındaki ilişkiyi Heidegger de bir ldquobaşlangıccedil ve sonlulukrdquo ilişkisi
olarak yorumlamıştır Ancak Heideggerrsquoe goumlre oumlluumlm bir ldquosonrdquo olarak varlığın
ldquohitam bulmasırdquo olarak bizatihi varlığın varoluş olanakları iccedilindedir ve hatta en
kaccedilınılmaz olanıdır
Heideggerrsquoin terminolojisiyle eğer varlığın oumlzuumlnuumln varoluş olduğunu kabul edersek
insan (Dasein) varolduğu muumlddetccedile hep bir varoluş halindedir hep henuumlz daha var
olmamış olarak varolmaktadır Yani onun varlığı daima ldquomuallaktardquodır Dolayısıyla
bir buumltuumln olarak kavranabilme olasılığına karşı direnccedil goumlsterir Onun varlığı bir ldquotuumlrrdquo
olarak accedilıklanamaz İnsanın varlığı suumlrekli olarak değişmektedir Belirli eylemlerde
bulunur belirli kararlar alır ya da almaz geccedil saate kadar ccedilalışıp ccedilalışmamaya birinin
cebindeki cuumlzdanı ccedilalıp ccedilalmamaya bir etkinliğe katılıp katılmamaya vs karar
vererek ne tuumlr bir kişi olduğuna suumlrekli olarak karar verir Buradaki tuumlr homo
sapiens anlamında bir tuumlre atıfta bulunmamaktadır Heideggerrsquoin deyişiyle insanın
oumlzuumlnuumln varoluş olduğunu bize goumlsterir Dolayısıyla her bir insan kendi varoluşunu
kendisi belirleme oumlzguumlrluumlğuumlne sahiptir139 Ancak bu belirleme bir suumlreklilik arz eder
ve ancak oumlluumlmuumln gelmesiyle hitam bulur
138 Leacutevinas 2006 s 83 139 Bkz Mulhall 1998 32-33
67
141 Daseinrsquoın Hitamı
Dasein var olduğu muumlddetccedile onda hep bir şeyler noksandır o şunu veya bunu olabilmektedir ve olmaktadır da Soumlz konusu noksanlığa bizatihi ldquohitamınrdquo kendisi de aittir Duumlnya-iccedilinde-varolmanın ldquohitamırdquo oumlluumlmduumlr Varlık imkacircnına yani varoluşa ait olan bu hitam Daseinrsquoın olası buumltuumlnluumlğuumlnuuml hep tahdit eder [sınırlandırır] ve belirler140
Burada Heidegger Daseinrsquoın asli ontolojik temelinin zamansallık olduğunu
vurgulamış olur Dasein her durumda kendisi olarak kendi olanaklarına doğru
youmlnelmiş varlıktır Fakat bu olanaklılık iccedilinde hiccedil bir zaman kendi buumltuumlnluumlğuumlne veya
tamlığına ulaşamaz İnsanın varlığı oumlluumlmle ldquotamrdquolığına erişecek bir ldquohenuumlz
olmamışlıkrdquo iccedilindedir Dolayısıyla tamlığa eriştiğinde kendini bir varlık olarak
tecruumlbe edebilecek durumda değildir artık Diğer taraftan oumlluumlmuumln kendisi de bir
ldquohenuumlz vuku bulmamışlıkrdquo olarak Daseinrsquoın ldquohenuumlz olmamışrdquolığının sınırlarını
belirlemektedir Hem ldquohenuumlz-olmamışlıkrdquoların kendisi hem de bizatihi hitamın
kendisi yani oumlluumlm Daseinrsquoın varlık biccedilimini oluşturmaktadır Bu biccedilim oumlyle
yapılanmıştır ki Daseinrsquoın ldquohenuumlz olmadığırdquo şey yine ona aittir ama yine de henuumlz
olmamıştır
Oumlrneğin ham meyve zamanla olgunlaşır Bu sırada yani meyve olgunlaşırken henuumlz var olmayan bir şey ona henuumlz-mevcut-olmayan olarak katiyen eklemleniyor değildir ama Zira meyve kendi kendini olgunluğa taşır ve tam da bu kendini olgunluğa taşıma onun bir meyve olarak varlığını karakterize eder[hellip] Hamlığın henuumlz-olmamışlığı meyveye eklemlenip onunla birlikte mevcut olan harici bir oumltekiliği ima ediyor değildir Hamlık meyvenin bizzat kendisini kendine oumlzguuml varlık minvali iccedilinde ima eder[hellip] Meyvenin henuumlz-olmamışlığı onun kendi varlığına dahildir ama keyfi bir belirlenim olarak değil onu tesis eden olarak İşte Dasein da var olduğu muumlddetccedile buna benzer biccedilimde vardır yani hep kendi henuumlz-olmamışlığıdır141
Tıpkı meyvenin olgunlaşmasının meyvenin hamlığına ait oluşu gibi oumlluumlm de
Daseinrsquoa aittir Başka bir deyişle oumlluumlm Daseinrsquoın varolmasıyla uumlstlendiği bir varlık
tarzıdır Ancak Heidegger burada bir farkı oumlzellikle vurgular Meyve olgunlaşarak
erginleşmektedir ama Daseinrsquoın eriştiği oumlluumlm bu anlamda bir erginleşme sayılabilir
140 Heidegger 2008 s 248 141 Heidegger 2008 s 259
68
mi Şuumlphesiz boumlyle soumlylenemez Oumlluumlm Daseinrsquoın ermesi manasına gelmez Tersine
Daseinrsquoın tamamlanma suumlrecini boumller onu kesintiye uğratır Hem meyve hem de
Dasein iccedilin ldquohitamrdquo bir ccedileşit ldquoseyrini tamamlamardquo anlamına gelebilmektedir Ancak
meyve kendi hitamıyla kendine oumlzguuml varlık imkacircnlarını tuumlketmiş olur Buna karşılık
oumlluumlm tam da bu varlık imkacircnlarını Daseinrsquoın elinden alır Yani Daseinrsquoın hitam
bulması meyvenin tamama ermesine benzemez Tam da bu yuumlzden oumlluumlm daima bir
skandaldır daima erken gelir
Dasein oldukccedila oumlluumlm henuumlz-olmayan olanak olarak her zaman vardır [] Henuumlz-olmayan Daseinrsquoın karakteri gereği kendisine aittir Henuumlz olmayan son ve tamlıktır [] ne zaman meyve olgunlaşıp kızarırsa henuumlz-olmayan olmuştur ve tamlığına varmıştır Şuumlphesiz oumlluumlm Dasein iccedilin henuumlz-olmayan olgudur fakat henuumlz-olmayan son Daseinrsquoa aittir ve yine bu o Daseinrsquoda gerccedilekleşecektir142
Buradaki olası-olanaksızlıktır Başka bir şekilde tekrar edecek olursak varlığın
tamlığa doğru bir varoluş iccedilinde olduğunu ve bu tamlığın en zati ve kaccedilınılmaz
olanağının oumlluumlm olduğunu duumlşuumlnduumlğuumlmuumlzde olası-olanaksızlık ifadesi daha belirgin
bir anlam kazanacaktır Oumlluumlm ora(da) olmanın daha en başından imkacircnsızlığının
imkacircnıdır
Oumlluumlm Daseinrsquoın mutlak olanaksızlığının olanağıdır Mutlak olanaksızlığının olanaklılığı olan oumlluumlme fırlatılmışlığı Daseinrsquoın ruh-durumunu [haletiruhiyesini] ortaya koyar Bu ruh-durumu kaygı ya da endişe olarak adlandırılır Oumlluumlmle yuumlzleşmenin endişesi Varlığı-kendi-olanaklılığı iccedilinde Duumlnya-iccedilinde-varlık olmasını sağlar143
142 Oumlluumlm Havfı
Heideggerrsquoe goumlre oumlluumlm korkusu ldquoen zati en bağlantısız ve en geride bırakılmaz
varlık imkacircnından korkmaktırrdquo144 Bu da kendine kendi hakkında soru sorabilen
Daseinrsquoın artık duumlnya-iccedilinde-varolmayacak oluşunun ya da ldquokendinden vazgeccedilmekrdquo
zorunda oluşunun kesinliğine işaret eder Heidegger varlığın bir olanağı olarak
oumlluumlmuuml kesinlik olarak ortaya koyar oumlluumlmuumln a apriori bir niteliği vardır Ama diğer
taraftan kendisi hakkında bilgimiz neredeyse yok denecek kadar azdır bilgiler ikinci
142 Ccediluumlccedilen 2003 s 87 143 Ccediluumlccedilen agy 144 Heidegger 2008 s 266
69
eldendir dinsel ya da şiirsel soumlzler ya da beylik ifadelerden ibarettir Başkalarının
oumlluumlmuumlnuuml deneyimleyebilmekteyizdir Fakat bu deneyimde de oumlluumlmuumln bizatihi kendisi
deneyimlenemez Yalnızca (cesedin) nasıl goumlruumlnduumlğuuml uumlzerine fikir yuumlruumltuumllebilir
Canlılığın temel belirtisi olan şey(ler) yok olmuştur Oumlluuml hareket edememekte
eyleme geccedilememektedir Tıpkı oumlluumlm sorusunun yanıtsız kalması gibi oumlluuml de duumlnyaya
yanıt verememektedir Yuumlzuuml bir maske gibi donar son bir ifade kalır Oumlluuml
Heideggerrsquoin terimiyle herhangi bir mevcut-olana doumlnuumlşuumlr tıp oumlğrencileri iccedilin bir
kadavra sevdikleri iccedilin toprak altında ldquoyaşayanrdquo bir adrsquoa doumlner Başkasının
oumlluumlmuumlyle bilebildiğimiz bu kadardır Oysaki oumlluumlm her zaman ldquobenim oumlluumlmuumlmrdquo
olacaktır Oumlluumlmuumln ldquoen zati imkacircnrdquo olması başkasının oumlluumlmuumlyle elde edilen
deneyimlerin altını oyar Başkasının oumlluumlmuuml yoluyla başkasının oumlluumlmuumlnuuml
goumlzlemleyerek kendi oumlluumlmuumlmle ilgili bir deneyim edinebilmenin imkacircnsızlığı
yaşamla oumlluumlm arasında korkutucu bir boşluk accedilar Ccediluumlnkuuml
En zati irtibatsız atlatılmaz ve kesin olan bu imkacircn kesinliği bakımından belirsizdir Oumlndeleme Daseinrsquoın bu muumlstesna imkacircnının karakterini nasıl accedilımlar Oumlndeleyici anlama devamlı biccedilimde muumlmkuumln olan ve fakat varoluşunun tam manasıyla imkacircnsızlaşmasının ne zaman olduğunu hep de belirsizlik iccedilinde bulan bu kesin varlık-imkacircnına kendini nasıl tasarımlamaktadır Belirsiz kesin oumlluumlmuuml oumlndeleme sırasında Dasein bizatihi kendi şuradalığından neşet eden suumlrekli tehdide kendini accedilar Hitama youmlnelik varlık hem kendini onun iccedilinde tutmak zorundadır hem de onu perdeleyemez ve bu yuumlzden kesinliğin belirsizliğini daha ziyade geliştirmek mecburiyetindedir [] Daseinrsquoın en zati kendi başına bırakılmış varlığından neşet eden suumlrekli ve asıl tehdidi kendine accedilık tutan bulunuş havftır Havf iccedilindeki Dasein kendi varoluşunun muumlmkuumln olan imkacircnsızlığının hiccedilliği oumlnuumlnde bulunur145
Dasein duumlnyaya fırlatılmıştır varlık imkacircnlarına fırlatılmışlıktır bu (oumlluumlm de varlık
imkacircnlarından biri olduğundan) aynı zamanda oumlluumlme doğru da bir fırlatılmışlık
anlamına da gelmektedir bu Ancak Dasein oumlluumlme doğru fırlatılmış olduğunu ve
bunun da onun varlık imkacircnlarından en kaccedilınılmazlarından biri olduğunu sarih bir
biccedilimde bilemez Bu konuda teorik bilgisi de bulunmamaktadır Dasein bu
ldquobilgirdquosini havf sayesinde elde eder Heidegger bu duumlşuumlnceyi Daseinrsquoın oumlzuuml gereği
havf olduğunu soumlyleyecek kadar ileri goumltuumlruumlr Ccediluumlnkuuml havf sayesinde Dasein kendi
145 Heidegger 2008 s 281
70
hitamının bu ldquokesin belirsizliğinirdquo kavrar onun bizatihi kendine ait başkasına
devredilmez ve kaccedilınılmaz niteliğini kendine accedilımlar Bu accedilımlanış sayesinde Dasein
kendi varlık imkacircnlarının buumltuumlnluumlğuumlnuumln keşfine varır Ccediluumlnkuuml keşfettiği oumlluumlm kendi
varlığının en zati en uccedil imkacircnıdır Bu imkacircn sayesinde Dasein kendisiyle baş başa
kalmış olur Bu şekilde başkalarıyla olan buumltuumln irtibatlarından ayrılır yani oumlluumlmuumln
başkasına devredilemezliğini ve başkalarıyla irtibatsızlığını kavramış olur Diğer
taraftan oumlluumlm Daseinrsquoın en uccedil imkacircnı olduğundan oumlluumlm geldiğinde Daseinrsquoın hitam
bulması soumlz konusu olduğundan oumlluumlm Dasein-imkacircnsızlığının imkacircnıdır bu accedilıdan
oumlluumlm Daseinrsquoın başına gelen en muumlstesna şeydir
Oumlluumlm havfının insanın bir ccedileşit zayıflığı ya da oumldlekliği olmadığı ortadadır Ccediluumlnkuuml
oumlluumlmden duyulan bu havf sayesinde Daseinrsquoın duumlnya-iccedilinde-olmaklığını teyit
ettiğini bizatihi kendi kendisiyle yuumlz yuumlze gelerek kendi kaccedilınılmaz sonunun keşfine
vardığını belirtmiştik Oysaki guumlnluumlk hayat iccedilinde oumlluumlmden duyulan bu havfın uumlstuuml
oumlrtuumllmeye ccedilalışılır sadece uumlstuuml oumlrtuumllmekle kalmaz giderek oumlluumlm korkulması gereken
bir vaka halini alır Herkes herkesin oumlleceği gerccedileği karşısında kayıtsız bir huzur ya
da vakur bir cesaret talep eder
Herguumlnkuuml hep-beraberliğin kamusallığı oumlluumlmuuml hep cereyan eden bir rastlama olarak ldquobilirrdquo ve ona ldquooumlluumlm hadisesirdquo der Şu veya bu yakın dostumuz yahut uzak bir tanıdığımız ldquooumlluumlrrdquo ldquoOumlluumlmlerdquo duumlnya iccedilinde yer alan bilindik bir hadise diye karşılaşılmaktadır [] Onun hakkında dile gelen yahut ccediloğunlukla bir şey soumlylenmeyen ve ldquokaccedilarcardquo sarf edilen soumlzler aslında şunu demek ister Sonunda herkes oumllecek fakat şimdilik sıra bizde değil[] ldquoherkes oumllecekrdquo ccediluumlnkuuml boumlylelikle diğer herkes ve ben kendim kendimizi şuna inandırırız tam da ben değil ccediluumlnkuuml bahsi geccedilen herkes aslında hiccedil kimse Boumlylelikle ldquocan vermerdquo bir vukuat duumlzeyine indirgenir ndash Daseinrsquoa isabet ettiği halde hiccedil kimseye şahsen ait olmayan146
143 ldquoHerkes Oumllecekrdquo amp Belirsizlik
Bize goumlre tragedyanın inatla accedilığa ccedilıkarmak istediği şey herguumlnkuumlluumlğuuml iccedilerisindeki
kamusallığın suumlrekli uumlzerini oumlrtmek istediği bu oumlluumlm havfıdır147 Ccediluumlnkuuml tragedya tam
da ldquoherkes oumllecekrdquo soumlzuumlnuumln kesinliğinin aslında ne kadar muğlacirck olduğunu goumlsterir
146 Heidegger 2008 s 268 147 Aristotelesrsquoin Poetikarsquoda tragedyanın nihai hedefi olarak koyduğu iki nitelik olan acıma ve korku terimleri bu accedilıdan incelenebilir
71
Ccediluumlnkuuml ldquoherkes oumllecekrdquo soumlzuumlyle ortaya konulan kesinlik oumlluumlmuumln Daseinrsquoın en uccedil ve
kaccedilınılmaz imkacircnı oluşunun kesinliği değildir burada daha ccedilok yukarıdaki alıntıda
Heideggerrsquoin belirttiği gibi oumlluumlm kaccedilınılmazlığını ve zatiliğini (bana aitliğini) yitirir
ldquoHerkes oumllecekrdquo demekle artık oumlluumlm herkesindir boumlylece hiccedil kimsenindir ldquoHerkes
oumllecekrdquo soumlzuuml başkasının oumlluumlmuumlnden elde edilen deneyimdir Ama oumlluumlmuuml başkasının
oumlluumlmuumlnden anlamak imkacircnsızdır Ccediluumlnkuuml başkasının oumlluumlmuumlnde oumlluumlmuumln her zaman
bana oumlzguumlluumlğuuml kaybolur Oumlluumlm benim oumlluumlmuumlmduumlr tekrar etmek gerekirse Daseinrsquoın
en zati varlık imkacircnıdır oumlluumlm Başkası iccedilin oumlluumlme gidilebilir fakat başkasının yerine
oumllmek soumlz konusu olamaz Oumlluumlm ikame edilemez
Kaccedilmak kendinde oumlluumlmuuml gizlemek oumlluumlm-iccedilin-varlığın nesnel yanını iccedileren eksik bir tarzdır İnsan bu durumda gevezelik eder ve gevezeliği (Gerede) bir kendini unutma bir oumlluumlmden kaccedilma oumlluumlm-iccedilin-olma yorumudur [] Oumlluumlm oumlluumlm olgusuna indirgenir [] Ona bir nesne gerccedilekliği vererek das Manrsquoın [Herkesrsquoin] oumlluumlmuuml oumlluumlmuumln daima bir olanaklılık olmasını ortadan kaldırır148
Heideggerrsquoin Varlık ve Zamanrsquoda kullandığı Gerede (gevezelik lakırdı) terimi
insanın oumlluumlmden kaccedilışının bir tarzı olarak sunulur İnsan herkes iccedilinde gevezelik
ederek kaybolmayı ister boumlylece oumlluumlmuumln huzursuz ediciliği kendisinden uzak
duracaktır ldquoHerkes oumllecektir ama henuumlz değilrdquo soumlzuuml tam da boumlyle bir gevezeliktir
Oumlluumlmuumln kesinliğini bildirir ama daima bir sonraya bir başka bahara bırakma tınısı
oumlluumlmuumln vahametini hafifletir Bu hafiflik uğruna Dasein suumlrekli olarak herguumlnkuumlluumlk
iccedilindeki herkesin kamusallığında kendini silmeye tesviye etmeye herkesin iccedilinde
kaybolmaya ccedilalışır Bu sayede kendindeki oumlluumlmuuml gizleyebileceğini duumlşuumlnuumlr Ancak
bu kaccedilışta Dasein kendi orada oluşunu yitirmez tıpkı oumlluumlmuumln Daseinrsquoa ait oluşu
gibi kendilik de kendini kaybetmersquode bulunur Heidegger kaccedilışın bir varlık ldquotarzrdquoı
olduğunu soumlylerken bunu kastetmektedir İnsan oumlluumlm yuumlzuumlnden kendinden
kaccedilmaktadır fakat tam da bu kaccedilma bir kendi olma bir benimkiliktir Tragedya
başkasının (kahramanın) oumlluumlmuumlnuuml goumlsterirken guumlnluumlk yaşamda deneyimlenmesi zor
olan bu ldquokendi olmardquoyı hatırlatır kaccedilmakta olan Daseinrsquoa oumlluumlmuumln zatiliğini ifşa eder
ve gevezeliği susturur
148 Leacutevinas 2006 s 59 Kaan Oumlktem Varlık ve Zaman ccedilevirisinde Geredersquoyi ldquolakırtırdquo olarak ccedilevirmiştir
72
Gevezelikteki kesinlik [Herkes oumllecek] oumlluumlmuumln sahici kesinliği değildir Oumlluumlmden
onun uumlzerini oumlrterek kaccedilınma onun kesinliğinden ldquogerccedilek anlamdardquo emin olamadığı
halde ondan kesinmiş gibi soumlz etme oumlluumlm hakkındaki belirsizliği accedilık eder
Tragedyanın neşet ettiği yer tam da bu accedilıklıktır Trajik olan oumlluumlme dair bilgimizin
bu muğlacircklığından neşet eder Ccediluumlnkuuml oumlluumlm buumltuumln insanlar iccedilin başa gelmesi en
kaccedilınılmaz olasılık olsa da
onu ldquokoşulsuzcardquo kabul edemeyiz Katiyetle konuşacak olursak oumlluumlmuumln ldquosadecerdquo empirik bir kesinliğe sahip olduğunu soumlyleyebiliriz Bu yuumlzden o en yuumlksek kesinliğin yani teorik bilginin bazı mıntıkaları iccedilinde ulaşabildiğimiz apodiktik kesinliğin mecburen gerisinde kalacaktır [] vefatın sadece vuku bulan bir hadise olarak empirik bakımdan kesin oluşu oumlluumlmuumln kesinliği hakkında bir karara vardıramaz bizi149
Ccediluumlnkuuml herguumlnkuumlluumlk iccedilinde oumlluumlm hep ldquohenuumlz değilrdquodir Bu ertelemeler sayesinde
onun ldquogelişirdquo suumlrekli oumltelenir Ancak bu oumlteleniş esnasında onun en oumlnemli niteliği
olan ldquoher an vuku bulabilirliğirdquonin uumlzeri oumlrtuumlluumlr
Oumlluumlmuumln kesinliği ile ne-vakitliğinin belirsizliği el ele gitmektedir Oumlluumlme youmlnelik herguumlnkuuml varlık bu belirsizlikten kaccedilınmak iccedilin ona belirlilik kazandırmaya ccedilalışır Fakat onu belirleme gayreti vefatın başa geliş vaktini oumlnceden hesaplamak anlamına gelmez Yani Dasein bu tuumlrden bir belirlilikten kaccedilar150
Dasein oumlluumlmuumln kesinliğinin yarattığı belirsizlikten yine herguumlnkuumlluumlğuuml iccedilinde kaccedilar
guumlnluumlk işlerin ldquokontrol edilebilirliğirdquo ile uğraşır Daha genel konuşursak oumlluumlm
hakkındaki bu muğlacircklık onu yaşamda suumlrekli olarak kesinlikler belirlemeye
suumlruumlkler Hayattaki bu ldquokesinliklerrdquo oumlluumlmuumln havf veren ldquokesinliğininrdquo uumlzerini
oumlrtmeye yarayacak boumlylece oumlluumlme fırlatılmışlıkla daha kolay başa ccedilıkılabilecektir
Tragedya kahramanın oumlluumlmuumlnuuml goumlsterirken oumlluumlmuumln ldquokesinliğinirdquo [herkes oumllecek]
değil oumlluumlmuumln kesinliğinin uumlzerini oumlrtmek iccedilin uumlretilen [soumlzde] kesinliklerin
muğlacircklığını goumlsterir
Buumltuumln bahsedilen nitelikleriyle birlikte duumlşuumlnuumllduumlğuumlnde guumlnluumlk hayat iccedilerisinde
oumlluumlm insana goumlre bir sınır aşımıdır bir aşırılıktır Bu aşırılığa insan da başka bir
149 Heidegger 2008 s 273 Apodiktik (apodiktischen apodictical) Kanıt gerektirmeyen Mantıksal olarak doğru 150 Heidegger 2008 s 274
73
aşırılıkla başka bir sınır aşımıyla cevap vermek ister Oumlluumlmuumln sınır aşımını buumltuumln
soruları susturur benim oumlluumlmuumlm oumlluumlm anımdan itibaren sınırsız bir sessizliğe
doumlnuumlşuumlr Tıpkı bunun gibi insan da bir kere sınırı aştıktan sonra geri doumlnuumllmez bir
sınırsızlığın iccedilinde bulur kendini Hegelrsquoin dediği gibi insanı vareden eylemidir
Ancak her eylem bir hybrisrsquoe doumlnuumlşuumlr Varolma endişesi oumlluumlm havfını susturma
ccedilabası insanın kendini doğadan ayırmasına ve kuumlltuumlruuml icat ederek doğaya techne
(teknik) yoluyla huumlkmetme arzusuna yol accedilar Eylem kaccedilınılmazdır ccediluumlnkuuml ldquooumlluumlm
oumlznenin edilgenliğini ifşa eden aynı zamanda oumlznenin hacirckim olamadığı bir olayı
bildirir oumlznenin o olay karşısında artık oumlzne olmadığı bir olaydır burdquo151 İnsan bu
muğlacirck durumdan ancak ve ancak eylemle kurtulabilir (ya da kurtulabileceğini
duumlşuumlnuumlr)
15 Techneacute Teknik
Oumlluumlmuumln yol accediltığı kesinsizlik ile ldquovarolanın varolmasırdquo karşısında duyulan hayret ve
dehşet duyguları birbirlerine benzemektedir Hatta bu ikisi aynı şeydir denebilir
Oumlluumlm karşısında yokluk ve hiccedillik karşısında duyduğumuz dehşet belki de yaşama
bizatihi varlığa karşı duyduğumuz dehşetin bir yansımasıdır Oumlyle ya da boumlyle bu
dehşet karşısında insan daha fazla kesinlik arzusuna suumlruumlklenir Yalnızca insan kendi
ve diğer buumltuumln varolanlar hakkında duumlşuumlnebildiği iccedilin başka bir deyişle logosa sahip
bir canlı [zoon logon ekhon] olduğu iccedilin tuumlm olarak doğadan kendini ayırır Fakat
diğer taraftan doğaya her youmlnden bağımlıdır en basit haliyle onun fizik kuralları
iccedilinde yaşamaktadır Ama insan sahip olduğu bu logos sayesinde doğanın yasalarını
da aşmaya yeltenir
Yine de bu bir belirsizliktir hem de ciddi bir belirsizlik Bundan dolayı insan ayrılamaz olanı ayıracak bir duumlrtuumlnuumln olmasını bekler buumltuumln toplumsal idari becerilere ve hırslara accedilılan beğenilir bir nokta insan yapımı ldquoyapayrdquo kurulu toplumsal duumlzeni oluşturmaya yarayan bir malzeme Ayrım yapmak ayrıcalık tanımak ayırmak sınıflandırmak kuumlltuumlruumln en belirgin işareti becerisi ve ustalık goumlstergesidir Amaccedilları bağlamında [hellip] kuumlltuumlr belirsizliğe karşı accedilılmış bir yıpratma savaşıdır Buumltuumln somut oumlrneklerinde ndash hakikat ve yalan guumlzellik ve ccedilirkinlik dostlar ve duumlşmanlar ya da iyi ve koumltuuml olsun- ccediloumlpuuml samandan ayırma soumlzuuml
151 Rolland Jaques ldquoSonsoumlzrdquo Leacutevinas 2006 iccedilinde s 146
74
verir [hellip] boumlylece karmaşanın ortaya ccedilıkma olasılığı azalır [hellip] Muumlcadelesi ndashboşuna ama durdurulamaz- insana oumlzguuml belirsiz accedilmazı mantıksal ve yararcı biccedilimde belirgin pek ccedilok duruma ayırmaktır 152
Yapay olan insan yapımı olan insanı oumlluumlmuumln dehşetinden belirsizliğinden
uzaklaştırmak iccedilindir ama her seferinde nafile bir ccedilaba olarak kalmaya mahkucircmdur
ldquoOumlluumlmuumln dehşetinden kurtulmanın pek ccedilok yolu vardırrdquo diyor Bauman ve ekliyor
ldquoAma ne kadar ccedileşitli ve ccedilok sayıda olursa olsun buumltuumln ustalıklı kurtulma youmlntemleri
kabaca iki temel sınıfa ayrılabilirrdquo153 Baumanrsquoın ldquooumlluumlmsuumlzluumlk stratejisirdquo adını
verdiği bu youmlntemlerin ilki Heideggerrsquoin ldquoherkes oumllecekrdquo soumlyleminin tesviye edici
kamusallığını ccedilağrıştırır ldquoO koumlpruumlden zamanı gelince geccedileriz ilkesirdquo der buna
Bauman Oumlluumlm burada suumlrekli ertelenen hep bir ldquohenuumlz değilrdquodir Baumanrsquoa goumlre bu
ilkeyle oumlluumlmuumln neredeyse sonsuza ertelenmesi soumlz konusudur Bu tuumlrden kamusallık
iccedilinde kaybolan kendisini tesviye eden oumlluumlm meselesini daha oumlnce tartışmıştık
Baumanrsquoın ikinci youmlntem dediği şey ise yine kendisinin deyişiyle ldquobuumltuumln yaşamı bir
koumlpruuml geccedilme oyununa doumlnuumlştuumlruumlrrdquo
Buumltuumln koumlpruumller genelde birbirlerine benzer hepsi -oldukccedila- kişinin guumlnluumlk yaşam planının bir parccedilasıdır boumlylece hiccedilbir koumlpruuml ldquosonrdquo koumlpruuml gibi uğursuz bir goumlruumlnuumlm sergilemez (en oumlnemlisi hiccedilbiri ldquodoumlnuumllemeyecekrdquo koumlpruuml gibi goumlruumlnmez) Koumlpruumlyuuml geccedilmek alışılmış hatta kimi zaman hoşa giden bir etkinliğe doumlnuumlşuumlr bunun en oumlnemli nedeni [hellip] her geccedilişin geriye doumlnduumlruumllebilir goumlsterilmesidir [hellip] Hiccedilbir şey sonsuza dek ldquoebediyenrdquo ndashbir daha ortaya ccedilıkmamak uumlzere- ortadan kaybolur goumlruumlnmemektedir nesneler bir suumlre iccedilin goumlruumlnmez kalsalar da varolmaya devam eder gibidir154
Bu Freudrsquoun soumlzuumlnuuml ettiği ccedilocukların oynadığı ldquoDardquo oyununa benzer Ccedilocukların
ccedilok sevdiği ldquoDardquo oyunu kaybolma yeniden ortaya ccedilıkma esasına dayanmaktadır
Anne bir perdenin arkasına saklanır sonra bir anda ccedilocuğa goumlruumlnerek seslenir ldquoDardquo
der Ccedilocuk keyiflenir Baumanrsquoın koumlpruuml oyunu buna benzemektedir Artık hiccedilbir şey
oumlluumlmluuml değildir Lethe ırmağından bir bardak su iccedililerek yeniden varlığa geri
doumlnuumllecektir Logosrsquoun yetişemediği yerlerde bu tuumlrden mitoslar yazılmaya devam
eder Din kurumunun guumlnluumlk yaşama soktuğu soumlylemlerle lethe ırmağının sesi
152 Bauman 2000 s 56-57 153 Bauman 2000 s 227 154 Bauman 2000 s 227-228
75
yeryuumlzuumlnden duyulmaya başlar Bu ses insanın oumlluumlmsuumlzluumlğuumlnuumln guumlvencesi olur Bu
oumlluumlmsuumlzluumlk politikasına mitosların yanı sıra logosun katkısı daha buumlyuumlktuumlr Artık
ldquohiccedilbir şey sonsuza dek yok olmazrdquo bilimsel duumlsturuyla varlık bir geri doumlnuumlşuumlm
projesi haline gelir
Nesneler gelip giderler ama sonra yine gelirler hiccedilbir zaman yoğunlaşmak uumlzere dikkatini verme yetisinde uzun suumlre kalmazlar Tuumlccar gezginlere oumlzguuml goumlccedilebevari bir varoluşa mahkucircm edilmişlerdir Geccedilen yıl metelik verilmeyenler unutulmaz antikalara doumlnuumlşuumlr bir oumlnceki kuşağın soumlnmuumlş yıldızları nostaljik duumlşlerin ilahları haline gelir Bir zamanların tiksinti veren oumlluumlm tarlaları [hellip] turistlerce işgal edilir155
Buumltuumln bunlar logosrsquoun durdurulmaz tekniğidir Ama bu tekniğin daha da dehşet
yarattığı yer tıp alanıdır Burada insan bir hayvan hastalığıdır Başlı başına
sağaltılması gereken bir hastalıktır Dolayısıyla -guumlnuumlmuumlzde- hiccedil kimse vaktinde
oumllmediği gibi ldquodoğalrdquo olarak da ldquooumllememekterdquodir Oumlluumlm bir ccedileşit sapmadır
hastalıktır Hep bir eksiklikten oumlrneğin tıbbın yetersizliğinden bakım ve kuumlr
uygulamalarındaki gelişmelerin henuumlz belirli bir seviyeye ulaşamamış olmasından
oumllmekteyizdir Kaccedil yaşında olursa olsun insan ya boumlbrek yetmezliğinden ya kanserli
bir huumlcreden ya da bir aksilikten ndashtrafik yangın savaş ve sairden- oumllmektedir Artık
oumlluumlmluuml olduğumuz iccedilin değil de bir yanlışlık sonucu oumlluumlyoruzdur Kısacası oumlluumlm
modern tekniğin bir eksikliği ya da geccedilici bir arızasından kaynaklı bir hatadır
Aslında oumlluumlm
En buumlyuumlk skandaldı Her geccedilen guumln insan iradesine ve zekacircsına mahkucircm olan duumlnyada insanın guumlccedilsuumlzluumlğuumlnuumln sert parccedilalanamaz ccedilekirdeğiydi Her geccedilen guumln akıl tarafından duumlzenlenen ve denetlenen bir duumlnyada son ama goumlruumlnuumlrde yerinden soumlkuumlp atılamayan yazgı kalıntısıydı Oumlluumlm modernitenin cesur yeni duumlnyasının temsil ettiği her şeyin ve bunların da oumltesinde saygısızca verdiği boumlluumlnmez akıl egemenliği soumlzuumlnuumln kesin biccedilimde yadsınmasıydı156
Yine de her şeye rağmen akıl doğanın insan bedenine yaptığı bu tecavuumlze karşı
koymak ve onu boyunduruk altına almak ona egemen olmak iddiasından asla
vazgeccedilmez Oumlluumlm yalnızca bir hatadır bir sapmadır bu ldquoteknik skandalırdquo duumlzeltecek
olan yine modern tekniğin kendisidir
155 Bauman 2000 s 229 156 Bauman 2000 s 178
76
Platonrsquola başlayan akla duyulan modern inanış Spinoza Kant Descartes ve Locke
gibi duumlşuumlnuumlrlerce geliştirildi İnsan aklı evrenin en başat en guumlvenilir kılavuzu
haline geldi Kant salt aklın yargılarında kanaate yer olmadığını vurguluyordu
Descartes da aklın doğrulamadığı her şeyi reddediyor yalnızca tamamen bilinebilen
ve kuşku goumltuumlrmeyen şeylere inanmayı bir ilke olarak sahipleniyordu Duumlşuumlnuumllen
duumlnya ile fizik evren ruh ile beden birbirlerinden kati suretle ayrılıyordu157
Descartesrsquoin cogitorsquosu oumlzneyi ve onun aklını oumlyle temel bir dayanak noktası olarak
alıyordu ki insan akıl yoluyla oumlluumlmuuml bile alt edebiliyordu
Descartesın insanın oumlzuumlnuuml rasyonel olarak ayırma girişimi oumlluumlm sorununu ccediloumlzmesini sağlar İnsanın hem yaşayan bir canlı olması hem de oumlluumlmluuml olması kafa karıştırıcı bir duumlşuumlncedir Yaşam ve oumlluumlm insan varlığında birbirine karışmış goumlruumlnmektedir Descartesa goumlre [] insan yalnızca doğanın bir parccedilası olduğu muumlddetccedile bir oumlluumlmluumlduumlr Fakat bu parccedila insanın gerccedilek oumlzuumlnuumln yani rasyonalitenin tanımındaki indirgemeyle ortadan kaldırılabilir Bu demektir ki oumlluumlmluumlluumlk insanın oumlzuumlne ait olmayan bir şeydir Eğer duumlşuumlnen oumlz temel olarak insanın doğal oumlzuumlnden ayrıysa o halde insanda yaşayan şeyin insan oumllduumlkten sonra da yaşamaya devam edeceği tamamen akla yatkındır Onun neden bedenle birlikte oumllmek zorunda olduğunun mantıklı bir accedilıklaması yoktur Rasyonel olarak oumlluumlmluuml bedenin asıl oumlneme sahip olan oumlluumlmsuumlz ruhtan bu şekilde ayrımı oumlluumlm korkusunu hafifletir158
Goumlruumllduumlğuuml gibi duumlşuumlnen aklı kutsayan felsefeler insanı doğadan ayırma
stratejilerinin yanı sıra insandaki ldquodoğayırdquo da arındırma girişimi olarak kendilerini
temellendirmişlerdir Modern teknik tam da bu anlamda bu tuumlrden bir felsefenin yan
uumlruumlnuuml olarak doğmuştur Oumlzne temelli felsefeler varlığın kesinliğini ve doğruluğunu
kendi uumlzerlerinden ulaştıkları bir kesinlik olarak ortaya koyarlar Her şey oumlznenin
aklının kesinliğine goumlre sınıflandırılır ve duumlzenlenir Boumlylece doğanın yasalarını
bilerek onu anlama duumlşuumlncesi oumlzne merkezli felsefelerin de desteğiyle doğaya
boyun eğdirme ve onu insanlığın emrine sevk etme arzusuna doumlnuumlşuumlr
Buguumln teknoloji adını verdiğimiz şey Yunanca techneacute soumlzcuumlğuumlnden gelmektedir
Fakat modern teknolojiyle Yunanlıların duumlşuumlnduumlğuuml techneacute arasında benzerlik olduğu
157 Bu konuda bkz Youmlntem Uumlzerine Konuşmalarrsquoda (Descartes Youmlntem Uumlzerine Konuşma Ccedilev Afşar Timuccedilin Yay Haz Egemen Berkoumlz Ccedilağdaş Yayınları İstanbul Kasım 1998 s46) oumlzellikle II Boumlluumlm 7 8 9 ve 10 ilkeler Ve Felsefenin İlkelerirsquonde (Descartes Reneacute Philosophical Essays and Correspondence Ed Roger Ariew Hackett Publishing Company Indianapolis Cambridge 2000 s 231-262) birinci ve ikinci boumlluumlm 158 Oudemans 1987 s 38
77
pek soumlylenemez Ccediluumlnkuuml Yunanlıların techneacutersquoden anladıkları physisrsquoin kendini accedilığa
ccedilıkarma tarzıdır Yunanlılar iccedilin karşılaşılan her şey bir mevcut-olanrsquodır ve her
lsquomevcut-olanrsquo lsquomevcut-olmayanrsquodan ccedilıkmaktadır bu yokluktan varlığa geliş
poiesisrsquotir Bu yuumlzden techneacute yalnızca bir yetenek el becerisi değil aynı zamanda
zihinsel bir etkinliği duumlşuumlnmeyi de kapsamaktadır Ccediluumlnkuuml Yunanlılar iccedilin legein ya
da logos dikkatlice duumlşuumlnuumlp taşınmak159 demektir ki bu da apophainesthairsquoye yani
goumlruumlnuumlme getirmeye dayanır
Heideggerrsquoe goumlre gerccedilek anlamıyla teknoloji (techneacute) varolan şeyi ortaya ccedilıkarma oumlne ccedilıkarma accedilığa ccedilıkarma uumlstuumlnuuml accedilma ve gizini accedilmadır Fakat modern felsefeyle birlikte teknoloji bu anlamından uzaklaşarak varolanı accedilığa ccedilıkartmak yerine varolanı denetleyen ve belirleyen oldu Modern teknoloji varolanın ccedilerccedilevelenmesi olarak varolanın uumlstuumlnuuml oumlrttuuml Modern teknoloji varolanı yani Varlıkrsquoı oumlzne metafiziğinde eriterek her şeyin merkezine insanı ve onun bilgisini koyarak Varlıkrsquoı insanın uumlruumlnuuml ve yaratısı haline getirdi160
Varolanların varlığı karşısında duyulan hayret insanın buumltuumln mevcut-olanların
gerccedilekliğini bilmeye ve şeylerde değişmeyen oumlzuuml keşfetmeye youmlneltti Fakat bu
arayış şeyleri oldukları haliyle anlamakla sınırlı kalamadı oumltesine geccedilti ve techneacute
mevcut-olanrsquoın denetlendiği ve ccedilerccedilevelendiği (Ge-stell) bir araccedil haline doumlnuumlştuuml Bir
techneacute olan felsefe de insanın ldquokendisini insan olarak guumlvence altına almak
isteyenrdquo161 bir duumlşuumlnme biccedilimine buumlruumlnduuml Hıristiyan teolojisi boyunca insan bu
amaccedil iccedilin ccedilalıştı tanrı ile kurulacak ilişkinin hangi yollarla daha guumlvenli ve doğru
olabileceği tartışıldı Ama buumltuumln bunlara rağmen insanın guumlven duyma ihtiyacı hiccedil
azalmadı
159 Heidegger klasik felsefenin doumlrt neden ilkesini [1 maddesel neden 2 Biccedilimsel neden 3 Amaccedilsal neden 4 Fail neden] accedilıklarken bizim ldquonedenrdquo Latinlerin ise ldquocausardquo dediğine Yunanlıların aition dediğini belirtir Aition başkasını borccedillu kılan demektir Oumlrneğin bir guumlmuumlşten yapılmış bir kadehi ele alalım Burada lsquoguumlmuumlşrsquo klasik felsefede kadehin maddesel nedeni ama Yunan duumlşuumlncesine goumlre kadehi borccedillandıran bir etkendir Yine aynı şekilde diyelim ki bu kadeh bir rituumlel kadehi olarak [amaccedilsal neden] yapıldı Burada da rituumlel kadehi hem guumlmuumlşe hem de kadeh biccedilimine borccedillu olmuş olur Bu kadehi yapana [fail neden] gelince o buumltuumln bu borccedillandırma tarzlarını bir araya getirir Bir araya getirme legein bu accedilıdan ldquoduumlşuumlnmekrdquo anlamına gelir Bu konuda bkz Heidegger Martin Teknik ve Doumlnuumlş Ccedilev Necati Accedila Bilim ve Sanat Yayınları Ankara 1998 s 12-14 160 Ccediluumlccedilen 2003 s 176 161 Oumlzlem Doğan ldquoHeidegger ve Teknikrdquo Heidegger Martin Tekniğe Youmlnelik Soru Ccedilev Doğan Oumlzlem Afa Yayınları İstanbul 1997b iccedilinde s 18
78
İnsan kendi kendisini guumlvenceye almanın haklılığını doğruluğunu guumlvenceye almanın yeni bir temeline ihtiyaccedil duydu [hellip] Descartesrsquoin eseri bu temeli felsefi terimler iccedilerisinde kurdu Descartesrsquoin ego cogito (ergo) sumrsquounda insan kendi oumlz kesinliğini kendi iccedilerisinde buldu Duumlşuumlnme (cogitare) gerek duyulan guumlvenliği kendi iccedilerisinde bulacağına kendisini ikna etti Artık insan gerccedilekliği kendisinde tasarımlayabilirdi [hellip] Boumlylece insan gerccedilekliği kendisine goumlruumlnduumlğuuml şekliyle yani bir duumlşuumlnme nesnesi olarak karşısına dikebilirdi İnsan bunu yapmakla hem kendi varoluşunu hem de boumlyle tasarlanan gerccedilekliğin varoluşunu guumlvence altına alınmış hissediyordu162
Guumlven hissiyatıyla doğayı karşısına alan insan onunla kurduğu ilişkide kendine
oumlncelik tanıdı ve doğaya kendi taleplerini dayatan insan merkezcil bir yapı kurdu
Heideggerrsquoin modern teknik eleştirisi temel olarak bu duumlşuumlnceye dayanmaktadır
Heideggerrsquoe goumlre Yunanlıların techneacutersquosi ile modern duumlşuumlncenin tekniği arasında
temel bir fark bulunur Bu farkı oumlrneklemeden oumlnce Yunanlıların technersquoden ne
anladıklarına biraz daha yakından bakmaya ccedilalışalım
Heidegger birccedilok kereler techneacute soumlzcuumlğuumlnuumln bir accedilığa ccedilıkarma gizini accedilma
olduğunu tekrar etmiştir ldquoVarlığa getirmerdquo demek olan poiesis soumlzcuumlğuumlnden
Yunanlılar yalnızca insan yapımı şeyleri anlamıyorlardı bizim buguumln doğa fizik
evren dediğimiz physis de bir varlığa gelmedir Hatta Yunanlılar iccedilin physis en
yuumlksek anlamda bir poiesis demekti Dolayısıyla hem bir zanaatccedilının sanatccedilının
yapıp ettikleri hem de doğada oluşan şeyler bir poiesis anlamına geliyordu
Yunanlıların varlığa getirme ile gizlilikten aşikacircrlığa gelmeyi anladıklarını ve bunun
iccedilin de aletheia soumlzcuumlğuumlnuuml [bizim hakikat dediğimiz soumlzcuumlğuuml] kullandıklarını
biliyoruz Heidegger tekniğin oumlzuumlnuumln tam da bu accedilığa ccedilıkartmakla ilgisi olduğunu
soumlyler teknik bir accedilığa ccedilıkartma biccedilimidir Dolayısıyla teknik accedilığa ccedilıkmayı
dolayısıyla hakikati ilgilendiren bir meseledir163
Aristotelesrsquoin Nikomakhosrsquoa Etikrsquote [III ve IV boumlluumlmler] techneacute ile episteme
soumlzcuumlklerini karşılaştırması technersquonin bizim accedilımızdan daha iyi anlaşılmasını sağlar
Aslında her iki soumlzcuumlk de bilmeye verilen adlardır Fakat iki soumlzcuumlk arasında giz
162 Oumlzlem 1997b s 18 163 Bkz Heidegger 1998 s 17
79
accedilma tarzları ve accediltıkları şeylerin ne olduğu bakımlarından farklılıklar vardır
Aristotelesrsquoe goumlre
Tekhne aletheueinrsquoin bir tarzıdır Aletheuein kendini oumlne-ccedilıkarmayan ve henuumlz oumlnuumlmuumlzde burada durmayan bir an oumlyle bir an boumlyle goumlruumlnuumlp beklenmedik bir şekilde vuku bulabilen her şeyin gizini-accedilar [hellip] bu yuumlzden tekhnersquode belirleyici olan şey yapmada elle işlemede veya araccedil kullanmada değil ama daha ccedilok yukarıda anılan gizini-accedilmada yatar Tekhne imal etme olarak değil gizini-accedilma olarak bir oumlne-ccedilıkmadır164
Modern teknikteki fark tam da burada ortaya ccedilıkmaktadır Hiccedil şuumlphesiz o da bir
accedilığa ccedilıkarmadır fakat poiesis anlamıyla değil Ccediluumlnkuuml modern teknik Heideggerrsquoin
deyişiyle ldquodoğaya bir meydan okumadırrdquo [Herausfordern] Meydan okumanın
oumltesine de geccedilerek doğayı koumlleleştirir Doğanın varolan enerjisini ondan soumlker ve
istenildiği anda insanın hizmetine sunulmak uumlzere kilit altına koyar Bu soumlylenenler
ldquoeski yel değirmenleri iccedilin de geccedilerli değil midirrdquo diye sorar Heidegger ve soruya
verdiği cevabıyla techneacute ile modern teknik ayrımını bize goumlsterir ldquoYel
değirmenlerinin kanatları muhakkak ki ruumlzgacircrda doumlnerler onlar dolayımsız olarak
ruumlzgacircrın esmesine terk edilmişlerdir Fakat yel değirmeni hava akımlarından gelen
enerjiyi onu depolamak uumlzere kilit altında tutmazrdquo165 Buna karşın Heideggerrsquoin
verdiği hidroelektrik santrali oumlrneği tam da bu doğaya saldırının doğadaki enerjiyi
ccediloumlzen dışarı ccedilıkaran ve onu kontrol altına alarak en yuumlksek faydayı talep etmeye
uygun bir oumlrnek teşkil eder Santral nehri tribuumlnlerini ccedilevirmeye zorlar
ldquoHidroelektrik santral Renrsquoin akıntısına yuumlzyıllardır bir kıyıyı diğer kıyıyla
birleştiren eski ahşap koumlpruumlnuumln inşa edildiği gibi inşa edilmemiştir Aksine guumlccedil
santrali akıntıya bent olacak şekilde inşa edilmiştirrdquo166 Başka bir deyişle santral Ren
Nehrirsquone kurulmamış Ren Nehri santrale kurulmuştur Modern teknikteki meydana-
ccedilıkarma bu tuumlrden yani gizli kalmış olanı ccedilıkaran onu ndashsantralin yaptığı gibi- başka
bir şeye doumlnuumlştuumlren depolayan ve gerektiğinde dağıtan bir tuumlr accedilığa-ccedilıkarmadır
Dolayısıyla bu accedilığa ccedilıkarmanın herhangi bir aşamasında muğlacircklığa yer yoktur her
bir aşama denetlenir kontrol altına alınır yel değirmeni-ruumlzgacircr ilişkisindeki
164 Heidegger 1997b s 66 165 Heidegger 1998 s 68 166 Heidegger 1997b s 70
80
olumsallığa izin verilmez Ya da tarlaya tohum eken ccediliftccedilinin sabırlı bekleyişini
goumlstermez modern teknik Tohumun yeşermesini garanti eder yapay guumlbrelerle
sulama ve motorize ccedilapalama teknikleriyle ve her tuumlrluuml haşerat ve maraza karşı
geliştirilen ilaccedillarla toprağı ve tohumu kendini-accedilmaya zorlar Heidegger buradaki
tehlikeyi şoumlyle accedilıklıyor
Gizinden-ccedilıkmış-olan-şey insanı nesne olarak değil de fakat daha ccedilok muumlnhasıran el-altında-duran olarak ilgilendirir ilgilendirmez ve insan nesnesizliğin ortasında yalnızca el-altında-duranın duumlzenleyicisi olur olmaz aynı insan duumlşuumlşuumln en uccedil noktasına iner yani insan kendisinin el-altında-duran olarak ele alınacağı noktaya iner Bu arada tam da boumlyle bir tehdit edilen biri olarak insan kendisini yeryuumlzuumlnuumln efendisi konumuna yuumlkseltir Boumlylece insanın karşı karşıya kaldığı her şeyin yalnızca insanın uumlruumlnuuml olduğu oumllccediluumlde mevcut olduğuna ilişkin yanıltıcı izlenim yaygınlık kazanır [hellip] İnsan her yerde ve daima yalnızca kendisiyle karşılaşırmış gibi goumlruumlnuumlr167
Oysaki guumlnuumlmuumlzde modern tekniğin geldiği bu seviyede insan hiccedilbir yerde
kendisiyle kendi oumlzuumlyle karşılaşamamaktadır İnsan tekniğe ve tekniğin araccedillarına-
analiz etme hesaplama ve duumlzenleme- hacirckim olmakla evrenin tuumlm alanlarına hacirckim
olabileceğini her yeri ve her şeyi kontroluuml altına alabileceğini duumlşuumlnmektedir Bu
inanış Heideggerrsquoe goumlre insanın başına gelebilecek en buumlyuumlk tehlikedir Her şeyin
insan yapımı olmasına doğru suumlruumlklenişi her şeyin insanın yapıp ettikleriymiş gibi
algılanması en sonunda insanın kendini ldquoimalrdquo etmesine kadar gidecektir Nitekim
buguumlnuumln tanıkları olarak bizler bu durumun eşiğinde olduğumuzun farkındayız
Ancak hatırlatmakta fayda var ki Heidegger tehlikeden soumlz ederken basit bir
teknoloji duumlşmanlığı yapmamaktadır ya da doğanın egemenlik altına alınışına
romantik bir tepki vermemektedir Bazı duumlşuumlnuumlrlerin onu bu şekilde algılamalarına
rağmen168 Heideggerrsquoin teknolojiye bakışı ne oumlvguuml ne de tam anlamıyla bir reddediş
iccedilermektedir
Teknolojinin oumlzuuml iki başlıdır muğlaktır bir accedilıdan pharmakonrsquoa benzer Dolayısıyla
teknolojideki tehlike aynı zamanda kurtuluşun ilacını da taşımaktadır Heidegger
167 Heidegger 1997b s 86 168 Oumlrneğin Juumlrgen Habermas Bu konuda bkz Dreyfus Hubert L ldquoHeidegger on Gaining a Free Relation to Technologyrdquo Heidegger Reexamined Art Poetry and Technology Vol3 ed Hubert Dreyfus Mark Wrathall Rouledge New YorkampLondon 2002 s 163
81
Houmllderlinrsquoin bir şiirinden yaptığı alıntıyla bunu vurgular ldquoTehlikenin olduğu yerde
koruyucu guumlccedil de serpilip gelişirrdquo169
Heidegger teknik aygıtlardan teknolojinin uumlruumlnlerinden kaccedilışımızın olmadığını
soumlyler Kaccedilınılmazlığın farkında olmak gerekir Teknolojiye goumlzuuml kapalı saldırmak
da onu ldquoşeytan işirdquo diye nitelemek de yanlış bir tutum olacaktır Teknolojinin her
geccedilen guumln doğaya ve insana daha fazla meydan okuduğunu insan varlığını her geccedilen
guumln daha fazla tehdit ettiğini goumlruumlyoruz Fakat diğer taraftan teknik araccedillara ve
uumlruumlnlere bağımlı olduğumuzu da goumlrmek zorundayız Bu ikili durumun farkında
olmak teknolojiyle ilişkimize doğru bir youmln verebilecektir Heideggerrsquoe goumlre teknik
araccedillarla ilişki oumlyle kurulmalı ki onların koumllesi olmamayı başarılabilmeli aynı
zamanda Ona goumlre formuumll basittir
Teknik araccedilları kullanmanın kaccedilınılmaz olduğunu soumlyleyebilir ve aynı zamanda doğamızı altuumlst etmesine ccedilarccedilur etmesine bozmasına ve bizim uumlzerimizde hacirckimiyet kurmasına karşı ccedilıkabiliriz Fakat ne evet ne de hayır diyerek teknolojik araccedillarla ilişkimiz belirsiz ve guumlvensiz olmaz mı Tam tersine Teknolojiyle ilişkimiz muumlkemmel bir biccedilimde kolay ve rahat olacaktır Teknik araccedilları guumlnluumlk yaşantımıza sokalım ve aynı zamanda onları uzak tutalım170
hellip
Ccedilalışmamızın bu ana kadar olan kısmında Heideggerrsquoin Varlık ve Zamanrsquoda
geliştirdiği fikirlerden yola ccedilıkarak insanın evrendeki muğlacirck konumunu anlamaya
ccedilalıştık Bu amaccedilla unheimlich deinon daimon oumlluumlm techne havf ve korku gibi bir
dizi anahtar soumlzcuumlk uumlzerinde durmaya ccedilalıştık Ccedilalışmamızın bundan sonraki
kısmında insanın muğlaklıktan kaccedilma yollarından biri olan kategorileştirme ve
kategorileri birbirinden uzak tutmak ve ayırmak iccedilin kullandığı rituumlelleri kuumlltuumlrel
technersquoler olarak ele alacak ve tragedya ile bağlantısını kurmaya ccedilalışacağız
169 Heidegger 1997b s109 Dn 30 170 Heidegger Martin Discourse on Thinking A Translation of Gelassenheit Tr John M Anderson E Hans Freund Harper amp Row New York 1966 s 53-54
82
2 Kuumlltuumlrel Techne Olarak Rituumlel ve Kategorizasyon
Hayat oumlluumlme ve hastalığa dağınıklığa ve
anarşiye karşı koyabilmek iccedilin dayanacak bir temel
arar
Diltey
21 Kategorizasyon
Kuumlltuumlrler birbirlerine benzerler Bu benzerlik Wittgensteinrsquoın ldquoailevirdquo dediği
tuumlrdendir Hemen hemen her kuumlltuumlrde insanın kendini kendi-olmayandan
ldquodiğerinden ldquooumltekindenrdquo ldquoşeylerdenrdquo ayırdığını ve bu farkı canlı tutma eğiliminde
olduğunu goumlruumlruumlz Ayrım ilk olarak dil ile başlar ve onun sayesinde suumlrduumlruumlluumlr
(Diğer taraftan yine aynı dilin suumlrekli ihanetine de uğrar Ccediluumlnkuuml dil insanın ayrım
yapmasını sağlayan bir araccedil olarak kesinlikten uzak yapısıyla muğlaklık potansiyeli
taşır) İnsan ilk olarak ldquobenrdquo der ldquobenrdquo diyerek kendine ait olan varlık alanını
belirler aksi halde kendini kendi dışında varolan duumlnyadan ayırmadığı muumlddetccedile
varolabilmek iccedilin gerekli en temel itkiden mahrum kalacaktır Hayatta kalmak şeyleri
sınıflandırmaya ayrıştırmaya bağlıdır
Sınıflandırmak boumllme ayırma dahil etme ve dışarıda tutma gibi eylemlerden oluşur
Burada yatan temel duumlşuumlnce duumlnyanın farklılaşmış şeylerden ibaret olduğuna her bir
varlığın kendine ait sınırların iccedilerisinde olması gerektiğine dair inanccediltır Başka bir
ifadeyle soumlylersek bu inanccedil duumlnyanın belirli bir duumlzeninin olduğuna inanır
Antropolog Mary Douglasrsquoa goumlre sınıflandırma evrensel bir insan aktivitesidir ve her
rasyonel davranış doğası gereği bir sınıflandırma ima etmektedir1 İnsan suumlrekli
değişen etkilerin kaosunda kaybolmamak iccedilin stabil ve tanımlanabilir nesnelerden
1 Bkz Douglas 1966 s XVII vd
83
oluşan bir duumlnya kurmaya ccedilalışır kendine Boumlylece kurduğu ve suumlrduumlrduumlğuuml
sınıflandırma sistemi dengeyi ve istikrarı az ccedilok suumlrduumlrebilecek durumda olmalıdır2
Chris Jenks Mary Douglasrsquoın sınıflandırmayla ilgili goumlruumlşlerini yorumlarken
toplumun temelini tam da bu sınıflandırma sisteminin oluşturduğunu belirtir Ona
goumlre toplum eşzamanlı olarak kavramsal siyasal ve moral youmlnleri olan
karmaşıklaşmış bir sınıflandırma sistemidir3
Eliade insanın evreni sınıflandırmasının ontolojik bir zorunluluk olduğunu belirtir4
İnsan oumlrneğin evreni kutsal ve dindışı alanlar olarak ayırırken evrenin homojen bir
buumltuumln olmadığı inanışından yola ccedilıkar ve yine Eliadersquoye hiccedilbir duumlnya ldquohomojenliğin
karmaşasırdquo iccedilinde varolamaz5 Burada homojenlik kaotik olandır şeylerin
duumlzenlenmemiş halidir boumlyle bir durum insan varlığının temelini tehdit eder
Antropolojik ccedilalışmalarda insanın belli başlı ayrımları ve sınıflandırmaları uumlzerinde
durulur Doğa ve kuumlltuumlr yaşam ve oumlluumlm tanrı ve insan hayvan ve insan yer altı ve
yeruumlstuuml bu duumlnya ve oumlte duumlnya kutsal ve dindışı gibi ikilikler ve kategoriler bunların
başlıcaları arasında sayılabilir İnsan oumlncelikle kendini doğanın vahşi işlenmemiş ve
tehlikeli yanından ayırmak zorundadır Medeniyet kendini bu duumlşuumlncenin daha
doğrusu bu ayrım duumlşuumlncesinin uumlzerinde inşa eder ve doğa ile kuumlltuumlr birbirinden
kesin ccedilizgilerle ayrılır Yatay doğrultuda işleyen bu ayrımın bir benzeri dikey
doğrultuda da karşımıza ccedilıkar Yeryuumlzuumlnuumln sakinleri yerin altındakilerden ve
yukarıdakilerden de kendini ayırır Ccediluumlnkuuml her iki boumllge de insanın kontroluumlnuumln
dışındadır
17 yuumlzyıl oumlncesi ve sonrasında insan bilimlerinin bilgi edinme youmlntemlerini
karşılaştırdığı Les Mots et les Choses [Kelimeler ve Şeyler] adlı ccedilalışmasında Michel
Foucault evreni kategorilere ayırma işleminin bir episteme bilgi elde etme youmlntemi
2 Douglas 1966 s 45 3 Jenks 2003 s 34 4 Eliade Mircea The Sacred amp Profane The Nature of Religion tr Willard R Trask New York 1968 s 20 5 Eliade 1968 s 22 Kutsal ve Duumlnyevi ayrımının ayrıntılı bir tanımı iccedilin ayrıca bkz Durkheim Emile The Elementary Forms of The Religious Life Tr Joseph Ward Swain London George Allen and Unwin 1971
84
olduğunu belirtir Her doumlnemin kendine oumlzguuml sınıflandırma sistemi olduğunu bu
sınıflandırmanın da temelinde oumlrneğin 17 yuumlzyıl oumlncesinde benzerlik ilkesi rol
alırken 17 yuumlzyıldan sonra farklılık ilkesinin temel oluşturduğunu oumlrneklerle ortaya
koyar
Zihin faaliyeti [hellip] boumlylece artık şeylerdeki bir akrabalığı bir cazibeyi ve ya gizlice paylaşılmış bir doğayı accedilık edebilecek her şeyin peşinde olmak uumlzere onları yaklaştırmaya değil de tamamen tersine ayırmaya youmlnelik olacaktır yani oumlzdeşlikleri ve sonra buradan uzaklaşan tuumlm basamaklara geccediliş gereğini belirlemeye Ayrım yapmak karşılaştırmaya bir bakıma farklılığın oumlncelikli ve temel aranışını dayatmaktadır [hellip] ccediluumlnkuuml bilmek ayırmaktır6
Levi-Strauss da Foucaultrsquodan birkaccedil yıl oumlnce Batı duumlşuumlncesinin bir oumlvguuml kaynağı
olarak goumlrduumlğuuml bu ayırma ve sınıflandırma sisteminin hakim yanlış inanışın aksine
ldquoyabanrdquo toplumlarda da goumlruumllebileceğini ortaya koyar7 Ama Levi-Straussrsquoa goumlre
yaban toplumların ayırma ve sınıflandırma sistemi Batırsquoda olduğu gibi oumlrneğin
doğanın kuumlltuumlrden kesin olarak ldquokopmardquosı boyutunda değildir Ona goumlre ldquoBatılı
insan oumlzellikle son doumlrt yuumlzyılında insansallıkla hayvansallığı birbirinden kesinlikle
ayırmayı bir hak olarak benimsemekle birinden aldığı her şeyi oumltekine vermekle
uğursuz bir doumlnemi başlatmışrdquotır Oysaki Batı duumlşuumlncesinde ldquoilkelrdquo sıfatıyla
neredeyse insan altı bir kategoriye konan ve kuumlccediluumlmsenen toplumların da benzer
(hatta yer yer daha karmaşık) bir ayırma ve sınıflandırma sitemlerinin olduğu ama
onların sistemlerinin ldquokesin kopmardquo niteliği değil daha esnek bir etkileşim hali
goumlsterdiği biraz dikkatli bir bakışla kolaylıkla anlaşılabilir Birccedilok goumlzlemci yaban
toplumların bilimini ldquonaifrdquo ldquosoyutlama yoksunurdquo ldquofiziksel olanla duumlşuumlnsel olanı
birbirine karıştıranrdquo ldquohiccedilbir zaman pratikte sonuccedil doğuramayacakrdquo bir takım
etkinlikler olarak tanımlama eğilimindedir Oysaki gerccedilek durum goumlruumlnduumlğuuml gibi
değildir Bizim ldquobilimselrdquo dediğimiz youmlntem de temelini ayrıştırma ve
sınıflandırmadan alır tıpkı ldquoilkelrdquo toplumlarda olduğu gibi Oumlrneğin Iakoutersquolar
ağaccedilkakan gagası ve ağaccedilkakan kanının diş ağrısını gidermek iccedilin kullanırlar
Pozitivist bir Batılı bilim adamının goumlzuumlnde bunun ldquopratikterdquo bir sonucu
6 Foucault Michel Kelimeler ve Şeyler İnsan Bilimlerinin Bir Arkeolojisi Ccedilev Mehmet Ali Kılıccedilbay İmge Kitabevi 2001 s 96 7 Bkz Levi-Strauss Claude Yaban Duumlşuumlnce Ccedilev Tahsin Yuumlcel YKY 4 Baskı İstanbul 2000
85
olmayacaktır Oysaki Levi-Strauss zaten amacın ilk olarak pratik değil duumlşuumlnsel
gereklilikleri karşılamaya youmlnelik olduğunu soumlyler
Gerccedilek sorun ağaccedilkakan gagasının suumlruumllmesiyle diş ağrılarının geccedilip geccedilmeyeceği değil belli bir goumlruumlş accedilısından ağaccedilkakanın gagasıyla insanın dişinin bağdaştırılıp bağdaştırılamayacağını [hellip] nesnelerle varlıkları kuumlmelendirme yoluyla evrene bir duumlzen başlangıcı getirilip getirilemeyeceğini bilmektir ccediluumlnkuuml sınıflandırma nasıl olursa olsun sınıflandırma yokluğuna goumlre gerccedilek bir erdem iccedilerir [hellip] duumlzen zorunluluğu ilkel dediğimiz duumlşuumlncenin temelinde yer alır ama ancak her tuumlrluuml duumlşuumlncenin temelinde yer aldığı oranda8
Ayırma ve sınıflandırmanın insanın evrende kurmak istediği duumlzen arayışının doğal
bir sonucu olduğu ortadadır Kesinlik ve değişmezlik insana guumlven verir bu yuumlzden
insanda bir ldquokesinlik arzusurdquo bulunur Evrende varolan guumlccedillerin ve şeylerin
sınırlarını kesin olarak bilmek ister Rene Girard insandaki bu ayırma boumllme ve
sınıflandırma mekanizmasının ldquokurucurdquo bir niteliği olduğunu soumlyler Kuumlltuumlruuml kuran
bu tuumlrden bir ayırmadır9 Girard ayırma mekanizmasının ldquokeyfirdquo olduğunu soumlyler
Bu keyfilik ister istemez oluşur tıpkı dil gibi Ayrımın ortadan kalmaya başladığı
yerde şiddetin ortaya ccedilıkacağını soumlyleyen Girard kuumlltuumlrel adlandırmaların
sınıflandırmaların ve ayırmanın bu şiddeti engelleyebildiğini iddia eder Girardrsquoa
goumlre dil
[hellip]baş doumlnduumlruumlcuuml şiddet salınımının yerine anlamlandırmaların istikrarını koymaktadır bir yanda vebanın bir yanda baba katli ile ensestin yer alması gibi Hiccedilbir şeyle ayırt edilmez olmuşların arasında işleyişe geccedilen ayrım mekanizması kaccedilınılmaz olarak hile yapar Etkili bir işleyiş iccedilin tuumlm topluluğun farklılaştırılmış birliğini sağlamak iccedilin hile yapması gerekir de İnsanlar yaşayan kuumlltuumlruumln orta yerinde bu bilinmeyen mekanizmadan doğan anlamlandırmaların keyfiliğini fark edecek yetide değildir10
Dil yani logos simgesel olanı yani kuumlltuumlruuml uumlretmektedir Logos ayırmakta
dışlamakta sınıflandırmakta ve kategoriler oluşturmaktadır Ancak modern duumlşuumlnce
oumlncesinde ayırma ve sınıflandırma hiccedilbir zaman kesin bir nitelikte goumlruumlnmemektedir
Kategorilerin birbirleriyle etkileşimde olduğu kabul edilir Ancak modern duumlşuumlnceyle
birlikte ldquoayırıcı kozmolojilerrdquo oluşmuş ve bu kuumlltuumlrlerde ldquoayrımrdquo o kadar
8 Levi-Strauss 2000 s 35 9 Girard Reneacute Şiddet ve Kutsal Ccedilev Necmiye Alpay Kanat Kitap İstanbul 2003 s 337 10 Girard agy
86
kesinleşmiştir ki bir kategorinin diğerine temas edebileceği ihtimali neredeyse
duumlşuumlnce dışı ya da mantıksal bir hata ccedilelişki olarak goumlruumllmuumlştuumlr Boumlyle bir kuumlltuumlrden
yetişmiş bilim adamları da bazen kategorilerin etkileşimli olduğuna inanan
toplumları anlamakta zorlanırlar Bu konuda Rouxrsquonun bir kuumlccediluumlk şaşkınlığını burada
alıntılamak yerinde olacaktır
Hayvan duumlnyasını ele almanın oumlzel bir biccedilimi de bu duumlnyayı bir sınıflandırma aracı olarak kullanmaktır Arkaik insan duumlzensizliği sevmez Duumlnyasını duumlzenlerken tuumlm evreni de duumlzenler Bunu yaparken kendisiyle ccedilelişkiye duumlşer ve iki karşıt eğilim arasında teredduumlt eder bu eğilimlerden biri insanın tuumlrleri suumlrekli karıştırmasını iccedil iccedile geccedilirmesini oumlngoumlruumlr ndash insanın hayvan bitki ve nesneyle aynı duumlzlemde kabul edilmesi onlar gibi davranması ya da onlarla eş zamanlı hareket etmesi ve karşılaşması- diğer eğilimse bu karmaşayı normlar ccedilerccedileveler ve yapılar kurarak duumlzeltmeye iter [hellip] oumlte yandan dış duumlnyayla ticari ilişkiler kurarlar ve bu ilişkiler yoluyla yerleşik duumlzeni tehdit ederler Her tuumlrluuml ticari hareketten korkarlar bu ticari hareketlerin zarar vermemesi iccedilin oumlnlemler alırlar Dışarıdan gelen insanları ve malları iki ateş arasından geccedilirirler evlerini eşik ya da kiriş tanrısıyla korurlar vs Boumlylece hem yapıların katılığını hem de bunu tehdit eden karmaşıklığı kavrarlar11
Başta soumlylememiz gereken şey daha oumlnce soumlylediklerimizden farklı olmayacak
Sadece arkaik insan değil guumlnuumlmuumlz insanı da duumlzensizliği sevmez Dolayısıyla evreni
sınıflandırarak bir duumlzene erişmek ihtiyacının sadece arkaik duumlşuumlnceye ait olduğunu
soumlylemek bu accedilıda eksik olacaktır Diğer taraftan Rouxrsquonun tarifini yaptığı insanın
hem kendini ayırmasını hem de ayırdığı şeyle ilişki kurmasını bir ccedilelişki olarak
goumlrmesi de yukarıda belirttiğimiz farklı kozmolojik anlayışın bir sonucu olsa gerek
Ccediluumlnkuuml gerccedilekte bu bir ccedilelişki değildir Soumlz konusu arkaik insan Rouxrsquonun da
sonunda kabul ettiği gibi evreni kategorilere ayırmanın mutlak olmadığını
kategoriler arasında zorunlu bir ilişkinin kaccedilınılmaz bir temasın olduğunu
bilmektedir Hiccedil şuumlphesiz modern akıl iccedilin hem ticaret yapıp hem de bu eylemin
getirdiği temastan korkmak ldquomantıksızrdquo bir durum olacaktır Uumlstelik bir de dışarıdan
gelen yabancının ya da malın ldquoarındırmardquo rituumlelinden geccedilirilerek benimsenmesi
ldquoccedilocukccedilardquo bir uygulama gibi algılanacaktır Fakat bu tuumlr kozmolojilere sahip
kuumlltuumlrler her ne kadar suumlrekli olarak ayrım ve sınıflandırma youmlntemleri uygulasalar
da kategoriler arasında temasın kaccedilınılmaz olduğunu bilirler Onlar bu temastan
11 Roux Jean-Paul Orta Asyarsquoda Kutsal Bitkiler ve Hayvanlar Ccedilev Aykut Kazancıgil Lale Arslan Kabalcı Yayınevi İstanbul 2005 s 8283
87
doğacak tehlikelere karşı suumlrekli uyanık olmak tehlikeleri kontrol altına almak
zorundadır Ccedileşitli rituumlel uygulamalarıyla birbirine temas eden kategoriler yeniden
ayrıştırılır
22 Kozmosun Kontroluuml Rituumleller
Oumlzellikle yaban toplumlarda bu ayrıştırma işleminin ayrıştırma rituumlellerinin suumlrekli
olarak tekrarlandığı goumlzlenir Bu ccedileşit rituumlel uygulamaları ve inanışların sıklıkla
goumlruumllmesi bu tuumlr kuumlltuumlrlerde kategoriler arasında suumlrekli olarak temas tehdidinin
bulunduğunun en accedilık goumlstergesidir Diğer bir deyişle bir toplumda rituumlelistik
uygulamalar ne kadar fazlaysa o toplumda kategorilerin etkileşimli olduğu inancı o
derece yuumlksektir Oumlrneğin oumlluumlm yaşama yaşam da oumlluumlme temas halindedir Bu
tuumlrden temasların tehlikelerini en aza indirebilmek iccedilin bazı uygulamalarla iki
kategori birbirinden uzaklaştırılmaya ccedilalışılır
ldquoEliadersquonin aktardığına goumlre Sarı Uygurlar oumlluumlye ldquoCcedilocuklarını hayvanlarını ve mallarını da yanına almardquo diye seslenirler [hellip] Şaman oumllenin ruhunu oumlluumller acirclemine goumltuumlruumlp kabul ettirene kadar yeni oumlluuml yer altı duumlnyasına alışamaz ailesini arkadaşlarını ve suumlruumllerini yanına almaya ccedilalışır Bu nedenle oumlluumlnuumln ruhunun dirileri takip edememesi iccedilin mezarlıktan ccedilıkarken başka yol kullanmak gibi ccedileşitli oumlnlemler alınır İnanışlara goumlre oumlluumller ancak oumlluumlmlerinden uumlccedil yedi ya da kırk guumln sonra verilen cenaze şoumlleninin ardından bir daha doumlnmemek uumlzere oumlluumller acirclemine giderrdquo12
Levi-Strauss Yerli Foxrsquoların cenaze toumlrenlerinin ldquooumlluumlden kurtulmakrdquo ve ldquooumlluumllerin
artık kendileri arasında bulunmamanın yarattığı acı ve kederin etkisiyle canlılardan
oumlccedil almalarını oumlnlemekrdquo kaygısıyla yapıldığını ve ldquooumlluumlnuumln ruhunu [hellip] kesinlikle oumlbuumlr
duumlnyaya gitmeye razı etmek iccedilinrdquo yaptığı bazı uygulamaları oumlrnekler13
Oumlluumller duumlnyasıyla yaşayanlar arasındaki suumlrekli temas ilişkisine hayvanlar
kategorisinden de oumlrnekler verilebilir Altay Tuumlrklerinin av hayvanlarına karşı
tavırları bu etkileşimin accedilık bir goumlstergesidir
hellipoumllduumlrduumlkleri hayvanların hemen hemen tamamının kemiklerinin ya da cesetlerinin ccedilok iyi korunan bir yerde sonsuza kadar sergilenmesi ve muhafaza edilmesi gibi bir
12 Eliade Şamanizm s 240 aktaran Ccediloruhlu Yaşar Tuumlrk Mitolojisinin Ana Hatları Kabalcı Yayınevi İstanbul 2002 s123 13 Levi-Strauss 2000 s 55 - 56
88
geleneği suumlrduumlrmuumlşlerdir oumllduumlruumllen hayvanın ruhunun bu kalıntılarda varlığını suumlrduumlrduumlğuuml şeklindeki eski klasik goumlruumlş hala geccedilerliydi Bu uygulama hayvanın yeniden doğması iccedilin yapılıyordu14
İster insan olsun ister hayvan oumlluumlnuumln ruhunun geri gele(bile)ceğine duyulan inanccedil
farklı şekillerde kendini goumlsterebiliyor Oumlrneğin Proto-Tuumlrklerde hayvan oumllduumlrmekle
insan oumllduumlrmek arasında ccedilok az fark vardır Ccediluumlnkuuml hayvanlar da insan toplulukları
gibi ldquogruplarrdquo halinde yaşamaktadırlar ve nasıl bir kabilenin uumlyesi başka bir
kabileden birini oumllduumlrduumlğuumlnde ldquokısasrdquo yasası (ya da benzeri cezalandırma
uygulamaları) devreye giriyorsa bir hayvanın oumllduumlruumllmesi de benzer bir durumla
sonuccedillanması beklenebilir Gerek oumllduumlruumllen hayvanın ruhu gerekse onun ldquokabilesirdquo
hem ldquooumllduumlrenrdquoden hem de onun kabilesinden intikam alabilir
Bu konuda Antik Yunanrsquodan bir oumlrnek verilebilir Atinarsquoda Bouphonia (Oumlkuumlzuumln
Oumllduumlruumllmesi) olarak anılan kurban toumlreninde genccedil kızlar bıccedilak ve balta gibi aletleri
suyla ıslarlar sonra başka birileri bıccedilakları alıp bileyiciye goumltuumlruumlr bileyiciler işlerini
hallettikten sonra bunları kasaplara verirler Son olarak kasaplardan ilki baltayla
hayvanın yere duumlşmesini sağlar diğeri de bıccedilakla boğazını keser Kasaplar işlerini
bitirir bitirmez ellerindekini atarak kaccedilarlar Bu arada hayvanın derisi soyulur eti
orada bulunanlarca paylaştırılır Sonra deri samanla doldurulur ve dikilir iccedili dolu
hayvan bir sabana koşulur Bu sırada hayvanı kimin oumllduumlrduumlğuumlnuuml bulmak iccedilin bir
mahkeme kurulur Suyu taşıyan kızlara sorulur oumlnce Kızlar aletleri bileyiciye
goumltuumlrenleri succedillar Bileyiciler kasaplara atar succedilu Son olarak kasaplar da balta ve
bıccedilağı succedillarlar Aletler succedillu bulunur ve denize atılırlar15 Frazer yine benzer bir
oumlrneği Japon Adalarında yaşayan Ainorsquolardan verir Bir ayı tuzağa duumlşuumlrduumlklerinde
ya da bir okla vurduklarında avcılar bir oumlzuumlr bulma ve ya kefaret toumlreninden
geccedilmektedirler16 Bu konuda bir şamanın soumlyledikleri basit bir animizmden
(canlıcılık) oumlte evrenin etkileşim halindeki kozmolojilerden ibaret durumunu oumlzetler
niteliktedir
14 Roux Jean-Paul Altay Tuumlrklerinde Oumlluumlm Ccedilev Aykut Kazancıgil Kabalcı İstanbul 1999 s 135 15 Frazer James Altın Dal Dinin ve Folklorun Koumlkleri Ccedilev Mehmet H Doğan Payel Yayınevi İstanbul 1992 II cilt s 42 16 Frazer 1992 s101 Frazer 100 ile 124 sayfalar arasında benzeri kefaret ve oumlzuumlr rituumlel oumlrnekleri verir
89
Yaşamın en buumlyuumlk tehlikesi tuumlmuumlyle canlardan ibaret olan insan besini olgusunda yatmaktadır Oumllduumlruumlp yeme durumunda kaldığımız tuumlm yaratıkların kendimize elbise yapmak iccedilin parccedilalayıp yok ettiğimiz her şeyin canı vardır oumlyle canlar ki bedenleriyle birlikte yok olup gitmezler boumlylece bedenlerinden yoksun bıraktığımızdan dolayı bizden oumlccedil almamaları iccedilin yatıştırılmaları gerekir17
Evcil hayvanları oumllduumlruumlrken ikna etmek onların oumlfkesini yatıştırmak daha kolaydır
ama av hayvanları konusunda iş karmaşıklaşır Yakalanan ya da oumllduumlruumllen hayvan
ldquotuumlrdeşlerinin kategorisirdquonden ayrılmalı onunla beslenecek olan insan kabilesine
dahil olmalıdır Rouxrsquoya goumlre ava ccedilıkmadan oumlnce avcının avlanacağı hayvanın
maskesini takması onun kılığına buumlruumlnmesi ve onu taklit etmesi yalnızca avın kolay
geccedilmesine youmlnelik pratik ya da buumlyuumlsel bir işlev taşımaz Roux bu tuumlr uygulamaların
ve toumlrenlerin ldquoav uumlzerinde hacirckimiyet kurmakrdquo ve ldquoonu şimdiden oumllduumlrmekrdquo
anlamlarına gelebileceğini yadsımaz Ancak uygulamaların başka bir yanı daha
vardır Avcı kılık değiştirme yoluyla avıyla doğru iletişim kurabilmek onu av
olmaya ldquoiknardquo edebilmek iccedilin kendi topluluğundan simgesel olarak ayrılır
Oumllduumlreceği hayvanın kılığına buumlruumlnerek o hayvan soyunun ldquokabilesinerdquo dahil olur
boumlylece ldquoiknardquo suumlrecinin kolaylaşacağına inanılır Aynı şekilde hayvan oumllduumlruumllduumlkten
ya da canlı olarak yakalandıktan sonra kampa getirildiğinde de benzer bir uygulama
bu kez tersinden yapılır
[hellip] ayı tilki vaşak koumlye getirilip cinsiyetlerine goumlre kadın ya da erkek gibi giydirildiklerinde kişilik değiştirme daha accedilık ortaya ccedilıkar İnsan kılığına sokularak kendi boylarının bir uumlyesi olmaktan ccedilıkarlar artık insanlara duumlşman ya da yabancı değillerdir ve oumllduumlklerinde insanlar iccedilin bir tehlike oluşturmazlar insan olmuşlardır boydan kişiler olmuşlardır ve bu konuda kimse bir şey diyemez18
Adı anılan tehlike yalnızca vahşi ya da av hayvanları iccedilin geccedilerli değildir Levi-
Strauss bitkilerle kurulan benzer bir yatıştırma uygulamasının oumlrneklerini verir
hellipkoumlkten accedilılan deliğe bir tutam tuumltuumln kimi zaman da bıccedilak ya da para konulur ve toplayıcı kısa bir dua okurdu bana verdiğini aldım sana da bunu bırakıyorum
17 Drury Nevill Şamanizm Şamanlığın Oumlğeleri Ccedilev Erkan Şimşek Okyanus Yayıncılık İstanbul 1996 s 26 18 Roux 2005 s 117
90
Dileğim oumlmruumlmuumln uzun olması benim ve yakınlarımın başına bir dert gelmemesidir19
Buumltuumln bu rituumlel ve uygulamalar birbirinden mutlak suretle ayrı kalması gereken
kategorilerin birbirine karışmasını oumlnleme amacı taşımaktadır Oumlluumlnuumln kendine ait
alana (oumlluumller diyarına) gidememesi oumllduumlruumllen bir hayvanın oumlluumlme razı edilememesi
soumlz konusu ruhları eşikte muğlak bir konumda bırakır Muğlak bir konum ise insan
toplulukları iccedilin en buumlyuumlk tehditlerden biridir
23 Eşik
Arnold van Gennep 1960 tarihli The Rites of Passage (Geccediliş Rituumlelleri) adlı
ccedilalışmasında her tuumlrluuml yer durum mevki toplumsal statuuml ya da yaş evresi (oumlrneğin
ergenlik gibi) değişimlerinde bir takım rituumleller yapıldığını ve bunun da neredeyse
buumltuumln toplumlarda goumlruumllduumlğuumlnuuml belirtir20 Gennep geccediliş rituumlellerinde genellikle uumlccedil
aşamanın bulunduğunu soumlyler ayırma rituumleli (rites of seperation) eşik (ya da sınır)
rituumleli (liminal rites) ve yeniden katılım (rites of incorporation)21 İlk aşama geccedilişte
olan kişinin (ya da şeyin) oumlnceki pozisyonundan sembolik olarak ayrılması işlemini
iccedilerir Ayırmadan sonra kişi marjinal bir duruma geccediler muğlak bir nitelik kazanır
ccediluumlnkuuml bilinmeyen kategori dışı bir yerde bir eşiktedir buumltuumln toplumsal kategorilerin
sınırındadır Son olarak uumlccediluumlncuuml aşamada kişi farklı bir kategoriye katılır
Geccediliş rituumlellerinin bizi ilgilendiren kısmı olarak eşik aşaması muğlacircklığın goumlruumlnuumlr
hale gelişi bakımından oumlnemlidir Turner da Genneprsquoin geccediliş rituumlellerine atıfta
bulunarak eşiğin korku veren muğlacircklığı uumlzerinde durur
Eşiğin ya da liminal personaersquonin (ldquoEşikteki insanlarınrdquo) niteliği ister istemez muğlacircktır ccediluumlnkuuml bu koşul ve bu koşul iccedilindeki kişiler normalde kuumlltuumlrel alandaki durumların ve pozisyonların yerini belirleyen sınıflandırmaların bağından kurtulmuş veya sıyrılmış durumdadır Eşikteki varlıklar ne burada ne oradadır onlar yasa gelenek teamuumll ve resmi protokol tarafından tayin edilip duumlzenlenmiş pozisyonların tam ortasında [betwixt] ve arasındadır [between] [hellip] Boumlylece eşikte olma hali
19 Levi-Strauss 2000 s 69 20 Bkz Gennep Arnold van The Rites of Passage Trans Monika B Vizedom and Gabrielle L Caffee Routledge London 1960 21 Gennep 1960 s 11 vd
91
ccediloğunlukla oumlluumlye ana rahminde olmaya goumlruumlnmezliğe belirsizleşmeye ccedilift cinsiyetliliğe yabanlığa ve guumlneş ya da ay tutulmalarına benzetilir 22
Van Genneprsquoin eşik olarak tanımladığı durum bizim bu ccedilalışmada muğlacircklık
dediğimiz durumla yakından ilişkilidir Bizce trajik durum bu tuumlrden bir muğlacirck
pozisyonun niteliklerinden doğmaktadır Muğlacircklık eşikte olmanın tanımsızlığını
ama aynı zamanda birden fazla tanıma imkacircn sunmasını iccedilerir bu yuumlzden de
tehlikelidir Douglas Van Genneprsquoin ldquoeşikrdquo kavramını yorumlarken bu durumu ccedilok
guumlzel bir şekilde oumlzetler
Van Gennep toplumu birbirine geccedilişleri olan koridorlar ve odalardan oluşan tehlikeli bir ev olarak goumlruumlyordu Tehlike geccediliş durumundaydı ccediluumlnkuuml geccediliş herhangi bir durumda olamamak demekti tanımsızdı Bir durumdan diğerine geccedilmek zorunda olan birisinin kendisi tehlikede olduğu gibi tehlikeyi başkalarına da bulaştırabilirdi Tehlike onu eski statuumlsuumlnden kesin bir şekilde ayıran bir rituumlel yoluyla kontrol edilmeliydi 23
Herhangi bir rituumlel suumlreci olmaksızın kendiliğinden eşikte yer alan pozisyonlar da
vardır Turner bu konuda Zambiarsquonın kuzeyinde yaşayan Ndembu kabilesinden bir
oumlrnek verir Kabiledeki en yuumlksek mevkiye sahip ve en kıdemlisi olan Kanongesha
birccedilok Afrika kabilesinde olduğu gibi ldquoparadoksalrdquo bir temsile sahiptir Hem
toplumdaki hiyerarşik yapılanmayı hem de hiyerarşik olmayan tek tek bireylerin
eşitliğine dayalı bir birlik olarak toplumun tuumlmuumlnuuml temsil eder Başka bir deyişle
kral iki farklı kategoriye aynı anda ldquotemasrdquo ederek muğlak bir konumda yer alır
Bu tuumlrden muğlak konumlar ldquoanormalrdquo olarak tanımlanan olaylarla
ilişkilendirilebilir Aslında ldquoanormalrdquo olan ldquomuğlakrdquo olandır normal olan aşılmış ya
da iki ya da daha fazla kategoriye aynı anda temas edilmiştir Somut anormallik
oumlrneklerine toplumlar farklı şekilde muumldahale ederler Douglas bu muumldahalelerden
bir kaccedilını sıralıyor Yorumlama yoluyla muğlaklığın azaltılması bunlardan ilkidir
Burada oumlrneğin anormal bir goumlruumlnuumlmde doğan bebeğin hayvan ile insan kategorileri
arasında olduğu duumlşuumlnuumlluumlr Batı Afrikarsquonın buumlyuumlk kabilelerinden olan Nuerrsquoler su
aygırına benzeyen yeni doğmuş bebeğin yanlışlıkla insan olarak duumlnyaya geldiğini
22 Turner 1977 s 95 23 Douglas 1966 119
92
duumlşuumlnerek onu ait olduğu yere bir su kenarına bırakırlar İkinci youmlntem ise
muğlaklığa fiziki olarak muumldahale etmektir Burada birinciye goumlre daha net
uygulama vardır Bu konuda Douglas ikiz oumlrneğini verir24 Bazı Batı Afrika
kabilelerinin ikiz doğan ccedilocuklardan birini oumllduumlrduumlkleri goumlzlenmektedir Reneacute Girard
ikizlerden duyulan korkuyu ldquoşiddetrdquo kavramıyla accedilıklamaktadır Girard temel teorisi
yani ldquofarklılığın yitimi şiddet doğururrdquo ilkesi uyarınca ikizleri yorumladığında
ikizlerin soumlz konusu farklılık yitimini temsil ettiğini bu bakımdan da topluluk iccedilin
ldquoşiddetrdquoi yani yıkımı ifade ettiği iccedilin korkutucu olduğunu iddia etmektedir25 Biz
farklılığın yitimi yerine muğlacircklık demeyi tercih ediyoruz Ccediluumlnkuuml ikizlerin goumlsterdiği
şey kategorilerin birbirine karışmasını bir ccedileşit kirlenmeyi goumlstermektedir
Kirlenmedir ccediluumlnkuuml ikiz (double) muğlacircklığı accedilığa ccedilıkartır daha oumlnce tartıştığımız
unheimlichrsquoin tekinsizin alanına girer Nihai olarak bu tuumlr durumlarda topluluğun
yaklaşım youmlntemleri ne derece farklılık goumlsterirse goumlstersin temelde soumlz konusu
muğlaklığı kontrol etme arzusunu bize goumlstermektedir Rituumleller normalin-kuralın
dışına ccedilıkmış olanı bulunduğu kategorinin sınırını aşmış olanı yeniden kontrol etme
onun uumlzerinde hakimiyet kurma girişimidir Bu anlamıyla rituumlel de bir techneacutersquodir
24 Kirlenme Murdar Cenabet
Eşikteki insanlar (ve ya şeyler) her zaman başka bir konuma geccedil(e)meyebilirler Bu
durumda eşikte olma hali geccedilici değil uzun suumlreli ya da kalıcıdır Bu tuumlr konumdaki
insanlar eşikte olmanın hemen buumltuumln oumlzelliklerini az ya da ccedilok barındırırlar
dokunulmaz ama yasaklı kutsal ama lanetlidirler Hemen her toplumda marjinal
konumda bulunanlar vardır soytarılar krallar şamanlar kahinler peygamberler
dilenciler cadılar hapccedilılar ldquotinercilerrdquo hippiler iki farklı etnik koumlkenden melezler
goumlccedilmenler kadınlar ccedilocuklar vb Accedilıkccedila goumlruumllebileceği gibi bu tuumlr konumlardaki
insanlar yapısal olarak toplumun en uumlstuuml ya da en altında ya da marjininde
bulunabilmektedirler
24 Douglas 1966 s 48-49 25 Girard 2003 s 79
93
ldquohellipeşik durumunda ve roluumlnde olanlara hemen her yerde dinsel-buumlyuumlsel oumlzellikler atfedilir ya da onlara [hellip] insanları nesneleri olayları ve ilişkileri kirleten uğursuz tehlikeli olarak bakılır [hellip] geleneksel sınıflandırma oumllccediluumltleriyle accedilık bir şekilde sınıflandırılamayan ya da sınıflamaların sınırları arasına duumlşenler hemen her yerde ldquokirleticirdquo ve ldquotehlikelirdquo olarak goumlruumlluumlrlerrdquo26
Burada İngilizcedeki polluting kelimesi yerine lsquokirleticirsquo kelimesini kullandık Belki
anlamın daha net anlaşılabilmesi iccedilin ldquomurdarrdquo ya da ldquocenabetrdquo kelimelerini tercih
etmemiz daha doğru olabilir Ccediluumlnkuuml bu iki kelimenin anlamları ldquokirlirdquo ya da
ldquokirleticirdquoden daha geniş bir alanı kapsamaktadır ldquoKirlirdquo ve ldquopisrdquo gibi anlamları
guumlnluumlk dilde yalnızca maddesel bir kirlenmeyi basit olarak ldquohijyen olmamardquoyı
ccedilağrıştıran ama dini kutsal ya da manevi bir anlam boyutu olmayan kelimeler
aslında durumu tam olarak karşılamakta yetersiz kalıyor Eşikteki kişinin hem
kendisi manevi duumlzeyde kirlenmiştir hem de onunla temas kuranları kirleten bir guumlce
sahiptir Bu yuumlzden sadece kirli kirlenmiş ya da kirleten demek eşikteki kişinin
bulunduğu durumu tam olarak anlatamamaktadır Murdar ldquokirlirdquo ve ldquopisrdquo
anlamlarını karşıladığı gibi ldquodini olarak yasaklanmış olanrdquo ve ldquotaburdquo anlamlarıyla da
dokunulmazlığı ve kirliliğin bulaşıcılığını ama aynı zamanda eşikteki kişinin kutsal
konumunu ima edebilmektedir Ancak murdar guumlnuumlmuumlzde genellikle hayvanlar ya da
nesneler iccedilin kullanılırken insanlar iccedilin aynı anlam kapsamına sahip olan bir başka
kelime daha uygun goumlruumllmektedir Cenabet27
Roux Altay halklarında insanların hayvanların bitkilerin ve nesnelerin tecrit edilme
uygulamalarını murdar kavramıyla accedilıklıyor
Murdar bahtsız kimsedir buumlyuumlk bir hastalık geccediliren guumlcuuml tuumlkenmiş yaşlıdır hatta şoumlyle soumlylenerek kovulan fakirdir ldquoSen Tanrırsquonın sana verdiği koumltuuml kaderinle defol Ccediluumlnkuuml seni beni sevdiği kadar sevseydi sana iyilik yapardırdquo Eziyet ccedileken hastalıklı
26 Turner 1977 s 108 27 Murdar kelimesi Farsccedila İslami kurallara goumlre kesilmemiş hayvan cesedi ve dinen kirli sayılan her şey anlamlarına gelmektedir Cenabet de ldquoŞerrsquoan kirli olmardquo ve ldquobu durumda olan kişirdquo olarak tanımlanmış Bkz Nişanyan 2004 Murdar ve Cenabet maddeleri Tuumlrk Dil Kurumu murdar kelimesinin anlamları şoumlyle sıralanıyor 1 Kirli pis 2 Cinsel birleşmeden sonra yıkanmamış (kimse) 3 Şeriata uygun olarak kesilmemiş olan (hayvan) Yine cenabet kelimesi iccedilin de ldquoDinin buyurduğu biccedilimde henuumlz yıkanmadığı iccedilin temiz sayılmayan (kimse)rdquo accedilıklaması yapıyor Bkz Tuumlrk Dil Kurumu 1998 murdar ve cenabet maddeleri Cuumlnuumlp olma durumuyla ilgili Kuranrsquoda Nisa (43) ve Maide (6) surelerine bakılabilir
94
hayvana koumltuuml buumlyuumlyen bitkiye ccedilelimsiz ve cılız ağaca anormallikleri yuumlzuumlnden kutsanmadıklarında kuşkuyla bakılırdı28
Burada kirli olma durumunun Yunancası miasmarsquodır Miasma topluluğu suumlrekli
tehdit eder Ccediluumlnkuuml kategorileri birbirine temas edebilen kuumlltuumlrlerde kirlilik de
bulaşıcıdır Miasmarsquonın tehdidi doğrudan doğruya toplumun (ve evrenin) duumlzenine
ve kategorilerin kesinliğine youmlnelik olur Bu yuumlzden toplumlar ne kadar katı
kategorilere sahipse kirlilik bulaşıcılık gibi duumlşuumlnceler ile kaccedilınma ve tedbir
rituumlelleri o kadar az goumlruumlluumlr
Kir[lilik] uumlzerine duumlşuumlnceler duumlzenin duumlzensizlikle varlığın varlık-olmayanla biccedilimin biccedilimsizlikle yaşamın oumlluumlmle ilişkisi uumlzerine fikirleri iccedilerir29
Douglasrsquoın bu yerinde tespiti bize oumlnemli bir kapı aralamaktadır Eğer bir eşikten
marjinden ya da muğlacirck pozisyonlardan soumlz ediyorsak ve buumltuumln bu konumlar korku
uyandırıcı bulunuyorsa bunun nedeni bu tuumlr pozisyonların tehlikeli tehdit edici ve en
oumlnemlisi de bulaşıcı bir kirlilik taşıyor olmalarından kaynaklanmaktadır Kirliliğe yol
accedilan şey ayrı kalması gereken kategorilerin birbirine temas etmesiyle oluşur Kirlilik
bulaşıcıdır bu yuumlzden de duumlzen duumlzensizliğin varlık varlık-olmayanın yaşam
oumlluumlmuumln tehdidi altında kalır
Diğer taraftan kirliliğin bizatihi kendisi de muğlacirck ccedilift değerli nitelikler barındırır
Bu yuumlzden ccediloğu zaman kirli ile kutsal olanı birbirinden ayırmak zorlaşır
Kutsal olanın muğlacircklığı yalnızca psikolojik duumlzende değil aynı zamanda değerler duumlzeninde de mevcuttur kutsal olan hem ldquokutsalrdquo hem de ldquokirlenmişrdquotir30
Eliadersquonin bu soumlzleri muğlacirck konumların en temel niteliğini goumlsteriyor Kelimelere
etimolojik accedilıdan baktığımızda paradoksu anlamamız daha kolay olabilir Kutsal
olan ldquokutrdquoa31 temas etmiş oluşuyla aslında tehlikelidir Kut Arapccediladaki bereket
28 Roux 2005 s 182 29 Douglas 1966 s 7 30 Eliade Mircae Patterns in Comparative Religion 1958 s 14-15 aktaran Douglas 1966 s 9 31 Kut kelimesinin anlamını tam olarak accedilıklamak muumlmkuumln goumlruumlnmuumlyor Tuumlrk Dil Kurumursquonun kut iccedilin oumlnerdikleri 1 Devlet idaresinde guumlccedil yaratıcılık ve yetki bakımından sahip olunan uumlstuumln guumlccedil 2 Mutluluk 3 mit İlahi bir kaynaktan gelen rahmet bereket Bkz Tuumlrk Dil Kurumu 1998 Kut maddesi
95
[kutsama yuumlcelme bolluk vs]32 kelimesine benzer anlamlar taşır Arapccediladaki b-r-k
koumlkuumlyle birlikte kutrsquoun oumlteki anlamları da duumlşuumlnuumllduumlğuumlnde kut kelimesini ldquokozmik
guumlccedilrdquo olarak anlamak hiccedil de yanlış olmayacaktır Nitekim Yaşar Ccediloruhlu kelimeyi
Goumlk tanrının insanlara verdiği ldquoyaşamsal mutlulukrdquo olarak ccedilevirir33 Emel Esin de
ldquoyerin ve goumlğuumln ccedilifte kut verdiğirdquo hakanlardan soumlz ederken kutrsquoun ldquokurucurdquo guumlcuumlne
(manarsquoya34) atıfta bulunur35 Dolayısıyla kutsal olan kutrsquou iccedilermesi bakımından
goumlruumlnuumlşte olumlu algılansa da potansiyel bir risk barındırır tehlikelidir neredeyse
kirli olan kadar tehdit iccedilerir Kelimenin İngilizcesinde durumu farklı accedilıdan goumlrmek
muumlmkuumln TG Tucker Latince Etimolojik Soumlzluumlkrsquote sacred kelimesini saq- koumlkuumlne
dayandırıyor ve bu koumlkuumln de ldquobağlamak sınırlamak kapatmak ayırmak korumakrdquo
anlamları taşıdığını soumlyluumlyor36 Bu accedilıdan baktığımızda kutsal olanın en temel
oumlzelliği onun ayrılması diğer kategorilerden uzaklaştırılması başka şeylere
lsquobulaştırılmamarsquosı olduğu duumlşuumlnuumllebilir
Genellikle kutsal [Holy] olarak ccedilevrilen İbranice k-d-sh [Arapccedila quds] koumlkuuml ayırma duumlşuumlncesine dayanır Robert Knox Eski Ahit ccedilevirisinde k-d-sh koumlkuumlnuuml doğrudan doğruya kutsal [Holy] olarak ccedilevirmenin zorluğunun farkında olarak lsquoayırmakrsquo [set apart] ifadesi kullanılır37
İlk bakışta kutsalın ayrılmasının ve korunmasının nedeninin onun ldquokirlenmerdquosini
engellemek olduğu duumlşuumlnuumllebilir Oysaki duruma tersten baktığımızda aslında kutsal
olanın kirlenmesinden duyulan korkunun kaynağında kutsal olana temas endişesi
olduğu goumlruumllecektir Yani korkuyu oluşturan şey sadece kutsalın kirlenmesi değil
aynı zamanda kutsala temas ederek kirlenme endişesidir Aslında Yunancada durum
32 Nişanyan 2004 Kut maddesi s 255 33 Ccediloruhlu 2002 s 20 34 Mana Melanezya ve Polinezyalıların kullandığı hem doğauumlstuuml hem de doğanın kurucu doğurucu guumlcuumlnuuml belirten bir soumlzcuumlk Soumlzcuumlk hem iyi hem koumltuumlcuumll hem faydalı hem de tehlikeli bir guumlcuuml ifade etmektedir Bkz mana Encyclopaeligdia Britannica Encyclopaeligdia Britannica Online (Ccedilevrimiccedili) httpwwwsearchebcomebarticle-9050428 9 Şubat 2009 35 Bkz Esin Emel Orta Asyarsquodan Osmanlırsquoya Tuumlrk Sanatında İkonografik Motifler İstanbul Kabalcı Yayınevi 2004 s 18 36 Tucker T G A Concise Etymological Dictionary of Latin M Niemeyer Halle (Saale) 1931 aktaran Online Etymology Dictionary (Ccedilevrimiccedili) httpwwwetymonlinecom 6 Aralık 2008 sacred maddesi Ayrıca bkz Klein 1966 s 1371 ve Partridge Eric Origins A Short Etymological Dictionary of Modern English Routledge London and New York 2006 s 2846-48 37 Douglas 1966 s 10
96
daha da netleşiyor agoj ve agioj kelimelerinin akrabalığını (soumlzluumlkler kelimelerin
aynı olduğunu soumlyluumlyor)38 goumlz oumlnuumlnde bulundurursak kutsal olanın aynı zamanda
kirli oluşu etimolojik olarak accedilıklığa kavuşacaktır Agos da hagios gibi iki farklı
anlamı aynı anda iccedilerir Her iki kelimede de hem temizliği hem kirliliği hem
kutsallığı hem de laneti ifade eden anlamlar mevcuttur Yeri gelmişken Antigonersquoden
bir oumlrnek verilebilir 255 dizede agos kelimesi ldquolanetrdquo anlamına yakın olarak
kullanılmıştır Jebb bu satırı yorumlarken agosrsquoun bu satırdaki kullanımını şu
şekilde tanımlar ldquoBir cesedi toprakla oumlrtmeden geccedilmesi yuumlzuumlnden kişiye bulaşan
guumlnahrdquo39 Guumlngoumlr Dilmen ccedilevirisinde dize şu şekildedir ldquohellipince bir kat toprak
serpmişler uumlstuumlne cenabetlikten kurtulsun diyerdquo40 Guumlngoumlr Dilmen agos karşılığı
olarak cenabetlik kelimesini tercih etmiş daha oumlnce yukarıda tartıştığımız uumlzere ccedilok
yanlış bir ccedileviri sayılamaz bu Oumlluuml goumlmuumllmemiş olmasıyla cenabet durumdadır
Jebbrsquoin accedilıklamasıyla birlikte duumlşuumlnduumlğuumlmuumlzde oumlluumlnuumln cenabetliğinin bulaşıcı bir
guumlnahlanet olduğu goumlruumllebilir Yine benzer şekilde 775 satırda Kreon Antigonersquoyi
kapatacağı zindandan soumlz ederken sadece miasmarsquodan kurtulacak kadar yiyecek
koyacağını bu yiyeceğin de kendisinin kefareti (agos) olacağı belirtir
Bir lokma yiyecek atacağım oumlnuumlne fazla değil o da kefaretim olsun kent temizlensin bu lekeden [775-6]
Goumlruumllduumlğuuml gibi bu kez agos kefaret yani guumlnahın bedeli guumlnahı temizleyen kurban
anlamlarında kullanılır
Freud toplumlarda goumlruumllen tabuların koumlkenlerini tartıştığı Totem und Tabu (Totem ve
Tabu) adlı eserinde soumlzcuumlğuumln muğlak anlamı uumlzerinde durur
38 agioj (hagios) A Tanrılara adanmış tanrılar iccedilin ayrılmış (I) İyi anlamda kutsal dinsel muumlbarek temiz kişi ya da şeyler (II) Koumltuuml anlamda lanetli melun iğrenccedil agoj (agos) A Dinsel korku (1) Kirlilik guumlnahkacircrlık somut anlamda lanetlenmiş şey ya da kişi (2) Kefaret kurban B İyi anlamda huşu duymak saygıyla karışık korku duymak Bkz Liddell amp Scott 1996 s 9 ve 14 Agos ve hagios kavramlarının hem etimolojik hem de anlambilimsel olarak aynı koumlkten geldikleri ve aynı durumlara referans verdiklerine ilişkin ayrıntılı bir tartışma iccedilin Bkz Vernant Jean-Pierre Eski Yunanrsquoda Soumlylen ve Toplum Ccedilev Mehmet Emin Oumlzcan İstanbul İmge Yayınevi 1996 s 128-133 39 Jebb R C Sophokles The Plays and Fragments Part III Antigone Second Editions Cambridge University Press 1891 s 57 40 Sofokles 1997 sat254-255
97
lsquoTabursquo Polinezyaca bir soumlzcuumlktuumlr Soumlzcuumlğuumln tam bir ccedilevirisini yapmak bizim iccedilin guumlccedil ccediluumlnkuuml soumlzcuumlğuumln tam karşılığı olan bir kavrama artık sahip değiliz Tıpkı Polinezyalıların tabusu gibi olan sacer soumlzcuumlğuuml antik Romalılar arasında hala geccedilerliydi Yunanlıların lsquoagojrsquo İbranicirclerin lsquokadeshrsquo soumlzcuumlkleri de Amerika Afrika (Madagaskar) ve Kuzey ve Orta Asyadaki birccedilok topluluk tarafından kullanılan benzer soumlzcuumlklerde olduğu gibi Polinezyalıların lsquotabursquo soumlzcuumlğuumlyle ifade ettikleri anlamın aynısına sahipti Goumlrduumlğuumlmuumlz kadarıyla lsquotabursquonun anlamı iki zıt youmlnde farklılaşır Bizim iccedilin soumlzcuumlk bir yandan lsquokutsalrsquo [sacred heilig] lsquokutsanmışrsquo [consecrated geweiht] diğer yandan da lsquotekinsizrsquo [uncanny unheimlich] lsquotehlikelirsquo [dangerous gefaumlhrlich] lsquoyasakrsquo [forbidden verboten] kirli [unclean unrein] anlamlarına gelmektedir 41
Yukarıdaki birccedilok oumlrnekte olduğu gibi guumlnluumlk dilde tabunun da anlamı daraltılmıştır
ve sadece ldquoyasaklanmışrdquo olan şeyleri anlatan bir soumlzcuumlk olarak kullanılmaktadır
Oysa Freudrsquoun da ortaya koyduğu gibi soumlzcuumlğuumln ldquokutrsquo lsquokutsalrsquo gibi farklı anlamları
bulunmaktadır
Freud tabunun anlamının ikili yapısını arzulama kaccedilınma ikilemi olarak accedilıklar
Toplumlarda tabunun ortaya ccedilıkmasının en temel nedeni sınır aşımının engellenmesi
ihtiyacıdır Ccediluumlnkuuml Freudrsquoa goumlre tabulaşan şeyler ya da eylemler bir yandan en fazla
zevk veren niteliğe de sahiptir42 Buna goumlre sosyalleşme suumlrecinde ccedilocuğa bazı şeyler
yasaklanır Bu yasaklar ccedilocukta koumlkluuml bir hal alır diğer taraftan bu suumlreccedil tamamen
bireysel olarak deneyimlendiğinden duygusal ve belirsiz bir durumdadır Her
yasaklama bir taraftan arzunun da doğmasına neden olmakta boumlylece sınır aşımı ile
ilgili olarak belirsiz bir durum ortaya ccedilıkmaktadır Yasak olan şey sınırın oumltesinde
olan şey potansiyel olarak kirletici bir guumlcuuml olan şey aynı derecede ccedilekiciliğe sahip
olarak arzuya neden olmaktadır Burada dengeyi bulmak oldukccedila zordur43
Freud tabu duumlşuumlncesinin kaynağında mana benzeri buumlyuumlluuml bir guumlcuumln varlığına
duyulan inancın yattığını soumlyler44 Mana daymonik bir guumlccediltuumlr ve onun her zaman
41 Freud Sigmund Totem and Taboo Some Points of Agreement between the Mental Lives of Savages and Neurotics Tr James Strachey London Routledge 2001 s 21 Freudrsquoun bu pasajda kullandığı Almanca terimler 1991 Almanca baskısından alınmıştır Bkz Freud Sigmund Totem und Tabu einige Uumlbereinstimmungen im Seelenleben der Wilden und der Neurotiker Frankfurt am Main Fischer Taschenbuch Verlag 1991 s 66 42 Freud 2001 25 43 Bkz Jenks 2003 s 45-46 44 Freud 2001 24
98
kontrol edilebilmesi guumlccediltuumlr Tabu olan bir şeye dokunan ya da tabu yasağını kıran
kişi de doğrudan doğruya tabu olur Ccediluumlnkuuml tabudaki bu buumlyuumlluuml guumlccedil bulaşıcıdır
Tabu sayılan kimseler ve şeyler elektriklenmiş eşyaya benzetilebilir Bunlar oumlyle buumlyuumlk bir guumlccedil kaynağıdırlar ki sahip oldukları elektrikleri temas yoluyla nakledilebilmektedir ve eğer bu elektrik guumlcuumlnuumln boşalmasına neden olan canlı dayanıklı değilse uumlzerinde yıkıcı bir etki accedilığa ccedilıkabilir45
Freud tabudaki bu ldquobulaşıcırdquo ve ldquoyıkıcırdquo guumlcuumln insanlardan uzaklaştırılabilmesi iccedilin
bazı kefaret toumlrenlerinin yapıldığını belirttikten sonra tabuları geccedilici ve kalıcı olarak
sınıflandırmayı oumlnerir Buna goumlre kalıcı tabular din adamları başkanlar oumlluumller ve
buumltuumln bunlara ilişkin her şeyi kapsamaktadır Geccedilici tabularsa aybaşı ve lohusalık
gibi veya avlanma ya da bir sefer oumlncesi ve sonrası savaşccedilıların durumunda olduğu
gibi belirli durumlarda karşımıza ccedilıkabilmektedir46
Kolayca goumlruumllebileceği uumlzere buumltuumln bu kişiler ve durumlar ikili anlama sahiptirler
Kutsal ve kirli olanın aynı olduğuna daha doğrusu kirliliğin ve bulaşıcılığın ndash
eşzamanlı olarak- kutsal olanın oumlzuumlnde bulunduğuna ilişkin ccedileşitli kuumlltuumlrlerden bolca
oumlrnek verilebilir Oumlrneğin Douglas Hintlilerin kutsal olan ile olmayan ve kirli ile
temiz arasında mutlak bir karşıtlık duumlşuumlnmediklerini belirtir Hintliler bunların
goumlreceli kategoriler olduğunu bilmektedirler birisi iccedilin temiz olan başkası iccedilin kirli
olabilmektedir47
Yahudilerin domuza ilişkin uygulamaları konusunda James Frazerrsquoın yorumları daha
accedilıklayıcı olabilir Frazer Yahudilerin ne domuz yediklerini ne de onu
oumllduumlrduumlklerini belirttikten sonra domuzun yenmemesini onun lsquopisrsquo bir hayvan olarak
algılanışına ama oumllduumlruumllmemesini ise hayvanın lsquokutsalrsquolığına bağlar48
Frazerrsquoin yine domuza ilişkin bu kez eski Mısırrsquodan verdiği oumlrnek daha da
aydınlatıcıdır
45 Freud agy 46 Freud agy 47 Douglas 1966 s10 48 Frazer 1992 s 55
99
Eski Mısırrsquoda domuzdan pis ve iğrenccedil bir hayvan olarak nefret edilmektedir Birisi domuza dokunacak olsa elbiseleriyle birlikte kendini nehre atarmış Domuzun suumltuumlnuuml iccedilmenin cuumlzam bulaştıracağı duumlşuumlnuumlluumlrmuumlş Mısırrsquoın yerlileri olmalarına rağmen domuz ccedilobanlarının tapınaklara girmesi yasaktır Bu yasak yalnızca onlara uygulanmaktaydı Hiccedil kimse domuz ccedilobanlarından kız almıyor ve vermiyordu ccedilobanlar yalnız kendi aralarında evlenebiliyorlardı Ama Mısırlılar yılda bir kez Ayrsquoa ve Osirisrsquoe domuz kurban ederler ve etmekle de kalmayıp etini de yerlerdi49
Hem kutsal hem de agos kelimelerinin ldquobulanıklığırdquondan soumlz eden Jean-Pierre
Vernant da Louis Moulinierrsquoin Antik Yunanrsquodaki kirlilik ve temizlik duumlşuumlncesini
araştırdığı kitabını yorumlarken Moulinierrsquoin kirlilik fikrini tam olarak
kavrayamadığını ccediluumlnkuuml Yunanlıların farklı kozmolojilerinin farklı duumlşuumlnce
yapılarının bulunduğunu goumlzden kaccedilırdığını belirttikten sonra kirlilik duumlşuumlncesinin
V yuumlzyıldaki algılanışına dair genel bir tablo ccedilizer
Kir hem maddi bir leke hem de goumlruumlnmez bir varlık olarak ortaya ccedilıkmaktadır Hem oumlzneldir hem nesnel insanın hem iccedilindedir hem de dışında Hem neden hem de sonuccedil olarak goumlruumlnmektedir salgına yol accedilan şey ve salgının yol accediltığı şeydir Kıyana [katile] ilişkindir kıyanın kendisidir kurbana ilişkin olduğu kadar onun oumlccedil duumlşuumlncesidir de Bu kadar ccedilelişkili youmlnleri olan bir duumlşuumlnceyi nasıl kavrayabiliriz50
Vernantrsquoın Moulinierrsquoe getirdiği en buumlyuumlk eleştiri Moulinierrsquoin dinsel bakışının
olmayışıdır Kirlilikten kutsallığa saflıktan lanetliliğe doğru bu hızlı geccedilişkenliğin
ldquomantıksal ccedilelişmezlikrdquo ilkesiyle accedilıklanabilir bir yanı elbette olamaz Vernant
Moulinierrsquoin accedilıklamasını tutarlılaştırmak adına kirlilik duumlşuumlncesinin metafizik
boyutunu goumlrmezden geldiğini hatta reddettiğini ama bu ihmal ve goumlrmezden gelişin
konuyu dar bir alana sıkıştırdığını soumlyler Kirlilik Homeros metinlerinde de
Hediodosrsquoun oumlğuumltlerinde de salt maddi olmanın oumltesinde anlamlar taşımaktadır
Oumlzellikle V yuumlzyıla gelindiğinde toplumsal değişimin bir sonucu olarak kirlenme
ve temizlik kutsallık ve lanet daha sıklıkla ilgilenilen bir konu haline gelir Boyutları
genişler maddi olanın oumltesinde oluşu daha accedilık bir şekilde goumlruumlluumlr Buumltuumln tragedya
metinleri bize herhangi bir kirliliğin metafizik guumlccedillerle bağlantılı olduğunu ccedilok accedilık
bir şekilde vurgular Antik Yunanrsquoda kirlilik daimonrsquola bağlantılıdır daha doğrusu
daimonik bir olgudur Kirlenme ile ilgi toumlrenlerin daima yıkama arıtma yakma atma
49 Frazer 1992 s 56 50 Vernant 1996 s 120
100
ve uzaklaştırma gibi maddi unsurları bulunuyorsa bunun nedeni Yunanlılar iccedilin
kirliliğin maddi bir mesele olmasından değil daimonrsquoların somut nesnelerde accedilığa
ccedilıktığına duyulan inanccediltan kaynaklanır Tıpkı buumltuumln tanrıların somut olarak
kendilerini goumlstermeleri gibi (oumlrneğin Hephaistosrsquoun ateşte Zeusrsquoun şimşekte)
daimonrsquolar gibi ruhani varlıklar da somut şeylerde zuhur ederler Kan lekesi katil
accedilıkta kalmış ceset vb daimonrsquoların goumlruumlnuumlr olduğu yerlerdir
Tanrısal [olan] ister yoğunlaşmış ister dağınık ister aşkın ister iccedilkin olsun ancak accedilığa vurumlarında kavranır Varlığını accedilığa vuran belirtilerle asla buumltuumlnuumlyle karışmadığı da doğrudur Kendi iccedilindeyken bile hep kendinin oumltesindedir Kısaca uzaklık az ya da ccedilok goumlruumllebilir51
Antik Yunan tanrılarını ya da daimonik guumlccedilleri kavramamızdaki en buumlyuumlk guumlccedilluumlk
budur Buguumlnkuuml semavi dinlerin kozmolojisiyle Antik Yunan duumlnyasına baktığımız
iccedilin temelde de tanrılar evreniyle insanlar evrenini iki ayrı duumlzlem olarak
duumlşuumlnmeye meyilli olduğumuz iccedilin Yunan kuumlltuumlruumlnuuml anlamada derin bir hata
yapıyoruz52 Yunan tanrıları ccedileşitlidir herhangi biri bir diğerini reddetmez yok
saymaz hemen her yerde kendilerini maddileştirerek goumlruumlnebilirler goumlruumlnmeden de
varlıklarını hissettirebilirler bir insanın bir hayvanın ya da bir eşyanın iccediline girip
ccedilıkabilirler Dolayısıyla kirliliğin de kutsallığın da hem maddi hem de manevi iki
boyutu vardır
Oumlrneğin cinayet durumlarında miyasma cinayetle ilgili her varlık ya da nesnede ete kemiğe buumlruumlnuumlr katil silah kan kurban eğer ağır succedilun doğrudan kutsal şeyleri aşağılamayla ilgili bir oumlzelliği varsa arı olmama loimoj [loimos] biccedilimi altında buumltuumln uumllkeye bile yayılabilir Verimsiz toprak kısır hayvanlar ucube bebekler Yani daimwn [daimon] guumlcuumlnde nesnelleşen şey duumlzene kutsala saygısızlık saldırısı ile bozulan ister geniş ister dar olsun insanların ilişkileri toplumsal acunsal ilişkiler
51 Vernant 1996 s 126-127 52 Yunan duumlnyasındaki inanccedilların ccedilokluğu ve ccedileşitliliği konusunda Walter Burkert şoumlyle diyor ldquoTek tanrılı dinlerde kendini tanımlama ve bir dini oumltekine goumlre sınırlama fazlasıyla bilinccedilli bir vurgu taşırken Hristiyanlık oumlncesi ccedilağda genelde yeni ve yabancı tanrılar oumlzelde de gizemler kurumu dahil ccedileşitli tapı biccedilimleri arasında bir dışlama soumlz konusu değildi birbirleriyle uyuşmasalar da tek bir ilkccedilağ dini iccedilinde toplanan başka başka biccedilimler eğilimler ya da seccedilenekler olarak boy goumlstermişlerdirdquo Burkert Walter İlkccedilağ Gizem Tapıları Ccedilev Bahadır Sina Şener İstanbul İmge Yayınevi 1999 s 16
101
dizgesidir Koumlken bakımından kirliliğin ccedileşitli somut biccedilimleri iccedilinde goumlsterdiği şey işte bu duumlzensizliktir53
Vernant L Gernetrsquoden yaptığı alıntıda aynı anda insanın hem dışında hem de iccedilinde
yer alan yıkım guumlccedilleri olarak hybris ve atersquoyi tanımlarken benzer bir iki boyutluluğu
goumlsterir54 Hybris de Ate de hem insanı yıkıma suumlruumlkleyen guumlccedillerdir hem yıkımın
nedenidir hem de yıkımın kendisidir Bu guumlccediller tanrıların goumlnderdiği ya da neden
olduğu soyut guumlccedillerdir kişinin bedenine girdikten sonra maddileşirler ndashoumlfke ya da
şiddet biccediliminde somutlaşarak- goumlruumlnuumlr olurlar
Rasyonel aklın onu kavrayabilmesindeki en buumlyuumlk guumlccedilluumlk kirliliğin hem maddi hem
de manevi boyutunun bulunmasıdır Rasyonel akıl ayırarak duumlşuumlnmeye eğilimli
olduğundan dinsel inanccedilsal bir kirlenme ile somut-maddesel kirlenmeyi birbirinden
ayrı olarak kavramaya ccedilalışır Oysa Antik Yunan gibi kategorilerin suumlrekli birbirine
temas potansiyelinde bulunduğu kuumlltuumlrlerde maddi ile manevi ayrımını yapmak
oldukccedila zordur kirlilikle bağlantılı olarak lanet ve kutsal da aynı muğlacircklık niteliğini
goumlsterirler ve anlamları suumlrekli değiştiğinden her bakımdan tehlikelidirler
İnsan goumlvdesinde dolaşan kan pis değildir Kan insanın iccedilindeki dirimdir Ancak toprağa aktığında toprağa bulaştığında bunları pisletir kirletir Peki neden oumltuumlruuml Buumltuumlnuumlyle olumlu anlamda lekelediği kapladığı iccedilin mi Ama bir merhem bir far ya da bir giysi de bedeni kaplar Bedeni kirletmez Kurban edilen hayvanın sunağın uumlzerine akan kanı da kirletmez ndashtam tersine sunağı kutsar Kanın hem bir pislik hem de bir kirlilik olarak goumlruumlnmesinin nedeni belli koşullarda aktığında (oumlzellikle toza bulanan kan to luqron) cinayet oumlluumlm demek oluşu dirime karşı yaşayanlar iccedilin tehlikeli bir gerccedileklik alanına ilişkin olmasıdır İnsan goumlvdesindeki toz ile ccedilamur elbette lumatalsquodır tanrıya youmlnelmeden oumlnce bunları temizlemek gerekir Ccediluumlnkuuml toprak cesetleri oumlrtmek iccedilin yaratılmıştır55
Vernantrsquoın yukarıdaki soumlzlerinden accedilıkccedila anlaşılabileceği uumlzere kirliliği oluşturan
temel durum birbirinden ayrı durması gereken kategorilerin birbirine temasıdır Bu
ccedilerccedilevede oumlluumlleri oumlrterek cesedi arıtma goumlrevi goumlren toprak yaşayan bir bedende
kirlilik yaratacaktır (Eğer rituumlel kontroluuml yoksa oumlrneğin İslamrsquodaki teyemmuumlm
abdesti almak gibi) Dolayısıyla kirliliği pisliği oluşturan şeyin kategorilerin rituumlel
53 Vernant 1996 s 127 54 Vernant agy 55 Vernant 1996 s 124
102
dışı teması olduğu rahatlıkla soumlylenebilir Ccediluumlnkuuml oumlzuuml itibariyle kirli olan bir şey
yoktur Hesiodosrsquoun İşler ve Guumlnlerrsquoin oumlğuumltler boumlluumlmuumlnde56 verdiği bazı kirlenme
oumlrneklerinde bunu kolaylıkla goumlrebiliriz Hesiodos ldquogeceleri yolda ya da yolun
dışında işemerdquo(728) derken yaptığı vurgu idrarın kirli oluşuna değildir onun
oumlğuumlduumlnuumln gerekccedilesi gecelerin ldquotanrılara aitrdquo olmasıdır tanrılar her yerde olabilir
dolayısıyla oumlluumlmsuumlzlere ait olan bir alana saygısız bir temas riski vardır ldquoCenaze
doumlnuumlşlerinde ccedilocuk yapmardquo(735) tavsiyesi ise Proto-Tuumlrklerin cenaze sonrası
uygulamalarını hatırlatır sadece bir boş inanccedil değildir bu oumlluumlmle yaşamı birbirinden
ayrı tutma birbirine temas etme tehlikesini engelleme ccedilabasıdır
Boumlylece kategorilerin birbirine temasında kirliliğin ortaya ccedilıktığını ama aynı
zamanda soumlz konusu kirliliğin anlamının da bulunduğu pozisyon sonucu
muğlacircklaştığını goumlrduumlk Bulunduğu pozisyon sonucu ccediluumlnkuuml kategorilerin birbirine
temas ettiği ldquoeşikrdquote yer almasıyla kirlenmiş olan aynı anda temiz olabilmekte
lanetli olan da kutsallığın niteliklerini barındırabilmektedir
Aynı zamanda hem kirlilik hem de kutsallık biccedilimleri olarak beliren doğauumlstuuml gerccedilekliklerin olabileceği boumlylece daha iyi anlaşılabilmektedir Dinsel duumlşuumlncenin bakış accedilılarından birinde kutsal bir guumlcuumln ldquoarılığırdquo aslında onu koruyan yasakların sayısı kesinliğiyle oumllccediluumlluumlr Bu arılığın pekiştiği zamanlarda bile tanrıların insanlarla bağlantılarında kutsala saygısızlıkla ilgili kirlilik yaratma fırsatları artmaktadır Ama bu artışın sonunda karşıt arı ile kirlenmiş kutupları birleşmekte birbirlerine karışmaktadır[hellip] Oumlyleyse kusursuzca arı bir kutsallık bize buumltuumlnuumlyle iğrenccedil gelebilir ccediluumlnkuuml onunla her tuumlr bağlantı bizi agosrsquouna teslim edecek bir kirlilik biccedilimi kazanabilir 57
Vernantrsquoın bu konuda verdiği en guumlzel oumlrnek oumlluumlm durumudur Ceset ifadesini
kullandığımızda oumlluumlmuumln buumlyuumlk bir kirlilik kaynağı olduğunu vurgularız Ancak
onunla temasın Vernantrsquoın doğru bir ifadeyle belirttiği gibi iki youmlnuuml vardır Hem
ceset ona temas edeni kirletmekte hem de oumlluumlmuumln arındırıcılığı cesedi kutsadığı iccedilin
ona temas eden kişi de kutsallaşmaktadır Cesedin temiz oluşunu Vernant şoumlyle
56 Hesiodos ldquoİşler ve Guumlnlerrdquo sat 725-760 57 Vernant 1996 s 130
103
accedilıklıyor ldquoKirlilik buumltuumln varlığı dışarıda hiccedilbir şey bırakmadan kaplayacak kadar
buumlyuumlk olduğunda artık kirlilik değil kutsallıktırrdquo58
Vernantrsquoın bu accedilıklamasında iki noktayı accedilmak gerekiyor Birincisi kirlilikten
kutsallığa geccedilişin kirliliğin miktarına bağlı olarak gerccedilekleştiği konusu şuumlphelidir
Kirliliğin yeteri kadar ldquobuumlyuumlkrdquo olmadığı bir ceset oumlrneğinde olduğu gibi her yeri
kaplamadığı durumlarda da kutsallığın goumlruumllebildiğini biliyoruz Oumlzellikle vuumlcuttan
ccedilıkan sıvılarla ilgili oumlrneklerde bunu goumlrmuumlştuumlk bir başka oumlrnek verelim Birccedilok
kuumlltuumlrde aybaşı kanının nedenini olarak ay goumlsterilir Yani ay inanışa goumlre kadınlara
tecavuumlz eder akan kan da bir tuumlr ccedilocuk duumlşuumlrmedir Aristoteles gibi birccedilok ilkccedilağ ve
ortaccedilağ duumlşuumlnuumlruuml de ceninin aybaşı kanamasının kesilmesinden sonra doumllyatağında
kalan bu kandan oluştuğuna inanırdı59 Aybaşı kanının doğurucu ve yaratıcı bir guumlccedil
olarak algılanışı bazı rituumlellerde de accedilıkccedila goumlze ccedilarpmaktadır Antik Yunan ve birccedilok
kuumlltuumlrde tarlalardaki ekinin verimliliğini artırmak iccedilin aybaşı goumlren kadınların
eteklerini kaldırarak tarlada veya tarla etrafında gezdikleri soumlylenir60 Ama diğer
taraftan aybaşı kanının doğurgan guumlcuumlne duyulan bu inanca karşın acircdet goumlren
kadınlar adam oumllduumlrmuumlş ya da bir oumlluumlye dokunmuş kadar kirli sayılırlardı
ccediloğunlukla acircdet doumlnemi boyunca izole edilirler oumlzellikle erkeklerin onlara
dokunmaları son derece tehlikeli olarak goumlruumlluumlrduuml61 Bu konuda benzer onlarca oumlrnek
goumlsterilebilir Kirlilik ya da kutsallık iki boyutlu (aslında ccedilok youmlnluuml) durumlardır
birbirlerini aynı anda iccedilerirler ve dışlarlar Dolayısıyla kirliliğin ldquoartmasırdquo kutsallığa
geccediliş anlamına gelmez Bu geccediliş bir kirlenme ldquoderecesirdquo olmaktan ziyade rituumlelle
olan ilişkiye bağlıdır Yani bir şey rituumlelin kontroluumlnde ise ldquoson derece kirlirdquo bile olsa
temiz ve kutsal olarak goumlruumllecektir Eğer rituumlel uygulanmamışsa soumlz konusu şey
herhangi bir rituumlelin parccedilası değilse ve ve ya eksik kalmış tamamlanamamış ya da
yanlış uygulanmış bir rituumlelin unsuruysa kirlilikten kutsallığa geccediliş soumlz konusu
olmayacaktır Vernantrsquoın soumlzlerinde accedilıklık getirilmesi gereken ikinci nokta da bu
58 Vernant agy 59 Bkz Thomson George Tarihoumlncesi Ege Eski Yunan Toplumu Uumlstuumlne İncelemeler C I Ccedilev Celal Uumlster İstanbul Payel Yayınevi 1995 s 233-235 60 Bkz Thomson 1995 s 229 61 Bu konuda bkz Douglas 1966 s 75 217 218 Thomson 1995 s 231 232
104
geccediliş meselesiyle ilgilidir Kirlilikten kutsallığa ya da tersi youmlnde bir ldquogeccedilişrdquo fiziksel
bir değişim ya da doumlnuumlşuumlmuuml iccedilermez durum bir ccedileşit adcılıkla (nominalizmle)
accedilıklanabilir
Kategorilerin etkileşimli olduğu toplumlarda rituumlelin ne kadar oumlnemli bir rol
oynadığını anlayabiliyoruz O kadar ki bazen topluluk iccedilin tabu olan ccediloğu zaman da
lanetlenerek toplum dışına atılma ya da oumlluumlm cezası gibi ağır cezalara
huumlkmedilebilecek durumlar bir rituumlel eşliğinde kutsayıcı bir hal alabilmektedir
Oumlrneğin Avustralya Arnhemland Aborjinleri bereket iccedilin ya da herhangi bir olayın
başlangıcında yaptıkları toumlrenlerini ayinsel bir ccediliftleşmeyle sonlandırırlar ve eğer ki
bu ccediliftleşme başka zamanlarda birleşmeleri yasaklanmış kişiler arasında olursa
rituumlelin ccedilok daha etkili olacağına inanırlar62
Hiccedil şuumlphesiz cinsellik buumltuumln toplumlarda hem verimlilik uumlreme ccediloğalma gibi
yaşama ilişkin uumlretici ve var edici guumlccedilleri ifade ederken aynı derecede yıkıcı tehlikeli
ve kirletici anlamlarla birlikte goumlruumlnuumlr Onun en temel oumlzelliği kamusal alandan ayrı
bir uzamda gerccedilekleştirilmesi iccedilin oumlzel bir itinam istemesidir Tıpkı bazı rituumlellerde
(oumlrneğin sadece erginlenmişlere accedilık olan sınırlı toumlrenlerde) olduğu gibi gizli olmak
zorundadır Gizliliğin bozulması kirlenme demektir Aynı şekilde cinsellik ancak
toplumun sınırlarını ccedilizdiği cinsler arasında ve kurallara uygun gerccedilekleşirse temiz
kalabilir Aksi taktirde kirlilik baş goumlsterecektir Oumlrneğin ensest Bushongrsquolar
arasında da kirletici olarak duumlşuumlnuumllmekte fakat krallarının kutsama toumlrenlerinin bir
parccedilası bir ensest rituumlelinden oluşmaktadır63 Bunun nedeni olarak iki gerekccedile
goumlsteriyor Douglas birincisi kirin kendisinin bir yanıyla uumlretici bir guumlce sahip
olmasıdır ki bunu yukarıda accedilıklamaya ccedilalışmıştık Douglasrsquoın ortaya attığı ikinci
neden ise şu ana kadar yaptığımız tartışmaların tersten bir okuması niteliğinde
ldquoFarklılığın bittiği yerde kirlenme de yokturrdquo diyor Douglas64 Ccediluumlnkuuml ona goumlre
kirlilik aklın farklılaştırma etkinliğinin bir sonucudur duumlzenin bir yan uumlruumlnuumlduumlr
62 Berndt Ronald Kunapipi A Study of an Australian Aboriginal Religious Cult Melbourne 1951 p 49 Aktaran Douglas 1966 s 108-109 63 Douglas 1966 s 197 64 Douglas 1966 s 198
105
Eğer ki ensest oumlrneğimizde olduğu gibi bir duumlzensizlik kontrol altında yapılıyorsa
farklılığın ldquoyokrdquo sayılabileceği duumlşuumlnuumllebilir Bu durumu Dionysos rituumlellerinde de
goumlrmek muumlmkuumlnduumlr Bakkhalar oyununu bu accedilıdan tartışmak yerinde olacaktır
Tam da bu noktada hem kirlilik hem de kutsallık problemini aynı anda iccedileren ama
bir taraftan da Antik Yunanrsquoda muğlacircklık meselesini anlamamızı kolaylaştıracak bir
kavram olarak pharmakon soumlzcuumlğuuml uumlzerinde durmanın uygun olacağını duumlşuumlnuumlyoruz
25 Pharmakon
Platonrsquoun Phaidros diyalogunda Sokrates tarafından anlatılan bir hikaye vardır
Hikayeye goumlre Mısırrsquolı bir tanrı olan Theuth sayıları hesaplamayı geometriyi ve
astronomiyi tavla oyununu ve en oumlnemlisi de yazıyı bulmuştur [icat etmiştir]
kendisinden onay almak uumlzere baş tanrı olan Amonrsquoun [Thamus] yanına varır Buumltuumln
bu sanatları Mısırlılara tanıtmak gerektiğini ccediluumlnkuuml bu icatların insanlar iccedilin faydalı
[pharmakon] olacağını soumlyler Theuth her bir icadı iccedilin birer değerlendirme
yaptıktan sonra sıra yazıya gelir
Ey Kral dedi Theuth işte bir bilgi (to mathema) ki bunun sayesinde Mısırlılar daha bilgili ve kendi geccedilmişlerini hatırlamaya daha istidatlı olacaklar Belleğin de bilgilendirmenin de devası (pharmakon) bulundu65
Ccedilalışmamızın birinci boumlluumlmuumlnuumln sonunda accediltığımız techneacute tartışmasını yeniden
hatırlarsak burada baş tanrıya sunulan yazının bir techne olduğunu kolaylıkla
goumlrebiliriz Ama tıpkı Heideggerrsquoin techneacutersquonin oumlzuumlnde varolduğunu iddia ettiği
muğlacircklık gibi burada sunulan techneacutersquonin yazının ya da pharmakonrsquoun da
muğlacircklığı ortaya ccedilıkacaktır Theuthrsquoun yazıyı sunma biccedilimi yazının olumlu
niteliklerin ardı ardına sıralanmasıdır Oysa Tanrı Amonrsquoun cevabı yazının tam tersi
niteliklerinin de olduğunu goumlsterir
İşte bu bilgiyi elde etmenin sonucu harfleri oumlğrenenler artık belleklerini işletmeyecekleri iccedilin ruhları unutkan olacaktır Yazıya guumlvendikleri iccedilin etraflarındaki şeyleri dışarıdan yabancı izler sayesinde hatırlamaya ccedilalışacaklar iccedilerden kendi kendilerine hatırlayacakları yerde O halde sen bellek iccedilin değil hatırlama iccedilin bir deva buldun Oumlğrenime gelince sen oumlğrencilerine ancak hakikate
65 Platon Phaidros sat [274ce]
106
benzer şeyleri (doxan) oumlğretirsin hakikatin kendisini (aletheian) değil Bunlar senin harflerin sayesinde oumlğretimsiz kalmalarına rağmen gırtlaklarına kadar bilgiye goumlmuumllduumller mi ccediloğu zaman hiccedilbir şeyi duumlruumlst duumlşuumlnemedikleri halde kendilerini binlerce şey hakkında huumlkuumlm vermeye yetkin sanacaklardır [274e 275b]
Techneacutersquonin oumlzuumlndeki ikiliği muğlacircklığı goumlrebiliyoruz Burada aynı şey (yazı) hem
hatırlamaya hem de unutmaya meydan vermektedir Bilgiyi arttırabildiği gibi aynı
zamanda azaltmaktadır da Baş Tanrının cevabıyla ortaya ccedilıkmaktadır ki pharmakon
hastalığı tedavi etmemekte hastayı daha fena yapmaktadır Burada Platonrsquoa goumlre
tehlikeli gizil bir guumlccedil vardır Bu yuumlzden yazı bu muğlacirck niteliğiyle tıpkı resim goumlz
yanılmaları ve her tuumlrluuml mimetik teknikler gibi kendilerine şuumlpheyle yaklaşılmaları
gereken şeylerdendir Derridarsquoya goumlre Platonrsquoun Phaidrosrsquota yapmaya ccedilalıştığı şey
ldquopharmakonrdquo tuumlruumlnden olguların muğlacircklığını kontrol etmeye ccedilalışmaktır
[hellip] Platon kralın ağzından bu muğlacircklığı zaptetmeye ve onun tanımını yalın keskin ccedilizgilerle birbirinden ayrılmış iyi ve koumltuuml iccedileri ve dışarı doğru ve yanlış oumlz ve goumlruumlnuumlş gibi karşıtlıklar iccediline sokarak bu muğlacircklığın uumlstuumlnde egemenlik kurmaya ccedilalışır Kralın yuumlce yargısının gerekccedileleri yeniden okunursa bu karşıtlıklar dizisi tekrar bulunacaktır Pharmakon ya da arzu ederseniz yazı oumlyle bir yere koyulmuştur ki hep bir daire ccedilizer durur yazı bellek iccedilin yalnızca goumlruumlnuumlşte iyidir hareketi sayesinde belleğin doğru olanı bilmesinde ona iccedilerden yardım etmeye muktedirmiş gibi goumlruumlnuumlr Fakat doğrusu yazı oumlzsel olarak koumltuumlduumlr belleğe dışsaldır bilim değil kanaat uumlretir bunlar doğru kanaatler değil goumlruumlnuumlşle ilgili kanaatlerdir Pharmakon kendisini doğru gibi goumlsteren bir goumlruumlnuumlşler oyunu uumlretir66
Pharmakon gibi hem ilaccedil deva hem de zehir anlamlarına gelen bir soumlzcuumlğuumln
karşıtlığın yalnızca tek bir yanına referans verecek şekilde ccedilevrilmesi doğru değildir
Soumlzcuumlk her kullanıldığı yerde Derridarsquonın deyişiyle oumlteki anlam(lar)ına da referans
vermekte ldquosoumlzcuumlğuumln iccedilinde sahnenin başka bir yerinderdquo soumlzcuumlk oumlteki anlamlarını
ldquoalıntılamakta nakletmekte ve okuyana sunmaktardquodır Fakat Derridarsquoya goumlre Platon
tam da bu karşıtlar arasındaki geccedilişgenliği durdurmaya ve sabitlemeye ccedilalışmaktadır
Platonizm muğlacircklığı kontrol etmeye ccedilalışan bir felsefedir67
66 Derrida Jacques Dissemination Tr Barbara Johnson The Athlone Press London 1981 s 103 Tuumlrkccedile ccedileviri Zeynep Direkrsquoe aittir Bkz Derrida Jacques ldquoPlatonrsquoun Eczanesirdquo Ccedilev Zeynep Direk Toplumbilim Jacques Derrida Oumlzel Sayısı Sayı 10 Bağlam Yayıncılık İstanbul Agustos 1999 s 75 67 Derrida 1981 s 98
107
Platonrsquoun muğlacircklık duumlşmanı olmasını anlamak kolaydır ccediluumlnkuuml uumlzerinde fazlasıyla
durduğumuz gibi pharmakon gibi soumlzcuumlkler hem kozmolojik duumlzenin temelinde
bulunmakta hem de bu duumlzenin ayrımlarını saflarını ve sınıflarını bulanıklaştırarak
sınırları ortadan kaldırarak geccedilişgenliği eşikleri hatırlatarak duumlzenin altını
oymaktadır
Kutsallıkla lanetliliğin kirlilikle temizliğin daimonlarla nasıl ilişkilendirildiğini
yukarıda tartışmıştık Lanetli bir varlığın kutsal bir duruma geccedilişi her an
muumlmkuumlnduumlr Oumlrneğin Theiresias goumlruumllmesi yasak olan bir şeyi ccedilıplak bir halde
yıkanan Athenarsquoyı goumlrduumlğuuml iccedilin lanetlenmiş ama goumlzlerindeki bu lanet aynı zamanda
ona kutsal bir goumlruumlş guumlcuuml de kazandırmıştır Nitekim iğrenccedil bir varlık olarak tasvir
edilen Oidipus Oidipus Kolonosrsquotarsquoda kutsallık mertebesine terfi eder Oidipus tam
bir pharmakosrsquodur Hem kirli hem temiz hem yıkıcı hem kurtarıcı hem lanetli hem
de kutsal Tragedyaların ilgi alanı işte bu tuumlrden bir muğlacirck boumllgedir
26 Rituumlelin Bunalımı
Antik Yunanrsquoda pharmakos ve katharmata adı verilen dinsel toumlrenlerin yapıldığı
bilinmektedir68 Her iki rituumlelin de temel duumlzenlenişi hastalık kirlilik koumltuumlluumlk
guumlnah uğursuzluk gibi tehlikelerin kentten uzaklaştırılması fikrine dayanır
Katharmatarsquoda bir nesnede birleşen bu koumltuumlluumlkler pharmakos ayininde bir insanda
toplanır Pharmakos bir guumlnah keccedilisidir Tıpkı muadili katharma gibi kent iccedilinde
koumlşe bucak dolaştırılır ve kentin buumltuumln koumltuumlluumlklerini kirini uumlzerine toplar (ya da
kirler ve guumlnahlar uumlzerine ldquoatılırrdquo) ardından da ya doumlvuumllerek oumllduumlruumlluumlr ya da kentten
kovulur
68 Bu konuda bkz Hughes Dennis D Human Sacrifice in Ancient Greece Routledge London New York 1991 s 139 vd Ayrıca bkz Frazer James George The Golden Bough A Study in Magic and Religion A New Abridgement from the Second and Third Editions Ed Robert Fraser Oxford University Press Oxford amp New York 1998 Bu edisyonda Altın Dalrsquoın 4 cildi bir araya toplanmıştır Normalde III cilt ldquoScapegoatrdquo bu kitapta III boumlluumlm olarak yer almaktadır Sayfalar 555-676 Burada oumlzellikle s 591 ve devamında Antik Yunanrsquodan guumlnahkeccedilisi oumlrnekleri sunulmaktadır
108
Antik Yunan tragedya kahramanını bu ccedileşit bir pharmakos ya da guumlnah keccedilisi gibi
yorumlama eğilimi yaygındır Oumlrneğin Freud tragedya kahramanını topluluğun
guumlnahlarını uumlzerinde toplayan bir ccedileşit ldquoguumlnah keccedilisirdquo olarak yorumlar
Benzer kıyafetli ve ortak bir isim taşıyan bir topluluk tek bir kişinin etrafını sarmış onun soumlzlerine ve davranışlarına goumlre hareket etmektedirler Bunlar koro ve kahramanı canlandıran oyunculardır [] Tragedyanın kahramanının acı ccedilekmesi gerekmektedir tragedyanın bu oumlzuuml guumlnuumlmuumlze kadar gelmiştir Tragedya kahramanı trajik succedil denilen ve nedenleri kolaylıkla anlaşılamayan ve bizim guumlnluumlk hayatımızda hiccedil de bir succedil olarak goumlrmeyeceğimiz bir succedilla itham ediliyordu Bu succedil kural olarak tanrısal ya da beşeri bir otoriteye karşı gelmeyi iccedileriyordu Koro kahramana sempatik duygularla eşlik ediyor onu yatıştırıyor ona arka ccedilıkıyor uyarıyor ve en sonunda cuumlret ettiği eylemden dolayı hak ettiği cezaya maruz kalınca onun iccedilin yas tutuyordu Fakat trajedinin kahramanı neden acı ccedilekiyordu Onun trajik succedilunun anlamı neydi [] Kahraman acı ccedilekiyordu ccediluumlnkuuml o ilksel [primal] babaydı o ilksel trajedinin kahramanıydı [] Trajik succedil ise koroyu kurtarmak iccedilin kendi uumlstuumlne aldığı bir succediltu [] Geccedilmişte aslında kahramanın acılarına neden olan koro uumlyelerinin kendileriydi oysa burada onlar sanki kahramanın ccedilektiği acıların nedeni kahramanın kendisiymiş gibi onun iccedilin uumlzuumllmekte ona karşı sempati duyguları goumlstermektedir Kahramana atılan succedil buumlyuumlk bir otoriteye karşı saygısızlık ve başkaldırı gerccedilekte koro uumlyelerinin kardeşler topluluğunun succediludur Boumlylece trajik kahraman kendi iradesine rağmen koronun kurtarıcısı olur69
Bu bir dereceye kadar doğrudur Eğer kahramanı bir ldquotemsil(ci)rdquo olarak goumlruumlyorsak
Freudrsquoun yukarıdaki duumlşuumlnceleri genel itibariyle tragedya iccedilin uygundur denilebilir
Tragedya kahramanını guumlnah keccedilisi rituumlelinin bir uzantısı gibi goumlrmek isteyenler
Freudrsquoun bu soumlzlerini kendilerine oumlnemli bir dayanak yapmaktadırlar Reneacute Girard da
bu duumlşuumlncelere yakın duran kuramcılar arasındadır70 O da tragedyaların belli bir
dereceye kadar geccedilmişte kalmış ya da bozulmuş bir rituumleli ima ettiğini kabul eder
Kahraman bir ccedileşit kurbandır Ama Girardrsquoın bu yorumlara itiraz ettiği bir nokta
vardır O tragedyayı mitoslardan ayırdığı gibi rituumlellerden de ayırmanın gerekliliğini
oumlzellikle belirtir Girardrsquoa goumlre tragedyalar mitolojide uumlstuuml oumlrtuumllmuumlş olan şiddeti
accedilığa ccedilıkartır bu şiddetin varlığını goumlsterirler Diğer taraftan rituumlelle olan
benzerlikleri yalnızca bir hatırlatma duumlzeyindedir bu da tragedyaların ldquoişlevini
69 Freud 2001 s 180-181 70 Girardrsquoın bu konudaki goumlruumlşleri iccedilin bkz Girard 2003 Ayrıca bkz Girard Reneacute Guumlnah Keccedilisi Ccedilev Işık Erguumlden Kanat Kitap İstanbul 1 Baskı 2005
109
kaybetmiş rituumlelrdquo olmasından kaynaklanır Başka bir deyişle tragedyalar rituumleller
işlemeyince amacından sapınca otaya ccedilıkan bir durumu goumlstermektedirler
Bu duumlşuumlncelerle oumlrneğin Kral Oidipusrsquotaki Oidipusrsquoa yaklaştığımızda onun Freudrsquoun
yukarıda alıntıladığımız yaklaşımına az ccedilok uyduğunu goumlrebiliriz Fakat eksik olan
bir youmln bulunmaktadır Freudrsquoun accedilıklamasına goumlre succedil kahramana değil topluluğa
aittir Oysaki tragedya kuramcılarının ccediloğu ndashAristoteles de dahil olmak uumlzere-
kahramanın bir ldquosuccedilrdquounun olduğu konusunda ndashher ne kadar bu succedilun derecesi
kuramcılar arasında farklılık goumlsterse de- hemfikirdirler Yani Freud tamamen
masum bir kahraman modeli resmeder oysaki tragedyadaki kahraman Freudrsquoun
anlattığı tuumlrden yani topluluğun succedillarını uumlstlenen bir masum değildir yalnızca
Girard haksız yere succedillansa bile kurbanın da ldquodiğer herkes gibi succedillu olduğunurdquo
iddia etmektedir71 Bu zaten pharmakon tanımına da uygun bir durumdur Yani
pharmakon Freudrsquoun soumlzuumlnuuml ettiği gibi tertemiz bir kişi değildir Eğer kahramanı bir
pharmakon gibi duumlşuumlneceksek onun ikili ve muğlacirck niteliğini goumlrmemiz gerekiyor
Pharmakonrsquoun temel niteliği onun ne mutlak anlamıyla succedillu (kirli hasta) ne de
guumlnahsız (temiz sağlıklı) olmasıdır Eğer tam olarak masum olursa rituumlelin sistemi
işlemez buumltuumlnuumlyle succedillu olması da aynı şekilde işe yaramayacaktır Aristorsquonun
Poetikarsquodaki kahraman tanımı72 bu accedilıdan yerindedir Diğer taraftan kahramanın bu
ikili youmlnuuml tragedya ozanlarının bir icadı değildir
Bu pharmakon denilen şey kralın karnaval suumlresi boyunca taccedil takan benzer-kopyası [double] Festival suumlresince duumlzen altuumlst olur sosyal yapı tersine doumlner Cinsel tabular ortadan kaldırılır hırsızlık yasallaşır koumlleler efendileriyle yer değişir kadınlar erkek kıyafeti giyer ve bu şartlar iccedilerisinde tahtta oturan kişi en azılı succedillu en rezil en ccedilirkin en aşağılık biri olmalıdır Fakat festival bittiğinde kopya-kral [counter-king] kentten kovulur ya da oumllduumlruumlluumlr onunla birlikte onun temsil ettiği duumlşuumlnuumllen buumltuumln duumlzensizlikler de toplumdan uzaklaştırılmış olur73
Kahramanın iki youmlnluuml ve muğlacirck neredeyse bir pharmakon gibi olduğu kolaylıkla
soumlylenebilir Ama burada Girardrsquoın ldquotragedyayı rituumlelden ve mitostan ayırmardquo
uyarısını da goumlrmezden gelmememiz gerekir Tragedyada mekanizma pharmakon
71 Bkz Girard 2003 s 288 72 Aristoteles 2005 s 45 sat 1453a10 73 Vernant 1990 s 131-132
110
rituumlelinde olduğu gibi işlemez ccediluumlnkuuml Tragedya rituumlelin altını oyar onun işlemeyen
(işleyemeyecek olan) yapısını accedilığa ccedilıkarır Rituumlelin sonunda gelmesi beklenen
rahatlama kentin sağlığına kavuşma durumu tragedyada ancak kuumlccediluumlk bir ima olarak
vardır Bu ima da rituumlel ile bağı tamamen koparmayan kuumlccediluumlk hatırlatmalardan
sayılabilir Tragedya doğru şekilde işlemiş olsa bile rituumlelin sonunda gerccedilek bir
arınmanın kurtuluşun asla olamayacağını bize sezdirir Ccediluumlnkuuml Derridarsquonın dediği
gibi ldquopharmakon suumlrekli olarak bir daire ccedilizmektedirrdquo
Rituumlel iccedilin kullanılan pharmakoslar genellikle savaş tutsaklarından koumllelerden
ccedilocuklardan sakatlardan ve evli olmayan genccediller ve ergenlerden oluşmaktaydı Bu
listenin temel oumlzelliği nedir diye soruyor Girard bu listedekilerin ortak bir kriterinin
olup olamayacağını tartışıyor Kendi kurban teorisine goumlre listedekilerin kurban
edilmeye uygun nitelikte olduğunu belirtiyor Yani Girardrsquoa goumlre bunların her biri
topluma henuumlz dahil olmamış toplumla bağları zayıf toplumun kıyısındaki
kategoriler olduğu iccedilin kurban olmaya muumlsaittirler Burada Girardrsquoa tam olarak
katıldığımızı soumlyleyemeyiz Girard toplumla bağlarının eksikliğinden dolayı
kolaylıkla ldquokurban edilebilirrdquo buluyor bu listedeki kategorileri Biz ise bu
kategorilerin tam da muğlacircklığın cisimleştiği kategoriler olduğunu soumlyluumlyoruz
Burada muğlacircklık toplumla olan bağın zayıf olduğunu değil kesinlikten yoksun
olduğunu işaret eder Dolayısıyla listedekilerin toplumla bağı zayıftır denemez
aksine topluluğun tuumlm kategorilerini altuumlst edebilecekleri iccedilin oldukccedila guumlccedilluumlduumlr
Girard kurbanın temel niteliği olarak ldquohem insana benzer hem de ondan farklırdquo74
kıstasını koyarken aslında kurbanın muğlacirck bir niteliğinin olması gerektiğini
kastetmektedir Diğer taraftan listedeki kişilerin kurban olarak kullanılmasının bir
ldquobağ zayıflığındanrdquo kaynaklanması bize goumlre rituumlelin işlevini azaltacaktır Bir koumlle
savaş tutsağı ergen bir ccedilocuk vs hiccedilbir değeri olmayan goumlzuuml kapalı telef
edilebilecek varlıklar olarak goumlruumllseydi onları oumllduumlrmenin sonucunda kentin ve
toplumun kirlerinden arınabileceği inancı oldukccedila zayıflardı Girard topluluğun kendi
74 Bkz Girard 2003 s 16
111
mensuplarını korumak iccedilin daha az değerde olanı harcamaya youmlneldiğini soumlyluumlyor75
Ama onlara ldquokurbanlıkrdquo niteliğini veren şey onların ldquodeğersizliğirdquo değil onların
ldquopharmakonrdquoluğa uygunluklarıdır onların bulundukları kategori itibariyle ikili ndashya
da ccediloklu- muğlacirck bir konumda olmaları ve tam da bu nitelikleri yuumlzuumlnden
topluluğun hem marjininde hem de merkezinde yer almalarıdır Bu onları kurbansal
bakımından değerli kılar Hem marjin hem merkez aynı anda muumlmkuumlnduumlr Ccediluumlnkuuml
onlar toplumun atıklarıdır kategorilerin bozukluğudur Ama diğer taraftan onların
varlığı kategorilerin ne olduğunu soumlyler onların ldquodışrdquolığı iccedili vareder onların
ldquoanormalrdquoliği ldquonormalrdquoin yeniden tanımlanmasına olanak verir Bu accedilıdan merkezi
oumlnemdedirler
Girardrsquoın kurban edilebilir kategorisi iccedilin oumlnerdiği ldquotoplumla bağın zayıflığırdquo kıstası
bu accedilıdan eksiktir Kendisi de bu eksikliğin farkındadır bu koşulun ldquoyanlış
olmamakla birlikte soyut ve işe yaramazrdquo76 olduğunu sonradan kabul eder Kadın
konusunda verdiği oumlrnekle başka bir kıstas oumlnerir Ona goumlre toplumla bağı ldquozayıfrdquo
olmasına rağmen genellikle kadınların ldquokurbanrdquo edildiği ccedilok nadir goumlruumllmektedir
Girard bunun nedenini kadının hem kendi ailesinin hem de kocasının ailesine ait
olmasının ldquointikamrdquo riskini arttırdığını bu yuumlzden de kadının kurban edilmesinin guumlccedil
olduğunu iddia eder Kadının kurban edilme durumunda kadının ait olduğu iki
guruptan biri diğerinden intikam alabilecektir Girard buradan kurban edilebilme
koşulunun en oumlnemli niteliği olarak ldquointikam riskininrdquo duumlşuumlk olması kriterini ortaya
atar
Girardrsquoın burada goumlzden kaccedilırdığı iki husus vardır İlk olarak kadınların kurban
edilememesi konusunda eksik bilgi sunmaktadır Kadınlar da en az ccedilocuklar ve
ergenler kadar kurban edilebilmektedir77 Bu konudaki oumlrneklerin sayısı listede yer
alan diğerlerinden ccedilok da farklılık arz etmez
75 Girard 2003 s 5 76 Girard 2003 s 17 77 İphigeniarsquonın kurban edilişi burada hatırlatılabilir İphigenia ldquobir dişi keccedili [chimaira]rdquo [Aiskhylos Agamemnon sat 232] ve ldquobir buzağı gibi [moschon]rdquo [Euripides İphigeneia Taurisrsquote sat 359] kurban edilmiştir Ayrıca ldquosutteerdquo adı verilen ve oumllen kocayla birlikte nikacirchlı ve nikacirchsız eşlerinin ndashgtgtgt
112
Antik Yunanrsquoda kadın toplumun marjinallerinin başında gelmektedir Bunun bir
yanıyla Hesiodosrsquoun anlattığı Pandora mitiyle bağlantısı olduğu soumlylenebilir Ama
asıl olarak bu kadının muğlacirck pozisyonundan kaynaklanmaktadır Ccediluumlnkuuml kadın
oumlzellikle patrilokal toplumlarda hem kocasının ailesine hem de kendi ailesine bağlı
kalmak zorundadır Başka bir deyişle iki kategoriye aynı anda temas halindedir
suumlrekli olarak muğlacircklık tehdidi altındadır Hem ailesine hem de kocasına ait olması
kadının pharmakos olması iccedilin uygundur Kadının bu konumu rituumlel iccedilin olmasa
bile tragedya yazarları iccedilin oldukccedila zengin bir alan sunmaktadır Dolayısıyla buumltuumln
pharmakonrsquolar gibi kadının da toplumla olan bağı ldquozayıfrdquo olarak nitelendirilemez
Aksine bu bağın şiddetli bir muğlacircklık iccedilerdiği soumlylenebilir
Girardrsquoın goumlzden kaccedilırdığı ikinci nokta intikam riskiyle ilgilidir Bu konuda daha
oumlnce verdiğimiz oumlrnekler yeniden hatırlanabilir İster hayvan ister bitki olsun her
tuumlrluuml canlının oumllduumlruumllmeden oumlnce kendisinden oumlzuumlr dilendiği ve hem canlının hem de
ait olduğu topluluğun ldquooumlfkesininrdquo azaltılması iccedilin bazı uygulamalar yapıldığını daha
oumlnce oumlrneklerle goumlstermiştik Girard da benzer oumlrnekler veriyor fakat intikam riskinin
sıfır olduğu bir durumda bile oumlzuumlr dilemenin ldquokomik bir paradoksrdquo olduğunu
soumlyluumlyor78 Girardrsquoa goumlre intikam alamayacağını bile bile oumlzuumlr dilemek kurbanı
yatıştırmaya ccedilalışmak olsa olsa eski intikam durumlarından kalma bir ldquotakıntırdquodır
Girardrsquoın bu konuda fazlasıyla ldquoayırıcırdquo bir kozmolojinin diliyle konuştuğunu
belirtmemiz gerekiyor Ayırıcı kozmoloji hayvanlarla bitkilerin duumlnyasını insanların
duumlnyasından ayırır Hayvan ve bitki duumlnyası giderek buumltuumln canlı ve cansız evren
insana goumlre oumlrguumltlenir Dolayısıyla ayırıcı kozmolojilerde insana oumlzguuml şeyler doğada
bulunmazlar
Girard buumltuumln teorisinin merkezine şiddeti koymaktadır ama burada sanki ldquodoğanın
şiddetirdquo diye bir duumlşuumlnceye yer yok gibidir Ne bir hayvanın ne de bir bitkinin şiddet
ayrıca hizmetccedililerinin- oumllduumlruumllmesi kurban edilmesi geleneğini hatırlatabiliriz Bu konuda bkz Hughes 1991 s 59 vd Hughes kocaları oumllen kadınların oumllduumlruumllmesiyle ilgili kanıtlar sunarken tragedya metinlerinde kocaları oumllen kadınların intiharlarından oumlrnekler verir Hughesrsquoa goumlre bu oumlrnekler ldquosutteerdquonin bir ccedileşit ispatıdır ccediluumlnkuuml varolan sistemde kocası oumllmuumlş bir kadının hayatta kalması oldukccedila zordur Bu duumlşuumlnceler bir accedilıdan bizim ldquokadının toplum iccedilindeki muğlacirck konumurdquo goumlruumlşuumlmuumlzuuml de doğrulamaktadır 78 Girard 2003 s 18
113
goumlsterebileceği duumlşuumlnuumllmektedir rasyonel bir bakış iccedilin boumlyle bir olgu ancak
ldquokomikrdquo olabilmektedir Evrenin birbiriyle suumlrekli etkileşimde olduğunu duumlşuumlnen
kozmolojiler ndashki tragedya ccedilağı ve oumlncesi Grekrsquoler boumlyle bir duumlnyaya sahiptiler-
Girard gibi duumlşuumlnmemektedir Bu konuda Girard ldquokirlilikrdquo duumlşuumlncesini de
goumlrmezden gelir Kurban eylemini gerccedilekleştiren kişilerin rituumlel istediği kadar
başarılı olsun yine de akacak kandan kirlenme riskinin bulunduğunu Girard da pekala
bilmektedir Oumlzuumlr dileme kurbanın ve topluluğunun intikam duygusunun oluşmasını
engellemek iccedilin yapılmaz yalnızca oumlzuumlr akacak kanın kirlenmemesi iccedilin de
yapılması gereken bir rituumlel parccedilasıdır
Oumllduumlruumllen bir hayvan bile olsa kanının nasıl kirliliğe -ve dolayısıyla intikama- yol
accediltığına dair Grek inanışını tek bir oumlrnekle anlayabiliriz İphigeniarsquonın kurban
edilişini hatırlayalım Hem mitoloji hem de tragedyalar bize bu kurban sunumunun
koumlklerini accedilıklamaktadır Aiskhylosrsquoun Agamemnonrsquounda sefere ccedilıkış kuşlardan
alınan kehanetle desteklenir [104 vd] İki kartal gebe bir tavşanı yemişlerdir
Yoruma goumlre Agamemnon ve Menelaos [İki kartal] Zeusrsquoun goumlnderdiği ldquooumlccedil
askerlerirdquo olarak (ki kartal Zeusrsquou simgeleyen başlıca hayvanlardan biridir) Truvarsquoyı
[gebe tavşan] zapt edecektir Ancak gebe tavşanın oumlluumlmuuml vahşi hayvanların ve
avcılığın koruyucusu Artemisrsquoi oumlfkelendirir Artemis aynı zamanda kendi doğumu
ccedilok rahat gerccedilekleştiğinden kadınlar tarafından kendisine doğum-duası edilen bir
tanrıccediladır Bu yuumlzden hamile kadınları ve gebe hayvanları da koruma işlevi vardır
Boumlylece Zeus ile Artemis Truva seferi konusunda karşı karşıya gelir Artemis
Zeusrsquoa tam olarak karşı gelemez Bu yuumlzden dolaylı olarak engel olmaya ccedilalışır
Kalkhas ordunun bilicisi Artemisrsquoin ters ruumlzgarlar estirerek gemilerin yola
koyulmasına engel olacağından korkar [146-9] nitekim korkular gerccedilek olur [192-8]
Kalkhas Artemisrsquoin Agamemnonrsquoun kızını kurban olarak istediğini accedilıklar [198-
204] Agamemnonrsquoun ilk tepkisi ldquoAğır kaderrdquo [205-17] Her iki halde de kaderi
koumltuumlduumlr
114
Mitolojinin anlatısında durum Agamemnon aleyhine daha da geliştirilmiş
durumdadır Buna goumlre Agamemnon bir av esnasında Artemisrsquoin ccedilok sevdiği bir
geyiği oumllduumlrmuumlştuumlr79 Sefere ccedilıkmadan oumlnce ters ruumlzgacircrlar estirerek kendisinden
ldquointikamrdquo alınmasının nedeni budur Her iki halde de ldquoccedilocukccedila masallarrdquo deyip
geccediliştirilemeyecek durumlar soumlz konusudur Yunan duumlşuumlncesi doğaya huumlkmetmenin
ona zarar vermenin onu bozmanın bir karşılığının olduğunu olacağını biliyor ve her
seferinde bu tehlikeyi sezdiriyor ve hatırlatıyordu Bu durum ccedilağımızın yer yer
fetişleşen ama kendini ayırmayı suumlrduumlren [zaten fetiş denilen de budur] ldquodoğa
sevgisirdquo ile ilişkilendirilemeyecek kadar kendine has bir ilişki biccedilimidir Yunanlılar
da etkileşimli kozmolojilerinin doğal bir sonucu olarak birbirinden ayrı kalmaları
gereken şeylerin karışması anlamında bir sınır ihlalinden ve kirlenmeden
korkuyorlardı Phuro fiili hem karıştırmak [to mix] hem de kirletmek [to pollute]
anlamına gelmesi bu accedilıdan ilginccediltir80 Dolayısıyla avladığı hayvanın kemiklerini
aşırı bir hassasiyet ve dikkatle etten ayıran kemiklere oumlzel bir saygı goumlstererek onları
koruyan Orta Asya insanının durumunu ya da bir bitkinin koumlkuumlnuuml almak iccedilin kazdığı
toprağa değerli bir eşyayı hediye olarak yerleştiren yerlinin duumlnyası bu tuumlrden bir
etkileşimi anlatmaktadır İnanıp inanmama meselesinin dışındadır bu Modern
duumlnyadaki dinin eksikliğinden dem vuran Girardrsquoın bu konuya biraz modern
yaklaştığını duumlşuumlnuumlyoruz Eğer bir yaban kurban etmekte olduğu hayvandan oumlzuumlr
diliyorsa bu intikam riskinin sıfır olduğunu değil bu riskin ccedilok yuumlksek olduğunu
goumlsterir Oysaki risk yalnızca bizim iccedilin biz modernler iccedilin sıfırdır Girardrsquoın
ldquokurban bunalımırdquo derken goumlzden kaccedilırdığı noktalardan biri budur Kurban toumlreni her
zaman başarılı olmaz Başarı başından garanti de edilemez Yani intikam riskinin
ldquosıfırrdquo olduğu bir şiddet yoktur En kuumlccediluumlk kurban toumlreninde bile kuumlccediluumlcuumlk bir hata
tuumlm kenti kirletmeye yeter Agamemnonrsquoun oumllduumlrduumlğuuml hayvan gibihellip
Benzer bir oumlrnek Kadmosrsquoun kurban toumlreniyle ilgili olarak verilebilir Kadmos
başarısızlığa uğramış bir toumlrenin ardından Aresrsquoin oğlu olan bir ejderhayı kurban
eder Sonra toumlrenin devamı gereği ejderhanın dişlerini toprağa goumlmer Topraktan
79 Can Klasik Yunan Mitolojisi s259 80 Bkz Oudemans 1987 s 83
115
Ekilmişler (Spartoirsquoler) doğar Savaşccedilı kuşamlı Ekilmişlerrsquoden korkan Kadmos
aralarına bir taş atarak onların birbirine duumlşmesine neden olur Ccedilıkan kavgadan
geriye 7 Ekilmiş kalır Bunlar Kadmos soyu ile birlikte Thebairsquoyi kurup birlikte
youmlnetirler Euripidesrsquoin Fenikeli Kadınlar oyununda Theiresias Kreonrsquoa kentin Argos
ordusundan kurtulması iccedilin oğlu Menoeceusrsquoun kurban edilmesi gerektiğini soumlyler
Tanrılardan gelen kehanet bu youmlndedir Tanrı Ares oğlu Ejderharsquonın intikamını
istemektedir Ve bu intikamı da Ekilmişrsquolerden alacaktır Theiresias Ekilmiş
soyundan yalnızca Kreonrsquoun ve iki oğlunun kaldığını buumlyuumlk oğul Haimonrsquoun
Antigone ile evleneceği iccedilin kurban edilemeyeceğini fakat kuumlccediluumlğuumln bu işe uygun
olduğunu soumlyler81 Ardından Menoeceusrsquoun kendini surlardan attığını oumlğreniriz
[1090] şehir kurtulmuştur Menoeceus bir pharmakon olarak eski kirlenmiş bir
kanın izlerini taşıyan bir soydan biri olarak intihar yoluyla kentin arınmasını
sağlamıştır
Yeri gelmişken belirtmekte fayda var Girardrsquoın temel teorisi buumltuumln şiddetleri kurban
ccedilerccedilevesinde okumaya dayanmaktadır Buumltuumln Antik Yunan ve Shakespeare
tragedyalarındaki şiddetin bu accedilıdan okunabileceğini iddia eder Hem Antik Yunan
hem de Shakespearersquoden oumlzellikle soumlz etmesi temel bir yaklaşımı ifşa etmektedir
aslında Bu da her iki doumlnemin de muğlacircklık ldquobelardquosına maruz kaldığı doumlnemler
olmasıdır Girard bu durumu ldquouumlccedilgen arzurdquo teorisine82 goumlre accedilıklar Uumlccedilgen arzu
teorisine goumlre arzu doğrusal (linear) değildir yani insan belirli bir objeyi doğrudan
doğruya arzulamaz Bir başkasının onu arzulaması gerekmektedir Bu bize Hegelrsquoin
bu konudaki soumlzlerini hatırlatıyor
Doğal bir nesneye youmlnelmiş istek ancak bir başkasının aynı nesneye youmlnelik isteğiyle ldquodolayımlanmışrdquo olduğu zaman insansaldır başkalarının istediğini istemek onlar o şeyi istediği iccedilin insansaldır83
81 Euripides Bacchanals Madness of Hercules Children of Hercules Phoenician Maidens Supliants Trans Arthur Sanders Way Loeb classical library London Heinemann 1912 s 425 sat 930-940 82 Girard ldquoUumlccedilgen Arzurdquo teorisini edebiyattan oumlrneklerle kapsamlı olarak accedilıklar Bkz Girard Reneacute Romantik Yalan ve Romansal Hakikat Edebi Yapıda Ben ve Oumlteki Ccedilev Arzu Etensel İldem Metis Yayınları İstanbul 2001 83 Kojegraveve 2001 s 82
116
Girard da ldquodolayımlayıcı yaklaştıkccedila tutku yoğunlaşır ve nesnenin somut değeri
azalırrdquo84 diyerek temel meselenin nesne değil ldquooumlteki olma arzusurdquo olduğunu belirtir
Dolayısıyla Girardrsquoa goumlre arzu mimetiktir Oumltekinin arzusunu taklit eder Boumlylece
arzulayan dolayımlayan ve arzu nesnesinden bir uumlccedilgen oluşur Girardrsquoa goumlre hem
Perikles doumlneminin Atinası hem de Elizabeth ccedilağı İngilteresi ldquoaynı obje uumlzerinde
sonu gelmez bir muumlcadeleninrdquo olduğu kuumlltuumlrel ve siyasi değişim doumlnemlerine
aittirler85 Bu konuda Vernant da benzer bir accedilıklamada bulunmaktadır Ona goumlre
sonu gelmez muumlcadelenin yapıldığı en oumlnemli ldquoarzu nesnesirdquo archersquodir iktidardır86
Arzu nesnesi iccedilin rekabete giren karşıtlar bu rekabet esnasında şiddet goumlsterirler Bu
şiddeti ancak bir kurban giderebilir Kurban sunumunun temel işlevi şiddet yuumlzuumlnden
tehdit altındaki duumlzeni yeniden sağaltmak tehlikeyi uzaklaştırmaktır Eğer bu şiddet
doğru bir şekilde kurban mekanizmasıyla giderilemezse şiddet kontrolden ccedilıkar
Aiasrsquoın koyun suumlruumllerini katletmesi [Sophokles Aias] ya da Heraklesrsquoin karısını ve
ccedilocuklarını oumllduumlrmesi [Euripides Herakles] bunların birer oumlrneği olarak sayılabilir
261 Muğlacircklığın Kontroluuml Olarak Dike
Girard iccedilinde bulunduğu batı medeniyetinde de şiddetin varolduğunu ancak bunun
toplumu tehdit edecek boyutlara kadar gelmediğini soumlyluumlyor Bunun nedeni olarak da
yargı sistemini goumlsteriyor87 Yargı daha doğrusu hukuk sisteminin varlığı şiddeti yok
etmese de şiddetin yeniden uumlremesini bir şiddetin karşı bir şiddet doğurmasının
oumlnuumlne geccediltiğini soumlyleyebiliriz Burada Girardrsquoın ldquoşiddetrdquole kastettiğinin yalnızca kan
davasıyla sınırlı olduğunu hatırlatalım Oresteia uumlccedillemesi iccedilin bu uygun bir okuma
olabilir Bu oyunda bir kan davası bulunmaktadır Dike [adalet] başka bir dikeyle
ccedilatışmaktadır Suumlruumlp giden bu kan davasına son noktayı kurulmakta olan devletin
yeni mahkemesinin [Areopagos] soyut adaleti koyar Ancak bu tragedyayı baştan
sona soyut bir hukuk sisteminin kuruluş suumlreci diye okuyamayız Ancak hukukun
84 Girard 2001 s 83 85 Johnsen William A ldquoReneacute Girard and the Boundaries of Modern Literaturerdquo Boundary 2 A Supplement on Contemporary Poetry Vol 9 No 2 Duke University Press Winter 1981 s 278 86 Bu konuda bkz Vernant 2002 s 39 vd 87 Girard 2003 s 21
117
yokluğunu duumlzenin yokluğu olarak goumlruumlrsek tragedyalarda duumlzensizlikten
dolayısıyla muğlacircklıktan kurtulmak iccedilin suumlrekli ccedilarelerin arandığını hukuk sisteminin
de bunlardan biri olduğunu rahatlıkla soumlyleyebiliriz Diğer taraftan modern hukuk
sistemi zaten ayırıcı kozmolojinin [modern duumlşuumlncenin] bir sonucudur Temeli insan
aklının rasyonel işleyişine dayalıdır insan merkezcidir doğası gereği muğlacircklığa yer
vermez Modern hukuk evrendeki her şeyin yerli yerinde olduğunu teyit ve tespit
ederek insana guumlvence veren bir soyutlamadır Evrenin birbirinden farklı şeylerden
oluştuğuna inanan ve bu duumlzenlenmiş-sınıflanmış kategorilere boumlluumlnmuumlş evren ile
kendisi arasında belirli bir mesafe koymuş kozmolojilerde hukuk bu duumlzenin bir
guumlvencesidir Dolayısıyla yalnızca şiddet değil tragedyanın oumlzuumlnuuml oluşturan buumltuumln
ldquosorunlarınrdquo oumlnuumlne geccediler Kategorilerin birbirlerine bulaşma birbirlerini tehdit etme
riski azalır Varolan risk de toplum adına hukuk kurumu tarafından vazifelendirilmiş
kolluk guumlcuumlyle engellenir Her tuumlrluuml muğlacirck durumun oluşması karşısında hukuk
rasyonel silahlarıyla toplumu [duumlzeni] savunmaya hazırdır
27 Reneacute Girard ldquoFarklılığın Yitimirdquo ve muğlacircklık
Girardrsquoın kirlilik duumlşuumlncesini yalnızca şiddet kavramıyla ilintili olarak ele aldığını
soumlylemiştik Bu tuumlrden bir daraltma zaman zaman bazı durumlarda muğlacircklığı
goumlzden kaccedilırmasına neden olabilmektedir Oumlrneğin kadınların aybaşı doumlnemlerindeki
algılanış biccedilimleriyle ilgili verdiği oumlrnekleri yorumlarken kanamanın ldquokirlilikrdquo olarak
algılandığının doğru bir biccedilimde altını ccedilizer88 Kirliliğin sebebi kandır kanın bu
tuumlrden bir kirliliğe yol accediltığını pek ccedilok oumlrnekte goumlrmek de muumlmkuumlnduumlr Fakat Girard
kanın kirli olarak algılanmasında kanın ldquoşiddeti ccedilağrıştırmasınırdquo temel neden olarak
ortaya koyar Ccediluumlnkuuml Girardrsquoa goumlre kan şiddet demektir Diğer taraftan aybaşı kanını
cinsellikle bağdaştırır ve buradan kız kaccedilırma ırza geccedilme kızlığı bozma yasak
aşklar ensest ve zina gibi cinsellik ve şiddet ccedilağrışımlarını art arda sıralar Şuumlphesiz
ki buumltuumln bunlar aybaşı doumlnemindeki bir kadının ldquokirlirdquo olarak goumlruumllmesinin nedenleri
arasında sayılabilir Fakat bu kirlilik yalnızca şiddetle alakalı değildir Kirlilik
yukarıda da accedilıklamaya ccedilalıştığımız gibi muğlacircklık iccedileren bir kavramdır dolayısıyla
88 Girard 2003 s 45
118
yalnızca menfi bir anlamı yoktur kirliliğin olumlu bir youmlnuuml de bulunmaktadır
Aybaşı kanaması olan kadının ldquokirliliğirdquo kanın yalnızca bir yuumlzuumlnuuml goumlsterir oysa bu
kanın arındırıcı arıtıcı uumlretken bereket veren bir youmlnuuml daha vardır Bu konuyu daha
oumlnce ldquoKirlenmerdquo başlığı altında tartışmıştık Aybaşı goumlren kadına hem kutsal hem de
lanetli gibi davranıldığına dair oumlrnekler sunmuştuk Bu ikili tavrın nedeni kirliliğin
muğlacircklığıyla ilgilidir Burada kan ndashGirardrsquoın dediği gibi bir cinayette akan kanı
hatırlatmasından ziyade- oumllmuumlş bir bebeği ima ettiği iccedilin oumlluumlmuuml hatırlatmakta ama
aynı zamanda da kadının doğurganlığının bir işareti sayıldığından uumlremenin bir
işareti sayılmaktadır Tarlada uumlruumlnlerin iccedilerisinde dolaştırılan kanamalı kadınların
toumlreni89 bu ccedilerccedilevede okunmalıdır
Kanın bu ikili hem yıkıcı hem de dirim veren oumlzelliğine dair Euripidesrsquoin İonrsquoundan
bir oumlrnek verilebilir Kraliccedile Kreusa cinayet hazırlıkları yaparken Gorgonrsquoun iki
damla kanından soumlz eder Bunlardan biri hastalıkları iyileştiricidir oumlteki damla ise
oumllduumlruumlcuumlduumlr90 Pharmakonrsquoun ikiye ayrılmış hali gibidir bu kandamlaları hem zehir
hem de panzehirdir Kan her zaman bu ikiliği iccedilinde duumlşuumlnuumllmelidir
Şiddet Girardrsquoa goumlre karşıtlar arasındaki farklılıkları silmektedir Farklılığın silinmesi
konusunda Girardrsquoa katıldığımızı belirtmeliyiz Ancak biz ldquofarlılığın yitimirdquo ifadesi
yerine muğlacircklık soumlzcuumlğuumlnuuml tercih ediyoruz Arada varolan nuumlansın oumlnemli olduğunu
duumlşuumlnuumlyoruz
Girard Yunan tragedyasının arkaik duumlzenden modern devlete geccediliş evresinde ortaya
ccedilıkmış bir tuumlr olduğunu soumlyleyerek tragedyayı doğru bir şekilde tarihsel ccedilerccedilevesine
oturtur Arkaik duumlzenin temelini dinselliğe başka bir deyişle kurban geleneğine
dayandıran Girard tragedyanın bu geleneğin bozulmasıyla ortaya ccedilıktığını iddia
eder Tragedyayı doğuran neden ona goumlre ldquoarkaik kurban sistemirdquonin ccediloumlkuumlşuumlduumlr
Fakat bu da meseleye tek bir accedilıdan yaklaşmak anlamına gelecektir Hiccedil şuumlphesiz
toplum bir kriz yaşamaktadır değerler sistemi ccediloumlkmuumlştuumlr ama bunu yalnızca kurban
mekanizmasının sağaltıcı işlevinin aksamasına dayandırmak ayrıca ldquodinsel ccediloumlkuumlş ve
89 Bkz Thomson 1995 s 230 90 Euripides İon sat 1005
119
yozlaşmardquo gibi ifadelerle doumlnemi kaotik ve olumsuz bir nitelik iccedilerisinde algılamak
meseleyi dar bir alana sıkıştırmak anlamına gelecektir MOuml Beşinci yuumlzyılda
Girardrsquoın deyişiyle yalnızca ldquodinsel bir ccediluumlruumlmerdquoden dinin nuumlfuz alanının
daralmasından soumlz edilemez Eğer bir kurumda bir ccediluumlruumlmeden soumlz ediyorsak onu
ldquoccediluumlruumltenrdquo şeyin ne olduğunu da sormalıyız kendimize Bu tam da Girardrsquoın eleştiri
oklarına hedef olan modernliğin modern duumlşuumlncenin kendisidir Girardrsquoın terimiyle
ldquoccediloumlkuumlşrdquo dinin ccediluumlruumlmesinden mi yoksa rasyonel aklın ve modern devletin hızla
yuumlkselişinden mi kaynaklanmaktadır Yoksa bu bir ldquoccediloumlkuumlşrdquoten ziyade hareketli bir
ldquodeğişimrdquo evresi olarak mı nitelendirilmelidir
Girard doumlneme ldquoşiddeti sağaltamayanrdquo bir ccedilağ olarak yaklaşmaktadır Son kertede
şiddetten kurtuluşun yolunu dinde goumlren Girard aynı zamanda başka bir kurumun da
ndashhukuk sistemi- bu işlevi yerine getirebildiğini goumlstermişti Zaten modern hukuk ve
modern devlet de dinin ldquoişe yaramazrdquolığına karşı olarak gelişmiş ve kendini buna
goumlre konumlandırmış kurumlardır
MOuml beşinci yuumlzyıl bu iki kurumun yani modern devletin ile eski dinsel
geleneklerin ve bu geleneklere ait kurumların karşı karşıya geldiği bir doumlnemdir
Ama salt bu accedilıklamayla tragedyayı tatmin edici bir şekilde anlamamız muumlmkuumln
değildir Tragedyayı ldquokurban bunalımırdquo olarak tanımlayan Girard ardından şoumlyle
diyor
Tragedya sanatını tek bir cuumlmleyle tanımlamak gerekirse tek bir veriden soumlz edilebilirdi ancak Simetrik oumlğelerin karşıtlığı Bu simetri tragedyanın entrikasıyla biccedilimiyle ya da diliyle ilgili tuumlm youmlnlerde temel rol oynuyor Oumlrneğin uumlccediluumlncuuml kişinin ortaya ccedilıkışı hep soumlzuuml edilen belirleyici katkıyı sağlamış değil bu ccedilıkışın oumlncesindeki gibi sonrasında da işin oumlzuuml trajik diyalog başka bir deyişle yalnızca iki kurgu kişisinin karşı karşıya gelmesi olarak kalıyor 91
Kusursuz simetriyle ilgili fikirlerimizi giriş boumlluumlmuumlnde tartışmıştık Burada yeniden
benzer şeyleri soumlylemeye gerek yok Girardrsquoın tragedyaya ilişkin yorumlarını
eleştirirken oumlncelikle kullandığı terminoloji konusunda farklı duumlşuumlnduumlğuumlmuumlzuuml
belirtelim ldquoFarklılıkların yitimirdquo ile ldquokusursuz simetrirdquo bizim bu ccedilalışmamızın
91 Girard 2003 s 60
120
terminolojisinde farklı anlamlar ifade ediyor Biz ccedilatışan ldquoiki guumlccedilrdquoten ziyade
birbirine karışmış guumlccedillerin varlığından soumlz ediyoruz Yaşanan bunalım ccedilağının
değerleri bulanıklaştırdığı hiccedilbir ideolojinin kendisini net ve kesin bir şekilde ortaya
koyamadığı bir evrenden soumlz ediyoruz Tragedyanın evrenini simetriden ziyade
fraktal bir yapı olarak accedilıklamak istememizin nedeni budur Duumlnya eğer ldquotarafrdquotan
soumlz edeceksek her iki taraf iccedilin de okunması guumlccedil işaretlerden ibaret hale gelmiştir
Tragedyanın duumlnyasında bilicilerin kehanetleri anlaşılmaz olur Girardrsquoın ldquokusursuz
simetrirdquosi ldquoGorgon kanınınrdquo ikiye ayrılmış hali gibidir Biz ise bu kanın ayrılmasının
muumlmkuumln olmadığını iddia ediyoruz
Diğer taraftan Girard terminolojisindeki ldquofarklılığın yitimirdquo ifadesi bizim iccedilin daha
accedilıklayıcı goumlruumlnuumlyor Girardrsquoa goumlre şiddet kahramanlar arasındaki farkı silen bir
etkendir Kirli ile temiz kutsal ile lanetli arasındaki fark artık goumlruumlnmez olmuştur
Bunun muumlsebbibi olarak yalnızca kahramanlar arasındaki şiddeti goumlstermek bizce
doğru değildir Farkın yitimi daha oyun başlamadan kendini goumlsterir Başka bir
deyişle ldquooyunrdquo halihazırda tam da bu sebepten başlamıştır kirli ile temiz kutsal ile
lanetli arasındaki fark ldquomuğlaklaşmayardquo başladığı iccedilinhellip
Diğer taraftan Girardrsquoın uumlslubu ldquofarklılığın yitimirdquone olumsuz bir tonlama
katmaktadır
Gerccedilekten de kuumlltuumlrel duumlzen duumlzenlenmiş bir farklılıklar sisteminden başka bir şey değildir Bireylere ldquokimlikrdquolerini veren kendilerini başkalarına goumlre konumlandırmalarını sağlayan bu farklılıklardır[hellip] Dinsellik ccediluumlruumlyuumlnce tehdit altında kalan yalnızca guumlvenlik değil kuumlltuumlrel duumlzenin ta kendisi oluyor Kurumlar canlılığını yitiriyor toplumun zırhı incelip ccediloumlzuumlluumlyor tuumlm değerler oumlnce yavaş yavaş sonra da hızlı bir biccedilimde aşınıyor [hellip] Ccediloğul oluş huzurunu kurban geleneğine borccedilludur92
Kurban mekanizması bu ldquoyitimirdquo sağaltacak işlev taşıdığına goumlre ldquofarklılığın yitimirdquo
bir ccedileşit hastalıktır Girardrsquoa goumlre Troilos ile Kressidarsquodan yaptığı alıntıyla bunu
destekler
[hellip] Ah Derece [Degree] sarsılırsa bir Her tuumlr yuumlksekliğe ccedilıkan o merdiven Sarsılırsa işte işler bozulur Topluluklar Okul dereceleri kent loncaları boumlluumlnen
92 Girard 2003 s 67
121
kıyılardan huzurlu alışveriş Ağabeye ablaya saygı yaş taccedil unvan nişan saygısı Derece olmasa nasıl asıl yerinde durur Derecelendirme de bak sazın duumlmenini boz Goumlr ortaya ccedilıkacak guumlmbuumlrtuumlyuuml Her şey Birbirine ccedilarpar oumlnuuml bağlanmış sular Kabarıp kıyılarından taşar[hellip] 93
Girard Odysseusrsquoun bu muhafazakacircr konuşmasını değerlendirirken konuşmada
adaletin ldquofarklılıkrdquo olarak tanımlanmış olmasının altını ccedilizer ldquoAdalet farklılığın
korunması demektirrdquo Girard da bu fikre katılır ldquoYunan tragedyasındaki gibi denge
demek şiddet demekserdquo o halde dengesizlik ldquoiyirdquo ve ldquokoumltuumlrdquo arasındaki farkı
tanımlayan bir adaletin varlığı anlamına gelecektir Girard tam da bu yuumlzden ldquohep
dengede duran bir adalet fikrirdquonin yanlış olduğunu belirtir Girardrsquoın soumlzleri oldukccedila
ikna edici goumlruumlnse de tragedya sanatının ldquobilgerdquoliğini goumlzden kaccedilırmaktadır Yunan
tragedyası tam da bu ldquoadaletrdquo duumlşuumlncesini tartışmaktadır İster beşeri ister tanrısal
olsun nihai bir adalet muumlmkuumln muuml Bu soruyu bu şekilde formuumlle ettiğimizde temel
meselenin modern hukukun sorduğu sorudan ne kadar farklı olduğu anlaşılacaktır
Girardrsquoın ldquofarklılık yitimirdquo soumlzuumlne karşılık olarak tragedya ldquofarklılığın yitmemesi
muumlmkuumln muumlrdquo diye sorar Hangi adalet hangi yargı duumlzeni hangi devlet guumlcuuml bu
farklılığı koruyabilir İyiyle koumltuumlyuuml ayıran ahlak yasası kirliyle temizi tanımlayan
duumlşuumlnce kutsalla lanetliyi ayıran inanccedil buumltuumln bunlar kaccedilamadığımız bir techneacutersquonin
logosrsquoun uumlruumlnleridir Tragedya buumltuumln bunların tıpkı Gorgonrsquoun kanı gibi
birbirlerinden ayrılamayacağını sezdirir bize Yunan tragedyası eğer ldquoen iyisi hiccedil
doğmamış olmakrdquo diyorsa bu varoluşun dehşetini ve hayretini bilmenin
ağırlığındandır Ama tragedyanın bilgeliği de bizim muğlacircklık kavramımız gibi iki
youmlnluumlduumlr Varoluşun verdiği dehşetle ldquoen iyisi hiccedil doğmamış olmakrdquo diye seslenir
ama yine de yaşamak iccedilin elinden geleni yapar
Rene Girardrsquoın fikirlerini burada tartışmaya accedilmamızın temel nedeni ccedilalışmamızda
ortaya koymak istediğimiz arguumlmanları bazı youmlnleriyle karşılaştırma imkacircnı
bulabilmek iccedilindi Yer yer Girardrsquoın fikirlerine katıldığımız noktalar vardı temel
olarak modern duumlşuumlnceye getirdiği eleştirel bakış konusunda ortak bir youmlnelimde
olduğumuzu goumlruumlyorduk Diğer taraftan Girardrsquoın terminolojisinden ayrıldığımız
93 Shakespeare Troilos ile Kressida I Perde 3 Sahne sat 100-110 Girardrsquoın Şiddet ve Kutsal kitabındaki ccedileviriyi kullandım Bkz Girard 2003 s 70
122
yerleri de goumlstermeye ccedilalıştık Ama ccediloğu noktada farklılığın yalnızca terminolojik
duumlzeyde olmadığını kozmolojik bir ayrışmanın da soumlz konusu olduğunu goumlrduumlk
Oumlluumlmuumln canlıların başına gelebilecek en buumlyuumlk şiddet olduğunu soumlyleyen Girard bu
yuumlzden de oumlluumlmuuml ldquoson derece koumltuumlcuumllrdquo olarak tanımlamaktadır94 Biz oumlluumlmuumln salt
ldquokoumltuumlcuumllrdquo bir olgu olmadığını duumlşuumlnuumlyoruz Oumlluumlme koumltuuml değer atfederek karşısına
yaşamı yerleştirmek ayırıcı kozmolojinin en temel duumlşuumlnme biccedilimi olsa gerektir
Diğer taraftan Girardrsquoın kuramında ldquoşiddetrdquo olgusu bir deus ex machina gibi
işlemektedir Her toplumsal olayı şiddet ile accedilıklar Peki şiddetin koumlkeni nedir
Girard bu soruya doğal olarak insan merkezci bir yerden cevap verir şiddetin koumlkeni
toplumun yıkım ve yok olma endişesidir Endişe şiddeti şiddet de endişeyi
doğurmaktadır Burada Girardrsquoın teorisinin kendi iccediline kapalılığını goumlrmek
muumlmkuumlnduumlr Girardrsquoda oumlluumlm nihai şiddet olarak vardır Ama oumlluumlmuumln şiddetinin
ldquokarşılıklırdquo olmadığını hatırlatmamız gerekiyor Girard tragedyayı ldquokusursuz simetri
olarakrdquo yorumlarken (iki taraf olduğu oumln kabuluuml ile) tarafların farklılıklarının
yitmesinden dolayı şiddetin ortaya ccedilıktığını (aynı şekilde şiddet ortaya ccedilıkınca
farklılıkların kaybolduğunu) soumlyluumlyordu Tragedyada olmayan bir şey değildir bu
ama buumltuumln tragedyaları kapsayabildiği soumlylenemez Tragedyarsquoda oumlluumlm beşeri bir
şiddet dışında da gelebilmektedir Tragedyanın suumlrekli altını ccedilizdiği şey ldquooumlluumlmluuml
olmakrdquotır Aynı zamanda tragedyada yalnızca insanlar arası bir şiddet goumlruumllmez
İnsan doğa ve tanrı(lar)ın birbirlerine goumlsterdiği şiddet de aynı nicelikte
goumlruumllebilmektedir Girardrsquoın bu uumlccedil evreni birbirinden ayırdığını ve yalnızca insan
merkezci bir bakış sunduğunu tespit etmemiz gerekiyor
Yunan tragedyasının bilgeliğini de goumlzden kaccedilırmamamız gerekiyor Homeros
ccedilağında yaşam ccedilaba goumlstermeye değer bir şeydir Homerosrsquoun duumlnyasındaki acı bu
değerli yaşamdan mahrum kalmaya dairdir ldquoNe zaman bir ağıt soumlylenserdquo diyor
Nietzsche ldquokısa bir oumlmruuml olan Akhilleusrsquotan soumlz edilirrdquo95 Oysa tragedya yalnızca
oumlluumlmuumln değil varlığın dehşetini de kavramıştır Varlığın dehşetini kavramak demek
94 Girard 2003 s 368 95 Nietzsche Friedrich Yunan Tragedyası Uumlzerine İki Konferans Ccedilev Mahmure Kahraman Say Yayınları İstanbul 2005 s42
123
yaşamın muğlacircklığını goumlrmek demektir Tragedyaya ldquoikinci en iyi şey hemen geri
doumlnmekrdquo96 dedirten şey budur Ama ona yaşamasını fısıldayan başka bir sesin de
farkındadır
İnsan bu noktaya eriştiğinde roluumlnuuml kabullenir ve şoumlyle der ldquoEvet ben bir insanoğluyum Boumlluumlnmuumlş haldeyim Bir ccedilatışmanın iccedilindeyim Benim yapım ccedilatışma iccedilinde Yani bir tanrı değil bir insanım97
Tragedya insanın bu ikili youmlnuumlnuuml bu muğlacirck youmlnuumlnuuml accedilığa ccedilıkartır insan hem kutsal
hem lanetli hem yaşayan hem oumlluumlmluumlduumlr Her şeye rağmen bu muğlacircklıkla
muumlcadelesini suumlrduumlruumlr ldquoPolemos her şeyin babası ve kralıdırrdquo98 soumlzuumlnuuml bu accedilıdan
duumlşuumlnmek daha doğru olacaktır Girard polemosrsquou insanların birbirleriyle olan savaşı
şeklinde beşeri bir şiddet olarak anlamaktadır Oysaki evrende şiddeti yalnızca insana
oumlzguuml bir olgu olarak sınırlandıramayız Evrendeki kozmik ccedilatışmayla insandaki
antropolojik ccedilatışma arasında bir fark yoktur Ccedilatışma her yerdedir ve ccedilatışan şeyleri
birbirinden ayırmak muumlmkuumln değildir En azından tragedyaların bize soumlylediği
budur Herakleitosrsquoun ateşi gibi Prometheusrsquoun ateşi de bir muğlacircklıktır Bu ateş
kuumlltuumlruuml kurmuştur ama insana da doğum-oumlluumlm acısını getirmiştir99
Ccedilalışmamızın buraya kadar olan kısmında muğlacircklık kavramının ne olduğu uumlzerinde
durduk İnsanın muğlaklıkla olan muumlcadelesinin boyutlarını goumlrmeye ccedilalıştık
Bundan sonraki boumlluumlmde buumltuumln bu tartışmaları Antigone tragedyası uumlzerinden
oumlrneklemek ve tartışmanın uygun olacağını duumlşuumlnuumlyoruz Metinde oumlzellikle koro
şarkıları uumlzerine odaklanacağız ccediluumlnkuuml tragedyanın oumlzuumlnuumln koro şarkılarında
bulunabileceğini duumlşuumlnuumlyoruz Bu amaccedilla Antigonersquodeki koro şarkılarını yeniden
Tuumlrkccedileye ccedilevirmeyi denedik Hiccedil şuumlphesiz buradaki amacımız ldquodoğru ccedilevirirdquonin ne
96 Sophokles Oidipus Kolonosrsquota Ccedilev Nurullah Ataccedil Maarif Matbaası 1941 sat 1225 97 ldquoThe Metaphysics of The Body ndash Theodoros Terzopoulos in conversation with Frank M Radatzrdquo Reise mit Dionysos Journey with Dionysos Ed Frank M Raddatz Theater der Zeit 2006 s 153 Aktaran Karaboğa Kerem Tragedya ile Sınırları Aşmak Theodoros Terzopoulosrsquoun Tiyatrosu E Yayınları İstanbul 2008 s 58-59 98 Herakleitos 2005 Frag 53 s 137 99 Prometheus miti ve Zincire Vurulmuş Prometheusrsquoun bu tuumlrden bir yorumu iccedilin bkz Vernant 1996 s 173vd
124
olduğunu goumlstermek değil Heidegger ldquoher ccedileviri bir yorumdurrdquo diyor biz de koro
şarkılarını farklı bir şekilde yorumlayabilmek iccedilin boumlyle bir cuumlrette bulunacağız
125
3 ANTİGONE Antik Yunan tragedyaları iki yuumlzyıldan fazla bir suumlredir ccedilok farklı biccedilimlerde
okunageldi yorumlandı yeniden yazıldı Bu yorum ve okuma biccedilimlerinde oumlzellikle
19 yydan sonra iki farklı eğilimden soumlz edebilmek muumlmkuumlnduumlr Eğilimlerin ilki
temellerini Platon ve Aristotelesrsquoin attığı Descartesrsquoın kozmolojisiyle desteklenen ve
son aşamasında Hegelrsquoin yer aldığı bir duumlşuumlnce ccedilizgisini takip ediyor Oumlzellikle
Hegelrsquoin Antigone okumasıyla bu eğilimin temel arguumlmanları daha da netleşmiştir1
Kabaca oumlzetlemek gerekirse Hegelrsquoin tragedyayı ldquosonunda uzlaşıyla nihayetlenen
bir ccedilatışan değerler goumlsterisirdquo olarak ele alması bu ilk eğilimin temel arguumlmanını
oluşturmaktadır
Diğer tragedya yorumlama anlayışı ise yukarıda isimlerini saydığımız duumlşuumlnce
insanlarının oluşturduğu ccedilekim merkezinden kaccedilma eğilimi ve arzusunu goumlsterir Bu
ikinci akımın temellerinin atılması Nietzsche ile başlar Heidegger ve Derrida gibi
batı felsefesinin duumlşuumlnce kalıplarını sarsan duumlşuumlnuumlrlerin oluşturduğu bir iklim iccedilinde
devam eder Foucaultrsquonun deyimiyle bu duumlşuumlnce ikliminin itici guumlcuumlnuuml ldquoHegelrsquoden
kaccedilma girişimirdquo oluşturmaktadır Diğer taraftan kolaylıkla goumlruumllebileceği uumlzere bu
ikinci akım modernizm ve modern aklın eleştirisini de iccedilermektedir
Ccedilalışmamızın bu boumlluumlmuumlnde Antigone metinine yakından bakacağız Hegel ile
Heideggerrsquoin Antigone metnini okumalarına yer ayıracak ve koro şarkılarındaki
Yunan kozmolojisini tartışacağız Metnin ccediloumlzuumlmlemesine geccedilmeden oumlnce Antik
Yunan duumlnyasının kozmolojisiyle ilgili bazı bilgileri kısaca goumlzden geccedilirmemizin
yerinde olacağını duumlşuumlnuumlyoruz
1 Hegel Antigone ile ilgili fikirlerini Estetik (Vorlesungen uumlber die Aumlsthetik) ve Tinin Fenomenolojisi (Die Phaumlnomenologie des Geistes) dışında Hukuk Felsefesi (Grundlinien der Philosophie des Rechts) iccedilinde de ele almıştır
126
31 GREK KOZMOLOJİSİ
Antik Yunanrsquoın ndashen azından klasik ccedilağın- etkileşimli bir kozmolojiye sahip olduğunu
biliyoruz Yani evren belirli kategorilere ayrılmış durumda olsa da bu kategorilerin
her an birbirine temas halinde olduğuna inanılmakta boumlyle kabul edilmektedir
Rituumlellerin bu konudaki işlevlerini oumlnceki boumlluumlmde tartışmıştık Bu Antik Yunan
insanının evrenle buumltuumlnleşmiş olduğunu kendini ondan ayıramadığını goumlstermez Her
etkileşimli kozmolojide olduğu gibi Antik Yunan da insana oumlzguuml bir alanın
farkındaydı Nesneler hayvanlar cansız varlıklar ve tabii ki tanrılar farklı
oumlzellikleriyle insanın niteliklerinden ayrılabiliyordu Fakat bu ayrımlar insanın kesin
bir biccedilimde duumlnyadan kopması anlamına da gelmiyordu Vernant Yunanlıların hiccedilbir
zaman duumlnyayı unutmadıklarını her zaman kozmosla bağlantı iccedilerisinde hareket
ettiklerini hatırlatır Kozmosla bağlantılı eylemek demek insanın hem kendisiyle
hem de oumltekilerle belirli bir ilişki iccedilinde olması demektir
Delphoi tapınağında yazan ldquokendini bilrdquo soumlzuuml bizim zannettiğimiz gibi insanın kendini ccediloumlzuumlmlemesi ve iccedilgoumlzlem yoluyla oumltekilere goumlruumlnmeyen kişisel mahremiyetin gizli bir alanı ya da duumlşuumlncenin salt edimi olarak duran gizli bir ldquobenrdquoe geri doumlnuumlşuumln yolunu bulmaya youmlnelik bir ccedilağrı değildir Kartezyen cogito (duumlşuumlnuumlyorum oumlyleyse varım) Yunanlıların kendini bilme duumlşuumlncesine yabancıdır [hellip] ldquoKendini bilrdquo soumlzuuml sınırlarını bil demektir bir oumlluumlmluuml olduğunu bil ve tanrılara kendini eş kılmaya kalkma demektir2
Ccedilalışmamızın bu boumlluumlmuumlnde bazı başlıklar altında Greklerin kozmolojik
kategorilere yaklaşma biccedilimlerini kısaca accedilıklamaya ccedilalışacağız Grek insanının
oumlzellikle tanrılarla doğayla ve birbirleriyle kurdukları ilişkilerin niteliğini
oumlzetlemeye ccedilalışacağız
311 Kirlilik
Homeros ccedilağında Greklerin kirlilik duumlşuumlncesine uzak olduğu soumlylenmektedir
Kirliliği arındırma rituumlelleri daha sonra ortaya ccedilıkmış ve klasik tragedya yazarları
2 Vernant Jean-Pierre ldquoGreek Manrdquo Bulletin of the American Academy of Arts and Sciences Vol 47 No 8pp 44-50 American Academy of Arts and Sciences May 1994 s 44-45
127
tarafından ifade edilmişlerdir3 Bu durumun ardında yatan nedenleri kolaylıkla
anlayabiliyoruz Ccediluumlnkuuml kirlilik tehdidinin sık goumlruumllebilmesi iccedilin kategorilerin
birbirine kontrol dışı olağan dışı teması gerekmektedir Bu tehdidin Homeros
ccedilağında sık goumlruumllmemesi gayet mantıklıdır Ccediluumlnkuuml Homeros ccedilağı ldquoher şeyin yerli
yerinde durduğurdquo bir evrene aittir Duumlnya muntazam bir şekilde tanzim edilmiş
durumdaydı ve kategoriler arasında kusursuz bir ldquoduumlzenrdquo mevcuttu
ldquoVaktiyle tanrılar buumltuumln duumlnyayı yer yer kendi aralarında paylaşmışlardı Kavgasız guumlruumlltuumlsuumlz bir paylaşma (hellip)rdquo4
Platonrsquoun bu soumlzlerindeki ldquokavgasız guumlruumlltuumlsuumlzrdquo ifadesi bize henuumlz kirlilik
yaratacak bir ccedilatışmanın goumlruumllmediğini ima ediyor Zira mitolojinin bize anlattığı
kadarıyla bu paylaşımın hiccedil de kavgasız ve guumlruumlltuumlsuumlz olmadığını biliyoruz
Theogonia baba katli [Kronos vs Uranos ve Zeus vs Kronos] kardeş kavgaları
[Titanlar vs Zeus] ve ensest [Zeus amp Hera Uranos amp Gaia] gibi hikacircyelerle doludur
Fakat klasik tragedyanın vazgeccedililmez temalarından olan bu olgular henuumlz ldquotrajikrdquo
değildir Oidipus hikayesi bile Homerosrsquota ldquokirlilikrdquo duumlşuumlncesinden uzak bir şekilde
anlatılır
Oidipusrsquoun anasını goumlrduumlm guumlzel Epikastersquoyi bilmeden buumlyuumlk bir succedil işlemiş evlenmişti oğluyla Oidipus oumllduumlrmuumlştuuml babasını ve koynuna girmişti anasının tanrılar da accedilıklamışlardı bunu insanlara ansızın Oidipus youmlnetti gene de Kadmosoğullarırsquonı guumlzel Thebairsquode5
Kirlilik duumlşuumlncesinin beşinci yuumlzyıla doğru ortaya ccedilıkışının tarihsel ve toplumsal
koşullarını kestirebiliyoruz Bunu oumlnceki boumlluumlmde tartışmıştık
Beşinci yuumlzyıla geldiğimizde kirlilik kozmolojik sınırların ccediliğnenmesi sonucu
oluşan ldquotehlikeli bir guumlccedilrdquo olarak karşımıza ccedilıkıyor Tehlikenin derecelerinin
olduğunu goumlruumlyoruz Oumlrneğin savaşta oumllduumlrmek tehlikeli bir kirliliğe yol accedilmazken
akraba cinayeti ccedilok korkulan bir kirlenme hali yaratıyordu6 Bu derecelendirmenin
3 Bkz Douglas 1966 s 33-34 4 Platon Kritias ccedilev Erol Guumlney Luumltfi Ay Sosyal Yayınlar İstanbul 2001 s12 5 Homeros Odysseia Ccedilev Azra Erhat A Kadir Can Yayınları 16 Basım İstanbul 2005 XI Boumlluumlm sat 271-274 6 Bkz Oudemans 1987 s 83
128
yanında belli başlı succedillar konusunda ldquokasıtlı ve kasıtsızrdquo olup olmadığına goumlre
eylemleri birbirlerinden ayırabiliyorlar buna goumlre bir değerlendirmede
bulunuyorlardı Fakat kirlilik yaratan durumlarda bu ayrımlar kesinliğini yitiriyordu
Bunun en buumlyuumlk oumlrneği olarak Kral Oidipus verilebilir Oidipus baba katlini de
ensest ldquosuccedilrdquounu da ldquobilmedenrdquo işlemiştir Oidipus Kolonosrsquota oyununda bu
masumiyet durumu oumlzellikle vurgulanır7 Yine Theseusrsquoun bir ldquomeşru muumldafaardquo
sırasında kuzenlerini oumllduumlrduumlğuuml buna rağmen suumlrguumln edildiğini goumlruumlyoruz8 Bunlara
Aiasrsquoın bilinccedilsizce koyun suumlruumlsuumlnuuml katletmesi ile Heraklesrsquoin aynı şekilde
ccedilocuklarını oumllduumlrmesi oumlrnekleri de eklenebilir Buumltuumln bu durumlarda succedillar kasten
işlenmemiş bile olsa kirlilikten dolayı ldquoarınmardquo gereksinimi doğurmaktadır
Yunanistanrsquoda arınma yalnızca maddesel bir hijyen sorunu değildi daha ccedilok
kozmolojik kategorilerin yeniden ayrıştırılması olarak karşımıza ccedilıkıyordu Diğer
taraftan Platonrsquola birlikte bu inanışlar ldquoiyinin koumltuumlden ayrılmasırdquo ldquoduumlşuumlncenin
arındırılmasırdquo gibi fikirlere doumlnuumlştuuml Oumlrneğin Sophistrsquote Platon arındırmayı bir
ldquoayırma bilimirdquo olarak adlandırır
YABANCI [] Suumlzmek [diecircthein] seccedilip ayırmak [legomen] elemek [diattan] yabalamak saman ayırmak [brattein] iki şeyi birbirinden ayırmak [diakrinein] [hellip] Buumltuumln bu kelimeler ayırma duumlşuumlncesini [diairetika] ifade ediyor [hellip]
THEAİTETOS Peki ne ad vereceğiz bu sanata
YABANCI Ayıklama sanatı [diakritikecircn] [hellip] soumlzuumlnuuml ettiğim ayıklamalar ya iyiyi koumltuumlden ya da benzeri benzerden ayıran ayıklamalardır [hellip] iyiyi muhafaza edip koumltuumlyuuml atan ayıklama şekli[ne] arındırma [katharmos] adı verilir9
Arınma birccedilok şekilde uygulanabiliyordu Genellikle kirlenmiş olan kişiyle herhangi
bir temastan kaccedilınılıyordu Boumlyle bir temas ya da karşılaşma durumlarında tanrılara
kurban sunuluyordu Kurban genellikle bir hayvan ccedilok nadiren de bir insan oluyordu
Diğer youmlntem de kirlenmiş olanın bizatihi kendisinin kentten kovulma rituumlelini
7 Bkz Sophokles Oidipus Kolonosrsquota sat 980-990 8 Bkz Euripides Hippolytos Ccedilev Lamia Kerman MEB İstanbul 1949 sat 35 9 Platon Sophist sat 226b-e
129
iccedileriyordu Suumlrguumln etme bazen guumlnah keccedilisi ya da pharmakon mevzuunu tartışırken
goumlrduumlğuumlmuumlz gibi kirli kişinin oumllduumlruumllmesiyle de sonuccedillanabiliyordu10
Diğer taraftan buumltuumln ayırma ve arındırma ccedilabalarına rağmen muğlacircklık kolay kolay
giderilmesi muumlmkuumln olmayan bir tehdit olarak goumlruumlluumlyordu
Bu durum duumlzen [order] ile guumlccedil [power] arasındaki ilişki bağlamında anlaşılmalıdır Yunanlıların goumlzuumlnde kozmos sadece birbirinden keskin bir şekilde ayrılmış varlıkların duumlzeni değildi evren bir ccedilatışan guumlccediller savaşıydı Her varlığın bir sınırı olduğu kadar aynı zamanda onu aşacak bir guumlcuuml de vardı Bu yuumlzden hem kendi sınırlarıyla hem de diğer varlıklarla ccedilatışma doğuyordu11
Diğer taraftan her bir guumlccedil kendi iccedilinde de bir ikilik hatta ccedilok değerlilik
barındırıyordu Aiskhylosrsquoun Eumenidesrsquoinde Erinylerrsquoin durumu buna oumlrnek olarak
verilebilir Bu korkunccedil kan yiyici ccedilirkin yaratıklar oyunun sonunda Atina kentinin
yasalarının dayanağı olur kent refahı iccedilin vazgeccedililmez bir statuumlye yuumlkselirler
312 Tanrı İnsan
Buguumlnuumln ayırıcımodern duumlnyasında yaşayan bizler iccedilin 2500 yıl oumlnce yaşamış
insanların dinsel inanışlarını kavrayabilmek oldukccedila zordur Birincisi bizler ister
inanccedillı ister inanccedilsız belirli duumlzeyde laikleşmiş bir duumlnyada yaşarız Buradaki laik
soumlzcuumlğuumlyle12 yalnızca dinsel yaşam ile kamusal yaşamın birbirinden ayrılmasını
kastetmiyoruz daha da oumltesinde tanrısal evrenin beşeri duumlnyadan kutsal alanların
sekuumller yerlerden ayrılmasını da buna dahil ediyoruz Bizler ldquodinselrdquo olanı genellikle
aşkın bir şey olarak kavrarız ve yaşadığımız duumlnyanın dışında bir olgu olarak
duumlşuumlnmeye eğilim goumlsteririz Bu ldquodışarılıkrdquo durumu aslında tanrının beşeri duumlnyanın
oumltesinde ve dışında bulunmasını ima etmektedir Bizim duumlşuumlncemizde tanrı evreni
yaratmış ve onu kendi ldquohalinerdquo ndashgoumlrece olarak- terk etmiştir Vernantrsquoın deyişiyle
tanrının evrenle bağlantısı ldquobir işccedilinin işiyle olan bağlantısırdquona13 benzemektedir
Dolayısıyla bir ldquoyapıtrdquo olarak bizi yaratanın ndashtanrının- izini taşıdığımızı duumlşuumlnuumlruumlz
10 Bkz Oudemans 1987 s 85 11 Oudemans 1987 s 86 12 Laik soumlzcuumlğuumlnuumln Oidipusrsquoun babası Laiosrsquotan geldiği soumlylenir Laikos [lάίkόraquo ] halkın ya da halka ait din sınıfından (rahip) olmayan Bkz Klein 1966 laic maddesi s 859 13 Vernant 1996 s 104
130
Ama onu bulabileceğimiz tek yer kendi iccedilimizdir Kendi başımıza tanrıyla
kurduğumuz ilişki iki kişi arasındaki alışveriş gibidir Kim ve nerede olursam
olayım her şekilde bu ilişkiyi tekil birey olarak gerccedilekleştirebilmekteyimdir
Bizim bireyde hapsolmuş aşkın tanrı duumlşuumlncesini Antik Yunanrsquoda bulmaya ccedilalışmak
boşuna olacaktır Ccediloğu zaman kendi duumlnya algımızı başka kuumlltuumlrlere uygulamaya
ccedilalışırız Antik Yunan duumlnyasında ldquodinrdquo meselesiyle ilgili ccedilalışmalarda ya ldquoccedilok
tanrılırdquolık vurgusuyla karmaşık ve kaotik bir dini inanccedil duumlnyası resmedilir ya da
tanrıların tutarsızlıkları ve antropomorfik oumlzellikleri uumlzerinde durularak dinsel
inanışlar masalsı bir mitologyaya indirgenir İlk elden soumlylenmesi gereken şey şudur
Yunan tanrılarının beşeri duumlnyadan ayrı bu duumlnyanın oumltesinde aşkın bir evreni
yoktu Bizatihi kendi varlıklarıyla bu evrenin varlığını garanti ediyorlardı Evrenin
tamamlayıcı parccedilalarıydılar Diğer taraftan hiccedilbir şekilde bizim tanrı-işccedili evren-
yapıt koşutluğu Antik Yunan tanrıları iccedilin geccedilerli değildi Yunan kozmolojisi her
zaman başlangıcı ldquokaosrdquoa vermiş ve buradan doğan Gaia Eros Uranos gibi ilksel
guumlccedillerden duumlnyaya huumlkmeden tanrılarını yaratmıştı Dolayısıyla Zeus gibi bir tanrı
semavi dinlerin ldquoezeli ve ebedirdquo tanrısıyla hiccedilbir şekilde karşılaştırılamaz
Zeus adının ldquoparlamakrdquo anlamına geldiğini belirten Vernant parlamak ışıldamak
gibi soumlzcuumlklerden yola ccedilıkılarak Zeusrsquoun goumlğe ait bir tanrı olarak tasavvur
edilebileceğini soumlyler Fakat hemen ardından etimoloji konusunda bizi uyarır
Zeus adında parlamak koumlkuumlnuuml okuyoruz Bundan Zeusrsquoun aydınlık goumlkyuumlzuumlnuuml guumln ışığının parıltısını temsil ettiği sonucunu ccedilıkarıyoruz Boumlylece buumlyuumlk tanrılar ile diğer doğa guumlccedilleri arasında aynı tuumlrden eşdeğerlilik varsaymaya yelteniyoruz Boumlylece Zeus parlak goumlkyuumlzuumlne Poseidon suya Hephaistos ateşe Hera havaya Hermes ruumlzgacircra Dionysos şaraba demeter buğdaya vb bağlanır14
Bu tuumlrden bir sınıflandırma işleminin bizi yanlış bir duumlşuumlnce biccedilimine suumlruumlkleyeceği
accedilıktır Hiccedil şuumlphesiz Zeusrsquoun goumlkyuumlzuumlnuumln guumlccedilleriyle ya da Hephaistosrsquoun ateşrsquole
oumlzdeşleştirildiği durumlar vardır fakat Yunan tanrılarını bu şekilde accedilıklamak doğru
değildir Ccediluumlnkuuml tanrıların niteliklerinin ccedileşitliliği ve muğlacircklığı goumlzden kaccedilmış olur
Antik Yunanrsquoda bir tanrı theos eşzamanlı olarak birden ccedilok şey demektir Ccediloğu
14 Vernant 1996 s 96
131
zaman bu nitelikler birbiriyle ccedilelişir gibi goumlruumlnebilir oumlzellikle de ccedilağımızın tanrı
anlayışında boumlyle ccedilok boyutlu karakter oumlzelliği sergileyen bir tanrıyı tam olarak
anlamak muumlmkuumln değildir ldquoZeus parlak goumlkyuumlzuumlduumlr ama bir bakıma aynı zamanda
da gece goumlkyuumlzuumlduumlr ışığın efendisi olduğu iccedilin ışık iccedilinde ışık aracılığıyla goumlruumlluumlr
ama bunu gizleme guumlcuuml de vardırrdquo15 Bizim iccedilin bu iki Zeus birbiriyle ccedilelişiyor
gibidir Ama Zeusrsquoun onlarca isimle anıldığını da biliriz Oumlrneğin Zeus Basileus
olarak kraliyet guumlcuumlnuumln koruyucusu olan Zeus Zeus Herkeios olarak aile koruyucusu
olarak karşımıza ccedilıkar16 Ya da normalde duumlzeni akıl ve sağduyuyu temsil eder diye
duumlşuumlnduumlğuumlmuumlz Apollon tıpkı tanrı Panrsquoın yaptığı gibi insanları ve hayvanları
ccedilıldırtan etkiler goumlsterebilmektedir Suumlruumllere bir anda korku salmakta oumlğle vakti
insanlara ccedilılgınlık verebilmektedir O zaman adı Apollo Nomios olur17
Antik Yunan insanı bir tanrının adını anarken ccedilok katmanlı bir ifade kullanmaktadır
Goumlkyuumlzuumlndeki herhangi bir olayı Zeusrsquola ilişkilendirebilir ama bu goumlkyuumlzuumlnuumln
topyekun Zeus olarak algılandığı anlamına gelmez Goumlkyuumlzuumlnden gelen ve insanı
etkileyen kimi guumlccediller (yağmur yıldırım fırtına vb) Zeusrsquoun insanlarla ilişkiye
girdiği olaylar olarak goumlruumlluumlr bunlar aynı zamanda Zeusrsquoun da guumlccedilleridir
Dolayısıyla insan her an etrafındaki guumlccedillerin farkında olmalı bunların ldquoanlamınırdquo
kavrayabilmelidir
Zeusrsquoun [hellip] guumlcuuml buna uğrayanlar iccedilin ikili ccedilelişkili bir niteliğe buumlruumlnuumlr Bir yandan goumlkyuumlzuuml kılığına giren bu guumlccedil guumlnlerin mevsimlerin sırasıyla yinelenmesi doğru duumlzenli bir egemenlik anlamına gelir Diğer yandan goumlkyuumlzuumlnde bir saydamsızlık bir oumlnceden kestirilemezlik oumlğesi vardır18
Zeusrsquoun guumlcuumlnde olduğu gibi buumltuumln diğer Yunan tanrılarının da guumlccedillerinde aynı
muğlacirck niteliği goumlrebiliriz Oumlrneğin Aphroditersquonin niteliği sadece cinsel bir tutkuyla
sınırlı değildir onun temsil ettiği aşk evrenseldir Ona eşlik eden Eros ile birlikte
yeme iccedilme şarkı soumlyleme dans etme gibi tutkularla da ilişkilendirilmektedir Diğer
15 Vernant 1996 s 97 16 Bkz Oudemans 1987 s 94 17 Bkz Oudemans 1987 s 95 18 Vernant 1996 s 99
132
taraftan ilginccedil bir şekilde savaşın yıkıcılığıyla bağlantılıdır19 Aiskhylos Agamemnon
1478de Erosu intikam alma tutkusuyla ilişkilendirmiştir erocircs haimatoloichos ndash Kan
alıcı Eros20 Yine aynı şekilde Sofokles de Trakisli Kadınlarrsquoda Aphroditenin
tanrılar uumlzerindeki zaferlerinden bahsederek onun savaş ve muumlcadele ile olan
ilişkisini doğrular Bazı kentlerde Aphroditeye savaşın temsili Aphrodite Areia
olarak tapıldığı bilinmektedir21 Aphroditersquonin guumlcuuml bazen kendisinden uzak
durulması gereken bir yıkım guumlcuumlne doumlnuumlşebilmektedir Girardrsquoın cinsellik ve şiddet
arasında kurduğu ilişkide adlarını andığı gibi kız kaccedilırma tecavuumlz cinayet ve savaş
gibi olaylar Aphroditersquonin yıkıcı guumlcuumlnden kaynaklanabilmektedir Ancak bu yıkıcı
guumlccedil onun uumlretici-doğurucu guumlcuumlnden ayrılamaz Antik Yunanrsquoda Aphroditersquonin
guumlcuumlnuumln bir kentin varlığını suumlrduumlrmesi iccedilin gerekli olduğuna inanılırdı Bu inanccedil
doğrultusunda Atinarsquoda yardımsever bir tanrı olarak tapılmaktaydı22
Benzer bir kesinsizlik oumlrneği olarak tanrı Dionysosrsquou goumlsterebiliriz Dionysos
insanları kendinden geccedilirmeye evrendeki kozmolojik kategorileri (kadın-erkek ccediliğ-
pişmiş doğa-kuumlltuumlr kent-vahşi yaşam vs) birbirine karıştırmaya zorlar Diğer
taraftan Dionysosrsquoun kaynaklık ettiği mania kuumlltuumlruumlnuumln bireysel kurtuluş ve
oumlzguumlrleşmenin yolunu accedilan bir luumltuf olduğu da duumlşuumlnuumlluumlr Bu ikili durumu
Euripidesrsquoin Bakkhalarrsquoında ccedilok accedilık bir biccedilimde goumlrmek muumlmkuumlnduumlr Guumlnuumlmuumlzde
bazı yorumcular oyunda resmedilen tanrı Dionysosrsquoun ccedilok boyutluluğunu ve
muğlacircklığını goumlremeyerek onu yalnızca ldquokoumltuumlcuumllrdquo bir tanrı olarak ele alırlar Oysaki
Dionysos bu oyunda Yunan tragedyalarında goumlrebileceğimiz en muğlacirck karakter
olarak tasvir edilmiştir Ne kadın ne erkek gibidir Bir yabancıdır kente uzaklardan
gelmiştir ama aslen Thebairsquonin yerlisidir Keyif coşku ve neşe tanrısı adıyla anılır
[64] yaşlıları genccedilleştir [189] onun bastığı topraklardan ldquosuumlt bal ve şaraprdquo akar ona
19 Bkz Oudemans 1987 s 95 20 Eros soumlzcuumlğuuml Tuumlrkccedile ccedileviride ve bazı İngilizce ccedilevirilerde bulunmamaktadır Eros ile ldquokan almakrdquo fiilini yan yana duumlşuumlnemediğimiz iccedilin olsa gerek Metnin orjinali tam olarak kan alan eros anlamına gelmektedir Robert Browning ccedilevirisinde bu şekilde kullanıldığı goumlruumllmektedir [Eros The carnage-licker In the belly is bred] Bkz Browning Robert The Poetical Works of Robert Browning Volume 13 Smith Elder and Co London 1889 s 345 21 Nilson M P Geschichte der Griechische Religion I Muumlnchen 1941 s 490 aktaran Oudemans 1987 s 95 22 Oudemans agy
133
tapınan Bakkhalar neşe iccedilinde dans edip şarkı soumlylerler [687 723] fakat aynı
Bakkhalar hayvanları canlı canlı parccedilalayarak yerler [740] ona tapınanlardan Agave
kendi oğlu Pentheusrsquou parccedilalayarak oumllduumlruumlr Dionysos ldquobir boğayardquo ldquoccedilok başlı bir
ejderhayardquo ya da ldquoateş soluyan bir aslanardquo doumlnuumlşebilmektedir [1015] Oyunda
Tanrıya tamamen inanan ve ona buumlyuumlk bir sadakatle tapınan Agave de Dionysosrsquoa
inanmayarak ona koumltuumlluumlk etmeye yeltenen Pentheus da cezalandırılmaktadır Bu
durumu guumlnuumlmuumlz kozmolojisinden anlamamız oldukccedila zordur Bu garip durumdan
ccediloğu yorumcu Dionysosrsquoa ldquokoumltuumlrdquo bir nitelik atfederek kurtulmayı denerler Oysaki
boumlyle niteliksel bir sınıflandırma trajiğin oumlzuumlnuuml goumlzden kaccedilıracaktır
Benzer bir oumlrnek Euripidesrsquoin Hippolytos oyunundan verilebilir Hippolytos kendini
bakire tanrıccedila Artemisrsquoe adamıştır ama bu durum Aphroditersquoyi ihmal etmek
anlamına gelecektir Goumlruumllduumlğuuml gibi Antik Yunan duumlşuumlncesinde insan karşıtlık
ccedileşitlilik belirsizlik ve oumlnceden kestirilemezlik nitelikleri olan ve aşkın bir evrende
değil tam tersine beşeri duumlnyada bulunan tanrılarla birlikte yaşamak zorundaydı
Yunan tanrıları goumlkyuumlzuumlnde toprağın iccedilinde herhangi bir doğa olayında guumlnluumlk
hayatın iccedilinde agorada savaş meydanında politik bir tartışmada kısacası hemen her
yerde bulunabiliyorlardı İnsan tanrıların ccedileşitliliğiyle baş etmek zorundaydı Ama
bunu ldquokesinrdquo bir şekilde başaramayacağını da bilerek suumlrduumlruumlyordu bu muumlcadelesini
Yunan tragedyası biraz da bu bilincin uumlruumlnuumlduumlr
313 Doğa Kuumlltuumlr
İnsanın kurduğu medeniyetle ccedilıplak doğa arasına mesafe koyması gerekir Bu bir
ccedileşit zorunluluktur ama bunun kesin olarak başarılması da muumlmkuumln değildir Doğa
ccedileşitli şekillerde kuumlltuumlre bulaşmakta ve onu tehdit etmektedir İnsan doğanın
işlenmemiş olumsal kuralsız youmlnuumlnden suumlrekli olarak kurtulma ccedilabası iccedilindedir
İnsan uumlruumlnuuml olanın olmayandan ayrılması ccedilabasında ilk sırayı insanın bizatihi
kendisinin ldquoinsan olmayandanrdquo ayrılmasının aldığı şuumlphesizdir İnsan oumlncelikle
kendini hayvandan ayırmak zorundadır Bu ayırma da mutlak bir kesinliğe ulaşamaz
Mutlak bir yasası da yoktur Neyin insani neyin hayvana oumlzguuml olduğuna karar
vermek zordur Dolayısıyla insan boumlyle bir gerilimin uumlzerine kendini inşa etmeye
ccedilalışır Agambenrsquoin deyişiyle batı kuumlltuumlruumlnde insan hep ldquobeden ile ruhun bir canlı
134
ile bir logosrsquoun doğal (ya da hayvani) bir oumlğe ile doğauumlstuuml sosyal ya da ilahi bir
oumlğenin eklemi ve birleşimi olarak duumlşuumlnuumllmuumlştuumlrrdquo23 Dolayısıyla kuumlltuumlr denilen olgu
insanın bu ikili gerilimin bir bedene buumlruumlnuumlşuumlduumlr
Hesiodos İşler ve Guumlnlerrsquode hayvanı sınırları tanımayan yamyamlık (kendi tuumlruumlnuuml
yeme eğilimi) goumlsteren ve en oumlnemlisi de adalet duygusundan yoksun olarak
tanımlar24 İnsanın kendini uzak tutması gereken en oumlnemli ayrımlar bunlardır İnsanı
suumlrekli olarak tehdit eden doğa tam olarak bu uumlccedil nitelikte yatmaktadır Oumllccediluumlsuumlzluumlk
oumllduumlrme ve adaletsizlik İnsanın suumlrekli olarak konuşan-hayvan duumlşuumlnen-hayvan
alet kullanabilen-hayvan vs tanımlanması kuumlltuumlruuml yok edebilecek bu uumlccedil unsuru uzak
tutma arzusundandır
İnsanın geriliminin diğer ucu da onu tanrısal olanla ilişkiye koyar Sahip olduğumuz
logos techneacute bizim bir hayvan olmadığımızı suumlrekli olarak bize hatırlatır Bu
doğaya ait olmadığımız fısıldar Techneacutersquonin bize verdiği guumlccedil ile tanrısal bir
yanımızın olduğunu goumlruumlruumlz Oumlzellikle guumlnuumlmuumlzde techneacutersquonin geldiği aşamada artık
kendimizi doğanın efendisi bir ldquotanrırdquo gibi hissedebiliyor kendimizi hayvansı
yanımızdan tamamen ayırabiliyoruz Ayıramadığımız durumlara ilişkin son derece
kuvvetli kontrol mekanizmaları da geliştirmiş durumdayız [Hapishaneler
tımarhaneler huzur evleri akıl hastaneleri vs]
Antik Yunan tragedyasında insanın bu varoluşsal geriliminin sinir uccedilları accedilığa ccedilıkar
İnsan kendini hayvandan da tanrılardan da ayırmalıdır Ama nasıl Prometheus miti
ve Aiskhylosrsquoun Zincire Vurulmuş Prometheus tragedyası bize bu trajik gerilimi ccedilok
accedilık bir şekilde anlatmaktadır
Hesiodosrsquoun İşler ve Guumlnlerrsquode anlattığına goumlre insanoğlu altın ccedilağda tanrılara denk
bir hayat suumlruumlyordu Altın ccedilağın insanı yemek iccedilin ccedilalışmak zorunda değildi Toprak
kazma kuumlrek sallamadan kendiliğinden tahıl veriyor insanoğlu tanrıların sofrasında
oumlluumlmsuumlzlerle birlikte yemek yiyebiliyordu Sonra bu altın ccedilağ insanı yeryuumlzuumlnden
silinmiş yerine başka bir soy gelmişti Prometheus soumlyleni bu altın ccedilağı bize
23 Agamben 2009 s 24 24 Hesiodos İşler ve Guumlnler sat 276-79
135
hatırlatmaktadır Anlatıya goumlre Prometheus Zeusrsquou aldatmaya kalkmış kurban etinin
yenmeyen kısımlarını yağlarla kapatarak ona sunmuştur Zeus da bunun uumlzerine
insan soyunu yeryuumlzuumlnden kaldırmaya karar verir Bunun iccedilin ateşi insanlara vermeyi
reddeder Prometheus da gizlice bir rezene bitkisinin iccediline ateşi koyarak yeryuumlzuumlne
getirir Bunun uumlzerine tanrı Zeus Pandora ldquobelasırdquonı insanlara goumlnderir Artık
insanlar topraktan bir buğday tanesi gibi bitmeyecekler doumllleme yoluyla uumlremek
zorunda kalacaklardır Kendi kendine uumlreyen tahıllar iccedilin de aynı şey geccedilerlidir
Artık toprağa tohumun ekilmesi gerekmekte ve ancak aylar suumlren yorucu bir
ccedilalışmanın sonucunda toprağın uumlruumlnlerine kavuşulabilecektir İnsanın ldquoccedilalışmakrdquo
zorunda kalması Pandora ile başlar Ateş bu accedilıdan ccedilalışmayı simgelemektedir Ateş
her tuumlrluuml iş iccedilin kullanılacaktır fakat onun varlığı eski guumlzel guumlnlerin bir daha
gelemeyeceğinin de işaretidir Ateş bu yuumlzden iki youmlnluuml bir guumlccediltuumlr Hem lanetli hem
de kutsal hem kurtarıcı hem de yok edicidir Ateş insanın muğlaklığıyla karşılaştığı
ilk techneacute ilk pharmakonrsquodur Prometheus bununla da yetinmemiş kuumlltuumlre dair ne
varsa insana vermiş ve oumlğretmiştir Ateş oumlncelikle insanı ccediliğ yemekten alıkoymuştur
Eti pişirmek insanı hem vahşi doğadan bir hayvandan ayırır hem de oumlluumlmsuumlzlerden
bağını koparır Ccediluumlnkuuml oumlluumlmsuumlzlerin yiyecekleri25 tıpkı hayvanlarınki gibi ccediliğdir
Diğer taraftan Prometheusrsquoun oumlğrettikleri medeniyetin temellerini de atmaktadır
Prometheusrsquoun bilimleri icatları technesi sayesinde insanoğlu ldquodoğalrdquo yaşamdan
kuumlltuumlrel yaşama geccedilmektedir
Ve ben bu ağızsız dilsiz ccedilocuksu varlıklara nasıl verdim aklı duumlşuumlnceyi [hellip] İnsanlar goumlrmeden bakıyor Dinlediklerini anlamıyorlardı Uzun oumlmuumlrleri boyunca duumlş goumlruumlntuumlleri gibi Duumlzensiz gelişiguumlzel yaşıyorlardı [hellip] Sonra sayı bilgisini verdim onlara bu kaynak bilgiyi onlar iccedilin ben bulup ccedilıkardım Sonra harf dizilerine geldi sıra O diziler ki belleğidir her şeyin Anasıdır bilimlerin ve sanatların26
25 Oluumlmpos Tanrıları ldquoekmek yemez şarap iccedilmezlerrdquo Bkz Homeros İlyada V 341-2 Tanrıların iccedileceği nektardır ve ccediliğ olarak kabul edilir 26 Aiskhylos Zincire Vurulmuş Prometheus Ccedilev Azra Erhat Sabahattin Eyuumlboğlu Tuumlrkiye İş Bankası Kuumlltuumlr Yayınları 2000 sat 443-459
136
Prometheusrsquoun kuumlltuumlr kurucu roluuml Aiskhylosrsquota daha da belirginleştirilir Buumltuumln bu
techneacutersquoler ateşin guumlcuumlnde simgeleştirilir Ancak Jan Kottrsquoun da tespit ettiği gibi27
Aiskhylos ateşin insanlara eti pişirmesini de oumlğrettiğinden accedilıkccedila soumlz etmez
Tragedyarsquoda mitosta karşımıza ccedilıkan ldquokurbanrdquo motifi işlenmemektedir Belki de
Aiskhylos bu motifi hatırlatmaya bile gerek duymamıştır Ateş oldukccedila ccedilok şeyi
anlatmaktadır zaten Birccedilok kuumlltuumlrde olduğu gibi Antik Yunanrsquoda da ateş doğadan
kuumlltuumlre geccedilişi simgeleyen bir elementti Ateş insanın tanrılar duumlnyasıyla hayvanlar
duumlnyası arasında asılı kalmasının simgesiydi Vernant Prometheus mitini
ccediloumlzuumlmlerken bunu accedilık bir şekilde oumlzetler
Theogoniarsquoda İşlerde Hesiodosrsquoun anlatısı Prometheusrsquou tanrılarla insanların birbirinden ayrılmasının etkeni yapar birbirlerinden karşılıklı uzaklaşmalarını vurgular Ancak tanrılarla aralarındaki uzaklık buna bağlı olarak hayvanlarla da uzaklığı gerekli kılar Kurban toumlrenlerinin yerleştirilmesiyle tanımlanan insanın hayvanlar ile tanrılar arası konumunun ta kendisidir28
Boumlylelikle Yunanlıların tanrılarını her an yanı başlarında bulunan varlıklar olarak
duumlşuumlnduumlklerini ama diğer taraftan kendilerinden uccedilsuz bucaksız bir uzaklıkta
olduklarını da bildiklerini anlıyoruz Yunanlılar insanın kendisi ile tanrılar arasında
bir sınır ccedilizmesi gerektiğini biliyorlardı aynı sınırın zorunluluğu hayvanlar iccedilin de
geccedilerliydi Fakat sınırın tam olarak nerede başlayıp bittiğini tespit etmek kolay
değildi İnsan bir yanıyla tanrıya benziyordu onda tanrısal bir guumlccedil vardı Fakat bu
guumlccedil kaccedilınılmaz bir biccedilimde hybrisrsquoe yol accedilabilirdi ccediluumlnkuuml insanın ldquosonlu doğasırdquo
guumlcuumln bu derece fazlalığına asla dayanamazdı Sophoklesrsquoin kahramanları bu tuumlrden
ldquokarşı konulmazrdquo bir ilahi guumlccedille resmedilirler Fakat bu guumlccedil onları bir yandan
tanrılara denk(miş) gibi azametli kılarken diğer yandan onları vahşi hayvanlara
doumlnduumlruumlr Mitolojideki Herakles bu konuda iyi bir oumlrnek olabilir Herakles tipik bir
kuumlltuumlr kurucusudur Canavarları oumllduumlrmuumlş kente olimpik oyunları getirmiştir
Tanrısaldır yarı oumlluumlmluuml de olsa tanrılara eşit sayılır Ama aynı zamanda onun
27 Kott Jan Antik Tragedyalar ve Ccedilağdaş Yorumları Kudas ya da Bakkhalar Ccedilev Ayşe Selen Mitos-Boyut Yayınları İstanbul 2006 s 19 28 Vernant 1996 s 190
137
hayvansı yaban bir yanı vardır Sırtında aslan derisi bulunur akrabalarını
oumllduumlrmuumlştuumlr ve cinsel arzularını dizginleyememektedir vs29
Yunanlılar tanrısallık (oumlluumlmsuumlzluumlk) ile doğaya aidiyet (hayvansallık) arasındaki
sınırların nerede başlayıp nerede bittiğini asla kestiremeyeceklerini de biliyorlardı
Vernant bize kurban toumlreninin iki youmlnluumlluumlğuumlnuuml paradoksal boyutunu bu accedilıdan
goumlsterir Her ne kadar Reneacute Girard bu yorumu reddetse de30 kurban toumlreninin şiddeti
ldquosağaltamamardquo yanı sabittir Kurban toumlreni insanın muğlacircklığını bize accedilık bir şeklide
goumlstermektedir Ccediluumlnkuuml kurban tanrıya yakınlaşmak onunla yeniden ldquoakrabardquo olmak
iccedilin kullanılan bir eylemken (ki İbranice ve Aramice qrb koumlkuuml ldquoyakın olmardquo
ldquoyaklaşmardquo anlamına gelir31) aslında tanrı ile insanı bir kere daha ayırır Kurbanın
ccediluumlruumlyen kısımları insana duumlşerken ccediluumlruumlmeyen yerler (kemikler vs) tanrıya adanır
Prometheusrsquoun kurban toumlreninin insanlarla Zeusrsquou birbirine duumlşman etmesi gibi
insanın sunduğu her bir kurban da bu ldquoayrılığırdquo yeniden onaylar Kurban eti
pişirilerek yenmekte tanrısallığın ndashoumlluumlmsuumlzluumlğuumln- simgesi ldquoccediliğ olanlardquo insanın bağı
bir kere daha koparılmaktadır Kendi tuumlruumlnuuml yememekte aksine hayvanları yiyerek
onları kendi tuumlruumlnden ayırmaktadır Diğer taraftan doğayla da ayrım kendini goumlsterir
Kurban edilen hayvan (evcil) ile avlanan hayvan (vahşi) birbirinden ayrılır Bu ayrım
işlenen bitkilerle (pişmiş olarak goumlruumllen) yabanıl bitkiler (ccediliğ olarak goumlruumllen)
arasında da bulunmaktadır32
Yunanlılar iccedilin ldquosınır aşımırdquo demek Jenksrsquoin tanımıyla ldquokategorilerin birbirine
karışmasırdquo kategorilerin sınırlarının aşılması anlamına geldiği iccedilin hybris her zaman
iccedilin muğlacircklığın işaretidir Başka bir deyişle hybris zaten iki oumlğe arasında gerili
kalmış insanın Deleuze ve Guattarirsquonin Rhizomersquounda goumlrduumlğuumlmuumlz gibi
sabitlenemeyen akışkan iki oumlğe arasında suumlrekli gidip gelen konumundan dolayı her
an baş goumlsterebilecek bir olgudur Her an bir tanrının bir daimonun insana
ldquokarışmasırdquo soumlz konusu olabilir Aynı biccedilimde hayvani bir ilkenin insana bulaşması
29 Bkz Oudemans 1987 s 92-93 30 Bkz Girard 2003 s 147 31 Bkz Nisanyan 2004 Kurban maddesi Ayrıca aynı koumlk Arapccedilada akraba olma akrabalık ve yakınlık anlamlarını iccedilermektedir 32 Vernant 1996 s 189-190
138
da tehlikeli bir hybris olarak her an zuhur edebilir Agamemnonrsquoda kadının kocasına
ihanetini engerek yılanının davranışı olarak tanımlayan Aiskhylos bununla sadece
sıradan bir benzetme sanatı yapmaz Yunan kozmolojisinin temel bakışını da bize
accedilmaktadır Yunanlılar basit bir metaforun oumltesinde kocasını aldatan bir kadının
engerek yılanının etkisi altına girdiğini duumlşuumlnuumlrlerdi33 İstenildiği kadar ayrı
tutulmaya ccedilalışılsın doğanın guumlccedillerinden mutlak olarak azade kalmanın yolu yoktur
İnsanın kendini ilahi ve doğal guumlccedillerden ayırma ccedilabasının yanı sıra o guumlccedillerden
yararlanma olgusu da eş zamanlı olarak karşımıza ccedilıkmaktadır Medeniyetten uzak
tutulan guumlccediller medeniyetin hem kuruluşu hem de suumlrekliliği iccedilin gereken guumlccedillerdi
Herakles gibi bir kuumlltuumlr kurucusunda goumlrduumlğuumlmuumlz buydu Antigonersquonin birinci koro
şarkısında bahsi geccedilen ldquoboyunduruk altına alınan hayvanlarrdquo oumlzellikle de ldquovahşi
atlarrdquoın kuumlltuumlre katkıları tartışılmaz
İnsanın kuumlltuumlr kurmasının ateşle başladığını belirtmiştik Ateşle birlikte ateşin
ikiliğine karşılık tıpkı onun gibi bir pharmakonrsquoun Pandorarsquonın da tanrılar
tarafından insana goumlnderildiğini soumlyledik Pandora da insanın iki topos arasındaki
gerilimine koşutluk oluşturur Guumlzelliği oumlluumlmsuumlzlere benzemekte ama iccedilindeki
huylarıyla bir ldquokoumlpeğirdquo bir ldquotilkiyirdquo andırmaktadır34 neredeyse iccedilinde gizlenmiş bir
hayvan vardır Goumlruumlnuumlş ile gerccedilek Pandorarsquoyla birlikte birbirinden ayrılır boumlylece
Prometheusrsquoun ateşi bir narteksin iccediline gizlemesi gibi Pandora da tanrısal
guumlzelliğinin iccediline ldquovahşirdquo yanını gizlemiştir Bu oumlzelliğiyle Pandora ldquoinsanrdquodır
insanın temsilidir
Hesiodosrsquoun anlatısı Elpisrsquole Pandorarsquonın kuumlpuumlnde kapalı kalan Umutrsquola biter
Hesiodosrsquoa goumlre
O guumln bu guumlnduumlr insanların başı dertte Toprak bela doludur deniz bela dolu Geceler dert doludur Guumlnduumlzler dert dolu35
Hesiodosrsquoun umutsuz bitirişinin muğlacircklığını Vernant şu şekilde yorumlar
33 Oudemans 1987 s 91 34 Hesiodos İşler ve Guumlnler sat 68 35 Hesiodos İşler ve Guumlnler sat 100-102
139
Eğer altın ccedilağda olduğu gibi insan yaşamında yalnızca iyilikler olsaydı eğer buumltuumln belalar uzak dursa kuumlpuumln iccedilinde hapsolmuş kalsaydı ellerinde bulunanlardan başka bir şeyi ummaya gerek kalmazdı Eğer yaşam baştan aşağı umarsızca dert ile uumlzuumlntuumlyle dolu olsaydı artık Elpisrsquoe bile gerek kalmazdı Ancak koumltuumlluumlkler bundan boumlyle ayrılmaz biccedilimde iyiliklerle harmanlandığına bir de yarın başımıza neler geleceğini oumlnceden kestiremediğimize goumlre bize umudumuzu hiccedil kesmemek duumlşer36
Aiskhylosrsquota da Elpisrsquoe ilişkin benzer bir muğlacircklık soumlz konusudur Aiskhylosrsquoa
goumlre Prometheus ateşin yanında bir de ldquokoumlr umutrdquo hediye etmiştir insanlara Boumlylece
ldquooumlluumlm kaygılarından da kurtarmıştırrdquo insanoğlunu37 İnsan artık ne zaman oumlleceğini
bilemez38 Ama yine de oumlleceğini daha en başından bilir ldquoherkes oumllecekrdquotir ccediluumlnkuuml
Oumlluumlme dair bu bilginin muğlacircklığı mitteki Prometheus (ldquooumln-goumlruumlrdquo fore-thought)
Epimetheus (ldquoakla sonradan gelenrdquo after-thought) karşıtlığında sembolize edilir
İnsan bir yanıyla ateşi ccedilalan kurnaz Prometheus bir yanıyla da Pandorarsquoyı kabul
eden kardeşi Epimetheusrsquotur
Prometheusrsquoun ilk kurban yemeğine yol accedilan hilesiyle ortaya ccedilıkan ikiye boumlluumlnmuumlş anlamca bulanık yaşamdan kurtaracak tek şey Umutrsquotur oumlngoumlruumlduumlr ama koumlr bir oumlngoumlruuml kurtuluş yanılsaması hem iyilik hem de koumltuumlluumlk olan o umutrsquotur [hellip] Artık her şeyin bir tersi vardır kurban tanrılarla iletişim kurmanın tek yoludur ama aynı zamanda oumlluumlmluumller ile oumlluumlmsuumlzler arasındaki aşılmaz engelin kutsanması anlamına da gelir artık kedersiz mutluluk oumlluumlmsuumlz doğum cefasız sefa Epimetheusrsquosuz Prometheus kısacası Pandorarsquosız İnsan kalmamıştır39
314 Sosyal İlişkiler (Aile Evlilik Baba-Oğul vs)
Buumltuumln etkileşimli kuumlltuumlrlerde kişiler buguumln bizim anladığımız anlamda bireyselliği
ile değil toplumsal ilişkiler ağı iccedilerisinde tanımlanırlar Antik Yunan duumlnyasında da
bireylerin durumu bundan farksızdı Her bir kişi ndashaslında vatandaş demeli- resmi
anlamda sırasıyla adı baba adı ve bucak adıyla anılırdı Bucak adı kişinin doğduğu
yere karşılık geliyordu40 ldquoEv halkırdquonın Yunanca karşılığı oikos demekti ve oikos
ldquobu birimin kurucusundan onun ccedilocuklarından oğullarının ccedilocuklarından ve
36 Vernant 1996 s 191-192 37 Aiskhylos Zincire Vurulmuş Prometheus sat 247 38 Karş Platon Gorgias sat 523c-e 39 Vernant 1996 s192 Bu alıntıdaki ccedileviri hataları İngilizce baskısından kontrol edilerek duumlzeltilmiştir Bkz Vernant Jean-Pierre Myth and Society in Ancient Greece TransJanet Lloyd 2 Baskı Zone Books New York 1990a s 200-2001 40 Thomson 1995 s 123
140
torunlarının ccedilocuklarından oluşuyordurdquo41 Oikosrsquoun bu resmi tanımlanmasından da
rahatlıkla anlaşılabileceği uumlzere toplum duumlzeni babaerkil bir sisteme dayanıyordu
Oikosrsquoun anlamının daha kapsayıcı kullanıldığı durumlarda eve ait koumlleler ve yakın
akrabalar ndashoumlrneğin kuzenler- da bu birime dahil edilebiliyordu Oudemans bu
durumun kirlilik riskini arttırdığını belirtir Evlilik yoluyla lanetli ya da kirlenmiş bir
akraba edinerek aynı kirliliğe bulaşmak muumlmkuumlnduuml Tıpkı atalardan kan bağı yoluyla
kirliliğin geccedilmesi gibi42
Evlilik kurumunun Atinarsquoya Kral Kekrops zamanında geldiği soumlylenmektedir43
MOuml 3000 ile 1000 yılları arasında Yunan anakarasında kadının kaccedilırılarak ya da
satın alınarak elde edildiği daha eski doumlnemlerde de ilkel ortaklaşmacılık sistemi
goumlruumlnmekteydi44 Evliliğin mitsel anlatımını yukarıda tartışmıştık Mitin soumlylediği
accedilıktır İnsan evlilik sayesinde kendini hayvansal gelişi guumlzel kuralsız
ccediliftleşmeden ayırmıştır Dolayısıyla evlilik kuumlltuumlruumln en oumlnemli kurumlarından
biridir Kurumun oumlnemine rağmen kadının aile iccedilindeki değeri oldukccedila muğlacirck bir
yapıdadır Pandora mitinin ne kadar kurucu bir mit olduğu toplumsal yaşamdan
anlaşılabilir
Her Atinalı kadın evlenene kadar ya kyrios denen bir erkek akrabasının ya da kocasının koruması altındaydı Zorunlu olarak sahip olduğu giysileri ve takıları dışında lsquokadınınrsquo malı erkek korumanın goumlzetimindeydi[hellip] Kadınların guumlccedilluuml ve korkutucu duygulara sahip oldukları ve erkeklerin duygusal olarak yıkıma uğramak korkusuyla kadınların bu guumlduumllerini bastırmaları gerektiği ve bunun da haklılığı iddia edilmiştir45
Kısaca soumlylemek gerekirse kadının konumu Pandora gibi muğlacircktı Levi-Straussrsquoun
akrabalık yapısı tanımlamasına goumlre kadın toplumların iletişim aracı olarak
kullanılmaktaydı Levi-Strauss ensest yasağını kadının iletişim aracı olarak
41 Thomson agy 42 Oudemans 1987 s 96 43 Bkz Bilgin Nahit Antik Yunan Duumlnyası Felsefeden Ekonomiye Ed Nezih Başgelen Arkeoloji ve Sanat Yayınları İstanbul 2004 s 67 44 Bilgin 2004 s 67 45 Freeman Charles Mısır Yunan ve Roma Antik Akdeniz Uygarlıkları Ccedilev Suat Kemal Angı Dost Kitabevi Yayınları Ankara Ağustos 2003 s 212
141
kullanılmasıyla accedilıklıyor ve akrabalık sistemlerini bu yapı uumlzerine oturtuyordu46
Antik Yunan goumlz oumlnuumlne alındığında bu yapıyı az ccedilok goumlrebildiğimiz soumlylenebilir
Ancak yine de kadın erkeklerin elinde oradan oraya alınıp verilen bir eşya değildir47
Sadece bu accedilıdan meseleye baktığımızda kadının muğlacirck konumunu ve tam da bu
yuumlzden korku veren niteliğini goumlremeyiz Kadının bir oikosrsquotan ccedilıkarak başkasına
gidişi onu bir ldquomalrdquo konumuna duumlşuumlrmez Aksine kadın her iki oikosrsquoun da birbirine
temas ettiği ldquokişirdquo olarak tehlikeli bir konumdadır Kadın hem kendi ailesine hem de
kocasınınkine bağlı kalmak gibi zor bir goumlrevle karşı karşıyadır Ana-babaya saygı
nasıl olursa olsun en temel sorumluluklardan biriydi Aksi durumlar kirlenme ve
hybris riskini doğurabiliyordu48 Ancak kadının bu ldquoccedilifte oikosrdquoluluğu trajik sonuccedillar
doğurabiliyordu Oumlrneğin Antigone suumlrguumlndeki babasına eşlik etmek zorundaydı
Fakat boumlylesi bir refakat vazifesi kendi dişi doğasının ihlalini de ima etmekteydi
[Oidipus Kolonosrsquota 1368] Fenikeli Kadınlarrsquoda da Antigonersquonin Haimonrsquola
evlenmeyi reddettiği iccedilin babasıyla kaldığı soumlylenir [1678]
Medearsquonın şu uumlnluuml konuşması kadının konumunu oumlzetlemektedir
Yaşıyan [sic] ve duumlşuumlnenlerin en biccedilaresi biz kadınlarız Evvela kendimize bir koca satın almak ve vuumlcudumuza bir efendi vermek iccedilin para sarfına mecburuz Bu felaketten daha can yakıcı bir felaket var Asıl mesele budur İyi koca mı olacak yoksa fena koca mı Ccediluumlnkuuml kocasını terk etmek kadınlar iccedilin ayıp bir şeydir Ve onları reddetmek bizim iccedilin memnudur [hellip]Bizim iccedilin evde tehlikesi olmayan bir hayat geccediliriyoruz derler Budalaca duumlşuumlnce Uumlccedil defa kalkan elde muharebe safında bulunmayı bir tek ccedilocuk doğurmıya [sic] tercih ederdim[hellip] beni yabancı bir topraktan bir av gibi kaccedilıran bir kocanın hakaretleriyle karşı karşıya anasız kardeşsiz bulunuyorum 49
Bu konuşmada oumlnemli noktalardan biri kadının kendi ailesiyle olan bağının oumlzellikle
vurgulanmasıdır Bu bağlar kadının herhangi bir istenmeyen durumda kendi ailesinin
yanına doumlnebileceğini goumlstermektedir Ama asıl olarak kadının konumunu
bulanıklaştıran ve tehlikeli kılan şey miras konusunda goumlrduumlğuuml işlevdi
46 Bkz Levi-Strauss Claude Structural Antropology Trans Claire Jacobson amp Brooke Grundfest Schoepf New York 1963 s 47 47 Bu konuda bir eleştiri iccedilin bkz Ccedilakmak E Efe ldquoMit Soumlz ve Yazı Jack Goody ile Soumlyleşirdquo Cogito sayı 43 Yaz YKY İstanbul 2005 48 Bkz Oudemans 1987 s 97 49 Euripides Medeia Ccedilev Ahmet Hamdi Tanpınar Maarif Vekacircleti 1943 sat 230-260
142
Yabancı bir erkekten gebe kalacak kadının aile mirasını tehlikeye atacağı korkusu vardı Kadın mirasın meşru yoldan gelecek kuşaklara aktarılmasını sağlayan tek araccediltı50
V yy Atinarsquosında aileler ndashaslında aşiretler demek daha doğru olur- ve onların sahip
oldukları kadim gelenekler (oumlrneğin her ailenin kendine ait tapımları bulunmaktaydı)
ile kent youmlnetimi arasında dikkat ccedilekici bir gerilim vardı Bu aşiretler vatandaşlık
statuumlsuumlnuuml kontrol eder bir konumdaydılar Boumlyle bir aileye mensup olmadan
vatandaşlık haklarından yararlanılamıyordu Bu durum aristokrat ailelere buumlyuumlk
nuumlfuz sağlıyordu Kleisthenesrsquoin reformlarıyla bu ayrıcalıklar ve diğer siyasi guumlccediller
ellerinden alınmaya başlandı Bu gerilimli muumlcadelenin izlerini yunan
tragedyalarında goumlrmek muumlmkuumlnduumlr Bu konuda Oresteia uumlccedillemesi muumlkemmel bir
oumlrnek olabilir Yine aynı şekilde Antigone de bu ccedilerccedilevede okunabilir Hegelrsquoin
Antigonersquoyi ldquoaile ile devletin ccedilatışmasırdquo şeklinde okuması da temelde bu duumlşuumlnceye
dayanmaktadır
32 ANTİGONE
Antik Yunan kozmolojisine ilişkin birkaccedil oumlnemli hususu yukarıda muumlmkuumln
olduğunca oumlzetlemeye ccedilalıştık Hiccedil şuumlphesiz neredeyse bir tam yuumlzyılı kapsayan bir
doumlnemde yaşamış insanların duumlnya algısını kesin olarak kavrayabilmek muumlmkuumln
değildir Boumlyle bir iddiada bulunmamız soumlz konusu olamaz Burada yapmaya
ccedilalıştığımız hiccedil olmazsa Antigone metni bağlamında tartışacağımız birkaccedil kuumlltuumlrel
konu başlığına biraz yakından bakabilmekti Ccedilalışmamızın bundan sonraki
boumlluumlmlerinde Antigone metnine odaklanacağız
321 904-920 Satırlar
Metni incelemeye metnin sonundan bir oumlrnekle başlamak yerinde olacaktır Ccediluumlnkuuml
bu oumlrnek metni yorumlama farklılıklarının temelinde yatan nedeni yeterince
aydınlatacaktır Bilindiği gibi Yunan edebiyatı alanında uzmanlar ccediloğu zaman
metinlerin orijinalliği hakkında tartışırlar Bunlar arasında en uumlnluumlsuuml de Antigonersquonin
50 Freeman 2003 s 213
143
904 ile 920 satırları arasında kalan dizeler konusundadır Yunan tragedyaları
alanında ccedileviri ve yorumlarına en fazla guumlvenilen filolog Richard Jebb bu satırları
reddetmektedir
ldquoGrek tragedyasında bu satırların tamamının ya da bir kısmının uydurma olup olmadığı sorusu gibi ccedilok tartışılan bir kaccedil problem vardır Aristoteles (Retorik 3 16-9) 911 ve 912 satırları alıntılamıştır buumlyuumlk ihtimalle onun elindeki Sofokles metninde parccedilanın tamamı bulunmaktaydı Oumlyleyse ekleme şairin oumlluumlmuumlnden kısa bir suumlre sonra yapılmış olmalıdır [soumlz konusu eklemenin sorumluluğu] şairin oğlu Iophonrsquoa koumltuuml bir şaire ya da bir oyuncuya yuumlklenmektedir İtiraf etmeliyim ki uumlzerinde ccedilok uzun suumlre duumlşuumlnduumlkten sonra Sofoklesrsquoin 905 ile 912 satırları arasını yazdığına ikna olamıyorum [hellip] Esas nedenler (bana goumlre) kısaca şunlardır (1) 450-460rsquoda ifade edildiği gibi İlahi yasaların genel geccedilerliliği 905-907rsquodeki sınırlamayla accedilık bir şekilde bağdaşamaz (2) Daha ileri bir sınırlama da 911 vdrsquoda vardır [hellip] Antigone başka bir kardeşi olacağını duumlşuumlnseydi o zaman bu sorumluluk o kadar bağlayıcı olmayacaktı (3) 909-912 arasındaki yapı Sophoklesrsquoe yakışmıyorrdquo51
Jebbrsquoin ortaya koyduğu uumlccedil arguumlmana daha yakından bakalım Jebbrsquoin birinci itirazı
bir ccedileşit mantıksal ldquotutarsızrdquolığa ilişkindir Yani tutarlı bir karakter olması gerektiği
bir oumln kabul olarak alınan Antigone 450-460 satırlarında oumlluumlnuumln goumlmuumllme hakkının
evrensel bir yasa olduğunu bunu tanrıların ezeli ve ebedi olarak emrettiğini
soumlylerken 905rsquote52 bu yasayı sınırlandırır Eğer bir ana ya da bir eş olsaydı kentin
karşı koymasına rağmen boumlyle bir işe girişmeyecekti Antigone Doğaldır ki bu soumlzler
Antigonersquoye ilişkin tuumlm romantik bakışları yerle bir etmektedir Romantik bakış ldquobir
başkaldıranrdquo olarak Antigonersquonin ne olursa olsun direnişini arzulamaktadır
Dolayısıyla 905 satır romantikler iccedilin ya bir tutarsızlık ya da bir hayal kırıklığı
olacaktır Başka bir biccedilimde kabul edilmesi muumlmkuumln değildir Richard Jebbrsquoin ikinci
itirazı da aslında ilkine benzer bir tutarsızlıktır Antigone bu kez ilahi yasayı kardeş
iccedilin sınırlandırır Yani Antigone başka bir (yaşayan) kardeşe sahip olmuş olsaydı
boumlyle bir eylemde bulunmayabilecekti
51 Jebb 1891 s 164 52 906 satır Sabahattin Ali tarafından ldquohellipbuumltuumln şehre karşı gelecek bu işi uumlzerime almazdımrdquo (Sofokles 1941 s 64) şeklinde ccedilevrilmiş Oysa Guumlngoumlr Dilmen ccedilevirisinde bu dize bulunmamaktadır (Bkz Sofokles 1997 s 99) Bu dizeler Richard Jebbrsquoin ccedilevirisiyle şoumlyledir ldquoNever had I been a mother of children or if a husband had been mouldering in death would I have taken this task upon me in the citys despite What law ye ask is my warrant for that wordrdquo Bkz Jebb 1891 s 165
144
Goethersquonin de bu kısımla ilgili benzer bir itirazı bulunmaktadır O da Jebb gibi
parccedilayı Sophoklesrsquoe yakıştıramaz Oyun boyunca davranışlarını kabul edilebilir
gerekccedilelerle sunan kadın kahramanın bu kısımda ldquoccedilok koumltuumlrdquo ve neredeyse ldquokomiklik
sınırındardquo gerekccedileler53 sunmasını bir tutarsızlık ve hata olarak goumlruumlr Goethe
kuramcıların bu parccedilanın sonradan ekleme olduğunu kısa suumlrede kanıtlayacaklarına
da kesin goumlzuumlyle bakar54
Jebb Herodotrsquoun anlattığı bir hikacircyeyi oumlrnek olarak goumlsterir Hikacircyeye goumlre Pers
kralı Darius Intaphernesrsquoi bir sebepten succedillar ve buumltuumln ailesinin oumlluumlmuumlnuuml emreder
Fakat Intaphernesrsquoin karısının yalvarmaları uumlzerine Darius onu ve seccedileceği bir kişiyi
bağışlayacağını soumlyler Kadın da kocası ve ccedilocukları yerine erkek kardeşini seccediler
Darius neden kocası ve ccedilocukları dururken kardeşini seccediltiğini sorduğunda da kadın
Antigonersquonin 909-912 dizelerde kullandığı arguumlmanı -neredeyse aynen- kullanır
(Heredotos III-119) Jebbrsquoe goumlre Antigonersquonin arguumlmanları buradan aynen
ldquoalınmıştırrdquo ccediluumlnkuuml satırlar neredeyse benzer oumllccediluumlde yazılmışlardır55 Jebb ldquokardeşlik
bağının abartılmasınırdquo ldquoilkel sofizmrdquo olarak tanımlar ve bu tuumlr akıl yuumlruumltmelerin
ccedilağın oumlnemli bir karakteristiği olduğunu iddia eder Ardından da Aiskhylosrsquoun
Oresteiarsquosından bir oumlrnek verir Apollonrsquoun ccedilocuğun gerccedilek ldquokaynağırdquonın baba
olduğunu savunurken Athenarsquonın da kendisini bir annenin doğurmadığını
53 Diğer taraftan Hegel Tinin Goumlruumlnguumlbilimirsquonde Antigonersquonin Poluumlneikesrsquoe verdiği bu ldquodeğerirdquo yerinde bulur Ccediluumlnkuuml aile bireye verili-statik-varlık olarak yaklaşır Ama bu yaklaşma biccedilimi en yuumlksek seviyesini kız ve erkek kardeşler arasında bulur Kız kardeş yalnızca erkek kardeş tarafından tam olarak tanınabilir Aile iccedilindeki ilişkilerde bir evlat olarak ya da bir eş olarak ldquokadınınrdquo kendini tikel olarak bilmesi muumlmkuumln değildir Yalnızca erkek kardeşle olan ilişkisi katıksızdır ldquoonlar aynı kandandırlar ama bu onlarda bir dinginlik ve dengeye ulaşmıştır Bu yuumlzden birbirlerine istek duymazlar tersine birbirlerine karşı oumlzguumlr bireyselliklerdir [hellip]Erkek kardeş kız kardeş iccedilin dingin benzer genelde bir varlıktır kız kardeşin onda tanınması arıdır ve doğal bir ilişki ile karışmış değildir[hellip]Erkek kardeşin yitişi bu yuumlzden kız kardeş iccedilin onarılmaz bir şeydir ve ona karşı oumldevi en yuumlksek oumldevdirrdquo Hegel Tinin Goumlruumlnguumlbilimi Ccedilev Aziz Yardımlı İdea Yayınevi İstanbul Şubat 1986 s 278-279 sect 457 54 Goethe J W v Eckermann J P Soret F J tr Oxenford J Conversations of Goethe with Eckermann and Soret London George Bell 1875 s 227-228 Antigonersquonin bu parccedilasının orijinalliği konusundaki tartışmalar iccedilin ayrıca Bkz Cropp Martin Antigones Final Speech Greece amp Rome Second Series Vol 44 No 2 Cambridge University Press (Oct 1997) pp 137-160 ve Murnaghan Sheila Antigone 904-920 and the Institution of Marriage The American Journal of Philology Vol 107 No 2 The Johns Hopkins University Press (Summer 1986) pp 192-207 55 Jebb 1891 s 260
145
soumlyleyerek reyini Orestesrsquoten yana kullanışını bu tuumlrden bir sofizm olarak
değerlendirir
Jebb dizelerle ilgili yorumlarında oumlnemli bir soru sorar Dizelerin bu lsquohatarsquosı Antik
Yunanrsquoın duumlşuumlnme tarzındaki bir acayiplik olarak mazur goumlsterilebilir mi Bu soru
aslında meselenin filolojik ya da edebi bir sorun olmanın da oumltesinde olduğunun
kesin bir işaretini vermektedir Ancak Jebb bu ldquoacayiprdquoliği kuumlccediluumlmseyerek bize goumlre
gerccedileği ıskalamıştır Doğru soruyu sormuş ancak cevabını yanlış vermiştir
Sorun her yorumcunun metne kendi duumlnya algısından iccedilinde bulunduğu kozmolojik
algıdan bakıyor olmasından kaynaklanmaktadır Daha doğru bir yorum yapabilmek
iccedilin kendi kozmolojik algımızdan sıyrılmak ve inceleyeceğimiz metnin
kozmolojisine olan yabancılığımızın en azından farkında olmamız gerekir Aksi
taktirde bizim evren algımızdan ccedilok farklı bir ldquoduumlşuumlnce tarzırdquo olan bir kuumlltuumlre kendi
ldquotarzrdquolarımızı yuumlkleyerek o kuumlltuumlruumln bir uumlruumlnuuml olan edebiyat yapıtını asimilasyona
uğratabiliriz Oumlrneğin Jebb Antigonersquoyi bir Hıristiyan şehidiyle H Boumlll de Ulrike
Meinhofrsquola karşılaştırabilmişlerdir56 Son yıllarda akademik duumlnyada bu tarz
karşılaştırmalı ccedilalışmaların arttığını soumlyleyebiliriz Bu tuumlr ccedilalışmaların temel sorunu
karşılaştırılan alanlardan birinin diğerine oranla ccedilalışmanın merkezinde daha fazla
yer almasıdır Bu da bir tarafı anlamak iccedilin diğer tarafın karakteristiğinin baz
alınması gibi eğilimlerin goumlruumlnmesine sebebiyet verebilmektedir
Daha oumlnce tragedya okuma eğilimlerinden soumlz ederken bunların farklı
kozmolojilerden beslendiğini belirtmiştik Ayırıcı kozmolojilerin etkisinde iki ana
akımdan soumlz edilebilir Bunlardan ilki konvansiyonel yorumlar diğeri ise Hegelyen
yorumlardır Konvansiyonel yorumcular oumlrneğin Antigonersquonin temel konusunun
adalet olduğunu soumlylerler Oyuna birbirinden kesin sınırlarla ayrılmış iki mutlak
adaletin ccedilatışması olarak bakarlar Fakat bu ccedilatışmada Antigone mutlak olarak haklı
Kreon ise tamamen haksızdır Bazen Kreonrsquoun başlangıccedilta iyi bir youmlnetici olduğu
ama sonradan despotlaştığı belirtilse de son kertede kendisine masum bir kızın
yıkımına neden olmuş biri goumlzuumlyle bakılır Bu akımın oumlncuumlsuuml Schlegelrsquodir Jebb
56 Oudemans 1987 s 3
146
Reinhardt Diller Else ve Kamerbeek gibi isimler sayesinde de hacirckimiyetini
korumuştur57 Simone Weilrsquoden Virginia Woolfrsquoa Louis MacNeicersquoden Marguerite
Yourcenar ve Jean Anouilhrsquoe pek ccedilok duumlşuumlnuumlr ve yazarın benzer bir şekilde
Antigonersquoyi sivil bir isyancı bireysel bir başkaldıran politik bir vatandaş ve feminist
hareketin oumlncuumlsuuml olarak anladığı da goumlruumllmektedir58 Uumllkemizde de bu tarz bir
yorumlama eğiliminin guumlccedilluuml olduğunu rahatlıkla soumlyleyebiliriz Oumlrneğin
Antigonersquonin Mitos-Boyut Yayınevirsquonden basılmış ccedilevirisinin arka kapak yazısında
oyunun kahramanı Antigonersquonin ldquoKreonrsquoun ldquoceberutrdquo devlet anlayışına
başkaldırdığınırdquo ve onun bir ldquoinsan haklarırdquo ve ldquooumlzguumlrluumlkrdquo savunucusu olduğu
belirtilir59 Aynı kitabın oumlnsoumlzuumlnde ccedilevirmen Guumlngoumlr Dilmen Antigonersquonin
ldquokişiliğinde bir zaaf goumlruumllemediğinirdquo onun oyun boyunca ldquohiccedil pişmanlık
duymadanrdquo ldquokonumunu değiştirmedenrdquo ilerlediğini soumlyledikten sonra Kreonrsquou
Antigonersquonin ldquotam karşıtırdquo olarak tanımlar60
Bu yorumlama geleneğinde Antigone genellikle tragedyanın tek protagonisti olarak
değerlendirilir Oumlrneğin Muumlllerrsquoe goumlre Kreon Teiresiasrsquoın oumlğuumltlerine boyun eğdiği
iccedilin tutarsızdır Bu yuumlzden de trajik kahraman olmaz61 Benzer bir ldquotutarlılıkrdquo
tartışmasını 904ndash920 satırların orijinalliği konusunda yapmıştık Bu tutarlılık
meselesi aslında kozmolojinin ipucunu vermektedir Ayırıcı kozmolojiler kategorileri
suumlrekli olarak birbirinden ayrı duumlşuumlnduumlklerinden oyunlardaki paradoks durumlarını
genelde goumlrmezden gelme ya da reddetme eğilimindedirler Ccediloğunlukla da bu tuumlr
durumlar yazarın başarısızlığı olarak nitelendirilir
Antigone ve Kreon arasındaki bu kesin ayrım Antigone tarafından temsil edildiği
duumlşuumlnuumllen ilahi alan ile Kreonrsquoun temsil ettiği duumlşuumlnuumllen beşeri alan arasında kendini
goumlsterir Kreonrsquoun yasaları sadece insan emridir tanrısal bir yasa iması yoktur
Dolayısıyla Kreon Antigonersquonin bulunduğu kutsal statuumlye asla erişemez Bu
57 Oudemans 1987 s107 58 Bu konuda bkz Walsh Keri Antigone in Modernizm Classicism Feminism and Theatres of Protest Yayınlanmamış Doktora Tezi Princeton University New Jersey 2009 59 Bkz Sofokles 1997 60 Bkz Dilmen Guumlngoumlr ldquoOumlnsoumlzrdquo Sofokles 1997 s 15 61 Oudemans 1987 s 108
147
ccedilerccedilevede Antigonersquonin temsil ettiği ve ısrar ettiği ilahi yasalar ldquobizatihi doğanın
kendisinin isteğidirrdquo62 Bu durumda Antigonersquonin ilahi ve doğaya ait olan karakteri
ile Kreonrsquoun doğa-dışı kuumlltuumlre ait ve beşeri alanı temsil edişi karşı karşıya gelir
Goumlruumllebileceği uumlzere konvansiyonel yorumlama ayırıcı kozmolojiden kaynaklı
olarak indirgemecidir ve aslında tragedyaların trajik niteliğini tek boyutlu hale
getirirler ccediloğu zaman da trajikliğini ortadan kaldırırlar63
Oumlrneğin Charles Knapp Antigonersquoyi doğru duumlşuumlnce ndash yanlış duumlşuumlnce akıl ndash akıl
dışılık gibi ikili karşıtlıklarla yorumlarken Sophoklesrsquoin Antigonersquoyi tamamen
masum Kreonrsquou ise hatalı davranan biri olarak resmettiği fikrini baştan kabul eder64
Bu ccedilerccedilevede 904ndash920 satırlarının da tahmin edilebileceği uumlzere sonradan ekleme
olduğunu duumlşuumlnmektedir65
322 Hegelrsquoin Antigone Okuması
Ayırıcı kozmolojilerin ikinci yorum geleneğinin kaynağını Hegelrsquoden aldığını daha
oumlnce soumlylemiştik Bu gelenekteki yazarların temel arguumlmanlarını Hegelrsquoin fikirleri
oluşturmaktadır Ancak yine de bu kadar ldquogenelleştiricirdquo bir iddianın mutlak anlamda
doğruluğu tartışmalıdır Hegelrsquoin bizatihi kendisinde bile yer yer tutarsızlaşan fikirler
varken onun fikirlerinden hareket ettikleri soumlylenen bir topluluğun tutarlı bir fikirsel
buumltuumlnluumlk oluşturduğunu soumlylemek pek doğru olmaz Ama Hegelyen yorumlama
geleneğinin tipik oumlzellikleri belirtilebilir belki bunlar da Hegelrsquoin uzlaşı duygusu
[Das Gefuumlhl der Versoumlhnung] dediği şeyden tuumlremiş goumlruumlnmektedir66 Hegelrsquoin
yorumu ccedilatışmaları uyumlulaştırıcıdır Bu aslında Alman İdealizmi denilen duumlşuumlnce
akımın genel eğilimi olarak addedilir Temel hedef oumlrneğin Kantrsquoın yaptığı gibi
doğru ile yanlış iyi ile guumlzel gibi değer arasında kesin ayrımlara gitmek değil
varolan ldquoayrımları birleştirmekrdquo ldquokarşıtları uzlaştırmakrdquotır Kantrsquoın yapmaya
ccedilalıştığı şeyler ve değerler arasında kesin sınırlar ccedilizme ccedilabası ldquokritikrdquo felsefe olarak
62 Reinhardt K Sophokles Frankfurt am Main 19764 (1933) s 86 Aktaran Oudemans 1987 s107 63 Bkz Oudemans 1987 s 108 64 Knapp Charles ldquoA Point in the Interpretation of the Antigone of Sophoclesrdquo The American Journal of Philology Vol 37 No 3 The Johns Hopkins University Press 1916 pp 300 65 Knapp 1916 s 310-11 66 Hegel 1975 s 1193-1197
148
adlandırılırken Alman idealizminin bu birleştirme ve uyumlulaştırma ccedilabası ldquosistem
felsefesirdquo olarak isimlendirilir67
Hegelrsquoin sistemini kapsamlı olarak tartışmak bu ccedilalışmanın boyutlarını aşacaktır
Burada yapmaya ccedilalışacağımız Hegelrsquoin oumlzellikle de Antigone ile doğrudan ya da
dolaylı olarak ilişkili fikirlerinin bir oumlzetini sunmaktan ibarettir
Hegel insanın kendi oumlz bilincine ldquoarzuda ve arzuylardquo ulaştığını soumlyler68 İnsan ancak
bir şeyi arzuladığında ve bu arzusunun farkında olduğunda kendi kendinin de
bilincinde olabilmektedir Ccediluumlnkuuml arzulayan daima Benimdir arzu daima benim
arzumdur Arzuladığım ve arzumun farkında olduğum iccedilin arzuladığım şeyin ldquoben-
olmayanrdquo olduğunu da goumlruumlruumlm İnsanın etten kemikten başka bir deyişle hayvansı
yanı oumlrneğin su iccedilmeyi arzuladığında arzuladığı şeye karşı olumsuzlayıcı bir
eylemde bulunmak zorundadır Temel olarak bu eylem suyun ldquotahrip edilmesidirrdquo
suyu iccedilen insan ldquosuyun doluluğuylardquo kendi arzusunun ldquoboşluğunurdquo doldurur suyu
değişikliğe uğratır onu bedeninin organik parccedilası yaparak kendinin kılar Su artık
ldquosu-olmayanardquo doumlnuumlşuumlr Dolayısıyla arzunun giderilmesine youmlnelik her eylem bir
olumsuzlama olacaktır Aslında bir hayvanın arzulaması ve eylemi de benzeri bir
suumlrece karşılık gelmektedir Fakat Hegel hayvanla insan arasındaki farkı arzu
ldquonesnesine bağımlılıkrdquo noktasında koymaktadır Hayvan da oumlrneğin bir bitkiyle
beslenirken bitkiyi tahrip edip kendi organizmasının bir parccedilası kılar fakat yine de
onu ldquoaşmayırdquo başaramaz hayvan bitkiye tamamen bağımlıdır69
Hayvan hayvansal İsteğinde olumsuzlanmış Doğanın uumlstuumlne bu İsteğin doyuma ulaştığı anda yine doğanın iccediline duumlşmek iccedilin yuumlkselir ancak Bundan oumltuumlruuml Hayvan ancak Selbst-gefuumlhlrsquoe yani kendinin-duygusuna (Kendini-duyuşa) ulaşabilir ama Selbst-bewusstseinrsquoa Kendininbilincine ulaşamaz yani kendinden soumlz edemez ldquoBenhelliprdquo diyemez70
67 Bkz Goumlkberk Macit Felsefe Tarihi 6 Basım Remzi Kitabevi İstanbul 1990 s 435 68 Hegel 1986 sect 168-190 Metinden yapılan alıntıları İngilizce ccedilevirisiyle karşılaştırarak vermeye ccedilalıştığımız iccedilin dipnot referanslarında sayfa numarası yerine orijinal metinde bulunan paragraf numaralarını [sect] işareti ile belirteceğiz İngilizce ccedilevirisi iccedilin bkz Hegel G W F Phenomenology of Spirit Trans A V Miller Oxford University Press Oxford 1977 69 Bkz Hegel 1986 sect 258 70 Kojegraveve 2001 s 43
149
Hayvan verilmiş varlık olarak etten kemikten bir varlık olarak kendini aşamamakta
kendisiyle arasına mesafe koyamamaktadır Suumlrekli olarak ldquodoğalrdquo bir şeyi istediği
iccedilin hep ldquodoğaya aitrdquo bir şeyi istediği iccedilin kendisi de doğaya ait olarak kalır Boumlyle
bir ben hayvansal bir ben olacak ve sadece kendinin duygusuna sahip olacak
kendine ve başkalarına kendisini ancak oumlzduygu olarak accedilacaktır Kendinin-bilincine
hiccedilbir zaman ulaşamayacaktır Hegelrsquoe goumlre kendinin-bilincine ulaşabilmek iccedilin
isteğin verilmiş varlığa değil bir varlık-olmayana youmlnelmesi gerekir
Varlığı istemek kendini bu Varlıkla doldurmaktır kendini ona kul etmektir Varlık-olmayanı İstemek ise kendini varlıktan bağımsızlaştırmaktır kendi oumlzerkliğini Oumlzguumlrluumlğuumlnuuml gerccedilekleştirmektir Demek ki insanoluşturucu olması iccedilin İsteğin bir varlık-olmayana yani bir başka İsteğe bir başka accedilgoumlzluuml boşluğa bir başka Bene youmlnelmesi gerekir Ccediluumlnkuuml İstek varlığın bulunmayışıdır (yokluğudur) (accedil olmak besinden yoksun olmaktır) Varlıkta hiccedilleyen bir Hiccedilliktir ve var olan bir Varlık değildir71
İnsanı ldquoinsanrdquo yapan başka bir deyişle onu hayvandan ayıran şey onun yalnızca
ldquovarolan doğal bir varlığırdquo istemekle yetinmemesi ve arzunun bizatihi kendisini
istemesindedir İnsanın ldquoinsan yapıcırdquo arzusu bir başkasının arzusunu arzulamaya
youmlnelir Hegelrsquoin deyişiyle bir başkası tarafından insan olarak bilinip-tanınmak ve
kabullenilmek ister Hegelrsquoe goumlre bu noktadan itibaren muumlcadele başlayacaktır
Ccediluumlnkuuml esas olarak benim bilinip-tanınmam arzuladığım nesne uumlzerindeki hakkımın
bilinip tanınmasıdır Dolayısıyla bu beni hakkımın tanınması iccedilin başkaları uumlzerinde
uumlstuumlnluumlk kurma ccedilabasına youmlneltecektir İnsanı hayvandan ayıran bir oumlzellik de burada
bulunmaktadır
Hayvanın buumltuumln İstekleri son ccediloumlzuumlmlemede onun hayatını koruma isteğinin sonuccedillarıdır O halde insansal İstek bu koruma İsteğini yenmek durumundadır Başka bir deyişle insan (hayvansal hayatını) insansal İsteğinin sonucu olarak tehlikeye atarsa insan olarak ldquokendini ortaya koyarrdquo Bu tehlikede ve bu tehlike aracılığıyladır ki insan gerccedilekliği gerccedileklik olarak kendini yaratır ve accedilımlar72
Kısacası ldquohayati olmayanrdquo bir şey (oumlrneğin ahlaki bir değer) uğruna insan kendini
kendi hayatını tehlikeye atabilmektedir Bu onu insan yapan oumlzelliğidir İnsanın bir
71 Kojegraveve 2001 s 44 72 Kojegraveve Alexandre ldquoGiriş Olarakrdquo Hegelrsquoi Okumak Ed ve Ccedilev Tuumllin Bumin Kabalcı Yayınları İstanbul 1993 s 34
150
başkasının isteğini istediğini belirttik Dolayısıyla insan olabilmek iccedilin bir istekler
yığınına ihtiyaccedil vardır Daha basit bir dille ifade edecek olursak insan bir başkasının
isteğine ve bir başkası tarafından tanınıp bilinmeye ihtiyaccedil duyuyorsa eğer insan bir
topluluk halinde yaşamak zorundadır Dolayısıyla topluluk (toplum) ldquobirbirini İstek
olarak karşılıklı olarak isteyen İstekler topluluğu olması bakımından toplulukturrdquo73
Hiccedil şuumlphesiz boumlyle bir topluluğun bir ldquoistekler savaşırdquo olarak kurulduğu accedilıktır
Hegel bu suumlreci ldquokoumlle-efendi diyalektiğirdquo dediği bir suumlreccedille anlatır74 Burada bu
diyalektiğin ayrıntılarına girmeyeceğiz Bir ldquomuumlcadelerdquo suumlreci olduğunu soumlyleyerek
oumlzetleyebiliriz bu diyalektiği İnsan ldquoolumsuzlayıcı ve yıkıcırdquo olmak zorunda olan
bir eylemle kendi tikel değerlerinin bir başkası (aslında buumltuumln başka insanlar tuumlmel
tarafından) tanınması iccedilin bir muumlcadeleye girişecektir Bir prestij muumlcadelesidir bu
ve biyolojik bir zorunluluğu olmadığı gibi insan bu muumlcadelede biyolojik hayatını
da tehlikeye atar Bu savaşın sonucu olarak bir taraf oumlluumlmden duyduğu korkuyla
oumltekine boyun eğer oumltekinin efendiliğini kabul eder Hegel Koumllelik ve Efendilik
arasındaki diyalektik suumlreci boumlyle başlatır
Hegel Tin başlığı altındaki ilk kısımda ccedilok tanrıcı bir devlet modelinin yapısını
anlatır75
Bu devletin bu ccedilok tanrıcı toplumun oumlzsel temel karakteri Efendilerin devleti Efendilerin toplumu olmasıyla belirlenmiştir Ccedilok tanrıcı devlet vatandaş olarak yalnızca efendileri tanır Savaş yapan kişi vatandaştır ancak ve savaşı da ancak vatandaş yapar Ccedilalışma ise Toplumun ve devletin kıyısında (marjında) bulunan koumllelerin işidir 76
Devlet ile aile arasında da bir ayrım vardır Devlet insanın tuumlmel yanını aile ise tikel
yanını bilip-tanımaktadır Oysaki bu ccediloktanrıcı devlette tikel mutlak olarak
dışlanamamıştır Boumlyle bir devletteki efendi yanlıca koumllelerin efendisi ve
gerektiğinde bir savaşccedilı değil aynı zamanda ndashzorunlu olarak- bir ailenin de uumlyesidir
73 Kojegraveve 1993 s 32-33 74 Bkz Hegel 1986 sect 178-196 Hegelrsquoin Koumlle-Efendi diyalektiğinin accedilıklaması iccedilin ayrıca bkz Kojegraveve 2001 s 44-67 ve 79-108 Kojegraveve 1993 s 38-64 Bumin Tuumllin Hegel Bilinccedil Problemi Koumlle-Efendi Diyalektiği Praksis Felsefesi YKY İstanbul 3 Baskı 2005 s 35-66 75 Bkz Hegel 1986 sect 444-484 76 Kojegraveve 2001 s 64
151
Aile iccedilinde İnsan herhangi bir Efendi bir vatandaş bir savaşccedilı değildir babadır kocadır oğuldur ve bu babadır bu kocadır bir belli kişidir bir ldquotikeldirrdquo Ne var ki onun Ailede ve Aileyle bilinip-tanınmış tikelliği gerccedilek anlamda insansal değildir Nitekim ccedilalışmayan ccediloktanrıcı Efendide insansal ve insanlaştırıcı Eylem Muumlcadelenin savaşccedilı eylemiyle sınırlanmıştır İmdi Aile iccedilinde Muumlcadele ve hayatı tehlikeye atma yoktur Oumlyleyse Ailede ve Aileyle bilinip-tanınan şey Eylem olarak insansal Eylem (Tat) değil ama sadece insanın babanın kocanın oğlun erkek kardeşin vs Seinrsquoıdır Verilmiş-statik-varlığıdır biyolojik varoluşudur77
Dolayısıyla aile iccedilerisinde bireyin yapıp ettikleri eylemleri değildir oumlnemli olan aile
iccedilinde onu var eden şey onun varlığıdır Aile iccedilinde birey sadece varlığı iccedilin
sevilmektedir Bireyin eylemleri bu sevgide bir rol oynamadığı iccedilin bireyin
oumlluumlmuumlnden sonra da sevgi devam eder Bu yuumlzden denebilir ki aile bireyinin yaşıyor
ya da oumlluuml olması ona verilen değerde bir değişiklik yaratmaz
Diğer taraftan ailenin bu tikelci yanı devletin tuumlmelciliğiyle ccedilatışır
Aile iccedilin en yuumlce değer uumlyesinin Seinrsquoıdır doğal varlığıdır biyolojik hayatıdır İmdi Devletin Ailenin bu uumlyesinden istediği ise hayatını tehlikeye atması ve tuumlmel dava uğruna oumllmesidir Demek ki Vatandaşlık oumldevini yerine getirmek Aile yasasına zorunlu olarak uymamaktır ve bunun tersi de doğrudur78
Hegelrsquoe goumlre aile vatandaşı uumlreten bir kurumdur vatandaş akrabalık ilişkileri
sayesinde vuumlcut bulur Aile dişil bir guumlccedil olarak (ccediluumlnkuuml tikeli temsil eden kadındır)
erkek vatandaşı doğurur Fakat diğer taraftan vatandaşlık demek (erkek vatandaştan
soumlz ediyoruz) akrabalık ilişkilerinin bir dereceye kadar yok sayılmasını
gerektirmektedir
İnsan tikelliğinden vazgeccedilemediği iccedilin Aileden vazgeccedilemez ve eylemin tuumlmelliğinden vazgeccedilemediği iccedilin Devletten vazgeccedilemez Ve boumlylece ister Devlete ister Aileye karşı olsun her zaman zorunlu olarak cuumlruumlm işleyendir Ccediloktanrıcı hayatın trajik oumlzelliği de işte buradan kaynaklanır79
Hegel Hukuk Felsefesinin İlkelerirsquonde ise bunu ccedilok tanrıcı devletin trajik niteliği
olmaktan ccedilıkarır Aile ile Devlet arasında varolan paradoksal ilişki iki yanın
birbiriyle hem ccedilatışma hem de bağımlılık iccedilinde oluşu burada ortadan kalkar ve
ayrım keskinleşir
77 Kojegraveve 2001 s 67-68 78 Kojegraveve 2001 s 69 79 Kojegraveve agy
152
[hellip] aile bağlılığı bu erdemin en ulvi ifadelerinden biri olan Sophoklesrsquoin Antigonersquosinde kadınlığın başlıca yasası olarak dile getirilmiştir [hellip] eski tanrıların yer altı tanrılarının yasasıdır [bu] hiccedil kimsenin ne zamandan beri var olduğunu bilemediği ezeli bir yasadır Bu yasa accedilıkccedila goumlruumllen yasanın devlet yasasının zıttı olarak tasavvur edilir Bu zıtlık en yuumlce ahlaki zıtlıktır ve dolayısıyla en yuumlksek derecede trajiktir Adı geccedilen oyunda bu zıtlık kadın ve erkek tabiatlarının zıtlığında bireyselleşmiştir80
Accedilıkccedila goumlruumllebileceği gibi Goumlruumlnguumlbilimrsquodeki aile ile devlet arasındaki paradoksal
trajik tanım burada tamamen karşıtlık temeline oturtulur Fakat Hegelrsquoin
Goumlruumlnguumlbilimrsquode yaptığı devlet ve aile yorumu bizce daha doğrudur Ccediluumlnkuuml
Antigonersquodeki temel ccedilıkmazlardan biri bu iki kurumun birbirinden ayrılamazlığına da
dayanmaktadır Kreonrsquoun ilk konuşması bu tuumlrden trajik durumun ldquotehlikesinirdquo
goumlstermektedir
Devlet youmlnetiminde yoğrulmadıkccedila kişi oumllccediluumllemez karakteri zekacircsı gerccedilek duumlşuumlnceleri Devlet adamı halkın esenliğinden oumlte kaygılara kaptırırsa kendini ve sonuccedillarından ccedilekinip omuzlarına yuumlklenmezse sorunu susup kalırsa korkudan derim ki ben -ve her zaman da demişimdir bunu- aşağının aşağısıdır o Her kim yakınlarını uumlstuumln tutarsa yurt sevgisinden onu adam yerine koymam81
Kreon konuşmanın sonunda ldquoyurda hizmet etmiş yurttaşlarardquo ldquoister sağ ister oumlluuml
olsunrdquo saygı goumlsterileceğini ama vatan hainlerine aynı muameleyi yapmayacaklarını
accedilıklar Goumlruumllduumlğuuml gibi devlet ailenin tersine vatandaşın eyleminden başka bir şeyle
ilgilenmemektedir Devletin vatandaşı bilip-tanıması onun eylemine bağlıdır Vatan
hainlerine başka tuumlrluuml muamele edilecektir Kreon yasağını accedilıklar Poluumlneikesrsquoin
cesedi goumlmuumllmeyecektir
Burada bir parantez accedilarak oumlluumlnuumln accedilıkta bırakılması meselesini tartışmamız yerinde
olacaktır
3221 Cesedi Accedilıkta Bırakmak
Roux Orta Asyarsquoda cesedin goumlmuumllmeyip accedilıkta bırakılmasının nedenleriyle ilgili
kesin bir delil ortaya koymaz yalnızca başka yazarların bu konudaki tahminlerini
80 Hegel G W F Hukuk Felsefesinin İlkeleri Ccedilev Cenap Karakaya Sosyal Yayınlar Birinci Basım Kasım 1991 s 150 sect 166 81 Sofokles 1997 s 71-72 sat 174-184
153
sıralamakla yetinir Birinci neden oumlluuml goumlmmeyi bilmemekle accedilıklanır bir başka
neden de oumlluumlnuumln accedilıkta bırakılışının oumlluumlnuumln ruhunun goumlğe yuumlkselmesini
kolaylaştırdığı duumlşuumlncesidir Bu nedenler konusundaki tahminler daha da uzatılabilir
Oumlrneğin Kuzey boumllgelerdeki accedilıkta bırakma ile ilgili bir yorum toprağın
kazılamayacak denli buz tutmuş olduğunu gerekccedile goumlsterir
Orta Asyarsquoda cesedin neden accedilıkta bırakıldığını bilemiyoruz Ama Roux bu konuda
oumlnemli bir accedilıklama yapar ldquoCeset ccediluumlruumlduumlğuuml suumlrece murdardır ve fiziksel bir tiksinti
uyandırır oysa iskelet temiz olduğunda kutsal bir nesnehellip bir ata gibi daha rahat bir
şekilde goumlruumllebilirrdquo82 Bu accedilıklama başka duumlşuumlnceleri ima ediyor Oumlluumlnuumln accedilıkta
bırakılması onun arınmasının gerektiği durumlarla ilgili olabilir Nitekim Roux
hemen ardından ekliyor ldquoAynı sonuccedil iccedilin cesedi etle beslenen yırtıcı hayvanlara
terk etmek şeklinde başka bir youmlntem kullanılabilirdirdquo83
Roux bundan sonra cesetlerin accedilıkta bırakılmasıyla ilgili ldquotoumlrenlirdquo ve ldquotoumlrensizrdquo
ayrımı yapar Ama ister sadece accedilıkta bırakma isterse yırtıcı hayvanlara bırakma
olsun her iki youmlntem de esas itibariyle aynı zorunlulukla yapılmaktadır cesedin
iskeletinin temiz olması Dolayısıyla cesedin accedilıkta bırakılmasının bir ldquoarınmardquo
ihtiyacını goumlsterdiğini rahatlıkla soumlyleyebiliriz
Antik Yunanrsquoda cesedi accedilıkta bırakma uygulamasının en ağır succedillarda uygulandığını
goumlruumlyoruz ana baba kardeş ve ya evlat katilliği (Platon Yasalar 9873b) tapınak
hırsızları ve vatan hainleri (Ksenephon Hellenika 1722 Thucydides 11386)84
Burada oumlzellikle dikkat etmemiz gereken şey duumlşman askerlerinin boumlyle bir cezaya
ccedilarptırılmaması ama oumlzellikle Poluumlneikes gibi kendi kentine saldıran birinin boumlyle
bir cezaya ndashvatan hainliğinden dolayı- ccedilarptırılabilmesidir Euripidesin Fenikeli
Kadınlarında bu durum daha net bir şekilde accedilıklanır Kreon Poluumlneikesin cesedini
goumlmmeyi reddeder ccediluumlnkuuml o normal bir duumlşman değildir kentin iccedilinden ccedilıkmış bir
duumlşman bir vatan hainidir Bir duumlşman değilken kendi devletinin duumlşmanı oldurdquo
82 Roux 1999 s 225 83 Roux agy 84 Bkz Oudemans 1987 s 101
154
[Fenikeli Kadınlar 1652] Ancak cezanın temelindeki nedeni goumlrmemiz gerekiyor
Oidipus da Thebairsquode goumlmuumllememişti Ccediluumlnkuuml Oidipusrsquoun doumlktuumlğuuml bir akraba kanırdquo
buna ldquoizin vermemektedirrdquo [Oidipus Kolonosrsquota 407 Karş 600-601] Aiskhylosun
Thebairsquoye Karşı Yedilerinde de buumltuumln Thebai halkının Poluumlneikesrsquoi accedilıkta bırakmaya
karar verdiğini ve bunun nedeninin de Poluumlneikesrsquoin aşırı derecede kirlenmiş
olmasından kaynaklandığı soumlylenir Oumlluumlm bile onun arınmasını sağlayamamıştır
Kendi şehrini ele geccedilirmek iccedilin yabancı bir orduya oumlnderlik ederek onurunu lekelediği baba toprağı tanrılarının şiddetli kiri [laneti ndash agos] oumlluumlmde [thanocircn] bile onun uumlzerinde kalacaktır85 (1017-19)
Bu arada Aias da oumlrnek olarak verilebilir Aiasrsquoın kardeşi Teukros Tekmessarsquoya
Aiasrsquoın cesedini ldquobir an evvelrdquo gidip getirmesini soumlyledikten sonra bunun nedenini
accedilıklar ldquoYerde serili yatan oumlluumllere herkes hakaret etmeyi pek severrdquo86 Daha sonra
Agamemnon ve Menelaos ile Teukros arasında soumlz duumlellosu başlar Teukros oumlluumlnuumln
goumlmuumllmesi iccedilin gerekirse savaşmaya hazır olduğunu bildirir Agamemnon ile
Menelaos ise oumlluumlnuumln accedilıkta bırakılmasının nedeni olarak yine ndashAntigonersquode olduğu
gibi- Aiasrsquoın ldquovatan hainliğini ve cinayete kastrdquoını ortaya atarlar Sonunda Odysseus
gelerek tartışmayı sonlandırır
Atinada savaşta oumllen savaşccedilıların cenaze toumlrenlerinin kamusal alanda
gerccedilekleştirilmesi yuumlzyılın ortalarına doğru kurulmuştur87 Segal ortaya ccedilıkan bu
yeni uygulamayla Aileye oumlzguuml kadim yas toumlreni ile kamusal alanda yapılan bu toumlren
arasında bir ccedilatışma doğduğunu ve Antigonersquonin arka planında boumlyle bir ccedilatışmanın
bulunduğunu iddia eder88 Hegelrsquoin aile ve devlet ccedilatışmasına yeniden doumlnmuumlş
oluyoruz Oumlluumlnuumln cesedin uumlzerinde kimin hakkı vardır
85 Satırdaki tam ifade ldquoagos de kai thanonrdquo ldquooumlluuml veama kirlirdquo Bkz Aeschylus Aeschylus With an English translation by Herbert Weir Smyth 2 Volumes London New York W Heinemann G P Putnams Sons Vol I 1922 s 413 sat1020-1022 86 Sophokles Aias Ccedilev Suat Sinanoğlu Maarif Vekaleti 1941 s 79 sat 989 87 Segal Charles Introduction Sophocles Antigone Ccedilev Gibbons Reginald and Segal Charles New York Oxford Press 2003 iccedilinde s 5 88 Segal agy
155
3222 Hegelrsquoe İtirazlar ndash Karakterlerin Muğlacircklığı
Hegelrsquoin ldquoccedilatışan guumlccedillerrdquo ve ldquouzlaşırdquo merkezli yorumlara yol accediltığını yukarıda
belirtmiştik Hegel oumlzellikle Antigone bağlamında iki unsurun değerin
ccedilatışmasından soumlz etmektedir kendisinden sonra gelen birccedilok edebiyat kuramcısı ve
duumlşuumlnce adamının Antik Yunan tragedyasını algılayışını etkilemiştir Fakat Hegelrsquoin
zaman zaman ldquoiccediliccedileliğirdquo ldquobelirsizliğirdquo ve ldquoparadoksurdquo ima ettiğini her zaman kesin
olarak birbirinden ayrılmış kategorilerden soumlz etmediğini belirtmemiz gerekiyor Bu
bakımdan Hegelyen yorumcular ile Hegelrsquoin kendisini birbirinden ayırmak gerekir
Goethersquonin Antigonersquonin Hegelci okumasına getirdiği eleştirini de bu youmlnde ele
almak gerekir
[hellip] aile ve devlet arasındaki ilişki ve bu ilişkiden doğan trajik ccedilatışma duumlşuumlncesi kesinlikle sağlam ve fikir accedilıcı Buna rağmen yine de bunun tek doğru olduğuna hatta trajik sanat iccedilin en iyisi olduğu fikrine katılamam Bizler hepimiz aslında hem bir ailenin hem de bir devletin uumlyesiyiz ama trajik felaketle sık karşılaşmıyoruz [hellip] Sadece bir aile uumlyesi ya da sadece bir devletin uumlyesi olsak bile yine de bizler iyi birer trajik karakter olabiliriz Ccediluumlnkuuml her şeyden oumlnce oumlnemli olan ccediloumlzuumlmsuumlzluumlğe yol accedilacak bir ccedilatışma yaratmaktır [hellip] Aiasrsquoın kırılmış gurur ve Heraklesrsquoin kıskanccedillık daimonlarının kurbanı olması gibi oumlrneğin Bu oumlrneklerin hiccedilbirinde aile sevgisiyle politik erdemler arası bir ccedilatışma yoktur89
Hegelrsquoin de Antik Yunan tragedyasını buumltuumlnuumlyle Aile ile Devletin ccedilatışmasına
indirgediği ndashen azından Goumlruumlnguumlbilim bağlamında- soumlylenemez Ama Antigonersquode
tartışılan başat problemlerden birinin bu olduğunu da goumlrmemiz gerekiyor
Reginald Segal da Hegelin Antigone okumasını ldquozayıfrdquo bulmakta Hegelin
fikirlerinin ldquobasite indirgeyicirdquo olduğunu Kreonu Devlet yasalarıyla Antigoneyi
ise sadece bireysellikle oumlzdeşleştirmenin fazlasıyla indirgemeci olduğunu
soumlylemektedir90
Kuumlccediluumlk bir beşinci yuumlzyıl kent-devletini modern soyut devlet duumlşuumlncesiyle oumlzdeşleştirmek ne derece doğrudur tartışılır Antigonenin polisi daha ziyade iccedilinde dini ve siyasi oumlzel ve kamusal olanın neredeyse birbirine karıştıkları bir sivil alandır Oumlyle ki bu tragedyayı yaratan da bu birbirine karışma halidir Her bir protagonist
89 Goethe 1875 s 225 90 Segal 2003 s 4
156
buumltuumlnuumln yalnızca yarısını goumlruumlr ve yine her biri guumlya oumltekinden bağımsız bir alanda eyler 91
Burada birkaccedil noktanın altını ccedilizmekte yarar var İlk olarak Hegel iddia edildiği
kadar basite indirgeyici değildir Hegel iccedilin bu tuumlrden bir yorum da aynı derecede
basite indirgemek olacaktır Hegelrsquoin ldquoKreon devleti Antigone ise aileyi temsil
ederrdquo formuumllizasyonuna rağmen aile ile devlet arasındaki ccedilatışmanın garip
paradoksunu Tinin Goumlruumlnguumlbilimirsquonde bize goumlstermiştir Aile kaccedilınılmaz olarak
devlete devlet iccedilin ldquoerkekrdquo yetiştirmekte bir taraftan da buna direnmektedir92 diğer
taraftan devlet de ailenin ve akrabalık bağlarının bir accedilıdan yadsınmasıdır ama
vatandaş-erkek de kendi tikelliğini ailesi olmaksızın yaşayamamakta akrabalık
bağından kopamamaktadır Bu Segalrsquoin iddia ettiği gibi modern devletin değil
ldquoccediloktanrıcı antik devletinrdquo paradoksudur Hegelrsquoe goumlre Devletin bu paradoksu
Helenistik doumlnem ve ardından Roma ile birlikte yavaş yavaş ortadan silinecektir93
Hegel Antigonersquodeki aile ve devlet paradoksunu ilginccediltir ki tragedyanın bir
uzlaşıyla ve harmonizasyonla sonuccedillanması gerektiğini ısrarla soumlylediği ccedilalışmasında
ortaya koyar
Antigone Kreonrsquoun (şimdiki kral) politik sorumluluğu altında yaşamaktadır Antigonersquonin bizatihi kendisi kral (Oidipus) kızıdır ve aynı zamanda Haimonrsquoun (Kreonrsquoun oğlunun) nişanlısıdır Dolayısıyla Antigonersquonin kraliyet emirlerine itaat etmesi gerekmektedir Fakat Kreon da bir baba ve koca olarak kan bağının kutsallığına saygı goumlstermeli ve ailenin dinsel geleneklerine karşı emirler vermemelidir 94
Hegel Antigonersquode ccedilatışmanın nihai olarak uzlaşıyla bitmediğini iki taraf iccedilin
yıkımla sonuccedillandığını soumlyler Yine de bu oyunun kendisi iccedilin ldquoen goumlrkemli ve en
tatmin edici sanat yapıtırdquo olduğunu belirtir95
Hegelrsquoin tragedya oumlrneklerini ccedilok daha yoğun biccedilimde Antigonersquoden vermesi tesaduumlf
değildir Ccediluumlnkuuml Antigone oyunu bazen accedilık ve bazen de uumlstuuml kapalı biccedilimde insana
91 Segal agy 92 Bkz Hegel 1986 sect 475 Hegel burada ailenin tikelliğini temsil eden kadının devlet iccedilin nasıl bir ldquotehlikerdquo oluşturduğunu anlatır 93 Bkz Kojegraveve 2001 s 69 vd 94 Hegel 1975 s 1217 95 Hegel 1975 s 1218
157
dair en temel kavramların birbiriyle ccedilelişen tanımlarını ortaya atmaktadır dost -
duumlşman vatandaş - youmlnetici baba - oğul erkek - kadın adalet ndash adaletsizlik vs
Buumltuumln bunlar Hegel iccedilin en azından Tinin Goumlruumlnguumlbilimirsquonde tartıştığı meseleler iccedilin
uygun bir oumlrnek teşkil etmektedir
Tragedyayı ldquoccedilatışan guumlccedillerrdquoin nihai olarak bir uzlaşıyla sonlanması olarak
yorumlamak yanlış değil eksiktir ccediluumlnkuuml Yunan Tragedyası ldquoccedilatışan guumlccedillerinrdquo
ccedilatışmasının ldquokaccedilınılmazlığınırdquo ama mutlak bir uzlaşının da ldquoimkacircnsızlığınırdquo
goumlstermektedir Hegelrsquoin de tıpkı Aristoteles gibi ldquoolanırdquo incelerken ldquoolması
gerekenrdquoi de soumlylediğini unutmamak gerekir
Hegelrsquoe goumlre Antigone ldquodoğardquoyı ldquoyer altı tanrılarınırdquo ldquoaile bağlarınırdquo ve ldquooumlluumlmrdquouuml
simgelerken Kreon ise ldquobilincirdquo ldquogoumlkyuumlzuuml tanrılarınırdquo ldquovatandaşlık bağınırdquo ve
ldquoyaşamrdquoı temsil etmektedir
Daha ilk elden buumltuumln bu karşıt kategorilerin birbirine karışmış olduğunu soumlylememiz
gerekiyor Hegelrsquoe goumlre yeraltı tanrılarının ve doğa yasasının temsili olarak
Antigonersquonin fikirleri ailenin alanına girmektedir Hegel ailenin alanına giren bu
yasaları devlete goumlre daha ldquodoğalrdquo bir ilişki olarak duumlşuumlnuumlr Hegelrsquode ailenin kaynağı
tam olarak ldquodoğardquo değildir fakat yine de devletin ldquoalanındanrdquo uzakta tutulmaya
ccedilalışılır Bu yuumlzden yer yer aile ldquodoğardquonın temsil edildiği doğa yasalarının işlediği
bir alan olarak karşımıza ccedilıkar Aynı şekilde oumlluumlnuumln goumlmuumllmesi kuumlltuumlnuuml de ailenin
alanına koymaktadır Fakat oumlluumlnuumln goumlmuumllmesi işi ne kadar ldquodoğayardquo ilişkin ldquodoğa
yasasırdquo olarak dillendirilse de tam tersi bir durum da soumlz konusudur Ccediluumlnkuuml oumlluumllerin
goumlmuumllmesi cesetleri doğanın guumlccedillerinden korumaktadır Defin işlemi doğanın
(kuşların vahşi hayvanların kurtccedilukların vs) ceset uumlzerindeki tahribatını engelleme
işlevi goumlruumlr Defin oumlluumlyuuml hem doğadan hem de yaşayanların duumlnyasından ayırmak
demektir Aile oumlluumlyuuml goumlmerek oumlluumlmuumln salt doğaya ait bir şey olmadığını goumlsterir96
Bu yuumlzden ldquooumlluumlnuumln goumlmuumllmesirdquo medeniyete kuumlltuumlre ait bir olgudur97
96 Bkz Hegel 1986 s 275 sect 452 Ancak burada belirtilmesi gereken şey oumlluuml goumlmme geleneğinin Antik Yunanrsquoda genccedil kızların sorumluluğunda olan bir yuumlkuumlmluumlluumlk olmadığıdır Hele evlenmemiş gtgtgt
158
Aile ve devlet ccedilatışmasında kadın ailenin temsili olarak devlet iccedilin tehlikeli bir
konumu goumlsteriyordu Vatandaş olacak ve devlet iccedilin ccedilarpışacak genccedil erkekler
doğurup yetiştirme goumlrevi kadına aittir Fakat kadın (anne) genccedil erkeğin ldquohayatını
tehlikeye atmasınardquo direnir karşı koyar Hegelrsquoe goumlre devlet aileyi zedeleyerek onun
ccedilok guumlccedilluuml olmasına engel olmaya ccedilalışır Guumlccediller oumlylesine eşittir ki aile ile devletin
ccedilatışması kaccedilınılmazdır Diğer taraftan Hegelrsquoin ccedilizdiği kadın evinde oturan erkek
kardeş dışında ailenin hiccedilbir uumlyesi tarafından tam olarak tanınmayan ve devlet iccedilin
ldquodışarıyardquo genccedil erkekler goumlnderen bir varlık olarak tanımlanır Fakat Oudemansrsquoın
da yerinde bir tespitle hatırlattığı gibi sadece erkekler evi terk etmemektedir farklı
bir amaccedilla da olsa kadınlar da aileden ldquoccedilıkmaktardquo evlilik yoluyla başka bir aileye
katılmaktadır Bu durumda Antigonersquode birden fazla muğlacircklık tespit edebiliriz
Oumlncelikle kardeşine duyduğu sevgiye ndashki bu sevginin koumlkeni Hegelrsquoe goumlre ailersquodir-
karşıt olarak bir ldquoaile kurmayırdquo reddetmektedir Kardeşini goumlmme arzusuna rağmen
Haimonrsquola kuracağı evliliği yok etmektedir Antik Yunanrsquoda kardeşlere vefa
goumlstermenin yanında bir genccedil kızın ailesini terk ederek başka bir aileye gitmesi de
gerekli davranışlardan biriydi Antigone -oumlluumlyuuml goumlmerek ve daha oyunun başında
oumllmeyi seccedilerek- evlenmeyi ccedilocuk doğurmayı ve yaşamayı yadsımıştır Antigonersquonin
ldquoGoumlmuumltuumlm gelin odam zindanımrdquo soumlzleriyle başlayan tiradı burada hatırlanabilir
[895]
Diğer taraftan aynı tirat iccedilinde yukarıda tartıştığımız 905ndash920 satırlar arasında
kardeşi dışında başka hiccedilbir aile ferdine bu derece bir ldquobağlılıkrdquo goumlstermeyeceğini de
vurgulamaktadır Her ne kadar Hegel bunu yerinde bulsa da Antigonersquonin yalnızca
Poluumlneikesrsquoe ldquosevgirdquo goumlsterdiği ortadadır Kız kardeşi İsmenersquoye karşı sert tutumunu
yine bir ldquokardeş sevgisirdquo olarak Poluumlneikesrsquole karşılaştırabiliriz Diğer taraftan
ldquokardeş kutsaldırrdquo diyen Antigone anne-babası sağ olmuş olsaydı boumlyle bir işe
girişmeyeceğini de soumlyler
kızların cenazeyi uumlstlenmeleri pek goumlruumlnen bir uygulama değildir Bkz Oudemans 1987 s 112 Antigonersquonin aileyi temsilen oumlluuml goumlmme işlemini uumlstlenmesi bu accedilıdan da ccedilatışmalı bir durum yaratır 97 Bkz Oudemans agy
159
Yine aynı bağlamda Antigone bir ldquoZeus yasasırdquondan dem vurur Hem Zeus hem de
Dike oumlluumlnuumln goumlmuumllmesini yasaklayan emirler ldquovermemişrdquotir Oumlluumlnuumln goumlmuumllmesi
ezeli ve ebedi bir yasa olarak dillendirilir Diğer taraftan Antigone Kreonrsquoun
yasağının huumlkuumlmsuumlz olduğunu ccediluumlnkuuml yetkiyi Zeusrsquotan alan bir iktidar olmadığını
soumlyleyerek Hegelci anlamda Devletrsquoin altını oyar Fakat Antigonersquonin var olduğunu
iddia ettiği ezeli ve ebedi yasalar muğlacircktır Eğer Zeus ve Dike oumlluumllerin
goumlmuumllmesini istiyorlar ve Antigone de bu yasayı ccediliğnemekten korkuyorsa 905-920
arasındaki arguumlmanlarını nereye koymamız gerekiyor
Antigonersquonin burada akrabalığın kutsallığını temsil ettiği pek soumlylenemez ccediluumlnkuuml yasayı her akrabası iccedilin değil ağabeyi iccedilin ya da en azından ağabeyi adına ihlal etmeye hazırdır [hellip] bir yasa adına edimde bulunduğunu iddia etmesine karşın goumlruumlnuumlşe bakılırsa Antigonersquonin yasası yalnızca tek bir uygulama iccedilindir [hellip] anlık bir yasadır yani genelliğe ve uygulanabilirliğe sahip değildir uygulandığı koşullara saplanıp kalmıştır[hellip] bu nedenle yasanın bildik genelleştirilebilir anlamına goumlre yasa da değildir98
3223 Pozitif Hukuk ndash Doğal Hukuk amp Devlet - Aşiret
Burada soumlzuuml edilen modern hukukun reddettiği kabile toplumu ndashaşiret- yasasıdır
Modern devlet kendini aşiret yasasının karşısına koyar onun yasaları aşiret
hukukunda varolduğunu iddia ettiği bu tuumlrden muğlaklıklardan (soumlzuumlm ona)
arındırılmıştır tamamen rasyonelliğe dayanır Bu tuumlrden bir tartışmayı Oresteia
uumlccedillemesinde de goumlrebiliriz Orada da Erinyler tarafından temsil edilen kan yasası
(bizim buguumln aşiret yasası ya da kan davası dediğimiz hukuk sistemi) modern Atina
hukukunun kuruluşunda ortadan kaldırılıyordu Erinylerin temsil ettiği yasanın
rasyonel hukuka goumlre en buumlyuumlk zaafı onun muğlacirck oluşuydu Hangi durumda ne tuumlr
bir ceza istediği belli değildi Apollon Erinylerrsquoe ldquoBelli değil senin ne istediğin Bir
cinayete oumlfke doluyken bir diğerine ses ccedilıkarmıyorsunrdquo99 derken hukukun rasyonel
olması gerekliliğini ima ediyordu Benzer bir durumu Antigone oyununda da goumlrmek
muumlmkuumlnduumlr Antigonersquonin yasası da bir dereceye kadar bozulmuş aşiret yasasını ima
98 Butler Judith Antigonersquonin İddiası Yaşam ile Oumlluumlmuumln Akrabalığı Ccedilev Ahmet Ergenccedil Kabalcı Yayınevi İstanbul Mart 2007 s 23 99 Aeschylus Aeschylus With an English translation by Herbert Weir Smyth 2 Volumes London New York W Heinemann G P Putnams Sons Vol II 1926 [Eumenides] Sat 222-223
160
etmektedir Tam da bu yuumlzden 905-920 satırlar yazarın bir hatası ya da sonradan
ekleme değildir Zaten tartışılan tartışılacak olan hangi yasanın gerccedilek anlamda
kurtarıcı olabileceğidir Antigonersquonin aşiret yasası mı yoksa Kreonrsquoun pozitif
(olduğu iddia edilen) devlet yasası mı İkisi de zaaflarla dolu ikisi de oumltekine goumlre
uumlstuumlnluumlkleri olan hukuk sistemleridir
Bu konuyla doğrudan ilişkili olmasa da Terry Eagleton Shakespearersquoin Venedik
Taciri oyunundaki mahkeme sahnesini ccediloumlzuumlmlerken benzer bir hukuk tartışması
yuumlruumltmektedir100 Eagleton oumlnce dil ve hukuk arasında koşutluk kurar Dilin
doğasında her zaman bir paradoks vardır Ccediluumlnkuuml o hem buumltuumlnuumlyle geneldir hem de
kaccedilınılmaz bir biccedilimde tikeldir Bunu yapısal dilbilimcilerin yaptığı ayrımda daha iyi
goumlrmek muumlmkuumlnduumlr Dil ve soumlz birbirinden ayrılarak dil yetisini oluşturan iki oumlğe
olarak karşımıza ccedilıkar Dilbilimcilerin tanımlamasına goumlre dil soyut toplumsal ve
genel karakterdeyken soumlz tikel ve somut kullanıma işaret etmektedir Eagleton soyut
ve genel olarak tanımlanan bu dilin ldquovarolmadığınırdquo gerccedilek anlamıyla soyut
olduğunu gerccedilekte varolanın dilin kullanımı yani ldquosoumlzrdquo olduğunu vurgular Bu da dil
dediğimiz şeyi tikel bir kullanımdan ibaret kılmaktadır Eagleton dil ve soumlz ayrımına
koşut olarak hukuk ve dava ayrımını yerleştirdikten sonra soumlzuumln her zaman iccedilin dil
denen soyut yapıyı ihlal ederek varolduğunu da hatırlatır Eğer dil ve hukuk arasında
bir koşutluk varsa o zaman herhangi bir tikel dava hukukun iptali anlamına da
gelebilecektir Daha doğrusu ne kadar dava varsa o kadar hukuk olması gerekecektir
Ccediluumlnkuuml hukuk tıpkı dil gibi soyut genel ve toplumsal bir şeydir
Buna karşın dil gibi hukuk da her birisi biricik olan oumlzguumll insani bağlamlarda lsquoyaşarrsquo Hukukun genel karakteri ile bu biricik bireysel bağlamlar arasındaki uccedilurum hukukun lsquouygulanışırsquo koumlpruumlsuumlyle birleştirilebilir101
Hatırlanacağı uumlzere Venedik Tacirirsquonde Shylock borccedil para verdiği Antonio parayı
zamanında getiremeyince borcun diyeti olarak onun bedeninden yarım kilo et
alacaktır Aralarında yaptıkları soumlzleşme boumlyledir Ama mahkemede savunma
100 Bkz Eagleton Terry William Shakespeare Ccedilev Cuumlneyt Yalaz Boğaziccedili Uumlniversitesi Yayınları İstanbul 1998 101 Eagleton 1998 s 43
161
(Portia) soumlzleşmenin ldquoruhunardquo aykırı bir okuma yapar Etin alınacağı bedenden etin
alımı sırasında ldquokan akacağırdquo ifadesinin soumlzleşmede yer almadığını ayrıca yarım
kilodan bir gram fazla et kesemeyeceğini oumlne suumlrer Eğer kan damlatmadan ve tam
da yarım kilo kesebilirse soumlzleşmeyi uygulayabileceğini belirtir ldquoOlmayanı olası
kılarakrdquo ldquoolmayacakrdquo bir şeyi talep eder Burada Portiarsquonın okumasının tam olarak
yazılı soumlzleşmeye aşırı bağlılık olduğu accedilıktır Hukuk aslında boumlyle işlemez dil de
oumlyle bu yuumlzden ldquobağlamrdquo diye bir kavramımız vardır Fakat bağlam dediğimiz şey
metnin accediltığı metnin yalnızca işaret ettiği metnin dışında olan ve metinde maddi
olarak bulunmayan bir şeydir
Yani herhangi bir metin ancak onun yazılı iccedileriğinin oumltesine geccedilerek onun etkili olduğu maddi bağlamlara ve onun hakkında bilgi veren ve onu kuşatan genel olarak kabul goumlrmuumlş anlamlara başvurarak anlaşılabilir [hellip] Oumlyleyse paradoks hukukun yapısını korumak iccedilin onun fiili olarak soumlylediği şeyi ihlal etmek zorunda oluşunuzdur102
Aşiret yasası denilen hukuk sistemi her davanın biricikliğine goumlre işlemektedir Her
olay kendine oumlzguumlduumlr Erinylerin hukuku buna goumlre davranır ldquobirine oumlfkelenip
oumltekini succedilsuzrdquo bulmalarının sebebi budur Fakat aşiretin elindeki bu yetkiler
aşiretin karşısına yeni guumlccediller ccedilıkınca sarsılmaya başlar Aiskhylosrsquoun dediği gibi
artık ldquoDike Dikersquoye karşırdquodır beşinci yuumlzyıl farklı hukuk sistemlerinin oumlnerildiği bir
doumlnemdir Ccedilatışır goumlruumlnen bu iki hukuk sistemidir Ancak yukarıda da belirttiğimiz
gibi her iki hukuk da diğerine goumlre uumlstuumln ve aynı anda eksik youmlnler barındırmaktadır
Modern hukukun yasaları genel geccediler olmaya ccedilalıştığı iccedilin tikelliği yerelliği her
davanın kendine oumlzguumlluumlğuumlnuuml ihmal eder [Tam da bu yuumlzden modern hukuk
ldquohacirckimin takdir yetkisirdquo ya da ldquojuumlri sistemirdquo gibi son kertede objektif olmayan
araccedillar geliştirmiştir] Diğer taraftan aşiret yasasının da her an yozlaşmaya muumlsait bir
yanı bulunmaktadır Antigonersquonin ldquokağıda geccedilmemiş ezeli ve ebedi yasardquo dediği şey
o kadar spesifik bir durum iccedilin kullanılmaktadır ki ikna ediciliğini yitirir
Yunan tragedyası bu tuumlrden ccediloumlzuumlmuuml kolay olmayan bulanıklıkları accedilığa ccedilıkarır
Hukukun bulanıklığının yanı sıra bir de kan bağının da muğlacircklığını goumlsterir Hegel
102 Eagleton 1998 s 44-45
162
Antigonersquonin kan bağını ve akrabalığı temsil ettiğinde ısrarlıdır ancak Sophokles
Antigone ile Poluumlneikes arasındaki kan bağını muğlacircklaştırmıştır Her ikisi de
ensestin akrabalık bağı duumlzeninin muğlacircklaştığı bir ilişkinin uumlruumlnuumlduumlr
Antigone ideal haliyle akrabalığın değil akrabalığın deformasyonunun ve yerinden edilişinin temsilcisidir huumlkuumlm suumlren temsil rejimlerini krize sokan ve yaşamını muumlmkuumln kılacak kavranabilirlik koşullarının neler olabileceği sorusunu hatta ndashakrabalık ile akrabalık şartlarının yeniden eklemlenişini birbirine karıştıran- bizim yaşamlarımızı muumlmkuumln kılanın hangi destekleyici ilişkiler ağı olduğu sorusunu sorduran kişidir103
Benzer bir şekilde devletin işleyişine ilişkin sorular sorduran da Kreonrsquodur
Poluumlneikesrsquoin accedilıkta bırakılması emriyle aslında Kreon kentin kirliliğini kontrol
etmek istemektedir Geleneğe goumlre ldquovatana ihanetrdquo succedilunun dışında kentin
kirlenmesi de soumlz konusudur Kentin sorumluluğunu uumlstlenmiş biri olarak bu kirliliği
bertaraf etmeli gelenekten gelen yasalara goumlre hareket etmelidir Burada
Poluumlneikesrsquoe uygulanan ldquocezardquo bir ccedileşit pharmakon yasasıdır Ceza bir rituumlelin
uygulanmasıdır Fakat rituumlel başarısızlığa mahkucircmdur Kreonrsquoun gidermeye ccedilalıştığı
muğlacircklık trajik bir muğlacircklıktır Girardrsquoın terminolojisiyle konuşursak tek bir
kişinin ldquotoumlrene itirazırdquo rituumleli başarısız kılar ve burada olduğu gibi temizlenmek
istenen kirlilik daha fazla yayılır
Ccedilatışmanın uzlaşmaz trajik doğası aslında her iki tarafın da hem insani hem de ilahi yasaları paylaşmalarında yatmaktadır [hellip] Dost - duumlşman vatandaş - youmlnetici baba - oğul erkek - kadın adalet ndash adaletsizlik saygı - saygısızlık temizlik - kirlilik onur - onursuzluk ve hatta (birinci koro şarkısında olduğu gibi) antroposun insanın ne olduğuna dair ccedilatışan duumlşuumlnceler - guumlccedilluuml muuml ccedilaresiz mi harika mı dehşet verici mi (bunların ikisi de aynı soumlzcuumlğuumln anlamıdır deinon)- Sadece tanımlar ccedilatışmazlar kavramların bizatihi kendileri de muğlak ya da (Antigonenin kutsal succedil [holy wrongdoing] ifadesinde olduğu gibi) paradoksal bir hal alırlar104
hellip
Hegel insanın oumlzuumlne dair iki nitelik koyar Bilme ve isteme İnsana dinginlik veren
bilmeye karşın istek onu tedirginliğe suumlruumlkler ve eyleme geccedilirir İnsan isteğini
gidermeye ccedilalışır Ama her giderme bir ccedileşit olumsuzlamadır Hegel yalnızca
103 Butler 2007 s 42 104 Segal 2003 s 6
163
eylemin insan yapıcı olduğunu soumlyluumlyordu Yalnızca eylem sayesinde insan kendini
kurabiliyordu Fakat her eylem bir olumsuzlama olduğuna goumlre insanın eylemleri
ister istemez bir succedil anlamına da gelmektedir105 Ccediluumlnkuuml her eylem bir başkasının
yadsınması demektir İnsan eyledikccedile bu duumlnya parccedilalanır boumlluumlnuumlr Bu insan
eylemlerinin trajik yanını vurgulamaktadır Her eylem kaccedilınılmaz olarak hybristir
her etik eylem kendi iccedilinde bir succedil barındırır106
İnsanın varlığı kaccedilınılmazlıklarla yuumlklenmiştir kaccedilınılmazlıklarla dolu bir evrende
yaşamaktadır Antik Yunan tragedyası bunu yalnızca olay oumlrguumlsuuml konu ya da ccedilatışan
ve ccedilelişen karakterler yoluyla değil aynı zamanda dans ederek soumlyledikleri koral
şarkılarda da goumlstermişlerdir Ccedilalışmamızın bundan sonraki boumlluumlmuumlnde Antigonersquonin
koro şarkılarına odaklanacağız Koro şarkılarıyla karşımıza ccedilıkan kozmolojinin nasıl
bir duumlnya ve insan tanımlaması sunduğu uumlzerinde duracağız
323 Antigone ndash Koro Şarkıları
Koro şarkılarının birbirinden bağımsız parccedilalar olduğu ve tragedyanın esas
konusuyla ilgisiz olduğu youmlnuumlnde guumlccedilluuml bir inanış vardır Bazıları da koro şarkılarını
tragedyanın en zayıf youmlnuuml olarak goumlruumlrler bu duumlşuumlnceye goumlre tragedyalar koro
şarkıları tarafından suumlrekli olarak kesintiye uğramaktadır Diğer taraftan başka bir
tartışma da koronun tragedyadaki roluuml uumlzerinedir Koro bir oyuncu gibi mi
duumlşuumlnuumllmeli yoksa şairin soumlzcuumlluumlğuumlnuuml yapan bir araccedil mı Bu sorular gereksizdir
ccediluumlnkuuml tragedyalar kendi buumltuumlnluumlkleri iccedilerisinde tuumlm bu ayrımları boşa ccedilıkarır
3231 Birinci Koro Şarkısı [330-375] 107
[332] Nice olağanuumlstuuml şey var ki hiccedilbiri insandan daha fazla [korku] dehşet (deinon)
vermez [335] Guumlmuumlş rengi denizlerde Sert esen kış ruumlzgacircrları oumlnuumlnde Yelkeniyle
105 Bkz Hegel 1986 s 285 sect468 106 Bkz Oudemans 1987 114 107 Koro şarkılarının ccedilevirileri bana ait Metnin farklı ccedilevirileri (Sophocles 2003 Jebb 1891 Sophokles 1941 Sofokles 1997 ve yalnızca 1 koro şarkısı ccedilevirileri (Heidegger) Heidegger 2000 s 156-158 (Houmllderlin-1804 ccedilevirisi) Schmidt 2001 s 269-70 (Oumlmer Ayguumln) Ayguumln 2008 s 252-53) Eski Yunanca aslıyla karşılaştırılmıştır Burada edebi bir ccedileviriden ziyade metnin kastı goumlz oumlnuumlnde bulundurulmuştur
164
aşar geccediler Pupa yelken yol alır Her yanını saran Dev dalgalara aldırmadan Ve
Gaia [Toprak tanrı] Yok olmaz bozulmaz Yorulmak bilmez Tekmil tanrıların en
buumlyuumlğuuml toprak [bile] [340] Aşınır ccediluumlnkuuml insanın sabanı Durmadan bir ileri bir geri
Yıllarca Toprağı kaldırıp tersyuumlz eder Atların yardımıyla [343] Budala
[kouphonoocircn108] Kuş milletini [345] Ve vahşi hayvanlar kabilesini Ve suda
yaşayan yaratıkları Buumltuumln bunları yakalar Sıkı oumlruumlluuml ağını Atıp uumlstlerine Ve
boyun eğdirir hepsine Bu insan Hepsinden kurnaz becerikli [350] Alet (araccedil)
kullanarak alt eder Vahşi doğada yer bellemiş Dağlarda başıboş gezen hayvanları
Yeleleri kaba tuumlyluuml atlara Gem vurur Yorulmaz Dağ boğalarına [da] [354]
Kendi kendine oumlğrenmiştir Konuşmayı [dili] [355] Yel gibi kıvrak duumlşuumlnceyi Ve
bir yapı duumlzen [kurar] Kent yasaları iccedilin Ve bilir nasıl kaccedilacağını Soğuğun
oklarından Accedilık goumlkyuumlzuumlnuumln altında Şiddetli yağmurlardan [360] Her şeye ccedilare
bulan [pantoporos] İnsan Gelmesi gereken hiccedilbir şeye karşı ccedilaresiz [amecircchanocircn]
değil Sadece Hadesten gelecek olana karşı aciz [aporos] Yine de oumlluumlmcuumll
hastalıklardan Kurnazca kaccedilabilir [365] Yetenekleri ccedilok Umudu aşan [huper
elpis] akıl sanatı var her şeye ccedilare [mecircchanocircn] Onu hem iyiye Hem koumltuumlye
suumlruumlkler Yer tanrılarının [chthonos theocircn] yasalarına Saygı goumlstererek Ve yemin
ederek bağlandığı yasalara [enorkon dikan] [370] Huumlrmetle Kendi şehrinde
Mevkisi en tepededir [hupsipolis] Ama yersiz yurtsuzdur [apolis] Yanlışla dost olan
cuumlretkacircr [tolma] kişi [375] Oumlylesi Uzak olsun ocağımdan Onun yanılgılarıyla
bilgilerimi paylaşamam [375]
32311 Birinci Koro Şarkısı accedilıklaması
Birinci koro şarkısının (stasimon) ilk salınısında (strophe) insanın cansız doğaya
huumlkmedişi anlatılır Bu olgular uumlccedil temel element iccedilinde gerccedilekleşir (toprak hava su)
Birinci karşı-salını (antistrophe) iccedilindeki mısralarda konu bu kez cansızlardan
canlılara geccediler İnsan medeniyet araccedillarını bu kez vahşi hayvanlar uumlzerinde uygular
Richard Jebb bu koro şarkısını biraz oumlncesinden ele alarak şoumlyle yorumluyor
108 Soumlzcuumlğuuml anlamı ldquokararsızrdquo ldquoduumlşuumlncesizrdquo ldquogafilrdquo vb Bkz Liddel-Scott 1996 s 987
165
Koro oumlluumlyuuml goumlmmeye cesaret edebilecek birinin olabileceğini duumlşuumlnmektedir [220] Fakat eylem gerccedilekleşmiştir ve fail hiccedilbir iz bırakmamıştır [252] Kreon ise bu işi tanrıların yapmış olabileceğine ilişkin oumlneriyi şiddetle bastırmıştır [278] Bu duumlşuumlncelerin izi bu şarkıda da devam eder Konusu insanın cuumlretidir -onun yaratıcılığı ve mutluluğuna neden olan şeylerdir İnsan denizin ve karanın hacirckimidir buumltuumln diğer yaratıkları boyunduruk altına almıştır yalnızca oumlluumlme karşı bir ccedilare dışında buumltuumln kaynaklarla yaşamını donatmıştır İlahi ve beşeri yasaları goumlzettikccedile becerileri ona zenginlik getirir fakat bu yasaları goumlzetmezse başına yıkım gelir109
Jebbrsquoin de belirttiği gibi stasimonun konusu insandır Şarkıda kaba hatlarıyla ccedilizilen
manzara insanın etrafındaki kaotik ortamı (doğayı) duumlzenleme muumlcadelesidir Burada
bir taraftan vahşi el değmemiş doğadan soumlz edilirken diğer taraftan medeniyetin ve
kuumlltuumlruumln oluşumu anlatılır Soumlzuuml edilen uumlccedil kategori uumlzerinden yapılır bu Hava
(Ruumlzgarların kontroluuml) Su (Denizlerin aşılması) Toprak (toprağın suumlruumlluumlp ekilmesi)
Karşı-salınıda yine aynı sırada bu kez insanın canlılar uumlzerindeki hacirckimiyeti anlatılır
Kuşlar (hava) kara hayvanları (toprak) balıklar (su) Boumlylece ortaya insanın hacirckim
olduğu ve onu kuumlltuumlre doumlnuumlştuumlrduumlğuuml bir doğa ile el değmemiş vahşi doğa arasında
bir ayrım belirginleştirilir Ardından insan buumltuumln canlılar arasında en yeteneklisi en
kurnazı olarak tanımlanır
Bu koro şarkısında ilk bakışta tanrılar yokmuş gibi goumlruumlnmektedir Sanki insan
medeniyeti tek başına elde etmektedir Oysaki burada anlatılan insan Prometheus
gibi bir medeniyet kurucusudur Tanrılara rağmen bu medeniyet kurulmaktadır
Oumlrneğin ldquotanrıların en yaşlısırdquo olan Gaiarsquonın boyunduruk altına alındığı toprağın
bağrının deşildiği vurgulanır Medeniyet kuran insan bu medeniyet iccedilin doğanın
guumlcuumlnuuml kullanmakta aynı zamanda kurduğu duumlzeni suumlrduumlrebilmek iccedilin doğanın
guumlcuumlne ihtiyaccedil duymaktadır
Bu guumlccedil neden tehlikeli Koronun soumlzleri suumlrekli olarak doğanın insana youmlnelik
tehlikeli saldırısını gizliden gizliye ima eder Fırtınalar onu yutmak isteyen dev
dalgalar şiddetli yağmurlar ve soğuk vahşi hayvanlar vs İnsan buumltuumln bu tehlikelere
karşı bir guumlccedil kullanarak uumlstesinden gelmektedir Bu guumlccedil temel olarak akıldır
logosrsquotur ve tabi ki techneacutersquodir Bu akıl ve techneacute sayesinde insan alet kullanır dili
109 Jebb 1891 s 69
166
oumlğrenir duumlşuumlnceyi geliştirir ve yasalara dayalı bir duumlzen kurar Ama daha oumlnce
tartıştığımız gibi technersquonin muğlacirck bir yanı vardır Akıl her şeyin ccedilaresini bulmakta
ama oumlluumlme karşı ccedilaresiz kalmaktadır Bu onu paradoksal bir konuma suumlruumlkler insan
pantoporos aporosrsquotur ldquoHer şeye ccedilare bulan ccedilaresizrdquodir
Akıl ldquoumudu aşanrdquo [huper elpis110 - beklentileri boşa ccedilıkarabilen bekleneni tam
tersine ccedileviren olumlu anlamda ldquobeklentilerin oumltesinderdquo] niteliğiyle insanı iyiye de
koumltuumlye de suumlruumlkleyebilmektedir Dolayısıyla insanın iyiyi koumltuumlden haklıyı haksızdan
ayırt edebilmesi bu konuda dikkatli olması gerekmektedir Ama bunun iccedilin yine aynı
-tehlikeli- aklı kullanacağı iccedilin insanın eylemleri ldquoduumlşuumlnduumlğuumlnuumln tam tersinerdquo
doumlnecektir Kısacası insanın doğayı alt ettiği guumlcuuml yani aklı ve tekniği kendisine de
zarar verebilmektedir
Pantoporos insanın medeniyet kurma guumlcuumlnuuml goumlstermektedir Duumlzen kurmak guumlccedil
gerektirir ama koro şarkısının ima ettiği gibi bu guumlccedil ldquoumudu aşarrdquo en az doğanın
insanı tehdit eden guumlcuuml kadar tehlikelidir Duumlzen demek sınır demektir ama
sınırların tesisi sınır aşan bir guumlce gereksinim duyar111 İnsanın bu sınır aşan guumlcuuml
logosrsquotur techneacutersquodir bunlar kut ya da mana gibi hem kurucu hem de yıkıcı guumlccedillerdir
Koro şarkısı bu muğlacircklığı gizliden gizliye ima etmektedir
Diğer taraftan insan akıl yoluyla kurduğu duumlzende hem beşeri yasaları hem de
tanrıların yasalarını goumlzetmek zorundadır ancak bu neredeyse imkacircnsızdır Nomous
chthonos theocircn (toprağın tanrılarının yasası-ilahi yasalar) ve enorkon dikan
([tanrılara] yemin ederek bağlanılan yasalar-beşeri yasalar) Koro şarkısının yaptığı
bu ayrım Antigonersquode hep olduğu duumlşuumlnuumllen ikili karşıtlıklara [yer altı - yeruumlstuuml
tanrıları beşeri yasalar - ilahi yasalar] pek uygun goumlruumlnmemektedir Antigonersquonin
temsil ettiği duumlşuumlnuumllen ilahi yasalarla Kreonrsquoun temsil ettiği duumlşuumlnuumllen beşeri yasalar
koronun ifadesine goumlre birbirinin iccediline geccedilmiş durumdadır Neredeyse aynı şeylerdir
110 Huper elpis Agamemnon sarayın oumlnuumlne geldiğinde Klyteimnestra bir halı serip şoumlyle seslenir ldquoDike onu bu yoldan umudunu aşan konağa iletsinrdquo Bu kahraman iccedilin tam bir peripeteiarsquodır Her şey duumlşuumlnuumllduumlğuumlnuumln tam tersine doumlner Buradaki elpis daha oumlnce techneacute konusunu tartışırken ele aldığımız pandora mitindeki elpisrsquotir İnsanı hayatta tutan umut koumlr umuttur Duumlşuumlnuumllenin eninde sonunda tam tersine doumlneceğini insandan gizleyen umut 111 Bkz Oudemans 1987 s 125
167
Her şeyden oumlnce Chthon soumlzcuumlğuuml temel olarak ccedilok anlamlıdır[hellip] Sadece kent toprağını değil aynı zamanda en buumlyuumlk tanrı olan Gaiarsquoya referans verir (338) [Gaia yani toprak] Nihai olarak oumlluumllerin ait olduğu bir yerdir Eğer son anlam kabul edilirse tamamen tersine doumlnmuumlş karşıtlıklarla karşılaşırız112
Toprağın yasaları yani definin ve goumlmmenin yasaları ne kadar ilahiyse Kreonrsquoun
temsil ettiği yasalar da o kadar ilahidir ccediluumlnkuuml bu yasalar da tanrılar tarafından
goumlzetilirler Kısaca diyebiliriz ki her iki yasa da eşzamanlı olarak hem ilahi hem de
beşeridir
Koronun gizliden gizliye ima ettiği tehlike buradadır Antigonersquodeki temel
ccedilıkmazlardan biri burada yatmaktadır İnsan yasalara dayanan bir duumlzen kurar bu
yasalar beşeri yasalardır ama insan bu yasalara tanrılar uumlzerine yemin ederek
bağlanır Yasanın ne kadarı beşeri ne kadarı ilahidir artık bilinemez ldquoOumlluumlnuumln
goumlmuumllmesirdquo de ldquooumlluumlnuumln gerektiğinde accedilıkta bırakılmasırdquo da hem ilahi hem de beşeri
referansları olan yasalardır Boumlyle bir muğlacircklık iccedilerisinde insanın haklıyı haksızdan
ayırabilmesi gerccedilekten kolay değildir
Bu konuda başarısızlığa uğrayan kişi kategorileri birbirine karıştırdığı iccedilin aileden
kabileden ihraccedil edilir Eğer soumlz konusu hatayı yapan kişi kentin tepesinde devletin
youmlnetiminde yer alıyorsa kentin bizatihi kendisini tehlikeye atacağından kentten de
suumlrguumln edilecektir113 Hypsipolis olan insan bir anda apolis oluverir Kısacası insan
oumlvuumllesi tekniğine logosrsquouna rağmen yine bizzat onların yol accediltığı tehditten
kurtulamaz Ccediluumlnkuuml tehditten kurtulmanın yolu yine logosrsquotan geccedilmektedir
Sofokles araccedilların kurnazca kullanımı yoluyla adalet ve adaletsizlik sorununun ccediloumlzuumllebileceğine inanmıyordu İnsan texnasrsquoa [technersquoye] sahip olmasına rağmen iyiyle koumltuumlyuuml karıştırabiliyordu Bu fikir adaleti insanın texnairsquosi iccedilinde varsayan sofist Phytagorasrsquoın kozmolojisiyle temelden ayrılmaktadır [Platon- Phytagoras 321] İnsanın texnairsquosinin ccedilaresizliği insanın cuumlretiyle bağıntılıdır (tolmas charin114 -375) Temel problem buradaki ldquotolmasrdquo kelimesinin hem sınırların
112 Oudemans 1987 128 113 Bkz Oudemans 1987 s 124 114 tolma (tolma) iyi anlamda Cesaret yuumlreklilik atılganlık koumltuuml anlamda aşırı cesaret kuumlstahlık pervasızlık cuumlret ayrıca işe girişmek kalkışmak korku verici ya da zor bir işe girişmek iccedilin cesaret bulmak risk almak gibi anlamları bulunmaktadır Bkz Liddell-Scott 1996 s 1803
168
aşılması succedilunu ima etmesi hem de duumlzenin kurulması iccedilin gerekli cesarete referans vermesidir115
Dolayısıyla techneacute olmadan insan kuumlltuumlr kuramaz ya dev dalgalar iccedilinde boğulur
gider ya soğuktan donar ya vahşi hayvanlar tarafından oumllduumlruumlluumlr ya da accedillıktan oumlluumlr
Koro şarkısı insanın bu tehditleri techneacute sayesinde bertaraf ettiğini accedilıkccedila belirtir
Fakat hemen ardından bize sezdirdiği ise techneacutersquonin oumlteki kaccedilınılması muumlmkuumln
olmayan yıkıcı yuumlzuumlduumlr
Koronun soumlzuumlnuuml ettiği hupsipolis apolis aslında bir ccedileşit pharmakon olarak
okunabilir Tıpkı pharmakonun hem zehir hem panzehir hem kurtarıcı hem de
kirletici olması gibi insan da hem hupsipolis hem de apolis olabilmektedir Adil bir
kral iken (hupsipolis) kentten kovulan ve apolis olan kişiler tragedyalarda bolca
bulunabilir Diğer taraftan yalnızca kentten atılmaktan soumlz etmez koro aileden
kovulmayı da ima eder (ldquoNe evime yakın olsun ne de duumlşuumlncelerimerdquo) Boumlylece hem
ailenin hem de polisin dışına suumlruumllme hem ailenin hem de devletin dışında kalmak
demektir Arthur Miller ldquoTragedya ve Sıradan İnsanrdquo [Tragedy and The Common
Man] adlı makalesinde tragedyalarda yalnızca krallar ya da soylular gibi toplumun
uumlstuumlnde yer alan kişilerin işlenmesinin tek doğru olmadığını sıradan bir insanın da
tragedya iccedilin uygun olabileceğini soumlyler116 Bunu da ironik bir dille ldquoOidipus ya da
Orestes gibi kahramanların yaşadıkları karmaşaların sıradan modern insanın da
yaşayabileceğinirdquo soumlyleyerek destekler Fakat burada şu soruyu sormak yerinde
olacaktır Neden tragedya soylu ya da daha genel bir ifadeyle toplumun tepesinde yer
alan kişileri konu almaktadır Neden Aristoteles bu konuda farklı bir tercihin de
olabileceğini belirtmemiştir Gerccedilekten de Millerrsquoın dediği gibi sıradan bir insan da
ldquotragedyanın konusurdquo olabilir mi Şuumlphesiz ki tragedyanın asıl meselesi krallar
soylular ya da tiranlar değildir bizatihi insanın kendisidir Ancak onu varlığının
imkanlarının en uccedil imkanlarıyla [buna varlığın en zati ve kaccedilınılmaz imkacircnı oumlluumlm de
dahildir] birlikte ele almak trajik etkiyi artırabilmektedir İnsanın hem pantoporos
115 Oudemans 1987 s 127-128 116 Miller Arthur ldquoTragedy and Common Manrdquo The Question of Tragedy Ed Arthur B Coffin EmText Sanfrancisco 1991 s 85
169
hem de aporos olması gibi eşanlı olarak hem hypsipolis hem de apolis olan
konumunu goumlstermek iccedilin sıradan bir insan uygun olmayabilir kanısındayız Sıradan
insanı başka bir deyişle ldquonormalrdquo bir insanı yani sınır aşmamış muğlacirck bir konuma
duumlşmemiş bir insanı tragedyanın konusu haline getirmek oldukccedila zor olacaktır Diğer
taraftan tragedyalarda da krallar yalnızca olabilecek en uumlst konumdan [hypsipolis]
en aşağı konuma [apolis] duumlştuumlkleri iccedilin tragedyanın konusu olmazlar Onlar zaten
tam da o ldquoarardquo konumda oldukları iccedilin trajik oumlzuuml taşımaktadırlar Yani bir kral
sıradan bir insana goumlre bulunduğu konum itibariyle muğlacirck bir yerdedir Kral bir
pharmakonrsquodur topluma musallat canavar sphenkslerden kurtarır Kente medeniyet
getirir kuumlltuumlr kurar Fakat buumltuumln bunları yaparken tehlikeli bir guumlccedil kullanır ve
tehlikeli guumlccedillere temas eder Onu bir kurtarıcı yapan guumlccediller onun yıkımına sebep
olur Kurtarıcı kral şimdi en aşağılık konuma itilir toplumun buumltuumln guumlnahlarını
uumlstlenerek kapı dışarı edilir kentten kovulur Bir kraldan yoksul bir meczuba
doumlnuumlşme [Kral Lear] tragedyanın dıştan goumlruumlnen unsurlarındandır Burada temel
olan kralın hali hazırdaki muğlacirck konumuyla hypsipolis apolis oluşuyla insanı
temsil edebiliyor oluşudur
Burada koro şarkısının anahtar soumlzcuumlğuumlne deinonrsquoa geri doumlnmemiz gerekiyor
Deinon soumlzcuumlğuumlnuumln medeniyet kurucu olduğu kadar onun altını da oyan bir guumlcuumln
muğlacircklığını anlatacak şekilde ccedilevrilmesi gerektiği accedilıktır Jebb deinon iccedilin
muhteşem soumlzcuumlğuumlnuuml oumlneriyordu117 Bu tuumlrden bir ccedileviri bu koro şarkısının
iccedileriğinin ldquoinsanın medeniyet kurucu guumlcuumlnuumln aklının ve yeteneğini oumlvguumlsuumlrdquo olduğu
yanılgısına suumlruumlkler bizi Şarkının trajik iması kaybolur Deinon da pharmakon gibi
muğlacirck bir soumlzcuumlktuumlr Bunu birinci boumlluumlmde yeterince tartışmıştık Kozmolojik
anlayışına bağlı olarak okuma biccedilimleri de doğal olarak farklılaşacaktır Eğer insanın
doğadan ayrılması esasına dayalı bir kozmolojinin iccedilinden duumlşuumlnuumlyorsanız eğer
birccedilok yorumcunun yaptığı gibi bu stasimonun insanın doğa uumlzerindeki
hacirckimiyetinin ve medeniyet kurucu guumlcuumlnuumln zafer şarkısı olduğuna inanıyorsanız
deinonu ldquokudretlirdquo olarak ccedilevirmenizden daha doğal bir şey olamaz Daha oumlnce
117 Bkz Jebb 1891 s 340
170
başka bir vesileyle soumlzuumlnuuml ettiğimiz sorun yani metne kendi duumlnyamızdan bakarken
kendi duumlnya algımızı da dayatmaya boumlylelikle metni goumlze goumlruumlnmeyecek bir şekilde
asimilasyona uğratma tehlikesi de bu doğallıkla birlikte oluşur
Aynı şekilde ayırıcı duumlşuumlnce bir yanda poros ile technenin deinonrsquola olan
bağlantısını da goumlzden kaccedilırır Zincire Vurulmuş Prometheusrsquota Prometheusrsquou
kayalara bağlarken Kratos Biarsquoya şoumlyle sesleniyor
Daha guumlccedilluuml vur iyice bağla bir teki bile ccediloumlzuumllmesin Ccediluumlnkuuml O [Prometheus] muumlthiş [deinos] aklıyla en ccedilaresiz [amecircchanocircn] durumlardan bile kurtulmayı [poros] biliyor118
Oumlluumlm archersquodir
Poros insanın her şeye cuumlret eden her yerde kendine bir ccedilıkış yolu ccedilare bulan onu
her şeye eriştiren guumlcuumlduumlr Pan-to-poros her şeyin deneyimlenmesini ima
etmektedir Fakat her şeyin deneyimlenebilmesine rağmen insan asıl tecruumlbeden
yoksundur Ccediluumlnkuuml hiccedilbir yetenek hiccedilbir şiddet eylemi ve kurnazca yapılmış hiccedilbir
alet insanı oumlluumlmden kurtaramayacaktır Ccediluumlnkuuml oumlluumlm insanın olanaksızlığının
olanağıdır Oumlluumlm [yani henuumlz-değil] ldquohenuumlz-olmayanrdquo olarak bir imkacircn olarak
durmaktadır Henuumlz-olmayan gelip ldquoolduğundardquo ise insanın buumltuumln olanaklılığı hitam
bulacaktır Gelmesi gereken hiccedilbir şeye karşı ccedilaresiz [amecircchanocircn] olmayan insan
[362] yalnızca oumlluumlm karşısında ccedilaresizdir Oumlluumlm alt edilebilecek uumlstesinden
gelinebilecek oumlteki şeylere benzemez Aslında oumlluumlm ldquohiccedilbir şeyin ccedilare olamadığı
şeyrdquodir
İsmene oyunun başında Antigonersquoye şoumlyle diyordu ldquoAteşli bir kalbin var soğuk
olana youmlnelmiş olmasına rağmen [thermecircn epi psuchroisi kardian echeis]rdquo119
Burada ldquosoğuk olanrdquo diye ccedilevrilen soumlzcuumlk [psuchroisi] aslında ldquoboşuna faydasızrdquo
anlamlarına da gelmektedir Soumlzcuumlğuumln buradaki kullanımı bu youmlndedir Fakat
Heidegger soumlzcuumlğuumln birinci anlamını yani soğuğu tercih eder Ve bu ldquosoğuk olanrdquola
118 Aiskhylos Zincire Vurulmuş Prometheus sat 59-60 119 Sophokles Antigone sat 88
171
kastedilenin oumlluumlm olduğunu belirtir120 Zira soumlzcuumlğuumln oumlluumller iccedilin kullanımları
bulunmaktadır121 Bu accedilıdan bu tuumlr bir ccedileviriye yanlış ya da aşırı bir yorum denemez
İsmene ardından şoumlyle diyor ldquoCcedilok şeyi yapabilecek durumdasın ama arzu [eros]
seni ccedilaresi olmayan bir şeye [amecircchanocircn] suumlruumlkluumlyor [ei kai dunecircsei g all
amecircchanocircn eras]rdquo122 Bu kez İsmenersquonin oumlluumlmden soumlz ettiği daha accedilıktır Ve son
olarak ldquoİnsan imkacircnsız olanın peşinde koşmamalırdquo [archecircn de thecircran ou prepei
tamecircchana] Burada cuumlmlenin arche soumlzcuumlğuumlne bağlı olarak farklı yorumlanma
olasılığı soumlz konusudur123 Filolojik tartışmanın dışında Heidegger arche ve
amechana soumlzcuumlklerinin birlikte kullanışına dikkat ccedileker Bir yanda Arche yani
başlangıccedil ilk olan başlangıccedilta yer alan diğer tarafta amechana yani hiccedilbir şeyin
ccedilare olamadığı şey vardır Biz sadece buradan esinlenerek archersquonin yani
başlangıccedilta yer alarak kendisinden neşet edenler uumlzerinde hacirckimiyet kuran şeyin
amechana hiccedilbir şeyin ccedilare olamadığı şey yani oumlluumlm olduğunu soumlyluumlyoruz Arche
oumlluumlmduumlr Antigone her şeyi youmlneten her şeyin nedeni başlangıccedil noktası archersquosi
olan oumlluumlmuumln peşine duumlşmuumlştuumlr Oumlluumlm ise amechana olandır
3232 İkinci Koro Şarkısı [583-625]
[583] Koumltuumlluumlkten [kakocircn] tatmamış nesiller Ne de kutlu [eudaimones] Ccediluumlnkuuml
tanrılardan bir eve gelen [585] Bir sarsıntı buumltuumln soyu Bir kuşaktan diğerine
sarsıp yıkar [ate] Nasıl ki Trakyarsquonın ruumlzgacircrları Dev dalgalar yapıp Azgın
nefesiyle [590] Derinlerin karanlığından [erebos huphalon] Kapkara kumu ccedilıkarıp
ccedilalkalar Ve kıyıya vuran dalgalardan Acı bir ağıt yuumlkselir [İşte boumlyledir bu felaket
de] [593] En başından beri suumlruumlyor Labdakosoğullarırsquonın [595] Oumlluumlmle tıka basa
Dinmeyen acıları Onları yıkan tanrıdan başka Hiccedilbir nesil diğerini Kurtaramaz
[600] Tam da şimdi Umut ışığıydı Oidipus soyunun Son dalı Yer altı tanrısının
120 Heidegger 1996 s 98 121 Bkz Liddell amp Scott 1996 psuchros maddesi 122 Sophokles Antigone sat 90 123 Bkz Heidegger 1996 s 100-101 ve Jebb 1891 s 26
172
Kan kırmızı tozu124 Yıktı onu Gururlu soumlzleri ve ccedilılgınlığı yuumlzuumlnden [605] Ey
Zeus hangi had bilmez Başa ccedilıkabilir senin guumlcuumlnle Ne her şeyi tuzağına duumlşuumlren
uyku Ne de yorulmak bilmez zamanın Huumlkmuuml geccediler sana [610] Sen goumlz
kamaştıran İhtişamıyla Oluumlmposrsquoun Sahibisin Geccedilmişte olduğu gibi Gelecekte
de her yerde Bu yasa huumlkuumlm suumlrecek ldquoOumllmekle yuumlkuumlmluuml her yaşam Lanetiyle-
yıkımıyla (ate) birlikte gelir duumlnyayardquo125 [615] Ccediluumlnkuuml serseri bir mayındır umut
Kimine huzur verir Kimine arzunun aldatıcılığını [apata kouphonoocircn erocirctocircn]
Ayakları hiccedil yanmamış Nasıl bilmezse ateşin yaktığını [620] İşte oumlyle kandırır umut
insanı Ccediluumlnkuuml eski zamanlardan bir bilgenin Uumlnluuml soumlzuuml [şoumlyle] ldquoTanrı kime
yıkım verecekse Er ya da geccedil o insan [625] İyiyi koumltuuml sanır koumltuumlyuuml iyirdquo
32321 İkinci Koro Şarkısı Accedilıklaması
Birinci koro şarkısındaki insanın doğa karşısındaki guumlccedilluuml duruşu burada tersine
doumlner Bir bakıma birinci koro şarkısında gizliden gizliye ima edilen tehlikeler
burada belirgin bir şekilde accedilığa ccedilıkarlar Bu kez buumltuumln korkunccedilluğu iccedilinde
karşımızda duran doğanın deinotesidir
Birinci koro şarkısında insanın rahatlıkla aştığı deniz şimdi korkunccedil dalgalarla dolu
bulanık ve hırccedilındır Yelkenleri şişirerek insanların gemilerle denizler aşmasını
sağlayan ruumlzgar burada fırtınaya doumlnmuumlştuumlr Fırtınalar dev dalgalara neden olmakta
ccedilalkantıdan kararmış denizler kıyıları doumlvmektedir Kıyılardan korkunccedil sesler
yuumlkselmekte bu sesler de Labdakosoğullarının acılarının işareti sayılmaktadır
124 Konis (toz) ya da kopis (bıccedilak) Soumlzcuumlğuumln kesin olarak hangisi olduğu belli değil Her iki durumda da ifade değişiyor Antigonersquonin kardeşinin uumlzerine ndashbuumlyuumlk bir ihtimalle- kanlı toz atması ile Kororsquonun bu soumlzleri hem Poluumlneikesrsquoi hem de Antigonersquoyi kastederek daha guumlccedilluuml bir şiirsellik yakaladığı duumlşuumlnebilir Bu yuumlzden burada ldquotozrdquo soumlzcuumlğuumlnuuml tercih ettim Bu konuda bkz Jebb 1891 s 114-15 Sabahttin Ali bu dizeleri şoumlyle ccedilevrilmiş ldquoŞimdi yer altı tanrılarının kanlı tozları delice soumlzler ve ccedilılgın bir ruh bu ışığı soumlnduumlruumlyorrdquo Goumlruumllduumlğuuml gibi ldquokanlı tozlarrdquo ifadesini Sabahattin Ali de tercih etmiş dizelere duumlştuumlğuuml dipnotta bu soumlzlerin Antigonersquonin kardeşinin uumlzerine serptiği tozlar iccedilin kullanıldığını belirttikten sonra mısraın devamındaki farklılığı şoumlyle accedilıklıyor ldquorsquoDelice soumlzlerrsquo tabiriyle Antigonersquonin Kreonrsquola muumlnakaşasında kullandığı sert lisan ve lsquoccedilılgın ruhrsquola da hiddetinden goumlzuuml kararan Kreonrsquoun hali tasvir ediliyorrdquo Sophokles 1941 s 41 125 Richard Jebb dizeleri şu anlamda ccedilevirmiş lsquoHiccedilbir oumllccediluumlsuumlzluumlk lanetten azade (ektos atas) gelmez duumlnyayardquo [hellip] Aşırı guumlccedil ya da servet ya da zenginlik boumlylesine buumlyuumlk herhangi bir şey tanrıların oumlfkesini uyandırır İnsan hubris goumlsterir ve bu ate getirirrdquo Jebb 1891 s 118
173
Bu sınırsız hareketlilik manzarası doğanın bozucu alt uumlst edici guumlcuumlnuuml goumlstermektedir (Yunanlıların goumlzuumlnde daima marjinal ve tehlikeli bir uumllke olan) Trakyarsquonın koumltuumlcuumll ruumlzgarları yer ile goumlk arasındaki ayrımı bozmaktadır126
Denizin dalgaları kozmik duumlzeni altuumlst etmektedir denizin dibinde kalması gereken
kara kum denize karışır aynı şekilde deniz kıyıyı doumlver karayı sarsar ve ruumlzgar da
ldquoruumlzgar olmaktan ccedilıkarrdquo dus-anemoi olur127 Buradaki doğanın sınır aşan guumlcuuml
olağanın dışında bir olguyu da ima etmektedir Erebos huphalon denizlerin
dibindeki karanlık ccedilukur Vernantrsquoa goumlre sadece bir ccedilukur olmanın ccedilok
oumltesindedir128 ilksel kaosu hatırlatmaktadır Bu da duumlzenin olmadığı bir zaman
dilimine işaret eder
İnsan bu kaotik guumlccedillerden kurtulmaya ccedilalışır fakat başaramaz Guumlccedil bir tanrının
elinden bir soya vurur tıpkı denizin karaya vurması gibi Koro benzerliğin altını
oumlzellikle ccedilizmiştir insanın başına gelen felaket de tıpkı doğanın kaotik goumlruumlntuumlsuuml
gibidir Bir başka metafor da umut konusundadır Dizede Elpisrsquoin umudun sıfatı
olarak kullanılan poluplanktos soumlzcuumlğuumlnuuml ldquoserseri mayınrdquo olarak ccedilevirdik Richard
Jebbrsquoin accedilıklamalarına goumlre burada tarifi yapılan umut ldquobilinmeyen denizlerde başı
boş dolaşan bir denizcirdquo imgesi oluşturmaktadır129 Dolayısıyla doğaya ait alan ile
insana ait olan alan bir kere daha bir araya gelir İnsan umudu taşıyan insan accedilık
denizde başı boş gezinen bir gemi gibidir Geminin kontroluuml bu kez birinci koro
şarkısında olduğunun aksine yalnızca onun elinde değildir Diğer doğal guumlccedillerin yanı
sıra tanrılar da geminin youmlnuumlnuuml tayin etmektedirler Ve umut bir ccedileşit yuumlzer-gezer
mayın gibi ya hiccedilbir şeye ccedilarpmadan yoluna devam edecek ya da insanı yıkıma
suumlruumlkleyecektir (Diğer taraftan umudun aldatıcı oumlzelliği de vardır ki buradan
bakıldığında onun hiccedilbir şeye ldquoccedilarpmadanrdquo yolunda devam edebilmesi muumlmkuumln
değildir)
126 Vernant amp Detienne Les Ruses de lIntelligence-La Metis des Grecs Paris 1974 s 154-55 aktaran Oudemans 1987 s 134 127 Bkz Oudemans 1987 s 134 128 Vernant amp Detienne 1974 s 155 Aktaran Oudemans agy 129 Jebb 1891 s 118
174
Bu koro şarkısında da yine kategorilerin birbiri iccediline nasıl geccedilmiş bulunduğunu
goumlrebiliyoruz Tanrılar doğa guumlccedillerinin yerini alabilmekte insan soyları atalarından
kalan lanetleri taşımak zorunda kalabilmektedirler Yıkımın neden geldiğine dair
ldquorasyonelrdquo bir accedilıklama yoktur Tanrı bir soyu yıkmak ister ve bir felaketle o soyu
yok eder Aslında tanrılardan yıkımın neden geldiğine dair bir gerekccedile olarak ldquosınır
aşımırdquo succedilundan soumlz edilir İnsan tanrı olmaya kalktığında şarkıdaki deyişle
haddini bilemediğinde [607] felaketin gelmesi kaccedilınılmazdır Fakat dizelerin
devamında bu tuumlrden ldquohaddini aşmardquo ile ldquofelakete uğramardquo arasındaki ldquorasyonelrdquo
bağ kaybolur Koro şarkısı had bilmenin de oumltesinde felaketin bizatihi kendisiyle bir
arada yaşadığımızı accedilıkccedila soumlyler thnaton bioto pampolu g ektos atas Oumlluumlmle
yuumlkuumlmluuml yaşam Atersquosi yıkımı-felaketi ile birlikte gelir duumlnyaya Duumlnyaya gelmek
demek acıyı da beraberinde getirmek demektir Ate yalnızca tanrılardan gelen dışsal
bir felaket değildir bir daimon gibi insanın doğumuyla birlikte varolur Diğer
taraftan yaşamın (Biosrsquoun) oumlluumlmluuml olmaya mahkum (thnaton) olması da başlı başına
Ate sayılabilir Başka bir deyişle insanın doğması insanın Atersquosidir Tam da bu
yuumlzden ldquoen iyisi hiccedil doğmamış olmakrdquotır Ama koro şarkısı hemen ardından yine
Elpisrsquoten soumlz eder Koumlr umut bu kez ldquoserseri mayınrdquo gibi dolaşmaktadır İnsanların
ccediloğuna teselli vermekte bir ccediloğuna da arzunun [Eros] aldatıcılığını sunmaktadır
Dolayısıyla tanrıların yıkmak istedikleri ldquohaddini aşanrdquo insan değil bizatihi insanın
kendisidir İnsan doğar doğmaz haddini aşmıştır
Burada ldquokoumltuumlcuumllrdquo bir tanrıdan ya da tanrılardan soumlz etmek de muumlmkuumln değildir
Ccediluumlnkuuml insana iyiyi koumltuuml koumltuumlyuuml iyi gibi goumlsteren şey umudun kendisidir Umut ve
arzu bu stasimonda birbirinden ayrılmaz şekilde işlenirler Sophokles ilginccedil bir
şekilde birinci stasimona atıfta bulunur Umut yani Elpis birinci koro şarkısındaki
niteliğini korumaktadır Diğer taraftan birinci stasimonda kuşlar iccedilin kullanılan
kouphonoocircn (kaygısız gamsız duumlşuumlncesiz) nitelemesi bu kez insan iccedilin kullanır
Birinci stasimondaki budala kuşların yerini insan almıştır bu kez avlanan insandır
Yine birinci stasimonda insana uumlstuumlnluumlk sağlayan ldquoakılrdquo bu kez iyiyi ve koumltuumlyuuml
birbirine karıştırabilmektedir
Burada koumltuumlcuumll bir tanrı tasvirinin olmadığını soumlyledik Zeusrsquoun bu dizelerdeki
anlatımı oldukccedila sakin dingin bir Zeus tasviri sunar Zeus insanların oumlluumlmluuml
175
oluşuna karşın oumlluumlmsuumlzduumlr zamana direnişiyle ve Oluumlmposrsquoun sahibi olarak sonsuz
bir guumlce sahiptir Diğer yandan bir karmaşa iccedilerisinde tasvir edilen doğaya karşı da
sakin bir goumlruumlnuumlm iccedilindedir Zeus sanki insanların duumlnyasından kopuk apayrı bir
duumlnyada varlığını suumlrduumlren bir tanrı gibidir Ancak bu uzak tanrılar alemi bir anda
insanların hayatlarına muumldahale edebilen bir konuma geccediler Tanrılar yıkmak
istediklerine Ate yıkım-felaket goumlndermekte ve onları şaşırtmaktadırlar Buumltuumln bu
tasviri yapılan kaotik ortamın sorumluluğunda tanrıların payı vardır İlk dizelerde
Antigone bunu doğrulamıştır zaten ldquoHiccedilbir acı kahır utanccedil kaldı mı Zeusrsquoun bize
yaşarken tattırmadığı[2]rdquo130
Diğer taraftan burada kirlilik duumlşuumlncesinin soydan soya nasıl suumlrduumlğuumlne ilişkin bir
accedilıklama da bulunmaktadır Ataların taşıdığı lanet soyun ldquoson dalırdquona kadar
varlığını suumlrduumlrmektedir Koro lanetten arınmanın imkansızlığını accedilık bir şekilde
ortaya koyar Hiccedilbir nesil bir diğerini kurtaramamaktadır Ccediluumlnkuuml bir tanrı soyu yıkan
eylemlerini suumlrduumlrmektedir Başka bir deyişle o tanrı dışında hiccedil kimse soyu bu
lanetten kurtaramamaktadır Antigonersquoyi Oidipusrsquoun lanetinden ayırmak muumlmkuumln
değildir bu accedilıdan Lanet herkese neredeyse aynı oumllccediluumlde dağıtılmıştır Tam da bu
yuumlzden oyunda Girardrsquoın deyişiyle figuumlrler arasındaki farklılıklar goumlzden
kaybolmaya başlar Eteokles ile Poluumlneikes arasındaki fark yitirilmiştir Onları
birbirinden ayırmak iccedilin toumlrenle goumlmme accedilıkta bırakma ayrımına gidilmiş fakat
başarılamamıştır Antigone ayrıma itiraz etmiş fakat sembolik olarak bu kez kendisi
farklılıkları birbirine karıştırma eğilimine girmiştir Babasına duyduğu bağlılığı
ağabeyine de goumlstermeye ccedilalışmış babasıyla ağabeyini karıştırmıştır Diğer taraftan
baba ile ağabey ensest sonucu ldquoaynırdquolaşmıştır Aynı şekilde Antigone ağabeyiyle
kocasını da karıştırır Haimonrsquoa youmlneltmesi gereken sevgi ve bağlılığı yıkıcı bir
şekilde ağabeyine sunar Başka bir deyişle Eros ile philiarsquoyı karıştırır
Buumltuumln bu kargaşayı birbirine karışmaları kaotikleşmeyi ccediloumlzecek olan iyi
duumlzenlenmiş bir rituumleldir Oudemans koro şarkısının başındaki kaotik doğa
manzarasını Labdakos oğullarının başına gelen felaketlerin bir metaforu olarak
130 Sofokles 1997 s 65
176
anlatmaktadır Ama muğlacirck nitelikli durumların altını da ccedilizer oumlluumlmsuumlzlerle
oumlluumlmluumller arasında yapılan ayrıma arada kalmış cesedin tehlikeli konumu dahil olur
Normalde bir miktar kumla ya da toprakla cesedin uumlstuuml oumlrtuumllduumlğuumlnde kirlilik riski
miasma tehlikesi ortadan kalkacaktır Fakat burada ikinci koro şarkısında da
değinildiği gibi ldquoyer altı tanrılarının tozurdquo Labdakosoğullarırsquonın ldquoson dalırdquonı
yıkmıştır Burada kastedilen Poluumlneikesrsquotir fakat aynı toz bu kez Antigonersquoyi yani
bir başka anlamda Labdakosoğullarırsquonın ldquoson dalırdquonı yıkacaktır Toz (ya da kum)
Antigonersquonin Poluumlneikesrsquoin cesedi uumlzerine atacağı kanlı toza doumlnuumlşmuumlştuumlr Boumlylece
Oudemansrsquoın ifadesiyle ldquodenizin karanlık diplerinden kopan kumlar Labdakos
soyunun uumlstuumlnuuml oumlrtmek iccedilin geri gelmiştirrdquo131
3233 Uumlccediluumlncuuml Koro Şarkısı [780-800]
[781] Ey Eros [Aşk] Savaşta yenilmez Malı muumllkuuml altuumlst eden Eros Uyuklayan
genccedil bir kızın yanağına konup Sabaha kadar noumlbet beklersin [785] Denizlerin
uumlzerinde oradan oraya gezinirsin Ve avlanırsın her yerde ıssız kuluumlbelerde bile
Ne tenhalarda yaşayan canlılar Ne bir guumlnluumlk oumlmruuml olan insan [790] Ne de
oumlluumlmsuumlzler Kurtulabilir senden Hepsine deliliği [mainomai] verirsin [791] Ve
sen insanın aklını ccedilelip Yolda gideni yoldan ccedilıkarırsın [dikaiocircn adikous] Ve sen
şimdi de sen uyandırdın Aynı kana sahip [xunaimon] İki insan arasındaki bu
kavgayı [795] Zafer Guumlzel gelinin goumlzkapaklarındaki tutkunundur Sonrasız
yasaların yanında huumlkuumlm suumlren bir guumlccediltuumlr bu [800] Ccediluumlnkuuml Aphroditersquoyle kimse baş
edemez
32331 Uumlccediluumlncuuml Koro Şarkısı Accedilıklaması
Birinci koro şarkısında tanrılar arka plandaydı İkinci koro şarkısı ise Zeusrsquoa bir oumlvguuml
niteliği taşıyordu Burada uumlccediluumlncuuml koro şarkısında ise insanla tanrılar arasındaki
muğlak guumlccedillerden birinin bir daimonrsquoun varlığından soumlz edilmektedir Bu guumlccedil
Erosrsquotur
131 Oudemans 1987 s 136
177
Birinci koro şarkısındaki hakim insan tasviri burada bir kere daha tersine doumlner
Eros birinci koro şarkısındaki ldquoguumlccedilluuml insanrdquoın yerine geccediler yani bu kez hayvanlar
ve insanlar uumlzerinde karada ve denizlerde oumlluumlmluuml oumlluumlmsuumlz tuumlm varlıklar uumlzerinde
huumlkuumlm suumlren guumlccedil Erosrsquoun guumlcuumlduumlr İkinci koro şarkısında Erosrsquoun insanı yanıltıcı
youmlnuumlne vurgu yapılmıştı Bu kez onun tuumlm evreni etkileyebilen yıkıcı guumlcuumlnden
bahsedilir
Her şeyden oumlnce Erosu erotik sevgi anlamının yanı sıra ccedilok daha temel bir kudret olarak birinin uumllkesi ve ailesi iccedilin duyduğu sevgiyi de kapsayan bir guumlccedil olarak duumlşuumlnduumlğuumlmuumlzde Erosun etkileşimli doğası daha iyi anlaşılabilir Eros tipik olarak hem duumlzen kurucu hem de duumlzeni tehdit eden bir guumlccediltuumlr132
Yunan tanrılarının birden fazla ismi birden fazla goumlruumlnuumlşuuml olmasının izlerini Erosrsquota
da goumlrebiliriz Uyuyan genccedil bir kızın yanağında ldquokonaklayanrdquo da yıkıcı bir savaşccedilı
olup buumltuumln zenginlikleri talan eden de odur bir gelinin goumlzlerindeki tutku olur ama
akrabalar arasına nifak sokan da insanı ccedilıldırtan da yine onun guumlcuumlduumlr Hem
uumlretmenin bereketin ccediloğalmanın hem de yok etmenin guumlcuumlduumlr
Dikaiocircn adikous (791) oksimoronu [ccedilelişik ifadesi] arzunun etkisi altında doğruyu yanlıştan ayırt edebilmenin muumlmkuumln olmadığını goumlsterir Benzer bir belirsizlik bilgi kategorisindeki Erosrsquoun ccedilevresinde de bulunur Eros bir taraftan kendini goumlruumlnuumlr kılar (έναργής [enargecircs] -795) diğer taraftan insan aklında ccedilılgınlığa (μέμηνεν [memecircnen] ndash 790) neden olur (792) Buradan ccedilıkacak sonuccedil şu olmalı Eros birleşme ve ayrılma arasındaki bir gerilim olarak vardır onun guumlcuuml oumlyle bir guumlccediltuumlr ki hem duumlzen hem de duumlzensizliği aynı anda gerccedilekleştirir Bu tam da bu yuumlzden iccedilten iccedile ccedilatışmalı ve kontroluuml muumlmkuumln olmayan evrenin vazgeccedililmez bir parccedilasını oluşturur133
Erosu ihmal etmek deliliktir ama onun guumlcuuml oumlnuumlnde boyun eğmek ona tapmak da
insanı deliliğe suumlruumlkleyebilecektir Bu konuda daha oumlnce Hippolytos oumlrneğini
vermiştik Hippolytos Artemisrsquoe tapıyor bakire kalmayı arzuluyor fakat bu
eylemiyle Aphroditersquoyi ve Erosrsquou ihmal ediyordu Birbirleriyle ccedilelişen iki tanrının
yol accediltığı muğlacirck pozisyonu bir dereceye kadar anlayabiliyoruz Ama aynı tanrının
birbiriyle ccedilelişik goumlruumlnen davranışlarını kavramakta zorlanıyoruz Eros diğer buumltuumln
132 Oudemans 1987 s 141 133 Goheen R H The Imagery of Sophoclesrsquo Antigone Princeton 1951 s 136 Aktaran Oudemans 1987 s 143
178
Yunan tanrıları gibi hem ona saygı duymamızı hem de ona karşı belirli bir mesafede
kalmamızı gerektiren bir tanrıdır Buumltuumln Yunan tanrıları gibi hem yararlı ve hem de
tehlikelidir Bu kadar muğlacirck değişkenlerin iccedilinde insanın yolunu kaybetmemesi
neredeyse imkansızdır
Antigonenin Erosla ilgili olarak bulunduğu trajik pozisyon iki aşamalıdır Bir
taraftan cinsel yanı olmayan bir Eros tarafından yani oumlluuml akrabanın sevgisi ve oumlluuml
sevgisi tarafından ele geccedilirilmiştir Antigone hem ensestin hem de nekros-philiarsquonın
kıyısında gezinmektedir Diğer taraftan tam da bu arzuları yuumlzuumlnden cinsel anlamıyla
Erosu ihmal etmektedir Ccediluumlnkuuml imkacircnsıza acircşık olan Antigone kendi dişil uumlreme
ergonunu ve Labdakos soyunun devamı gibi ailevi sorumluluğunu ihmal etmek
zorundadır Diğer taraftan Kreon da Erosrsquoun cinsel youmlnuumlnuuml reddetmiştir O da
Antigone gibi kendi ailesinin uumlremesini ve ccediloğalmasını yadsımış oğlu Haimonrsquoa
engel olmuş aynı zamanda onunla ccedilatışmaya da girmiştir134 Levi-Straussrsquoun ikili
karşıtlıklar tablosunda135 da accedilıkccedila goumlruumllebileceği uumlzere buumltuumln Thebai uumlccedillemesi (ve
mitolojisi) philia [sevgi] ve ekhtrosrsquoun [nefret] fizyon ile fuumlzyonrsquoun ayrılma ve
birleşmenin suumlrekli tekrar ettiği bir doumlnguuml biccedilimindedir Hem sevgide hem de
nefrette sınır aşımı soumlz konusudur Ve bu sınır aşımlarının tuumlmuuml de kandaşlar
[xunaimon] arasında meydana gelmektedir Erosrsquoun aynı kana sahip insanlar
arasındaki konumu ccedilok daha tehlikeli olmaktadır Erosrsquoun varlığı bir taraftan enseste
kadar uzanabilmekte diğer taraftan yokluğu da kardeşlerin birbirini oumllduumlrmesine ya
da baba ile oğlun birbirine duumlşmesine neden olabilmektedir
3234 Doumlrduumlncuuml Koro Şarkısı [944 - 976]
[944] Buumltuumln guumlzelliğiyle Danae de boumlyle Katlanmış [945] Guumln ışığını demir
duvarlarla değişmeye Ve bu lahit gibi gizli Demirden odada hapsedilmişti Ah
ccedilocuk ccedilocuk [950] Soylu bir ailedendi o da senin gibi Ve karnında taşıyordu
Zeusrsquoun altın olup da damlayan spermini Fakat kaderin guumlcuuml dehşet bir guumlccediltuumlr
134 Bkz Oudemans 1987 s 144 135 Bkz Levi-Straussrsquoun Thebai Miti İkili Karşıtlıklar Tablosu Ek 1
179
[moiridia tis dunasis deina]136 Ne mal-muumllk zenginlik ne Ares ne kent duvarları
Ne de denizde dalgaların inlettiği kara gemiler Koruyamaz insanı kaderin elinden
[955] Ve Dryasrsquoın gem vurulup ehlileştirilmiş Oumlfkesine hızlı azgın oğlu
Hedonrsquoların kralı [Lykurgos] Alay edince Dionysos diniyle Bağlayıp elini kolunu
tanrı Kayalık bir mağaraya kapattı Deliliğinin taşkınlığı yavaş yavaş azaldı [960]
O zaman farkına vardı tanıdı Ccedilılgın alaylarla saldırdığı tanrının Kim olduğunu
anladı [Dionysos tarafından] ele geccedilirilmiş kadınları [entheous gunaikas] [965]
Bastırmak meşaleleri soumlnduumlrmek istemiş Ve fluumlt ccedilalan Musarsquoların oumlfkesini
uyandırmıştı [966]
Kara Kayalarrsquoın bir yanında Boğaziccedili kıyıları Diğer yanında Trakyarsquonın
Salmidessusrsquou [970] Orada yakınlarda Tanrı Aresrsquoin Tapınağı Oradan goumlrduuml
Tanrı uğursuz yarayı Phineusrsquoun iki oğlunun goumlzlerinde [975] Vahşi karısının
[Eidothea] kanlı elleri Ve hanccediler değil bir mekiğin ucuyla accediltığı yarayı [977] İki
ccedilocuğun intikam arzusuyla bakan Goumlz bebeklerine karanlık ccediloumlkmuumlştuuml Zavallılar
acıyla kıvranıyorlardı [980] Korkunccedil kaderlerine ağlıyorlardı Mutsuz bir evlilik
yapan anadan [Kleopatra] doğmuşlardı Ki anaları Erektheusrsquoun soyundan
geliyordu Babası Boreasrsquoın uzak mağaralarında Ve ruumlzgarları iccedilinde buumlyuumlmuumlştuuml
[985] Kısraklardan geri kalmazdı tepelere tırmanmada Bir tanrı ccedilocuğuydu fakat
O da yaşlı Moirarsquoların elinden Kurtulamadı ccedilocuğum
32341 Doumlrduumlncuuml Koro Şarkısı Accedilıklaması
Doumlrduumlncuuml koro şarkısında uumlccedil farklı mitolojik karakterin hikacircyesi anlatılmaktadır
Danae Lykurgos ve dolaylı olarak da Kleopatra Uumlccedil hikacircyenin de ortak bir noktası
olup olmadığı oldukccedila tartışmalıdır Kitto ortak temanın ldquokaranlıkrdquo olduğunu
ldquozuluumlmrdquo ve zulme karşılık olarak gelen ldquointikamrdquoın bunlara eklenebileceğini
belirtir137 Richard Jebb ise ortaklığı Antigone ile olan ilişki uumlzerinden kurmaya
136 Aslında bu satırlar ldquoMoirarsquoların belirlediği herhangi bir şeyde deina [dehset] vardırrdquo anlamında da okunabilir 137 Kitto H D F Grek Tragedy A Literary Study Routledge London New York Third edition 1961 s 165
180
ccedilalışır Ona goumlre ldquosoylulukrdquo ve ldquozalimce hapsedilmerdquo temaları hikacircyeleri
Antigonersquoye bağlamaktadır Bunların dışında Jebb koronun ldquotarafsızrdquo olduğunu
iddia etmektedir138 Aslında hikacircyelerin hem ortak oumlzelliklerinin olduğu hem farklı
temaları da ifade ettiği ve hem de sadece Antigonersquoye değil Kreonrsquoa da atıfta
bulunduğu soumlylenebilir Oumlrneğin Segal Antigone ccedilevirisinde yaptığı satır
accedilıklamalarında hikacircyelerin bir yandan Antigonersquoyi teselli edecek nitelikte olduğunu
diğer taraftan da Kreonrsquola ilişkilendirilebileceklerini belirtir139 Kitto da hikacircyelerde
accedilıkccedila Kreonrsquodan bahsedilmediğini ancak belirgin goumlndermeler bulunduğunu
duumlşuumlnmektedir140
İlk hikacircye Danaersquonin tıpkı Antigone gibi ldquokapatılmasırdquoyla ilgilidir (Hikacircyelerin
tuumlmuumlnde bir ldquokapatılmardquo temasının olduğu goumlruumllebilir) Danaersquonin babası Argos
kralı Akrisios kızından doğacak bir ccedilocuğun kendisini oumllduumlreceği kehanetini alınca
onu duvarları tunccediltan bir zindana kapatır Fakat Zeus damlaları altından bir yağmura
doumlnuumlşerek kızın kapatıldığı yere girer ve onu hamile bırakır141 Koro şarkısının ikinci
hikacircyesi ise daha ccedilok Euripidesrsquoin Bakkhalar oyununun konusunu ccedilağrıştırır
Bakkhalarrsquoın Pentheusrsquou gibi burada anlatılan Lykurgos da Dionysos dinine karşı
eylemlerde bulunmuş ve sonunda tanrı tarafından cezalandırılmış birisidir Aslında
Homerosrsquota anlatılan Lykurgos hikacircyesi biraz farklıdır Homerosrsquotaki ilgili kısımda
Lykurgos Nysa Dağırsquondan inmekte olan Dionysos eşlikccedilisi kadınları kovalamış
yakaladıklarını da doumlvmuumlştuumlr Dionysos bunun uumlzerine korkarak kaccedilmış ama olan
bitenden haberdar olan Zeus Lykurgosrsquoa kızarak onu koumlr etmiştir142 Sofokles ise bu
hikacircyeyi Antigonersquonin durumunu anıştıracak şekilde değiştirerek anlatır Lykurgos
zincire vurulur ve Antigone gibi kayalık bir mağaraya kapatılır Ama kapatılmanın
ardından ldquoaklı başına gelirrdquo Dionysosrsquoun tanrılığını ve guumlcuumlnuuml tanır
Koro şarkısındaki sonuncu hikacircye Kleopatra hikacircyesidir Kleopatra Boreasrsquoın kızıdır
ve Phineusrsquola evlenir İki ccedilocuğu olur Bir suumlre sonra Phineus Kadmosrsquoun kız
138 Jebb 1891 s 169 139 Sophocles 2003 s 156 140 Kitto 1961 s 165 141 Bkz Erhat Azra Mitoloji Soumlzluumlğuuml İş Bankası Yayınları Altıncı Basım 1996 s 28-9 142 Homeros İlyada Ccedilev Azra Erhat A Kadir Can Yayınları 18Basım 2004 VI 130-140
181
kardeşi Eidothea ile evlenir ve Kleopatrarsquoyı hapseder Eidothea da Kleopatrarsquodan
olma iki ccedilocuğun goumlzlerini koumlr ederek annelerinin yanına goumlnderir143
Uumlccedil hikacircyenin birbiriyle olan ortaklığı ayırıcı kozmoloji accedilısından belirsizleşir
Oumlzellikle adalet-adaletsizlik ikiliğiyle baktığımızda Danae ile Kleopatra ve
ccedilocuklarının masum olmalarına rağmen hapsedildikleri diğer taraftan Lykurgosrsquoun
ise bir succedillu olduğu goumlze ccedilarpar Dolayısıyla hikacircyeleri bir araya getiren ortak
oumlzelliğin ne olduğu bu ccedilerccedilevede belirsizleşir Oysaki
Buradaki problem oumlncelikli olarak adalet ve adaletsizlik değil kozmolojik sınırların aşılması meselesidir Bu sınır ihlallerinin ihlalciyi yuumlceltmesi ya da aşağı bir konuma duumlşuumlrmesi ccedilok oumlnemli değildir Buumltuumln bu hikacircyelerde [kategorilerin] karmaşa[sı] ve sınır aşımı zirvededir adalet ve adaletsizlik ise ikinci plandadır 144
Oudemans uumlccedil hikacircyeyi kendi arasında birleştiren motifin sınır aşımı olduğunu
soumlylemektedir Ona goumlre hikacircyelerin tuumlmuumlnde insanın doğayla olan ilişkisinde bir
sınır aşımı ve tecavuumlz goumlze ccedilarpmaktadır145 Bu tuumlr sınır aşımları Yunan
mitolojisinde oldukccedila sık karşılaşılan motiflerdendir Danaersquonin durumunda bu ccedilok
accedilık bir şekilde goumlruumllebilmektedir Oumlncelikle onun ldquokadınsı doğasırdquona onun dişil
ergonuna muumldahale soumlz konusudur Onun doğurma guumlcuumlne başka bir deyişle
doğanın uumlreme guumlcuumlne karşı ccedilıkılır Tam da bu noktada soumlylendeki yağmur motifi
oldukccedila manidardır Zeus bir yağmur damlası şeklinde Danaersquoyi doumlller Yani doğası
bir başka deyişle ccedilocuk doğurma guumlcuuml engellenen Danae yine bir doğa olayı ndash
yağmur- ile kendi ndashengellenen- doğasına kavuşur Mit doğanın karşı konulamaz
guumlcuumlnuuml oumlnuumlne geccedililemezliğini goumlstermektedir Koro şarkısı ldquokaderden
kaccedilılamayacağırdquonın Moiraların bu accedilıdan ldquodehşetrdquo verdiğinin altını ccedilizer Ancak
diğer taraftan Danaersquonin ldquokendi doğasınardquo kavuşması hamile bırakılışı da başka bir
sınır ihlalidir İnsan ve tanrı oumlluumlmluuml ve oumlluumlmsuumlz kategorileri birbirine girmiştir
Danae tam olarak muğlacirck bir konumda kalır Daha doğrusu Danaersquonin marjinal
konumu sınırdaki pozisyonu daha da guumlccedillenir
143 Jebb 1891 s 173 144 Oudemans 1987 s 147 145 Oudemans agy
182
Toplumun sınırında marjininde yer alanların başında kralların geldiğini daha oumlnce
tartışmıştık Koro şarkısının ikinci hikacircyesi Lykurgos bu tartışmamıza uygun bir
oumlrnektir Koro şarkısının anlattığı Lykurgos mitolojisinde Dionysos Lykurgosrsquoa
ccedilılgınlık verir (manias deinon) Lykurgos bu ccedilılgınlığı esnasında kendi oğlunu
oumllduumlruumlr Dionysos onu ndashtıpkı Antigonersquonin kapatıldığı yer gibi- kayalık (petrocircdei) bir
mağaraya hapsedince aklı başına gelir
ldquoKayalık mağara hapishanerdquo motifi oldukccedila dikkat ccedilekicidir Konumu itibariyle
kent dışında kuumlltuumlr ldquodışrdquoındadır doğaya aittir ama diğer taraftan kuumlltuumlruumln varlığına
ilişkin oumlnemi buumlyuumlktuumlr Derridarsquonın deyişiyle ldquoduumlşuumlnuumllmemiş olanın ya da
dışlanmışın aşkın olanın ya da bastırılmışın mağarasırdquo olan bu yer ldquoait olmadığı
şeyin temelini oluştururrdquo146 Birinci koro şarkısında doğanın kudreti kuumlltuumlr
oluşturucu bir guumlccedil olarak kullanılıyordu Ama buna rağmen insanın technesiyle
ldquoboyunduruk altınardquo alınıyor doğanın bu tehlikeli guumlcuumlnuumln ldquokuumlltuumlrerdquo tecavuumlz etmesi
oumlnlenmeye ccedilalışılıyor suumlrekli olarak dışarıda tutuluyordu Boumlylece bu guumlcuumln ikili
youmlnuuml olduğu ortadaydı ve bu oumlzelliği insanı da muğlacircklığa suumlruumlkluumlyordu Oresteiarsquoda
doğaya ait korkutucu bir guumlccedil olarak tanımlanan Erinyler uumlccedillemenin sonunda tam da
bu şekilde Atina hukukunun temeline yerleştirilmiştir Erinylerin kent dışına atılan
succedillunun vicdanının ya da katilin peşine duumlşmuumlş kanlılarının mitolojideki iz duumlşuumlmuuml
olduğu soumlylenir Bunlara katilin suumlrguumln ve kaccedilış boyunca maruz kaldığı doğanın
şiddetini de eklemek gerek Ccediluumlnkuuml ccediloğunlukla kentten suumlruumllen succedilluların vahşi
hayatta fazla yaşayamadıkları ccediloğunlukla ccedilıldırarak veya accedillıktan oumllduumlkleri
bilinmektedir147 Oresteiarsquoda intikam vazifeleri Athena tarafından ellerinden alınmış
gibi goumlruumlnen Erinyler tam tersine Atina hukuku iccedilinde ccedilok daha yuumlksek bir mevkie
yuumlkselirler Hukukun soyut guumlcuumlnuumln iccediline yerleşirler onun yaptırım guumlcuumlnuumln bir
parccedilası olurlar yasaların korkutuculuğunun temelini oluştururlar Başka bir deyişle
yasaların soyut guumlcuumlnuumln bizatihi kendisi olurlar Ama diğer taraftan onlar kente
kuumlltuumlre ait değillerdir (oumlyle ki Oluumlmposrsquolular da onlardan nefret etmektedir) vahşi
146 Derrida Jacques Glas tr John P Leavey Richard Rand University of Nebraska Press Lincoln and London 1986 s 166 147 Bkz Aeschylus 1926 sat 244-266 s 297 Thomson Georges Tarih Oumlncesi Ege Eski Yunan Toplumu Uumlstuumlne İncelemeler Ccedilev Celal Uumlster 2 Cilt Payel Yayınevi İstanbul 1995 cilt 1 s 152
183
doğanın unsurlarıdırlar ve gerccedilek işlevlerini (hem yeni hem de eski) goumlrebilmeleri
iccedilin oumlyle kalmak zorundadırlar Dışarıdadırlar ama iccedileriyi varederler
Benzer bir şekilde ldquokayalık hapishanerdquo sayesinde şiddetin uygulanması doğaya
bırakılmaktadır Boumlylece şiddetin yeni şiddetler doğurma riskinden kurtulmuş olunur
Diğer taraftan burada ldquoboyun eğdirmerdquo (zeuchthecirc - 955) ifadesi birinci koro
şarkısındakini (zugoocirc - 351) ccedilağrıştıracak şekilde kullanılmıştır Birinci koro
şarkısında insan doğaya (toprağa ve yaban hayvanlara) boyun eğdirirken burada bir
tanrı tarafından ona (Lykurgosrsquoa) gem vurulmuştur Lykurgosrsquoun zincirlenerek Tanrı
tarafından kapatılmasının nedeni de onun yani Lykurgosrsquoun ldquodoğanın kuumlltuumlre
muumldahalesirdquoni şiddetle engelleme isteği yuumlzuumlndendir Lykurgos ldquoTanrının
hacirckimiyetine girmiş kadınlarırdquo [entheous gunaikas - 965] bastırmaya kalkınca beşeri
sınırları aşarak tanrısal kudretin şiddetine temas (psauocircn -961) etmiştir Buradaki
psauocircn soumlzcuumlğuuml kutsal olan bir şeye dokunulması yasaklanmış olan bir şeye
dokunmayı ima etmektedir
Koro şarkısındaki uumlccediluumlncuuml hikacircyenin de doğa ve kuumlltuumlruumln birbirine karışmasını ifade
ettiği ccedilok accedilık bir şekilde goumlruumllebilir
Diğerleri gibi Kleopatra da tanrısal olanla insandan aşağı olanı [subhuman] buumlnyesinde bir araya getirir Kleopatra Atina medeniyetinden ccedilok uzakta (983) doğal bir mağarada yetişmiştir Babası Boreas [Poyraz] bir tanrıdır ama aynı zamanda bir doğa olayıdır Ruumlzgacircrlardan biridir Kleopatra tanrıların ccedilocuğudur (theocircn pais - 986) ve bir kısrağa benzer (hamippos - 985) Tıpkı Danaenin tabiat ile tanrılar arasında Lykurgosun da krallık ile bir hayvan arasındaki pozisyonu gibi Kleopatranın marjinalliği de belayı davet eder Oğulları koumlr edilmiştir ve yine Trakyada Salmuumldessus ve Kara Kayaların kıyısında olması hiccedil de tesaduumlf değildir Salmuumldessus sığ suları yuumlzuumlnden gemilerin karaya oturduğu ve yerli halkın gemileri kanlı bir şekilde yağmaladıkları bir yer olarak nam salmıştır (Kamerbeek A 169) Yabanıl [wild] tanrı Aresin bu topraklarla ilişkisinin olması tesaduumlf değildir (Coleman RCA 21) Trakyanın yabanlığı Kleopatranın ccedilocuklarının vahşi (agrias - 973) uumlvey anasında kendini goumlsterir148
Oudemans Kleopatrarsquonın marjinalliği ile diğer iki mitolojik figuumlr arasında benzerlik
bulmaktadır Charles Segal de Kleopatrarsquonın muğlacirck pozisyonunu benzer bir şekilde
148 Oudemans 1987 s 148
184
accedilıklamaya ccedilalışır149 Segal ldquomağarardquo motifinin Kleopatra hikacircyesinde tanrısallık ile
yabanıllık arasında bir pozisyonda karşımıza ccedilıktığını ima eder Bir yandan
Kleopatrarsquonın doğup buumlyuumlduumlğuuml mağaralar vahşiliğe ve yaban hayata dair vurgular
taşırken (oumlrneğin Kleopatrarsquonın yaban atlarına benzetilmesi bazı versiyonlarda
bizatihi bir at olarak tasvir edilmesi gibi) diğer yandan ailevi koumlklerinin tanrılara
dayanmasıyla yan yana resmedilir Segal Kleopatrarsquonın babasının ldquodoğanın
şiddetininrdquo semboluuml olduğunu belirtir150 Poyraz yani Boreas kuzey ruumlzgacircrları
arasında yıkıcı etkilere sahiptir Hesiodosrsquoun ldquoazgın esişlirdquo diye tanımladığı151
Boreas ldquokara bulutlarla goumlkten sağanak sağanak kopan ve engin dalgalarla denizi
allak bullak eden azgın bir yel buz gibi esen bir kasırgardquodır152 Yunan mitolojisine
goumlre Boreas Trakyarsquoda oturmaktadır Tıpkı Zeusrsquoun Danae ile birleşmesi gibi
Boreas da Kleopatrarsquonın annesi Oreithyiarsquoyı zorla kaccedilırır ldquoYaban ve azgınrdquo
Boreasrsquoın tersine Oreithyia Atina medeniyetinin kurucusunun ndashErekhteusrsquoun-
kızıdır Kısacası Danae hikacircyesinde goumlrduumlğuumlmuumlz durum tabiat ile medeniyetin
birbirine karışması burada da işlenmektedir
Kategorilerin birbirine karışması temasının yanında koro şarkısının ikinci vurgusu
insanın kader karşısındaki ccedilaresiz konumudur Birinci koro şarkısında goumlrduumlğuumlmuumlz
insanın medeniyet kurma guumlcuuml ve doğa karşısındaki uumlstuumlnluumlğuumlne onun deinon
soumlzcuumlğuumlyle anlatılan guumlcuumlne karşılık olarak yeni bir deinon daha ortaya ccedilıkar Kader
moiridia tis dunasis deina Koro şarkısı ldquokaderin guumlcuumlrdquonuuml ldquodehşetrdquo olarak tanımlar
Başka bir deyişle bu dizeler Moiralarrsquoın belirlediği her şeyin potansiyel olarak deina
[dehşet] iccedilerdiğini ima etmektedir ldquoNe mal-muumllk zenginlik ne Ares ne kent
duvarları Ne de denizde dalgaların inlettiği kara gemiler Koruyamaz insanı
kaderin elindenrdquo [953-955] Bu soumlzler neredeyse oyunun ana fikrini oumlzetler gibidir
Birinci koro şarkısında oumlvuumllen insan technesinin ldquosınırlarırdquo burada bir kere daha
vurgulanır
149 Segal Charles Tragedy and Civilization An Interpretation of Sophocles Norman University of Oklahoma Press 1999 s 182 150 Segal 1999 s182 151 Hesiod Tanrıların Doğuşu (Theogonia) sat 378 152 Erhat 1996 s 75
185
3235 Parodos ve Beşinci Koro Şarkısı
32351 Parodos [100 - 155]
[100] Guumlneşin okları yedi kapılı Thebairsquonin şimdiye kadar goumlrduumlğuuml en guumlzel ışığını
veriyor Nihayet parladın ey guumlneş goumlzuuml altın guumlnuumln Dirke sularının uumlzerine
yuumlruumlduumln [105] Ve ak kalkanlı Argos ordusunu [ışınlarının] keskin ucuyla huzursuz
edip kaccedilırdın onları gerisin geri [110] Poluumlneikes kışkırttı toprağımıza karşı bu
orduyu Ccedilığlık atan ak kanatlı bir kartal gibi [115] ağır silahları ve at yeleli
miğferleriyle topraklarımızın uumlzerinde uccediltu [117] Evlerimizin uumlstuumlne gelince
durakladı Kana susamış mızrağıyla yedi kapımızın etrafında ağzını accediltı Fakat [120]
koca ağzını kanımızla dolduramadan ve Hephaistosrsquoun ateşi kulelerimizin başını
kaplamadan kaccediltı [125] Kartalın ardından savaşın guumlruumlltuumlsuuml oumlyle şiddetli oldu ki
Thebai ejderinin rakibi iccedilin kazanmak artık ccedilok zordu [127] Ccediluumlnkuuml Zeus oumlvuumlngen
dilden nefret eder Ve onları altın zırhlarını gururla şıkırdata şıkırdata taşkın bir
nehir gibi ilerlerken goumlruumlnce [130] surlarımıza ccedilıkıp da zafer naraları atmaya
başlayan adamı savurduğu ateşle vurdu [134] Adam sendeleyip toprağa duumlştuuml buumlyuumlk
bir guumlruumlltuumlyle [135] daha demin elinde meşalesi kudurmuş gibi cuumlretle bize oumlfkesini
haykırıyordu Ama umduğunu bulamadı işte ve oumltekilere de [140] en guumlccedilluuml
muumlttefikimiz Ares kendi kaderlerini dağıttı [141] Yedi komutan yedi kapıda yedi
duumlşmanla kapıştı Her biri tunccedil zırhlarını bozgun veren Zeusrsquoa armağan diye sundu
Sadece aynı ana-babadan olma iki kişi [145] kargılarını fırlattılar birbirlerine
Kargıların ikisi de zafer kazandı ve iki kardeş paylaştı ortak bir oumlluumlmuuml [148] Fakat
şeref veren Nike [Zafer tanrı] mutluluk iccedilinde guumlluumlmseyerek bir şarın uumlstuumlnde
Thebairsquoye geldi [150] Haydi geccedilen savaşları unutalım artık Geceler boyu şarkılarla
danslarla tanrıların tapınaklarını ziyaret edelim Ve belki danslarıyla Thebairsquonin
toprağını sarsan Bakkhos da bizi youmlnetir[155] Bakın Uumllkenin yeni kralı
Menoikeusoğlu Kreon buraya geliyor Tanrıların bize yolladığı yeni şartlar sebebiyle
yeni huumlkuumlmdarımız Kreon Yaşlılar meclisini bir emirle burada toplanmaya [160]
onu hangi sebep sevk etti acaba
186
32352 Beşinci Koro Şarkısı [1115 - 1152]
[1115] Kadmos kızının [Semele] gururu yıldırımlar saccedilan Zeusrsquoun ccedilocuğu ey ismi
ccedilok Dionysos Uumlnluuml İtalyarsquoyı sen korursun [1120] herkesin malı Eleusisrsquoin
vadilerinde huumlkuumlm suumlrersin Ey Bakkhos Bakkhaların yurdu Thebairsquonin yerlisi153 O
Thebai ki Ejderharsquonın dişlerinin goumlmuumllduumlğuuml topraklarından [1125] İsmenos ccedilayı
akar [1126] Meşalelerin dumanlı ışıltıları ikiz tepenin uumlzerinde goumlruumlr seni Orada
Korikarsquolı nymphalar senin varlığınla kendinden geccedilmiş halde etrafını sarar [1130]
Kastalyarsquonın pınarı da goumlruumlr seni Nysa tepelerinin sarmaşıklı bayırlarından
asmalarla dolu yeşil sahiline goumlnderirsin ve senin kutsal soumlzlerinin ccedilığlıkları eşlik
ederken onlara [1135] Thebairsquonin sokaklarında onları goumlzetlersin [1137] Yıldırımla
yanan ananın kenti Thebairsquoyi sen buumltuumln şehirlerden daha ccedilok tutarsın [1140] şimdi
buumltuumln şehir şiddetli bir hastalığa tutuldu [pandamos polis epi nosou] Yalvarıyoruz
Gel Arındırıcı ayaklarınla [katharsiocirci podi] Parnassusrsquoun sırtlarından gel [1145]
Koumlrfezin inleyen sularının uumlzerinden gel [1146] Ey ateş nefesli yıldızlar korosunun
lideri Ey gece ilahilerinin rehberi Zeusrsquoun ccedilocuğu [1150] Goumlruumln bize Buumltuumln gece
dans edip kendinden geccedilen kendini sana adamış hizmetccedililerinle [Thuiaisin] birlikte
goumlruumln bize Ortaya ccedilık ey şifa veren İakkhos
32353 Parodos ve Beşinci Koro Şarkısı Accedilıklaması
Parodos ve beşinci koro şarkısını birlikte duumlşuumlnmek gerektiği iccedilin ikisini sona aldık
Bu iki şarkı hem yapısal olarak hem de iccedilerik olarak birbirlerini tamamlamaktadır
Her iki şarkı da iccedilinde bulunulan koumltuuml durumun ifadesinden sonra kurtuluş umudunu
yakarısını dile getirir Her iki yakarı da ndashZeusrsquoa değil- Dionysosrsquoa yapılır
Oumlzellikle Parodos şarkısının ayırıcı kozmolojik bakış accedilısından yanlış okunabileceği
ortadadır ldquoMasum bir kentrdquo ve ona saldıran ldquohainrdquoler ya da ldquokoumltuumlrdquoler ayrımının
153 Jebb bu dizenin İngilizcesini şoumlyle ccedilevirmeyi uygun bulmuştur ldquoO Bacchus denizen of Thebes the mother-city of your Bacchants dweller by the wet stream of Ismenusrdquo Bkz Jebb 1891 s 200-201 Dionysosrsquoun sıfatı olarak kullanılan denizen soumlzcuumlğuuml ldquobir yere dışarıdan gelip yerleşerek vatandaş olmuşrdquo kişler iccedilin kullanılmaktadır Bu da Dionysos iccedilin uygun bir sıfattır ccediluumlnkuuml o hem Theibairsquonin yerlisidir ndashccediluumlnkuuml annesi Semele Theibairsquolidir- hem de kente uzun yıllar sonra ldquodışarıdanrdquo ve bir yabancı olarak gelmiştir
187
yapılması oldukccedila kolaydır İlk bakışta metnin uumlslubunun da okuru bu youmlnde bir
algıya suumlruumlkleyebileceği soumlylenebilir Oumlrneğin Rohdich iki şarkının nihai olarak aile
ve bireyin arzularına karşı polisin isteklerinin galip gelmesi olarak okunması
gerektiğini iddia eder Ona goumlre şarkılarda vurgulanan temel olgu kentin ndashdevletin-
bozulan duumlzeninin yeniden inşasıdır154 Bu iddia belirli bir duumlzeni ve bu duumlzeni
bozan bir guumlcuumln varlığını ima etmektedir Oysaki bu ayrım trajik anlayışımız
bakımından pek doğru goumlruumlnmemektedir
Parodos Poluumlneikesrsquoin Argos ordusuyla birlikte Thebairsquoye saldırışını savaşı ve iki
kardeşin oumlluumlmuumlnuuml anlatır Savaşın ardından gelecek ldquoguumlzel guumlnlerrdquoin umuduyla koro
soumlzlerini suumlrduumlruumlr Oumlncelikle burada Poluumlneikesrsquoin bir ldquohainrdquo olarak anlatılmadığını
soumlylemek gerekiyor Hem saldıran Poluumlneikes ve Argos ordusu hem de savunmadaki
şehir Thebai hayvan motifleriyle anlatılmaktadır Poluumlneikesrsquoin bir kartal olarak
tasvir edildiğini goumlruumlruumlz Poluumlneikes ldquoccedilığlık atan ak kanatlı bir kartalrdquo olarak kentin
uumlzerinde uccedilmaktadır Thebairsquolerin kanını iccedilecek bir vahşi hayvan olarak resmedilen
Poluumlneikesrsquoe karşın Thebai de yenilmesi zor bir ldquoejderhardquoya benzetilir Ejderha
doğrudan doğruya Thebairsquonin kuruluş mitinde yer alan Ejderharsquoya accedilık bir goumlnderme
taşımaktadır Nitekim koro 1125 satırda bu miti hatırlatır Thebai halkı Kadmosrsquoun
oumllduumlrduumlğuuml bir ejderhanın dişlerinin toprağa goumlmuumllmesinden doğmuştur Ama
topraktan doğanlar zırhlar iccedilinde baştan aşağı silahlıdırlar yuumlzlerinde her an
saldırmaya ve oumllduumlrmeye hazır olduklarını belirten bir ifade vardır Kadmos kendini
korumak iccedilin aralarına bir taş atar topraktan doğanlar bir anda birbirlerine girerler
Bu Thebai topraklarında doumlkuumllen ilk ldquokardeşrdquo kanıdır Bu arada mitolojiye goumlre
oumllduumlruumllen ejderha Aresrsquoin oğludur ve bu Kadmos ile Ares arasında uzun yıllar
suumlrecek olan bir husumetin doğmasına neden olacaktır Sonunda tanrılar araya
girecek ve (Ares ile Aphroditersquonin kızı) Harmonia ile Kadmosrsquou evlendireceklerdir
Fakat Harmonia yani Uyum Thebairsquoye beklenen uzlaşıyı getiremeyecektir Tam
154 Rohdich H Antigone - Beitrag zu einer Theorie des sophokleischen Helden Heidelberg 1980 s 46 51 214 Aktaran Oudemans 1987 s 154
188
tersine Kadmosrsquola Harmoniarsquonın duumlğuumlnuumlnde tanrılar tarafından takılan hediyeler
Thebairsquoye bela olacaktır155
Thebai ejderhası imgesi bir yandan kentin kurucu mitine referans verirken diğer
yandan toprağa ve kitonik tanrılara da goumlndermede bulunur Diğer yandan kartal ise
tanrı Zeusrsquoun simgelerinden biridir Zeusrsquoun kartal şekline buumlruumlnduumlğuuml mitolojide
sıklıkla geccedilmektedir Nasıl ki Thebai ejderi toprağa ait bir varlıksa kartal da
goumlkyuumlzuumlne aittir Boumlylece koro şarkısındaki trajik muğlacircklık ortaya ccedilıkmış olur
Bilindiği gibi Antigonersquonin yer ve yer altı tanrılarına (oumlrneğin Hades gibi) Kreonrsquoun
da goumlkyuumlzuuml tanrılarına (Zeusrsquoa) referans vererek konuştuğu uumlzerinde durulur Burada
bir kez daha goumlruumlruumlz ki oyundaki figuumlrlerin temsil ettikleri alanların sınırları
kesinlikten yoksundur Goumlkyuumlzuumlne ve Zeusrsquoa referans verdiği duumlşuumlnuumllen Kreon
toprağa ait ldquoejderhardquo ordusuna liderlik yapmaktadır Bu durum oldukccedila ironiktir
ccediluumlnkuuml Kreon ldquohayatın kitonik youmlnuumlnuuml goumlrmezden gelmektedirrdquo156
Benzeri ironik durumlar Thebai mitinde oldukccedila fazladır Bunun birccedilok yansımasını
koro şarkısında goumlruumlruumlz
İokasteyle ilgili olarak 53 satırda soumlylendiği gibi Ana ve eş iki isim bir yerde - İokaste anne ve eş fonksiyonlarını kaynaştırmıştı Daha oumlncesinde Oidipus babasını oumllduumlrmuumlştuuml - ailenin birliğini koruması gerektiği yerde bir ayrıştırma Bu ayrıştırma ve kaynaştırmanın bulaşıcı oyunu kardeşler arasındaki muumlcadelede de devam eder Bir olmaları gerekirken aralarındaki anlaşmazlık (neikeon ex amphilogon - 111 Poluumlneikesin ismiyle yapılan kelime oyununa dikkat ediniz) yuumlzuumlnden ikidirler İroni iki kardeşin gerccedilekten iki olamamasıdır Mızraklarını birbirlerine fırlattıklarında aynı anda onları kendilerine de fırlatmış olurlar Aynı şekilde bir başka ironi de onların ikiliğinin sonucunun birlik olmasıdır Onlar ortak bir oumlluumlmuuml paylaşırlar (147) Buna rağmen ironi oyunu sona ermez Poluumlneikes ve Eteokles ortak bir oumlluumlmuuml paylaşsa da cesetlerine farklı şekillerde muamele edilir157
Oudemansrsquoın da oumlrneklediği gibi fuumlzyon ve fizyon yani ayrıştırma ve kaynaştırma
motifi Thebai mitinin neredeyse her aşamasında goumlruumllebilir Yapısal antropolojinin
oumlnemli isimlerinden Levi-Strauss Mythologiques adlı doumlrt ciltlik ccedilalışmasında
155 Teibai soumlylenindeki uyum arayışlarıyla ilgili bkz Arıcı Oğuz ldquoAntik Yunan Tragedyasında Oumllccediluumlluumlluumlk (Socircphrosucircnecirc) ve Uyum (Harmoniacutea) Duumlşuumlncesirdquo Yayınlanmamış Yuumlksek Lisans Tezi İstanbul Uumlniversitesi Sosyal Bilimler Enstituumlsuuml İstanbul 2005 s91-113 156 Segal 1999 s 195 157 Oudemans 1987 s 157
189
Yunan mitolojilerinin ldquoikili karşıtlıklarrdquo158 şeklinde bir yapı sergilediklerini ortaya
koymuştur Bu karşıtlıklar Oudemansrsquoın fuumlzyon ve fizyon dediği olgulara
benzemektedir Levi-Strauss Thebai soumlylenine ilişkin olarak yaptığı ccediloumlzuumlmlemede
soumlylenin belli başlı motiflerini ortak oumlzellikleri goumlz oumlnuumlne alarak aynı suumltuna
yerleştirmiş ve bu şekilde soumlyleni doumlrt farklı suumltun oluşturacak şekilde oumlzetlemiştir
Ona goumlre Thebai mitinin yapısında doumlrt farklı oumlğe ikili karşıtlıklar şeklinde simetrik
bir yapı oluşturmaktadır ldquoAkrabalık bağının fazla oumlnemsenmesirdquo ile ldquofazla
azımsanmasırdquo motifleri birinci karşıtlığı oluştururken ldquoinsanın koumlklerinin topraktan
geldiğirdquo ile ldquobu olgunun reddedilmesirdquo motifleri de ikinci karşıtlığı
oluşturmaktadır159
Levi-Straussrsquoun Thebai miti ccediloumlzuumlmleme tablosunun birinci suumltununda ldquoakrabalığın
gereğinden değerli sayılmasırdquonın oumlrnekleri bulunmaktadır Buna goumlre Kadmos kız
kardeşi Europarsquonın kaccedilırılması uumlzerine fazla bir tepki vermiş onu yıllarca aramıştır
Bu arayış Kadmosrsquoun kız kardeşine olan aşırı sevginin bir goumlstergesidir Aynı
şekilde ndashbilinccedilsizce de olsa- Oidipusrsquoun annesi İokastersquoyle yatması ve Antigonersquonin
Polyneikesrsquoin goumlmuumllmesi iccedilin kendi hayatını feda etmesi ldquoaşırı sevgininrdquo oumlrnekleri
olarak sunulmaktadır
İkinci suumltun bu accedilıdan birinciye zıtlık oluşturmaktadır Bu suumltunun teması ise
ldquoakrabalığın gereğinden değersiz sayılmasırdquodır Burada Spartoilerin birbirini
oumllduumlrmeleri Oidipuslsquoun babasını oumllduumlrmesi ile Eteokles ve Polyneikes kardeşlerin
birbirlerini katletmesi oumlrnek olarak sunulur
Levi-Straussrsquoun ccediloumlzuumlmlemesi bize Thebai mitinin Oudemansrsquoın terimleriyle
konuşursak fuumlzyon ve fizyon arasında gidip geldiğini bir başka accedilıdan
goumlstermektedir
Toplum cinselliği ve kan doumlkmeyi belirli kurallara bağlamak sınırlandırmak
istemektedir Buradaki amaccedil doğanın kuumlltuumlre muumldahalesini muumlmkuumln oldukccedila
engelleyebilmektir Thebai mitiyle ortaya ccedilıkan sorunlardan biri budur Kuumlltuumlr
158 Bkz Ek 1 Levi-Straussrsquoun Theibai Miti İkili Karşıtlıklar Tablosu 159 Leach Edmund Levi-Strauss Ccedilev Ayla Ortaccedil İstanbul Afa Yayınları 1985 s 68
190
nerede biter doğa nerede başlar Bu ikisinin birbirinden ayrı tutulabilmesi ne derece
muumlmkuumlnduumlr Ya da birbirlerinden ayrılabilmeleri olanaklı mıdır
Levi-Straussrsquoun uumlccediluumlncuuml ve doumlrduumlncuuml suumltunları bu soruları daha belirgin bir şekilde
ortaya ccedilıkarır Bu suumltunlarda ldquoinsanın koumlklerinin toprakta olmasının yadsınmasırdquo ile
aksine olarak bu duumlşuumlncenin ldquopekiştirilmesirdquo bir zıtlık oluşturmaktadır
Uumlccediluumlncuuml suumltundaki ortak oumlğe acayip canavarların insan tarafından yok edilmesidir buna karşılık doumlrduumlncuuml suumltunda kendileri de bir oumllccediluumlde acayip yaratıklar olan insanlar yer almaktadır160
Yukarıda daha oumlnce değindiğimiz gibi insanın yaratılış efsanelerinden biri onun
topraktan (Spartoiler gibi) bir bitki gibi ccedilıktığına ilişkindir Uumlccediluumlncuuml suumltundaki
canavarlar (Sphenks ve Areslsquoin Ejderhası) toprağa ait oumlğelerdir ve bu ldquotoprağa aitrdquo
kitonik varlıkların insanlar tarafından (Kadmos ve Oidipus) oumllduumlruumllmesi Levi-
Strauss tarafından ldquoinsanın kendi koumlkeninin toprakta olduğunu yadsımasırdquo olarak
yorumlanır Buna karşın soumlylendeki oumlnemli kişilerin isim ve lakapları (topal solak
şiş ayak) ise insanın topraktan doğduğunun bir goumlstergesidir Levi-Strauss
Frazerrsquodan yaptığı bir alıntıyla bu durumu şoumlyle accedilıklar
Mitolojide Topraklsquotan doğan insanların evrensel bir oumlzelliği bunların derinliklerden ccedilıktıkları anda yuumlruumlyememeleri ya da beceriksizce yuumlruumlyebilmeleridirrdquo161
Bu accedilıdan ldquotopalrdquo ldquosakarrdquo ve ldquoşiş ayakrdquo gibi isimler bu duumlşuumlnceyi doğrulamaktadır
Kısacası Antik Yunanlsquoda yaygın bir inanış olan ldquoinsanın topraktan olduğu
duumlşuumlncesirdquo soumlylende tartışılmakta ancak tıpkı birinci ve ikinci suumltunlar arasında
olduğu gibi karşıt arguumlmanıyla birlikte sunulmaktadır Tartışılan asıl soru şudur
Başlangıccedilta insan bir ccediliftten mi (bir kadın ve bir erkekten mi) yoksa tekten mi
(topraktan mı) doğmuştur Levi-Straussrsquoun bu gibi iki uccedillu problemler arasında
soumlylenin bir ldquouyumrdquo oumlnerdiğini ndashve uyumun da sonunda geldiğini- iddia etmesinde
Hegelyen bir youmln vardır Bize goumlreyse soumlylen bu tuumlr sorulara cevap bulmanın
olanaksızlığını vurgulamaktadır Uccedillar arasında bir denge noktası bulmak bulunsa
160 Leach 1985 s 69 161 Leach agy
191
bile bu noktada kalabilmek muumlmkuumln goumlruumlnmemektedir İnsan yaşamının bizatihi
kendisinin muğlacircklığından başlayarak doğanın ve kuumlltuumlruumln sınırlarının kesinsizliği
bu imkacircnsızlığın en accedilık goumlstergesidir Eposun epik duumlnyanın sınırları kesin hatlarla
ccedilizilmiş kozmosuna karşın tragedyada tanrılar da ldquomuğlacirckrdquo nitelikleriyle oumln plana
ccedilıkarılırlar
Beşinci koro şarkısında oumln plandaki tanrı Dionysos ve koro onu ısrarla evrensel oumllccedilekte bir şifa veren duumlzen ve uyum getiren olarak goumlruumlr Dionysosun adlarından biri burada merkez konumdadır İakkhos (1153) Bu isimle onun cezalandıran ve ccedilıldırtan niteliğinin yanı sıra Eleusis misterileriyle olan ilişkisi de vurgulanır Boumlylece evrensel oumllccedilekte bir uyum tasavvuru ortaya ccedilıkar Dionysos asmalarla dolu yeşil kıyısıyla Nysanın sarmaşık kaplı tepelerinde vahşi doğa iccedilinde yaşamaktadır Fakat buna mukabil onun Thebai medeniyetinin kurtarıcısı olduğu duumlşuumlnuumlluumlr Sanki vahşi doğanın guumlccedilleri korkutucu youmlnlerini yitirmiş gibidir Dionysos hiccedil zorlanmadan denizi aşar karaları geccediler Yıldızlar korosuna liderlik eder fakat aynı zamanda kentin de hakimidir (episkopeocirc - 1136) Dionysosun yatıştırıcı guumlcuuml sebebiyle doğanın kente yaptığı şiddetli saldırıdan kurtarması iccedilin kendisine yalvarılır Hastalığına mukabil şifa veren ayaklarıyla gelmesi soumlylenir (1142-43) Thiasus coşkusunun muğlacircklığın kontroluuml yoluyla bir arınma olacağı duumlşuumlnuumlluumlr 162
Beşinci koro şarkısında hem Thebairsquonin kurtarıcısı hem de Zeus yerine kendisine
yalvarılan bir tanrı olarak Dionysosrsquoun adının anılması (Parodosrsquoun sonunda da adı
geccediler) gerccedilekten de anlamlıdır Oudemansrsquodan yaptığımız yukarıdaki alıntıda ortaya
konan iki youmlnluuml oumlzelliğine ek olarak burada Dionysosrsquoun bir başka muğlacirck niteliği
de Thebai ile olan ilişkisinde goumlze ccedilarpmaktadır O hem Thebairsquonin yerlisi [dweller]
hem de yabancısıdır [denizen] Kente dışarıdan gelmiştir mitolojide ccediloğu zaman
kendisinin Trakyarsquodan ya da Lidyarsquodan geldiği soumlylenir hatta ilgili toumlrenlerde onun
ldquouzak diyarlardan kente gelişirdquo canlandırılır oysaki onun doğum yeri Thebairsquodir
Annesi Thebairsquonin kurucusu Kadmosrsquoun kızı Semelersquodir Aslında bu accedilıdan da onun
ldquokimliğirdquo ile ilgili başka muğlacircklıklar goumlruumllebilir O hem bir oumlluumlmluuml -Semele- hem
de bir oumlluumlmsuumlzuumln ndashZeus- ccedilocuğudur Bu yuumlzden hem oumlluumlmluuml hem de oumlluumlmsuumlzlere ait
nitelikler barındırır Ayrıca iki kere doğmuştur oumlnce annesi sonra da babası Zeus
tarafından ldquodoğrulmuşturrdquo Bir versiyona goumlre ldquoilkrdquo oumlluumlmuumlnde kendisini titanlar
yemiş bunun uumlzerine Zeus Titanları yıldırımıyla yakmış ve Dionysosrsquou bu kuumlllerden
162 Oudemans 1987 s 158
192
yeniden yaratmıştır (Bu yuumlzden onun ldquotitanikrdquo youmlnuumlnuumln de olduğu soumlylenir)
Kendisine hem ldquooumlluumlmrdquouumln hem de ldquoyaşamrdquoın koruyucusu olarak tapınılmasının
sebebi budur Diğer taraftan bir yanıyla Oluumlmpos tanrılarıyla bağı vardır bir yanıyla
da doğanın unsurlarıyla oumlrneğin kitonik tanrılarla
Dionysosrsquoun bir başka oumlzelliği de kendisine şarabın mucidi olarak tapınılmasıdır
Uumlzuumlmuumln suyundan ilk defa onun şarap yaptığı ve bunu insanlara tanıttığı
soumlylenmektedir Şarap Yunan medeniyetinin ve kuumlltuumlruumlnuumln en oumlnemli oumlğelerinden
birisidir Bu yuumlzden Dionysos bir ldquokuumlltuumlr kurucusurdquo olarak anılır Fakat diğer taraftan
Dionysos ayinleri ldquovahşirdquo hayata dair izler taşımaktadır bu ayinlerdeki uygulamalar
neredeyse ldquokuumlltuumlrrdquouumln ve ldquomedeniyetinrdquo altını oyar Dionysos tapımları kent hayatını
ve sivil yaşamı tehdit edecek niteliktedirler Ayinlerde oumlluumlmle sonuccedillanabilen
kendinden geccedilmelerin yanı sıra kılık değiştirme ve oumlzellikle de ldquoccediliğ yemerdquo motifi bu
accedilılardan dikkat ccedilekicidir Dionizyak tapım ikili bir goumlruumlnuumlm taşımaktadır Bir
yandan tapınana mutluluk ve huzur veren kutsal bir kendinden geccedilme vahşi hayvan
yavrularını emzirme yılanlara sarılma ve danslar vs diğer yanda ise ndashaslında eş
zamanlı olarak- vahşi işkence eziyet [Sparagmos hayvanları parccedilalamak] adam
oumllduumlrme ve insan eti yeme [Omophagia Kurbanın ccediliğ etinin yenmesi] olgularının
goumlruumllmesi gibi163
Goumlruumllduumlğuuml gibi Dionysos bir paradoks tanrısı gibidir buumltuumln zıtlıkları aynı anda
barındırır Medeniyet ile yabanilik164 Oluumlmpos tanrıları ile kitonik tanrılar yaşam ile
oumlluumlm kent ile kent dışı gibi Bu yuumlzden koro bu karşıtlıklar arasında bir aracı
olacağını duumlşuumlnduumlğuuml iccedilin kendisine seslenir
Fakat duumlzenin kargaşaya olan bu zaferi nihai değildir duumlzen getiren Dionysos yaban Dionysostan ayrılamaz Parodosta olduğu gibi burada da bir uğursuzluk belirtisi hissedilir Dionysos sadece İakkhos yani şifa veren değildir onun pek ccedilok ismi vardır [1115] ve onun şiddeti ve ccedilıldırtıcılığı bakidir165
163 Dionysosrsquoun muğlak nitelikleriyle ilgili olarak ayrıca bkz Versnel 1990 s 132-135 164 Medeniyet ve vahşi hayat unsurları iccedilin bkz Ek 2 165 Oudemans 1987 s 158
193
Sonsoumlz Ccedilalışmamızda tragedyayı accedilıklayabilmek iccedilin muğlacircklık duumlşuumlncesine başvurmak
gerektiğini ortaya koymaya ccedilalıştık Muğlacircklık ile tragedya ilişkisi iki duumlzlemde
incelenebilir Tragedyayı ortaya ccedilıkaran toplumsal siyasi ve duumlşuumlnsel koşulların
niteliğinin eserlere yansıması bakımından muğlacircklık ele alınabilir Ya da muğlaklığın
tragedyada kendini goumlsterme biccedilimleri uumlzerine odaklanılabilir Biz ccedilalışmamızı
tragedyayı ortaya ccedilıkaran ve onu besleyen toplumsal koşulların muğlacircklık
durumlarını tartışmak yerine bu muğlaklıkların tragedyalarda kendini nasıl goumlsterdiği
uumlzerinden şekillendirmeye ccedilalıştık
Muğlacircklık kesinliğin olmadığı bir durumu goumlstermektedir kategorilerin birbirine
karıştığı ya da şeylerin herhangi bir kategoriye dahil olamadığı anları ifade eder
Diğer taraftan muğlacircklık mutlak bir kategorileştirmenin de imkansızlığını goumlsterir
Ccediluumlnkuuml her sınıflandırma ccedilabası yeni bir muğlaklığa yol accedilmakta insanın buumltuumln
tasnifleme ve ayrıştırma uğraşları bir kısır doumlnguumlnuumln iccedilinde devinmektedir
Ccedilalışmamızın ilk boumlluumlmuumlnde muğlacircklığı bir insanlık durumu olarak
konumlandırmaya ccedilalıştık ve tragedyaların da insan varlığındaki bu kesinsizlik
uumlzerinde şekillendiğini insanın evrendeki muğlaklığını bir sorun olarak ele aldığını
ortaya koyduk İnsan oumlzuumlnde kesinlikten yoksun bir varlıktır Onun hem canlı hem
de oumlluumlmluuml olması ama aynı zamanda oumlluumlme dair hiccedilbir ldquobilgirdquoye sahip olamaması
onu muallakta duran bir varlık durumuna sokar İnsanın oumlluumlme dair ldquokesinrdquo bir
bilgiye sahip olamayışı varlığın anlamına dair sorunun da hiccedilbir zaman kesin ve
sonlandırıcı bir cevap alamamasına neden olmaktadır İnsan kendisi hakkında yine
kendine soru soran insan ldquocevaplanamazrdquo karşısında ne yapacağını şaşırır
technersquoler yoluyla bu şaşkınlıktan ve bulunduğu muallak durumdan kurtulmaya
ccedilalışır Doğadan kendini ayırır onun tehditlerinden korunur kendine sığınak yapar
şehir kurar Evrene anlam verir mitoslar geliştirip dinsel duumlşuumlnceyi dinleri kurar En
geniş anlamıyla kuumlltuumlruuml icat eder ve insan merkezcil bir duumlnya inşa eder Buumltuumln
bunlar muğlacircklıktan kurtulmak iccedilindir Fakat tam da burada muğlacircklığın paradoksu
başlar İnsan ne kadar kesinlikler uumlzerine bir duumlnya kurmaya ccedilalışırsa ccedilalışsın
muğlacircklıktan kaccedilamamaktadır Yunan tragedyasının soumlylemeye ccedilalıştığı şey budur
Tragedya insanın kesinlik arayışına saldırmakta onun kendine kurmaya ccedilalıştığı
194
korunaklı kesin duumlnyanın altını oymakta onun rasyonel-teknolojik huumlkuumlmranlığının
boşunalığını ve hiccedilliğini hatırlatmaktadır Yunan tragedyası en iyisinin ldquohiccedil
doğmamış olmakrdquo ikinci en iyi şeyin ise ldquohemen oumllmekrdquo olacağını soumlylerken oumlluumlmluuml
olmanın insanı ne tuumlr bir muğlaklıkta bıraktığını da anlatmaktadır Oumlluumlmluuml olmak
insanı muğlaklığa goumltuumlruumlr ccediluumlnkuuml oumlluumlm hem insanın en zati varlık imkanıdır hem de
onun buumltuumlnluumlğuumlnuuml belirlemektedir İnsan yaşadığı muumlddetccedile hep eksik olarak
kalmaktadır şu ya da bu olabilmekte ancak varlığı ldquohitamrdquo bulmadan tamama
erememektedir Dolayısıyla oumlluumlm varlığın hitamı ve en son imkacircnı olarak varlığı hep
eksik bırakmaktadır Diğer taraftan oumlluumlm gerccedilekleştiğinde ise varlık tamlığa ermekte
fakat bu kez de kendini bir varlık olarak tecruumlbe edememektedir
Hegel Tinin Goumlruumlnguumlbilimirsquonin giriş boumlluumlmuumlnde şoumlyle diyor
Eğer bilgi mutlak oumlzuuml elde etmek iccedilin bir araccedilsa akla hemen bir aracın bir şeye uygulanmasının o şeyi kendi iccedilin olduğu şekliyle bırakmadığı onda bir doumlnuumlşuumlme ya da başkalaşıma yol accediltığı gelir Ya da eğer bilgi bizim etkinliğimizin aracı değil de hakikat ışığının kendisinin iccedilinden geccedilerek bize ulaştığı bir tuumlr edilgin ortam ise o zaman biz yine bu hakikati olduğu gibi değil bu ortamı aracılığıyla ve bu ortamda olduğu gibi almaktayız Her iki durumda da biz hemen doğrudan doğruya karşıtını doğuran bir aracı kullanmaktayız1
Hegelrsquoin bu soumlzleri uumlnluuml fizikccedili Heisenbergrsquoin Belirsizlik Kuramırsquonı
hatırlatmaktadır Heisenbergrsquoin teorisine goumlre oumlrneğin suyun sıcaklığını oumllccedilmek iccedilin
bir termometre kullandığımızda termometre suyun sıcaklığını duumlşuumlreceğinden hiccedilbir
zaman suyun ldquokesinrdquo sıcaklığı oumllccediluumllemeyecektir Belirsizlik Teorisirsquone goumlre hareket
halindeki bir elektronun yeri ve hızı bilinemez Bunu bilmeye ccedilalışmak karanlık bir
odadaki bilardo topunun yerini ve hızını bilmeye ccedilalışmaya benzetilmektedir Ccediluumlnkuuml
burada ldquobilmekrdquo topu tutmak topa temas etmek ve dolayısıyla topun youmlnuumlnuuml ve
hızını değiştirmek anlamına geleceğinden ldquokesinrdquo bir oumllccediluumlm imkansızdır Bu durum
birinci boumlluumlmde uumlzerinde durduğumuz Heideggerrsquoin oumlluumlmle ilgili arguumlmanına
benzemektedir Tıpkı bilardo topuna dokunmadan topun niceliğini
anlayamayacağımız gibi oumlluumlm gelmeden de varlık hakkında kesin olarak
1 Hegel ldquoTinin Fenomenolojisine Girişrdquo Hegelrsquoi Okumak Ed Tuumllin Bumin Kabalcı Yayınevi
İstanbul 1993 s 11-12
195
konuşamamaktayızdır Ancak tıpkı topa dokunmak gibi oumlluumlm de ldquokesinrdquoliği kesin
bir bilgiyi getireceği yerde onu yok eder Ccediluumlnkuuml oumlluumlm varlığın bir imkanıdır ama
varlığın imkansızlığının imkanıdır
Hegelrsquoin hakikatle ilgili olarak soumlylediklerine geri doumlnersek bilgi yoluyla hakikate
ulaşmanın imkacircnsızlığı insanı suumlrekli olarak muğlaklığın kısır doumlnguumlsuumlne iten
nedenlerden biridir Diğer taraftan Heideggerrsquoin oumlluumlm konusundaki arguumlmanı da bu
tuumlrden bir belirsizliğe dayanmaktadır Bu ccedilalışmamızda temel olarak ele aldığımız
muğlacircklık kavramının da ccedilıkış noktasını bu duumlşuumlnceler oluşturmaktadır
İnsanın evrendeki bu muğlacirck konumunu daha iyi anlayabilmek iccedilin unheimlich
(tekinsiz) deinon daimon techne gibi bir dizi kavram ve soumlzcuumlk uumlzerinde durmaya
ccedilalıştık Bunlar aynı zamanda bizim iccedilin Antik Yunan tragedyasının anahtar
soumlzcuumlkleri anlamına gelmekteydi Soumlzcuumlklerin koumlkenlerini ve anlamlarını
araştırırken her bir soumlzcuumlğuumln temelinde ikili bir anlamsal yan bulunduğunu birbirine
karşıt anlamlardan oluşan bu ikiliklerin birbirlerini dışlamadan eşzamanlı olarak bir
arada bulunabildiklerini goumlrduumlk Oumlrneğin Heideggerrsquoin deinonun karşılığı olarak
oumlnerdiği Unheimlich soumlzcuumlğuumlnde hem ldquoHeimrdquoın ldquotanıdık olanrdquoın ldquoolağanrdquoın
ldquobildik olanrdquoın hem de ldquoyabancırdquonın ldquoolağanuumlstuumlrdquonuumln ldquotuhafrdquo ldquokorkunccedilrdquo ve
ldquodehşetrdquoin aynı anda yer alabildiklerini buumltuumln bu anlam ccedileşitliliğinin ve
muğlaklığının insanın trajik durumunu tanımladığını ortaya koymaya ccedilalıştık Diğer
taraftan Heideggerrsquoin unheimlich accedilıklaması ile Freudrsquoun unheimlich ccediloumlzuumlmlemesini
oumlluumlm ve havf kavramlarıyla ilişkilendirmeye ccedilalıştık Freudrsquoa goumlre unheimlichrsquoin
karşıt anlamlarını da iccedilinde barındırmasının sebebi bir ccedileşit bastırmaydı İnsan
ccedilocukluk doumlneminde bir ccedileşit ldquooumlluumlmsuumlzluumlk guumlvencesirdquo olarak ldquoikizrdquoini yaratıyor
ancak sonradan ccedilocukluk doumlnemini terk ettikccedile bu ldquoikizrdquoini bastırıyordu Yetişkinlik
ccedilağlarında bastırdığı imgelerle karşılaştığında ise tekinsizlik hissine kapılıyordu
Freudrsquoa goumlre tekinsiz dediğimiz şeyde ldquokorkutucu olanrdquo zaten daha oumlnceden
bastırılmış ve unutulmuş olandı Dolayısıyla unheimlich yeni bilinmeyen ve yabancı
değil aksine tanıdık-bildik insanda koumlkluuml bir şekilde yer alan ve yalnızca bastırma
suumlreciyle akla yabancılaştırılmış bir şeydi Ccedilalışmamızda Freudrsquoun unheimlichrsquole
ilgili olarak geliştirdiği ldquobastırma hatırlamardquo ilişkisi ile Heideggerrsquoin havf terimi
arasında bir koşutluk kurulup kurulamayacağını tartıştık Freudrsquoun ccedilocuğa
196
ldquooumlluumlmsuumlzluumlk guumlvencesirdquo veren ve ilerleyen yaşlarda bastırılan ccediliftrsquoi ile Heideggerrsquoin
ldquotopos daimoniosrdquou arasında bir bağ olup olmadığı uumlzerinde durduk Freudrsquoun
ldquooumlluumlmsuumlzluumlk guumlvencesirdquo dediği şeye insanoğlunun geliştirdiği bir tuumlr ldquooumlluumlmsuumlzluumlk
stratejisirdquo dediğimizde mesele biraz daha accedilıklık kazanıyordu Oumlluumlmsuumlzluumlk stratejisi
oumlluumlm havfının getirdiği hiccedillik duygusundan kaccedilmak iccedilindi İnsan Heideggerrsquoin
terimiyle Dasein eğer hiccedilliğin iccedilinde onu suumlrekli olarak olumsuzlayarak
varoluyorsa hiccedillik bizatihi varlığın oumlzuumlne dair bir şeyse ve buna rağmen bu hiccedillik
havf anında kendisini goumlsterdiğinde bundan ldquokorkurdquo duyuluyorsa Freudrsquoun
ldquobastırılmışrdquo dediği şeyin bizatihi hiccedilliğin kendisi olduğu sonucuna varılabilirdi
Tekinsizlik anında bizde ldquokoumlkrdquolerinin olduğunu hissettiğimiz Heideggerrsquoin
deyişiyle iccedilinde devindiğimiz ve suumlrekli olarak onu olumsuzladığımız Freudrsquoun
deyişiyle ldquobastırma suumlreciyle akla yabancılaştırılmışrdquo olan şey lsquohiccedillikrsquoti lsquoHiccedillikrsquole
havf esnasında karşılaşabiliyor ve fakat onun ldquobilgisinirdquo hiccedilbir zaman tam ve mutlak
olarak elde edemiyorduk
Havf ve tekinsizlik hisleri insanda muumlthiş bir muğlacircklık hissi uyandırdıkları
Heideggerrsquoin deyişiyle sonlu varlıklar olduğumuzu bize hatırlattıkları iccedilin onlardan
muumlmkuumln olduğunca kaccedilmaya ccedilalışırız Oumlzellikle havf insanın en fazla guumlven
duyduğu varlığının kesinliğine [ldquovarımrdquoa cogitorsquoya] saldırır onu bir an iccedilin bile olsa
hiccedilliğiyle karşılaştırır Tragedyanın işlevi tam da bu noktada accedilığa ccedilıkmaktadır
Tragedya insanı kendisinden kaccediltığı bu havfla yuumlzleştirir ccediluumlnkuuml tragedya ele aldığı
konular ve onu işleme biccedilimiyle insandaki muğlacircklığı ortaya ccedilıkaracak şekilde inşa
edilmiştir
Ccedilalışmamızın ikinci boumlluumlmuumlnde muğlaklığa farklı bir disiplinin antropolojinin
perspektifinden bakmaya ccedilalıştık Burada ccedilıkış noktamızı oluşturan insanın
muğlaklıktan kaccedilmak iccedilin kuumlltuumlr kurduğu duumlşuumlncesiydi Burada kuumlltuumlruuml insanın
varlığına kesin ve sağlam bir zemin oluşturmak iccedilin geliştirdiği bir techne olarak
yaklaştık Oumlzellikle antropolojinin en temel tartışma alanı olarak rituumlel konusuyla
muğlacircklık arasındaki ilişki uumlzerinde durmaya ccedilalıştık Rituumlellerin muğlacircklık
durumundan kurtulmak iccedilin geliştirilmiş kuumlltuumlrel araccedillar ve tekniklerden biri olduğu
arguumlmanından hareketle kirlilik kutsallık lanet tabu ve pharmakon gibi bir dizi
anahtar kavram ve soumlzcuumlk uumlzerine odaklandık Tıpkı birinci boumlluumlmde ortaya koymaya
197
ccedilalıştığımız gibi bu soumlzcuumlklerin de ccedileşitli anlam katmanlarına sahip olduğunu bu
anlamların suumlrekli olarak yer değiştirebildiğini goumlstermeye ccedilalıştık Amacımız
beyhudeliğine rağmen insanoğlunun muğlaklıktan kaccedilma ccedilabasını anlayabilmekti
ccediluumlnkuuml kanımızca tragedyalar tam da bu tuumlrden beyhudelikleri goumlstermeye
ccedilalışıyordu
Ccedilalışmamızın ikinci boumlluumlmuumlnuumln son kısmında tragedyalara rituumlel kuramı
penceresinden bakan Reneacute Girardrsquoın duumlşuumlncelerini tartışmaya accediltık Girard
tragedyaların toplumdaki ldquokurban bunalımırdquona ışık tuttuğunu iddia ediyordu Kurban
bunalımı da bir ccedileşit işlevini yitirmiş bir rituumlel ya da amacından sapmış bir kurban
toumlreni anlamına geliyordu Daha basit bir deyişle toplumda gizlenmiş bir şekilde
varlığını suumlrduumlren şiddet sağaltılamadığında accedilığa ccedilıkıyor ve buumlyuumlyerek
yayılıyordu Girardrsquoa goumlre tragedyaların odağında boumlyle bir şiddet yer almaktaydı
Diğer taraftan şiddetin bir başka nedeni de Girardrsquoın ldquofarklılıkların yitimirdquo adını
verdiği şeydi Buna goumlre toplumdaki şiddeti bastıran şey farklılıklardı Kral
Oidipusrsquou bu ccedilerccedilevede okuyan Girard oyundaki şiddeti ana ile oğul baba ile
kardeş arasındaki farkın silinmesinde bulmaktaydı başka bir deyişle ensestin şiddete
yol accedilmasının nedeni kategorik farklılıkların silmesindeydi Ccedilalışmamızda Girardrsquoın
ldquofarklılık yitimirdquo terimini muğlacircklık olarak ccedilevirmeyi ve Girardrsquoın buna verdiği
ldquoolumsuzrdquo nitelikten onu arındırmayı denedik Nihai olarak muğlacircklığın en temel en
kaccedilınılmaz bir insanlık durumu olduğu fikrini savunduğumuz iccedilin onu salt ldquokoumltuumlcuumllrdquo
bir şeymiş gibi ele alınamayacağını duumlşuumlnmekteyiz
Ccedilalışmamızın son boumlluumlmuumlnde oumlncelikle Antik Yunan kozmolojisinde tanrı insan
doğa kuumlltuumlr kirlilik kutsallık aile devlet gibi bazı kategorilerin nasıl
tanımlanabileceği uumlzerinde durmaya ccedilalıştık Bu kategorilerin en azından Antigone
metni tartışmamızda bize ışık tutabileceğini duumlşuumlnduumlk Daha sonrasında Antigone
metnini yakın plana aldık Oumlnce literatuumlrde ccedilok tartışılan bir konuyu Antigonersquonin
904-920 satırları arasının orijinalliği sorununu tartışmaya ccedilalıştık Bize goumlre
buradaki tartışmanın oumlzuuml muğlacircklık ve muğlaklıkları giderme durumlarını daha iyi
bir şekilde accedilabilecekti Ardından Hegelrsquoin oumlzellikle Tinin Goumlruumlnguumlbilimi Hukuk
Felsefesinin İlkeleri ve Estetik adlı yapıtları bağlamında yaptığı Antigone okumasını
anlamaya ccedilalıştık Hegel yer yer kendisine atfedilen diyalektiğin dışına
198
ccedilıkabiliyordu oumlzellikle Goumlruumlnguumlbilim ile Hukuk Felsefesi yapıtlarındaki farklılık ccedilok
accedilıktı Ccedilalışmamızda Tinin Goumlruumlnguumlbilimirsquone Alexandre Kojegraveversquoin okuma biccedilimiyle
yaklaştığımız iccedilin bu farklılık daha da keskin hale geliyordu Ccediluumlnkuuml Kojegraveversquoin
okumasıyla Hegelrsquoin Goumlruumlnguumlbilimrsquoindeki Antigone yer yer bizim muğlaklık olarak
ele aldığımız durumlara yakın bir hale gelebiliyordu
Ccedilalışmamızın uumlccediluumlncuuml boumlluumlmuumlmuumln son kısmında ise Antigonersquodeki koro şarkılarını
yeniden ccedilevirerek tartışmayı denedik Daha oumlnce de belirttiğimiz gibi buradaki temel
amacımız doğru ccedilevirinin nasıl olduğunu goumlstermek değildi Yalnızca Heideggerrsquoin
ldquoher ccedileviri bir yorumlamadırrdquo soumlzuumlnden esinlendiğimizi soumlyleyebiliriz Koro
şarkılarının Yunan tragedyasındaki oumlnemini ve şarkıların bize sundukları
kozmolojiyi ve duumlşuumlnceleri kavramanın tragedyayı anlamak iccedilin gerekli olduğunu
duumlşuumlnuumlyoruz Bu amaccedilla koro şarkılarını yer yer Yunanca soumlzcuumlklere vurgu yaparak
ccedilevirmeyi denedik Tragedyanın en azından koro şarkıları bağlamında hem tematik
hem de felsefi duumlzeyde muğlacircklığı nasıl işlediğini goumlrmeye ccedilalıştık
Antigonersquodeki koro şarkıları (oumlzellikle birinci koro şarkısı) insanı duumlnyaya techne
yoluyla huumlkmeden ama oumlluumlme soumlz geccediliremeyen her şeyi bilip de sadece oumlluumlmuumln ne
olduğunu bilemeyen bu haliyle de muumlthiş garip olağanuumlstuuml [deinon] bir varlık
olarak tanımlar Trajik olanın oumlzuuml burada gizlidir
Antigone kapatılacağı mağaraya oumlluumlme giderken ldquoNe insanlar arasında bir evim
var ne yeraltında Ne yaşayanlar arasında bir yurdum var ne de oumlluumller arasındardquo
diyerek apolis ve atopos oluşunu anlatırken aslında insanın evrendeki hakiki
konumunu tarif ediyordu Yunan tragedyası yaşamı ldquobildikrdquo bir ldquogaripliğerdquo
ldquotanıdıkrdquo bir ldquoyabancılığardquo iyi ldquobilinenrdquo bir ldquobilinmezerdquo kısacası oumlluumlme doğru
gidişten ibaret olarak tanımlıyordu ldquoEn iyisi hiccedil doğmamış olmakrdquo derken bir
yandan da yaşamı kutsuyor insanı iki şeyin arasında duran muğlacirck bir varlık olarak
sunuyordu Ccedilalışma boyunca bu muğlacirck insanın izini suumlrmeye onun trajik oumlzuumlnuumln
niteliklerini bulmaya ccedilalıştık
Muğlacircklık daha oumlnce de belirttiğimiz gibi modern ve postmodern teoriler
bağlamında da ele alınabilecek bir kavramdır Ccedilalışmamızın buumltuumlnuumlne baktığımızda
modern teorilerin eleştirisine yeterince yer verilmemiş olmasının ccedilalışmamızın eksik
199
youmlnlerinden biri olduğu soumlylenebilir Muğlacircklık duumlşuumlncesini modernitenin temel
olarak muumlcadele ettiği bir olgu olarak giriş boumlluumlmuumlnde konumlandırmaya ccedilalışmıştık
Fakat Platonrsquodan başlayarak Descartesrsquoa oradan Aydınlanmarsquoya Comte Marx
Weber gibi duumlşuumlnce insanlarına ve pozitivizme uzanan modern teoriler ile Foucault
Deleuze Derrida Lyotard ve Baudrillard gibi duumlşuumlnuumlrlerin bu teorilere karşı
geliştirdikleri eleştirilere daha fazla yer ayrılabilir ve muğlacircklık duumlşuumlncesi tarihsel bir
ccedilerccedileve iccedilerisinde modernite-postmodernite tartışmaları bağlamında ele alınabilirdi
Biz burada ccedilalışmamızın boyutlarını daha fazla buumlyuumltmemek iccedilin bu tarihsel
ccedilerccedileveyi ve tartışmaları yer yer oumlzetlemekle yetindik Yine benzer bir şekilde
modern kuram ve bunun eleştirisinin tuumlmuumlne tarihsel olarak bakmak yerine modern
felsefenin eleştirisini yapmış biri olarak ismi anılan bir filozofun Martin
Heideggerrsquoin duumlşuumlncelerine odaklanarak kendimizi sınırlandırmayı daha doğru
bulduk Onun Varlık ve Zamanrsquoda geliştirdiği fikirler ile oumlzellikle teknik konusundaki
duumlşuumlnceleri hem muğlacircklık duumlşuumlncesiyle ilgili bazı anahtar kavramlar bulmamıza
vesile olmuş hem de tragedyaların felsefi derinliğini goumlrmemize olanak sağlamıştır
Diğer taraftan ccedilalışmada Antigone dışındaki tragedyalara da daha fazla yer
ayırmamız uygun olabilirdi Yine kendimizi sınırlandırmak adına yeri geldikccedile bu
oyunlardan bir takım oumlrnekleri sadece işaret etmek ve hatırlatmakla yetindik
Muğlacircklık duumlşuumlncesinden hareketle Oresteia Bakkhalar Zincire Vurulmuş
Prometheus ve Kral Oidipus gibi metinler oldukccedila verimli oumlrnekler teşkil edebilirler
Buumltuumln bunların dışında benzer bir ccedilalışma Elizabeth doumlnemi İngilteresi ve
tragedyaları iccedilin de yapılabilir kanısındayız
hellip
Goumlrmek bir taraftan goumlrememek anlamına da geliyor yani goumlzuumlmuumlz hem oumlnuumlndeki
hem de başın arka kısmında yer alan şeyleri aynı anda goumlremiyor Modern bilim
araştırdığı şeyi yağlı boya tablo gibi ldquokarşısındardquo duran bir obje şeklinde tasavvur
eder ccediloğu zaman dolayısıyla onda varolan ldquoher şeyrdquoi goumlrduumlğuumlnuuml ya da
goumlrebileceğini duumlşuumlnuumlr Modern insanın duumlşuumlnce biccedilimidir bu kendini ldquooumlznerdquo olarak
konumlandırdığı iccedilin geri kalan her şey ldquonesnerdquo olmaktadır İnsan kendisini evreni
ldquogoumlrenrdquo olarak tasarladığı iccedilin evrenle ve hakikatle kurduğu ilişki de bir yağlıboya
tabloyla kurduğu ilişkiye benzemektedir Oysa insan hem evrene ldquobakanrdquo hem de
200
onun tarafından ldquobakılanrdquodır Bu duumlşuumlnce ccedilerccedilevesinde yaklaştığımızda
ccedilalışmamızın da pek ccedilok şeyi ldquogoumlrmezdenrdquo gelmek zorunda kaldığını soumlylemeliyiz
201
Kaynakccedila
Agamben Giorgio Accedilıklık İnsan ve Hayvan Ccedilev Meryem Mine Ccedililingiroğlu 1 Baskı Yapı Kredi Yayınları İstanbul 2009
Arıcı Oğuz ldquoAntik Yunan Tragedyasında Oumllccediluumlluumlluumlk (Socircphrosucircnecirc) ve Uyum (Harmoniacutea) Duumlşuumlncesirdquo Yayınlanmamış Yuumlksek Lisans Tezi İstanbul Uumlniversitesi Sosyal Bilimler Enstituumlsuuml İstanbul 2005
Aristoteles Poetika Ccedilev İsmail Tunalı Remzi Kitabevi İstanbul 1995
Aristoteles Poetika Şiir Sanatı Uumlzerine Ccedilev Nazile Kalaycı Bilim ve Sanat Yayınları Ankara 2005
Ayguumln Oumlmer ldquoAntigonersquodenrdquo Cogito Tragedya ed Şeyda Oumlztuumlrk Sayı 54 Bahar Yapı Kredi yayınları İstanbul 2008
Bauman Zygmunt Modernlik ve Muumlphemlik Ccedilev İsmail Tuumlrkmen Ayrıntı Yayınları İstanbul 2003
Bauman Zygmunt Oumlluumlm Oumlluumlmsuumlzluumlk ve Diğer Hayat Stratejileri Ccedilev Nirguumll Demirdoumlven Ayrıntı Yayınları İstanbul 2000
Bilgin Nahit Antik Yunan Duumlnyası Felsefeden Ekonomiye Ed Nezih Başgelen Arkeoloji ve Sanat Yayınları İstanbul 2004
Brereton Geoffrey Principles of Tragedy A Rational Examination of the Tragic Concept in Life and Literature University of Miami Press Florida 3 Printing 1970
Browning Robert The Poetical Works of Robert Browning Volume 13 Smith Elder and Co London 1889
Bumin Tuumllin Hegel Bilinccedil Problemi Koumlle-Efendi Diyalektiği Praksis Felsefesi YKY İstanbul 3 Baskı 2005
Burkert Walter İlkccedilağ Gizem Tapıları Ccedilev Bahadır Sina Şener İstanbul İmge Yayınevi 1999
Butcher S H The Poetics of Aristotle With Critical Notes and A Translation Third Edition Macmillian and Co London and New York 1902
202
Butler Judith Antigonersquonin İddiası Yaşam ile Oumlluumlmuumln Akrabalığı Ccedilev Ahmet Ergenccedil Kabalcı Yayınevi İstanbul Mart 2007
Can Şefik Klasik Yunan Mitolojisi 6 baskı Ty İnkılacircp Yayınevi İstanbul
Cardaci P Francis Demon Daimon and Evil A Study of The Daemonic Element in Goethe Dostoevsky Gide and Mann Yayınlanmamış Doktora Tezi University of Maryland Michigan 1972
Cropp Martin Antigones Final Speech Greece amp Rome Second Series Vol 44 No 2 Cambridge University Press (Oct 1997)
Ccedilakmak E Efe ldquoMit Soumlz ve Yazı Jack Goody ile Soumlyleşirdquo Cogito sayı 43 Yaz YKY İstanbul 2005
Ccediloruhlu Yaşar Tuumlrk Mitolojisinin Ana Hatları Kabalcı Yayınevi İstanbul 2002
Ccediluumlccedilen A Kadir Heideggerrsquode Varlık ve Zaman Asa Kitabevi Bursa 2003
Deleuze G amp Guattari F A Thousand Plateaus Capitalism and Schizophrenia Tr Brian Massumi Minneapolis University of Minnesota Press 1987
Derrida Jacques ldquoPlatonrsquoun Eczanesirdquo Ccedilev Zeynep Direk Toplumbilim Jacques Derrida Oumlzel Sayısı Sayı 10 Bağlam Yayıncılık İstanbul Agustos 1999
Derrida Jacques Dissemination Tr Barbara Johnson The Athlone Press London 1981
Derrida Jacques Glas tr John P Leavey Richard Rand University of Nebraska Press Lincoln and London 1986
Derrida Jacques Khocircra Ccedilev Didem Eryar Kabalcı Yayınevi İstanbul Şubat 2008
Descartes Reneacute Philosophical Essays and Correspondence Ed Roger Ariew Hackett Publishing Company Indianapolis Cambridge 2000
Descartes Reneacute Youmlntem Uumlzerine Konuşma Ccedilev Afşar Timuccedilin Yay Haz Egemen Berkoumlz Ccedilağdaş Yayınları İstanbul Kasım 1998
203
Dodds E R The Greeks and the Irrational University of California Press Berkeley Los Angeles London 1951
Douglas Mary Purity and Danger An Analysis of Concepts of Pollution and Taboo New York Praeger 1966
Dreyfus Hubert L ldquoHeidegger on Gaining a Free Relation to Technologyrdquo Heidegger Reexamined Art Poetry and Technology Vol3 ed Hubert Dreyfus Mark Wrathall Rouledge New YorkampLondon 2002
Drury Nevill Şamanizm Şamanlığın Oumlğeleri Ccedilev Erkan Şimşek Okyanus Yayıncılık İstanbul 1996
Durkheim Emile The Elementary Forms of The Religious Life Tr Joseph Ward Swain London George Allen and Unwin 1971
Eagleton Terry Sweet Violence The Idea of The Tragic Blackwell Publishing Oxford 2003
Eagleton Terry William Shakespeare Ccedilev Cuumlneyt Yalaz Boğaziccedili Uumlniversitesi Yayınları İstanbul 1998
Eliade Mircea The Sacred amp Profane The Nature of Religion tr Willard R Trask New York 1968
Empson William Seven Types of Ambiguity New York New Directions 1949
Esin Emel Orta Asyarsquodan Osmanlırsquoya Tuumlrk Sanatında İkonografik Motifler İstanbul Kabalcı Yayınevi 2004
Foucault Michel Kelimeler ve Şeyler İnsan Bilimlerinin Bir Arkeolojisi Ccedilev Mehmet Ali Kılıccedilbay İmge Kitabevi 2001
Frazer James George The Golden Bough A Study in Magic and Religion A New Abridgement from the Second and Third Editions Ed Robert Fraser Oxford University Press Oxford amp New York 1998
Frazer James George Altın Dal Dinin ve Folklorun Koumlkleri Ccedilev Mehmet H Doğan Payel Yayınevi İstanbul 1992
Freeman Charles Mısır Yunan ve Roma Antik Akdeniz Uygarlıkları Ccedilev Suat Kemal Angı Dost Kitabevi Yayınları Ankara Ağustos 2003
204
Freud Sigmund Haz İlkesinin Oumltesinde amp Ben ve İd Ccedilev Ali Babaoğlu Metis yayınları İstanbul 2001a
Freud Sigmund Sanat ve Edebiyat Ccedilev Dr Emre Kapkın Ayşe Tekşen Kapkın Payel Yayınevi İstanbul 1999
Freud Sigmund Totem and Taboo Some Points of Agreement between the Mental Lives of Savages and Neurotics Tr James Strachey London Routledge 2001
Freud Sigmund Totem und Tabu einige Uumlbereinstimmungen im Seelenleben der Wilden und der Neurotiker Frankfurt am Main Fischer Taschenbuch Verlag 1991
Gall Robert S ldquoInterrupting Speculation The Thinking of Heidegger and Greek Tragedyrdquo Continental Philosophy Review 36 Kluwer Academic Publishers Netherlands 2003
Gelven Michael A Commentary on Heideggerrsquos Being and Time Illinois Northern Illinois University Press 1989
Gennep Arnold van The Rites of Passage tr Monika B Vizedom and Gabrielle L Caffee Routledge London 1960
Girard Reneacute Guumlnah Keccedilisi Ccedilev Işık Erguumlden Kanat Kitap İstanbul 1 Baskı 2005
Girard Reneacute Romantik Yalan ve Romansal Hakikat Edebi Yapıda Ben ve Oumlteki Ccedilev Arzu Etensel İldem Metis Yayınları İstanbul 2001
Girard Reneacute Şiddet ve Kutsal Ccedilev Necmiye Alpay Kanat Kitap İstanbul 2003
Goethe J W v Eckermann J P Soret F J tr Oxenford J Conversations of Goethe with Eckermann and Soret London George Bell 1875
Goumlkberk Macit Felsefe Tarihi 6 Basım Remzi Kitabevi İstanbul 1990
Harrison Robert Pogue The Ambiguities of Philology Diacritics Vol 16 No 2 Summer The Johns Hopkins University Press 1986
Hegel G W F ldquoTinrsquoin Fenomenolojisine Girişrdquo Hegelrsquoi Okumak Ed Tuumllin Bumin Kabalcı Yayınevi İstanbul 1993
205
Hegel G W F Aesthetics Lectures on Fine Art Trans Knox T M Oxford Oxford University Press Vol II 1975
Hegel G W F Hukuk Felsefesinin İlkeleri Ccedilev Cenap Karakaya Sosyal Yayınlar Birinci Basım Kasım 1991
Hegel G W F Phenomenology of Spirit Trans A V Miller Oxford University Press Oxford 1977
Hegel G W F Tinin Goumlruumlnguumlbilimi Ccedilev Aziz Yardımlı İdea Yayınevi İstanbul Şubat 1986
Heidegger Martin Discourse on Thinking A Translation of Gelassenheit Tr John M Anderson E Hans Freund Harper amp Row New York 1966
Heidegger Martin Houmllderlinrsquos Hymn ldquoThe Isterrdquo Tr William McNeill Julia Davis Indiana University Press BloominghtonampIndianapolis 1996
Heidegger Martin Introduction to Metaphysics Tr Gregory Fried Richard Polt New HavenampLondon Yale University Press 2000
Heidegger Martin Metafizik Nedir Ccedilev Mazhar Şevket İpşiroğlu Suut Kemal Yetkin Kaknuumls Yayınları İstanbul 2003
Heidegger Martin Oumlzdeşlik ve Ayrım Ccedilev Necati Accedila Bilim ve Sanat yayınları Ankara 1997
Heidegger Martin Pathmarks Trans William Mcneill Cambridge University Press Cambridge 1998a
Heidegger Martin Sein und Zeit 11 unveraumlnderte Auflage Max Niemeyer Verlag Tuumlbingen 1967
Heidegger Martin Tekniğe Youmlnelik Soru Ccedilev Doğan Oumlzlem Afa Yayınları İstanbul 1997b
Heidegger Martin Teknik ve Doumlnuumlş Ccedilev Necati Accedila Bilim ve Sanat Yayınları Ankara 1998
Heidegger Martin Varlık ve Zaman Ccedilev Kaan Oumlktem İstanbul Agora Kitaplığı 2008
Heidegger Martin Parmenides Trans Andreacute Schuwer Richard Rojcewicz Indiana University Pres Bloomington-Indianapolis 1992
Henn T R The Harvest of Tragedy MethuenampCo London 1961
206
Herakleitos Fragmanlar Ccedilev Cengiz Ccedilakmak Kabalcı Yayınevi İstanbul 2005
Hesiodos Hesiodos Eseri ve Kaynakları Tanrıların Doğuşu (Thegonia) amp İşler ve Guumlnler Ccedilev Sabahattin Eyuumlboğlu Azra Erhat Tuumlrk Tarih Kurumu Yayınları Ankara 1991
Homeros İlyada Ccedilev Azra Erhat A Kadir Can Yayınları 18Basım 2004
Homeros Odysseia Ccedilev Azra Erhat A Kadir 16 Basım Can Yayınları İstanbul 2005
Houmllderlin Friedrich Poems of Friedrich Houmllderlin Trans and Ed James Mitchell Ithuriels Spear San Francisco 2004
Hughes Dennis D Human Sacrifice in Ancient Greece Routledge London New York 1991
Inwood Michael J A Heidegger Dictionary Malden Mass Blackwell Publishers 1999
Jebb R C Sophokles The Plays and Fragments Part III Antigone Second Editions Cambridge University Press 1891
Jenks Chris Transgression Key ideas London Routledge 2003
Johnsen William A ldquoReneacute Girard and the Boundaries of Modern Literaturerdquo Boundary 2 A Supplement on Contemporary Poetry Vol 9 No 2 Duke University Press Winter 1981 s 278
Karaboğa Kerem Tragedya ile Sınırları Aşmak Theodoros Terzopoulosrsquoun Tiyatrosu E Yayınları İstanbul 2008 s 58-59
Kierkegaard Soslashren Kaygı Kavramı Ccedilev Tuumlrker Armaner Tuumlrkiye İş Bankası Kuumlltuumlr Yayınları İstanbul 3 Baskı Mayıs 2006
Kitto H D F Grek Tragedy A Literary Study Routledge London New York Third edition 1961
Knapp Charles ldquoA Point in the Interpretation of the Antigone of Sophoclesrdquo The American Journal of Philology Vol 37 No 3 The Johns Hopkins University Press 1916
Kojegraveve Alexandre ldquoGiriş Olarakrdquo Hegelrsquoi Okumak Ed ve Ccedilev Tuumllin Bumin Kabalcı Yayınları İstanbul 1993
207
Kojegraveve Alexandre Hegel Felsefesine Giriş Ccedilev Selahattin Hilav YKY İstanbul 2 Baskı 2001
Kott Jan Antik Tragedyalar ve Ccedilağdaş Yorumları Kudas ya da Bakkhalar Ccedilev Ayşe Selen Mitos-Boyut Yayınları İstanbul 2006
Kranz Walter Antik Felsefe Metinler ve Accedilıklamalar Ccedilev Suad Y Baydur Sosyal Yayınlar İstanbul 1994
Kuccediluradi İonna Max Scheler ve Nietzschersquode Trajik Olan İstanbul Yankı Yayınları 1966
Leach Edmund Levi-Strauss Ccedilev Ayla Ortaccedil İstanbul Afa Yayınları 1985
Leacutevinas Emmanuel Oumlluumlm ve Zaman Ccedilev Nami Başer Ayrıntı Yayınları İstanbul 2006
Levi-Strauss Claude Yaban Duumlşuumlnce Ccedilev Tahsin Yuumlcel YKY 4 Baskı İstanbul 2000
Levi-Strauss Claude Structural Antropology Trans Claire Jacobson amp Brooke Grundfest Schoepf New York 1963
Lorca F G ldquoDuende Kuramı ve Oyunurdquo Kanlı Duumlğuumln - Program Dergisi İstanbul Devlet Tiyatrosu 1999
Mandel Oscar A Definition of Tragedy New York University Press New York 1961
Mardin Şerif lsquoAydınlarrsquo Konusunda Uumllgener ve Bir İzah Denemesi Toplum ve Bilim Dergisi No 24 (Kış 1984)
Miller Arthur ldquoTragedy and Common Manrdquo The Question of Tragedy Ed Arthur B Coffin EmText Sanfrancisco 1991
Mulhall Stephen Heidegger ve ldquoVarlık ve Zamanrdquo Ccedilev Kaan Oumlktem Sarmal Yayınevi İstanbul 1998
Murnaghan Sheila Antigone 904-920 and the Institution of Marriage The American Journal of Philology Vol 107 No 2 The Johns Hopkins University Press (Summer 1986)
Nicholls Angus Goethersquos Concept of The Daemonic After The Ancients Camden House NY 2006
Nietzsche Friedrich Yunan Tragedyası Uumlzerine İki Konferans Ccedilev Mahmure Kahraman Say Yayınları İstanbul 2005
208
Oudemans Th C W amp Lardinois A P M H
Tragic Ambiguity Anthropology Philosophy and Sophocles Antigone Brills studies in intellectual history v 4 Leiden EJ Brill 1987
Oumlzlem Doğan ldquoHeidegger ve Teknikrdquo Heidegger Martin Tekniğe Youmlnelik Soru Ccedilev Doğan Oumlzlem Afa Yayınları İstanbul 1997b
Palmer Richard H Tragedy and Tragic Theory An Analytical Guide Greenwood Press London 1982
Peckham George W ldquoThe Existence of Ambiguityrdquo The Journal of Philosophy Vol 23 No 18 September 2 Journal of Philosophy Inc 1926
Perseus Digital Library ed Gregory R Crane httpwwwperseustuftseduhoppersearch
Platon (Eflatun) Şoumllen Ccedilev Azra Erhat Sabahattin Eyuboğlu Remzi Kitabevi İstanbul 1958
Platon (Eflatun) Phaidros Ccedilev Hamdi Akverdi Maarif Vekaleti 1943
Platon Devlet Ccedilev Huumlseyin Demirhan Sosyal Yayınlar İstanbul 2002
Platon (Eflatun) Gorgias Ccedilev Mehmet Rifat Sema Rifat Tuumlrkiye İş Bankası Kuumlltuumlr Yayınları 2006
Platon Kratylos Ccedilev Cenap Karakaya Sosyal Yayınlar İstanbul 2000
Platon Kritias ccedilev Erol Guumlney Luumltfi Ay Sosyal Yayınlar İstanbul 2001
Platon Phaidon Ccedilev H Ragıp Atademir Kemal Yetkin Sosyal Yayınlar İstanbul 2001
Platon Savunma Ccedilev Aziz Yardımlı Deniz Canefe İdea Yayınevi 1997
Platon Sophist Ccedilev Cenap Karakaya Sosyal Yayınlar İstanbul 2000
Racy A C Arap Duumlnyasında Muumlzik Tarab Kuumlltuumlruuml ve Sanatı Ccedilev Serdar Ayguumln Ayrıntı Yayınları İstanbul 2000
Rank Otto The Double A Psychoanalytic Study Chapel Hill University of North Carolina Press 1971
209
Roche William Mark Tragedy and Comedy A Systematic Study and a Critique of Hegel State University of New York Press New York 1998
Roux Jean-Paul Altay Tuumlrklerinde Oumlluumlm Ccedilev Aykut Kazancıgil Kabalcı İstanbul 1999
Roux Jean-Paul Orta Asyarsquoda Kutsal Bitkiler ve Hayvanlar Ccedilev Aykut Kazancıgil Lale Arslan Kabalcı Yayınevi İstanbul 2005
Scheler Max İnsanın Kozmostaki Yeri Ccedilev Harun Tepe Ayraccedil Yayınevi Ankara 1998
Schmidt Dennis J On Germans amp Other Greeks Tragedy and Ethical Life Bloomington Indiana University Press 2001
Segal Charles Introduction Sophocles Antigone Ccedilev Gibbons Reginald and Segal Charles New York Oxford Press 2003
Segal Charles Tragedy and Civilization An Interpretation of Sophocles Norman University of Oklahoma Press 1999
Stanford William Bedel Ambiguity in Greek Literature Studies in Theory and Practice New York Johnson Reprint Corp 1972
Steiner George Heidegger Ccedilev Suumlleyman Sahra Hece Yayınları Ankara 2003
Thomson George Tarihoumlncesi Ege Eski Yunan Toplumu Uumlstuumlne İncelemeler II Cilt Cilt I Ccedilev Celal Uumlster İstanbul Payel Yayınevi 1995
Thorndike Ashley H Tragedy Houghton Mifflin and Company Boston amp New York 1908
Turner Victor The Ritual Process Structure and Anti-Structure Cornell University Press Ithaca - New York 1977
Vernant Jean Pierre amp Pierre Vidal-Naquet Myth and Tragedy in Ancient Greece New York Zone Books 1990
Vernant Jean-Pierre ldquoGreek Manrdquo Bulletin of the American Academy of Arts and Sciences Vol 47 No 8pp 44-50 American Academy of Arts and Sciences May 1994
Vernant Jean-Pierre Eski Yunanrsquoda Soumlylen ve Toplum Ccedilev Mehmet Emin Oumlzcan İstanbul İmge Yayınevi 1996
210
Vernant Jean-Pierre Myth and Society in Ancient Greece TransJanet Lloyd 2 Baskı Zone Books New York 1990a
Vernant Jean-Pierre Yunan Duumlşuumlncesinin Kaynakları Ccedilev Huumlsen Portakal Cem Yayınevi 2002
Versnell H S Isis Dionysos Hermes Three Studies in Henotheism Inconsistencies in Greek and Roman Religion 1 Leiden New York Koumlln Brill 1990
Walsh Keri Antigone in Modernizm Classicism Feminism and Theatres of Protest Yayınlanmamış Doktora Tezi Princeton University New Jersey 2009
Williams Raymond Modern Tragedy Chatto and Windus London 1966
Oyun Metinleri Aeschylus Aeschylus With an English translation by
Herbert Weir Smyth 2 Volumes London New York W Heinemann G P Putnams Sons Vol I 1922
Aeschylus Aeschylus With an English translation by Herbert Weir Smyth 2 Volumes London New York W Heinemann G P Putnams Sons Vol II 1926
Aiskhylos Agamemnon Ccedilev A Cevat Emre İstanbul MEB Yayınları 1964
Aiskhylos Zincire Vurulmuş Prometheus Ccedilev Azra Erhat Sabahattin Eyuumlboğlu Tuumlrkiye İş Bankası Kuumlltuumlr Yayınları 2000
Euripides Bacchanals Madness of Hercules Children of Hercules Phoenician Maidens Supliants Trans Arthur Sanders Way Loeb classical library London Heinemann 1912
Euripides Herakles ccedilev Luumltfi Ay MEB Ankara 1943
Euripides Hippolytos ccedilev Lamia Kerman MEB İstanbul 1949
Euripides The Plays of Euripides TransEdward P Coleridge Vol1 Georg Bell amp Sons London 1891
211
Euripides Iphigeneia Tauriste Suat Sinanoğlu MEB Ankara 1963
Euripides Medeia Ccedilev Ahmet Hamdi Tanpınar Maarif Vekacircleti 1943
Sofokles Antigone Ccedilev Guumlngoumlr Dilmen İstanbul MitosBoyut Yayınları 1997
Sofokles Kral Oidipus Ccedilev Guumlngoumlr Dilmen Mitos-Boyut Yayınları İstanbul 2002
Sophocles Antigone Ccedilev Gibbons Reginald and Segal Charles New York Oxford Press 2003
Sophocles The Plays and Fragments Part VI The Electra Tr With Critical Notes and Commentary R C Jebb Cambridge University Pres Cambridge Leipzig New York 1894
Sophokles Aias Ccedilev Suat Sinanoğlu Maarif Vekaleti 1941
Sophokles Antigone Ccedilev Sabahattin Ali Maarif Matbaası 1941
Sophokles Elektra Ccedilev Azra Erhat Milli Eğitim Basımevi 1946
Sophokles Oidipus Kolonosta Ccedilev Nurullah Ataccedil Maarif Matbaası 1941
Sophokles Trakhis Kadınları Ccedilev Şaziye Berin Kurt Maarif Vekaleti 1941
Soumlzluumlk ve Ansiklopediler Encyclopaeligdia Britannica Encyclopaeligdia Britannica Online (Ccedilevrimiccedili)
httpwwwsearchebcomebarticle-9050428 9 Şubat 2009
Erhat Azra Mitoloji Soumlzluumlğuuml İş Bankası Yayınları Altıncı Basım 1996
Hanccedilerlioğlu Orhan Felsefe Soumlzluumlğuuml 10 Basım Remzi Kitabevi İstanbul 1996
Klein Ernest A Comprehensive Etymological Dictionary of the English Language Amsterdam Elsevier 1966
Liddell Henry George amp Robert Scott A Greek-English Lexicon Oxford Oxford Univ Press 1996
212
Nişanyan Sevan Soumlzlerin Soyağacı Ccedilağdaş Tuumlrkccedilenin Etimolojik Soumlzluumlğuuml İstanbul Adam Yayınevi 2 Basım Mart 2004
Online Etymology Dictionary (Ccedilevrimiccedili) httpwwwetymonlinecom 6 Aralık 2008
Partridge Eric Origins A Short Etymological Dictionary of Modern English Routledge London and New York 2006
Peters Francis E Antik Yunan Felsefesi Terimleri Soumlzluumlğuuml Ccedilev ve Haz Hakkı Huumlnler Paradigma Yayıncılık İstanbul 2004
Tuumlrk Dil Kurumu Tuumlrkccedile Soumlzluumlk Haz İsmail Parlatır Nevzat Goumlzaydın vd Atatuumlrk Kuumlltuumlr Dil ve Tarih Yuumlksek Kurumu 2 Cilt 9 Baskı 1998
213
Tablolar
EK 1 Levi-Straussrsquoun Thebai Miti İkili Karşıtlıklar Tablosu1
I II III IV
Kadmos - Europe
Kadmosndash
Ejderha
Spartoirsquoler ldquoTopalrdquo
Labdakos
4 Oidipus-Laios ldquoSolakrdquo Laios
Oidipusndash
Sphinks
6 Oidipus - İokaste ldquoŞiş Ayakrdquo
Oidipus
7Eteoklesndash
Polyneikes
8Antigone-Polyneikes
1 Leach 1985 s 68
214
EK 2 Medenilik Yabanilik ayrımı
Medenilik Yabanilik
İnsan ve Kahraman
Hukuk ve Duumlzen hybris bia[zor] anomia
[yasasızlık]
Hayvanlar Uumlzerinde fiziksel uumlstuumlnluumlk Hayvan
İnanccedil dil ve duumlşuumlncede ilerleme Kargaşa ve hayvani hayat
ilerleme yok
Ensest tabusu Sınırlama yok
Pişmiş yemek Ccediliğ yemek
Yamyamlık sınırlamaları Birbirini yeme
Tahıl (evcil) Hayvan eti (ccediliğ) 2
2 Segal 1981 s 35
215
Oumlzgeccedilmiş Bireysel Bilgiler
Adı ve soyadı Oğuz ARICI
Doğum tarihi ve yeri 02021976 - Almanya
İletişim Denizabdal M Seccadeci Ccedilık Dilekccedililer Ap N 7 5
Şehremini İstanbul 34104
E-posta oguzaricigmailcom
Eğitim Durumu
İstanbul Uumlniversitesi Sosyal Bilimler Enstituumlsuuml Tiyatro Eleştirmenliği ve Dramaturji
Boumlluumlmuuml (Doktora) 2005 ndash (2009)
İstanbul Uumlniversitesi Sosyal Bilimler Enstituumlsuuml Tiyatro Eleştirmenliği ve Dramaturji
Boumlluumlmuuml (Yuumlksek lisans) 2002 ndash 2005
İstanbul Uumlniversitesi Edebiyat Fakuumlltesi Tiyatro Eleştirmenliği ve Dramaturji
Boumlluumlmuuml (lisans) 1998 ndash 2002
İstanbul Uumlniversitesi Siyasal Bilgiler Fakuumlltesi Uluslararası İlişkiler Boumlluumlmuuml (Lisans)
1993 ndash 1998 (Terk)
Aydın-Soumlke Lisesi ve Ortaokulu (Lise) 1990-1993
Yabancı dil(ler)
İngilizce (iyi) Almanca (orta)
Mesleki Deneyim
Yayınlar
Tragedya ile Sınır Aşma Virguumll Kasım 2008
Antik Yunan Tragedyasının Metafiziği Cogito sayı 54 YKY 2008
Epik Tiyatro ve Gestus Kavramı İUuml Alman Dili ve Edebiyatı Dergisi sayı 18 2007
216
Oyun Sonu Anlamın Ccedilokluğu Birguumln Gazetesi Kitap Eki 24 Mart 2007
Thebai Soumlyleninde Sophrosyne ve Harmony Duumlşuumlncesi İUuml Edebiyat Fakuumlltesi
Tiyatro Eleştirmenliği ve Dramaturji Boumlluumlmuuml Dergisi 2004 - sayı 5
Galileirsquonin Yaşamı (193839) Metin İncelemesi İUuml Edebiyat Fakuumlltesi Tiyatro
Eleştirmenliği ve Dramaturji Boumlluumlmuuml Dergisi 2003 - sayı 3
Tiyatronun Eğitim Din ve Politika İle İlişkisinin Koumlkleri Uumlzerine İUuml Edebiyat
Fakuumlltesi Tiyatro Eleştirmenliği ve Dramaturji Boumlluumlmuuml Dergisi 2003 -sayı 2
Miro ve ldquoŞeyrdquolerin Kaosu Genccedil Sanat Dergisi 2003 ndash Sayı 111
ldquoDon Cristobita İle Dona Rositarsquonın Acıklı Guumllduumlruumlsuumlrdquo Dramaturji ve Reji Notları
(Yard Doccedil Dr Kerem Karaboğa ile birlikte İUuml Edebiyat Fakuumlltesi Tiyatro
Eleştirmenliği ve Dramaturji Boumlluumlmuuml Dergisi 2002 -sayı 1
Sanatsal Etkinlikler
2008ndash2009 ldquoTehlikeli Oyunlarrdquo (Uyarlama) ndash Oğuz Atay Seyyar Sahne Reji grubu-
Metin Duumlzenleme
2008ndash2009 ldquoGılgamışrdquo ndash Anonim (Uyarlama) Seyyar Sahne Reji Grubu - Metin
duumlzenleme
2005ndash2006 ldquoBen Pierre Riviererdquo ndash Pierre Rivierersquoin Hatıratından Uyarlama Reji
Grubu ve Metin Duumlzenleme
2004ndash2005 ldquoMacbethrdquo ndash W Shakespeare İTUuml Mezunlar Tiyatrosu ve Seyyar
Sahne Youmln Celal Mordeniz Dramaturg
2003 2004 rdquoDuumlnyanın En Guumlzel Hikacircyesirdquo ndash Kerem Eksen Youmln Celal Mordeniz
Dramaturg
2001 2002 ldquoYarışmardquo ndash L Baffie - Youmln Genco Erkal Dostlar Tiyatrosu
Dramaturg
2000ndash2001 ldquoDon Cristobita ile Dona Rositarsquonın Acıklı Guumllduumlruumlsuumlrdquo F G Lorca İUuml
OumlKM Tiyatro Kuluumlbuuml Reji grubu - Işık
2001 ldquoNefesrdquo - Oğuz Arıcı Youmln Erhan Tuna İzmit IV Uluslararası Sokak
Tiyatrosu Festivali
217
2000 ldquoOrpheusa Ağıtrdquo ndash Oğuz Arıcı Youmln Oğuz Arıcı X Uluslararası Delphi
Tiyatro Festivali (Yunanistan)
1996-1997 ldquoBu Oyun Bitmelirdquo Oğuz Arıcı Youmln Işık Tolgay Marmara Uumlniversitesi
İktisadi ve İdari Bilimler Fakuumlltesi Tiyatro Kuluumlbuuml (MİFTOK) tarafından sahnelendi
iv
Ambiguity and Tragedy - Oğuz Arıcı
ABSTRACT
Ambiguity is a condition immanent to human existence This condition does not only
stem from the uncertainty of after-death it also results from death -as an end to
possibilities of Being ndash leaving Being in an ambiguous position In this study it is
argued that the concept of tragic could be explained with this kind of an idea of
ambiguity and it is tried to be shown with examples that Ancient Greek tragedies are
built on the same idea of ambiguity In this framework in the first and second
chapters the meaning of ambiguity is elaborated on from philosophical and
anthropological perspectives Martin Heideggerrsquos Being and Time constitutes the
basis of the philosophical discussions of ambiguity Focusing on the concepts of
angst death and nothingness from Heidegger the relationship between these
concepts and the key words of Ancient Greek tragedies like deinon and daemon was
tried to uncovered On the anthropologic plane the ideas of Mary Douglas James
Frazer Sigmund Freud and Reneacute Girard regarding rituals were discussed and the role
and importance of rituals in dealing with ambiguity was problematized in the context
of tragedies In the last chapter the ideas developed throughout the study are
discussed through various examples especially the chorus songs in Sophoclesrsquo
Antigone
v
Oumlnsoumlz Bu ccedilalışma tragedyalarla oumlzellikle de Antik Yunan tragedyalarıyla uzunca bir suumlredir
yoğun bir şekilde ilgilenmemin bir sonucu olarak oluştu Ancak bunun dışında tez
danışmanım Prof Dr Zeynep Sayınrsquoın dersleri ve onun oumlncuumlluumlğuumlnde duumlzenlenen ve
felsefe ve sanat ilişkisi temelinde okuma ve tartışmalar yaptığımız toplantıların
ldquoMuğlacircklık ve Tragedyardquo başlıklı bu ccedilalışmanın şekillenmesinde oumlnemli bir
katkısının bulunduğunu belirtmem gerekiyor Bu bakımdan başta danışman hocam
Zeynep Sayınrsquoa ccedilalışmam suumlresince yaptığı eleştirileri iccedilin olduğu kadar bu
toplantılara oumlncuumlluumlk ettiği iccedilin de ayrıca teşekkuumlr etmek isterim
Yabancı kaynaklardan yaptığım alıntıların Tuumlrkccedileye ccedilevrilmesinde ve ccedilevirilerin
kontroluumlnde yardımcı olan yazdığım kısımları okuyarak bana tavsiyelerde bulunan
ve yurtdışında olduğu zamanlarda istediğim kitapları tarayarak bana goumlnderen sevgili
eşim Elif Ccedilağışrsquoa da oumlzel olarak teşekkuumlr ediyorum Onun maddi katkılarının
yanında manevi desteği de olmasaydı işim daha da zor olurdu
Celal Mordeniz ve Kerem Eksenrsquoe ve ayrıca izleme komitemde yer alan hocalarım
Prof Dr Dikmen Guumlruumln ve Doccedil Dr Kerem Karaboğarsquoya oumlneri eleştiri ve
desteklerinden dolayı teşekkuumlr ederim
vi
İccedilindekiler
OumlZ İİİ
OumlNSOumlZ V
İCcedilİNDEKİLERVİ
KISALTMALAR VE İŞARETLERVİİİ
GİRİŞ 1
TANIM SORUNU 2 SOPHROSYNErsquoDEN MUĞLAcircKLIĞA 6 MUĞLAcircKLIK 10
1 İNSANIN EVRENDEKİ KONUMU MUĞLAcircKLIK 18
11 MUĞLAcircKLIK VE SINIR AŞIMI 18 12 AYIRMA TRAGEDYA HEİDEGGER 24
121 Heidegger ve Varlık 25 122 Haletiruhiye 34 123 Korku [Furcht] ve Havf [Angst] ayrımı 36
13 DEİNON VE DAİMON 42 131 Deinon 42 132 Freudrsquoun Unheimlichrsquoi 44 133 Daimon 50
14 OumlLUumlM OumlLUumlMLUumlLUumlK 63 141 Daseinrsquoın Hitamı 67 142 Oumlluumlm Havfı 68 143 ldquoHerkes Oumllecekrdquo amp Belirsizlik 70
15 TECHNEacute TEKNİK 73
2 KUumlLTUumlREL TECHNE OLARAK RİTUumlEL VE KATEGORİZASYON 82
21 KATEGORİZASYON 82 22 KOZMOSUN KONTROLUuml RİTUumlELLER 87 23 EŞİK 90 24 KİRLENME MURDAR CENABET 92 25 PHARMAKON 105 26 RİTUumlELİN BUNALIMI 107
261 Muğlacircklığın Kontroluuml Olarak Dike 116 27 RENEacute GİRARD ldquoFARKLILIĞIN YİTİMİrdquo VE MUĞLAcircKLIK 117
vii
3 ANTİGONE 125
31 GREK KOZMOLOJİSİ 126 311 Kirlilik 126 312 Tanrı İnsan 129 313 Doğa Kuumlltuumlr 133 314 Sosyal İlişkiler (Aile Evlilik Baba-Oğul vs) 139
32 ANTİGONE 142 321 904-920 Satırlar 142 322 Hegelrsquoin Antigone Okuması 147
3221 Cesedi Accedilıkta Bırakmak 152 3222 Hegelrsquoe İtirazlar ndash Karakterlerin Muğlacircklığı 155 3223 Pozitif Hukuk ndash Doğal Hukuk amp Devlet - Aşiret 159
323 Antigone ndash Koro Şarkıları 163 3231 Birinci Koro Şarkısı [330-375] 163 3232 İkinci Koro Şarkısı [583-625] 171 3233 Uumlccediluumlncuuml Koro Şarkısı [780-800] 176 3234 Doumlrduumlncuuml Koro Şarkısı [944 - 976] 178 3235 Parodos ve Beşinci Koro Şarkısı 185
SONSOumlZ 193
KAYNAKCcedilA 201
TABLOLAR 213
EK 1 LEVİ-STRAUSSrsquoUN THEBAİ MİTİ İKİLİ KARŞITLIKLAR TABLOSU 213 EK 2 MEDENİLİK YABANİLİK AYRIMI 214
OumlZGECcedilMİŞ 215
viii
Kısaltmalar ve İşaretler age Adı geccedilen eser
agy Aynı eser-yer
Bkz Bakınız
Ccedilev Ccedileviren
Ed Editoumlr
GA Gesamtausgabe ldquoBuumltuumln Yapıtlarırdquo anlamında Heideggerrsquoin eserlerinin toplu
basımı
Haz Yayına Hazırlayan
Karş Karşılaştırınız
pp Sayfalar
s Sayfa
sat Antik metinlerdeki satır numarası
ty Basım tarihi yok
Trans Ccedileviren
vd ve devamı
vb Ve benzeri
[hellip] Alıntılarda atlanan cuumlmle cuumlmleler
[sic] ldquoAlıntılanan metinde aynen boumlylerdquo anlamında
sect Paragraf Numarası
[Kelime Rakam] Bazı Tuumlrkccedile soumlzcuumlklerden sonra kelimeyi orjinal dilinde
goumlstermek amacıyla ve Antik metinlerdeki satır numaralarını goumlstermek maksadıyla
koumlşeli parantez [] kullanılmıştır
ix
Ccedilalışma boyunca bazı kelimeler oumlzel olarak vurgulanmak maksadıyla italik
yazılmıştır Oumlzellikle bazı oyun isimlerinde oyun kahramanı ile oyun isminin aynı
olduğu durumlarda oyun isimleri italik olarak belirtilmiştir
1
GİRİŞ Antik Yunan tragedyalarıyla ilgili ccedilalışmalarda her zaman şu sorunun cevabı oumlzel bir
oumlnem taşır Neden sadece MOuml beşinci yuumlzyıl ve neden Atina Boumlylesine buumlyuumlk bir
sanatsal başarının arkasında yatan koşullar neydi Neden tragedyalar Sparta Thebai
ya da bir Yunan adası değil de Atina merkezcil olarak vuumlcut buldu ve neden yalnızca
yuumlz yıl gibi bir suumlre iccedilinde parlayıp goumlzden kayboldu Bu sorulara sosyolojik
bakımdan cevap veren oumlnemli sayıda ccedilalışma bulunmaktadır Oumlzellikle Jean-Pierre
Vernant ve Pierre Vidal-Naquet gibi isimlerin tragedyayı MOuml beşinci yuumlzyıla oumlzguuml
toplumsal koşullarının doğal bir sonucu olarak konumlandırdığı ccedilalışmaları bu
konuda doyurucu oumlrnekler olarak verilebilir1
Diğer taraftan filozofların da tragedyalarla oumlzellikle Antik Yunan tragedyalarıyla
yakından ilgilendiklerini kendi duumlnya goumlruumlşlerini accedilıklayabilmek iccedilin ccediloğu zaman
tragedyalardan oumlrnekler seccediltiklerini goumlruumlyoruz Aristotelesrsquoin Poetikarsquoda tragedyayı
felsefi bir sanat olarak nitelemesinden [Poetika 1451b] beri neredeyse buumltuumln buumlyuumlk
filozoflar Antik Yunan tragedyasıyla yakından ilgilenmişlerdir Terry Eagleton
buumlyuumlk filozofların ilginccedil bir şekilde tragedyanın bitmek uumlzere ya da ccediloktan bitmiş
olduğu doumlnemlerde tragedya uumlzerine spekuumllasyon yaptıklarını hatırlatıyor2
Tragedyanın bıraktığı boşluk felsefe tarafından mı doldurulmaktadır Yoksa
felsefenin bizatihi varlığı mıdır tragedyayı bitiren Başka bir deyişle felsefe
tragedyanın ortadan kalkmasına sebep olmuş olabilir mi Felsefenin yokluğunda da
tragedya varoluyor diyebilir miyiz Eğer bu sorulara cevabımız olumluysa burada
felsefenin de tragedya sanatının da ne olduğuna ilişkin oumlnemli ipuccedilları edinebiliriz
Fakat her şey bir yana bu soruları sorabiliyor olmamız daha başlangıccedilta bize şunu
goumlsteriyor ki hem felsefenin hem de tragedyanın ilgi alanına giren ortak bir şey var
1 Bkz Vernant Jean-Pierre Yunan Duumlşuumlncesinin Kaynakları Ccedilev Huumlsen Portakal Cem Yayınevi 2002 ve Vernant Jean Pierre and Pierre Vidal-Naquet Myth and Tragedy in Ancient Greece New York Zone Books 1990 2 Eagleton Terry Sweet Violence The Idea of The Tragic Blackwell Publishing Oxford 2003 s 17
2
trajik olan Eagleton ldquoyapabilenler tragedya yazıyor yapamayanlar felsefe yapıyorrdquo3
diyor Eğer oumlyleyse yapabilenlerle yapamayanlar arasında ccedilok buumlyuumlk bir rekabet
olduğu kesin Ccediluumlnkuuml ikisi de trajik olanla ilgili olmasına rağmen nasıl oluyor da
tarihte her ikisi birden aynı anda varolamıyorlar Ccedilalışmamızda bu sorulara cevap
bulmaya ccedilalışacağız
Tanım Sorunu
ldquoTragedyardquonın ne olduğuna dair ccedilok fazla ccedilalışma bulunmaktadır Literatuumlruumln bu
kadar fazla olmasının nedeni tragedyanın ldquotanımlanmaya direnenrdquo bir yanı
olduğundan kaynaklanıyor olabilir mi Ashley Thorndike ldquotragedyaya dair
yapılacak herhangi bir kesin tanımın doğru ve kapsayıcı olamayacağı kesindirrdquo4
diyerek sorumuzu doğruluyor T R Henn ise ldquoHiccedil kimse duumlnya edebiyat
tarihindeki ccedileşitlilik goumlsteren formlarını da kapsayacak yeterlilikte tragedyanın
tanımını yapamazrdquo5 diyerek daha da ileri gidebilmektedir Her şeye rağmen
tragedyayı tanımlama girişimlerinde birkaccedil temel eğilimden soumlz edilebilir Seyirciye
olan etkisi [acıma korku katharsis vs] bağlamında tragedyayı accedilıklama eğilimleri
trajik kahraman merkezli daha ccedilok romantik kuramın rağbet goumlsterdiği yaklaşımlar
biccedilimsel kuram diyebileceğimiz ve tragedyaya oumlzguuml belli başlı [trajik plot tanınma
baht doumlnuumlşuuml kahramanın etik zaafı vs gibi] unsurların varlığı yokluğu uumlzerinden
tragedyayı tanımlama ccedilabaları duumlalist bir duumlnya goumlruumlşuuml ccedilerccedilevesinde tragedyayı iyi-
koumltuuml doğru-yanlış gibi ahlaki değerlerin ccedilatışması olarak goumlrme eğilimleri bunlar
arasında sayılabilir6 Raymond Williamsrsquoın dediği gibi ldquotragedyaya pek ccedilok yoldan
ulaşılabilmektedirrdquo7 Fakat ister biccedilimsel oumlzellikleriyle yaklaşımlar olsun isterse
3 Eagleton 2003 s 17 4 Thorndike Ashley H Tragedy Houghton Mifflin and Company Boston amp New York 1908 s 12 5 Henn T R The Harvest of Tragedy MethuenampCo London 1961 s 282 6 Tragedyayı tanımlama sorunuyla ilgili daha ayrıntılı bilgi iccedilin şu kaynaklara bakılabilir Palmer Richard H Tragedy and Tragic Theory An Analytical Guide Greenwood Press London 1982 Brereton Geoffrey Principles of Tragedy A Rational Examination of the Tragic Concept in Life and Literature University of Miami Press Florida 3 Printing 1970 Mandel Oscar A Definition of Tragedy New York University Press New York 1961 Roche William Mark Tragedy and Comedy A Systematic Study and a Critique of Hegel State University of New York Press New York 1998 ve Williams Raymond Modern Tragedy Chatto and Windus London 1966 7 Williams 1966 s 13
3
iccedileriğe youmlnelik tanımlamalar olsun tragedyayı ele alma tuumlrleri trajik olanın ne olduğu
sorusuna cevap vermekten kaccedilamazlar Trajik olanın ne olduğuna ilişkin ayrımların
ccedileşitliliği ise bir tuumlr olarak tragedyaya yaklaşımlardan ccedilok farklı değil
Th C W Oudemans tragedya ve trajik olanı accedilıklama girişimlerini iki tip duumlnya
algısına goumlre ayırıyor8 İlkine ldquoayırıcı kozmolojilerrdquo ikincisine ise ldquoetkileşimli
kozmolojilerrdquo adını veriyor Buna goumlre ayırıcı kozmolojiler evrenin rasyonel ve
kesin bir biccedilimde doğa-kuumlltuumlr insan-tanrı insan-hayvan gibi ayrımlarla kategorilere
boumlluumlnduumlğuuml kategorilerin ise birbirleriyle ilişkisinin olmadığı ya da ccedilok az ilişkili
olduğuna inanıldığı kozmolojilerdir Oudemans modern Batı kuumlltuumlruumlnuumln boumlyle bir
ayırıcı kozmolojinin uumlruumlnuuml olduğunu iddia etmektedir Diğer taraftan etkileşimli
kozmolojilerde ise kategorilerin birbirleriyle suumlrekli olarak temas halinde olduğuna
inanılmaktadır Duumlzen-duumlzensizlik insan-tanrı kuumlltuumlr-doğa gibi kategoriler
birbirlerini etkilemekte birbirlerine karışmakta insan ve evren her an muğlacircklık
tehdidi altında bulunmaktadır Bu yuumlzden bu tuumlr kuumlltuumlrlerde muğlacircklık durumlarıyla
muumlcadele etmek iccedilin rituumlel uygulamalarına başvurulduğu goumlruumlluumlr Oudemans bu iki
farklı kozmolojinin tragedyaya ve oumlzellikle de trajik olana bakışlarının da
farklılaştığını belirtir
Ayırıcı kozmolojinin bir sonucu olarak tragedya ccediloğu zaman ldquoccedilatışmardquo kavramı
merkezinden accedilıklanmaya ccedilalışılır Karakterlerin ve onların temsil ettiği
duumlşuumlncelerin değerlerin vs diğerleriyle oumltekiyle uzlaşmaz bir ccedilatışma iccedilinde
olduğu duumlşuumlnuumlluumlr Ccedilatışma hiccedil şuumlphesiz Grekccedile agon soumlzcuumlğuumlne referans
vermektedir Biz modernler agon soumlzcuumlğuumlnuuml genellikle ldquokusursuzrdquo bir simetri iki
ldquokarşıtrdquo ve ldquodenkrdquo guumlccedilte unsurun ccedilatışması olarak anlamaya meyil ederiz Biz bu
ccedilalışmamızda tragedyanın boumlyle bir ldquosimetrikrdquo yapı sergilemekten ziyade ccedilok daha
karmaşık bir temelinin olduğunu birbirine denk ve karşıt gibi goumlruumlnen birbirlerinden
kesin sınırlarla ayrılmış olduğu duumlşuumlnuumllen unsurlar arasında varolduğu sanılan
sınırların aslında belirsiz olduğunu karşıtların aslında birbirlerine karışmış durumda
8 Oudemans Th C W ve Lardinois A P M H Tragic Ambiguity Anthropology Philosophy and Sophocles Antigone Brills studies in intellectual history v 4 Leiden EJ Brill 1987
4
olduğunu goumlstermeye ccedilalışacağız9 Tragedyanın ldquokesinlikrdquolerden ziyade
muğlacircklıklardan kurulu bir tuumlr olduğunu ve bizatihi bu muğlacircklığın tragedyanın
oumlzuumlnuuml trajik olanı doğurduğunu duumlşuumlnuumlyoruz Ccediluumlnkuuml her muğlacirck durum trajik olana
gebedir Bu yuumlzden tragedyayı ve trajik olanı anlamak iccedilin muğlacircklık duumlşuumlncesinden
hareket etmek gerektiği inancındayız
2005 yılında tamamladığım yuumlksek lisans tezimde Antik Yunan tragedyalarında
sophrosyne kavramının izini suumlrmuumlştuumlm Sophrosyne basitleştirerek soumlylememiz
gerekirse sağduyu oumllccediluuml orta (yol) gibi anlamlara ve ldquokendini bilmekrdquo gibi
ccedilağrışımlara sahip Yunanca bir soumlzcuumlktuumlr Yuumlksek lisans tezimin ana ccedilerccedilevesi
tragedyanın nihai hedefinin sophrosyne ve onun bir yan uumlruumlnuuml olarak oluşacak olan
harmoni olduğu youmlnuumlnde şekilleniyordu Başka bir deyişle bir tragedyada seyirciye
oumlğuumltlenen propagandası yapılan etik bir değerdi sophrosyne Bu anlamda
sophrosyne kahramanın bir hamartiası ndashtrajik hatası- olduğu soumlylenen hybrisrsquoin
(aşırılık) karşısına yerleştiriliyordu kısaca formuumll şuydu Hybris vs Sophrosyne
Biraz yakından bakıldığında bu bakışın kısmen Aristotelyen kısmen de Hegelyen
olduğu soumlylenebilir Aristotelesrsquoin Poetikarsquosını ccedilok kaba bir şekilde kahramanın
(genellikle hybris olarak karşımıza ccedilıkan) hamartia yuumlzuumlnden yıkımı ve sonunda
izleyicide oluşan acıma ve korkunun arındırılması (katharsis) olarak oumlzetlersek tezin
Aristotelyen kısmı anlaşılabilir Hegel konusuna gelince her ne kadar tragedya
hakkındaki fikirleri tam ve kesin bir buumltuumlnluumlk goumlstermese de onun tragedyayı
ldquoccedilatışan değerlerin daha uumlst bir duumlzeyde uzlaşmasırdquo şeklindeki tanımlamasından
hareket edersek tragedyanın nihai hedefi olarak uzlaşıyı duumlşuumlnduumlğuuml ortadadır Hegel
oumlzellikle Estetik Uumlzerine Dersler [Vorlesungen uumlber die Aumlsthetik]rsquode Aristotelesrsquoin
acıma ve korku duygularının dışında uumlccediluumlncuuml ve ccedilok daha yuumlksek bir duygunun
zorunluluğundan soumlz eder Uzlaşı duygusu10 [Das Gefuumlhl der Versoumlhnung]
9 Hiccedil şuumlphesiz bu tarz bir accedilıklama ccedilabası yakın zamanlarda oluşmuş tragedyayı paradoks muğlacircklık ve belirsizlik kuramıyla accedilıklamaya ccedilalışan eğilimin bir parccedilasıdır 10 Bkz Hegel GWF Aesthetics Lectures on Fine Art Tr Knox T M Oxford Oxford University Press Vol II 1975 s 1193-1197
5
MOuml V yuumlzyıla baktığımızda bu doumlnemdeki ekonomik toplumsal ve siyasi değişim
ve ccedilatışmalarının sophrosyne ve harmonia fikirlerinde billurlaştığını goumlrmek
muumlmkuumlnduumlr V yuumlzyıl Atinarsquosının demokrasi deneyiminin doğal bir sonucu olduğu
bile iddia edilebilir Suumlrekli olarak ccedilatışan ndashoumlzellikle eski ile yeni- değerlerin
karmaşasında daima dengeyi uyumu ve oumllccediluumlluuml olmayı oumlğuumltleyen duumlsturların artması
bu tuumlrden soumlylemlerin siyasi konuşmalarda şiirlerde ve tragedya metinlerinde
sıklıkla karşımıza ccedilıkması yaşanan suumlreccedille kolaylıkla ilişkilendirilebilir Hybris vs
Sophrosyne denklemi bize hybrisrsquoe kapılan aşırıya kaccedilan sınırları zorlayan ve
hududu aşan birine sophrosynersquoin oumlğuumltlendiğini goumlstermekle ccedilatışmanın temelini de
accedilmaktadır Sınırını bilmesi gereken hybrisrsquoini kontrol etmesi gereken kahraman
eskiye aittir onun doumlnuumlştuumlruumllmesi değiştirilmesi evcilleştirilmesi en oumlnemlisi de
başka guumlccedillerle dengeye kavuşturulması gerekmektedir Tragedyalarda suumlrekli yıkıma
uğrayan eski tip kahramanlar goumlrmemizin bir sebebi de budur
Askerlik alanında gelişen yeni teknikler ve savaş stratejileri eski tipte kahramanlığın
sonunun geldiğini haber veriyordu Polis biccedilimindeki kent yapılanması ve Hoplit
denen askeri sisteminin yaygınlaşması Hektor ya da Akhilleus gibi tek başına
zaferler kazanan kahramanların iktidar alanını sınırlandırıyordu Bu tuumlr gelişmelerle
bağlantılı ve eş zamanlı olarak yeni zenginleşen bir sınıfın o doumlneme kadar sadece
soyluların ayrıcalığı olan iktidara talip olmasıyla yeni bir arkhe (erk) ccedilatışması
başladı Yine eski tipteki soy oumlrguumltlenmesi (genos) ve soy esasına dayalı youmlnetim
anlayışı bir ccedileşit vatandaş esasına dayalı bir sistem olan demos oumlrguumltlenmesi lehine
silinmeye başladı Daha oumlncesinden paranın dolaşıma girmesi ve yazının belli bir
yazman sınıfının tekelinden ccedilıkarak tam anlamıyla bir ldquokamurdquo malı haline gelmiş
olması da arkhe ccedilatışmasını Dike (Hukuk - Adalet) sorununu da iccedilerecek şekilde
genişletti ve şiddetlendirdi Yasalar soumlze dayalı olmaktan ccedilıkıyor yazılı hale
geliyordu Ccedilatışan taraflar iccedilin de yeni bir terim bulundu Isonomia yani eşitlik
Eşitlik yasaların temel felsefesini oluşturacaktı Fakat tragedya ozanlarının da
goumlstereceği gibi bu noktada bir sorun bulunmaktaydı Eşitlik gerccedilekten nedir sorusu
sorulmaya başlandı Yasaların eşitliği ne demektir Yasaların herkese eşit
uygulanması mı Yoksa herkesin adaletten eşit pay almasını sağlayacak yasalar
oluşturmak mı Ve hepsinden oumlnemlisi tragedya ozanları Dikersquonin yani adaletin
6
toplumun bir arada yaşamasının bir imkacircnı olarak gerccedilekten hayata geccedilmesinin
muumlmkuumln olup olamayacağını soruyorlar ve ccediloğu zaman da sorulara accedilık bir cevap
vermekten kaccedilınıyorlardı
Tragedyalarla ilgili kurulan denklem yani aşırıya kaccedilan kahramanın evcilleştirilmesi
daha doğrusu kahramanın aşırılık yuumlzuumlnden yıkıma uğradığının goumlsterilerek
seyircinin katharsis yoluyla ldquoehlileştirilmekrdquo istendiği fikri buumlsbuumltuumln yanlış olmasa
da eksiktir Yanlış değildir ccediluumlnkuuml tragedyaların boumlyle bir okumaya izin veren
yapıları bulunmaktadır Ama diğer taraftan eksiktir ccediluumlnkuuml bu tuumlrden yorumlamalar
tragedyanın accedilıkta bıraktığı daha radikal soruları ccediloğu zaman goumlzden kaccedilırır ya da
goumlrmezden gelmek zorunda kalır
Tragedyanın sophrosyne fikrini oumlğuumltlediği tuumlruumlnden bir formuumllleştirme tragedyanın
bir sanat formu olduğunu es geccediltiği gibi aynı zamanda sanatı da salt olarak bir
ldquoduumlşuumlncerdquoye indirger Oysaki sanatın salt duumlşuumlnce ileten bir araccedil olmadığını
soumlzcuumlklerde karşılık bulamayacak olanı da aktarabilen bir form olduğunu unutmamak
gerekir Buradan baktığımızda tragedyaların metafizik bir boyutu olduğunu hatta
bizzat bu metafiziğe ilişkin sorular sorduğunu ve bilerek de bu sorulara cevap
vermediğini goumlruumlruumlz Oumlzellikle tragedya sanatının yalnızca ldquosoru soranrdquo olmakla
yetindiğini ve zaten daha fazlasının da (sorulara cevap vermenin) onun sanatsal
youmlnuumlnuuml azaltacağını iddia edebiliriz Ccediluumlnkuuml cevap vermek tıpkı Oidipusrsquoun verdiği
yanıtın Sphenksrsquoi oumllduumlrmesi gibi sanatı oumllduumlruumlr V yuumlzyıl Yunan ozanları tam da
sistematik felsefenin doğuş arifesinde bizi cevap vermeye zorlayan ama her
yanıtımızda yeniden ve yeniden başka cevaplar bulmaya bizi mecbur bırakan sorular
sormuşlardır Yunan tragedyalarının 2500 yıldır hala aynı canlılığını korumasının en
oumlnemli nedeni budur
Sophrosynersquoden Muğlacircklığa
Sophrosyne goumlruumlnuumlşte ccedilatışan değerleri kutupları zıtları uccedilları eğerek birbirine
yaklaştırıyor ccedilatışan kuvvetler (değerler ideolojiler vs) arasında belirli bir denge
noktasının ve ccedilatışma sebebiyle bozulan duumlzenin yeniden inşasının muumlmkuumln
olduğuna işaret ediyor bunu bir ideal olarak sunuyordu Ancak bu idealin
gerccedilekleşmesi ne derece muumlmkuumlnduuml(r) Antik Yunan tragedyalarının sorduğu en
7
oumlnemli sorulardan biri tam da burada şekillenmektedir Buumltuumln kategorilerin yerli
yerinde (onlara tahsis edilmiş edildiği duumlşuumlnuumllen yerlerinde) durduğu bir duumlnya
olarak ldquoduumlzenrdquo muumlmkuumln muumlduumlr Bu accedilıdan tragedyaların konularını mitolojiden
seccedilmesi de bir tesaduumlf değildir Epik doumlneme ait olan mitolojiler tam da ldquoşeylerin
kendilerine ait yerlerinderdquo durduğu duumlzenli bir kozmosu anlatırlar ccediluumlnkuuml Tragedya
ise aynı hikacircyeleri bu ldquokozmosunrdquo derinliğindeki ldquokaosurdquo accedilığa ccedilıkartacak şekilde
değiştirerek kullanır Dolayısıyla tragedya yalnızca eski hikacircyelerin V yuumlzyıl Atina
seyircisine yeniden hatırlatılması demek değildir Tragedya seyircisini mitolojinin
goumlruumlnmeyen gerccedilekliğiyle yuumlz yuumlze getirir
Sophrosyne tragedyada bozulduğu duumlşuumlnuumllen duumlzenin yeniden kurucu guumlcuuml olarak
duumlşuumlnuumllmektedir Oysa tragedyalar başlar başlamaz duumlzenin ccediloktan bozulmuş
olduğunu goumlruumlruumlz Dolayısıyla sophrosyne bir uzlaşı noktası olarak ortayı ve
dengeyi ima etse de tragedya bu noktanın imkacircnsızlığını bize goumlsterir
Bize goumlre tragedyalar orta-noktayı dengeyi ve en oumlnemlisi de ldquocevabırdquo bulmanın
ldquoolası-imkacircnsızlığınırdquo goumlstermektedirler Neden olası Neden imkacircnsız
Olasıdır ccediluumlnkuuml neredeyse buumltuumln tragedyalarda ldquoorta-noktardquo ldquogoumlruumlnuumlrrdquo Bu
goumlruumlnuumlşuumln bir oumlrneği olarak Oresteiarsquodaki Orestesrsquoin mahkeme sahnesi verilebilir
Orta-yol ya da uzlaşı ldquoşiddetrdquoin dahil olduğu bir ikna (peitho) suumlrecinden geccediler
Ama nihai olarak deus ex machinersquonın şiddeti mutlak olarak sonlandırıcılığı
olmaksızın boumlyle bir finalin gelmesi duumlşuumlnuumllemezdi Kan davası sonsuza dek suumlruumlp
gidebilirdi Kan davalarında suumlrekli tekrar eden şiddeti ancak nihai bir şiddet
sonlandırabilir Nihai şiddetin en oumlnemli oumlzelliği yeni bir şiddete izin vermemesi
buumltuumln şiddetleri bitirici bir şiddet oluşudur Oumlrneğin devletin (hukukun) şiddeti boumlyle
bir bitiricilik niteliğine sahiptir Oresteiarsquoda da kan davasını bitiren boumlylesi bir
hukuktur
Benzer bir şekilde Antigonersquode Antigone ve Kreonrsquoun uzlaşması imkacircnsız
goumlruumlnmez olasıdır ccediloumlzuumlm oumlylesine yakındır ki suumlrekli olarak oyunda varlığı
hissedilir Ama diğer taraftan boumlyle bir uzlaşı iki bakımdan imkacircnsızdır birincisi
boumlyle bir orta nokta taraflardan birinin ndashya da her ikisinin- yok olması (ccedilatışan
ldquooumlncekirdquo olmaması) anlamına gelmektedir Oresteiarsquoda Erinylerrsquoin Eumenides
8
olması bu konuda iyi bir oumlrnek teşkil eder Hatırlanacağı uumlzere Oresteia uumlccedillemesinin
son oyununda (Eumenides) mahkemenin Orestes hakkında verdiği kararın ardından
Erinylerrsquoin Athena tarafından ikna edilme suumlreci başlar Erinyler kendilerine ait olan
potmosrsquotan11 yani aile iccedili cinayet işleyenlerden intikam alma vazife haklarından
vazgeccedilmek istemezler Ccediluumlnkuuml onları vareden şey tam da onların sahip olduğu bu
potmosrsquotur Bu accedilıdan Erinyler iccedilin ldquouzlaşmardquo demek asla oumlnceki gibi
olamayacakları bir ldquobaşkardquoya doumlnuumlşmek anlamına gelecektir Bu yuumlzden uzlaşıyı
simetri oluşturan iki uccedil noktanın ortada buluşması gibi yorumlamamak gerekir
Boumlyle bir geometri iccedilinde duumlşuumlnuumllduumlğuumlnde bile orta noktanın artık ldquouccedilrdquo olmadığı
rahatlıkla soumlylenebilir
Olası-imkacircnsızlık konusundaki ikinci husus ccedilatışmanın bizatihi kendisiyle ilgilidir
Ccedilatışma kavramı oumlylesine muğlacircktır ki bu ccedilalışmamızda da ele alacağımız uumlzere
yakından bakıldığında mutlak anlamda sınırları tespit edilebilecek bir ldquotarafrdquo ldquouccedilrdquo
ya da ldquokutbunrdquo olmadığı goumlruumllecektir Gerccedilekte tragedyalardaki ccedilatışan guumlccediller bir
doğrunun iki uccedil noktasına geometrik olarak konuşlanmış durumda değildir Bu
yuumlzden de iki uccedil noktanın arası orta noktası duumlşuumlncesi goumlruumlnen bilinebilen
duumlşuumlnuumllebilen ama asla erişilemeyen bir toposu işaret eder Sophrosynersquoin işaret
ettiği bu yer erişilmesi imkacircnsız ldquoufukrdquolara benzer Ufka doğru yol aldıkccedila
yakınlaşıldığı duumlşuumlnuumllen ufuk nasıl ldquoaynı uzaklıktardquo duruyor mesafesini hiccedil
yitirmiyorsa bu orta nokta da tragedyalarda ldquoulaşılabilirrdquo goumlruumlnen bir ufuk gibi
ldquoolduğu sanılanrdquo yerinde durur
Diğer taraftan kahramanların tragedyalardaki birbirlerine ldquofarklırdquo ve ldquozıtrdquo
goumlruumlnuumlmleri de ccediloğu zaman yanıltıcıdır Kahramanlar aynı anda birden fazla
11 Potmos Birinin başına gelen şey birinin payına duumlşen şey kader hediye gibi anlamlarda kullanılmaktadır Potmos birini o şey yapan ve ona ait olan şeyi ima etmektedir Burada Erinyleri Eriny yapan şey ldquoaile iccedili cinayettirrdquo onları vareden şeydir aile iccedili cinayet Hatırlanacağı uumlzere onlar Uranosrsquoun kesilen hayalarından akan kandan doğmuşlardır (Bkz Hesiodos Hesiodos Eseri ve Kaynakları Tanrıların Doğuşu (Thegonia) İşler ve Guumlnler Ccedilev Sabahattin Eyuumlboğlu Azra Erhat Tuumlrk Tarih Kurumu Yayınları Ankara 1991 s 110) Onları vareden şey ndashcinayet- aynı zamanda onların sorumluluğu goumlrev alanları ayrıcalıkları demekti Potmos boumlyle bir durumu ifade etmektedir Soumlzcuumlğuumln anlamları iccedilin ayrıca bkz Liddell Henry George Robert Scott Henry Stuart Jones and Roderick McKenzie A Greek-English Lexicon Oxford Oxford Univ Press 1996 s 1455 Eriny maddesi
9
kategoriye dahil olabilmekte ya da tek bir kategorinin iccedilinde farklılık yanılgısı
yaratabilmektedirler Dolayısıyla tragedyanın formunu geometrik bir doğrudan
ziyade kaleydoskobik ya da fraktal12 bir yapı olarak duumlşuumlnmek gerekir
Muğlacircklık durumu kahramanın ldquosuccedillulukrdquo tartışmasında da accedilıkccedila izlenebilir
Scheler ldquoSuccedillu kimdir sorusuna accedilık belli bir cevap varsa orada trajik olanın rengi
eksiktirrdquo13 diyor Yukarıda da kısmen değindiğimiz gibi ldquocevaprdquo sanatsal youmlnuuml
soldurmaktadır Kahramanın succedillu olup olmadığına ilişkin cevabın verilemediği yer
ancak muğlacircklığın olduğu yerdir Bu durumu şoumlyle accedilıklayabiliriz Kahramanın
eylemi haklı bir eylemdir fakat yine de bir succedil oluşturur Aristotelesrsquoin Poetikarsquosında
tanımlamaya ccedilalıştığı kahraman aslında bu tuumlrden bir nitelik sergiler Buna goumlre
kahraman ne tamamen koumltuuml ne de olağanuumlstuuml denecek kadar iyidir O yalnızca
herhangi bir succedilla succedillanmış kişi basit bir hata (hamartia) yapmış birisidir14 Bu hata
ahlaki bir yanlıştan ziyade kahramanın ndashister bilinccedilli ister bilinccedilsiz- yapmaktan
kaccedilınamadığı bir eylemin sonucudur Dolayısıyla hamartia oumlyle bir succediltur ki
kahraman o hatayı yapmak zorundadır bu yuumlzden succedillu sayılamaz ama bu succedilu
işlemiştir ve succedilludur Orestesrsquoin mahkemesinde (Oresteia) oyların eşit ccedilıkması
bunun muumlkemmel bir goumlstergesidir Kahraman hem succedillu hem succedilsuz bulunmuştur ndash
İonna Kuccediluradirsquonin deyişiyle- ldquosuccedillu-succedilsuzrdquo dur İşte bu hem succedillu hem succedilsuzluk
durumu kahramanın iccedilinde bulunduğu ldquotrajik konumrdquou ifade eder Bu trajik konumu
başka bir ifadeyle kahramanın ldquohem hellip hem helliprdquo ve ldquonehellip nehelliprdquo durumunu biz
ccedilalışma boyunca ldquomuğlaklıkrdquo olarak tanımlayacağız
12 Fraktal yapılar kaos teoremlerinde sıklıkla karşımıza ccedilıkan yapılardır Son 40-50 yıldan beri kusursuz oldukları duumlşuumlnuumllen uumlccedilgen kare doumlrtgen ya da doğru gibi geometrik şekillerin dışında evrende fraktal adı verilen daha karmaşık şekillerin de varolduğu uumlzerinde durulmaktadır 13 Scheler Max ldquoZum Phaenomen des Tragishenrdquo Vom Umsturz der Werte Leipzig 1923 cilt I s 257 Aktaran Kuccediluradi İonna Max Scheler ve Nietzschersquode Trajik Olan İstanbul Yankı Yayınları 1966 14 Bkz Aristoteles Poetika Şiir Sanatı Uumlzerine Ccedilev Nazile Kalaycı Bilim ve Sanat Yayınları Ankara 2005 s 45 sat 1453a10
10
Muğlacircklık
Zaman zaman benzerlikler bulma eğilimleri soumlz konusu olsa da muğlacircklık her şeyin
temelde anlaşılmaz ve bilinemez olduğunu iddia eden bilinemezcilik [agnostizm] gibi
duumlşuumlncelerle karıştırılmamalıdır Muğlacircklık bilinemez bir durum değildir aksine ndash
ccediloğu zaman- bir ccedileşit bilgi fazlalığını ima eder herhangi bir duruma veya nesneye ait
bilginin ve onun dilde ifadesinin duumlzensizliğini ve tamamlanmamışlığını goumlsterir
Muğlaklık ccediloğu zaman dilin bir acizliği olarak karşımıza ccedilıkar daha doğrusu
muğlaklığı daha kolay kavradığımız ve goumlzlemleyebildiğimiz yer dilin evrenidir bir
şeyin ndashbir olayın nesnenin vs- aynı anda birden fazla kategoriye girdiğini
duumlşuumlnduumlğuumlmuumlzde (oumlrneğin pharmakon hem ilaccedil ccedilare hem de zehir guumlnah keccedilisi
anlamlarına gelir) iki farklı şeyin aynı anda gerccedilekleşmesinde (paradoks) yine
benzer bir şekilde mantığın ccedilelişmezlik ilkesine15 uymayan bir durumla ya da
kuumlltuumlruumln daha oumlnceden sınırlarını belirlediği herhangi bir kategoriye uymayan bir
şeyle karşılaştığımızda (anomali) aklın ccedilaresizliği kendini dil yoluyla accedilık eder Bu
acizlik insana rahatsızlık verir Bir sis bulutunun iccedilindeki bir karaltının ya da yarı
karanlık bir odadaki bir nesnenin ne olduğunu hemen kavrayamadığımızda
duyduğumuz bir rahatsızlığa benzer bu his Bu rahatsızlık uyandırıcı guumlcuumlnden
dolayı muğlacircklık istenmeyen bir durum olarak karşımıza ccedilıkar Kesinlikler uumlzerine
inşa edilmiş (olduğu duumlşuumlnuumllen) duumlzeni alt uumlst eder bu yuumlzden tehlikelidir
Ayrıştırılmış adlandırılmış sınıflandırılmış buumltuumln kategorileri birbirine karıştırmak
ve aralarındaki sınırları ortadan kaldırmakla tehdit eder Duumlzen insanın aradığı kitabı
hemen bulduğu ya da nasıl bulabileceğini kesin olarak bildiğini duumlşuumlnduumlğuuml bir
kuumltuumlphaneye benzeyen bir duumlnya imgesi sunar Muğlacircklık buumltuumln rafları darmadağın
ettiği gibi bazı kitapların da ldquoişe yaramazlığınırdquo deşifre eder Ccediluumlnkuuml Baumanrsquoın
dediği gibi muğlacircklığa yol accedilan hatta onu kaccedilınılmaz kılan şey tam da bu istifleme
15 Ccedilelişmezlik İlkesi Biccedilimsel mantığın duumlşuumlnmede tutarlılığı sağlayan temel ilkelerinden biri Bu ilke ldquoBir şey aynı zamanda hem kendisi hem de kendisi olmayan bir şey olamazrdquo ldquoA aynı zamanda B olmazrdquo şeklinde dile getirilebilir Bkz Hanccedilerlioğlu Orhan Felsefe Soumlzluumlğuuml 10 Basım Remzi Kitabevi İstanbul 1996 s 47
11
ve sınıflandırma ccedilabasının kendisidir16 Muğlacircklık mutlak kategorileştirmenin
imkacircnsızlığını goumlsterir ccediluumlnkuuml her seferinde yeniden bir duumlzen uğraşı başlar ve her
yeni duumlzen ccedilabası yeni muğlacircklık kaynaklarının oluşmasına yol accedilar
Aslında muğlacircklık bir insanlık durumudur İnsanın evrendeki konumunu ima eder
Ccediluumlnkuuml varlığın ne olduğu sorusuna hala kesin bir cevap verilememiştir Max
Schelerrsquoin deyişiyle ldquoinsanla ilgilenen bilimlerin sayısı suumlrekli artmış olmasına
karşın bu bilimler insanın ne olduğunu aydınlatmaktan ccedilok karartmaktadırlarrdquo17
İnsan kendini duumlnyaya ldquofırlatılmışrdquo olarak bulur Ama duumlnyaya fırlatılmış olmakla o
aynı zamanda oumlluumlme-fırlatılmış bir varlıktır İnsan duumlnyaya fırlatıldığında varoluş
imkacircnlarını hazır bulur Şu ya da bu olabilmektedir ve olmaktadır da Ama diğer
yandan onun bu varoluş imkacircnları arasındaki ldquooumlzguumlrluumlğuumlrdquo oumlluumlmle hitam bulacaktır
Oumlluumlm insanın en kaccedilınılmaz imkacircnlarından biridir Diğer taraftan oumlluumlm hakkında
bilgi ve deneyimimiz yok denecek kadar azdır ama yine de oumlluumlmuumln bir sınır
olduğunu ve ldquokesinrdquoliği biliriz Bu kesin-ama-muğlak bilgi oumlluumlm-anksiyetesine
(oumlluumlm-havfına) sebep olur İnsan bu havfı duymamak bu havf ile karşılaşmamak ve
onu unutmak iccedilin kesinliklerden kurulu kendi kontroluumlnde (olmasını dilediği) bir
duumlnya kurmaya ccedilalışır Duumlzenin kategorileştirme sınıflandırma ve ayrıştırmanın
tasnifin ve her tuumlrluuml sınırın ve sınırlandırmaların (ve tabii sınır-dışının) duumlnyasıdır bu
Temel muumlcadele muğlacircklığın bu ldquoher şeyin yerli yerinde olduğurdquo ldquoduumlzenlirdquo
duumlnyaya tecavuumlzuumlnuumln engellenmesidir Ccediluumlnkuuml muğlacircklık insana oumlluumlm-havfını
hatırlatmaktadır Bu yuumlzden insan duumlzenli duumlnyasında unutuşa doğru kaccedilış
halindedir Fakat unutuş oumlluumlmuuml unutmak anlamına gelmemektedir aksine insan
oumlluumlmuuml hatırlatan pek ccedilok şeyle donatabilmektedir duumlnyasını Mezarlıklar
krematoryumlar tuumlrbeler ibadethaneler vs Ayrıca oumlluumlmuumln herkes iccedilin kaccedilınılmaz
olduğu ldquosoumlylemirdquo her yerde karşımıza ccedilıkar ldquoHerkes bir guumln oumllecekrdquo Bu kesin bilgi
kesinliğiyle bizi rahatlatır Boumlylece oumlluumlm duumlşuumlncesinin havfı bu soumlyleyişteki
kesinliğin tesviye ediciliğinde kaybolup gider Oumlluumlm havfı kesinliğin verdiği huzurla
16 Bkz Bauman Zygmunt Modernlik ve Muumlphemlik Ccedilev İsmail Tuumlrkmen Ayrıntı Yayınları İstanbul 2003 s 11 17 Scheler Max İnsanın Kozmostaki Yeri Ccedilev Harun Tepe Ayraccedil Yayınevi Ankara 1998 s 35
12
ortadan kaldırılır Aynı zamanda havfın derecesi ldquoherkesrdquoin kamusallığı iccedilinde
yumuşatılır İfadedeki ldquoherkesrdquo ldquohiccedil kimserdquo anlamına gelir
Bize goumlre tragedyanın inatla accedilığa ccedilıkarmak istediği şey tam da bu herguumlnkuumlluumlğuuml
iccedilerisindeki kamusallığın18 suumlrekli uumlzerini oumlrtmek istediği oumlluumlm havfıdır Ccediluumlnkuuml
tragedya tam da ldquoherkes oumllecekrdquo soumlzuumlnuumln kesinliğinin aslında ne kadar muğlacirck
olduğunu goumlsterir Ccediluumlnkuuml ldquoherkes oumllecekrdquo soumlzuumlyle ortaya konulan kesinlik oumlluumlmuumln
insan iccedilin en uccedil ve kaccedilınılmaz imkacircn oluşunun kesinliği değildir ldquoherkes oumllecekrdquo
soumlzuumlnde oumlluumlm kaccedilınılmazlığını ve zatiliğini (bana aitliğini) yitirir ldquoHerkes oumllecekrdquo
demekle artık oumlluumlm herkesindir yani aslında hiccedil kimsenindir Zaten ldquoherkes oumllecekrdquo
soumlzuuml başkasının oumlluumlmuumlnden yani dolaylı olarak ikinci elden elde edilen bir
deneyimdir Ama oumlluumlmuuml başkasının oumlluumlmuumlnden anlamak onu bu yolla
kavrayabilmek ndashdoğası gereği- imkacircnsızdır Ccediluumlnkuuml başkasının oumlluumlmuumlnde oumlluumlmuumln
her zaman bana oumlzguumlluumlğuuml kaybolur Oumlluumlm her zaman benim oumlluumlmuumlmduumlr benim en
zati varlık imkacircnımdır oumlluumlm Başkası iccedilin oumlluumlme gidilebilirim ancak başkasının
yerine oumllmem muumlmkuumln değildir oumlluumlm ikame edilemez Bu yuumlzden ldquoherkes oumllecekrdquo
soumlzuuml sahte bir kesinlik hissi yaratır insana -soumlzuumlm ona- kontrol edilebilir bir
malumat verir Boumlylece oumlluumlm alelade bir vakaya doumlner
ldquoHerkes oumllecekrdquo soumlzuumlyle oumlluumlm bu duumlnyadaki herhangi bir alelade ldquoolayrdquomış gibi
soumlzuumlm ona oumllccediluumllebilen oumlnceden kestirilebilen bilinebilen bir hakikat gibi belirli bir
kesinlik duumlzeyine yuumlkseltilerek insanın ldquoduumlzenlirdquo duumlnyasında yerini alır Oysa insan
varlığın ne olduğunu onun anlamını kesin olarak bilemediği gibi oumlluumlm konusunda da
hiccedilbir ldquokesinrdquo bilgi ve deneyime sahip değildir Oumlluumlmuuml yokluğu ve hiccedilliği
ldquoanlayabileceğirdquo tek yer vardır O da havfın kendisidir İnsan ancak havf duyarak
hiccedilliği kavrayabilir Ama insan tam da bu havfın huzursuzluğundan kaccedilar Yani
insanın kaccediltığı şey oumlluumlm değil bizatihi oumlluumlm-havfıdır İnsan bu havfla doğrudan
doğruya karşılaşmak istemez Bize goumlre tragedya insanı kaccedilmaya ccedilalıştığı bu havfla
yuumlz yuumlze getirir En azından kaccedilışın imkacircnsızlığını ona hatırlatır
18 Bu terimler Heideggerrsquoe aittir Ccedilalışmamızın ilerleyen boumlluumlmlerinde bu terimleri daha daha kapsamlı olarak ele almaya ccedilalışacağız
13
Bu kaccedilışın en temel goumlstergesi hiccedil şuumlphesiz kuumlltuumlruumln kendisidir İster adına insanın
ldquohayatta kalmardquo stratejisi isterse ldquooumlluumlmsuumlzluumlkrdquo ccedilabası diyelim kuumlltuumlr insanın her
tuumlrluuml ldquoyapıp etmerdquosi anlamıyla kuumlltuumlr ldquooumlluumlm fikrinin yarattığı dehşetrdquoten kaccedilışı ima
etmektedir İnsan oumlluumlmluuml olduğu iccedilin ldquokuumlltuumlrrdquo kurmaktadır Kuumlltuumlr Baumanrsquoın
deyişiyle ldquoinsanların farkında oldukları şeyi unutturmaya youmlnelik incelikli karşı-
anımsatıcı teknik bir aygıttırrdquo19 İnsan eğer ldquounutmak zorundardquo olduğu şey
olmasaydı suumlrekli olarak ona kendini kendi varlığını hatırlatacak uumlruumlnler uumlretmezdi
Hegelrsquoin dediği gibi insanın hakiki varlığı onun eylemidir kendini ortaya koyma ve
kendini yaratma edimidir20 Bu yuumlzden insan varolmak iccedilin eylemde bulunmak
zorundadır kuumlltuumlruumln temelinde yatan işte bu zorunluluktur İnsan ancak ve ancak
eylemle ve eylemde varolabilir ve varolmaktadır Diğer taraftan soumlz konusu eylemin
oumlznesi olan insanın varoluşunu suumlrduumlrmesi bir ldquoolumsuzlamardquo şeklinde gerccedilekleşir
Ccediluumlnkuuml o duumlnyaya geldiği haliyle kalmaz onun insan olabilmesi demek doğal varlık
olarak ldquone iserdquo o olmaması ve ldquone değilserdquo o olması anlamına gelmektedir Hegelrsquoin
deyimiyle insan varolanı ldquodiyalektik olarak ortadan kaldıran ve var olmayanı
yaratanrdquo bir varlıktır Diyebiliriz ki eylemin bizatihi kendisi tragedyanın terimleriyle
konuşursak varolanlara (doğaya) karşı bir ccedileşit hybrisrsquotir insanın ldquoinsan
oluşturucurdquo eylemi kaccedilınılmazrsquodır ve kaccedilınılmaz olarak bir ldquosınır aşımırdquodır succediltur
Bu kaccedilınılmazlık durumu onun ldquotrajikrdquo niteliğidir
İnsan herhangi bir ontik varlıktır Ancak o diğer buumltuumln varlıklardan kendini ayırır
Bir tuumlr olarak ldquohayvanrdquo olmasına ve diğer canlılarla birlikte doğanın iccedilinde
varolmasına karşın kendini ldquohayvanrdquolığından ve doğadan ayırır Kaccedilınılmaz olarak
yapar bunu Hegel insandaki bu ayırma guumlcuumlnuuml hayret-verici ve mucizevicirc olarak
nitelendirir İnsana bu guumlcuuml veren logosrsquotur İnsan bu logos sayesinde varolan
duumlnyaya karşı kendi duumlnyasını kuumlltuumlruuml kurar ve boumlylece kendini doğadan insan
elinin değmediği vahşi doğadan ayırır Antigonersquonin birinci koro şarkısında tam da
19 Bauman Zygmunt Oumlluumlm Oumlluumlmsuumlzluumlk ve Diğer Hayat Stratejileri Ccedilev Nirguumll Demirdoumlven Ayrıntı Yayınları İstanbul 2000 s 47 20 Kojegraveve Alexandre Hegel Felsefesine Giriş Ccedilev Selahattin Hilav YKY İstanbul 2 Baskı 2001 s 20 ve 111
14
bu yuumlzden logos dehşet verici bir techne olarak karşımıza ccedilıkacaktır Koro insanın
techne yardımıyla doğayı boyunduruk altına almasını insanın doğaya karşı kazandığı
zaferin oumlvguumlsuumlnuuml soumlyluumlyormuş gibidir ama iccedilten iccedile bu ldquozaferinrdquo uğursuzluğunu
sezdirir Ccediluumlnkuuml bu ldquoayırmardquo projesi başarısızlığa uğramaya mahkucircmdur İnsan
kendini ayırdığı doğanın tehdidini daima duyacak ama her seferinde geliştirdiği yeni
oumlnlemler (yeni teknikler) yeni tehditlerin doğmasına yol accedilacaktır
Bizce trajik olan boumlyle bir topostan neşet etmektedir Ccediluumlnkuuml insanın sahip olduğu bu
mucizevicirc techne (logos) onu iccedilinde bulunduğu doğayla uyumsuz hale getirir İnsan
doğanın bir parccedilası olmasına rağmen ona ccedilırılccedilıplak bir halde uyum sağlayamaz
Antigone birinci koro şarkısında soumlylendiği gibi insan hypsipolis apolisrsquotir Doğanın
iccedilinde kendine kentler kursa da aslında yersiz-yurtsuzdur Duumlnya iccedilinde varolsa da
aslında buraya ait değildir İnsanın varoluşu bu tuumlrden ikiliklerle doludur
Duumlşuumlncelerimizi toparlayacak olursak tragedyanın beşeri duumlnyaya ilişkin sorunları
tartışmaya accedilmanın yanı sıra insanın bu duumlnyadaki belirsizliklerle dolu varlığını da
sorunlaştırdığı kısaca tragedyanın toplumsal meselelerin goumlruumlntuumlsuuml altında daha
derinde felsefi ve metafizik soruları da accediltığı ortadadır Bu duumlşuumlncelerden hareketle
ccedilalışmamızın eksenini metafizikten felsefi antropolojiye antropolojiye ve oradan da
tragedya metinlerine uzanan bir hat uumlzerinde inşa etmeye ccedilalışacağız
Ccedilalışmamızın birinci boumlluumlmuumlnde kısa bir tanımlama girişiminin ardından
muğlacircklığın yukarıda değindiğimiz insan varlığındaki ikiliklerle nasıl bir bağlantı
iccedilerisinde olduğu ve bu ikiliklerin ve belirsizliklerin kendini hissettirdiği oumlluumlm-havfı
uumlzerinde duracağız Bu konuda Heideggerrsquoin Varlık ve Zaman [Sein und Zeit] adlı
eserinin yol goumlstericiliğinde ilerlemeye ccedilalışacağız Oumlzellikle Heideggerrsquoin varlık
tanımından hareketle oumlluumlm konusundaki arguumlmanlarını tartıştıktan sonra oumlluumlm-havfı
sorununu ele alacağız Oumlluumlm-havfıyla ilişkili olduğunu duumlşuumlnduumlğuumlmuumlz tekinsiz
(Unheimlich Uncanny) kavramını da bu boumlluumlmuumln sonunda tartışacağız Tekinsiz
hem bizatihi insanlık durumuyla hem de trajik kavramıyla ilintisi olduğunu
duumlşuumlnduumlğuumlmuumlz bir kavram olarak bizi ilgilendirmektedir Bu kavram tıpkı ccedilalışma
boyunca yer yer değineceğimiz kutsal kirli lanetli pharmakon vs gibi soumlzcuumlklere
benzer ama onlardan ccedilok daha guumlccedilluuml bir biccedilimde muğlacircklık kavramı iccedilin zihin accedilıcı
bir oumlrnek teşkil etmektedir Bu konuda Freudrsquoun 1919 tarihli (Unheimlich)
15
makalesinde yapmaya ccedilalıştığı tanımlama girişiminin ışığında yine Heideggerrsquoin
Houmllderlinrsquoin İster şiiri uumlzerine verdiği dersler ile Metafiziğe Giriş [Die Einfuumlhrung in
die Metaphysik] adlı eserinde geliştirdiği fikirler doğrultusunda tekinsiz terimini ele
almaya ccedilalışacağız
İkiliklerin yarattığı belirsizliklerden kaccedilış yolunun duumlnyaya yeniden ve daima duumlzen
vermek onu kategorilere ayırmak adlandırmak ve sınıflandırmak olduğunu daha
oumlnce belirtmiştik Muğlacircklık insanın ayırdığı ldquoşeylerinrdquo birbirine ldquokarışmasırdquo
anlamına gelmekteydi Bu da ldquoher şeyin yerli yerinde durduğurdquo kozmosun kaosa
suumlruumlklenmesi demektir Karışma durumları trajik olana gebedirler Eğer karışmış
olanı ayırma ccedilabası yetersiz kalmışsa orada trajik belirmeye başlar Ccedilalışmamızın
ikinci boumlluumlmuumlnde bu tuumlrden ayırma ve karışma durumlarını somutlaştırmaya
ccedilalışacağız Bu konuda bizi tragedyaya goumltuumlrecek bir alan olarak rituumlel pratiklerini
ele almayı uygun bulduk Rituumleller oumlncelikle duumlnyadaki şeyleri ayırmaya ayrılmış
kategorilere boumlluumlnmuumlş duumlnyayı o halde ldquotutmayardquo ve birbirine karıştıkları ya da
karışma tehlikelerinin olduğu durumlarda da onları yeniden ayırmaya
yaramaktadırlar (en azından oumlyle olduğuna inanılmaktadır bu tuumlrden bir inanccedil işlevi
goumlruumlrler) Duumlzenin hasar goumlrduumlğuuml bozulduğu başka bir ifadeyle soumlylersek duumlzenin
ciddi bir biccedilimde ldquomuğlacircklıkrdquo tehdidiyle karşılaştığı durumlarda muğlacircklığı kontrol
altına alma youmlntemlerinden biridir rituumlel Ancak rituumleller bazı durumlarda yetersiz
kalabilmektedir Reneacute Girardrsquoın yerinde tespit ettiği gibi ldquotoplumsal uzlaşırdquonın
olmadığı durumlarda rituumlel uygulaması boşa gitmektedir Soumlz konusu ldquotoplumsal
uzlaşırdquonın yokluğunu ayrıntılı olarak ele almaya ccedilalışacağız Ama burada kısaca
oumlzetlemek gerekirse mutlak ldquouzlaşırdquo yokluğu ldquogeccediliş doumlnemlerinderdquo ortaya
ccedilıkmaktadır MOuml V yuumlzyıl birccedilok kuramcının ortaya koyduğu gibi arkaik
doumlnemden ldquomodernrdquo doumlneme geccediliş evresi olarak bu uzlaşının yitirildiği bir doumlneme
karşılık gelmektedir21 Buumltuumln buumlyuumlk geccediliş doumlnemlerinde toplumun değerleri
belirsizliğe duumlşer kavramlar ccedilok-anlamlılaşmaya başlar kısaca evren muğlacircklaşır
21 Tragedyalarda bu yuumlzden ldquoeskirdquo ile ldquoyenirdquonin uzlaşı arayışının goumlruumlnmesi doğaldır Bu accedilıdan sophrosyne hem eskiye hem de yeniye yapılmış bir ccedilağrıdır Fakat tragedyalar nihai olarak ccedilağrının ldquoccedilığlığardquo doumlnuumlşuumlyle biterler
16
Kategorileri yeniden yerli yerine oturtacak youmlntemlerden biri olarak rituumlel işe
yaramaz olur Oumlrneğin Antigonersquode vatan haini olarak Poluumlneikesrsquoin cesedinin accedilıkta
bırakılması işlemi ldquokenti kirlilikten arıtacakrdquo bir rituumlel olması gerekirken tam tersi
bir etkiye yol accedilar Tek bir kişinin -Antigonersquonin- uygulamaya olan itirazı rituumleli
geccedilersiz kılar
Ccedilalışmamızın uumlccediluumlncuuml boumlluumlmuumlnde Antigone metnindeki bu tuumlr muğlacircklık oumlrnekleri
uumlzerinde duracağız Antigonersquoyi seccedilmemizin birkaccedil oumlnemli nedeni var Birincisi
ccedilalışmamızın başlıca referans noktaları olan Heidegger ve Hegelrsquoin her ikisi de
Antigone metnine oumlzel bir oumlnem atfetmişlerdir Heidegger Metafiziğe Giriş gibi
oumlnemli bir ccedilalışmasında birinci koro şarkısını incelemiş Houmllderlinrsquoin ldquoDer İsterrdquo şiiri
uumlzerine verdiği derslerde ise bu koro şarkısının iccedileriğinde tragedyanın oumlzuumlnuumln
yattığını iddia etmiştir Diğer taraftan Hegel de hem Tinin Goumlruumlnguumlbilimi
[Phaenomologie des Geistes] hem de Hukuk Felsefesinin İlkeleri [Grundlinien der
Philosophie des Rechts] gibi başat eserlerinde Antigonersquoye atıfta bulunmuş ve
Estetikrsquote de [Aumlsthetik] Antigonersquoyi ldquogelmiş geccedilmiş en iyi tragedya ve hatta en iyi
sanat eserirdquo olarak tanımlayacak kadar ileri gitmiştir
Bu iki buumlyuumlk duumlşuumlnuumlruumln bu derece ilgisine mazhar olmuş olması Antigone oyununa
oumlzel bir yer accedilmamızı halihazırda zorunlu kılmaktadır Fakat buumltuumln bunların dışında
bir başka neden daha var bu oyuna odaklanmamızı gerektiren O da genellikle
Antigonersquonin en ldquoberrakrdquo metinlerden biri olarak algılanmasıdır bir ccedilok yorumcuya
goumlre diğer Yunan tragedyalarına oranla ldquotartışmalırdquo yanları daha azdır Bu yorumlara
goumlre oyunun ccedilatışan tarafları ccedilok belirgindir kesin sınırlarla birbirinden rahatlıkla
ayrılabilir Romantik okumalara muumlsaittir oumlrneğin iyilik ve sevgi dolu Antigone
koumltuuml ve ceberut diktatoumlr Kreonrsquoa karşıdır Duumlnyanın ikiye boumlluumlnmuumlş birbirine karşıt
değerleri iki kahraman arasında paylaştırılır Bu accedilıdan ccedilalışmamıza uygun bir
tartışma zemini oluşturabileceğini duumlşuumlnuumlyoruz Tarafların tarafların temsilcisi
oldukları fikirlerin bu kadar ldquobelirginrdquo ve ldquokesinrdquo olduğu boumlyle bir oyunda
muğlaklıkların izini suumlrmek bizim iccedilin daha zor ama bir o kadar da kışkırtıcı
olacaktır
Muğlacircklık Yunan tragedyalarında kendisini hem tematik hem de dilsel alanda
goumlsterebilmektedir Oyunda her iki alandaki oumlrnekleri de yeri geldikccedile ele almaya ve
17
tartışmaya ccedilalışacağız22 Ama konunun işlenişi ve karakterlerin duumlşuumlncelerinin yanı
sıra ccedilok daha oumlnemli olarak goumlrduumlğuumlmuumlz koro şarkılarına ayrı bir yer ayıracağız
Ccediluumlnkuuml Antik Yunan kozmolojisini anlamak iccedilin oumlncelikli olarak koro şarkılarına
bakmamız gerekiyor Diğer taraftan koro şarkılarıyla ilişkili bir oumln yargıya rağmen
onların tragedyanın ve trajik olanın ne olduğuna dair accedilıklayıcı metinler olduklarını
duumlşuumlnuumlyoruz Modern okur ccediloğu zaman koro şarkılarını bir ldquofazlalıkrdquo gibi goumlruumlr
Modern okura goumlre koro şarkıları ccediloğu zaman ldquoaksiyonurdquo boumller kesintiye uğratır ya
da konuyu başka yerlere saptırıp ldquodağıtırrdquo Fakat koro şarkıları tam da Yunan
tragedyalarının oumlzuumlnuumln trajik olanın esasının kendisini accedilık ettiği yerlerdir Tragedya
nedir diye soran birinin oumlncelikle koro şarkılarına odaklanması gerekir
22 Yunanca bilgimizin yetersizliği Yunan tragedyalarında dilin muğlacirck kullanımı konusundaki tartışmamızı birccedilok bakımdan sınırlamaktadır Ancak bu konudaki zengin literatuumlr konuyla yakından ilgilenenleri tatmin edecek boyuttadır Burada bu ccedilalışmalardan bazılarını saymakla yetinebilirim Stanford William Bedell Ambiguity in Greek Literature Studies in Theory and Practice New York Johnson Reprint Corp 1972 Vernant 1990 (Oumlzellikle Tensions and Ambiguities in Greek Tragedy ve Ambiguity and Reversal On the Enigmatic Structure of Oedipus Rex başlıklı boumlluumlmler) Versnell H S Isis Dionysos Hermes Three Studies in Henotheism Inconsistencies in Greek and Roman Religion 1 Leiden New York Koumlln Brill 1990 Empson William Seven Types of Ambiguity New York New Directions 1949 (Dilin muğlacircklık oumlzelliğinin edebiyatta ndashoumlzellikle Shakespearersquode- kullanımına ilişkin bolca oumlrnek ve accedilıklama mevcut)
18
1 İnsanın Evrendeki Konumu muğlacircklık
11 Muğlacircklık ve sınır aşımı
Mantık biliminin en oumlnemli terimlerinden biri olan ayrım şeyleri birbirinden ayıran
temel bir niteliktir Tuumlrleri ve cinsleri birbirinden ayırmaya yarar daha geniş bir
tanımlamayla bir şeyi oumlbuumlruumlnden ayıran temel karakterdir Ayrım bu anlamıyla
farklılıkların ve ccedileşitliliğin oluşturduğu bir duumlzeni goumlsterir Muğlaklıkta ise
farklılıklar ve ccedileşitlilikler birbirine karışmış durumdadırlar Dolayısıyla muğlacircklık
modern duumlzen anlayışına uygun bir durum değildir Modern duumlzen anlayışı farklı
olan şeylerin birbirlerinden uzak durması birbirlerinden ayrılması esasına dayanır
Muğlacircklık ise bir araya gelmesi muumlmkuumln goumlruumlnmeyen şeyleri birbirine karıştırdığı
onları bir ccedileşit fuumlzyona uğrattığı iccedilin modern duumlşuumlncenin duumlşmanıdır
Giriş boumlluumlmuumlnde değindiğimiz gibi paradoks oxymoron anomali ccedilelişmezlik
ilkesinin yitimi aporia gibi olgu ve durumlar muğlaklıkla ilişkilidir Paradoks en
azından Antik Yunanrsquoda anlaşıldığı şekliyle ldquogenel geccediler duumlşuumlnceye aykırı
inanılmaz hayret vericirdquo anlamlarına gelmektedir1 Beklenmedik şaşırtıcı
olağanuumlstuuml inanılmaz gibi anlamlar da paradoksun Yunanca koumlklerinin kapsadığı
anlamlar olarak sunulmaktadır2 Bu anlamları daha sonra inceleyeceğimiz ve
ccedilalışmamızın anahtar soumlzcuumlklerimizden biri olan deinon soumlzcuumlğuumlnuumln karşılığı olarak
da goumlreceğiz
Oxymoron ldquopantoporos aporosrdquo ya da ldquohypsipolis apolisrdquo gibi birbirine tam karşıt
iki soumlzcuumlğuumln yan yana gelmesi durumlarında karşımıza ccedilıkan ifade biccedilimleridir Biz
bu ccedilalışmamızda dildeki bu tuumlr soumlyleyiş sanatlarının niteliğinden ziyade bunların
oluşturduğu muğlacirck alana odaklanacağız Başka bir deyişle oxymoronlar burada
şiirsel bir teknik ya da sanatsal bir uumlslup olmalarından ziyade insanın muğlacirck
1 LiddellampScott 1996 ldquoparadoxosrdquo maddesi Soumlzcuumlk Yunanca para Yanında karşısında ve doxa goumlruumlş duumlşuumlnce beklenti niyet soumlzcuumlklerinin birleşiminden oluşmuştur Bkz Klein Ernest A Comprehensive Etymological Dictionary of the English Language Amsterdam Elsevier 1966 s 1125 ldquoparadoxrdquo maddesi 2 Bkz Hanccedilerlioğlu 1996 s 22 ldquoAykırı Duumlşuumlncerdquo maddesi
19
durumuna dair accedilığa ccedilıkardıklarıyla bizi ilgilendirmektedir Oumlrneğin Antigonersquode
insanı nitelemek iccedilin kullanılan pantoporos aporos ifadesi bir ccedileşit paradoks iccedileren
bir oxymoronrsquodur Her şeye ccedilaresi olan [pantoporos] ccedilaresiz [aporos] İnsanın
evrendeki konumunu tanımlayan bu tuumlrden ifadeler bizim iccedilin insanın ldquomuğlacircklığınırdquo
goumlstermektedir
Aynı soumlzleri ldquoccedilelişmezlik ilkesirdquo ldquoaporiardquo [ccedilıkmaz] ya da ldquoanomalirdquo [normalden
sapmış aykırı anormal] iccedilin de kullanabiliriz Buumltuumln bu tuumlrden durumları ccedilalışma
boyunca muğlacircklık olarak adlandıracağız Bizim iccedilin buumltuumln bu durumlar kesinliğin
azalması ya da yitmesinden dolayı oluşmaktadır
Muğlacircklık tam bir kesinlik yokluğudur kesinsizlik durumudur ve insanın evrendeki
durumunu ifade eder Antik Yunan tragedyası bir tuumlr olarak insanın bu kesinsizliği
uumlzerinde şekillenir insanın evrendeki muğlacircklığını bir sorun olarak alır Giriş
boumlluumlmuumlnde ifade etmeye ccedilalıştığımız gibi bu V yuumlzyıla oumlzguuml doumlneme oumlzel
koşulların da bir sonucu olarak goumlruumllebilir Beşinci yuumlzyılın sonuyla birlikte
tragedyanın ortadan kaybolmasını yukarıda saydığımız tuumlrden ldquomuğlacircklıklarınrdquo
ortadan kaybolmasıyla daha doğrusu kontrol altına alınmasıyla ilişkilendirmek
gerekir Yunan tragedyasının sona erişi Yunan rasyonalizminin başlangıcına denk
gelmektedir
M Detienne rasyonel duumlşuumlnceyi Parmenidesrsquole başlatır Gerccedileğin ccedilelişmezlik
ilkesine bağlı olarak tanımlanması ayrıca gerccedilek ve gerccedilek-dışı ayrımı da ilk olarak
Parmenidesrsquote goumlruumllmektedir3 Detiennersquoe goumlre ldquohatırlamardquo olarak anlaşılan aletheia
ve unutmak anlamına gelen lethersquonin birbirlerine karşıt iki kavram olarak
konumlandırılmasıyla arkaik doumlnemin sonu gelmiştir Detiennersquoe goumlre bir tarafta
aletheiarsquonın diğer tarafta lethersquonin olduğu kesin bir karşıtlıktan ziyade birinin
diğerine gidip geldiği birbirlerinin iccediline girdiği bir ara muğlacirck boumllgenin varlığından
soumlz edilebilecekken Parmenides ile birlikte bu ara boumllge ortadan kaldırılmıştır Lethe
ile aletheiarsquonın birbirleriyle olan ilişkisini Heidegger de birccedilok yerde ele almış
3 Bkz Harrison Robert Pogue The Ambiguities of Philology Diacritics Vol 16 No 2 Summer The Johns Hopkins University Press 1986 s 14
20
ldquoaccedilığa ccedilıkmardquo olarak ccedilevirmeyi tercih ettiği aletheiarsquonın lethersquoye aidiyetini hiccedilbir
zaman yitirmediğini ve birbirlerinden ayrılmaz olduklarını vurgulamıştır Benzer bir
ilişkiyi ldquohiccedilliğin iccedilindeki varlıkrdquo tanımlamasında da goumlruumlruumlz Bu tartışmalara
ccedilalışmamızın ilerleyen boumlluumlmlerinde değinmeye ccedilalışacağız Ccediluumlnkuuml bu tuumlr kavramlar
muğlacircklık kavramını anlayabilmemiz iccedilin temel oumlneme sahiptirler
Ayırıcı aklın kesin hacirckimiyetinin Platonrsquola başladığını soumlyleyebiliriz Oumlrneğin insanı
muğlacirck bir konuma suumlruumlkleyen oumlluumlm konusunda ldquokesinrdquo fikirler Platonrsquola başlıyor
Phaidonrsquoda oumllmek uumlzere olan Sokrates oumlluumlmden korkmadığını ccediluumlnkuuml oumlluumlmuumln
yalnızca ldquoruhun bedenden ayrılmasırdquo olduğu soumlyler4 Zaten hakikati doğru bir şekilde
kavrayan yanımız bedenimiz [socircmatos] değil ruhumuzdur [psuchecircs] Beden (ten)
hakikat arayışındaki ruha engel olmakta onu hakikatten uzaklaştırmaktadır
Gerccedilekten tenimiz [socircmatos] kendisini beslemeye mecbur olduğumuz iccedilin binlerce guumlccedilluumlklere sebep olur Bundan başka ansızın ccedilıkıp gelen hastalıklar hakikatin peşinde koşmamıza engeldir Bu kadarla da kalmıyor ten [socircmatos] bizi her neviden istekler tutkular korkular kuruntularla bin tuumlrluuml saccedilmalıklarla doldurur oumlyle ki haklı olarak denildiği gibi bir an olsun onunla gerccedilekten duumlşuumlnmek muumlmkuumln olmaz[hellip] gerccedilekten tenle [socircmatos] beraber bulundukccedila hiccedilbir şeyi arılığı iccedilinde oumlğrenmek muumlmkuumln değilse iki şeyden biri Ya gerccedilek bilgi hiccedil muumlmkuumln değildir yahut onu yalnız oumlluumlmden sonra elde edeceğiz5
Ruh ile beden ikiliği Phedrusrsquoda da vurgulanır Buna goumlre ruh oumlte duumlnyada
goumlrduumlklerini hatırlama yeteneğine sahiptir ve bu da ldquogerccedilek olanın bilgisirdquo ldquohakiki
varlığınrdquo bilgisini verir Platonrsquoda kozmolojik bakış iki duumlnyanın birbirinden kesin
olarak ayrılmasına dayanmaktadır Bu duumlnyalardan biri varolan ama oluş halinde
olmayan diğeri de oluş halinde fakat gerccedilekte varolmayan bir duumlnyadır Birincisi
akıl bilgisinin ikincisi de doğru sanının konusudur Platonrsquoa goumlre psykhe yani ruh
varolan ama oluş halinde olmayan bu idealar duumlnyasında bulunuyordu daha sonra
buradan sonra yeryuumlzuumlne inmişti Duumlnyaya gelmeden oumlnce ldquokendinden guumlzelirdquo
ldquokendinden iyiyirdquo goumlrmuumlş tanımıştı6 Bundan dolayı da gerccedilek bilgiye ancak ruhun
kendisi ulaşabilecek ve bunu da ldquohatırlamardquo yoluyla [anamnesis] yapacaktı Platon
4 Platon Phaidon Ccedilev Hamdi Ragıp Atademir Kemal Yetkin Sosyal Yayınlar İstanbul 2001 s 20 sat 64c 5 Platon 2001 sat 66c-e 6 Bkz Platon 2001 sat 75c
21
Phaidrosrsquoda biri beyaz oumlteki siyah iki atın ccedilektiği bir arabayı kullanan bir suumlruumlcuuml
metaforu kullanır Burada suumlruumlcuuml arabayı kullanan aklı temsil etmekte beyaz at
soylu isteğe siyah at da maddi isteklere youmlnelmiş olarak resmedilmektedir7
Gerccedilekle goumlruumlnuumlş hakikat ile yalan varlık ile yokluk kalıcı ile geccedilici birbirinden
boumlylece ldquorasyonelrdquo bir temele oturtulmaya ccedilalışılarak ayrılırlar
İnsanın kesinlik arayışı evrendeki varlıkları kategorilere ayırmaya youmlneltmiştir
Oudemans iki tuumlr kozmolojiden bahsediyor birincisi varlıkları birbirinden ayırmaya
dayanırken diğerinde ayrımlar mutlak ve kesin değildir şeyler arasındaki bağlantılar
gizli bir şekilde varlığını suumlrduumlruumlr
Birinci tipten kozmolojiler ayırıcı [separative] olarak adlandırılır ikincisine de etkileşimli [interconnected] kozmoloji denir Bunu anlamak iccedilin doğanın kozmolojik sınıflandırmasına bakmamız gerekmektedir Sınıflandırma ayırmadır [differentiation] [] İnsanlar varlıkları aynı başlığı altında bir araya getirip sınıflandırma yapabilmek iccedilin ayırırlar Ayırma ve birleştirme birbirlerini tamamlar8
Ancak ayırma ve benzerliklerine goumlre sınıflandırma şeyleri tanımlama ve algılamada
bazı değişikliklere neden olur Farklı kategorilere konan iki şey arasındaki
benzerlikler aynı kategoride yer alan iki şey arasındaki farklılıklar yavaş yavaş
silinir Oudemansrsquoa goumlre Avrupa kozmolojisi ayırıcı bir kozmoloji olarak bu ayırma
işlemini sonuna kadar goumltuumlrmuumlş ve sonunda şeyler birbirlerinden tamamen
farklılaştırılmıştır9
Avruparsquonın ayırıcı kozmolojisinin koumlkleri genellikle Descartesrsquoe dayandırılır Ancak
Descartes Oudemansrsquoın da doğru bir şekilde tespit ettiği gibi ayırıcı duumlşuumlnuumlşuumln
mucidi değil bir ccedileşit geliştiricisidir Ccediluumlnkuuml yukarıda da goumlrduumlğuumlmuumlz gibi ayırıcı
duumlşuumlnuumlşuumln felsefedeki ilk izleri Parmenidesrsquoe kadar uzanmaktadır Aslında bu
meseleyi modernleşme olarak adlandırmak daha doğru olacaktır Modern duumlşuumlncenin
yerleşmeye başlaması da Platonrsquola başlar Modern felsefe şeyleri kesinliği iccedilerisinde
bilmek ve onları tam ve hiccedilbir şuumlpheye yer bırakmayacak şekilde tanımlamak uumlzerine
7 Bkz Platon [Eflatun] Phaidros Ccedilev Hamdi Akverdi Maarif Vekaleti 1943 8 Oudemans amp Lardinois 1987 s 32 9 Oudemans amp Lardinois agy
22
kurulmuştur Descartes Spinoza Berkeley Kant Spencer gibi duumlşuumlnuumlrlerle bu
duumlşuumlnce biccedilimi doruğa ulaşmıştır
Descartes evrenin buumltuumln gerccedileklikleri birbirinden tamamen ayrılmış madde ve ruh
ikiliğinde sınıflandırır Bu duumlşuumlncenin Antik Yunanrsquodan geldiği ve ortaccedilağ
duumlşuumlncesindeki aşkın-duumlnya beşeri duumlnya ayrımına denk geldiği soumlylenebilir
Descartesrsquoin adıyla anılan kartezyen duumlşuumlncede olgular ve şeyler karşıtlarıyla var
olabiliyor her şey ikilik iccedilerisinde anlaşılıyordu Descartes insanın duumlşuumlnen yanını
merkeze alıyor yalnızca duumlşuumlncenin kendisinden şuumlphe etmiyor ve buradan
hareketle ldquokesin olarak bildiği bu noktadanrdquo yola ccedilıkarak epistemolojisini
oluşturuyordu Cogitoda accedilık ve seccedilik olarak yer alan ldquokesinlikrdquo modern bilimlere
de model teşkil etti Doğruluk kesinlik değişmezlik ve evrensellik modern
bilimlerin temel yasaları haline geldiler Kartezyen gelenek ve cogito merkezli
duumlşuumlnce ve bilim anlayışları 17 yuumlzyıldan 20 yuumlzyılın başlarına kadar devam etti
Ayırıcı kozmolojilerde belirsizlik olumsallık tesaduumlf karışıklık ve muğlacircklık gibi
durumlara izin verilmez Duumlşuumlnce bu tuumlr durumlarla savaşır
Farz edelim ki varlık insan aklının mantığı tarafından evrensel olarak algılanabilir Diyelim ki duumlnya mantığa uygun farz edelim ki varlıklar akıllarda goumlruumlnduumlğuumlnden hiccedil de farklı olmayan bir dizi resimden ibaret diyelim ki insan aklı ona temas eden her şeyi kesin olarak mantıksal biccedilimlerde kristalize ediyor diyelim ki evrenimiz muumlkemmel bir biccedilimde mantık yasalarına goumlre işlemektedir Buumltuumln bu varsayımların her biri şuna varır bizim duumlnyamız her yerde aynı şekilde mevcut olan [ubiquitously] kesin [unambiguous] bir şeydir Bu oumlyle bir duumlnyadır ki onun bir parccedilasını accedilık ve kesin bir şekilde kavradıktan sonra herhangi bir parccedilasını da bulabiliriz Belirli bir şeyi bilmeye ccedilalışmak ccediloğu zaman o şeyle ilgili muğlacircklığı gidermeye ccedilalışmak demektir10
Modern duumlşuumlncenin ldquomuğlacircklığı gidermerdquo ccedilabası modernizm eleştirisinin temelinde
yer alır Oumlrneğin Derrida moderniteyi teksesli [phonocentric] ve akıl merkezli
[logocentric] olarak nitelendirirken ldquofilozofların ccedilelişmezlik mantığınardquo ldquoevet ve
hayır mantığınardquo ve ldquoikili mantığınardquo meydan okuyan khocircra11 ve pharmakon gibi
10 Peckham George W ldquoThe Existence of Ambiguityrdquo The Journal of Philosophy Vol 23 No 18 September 2 Journal of Philosophy Inc 1926 s 479 11 Khora soumlzcuumlğuuml iccedilin bkz Derrida Jacques Khocircra Ccedilev Didem Eryar Kabalcı Yayınevi İstanbul Şubat 2008
23
soumlzcuumlklere vurgu yapmış Deleuze ve Guattari de benzer şekilde uumlrettikleri rhizome
soumlzcuumlğuumlyle muğlacirck alanın varlığını vurgulamaya ccedilalışmışlardır
Bir rhizomersquoun başlangıcı ya da sonu yoktur her zaman ortadadır şeylerin arasındadır araoluştur [interbeing] intermezzodur [] Orta kesinlikle ortalama demek değildir aksine şeylerin hızlandığı yerdir Şeylerin arası bir şeyden diğerine gidip gelen yeri tespit edilebilir bir ilişkiyi goumlstermez birinden oumltekine kıyılarını aşındıran ve ortada hızlanan başı veya sonu olmayan bir akıştır12
Deleuze ve Guattarirsquoye goumlre Batı duumlşuumlncesi neredeyse tuumlmuumlyle ldquoağaccedilsırdquo
[arborescent] denilen bir yapıda duumlşuumlnmektedir Yani bir koumlk vardır bu koumlkten bir
goumlvde goumlvdeden dallar oluşur Bir olan ikiye boumlluumlnuumlr iki olan da doumlrde duumlşuumlncenin
ilerleme biccedilimi bu şekildedir Oysaki duumlşuumlnce ağaccedil yapısında [arborescent]
değildir13 Deleuze ve Guattari Batı duumlşuumlncesinin ağaccedil-biccedilimli ve ccediloğu zaman ikili
[binary] işleyen katı mantığına karşılık rhizome kavramını hiyerarşik olmayan
belirli bir biccedilimde yapılaştırılamayan her zaman oluş halinde bir duumlşuumlnuumlş biccedilimi
olarak tanımlarlar Ağaccedil koumlk goumlvde ve dallar arasında hiyerarşik bir ilişki kurarken
rhizomersquoda bu hiyerarşik yapı bulunmaz Her bir rhizome sınırları kesinleşmemiş
diğerleriyle suumlrekli bir ilişki halinde olan accedilık bir yapı [aslında bir yapıdan bile soumlz
edilemez] oluştururlar Rhizome ccedilokluğu ve ccedileşitliliği kartezyen bir ikili karşıtlığın
yerine farklılıkların bir aradalığını oumlnermektedir ve aslında bizim muğlacircklık
dediğimiz boumllgeyi tanımlar
19 yuumlzyılda Darwinrsquoin evrim kuramı Aristotelesrsquoten beri suumlre gelen bu ikili
mantığa A ile A olmayan arasındaki kesin ayrıma ağır bir darbe vurmuştu İkili
mantığının aksine olarak Darwin A ile A olmayan arasındaki ayrımın mutlak
kategorik ayrım değil bir farklılaşma evrimi olduğu iddia ediyordu Bu yuumlzden buumltuumln
farklar Deleuze ve Guattarirsquonin Rhizomersquou gibi akışkanlık iccedileriyordu Darwinrsquoe
goumlre A ile B arasında bir ayrım varsa bu bir evrim suumlreci yoluyla gerccedilekleşiyordu A
ile B kategorilerinin kapsamını belirleyen şey onların iccedilinde bulundukları ortamdı14
12 Deleuze Gilles and Guattari Feacutelix A Thousand Plateaus Capitalism and Schizophrenia Tr Brian Massumi Minneapolis University of Minnesota Press 1987 s 25 13 Bkz DeleuzeampGuattari 1987 s 15 14 Jenks Chris Transgression Key ideas London Routledge 2003 s 13
24
---
Muğlacircklığın modernizm eleştirisinin uğrak noktalarından biri olduğu accedilıktır
Modern duumlşuumlncenin ikili ve ayırıcı mantığı karşısında muğlaklığın oluşturduğu ldquogri
alanrdquo postmodernlerin ya da kaos teorisyenlerinin alanıdır15 Biz Yunan
tragedyasının tam da boumlyle bir alanda modern duumlşuumlncenin henuumlz kesin olarak
hacirckimiyetini kuramadığı bir doumlnemde vuumlcut bulduğunu duumlşuumlnuumlyoruz Dolayısıyla
Yunan Tragedyasını anlamak iccedilin her youmlnuumlyle muğlaklığı kavramak gerekir diye
duumlşuumlnuumlyoruz Bu amaccedilla ccedilalışmamızın ilk boumlluumlmuumlnde moderniteyi ve modern
duumlşuumlnceyi farklı bir sesle eleştiren Heideggerrsquoin duumlşuumlncelerine yer vereceğiz
12 Ayırma tragedya Heidegger
Heidegger iccedilin kesinleyici yuumlklemsel tanımsal ve sınıflamacı Batılı metafizik soumlylemi ile nihilizm dediği hayat uumlzerindeki rasyonel-teknolojik efendilik istenci arasında oumllduumlruumlcuuml bir suumlreklilik vardır Kartezyen ergorsquoda istenccedilli egemenliğin buumltuumln programı vardır Metafizik arguumlman ve sistemleştirme teknikleri bizi lsquovarlık sorusunu duumlşuumlnmekrsquoten duumlşuumlncelerimizi hayati soruşturma tınlamasına doumlnuumlştuumlrmekten alıkoyar16
Modern kuumlltuumlruumln teknoloji ile birlikte lsquoinsan olmarsquo sorununu bilinccedilli olarak ihmal
ettiğini soumlyleyebiliriz Teknoloji ve bilim (bilme) kozmosa ilişkin lsquomalumatrsquoları
ortaya ccedilıkarmaktan ibaret kalmıştır Oysaki Heideggerrsquoin dediği gibi ayın duumlnyadan
kaccedil kilometre uzakta olduğunu ya da hidroklorik asidi yapacak formuumlluumln hangisi
olduğunu sorarak elde edilecek pek bir şey yoktur Bu cevapları biliriz ama bu
bilgiler sonludur sonluluk sorunun bizatihi kendisinin oumlnemsizliğini goumlsterir
Oysaki soru sorma değeri olan şey kolay kolay tuumlketilemez Varlığın anlamına ilişkin
bir soru oumlrneğin hiccedil bir zaman tam anlamıyla bitirici bir cevap alamaz Ama bu
varlık sorusu gibi bir sorunun hedefinin olmadığını da goumlstermez Soru sormak soru
sorma değeri olan bir şey hakkında soru sormak Heideggerrsquoin tanımıyla bir
yolculuktur ama bu bir seruumlven değil yurda doumlnuumlştuumlr İnsan kendi varlığı hakkında
15 Jenks 2003 s 9 16 Steiner George Heidegger Ccedilev Suumlleyman Sahra Hece Yayınları Ankara 2003 s 91-2
25
kendine kendini soran insan cevaplanamaz olan karşısında kendi yurduna kendine
geri doumlner17
Heideggerrsquoin oumlnerisi budur Bir bilme olarak techne physisrsquodeki asli olanı lsquoaccedilığa
ccedilıkarmalırsquo ya da onu lsquosaklılık iccedilinde korumalırsquodır Techne tarlaya tohum eken bir
ccediliftccedilinin sabırlı bekleyişini iccedilermelidir nehrin akış youmlnuumlnuuml değiştirerek oumlnuumlne bent
kurup doğayı koumlleleştiren bir guumlce doumlnuumlşmemelidir Ama insan ccedileşitli sebeplerle
(hayatta kalmak) kendini doğadan ayırır Ancak bu ayırma sadece ldquosoumlzrdquodedir
Gerccedilekte ona techne ile huumlkmeder onu boyunduruk altına alır bizatihi doğanın
guumlcuumlnuuml kullanarak onu evcilleştirir Paradoks burada başlar Techne doğayı mutlak
olarak boyunduruk almada yetersizdir yetersiz kalmaya mahkucircmdur İnsan bu
paradoksun ortasında kalır Muumlcadelesini suumlrduumlruumlr varlığını korumak paradoksu
ortadan kaldırmak iccedilin daha fazla kesinlik daha fazla bilgi daha fazla techne yaratır
İşte Yunan tragedyası insanın tam da bu ldquokesinlikrdquo arayışına saldırmaktadır onun
kendine kurduğu soumlzde korunaklı duumlnyanın altını oyar ve onun rasyonel-teknolojik
huumlkuumlmranlığının boşunalığını ve hiccedilliğini goumlsterir
121 Heidegger ve Varlık
ldquoVarlıkrdquo ya da ldquovarolanrdquo soumlzcuumlklerini duyduğumuzda bu soumlzcuumlklerle neyin
kastedildiğini ne denilmek istendiğini biliriz Ama bu ne tuumlrden bir bilgidir Bu
bilgiyi nasıl accedilıklayabiliriz Varolan ya da varlık nedir
Heidegger Varlık ve Zaman [Sein und Zeit] adlı ccedilalışmasında bu sorulara cevap
vermeye ccedilalışır Ccedilalışmasına Platonrsquoun Sofist adlı diyalogundan yaptığı bir alıntıyla
başlar
Accedilıkccedila anlaşılıyor ki lsquovarolanrsquo ifadesini kullanırken tam olarak ne demek istediğinizi uzunca zamandan beri biliyorsunuz ve hatta ona aşinasınız Bir zamanlar biz de biliyorduk ama artık teredduumlde duumlşmuumlş durumdayız18
17 Bkz Steiner 2003 s 92-3 18 Platon Sofist 244a Heidegger 2008 iccedilindeki ccedileviriden alınmıştır
26
Michael Gelvenrsquoe goumlre Heideggerrsquoin ccedilalışmasına bu alıntıyla başlamasının belirli
nedenleri vardır19 Bunlardan ndashbize goumlre- en oumlnemlisi bu alıntının Heideggerrsquoin
varlık problemini Batı felsefesi ccedilerccedilevesinde ele alacağının işareti olmasıdır
Heidegger Varlık ve Zamanrsquoda batı felsefesinin varlık problemine yaklaşımını
eleştirecektir Diğer taraftan Heidegger tıpkı Platonrsquoun Sofist diyaloğunda yapmaya
ccedilalıştığı gibi uumlzeri suumlrekli olarak kolay cevaplarla oumlrtuumllen oumlrtuumllmeye ccedilalışılan
lsquovarlıkrsquo sorusunu yeniden sormak istemektedir Ccediluumlnkuuml lsquovarlık sorusursquo -felsefe tarihi
boyunca- accedilık ve anlaşılır bir hale geleceği yerde daha da anlaşılmaz ve karmaşık
olmaya devam etmiştir Bunlar Varlık kavramına ilişkin olarak Antik Yunanrsquoda
başlayan ve uzun yıllar varlığını suumlrduumlrmuumlş bazı oumlnyargı ve doğmalardan
kaynaklanmaktadır
Heidegger Varlık ve Zamanrsquoda kendi varlık araştırmasını derinleştirmeden oumlnce
ldquovarlıkrdquo sorusuna youmlnelik bu başat yanılgı ve oumlnyargıları accedilıklar Varlık kavramına
ilişkin en temel oumlnyargılar varlığın kavramların en tuumlmeli olduğu bu yuumlzden
tanımlanamayacağı ve ldquohiccedilbir ek accedilıklamaya ihtiyaccedil duymadanrdquo kavranabileceği
şeklindedir Heideggerrsquoe goumlre bu durum lsquovarlıkrsquo kavramının ndashduumlşuumlnuumllduumlğuumlnuumln
aksine- aslında ne kadar ldquokaranlıkrdquo olduğunu goumlstermektedir20 Varlığın
tanımlanamaz olduğunu soumlyleyen oumlnyargı varlığın ldquoen tuumlmelrdquo kavram olduğu
duumlşuumlncesinden ccedilıkarılmaktadır Heidegger varlığın tanımlanamaz oluşunun varlığın
anlamına ilişkin soruyu sormaktan bizi muaf kılmadığını aksine bizi bu soruyu
sormaya ccedilağırdığını belirtir21 Varlığın kendiliğinden anlaşılır olduğu youmlnuumlndeki
oumlnyargı iccedilin de Heidegger aslında anlaşılır gibi goumlruumlnen şeylerin derin bir
anlaşılmazlık barındırdığını iddia eder
Ccediluumlnkuuml ldquogoumlkyuumlzuuml mavidirrdquo ldquomutluyumrdquo ve benzeri ifadeleri herkes anlar Fakat tam da bu ortalama anlaşılırlık o tabirin aslında anlaşılmazlığını tanıtlamaktadır Bu varolanlarla birer varolan olarak kurduğumuz her ilişki ve oluşta a priori olarak bir muammanın bulunduğunu goumlsterir bize Hep belirli bir varlık anlayışı iccedilinde yaşıyor olmamız ve varlığın anlamının aynı zamanda hep karanlıklar iccedilinde kalıyor olması
19 Bkz Gelven Michael A Commentary on Heideggerrsquos Being and Time Illinois Northern Illinois University Press 1989 s 21-22 20 Heidegger Martin Varlık ve Zaman Ccedilev Kaan Oumlktem İstanbul Agora Kitaplığı 2008 s 2-3 21 Heidegger 2008 s 3
27
esasen ldquovarlıkrdquoın anlamına ilişkin soruyu tekrar sorma zorunluluğunu kanıtlamaktadır 22
Heidegger soruyu sorar Varlık nedir Bu karanlık tanımlanamaz ama
ldquokendiliğindenrdquo anlaşılabilen varlık nedir Neden vardır Varlığın anlamı nedir
İnanccedillı bir duumlşuumlnce iccedilin bu soru saccedilmadır daha da oumltesi aptallıktır Ama felsefe tam
da bu tuumlrden bir aptallıktır Hiccedilbir cevap sağlanamasa da felsefe soru sormaktır23
Varlık nedir Varlığın ne olduğunu bilmiyoruzdur Fakat sorudaki ldquodirrdquoe ilişkin
belirli bir anlayış iccedilindeyizdir Heideggerrsquoe goumlre bu karşımıza ortalama ve muğlacirck
bir varlık anlayışını ccedilıkarmaktadır Ortalama ve muğlacircktır ccediluumlnkuuml ldquovarlık nedirrdquo
sorusu ister istemez ldquovarlıkrdquo kavramının kendisini kullanmak zorunda kalır Bu
yuumlzden sorgulamaya başlayacağımız tarafsız bir başlangıccedil noktası yoktur24
Sorunun hedefi olan herhangi bir varolan değildir bizatihi soruyu soran olarak
bizlerizdir Fiziksel nesneler ya da hayvanlar iccedilin nasıl ve ne olmak hiccedilbir zaman
ilgilenmeleri gereken bir şey olmamıştır Onlar ne ise o olmak zorundadırlar Ama
insan iccedilin yaşamak demek kim olduğuna kendi varlığında neyin asli olduğuna
ilişkin bir anlayışa sahip olmak anlamına gelir25 Dolayısıyla varlığın ne olduğunu
araştırmak bir varolanın kendi kendini araştırması demektir yani soru soranın
ldquokendi varlığı iccedilinde şeffaf kılınmasırdquodır Ancak ve ancak insan ldquovarlığırdquo
sorgulayabilir ve hatta sorgulamalıdır Bu bizi Heideggerrsquoin dışa-durmak dediği şeye
goumltuumlruumlr George Steiner bu durumu şu soumlzlerle accedilıklıyor26
Bir tek insan en somut anlamıyla ldquodışa-durduğundanrdquo (ex-ist) bir tek o ldquovarrdquoı duumlşuumlnebilir Ağaccedil kaya Tanrı vardır der Heidegger fakat dışa-duramazlar eğer dışadurma (existence) ile insanın kendi dışına durma kendini var ışınına kendi
22 Heidegger 2008 s 3 23 Steiner 2003 s 73 24 Bkz Mulhall Stephen Heidegger ve ldquoVarlık ve Zamanrdquo Ccedilev Kaan Oumlktem Sarmal yayınevi İstanbul 1998 s 28 25 Bkz Mulhall 1998 s 32 26 Dışa-durmak Heideggerrsquoe goumlre Daseinrsquoın zamansallığını da goumlstermektedir Zamansallık geleceğe doğru bir kendinin dışına olma vecittir Bu konuda Bkz Leacutevinas Emmanuel Oumlluumlm ve Zaman Ccedilev Nami Başer Ayrıntı Yayınları İstanbul 2006 s 76 vd
28
dışında olarak (ecstatically) accedilık tutma yeteneğini lsquoex-istencersquo ile lsquoecstasyrsquo arasındaki etimolojik bağların bir ipucu olduğu bir duruşu anlar isek27
İnsan taş ağaccedil ya da bir kuş gibi herhangi varolan bir şeyden farksızdır Fakat onun
ldquoayırt edici niteliğirdquo onun duumlşuumlnen varlık olarak ldquovarlığın oumlnuumlne getirilmiş
olmasında varlığa ilişik kalmasında ve boumlylece de ona cevap veriyor olmasında
yatarrdquo28 Heidegger Die Einfuumlhrung in die Metaphysik [Metafiziğe Giriş] adlı
ccedilalışmasında Yunancada varlık karşılığı olarak ousia ve parousia soumlzcuumlklerinin
kullanıldığını fakat bu soumlzcuumlklerin hatalı bir şekilde Latinceye substance (cevher
oumlz) olarak ccedilevrildiğini belirtir29 Parousiarsquonın Almanca karşılığı An-wesen
(goumlruumlnuumlşe-gelme [coming-to-presence])rsquodir Heidegger Anwesenrsquoin muumlstakil ccediliftlik
ya da ccediliftlik evi anlamlarında kullanıldığını belirttikten sonra Yunanlıların da
parousia soumlzcuumlğuumlnuuml benzer şekilde anladıklarını soumlyler Ousia ve parousia
soumlzcuumlkleri ldquoyurtluk yurt-dalık kendinde ve kendinle duruş kendine kapanmışlık bir
buumltuumlnluumlkluuml şimdi varlık veya ora-dalıkrdquo gibi anlamlara sahiptir30 Parousia ldquobize
sunulan bir şeyrdquoi ima etmektedir Yunanlıların varlık soumlzcuumlğuumlnden anladıkları tam da
bu kendini sunma goumlruumlnuumlşe gelmedir O goumlruumlnuumlşe gelme ve dışa durma olarak bir
kendinde durmadır [standing-in-itself] ama aynı zamanda kendi kendine dayanıklılık
ve sebat goumlstererek durması sayesinde kendini dışavurup bildirebilir31
Heidegger aynı ccedilalışmasının ilerleyen boumlluumlmlerinde seinrsquoın etimolojik koumlkenini
belirleyen uumlccedil farklı goumlvdeyi bize goumlsterir Bunlardan ilk ikisi Hint-Avrupa menşelidir
ve ldquovarlıkrdquo karşılığı olarak Yunanca ve Latince dillerinde karşımıza ccedilıkarlar Es
bunların en eskisidir (Sanskritccedile asus) Heidegger bunları lsquoyaşamarsquo lsquohayatrsquo ve
27 Steiner 2003 s 107 28 Heidegger Martin Oumlzdeşlik ve Ayrım Ccedilev Necati Accedila Bilim ve Sanat yayınları Ankara 1997 s 18 Aslında Heidegger existence terimiyle phusis ve ousia gibi terimlerin karşılanamayacağı notunu da duumlşer Heideggerrsquoin existence kavramıyla ile ilgili ayrıntılı accedilıklamaları iccedilin bkz Heidegger Martin Introduction to Metaphysics Tr Gregory Fried Richard Polt New HavenampLondon Yale University Press 2000 s 67 ve 193 29 Heidegger 2000 s 64 30 Bkz Peters Francis E Antik Yunan Felsefesi Terimleri Soumlzluumlğuuml Ccedilev ve Haz Hakkı Huumlnler Paradigma Yayıncılık İstanbul 2004 s 274-75-76 Liddell amp Scott 1996 s 1274-5 Inwood Michael J A Heidegger Dictionary Malden Mass Blackwell Publishers 1999 s 52-53-54 ve 60-61-62 31 Bkz Heidegger 2000 s 67
29
lsquokendi kendine durmarsquo olarak ccedilevirir Yunanca esti Latince est İngilizcede is ve
Almanca ist bu koumlkten tuumlremişlerdir Koumlkuumln diğer Hint-Avrupa goumlvdesi bhu veya
bheursquodur Bunlar lsquogoumlruumlnuumlşe ccedilıkmakrsquo lsquokendi dışına kendinden ccedilıkarak durmakrsquo
anlamlarına gelmektedir Yunanca phuocirc da bu gruba dahil edilebilir Bu koumlkten
physis [fizik doğa] ve phyein [buumlyuumlmek] soumlzcuumlkleri ortaya ccedilıkmıştır Heidegger phy
koumlkuumlnuumln Yunanca phainesthai [kendini goumlstermek] soumlzcuumlğuumlndeki pha ile de ilişkili
olduğunu varsayar Bu durumda physis ışık iccedilinde ortaya ccedilıkmak aydınlatmak
parıldamak ve boumlylece goumlruumlnuumlşe gelmekrsquotir32
Latince geccedilmiş zaman kipi olan fui Almancadaki bin ile bist [14 yuumlzyılda
kullanımdan kalkan wir lsquobirnrsquo ihr lsquobirstrsquo biccedilimleri] hepsi de bu koumlkten [bhu bheu ve
phu] tuumlremiş soumlzcuumlklerdir33 Seinrsquoın koumlkeninin uumlccediluumlncuuml goumlvdesini Sanskritccedile lsquoikamet
etmekrsquo lsquokonaklamakrsquo gibi anlamlara gelen wasami soumlzcuumlğuuml oluşturur Soumlzcuumlğuumln
Almancadaki karşılığı seinrsquoın ccedilekiminde ortaya ccedilıkar war ve gewesen gibi Ya da
bizzat wesen soumlzcuumlğuumlnde olduğu gibi34
Burada kelime koumlklerinden anlamlar ccedilıkarmaya devam edersek Arapccedila koumlkenli
soumlzcuumlkler bu konuda bize yardımcı olacaktır
ldquoMevcutrdquo [exist] ile ldquovecdrdquo [ecstasy] arasında sıklıkla yapılan etimolojik benzerlik burada yerindedir mevcut olmak ldquodışarıda durmakrdquotır [to exist is to ldquostand outsiderdquo] [] Mevcut olmak vecd halinde olmaktır [to exist is to be in ecstasy]35
Victor Turner burada ndashbaşka bir bağlamda da olsa- benzer bir sorunu tartışıyor
Turnerrsquoin soumlzlerini ccedilevirirken Arapccedila koumlkenli soumlzcuumlklerden yararlandım Bu
soumlzcuumlkler bize soumlzcuumlkler arasındaki koumlkensel ilişkiyi Tuumlrkccedilede olduğundan daha accedilık
bir şekilde goumlsterebiliyor Mevcut vuumlcut mevcudiyet ve vecd hepsi de aynı koumlkten
gelen soumlzcuumlklerdir36 Dolayısıyla Heideggerrsquoin soumlzuumlnuuml ettiği ldquovarlığın dışa ve dışında
32 Bkz Heidegger 2000 s 75 33 Bkz Heidegger agy 34 Bkz Heidegger 2000 s 75-6 35 Turner Victor The Ritual Process Structure and Anti-Structure Cornell University Press Ithaca - New York 1977 s 138 36 Bkz Nişanyan Sevan Soumlzlerin Soyağacı Ccedilağdaş Tuumlrkccedilenin Etimolojik Soumlzluumlğuuml İstanbul Adam Yayınevi 2 Basım Mart 2004 mevcut ve vuumlcut maddeleri s 294 ve 487
30
durmasırdquo olgusunu bu soumlzcuumlklerle daha accedilık bir şekilde kavrayabiliyoruz Varlık yani
mevcudiyet bir bakıma suumlrekli bir vecd halindedir
İnsan kendi dışında durabildiği ve kendisi hakkında kendine soru sorabildiği iccedilin
diğer var-olanlardan ayrılır Heidegger kendine ilişkin soru sorabilen buumltuumln diğer
varolanlar arasında olmasına rağmen kendi varlığını mesele edebilen bir istisna olan
bu varlığa Dasein adını verir37
Heidegger Daseinrsquoın oumlzuumlnuumln onun varoluşu olduğunu ortaya koyarak başlar İnsanın
varoluşu onun ontolojik yapısından başka bir şey değildir
Daseinrsquoın oumlzuuml ile anlatılmak istenen Tanrırsquonın oumlzuuml ile anlatılmak istenenden ccedilok farklıdır Tanrının oumlzuuml kendi varlığıdır oumlzuuml ile varolması aynıdır ikisi de zorunlu ve mutlaktır Buna karşılık Daseinrsquoın oumlzuuml zorunluluk ve mutlaklık taşımaz Daseinrsquoın zamansallığı tarihselliği ve sonluluğu oumlzguumlrluumlğuumlnuumln temel oumlğesidir 38
Dasein bir olanaklar buumltuumlnuumlduumlr başlı başına bir varoluştur suumlrekli bir varolma
halidir Bu onun zamansallığına ve oumlzguumlrluumlğuumlne yol accedilar Ancak onun bu niteliği
skolacircstik felsefenin evrendeki varlıklar iccedilin kullandığı existentiarsquodan farklıdır
Existentia skolacircstik felsefede evrendeki herhangi bir varlığa evrende bir şekilde
varolmuş olan bir şeye referans vermek iccedilin kullanılmaktadır Oysaki Heidegger
yukarıda da accedilıklamaya ccedilalıştığımız gibi exsistentia terimini yalnızca Dasein iccedilin
kullanır diğer varolanlar Heidegger iccedilin [Vorhandensein] mevcut-olandır39
37 Heidegger burada ldquoinsan varlığırdquo ifadesi yerine bir terim olarak Daseinrsquoı tercih etmiştir Dasein Almancarsquoda lsquoinsan varlığırsquo anlamında kullanılmaktadır Fakat Heidegger soumlzcuumlğuuml bu anlamının yanında ona felsefi bir anlam yuumlkleyerek kullanır Eğer yalnızca lsquoinsan varlığırsquo anlamıyla duumlşuumlnuumlrsek insanın sadece bir cins tuumlr ve ayrımla tanımlanan gerccedilek ve somut bir varlığından bahsetmiş oluruz Yalnızca bu anlamıyla Dasein lsquoontikrsquo bir varlıktır Fakat Heideggerrsquoin uzun uzun accedilıkladığı gibi Dasein lsquoontiko-ontolojikrsquo bir varlıktır İnsan ontik niteliğinin uumlzerine ontolojik varolmayı accedilabilen tek varlıktır Bu yuumlzden o diğer varlıklardan ayrılır İnsan varlığına ilişkin bir soru da bu yuumlzden Heideggerrsquoin deyişiyle ontiko-ontolojik olmak zorundadır Bkz Heidegger 2008 s 11-12 Ayrıca bu konuda bir accedilıklama iccedilin bkz Ccediluumlccedilen A Kadir Heideggerrsquode Varlık ve Zaman Asa Kitabevi Bursa 2003 s 42-43 38 Ccediluumlccedilen 2003 s 56 39 Mevcut-olan olma niteliği Daseinrsquoın da bir varlık olanağıdır Oumlrneğin başkası iccedilin Dasein kendini bir mevcut-olan olarak sunar Bu durum onun iki temel olanağı ile ilgilidir Kategorik ve varoluşsal Kategorik yapı Daseinrsquoın nersquoliğini varoluşsal yapı ise Daseinrsquoın kim olduğunu goumlsterir Varlığın kendini kendi varoluşunda accedilığa ccedilıkarması onun kim olduğunu verirken yukarıda bahsettiğimiz kendini mevcut-olan olarak başkasına sunması da onun ne olduğunu veren kategorik yapısını ifade eder
31
Exsistenz teriminin koumlkeninde lsquoaccedilığa ccedilıkanrsquo lsquoortaya ccedilıkanrsquo lsquokendi kendine ayakta
duranrsquo anlamları bulunmaktadır Daha oumlnce de tartıştığımız gibi Heideggerrsquoe goumlre
boumlyle bir varoluş yalnızca Daseinrsquoa ait olabilir Ccediluumlnkuuml kendi dışına ccedilıkarak kendi
varlığının ne anlama geldiğini sorabilen yegacircne varlıktır o Bu yuumlzden de varoluş
Daseinrsquoın oumlzuumlduumlr
Heidegger Daseinrsquoın uumlccedil yapı oumlzelliğini ortaya koyar 1 Kendi oumlnuumlnde olmak
(tasarım) 2 Daha baştan ve daima duumlnya-iccedilinde-olmak 3 Duumlnya uumlzerindeki
şeylerin yakınlığında yakınında olmak Bu oumlzellikler Daseinrsquoın zamansallığını bize
goumlstermektedir Buna goumlre tasarım Daseinrsquoın kendine ilişkin olarak tasarımı gelecek
zamana daha baştan ve daima duumlnya-iccedilinde-olmalığı geccedilmiş zamana ve şeylerin
yakınlığında olması da şimdiki zamana goumlnderme taşır Bu uumlccedil ardışık zaman
paradoksal biccedilimde eşzamanlı olarak Daseinrsquoda bir arada bulunur
Heidegger Varlık ve Zamanrsquoın ikinci boumlluumlmuumlnde zaman konusunu ayrıntılı olarak
incelemektedir Daseinrsquoın bu varlık minvalinin uumlccedil yapısı kısaca şoumlyle accedilıklanabilir
En kendine oumlzguuml imkacircn olan oumlluumlm daha baştan ve daima Daseinrsquola birliktedir
Dasein bu imkacircnı sonradan edinmiş değildir varolduğu andan itibaren ona maruz
kalır Heidegger bunu oumlluumlme-fırlatılmışlık (ya da oumlluumlme bırakılmışlık) olarak
adlandıracaktır Dasein bu bırakılmışlığın accedilık bir şekilde bilincinde olmasa da daha
baştan bir duumlnya-iccedilindedir bir duumlnyaya aittir Dolayısıyla daha baştan geccedilmişe
sahiptir Diğer taraftan Dasein olmak zorundadır ve yine daha baştan kendi
oumlnuumlndedir (ex-ist) suumlrekli bir tasarım halindedir Gelecek zaman dediğimiz şeye
aittir Ccediluumlnkuuml ldquoolmakrdquo zorunda olduğu gibi ldquooumllmekrdquo zorundadır Ama bu bilinebilir
belli bir suumlrenin bitimi demek değildir Oumlluumlm hep accedilık kalan belirsiz bir varlık
imkacircnıdır Bu yuumlzden Dasein kaygıdan dolayı ldquoşeylerinrdquo yakınında durur Şimdiyi
yaşar
Heideggerrsquoe goumlre Daseinrsquoın oumlzuumlne dair en temel nitelik şudur Belirli bir duumlnya
iccedilinde varolmak Buna goumlre Daseinrsquoın en zati niteliği onun iccedilinde-var-olmaklığıdır
Fakat bu belirli bir mekacircnsal ilişki anlamına gelmemektedir Daseinrsquoın dışında
mevcut olanlar oumlrneğin suyun bir bardak iccedilinde olması ya da dolabın iccedilinde
elbiselerin olması bir mekacircn ldquoiccedilinderdquoliğini goumlstermektedir Herhangi bir mevcut-
olanın herhangi bir başka mevcut-olanın iccedilinde yer alması anlamına gelen mevcut-
32
oluşsal iccedilindelik ile Daseinrsquoın iccedilinde-var-olmaklığı birbirinden farklıdır Daseinrsquoın
iccedilinde-var-olmaklığı onun varlık temelini oluşturmaktadır Bir başka deyişle Dasein
oumlzuuml gereği iccedilinde-var-olmaktadır
Almancada ldquoinrdquo soumlzcuumlğuuml innanrsquodan ikamet etmekten habitarersquoden eğleşmekten gelmektedir ldquoanrdquo ise alışkın olmak aşina olmak iyi halde bulundurmak anlamındadır [] ldquoBinrdquo ifadesi de ldquobeirdquo ile rabıtalıdır oumlte yandan ldquoich binrdquo şu demektir Ben şoumlyle ve boumlyle aşina olduğum duumlnyada şurada veya burada eğleşirim burada ikamet ederim ldquoIch binrdquoin mastar hali olan sein eksistensiyal anlamda şurada veya burada ikamet etmek şuna veya buna aşina olmak demektir O halde iccedilinde-var-olmak oumlzsel konstituumlsyonu duumlnya-iccedilinde-varolma olan Daseinrsquoın varlığının formal eksistensiyal ifadesidir40
Başka bir ifadeyle soumlylersek Heideggerrsquoin tanımladığı iccedilinde-var-olmak niteliği
Daseinrsquoın belirli durum ya da zamanlarda sahip olduğu belirli durum ve zamanlarda
ise sahip olamayabileceği keyfi bir nitelik değildir Dasein ancak ve ancak iccedilinde-
var-olmaklığı sayesinde var olabilir Ancak suyun bardakta durması ya da elbisenin
dolapta durması gibi Dasein da kendisini nesnel bir goumlruumlnuumlş olarak bir uzam
iccedilerisinde ortaya ccedilıkarmaz Heideggerrsquoin iccedilinde-olmaklıkla ilgili olarak Almancadan
verdiği oumlrneklerin işaret ettiği gibi Dasein daha ziyade lsquobir şeyle tanışık olmarsquo lsquobir
şeyin yakınında olmarsquo lsquoyanında durmarsquo ya da lsquobir yerde ikamet etmersquo anlamında
varlığını kendi uumlzerinde temellendirir Dasein suumlrekli olarak kendini seccedilmekte kendi
olmakta bir şeyle ilişki iccedilinde olmakta kendinde ikamet edebilmektedir
W von Humbolt bazı dillere işaret etmiştir ki bunlarda ldquobenrdquo ldquoburardquo olarak ldquosenrdquo ldquoşurardquo olarak ve ldquoordquo ldquoorardquo diye ifade edilmekte başka bir deyişle gramer bakımından bu dillerde şahıs zamirleri yer zarflarıyla [Ortsadverbien] goumlsterilmektedir Yer ifade eden [Ortsausdruumlcke] soumlzcuumlklerin asli anlamının ne olup olmadığı yani zarf mı yoksa zamir mi olduğu tartışmalıdır Oysa yer zarflarının Dasein olarak ben ile rabıtalı olduğu dikkate alınacak olursa soumlz konusu tartışmanın temeli ortadan kalkar Ccediluumlnkuuml ldquoburardquo ldquoorardquo ve ldquoşurardquo duumlnya-iccedilinde belirli mekacircnsal [Raumstellen] konuşlarda mevcut olan varolanların salt yer belirlenimleri [Ortsbestimmungen] demek değildir birincil olarak Onlar Daseinrsquoın asli mekacircnsallığının [Raumlumlichkeit] karakterleridir 41
40 Heidegger 2008 s 56 41 Heidegger 2008 s 125 Alıntıdaki ldquomekacircnrdquo ve ldquoyerrdquo soumlzcuumlklerinin Almanca karşılıkları iccedilin bkz Heidegger Martin Sein und Zeit 11 unveraumlnderte Auflage Max Niemeyer Verlag Tuumlbingen 1967 s119
33
Heidegger Daseinrsquoın iccedilinde-var-olduğu duumlnyayı bildiğini bu bilmenin de aslında
Dasein iccedilin hep tanışık olma hali olduğunu soumlyler ldquoDuumlnyayı bilme (noein) ya da
lsquoduumlnyarsquoyı nutuk (logos) ve istişare etme duumlnya-iccedilinde-varolmanın birincil hali
işlevine sahiprdquo42tir Duumlnya iccedilinde varolmak bir yerde bulunmak insanlarla ve
şeylerle ilişki iccedilerisinde de olmak demektir Bir şeyle ya da biriyle ilişki iccedilinde
olmak demekse kendi varlığını fark etmek anlamına gelir Dolayısıyla duumlnya-iccedilinde-
olmak a apriori olarak kendi varlığını bilmek anlamına gelir Bu yuumlzden duumlnya-
iccedilinde-olmak daima birlikte olmak anlamına da gelmektedir Dasein kendisini diğer
fiziksel varlıklar gibi yalnızca duumlnya iccedilinde bir goumlruumlnuumlş olarak ortaya koymaz
Dasein diğerleriyle birlikte vardır Oumlrneğin masa duvara yakın hatta ona dokunur
vaziyette olabilir ancak gerccedilekte ne duvar masaya ne de masa duvara ontolojik
olarak ldquodokunabilmektedirrdquo Dokunma Daseinrsquoa oumlzguuml olabilir ancak
Dokunmak varlıklarla karşılaşmak onlara ilgi duymak ve onlara kaygı duymak anlamıyla ldquobirlikte-olmakrdquo veya ldquoyan-yana-olmakrdquotır O halde duumlnya-iccedilinde-varlık olarak Dasein ilgi veya kaygı duyan varlıktır İlgi veya kaygı duyması onun varoluşsal ve ontolojik yapısı gereğidir [] Dasein daima bir şeyle ilgili ve ilişkili olarak Duumlnya-iccedilinde Varlıktır43
Bu ilgi ve kaygı [ihtimam goumlstermelik]44 Daseinrsquoın ontolojik niteliklerinden biridir
Boumlylece Dasein duumlnya-iccedilinde-varolurken başkalarıyla oumlteki Daseinrsquolarla ve diğer
nesne ve şeylerle karşılaşır onlarla ontolojik bir ilişkiye geccediler Diğer taraftan
Daseinrsquoın duumlnya-iccedilinde-olmaklığı onun iccedilin kaccedilınılmaz bir durumdur Yukarıda da
değinildiği gibi bu keyfi bir durum değildir
Guumlnluumlk yaşam iccedilerisinde Daseinrsquoın kim olduğu sorgulandığında Daseinrsquoın
başkalarıyla [herkesle] birlikte ve onlardan biri olarak varolduğu ortadadır
Heidegger bunu Daseinrsquoın herguumlnkuumlluumlğuuml olarak adlandırır45 Dasein başkalarıyla olan
birlikteliğinde daima kendini ldquoben-buradardquo olarak ifade eder Kendini onlardan
42 Heidegger 2008 s 61 43 Ccediluumlccedilen 2003 s 60-61 44 Varlık ve Zamanrsquoın Kaan Oumlktem ccedilevirisinde Sorge soumlzcuumlğuuml lsquoihtimam goumlstermelikrsquo olarak ccedilevirildiğini hatırlatalım Bkz Heidegger 2008 45 Herguumlnkuumlluumlk (Alltaumlglichkeit) Batı metafiziği oumlzellikle Platonist duumlşuumlnce geleneğinde ccediloğunlukla insanı guumlnluumlk hayattan soyutlama eğilimi goumlze ccedilarpar Bu eğilimin aksine Heidegger Daseinrsquoı guumlnluumlk yaşamın iccedilinde olarak ele alır onu kamusal bir hayatın iccedilinde sıradanlık iccedilinde duumlşuumlnuumlr
34
ayırma ccedilabasındadır Ama eş zamanlı olarak başkalarıyla da birliktedir onlarla belirli
tarzlarda ilişki iccedilindedir Dasein herguumlnkuuml yaşam iccedilinde herkesle birlikte sıradanlaşır
kendisini herkesrsquoliğin kamusallığında tesviye eder varoluşunu gizler Herkesin
giydiği gibi giyinir seccediltiği kıyafet kendisinin seccedilimi gibi goumlruumlnse de temelde
başkalarınındır [oumlrneğin hazır giyim sektoumlruumlnuumln seccedilimleridir] Dolayısıyla Dasein
kendisini farklı kılamaz onlardan biri olur
Başkalarına veya onlara bakarak veya onları dikkate alarak yaşamak sıradanlığın kendisidir Ne zaman Dasein kendi varoluşunu diğerlerinden ayırır ve onların oumlnuumlne sıccedilrarsa Dasein kendisi olur Daseinrsquoın kendi varoluşunu kavraması ve sıradanlığın oumltesine geccedilmesi onun varoluşunu otantik yapar Daseinrsquoın otantikliği onun kendi varoluşunu accedilık yapmasıyla ortaya ccedilıkar46
Dolayısıyla varlığın otantik ve otantik olmayan iki farklı varlık tarzı bulunmaktadır
Otantik olmayan varlıkla kasıt herguumlnkuumlluumlğuuml iccedilinde ve herkesin kamusallığında
tesviye olmuş ve varlığın olanaklarını fark edemeyen Daseinrsquoı anlatırken otantik
Dasein yukarıda da belirtildiği gibi kendi varoluşunu keşfeden Daseinrsquodır
122 Haletiruhiye
Heideggerrsquoin bulunuş ve anlama dediği iki minval varolmanın eşit derecede asli
tesis edicileridir Bulunuş terimiyle ldquoaslında en iyi bilinen ve en herguumlnkuuml olanrdquodan
bahsedilmektedir haletiruhiye Herguumlnkuuml sıradanlığı iccedilinde Daseinrsquoın
memnuniyetsizliği keyifsizliği sıkıntısı ya da huzurluluğu mutedilliği gibi halleri
Dasein iccedilin bulunuşu ifade etmektedir Haletiruhiyeler Daseinrsquoın varoluşsal yapısını
belirleyen ve onu yapan oumlzelliklerdir ldquoHaletiruhiyenin bozulabilmesi ve birdenbire
değişebilmesi sadece şunu ifade eder Dasein zaten hep bir ruh hali iccedilindedirrdquo47
Haletiruhiye Daseinrsquoa belirli bir hali işaret ettiği iccedilin Heideggerrsquoin deyişiyle varlığı
kendi ldquoşuradalığınardquo taşır Heidegger buradan fırlatılmışlık kavramına ulaşacaktır
ldquo() Daseinrsquoın soumlz konusu varlık karakterine yani ldquooumlylelikrdquo haline Daseinrsquoın kendi
ldquoşuradalığınardquo fırlatılmışlığı diyoruz Boumlylece Dasein duumlnya-iccedilinde-var-olma olarak
46 Ccediluumlccedilen 2003 s 71 47 Heidegger 2008 s 141
35
şurada varolmaktadırrdquo48 Başka bir ifadeyle Dasein kendini oumlnsel olarak bir duumlnya-
iccediline-atılmış olarak bulur Fırlatılmışlık ona verilmiştir Tekrar etmek gerekirse
Dasein duumlnya-iccedilinde-burada olarak vardır
Bulunuşla eşzamanlı olarak anlama da tesis olunur yani bulunuş daima anlama ile
birlikte olur Anlama eğer ccedilok basite indirgememize izin verilirse varlığın varolma
ldquoimkacircnrdquolarını tasarımlamak demektir Varlığın varolma imkacircnlarını Heidegger şoumlyle
accedilıklıyor
Anlamada eksistensiyal olarak Daseinrsquoın var-olabilirlik varlık minvali yatmaktadır Dasein başka şeylere ilaveten şunu ya da bunu olabilme imkacircnına sahip bir mevcut-olan olmayıp birincil olarak muumlmkuumln-olmaktır Dasein hep imkacircnları dahilinde ve olabilirlikler iccedilinde vardır 49
Burada herhangi bir nesnenin ya da bitkinin tuumlketilebilir sayıdaki olma
imkacircnlarından farklı bir durum soumlz konusudur
Daseinrsquoın hep eksistansiyel olarak var ettiği muumlmkuumln-olmaklığı hem iccedili boş mantıkbilimsel olasılıktan hem de mevcut-olan bir şeyin olumsallığından (şunun veya bunun ldquobaşa gelebilmesirdquo anlamında) farklıdır Mevcut oluşun modal bir kategorisi olarak muumlmkuumln-olmaklık henuumlz gerccedilekleşmemiş olan asla zorunlu olmayan demektir Dolayısıyla sadece muumlmkuumln olanı karakterize eder50
Heideggerrsquoin soumlzuumlnuuml ettiği ldquomuumlmkuumlnluumlkrdquouumln tuumlm imkacircnları kapsadığı ortadadır
Dasein duumlnyaya fırlatıldığında kendini zaten belirli imkacircnların iccedilinde bulur İccedilinde
var olduğu var-olabilirlikleri sebebiyle başka var-olabilirlik imkacircnlarının uzağına
duumlşmuumlş olur51 Anlamak Daseinrsquoın iccedilinde bulunduğu bu hali başka bir deyişle ldquovarlık
olanaklarınırdquo bilmek demektir Dolayısıyla anlamak Daseinrsquoın varlığıyla henuumlz-
mevcut-olmayanın varlığını tematik olarak değil sadece bir tasarım olarak bir arada
tasarımlamaktır
48 Heidegger 2008 s 142 49 Heidegger 2008 s 151 50 Heidegger 2008 s 151-52 51 Yunan Tragedyasında da kahramanlar oyuna başladıklarında ndashaslında- herşey ccediloktan olup bitmiştir Hatta kendileri de daha oyunun başında oumlluumlduumlrler İnsanın evrendeki konumunun bir ccedileşit izduumlşuumlmuumlduumlr bu İnsan da benzer bir accedilmaz iccedilerisindedir Tıpkı tragedya kahramanı gibi kendini bildiği andan itibaren ldquodoumlnuumlşuuml olmayan bir yolardquo girmiştir Ccediluumlnkuuml oumlluumlm geri doumlnduumlruumllemez olandır İnsan daha ilk andan itibaren kendi oumlluumlmuumlnuuml oumllmek zorunda olduğunu bilir Tragedya kahramanının oyunun başındaki durumu da aynıdır
36
Daseinrsquoın yapısında buumltuumln imkacircnları tuumlketebilmenin imkacircnsızlığı bulunmaktadır
Dasein her zaman iccedilin olasılıklar duumlnyasında var-olacak ama asla tam
olamayacaktır Ccediluumlnkuuml onda daima bir imkacircn eksik kalacaktır Bu eksik imkacircn da
oumlluumlmduumlr ve oumlluumlm geldiğinde Daseinrsquoın buumltuumln imkacircnları elinden alınmış olur
Dolayısıyla Dasein hiccedilbir zaman tamlığa eremez Bu konuyu daha sonra ayrıntılı
olarak tartışacağız fakat oumlluumlm konusuna girmeden oumlnce bir parantez accedilıp
Heideggerrsquoin Varlık ve Zamanrsquoda kullandığı iki terime bakmamız gerekiyor Korku
ve Havf
123 Korku [Furcht] ve Havf [Angst] ayrımı
Heidegger hem Metafizik Nedir [Was ist Metaphysik]52 hem de Varlık ve
Zamanrsquoda korku ile havf53 kavramları arasında bir ayrım getirir İki kavram arasında
ontolojik bir bağ bulunduğunu soumlyleyen Heidegger bunların ccediloğu zaman birbirine
karıştırılmasının da kavramlar arasındaki bu ontolojik akrabalıktan kaynaklandığını
belirtir54 Ccediluumlnkuuml hem korku hem de havf Daseinrsquoı duumlnya-iccedilinde-varlık yaparlar
Ancak iki ruh hali arasında temel bir farklılık bulunmaktadır Heidegger
Kierkegaardrsquoın Kaygı Kavramı [Begrebet Angest]55 adlı ccedilalışmasında yaptığı gibi
korku ile havf arasındaki temel farklılıkları ortaya koyar ve asıl olarak Daseinrsquoın
ontolojik varlığını ortaya ccedilıkaranın ve belirleyenin havf olduğunu accedilıklar
Korkunun uumlccedil unsuru vardır Kendisinden korkulan şey korkunun youmlnelimi (yani ne
hakkında korkulduğu) ve korkunun bizatihi kendisi Kendisinden korkulan şey
52 Heidegger Martin Metafizik Nedir Ccedilev Mazhar Şevket İpşiroğlu Suut Kemal Yetkin Kaknuumls Yayınları İstanbul 2003 53 Varlık ve Zamanrsquoda Kaan Oumlktem Angst karşılığı olarak havf soumlzcuumlğuumlnuuml tercih etmiştir Heideggerrsquoin Metafizik Nedir [Was ist Metaphysik] kitabının Tuumlrkccedile ccedilevirisinde Suud Kemal Yetkin ve Mazhar Şevket İpşiroğlu da Angst karşılığı olarak havfı tercih etmişlerdir Başka metinlerde angst soumlzcuumlğuuml ccediloğunlukla kaygı olarak ccedilevrilmektedir Ancak ilerleyen kısımlarda goumlreceğimiz gibi kaygı tıpkı korku gibi youmlneldiği ve kendisinden neşet ettiği bir şeyi akla getirmesi nedeniyle Heideggerrsquoin Angst ile anlatmak istediğini pek karşılayamayabilecektir Bunun yerine guumlnluumlk dilde ccedilok karşılaşmadığımız havf gibi ldquotabula rasardquo bir soumlzcuumlğuumln tercih edilmesi bizce de daha uygun olmuştur 54 Heidegger 2008 s 196 55 Kierkegaard Soslashren Kaygı Kavramı Ccedilev Tuumlrker Armaner Tuumlrkiye İş Bankası Kuumlltuumlr Yayınları İstanbul 3 Baskı Mayıs 2006 s 35 ve s 155 Kierkegaard havfın korkudan farklı olduğunu onun korku gibi belirli bir nesnesi olmadığını belirtir Havfın nedeni hiccedilliktir ve bu yuumlzden de hayvanlarda (ve veya meleklerde) havfın olamayacağını iddia eder
37
(Heideggerrsquoin ifadesiyle ldquokorkunccedilrdquo olan) daima Dasein gibi duumlnya-iccedilindedir ve o
herhangi bir ldquoel-altında-olanrdquo ldquomevcut olanrdquo ya da ldquobirlikte-Daseinrdquo56 olabilir
Başka bir deyişle duumlnya iccedilindeki herhangi bir insan canlı ya da nesne yani herhangi
bir mevcut ya da varolan korkunccedil olabilirler
Korkunccedil olanın ayırt edici temel niteliği onun ldquotehditkacircrrdquo olmasındadır Bu tehditkacircr
niteliği kendini belirli bir fenalık bağı iccedilinde goumlsterir ve bu ldquomuumlstakbel fenalıkrdquo
Daseinrsquoa doğru youmlnelir Daseinrsquoa youmlnelen bu tehdidin ccedilıkıp geldiği kendisinden
neşet ettiği ortama (ve aynı zamanda bu ortamdan gelene) Heidegger ldquotekinsizrdquo
(unheimlich) dendiğini belirtir Tekinsizden ccedilıkan korkuncun Daseinrsquoa ldquoyaklaşmardquo
niteliği vardır Heidegger fenalığın bu yaklaşma iccedilerisinde neşrettiğini ve yayıldığını
ve asıl tehdit niteliğine de bu aşamada kavuştuğunu soumlyler Korkunccedil olan yaklaşırken
kendinde barındırdığı tehdidin gerccedilekleşip gerccedilekleşmeyeceği endişesi artar
Korkuncun tehdidinin bu ldquovaki olma ile geccedilip gitmerdquo imkacircnları yani tehdidin
ldquohenuumlz değil ama her an olabilirrdquoliği ile ldquohiccedil gerccedilekleşmemerdquo ihtimalleri bir arada
bulunur bu yuumlzden de korkunun derecesini yuumlkseltir Başka bir deyişle tehdidin
gerccedilekleşmeme olasılığının bulunması ve bunun da korkan kişi tarafından bilinmesi
korkuyu azaltmadığı gibi tersine artırmaktadır Burada korkuyu artıran nitelik
tehdidin muğlacirck olma tarzıdır
Korkmanın bizatihi kendisine gelince bu yukarıda anlatılan suumlrecin hem farkında
olmayı hem de o suumlrecin iccedilinde olmayı goumlsterir Heideggerrsquoin ifadesiyle ldquokorkma
korkarak ve dikkatini accedilıkccedila buna youmlnelterek korkunccedilluğu lsquoaccedilıklığarsquo kavuştururrdquo57
Korkma duumlnya-iccedilinde-varolmanın imkacircnlarından biridir ve aynı zamanda bizatihi
duumlnya-iccedilinde-varolmanın bir sonucudur Ccediluumlnkuuml korkunun youmlnelimi başka bir deyişle
korkuda korkulan (korkunun ne hakkında olduğu) tam da bu duumlnya-iccedilinde-olmakla
ilgilidir Korku Daseinrsquoın duumlnya-iccedilinde-varolmasını ilgilendirmektedir korkudaki
tehdit Daseinrsquoın duumlnya-iccedilinde-olmaklığına youmlnelik bir tehdittir
56 Heidegger 2008 s 148 57 Heidegger 2008 s 148-49
38
Dasein oumlncelikle ve ccediloğunlukla neyle ilgileniyorsa oradan hareketle var olmaktadır Bunun tehlikeye duumlşmesi beraberinde varolmanın tehdit edilmesi demektir Korku Daseinrsquoı oumlncelikle olumsuzlayan bir surette accedilımlanır [] bir şeylerden korkmak olarak korkma eşit derecede asli olarak duumlnya-iccedilindeki varolanı daima kendi tehditkarlığı iccedilinde iccedilinde-var-olmaklığı ise tehdit-edilmişliği iccedilinde (ister olumsuzlayıcı isterse olumlayıcı olsun) accedilımlar Oumlyleyse korku bulunuşun bir halidir58
Korkunun bir bulunuş hali olduğunu iccedilinde-olmaklığı accedilığa ccedilıkarışından anlıyoruz
Başka bir ifadeyle korku Daseinrsquoın iccedilinde-olmaklığını tehdit ettiği iccedilin onu yani
Daseinrsquoın iccedilinde-olmaklığını yeniden teyit eder ve onu ldquoaccedilıklığardquo getirir Oumlzetlemek
gerekirse korkunun nedeni her zaman duumlnya-iccedilinde varolan bir şeydir belirli bir
uzamdan adına tekinsiz dediğimiz bir havaliden ccedilıkar ve Daseinrsquoa youmlnelir youmlnelişi
fena bir nitelik barındırır ama diğer yandan bu fenalığın gerccedilekleşmeme olasılığı da
vardır
Havf kavramına gelince Heidegger havfı bizatihi korkuyu muumlmkuumln kılan bir
fenomen olarak tanımlar
Havfın nedeni bizatihi duumlnya-iccedilinde-varolmaktır Peki havfın nedeni korkunun nedeninden fenomenal bakımdan nasıl ayırt edilmektedir Havfın nedeni duumlnya-iccedilinde bir varolan değildir Bu yuumlzden de onunla oumlzsel bir ilintililik iccedilinde varolamaz Buradaki tehdit belirli bir fenalık karakterine sahip değildir [] Havfın nedeni tuumlmuumlyle belirsizdir Bu belirsizlik hangi duumlnya-iccedilindeki varolanın tehditkacircr olduğunu fiilen muallacirckta bıraktığı gibi duumlnya-iccedilindeki bu varolanın esasen ldquoehemmiyetlirdquo olmadığını da ifade eder Duumlnya iccedilinde el-altında-olan ve mevcut-olan hiccedilbir şey havfın nedeni olma işlevini goumlremezler59
Dolayısıyla havfın korkudaki gibi ona kaynaklık eden onun kendisinden neşet ettiği
duumlşuumlnuumllen belirli bir uzamı ccedilevresi yoktur bir havaliden neşet etmez Korkunun
tehdidinde olduğu gibi bir ldquoyerrdquoden ccedilıkarak Daseinrsquoa youmlnelmez
Tehditkacircr olanın hiccedilbir yerde oluşudur havfın nedenini karakterize eden Havf [olan] neden havf iccedilinde olduğunu ldquobilmezrdquo Ancak buradaki ldquohiccedilbir yerderdquo oluş hiccedilbir şey demek değildir Zira tam da bu hiccedilbir yerde oluş esasen onun havalisini temellendirir yani oumlzsel olarak mekacircnsal olan iccedilinde-varolmaklık bakımından duumlnyanın accedilımlanmışlığını temellendirir Aynı sebepten oumltuumlruuml tehditkacircr olan belirli bir youmlnden gelerek yakınlığın yakınına gelemez o hep ldquoşuradadırrdquo ndash ama yine de
58 Heidegger 2008 s 149 59 Heidegger 2008 s 196-197
39
hiccedilbir yerdedir O kadar yakınımızdadır ki iccedilimizi sıkar ve nefesimizi daraltır ndash ama yine de hiccedilbir yerdedir60
Havfın nedeni bizatihi duumlnyanın kendisidir diyor Heidegger Ama burada duumlnyanın
bizatihi kendisi ifadesiyle soumlylenmek istenen duumlnyadaki ldquoşeyrdquolerin bir toplamı
anlamında değildir İccedilimizi sıkan nefesimizi daraltan şey duumlnya-iccedilinde-varolmanın
kendisidir Yani havfın hem nedeni hem de niccedilini aynıdır Yani Daseinrsquoın asli varlık
minvali olan duumlnya-iccedilinde-varolmaktır Dasein bu durumda ldquokendi duumlnyasıyla bir
duumlnya olarak ve bu suretle de kendisiyle duumlnya-iccedilinde-varolmak olarak karşılaşırrdquo
Havf iccedilindeyken ldquotekinsizlikrdquo iccedilinde oluruz Oumlzellikle burada Daseinrsquoın havf iccedilindeyken ne iccedilinde olduğunun kendine has belirsizliği dile gelmiş olur hiccedil ve hiccedilbir yer Ama tekinsizlik aynı zamanda iccedilinde-kimse-bulunmayan da demektir [] iccedilinde-var-olmaklığı bir yerlerde ikamet etmek veya bir şeylerle aşina olmak olarak belirtmiştik İccedilinde-var-olmaklığın bu karakterini daha sonra somutlaştırarak herkesin herguumlnkuuml kamusallığı fenomeni aracılığıyla ortaya koymuştuk Herkesin herguumlnkuuml kamusallığı teskin edilmiş kendine guumlven duymayı kendiliğinden anlaşılan bir ldquoiccedilinde birilerinin bulunuşunurdquo Daseinrsquoın vasati herguumlnkuumlluumlğuuml iccediline taşır Oysa havf Daseinrsquoı ldquoduumlnyayardquo duumlşkuumln massolunmuşluğundan ccedilekip ccedilıkarır Boumlylelikle onun herguumlnkuuml aşinalığı bir anda ccediloumlker Dasein muumlnferitleşir ama bunu duumlnya-iccedilinde-varolmak olarak yapar Boumlylece iccedilinde-varolmaklık bir eksistensiyal ldquohalrdquo olan iccedilinde-kimsenin-olmamaklığına doumlnuumlşuumlverir İşte ldquotekinsizliktenrdquo bahsettiğimizde tam da bundan soumlz ediyor olmaktayız61
Heideggerrsquoin ldquokaccedilışrdquo diye tanımladığı bir durumu burada accedilıklamak gerekiyor
Buna goumlre Dasein (insan) bir kaccedilış halindedir ama bu kaccedilış duumlnya uumlzerinde
varolanlardan uzaklaşma anlamında değildir Aksine onların iccediline daha fazla
karışarak onların kalabalığında kaybolmak anlamına gelir İnsan ya da Heideggerrsquoin
terimiyle Dasein herguumlnkuumlluumlk halinde daha fazla aşina olduğu şeyler arayarak
herkesin (kalabalığın kamunun oumltekilerin) iccedilinde kaybolmak ister Herkes aslında
ldquohiccedil kimserdquodir ve bu niteliğiyle kişinin kaccedilışına yardımcı olacağı duumlşuumlnuumlluumlr Boumlylece
insan herkesin iccedilinde olarak bilinccedilli ya da bilinccedilsiz ldquotekinsizliktenrdquo kurtulmaya
ccedilalışır Herkesin aslında hiccedil kimse olma niteliğindeki kamusallığı Heideggerrsquoin
ifadesiyle ldquoher tuumlrluuml aşina olmamaklığınrdquo uumlzerini oumlrttuumlğuuml iccedilin insanı teskin ediciymiş
gibi goumlruumlnuumlr Ama tekinsizlik tam da uumlzeri oumlrtuumllen yerdedir ve insanın peşini
60 Heidegger 2008 s 197 61 Heidegger 2008 s 199
40
bırakmaz insanın herguumlnkuumlluumlğuuml iccedilerisinde kendini tamamen emniyette ve teskin
olmuş halde hissederken bile gelip bulur İnsan bir anda herkesin iccedilinde kimsesiz
kalır (muumlnferitleşir)
[] havf en dişe dokunmayan durumlarda bile ortaya ccedilıkıverebilmektedir Bunun iccedilin oumlrneğin kendimizi ccediloğunlukla daha ccedilabuk tekinsiz hissettiğimiz karanlık ortamlara bile gerek yoktur Karanlık ortamlarda ldquohiccedilbir şeyinrdquo goumlzle goumlruumllmezliği daha da aşikar olur oysa tam da buralarda duumlnya halen ve daha da sırnaşırcasına ldquoşuradadırrdquo62
Yukarıda da değindiğimiz gibi Heidegger Metafizik Nedir adlı kitabında da Havf
kavramından bahseder Metafizik Nedirrsquode en temel vurgu havfın hiccedilliği ifşa edici
niteliğidir Heideggerrsquoe goumlre varlık hiccedilliğin iccedilinde varolmaktadır yani mevcut
olmak demek hiccedilliğin iccedilinde devam ettirilmek demektir Hiccedillik bu yuumlzden varlığın
ldquozıddırdquo değildir varlığın oumlzuumlne ait bir kavramdır Ccediluumlnkuuml buna goumlre varolanın varlığı
hiccedilliğin (suumlrekli olarak) olumsuzlanmasıdır Heidegger nadiren de olsa insanın bir
anlığına hiccedillikle karşılaşabildiğini belirtir insanın hiccedilliği kavramasını sağlayan şey
de havfrsquotır
Havf anında insana [hellip] buumltuumlnluumlğuuml ile bir şeyler olur Buumltuumln şeyler ve bizzat biz bir kayıtsızlık iccediline batarız Bu batma bir kaybolma değildir [hellip] Havf anında bizi buumltuumlnluumlğuuml ile kaplayan varlık bu sefer bizi sıkmaya başlar Hiccedilbir tutacak yer kalmaz Varlığın erimesi iccedilinde sadece uumlstuumlmuumlze abanan bu hiccedillik kalır Havf hiccedilliği ifşa eder63
Peki burada soumlzuuml edilen hiccedillik nedir Heidegger bu soruyu sorar sormaz aslında
sorunun kendisine ihanet ettiğimizi soumlyler Ccediluumlnkuuml burada hiccedilliğe youmlnelik boumlyle bir
soru ldquohiccedilliğirdquo bir şekilde ldquovarolanrdquo bir şey olarak ortaya koymaktadır Daha baştan
hiccedillik bir şey haline getirilmekte ve boumlylece soru kendine ait konudan
uzaklaşmaktadır Heidegger bu yuumlzden bu soruya verilecek her cevabın temelden
imkacircnsız olduğunu soumlyler64
Havf esnasında insanın dilinin tutulmasının nedeni budur
62 Heidegger 2008 s 200 63 Heidegger 2003 s 43 64 Heidegger 2003 s 37
41
Ccediluumlnkuuml [havf esnasında] varolan buumltuumlnluumlğuuml iccedilinde erir ve hiccedilliğin baskısı kendini hissettirir ve onun varlığı karşısında lsquodırrsquo demek susar Havf iccedilinde bize bir şeyler olduğu zaman ccedilok vakit boş suumlkucirctu gayesiz kelimelerle ihlal etmeyi aramaklığımız sadece hiccedilliğin mevcudiyetinin bir delilidir65
Dilin -logosun- insanın duumlnya-iccedilinde-olmaklığını teyit ettiğini belirtmiştik Dilin
hiccedillik karşısında susması insanı en yuumlksek muğlacircklığın iccediline atar Burada hiccedilliğin
bir hiccedil olması soumlz konusu değildir Eğer hiccedillik mutlak bilinmeyen bir hiccedillik olsaydı
insanın ne dili tutulur ne de havf duyardı Burada hiccedillik insanın oumlzuumlne ait olduğu iccedilin
muğlacircklık başlar Her ne kadar onun ne olduğuna ilişkin soruya cevap veremese de
Daseinrsquoın mutlak olarak bilemediği bir şey değildir hiccedillik Tekinsiz kavramı
uumlzerinden daha ayrıntılı olarak tartışacağımız gibi muğlacircklığı oluşturan şey tam da bu
belli belirsiz bilginin varlığıdır Birccedilok tragedyada bu ccedileşit muğlacirck bilgi teması goumlze
ccedilarpar Oumlrneğin Othello karısının kendisini aldatıp aldatmadığına ilişkin kesin
bilgiye sahip olmayı diler Hamlet de babasının katilinin amcası olduğundan tam
olarak emin olamamaktadır vs
İnsan herguumlnkuumlluumlğuuml iccedilinde bu tuumlr kesinsizliklerden kaccedilar Havf insanın en kesin
olduğuna inandığı [inanmak istediği] varlığını muğlaklığa suumlruumlklediği iccedilin insan bu
tuumlr anlardan uzak durmaya havftan kaccedilmaya ccedilalışır Bu kaccedilış sayesindedir ki havf
insanı ccedilok nadiren gelip bulur Oysaki Heideggerrsquoe goumlre insanın havftan kaccedilması
hiccedillikle karşılaşmaktan yani insanın oumlzuumlne ait olanla karşılaşmaktan kaccedilması
demektir ldquoO kadar sonluyuz kirdquo diyor Heidegger ldquodoğrudan doğruya kendi karar ve
irademizle hiccedilliğin karşısına kendimizi olduğu gibi buumltuumln ccedilıplaklığımızla koymaya
muktedir değilizrdquo66 Bu yuumlzden de hiccedillikten kaccedilabilmek iccedilin varolanların iccedilinde
kendimizi tamamen kaybetmek istiyoruz Herguumlnkuuml yapıp ettiklerimizde varolanlarla
ne kadar ilişkili olursak varolanın yitip gitmesine o derece engel olabileceğimizi ve
bu sayede de hiccedillikten kaccedilabileceğimizi duumlşuumlnuumlruumlz
65 Heidegger 2003 s 43 66 Heidegger 2003 s 51
42
13 Deinon ve Daimon
131 Deinon
Heidegger hiccedilliğin ndashkendisinden ne kadar kaccedilmaya ccedilalışırsak ccedilalışalım- gelip bizi
bulduğunu soumlyluumlyor Hiccedilliğin bizi bulduğu anı havf iccedilinde olduğumuz zamanı
tekinsizlik olarak tanımladığımızı belirtmiştik Burada tekinsiz ile birlikte birkaccedil
soumlzcuumlğe daha odaklanmamız yerinde olacaktır Bunlardan ilki Heideggerrsquoin
Antigone tragedyasının ve hatta tuumlmden tragedya sanatının anahtar soumlzcuumlğuuml olarak
nitelediği Yunanca deinon soumlzcuumlğuumlduumlr
Deinon kelimesi Yunan tragedyalarında kritik oumlneme sahiptir Aiskhylosrsquota 23
Sophoklesrsquote 129 ve Euripidesrsquote 225 yerde soumlzcuumlğuumln kullanıldığı goumlruumlluumlr67
Oumlncelikle soumlzcuumlğuumln Antigone 332 satırdaki kullanımına (polla ta deina kouden
anthropou deinoteron pelei) odaklanalım Tuumlrkccedile karşılıkları Guumlngoumlr Dilmenrsquode
ldquoeşsizrdquo Sabahattin Alirsquode ldquokudretlirdquo olarak karşımıza ccedilıkıyor68 Hiccedil şuumlphesiz edebi
bir ccedileviri yaparken bu tuumlrden muğlacirck soumlzcuumlkler ldquoyorumlanmayardquo ihtiyaccedil duyarlar
Bazen bazı soumlzcuumlklerin soumlzluumlkteki karşılıkları yeterli gelmeyebilmektedir
LiddellampScott soumlzluumlğuumlnde deinos soumlzcuumlğuumlnuumln karşılığı olarak (1) ldquoKorkunccedil dehşet
uumlrkuumlnccedil muumlthişrdquo (2) ldquoguumlccedilluuml kuvvetlirdquo (3) ldquohayret verici olağanuumlstuuml gariprdquo kişi ya
da şey anlamları sıralanır69 Birinci anlamıyla deinon korku uyandıran bir şey olarak
tanımlanmaktadır Fakat burada korku sıradan bir korkunun dışına da
ccedilıkabilmektedir Başka bir deyişle burada korku kendisinden kaccedilınılan karşısında
titrenen bir şeyden duyulan korku olmayabilir yalnızca Deinonrsquoun uyandırdığı
67 Bkz Perseus Digital Library ed Gregory R Crane httpwwwperseustuftseduhoppersearch Bu adresteki arama motoru yardımıyla kelimlerin Antik Yunan metinleri iccedilindeki kullanım niceliklerine ulaşılabilmektedir 68 Sophokles Antigone Ccedilev Sabahattin Ali Maarif Matbaası 1941 s 27 Sofokles Antigone Ccedilev Guumlngoumlr Dilmen İstanbul MitosBoyut Yayınları 1997 s 77 Charles Segal ve Reginald Gibbons ccedilevirilerinde deinonrsquou wonders Terrorsmdash we feel awe olarak ccedilevirmiş Bkz Sophocles Antigone Ccedilev Gibbons Reginald and Segal Charles New York Oxford Press 2003 s 68 Jebb de yine aynı şekilde wonders wonderful soumlzcuumlklerini tercih etmiş Jebb R C Sophokles The Plays and Fragments Part III Antigone Second Editions Cambridge University Press 1891 s 69 Oumlmer Ayguumlnrsquouumln ccedilevirisinde ise ldquomuumlthişrdquo soumlzcuumlğuuml kullanılmıştır Bkz Ayguumln Oumlmer ldquoAntigonersquodenrdquo Cogito Tragedya ed Şeyda Oumlztuumlrk Sayı 54 Bahar Yapı Kredi yayınları İstanbul 2008 69 Liddell amp Scott 1996 ldquodeinosrdquo maddesi s 374
43
korku ldquosaygı duymayı ve saygıyla karışık korku (huşu) duymayı da iccedilerirrdquo diyor
Heidegger Dolayısıyla buradaki korku ldquouumlrkuumltuumlcuuml bir şeyden ziyade buyuran
huumlkmeden ve oumlnuumlnde eğilmeye ccedilağıran saygıya değerrdquo bir korkunccediltur70 Onun
huumlkmedici ve buyurgan oumlzelliği soumlzluumlkteki ikinci anlama bizi goumltuumlrmektedir Deinon
her şeyi yapmaya muktedir bir şeydir muazzam derecede guumlccedilluumlduumlr Ancak bu guumlccedil
Heideggerrsquoin deyişiyle ldquouumlzerimizde belli belirsiz tehdidini hissettiğimiz bir şeyrdquo71 de
olabilir ki o zaman saygıdeğer bir guumlccedilten soumlz ederiz diğer taraftan bu guumlccedil doğrudan
ldquoşiddetrdquo72 goumlsteren bir kuvvet de olabilir ki bu durumda da ondan korku duyulur
Dolayısıyla deinonrsquoun guumlcuumlnuumln niteliği ve kendini goumlsterme biccedilimi hakkında asla
emin olamamaktayızdır Bizi kendisine karşı huşu iccedilinde bırakan etkisini suumlrekli
olarak uumlzerimizde hissettiğimiz bir şey de olabilir doğrudan şiddet uygulayan bir guumlccedil
de olabilir Ne beriki ne oumlteki olup olmadığına asla karar verilemez Bu yuumlzden
soumlzluumlkteki uumlccediluumlncuuml anlamı karşımıza ccedilıkar Olağanuumlstuuml Alışık olduğumuz
paradigmaların suumlrekli olarak dışına ccedilıkan bu soumlzcuumlk deinon her seferinde karşıt bir
anlamda tanımlanabilmektedir ldquoSaygı değerrdquo olabildiği kadar ldquodehşet vericirdquo de
goumlruumlnmektedir uumlzerimizde belli belirsiz nuumlfuzunu hissettiğimiz gibi doğrudan
doğruya şiddetine de maruz kalabilmekteyizdir Bu yuumlzden olağanuumlstuumlduumlr ama
olağanın ldquodışındardquo olmak zorunda değildir tanıdıklık bildiklik hissiyatı iccedilinde
olağanuumlstuumlduumlr Heideggerrsquoe goumlre deinon tek tek bu anlamlardan hiccedil birisine tekabuumll
etmez ama aynı zamanda buumltuumln bu anlamların bir toplamı olarak da
goumlruumllmemelidir73
Houmllderlin 1801rsquodeki Antigone ccedilevirisinde deinon karşılığı olarak ldquoGewaltigerdquo
[kudretli muazzam şiddetli] 1804rsquode ise ldquoUngeheuerrdquo [devasa muumlthiş dehşetli
sonsuz] soumlzcuumlklerini tercih etmiş74 Heidegger Houmllderlinrsquoin bu ikinci ccedilevirisini
70 Heidegger Martin Houmllderlinrsquos Hymn ldquoThe Isterrdquo Tr William McNeill Julia Davis Indiana University Press BloominghtonampIndianapolis 1996 s 63 71 Heidegger 1996 s 63 72 Heidegger daha oumlnce Einfuumlhrung in die Metaphysikrsquote [Metafiziğe Giriş] bu şiddeti Daseinrsquoın en temel niteliği olarak tanımlamıştır Bkz Heidegger 2000 s 160 73 Heidegger 1996 s 64 74 Schmidt Dennis J On Germans amp Other Greeks Tragedy and Ethical Life Bloomington Indiana University Press 2001 s 255
44
ldquonicht-Geheuerrdquo [tekin olmayan] olarak okumayı daha uygun buluyor ve ccedileviri
tartışmasında daha ileri giderek deinon soumlzcuumlğuumlnuuml filolojik olarak yanlış da olsa
unheimlich [tekinsiz] olarak ccedilevirmenin75 daha uygun olacağını belirtiyor
132 Freudrsquoun Unheimlichrsquoi
Heideggerrsquoin deinonrsquou neden unheimlich olarak ccedilevirdiği uumlzerinde durmadan oumlnce
Freudrsquoun unheimlich konusundaki goumlruumlşlerini hatırlamak faydalı olacaktır Freudrsquoun
1919 yılında yayınlanan ldquoDas Unheimlicherdquo adlı makalesi oumlncelikle soumlzcuumlğuumln farklı
anlam katmanlarını accedilmaya ccedilalışır
Almanca soumlzcuumlk ldquounheimlichrdquo ldquoheimlichrdquo [ldquoevselrdquo] ldquoheimischrdquo [ldquoyerlirdquo] soumlzcuumlğuumlnuumln ndashbildik olanın- karşıtıdır ve ldquotekinsizrdquo olanın bilinen ve tanıdık olmayışı nedeniyle korkutucu olduğu sonucuna varmaya youmlneliriz Doğal olarak yeni ve bildik olmayan her şey korkutucu değildir [hellip] Onu tekinsiz kılmak iccedilin yeni ve yabancı olan şeye bazı şeyler eklenmek zorundadır76
Freud tekinsiz ile ilgili bu accedilıklamanın yetersiz olduğunu ve tekinsizin yalnızca
tanıdık olmayan bilinmeyen ya da yabancı bir şey olarak accedilıklanamayacağını daha
en başından ortaya koyar Oumlncelikle soumlzcuumlğuumln tuumlrediği isim-sıfat olan heimlichrsquoin
soumlzcuumlk anlamları uumlzerinde durur Heimlichrsquoin birinci anlamı ldquoeve ait olanrdquo ldquoyabancı
olmayanrdquo ldquobildikrdquo ldquoevcilrdquo ldquocandanrdquo ldquodostccedilardquo vbdir İkinci anlamı ise daha
olumsuz durumlara işaret eder ldquoGizli başkasının bilmemesi iccedilin goumlzden kaccedilırılan
başkalarından saklanan oumlzelrdquo77 vb gibi Nihayetinde Freud un- olumsuzluk ekiyle
soumlzcuumlğuumln nasıl kullanıldığına dair oumlrnek cuumlmleler verir
ldquoOna oldukccedila unheimlich ve hayaletimsi goumlruumlnenrdquo ldquoGecenin unheimlich korku dolu saatlerirdquo ldquoUzun zaman oumlnce unheimlich hatta dehşet verici bir duygu yaşadımrdquo [hellip] ldquoDağ dumanı denen unheimlich sisrdquo ldquo lsquoUnheimlichrsquo gizli kalması gereken ama ortaya ccedilıkmış her şeye verilen addırrdquo (Schelling) ldquoİlahi olanı oumlrtmek iccedilin onu belli bir Unheimlichkeitrsquola ccedilevrelemekrdquo78
75 Heidegger Antigonersquonin yalnızca birinci koro şarkısı [Bkz Heidegger 2000 s 156-158] ile prolog kısmını [Bkz Heidegger 1996] ccedilevirmiştir 76 Freud Sigmund Sanat ve Edebiyat Ccedilev Dr Emre Kapkın Ayşe Tekşen Kapkın Payel Yayınevi İstanbul 1999 s 327 77 Accedilıklamalar iccedilin bkz Freud 1999 s 328-330 78 Freud 1999 s 330
45
Freudrsquoun verdiği oumlrnek cuumlmlelerden accedilıkccedila anlaşılmaktadır ki heimlich soumlzcuumlğuumlnuumln
farklı anlam katmanları kendisine karşıt gibi goumlruumlnen unheimlich ile aynı anlamları
karşılamaktadır Freud bu ortaklaşmayı başka bir soumlzluumlkten yaptığı şu alıntıyla
accedilıklamaya ccedilalışır ldquo lsquoev gibirsquo lsquoeve aitrsquo duumlşuumlncesinden yabancıların goumlzlerinden
sakınılan saklı ve gizli bir şey duumlşuumlncesi gelişti ve bu duumlşuumlnce ccedileşitli doğrultularda
genişledihelliprdquo79 Başka bir şekilde soumlylersek lsquoevde olanrsquo (heimlich) şey lsquogizlirsquo
(heimlich) bir şeydir Saklı gizlenmiş olan goumlruumlnmeyen şey tam olarak bilinemeyen
bir şeydir goumlruumlnmediği halde varlığı bilinebilen (en azından gizlenmiş olduğu
bilinmektedir) bu şey korku verici niteliğini de buradan almaktadır Ancak diğer
taraftan onu dost yanlısı evcil eve ait kılan ldquooumltekirdquo yanı da vardır Bu bize
Schellingrsquoin yukarıda alıntılanan soumlzuumlnuuml de accedilıklar niteliktedir Gizli olan şey
gizliliği iccedilinde accedilığa ccedilıkmıştır Ne tam olarak guumlnışığına gelmiştir (mutlak anlamda
bilinmemektedir) ne de mutlak anlamda saklıdır Heimlich ile unheimlich arasındaki
ortak anlam gruplarının doğmasının nedeninin koumlk isim Heim (ev) soumlzcuumlğuumlnden
kaynaklandığı goumlruumllebilir Ev hem başkalarından gizleme kapatma saklama
nitelikleriyle hem de oumlzel alan mahrem80 oumlzelliğiyle bu duruma yol accedilmaktadır
Heimlichrsquoin değişik bir anlamı bilgiden kaccedilırılan bilinccedil-dışıhellip Heimlichrsquoin karanlık bilginin erişemediği anlamı da vardırhellip [burada] anlatılan gizli ve tehlikeli bir şey kavramı daha da gelişti ve ldquoheimlichrdquo genellikle ldquounheimlichrdquoe yuumlklenen anlama sahip olmaya başladı[hellip] Dolayısıyla heimlich sonunda karşıtı olan unheimlichrsquole buluşana dek ccedilifte değerlilik doğrultusunda gelişen bir anlama sahip soumlzcuumlktuumlr Unheimlich şu ya da bu biccedilimde heimlichrsquoin bir alt tuumlruumlduumlr81
79 Freud 1999 s 331 80 Oumlrneğin mahrem ve namahrem soumlzcuumlkleri iccedilin de heimlich ve unheimlich arasındaki ilişkiye benzerlik kurulabilir Arapccedila mahrem soumlzcuumlğuuml iccedilin TDK (1) Yakın akrabadan olduğu iccedilin nikah duumlşmeyen (2) Başkalarına soumlylenmeyen gizli (3) Sırdaş karşılıklarını verirken (Bkz Tuumlrk Dil Kurumu Tuumlrkccedile Soumlzluumlk Haz İsmail Parlatır Nevzat Goumlzuumlaydın vd Atatuumlrk Kuumlltuumlr Dil ve Tarih Yuumlksek Kurumu 2 Cilt 9 Baskı 1998 ldquomahremrdquo maddesi) Nişanyan ldquoyasak tabu kutsal oumlzel alana veya hareme ait olanrdquo anlam grubunu oumlnermiş eşkoumlkten (Hrm) soumlzcuumlkler ise şunlar haram harem huumlrmet ihram ihtiram mahrem mahrum muhterem namahrem (Bkz Nişanyan 2004 ldquomahremrdquo ve ldquoharemrdquo maddeleri) Dolayısıyla namahrem olan evlenmede bir sakınca olmayan yani yabancı olandır Diğer taraftan mahrem de yasaklanmış ama tanıdık bildik bize en yakın olan anlamındadır 81 Freud 1999 s 332
46
Acaba unheimlich karşılığı olarak kullanılan tekinsiz82 soumlzcuumlğuumlnde de benzer bir
durum goumlzlenebilir mi TDK soumlzluumlğuuml tekin soumlzcuumlğuuml iccedilin ldquo(1) boş iccedilinde kimse
bulunmayan (2) uğurlurdquo anlam grubunu oumlneriyor Tekin olmayanı ise (1) ldquocin peri
vb olağanuumlstuuml varlıkların bulunduğuna inanılan uğursuz tehlikelirdquo şey ve (2)
ldquokendisinde doğauumlstuuml bir guumlccedil olduğu sanılan uğursuz sakınılması gerekenrdquo insan
veya hayvan olarak tanımlıyor83 Nişanyanrsquoın accedilıklaması ise tekinsizliğin cinlerle
olan bağlantısına vurgu yapıyor ona goumlre tekinsiz ldquocinlere uğramışrdquo anlamına
gelmektedir84 Buradaki cin genellikle deinonrsquola daimon arasında kurulan (hem
etimolojik hem de anlambilimsel) bağlantıyı guumlccedillendiriyor Daimon konusuna
yeniden değineceğimizi hatırlatarak devam edelim Cin (Arapccedila cinn) ldquoinsanlarda
deliliğe neden olan goumlruumlnmez varlıkrdquo85 anlamıyla ve diğer eşkoumlkten -ldquocinnetrdquo
ldquoecinnirdquo ldquomecnunrdquo gibi- soumlzcuumlklerle birlikte bizi daimonrsquoa goumltuumlruumlrken cin ile yine
aynı koumlkten olan ldquoceninrdquo gibi kelimeler de deinonrsquou accedilıklar niteliktedir Arapccedila cinn
cnn koumlkuumlnden gelmektedir ve yine Arapccedila cana (gizledi sakladı oumlrttuuml) soumlzcuumlğuumlyle
ilişkilidir Aynı şekilde Aramice genəyā cin goumlruumlnmez varlık anlamına gelirken gny
gizleme saklama ve gnn ise koruma ccedilitle ccedilevirme kapatma anlamına gelmektedir86
Buumltuumln bu accedilıklamalar bize tekin-tekinsiz ikilisi arasındaki ilişkinin heimlich-
unheimlichrsquoteki ilişkiyi tam anlamıyla olmasa da ccedilağrıştırdığını goumlstermektedir
Tekin iccedilin TDKrsquonın oumlnerdiği ldquoboş iccedilinde kimse bulunmayanrdquo karşılığı bu
duumlşuumlncemizi doğrular niteliktedir Nitekim iccedilinde kimsenin bulunmadığı terk
edilmiş evler ccediloğu zaman tekinsiz sıfatıyla tanımlanırlar Diğer taraftan tekinsizin
Almancadaki heimlich (gizli) ile olan ilişkisi de cinlerle olan bağlantısında ortaya
ccedilıkmaktadır Nişanyanrsquoın deyişiyle ldquocin uğramışrdquo bir yer tekinsiz olmakta başka bir
deyişle ldquoiccedilinde goumlruumlnmez varlıkların gizlendiğirdquo bir yere doumlnuumlşmektedir
82 Bu arada unheimlichrsquoin İngilizcesi uncanny olarak ccedilevrilir Unheimlichrsquoteki yapıya benzer bir durum uncannyrsquode de bulunabilir Canny Almancadaki heimlich gibi ldquosnug and cozyrdquo [Kuytu rahat guumlvenli kuumlccediluumlk saklı gizli ve samimi hoş] anlamlarını barındırmaktadır ldquoCannyrdquonin koumlkuuml olan ldquocanrdquo guumlnuumlmuumlzde kullanılmayan ldquobilmekrdquo anlamına gelmektedir Bkz Heidegger 2000 s 160 dn 57 83 Bkz Tuumlrk Dil Kurumu 1998 Tekin maddesi 84 Bkz Nişanyan 2004 tekin maddesi 85 Nişanyan 2004 cin maddesi 86 Nişanyan agy
47
Unheimlich olanın en buumlyuumlk oumlzelliği onun belirsizliğidir Tekinsizlik durumunda
olan kişi karşılaştığı şeyin ne olduğunu ldquokesinrdquo bir biccedilimde bilemez Fakat buradaki
tekinsizlikte ldquoyabancırdquo olan mutlak olarak bilinmeyen bir şey değildir Az ccedilok
bilinir Dolayısıyla burada tam anlamıyla bir muğlacircklık durumu soumlz konusudur
Tekinsizliğin neşet ettiği yer şey hakkında ccedilok az bir bilgi sahibi oluruz Bu
Schellingrsquoin dediği gibi gizli olması gerekirken accedilığa ccedilıkmış bir bilginin
ldquoparccedilardquosıdır Tam olarak da goumlruumlnuumlr bilinir ya da tanıdık olamamıştır Onun korku
veren niteliği bu muğlacircklığında saklıdır
Diğer taraftan Freud unheimlichrsquoin heimlichrsquoin bir alt tuumlruuml olduğunu soumlylerken
heimlichrsquoin unheimlich tarafından iccedilerildiğini de kastetmektedir Daha doğrusu bu
soumlzcuumlk ikilisi arasında Freudrsquoa goumlre bir ccedileşit bastırma ndash unutma hatırlama ilişkisi
vardır Freud bu goumlruumlşuumlnuuml Otto Rankrsquoın ldquoccedilift (ikiz - double) goumlruumlnguumlsuumlrdquoyle de
destekler
ldquoCcediliftrdquo teması Otto Rank (1914) tarafından son derece kapsamlı olarak işlenmiştir Rank ldquoccediliftrdquoin aynadaki yansımalarla goumllgelerle koruyucu ruhlarla tinsel inanccedilla ve oumlluumlm korkusuyla bağlantılarına inmiştir [hellip] Rankrsquoa goumlre ldquoccediliftrdquo oumlzuumlnde Egorsquonun yıkımına karşı bir guumlvence ldquooumlluumlmuumln guumlcuumlnuumln devingen bir yadsınmasırdquo idi ve olasılıkla ldquooumlluumlmsuumlz ruhrdquo bedenin ilk ldquoccediliftrdquoiydi Yok olmaya karşı bu ccediliftleme [arzusu] Eski Mısırlıları kalıcı malzemelerle oumlluumlm imgeleri yapma sanatını geliştirmeye youmlneltti Ancak bu gibi goumlruumlşler sınırsız benlik sevgisi toprağından ccedilocuğun ve ilkel insanın aklına egemen olan ilkel narsizmden yeşermiştir Ama bu evre aşıldığında ldquoccediliftrdquo goumlruumlnuumlmuumlnuuml tersine ccedilevirir Oumlluumlmsuumlzluumlğuumln guumlvencesi olmaktan ccedilıkıp oumlluumlmuumln tekinsiz habercisi durumuna gelir87
Freud ldquoccediliftrdquo olgusunu tekinsiz olanın belirli bir bastırılmadan kaynaklandığını
goumlstermek amacıyla kullanır Başka bir deyişle heimlich unheimlich soumlzcuumlklerinin
ldquoccedilift ikizrdquo oluşunu accedilıklayabilmek iccedilin bu yola sapar Ona goumlre korkutucu olan
zaten daha oumlnceden bastırılmış ve unutulmuş olandır Dolayısıyla unheimlich yeni ve
yabancı değil aksine tanıdık-bildik Freudrsquoun deyişiyle ldquokoumlkluuml ve yalnızca bastırma
suumlreciyle akla yabancılaştırılmış bir şeydirrdquo Biz burada ccedilocukluğa ya da ilkel akla ait
87 Freud 1999 s 341 Rankrsquoın ccedilift konusundaki incelemesi iccedilin bkz Rank Otto The Double A Psychoanalytic Study Chapel Hill University of North Carolina Press 1971 Otto Rankrsquoın kitabında verdiği oumlrnekler dışında Dostoyevskirsquonin Oumltekirsquosi ile Antonin Artaudrsquonun İkizrsquoi (The Theater and Its Double) bu konuyla ilgili oumlrnekler olarak verilebilir
48
bir ldquobastırmardquo suumlrecinden ziyade olguyu Heideggerrsquoin havf duygusundan kaccedilış
terimleriyle accedilıklamayı daha doğru buluyoruz Ccediluumlnkuuml Freudrsquoun oumlncelikle bir
ldquooumlluumlmsuumlzluumlk guumlvencesirdquo olarak neden ccediliftrsquoin yaratıldığı ve oumlzellikle de ccedilocuktaki
(ilkel benlikteki) ldquoilkel narsisizmrdquoin ccedilift olgusunun doğmasına yol accediltığı ve daha
sonra da bu imgeduumlşuumlncenin neden bastırıldığı konusundaki accedilıklamaları meseleyi
fazlasıyla psikolojik bir alana sıkıştırmaktadır Freudrsquoun ldquooumlluumlmsuumlzluumlk guumlvencesirdquo
dediği şeye insanoğlunun geliştirdiği bir tuumlr ldquooumlluumlmsuumlzluumlk stratejisirdquo demek daha
doğru olur Oumlluumlmsuumlzluumlk stratejisi oumlluumlm havfının getirdiği hiccedillik duygusundan
kaccedilmak iccedilindir İnsan Heideggerrsquoin terimiyle Dasein hiccedilliğin iccedilinde onu suumlrekli
olarak olumsuzlayarak varoluyorsa ve hiccedillik bizatihi varlığın oumlzuumlne dair bir şeyse ve
buna rağmen (kendi oumlzuumlne dair olan) bu hiccedillik havf anında kendisini goumlsterdiğinde
bundan ldquokorkurdquo duyuluyorsa Freudrsquoun ldquobastırılmışrdquo dediği şeyin ne olduğu daha iyi
anlaşılabilir kanımızca Tekinsizlik anında bizde ldquokoumlkrdquoleri olduğunu hissettiğimiz
ama ldquobastırma suumlreciyle akla yabancılaştırılmışrdquo olanla karşılaşırız Bu da hiccedilliğin ndash
hiccedilbir zaman tam ve mutlak olarak elde edilemeyecek- bilgisidir Heideggerrsquoin
dediği gibi ldquoo kadar sonluyuz ki doğrudan doğruya kendi karar ve irademizle
hiccedilliğin karşısına kendimizi olduğu gibi buumltuumln ccedilıplaklığımızla koymaya muktedir
değilizrdquo
ldquoPek ccedilok kişi oumlluumlm ve oumlluuml bedenlerle oumlluumlnuumln geri gelişiyle ve de ruhlar ve
hayaletlerle ilgili olarak bu duyguyu en yuumlksek duumlzeyde yaşamıştırrdquo88 diyor Freud
Anlatmak istediği oumlluumlm imgesiyle duumlşuumlncesiyle karşılaşmanın tekinsizlik
doğurduğudur Freud bunun en oumlnemli nedenlerinden birinin oumlluumlme ilişkin ldquobilimsel
bilgimizin yetersizliğirdquo olduğunu da belirtir Freud bu accedilıklamasıyla bizi
Heideggerrsquoin havf duumlşuumlncesine yaklaştıracak gibidir fakat son bir geri doumlnuumlşle
psikolojinin alanında kalır
Nevrotik erkeklerin dişi genital organları ile ilgili olarak tekinsiz bir şey olduğunu duyumsadıklarını belirtmeleri sık olarak gerccedilekleşir Ancak bu unheimlich yer tuumlm insanların eski Heimrsquolarının [ev] her birimizin bir zamanlar ve başlangıccedilta yaşadığı yerin girişidir ldquoAşk sıla hastalığıdırrdquo diyen bir espri vardır ve ne zaman bir erkek
88 Freud 1999 s 348
49
duumlşuumlnde bir yer ya da bir uumllkeyi goumlrse ve hala uykudayken kendi kendine ldquoburası bildik bir yer daha oumlnce buraya gelmiştimrdquo dese bu yeri annesinin cinsel organı ya da bedeni olarak yorumlayabiliriz O halde bu durumda da unheimlich bir zamanlar heimisch bildik olandır ldquounrdquo oumlneki bastırmanın bedelidir89
Freudrsquotan yaptığımız bu alıntıyı psikolojinin alanından ccedilıkarıp felsefenin
goumlzluumlğuumlnden bakarsak unheimlich meselesinde bir adım daha oumlteye geccedilebiliriz
Freud yine isabetli bir şekilde ve uygun oumlrneklerle ldquoevrdquoden soumlz ederek yerinde bir
tespitte bulunuyor Unheimlich bizim daha oumlnce bulunduğumuz bir ldquoyerrdquoi ima eder
Fakat bu ldquoevinrdquo ya da ldquoevsizliğinrdquo yorumlanmaya ihtiyacı var Heideggerrsquoin
terimleriyle konuşursak ev ldquovarlığın ikamet ettiğirdquo iccedilinde sebat ederek bir şeylere
aşina olarak durduğu yerdir Ancak daha oumlnce de bahsi geccediltiği uumlzere bu yer hiccedilliğin
iccedilindedir Varlık hiccedilliğin iccedilinde lsquovarrsquo olduğu iccedilin lsquoyerrsquoin bizatihi kendisi de hiccedilliğin
iccedilindedir ldquoTekinsizlik iccedilinde-kimse-bulunmayan demektirrdquo diyordu Heidegger Bu
ccedilerccedileveden baktığımızda iccedilinde hiccedil kimsenin bulunmadığı yer bizim oumlzuumlmuumlze ait bir
yerdir kendisinden neşet ettiğimiz başka bir ifadeyle varlığa fırlatıldığımız yerdir
Tekinsizlikte ndashunheimlichrsquote- duyduğumuz tanıdıklık hissi işte bu yuumlzdendir
Geldiğimiz yeri buumltuumln guumlcuumlmuumlzle ondan kaccediltığımız ama oumlzuumlmuumlze ait olan ldquoyerrdquoi
belli belirsiz goumlruumlruumlz Suumlrekli olarak ondan kaccedilma uumlzerine stratejiler geliştirdiğimiz
ldquoherguumlnkuumlluumlkrdquo iccedilinde kendimize o yere karşı o yerin bilinmezliğine karşı ldquokesin
olarak bilinebilirrdquo başka lsquoyerrsquoler (ldquooumltekiikizccediliftrdquo yerler) inşa ettiğimiz ama yine de
oradan ldquokaccedilışımızınrdquo muumlmkuumln olmadığını tekinsizlik anlarında goumlrduumlğuumlmuumlz
ortadadır Bizce trajik sanatların oumlzuumlnde bu tuumlrden bir tekinsizlik bulunmaktadır
Deinonrsquoun ne olduğu uumlzerinde bir tartışmayla başlamıştık Heideggerrsquoin ndashfilolojik
olarak yanlış da olsa- soumlzcuumlğuuml unheimlich olarak ccedilevirmeyi uygun bulduğunu
belirttikten sonra unheimlich soumlzcuumlğuumlnuumln anlamı uumlzerine odaklandık Deinon ile
unheimlich arasında kurulan bağlantı kelimelerin ayrıntılı bir ccediloumlzuumlmlemesi yapılınca
biraz daha accedilıklık kazanmış oldu Eğer deinonrsquoun soumlzcuumlk anlamlarını hatırlarsak
(ldquoKorkunccedil dehşet uumlrkuumlnccedil muumlthişrdquo ldquoguumlccedilluuml kuvvetlirdquo ldquohayret verici olağanuumlstuuml
gariprdquo) bu anlamların tekinsizde bulunduğunu kuumlccediluumlk bir yorumlamayla rahatlıkla
89 Freud 1999 s 351
50
soumlyleyebiliriz Fakat bu bağlantıya katkıda bulunacak aynı zamanda bu soumlzcuumlklerle
ccedilok yakından ilişkili bir başka soumlzcuumlğuuml daimonrsquou da burada kısaca ele almak
gerekiyor
133 Daimon
Daimon [δαίμον İng daemon Alm Daumlmon] boumllmek paylaştırmak kader payı
dağıtmak anlamlarına gelen daiocirc soumlzcuumlğuumlnden tuumlremiş goumlruumlnmektedir90 Soumlzcuumlğuumln
antik metinlerdeki kullanışlarına91 baktığımızda kader payı dağıtanın yani daiocircrsquonun
bir ccedileşit theos tanrı olduğu anlaşılmaktadır Soumlzcuumlk tanrısal bir guumlce insanın
iccedilindeki tanrı veveya tanrısal olana da goumlnderme yapmaktadır ldquoBirine ait olan cin
ya da olağanuumlstuuml guumlccedilrdquo anlamının yanı sıra ldquobirinin payı ve talihi yazgısırdquo anlamına
ve doğal olarak da kişinin ldquoiyi veya koumltuuml talihirdquo yananlamlarına da sahiptir
Hesiodosrsquota daimon soumlzcuumlğuuml yarı-tanrı ya da cin anlamına gelecek şekilde
kullanılmış İşler ve Guumlnlerrsquode insan soylarından bahsedildiği boumlluumlmde şoumlyle der
Hesiodos
Bu ilk insanlar oumlluumlp toprağa karışınca Birer cin oldular Zeusrsquoun dileğiyle İyi birer cin toprağı ve insanları koruyan Yaman bir şerefe konmuş oldular boumlylece92
Hesiodosrsquoun anlatışına goumlre tanrılarla birlikte yiyip iccedilen tanrılara denk yaşam suumlren
Altın Ccedilağrsquoın insanları oumlluumlnce toprağı ve insanları koruyan birer daimon olmuşlardır
Goumlruumllduumlğuuml gibi Sabahattin Eyuumlboğlu ve Azra Erhat daimon karşılığı olarak cin
soumlzcuumlğuumlnuuml tercih etmişler Ccediluumlnkuuml soumlzcuumlğuumln ccediloğu kullanımı cin ve benzeri varlıkları
kastetmektedir Kısaca daimon ruhani ya da ldquoarardquo varlıklardır tanrılarla insanlar
arasında bulunurlar Bu anlamlarının yanı sıra Dodds daimonrsquoun bu tuumlrden kişisel
(tek tek kişilerle ilişkili) kullanımlarının dışında topluluğu ilgilendiren daha genel
90 Liddell amp Scott 1996 ldquoDaimonrdquo maddesi s 365-66 Francis E Peters daimon karşılığı olarak ldquoTanrı (theos) ile kahraman arasında bir yerde bulunan doğauumlstuuml varlık veya şeyrdquo accedilıklaması yapıyor Bkz Peters 2004 ldquodaimonrdquo maddesi 91 Daimonrsquoun Antik Yunan metinlerindeki kullanılış oumlrnekleri iccedilin bkz Dodds E R The Greeks and the Irrational University of California Press Berkeley Los Angeles London 1951 Oumlzellikle ldquoFrom Shame-Culture to Guilt-Culturerdquo başlıklı ikinci boumlluumlmde daimon soumlzcuumlğuumlnuumln ayrıntılı bir analizi vardır 92 Hesiodos İşler ve Guumlnler Sat 120-126
51
etkileri olan guumlccediller olarak da karşımıza ccedilıktığını belirtir Oumlrneğin Atinalılar Nympha
Tepesindeki bir ccedilatlakta adları ldquoCcediliccedilek hastalığırdquo ldquoKolerardquo ve ldquoVebardquo olan uumlccedil
daimonun yaşadığına inandıklarını hatırlatır93
LiddellampScott soumlzluumlğuuml kelimenin farklı bir yazılışının [δαήμων] bilme yetenek
anlamına geldiğini soumlyler Oumlrneğin δαήμωνμάχης soumlzcuumlğuuml doumlvuumlş ustası anlamına
gelmektedir Soumlzluumlk bu anlamın kader payı dağıtma anlamındaki daiocircrsquodan
gelebileceğini belirtir94 Platon da adları tartıştığı Kratylos diyaloğunda Heisodosrsquoun
oumllen altın ccedilağ insanlarının ruhlarına daimon demesinin yerinde olduğunu ccediluumlnkuuml
daemones soumlzcuumlğuumlnuumln ldquobilgili ve beceriklirdquo anlamına geldiğini bu insanların ruhuna
da daimon demenin bu yuumlzden uygun duumlştuumlğuumlnuuml soumlylemektedir 95
İlginccedil bir şekilde Arapccediladaki meleke soumlzcuumlğuumlnuumln de tıpkı daimonrsquoun bu ikinci
yazılışının karşılığı gibi ldquobilme ve yetenekrdquo anlamlarına gelmesi ayrıca ldquosahip
olunanlar haslet ve karakter oumlzelliğirdquo anlamlarını da iccedilermesi bizim iccedilin dikkate
değerdir96 Yine aynı şekilde onunla aynı koumlkten olan melek ve muumllk soumlzcuumlkleri goumlz
oumlnuumlne alındığında Grekccedile ve Arapccedila arasında neredeyse tam bir koşutluk kurulur
93 Dodds 1951 s 41-42 94 LiddellampScott 1996 ldquoDaimonrdquo Maddesi s 366 95 Platon Kratylos Ccedilev Cenap Karakaya Sosyal Yayınlar İstanbul 2000 Sat 398b-c Daimonrsquoun bilgi ve beceriyle olan ilişkisi sonunda sanatsal yaratıcılığa bağlanır Ancak sanatsal ve yaratıcı bir guumlccedil olmasına rağmen onun yıkıcı youmlnuuml her zaman varlığını korur Bu konuda Şerif Mardinrsquoin ilginccedil bir accedilıklaması vardırldquorsquoDaemonicrsquo insan şahsiyetinin tuumlmuumlnuuml bir dalga gibi kaplama potansiyeli taşıyan herhangi bir tabii eğilimdir Cinsiyetin kudreti yaratıcının inadı kızgınlığın yakıcılığı iktidar hırsı insanın ldquodaemonicrdquo uzantılarının oumlrnekleridir lsquoDaemonicrsquo bir nesne olmaktan ccedilok saklı bir guumlccedil insanın yaratıcı ve kahredici guumlcuumlnuumln muumlşterek kaynağıdır İnsan davranışının derinliklerine nuumlfuz etme insanın lsquodaemonrsquounu şuurunda kabul etmeye ve anlamaya bağlıdırhelliprdquoDaemonrdquoun kabul edilmediği maskelendiği ve yalnız ldquokoumltuumlrdquo ile bir tutulduğu uygarlıklarda edebiyat ve sanat yuumlzeysel kalmaya mahkumdur İslam (resmi) kuumlltuumlruumlnde (tasavvufun dışında kalan Ortodoks Şeriatccedilılıkta) ve bu arada Osmanlı kuumlltuumlruumlnde ldquoDaemonrdquo ldquoşer-şeytanrdquola bir tutulduğundan yaratıcı bir guumlccedil olarak ortada yokturhellip Mardin Şerif lsquoAydınlarrsquo Konusunda Uumllgener ve Bir İzah Denemesi Toplum ve Bilim Dergisi No 24 (Kış 1984) s 13-15 Bu meseleyle ilgili olarak F G Lorcarsquonın ldquoDuende Kuramırdquona da bakılabilir Bkz Lorca F G ldquoDuende Kuramı ve Oyunurdquo Kanlı Duumlğuumln - Program Dergisi İstanbul Devlet Tiyatrosu 1999 Lorcarsquonın duende kavramının bir ayağı Arap kuumlltuumlruumlne dayanmaktadır Yine Arap muumlziğindeki Tarab kavramı daimon konusuyla yakından bağlantılıdır Bu konuda bkz Racy A C Arap Duumlnyasında Muumlzik Tarab Kuumlltuumlruuml ve Sanatı Ccedilev Serdar Ayguumln Ayrıntı Yayınları İstanbul 2000 96 Nişanyan 2004 ldquoMelekerdquo Maddesi
52
Platon Şoumllenrsquode [Symposium] Erosrsquou bir daimon olarak tanımlarken daimonrsquonun ne
olduğuna dair biraz daha accedilık bilgiler verir
mdash Nedir oumlyleyse sevgi [Eros] Oumlluumlmluuml bir varlık mı mdash Hiccedil de değil mdash Ne oumlyleyse mdash Demin dedim ya ikisinin ortası oumlluumlmluuml ile oumlluumlmsuumlz arası bir şey mdash Evet ama ne mdash Buumlyuumlk bir cin [daimon] Sokrates ccediluumlnkuuml cin [daimon] dediğimiz tanrı ile insan arası bir varlıktır mdash Ne iş goumlruumlr bu cinler mdash İnsanlardan tanrılara tanrılardan insanlara haberler soumlzler goumltuumlruumlp getirirler
dileklerimizi adaklarımızı onlar ulaştırır tanrılara onlar getirir bize tanrıların buyruklarını kurbanlarımızın karşılığını Tanrı ile insan arasındaki boşluğu dolduran cinler buumltuumlnuumln buumltuumlnluumlğuumlnuuml kurarlar Onlardan gelir buumltuumln bilicilerin bilgisi rahiplerin kurbanları kehanetleri falları buumlyuumlleri uumlfuumlruumlkleri gereğince başarma sanatı Aslında tanrı insana karışmaz [hellip] Buumltuumln bunları bilende tanrı soluğu vardır [hellip bunları bilen daimonrsquolu bir adamdır ] Bunları değil de başka şeyleri bilen işi sanatı ne olursa olsun bir zanaatccedilı olmakla kalır Bu cinler hem pek ccedilok hem de pek ccedileşitlidir Sevgi de [Eros] onlardan biridir97
Platonrsquoun buradaki tanımı bir ccedileşit ldquoaracırdquo işlevi goumlren varlıktır Yine İslamiyetrsquoteki
melek kavramına benzer bir tanımlamadır bu Platon yine benzer bir şekilde
Phaidonrsquoda insanlara doğumunda verilen bir ldquomelekrdquo olarak tanımlar daimonrsquou
Buna goumlre daimonlar insanın doğumundan oumlluumlmuumlne kadar ona refakat etmektedir
İnsan oumlluumlnce daimonun son vazifesi onu Hadesrsquoe goumltuumlrmektir98
Herakleitos 119 fragmanda ldquoinsanın ethosu onun daimonudurrdquo diyerek kelimenin
daio [ve theos - tanrı] koumlkuumlne goumlnderme yapıyor gibidir Cengiz Ccedilakmak Tuumlrkccedile
ccedilevirisinde soumlzcuumlğuuml kader olarak ccedilevirmeyi uygun bulmuş Ccedilakmak bu ccedilevirinin
nedenini şu şekilde accedilıklıyor
Daimon bu fragmanda ldquokişisel kader takdir edilen payrdquo anlamlarına gelir Soumlzcuumlğuumln koumlkeninde ldquopaylaştırmak bahşetmekrdquo anlamları bulunur99
97 Platon (Eflatun) Şoumllen Ccedilev Azra Erhat Sabahattin Eyuboğlu Remzi Kitabevi İstanbul 1958 Sat 202d-e 98 Platon Phaidon sat 107d 99 Herakleitos Fragmanlar Ccedilev Cengiz Ccedilakmak Kabalcı Yayınevi İstanbul 2005 s275 Buradaki tam ccedileviri şu şekildedir ldquoİnsanın karakteri kaderidirrdquo[ἦθος ἀνθρώπῳ δαίμων] Aynı fragman Suad Y Baydur tarafından ise şoumlyle ccedilevrilmiş ldquoHuy insan iccedilin daimondurrdquo Baydur fragmana duumlştuumlğuuml dipnotta ndashGoethersquoden bir alıntı yaparak- buradaki daimonrsquoun insandaki değişmez nitelik olduğunu gtgtgt
53
Eğer insanın ethosu aynı zamanda onun daimonu yani ona bahşedilmiş kaderiyse
Greklerin daimon soumlzcuumlğuumlnuuml bizden ccedilok farklı bir şekilde anladıkları ortadadır Eğer
daimonu tanrı ile insan arasındaki bir aracı guumlccedil olarak okursak Herakleitosrsquoun
soumlzuumlyle ne kastettiği biraz daha accedilıklık kazanabilir Buna goumlre daimon insanın
karakterini belirlemekte onun ethosuna suumlrekli olarak ndashiyi ya da koumltuuml- etki
etmektedir Bu oumlyle bir guumlccedil olarak anlatılır ki insan daimonun etkisine karşı
koyamamaktadır
ldquoHomerosrsquota kahramanlar buumltuumln o olağanuumlstuuml canlılıkları ve eylemlerine rağmen kendilerini her durumda oumlzguumlr failler değil başka guumlccedillerin kurbanı ya da pasif araccedilları olarak hissederlerhellip Kendi duygularını bile kontrol edemeyecek olduğunu hissederler Bir duumlşuumlnce bir duygu bir duumlrtuuml gelir eyleme geccediler ve kısa bir suumlre sonra keyiflenir ya da acı ccedileker Bir Tanrı onu esinlendirir ya da koumlr eder Zenginleşir sonra yoksul olur belki koumlle edilir Hastalıklı gibi kentten suumlruumlluumlr ya da savaşta oumlluumlr [Evren] ilahi olarak duumlzenlenmiştir ve onun payı ccediloktan dağıtılmıştırrdquo100
İnsanın iyi ya da koumltuuml oluşuna onun eylemlerine neredeyse tamamen huumlkmeden
daimon anlamının yanı sıra soumlzcuumlğuumln koumlkuuml olduğu oumlne suumlruumllen daio ldquokemirmek
yutmakrdquo anlamlarına da gelmektedir101 Daimonun lsquokaderrsquo olarak ccedilevrilmesinin
nedeni budur insanları yutan kemiren şey insanın yazgısı yani onun
mukadderatıdır Mukadder soumlzcuumlğuumlnuumln ldquodeğer biccedililmişrdquo ldquomiktarı tayin edilmişrdquo
ldquotakdir edilmişrdquo anlamları duumlşuumlnuumllduumlğuumlnde daimonun ldquopay dağıtmardquo ldquokaderrdquo
ldquoinsanları yutmardquo ldquoinsanın doğumundan itibaren yanında olmardquo gibi anlam
gruplarının birbiriyle ilişkisi biraz daha accedilıklık kazanmış olur
Herakleitosrsquoun soumlzuumlndeki ethos soumlzcuumlğuumlnuumln yalnızca karakter olarak ccedilevirmenin
doğru olmadığını burada hatırlatmamız gerekiyor Ccediluumlnkuuml ethos ldquoaşina olunan yerrdquo
ima eder Bkz Kranz Walter Antik Felsefe Metinler ve Accedilıklamalar Ccedilev Suad Y Baydur Sosyal Yayınlar İstanbul 1994 s 68 73 Heidegger ise fragmanı şu şekilde ccedilevirir ldquoİnsan varolduğu muumlddetccedile tanrının yakınında ikamet ederrdquo(GA9 354-355) Aktaran Gall Robert S ldquoInterrupting Speculation The Thinking of Heidegger and Greek Tragedyrdquo Continental Philosophy Review 36 Kluwer Academic Publishers Netherlands 2003 s 183 100 Onians R B Origins of European Thought about the Body the Mind etc Cambridge 1951 p 302 aktaran Douglas Mary Purity and Danger An Analysis of Concepts of Pollution and Taboo New York Praeger 1966 s 104 101 Bkz Peters 2004 ldquodaimonrdquo maddesi
54
iccedilinde ikamet edilen mekacircn anlamına da gelmektedir102 İccedilinde olduğumuz bu şey ise
bizi her youmlnden etkileyen eylemlerimizi belirleyebilen bir guumlccedil olan daimondur
Heidegger Herakleitosrsquoun bu soumlzuumlnuuml Yunancadan oldukccedila ldquomodern bir duumlşuumlnce
tarzırdquoyla ldquoccedilevirdiğimizirdquo duumlşuumlnuumlyor103 ldquoİnsanın ethosu onun daimonudurrdquo ccedilevirisi
bu yuumlzden Herakleitosrsquoun kastettiği anlamı tam olarak ifade edemiyor Heidegger
oumlncelikle ethosrsquoun ldquoiccedilinde oturulan yerrdquo anlamında olduğunu oumlzellikle vurgular
Ethos insanın iccedilinde ikamet ettiği accedilık bir alan anlamına gelmektedir Bu accedilıklık
insanın oumlzuumlne dair olanın goumlruumlnuumlşe gelmesine olanak sağlar bu accedilıklık sayesinde
insan goumlruumlnuumlşe gelir Daseinrsquoın iccedilinde ikamet ettiği yer insanın oumlzuumlne dair olanın
goumlruumlnuumlşe gelişini barındırır Heideggerrsquoe goumlre bu oumlz Herakleitosrsquoun cuumlmlesinde
daimon yani tanrı olarak ifade edilir Heidegger fragmanı soumlyle ccedilevirir ldquoİnsan insan
oldukccedila tanrının yakınında ikamet ederrdquo104 İlerleyen kısımlarda ifadeyi
yorumlayarak daha da accedilık kılar İnsanın iccedilinde ikamet ettiği onun iccedilin tanıdık
bildik olan [familiar] accedilıklık tanınmayan bilinmeyenin [unfamiliar] daimonun
tanrının kendini goumlruumlnuumlr kıldığı yerdir105
Birinci koro şarkısının sonunda Antigonersquonin sahneye gelişi uumlzerine Korobaşı
ldquogoumlzlerine inanamazrdquo kendisinin bir ldquodaimonun etkisinderdquo olabileceğini duumlşuumlnuumlr
[377] Kral Oidipusrsquota Koro goumlzlerini ccedilıkaran Oidipusrsquoa ldquohangi daimonrsquoun onu buna
zorladığınırdquo sorar [Kral Oidipus 1325] Oidipusrsquoun cevabı Apollon olur Kullanıma
daha yakından bakıldığında daimonrsquoun belirli bir tanrıdan ccedilok zorlayıcı bir guumlccedil
olduğu anlaşılır ccediluumlnkuuml aynı satırdaki epairocirc fiili ldquoheyecanlandırmakrdquo ldquoteşvik
etmekrdquo ldquozorlamakrdquo anlamlarına gelmektedir Diğer taraftan Antik Yunanrsquoda
tanrılardan gelen ccedilılgınlık ccedileşitleri belirlidir Oumlrneğin Aphrodite ve Erosrsquoun cinsel
Musarsquoların sanatsal Dionysosrsquoun rituumlelistik veya bilinccedilli cinnet ve Apollonrsquoun da
kehanetsel veya biliş guumlcuuml bakımından etkileyiciliği bilinmektedir106 Dolayısıyla
102 Bkz Peters 2004 ldquoEthosrdquo maddesi 103 Heidegger Martin Pathmarks Trans William Mcneill Cambridge University Press Cambridge 1998a s 269 104 Heidegger 1998a s 269 105 Heidegger 1998a s 271 106 Bkz Dodds 1951 s 64
55
burada Oidipus bir tanrının adını ansa da ona daimonik bir işlev yuumlklediği accedilıktır
Ccediluumlnkuuml ardından ekler ldquoAma kendi ellerimdi goumlzlerimi karartanrdquo107
İster tanrısal bir guumlccedil anlamına gelsin isterse bizatihi tanrının kendisine referans
versin daimonrsquoun insanı ndashiyi ya da koumltuuml olarakndash etkilediği onu zorladığı ve eyleme
teşvik ettiği kesindir Ama bu guumlcuuml son kertede dışsal bir guumlccedil olarak da duumlşuumlnmemek
gerekir Houmllderlin Patmos adlı şiirinin başında soumlyle diyor ldquoTanrı yanı başımızda
ama yine de kavramak zor onurdquo108 Herakletiosrsquoun soumlzuumlnuuml boumlyle anlamak daha doğru
olabilir
Yunan aydınlanmasının başladığı bir doumlnemde [MOuml 399] Sokratesrsquoin oumlluumlm cezasına
ccedilarptırıldığı davada daimonrsquoun konuya dahil edilmesi bizim iccedilin manidardır
Bilindiği gibi Sokrates kendisiyle konuşan yol goumlsteren bir iccedil sesin bir
daimonrsquounun olduğunu soumlylemiştir Bu daimon sonrasında kendisine bela olmuş
başka gerekccedilelerle birlikte inanccedilsızlığı ve genccedilleri koumltuuml yola suumlruumlklediği iddialarıyla
yargılanarak oumlluumlm cezasına ccedilarptırılmıştır Platon bu suumlreci Savunma [Apologia] adlı
eserinde anlatır Burada Sokrates daimonrsquodan şoumlyle bahseder
Bana gelen [hellip] tanrısal ve tinsel bir sesten [daimonion gignetai (phocircnecirc)] ccedileşitli zamanlarda ve ccedileşitli yerlerde soumlz ettiğimi duymuşsunuzdur Bana ilkin ccedilocukluğumda gelmeye başlayan bu ses ne zaman gelse beni yapmayı duumlşuumlnduumlğuumlm şeyde durdurur ama hiccedilbir zaman bir şey yapmamı buyurmaz109
Sokratesrsquoin daimonrsquoları iyi olarak niteleme gayretleri işe yaramaz Artık daimonların
tanrı ile insan iyi ile koumltuuml arasındaki muğlacirck ve belirsiz pozisyonları belirlenmeye
ve sabitlenmeye başladığı bir ccedilağ başlamaktadır Daimonlara muğlacirck konumlarından
dolayı koumltuuml bir yer biccedililir Aristotelesrsquote Eudaimonia terimi belki de bu yuumlzden
ortaya ccedilıkmıştır Eu yani iyi oumlneki ile daimonia lsquooumltekirsquonden ayrılmış olur boumlylece
Daimonrsquoun İngilizcede demon [şeytan] demonical [şeytani] anlamlarına gelecek
şekilde kullanıldığını goumlruumlruumlz Soumlzcuumlğuumln olumsuz anlamlarıyla sınırlanmasının
107 Sofokles Kral Oidipus Ccedilev Guumlngoumlr Dilmen Mitos-Boyut Yayınları İstanbul 2002 sat 1331 108 Houmllderlin Friedrich Poems of Friedrich Houmllderlin Trans and Ed James Mitchell Ithuriels Spear San Francisco 2004 s 39 109 Platon Savunma Ccedilev Aziz Yardımlı Deniz Canefe İdea Yayınevi 1997 sat 31d s 26
56
nedenini yukarıda soumlzuumlnuuml ettiğimiz ldquoYunan aydınlanmasınınrdquo yanı sıra Latince ve
Hıristiyanlık etkisinde de aramak gerek
Klasik Latincede daimon genellikle ldquogeniusrdquo veya bir yerin ya da insanın koruyucu
cini anlamına gelen ldquogeniirdquo olarak ccedilevriliyordu Fakat ikinci yuumlzyıldan itibaren
daimon ldquoiyirdquo niteliğinden sıyrılarak başlı başına koumltuumlcuumll bir guumlccedil kaccedilınılması
gereken bir şey olarak goumlruumllmeye başlandı Bunun en buumlyuumlk nedeni daimon ile eros
arasında kurulan yakın bağlantıydı Bu duumlşuumlnceye goumlre daimon şehvetle ya da
cinsellikle ilgili bir itkiydi Latince bu farkı iyice belirginleştiriyordu ccediluumlnkuuml ldquogeniusrdquo
yani cin soumlzcuumlğuumlnuumln koumlkeni ldquogenerordquo uumlretmek babası olmak yaratmak yaşama
getirmek anlamlarına gelmektedir110 Soumlzcuumlğuumln Erosrsquola bağlantısı hatta
oumlzdeşleştirilmesi semavi dinlerin cinselliğe bakışıyla birlikte iyice belirginleşmiş
goumlruumlnuumlyor
Yahudi-Hıristiyan kuumlltuumlruumlnde Eros ccedilocuklaştırıldı ya da yasaklandı daemonik koumltuuml etkileri olan şeytan ile tanrısal haberciler olarak ikiye ayrıldı Daemonrsquoun tanrı ile insan arasında bir varlık olarak goumlruumllduumlğuuml pagan duumlşuumlncesindeki muğlacircklığa karşın Yahudi-Hıristiyan kullanımında bu konumsal muğlacircklık kutuplaştırıldı ve cennetle cehennem iyiyle koumltuuml arasında kapatılamaz bir uccedilurum oluştu 111
Daimonu Greklerin nasıl anladığını bulabilmenin yolu semavi dinlerin soumlzcuumlğe
kattığı salt olumsuz anlamı ifşa etmekten geccediliyor Freud Das Unheimliche [Tekinsiz]
adlı makalesinde Arapccedila ve İbranicede tekinsizin ldquodaemonischerdquo lsquoşeytanirsquo ve
lsquokorkunccedilrsquo bir guumlccedil olarak tanımlandığını not almıştır112 Bu durumun semavi dinlerin
evreni ldquoduumlzenlemerdquo eğilimlerinden kaynaklandığı soumlylenebilir Kısacası semavi
dinler (bir yandan reddetme diğer yandan iccedilerme ilişkisinde oldukları) antik pagan
kuumlltuumlruumlndeki muğlacirck varlıklara belirli bir ldquoyerrdquo vererek onları sabitlemeye ccedilalışırlar
110 Bkz Cardaci P Francis Demon Daimon and Evil A Study of The Daemonic Element in Goethe Dostoevsky Gide and Mann Yayınlanmamış Doktora Tezi University of Maryland Michigan 1972 s 5 111 Barkan Leonard The Gods Made Flesh Metamorphasis and The Pursuit of Paganism New Haven CT Yale University Press 1986 s 99 aktaran Nicholls Angus Goethersquos Concept of The Daemonic After The Ancients Camden House NY 2006 s 13 112 Freud 1999 s 328
57
Zamansal ve mekacircnsal olarak bir muamma olan antik daemonlar anlaşılmaz bir şekilde insanın hem iccedilinde hem de dışında olabiliyorlardı Yeni Ahitrsquoin neticesinde tamamen insan ruhunda iccedilselleştirilmiş bir hale geldiler113
Daimonrsquoun rasyonel duumlşuumlncenin etkisinden ve aynı zamanda semavi dinlerin
olumsuz tanımlama ccedilabalarından kurtulmaya başlaması romantizmle ve oumlzellikle de
Goethe ile başlamış goumlruumlnuumlyor Hamann ve Herderrsquoin yapıtları sayesinde daimon
duumlşuumlncesiyle tanışan Goethe eserlerinde bu ilkeyi derinlemesine işlemiştir Goethe
Şiir ve Hakikat [Dichtung und Wahrheit] adlı otobiyografisinin son boumlluumlmuumlnde ldquobu
dehşetli ilkerdquo dediği daimonik olanın etkisinden fantastik yaratım iccediline girerek
kurtulma yolları aradığını soumlyler114 Eckerman ile soumlyleşilerinde buumltuumln buumlyuumlk
adamları karakterize eden şeyin daimon olduğunu belirten Goethe yine Şiir ve
Hakikat iccedilinde daimonu şoumlyle tanımlıyor
Herhangi bir duumlşuumlnce kavrayamıyordu onu hatta bir soumlzcuumlk yoktu onu anlatacak Bu şey tanrısal değildi ccediluumlnkuuml akıl almaz goumlruumlnuumlyordu insan değildi ccediluumlnkuuml anlayışı yoktu şeytani değildi ccediluumlnkuuml faydalıydı melek gibi değildi ccediluumlnkuuml koumltuumlcuumll hazları accedilığa ccedilıkarıyordu [hellip] bizi sınırlayan buumltuumln limitleri delip geccedilmiş gibiydi Varlığımızın en temel unsurlarıyla alay ediyormuş gibiydi zamanı kısaltıyor uzamı genişletiyordu [hellip] Buumltuumln diğer ilkelerin ortasına giren onları ayıran ama aynı zamanda onları birbirine bağlayan bu ilkeye ben ldquodas Daemonischerdquo ismini verdim115
Hesiodosrsquoun ilk kullanışından guumlnuumlmuumlze gelene kadar daimonrsquoun anlamlarının
ccedileşitliliğine baktığımızda aslında tuumlmuumlnuumln birbirleriyle bağlantısını goumlrmek
muumlmkuumln Bizi burada ilgilendiren ise daha ccedilok daimonun hem fonetik hem de
anlamsal olarak deinon ile olan bağlantısı Heideggerrsquoin bu iki soumlzcuumlk arasında bir
bağ olduğunu duumlşuumlnmektedir Geniş kapsamlı bir daimon analizi yaptığı Parmenides
derslerinde Platonun Devletinin son boumlluumlmuumlndeki Er soumlyleninde topos daimonios
[damimonlu bir yer] ifadesinin geccediltiğini hatırlatır Aynı şekilde Aristotelesrsquoin
daimonia terimini ldquoaşırırdquo [excessive] ldquohayret vericirdquo [astounding] ve aynı zamanda
ldquozorrdquo [difficult] anlamlarında kullanışına referans vererek daimonion kelimesini
113 Lukacher Ned Daemonic Figures Shakespeare and The Question of Conscience Ithaca NY Cornell University Press 1994 s 32 aktaran Nicholls 2006 s 13 114 Bkz Cardaci 1972 s 7 115 Goethe Goethes Werke V Frankfurt am Main İnsel 1966 s 699-700 Aktaran Cardaci 1972 s 8
58
tekinsiz [uncanny nicht-Geheure] veya olağanuumlstuuml [extraordinary - das Ungeheure]
olarak ccedilevirir 116
Daimonion bu yuumlzden Heideggerrsquoin birkaccedil yıl oumlncesinde (GA 26 211n) oumlne suumlreceği gibi varlığa işaret eder daimon (ve onun Grekccedilede ldquotanrırdquo ya da ldquoilahirdquolere referans veren akraba soumlzcuumlkleri [theos theoi tuche ate vb]) goumlruumlnmez ve kavranamaz bir varlığı goumlsterir(GA 54 173ndash174) [] Heidegger daimon ile daio arasındaki ilişkiye dikkati ccedileker daiorsquoyu ldquodışavurmak ve goumlstermek anlamıyla mevcut olmakrdquo olarak ccedilevirir Bu hem ldquobakışrdquo ya da ldquodış goumlruumlnuumlş goumlruumlnuumlm bir şeyin iccedilinde kendini goumlsterdiği bir şey iccedilinde kendini sunduğu dış goumlruumlnuumlş (GA 7 46) anlamlarına hem de aksana bağlı olarak ldquotanrıccedilardquo anlamlarına gelen thea soumlzcuumlğuuml ile ilişkilidir Aynı zamanda theaon (iccediline bakmak incelemek) ve theion (ilahi) anlamlarıyla da bağlantılıdır Bu şekilde daimon goumlruumlnuumlşe gelen ve kendisine saygıyla baktığımız bir tanrı olarak accedilığa ccedilıkar(Krş GA 7 284) Bu bir huşu (aidos) ve saygınlık (kharis) figuumlruumlduumlr Duumlzenin şaşırtıcı varlığı olarak beliren tekinsiz [uncanny Unheimlich] yapıtta bir tanrı olarak yer biccedilim ve isim bulur117
Ama aynı zamanda hem daimon hem de deinon Grekler iccedilin olağanın sıradanın
tanıdık olanın iccedilinde bulunur Heidegger bunu oumlzellikle vurgular Oumlrneğin tekinsiz
olağan şeylerde kendini goumlsterir ccediluumlnkuuml Heideggerrsquoe goumlre tekinsiz iccedilinde yer aldığı
ldquoolağanırdquo ima eder olağan olanla aynı karakterdedir118 Olağanın iccedilinde varlık bulan
ama olağanın olağanuumlstuumlluumlğuumlnuuml goumlsteren bu muğlacirck varlıklar bu halleriyle ldquoinsanın
oumlzuumlne dair muğlacircklığınrdquo kendini goumlruumlnuumlr kılmasına başka bir deyişle ifade
bulmasına yardımcı olan guumlccedillerdir Tragedyalarda genellikle bir tanrı yarı tanrı
formunda goumlruumlnen bu daimonlar aslında insanın bizatihi kendi varlığında bulunan
olağanuumlstuumlluumlğuuml goumlsterirler Yukarıdaki uzun alıntıda ayrıntılı olarak accedilıklandığı uumlzere
daimon ile deinonrsquoun bağlantısı onların bir ccedileşit ldquoarardquo boumllgede varolmalarıyla da
ilintilidir Her ikisi de her zaman kesin tanımlamalarımızın dışında kalan bir aralıkta
bir lsquoararsquonın varlığı olarak kendilerini goumlsterirler
Heideggerin dediği gibi [daimonrsquolar] varlığın bizatihi kendisinin dipsiz boşluğunda tanrının zuhur etmesidir (GA 65 416) Kral Oidipusta Apollon Oidipusun kim olduğuyla kendini bilmesi arasındaki aralıkta ortaya ccedilıkar
116 Heidegger Parmenides Trans Andreacute Schuwer Richard Rojcewicz Indiana University Pres Bloomington-Indianapolis 1992 s 99-100 117 Gall 2003 s 182-83 Alıntıda Aristotelesrsquoin bahsi geccedilen daimon tanımlaması doğrudan değildir Aristoteles burada -Nikomakhosrsquoa Etikrsquote- filozofları tasvir ederken bu sıfatları kullanır ve sonunda bunların daimonik olduğunu soumlyler 118 Bkz Heidegger 1992 s 102 vd
59
Sophoklesin Aiasında Athena oumlnceki Aias ile şimdiki arasında sahneye girer Oresteiada Atreusoğullarına musallat olan daimon baba ile kız karı ile koca oğul ile ana eski ile yeni duumlzen arasında oluşan ayrılıktan ccedilıkar Oldukccedila sıradan bir şekilde bir yılan sokması sonucu oluşan Philoktetesrsquoteki derin yaradan ilahi bir plan ortaya ccedilıkar119
Bu ldquoarardquo boumllgelerin anlaşılmaları zor ve belirsizliklerle dolu olduğu ortadadır bu ara
boumllge tam da bu yuumlzden trajik olanın boumllgesidir Kahraman daha oyun başlar
başlamaz daimonik boumllgeye (topos daimonios) duumlşer Elinden gelen buumltuumln ccedilabayı
goumlsterse de daimonların etkisiyle sınır aşımına suumlruumlklenir Ya da daha oyun başlar
başlamaz zaten sınır geccedililmiştir İnsanın duumlnyaya gelişiyle başlayan suumlreccedil de tıpkı
boumlyledir İnsan doğar doğmaz sınırı geccedilmiştir Bu yuumlzden Yunan tragedyasının
bilgeliği ldquohiccedil doğmamış olmayırdquo diler insan yaşamının bu muğlacirck niteliğini de
ccedileşitli temaların goumlruumlnuumlmuuml altında seyircisine ima etmeye ccedilalışır
Oumlrneğin Deianeirarsquonın başına gelen budur İronik bir şekilde onun ldquooumllccediluumlsuumlzrdquo hataları
ldquooumllccediluumlluumlrdquo olma arzusundan kaynaklanır120 Sophoklesrsquoin Elektrarsquosında hem
sağduyunun ihtiyatlı davranışın [Khrysothemis] hem de akılsızlığın duumlşuumlncesizliğin
[Elektra] trajik bir şekilde bir araya gelişine şahit oluruz Khrysotemis kız kardeşinin
haklı olduğunu kabul eder buna rağmen onu duumlşuumlncesizlikle succedillar
ldquoAdalet benim dediklerimde değil senin duumlşuumlnduumlklerindedir ama huumlr yaşamak istiyorsan sana buyuran kimselere her şeyde uyman lazımrdquo121
Diğer taraftan Elektra da onun ccediloumlzuumlmsuumlz bir konumda olduğunu duumlşuumlnmektedir Ona
goumlre Khrysotemis ya aklını yitirmiştir ya da akıllıdır fakat unutmayı tercih etmiştir
Her ikisi iccedilin de bir bedel oumldemek zorundadır [345-46 ve 1027] Bu yuumlzden yalnızca
Elektrarsquonın kendi duumlşuumlncesizliği değil Khrysotemisrsquoin akıllılığı da trajik bir hatadır
Elektra bunu bir ldquodeinonrdquo olarak tanımlar [bkz 341 ve 1039] Elektra kardeşine
ldquoAklına hayranım ama korkaklığından nefret ediyorumrdquo [1027] ve ldquoYazık ki bu
kadar iyi soumlyluumlyor da gene yanılıyorsun [How terrible [deinon] it is that one who
119 Gall 2003 s 184 120 Bkz Sophokles Trakhis Kadınları Ccedilev Şaziye Berin Kurt Maarif Vekaleti 1941 121 Sophokles Elektra Ccedilev Azra Erhat Milli Eğitim Basımevi 1946 s 19 sat 338-39 (Bu ccedileviride satır numarası kullanılmamıştır)
60
speaks so well should be so wrong ]rdquo122 [1039] dediğinde bize trajiğin ne olduğunu
hatırlatır
Daimon ile deinon arasında bir bağ kurulabilir mi sorusu uumlzerine duumlşuumlnuumlyorduk
Tragedya metinlerdeki oumlrnekler ile Heideggerrsquoin accedilıklamaları bu konuda doğru yolda
olduğumuzu bize goumlsteriyor Her iki soumlzcuumlğuumln de aynı koumlkten geldiği ve aynı ldquoarardquo
boumllgenin ifadesi olduğu accedilıktır Şimdi her iki soumlzcuumlğuumln oumlluumlmle bir bağlantısının olup
olmadığını sormamız gerekiyor
Sonuccedilta Heideggerin ccediloumlzuumlmlemesinden daimonun ndashlsquotekinsizrsquoden [uncanny] lsquotanrılarrsquoa [gods] lsquokorkunccedilrsquoa [terrible] ve lsquoen acayip tuhafrsquoa [strangest] kayan- muğlacircklığının Yunan tragedyasındaki karmaşık [complex] tasvirine ccedilok uygun olduğunu goumlrebiliriz Heideggerin daimon ve deinon ccediloumlzuumlmlemesinin soumlylediği şey tragedyanın bize eylemlerimizde ve eylemlerimizle ortaya ccedilıkan ezici karşı konulmaz başa ccedilıkılmaz ve tamamen kontroluumlmuumlzuumln dışında olan ilahi bir şeyi goumlsterdiğidir Bizler tekinsiz ve acayibin havalisinde ikamet ettiğimizi tragedya sayesinde keşfederiz123
Heideggerrsquoin Parmenides derslerinde topos daimoniosrsquoa yaptığı atıf bu accedilıdan
boşuna değildir Bu atıf bize daimon-deinon ikilisinin oumlluumlmle bağlantısını
kurabileceğimiz yolu accedilar
Heideggerrsquoin felsefesinin temel taşlarından olan bir soumlzcuumlk vardır aletheia124 Bu
Grekccedile soumlzcuumlğuumln genellikle hakikat ve doğruluk olarak ccedilevrildiğini goumlruumlruumlz Oysaki
Heidegger bunun yerine gizlenmemişlik [Unverborgenheit] soumlzcuumlğuumlnuuml tercih eder
Ccediluumlnkuuml ona goumlre aletheia iccedilindeki lethersquoyi de hatırlatmaktadır125 Heideggerrsquoe goumlre
Grekler her defasında gizsizlikten [aletheia] bahsederken gizi [lethe] de dile
getirmektedirler Hatta lethe aletheiarsquoya goumlre oumlnceliklidir
122 İngilizce ccedileviri iccedilin bkz Sophocles The Plays and Fragments Part VI The Electra Tr With Critical Notes and Commentary R C Jebb Cambridge University Pres Cambridge Leipzig New York 1894 s 143 123 Gall 2003 s 185 124 Aletheia hakikat doğruluk meydana ccedilıkma accedilığa ccedilıkma gizinden ccedilıkma goumlruumlnme vs Bkz Peters 2004 Aletheia maddesi s 32 Lethe Cehennemde akan nehirlerden biri Unutma ırmağı Platonrsquoun devletinde anlatıldığına goumlre oumlluumller duumlnyaya yeniden gelmeden oumlnce bu ırmağın suyundan iccedilerler ve boumlylece ldquooumlteki duumlnyardquoda goumlrduumlklerini unutarak yeniden duumlnyaya gelirler Bkz Platon Devlet Ccedilev Huumlseyin Demirhan Sosyal Yayınlar İstanbul 2002 sat 621a s 396 Ayrıca bkz Can Şefik Klasik Yunan Mitolojisi 6 baskı Ty İnkılacircp Yayınevi İstanbul s 443 150 125 Bu bize mahrem namahrem soumlzcuumlkleri arasında kurduğumuz ilişkiyi de hatırlatacaktır
61
Oumlncelikle gizsizlik soumlzcuumlğuumlnde giz olarak bir şeye youmlnlendiriliriz Gizsizlikte neyin oumlnce gizli olduğu kimin gizlendiği ve gizin nasıl gerccedilekleştiği gizin nerede ne zaman ve kime verildiği buumltuumln bunlar belirsiz kalır126
Agamben Heideggerrsquoden yaptığı bu alıntının ardından ldquogizsizliğin bu sırrınınrdquo yani
ldquoaletheiarsquoya huumlkmeden lethersquoninrdquo accedilıklanması gerektiğini belirtir Lethersquonin
aletheiarsquodaki varlığı bizatihi varlığa en başından itibaren dahil olan bir
varolmayanın hiccedilliğin ve yokluğun varlığıdır Cuumlmlemiz her ne kadar paradoksal
olsa da işin iccediline yokluğun ve hiccedilliğin girdiği yerlerde bunun kaccedilınılmaz olduğunu
biliyoruz Heidegger bunu Metafizik Nedir başlıklı konferansında accedilıklamaya
ccedilalışmıştı Diğer taraftan yine aynı konuşmada ldquovarlığın hiccedilliğin iccedilinde ikamet
ettiğinirdquo de ileri suumlrmuumlştuuml Heidegger Konuşmanın temel ccedilerccedilevesini varlık ile
yokluğun hiccedilliğin ortak koumlkeni sorunu oluşturuyordu Buna havf kavramını
tartışırken değinmiştik Giz ile gizsizlik arasında burada karşımıza ccedilıkan şey de
varlık ile yokluk arasında kurulan bu tuumlrden bir ilişkidir Tıpkı unheimlich olanın
iccedilinde heimlich olanın hatırlanması gibi gizlenmemişlik iccedilinde de giz kendini belli
belirsiz goumlsterir Freud bunu bastırılmış olanın accedilığa ccedilıkması olarak adlandırıyordu
Peki bastırılmış olan nedir Tek kelimeyle oumlluumlm Kendimizi tekinsiz hissettiğimizde
daimonik bir guumlccedille sarsıldığımızda lethe ırmağından iccedilmeden oumlnce goumlrduumlğuumlmuumlz yeri
topos daimoniosrsquou ldquoağaccedilsız ot bitmez unutma ovasınırdquo [Devlet 621 a] hatırlarız
Kendi oumlluumlmuumlmuumlzuuml yokluğumuzu ya da iccedilinde yuumlzduumlğuumlmuumlz hiccedilliği ldquohatırlarızrdquo
Kendisinden suumlrekli kaccediltığımız şeylere yakın durarak unutmaya ccedilalıştığımız şey bir
anda gelir ve bizi bulur Bastırdığımız şey uumlstuuml oumlrtuumllen giz accedilığa ccedilıkmış bir an iccedilin
bize goumlruumlnuumlr olmuştur Freud heimlich olanın Unheimliche doumlnuumlşmesini bu tuumlrden
ldquobastırmardquo suumlreci olarak goumlruumlyordu Freud ldquobastırmardquo ve ldquobastırılmış olanın accedilığa
ccedilıkmasırdquo arguumlmanını oumlluumlm konusunda da temel arguumlman olarak kullanmıştır
Freud Haz İlkesinin Oumltesinde ile Ben ve İd adlı makalelerinde insandaki iki duumlrtuumlden
soumlz eder Yaşam ve oumlluumlm duumlrtuumlsuuml127 Freud canlılarda bu iki duumlrtuumlnuumln suumlrekli bir
126 Heidegger Gesamtausgabe 29-30 Die Grundbegriffe der Metaphysik Welt ndashEndlichkeit- Einsamkeit Klosterman Frankfurt am Main 1983 s 19 Aktaran Agamben Giorgio Accedilıklık İnsan ve Hayvan Ccedilev Meryem Mine Ccedililingiroğlu 1 Baskı Yapı Kredi Yayınları İstanbul 2009 s 72
62
savaşım halinde olduğunu iddia eder Freudrsquoa goumlre her canlı iccedilsel nedenlerle oumllmekte
inorganik olana geri doumlnmekte ve bu durum istisnasız olarak suumlrekli
deneyimlenmektedir Kısacası tuumlm yaşamın hedefi oumlluumlmduumlr128 Buumltuumln canlılar
fırlatıldıkları yere kendilerinden neşet ettikleri maddeye (arkheye) geri doumlnmeye
youmlnelik bir duumlrtuumlye sahiptirler Freud bunu oumlluumlm duumlrtuumlsuuml olarak adlandırıyor Diğer
taraftan bu duumlrtuumlye zıt olarak başka bir duumlrtuuml daha bulunmaktadır Freudun deyişiyle
canlının kendisini yaşamının nihai amacına [oumlluumlme] kısa yoldan ulaştırabilecek olan
etkilere (tehlikelere) karşı enerjik bir şekilde savaşıyor olması paradoksurdquonu ortaya
ccedilıkaran bir duumlrtuumlduumlr bu129 Freud buna ldquoyaşamı devam ettirme duumlrtuumlsuumlrdquo demektedir
Buna goumlre canlı ne olursa olsun oumlluumlm duumlrtuumlsuumlne karşıt olarak oumlluumlmsuumlzluumlğuuml de
arzulamaktadır Oumlzellikle cinsel duumlrtuumller bu youmlndedir Freud bu yaşam duumlrtuumlsuumlne bu
yuumlzden Eros adını verir
Biyoloji tarafından desteklenen teorik muumllahazalarla organik yaşamı cansız duruma geri doumlnduumlrmek goumlrevini uumlstlenen bir oumlluumlm duumlrtuumlsuuml varsayımı ileri suumlrmuumlştuumlk Eros ise yaşamı parccedilacıklara boumlluumlnmuumlş canlı maddeyi karmaşıklaştırmak ve durmadan bir araya getirmek ve bu arada tabii ki muhafaza etmek hedefine youmlnelmişti Her iki duumlrtuuml de yaşamın ortaya ccedilıkmasıyla bozulmuş bir durumun yeniden oluşturulmasına ccedilalışırken kelimenin en dar anlamında muhafazakacircr olarak davranırlar O halde yaşamın ortaya ccedilıkışı yaşamayı suumlrduumlrmenin ve aynı zamanda oumlluumlme ulaşmaya ccedilalışmanın nedeni oluyordu yaşamın kendisi de bu iki ccedilabanın muumlcadelesi ve uzlaşmasıydı130
ldquoYaşamın ortaya ccedilıkmasıyla bozulmuş ilk durumrdquo ifadesi bizim iccedilin oumlnemlidir Bu
ilk durum yaşamın olmadığı varlığın olmadığı bir toposrsquoa goumlnderme iccedilermektedir
Heidegger Metafizik Nedir adlı konuşmasında ldquovarlığınrdquo iccedilinde bulunduğu hiccedilliğin
hiccedillenmesi anlamına geldiğini soumlyluumlyordu Freudrsquoun bu soumlzleri bize benzer bir
duumlşuumlnce biccedilimini ccedilağrıştırmaktadır Eğer hiccedilliğin hiccedillenmesi varlık demekse
lethersquonin ldquoardquo olumsuzluk oumlntakısıyla aletheia yani hakikat olmasına paralel bir
durum soumlz konusudur Boumlylece bizim iccedilin deinonrsquodan daimonrsquoa oradan da oumlluumlme
giden yol accedilılmış olur Unheimlich yani tekinsiz heimlichrsquoin bastırılmış haliydi
127 Bkz Freud Sigmund Haz İlkesinin Oumltesinde amp Ben ve İd Ccedilev Ali Babaoğlu Metis yayınları İstanbul 2001a 128 Freud 2001a s 45 129 Freud 2001a s 49 130 Freud 2001a s 99-100
63
unheimlich durumunda heimrsquoe ait bir şey hatıra geliyordu Nihai olarak diyebiliriz ki
bastırılan şey insanın heimrsquoı insanın gerccedilek toposu yani topos daimoniosrsquoudur
Burada yeri gelmişken son bir ekleme yapalım Antigone 823 satırla başlayan
konuşmasında Niobersquonin hikacircyesini hatırlatır
Bir zamanlar Frigyarsquolı Tantalosrsquoun kızı Niobersquonin Sipylos dağında nasıl feci bir şekilde oumllduumlğuumlnuuml duymuştum taşlar ağır ağır buumlyuumlyerek bir sarmaşığın birbirine giren dalları gibi onu sarmışlar131
Bu parccedila insanın inorganik maddeye doumlnuumlşmesiyle ilgili olarak okunabilir mi
Antigonersquonin yaşam itkisi yerine oumlluumlmuuml yuumlceltmesi ve nihayetinde kayaların iccediline
oyulmuş bir mezara kapatılacak olması Niobe mitinde işlenen oumlluumlmuuml ve inorganik
maddeye doumlnuumlşuuml ima ediyor olabilir mi Niobersquonin neden oumllduumlğuumlnuuml hatırlayacak
olursak Antigonersquoyle bazı koşutluklar kurabiliriz Niobe doğurduğu ccedilocukların
ccedilokluğuyla oumlvuumlnmekte soyunun asla tuumlkenmeyeceğine dair guumlven duymakta
Artemis ve Apollonrsquoun anneleri Letarsquoyı da sadece iki ccedilocuğu olduğu iccedilin
kuumlccediluumlmsemektedir Bunun uumlzerine Artemis ve Apollon Niobersquonin buumltuumln ccedilocuklarını
oumllduumlruumlr Niobe ise ccedilocuklarına ağlamaktan taş kesilir
Niobe yaşam duumlrtuumlsuumlnuumln yani Erosrsquoun karşıt guumlcuuml olan oumlluumlmle inorganik maddeye
doumlnuumlşle sonuccedillandığını goumlsteren bir mit Antigonersquode de benzer bir sonuccedil yaşanır
Ama bu kez Niobersquonin tam tersi olarak Antigone Erosrsquou evliliği ccedilocuk doğurmayı
uumlremeyi neslini suumlrduumlrmeyi kısacası yaşamı yadsımıştır Ama Sophokles son anda
Niobersquonin hikacircyesini anıştırmakla uumlreme yoluyla oumlluumlmsuumlzluumlk ccedilabasının da nafile
olduğunu oumlluumlmuumln en nihayetinde herkes iccedilin kaccedilınılmaz olduğunu yeniden hatırlatır
14 Oumlluumlm Oumlluumlmluumlluumlk
Schmidt ldquooumlluumlmrdquo kavramının Platonrsquoun Devletrsquoine baştan sona hacirckim olduğunu
hatırlatır132 Devletrsquoin sonunda ldquoinsanı oumlluumlmde nelerin beklediğirdquo sorusu ortaya atılır
ve Er miti anlatılır Schmidt Devletrsquoin ilk soumlzcuumlğuumlnuumln de bu accedilıdan dikkat ccedilektiğini
belirtir Platon Devletrsquoe kataben soumlzcuumlğuumlyle başlar ki bu soumlz Odysseusrsquoun
131 Sophokles 1941 sat 823-826 132 Schmidt 2001 s 21
64
Penelopersquoye oumlluumller uumllkesine inişini anlatırken kullandığı ve ldquoaşağıya inmekrdquo
ldquoHadesrsquoe gitmekrdquo anlamlarına gelen bir kelimedir133
Oumlluumlm ile tragedyaların ilişkisinin de ccedilok guumlccedilluuml olduğunu soumlyleyen Schmidt
Antigonersquoden ve Hamletrsquoten oumlrnekler vererek tragedyaları başlatanın oumlluumlm olduğunu
hatırlatır134 Kısacası oumlluumlm ona verdiğimiz ilk anlamın tersine bir ldquobaşlangıccedilrdquo
yaratmaktadır Ancak burada ldquobaşlatanrdquo guumlccedille anlatmak istediğimiz Greklerin
ldquoarcherdquo ile kastettiği şeye benzemektedir Heidegger bunu bir yerde ima eder
Antigonersquode İsmenersquonin 92 satırdaki soumlzlerinde yer alan ldquoarchecircn hellip tamecircchanardquo
ifadesini yorumlarken ldquoher şeyi youmlneten başlangıccedil noktasına [arche]rdquo ldquohiccedilbir şeyin
ccedilare olamadığını [amecircchana]rdquo soumlylerken oumlluumlmuumln bir arche oluşunu kasteder
Tragedyayı başlatan başlangıcında yer alan kahramanı eyleme geccediliren ilk neden
olan oumlluumlm aynı anda hiccedilbir şeyin deva bulamadığı bir şeydir Trajik olan burada
gizlidir
Tragedyaların insana dair en temel soruları sorduğunu belirttik Soruların en
ldquosormaya değerrdquo olanları da insanın evrendeki bu trajik durumuyla ilintilidir İnsan
evrende hem yaşayan hem de oumlluumlmluuml olarak vardır Bu durum insanı temel bir
muğlacircklığın iccediline suumlruumlkler Ccediluumlnkuuml
Oumlluumlm algılanamaz hele zihinde canlandırılması ya da ldquotemsil edilmesirdquo daha da zordur Husserlrsquoden bildiğimiz gibi buumltuumln algı niyete bağlıdır algılayan oumlznenin bir etkinliğidir algı soumlz konusu oumlznenin oumltesine ulaşır oumlznenin oumltesinde bir şey yakalar aynı anda ilke olarak paylaşabilecek bir duumlnyaya ait bir ldquonesnerdquo ortaya ccedilıkarır ve kendisini ona demirler Ama oumlluumlm diye ldquobir şeyrdquo yoktur algılamaya ccedilabalayan oumlznenin abartılmış niyetinin dayandığı demir atabileceği hiccedil bir şey yoktur Oumlluumlm mutlak bir hiccediltir ve ldquomutlak hiccedilrdquoin bir anlamı yoktur135
133 Schmidt 2001 s 23 Heidegger de benzer bir şekilde tragedya tanımı yaptığı nadir yerlerde ldquoTragedyanın daima kahramanın Untergangrsquoı [Batışı duumlşuumlşuuml ccediluumlkuumlşuuml inişi] ile başladığınırdquo ve ldquotragedyada olup biten tek şeyrdquoin Untergang olduğunu belirtir (İlk alıntı Heidegger Martin Nietzsche vol 62 of Gesamtausgabe Frankfurt Klostermann 1996 s 569 ikinci alıntı Heidegger Martin Nietzsche vol 61 of Gesamtausgabe Frankfurt Klostermann 1996 s 251 Her iki alıntıyı da aktaran Gall 2003 s 179) Gall Heideggerrsquoin bu terimiyle Nietzschersquonin Zerduumlştrsquouumlnuumln dağdan inişini de ima ettiğini hatırlatır Heidegger Untergang soumlzcuumlğuumlndeki Unterrsquoi Latincedeki lsquointerrsquo olarak yorumlamış ve soumlzcuumlğuuml ldquoaraya duumlşmekrdquo anlamına gelecek şekilde de kullanmıştır 134 Schmidt 2001 s 22 vd 135 Bauman 2000 s 11
65
Diğer taraftan oumlluumlm gibi yaşamın bizatihi kendisi de benzer bir soruyu accedilmaktadır
hatta denilebilir ki ikisi de yani hem yaşam hem de oumlluumlm aynı anda anlaşılmaz (ya
da bazı durumlarda birlikte anlaşılır) olabilmektedirler Bauman Husserlrsquoe referans
vererek lsquoalgının yokluğunu algılamarsquonın olanaksızlığından soumlz etmektedir
Dolayısıyla oumlluumlmuumln anlaşılabilirliğinin olanaksızlığına varır Benzer bir duumlşuumlnceyi
Freud da ortaya koyar ona goumlre ldquoKendi oumlluumlmuumlmuumlzuuml hayal etmek gerccedilekten de
olanaksızdır bunu her hayal etmeye kalkıştığımızda aslında o anda bile bir seyirci
konumunda olduğumuzu algılayabilirizrdquo136 Bu bize insanın aslında ldquovarolmamardquo
halini tasarımlayamadığını goumlstermektedir İnsanın ldquovarolmayışırdquo bizatihi kendi
yokluğu onda bir dehşet yaratır Duumlşuumlnce Heideggerrsquoin deyişiyle iccedilinde-olmaklığını
yitirmenin nasıl bir şey olduğunu tasavvur dahi edememektedir Ccediluumlnkuuml iccedilinde-
olmaklık Daseinrsquoın en temel varlık niteliğidir Dolayısıyla Daseinrsquoın iccedilinde artık
kendisinin olmadığı bir uzam ve zaman tasarımı yapması olanaksızdır ve bu onu
dehşete duumlşuumlruumlr
Oumlluumlm ilkoumlrneksel terim bağlamında ccedilelişkidir Maddenin varolmadığını duumlşlemek zordur hatta olanaksızdır zihnin varolmadığını duumlşlemek ise kesinlikle olanaksızdır Boumlyle bir var-olmayış ancak reddetme yoluyla duumlşuumlnuumllebilir Oumlluumlmuuml duumlşuumlnmek ise oumlluumlmuuml baştan reddetmek demektir [] La Rochefoucauldrsquonun dediği gibi insan guumlneşe de oumlluumlme de doğrudan doğruya bakamaz137
Oumlluumlm hiccedilbir yanıtın muumlmkuumln olmadığı bir yeri işaret eder Daha başka bir şekilde
ifade etmek gerekirse oumlluumlmuumln kendine has bir olay olarak tasvir edilebilmesi
muumlmkuumln değildir daha ccedilok anlamsızlığı ve hiccedilliği yoluyla onu kavrayabiliriz Bu da
daha baştan bir ccedilelişkidir
[] bu saf yokluğu bilmek ona eşitlenmek onu iccedilermek imkacircnsızdır bu oumlyle bir alandır ki onunla ilişki hiccedilbir accedilıdan bir upuygunluk ilişkisi değildir Duumlşuumlnuumllmesi imkacircnsız bir yokluktur bu Duumlşuumlnuumllduumlğuuml zaman soumlyler soumlylemez o soumlzuuml inkacircr etmek gerekir [] Oumlluumlmden ileri gelen yokluğu bilmezlikten gelmek imkacircnsızdır ama bilmek de imkacircnsızdır [][Oumlluumlmuumln olumsuzluğu] Ne duumlşuumlnuumllen ne duyulan bir
136 Freud Sigmund ldquoThoughts for the Times on War and Deathrdquo Complete Psychological Works Paris Seul 1970 s 29-30 Aktaran Bauman 2000 s 25 137 Bauman 2000 s 28
66
olumsuzluktur bu bilmezlikten gelmenin imkacircnsız olduğu saf bir yokluktur ve bu tuumlr yokluğun erişilmezliği [] Batı duumlşuumlncesini belirlemiştir138
Başta da belirttiğimiz gibi yaşam ve oumlluumlm birbirinden hareketle tanımlanmaya
anlaşılmaya ccedilalışılan mefhumlardır Ccediloğu zaman oumlluumlmuumln kesinliği vurgulanarak
yaşamın anlamı ifade edilmeye ccedilalışılır Oumlluumlm insan olmanın ne anlama geldiğini
goumlsteren bir olaydır ldquoHepimiz oumlluumlmluumlyuumlz o halde yaşam oumllmeye doğru devinirrdquo ya
da ldquodaha doğar doğmaz oumllecek kadar ihtiyar sayılırızrdquo soumlzleri bu ccedilerccedilevede
okunabilir
Yaşam ile oumlluumlm arasındaki ilişkiyi Heidegger de bir ldquobaşlangıccedil ve sonlulukrdquo ilişkisi
olarak yorumlamıştır Ancak Heideggerrsquoe goumlre oumlluumlm bir ldquosonrdquo olarak varlığın
ldquohitam bulmasırdquo olarak bizatihi varlığın varoluş olanakları iccedilindedir ve hatta en
kaccedilınılmaz olanıdır
Heideggerrsquoin terminolojisiyle eğer varlığın oumlzuumlnuumln varoluş olduğunu kabul edersek
insan (Dasein) varolduğu muumlddetccedile hep bir varoluş halindedir hep henuumlz daha var
olmamış olarak varolmaktadır Yani onun varlığı daima ldquomuallaktardquodır Dolayısıyla
bir buumltuumln olarak kavranabilme olasılığına karşı direnccedil goumlsterir Onun varlığı bir ldquotuumlrrdquo
olarak accedilıklanamaz İnsanın varlığı suumlrekli olarak değişmektedir Belirli eylemlerde
bulunur belirli kararlar alır ya da almaz geccedil saate kadar ccedilalışıp ccedilalışmamaya birinin
cebindeki cuumlzdanı ccedilalıp ccedilalmamaya bir etkinliğe katılıp katılmamaya vs karar
vererek ne tuumlr bir kişi olduğuna suumlrekli olarak karar verir Buradaki tuumlr homo
sapiens anlamında bir tuumlre atıfta bulunmamaktadır Heideggerrsquoin deyişiyle insanın
oumlzuumlnuumln varoluş olduğunu bize goumlsterir Dolayısıyla her bir insan kendi varoluşunu
kendisi belirleme oumlzguumlrluumlğuumlne sahiptir139 Ancak bu belirleme bir suumlreklilik arz eder
ve ancak oumlluumlmuumln gelmesiyle hitam bulur
138 Leacutevinas 2006 s 83 139 Bkz Mulhall 1998 32-33
67
141 Daseinrsquoın Hitamı
Dasein var olduğu muumlddetccedile onda hep bir şeyler noksandır o şunu veya bunu olabilmektedir ve olmaktadır da Soumlz konusu noksanlığa bizatihi ldquohitamınrdquo kendisi de aittir Duumlnya-iccedilinde-varolmanın ldquohitamırdquo oumlluumlmduumlr Varlık imkacircnına yani varoluşa ait olan bu hitam Daseinrsquoın olası buumltuumlnluumlğuumlnuuml hep tahdit eder [sınırlandırır] ve belirler140
Burada Heidegger Daseinrsquoın asli ontolojik temelinin zamansallık olduğunu
vurgulamış olur Dasein her durumda kendisi olarak kendi olanaklarına doğru
youmlnelmiş varlıktır Fakat bu olanaklılık iccedilinde hiccedil bir zaman kendi buumltuumlnluumlğuumlne veya
tamlığına ulaşamaz İnsanın varlığı oumlluumlmle ldquotamrdquolığına erişecek bir ldquohenuumlz
olmamışlıkrdquo iccedilindedir Dolayısıyla tamlığa eriştiğinde kendini bir varlık olarak
tecruumlbe edebilecek durumda değildir artık Diğer taraftan oumlluumlmuumln kendisi de bir
ldquohenuumlz vuku bulmamışlıkrdquo olarak Daseinrsquoın ldquohenuumlz olmamışrdquolığının sınırlarını
belirlemektedir Hem ldquohenuumlz-olmamışlıkrdquoların kendisi hem de bizatihi hitamın
kendisi yani oumlluumlm Daseinrsquoın varlık biccedilimini oluşturmaktadır Bu biccedilim oumlyle
yapılanmıştır ki Daseinrsquoın ldquohenuumlz olmadığırdquo şey yine ona aittir ama yine de henuumlz
olmamıştır
Oumlrneğin ham meyve zamanla olgunlaşır Bu sırada yani meyve olgunlaşırken henuumlz var olmayan bir şey ona henuumlz-mevcut-olmayan olarak katiyen eklemleniyor değildir ama Zira meyve kendi kendini olgunluğa taşır ve tam da bu kendini olgunluğa taşıma onun bir meyve olarak varlığını karakterize eder[hellip] Hamlığın henuumlz-olmamışlığı meyveye eklemlenip onunla birlikte mevcut olan harici bir oumltekiliği ima ediyor değildir Hamlık meyvenin bizzat kendisini kendine oumlzguuml varlık minvali iccedilinde ima eder[hellip] Meyvenin henuumlz-olmamışlığı onun kendi varlığına dahildir ama keyfi bir belirlenim olarak değil onu tesis eden olarak İşte Dasein da var olduğu muumlddetccedile buna benzer biccedilimde vardır yani hep kendi henuumlz-olmamışlığıdır141
Tıpkı meyvenin olgunlaşmasının meyvenin hamlığına ait oluşu gibi oumlluumlm de
Daseinrsquoa aittir Başka bir deyişle oumlluumlm Daseinrsquoın varolmasıyla uumlstlendiği bir varlık
tarzıdır Ancak Heidegger burada bir farkı oumlzellikle vurgular Meyve olgunlaşarak
erginleşmektedir ama Daseinrsquoın eriştiği oumlluumlm bu anlamda bir erginleşme sayılabilir
140 Heidegger 2008 s 248 141 Heidegger 2008 s 259
68
mi Şuumlphesiz boumlyle soumlylenemez Oumlluumlm Daseinrsquoın ermesi manasına gelmez Tersine
Daseinrsquoın tamamlanma suumlrecini boumller onu kesintiye uğratır Hem meyve hem de
Dasein iccedilin ldquohitamrdquo bir ccedileşit ldquoseyrini tamamlamardquo anlamına gelebilmektedir Ancak
meyve kendi hitamıyla kendine oumlzguuml varlık imkacircnlarını tuumlketmiş olur Buna karşılık
oumlluumlm tam da bu varlık imkacircnlarını Daseinrsquoın elinden alır Yani Daseinrsquoın hitam
bulması meyvenin tamama ermesine benzemez Tam da bu yuumlzden oumlluumlm daima bir
skandaldır daima erken gelir
Dasein oldukccedila oumlluumlm henuumlz-olmayan olanak olarak her zaman vardır [] Henuumlz-olmayan Daseinrsquoın karakteri gereği kendisine aittir Henuumlz olmayan son ve tamlıktır [] ne zaman meyve olgunlaşıp kızarırsa henuumlz-olmayan olmuştur ve tamlığına varmıştır Şuumlphesiz oumlluumlm Dasein iccedilin henuumlz-olmayan olgudur fakat henuumlz-olmayan son Daseinrsquoa aittir ve yine bu o Daseinrsquoda gerccedilekleşecektir142
Buradaki olası-olanaksızlıktır Başka bir şekilde tekrar edecek olursak varlığın
tamlığa doğru bir varoluş iccedilinde olduğunu ve bu tamlığın en zati ve kaccedilınılmaz
olanağının oumlluumlm olduğunu duumlşuumlnduumlğuumlmuumlzde olası-olanaksızlık ifadesi daha belirgin
bir anlam kazanacaktır Oumlluumlm ora(da) olmanın daha en başından imkacircnsızlığının
imkacircnıdır
Oumlluumlm Daseinrsquoın mutlak olanaksızlığının olanağıdır Mutlak olanaksızlığının olanaklılığı olan oumlluumlme fırlatılmışlığı Daseinrsquoın ruh-durumunu [haletiruhiyesini] ortaya koyar Bu ruh-durumu kaygı ya da endişe olarak adlandırılır Oumlluumlmle yuumlzleşmenin endişesi Varlığı-kendi-olanaklılığı iccedilinde Duumlnya-iccedilinde-varlık olmasını sağlar143
142 Oumlluumlm Havfı
Heideggerrsquoe goumlre oumlluumlm korkusu ldquoen zati en bağlantısız ve en geride bırakılmaz
varlık imkacircnından korkmaktırrdquo144 Bu da kendine kendi hakkında soru sorabilen
Daseinrsquoın artık duumlnya-iccedilinde-varolmayacak oluşunun ya da ldquokendinden vazgeccedilmekrdquo
zorunda oluşunun kesinliğine işaret eder Heidegger varlığın bir olanağı olarak
oumlluumlmuuml kesinlik olarak ortaya koyar oumlluumlmuumln a apriori bir niteliği vardır Ama diğer
taraftan kendisi hakkında bilgimiz neredeyse yok denecek kadar azdır bilgiler ikinci
142 Ccediluumlccedilen 2003 s 87 143 Ccediluumlccedilen agy 144 Heidegger 2008 s 266
69
eldendir dinsel ya da şiirsel soumlzler ya da beylik ifadelerden ibarettir Başkalarının
oumlluumlmuumlnuuml deneyimleyebilmekteyizdir Fakat bu deneyimde de oumlluumlmuumln bizatihi kendisi
deneyimlenemez Yalnızca (cesedin) nasıl goumlruumlnduumlğuuml uumlzerine fikir yuumlruumltuumllebilir
Canlılığın temel belirtisi olan şey(ler) yok olmuştur Oumlluuml hareket edememekte
eyleme geccedilememektedir Tıpkı oumlluumlm sorusunun yanıtsız kalması gibi oumlluuml de duumlnyaya
yanıt verememektedir Yuumlzuuml bir maske gibi donar son bir ifade kalır Oumlluuml
Heideggerrsquoin terimiyle herhangi bir mevcut-olana doumlnuumlşuumlr tıp oumlğrencileri iccedilin bir
kadavra sevdikleri iccedilin toprak altında ldquoyaşayanrdquo bir adrsquoa doumlner Başkasının
oumlluumlmuumlyle bilebildiğimiz bu kadardır Oysaki oumlluumlm her zaman ldquobenim oumlluumlmuumlmrdquo
olacaktır Oumlluumlmuumln ldquoen zati imkacircnrdquo olması başkasının oumlluumlmuumlyle elde edilen
deneyimlerin altını oyar Başkasının oumlluumlmuuml yoluyla başkasının oumlluumlmuumlnuuml
goumlzlemleyerek kendi oumlluumlmuumlmle ilgili bir deneyim edinebilmenin imkacircnsızlığı
yaşamla oumlluumlm arasında korkutucu bir boşluk accedilar Ccediluumlnkuuml
En zati irtibatsız atlatılmaz ve kesin olan bu imkacircn kesinliği bakımından belirsizdir Oumlndeleme Daseinrsquoın bu muumlstesna imkacircnının karakterini nasıl accedilımlar Oumlndeleyici anlama devamlı biccedilimde muumlmkuumln olan ve fakat varoluşunun tam manasıyla imkacircnsızlaşmasının ne zaman olduğunu hep de belirsizlik iccedilinde bulan bu kesin varlık-imkacircnına kendini nasıl tasarımlamaktadır Belirsiz kesin oumlluumlmuuml oumlndeleme sırasında Dasein bizatihi kendi şuradalığından neşet eden suumlrekli tehdide kendini accedilar Hitama youmlnelik varlık hem kendini onun iccedilinde tutmak zorundadır hem de onu perdeleyemez ve bu yuumlzden kesinliğin belirsizliğini daha ziyade geliştirmek mecburiyetindedir [] Daseinrsquoın en zati kendi başına bırakılmış varlığından neşet eden suumlrekli ve asıl tehdidi kendine accedilık tutan bulunuş havftır Havf iccedilindeki Dasein kendi varoluşunun muumlmkuumln olan imkacircnsızlığının hiccedilliği oumlnuumlnde bulunur145
Dasein duumlnyaya fırlatılmıştır varlık imkacircnlarına fırlatılmışlıktır bu (oumlluumlm de varlık
imkacircnlarından biri olduğundan) aynı zamanda oumlluumlme doğru da bir fırlatılmışlık
anlamına da gelmektedir bu Ancak Dasein oumlluumlme doğru fırlatılmış olduğunu ve
bunun da onun varlık imkacircnlarından en kaccedilınılmazlarından biri olduğunu sarih bir
biccedilimde bilemez Bu konuda teorik bilgisi de bulunmamaktadır Dasein bu
ldquobilgirdquosini havf sayesinde elde eder Heidegger bu duumlşuumlnceyi Daseinrsquoın oumlzuuml gereği
havf olduğunu soumlyleyecek kadar ileri goumltuumlruumlr Ccediluumlnkuuml havf sayesinde Dasein kendi
145 Heidegger 2008 s 281
70
hitamının bu ldquokesin belirsizliğinirdquo kavrar onun bizatihi kendine ait başkasına
devredilmez ve kaccedilınılmaz niteliğini kendine accedilımlar Bu accedilımlanış sayesinde Dasein
kendi varlık imkacircnlarının buumltuumlnluumlğuumlnuumln keşfine varır Ccediluumlnkuuml keşfettiği oumlluumlm kendi
varlığının en zati en uccedil imkacircnıdır Bu imkacircn sayesinde Dasein kendisiyle baş başa
kalmış olur Bu şekilde başkalarıyla olan buumltuumln irtibatlarından ayrılır yani oumlluumlmuumln
başkasına devredilemezliğini ve başkalarıyla irtibatsızlığını kavramış olur Diğer
taraftan oumlluumlm Daseinrsquoın en uccedil imkacircnı olduğundan oumlluumlm geldiğinde Daseinrsquoın hitam
bulması soumlz konusu olduğundan oumlluumlm Dasein-imkacircnsızlığının imkacircnıdır bu accedilıdan
oumlluumlm Daseinrsquoın başına gelen en muumlstesna şeydir
Oumlluumlm havfının insanın bir ccedileşit zayıflığı ya da oumldlekliği olmadığı ortadadır Ccediluumlnkuuml
oumlluumlmden duyulan bu havf sayesinde Daseinrsquoın duumlnya-iccedilinde-olmaklığını teyit
ettiğini bizatihi kendi kendisiyle yuumlz yuumlze gelerek kendi kaccedilınılmaz sonunun keşfine
vardığını belirtmiştik Oysaki guumlnluumlk hayat iccedilinde oumlluumlmden duyulan bu havfın uumlstuuml
oumlrtuumllmeye ccedilalışılır sadece uumlstuuml oumlrtuumllmekle kalmaz giderek oumlluumlm korkulması gereken
bir vaka halini alır Herkes herkesin oumlleceği gerccedileği karşısında kayıtsız bir huzur ya
da vakur bir cesaret talep eder
Herguumlnkuuml hep-beraberliğin kamusallığı oumlluumlmuuml hep cereyan eden bir rastlama olarak ldquobilirrdquo ve ona ldquooumlluumlm hadisesirdquo der Şu veya bu yakın dostumuz yahut uzak bir tanıdığımız ldquooumlluumlrrdquo ldquoOumlluumlmlerdquo duumlnya iccedilinde yer alan bilindik bir hadise diye karşılaşılmaktadır [] Onun hakkında dile gelen yahut ccediloğunlukla bir şey soumlylenmeyen ve ldquokaccedilarcardquo sarf edilen soumlzler aslında şunu demek ister Sonunda herkes oumllecek fakat şimdilik sıra bizde değil[] ldquoherkes oumllecekrdquo ccediluumlnkuuml boumlylelikle diğer herkes ve ben kendim kendimizi şuna inandırırız tam da ben değil ccediluumlnkuuml bahsi geccedilen herkes aslında hiccedil kimse Boumlylelikle ldquocan vermerdquo bir vukuat duumlzeyine indirgenir ndash Daseinrsquoa isabet ettiği halde hiccedil kimseye şahsen ait olmayan146
143 ldquoHerkes Oumllecekrdquo amp Belirsizlik
Bize goumlre tragedyanın inatla accedilığa ccedilıkarmak istediği şey herguumlnkuumlluumlğuuml iccedilerisindeki
kamusallığın suumlrekli uumlzerini oumlrtmek istediği bu oumlluumlm havfıdır147 Ccediluumlnkuuml tragedya tam
da ldquoherkes oumllecekrdquo soumlzuumlnuumln kesinliğinin aslında ne kadar muğlacirck olduğunu goumlsterir
146 Heidegger 2008 s 268 147 Aristotelesrsquoin Poetikarsquoda tragedyanın nihai hedefi olarak koyduğu iki nitelik olan acıma ve korku terimleri bu accedilıdan incelenebilir
71
Ccediluumlnkuuml ldquoherkes oumllecekrdquo soumlzuumlyle ortaya konulan kesinlik oumlluumlmuumln Daseinrsquoın en uccedil ve
kaccedilınılmaz imkacircnı oluşunun kesinliği değildir burada daha ccedilok yukarıdaki alıntıda
Heideggerrsquoin belirttiği gibi oumlluumlm kaccedilınılmazlığını ve zatiliğini (bana aitliğini) yitirir
ldquoHerkes oumllecekrdquo demekle artık oumlluumlm herkesindir boumlylece hiccedil kimsenindir ldquoHerkes
oumllecekrdquo soumlzuuml başkasının oumlluumlmuumlnden elde edilen deneyimdir Ama oumlluumlmuuml başkasının
oumlluumlmuumlnden anlamak imkacircnsızdır Ccediluumlnkuuml başkasının oumlluumlmuumlnde oumlluumlmuumln her zaman
bana oumlzguumlluumlğuuml kaybolur Oumlluumlm benim oumlluumlmuumlmduumlr tekrar etmek gerekirse Daseinrsquoın
en zati varlık imkacircnıdır oumlluumlm Başkası iccedilin oumlluumlme gidilebilir fakat başkasının yerine
oumllmek soumlz konusu olamaz Oumlluumlm ikame edilemez
Kaccedilmak kendinde oumlluumlmuuml gizlemek oumlluumlm-iccedilin-varlığın nesnel yanını iccedileren eksik bir tarzdır İnsan bu durumda gevezelik eder ve gevezeliği (Gerede) bir kendini unutma bir oumlluumlmden kaccedilma oumlluumlm-iccedilin-olma yorumudur [] Oumlluumlm oumlluumlm olgusuna indirgenir [] Ona bir nesne gerccedilekliği vererek das Manrsquoın [Herkesrsquoin] oumlluumlmuuml oumlluumlmuumln daima bir olanaklılık olmasını ortadan kaldırır148
Heideggerrsquoin Varlık ve Zamanrsquoda kullandığı Gerede (gevezelik lakırdı) terimi
insanın oumlluumlmden kaccedilışının bir tarzı olarak sunulur İnsan herkes iccedilinde gevezelik
ederek kaybolmayı ister boumlylece oumlluumlmuumln huzursuz ediciliği kendisinden uzak
duracaktır ldquoHerkes oumllecektir ama henuumlz değilrdquo soumlzuuml tam da boumlyle bir gevezeliktir
Oumlluumlmuumln kesinliğini bildirir ama daima bir sonraya bir başka bahara bırakma tınısı
oumlluumlmuumln vahametini hafifletir Bu hafiflik uğruna Dasein suumlrekli olarak herguumlnkuumlluumlk
iccedilindeki herkesin kamusallığında kendini silmeye tesviye etmeye herkesin iccedilinde
kaybolmaya ccedilalışır Bu sayede kendindeki oumlluumlmuuml gizleyebileceğini duumlşuumlnuumlr Ancak
bu kaccedilışta Dasein kendi orada oluşunu yitirmez tıpkı oumlluumlmuumln Daseinrsquoa ait oluşu
gibi kendilik de kendini kaybetmersquode bulunur Heidegger kaccedilışın bir varlık ldquotarzrdquoı
olduğunu soumlylerken bunu kastetmektedir İnsan oumlluumlm yuumlzuumlnden kendinden
kaccedilmaktadır fakat tam da bu kaccedilma bir kendi olma bir benimkiliktir Tragedya
başkasının (kahramanın) oumlluumlmuumlnuuml goumlsterirken guumlnluumlk yaşamda deneyimlenmesi zor
olan bu ldquokendi olmardquoyı hatırlatır kaccedilmakta olan Daseinrsquoa oumlluumlmuumln zatiliğini ifşa eder
ve gevezeliği susturur
148 Leacutevinas 2006 s 59 Kaan Oumlktem Varlık ve Zaman ccedilevirisinde Geredersquoyi ldquolakırtırdquo olarak ccedilevirmiştir
72
Gevezelikteki kesinlik [Herkes oumllecek] oumlluumlmuumln sahici kesinliği değildir Oumlluumlmden
onun uumlzerini oumlrterek kaccedilınma onun kesinliğinden ldquogerccedilek anlamdardquo emin olamadığı
halde ondan kesinmiş gibi soumlz etme oumlluumlm hakkındaki belirsizliği accedilık eder
Tragedyanın neşet ettiği yer tam da bu accedilıklıktır Trajik olan oumlluumlme dair bilgimizin
bu muğlacircklığından neşet eder Ccediluumlnkuuml oumlluumlm buumltuumln insanlar iccedilin başa gelmesi en
kaccedilınılmaz olasılık olsa da
onu ldquokoşulsuzcardquo kabul edemeyiz Katiyetle konuşacak olursak oumlluumlmuumln ldquosadecerdquo empirik bir kesinliğe sahip olduğunu soumlyleyebiliriz Bu yuumlzden o en yuumlksek kesinliğin yani teorik bilginin bazı mıntıkaları iccedilinde ulaşabildiğimiz apodiktik kesinliğin mecburen gerisinde kalacaktır [] vefatın sadece vuku bulan bir hadise olarak empirik bakımdan kesin oluşu oumlluumlmuumln kesinliği hakkında bir karara vardıramaz bizi149
Ccediluumlnkuuml herguumlnkuumlluumlk iccedilinde oumlluumlm hep ldquohenuumlz değilrdquodir Bu ertelemeler sayesinde
onun ldquogelişirdquo suumlrekli oumltelenir Ancak bu oumlteleniş esnasında onun en oumlnemli niteliği
olan ldquoher an vuku bulabilirliğirdquonin uumlzeri oumlrtuumlluumlr
Oumlluumlmuumln kesinliği ile ne-vakitliğinin belirsizliği el ele gitmektedir Oumlluumlme youmlnelik herguumlnkuuml varlık bu belirsizlikten kaccedilınmak iccedilin ona belirlilik kazandırmaya ccedilalışır Fakat onu belirleme gayreti vefatın başa geliş vaktini oumlnceden hesaplamak anlamına gelmez Yani Dasein bu tuumlrden bir belirlilikten kaccedilar150
Dasein oumlluumlmuumln kesinliğinin yarattığı belirsizlikten yine herguumlnkuumlluumlğuuml iccedilinde kaccedilar
guumlnluumlk işlerin ldquokontrol edilebilirliğirdquo ile uğraşır Daha genel konuşursak oumlluumlm
hakkındaki bu muğlacircklık onu yaşamda suumlrekli olarak kesinlikler belirlemeye
suumlruumlkler Hayattaki bu ldquokesinliklerrdquo oumlluumlmuumln havf veren ldquokesinliğininrdquo uumlzerini
oumlrtmeye yarayacak boumlylece oumlluumlme fırlatılmışlıkla daha kolay başa ccedilıkılabilecektir
Tragedya kahramanın oumlluumlmuumlnuuml goumlsterirken oumlluumlmuumln ldquokesinliğinirdquo [herkes oumllecek]
değil oumlluumlmuumln kesinliğinin uumlzerini oumlrtmek iccedilin uumlretilen [soumlzde] kesinliklerin
muğlacircklığını goumlsterir
Buumltuumln bahsedilen nitelikleriyle birlikte duumlşuumlnuumllduumlğuumlnde guumlnluumlk hayat iccedilerisinde
oumlluumlm insana goumlre bir sınır aşımıdır bir aşırılıktır Bu aşırılığa insan da başka bir
149 Heidegger 2008 s 273 Apodiktik (apodiktischen apodictical) Kanıt gerektirmeyen Mantıksal olarak doğru 150 Heidegger 2008 s 274
73
aşırılıkla başka bir sınır aşımıyla cevap vermek ister Oumlluumlmuumln sınır aşımını buumltuumln
soruları susturur benim oumlluumlmuumlm oumlluumlm anımdan itibaren sınırsız bir sessizliğe
doumlnuumlşuumlr Tıpkı bunun gibi insan da bir kere sınırı aştıktan sonra geri doumlnuumllmez bir
sınırsızlığın iccedilinde bulur kendini Hegelrsquoin dediği gibi insanı vareden eylemidir
Ancak her eylem bir hybrisrsquoe doumlnuumlşuumlr Varolma endişesi oumlluumlm havfını susturma
ccedilabası insanın kendini doğadan ayırmasına ve kuumlltuumlruuml icat ederek doğaya techne
(teknik) yoluyla huumlkmetme arzusuna yol accedilar Eylem kaccedilınılmazdır ccediluumlnkuuml ldquooumlluumlm
oumlznenin edilgenliğini ifşa eden aynı zamanda oumlznenin hacirckim olamadığı bir olayı
bildirir oumlznenin o olay karşısında artık oumlzne olmadığı bir olaydır burdquo151 İnsan bu
muğlacirck durumdan ancak ve ancak eylemle kurtulabilir (ya da kurtulabileceğini
duumlşuumlnuumlr)
15 Techneacute Teknik
Oumlluumlmuumln yol accediltığı kesinsizlik ile ldquovarolanın varolmasırdquo karşısında duyulan hayret ve
dehşet duyguları birbirlerine benzemektedir Hatta bu ikisi aynı şeydir denebilir
Oumlluumlm karşısında yokluk ve hiccedillik karşısında duyduğumuz dehşet belki de yaşama
bizatihi varlığa karşı duyduğumuz dehşetin bir yansımasıdır Oumlyle ya da boumlyle bu
dehşet karşısında insan daha fazla kesinlik arzusuna suumlruumlklenir Yalnızca insan kendi
ve diğer buumltuumln varolanlar hakkında duumlşuumlnebildiği iccedilin başka bir deyişle logosa sahip
bir canlı [zoon logon ekhon] olduğu iccedilin tuumlm olarak doğadan kendini ayırır Fakat
diğer taraftan doğaya her youmlnden bağımlıdır en basit haliyle onun fizik kuralları
iccedilinde yaşamaktadır Ama insan sahip olduğu bu logos sayesinde doğanın yasalarını
da aşmaya yeltenir
Yine de bu bir belirsizliktir hem de ciddi bir belirsizlik Bundan dolayı insan ayrılamaz olanı ayıracak bir duumlrtuumlnuumln olmasını bekler buumltuumln toplumsal idari becerilere ve hırslara accedilılan beğenilir bir nokta insan yapımı ldquoyapayrdquo kurulu toplumsal duumlzeni oluşturmaya yarayan bir malzeme Ayrım yapmak ayrıcalık tanımak ayırmak sınıflandırmak kuumlltuumlruumln en belirgin işareti becerisi ve ustalık goumlstergesidir Amaccedilları bağlamında [hellip] kuumlltuumlr belirsizliğe karşı accedilılmış bir yıpratma savaşıdır Buumltuumln somut oumlrneklerinde ndash hakikat ve yalan guumlzellik ve ccedilirkinlik dostlar ve duumlşmanlar ya da iyi ve koumltuuml olsun- ccediloumlpuuml samandan ayırma soumlzuuml
151 Rolland Jaques ldquoSonsoumlzrdquo Leacutevinas 2006 iccedilinde s 146
74
verir [hellip] boumlylece karmaşanın ortaya ccedilıkma olasılığı azalır [hellip] Muumlcadelesi ndashboşuna ama durdurulamaz- insana oumlzguuml belirsiz accedilmazı mantıksal ve yararcı biccedilimde belirgin pek ccedilok duruma ayırmaktır 152
Yapay olan insan yapımı olan insanı oumlluumlmuumln dehşetinden belirsizliğinden
uzaklaştırmak iccedilindir ama her seferinde nafile bir ccedilaba olarak kalmaya mahkucircmdur
ldquoOumlluumlmuumln dehşetinden kurtulmanın pek ccedilok yolu vardırrdquo diyor Bauman ve ekliyor
ldquoAma ne kadar ccedileşitli ve ccedilok sayıda olursa olsun buumltuumln ustalıklı kurtulma youmlntemleri
kabaca iki temel sınıfa ayrılabilirrdquo153 Baumanrsquoın ldquooumlluumlmsuumlzluumlk stratejisirdquo adını
verdiği bu youmlntemlerin ilki Heideggerrsquoin ldquoherkes oumllecekrdquo soumlyleminin tesviye edici
kamusallığını ccedilağrıştırır ldquoO koumlpruumlden zamanı gelince geccedileriz ilkesirdquo der buna
Bauman Oumlluumlm burada suumlrekli ertelenen hep bir ldquohenuumlz değilrdquodir Baumanrsquoa goumlre bu
ilkeyle oumlluumlmuumln neredeyse sonsuza ertelenmesi soumlz konusudur Bu tuumlrden kamusallık
iccedilinde kaybolan kendisini tesviye eden oumlluumlm meselesini daha oumlnce tartışmıştık
Baumanrsquoın ikinci youmlntem dediği şey ise yine kendisinin deyişiyle ldquobuumltuumln yaşamı bir
koumlpruuml geccedilme oyununa doumlnuumlştuumlruumlrrdquo
Buumltuumln koumlpruumller genelde birbirlerine benzer hepsi -oldukccedila- kişinin guumlnluumlk yaşam planının bir parccedilasıdır boumlylece hiccedilbir koumlpruuml ldquosonrdquo koumlpruuml gibi uğursuz bir goumlruumlnuumlm sergilemez (en oumlnemlisi hiccedilbiri ldquodoumlnuumllemeyecekrdquo koumlpruuml gibi goumlruumlnmez) Koumlpruumlyuuml geccedilmek alışılmış hatta kimi zaman hoşa giden bir etkinliğe doumlnuumlşuumlr bunun en oumlnemli nedeni [hellip] her geccedilişin geriye doumlnduumlruumllebilir goumlsterilmesidir [hellip] Hiccedilbir şey sonsuza dek ldquoebediyenrdquo ndashbir daha ortaya ccedilıkmamak uumlzere- ortadan kaybolur goumlruumlnmemektedir nesneler bir suumlre iccedilin goumlruumlnmez kalsalar da varolmaya devam eder gibidir154
Bu Freudrsquoun soumlzuumlnuuml ettiği ccedilocukların oynadığı ldquoDardquo oyununa benzer Ccedilocukların
ccedilok sevdiği ldquoDardquo oyunu kaybolma yeniden ortaya ccedilıkma esasına dayanmaktadır
Anne bir perdenin arkasına saklanır sonra bir anda ccedilocuğa goumlruumlnerek seslenir ldquoDardquo
der Ccedilocuk keyiflenir Baumanrsquoın koumlpruuml oyunu buna benzemektedir Artık hiccedilbir şey
oumlluumlmluuml değildir Lethe ırmağından bir bardak su iccedililerek yeniden varlığa geri
doumlnuumllecektir Logosrsquoun yetişemediği yerlerde bu tuumlrden mitoslar yazılmaya devam
eder Din kurumunun guumlnluumlk yaşama soktuğu soumlylemlerle lethe ırmağının sesi
152 Bauman 2000 s 56-57 153 Bauman 2000 s 227 154 Bauman 2000 s 227-228
75
yeryuumlzuumlnden duyulmaya başlar Bu ses insanın oumlluumlmsuumlzluumlğuumlnuumln guumlvencesi olur Bu
oumlluumlmsuumlzluumlk politikasına mitosların yanı sıra logosun katkısı daha buumlyuumlktuumlr Artık
ldquohiccedilbir şey sonsuza dek yok olmazrdquo bilimsel duumlsturuyla varlık bir geri doumlnuumlşuumlm
projesi haline gelir
Nesneler gelip giderler ama sonra yine gelirler hiccedilbir zaman yoğunlaşmak uumlzere dikkatini verme yetisinde uzun suumlre kalmazlar Tuumlccar gezginlere oumlzguuml goumlccedilebevari bir varoluşa mahkucircm edilmişlerdir Geccedilen yıl metelik verilmeyenler unutulmaz antikalara doumlnuumlşuumlr bir oumlnceki kuşağın soumlnmuumlş yıldızları nostaljik duumlşlerin ilahları haline gelir Bir zamanların tiksinti veren oumlluumlm tarlaları [hellip] turistlerce işgal edilir155
Buumltuumln bunlar logosrsquoun durdurulmaz tekniğidir Ama bu tekniğin daha da dehşet
yarattığı yer tıp alanıdır Burada insan bir hayvan hastalığıdır Başlı başına
sağaltılması gereken bir hastalıktır Dolayısıyla -guumlnuumlmuumlzde- hiccedil kimse vaktinde
oumllmediği gibi ldquodoğalrdquo olarak da ldquooumllememekterdquodir Oumlluumlm bir ccedileşit sapmadır
hastalıktır Hep bir eksiklikten oumlrneğin tıbbın yetersizliğinden bakım ve kuumlr
uygulamalarındaki gelişmelerin henuumlz belirli bir seviyeye ulaşamamış olmasından
oumllmekteyizdir Kaccedil yaşında olursa olsun insan ya boumlbrek yetmezliğinden ya kanserli
bir huumlcreden ya da bir aksilikten ndashtrafik yangın savaş ve sairden- oumllmektedir Artık
oumlluumlmluuml olduğumuz iccedilin değil de bir yanlışlık sonucu oumlluumlyoruzdur Kısacası oumlluumlm
modern tekniğin bir eksikliği ya da geccedilici bir arızasından kaynaklı bir hatadır
Aslında oumlluumlm
En buumlyuumlk skandaldı Her geccedilen guumln insan iradesine ve zekacircsına mahkucircm olan duumlnyada insanın guumlccedilsuumlzluumlğuumlnuumln sert parccedilalanamaz ccedilekirdeğiydi Her geccedilen guumln akıl tarafından duumlzenlenen ve denetlenen bir duumlnyada son ama goumlruumlnuumlrde yerinden soumlkuumlp atılamayan yazgı kalıntısıydı Oumlluumlm modernitenin cesur yeni duumlnyasının temsil ettiği her şeyin ve bunların da oumltesinde saygısızca verdiği boumlluumlnmez akıl egemenliği soumlzuumlnuumln kesin biccedilimde yadsınmasıydı156
Yine de her şeye rağmen akıl doğanın insan bedenine yaptığı bu tecavuumlze karşı
koymak ve onu boyunduruk altına almak ona egemen olmak iddiasından asla
vazgeccedilmez Oumlluumlm yalnızca bir hatadır bir sapmadır bu ldquoteknik skandalırdquo duumlzeltecek
olan yine modern tekniğin kendisidir
155 Bauman 2000 s 229 156 Bauman 2000 s 178
76
Platonrsquola başlayan akla duyulan modern inanış Spinoza Kant Descartes ve Locke
gibi duumlşuumlnuumlrlerce geliştirildi İnsan aklı evrenin en başat en guumlvenilir kılavuzu
haline geldi Kant salt aklın yargılarında kanaate yer olmadığını vurguluyordu
Descartes da aklın doğrulamadığı her şeyi reddediyor yalnızca tamamen bilinebilen
ve kuşku goumltuumlrmeyen şeylere inanmayı bir ilke olarak sahipleniyordu Duumlşuumlnuumllen
duumlnya ile fizik evren ruh ile beden birbirlerinden kati suretle ayrılıyordu157
Descartesrsquoin cogitorsquosu oumlzneyi ve onun aklını oumlyle temel bir dayanak noktası olarak
alıyordu ki insan akıl yoluyla oumlluumlmuuml bile alt edebiliyordu
Descartesın insanın oumlzuumlnuuml rasyonel olarak ayırma girişimi oumlluumlm sorununu ccediloumlzmesini sağlar İnsanın hem yaşayan bir canlı olması hem de oumlluumlmluuml olması kafa karıştırıcı bir duumlşuumlncedir Yaşam ve oumlluumlm insan varlığında birbirine karışmış goumlruumlnmektedir Descartesa goumlre [] insan yalnızca doğanın bir parccedilası olduğu muumlddetccedile bir oumlluumlmluumlduumlr Fakat bu parccedila insanın gerccedilek oumlzuumlnuumln yani rasyonalitenin tanımındaki indirgemeyle ortadan kaldırılabilir Bu demektir ki oumlluumlmluumlluumlk insanın oumlzuumlne ait olmayan bir şeydir Eğer duumlşuumlnen oumlz temel olarak insanın doğal oumlzuumlnden ayrıysa o halde insanda yaşayan şeyin insan oumllduumlkten sonra da yaşamaya devam edeceği tamamen akla yatkındır Onun neden bedenle birlikte oumllmek zorunda olduğunun mantıklı bir accedilıklaması yoktur Rasyonel olarak oumlluumlmluuml bedenin asıl oumlneme sahip olan oumlluumlmsuumlz ruhtan bu şekilde ayrımı oumlluumlm korkusunu hafifletir158
Goumlruumllduumlğuuml gibi duumlşuumlnen aklı kutsayan felsefeler insanı doğadan ayırma
stratejilerinin yanı sıra insandaki ldquodoğayırdquo da arındırma girişimi olarak kendilerini
temellendirmişlerdir Modern teknik tam da bu anlamda bu tuumlrden bir felsefenin yan
uumlruumlnuuml olarak doğmuştur Oumlzne temelli felsefeler varlığın kesinliğini ve doğruluğunu
kendi uumlzerlerinden ulaştıkları bir kesinlik olarak ortaya koyarlar Her şey oumlznenin
aklının kesinliğine goumlre sınıflandırılır ve duumlzenlenir Boumlylece doğanın yasalarını
bilerek onu anlama duumlşuumlncesi oumlzne merkezli felsefelerin de desteğiyle doğaya
boyun eğdirme ve onu insanlığın emrine sevk etme arzusuna doumlnuumlşuumlr
Buguumln teknoloji adını verdiğimiz şey Yunanca techneacute soumlzcuumlğuumlnden gelmektedir
Fakat modern teknolojiyle Yunanlıların duumlşuumlnduumlğuuml techneacute arasında benzerlik olduğu
157 Bu konuda bkz Youmlntem Uumlzerine Konuşmalarrsquoda (Descartes Youmlntem Uumlzerine Konuşma Ccedilev Afşar Timuccedilin Yay Haz Egemen Berkoumlz Ccedilağdaş Yayınları İstanbul Kasım 1998 s46) oumlzellikle II Boumlluumlm 7 8 9 ve 10 ilkeler Ve Felsefenin İlkelerirsquonde (Descartes Reneacute Philosophical Essays and Correspondence Ed Roger Ariew Hackett Publishing Company Indianapolis Cambridge 2000 s 231-262) birinci ve ikinci boumlluumlm 158 Oudemans 1987 s 38
77
pek soumlylenemez Ccediluumlnkuuml Yunanlıların techneacutersquoden anladıkları physisrsquoin kendini accedilığa
ccedilıkarma tarzıdır Yunanlılar iccedilin karşılaşılan her şey bir mevcut-olanrsquodır ve her
lsquomevcut-olanrsquo lsquomevcut-olmayanrsquodan ccedilıkmaktadır bu yokluktan varlığa geliş
poiesisrsquotir Bu yuumlzden techneacute yalnızca bir yetenek el becerisi değil aynı zamanda
zihinsel bir etkinliği duumlşuumlnmeyi de kapsamaktadır Ccediluumlnkuuml Yunanlılar iccedilin legein ya
da logos dikkatlice duumlşuumlnuumlp taşınmak159 demektir ki bu da apophainesthairsquoye yani
goumlruumlnuumlme getirmeye dayanır
Heideggerrsquoe goumlre gerccedilek anlamıyla teknoloji (techneacute) varolan şeyi ortaya ccedilıkarma oumlne ccedilıkarma accedilığa ccedilıkarma uumlstuumlnuuml accedilma ve gizini accedilmadır Fakat modern felsefeyle birlikte teknoloji bu anlamından uzaklaşarak varolanı accedilığa ccedilıkartmak yerine varolanı denetleyen ve belirleyen oldu Modern teknoloji varolanın ccedilerccedilevelenmesi olarak varolanın uumlstuumlnuuml oumlrttuuml Modern teknoloji varolanı yani Varlıkrsquoı oumlzne metafiziğinde eriterek her şeyin merkezine insanı ve onun bilgisini koyarak Varlıkrsquoı insanın uumlruumlnuuml ve yaratısı haline getirdi160
Varolanların varlığı karşısında duyulan hayret insanın buumltuumln mevcut-olanların
gerccedilekliğini bilmeye ve şeylerde değişmeyen oumlzuuml keşfetmeye youmlneltti Fakat bu
arayış şeyleri oldukları haliyle anlamakla sınırlı kalamadı oumltesine geccedilti ve techneacute
mevcut-olanrsquoın denetlendiği ve ccedilerccedilevelendiği (Ge-stell) bir araccedil haline doumlnuumlştuuml Bir
techneacute olan felsefe de insanın ldquokendisini insan olarak guumlvence altına almak
isteyenrdquo161 bir duumlşuumlnme biccedilimine buumlruumlnduuml Hıristiyan teolojisi boyunca insan bu
amaccedil iccedilin ccedilalıştı tanrı ile kurulacak ilişkinin hangi yollarla daha guumlvenli ve doğru
olabileceği tartışıldı Ama buumltuumln bunlara rağmen insanın guumlven duyma ihtiyacı hiccedil
azalmadı
159 Heidegger klasik felsefenin doumlrt neden ilkesini [1 maddesel neden 2 Biccedilimsel neden 3 Amaccedilsal neden 4 Fail neden] accedilıklarken bizim ldquonedenrdquo Latinlerin ise ldquocausardquo dediğine Yunanlıların aition dediğini belirtir Aition başkasını borccedillu kılan demektir Oumlrneğin bir guumlmuumlşten yapılmış bir kadehi ele alalım Burada lsquoguumlmuumlşrsquo klasik felsefede kadehin maddesel nedeni ama Yunan duumlşuumlncesine goumlre kadehi borccedillandıran bir etkendir Yine aynı şekilde diyelim ki bu kadeh bir rituumlel kadehi olarak [amaccedilsal neden] yapıldı Burada da rituumlel kadehi hem guumlmuumlşe hem de kadeh biccedilimine borccedillu olmuş olur Bu kadehi yapana [fail neden] gelince o buumltuumln bu borccedillandırma tarzlarını bir araya getirir Bir araya getirme legein bu accedilıdan ldquoduumlşuumlnmekrdquo anlamına gelir Bu konuda bkz Heidegger Martin Teknik ve Doumlnuumlş Ccedilev Necati Accedila Bilim ve Sanat Yayınları Ankara 1998 s 12-14 160 Ccediluumlccedilen 2003 s 176 161 Oumlzlem Doğan ldquoHeidegger ve Teknikrdquo Heidegger Martin Tekniğe Youmlnelik Soru Ccedilev Doğan Oumlzlem Afa Yayınları İstanbul 1997b iccedilinde s 18
78
İnsan kendi kendisini guumlvenceye almanın haklılığını doğruluğunu guumlvenceye almanın yeni bir temeline ihtiyaccedil duydu [hellip] Descartesrsquoin eseri bu temeli felsefi terimler iccedilerisinde kurdu Descartesrsquoin ego cogito (ergo) sumrsquounda insan kendi oumlz kesinliğini kendi iccedilerisinde buldu Duumlşuumlnme (cogitare) gerek duyulan guumlvenliği kendi iccedilerisinde bulacağına kendisini ikna etti Artık insan gerccedilekliği kendisinde tasarımlayabilirdi [hellip] Boumlylece insan gerccedilekliği kendisine goumlruumlnduumlğuuml şekliyle yani bir duumlşuumlnme nesnesi olarak karşısına dikebilirdi İnsan bunu yapmakla hem kendi varoluşunu hem de boumlyle tasarlanan gerccedilekliğin varoluşunu guumlvence altına alınmış hissediyordu162
Guumlven hissiyatıyla doğayı karşısına alan insan onunla kurduğu ilişkide kendine
oumlncelik tanıdı ve doğaya kendi taleplerini dayatan insan merkezcil bir yapı kurdu
Heideggerrsquoin modern teknik eleştirisi temel olarak bu duumlşuumlnceye dayanmaktadır
Heideggerrsquoe goumlre Yunanlıların techneacutersquosi ile modern duumlşuumlncenin tekniği arasında
temel bir fark bulunur Bu farkı oumlrneklemeden oumlnce Yunanlıların technersquoden ne
anladıklarına biraz daha yakından bakmaya ccedilalışalım
Heidegger birccedilok kereler techneacute soumlzcuumlğuumlnuumln bir accedilığa ccedilıkarma gizini accedilma
olduğunu tekrar etmiştir ldquoVarlığa getirmerdquo demek olan poiesis soumlzcuumlğuumlnden
Yunanlılar yalnızca insan yapımı şeyleri anlamıyorlardı bizim buguumln doğa fizik
evren dediğimiz physis de bir varlığa gelmedir Hatta Yunanlılar iccedilin physis en
yuumlksek anlamda bir poiesis demekti Dolayısıyla hem bir zanaatccedilının sanatccedilının
yapıp ettikleri hem de doğada oluşan şeyler bir poiesis anlamına geliyordu
Yunanlıların varlığa getirme ile gizlilikten aşikacircrlığa gelmeyi anladıklarını ve bunun
iccedilin de aletheia soumlzcuumlğuumlnuuml [bizim hakikat dediğimiz soumlzcuumlğuuml] kullandıklarını
biliyoruz Heidegger tekniğin oumlzuumlnuumln tam da bu accedilığa ccedilıkartmakla ilgisi olduğunu
soumlyler teknik bir accedilığa ccedilıkartma biccedilimidir Dolayısıyla teknik accedilığa ccedilıkmayı
dolayısıyla hakikati ilgilendiren bir meseledir163
Aristotelesrsquoin Nikomakhosrsquoa Etikrsquote [III ve IV boumlluumlmler] techneacute ile episteme
soumlzcuumlklerini karşılaştırması technersquonin bizim accedilımızdan daha iyi anlaşılmasını sağlar
Aslında her iki soumlzcuumlk de bilmeye verilen adlardır Fakat iki soumlzcuumlk arasında giz
162 Oumlzlem 1997b s 18 163 Bkz Heidegger 1998 s 17
79
accedilma tarzları ve accediltıkları şeylerin ne olduğu bakımlarından farklılıklar vardır
Aristotelesrsquoe goumlre
Tekhne aletheueinrsquoin bir tarzıdır Aletheuein kendini oumlne-ccedilıkarmayan ve henuumlz oumlnuumlmuumlzde burada durmayan bir an oumlyle bir an boumlyle goumlruumlnuumlp beklenmedik bir şekilde vuku bulabilen her şeyin gizini-accedilar [hellip] bu yuumlzden tekhnersquode belirleyici olan şey yapmada elle işlemede veya araccedil kullanmada değil ama daha ccedilok yukarıda anılan gizini-accedilmada yatar Tekhne imal etme olarak değil gizini-accedilma olarak bir oumlne-ccedilıkmadır164
Modern teknikteki fark tam da burada ortaya ccedilıkmaktadır Hiccedil şuumlphesiz o da bir
accedilığa ccedilıkarmadır fakat poiesis anlamıyla değil Ccediluumlnkuuml modern teknik Heideggerrsquoin
deyişiyle ldquodoğaya bir meydan okumadırrdquo [Herausfordern] Meydan okumanın
oumltesine de geccedilerek doğayı koumlleleştirir Doğanın varolan enerjisini ondan soumlker ve
istenildiği anda insanın hizmetine sunulmak uumlzere kilit altına koyar Bu soumlylenenler
ldquoeski yel değirmenleri iccedilin de geccedilerli değil midirrdquo diye sorar Heidegger ve soruya
verdiği cevabıyla techneacute ile modern teknik ayrımını bize goumlsterir ldquoYel
değirmenlerinin kanatları muhakkak ki ruumlzgacircrda doumlnerler onlar dolayımsız olarak
ruumlzgacircrın esmesine terk edilmişlerdir Fakat yel değirmeni hava akımlarından gelen
enerjiyi onu depolamak uumlzere kilit altında tutmazrdquo165 Buna karşın Heideggerrsquoin
verdiği hidroelektrik santrali oumlrneği tam da bu doğaya saldırının doğadaki enerjiyi
ccediloumlzen dışarı ccedilıkaran ve onu kontrol altına alarak en yuumlksek faydayı talep etmeye
uygun bir oumlrnek teşkil eder Santral nehri tribuumlnlerini ccedilevirmeye zorlar
ldquoHidroelektrik santral Renrsquoin akıntısına yuumlzyıllardır bir kıyıyı diğer kıyıyla
birleştiren eski ahşap koumlpruumlnuumln inşa edildiği gibi inşa edilmemiştir Aksine guumlccedil
santrali akıntıya bent olacak şekilde inşa edilmiştirrdquo166 Başka bir deyişle santral Ren
Nehrirsquone kurulmamış Ren Nehri santrale kurulmuştur Modern teknikteki meydana-
ccedilıkarma bu tuumlrden yani gizli kalmış olanı ccedilıkaran onu ndashsantralin yaptığı gibi- başka
bir şeye doumlnuumlştuumlren depolayan ve gerektiğinde dağıtan bir tuumlr accedilığa-ccedilıkarmadır
Dolayısıyla bu accedilığa ccedilıkarmanın herhangi bir aşamasında muğlacircklığa yer yoktur her
bir aşama denetlenir kontrol altına alınır yel değirmeni-ruumlzgacircr ilişkisindeki
164 Heidegger 1997b s 66 165 Heidegger 1998 s 68 166 Heidegger 1997b s 70
80
olumsallığa izin verilmez Ya da tarlaya tohum eken ccediliftccedilinin sabırlı bekleyişini
goumlstermez modern teknik Tohumun yeşermesini garanti eder yapay guumlbrelerle
sulama ve motorize ccedilapalama teknikleriyle ve her tuumlrluuml haşerat ve maraza karşı
geliştirilen ilaccedillarla toprağı ve tohumu kendini-accedilmaya zorlar Heidegger buradaki
tehlikeyi şoumlyle accedilıklıyor
Gizinden-ccedilıkmış-olan-şey insanı nesne olarak değil de fakat daha ccedilok muumlnhasıran el-altında-duran olarak ilgilendirir ilgilendirmez ve insan nesnesizliğin ortasında yalnızca el-altında-duranın duumlzenleyicisi olur olmaz aynı insan duumlşuumlşuumln en uccedil noktasına iner yani insan kendisinin el-altında-duran olarak ele alınacağı noktaya iner Bu arada tam da boumlyle bir tehdit edilen biri olarak insan kendisini yeryuumlzuumlnuumln efendisi konumuna yuumlkseltir Boumlylece insanın karşı karşıya kaldığı her şeyin yalnızca insanın uumlruumlnuuml olduğu oumllccediluumlde mevcut olduğuna ilişkin yanıltıcı izlenim yaygınlık kazanır [hellip] İnsan her yerde ve daima yalnızca kendisiyle karşılaşırmış gibi goumlruumlnuumlr167
Oysaki guumlnuumlmuumlzde modern tekniğin geldiği bu seviyede insan hiccedilbir yerde
kendisiyle kendi oumlzuumlyle karşılaşamamaktadır İnsan tekniğe ve tekniğin araccedillarına-
analiz etme hesaplama ve duumlzenleme- hacirckim olmakla evrenin tuumlm alanlarına hacirckim
olabileceğini her yeri ve her şeyi kontroluuml altına alabileceğini duumlşuumlnmektedir Bu
inanış Heideggerrsquoe goumlre insanın başına gelebilecek en buumlyuumlk tehlikedir Her şeyin
insan yapımı olmasına doğru suumlruumlklenişi her şeyin insanın yapıp ettikleriymiş gibi
algılanması en sonunda insanın kendini ldquoimalrdquo etmesine kadar gidecektir Nitekim
buguumlnuumln tanıkları olarak bizler bu durumun eşiğinde olduğumuzun farkındayız
Ancak hatırlatmakta fayda var ki Heidegger tehlikeden soumlz ederken basit bir
teknoloji duumlşmanlığı yapmamaktadır ya da doğanın egemenlik altına alınışına
romantik bir tepki vermemektedir Bazı duumlşuumlnuumlrlerin onu bu şekilde algılamalarına
rağmen168 Heideggerrsquoin teknolojiye bakışı ne oumlvguuml ne de tam anlamıyla bir reddediş
iccedilermektedir
Teknolojinin oumlzuuml iki başlıdır muğlaktır bir accedilıdan pharmakonrsquoa benzer Dolayısıyla
teknolojideki tehlike aynı zamanda kurtuluşun ilacını da taşımaktadır Heidegger
167 Heidegger 1997b s 86 168 Oumlrneğin Juumlrgen Habermas Bu konuda bkz Dreyfus Hubert L ldquoHeidegger on Gaining a Free Relation to Technologyrdquo Heidegger Reexamined Art Poetry and Technology Vol3 ed Hubert Dreyfus Mark Wrathall Rouledge New YorkampLondon 2002 s 163
81
Houmllderlinrsquoin bir şiirinden yaptığı alıntıyla bunu vurgular ldquoTehlikenin olduğu yerde
koruyucu guumlccedil de serpilip gelişirrdquo169
Heidegger teknik aygıtlardan teknolojinin uumlruumlnlerinden kaccedilışımızın olmadığını
soumlyler Kaccedilınılmazlığın farkında olmak gerekir Teknolojiye goumlzuuml kapalı saldırmak
da onu ldquoşeytan işirdquo diye nitelemek de yanlış bir tutum olacaktır Teknolojinin her
geccedilen guumln doğaya ve insana daha fazla meydan okuduğunu insan varlığını her geccedilen
guumln daha fazla tehdit ettiğini goumlruumlyoruz Fakat diğer taraftan teknik araccedillara ve
uumlruumlnlere bağımlı olduğumuzu da goumlrmek zorundayız Bu ikili durumun farkında
olmak teknolojiyle ilişkimize doğru bir youmln verebilecektir Heideggerrsquoe goumlre teknik
araccedillarla ilişki oumlyle kurulmalı ki onların koumllesi olmamayı başarılabilmeli aynı
zamanda Ona goumlre formuumll basittir
Teknik araccedilları kullanmanın kaccedilınılmaz olduğunu soumlyleyebilir ve aynı zamanda doğamızı altuumlst etmesine ccedilarccedilur etmesine bozmasına ve bizim uumlzerimizde hacirckimiyet kurmasına karşı ccedilıkabiliriz Fakat ne evet ne de hayır diyerek teknolojik araccedillarla ilişkimiz belirsiz ve guumlvensiz olmaz mı Tam tersine Teknolojiyle ilişkimiz muumlkemmel bir biccedilimde kolay ve rahat olacaktır Teknik araccedilları guumlnluumlk yaşantımıza sokalım ve aynı zamanda onları uzak tutalım170
hellip
Ccedilalışmamızın bu ana kadar olan kısmında Heideggerrsquoin Varlık ve Zamanrsquoda
geliştirdiği fikirlerden yola ccedilıkarak insanın evrendeki muğlacirck konumunu anlamaya
ccedilalıştık Bu amaccedilla unheimlich deinon daimon oumlluumlm techne havf ve korku gibi bir
dizi anahtar soumlzcuumlk uumlzerinde durmaya ccedilalıştık Ccedilalışmamızın bundan sonraki
kısmında insanın muğlaklıktan kaccedilma yollarından biri olan kategorileştirme ve
kategorileri birbirinden uzak tutmak ve ayırmak iccedilin kullandığı rituumlelleri kuumlltuumlrel
technersquoler olarak ele alacak ve tragedya ile bağlantısını kurmaya ccedilalışacağız
169 Heidegger 1997b s109 Dn 30 170 Heidegger Martin Discourse on Thinking A Translation of Gelassenheit Tr John M Anderson E Hans Freund Harper amp Row New York 1966 s 53-54
82
2 Kuumlltuumlrel Techne Olarak Rituumlel ve Kategorizasyon
Hayat oumlluumlme ve hastalığa dağınıklığa ve
anarşiye karşı koyabilmek iccedilin dayanacak bir temel
arar
Diltey
21 Kategorizasyon
Kuumlltuumlrler birbirlerine benzerler Bu benzerlik Wittgensteinrsquoın ldquoailevirdquo dediği
tuumlrdendir Hemen hemen her kuumlltuumlrde insanın kendini kendi-olmayandan
ldquodiğerinden ldquooumltekindenrdquo ldquoşeylerdenrdquo ayırdığını ve bu farkı canlı tutma eğiliminde
olduğunu goumlruumlruumlz Ayrım ilk olarak dil ile başlar ve onun sayesinde suumlrduumlruumlluumlr
(Diğer taraftan yine aynı dilin suumlrekli ihanetine de uğrar Ccediluumlnkuuml dil insanın ayrım
yapmasını sağlayan bir araccedil olarak kesinlikten uzak yapısıyla muğlaklık potansiyeli
taşır) İnsan ilk olarak ldquobenrdquo der ldquobenrdquo diyerek kendine ait olan varlık alanını
belirler aksi halde kendini kendi dışında varolan duumlnyadan ayırmadığı muumlddetccedile
varolabilmek iccedilin gerekli en temel itkiden mahrum kalacaktır Hayatta kalmak şeyleri
sınıflandırmaya ayrıştırmaya bağlıdır
Sınıflandırmak boumllme ayırma dahil etme ve dışarıda tutma gibi eylemlerden oluşur
Burada yatan temel duumlşuumlnce duumlnyanın farklılaşmış şeylerden ibaret olduğuna her bir
varlığın kendine ait sınırların iccedilerisinde olması gerektiğine dair inanccediltır Başka bir
ifadeyle soumlylersek bu inanccedil duumlnyanın belirli bir duumlzeninin olduğuna inanır
Antropolog Mary Douglasrsquoa goumlre sınıflandırma evrensel bir insan aktivitesidir ve her
rasyonel davranış doğası gereği bir sınıflandırma ima etmektedir1 İnsan suumlrekli
değişen etkilerin kaosunda kaybolmamak iccedilin stabil ve tanımlanabilir nesnelerden
1 Bkz Douglas 1966 s XVII vd
83
oluşan bir duumlnya kurmaya ccedilalışır kendine Boumlylece kurduğu ve suumlrduumlrduumlğuuml
sınıflandırma sistemi dengeyi ve istikrarı az ccedilok suumlrduumlrebilecek durumda olmalıdır2
Chris Jenks Mary Douglasrsquoın sınıflandırmayla ilgili goumlruumlşlerini yorumlarken
toplumun temelini tam da bu sınıflandırma sisteminin oluşturduğunu belirtir Ona
goumlre toplum eşzamanlı olarak kavramsal siyasal ve moral youmlnleri olan
karmaşıklaşmış bir sınıflandırma sistemidir3
Eliade insanın evreni sınıflandırmasının ontolojik bir zorunluluk olduğunu belirtir4
İnsan oumlrneğin evreni kutsal ve dindışı alanlar olarak ayırırken evrenin homojen bir
buumltuumln olmadığı inanışından yola ccedilıkar ve yine Eliadersquoye hiccedilbir duumlnya ldquohomojenliğin
karmaşasırdquo iccedilinde varolamaz5 Burada homojenlik kaotik olandır şeylerin
duumlzenlenmemiş halidir boumlyle bir durum insan varlığının temelini tehdit eder
Antropolojik ccedilalışmalarda insanın belli başlı ayrımları ve sınıflandırmaları uumlzerinde
durulur Doğa ve kuumlltuumlr yaşam ve oumlluumlm tanrı ve insan hayvan ve insan yer altı ve
yeruumlstuuml bu duumlnya ve oumlte duumlnya kutsal ve dindışı gibi ikilikler ve kategoriler bunların
başlıcaları arasında sayılabilir İnsan oumlncelikle kendini doğanın vahşi işlenmemiş ve
tehlikeli yanından ayırmak zorundadır Medeniyet kendini bu duumlşuumlncenin daha
doğrusu bu ayrım duumlşuumlncesinin uumlzerinde inşa eder ve doğa ile kuumlltuumlr birbirinden
kesin ccedilizgilerle ayrılır Yatay doğrultuda işleyen bu ayrımın bir benzeri dikey
doğrultuda da karşımıza ccedilıkar Yeryuumlzuumlnuumln sakinleri yerin altındakilerden ve
yukarıdakilerden de kendini ayırır Ccediluumlnkuuml her iki boumllge de insanın kontroluumlnuumln
dışındadır
17 yuumlzyıl oumlncesi ve sonrasında insan bilimlerinin bilgi edinme youmlntemlerini
karşılaştırdığı Les Mots et les Choses [Kelimeler ve Şeyler] adlı ccedilalışmasında Michel
Foucault evreni kategorilere ayırma işleminin bir episteme bilgi elde etme youmlntemi
2 Douglas 1966 s 45 3 Jenks 2003 s 34 4 Eliade Mircea The Sacred amp Profane The Nature of Religion tr Willard R Trask New York 1968 s 20 5 Eliade 1968 s 22 Kutsal ve Duumlnyevi ayrımının ayrıntılı bir tanımı iccedilin ayrıca bkz Durkheim Emile The Elementary Forms of The Religious Life Tr Joseph Ward Swain London George Allen and Unwin 1971
84
olduğunu belirtir Her doumlnemin kendine oumlzguuml sınıflandırma sistemi olduğunu bu
sınıflandırmanın da temelinde oumlrneğin 17 yuumlzyıl oumlncesinde benzerlik ilkesi rol
alırken 17 yuumlzyıldan sonra farklılık ilkesinin temel oluşturduğunu oumlrneklerle ortaya
koyar
Zihin faaliyeti [hellip] boumlylece artık şeylerdeki bir akrabalığı bir cazibeyi ve ya gizlice paylaşılmış bir doğayı accedilık edebilecek her şeyin peşinde olmak uumlzere onları yaklaştırmaya değil de tamamen tersine ayırmaya youmlnelik olacaktır yani oumlzdeşlikleri ve sonra buradan uzaklaşan tuumlm basamaklara geccediliş gereğini belirlemeye Ayrım yapmak karşılaştırmaya bir bakıma farklılığın oumlncelikli ve temel aranışını dayatmaktadır [hellip] ccediluumlnkuuml bilmek ayırmaktır6
Levi-Strauss da Foucaultrsquodan birkaccedil yıl oumlnce Batı duumlşuumlncesinin bir oumlvguuml kaynağı
olarak goumlrduumlğuuml bu ayırma ve sınıflandırma sisteminin hakim yanlış inanışın aksine
ldquoyabanrdquo toplumlarda da goumlruumllebileceğini ortaya koyar7 Ama Levi-Straussrsquoa goumlre
yaban toplumların ayırma ve sınıflandırma sistemi Batırsquoda olduğu gibi oumlrneğin
doğanın kuumlltuumlrden kesin olarak ldquokopmardquosı boyutunda değildir Ona goumlre ldquoBatılı
insan oumlzellikle son doumlrt yuumlzyılında insansallıkla hayvansallığı birbirinden kesinlikle
ayırmayı bir hak olarak benimsemekle birinden aldığı her şeyi oumltekine vermekle
uğursuz bir doumlnemi başlatmışrdquotır Oysaki Batı duumlşuumlncesinde ldquoilkelrdquo sıfatıyla
neredeyse insan altı bir kategoriye konan ve kuumlccediluumlmsenen toplumların da benzer
(hatta yer yer daha karmaşık) bir ayırma ve sınıflandırma sitemlerinin olduğu ama
onların sistemlerinin ldquokesin kopmardquo niteliği değil daha esnek bir etkileşim hali
goumlsterdiği biraz dikkatli bir bakışla kolaylıkla anlaşılabilir Birccedilok goumlzlemci yaban
toplumların bilimini ldquonaifrdquo ldquosoyutlama yoksunurdquo ldquofiziksel olanla duumlşuumlnsel olanı
birbirine karıştıranrdquo ldquohiccedilbir zaman pratikte sonuccedil doğuramayacakrdquo bir takım
etkinlikler olarak tanımlama eğilimindedir Oysaki gerccedilek durum goumlruumlnduumlğuuml gibi
değildir Bizim ldquobilimselrdquo dediğimiz youmlntem de temelini ayrıştırma ve
sınıflandırmadan alır tıpkı ldquoilkelrdquo toplumlarda olduğu gibi Oumlrneğin Iakoutersquolar
ağaccedilkakan gagası ve ağaccedilkakan kanının diş ağrısını gidermek iccedilin kullanırlar
Pozitivist bir Batılı bilim adamının goumlzuumlnde bunun ldquopratikterdquo bir sonucu
6 Foucault Michel Kelimeler ve Şeyler İnsan Bilimlerinin Bir Arkeolojisi Ccedilev Mehmet Ali Kılıccedilbay İmge Kitabevi 2001 s 96 7 Bkz Levi-Strauss Claude Yaban Duumlşuumlnce Ccedilev Tahsin Yuumlcel YKY 4 Baskı İstanbul 2000
85
olmayacaktır Oysaki Levi-Strauss zaten amacın ilk olarak pratik değil duumlşuumlnsel
gereklilikleri karşılamaya youmlnelik olduğunu soumlyler
Gerccedilek sorun ağaccedilkakan gagasının suumlruumllmesiyle diş ağrılarının geccedilip geccedilmeyeceği değil belli bir goumlruumlş accedilısından ağaccedilkakanın gagasıyla insanın dişinin bağdaştırılıp bağdaştırılamayacağını [hellip] nesnelerle varlıkları kuumlmelendirme yoluyla evrene bir duumlzen başlangıcı getirilip getirilemeyeceğini bilmektir ccediluumlnkuuml sınıflandırma nasıl olursa olsun sınıflandırma yokluğuna goumlre gerccedilek bir erdem iccedilerir [hellip] duumlzen zorunluluğu ilkel dediğimiz duumlşuumlncenin temelinde yer alır ama ancak her tuumlrluuml duumlşuumlncenin temelinde yer aldığı oranda8
Ayırma ve sınıflandırmanın insanın evrende kurmak istediği duumlzen arayışının doğal
bir sonucu olduğu ortadadır Kesinlik ve değişmezlik insana guumlven verir bu yuumlzden
insanda bir ldquokesinlik arzusurdquo bulunur Evrende varolan guumlccedillerin ve şeylerin
sınırlarını kesin olarak bilmek ister Rene Girard insandaki bu ayırma boumllme ve
sınıflandırma mekanizmasının ldquokurucurdquo bir niteliği olduğunu soumlyler Kuumlltuumlruuml kuran
bu tuumlrden bir ayırmadır9 Girard ayırma mekanizmasının ldquokeyfirdquo olduğunu soumlyler
Bu keyfilik ister istemez oluşur tıpkı dil gibi Ayrımın ortadan kalmaya başladığı
yerde şiddetin ortaya ccedilıkacağını soumlyleyen Girard kuumlltuumlrel adlandırmaların
sınıflandırmaların ve ayırmanın bu şiddeti engelleyebildiğini iddia eder Girardrsquoa
goumlre dil
[hellip]baş doumlnduumlruumlcuuml şiddet salınımının yerine anlamlandırmaların istikrarını koymaktadır bir yanda vebanın bir yanda baba katli ile ensestin yer alması gibi Hiccedilbir şeyle ayırt edilmez olmuşların arasında işleyişe geccedilen ayrım mekanizması kaccedilınılmaz olarak hile yapar Etkili bir işleyiş iccedilin tuumlm topluluğun farklılaştırılmış birliğini sağlamak iccedilin hile yapması gerekir de İnsanlar yaşayan kuumlltuumlruumln orta yerinde bu bilinmeyen mekanizmadan doğan anlamlandırmaların keyfiliğini fark edecek yetide değildir10
Dil yani logos simgesel olanı yani kuumlltuumlruuml uumlretmektedir Logos ayırmakta
dışlamakta sınıflandırmakta ve kategoriler oluşturmaktadır Ancak modern duumlşuumlnce
oumlncesinde ayırma ve sınıflandırma hiccedilbir zaman kesin bir nitelikte goumlruumlnmemektedir
Kategorilerin birbirleriyle etkileşimde olduğu kabul edilir Ancak modern duumlşuumlnceyle
birlikte ldquoayırıcı kozmolojilerrdquo oluşmuş ve bu kuumlltuumlrlerde ldquoayrımrdquo o kadar
8 Levi-Strauss 2000 s 35 9 Girard Reneacute Şiddet ve Kutsal Ccedilev Necmiye Alpay Kanat Kitap İstanbul 2003 s 337 10 Girard agy
86
kesinleşmiştir ki bir kategorinin diğerine temas edebileceği ihtimali neredeyse
duumlşuumlnce dışı ya da mantıksal bir hata ccedilelişki olarak goumlruumllmuumlştuumlr Boumlyle bir kuumlltuumlrden
yetişmiş bilim adamları da bazen kategorilerin etkileşimli olduğuna inanan
toplumları anlamakta zorlanırlar Bu konuda Rouxrsquonun bir kuumlccediluumlk şaşkınlığını burada
alıntılamak yerinde olacaktır
Hayvan duumlnyasını ele almanın oumlzel bir biccedilimi de bu duumlnyayı bir sınıflandırma aracı olarak kullanmaktır Arkaik insan duumlzensizliği sevmez Duumlnyasını duumlzenlerken tuumlm evreni de duumlzenler Bunu yaparken kendisiyle ccedilelişkiye duumlşer ve iki karşıt eğilim arasında teredduumlt eder bu eğilimlerden biri insanın tuumlrleri suumlrekli karıştırmasını iccedil iccedile geccedilirmesini oumlngoumlruumlr ndash insanın hayvan bitki ve nesneyle aynı duumlzlemde kabul edilmesi onlar gibi davranması ya da onlarla eş zamanlı hareket etmesi ve karşılaşması- diğer eğilimse bu karmaşayı normlar ccedilerccedileveler ve yapılar kurarak duumlzeltmeye iter [hellip] oumlte yandan dış duumlnyayla ticari ilişkiler kurarlar ve bu ilişkiler yoluyla yerleşik duumlzeni tehdit ederler Her tuumlrluuml ticari hareketten korkarlar bu ticari hareketlerin zarar vermemesi iccedilin oumlnlemler alırlar Dışarıdan gelen insanları ve malları iki ateş arasından geccedilirirler evlerini eşik ya da kiriş tanrısıyla korurlar vs Boumlylece hem yapıların katılığını hem de bunu tehdit eden karmaşıklığı kavrarlar11
Başta soumlylememiz gereken şey daha oumlnce soumlylediklerimizden farklı olmayacak
Sadece arkaik insan değil guumlnuumlmuumlz insanı da duumlzensizliği sevmez Dolayısıyla evreni
sınıflandırarak bir duumlzene erişmek ihtiyacının sadece arkaik duumlşuumlnceye ait olduğunu
soumlylemek bu accedilıda eksik olacaktır Diğer taraftan Rouxrsquonun tarifini yaptığı insanın
hem kendini ayırmasını hem de ayırdığı şeyle ilişki kurmasını bir ccedilelişki olarak
goumlrmesi de yukarıda belirttiğimiz farklı kozmolojik anlayışın bir sonucu olsa gerek
Ccediluumlnkuuml gerccedilekte bu bir ccedilelişki değildir Soumlz konusu arkaik insan Rouxrsquonun da
sonunda kabul ettiği gibi evreni kategorilere ayırmanın mutlak olmadığını
kategoriler arasında zorunlu bir ilişkinin kaccedilınılmaz bir temasın olduğunu
bilmektedir Hiccedil şuumlphesiz modern akıl iccedilin hem ticaret yapıp hem de bu eylemin
getirdiği temastan korkmak ldquomantıksızrdquo bir durum olacaktır Uumlstelik bir de dışarıdan
gelen yabancının ya da malın ldquoarındırmardquo rituumlelinden geccedilirilerek benimsenmesi
ldquoccedilocukccedilardquo bir uygulama gibi algılanacaktır Fakat bu tuumlr kozmolojilere sahip
kuumlltuumlrler her ne kadar suumlrekli olarak ayrım ve sınıflandırma youmlntemleri uygulasalar
da kategoriler arasında temasın kaccedilınılmaz olduğunu bilirler Onlar bu temastan
11 Roux Jean-Paul Orta Asyarsquoda Kutsal Bitkiler ve Hayvanlar Ccedilev Aykut Kazancıgil Lale Arslan Kabalcı Yayınevi İstanbul 2005 s 8283
87
doğacak tehlikelere karşı suumlrekli uyanık olmak tehlikeleri kontrol altına almak
zorundadır Ccedileşitli rituumlel uygulamalarıyla birbirine temas eden kategoriler yeniden
ayrıştırılır
22 Kozmosun Kontroluuml Rituumleller
Oumlzellikle yaban toplumlarda bu ayrıştırma işleminin ayrıştırma rituumlellerinin suumlrekli
olarak tekrarlandığı goumlzlenir Bu ccedileşit rituumlel uygulamaları ve inanışların sıklıkla
goumlruumllmesi bu tuumlr kuumlltuumlrlerde kategoriler arasında suumlrekli olarak temas tehdidinin
bulunduğunun en accedilık goumlstergesidir Diğer bir deyişle bir toplumda rituumlelistik
uygulamalar ne kadar fazlaysa o toplumda kategorilerin etkileşimli olduğu inancı o
derece yuumlksektir Oumlrneğin oumlluumlm yaşama yaşam da oumlluumlme temas halindedir Bu
tuumlrden temasların tehlikelerini en aza indirebilmek iccedilin bazı uygulamalarla iki
kategori birbirinden uzaklaştırılmaya ccedilalışılır
ldquoEliadersquonin aktardığına goumlre Sarı Uygurlar oumlluumlye ldquoCcedilocuklarını hayvanlarını ve mallarını da yanına almardquo diye seslenirler [hellip] Şaman oumllenin ruhunu oumlluumller acirclemine goumltuumlruumlp kabul ettirene kadar yeni oumlluuml yer altı duumlnyasına alışamaz ailesini arkadaşlarını ve suumlruumllerini yanına almaya ccedilalışır Bu nedenle oumlluumlnuumln ruhunun dirileri takip edememesi iccedilin mezarlıktan ccedilıkarken başka yol kullanmak gibi ccedileşitli oumlnlemler alınır İnanışlara goumlre oumlluumller ancak oumlluumlmlerinden uumlccedil yedi ya da kırk guumln sonra verilen cenaze şoumlleninin ardından bir daha doumlnmemek uumlzere oumlluumller acirclemine giderrdquo12
Levi-Strauss Yerli Foxrsquoların cenaze toumlrenlerinin ldquooumlluumlden kurtulmakrdquo ve ldquooumlluumllerin
artık kendileri arasında bulunmamanın yarattığı acı ve kederin etkisiyle canlılardan
oumlccedil almalarını oumlnlemekrdquo kaygısıyla yapıldığını ve ldquooumlluumlnuumln ruhunu [hellip] kesinlikle oumlbuumlr
duumlnyaya gitmeye razı etmek iccedilinrdquo yaptığı bazı uygulamaları oumlrnekler13
Oumlluumller duumlnyasıyla yaşayanlar arasındaki suumlrekli temas ilişkisine hayvanlar
kategorisinden de oumlrnekler verilebilir Altay Tuumlrklerinin av hayvanlarına karşı
tavırları bu etkileşimin accedilık bir goumlstergesidir
hellipoumllduumlrduumlkleri hayvanların hemen hemen tamamının kemiklerinin ya da cesetlerinin ccedilok iyi korunan bir yerde sonsuza kadar sergilenmesi ve muhafaza edilmesi gibi bir
12 Eliade Şamanizm s 240 aktaran Ccediloruhlu Yaşar Tuumlrk Mitolojisinin Ana Hatları Kabalcı Yayınevi İstanbul 2002 s123 13 Levi-Strauss 2000 s 55 - 56
88
geleneği suumlrduumlrmuumlşlerdir oumllduumlruumllen hayvanın ruhunun bu kalıntılarda varlığını suumlrduumlrduumlğuuml şeklindeki eski klasik goumlruumlş hala geccedilerliydi Bu uygulama hayvanın yeniden doğması iccedilin yapılıyordu14
İster insan olsun ister hayvan oumlluumlnuumln ruhunun geri gele(bile)ceğine duyulan inanccedil
farklı şekillerde kendini goumlsterebiliyor Oumlrneğin Proto-Tuumlrklerde hayvan oumllduumlrmekle
insan oumllduumlrmek arasında ccedilok az fark vardır Ccediluumlnkuuml hayvanlar da insan toplulukları
gibi ldquogruplarrdquo halinde yaşamaktadırlar ve nasıl bir kabilenin uumlyesi başka bir
kabileden birini oumllduumlrduumlğuumlnde ldquokısasrdquo yasası (ya da benzeri cezalandırma
uygulamaları) devreye giriyorsa bir hayvanın oumllduumlruumllmesi de benzer bir durumla
sonuccedillanması beklenebilir Gerek oumllduumlruumllen hayvanın ruhu gerekse onun ldquokabilesirdquo
hem ldquooumllduumlrenrdquoden hem de onun kabilesinden intikam alabilir
Bu konuda Antik Yunanrsquodan bir oumlrnek verilebilir Atinarsquoda Bouphonia (Oumlkuumlzuumln
Oumllduumlruumllmesi) olarak anılan kurban toumlreninde genccedil kızlar bıccedilak ve balta gibi aletleri
suyla ıslarlar sonra başka birileri bıccedilakları alıp bileyiciye goumltuumlruumlr bileyiciler işlerini
hallettikten sonra bunları kasaplara verirler Son olarak kasaplardan ilki baltayla
hayvanın yere duumlşmesini sağlar diğeri de bıccedilakla boğazını keser Kasaplar işlerini
bitirir bitirmez ellerindekini atarak kaccedilarlar Bu arada hayvanın derisi soyulur eti
orada bulunanlarca paylaştırılır Sonra deri samanla doldurulur ve dikilir iccedili dolu
hayvan bir sabana koşulur Bu sırada hayvanı kimin oumllduumlrduumlğuumlnuuml bulmak iccedilin bir
mahkeme kurulur Suyu taşıyan kızlara sorulur oumlnce Kızlar aletleri bileyiciye
goumltuumlrenleri succedillar Bileyiciler kasaplara atar succedilu Son olarak kasaplar da balta ve
bıccedilağı succedillarlar Aletler succedillu bulunur ve denize atılırlar15 Frazer yine benzer bir
oumlrneği Japon Adalarında yaşayan Ainorsquolardan verir Bir ayı tuzağa duumlşuumlrduumlklerinde
ya da bir okla vurduklarında avcılar bir oumlzuumlr bulma ve ya kefaret toumlreninden
geccedilmektedirler16 Bu konuda bir şamanın soumlyledikleri basit bir animizmden
(canlıcılık) oumlte evrenin etkileşim halindeki kozmolojilerden ibaret durumunu oumlzetler
niteliktedir
14 Roux Jean-Paul Altay Tuumlrklerinde Oumlluumlm Ccedilev Aykut Kazancıgil Kabalcı İstanbul 1999 s 135 15 Frazer James Altın Dal Dinin ve Folklorun Koumlkleri Ccedilev Mehmet H Doğan Payel Yayınevi İstanbul 1992 II cilt s 42 16 Frazer 1992 s101 Frazer 100 ile 124 sayfalar arasında benzeri kefaret ve oumlzuumlr rituumlel oumlrnekleri verir
89
Yaşamın en buumlyuumlk tehlikesi tuumlmuumlyle canlardan ibaret olan insan besini olgusunda yatmaktadır Oumllduumlruumlp yeme durumunda kaldığımız tuumlm yaratıkların kendimize elbise yapmak iccedilin parccedilalayıp yok ettiğimiz her şeyin canı vardır oumlyle canlar ki bedenleriyle birlikte yok olup gitmezler boumlylece bedenlerinden yoksun bıraktığımızdan dolayı bizden oumlccedil almamaları iccedilin yatıştırılmaları gerekir17
Evcil hayvanları oumllduumlruumlrken ikna etmek onların oumlfkesini yatıştırmak daha kolaydır
ama av hayvanları konusunda iş karmaşıklaşır Yakalanan ya da oumllduumlruumllen hayvan
ldquotuumlrdeşlerinin kategorisirdquonden ayrılmalı onunla beslenecek olan insan kabilesine
dahil olmalıdır Rouxrsquoya goumlre ava ccedilıkmadan oumlnce avcının avlanacağı hayvanın
maskesini takması onun kılığına buumlruumlnmesi ve onu taklit etmesi yalnızca avın kolay
geccedilmesine youmlnelik pratik ya da buumlyuumlsel bir işlev taşımaz Roux bu tuumlr uygulamaların
ve toumlrenlerin ldquoav uumlzerinde hacirckimiyet kurmakrdquo ve ldquoonu şimdiden oumllduumlrmekrdquo
anlamlarına gelebileceğini yadsımaz Ancak uygulamaların başka bir yanı daha
vardır Avcı kılık değiştirme yoluyla avıyla doğru iletişim kurabilmek onu av
olmaya ldquoiknardquo edebilmek iccedilin kendi topluluğundan simgesel olarak ayrılır
Oumllduumlreceği hayvanın kılığına buumlruumlnerek o hayvan soyunun ldquokabilesinerdquo dahil olur
boumlylece ldquoiknardquo suumlrecinin kolaylaşacağına inanılır Aynı şekilde hayvan oumllduumlruumllduumlkten
ya da canlı olarak yakalandıktan sonra kampa getirildiğinde de benzer bir uygulama
bu kez tersinden yapılır
[hellip] ayı tilki vaşak koumlye getirilip cinsiyetlerine goumlre kadın ya da erkek gibi giydirildiklerinde kişilik değiştirme daha accedilık ortaya ccedilıkar İnsan kılığına sokularak kendi boylarının bir uumlyesi olmaktan ccedilıkarlar artık insanlara duumlşman ya da yabancı değillerdir ve oumllduumlklerinde insanlar iccedilin bir tehlike oluşturmazlar insan olmuşlardır boydan kişiler olmuşlardır ve bu konuda kimse bir şey diyemez18
Adı anılan tehlike yalnızca vahşi ya da av hayvanları iccedilin geccedilerli değildir Levi-
Strauss bitkilerle kurulan benzer bir yatıştırma uygulamasının oumlrneklerini verir
hellipkoumlkten accedilılan deliğe bir tutam tuumltuumln kimi zaman da bıccedilak ya da para konulur ve toplayıcı kısa bir dua okurdu bana verdiğini aldım sana da bunu bırakıyorum
17 Drury Nevill Şamanizm Şamanlığın Oumlğeleri Ccedilev Erkan Şimşek Okyanus Yayıncılık İstanbul 1996 s 26 18 Roux 2005 s 117
90
Dileğim oumlmruumlmuumln uzun olması benim ve yakınlarımın başına bir dert gelmemesidir19
Buumltuumln bu rituumlel ve uygulamalar birbirinden mutlak suretle ayrı kalması gereken
kategorilerin birbirine karışmasını oumlnleme amacı taşımaktadır Oumlluumlnuumln kendine ait
alana (oumlluumller diyarına) gidememesi oumllduumlruumllen bir hayvanın oumlluumlme razı edilememesi
soumlz konusu ruhları eşikte muğlak bir konumda bırakır Muğlak bir konum ise insan
toplulukları iccedilin en buumlyuumlk tehditlerden biridir
23 Eşik
Arnold van Gennep 1960 tarihli The Rites of Passage (Geccediliş Rituumlelleri) adlı
ccedilalışmasında her tuumlrluuml yer durum mevki toplumsal statuuml ya da yaş evresi (oumlrneğin
ergenlik gibi) değişimlerinde bir takım rituumleller yapıldığını ve bunun da neredeyse
buumltuumln toplumlarda goumlruumllduumlğuumlnuuml belirtir20 Gennep geccediliş rituumlellerinde genellikle uumlccedil
aşamanın bulunduğunu soumlyler ayırma rituumleli (rites of seperation) eşik (ya da sınır)
rituumleli (liminal rites) ve yeniden katılım (rites of incorporation)21 İlk aşama geccedilişte
olan kişinin (ya da şeyin) oumlnceki pozisyonundan sembolik olarak ayrılması işlemini
iccedilerir Ayırmadan sonra kişi marjinal bir duruma geccediler muğlak bir nitelik kazanır
ccediluumlnkuuml bilinmeyen kategori dışı bir yerde bir eşiktedir buumltuumln toplumsal kategorilerin
sınırındadır Son olarak uumlccediluumlncuuml aşamada kişi farklı bir kategoriye katılır
Geccediliş rituumlellerinin bizi ilgilendiren kısmı olarak eşik aşaması muğlacircklığın goumlruumlnuumlr
hale gelişi bakımından oumlnemlidir Turner da Genneprsquoin geccediliş rituumlellerine atıfta
bulunarak eşiğin korku veren muğlacircklığı uumlzerinde durur
Eşiğin ya da liminal personaersquonin (ldquoEşikteki insanlarınrdquo) niteliği ister istemez muğlacircktır ccediluumlnkuuml bu koşul ve bu koşul iccedilindeki kişiler normalde kuumlltuumlrel alandaki durumların ve pozisyonların yerini belirleyen sınıflandırmaların bağından kurtulmuş veya sıyrılmış durumdadır Eşikteki varlıklar ne burada ne oradadır onlar yasa gelenek teamuumll ve resmi protokol tarafından tayin edilip duumlzenlenmiş pozisyonların tam ortasında [betwixt] ve arasındadır [between] [hellip] Boumlylece eşikte olma hali
19 Levi-Strauss 2000 s 69 20 Bkz Gennep Arnold van The Rites of Passage Trans Monika B Vizedom and Gabrielle L Caffee Routledge London 1960 21 Gennep 1960 s 11 vd
91
ccediloğunlukla oumlluumlye ana rahminde olmaya goumlruumlnmezliğe belirsizleşmeye ccedilift cinsiyetliliğe yabanlığa ve guumlneş ya da ay tutulmalarına benzetilir 22
Van Genneprsquoin eşik olarak tanımladığı durum bizim bu ccedilalışmada muğlacircklık
dediğimiz durumla yakından ilişkilidir Bizce trajik durum bu tuumlrden bir muğlacirck
pozisyonun niteliklerinden doğmaktadır Muğlacircklık eşikte olmanın tanımsızlığını
ama aynı zamanda birden fazla tanıma imkacircn sunmasını iccedilerir bu yuumlzden de
tehlikelidir Douglas Van Genneprsquoin ldquoeşikrdquo kavramını yorumlarken bu durumu ccedilok
guumlzel bir şekilde oumlzetler
Van Gennep toplumu birbirine geccedilişleri olan koridorlar ve odalardan oluşan tehlikeli bir ev olarak goumlruumlyordu Tehlike geccediliş durumundaydı ccediluumlnkuuml geccediliş herhangi bir durumda olamamak demekti tanımsızdı Bir durumdan diğerine geccedilmek zorunda olan birisinin kendisi tehlikede olduğu gibi tehlikeyi başkalarına da bulaştırabilirdi Tehlike onu eski statuumlsuumlnden kesin bir şekilde ayıran bir rituumlel yoluyla kontrol edilmeliydi 23
Herhangi bir rituumlel suumlreci olmaksızın kendiliğinden eşikte yer alan pozisyonlar da
vardır Turner bu konuda Zambiarsquonın kuzeyinde yaşayan Ndembu kabilesinden bir
oumlrnek verir Kabiledeki en yuumlksek mevkiye sahip ve en kıdemlisi olan Kanongesha
birccedilok Afrika kabilesinde olduğu gibi ldquoparadoksalrdquo bir temsile sahiptir Hem
toplumdaki hiyerarşik yapılanmayı hem de hiyerarşik olmayan tek tek bireylerin
eşitliğine dayalı bir birlik olarak toplumun tuumlmuumlnuuml temsil eder Başka bir deyişle
kral iki farklı kategoriye aynı anda ldquotemasrdquo ederek muğlak bir konumda yer alır
Bu tuumlrden muğlak konumlar ldquoanormalrdquo olarak tanımlanan olaylarla
ilişkilendirilebilir Aslında ldquoanormalrdquo olan ldquomuğlakrdquo olandır normal olan aşılmış ya
da iki ya da daha fazla kategoriye aynı anda temas edilmiştir Somut anormallik
oumlrneklerine toplumlar farklı şekilde muumldahale ederler Douglas bu muumldahalelerden
bir kaccedilını sıralıyor Yorumlama yoluyla muğlaklığın azaltılması bunlardan ilkidir
Burada oumlrneğin anormal bir goumlruumlnuumlmde doğan bebeğin hayvan ile insan kategorileri
arasında olduğu duumlşuumlnuumlluumlr Batı Afrikarsquonın buumlyuumlk kabilelerinden olan Nuerrsquoler su
aygırına benzeyen yeni doğmuş bebeğin yanlışlıkla insan olarak duumlnyaya geldiğini
22 Turner 1977 s 95 23 Douglas 1966 119
92
duumlşuumlnerek onu ait olduğu yere bir su kenarına bırakırlar İkinci youmlntem ise
muğlaklığa fiziki olarak muumldahale etmektir Burada birinciye goumlre daha net
uygulama vardır Bu konuda Douglas ikiz oumlrneğini verir24 Bazı Batı Afrika
kabilelerinin ikiz doğan ccedilocuklardan birini oumllduumlrduumlkleri goumlzlenmektedir Reneacute Girard
ikizlerden duyulan korkuyu ldquoşiddetrdquo kavramıyla accedilıklamaktadır Girard temel teorisi
yani ldquofarklılığın yitimi şiddet doğururrdquo ilkesi uyarınca ikizleri yorumladığında
ikizlerin soumlz konusu farklılık yitimini temsil ettiğini bu bakımdan da topluluk iccedilin
ldquoşiddetrdquoi yani yıkımı ifade ettiği iccedilin korkutucu olduğunu iddia etmektedir25 Biz
farklılığın yitimi yerine muğlacircklık demeyi tercih ediyoruz Ccediluumlnkuuml ikizlerin goumlsterdiği
şey kategorilerin birbirine karışmasını bir ccedileşit kirlenmeyi goumlstermektedir
Kirlenmedir ccediluumlnkuuml ikiz (double) muğlacircklığı accedilığa ccedilıkartır daha oumlnce tartıştığımız
unheimlichrsquoin tekinsizin alanına girer Nihai olarak bu tuumlr durumlarda topluluğun
yaklaşım youmlntemleri ne derece farklılık goumlsterirse goumlstersin temelde soumlz konusu
muğlaklığı kontrol etme arzusunu bize goumlstermektedir Rituumleller normalin-kuralın
dışına ccedilıkmış olanı bulunduğu kategorinin sınırını aşmış olanı yeniden kontrol etme
onun uumlzerinde hakimiyet kurma girişimidir Bu anlamıyla rituumlel de bir techneacutersquodir
24 Kirlenme Murdar Cenabet
Eşikteki insanlar (ve ya şeyler) her zaman başka bir konuma geccedil(e)meyebilirler Bu
durumda eşikte olma hali geccedilici değil uzun suumlreli ya da kalıcıdır Bu tuumlr konumdaki
insanlar eşikte olmanın hemen buumltuumln oumlzelliklerini az ya da ccedilok barındırırlar
dokunulmaz ama yasaklı kutsal ama lanetlidirler Hemen her toplumda marjinal
konumda bulunanlar vardır soytarılar krallar şamanlar kahinler peygamberler
dilenciler cadılar hapccedilılar ldquotinercilerrdquo hippiler iki farklı etnik koumlkenden melezler
goumlccedilmenler kadınlar ccedilocuklar vb Accedilıkccedila goumlruumllebileceği gibi bu tuumlr konumlardaki
insanlar yapısal olarak toplumun en uumlstuuml ya da en altında ya da marjininde
bulunabilmektedirler
24 Douglas 1966 s 48-49 25 Girard 2003 s 79
93
ldquohellipeşik durumunda ve roluumlnde olanlara hemen her yerde dinsel-buumlyuumlsel oumlzellikler atfedilir ya da onlara [hellip] insanları nesneleri olayları ve ilişkileri kirleten uğursuz tehlikeli olarak bakılır [hellip] geleneksel sınıflandırma oumllccediluumltleriyle accedilık bir şekilde sınıflandırılamayan ya da sınıflamaların sınırları arasına duumlşenler hemen her yerde ldquokirleticirdquo ve ldquotehlikelirdquo olarak goumlruumlluumlrlerrdquo26
Burada İngilizcedeki polluting kelimesi yerine lsquokirleticirsquo kelimesini kullandık Belki
anlamın daha net anlaşılabilmesi iccedilin ldquomurdarrdquo ya da ldquocenabetrdquo kelimelerini tercih
etmemiz daha doğru olabilir Ccediluumlnkuuml bu iki kelimenin anlamları ldquokirlirdquo ya da
ldquokirleticirdquoden daha geniş bir alanı kapsamaktadır ldquoKirlirdquo ve ldquopisrdquo gibi anlamları
guumlnluumlk dilde yalnızca maddesel bir kirlenmeyi basit olarak ldquohijyen olmamardquoyı
ccedilağrıştıran ama dini kutsal ya da manevi bir anlam boyutu olmayan kelimeler
aslında durumu tam olarak karşılamakta yetersiz kalıyor Eşikteki kişinin hem
kendisi manevi duumlzeyde kirlenmiştir hem de onunla temas kuranları kirleten bir guumlce
sahiptir Bu yuumlzden sadece kirli kirlenmiş ya da kirleten demek eşikteki kişinin
bulunduğu durumu tam olarak anlatamamaktadır Murdar ldquokirlirdquo ve ldquopisrdquo
anlamlarını karşıladığı gibi ldquodini olarak yasaklanmış olanrdquo ve ldquotaburdquo anlamlarıyla da
dokunulmazlığı ve kirliliğin bulaşıcılığını ama aynı zamanda eşikteki kişinin kutsal
konumunu ima edebilmektedir Ancak murdar guumlnuumlmuumlzde genellikle hayvanlar ya da
nesneler iccedilin kullanılırken insanlar iccedilin aynı anlam kapsamına sahip olan bir başka
kelime daha uygun goumlruumllmektedir Cenabet27
Roux Altay halklarında insanların hayvanların bitkilerin ve nesnelerin tecrit edilme
uygulamalarını murdar kavramıyla accedilıklıyor
Murdar bahtsız kimsedir buumlyuumlk bir hastalık geccediliren guumlcuuml tuumlkenmiş yaşlıdır hatta şoumlyle soumlylenerek kovulan fakirdir ldquoSen Tanrırsquonın sana verdiği koumltuuml kaderinle defol Ccediluumlnkuuml seni beni sevdiği kadar sevseydi sana iyilik yapardırdquo Eziyet ccedileken hastalıklı
26 Turner 1977 s 108 27 Murdar kelimesi Farsccedila İslami kurallara goumlre kesilmemiş hayvan cesedi ve dinen kirli sayılan her şey anlamlarına gelmektedir Cenabet de ldquoŞerrsquoan kirli olmardquo ve ldquobu durumda olan kişirdquo olarak tanımlanmış Bkz Nişanyan 2004 Murdar ve Cenabet maddeleri Tuumlrk Dil Kurumu murdar kelimesinin anlamları şoumlyle sıralanıyor 1 Kirli pis 2 Cinsel birleşmeden sonra yıkanmamış (kimse) 3 Şeriata uygun olarak kesilmemiş olan (hayvan) Yine cenabet kelimesi iccedilin de ldquoDinin buyurduğu biccedilimde henuumlz yıkanmadığı iccedilin temiz sayılmayan (kimse)rdquo accedilıklaması yapıyor Bkz Tuumlrk Dil Kurumu 1998 murdar ve cenabet maddeleri Cuumlnuumlp olma durumuyla ilgili Kuranrsquoda Nisa (43) ve Maide (6) surelerine bakılabilir
94
hayvana koumltuuml buumlyuumlyen bitkiye ccedilelimsiz ve cılız ağaca anormallikleri yuumlzuumlnden kutsanmadıklarında kuşkuyla bakılırdı28
Burada kirli olma durumunun Yunancası miasmarsquodır Miasma topluluğu suumlrekli
tehdit eder Ccediluumlnkuuml kategorileri birbirine temas edebilen kuumlltuumlrlerde kirlilik de
bulaşıcıdır Miasmarsquonın tehdidi doğrudan doğruya toplumun (ve evrenin) duumlzenine
ve kategorilerin kesinliğine youmlnelik olur Bu yuumlzden toplumlar ne kadar katı
kategorilere sahipse kirlilik bulaşıcılık gibi duumlşuumlnceler ile kaccedilınma ve tedbir
rituumlelleri o kadar az goumlruumlluumlr
Kir[lilik] uumlzerine duumlşuumlnceler duumlzenin duumlzensizlikle varlığın varlık-olmayanla biccedilimin biccedilimsizlikle yaşamın oumlluumlmle ilişkisi uumlzerine fikirleri iccedilerir29
Douglasrsquoın bu yerinde tespiti bize oumlnemli bir kapı aralamaktadır Eğer bir eşikten
marjinden ya da muğlacirck pozisyonlardan soumlz ediyorsak ve buumltuumln bu konumlar korku
uyandırıcı bulunuyorsa bunun nedeni bu tuumlr pozisyonların tehlikeli tehdit edici ve en
oumlnemlisi de bulaşıcı bir kirlilik taşıyor olmalarından kaynaklanmaktadır Kirliliğe yol
accedilan şey ayrı kalması gereken kategorilerin birbirine temas etmesiyle oluşur Kirlilik
bulaşıcıdır bu yuumlzden de duumlzen duumlzensizliğin varlık varlık-olmayanın yaşam
oumlluumlmuumln tehdidi altında kalır
Diğer taraftan kirliliğin bizatihi kendisi de muğlacirck ccedilift değerli nitelikler barındırır
Bu yuumlzden ccediloğu zaman kirli ile kutsal olanı birbirinden ayırmak zorlaşır
Kutsal olanın muğlacircklığı yalnızca psikolojik duumlzende değil aynı zamanda değerler duumlzeninde de mevcuttur kutsal olan hem ldquokutsalrdquo hem de ldquokirlenmişrdquotir30
Eliadersquonin bu soumlzleri muğlacirck konumların en temel niteliğini goumlsteriyor Kelimelere
etimolojik accedilıdan baktığımızda paradoksu anlamamız daha kolay olabilir Kutsal
olan ldquokutrdquoa31 temas etmiş oluşuyla aslında tehlikelidir Kut Arapccediladaki bereket
28 Roux 2005 s 182 29 Douglas 1966 s 7 30 Eliade Mircae Patterns in Comparative Religion 1958 s 14-15 aktaran Douglas 1966 s 9 31 Kut kelimesinin anlamını tam olarak accedilıklamak muumlmkuumln goumlruumlnmuumlyor Tuumlrk Dil Kurumursquonun kut iccedilin oumlnerdikleri 1 Devlet idaresinde guumlccedil yaratıcılık ve yetki bakımından sahip olunan uumlstuumln guumlccedil 2 Mutluluk 3 mit İlahi bir kaynaktan gelen rahmet bereket Bkz Tuumlrk Dil Kurumu 1998 Kut maddesi
95
[kutsama yuumlcelme bolluk vs]32 kelimesine benzer anlamlar taşır Arapccediladaki b-r-k
koumlkuumlyle birlikte kutrsquoun oumlteki anlamları da duumlşuumlnuumllduumlğuumlnde kut kelimesini ldquokozmik
guumlccedilrdquo olarak anlamak hiccedil de yanlış olmayacaktır Nitekim Yaşar Ccediloruhlu kelimeyi
Goumlk tanrının insanlara verdiği ldquoyaşamsal mutlulukrdquo olarak ccedilevirir33 Emel Esin de
ldquoyerin ve goumlğuumln ccedilifte kut verdiğirdquo hakanlardan soumlz ederken kutrsquoun ldquokurucurdquo guumlcuumlne
(manarsquoya34) atıfta bulunur35 Dolayısıyla kutsal olan kutrsquou iccedilermesi bakımından
goumlruumlnuumlşte olumlu algılansa da potansiyel bir risk barındırır tehlikelidir neredeyse
kirli olan kadar tehdit iccedilerir Kelimenin İngilizcesinde durumu farklı accedilıdan goumlrmek
muumlmkuumln TG Tucker Latince Etimolojik Soumlzluumlkrsquote sacred kelimesini saq- koumlkuumlne
dayandırıyor ve bu koumlkuumln de ldquobağlamak sınırlamak kapatmak ayırmak korumakrdquo
anlamları taşıdığını soumlyluumlyor36 Bu accedilıdan baktığımızda kutsal olanın en temel
oumlzelliği onun ayrılması diğer kategorilerden uzaklaştırılması başka şeylere
lsquobulaştırılmamarsquosı olduğu duumlşuumlnuumllebilir
Genellikle kutsal [Holy] olarak ccedilevrilen İbranice k-d-sh [Arapccedila quds] koumlkuuml ayırma duumlşuumlncesine dayanır Robert Knox Eski Ahit ccedilevirisinde k-d-sh koumlkuumlnuuml doğrudan doğruya kutsal [Holy] olarak ccedilevirmenin zorluğunun farkında olarak lsquoayırmakrsquo [set apart] ifadesi kullanılır37
İlk bakışta kutsalın ayrılmasının ve korunmasının nedeninin onun ldquokirlenmerdquosini
engellemek olduğu duumlşuumlnuumllebilir Oysaki duruma tersten baktığımızda aslında kutsal
olanın kirlenmesinden duyulan korkunun kaynağında kutsal olana temas endişesi
olduğu goumlruumllecektir Yani korkuyu oluşturan şey sadece kutsalın kirlenmesi değil
aynı zamanda kutsala temas ederek kirlenme endişesidir Aslında Yunancada durum
32 Nişanyan 2004 Kut maddesi s 255 33 Ccediloruhlu 2002 s 20 34 Mana Melanezya ve Polinezyalıların kullandığı hem doğauumlstuuml hem de doğanın kurucu doğurucu guumlcuumlnuuml belirten bir soumlzcuumlk Soumlzcuumlk hem iyi hem koumltuumlcuumll hem faydalı hem de tehlikeli bir guumlcuuml ifade etmektedir Bkz mana Encyclopaeligdia Britannica Encyclopaeligdia Britannica Online (Ccedilevrimiccedili) httpwwwsearchebcomebarticle-9050428 9 Şubat 2009 35 Bkz Esin Emel Orta Asyarsquodan Osmanlırsquoya Tuumlrk Sanatında İkonografik Motifler İstanbul Kabalcı Yayınevi 2004 s 18 36 Tucker T G A Concise Etymological Dictionary of Latin M Niemeyer Halle (Saale) 1931 aktaran Online Etymology Dictionary (Ccedilevrimiccedili) httpwwwetymonlinecom 6 Aralık 2008 sacred maddesi Ayrıca bkz Klein 1966 s 1371 ve Partridge Eric Origins A Short Etymological Dictionary of Modern English Routledge London and New York 2006 s 2846-48 37 Douglas 1966 s 10
96
daha da netleşiyor agoj ve agioj kelimelerinin akrabalığını (soumlzluumlkler kelimelerin
aynı olduğunu soumlyluumlyor)38 goumlz oumlnuumlnde bulundurursak kutsal olanın aynı zamanda
kirli oluşu etimolojik olarak accedilıklığa kavuşacaktır Agos da hagios gibi iki farklı
anlamı aynı anda iccedilerir Her iki kelimede de hem temizliği hem kirliliği hem
kutsallığı hem de laneti ifade eden anlamlar mevcuttur Yeri gelmişken Antigonersquoden
bir oumlrnek verilebilir 255 dizede agos kelimesi ldquolanetrdquo anlamına yakın olarak
kullanılmıştır Jebb bu satırı yorumlarken agosrsquoun bu satırdaki kullanımını şu
şekilde tanımlar ldquoBir cesedi toprakla oumlrtmeden geccedilmesi yuumlzuumlnden kişiye bulaşan
guumlnahrdquo39 Guumlngoumlr Dilmen ccedilevirisinde dize şu şekildedir ldquohellipince bir kat toprak
serpmişler uumlstuumlne cenabetlikten kurtulsun diyerdquo40 Guumlngoumlr Dilmen agos karşılığı
olarak cenabetlik kelimesini tercih etmiş daha oumlnce yukarıda tartıştığımız uumlzere ccedilok
yanlış bir ccedileviri sayılamaz bu Oumlluuml goumlmuumllmemiş olmasıyla cenabet durumdadır
Jebbrsquoin accedilıklamasıyla birlikte duumlşuumlnduumlğuumlmuumlzde oumlluumlnuumln cenabetliğinin bulaşıcı bir
guumlnahlanet olduğu goumlruumllebilir Yine benzer şekilde 775 satırda Kreon Antigonersquoyi
kapatacağı zindandan soumlz ederken sadece miasmarsquodan kurtulacak kadar yiyecek
koyacağını bu yiyeceğin de kendisinin kefareti (agos) olacağı belirtir
Bir lokma yiyecek atacağım oumlnuumlne fazla değil o da kefaretim olsun kent temizlensin bu lekeden [775-6]
Goumlruumllduumlğuuml gibi bu kez agos kefaret yani guumlnahın bedeli guumlnahı temizleyen kurban
anlamlarında kullanılır
Freud toplumlarda goumlruumllen tabuların koumlkenlerini tartıştığı Totem und Tabu (Totem ve
Tabu) adlı eserinde soumlzcuumlğuumln muğlak anlamı uumlzerinde durur
38 agioj (hagios) A Tanrılara adanmış tanrılar iccedilin ayrılmış (I) İyi anlamda kutsal dinsel muumlbarek temiz kişi ya da şeyler (II) Koumltuuml anlamda lanetli melun iğrenccedil agoj (agos) A Dinsel korku (1) Kirlilik guumlnahkacircrlık somut anlamda lanetlenmiş şey ya da kişi (2) Kefaret kurban B İyi anlamda huşu duymak saygıyla karışık korku duymak Bkz Liddell amp Scott 1996 s 9 ve 14 Agos ve hagios kavramlarının hem etimolojik hem de anlambilimsel olarak aynı koumlkten geldikleri ve aynı durumlara referans verdiklerine ilişkin ayrıntılı bir tartışma iccedilin Bkz Vernant Jean-Pierre Eski Yunanrsquoda Soumlylen ve Toplum Ccedilev Mehmet Emin Oumlzcan İstanbul İmge Yayınevi 1996 s 128-133 39 Jebb R C Sophokles The Plays and Fragments Part III Antigone Second Editions Cambridge University Press 1891 s 57 40 Sofokles 1997 sat254-255
97
lsquoTabursquo Polinezyaca bir soumlzcuumlktuumlr Soumlzcuumlğuumln tam bir ccedilevirisini yapmak bizim iccedilin guumlccedil ccediluumlnkuuml soumlzcuumlğuumln tam karşılığı olan bir kavrama artık sahip değiliz Tıpkı Polinezyalıların tabusu gibi olan sacer soumlzcuumlğuuml antik Romalılar arasında hala geccedilerliydi Yunanlıların lsquoagojrsquo İbranicirclerin lsquokadeshrsquo soumlzcuumlkleri de Amerika Afrika (Madagaskar) ve Kuzey ve Orta Asyadaki birccedilok topluluk tarafından kullanılan benzer soumlzcuumlklerde olduğu gibi Polinezyalıların lsquotabursquo soumlzcuumlğuumlyle ifade ettikleri anlamın aynısına sahipti Goumlrduumlğuumlmuumlz kadarıyla lsquotabursquonun anlamı iki zıt youmlnde farklılaşır Bizim iccedilin soumlzcuumlk bir yandan lsquokutsalrsquo [sacred heilig] lsquokutsanmışrsquo [consecrated geweiht] diğer yandan da lsquotekinsizrsquo [uncanny unheimlich] lsquotehlikelirsquo [dangerous gefaumlhrlich] lsquoyasakrsquo [forbidden verboten] kirli [unclean unrein] anlamlarına gelmektedir 41
Yukarıdaki birccedilok oumlrnekte olduğu gibi guumlnluumlk dilde tabunun da anlamı daraltılmıştır
ve sadece ldquoyasaklanmışrdquo olan şeyleri anlatan bir soumlzcuumlk olarak kullanılmaktadır
Oysa Freudrsquoun da ortaya koyduğu gibi soumlzcuumlğuumln ldquokutrsquo lsquokutsalrsquo gibi farklı anlamları
bulunmaktadır
Freud tabunun anlamının ikili yapısını arzulama kaccedilınma ikilemi olarak accedilıklar
Toplumlarda tabunun ortaya ccedilıkmasının en temel nedeni sınır aşımının engellenmesi
ihtiyacıdır Ccediluumlnkuuml Freudrsquoa goumlre tabulaşan şeyler ya da eylemler bir yandan en fazla
zevk veren niteliğe de sahiptir42 Buna goumlre sosyalleşme suumlrecinde ccedilocuğa bazı şeyler
yasaklanır Bu yasaklar ccedilocukta koumlkluuml bir hal alır diğer taraftan bu suumlreccedil tamamen
bireysel olarak deneyimlendiğinden duygusal ve belirsiz bir durumdadır Her
yasaklama bir taraftan arzunun da doğmasına neden olmakta boumlylece sınır aşımı ile
ilgili olarak belirsiz bir durum ortaya ccedilıkmaktadır Yasak olan şey sınırın oumltesinde
olan şey potansiyel olarak kirletici bir guumlcuuml olan şey aynı derecede ccedilekiciliğe sahip
olarak arzuya neden olmaktadır Burada dengeyi bulmak oldukccedila zordur43
Freud tabu duumlşuumlncesinin kaynağında mana benzeri buumlyuumlluuml bir guumlcuumln varlığına
duyulan inancın yattığını soumlyler44 Mana daymonik bir guumlccediltuumlr ve onun her zaman
41 Freud Sigmund Totem and Taboo Some Points of Agreement between the Mental Lives of Savages and Neurotics Tr James Strachey London Routledge 2001 s 21 Freudrsquoun bu pasajda kullandığı Almanca terimler 1991 Almanca baskısından alınmıştır Bkz Freud Sigmund Totem und Tabu einige Uumlbereinstimmungen im Seelenleben der Wilden und der Neurotiker Frankfurt am Main Fischer Taschenbuch Verlag 1991 s 66 42 Freud 2001 25 43 Bkz Jenks 2003 s 45-46 44 Freud 2001 24
98
kontrol edilebilmesi guumlccediltuumlr Tabu olan bir şeye dokunan ya da tabu yasağını kıran
kişi de doğrudan doğruya tabu olur Ccediluumlnkuuml tabudaki bu buumlyuumlluuml guumlccedil bulaşıcıdır
Tabu sayılan kimseler ve şeyler elektriklenmiş eşyaya benzetilebilir Bunlar oumlyle buumlyuumlk bir guumlccedil kaynağıdırlar ki sahip oldukları elektrikleri temas yoluyla nakledilebilmektedir ve eğer bu elektrik guumlcuumlnuumln boşalmasına neden olan canlı dayanıklı değilse uumlzerinde yıkıcı bir etki accedilığa ccedilıkabilir45
Freud tabudaki bu ldquobulaşıcırdquo ve ldquoyıkıcırdquo guumlcuumln insanlardan uzaklaştırılabilmesi iccedilin
bazı kefaret toumlrenlerinin yapıldığını belirttikten sonra tabuları geccedilici ve kalıcı olarak
sınıflandırmayı oumlnerir Buna goumlre kalıcı tabular din adamları başkanlar oumlluumller ve
buumltuumln bunlara ilişkin her şeyi kapsamaktadır Geccedilici tabularsa aybaşı ve lohusalık
gibi veya avlanma ya da bir sefer oumlncesi ve sonrası savaşccedilıların durumunda olduğu
gibi belirli durumlarda karşımıza ccedilıkabilmektedir46
Kolayca goumlruumllebileceği uumlzere buumltuumln bu kişiler ve durumlar ikili anlama sahiptirler
Kutsal ve kirli olanın aynı olduğuna daha doğrusu kirliliğin ve bulaşıcılığın ndash
eşzamanlı olarak- kutsal olanın oumlzuumlnde bulunduğuna ilişkin ccedileşitli kuumlltuumlrlerden bolca
oumlrnek verilebilir Oumlrneğin Douglas Hintlilerin kutsal olan ile olmayan ve kirli ile
temiz arasında mutlak bir karşıtlık duumlşuumlnmediklerini belirtir Hintliler bunların
goumlreceli kategoriler olduğunu bilmektedirler birisi iccedilin temiz olan başkası iccedilin kirli
olabilmektedir47
Yahudilerin domuza ilişkin uygulamaları konusunda James Frazerrsquoın yorumları daha
accedilıklayıcı olabilir Frazer Yahudilerin ne domuz yediklerini ne de onu
oumllduumlrduumlklerini belirttikten sonra domuzun yenmemesini onun lsquopisrsquo bir hayvan olarak
algılanışına ama oumllduumlruumllmemesini ise hayvanın lsquokutsalrsquolığına bağlar48
Frazerrsquoin yine domuza ilişkin bu kez eski Mısırrsquodan verdiği oumlrnek daha da
aydınlatıcıdır
45 Freud agy 46 Freud agy 47 Douglas 1966 s10 48 Frazer 1992 s 55
99
Eski Mısırrsquoda domuzdan pis ve iğrenccedil bir hayvan olarak nefret edilmektedir Birisi domuza dokunacak olsa elbiseleriyle birlikte kendini nehre atarmış Domuzun suumltuumlnuuml iccedilmenin cuumlzam bulaştıracağı duumlşuumlnuumlluumlrmuumlş Mısırrsquoın yerlileri olmalarına rağmen domuz ccedilobanlarının tapınaklara girmesi yasaktır Bu yasak yalnızca onlara uygulanmaktaydı Hiccedil kimse domuz ccedilobanlarından kız almıyor ve vermiyordu ccedilobanlar yalnız kendi aralarında evlenebiliyorlardı Ama Mısırlılar yılda bir kez Ayrsquoa ve Osirisrsquoe domuz kurban ederler ve etmekle de kalmayıp etini de yerlerdi49
Hem kutsal hem de agos kelimelerinin ldquobulanıklığırdquondan soumlz eden Jean-Pierre
Vernant da Louis Moulinierrsquoin Antik Yunanrsquodaki kirlilik ve temizlik duumlşuumlncesini
araştırdığı kitabını yorumlarken Moulinierrsquoin kirlilik fikrini tam olarak
kavrayamadığını ccediluumlnkuuml Yunanlıların farklı kozmolojilerinin farklı duumlşuumlnce
yapılarının bulunduğunu goumlzden kaccedilırdığını belirttikten sonra kirlilik duumlşuumlncesinin
V yuumlzyıldaki algılanışına dair genel bir tablo ccedilizer
Kir hem maddi bir leke hem de goumlruumlnmez bir varlık olarak ortaya ccedilıkmaktadır Hem oumlzneldir hem nesnel insanın hem iccedilindedir hem de dışında Hem neden hem de sonuccedil olarak goumlruumlnmektedir salgına yol accedilan şey ve salgının yol accediltığı şeydir Kıyana [katile] ilişkindir kıyanın kendisidir kurbana ilişkin olduğu kadar onun oumlccedil duumlşuumlncesidir de Bu kadar ccedilelişkili youmlnleri olan bir duumlşuumlnceyi nasıl kavrayabiliriz50
Vernantrsquoın Moulinierrsquoe getirdiği en buumlyuumlk eleştiri Moulinierrsquoin dinsel bakışının
olmayışıdır Kirlilikten kutsallığa saflıktan lanetliliğe doğru bu hızlı geccedilişkenliğin
ldquomantıksal ccedilelişmezlikrdquo ilkesiyle accedilıklanabilir bir yanı elbette olamaz Vernant
Moulinierrsquoin accedilıklamasını tutarlılaştırmak adına kirlilik duumlşuumlncesinin metafizik
boyutunu goumlrmezden geldiğini hatta reddettiğini ama bu ihmal ve goumlrmezden gelişin
konuyu dar bir alana sıkıştırdığını soumlyler Kirlilik Homeros metinlerinde de
Hediodosrsquoun oumlğuumltlerinde de salt maddi olmanın oumltesinde anlamlar taşımaktadır
Oumlzellikle V yuumlzyıla gelindiğinde toplumsal değişimin bir sonucu olarak kirlenme
ve temizlik kutsallık ve lanet daha sıklıkla ilgilenilen bir konu haline gelir Boyutları
genişler maddi olanın oumltesinde oluşu daha accedilık bir şekilde goumlruumlluumlr Buumltuumln tragedya
metinleri bize herhangi bir kirliliğin metafizik guumlccedillerle bağlantılı olduğunu ccedilok accedilık
bir şekilde vurgular Antik Yunanrsquoda kirlilik daimonrsquola bağlantılıdır daha doğrusu
daimonik bir olgudur Kirlenme ile ilgi toumlrenlerin daima yıkama arıtma yakma atma
49 Frazer 1992 s 56 50 Vernant 1996 s 120
100
ve uzaklaştırma gibi maddi unsurları bulunuyorsa bunun nedeni Yunanlılar iccedilin
kirliliğin maddi bir mesele olmasından değil daimonrsquoların somut nesnelerde accedilığa
ccedilıktığına duyulan inanccediltan kaynaklanır Tıpkı buumltuumln tanrıların somut olarak
kendilerini goumlstermeleri gibi (oumlrneğin Hephaistosrsquoun ateşte Zeusrsquoun şimşekte)
daimonrsquolar gibi ruhani varlıklar da somut şeylerde zuhur ederler Kan lekesi katil
accedilıkta kalmış ceset vb daimonrsquoların goumlruumlnuumlr olduğu yerlerdir
Tanrısal [olan] ister yoğunlaşmış ister dağınık ister aşkın ister iccedilkin olsun ancak accedilığa vurumlarında kavranır Varlığını accedilığa vuran belirtilerle asla buumltuumlnuumlyle karışmadığı da doğrudur Kendi iccedilindeyken bile hep kendinin oumltesindedir Kısaca uzaklık az ya da ccedilok goumlruumllebilir51
Antik Yunan tanrılarını ya da daimonik guumlccedilleri kavramamızdaki en buumlyuumlk guumlccedilluumlk
budur Buguumlnkuuml semavi dinlerin kozmolojisiyle Antik Yunan duumlnyasına baktığımız
iccedilin temelde de tanrılar evreniyle insanlar evrenini iki ayrı duumlzlem olarak
duumlşuumlnmeye meyilli olduğumuz iccedilin Yunan kuumlltuumlruumlnuuml anlamada derin bir hata
yapıyoruz52 Yunan tanrıları ccedileşitlidir herhangi biri bir diğerini reddetmez yok
saymaz hemen her yerde kendilerini maddileştirerek goumlruumlnebilirler goumlruumlnmeden de
varlıklarını hissettirebilirler bir insanın bir hayvanın ya da bir eşyanın iccediline girip
ccedilıkabilirler Dolayısıyla kirliliğin de kutsallığın da hem maddi hem de manevi iki
boyutu vardır
Oumlrneğin cinayet durumlarında miyasma cinayetle ilgili her varlık ya da nesnede ete kemiğe buumlruumlnuumlr katil silah kan kurban eğer ağır succedilun doğrudan kutsal şeyleri aşağılamayla ilgili bir oumlzelliği varsa arı olmama loimoj [loimos] biccedilimi altında buumltuumln uumllkeye bile yayılabilir Verimsiz toprak kısır hayvanlar ucube bebekler Yani daimwn [daimon] guumlcuumlnde nesnelleşen şey duumlzene kutsala saygısızlık saldırısı ile bozulan ister geniş ister dar olsun insanların ilişkileri toplumsal acunsal ilişkiler
51 Vernant 1996 s 126-127 52 Yunan duumlnyasındaki inanccedilların ccedilokluğu ve ccedileşitliliği konusunda Walter Burkert şoumlyle diyor ldquoTek tanrılı dinlerde kendini tanımlama ve bir dini oumltekine goumlre sınırlama fazlasıyla bilinccedilli bir vurgu taşırken Hristiyanlık oumlncesi ccedilağda genelde yeni ve yabancı tanrılar oumlzelde de gizemler kurumu dahil ccedileşitli tapı biccedilimleri arasında bir dışlama soumlz konusu değildi birbirleriyle uyuşmasalar da tek bir ilkccedilağ dini iccedilinde toplanan başka başka biccedilimler eğilimler ya da seccedilenekler olarak boy goumlstermişlerdirdquo Burkert Walter İlkccedilağ Gizem Tapıları Ccedilev Bahadır Sina Şener İstanbul İmge Yayınevi 1999 s 16
101
dizgesidir Koumlken bakımından kirliliğin ccedileşitli somut biccedilimleri iccedilinde goumlsterdiği şey işte bu duumlzensizliktir53
Vernant L Gernetrsquoden yaptığı alıntıda aynı anda insanın hem dışında hem de iccedilinde
yer alan yıkım guumlccedilleri olarak hybris ve atersquoyi tanımlarken benzer bir iki boyutluluğu
goumlsterir54 Hybris de Ate de hem insanı yıkıma suumlruumlkleyen guumlccedillerdir hem yıkımın
nedenidir hem de yıkımın kendisidir Bu guumlccediller tanrıların goumlnderdiği ya da neden
olduğu soyut guumlccedillerdir kişinin bedenine girdikten sonra maddileşirler ndashoumlfke ya da
şiddet biccediliminde somutlaşarak- goumlruumlnuumlr olurlar
Rasyonel aklın onu kavrayabilmesindeki en buumlyuumlk guumlccedilluumlk kirliliğin hem maddi hem
de manevi boyutunun bulunmasıdır Rasyonel akıl ayırarak duumlşuumlnmeye eğilimli
olduğundan dinsel inanccedilsal bir kirlenme ile somut-maddesel kirlenmeyi birbirinden
ayrı olarak kavramaya ccedilalışır Oysa Antik Yunan gibi kategorilerin suumlrekli birbirine
temas potansiyelinde bulunduğu kuumlltuumlrlerde maddi ile manevi ayrımını yapmak
oldukccedila zordur kirlilikle bağlantılı olarak lanet ve kutsal da aynı muğlacircklık niteliğini
goumlsterirler ve anlamları suumlrekli değiştiğinden her bakımdan tehlikelidirler
İnsan goumlvdesinde dolaşan kan pis değildir Kan insanın iccedilindeki dirimdir Ancak toprağa aktığında toprağa bulaştığında bunları pisletir kirletir Peki neden oumltuumlruuml Buumltuumlnuumlyle olumlu anlamda lekelediği kapladığı iccedilin mi Ama bir merhem bir far ya da bir giysi de bedeni kaplar Bedeni kirletmez Kurban edilen hayvanın sunağın uumlzerine akan kanı da kirletmez ndashtam tersine sunağı kutsar Kanın hem bir pislik hem de bir kirlilik olarak goumlruumlnmesinin nedeni belli koşullarda aktığında (oumlzellikle toza bulanan kan to luqron) cinayet oumlluumlm demek oluşu dirime karşı yaşayanlar iccedilin tehlikeli bir gerccedileklik alanına ilişkin olmasıdır İnsan goumlvdesindeki toz ile ccedilamur elbette lumatalsquodır tanrıya youmlnelmeden oumlnce bunları temizlemek gerekir Ccediluumlnkuuml toprak cesetleri oumlrtmek iccedilin yaratılmıştır55
Vernantrsquoın yukarıdaki soumlzlerinden accedilıkccedila anlaşılabileceği uumlzere kirliliği oluşturan
temel durum birbirinden ayrı durması gereken kategorilerin birbirine temasıdır Bu
ccedilerccedilevede oumlluumlleri oumlrterek cesedi arıtma goumlrevi goumlren toprak yaşayan bir bedende
kirlilik yaratacaktır (Eğer rituumlel kontroluuml yoksa oumlrneğin İslamrsquodaki teyemmuumlm
abdesti almak gibi) Dolayısıyla kirliliği pisliği oluşturan şeyin kategorilerin rituumlel
53 Vernant 1996 s 127 54 Vernant agy 55 Vernant 1996 s 124
102
dışı teması olduğu rahatlıkla soumlylenebilir Ccediluumlnkuuml oumlzuuml itibariyle kirli olan bir şey
yoktur Hesiodosrsquoun İşler ve Guumlnlerrsquoin oumlğuumltler boumlluumlmuumlnde56 verdiği bazı kirlenme
oumlrneklerinde bunu kolaylıkla goumlrebiliriz Hesiodos ldquogeceleri yolda ya da yolun
dışında işemerdquo(728) derken yaptığı vurgu idrarın kirli oluşuna değildir onun
oumlğuumlduumlnuumln gerekccedilesi gecelerin ldquotanrılara aitrdquo olmasıdır tanrılar her yerde olabilir
dolayısıyla oumlluumlmsuumlzlere ait olan bir alana saygısız bir temas riski vardır ldquoCenaze
doumlnuumlşlerinde ccedilocuk yapmardquo(735) tavsiyesi ise Proto-Tuumlrklerin cenaze sonrası
uygulamalarını hatırlatır sadece bir boş inanccedil değildir bu oumlluumlmle yaşamı birbirinden
ayrı tutma birbirine temas etme tehlikesini engelleme ccedilabasıdır
Boumlylece kategorilerin birbirine temasında kirliliğin ortaya ccedilıktığını ama aynı
zamanda soumlz konusu kirliliğin anlamının da bulunduğu pozisyon sonucu
muğlacircklaştığını goumlrduumlk Bulunduğu pozisyon sonucu ccediluumlnkuuml kategorilerin birbirine
temas ettiği ldquoeşikrdquote yer almasıyla kirlenmiş olan aynı anda temiz olabilmekte
lanetli olan da kutsallığın niteliklerini barındırabilmektedir
Aynı zamanda hem kirlilik hem de kutsallık biccedilimleri olarak beliren doğauumlstuuml gerccedilekliklerin olabileceği boumlylece daha iyi anlaşılabilmektedir Dinsel duumlşuumlncenin bakış accedilılarından birinde kutsal bir guumlcuumln ldquoarılığırdquo aslında onu koruyan yasakların sayısı kesinliğiyle oumllccediluumlluumlr Bu arılığın pekiştiği zamanlarda bile tanrıların insanlarla bağlantılarında kutsala saygısızlıkla ilgili kirlilik yaratma fırsatları artmaktadır Ama bu artışın sonunda karşıt arı ile kirlenmiş kutupları birleşmekte birbirlerine karışmaktadır[hellip] Oumlyleyse kusursuzca arı bir kutsallık bize buumltuumlnuumlyle iğrenccedil gelebilir ccediluumlnkuuml onunla her tuumlr bağlantı bizi agosrsquouna teslim edecek bir kirlilik biccedilimi kazanabilir 57
Vernantrsquoın bu konuda verdiği en guumlzel oumlrnek oumlluumlm durumudur Ceset ifadesini
kullandığımızda oumlluumlmuumln buumlyuumlk bir kirlilik kaynağı olduğunu vurgularız Ancak
onunla temasın Vernantrsquoın doğru bir ifadeyle belirttiği gibi iki youmlnuuml vardır Hem
ceset ona temas edeni kirletmekte hem de oumlluumlmuumln arındırıcılığı cesedi kutsadığı iccedilin
ona temas eden kişi de kutsallaşmaktadır Cesedin temiz oluşunu Vernant şoumlyle
56 Hesiodos ldquoİşler ve Guumlnlerrdquo sat 725-760 57 Vernant 1996 s 130
103
accedilıklıyor ldquoKirlilik buumltuumln varlığı dışarıda hiccedilbir şey bırakmadan kaplayacak kadar
buumlyuumlk olduğunda artık kirlilik değil kutsallıktırrdquo58
Vernantrsquoın bu accedilıklamasında iki noktayı accedilmak gerekiyor Birincisi kirlilikten
kutsallığa geccedilişin kirliliğin miktarına bağlı olarak gerccedilekleştiği konusu şuumlphelidir
Kirliliğin yeteri kadar ldquobuumlyuumlkrdquo olmadığı bir ceset oumlrneğinde olduğu gibi her yeri
kaplamadığı durumlarda da kutsallığın goumlruumllebildiğini biliyoruz Oumlzellikle vuumlcuttan
ccedilıkan sıvılarla ilgili oumlrneklerde bunu goumlrmuumlştuumlk bir başka oumlrnek verelim Birccedilok
kuumlltuumlrde aybaşı kanının nedenini olarak ay goumlsterilir Yani ay inanışa goumlre kadınlara
tecavuumlz eder akan kan da bir tuumlr ccedilocuk duumlşuumlrmedir Aristoteles gibi birccedilok ilkccedilağ ve
ortaccedilağ duumlşuumlnuumlruuml de ceninin aybaşı kanamasının kesilmesinden sonra doumllyatağında
kalan bu kandan oluştuğuna inanırdı59 Aybaşı kanının doğurucu ve yaratıcı bir guumlccedil
olarak algılanışı bazı rituumlellerde de accedilıkccedila goumlze ccedilarpmaktadır Antik Yunan ve birccedilok
kuumlltuumlrde tarlalardaki ekinin verimliliğini artırmak iccedilin aybaşı goumlren kadınların
eteklerini kaldırarak tarlada veya tarla etrafında gezdikleri soumlylenir60 Ama diğer
taraftan aybaşı kanının doğurgan guumlcuumlne duyulan bu inanca karşın acircdet goumlren
kadınlar adam oumllduumlrmuumlş ya da bir oumlluumlye dokunmuş kadar kirli sayılırlardı
ccediloğunlukla acircdet doumlnemi boyunca izole edilirler oumlzellikle erkeklerin onlara
dokunmaları son derece tehlikeli olarak goumlruumlluumlrduuml61 Bu konuda benzer onlarca oumlrnek
goumlsterilebilir Kirlilik ya da kutsallık iki boyutlu (aslında ccedilok youmlnluuml) durumlardır
birbirlerini aynı anda iccedilerirler ve dışlarlar Dolayısıyla kirliliğin ldquoartmasırdquo kutsallığa
geccediliş anlamına gelmez Bu geccediliş bir kirlenme ldquoderecesirdquo olmaktan ziyade rituumlelle
olan ilişkiye bağlıdır Yani bir şey rituumlelin kontroluumlnde ise ldquoson derece kirlirdquo bile olsa
temiz ve kutsal olarak goumlruumllecektir Eğer rituumlel uygulanmamışsa soumlz konusu şey
herhangi bir rituumlelin parccedilası değilse ve ve ya eksik kalmış tamamlanamamış ya da
yanlış uygulanmış bir rituumlelin unsuruysa kirlilikten kutsallığa geccediliş soumlz konusu
olmayacaktır Vernantrsquoın soumlzlerinde accedilıklık getirilmesi gereken ikinci nokta da bu
58 Vernant agy 59 Bkz Thomson George Tarihoumlncesi Ege Eski Yunan Toplumu Uumlstuumlne İncelemeler C I Ccedilev Celal Uumlster İstanbul Payel Yayınevi 1995 s 233-235 60 Bkz Thomson 1995 s 229 61 Bu konuda bkz Douglas 1966 s 75 217 218 Thomson 1995 s 231 232
104
geccediliş meselesiyle ilgilidir Kirlilikten kutsallığa ya da tersi youmlnde bir ldquogeccedilişrdquo fiziksel
bir değişim ya da doumlnuumlşuumlmuuml iccedilermez durum bir ccedileşit adcılıkla (nominalizmle)
accedilıklanabilir
Kategorilerin etkileşimli olduğu toplumlarda rituumlelin ne kadar oumlnemli bir rol
oynadığını anlayabiliyoruz O kadar ki bazen topluluk iccedilin tabu olan ccediloğu zaman da
lanetlenerek toplum dışına atılma ya da oumlluumlm cezası gibi ağır cezalara
huumlkmedilebilecek durumlar bir rituumlel eşliğinde kutsayıcı bir hal alabilmektedir
Oumlrneğin Avustralya Arnhemland Aborjinleri bereket iccedilin ya da herhangi bir olayın
başlangıcında yaptıkları toumlrenlerini ayinsel bir ccediliftleşmeyle sonlandırırlar ve eğer ki
bu ccediliftleşme başka zamanlarda birleşmeleri yasaklanmış kişiler arasında olursa
rituumlelin ccedilok daha etkili olacağına inanırlar62
Hiccedil şuumlphesiz cinsellik buumltuumln toplumlarda hem verimlilik uumlreme ccediloğalma gibi
yaşama ilişkin uumlretici ve var edici guumlccedilleri ifade ederken aynı derecede yıkıcı tehlikeli
ve kirletici anlamlarla birlikte goumlruumlnuumlr Onun en temel oumlzelliği kamusal alandan ayrı
bir uzamda gerccedilekleştirilmesi iccedilin oumlzel bir itinam istemesidir Tıpkı bazı rituumlellerde
(oumlrneğin sadece erginlenmişlere accedilık olan sınırlı toumlrenlerde) olduğu gibi gizli olmak
zorundadır Gizliliğin bozulması kirlenme demektir Aynı şekilde cinsellik ancak
toplumun sınırlarını ccedilizdiği cinsler arasında ve kurallara uygun gerccedilekleşirse temiz
kalabilir Aksi taktirde kirlilik baş goumlsterecektir Oumlrneğin ensest Bushongrsquolar
arasında da kirletici olarak duumlşuumlnuumllmekte fakat krallarının kutsama toumlrenlerinin bir
parccedilası bir ensest rituumlelinden oluşmaktadır63 Bunun nedeni olarak iki gerekccedile
goumlsteriyor Douglas birincisi kirin kendisinin bir yanıyla uumlretici bir guumlce sahip
olmasıdır ki bunu yukarıda accedilıklamaya ccedilalışmıştık Douglasrsquoın ortaya attığı ikinci
neden ise şu ana kadar yaptığımız tartışmaların tersten bir okuması niteliğinde
ldquoFarklılığın bittiği yerde kirlenme de yokturrdquo diyor Douglas64 Ccediluumlnkuuml ona goumlre
kirlilik aklın farklılaştırma etkinliğinin bir sonucudur duumlzenin bir yan uumlruumlnuumlduumlr
62 Berndt Ronald Kunapipi A Study of an Australian Aboriginal Religious Cult Melbourne 1951 p 49 Aktaran Douglas 1966 s 108-109 63 Douglas 1966 s 197 64 Douglas 1966 s 198
105
Eğer ki ensest oumlrneğimizde olduğu gibi bir duumlzensizlik kontrol altında yapılıyorsa
farklılığın ldquoyokrdquo sayılabileceği duumlşuumlnuumllebilir Bu durumu Dionysos rituumlellerinde de
goumlrmek muumlmkuumlnduumlr Bakkhalar oyununu bu accedilıdan tartışmak yerinde olacaktır
Tam da bu noktada hem kirlilik hem de kutsallık problemini aynı anda iccedileren ama
bir taraftan da Antik Yunanrsquoda muğlacircklık meselesini anlamamızı kolaylaştıracak bir
kavram olarak pharmakon soumlzcuumlğuuml uumlzerinde durmanın uygun olacağını duumlşuumlnuumlyoruz
25 Pharmakon
Platonrsquoun Phaidros diyalogunda Sokrates tarafından anlatılan bir hikaye vardır
Hikayeye goumlre Mısırrsquolı bir tanrı olan Theuth sayıları hesaplamayı geometriyi ve
astronomiyi tavla oyununu ve en oumlnemlisi de yazıyı bulmuştur [icat etmiştir]
kendisinden onay almak uumlzere baş tanrı olan Amonrsquoun [Thamus] yanına varır Buumltuumln
bu sanatları Mısırlılara tanıtmak gerektiğini ccediluumlnkuuml bu icatların insanlar iccedilin faydalı
[pharmakon] olacağını soumlyler Theuth her bir icadı iccedilin birer değerlendirme
yaptıktan sonra sıra yazıya gelir
Ey Kral dedi Theuth işte bir bilgi (to mathema) ki bunun sayesinde Mısırlılar daha bilgili ve kendi geccedilmişlerini hatırlamaya daha istidatlı olacaklar Belleğin de bilgilendirmenin de devası (pharmakon) bulundu65
Ccedilalışmamızın birinci boumlluumlmuumlnuumln sonunda accediltığımız techneacute tartışmasını yeniden
hatırlarsak burada baş tanrıya sunulan yazının bir techne olduğunu kolaylıkla
goumlrebiliriz Ama tıpkı Heideggerrsquoin techneacutersquonin oumlzuumlnde varolduğunu iddia ettiği
muğlacircklık gibi burada sunulan techneacutersquonin yazının ya da pharmakonrsquoun da
muğlacircklığı ortaya ccedilıkacaktır Theuthrsquoun yazıyı sunma biccedilimi yazının olumlu
niteliklerin ardı ardına sıralanmasıdır Oysa Tanrı Amonrsquoun cevabı yazının tam tersi
niteliklerinin de olduğunu goumlsterir
İşte bu bilgiyi elde etmenin sonucu harfleri oumlğrenenler artık belleklerini işletmeyecekleri iccedilin ruhları unutkan olacaktır Yazıya guumlvendikleri iccedilin etraflarındaki şeyleri dışarıdan yabancı izler sayesinde hatırlamaya ccedilalışacaklar iccedilerden kendi kendilerine hatırlayacakları yerde O halde sen bellek iccedilin değil hatırlama iccedilin bir deva buldun Oumlğrenime gelince sen oumlğrencilerine ancak hakikate
65 Platon Phaidros sat [274ce]
106
benzer şeyleri (doxan) oumlğretirsin hakikatin kendisini (aletheian) değil Bunlar senin harflerin sayesinde oumlğretimsiz kalmalarına rağmen gırtlaklarına kadar bilgiye goumlmuumllduumller mi ccediloğu zaman hiccedilbir şeyi duumlruumlst duumlşuumlnemedikleri halde kendilerini binlerce şey hakkında huumlkuumlm vermeye yetkin sanacaklardır [274e 275b]
Techneacutersquonin oumlzuumlndeki ikiliği muğlacircklığı goumlrebiliyoruz Burada aynı şey (yazı) hem
hatırlamaya hem de unutmaya meydan vermektedir Bilgiyi arttırabildiği gibi aynı
zamanda azaltmaktadır da Baş Tanrının cevabıyla ortaya ccedilıkmaktadır ki pharmakon
hastalığı tedavi etmemekte hastayı daha fena yapmaktadır Burada Platonrsquoa goumlre
tehlikeli gizil bir guumlccedil vardır Bu yuumlzden yazı bu muğlacirck niteliğiyle tıpkı resim goumlz
yanılmaları ve her tuumlrluuml mimetik teknikler gibi kendilerine şuumlpheyle yaklaşılmaları
gereken şeylerdendir Derridarsquoya goumlre Platonrsquoun Phaidrosrsquota yapmaya ccedilalıştığı şey
ldquopharmakonrdquo tuumlruumlnden olguların muğlacircklığını kontrol etmeye ccedilalışmaktır
[hellip] Platon kralın ağzından bu muğlacircklığı zaptetmeye ve onun tanımını yalın keskin ccedilizgilerle birbirinden ayrılmış iyi ve koumltuuml iccedileri ve dışarı doğru ve yanlış oumlz ve goumlruumlnuumlş gibi karşıtlıklar iccediline sokarak bu muğlacircklığın uumlstuumlnde egemenlik kurmaya ccedilalışır Kralın yuumlce yargısının gerekccedileleri yeniden okunursa bu karşıtlıklar dizisi tekrar bulunacaktır Pharmakon ya da arzu ederseniz yazı oumlyle bir yere koyulmuştur ki hep bir daire ccedilizer durur yazı bellek iccedilin yalnızca goumlruumlnuumlşte iyidir hareketi sayesinde belleğin doğru olanı bilmesinde ona iccedilerden yardım etmeye muktedirmiş gibi goumlruumlnuumlr Fakat doğrusu yazı oumlzsel olarak koumltuumlduumlr belleğe dışsaldır bilim değil kanaat uumlretir bunlar doğru kanaatler değil goumlruumlnuumlşle ilgili kanaatlerdir Pharmakon kendisini doğru gibi goumlsteren bir goumlruumlnuumlşler oyunu uumlretir66
Pharmakon gibi hem ilaccedil deva hem de zehir anlamlarına gelen bir soumlzcuumlğuumln
karşıtlığın yalnızca tek bir yanına referans verecek şekilde ccedilevrilmesi doğru değildir
Soumlzcuumlk her kullanıldığı yerde Derridarsquonın deyişiyle oumlteki anlam(lar)ına da referans
vermekte ldquosoumlzcuumlğuumln iccedilinde sahnenin başka bir yerinderdquo soumlzcuumlk oumlteki anlamlarını
ldquoalıntılamakta nakletmekte ve okuyana sunmaktardquodır Fakat Derridarsquoya goumlre Platon
tam da bu karşıtlar arasındaki geccedilişgenliği durdurmaya ve sabitlemeye ccedilalışmaktadır
Platonizm muğlacircklığı kontrol etmeye ccedilalışan bir felsefedir67
66 Derrida Jacques Dissemination Tr Barbara Johnson The Athlone Press London 1981 s 103 Tuumlrkccedile ccedileviri Zeynep Direkrsquoe aittir Bkz Derrida Jacques ldquoPlatonrsquoun Eczanesirdquo Ccedilev Zeynep Direk Toplumbilim Jacques Derrida Oumlzel Sayısı Sayı 10 Bağlam Yayıncılık İstanbul Agustos 1999 s 75 67 Derrida 1981 s 98
107
Platonrsquoun muğlacircklık duumlşmanı olmasını anlamak kolaydır ccediluumlnkuuml uumlzerinde fazlasıyla
durduğumuz gibi pharmakon gibi soumlzcuumlkler hem kozmolojik duumlzenin temelinde
bulunmakta hem de bu duumlzenin ayrımlarını saflarını ve sınıflarını bulanıklaştırarak
sınırları ortadan kaldırarak geccedilişgenliği eşikleri hatırlatarak duumlzenin altını
oymaktadır
Kutsallıkla lanetliliğin kirlilikle temizliğin daimonlarla nasıl ilişkilendirildiğini
yukarıda tartışmıştık Lanetli bir varlığın kutsal bir duruma geccedilişi her an
muumlmkuumlnduumlr Oumlrneğin Theiresias goumlruumllmesi yasak olan bir şeyi ccedilıplak bir halde
yıkanan Athenarsquoyı goumlrduumlğuuml iccedilin lanetlenmiş ama goumlzlerindeki bu lanet aynı zamanda
ona kutsal bir goumlruumlş guumlcuuml de kazandırmıştır Nitekim iğrenccedil bir varlık olarak tasvir
edilen Oidipus Oidipus Kolonosrsquotarsquoda kutsallık mertebesine terfi eder Oidipus tam
bir pharmakosrsquodur Hem kirli hem temiz hem yıkıcı hem kurtarıcı hem lanetli hem
de kutsal Tragedyaların ilgi alanı işte bu tuumlrden bir muğlacirck boumllgedir
26 Rituumlelin Bunalımı
Antik Yunanrsquoda pharmakos ve katharmata adı verilen dinsel toumlrenlerin yapıldığı
bilinmektedir68 Her iki rituumlelin de temel duumlzenlenişi hastalık kirlilik koumltuumlluumlk
guumlnah uğursuzluk gibi tehlikelerin kentten uzaklaştırılması fikrine dayanır
Katharmatarsquoda bir nesnede birleşen bu koumltuumlluumlkler pharmakos ayininde bir insanda
toplanır Pharmakos bir guumlnah keccedilisidir Tıpkı muadili katharma gibi kent iccedilinde
koumlşe bucak dolaştırılır ve kentin buumltuumln koumltuumlluumlklerini kirini uumlzerine toplar (ya da
kirler ve guumlnahlar uumlzerine ldquoatılırrdquo) ardından da ya doumlvuumllerek oumllduumlruumlluumlr ya da kentten
kovulur
68 Bu konuda bkz Hughes Dennis D Human Sacrifice in Ancient Greece Routledge London New York 1991 s 139 vd Ayrıca bkz Frazer James George The Golden Bough A Study in Magic and Religion A New Abridgement from the Second and Third Editions Ed Robert Fraser Oxford University Press Oxford amp New York 1998 Bu edisyonda Altın Dalrsquoın 4 cildi bir araya toplanmıştır Normalde III cilt ldquoScapegoatrdquo bu kitapta III boumlluumlm olarak yer almaktadır Sayfalar 555-676 Burada oumlzellikle s 591 ve devamında Antik Yunanrsquodan guumlnahkeccedilisi oumlrnekleri sunulmaktadır
108
Antik Yunan tragedya kahramanını bu ccedileşit bir pharmakos ya da guumlnah keccedilisi gibi
yorumlama eğilimi yaygındır Oumlrneğin Freud tragedya kahramanını topluluğun
guumlnahlarını uumlzerinde toplayan bir ccedileşit ldquoguumlnah keccedilisirdquo olarak yorumlar
Benzer kıyafetli ve ortak bir isim taşıyan bir topluluk tek bir kişinin etrafını sarmış onun soumlzlerine ve davranışlarına goumlre hareket etmektedirler Bunlar koro ve kahramanı canlandıran oyunculardır [] Tragedyanın kahramanının acı ccedilekmesi gerekmektedir tragedyanın bu oumlzuuml guumlnuumlmuumlze kadar gelmiştir Tragedya kahramanı trajik succedil denilen ve nedenleri kolaylıkla anlaşılamayan ve bizim guumlnluumlk hayatımızda hiccedil de bir succedil olarak goumlrmeyeceğimiz bir succedilla itham ediliyordu Bu succedil kural olarak tanrısal ya da beşeri bir otoriteye karşı gelmeyi iccedileriyordu Koro kahramana sempatik duygularla eşlik ediyor onu yatıştırıyor ona arka ccedilıkıyor uyarıyor ve en sonunda cuumlret ettiği eylemden dolayı hak ettiği cezaya maruz kalınca onun iccedilin yas tutuyordu Fakat trajedinin kahramanı neden acı ccedilekiyordu Onun trajik succedilunun anlamı neydi [] Kahraman acı ccedilekiyordu ccediluumlnkuuml o ilksel [primal] babaydı o ilksel trajedinin kahramanıydı [] Trajik succedil ise koroyu kurtarmak iccedilin kendi uumlstuumlne aldığı bir succediltu [] Geccedilmişte aslında kahramanın acılarına neden olan koro uumlyelerinin kendileriydi oysa burada onlar sanki kahramanın ccedilektiği acıların nedeni kahramanın kendisiymiş gibi onun iccedilin uumlzuumllmekte ona karşı sempati duyguları goumlstermektedir Kahramana atılan succedil buumlyuumlk bir otoriteye karşı saygısızlık ve başkaldırı gerccedilekte koro uumlyelerinin kardeşler topluluğunun succediludur Boumlylece trajik kahraman kendi iradesine rağmen koronun kurtarıcısı olur69
Bu bir dereceye kadar doğrudur Eğer kahramanı bir ldquotemsil(ci)rdquo olarak goumlruumlyorsak
Freudrsquoun yukarıdaki duumlşuumlnceleri genel itibariyle tragedya iccedilin uygundur denilebilir
Tragedya kahramanını guumlnah keccedilisi rituumlelinin bir uzantısı gibi goumlrmek isteyenler
Freudrsquoun bu soumlzlerini kendilerine oumlnemli bir dayanak yapmaktadırlar Reneacute Girard da
bu duumlşuumlncelere yakın duran kuramcılar arasındadır70 O da tragedyaların belli bir
dereceye kadar geccedilmişte kalmış ya da bozulmuş bir rituumleli ima ettiğini kabul eder
Kahraman bir ccedileşit kurbandır Ama Girardrsquoın bu yorumlara itiraz ettiği bir nokta
vardır O tragedyayı mitoslardan ayırdığı gibi rituumlellerden de ayırmanın gerekliliğini
oumlzellikle belirtir Girardrsquoa goumlre tragedyalar mitolojide uumlstuuml oumlrtuumllmuumlş olan şiddeti
accedilığa ccedilıkartır bu şiddetin varlığını goumlsterirler Diğer taraftan rituumlelle olan
benzerlikleri yalnızca bir hatırlatma duumlzeyindedir bu da tragedyaların ldquoişlevini
69 Freud 2001 s 180-181 70 Girardrsquoın bu konudaki goumlruumlşleri iccedilin bkz Girard 2003 Ayrıca bkz Girard Reneacute Guumlnah Keccedilisi Ccedilev Işık Erguumlden Kanat Kitap İstanbul 1 Baskı 2005
109
kaybetmiş rituumlelrdquo olmasından kaynaklanır Başka bir deyişle tragedyalar rituumleller
işlemeyince amacından sapınca otaya ccedilıkan bir durumu goumlstermektedirler
Bu duumlşuumlncelerle oumlrneğin Kral Oidipusrsquotaki Oidipusrsquoa yaklaştığımızda onun Freudrsquoun
yukarıda alıntıladığımız yaklaşımına az ccedilok uyduğunu goumlrebiliriz Fakat eksik olan
bir youmln bulunmaktadır Freudrsquoun accedilıklamasına goumlre succedil kahramana değil topluluğa
aittir Oysaki tragedya kuramcılarının ccediloğu ndashAristoteles de dahil olmak uumlzere-
kahramanın bir ldquosuccedilrdquounun olduğu konusunda ndashher ne kadar bu succedilun derecesi
kuramcılar arasında farklılık goumlsterse de- hemfikirdirler Yani Freud tamamen
masum bir kahraman modeli resmeder oysaki tragedyadaki kahraman Freudrsquoun
anlattığı tuumlrden yani topluluğun succedillarını uumlstlenen bir masum değildir yalnızca
Girard haksız yere succedillansa bile kurbanın da ldquodiğer herkes gibi succedillu olduğunurdquo
iddia etmektedir71 Bu zaten pharmakon tanımına da uygun bir durumdur Yani
pharmakon Freudrsquoun soumlzuumlnuuml ettiği gibi tertemiz bir kişi değildir Eğer kahramanı bir
pharmakon gibi duumlşuumlneceksek onun ikili ve muğlacirck niteliğini goumlrmemiz gerekiyor
Pharmakonrsquoun temel niteliği onun ne mutlak anlamıyla succedillu (kirli hasta) ne de
guumlnahsız (temiz sağlıklı) olmasıdır Eğer tam olarak masum olursa rituumlelin sistemi
işlemez buumltuumlnuumlyle succedillu olması da aynı şekilde işe yaramayacaktır Aristorsquonun
Poetikarsquodaki kahraman tanımı72 bu accedilıdan yerindedir Diğer taraftan kahramanın bu
ikili youmlnuuml tragedya ozanlarının bir icadı değildir
Bu pharmakon denilen şey kralın karnaval suumlresi boyunca taccedil takan benzer-kopyası [double] Festival suumlresince duumlzen altuumlst olur sosyal yapı tersine doumlner Cinsel tabular ortadan kaldırılır hırsızlık yasallaşır koumlleler efendileriyle yer değişir kadınlar erkek kıyafeti giyer ve bu şartlar iccedilerisinde tahtta oturan kişi en azılı succedillu en rezil en ccedilirkin en aşağılık biri olmalıdır Fakat festival bittiğinde kopya-kral [counter-king] kentten kovulur ya da oumllduumlruumlluumlr onunla birlikte onun temsil ettiği duumlşuumlnuumllen buumltuumln duumlzensizlikler de toplumdan uzaklaştırılmış olur73
Kahramanın iki youmlnluuml ve muğlacirck neredeyse bir pharmakon gibi olduğu kolaylıkla
soumlylenebilir Ama burada Girardrsquoın ldquotragedyayı rituumlelden ve mitostan ayırmardquo
uyarısını da goumlrmezden gelmememiz gerekir Tragedyada mekanizma pharmakon
71 Bkz Girard 2003 s 288 72 Aristoteles 2005 s 45 sat 1453a10 73 Vernant 1990 s 131-132
110
rituumlelinde olduğu gibi işlemez ccediluumlnkuuml Tragedya rituumlelin altını oyar onun işlemeyen
(işleyemeyecek olan) yapısını accedilığa ccedilıkarır Rituumlelin sonunda gelmesi beklenen
rahatlama kentin sağlığına kavuşma durumu tragedyada ancak kuumlccediluumlk bir ima olarak
vardır Bu ima da rituumlel ile bağı tamamen koparmayan kuumlccediluumlk hatırlatmalardan
sayılabilir Tragedya doğru şekilde işlemiş olsa bile rituumlelin sonunda gerccedilek bir
arınmanın kurtuluşun asla olamayacağını bize sezdirir Ccediluumlnkuuml Derridarsquonın dediği
gibi ldquopharmakon suumlrekli olarak bir daire ccedilizmektedirrdquo
Rituumlel iccedilin kullanılan pharmakoslar genellikle savaş tutsaklarından koumllelerden
ccedilocuklardan sakatlardan ve evli olmayan genccediller ve ergenlerden oluşmaktaydı Bu
listenin temel oumlzelliği nedir diye soruyor Girard bu listedekilerin ortak bir kriterinin
olup olamayacağını tartışıyor Kendi kurban teorisine goumlre listedekilerin kurban
edilmeye uygun nitelikte olduğunu belirtiyor Yani Girardrsquoa goumlre bunların her biri
topluma henuumlz dahil olmamış toplumla bağları zayıf toplumun kıyısındaki
kategoriler olduğu iccedilin kurban olmaya muumlsaittirler Burada Girardrsquoa tam olarak
katıldığımızı soumlyleyemeyiz Girard toplumla bağlarının eksikliğinden dolayı
kolaylıkla ldquokurban edilebilirrdquo buluyor bu listedeki kategorileri Biz ise bu
kategorilerin tam da muğlacircklığın cisimleştiği kategoriler olduğunu soumlyluumlyoruz
Burada muğlacircklık toplumla olan bağın zayıf olduğunu değil kesinlikten yoksun
olduğunu işaret eder Dolayısıyla listedekilerin toplumla bağı zayıftır denemez
aksine topluluğun tuumlm kategorilerini altuumlst edebilecekleri iccedilin oldukccedila guumlccedilluumlduumlr
Girard kurbanın temel niteliği olarak ldquohem insana benzer hem de ondan farklırdquo74
kıstasını koyarken aslında kurbanın muğlacirck bir niteliğinin olması gerektiğini
kastetmektedir Diğer taraftan listedeki kişilerin kurban olarak kullanılmasının bir
ldquobağ zayıflığındanrdquo kaynaklanması bize goumlre rituumlelin işlevini azaltacaktır Bir koumlle
savaş tutsağı ergen bir ccedilocuk vs hiccedilbir değeri olmayan goumlzuuml kapalı telef
edilebilecek varlıklar olarak goumlruumllseydi onları oumllduumlrmenin sonucunda kentin ve
toplumun kirlerinden arınabileceği inancı oldukccedila zayıflardı Girard topluluğun kendi
74 Bkz Girard 2003 s 16
111
mensuplarını korumak iccedilin daha az değerde olanı harcamaya youmlneldiğini soumlyluumlyor75
Ama onlara ldquokurbanlıkrdquo niteliğini veren şey onların ldquodeğersizliğirdquo değil onların
ldquopharmakonrdquoluğa uygunluklarıdır onların bulundukları kategori itibariyle ikili ndashya
da ccediloklu- muğlacirck bir konumda olmaları ve tam da bu nitelikleri yuumlzuumlnden
topluluğun hem marjininde hem de merkezinde yer almalarıdır Bu onları kurbansal
bakımından değerli kılar Hem marjin hem merkez aynı anda muumlmkuumlnduumlr Ccediluumlnkuuml
onlar toplumun atıklarıdır kategorilerin bozukluğudur Ama diğer taraftan onların
varlığı kategorilerin ne olduğunu soumlyler onların ldquodışrdquolığı iccedili vareder onların
ldquoanormalrdquoliği ldquonormalrdquoin yeniden tanımlanmasına olanak verir Bu accedilıdan merkezi
oumlnemdedirler
Girardrsquoın kurban edilebilir kategorisi iccedilin oumlnerdiği ldquotoplumla bağın zayıflığırdquo kıstası
bu accedilıdan eksiktir Kendisi de bu eksikliğin farkındadır bu koşulun ldquoyanlış
olmamakla birlikte soyut ve işe yaramazrdquo76 olduğunu sonradan kabul eder Kadın
konusunda verdiği oumlrnekle başka bir kıstas oumlnerir Ona goumlre toplumla bağı ldquozayıfrdquo
olmasına rağmen genellikle kadınların ldquokurbanrdquo edildiği ccedilok nadir goumlruumllmektedir
Girard bunun nedenini kadının hem kendi ailesinin hem de kocasının ailesine ait
olmasının ldquointikamrdquo riskini arttırdığını bu yuumlzden de kadının kurban edilmesinin guumlccedil
olduğunu iddia eder Kadının kurban edilme durumunda kadının ait olduğu iki
guruptan biri diğerinden intikam alabilecektir Girard buradan kurban edilebilme
koşulunun en oumlnemli niteliği olarak ldquointikam riskininrdquo duumlşuumlk olması kriterini ortaya
atar
Girardrsquoın burada goumlzden kaccedilırdığı iki husus vardır İlk olarak kadınların kurban
edilememesi konusunda eksik bilgi sunmaktadır Kadınlar da en az ccedilocuklar ve
ergenler kadar kurban edilebilmektedir77 Bu konudaki oumlrneklerin sayısı listede yer
alan diğerlerinden ccedilok da farklılık arz etmez
75 Girard 2003 s 5 76 Girard 2003 s 17 77 İphigeniarsquonın kurban edilişi burada hatırlatılabilir İphigenia ldquobir dişi keccedili [chimaira]rdquo [Aiskhylos Agamemnon sat 232] ve ldquobir buzağı gibi [moschon]rdquo [Euripides İphigeneia Taurisrsquote sat 359] kurban edilmiştir Ayrıca ldquosutteerdquo adı verilen ve oumllen kocayla birlikte nikacirchlı ve nikacirchsız eşlerinin ndashgtgtgt
112
Antik Yunanrsquoda kadın toplumun marjinallerinin başında gelmektedir Bunun bir
yanıyla Hesiodosrsquoun anlattığı Pandora mitiyle bağlantısı olduğu soumlylenebilir Ama
asıl olarak bu kadının muğlacirck pozisyonundan kaynaklanmaktadır Ccediluumlnkuuml kadın
oumlzellikle patrilokal toplumlarda hem kocasının ailesine hem de kendi ailesine bağlı
kalmak zorundadır Başka bir deyişle iki kategoriye aynı anda temas halindedir
suumlrekli olarak muğlacircklık tehdidi altındadır Hem ailesine hem de kocasına ait olması
kadının pharmakos olması iccedilin uygundur Kadının bu konumu rituumlel iccedilin olmasa
bile tragedya yazarları iccedilin oldukccedila zengin bir alan sunmaktadır Dolayısıyla buumltuumln
pharmakonrsquolar gibi kadının da toplumla olan bağı ldquozayıfrdquo olarak nitelendirilemez
Aksine bu bağın şiddetli bir muğlacircklık iccedilerdiği soumlylenebilir
Girardrsquoın goumlzden kaccedilırdığı ikinci nokta intikam riskiyle ilgilidir Bu konuda daha
oumlnce verdiğimiz oumlrnekler yeniden hatırlanabilir İster hayvan ister bitki olsun her
tuumlrluuml canlının oumllduumlruumllmeden oumlnce kendisinden oumlzuumlr dilendiği ve hem canlının hem de
ait olduğu topluluğun ldquooumlfkesininrdquo azaltılması iccedilin bazı uygulamalar yapıldığını daha
oumlnce oumlrneklerle goumlstermiştik Girard da benzer oumlrnekler veriyor fakat intikam riskinin
sıfır olduğu bir durumda bile oumlzuumlr dilemenin ldquokomik bir paradoksrdquo olduğunu
soumlyluumlyor78 Girardrsquoa goumlre intikam alamayacağını bile bile oumlzuumlr dilemek kurbanı
yatıştırmaya ccedilalışmak olsa olsa eski intikam durumlarından kalma bir ldquotakıntırdquodır
Girardrsquoın bu konuda fazlasıyla ldquoayırıcırdquo bir kozmolojinin diliyle konuştuğunu
belirtmemiz gerekiyor Ayırıcı kozmoloji hayvanlarla bitkilerin duumlnyasını insanların
duumlnyasından ayırır Hayvan ve bitki duumlnyası giderek buumltuumln canlı ve cansız evren
insana goumlre oumlrguumltlenir Dolayısıyla ayırıcı kozmolojilerde insana oumlzguuml şeyler doğada
bulunmazlar
Girard buumltuumln teorisinin merkezine şiddeti koymaktadır ama burada sanki ldquodoğanın
şiddetirdquo diye bir duumlşuumlnceye yer yok gibidir Ne bir hayvanın ne de bir bitkinin şiddet
ayrıca hizmetccedililerinin- oumllduumlruumllmesi kurban edilmesi geleneğini hatırlatabiliriz Bu konuda bkz Hughes 1991 s 59 vd Hughes kocaları oumllen kadınların oumllduumlruumllmesiyle ilgili kanıtlar sunarken tragedya metinlerinde kocaları oumllen kadınların intiharlarından oumlrnekler verir Hughesrsquoa goumlre bu oumlrnekler ldquosutteerdquonin bir ccedileşit ispatıdır ccediluumlnkuuml varolan sistemde kocası oumllmuumlş bir kadının hayatta kalması oldukccedila zordur Bu duumlşuumlnceler bir accedilıdan bizim ldquokadının toplum iccedilindeki muğlacirck konumurdquo goumlruumlşuumlmuumlzuuml de doğrulamaktadır 78 Girard 2003 s 18
113
goumlsterebileceği duumlşuumlnuumllmektedir rasyonel bir bakış iccedilin boumlyle bir olgu ancak
ldquokomikrdquo olabilmektedir Evrenin birbiriyle suumlrekli etkileşimde olduğunu duumlşuumlnen
kozmolojiler ndashki tragedya ccedilağı ve oumlncesi Grekrsquoler boumlyle bir duumlnyaya sahiptiler-
Girard gibi duumlşuumlnmemektedir Bu konuda Girard ldquokirlilikrdquo duumlşuumlncesini de
goumlrmezden gelir Kurban eylemini gerccedilekleştiren kişilerin rituumlel istediği kadar
başarılı olsun yine de akacak kandan kirlenme riskinin bulunduğunu Girard da pekala
bilmektedir Oumlzuumlr dileme kurbanın ve topluluğunun intikam duygusunun oluşmasını
engellemek iccedilin yapılmaz yalnızca oumlzuumlr akacak kanın kirlenmemesi iccedilin de
yapılması gereken bir rituumlel parccedilasıdır
Oumllduumlruumllen bir hayvan bile olsa kanının nasıl kirliliğe -ve dolayısıyla intikama- yol
accediltığına dair Grek inanışını tek bir oumlrnekle anlayabiliriz İphigeniarsquonın kurban
edilişini hatırlayalım Hem mitoloji hem de tragedyalar bize bu kurban sunumunun
koumlklerini accedilıklamaktadır Aiskhylosrsquoun Agamemnonrsquounda sefere ccedilıkış kuşlardan
alınan kehanetle desteklenir [104 vd] İki kartal gebe bir tavşanı yemişlerdir
Yoruma goumlre Agamemnon ve Menelaos [İki kartal] Zeusrsquoun goumlnderdiği ldquooumlccedil
askerlerirdquo olarak (ki kartal Zeusrsquou simgeleyen başlıca hayvanlardan biridir) Truvarsquoyı
[gebe tavşan] zapt edecektir Ancak gebe tavşanın oumlluumlmuuml vahşi hayvanların ve
avcılığın koruyucusu Artemisrsquoi oumlfkelendirir Artemis aynı zamanda kendi doğumu
ccedilok rahat gerccedilekleştiğinden kadınlar tarafından kendisine doğum-duası edilen bir
tanrıccediladır Bu yuumlzden hamile kadınları ve gebe hayvanları da koruma işlevi vardır
Boumlylece Zeus ile Artemis Truva seferi konusunda karşı karşıya gelir Artemis
Zeusrsquoa tam olarak karşı gelemez Bu yuumlzden dolaylı olarak engel olmaya ccedilalışır
Kalkhas ordunun bilicisi Artemisrsquoin ters ruumlzgarlar estirerek gemilerin yola
koyulmasına engel olacağından korkar [146-9] nitekim korkular gerccedilek olur [192-8]
Kalkhas Artemisrsquoin Agamemnonrsquoun kızını kurban olarak istediğini accedilıklar [198-
204] Agamemnonrsquoun ilk tepkisi ldquoAğır kaderrdquo [205-17] Her iki halde de kaderi
koumltuumlduumlr
114
Mitolojinin anlatısında durum Agamemnon aleyhine daha da geliştirilmiş
durumdadır Buna goumlre Agamemnon bir av esnasında Artemisrsquoin ccedilok sevdiği bir
geyiği oumllduumlrmuumlştuumlr79 Sefere ccedilıkmadan oumlnce ters ruumlzgacircrlar estirerek kendisinden
ldquointikamrdquo alınmasının nedeni budur Her iki halde de ldquoccedilocukccedila masallarrdquo deyip
geccediliştirilemeyecek durumlar soumlz konusudur Yunan duumlşuumlncesi doğaya huumlkmetmenin
ona zarar vermenin onu bozmanın bir karşılığının olduğunu olacağını biliyor ve her
seferinde bu tehlikeyi sezdiriyor ve hatırlatıyordu Bu durum ccedilağımızın yer yer
fetişleşen ama kendini ayırmayı suumlrduumlren [zaten fetiş denilen de budur] ldquodoğa
sevgisirdquo ile ilişkilendirilemeyecek kadar kendine has bir ilişki biccedilimidir Yunanlılar
da etkileşimli kozmolojilerinin doğal bir sonucu olarak birbirinden ayrı kalmaları
gereken şeylerin karışması anlamında bir sınır ihlalinden ve kirlenmeden
korkuyorlardı Phuro fiili hem karıştırmak [to mix] hem de kirletmek [to pollute]
anlamına gelmesi bu accedilıdan ilginccediltir80 Dolayısıyla avladığı hayvanın kemiklerini
aşırı bir hassasiyet ve dikkatle etten ayıran kemiklere oumlzel bir saygı goumlstererek onları
koruyan Orta Asya insanının durumunu ya da bir bitkinin koumlkuumlnuuml almak iccedilin kazdığı
toprağa değerli bir eşyayı hediye olarak yerleştiren yerlinin duumlnyası bu tuumlrden bir
etkileşimi anlatmaktadır İnanıp inanmama meselesinin dışındadır bu Modern
duumlnyadaki dinin eksikliğinden dem vuran Girardrsquoın bu konuya biraz modern
yaklaştığını duumlşuumlnuumlyoruz Eğer bir yaban kurban etmekte olduğu hayvandan oumlzuumlr
diliyorsa bu intikam riskinin sıfır olduğunu değil bu riskin ccedilok yuumlksek olduğunu
goumlsterir Oysaki risk yalnızca bizim iccedilin biz modernler iccedilin sıfırdır Girardrsquoın
ldquokurban bunalımırdquo derken goumlzden kaccedilırdığı noktalardan biri budur Kurban toumlreni her
zaman başarılı olmaz Başarı başından garanti de edilemez Yani intikam riskinin
ldquosıfırrdquo olduğu bir şiddet yoktur En kuumlccediluumlk kurban toumlreninde bile kuumlccediluumlcuumlk bir hata
tuumlm kenti kirletmeye yeter Agamemnonrsquoun oumllduumlrduumlğuuml hayvan gibihellip
Benzer bir oumlrnek Kadmosrsquoun kurban toumlreniyle ilgili olarak verilebilir Kadmos
başarısızlığa uğramış bir toumlrenin ardından Aresrsquoin oğlu olan bir ejderhayı kurban
eder Sonra toumlrenin devamı gereği ejderhanın dişlerini toprağa goumlmer Topraktan
79 Can Klasik Yunan Mitolojisi s259 80 Bkz Oudemans 1987 s 83
115
Ekilmişler (Spartoirsquoler) doğar Savaşccedilı kuşamlı Ekilmişlerrsquoden korkan Kadmos
aralarına bir taş atarak onların birbirine duumlşmesine neden olur Ccedilıkan kavgadan
geriye 7 Ekilmiş kalır Bunlar Kadmos soyu ile birlikte Thebairsquoyi kurup birlikte
youmlnetirler Euripidesrsquoin Fenikeli Kadınlar oyununda Theiresias Kreonrsquoa kentin Argos
ordusundan kurtulması iccedilin oğlu Menoeceusrsquoun kurban edilmesi gerektiğini soumlyler
Tanrılardan gelen kehanet bu youmlndedir Tanrı Ares oğlu Ejderharsquonın intikamını
istemektedir Ve bu intikamı da Ekilmişrsquolerden alacaktır Theiresias Ekilmiş
soyundan yalnızca Kreonrsquoun ve iki oğlunun kaldığını buumlyuumlk oğul Haimonrsquoun
Antigone ile evleneceği iccedilin kurban edilemeyeceğini fakat kuumlccediluumlğuumln bu işe uygun
olduğunu soumlyler81 Ardından Menoeceusrsquoun kendini surlardan attığını oumlğreniriz
[1090] şehir kurtulmuştur Menoeceus bir pharmakon olarak eski kirlenmiş bir
kanın izlerini taşıyan bir soydan biri olarak intihar yoluyla kentin arınmasını
sağlamıştır
Yeri gelmişken belirtmekte fayda var Girardrsquoın temel teorisi buumltuumln şiddetleri kurban
ccedilerccedilevesinde okumaya dayanmaktadır Buumltuumln Antik Yunan ve Shakespeare
tragedyalarındaki şiddetin bu accedilıdan okunabileceğini iddia eder Hem Antik Yunan
hem de Shakespearersquoden oumlzellikle soumlz etmesi temel bir yaklaşımı ifşa etmektedir
aslında Bu da her iki doumlnemin de muğlacircklık ldquobelardquosına maruz kaldığı doumlnemler
olmasıdır Girard bu durumu ldquouumlccedilgen arzurdquo teorisine82 goumlre accedilıklar Uumlccedilgen arzu
teorisine goumlre arzu doğrusal (linear) değildir yani insan belirli bir objeyi doğrudan
doğruya arzulamaz Bir başkasının onu arzulaması gerekmektedir Bu bize Hegelrsquoin
bu konudaki soumlzlerini hatırlatıyor
Doğal bir nesneye youmlnelmiş istek ancak bir başkasının aynı nesneye youmlnelik isteğiyle ldquodolayımlanmışrdquo olduğu zaman insansaldır başkalarının istediğini istemek onlar o şeyi istediği iccedilin insansaldır83
81 Euripides Bacchanals Madness of Hercules Children of Hercules Phoenician Maidens Supliants Trans Arthur Sanders Way Loeb classical library London Heinemann 1912 s 425 sat 930-940 82 Girard ldquoUumlccedilgen Arzurdquo teorisini edebiyattan oumlrneklerle kapsamlı olarak accedilıklar Bkz Girard Reneacute Romantik Yalan ve Romansal Hakikat Edebi Yapıda Ben ve Oumlteki Ccedilev Arzu Etensel İldem Metis Yayınları İstanbul 2001 83 Kojegraveve 2001 s 82
116
Girard da ldquodolayımlayıcı yaklaştıkccedila tutku yoğunlaşır ve nesnenin somut değeri
azalırrdquo84 diyerek temel meselenin nesne değil ldquooumlteki olma arzusurdquo olduğunu belirtir
Dolayısıyla Girardrsquoa goumlre arzu mimetiktir Oumltekinin arzusunu taklit eder Boumlylece
arzulayan dolayımlayan ve arzu nesnesinden bir uumlccedilgen oluşur Girardrsquoa goumlre hem
Perikles doumlneminin Atinası hem de Elizabeth ccedilağı İngilteresi ldquoaynı obje uumlzerinde
sonu gelmez bir muumlcadeleninrdquo olduğu kuumlltuumlrel ve siyasi değişim doumlnemlerine
aittirler85 Bu konuda Vernant da benzer bir accedilıklamada bulunmaktadır Ona goumlre
sonu gelmez muumlcadelenin yapıldığı en oumlnemli ldquoarzu nesnesirdquo archersquodir iktidardır86
Arzu nesnesi iccedilin rekabete giren karşıtlar bu rekabet esnasında şiddet goumlsterirler Bu
şiddeti ancak bir kurban giderebilir Kurban sunumunun temel işlevi şiddet yuumlzuumlnden
tehdit altındaki duumlzeni yeniden sağaltmak tehlikeyi uzaklaştırmaktır Eğer bu şiddet
doğru bir şekilde kurban mekanizmasıyla giderilemezse şiddet kontrolden ccedilıkar
Aiasrsquoın koyun suumlruumllerini katletmesi [Sophokles Aias] ya da Heraklesrsquoin karısını ve
ccedilocuklarını oumllduumlrmesi [Euripides Herakles] bunların birer oumlrneği olarak sayılabilir
261 Muğlacircklığın Kontroluuml Olarak Dike
Girard iccedilinde bulunduğu batı medeniyetinde de şiddetin varolduğunu ancak bunun
toplumu tehdit edecek boyutlara kadar gelmediğini soumlyluumlyor Bunun nedeni olarak da
yargı sistemini goumlsteriyor87 Yargı daha doğrusu hukuk sisteminin varlığı şiddeti yok
etmese de şiddetin yeniden uumlremesini bir şiddetin karşı bir şiddet doğurmasının
oumlnuumlne geccediltiğini soumlyleyebiliriz Burada Girardrsquoın ldquoşiddetrdquole kastettiğinin yalnızca kan
davasıyla sınırlı olduğunu hatırlatalım Oresteia uumlccedillemesi iccedilin bu uygun bir okuma
olabilir Bu oyunda bir kan davası bulunmaktadır Dike [adalet] başka bir dikeyle
ccedilatışmaktadır Suumlruumlp giden bu kan davasına son noktayı kurulmakta olan devletin
yeni mahkemesinin [Areopagos] soyut adaleti koyar Ancak bu tragedyayı baştan
sona soyut bir hukuk sisteminin kuruluş suumlreci diye okuyamayız Ancak hukukun
84 Girard 2001 s 83 85 Johnsen William A ldquoReneacute Girard and the Boundaries of Modern Literaturerdquo Boundary 2 A Supplement on Contemporary Poetry Vol 9 No 2 Duke University Press Winter 1981 s 278 86 Bu konuda bkz Vernant 2002 s 39 vd 87 Girard 2003 s 21
117
yokluğunu duumlzenin yokluğu olarak goumlruumlrsek tragedyalarda duumlzensizlikten
dolayısıyla muğlacircklıktan kurtulmak iccedilin suumlrekli ccedilarelerin arandığını hukuk sisteminin
de bunlardan biri olduğunu rahatlıkla soumlyleyebiliriz Diğer taraftan modern hukuk
sistemi zaten ayırıcı kozmolojinin [modern duumlşuumlncenin] bir sonucudur Temeli insan
aklının rasyonel işleyişine dayalıdır insan merkezcidir doğası gereği muğlacircklığa yer
vermez Modern hukuk evrendeki her şeyin yerli yerinde olduğunu teyit ve tespit
ederek insana guumlvence veren bir soyutlamadır Evrenin birbirinden farklı şeylerden
oluştuğuna inanan ve bu duumlzenlenmiş-sınıflanmış kategorilere boumlluumlnmuumlş evren ile
kendisi arasında belirli bir mesafe koymuş kozmolojilerde hukuk bu duumlzenin bir
guumlvencesidir Dolayısıyla yalnızca şiddet değil tragedyanın oumlzuumlnuuml oluşturan buumltuumln
ldquosorunlarınrdquo oumlnuumlne geccediler Kategorilerin birbirlerine bulaşma birbirlerini tehdit etme
riski azalır Varolan risk de toplum adına hukuk kurumu tarafından vazifelendirilmiş
kolluk guumlcuumlyle engellenir Her tuumlrluuml muğlacirck durumun oluşması karşısında hukuk
rasyonel silahlarıyla toplumu [duumlzeni] savunmaya hazırdır
27 Reneacute Girard ldquoFarklılığın Yitimirdquo ve muğlacircklık
Girardrsquoın kirlilik duumlşuumlncesini yalnızca şiddet kavramıyla ilintili olarak ele aldığını
soumlylemiştik Bu tuumlrden bir daraltma zaman zaman bazı durumlarda muğlacircklığı
goumlzden kaccedilırmasına neden olabilmektedir Oumlrneğin kadınların aybaşı doumlnemlerindeki
algılanış biccedilimleriyle ilgili verdiği oumlrnekleri yorumlarken kanamanın ldquokirlilikrdquo olarak
algılandığının doğru bir biccedilimde altını ccedilizer88 Kirliliğin sebebi kandır kanın bu
tuumlrden bir kirliliğe yol accediltığını pek ccedilok oumlrnekte goumlrmek de muumlmkuumlnduumlr Fakat Girard
kanın kirli olarak algılanmasında kanın ldquoşiddeti ccedilağrıştırmasınırdquo temel neden olarak
ortaya koyar Ccediluumlnkuuml Girardrsquoa goumlre kan şiddet demektir Diğer taraftan aybaşı kanını
cinsellikle bağdaştırır ve buradan kız kaccedilırma ırza geccedilme kızlığı bozma yasak
aşklar ensest ve zina gibi cinsellik ve şiddet ccedilağrışımlarını art arda sıralar Şuumlphesiz
ki buumltuumln bunlar aybaşı doumlnemindeki bir kadının ldquokirlirdquo olarak goumlruumllmesinin nedenleri
arasında sayılabilir Fakat bu kirlilik yalnızca şiddetle alakalı değildir Kirlilik
yukarıda da accedilıklamaya ccedilalıştığımız gibi muğlacircklık iccedileren bir kavramdır dolayısıyla
88 Girard 2003 s 45
118
yalnızca menfi bir anlamı yoktur kirliliğin olumlu bir youmlnuuml de bulunmaktadır
Aybaşı kanaması olan kadının ldquokirliliğirdquo kanın yalnızca bir yuumlzuumlnuuml goumlsterir oysa bu
kanın arındırıcı arıtıcı uumlretken bereket veren bir youmlnuuml daha vardır Bu konuyu daha
oumlnce ldquoKirlenmerdquo başlığı altında tartışmıştık Aybaşı goumlren kadına hem kutsal hem de
lanetli gibi davranıldığına dair oumlrnekler sunmuştuk Bu ikili tavrın nedeni kirliliğin
muğlacircklığıyla ilgilidir Burada kan ndashGirardrsquoın dediği gibi bir cinayette akan kanı
hatırlatmasından ziyade- oumllmuumlş bir bebeği ima ettiği iccedilin oumlluumlmuuml hatırlatmakta ama
aynı zamanda da kadının doğurganlığının bir işareti sayıldığından uumlremenin bir
işareti sayılmaktadır Tarlada uumlruumlnlerin iccedilerisinde dolaştırılan kanamalı kadınların
toumlreni89 bu ccedilerccedilevede okunmalıdır
Kanın bu ikili hem yıkıcı hem de dirim veren oumlzelliğine dair Euripidesrsquoin İonrsquoundan
bir oumlrnek verilebilir Kraliccedile Kreusa cinayet hazırlıkları yaparken Gorgonrsquoun iki
damla kanından soumlz eder Bunlardan biri hastalıkları iyileştiricidir oumlteki damla ise
oumllduumlruumlcuumlduumlr90 Pharmakonrsquoun ikiye ayrılmış hali gibidir bu kandamlaları hem zehir
hem de panzehirdir Kan her zaman bu ikiliği iccedilinde duumlşuumlnuumllmelidir
Şiddet Girardrsquoa goumlre karşıtlar arasındaki farklılıkları silmektedir Farklılığın silinmesi
konusunda Girardrsquoa katıldığımızı belirtmeliyiz Ancak biz ldquofarlılığın yitimirdquo ifadesi
yerine muğlacircklık soumlzcuumlğuumlnuuml tercih ediyoruz Arada varolan nuumlansın oumlnemli olduğunu
duumlşuumlnuumlyoruz
Girard Yunan tragedyasının arkaik duumlzenden modern devlete geccediliş evresinde ortaya
ccedilıkmış bir tuumlr olduğunu soumlyleyerek tragedyayı doğru bir şekilde tarihsel ccedilerccedilevesine
oturtur Arkaik duumlzenin temelini dinselliğe başka bir deyişle kurban geleneğine
dayandıran Girard tragedyanın bu geleneğin bozulmasıyla ortaya ccedilıktığını iddia
eder Tragedyayı doğuran neden ona goumlre ldquoarkaik kurban sistemirdquonin ccediloumlkuumlşuumlduumlr
Fakat bu da meseleye tek bir accedilıdan yaklaşmak anlamına gelecektir Hiccedil şuumlphesiz
toplum bir kriz yaşamaktadır değerler sistemi ccediloumlkmuumlştuumlr ama bunu yalnızca kurban
mekanizmasının sağaltıcı işlevinin aksamasına dayandırmak ayrıca ldquodinsel ccediloumlkuumlş ve
89 Bkz Thomson 1995 s 230 90 Euripides İon sat 1005
119
yozlaşmardquo gibi ifadelerle doumlnemi kaotik ve olumsuz bir nitelik iccedilerisinde algılamak
meseleyi dar bir alana sıkıştırmak anlamına gelecektir MOuml Beşinci yuumlzyılda
Girardrsquoın deyişiyle yalnızca ldquodinsel bir ccediluumlruumlmerdquoden dinin nuumlfuz alanının
daralmasından soumlz edilemez Eğer bir kurumda bir ccediluumlruumlmeden soumlz ediyorsak onu
ldquoccediluumlruumltenrdquo şeyin ne olduğunu da sormalıyız kendimize Bu tam da Girardrsquoın eleştiri
oklarına hedef olan modernliğin modern duumlşuumlncenin kendisidir Girardrsquoın terimiyle
ldquoccediloumlkuumlşrdquo dinin ccediluumlruumlmesinden mi yoksa rasyonel aklın ve modern devletin hızla
yuumlkselişinden mi kaynaklanmaktadır Yoksa bu bir ldquoccediloumlkuumlşrdquoten ziyade hareketli bir
ldquodeğişimrdquo evresi olarak mı nitelendirilmelidir
Girard doumlneme ldquoşiddeti sağaltamayanrdquo bir ccedilağ olarak yaklaşmaktadır Son kertede
şiddetten kurtuluşun yolunu dinde goumlren Girard aynı zamanda başka bir kurumun da
ndashhukuk sistemi- bu işlevi yerine getirebildiğini goumlstermişti Zaten modern hukuk ve
modern devlet de dinin ldquoişe yaramazrdquolığına karşı olarak gelişmiş ve kendini buna
goumlre konumlandırmış kurumlardır
MOuml beşinci yuumlzyıl bu iki kurumun yani modern devletin ile eski dinsel
geleneklerin ve bu geleneklere ait kurumların karşı karşıya geldiği bir doumlnemdir
Ama salt bu accedilıklamayla tragedyayı tatmin edici bir şekilde anlamamız muumlmkuumln
değildir Tragedyayı ldquokurban bunalımırdquo olarak tanımlayan Girard ardından şoumlyle
diyor
Tragedya sanatını tek bir cuumlmleyle tanımlamak gerekirse tek bir veriden soumlz edilebilirdi ancak Simetrik oumlğelerin karşıtlığı Bu simetri tragedyanın entrikasıyla biccedilimiyle ya da diliyle ilgili tuumlm youmlnlerde temel rol oynuyor Oumlrneğin uumlccediluumlncuuml kişinin ortaya ccedilıkışı hep soumlzuuml edilen belirleyici katkıyı sağlamış değil bu ccedilıkışın oumlncesindeki gibi sonrasında da işin oumlzuuml trajik diyalog başka bir deyişle yalnızca iki kurgu kişisinin karşı karşıya gelmesi olarak kalıyor 91
Kusursuz simetriyle ilgili fikirlerimizi giriş boumlluumlmuumlnde tartışmıştık Burada yeniden
benzer şeyleri soumlylemeye gerek yok Girardrsquoın tragedyaya ilişkin yorumlarını
eleştirirken oumlncelikle kullandığı terminoloji konusunda farklı duumlşuumlnduumlğuumlmuumlzuuml
belirtelim ldquoFarklılıkların yitimirdquo ile ldquokusursuz simetrirdquo bizim bu ccedilalışmamızın
91 Girard 2003 s 60
120
terminolojisinde farklı anlamlar ifade ediyor Biz ccedilatışan ldquoiki guumlccedilrdquoten ziyade
birbirine karışmış guumlccedillerin varlığından soumlz ediyoruz Yaşanan bunalım ccedilağının
değerleri bulanıklaştırdığı hiccedilbir ideolojinin kendisini net ve kesin bir şekilde ortaya
koyamadığı bir evrenden soumlz ediyoruz Tragedyanın evrenini simetriden ziyade
fraktal bir yapı olarak accedilıklamak istememizin nedeni budur Duumlnya eğer ldquotarafrdquotan
soumlz edeceksek her iki taraf iccedilin de okunması guumlccedil işaretlerden ibaret hale gelmiştir
Tragedyanın duumlnyasında bilicilerin kehanetleri anlaşılmaz olur Girardrsquoın ldquokusursuz
simetrirdquosi ldquoGorgon kanınınrdquo ikiye ayrılmış hali gibidir Biz ise bu kanın ayrılmasının
muumlmkuumln olmadığını iddia ediyoruz
Diğer taraftan Girard terminolojisindeki ldquofarklılığın yitimirdquo ifadesi bizim iccedilin daha
accedilıklayıcı goumlruumlnuumlyor Girardrsquoa goumlre şiddet kahramanlar arasındaki farkı silen bir
etkendir Kirli ile temiz kutsal ile lanetli arasındaki fark artık goumlruumlnmez olmuştur
Bunun muumlsebbibi olarak yalnızca kahramanlar arasındaki şiddeti goumlstermek bizce
doğru değildir Farkın yitimi daha oyun başlamadan kendini goumlsterir Başka bir
deyişle ldquooyunrdquo halihazırda tam da bu sebepten başlamıştır kirli ile temiz kutsal ile
lanetli arasındaki fark ldquomuğlaklaşmayardquo başladığı iccedilinhellip
Diğer taraftan Girardrsquoın uumlslubu ldquofarklılığın yitimirdquone olumsuz bir tonlama
katmaktadır
Gerccedilekten de kuumlltuumlrel duumlzen duumlzenlenmiş bir farklılıklar sisteminden başka bir şey değildir Bireylere ldquokimlikrdquolerini veren kendilerini başkalarına goumlre konumlandırmalarını sağlayan bu farklılıklardır[hellip] Dinsellik ccediluumlruumlyuumlnce tehdit altında kalan yalnızca guumlvenlik değil kuumlltuumlrel duumlzenin ta kendisi oluyor Kurumlar canlılığını yitiriyor toplumun zırhı incelip ccediloumlzuumlluumlyor tuumlm değerler oumlnce yavaş yavaş sonra da hızlı bir biccedilimde aşınıyor [hellip] Ccediloğul oluş huzurunu kurban geleneğine borccedilludur92
Kurban mekanizması bu ldquoyitimirdquo sağaltacak işlev taşıdığına goumlre ldquofarklılığın yitimirdquo
bir ccedileşit hastalıktır Girardrsquoa goumlre Troilos ile Kressidarsquodan yaptığı alıntıyla bunu
destekler
[hellip] Ah Derece [Degree] sarsılırsa bir Her tuumlr yuumlksekliğe ccedilıkan o merdiven Sarsılırsa işte işler bozulur Topluluklar Okul dereceleri kent loncaları boumlluumlnen
92 Girard 2003 s 67
121
kıyılardan huzurlu alışveriş Ağabeye ablaya saygı yaş taccedil unvan nişan saygısı Derece olmasa nasıl asıl yerinde durur Derecelendirme de bak sazın duumlmenini boz Goumlr ortaya ccedilıkacak guumlmbuumlrtuumlyuuml Her şey Birbirine ccedilarpar oumlnuuml bağlanmış sular Kabarıp kıyılarından taşar[hellip] 93
Girard Odysseusrsquoun bu muhafazakacircr konuşmasını değerlendirirken konuşmada
adaletin ldquofarklılıkrdquo olarak tanımlanmış olmasının altını ccedilizer ldquoAdalet farklılığın
korunması demektirrdquo Girard da bu fikre katılır ldquoYunan tragedyasındaki gibi denge
demek şiddet demekserdquo o halde dengesizlik ldquoiyirdquo ve ldquokoumltuumlrdquo arasındaki farkı
tanımlayan bir adaletin varlığı anlamına gelecektir Girard tam da bu yuumlzden ldquohep
dengede duran bir adalet fikrirdquonin yanlış olduğunu belirtir Girardrsquoın soumlzleri oldukccedila
ikna edici goumlruumlnse de tragedya sanatının ldquobilgerdquoliğini goumlzden kaccedilırmaktadır Yunan
tragedyası tam da bu ldquoadaletrdquo duumlşuumlncesini tartışmaktadır İster beşeri ister tanrısal
olsun nihai bir adalet muumlmkuumln muuml Bu soruyu bu şekilde formuumlle ettiğimizde temel
meselenin modern hukukun sorduğu sorudan ne kadar farklı olduğu anlaşılacaktır
Girardrsquoın ldquofarklılık yitimirdquo soumlzuumlne karşılık olarak tragedya ldquofarklılığın yitmemesi
muumlmkuumln muumlrdquo diye sorar Hangi adalet hangi yargı duumlzeni hangi devlet guumlcuuml bu
farklılığı koruyabilir İyiyle koumltuumlyuuml ayıran ahlak yasası kirliyle temizi tanımlayan
duumlşuumlnce kutsalla lanetliyi ayıran inanccedil buumltuumln bunlar kaccedilamadığımız bir techneacutersquonin
logosrsquoun uumlruumlnleridir Tragedya buumltuumln bunların tıpkı Gorgonrsquoun kanı gibi
birbirlerinden ayrılamayacağını sezdirir bize Yunan tragedyası eğer ldquoen iyisi hiccedil
doğmamış olmakrdquo diyorsa bu varoluşun dehşetini ve hayretini bilmenin
ağırlığındandır Ama tragedyanın bilgeliği de bizim muğlacircklık kavramımız gibi iki
youmlnluumlduumlr Varoluşun verdiği dehşetle ldquoen iyisi hiccedil doğmamış olmakrdquo diye seslenir
ama yine de yaşamak iccedilin elinden geleni yapar
Rene Girardrsquoın fikirlerini burada tartışmaya accedilmamızın temel nedeni ccedilalışmamızda
ortaya koymak istediğimiz arguumlmanları bazı youmlnleriyle karşılaştırma imkacircnı
bulabilmek iccedilindi Yer yer Girardrsquoın fikirlerine katıldığımız noktalar vardı temel
olarak modern duumlşuumlnceye getirdiği eleştirel bakış konusunda ortak bir youmlnelimde
olduğumuzu goumlruumlyorduk Diğer taraftan Girardrsquoın terminolojisinden ayrıldığımız
93 Shakespeare Troilos ile Kressida I Perde 3 Sahne sat 100-110 Girardrsquoın Şiddet ve Kutsal kitabındaki ccedileviriyi kullandım Bkz Girard 2003 s 70
122
yerleri de goumlstermeye ccedilalıştık Ama ccediloğu noktada farklılığın yalnızca terminolojik
duumlzeyde olmadığını kozmolojik bir ayrışmanın da soumlz konusu olduğunu goumlrduumlk
Oumlluumlmuumln canlıların başına gelebilecek en buumlyuumlk şiddet olduğunu soumlyleyen Girard bu
yuumlzden de oumlluumlmuuml ldquoson derece koumltuumlcuumllrdquo olarak tanımlamaktadır94 Biz oumlluumlmuumln salt
ldquokoumltuumlcuumllrdquo bir olgu olmadığını duumlşuumlnuumlyoruz Oumlluumlme koumltuuml değer atfederek karşısına
yaşamı yerleştirmek ayırıcı kozmolojinin en temel duumlşuumlnme biccedilimi olsa gerektir
Diğer taraftan Girardrsquoın kuramında ldquoşiddetrdquo olgusu bir deus ex machina gibi
işlemektedir Her toplumsal olayı şiddet ile accedilıklar Peki şiddetin koumlkeni nedir
Girard bu soruya doğal olarak insan merkezci bir yerden cevap verir şiddetin koumlkeni
toplumun yıkım ve yok olma endişesidir Endişe şiddeti şiddet de endişeyi
doğurmaktadır Burada Girardrsquoın teorisinin kendi iccediline kapalılığını goumlrmek
muumlmkuumlnduumlr Girardrsquoda oumlluumlm nihai şiddet olarak vardır Ama oumlluumlmuumln şiddetinin
ldquokarşılıklırdquo olmadığını hatırlatmamız gerekiyor Girard tragedyayı ldquokusursuz simetri
olarakrdquo yorumlarken (iki taraf olduğu oumln kabuluuml ile) tarafların farklılıklarının
yitmesinden dolayı şiddetin ortaya ccedilıktığını (aynı şekilde şiddet ortaya ccedilıkınca
farklılıkların kaybolduğunu) soumlyluumlyordu Tragedyada olmayan bir şey değildir bu
ama buumltuumln tragedyaları kapsayabildiği soumlylenemez Tragedyarsquoda oumlluumlm beşeri bir
şiddet dışında da gelebilmektedir Tragedyanın suumlrekli altını ccedilizdiği şey ldquooumlluumlmluuml
olmakrdquotır Aynı zamanda tragedyada yalnızca insanlar arası bir şiddet goumlruumllmez
İnsan doğa ve tanrı(lar)ın birbirlerine goumlsterdiği şiddet de aynı nicelikte
goumlruumllebilmektedir Girardrsquoın bu uumlccedil evreni birbirinden ayırdığını ve yalnızca insan
merkezci bir bakış sunduğunu tespit etmemiz gerekiyor
Yunan tragedyasının bilgeliğini de goumlzden kaccedilırmamamız gerekiyor Homeros
ccedilağında yaşam ccedilaba goumlstermeye değer bir şeydir Homerosrsquoun duumlnyasındaki acı bu
değerli yaşamdan mahrum kalmaya dairdir ldquoNe zaman bir ağıt soumlylenserdquo diyor
Nietzsche ldquokısa bir oumlmruuml olan Akhilleusrsquotan soumlz edilirrdquo95 Oysa tragedya yalnızca
oumlluumlmuumln değil varlığın dehşetini de kavramıştır Varlığın dehşetini kavramak demek
94 Girard 2003 s 368 95 Nietzsche Friedrich Yunan Tragedyası Uumlzerine İki Konferans Ccedilev Mahmure Kahraman Say Yayınları İstanbul 2005 s42
123
yaşamın muğlacircklığını goumlrmek demektir Tragedyaya ldquoikinci en iyi şey hemen geri
doumlnmekrdquo96 dedirten şey budur Ama ona yaşamasını fısıldayan başka bir sesin de
farkındadır
İnsan bu noktaya eriştiğinde roluumlnuuml kabullenir ve şoumlyle der ldquoEvet ben bir insanoğluyum Boumlluumlnmuumlş haldeyim Bir ccedilatışmanın iccedilindeyim Benim yapım ccedilatışma iccedilinde Yani bir tanrı değil bir insanım97
Tragedya insanın bu ikili youmlnuumlnuuml bu muğlacirck youmlnuumlnuuml accedilığa ccedilıkartır insan hem kutsal
hem lanetli hem yaşayan hem oumlluumlmluumlduumlr Her şeye rağmen bu muğlacircklıkla
muumlcadelesini suumlrduumlruumlr ldquoPolemos her şeyin babası ve kralıdırrdquo98 soumlzuumlnuuml bu accedilıdan
duumlşuumlnmek daha doğru olacaktır Girard polemosrsquou insanların birbirleriyle olan savaşı
şeklinde beşeri bir şiddet olarak anlamaktadır Oysaki evrende şiddeti yalnızca insana
oumlzguuml bir olgu olarak sınırlandıramayız Evrendeki kozmik ccedilatışmayla insandaki
antropolojik ccedilatışma arasında bir fark yoktur Ccedilatışma her yerdedir ve ccedilatışan şeyleri
birbirinden ayırmak muumlmkuumln değildir En azından tragedyaların bize soumlylediği
budur Herakleitosrsquoun ateşi gibi Prometheusrsquoun ateşi de bir muğlacircklıktır Bu ateş
kuumlltuumlruuml kurmuştur ama insana da doğum-oumlluumlm acısını getirmiştir99
Ccedilalışmamızın buraya kadar olan kısmında muğlacircklık kavramının ne olduğu uumlzerinde
durduk İnsanın muğlaklıkla olan muumlcadelesinin boyutlarını goumlrmeye ccedilalıştık
Bundan sonraki boumlluumlmde buumltuumln bu tartışmaları Antigone tragedyası uumlzerinden
oumlrneklemek ve tartışmanın uygun olacağını duumlşuumlnuumlyoruz Metinde oumlzellikle koro
şarkıları uumlzerine odaklanacağız ccediluumlnkuuml tragedyanın oumlzuumlnuumln koro şarkılarında
bulunabileceğini duumlşuumlnuumlyoruz Bu amaccedilla Antigonersquodeki koro şarkılarını yeniden
Tuumlrkccedileye ccedilevirmeyi denedik Hiccedil şuumlphesiz buradaki amacımız ldquodoğru ccedilevirirdquonin ne
96 Sophokles Oidipus Kolonosrsquota Ccedilev Nurullah Ataccedil Maarif Matbaası 1941 sat 1225 97 ldquoThe Metaphysics of The Body ndash Theodoros Terzopoulos in conversation with Frank M Radatzrdquo Reise mit Dionysos Journey with Dionysos Ed Frank M Raddatz Theater der Zeit 2006 s 153 Aktaran Karaboğa Kerem Tragedya ile Sınırları Aşmak Theodoros Terzopoulosrsquoun Tiyatrosu E Yayınları İstanbul 2008 s 58-59 98 Herakleitos 2005 Frag 53 s 137 99 Prometheus miti ve Zincire Vurulmuş Prometheusrsquoun bu tuumlrden bir yorumu iccedilin bkz Vernant 1996 s 173vd
124
olduğunu goumlstermek değil Heidegger ldquoher ccedileviri bir yorumdurrdquo diyor biz de koro
şarkılarını farklı bir şekilde yorumlayabilmek iccedilin boumlyle bir cuumlrette bulunacağız
125
3 ANTİGONE Antik Yunan tragedyaları iki yuumlzyıldan fazla bir suumlredir ccedilok farklı biccedilimlerde
okunageldi yorumlandı yeniden yazıldı Bu yorum ve okuma biccedilimlerinde oumlzellikle
19 yydan sonra iki farklı eğilimden soumlz edebilmek muumlmkuumlnduumlr Eğilimlerin ilki
temellerini Platon ve Aristotelesrsquoin attığı Descartesrsquoın kozmolojisiyle desteklenen ve
son aşamasında Hegelrsquoin yer aldığı bir duumlşuumlnce ccedilizgisini takip ediyor Oumlzellikle
Hegelrsquoin Antigone okumasıyla bu eğilimin temel arguumlmanları daha da netleşmiştir1
Kabaca oumlzetlemek gerekirse Hegelrsquoin tragedyayı ldquosonunda uzlaşıyla nihayetlenen
bir ccedilatışan değerler goumlsterisirdquo olarak ele alması bu ilk eğilimin temel arguumlmanını
oluşturmaktadır
Diğer tragedya yorumlama anlayışı ise yukarıda isimlerini saydığımız duumlşuumlnce
insanlarının oluşturduğu ccedilekim merkezinden kaccedilma eğilimi ve arzusunu goumlsterir Bu
ikinci akımın temellerinin atılması Nietzsche ile başlar Heidegger ve Derrida gibi
batı felsefesinin duumlşuumlnce kalıplarını sarsan duumlşuumlnuumlrlerin oluşturduğu bir iklim iccedilinde
devam eder Foucaultrsquonun deyimiyle bu duumlşuumlnce ikliminin itici guumlcuumlnuuml ldquoHegelrsquoden
kaccedilma girişimirdquo oluşturmaktadır Diğer taraftan kolaylıkla goumlruumllebileceği uumlzere bu
ikinci akım modernizm ve modern aklın eleştirisini de iccedilermektedir
Ccedilalışmamızın bu boumlluumlmuumlnde Antigone metinine yakından bakacağız Hegel ile
Heideggerrsquoin Antigone metnini okumalarına yer ayıracak ve koro şarkılarındaki
Yunan kozmolojisini tartışacağız Metnin ccediloumlzuumlmlemesine geccedilmeden oumlnce Antik
Yunan duumlnyasının kozmolojisiyle ilgili bazı bilgileri kısaca goumlzden geccedilirmemizin
yerinde olacağını duumlşuumlnuumlyoruz
1 Hegel Antigone ile ilgili fikirlerini Estetik (Vorlesungen uumlber die Aumlsthetik) ve Tinin Fenomenolojisi (Die Phaumlnomenologie des Geistes) dışında Hukuk Felsefesi (Grundlinien der Philosophie des Rechts) iccedilinde de ele almıştır
126
31 GREK KOZMOLOJİSİ
Antik Yunanrsquoın ndashen azından klasik ccedilağın- etkileşimli bir kozmolojiye sahip olduğunu
biliyoruz Yani evren belirli kategorilere ayrılmış durumda olsa da bu kategorilerin
her an birbirine temas halinde olduğuna inanılmakta boumlyle kabul edilmektedir
Rituumlellerin bu konudaki işlevlerini oumlnceki boumlluumlmde tartışmıştık Bu Antik Yunan
insanının evrenle buumltuumlnleşmiş olduğunu kendini ondan ayıramadığını goumlstermez Her
etkileşimli kozmolojide olduğu gibi Antik Yunan da insana oumlzguuml bir alanın
farkındaydı Nesneler hayvanlar cansız varlıklar ve tabii ki tanrılar farklı
oumlzellikleriyle insanın niteliklerinden ayrılabiliyordu Fakat bu ayrımlar insanın kesin
bir biccedilimde duumlnyadan kopması anlamına da gelmiyordu Vernant Yunanlıların hiccedilbir
zaman duumlnyayı unutmadıklarını her zaman kozmosla bağlantı iccedilerisinde hareket
ettiklerini hatırlatır Kozmosla bağlantılı eylemek demek insanın hem kendisiyle
hem de oumltekilerle belirli bir ilişki iccedilinde olması demektir
Delphoi tapınağında yazan ldquokendini bilrdquo soumlzuuml bizim zannettiğimiz gibi insanın kendini ccediloumlzuumlmlemesi ve iccedilgoumlzlem yoluyla oumltekilere goumlruumlnmeyen kişisel mahremiyetin gizli bir alanı ya da duumlşuumlncenin salt edimi olarak duran gizli bir ldquobenrdquoe geri doumlnuumlşuumln yolunu bulmaya youmlnelik bir ccedilağrı değildir Kartezyen cogito (duumlşuumlnuumlyorum oumlyleyse varım) Yunanlıların kendini bilme duumlşuumlncesine yabancıdır [hellip] ldquoKendini bilrdquo soumlzuuml sınırlarını bil demektir bir oumlluumlmluuml olduğunu bil ve tanrılara kendini eş kılmaya kalkma demektir2
Ccedilalışmamızın bu boumlluumlmuumlnde bazı başlıklar altında Greklerin kozmolojik
kategorilere yaklaşma biccedilimlerini kısaca accedilıklamaya ccedilalışacağız Grek insanının
oumlzellikle tanrılarla doğayla ve birbirleriyle kurdukları ilişkilerin niteliğini
oumlzetlemeye ccedilalışacağız
311 Kirlilik
Homeros ccedilağında Greklerin kirlilik duumlşuumlncesine uzak olduğu soumlylenmektedir
Kirliliği arındırma rituumlelleri daha sonra ortaya ccedilıkmış ve klasik tragedya yazarları
2 Vernant Jean-Pierre ldquoGreek Manrdquo Bulletin of the American Academy of Arts and Sciences Vol 47 No 8pp 44-50 American Academy of Arts and Sciences May 1994 s 44-45
127
tarafından ifade edilmişlerdir3 Bu durumun ardında yatan nedenleri kolaylıkla
anlayabiliyoruz Ccediluumlnkuuml kirlilik tehdidinin sık goumlruumllebilmesi iccedilin kategorilerin
birbirine kontrol dışı olağan dışı teması gerekmektedir Bu tehdidin Homeros
ccedilağında sık goumlruumllmemesi gayet mantıklıdır Ccediluumlnkuuml Homeros ccedilağı ldquoher şeyin yerli
yerinde durduğurdquo bir evrene aittir Duumlnya muntazam bir şekilde tanzim edilmiş
durumdaydı ve kategoriler arasında kusursuz bir ldquoduumlzenrdquo mevcuttu
ldquoVaktiyle tanrılar buumltuumln duumlnyayı yer yer kendi aralarında paylaşmışlardı Kavgasız guumlruumlltuumlsuumlz bir paylaşma (hellip)rdquo4
Platonrsquoun bu soumlzlerindeki ldquokavgasız guumlruumlltuumlsuumlzrdquo ifadesi bize henuumlz kirlilik
yaratacak bir ccedilatışmanın goumlruumllmediğini ima ediyor Zira mitolojinin bize anlattığı
kadarıyla bu paylaşımın hiccedil de kavgasız ve guumlruumlltuumlsuumlz olmadığını biliyoruz
Theogonia baba katli [Kronos vs Uranos ve Zeus vs Kronos] kardeş kavgaları
[Titanlar vs Zeus] ve ensest [Zeus amp Hera Uranos amp Gaia] gibi hikacircyelerle doludur
Fakat klasik tragedyanın vazgeccedililmez temalarından olan bu olgular henuumlz ldquotrajikrdquo
değildir Oidipus hikayesi bile Homerosrsquota ldquokirlilikrdquo duumlşuumlncesinden uzak bir şekilde
anlatılır
Oidipusrsquoun anasını goumlrduumlm guumlzel Epikastersquoyi bilmeden buumlyuumlk bir succedil işlemiş evlenmişti oğluyla Oidipus oumllduumlrmuumlştuuml babasını ve koynuna girmişti anasının tanrılar da accedilıklamışlardı bunu insanlara ansızın Oidipus youmlnetti gene de Kadmosoğullarırsquonı guumlzel Thebairsquode5
Kirlilik duumlşuumlncesinin beşinci yuumlzyıla doğru ortaya ccedilıkışının tarihsel ve toplumsal
koşullarını kestirebiliyoruz Bunu oumlnceki boumlluumlmde tartışmıştık
Beşinci yuumlzyıla geldiğimizde kirlilik kozmolojik sınırların ccediliğnenmesi sonucu
oluşan ldquotehlikeli bir guumlccedilrdquo olarak karşımıza ccedilıkıyor Tehlikenin derecelerinin
olduğunu goumlruumlyoruz Oumlrneğin savaşta oumllduumlrmek tehlikeli bir kirliliğe yol accedilmazken
akraba cinayeti ccedilok korkulan bir kirlenme hali yaratıyordu6 Bu derecelendirmenin
3 Bkz Douglas 1966 s 33-34 4 Platon Kritias ccedilev Erol Guumlney Luumltfi Ay Sosyal Yayınlar İstanbul 2001 s12 5 Homeros Odysseia Ccedilev Azra Erhat A Kadir Can Yayınları 16 Basım İstanbul 2005 XI Boumlluumlm sat 271-274 6 Bkz Oudemans 1987 s 83
128
yanında belli başlı succedillar konusunda ldquokasıtlı ve kasıtsızrdquo olup olmadığına goumlre
eylemleri birbirlerinden ayırabiliyorlar buna goumlre bir değerlendirmede
bulunuyorlardı Fakat kirlilik yaratan durumlarda bu ayrımlar kesinliğini yitiriyordu
Bunun en buumlyuumlk oumlrneği olarak Kral Oidipus verilebilir Oidipus baba katlini de
ensest ldquosuccedilrdquounu da ldquobilmedenrdquo işlemiştir Oidipus Kolonosrsquota oyununda bu
masumiyet durumu oumlzellikle vurgulanır7 Yine Theseusrsquoun bir ldquomeşru muumldafaardquo
sırasında kuzenlerini oumllduumlrduumlğuuml buna rağmen suumlrguumln edildiğini goumlruumlyoruz8 Bunlara
Aiasrsquoın bilinccedilsizce koyun suumlruumlsuumlnuuml katletmesi ile Heraklesrsquoin aynı şekilde
ccedilocuklarını oumllduumlrmesi oumlrnekleri de eklenebilir Buumltuumln bu durumlarda succedillar kasten
işlenmemiş bile olsa kirlilikten dolayı ldquoarınmardquo gereksinimi doğurmaktadır
Yunanistanrsquoda arınma yalnızca maddesel bir hijyen sorunu değildi daha ccedilok
kozmolojik kategorilerin yeniden ayrıştırılması olarak karşımıza ccedilıkıyordu Diğer
taraftan Platonrsquola birlikte bu inanışlar ldquoiyinin koumltuumlden ayrılmasırdquo ldquoduumlşuumlncenin
arındırılmasırdquo gibi fikirlere doumlnuumlştuuml Oumlrneğin Sophistrsquote Platon arındırmayı bir
ldquoayırma bilimirdquo olarak adlandırır
YABANCI [] Suumlzmek [diecircthein] seccedilip ayırmak [legomen] elemek [diattan] yabalamak saman ayırmak [brattein] iki şeyi birbirinden ayırmak [diakrinein] [hellip] Buumltuumln bu kelimeler ayırma duumlşuumlncesini [diairetika] ifade ediyor [hellip]
THEAİTETOS Peki ne ad vereceğiz bu sanata
YABANCI Ayıklama sanatı [diakritikecircn] [hellip] soumlzuumlnuuml ettiğim ayıklamalar ya iyiyi koumltuumlden ya da benzeri benzerden ayıran ayıklamalardır [hellip] iyiyi muhafaza edip koumltuumlyuuml atan ayıklama şekli[ne] arındırma [katharmos] adı verilir9
Arınma birccedilok şekilde uygulanabiliyordu Genellikle kirlenmiş olan kişiyle herhangi
bir temastan kaccedilınılıyordu Boumlyle bir temas ya da karşılaşma durumlarında tanrılara
kurban sunuluyordu Kurban genellikle bir hayvan ccedilok nadiren de bir insan oluyordu
Diğer youmlntem de kirlenmiş olanın bizatihi kendisinin kentten kovulma rituumlelini
7 Bkz Sophokles Oidipus Kolonosrsquota sat 980-990 8 Bkz Euripides Hippolytos Ccedilev Lamia Kerman MEB İstanbul 1949 sat 35 9 Platon Sophist sat 226b-e
129
iccedileriyordu Suumlrguumln etme bazen guumlnah keccedilisi ya da pharmakon mevzuunu tartışırken
goumlrduumlğuumlmuumlz gibi kirli kişinin oumllduumlruumllmesiyle de sonuccedillanabiliyordu10
Diğer taraftan buumltuumln ayırma ve arındırma ccedilabalarına rağmen muğlacircklık kolay kolay
giderilmesi muumlmkuumln olmayan bir tehdit olarak goumlruumlluumlyordu
Bu durum duumlzen [order] ile guumlccedil [power] arasındaki ilişki bağlamında anlaşılmalıdır Yunanlıların goumlzuumlnde kozmos sadece birbirinden keskin bir şekilde ayrılmış varlıkların duumlzeni değildi evren bir ccedilatışan guumlccediller savaşıydı Her varlığın bir sınırı olduğu kadar aynı zamanda onu aşacak bir guumlcuuml de vardı Bu yuumlzden hem kendi sınırlarıyla hem de diğer varlıklarla ccedilatışma doğuyordu11
Diğer taraftan her bir guumlccedil kendi iccedilinde de bir ikilik hatta ccedilok değerlilik
barındırıyordu Aiskhylosrsquoun Eumenidesrsquoinde Erinylerrsquoin durumu buna oumlrnek olarak
verilebilir Bu korkunccedil kan yiyici ccedilirkin yaratıklar oyunun sonunda Atina kentinin
yasalarının dayanağı olur kent refahı iccedilin vazgeccedililmez bir statuumlye yuumlkselirler
312 Tanrı İnsan
Buguumlnuumln ayırıcımodern duumlnyasında yaşayan bizler iccedilin 2500 yıl oumlnce yaşamış
insanların dinsel inanışlarını kavrayabilmek oldukccedila zordur Birincisi bizler ister
inanccedillı ister inanccedilsız belirli duumlzeyde laikleşmiş bir duumlnyada yaşarız Buradaki laik
soumlzcuumlğuumlyle12 yalnızca dinsel yaşam ile kamusal yaşamın birbirinden ayrılmasını
kastetmiyoruz daha da oumltesinde tanrısal evrenin beşeri duumlnyadan kutsal alanların
sekuumller yerlerden ayrılmasını da buna dahil ediyoruz Bizler ldquodinselrdquo olanı genellikle
aşkın bir şey olarak kavrarız ve yaşadığımız duumlnyanın dışında bir olgu olarak
duumlşuumlnmeye eğilim goumlsteririz Bu ldquodışarılıkrdquo durumu aslında tanrının beşeri duumlnyanın
oumltesinde ve dışında bulunmasını ima etmektedir Bizim duumlşuumlncemizde tanrı evreni
yaratmış ve onu kendi ldquohalinerdquo ndashgoumlrece olarak- terk etmiştir Vernantrsquoın deyişiyle
tanrının evrenle bağlantısı ldquobir işccedilinin işiyle olan bağlantısırdquona13 benzemektedir
Dolayısıyla bir ldquoyapıtrdquo olarak bizi yaratanın ndashtanrının- izini taşıdığımızı duumlşuumlnuumlruumlz
10 Bkz Oudemans 1987 s 85 11 Oudemans 1987 s 86 12 Laik soumlzcuumlğuumlnuumln Oidipusrsquoun babası Laiosrsquotan geldiği soumlylenir Laikos [lάίkόraquo ] halkın ya da halka ait din sınıfından (rahip) olmayan Bkz Klein 1966 laic maddesi s 859 13 Vernant 1996 s 104
130
Ama onu bulabileceğimiz tek yer kendi iccedilimizdir Kendi başımıza tanrıyla
kurduğumuz ilişki iki kişi arasındaki alışveriş gibidir Kim ve nerede olursam
olayım her şekilde bu ilişkiyi tekil birey olarak gerccedilekleştirebilmekteyimdir
Bizim bireyde hapsolmuş aşkın tanrı duumlşuumlncesini Antik Yunanrsquoda bulmaya ccedilalışmak
boşuna olacaktır Ccediloğu zaman kendi duumlnya algımızı başka kuumlltuumlrlere uygulamaya
ccedilalışırız Antik Yunan duumlnyasında ldquodinrdquo meselesiyle ilgili ccedilalışmalarda ya ldquoccedilok
tanrılırdquolık vurgusuyla karmaşık ve kaotik bir dini inanccedil duumlnyası resmedilir ya da
tanrıların tutarsızlıkları ve antropomorfik oumlzellikleri uumlzerinde durularak dinsel
inanışlar masalsı bir mitologyaya indirgenir İlk elden soumlylenmesi gereken şey şudur
Yunan tanrılarının beşeri duumlnyadan ayrı bu duumlnyanın oumltesinde aşkın bir evreni
yoktu Bizatihi kendi varlıklarıyla bu evrenin varlığını garanti ediyorlardı Evrenin
tamamlayıcı parccedilalarıydılar Diğer taraftan hiccedilbir şekilde bizim tanrı-işccedili evren-
yapıt koşutluğu Antik Yunan tanrıları iccedilin geccedilerli değildi Yunan kozmolojisi her
zaman başlangıcı ldquokaosrdquoa vermiş ve buradan doğan Gaia Eros Uranos gibi ilksel
guumlccedillerden duumlnyaya huumlkmeden tanrılarını yaratmıştı Dolayısıyla Zeus gibi bir tanrı
semavi dinlerin ldquoezeli ve ebedirdquo tanrısıyla hiccedilbir şekilde karşılaştırılamaz
Zeus adının ldquoparlamakrdquo anlamına geldiğini belirten Vernant parlamak ışıldamak
gibi soumlzcuumlklerden yola ccedilıkılarak Zeusrsquoun goumlğe ait bir tanrı olarak tasavvur
edilebileceğini soumlyler Fakat hemen ardından etimoloji konusunda bizi uyarır
Zeus adında parlamak koumlkuumlnuuml okuyoruz Bundan Zeusrsquoun aydınlık goumlkyuumlzuumlnuuml guumln ışığının parıltısını temsil ettiği sonucunu ccedilıkarıyoruz Boumlylece buumlyuumlk tanrılar ile diğer doğa guumlccedilleri arasında aynı tuumlrden eşdeğerlilik varsaymaya yelteniyoruz Boumlylece Zeus parlak goumlkyuumlzuumlne Poseidon suya Hephaistos ateşe Hera havaya Hermes ruumlzgacircra Dionysos şaraba demeter buğdaya vb bağlanır14
Bu tuumlrden bir sınıflandırma işleminin bizi yanlış bir duumlşuumlnce biccedilimine suumlruumlkleyeceği
accedilıktır Hiccedil şuumlphesiz Zeusrsquoun goumlkyuumlzuumlnuumln guumlccedilleriyle ya da Hephaistosrsquoun ateşrsquole
oumlzdeşleştirildiği durumlar vardır fakat Yunan tanrılarını bu şekilde accedilıklamak doğru
değildir Ccediluumlnkuuml tanrıların niteliklerinin ccedileşitliliği ve muğlacircklığı goumlzden kaccedilmış olur
Antik Yunanrsquoda bir tanrı theos eşzamanlı olarak birden ccedilok şey demektir Ccediloğu
14 Vernant 1996 s 96
131
zaman bu nitelikler birbiriyle ccedilelişir gibi goumlruumlnebilir oumlzellikle de ccedilağımızın tanrı
anlayışında boumlyle ccedilok boyutlu karakter oumlzelliği sergileyen bir tanrıyı tam olarak
anlamak muumlmkuumln değildir ldquoZeus parlak goumlkyuumlzuumlduumlr ama bir bakıma aynı zamanda
da gece goumlkyuumlzuumlduumlr ışığın efendisi olduğu iccedilin ışık iccedilinde ışık aracılığıyla goumlruumlluumlr
ama bunu gizleme guumlcuuml de vardırrdquo15 Bizim iccedilin bu iki Zeus birbiriyle ccedilelişiyor
gibidir Ama Zeusrsquoun onlarca isimle anıldığını da biliriz Oumlrneğin Zeus Basileus
olarak kraliyet guumlcuumlnuumln koruyucusu olan Zeus Zeus Herkeios olarak aile koruyucusu
olarak karşımıza ccedilıkar16 Ya da normalde duumlzeni akıl ve sağduyuyu temsil eder diye
duumlşuumlnduumlğuumlmuumlz Apollon tıpkı tanrı Panrsquoın yaptığı gibi insanları ve hayvanları
ccedilıldırtan etkiler goumlsterebilmektedir Suumlruumllere bir anda korku salmakta oumlğle vakti
insanlara ccedilılgınlık verebilmektedir O zaman adı Apollo Nomios olur17
Antik Yunan insanı bir tanrının adını anarken ccedilok katmanlı bir ifade kullanmaktadır
Goumlkyuumlzuumlndeki herhangi bir olayı Zeusrsquola ilişkilendirebilir ama bu goumlkyuumlzuumlnuumln
topyekun Zeus olarak algılandığı anlamına gelmez Goumlkyuumlzuumlnden gelen ve insanı
etkileyen kimi guumlccediller (yağmur yıldırım fırtına vb) Zeusrsquoun insanlarla ilişkiye
girdiği olaylar olarak goumlruumlluumlr bunlar aynı zamanda Zeusrsquoun da guumlccedilleridir
Dolayısıyla insan her an etrafındaki guumlccedillerin farkında olmalı bunların ldquoanlamınırdquo
kavrayabilmelidir
Zeusrsquoun [hellip] guumlcuuml buna uğrayanlar iccedilin ikili ccedilelişkili bir niteliğe buumlruumlnuumlr Bir yandan goumlkyuumlzuuml kılığına giren bu guumlccedil guumlnlerin mevsimlerin sırasıyla yinelenmesi doğru duumlzenli bir egemenlik anlamına gelir Diğer yandan goumlkyuumlzuumlnde bir saydamsızlık bir oumlnceden kestirilemezlik oumlğesi vardır18
Zeusrsquoun guumlcuumlnde olduğu gibi buumltuumln diğer Yunan tanrılarının da guumlccedillerinde aynı
muğlacirck niteliği goumlrebiliriz Oumlrneğin Aphroditersquonin niteliği sadece cinsel bir tutkuyla
sınırlı değildir onun temsil ettiği aşk evrenseldir Ona eşlik eden Eros ile birlikte
yeme iccedilme şarkı soumlyleme dans etme gibi tutkularla da ilişkilendirilmektedir Diğer
15 Vernant 1996 s 97 16 Bkz Oudemans 1987 s 94 17 Bkz Oudemans 1987 s 95 18 Vernant 1996 s 99
132
taraftan ilginccedil bir şekilde savaşın yıkıcılığıyla bağlantılıdır19 Aiskhylos Agamemnon
1478de Erosu intikam alma tutkusuyla ilişkilendirmiştir erocircs haimatoloichos ndash Kan
alıcı Eros20 Yine aynı şekilde Sofokles de Trakisli Kadınlarrsquoda Aphroditenin
tanrılar uumlzerindeki zaferlerinden bahsederek onun savaş ve muumlcadele ile olan
ilişkisini doğrular Bazı kentlerde Aphroditeye savaşın temsili Aphrodite Areia
olarak tapıldığı bilinmektedir21 Aphroditersquonin guumlcuuml bazen kendisinden uzak
durulması gereken bir yıkım guumlcuumlne doumlnuumlşebilmektedir Girardrsquoın cinsellik ve şiddet
arasında kurduğu ilişkide adlarını andığı gibi kız kaccedilırma tecavuumlz cinayet ve savaş
gibi olaylar Aphroditersquonin yıkıcı guumlcuumlnden kaynaklanabilmektedir Ancak bu yıkıcı
guumlccedil onun uumlretici-doğurucu guumlcuumlnden ayrılamaz Antik Yunanrsquoda Aphroditersquonin
guumlcuumlnuumln bir kentin varlığını suumlrduumlrmesi iccedilin gerekli olduğuna inanılırdı Bu inanccedil
doğrultusunda Atinarsquoda yardımsever bir tanrı olarak tapılmaktaydı22
Benzer bir kesinsizlik oumlrneği olarak tanrı Dionysosrsquou goumlsterebiliriz Dionysos
insanları kendinden geccedilirmeye evrendeki kozmolojik kategorileri (kadın-erkek ccediliğ-
pişmiş doğa-kuumlltuumlr kent-vahşi yaşam vs) birbirine karıştırmaya zorlar Diğer
taraftan Dionysosrsquoun kaynaklık ettiği mania kuumlltuumlruumlnuumln bireysel kurtuluş ve
oumlzguumlrleşmenin yolunu accedilan bir luumltuf olduğu da duumlşuumlnuumlluumlr Bu ikili durumu
Euripidesrsquoin Bakkhalarrsquoında ccedilok accedilık bir biccedilimde goumlrmek muumlmkuumlnduumlr Guumlnuumlmuumlzde
bazı yorumcular oyunda resmedilen tanrı Dionysosrsquoun ccedilok boyutluluğunu ve
muğlacircklığını goumlremeyerek onu yalnızca ldquokoumltuumlcuumllrdquo bir tanrı olarak ele alırlar Oysaki
Dionysos bu oyunda Yunan tragedyalarında goumlrebileceğimiz en muğlacirck karakter
olarak tasvir edilmiştir Ne kadın ne erkek gibidir Bir yabancıdır kente uzaklardan
gelmiştir ama aslen Thebairsquonin yerlisidir Keyif coşku ve neşe tanrısı adıyla anılır
[64] yaşlıları genccedilleştir [189] onun bastığı topraklardan ldquosuumlt bal ve şaraprdquo akar ona
19 Bkz Oudemans 1987 s 95 20 Eros soumlzcuumlğuuml Tuumlrkccedile ccedileviride ve bazı İngilizce ccedilevirilerde bulunmamaktadır Eros ile ldquokan almakrdquo fiilini yan yana duumlşuumlnemediğimiz iccedilin olsa gerek Metnin orjinali tam olarak kan alan eros anlamına gelmektedir Robert Browning ccedilevirisinde bu şekilde kullanıldığı goumlruumllmektedir [Eros The carnage-licker In the belly is bred] Bkz Browning Robert The Poetical Works of Robert Browning Volume 13 Smith Elder and Co London 1889 s 345 21 Nilson M P Geschichte der Griechische Religion I Muumlnchen 1941 s 490 aktaran Oudemans 1987 s 95 22 Oudemans agy
133
tapınan Bakkhalar neşe iccedilinde dans edip şarkı soumlylerler [687 723] fakat aynı
Bakkhalar hayvanları canlı canlı parccedilalayarak yerler [740] ona tapınanlardan Agave
kendi oğlu Pentheusrsquou parccedilalayarak oumllduumlruumlr Dionysos ldquobir boğayardquo ldquoccedilok başlı bir
ejderhayardquo ya da ldquoateş soluyan bir aslanardquo doumlnuumlşebilmektedir [1015] Oyunda
Tanrıya tamamen inanan ve ona buumlyuumlk bir sadakatle tapınan Agave de Dionysosrsquoa
inanmayarak ona koumltuumlluumlk etmeye yeltenen Pentheus da cezalandırılmaktadır Bu
durumu guumlnuumlmuumlz kozmolojisinden anlamamız oldukccedila zordur Bu garip durumdan
ccediloğu yorumcu Dionysosrsquoa ldquokoumltuumlrdquo bir nitelik atfederek kurtulmayı denerler Oysaki
boumlyle niteliksel bir sınıflandırma trajiğin oumlzuumlnuuml goumlzden kaccedilıracaktır
Benzer bir oumlrnek Euripidesrsquoin Hippolytos oyunundan verilebilir Hippolytos kendini
bakire tanrıccedila Artemisrsquoe adamıştır ama bu durum Aphroditersquoyi ihmal etmek
anlamına gelecektir Goumlruumllduumlğuuml gibi Antik Yunan duumlşuumlncesinde insan karşıtlık
ccedileşitlilik belirsizlik ve oumlnceden kestirilemezlik nitelikleri olan ve aşkın bir evrende
değil tam tersine beşeri duumlnyada bulunan tanrılarla birlikte yaşamak zorundaydı
Yunan tanrıları goumlkyuumlzuumlnde toprağın iccedilinde herhangi bir doğa olayında guumlnluumlk
hayatın iccedilinde agorada savaş meydanında politik bir tartışmada kısacası hemen her
yerde bulunabiliyorlardı İnsan tanrıların ccedileşitliliğiyle baş etmek zorundaydı Ama
bunu ldquokesinrdquo bir şekilde başaramayacağını da bilerek suumlrduumlruumlyordu bu muumlcadelesini
Yunan tragedyası biraz da bu bilincin uumlruumlnuumlduumlr
313 Doğa Kuumlltuumlr
İnsanın kurduğu medeniyetle ccedilıplak doğa arasına mesafe koyması gerekir Bu bir
ccedileşit zorunluluktur ama bunun kesin olarak başarılması da muumlmkuumln değildir Doğa
ccedileşitli şekillerde kuumlltuumlre bulaşmakta ve onu tehdit etmektedir İnsan doğanın
işlenmemiş olumsal kuralsız youmlnuumlnden suumlrekli olarak kurtulma ccedilabası iccedilindedir
İnsan uumlruumlnuuml olanın olmayandan ayrılması ccedilabasında ilk sırayı insanın bizatihi
kendisinin ldquoinsan olmayandanrdquo ayrılmasının aldığı şuumlphesizdir İnsan oumlncelikle
kendini hayvandan ayırmak zorundadır Bu ayırma da mutlak bir kesinliğe ulaşamaz
Mutlak bir yasası da yoktur Neyin insani neyin hayvana oumlzguuml olduğuna karar
vermek zordur Dolayısıyla insan boumlyle bir gerilimin uumlzerine kendini inşa etmeye
ccedilalışır Agambenrsquoin deyişiyle batı kuumlltuumlruumlnde insan hep ldquobeden ile ruhun bir canlı
134
ile bir logosrsquoun doğal (ya da hayvani) bir oumlğe ile doğauumlstuuml sosyal ya da ilahi bir
oumlğenin eklemi ve birleşimi olarak duumlşuumlnuumllmuumlştuumlrrdquo23 Dolayısıyla kuumlltuumlr denilen olgu
insanın bu ikili gerilimin bir bedene buumlruumlnuumlşuumlduumlr
Hesiodos İşler ve Guumlnlerrsquode hayvanı sınırları tanımayan yamyamlık (kendi tuumlruumlnuuml
yeme eğilimi) goumlsteren ve en oumlnemlisi de adalet duygusundan yoksun olarak
tanımlar24 İnsanın kendini uzak tutması gereken en oumlnemli ayrımlar bunlardır İnsanı
suumlrekli olarak tehdit eden doğa tam olarak bu uumlccedil nitelikte yatmaktadır Oumllccediluumlsuumlzluumlk
oumllduumlrme ve adaletsizlik İnsanın suumlrekli olarak konuşan-hayvan duumlşuumlnen-hayvan
alet kullanabilen-hayvan vs tanımlanması kuumlltuumlruuml yok edebilecek bu uumlccedil unsuru uzak
tutma arzusundandır
İnsanın geriliminin diğer ucu da onu tanrısal olanla ilişkiye koyar Sahip olduğumuz
logos techneacute bizim bir hayvan olmadığımızı suumlrekli olarak bize hatırlatır Bu
doğaya ait olmadığımız fısıldar Techneacutersquonin bize verdiği guumlccedil ile tanrısal bir
yanımızın olduğunu goumlruumlruumlz Oumlzellikle guumlnuumlmuumlzde techneacutersquonin geldiği aşamada artık
kendimizi doğanın efendisi bir ldquotanrırdquo gibi hissedebiliyor kendimizi hayvansı
yanımızdan tamamen ayırabiliyoruz Ayıramadığımız durumlara ilişkin son derece
kuvvetli kontrol mekanizmaları da geliştirmiş durumdayız [Hapishaneler
tımarhaneler huzur evleri akıl hastaneleri vs]
Antik Yunan tragedyasında insanın bu varoluşsal geriliminin sinir uccedilları accedilığa ccedilıkar
İnsan kendini hayvandan da tanrılardan da ayırmalıdır Ama nasıl Prometheus miti
ve Aiskhylosrsquoun Zincire Vurulmuş Prometheus tragedyası bize bu trajik gerilimi ccedilok
accedilık bir şekilde anlatmaktadır
Hesiodosrsquoun İşler ve Guumlnlerrsquode anlattığına goumlre insanoğlu altın ccedilağda tanrılara denk
bir hayat suumlruumlyordu Altın ccedilağın insanı yemek iccedilin ccedilalışmak zorunda değildi Toprak
kazma kuumlrek sallamadan kendiliğinden tahıl veriyor insanoğlu tanrıların sofrasında
oumlluumlmsuumlzlerle birlikte yemek yiyebiliyordu Sonra bu altın ccedilağ insanı yeryuumlzuumlnden
silinmiş yerine başka bir soy gelmişti Prometheus soumlyleni bu altın ccedilağı bize
23 Agamben 2009 s 24 24 Hesiodos İşler ve Guumlnler sat 276-79
135
hatırlatmaktadır Anlatıya goumlre Prometheus Zeusrsquou aldatmaya kalkmış kurban etinin
yenmeyen kısımlarını yağlarla kapatarak ona sunmuştur Zeus da bunun uumlzerine
insan soyunu yeryuumlzuumlnden kaldırmaya karar verir Bunun iccedilin ateşi insanlara vermeyi
reddeder Prometheus da gizlice bir rezene bitkisinin iccediline ateşi koyarak yeryuumlzuumlne
getirir Bunun uumlzerine tanrı Zeus Pandora ldquobelasırdquonı insanlara goumlnderir Artık
insanlar topraktan bir buğday tanesi gibi bitmeyecekler doumllleme yoluyla uumlremek
zorunda kalacaklardır Kendi kendine uumlreyen tahıllar iccedilin de aynı şey geccedilerlidir
Artık toprağa tohumun ekilmesi gerekmekte ve ancak aylar suumlren yorucu bir
ccedilalışmanın sonucunda toprağın uumlruumlnlerine kavuşulabilecektir İnsanın ldquoccedilalışmakrdquo
zorunda kalması Pandora ile başlar Ateş bu accedilıdan ccedilalışmayı simgelemektedir Ateş
her tuumlrluuml iş iccedilin kullanılacaktır fakat onun varlığı eski guumlzel guumlnlerin bir daha
gelemeyeceğinin de işaretidir Ateş bu yuumlzden iki youmlnluuml bir guumlccediltuumlr Hem lanetli hem
de kutsal hem kurtarıcı hem de yok edicidir Ateş insanın muğlaklığıyla karşılaştığı
ilk techneacute ilk pharmakonrsquodur Prometheus bununla da yetinmemiş kuumlltuumlre dair ne
varsa insana vermiş ve oumlğretmiştir Ateş oumlncelikle insanı ccediliğ yemekten alıkoymuştur
Eti pişirmek insanı hem vahşi doğadan bir hayvandan ayırır hem de oumlluumlmsuumlzlerden
bağını koparır Ccediluumlnkuuml oumlluumlmsuumlzlerin yiyecekleri25 tıpkı hayvanlarınki gibi ccediliğdir
Diğer taraftan Prometheusrsquoun oumlğrettikleri medeniyetin temellerini de atmaktadır
Prometheusrsquoun bilimleri icatları technesi sayesinde insanoğlu ldquodoğalrdquo yaşamdan
kuumlltuumlrel yaşama geccedilmektedir
Ve ben bu ağızsız dilsiz ccedilocuksu varlıklara nasıl verdim aklı duumlşuumlnceyi [hellip] İnsanlar goumlrmeden bakıyor Dinlediklerini anlamıyorlardı Uzun oumlmuumlrleri boyunca duumlş goumlruumlntuumlleri gibi Duumlzensiz gelişiguumlzel yaşıyorlardı [hellip] Sonra sayı bilgisini verdim onlara bu kaynak bilgiyi onlar iccedilin ben bulup ccedilıkardım Sonra harf dizilerine geldi sıra O diziler ki belleğidir her şeyin Anasıdır bilimlerin ve sanatların26
25 Oluumlmpos Tanrıları ldquoekmek yemez şarap iccedilmezlerrdquo Bkz Homeros İlyada V 341-2 Tanrıların iccedileceği nektardır ve ccediliğ olarak kabul edilir 26 Aiskhylos Zincire Vurulmuş Prometheus Ccedilev Azra Erhat Sabahattin Eyuumlboğlu Tuumlrkiye İş Bankası Kuumlltuumlr Yayınları 2000 sat 443-459
136
Prometheusrsquoun kuumlltuumlr kurucu roluuml Aiskhylosrsquota daha da belirginleştirilir Buumltuumln bu
techneacutersquoler ateşin guumlcuumlnde simgeleştirilir Ancak Jan Kottrsquoun da tespit ettiği gibi27
Aiskhylos ateşin insanlara eti pişirmesini de oumlğrettiğinden accedilıkccedila soumlz etmez
Tragedyarsquoda mitosta karşımıza ccedilıkan ldquokurbanrdquo motifi işlenmemektedir Belki de
Aiskhylos bu motifi hatırlatmaya bile gerek duymamıştır Ateş oldukccedila ccedilok şeyi
anlatmaktadır zaten Birccedilok kuumlltuumlrde olduğu gibi Antik Yunanrsquoda da ateş doğadan
kuumlltuumlre geccedilişi simgeleyen bir elementti Ateş insanın tanrılar duumlnyasıyla hayvanlar
duumlnyası arasında asılı kalmasının simgesiydi Vernant Prometheus mitini
ccediloumlzuumlmlerken bunu accedilık bir şekilde oumlzetler
Theogoniarsquoda İşlerde Hesiodosrsquoun anlatısı Prometheusrsquou tanrılarla insanların birbirinden ayrılmasının etkeni yapar birbirlerinden karşılıklı uzaklaşmalarını vurgular Ancak tanrılarla aralarındaki uzaklık buna bağlı olarak hayvanlarla da uzaklığı gerekli kılar Kurban toumlrenlerinin yerleştirilmesiyle tanımlanan insanın hayvanlar ile tanrılar arası konumunun ta kendisidir28
Boumlylelikle Yunanlıların tanrılarını her an yanı başlarında bulunan varlıklar olarak
duumlşuumlnduumlklerini ama diğer taraftan kendilerinden uccedilsuz bucaksız bir uzaklıkta
olduklarını da bildiklerini anlıyoruz Yunanlılar insanın kendisi ile tanrılar arasında
bir sınır ccedilizmesi gerektiğini biliyorlardı aynı sınırın zorunluluğu hayvanlar iccedilin de
geccedilerliydi Fakat sınırın tam olarak nerede başlayıp bittiğini tespit etmek kolay
değildi İnsan bir yanıyla tanrıya benziyordu onda tanrısal bir guumlccedil vardı Fakat bu
guumlccedil kaccedilınılmaz bir biccedilimde hybrisrsquoe yol accedilabilirdi ccediluumlnkuuml insanın ldquosonlu doğasırdquo
guumlcuumln bu derece fazlalığına asla dayanamazdı Sophoklesrsquoin kahramanları bu tuumlrden
ldquokarşı konulmazrdquo bir ilahi guumlccedille resmedilirler Fakat bu guumlccedil onları bir yandan
tanrılara denk(miş) gibi azametli kılarken diğer yandan onları vahşi hayvanlara
doumlnduumlruumlr Mitolojideki Herakles bu konuda iyi bir oumlrnek olabilir Herakles tipik bir
kuumlltuumlr kurucusudur Canavarları oumllduumlrmuumlş kente olimpik oyunları getirmiştir
Tanrısaldır yarı oumlluumlmluuml de olsa tanrılara eşit sayılır Ama aynı zamanda onun
27 Kott Jan Antik Tragedyalar ve Ccedilağdaş Yorumları Kudas ya da Bakkhalar Ccedilev Ayşe Selen Mitos-Boyut Yayınları İstanbul 2006 s 19 28 Vernant 1996 s 190
137
hayvansı yaban bir yanı vardır Sırtında aslan derisi bulunur akrabalarını
oumllduumlrmuumlştuumlr ve cinsel arzularını dizginleyememektedir vs29
Yunanlılar tanrısallık (oumlluumlmsuumlzluumlk) ile doğaya aidiyet (hayvansallık) arasındaki
sınırların nerede başlayıp nerede bittiğini asla kestiremeyeceklerini de biliyorlardı
Vernant bize kurban toumlreninin iki youmlnluumlluumlğuumlnuuml paradoksal boyutunu bu accedilıdan
goumlsterir Her ne kadar Reneacute Girard bu yorumu reddetse de30 kurban toumlreninin şiddeti
ldquosağaltamamardquo yanı sabittir Kurban toumlreni insanın muğlacircklığını bize accedilık bir şeklide
goumlstermektedir Ccediluumlnkuuml kurban tanrıya yakınlaşmak onunla yeniden ldquoakrabardquo olmak
iccedilin kullanılan bir eylemken (ki İbranice ve Aramice qrb koumlkuuml ldquoyakın olmardquo
ldquoyaklaşmardquo anlamına gelir31) aslında tanrı ile insanı bir kere daha ayırır Kurbanın
ccediluumlruumlyen kısımları insana duumlşerken ccediluumlruumlmeyen yerler (kemikler vs) tanrıya adanır
Prometheusrsquoun kurban toumlreninin insanlarla Zeusrsquou birbirine duumlşman etmesi gibi
insanın sunduğu her bir kurban da bu ldquoayrılığırdquo yeniden onaylar Kurban eti
pişirilerek yenmekte tanrısallığın ndashoumlluumlmsuumlzluumlğuumln- simgesi ldquoccediliğ olanlardquo insanın bağı
bir kere daha koparılmaktadır Kendi tuumlruumlnuuml yememekte aksine hayvanları yiyerek
onları kendi tuumlruumlnden ayırmaktadır Diğer taraftan doğayla da ayrım kendini goumlsterir
Kurban edilen hayvan (evcil) ile avlanan hayvan (vahşi) birbirinden ayrılır Bu ayrım
işlenen bitkilerle (pişmiş olarak goumlruumllen) yabanıl bitkiler (ccediliğ olarak goumlruumllen)
arasında da bulunmaktadır32
Yunanlılar iccedilin ldquosınır aşımırdquo demek Jenksrsquoin tanımıyla ldquokategorilerin birbirine
karışmasırdquo kategorilerin sınırlarının aşılması anlamına geldiği iccedilin hybris her zaman
iccedilin muğlacircklığın işaretidir Başka bir deyişle hybris zaten iki oumlğe arasında gerili
kalmış insanın Deleuze ve Guattarirsquonin Rhizomersquounda goumlrduumlğuumlmuumlz gibi
sabitlenemeyen akışkan iki oumlğe arasında suumlrekli gidip gelen konumundan dolayı her
an baş goumlsterebilecek bir olgudur Her an bir tanrının bir daimonun insana
ldquokarışmasırdquo soumlz konusu olabilir Aynı biccedilimde hayvani bir ilkenin insana bulaşması
29 Bkz Oudemans 1987 s 92-93 30 Bkz Girard 2003 s 147 31 Bkz Nisanyan 2004 Kurban maddesi Ayrıca aynı koumlk Arapccedilada akraba olma akrabalık ve yakınlık anlamlarını iccedilermektedir 32 Vernant 1996 s 189-190
138
da tehlikeli bir hybris olarak her an zuhur edebilir Agamemnonrsquoda kadının kocasına
ihanetini engerek yılanının davranışı olarak tanımlayan Aiskhylos bununla sadece
sıradan bir benzetme sanatı yapmaz Yunan kozmolojisinin temel bakışını da bize
accedilmaktadır Yunanlılar basit bir metaforun oumltesinde kocasını aldatan bir kadının
engerek yılanının etkisi altına girdiğini duumlşuumlnuumlrlerdi33 İstenildiği kadar ayrı
tutulmaya ccedilalışılsın doğanın guumlccedillerinden mutlak olarak azade kalmanın yolu yoktur
İnsanın kendini ilahi ve doğal guumlccedillerden ayırma ccedilabasının yanı sıra o guumlccedillerden
yararlanma olgusu da eş zamanlı olarak karşımıza ccedilıkmaktadır Medeniyetten uzak
tutulan guumlccediller medeniyetin hem kuruluşu hem de suumlrekliliği iccedilin gereken guumlccedillerdi
Herakles gibi bir kuumlltuumlr kurucusunda goumlrduumlğuumlmuumlz buydu Antigonersquonin birinci koro
şarkısında bahsi geccedilen ldquoboyunduruk altına alınan hayvanlarrdquo oumlzellikle de ldquovahşi
atlarrdquoın kuumlltuumlre katkıları tartışılmaz
İnsanın kuumlltuumlr kurmasının ateşle başladığını belirtmiştik Ateşle birlikte ateşin
ikiliğine karşılık tıpkı onun gibi bir pharmakonrsquoun Pandorarsquonın da tanrılar
tarafından insana goumlnderildiğini soumlyledik Pandora da insanın iki topos arasındaki
gerilimine koşutluk oluşturur Guumlzelliği oumlluumlmsuumlzlere benzemekte ama iccedilindeki
huylarıyla bir ldquokoumlpeğirdquo bir ldquotilkiyirdquo andırmaktadır34 neredeyse iccedilinde gizlenmiş bir
hayvan vardır Goumlruumlnuumlş ile gerccedilek Pandorarsquoyla birlikte birbirinden ayrılır boumlylece
Prometheusrsquoun ateşi bir narteksin iccediline gizlemesi gibi Pandora da tanrısal
guumlzelliğinin iccediline ldquovahşirdquo yanını gizlemiştir Bu oumlzelliğiyle Pandora ldquoinsanrdquodır
insanın temsilidir
Hesiodosrsquoun anlatısı Elpisrsquole Pandorarsquonın kuumlpuumlnde kapalı kalan Umutrsquola biter
Hesiodosrsquoa goumlre
O guumln bu guumlnduumlr insanların başı dertte Toprak bela doludur deniz bela dolu Geceler dert doludur Guumlnduumlzler dert dolu35
Hesiodosrsquoun umutsuz bitirişinin muğlacircklığını Vernant şu şekilde yorumlar
33 Oudemans 1987 s 91 34 Hesiodos İşler ve Guumlnler sat 68 35 Hesiodos İşler ve Guumlnler sat 100-102
139
Eğer altın ccedilağda olduğu gibi insan yaşamında yalnızca iyilikler olsaydı eğer buumltuumln belalar uzak dursa kuumlpuumln iccedilinde hapsolmuş kalsaydı ellerinde bulunanlardan başka bir şeyi ummaya gerek kalmazdı Eğer yaşam baştan aşağı umarsızca dert ile uumlzuumlntuumlyle dolu olsaydı artık Elpisrsquoe bile gerek kalmazdı Ancak koumltuumlluumlkler bundan boumlyle ayrılmaz biccedilimde iyiliklerle harmanlandığına bir de yarın başımıza neler geleceğini oumlnceden kestiremediğimize goumlre bize umudumuzu hiccedil kesmemek duumlşer36
Aiskhylosrsquota da Elpisrsquoe ilişkin benzer bir muğlacircklık soumlz konusudur Aiskhylosrsquoa
goumlre Prometheus ateşin yanında bir de ldquokoumlr umutrdquo hediye etmiştir insanlara Boumlylece
ldquooumlluumlm kaygılarından da kurtarmıştırrdquo insanoğlunu37 İnsan artık ne zaman oumlleceğini
bilemez38 Ama yine de oumlleceğini daha en başından bilir ldquoherkes oumllecekrdquotir ccediluumlnkuuml
Oumlluumlme dair bu bilginin muğlacircklığı mitteki Prometheus (ldquooumln-goumlruumlrdquo fore-thought)
Epimetheus (ldquoakla sonradan gelenrdquo after-thought) karşıtlığında sembolize edilir
İnsan bir yanıyla ateşi ccedilalan kurnaz Prometheus bir yanıyla da Pandorarsquoyı kabul
eden kardeşi Epimetheusrsquotur
Prometheusrsquoun ilk kurban yemeğine yol accedilan hilesiyle ortaya ccedilıkan ikiye boumlluumlnmuumlş anlamca bulanık yaşamdan kurtaracak tek şey Umutrsquotur oumlngoumlruumlduumlr ama koumlr bir oumlngoumlruuml kurtuluş yanılsaması hem iyilik hem de koumltuumlluumlk olan o umutrsquotur [hellip] Artık her şeyin bir tersi vardır kurban tanrılarla iletişim kurmanın tek yoludur ama aynı zamanda oumlluumlmluumller ile oumlluumlmsuumlzler arasındaki aşılmaz engelin kutsanması anlamına da gelir artık kedersiz mutluluk oumlluumlmsuumlz doğum cefasız sefa Epimetheusrsquosuz Prometheus kısacası Pandorarsquosız İnsan kalmamıştır39
314 Sosyal İlişkiler (Aile Evlilik Baba-Oğul vs)
Buumltuumln etkileşimli kuumlltuumlrlerde kişiler buguumln bizim anladığımız anlamda bireyselliği
ile değil toplumsal ilişkiler ağı iccedilerisinde tanımlanırlar Antik Yunan duumlnyasında da
bireylerin durumu bundan farksızdı Her bir kişi ndashaslında vatandaş demeli- resmi
anlamda sırasıyla adı baba adı ve bucak adıyla anılırdı Bucak adı kişinin doğduğu
yere karşılık geliyordu40 ldquoEv halkırdquonın Yunanca karşılığı oikos demekti ve oikos
ldquobu birimin kurucusundan onun ccedilocuklarından oğullarının ccedilocuklarından ve
36 Vernant 1996 s 191-192 37 Aiskhylos Zincire Vurulmuş Prometheus sat 247 38 Karş Platon Gorgias sat 523c-e 39 Vernant 1996 s192 Bu alıntıdaki ccedileviri hataları İngilizce baskısından kontrol edilerek duumlzeltilmiştir Bkz Vernant Jean-Pierre Myth and Society in Ancient Greece TransJanet Lloyd 2 Baskı Zone Books New York 1990a s 200-2001 40 Thomson 1995 s 123
140
torunlarının ccedilocuklarından oluşuyordurdquo41 Oikosrsquoun bu resmi tanımlanmasından da
rahatlıkla anlaşılabileceği uumlzere toplum duumlzeni babaerkil bir sisteme dayanıyordu
Oikosrsquoun anlamının daha kapsayıcı kullanıldığı durumlarda eve ait koumlleler ve yakın
akrabalar ndashoumlrneğin kuzenler- da bu birime dahil edilebiliyordu Oudemans bu
durumun kirlilik riskini arttırdığını belirtir Evlilik yoluyla lanetli ya da kirlenmiş bir
akraba edinerek aynı kirliliğe bulaşmak muumlmkuumlnduuml Tıpkı atalardan kan bağı yoluyla
kirliliğin geccedilmesi gibi42
Evlilik kurumunun Atinarsquoya Kral Kekrops zamanında geldiği soumlylenmektedir43
MOuml 3000 ile 1000 yılları arasında Yunan anakarasında kadının kaccedilırılarak ya da
satın alınarak elde edildiği daha eski doumlnemlerde de ilkel ortaklaşmacılık sistemi
goumlruumlnmekteydi44 Evliliğin mitsel anlatımını yukarıda tartışmıştık Mitin soumlylediği
accedilıktır İnsan evlilik sayesinde kendini hayvansal gelişi guumlzel kuralsız
ccediliftleşmeden ayırmıştır Dolayısıyla evlilik kuumlltuumlruumln en oumlnemli kurumlarından
biridir Kurumun oumlnemine rağmen kadının aile iccedilindeki değeri oldukccedila muğlacirck bir
yapıdadır Pandora mitinin ne kadar kurucu bir mit olduğu toplumsal yaşamdan
anlaşılabilir
Her Atinalı kadın evlenene kadar ya kyrios denen bir erkek akrabasının ya da kocasının koruması altındaydı Zorunlu olarak sahip olduğu giysileri ve takıları dışında lsquokadınınrsquo malı erkek korumanın goumlzetimindeydi[hellip] Kadınların guumlccedilluuml ve korkutucu duygulara sahip oldukları ve erkeklerin duygusal olarak yıkıma uğramak korkusuyla kadınların bu guumlduumllerini bastırmaları gerektiği ve bunun da haklılığı iddia edilmiştir45
Kısaca soumlylemek gerekirse kadının konumu Pandora gibi muğlacircktı Levi-Straussrsquoun
akrabalık yapısı tanımlamasına goumlre kadın toplumların iletişim aracı olarak
kullanılmaktaydı Levi-Strauss ensest yasağını kadının iletişim aracı olarak
41 Thomson agy 42 Oudemans 1987 s 96 43 Bkz Bilgin Nahit Antik Yunan Duumlnyası Felsefeden Ekonomiye Ed Nezih Başgelen Arkeoloji ve Sanat Yayınları İstanbul 2004 s 67 44 Bilgin 2004 s 67 45 Freeman Charles Mısır Yunan ve Roma Antik Akdeniz Uygarlıkları Ccedilev Suat Kemal Angı Dost Kitabevi Yayınları Ankara Ağustos 2003 s 212
141
kullanılmasıyla accedilıklıyor ve akrabalık sistemlerini bu yapı uumlzerine oturtuyordu46
Antik Yunan goumlz oumlnuumlne alındığında bu yapıyı az ccedilok goumlrebildiğimiz soumlylenebilir
Ancak yine de kadın erkeklerin elinde oradan oraya alınıp verilen bir eşya değildir47
Sadece bu accedilıdan meseleye baktığımızda kadının muğlacirck konumunu ve tam da bu
yuumlzden korku veren niteliğini goumlremeyiz Kadının bir oikosrsquotan ccedilıkarak başkasına
gidişi onu bir ldquomalrdquo konumuna duumlşuumlrmez Aksine kadın her iki oikosrsquoun da birbirine
temas ettiği ldquokişirdquo olarak tehlikeli bir konumdadır Kadın hem kendi ailesine hem de
kocasınınkine bağlı kalmak gibi zor bir goumlrevle karşı karşıyadır Ana-babaya saygı
nasıl olursa olsun en temel sorumluluklardan biriydi Aksi durumlar kirlenme ve
hybris riskini doğurabiliyordu48 Ancak kadının bu ldquoccedilifte oikosrdquoluluğu trajik sonuccedillar
doğurabiliyordu Oumlrneğin Antigone suumlrguumlndeki babasına eşlik etmek zorundaydı
Fakat boumlylesi bir refakat vazifesi kendi dişi doğasının ihlalini de ima etmekteydi
[Oidipus Kolonosrsquota 1368] Fenikeli Kadınlarrsquoda da Antigonersquonin Haimonrsquola
evlenmeyi reddettiği iccedilin babasıyla kaldığı soumlylenir [1678]
Medearsquonın şu uumlnluuml konuşması kadının konumunu oumlzetlemektedir
Yaşıyan [sic] ve duumlşuumlnenlerin en biccedilaresi biz kadınlarız Evvela kendimize bir koca satın almak ve vuumlcudumuza bir efendi vermek iccedilin para sarfına mecburuz Bu felaketten daha can yakıcı bir felaket var Asıl mesele budur İyi koca mı olacak yoksa fena koca mı Ccediluumlnkuuml kocasını terk etmek kadınlar iccedilin ayıp bir şeydir Ve onları reddetmek bizim iccedilin memnudur [hellip]Bizim iccedilin evde tehlikesi olmayan bir hayat geccediliriyoruz derler Budalaca duumlşuumlnce Uumlccedil defa kalkan elde muharebe safında bulunmayı bir tek ccedilocuk doğurmıya [sic] tercih ederdim[hellip] beni yabancı bir topraktan bir av gibi kaccedilıran bir kocanın hakaretleriyle karşı karşıya anasız kardeşsiz bulunuyorum 49
Bu konuşmada oumlnemli noktalardan biri kadının kendi ailesiyle olan bağının oumlzellikle
vurgulanmasıdır Bu bağlar kadının herhangi bir istenmeyen durumda kendi ailesinin
yanına doumlnebileceğini goumlstermektedir Ama asıl olarak kadının konumunu
bulanıklaştıran ve tehlikeli kılan şey miras konusunda goumlrduumlğuuml işlevdi
46 Bkz Levi-Strauss Claude Structural Antropology Trans Claire Jacobson amp Brooke Grundfest Schoepf New York 1963 s 47 47 Bu konuda bir eleştiri iccedilin bkz Ccedilakmak E Efe ldquoMit Soumlz ve Yazı Jack Goody ile Soumlyleşirdquo Cogito sayı 43 Yaz YKY İstanbul 2005 48 Bkz Oudemans 1987 s 97 49 Euripides Medeia Ccedilev Ahmet Hamdi Tanpınar Maarif Vekacircleti 1943 sat 230-260
142
Yabancı bir erkekten gebe kalacak kadının aile mirasını tehlikeye atacağı korkusu vardı Kadın mirasın meşru yoldan gelecek kuşaklara aktarılmasını sağlayan tek araccediltı50
V yy Atinarsquosında aileler ndashaslında aşiretler demek daha doğru olur- ve onların sahip
oldukları kadim gelenekler (oumlrneğin her ailenin kendine ait tapımları bulunmaktaydı)
ile kent youmlnetimi arasında dikkat ccedilekici bir gerilim vardı Bu aşiretler vatandaşlık
statuumlsuumlnuuml kontrol eder bir konumdaydılar Boumlyle bir aileye mensup olmadan
vatandaşlık haklarından yararlanılamıyordu Bu durum aristokrat ailelere buumlyuumlk
nuumlfuz sağlıyordu Kleisthenesrsquoin reformlarıyla bu ayrıcalıklar ve diğer siyasi guumlccediller
ellerinden alınmaya başlandı Bu gerilimli muumlcadelenin izlerini yunan
tragedyalarında goumlrmek muumlmkuumlnduumlr Bu konuda Oresteia uumlccedillemesi muumlkemmel bir
oumlrnek olabilir Yine aynı şekilde Antigone de bu ccedilerccedilevede okunabilir Hegelrsquoin
Antigonersquoyi ldquoaile ile devletin ccedilatışmasırdquo şeklinde okuması da temelde bu duumlşuumlnceye
dayanmaktadır
32 ANTİGONE
Antik Yunan kozmolojisine ilişkin birkaccedil oumlnemli hususu yukarıda muumlmkuumln
olduğunca oumlzetlemeye ccedilalıştık Hiccedil şuumlphesiz neredeyse bir tam yuumlzyılı kapsayan bir
doumlnemde yaşamış insanların duumlnya algısını kesin olarak kavrayabilmek muumlmkuumln
değildir Boumlyle bir iddiada bulunmamız soumlz konusu olamaz Burada yapmaya
ccedilalıştığımız hiccedil olmazsa Antigone metni bağlamında tartışacağımız birkaccedil kuumlltuumlrel
konu başlığına biraz yakından bakabilmekti Ccedilalışmamızın bundan sonraki
boumlluumlmlerinde Antigone metnine odaklanacağız
321 904-920 Satırlar
Metni incelemeye metnin sonundan bir oumlrnekle başlamak yerinde olacaktır Ccediluumlnkuuml
bu oumlrnek metni yorumlama farklılıklarının temelinde yatan nedeni yeterince
aydınlatacaktır Bilindiği gibi Yunan edebiyatı alanında uzmanlar ccediloğu zaman
metinlerin orijinalliği hakkında tartışırlar Bunlar arasında en uumlnluumlsuuml de Antigonersquonin
50 Freeman 2003 s 213
143
904 ile 920 satırları arasında kalan dizeler konusundadır Yunan tragedyaları
alanında ccedileviri ve yorumlarına en fazla guumlvenilen filolog Richard Jebb bu satırları
reddetmektedir
ldquoGrek tragedyasında bu satırların tamamının ya da bir kısmının uydurma olup olmadığı sorusu gibi ccedilok tartışılan bir kaccedil problem vardır Aristoteles (Retorik 3 16-9) 911 ve 912 satırları alıntılamıştır buumlyuumlk ihtimalle onun elindeki Sofokles metninde parccedilanın tamamı bulunmaktaydı Oumlyleyse ekleme şairin oumlluumlmuumlnden kısa bir suumlre sonra yapılmış olmalıdır [soumlz konusu eklemenin sorumluluğu] şairin oğlu Iophonrsquoa koumltuuml bir şaire ya da bir oyuncuya yuumlklenmektedir İtiraf etmeliyim ki uumlzerinde ccedilok uzun suumlre duumlşuumlnduumlkten sonra Sofoklesrsquoin 905 ile 912 satırları arasını yazdığına ikna olamıyorum [hellip] Esas nedenler (bana goumlre) kısaca şunlardır (1) 450-460rsquoda ifade edildiği gibi İlahi yasaların genel geccedilerliliği 905-907rsquodeki sınırlamayla accedilık bir şekilde bağdaşamaz (2) Daha ileri bir sınırlama da 911 vdrsquoda vardır [hellip] Antigone başka bir kardeşi olacağını duumlşuumlnseydi o zaman bu sorumluluk o kadar bağlayıcı olmayacaktı (3) 909-912 arasındaki yapı Sophoklesrsquoe yakışmıyorrdquo51
Jebbrsquoin ortaya koyduğu uumlccedil arguumlmana daha yakından bakalım Jebbrsquoin birinci itirazı
bir ccedileşit mantıksal ldquotutarsızrdquolığa ilişkindir Yani tutarlı bir karakter olması gerektiği
bir oumln kabul olarak alınan Antigone 450-460 satırlarında oumlluumlnuumln goumlmuumllme hakkının
evrensel bir yasa olduğunu bunu tanrıların ezeli ve ebedi olarak emrettiğini
soumlylerken 905rsquote52 bu yasayı sınırlandırır Eğer bir ana ya da bir eş olsaydı kentin
karşı koymasına rağmen boumlyle bir işe girişmeyecekti Antigone Doğaldır ki bu soumlzler
Antigonersquoye ilişkin tuumlm romantik bakışları yerle bir etmektedir Romantik bakış ldquobir
başkaldıranrdquo olarak Antigonersquonin ne olursa olsun direnişini arzulamaktadır
Dolayısıyla 905 satır romantikler iccedilin ya bir tutarsızlık ya da bir hayal kırıklığı
olacaktır Başka bir biccedilimde kabul edilmesi muumlmkuumln değildir Richard Jebbrsquoin ikinci
itirazı da aslında ilkine benzer bir tutarsızlıktır Antigone bu kez ilahi yasayı kardeş
iccedilin sınırlandırır Yani Antigone başka bir (yaşayan) kardeşe sahip olmuş olsaydı
boumlyle bir eylemde bulunmayabilecekti
51 Jebb 1891 s 164 52 906 satır Sabahattin Ali tarafından ldquohellipbuumltuumln şehre karşı gelecek bu işi uumlzerime almazdımrdquo (Sofokles 1941 s 64) şeklinde ccedilevrilmiş Oysa Guumlngoumlr Dilmen ccedilevirisinde bu dize bulunmamaktadır (Bkz Sofokles 1997 s 99) Bu dizeler Richard Jebbrsquoin ccedilevirisiyle şoumlyledir ldquoNever had I been a mother of children or if a husband had been mouldering in death would I have taken this task upon me in the citys despite What law ye ask is my warrant for that wordrdquo Bkz Jebb 1891 s 165
144
Goethersquonin de bu kısımla ilgili benzer bir itirazı bulunmaktadır O da Jebb gibi
parccedilayı Sophoklesrsquoe yakıştıramaz Oyun boyunca davranışlarını kabul edilebilir
gerekccedilelerle sunan kadın kahramanın bu kısımda ldquoccedilok koumltuumlrdquo ve neredeyse ldquokomiklik
sınırındardquo gerekccedileler53 sunmasını bir tutarsızlık ve hata olarak goumlruumlr Goethe
kuramcıların bu parccedilanın sonradan ekleme olduğunu kısa suumlrede kanıtlayacaklarına
da kesin goumlzuumlyle bakar54
Jebb Herodotrsquoun anlattığı bir hikacircyeyi oumlrnek olarak goumlsterir Hikacircyeye goumlre Pers
kralı Darius Intaphernesrsquoi bir sebepten succedillar ve buumltuumln ailesinin oumlluumlmuumlnuuml emreder
Fakat Intaphernesrsquoin karısının yalvarmaları uumlzerine Darius onu ve seccedileceği bir kişiyi
bağışlayacağını soumlyler Kadın da kocası ve ccedilocukları yerine erkek kardeşini seccediler
Darius neden kocası ve ccedilocukları dururken kardeşini seccediltiğini sorduğunda da kadın
Antigonersquonin 909-912 dizelerde kullandığı arguumlmanı -neredeyse aynen- kullanır
(Heredotos III-119) Jebbrsquoe goumlre Antigonersquonin arguumlmanları buradan aynen
ldquoalınmıştırrdquo ccediluumlnkuuml satırlar neredeyse benzer oumllccediluumlde yazılmışlardır55 Jebb ldquokardeşlik
bağının abartılmasınırdquo ldquoilkel sofizmrdquo olarak tanımlar ve bu tuumlr akıl yuumlruumltmelerin
ccedilağın oumlnemli bir karakteristiği olduğunu iddia eder Ardından da Aiskhylosrsquoun
Oresteiarsquosından bir oumlrnek verir Apollonrsquoun ccedilocuğun gerccedilek ldquokaynağırdquonın baba
olduğunu savunurken Athenarsquonın da kendisini bir annenin doğurmadığını
53 Diğer taraftan Hegel Tinin Goumlruumlnguumlbilimirsquonde Antigonersquonin Poluumlneikesrsquoe verdiği bu ldquodeğerirdquo yerinde bulur Ccediluumlnkuuml aile bireye verili-statik-varlık olarak yaklaşır Ama bu yaklaşma biccedilimi en yuumlksek seviyesini kız ve erkek kardeşler arasında bulur Kız kardeş yalnızca erkek kardeş tarafından tam olarak tanınabilir Aile iccedilindeki ilişkilerde bir evlat olarak ya da bir eş olarak ldquokadınınrdquo kendini tikel olarak bilmesi muumlmkuumln değildir Yalnızca erkek kardeşle olan ilişkisi katıksızdır ldquoonlar aynı kandandırlar ama bu onlarda bir dinginlik ve dengeye ulaşmıştır Bu yuumlzden birbirlerine istek duymazlar tersine birbirlerine karşı oumlzguumlr bireyselliklerdir [hellip]Erkek kardeş kız kardeş iccedilin dingin benzer genelde bir varlıktır kız kardeşin onda tanınması arıdır ve doğal bir ilişki ile karışmış değildir[hellip]Erkek kardeşin yitişi bu yuumlzden kız kardeş iccedilin onarılmaz bir şeydir ve ona karşı oumldevi en yuumlksek oumldevdirrdquo Hegel Tinin Goumlruumlnguumlbilimi Ccedilev Aziz Yardımlı İdea Yayınevi İstanbul Şubat 1986 s 278-279 sect 457 54 Goethe J W v Eckermann J P Soret F J tr Oxenford J Conversations of Goethe with Eckermann and Soret London George Bell 1875 s 227-228 Antigonersquonin bu parccedilasının orijinalliği konusundaki tartışmalar iccedilin ayrıca Bkz Cropp Martin Antigones Final Speech Greece amp Rome Second Series Vol 44 No 2 Cambridge University Press (Oct 1997) pp 137-160 ve Murnaghan Sheila Antigone 904-920 and the Institution of Marriage The American Journal of Philology Vol 107 No 2 The Johns Hopkins University Press (Summer 1986) pp 192-207 55 Jebb 1891 s 260
145
soumlyleyerek reyini Orestesrsquoten yana kullanışını bu tuumlrden bir sofizm olarak
değerlendirir
Jebb dizelerle ilgili yorumlarında oumlnemli bir soru sorar Dizelerin bu lsquohatarsquosı Antik
Yunanrsquoın duumlşuumlnme tarzındaki bir acayiplik olarak mazur goumlsterilebilir mi Bu soru
aslında meselenin filolojik ya da edebi bir sorun olmanın da oumltesinde olduğunun
kesin bir işaretini vermektedir Ancak Jebb bu ldquoacayiprdquoliği kuumlccediluumlmseyerek bize goumlre
gerccedileği ıskalamıştır Doğru soruyu sormuş ancak cevabını yanlış vermiştir
Sorun her yorumcunun metne kendi duumlnya algısından iccedilinde bulunduğu kozmolojik
algıdan bakıyor olmasından kaynaklanmaktadır Daha doğru bir yorum yapabilmek
iccedilin kendi kozmolojik algımızdan sıyrılmak ve inceleyeceğimiz metnin
kozmolojisine olan yabancılığımızın en azından farkında olmamız gerekir Aksi
taktirde bizim evren algımızdan ccedilok farklı bir ldquoduumlşuumlnce tarzırdquo olan bir kuumlltuumlre kendi
ldquotarzrdquolarımızı yuumlkleyerek o kuumlltuumlruumln bir uumlruumlnuuml olan edebiyat yapıtını asimilasyona
uğratabiliriz Oumlrneğin Jebb Antigonersquoyi bir Hıristiyan şehidiyle H Boumlll de Ulrike
Meinhofrsquola karşılaştırabilmişlerdir56 Son yıllarda akademik duumlnyada bu tarz
karşılaştırmalı ccedilalışmaların arttığını soumlyleyebiliriz Bu tuumlr ccedilalışmaların temel sorunu
karşılaştırılan alanlardan birinin diğerine oranla ccedilalışmanın merkezinde daha fazla
yer almasıdır Bu da bir tarafı anlamak iccedilin diğer tarafın karakteristiğinin baz
alınması gibi eğilimlerin goumlruumlnmesine sebebiyet verebilmektedir
Daha oumlnce tragedya okuma eğilimlerinden soumlz ederken bunların farklı
kozmolojilerden beslendiğini belirtmiştik Ayırıcı kozmolojilerin etkisinde iki ana
akımdan soumlz edilebilir Bunlardan ilki konvansiyonel yorumlar diğeri ise Hegelyen
yorumlardır Konvansiyonel yorumcular oumlrneğin Antigonersquonin temel konusunun
adalet olduğunu soumlylerler Oyuna birbirinden kesin sınırlarla ayrılmış iki mutlak
adaletin ccedilatışması olarak bakarlar Fakat bu ccedilatışmada Antigone mutlak olarak haklı
Kreon ise tamamen haksızdır Bazen Kreonrsquoun başlangıccedilta iyi bir youmlnetici olduğu
ama sonradan despotlaştığı belirtilse de son kertede kendisine masum bir kızın
yıkımına neden olmuş biri goumlzuumlyle bakılır Bu akımın oumlncuumlsuuml Schlegelrsquodir Jebb
56 Oudemans 1987 s 3
146
Reinhardt Diller Else ve Kamerbeek gibi isimler sayesinde de hacirckimiyetini
korumuştur57 Simone Weilrsquoden Virginia Woolfrsquoa Louis MacNeicersquoden Marguerite
Yourcenar ve Jean Anouilhrsquoe pek ccedilok duumlşuumlnuumlr ve yazarın benzer bir şekilde
Antigonersquoyi sivil bir isyancı bireysel bir başkaldıran politik bir vatandaş ve feminist
hareketin oumlncuumlsuuml olarak anladığı da goumlruumllmektedir58 Uumllkemizde de bu tarz bir
yorumlama eğiliminin guumlccedilluuml olduğunu rahatlıkla soumlyleyebiliriz Oumlrneğin
Antigonersquonin Mitos-Boyut Yayınevirsquonden basılmış ccedilevirisinin arka kapak yazısında
oyunun kahramanı Antigonersquonin ldquoKreonrsquoun ldquoceberutrdquo devlet anlayışına
başkaldırdığınırdquo ve onun bir ldquoinsan haklarırdquo ve ldquooumlzguumlrluumlkrdquo savunucusu olduğu
belirtilir59 Aynı kitabın oumlnsoumlzuumlnde ccedilevirmen Guumlngoumlr Dilmen Antigonersquonin
ldquokişiliğinde bir zaaf goumlruumllemediğinirdquo onun oyun boyunca ldquohiccedil pişmanlık
duymadanrdquo ldquokonumunu değiştirmedenrdquo ilerlediğini soumlyledikten sonra Kreonrsquou
Antigonersquonin ldquotam karşıtırdquo olarak tanımlar60
Bu yorumlama geleneğinde Antigone genellikle tragedyanın tek protagonisti olarak
değerlendirilir Oumlrneğin Muumlllerrsquoe goumlre Kreon Teiresiasrsquoın oumlğuumltlerine boyun eğdiği
iccedilin tutarsızdır Bu yuumlzden de trajik kahraman olmaz61 Benzer bir ldquotutarlılıkrdquo
tartışmasını 904ndash920 satırların orijinalliği konusunda yapmıştık Bu tutarlılık
meselesi aslında kozmolojinin ipucunu vermektedir Ayırıcı kozmolojiler kategorileri
suumlrekli olarak birbirinden ayrı duumlşuumlnduumlklerinden oyunlardaki paradoks durumlarını
genelde goumlrmezden gelme ya da reddetme eğilimindedirler Ccediloğunlukla da bu tuumlr
durumlar yazarın başarısızlığı olarak nitelendirilir
Antigone ve Kreon arasındaki bu kesin ayrım Antigone tarafından temsil edildiği
duumlşuumlnuumllen ilahi alan ile Kreonrsquoun temsil ettiği duumlşuumlnuumllen beşeri alan arasında kendini
goumlsterir Kreonrsquoun yasaları sadece insan emridir tanrısal bir yasa iması yoktur
Dolayısıyla Kreon Antigonersquonin bulunduğu kutsal statuumlye asla erişemez Bu
57 Oudemans 1987 s107 58 Bu konuda bkz Walsh Keri Antigone in Modernizm Classicism Feminism and Theatres of Protest Yayınlanmamış Doktora Tezi Princeton University New Jersey 2009 59 Bkz Sofokles 1997 60 Bkz Dilmen Guumlngoumlr ldquoOumlnsoumlzrdquo Sofokles 1997 s 15 61 Oudemans 1987 s 108
147
ccedilerccedilevede Antigonersquonin temsil ettiği ve ısrar ettiği ilahi yasalar ldquobizatihi doğanın
kendisinin isteğidirrdquo62 Bu durumda Antigonersquonin ilahi ve doğaya ait olan karakteri
ile Kreonrsquoun doğa-dışı kuumlltuumlre ait ve beşeri alanı temsil edişi karşı karşıya gelir
Goumlruumllebileceği uumlzere konvansiyonel yorumlama ayırıcı kozmolojiden kaynaklı
olarak indirgemecidir ve aslında tragedyaların trajik niteliğini tek boyutlu hale
getirirler ccediloğu zaman da trajikliğini ortadan kaldırırlar63
Oumlrneğin Charles Knapp Antigonersquoyi doğru duumlşuumlnce ndash yanlış duumlşuumlnce akıl ndash akıl
dışılık gibi ikili karşıtlıklarla yorumlarken Sophoklesrsquoin Antigonersquoyi tamamen
masum Kreonrsquou ise hatalı davranan biri olarak resmettiği fikrini baştan kabul eder64
Bu ccedilerccedilevede 904ndash920 satırlarının da tahmin edilebileceği uumlzere sonradan ekleme
olduğunu duumlşuumlnmektedir65
322 Hegelrsquoin Antigone Okuması
Ayırıcı kozmolojilerin ikinci yorum geleneğinin kaynağını Hegelrsquoden aldığını daha
oumlnce soumlylemiştik Bu gelenekteki yazarların temel arguumlmanlarını Hegelrsquoin fikirleri
oluşturmaktadır Ancak yine de bu kadar ldquogenelleştiricirdquo bir iddianın mutlak anlamda
doğruluğu tartışmalıdır Hegelrsquoin bizatihi kendisinde bile yer yer tutarsızlaşan fikirler
varken onun fikirlerinden hareket ettikleri soumlylenen bir topluluğun tutarlı bir fikirsel
buumltuumlnluumlk oluşturduğunu soumlylemek pek doğru olmaz Ama Hegelyen yorumlama
geleneğinin tipik oumlzellikleri belirtilebilir belki bunlar da Hegelrsquoin uzlaşı duygusu
[Das Gefuumlhl der Versoumlhnung] dediği şeyden tuumlremiş goumlruumlnmektedir66 Hegelrsquoin
yorumu ccedilatışmaları uyumlulaştırıcıdır Bu aslında Alman İdealizmi denilen duumlşuumlnce
akımın genel eğilimi olarak addedilir Temel hedef oumlrneğin Kantrsquoın yaptığı gibi
doğru ile yanlış iyi ile guumlzel gibi değer arasında kesin ayrımlara gitmek değil
varolan ldquoayrımları birleştirmekrdquo ldquokarşıtları uzlaştırmakrdquotır Kantrsquoın yapmaya
ccedilalıştığı şeyler ve değerler arasında kesin sınırlar ccedilizme ccedilabası ldquokritikrdquo felsefe olarak
62 Reinhardt K Sophokles Frankfurt am Main 19764 (1933) s 86 Aktaran Oudemans 1987 s107 63 Bkz Oudemans 1987 s 108 64 Knapp Charles ldquoA Point in the Interpretation of the Antigone of Sophoclesrdquo The American Journal of Philology Vol 37 No 3 The Johns Hopkins University Press 1916 pp 300 65 Knapp 1916 s 310-11 66 Hegel 1975 s 1193-1197
148
adlandırılırken Alman idealizminin bu birleştirme ve uyumlulaştırma ccedilabası ldquosistem
felsefesirdquo olarak isimlendirilir67
Hegelrsquoin sistemini kapsamlı olarak tartışmak bu ccedilalışmanın boyutlarını aşacaktır
Burada yapmaya ccedilalışacağımız Hegelrsquoin oumlzellikle de Antigone ile doğrudan ya da
dolaylı olarak ilişkili fikirlerinin bir oumlzetini sunmaktan ibarettir
Hegel insanın kendi oumlz bilincine ldquoarzuda ve arzuylardquo ulaştığını soumlyler68 İnsan ancak
bir şeyi arzuladığında ve bu arzusunun farkında olduğunda kendi kendinin de
bilincinde olabilmektedir Ccediluumlnkuuml arzulayan daima Benimdir arzu daima benim
arzumdur Arzuladığım ve arzumun farkında olduğum iccedilin arzuladığım şeyin ldquoben-
olmayanrdquo olduğunu da goumlruumlruumlm İnsanın etten kemikten başka bir deyişle hayvansı
yanı oumlrneğin su iccedilmeyi arzuladığında arzuladığı şeye karşı olumsuzlayıcı bir
eylemde bulunmak zorundadır Temel olarak bu eylem suyun ldquotahrip edilmesidirrdquo
suyu iccedilen insan ldquosuyun doluluğuylardquo kendi arzusunun ldquoboşluğunurdquo doldurur suyu
değişikliğe uğratır onu bedeninin organik parccedilası yaparak kendinin kılar Su artık
ldquosu-olmayanardquo doumlnuumlşuumlr Dolayısıyla arzunun giderilmesine youmlnelik her eylem bir
olumsuzlama olacaktır Aslında bir hayvanın arzulaması ve eylemi de benzeri bir
suumlrece karşılık gelmektedir Fakat Hegel hayvanla insan arasındaki farkı arzu
ldquonesnesine bağımlılıkrdquo noktasında koymaktadır Hayvan da oumlrneğin bir bitkiyle
beslenirken bitkiyi tahrip edip kendi organizmasının bir parccedilası kılar fakat yine de
onu ldquoaşmayırdquo başaramaz hayvan bitkiye tamamen bağımlıdır69
Hayvan hayvansal İsteğinde olumsuzlanmış Doğanın uumlstuumlne bu İsteğin doyuma ulaştığı anda yine doğanın iccediline duumlşmek iccedilin yuumlkselir ancak Bundan oumltuumlruuml Hayvan ancak Selbst-gefuumlhlrsquoe yani kendinin-duygusuna (Kendini-duyuşa) ulaşabilir ama Selbst-bewusstseinrsquoa Kendininbilincine ulaşamaz yani kendinden soumlz edemez ldquoBenhelliprdquo diyemez70
67 Bkz Goumlkberk Macit Felsefe Tarihi 6 Basım Remzi Kitabevi İstanbul 1990 s 435 68 Hegel 1986 sect 168-190 Metinden yapılan alıntıları İngilizce ccedilevirisiyle karşılaştırarak vermeye ccedilalıştığımız iccedilin dipnot referanslarında sayfa numarası yerine orijinal metinde bulunan paragraf numaralarını [sect] işareti ile belirteceğiz İngilizce ccedilevirisi iccedilin bkz Hegel G W F Phenomenology of Spirit Trans A V Miller Oxford University Press Oxford 1977 69 Bkz Hegel 1986 sect 258 70 Kojegraveve 2001 s 43
149
Hayvan verilmiş varlık olarak etten kemikten bir varlık olarak kendini aşamamakta
kendisiyle arasına mesafe koyamamaktadır Suumlrekli olarak ldquodoğalrdquo bir şeyi istediği
iccedilin hep ldquodoğaya aitrdquo bir şeyi istediği iccedilin kendisi de doğaya ait olarak kalır Boumlyle
bir ben hayvansal bir ben olacak ve sadece kendinin duygusuna sahip olacak
kendine ve başkalarına kendisini ancak oumlzduygu olarak accedilacaktır Kendinin-bilincine
hiccedilbir zaman ulaşamayacaktır Hegelrsquoe goumlre kendinin-bilincine ulaşabilmek iccedilin
isteğin verilmiş varlığa değil bir varlık-olmayana youmlnelmesi gerekir
Varlığı istemek kendini bu Varlıkla doldurmaktır kendini ona kul etmektir Varlık-olmayanı İstemek ise kendini varlıktan bağımsızlaştırmaktır kendi oumlzerkliğini Oumlzguumlrluumlğuumlnuuml gerccedilekleştirmektir Demek ki insanoluşturucu olması iccedilin İsteğin bir varlık-olmayana yani bir başka İsteğe bir başka accedilgoumlzluuml boşluğa bir başka Bene youmlnelmesi gerekir Ccediluumlnkuuml İstek varlığın bulunmayışıdır (yokluğudur) (accedil olmak besinden yoksun olmaktır) Varlıkta hiccedilleyen bir Hiccedilliktir ve var olan bir Varlık değildir71
İnsanı ldquoinsanrdquo yapan başka bir deyişle onu hayvandan ayıran şey onun yalnızca
ldquovarolan doğal bir varlığırdquo istemekle yetinmemesi ve arzunun bizatihi kendisini
istemesindedir İnsanın ldquoinsan yapıcırdquo arzusu bir başkasının arzusunu arzulamaya
youmlnelir Hegelrsquoin deyişiyle bir başkası tarafından insan olarak bilinip-tanınmak ve
kabullenilmek ister Hegelrsquoe goumlre bu noktadan itibaren muumlcadele başlayacaktır
Ccediluumlnkuuml esas olarak benim bilinip-tanınmam arzuladığım nesne uumlzerindeki hakkımın
bilinip tanınmasıdır Dolayısıyla bu beni hakkımın tanınması iccedilin başkaları uumlzerinde
uumlstuumlnluumlk kurma ccedilabasına youmlneltecektir İnsanı hayvandan ayıran bir oumlzellik de burada
bulunmaktadır
Hayvanın buumltuumln İstekleri son ccediloumlzuumlmlemede onun hayatını koruma isteğinin sonuccedillarıdır O halde insansal İstek bu koruma İsteğini yenmek durumundadır Başka bir deyişle insan (hayvansal hayatını) insansal İsteğinin sonucu olarak tehlikeye atarsa insan olarak ldquokendini ortaya koyarrdquo Bu tehlikede ve bu tehlike aracılığıyladır ki insan gerccedilekliği gerccedileklik olarak kendini yaratır ve accedilımlar72
Kısacası ldquohayati olmayanrdquo bir şey (oumlrneğin ahlaki bir değer) uğruna insan kendini
kendi hayatını tehlikeye atabilmektedir Bu onu insan yapan oumlzelliğidir İnsanın bir
71 Kojegraveve 2001 s 44 72 Kojegraveve Alexandre ldquoGiriş Olarakrdquo Hegelrsquoi Okumak Ed ve Ccedilev Tuumllin Bumin Kabalcı Yayınları İstanbul 1993 s 34
150
başkasının isteğini istediğini belirttik Dolayısıyla insan olabilmek iccedilin bir istekler
yığınına ihtiyaccedil vardır Daha basit bir dille ifade edecek olursak insan bir başkasının
isteğine ve bir başkası tarafından tanınıp bilinmeye ihtiyaccedil duyuyorsa eğer insan bir
topluluk halinde yaşamak zorundadır Dolayısıyla topluluk (toplum) ldquobirbirini İstek
olarak karşılıklı olarak isteyen İstekler topluluğu olması bakımından toplulukturrdquo73
Hiccedil şuumlphesiz boumlyle bir topluluğun bir ldquoistekler savaşırdquo olarak kurulduğu accedilıktır
Hegel bu suumlreci ldquokoumlle-efendi diyalektiğirdquo dediği bir suumlreccedille anlatır74 Burada bu
diyalektiğin ayrıntılarına girmeyeceğiz Bir ldquomuumlcadelerdquo suumlreci olduğunu soumlyleyerek
oumlzetleyebiliriz bu diyalektiği İnsan ldquoolumsuzlayıcı ve yıkıcırdquo olmak zorunda olan
bir eylemle kendi tikel değerlerinin bir başkası (aslında buumltuumln başka insanlar tuumlmel
tarafından) tanınması iccedilin bir muumlcadeleye girişecektir Bir prestij muumlcadelesidir bu
ve biyolojik bir zorunluluğu olmadığı gibi insan bu muumlcadelede biyolojik hayatını
da tehlikeye atar Bu savaşın sonucu olarak bir taraf oumlluumlmden duyduğu korkuyla
oumltekine boyun eğer oumltekinin efendiliğini kabul eder Hegel Koumllelik ve Efendilik
arasındaki diyalektik suumlreci boumlyle başlatır
Hegel Tin başlığı altındaki ilk kısımda ccedilok tanrıcı bir devlet modelinin yapısını
anlatır75
Bu devletin bu ccedilok tanrıcı toplumun oumlzsel temel karakteri Efendilerin devleti Efendilerin toplumu olmasıyla belirlenmiştir Ccedilok tanrıcı devlet vatandaş olarak yalnızca efendileri tanır Savaş yapan kişi vatandaştır ancak ve savaşı da ancak vatandaş yapar Ccedilalışma ise Toplumun ve devletin kıyısında (marjında) bulunan koumllelerin işidir 76
Devlet ile aile arasında da bir ayrım vardır Devlet insanın tuumlmel yanını aile ise tikel
yanını bilip-tanımaktadır Oysaki bu ccediloktanrıcı devlette tikel mutlak olarak
dışlanamamıştır Boumlyle bir devletteki efendi yanlıca koumllelerin efendisi ve
gerektiğinde bir savaşccedilı değil aynı zamanda ndashzorunlu olarak- bir ailenin de uumlyesidir
73 Kojegraveve 1993 s 32-33 74 Bkz Hegel 1986 sect 178-196 Hegelrsquoin Koumlle-Efendi diyalektiğinin accedilıklaması iccedilin ayrıca bkz Kojegraveve 2001 s 44-67 ve 79-108 Kojegraveve 1993 s 38-64 Bumin Tuumllin Hegel Bilinccedil Problemi Koumlle-Efendi Diyalektiği Praksis Felsefesi YKY İstanbul 3 Baskı 2005 s 35-66 75 Bkz Hegel 1986 sect 444-484 76 Kojegraveve 2001 s 64
151
Aile iccedilinde İnsan herhangi bir Efendi bir vatandaş bir savaşccedilı değildir babadır kocadır oğuldur ve bu babadır bu kocadır bir belli kişidir bir ldquotikeldirrdquo Ne var ki onun Ailede ve Aileyle bilinip-tanınmış tikelliği gerccedilek anlamda insansal değildir Nitekim ccedilalışmayan ccediloktanrıcı Efendide insansal ve insanlaştırıcı Eylem Muumlcadelenin savaşccedilı eylemiyle sınırlanmıştır İmdi Aile iccedilinde Muumlcadele ve hayatı tehlikeye atma yoktur Oumlyleyse Ailede ve Aileyle bilinip-tanınan şey Eylem olarak insansal Eylem (Tat) değil ama sadece insanın babanın kocanın oğlun erkek kardeşin vs Seinrsquoıdır Verilmiş-statik-varlığıdır biyolojik varoluşudur77
Dolayısıyla aile iccedilerisinde bireyin yapıp ettikleri eylemleri değildir oumlnemli olan aile
iccedilinde onu var eden şey onun varlığıdır Aile iccedilinde birey sadece varlığı iccedilin
sevilmektedir Bireyin eylemleri bu sevgide bir rol oynamadığı iccedilin bireyin
oumlluumlmuumlnden sonra da sevgi devam eder Bu yuumlzden denebilir ki aile bireyinin yaşıyor
ya da oumlluuml olması ona verilen değerde bir değişiklik yaratmaz
Diğer taraftan ailenin bu tikelci yanı devletin tuumlmelciliğiyle ccedilatışır
Aile iccedilin en yuumlce değer uumlyesinin Seinrsquoıdır doğal varlığıdır biyolojik hayatıdır İmdi Devletin Ailenin bu uumlyesinden istediği ise hayatını tehlikeye atması ve tuumlmel dava uğruna oumllmesidir Demek ki Vatandaşlık oumldevini yerine getirmek Aile yasasına zorunlu olarak uymamaktır ve bunun tersi de doğrudur78
Hegelrsquoe goumlre aile vatandaşı uumlreten bir kurumdur vatandaş akrabalık ilişkileri
sayesinde vuumlcut bulur Aile dişil bir guumlccedil olarak (ccediluumlnkuuml tikeli temsil eden kadındır)
erkek vatandaşı doğurur Fakat diğer taraftan vatandaşlık demek (erkek vatandaştan
soumlz ediyoruz) akrabalık ilişkilerinin bir dereceye kadar yok sayılmasını
gerektirmektedir
İnsan tikelliğinden vazgeccedilemediği iccedilin Aileden vazgeccedilemez ve eylemin tuumlmelliğinden vazgeccedilemediği iccedilin Devletten vazgeccedilemez Ve boumlylece ister Devlete ister Aileye karşı olsun her zaman zorunlu olarak cuumlruumlm işleyendir Ccediloktanrıcı hayatın trajik oumlzelliği de işte buradan kaynaklanır79
Hegel Hukuk Felsefesinin İlkelerirsquonde ise bunu ccedilok tanrıcı devletin trajik niteliği
olmaktan ccedilıkarır Aile ile Devlet arasında varolan paradoksal ilişki iki yanın
birbiriyle hem ccedilatışma hem de bağımlılık iccedilinde oluşu burada ortadan kalkar ve
ayrım keskinleşir
77 Kojegraveve 2001 s 67-68 78 Kojegraveve 2001 s 69 79 Kojegraveve agy
152
[hellip] aile bağlılığı bu erdemin en ulvi ifadelerinden biri olan Sophoklesrsquoin Antigonersquosinde kadınlığın başlıca yasası olarak dile getirilmiştir [hellip] eski tanrıların yer altı tanrılarının yasasıdır [bu] hiccedil kimsenin ne zamandan beri var olduğunu bilemediği ezeli bir yasadır Bu yasa accedilıkccedila goumlruumllen yasanın devlet yasasının zıttı olarak tasavvur edilir Bu zıtlık en yuumlce ahlaki zıtlıktır ve dolayısıyla en yuumlksek derecede trajiktir Adı geccedilen oyunda bu zıtlık kadın ve erkek tabiatlarının zıtlığında bireyselleşmiştir80
Accedilıkccedila goumlruumllebileceği gibi Goumlruumlnguumlbilimrsquodeki aile ile devlet arasındaki paradoksal
trajik tanım burada tamamen karşıtlık temeline oturtulur Fakat Hegelrsquoin
Goumlruumlnguumlbilimrsquode yaptığı devlet ve aile yorumu bizce daha doğrudur Ccediluumlnkuuml
Antigonersquodeki temel ccedilıkmazlardan biri bu iki kurumun birbirinden ayrılamazlığına da
dayanmaktadır Kreonrsquoun ilk konuşması bu tuumlrden trajik durumun ldquotehlikesinirdquo
goumlstermektedir
Devlet youmlnetiminde yoğrulmadıkccedila kişi oumllccediluumllemez karakteri zekacircsı gerccedilek duumlşuumlnceleri Devlet adamı halkın esenliğinden oumlte kaygılara kaptırırsa kendini ve sonuccedillarından ccedilekinip omuzlarına yuumlklenmezse sorunu susup kalırsa korkudan derim ki ben -ve her zaman da demişimdir bunu- aşağının aşağısıdır o Her kim yakınlarını uumlstuumln tutarsa yurt sevgisinden onu adam yerine koymam81
Kreon konuşmanın sonunda ldquoyurda hizmet etmiş yurttaşlarardquo ldquoister sağ ister oumlluuml
olsunrdquo saygı goumlsterileceğini ama vatan hainlerine aynı muameleyi yapmayacaklarını
accedilıklar Goumlruumllduumlğuuml gibi devlet ailenin tersine vatandaşın eyleminden başka bir şeyle
ilgilenmemektedir Devletin vatandaşı bilip-tanıması onun eylemine bağlıdır Vatan
hainlerine başka tuumlrluuml muamele edilecektir Kreon yasağını accedilıklar Poluumlneikesrsquoin
cesedi goumlmuumllmeyecektir
Burada bir parantez accedilarak oumlluumlnuumln accedilıkta bırakılması meselesini tartışmamız yerinde
olacaktır
3221 Cesedi Accedilıkta Bırakmak
Roux Orta Asyarsquoda cesedin goumlmuumllmeyip accedilıkta bırakılmasının nedenleriyle ilgili
kesin bir delil ortaya koymaz yalnızca başka yazarların bu konudaki tahminlerini
80 Hegel G W F Hukuk Felsefesinin İlkeleri Ccedilev Cenap Karakaya Sosyal Yayınlar Birinci Basım Kasım 1991 s 150 sect 166 81 Sofokles 1997 s 71-72 sat 174-184
153
sıralamakla yetinir Birinci neden oumlluuml goumlmmeyi bilmemekle accedilıklanır bir başka
neden de oumlluumlnuumln accedilıkta bırakılışının oumlluumlnuumln ruhunun goumlğe yuumlkselmesini
kolaylaştırdığı duumlşuumlncesidir Bu nedenler konusundaki tahminler daha da uzatılabilir
Oumlrneğin Kuzey boumllgelerdeki accedilıkta bırakma ile ilgili bir yorum toprağın
kazılamayacak denli buz tutmuş olduğunu gerekccedile goumlsterir
Orta Asyarsquoda cesedin neden accedilıkta bırakıldığını bilemiyoruz Ama Roux bu konuda
oumlnemli bir accedilıklama yapar ldquoCeset ccediluumlruumlduumlğuuml suumlrece murdardır ve fiziksel bir tiksinti
uyandırır oysa iskelet temiz olduğunda kutsal bir nesnehellip bir ata gibi daha rahat bir
şekilde goumlruumllebilirrdquo82 Bu accedilıklama başka duumlşuumlnceleri ima ediyor Oumlluumlnuumln accedilıkta
bırakılması onun arınmasının gerektiği durumlarla ilgili olabilir Nitekim Roux
hemen ardından ekliyor ldquoAynı sonuccedil iccedilin cesedi etle beslenen yırtıcı hayvanlara
terk etmek şeklinde başka bir youmlntem kullanılabilirdirdquo83
Roux bundan sonra cesetlerin accedilıkta bırakılmasıyla ilgili ldquotoumlrenlirdquo ve ldquotoumlrensizrdquo
ayrımı yapar Ama ister sadece accedilıkta bırakma isterse yırtıcı hayvanlara bırakma
olsun her iki youmlntem de esas itibariyle aynı zorunlulukla yapılmaktadır cesedin
iskeletinin temiz olması Dolayısıyla cesedin accedilıkta bırakılmasının bir ldquoarınmardquo
ihtiyacını goumlsterdiğini rahatlıkla soumlyleyebiliriz
Antik Yunanrsquoda cesedi accedilıkta bırakma uygulamasının en ağır succedillarda uygulandığını
goumlruumlyoruz ana baba kardeş ve ya evlat katilliği (Platon Yasalar 9873b) tapınak
hırsızları ve vatan hainleri (Ksenephon Hellenika 1722 Thucydides 11386)84
Burada oumlzellikle dikkat etmemiz gereken şey duumlşman askerlerinin boumlyle bir cezaya
ccedilarptırılmaması ama oumlzellikle Poluumlneikes gibi kendi kentine saldıran birinin boumlyle
bir cezaya ndashvatan hainliğinden dolayı- ccedilarptırılabilmesidir Euripidesin Fenikeli
Kadınlarında bu durum daha net bir şekilde accedilıklanır Kreon Poluumlneikesin cesedini
goumlmmeyi reddeder ccediluumlnkuuml o normal bir duumlşman değildir kentin iccedilinden ccedilıkmış bir
duumlşman bir vatan hainidir Bir duumlşman değilken kendi devletinin duumlşmanı oldurdquo
82 Roux 1999 s 225 83 Roux agy 84 Bkz Oudemans 1987 s 101
154
[Fenikeli Kadınlar 1652] Ancak cezanın temelindeki nedeni goumlrmemiz gerekiyor
Oidipus da Thebairsquode goumlmuumllememişti Ccediluumlnkuuml Oidipusrsquoun doumlktuumlğuuml bir akraba kanırdquo
buna ldquoizin vermemektedirrdquo [Oidipus Kolonosrsquota 407 Karş 600-601] Aiskhylosun
Thebairsquoye Karşı Yedilerinde de buumltuumln Thebai halkının Poluumlneikesrsquoi accedilıkta bırakmaya
karar verdiğini ve bunun nedeninin de Poluumlneikesrsquoin aşırı derecede kirlenmiş
olmasından kaynaklandığı soumlylenir Oumlluumlm bile onun arınmasını sağlayamamıştır
Kendi şehrini ele geccedilirmek iccedilin yabancı bir orduya oumlnderlik ederek onurunu lekelediği baba toprağı tanrılarının şiddetli kiri [laneti ndash agos] oumlluumlmde [thanocircn] bile onun uumlzerinde kalacaktır85 (1017-19)
Bu arada Aias da oumlrnek olarak verilebilir Aiasrsquoın kardeşi Teukros Tekmessarsquoya
Aiasrsquoın cesedini ldquobir an evvelrdquo gidip getirmesini soumlyledikten sonra bunun nedenini
accedilıklar ldquoYerde serili yatan oumlluumllere herkes hakaret etmeyi pek severrdquo86 Daha sonra
Agamemnon ve Menelaos ile Teukros arasında soumlz duumlellosu başlar Teukros oumlluumlnuumln
goumlmuumllmesi iccedilin gerekirse savaşmaya hazır olduğunu bildirir Agamemnon ile
Menelaos ise oumlluumlnuumln accedilıkta bırakılmasının nedeni olarak yine ndashAntigonersquode olduğu
gibi- Aiasrsquoın ldquovatan hainliğini ve cinayete kastrdquoını ortaya atarlar Sonunda Odysseus
gelerek tartışmayı sonlandırır
Atinada savaşta oumllen savaşccedilıların cenaze toumlrenlerinin kamusal alanda
gerccedilekleştirilmesi yuumlzyılın ortalarına doğru kurulmuştur87 Segal ortaya ccedilıkan bu
yeni uygulamayla Aileye oumlzguuml kadim yas toumlreni ile kamusal alanda yapılan bu toumlren
arasında bir ccedilatışma doğduğunu ve Antigonersquonin arka planında boumlyle bir ccedilatışmanın
bulunduğunu iddia eder88 Hegelrsquoin aile ve devlet ccedilatışmasına yeniden doumlnmuumlş
oluyoruz Oumlluumlnuumln cesedin uumlzerinde kimin hakkı vardır
85 Satırdaki tam ifade ldquoagos de kai thanonrdquo ldquooumlluuml veama kirlirdquo Bkz Aeschylus Aeschylus With an English translation by Herbert Weir Smyth 2 Volumes London New York W Heinemann G P Putnams Sons Vol I 1922 s 413 sat1020-1022 86 Sophokles Aias Ccedilev Suat Sinanoğlu Maarif Vekaleti 1941 s 79 sat 989 87 Segal Charles Introduction Sophocles Antigone Ccedilev Gibbons Reginald and Segal Charles New York Oxford Press 2003 iccedilinde s 5 88 Segal agy
155
3222 Hegelrsquoe İtirazlar ndash Karakterlerin Muğlacircklığı
Hegelrsquoin ldquoccedilatışan guumlccedillerrdquo ve ldquouzlaşırdquo merkezli yorumlara yol accediltığını yukarıda
belirtmiştik Hegel oumlzellikle Antigone bağlamında iki unsurun değerin
ccedilatışmasından soumlz etmektedir kendisinden sonra gelen birccedilok edebiyat kuramcısı ve
duumlşuumlnce adamının Antik Yunan tragedyasını algılayışını etkilemiştir Fakat Hegelrsquoin
zaman zaman ldquoiccediliccedileliğirdquo ldquobelirsizliğirdquo ve ldquoparadoksurdquo ima ettiğini her zaman kesin
olarak birbirinden ayrılmış kategorilerden soumlz etmediğini belirtmemiz gerekiyor Bu
bakımdan Hegelyen yorumcular ile Hegelrsquoin kendisini birbirinden ayırmak gerekir
Goethersquonin Antigonersquonin Hegelci okumasına getirdiği eleştirini de bu youmlnde ele
almak gerekir
[hellip] aile ve devlet arasındaki ilişki ve bu ilişkiden doğan trajik ccedilatışma duumlşuumlncesi kesinlikle sağlam ve fikir accedilıcı Buna rağmen yine de bunun tek doğru olduğuna hatta trajik sanat iccedilin en iyisi olduğu fikrine katılamam Bizler hepimiz aslında hem bir ailenin hem de bir devletin uumlyesiyiz ama trajik felaketle sık karşılaşmıyoruz [hellip] Sadece bir aile uumlyesi ya da sadece bir devletin uumlyesi olsak bile yine de bizler iyi birer trajik karakter olabiliriz Ccediluumlnkuuml her şeyden oumlnce oumlnemli olan ccediloumlzuumlmsuumlzluumlğe yol accedilacak bir ccedilatışma yaratmaktır [hellip] Aiasrsquoın kırılmış gurur ve Heraklesrsquoin kıskanccedillık daimonlarının kurbanı olması gibi oumlrneğin Bu oumlrneklerin hiccedilbirinde aile sevgisiyle politik erdemler arası bir ccedilatışma yoktur89
Hegelrsquoin de Antik Yunan tragedyasını buumltuumlnuumlyle Aile ile Devletin ccedilatışmasına
indirgediği ndashen azından Goumlruumlnguumlbilim bağlamında- soumlylenemez Ama Antigonersquode
tartışılan başat problemlerden birinin bu olduğunu da goumlrmemiz gerekiyor
Reginald Segal da Hegelin Antigone okumasını ldquozayıfrdquo bulmakta Hegelin
fikirlerinin ldquobasite indirgeyicirdquo olduğunu Kreonu Devlet yasalarıyla Antigoneyi
ise sadece bireysellikle oumlzdeşleştirmenin fazlasıyla indirgemeci olduğunu
soumlylemektedir90
Kuumlccediluumlk bir beşinci yuumlzyıl kent-devletini modern soyut devlet duumlşuumlncesiyle oumlzdeşleştirmek ne derece doğrudur tartışılır Antigonenin polisi daha ziyade iccedilinde dini ve siyasi oumlzel ve kamusal olanın neredeyse birbirine karıştıkları bir sivil alandır Oumlyle ki bu tragedyayı yaratan da bu birbirine karışma halidir Her bir protagonist
89 Goethe 1875 s 225 90 Segal 2003 s 4
156
buumltuumlnuumln yalnızca yarısını goumlruumlr ve yine her biri guumlya oumltekinden bağımsız bir alanda eyler 91
Burada birkaccedil noktanın altını ccedilizmekte yarar var İlk olarak Hegel iddia edildiği
kadar basite indirgeyici değildir Hegel iccedilin bu tuumlrden bir yorum da aynı derecede
basite indirgemek olacaktır Hegelrsquoin ldquoKreon devleti Antigone ise aileyi temsil
ederrdquo formuumllizasyonuna rağmen aile ile devlet arasındaki ccedilatışmanın garip
paradoksunu Tinin Goumlruumlnguumlbilimirsquonde bize goumlstermiştir Aile kaccedilınılmaz olarak
devlete devlet iccedilin ldquoerkekrdquo yetiştirmekte bir taraftan da buna direnmektedir92 diğer
taraftan devlet de ailenin ve akrabalık bağlarının bir accedilıdan yadsınmasıdır ama
vatandaş-erkek de kendi tikelliğini ailesi olmaksızın yaşayamamakta akrabalık
bağından kopamamaktadır Bu Segalrsquoin iddia ettiği gibi modern devletin değil
ldquoccediloktanrıcı antik devletinrdquo paradoksudur Hegelrsquoe goumlre Devletin bu paradoksu
Helenistik doumlnem ve ardından Roma ile birlikte yavaş yavaş ortadan silinecektir93
Hegel Antigonersquodeki aile ve devlet paradoksunu ilginccediltir ki tragedyanın bir
uzlaşıyla ve harmonizasyonla sonuccedillanması gerektiğini ısrarla soumlylediği ccedilalışmasında
ortaya koyar
Antigone Kreonrsquoun (şimdiki kral) politik sorumluluğu altında yaşamaktadır Antigonersquonin bizatihi kendisi kral (Oidipus) kızıdır ve aynı zamanda Haimonrsquoun (Kreonrsquoun oğlunun) nişanlısıdır Dolayısıyla Antigonersquonin kraliyet emirlerine itaat etmesi gerekmektedir Fakat Kreon da bir baba ve koca olarak kan bağının kutsallığına saygı goumlstermeli ve ailenin dinsel geleneklerine karşı emirler vermemelidir 94
Hegel Antigonersquode ccedilatışmanın nihai olarak uzlaşıyla bitmediğini iki taraf iccedilin
yıkımla sonuccedillandığını soumlyler Yine de bu oyunun kendisi iccedilin ldquoen goumlrkemli ve en
tatmin edici sanat yapıtırdquo olduğunu belirtir95
Hegelrsquoin tragedya oumlrneklerini ccedilok daha yoğun biccedilimde Antigonersquoden vermesi tesaduumlf
değildir Ccediluumlnkuuml Antigone oyunu bazen accedilık ve bazen de uumlstuuml kapalı biccedilimde insana
91 Segal agy 92 Bkz Hegel 1986 sect 475 Hegel burada ailenin tikelliğini temsil eden kadının devlet iccedilin nasıl bir ldquotehlikerdquo oluşturduğunu anlatır 93 Bkz Kojegraveve 2001 s 69 vd 94 Hegel 1975 s 1217 95 Hegel 1975 s 1218
157
dair en temel kavramların birbiriyle ccedilelişen tanımlarını ortaya atmaktadır dost -
duumlşman vatandaş - youmlnetici baba - oğul erkek - kadın adalet ndash adaletsizlik vs
Buumltuumln bunlar Hegel iccedilin en azından Tinin Goumlruumlnguumlbilimirsquonde tartıştığı meseleler iccedilin
uygun bir oumlrnek teşkil etmektedir
Tragedyayı ldquoccedilatışan guumlccedillerrdquoin nihai olarak bir uzlaşıyla sonlanması olarak
yorumlamak yanlış değil eksiktir ccediluumlnkuuml Yunan Tragedyası ldquoccedilatışan guumlccedillerinrdquo
ccedilatışmasının ldquokaccedilınılmazlığınırdquo ama mutlak bir uzlaşının da ldquoimkacircnsızlığınırdquo
goumlstermektedir Hegelrsquoin de tıpkı Aristoteles gibi ldquoolanırdquo incelerken ldquoolması
gerekenrdquoi de soumlylediğini unutmamak gerekir
Hegelrsquoe goumlre Antigone ldquodoğardquoyı ldquoyer altı tanrılarınırdquo ldquoaile bağlarınırdquo ve ldquooumlluumlmrdquouuml
simgelerken Kreon ise ldquobilincirdquo ldquogoumlkyuumlzuuml tanrılarınırdquo ldquovatandaşlık bağınırdquo ve
ldquoyaşamrdquoı temsil etmektedir
Daha ilk elden buumltuumln bu karşıt kategorilerin birbirine karışmış olduğunu soumlylememiz
gerekiyor Hegelrsquoe goumlre yeraltı tanrılarının ve doğa yasasının temsili olarak
Antigonersquonin fikirleri ailenin alanına girmektedir Hegel ailenin alanına giren bu
yasaları devlete goumlre daha ldquodoğalrdquo bir ilişki olarak duumlşuumlnuumlr Hegelrsquode ailenin kaynağı
tam olarak ldquodoğardquo değildir fakat yine de devletin ldquoalanındanrdquo uzakta tutulmaya
ccedilalışılır Bu yuumlzden yer yer aile ldquodoğardquonın temsil edildiği doğa yasalarının işlediği
bir alan olarak karşımıza ccedilıkar Aynı şekilde oumlluumlnuumln goumlmuumllmesi kuumlltuumlnuuml de ailenin
alanına koymaktadır Fakat oumlluumlnuumln goumlmuumllmesi işi ne kadar ldquodoğayardquo ilişkin ldquodoğa
yasasırdquo olarak dillendirilse de tam tersi bir durum da soumlz konusudur Ccediluumlnkuuml oumlluumllerin
goumlmuumllmesi cesetleri doğanın guumlccedillerinden korumaktadır Defin işlemi doğanın
(kuşların vahşi hayvanların kurtccedilukların vs) ceset uumlzerindeki tahribatını engelleme
işlevi goumlruumlr Defin oumlluumlyuuml hem doğadan hem de yaşayanların duumlnyasından ayırmak
demektir Aile oumlluumlyuuml goumlmerek oumlluumlmuumln salt doğaya ait bir şey olmadığını goumlsterir96
Bu yuumlzden ldquooumlluumlnuumln goumlmuumllmesirdquo medeniyete kuumlltuumlre ait bir olgudur97
96 Bkz Hegel 1986 s 275 sect 452 Ancak burada belirtilmesi gereken şey oumlluuml goumlmme geleneğinin Antik Yunanrsquoda genccedil kızların sorumluluğunda olan bir yuumlkuumlmluumlluumlk olmadığıdır Hele evlenmemiş gtgtgt
158
Aile ve devlet ccedilatışmasında kadın ailenin temsili olarak devlet iccedilin tehlikeli bir
konumu goumlsteriyordu Vatandaş olacak ve devlet iccedilin ccedilarpışacak genccedil erkekler
doğurup yetiştirme goumlrevi kadına aittir Fakat kadın (anne) genccedil erkeğin ldquohayatını
tehlikeye atmasınardquo direnir karşı koyar Hegelrsquoe goumlre devlet aileyi zedeleyerek onun
ccedilok guumlccedilluuml olmasına engel olmaya ccedilalışır Guumlccediller oumlylesine eşittir ki aile ile devletin
ccedilatışması kaccedilınılmazdır Diğer taraftan Hegelrsquoin ccedilizdiği kadın evinde oturan erkek
kardeş dışında ailenin hiccedilbir uumlyesi tarafından tam olarak tanınmayan ve devlet iccedilin
ldquodışarıyardquo genccedil erkekler goumlnderen bir varlık olarak tanımlanır Fakat Oudemansrsquoın
da yerinde bir tespitle hatırlattığı gibi sadece erkekler evi terk etmemektedir farklı
bir amaccedilla da olsa kadınlar da aileden ldquoccedilıkmaktardquo evlilik yoluyla başka bir aileye
katılmaktadır Bu durumda Antigonersquode birden fazla muğlacircklık tespit edebiliriz
Oumlncelikle kardeşine duyduğu sevgiye ndashki bu sevginin koumlkeni Hegelrsquoe goumlre ailersquodir-
karşıt olarak bir ldquoaile kurmayırdquo reddetmektedir Kardeşini goumlmme arzusuna rağmen
Haimonrsquola kuracağı evliliği yok etmektedir Antik Yunanrsquoda kardeşlere vefa
goumlstermenin yanında bir genccedil kızın ailesini terk ederek başka bir aileye gitmesi de
gerekli davranışlardan biriydi Antigone -oumlluumlyuuml goumlmerek ve daha oyunun başında
oumllmeyi seccedilerek- evlenmeyi ccedilocuk doğurmayı ve yaşamayı yadsımıştır Antigonersquonin
ldquoGoumlmuumltuumlm gelin odam zindanımrdquo soumlzleriyle başlayan tiradı burada hatırlanabilir
[895]
Diğer taraftan aynı tirat iccedilinde yukarıda tartıştığımız 905ndash920 satırlar arasında
kardeşi dışında başka hiccedilbir aile ferdine bu derece bir ldquobağlılıkrdquo goumlstermeyeceğini de
vurgulamaktadır Her ne kadar Hegel bunu yerinde bulsa da Antigonersquonin yalnızca
Poluumlneikesrsquoe ldquosevgirdquo goumlsterdiği ortadadır Kız kardeşi İsmenersquoye karşı sert tutumunu
yine bir ldquokardeş sevgisirdquo olarak Poluumlneikesrsquole karşılaştırabiliriz Diğer taraftan
ldquokardeş kutsaldırrdquo diyen Antigone anne-babası sağ olmuş olsaydı boumlyle bir işe
girişmeyeceğini de soumlyler
kızların cenazeyi uumlstlenmeleri pek goumlruumlnen bir uygulama değildir Bkz Oudemans 1987 s 112 Antigonersquonin aileyi temsilen oumlluuml goumlmme işlemini uumlstlenmesi bu accedilıdan da ccedilatışmalı bir durum yaratır 97 Bkz Oudemans agy
159
Yine aynı bağlamda Antigone bir ldquoZeus yasasırdquondan dem vurur Hem Zeus hem de
Dike oumlluumlnuumln goumlmuumllmesini yasaklayan emirler ldquovermemişrdquotir Oumlluumlnuumln goumlmuumllmesi
ezeli ve ebedi bir yasa olarak dillendirilir Diğer taraftan Antigone Kreonrsquoun
yasağının huumlkuumlmsuumlz olduğunu ccediluumlnkuuml yetkiyi Zeusrsquotan alan bir iktidar olmadığını
soumlyleyerek Hegelci anlamda Devletrsquoin altını oyar Fakat Antigonersquonin var olduğunu
iddia ettiği ezeli ve ebedi yasalar muğlacircktır Eğer Zeus ve Dike oumlluumllerin
goumlmuumllmesini istiyorlar ve Antigone de bu yasayı ccediliğnemekten korkuyorsa 905-920
arasındaki arguumlmanlarını nereye koymamız gerekiyor
Antigonersquonin burada akrabalığın kutsallığını temsil ettiği pek soumlylenemez ccediluumlnkuuml yasayı her akrabası iccedilin değil ağabeyi iccedilin ya da en azından ağabeyi adına ihlal etmeye hazırdır [hellip] bir yasa adına edimde bulunduğunu iddia etmesine karşın goumlruumlnuumlşe bakılırsa Antigonersquonin yasası yalnızca tek bir uygulama iccedilindir [hellip] anlık bir yasadır yani genelliğe ve uygulanabilirliğe sahip değildir uygulandığı koşullara saplanıp kalmıştır[hellip] bu nedenle yasanın bildik genelleştirilebilir anlamına goumlre yasa da değildir98
3223 Pozitif Hukuk ndash Doğal Hukuk amp Devlet - Aşiret
Burada soumlzuuml edilen modern hukukun reddettiği kabile toplumu ndashaşiret- yasasıdır
Modern devlet kendini aşiret yasasının karşısına koyar onun yasaları aşiret
hukukunda varolduğunu iddia ettiği bu tuumlrden muğlaklıklardan (soumlzuumlm ona)
arındırılmıştır tamamen rasyonelliğe dayanır Bu tuumlrden bir tartışmayı Oresteia
uumlccedillemesinde de goumlrebiliriz Orada da Erinyler tarafından temsil edilen kan yasası
(bizim buguumln aşiret yasası ya da kan davası dediğimiz hukuk sistemi) modern Atina
hukukunun kuruluşunda ortadan kaldırılıyordu Erinylerin temsil ettiği yasanın
rasyonel hukuka goumlre en buumlyuumlk zaafı onun muğlacirck oluşuydu Hangi durumda ne tuumlr
bir ceza istediği belli değildi Apollon Erinylerrsquoe ldquoBelli değil senin ne istediğin Bir
cinayete oumlfke doluyken bir diğerine ses ccedilıkarmıyorsunrdquo99 derken hukukun rasyonel
olması gerekliliğini ima ediyordu Benzer bir durumu Antigone oyununda da goumlrmek
muumlmkuumlnduumlr Antigonersquonin yasası da bir dereceye kadar bozulmuş aşiret yasasını ima
98 Butler Judith Antigonersquonin İddiası Yaşam ile Oumlluumlmuumln Akrabalığı Ccedilev Ahmet Ergenccedil Kabalcı Yayınevi İstanbul Mart 2007 s 23 99 Aeschylus Aeschylus With an English translation by Herbert Weir Smyth 2 Volumes London New York W Heinemann G P Putnams Sons Vol II 1926 [Eumenides] Sat 222-223
160
etmektedir Tam da bu yuumlzden 905-920 satırlar yazarın bir hatası ya da sonradan
ekleme değildir Zaten tartışılan tartışılacak olan hangi yasanın gerccedilek anlamda
kurtarıcı olabileceğidir Antigonersquonin aşiret yasası mı yoksa Kreonrsquoun pozitif
(olduğu iddia edilen) devlet yasası mı İkisi de zaaflarla dolu ikisi de oumltekine goumlre
uumlstuumlnluumlkleri olan hukuk sistemleridir
Bu konuyla doğrudan ilişkili olmasa da Terry Eagleton Shakespearersquoin Venedik
Taciri oyunundaki mahkeme sahnesini ccediloumlzuumlmlerken benzer bir hukuk tartışması
yuumlruumltmektedir100 Eagleton oumlnce dil ve hukuk arasında koşutluk kurar Dilin
doğasında her zaman bir paradoks vardır Ccediluumlnkuuml o hem buumltuumlnuumlyle geneldir hem de
kaccedilınılmaz bir biccedilimde tikeldir Bunu yapısal dilbilimcilerin yaptığı ayrımda daha iyi
goumlrmek muumlmkuumlnduumlr Dil ve soumlz birbirinden ayrılarak dil yetisini oluşturan iki oumlğe
olarak karşımıza ccedilıkar Dilbilimcilerin tanımlamasına goumlre dil soyut toplumsal ve
genel karakterdeyken soumlz tikel ve somut kullanıma işaret etmektedir Eagleton soyut
ve genel olarak tanımlanan bu dilin ldquovarolmadığınırdquo gerccedilek anlamıyla soyut
olduğunu gerccedilekte varolanın dilin kullanımı yani ldquosoumlzrdquo olduğunu vurgular Bu da dil
dediğimiz şeyi tikel bir kullanımdan ibaret kılmaktadır Eagleton dil ve soumlz ayrımına
koşut olarak hukuk ve dava ayrımını yerleştirdikten sonra soumlzuumln her zaman iccedilin dil
denen soyut yapıyı ihlal ederek varolduğunu da hatırlatır Eğer dil ve hukuk arasında
bir koşutluk varsa o zaman herhangi bir tikel dava hukukun iptali anlamına da
gelebilecektir Daha doğrusu ne kadar dava varsa o kadar hukuk olması gerekecektir
Ccediluumlnkuuml hukuk tıpkı dil gibi soyut genel ve toplumsal bir şeydir
Buna karşın dil gibi hukuk da her birisi biricik olan oumlzguumll insani bağlamlarda lsquoyaşarrsquo Hukukun genel karakteri ile bu biricik bireysel bağlamlar arasındaki uccedilurum hukukun lsquouygulanışırsquo koumlpruumlsuumlyle birleştirilebilir101
Hatırlanacağı uumlzere Venedik Tacirirsquonde Shylock borccedil para verdiği Antonio parayı
zamanında getiremeyince borcun diyeti olarak onun bedeninden yarım kilo et
alacaktır Aralarında yaptıkları soumlzleşme boumlyledir Ama mahkemede savunma
100 Bkz Eagleton Terry William Shakespeare Ccedilev Cuumlneyt Yalaz Boğaziccedili Uumlniversitesi Yayınları İstanbul 1998 101 Eagleton 1998 s 43
161
(Portia) soumlzleşmenin ldquoruhunardquo aykırı bir okuma yapar Etin alınacağı bedenden etin
alımı sırasında ldquokan akacağırdquo ifadesinin soumlzleşmede yer almadığını ayrıca yarım
kilodan bir gram fazla et kesemeyeceğini oumlne suumlrer Eğer kan damlatmadan ve tam
da yarım kilo kesebilirse soumlzleşmeyi uygulayabileceğini belirtir ldquoOlmayanı olası
kılarakrdquo ldquoolmayacakrdquo bir şeyi talep eder Burada Portiarsquonın okumasının tam olarak
yazılı soumlzleşmeye aşırı bağlılık olduğu accedilıktır Hukuk aslında boumlyle işlemez dil de
oumlyle bu yuumlzden ldquobağlamrdquo diye bir kavramımız vardır Fakat bağlam dediğimiz şey
metnin accediltığı metnin yalnızca işaret ettiği metnin dışında olan ve metinde maddi
olarak bulunmayan bir şeydir
Yani herhangi bir metin ancak onun yazılı iccedileriğinin oumltesine geccedilerek onun etkili olduğu maddi bağlamlara ve onun hakkında bilgi veren ve onu kuşatan genel olarak kabul goumlrmuumlş anlamlara başvurarak anlaşılabilir [hellip] Oumlyleyse paradoks hukukun yapısını korumak iccedilin onun fiili olarak soumlylediği şeyi ihlal etmek zorunda oluşunuzdur102
Aşiret yasası denilen hukuk sistemi her davanın biricikliğine goumlre işlemektedir Her
olay kendine oumlzguumlduumlr Erinylerin hukuku buna goumlre davranır ldquobirine oumlfkelenip
oumltekini succedilsuzrdquo bulmalarının sebebi budur Fakat aşiretin elindeki bu yetkiler
aşiretin karşısına yeni guumlccediller ccedilıkınca sarsılmaya başlar Aiskhylosrsquoun dediği gibi
artık ldquoDike Dikersquoye karşırdquodır beşinci yuumlzyıl farklı hukuk sistemlerinin oumlnerildiği bir
doumlnemdir Ccedilatışır goumlruumlnen bu iki hukuk sistemidir Ancak yukarıda da belirttiğimiz
gibi her iki hukuk da diğerine goumlre uumlstuumln ve aynı anda eksik youmlnler barındırmaktadır
Modern hukukun yasaları genel geccediler olmaya ccedilalıştığı iccedilin tikelliği yerelliği her
davanın kendine oumlzguumlluumlğuumlnuuml ihmal eder [Tam da bu yuumlzden modern hukuk
ldquohacirckimin takdir yetkisirdquo ya da ldquojuumlri sistemirdquo gibi son kertede objektif olmayan
araccedillar geliştirmiştir] Diğer taraftan aşiret yasasının da her an yozlaşmaya muumlsait bir
yanı bulunmaktadır Antigonersquonin ldquokağıda geccedilmemiş ezeli ve ebedi yasardquo dediği şey
o kadar spesifik bir durum iccedilin kullanılmaktadır ki ikna ediciliğini yitirir
Yunan tragedyası bu tuumlrden ccediloumlzuumlmuuml kolay olmayan bulanıklıkları accedilığa ccedilıkarır
Hukukun bulanıklığının yanı sıra bir de kan bağının da muğlacircklığını goumlsterir Hegel
102 Eagleton 1998 s 44-45
162
Antigonersquonin kan bağını ve akrabalığı temsil ettiğinde ısrarlıdır ancak Sophokles
Antigone ile Poluumlneikes arasındaki kan bağını muğlacircklaştırmıştır Her ikisi de
ensestin akrabalık bağı duumlzeninin muğlacircklaştığı bir ilişkinin uumlruumlnuumlduumlr
Antigone ideal haliyle akrabalığın değil akrabalığın deformasyonunun ve yerinden edilişinin temsilcisidir huumlkuumlm suumlren temsil rejimlerini krize sokan ve yaşamını muumlmkuumln kılacak kavranabilirlik koşullarının neler olabileceği sorusunu hatta ndashakrabalık ile akrabalık şartlarının yeniden eklemlenişini birbirine karıştıran- bizim yaşamlarımızı muumlmkuumln kılanın hangi destekleyici ilişkiler ağı olduğu sorusunu sorduran kişidir103
Benzer bir şekilde devletin işleyişine ilişkin sorular sorduran da Kreonrsquodur
Poluumlneikesrsquoin accedilıkta bırakılması emriyle aslında Kreon kentin kirliliğini kontrol
etmek istemektedir Geleneğe goumlre ldquovatana ihanetrdquo succedilunun dışında kentin
kirlenmesi de soumlz konusudur Kentin sorumluluğunu uumlstlenmiş biri olarak bu kirliliği
bertaraf etmeli gelenekten gelen yasalara goumlre hareket etmelidir Burada
Poluumlneikesrsquoe uygulanan ldquocezardquo bir ccedileşit pharmakon yasasıdır Ceza bir rituumlelin
uygulanmasıdır Fakat rituumlel başarısızlığa mahkucircmdur Kreonrsquoun gidermeye ccedilalıştığı
muğlacircklık trajik bir muğlacircklıktır Girardrsquoın terminolojisiyle konuşursak tek bir
kişinin ldquotoumlrene itirazırdquo rituumleli başarısız kılar ve burada olduğu gibi temizlenmek
istenen kirlilik daha fazla yayılır
Ccedilatışmanın uzlaşmaz trajik doğası aslında her iki tarafın da hem insani hem de ilahi yasaları paylaşmalarında yatmaktadır [hellip] Dost - duumlşman vatandaş - youmlnetici baba - oğul erkek - kadın adalet ndash adaletsizlik saygı - saygısızlık temizlik - kirlilik onur - onursuzluk ve hatta (birinci koro şarkısında olduğu gibi) antroposun insanın ne olduğuna dair ccedilatışan duumlşuumlnceler - guumlccedilluuml muuml ccedilaresiz mi harika mı dehşet verici mi (bunların ikisi de aynı soumlzcuumlğuumln anlamıdır deinon)- Sadece tanımlar ccedilatışmazlar kavramların bizatihi kendileri de muğlak ya da (Antigonenin kutsal succedil [holy wrongdoing] ifadesinde olduğu gibi) paradoksal bir hal alırlar104
hellip
Hegel insanın oumlzuumlne dair iki nitelik koyar Bilme ve isteme İnsana dinginlik veren
bilmeye karşın istek onu tedirginliğe suumlruumlkler ve eyleme geccedilirir İnsan isteğini
gidermeye ccedilalışır Ama her giderme bir ccedileşit olumsuzlamadır Hegel yalnızca
103 Butler 2007 s 42 104 Segal 2003 s 6
163
eylemin insan yapıcı olduğunu soumlyluumlyordu Yalnızca eylem sayesinde insan kendini
kurabiliyordu Fakat her eylem bir olumsuzlama olduğuna goumlre insanın eylemleri
ister istemez bir succedil anlamına da gelmektedir105 Ccediluumlnkuuml her eylem bir başkasının
yadsınması demektir İnsan eyledikccedile bu duumlnya parccedilalanır boumlluumlnuumlr Bu insan
eylemlerinin trajik yanını vurgulamaktadır Her eylem kaccedilınılmaz olarak hybristir
her etik eylem kendi iccedilinde bir succedil barındırır106
İnsanın varlığı kaccedilınılmazlıklarla yuumlklenmiştir kaccedilınılmazlıklarla dolu bir evrende
yaşamaktadır Antik Yunan tragedyası bunu yalnızca olay oumlrguumlsuuml konu ya da ccedilatışan
ve ccedilelişen karakterler yoluyla değil aynı zamanda dans ederek soumlyledikleri koral
şarkılarda da goumlstermişlerdir Ccedilalışmamızın bundan sonraki boumlluumlmuumlnde Antigonersquonin
koro şarkılarına odaklanacağız Koro şarkılarıyla karşımıza ccedilıkan kozmolojinin nasıl
bir duumlnya ve insan tanımlaması sunduğu uumlzerinde duracağız
323 Antigone ndash Koro Şarkıları
Koro şarkılarının birbirinden bağımsız parccedilalar olduğu ve tragedyanın esas
konusuyla ilgisiz olduğu youmlnuumlnde guumlccedilluuml bir inanış vardır Bazıları da koro şarkılarını
tragedyanın en zayıf youmlnuuml olarak goumlruumlrler bu duumlşuumlnceye goumlre tragedyalar koro
şarkıları tarafından suumlrekli olarak kesintiye uğramaktadır Diğer taraftan başka bir
tartışma da koronun tragedyadaki roluuml uumlzerinedir Koro bir oyuncu gibi mi
duumlşuumlnuumllmeli yoksa şairin soumlzcuumlluumlğuumlnuuml yapan bir araccedil mı Bu sorular gereksizdir
ccediluumlnkuuml tragedyalar kendi buumltuumlnluumlkleri iccedilerisinde tuumlm bu ayrımları boşa ccedilıkarır
3231 Birinci Koro Şarkısı [330-375] 107
[332] Nice olağanuumlstuuml şey var ki hiccedilbiri insandan daha fazla [korku] dehşet (deinon)
vermez [335] Guumlmuumlş rengi denizlerde Sert esen kış ruumlzgacircrları oumlnuumlnde Yelkeniyle
105 Bkz Hegel 1986 s 285 sect468 106 Bkz Oudemans 1987 114 107 Koro şarkılarının ccedilevirileri bana ait Metnin farklı ccedilevirileri (Sophocles 2003 Jebb 1891 Sophokles 1941 Sofokles 1997 ve yalnızca 1 koro şarkısı ccedilevirileri (Heidegger) Heidegger 2000 s 156-158 (Houmllderlin-1804 ccedilevirisi) Schmidt 2001 s 269-70 (Oumlmer Ayguumln) Ayguumln 2008 s 252-53) Eski Yunanca aslıyla karşılaştırılmıştır Burada edebi bir ccedileviriden ziyade metnin kastı goumlz oumlnuumlnde bulundurulmuştur
164
aşar geccediler Pupa yelken yol alır Her yanını saran Dev dalgalara aldırmadan Ve
Gaia [Toprak tanrı] Yok olmaz bozulmaz Yorulmak bilmez Tekmil tanrıların en
buumlyuumlğuuml toprak [bile] [340] Aşınır ccediluumlnkuuml insanın sabanı Durmadan bir ileri bir geri
Yıllarca Toprağı kaldırıp tersyuumlz eder Atların yardımıyla [343] Budala
[kouphonoocircn108] Kuş milletini [345] Ve vahşi hayvanlar kabilesini Ve suda
yaşayan yaratıkları Buumltuumln bunları yakalar Sıkı oumlruumlluuml ağını Atıp uumlstlerine Ve
boyun eğdirir hepsine Bu insan Hepsinden kurnaz becerikli [350] Alet (araccedil)
kullanarak alt eder Vahşi doğada yer bellemiş Dağlarda başıboş gezen hayvanları
Yeleleri kaba tuumlyluuml atlara Gem vurur Yorulmaz Dağ boğalarına [da] [354]
Kendi kendine oumlğrenmiştir Konuşmayı [dili] [355] Yel gibi kıvrak duumlşuumlnceyi Ve
bir yapı duumlzen [kurar] Kent yasaları iccedilin Ve bilir nasıl kaccedilacağını Soğuğun
oklarından Accedilık goumlkyuumlzuumlnuumln altında Şiddetli yağmurlardan [360] Her şeye ccedilare
bulan [pantoporos] İnsan Gelmesi gereken hiccedilbir şeye karşı ccedilaresiz [amecircchanocircn]
değil Sadece Hadesten gelecek olana karşı aciz [aporos] Yine de oumlluumlmcuumll
hastalıklardan Kurnazca kaccedilabilir [365] Yetenekleri ccedilok Umudu aşan [huper
elpis] akıl sanatı var her şeye ccedilare [mecircchanocircn] Onu hem iyiye Hem koumltuumlye
suumlruumlkler Yer tanrılarının [chthonos theocircn] yasalarına Saygı goumlstererek Ve yemin
ederek bağlandığı yasalara [enorkon dikan] [370] Huumlrmetle Kendi şehrinde
Mevkisi en tepededir [hupsipolis] Ama yersiz yurtsuzdur [apolis] Yanlışla dost olan
cuumlretkacircr [tolma] kişi [375] Oumlylesi Uzak olsun ocağımdan Onun yanılgılarıyla
bilgilerimi paylaşamam [375]
32311 Birinci Koro Şarkısı accedilıklaması
Birinci koro şarkısının (stasimon) ilk salınısında (strophe) insanın cansız doğaya
huumlkmedişi anlatılır Bu olgular uumlccedil temel element iccedilinde gerccedilekleşir (toprak hava su)
Birinci karşı-salını (antistrophe) iccedilindeki mısralarda konu bu kez cansızlardan
canlılara geccediler İnsan medeniyet araccedillarını bu kez vahşi hayvanlar uumlzerinde uygular
Richard Jebb bu koro şarkısını biraz oumlncesinden ele alarak şoumlyle yorumluyor
108 Soumlzcuumlğuuml anlamı ldquokararsızrdquo ldquoduumlşuumlncesizrdquo ldquogafilrdquo vb Bkz Liddel-Scott 1996 s 987
165
Koro oumlluumlyuuml goumlmmeye cesaret edebilecek birinin olabileceğini duumlşuumlnmektedir [220] Fakat eylem gerccedilekleşmiştir ve fail hiccedilbir iz bırakmamıştır [252] Kreon ise bu işi tanrıların yapmış olabileceğine ilişkin oumlneriyi şiddetle bastırmıştır [278] Bu duumlşuumlncelerin izi bu şarkıda da devam eder Konusu insanın cuumlretidir -onun yaratıcılığı ve mutluluğuna neden olan şeylerdir İnsan denizin ve karanın hacirckimidir buumltuumln diğer yaratıkları boyunduruk altına almıştır yalnızca oumlluumlme karşı bir ccedilare dışında buumltuumln kaynaklarla yaşamını donatmıştır İlahi ve beşeri yasaları goumlzettikccedile becerileri ona zenginlik getirir fakat bu yasaları goumlzetmezse başına yıkım gelir109
Jebbrsquoin de belirttiği gibi stasimonun konusu insandır Şarkıda kaba hatlarıyla ccedilizilen
manzara insanın etrafındaki kaotik ortamı (doğayı) duumlzenleme muumlcadelesidir Burada
bir taraftan vahşi el değmemiş doğadan soumlz edilirken diğer taraftan medeniyetin ve
kuumlltuumlruumln oluşumu anlatılır Soumlzuuml edilen uumlccedil kategori uumlzerinden yapılır bu Hava
(Ruumlzgarların kontroluuml) Su (Denizlerin aşılması) Toprak (toprağın suumlruumlluumlp ekilmesi)
Karşı-salınıda yine aynı sırada bu kez insanın canlılar uumlzerindeki hacirckimiyeti anlatılır
Kuşlar (hava) kara hayvanları (toprak) balıklar (su) Boumlylece ortaya insanın hacirckim
olduğu ve onu kuumlltuumlre doumlnuumlştuumlrduumlğuuml bir doğa ile el değmemiş vahşi doğa arasında
bir ayrım belirginleştirilir Ardından insan buumltuumln canlılar arasında en yeteneklisi en
kurnazı olarak tanımlanır
Bu koro şarkısında ilk bakışta tanrılar yokmuş gibi goumlruumlnmektedir Sanki insan
medeniyeti tek başına elde etmektedir Oysaki burada anlatılan insan Prometheus
gibi bir medeniyet kurucusudur Tanrılara rağmen bu medeniyet kurulmaktadır
Oumlrneğin ldquotanrıların en yaşlısırdquo olan Gaiarsquonın boyunduruk altına alındığı toprağın
bağrının deşildiği vurgulanır Medeniyet kuran insan bu medeniyet iccedilin doğanın
guumlcuumlnuuml kullanmakta aynı zamanda kurduğu duumlzeni suumlrduumlrebilmek iccedilin doğanın
guumlcuumlne ihtiyaccedil duymaktadır
Bu guumlccedil neden tehlikeli Koronun soumlzleri suumlrekli olarak doğanın insana youmlnelik
tehlikeli saldırısını gizliden gizliye ima eder Fırtınalar onu yutmak isteyen dev
dalgalar şiddetli yağmurlar ve soğuk vahşi hayvanlar vs İnsan buumltuumln bu tehlikelere
karşı bir guumlccedil kullanarak uumlstesinden gelmektedir Bu guumlccedil temel olarak akıldır
logosrsquotur ve tabi ki techneacutersquodir Bu akıl ve techneacute sayesinde insan alet kullanır dili
109 Jebb 1891 s 69
166
oumlğrenir duumlşuumlnceyi geliştirir ve yasalara dayalı bir duumlzen kurar Ama daha oumlnce
tartıştığımız gibi technersquonin muğlacirck bir yanı vardır Akıl her şeyin ccedilaresini bulmakta
ama oumlluumlme karşı ccedilaresiz kalmaktadır Bu onu paradoksal bir konuma suumlruumlkler insan
pantoporos aporosrsquotur ldquoHer şeye ccedilare bulan ccedilaresizrdquodir
Akıl ldquoumudu aşanrdquo [huper elpis110 - beklentileri boşa ccedilıkarabilen bekleneni tam
tersine ccedileviren olumlu anlamda ldquobeklentilerin oumltesinderdquo] niteliğiyle insanı iyiye de
koumltuumlye de suumlruumlkleyebilmektedir Dolayısıyla insanın iyiyi koumltuumlden haklıyı haksızdan
ayırt edebilmesi bu konuda dikkatli olması gerekmektedir Ama bunun iccedilin yine aynı
-tehlikeli- aklı kullanacağı iccedilin insanın eylemleri ldquoduumlşuumlnduumlğuumlnuumln tam tersinerdquo
doumlnecektir Kısacası insanın doğayı alt ettiği guumlcuuml yani aklı ve tekniği kendisine de
zarar verebilmektedir
Pantoporos insanın medeniyet kurma guumlcuumlnuuml goumlstermektedir Duumlzen kurmak guumlccedil
gerektirir ama koro şarkısının ima ettiği gibi bu guumlccedil ldquoumudu aşarrdquo en az doğanın
insanı tehdit eden guumlcuuml kadar tehlikelidir Duumlzen demek sınır demektir ama
sınırların tesisi sınır aşan bir guumlce gereksinim duyar111 İnsanın bu sınır aşan guumlcuuml
logosrsquotur techneacutersquodir bunlar kut ya da mana gibi hem kurucu hem de yıkıcı guumlccedillerdir
Koro şarkısı bu muğlacircklığı gizliden gizliye ima etmektedir
Diğer taraftan insan akıl yoluyla kurduğu duumlzende hem beşeri yasaları hem de
tanrıların yasalarını goumlzetmek zorundadır ancak bu neredeyse imkacircnsızdır Nomous
chthonos theocircn (toprağın tanrılarının yasası-ilahi yasalar) ve enorkon dikan
([tanrılara] yemin ederek bağlanılan yasalar-beşeri yasalar) Koro şarkısının yaptığı
bu ayrım Antigonersquode hep olduğu duumlşuumlnuumllen ikili karşıtlıklara [yer altı - yeruumlstuuml
tanrıları beşeri yasalar - ilahi yasalar] pek uygun goumlruumlnmemektedir Antigonersquonin
temsil ettiği duumlşuumlnuumllen ilahi yasalarla Kreonrsquoun temsil ettiği duumlşuumlnuumllen beşeri yasalar
koronun ifadesine goumlre birbirinin iccediline geccedilmiş durumdadır Neredeyse aynı şeylerdir
110 Huper elpis Agamemnon sarayın oumlnuumlne geldiğinde Klyteimnestra bir halı serip şoumlyle seslenir ldquoDike onu bu yoldan umudunu aşan konağa iletsinrdquo Bu kahraman iccedilin tam bir peripeteiarsquodır Her şey duumlşuumlnuumllduumlğuumlnuumln tam tersine doumlner Buradaki elpis daha oumlnce techneacute konusunu tartışırken ele aldığımız pandora mitindeki elpisrsquotir İnsanı hayatta tutan umut koumlr umuttur Duumlşuumlnuumllenin eninde sonunda tam tersine doumlneceğini insandan gizleyen umut 111 Bkz Oudemans 1987 s 125
167
Her şeyden oumlnce Chthon soumlzcuumlğuuml temel olarak ccedilok anlamlıdır[hellip] Sadece kent toprağını değil aynı zamanda en buumlyuumlk tanrı olan Gaiarsquoya referans verir (338) [Gaia yani toprak] Nihai olarak oumlluumllerin ait olduğu bir yerdir Eğer son anlam kabul edilirse tamamen tersine doumlnmuumlş karşıtlıklarla karşılaşırız112
Toprağın yasaları yani definin ve goumlmmenin yasaları ne kadar ilahiyse Kreonrsquoun
temsil ettiği yasalar da o kadar ilahidir ccediluumlnkuuml bu yasalar da tanrılar tarafından
goumlzetilirler Kısaca diyebiliriz ki her iki yasa da eşzamanlı olarak hem ilahi hem de
beşeridir
Koronun gizliden gizliye ima ettiği tehlike buradadır Antigonersquodeki temel
ccedilıkmazlardan biri burada yatmaktadır İnsan yasalara dayanan bir duumlzen kurar bu
yasalar beşeri yasalardır ama insan bu yasalara tanrılar uumlzerine yemin ederek
bağlanır Yasanın ne kadarı beşeri ne kadarı ilahidir artık bilinemez ldquoOumlluumlnuumln
goumlmuumllmesirdquo de ldquooumlluumlnuumln gerektiğinde accedilıkta bırakılmasırdquo da hem ilahi hem de beşeri
referansları olan yasalardır Boumlyle bir muğlacircklık iccedilerisinde insanın haklıyı haksızdan
ayırabilmesi gerccedilekten kolay değildir
Bu konuda başarısızlığa uğrayan kişi kategorileri birbirine karıştırdığı iccedilin aileden
kabileden ihraccedil edilir Eğer soumlz konusu hatayı yapan kişi kentin tepesinde devletin
youmlnetiminde yer alıyorsa kentin bizatihi kendisini tehlikeye atacağından kentten de
suumlrguumln edilecektir113 Hypsipolis olan insan bir anda apolis oluverir Kısacası insan
oumlvuumllesi tekniğine logosrsquouna rağmen yine bizzat onların yol accediltığı tehditten
kurtulamaz Ccediluumlnkuuml tehditten kurtulmanın yolu yine logosrsquotan geccedilmektedir
Sofokles araccedilların kurnazca kullanımı yoluyla adalet ve adaletsizlik sorununun ccediloumlzuumllebileceğine inanmıyordu İnsan texnasrsquoa [technersquoye] sahip olmasına rağmen iyiyle koumltuumlyuuml karıştırabiliyordu Bu fikir adaleti insanın texnairsquosi iccedilinde varsayan sofist Phytagorasrsquoın kozmolojisiyle temelden ayrılmaktadır [Platon- Phytagoras 321] İnsanın texnairsquosinin ccedilaresizliği insanın cuumlretiyle bağıntılıdır (tolmas charin114 -375) Temel problem buradaki ldquotolmasrdquo kelimesinin hem sınırların
112 Oudemans 1987 128 113 Bkz Oudemans 1987 s 124 114 tolma (tolma) iyi anlamda Cesaret yuumlreklilik atılganlık koumltuuml anlamda aşırı cesaret kuumlstahlık pervasızlık cuumlret ayrıca işe girişmek kalkışmak korku verici ya da zor bir işe girişmek iccedilin cesaret bulmak risk almak gibi anlamları bulunmaktadır Bkz Liddell-Scott 1996 s 1803
168
aşılması succedilunu ima etmesi hem de duumlzenin kurulması iccedilin gerekli cesarete referans vermesidir115
Dolayısıyla techneacute olmadan insan kuumlltuumlr kuramaz ya dev dalgalar iccedilinde boğulur
gider ya soğuktan donar ya vahşi hayvanlar tarafından oumllduumlruumlluumlr ya da accedillıktan oumlluumlr
Koro şarkısı insanın bu tehditleri techneacute sayesinde bertaraf ettiğini accedilıkccedila belirtir
Fakat hemen ardından bize sezdirdiği ise techneacutersquonin oumlteki kaccedilınılması muumlmkuumln
olmayan yıkıcı yuumlzuumlduumlr
Koronun soumlzuumlnuuml ettiği hupsipolis apolis aslında bir ccedileşit pharmakon olarak
okunabilir Tıpkı pharmakonun hem zehir hem panzehir hem kurtarıcı hem de
kirletici olması gibi insan da hem hupsipolis hem de apolis olabilmektedir Adil bir
kral iken (hupsipolis) kentten kovulan ve apolis olan kişiler tragedyalarda bolca
bulunabilir Diğer taraftan yalnızca kentten atılmaktan soumlz etmez koro aileden
kovulmayı da ima eder (ldquoNe evime yakın olsun ne de duumlşuumlncelerimerdquo) Boumlylece hem
ailenin hem de polisin dışına suumlruumllme hem ailenin hem de devletin dışında kalmak
demektir Arthur Miller ldquoTragedya ve Sıradan İnsanrdquo [Tragedy and The Common
Man] adlı makalesinde tragedyalarda yalnızca krallar ya da soylular gibi toplumun
uumlstuumlnde yer alan kişilerin işlenmesinin tek doğru olmadığını sıradan bir insanın da
tragedya iccedilin uygun olabileceğini soumlyler116 Bunu da ironik bir dille ldquoOidipus ya da
Orestes gibi kahramanların yaşadıkları karmaşaların sıradan modern insanın da
yaşayabileceğinirdquo soumlyleyerek destekler Fakat burada şu soruyu sormak yerinde
olacaktır Neden tragedya soylu ya da daha genel bir ifadeyle toplumun tepesinde yer
alan kişileri konu almaktadır Neden Aristoteles bu konuda farklı bir tercihin de
olabileceğini belirtmemiştir Gerccedilekten de Millerrsquoın dediği gibi sıradan bir insan da
ldquotragedyanın konusurdquo olabilir mi Şuumlphesiz ki tragedyanın asıl meselesi krallar
soylular ya da tiranlar değildir bizatihi insanın kendisidir Ancak onu varlığının
imkanlarının en uccedil imkanlarıyla [buna varlığın en zati ve kaccedilınılmaz imkacircnı oumlluumlm de
dahildir] birlikte ele almak trajik etkiyi artırabilmektedir İnsanın hem pantoporos
115 Oudemans 1987 s 127-128 116 Miller Arthur ldquoTragedy and Common Manrdquo The Question of Tragedy Ed Arthur B Coffin EmText Sanfrancisco 1991 s 85
169
hem de aporos olması gibi eşanlı olarak hem hypsipolis hem de apolis olan
konumunu goumlstermek iccedilin sıradan bir insan uygun olmayabilir kanısındayız Sıradan
insanı başka bir deyişle ldquonormalrdquo bir insanı yani sınır aşmamış muğlacirck bir konuma
duumlşmemiş bir insanı tragedyanın konusu haline getirmek oldukccedila zor olacaktır Diğer
taraftan tragedyalarda da krallar yalnızca olabilecek en uumlst konumdan [hypsipolis]
en aşağı konuma [apolis] duumlştuumlkleri iccedilin tragedyanın konusu olmazlar Onlar zaten
tam da o ldquoarardquo konumda oldukları iccedilin trajik oumlzuuml taşımaktadırlar Yani bir kral
sıradan bir insana goumlre bulunduğu konum itibariyle muğlacirck bir yerdedir Kral bir
pharmakonrsquodur topluma musallat canavar sphenkslerden kurtarır Kente medeniyet
getirir kuumlltuumlr kurar Fakat buumltuumln bunları yaparken tehlikeli bir guumlccedil kullanır ve
tehlikeli guumlccedillere temas eder Onu bir kurtarıcı yapan guumlccediller onun yıkımına sebep
olur Kurtarıcı kral şimdi en aşağılık konuma itilir toplumun buumltuumln guumlnahlarını
uumlstlenerek kapı dışarı edilir kentten kovulur Bir kraldan yoksul bir meczuba
doumlnuumlşme [Kral Lear] tragedyanın dıştan goumlruumlnen unsurlarındandır Burada temel
olan kralın hali hazırdaki muğlacirck konumuyla hypsipolis apolis oluşuyla insanı
temsil edebiliyor oluşudur
Burada koro şarkısının anahtar soumlzcuumlğuumlne deinonrsquoa geri doumlnmemiz gerekiyor
Deinon soumlzcuumlğuumlnuumln medeniyet kurucu olduğu kadar onun altını da oyan bir guumlcuumln
muğlacircklığını anlatacak şekilde ccedilevrilmesi gerektiği accedilıktır Jebb deinon iccedilin
muhteşem soumlzcuumlğuumlnuuml oumlneriyordu117 Bu tuumlrden bir ccedileviri bu koro şarkısının
iccedileriğinin ldquoinsanın medeniyet kurucu guumlcuumlnuumln aklının ve yeteneğini oumlvguumlsuumlrdquo olduğu
yanılgısına suumlruumlkler bizi Şarkının trajik iması kaybolur Deinon da pharmakon gibi
muğlacirck bir soumlzcuumlktuumlr Bunu birinci boumlluumlmde yeterince tartışmıştık Kozmolojik
anlayışına bağlı olarak okuma biccedilimleri de doğal olarak farklılaşacaktır Eğer insanın
doğadan ayrılması esasına dayalı bir kozmolojinin iccedilinden duumlşuumlnuumlyorsanız eğer
birccedilok yorumcunun yaptığı gibi bu stasimonun insanın doğa uumlzerindeki
hacirckimiyetinin ve medeniyet kurucu guumlcuumlnuumln zafer şarkısı olduğuna inanıyorsanız
deinonu ldquokudretlirdquo olarak ccedilevirmenizden daha doğal bir şey olamaz Daha oumlnce
117 Bkz Jebb 1891 s 340
170
başka bir vesileyle soumlzuumlnuuml ettiğimiz sorun yani metne kendi duumlnyamızdan bakarken
kendi duumlnya algımızı da dayatmaya boumlylelikle metni goumlze goumlruumlnmeyecek bir şekilde
asimilasyona uğratma tehlikesi de bu doğallıkla birlikte oluşur
Aynı şekilde ayırıcı duumlşuumlnce bir yanda poros ile technenin deinonrsquola olan
bağlantısını da goumlzden kaccedilırır Zincire Vurulmuş Prometheusrsquota Prometheusrsquou
kayalara bağlarken Kratos Biarsquoya şoumlyle sesleniyor
Daha guumlccedilluuml vur iyice bağla bir teki bile ccediloumlzuumllmesin Ccediluumlnkuuml O [Prometheus] muumlthiş [deinos] aklıyla en ccedilaresiz [amecircchanocircn] durumlardan bile kurtulmayı [poros] biliyor118
Oumlluumlm archersquodir
Poros insanın her şeye cuumlret eden her yerde kendine bir ccedilıkış yolu ccedilare bulan onu
her şeye eriştiren guumlcuumlduumlr Pan-to-poros her şeyin deneyimlenmesini ima
etmektedir Fakat her şeyin deneyimlenebilmesine rağmen insan asıl tecruumlbeden
yoksundur Ccediluumlnkuuml hiccedilbir yetenek hiccedilbir şiddet eylemi ve kurnazca yapılmış hiccedilbir
alet insanı oumlluumlmden kurtaramayacaktır Ccediluumlnkuuml oumlluumlm insanın olanaksızlığının
olanağıdır Oumlluumlm [yani henuumlz-değil] ldquohenuumlz-olmayanrdquo olarak bir imkacircn olarak
durmaktadır Henuumlz-olmayan gelip ldquoolduğundardquo ise insanın buumltuumln olanaklılığı hitam
bulacaktır Gelmesi gereken hiccedilbir şeye karşı ccedilaresiz [amecircchanocircn] olmayan insan
[362] yalnızca oumlluumlm karşısında ccedilaresizdir Oumlluumlm alt edilebilecek uumlstesinden
gelinebilecek oumlteki şeylere benzemez Aslında oumlluumlm ldquohiccedilbir şeyin ccedilare olamadığı
şeyrdquodir
İsmene oyunun başında Antigonersquoye şoumlyle diyordu ldquoAteşli bir kalbin var soğuk
olana youmlnelmiş olmasına rağmen [thermecircn epi psuchroisi kardian echeis]rdquo119
Burada ldquosoğuk olanrdquo diye ccedilevrilen soumlzcuumlk [psuchroisi] aslında ldquoboşuna faydasızrdquo
anlamlarına da gelmektedir Soumlzcuumlğuumln buradaki kullanımı bu youmlndedir Fakat
Heidegger soumlzcuumlğuumln birinci anlamını yani soğuğu tercih eder Ve bu ldquosoğuk olanrdquola
118 Aiskhylos Zincire Vurulmuş Prometheus sat 59-60 119 Sophokles Antigone sat 88
171
kastedilenin oumlluumlm olduğunu belirtir120 Zira soumlzcuumlğuumln oumlluumller iccedilin kullanımları
bulunmaktadır121 Bu accedilıdan bu tuumlr bir ccedileviriye yanlış ya da aşırı bir yorum denemez
İsmene ardından şoumlyle diyor ldquoCcedilok şeyi yapabilecek durumdasın ama arzu [eros]
seni ccedilaresi olmayan bir şeye [amecircchanocircn] suumlruumlkluumlyor [ei kai dunecircsei g all
amecircchanocircn eras]rdquo122 Bu kez İsmenersquonin oumlluumlmden soumlz ettiği daha accedilıktır Ve son
olarak ldquoİnsan imkacircnsız olanın peşinde koşmamalırdquo [archecircn de thecircran ou prepei
tamecircchana] Burada cuumlmlenin arche soumlzcuumlğuumlne bağlı olarak farklı yorumlanma
olasılığı soumlz konusudur123 Filolojik tartışmanın dışında Heidegger arche ve
amechana soumlzcuumlklerinin birlikte kullanışına dikkat ccedileker Bir yanda Arche yani
başlangıccedil ilk olan başlangıccedilta yer alan diğer tarafta amechana yani hiccedilbir şeyin
ccedilare olamadığı şey vardır Biz sadece buradan esinlenerek archersquonin yani
başlangıccedilta yer alarak kendisinden neşet edenler uumlzerinde hacirckimiyet kuran şeyin
amechana hiccedilbir şeyin ccedilare olamadığı şey yani oumlluumlm olduğunu soumlyluumlyoruz Arche
oumlluumlmduumlr Antigone her şeyi youmlneten her şeyin nedeni başlangıccedil noktası archersquosi
olan oumlluumlmuumln peşine duumlşmuumlştuumlr Oumlluumlm ise amechana olandır
3232 İkinci Koro Şarkısı [583-625]
[583] Koumltuumlluumlkten [kakocircn] tatmamış nesiller Ne de kutlu [eudaimones] Ccediluumlnkuuml
tanrılardan bir eve gelen [585] Bir sarsıntı buumltuumln soyu Bir kuşaktan diğerine
sarsıp yıkar [ate] Nasıl ki Trakyarsquonın ruumlzgacircrları Dev dalgalar yapıp Azgın
nefesiyle [590] Derinlerin karanlığından [erebos huphalon] Kapkara kumu ccedilıkarıp
ccedilalkalar Ve kıyıya vuran dalgalardan Acı bir ağıt yuumlkselir [İşte boumlyledir bu felaket
de] [593] En başından beri suumlruumlyor Labdakosoğullarırsquonın [595] Oumlluumlmle tıka basa
Dinmeyen acıları Onları yıkan tanrıdan başka Hiccedilbir nesil diğerini Kurtaramaz
[600] Tam da şimdi Umut ışığıydı Oidipus soyunun Son dalı Yer altı tanrısının
120 Heidegger 1996 s 98 121 Bkz Liddell amp Scott 1996 psuchros maddesi 122 Sophokles Antigone sat 90 123 Bkz Heidegger 1996 s 100-101 ve Jebb 1891 s 26
172
Kan kırmızı tozu124 Yıktı onu Gururlu soumlzleri ve ccedilılgınlığı yuumlzuumlnden [605] Ey
Zeus hangi had bilmez Başa ccedilıkabilir senin guumlcuumlnle Ne her şeyi tuzağına duumlşuumlren
uyku Ne de yorulmak bilmez zamanın Huumlkmuuml geccediler sana [610] Sen goumlz
kamaştıran İhtişamıyla Oluumlmposrsquoun Sahibisin Geccedilmişte olduğu gibi Gelecekte
de her yerde Bu yasa huumlkuumlm suumlrecek ldquoOumllmekle yuumlkuumlmluuml her yaşam Lanetiyle-
yıkımıyla (ate) birlikte gelir duumlnyayardquo125 [615] Ccediluumlnkuuml serseri bir mayındır umut
Kimine huzur verir Kimine arzunun aldatıcılığını [apata kouphonoocircn erocirctocircn]
Ayakları hiccedil yanmamış Nasıl bilmezse ateşin yaktığını [620] İşte oumlyle kandırır umut
insanı Ccediluumlnkuuml eski zamanlardan bir bilgenin Uumlnluuml soumlzuuml [şoumlyle] ldquoTanrı kime
yıkım verecekse Er ya da geccedil o insan [625] İyiyi koumltuuml sanır koumltuumlyuuml iyirdquo
32321 İkinci Koro Şarkısı Accedilıklaması
Birinci koro şarkısındaki insanın doğa karşısındaki guumlccedilluuml duruşu burada tersine
doumlner Bir bakıma birinci koro şarkısında gizliden gizliye ima edilen tehlikeler
burada belirgin bir şekilde accedilığa ccedilıkarlar Bu kez buumltuumln korkunccedilluğu iccedilinde
karşımızda duran doğanın deinotesidir
Birinci koro şarkısında insanın rahatlıkla aştığı deniz şimdi korkunccedil dalgalarla dolu
bulanık ve hırccedilındır Yelkenleri şişirerek insanların gemilerle denizler aşmasını
sağlayan ruumlzgar burada fırtınaya doumlnmuumlştuumlr Fırtınalar dev dalgalara neden olmakta
ccedilalkantıdan kararmış denizler kıyıları doumlvmektedir Kıyılardan korkunccedil sesler
yuumlkselmekte bu sesler de Labdakosoğullarının acılarının işareti sayılmaktadır
124 Konis (toz) ya da kopis (bıccedilak) Soumlzcuumlğuumln kesin olarak hangisi olduğu belli değil Her iki durumda da ifade değişiyor Antigonersquonin kardeşinin uumlzerine ndashbuumlyuumlk bir ihtimalle- kanlı toz atması ile Kororsquonun bu soumlzleri hem Poluumlneikesrsquoi hem de Antigonersquoyi kastederek daha guumlccedilluuml bir şiirsellik yakaladığı duumlşuumlnebilir Bu yuumlzden burada ldquotozrdquo soumlzcuumlğuumlnuuml tercih ettim Bu konuda bkz Jebb 1891 s 114-15 Sabahttin Ali bu dizeleri şoumlyle ccedilevrilmiş ldquoŞimdi yer altı tanrılarının kanlı tozları delice soumlzler ve ccedilılgın bir ruh bu ışığı soumlnduumlruumlyorrdquo Goumlruumllduumlğuuml gibi ldquokanlı tozlarrdquo ifadesini Sabahattin Ali de tercih etmiş dizelere duumlştuumlğuuml dipnotta bu soumlzlerin Antigonersquonin kardeşinin uumlzerine serptiği tozlar iccedilin kullanıldığını belirttikten sonra mısraın devamındaki farklılığı şoumlyle accedilıklıyor ldquorsquoDelice soumlzlerrsquo tabiriyle Antigonersquonin Kreonrsquola muumlnakaşasında kullandığı sert lisan ve lsquoccedilılgın ruhrsquola da hiddetinden goumlzuuml kararan Kreonrsquoun hali tasvir ediliyorrdquo Sophokles 1941 s 41 125 Richard Jebb dizeleri şu anlamda ccedilevirmiş lsquoHiccedilbir oumllccediluumlsuumlzluumlk lanetten azade (ektos atas) gelmez duumlnyayardquo [hellip] Aşırı guumlccedil ya da servet ya da zenginlik boumlylesine buumlyuumlk herhangi bir şey tanrıların oumlfkesini uyandırır İnsan hubris goumlsterir ve bu ate getirirrdquo Jebb 1891 s 118
173
Bu sınırsız hareketlilik manzarası doğanın bozucu alt uumlst edici guumlcuumlnuuml goumlstermektedir (Yunanlıların goumlzuumlnde daima marjinal ve tehlikeli bir uumllke olan) Trakyarsquonın koumltuumlcuumll ruumlzgarları yer ile goumlk arasındaki ayrımı bozmaktadır126
Denizin dalgaları kozmik duumlzeni altuumlst etmektedir denizin dibinde kalması gereken
kara kum denize karışır aynı şekilde deniz kıyıyı doumlver karayı sarsar ve ruumlzgar da
ldquoruumlzgar olmaktan ccedilıkarrdquo dus-anemoi olur127 Buradaki doğanın sınır aşan guumlcuuml
olağanın dışında bir olguyu da ima etmektedir Erebos huphalon denizlerin
dibindeki karanlık ccedilukur Vernantrsquoa goumlre sadece bir ccedilukur olmanın ccedilok
oumltesindedir128 ilksel kaosu hatırlatmaktadır Bu da duumlzenin olmadığı bir zaman
dilimine işaret eder
İnsan bu kaotik guumlccedillerden kurtulmaya ccedilalışır fakat başaramaz Guumlccedil bir tanrının
elinden bir soya vurur tıpkı denizin karaya vurması gibi Koro benzerliğin altını
oumlzellikle ccedilizmiştir insanın başına gelen felaket de tıpkı doğanın kaotik goumlruumlntuumlsuuml
gibidir Bir başka metafor da umut konusundadır Dizede Elpisrsquoin umudun sıfatı
olarak kullanılan poluplanktos soumlzcuumlğuumlnuuml ldquoserseri mayınrdquo olarak ccedilevirdik Richard
Jebbrsquoin accedilıklamalarına goumlre burada tarifi yapılan umut ldquobilinmeyen denizlerde başı
boş dolaşan bir denizcirdquo imgesi oluşturmaktadır129 Dolayısıyla doğaya ait alan ile
insana ait olan alan bir kere daha bir araya gelir İnsan umudu taşıyan insan accedilık
denizde başı boş gezinen bir gemi gibidir Geminin kontroluuml bu kez birinci koro
şarkısında olduğunun aksine yalnızca onun elinde değildir Diğer doğal guumlccedillerin yanı
sıra tanrılar da geminin youmlnuumlnuuml tayin etmektedirler Ve umut bir ccedileşit yuumlzer-gezer
mayın gibi ya hiccedilbir şeye ccedilarpmadan yoluna devam edecek ya da insanı yıkıma
suumlruumlkleyecektir (Diğer taraftan umudun aldatıcı oumlzelliği de vardır ki buradan
bakıldığında onun hiccedilbir şeye ldquoccedilarpmadanrdquo yolunda devam edebilmesi muumlmkuumln
değildir)
126 Vernant amp Detienne Les Ruses de lIntelligence-La Metis des Grecs Paris 1974 s 154-55 aktaran Oudemans 1987 s 134 127 Bkz Oudemans 1987 s 134 128 Vernant amp Detienne 1974 s 155 Aktaran Oudemans agy 129 Jebb 1891 s 118
174
Bu koro şarkısında da yine kategorilerin birbiri iccediline nasıl geccedilmiş bulunduğunu
goumlrebiliyoruz Tanrılar doğa guumlccedillerinin yerini alabilmekte insan soyları atalarından
kalan lanetleri taşımak zorunda kalabilmektedirler Yıkımın neden geldiğine dair
ldquorasyonelrdquo bir accedilıklama yoktur Tanrı bir soyu yıkmak ister ve bir felaketle o soyu
yok eder Aslında tanrılardan yıkımın neden geldiğine dair bir gerekccedile olarak ldquosınır
aşımırdquo succedilundan soumlz edilir İnsan tanrı olmaya kalktığında şarkıdaki deyişle
haddini bilemediğinde [607] felaketin gelmesi kaccedilınılmazdır Fakat dizelerin
devamında bu tuumlrden ldquohaddini aşmardquo ile ldquofelakete uğramardquo arasındaki ldquorasyonelrdquo
bağ kaybolur Koro şarkısı had bilmenin de oumltesinde felaketin bizatihi kendisiyle bir
arada yaşadığımızı accedilıkccedila soumlyler thnaton bioto pampolu g ektos atas Oumlluumlmle
yuumlkuumlmluuml yaşam Atersquosi yıkımı-felaketi ile birlikte gelir duumlnyaya Duumlnyaya gelmek
demek acıyı da beraberinde getirmek demektir Ate yalnızca tanrılardan gelen dışsal
bir felaket değildir bir daimon gibi insanın doğumuyla birlikte varolur Diğer
taraftan yaşamın (Biosrsquoun) oumlluumlmluuml olmaya mahkum (thnaton) olması da başlı başına
Ate sayılabilir Başka bir deyişle insanın doğması insanın Atersquosidir Tam da bu
yuumlzden ldquoen iyisi hiccedil doğmamış olmakrdquotır Ama koro şarkısı hemen ardından yine
Elpisrsquoten soumlz eder Koumlr umut bu kez ldquoserseri mayınrdquo gibi dolaşmaktadır İnsanların
ccediloğuna teselli vermekte bir ccediloğuna da arzunun [Eros] aldatıcılığını sunmaktadır
Dolayısıyla tanrıların yıkmak istedikleri ldquohaddini aşanrdquo insan değil bizatihi insanın
kendisidir İnsan doğar doğmaz haddini aşmıştır
Burada ldquokoumltuumlcuumllrdquo bir tanrıdan ya da tanrılardan soumlz etmek de muumlmkuumln değildir
Ccediluumlnkuuml insana iyiyi koumltuuml koumltuumlyuuml iyi gibi goumlsteren şey umudun kendisidir Umut ve
arzu bu stasimonda birbirinden ayrılmaz şekilde işlenirler Sophokles ilginccedil bir
şekilde birinci stasimona atıfta bulunur Umut yani Elpis birinci koro şarkısındaki
niteliğini korumaktadır Diğer taraftan birinci stasimonda kuşlar iccedilin kullanılan
kouphonoocircn (kaygısız gamsız duumlşuumlncesiz) nitelemesi bu kez insan iccedilin kullanır
Birinci stasimondaki budala kuşların yerini insan almıştır bu kez avlanan insandır
Yine birinci stasimonda insana uumlstuumlnluumlk sağlayan ldquoakılrdquo bu kez iyiyi ve koumltuumlyuuml
birbirine karıştırabilmektedir
Burada koumltuumlcuumll bir tanrı tasvirinin olmadığını soumlyledik Zeusrsquoun bu dizelerdeki
anlatımı oldukccedila sakin dingin bir Zeus tasviri sunar Zeus insanların oumlluumlmluuml
175
oluşuna karşın oumlluumlmsuumlzduumlr zamana direnişiyle ve Oluumlmposrsquoun sahibi olarak sonsuz
bir guumlce sahiptir Diğer yandan bir karmaşa iccedilerisinde tasvir edilen doğaya karşı da
sakin bir goumlruumlnuumlm iccedilindedir Zeus sanki insanların duumlnyasından kopuk apayrı bir
duumlnyada varlığını suumlrduumlren bir tanrı gibidir Ancak bu uzak tanrılar alemi bir anda
insanların hayatlarına muumldahale edebilen bir konuma geccediler Tanrılar yıkmak
istediklerine Ate yıkım-felaket goumlndermekte ve onları şaşırtmaktadırlar Buumltuumln bu
tasviri yapılan kaotik ortamın sorumluluğunda tanrıların payı vardır İlk dizelerde
Antigone bunu doğrulamıştır zaten ldquoHiccedilbir acı kahır utanccedil kaldı mı Zeusrsquoun bize
yaşarken tattırmadığı[2]rdquo130
Diğer taraftan burada kirlilik duumlşuumlncesinin soydan soya nasıl suumlrduumlğuumlne ilişkin bir
accedilıklama da bulunmaktadır Ataların taşıdığı lanet soyun ldquoson dalırdquona kadar
varlığını suumlrduumlrmektedir Koro lanetten arınmanın imkansızlığını accedilık bir şekilde
ortaya koyar Hiccedilbir nesil bir diğerini kurtaramamaktadır Ccediluumlnkuuml bir tanrı soyu yıkan
eylemlerini suumlrduumlrmektedir Başka bir deyişle o tanrı dışında hiccedil kimse soyu bu
lanetten kurtaramamaktadır Antigonersquoyi Oidipusrsquoun lanetinden ayırmak muumlmkuumln
değildir bu accedilıdan Lanet herkese neredeyse aynı oumllccediluumlde dağıtılmıştır Tam da bu
yuumlzden oyunda Girardrsquoın deyişiyle figuumlrler arasındaki farklılıklar goumlzden
kaybolmaya başlar Eteokles ile Poluumlneikes arasındaki fark yitirilmiştir Onları
birbirinden ayırmak iccedilin toumlrenle goumlmme accedilıkta bırakma ayrımına gidilmiş fakat
başarılamamıştır Antigone ayrıma itiraz etmiş fakat sembolik olarak bu kez kendisi
farklılıkları birbirine karıştırma eğilimine girmiştir Babasına duyduğu bağlılığı
ağabeyine de goumlstermeye ccedilalışmış babasıyla ağabeyini karıştırmıştır Diğer taraftan
baba ile ağabey ensest sonucu ldquoaynırdquolaşmıştır Aynı şekilde Antigone ağabeyiyle
kocasını da karıştırır Haimonrsquoa youmlneltmesi gereken sevgi ve bağlılığı yıkıcı bir
şekilde ağabeyine sunar Başka bir deyişle Eros ile philiarsquoyı karıştırır
Buumltuumln bu kargaşayı birbirine karışmaları kaotikleşmeyi ccediloumlzecek olan iyi
duumlzenlenmiş bir rituumleldir Oudemans koro şarkısının başındaki kaotik doğa
manzarasını Labdakos oğullarının başına gelen felaketlerin bir metaforu olarak
130 Sofokles 1997 s 65
176
anlatmaktadır Ama muğlacirck nitelikli durumların altını da ccedilizer oumlluumlmsuumlzlerle
oumlluumlmluumller arasında yapılan ayrıma arada kalmış cesedin tehlikeli konumu dahil olur
Normalde bir miktar kumla ya da toprakla cesedin uumlstuuml oumlrtuumllduumlğuumlnde kirlilik riski
miasma tehlikesi ortadan kalkacaktır Fakat burada ikinci koro şarkısında da
değinildiği gibi ldquoyer altı tanrılarının tozurdquo Labdakosoğullarırsquonın ldquoson dalırdquonı
yıkmıştır Burada kastedilen Poluumlneikesrsquotir fakat aynı toz bu kez Antigonersquoyi yani
bir başka anlamda Labdakosoğullarırsquonın ldquoson dalırdquonı yıkacaktır Toz (ya da kum)
Antigonersquonin Poluumlneikesrsquoin cesedi uumlzerine atacağı kanlı toza doumlnuumlşmuumlştuumlr Boumlylece
Oudemansrsquoın ifadesiyle ldquodenizin karanlık diplerinden kopan kumlar Labdakos
soyunun uumlstuumlnuuml oumlrtmek iccedilin geri gelmiştirrdquo131
3233 Uumlccediluumlncuuml Koro Şarkısı [780-800]
[781] Ey Eros [Aşk] Savaşta yenilmez Malı muumllkuuml altuumlst eden Eros Uyuklayan
genccedil bir kızın yanağına konup Sabaha kadar noumlbet beklersin [785] Denizlerin
uumlzerinde oradan oraya gezinirsin Ve avlanırsın her yerde ıssız kuluumlbelerde bile
Ne tenhalarda yaşayan canlılar Ne bir guumlnluumlk oumlmruuml olan insan [790] Ne de
oumlluumlmsuumlzler Kurtulabilir senden Hepsine deliliği [mainomai] verirsin [791] Ve
sen insanın aklını ccedilelip Yolda gideni yoldan ccedilıkarırsın [dikaiocircn adikous] Ve sen
şimdi de sen uyandırdın Aynı kana sahip [xunaimon] İki insan arasındaki bu
kavgayı [795] Zafer Guumlzel gelinin goumlzkapaklarındaki tutkunundur Sonrasız
yasaların yanında huumlkuumlm suumlren bir guumlccediltuumlr bu [800] Ccediluumlnkuuml Aphroditersquoyle kimse baş
edemez
32331 Uumlccediluumlncuuml Koro Şarkısı Accedilıklaması
Birinci koro şarkısında tanrılar arka plandaydı İkinci koro şarkısı ise Zeusrsquoa bir oumlvguuml
niteliği taşıyordu Burada uumlccediluumlncuuml koro şarkısında ise insanla tanrılar arasındaki
muğlak guumlccedillerden birinin bir daimonrsquoun varlığından soumlz edilmektedir Bu guumlccedil
Erosrsquotur
131 Oudemans 1987 s 136
177
Birinci koro şarkısındaki hakim insan tasviri burada bir kere daha tersine doumlner
Eros birinci koro şarkısındaki ldquoguumlccedilluuml insanrdquoın yerine geccediler yani bu kez hayvanlar
ve insanlar uumlzerinde karada ve denizlerde oumlluumlmluuml oumlluumlmsuumlz tuumlm varlıklar uumlzerinde
huumlkuumlm suumlren guumlccedil Erosrsquoun guumlcuumlduumlr İkinci koro şarkısında Erosrsquoun insanı yanıltıcı
youmlnuumlne vurgu yapılmıştı Bu kez onun tuumlm evreni etkileyebilen yıkıcı guumlcuumlnden
bahsedilir
Her şeyden oumlnce Erosu erotik sevgi anlamının yanı sıra ccedilok daha temel bir kudret olarak birinin uumllkesi ve ailesi iccedilin duyduğu sevgiyi de kapsayan bir guumlccedil olarak duumlşuumlnduumlğuumlmuumlzde Erosun etkileşimli doğası daha iyi anlaşılabilir Eros tipik olarak hem duumlzen kurucu hem de duumlzeni tehdit eden bir guumlccediltuumlr132
Yunan tanrılarının birden fazla ismi birden fazla goumlruumlnuumlşuuml olmasının izlerini Erosrsquota
da goumlrebiliriz Uyuyan genccedil bir kızın yanağında ldquokonaklayanrdquo da yıkıcı bir savaşccedilı
olup buumltuumln zenginlikleri talan eden de odur bir gelinin goumlzlerindeki tutku olur ama
akrabalar arasına nifak sokan da insanı ccedilıldırtan da yine onun guumlcuumlduumlr Hem
uumlretmenin bereketin ccediloğalmanın hem de yok etmenin guumlcuumlduumlr
Dikaiocircn adikous (791) oksimoronu [ccedilelişik ifadesi] arzunun etkisi altında doğruyu yanlıştan ayırt edebilmenin muumlmkuumln olmadığını goumlsterir Benzer bir belirsizlik bilgi kategorisindeki Erosrsquoun ccedilevresinde de bulunur Eros bir taraftan kendini goumlruumlnuumlr kılar (έναργής [enargecircs] -795) diğer taraftan insan aklında ccedilılgınlığa (μέμηνεν [memecircnen] ndash 790) neden olur (792) Buradan ccedilıkacak sonuccedil şu olmalı Eros birleşme ve ayrılma arasındaki bir gerilim olarak vardır onun guumlcuuml oumlyle bir guumlccediltuumlr ki hem duumlzen hem de duumlzensizliği aynı anda gerccedilekleştirir Bu tam da bu yuumlzden iccedilten iccedile ccedilatışmalı ve kontroluuml muumlmkuumln olmayan evrenin vazgeccedililmez bir parccedilasını oluşturur133
Erosu ihmal etmek deliliktir ama onun guumlcuuml oumlnuumlnde boyun eğmek ona tapmak da
insanı deliliğe suumlruumlkleyebilecektir Bu konuda daha oumlnce Hippolytos oumlrneğini
vermiştik Hippolytos Artemisrsquoe tapıyor bakire kalmayı arzuluyor fakat bu
eylemiyle Aphroditersquoyi ve Erosrsquou ihmal ediyordu Birbirleriyle ccedilelişen iki tanrının
yol accediltığı muğlacirck pozisyonu bir dereceye kadar anlayabiliyoruz Ama aynı tanrının
birbiriyle ccedilelişik goumlruumlnen davranışlarını kavramakta zorlanıyoruz Eros diğer buumltuumln
132 Oudemans 1987 s 141 133 Goheen R H The Imagery of Sophoclesrsquo Antigone Princeton 1951 s 136 Aktaran Oudemans 1987 s 143
178
Yunan tanrıları gibi hem ona saygı duymamızı hem de ona karşı belirli bir mesafede
kalmamızı gerektiren bir tanrıdır Buumltuumln Yunan tanrıları gibi hem yararlı ve hem de
tehlikelidir Bu kadar muğlacirck değişkenlerin iccedilinde insanın yolunu kaybetmemesi
neredeyse imkansızdır
Antigonenin Erosla ilgili olarak bulunduğu trajik pozisyon iki aşamalıdır Bir
taraftan cinsel yanı olmayan bir Eros tarafından yani oumlluuml akrabanın sevgisi ve oumlluuml
sevgisi tarafından ele geccedilirilmiştir Antigone hem ensestin hem de nekros-philiarsquonın
kıyısında gezinmektedir Diğer taraftan tam da bu arzuları yuumlzuumlnden cinsel anlamıyla
Erosu ihmal etmektedir Ccediluumlnkuuml imkacircnsıza acircşık olan Antigone kendi dişil uumlreme
ergonunu ve Labdakos soyunun devamı gibi ailevi sorumluluğunu ihmal etmek
zorundadır Diğer taraftan Kreon da Erosrsquoun cinsel youmlnuumlnuuml reddetmiştir O da
Antigone gibi kendi ailesinin uumlremesini ve ccediloğalmasını yadsımış oğlu Haimonrsquoa
engel olmuş aynı zamanda onunla ccedilatışmaya da girmiştir134 Levi-Straussrsquoun ikili
karşıtlıklar tablosunda135 da accedilıkccedila goumlruumllebileceği uumlzere buumltuumln Thebai uumlccedillemesi (ve
mitolojisi) philia [sevgi] ve ekhtrosrsquoun [nefret] fizyon ile fuumlzyonrsquoun ayrılma ve
birleşmenin suumlrekli tekrar ettiği bir doumlnguuml biccedilimindedir Hem sevgide hem de
nefrette sınır aşımı soumlz konusudur Ve bu sınır aşımlarının tuumlmuuml de kandaşlar
[xunaimon] arasında meydana gelmektedir Erosrsquoun aynı kana sahip insanlar
arasındaki konumu ccedilok daha tehlikeli olmaktadır Erosrsquoun varlığı bir taraftan enseste
kadar uzanabilmekte diğer taraftan yokluğu da kardeşlerin birbirini oumllduumlrmesine ya
da baba ile oğlun birbirine duumlşmesine neden olabilmektedir
3234 Doumlrduumlncuuml Koro Şarkısı [944 - 976]
[944] Buumltuumln guumlzelliğiyle Danae de boumlyle Katlanmış [945] Guumln ışığını demir
duvarlarla değişmeye Ve bu lahit gibi gizli Demirden odada hapsedilmişti Ah
ccedilocuk ccedilocuk [950] Soylu bir ailedendi o da senin gibi Ve karnında taşıyordu
Zeusrsquoun altın olup da damlayan spermini Fakat kaderin guumlcuuml dehşet bir guumlccediltuumlr
134 Bkz Oudemans 1987 s 144 135 Bkz Levi-Straussrsquoun Thebai Miti İkili Karşıtlıklar Tablosu Ek 1
179
[moiridia tis dunasis deina]136 Ne mal-muumllk zenginlik ne Ares ne kent duvarları
Ne de denizde dalgaların inlettiği kara gemiler Koruyamaz insanı kaderin elinden
[955] Ve Dryasrsquoın gem vurulup ehlileştirilmiş Oumlfkesine hızlı azgın oğlu
Hedonrsquoların kralı [Lykurgos] Alay edince Dionysos diniyle Bağlayıp elini kolunu
tanrı Kayalık bir mağaraya kapattı Deliliğinin taşkınlığı yavaş yavaş azaldı [960]
O zaman farkına vardı tanıdı Ccedilılgın alaylarla saldırdığı tanrının Kim olduğunu
anladı [Dionysos tarafından] ele geccedilirilmiş kadınları [entheous gunaikas] [965]
Bastırmak meşaleleri soumlnduumlrmek istemiş Ve fluumlt ccedilalan Musarsquoların oumlfkesini
uyandırmıştı [966]
Kara Kayalarrsquoın bir yanında Boğaziccedili kıyıları Diğer yanında Trakyarsquonın
Salmidessusrsquou [970] Orada yakınlarda Tanrı Aresrsquoin Tapınağı Oradan goumlrduuml
Tanrı uğursuz yarayı Phineusrsquoun iki oğlunun goumlzlerinde [975] Vahşi karısının
[Eidothea] kanlı elleri Ve hanccediler değil bir mekiğin ucuyla accediltığı yarayı [977] İki
ccedilocuğun intikam arzusuyla bakan Goumlz bebeklerine karanlık ccediloumlkmuumlştuuml Zavallılar
acıyla kıvranıyorlardı [980] Korkunccedil kaderlerine ağlıyorlardı Mutsuz bir evlilik
yapan anadan [Kleopatra] doğmuşlardı Ki anaları Erektheusrsquoun soyundan
geliyordu Babası Boreasrsquoın uzak mağaralarında Ve ruumlzgarları iccedilinde buumlyuumlmuumlştuuml
[985] Kısraklardan geri kalmazdı tepelere tırmanmada Bir tanrı ccedilocuğuydu fakat
O da yaşlı Moirarsquoların elinden Kurtulamadı ccedilocuğum
32341 Doumlrduumlncuuml Koro Şarkısı Accedilıklaması
Doumlrduumlncuuml koro şarkısında uumlccedil farklı mitolojik karakterin hikacircyesi anlatılmaktadır
Danae Lykurgos ve dolaylı olarak da Kleopatra Uumlccedil hikacircyenin de ortak bir noktası
olup olmadığı oldukccedila tartışmalıdır Kitto ortak temanın ldquokaranlıkrdquo olduğunu
ldquozuluumlmrdquo ve zulme karşılık olarak gelen ldquointikamrdquoın bunlara eklenebileceğini
belirtir137 Richard Jebb ise ortaklığı Antigone ile olan ilişki uumlzerinden kurmaya
136 Aslında bu satırlar ldquoMoirarsquoların belirlediği herhangi bir şeyde deina [dehset] vardırrdquo anlamında da okunabilir 137 Kitto H D F Grek Tragedy A Literary Study Routledge London New York Third edition 1961 s 165
180
ccedilalışır Ona goumlre ldquosoylulukrdquo ve ldquozalimce hapsedilmerdquo temaları hikacircyeleri
Antigonersquoye bağlamaktadır Bunların dışında Jebb koronun ldquotarafsızrdquo olduğunu
iddia etmektedir138 Aslında hikacircyelerin hem ortak oumlzelliklerinin olduğu hem farklı
temaları da ifade ettiği ve hem de sadece Antigonersquoye değil Kreonrsquoa da atıfta
bulunduğu soumlylenebilir Oumlrneğin Segal Antigone ccedilevirisinde yaptığı satır
accedilıklamalarında hikacircyelerin bir yandan Antigonersquoyi teselli edecek nitelikte olduğunu
diğer taraftan da Kreonrsquola ilişkilendirilebileceklerini belirtir139 Kitto da hikacircyelerde
accedilıkccedila Kreonrsquodan bahsedilmediğini ancak belirgin goumlndermeler bulunduğunu
duumlşuumlnmektedir140
İlk hikacircye Danaersquonin tıpkı Antigone gibi ldquokapatılmasırdquoyla ilgilidir (Hikacircyelerin
tuumlmuumlnde bir ldquokapatılmardquo temasının olduğu goumlruumllebilir) Danaersquonin babası Argos
kralı Akrisios kızından doğacak bir ccedilocuğun kendisini oumllduumlreceği kehanetini alınca
onu duvarları tunccediltan bir zindana kapatır Fakat Zeus damlaları altından bir yağmura
doumlnuumlşerek kızın kapatıldığı yere girer ve onu hamile bırakır141 Koro şarkısının ikinci
hikacircyesi ise daha ccedilok Euripidesrsquoin Bakkhalar oyununun konusunu ccedilağrıştırır
Bakkhalarrsquoın Pentheusrsquou gibi burada anlatılan Lykurgos da Dionysos dinine karşı
eylemlerde bulunmuş ve sonunda tanrı tarafından cezalandırılmış birisidir Aslında
Homerosrsquota anlatılan Lykurgos hikacircyesi biraz farklıdır Homerosrsquotaki ilgili kısımda
Lykurgos Nysa Dağırsquondan inmekte olan Dionysos eşlikccedilisi kadınları kovalamış
yakaladıklarını da doumlvmuumlştuumlr Dionysos bunun uumlzerine korkarak kaccedilmış ama olan
bitenden haberdar olan Zeus Lykurgosrsquoa kızarak onu koumlr etmiştir142 Sofokles ise bu
hikacircyeyi Antigonersquonin durumunu anıştıracak şekilde değiştirerek anlatır Lykurgos
zincire vurulur ve Antigone gibi kayalık bir mağaraya kapatılır Ama kapatılmanın
ardından ldquoaklı başına gelirrdquo Dionysosrsquoun tanrılığını ve guumlcuumlnuuml tanır
Koro şarkısındaki sonuncu hikacircye Kleopatra hikacircyesidir Kleopatra Boreasrsquoın kızıdır
ve Phineusrsquola evlenir İki ccedilocuğu olur Bir suumlre sonra Phineus Kadmosrsquoun kız
138 Jebb 1891 s 169 139 Sophocles 2003 s 156 140 Kitto 1961 s 165 141 Bkz Erhat Azra Mitoloji Soumlzluumlğuuml İş Bankası Yayınları Altıncı Basım 1996 s 28-9 142 Homeros İlyada Ccedilev Azra Erhat A Kadir Can Yayınları 18Basım 2004 VI 130-140
181
kardeşi Eidothea ile evlenir ve Kleopatrarsquoyı hapseder Eidothea da Kleopatrarsquodan
olma iki ccedilocuğun goumlzlerini koumlr ederek annelerinin yanına goumlnderir143
Uumlccedil hikacircyenin birbiriyle olan ortaklığı ayırıcı kozmoloji accedilısından belirsizleşir
Oumlzellikle adalet-adaletsizlik ikiliğiyle baktığımızda Danae ile Kleopatra ve
ccedilocuklarının masum olmalarına rağmen hapsedildikleri diğer taraftan Lykurgosrsquoun
ise bir succedillu olduğu goumlze ccedilarpar Dolayısıyla hikacircyeleri bir araya getiren ortak
oumlzelliğin ne olduğu bu ccedilerccedilevede belirsizleşir Oysaki
Buradaki problem oumlncelikli olarak adalet ve adaletsizlik değil kozmolojik sınırların aşılması meselesidir Bu sınır ihlallerinin ihlalciyi yuumlceltmesi ya da aşağı bir konuma duumlşuumlrmesi ccedilok oumlnemli değildir Buumltuumln bu hikacircyelerde [kategorilerin] karmaşa[sı] ve sınır aşımı zirvededir adalet ve adaletsizlik ise ikinci plandadır 144
Oudemans uumlccedil hikacircyeyi kendi arasında birleştiren motifin sınır aşımı olduğunu
soumlylemektedir Ona goumlre hikacircyelerin tuumlmuumlnde insanın doğayla olan ilişkisinde bir
sınır aşımı ve tecavuumlz goumlze ccedilarpmaktadır145 Bu tuumlr sınır aşımları Yunan
mitolojisinde oldukccedila sık karşılaşılan motiflerdendir Danaersquonin durumunda bu ccedilok
accedilık bir şekilde goumlruumllebilmektedir Oumlncelikle onun ldquokadınsı doğasırdquona onun dişil
ergonuna muumldahale soumlz konusudur Onun doğurma guumlcuumlne başka bir deyişle
doğanın uumlreme guumlcuumlne karşı ccedilıkılır Tam da bu noktada soumlylendeki yağmur motifi
oldukccedila manidardır Zeus bir yağmur damlası şeklinde Danaersquoyi doumlller Yani doğası
bir başka deyişle ccedilocuk doğurma guumlcuuml engellenen Danae yine bir doğa olayı ndash
yağmur- ile kendi ndashengellenen- doğasına kavuşur Mit doğanın karşı konulamaz
guumlcuumlnuuml oumlnuumlne geccedililemezliğini goumlstermektedir Koro şarkısı ldquokaderden
kaccedilılamayacağırdquonın Moiraların bu accedilıdan ldquodehşetrdquo verdiğinin altını ccedilizer Ancak
diğer taraftan Danaersquonin ldquokendi doğasınardquo kavuşması hamile bırakılışı da başka bir
sınır ihlalidir İnsan ve tanrı oumlluumlmluuml ve oumlluumlmsuumlz kategorileri birbirine girmiştir
Danae tam olarak muğlacirck bir konumda kalır Daha doğrusu Danaersquonin marjinal
konumu sınırdaki pozisyonu daha da guumlccedillenir
143 Jebb 1891 s 173 144 Oudemans 1987 s 147 145 Oudemans agy
182
Toplumun sınırında marjininde yer alanların başında kralların geldiğini daha oumlnce
tartışmıştık Koro şarkısının ikinci hikacircyesi Lykurgos bu tartışmamıza uygun bir
oumlrnektir Koro şarkısının anlattığı Lykurgos mitolojisinde Dionysos Lykurgosrsquoa
ccedilılgınlık verir (manias deinon) Lykurgos bu ccedilılgınlığı esnasında kendi oğlunu
oumllduumlruumlr Dionysos onu ndashtıpkı Antigonersquonin kapatıldığı yer gibi- kayalık (petrocircdei) bir
mağaraya hapsedince aklı başına gelir
ldquoKayalık mağara hapishanerdquo motifi oldukccedila dikkat ccedilekicidir Konumu itibariyle
kent dışında kuumlltuumlr ldquodışrdquoındadır doğaya aittir ama diğer taraftan kuumlltuumlruumln varlığına
ilişkin oumlnemi buumlyuumlktuumlr Derridarsquonın deyişiyle ldquoduumlşuumlnuumllmemiş olanın ya da
dışlanmışın aşkın olanın ya da bastırılmışın mağarasırdquo olan bu yer ldquoait olmadığı
şeyin temelini oluştururrdquo146 Birinci koro şarkısında doğanın kudreti kuumlltuumlr
oluşturucu bir guumlccedil olarak kullanılıyordu Ama buna rağmen insanın technesiyle
ldquoboyunduruk altınardquo alınıyor doğanın bu tehlikeli guumlcuumlnuumln ldquokuumlltuumlrerdquo tecavuumlz etmesi
oumlnlenmeye ccedilalışılıyor suumlrekli olarak dışarıda tutuluyordu Boumlylece bu guumlcuumln ikili
youmlnuuml olduğu ortadaydı ve bu oumlzelliği insanı da muğlacircklığa suumlruumlkluumlyordu Oresteiarsquoda
doğaya ait korkutucu bir guumlccedil olarak tanımlanan Erinyler uumlccedillemenin sonunda tam da
bu şekilde Atina hukukunun temeline yerleştirilmiştir Erinylerin kent dışına atılan
succedillunun vicdanının ya da katilin peşine duumlşmuumlş kanlılarının mitolojideki iz duumlşuumlmuuml
olduğu soumlylenir Bunlara katilin suumlrguumln ve kaccedilış boyunca maruz kaldığı doğanın
şiddetini de eklemek gerek Ccediluumlnkuuml ccediloğunlukla kentten suumlruumllen succedilluların vahşi
hayatta fazla yaşayamadıkları ccediloğunlukla ccedilıldırarak veya accedillıktan oumllduumlkleri
bilinmektedir147 Oresteiarsquoda intikam vazifeleri Athena tarafından ellerinden alınmış
gibi goumlruumlnen Erinyler tam tersine Atina hukuku iccedilinde ccedilok daha yuumlksek bir mevkie
yuumlkselirler Hukukun soyut guumlcuumlnuumln iccediline yerleşirler onun yaptırım guumlcuumlnuumln bir
parccedilası olurlar yasaların korkutuculuğunun temelini oluştururlar Başka bir deyişle
yasaların soyut guumlcuumlnuumln bizatihi kendisi olurlar Ama diğer taraftan onlar kente
kuumlltuumlre ait değillerdir (oumlyle ki Oluumlmposrsquolular da onlardan nefret etmektedir) vahşi
146 Derrida Jacques Glas tr John P Leavey Richard Rand University of Nebraska Press Lincoln and London 1986 s 166 147 Bkz Aeschylus 1926 sat 244-266 s 297 Thomson Georges Tarih Oumlncesi Ege Eski Yunan Toplumu Uumlstuumlne İncelemeler Ccedilev Celal Uumlster 2 Cilt Payel Yayınevi İstanbul 1995 cilt 1 s 152
183
doğanın unsurlarıdırlar ve gerccedilek işlevlerini (hem yeni hem de eski) goumlrebilmeleri
iccedilin oumlyle kalmak zorundadırlar Dışarıdadırlar ama iccedileriyi varederler
Benzer bir şekilde ldquokayalık hapishanerdquo sayesinde şiddetin uygulanması doğaya
bırakılmaktadır Boumlylece şiddetin yeni şiddetler doğurma riskinden kurtulmuş olunur
Diğer taraftan burada ldquoboyun eğdirmerdquo (zeuchthecirc - 955) ifadesi birinci koro
şarkısındakini (zugoocirc - 351) ccedilağrıştıracak şekilde kullanılmıştır Birinci koro
şarkısında insan doğaya (toprağa ve yaban hayvanlara) boyun eğdirirken burada bir
tanrı tarafından ona (Lykurgosrsquoa) gem vurulmuştur Lykurgosrsquoun zincirlenerek Tanrı
tarafından kapatılmasının nedeni de onun yani Lykurgosrsquoun ldquodoğanın kuumlltuumlre
muumldahalesirdquoni şiddetle engelleme isteği yuumlzuumlndendir Lykurgos ldquoTanrının
hacirckimiyetine girmiş kadınlarırdquo [entheous gunaikas - 965] bastırmaya kalkınca beşeri
sınırları aşarak tanrısal kudretin şiddetine temas (psauocircn -961) etmiştir Buradaki
psauocircn soumlzcuumlğuuml kutsal olan bir şeye dokunulması yasaklanmış olan bir şeye
dokunmayı ima etmektedir
Koro şarkısındaki uumlccediluumlncuuml hikacircyenin de doğa ve kuumlltuumlruumln birbirine karışmasını ifade
ettiği ccedilok accedilık bir şekilde goumlruumllebilir
Diğerleri gibi Kleopatra da tanrısal olanla insandan aşağı olanı [subhuman] buumlnyesinde bir araya getirir Kleopatra Atina medeniyetinden ccedilok uzakta (983) doğal bir mağarada yetişmiştir Babası Boreas [Poyraz] bir tanrıdır ama aynı zamanda bir doğa olayıdır Ruumlzgacircrlardan biridir Kleopatra tanrıların ccedilocuğudur (theocircn pais - 986) ve bir kısrağa benzer (hamippos - 985) Tıpkı Danaenin tabiat ile tanrılar arasında Lykurgosun da krallık ile bir hayvan arasındaki pozisyonu gibi Kleopatranın marjinalliği de belayı davet eder Oğulları koumlr edilmiştir ve yine Trakyada Salmuumldessus ve Kara Kayaların kıyısında olması hiccedil de tesaduumlf değildir Salmuumldessus sığ suları yuumlzuumlnden gemilerin karaya oturduğu ve yerli halkın gemileri kanlı bir şekilde yağmaladıkları bir yer olarak nam salmıştır (Kamerbeek A 169) Yabanıl [wild] tanrı Aresin bu topraklarla ilişkisinin olması tesaduumlf değildir (Coleman RCA 21) Trakyanın yabanlığı Kleopatranın ccedilocuklarının vahşi (agrias - 973) uumlvey anasında kendini goumlsterir148
Oudemans Kleopatrarsquonın marjinalliği ile diğer iki mitolojik figuumlr arasında benzerlik
bulmaktadır Charles Segal de Kleopatrarsquonın muğlacirck pozisyonunu benzer bir şekilde
148 Oudemans 1987 s 148
184
accedilıklamaya ccedilalışır149 Segal ldquomağarardquo motifinin Kleopatra hikacircyesinde tanrısallık ile
yabanıllık arasında bir pozisyonda karşımıza ccedilıktığını ima eder Bir yandan
Kleopatrarsquonın doğup buumlyuumlduumlğuuml mağaralar vahşiliğe ve yaban hayata dair vurgular
taşırken (oumlrneğin Kleopatrarsquonın yaban atlarına benzetilmesi bazı versiyonlarda
bizatihi bir at olarak tasvir edilmesi gibi) diğer yandan ailevi koumlklerinin tanrılara
dayanmasıyla yan yana resmedilir Segal Kleopatrarsquonın babasının ldquodoğanın
şiddetininrdquo semboluuml olduğunu belirtir150 Poyraz yani Boreas kuzey ruumlzgacircrları
arasında yıkıcı etkilere sahiptir Hesiodosrsquoun ldquoazgın esişlirdquo diye tanımladığı151
Boreas ldquokara bulutlarla goumlkten sağanak sağanak kopan ve engin dalgalarla denizi
allak bullak eden azgın bir yel buz gibi esen bir kasırgardquodır152 Yunan mitolojisine
goumlre Boreas Trakyarsquoda oturmaktadır Tıpkı Zeusrsquoun Danae ile birleşmesi gibi
Boreas da Kleopatrarsquonın annesi Oreithyiarsquoyı zorla kaccedilırır ldquoYaban ve azgınrdquo
Boreasrsquoın tersine Oreithyia Atina medeniyetinin kurucusunun ndashErekhteusrsquoun-
kızıdır Kısacası Danae hikacircyesinde goumlrduumlğuumlmuumlz durum tabiat ile medeniyetin
birbirine karışması burada da işlenmektedir
Kategorilerin birbirine karışması temasının yanında koro şarkısının ikinci vurgusu
insanın kader karşısındaki ccedilaresiz konumudur Birinci koro şarkısında goumlrduumlğuumlmuumlz
insanın medeniyet kurma guumlcuuml ve doğa karşısındaki uumlstuumlnluumlğuumlne onun deinon
soumlzcuumlğuumlyle anlatılan guumlcuumlne karşılık olarak yeni bir deinon daha ortaya ccedilıkar Kader
moiridia tis dunasis deina Koro şarkısı ldquokaderin guumlcuumlrdquonuuml ldquodehşetrdquo olarak tanımlar
Başka bir deyişle bu dizeler Moiralarrsquoın belirlediği her şeyin potansiyel olarak deina
[dehşet] iccedilerdiğini ima etmektedir ldquoNe mal-muumllk zenginlik ne Ares ne kent
duvarları Ne de denizde dalgaların inlettiği kara gemiler Koruyamaz insanı
kaderin elindenrdquo [953-955] Bu soumlzler neredeyse oyunun ana fikrini oumlzetler gibidir
Birinci koro şarkısında oumlvuumllen insan technesinin ldquosınırlarırdquo burada bir kere daha
vurgulanır
149 Segal Charles Tragedy and Civilization An Interpretation of Sophocles Norman University of Oklahoma Press 1999 s 182 150 Segal 1999 s182 151 Hesiod Tanrıların Doğuşu (Theogonia) sat 378 152 Erhat 1996 s 75
185
3235 Parodos ve Beşinci Koro Şarkısı
32351 Parodos [100 - 155]
[100] Guumlneşin okları yedi kapılı Thebairsquonin şimdiye kadar goumlrduumlğuuml en guumlzel ışığını
veriyor Nihayet parladın ey guumlneş goumlzuuml altın guumlnuumln Dirke sularının uumlzerine
yuumlruumlduumln [105] Ve ak kalkanlı Argos ordusunu [ışınlarının] keskin ucuyla huzursuz
edip kaccedilırdın onları gerisin geri [110] Poluumlneikes kışkırttı toprağımıza karşı bu
orduyu Ccedilığlık atan ak kanatlı bir kartal gibi [115] ağır silahları ve at yeleli
miğferleriyle topraklarımızın uumlzerinde uccediltu [117] Evlerimizin uumlstuumlne gelince
durakladı Kana susamış mızrağıyla yedi kapımızın etrafında ağzını accediltı Fakat [120]
koca ağzını kanımızla dolduramadan ve Hephaistosrsquoun ateşi kulelerimizin başını
kaplamadan kaccediltı [125] Kartalın ardından savaşın guumlruumlltuumlsuuml oumlyle şiddetli oldu ki
Thebai ejderinin rakibi iccedilin kazanmak artık ccedilok zordu [127] Ccediluumlnkuuml Zeus oumlvuumlngen
dilden nefret eder Ve onları altın zırhlarını gururla şıkırdata şıkırdata taşkın bir
nehir gibi ilerlerken goumlruumlnce [130] surlarımıza ccedilıkıp da zafer naraları atmaya
başlayan adamı savurduğu ateşle vurdu [134] Adam sendeleyip toprağa duumlştuuml buumlyuumlk
bir guumlruumlltuumlyle [135] daha demin elinde meşalesi kudurmuş gibi cuumlretle bize oumlfkesini
haykırıyordu Ama umduğunu bulamadı işte ve oumltekilere de [140] en guumlccedilluuml
muumlttefikimiz Ares kendi kaderlerini dağıttı [141] Yedi komutan yedi kapıda yedi
duumlşmanla kapıştı Her biri tunccedil zırhlarını bozgun veren Zeusrsquoa armağan diye sundu
Sadece aynı ana-babadan olma iki kişi [145] kargılarını fırlattılar birbirlerine
Kargıların ikisi de zafer kazandı ve iki kardeş paylaştı ortak bir oumlluumlmuuml [148] Fakat
şeref veren Nike [Zafer tanrı] mutluluk iccedilinde guumlluumlmseyerek bir şarın uumlstuumlnde
Thebairsquoye geldi [150] Haydi geccedilen savaşları unutalım artık Geceler boyu şarkılarla
danslarla tanrıların tapınaklarını ziyaret edelim Ve belki danslarıyla Thebairsquonin
toprağını sarsan Bakkhos da bizi youmlnetir[155] Bakın Uumllkenin yeni kralı
Menoikeusoğlu Kreon buraya geliyor Tanrıların bize yolladığı yeni şartlar sebebiyle
yeni huumlkuumlmdarımız Kreon Yaşlılar meclisini bir emirle burada toplanmaya [160]
onu hangi sebep sevk etti acaba
186
32352 Beşinci Koro Şarkısı [1115 - 1152]
[1115] Kadmos kızının [Semele] gururu yıldırımlar saccedilan Zeusrsquoun ccedilocuğu ey ismi
ccedilok Dionysos Uumlnluuml İtalyarsquoyı sen korursun [1120] herkesin malı Eleusisrsquoin
vadilerinde huumlkuumlm suumlrersin Ey Bakkhos Bakkhaların yurdu Thebairsquonin yerlisi153 O
Thebai ki Ejderharsquonın dişlerinin goumlmuumllduumlğuuml topraklarından [1125] İsmenos ccedilayı
akar [1126] Meşalelerin dumanlı ışıltıları ikiz tepenin uumlzerinde goumlruumlr seni Orada
Korikarsquolı nymphalar senin varlığınla kendinden geccedilmiş halde etrafını sarar [1130]
Kastalyarsquonın pınarı da goumlruumlr seni Nysa tepelerinin sarmaşıklı bayırlarından
asmalarla dolu yeşil sahiline goumlnderirsin ve senin kutsal soumlzlerinin ccedilığlıkları eşlik
ederken onlara [1135] Thebairsquonin sokaklarında onları goumlzetlersin [1137] Yıldırımla
yanan ananın kenti Thebairsquoyi sen buumltuumln şehirlerden daha ccedilok tutarsın [1140] şimdi
buumltuumln şehir şiddetli bir hastalığa tutuldu [pandamos polis epi nosou] Yalvarıyoruz
Gel Arındırıcı ayaklarınla [katharsiocirci podi] Parnassusrsquoun sırtlarından gel [1145]
Koumlrfezin inleyen sularının uumlzerinden gel [1146] Ey ateş nefesli yıldızlar korosunun
lideri Ey gece ilahilerinin rehberi Zeusrsquoun ccedilocuğu [1150] Goumlruumln bize Buumltuumln gece
dans edip kendinden geccedilen kendini sana adamış hizmetccedililerinle [Thuiaisin] birlikte
goumlruumln bize Ortaya ccedilık ey şifa veren İakkhos
32353 Parodos ve Beşinci Koro Şarkısı Accedilıklaması
Parodos ve beşinci koro şarkısını birlikte duumlşuumlnmek gerektiği iccedilin ikisini sona aldık
Bu iki şarkı hem yapısal olarak hem de iccedilerik olarak birbirlerini tamamlamaktadır
Her iki şarkı da iccedilinde bulunulan koumltuuml durumun ifadesinden sonra kurtuluş umudunu
yakarısını dile getirir Her iki yakarı da ndashZeusrsquoa değil- Dionysosrsquoa yapılır
Oumlzellikle Parodos şarkısının ayırıcı kozmolojik bakış accedilısından yanlış okunabileceği
ortadadır ldquoMasum bir kentrdquo ve ona saldıran ldquohainrdquoler ya da ldquokoumltuumlrdquoler ayrımının
153 Jebb bu dizenin İngilizcesini şoumlyle ccedilevirmeyi uygun bulmuştur ldquoO Bacchus denizen of Thebes the mother-city of your Bacchants dweller by the wet stream of Ismenusrdquo Bkz Jebb 1891 s 200-201 Dionysosrsquoun sıfatı olarak kullanılan denizen soumlzcuumlğuuml ldquobir yere dışarıdan gelip yerleşerek vatandaş olmuşrdquo kişler iccedilin kullanılmaktadır Bu da Dionysos iccedilin uygun bir sıfattır ccediluumlnkuuml o hem Theibairsquonin yerlisidir ndashccediluumlnkuuml annesi Semele Theibairsquolidir- hem de kente uzun yıllar sonra ldquodışarıdanrdquo ve bir yabancı olarak gelmiştir
187
yapılması oldukccedila kolaydır İlk bakışta metnin uumlslubunun da okuru bu youmlnde bir
algıya suumlruumlkleyebileceği soumlylenebilir Oumlrneğin Rohdich iki şarkının nihai olarak aile
ve bireyin arzularına karşı polisin isteklerinin galip gelmesi olarak okunması
gerektiğini iddia eder Ona goumlre şarkılarda vurgulanan temel olgu kentin ndashdevletin-
bozulan duumlzeninin yeniden inşasıdır154 Bu iddia belirli bir duumlzeni ve bu duumlzeni
bozan bir guumlcuumln varlığını ima etmektedir Oysaki bu ayrım trajik anlayışımız
bakımından pek doğru goumlruumlnmemektedir
Parodos Poluumlneikesrsquoin Argos ordusuyla birlikte Thebairsquoye saldırışını savaşı ve iki
kardeşin oumlluumlmuumlnuuml anlatır Savaşın ardından gelecek ldquoguumlzel guumlnlerrdquoin umuduyla koro
soumlzlerini suumlrduumlruumlr Oumlncelikle burada Poluumlneikesrsquoin bir ldquohainrdquo olarak anlatılmadığını
soumlylemek gerekiyor Hem saldıran Poluumlneikes ve Argos ordusu hem de savunmadaki
şehir Thebai hayvan motifleriyle anlatılmaktadır Poluumlneikesrsquoin bir kartal olarak
tasvir edildiğini goumlruumlruumlz Poluumlneikes ldquoccedilığlık atan ak kanatlı bir kartalrdquo olarak kentin
uumlzerinde uccedilmaktadır Thebairsquolerin kanını iccedilecek bir vahşi hayvan olarak resmedilen
Poluumlneikesrsquoe karşın Thebai de yenilmesi zor bir ldquoejderhardquoya benzetilir Ejderha
doğrudan doğruya Thebairsquonin kuruluş mitinde yer alan Ejderharsquoya accedilık bir goumlnderme
taşımaktadır Nitekim koro 1125 satırda bu miti hatırlatır Thebai halkı Kadmosrsquoun
oumllduumlrduumlğuuml bir ejderhanın dişlerinin toprağa goumlmuumllmesinden doğmuştur Ama
topraktan doğanlar zırhlar iccedilinde baştan aşağı silahlıdırlar yuumlzlerinde her an
saldırmaya ve oumllduumlrmeye hazır olduklarını belirten bir ifade vardır Kadmos kendini
korumak iccedilin aralarına bir taş atar topraktan doğanlar bir anda birbirlerine girerler
Bu Thebai topraklarında doumlkuumllen ilk ldquokardeşrdquo kanıdır Bu arada mitolojiye goumlre
oumllduumlruumllen ejderha Aresrsquoin oğludur ve bu Kadmos ile Ares arasında uzun yıllar
suumlrecek olan bir husumetin doğmasına neden olacaktır Sonunda tanrılar araya
girecek ve (Ares ile Aphroditersquonin kızı) Harmonia ile Kadmosrsquou evlendireceklerdir
Fakat Harmonia yani Uyum Thebairsquoye beklenen uzlaşıyı getiremeyecektir Tam
154 Rohdich H Antigone - Beitrag zu einer Theorie des sophokleischen Helden Heidelberg 1980 s 46 51 214 Aktaran Oudemans 1987 s 154
188
tersine Kadmosrsquola Harmoniarsquonın duumlğuumlnuumlnde tanrılar tarafından takılan hediyeler
Thebairsquoye bela olacaktır155
Thebai ejderhası imgesi bir yandan kentin kurucu mitine referans verirken diğer
yandan toprağa ve kitonik tanrılara da goumlndermede bulunur Diğer yandan kartal ise
tanrı Zeusrsquoun simgelerinden biridir Zeusrsquoun kartal şekline buumlruumlnduumlğuuml mitolojide
sıklıkla geccedilmektedir Nasıl ki Thebai ejderi toprağa ait bir varlıksa kartal da
goumlkyuumlzuumlne aittir Boumlylece koro şarkısındaki trajik muğlacircklık ortaya ccedilıkmış olur
Bilindiği gibi Antigonersquonin yer ve yer altı tanrılarına (oumlrneğin Hades gibi) Kreonrsquoun
da goumlkyuumlzuuml tanrılarına (Zeusrsquoa) referans vererek konuştuğu uumlzerinde durulur Burada
bir kez daha goumlruumlruumlz ki oyundaki figuumlrlerin temsil ettikleri alanların sınırları
kesinlikten yoksundur Goumlkyuumlzuumlne ve Zeusrsquoa referans verdiği duumlşuumlnuumllen Kreon
toprağa ait ldquoejderhardquo ordusuna liderlik yapmaktadır Bu durum oldukccedila ironiktir
ccediluumlnkuuml Kreon ldquohayatın kitonik youmlnuumlnuuml goumlrmezden gelmektedirrdquo156
Benzeri ironik durumlar Thebai mitinde oldukccedila fazladır Bunun birccedilok yansımasını
koro şarkısında goumlruumlruumlz
İokasteyle ilgili olarak 53 satırda soumlylendiği gibi Ana ve eş iki isim bir yerde - İokaste anne ve eş fonksiyonlarını kaynaştırmıştı Daha oumlncesinde Oidipus babasını oumllduumlrmuumlştuuml - ailenin birliğini koruması gerektiği yerde bir ayrıştırma Bu ayrıştırma ve kaynaştırmanın bulaşıcı oyunu kardeşler arasındaki muumlcadelede de devam eder Bir olmaları gerekirken aralarındaki anlaşmazlık (neikeon ex amphilogon - 111 Poluumlneikesin ismiyle yapılan kelime oyununa dikkat ediniz) yuumlzuumlnden ikidirler İroni iki kardeşin gerccedilekten iki olamamasıdır Mızraklarını birbirlerine fırlattıklarında aynı anda onları kendilerine de fırlatmış olurlar Aynı şekilde bir başka ironi de onların ikiliğinin sonucunun birlik olmasıdır Onlar ortak bir oumlluumlmuuml paylaşırlar (147) Buna rağmen ironi oyunu sona ermez Poluumlneikes ve Eteokles ortak bir oumlluumlmuuml paylaşsa da cesetlerine farklı şekillerde muamele edilir157
Oudemansrsquoın da oumlrneklediği gibi fuumlzyon ve fizyon yani ayrıştırma ve kaynaştırma
motifi Thebai mitinin neredeyse her aşamasında goumlruumllebilir Yapısal antropolojinin
oumlnemli isimlerinden Levi-Strauss Mythologiques adlı doumlrt ciltlik ccedilalışmasında
155 Teibai soumlylenindeki uyum arayışlarıyla ilgili bkz Arıcı Oğuz ldquoAntik Yunan Tragedyasında Oumllccediluumlluumlluumlk (Socircphrosucircnecirc) ve Uyum (Harmoniacutea) Duumlşuumlncesirdquo Yayınlanmamış Yuumlksek Lisans Tezi İstanbul Uumlniversitesi Sosyal Bilimler Enstituumlsuuml İstanbul 2005 s91-113 156 Segal 1999 s 195 157 Oudemans 1987 s 157
189
Yunan mitolojilerinin ldquoikili karşıtlıklarrdquo158 şeklinde bir yapı sergilediklerini ortaya
koymuştur Bu karşıtlıklar Oudemansrsquoın fuumlzyon ve fizyon dediği olgulara
benzemektedir Levi-Strauss Thebai soumlylenine ilişkin olarak yaptığı ccediloumlzuumlmlemede
soumlylenin belli başlı motiflerini ortak oumlzellikleri goumlz oumlnuumlne alarak aynı suumltuna
yerleştirmiş ve bu şekilde soumlyleni doumlrt farklı suumltun oluşturacak şekilde oumlzetlemiştir
Ona goumlre Thebai mitinin yapısında doumlrt farklı oumlğe ikili karşıtlıklar şeklinde simetrik
bir yapı oluşturmaktadır ldquoAkrabalık bağının fazla oumlnemsenmesirdquo ile ldquofazla
azımsanmasırdquo motifleri birinci karşıtlığı oluştururken ldquoinsanın koumlklerinin topraktan
geldiğirdquo ile ldquobu olgunun reddedilmesirdquo motifleri de ikinci karşıtlığı
oluşturmaktadır159
Levi-Straussrsquoun Thebai miti ccediloumlzuumlmleme tablosunun birinci suumltununda ldquoakrabalığın
gereğinden değerli sayılmasırdquonın oumlrnekleri bulunmaktadır Buna goumlre Kadmos kız
kardeşi Europarsquonın kaccedilırılması uumlzerine fazla bir tepki vermiş onu yıllarca aramıştır
Bu arayış Kadmosrsquoun kız kardeşine olan aşırı sevginin bir goumlstergesidir Aynı
şekilde ndashbilinccedilsizce de olsa- Oidipusrsquoun annesi İokastersquoyle yatması ve Antigonersquonin
Polyneikesrsquoin goumlmuumllmesi iccedilin kendi hayatını feda etmesi ldquoaşırı sevgininrdquo oumlrnekleri
olarak sunulmaktadır
İkinci suumltun bu accedilıdan birinciye zıtlık oluşturmaktadır Bu suumltunun teması ise
ldquoakrabalığın gereğinden değersiz sayılmasırdquodır Burada Spartoilerin birbirini
oumllduumlrmeleri Oidipuslsquoun babasını oumllduumlrmesi ile Eteokles ve Polyneikes kardeşlerin
birbirlerini katletmesi oumlrnek olarak sunulur
Levi-Straussrsquoun ccediloumlzuumlmlemesi bize Thebai mitinin Oudemansrsquoın terimleriyle
konuşursak fuumlzyon ve fizyon arasında gidip geldiğini bir başka accedilıdan
goumlstermektedir
Toplum cinselliği ve kan doumlkmeyi belirli kurallara bağlamak sınırlandırmak
istemektedir Buradaki amaccedil doğanın kuumlltuumlre muumldahalesini muumlmkuumln oldukccedila
engelleyebilmektir Thebai mitiyle ortaya ccedilıkan sorunlardan biri budur Kuumlltuumlr
158 Bkz Ek 1 Levi-Straussrsquoun Theibai Miti İkili Karşıtlıklar Tablosu 159 Leach Edmund Levi-Strauss Ccedilev Ayla Ortaccedil İstanbul Afa Yayınları 1985 s 68
190
nerede biter doğa nerede başlar Bu ikisinin birbirinden ayrı tutulabilmesi ne derece
muumlmkuumlnduumlr Ya da birbirlerinden ayrılabilmeleri olanaklı mıdır
Levi-Straussrsquoun uumlccediluumlncuuml ve doumlrduumlncuuml suumltunları bu soruları daha belirgin bir şekilde
ortaya ccedilıkarır Bu suumltunlarda ldquoinsanın koumlklerinin toprakta olmasının yadsınmasırdquo ile
aksine olarak bu duumlşuumlncenin ldquopekiştirilmesirdquo bir zıtlık oluşturmaktadır
Uumlccediluumlncuuml suumltundaki ortak oumlğe acayip canavarların insan tarafından yok edilmesidir buna karşılık doumlrduumlncuuml suumltunda kendileri de bir oumllccediluumlde acayip yaratıklar olan insanlar yer almaktadır160
Yukarıda daha oumlnce değindiğimiz gibi insanın yaratılış efsanelerinden biri onun
topraktan (Spartoiler gibi) bir bitki gibi ccedilıktığına ilişkindir Uumlccediluumlncuuml suumltundaki
canavarlar (Sphenks ve Areslsquoin Ejderhası) toprağa ait oumlğelerdir ve bu ldquotoprağa aitrdquo
kitonik varlıkların insanlar tarafından (Kadmos ve Oidipus) oumllduumlruumllmesi Levi-
Strauss tarafından ldquoinsanın kendi koumlkeninin toprakta olduğunu yadsımasırdquo olarak
yorumlanır Buna karşın soumlylendeki oumlnemli kişilerin isim ve lakapları (topal solak
şiş ayak) ise insanın topraktan doğduğunun bir goumlstergesidir Levi-Strauss
Frazerrsquodan yaptığı bir alıntıyla bu durumu şoumlyle accedilıklar
Mitolojide Topraklsquotan doğan insanların evrensel bir oumlzelliği bunların derinliklerden ccedilıktıkları anda yuumlruumlyememeleri ya da beceriksizce yuumlruumlyebilmeleridirrdquo161
Bu accedilıdan ldquotopalrdquo ldquosakarrdquo ve ldquoşiş ayakrdquo gibi isimler bu duumlşuumlnceyi doğrulamaktadır
Kısacası Antik Yunanlsquoda yaygın bir inanış olan ldquoinsanın topraktan olduğu
duumlşuumlncesirdquo soumlylende tartışılmakta ancak tıpkı birinci ve ikinci suumltunlar arasında
olduğu gibi karşıt arguumlmanıyla birlikte sunulmaktadır Tartışılan asıl soru şudur
Başlangıccedilta insan bir ccediliftten mi (bir kadın ve bir erkekten mi) yoksa tekten mi
(topraktan mı) doğmuştur Levi-Straussrsquoun bu gibi iki uccedillu problemler arasında
soumlylenin bir ldquouyumrdquo oumlnerdiğini ndashve uyumun da sonunda geldiğini- iddia etmesinde
Hegelyen bir youmln vardır Bize goumlreyse soumlylen bu tuumlr sorulara cevap bulmanın
olanaksızlığını vurgulamaktadır Uccedillar arasında bir denge noktası bulmak bulunsa
160 Leach 1985 s 69 161 Leach agy
191
bile bu noktada kalabilmek muumlmkuumln goumlruumlnmemektedir İnsan yaşamının bizatihi
kendisinin muğlacircklığından başlayarak doğanın ve kuumlltuumlruumln sınırlarının kesinsizliği
bu imkacircnsızlığın en accedilık goumlstergesidir Eposun epik duumlnyanın sınırları kesin hatlarla
ccedilizilmiş kozmosuna karşın tragedyada tanrılar da ldquomuğlacirckrdquo nitelikleriyle oumln plana
ccedilıkarılırlar
Beşinci koro şarkısında oumln plandaki tanrı Dionysos ve koro onu ısrarla evrensel oumllccedilekte bir şifa veren duumlzen ve uyum getiren olarak goumlruumlr Dionysosun adlarından biri burada merkez konumdadır İakkhos (1153) Bu isimle onun cezalandıran ve ccedilıldırtan niteliğinin yanı sıra Eleusis misterileriyle olan ilişkisi de vurgulanır Boumlylece evrensel oumllccedilekte bir uyum tasavvuru ortaya ccedilıkar Dionysos asmalarla dolu yeşil kıyısıyla Nysanın sarmaşık kaplı tepelerinde vahşi doğa iccedilinde yaşamaktadır Fakat buna mukabil onun Thebai medeniyetinin kurtarıcısı olduğu duumlşuumlnuumlluumlr Sanki vahşi doğanın guumlccedilleri korkutucu youmlnlerini yitirmiş gibidir Dionysos hiccedil zorlanmadan denizi aşar karaları geccediler Yıldızlar korosuna liderlik eder fakat aynı zamanda kentin de hakimidir (episkopeocirc - 1136) Dionysosun yatıştırıcı guumlcuuml sebebiyle doğanın kente yaptığı şiddetli saldırıdan kurtarması iccedilin kendisine yalvarılır Hastalığına mukabil şifa veren ayaklarıyla gelmesi soumlylenir (1142-43) Thiasus coşkusunun muğlacircklığın kontroluuml yoluyla bir arınma olacağı duumlşuumlnuumlluumlr 162
Beşinci koro şarkısında hem Thebairsquonin kurtarıcısı hem de Zeus yerine kendisine
yalvarılan bir tanrı olarak Dionysosrsquoun adının anılması (Parodosrsquoun sonunda da adı
geccediler) gerccedilekten de anlamlıdır Oudemansrsquodan yaptığımız yukarıdaki alıntıda ortaya
konan iki youmlnluuml oumlzelliğine ek olarak burada Dionysosrsquoun bir başka muğlacirck niteliği
de Thebai ile olan ilişkisinde goumlze ccedilarpmaktadır O hem Thebairsquonin yerlisi [dweller]
hem de yabancısıdır [denizen] Kente dışarıdan gelmiştir mitolojide ccediloğu zaman
kendisinin Trakyarsquodan ya da Lidyarsquodan geldiği soumlylenir hatta ilgili toumlrenlerde onun
ldquouzak diyarlardan kente gelişirdquo canlandırılır oysaki onun doğum yeri Thebairsquodir
Annesi Thebairsquonin kurucusu Kadmosrsquoun kızı Semelersquodir Aslında bu accedilıdan da onun
ldquokimliğirdquo ile ilgili başka muğlacircklıklar goumlruumllebilir O hem bir oumlluumlmluuml -Semele- hem
de bir oumlluumlmsuumlzuumln ndashZeus- ccedilocuğudur Bu yuumlzden hem oumlluumlmluuml hem de oumlluumlmsuumlzlere ait
nitelikler barındırır Ayrıca iki kere doğmuştur oumlnce annesi sonra da babası Zeus
tarafından ldquodoğrulmuşturrdquo Bir versiyona goumlre ldquoilkrdquo oumlluumlmuumlnde kendisini titanlar
yemiş bunun uumlzerine Zeus Titanları yıldırımıyla yakmış ve Dionysosrsquou bu kuumlllerden
162 Oudemans 1987 s 158
192
yeniden yaratmıştır (Bu yuumlzden onun ldquotitanikrdquo youmlnuumlnuumln de olduğu soumlylenir)
Kendisine hem ldquooumlluumlmrdquouumln hem de ldquoyaşamrdquoın koruyucusu olarak tapınılmasının
sebebi budur Diğer taraftan bir yanıyla Oluumlmpos tanrılarıyla bağı vardır bir yanıyla
da doğanın unsurlarıyla oumlrneğin kitonik tanrılarla
Dionysosrsquoun bir başka oumlzelliği de kendisine şarabın mucidi olarak tapınılmasıdır
Uumlzuumlmuumln suyundan ilk defa onun şarap yaptığı ve bunu insanlara tanıttığı
soumlylenmektedir Şarap Yunan medeniyetinin ve kuumlltuumlruumlnuumln en oumlnemli oumlğelerinden
birisidir Bu yuumlzden Dionysos bir ldquokuumlltuumlr kurucusurdquo olarak anılır Fakat diğer taraftan
Dionysos ayinleri ldquovahşirdquo hayata dair izler taşımaktadır bu ayinlerdeki uygulamalar
neredeyse ldquokuumlltuumlrrdquouumln ve ldquomedeniyetinrdquo altını oyar Dionysos tapımları kent hayatını
ve sivil yaşamı tehdit edecek niteliktedirler Ayinlerde oumlluumlmle sonuccedillanabilen
kendinden geccedilmelerin yanı sıra kılık değiştirme ve oumlzellikle de ldquoccediliğ yemerdquo motifi bu
accedilılardan dikkat ccedilekicidir Dionizyak tapım ikili bir goumlruumlnuumlm taşımaktadır Bir
yandan tapınana mutluluk ve huzur veren kutsal bir kendinden geccedilme vahşi hayvan
yavrularını emzirme yılanlara sarılma ve danslar vs diğer yanda ise ndashaslında eş
zamanlı olarak- vahşi işkence eziyet [Sparagmos hayvanları parccedilalamak] adam
oumllduumlrme ve insan eti yeme [Omophagia Kurbanın ccediliğ etinin yenmesi] olgularının
goumlruumllmesi gibi163
Goumlruumllduumlğuuml gibi Dionysos bir paradoks tanrısı gibidir buumltuumln zıtlıkları aynı anda
barındırır Medeniyet ile yabanilik164 Oluumlmpos tanrıları ile kitonik tanrılar yaşam ile
oumlluumlm kent ile kent dışı gibi Bu yuumlzden koro bu karşıtlıklar arasında bir aracı
olacağını duumlşuumlnduumlğuuml iccedilin kendisine seslenir
Fakat duumlzenin kargaşaya olan bu zaferi nihai değildir duumlzen getiren Dionysos yaban Dionysostan ayrılamaz Parodosta olduğu gibi burada da bir uğursuzluk belirtisi hissedilir Dionysos sadece İakkhos yani şifa veren değildir onun pek ccedilok ismi vardır [1115] ve onun şiddeti ve ccedilıldırtıcılığı bakidir165
163 Dionysosrsquoun muğlak nitelikleriyle ilgili olarak ayrıca bkz Versnel 1990 s 132-135 164 Medeniyet ve vahşi hayat unsurları iccedilin bkz Ek 2 165 Oudemans 1987 s 158
193
Sonsoumlz Ccedilalışmamızda tragedyayı accedilıklayabilmek iccedilin muğlacircklık duumlşuumlncesine başvurmak
gerektiğini ortaya koymaya ccedilalıştık Muğlacircklık ile tragedya ilişkisi iki duumlzlemde
incelenebilir Tragedyayı ortaya ccedilıkaran toplumsal siyasi ve duumlşuumlnsel koşulların
niteliğinin eserlere yansıması bakımından muğlacircklık ele alınabilir Ya da muğlaklığın
tragedyada kendini goumlsterme biccedilimleri uumlzerine odaklanılabilir Biz ccedilalışmamızı
tragedyayı ortaya ccedilıkaran ve onu besleyen toplumsal koşulların muğlacircklık
durumlarını tartışmak yerine bu muğlaklıkların tragedyalarda kendini nasıl goumlsterdiği
uumlzerinden şekillendirmeye ccedilalıştık
Muğlacircklık kesinliğin olmadığı bir durumu goumlstermektedir kategorilerin birbirine
karıştığı ya da şeylerin herhangi bir kategoriye dahil olamadığı anları ifade eder
Diğer taraftan muğlacircklık mutlak bir kategorileştirmenin de imkansızlığını goumlsterir
Ccediluumlnkuuml her sınıflandırma ccedilabası yeni bir muğlaklığa yol accedilmakta insanın buumltuumln
tasnifleme ve ayrıştırma uğraşları bir kısır doumlnguumlnuumln iccedilinde devinmektedir
Ccedilalışmamızın ilk boumlluumlmuumlnde muğlacircklığı bir insanlık durumu olarak
konumlandırmaya ccedilalıştık ve tragedyaların da insan varlığındaki bu kesinsizlik
uumlzerinde şekillendiğini insanın evrendeki muğlaklığını bir sorun olarak ele aldığını
ortaya koyduk İnsan oumlzuumlnde kesinlikten yoksun bir varlıktır Onun hem canlı hem
de oumlluumlmluuml olması ama aynı zamanda oumlluumlme dair hiccedilbir ldquobilgirdquoye sahip olamaması
onu muallakta duran bir varlık durumuna sokar İnsanın oumlluumlme dair ldquokesinrdquo bir
bilgiye sahip olamayışı varlığın anlamına dair sorunun da hiccedilbir zaman kesin ve
sonlandırıcı bir cevap alamamasına neden olmaktadır İnsan kendisi hakkında yine
kendine soru soran insan ldquocevaplanamazrdquo karşısında ne yapacağını şaşırır
technersquoler yoluyla bu şaşkınlıktan ve bulunduğu muallak durumdan kurtulmaya
ccedilalışır Doğadan kendini ayırır onun tehditlerinden korunur kendine sığınak yapar
şehir kurar Evrene anlam verir mitoslar geliştirip dinsel duumlşuumlnceyi dinleri kurar En
geniş anlamıyla kuumlltuumlruuml icat eder ve insan merkezcil bir duumlnya inşa eder Buumltuumln
bunlar muğlacircklıktan kurtulmak iccedilindir Fakat tam da burada muğlacircklığın paradoksu
başlar İnsan ne kadar kesinlikler uumlzerine bir duumlnya kurmaya ccedilalışırsa ccedilalışsın
muğlacircklıktan kaccedilamamaktadır Yunan tragedyasının soumlylemeye ccedilalıştığı şey budur
Tragedya insanın kesinlik arayışına saldırmakta onun kendine kurmaya ccedilalıştığı
194
korunaklı kesin duumlnyanın altını oymakta onun rasyonel-teknolojik huumlkuumlmranlığının
boşunalığını ve hiccedilliğini hatırlatmaktadır Yunan tragedyası en iyisinin ldquohiccedil
doğmamış olmakrdquo ikinci en iyi şeyin ise ldquohemen oumllmekrdquo olacağını soumlylerken oumlluumlmluuml
olmanın insanı ne tuumlr bir muğlaklıkta bıraktığını da anlatmaktadır Oumlluumlmluuml olmak
insanı muğlaklığa goumltuumlruumlr ccediluumlnkuuml oumlluumlm hem insanın en zati varlık imkanıdır hem de
onun buumltuumlnluumlğuumlnuuml belirlemektedir İnsan yaşadığı muumlddetccedile hep eksik olarak
kalmaktadır şu ya da bu olabilmekte ancak varlığı ldquohitamrdquo bulmadan tamama
erememektedir Dolayısıyla oumlluumlm varlığın hitamı ve en son imkacircnı olarak varlığı hep
eksik bırakmaktadır Diğer taraftan oumlluumlm gerccedilekleştiğinde ise varlık tamlığa ermekte
fakat bu kez de kendini bir varlık olarak tecruumlbe edememektedir
Hegel Tinin Goumlruumlnguumlbilimirsquonin giriş boumlluumlmuumlnde şoumlyle diyor
Eğer bilgi mutlak oumlzuuml elde etmek iccedilin bir araccedilsa akla hemen bir aracın bir şeye uygulanmasının o şeyi kendi iccedilin olduğu şekliyle bırakmadığı onda bir doumlnuumlşuumlme ya da başkalaşıma yol accediltığı gelir Ya da eğer bilgi bizim etkinliğimizin aracı değil de hakikat ışığının kendisinin iccedilinden geccedilerek bize ulaştığı bir tuumlr edilgin ortam ise o zaman biz yine bu hakikati olduğu gibi değil bu ortamı aracılığıyla ve bu ortamda olduğu gibi almaktayız Her iki durumda da biz hemen doğrudan doğruya karşıtını doğuran bir aracı kullanmaktayız1
Hegelrsquoin bu soumlzleri uumlnluuml fizikccedili Heisenbergrsquoin Belirsizlik Kuramırsquonı
hatırlatmaktadır Heisenbergrsquoin teorisine goumlre oumlrneğin suyun sıcaklığını oumllccedilmek iccedilin
bir termometre kullandığımızda termometre suyun sıcaklığını duumlşuumlreceğinden hiccedilbir
zaman suyun ldquokesinrdquo sıcaklığı oumllccediluumllemeyecektir Belirsizlik Teorisirsquone goumlre hareket
halindeki bir elektronun yeri ve hızı bilinemez Bunu bilmeye ccedilalışmak karanlık bir
odadaki bilardo topunun yerini ve hızını bilmeye ccedilalışmaya benzetilmektedir Ccediluumlnkuuml
burada ldquobilmekrdquo topu tutmak topa temas etmek ve dolayısıyla topun youmlnuumlnuuml ve
hızını değiştirmek anlamına geleceğinden ldquokesinrdquo bir oumllccediluumlm imkansızdır Bu durum
birinci boumlluumlmde uumlzerinde durduğumuz Heideggerrsquoin oumlluumlmle ilgili arguumlmanına
benzemektedir Tıpkı bilardo topuna dokunmadan topun niceliğini
anlayamayacağımız gibi oumlluumlm gelmeden de varlık hakkında kesin olarak
1 Hegel ldquoTinin Fenomenolojisine Girişrdquo Hegelrsquoi Okumak Ed Tuumllin Bumin Kabalcı Yayınevi
İstanbul 1993 s 11-12
195
konuşamamaktayızdır Ancak tıpkı topa dokunmak gibi oumlluumlm de ldquokesinrdquoliği kesin
bir bilgiyi getireceği yerde onu yok eder Ccediluumlnkuuml oumlluumlm varlığın bir imkanıdır ama
varlığın imkansızlığının imkanıdır
Hegelrsquoin hakikatle ilgili olarak soumlylediklerine geri doumlnersek bilgi yoluyla hakikate
ulaşmanın imkacircnsızlığı insanı suumlrekli olarak muğlaklığın kısır doumlnguumlsuumlne iten
nedenlerden biridir Diğer taraftan Heideggerrsquoin oumlluumlm konusundaki arguumlmanı da bu
tuumlrden bir belirsizliğe dayanmaktadır Bu ccedilalışmamızda temel olarak ele aldığımız
muğlacircklık kavramının da ccedilıkış noktasını bu duumlşuumlnceler oluşturmaktadır
İnsanın evrendeki bu muğlacirck konumunu daha iyi anlayabilmek iccedilin unheimlich
(tekinsiz) deinon daimon techne gibi bir dizi kavram ve soumlzcuumlk uumlzerinde durmaya
ccedilalıştık Bunlar aynı zamanda bizim iccedilin Antik Yunan tragedyasının anahtar
soumlzcuumlkleri anlamına gelmekteydi Soumlzcuumlklerin koumlkenlerini ve anlamlarını
araştırırken her bir soumlzcuumlğuumln temelinde ikili bir anlamsal yan bulunduğunu birbirine
karşıt anlamlardan oluşan bu ikiliklerin birbirlerini dışlamadan eşzamanlı olarak bir
arada bulunabildiklerini goumlrduumlk Oumlrneğin Heideggerrsquoin deinonun karşılığı olarak
oumlnerdiği Unheimlich soumlzcuumlğuumlnde hem ldquoHeimrdquoın ldquotanıdık olanrdquoın ldquoolağanrdquoın
ldquobildik olanrdquoın hem de ldquoyabancırdquonın ldquoolağanuumlstuumlrdquonuumln ldquotuhafrdquo ldquokorkunccedilrdquo ve
ldquodehşetrdquoin aynı anda yer alabildiklerini buumltuumln bu anlam ccedileşitliliğinin ve
muğlaklığının insanın trajik durumunu tanımladığını ortaya koymaya ccedilalıştık Diğer
taraftan Heideggerrsquoin unheimlich accedilıklaması ile Freudrsquoun unheimlich ccediloumlzuumlmlemesini
oumlluumlm ve havf kavramlarıyla ilişkilendirmeye ccedilalıştık Freudrsquoa goumlre unheimlichrsquoin
karşıt anlamlarını da iccedilinde barındırmasının sebebi bir ccedileşit bastırmaydı İnsan
ccedilocukluk doumlneminde bir ccedileşit ldquooumlluumlmsuumlzluumlk guumlvencesirdquo olarak ldquoikizrdquoini yaratıyor
ancak sonradan ccedilocukluk doumlnemini terk ettikccedile bu ldquoikizrdquoini bastırıyordu Yetişkinlik
ccedilağlarında bastırdığı imgelerle karşılaştığında ise tekinsizlik hissine kapılıyordu
Freudrsquoa goumlre tekinsiz dediğimiz şeyde ldquokorkutucu olanrdquo zaten daha oumlnceden
bastırılmış ve unutulmuş olandı Dolayısıyla unheimlich yeni bilinmeyen ve yabancı
değil aksine tanıdık-bildik insanda koumlkluuml bir şekilde yer alan ve yalnızca bastırma
suumlreciyle akla yabancılaştırılmış bir şeydi Ccedilalışmamızda Freudrsquoun unheimlichrsquole
ilgili olarak geliştirdiği ldquobastırma hatırlamardquo ilişkisi ile Heideggerrsquoin havf terimi
arasında bir koşutluk kurulup kurulamayacağını tartıştık Freudrsquoun ccedilocuğa
196
ldquooumlluumlmsuumlzluumlk guumlvencesirdquo veren ve ilerleyen yaşlarda bastırılan ccediliftrsquoi ile Heideggerrsquoin
ldquotopos daimoniosrdquou arasında bir bağ olup olmadığı uumlzerinde durduk Freudrsquoun
ldquooumlluumlmsuumlzluumlk guumlvencesirdquo dediği şeye insanoğlunun geliştirdiği bir tuumlr ldquooumlluumlmsuumlzluumlk
stratejisirdquo dediğimizde mesele biraz daha accedilıklık kazanıyordu Oumlluumlmsuumlzluumlk stratejisi
oumlluumlm havfının getirdiği hiccedillik duygusundan kaccedilmak iccedilindi İnsan Heideggerrsquoin
terimiyle Dasein eğer hiccedilliğin iccedilinde onu suumlrekli olarak olumsuzlayarak
varoluyorsa hiccedillik bizatihi varlığın oumlzuumlne dair bir şeyse ve buna rağmen bu hiccedillik
havf anında kendisini goumlsterdiğinde bundan ldquokorkurdquo duyuluyorsa Freudrsquoun
ldquobastırılmışrdquo dediği şeyin bizatihi hiccedilliğin kendisi olduğu sonucuna varılabilirdi
Tekinsizlik anında bizde ldquokoumlkrdquolerinin olduğunu hissettiğimiz Heideggerrsquoin
deyişiyle iccedilinde devindiğimiz ve suumlrekli olarak onu olumsuzladığımız Freudrsquoun
deyişiyle ldquobastırma suumlreciyle akla yabancılaştırılmışrdquo olan şey lsquohiccedillikrsquoti lsquoHiccedillikrsquole
havf esnasında karşılaşabiliyor ve fakat onun ldquobilgisinirdquo hiccedilbir zaman tam ve mutlak
olarak elde edemiyorduk
Havf ve tekinsizlik hisleri insanda muumlthiş bir muğlacircklık hissi uyandırdıkları
Heideggerrsquoin deyişiyle sonlu varlıklar olduğumuzu bize hatırlattıkları iccedilin onlardan
muumlmkuumln olduğunca kaccedilmaya ccedilalışırız Oumlzellikle havf insanın en fazla guumlven
duyduğu varlığının kesinliğine [ldquovarımrdquoa cogitorsquoya] saldırır onu bir an iccedilin bile olsa
hiccedilliğiyle karşılaştırır Tragedyanın işlevi tam da bu noktada accedilığa ccedilıkmaktadır
Tragedya insanı kendisinden kaccediltığı bu havfla yuumlzleştirir ccediluumlnkuuml tragedya ele aldığı
konular ve onu işleme biccedilimiyle insandaki muğlacircklığı ortaya ccedilıkaracak şekilde inşa
edilmiştir
Ccedilalışmamızın ikinci boumlluumlmuumlnde muğlaklığa farklı bir disiplinin antropolojinin
perspektifinden bakmaya ccedilalıştık Burada ccedilıkış noktamızı oluşturan insanın
muğlaklıktan kaccedilmak iccedilin kuumlltuumlr kurduğu duumlşuumlncesiydi Burada kuumlltuumlruuml insanın
varlığına kesin ve sağlam bir zemin oluşturmak iccedilin geliştirdiği bir techne olarak
yaklaştık Oumlzellikle antropolojinin en temel tartışma alanı olarak rituumlel konusuyla
muğlacircklık arasındaki ilişki uumlzerinde durmaya ccedilalıştık Rituumlellerin muğlacircklık
durumundan kurtulmak iccedilin geliştirilmiş kuumlltuumlrel araccedillar ve tekniklerden biri olduğu
arguumlmanından hareketle kirlilik kutsallık lanet tabu ve pharmakon gibi bir dizi
anahtar kavram ve soumlzcuumlk uumlzerine odaklandık Tıpkı birinci boumlluumlmde ortaya koymaya
197
ccedilalıştığımız gibi bu soumlzcuumlklerin de ccedileşitli anlam katmanlarına sahip olduğunu bu
anlamların suumlrekli olarak yer değiştirebildiğini goumlstermeye ccedilalıştık Amacımız
beyhudeliğine rağmen insanoğlunun muğlaklıktan kaccedilma ccedilabasını anlayabilmekti
ccediluumlnkuuml kanımızca tragedyalar tam da bu tuumlrden beyhudelikleri goumlstermeye
ccedilalışıyordu
Ccedilalışmamızın ikinci boumlluumlmuumlnuumln son kısmında tragedyalara rituumlel kuramı
penceresinden bakan Reneacute Girardrsquoın duumlşuumlncelerini tartışmaya accediltık Girard
tragedyaların toplumdaki ldquokurban bunalımırdquona ışık tuttuğunu iddia ediyordu Kurban
bunalımı da bir ccedileşit işlevini yitirmiş bir rituumlel ya da amacından sapmış bir kurban
toumlreni anlamına geliyordu Daha basit bir deyişle toplumda gizlenmiş bir şekilde
varlığını suumlrduumlren şiddet sağaltılamadığında accedilığa ccedilıkıyor ve buumlyuumlyerek
yayılıyordu Girardrsquoa goumlre tragedyaların odağında boumlyle bir şiddet yer almaktaydı
Diğer taraftan şiddetin bir başka nedeni de Girardrsquoın ldquofarklılıkların yitimirdquo adını
verdiği şeydi Buna goumlre toplumdaki şiddeti bastıran şey farklılıklardı Kral
Oidipusrsquou bu ccedilerccedilevede okuyan Girard oyundaki şiddeti ana ile oğul baba ile
kardeş arasındaki farkın silinmesinde bulmaktaydı başka bir deyişle ensestin şiddete
yol accedilmasının nedeni kategorik farklılıkların silmesindeydi Ccedilalışmamızda Girardrsquoın
ldquofarklılık yitimirdquo terimini muğlacircklık olarak ccedilevirmeyi ve Girardrsquoın buna verdiği
ldquoolumsuzrdquo nitelikten onu arındırmayı denedik Nihai olarak muğlacircklığın en temel en
kaccedilınılmaz bir insanlık durumu olduğu fikrini savunduğumuz iccedilin onu salt ldquokoumltuumlcuumllrdquo
bir şeymiş gibi ele alınamayacağını duumlşuumlnmekteyiz
Ccedilalışmamızın son boumlluumlmuumlnde oumlncelikle Antik Yunan kozmolojisinde tanrı insan
doğa kuumlltuumlr kirlilik kutsallık aile devlet gibi bazı kategorilerin nasıl
tanımlanabileceği uumlzerinde durmaya ccedilalıştık Bu kategorilerin en azından Antigone
metni tartışmamızda bize ışık tutabileceğini duumlşuumlnduumlk Daha sonrasında Antigone
metnini yakın plana aldık Oumlnce literatuumlrde ccedilok tartışılan bir konuyu Antigonersquonin
904-920 satırları arasının orijinalliği sorununu tartışmaya ccedilalıştık Bize goumlre
buradaki tartışmanın oumlzuuml muğlacircklık ve muğlaklıkları giderme durumlarını daha iyi
bir şekilde accedilabilecekti Ardından Hegelrsquoin oumlzellikle Tinin Goumlruumlnguumlbilimi Hukuk
Felsefesinin İlkeleri ve Estetik adlı yapıtları bağlamında yaptığı Antigone okumasını
anlamaya ccedilalıştık Hegel yer yer kendisine atfedilen diyalektiğin dışına
198
ccedilıkabiliyordu oumlzellikle Goumlruumlnguumlbilim ile Hukuk Felsefesi yapıtlarındaki farklılık ccedilok
accedilıktı Ccedilalışmamızda Tinin Goumlruumlnguumlbilimirsquone Alexandre Kojegraveversquoin okuma biccedilimiyle
yaklaştığımız iccedilin bu farklılık daha da keskin hale geliyordu Ccediluumlnkuuml Kojegraveversquoin
okumasıyla Hegelrsquoin Goumlruumlnguumlbilimrsquoindeki Antigone yer yer bizim muğlaklık olarak
ele aldığımız durumlara yakın bir hale gelebiliyordu
Ccedilalışmamızın uumlccediluumlncuuml boumlluumlmuumlmuumln son kısmında ise Antigonersquodeki koro şarkılarını
yeniden ccedilevirerek tartışmayı denedik Daha oumlnce de belirttiğimiz gibi buradaki temel
amacımız doğru ccedilevirinin nasıl olduğunu goumlstermek değildi Yalnızca Heideggerrsquoin
ldquoher ccedileviri bir yorumlamadırrdquo soumlzuumlnden esinlendiğimizi soumlyleyebiliriz Koro
şarkılarının Yunan tragedyasındaki oumlnemini ve şarkıların bize sundukları
kozmolojiyi ve duumlşuumlnceleri kavramanın tragedyayı anlamak iccedilin gerekli olduğunu
duumlşuumlnuumlyoruz Bu amaccedilla koro şarkılarını yer yer Yunanca soumlzcuumlklere vurgu yaparak
ccedilevirmeyi denedik Tragedyanın en azından koro şarkıları bağlamında hem tematik
hem de felsefi duumlzeyde muğlacircklığı nasıl işlediğini goumlrmeye ccedilalıştık
Antigonersquodeki koro şarkıları (oumlzellikle birinci koro şarkısı) insanı duumlnyaya techne
yoluyla huumlkmeden ama oumlluumlme soumlz geccediliremeyen her şeyi bilip de sadece oumlluumlmuumln ne
olduğunu bilemeyen bu haliyle de muumlthiş garip olağanuumlstuuml [deinon] bir varlık
olarak tanımlar Trajik olanın oumlzuuml burada gizlidir
Antigone kapatılacağı mağaraya oumlluumlme giderken ldquoNe insanlar arasında bir evim
var ne yeraltında Ne yaşayanlar arasında bir yurdum var ne de oumlluumller arasındardquo
diyerek apolis ve atopos oluşunu anlatırken aslında insanın evrendeki hakiki
konumunu tarif ediyordu Yunan tragedyası yaşamı ldquobildikrdquo bir ldquogaripliğerdquo
ldquotanıdıkrdquo bir ldquoyabancılığardquo iyi ldquobilinenrdquo bir ldquobilinmezerdquo kısacası oumlluumlme doğru
gidişten ibaret olarak tanımlıyordu ldquoEn iyisi hiccedil doğmamış olmakrdquo derken bir
yandan da yaşamı kutsuyor insanı iki şeyin arasında duran muğlacirck bir varlık olarak
sunuyordu Ccedilalışma boyunca bu muğlacirck insanın izini suumlrmeye onun trajik oumlzuumlnuumln
niteliklerini bulmaya ccedilalıştık
Muğlacircklık daha oumlnce de belirttiğimiz gibi modern ve postmodern teoriler
bağlamında da ele alınabilecek bir kavramdır Ccedilalışmamızın buumltuumlnuumlne baktığımızda
modern teorilerin eleştirisine yeterince yer verilmemiş olmasının ccedilalışmamızın eksik
199
youmlnlerinden biri olduğu soumlylenebilir Muğlacircklık duumlşuumlncesini modernitenin temel
olarak muumlcadele ettiği bir olgu olarak giriş boumlluumlmuumlnde konumlandırmaya ccedilalışmıştık
Fakat Platonrsquodan başlayarak Descartesrsquoa oradan Aydınlanmarsquoya Comte Marx
Weber gibi duumlşuumlnce insanlarına ve pozitivizme uzanan modern teoriler ile Foucault
Deleuze Derrida Lyotard ve Baudrillard gibi duumlşuumlnuumlrlerin bu teorilere karşı
geliştirdikleri eleştirilere daha fazla yer ayrılabilir ve muğlacircklık duumlşuumlncesi tarihsel bir
ccedilerccedileve iccedilerisinde modernite-postmodernite tartışmaları bağlamında ele alınabilirdi
Biz burada ccedilalışmamızın boyutlarını daha fazla buumlyuumltmemek iccedilin bu tarihsel
ccedilerccedileveyi ve tartışmaları yer yer oumlzetlemekle yetindik Yine benzer bir şekilde
modern kuram ve bunun eleştirisinin tuumlmuumlne tarihsel olarak bakmak yerine modern
felsefenin eleştirisini yapmış biri olarak ismi anılan bir filozofun Martin
Heideggerrsquoin duumlşuumlncelerine odaklanarak kendimizi sınırlandırmayı daha doğru
bulduk Onun Varlık ve Zamanrsquoda geliştirdiği fikirler ile oumlzellikle teknik konusundaki
duumlşuumlnceleri hem muğlacircklık duumlşuumlncesiyle ilgili bazı anahtar kavramlar bulmamıza
vesile olmuş hem de tragedyaların felsefi derinliğini goumlrmemize olanak sağlamıştır
Diğer taraftan ccedilalışmada Antigone dışındaki tragedyalara da daha fazla yer
ayırmamız uygun olabilirdi Yine kendimizi sınırlandırmak adına yeri geldikccedile bu
oyunlardan bir takım oumlrnekleri sadece işaret etmek ve hatırlatmakla yetindik
Muğlacircklık duumlşuumlncesinden hareketle Oresteia Bakkhalar Zincire Vurulmuş
Prometheus ve Kral Oidipus gibi metinler oldukccedila verimli oumlrnekler teşkil edebilirler
Buumltuumln bunların dışında benzer bir ccedilalışma Elizabeth doumlnemi İngilteresi ve
tragedyaları iccedilin de yapılabilir kanısındayız
hellip
Goumlrmek bir taraftan goumlrememek anlamına da geliyor yani goumlzuumlmuumlz hem oumlnuumlndeki
hem de başın arka kısmında yer alan şeyleri aynı anda goumlremiyor Modern bilim
araştırdığı şeyi yağlı boya tablo gibi ldquokarşısındardquo duran bir obje şeklinde tasavvur
eder ccediloğu zaman dolayısıyla onda varolan ldquoher şeyrdquoi goumlrduumlğuumlnuuml ya da
goumlrebileceğini duumlşuumlnuumlr Modern insanın duumlşuumlnce biccedilimidir bu kendini ldquooumlznerdquo olarak
konumlandırdığı iccedilin geri kalan her şey ldquonesnerdquo olmaktadır İnsan kendisini evreni
ldquogoumlrenrdquo olarak tasarladığı iccedilin evrenle ve hakikatle kurduğu ilişki de bir yağlıboya
tabloyla kurduğu ilişkiye benzemektedir Oysa insan hem evrene ldquobakanrdquo hem de
200
onun tarafından ldquobakılanrdquodır Bu duumlşuumlnce ccedilerccedilevesinde yaklaştığımızda
ccedilalışmamızın da pek ccedilok şeyi ldquogoumlrmezdenrdquo gelmek zorunda kaldığını soumlylemeliyiz
201
Kaynakccedila
Agamben Giorgio Accedilıklık İnsan ve Hayvan Ccedilev Meryem Mine Ccedililingiroğlu 1 Baskı Yapı Kredi Yayınları İstanbul 2009
Arıcı Oğuz ldquoAntik Yunan Tragedyasında Oumllccediluumlluumlluumlk (Socircphrosucircnecirc) ve Uyum (Harmoniacutea) Duumlşuumlncesirdquo Yayınlanmamış Yuumlksek Lisans Tezi İstanbul Uumlniversitesi Sosyal Bilimler Enstituumlsuuml İstanbul 2005
Aristoteles Poetika Ccedilev İsmail Tunalı Remzi Kitabevi İstanbul 1995
Aristoteles Poetika Şiir Sanatı Uumlzerine Ccedilev Nazile Kalaycı Bilim ve Sanat Yayınları Ankara 2005
Ayguumln Oumlmer ldquoAntigonersquodenrdquo Cogito Tragedya ed Şeyda Oumlztuumlrk Sayı 54 Bahar Yapı Kredi yayınları İstanbul 2008
Bauman Zygmunt Modernlik ve Muumlphemlik Ccedilev İsmail Tuumlrkmen Ayrıntı Yayınları İstanbul 2003
Bauman Zygmunt Oumlluumlm Oumlluumlmsuumlzluumlk ve Diğer Hayat Stratejileri Ccedilev Nirguumll Demirdoumlven Ayrıntı Yayınları İstanbul 2000
Bilgin Nahit Antik Yunan Duumlnyası Felsefeden Ekonomiye Ed Nezih Başgelen Arkeoloji ve Sanat Yayınları İstanbul 2004
Brereton Geoffrey Principles of Tragedy A Rational Examination of the Tragic Concept in Life and Literature University of Miami Press Florida 3 Printing 1970
Browning Robert The Poetical Works of Robert Browning Volume 13 Smith Elder and Co London 1889
Bumin Tuumllin Hegel Bilinccedil Problemi Koumlle-Efendi Diyalektiği Praksis Felsefesi YKY İstanbul 3 Baskı 2005
Burkert Walter İlkccedilağ Gizem Tapıları Ccedilev Bahadır Sina Şener İstanbul İmge Yayınevi 1999
Butcher S H The Poetics of Aristotle With Critical Notes and A Translation Third Edition Macmillian and Co London and New York 1902
202
Butler Judith Antigonersquonin İddiası Yaşam ile Oumlluumlmuumln Akrabalığı Ccedilev Ahmet Ergenccedil Kabalcı Yayınevi İstanbul Mart 2007
Can Şefik Klasik Yunan Mitolojisi 6 baskı Ty İnkılacircp Yayınevi İstanbul
Cardaci P Francis Demon Daimon and Evil A Study of The Daemonic Element in Goethe Dostoevsky Gide and Mann Yayınlanmamış Doktora Tezi University of Maryland Michigan 1972
Cropp Martin Antigones Final Speech Greece amp Rome Second Series Vol 44 No 2 Cambridge University Press (Oct 1997)
Ccedilakmak E Efe ldquoMit Soumlz ve Yazı Jack Goody ile Soumlyleşirdquo Cogito sayı 43 Yaz YKY İstanbul 2005
Ccediloruhlu Yaşar Tuumlrk Mitolojisinin Ana Hatları Kabalcı Yayınevi İstanbul 2002
Ccediluumlccedilen A Kadir Heideggerrsquode Varlık ve Zaman Asa Kitabevi Bursa 2003
Deleuze G amp Guattari F A Thousand Plateaus Capitalism and Schizophrenia Tr Brian Massumi Minneapolis University of Minnesota Press 1987
Derrida Jacques ldquoPlatonrsquoun Eczanesirdquo Ccedilev Zeynep Direk Toplumbilim Jacques Derrida Oumlzel Sayısı Sayı 10 Bağlam Yayıncılık İstanbul Agustos 1999
Derrida Jacques Dissemination Tr Barbara Johnson The Athlone Press London 1981
Derrida Jacques Glas tr John P Leavey Richard Rand University of Nebraska Press Lincoln and London 1986
Derrida Jacques Khocircra Ccedilev Didem Eryar Kabalcı Yayınevi İstanbul Şubat 2008
Descartes Reneacute Philosophical Essays and Correspondence Ed Roger Ariew Hackett Publishing Company Indianapolis Cambridge 2000
Descartes Reneacute Youmlntem Uumlzerine Konuşma Ccedilev Afşar Timuccedilin Yay Haz Egemen Berkoumlz Ccedilağdaş Yayınları İstanbul Kasım 1998
203
Dodds E R The Greeks and the Irrational University of California Press Berkeley Los Angeles London 1951
Douglas Mary Purity and Danger An Analysis of Concepts of Pollution and Taboo New York Praeger 1966
Dreyfus Hubert L ldquoHeidegger on Gaining a Free Relation to Technologyrdquo Heidegger Reexamined Art Poetry and Technology Vol3 ed Hubert Dreyfus Mark Wrathall Rouledge New YorkampLondon 2002
Drury Nevill Şamanizm Şamanlığın Oumlğeleri Ccedilev Erkan Şimşek Okyanus Yayıncılık İstanbul 1996
Durkheim Emile The Elementary Forms of The Religious Life Tr Joseph Ward Swain London George Allen and Unwin 1971
Eagleton Terry Sweet Violence The Idea of The Tragic Blackwell Publishing Oxford 2003
Eagleton Terry William Shakespeare Ccedilev Cuumlneyt Yalaz Boğaziccedili Uumlniversitesi Yayınları İstanbul 1998
Eliade Mircea The Sacred amp Profane The Nature of Religion tr Willard R Trask New York 1968
Empson William Seven Types of Ambiguity New York New Directions 1949
Esin Emel Orta Asyarsquodan Osmanlırsquoya Tuumlrk Sanatında İkonografik Motifler İstanbul Kabalcı Yayınevi 2004
Foucault Michel Kelimeler ve Şeyler İnsan Bilimlerinin Bir Arkeolojisi Ccedilev Mehmet Ali Kılıccedilbay İmge Kitabevi 2001
Frazer James George The Golden Bough A Study in Magic and Religion A New Abridgement from the Second and Third Editions Ed Robert Fraser Oxford University Press Oxford amp New York 1998
Frazer James George Altın Dal Dinin ve Folklorun Koumlkleri Ccedilev Mehmet H Doğan Payel Yayınevi İstanbul 1992
Freeman Charles Mısır Yunan ve Roma Antik Akdeniz Uygarlıkları Ccedilev Suat Kemal Angı Dost Kitabevi Yayınları Ankara Ağustos 2003
204
Freud Sigmund Haz İlkesinin Oumltesinde amp Ben ve İd Ccedilev Ali Babaoğlu Metis yayınları İstanbul 2001a
Freud Sigmund Sanat ve Edebiyat Ccedilev Dr Emre Kapkın Ayşe Tekşen Kapkın Payel Yayınevi İstanbul 1999
Freud Sigmund Totem and Taboo Some Points of Agreement between the Mental Lives of Savages and Neurotics Tr James Strachey London Routledge 2001
Freud Sigmund Totem und Tabu einige Uumlbereinstimmungen im Seelenleben der Wilden und der Neurotiker Frankfurt am Main Fischer Taschenbuch Verlag 1991
Gall Robert S ldquoInterrupting Speculation The Thinking of Heidegger and Greek Tragedyrdquo Continental Philosophy Review 36 Kluwer Academic Publishers Netherlands 2003
Gelven Michael A Commentary on Heideggerrsquos Being and Time Illinois Northern Illinois University Press 1989
Gennep Arnold van The Rites of Passage tr Monika B Vizedom and Gabrielle L Caffee Routledge London 1960
Girard Reneacute Guumlnah Keccedilisi Ccedilev Işık Erguumlden Kanat Kitap İstanbul 1 Baskı 2005
Girard Reneacute Romantik Yalan ve Romansal Hakikat Edebi Yapıda Ben ve Oumlteki Ccedilev Arzu Etensel İldem Metis Yayınları İstanbul 2001
Girard Reneacute Şiddet ve Kutsal Ccedilev Necmiye Alpay Kanat Kitap İstanbul 2003
Goethe J W v Eckermann J P Soret F J tr Oxenford J Conversations of Goethe with Eckermann and Soret London George Bell 1875
Goumlkberk Macit Felsefe Tarihi 6 Basım Remzi Kitabevi İstanbul 1990
Harrison Robert Pogue The Ambiguities of Philology Diacritics Vol 16 No 2 Summer The Johns Hopkins University Press 1986
Hegel G W F ldquoTinrsquoin Fenomenolojisine Girişrdquo Hegelrsquoi Okumak Ed Tuumllin Bumin Kabalcı Yayınevi İstanbul 1993
205
Hegel G W F Aesthetics Lectures on Fine Art Trans Knox T M Oxford Oxford University Press Vol II 1975
Hegel G W F Hukuk Felsefesinin İlkeleri Ccedilev Cenap Karakaya Sosyal Yayınlar Birinci Basım Kasım 1991
Hegel G W F Phenomenology of Spirit Trans A V Miller Oxford University Press Oxford 1977
Hegel G W F Tinin Goumlruumlnguumlbilimi Ccedilev Aziz Yardımlı İdea Yayınevi İstanbul Şubat 1986
Heidegger Martin Discourse on Thinking A Translation of Gelassenheit Tr John M Anderson E Hans Freund Harper amp Row New York 1966
Heidegger Martin Houmllderlinrsquos Hymn ldquoThe Isterrdquo Tr William McNeill Julia Davis Indiana University Press BloominghtonampIndianapolis 1996
Heidegger Martin Introduction to Metaphysics Tr Gregory Fried Richard Polt New HavenampLondon Yale University Press 2000
Heidegger Martin Metafizik Nedir Ccedilev Mazhar Şevket İpşiroğlu Suut Kemal Yetkin Kaknuumls Yayınları İstanbul 2003
Heidegger Martin Oumlzdeşlik ve Ayrım Ccedilev Necati Accedila Bilim ve Sanat yayınları Ankara 1997
Heidegger Martin Pathmarks Trans William Mcneill Cambridge University Press Cambridge 1998a
Heidegger Martin Sein und Zeit 11 unveraumlnderte Auflage Max Niemeyer Verlag Tuumlbingen 1967
Heidegger Martin Tekniğe Youmlnelik Soru Ccedilev Doğan Oumlzlem Afa Yayınları İstanbul 1997b
Heidegger Martin Teknik ve Doumlnuumlş Ccedilev Necati Accedila Bilim ve Sanat Yayınları Ankara 1998
Heidegger Martin Varlık ve Zaman Ccedilev Kaan Oumlktem İstanbul Agora Kitaplığı 2008
Heidegger Martin Parmenides Trans Andreacute Schuwer Richard Rojcewicz Indiana University Pres Bloomington-Indianapolis 1992
Henn T R The Harvest of Tragedy MethuenampCo London 1961
206
Herakleitos Fragmanlar Ccedilev Cengiz Ccedilakmak Kabalcı Yayınevi İstanbul 2005
Hesiodos Hesiodos Eseri ve Kaynakları Tanrıların Doğuşu (Thegonia) amp İşler ve Guumlnler Ccedilev Sabahattin Eyuumlboğlu Azra Erhat Tuumlrk Tarih Kurumu Yayınları Ankara 1991
Homeros İlyada Ccedilev Azra Erhat A Kadir Can Yayınları 18Basım 2004
Homeros Odysseia Ccedilev Azra Erhat A Kadir 16 Basım Can Yayınları İstanbul 2005
Houmllderlin Friedrich Poems of Friedrich Houmllderlin Trans and Ed James Mitchell Ithuriels Spear San Francisco 2004
Hughes Dennis D Human Sacrifice in Ancient Greece Routledge London New York 1991
Inwood Michael J A Heidegger Dictionary Malden Mass Blackwell Publishers 1999
Jebb R C Sophokles The Plays and Fragments Part III Antigone Second Editions Cambridge University Press 1891
Jenks Chris Transgression Key ideas London Routledge 2003
Johnsen William A ldquoReneacute Girard and the Boundaries of Modern Literaturerdquo Boundary 2 A Supplement on Contemporary Poetry Vol 9 No 2 Duke University Press Winter 1981 s 278
Karaboğa Kerem Tragedya ile Sınırları Aşmak Theodoros Terzopoulosrsquoun Tiyatrosu E Yayınları İstanbul 2008 s 58-59
Kierkegaard Soslashren Kaygı Kavramı Ccedilev Tuumlrker Armaner Tuumlrkiye İş Bankası Kuumlltuumlr Yayınları İstanbul 3 Baskı Mayıs 2006
Kitto H D F Grek Tragedy A Literary Study Routledge London New York Third edition 1961
Knapp Charles ldquoA Point in the Interpretation of the Antigone of Sophoclesrdquo The American Journal of Philology Vol 37 No 3 The Johns Hopkins University Press 1916
Kojegraveve Alexandre ldquoGiriş Olarakrdquo Hegelrsquoi Okumak Ed ve Ccedilev Tuumllin Bumin Kabalcı Yayınları İstanbul 1993
207
Kojegraveve Alexandre Hegel Felsefesine Giriş Ccedilev Selahattin Hilav YKY İstanbul 2 Baskı 2001
Kott Jan Antik Tragedyalar ve Ccedilağdaş Yorumları Kudas ya da Bakkhalar Ccedilev Ayşe Selen Mitos-Boyut Yayınları İstanbul 2006
Kranz Walter Antik Felsefe Metinler ve Accedilıklamalar Ccedilev Suad Y Baydur Sosyal Yayınlar İstanbul 1994
Kuccediluradi İonna Max Scheler ve Nietzschersquode Trajik Olan İstanbul Yankı Yayınları 1966
Leach Edmund Levi-Strauss Ccedilev Ayla Ortaccedil İstanbul Afa Yayınları 1985
Leacutevinas Emmanuel Oumlluumlm ve Zaman Ccedilev Nami Başer Ayrıntı Yayınları İstanbul 2006
Levi-Strauss Claude Yaban Duumlşuumlnce Ccedilev Tahsin Yuumlcel YKY 4 Baskı İstanbul 2000
Levi-Strauss Claude Structural Antropology Trans Claire Jacobson amp Brooke Grundfest Schoepf New York 1963
Lorca F G ldquoDuende Kuramı ve Oyunurdquo Kanlı Duumlğuumln - Program Dergisi İstanbul Devlet Tiyatrosu 1999
Mandel Oscar A Definition of Tragedy New York University Press New York 1961
Mardin Şerif lsquoAydınlarrsquo Konusunda Uumllgener ve Bir İzah Denemesi Toplum ve Bilim Dergisi No 24 (Kış 1984)
Miller Arthur ldquoTragedy and Common Manrdquo The Question of Tragedy Ed Arthur B Coffin EmText Sanfrancisco 1991
Mulhall Stephen Heidegger ve ldquoVarlık ve Zamanrdquo Ccedilev Kaan Oumlktem Sarmal Yayınevi İstanbul 1998
Murnaghan Sheila Antigone 904-920 and the Institution of Marriage The American Journal of Philology Vol 107 No 2 The Johns Hopkins University Press (Summer 1986)
Nicholls Angus Goethersquos Concept of The Daemonic After The Ancients Camden House NY 2006
Nietzsche Friedrich Yunan Tragedyası Uumlzerine İki Konferans Ccedilev Mahmure Kahraman Say Yayınları İstanbul 2005
208
Oudemans Th C W amp Lardinois A P M H
Tragic Ambiguity Anthropology Philosophy and Sophocles Antigone Brills studies in intellectual history v 4 Leiden EJ Brill 1987
Oumlzlem Doğan ldquoHeidegger ve Teknikrdquo Heidegger Martin Tekniğe Youmlnelik Soru Ccedilev Doğan Oumlzlem Afa Yayınları İstanbul 1997b
Palmer Richard H Tragedy and Tragic Theory An Analytical Guide Greenwood Press London 1982
Peckham George W ldquoThe Existence of Ambiguityrdquo The Journal of Philosophy Vol 23 No 18 September 2 Journal of Philosophy Inc 1926
Perseus Digital Library ed Gregory R Crane httpwwwperseustuftseduhoppersearch
Platon (Eflatun) Şoumllen Ccedilev Azra Erhat Sabahattin Eyuboğlu Remzi Kitabevi İstanbul 1958
Platon (Eflatun) Phaidros Ccedilev Hamdi Akverdi Maarif Vekaleti 1943
Platon Devlet Ccedilev Huumlseyin Demirhan Sosyal Yayınlar İstanbul 2002
Platon (Eflatun) Gorgias Ccedilev Mehmet Rifat Sema Rifat Tuumlrkiye İş Bankası Kuumlltuumlr Yayınları 2006
Platon Kratylos Ccedilev Cenap Karakaya Sosyal Yayınlar İstanbul 2000
Platon Kritias ccedilev Erol Guumlney Luumltfi Ay Sosyal Yayınlar İstanbul 2001
Platon Phaidon Ccedilev H Ragıp Atademir Kemal Yetkin Sosyal Yayınlar İstanbul 2001
Platon Savunma Ccedilev Aziz Yardımlı Deniz Canefe İdea Yayınevi 1997
Platon Sophist Ccedilev Cenap Karakaya Sosyal Yayınlar İstanbul 2000
Racy A C Arap Duumlnyasında Muumlzik Tarab Kuumlltuumlruuml ve Sanatı Ccedilev Serdar Ayguumln Ayrıntı Yayınları İstanbul 2000
Rank Otto The Double A Psychoanalytic Study Chapel Hill University of North Carolina Press 1971
209
Roche William Mark Tragedy and Comedy A Systematic Study and a Critique of Hegel State University of New York Press New York 1998
Roux Jean-Paul Altay Tuumlrklerinde Oumlluumlm Ccedilev Aykut Kazancıgil Kabalcı İstanbul 1999
Roux Jean-Paul Orta Asyarsquoda Kutsal Bitkiler ve Hayvanlar Ccedilev Aykut Kazancıgil Lale Arslan Kabalcı Yayınevi İstanbul 2005
Scheler Max İnsanın Kozmostaki Yeri Ccedilev Harun Tepe Ayraccedil Yayınevi Ankara 1998
Schmidt Dennis J On Germans amp Other Greeks Tragedy and Ethical Life Bloomington Indiana University Press 2001
Segal Charles Introduction Sophocles Antigone Ccedilev Gibbons Reginald and Segal Charles New York Oxford Press 2003
Segal Charles Tragedy and Civilization An Interpretation of Sophocles Norman University of Oklahoma Press 1999
Stanford William Bedel Ambiguity in Greek Literature Studies in Theory and Practice New York Johnson Reprint Corp 1972
Steiner George Heidegger Ccedilev Suumlleyman Sahra Hece Yayınları Ankara 2003
Thomson George Tarihoumlncesi Ege Eski Yunan Toplumu Uumlstuumlne İncelemeler II Cilt Cilt I Ccedilev Celal Uumlster İstanbul Payel Yayınevi 1995
Thorndike Ashley H Tragedy Houghton Mifflin and Company Boston amp New York 1908
Turner Victor The Ritual Process Structure and Anti-Structure Cornell University Press Ithaca - New York 1977
Vernant Jean Pierre amp Pierre Vidal-Naquet Myth and Tragedy in Ancient Greece New York Zone Books 1990
Vernant Jean-Pierre ldquoGreek Manrdquo Bulletin of the American Academy of Arts and Sciences Vol 47 No 8pp 44-50 American Academy of Arts and Sciences May 1994
Vernant Jean-Pierre Eski Yunanrsquoda Soumlylen ve Toplum Ccedilev Mehmet Emin Oumlzcan İstanbul İmge Yayınevi 1996
210
Vernant Jean-Pierre Myth and Society in Ancient Greece TransJanet Lloyd 2 Baskı Zone Books New York 1990a
Vernant Jean-Pierre Yunan Duumlşuumlncesinin Kaynakları Ccedilev Huumlsen Portakal Cem Yayınevi 2002
Versnell H S Isis Dionysos Hermes Three Studies in Henotheism Inconsistencies in Greek and Roman Religion 1 Leiden New York Koumlln Brill 1990
Walsh Keri Antigone in Modernizm Classicism Feminism and Theatres of Protest Yayınlanmamış Doktora Tezi Princeton University New Jersey 2009
Williams Raymond Modern Tragedy Chatto and Windus London 1966
Oyun Metinleri Aeschylus Aeschylus With an English translation by
Herbert Weir Smyth 2 Volumes London New York W Heinemann G P Putnams Sons Vol I 1922
Aeschylus Aeschylus With an English translation by Herbert Weir Smyth 2 Volumes London New York W Heinemann G P Putnams Sons Vol II 1926
Aiskhylos Agamemnon Ccedilev A Cevat Emre İstanbul MEB Yayınları 1964
Aiskhylos Zincire Vurulmuş Prometheus Ccedilev Azra Erhat Sabahattin Eyuumlboğlu Tuumlrkiye İş Bankası Kuumlltuumlr Yayınları 2000
Euripides Bacchanals Madness of Hercules Children of Hercules Phoenician Maidens Supliants Trans Arthur Sanders Way Loeb classical library London Heinemann 1912
Euripides Herakles ccedilev Luumltfi Ay MEB Ankara 1943
Euripides Hippolytos ccedilev Lamia Kerman MEB İstanbul 1949
Euripides The Plays of Euripides TransEdward P Coleridge Vol1 Georg Bell amp Sons London 1891
211
Euripides Iphigeneia Tauriste Suat Sinanoğlu MEB Ankara 1963
Euripides Medeia Ccedilev Ahmet Hamdi Tanpınar Maarif Vekacircleti 1943
Sofokles Antigone Ccedilev Guumlngoumlr Dilmen İstanbul MitosBoyut Yayınları 1997
Sofokles Kral Oidipus Ccedilev Guumlngoumlr Dilmen Mitos-Boyut Yayınları İstanbul 2002
Sophocles Antigone Ccedilev Gibbons Reginald and Segal Charles New York Oxford Press 2003
Sophocles The Plays and Fragments Part VI The Electra Tr With Critical Notes and Commentary R C Jebb Cambridge University Pres Cambridge Leipzig New York 1894
Sophokles Aias Ccedilev Suat Sinanoğlu Maarif Vekaleti 1941
Sophokles Antigone Ccedilev Sabahattin Ali Maarif Matbaası 1941
Sophokles Elektra Ccedilev Azra Erhat Milli Eğitim Basımevi 1946
Sophokles Oidipus Kolonosta Ccedilev Nurullah Ataccedil Maarif Matbaası 1941
Sophokles Trakhis Kadınları Ccedilev Şaziye Berin Kurt Maarif Vekaleti 1941
Soumlzluumlk ve Ansiklopediler Encyclopaeligdia Britannica Encyclopaeligdia Britannica Online (Ccedilevrimiccedili)
httpwwwsearchebcomebarticle-9050428 9 Şubat 2009
Erhat Azra Mitoloji Soumlzluumlğuuml İş Bankası Yayınları Altıncı Basım 1996
Hanccedilerlioğlu Orhan Felsefe Soumlzluumlğuuml 10 Basım Remzi Kitabevi İstanbul 1996
Klein Ernest A Comprehensive Etymological Dictionary of the English Language Amsterdam Elsevier 1966
Liddell Henry George amp Robert Scott A Greek-English Lexicon Oxford Oxford Univ Press 1996
212
Nişanyan Sevan Soumlzlerin Soyağacı Ccedilağdaş Tuumlrkccedilenin Etimolojik Soumlzluumlğuuml İstanbul Adam Yayınevi 2 Basım Mart 2004
Online Etymology Dictionary (Ccedilevrimiccedili) httpwwwetymonlinecom 6 Aralık 2008
Partridge Eric Origins A Short Etymological Dictionary of Modern English Routledge London and New York 2006
Peters Francis E Antik Yunan Felsefesi Terimleri Soumlzluumlğuuml Ccedilev ve Haz Hakkı Huumlnler Paradigma Yayıncılık İstanbul 2004
Tuumlrk Dil Kurumu Tuumlrkccedile Soumlzluumlk Haz İsmail Parlatır Nevzat Goumlzaydın vd Atatuumlrk Kuumlltuumlr Dil ve Tarih Yuumlksek Kurumu 2 Cilt 9 Baskı 1998
213
Tablolar
EK 1 Levi-Straussrsquoun Thebai Miti İkili Karşıtlıklar Tablosu1
I II III IV
Kadmos - Europe
Kadmosndash
Ejderha
Spartoirsquoler ldquoTopalrdquo
Labdakos
4 Oidipus-Laios ldquoSolakrdquo Laios
Oidipusndash
Sphinks
6 Oidipus - İokaste ldquoŞiş Ayakrdquo
Oidipus
7Eteoklesndash
Polyneikes
8Antigone-Polyneikes
1 Leach 1985 s 68
214
EK 2 Medenilik Yabanilik ayrımı
Medenilik Yabanilik
İnsan ve Kahraman
Hukuk ve Duumlzen hybris bia[zor] anomia
[yasasızlık]
Hayvanlar Uumlzerinde fiziksel uumlstuumlnluumlk Hayvan
İnanccedil dil ve duumlşuumlncede ilerleme Kargaşa ve hayvani hayat
ilerleme yok
Ensest tabusu Sınırlama yok
Pişmiş yemek Ccediliğ yemek
Yamyamlık sınırlamaları Birbirini yeme
Tahıl (evcil) Hayvan eti (ccediliğ) 2
2 Segal 1981 s 35
215
Oumlzgeccedilmiş Bireysel Bilgiler
Adı ve soyadı Oğuz ARICI
Doğum tarihi ve yeri 02021976 - Almanya
İletişim Denizabdal M Seccadeci Ccedilık Dilekccedililer Ap N 7 5
Şehremini İstanbul 34104
E-posta oguzaricigmailcom
Eğitim Durumu
İstanbul Uumlniversitesi Sosyal Bilimler Enstituumlsuuml Tiyatro Eleştirmenliği ve Dramaturji
Boumlluumlmuuml (Doktora) 2005 ndash (2009)
İstanbul Uumlniversitesi Sosyal Bilimler Enstituumlsuuml Tiyatro Eleştirmenliği ve Dramaturji
Boumlluumlmuuml (Yuumlksek lisans) 2002 ndash 2005
İstanbul Uumlniversitesi Edebiyat Fakuumlltesi Tiyatro Eleştirmenliği ve Dramaturji
Boumlluumlmuuml (lisans) 1998 ndash 2002
İstanbul Uumlniversitesi Siyasal Bilgiler Fakuumlltesi Uluslararası İlişkiler Boumlluumlmuuml (Lisans)
1993 ndash 1998 (Terk)
Aydın-Soumlke Lisesi ve Ortaokulu (Lise) 1990-1993
Yabancı dil(ler)
İngilizce (iyi) Almanca (orta)
Mesleki Deneyim
Yayınlar
Tragedya ile Sınır Aşma Virguumll Kasım 2008
Antik Yunan Tragedyasının Metafiziği Cogito sayı 54 YKY 2008
Epik Tiyatro ve Gestus Kavramı İUuml Alman Dili ve Edebiyatı Dergisi sayı 18 2007
216
Oyun Sonu Anlamın Ccedilokluğu Birguumln Gazetesi Kitap Eki 24 Mart 2007
Thebai Soumlyleninde Sophrosyne ve Harmony Duumlşuumlncesi İUuml Edebiyat Fakuumlltesi
Tiyatro Eleştirmenliği ve Dramaturji Boumlluumlmuuml Dergisi 2004 - sayı 5
Galileirsquonin Yaşamı (193839) Metin İncelemesi İUuml Edebiyat Fakuumlltesi Tiyatro
Eleştirmenliği ve Dramaturji Boumlluumlmuuml Dergisi 2003 - sayı 3
Tiyatronun Eğitim Din ve Politika İle İlişkisinin Koumlkleri Uumlzerine İUuml Edebiyat
Fakuumlltesi Tiyatro Eleştirmenliği ve Dramaturji Boumlluumlmuuml Dergisi 2003 -sayı 2
Miro ve ldquoŞeyrdquolerin Kaosu Genccedil Sanat Dergisi 2003 ndash Sayı 111
ldquoDon Cristobita İle Dona Rositarsquonın Acıklı Guumllduumlruumlsuumlrdquo Dramaturji ve Reji Notları
(Yard Doccedil Dr Kerem Karaboğa ile birlikte İUuml Edebiyat Fakuumlltesi Tiyatro
Eleştirmenliği ve Dramaturji Boumlluumlmuuml Dergisi 2002 -sayı 1
Sanatsal Etkinlikler
2008ndash2009 ldquoTehlikeli Oyunlarrdquo (Uyarlama) ndash Oğuz Atay Seyyar Sahne Reji grubu-
Metin Duumlzenleme
2008ndash2009 ldquoGılgamışrdquo ndash Anonim (Uyarlama) Seyyar Sahne Reji Grubu - Metin
duumlzenleme
2005ndash2006 ldquoBen Pierre Riviererdquo ndash Pierre Rivierersquoin Hatıratından Uyarlama Reji
Grubu ve Metin Duumlzenleme
2004ndash2005 ldquoMacbethrdquo ndash W Shakespeare İTUuml Mezunlar Tiyatrosu ve Seyyar
Sahne Youmln Celal Mordeniz Dramaturg
2003 2004 rdquoDuumlnyanın En Guumlzel Hikacircyesirdquo ndash Kerem Eksen Youmln Celal Mordeniz
Dramaturg
2001 2002 ldquoYarışmardquo ndash L Baffie - Youmln Genco Erkal Dostlar Tiyatrosu
Dramaturg
2000ndash2001 ldquoDon Cristobita ile Dona Rositarsquonın Acıklı Guumllduumlruumlsuumlrdquo F G Lorca İUuml
OumlKM Tiyatro Kuluumlbuuml Reji grubu - Işık
2001 ldquoNefesrdquo - Oğuz Arıcı Youmln Erhan Tuna İzmit IV Uluslararası Sokak
Tiyatrosu Festivali
217
2000 ldquoOrpheusa Ağıtrdquo ndash Oğuz Arıcı Youmln Oğuz Arıcı X Uluslararası Delphi
Tiyatro Festivali (Yunanistan)
1996-1997 ldquoBu Oyun Bitmelirdquo Oğuz Arıcı Youmln Işık Tolgay Marmara Uumlniversitesi
İktisadi ve İdari Bilimler Fakuumlltesi Tiyatro Kuluumlbuuml (MİFTOK) tarafından sahnelendi
v
Oumlnsoumlz Bu ccedilalışma tragedyalarla oumlzellikle de Antik Yunan tragedyalarıyla uzunca bir suumlredir
yoğun bir şekilde ilgilenmemin bir sonucu olarak oluştu Ancak bunun dışında tez
danışmanım Prof Dr Zeynep Sayınrsquoın dersleri ve onun oumlncuumlluumlğuumlnde duumlzenlenen ve
felsefe ve sanat ilişkisi temelinde okuma ve tartışmalar yaptığımız toplantıların
ldquoMuğlacircklık ve Tragedyardquo başlıklı bu ccedilalışmanın şekillenmesinde oumlnemli bir
katkısının bulunduğunu belirtmem gerekiyor Bu bakımdan başta danışman hocam
Zeynep Sayınrsquoa ccedilalışmam suumlresince yaptığı eleştirileri iccedilin olduğu kadar bu
toplantılara oumlncuumlluumlk ettiği iccedilin de ayrıca teşekkuumlr etmek isterim
Yabancı kaynaklardan yaptığım alıntıların Tuumlrkccedileye ccedilevrilmesinde ve ccedilevirilerin
kontroluumlnde yardımcı olan yazdığım kısımları okuyarak bana tavsiyelerde bulunan
ve yurtdışında olduğu zamanlarda istediğim kitapları tarayarak bana goumlnderen sevgili
eşim Elif Ccedilağışrsquoa da oumlzel olarak teşekkuumlr ediyorum Onun maddi katkılarının
yanında manevi desteği de olmasaydı işim daha da zor olurdu
Celal Mordeniz ve Kerem Eksenrsquoe ve ayrıca izleme komitemde yer alan hocalarım
Prof Dr Dikmen Guumlruumln ve Doccedil Dr Kerem Karaboğarsquoya oumlneri eleştiri ve
desteklerinden dolayı teşekkuumlr ederim
vi
İccedilindekiler
OumlZ İİİ
OumlNSOumlZ V
İCcedilİNDEKİLERVİ
KISALTMALAR VE İŞARETLERVİİİ
GİRİŞ 1
TANIM SORUNU 2 SOPHROSYNErsquoDEN MUĞLAcircKLIĞA 6 MUĞLAcircKLIK 10
1 İNSANIN EVRENDEKİ KONUMU MUĞLAcircKLIK 18
11 MUĞLAcircKLIK VE SINIR AŞIMI 18 12 AYIRMA TRAGEDYA HEİDEGGER 24
121 Heidegger ve Varlık 25 122 Haletiruhiye 34 123 Korku [Furcht] ve Havf [Angst] ayrımı 36
13 DEİNON VE DAİMON 42 131 Deinon 42 132 Freudrsquoun Unheimlichrsquoi 44 133 Daimon 50
14 OumlLUumlM OumlLUumlMLUumlLUumlK 63 141 Daseinrsquoın Hitamı 67 142 Oumlluumlm Havfı 68 143 ldquoHerkes Oumllecekrdquo amp Belirsizlik 70
15 TECHNEacute TEKNİK 73
2 KUumlLTUumlREL TECHNE OLARAK RİTUumlEL VE KATEGORİZASYON 82
21 KATEGORİZASYON 82 22 KOZMOSUN KONTROLUuml RİTUumlELLER 87 23 EŞİK 90 24 KİRLENME MURDAR CENABET 92 25 PHARMAKON 105 26 RİTUumlELİN BUNALIMI 107
261 Muğlacircklığın Kontroluuml Olarak Dike 116 27 RENEacute GİRARD ldquoFARKLILIĞIN YİTİMİrdquo VE MUĞLAcircKLIK 117
vii
3 ANTİGONE 125
31 GREK KOZMOLOJİSİ 126 311 Kirlilik 126 312 Tanrı İnsan 129 313 Doğa Kuumlltuumlr 133 314 Sosyal İlişkiler (Aile Evlilik Baba-Oğul vs) 139
32 ANTİGONE 142 321 904-920 Satırlar 142 322 Hegelrsquoin Antigone Okuması 147
3221 Cesedi Accedilıkta Bırakmak 152 3222 Hegelrsquoe İtirazlar ndash Karakterlerin Muğlacircklığı 155 3223 Pozitif Hukuk ndash Doğal Hukuk amp Devlet - Aşiret 159
323 Antigone ndash Koro Şarkıları 163 3231 Birinci Koro Şarkısı [330-375] 163 3232 İkinci Koro Şarkısı [583-625] 171 3233 Uumlccediluumlncuuml Koro Şarkısı [780-800] 176 3234 Doumlrduumlncuuml Koro Şarkısı [944 - 976] 178 3235 Parodos ve Beşinci Koro Şarkısı 185
SONSOumlZ 193
KAYNAKCcedilA 201
TABLOLAR 213
EK 1 LEVİ-STRAUSSrsquoUN THEBAİ MİTİ İKİLİ KARŞITLIKLAR TABLOSU 213 EK 2 MEDENİLİK YABANİLİK AYRIMI 214
OumlZGECcedilMİŞ 215
viii
Kısaltmalar ve İşaretler age Adı geccedilen eser
agy Aynı eser-yer
Bkz Bakınız
Ccedilev Ccedileviren
Ed Editoumlr
GA Gesamtausgabe ldquoBuumltuumln Yapıtlarırdquo anlamında Heideggerrsquoin eserlerinin toplu
basımı
Haz Yayına Hazırlayan
Karş Karşılaştırınız
pp Sayfalar
s Sayfa
sat Antik metinlerdeki satır numarası
ty Basım tarihi yok
Trans Ccedileviren
vd ve devamı
vb Ve benzeri
[hellip] Alıntılarda atlanan cuumlmle cuumlmleler
[sic] ldquoAlıntılanan metinde aynen boumlylerdquo anlamında
sect Paragraf Numarası
[Kelime Rakam] Bazı Tuumlrkccedile soumlzcuumlklerden sonra kelimeyi orjinal dilinde
goumlstermek amacıyla ve Antik metinlerdeki satır numaralarını goumlstermek maksadıyla
koumlşeli parantez [] kullanılmıştır
ix
Ccedilalışma boyunca bazı kelimeler oumlzel olarak vurgulanmak maksadıyla italik
yazılmıştır Oumlzellikle bazı oyun isimlerinde oyun kahramanı ile oyun isminin aynı
olduğu durumlarda oyun isimleri italik olarak belirtilmiştir
1
GİRİŞ Antik Yunan tragedyalarıyla ilgili ccedilalışmalarda her zaman şu sorunun cevabı oumlzel bir
oumlnem taşır Neden sadece MOuml beşinci yuumlzyıl ve neden Atina Boumlylesine buumlyuumlk bir
sanatsal başarının arkasında yatan koşullar neydi Neden tragedyalar Sparta Thebai
ya da bir Yunan adası değil de Atina merkezcil olarak vuumlcut buldu ve neden yalnızca
yuumlz yıl gibi bir suumlre iccedilinde parlayıp goumlzden kayboldu Bu sorulara sosyolojik
bakımdan cevap veren oumlnemli sayıda ccedilalışma bulunmaktadır Oumlzellikle Jean-Pierre
Vernant ve Pierre Vidal-Naquet gibi isimlerin tragedyayı MOuml beşinci yuumlzyıla oumlzguuml
toplumsal koşullarının doğal bir sonucu olarak konumlandırdığı ccedilalışmaları bu
konuda doyurucu oumlrnekler olarak verilebilir1
Diğer taraftan filozofların da tragedyalarla oumlzellikle Antik Yunan tragedyalarıyla
yakından ilgilendiklerini kendi duumlnya goumlruumlşlerini accedilıklayabilmek iccedilin ccediloğu zaman
tragedyalardan oumlrnekler seccediltiklerini goumlruumlyoruz Aristotelesrsquoin Poetikarsquoda tragedyayı
felsefi bir sanat olarak nitelemesinden [Poetika 1451b] beri neredeyse buumltuumln buumlyuumlk
filozoflar Antik Yunan tragedyasıyla yakından ilgilenmişlerdir Terry Eagleton
buumlyuumlk filozofların ilginccedil bir şekilde tragedyanın bitmek uumlzere ya da ccediloktan bitmiş
olduğu doumlnemlerde tragedya uumlzerine spekuumllasyon yaptıklarını hatırlatıyor2
Tragedyanın bıraktığı boşluk felsefe tarafından mı doldurulmaktadır Yoksa
felsefenin bizatihi varlığı mıdır tragedyayı bitiren Başka bir deyişle felsefe
tragedyanın ortadan kalkmasına sebep olmuş olabilir mi Felsefenin yokluğunda da
tragedya varoluyor diyebilir miyiz Eğer bu sorulara cevabımız olumluysa burada
felsefenin de tragedya sanatının da ne olduğuna ilişkin oumlnemli ipuccedilları edinebiliriz
Fakat her şey bir yana bu soruları sorabiliyor olmamız daha başlangıccedilta bize şunu
goumlsteriyor ki hem felsefenin hem de tragedyanın ilgi alanına giren ortak bir şey var
1 Bkz Vernant Jean-Pierre Yunan Duumlşuumlncesinin Kaynakları Ccedilev Huumlsen Portakal Cem Yayınevi 2002 ve Vernant Jean Pierre and Pierre Vidal-Naquet Myth and Tragedy in Ancient Greece New York Zone Books 1990 2 Eagleton Terry Sweet Violence The Idea of The Tragic Blackwell Publishing Oxford 2003 s 17
2
trajik olan Eagleton ldquoyapabilenler tragedya yazıyor yapamayanlar felsefe yapıyorrdquo3
diyor Eğer oumlyleyse yapabilenlerle yapamayanlar arasında ccedilok buumlyuumlk bir rekabet
olduğu kesin Ccediluumlnkuuml ikisi de trajik olanla ilgili olmasına rağmen nasıl oluyor da
tarihte her ikisi birden aynı anda varolamıyorlar Ccedilalışmamızda bu sorulara cevap
bulmaya ccedilalışacağız
Tanım Sorunu
ldquoTragedyardquonın ne olduğuna dair ccedilok fazla ccedilalışma bulunmaktadır Literatuumlruumln bu
kadar fazla olmasının nedeni tragedyanın ldquotanımlanmaya direnenrdquo bir yanı
olduğundan kaynaklanıyor olabilir mi Ashley Thorndike ldquotragedyaya dair
yapılacak herhangi bir kesin tanımın doğru ve kapsayıcı olamayacağı kesindirrdquo4
diyerek sorumuzu doğruluyor T R Henn ise ldquoHiccedil kimse duumlnya edebiyat
tarihindeki ccedileşitlilik goumlsteren formlarını da kapsayacak yeterlilikte tragedyanın
tanımını yapamazrdquo5 diyerek daha da ileri gidebilmektedir Her şeye rağmen
tragedyayı tanımlama girişimlerinde birkaccedil temel eğilimden soumlz edilebilir Seyirciye
olan etkisi [acıma korku katharsis vs] bağlamında tragedyayı accedilıklama eğilimleri
trajik kahraman merkezli daha ccedilok romantik kuramın rağbet goumlsterdiği yaklaşımlar
biccedilimsel kuram diyebileceğimiz ve tragedyaya oumlzguuml belli başlı [trajik plot tanınma
baht doumlnuumlşuuml kahramanın etik zaafı vs gibi] unsurların varlığı yokluğu uumlzerinden
tragedyayı tanımlama ccedilabaları duumlalist bir duumlnya goumlruumlşuuml ccedilerccedilevesinde tragedyayı iyi-
koumltuuml doğru-yanlış gibi ahlaki değerlerin ccedilatışması olarak goumlrme eğilimleri bunlar
arasında sayılabilir6 Raymond Williamsrsquoın dediği gibi ldquotragedyaya pek ccedilok yoldan
ulaşılabilmektedirrdquo7 Fakat ister biccedilimsel oumlzellikleriyle yaklaşımlar olsun isterse
3 Eagleton 2003 s 17 4 Thorndike Ashley H Tragedy Houghton Mifflin and Company Boston amp New York 1908 s 12 5 Henn T R The Harvest of Tragedy MethuenampCo London 1961 s 282 6 Tragedyayı tanımlama sorunuyla ilgili daha ayrıntılı bilgi iccedilin şu kaynaklara bakılabilir Palmer Richard H Tragedy and Tragic Theory An Analytical Guide Greenwood Press London 1982 Brereton Geoffrey Principles of Tragedy A Rational Examination of the Tragic Concept in Life and Literature University of Miami Press Florida 3 Printing 1970 Mandel Oscar A Definition of Tragedy New York University Press New York 1961 Roche William Mark Tragedy and Comedy A Systematic Study and a Critique of Hegel State University of New York Press New York 1998 ve Williams Raymond Modern Tragedy Chatto and Windus London 1966 7 Williams 1966 s 13
3
iccedileriğe youmlnelik tanımlamalar olsun tragedyayı ele alma tuumlrleri trajik olanın ne olduğu
sorusuna cevap vermekten kaccedilamazlar Trajik olanın ne olduğuna ilişkin ayrımların
ccedileşitliliği ise bir tuumlr olarak tragedyaya yaklaşımlardan ccedilok farklı değil
Th C W Oudemans tragedya ve trajik olanı accedilıklama girişimlerini iki tip duumlnya
algısına goumlre ayırıyor8 İlkine ldquoayırıcı kozmolojilerrdquo ikincisine ise ldquoetkileşimli
kozmolojilerrdquo adını veriyor Buna goumlre ayırıcı kozmolojiler evrenin rasyonel ve
kesin bir biccedilimde doğa-kuumlltuumlr insan-tanrı insan-hayvan gibi ayrımlarla kategorilere
boumlluumlnduumlğuuml kategorilerin ise birbirleriyle ilişkisinin olmadığı ya da ccedilok az ilişkili
olduğuna inanıldığı kozmolojilerdir Oudemans modern Batı kuumlltuumlruumlnuumln boumlyle bir
ayırıcı kozmolojinin uumlruumlnuuml olduğunu iddia etmektedir Diğer taraftan etkileşimli
kozmolojilerde ise kategorilerin birbirleriyle suumlrekli olarak temas halinde olduğuna
inanılmaktadır Duumlzen-duumlzensizlik insan-tanrı kuumlltuumlr-doğa gibi kategoriler
birbirlerini etkilemekte birbirlerine karışmakta insan ve evren her an muğlacircklık
tehdidi altında bulunmaktadır Bu yuumlzden bu tuumlr kuumlltuumlrlerde muğlacircklık durumlarıyla
muumlcadele etmek iccedilin rituumlel uygulamalarına başvurulduğu goumlruumlluumlr Oudemans bu iki
farklı kozmolojinin tragedyaya ve oumlzellikle de trajik olana bakışlarının da
farklılaştığını belirtir
Ayırıcı kozmolojinin bir sonucu olarak tragedya ccediloğu zaman ldquoccedilatışmardquo kavramı
merkezinden accedilıklanmaya ccedilalışılır Karakterlerin ve onların temsil ettiği
duumlşuumlncelerin değerlerin vs diğerleriyle oumltekiyle uzlaşmaz bir ccedilatışma iccedilinde
olduğu duumlşuumlnuumlluumlr Ccedilatışma hiccedil şuumlphesiz Grekccedile agon soumlzcuumlğuumlne referans
vermektedir Biz modernler agon soumlzcuumlğuumlnuuml genellikle ldquokusursuzrdquo bir simetri iki
ldquokarşıtrdquo ve ldquodenkrdquo guumlccedilte unsurun ccedilatışması olarak anlamaya meyil ederiz Biz bu
ccedilalışmamızda tragedyanın boumlyle bir ldquosimetrikrdquo yapı sergilemekten ziyade ccedilok daha
karmaşık bir temelinin olduğunu birbirine denk ve karşıt gibi goumlruumlnen birbirlerinden
kesin sınırlarla ayrılmış olduğu duumlşuumlnuumllen unsurlar arasında varolduğu sanılan
sınırların aslında belirsiz olduğunu karşıtların aslında birbirlerine karışmış durumda
8 Oudemans Th C W ve Lardinois A P M H Tragic Ambiguity Anthropology Philosophy and Sophocles Antigone Brills studies in intellectual history v 4 Leiden EJ Brill 1987
4
olduğunu goumlstermeye ccedilalışacağız9 Tragedyanın ldquokesinlikrdquolerden ziyade
muğlacircklıklardan kurulu bir tuumlr olduğunu ve bizatihi bu muğlacircklığın tragedyanın
oumlzuumlnuuml trajik olanı doğurduğunu duumlşuumlnuumlyoruz Ccediluumlnkuuml her muğlacirck durum trajik olana
gebedir Bu yuumlzden tragedyayı ve trajik olanı anlamak iccedilin muğlacircklık duumlşuumlncesinden
hareket etmek gerektiği inancındayız
2005 yılında tamamladığım yuumlksek lisans tezimde Antik Yunan tragedyalarında
sophrosyne kavramının izini suumlrmuumlştuumlm Sophrosyne basitleştirerek soumlylememiz
gerekirse sağduyu oumllccediluuml orta (yol) gibi anlamlara ve ldquokendini bilmekrdquo gibi
ccedilağrışımlara sahip Yunanca bir soumlzcuumlktuumlr Yuumlksek lisans tezimin ana ccedilerccedilevesi
tragedyanın nihai hedefinin sophrosyne ve onun bir yan uumlruumlnuuml olarak oluşacak olan
harmoni olduğu youmlnuumlnde şekilleniyordu Başka bir deyişle bir tragedyada seyirciye
oumlğuumltlenen propagandası yapılan etik bir değerdi sophrosyne Bu anlamda
sophrosyne kahramanın bir hamartiası ndashtrajik hatası- olduğu soumlylenen hybrisrsquoin
(aşırılık) karşısına yerleştiriliyordu kısaca formuumll şuydu Hybris vs Sophrosyne
Biraz yakından bakıldığında bu bakışın kısmen Aristotelyen kısmen de Hegelyen
olduğu soumlylenebilir Aristotelesrsquoin Poetikarsquosını ccedilok kaba bir şekilde kahramanın
(genellikle hybris olarak karşımıza ccedilıkan) hamartia yuumlzuumlnden yıkımı ve sonunda
izleyicide oluşan acıma ve korkunun arındırılması (katharsis) olarak oumlzetlersek tezin
Aristotelyen kısmı anlaşılabilir Hegel konusuna gelince her ne kadar tragedya
hakkındaki fikirleri tam ve kesin bir buumltuumlnluumlk goumlstermese de onun tragedyayı
ldquoccedilatışan değerlerin daha uumlst bir duumlzeyde uzlaşmasırdquo şeklindeki tanımlamasından
hareket edersek tragedyanın nihai hedefi olarak uzlaşıyı duumlşuumlnduumlğuuml ortadadır Hegel
oumlzellikle Estetik Uumlzerine Dersler [Vorlesungen uumlber die Aumlsthetik]rsquode Aristotelesrsquoin
acıma ve korku duygularının dışında uumlccediluumlncuuml ve ccedilok daha yuumlksek bir duygunun
zorunluluğundan soumlz eder Uzlaşı duygusu10 [Das Gefuumlhl der Versoumlhnung]
9 Hiccedil şuumlphesiz bu tarz bir accedilıklama ccedilabası yakın zamanlarda oluşmuş tragedyayı paradoks muğlacircklık ve belirsizlik kuramıyla accedilıklamaya ccedilalışan eğilimin bir parccedilasıdır 10 Bkz Hegel GWF Aesthetics Lectures on Fine Art Tr Knox T M Oxford Oxford University Press Vol II 1975 s 1193-1197
5
MOuml V yuumlzyıla baktığımızda bu doumlnemdeki ekonomik toplumsal ve siyasi değişim
ve ccedilatışmalarının sophrosyne ve harmonia fikirlerinde billurlaştığını goumlrmek
muumlmkuumlnduumlr V yuumlzyıl Atinarsquosının demokrasi deneyiminin doğal bir sonucu olduğu
bile iddia edilebilir Suumlrekli olarak ccedilatışan ndashoumlzellikle eski ile yeni- değerlerin
karmaşasında daima dengeyi uyumu ve oumllccediluumlluuml olmayı oumlğuumltleyen duumlsturların artması
bu tuumlrden soumlylemlerin siyasi konuşmalarda şiirlerde ve tragedya metinlerinde
sıklıkla karşımıza ccedilıkması yaşanan suumlreccedille kolaylıkla ilişkilendirilebilir Hybris vs
Sophrosyne denklemi bize hybrisrsquoe kapılan aşırıya kaccedilan sınırları zorlayan ve
hududu aşan birine sophrosynersquoin oumlğuumltlendiğini goumlstermekle ccedilatışmanın temelini de
accedilmaktadır Sınırını bilmesi gereken hybrisrsquoini kontrol etmesi gereken kahraman
eskiye aittir onun doumlnuumlştuumlruumllmesi değiştirilmesi evcilleştirilmesi en oumlnemlisi de
başka guumlccedillerle dengeye kavuşturulması gerekmektedir Tragedyalarda suumlrekli yıkıma
uğrayan eski tip kahramanlar goumlrmemizin bir sebebi de budur
Askerlik alanında gelişen yeni teknikler ve savaş stratejileri eski tipte kahramanlığın
sonunun geldiğini haber veriyordu Polis biccedilimindeki kent yapılanması ve Hoplit
denen askeri sisteminin yaygınlaşması Hektor ya da Akhilleus gibi tek başına
zaferler kazanan kahramanların iktidar alanını sınırlandırıyordu Bu tuumlr gelişmelerle
bağlantılı ve eş zamanlı olarak yeni zenginleşen bir sınıfın o doumlneme kadar sadece
soyluların ayrıcalığı olan iktidara talip olmasıyla yeni bir arkhe (erk) ccedilatışması
başladı Yine eski tipteki soy oumlrguumltlenmesi (genos) ve soy esasına dayalı youmlnetim
anlayışı bir ccedileşit vatandaş esasına dayalı bir sistem olan demos oumlrguumltlenmesi lehine
silinmeye başladı Daha oumlncesinden paranın dolaşıma girmesi ve yazının belli bir
yazman sınıfının tekelinden ccedilıkarak tam anlamıyla bir ldquokamurdquo malı haline gelmiş
olması da arkhe ccedilatışmasını Dike (Hukuk - Adalet) sorununu da iccedilerecek şekilde
genişletti ve şiddetlendirdi Yasalar soumlze dayalı olmaktan ccedilıkıyor yazılı hale
geliyordu Ccedilatışan taraflar iccedilin de yeni bir terim bulundu Isonomia yani eşitlik
Eşitlik yasaların temel felsefesini oluşturacaktı Fakat tragedya ozanlarının da
goumlstereceği gibi bu noktada bir sorun bulunmaktaydı Eşitlik gerccedilekten nedir sorusu
sorulmaya başlandı Yasaların eşitliği ne demektir Yasaların herkese eşit
uygulanması mı Yoksa herkesin adaletten eşit pay almasını sağlayacak yasalar
oluşturmak mı Ve hepsinden oumlnemlisi tragedya ozanları Dikersquonin yani adaletin
6
toplumun bir arada yaşamasının bir imkacircnı olarak gerccedilekten hayata geccedilmesinin
muumlmkuumln olup olamayacağını soruyorlar ve ccediloğu zaman da sorulara accedilık bir cevap
vermekten kaccedilınıyorlardı
Tragedyalarla ilgili kurulan denklem yani aşırıya kaccedilan kahramanın evcilleştirilmesi
daha doğrusu kahramanın aşırılık yuumlzuumlnden yıkıma uğradığının goumlsterilerek
seyircinin katharsis yoluyla ldquoehlileştirilmekrdquo istendiği fikri buumlsbuumltuumln yanlış olmasa
da eksiktir Yanlış değildir ccediluumlnkuuml tragedyaların boumlyle bir okumaya izin veren
yapıları bulunmaktadır Ama diğer taraftan eksiktir ccediluumlnkuuml bu tuumlrden yorumlamalar
tragedyanın accedilıkta bıraktığı daha radikal soruları ccediloğu zaman goumlzden kaccedilırır ya da
goumlrmezden gelmek zorunda kalır
Tragedyanın sophrosyne fikrini oumlğuumltlediği tuumlruumlnden bir formuumllleştirme tragedyanın
bir sanat formu olduğunu es geccediltiği gibi aynı zamanda sanatı da salt olarak bir
ldquoduumlşuumlncerdquoye indirger Oysaki sanatın salt duumlşuumlnce ileten bir araccedil olmadığını
soumlzcuumlklerde karşılık bulamayacak olanı da aktarabilen bir form olduğunu unutmamak
gerekir Buradan baktığımızda tragedyaların metafizik bir boyutu olduğunu hatta
bizzat bu metafiziğe ilişkin sorular sorduğunu ve bilerek de bu sorulara cevap
vermediğini goumlruumlruumlz Oumlzellikle tragedya sanatının yalnızca ldquosoru soranrdquo olmakla
yetindiğini ve zaten daha fazlasının da (sorulara cevap vermenin) onun sanatsal
youmlnuumlnuuml azaltacağını iddia edebiliriz Ccediluumlnkuuml cevap vermek tıpkı Oidipusrsquoun verdiği
yanıtın Sphenksrsquoi oumllduumlrmesi gibi sanatı oumllduumlruumlr V yuumlzyıl Yunan ozanları tam da
sistematik felsefenin doğuş arifesinde bizi cevap vermeye zorlayan ama her
yanıtımızda yeniden ve yeniden başka cevaplar bulmaya bizi mecbur bırakan sorular
sormuşlardır Yunan tragedyalarının 2500 yıldır hala aynı canlılığını korumasının en
oumlnemli nedeni budur
Sophrosynersquoden Muğlacircklığa
Sophrosyne goumlruumlnuumlşte ccedilatışan değerleri kutupları zıtları uccedilları eğerek birbirine
yaklaştırıyor ccedilatışan kuvvetler (değerler ideolojiler vs) arasında belirli bir denge
noktasının ve ccedilatışma sebebiyle bozulan duumlzenin yeniden inşasının muumlmkuumln
olduğuna işaret ediyor bunu bir ideal olarak sunuyordu Ancak bu idealin
gerccedilekleşmesi ne derece muumlmkuumlnduuml(r) Antik Yunan tragedyalarının sorduğu en
7
oumlnemli sorulardan biri tam da burada şekillenmektedir Buumltuumln kategorilerin yerli
yerinde (onlara tahsis edilmiş edildiği duumlşuumlnuumllen yerlerinde) durduğu bir duumlnya
olarak ldquoduumlzenrdquo muumlmkuumln muumlduumlr Bu accedilıdan tragedyaların konularını mitolojiden
seccedilmesi de bir tesaduumlf değildir Epik doumlneme ait olan mitolojiler tam da ldquoşeylerin
kendilerine ait yerlerinderdquo durduğu duumlzenli bir kozmosu anlatırlar ccediluumlnkuuml Tragedya
ise aynı hikacircyeleri bu ldquokozmosunrdquo derinliğindeki ldquokaosurdquo accedilığa ccedilıkartacak şekilde
değiştirerek kullanır Dolayısıyla tragedya yalnızca eski hikacircyelerin V yuumlzyıl Atina
seyircisine yeniden hatırlatılması demek değildir Tragedya seyircisini mitolojinin
goumlruumlnmeyen gerccedilekliğiyle yuumlz yuumlze getirir
Sophrosyne tragedyada bozulduğu duumlşuumlnuumllen duumlzenin yeniden kurucu guumlcuuml olarak
duumlşuumlnuumllmektedir Oysa tragedyalar başlar başlamaz duumlzenin ccediloktan bozulmuş
olduğunu goumlruumlruumlz Dolayısıyla sophrosyne bir uzlaşı noktası olarak ortayı ve
dengeyi ima etse de tragedya bu noktanın imkacircnsızlığını bize goumlsterir
Bize goumlre tragedyalar orta-noktayı dengeyi ve en oumlnemlisi de ldquocevabırdquo bulmanın
ldquoolası-imkacircnsızlığınırdquo goumlstermektedirler Neden olası Neden imkacircnsız
Olasıdır ccediluumlnkuuml neredeyse buumltuumln tragedyalarda ldquoorta-noktardquo ldquogoumlruumlnuumlrrdquo Bu
goumlruumlnuumlşuumln bir oumlrneği olarak Oresteiarsquodaki Orestesrsquoin mahkeme sahnesi verilebilir
Orta-yol ya da uzlaşı ldquoşiddetrdquoin dahil olduğu bir ikna (peitho) suumlrecinden geccediler
Ama nihai olarak deus ex machinersquonın şiddeti mutlak olarak sonlandırıcılığı
olmaksızın boumlyle bir finalin gelmesi duumlşuumlnuumllemezdi Kan davası sonsuza dek suumlruumlp
gidebilirdi Kan davalarında suumlrekli tekrar eden şiddeti ancak nihai bir şiddet
sonlandırabilir Nihai şiddetin en oumlnemli oumlzelliği yeni bir şiddete izin vermemesi
buumltuumln şiddetleri bitirici bir şiddet oluşudur Oumlrneğin devletin (hukukun) şiddeti boumlyle
bir bitiricilik niteliğine sahiptir Oresteiarsquoda da kan davasını bitiren boumlylesi bir
hukuktur
Benzer bir şekilde Antigonersquode Antigone ve Kreonrsquoun uzlaşması imkacircnsız
goumlruumlnmez olasıdır ccediloumlzuumlm oumlylesine yakındır ki suumlrekli olarak oyunda varlığı
hissedilir Ama diğer taraftan boumlyle bir uzlaşı iki bakımdan imkacircnsızdır birincisi
boumlyle bir orta nokta taraflardan birinin ndashya da her ikisinin- yok olması (ccedilatışan
ldquooumlncekirdquo olmaması) anlamına gelmektedir Oresteiarsquoda Erinylerrsquoin Eumenides
8
olması bu konuda iyi bir oumlrnek teşkil eder Hatırlanacağı uumlzere Oresteia uumlccedillemesinin
son oyununda (Eumenides) mahkemenin Orestes hakkında verdiği kararın ardından
Erinylerrsquoin Athena tarafından ikna edilme suumlreci başlar Erinyler kendilerine ait olan
potmosrsquotan11 yani aile iccedili cinayet işleyenlerden intikam alma vazife haklarından
vazgeccedilmek istemezler Ccediluumlnkuuml onları vareden şey tam da onların sahip olduğu bu
potmosrsquotur Bu accedilıdan Erinyler iccedilin ldquouzlaşmardquo demek asla oumlnceki gibi
olamayacakları bir ldquobaşkardquoya doumlnuumlşmek anlamına gelecektir Bu yuumlzden uzlaşıyı
simetri oluşturan iki uccedil noktanın ortada buluşması gibi yorumlamamak gerekir
Boumlyle bir geometri iccedilinde duumlşuumlnuumllduumlğuumlnde bile orta noktanın artık ldquouccedilrdquo olmadığı
rahatlıkla soumlylenebilir
Olası-imkacircnsızlık konusundaki ikinci husus ccedilatışmanın bizatihi kendisiyle ilgilidir
Ccedilatışma kavramı oumlylesine muğlacircktır ki bu ccedilalışmamızda da ele alacağımız uumlzere
yakından bakıldığında mutlak anlamda sınırları tespit edilebilecek bir ldquotarafrdquo ldquouccedilrdquo
ya da ldquokutbunrdquo olmadığı goumlruumllecektir Gerccedilekte tragedyalardaki ccedilatışan guumlccediller bir
doğrunun iki uccedil noktasına geometrik olarak konuşlanmış durumda değildir Bu
yuumlzden de iki uccedil noktanın arası orta noktası duumlşuumlncesi goumlruumlnen bilinebilen
duumlşuumlnuumllebilen ama asla erişilemeyen bir toposu işaret eder Sophrosynersquoin işaret
ettiği bu yer erişilmesi imkacircnsız ldquoufukrdquolara benzer Ufka doğru yol aldıkccedila
yakınlaşıldığı duumlşuumlnuumllen ufuk nasıl ldquoaynı uzaklıktardquo duruyor mesafesini hiccedil
yitirmiyorsa bu orta nokta da tragedyalarda ldquoulaşılabilirrdquo goumlruumlnen bir ufuk gibi
ldquoolduğu sanılanrdquo yerinde durur
Diğer taraftan kahramanların tragedyalardaki birbirlerine ldquofarklırdquo ve ldquozıtrdquo
goumlruumlnuumlmleri de ccediloğu zaman yanıltıcıdır Kahramanlar aynı anda birden fazla
11 Potmos Birinin başına gelen şey birinin payına duumlşen şey kader hediye gibi anlamlarda kullanılmaktadır Potmos birini o şey yapan ve ona ait olan şeyi ima etmektedir Burada Erinyleri Eriny yapan şey ldquoaile iccedili cinayettirrdquo onları vareden şeydir aile iccedili cinayet Hatırlanacağı uumlzere onlar Uranosrsquoun kesilen hayalarından akan kandan doğmuşlardır (Bkz Hesiodos Hesiodos Eseri ve Kaynakları Tanrıların Doğuşu (Thegonia) İşler ve Guumlnler Ccedilev Sabahattin Eyuumlboğlu Azra Erhat Tuumlrk Tarih Kurumu Yayınları Ankara 1991 s 110) Onları vareden şey ndashcinayet- aynı zamanda onların sorumluluğu goumlrev alanları ayrıcalıkları demekti Potmos boumlyle bir durumu ifade etmektedir Soumlzcuumlğuumln anlamları iccedilin ayrıca bkz Liddell Henry George Robert Scott Henry Stuart Jones and Roderick McKenzie A Greek-English Lexicon Oxford Oxford Univ Press 1996 s 1455 Eriny maddesi
9
kategoriye dahil olabilmekte ya da tek bir kategorinin iccedilinde farklılık yanılgısı
yaratabilmektedirler Dolayısıyla tragedyanın formunu geometrik bir doğrudan
ziyade kaleydoskobik ya da fraktal12 bir yapı olarak duumlşuumlnmek gerekir
Muğlacircklık durumu kahramanın ldquosuccedillulukrdquo tartışmasında da accedilıkccedila izlenebilir
Scheler ldquoSuccedillu kimdir sorusuna accedilık belli bir cevap varsa orada trajik olanın rengi
eksiktirrdquo13 diyor Yukarıda da kısmen değindiğimiz gibi ldquocevaprdquo sanatsal youmlnuuml
soldurmaktadır Kahramanın succedillu olup olmadığına ilişkin cevabın verilemediği yer
ancak muğlacircklığın olduğu yerdir Bu durumu şoumlyle accedilıklayabiliriz Kahramanın
eylemi haklı bir eylemdir fakat yine de bir succedil oluşturur Aristotelesrsquoin Poetikarsquosında
tanımlamaya ccedilalıştığı kahraman aslında bu tuumlrden bir nitelik sergiler Buna goumlre
kahraman ne tamamen koumltuuml ne de olağanuumlstuuml denecek kadar iyidir O yalnızca
herhangi bir succedilla succedillanmış kişi basit bir hata (hamartia) yapmış birisidir14 Bu hata
ahlaki bir yanlıştan ziyade kahramanın ndashister bilinccedilli ister bilinccedilsiz- yapmaktan
kaccedilınamadığı bir eylemin sonucudur Dolayısıyla hamartia oumlyle bir succediltur ki
kahraman o hatayı yapmak zorundadır bu yuumlzden succedillu sayılamaz ama bu succedilu
işlemiştir ve succedilludur Orestesrsquoin mahkemesinde (Oresteia) oyların eşit ccedilıkması
bunun muumlkemmel bir goumlstergesidir Kahraman hem succedillu hem succedilsuz bulunmuştur ndash
İonna Kuccediluradirsquonin deyişiyle- ldquosuccedillu-succedilsuzrdquo dur İşte bu hem succedillu hem succedilsuzluk
durumu kahramanın iccedilinde bulunduğu ldquotrajik konumrdquou ifade eder Bu trajik konumu
başka bir ifadeyle kahramanın ldquohem hellip hem helliprdquo ve ldquonehellip nehelliprdquo durumunu biz
ccedilalışma boyunca ldquomuğlaklıkrdquo olarak tanımlayacağız
12 Fraktal yapılar kaos teoremlerinde sıklıkla karşımıza ccedilıkan yapılardır Son 40-50 yıldan beri kusursuz oldukları duumlşuumlnuumllen uumlccedilgen kare doumlrtgen ya da doğru gibi geometrik şekillerin dışında evrende fraktal adı verilen daha karmaşık şekillerin de varolduğu uumlzerinde durulmaktadır 13 Scheler Max ldquoZum Phaenomen des Tragishenrdquo Vom Umsturz der Werte Leipzig 1923 cilt I s 257 Aktaran Kuccediluradi İonna Max Scheler ve Nietzschersquode Trajik Olan İstanbul Yankı Yayınları 1966 14 Bkz Aristoteles Poetika Şiir Sanatı Uumlzerine Ccedilev Nazile Kalaycı Bilim ve Sanat Yayınları Ankara 2005 s 45 sat 1453a10
10
Muğlacircklık
Zaman zaman benzerlikler bulma eğilimleri soumlz konusu olsa da muğlacircklık her şeyin
temelde anlaşılmaz ve bilinemez olduğunu iddia eden bilinemezcilik [agnostizm] gibi
duumlşuumlncelerle karıştırılmamalıdır Muğlacircklık bilinemez bir durum değildir aksine ndash
ccediloğu zaman- bir ccedileşit bilgi fazlalığını ima eder herhangi bir duruma veya nesneye ait
bilginin ve onun dilde ifadesinin duumlzensizliğini ve tamamlanmamışlığını goumlsterir
Muğlaklık ccediloğu zaman dilin bir acizliği olarak karşımıza ccedilıkar daha doğrusu
muğlaklığı daha kolay kavradığımız ve goumlzlemleyebildiğimiz yer dilin evrenidir bir
şeyin ndashbir olayın nesnenin vs- aynı anda birden fazla kategoriye girdiğini
duumlşuumlnduumlğuumlmuumlzde (oumlrneğin pharmakon hem ilaccedil ccedilare hem de zehir guumlnah keccedilisi
anlamlarına gelir) iki farklı şeyin aynı anda gerccedilekleşmesinde (paradoks) yine
benzer bir şekilde mantığın ccedilelişmezlik ilkesine15 uymayan bir durumla ya da
kuumlltuumlruumln daha oumlnceden sınırlarını belirlediği herhangi bir kategoriye uymayan bir
şeyle karşılaştığımızda (anomali) aklın ccedilaresizliği kendini dil yoluyla accedilık eder Bu
acizlik insana rahatsızlık verir Bir sis bulutunun iccedilindeki bir karaltının ya da yarı
karanlık bir odadaki bir nesnenin ne olduğunu hemen kavrayamadığımızda
duyduğumuz bir rahatsızlığa benzer bu his Bu rahatsızlık uyandırıcı guumlcuumlnden
dolayı muğlacircklık istenmeyen bir durum olarak karşımıza ccedilıkar Kesinlikler uumlzerine
inşa edilmiş (olduğu duumlşuumlnuumllen) duumlzeni alt uumlst eder bu yuumlzden tehlikelidir
Ayrıştırılmış adlandırılmış sınıflandırılmış buumltuumln kategorileri birbirine karıştırmak
ve aralarındaki sınırları ortadan kaldırmakla tehdit eder Duumlzen insanın aradığı kitabı
hemen bulduğu ya da nasıl bulabileceğini kesin olarak bildiğini duumlşuumlnduumlğuuml bir
kuumltuumlphaneye benzeyen bir duumlnya imgesi sunar Muğlacircklık buumltuumln rafları darmadağın
ettiği gibi bazı kitapların da ldquoişe yaramazlığınırdquo deşifre eder Ccediluumlnkuuml Baumanrsquoın
dediği gibi muğlacircklığa yol accedilan hatta onu kaccedilınılmaz kılan şey tam da bu istifleme
15 Ccedilelişmezlik İlkesi Biccedilimsel mantığın duumlşuumlnmede tutarlılığı sağlayan temel ilkelerinden biri Bu ilke ldquoBir şey aynı zamanda hem kendisi hem de kendisi olmayan bir şey olamazrdquo ldquoA aynı zamanda B olmazrdquo şeklinde dile getirilebilir Bkz Hanccedilerlioğlu Orhan Felsefe Soumlzluumlğuuml 10 Basım Remzi Kitabevi İstanbul 1996 s 47
11
ve sınıflandırma ccedilabasının kendisidir16 Muğlacircklık mutlak kategorileştirmenin
imkacircnsızlığını goumlsterir ccediluumlnkuuml her seferinde yeniden bir duumlzen uğraşı başlar ve her
yeni duumlzen ccedilabası yeni muğlacircklık kaynaklarının oluşmasına yol accedilar
Aslında muğlacircklık bir insanlık durumudur İnsanın evrendeki konumunu ima eder
Ccediluumlnkuuml varlığın ne olduğu sorusuna hala kesin bir cevap verilememiştir Max
Schelerrsquoin deyişiyle ldquoinsanla ilgilenen bilimlerin sayısı suumlrekli artmış olmasına
karşın bu bilimler insanın ne olduğunu aydınlatmaktan ccedilok karartmaktadırlarrdquo17
İnsan kendini duumlnyaya ldquofırlatılmışrdquo olarak bulur Ama duumlnyaya fırlatılmış olmakla o
aynı zamanda oumlluumlme-fırlatılmış bir varlıktır İnsan duumlnyaya fırlatıldığında varoluş
imkacircnlarını hazır bulur Şu ya da bu olabilmektedir ve olmaktadır da Ama diğer
yandan onun bu varoluş imkacircnları arasındaki ldquooumlzguumlrluumlğuumlrdquo oumlluumlmle hitam bulacaktır
Oumlluumlm insanın en kaccedilınılmaz imkacircnlarından biridir Diğer taraftan oumlluumlm hakkında
bilgi ve deneyimimiz yok denecek kadar azdır ama yine de oumlluumlmuumln bir sınır
olduğunu ve ldquokesinrdquoliği biliriz Bu kesin-ama-muğlak bilgi oumlluumlm-anksiyetesine
(oumlluumlm-havfına) sebep olur İnsan bu havfı duymamak bu havf ile karşılaşmamak ve
onu unutmak iccedilin kesinliklerden kurulu kendi kontroluumlnde (olmasını dilediği) bir
duumlnya kurmaya ccedilalışır Duumlzenin kategorileştirme sınıflandırma ve ayrıştırmanın
tasnifin ve her tuumlrluuml sınırın ve sınırlandırmaların (ve tabii sınır-dışının) duumlnyasıdır bu
Temel muumlcadele muğlacircklığın bu ldquoher şeyin yerli yerinde olduğurdquo ldquoduumlzenlirdquo
duumlnyaya tecavuumlzuumlnuumln engellenmesidir Ccediluumlnkuuml muğlacircklık insana oumlluumlm-havfını
hatırlatmaktadır Bu yuumlzden insan duumlzenli duumlnyasında unutuşa doğru kaccedilış
halindedir Fakat unutuş oumlluumlmuuml unutmak anlamına gelmemektedir aksine insan
oumlluumlmuuml hatırlatan pek ccedilok şeyle donatabilmektedir duumlnyasını Mezarlıklar
krematoryumlar tuumlrbeler ibadethaneler vs Ayrıca oumlluumlmuumln herkes iccedilin kaccedilınılmaz
olduğu ldquosoumlylemirdquo her yerde karşımıza ccedilıkar ldquoHerkes bir guumln oumllecekrdquo Bu kesin bilgi
kesinliğiyle bizi rahatlatır Boumlylece oumlluumlm duumlşuumlncesinin havfı bu soumlyleyişteki
kesinliğin tesviye ediciliğinde kaybolup gider Oumlluumlm havfı kesinliğin verdiği huzurla
16 Bkz Bauman Zygmunt Modernlik ve Muumlphemlik Ccedilev İsmail Tuumlrkmen Ayrıntı Yayınları İstanbul 2003 s 11 17 Scheler Max İnsanın Kozmostaki Yeri Ccedilev Harun Tepe Ayraccedil Yayınevi Ankara 1998 s 35
12
ortadan kaldırılır Aynı zamanda havfın derecesi ldquoherkesrdquoin kamusallığı iccedilinde
yumuşatılır İfadedeki ldquoherkesrdquo ldquohiccedil kimserdquo anlamına gelir
Bize goumlre tragedyanın inatla accedilığa ccedilıkarmak istediği şey tam da bu herguumlnkuumlluumlğuuml
iccedilerisindeki kamusallığın18 suumlrekli uumlzerini oumlrtmek istediği oumlluumlm havfıdır Ccediluumlnkuuml
tragedya tam da ldquoherkes oumllecekrdquo soumlzuumlnuumln kesinliğinin aslında ne kadar muğlacirck
olduğunu goumlsterir Ccediluumlnkuuml ldquoherkes oumllecekrdquo soumlzuumlyle ortaya konulan kesinlik oumlluumlmuumln
insan iccedilin en uccedil ve kaccedilınılmaz imkacircn oluşunun kesinliği değildir ldquoherkes oumllecekrdquo
soumlzuumlnde oumlluumlm kaccedilınılmazlığını ve zatiliğini (bana aitliğini) yitirir ldquoHerkes oumllecekrdquo
demekle artık oumlluumlm herkesindir yani aslında hiccedil kimsenindir Zaten ldquoherkes oumllecekrdquo
soumlzuuml başkasının oumlluumlmuumlnden yani dolaylı olarak ikinci elden elde edilen bir
deneyimdir Ama oumlluumlmuuml başkasının oumlluumlmuumlnden anlamak onu bu yolla
kavrayabilmek ndashdoğası gereği- imkacircnsızdır Ccediluumlnkuuml başkasının oumlluumlmuumlnde oumlluumlmuumln
her zaman bana oumlzguumlluumlğuuml kaybolur Oumlluumlm her zaman benim oumlluumlmuumlmduumlr benim en
zati varlık imkacircnımdır oumlluumlm Başkası iccedilin oumlluumlme gidilebilirim ancak başkasının
yerine oumllmem muumlmkuumln değildir oumlluumlm ikame edilemez Bu yuumlzden ldquoherkes oumllecekrdquo
soumlzuuml sahte bir kesinlik hissi yaratır insana -soumlzuumlm ona- kontrol edilebilir bir
malumat verir Boumlylece oumlluumlm alelade bir vakaya doumlner
ldquoHerkes oumllecekrdquo soumlzuumlyle oumlluumlm bu duumlnyadaki herhangi bir alelade ldquoolayrdquomış gibi
soumlzuumlm ona oumllccediluumllebilen oumlnceden kestirilebilen bilinebilen bir hakikat gibi belirli bir
kesinlik duumlzeyine yuumlkseltilerek insanın ldquoduumlzenlirdquo duumlnyasında yerini alır Oysa insan
varlığın ne olduğunu onun anlamını kesin olarak bilemediği gibi oumlluumlm konusunda da
hiccedilbir ldquokesinrdquo bilgi ve deneyime sahip değildir Oumlluumlmuuml yokluğu ve hiccedilliği
ldquoanlayabileceğirdquo tek yer vardır O da havfın kendisidir İnsan ancak havf duyarak
hiccedilliği kavrayabilir Ama insan tam da bu havfın huzursuzluğundan kaccedilar Yani
insanın kaccediltığı şey oumlluumlm değil bizatihi oumlluumlm-havfıdır İnsan bu havfla doğrudan
doğruya karşılaşmak istemez Bize goumlre tragedya insanı kaccedilmaya ccedilalıştığı bu havfla
yuumlz yuumlze getirir En azından kaccedilışın imkacircnsızlığını ona hatırlatır
18 Bu terimler Heideggerrsquoe aittir Ccedilalışmamızın ilerleyen boumlluumlmlerinde bu terimleri daha daha kapsamlı olarak ele almaya ccedilalışacağız
13
Bu kaccedilışın en temel goumlstergesi hiccedil şuumlphesiz kuumlltuumlruumln kendisidir İster adına insanın
ldquohayatta kalmardquo stratejisi isterse ldquooumlluumlmsuumlzluumlkrdquo ccedilabası diyelim kuumlltuumlr insanın her
tuumlrluuml ldquoyapıp etmerdquosi anlamıyla kuumlltuumlr ldquooumlluumlm fikrinin yarattığı dehşetrdquoten kaccedilışı ima
etmektedir İnsan oumlluumlmluuml olduğu iccedilin ldquokuumlltuumlrrdquo kurmaktadır Kuumlltuumlr Baumanrsquoın
deyişiyle ldquoinsanların farkında oldukları şeyi unutturmaya youmlnelik incelikli karşı-
anımsatıcı teknik bir aygıttırrdquo19 İnsan eğer ldquounutmak zorundardquo olduğu şey
olmasaydı suumlrekli olarak ona kendini kendi varlığını hatırlatacak uumlruumlnler uumlretmezdi
Hegelrsquoin dediği gibi insanın hakiki varlığı onun eylemidir kendini ortaya koyma ve
kendini yaratma edimidir20 Bu yuumlzden insan varolmak iccedilin eylemde bulunmak
zorundadır kuumlltuumlruumln temelinde yatan işte bu zorunluluktur İnsan ancak ve ancak
eylemle ve eylemde varolabilir ve varolmaktadır Diğer taraftan soumlz konusu eylemin
oumlznesi olan insanın varoluşunu suumlrduumlrmesi bir ldquoolumsuzlamardquo şeklinde gerccedilekleşir
Ccediluumlnkuuml o duumlnyaya geldiği haliyle kalmaz onun insan olabilmesi demek doğal varlık
olarak ldquone iserdquo o olmaması ve ldquone değilserdquo o olması anlamına gelmektedir Hegelrsquoin
deyimiyle insan varolanı ldquodiyalektik olarak ortadan kaldıran ve var olmayanı
yaratanrdquo bir varlıktır Diyebiliriz ki eylemin bizatihi kendisi tragedyanın terimleriyle
konuşursak varolanlara (doğaya) karşı bir ccedileşit hybrisrsquotir insanın ldquoinsan
oluşturucurdquo eylemi kaccedilınılmazrsquodır ve kaccedilınılmaz olarak bir ldquosınır aşımırdquodır succediltur
Bu kaccedilınılmazlık durumu onun ldquotrajikrdquo niteliğidir
İnsan herhangi bir ontik varlıktır Ancak o diğer buumltuumln varlıklardan kendini ayırır
Bir tuumlr olarak ldquohayvanrdquo olmasına ve diğer canlılarla birlikte doğanın iccedilinde
varolmasına karşın kendini ldquohayvanrdquolığından ve doğadan ayırır Kaccedilınılmaz olarak
yapar bunu Hegel insandaki bu ayırma guumlcuumlnuuml hayret-verici ve mucizevicirc olarak
nitelendirir İnsana bu guumlcuuml veren logosrsquotur İnsan bu logos sayesinde varolan
duumlnyaya karşı kendi duumlnyasını kuumlltuumlruuml kurar ve boumlylece kendini doğadan insan
elinin değmediği vahşi doğadan ayırır Antigonersquonin birinci koro şarkısında tam da
19 Bauman Zygmunt Oumlluumlm Oumlluumlmsuumlzluumlk ve Diğer Hayat Stratejileri Ccedilev Nirguumll Demirdoumlven Ayrıntı Yayınları İstanbul 2000 s 47 20 Kojegraveve Alexandre Hegel Felsefesine Giriş Ccedilev Selahattin Hilav YKY İstanbul 2 Baskı 2001 s 20 ve 111
14
bu yuumlzden logos dehşet verici bir techne olarak karşımıza ccedilıkacaktır Koro insanın
techne yardımıyla doğayı boyunduruk altına almasını insanın doğaya karşı kazandığı
zaferin oumlvguumlsuumlnuuml soumlyluumlyormuş gibidir ama iccedilten iccedile bu ldquozaferinrdquo uğursuzluğunu
sezdirir Ccediluumlnkuuml bu ldquoayırmardquo projesi başarısızlığa uğramaya mahkucircmdur İnsan
kendini ayırdığı doğanın tehdidini daima duyacak ama her seferinde geliştirdiği yeni
oumlnlemler (yeni teknikler) yeni tehditlerin doğmasına yol accedilacaktır
Bizce trajik olan boumlyle bir topostan neşet etmektedir Ccediluumlnkuuml insanın sahip olduğu bu
mucizevicirc techne (logos) onu iccedilinde bulunduğu doğayla uyumsuz hale getirir İnsan
doğanın bir parccedilası olmasına rağmen ona ccedilırılccedilıplak bir halde uyum sağlayamaz
Antigone birinci koro şarkısında soumlylendiği gibi insan hypsipolis apolisrsquotir Doğanın
iccedilinde kendine kentler kursa da aslında yersiz-yurtsuzdur Duumlnya iccedilinde varolsa da
aslında buraya ait değildir İnsanın varoluşu bu tuumlrden ikiliklerle doludur
Duumlşuumlncelerimizi toparlayacak olursak tragedyanın beşeri duumlnyaya ilişkin sorunları
tartışmaya accedilmanın yanı sıra insanın bu duumlnyadaki belirsizliklerle dolu varlığını da
sorunlaştırdığı kısaca tragedyanın toplumsal meselelerin goumlruumlntuumlsuuml altında daha
derinde felsefi ve metafizik soruları da accediltığı ortadadır Bu duumlşuumlncelerden hareketle
ccedilalışmamızın eksenini metafizikten felsefi antropolojiye antropolojiye ve oradan da
tragedya metinlerine uzanan bir hat uumlzerinde inşa etmeye ccedilalışacağız
Ccedilalışmamızın birinci boumlluumlmuumlnde kısa bir tanımlama girişiminin ardından
muğlacircklığın yukarıda değindiğimiz insan varlığındaki ikiliklerle nasıl bir bağlantı
iccedilerisinde olduğu ve bu ikiliklerin ve belirsizliklerin kendini hissettirdiği oumlluumlm-havfı
uumlzerinde duracağız Bu konuda Heideggerrsquoin Varlık ve Zaman [Sein und Zeit] adlı
eserinin yol goumlstericiliğinde ilerlemeye ccedilalışacağız Oumlzellikle Heideggerrsquoin varlık
tanımından hareketle oumlluumlm konusundaki arguumlmanlarını tartıştıktan sonra oumlluumlm-havfı
sorununu ele alacağız Oumlluumlm-havfıyla ilişkili olduğunu duumlşuumlnduumlğuumlmuumlz tekinsiz
(Unheimlich Uncanny) kavramını da bu boumlluumlmuumln sonunda tartışacağız Tekinsiz
hem bizatihi insanlık durumuyla hem de trajik kavramıyla ilintisi olduğunu
duumlşuumlnduumlğuumlmuumlz bir kavram olarak bizi ilgilendirmektedir Bu kavram tıpkı ccedilalışma
boyunca yer yer değineceğimiz kutsal kirli lanetli pharmakon vs gibi soumlzcuumlklere
benzer ama onlardan ccedilok daha guumlccedilluuml bir biccedilimde muğlacircklık kavramı iccedilin zihin accedilıcı
bir oumlrnek teşkil etmektedir Bu konuda Freudrsquoun 1919 tarihli (Unheimlich)
15
makalesinde yapmaya ccedilalıştığı tanımlama girişiminin ışığında yine Heideggerrsquoin
Houmllderlinrsquoin İster şiiri uumlzerine verdiği dersler ile Metafiziğe Giriş [Die Einfuumlhrung in
die Metaphysik] adlı eserinde geliştirdiği fikirler doğrultusunda tekinsiz terimini ele
almaya ccedilalışacağız
İkiliklerin yarattığı belirsizliklerden kaccedilış yolunun duumlnyaya yeniden ve daima duumlzen
vermek onu kategorilere ayırmak adlandırmak ve sınıflandırmak olduğunu daha
oumlnce belirtmiştik Muğlacircklık insanın ayırdığı ldquoşeylerinrdquo birbirine ldquokarışmasırdquo
anlamına gelmekteydi Bu da ldquoher şeyin yerli yerinde durduğurdquo kozmosun kaosa
suumlruumlklenmesi demektir Karışma durumları trajik olana gebedirler Eğer karışmış
olanı ayırma ccedilabası yetersiz kalmışsa orada trajik belirmeye başlar Ccedilalışmamızın
ikinci boumlluumlmuumlnde bu tuumlrden ayırma ve karışma durumlarını somutlaştırmaya
ccedilalışacağız Bu konuda bizi tragedyaya goumltuumlrecek bir alan olarak rituumlel pratiklerini
ele almayı uygun bulduk Rituumleller oumlncelikle duumlnyadaki şeyleri ayırmaya ayrılmış
kategorilere boumlluumlnmuumlş duumlnyayı o halde ldquotutmayardquo ve birbirine karıştıkları ya da
karışma tehlikelerinin olduğu durumlarda da onları yeniden ayırmaya
yaramaktadırlar (en azından oumlyle olduğuna inanılmaktadır bu tuumlrden bir inanccedil işlevi
goumlruumlrler) Duumlzenin hasar goumlrduumlğuuml bozulduğu başka bir ifadeyle soumlylersek duumlzenin
ciddi bir biccedilimde ldquomuğlacircklıkrdquo tehdidiyle karşılaştığı durumlarda muğlacircklığı kontrol
altına alma youmlntemlerinden biridir rituumlel Ancak rituumleller bazı durumlarda yetersiz
kalabilmektedir Reneacute Girardrsquoın yerinde tespit ettiği gibi ldquotoplumsal uzlaşırdquonın
olmadığı durumlarda rituumlel uygulaması boşa gitmektedir Soumlz konusu ldquotoplumsal
uzlaşırdquonın yokluğunu ayrıntılı olarak ele almaya ccedilalışacağız Ama burada kısaca
oumlzetlemek gerekirse mutlak ldquouzlaşırdquo yokluğu ldquogeccediliş doumlnemlerinderdquo ortaya
ccedilıkmaktadır MOuml V yuumlzyıl birccedilok kuramcının ortaya koyduğu gibi arkaik
doumlnemden ldquomodernrdquo doumlneme geccediliş evresi olarak bu uzlaşının yitirildiği bir doumlneme
karşılık gelmektedir21 Buumltuumln buumlyuumlk geccediliş doumlnemlerinde toplumun değerleri
belirsizliğe duumlşer kavramlar ccedilok-anlamlılaşmaya başlar kısaca evren muğlacircklaşır
21 Tragedyalarda bu yuumlzden ldquoeskirdquo ile ldquoyenirdquonin uzlaşı arayışının goumlruumlnmesi doğaldır Bu accedilıdan sophrosyne hem eskiye hem de yeniye yapılmış bir ccedilağrıdır Fakat tragedyalar nihai olarak ccedilağrının ldquoccedilığlığardquo doumlnuumlşuumlyle biterler
16
Kategorileri yeniden yerli yerine oturtacak youmlntemlerden biri olarak rituumlel işe
yaramaz olur Oumlrneğin Antigonersquode vatan haini olarak Poluumlneikesrsquoin cesedinin accedilıkta
bırakılması işlemi ldquokenti kirlilikten arıtacakrdquo bir rituumlel olması gerekirken tam tersi
bir etkiye yol accedilar Tek bir kişinin -Antigonersquonin- uygulamaya olan itirazı rituumleli
geccedilersiz kılar
Ccedilalışmamızın uumlccediluumlncuuml boumlluumlmuumlnde Antigone metnindeki bu tuumlr muğlacircklık oumlrnekleri
uumlzerinde duracağız Antigonersquoyi seccedilmemizin birkaccedil oumlnemli nedeni var Birincisi
ccedilalışmamızın başlıca referans noktaları olan Heidegger ve Hegelrsquoin her ikisi de
Antigone metnine oumlzel bir oumlnem atfetmişlerdir Heidegger Metafiziğe Giriş gibi
oumlnemli bir ccedilalışmasında birinci koro şarkısını incelemiş Houmllderlinrsquoin ldquoDer İsterrdquo şiiri
uumlzerine verdiği derslerde ise bu koro şarkısının iccedileriğinde tragedyanın oumlzuumlnuumln
yattığını iddia etmiştir Diğer taraftan Hegel de hem Tinin Goumlruumlnguumlbilimi
[Phaenomologie des Geistes] hem de Hukuk Felsefesinin İlkeleri [Grundlinien der
Philosophie des Rechts] gibi başat eserlerinde Antigonersquoye atıfta bulunmuş ve
Estetikrsquote de [Aumlsthetik] Antigonersquoyi ldquogelmiş geccedilmiş en iyi tragedya ve hatta en iyi
sanat eserirdquo olarak tanımlayacak kadar ileri gitmiştir
Bu iki buumlyuumlk duumlşuumlnuumlruumln bu derece ilgisine mazhar olmuş olması Antigone oyununa
oumlzel bir yer accedilmamızı halihazırda zorunlu kılmaktadır Fakat buumltuumln bunların dışında
bir başka neden daha var bu oyuna odaklanmamızı gerektiren O da genellikle
Antigonersquonin en ldquoberrakrdquo metinlerden biri olarak algılanmasıdır bir ccedilok yorumcuya
goumlre diğer Yunan tragedyalarına oranla ldquotartışmalırdquo yanları daha azdır Bu yorumlara
goumlre oyunun ccedilatışan tarafları ccedilok belirgindir kesin sınırlarla birbirinden rahatlıkla
ayrılabilir Romantik okumalara muumlsaittir oumlrneğin iyilik ve sevgi dolu Antigone
koumltuuml ve ceberut diktatoumlr Kreonrsquoa karşıdır Duumlnyanın ikiye boumlluumlnmuumlş birbirine karşıt
değerleri iki kahraman arasında paylaştırılır Bu accedilıdan ccedilalışmamıza uygun bir
tartışma zemini oluşturabileceğini duumlşuumlnuumlyoruz Tarafların tarafların temsilcisi
oldukları fikirlerin bu kadar ldquobelirginrdquo ve ldquokesinrdquo olduğu boumlyle bir oyunda
muğlaklıkların izini suumlrmek bizim iccedilin daha zor ama bir o kadar da kışkırtıcı
olacaktır
Muğlacircklık Yunan tragedyalarında kendisini hem tematik hem de dilsel alanda
goumlsterebilmektedir Oyunda her iki alandaki oumlrnekleri de yeri geldikccedile ele almaya ve
17
tartışmaya ccedilalışacağız22 Ama konunun işlenişi ve karakterlerin duumlşuumlncelerinin yanı
sıra ccedilok daha oumlnemli olarak goumlrduumlğuumlmuumlz koro şarkılarına ayrı bir yer ayıracağız
Ccediluumlnkuuml Antik Yunan kozmolojisini anlamak iccedilin oumlncelikli olarak koro şarkılarına
bakmamız gerekiyor Diğer taraftan koro şarkılarıyla ilişkili bir oumln yargıya rağmen
onların tragedyanın ve trajik olanın ne olduğuna dair accedilıklayıcı metinler olduklarını
duumlşuumlnuumlyoruz Modern okur ccediloğu zaman koro şarkılarını bir ldquofazlalıkrdquo gibi goumlruumlr
Modern okura goumlre koro şarkıları ccediloğu zaman ldquoaksiyonurdquo boumller kesintiye uğratır ya
da konuyu başka yerlere saptırıp ldquodağıtırrdquo Fakat koro şarkıları tam da Yunan
tragedyalarının oumlzuumlnuumln trajik olanın esasının kendisini accedilık ettiği yerlerdir Tragedya
nedir diye soran birinin oumlncelikle koro şarkılarına odaklanması gerekir
22 Yunanca bilgimizin yetersizliği Yunan tragedyalarında dilin muğlacirck kullanımı konusundaki tartışmamızı birccedilok bakımdan sınırlamaktadır Ancak bu konudaki zengin literatuumlr konuyla yakından ilgilenenleri tatmin edecek boyuttadır Burada bu ccedilalışmalardan bazılarını saymakla yetinebilirim Stanford William Bedell Ambiguity in Greek Literature Studies in Theory and Practice New York Johnson Reprint Corp 1972 Vernant 1990 (Oumlzellikle Tensions and Ambiguities in Greek Tragedy ve Ambiguity and Reversal On the Enigmatic Structure of Oedipus Rex başlıklı boumlluumlmler) Versnell H S Isis Dionysos Hermes Three Studies in Henotheism Inconsistencies in Greek and Roman Religion 1 Leiden New York Koumlln Brill 1990 Empson William Seven Types of Ambiguity New York New Directions 1949 (Dilin muğlacircklık oumlzelliğinin edebiyatta ndashoumlzellikle Shakespearersquode- kullanımına ilişkin bolca oumlrnek ve accedilıklama mevcut)
18
1 İnsanın Evrendeki Konumu muğlacircklık
11 Muğlacircklık ve sınır aşımı
Mantık biliminin en oumlnemli terimlerinden biri olan ayrım şeyleri birbirinden ayıran
temel bir niteliktir Tuumlrleri ve cinsleri birbirinden ayırmaya yarar daha geniş bir
tanımlamayla bir şeyi oumlbuumlruumlnden ayıran temel karakterdir Ayrım bu anlamıyla
farklılıkların ve ccedileşitliliğin oluşturduğu bir duumlzeni goumlsterir Muğlaklıkta ise
farklılıklar ve ccedileşitlilikler birbirine karışmış durumdadırlar Dolayısıyla muğlacircklık
modern duumlzen anlayışına uygun bir durum değildir Modern duumlzen anlayışı farklı
olan şeylerin birbirlerinden uzak durması birbirlerinden ayrılması esasına dayanır
Muğlacircklık ise bir araya gelmesi muumlmkuumln goumlruumlnmeyen şeyleri birbirine karıştırdığı
onları bir ccedileşit fuumlzyona uğrattığı iccedilin modern duumlşuumlncenin duumlşmanıdır
Giriş boumlluumlmuumlnde değindiğimiz gibi paradoks oxymoron anomali ccedilelişmezlik
ilkesinin yitimi aporia gibi olgu ve durumlar muğlaklıkla ilişkilidir Paradoks en
azından Antik Yunanrsquoda anlaşıldığı şekliyle ldquogenel geccediler duumlşuumlnceye aykırı
inanılmaz hayret vericirdquo anlamlarına gelmektedir1 Beklenmedik şaşırtıcı
olağanuumlstuuml inanılmaz gibi anlamlar da paradoksun Yunanca koumlklerinin kapsadığı
anlamlar olarak sunulmaktadır2 Bu anlamları daha sonra inceleyeceğimiz ve
ccedilalışmamızın anahtar soumlzcuumlklerimizden biri olan deinon soumlzcuumlğuumlnuumln karşılığı olarak
da goumlreceğiz
Oxymoron ldquopantoporos aporosrdquo ya da ldquohypsipolis apolisrdquo gibi birbirine tam karşıt
iki soumlzcuumlğuumln yan yana gelmesi durumlarında karşımıza ccedilıkan ifade biccedilimleridir Biz
bu ccedilalışmamızda dildeki bu tuumlr soumlyleyiş sanatlarının niteliğinden ziyade bunların
oluşturduğu muğlacirck alana odaklanacağız Başka bir deyişle oxymoronlar burada
şiirsel bir teknik ya da sanatsal bir uumlslup olmalarından ziyade insanın muğlacirck
1 LiddellampScott 1996 ldquoparadoxosrdquo maddesi Soumlzcuumlk Yunanca para Yanında karşısında ve doxa goumlruumlş duumlşuumlnce beklenti niyet soumlzcuumlklerinin birleşiminden oluşmuştur Bkz Klein Ernest A Comprehensive Etymological Dictionary of the English Language Amsterdam Elsevier 1966 s 1125 ldquoparadoxrdquo maddesi 2 Bkz Hanccedilerlioğlu 1996 s 22 ldquoAykırı Duumlşuumlncerdquo maddesi
19
durumuna dair accedilığa ccedilıkardıklarıyla bizi ilgilendirmektedir Oumlrneğin Antigonersquode
insanı nitelemek iccedilin kullanılan pantoporos aporos ifadesi bir ccedileşit paradoks iccedileren
bir oxymoronrsquodur Her şeye ccedilaresi olan [pantoporos] ccedilaresiz [aporos] İnsanın
evrendeki konumunu tanımlayan bu tuumlrden ifadeler bizim iccedilin insanın ldquomuğlacircklığınırdquo
goumlstermektedir
Aynı soumlzleri ldquoccedilelişmezlik ilkesirdquo ldquoaporiardquo [ccedilıkmaz] ya da ldquoanomalirdquo [normalden
sapmış aykırı anormal] iccedilin de kullanabiliriz Buumltuumln bu tuumlrden durumları ccedilalışma
boyunca muğlacircklık olarak adlandıracağız Bizim iccedilin buumltuumln bu durumlar kesinliğin
azalması ya da yitmesinden dolayı oluşmaktadır
Muğlacircklık tam bir kesinlik yokluğudur kesinsizlik durumudur ve insanın evrendeki
durumunu ifade eder Antik Yunan tragedyası bir tuumlr olarak insanın bu kesinsizliği
uumlzerinde şekillenir insanın evrendeki muğlacircklığını bir sorun olarak alır Giriş
boumlluumlmuumlnde ifade etmeye ccedilalıştığımız gibi bu V yuumlzyıla oumlzguuml doumlneme oumlzel
koşulların da bir sonucu olarak goumlruumllebilir Beşinci yuumlzyılın sonuyla birlikte
tragedyanın ortadan kaybolmasını yukarıda saydığımız tuumlrden ldquomuğlacircklıklarınrdquo
ortadan kaybolmasıyla daha doğrusu kontrol altına alınmasıyla ilişkilendirmek
gerekir Yunan tragedyasının sona erişi Yunan rasyonalizminin başlangıcına denk
gelmektedir
M Detienne rasyonel duumlşuumlnceyi Parmenidesrsquole başlatır Gerccedileğin ccedilelişmezlik
ilkesine bağlı olarak tanımlanması ayrıca gerccedilek ve gerccedilek-dışı ayrımı da ilk olarak
Parmenidesrsquote goumlruumllmektedir3 Detiennersquoe goumlre ldquohatırlamardquo olarak anlaşılan aletheia
ve unutmak anlamına gelen lethersquonin birbirlerine karşıt iki kavram olarak
konumlandırılmasıyla arkaik doumlnemin sonu gelmiştir Detiennersquoe goumlre bir tarafta
aletheiarsquonın diğer tarafta lethersquonin olduğu kesin bir karşıtlıktan ziyade birinin
diğerine gidip geldiği birbirlerinin iccediline girdiği bir ara muğlacirck boumllgenin varlığından
soumlz edilebilecekken Parmenides ile birlikte bu ara boumllge ortadan kaldırılmıştır Lethe
ile aletheiarsquonın birbirleriyle olan ilişkisini Heidegger de birccedilok yerde ele almış
3 Bkz Harrison Robert Pogue The Ambiguities of Philology Diacritics Vol 16 No 2 Summer The Johns Hopkins University Press 1986 s 14
20
ldquoaccedilığa ccedilıkmardquo olarak ccedilevirmeyi tercih ettiği aletheiarsquonın lethersquoye aidiyetini hiccedilbir
zaman yitirmediğini ve birbirlerinden ayrılmaz olduklarını vurgulamıştır Benzer bir
ilişkiyi ldquohiccedilliğin iccedilindeki varlıkrdquo tanımlamasında da goumlruumlruumlz Bu tartışmalara
ccedilalışmamızın ilerleyen boumlluumlmlerinde değinmeye ccedilalışacağız Ccediluumlnkuuml bu tuumlr kavramlar
muğlacircklık kavramını anlayabilmemiz iccedilin temel oumlneme sahiptirler
Ayırıcı aklın kesin hacirckimiyetinin Platonrsquola başladığını soumlyleyebiliriz Oumlrneğin insanı
muğlacirck bir konuma suumlruumlkleyen oumlluumlm konusunda ldquokesinrdquo fikirler Platonrsquola başlıyor
Phaidonrsquoda oumllmek uumlzere olan Sokrates oumlluumlmden korkmadığını ccediluumlnkuuml oumlluumlmuumln
yalnızca ldquoruhun bedenden ayrılmasırdquo olduğu soumlyler4 Zaten hakikati doğru bir şekilde
kavrayan yanımız bedenimiz [socircmatos] değil ruhumuzdur [psuchecircs] Beden (ten)
hakikat arayışındaki ruha engel olmakta onu hakikatten uzaklaştırmaktadır
Gerccedilekten tenimiz [socircmatos] kendisini beslemeye mecbur olduğumuz iccedilin binlerce guumlccedilluumlklere sebep olur Bundan başka ansızın ccedilıkıp gelen hastalıklar hakikatin peşinde koşmamıza engeldir Bu kadarla da kalmıyor ten [socircmatos] bizi her neviden istekler tutkular korkular kuruntularla bin tuumlrluuml saccedilmalıklarla doldurur oumlyle ki haklı olarak denildiği gibi bir an olsun onunla gerccedilekten duumlşuumlnmek muumlmkuumln olmaz[hellip] gerccedilekten tenle [socircmatos] beraber bulundukccedila hiccedilbir şeyi arılığı iccedilinde oumlğrenmek muumlmkuumln değilse iki şeyden biri Ya gerccedilek bilgi hiccedil muumlmkuumln değildir yahut onu yalnız oumlluumlmden sonra elde edeceğiz5
Ruh ile beden ikiliği Phedrusrsquoda da vurgulanır Buna goumlre ruh oumlte duumlnyada
goumlrduumlklerini hatırlama yeteneğine sahiptir ve bu da ldquogerccedilek olanın bilgisirdquo ldquohakiki
varlığınrdquo bilgisini verir Platonrsquoda kozmolojik bakış iki duumlnyanın birbirinden kesin
olarak ayrılmasına dayanmaktadır Bu duumlnyalardan biri varolan ama oluş halinde
olmayan diğeri de oluş halinde fakat gerccedilekte varolmayan bir duumlnyadır Birincisi
akıl bilgisinin ikincisi de doğru sanının konusudur Platonrsquoa goumlre psykhe yani ruh
varolan ama oluş halinde olmayan bu idealar duumlnyasında bulunuyordu daha sonra
buradan sonra yeryuumlzuumlne inmişti Duumlnyaya gelmeden oumlnce ldquokendinden guumlzelirdquo
ldquokendinden iyiyirdquo goumlrmuumlş tanımıştı6 Bundan dolayı da gerccedilek bilgiye ancak ruhun
kendisi ulaşabilecek ve bunu da ldquohatırlamardquo yoluyla [anamnesis] yapacaktı Platon
4 Platon Phaidon Ccedilev Hamdi Ragıp Atademir Kemal Yetkin Sosyal Yayınlar İstanbul 2001 s 20 sat 64c 5 Platon 2001 sat 66c-e 6 Bkz Platon 2001 sat 75c
21
Phaidrosrsquoda biri beyaz oumlteki siyah iki atın ccedilektiği bir arabayı kullanan bir suumlruumlcuuml
metaforu kullanır Burada suumlruumlcuuml arabayı kullanan aklı temsil etmekte beyaz at
soylu isteğe siyah at da maddi isteklere youmlnelmiş olarak resmedilmektedir7
Gerccedilekle goumlruumlnuumlş hakikat ile yalan varlık ile yokluk kalıcı ile geccedilici birbirinden
boumlylece ldquorasyonelrdquo bir temele oturtulmaya ccedilalışılarak ayrılırlar
İnsanın kesinlik arayışı evrendeki varlıkları kategorilere ayırmaya youmlneltmiştir
Oudemans iki tuumlr kozmolojiden bahsediyor birincisi varlıkları birbirinden ayırmaya
dayanırken diğerinde ayrımlar mutlak ve kesin değildir şeyler arasındaki bağlantılar
gizli bir şekilde varlığını suumlrduumlruumlr
Birinci tipten kozmolojiler ayırıcı [separative] olarak adlandırılır ikincisine de etkileşimli [interconnected] kozmoloji denir Bunu anlamak iccedilin doğanın kozmolojik sınıflandırmasına bakmamız gerekmektedir Sınıflandırma ayırmadır [differentiation] [] İnsanlar varlıkları aynı başlığı altında bir araya getirip sınıflandırma yapabilmek iccedilin ayırırlar Ayırma ve birleştirme birbirlerini tamamlar8
Ancak ayırma ve benzerliklerine goumlre sınıflandırma şeyleri tanımlama ve algılamada
bazı değişikliklere neden olur Farklı kategorilere konan iki şey arasındaki
benzerlikler aynı kategoride yer alan iki şey arasındaki farklılıklar yavaş yavaş
silinir Oudemansrsquoa goumlre Avrupa kozmolojisi ayırıcı bir kozmoloji olarak bu ayırma
işlemini sonuna kadar goumltuumlrmuumlş ve sonunda şeyler birbirlerinden tamamen
farklılaştırılmıştır9
Avruparsquonın ayırıcı kozmolojisinin koumlkleri genellikle Descartesrsquoe dayandırılır Ancak
Descartes Oudemansrsquoın da doğru bir şekilde tespit ettiği gibi ayırıcı duumlşuumlnuumlşuumln
mucidi değil bir ccedileşit geliştiricisidir Ccediluumlnkuuml yukarıda da goumlrduumlğuumlmuumlz gibi ayırıcı
duumlşuumlnuumlşuumln felsefedeki ilk izleri Parmenidesrsquoe kadar uzanmaktadır Aslında bu
meseleyi modernleşme olarak adlandırmak daha doğru olacaktır Modern duumlşuumlncenin
yerleşmeye başlaması da Platonrsquola başlar Modern felsefe şeyleri kesinliği iccedilerisinde
bilmek ve onları tam ve hiccedilbir şuumlpheye yer bırakmayacak şekilde tanımlamak uumlzerine
7 Bkz Platon [Eflatun] Phaidros Ccedilev Hamdi Akverdi Maarif Vekaleti 1943 8 Oudemans amp Lardinois 1987 s 32 9 Oudemans amp Lardinois agy
22
kurulmuştur Descartes Spinoza Berkeley Kant Spencer gibi duumlşuumlnuumlrlerle bu
duumlşuumlnce biccedilimi doruğa ulaşmıştır
Descartes evrenin buumltuumln gerccedileklikleri birbirinden tamamen ayrılmış madde ve ruh
ikiliğinde sınıflandırır Bu duumlşuumlncenin Antik Yunanrsquodan geldiği ve ortaccedilağ
duumlşuumlncesindeki aşkın-duumlnya beşeri duumlnya ayrımına denk geldiği soumlylenebilir
Descartesrsquoin adıyla anılan kartezyen duumlşuumlncede olgular ve şeyler karşıtlarıyla var
olabiliyor her şey ikilik iccedilerisinde anlaşılıyordu Descartes insanın duumlşuumlnen yanını
merkeze alıyor yalnızca duumlşuumlncenin kendisinden şuumlphe etmiyor ve buradan
hareketle ldquokesin olarak bildiği bu noktadanrdquo yola ccedilıkarak epistemolojisini
oluşturuyordu Cogitoda accedilık ve seccedilik olarak yer alan ldquokesinlikrdquo modern bilimlere
de model teşkil etti Doğruluk kesinlik değişmezlik ve evrensellik modern
bilimlerin temel yasaları haline geldiler Kartezyen gelenek ve cogito merkezli
duumlşuumlnce ve bilim anlayışları 17 yuumlzyıldan 20 yuumlzyılın başlarına kadar devam etti
Ayırıcı kozmolojilerde belirsizlik olumsallık tesaduumlf karışıklık ve muğlacircklık gibi
durumlara izin verilmez Duumlşuumlnce bu tuumlr durumlarla savaşır
Farz edelim ki varlık insan aklının mantığı tarafından evrensel olarak algılanabilir Diyelim ki duumlnya mantığa uygun farz edelim ki varlıklar akıllarda goumlruumlnduumlğuumlnden hiccedil de farklı olmayan bir dizi resimden ibaret diyelim ki insan aklı ona temas eden her şeyi kesin olarak mantıksal biccedilimlerde kristalize ediyor diyelim ki evrenimiz muumlkemmel bir biccedilimde mantık yasalarına goumlre işlemektedir Buumltuumln bu varsayımların her biri şuna varır bizim duumlnyamız her yerde aynı şekilde mevcut olan [ubiquitously] kesin [unambiguous] bir şeydir Bu oumlyle bir duumlnyadır ki onun bir parccedilasını accedilık ve kesin bir şekilde kavradıktan sonra herhangi bir parccedilasını da bulabiliriz Belirli bir şeyi bilmeye ccedilalışmak ccediloğu zaman o şeyle ilgili muğlacircklığı gidermeye ccedilalışmak demektir10
Modern duumlşuumlncenin ldquomuğlacircklığı gidermerdquo ccedilabası modernizm eleştirisinin temelinde
yer alır Oumlrneğin Derrida moderniteyi teksesli [phonocentric] ve akıl merkezli
[logocentric] olarak nitelendirirken ldquofilozofların ccedilelişmezlik mantığınardquo ldquoevet ve
hayır mantığınardquo ve ldquoikili mantığınardquo meydan okuyan khocircra11 ve pharmakon gibi
10 Peckham George W ldquoThe Existence of Ambiguityrdquo The Journal of Philosophy Vol 23 No 18 September 2 Journal of Philosophy Inc 1926 s 479 11 Khora soumlzcuumlğuuml iccedilin bkz Derrida Jacques Khocircra Ccedilev Didem Eryar Kabalcı Yayınevi İstanbul Şubat 2008
23
soumlzcuumlklere vurgu yapmış Deleuze ve Guattari de benzer şekilde uumlrettikleri rhizome
soumlzcuumlğuumlyle muğlacirck alanın varlığını vurgulamaya ccedilalışmışlardır
Bir rhizomersquoun başlangıcı ya da sonu yoktur her zaman ortadadır şeylerin arasındadır araoluştur [interbeing] intermezzodur [] Orta kesinlikle ortalama demek değildir aksine şeylerin hızlandığı yerdir Şeylerin arası bir şeyden diğerine gidip gelen yeri tespit edilebilir bir ilişkiyi goumlstermez birinden oumltekine kıyılarını aşındıran ve ortada hızlanan başı veya sonu olmayan bir akıştır12
Deleuze ve Guattarirsquoye goumlre Batı duumlşuumlncesi neredeyse tuumlmuumlyle ldquoağaccedilsırdquo
[arborescent] denilen bir yapıda duumlşuumlnmektedir Yani bir koumlk vardır bu koumlkten bir
goumlvde goumlvdeden dallar oluşur Bir olan ikiye boumlluumlnuumlr iki olan da doumlrde duumlşuumlncenin
ilerleme biccedilimi bu şekildedir Oysaki duumlşuumlnce ağaccedil yapısında [arborescent]
değildir13 Deleuze ve Guattari Batı duumlşuumlncesinin ağaccedil-biccedilimli ve ccediloğu zaman ikili
[binary] işleyen katı mantığına karşılık rhizome kavramını hiyerarşik olmayan
belirli bir biccedilimde yapılaştırılamayan her zaman oluş halinde bir duumlşuumlnuumlş biccedilimi
olarak tanımlarlar Ağaccedil koumlk goumlvde ve dallar arasında hiyerarşik bir ilişki kurarken
rhizomersquoda bu hiyerarşik yapı bulunmaz Her bir rhizome sınırları kesinleşmemiş
diğerleriyle suumlrekli bir ilişki halinde olan accedilık bir yapı [aslında bir yapıdan bile soumlz
edilemez] oluştururlar Rhizome ccedilokluğu ve ccedileşitliliği kartezyen bir ikili karşıtlığın
yerine farklılıkların bir aradalığını oumlnermektedir ve aslında bizim muğlacircklık
dediğimiz boumllgeyi tanımlar
19 yuumlzyılda Darwinrsquoin evrim kuramı Aristotelesrsquoten beri suumlre gelen bu ikili
mantığa A ile A olmayan arasındaki kesin ayrıma ağır bir darbe vurmuştu İkili
mantığının aksine olarak Darwin A ile A olmayan arasındaki ayrımın mutlak
kategorik ayrım değil bir farklılaşma evrimi olduğu iddia ediyordu Bu yuumlzden buumltuumln
farklar Deleuze ve Guattarirsquonin Rhizomersquou gibi akışkanlık iccedileriyordu Darwinrsquoe
goumlre A ile B arasında bir ayrım varsa bu bir evrim suumlreci yoluyla gerccedilekleşiyordu A
ile B kategorilerinin kapsamını belirleyen şey onların iccedilinde bulundukları ortamdı14
12 Deleuze Gilles and Guattari Feacutelix A Thousand Plateaus Capitalism and Schizophrenia Tr Brian Massumi Minneapolis University of Minnesota Press 1987 s 25 13 Bkz DeleuzeampGuattari 1987 s 15 14 Jenks Chris Transgression Key ideas London Routledge 2003 s 13
24
---
Muğlacircklığın modernizm eleştirisinin uğrak noktalarından biri olduğu accedilıktır
Modern duumlşuumlncenin ikili ve ayırıcı mantığı karşısında muğlaklığın oluşturduğu ldquogri
alanrdquo postmodernlerin ya da kaos teorisyenlerinin alanıdır15 Biz Yunan
tragedyasının tam da boumlyle bir alanda modern duumlşuumlncenin henuumlz kesin olarak
hacirckimiyetini kuramadığı bir doumlnemde vuumlcut bulduğunu duumlşuumlnuumlyoruz Dolayısıyla
Yunan Tragedyasını anlamak iccedilin her youmlnuumlyle muğlaklığı kavramak gerekir diye
duumlşuumlnuumlyoruz Bu amaccedilla ccedilalışmamızın ilk boumlluumlmuumlnde moderniteyi ve modern
duumlşuumlnceyi farklı bir sesle eleştiren Heideggerrsquoin duumlşuumlncelerine yer vereceğiz
12 Ayırma tragedya Heidegger
Heidegger iccedilin kesinleyici yuumlklemsel tanımsal ve sınıflamacı Batılı metafizik soumlylemi ile nihilizm dediği hayat uumlzerindeki rasyonel-teknolojik efendilik istenci arasında oumllduumlruumlcuuml bir suumlreklilik vardır Kartezyen ergorsquoda istenccedilli egemenliğin buumltuumln programı vardır Metafizik arguumlman ve sistemleştirme teknikleri bizi lsquovarlık sorusunu duumlşuumlnmekrsquoten duumlşuumlncelerimizi hayati soruşturma tınlamasına doumlnuumlştuumlrmekten alıkoyar16
Modern kuumlltuumlruumln teknoloji ile birlikte lsquoinsan olmarsquo sorununu bilinccedilli olarak ihmal
ettiğini soumlyleyebiliriz Teknoloji ve bilim (bilme) kozmosa ilişkin lsquomalumatrsquoları
ortaya ccedilıkarmaktan ibaret kalmıştır Oysaki Heideggerrsquoin dediği gibi ayın duumlnyadan
kaccedil kilometre uzakta olduğunu ya da hidroklorik asidi yapacak formuumlluumln hangisi
olduğunu sorarak elde edilecek pek bir şey yoktur Bu cevapları biliriz ama bu
bilgiler sonludur sonluluk sorunun bizatihi kendisinin oumlnemsizliğini goumlsterir
Oysaki soru sorma değeri olan şey kolay kolay tuumlketilemez Varlığın anlamına ilişkin
bir soru oumlrneğin hiccedil bir zaman tam anlamıyla bitirici bir cevap alamaz Ama bu
varlık sorusu gibi bir sorunun hedefinin olmadığını da goumlstermez Soru sormak soru
sorma değeri olan bir şey hakkında soru sormak Heideggerrsquoin tanımıyla bir
yolculuktur ama bu bir seruumlven değil yurda doumlnuumlştuumlr İnsan kendi varlığı hakkında
15 Jenks 2003 s 9 16 Steiner George Heidegger Ccedilev Suumlleyman Sahra Hece Yayınları Ankara 2003 s 91-2
25
kendine kendini soran insan cevaplanamaz olan karşısında kendi yurduna kendine
geri doumlner17
Heideggerrsquoin oumlnerisi budur Bir bilme olarak techne physisrsquodeki asli olanı lsquoaccedilığa
ccedilıkarmalırsquo ya da onu lsquosaklılık iccedilinde korumalırsquodır Techne tarlaya tohum eken bir
ccediliftccedilinin sabırlı bekleyişini iccedilermelidir nehrin akış youmlnuumlnuuml değiştirerek oumlnuumlne bent
kurup doğayı koumlleleştiren bir guumlce doumlnuumlşmemelidir Ama insan ccedileşitli sebeplerle
(hayatta kalmak) kendini doğadan ayırır Ancak bu ayırma sadece ldquosoumlzrdquodedir
Gerccedilekte ona techne ile huumlkmeder onu boyunduruk altına alır bizatihi doğanın
guumlcuumlnuuml kullanarak onu evcilleştirir Paradoks burada başlar Techne doğayı mutlak
olarak boyunduruk almada yetersizdir yetersiz kalmaya mahkucircmdur İnsan bu
paradoksun ortasında kalır Muumlcadelesini suumlrduumlruumlr varlığını korumak paradoksu
ortadan kaldırmak iccedilin daha fazla kesinlik daha fazla bilgi daha fazla techne yaratır
İşte Yunan tragedyası insanın tam da bu ldquokesinlikrdquo arayışına saldırmaktadır onun
kendine kurduğu soumlzde korunaklı duumlnyanın altını oyar ve onun rasyonel-teknolojik
huumlkuumlmranlığının boşunalığını ve hiccedilliğini goumlsterir
121 Heidegger ve Varlık
ldquoVarlıkrdquo ya da ldquovarolanrdquo soumlzcuumlklerini duyduğumuzda bu soumlzcuumlklerle neyin
kastedildiğini ne denilmek istendiğini biliriz Ama bu ne tuumlrden bir bilgidir Bu
bilgiyi nasıl accedilıklayabiliriz Varolan ya da varlık nedir
Heidegger Varlık ve Zaman [Sein und Zeit] adlı ccedilalışmasında bu sorulara cevap
vermeye ccedilalışır Ccedilalışmasına Platonrsquoun Sofist adlı diyalogundan yaptığı bir alıntıyla
başlar
Accedilıkccedila anlaşılıyor ki lsquovarolanrsquo ifadesini kullanırken tam olarak ne demek istediğinizi uzunca zamandan beri biliyorsunuz ve hatta ona aşinasınız Bir zamanlar biz de biliyorduk ama artık teredduumlde duumlşmuumlş durumdayız18
17 Bkz Steiner 2003 s 92-3 18 Platon Sofist 244a Heidegger 2008 iccedilindeki ccedileviriden alınmıştır
26
Michael Gelvenrsquoe goumlre Heideggerrsquoin ccedilalışmasına bu alıntıyla başlamasının belirli
nedenleri vardır19 Bunlardan ndashbize goumlre- en oumlnemlisi bu alıntının Heideggerrsquoin
varlık problemini Batı felsefesi ccedilerccedilevesinde ele alacağının işareti olmasıdır
Heidegger Varlık ve Zamanrsquoda batı felsefesinin varlık problemine yaklaşımını
eleştirecektir Diğer taraftan Heidegger tıpkı Platonrsquoun Sofist diyaloğunda yapmaya
ccedilalıştığı gibi uumlzeri suumlrekli olarak kolay cevaplarla oumlrtuumllen oumlrtuumllmeye ccedilalışılan
lsquovarlıkrsquo sorusunu yeniden sormak istemektedir Ccediluumlnkuuml lsquovarlık sorusursquo -felsefe tarihi
boyunca- accedilık ve anlaşılır bir hale geleceği yerde daha da anlaşılmaz ve karmaşık
olmaya devam etmiştir Bunlar Varlık kavramına ilişkin olarak Antik Yunanrsquoda
başlayan ve uzun yıllar varlığını suumlrduumlrmuumlş bazı oumlnyargı ve doğmalardan
kaynaklanmaktadır
Heidegger Varlık ve Zamanrsquoda kendi varlık araştırmasını derinleştirmeden oumlnce
ldquovarlıkrdquo sorusuna youmlnelik bu başat yanılgı ve oumlnyargıları accedilıklar Varlık kavramına
ilişkin en temel oumlnyargılar varlığın kavramların en tuumlmeli olduğu bu yuumlzden
tanımlanamayacağı ve ldquohiccedilbir ek accedilıklamaya ihtiyaccedil duymadanrdquo kavranabileceği
şeklindedir Heideggerrsquoe goumlre bu durum lsquovarlıkrsquo kavramının ndashduumlşuumlnuumllduumlğuumlnuumln
aksine- aslında ne kadar ldquokaranlıkrdquo olduğunu goumlstermektedir20 Varlığın
tanımlanamaz olduğunu soumlyleyen oumlnyargı varlığın ldquoen tuumlmelrdquo kavram olduğu
duumlşuumlncesinden ccedilıkarılmaktadır Heidegger varlığın tanımlanamaz oluşunun varlığın
anlamına ilişkin soruyu sormaktan bizi muaf kılmadığını aksine bizi bu soruyu
sormaya ccedilağırdığını belirtir21 Varlığın kendiliğinden anlaşılır olduğu youmlnuumlndeki
oumlnyargı iccedilin de Heidegger aslında anlaşılır gibi goumlruumlnen şeylerin derin bir
anlaşılmazlık barındırdığını iddia eder
Ccediluumlnkuuml ldquogoumlkyuumlzuuml mavidirrdquo ldquomutluyumrdquo ve benzeri ifadeleri herkes anlar Fakat tam da bu ortalama anlaşılırlık o tabirin aslında anlaşılmazlığını tanıtlamaktadır Bu varolanlarla birer varolan olarak kurduğumuz her ilişki ve oluşta a priori olarak bir muammanın bulunduğunu goumlsterir bize Hep belirli bir varlık anlayışı iccedilinde yaşıyor olmamız ve varlığın anlamının aynı zamanda hep karanlıklar iccedilinde kalıyor olması
19 Bkz Gelven Michael A Commentary on Heideggerrsquos Being and Time Illinois Northern Illinois University Press 1989 s 21-22 20 Heidegger Martin Varlık ve Zaman Ccedilev Kaan Oumlktem İstanbul Agora Kitaplığı 2008 s 2-3 21 Heidegger 2008 s 3
27
esasen ldquovarlıkrdquoın anlamına ilişkin soruyu tekrar sorma zorunluluğunu kanıtlamaktadır 22
Heidegger soruyu sorar Varlık nedir Bu karanlık tanımlanamaz ama
ldquokendiliğindenrdquo anlaşılabilen varlık nedir Neden vardır Varlığın anlamı nedir
İnanccedillı bir duumlşuumlnce iccedilin bu soru saccedilmadır daha da oumltesi aptallıktır Ama felsefe tam
da bu tuumlrden bir aptallıktır Hiccedilbir cevap sağlanamasa da felsefe soru sormaktır23
Varlık nedir Varlığın ne olduğunu bilmiyoruzdur Fakat sorudaki ldquodirrdquoe ilişkin
belirli bir anlayış iccedilindeyizdir Heideggerrsquoe goumlre bu karşımıza ortalama ve muğlacirck
bir varlık anlayışını ccedilıkarmaktadır Ortalama ve muğlacircktır ccediluumlnkuuml ldquovarlık nedirrdquo
sorusu ister istemez ldquovarlıkrdquo kavramının kendisini kullanmak zorunda kalır Bu
yuumlzden sorgulamaya başlayacağımız tarafsız bir başlangıccedil noktası yoktur24
Sorunun hedefi olan herhangi bir varolan değildir bizatihi soruyu soran olarak
bizlerizdir Fiziksel nesneler ya da hayvanlar iccedilin nasıl ve ne olmak hiccedilbir zaman
ilgilenmeleri gereken bir şey olmamıştır Onlar ne ise o olmak zorundadırlar Ama
insan iccedilin yaşamak demek kim olduğuna kendi varlığında neyin asli olduğuna
ilişkin bir anlayışa sahip olmak anlamına gelir25 Dolayısıyla varlığın ne olduğunu
araştırmak bir varolanın kendi kendini araştırması demektir yani soru soranın
ldquokendi varlığı iccedilinde şeffaf kılınmasırdquodır Ancak ve ancak insan ldquovarlığırdquo
sorgulayabilir ve hatta sorgulamalıdır Bu bizi Heideggerrsquoin dışa-durmak dediği şeye
goumltuumlruumlr George Steiner bu durumu şu soumlzlerle accedilıklıyor26
Bir tek insan en somut anlamıyla ldquodışa-durduğundanrdquo (ex-ist) bir tek o ldquovarrdquoı duumlşuumlnebilir Ağaccedil kaya Tanrı vardır der Heidegger fakat dışa-duramazlar eğer dışadurma (existence) ile insanın kendi dışına durma kendini var ışınına kendi
22 Heidegger 2008 s 3 23 Steiner 2003 s 73 24 Bkz Mulhall Stephen Heidegger ve ldquoVarlık ve Zamanrdquo Ccedilev Kaan Oumlktem Sarmal yayınevi İstanbul 1998 s 28 25 Bkz Mulhall 1998 s 32 26 Dışa-durmak Heideggerrsquoe goumlre Daseinrsquoın zamansallığını da goumlstermektedir Zamansallık geleceğe doğru bir kendinin dışına olma vecittir Bu konuda Bkz Leacutevinas Emmanuel Oumlluumlm ve Zaman Ccedilev Nami Başer Ayrıntı Yayınları İstanbul 2006 s 76 vd
28
dışında olarak (ecstatically) accedilık tutma yeteneğini lsquoex-istencersquo ile lsquoecstasyrsquo arasındaki etimolojik bağların bir ipucu olduğu bir duruşu anlar isek27
İnsan taş ağaccedil ya da bir kuş gibi herhangi varolan bir şeyden farksızdır Fakat onun
ldquoayırt edici niteliğirdquo onun duumlşuumlnen varlık olarak ldquovarlığın oumlnuumlne getirilmiş
olmasında varlığa ilişik kalmasında ve boumlylece de ona cevap veriyor olmasında
yatarrdquo28 Heidegger Die Einfuumlhrung in die Metaphysik [Metafiziğe Giriş] adlı
ccedilalışmasında Yunancada varlık karşılığı olarak ousia ve parousia soumlzcuumlklerinin
kullanıldığını fakat bu soumlzcuumlklerin hatalı bir şekilde Latinceye substance (cevher
oumlz) olarak ccedilevrildiğini belirtir29 Parousiarsquonın Almanca karşılığı An-wesen
(goumlruumlnuumlşe-gelme [coming-to-presence])rsquodir Heidegger Anwesenrsquoin muumlstakil ccediliftlik
ya da ccediliftlik evi anlamlarında kullanıldığını belirttikten sonra Yunanlıların da
parousia soumlzcuumlğuumlnuuml benzer şekilde anladıklarını soumlyler Ousia ve parousia
soumlzcuumlkleri ldquoyurtluk yurt-dalık kendinde ve kendinle duruş kendine kapanmışlık bir
buumltuumlnluumlkluuml şimdi varlık veya ora-dalıkrdquo gibi anlamlara sahiptir30 Parousia ldquobize
sunulan bir şeyrdquoi ima etmektedir Yunanlıların varlık soumlzcuumlğuumlnden anladıkları tam da
bu kendini sunma goumlruumlnuumlşe gelmedir O goumlruumlnuumlşe gelme ve dışa durma olarak bir
kendinde durmadır [standing-in-itself] ama aynı zamanda kendi kendine dayanıklılık
ve sebat goumlstererek durması sayesinde kendini dışavurup bildirebilir31
Heidegger aynı ccedilalışmasının ilerleyen boumlluumlmlerinde seinrsquoın etimolojik koumlkenini
belirleyen uumlccedil farklı goumlvdeyi bize goumlsterir Bunlardan ilk ikisi Hint-Avrupa menşelidir
ve ldquovarlıkrdquo karşılığı olarak Yunanca ve Latince dillerinde karşımıza ccedilıkarlar Es
bunların en eskisidir (Sanskritccedile asus) Heidegger bunları lsquoyaşamarsquo lsquohayatrsquo ve
27 Steiner 2003 s 107 28 Heidegger Martin Oumlzdeşlik ve Ayrım Ccedilev Necati Accedila Bilim ve Sanat yayınları Ankara 1997 s 18 Aslında Heidegger existence terimiyle phusis ve ousia gibi terimlerin karşılanamayacağı notunu da duumlşer Heideggerrsquoin existence kavramıyla ile ilgili ayrıntılı accedilıklamaları iccedilin bkz Heidegger Martin Introduction to Metaphysics Tr Gregory Fried Richard Polt New HavenampLondon Yale University Press 2000 s 67 ve 193 29 Heidegger 2000 s 64 30 Bkz Peters Francis E Antik Yunan Felsefesi Terimleri Soumlzluumlğuuml Ccedilev ve Haz Hakkı Huumlnler Paradigma Yayıncılık İstanbul 2004 s 274-75-76 Liddell amp Scott 1996 s 1274-5 Inwood Michael J A Heidegger Dictionary Malden Mass Blackwell Publishers 1999 s 52-53-54 ve 60-61-62 31 Bkz Heidegger 2000 s 67
29
lsquokendi kendine durmarsquo olarak ccedilevirir Yunanca esti Latince est İngilizcede is ve
Almanca ist bu koumlkten tuumlremişlerdir Koumlkuumln diğer Hint-Avrupa goumlvdesi bhu veya
bheursquodur Bunlar lsquogoumlruumlnuumlşe ccedilıkmakrsquo lsquokendi dışına kendinden ccedilıkarak durmakrsquo
anlamlarına gelmektedir Yunanca phuocirc da bu gruba dahil edilebilir Bu koumlkten
physis [fizik doğa] ve phyein [buumlyuumlmek] soumlzcuumlkleri ortaya ccedilıkmıştır Heidegger phy
koumlkuumlnuumln Yunanca phainesthai [kendini goumlstermek] soumlzcuumlğuumlndeki pha ile de ilişkili
olduğunu varsayar Bu durumda physis ışık iccedilinde ortaya ccedilıkmak aydınlatmak
parıldamak ve boumlylece goumlruumlnuumlşe gelmekrsquotir32
Latince geccedilmiş zaman kipi olan fui Almancadaki bin ile bist [14 yuumlzyılda
kullanımdan kalkan wir lsquobirnrsquo ihr lsquobirstrsquo biccedilimleri] hepsi de bu koumlkten [bhu bheu ve
phu] tuumlremiş soumlzcuumlklerdir33 Seinrsquoın koumlkeninin uumlccediluumlncuuml goumlvdesini Sanskritccedile lsquoikamet
etmekrsquo lsquokonaklamakrsquo gibi anlamlara gelen wasami soumlzcuumlğuuml oluşturur Soumlzcuumlğuumln
Almancadaki karşılığı seinrsquoın ccedilekiminde ortaya ccedilıkar war ve gewesen gibi Ya da
bizzat wesen soumlzcuumlğuumlnde olduğu gibi34
Burada kelime koumlklerinden anlamlar ccedilıkarmaya devam edersek Arapccedila koumlkenli
soumlzcuumlkler bu konuda bize yardımcı olacaktır
ldquoMevcutrdquo [exist] ile ldquovecdrdquo [ecstasy] arasında sıklıkla yapılan etimolojik benzerlik burada yerindedir mevcut olmak ldquodışarıda durmakrdquotır [to exist is to ldquostand outsiderdquo] [] Mevcut olmak vecd halinde olmaktır [to exist is to be in ecstasy]35
Victor Turner burada ndashbaşka bir bağlamda da olsa- benzer bir sorunu tartışıyor
Turnerrsquoin soumlzlerini ccedilevirirken Arapccedila koumlkenli soumlzcuumlklerden yararlandım Bu
soumlzcuumlkler bize soumlzcuumlkler arasındaki koumlkensel ilişkiyi Tuumlrkccedilede olduğundan daha accedilık
bir şekilde goumlsterebiliyor Mevcut vuumlcut mevcudiyet ve vecd hepsi de aynı koumlkten
gelen soumlzcuumlklerdir36 Dolayısıyla Heideggerrsquoin soumlzuumlnuuml ettiği ldquovarlığın dışa ve dışında
32 Bkz Heidegger 2000 s 75 33 Bkz Heidegger agy 34 Bkz Heidegger 2000 s 75-6 35 Turner Victor The Ritual Process Structure and Anti-Structure Cornell University Press Ithaca - New York 1977 s 138 36 Bkz Nişanyan Sevan Soumlzlerin Soyağacı Ccedilağdaş Tuumlrkccedilenin Etimolojik Soumlzluumlğuuml İstanbul Adam Yayınevi 2 Basım Mart 2004 mevcut ve vuumlcut maddeleri s 294 ve 487
30
durmasırdquo olgusunu bu soumlzcuumlklerle daha accedilık bir şekilde kavrayabiliyoruz Varlık yani
mevcudiyet bir bakıma suumlrekli bir vecd halindedir
İnsan kendi dışında durabildiği ve kendisi hakkında kendine soru sorabildiği iccedilin
diğer var-olanlardan ayrılır Heidegger kendine ilişkin soru sorabilen buumltuumln diğer
varolanlar arasında olmasına rağmen kendi varlığını mesele edebilen bir istisna olan
bu varlığa Dasein adını verir37
Heidegger Daseinrsquoın oumlzuumlnuumln onun varoluşu olduğunu ortaya koyarak başlar İnsanın
varoluşu onun ontolojik yapısından başka bir şey değildir
Daseinrsquoın oumlzuuml ile anlatılmak istenen Tanrırsquonın oumlzuuml ile anlatılmak istenenden ccedilok farklıdır Tanrının oumlzuuml kendi varlığıdır oumlzuuml ile varolması aynıdır ikisi de zorunlu ve mutlaktır Buna karşılık Daseinrsquoın oumlzuuml zorunluluk ve mutlaklık taşımaz Daseinrsquoın zamansallığı tarihselliği ve sonluluğu oumlzguumlrluumlğuumlnuumln temel oumlğesidir 38
Dasein bir olanaklar buumltuumlnuumlduumlr başlı başına bir varoluştur suumlrekli bir varolma
halidir Bu onun zamansallığına ve oumlzguumlrluumlğuumlne yol accedilar Ancak onun bu niteliği
skolacircstik felsefenin evrendeki varlıklar iccedilin kullandığı existentiarsquodan farklıdır
Existentia skolacircstik felsefede evrendeki herhangi bir varlığa evrende bir şekilde
varolmuş olan bir şeye referans vermek iccedilin kullanılmaktadır Oysaki Heidegger
yukarıda da accedilıklamaya ccedilalıştığımız gibi exsistentia terimini yalnızca Dasein iccedilin
kullanır diğer varolanlar Heidegger iccedilin [Vorhandensein] mevcut-olandır39
37 Heidegger burada ldquoinsan varlığırdquo ifadesi yerine bir terim olarak Daseinrsquoı tercih etmiştir Dasein Almancarsquoda lsquoinsan varlığırsquo anlamında kullanılmaktadır Fakat Heidegger soumlzcuumlğuuml bu anlamının yanında ona felsefi bir anlam yuumlkleyerek kullanır Eğer yalnızca lsquoinsan varlığırsquo anlamıyla duumlşuumlnuumlrsek insanın sadece bir cins tuumlr ve ayrımla tanımlanan gerccedilek ve somut bir varlığından bahsetmiş oluruz Yalnızca bu anlamıyla Dasein lsquoontikrsquo bir varlıktır Fakat Heideggerrsquoin uzun uzun accedilıkladığı gibi Dasein lsquoontiko-ontolojikrsquo bir varlıktır İnsan ontik niteliğinin uumlzerine ontolojik varolmayı accedilabilen tek varlıktır Bu yuumlzden o diğer varlıklardan ayrılır İnsan varlığına ilişkin bir soru da bu yuumlzden Heideggerrsquoin deyişiyle ontiko-ontolojik olmak zorundadır Bkz Heidegger 2008 s 11-12 Ayrıca bu konuda bir accedilıklama iccedilin bkz Ccediluumlccedilen A Kadir Heideggerrsquode Varlık ve Zaman Asa Kitabevi Bursa 2003 s 42-43 38 Ccediluumlccedilen 2003 s 56 39 Mevcut-olan olma niteliği Daseinrsquoın da bir varlık olanağıdır Oumlrneğin başkası iccedilin Dasein kendini bir mevcut-olan olarak sunar Bu durum onun iki temel olanağı ile ilgilidir Kategorik ve varoluşsal Kategorik yapı Daseinrsquoın nersquoliğini varoluşsal yapı ise Daseinrsquoın kim olduğunu goumlsterir Varlığın kendini kendi varoluşunda accedilığa ccedilıkarması onun kim olduğunu verirken yukarıda bahsettiğimiz kendini mevcut-olan olarak başkasına sunması da onun ne olduğunu veren kategorik yapısını ifade eder
31
Exsistenz teriminin koumlkeninde lsquoaccedilığa ccedilıkanrsquo lsquoortaya ccedilıkanrsquo lsquokendi kendine ayakta
duranrsquo anlamları bulunmaktadır Daha oumlnce de tartıştığımız gibi Heideggerrsquoe goumlre
boumlyle bir varoluş yalnızca Daseinrsquoa ait olabilir Ccediluumlnkuuml kendi dışına ccedilıkarak kendi
varlığının ne anlama geldiğini sorabilen yegacircne varlıktır o Bu yuumlzden de varoluş
Daseinrsquoın oumlzuumlduumlr
Heidegger Daseinrsquoın uumlccedil yapı oumlzelliğini ortaya koyar 1 Kendi oumlnuumlnde olmak
(tasarım) 2 Daha baştan ve daima duumlnya-iccedilinde-olmak 3 Duumlnya uumlzerindeki
şeylerin yakınlığında yakınında olmak Bu oumlzellikler Daseinrsquoın zamansallığını bize
goumlstermektedir Buna goumlre tasarım Daseinrsquoın kendine ilişkin olarak tasarımı gelecek
zamana daha baştan ve daima duumlnya-iccedilinde-olmalığı geccedilmiş zamana ve şeylerin
yakınlığında olması da şimdiki zamana goumlnderme taşır Bu uumlccedil ardışık zaman
paradoksal biccedilimde eşzamanlı olarak Daseinrsquoda bir arada bulunur
Heidegger Varlık ve Zamanrsquoın ikinci boumlluumlmuumlnde zaman konusunu ayrıntılı olarak
incelemektedir Daseinrsquoın bu varlık minvalinin uumlccedil yapısı kısaca şoumlyle accedilıklanabilir
En kendine oumlzguuml imkacircn olan oumlluumlm daha baştan ve daima Daseinrsquola birliktedir
Dasein bu imkacircnı sonradan edinmiş değildir varolduğu andan itibaren ona maruz
kalır Heidegger bunu oumlluumlme-fırlatılmışlık (ya da oumlluumlme bırakılmışlık) olarak
adlandıracaktır Dasein bu bırakılmışlığın accedilık bir şekilde bilincinde olmasa da daha
baştan bir duumlnya-iccedilindedir bir duumlnyaya aittir Dolayısıyla daha baştan geccedilmişe
sahiptir Diğer taraftan Dasein olmak zorundadır ve yine daha baştan kendi
oumlnuumlndedir (ex-ist) suumlrekli bir tasarım halindedir Gelecek zaman dediğimiz şeye
aittir Ccediluumlnkuuml ldquoolmakrdquo zorunda olduğu gibi ldquooumllmekrdquo zorundadır Ama bu bilinebilir
belli bir suumlrenin bitimi demek değildir Oumlluumlm hep accedilık kalan belirsiz bir varlık
imkacircnıdır Bu yuumlzden Dasein kaygıdan dolayı ldquoşeylerinrdquo yakınında durur Şimdiyi
yaşar
Heideggerrsquoe goumlre Daseinrsquoın oumlzuumlne dair en temel nitelik şudur Belirli bir duumlnya
iccedilinde varolmak Buna goumlre Daseinrsquoın en zati niteliği onun iccedilinde-var-olmaklığıdır
Fakat bu belirli bir mekacircnsal ilişki anlamına gelmemektedir Daseinrsquoın dışında
mevcut olanlar oumlrneğin suyun bir bardak iccedilinde olması ya da dolabın iccedilinde
elbiselerin olması bir mekacircn ldquoiccedilinderdquoliğini goumlstermektedir Herhangi bir mevcut-
olanın herhangi bir başka mevcut-olanın iccedilinde yer alması anlamına gelen mevcut-
32
oluşsal iccedilindelik ile Daseinrsquoın iccedilinde-var-olmaklığı birbirinden farklıdır Daseinrsquoın
iccedilinde-var-olmaklığı onun varlık temelini oluşturmaktadır Bir başka deyişle Dasein
oumlzuuml gereği iccedilinde-var-olmaktadır
Almancada ldquoinrdquo soumlzcuumlğuuml innanrsquodan ikamet etmekten habitarersquoden eğleşmekten gelmektedir ldquoanrdquo ise alışkın olmak aşina olmak iyi halde bulundurmak anlamındadır [] ldquoBinrdquo ifadesi de ldquobeirdquo ile rabıtalıdır oumlte yandan ldquoich binrdquo şu demektir Ben şoumlyle ve boumlyle aşina olduğum duumlnyada şurada veya burada eğleşirim burada ikamet ederim ldquoIch binrdquoin mastar hali olan sein eksistensiyal anlamda şurada veya burada ikamet etmek şuna veya buna aşina olmak demektir O halde iccedilinde-var-olmak oumlzsel konstituumlsyonu duumlnya-iccedilinde-varolma olan Daseinrsquoın varlığının formal eksistensiyal ifadesidir40
Başka bir ifadeyle soumlylersek Heideggerrsquoin tanımladığı iccedilinde-var-olmak niteliği
Daseinrsquoın belirli durum ya da zamanlarda sahip olduğu belirli durum ve zamanlarda
ise sahip olamayabileceği keyfi bir nitelik değildir Dasein ancak ve ancak iccedilinde-
var-olmaklığı sayesinde var olabilir Ancak suyun bardakta durması ya da elbisenin
dolapta durması gibi Dasein da kendisini nesnel bir goumlruumlnuumlş olarak bir uzam
iccedilerisinde ortaya ccedilıkarmaz Heideggerrsquoin iccedilinde-olmaklıkla ilgili olarak Almancadan
verdiği oumlrneklerin işaret ettiği gibi Dasein daha ziyade lsquobir şeyle tanışık olmarsquo lsquobir
şeyin yakınında olmarsquo lsquoyanında durmarsquo ya da lsquobir yerde ikamet etmersquo anlamında
varlığını kendi uumlzerinde temellendirir Dasein suumlrekli olarak kendini seccedilmekte kendi
olmakta bir şeyle ilişki iccedilinde olmakta kendinde ikamet edebilmektedir
W von Humbolt bazı dillere işaret etmiştir ki bunlarda ldquobenrdquo ldquoburardquo olarak ldquosenrdquo ldquoşurardquo olarak ve ldquoordquo ldquoorardquo diye ifade edilmekte başka bir deyişle gramer bakımından bu dillerde şahıs zamirleri yer zarflarıyla [Ortsadverbien] goumlsterilmektedir Yer ifade eden [Ortsausdruumlcke] soumlzcuumlklerin asli anlamının ne olup olmadığı yani zarf mı yoksa zamir mi olduğu tartışmalıdır Oysa yer zarflarının Dasein olarak ben ile rabıtalı olduğu dikkate alınacak olursa soumlz konusu tartışmanın temeli ortadan kalkar Ccediluumlnkuuml ldquoburardquo ldquoorardquo ve ldquoşurardquo duumlnya-iccedilinde belirli mekacircnsal [Raumstellen] konuşlarda mevcut olan varolanların salt yer belirlenimleri [Ortsbestimmungen] demek değildir birincil olarak Onlar Daseinrsquoın asli mekacircnsallığının [Raumlumlichkeit] karakterleridir 41
40 Heidegger 2008 s 56 41 Heidegger 2008 s 125 Alıntıdaki ldquomekacircnrdquo ve ldquoyerrdquo soumlzcuumlklerinin Almanca karşılıkları iccedilin bkz Heidegger Martin Sein und Zeit 11 unveraumlnderte Auflage Max Niemeyer Verlag Tuumlbingen 1967 s119
33
Heidegger Daseinrsquoın iccedilinde-var-olduğu duumlnyayı bildiğini bu bilmenin de aslında
Dasein iccedilin hep tanışık olma hali olduğunu soumlyler ldquoDuumlnyayı bilme (noein) ya da
lsquoduumlnyarsquoyı nutuk (logos) ve istişare etme duumlnya-iccedilinde-varolmanın birincil hali
işlevine sahiprdquo42tir Duumlnya iccedilinde varolmak bir yerde bulunmak insanlarla ve
şeylerle ilişki iccedilerisinde de olmak demektir Bir şeyle ya da biriyle ilişki iccedilinde
olmak demekse kendi varlığını fark etmek anlamına gelir Dolayısıyla duumlnya-iccedilinde-
olmak a apriori olarak kendi varlığını bilmek anlamına gelir Bu yuumlzden duumlnya-
iccedilinde-olmak daima birlikte olmak anlamına da gelmektedir Dasein kendisini diğer
fiziksel varlıklar gibi yalnızca duumlnya iccedilinde bir goumlruumlnuumlş olarak ortaya koymaz
Dasein diğerleriyle birlikte vardır Oumlrneğin masa duvara yakın hatta ona dokunur
vaziyette olabilir ancak gerccedilekte ne duvar masaya ne de masa duvara ontolojik
olarak ldquodokunabilmektedirrdquo Dokunma Daseinrsquoa oumlzguuml olabilir ancak
Dokunmak varlıklarla karşılaşmak onlara ilgi duymak ve onlara kaygı duymak anlamıyla ldquobirlikte-olmakrdquo veya ldquoyan-yana-olmakrdquotır O halde duumlnya-iccedilinde-varlık olarak Dasein ilgi veya kaygı duyan varlıktır İlgi veya kaygı duyması onun varoluşsal ve ontolojik yapısı gereğidir [] Dasein daima bir şeyle ilgili ve ilişkili olarak Duumlnya-iccedilinde Varlıktır43
Bu ilgi ve kaygı [ihtimam goumlstermelik]44 Daseinrsquoın ontolojik niteliklerinden biridir
Boumlylece Dasein duumlnya-iccedilinde-varolurken başkalarıyla oumlteki Daseinrsquolarla ve diğer
nesne ve şeylerle karşılaşır onlarla ontolojik bir ilişkiye geccediler Diğer taraftan
Daseinrsquoın duumlnya-iccedilinde-olmaklığı onun iccedilin kaccedilınılmaz bir durumdur Yukarıda da
değinildiği gibi bu keyfi bir durum değildir
Guumlnluumlk yaşam iccedilerisinde Daseinrsquoın kim olduğu sorgulandığında Daseinrsquoın
başkalarıyla [herkesle] birlikte ve onlardan biri olarak varolduğu ortadadır
Heidegger bunu Daseinrsquoın herguumlnkuumlluumlğuuml olarak adlandırır45 Dasein başkalarıyla olan
birlikteliğinde daima kendini ldquoben-buradardquo olarak ifade eder Kendini onlardan
42 Heidegger 2008 s 61 43 Ccediluumlccedilen 2003 s 60-61 44 Varlık ve Zamanrsquoın Kaan Oumlktem ccedilevirisinde Sorge soumlzcuumlğuuml lsquoihtimam goumlstermelikrsquo olarak ccedilevirildiğini hatırlatalım Bkz Heidegger 2008 45 Herguumlnkuumlluumlk (Alltaumlglichkeit) Batı metafiziği oumlzellikle Platonist duumlşuumlnce geleneğinde ccediloğunlukla insanı guumlnluumlk hayattan soyutlama eğilimi goumlze ccedilarpar Bu eğilimin aksine Heidegger Daseinrsquoı guumlnluumlk yaşamın iccedilinde olarak ele alır onu kamusal bir hayatın iccedilinde sıradanlık iccedilinde duumlşuumlnuumlr
34
ayırma ccedilabasındadır Ama eş zamanlı olarak başkalarıyla da birliktedir onlarla belirli
tarzlarda ilişki iccedilindedir Dasein herguumlnkuuml yaşam iccedilinde herkesle birlikte sıradanlaşır
kendisini herkesrsquoliğin kamusallığında tesviye eder varoluşunu gizler Herkesin
giydiği gibi giyinir seccediltiği kıyafet kendisinin seccedilimi gibi goumlruumlnse de temelde
başkalarınındır [oumlrneğin hazır giyim sektoumlruumlnuumln seccedilimleridir] Dolayısıyla Dasein
kendisini farklı kılamaz onlardan biri olur
Başkalarına veya onlara bakarak veya onları dikkate alarak yaşamak sıradanlığın kendisidir Ne zaman Dasein kendi varoluşunu diğerlerinden ayırır ve onların oumlnuumlne sıccedilrarsa Dasein kendisi olur Daseinrsquoın kendi varoluşunu kavraması ve sıradanlığın oumltesine geccedilmesi onun varoluşunu otantik yapar Daseinrsquoın otantikliği onun kendi varoluşunu accedilık yapmasıyla ortaya ccedilıkar46
Dolayısıyla varlığın otantik ve otantik olmayan iki farklı varlık tarzı bulunmaktadır
Otantik olmayan varlıkla kasıt herguumlnkuumlluumlğuuml iccedilinde ve herkesin kamusallığında
tesviye olmuş ve varlığın olanaklarını fark edemeyen Daseinrsquoı anlatırken otantik
Dasein yukarıda da belirtildiği gibi kendi varoluşunu keşfeden Daseinrsquodır
122 Haletiruhiye
Heideggerrsquoin bulunuş ve anlama dediği iki minval varolmanın eşit derecede asli
tesis edicileridir Bulunuş terimiyle ldquoaslında en iyi bilinen ve en herguumlnkuuml olanrdquodan
bahsedilmektedir haletiruhiye Herguumlnkuuml sıradanlığı iccedilinde Daseinrsquoın
memnuniyetsizliği keyifsizliği sıkıntısı ya da huzurluluğu mutedilliği gibi halleri
Dasein iccedilin bulunuşu ifade etmektedir Haletiruhiyeler Daseinrsquoın varoluşsal yapısını
belirleyen ve onu yapan oumlzelliklerdir ldquoHaletiruhiyenin bozulabilmesi ve birdenbire
değişebilmesi sadece şunu ifade eder Dasein zaten hep bir ruh hali iccedilindedirrdquo47
Haletiruhiye Daseinrsquoa belirli bir hali işaret ettiği iccedilin Heideggerrsquoin deyişiyle varlığı
kendi ldquoşuradalığınardquo taşır Heidegger buradan fırlatılmışlık kavramına ulaşacaktır
ldquo() Daseinrsquoın soumlz konusu varlık karakterine yani ldquooumlylelikrdquo haline Daseinrsquoın kendi
ldquoşuradalığınardquo fırlatılmışlığı diyoruz Boumlylece Dasein duumlnya-iccedilinde-var-olma olarak
46 Ccediluumlccedilen 2003 s 71 47 Heidegger 2008 s 141
35
şurada varolmaktadırrdquo48 Başka bir ifadeyle Dasein kendini oumlnsel olarak bir duumlnya-
iccediline-atılmış olarak bulur Fırlatılmışlık ona verilmiştir Tekrar etmek gerekirse
Dasein duumlnya-iccedilinde-burada olarak vardır
Bulunuşla eşzamanlı olarak anlama da tesis olunur yani bulunuş daima anlama ile
birlikte olur Anlama eğer ccedilok basite indirgememize izin verilirse varlığın varolma
ldquoimkacircnrdquolarını tasarımlamak demektir Varlığın varolma imkacircnlarını Heidegger şoumlyle
accedilıklıyor
Anlamada eksistensiyal olarak Daseinrsquoın var-olabilirlik varlık minvali yatmaktadır Dasein başka şeylere ilaveten şunu ya da bunu olabilme imkacircnına sahip bir mevcut-olan olmayıp birincil olarak muumlmkuumln-olmaktır Dasein hep imkacircnları dahilinde ve olabilirlikler iccedilinde vardır 49
Burada herhangi bir nesnenin ya da bitkinin tuumlketilebilir sayıdaki olma
imkacircnlarından farklı bir durum soumlz konusudur
Daseinrsquoın hep eksistansiyel olarak var ettiği muumlmkuumln-olmaklığı hem iccedili boş mantıkbilimsel olasılıktan hem de mevcut-olan bir şeyin olumsallığından (şunun veya bunun ldquobaşa gelebilmesirdquo anlamında) farklıdır Mevcut oluşun modal bir kategorisi olarak muumlmkuumln-olmaklık henuumlz gerccedilekleşmemiş olan asla zorunlu olmayan demektir Dolayısıyla sadece muumlmkuumln olanı karakterize eder50
Heideggerrsquoin soumlzuumlnuuml ettiği ldquomuumlmkuumlnluumlkrdquouumln tuumlm imkacircnları kapsadığı ortadadır
Dasein duumlnyaya fırlatıldığında kendini zaten belirli imkacircnların iccedilinde bulur İccedilinde
var olduğu var-olabilirlikleri sebebiyle başka var-olabilirlik imkacircnlarının uzağına
duumlşmuumlş olur51 Anlamak Daseinrsquoın iccedilinde bulunduğu bu hali başka bir deyişle ldquovarlık
olanaklarınırdquo bilmek demektir Dolayısıyla anlamak Daseinrsquoın varlığıyla henuumlz-
mevcut-olmayanın varlığını tematik olarak değil sadece bir tasarım olarak bir arada
tasarımlamaktır
48 Heidegger 2008 s 142 49 Heidegger 2008 s 151 50 Heidegger 2008 s 151-52 51 Yunan Tragedyasında da kahramanlar oyuna başladıklarında ndashaslında- herşey ccediloktan olup bitmiştir Hatta kendileri de daha oyunun başında oumlluumlduumlrler İnsanın evrendeki konumunun bir ccedileşit izduumlşuumlmuumlduumlr bu İnsan da benzer bir accedilmaz iccedilerisindedir Tıpkı tragedya kahramanı gibi kendini bildiği andan itibaren ldquodoumlnuumlşuuml olmayan bir yolardquo girmiştir Ccediluumlnkuuml oumlluumlm geri doumlnduumlruumllemez olandır İnsan daha ilk andan itibaren kendi oumlluumlmuumlnuuml oumllmek zorunda olduğunu bilir Tragedya kahramanının oyunun başındaki durumu da aynıdır
36
Daseinrsquoın yapısında buumltuumln imkacircnları tuumlketebilmenin imkacircnsızlığı bulunmaktadır
Dasein her zaman iccedilin olasılıklar duumlnyasında var-olacak ama asla tam
olamayacaktır Ccediluumlnkuuml onda daima bir imkacircn eksik kalacaktır Bu eksik imkacircn da
oumlluumlmduumlr ve oumlluumlm geldiğinde Daseinrsquoın buumltuumln imkacircnları elinden alınmış olur
Dolayısıyla Dasein hiccedilbir zaman tamlığa eremez Bu konuyu daha sonra ayrıntılı
olarak tartışacağız fakat oumlluumlm konusuna girmeden oumlnce bir parantez accedilıp
Heideggerrsquoin Varlık ve Zamanrsquoda kullandığı iki terime bakmamız gerekiyor Korku
ve Havf
123 Korku [Furcht] ve Havf [Angst] ayrımı
Heidegger hem Metafizik Nedir [Was ist Metaphysik]52 hem de Varlık ve
Zamanrsquoda korku ile havf53 kavramları arasında bir ayrım getirir İki kavram arasında
ontolojik bir bağ bulunduğunu soumlyleyen Heidegger bunların ccediloğu zaman birbirine
karıştırılmasının da kavramlar arasındaki bu ontolojik akrabalıktan kaynaklandığını
belirtir54 Ccediluumlnkuuml hem korku hem de havf Daseinrsquoı duumlnya-iccedilinde-varlık yaparlar
Ancak iki ruh hali arasında temel bir farklılık bulunmaktadır Heidegger
Kierkegaardrsquoın Kaygı Kavramı [Begrebet Angest]55 adlı ccedilalışmasında yaptığı gibi
korku ile havf arasındaki temel farklılıkları ortaya koyar ve asıl olarak Daseinrsquoın
ontolojik varlığını ortaya ccedilıkaranın ve belirleyenin havf olduğunu accedilıklar
Korkunun uumlccedil unsuru vardır Kendisinden korkulan şey korkunun youmlnelimi (yani ne
hakkında korkulduğu) ve korkunun bizatihi kendisi Kendisinden korkulan şey
52 Heidegger Martin Metafizik Nedir Ccedilev Mazhar Şevket İpşiroğlu Suut Kemal Yetkin Kaknuumls Yayınları İstanbul 2003 53 Varlık ve Zamanrsquoda Kaan Oumlktem Angst karşılığı olarak havf soumlzcuumlğuumlnuuml tercih etmiştir Heideggerrsquoin Metafizik Nedir [Was ist Metaphysik] kitabının Tuumlrkccedile ccedilevirisinde Suud Kemal Yetkin ve Mazhar Şevket İpşiroğlu da Angst karşılığı olarak havfı tercih etmişlerdir Başka metinlerde angst soumlzcuumlğuuml ccediloğunlukla kaygı olarak ccedilevrilmektedir Ancak ilerleyen kısımlarda goumlreceğimiz gibi kaygı tıpkı korku gibi youmlneldiği ve kendisinden neşet ettiği bir şeyi akla getirmesi nedeniyle Heideggerrsquoin Angst ile anlatmak istediğini pek karşılayamayabilecektir Bunun yerine guumlnluumlk dilde ccedilok karşılaşmadığımız havf gibi ldquotabula rasardquo bir soumlzcuumlğuumln tercih edilmesi bizce de daha uygun olmuştur 54 Heidegger 2008 s 196 55 Kierkegaard Soslashren Kaygı Kavramı Ccedilev Tuumlrker Armaner Tuumlrkiye İş Bankası Kuumlltuumlr Yayınları İstanbul 3 Baskı Mayıs 2006 s 35 ve s 155 Kierkegaard havfın korkudan farklı olduğunu onun korku gibi belirli bir nesnesi olmadığını belirtir Havfın nedeni hiccedilliktir ve bu yuumlzden de hayvanlarda (ve veya meleklerde) havfın olamayacağını iddia eder
37
(Heideggerrsquoin ifadesiyle ldquokorkunccedilrdquo olan) daima Dasein gibi duumlnya-iccedilindedir ve o
herhangi bir ldquoel-altında-olanrdquo ldquomevcut olanrdquo ya da ldquobirlikte-Daseinrdquo56 olabilir
Başka bir deyişle duumlnya iccedilindeki herhangi bir insan canlı ya da nesne yani herhangi
bir mevcut ya da varolan korkunccedil olabilirler
Korkunccedil olanın ayırt edici temel niteliği onun ldquotehditkacircrrdquo olmasındadır Bu tehditkacircr
niteliği kendini belirli bir fenalık bağı iccedilinde goumlsterir ve bu ldquomuumlstakbel fenalıkrdquo
Daseinrsquoa doğru youmlnelir Daseinrsquoa youmlnelen bu tehdidin ccedilıkıp geldiği kendisinden
neşet ettiği ortama (ve aynı zamanda bu ortamdan gelene) Heidegger ldquotekinsizrdquo
(unheimlich) dendiğini belirtir Tekinsizden ccedilıkan korkuncun Daseinrsquoa ldquoyaklaşmardquo
niteliği vardır Heidegger fenalığın bu yaklaşma iccedilerisinde neşrettiğini ve yayıldığını
ve asıl tehdit niteliğine de bu aşamada kavuştuğunu soumlyler Korkunccedil olan yaklaşırken
kendinde barındırdığı tehdidin gerccedilekleşip gerccedilekleşmeyeceği endişesi artar
Korkuncun tehdidinin bu ldquovaki olma ile geccedilip gitmerdquo imkacircnları yani tehdidin
ldquohenuumlz değil ama her an olabilirrdquoliği ile ldquohiccedil gerccedilekleşmemerdquo ihtimalleri bir arada
bulunur bu yuumlzden de korkunun derecesini yuumlkseltir Başka bir deyişle tehdidin
gerccedilekleşmeme olasılığının bulunması ve bunun da korkan kişi tarafından bilinmesi
korkuyu azaltmadığı gibi tersine artırmaktadır Burada korkuyu artıran nitelik
tehdidin muğlacirck olma tarzıdır
Korkmanın bizatihi kendisine gelince bu yukarıda anlatılan suumlrecin hem farkında
olmayı hem de o suumlrecin iccedilinde olmayı goumlsterir Heideggerrsquoin ifadesiyle ldquokorkma
korkarak ve dikkatini accedilıkccedila buna youmlnelterek korkunccedilluğu lsquoaccedilıklığarsquo kavuştururrdquo57
Korkma duumlnya-iccedilinde-varolmanın imkacircnlarından biridir ve aynı zamanda bizatihi
duumlnya-iccedilinde-varolmanın bir sonucudur Ccediluumlnkuuml korkunun youmlnelimi başka bir deyişle
korkuda korkulan (korkunun ne hakkında olduğu) tam da bu duumlnya-iccedilinde-olmakla
ilgilidir Korku Daseinrsquoın duumlnya-iccedilinde-varolmasını ilgilendirmektedir korkudaki
tehdit Daseinrsquoın duumlnya-iccedilinde-olmaklığına youmlnelik bir tehdittir
56 Heidegger 2008 s 148 57 Heidegger 2008 s 148-49
38
Dasein oumlncelikle ve ccediloğunlukla neyle ilgileniyorsa oradan hareketle var olmaktadır Bunun tehlikeye duumlşmesi beraberinde varolmanın tehdit edilmesi demektir Korku Daseinrsquoı oumlncelikle olumsuzlayan bir surette accedilımlanır [] bir şeylerden korkmak olarak korkma eşit derecede asli olarak duumlnya-iccedilindeki varolanı daima kendi tehditkarlığı iccedilinde iccedilinde-var-olmaklığı ise tehdit-edilmişliği iccedilinde (ister olumsuzlayıcı isterse olumlayıcı olsun) accedilımlar Oumlyleyse korku bulunuşun bir halidir58
Korkunun bir bulunuş hali olduğunu iccedilinde-olmaklığı accedilığa ccedilıkarışından anlıyoruz
Başka bir ifadeyle korku Daseinrsquoın iccedilinde-olmaklığını tehdit ettiği iccedilin onu yani
Daseinrsquoın iccedilinde-olmaklığını yeniden teyit eder ve onu ldquoaccedilıklığardquo getirir Oumlzetlemek
gerekirse korkunun nedeni her zaman duumlnya-iccedilinde varolan bir şeydir belirli bir
uzamdan adına tekinsiz dediğimiz bir havaliden ccedilıkar ve Daseinrsquoa youmlnelir youmlnelişi
fena bir nitelik barındırır ama diğer yandan bu fenalığın gerccedilekleşmeme olasılığı da
vardır
Havf kavramına gelince Heidegger havfı bizatihi korkuyu muumlmkuumln kılan bir
fenomen olarak tanımlar
Havfın nedeni bizatihi duumlnya-iccedilinde-varolmaktır Peki havfın nedeni korkunun nedeninden fenomenal bakımdan nasıl ayırt edilmektedir Havfın nedeni duumlnya-iccedilinde bir varolan değildir Bu yuumlzden de onunla oumlzsel bir ilintililik iccedilinde varolamaz Buradaki tehdit belirli bir fenalık karakterine sahip değildir [] Havfın nedeni tuumlmuumlyle belirsizdir Bu belirsizlik hangi duumlnya-iccedilindeki varolanın tehditkacircr olduğunu fiilen muallacirckta bıraktığı gibi duumlnya-iccedilindeki bu varolanın esasen ldquoehemmiyetlirdquo olmadığını da ifade eder Duumlnya iccedilinde el-altında-olan ve mevcut-olan hiccedilbir şey havfın nedeni olma işlevini goumlremezler59
Dolayısıyla havfın korkudaki gibi ona kaynaklık eden onun kendisinden neşet ettiği
duumlşuumlnuumllen belirli bir uzamı ccedilevresi yoktur bir havaliden neşet etmez Korkunun
tehdidinde olduğu gibi bir ldquoyerrdquoden ccedilıkarak Daseinrsquoa youmlnelmez
Tehditkacircr olanın hiccedilbir yerde oluşudur havfın nedenini karakterize eden Havf [olan] neden havf iccedilinde olduğunu ldquobilmezrdquo Ancak buradaki ldquohiccedilbir yerderdquo oluş hiccedilbir şey demek değildir Zira tam da bu hiccedilbir yerde oluş esasen onun havalisini temellendirir yani oumlzsel olarak mekacircnsal olan iccedilinde-varolmaklık bakımından duumlnyanın accedilımlanmışlığını temellendirir Aynı sebepten oumltuumlruuml tehditkacircr olan belirli bir youmlnden gelerek yakınlığın yakınına gelemez o hep ldquoşuradadırrdquo ndash ama yine de
58 Heidegger 2008 s 149 59 Heidegger 2008 s 196-197
39
hiccedilbir yerdedir O kadar yakınımızdadır ki iccedilimizi sıkar ve nefesimizi daraltır ndash ama yine de hiccedilbir yerdedir60
Havfın nedeni bizatihi duumlnyanın kendisidir diyor Heidegger Ama burada duumlnyanın
bizatihi kendisi ifadesiyle soumlylenmek istenen duumlnyadaki ldquoşeyrdquolerin bir toplamı
anlamında değildir İccedilimizi sıkan nefesimizi daraltan şey duumlnya-iccedilinde-varolmanın
kendisidir Yani havfın hem nedeni hem de niccedilini aynıdır Yani Daseinrsquoın asli varlık
minvali olan duumlnya-iccedilinde-varolmaktır Dasein bu durumda ldquokendi duumlnyasıyla bir
duumlnya olarak ve bu suretle de kendisiyle duumlnya-iccedilinde-varolmak olarak karşılaşırrdquo
Havf iccedilindeyken ldquotekinsizlikrdquo iccedilinde oluruz Oumlzellikle burada Daseinrsquoın havf iccedilindeyken ne iccedilinde olduğunun kendine has belirsizliği dile gelmiş olur hiccedil ve hiccedilbir yer Ama tekinsizlik aynı zamanda iccedilinde-kimse-bulunmayan da demektir [] iccedilinde-var-olmaklığı bir yerlerde ikamet etmek veya bir şeylerle aşina olmak olarak belirtmiştik İccedilinde-var-olmaklığın bu karakterini daha sonra somutlaştırarak herkesin herguumlnkuuml kamusallığı fenomeni aracılığıyla ortaya koymuştuk Herkesin herguumlnkuuml kamusallığı teskin edilmiş kendine guumlven duymayı kendiliğinden anlaşılan bir ldquoiccedilinde birilerinin bulunuşunurdquo Daseinrsquoın vasati herguumlnkuumlluumlğuuml iccediline taşır Oysa havf Daseinrsquoı ldquoduumlnyayardquo duumlşkuumln massolunmuşluğundan ccedilekip ccedilıkarır Boumlylelikle onun herguumlnkuuml aşinalığı bir anda ccediloumlker Dasein muumlnferitleşir ama bunu duumlnya-iccedilinde-varolmak olarak yapar Boumlylece iccedilinde-varolmaklık bir eksistensiyal ldquohalrdquo olan iccedilinde-kimsenin-olmamaklığına doumlnuumlşuumlverir İşte ldquotekinsizliktenrdquo bahsettiğimizde tam da bundan soumlz ediyor olmaktayız61
Heideggerrsquoin ldquokaccedilışrdquo diye tanımladığı bir durumu burada accedilıklamak gerekiyor
Buna goumlre Dasein (insan) bir kaccedilış halindedir ama bu kaccedilış duumlnya uumlzerinde
varolanlardan uzaklaşma anlamında değildir Aksine onların iccediline daha fazla
karışarak onların kalabalığında kaybolmak anlamına gelir İnsan ya da Heideggerrsquoin
terimiyle Dasein herguumlnkuumlluumlk halinde daha fazla aşina olduğu şeyler arayarak
herkesin (kalabalığın kamunun oumltekilerin) iccedilinde kaybolmak ister Herkes aslında
ldquohiccedil kimserdquodir ve bu niteliğiyle kişinin kaccedilışına yardımcı olacağı duumlşuumlnuumlluumlr Boumlylece
insan herkesin iccedilinde olarak bilinccedilli ya da bilinccedilsiz ldquotekinsizliktenrdquo kurtulmaya
ccedilalışır Herkesin aslında hiccedil kimse olma niteliğindeki kamusallığı Heideggerrsquoin
ifadesiyle ldquoher tuumlrluuml aşina olmamaklığınrdquo uumlzerini oumlrttuumlğuuml iccedilin insanı teskin ediciymiş
gibi goumlruumlnuumlr Ama tekinsizlik tam da uumlzeri oumlrtuumllen yerdedir ve insanın peşini
60 Heidegger 2008 s 197 61 Heidegger 2008 s 199
40
bırakmaz insanın herguumlnkuumlluumlğuuml iccedilerisinde kendini tamamen emniyette ve teskin
olmuş halde hissederken bile gelip bulur İnsan bir anda herkesin iccedilinde kimsesiz
kalır (muumlnferitleşir)
[] havf en dişe dokunmayan durumlarda bile ortaya ccedilıkıverebilmektedir Bunun iccedilin oumlrneğin kendimizi ccediloğunlukla daha ccedilabuk tekinsiz hissettiğimiz karanlık ortamlara bile gerek yoktur Karanlık ortamlarda ldquohiccedilbir şeyinrdquo goumlzle goumlruumllmezliği daha da aşikar olur oysa tam da buralarda duumlnya halen ve daha da sırnaşırcasına ldquoşuradadırrdquo62
Yukarıda da değindiğimiz gibi Heidegger Metafizik Nedir adlı kitabında da Havf
kavramından bahseder Metafizik Nedirrsquode en temel vurgu havfın hiccedilliği ifşa edici
niteliğidir Heideggerrsquoe goumlre varlık hiccedilliğin iccedilinde varolmaktadır yani mevcut
olmak demek hiccedilliğin iccedilinde devam ettirilmek demektir Hiccedillik bu yuumlzden varlığın
ldquozıddırdquo değildir varlığın oumlzuumlne ait bir kavramdır Ccediluumlnkuuml buna goumlre varolanın varlığı
hiccedilliğin (suumlrekli olarak) olumsuzlanmasıdır Heidegger nadiren de olsa insanın bir
anlığına hiccedillikle karşılaşabildiğini belirtir insanın hiccedilliği kavramasını sağlayan şey
de havfrsquotır
Havf anında insana [hellip] buumltuumlnluumlğuuml ile bir şeyler olur Buumltuumln şeyler ve bizzat biz bir kayıtsızlık iccediline batarız Bu batma bir kaybolma değildir [hellip] Havf anında bizi buumltuumlnluumlğuuml ile kaplayan varlık bu sefer bizi sıkmaya başlar Hiccedilbir tutacak yer kalmaz Varlığın erimesi iccedilinde sadece uumlstuumlmuumlze abanan bu hiccedillik kalır Havf hiccedilliği ifşa eder63
Peki burada soumlzuuml edilen hiccedillik nedir Heidegger bu soruyu sorar sormaz aslında
sorunun kendisine ihanet ettiğimizi soumlyler Ccediluumlnkuuml burada hiccedilliğe youmlnelik boumlyle bir
soru ldquohiccedilliğirdquo bir şekilde ldquovarolanrdquo bir şey olarak ortaya koymaktadır Daha baştan
hiccedillik bir şey haline getirilmekte ve boumlylece soru kendine ait konudan
uzaklaşmaktadır Heidegger bu yuumlzden bu soruya verilecek her cevabın temelden
imkacircnsız olduğunu soumlyler64
Havf esnasında insanın dilinin tutulmasının nedeni budur
62 Heidegger 2008 s 200 63 Heidegger 2003 s 43 64 Heidegger 2003 s 37
41
Ccediluumlnkuuml [havf esnasında] varolan buumltuumlnluumlğuuml iccedilinde erir ve hiccedilliğin baskısı kendini hissettirir ve onun varlığı karşısında lsquodırrsquo demek susar Havf iccedilinde bize bir şeyler olduğu zaman ccedilok vakit boş suumlkucirctu gayesiz kelimelerle ihlal etmeyi aramaklığımız sadece hiccedilliğin mevcudiyetinin bir delilidir65
Dilin -logosun- insanın duumlnya-iccedilinde-olmaklığını teyit ettiğini belirtmiştik Dilin
hiccedillik karşısında susması insanı en yuumlksek muğlacircklığın iccediline atar Burada hiccedilliğin
bir hiccedil olması soumlz konusu değildir Eğer hiccedillik mutlak bilinmeyen bir hiccedillik olsaydı
insanın ne dili tutulur ne de havf duyardı Burada hiccedillik insanın oumlzuumlne ait olduğu iccedilin
muğlacircklık başlar Her ne kadar onun ne olduğuna ilişkin soruya cevap veremese de
Daseinrsquoın mutlak olarak bilemediği bir şey değildir hiccedillik Tekinsiz kavramı
uumlzerinden daha ayrıntılı olarak tartışacağımız gibi muğlacircklığı oluşturan şey tam da bu
belli belirsiz bilginin varlığıdır Birccedilok tragedyada bu ccedileşit muğlacirck bilgi teması goumlze
ccedilarpar Oumlrneğin Othello karısının kendisini aldatıp aldatmadığına ilişkin kesin
bilgiye sahip olmayı diler Hamlet de babasının katilinin amcası olduğundan tam
olarak emin olamamaktadır vs
İnsan herguumlnkuumlluumlğuuml iccedilinde bu tuumlr kesinsizliklerden kaccedilar Havf insanın en kesin
olduğuna inandığı [inanmak istediği] varlığını muğlaklığa suumlruumlklediği iccedilin insan bu
tuumlr anlardan uzak durmaya havftan kaccedilmaya ccedilalışır Bu kaccedilış sayesindedir ki havf
insanı ccedilok nadiren gelip bulur Oysaki Heideggerrsquoe goumlre insanın havftan kaccedilması
hiccedillikle karşılaşmaktan yani insanın oumlzuumlne ait olanla karşılaşmaktan kaccedilması
demektir ldquoO kadar sonluyuz kirdquo diyor Heidegger ldquodoğrudan doğruya kendi karar ve
irademizle hiccedilliğin karşısına kendimizi olduğu gibi buumltuumln ccedilıplaklığımızla koymaya
muktedir değilizrdquo66 Bu yuumlzden de hiccedillikten kaccedilabilmek iccedilin varolanların iccedilinde
kendimizi tamamen kaybetmek istiyoruz Herguumlnkuuml yapıp ettiklerimizde varolanlarla
ne kadar ilişkili olursak varolanın yitip gitmesine o derece engel olabileceğimizi ve
bu sayede de hiccedillikten kaccedilabileceğimizi duumlşuumlnuumlruumlz
65 Heidegger 2003 s 43 66 Heidegger 2003 s 51
42
13 Deinon ve Daimon
131 Deinon
Heidegger hiccedilliğin ndashkendisinden ne kadar kaccedilmaya ccedilalışırsak ccedilalışalım- gelip bizi
bulduğunu soumlyluumlyor Hiccedilliğin bizi bulduğu anı havf iccedilinde olduğumuz zamanı
tekinsizlik olarak tanımladığımızı belirtmiştik Burada tekinsiz ile birlikte birkaccedil
soumlzcuumlğe daha odaklanmamız yerinde olacaktır Bunlardan ilki Heideggerrsquoin
Antigone tragedyasının ve hatta tuumlmden tragedya sanatının anahtar soumlzcuumlğuuml olarak
nitelediği Yunanca deinon soumlzcuumlğuumlduumlr
Deinon kelimesi Yunan tragedyalarında kritik oumlneme sahiptir Aiskhylosrsquota 23
Sophoklesrsquote 129 ve Euripidesrsquote 225 yerde soumlzcuumlğuumln kullanıldığı goumlruumlluumlr67
Oumlncelikle soumlzcuumlğuumln Antigone 332 satırdaki kullanımına (polla ta deina kouden
anthropou deinoteron pelei) odaklanalım Tuumlrkccedile karşılıkları Guumlngoumlr Dilmenrsquode
ldquoeşsizrdquo Sabahattin Alirsquode ldquokudretlirdquo olarak karşımıza ccedilıkıyor68 Hiccedil şuumlphesiz edebi
bir ccedileviri yaparken bu tuumlrden muğlacirck soumlzcuumlkler ldquoyorumlanmayardquo ihtiyaccedil duyarlar
Bazen bazı soumlzcuumlklerin soumlzluumlkteki karşılıkları yeterli gelmeyebilmektedir
LiddellampScott soumlzluumlğuumlnde deinos soumlzcuumlğuumlnuumln karşılığı olarak (1) ldquoKorkunccedil dehşet
uumlrkuumlnccedil muumlthişrdquo (2) ldquoguumlccedilluuml kuvvetlirdquo (3) ldquohayret verici olağanuumlstuuml gariprdquo kişi ya
da şey anlamları sıralanır69 Birinci anlamıyla deinon korku uyandıran bir şey olarak
tanımlanmaktadır Fakat burada korku sıradan bir korkunun dışına da
ccedilıkabilmektedir Başka bir deyişle burada korku kendisinden kaccedilınılan karşısında
titrenen bir şeyden duyulan korku olmayabilir yalnızca Deinonrsquoun uyandırdığı
67 Bkz Perseus Digital Library ed Gregory R Crane httpwwwperseustuftseduhoppersearch Bu adresteki arama motoru yardımıyla kelimlerin Antik Yunan metinleri iccedilindeki kullanım niceliklerine ulaşılabilmektedir 68 Sophokles Antigone Ccedilev Sabahattin Ali Maarif Matbaası 1941 s 27 Sofokles Antigone Ccedilev Guumlngoumlr Dilmen İstanbul MitosBoyut Yayınları 1997 s 77 Charles Segal ve Reginald Gibbons ccedilevirilerinde deinonrsquou wonders Terrorsmdash we feel awe olarak ccedilevirmiş Bkz Sophocles Antigone Ccedilev Gibbons Reginald and Segal Charles New York Oxford Press 2003 s 68 Jebb de yine aynı şekilde wonders wonderful soumlzcuumlklerini tercih etmiş Jebb R C Sophokles The Plays and Fragments Part III Antigone Second Editions Cambridge University Press 1891 s 69 Oumlmer Ayguumlnrsquouumln ccedilevirisinde ise ldquomuumlthişrdquo soumlzcuumlğuuml kullanılmıştır Bkz Ayguumln Oumlmer ldquoAntigonersquodenrdquo Cogito Tragedya ed Şeyda Oumlztuumlrk Sayı 54 Bahar Yapı Kredi yayınları İstanbul 2008 69 Liddell amp Scott 1996 ldquodeinosrdquo maddesi s 374
43
korku ldquosaygı duymayı ve saygıyla karışık korku (huşu) duymayı da iccedilerirrdquo diyor
Heidegger Dolayısıyla buradaki korku ldquouumlrkuumltuumlcuuml bir şeyden ziyade buyuran
huumlkmeden ve oumlnuumlnde eğilmeye ccedilağıran saygıya değerrdquo bir korkunccediltur70 Onun
huumlkmedici ve buyurgan oumlzelliği soumlzluumlkteki ikinci anlama bizi goumltuumlrmektedir Deinon
her şeyi yapmaya muktedir bir şeydir muazzam derecede guumlccedilluumlduumlr Ancak bu guumlccedil
Heideggerrsquoin deyişiyle ldquouumlzerimizde belli belirsiz tehdidini hissettiğimiz bir şeyrdquo71 de
olabilir ki o zaman saygıdeğer bir guumlccedilten soumlz ederiz diğer taraftan bu guumlccedil doğrudan
ldquoşiddetrdquo72 goumlsteren bir kuvvet de olabilir ki bu durumda da ondan korku duyulur
Dolayısıyla deinonrsquoun guumlcuumlnuumln niteliği ve kendini goumlsterme biccedilimi hakkında asla
emin olamamaktayızdır Bizi kendisine karşı huşu iccedilinde bırakan etkisini suumlrekli
olarak uumlzerimizde hissettiğimiz bir şey de olabilir doğrudan şiddet uygulayan bir guumlccedil
de olabilir Ne beriki ne oumlteki olup olmadığına asla karar verilemez Bu yuumlzden
soumlzluumlkteki uumlccediluumlncuuml anlamı karşımıza ccedilıkar Olağanuumlstuuml Alışık olduğumuz
paradigmaların suumlrekli olarak dışına ccedilıkan bu soumlzcuumlk deinon her seferinde karşıt bir
anlamda tanımlanabilmektedir ldquoSaygı değerrdquo olabildiği kadar ldquodehşet vericirdquo de
goumlruumlnmektedir uumlzerimizde belli belirsiz nuumlfuzunu hissettiğimiz gibi doğrudan
doğruya şiddetine de maruz kalabilmekteyizdir Bu yuumlzden olağanuumlstuumlduumlr ama
olağanın ldquodışındardquo olmak zorunda değildir tanıdıklık bildiklik hissiyatı iccedilinde
olağanuumlstuumlduumlr Heideggerrsquoe goumlre deinon tek tek bu anlamlardan hiccedil birisine tekabuumll
etmez ama aynı zamanda buumltuumln bu anlamların bir toplamı olarak da
goumlruumllmemelidir73
Houmllderlin 1801rsquodeki Antigone ccedilevirisinde deinon karşılığı olarak ldquoGewaltigerdquo
[kudretli muazzam şiddetli] 1804rsquode ise ldquoUngeheuerrdquo [devasa muumlthiş dehşetli
sonsuz] soumlzcuumlklerini tercih etmiş74 Heidegger Houmllderlinrsquoin bu ikinci ccedilevirisini
70 Heidegger Martin Houmllderlinrsquos Hymn ldquoThe Isterrdquo Tr William McNeill Julia Davis Indiana University Press BloominghtonampIndianapolis 1996 s 63 71 Heidegger 1996 s 63 72 Heidegger daha oumlnce Einfuumlhrung in die Metaphysikrsquote [Metafiziğe Giriş] bu şiddeti Daseinrsquoın en temel niteliği olarak tanımlamıştır Bkz Heidegger 2000 s 160 73 Heidegger 1996 s 64 74 Schmidt Dennis J On Germans amp Other Greeks Tragedy and Ethical Life Bloomington Indiana University Press 2001 s 255
44
ldquonicht-Geheuerrdquo [tekin olmayan] olarak okumayı daha uygun buluyor ve ccedileviri
tartışmasında daha ileri giderek deinon soumlzcuumlğuumlnuuml filolojik olarak yanlış da olsa
unheimlich [tekinsiz] olarak ccedilevirmenin75 daha uygun olacağını belirtiyor
132 Freudrsquoun Unheimlichrsquoi
Heideggerrsquoin deinonrsquou neden unheimlich olarak ccedilevirdiği uumlzerinde durmadan oumlnce
Freudrsquoun unheimlich konusundaki goumlruumlşlerini hatırlamak faydalı olacaktır Freudrsquoun
1919 yılında yayınlanan ldquoDas Unheimlicherdquo adlı makalesi oumlncelikle soumlzcuumlğuumln farklı
anlam katmanlarını accedilmaya ccedilalışır
Almanca soumlzcuumlk ldquounheimlichrdquo ldquoheimlichrdquo [ldquoevselrdquo] ldquoheimischrdquo [ldquoyerlirdquo] soumlzcuumlğuumlnuumln ndashbildik olanın- karşıtıdır ve ldquotekinsizrdquo olanın bilinen ve tanıdık olmayışı nedeniyle korkutucu olduğu sonucuna varmaya youmlneliriz Doğal olarak yeni ve bildik olmayan her şey korkutucu değildir [hellip] Onu tekinsiz kılmak iccedilin yeni ve yabancı olan şeye bazı şeyler eklenmek zorundadır76
Freud tekinsiz ile ilgili bu accedilıklamanın yetersiz olduğunu ve tekinsizin yalnızca
tanıdık olmayan bilinmeyen ya da yabancı bir şey olarak accedilıklanamayacağını daha
en başından ortaya koyar Oumlncelikle soumlzcuumlğuumln tuumlrediği isim-sıfat olan heimlichrsquoin
soumlzcuumlk anlamları uumlzerinde durur Heimlichrsquoin birinci anlamı ldquoeve ait olanrdquo ldquoyabancı
olmayanrdquo ldquobildikrdquo ldquoevcilrdquo ldquocandanrdquo ldquodostccedilardquo vbdir İkinci anlamı ise daha
olumsuz durumlara işaret eder ldquoGizli başkasının bilmemesi iccedilin goumlzden kaccedilırılan
başkalarından saklanan oumlzelrdquo77 vb gibi Nihayetinde Freud un- olumsuzluk ekiyle
soumlzcuumlğuumln nasıl kullanıldığına dair oumlrnek cuumlmleler verir
ldquoOna oldukccedila unheimlich ve hayaletimsi goumlruumlnenrdquo ldquoGecenin unheimlich korku dolu saatlerirdquo ldquoUzun zaman oumlnce unheimlich hatta dehşet verici bir duygu yaşadımrdquo [hellip] ldquoDağ dumanı denen unheimlich sisrdquo ldquo lsquoUnheimlichrsquo gizli kalması gereken ama ortaya ccedilıkmış her şeye verilen addırrdquo (Schelling) ldquoİlahi olanı oumlrtmek iccedilin onu belli bir Unheimlichkeitrsquola ccedilevrelemekrdquo78
75 Heidegger Antigonersquonin yalnızca birinci koro şarkısı [Bkz Heidegger 2000 s 156-158] ile prolog kısmını [Bkz Heidegger 1996] ccedilevirmiştir 76 Freud Sigmund Sanat ve Edebiyat Ccedilev Dr Emre Kapkın Ayşe Tekşen Kapkın Payel Yayınevi İstanbul 1999 s 327 77 Accedilıklamalar iccedilin bkz Freud 1999 s 328-330 78 Freud 1999 s 330
45
Freudrsquoun verdiği oumlrnek cuumlmlelerden accedilıkccedila anlaşılmaktadır ki heimlich soumlzcuumlğuumlnuumln
farklı anlam katmanları kendisine karşıt gibi goumlruumlnen unheimlich ile aynı anlamları
karşılamaktadır Freud bu ortaklaşmayı başka bir soumlzluumlkten yaptığı şu alıntıyla
accedilıklamaya ccedilalışır ldquo lsquoev gibirsquo lsquoeve aitrsquo duumlşuumlncesinden yabancıların goumlzlerinden
sakınılan saklı ve gizli bir şey duumlşuumlncesi gelişti ve bu duumlşuumlnce ccedileşitli doğrultularda
genişledihelliprdquo79 Başka bir şekilde soumlylersek lsquoevde olanrsquo (heimlich) şey lsquogizlirsquo
(heimlich) bir şeydir Saklı gizlenmiş olan goumlruumlnmeyen şey tam olarak bilinemeyen
bir şeydir goumlruumlnmediği halde varlığı bilinebilen (en azından gizlenmiş olduğu
bilinmektedir) bu şey korku verici niteliğini de buradan almaktadır Ancak diğer
taraftan onu dost yanlısı evcil eve ait kılan ldquooumltekirdquo yanı da vardır Bu bize
Schellingrsquoin yukarıda alıntılanan soumlzuumlnuuml de accedilıklar niteliktedir Gizli olan şey
gizliliği iccedilinde accedilığa ccedilıkmıştır Ne tam olarak guumlnışığına gelmiştir (mutlak anlamda
bilinmemektedir) ne de mutlak anlamda saklıdır Heimlich ile unheimlich arasındaki
ortak anlam gruplarının doğmasının nedeninin koumlk isim Heim (ev) soumlzcuumlğuumlnden
kaynaklandığı goumlruumllebilir Ev hem başkalarından gizleme kapatma saklama
nitelikleriyle hem de oumlzel alan mahrem80 oumlzelliğiyle bu duruma yol accedilmaktadır
Heimlichrsquoin değişik bir anlamı bilgiden kaccedilırılan bilinccedil-dışıhellip Heimlichrsquoin karanlık bilginin erişemediği anlamı da vardırhellip [burada] anlatılan gizli ve tehlikeli bir şey kavramı daha da gelişti ve ldquoheimlichrdquo genellikle ldquounheimlichrdquoe yuumlklenen anlama sahip olmaya başladı[hellip] Dolayısıyla heimlich sonunda karşıtı olan unheimlichrsquole buluşana dek ccedilifte değerlilik doğrultusunda gelişen bir anlama sahip soumlzcuumlktuumlr Unheimlich şu ya da bu biccedilimde heimlichrsquoin bir alt tuumlruumlduumlr81
79 Freud 1999 s 331 80 Oumlrneğin mahrem ve namahrem soumlzcuumlkleri iccedilin de heimlich ve unheimlich arasındaki ilişkiye benzerlik kurulabilir Arapccedila mahrem soumlzcuumlğuuml iccedilin TDK (1) Yakın akrabadan olduğu iccedilin nikah duumlşmeyen (2) Başkalarına soumlylenmeyen gizli (3) Sırdaş karşılıklarını verirken (Bkz Tuumlrk Dil Kurumu Tuumlrkccedile Soumlzluumlk Haz İsmail Parlatır Nevzat Goumlzuumlaydın vd Atatuumlrk Kuumlltuumlr Dil ve Tarih Yuumlksek Kurumu 2 Cilt 9 Baskı 1998 ldquomahremrdquo maddesi) Nişanyan ldquoyasak tabu kutsal oumlzel alana veya hareme ait olanrdquo anlam grubunu oumlnermiş eşkoumlkten (Hrm) soumlzcuumlkler ise şunlar haram harem huumlrmet ihram ihtiram mahrem mahrum muhterem namahrem (Bkz Nişanyan 2004 ldquomahremrdquo ve ldquoharemrdquo maddeleri) Dolayısıyla namahrem olan evlenmede bir sakınca olmayan yani yabancı olandır Diğer taraftan mahrem de yasaklanmış ama tanıdık bildik bize en yakın olan anlamındadır 81 Freud 1999 s 332
46
Acaba unheimlich karşılığı olarak kullanılan tekinsiz82 soumlzcuumlğuumlnde de benzer bir
durum goumlzlenebilir mi TDK soumlzluumlğuuml tekin soumlzcuumlğuuml iccedilin ldquo(1) boş iccedilinde kimse
bulunmayan (2) uğurlurdquo anlam grubunu oumlneriyor Tekin olmayanı ise (1) ldquocin peri
vb olağanuumlstuuml varlıkların bulunduğuna inanılan uğursuz tehlikelirdquo şey ve (2)
ldquokendisinde doğauumlstuuml bir guumlccedil olduğu sanılan uğursuz sakınılması gerekenrdquo insan
veya hayvan olarak tanımlıyor83 Nişanyanrsquoın accedilıklaması ise tekinsizliğin cinlerle
olan bağlantısına vurgu yapıyor ona goumlre tekinsiz ldquocinlere uğramışrdquo anlamına
gelmektedir84 Buradaki cin genellikle deinonrsquola daimon arasında kurulan (hem
etimolojik hem de anlambilimsel) bağlantıyı guumlccedillendiriyor Daimon konusuna
yeniden değineceğimizi hatırlatarak devam edelim Cin (Arapccedila cinn) ldquoinsanlarda
deliliğe neden olan goumlruumlnmez varlıkrdquo85 anlamıyla ve diğer eşkoumlkten -ldquocinnetrdquo
ldquoecinnirdquo ldquomecnunrdquo gibi- soumlzcuumlklerle birlikte bizi daimonrsquoa goumltuumlruumlrken cin ile yine
aynı koumlkten olan ldquoceninrdquo gibi kelimeler de deinonrsquou accedilıklar niteliktedir Arapccedila cinn
cnn koumlkuumlnden gelmektedir ve yine Arapccedila cana (gizledi sakladı oumlrttuuml) soumlzcuumlğuumlyle
ilişkilidir Aynı şekilde Aramice genəyā cin goumlruumlnmez varlık anlamına gelirken gny
gizleme saklama ve gnn ise koruma ccedilitle ccedilevirme kapatma anlamına gelmektedir86
Buumltuumln bu accedilıklamalar bize tekin-tekinsiz ikilisi arasındaki ilişkinin heimlich-
unheimlichrsquoteki ilişkiyi tam anlamıyla olmasa da ccedilağrıştırdığını goumlstermektedir
Tekin iccedilin TDKrsquonın oumlnerdiği ldquoboş iccedilinde kimse bulunmayanrdquo karşılığı bu
duumlşuumlncemizi doğrular niteliktedir Nitekim iccedilinde kimsenin bulunmadığı terk
edilmiş evler ccediloğu zaman tekinsiz sıfatıyla tanımlanırlar Diğer taraftan tekinsizin
Almancadaki heimlich (gizli) ile olan ilişkisi de cinlerle olan bağlantısında ortaya
ccedilıkmaktadır Nişanyanrsquoın deyişiyle ldquocin uğramışrdquo bir yer tekinsiz olmakta başka bir
deyişle ldquoiccedilinde goumlruumlnmez varlıkların gizlendiğirdquo bir yere doumlnuumlşmektedir
82 Bu arada unheimlichrsquoin İngilizcesi uncanny olarak ccedilevrilir Unheimlichrsquoteki yapıya benzer bir durum uncannyrsquode de bulunabilir Canny Almancadaki heimlich gibi ldquosnug and cozyrdquo [Kuytu rahat guumlvenli kuumlccediluumlk saklı gizli ve samimi hoş] anlamlarını barındırmaktadır ldquoCannyrdquonin koumlkuuml olan ldquocanrdquo guumlnuumlmuumlzde kullanılmayan ldquobilmekrdquo anlamına gelmektedir Bkz Heidegger 2000 s 160 dn 57 83 Bkz Tuumlrk Dil Kurumu 1998 Tekin maddesi 84 Bkz Nişanyan 2004 tekin maddesi 85 Nişanyan 2004 cin maddesi 86 Nişanyan agy
47
Unheimlich olanın en buumlyuumlk oumlzelliği onun belirsizliğidir Tekinsizlik durumunda
olan kişi karşılaştığı şeyin ne olduğunu ldquokesinrdquo bir biccedilimde bilemez Fakat buradaki
tekinsizlikte ldquoyabancırdquo olan mutlak olarak bilinmeyen bir şey değildir Az ccedilok
bilinir Dolayısıyla burada tam anlamıyla bir muğlacircklık durumu soumlz konusudur
Tekinsizliğin neşet ettiği yer şey hakkında ccedilok az bir bilgi sahibi oluruz Bu
Schellingrsquoin dediği gibi gizli olması gerekirken accedilığa ccedilıkmış bir bilginin
ldquoparccedilardquosıdır Tam olarak da goumlruumlnuumlr bilinir ya da tanıdık olamamıştır Onun korku
veren niteliği bu muğlacircklığında saklıdır
Diğer taraftan Freud unheimlichrsquoin heimlichrsquoin bir alt tuumlruuml olduğunu soumlylerken
heimlichrsquoin unheimlich tarafından iccedilerildiğini de kastetmektedir Daha doğrusu bu
soumlzcuumlk ikilisi arasında Freudrsquoa goumlre bir ccedileşit bastırma ndash unutma hatırlama ilişkisi
vardır Freud bu goumlruumlşuumlnuuml Otto Rankrsquoın ldquoccedilift (ikiz - double) goumlruumlnguumlsuumlrdquoyle de
destekler
ldquoCcediliftrdquo teması Otto Rank (1914) tarafından son derece kapsamlı olarak işlenmiştir Rank ldquoccediliftrdquoin aynadaki yansımalarla goumllgelerle koruyucu ruhlarla tinsel inanccedilla ve oumlluumlm korkusuyla bağlantılarına inmiştir [hellip] Rankrsquoa goumlre ldquoccediliftrdquo oumlzuumlnde Egorsquonun yıkımına karşı bir guumlvence ldquooumlluumlmuumln guumlcuumlnuumln devingen bir yadsınmasırdquo idi ve olasılıkla ldquooumlluumlmsuumlz ruhrdquo bedenin ilk ldquoccediliftrdquoiydi Yok olmaya karşı bu ccediliftleme [arzusu] Eski Mısırlıları kalıcı malzemelerle oumlluumlm imgeleri yapma sanatını geliştirmeye youmlneltti Ancak bu gibi goumlruumlşler sınırsız benlik sevgisi toprağından ccedilocuğun ve ilkel insanın aklına egemen olan ilkel narsizmden yeşermiştir Ama bu evre aşıldığında ldquoccediliftrdquo goumlruumlnuumlmuumlnuuml tersine ccedilevirir Oumlluumlmsuumlzluumlğuumln guumlvencesi olmaktan ccedilıkıp oumlluumlmuumln tekinsiz habercisi durumuna gelir87
Freud ldquoccediliftrdquo olgusunu tekinsiz olanın belirli bir bastırılmadan kaynaklandığını
goumlstermek amacıyla kullanır Başka bir deyişle heimlich unheimlich soumlzcuumlklerinin
ldquoccedilift ikizrdquo oluşunu accedilıklayabilmek iccedilin bu yola sapar Ona goumlre korkutucu olan
zaten daha oumlnceden bastırılmış ve unutulmuş olandır Dolayısıyla unheimlich yeni ve
yabancı değil aksine tanıdık-bildik Freudrsquoun deyişiyle ldquokoumlkluuml ve yalnızca bastırma
suumlreciyle akla yabancılaştırılmış bir şeydirrdquo Biz burada ccedilocukluğa ya da ilkel akla ait
87 Freud 1999 s 341 Rankrsquoın ccedilift konusundaki incelemesi iccedilin bkz Rank Otto The Double A Psychoanalytic Study Chapel Hill University of North Carolina Press 1971 Otto Rankrsquoın kitabında verdiği oumlrnekler dışında Dostoyevskirsquonin Oumltekirsquosi ile Antonin Artaudrsquonun İkizrsquoi (The Theater and Its Double) bu konuyla ilgili oumlrnekler olarak verilebilir
48
bir ldquobastırmardquo suumlrecinden ziyade olguyu Heideggerrsquoin havf duygusundan kaccedilış
terimleriyle accedilıklamayı daha doğru buluyoruz Ccediluumlnkuuml Freudrsquoun oumlncelikle bir
ldquooumlluumlmsuumlzluumlk guumlvencesirdquo olarak neden ccediliftrsquoin yaratıldığı ve oumlzellikle de ccedilocuktaki
(ilkel benlikteki) ldquoilkel narsisizmrdquoin ccedilift olgusunun doğmasına yol accediltığı ve daha
sonra da bu imgeduumlşuumlncenin neden bastırıldığı konusundaki accedilıklamaları meseleyi
fazlasıyla psikolojik bir alana sıkıştırmaktadır Freudrsquoun ldquooumlluumlmsuumlzluumlk guumlvencesirdquo
dediği şeye insanoğlunun geliştirdiği bir tuumlr ldquooumlluumlmsuumlzluumlk stratejisirdquo demek daha
doğru olur Oumlluumlmsuumlzluumlk stratejisi oumlluumlm havfının getirdiği hiccedillik duygusundan
kaccedilmak iccedilindir İnsan Heideggerrsquoin terimiyle Dasein hiccedilliğin iccedilinde onu suumlrekli
olarak olumsuzlayarak varoluyorsa ve hiccedillik bizatihi varlığın oumlzuumlne dair bir şeyse ve
buna rağmen (kendi oumlzuumlne dair olan) bu hiccedillik havf anında kendisini goumlsterdiğinde
bundan ldquokorkurdquo duyuluyorsa Freudrsquoun ldquobastırılmışrdquo dediği şeyin ne olduğu daha iyi
anlaşılabilir kanımızca Tekinsizlik anında bizde ldquokoumlkrdquoleri olduğunu hissettiğimiz
ama ldquobastırma suumlreciyle akla yabancılaştırılmışrdquo olanla karşılaşırız Bu da hiccedilliğin ndash
hiccedilbir zaman tam ve mutlak olarak elde edilemeyecek- bilgisidir Heideggerrsquoin
dediği gibi ldquoo kadar sonluyuz ki doğrudan doğruya kendi karar ve irademizle
hiccedilliğin karşısına kendimizi olduğu gibi buumltuumln ccedilıplaklığımızla koymaya muktedir
değilizrdquo
ldquoPek ccedilok kişi oumlluumlm ve oumlluuml bedenlerle oumlluumlnuumln geri gelişiyle ve de ruhlar ve
hayaletlerle ilgili olarak bu duyguyu en yuumlksek duumlzeyde yaşamıştırrdquo88 diyor Freud
Anlatmak istediği oumlluumlm imgesiyle duumlşuumlncesiyle karşılaşmanın tekinsizlik
doğurduğudur Freud bunun en oumlnemli nedenlerinden birinin oumlluumlme ilişkin ldquobilimsel
bilgimizin yetersizliğirdquo olduğunu da belirtir Freud bu accedilıklamasıyla bizi
Heideggerrsquoin havf duumlşuumlncesine yaklaştıracak gibidir fakat son bir geri doumlnuumlşle
psikolojinin alanında kalır
Nevrotik erkeklerin dişi genital organları ile ilgili olarak tekinsiz bir şey olduğunu duyumsadıklarını belirtmeleri sık olarak gerccedilekleşir Ancak bu unheimlich yer tuumlm insanların eski Heimrsquolarının [ev] her birimizin bir zamanlar ve başlangıccedilta yaşadığı yerin girişidir ldquoAşk sıla hastalığıdırrdquo diyen bir espri vardır ve ne zaman bir erkek
88 Freud 1999 s 348
49
duumlşuumlnde bir yer ya da bir uumllkeyi goumlrse ve hala uykudayken kendi kendine ldquoburası bildik bir yer daha oumlnce buraya gelmiştimrdquo dese bu yeri annesinin cinsel organı ya da bedeni olarak yorumlayabiliriz O halde bu durumda da unheimlich bir zamanlar heimisch bildik olandır ldquounrdquo oumlneki bastırmanın bedelidir89
Freudrsquotan yaptığımız bu alıntıyı psikolojinin alanından ccedilıkarıp felsefenin
goumlzluumlğuumlnden bakarsak unheimlich meselesinde bir adım daha oumlteye geccedilebiliriz
Freud yine isabetli bir şekilde ve uygun oumlrneklerle ldquoevrdquoden soumlz ederek yerinde bir
tespitte bulunuyor Unheimlich bizim daha oumlnce bulunduğumuz bir ldquoyerrdquoi ima eder
Fakat bu ldquoevinrdquo ya da ldquoevsizliğinrdquo yorumlanmaya ihtiyacı var Heideggerrsquoin
terimleriyle konuşursak ev ldquovarlığın ikamet ettiğirdquo iccedilinde sebat ederek bir şeylere
aşina olarak durduğu yerdir Ancak daha oumlnce de bahsi geccediltiği uumlzere bu yer hiccedilliğin
iccedilindedir Varlık hiccedilliğin iccedilinde lsquovarrsquo olduğu iccedilin lsquoyerrsquoin bizatihi kendisi de hiccedilliğin
iccedilindedir ldquoTekinsizlik iccedilinde-kimse-bulunmayan demektirrdquo diyordu Heidegger Bu
ccedilerccedileveden baktığımızda iccedilinde hiccedil kimsenin bulunmadığı yer bizim oumlzuumlmuumlze ait bir
yerdir kendisinden neşet ettiğimiz başka bir ifadeyle varlığa fırlatıldığımız yerdir
Tekinsizlikte ndashunheimlichrsquote- duyduğumuz tanıdıklık hissi işte bu yuumlzdendir
Geldiğimiz yeri buumltuumln guumlcuumlmuumlzle ondan kaccediltığımız ama oumlzuumlmuumlze ait olan ldquoyerrdquoi
belli belirsiz goumlruumlruumlz Suumlrekli olarak ondan kaccedilma uumlzerine stratejiler geliştirdiğimiz
ldquoherguumlnkuumlluumlkrdquo iccedilinde kendimize o yere karşı o yerin bilinmezliğine karşı ldquokesin
olarak bilinebilirrdquo başka lsquoyerrsquoler (ldquooumltekiikizccediliftrdquo yerler) inşa ettiğimiz ama yine de
oradan ldquokaccedilışımızınrdquo muumlmkuumln olmadığını tekinsizlik anlarında goumlrduumlğuumlmuumlz
ortadadır Bizce trajik sanatların oumlzuumlnde bu tuumlrden bir tekinsizlik bulunmaktadır
Deinonrsquoun ne olduğu uumlzerinde bir tartışmayla başlamıştık Heideggerrsquoin ndashfilolojik
olarak yanlış da olsa- soumlzcuumlğuuml unheimlich olarak ccedilevirmeyi uygun bulduğunu
belirttikten sonra unheimlich soumlzcuumlğuumlnuumln anlamı uumlzerine odaklandık Deinon ile
unheimlich arasında kurulan bağlantı kelimelerin ayrıntılı bir ccediloumlzuumlmlemesi yapılınca
biraz daha accedilıklık kazanmış oldu Eğer deinonrsquoun soumlzcuumlk anlamlarını hatırlarsak
(ldquoKorkunccedil dehşet uumlrkuumlnccedil muumlthişrdquo ldquoguumlccedilluuml kuvvetlirdquo ldquohayret verici olağanuumlstuuml
gariprdquo) bu anlamların tekinsizde bulunduğunu kuumlccediluumlk bir yorumlamayla rahatlıkla
89 Freud 1999 s 351
50
soumlyleyebiliriz Fakat bu bağlantıya katkıda bulunacak aynı zamanda bu soumlzcuumlklerle
ccedilok yakından ilişkili bir başka soumlzcuumlğuuml daimonrsquou da burada kısaca ele almak
gerekiyor
133 Daimon
Daimon [δαίμον İng daemon Alm Daumlmon] boumllmek paylaştırmak kader payı
dağıtmak anlamlarına gelen daiocirc soumlzcuumlğuumlnden tuumlremiş goumlruumlnmektedir90 Soumlzcuumlğuumln
antik metinlerdeki kullanışlarına91 baktığımızda kader payı dağıtanın yani daiocircrsquonun
bir ccedileşit theos tanrı olduğu anlaşılmaktadır Soumlzcuumlk tanrısal bir guumlce insanın
iccedilindeki tanrı veveya tanrısal olana da goumlnderme yapmaktadır ldquoBirine ait olan cin
ya da olağanuumlstuuml guumlccedilrdquo anlamının yanı sıra ldquobirinin payı ve talihi yazgısırdquo anlamına
ve doğal olarak da kişinin ldquoiyi veya koumltuuml talihirdquo yananlamlarına da sahiptir
Hesiodosrsquota daimon soumlzcuumlğuuml yarı-tanrı ya da cin anlamına gelecek şekilde
kullanılmış İşler ve Guumlnlerrsquode insan soylarından bahsedildiği boumlluumlmde şoumlyle der
Hesiodos
Bu ilk insanlar oumlluumlp toprağa karışınca Birer cin oldular Zeusrsquoun dileğiyle İyi birer cin toprağı ve insanları koruyan Yaman bir şerefe konmuş oldular boumlylece92
Hesiodosrsquoun anlatışına goumlre tanrılarla birlikte yiyip iccedilen tanrılara denk yaşam suumlren
Altın Ccedilağrsquoın insanları oumlluumlnce toprağı ve insanları koruyan birer daimon olmuşlardır
Goumlruumllduumlğuuml gibi Sabahattin Eyuumlboğlu ve Azra Erhat daimon karşılığı olarak cin
soumlzcuumlğuumlnuuml tercih etmişler Ccediluumlnkuuml soumlzcuumlğuumln ccediloğu kullanımı cin ve benzeri varlıkları
kastetmektedir Kısaca daimon ruhani ya da ldquoarardquo varlıklardır tanrılarla insanlar
arasında bulunurlar Bu anlamlarının yanı sıra Dodds daimonrsquoun bu tuumlrden kişisel
(tek tek kişilerle ilişkili) kullanımlarının dışında topluluğu ilgilendiren daha genel
90 Liddell amp Scott 1996 ldquoDaimonrdquo maddesi s 365-66 Francis E Peters daimon karşılığı olarak ldquoTanrı (theos) ile kahraman arasında bir yerde bulunan doğauumlstuuml varlık veya şeyrdquo accedilıklaması yapıyor Bkz Peters 2004 ldquodaimonrdquo maddesi 91 Daimonrsquoun Antik Yunan metinlerindeki kullanılış oumlrnekleri iccedilin bkz Dodds E R The Greeks and the Irrational University of California Press Berkeley Los Angeles London 1951 Oumlzellikle ldquoFrom Shame-Culture to Guilt-Culturerdquo başlıklı ikinci boumlluumlmde daimon soumlzcuumlğuumlnuumln ayrıntılı bir analizi vardır 92 Hesiodos İşler ve Guumlnler Sat 120-126
51
etkileri olan guumlccediller olarak da karşımıza ccedilıktığını belirtir Oumlrneğin Atinalılar Nympha
Tepesindeki bir ccedilatlakta adları ldquoCcediliccedilek hastalığırdquo ldquoKolerardquo ve ldquoVebardquo olan uumlccedil
daimonun yaşadığına inandıklarını hatırlatır93
LiddellampScott soumlzluumlğuuml kelimenin farklı bir yazılışının [δαήμων] bilme yetenek
anlamına geldiğini soumlyler Oumlrneğin δαήμωνμάχης soumlzcuumlğuuml doumlvuumlş ustası anlamına
gelmektedir Soumlzluumlk bu anlamın kader payı dağıtma anlamındaki daiocircrsquodan
gelebileceğini belirtir94 Platon da adları tartıştığı Kratylos diyaloğunda Heisodosrsquoun
oumllen altın ccedilağ insanlarının ruhlarına daimon demesinin yerinde olduğunu ccediluumlnkuuml
daemones soumlzcuumlğuumlnuumln ldquobilgili ve beceriklirdquo anlamına geldiğini bu insanların ruhuna
da daimon demenin bu yuumlzden uygun duumlştuumlğuumlnuuml soumlylemektedir 95
İlginccedil bir şekilde Arapccediladaki meleke soumlzcuumlğuumlnuumln de tıpkı daimonrsquoun bu ikinci
yazılışının karşılığı gibi ldquobilme ve yetenekrdquo anlamlarına gelmesi ayrıca ldquosahip
olunanlar haslet ve karakter oumlzelliğirdquo anlamlarını da iccedilermesi bizim iccedilin dikkate
değerdir96 Yine aynı şekilde onunla aynı koumlkten olan melek ve muumllk soumlzcuumlkleri goumlz
oumlnuumlne alındığında Grekccedile ve Arapccedila arasında neredeyse tam bir koşutluk kurulur
93 Dodds 1951 s 41-42 94 LiddellampScott 1996 ldquoDaimonrdquo Maddesi s 366 95 Platon Kratylos Ccedilev Cenap Karakaya Sosyal Yayınlar İstanbul 2000 Sat 398b-c Daimonrsquoun bilgi ve beceriyle olan ilişkisi sonunda sanatsal yaratıcılığa bağlanır Ancak sanatsal ve yaratıcı bir guumlccedil olmasına rağmen onun yıkıcı youmlnuuml her zaman varlığını korur Bu konuda Şerif Mardinrsquoin ilginccedil bir accedilıklaması vardırldquorsquoDaemonicrsquo insan şahsiyetinin tuumlmuumlnuuml bir dalga gibi kaplama potansiyeli taşıyan herhangi bir tabii eğilimdir Cinsiyetin kudreti yaratıcının inadı kızgınlığın yakıcılığı iktidar hırsı insanın ldquodaemonicrdquo uzantılarının oumlrnekleridir lsquoDaemonicrsquo bir nesne olmaktan ccedilok saklı bir guumlccedil insanın yaratıcı ve kahredici guumlcuumlnuumln muumlşterek kaynağıdır İnsan davranışının derinliklerine nuumlfuz etme insanın lsquodaemonrsquounu şuurunda kabul etmeye ve anlamaya bağlıdırhelliprdquoDaemonrdquoun kabul edilmediği maskelendiği ve yalnız ldquokoumltuumlrdquo ile bir tutulduğu uygarlıklarda edebiyat ve sanat yuumlzeysel kalmaya mahkumdur İslam (resmi) kuumlltuumlruumlnde (tasavvufun dışında kalan Ortodoks Şeriatccedilılıkta) ve bu arada Osmanlı kuumlltuumlruumlnde ldquoDaemonrdquo ldquoşer-şeytanrdquola bir tutulduğundan yaratıcı bir guumlccedil olarak ortada yokturhellip Mardin Şerif lsquoAydınlarrsquo Konusunda Uumllgener ve Bir İzah Denemesi Toplum ve Bilim Dergisi No 24 (Kış 1984) s 13-15 Bu meseleyle ilgili olarak F G Lorcarsquonın ldquoDuende Kuramırdquona da bakılabilir Bkz Lorca F G ldquoDuende Kuramı ve Oyunurdquo Kanlı Duumlğuumln - Program Dergisi İstanbul Devlet Tiyatrosu 1999 Lorcarsquonın duende kavramının bir ayağı Arap kuumlltuumlruumlne dayanmaktadır Yine Arap muumlziğindeki Tarab kavramı daimon konusuyla yakından bağlantılıdır Bu konuda bkz Racy A C Arap Duumlnyasında Muumlzik Tarab Kuumlltuumlruuml ve Sanatı Ccedilev Serdar Ayguumln Ayrıntı Yayınları İstanbul 2000 96 Nişanyan 2004 ldquoMelekerdquo Maddesi
52
Platon Şoumllenrsquode [Symposium] Erosrsquou bir daimon olarak tanımlarken daimonrsquonun ne
olduğuna dair biraz daha accedilık bilgiler verir
mdash Nedir oumlyleyse sevgi [Eros] Oumlluumlmluuml bir varlık mı mdash Hiccedil de değil mdash Ne oumlyleyse mdash Demin dedim ya ikisinin ortası oumlluumlmluuml ile oumlluumlmsuumlz arası bir şey mdash Evet ama ne mdash Buumlyuumlk bir cin [daimon] Sokrates ccediluumlnkuuml cin [daimon] dediğimiz tanrı ile insan arası bir varlıktır mdash Ne iş goumlruumlr bu cinler mdash İnsanlardan tanrılara tanrılardan insanlara haberler soumlzler goumltuumlruumlp getirirler
dileklerimizi adaklarımızı onlar ulaştırır tanrılara onlar getirir bize tanrıların buyruklarını kurbanlarımızın karşılığını Tanrı ile insan arasındaki boşluğu dolduran cinler buumltuumlnuumln buumltuumlnluumlğuumlnuuml kurarlar Onlardan gelir buumltuumln bilicilerin bilgisi rahiplerin kurbanları kehanetleri falları buumlyuumlleri uumlfuumlruumlkleri gereğince başarma sanatı Aslında tanrı insana karışmaz [hellip] Buumltuumln bunları bilende tanrı soluğu vardır [hellip bunları bilen daimonrsquolu bir adamdır ] Bunları değil de başka şeyleri bilen işi sanatı ne olursa olsun bir zanaatccedilı olmakla kalır Bu cinler hem pek ccedilok hem de pek ccedileşitlidir Sevgi de [Eros] onlardan biridir97
Platonrsquoun buradaki tanımı bir ccedileşit ldquoaracırdquo işlevi goumlren varlıktır Yine İslamiyetrsquoteki
melek kavramına benzer bir tanımlamadır bu Platon yine benzer bir şekilde
Phaidonrsquoda insanlara doğumunda verilen bir ldquomelekrdquo olarak tanımlar daimonrsquou
Buna goumlre daimonlar insanın doğumundan oumlluumlmuumlne kadar ona refakat etmektedir
İnsan oumlluumlnce daimonun son vazifesi onu Hadesrsquoe goumltuumlrmektir98
Herakleitos 119 fragmanda ldquoinsanın ethosu onun daimonudurrdquo diyerek kelimenin
daio [ve theos - tanrı] koumlkuumlne goumlnderme yapıyor gibidir Cengiz Ccedilakmak Tuumlrkccedile
ccedilevirisinde soumlzcuumlğuuml kader olarak ccedilevirmeyi uygun bulmuş Ccedilakmak bu ccedilevirinin
nedenini şu şekilde accedilıklıyor
Daimon bu fragmanda ldquokişisel kader takdir edilen payrdquo anlamlarına gelir Soumlzcuumlğuumln koumlkeninde ldquopaylaştırmak bahşetmekrdquo anlamları bulunur99
97 Platon (Eflatun) Şoumllen Ccedilev Azra Erhat Sabahattin Eyuboğlu Remzi Kitabevi İstanbul 1958 Sat 202d-e 98 Platon Phaidon sat 107d 99 Herakleitos Fragmanlar Ccedilev Cengiz Ccedilakmak Kabalcı Yayınevi İstanbul 2005 s275 Buradaki tam ccedileviri şu şekildedir ldquoİnsanın karakteri kaderidirrdquo[ἦθος ἀνθρώπῳ δαίμων] Aynı fragman Suad Y Baydur tarafından ise şoumlyle ccedilevrilmiş ldquoHuy insan iccedilin daimondurrdquo Baydur fragmana duumlştuumlğuuml dipnotta ndashGoethersquoden bir alıntı yaparak- buradaki daimonrsquoun insandaki değişmez nitelik olduğunu gtgtgt
53
Eğer insanın ethosu aynı zamanda onun daimonu yani ona bahşedilmiş kaderiyse
Greklerin daimon soumlzcuumlğuumlnuuml bizden ccedilok farklı bir şekilde anladıkları ortadadır Eğer
daimonu tanrı ile insan arasındaki bir aracı guumlccedil olarak okursak Herakleitosrsquoun
soumlzuumlyle ne kastettiği biraz daha accedilıklık kazanabilir Buna goumlre daimon insanın
karakterini belirlemekte onun ethosuna suumlrekli olarak ndashiyi ya da koumltuuml- etki
etmektedir Bu oumlyle bir guumlccedil olarak anlatılır ki insan daimonun etkisine karşı
koyamamaktadır
ldquoHomerosrsquota kahramanlar buumltuumln o olağanuumlstuuml canlılıkları ve eylemlerine rağmen kendilerini her durumda oumlzguumlr failler değil başka guumlccedillerin kurbanı ya da pasif araccedilları olarak hissederlerhellip Kendi duygularını bile kontrol edemeyecek olduğunu hissederler Bir duumlşuumlnce bir duygu bir duumlrtuuml gelir eyleme geccediler ve kısa bir suumlre sonra keyiflenir ya da acı ccedileker Bir Tanrı onu esinlendirir ya da koumlr eder Zenginleşir sonra yoksul olur belki koumlle edilir Hastalıklı gibi kentten suumlruumlluumlr ya da savaşta oumlluumlr [Evren] ilahi olarak duumlzenlenmiştir ve onun payı ccediloktan dağıtılmıştırrdquo100
İnsanın iyi ya da koumltuuml oluşuna onun eylemlerine neredeyse tamamen huumlkmeden
daimon anlamının yanı sıra soumlzcuumlğuumln koumlkuuml olduğu oumlne suumlruumllen daio ldquokemirmek
yutmakrdquo anlamlarına da gelmektedir101 Daimonun lsquokaderrsquo olarak ccedilevrilmesinin
nedeni budur insanları yutan kemiren şey insanın yazgısı yani onun
mukadderatıdır Mukadder soumlzcuumlğuumlnuumln ldquodeğer biccedililmişrdquo ldquomiktarı tayin edilmişrdquo
ldquotakdir edilmişrdquo anlamları duumlşuumlnuumllduumlğuumlnde daimonun ldquopay dağıtmardquo ldquokaderrdquo
ldquoinsanları yutmardquo ldquoinsanın doğumundan itibaren yanında olmardquo gibi anlam
gruplarının birbiriyle ilişkisi biraz daha accedilıklık kazanmış olur
Herakleitosrsquoun soumlzuumlndeki ethos soumlzcuumlğuumlnuumln yalnızca karakter olarak ccedilevirmenin
doğru olmadığını burada hatırlatmamız gerekiyor Ccediluumlnkuuml ethos ldquoaşina olunan yerrdquo
ima eder Bkz Kranz Walter Antik Felsefe Metinler ve Accedilıklamalar Ccedilev Suad Y Baydur Sosyal Yayınlar İstanbul 1994 s 68 73 Heidegger ise fragmanı şu şekilde ccedilevirir ldquoİnsan varolduğu muumlddetccedile tanrının yakınında ikamet ederrdquo(GA9 354-355) Aktaran Gall Robert S ldquoInterrupting Speculation The Thinking of Heidegger and Greek Tragedyrdquo Continental Philosophy Review 36 Kluwer Academic Publishers Netherlands 2003 s 183 100 Onians R B Origins of European Thought about the Body the Mind etc Cambridge 1951 p 302 aktaran Douglas Mary Purity and Danger An Analysis of Concepts of Pollution and Taboo New York Praeger 1966 s 104 101 Bkz Peters 2004 ldquodaimonrdquo maddesi
54
iccedilinde ikamet edilen mekacircn anlamına da gelmektedir102 İccedilinde olduğumuz bu şey ise
bizi her youmlnden etkileyen eylemlerimizi belirleyebilen bir guumlccedil olan daimondur
Heidegger Herakleitosrsquoun bu soumlzuumlnuuml Yunancadan oldukccedila ldquomodern bir duumlşuumlnce
tarzırdquoyla ldquoccedilevirdiğimizirdquo duumlşuumlnuumlyor103 ldquoİnsanın ethosu onun daimonudurrdquo ccedilevirisi
bu yuumlzden Herakleitosrsquoun kastettiği anlamı tam olarak ifade edemiyor Heidegger
oumlncelikle ethosrsquoun ldquoiccedilinde oturulan yerrdquo anlamında olduğunu oumlzellikle vurgular
Ethos insanın iccedilinde ikamet ettiği accedilık bir alan anlamına gelmektedir Bu accedilıklık
insanın oumlzuumlne dair olanın goumlruumlnuumlşe gelmesine olanak sağlar bu accedilıklık sayesinde
insan goumlruumlnuumlşe gelir Daseinrsquoın iccedilinde ikamet ettiği yer insanın oumlzuumlne dair olanın
goumlruumlnuumlşe gelişini barındırır Heideggerrsquoe goumlre bu oumlz Herakleitosrsquoun cuumlmlesinde
daimon yani tanrı olarak ifade edilir Heidegger fragmanı soumlyle ccedilevirir ldquoİnsan insan
oldukccedila tanrının yakınında ikamet ederrdquo104 İlerleyen kısımlarda ifadeyi
yorumlayarak daha da accedilık kılar İnsanın iccedilinde ikamet ettiği onun iccedilin tanıdık
bildik olan [familiar] accedilıklık tanınmayan bilinmeyenin [unfamiliar] daimonun
tanrının kendini goumlruumlnuumlr kıldığı yerdir105
Birinci koro şarkısının sonunda Antigonersquonin sahneye gelişi uumlzerine Korobaşı
ldquogoumlzlerine inanamazrdquo kendisinin bir ldquodaimonun etkisinderdquo olabileceğini duumlşuumlnuumlr
[377] Kral Oidipusrsquota Koro goumlzlerini ccedilıkaran Oidipusrsquoa ldquohangi daimonrsquoun onu buna
zorladığınırdquo sorar [Kral Oidipus 1325] Oidipusrsquoun cevabı Apollon olur Kullanıma
daha yakından bakıldığında daimonrsquoun belirli bir tanrıdan ccedilok zorlayıcı bir guumlccedil
olduğu anlaşılır ccediluumlnkuuml aynı satırdaki epairocirc fiili ldquoheyecanlandırmakrdquo ldquoteşvik
etmekrdquo ldquozorlamakrdquo anlamlarına gelmektedir Diğer taraftan Antik Yunanrsquoda
tanrılardan gelen ccedilılgınlık ccedileşitleri belirlidir Oumlrneğin Aphrodite ve Erosrsquoun cinsel
Musarsquoların sanatsal Dionysosrsquoun rituumlelistik veya bilinccedilli cinnet ve Apollonrsquoun da
kehanetsel veya biliş guumlcuuml bakımından etkileyiciliği bilinmektedir106 Dolayısıyla
102 Bkz Peters 2004 ldquoEthosrdquo maddesi 103 Heidegger Martin Pathmarks Trans William Mcneill Cambridge University Press Cambridge 1998a s 269 104 Heidegger 1998a s 269 105 Heidegger 1998a s 271 106 Bkz Dodds 1951 s 64
55
burada Oidipus bir tanrının adını ansa da ona daimonik bir işlev yuumlklediği accedilıktır
Ccediluumlnkuuml ardından ekler ldquoAma kendi ellerimdi goumlzlerimi karartanrdquo107
İster tanrısal bir guumlccedil anlamına gelsin isterse bizatihi tanrının kendisine referans
versin daimonrsquoun insanı ndashiyi ya da koumltuuml olarakndash etkilediği onu zorladığı ve eyleme
teşvik ettiği kesindir Ama bu guumlcuuml son kertede dışsal bir guumlccedil olarak da duumlşuumlnmemek
gerekir Houmllderlin Patmos adlı şiirinin başında soumlyle diyor ldquoTanrı yanı başımızda
ama yine de kavramak zor onurdquo108 Herakletiosrsquoun soumlzuumlnuuml boumlyle anlamak daha doğru
olabilir
Yunan aydınlanmasının başladığı bir doumlnemde [MOuml 399] Sokratesrsquoin oumlluumlm cezasına
ccedilarptırıldığı davada daimonrsquoun konuya dahil edilmesi bizim iccedilin manidardır
Bilindiği gibi Sokrates kendisiyle konuşan yol goumlsteren bir iccedil sesin bir
daimonrsquounun olduğunu soumlylemiştir Bu daimon sonrasında kendisine bela olmuş
başka gerekccedilelerle birlikte inanccedilsızlığı ve genccedilleri koumltuuml yola suumlruumlklediği iddialarıyla
yargılanarak oumlluumlm cezasına ccedilarptırılmıştır Platon bu suumlreci Savunma [Apologia] adlı
eserinde anlatır Burada Sokrates daimonrsquodan şoumlyle bahseder
Bana gelen [hellip] tanrısal ve tinsel bir sesten [daimonion gignetai (phocircnecirc)] ccedileşitli zamanlarda ve ccedileşitli yerlerde soumlz ettiğimi duymuşsunuzdur Bana ilkin ccedilocukluğumda gelmeye başlayan bu ses ne zaman gelse beni yapmayı duumlşuumlnduumlğuumlm şeyde durdurur ama hiccedilbir zaman bir şey yapmamı buyurmaz109
Sokratesrsquoin daimonrsquoları iyi olarak niteleme gayretleri işe yaramaz Artık daimonların
tanrı ile insan iyi ile koumltuuml arasındaki muğlacirck ve belirsiz pozisyonları belirlenmeye
ve sabitlenmeye başladığı bir ccedilağ başlamaktadır Daimonlara muğlacirck konumlarından
dolayı koumltuuml bir yer biccedililir Aristotelesrsquote Eudaimonia terimi belki de bu yuumlzden
ortaya ccedilıkmıştır Eu yani iyi oumlneki ile daimonia lsquooumltekirsquonden ayrılmış olur boumlylece
Daimonrsquoun İngilizcede demon [şeytan] demonical [şeytani] anlamlarına gelecek
şekilde kullanıldığını goumlruumlruumlz Soumlzcuumlğuumln olumsuz anlamlarıyla sınırlanmasının
107 Sofokles Kral Oidipus Ccedilev Guumlngoumlr Dilmen Mitos-Boyut Yayınları İstanbul 2002 sat 1331 108 Houmllderlin Friedrich Poems of Friedrich Houmllderlin Trans and Ed James Mitchell Ithuriels Spear San Francisco 2004 s 39 109 Platon Savunma Ccedilev Aziz Yardımlı Deniz Canefe İdea Yayınevi 1997 sat 31d s 26
56
nedenini yukarıda soumlzuumlnuuml ettiğimiz ldquoYunan aydınlanmasınınrdquo yanı sıra Latince ve
Hıristiyanlık etkisinde de aramak gerek
Klasik Latincede daimon genellikle ldquogeniusrdquo veya bir yerin ya da insanın koruyucu
cini anlamına gelen ldquogeniirdquo olarak ccedilevriliyordu Fakat ikinci yuumlzyıldan itibaren
daimon ldquoiyirdquo niteliğinden sıyrılarak başlı başına koumltuumlcuumll bir guumlccedil kaccedilınılması
gereken bir şey olarak goumlruumllmeye başlandı Bunun en buumlyuumlk nedeni daimon ile eros
arasında kurulan yakın bağlantıydı Bu duumlşuumlnceye goumlre daimon şehvetle ya da
cinsellikle ilgili bir itkiydi Latince bu farkı iyice belirginleştiriyordu ccediluumlnkuuml ldquogeniusrdquo
yani cin soumlzcuumlğuumlnuumln koumlkeni ldquogenerordquo uumlretmek babası olmak yaratmak yaşama
getirmek anlamlarına gelmektedir110 Soumlzcuumlğuumln Erosrsquola bağlantısı hatta
oumlzdeşleştirilmesi semavi dinlerin cinselliğe bakışıyla birlikte iyice belirginleşmiş
goumlruumlnuumlyor
Yahudi-Hıristiyan kuumlltuumlruumlnde Eros ccedilocuklaştırıldı ya da yasaklandı daemonik koumltuuml etkileri olan şeytan ile tanrısal haberciler olarak ikiye ayrıldı Daemonrsquoun tanrı ile insan arasında bir varlık olarak goumlruumllduumlğuuml pagan duumlşuumlncesindeki muğlacircklığa karşın Yahudi-Hıristiyan kullanımında bu konumsal muğlacircklık kutuplaştırıldı ve cennetle cehennem iyiyle koumltuuml arasında kapatılamaz bir uccedilurum oluştu 111
Daimonu Greklerin nasıl anladığını bulabilmenin yolu semavi dinlerin soumlzcuumlğe
kattığı salt olumsuz anlamı ifşa etmekten geccediliyor Freud Das Unheimliche [Tekinsiz]
adlı makalesinde Arapccedila ve İbranicede tekinsizin ldquodaemonischerdquo lsquoşeytanirsquo ve
lsquokorkunccedilrsquo bir guumlccedil olarak tanımlandığını not almıştır112 Bu durumun semavi dinlerin
evreni ldquoduumlzenlemerdquo eğilimlerinden kaynaklandığı soumlylenebilir Kısacası semavi
dinler (bir yandan reddetme diğer yandan iccedilerme ilişkisinde oldukları) antik pagan
kuumlltuumlruumlndeki muğlacirck varlıklara belirli bir ldquoyerrdquo vererek onları sabitlemeye ccedilalışırlar
110 Bkz Cardaci P Francis Demon Daimon and Evil A Study of The Daemonic Element in Goethe Dostoevsky Gide and Mann Yayınlanmamış Doktora Tezi University of Maryland Michigan 1972 s 5 111 Barkan Leonard The Gods Made Flesh Metamorphasis and The Pursuit of Paganism New Haven CT Yale University Press 1986 s 99 aktaran Nicholls Angus Goethersquos Concept of The Daemonic After The Ancients Camden House NY 2006 s 13 112 Freud 1999 s 328
57
Zamansal ve mekacircnsal olarak bir muamma olan antik daemonlar anlaşılmaz bir şekilde insanın hem iccedilinde hem de dışında olabiliyorlardı Yeni Ahitrsquoin neticesinde tamamen insan ruhunda iccedilselleştirilmiş bir hale geldiler113
Daimonrsquoun rasyonel duumlşuumlncenin etkisinden ve aynı zamanda semavi dinlerin
olumsuz tanımlama ccedilabalarından kurtulmaya başlaması romantizmle ve oumlzellikle de
Goethe ile başlamış goumlruumlnuumlyor Hamann ve Herderrsquoin yapıtları sayesinde daimon
duumlşuumlncesiyle tanışan Goethe eserlerinde bu ilkeyi derinlemesine işlemiştir Goethe
Şiir ve Hakikat [Dichtung und Wahrheit] adlı otobiyografisinin son boumlluumlmuumlnde ldquobu
dehşetli ilkerdquo dediği daimonik olanın etkisinden fantastik yaratım iccediline girerek
kurtulma yolları aradığını soumlyler114 Eckerman ile soumlyleşilerinde buumltuumln buumlyuumlk
adamları karakterize eden şeyin daimon olduğunu belirten Goethe yine Şiir ve
Hakikat iccedilinde daimonu şoumlyle tanımlıyor
Herhangi bir duumlşuumlnce kavrayamıyordu onu hatta bir soumlzcuumlk yoktu onu anlatacak Bu şey tanrısal değildi ccediluumlnkuuml akıl almaz goumlruumlnuumlyordu insan değildi ccediluumlnkuuml anlayışı yoktu şeytani değildi ccediluumlnkuuml faydalıydı melek gibi değildi ccediluumlnkuuml koumltuumlcuumll hazları accedilığa ccedilıkarıyordu [hellip] bizi sınırlayan buumltuumln limitleri delip geccedilmiş gibiydi Varlığımızın en temel unsurlarıyla alay ediyormuş gibiydi zamanı kısaltıyor uzamı genişletiyordu [hellip] Buumltuumln diğer ilkelerin ortasına giren onları ayıran ama aynı zamanda onları birbirine bağlayan bu ilkeye ben ldquodas Daemonischerdquo ismini verdim115
Hesiodosrsquoun ilk kullanışından guumlnuumlmuumlze gelene kadar daimonrsquoun anlamlarının
ccedileşitliliğine baktığımızda aslında tuumlmuumlnuumln birbirleriyle bağlantısını goumlrmek
muumlmkuumln Bizi burada ilgilendiren ise daha ccedilok daimonun hem fonetik hem de
anlamsal olarak deinon ile olan bağlantısı Heideggerrsquoin bu iki soumlzcuumlk arasında bir
bağ olduğunu duumlşuumlnmektedir Geniş kapsamlı bir daimon analizi yaptığı Parmenides
derslerinde Platonun Devletinin son boumlluumlmuumlndeki Er soumlyleninde topos daimonios
[damimonlu bir yer] ifadesinin geccediltiğini hatırlatır Aynı şekilde Aristotelesrsquoin
daimonia terimini ldquoaşırırdquo [excessive] ldquohayret vericirdquo [astounding] ve aynı zamanda
ldquozorrdquo [difficult] anlamlarında kullanışına referans vererek daimonion kelimesini
113 Lukacher Ned Daemonic Figures Shakespeare and The Question of Conscience Ithaca NY Cornell University Press 1994 s 32 aktaran Nicholls 2006 s 13 114 Bkz Cardaci 1972 s 7 115 Goethe Goethes Werke V Frankfurt am Main İnsel 1966 s 699-700 Aktaran Cardaci 1972 s 8
58
tekinsiz [uncanny nicht-Geheure] veya olağanuumlstuuml [extraordinary - das Ungeheure]
olarak ccedilevirir 116
Daimonion bu yuumlzden Heideggerrsquoin birkaccedil yıl oumlncesinde (GA 26 211n) oumlne suumlreceği gibi varlığa işaret eder daimon (ve onun Grekccedilede ldquotanrırdquo ya da ldquoilahirdquolere referans veren akraba soumlzcuumlkleri [theos theoi tuche ate vb]) goumlruumlnmez ve kavranamaz bir varlığı goumlsterir(GA 54 173ndash174) [] Heidegger daimon ile daio arasındaki ilişkiye dikkati ccedileker daiorsquoyu ldquodışavurmak ve goumlstermek anlamıyla mevcut olmakrdquo olarak ccedilevirir Bu hem ldquobakışrdquo ya da ldquodış goumlruumlnuumlş goumlruumlnuumlm bir şeyin iccedilinde kendini goumlsterdiği bir şey iccedilinde kendini sunduğu dış goumlruumlnuumlş (GA 7 46) anlamlarına hem de aksana bağlı olarak ldquotanrıccedilardquo anlamlarına gelen thea soumlzcuumlğuuml ile ilişkilidir Aynı zamanda theaon (iccediline bakmak incelemek) ve theion (ilahi) anlamlarıyla da bağlantılıdır Bu şekilde daimon goumlruumlnuumlşe gelen ve kendisine saygıyla baktığımız bir tanrı olarak accedilığa ccedilıkar(Krş GA 7 284) Bu bir huşu (aidos) ve saygınlık (kharis) figuumlruumlduumlr Duumlzenin şaşırtıcı varlığı olarak beliren tekinsiz [uncanny Unheimlich] yapıtta bir tanrı olarak yer biccedilim ve isim bulur117
Ama aynı zamanda hem daimon hem de deinon Grekler iccedilin olağanın sıradanın
tanıdık olanın iccedilinde bulunur Heidegger bunu oumlzellikle vurgular Oumlrneğin tekinsiz
olağan şeylerde kendini goumlsterir ccediluumlnkuuml Heideggerrsquoe goumlre tekinsiz iccedilinde yer aldığı
ldquoolağanırdquo ima eder olağan olanla aynı karakterdedir118 Olağanın iccedilinde varlık bulan
ama olağanın olağanuumlstuumlluumlğuumlnuuml goumlsteren bu muğlacirck varlıklar bu halleriyle ldquoinsanın
oumlzuumlne dair muğlacircklığınrdquo kendini goumlruumlnuumlr kılmasına başka bir deyişle ifade
bulmasına yardımcı olan guumlccedillerdir Tragedyalarda genellikle bir tanrı yarı tanrı
formunda goumlruumlnen bu daimonlar aslında insanın bizatihi kendi varlığında bulunan
olağanuumlstuumlluumlğuuml goumlsterirler Yukarıdaki uzun alıntıda ayrıntılı olarak accedilıklandığı uumlzere
daimon ile deinonrsquoun bağlantısı onların bir ccedileşit ldquoarardquo boumllgede varolmalarıyla da
ilintilidir Her ikisi de her zaman kesin tanımlamalarımızın dışında kalan bir aralıkta
bir lsquoararsquonın varlığı olarak kendilerini goumlsterirler
Heideggerin dediği gibi [daimonrsquolar] varlığın bizatihi kendisinin dipsiz boşluğunda tanrının zuhur etmesidir (GA 65 416) Kral Oidipusta Apollon Oidipusun kim olduğuyla kendini bilmesi arasındaki aralıkta ortaya ccedilıkar
116 Heidegger Parmenides Trans Andreacute Schuwer Richard Rojcewicz Indiana University Pres Bloomington-Indianapolis 1992 s 99-100 117 Gall 2003 s 182-83 Alıntıda Aristotelesrsquoin bahsi geccedilen daimon tanımlaması doğrudan değildir Aristoteles burada -Nikomakhosrsquoa Etikrsquote- filozofları tasvir ederken bu sıfatları kullanır ve sonunda bunların daimonik olduğunu soumlyler 118 Bkz Heidegger 1992 s 102 vd
59
Sophoklesin Aiasında Athena oumlnceki Aias ile şimdiki arasında sahneye girer Oresteiada Atreusoğullarına musallat olan daimon baba ile kız karı ile koca oğul ile ana eski ile yeni duumlzen arasında oluşan ayrılıktan ccedilıkar Oldukccedila sıradan bir şekilde bir yılan sokması sonucu oluşan Philoktetesrsquoteki derin yaradan ilahi bir plan ortaya ccedilıkar119
Bu ldquoarardquo boumllgelerin anlaşılmaları zor ve belirsizliklerle dolu olduğu ortadadır bu ara
boumllge tam da bu yuumlzden trajik olanın boumllgesidir Kahraman daha oyun başlar
başlamaz daimonik boumllgeye (topos daimonios) duumlşer Elinden gelen buumltuumln ccedilabayı
goumlsterse de daimonların etkisiyle sınır aşımına suumlruumlklenir Ya da daha oyun başlar
başlamaz zaten sınır geccedililmiştir İnsanın duumlnyaya gelişiyle başlayan suumlreccedil de tıpkı
boumlyledir İnsan doğar doğmaz sınırı geccedilmiştir Bu yuumlzden Yunan tragedyasının
bilgeliği ldquohiccedil doğmamış olmayırdquo diler insan yaşamının bu muğlacirck niteliğini de
ccedileşitli temaların goumlruumlnuumlmuuml altında seyircisine ima etmeye ccedilalışır
Oumlrneğin Deianeirarsquonın başına gelen budur İronik bir şekilde onun ldquooumllccediluumlsuumlzrdquo hataları
ldquooumllccediluumlluumlrdquo olma arzusundan kaynaklanır120 Sophoklesrsquoin Elektrarsquosında hem
sağduyunun ihtiyatlı davranışın [Khrysothemis] hem de akılsızlığın duumlşuumlncesizliğin
[Elektra] trajik bir şekilde bir araya gelişine şahit oluruz Khrysotemis kız kardeşinin
haklı olduğunu kabul eder buna rağmen onu duumlşuumlncesizlikle succedillar
ldquoAdalet benim dediklerimde değil senin duumlşuumlnduumlklerindedir ama huumlr yaşamak istiyorsan sana buyuran kimselere her şeyde uyman lazımrdquo121
Diğer taraftan Elektra da onun ccediloumlzuumlmsuumlz bir konumda olduğunu duumlşuumlnmektedir Ona
goumlre Khrysotemis ya aklını yitirmiştir ya da akıllıdır fakat unutmayı tercih etmiştir
Her ikisi iccedilin de bir bedel oumldemek zorundadır [345-46 ve 1027] Bu yuumlzden yalnızca
Elektrarsquonın kendi duumlşuumlncesizliği değil Khrysotemisrsquoin akıllılığı da trajik bir hatadır
Elektra bunu bir ldquodeinonrdquo olarak tanımlar [bkz 341 ve 1039] Elektra kardeşine
ldquoAklına hayranım ama korkaklığından nefret ediyorumrdquo [1027] ve ldquoYazık ki bu
kadar iyi soumlyluumlyor da gene yanılıyorsun [How terrible [deinon] it is that one who
119 Gall 2003 s 184 120 Bkz Sophokles Trakhis Kadınları Ccedilev Şaziye Berin Kurt Maarif Vekaleti 1941 121 Sophokles Elektra Ccedilev Azra Erhat Milli Eğitim Basımevi 1946 s 19 sat 338-39 (Bu ccedileviride satır numarası kullanılmamıştır)
60
speaks so well should be so wrong ]rdquo122 [1039] dediğinde bize trajiğin ne olduğunu
hatırlatır
Daimon ile deinon arasında bir bağ kurulabilir mi sorusu uumlzerine duumlşuumlnuumlyorduk
Tragedya metinlerdeki oumlrnekler ile Heideggerrsquoin accedilıklamaları bu konuda doğru yolda
olduğumuzu bize goumlsteriyor Her iki soumlzcuumlğuumln de aynı koumlkten geldiği ve aynı ldquoarardquo
boumllgenin ifadesi olduğu accedilıktır Şimdi her iki soumlzcuumlğuumln oumlluumlmle bir bağlantısının olup
olmadığını sormamız gerekiyor
Sonuccedilta Heideggerin ccediloumlzuumlmlemesinden daimonun ndashlsquotekinsizrsquoden [uncanny] lsquotanrılarrsquoa [gods] lsquokorkunccedilrsquoa [terrible] ve lsquoen acayip tuhafrsquoa [strangest] kayan- muğlacircklığının Yunan tragedyasındaki karmaşık [complex] tasvirine ccedilok uygun olduğunu goumlrebiliriz Heideggerin daimon ve deinon ccediloumlzuumlmlemesinin soumlylediği şey tragedyanın bize eylemlerimizde ve eylemlerimizle ortaya ccedilıkan ezici karşı konulmaz başa ccedilıkılmaz ve tamamen kontroluumlmuumlzuumln dışında olan ilahi bir şeyi goumlsterdiğidir Bizler tekinsiz ve acayibin havalisinde ikamet ettiğimizi tragedya sayesinde keşfederiz123
Heideggerrsquoin Parmenides derslerinde topos daimoniosrsquoa yaptığı atıf bu accedilıdan
boşuna değildir Bu atıf bize daimon-deinon ikilisinin oumlluumlmle bağlantısını
kurabileceğimiz yolu accedilar
Heideggerrsquoin felsefesinin temel taşlarından olan bir soumlzcuumlk vardır aletheia124 Bu
Grekccedile soumlzcuumlğuumln genellikle hakikat ve doğruluk olarak ccedilevrildiğini goumlruumlruumlz Oysaki
Heidegger bunun yerine gizlenmemişlik [Unverborgenheit] soumlzcuumlğuumlnuuml tercih eder
Ccediluumlnkuuml ona goumlre aletheia iccedilindeki lethersquoyi de hatırlatmaktadır125 Heideggerrsquoe goumlre
Grekler her defasında gizsizlikten [aletheia] bahsederken gizi [lethe] de dile
getirmektedirler Hatta lethe aletheiarsquoya goumlre oumlnceliklidir
122 İngilizce ccedileviri iccedilin bkz Sophocles The Plays and Fragments Part VI The Electra Tr With Critical Notes and Commentary R C Jebb Cambridge University Pres Cambridge Leipzig New York 1894 s 143 123 Gall 2003 s 185 124 Aletheia hakikat doğruluk meydana ccedilıkma accedilığa ccedilıkma gizinden ccedilıkma goumlruumlnme vs Bkz Peters 2004 Aletheia maddesi s 32 Lethe Cehennemde akan nehirlerden biri Unutma ırmağı Platonrsquoun devletinde anlatıldığına goumlre oumlluumller duumlnyaya yeniden gelmeden oumlnce bu ırmağın suyundan iccedilerler ve boumlylece ldquooumlteki duumlnyardquoda goumlrduumlklerini unutarak yeniden duumlnyaya gelirler Bkz Platon Devlet Ccedilev Huumlseyin Demirhan Sosyal Yayınlar İstanbul 2002 sat 621a s 396 Ayrıca bkz Can Şefik Klasik Yunan Mitolojisi 6 baskı Ty İnkılacircp Yayınevi İstanbul s 443 150 125 Bu bize mahrem namahrem soumlzcuumlkleri arasında kurduğumuz ilişkiyi de hatırlatacaktır
61
Oumlncelikle gizsizlik soumlzcuumlğuumlnde giz olarak bir şeye youmlnlendiriliriz Gizsizlikte neyin oumlnce gizli olduğu kimin gizlendiği ve gizin nasıl gerccedilekleştiği gizin nerede ne zaman ve kime verildiği buumltuumln bunlar belirsiz kalır126
Agamben Heideggerrsquoden yaptığı bu alıntının ardından ldquogizsizliğin bu sırrınınrdquo yani
ldquoaletheiarsquoya huumlkmeden lethersquoninrdquo accedilıklanması gerektiğini belirtir Lethersquonin
aletheiarsquodaki varlığı bizatihi varlığa en başından itibaren dahil olan bir
varolmayanın hiccedilliğin ve yokluğun varlığıdır Cuumlmlemiz her ne kadar paradoksal
olsa da işin iccediline yokluğun ve hiccedilliğin girdiği yerlerde bunun kaccedilınılmaz olduğunu
biliyoruz Heidegger bunu Metafizik Nedir başlıklı konferansında accedilıklamaya
ccedilalışmıştı Diğer taraftan yine aynı konuşmada ldquovarlığın hiccedilliğin iccedilinde ikamet
ettiğinirdquo de ileri suumlrmuumlştuuml Heidegger Konuşmanın temel ccedilerccedilevesini varlık ile
yokluğun hiccedilliğin ortak koumlkeni sorunu oluşturuyordu Buna havf kavramını
tartışırken değinmiştik Giz ile gizsizlik arasında burada karşımıza ccedilıkan şey de
varlık ile yokluk arasında kurulan bu tuumlrden bir ilişkidir Tıpkı unheimlich olanın
iccedilinde heimlich olanın hatırlanması gibi gizlenmemişlik iccedilinde de giz kendini belli
belirsiz goumlsterir Freud bunu bastırılmış olanın accedilığa ccedilıkması olarak adlandırıyordu
Peki bastırılmış olan nedir Tek kelimeyle oumlluumlm Kendimizi tekinsiz hissettiğimizde
daimonik bir guumlccedille sarsıldığımızda lethe ırmağından iccedilmeden oumlnce goumlrduumlğuumlmuumlz yeri
topos daimoniosrsquou ldquoağaccedilsız ot bitmez unutma ovasınırdquo [Devlet 621 a] hatırlarız
Kendi oumlluumlmuumlmuumlzuuml yokluğumuzu ya da iccedilinde yuumlzduumlğuumlmuumlz hiccedilliği ldquohatırlarızrdquo
Kendisinden suumlrekli kaccediltığımız şeylere yakın durarak unutmaya ccedilalıştığımız şey bir
anda gelir ve bizi bulur Bastırdığımız şey uumlstuuml oumlrtuumllen giz accedilığa ccedilıkmış bir an iccedilin
bize goumlruumlnuumlr olmuştur Freud heimlich olanın Unheimliche doumlnuumlşmesini bu tuumlrden
ldquobastırmardquo suumlreci olarak goumlruumlyordu Freud ldquobastırmardquo ve ldquobastırılmış olanın accedilığa
ccedilıkmasırdquo arguumlmanını oumlluumlm konusunda da temel arguumlman olarak kullanmıştır
Freud Haz İlkesinin Oumltesinde ile Ben ve İd adlı makalelerinde insandaki iki duumlrtuumlden
soumlz eder Yaşam ve oumlluumlm duumlrtuumlsuuml127 Freud canlılarda bu iki duumlrtuumlnuumln suumlrekli bir
126 Heidegger Gesamtausgabe 29-30 Die Grundbegriffe der Metaphysik Welt ndashEndlichkeit- Einsamkeit Klosterman Frankfurt am Main 1983 s 19 Aktaran Agamben Giorgio Accedilıklık İnsan ve Hayvan Ccedilev Meryem Mine Ccedililingiroğlu 1 Baskı Yapı Kredi Yayınları İstanbul 2009 s 72
62
savaşım halinde olduğunu iddia eder Freudrsquoa goumlre her canlı iccedilsel nedenlerle oumllmekte
inorganik olana geri doumlnmekte ve bu durum istisnasız olarak suumlrekli
deneyimlenmektedir Kısacası tuumlm yaşamın hedefi oumlluumlmduumlr128 Buumltuumln canlılar
fırlatıldıkları yere kendilerinden neşet ettikleri maddeye (arkheye) geri doumlnmeye
youmlnelik bir duumlrtuumlye sahiptirler Freud bunu oumlluumlm duumlrtuumlsuuml olarak adlandırıyor Diğer
taraftan bu duumlrtuumlye zıt olarak başka bir duumlrtuuml daha bulunmaktadır Freudun deyişiyle
canlının kendisini yaşamının nihai amacına [oumlluumlme] kısa yoldan ulaştırabilecek olan
etkilere (tehlikelere) karşı enerjik bir şekilde savaşıyor olması paradoksurdquonu ortaya
ccedilıkaran bir duumlrtuumlduumlr bu129 Freud buna ldquoyaşamı devam ettirme duumlrtuumlsuumlrdquo demektedir
Buna goumlre canlı ne olursa olsun oumlluumlm duumlrtuumlsuumlne karşıt olarak oumlluumlmsuumlzluumlğuuml de
arzulamaktadır Oumlzellikle cinsel duumlrtuumller bu youmlndedir Freud bu yaşam duumlrtuumlsuumlne bu
yuumlzden Eros adını verir
Biyoloji tarafından desteklenen teorik muumllahazalarla organik yaşamı cansız duruma geri doumlnduumlrmek goumlrevini uumlstlenen bir oumlluumlm duumlrtuumlsuuml varsayımı ileri suumlrmuumlştuumlk Eros ise yaşamı parccedilacıklara boumlluumlnmuumlş canlı maddeyi karmaşıklaştırmak ve durmadan bir araya getirmek ve bu arada tabii ki muhafaza etmek hedefine youmlnelmişti Her iki duumlrtuuml de yaşamın ortaya ccedilıkmasıyla bozulmuş bir durumun yeniden oluşturulmasına ccedilalışırken kelimenin en dar anlamında muhafazakacircr olarak davranırlar O halde yaşamın ortaya ccedilıkışı yaşamayı suumlrduumlrmenin ve aynı zamanda oumlluumlme ulaşmaya ccedilalışmanın nedeni oluyordu yaşamın kendisi de bu iki ccedilabanın muumlcadelesi ve uzlaşmasıydı130
ldquoYaşamın ortaya ccedilıkmasıyla bozulmuş ilk durumrdquo ifadesi bizim iccedilin oumlnemlidir Bu
ilk durum yaşamın olmadığı varlığın olmadığı bir toposrsquoa goumlnderme iccedilermektedir
Heidegger Metafizik Nedir adlı konuşmasında ldquovarlığınrdquo iccedilinde bulunduğu hiccedilliğin
hiccedillenmesi anlamına geldiğini soumlyluumlyordu Freudrsquoun bu soumlzleri bize benzer bir
duumlşuumlnce biccedilimini ccedilağrıştırmaktadır Eğer hiccedilliğin hiccedillenmesi varlık demekse
lethersquonin ldquoardquo olumsuzluk oumlntakısıyla aletheia yani hakikat olmasına paralel bir
durum soumlz konusudur Boumlylece bizim iccedilin deinonrsquodan daimonrsquoa oradan da oumlluumlme
giden yol accedilılmış olur Unheimlich yani tekinsiz heimlichrsquoin bastırılmış haliydi
127 Bkz Freud Sigmund Haz İlkesinin Oumltesinde amp Ben ve İd Ccedilev Ali Babaoğlu Metis yayınları İstanbul 2001a 128 Freud 2001a s 45 129 Freud 2001a s 49 130 Freud 2001a s 99-100
63
unheimlich durumunda heimrsquoe ait bir şey hatıra geliyordu Nihai olarak diyebiliriz ki
bastırılan şey insanın heimrsquoı insanın gerccedilek toposu yani topos daimoniosrsquoudur
Burada yeri gelmişken son bir ekleme yapalım Antigone 823 satırla başlayan
konuşmasında Niobersquonin hikacircyesini hatırlatır
Bir zamanlar Frigyarsquolı Tantalosrsquoun kızı Niobersquonin Sipylos dağında nasıl feci bir şekilde oumllduumlğuumlnuuml duymuştum taşlar ağır ağır buumlyuumlyerek bir sarmaşığın birbirine giren dalları gibi onu sarmışlar131
Bu parccedila insanın inorganik maddeye doumlnuumlşmesiyle ilgili olarak okunabilir mi
Antigonersquonin yaşam itkisi yerine oumlluumlmuuml yuumlceltmesi ve nihayetinde kayaların iccediline
oyulmuş bir mezara kapatılacak olması Niobe mitinde işlenen oumlluumlmuuml ve inorganik
maddeye doumlnuumlşuuml ima ediyor olabilir mi Niobersquonin neden oumllduumlğuumlnuuml hatırlayacak
olursak Antigonersquoyle bazı koşutluklar kurabiliriz Niobe doğurduğu ccedilocukların
ccedilokluğuyla oumlvuumlnmekte soyunun asla tuumlkenmeyeceğine dair guumlven duymakta
Artemis ve Apollonrsquoun anneleri Letarsquoyı da sadece iki ccedilocuğu olduğu iccedilin
kuumlccediluumlmsemektedir Bunun uumlzerine Artemis ve Apollon Niobersquonin buumltuumln ccedilocuklarını
oumllduumlruumlr Niobe ise ccedilocuklarına ağlamaktan taş kesilir
Niobe yaşam duumlrtuumlsuumlnuumln yani Erosrsquoun karşıt guumlcuuml olan oumlluumlmle inorganik maddeye
doumlnuumlşle sonuccedillandığını goumlsteren bir mit Antigonersquode de benzer bir sonuccedil yaşanır
Ama bu kez Niobersquonin tam tersi olarak Antigone Erosrsquou evliliği ccedilocuk doğurmayı
uumlremeyi neslini suumlrduumlrmeyi kısacası yaşamı yadsımıştır Ama Sophokles son anda
Niobersquonin hikacircyesini anıştırmakla uumlreme yoluyla oumlluumlmsuumlzluumlk ccedilabasının da nafile
olduğunu oumlluumlmuumln en nihayetinde herkes iccedilin kaccedilınılmaz olduğunu yeniden hatırlatır
14 Oumlluumlm Oumlluumlmluumlluumlk
Schmidt ldquooumlluumlmrdquo kavramının Platonrsquoun Devletrsquoine baştan sona hacirckim olduğunu
hatırlatır132 Devletrsquoin sonunda ldquoinsanı oumlluumlmde nelerin beklediğirdquo sorusu ortaya atılır
ve Er miti anlatılır Schmidt Devletrsquoin ilk soumlzcuumlğuumlnuumln de bu accedilıdan dikkat ccedilektiğini
belirtir Platon Devletrsquoe kataben soumlzcuumlğuumlyle başlar ki bu soumlz Odysseusrsquoun
131 Sophokles 1941 sat 823-826 132 Schmidt 2001 s 21
64
Penelopersquoye oumlluumller uumllkesine inişini anlatırken kullandığı ve ldquoaşağıya inmekrdquo
ldquoHadesrsquoe gitmekrdquo anlamlarına gelen bir kelimedir133
Oumlluumlm ile tragedyaların ilişkisinin de ccedilok guumlccedilluuml olduğunu soumlyleyen Schmidt
Antigonersquoden ve Hamletrsquoten oumlrnekler vererek tragedyaları başlatanın oumlluumlm olduğunu
hatırlatır134 Kısacası oumlluumlm ona verdiğimiz ilk anlamın tersine bir ldquobaşlangıccedilrdquo
yaratmaktadır Ancak burada ldquobaşlatanrdquo guumlccedille anlatmak istediğimiz Greklerin
ldquoarcherdquo ile kastettiği şeye benzemektedir Heidegger bunu bir yerde ima eder
Antigonersquode İsmenersquonin 92 satırdaki soumlzlerinde yer alan ldquoarchecircn hellip tamecircchanardquo
ifadesini yorumlarken ldquoher şeyi youmlneten başlangıccedil noktasına [arche]rdquo ldquohiccedilbir şeyin
ccedilare olamadığını [amecircchana]rdquo soumlylerken oumlluumlmuumln bir arche oluşunu kasteder
Tragedyayı başlatan başlangıcında yer alan kahramanı eyleme geccediliren ilk neden
olan oumlluumlm aynı anda hiccedilbir şeyin deva bulamadığı bir şeydir Trajik olan burada
gizlidir
Tragedyaların insana dair en temel soruları sorduğunu belirttik Soruların en
ldquosormaya değerrdquo olanları da insanın evrendeki bu trajik durumuyla ilintilidir İnsan
evrende hem yaşayan hem de oumlluumlmluuml olarak vardır Bu durum insanı temel bir
muğlacircklığın iccediline suumlruumlkler Ccediluumlnkuuml
Oumlluumlm algılanamaz hele zihinde canlandırılması ya da ldquotemsil edilmesirdquo daha da zordur Husserlrsquoden bildiğimiz gibi buumltuumln algı niyete bağlıdır algılayan oumlznenin bir etkinliğidir algı soumlz konusu oumlznenin oumltesine ulaşır oumlznenin oumltesinde bir şey yakalar aynı anda ilke olarak paylaşabilecek bir duumlnyaya ait bir ldquonesnerdquo ortaya ccedilıkarır ve kendisini ona demirler Ama oumlluumlm diye ldquobir şeyrdquo yoktur algılamaya ccedilabalayan oumlznenin abartılmış niyetinin dayandığı demir atabileceği hiccedil bir şey yoktur Oumlluumlm mutlak bir hiccediltir ve ldquomutlak hiccedilrdquoin bir anlamı yoktur135
133 Schmidt 2001 s 23 Heidegger de benzer bir şekilde tragedya tanımı yaptığı nadir yerlerde ldquoTragedyanın daima kahramanın Untergangrsquoı [Batışı duumlşuumlşuuml ccediluumlkuumlşuuml inişi] ile başladığınırdquo ve ldquotragedyada olup biten tek şeyrdquoin Untergang olduğunu belirtir (İlk alıntı Heidegger Martin Nietzsche vol 62 of Gesamtausgabe Frankfurt Klostermann 1996 s 569 ikinci alıntı Heidegger Martin Nietzsche vol 61 of Gesamtausgabe Frankfurt Klostermann 1996 s 251 Her iki alıntıyı da aktaran Gall 2003 s 179) Gall Heideggerrsquoin bu terimiyle Nietzschersquonin Zerduumlştrsquouumlnuumln dağdan inişini de ima ettiğini hatırlatır Heidegger Untergang soumlzcuumlğuumlndeki Unterrsquoi Latincedeki lsquointerrsquo olarak yorumlamış ve soumlzcuumlğuuml ldquoaraya duumlşmekrdquo anlamına gelecek şekilde de kullanmıştır 134 Schmidt 2001 s 22 vd 135 Bauman 2000 s 11
65
Diğer taraftan oumlluumlm gibi yaşamın bizatihi kendisi de benzer bir soruyu accedilmaktadır
hatta denilebilir ki ikisi de yani hem yaşam hem de oumlluumlm aynı anda anlaşılmaz (ya
da bazı durumlarda birlikte anlaşılır) olabilmektedirler Bauman Husserlrsquoe referans
vererek lsquoalgının yokluğunu algılamarsquonın olanaksızlığından soumlz etmektedir
Dolayısıyla oumlluumlmuumln anlaşılabilirliğinin olanaksızlığına varır Benzer bir duumlşuumlnceyi
Freud da ortaya koyar ona goumlre ldquoKendi oumlluumlmuumlmuumlzuuml hayal etmek gerccedilekten de
olanaksızdır bunu her hayal etmeye kalkıştığımızda aslında o anda bile bir seyirci
konumunda olduğumuzu algılayabilirizrdquo136 Bu bize insanın aslında ldquovarolmamardquo
halini tasarımlayamadığını goumlstermektedir İnsanın ldquovarolmayışırdquo bizatihi kendi
yokluğu onda bir dehşet yaratır Duumlşuumlnce Heideggerrsquoin deyişiyle iccedilinde-olmaklığını
yitirmenin nasıl bir şey olduğunu tasavvur dahi edememektedir Ccediluumlnkuuml iccedilinde-
olmaklık Daseinrsquoın en temel varlık niteliğidir Dolayısıyla Daseinrsquoın iccedilinde artık
kendisinin olmadığı bir uzam ve zaman tasarımı yapması olanaksızdır ve bu onu
dehşete duumlşuumlruumlr
Oumlluumlm ilkoumlrneksel terim bağlamında ccedilelişkidir Maddenin varolmadığını duumlşlemek zordur hatta olanaksızdır zihnin varolmadığını duumlşlemek ise kesinlikle olanaksızdır Boumlyle bir var-olmayış ancak reddetme yoluyla duumlşuumlnuumllebilir Oumlluumlmuuml duumlşuumlnmek ise oumlluumlmuuml baştan reddetmek demektir [] La Rochefoucauldrsquonun dediği gibi insan guumlneşe de oumlluumlme de doğrudan doğruya bakamaz137
Oumlluumlm hiccedilbir yanıtın muumlmkuumln olmadığı bir yeri işaret eder Daha başka bir şekilde
ifade etmek gerekirse oumlluumlmuumln kendine has bir olay olarak tasvir edilebilmesi
muumlmkuumln değildir daha ccedilok anlamsızlığı ve hiccedilliği yoluyla onu kavrayabiliriz Bu da
daha baştan bir ccedilelişkidir
[] bu saf yokluğu bilmek ona eşitlenmek onu iccedilermek imkacircnsızdır bu oumlyle bir alandır ki onunla ilişki hiccedilbir accedilıdan bir upuygunluk ilişkisi değildir Duumlşuumlnuumllmesi imkacircnsız bir yokluktur bu Duumlşuumlnuumllduumlğuuml zaman soumlyler soumlylemez o soumlzuuml inkacircr etmek gerekir [] Oumlluumlmden ileri gelen yokluğu bilmezlikten gelmek imkacircnsızdır ama bilmek de imkacircnsızdır [][Oumlluumlmuumln olumsuzluğu] Ne duumlşuumlnuumllen ne duyulan bir
136 Freud Sigmund ldquoThoughts for the Times on War and Deathrdquo Complete Psychological Works Paris Seul 1970 s 29-30 Aktaran Bauman 2000 s 25 137 Bauman 2000 s 28
66
olumsuzluktur bu bilmezlikten gelmenin imkacircnsız olduğu saf bir yokluktur ve bu tuumlr yokluğun erişilmezliği [] Batı duumlşuumlncesini belirlemiştir138
Başta da belirttiğimiz gibi yaşam ve oumlluumlm birbirinden hareketle tanımlanmaya
anlaşılmaya ccedilalışılan mefhumlardır Ccediloğu zaman oumlluumlmuumln kesinliği vurgulanarak
yaşamın anlamı ifade edilmeye ccedilalışılır Oumlluumlm insan olmanın ne anlama geldiğini
goumlsteren bir olaydır ldquoHepimiz oumlluumlmluumlyuumlz o halde yaşam oumllmeye doğru devinirrdquo ya
da ldquodaha doğar doğmaz oumllecek kadar ihtiyar sayılırızrdquo soumlzleri bu ccedilerccedilevede
okunabilir
Yaşam ile oumlluumlm arasındaki ilişkiyi Heidegger de bir ldquobaşlangıccedil ve sonlulukrdquo ilişkisi
olarak yorumlamıştır Ancak Heideggerrsquoe goumlre oumlluumlm bir ldquosonrdquo olarak varlığın
ldquohitam bulmasırdquo olarak bizatihi varlığın varoluş olanakları iccedilindedir ve hatta en
kaccedilınılmaz olanıdır
Heideggerrsquoin terminolojisiyle eğer varlığın oumlzuumlnuumln varoluş olduğunu kabul edersek
insan (Dasein) varolduğu muumlddetccedile hep bir varoluş halindedir hep henuumlz daha var
olmamış olarak varolmaktadır Yani onun varlığı daima ldquomuallaktardquodır Dolayısıyla
bir buumltuumln olarak kavranabilme olasılığına karşı direnccedil goumlsterir Onun varlığı bir ldquotuumlrrdquo
olarak accedilıklanamaz İnsanın varlığı suumlrekli olarak değişmektedir Belirli eylemlerde
bulunur belirli kararlar alır ya da almaz geccedil saate kadar ccedilalışıp ccedilalışmamaya birinin
cebindeki cuumlzdanı ccedilalıp ccedilalmamaya bir etkinliğe katılıp katılmamaya vs karar
vererek ne tuumlr bir kişi olduğuna suumlrekli olarak karar verir Buradaki tuumlr homo
sapiens anlamında bir tuumlre atıfta bulunmamaktadır Heideggerrsquoin deyişiyle insanın
oumlzuumlnuumln varoluş olduğunu bize goumlsterir Dolayısıyla her bir insan kendi varoluşunu
kendisi belirleme oumlzguumlrluumlğuumlne sahiptir139 Ancak bu belirleme bir suumlreklilik arz eder
ve ancak oumlluumlmuumln gelmesiyle hitam bulur
138 Leacutevinas 2006 s 83 139 Bkz Mulhall 1998 32-33
67
141 Daseinrsquoın Hitamı
Dasein var olduğu muumlddetccedile onda hep bir şeyler noksandır o şunu veya bunu olabilmektedir ve olmaktadır da Soumlz konusu noksanlığa bizatihi ldquohitamınrdquo kendisi de aittir Duumlnya-iccedilinde-varolmanın ldquohitamırdquo oumlluumlmduumlr Varlık imkacircnına yani varoluşa ait olan bu hitam Daseinrsquoın olası buumltuumlnluumlğuumlnuuml hep tahdit eder [sınırlandırır] ve belirler140
Burada Heidegger Daseinrsquoın asli ontolojik temelinin zamansallık olduğunu
vurgulamış olur Dasein her durumda kendisi olarak kendi olanaklarına doğru
youmlnelmiş varlıktır Fakat bu olanaklılık iccedilinde hiccedil bir zaman kendi buumltuumlnluumlğuumlne veya
tamlığına ulaşamaz İnsanın varlığı oumlluumlmle ldquotamrdquolığına erişecek bir ldquohenuumlz
olmamışlıkrdquo iccedilindedir Dolayısıyla tamlığa eriştiğinde kendini bir varlık olarak
tecruumlbe edebilecek durumda değildir artık Diğer taraftan oumlluumlmuumln kendisi de bir
ldquohenuumlz vuku bulmamışlıkrdquo olarak Daseinrsquoın ldquohenuumlz olmamışrdquolığının sınırlarını
belirlemektedir Hem ldquohenuumlz-olmamışlıkrdquoların kendisi hem de bizatihi hitamın
kendisi yani oumlluumlm Daseinrsquoın varlık biccedilimini oluşturmaktadır Bu biccedilim oumlyle
yapılanmıştır ki Daseinrsquoın ldquohenuumlz olmadığırdquo şey yine ona aittir ama yine de henuumlz
olmamıştır
Oumlrneğin ham meyve zamanla olgunlaşır Bu sırada yani meyve olgunlaşırken henuumlz var olmayan bir şey ona henuumlz-mevcut-olmayan olarak katiyen eklemleniyor değildir ama Zira meyve kendi kendini olgunluğa taşır ve tam da bu kendini olgunluğa taşıma onun bir meyve olarak varlığını karakterize eder[hellip] Hamlığın henuumlz-olmamışlığı meyveye eklemlenip onunla birlikte mevcut olan harici bir oumltekiliği ima ediyor değildir Hamlık meyvenin bizzat kendisini kendine oumlzguuml varlık minvali iccedilinde ima eder[hellip] Meyvenin henuumlz-olmamışlığı onun kendi varlığına dahildir ama keyfi bir belirlenim olarak değil onu tesis eden olarak İşte Dasein da var olduğu muumlddetccedile buna benzer biccedilimde vardır yani hep kendi henuumlz-olmamışlığıdır141
Tıpkı meyvenin olgunlaşmasının meyvenin hamlığına ait oluşu gibi oumlluumlm de
Daseinrsquoa aittir Başka bir deyişle oumlluumlm Daseinrsquoın varolmasıyla uumlstlendiği bir varlık
tarzıdır Ancak Heidegger burada bir farkı oumlzellikle vurgular Meyve olgunlaşarak
erginleşmektedir ama Daseinrsquoın eriştiği oumlluumlm bu anlamda bir erginleşme sayılabilir
140 Heidegger 2008 s 248 141 Heidegger 2008 s 259
68
mi Şuumlphesiz boumlyle soumlylenemez Oumlluumlm Daseinrsquoın ermesi manasına gelmez Tersine
Daseinrsquoın tamamlanma suumlrecini boumller onu kesintiye uğratır Hem meyve hem de
Dasein iccedilin ldquohitamrdquo bir ccedileşit ldquoseyrini tamamlamardquo anlamına gelebilmektedir Ancak
meyve kendi hitamıyla kendine oumlzguuml varlık imkacircnlarını tuumlketmiş olur Buna karşılık
oumlluumlm tam da bu varlık imkacircnlarını Daseinrsquoın elinden alır Yani Daseinrsquoın hitam
bulması meyvenin tamama ermesine benzemez Tam da bu yuumlzden oumlluumlm daima bir
skandaldır daima erken gelir
Dasein oldukccedila oumlluumlm henuumlz-olmayan olanak olarak her zaman vardır [] Henuumlz-olmayan Daseinrsquoın karakteri gereği kendisine aittir Henuumlz olmayan son ve tamlıktır [] ne zaman meyve olgunlaşıp kızarırsa henuumlz-olmayan olmuştur ve tamlığına varmıştır Şuumlphesiz oumlluumlm Dasein iccedilin henuumlz-olmayan olgudur fakat henuumlz-olmayan son Daseinrsquoa aittir ve yine bu o Daseinrsquoda gerccedilekleşecektir142
Buradaki olası-olanaksızlıktır Başka bir şekilde tekrar edecek olursak varlığın
tamlığa doğru bir varoluş iccedilinde olduğunu ve bu tamlığın en zati ve kaccedilınılmaz
olanağının oumlluumlm olduğunu duumlşuumlnduumlğuumlmuumlzde olası-olanaksızlık ifadesi daha belirgin
bir anlam kazanacaktır Oumlluumlm ora(da) olmanın daha en başından imkacircnsızlığının
imkacircnıdır
Oumlluumlm Daseinrsquoın mutlak olanaksızlığının olanağıdır Mutlak olanaksızlığının olanaklılığı olan oumlluumlme fırlatılmışlığı Daseinrsquoın ruh-durumunu [haletiruhiyesini] ortaya koyar Bu ruh-durumu kaygı ya da endişe olarak adlandırılır Oumlluumlmle yuumlzleşmenin endişesi Varlığı-kendi-olanaklılığı iccedilinde Duumlnya-iccedilinde-varlık olmasını sağlar143
142 Oumlluumlm Havfı
Heideggerrsquoe goumlre oumlluumlm korkusu ldquoen zati en bağlantısız ve en geride bırakılmaz
varlık imkacircnından korkmaktırrdquo144 Bu da kendine kendi hakkında soru sorabilen
Daseinrsquoın artık duumlnya-iccedilinde-varolmayacak oluşunun ya da ldquokendinden vazgeccedilmekrdquo
zorunda oluşunun kesinliğine işaret eder Heidegger varlığın bir olanağı olarak
oumlluumlmuuml kesinlik olarak ortaya koyar oumlluumlmuumln a apriori bir niteliği vardır Ama diğer
taraftan kendisi hakkında bilgimiz neredeyse yok denecek kadar azdır bilgiler ikinci
142 Ccediluumlccedilen 2003 s 87 143 Ccediluumlccedilen agy 144 Heidegger 2008 s 266
69
eldendir dinsel ya da şiirsel soumlzler ya da beylik ifadelerden ibarettir Başkalarının
oumlluumlmuumlnuuml deneyimleyebilmekteyizdir Fakat bu deneyimde de oumlluumlmuumln bizatihi kendisi
deneyimlenemez Yalnızca (cesedin) nasıl goumlruumlnduumlğuuml uumlzerine fikir yuumlruumltuumllebilir
Canlılığın temel belirtisi olan şey(ler) yok olmuştur Oumlluuml hareket edememekte
eyleme geccedilememektedir Tıpkı oumlluumlm sorusunun yanıtsız kalması gibi oumlluuml de duumlnyaya
yanıt verememektedir Yuumlzuuml bir maske gibi donar son bir ifade kalır Oumlluuml
Heideggerrsquoin terimiyle herhangi bir mevcut-olana doumlnuumlşuumlr tıp oumlğrencileri iccedilin bir
kadavra sevdikleri iccedilin toprak altında ldquoyaşayanrdquo bir adrsquoa doumlner Başkasının
oumlluumlmuumlyle bilebildiğimiz bu kadardır Oysaki oumlluumlm her zaman ldquobenim oumlluumlmuumlmrdquo
olacaktır Oumlluumlmuumln ldquoen zati imkacircnrdquo olması başkasının oumlluumlmuumlyle elde edilen
deneyimlerin altını oyar Başkasının oumlluumlmuuml yoluyla başkasının oumlluumlmuumlnuuml
goumlzlemleyerek kendi oumlluumlmuumlmle ilgili bir deneyim edinebilmenin imkacircnsızlığı
yaşamla oumlluumlm arasında korkutucu bir boşluk accedilar Ccediluumlnkuuml
En zati irtibatsız atlatılmaz ve kesin olan bu imkacircn kesinliği bakımından belirsizdir Oumlndeleme Daseinrsquoın bu muumlstesna imkacircnının karakterini nasıl accedilımlar Oumlndeleyici anlama devamlı biccedilimde muumlmkuumln olan ve fakat varoluşunun tam manasıyla imkacircnsızlaşmasının ne zaman olduğunu hep de belirsizlik iccedilinde bulan bu kesin varlık-imkacircnına kendini nasıl tasarımlamaktadır Belirsiz kesin oumlluumlmuuml oumlndeleme sırasında Dasein bizatihi kendi şuradalığından neşet eden suumlrekli tehdide kendini accedilar Hitama youmlnelik varlık hem kendini onun iccedilinde tutmak zorundadır hem de onu perdeleyemez ve bu yuumlzden kesinliğin belirsizliğini daha ziyade geliştirmek mecburiyetindedir [] Daseinrsquoın en zati kendi başına bırakılmış varlığından neşet eden suumlrekli ve asıl tehdidi kendine accedilık tutan bulunuş havftır Havf iccedilindeki Dasein kendi varoluşunun muumlmkuumln olan imkacircnsızlığının hiccedilliği oumlnuumlnde bulunur145
Dasein duumlnyaya fırlatılmıştır varlık imkacircnlarına fırlatılmışlıktır bu (oumlluumlm de varlık
imkacircnlarından biri olduğundan) aynı zamanda oumlluumlme doğru da bir fırlatılmışlık
anlamına da gelmektedir bu Ancak Dasein oumlluumlme doğru fırlatılmış olduğunu ve
bunun da onun varlık imkacircnlarından en kaccedilınılmazlarından biri olduğunu sarih bir
biccedilimde bilemez Bu konuda teorik bilgisi de bulunmamaktadır Dasein bu
ldquobilgirdquosini havf sayesinde elde eder Heidegger bu duumlşuumlnceyi Daseinrsquoın oumlzuuml gereği
havf olduğunu soumlyleyecek kadar ileri goumltuumlruumlr Ccediluumlnkuuml havf sayesinde Dasein kendi
145 Heidegger 2008 s 281
70
hitamının bu ldquokesin belirsizliğinirdquo kavrar onun bizatihi kendine ait başkasına
devredilmez ve kaccedilınılmaz niteliğini kendine accedilımlar Bu accedilımlanış sayesinde Dasein
kendi varlık imkacircnlarının buumltuumlnluumlğuumlnuumln keşfine varır Ccediluumlnkuuml keşfettiği oumlluumlm kendi
varlığının en zati en uccedil imkacircnıdır Bu imkacircn sayesinde Dasein kendisiyle baş başa
kalmış olur Bu şekilde başkalarıyla olan buumltuumln irtibatlarından ayrılır yani oumlluumlmuumln
başkasına devredilemezliğini ve başkalarıyla irtibatsızlığını kavramış olur Diğer
taraftan oumlluumlm Daseinrsquoın en uccedil imkacircnı olduğundan oumlluumlm geldiğinde Daseinrsquoın hitam
bulması soumlz konusu olduğundan oumlluumlm Dasein-imkacircnsızlığının imkacircnıdır bu accedilıdan
oumlluumlm Daseinrsquoın başına gelen en muumlstesna şeydir
Oumlluumlm havfının insanın bir ccedileşit zayıflığı ya da oumldlekliği olmadığı ortadadır Ccediluumlnkuuml
oumlluumlmden duyulan bu havf sayesinde Daseinrsquoın duumlnya-iccedilinde-olmaklığını teyit
ettiğini bizatihi kendi kendisiyle yuumlz yuumlze gelerek kendi kaccedilınılmaz sonunun keşfine
vardığını belirtmiştik Oysaki guumlnluumlk hayat iccedilinde oumlluumlmden duyulan bu havfın uumlstuuml
oumlrtuumllmeye ccedilalışılır sadece uumlstuuml oumlrtuumllmekle kalmaz giderek oumlluumlm korkulması gereken
bir vaka halini alır Herkes herkesin oumlleceği gerccedileği karşısında kayıtsız bir huzur ya
da vakur bir cesaret talep eder
Herguumlnkuuml hep-beraberliğin kamusallığı oumlluumlmuuml hep cereyan eden bir rastlama olarak ldquobilirrdquo ve ona ldquooumlluumlm hadisesirdquo der Şu veya bu yakın dostumuz yahut uzak bir tanıdığımız ldquooumlluumlrrdquo ldquoOumlluumlmlerdquo duumlnya iccedilinde yer alan bilindik bir hadise diye karşılaşılmaktadır [] Onun hakkında dile gelen yahut ccediloğunlukla bir şey soumlylenmeyen ve ldquokaccedilarcardquo sarf edilen soumlzler aslında şunu demek ister Sonunda herkes oumllecek fakat şimdilik sıra bizde değil[] ldquoherkes oumllecekrdquo ccediluumlnkuuml boumlylelikle diğer herkes ve ben kendim kendimizi şuna inandırırız tam da ben değil ccediluumlnkuuml bahsi geccedilen herkes aslında hiccedil kimse Boumlylelikle ldquocan vermerdquo bir vukuat duumlzeyine indirgenir ndash Daseinrsquoa isabet ettiği halde hiccedil kimseye şahsen ait olmayan146
143 ldquoHerkes Oumllecekrdquo amp Belirsizlik
Bize goumlre tragedyanın inatla accedilığa ccedilıkarmak istediği şey herguumlnkuumlluumlğuuml iccedilerisindeki
kamusallığın suumlrekli uumlzerini oumlrtmek istediği bu oumlluumlm havfıdır147 Ccediluumlnkuuml tragedya tam
da ldquoherkes oumllecekrdquo soumlzuumlnuumln kesinliğinin aslında ne kadar muğlacirck olduğunu goumlsterir
146 Heidegger 2008 s 268 147 Aristotelesrsquoin Poetikarsquoda tragedyanın nihai hedefi olarak koyduğu iki nitelik olan acıma ve korku terimleri bu accedilıdan incelenebilir
71
Ccediluumlnkuuml ldquoherkes oumllecekrdquo soumlzuumlyle ortaya konulan kesinlik oumlluumlmuumln Daseinrsquoın en uccedil ve
kaccedilınılmaz imkacircnı oluşunun kesinliği değildir burada daha ccedilok yukarıdaki alıntıda
Heideggerrsquoin belirttiği gibi oumlluumlm kaccedilınılmazlığını ve zatiliğini (bana aitliğini) yitirir
ldquoHerkes oumllecekrdquo demekle artık oumlluumlm herkesindir boumlylece hiccedil kimsenindir ldquoHerkes
oumllecekrdquo soumlzuuml başkasının oumlluumlmuumlnden elde edilen deneyimdir Ama oumlluumlmuuml başkasının
oumlluumlmuumlnden anlamak imkacircnsızdır Ccediluumlnkuuml başkasının oumlluumlmuumlnde oumlluumlmuumln her zaman
bana oumlzguumlluumlğuuml kaybolur Oumlluumlm benim oumlluumlmuumlmduumlr tekrar etmek gerekirse Daseinrsquoın
en zati varlık imkacircnıdır oumlluumlm Başkası iccedilin oumlluumlme gidilebilir fakat başkasının yerine
oumllmek soumlz konusu olamaz Oumlluumlm ikame edilemez
Kaccedilmak kendinde oumlluumlmuuml gizlemek oumlluumlm-iccedilin-varlığın nesnel yanını iccedileren eksik bir tarzdır İnsan bu durumda gevezelik eder ve gevezeliği (Gerede) bir kendini unutma bir oumlluumlmden kaccedilma oumlluumlm-iccedilin-olma yorumudur [] Oumlluumlm oumlluumlm olgusuna indirgenir [] Ona bir nesne gerccedilekliği vererek das Manrsquoın [Herkesrsquoin] oumlluumlmuuml oumlluumlmuumln daima bir olanaklılık olmasını ortadan kaldırır148
Heideggerrsquoin Varlık ve Zamanrsquoda kullandığı Gerede (gevezelik lakırdı) terimi
insanın oumlluumlmden kaccedilışının bir tarzı olarak sunulur İnsan herkes iccedilinde gevezelik
ederek kaybolmayı ister boumlylece oumlluumlmuumln huzursuz ediciliği kendisinden uzak
duracaktır ldquoHerkes oumllecektir ama henuumlz değilrdquo soumlzuuml tam da boumlyle bir gevezeliktir
Oumlluumlmuumln kesinliğini bildirir ama daima bir sonraya bir başka bahara bırakma tınısı
oumlluumlmuumln vahametini hafifletir Bu hafiflik uğruna Dasein suumlrekli olarak herguumlnkuumlluumlk
iccedilindeki herkesin kamusallığında kendini silmeye tesviye etmeye herkesin iccedilinde
kaybolmaya ccedilalışır Bu sayede kendindeki oumlluumlmuuml gizleyebileceğini duumlşuumlnuumlr Ancak
bu kaccedilışta Dasein kendi orada oluşunu yitirmez tıpkı oumlluumlmuumln Daseinrsquoa ait oluşu
gibi kendilik de kendini kaybetmersquode bulunur Heidegger kaccedilışın bir varlık ldquotarzrdquoı
olduğunu soumlylerken bunu kastetmektedir İnsan oumlluumlm yuumlzuumlnden kendinden
kaccedilmaktadır fakat tam da bu kaccedilma bir kendi olma bir benimkiliktir Tragedya
başkasının (kahramanın) oumlluumlmuumlnuuml goumlsterirken guumlnluumlk yaşamda deneyimlenmesi zor
olan bu ldquokendi olmardquoyı hatırlatır kaccedilmakta olan Daseinrsquoa oumlluumlmuumln zatiliğini ifşa eder
ve gevezeliği susturur
148 Leacutevinas 2006 s 59 Kaan Oumlktem Varlık ve Zaman ccedilevirisinde Geredersquoyi ldquolakırtırdquo olarak ccedilevirmiştir
72
Gevezelikteki kesinlik [Herkes oumllecek] oumlluumlmuumln sahici kesinliği değildir Oumlluumlmden
onun uumlzerini oumlrterek kaccedilınma onun kesinliğinden ldquogerccedilek anlamdardquo emin olamadığı
halde ondan kesinmiş gibi soumlz etme oumlluumlm hakkındaki belirsizliği accedilık eder
Tragedyanın neşet ettiği yer tam da bu accedilıklıktır Trajik olan oumlluumlme dair bilgimizin
bu muğlacircklığından neşet eder Ccediluumlnkuuml oumlluumlm buumltuumln insanlar iccedilin başa gelmesi en
kaccedilınılmaz olasılık olsa da
onu ldquokoşulsuzcardquo kabul edemeyiz Katiyetle konuşacak olursak oumlluumlmuumln ldquosadecerdquo empirik bir kesinliğe sahip olduğunu soumlyleyebiliriz Bu yuumlzden o en yuumlksek kesinliğin yani teorik bilginin bazı mıntıkaları iccedilinde ulaşabildiğimiz apodiktik kesinliğin mecburen gerisinde kalacaktır [] vefatın sadece vuku bulan bir hadise olarak empirik bakımdan kesin oluşu oumlluumlmuumln kesinliği hakkında bir karara vardıramaz bizi149
Ccediluumlnkuuml herguumlnkuumlluumlk iccedilinde oumlluumlm hep ldquohenuumlz değilrdquodir Bu ertelemeler sayesinde
onun ldquogelişirdquo suumlrekli oumltelenir Ancak bu oumlteleniş esnasında onun en oumlnemli niteliği
olan ldquoher an vuku bulabilirliğirdquonin uumlzeri oumlrtuumlluumlr
Oumlluumlmuumln kesinliği ile ne-vakitliğinin belirsizliği el ele gitmektedir Oumlluumlme youmlnelik herguumlnkuuml varlık bu belirsizlikten kaccedilınmak iccedilin ona belirlilik kazandırmaya ccedilalışır Fakat onu belirleme gayreti vefatın başa geliş vaktini oumlnceden hesaplamak anlamına gelmez Yani Dasein bu tuumlrden bir belirlilikten kaccedilar150
Dasein oumlluumlmuumln kesinliğinin yarattığı belirsizlikten yine herguumlnkuumlluumlğuuml iccedilinde kaccedilar
guumlnluumlk işlerin ldquokontrol edilebilirliğirdquo ile uğraşır Daha genel konuşursak oumlluumlm
hakkındaki bu muğlacircklık onu yaşamda suumlrekli olarak kesinlikler belirlemeye
suumlruumlkler Hayattaki bu ldquokesinliklerrdquo oumlluumlmuumln havf veren ldquokesinliğininrdquo uumlzerini
oumlrtmeye yarayacak boumlylece oumlluumlme fırlatılmışlıkla daha kolay başa ccedilıkılabilecektir
Tragedya kahramanın oumlluumlmuumlnuuml goumlsterirken oumlluumlmuumln ldquokesinliğinirdquo [herkes oumllecek]
değil oumlluumlmuumln kesinliğinin uumlzerini oumlrtmek iccedilin uumlretilen [soumlzde] kesinliklerin
muğlacircklığını goumlsterir
Buumltuumln bahsedilen nitelikleriyle birlikte duumlşuumlnuumllduumlğuumlnde guumlnluumlk hayat iccedilerisinde
oumlluumlm insana goumlre bir sınır aşımıdır bir aşırılıktır Bu aşırılığa insan da başka bir
149 Heidegger 2008 s 273 Apodiktik (apodiktischen apodictical) Kanıt gerektirmeyen Mantıksal olarak doğru 150 Heidegger 2008 s 274
73
aşırılıkla başka bir sınır aşımıyla cevap vermek ister Oumlluumlmuumln sınır aşımını buumltuumln
soruları susturur benim oumlluumlmuumlm oumlluumlm anımdan itibaren sınırsız bir sessizliğe
doumlnuumlşuumlr Tıpkı bunun gibi insan da bir kere sınırı aştıktan sonra geri doumlnuumllmez bir
sınırsızlığın iccedilinde bulur kendini Hegelrsquoin dediği gibi insanı vareden eylemidir
Ancak her eylem bir hybrisrsquoe doumlnuumlşuumlr Varolma endişesi oumlluumlm havfını susturma
ccedilabası insanın kendini doğadan ayırmasına ve kuumlltuumlruuml icat ederek doğaya techne
(teknik) yoluyla huumlkmetme arzusuna yol accedilar Eylem kaccedilınılmazdır ccediluumlnkuuml ldquooumlluumlm
oumlznenin edilgenliğini ifşa eden aynı zamanda oumlznenin hacirckim olamadığı bir olayı
bildirir oumlznenin o olay karşısında artık oumlzne olmadığı bir olaydır burdquo151 İnsan bu
muğlacirck durumdan ancak ve ancak eylemle kurtulabilir (ya da kurtulabileceğini
duumlşuumlnuumlr)
15 Techneacute Teknik
Oumlluumlmuumln yol accediltığı kesinsizlik ile ldquovarolanın varolmasırdquo karşısında duyulan hayret ve
dehşet duyguları birbirlerine benzemektedir Hatta bu ikisi aynı şeydir denebilir
Oumlluumlm karşısında yokluk ve hiccedillik karşısında duyduğumuz dehşet belki de yaşama
bizatihi varlığa karşı duyduğumuz dehşetin bir yansımasıdır Oumlyle ya da boumlyle bu
dehşet karşısında insan daha fazla kesinlik arzusuna suumlruumlklenir Yalnızca insan kendi
ve diğer buumltuumln varolanlar hakkında duumlşuumlnebildiği iccedilin başka bir deyişle logosa sahip
bir canlı [zoon logon ekhon] olduğu iccedilin tuumlm olarak doğadan kendini ayırır Fakat
diğer taraftan doğaya her youmlnden bağımlıdır en basit haliyle onun fizik kuralları
iccedilinde yaşamaktadır Ama insan sahip olduğu bu logos sayesinde doğanın yasalarını
da aşmaya yeltenir
Yine de bu bir belirsizliktir hem de ciddi bir belirsizlik Bundan dolayı insan ayrılamaz olanı ayıracak bir duumlrtuumlnuumln olmasını bekler buumltuumln toplumsal idari becerilere ve hırslara accedilılan beğenilir bir nokta insan yapımı ldquoyapayrdquo kurulu toplumsal duumlzeni oluşturmaya yarayan bir malzeme Ayrım yapmak ayrıcalık tanımak ayırmak sınıflandırmak kuumlltuumlruumln en belirgin işareti becerisi ve ustalık goumlstergesidir Amaccedilları bağlamında [hellip] kuumlltuumlr belirsizliğe karşı accedilılmış bir yıpratma savaşıdır Buumltuumln somut oumlrneklerinde ndash hakikat ve yalan guumlzellik ve ccedilirkinlik dostlar ve duumlşmanlar ya da iyi ve koumltuuml olsun- ccediloumlpuuml samandan ayırma soumlzuuml
151 Rolland Jaques ldquoSonsoumlzrdquo Leacutevinas 2006 iccedilinde s 146
74
verir [hellip] boumlylece karmaşanın ortaya ccedilıkma olasılığı azalır [hellip] Muumlcadelesi ndashboşuna ama durdurulamaz- insana oumlzguuml belirsiz accedilmazı mantıksal ve yararcı biccedilimde belirgin pek ccedilok duruma ayırmaktır 152
Yapay olan insan yapımı olan insanı oumlluumlmuumln dehşetinden belirsizliğinden
uzaklaştırmak iccedilindir ama her seferinde nafile bir ccedilaba olarak kalmaya mahkucircmdur
ldquoOumlluumlmuumln dehşetinden kurtulmanın pek ccedilok yolu vardırrdquo diyor Bauman ve ekliyor
ldquoAma ne kadar ccedileşitli ve ccedilok sayıda olursa olsun buumltuumln ustalıklı kurtulma youmlntemleri
kabaca iki temel sınıfa ayrılabilirrdquo153 Baumanrsquoın ldquooumlluumlmsuumlzluumlk stratejisirdquo adını
verdiği bu youmlntemlerin ilki Heideggerrsquoin ldquoherkes oumllecekrdquo soumlyleminin tesviye edici
kamusallığını ccedilağrıştırır ldquoO koumlpruumlden zamanı gelince geccedileriz ilkesirdquo der buna
Bauman Oumlluumlm burada suumlrekli ertelenen hep bir ldquohenuumlz değilrdquodir Baumanrsquoa goumlre bu
ilkeyle oumlluumlmuumln neredeyse sonsuza ertelenmesi soumlz konusudur Bu tuumlrden kamusallık
iccedilinde kaybolan kendisini tesviye eden oumlluumlm meselesini daha oumlnce tartışmıştık
Baumanrsquoın ikinci youmlntem dediği şey ise yine kendisinin deyişiyle ldquobuumltuumln yaşamı bir
koumlpruuml geccedilme oyununa doumlnuumlştuumlruumlrrdquo
Buumltuumln koumlpruumller genelde birbirlerine benzer hepsi -oldukccedila- kişinin guumlnluumlk yaşam planının bir parccedilasıdır boumlylece hiccedilbir koumlpruuml ldquosonrdquo koumlpruuml gibi uğursuz bir goumlruumlnuumlm sergilemez (en oumlnemlisi hiccedilbiri ldquodoumlnuumllemeyecekrdquo koumlpruuml gibi goumlruumlnmez) Koumlpruumlyuuml geccedilmek alışılmış hatta kimi zaman hoşa giden bir etkinliğe doumlnuumlşuumlr bunun en oumlnemli nedeni [hellip] her geccedilişin geriye doumlnduumlruumllebilir goumlsterilmesidir [hellip] Hiccedilbir şey sonsuza dek ldquoebediyenrdquo ndashbir daha ortaya ccedilıkmamak uumlzere- ortadan kaybolur goumlruumlnmemektedir nesneler bir suumlre iccedilin goumlruumlnmez kalsalar da varolmaya devam eder gibidir154
Bu Freudrsquoun soumlzuumlnuuml ettiği ccedilocukların oynadığı ldquoDardquo oyununa benzer Ccedilocukların
ccedilok sevdiği ldquoDardquo oyunu kaybolma yeniden ortaya ccedilıkma esasına dayanmaktadır
Anne bir perdenin arkasına saklanır sonra bir anda ccedilocuğa goumlruumlnerek seslenir ldquoDardquo
der Ccedilocuk keyiflenir Baumanrsquoın koumlpruuml oyunu buna benzemektedir Artık hiccedilbir şey
oumlluumlmluuml değildir Lethe ırmağından bir bardak su iccedililerek yeniden varlığa geri
doumlnuumllecektir Logosrsquoun yetişemediği yerlerde bu tuumlrden mitoslar yazılmaya devam
eder Din kurumunun guumlnluumlk yaşama soktuğu soumlylemlerle lethe ırmağının sesi
152 Bauman 2000 s 56-57 153 Bauman 2000 s 227 154 Bauman 2000 s 227-228
75
yeryuumlzuumlnden duyulmaya başlar Bu ses insanın oumlluumlmsuumlzluumlğuumlnuumln guumlvencesi olur Bu
oumlluumlmsuumlzluumlk politikasına mitosların yanı sıra logosun katkısı daha buumlyuumlktuumlr Artık
ldquohiccedilbir şey sonsuza dek yok olmazrdquo bilimsel duumlsturuyla varlık bir geri doumlnuumlşuumlm
projesi haline gelir
Nesneler gelip giderler ama sonra yine gelirler hiccedilbir zaman yoğunlaşmak uumlzere dikkatini verme yetisinde uzun suumlre kalmazlar Tuumlccar gezginlere oumlzguuml goumlccedilebevari bir varoluşa mahkucircm edilmişlerdir Geccedilen yıl metelik verilmeyenler unutulmaz antikalara doumlnuumlşuumlr bir oumlnceki kuşağın soumlnmuumlş yıldızları nostaljik duumlşlerin ilahları haline gelir Bir zamanların tiksinti veren oumlluumlm tarlaları [hellip] turistlerce işgal edilir155
Buumltuumln bunlar logosrsquoun durdurulmaz tekniğidir Ama bu tekniğin daha da dehşet
yarattığı yer tıp alanıdır Burada insan bir hayvan hastalığıdır Başlı başına
sağaltılması gereken bir hastalıktır Dolayısıyla -guumlnuumlmuumlzde- hiccedil kimse vaktinde
oumllmediği gibi ldquodoğalrdquo olarak da ldquooumllememekterdquodir Oumlluumlm bir ccedileşit sapmadır
hastalıktır Hep bir eksiklikten oumlrneğin tıbbın yetersizliğinden bakım ve kuumlr
uygulamalarındaki gelişmelerin henuumlz belirli bir seviyeye ulaşamamış olmasından
oumllmekteyizdir Kaccedil yaşında olursa olsun insan ya boumlbrek yetmezliğinden ya kanserli
bir huumlcreden ya da bir aksilikten ndashtrafik yangın savaş ve sairden- oumllmektedir Artık
oumlluumlmluuml olduğumuz iccedilin değil de bir yanlışlık sonucu oumlluumlyoruzdur Kısacası oumlluumlm
modern tekniğin bir eksikliği ya da geccedilici bir arızasından kaynaklı bir hatadır
Aslında oumlluumlm
En buumlyuumlk skandaldı Her geccedilen guumln insan iradesine ve zekacircsına mahkucircm olan duumlnyada insanın guumlccedilsuumlzluumlğuumlnuumln sert parccedilalanamaz ccedilekirdeğiydi Her geccedilen guumln akıl tarafından duumlzenlenen ve denetlenen bir duumlnyada son ama goumlruumlnuumlrde yerinden soumlkuumlp atılamayan yazgı kalıntısıydı Oumlluumlm modernitenin cesur yeni duumlnyasının temsil ettiği her şeyin ve bunların da oumltesinde saygısızca verdiği boumlluumlnmez akıl egemenliği soumlzuumlnuumln kesin biccedilimde yadsınmasıydı156
Yine de her şeye rağmen akıl doğanın insan bedenine yaptığı bu tecavuumlze karşı
koymak ve onu boyunduruk altına almak ona egemen olmak iddiasından asla
vazgeccedilmez Oumlluumlm yalnızca bir hatadır bir sapmadır bu ldquoteknik skandalırdquo duumlzeltecek
olan yine modern tekniğin kendisidir
155 Bauman 2000 s 229 156 Bauman 2000 s 178
76
Platonrsquola başlayan akla duyulan modern inanış Spinoza Kant Descartes ve Locke
gibi duumlşuumlnuumlrlerce geliştirildi İnsan aklı evrenin en başat en guumlvenilir kılavuzu
haline geldi Kant salt aklın yargılarında kanaate yer olmadığını vurguluyordu
Descartes da aklın doğrulamadığı her şeyi reddediyor yalnızca tamamen bilinebilen
ve kuşku goumltuumlrmeyen şeylere inanmayı bir ilke olarak sahipleniyordu Duumlşuumlnuumllen
duumlnya ile fizik evren ruh ile beden birbirlerinden kati suretle ayrılıyordu157
Descartesrsquoin cogitorsquosu oumlzneyi ve onun aklını oumlyle temel bir dayanak noktası olarak
alıyordu ki insan akıl yoluyla oumlluumlmuuml bile alt edebiliyordu
Descartesın insanın oumlzuumlnuuml rasyonel olarak ayırma girişimi oumlluumlm sorununu ccediloumlzmesini sağlar İnsanın hem yaşayan bir canlı olması hem de oumlluumlmluuml olması kafa karıştırıcı bir duumlşuumlncedir Yaşam ve oumlluumlm insan varlığında birbirine karışmış goumlruumlnmektedir Descartesa goumlre [] insan yalnızca doğanın bir parccedilası olduğu muumlddetccedile bir oumlluumlmluumlduumlr Fakat bu parccedila insanın gerccedilek oumlzuumlnuumln yani rasyonalitenin tanımındaki indirgemeyle ortadan kaldırılabilir Bu demektir ki oumlluumlmluumlluumlk insanın oumlzuumlne ait olmayan bir şeydir Eğer duumlşuumlnen oumlz temel olarak insanın doğal oumlzuumlnden ayrıysa o halde insanda yaşayan şeyin insan oumllduumlkten sonra da yaşamaya devam edeceği tamamen akla yatkındır Onun neden bedenle birlikte oumllmek zorunda olduğunun mantıklı bir accedilıklaması yoktur Rasyonel olarak oumlluumlmluuml bedenin asıl oumlneme sahip olan oumlluumlmsuumlz ruhtan bu şekilde ayrımı oumlluumlm korkusunu hafifletir158
Goumlruumllduumlğuuml gibi duumlşuumlnen aklı kutsayan felsefeler insanı doğadan ayırma
stratejilerinin yanı sıra insandaki ldquodoğayırdquo da arındırma girişimi olarak kendilerini
temellendirmişlerdir Modern teknik tam da bu anlamda bu tuumlrden bir felsefenin yan
uumlruumlnuuml olarak doğmuştur Oumlzne temelli felsefeler varlığın kesinliğini ve doğruluğunu
kendi uumlzerlerinden ulaştıkları bir kesinlik olarak ortaya koyarlar Her şey oumlznenin
aklının kesinliğine goumlre sınıflandırılır ve duumlzenlenir Boumlylece doğanın yasalarını
bilerek onu anlama duumlşuumlncesi oumlzne merkezli felsefelerin de desteğiyle doğaya
boyun eğdirme ve onu insanlığın emrine sevk etme arzusuna doumlnuumlşuumlr
Buguumln teknoloji adını verdiğimiz şey Yunanca techneacute soumlzcuumlğuumlnden gelmektedir
Fakat modern teknolojiyle Yunanlıların duumlşuumlnduumlğuuml techneacute arasında benzerlik olduğu
157 Bu konuda bkz Youmlntem Uumlzerine Konuşmalarrsquoda (Descartes Youmlntem Uumlzerine Konuşma Ccedilev Afşar Timuccedilin Yay Haz Egemen Berkoumlz Ccedilağdaş Yayınları İstanbul Kasım 1998 s46) oumlzellikle II Boumlluumlm 7 8 9 ve 10 ilkeler Ve Felsefenin İlkelerirsquonde (Descartes Reneacute Philosophical Essays and Correspondence Ed Roger Ariew Hackett Publishing Company Indianapolis Cambridge 2000 s 231-262) birinci ve ikinci boumlluumlm 158 Oudemans 1987 s 38
77
pek soumlylenemez Ccediluumlnkuuml Yunanlıların techneacutersquoden anladıkları physisrsquoin kendini accedilığa
ccedilıkarma tarzıdır Yunanlılar iccedilin karşılaşılan her şey bir mevcut-olanrsquodır ve her
lsquomevcut-olanrsquo lsquomevcut-olmayanrsquodan ccedilıkmaktadır bu yokluktan varlığa geliş
poiesisrsquotir Bu yuumlzden techneacute yalnızca bir yetenek el becerisi değil aynı zamanda
zihinsel bir etkinliği duumlşuumlnmeyi de kapsamaktadır Ccediluumlnkuuml Yunanlılar iccedilin legein ya
da logos dikkatlice duumlşuumlnuumlp taşınmak159 demektir ki bu da apophainesthairsquoye yani
goumlruumlnuumlme getirmeye dayanır
Heideggerrsquoe goumlre gerccedilek anlamıyla teknoloji (techneacute) varolan şeyi ortaya ccedilıkarma oumlne ccedilıkarma accedilığa ccedilıkarma uumlstuumlnuuml accedilma ve gizini accedilmadır Fakat modern felsefeyle birlikte teknoloji bu anlamından uzaklaşarak varolanı accedilığa ccedilıkartmak yerine varolanı denetleyen ve belirleyen oldu Modern teknoloji varolanın ccedilerccedilevelenmesi olarak varolanın uumlstuumlnuuml oumlrttuuml Modern teknoloji varolanı yani Varlıkrsquoı oumlzne metafiziğinde eriterek her şeyin merkezine insanı ve onun bilgisini koyarak Varlıkrsquoı insanın uumlruumlnuuml ve yaratısı haline getirdi160
Varolanların varlığı karşısında duyulan hayret insanın buumltuumln mevcut-olanların
gerccedilekliğini bilmeye ve şeylerde değişmeyen oumlzuuml keşfetmeye youmlneltti Fakat bu
arayış şeyleri oldukları haliyle anlamakla sınırlı kalamadı oumltesine geccedilti ve techneacute
mevcut-olanrsquoın denetlendiği ve ccedilerccedilevelendiği (Ge-stell) bir araccedil haline doumlnuumlştuuml Bir
techneacute olan felsefe de insanın ldquokendisini insan olarak guumlvence altına almak
isteyenrdquo161 bir duumlşuumlnme biccedilimine buumlruumlnduuml Hıristiyan teolojisi boyunca insan bu
amaccedil iccedilin ccedilalıştı tanrı ile kurulacak ilişkinin hangi yollarla daha guumlvenli ve doğru
olabileceği tartışıldı Ama buumltuumln bunlara rağmen insanın guumlven duyma ihtiyacı hiccedil
azalmadı
159 Heidegger klasik felsefenin doumlrt neden ilkesini [1 maddesel neden 2 Biccedilimsel neden 3 Amaccedilsal neden 4 Fail neden] accedilıklarken bizim ldquonedenrdquo Latinlerin ise ldquocausardquo dediğine Yunanlıların aition dediğini belirtir Aition başkasını borccedillu kılan demektir Oumlrneğin bir guumlmuumlşten yapılmış bir kadehi ele alalım Burada lsquoguumlmuumlşrsquo klasik felsefede kadehin maddesel nedeni ama Yunan duumlşuumlncesine goumlre kadehi borccedillandıran bir etkendir Yine aynı şekilde diyelim ki bu kadeh bir rituumlel kadehi olarak [amaccedilsal neden] yapıldı Burada da rituumlel kadehi hem guumlmuumlşe hem de kadeh biccedilimine borccedillu olmuş olur Bu kadehi yapana [fail neden] gelince o buumltuumln bu borccedillandırma tarzlarını bir araya getirir Bir araya getirme legein bu accedilıdan ldquoduumlşuumlnmekrdquo anlamına gelir Bu konuda bkz Heidegger Martin Teknik ve Doumlnuumlş Ccedilev Necati Accedila Bilim ve Sanat Yayınları Ankara 1998 s 12-14 160 Ccediluumlccedilen 2003 s 176 161 Oumlzlem Doğan ldquoHeidegger ve Teknikrdquo Heidegger Martin Tekniğe Youmlnelik Soru Ccedilev Doğan Oumlzlem Afa Yayınları İstanbul 1997b iccedilinde s 18
78
İnsan kendi kendisini guumlvenceye almanın haklılığını doğruluğunu guumlvenceye almanın yeni bir temeline ihtiyaccedil duydu [hellip] Descartesrsquoin eseri bu temeli felsefi terimler iccedilerisinde kurdu Descartesrsquoin ego cogito (ergo) sumrsquounda insan kendi oumlz kesinliğini kendi iccedilerisinde buldu Duumlşuumlnme (cogitare) gerek duyulan guumlvenliği kendi iccedilerisinde bulacağına kendisini ikna etti Artık insan gerccedilekliği kendisinde tasarımlayabilirdi [hellip] Boumlylece insan gerccedilekliği kendisine goumlruumlnduumlğuuml şekliyle yani bir duumlşuumlnme nesnesi olarak karşısına dikebilirdi İnsan bunu yapmakla hem kendi varoluşunu hem de boumlyle tasarlanan gerccedilekliğin varoluşunu guumlvence altına alınmış hissediyordu162
Guumlven hissiyatıyla doğayı karşısına alan insan onunla kurduğu ilişkide kendine
oumlncelik tanıdı ve doğaya kendi taleplerini dayatan insan merkezcil bir yapı kurdu
Heideggerrsquoin modern teknik eleştirisi temel olarak bu duumlşuumlnceye dayanmaktadır
Heideggerrsquoe goumlre Yunanlıların techneacutersquosi ile modern duumlşuumlncenin tekniği arasında
temel bir fark bulunur Bu farkı oumlrneklemeden oumlnce Yunanlıların technersquoden ne
anladıklarına biraz daha yakından bakmaya ccedilalışalım
Heidegger birccedilok kereler techneacute soumlzcuumlğuumlnuumln bir accedilığa ccedilıkarma gizini accedilma
olduğunu tekrar etmiştir ldquoVarlığa getirmerdquo demek olan poiesis soumlzcuumlğuumlnden
Yunanlılar yalnızca insan yapımı şeyleri anlamıyorlardı bizim buguumln doğa fizik
evren dediğimiz physis de bir varlığa gelmedir Hatta Yunanlılar iccedilin physis en
yuumlksek anlamda bir poiesis demekti Dolayısıyla hem bir zanaatccedilının sanatccedilının
yapıp ettikleri hem de doğada oluşan şeyler bir poiesis anlamına geliyordu
Yunanlıların varlığa getirme ile gizlilikten aşikacircrlığa gelmeyi anladıklarını ve bunun
iccedilin de aletheia soumlzcuumlğuumlnuuml [bizim hakikat dediğimiz soumlzcuumlğuuml] kullandıklarını
biliyoruz Heidegger tekniğin oumlzuumlnuumln tam da bu accedilığa ccedilıkartmakla ilgisi olduğunu
soumlyler teknik bir accedilığa ccedilıkartma biccedilimidir Dolayısıyla teknik accedilığa ccedilıkmayı
dolayısıyla hakikati ilgilendiren bir meseledir163
Aristotelesrsquoin Nikomakhosrsquoa Etikrsquote [III ve IV boumlluumlmler] techneacute ile episteme
soumlzcuumlklerini karşılaştırması technersquonin bizim accedilımızdan daha iyi anlaşılmasını sağlar
Aslında her iki soumlzcuumlk de bilmeye verilen adlardır Fakat iki soumlzcuumlk arasında giz
162 Oumlzlem 1997b s 18 163 Bkz Heidegger 1998 s 17
79
accedilma tarzları ve accediltıkları şeylerin ne olduğu bakımlarından farklılıklar vardır
Aristotelesrsquoe goumlre
Tekhne aletheueinrsquoin bir tarzıdır Aletheuein kendini oumlne-ccedilıkarmayan ve henuumlz oumlnuumlmuumlzde burada durmayan bir an oumlyle bir an boumlyle goumlruumlnuumlp beklenmedik bir şekilde vuku bulabilen her şeyin gizini-accedilar [hellip] bu yuumlzden tekhnersquode belirleyici olan şey yapmada elle işlemede veya araccedil kullanmada değil ama daha ccedilok yukarıda anılan gizini-accedilmada yatar Tekhne imal etme olarak değil gizini-accedilma olarak bir oumlne-ccedilıkmadır164
Modern teknikteki fark tam da burada ortaya ccedilıkmaktadır Hiccedil şuumlphesiz o da bir
accedilığa ccedilıkarmadır fakat poiesis anlamıyla değil Ccediluumlnkuuml modern teknik Heideggerrsquoin
deyişiyle ldquodoğaya bir meydan okumadırrdquo [Herausfordern] Meydan okumanın
oumltesine de geccedilerek doğayı koumlleleştirir Doğanın varolan enerjisini ondan soumlker ve
istenildiği anda insanın hizmetine sunulmak uumlzere kilit altına koyar Bu soumlylenenler
ldquoeski yel değirmenleri iccedilin de geccedilerli değil midirrdquo diye sorar Heidegger ve soruya
verdiği cevabıyla techneacute ile modern teknik ayrımını bize goumlsterir ldquoYel
değirmenlerinin kanatları muhakkak ki ruumlzgacircrda doumlnerler onlar dolayımsız olarak
ruumlzgacircrın esmesine terk edilmişlerdir Fakat yel değirmeni hava akımlarından gelen
enerjiyi onu depolamak uumlzere kilit altında tutmazrdquo165 Buna karşın Heideggerrsquoin
verdiği hidroelektrik santrali oumlrneği tam da bu doğaya saldırının doğadaki enerjiyi
ccediloumlzen dışarı ccedilıkaran ve onu kontrol altına alarak en yuumlksek faydayı talep etmeye
uygun bir oumlrnek teşkil eder Santral nehri tribuumlnlerini ccedilevirmeye zorlar
ldquoHidroelektrik santral Renrsquoin akıntısına yuumlzyıllardır bir kıyıyı diğer kıyıyla
birleştiren eski ahşap koumlpruumlnuumln inşa edildiği gibi inşa edilmemiştir Aksine guumlccedil
santrali akıntıya bent olacak şekilde inşa edilmiştirrdquo166 Başka bir deyişle santral Ren
Nehrirsquone kurulmamış Ren Nehri santrale kurulmuştur Modern teknikteki meydana-
ccedilıkarma bu tuumlrden yani gizli kalmış olanı ccedilıkaran onu ndashsantralin yaptığı gibi- başka
bir şeye doumlnuumlştuumlren depolayan ve gerektiğinde dağıtan bir tuumlr accedilığa-ccedilıkarmadır
Dolayısıyla bu accedilığa ccedilıkarmanın herhangi bir aşamasında muğlacircklığa yer yoktur her
bir aşama denetlenir kontrol altına alınır yel değirmeni-ruumlzgacircr ilişkisindeki
164 Heidegger 1997b s 66 165 Heidegger 1998 s 68 166 Heidegger 1997b s 70
80
olumsallığa izin verilmez Ya da tarlaya tohum eken ccediliftccedilinin sabırlı bekleyişini
goumlstermez modern teknik Tohumun yeşermesini garanti eder yapay guumlbrelerle
sulama ve motorize ccedilapalama teknikleriyle ve her tuumlrluuml haşerat ve maraza karşı
geliştirilen ilaccedillarla toprağı ve tohumu kendini-accedilmaya zorlar Heidegger buradaki
tehlikeyi şoumlyle accedilıklıyor
Gizinden-ccedilıkmış-olan-şey insanı nesne olarak değil de fakat daha ccedilok muumlnhasıran el-altında-duran olarak ilgilendirir ilgilendirmez ve insan nesnesizliğin ortasında yalnızca el-altında-duranın duumlzenleyicisi olur olmaz aynı insan duumlşuumlşuumln en uccedil noktasına iner yani insan kendisinin el-altında-duran olarak ele alınacağı noktaya iner Bu arada tam da boumlyle bir tehdit edilen biri olarak insan kendisini yeryuumlzuumlnuumln efendisi konumuna yuumlkseltir Boumlylece insanın karşı karşıya kaldığı her şeyin yalnızca insanın uumlruumlnuuml olduğu oumllccediluumlde mevcut olduğuna ilişkin yanıltıcı izlenim yaygınlık kazanır [hellip] İnsan her yerde ve daima yalnızca kendisiyle karşılaşırmış gibi goumlruumlnuumlr167
Oysaki guumlnuumlmuumlzde modern tekniğin geldiği bu seviyede insan hiccedilbir yerde
kendisiyle kendi oumlzuumlyle karşılaşamamaktadır İnsan tekniğe ve tekniğin araccedillarına-
analiz etme hesaplama ve duumlzenleme- hacirckim olmakla evrenin tuumlm alanlarına hacirckim
olabileceğini her yeri ve her şeyi kontroluuml altına alabileceğini duumlşuumlnmektedir Bu
inanış Heideggerrsquoe goumlre insanın başına gelebilecek en buumlyuumlk tehlikedir Her şeyin
insan yapımı olmasına doğru suumlruumlklenişi her şeyin insanın yapıp ettikleriymiş gibi
algılanması en sonunda insanın kendini ldquoimalrdquo etmesine kadar gidecektir Nitekim
buguumlnuumln tanıkları olarak bizler bu durumun eşiğinde olduğumuzun farkındayız
Ancak hatırlatmakta fayda var ki Heidegger tehlikeden soumlz ederken basit bir
teknoloji duumlşmanlığı yapmamaktadır ya da doğanın egemenlik altına alınışına
romantik bir tepki vermemektedir Bazı duumlşuumlnuumlrlerin onu bu şekilde algılamalarına
rağmen168 Heideggerrsquoin teknolojiye bakışı ne oumlvguuml ne de tam anlamıyla bir reddediş
iccedilermektedir
Teknolojinin oumlzuuml iki başlıdır muğlaktır bir accedilıdan pharmakonrsquoa benzer Dolayısıyla
teknolojideki tehlike aynı zamanda kurtuluşun ilacını da taşımaktadır Heidegger
167 Heidegger 1997b s 86 168 Oumlrneğin Juumlrgen Habermas Bu konuda bkz Dreyfus Hubert L ldquoHeidegger on Gaining a Free Relation to Technologyrdquo Heidegger Reexamined Art Poetry and Technology Vol3 ed Hubert Dreyfus Mark Wrathall Rouledge New YorkampLondon 2002 s 163
81
Houmllderlinrsquoin bir şiirinden yaptığı alıntıyla bunu vurgular ldquoTehlikenin olduğu yerde
koruyucu guumlccedil de serpilip gelişirrdquo169
Heidegger teknik aygıtlardan teknolojinin uumlruumlnlerinden kaccedilışımızın olmadığını
soumlyler Kaccedilınılmazlığın farkında olmak gerekir Teknolojiye goumlzuuml kapalı saldırmak
da onu ldquoşeytan işirdquo diye nitelemek de yanlış bir tutum olacaktır Teknolojinin her
geccedilen guumln doğaya ve insana daha fazla meydan okuduğunu insan varlığını her geccedilen
guumln daha fazla tehdit ettiğini goumlruumlyoruz Fakat diğer taraftan teknik araccedillara ve
uumlruumlnlere bağımlı olduğumuzu da goumlrmek zorundayız Bu ikili durumun farkında
olmak teknolojiyle ilişkimize doğru bir youmln verebilecektir Heideggerrsquoe goumlre teknik
araccedillarla ilişki oumlyle kurulmalı ki onların koumllesi olmamayı başarılabilmeli aynı
zamanda Ona goumlre formuumll basittir
Teknik araccedilları kullanmanın kaccedilınılmaz olduğunu soumlyleyebilir ve aynı zamanda doğamızı altuumlst etmesine ccedilarccedilur etmesine bozmasına ve bizim uumlzerimizde hacirckimiyet kurmasına karşı ccedilıkabiliriz Fakat ne evet ne de hayır diyerek teknolojik araccedillarla ilişkimiz belirsiz ve guumlvensiz olmaz mı Tam tersine Teknolojiyle ilişkimiz muumlkemmel bir biccedilimde kolay ve rahat olacaktır Teknik araccedilları guumlnluumlk yaşantımıza sokalım ve aynı zamanda onları uzak tutalım170
hellip
Ccedilalışmamızın bu ana kadar olan kısmında Heideggerrsquoin Varlık ve Zamanrsquoda
geliştirdiği fikirlerden yola ccedilıkarak insanın evrendeki muğlacirck konumunu anlamaya
ccedilalıştık Bu amaccedilla unheimlich deinon daimon oumlluumlm techne havf ve korku gibi bir
dizi anahtar soumlzcuumlk uumlzerinde durmaya ccedilalıştık Ccedilalışmamızın bundan sonraki
kısmında insanın muğlaklıktan kaccedilma yollarından biri olan kategorileştirme ve
kategorileri birbirinden uzak tutmak ve ayırmak iccedilin kullandığı rituumlelleri kuumlltuumlrel
technersquoler olarak ele alacak ve tragedya ile bağlantısını kurmaya ccedilalışacağız
169 Heidegger 1997b s109 Dn 30 170 Heidegger Martin Discourse on Thinking A Translation of Gelassenheit Tr John M Anderson E Hans Freund Harper amp Row New York 1966 s 53-54
82
2 Kuumlltuumlrel Techne Olarak Rituumlel ve Kategorizasyon
Hayat oumlluumlme ve hastalığa dağınıklığa ve
anarşiye karşı koyabilmek iccedilin dayanacak bir temel
arar
Diltey
21 Kategorizasyon
Kuumlltuumlrler birbirlerine benzerler Bu benzerlik Wittgensteinrsquoın ldquoailevirdquo dediği
tuumlrdendir Hemen hemen her kuumlltuumlrde insanın kendini kendi-olmayandan
ldquodiğerinden ldquooumltekindenrdquo ldquoşeylerdenrdquo ayırdığını ve bu farkı canlı tutma eğiliminde
olduğunu goumlruumlruumlz Ayrım ilk olarak dil ile başlar ve onun sayesinde suumlrduumlruumlluumlr
(Diğer taraftan yine aynı dilin suumlrekli ihanetine de uğrar Ccediluumlnkuuml dil insanın ayrım
yapmasını sağlayan bir araccedil olarak kesinlikten uzak yapısıyla muğlaklık potansiyeli
taşır) İnsan ilk olarak ldquobenrdquo der ldquobenrdquo diyerek kendine ait olan varlık alanını
belirler aksi halde kendini kendi dışında varolan duumlnyadan ayırmadığı muumlddetccedile
varolabilmek iccedilin gerekli en temel itkiden mahrum kalacaktır Hayatta kalmak şeyleri
sınıflandırmaya ayrıştırmaya bağlıdır
Sınıflandırmak boumllme ayırma dahil etme ve dışarıda tutma gibi eylemlerden oluşur
Burada yatan temel duumlşuumlnce duumlnyanın farklılaşmış şeylerden ibaret olduğuna her bir
varlığın kendine ait sınırların iccedilerisinde olması gerektiğine dair inanccediltır Başka bir
ifadeyle soumlylersek bu inanccedil duumlnyanın belirli bir duumlzeninin olduğuna inanır
Antropolog Mary Douglasrsquoa goumlre sınıflandırma evrensel bir insan aktivitesidir ve her
rasyonel davranış doğası gereği bir sınıflandırma ima etmektedir1 İnsan suumlrekli
değişen etkilerin kaosunda kaybolmamak iccedilin stabil ve tanımlanabilir nesnelerden
1 Bkz Douglas 1966 s XVII vd
83
oluşan bir duumlnya kurmaya ccedilalışır kendine Boumlylece kurduğu ve suumlrduumlrduumlğuuml
sınıflandırma sistemi dengeyi ve istikrarı az ccedilok suumlrduumlrebilecek durumda olmalıdır2
Chris Jenks Mary Douglasrsquoın sınıflandırmayla ilgili goumlruumlşlerini yorumlarken
toplumun temelini tam da bu sınıflandırma sisteminin oluşturduğunu belirtir Ona
goumlre toplum eşzamanlı olarak kavramsal siyasal ve moral youmlnleri olan
karmaşıklaşmış bir sınıflandırma sistemidir3
Eliade insanın evreni sınıflandırmasının ontolojik bir zorunluluk olduğunu belirtir4
İnsan oumlrneğin evreni kutsal ve dindışı alanlar olarak ayırırken evrenin homojen bir
buumltuumln olmadığı inanışından yola ccedilıkar ve yine Eliadersquoye hiccedilbir duumlnya ldquohomojenliğin
karmaşasırdquo iccedilinde varolamaz5 Burada homojenlik kaotik olandır şeylerin
duumlzenlenmemiş halidir boumlyle bir durum insan varlığının temelini tehdit eder
Antropolojik ccedilalışmalarda insanın belli başlı ayrımları ve sınıflandırmaları uumlzerinde
durulur Doğa ve kuumlltuumlr yaşam ve oumlluumlm tanrı ve insan hayvan ve insan yer altı ve
yeruumlstuuml bu duumlnya ve oumlte duumlnya kutsal ve dindışı gibi ikilikler ve kategoriler bunların
başlıcaları arasında sayılabilir İnsan oumlncelikle kendini doğanın vahşi işlenmemiş ve
tehlikeli yanından ayırmak zorundadır Medeniyet kendini bu duumlşuumlncenin daha
doğrusu bu ayrım duumlşuumlncesinin uumlzerinde inşa eder ve doğa ile kuumlltuumlr birbirinden
kesin ccedilizgilerle ayrılır Yatay doğrultuda işleyen bu ayrımın bir benzeri dikey
doğrultuda da karşımıza ccedilıkar Yeryuumlzuumlnuumln sakinleri yerin altındakilerden ve
yukarıdakilerden de kendini ayırır Ccediluumlnkuuml her iki boumllge de insanın kontroluumlnuumln
dışındadır
17 yuumlzyıl oumlncesi ve sonrasında insan bilimlerinin bilgi edinme youmlntemlerini
karşılaştırdığı Les Mots et les Choses [Kelimeler ve Şeyler] adlı ccedilalışmasında Michel
Foucault evreni kategorilere ayırma işleminin bir episteme bilgi elde etme youmlntemi
2 Douglas 1966 s 45 3 Jenks 2003 s 34 4 Eliade Mircea The Sacred amp Profane The Nature of Religion tr Willard R Trask New York 1968 s 20 5 Eliade 1968 s 22 Kutsal ve Duumlnyevi ayrımının ayrıntılı bir tanımı iccedilin ayrıca bkz Durkheim Emile The Elementary Forms of The Religious Life Tr Joseph Ward Swain London George Allen and Unwin 1971
84
olduğunu belirtir Her doumlnemin kendine oumlzguuml sınıflandırma sistemi olduğunu bu
sınıflandırmanın da temelinde oumlrneğin 17 yuumlzyıl oumlncesinde benzerlik ilkesi rol
alırken 17 yuumlzyıldan sonra farklılık ilkesinin temel oluşturduğunu oumlrneklerle ortaya
koyar
Zihin faaliyeti [hellip] boumlylece artık şeylerdeki bir akrabalığı bir cazibeyi ve ya gizlice paylaşılmış bir doğayı accedilık edebilecek her şeyin peşinde olmak uumlzere onları yaklaştırmaya değil de tamamen tersine ayırmaya youmlnelik olacaktır yani oumlzdeşlikleri ve sonra buradan uzaklaşan tuumlm basamaklara geccediliş gereğini belirlemeye Ayrım yapmak karşılaştırmaya bir bakıma farklılığın oumlncelikli ve temel aranışını dayatmaktadır [hellip] ccediluumlnkuuml bilmek ayırmaktır6
Levi-Strauss da Foucaultrsquodan birkaccedil yıl oumlnce Batı duumlşuumlncesinin bir oumlvguuml kaynağı
olarak goumlrduumlğuuml bu ayırma ve sınıflandırma sisteminin hakim yanlış inanışın aksine
ldquoyabanrdquo toplumlarda da goumlruumllebileceğini ortaya koyar7 Ama Levi-Straussrsquoa goumlre
yaban toplumların ayırma ve sınıflandırma sistemi Batırsquoda olduğu gibi oumlrneğin
doğanın kuumlltuumlrden kesin olarak ldquokopmardquosı boyutunda değildir Ona goumlre ldquoBatılı
insan oumlzellikle son doumlrt yuumlzyılında insansallıkla hayvansallığı birbirinden kesinlikle
ayırmayı bir hak olarak benimsemekle birinden aldığı her şeyi oumltekine vermekle
uğursuz bir doumlnemi başlatmışrdquotır Oysaki Batı duumlşuumlncesinde ldquoilkelrdquo sıfatıyla
neredeyse insan altı bir kategoriye konan ve kuumlccediluumlmsenen toplumların da benzer
(hatta yer yer daha karmaşık) bir ayırma ve sınıflandırma sitemlerinin olduğu ama
onların sistemlerinin ldquokesin kopmardquo niteliği değil daha esnek bir etkileşim hali
goumlsterdiği biraz dikkatli bir bakışla kolaylıkla anlaşılabilir Birccedilok goumlzlemci yaban
toplumların bilimini ldquonaifrdquo ldquosoyutlama yoksunurdquo ldquofiziksel olanla duumlşuumlnsel olanı
birbirine karıştıranrdquo ldquohiccedilbir zaman pratikte sonuccedil doğuramayacakrdquo bir takım
etkinlikler olarak tanımlama eğilimindedir Oysaki gerccedilek durum goumlruumlnduumlğuuml gibi
değildir Bizim ldquobilimselrdquo dediğimiz youmlntem de temelini ayrıştırma ve
sınıflandırmadan alır tıpkı ldquoilkelrdquo toplumlarda olduğu gibi Oumlrneğin Iakoutersquolar
ağaccedilkakan gagası ve ağaccedilkakan kanının diş ağrısını gidermek iccedilin kullanırlar
Pozitivist bir Batılı bilim adamının goumlzuumlnde bunun ldquopratikterdquo bir sonucu
6 Foucault Michel Kelimeler ve Şeyler İnsan Bilimlerinin Bir Arkeolojisi Ccedilev Mehmet Ali Kılıccedilbay İmge Kitabevi 2001 s 96 7 Bkz Levi-Strauss Claude Yaban Duumlşuumlnce Ccedilev Tahsin Yuumlcel YKY 4 Baskı İstanbul 2000
85
olmayacaktır Oysaki Levi-Strauss zaten amacın ilk olarak pratik değil duumlşuumlnsel
gereklilikleri karşılamaya youmlnelik olduğunu soumlyler
Gerccedilek sorun ağaccedilkakan gagasının suumlruumllmesiyle diş ağrılarının geccedilip geccedilmeyeceği değil belli bir goumlruumlş accedilısından ağaccedilkakanın gagasıyla insanın dişinin bağdaştırılıp bağdaştırılamayacağını [hellip] nesnelerle varlıkları kuumlmelendirme yoluyla evrene bir duumlzen başlangıcı getirilip getirilemeyeceğini bilmektir ccediluumlnkuuml sınıflandırma nasıl olursa olsun sınıflandırma yokluğuna goumlre gerccedilek bir erdem iccedilerir [hellip] duumlzen zorunluluğu ilkel dediğimiz duumlşuumlncenin temelinde yer alır ama ancak her tuumlrluuml duumlşuumlncenin temelinde yer aldığı oranda8
Ayırma ve sınıflandırmanın insanın evrende kurmak istediği duumlzen arayışının doğal
bir sonucu olduğu ortadadır Kesinlik ve değişmezlik insana guumlven verir bu yuumlzden
insanda bir ldquokesinlik arzusurdquo bulunur Evrende varolan guumlccedillerin ve şeylerin
sınırlarını kesin olarak bilmek ister Rene Girard insandaki bu ayırma boumllme ve
sınıflandırma mekanizmasının ldquokurucurdquo bir niteliği olduğunu soumlyler Kuumlltuumlruuml kuran
bu tuumlrden bir ayırmadır9 Girard ayırma mekanizmasının ldquokeyfirdquo olduğunu soumlyler
Bu keyfilik ister istemez oluşur tıpkı dil gibi Ayrımın ortadan kalmaya başladığı
yerde şiddetin ortaya ccedilıkacağını soumlyleyen Girard kuumlltuumlrel adlandırmaların
sınıflandırmaların ve ayırmanın bu şiddeti engelleyebildiğini iddia eder Girardrsquoa
goumlre dil
[hellip]baş doumlnduumlruumlcuuml şiddet salınımının yerine anlamlandırmaların istikrarını koymaktadır bir yanda vebanın bir yanda baba katli ile ensestin yer alması gibi Hiccedilbir şeyle ayırt edilmez olmuşların arasında işleyişe geccedilen ayrım mekanizması kaccedilınılmaz olarak hile yapar Etkili bir işleyiş iccedilin tuumlm topluluğun farklılaştırılmış birliğini sağlamak iccedilin hile yapması gerekir de İnsanlar yaşayan kuumlltuumlruumln orta yerinde bu bilinmeyen mekanizmadan doğan anlamlandırmaların keyfiliğini fark edecek yetide değildir10
Dil yani logos simgesel olanı yani kuumlltuumlruuml uumlretmektedir Logos ayırmakta
dışlamakta sınıflandırmakta ve kategoriler oluşturmaktadır Ancak modern duumlşuumlnce
oumlncesinde ayırma ve sınıflandırma hiccedilbir zaman kesin bir nitelikte goumlruumlnmemektedir
Kategorilerin birbirleriyle etkileşimde olduğu kabul edilir Ancak modern duumlşuumlnceyle
birlikte ldquoayırıcı kozmolojilerrdquo oluşmuş ve bu kuumlltuumlrlerde ldquoayrımrdquo o kadar
8 Levi-Strauss 2000 s 35 9 Girard Reneacute Şiddet ve Kutsal Ccedilev Necmiye Alpay Kanat Kitap İstanbul 2003 s 337 10 Girard agy
86
kesinleşmiştir ki bir kategorinin diğerine temas edebileceği ihtimali neredeyse
duumlşuumlnce dışı ya da mantıksal bir hata ccedilelişki olarak goumlruumllmuumlştuumlr Boumlyle bir kuumlltuumlrden
yetişmiş bilim adamları da bazen kategorilerin etkileşimli olduğuna inanan
toplumları anlamakta zorlanırlar Bu konuda Rouxrsquonun bir kuumlccediluumlk şaşkınlığını burada
alıntılamak yerinde olacaktır
Hayvan duumlnyasını ele almanın oumlzel bir biccedilimi de bu duumlnyayı bir sınıflandırma aracı olarak kullanmaktır Arkaik insan duumlzensizliği sevmez Duumlnyasını duumlzenlerken tuumlm evreni de duumlzenler Bunu yaparken kendisiyle ccedilelişkiye duumlşer ve iki karşıt eğilim arasında teredduumlt eder bu eğilimlerden biri insanın tuumlrleri suumlrekli karıştırmasını iccedil iccedile geccedilirmesini oumlngoumlruumlr ndash insanın hayvan bitki ve nesneyle aynı duumlzlemde kabul edilmesi onlar gibi davranması ya da onlarla eş zamanlı hareket etmesi ve karşılaşması- diğer eğilimse bu karmaşayı normlar ccedilerccedileveler ve yapılar kurarak duumlzeltmeye iter [hellip] oumlte yandan dış duumlnyayla ticari ilişkiler kurarlar ve bu ilişkiler yoluyla yerleşik duumlzeni tehdit ederler Her tuumlrluuml ticari hareketten korkarlar bu ticari hareketlerin zarar vermemesi iccedilin oumlnlemler alırlar Dışarıdan gelen insanları ve malları iki ateş arasından geccedilirirler evlerini eşik ya da kiriş tanrısıyla korurlar vs Boumlylece hem yapıların katılığını hem de bunu tehdit eden karmaşıklığı kavrarlar11
Başta soumlylememiz gereken şey daha oumlnce soumlylediklerimizden farklı olmayacak
Sadece arkaik insan değil guumlnuumlmuumlz insanı da duumlzensizliği sevmez Dolayısıyla evreni
sınıflandırarak bir duumlzene erişmek ihtiyacının sadece arkaik duumlşuumlnceye ait olduğunu
soumlylemek bu accedilıda eksik olacaktır Diğer taraftan Rouxrsquonun tarifini yaptığı insanın
hem kendini ayırmasını hem de ayırdığı şeyle ilişki kurmasını bir ccedilelişki olarak
goumlrmesi de yukarıda belirttiğimiz farklı kozmolojik anlayışın bir sonucu olsa gerek
Ccediluumlnkuuml gerccedilekte bu bir ccedilelişki değildir Soumlz konusu arkaik insan Rouxrsquonun da
sonunda kabul ettiği gibi evreni kategorilere ayırmanın mutlak olmadığını
kategoriler arasında zorunlu bir ilişkinin kaccedilınılmaz bir temasın olduğunu
bilmektedir Hiccedil şuumlphesiz modern akıl iccedilin hem ticaret yapıp hem de bu eylemin
getirdiği temastan korkmak ldquomantıksızrdquo bir durum olacaktır Uumlstelik bir de dışarıdan
gelen yabancının ya da malın ldquoarındırmardquo rituumlelinden geccedilirilerek benimsenmesi
ldquoccedilocukccedilardquo bir uygulama gibi algılanacaktır Fakat bu tuumlr kozmolojilere sahip
kuumlltuumlrler her ne kadar suumlrekli olarak ayrım ve sınıflandırma youmlntemleri uygulasalar
da kategoriler arasında temasın kaccedilınılmaz olduğunu bilirler Onlar bu temastan
11 Roux Jean-Paul Orta Asyarsquoda Kutsal Bitkiler ve Hayvanlar Ccedilev Aykut Kazancıgil Lale Arslan Kabalcı Yayınevi İstanbul 2005 s 8283
87
doğacak tehlikelere karşı suumlrekli uyanık olmak tehlikeleri kontrol altına almak
zorundadır Ccedileşitli rituumlel uygulamalarıyla birbirine temas eden kategoriler yeniden
ayrıştırılır
22 Kozmosun Kontroluuml Rituumleller
Oumlzellikle yaban toplumlarda bu ayrıştırma işleminin ayrıştırma rituumlellerinin suumlrekli
olarak tekrarlandığı goumlzlenir Bu ccedileşit rituumlel uygulamaları ve inanışların sıklıkla
goumlruumllmesi bu tuumlr kuumlltuumlrlerde kategoriler arasında suumlrekli olarak temas tehdidinin
bulunduğunun en accedilık goumlstergesidir Diğer bir deyişle bir toplumda rituumlelistik
uygulamalar ne kadar fazlaysa o toplumda kategorilerin etkileşimli olduğu inancı o
derece yuumlksektir Oumlrneğin oumlluumlm yaşama yaşam da oumlluumlme temas halindedir Bu
tuumlrden temasların tehlikelerini en aza indirebilmek iccedilin bazı uygulamalarla iki
kategori birbirinden uzaklaştırılmaya ccedilalışılır
ldquoEliadersquonin aktardığına goumlre Sarı Uygurlar oumlluumlye ldquoCcedilocuklarını hayvanlarını ve mallarını da yanına almardquo diye seslenirler [hellip] Şaman oumllenin ruhunu oumlluumller acirclemine goumltuumlruumlp kabul ettirene kadar yeni oumlluuml yer altı duumlnyasına alışamaz ailesini arkadaşlarını ve suumlruumllerini yanına almaya ccedilalışır Bu nedenle oumlluumlnuumln ruhunun dirileri takip edememesi iccedilin mezarlıktan ccedilıkarken başka yol kullanmak gibi ccedileşitli oumlnlemler alınır İnanışlara goumlre oumlluumller ancak oumlluumlmlerinden uumlccedil yedi ya da kırk guumln sonra verilen cenaze şoumlleninin ardından bir daha doumlnmemek uumlzere oumlluumller acirclemine giderrdquo12
Levi-Strauss Yerli Foxrsquoların cenaze toumlrenlerinin ldquooumlluumlden kurtulmakrdquo ve ldquooumlluumllerin
artık kendileri arasında bulunmamanın yarattığı acı ve kederin etkisiyle canlılardan
oumlccedil almalarını oumlnlemekrdquo kaygısıyla yapıldığını ve ldquooumlluumlnuumln ruhunu [hellip] kesinlikle oumlbuumlr
duumlnyaya gitmeye razı etmek iccedilinrdquo yaptığı bazı uygulamaları oumlrnekler13
Oumlluumller duumlnyasıyla yaşayanlar arasındaki suumlrekli temas ilişkisine hayvanlar
kategorisinden de oumlrnekler verilebilir Altay Tuumlrklerinin av hayvanlarına karşı
tavırları bu etkileşimin accedilık bir goumlstergesidir
hellipoumllduumlrduumlkleri hayvanların hemen hemen tamamının kemiklerinin ya da cesetlerinin ccedilok iyi korunan bir yerde sonsuza kadar sergilenmesi ve muhafaza edilmesi gibi bir
12 Eliade Şamanizm s 240 aktaran Ccediloruhlu Yaşar Tuumlrk Mitolojisinin Ana Hatları Kabalcı Yayınevi İstanbul 2002 s123 13 Levi-Strauss 2000 s 55 - 56
88
geleneği suumlrduumlrmuumlşlerdir oumllduumlruumllen hayvanın ruhunun bu kalıntılarda varlığını suumlrduumlrduumlğuuml şeklindeki eski klasik goumlruumlş hala geccedilerliydi Bu uygulama hayvanın yeniden doğması iccedilin yapılıyordu14
İster insan olsun ister hayvan oumlluumlnuumln ruhunun geri gele(bile)ceğine duyulan inanccedil
farklı şekillerde kendini goumlsterebiliyor Oumlrneğin Proto-Tuumlrklerde hayvan oumllduumlrmekle
insan oumllduumlrmek arasında ccedilok az fark vardır Ccediluumlnkuuml hayvanlar da insan toplulukları
gibi ldquogruplarrdquo halinde yaşamaktadırlar ve nasıl bir kabilenin uumlyesi başka bir
kabileden birini oumllduumlrduumlğuumlnde ldquokısasrdquo yasası (ya da benzeri cezalandırma
uygulamaları) devreye giriyorsa bir hayvanın oumllduumlruumllmesi de benzer bir durumla
sonuccedillanması beklenebilir Gerek oumllduumlruumllen hayvanın ruhu gerekse onun ldquokabilesirdquo
hem ldquooumllduumlrenrdquoden hem de onun kabilesinden intikam alabilir
Bu konuda Antik Yunanrsquodan bir oumlrnek verilebilir Atinarsquoda Bouphonia (Oumlkuumlzuumln
Oumllduumlruumllmesi) olarak anılan kurban toumlreninde genccedil kızlar bıccedilak ve balta gibi aletleri
suyla ıslarlar sonra başka birileri bıccedilakları alıp bileyiciye goumltuumlruumlr bileyiciler işlerini
hallettikten sonra bunları kasaplara verirler Son olarak kasaplardan ilki baltayla
hayvanın yere duumlşmesini sağlar diğeri de bıccedilakla boğazını keser Kasaplar işlerini
bitirir bitirmez ellerindekini atarak kaccedilarlar Bu arada hayvanın derisi soyulur eti
orada bulunanlarca paylaştırılır Sonra deri samanla doldurulur ve dikilir iccedili dolu
hayvan bir sabana koşulur Bu sırada hayvanı kimin oumllduumlrduumlğuumlnuuml bulmak iccedilin bir
mahkeme kurulur Suyu taşıyan kızlara sorulur oumlnce Kızlar aletleri bileyiciye
goumltuumlrenleri succedillar Bileyiciler kasaplara atar succedilu Son olarak kasaplar da balta ve
bıccedilağı succedillarlar Aletler succedillu bulunur ve denize atılırlar15 Frazer yine benzer bir
oumlrneği Japon Adalarında yaşayan Ainorsquolardan verir Bir ayı tuzağa duumlşuumlrduumlklerinde
ya da bir okla vurduklarında avcılar bir oumlzuumlr bulma ve ya kefaret toumlreninden
geccedilmektedirler16 Bu konuda bir şamanın soumlyledikleri basit bir animizmden
(canlıcılık) oumlte evrenin etkileşim halindeki kozmolojilerden ibaret durumunu oumlzetler
niteliktedir
14 Roux Jean-Paul Altay Tuumlrklerinde Oumlluumlm Ccedilev Aykut Kazancıgil Kabalcı İstanbul 1999 s 135 15 Frazer James Altın Dal Dinin ve Folklorun Koumlkleri Ccedilev Mehmet H Doğan Payel Yayınevi İstanbul 1992 II cilt s 42 16 Frazer 1992 s101 Frazer 100 ile 124 sayfalar arasında benzeri kefaret ve oumlzuumlr rituumlel oumlrnekleri verir
89
Yaşamın en buumlyuumlk tehlikesi tuumlmuumlyle canlardan ibaret olan insan besini olgusunda yatmaktadır Oumllduumlruumlp yeme durumunda kaldığımız tuumlm yaratıkların kendimize elbise yapmak iccedilin parccedilalayıp yok ettiğimiz her şeyin canı vardır oumlyle canlar ki bedenleriyle birlikte yok olup gitmezler boumlylece bedenlerinden yoksun bıraktığımızdan dolayı bizden oumlccedil almamaları iccedilin yatıştırılmaları gerekir17
Evcil hayvanları oumllduumlruumlrken ikna etmek onların oumlfkesini yatıştırmak daha kolaydır
ama av hayvanları konusunda iş karmaşıklaşır Yakalanan ya da oumllduumlruumllen hayvan
ldquotuumlrdeşlerinin kategorisirdquonden ayrılmalı onunla beslenecek olan insan kabilesine
dahil olmalıdır Rouxrsquoya goumlre ava ccedilıkmadan oumlnce avcının avlanacağı hayvanın
maskesini takması onun kılığına buumlruumlnmesi ve onu taklit etmesi yalnızca avın kolay
geccedilmesine youmlnelik pratik ya da buumlyuumlsel bir işlev taşımaz Roux bu tuumlr uygulamaların
ve toumlrenlerin ldquoav uumlzerinde hacirckimiyet kurmakrdquo ve ldquoonu şimdiden oumllduumlrmekrdquo
anlamlarına gelebileceğini yadsımaz Ancak uygulamaların başka bir yanı daha
vardır Avcı kılık değiştirme yoluyla avıyla doğru iletişim kurabilmek onu av
olmaya ldquoiknardquo edebilmek iccedilin kendi topluluğundan simgesel olarak ayrılır
Oumllduumlreceği hayvanın kılığına buumlruumlnerek o hayvan soyunun ldquokabilesinerdquo dahil olur
boumlylece ldquoiknardquo suumlrecinin kolaylaşacağına inanılır Aynı şekilde hayvan oumllduumlruumllduumlkten
ya da canlı olarak yakalandıktan sonra kampa getirildiğinde de benzer bir uygulama
bu kez tersinden yapılır
[hellip] ayı tilki vaşak koumlye getirilip cinsiyetlerine goumlre kadın ya da erkek gibi giydirildiklerinde kişilik değiştirme daha accedilık ortaya ccedilıkar İnsan kılığına sokularak kendi boylarının bir uumlyesi olmaktan ccedilıkarlar artık insanlara duumlşman ya da yabancı değillerdir ve oumllduumlklerinde insanlar iccedilin bir tehlike oluşturmazlar insan olmuşlardır boydan kişiler olmuşlardır ve bu konuda kimse bir şey diyemez18
Adı anılan tehlike yalnızca vahşi ya da av hayvanları iccedilin geccedilerli değildir Levi-
Strauss bitkilerle kurulan benzer bir yatıştırma uygulamasının oumlrneklerini verir
hellipkoumlkten accedilılan deliğe bir tutam tuumltuumln kimi zaman da bıccedilak ya da para konulur ve toplayıcı kısa bir dua okurdu bana verdiğini aldım sana da bunu bırakıyorum
17 Drury Nevill Şamanizm Şamanlığın Oumlğeleri Ccedilev Erkan Şimşek Okyanus Yayıncılık İstanbul 1996 s 26 18 Roux 2005 s 117
90
Dileğim oumlmruumlmuumln uzun olması benim ve yakınlarımın başına bir dert gelmemesidir19
Buumltuumln bu rituumlel ve uygulamalar birbirinden mutlak suretle ayrı kalması gereken
kategorilerin birbirine karışmasını oumlnleme amacı taşımaktadır Oumlluumlnuumln kendine ait
alana (oumlluumller diyarına) gidememesi oumllduumlruumllen bir hayvanın oumlluumlme razı edilememesi
soumlz konusu ruhları eşikte muğlak bir konumda bırakır Muğlak bir konum ise insan
toplulukları iccedilin en buumlyuumlk tehditlerden biridir
23 Eşik
Arnold van Gennep 1960 tarihli The Rites of Passage (Geccediliş Rituumlelleri) adlı
ccedilalışmasında her tuumlrluuml yer durum mevki toplumsal statuuml ya da yaş evresi (oumlrneğin
ergenlik gibi) değişimlerinde bir takım rituumleller yapıldığını ve bunun da neredeyse
buumltuumln toplumlarda goumlruumllduumlğuumlnuuml belirtir20 Gennep geccediliş rituumlellerinde genellikle uumlccedil
aşamanın bulunduğunu soumlyler ayırma rituumleli (rites of seperation) eşik (ya da sınır)
rituumleli (liminal rites) ve yeniden katılım (rites of incorporation)21 İlk aşama geccedilişte
olan kişinin (ya da şeyin) oumlnceki pozisyonundan sembolik olarak ayrılması işlemini
iccedilerir Ayırmadan sonra kişi marjinal bir duruma geccediler muğlak bir nitelik kazanır
ccediluumlnkuuml bilinmeyen kategori dışı bir yerde bir eşiktedir buumltuumln toplumsal kategorilerin
sınırındadır Son olarak uumlccediluumlncuuml aşamada kişi farklı bir kategoriye katılır
Geccediliş rituumlellerinin bizi ilgilendiren kısmı olarak eşik aşaması muğlacircklığın goumlruumlnuumlr
hale gelişi bakımından oumlnemlidir Turner da Genneprsquoin geccediliş rituumlellerine atıfta
bulunarak eşiğin korku veren muğlacircklığı uumlzerinde durur
Eşiğin ya da liminal personaersquonin (ldquoEşikteki insanlarınrdquo) niteliği ister istemez muğlacircktır ccediluumlnkuuml bu koşul ve bu koşul iccedilindeki kişiler normalde kuumlltuumlrel alandaki durumların ve pozisyonların yerini belirleyen sınıflandırmaların bağından kurtulmuş veya sıyrılmış durumdadır Eşikteki varlıklar ne burada ne oradadır onlar yasa gelenek teamuumll ve resmi protokol tarafından tayin edilip duumlzenlenmiş pozisyonların tam ortasında [betwixt] ve arasındadır [between] [hellip] Boumlylece eşikte olma hali
19 Levi-Strauss 2000 s 69 20 Bkz Gennep Arnold van The Rites of Passage Trans Monika B Vizedom and Gabrielle L Caffee Routledge London 1960 21 Gennep 1960 s 11 vd
91
ccediloğunlukla oumlluumlye ana rahminde olmaya goumlruumlnmezliğe belirsizleşmeye ccedilift cinsiyetliliğe yabanlığa ve guumlneş ya da ay tutulmalarına benzetilir 22
Van Genneprsquoin eşik olarak tanımladığı durum bizim bu ccedilalışmada muğlacircklık
dediğimiz durumla yakından ilişkilidir Bizce trajik durum bu tuumlrden bir muğlacirck
pozisyonun niteliklerinden doğmaktadır Muğlacircklık eşikte olmanın tanımsızlığını
ama aynı zamanda birden fazla tanıma imkacircn sunmasını iccedilerir bu yuumlzden de
tehlikelidir Douglas Van Genneprsquoin ldquoeşikrdquo kavramını yorumlarken bu durumu ccedilok
guumlzel bir şekilde oumlzetler
Van Gennep toplumu birbirine geccedilişleri olan koridorlar ve odalardan oluşan tehlikeli bir ev olarak goumlruumlyordu Tehlike geccediliş durumundaydı ccediluumlnkuuml geccediliş herhangi bir durumda olamamak demekti tanımsızdı Bir durumdan diğerine geccedilmek zorunda olan birisinin kendisi tehlikede olduğu gibi tehlikeyi başkalarına da bulaştırabilirdi Tehlike onu eski statuumlsuumlnden kesin bir şekilde ayıran bir rituumlel yoluyla kontrol edilmeliydi 23
Herhangi bir rituumlel suumlreci olmaksızın kendiliğinden eşikte yer alan pozisyonlar da
vardır Turner bu konuda Zambiarsquonın kuzeyinde yaşayan Ndembu kabilesinden bir
oumlrnek verir Kabiledeki en yuumlksek mevkiye sahip ve en kıdemlisi olan Kanongesha
birccedilok Afrika kabilesinde olduğu gibi ldquoparadoksalrdquo bir temsile sahiptir Hem
toplumdaki hiyerarşik yapılanmayı hem de hiyerarşik olmayan tek tek bireylerin
eşitliğine dayalı bir birlik olarak toplumun tuumlmuumlnuuml temsil eder Başka bir deyişle
kral iki farklı kategoriye aynı anda ldquotemasrdquo ederek muğlak bir konumda yer alır
Bu tuumlrden muğlak konumlar ldquoanormalrdquo olarak tanımlanan olaylarla
ilişkilendirilebilir Aslında ldquoanormalrdquo olan ldquomuğlakrdquo olandır normal olan aşılmış ya
da iki ya da daha fazla kategoriye aynı anda temas edilmiştir Somut anormallik
oumlrneklerine toplumlar farklı şekilde muumldahale ederler Douglas bu muumldahalelerden
bir kaccedilını sıralıyor Yorumlama yoluyla muğlaklığın azaltılması bunlardan ilkidir
Burada oumlrneğin anormal bir goumlruumlnuumlmde doğan bebeğin hayvan ile insan kategorileri
arasında olduğu duumlşuumlnuumlluumlr Batı Afrikarsquonın buumlyuumlk kabilelerinden olan Nuerrsquoler su
aygırına benzeyen yeni doğmuş bebeğin yanlışlıkla insan olarak duumlnyaya geldiğini
22 Turner 1977 s 95 23 Douglas 1966 119
92
duumlşuumlnerek onu ait olduğu yere bir su kenarına bırakırlar İkinci youmlntem ise
muğlaklığa fiziki olarak muumldahale etmektir Burada birinciye goumlre daha net
uygulama vardır Bu konuda Douglas ikiz oumlrneğini verir24 Bazı Batı Afrika
kabilelerinin ikiz doğan ccedilocuklardan birini oumllduumlrduumlkleri goumlzlenmektedir Reneacute Girard
ikizlerden duyulan korkuyu ldquoşiddetrdquo kavramıyla accedilıklamaktadır Girard temel teorisi
yani ldquofarklılığın yitimi şiddet doğururrdquo ilkesi uyarınca ikizleri yorumladığında
ikizlerin soumlz konusu farklılık yitimini temsil ettiğini bu bakımdan da topluluk iccedilin
ldquoşiddetrdquoi yani yıkımı ifade ettiği iccedilin korkutucu olduğunu iddia etmektedir25 Biz
farklılığın yitimi yerine muğlacircklık demeyi tercih ediyoruz Ccediluumlnkuuml ikizlerin goumlsterdiği
şey kategorilerin birbirine karışmasını bir ccedileşit kirlenmeyi goumlstermektedir
Kirlenmedir ccediluumlnkuuml ikiz (double) muğlacircklığı accedilığa ccedilıkartır daha oumlnce tartıştığımız
unheimlichrsquoin tekinsizin alanına girer Nihai olarak bu tuumlr durumlarda topluluğun
yaklaşım youmlntemleri ne derece farklılık goumlsterirse goumlstersin temelde soumlz konusu
muğlaklığı kontrol etme arzusunu bize goumlstermektedir Rituumleller normalin-kuralın
dışına ccedilıkmış olanı bulunduğu kategorinin sınırını aşmış olanı yeniden kontrol etme
onun uumlzerinde hakimiyet kurma girişimidir Bu anlamıyla rituumlel de bir techneacutersquodir
24 Kirlenme Murdar Cenabet
Eşikteki insanlar (ve ya şeyler) her zaman başka bir konuma geccedil(e)meyebilirler Bu
durumda eşikte olma hali geccedilici değil uzun suumlreli ya da kalıcıdır Bu tuumlr konumdaki
insanlar eşikte olmanın hemen buumltuumln oumlzelliklerini az ya da ccedilok barındırırlar
dokunulmaz ama yasaklı kutsal ama lanetlidirler Hemen her toplumda marjinal
konumda bulunanlar vardır soytarılar krallar şamanlar kahinler peygamberler
dilenciler cadılar hapccedilılar ldquotinercilerrdquo hippiler iki farklı etnik koumlkenden melezler
goumlccedilmenler kadınlar ccedilocuklar vb Accedilıkccedila goumlruumllebileceği gibi bu tuumlr konumlardaki
insanlar yapısal olarak toplumun en uumlstuuml ya da en altında ya da marjininde
bulunabilmektedirler
24 Douglas 1966 s 48-49 25 Girard 2003 s 79
93
ldquohellipeşik durumunda ve roluumlnde olanlara hemen her yerde dinsel-buumlyuumlsel oumlzellikler atfedilir ya da onlara [hellip] insanları nesneleri olayları ve ilişkileri kirleten uğursuz tehlikeli olarak bakılır [hellip] geleneksel sınıflandırma oumllccediluumltleriyle accedilık bir şekilde sınıflandırılamayan ya da sınıflamaların sınırları arasına duumlşenler hemen her yerde ldquokirleticirdquo ve ldquotehlikelirdquo olarak goumlruumlluumlrlerrdquo26
Burada İngilizcedeki polluting kelimesi yerine lsquokirleticirsquo kelimesini kullandık Belki
anlamın daha net anlaşılabilmesi iccedilin ldquomurdarrdquo ya da ldquocenabetrdquo kelimelerini tercih
etmemiz daha doğru olabilir Ccediluumlnkuuml bu iki kelimenin anlamları ldquokirlirdquo ya da
ldquokirleticirdquoden daha geniş bir alanı kapsamaktadır ldquoKirlirdquo ve ldquopisrdquo gibi anlamları
guumlnluumlk dilde yalnızca maddesel bir kirlenmeyi basit olarak ldquohijyen olmamardquoyı
ccedilağrıştıran ama dini kutsal ya da manevi bir anlam boyutu olmayan kelimeler
aslında durumu tam olarak karşılamakta yetersiz kalıyor Eşikteki kişinin hem
kendisi manevi duumlzeyde kirlenmiştir hem de onunla temas kuranları kirleten bir guumlce
sahiptir Bu yuumlzden sadece kirli kirlenmiş ya da kirleten demek eşikteki kişinin
bulunduğu durumu tam olarak anlatamamaktadır Murdar ldquokirlirdquo ve ldquopisrdquo
anlamlarını karşıladığı gibi ldquodini olarak yasaklanmış olanrdquo ve ldquotaburdquo anlamlarıyla da
dokunulmazlığı ve kirliliğin bulaşıcılığını ama aynı zamanda eşikteki kişinin kutsal
konumunu ima edebilmektedir Ancak murdar guumlnuumlmuumlzde genellikle hayvanlar ya da
nesneler iccedilin kullanılırken insanlar iccedilin aynı anlam kapsamına sahip olan bir başka
kelime daha uygun goumlruumllmektedir Cenabet27
Roux Altay halklarında insanların hayvanların bitkilerin ve nesnelerin tecrit edilme
uygulamalarını murdar kavramıyla accedilıklıyor
Murdar bahtsız kimsedir buumlyuumlk bir hastalık geccediliren guumlcuuml tuumlkenmiş yaşlıdır hatta şoumlyle soumlylenerek kovulan fakirdir ldquoSen Tanrırsquonın sana verdiği koumltuuml kaderinle defol Ccediluumlnkuuml seni beni sevdiği kadar sevseydi sana iyilik yapardırdquo Eziyet ccedileken hastalıklı
26 Turner 1977 s 108 27 Murdar kelimesi Farsccedila İslami kurallara goumlre kesilmemiş hayvan cesedi ve dinen kirli sayılan her şey anlamlarına gelmektedir Cenabet de ldquoŞerrsquoan kirli olmardquo ve ldquobu durumda olan kişirdquo olarak tanımlanmış Bkz Nişanyan 2004 Murdar ve Cenabet maddeleri Tuumlrk Dil Kurumu murdar kelimesinin anlamları şoumlyle sıralanıyor 1 Kirli pis 2 Cinsel birleşmeden sonra yıkanmamış (kimse) 3 Şeriata uygun olarak kesilmemiş olan (hayvan) Yine cenabet kelimesi iccedilin de ldquoDinin buyurduğu biccedilimde henuumlz yıkanmadığı iccedilin temiz sayılmayan (kimse)rdquo accedilıklaması yapıyor Bkz Tuumlrk Dil Kurumu 1998 murdar ve cenabet maddeleri Cuumlnuumlp olma durumuyla ilgili Kuranrsquoda Nisa (43) ve Maide (6) surelerine bakılabilir
94
hayvana koumltuuml buumlyuumlyen bitkiye ccedilelimsiz ve cılız ağaca anormallikleri yuumlzuumlnden kutsanmadıklarında kuşkuyla bakılırdı28
Burada kirli olma durumunun Yunancası miasmarsquodır Miasma topluluğu suumlrekli
tehdit eder Ccediluumlnkuuml kategorileri birbirine temas edebilen kuumlltuumlrlerde kirlilik de
bulaşıcıdır Miasmarsquonın tehdidi doğrudan doğruya toplumun (ve evrenin) duumlzenine
ve kategorilerin kesinliğine youmlnelik olur Bu yuumlzden toplumlar ne kadar katı
kategorilere sahipse kirlilik bulaşıcılık gibi duumlşuumlnceler ile kaccedilınma ve tedbir
rituumlelleri o kadar az goumlruumlluumlr
Kir[lilik] uumlzerine duumlşuumlnceler duumlzenin duumlzensizlikle varlığın varlık-olmayanla biccedilimin biccedilimsizlikle yaşamın oumlluumlmle ilişkisi uumlzerine fikirleri iccedilerir29
Douglasrsquoın bu yerinde tespiti bize oumlnemli bir kapı aralamaktadır Eğer bir eşikten
marjinden ya da muğlacirck pozisyonlardan soumlz ediyorsak ve buumltuumln bu konumlar korku
uyandırıcı bulunuyorsa bunun nedeni bu tuumlr pozisyonların tehlikeli tehdit edici ve en
oumlnemlisi de bulaşıcı bir kirlilik taşıyor olmalarından kaynaklanmaktadır Kirliliğe yol
accedilan şey ayrı kalması gereken kategorilerin birbirine temas etmesiyle oluşur Kirlilik
bulaşıcıdır bu yuumlzden de duumlzen duumlzensizliğin varlık varlık-olmayanın yaşam
oumlluumlmuumln tehdidi altında kalır
Diğer taraftan kirliliğin bizatihi kendisi de muğlacirck ccedilift değerli nitelikler barındırır
Bu yuumlzden ccediloğu zaman kirli ile kutsal olanı birbirinden ayırmak zorlaşır
Kutsal olanın muğlacircklığı yalnızca psikolojik duumlzende değil aynı zamanda değerler duumlzeninde de mevcuttur kutsal olan hem ldquokutsalrdquo hem de ldquokirlenmişrdquotir30
Eliadersquonin bu soumlzleri muğlacirck konumların en temel niteliğini goumlsteriyor Kelimelere
etimolojik accedilıdan baktığımızda paradoksu anlamamız daha kolay olabilir Kutsal
olan ldquokutrdquoa31 temas etmiş oluşuyla aslında tehlikelidir Kut Arapccediladaki bereket
28 Roux 2005 s 182 29 Douglas 1966 s 7 30 Eliade Mircae Patterns in Comparative Religion 1958 s 14-15 aktaran Douglas 1966 s 9 31 Kut kelimesinin anlamını tam olarak accedilıklamak muumlmkuumln goumlruumlnmuumlyor Tuumlrk Dil Kurumursquonun kut iccedilin oumlnerdikleri 1 Devlet idaresinde guumlccedil yaratıcılık ve yetki bakımından sahip olunan uumlstuumln guumlccedil 2 Mutluluk 3 mit İlahi bir kaynaktan gelen rahmet bereket Bkz Tuumlrk Dil Kurumu 1998 Kut maddesi
95
[kutsama yuumlcelme bolluk vs]32 kelimesine benzer anlamlar taşır Arapccediladaki b-r-k
koumlkuumlyle birlikte kutrsquoun oumlteki anlamları da duumlşuumlnuumllduumlğuumlnde kut kelimesini ldquokozmik
guumlccedilrdquo olarak anlamak hiccedil de yanlış olmayacaktır Nitekim Yaşar Ccediloruhlu kelimeyi
Goumlk tanrının insanlara verdiği ldquoyaşamsal mutlulukrdquo olarak ccedilevirir33 Emel Esin de
ldquoyerin ve goumlğuumln ccedilifte kut verdiğirdquo hakanlardan soumlz ederken kutrsquoun ldquokurucurdquo guumlcuumlne
(manarsquoya34) atıfta bulunur35 Dolayısıyla kutsal olan kutrsquou iccedilermesi bakımından
goumlruumlnuumlşte olumlu algılansa da potansiyel bir risk barındırır tehlikelidir neredeyse
kirli olan kadar tehdit iccedilerir Kelimenin İngilizcesinde durumu farklı accedilıdan goumlrmek
muumlmkuumln TG Tucker Latince Etimolojik Soumlzluumlkrsquote sacred kelimesini saq- koumlkuumlne
dayandırıyor ve bu koumlkuumln de ldquobağlamak sınırlamak kapatmak ayırmak korumakrdquo
anlamları taşıdığını soumlyluumlyor36 Bu accedilıdan baktığımızda kutsal olanın en temel
oumlzelliği onun ayrılması diğer kategorilerden uzaklaştırılması başka şeylere
lsquobulaştırılmamarsquosı olduğu duumlşuumlnuumllebilir
Genellikle kutsal [Holy] olarak ccedilevrilen İbranice k-d-sh [Arapccedila quds] koumlkuuml ayırma duumlşuumlncesine dayanır Robert Knox Eski Ahit ccedilevirisinde k-d-sh koumlkuumlnuuml doğrudan doğruya kutsal [Holy] olarak ccedilevirmenin zorluğunun farkında olarak lsquoayırmakrsquo [set apart] ifadesi kullanılır37
İlk bakışta kutsalın ayrılmasının ve korunmasının nedeninin onun ldquokirlenmerdquosini
engellemek olduğu duumlşuumlnuumllebilir Oysaki duruma tersten baktığımızda aslında kutsal
olanın kirlenmesinden duyulan korkunun kaynağında kutsal olana temas endişesi
olduğu goumlruumllecektir Yani korkuyu oluşturan şey sadece kutsalın kirlenmesi değil
aynı zamanda kutsala temas ederek kirlenme endişesidir Aslında Yunancada durum
32 Nişanyan 2004 Kut maddesi s 255 33 Ccediloruhlu 2002 s 20 34 Mana Melanezya ve Polinezyalıların kullandığı hem doğauumlstuuml hem de doğanın kurucu doğurucu guumlcuumlnuuml belirten bir soumlzcuumlk Soumlzcuumlk hem iyi hem koumltuumlcuumll hem faydalı hem de tehlikeli bir guumlcuuml ifade etmektedir Bkz mana Encyclopaeligdia Britannica Encyclopaeligdia Britannica Online (Ccedilevrimiccedili) httpwwwsearchebcomebarticle-9050428 9 Şubat 2009 35 Bkz Esin Emel Orta Asyarsquodan Osmanlırsquoya Tuumlrk Sanatında İkonografik Motifler İstanbul Kabalcı Yayınevi 2004 s 18 36 Tucker T G A Concise Etymological Dictionary of Latin M Niemeyer Halle (Saale) 1931 aktaran Online Etymology Dictionary (Ccedilevrimiccedili) httpwwwetymonlinecom 6 Aralık 2008 sacred maddesi Ayrıca bkz Klein 1966 s 1371 ve Partridge Eric Origins A Short Etymological Dictionary of Modern English Routledge London and New York 2006 s 2846-48 37 Douglas 1966 s 10
96
daha da netleşiyor agoj ve agioj kelimelerinin akrabalığını (soumlzluumlkler kelimelerin
aynı olduğunu soumlyluumlyor)38 goumlz oumlnuumlnde bulundurursak kutsal olanın aynı zamanda
kirli oluşu etimolojik olarak accedilıklığa kavuşacaktır Agos da hagios gibi iki farklı
anlamı aynı anda iccedilerir Her iki kelimede de hem temizliği hem kirliliği hem
kutsallığı hem de laneti ifade eden anlamlar mevcuttur Yeri gelmişken Antigonersquoden
bir oumlrnek verilebilir 255 dizede agos kelimesi ldquolanetrdquo anlamına yakın olarak
kullanılmıştır Jebb bu satırı yorumlarken agosrsquoun bu satırdaki kullanımını şu
şekilde tanımlar ldquoBir cesedi toprakla oumlrtmeden geccedilmesi yuumlzuumlnden kişiye bulaşan
guumlnahrdquo39 Guumlngoumlr Dilmen ccedilevirisinde dize şu şekildedir ldquohellipince bir kat toprak
serpmişler uumlstuumlne cenabetlikten kurtulsun diyerdquo40 Guumlngoumlr Dilmen agos karşılığı
olarak cenabetlik kelimesini tercih etmiş daha oumlnce yukarıda tartıştığımız uumlzere ccedilok
yanlış bir ccedileviri sayılamaz bu Oumlluuml goumlmuumllmemiş olmasıyla cenabet durumdadır
Jebbrsquoin accedilıklamasıyla birlikte duumlşuumlnduumlğuumlmuumlzde oumlluumlnuumln cenabetliğinin bulaşıcı bir
guumlnahlanet olduğu goumlruumllebilir Yine benzer şekilde 775 satırda Kreon Antigonersquoyi
kapatacağı zindandan soumlz ederken sadece miasmarsquodan kurtulacak kadar yiyecek
koyacağını bu yiyeceğin de kendisinin kefareti (agos) olacağı belirtir
Bir lokma yiyecek atacağım oumlnuumlne fazla değil o da kefaretim olsun kent temizlensin bu lekeden [775-6]
Goumlruumllduumlğuuml gibi bu kez agos kefaret yani guumlnahın bedeli guumlnahı temizleyen kurban
anlamlarında kullanılır
Freud toplumlarda goumlruumllen tabuların koumlkenlerini tartıştığı Totem und Tabu (Totem ve
Tabu) adlı eserinde soumlzcuumlğuumln muğlak anlamı uumlzerinde durur
38 agioj (hagios) A Tanrılara adanmış tanrılar iccedilin ayrılmış (I) İyi anlamda kutsal dinsel muumlbarek temiz kişi ya da şeyler (II) Koumltuuml anlamda lanetli melun iğrenccedil agoj (agos) A Dinsel korku (1) Kirlilik guumlnahkacircrlık somut anlamda lanetlenmiş şey ya da kişi (2) Kefaret kurban B İyi anlamda huşu duymak saygıyla karışık korku duymak Bkz Liddell amp Scott 1996 s 9 ve 14 Agos ve hagios kavramlarının hem etimolojik hem de anlambilimsel olarak aynı koumlkten geldikleri ve aynı durumlara referans verdiklerine ilişkin ayrıntılı bir tartışma iccedilin Bkz Vernant Jean-Pierre Eski Yunanrsquoda Soumlylen ve Toplum Ccedilev Mehmet Emin Oumlzcan İstanbul İmge Yayınevi 1996 s 128-133 39 Jebb R C Sophokles The Plays and Fragments Part III Antigone Second Editions Cambridge University Press 1891 s 57 40 Sofokles 1997 sat254-255
97
lsquoTabursquo Polinezyaca bir soumlzcuumlktuumlr Soumlzcuumlğuumln tam bir ccedilevirisini yapmak bizim iccedilin guumlccedil ccediluumlnkuuml soumlzcuumlğuumln tam karşılığı olan bir kavrama artık sahip değiliz Tıpkı Polinezyalıların tabusu gibi olan sacer soumlzcuumlğuuml antik Romalılar arasında hala geccedilerliydi Yunanlıların lsquoagojrsquo İbranicirclerin lsquokadeshrsquo soumlzcuumlkleri de Amerika Afrika (Madagaskar) ve Kuzey ve Orta Asyadaki birccedilok topluluk tarafından kullanılan benzer soumlzcuumlklerde olduğu gibi Polinezyalıların lsquotabursquo soumlzcuumlğuumlyle ifade ettikleri anlamın aynısına sahipti Goumlrduumlğuumlmuumlz kadarıyla lsquotabursquonun anlamı iki zıt youmlnde farklılaşır Bizim iccedilin soumlzcuumlk bir yandan lsquokutsalrsquo [sacred heilig] lsquokutsanmışrsquo [consecrated geweiht] diğer yandan da lsquotekinsizrsquo [uncanny unheimlich] lsquotehlikelirsquo [dangerous gefaumlhrlich] lsquoyasakrsquo [forbidden verboten] kirli [unclean unrein] anlamlarına gelmektedir 41
Yukarıdaki birccedilok oumlrnekte olduğu gibi guumlnluumlk dilde tabunun da anlamı daraltılmıştır
ve sadece ldquoyasaklanmışrdquo olan şeyleri anlatan bir soumlzcuumlk olarak kullanılmaktadır
Oysa Freudrsquoun da ortaya koyduğu gibi soumlzcuumlğuumln ldquokutrsquo lsquokutsalrsquo gibi farklı anlamları
bulunmaktadır
Freud tabunun anlamının ikili yapısını arzulama kaccedilınma ikilemi olarak accedilıklar
Toplumlarda tabunun ortaya ccedilıkmasının en temel nedeni sınır aşımının engellenmesi
ihtiyacıdır Ccediluumlnkuuml Freudrsquoa goumlre tabulaşan şeyler ya da eylemler bir yandan en fazla
zevk veren niteliğe de sahiptir42 Buna goumlre sosyalleşme suumlrecinde ccedilocuğa bazı şeyler
yasaklanır Bu yasaklar ccedilocukta koumlkluuml bir hal alır diğer taraftan bu suumlreccedil tamamen
bireysel olarak deneyimlendiğinden duygusal ve belirsiz bir durumdadır Her
yasaklama bir taraftan arzunun da doğmasına neden olmakta boumlylece sınır aşımı ile
ilgili olarak belirsiz bir durum ortaya ccedilıkmaktadır Yasak olan şey sınırın oumltesinde
olan şey potansiyel olarak kirletici bir guumlcuuml olan şey aynı derecede ccedilekiciliğe sahip
olarak arzuya neden olmaktadır Burada dengeyi bulmak oldukccedila zordur43
Freud tabu duumlşuumlncesinin kaynağında mana benzeri buumlyuumlluuml bir guumlcuumln varlığına
duyulan inancın yattığını soumlyler44 Mana daymonik bir guumlccediltuumlr ve onun her zaman
41 Freud Sigmund Totem and Taboo Some Points of Agreement between the Mental Lives of Savages and Neurotics Tr James Strachey London Routledge 2001 s 21 Freudrsquoun bu pasajda kullandığı Almanca terimler 1991 Almanca baskısından alınmıştır Bkz Freud Sigmund Totem und Tabu einige Uumlbereinstimmungen im Seelenleben der Wilden und der Neurotiker Frankfurt am Main Fischer Taschenbuch Verlag 1991 s 66 42 Freud 2001 25 43 Bkz Jenks 2003 s 45-46 44 Freud 2001 24
98
kontrol edilebilmesi guumlccediltuumlr Tabu olan bir şeye dokunan ya da tabu yasağını kıran
kişi de doğrudan doğruya tabu olur Ccediluumlnkuuml tabudaki bu buumlyuumlluuml guumlccedil bulaşıcıdır
Tabu sayılan kimseler ve şeyler elektriklenmiş eşyaya benzetilebilir Bunlar oumlyle buumlyuumlk bir guumlccedil kaynağıdırlar ki sahip oldukları elektrikleri temas yoluyla nakledilebilmektedir ve eğer bu elektrik guumlcuumlnuumln boşalmasına neden olan canlı dayanıklı değilse uumlzerinde yıkıcı bir etki accedilığa ccedilıkabilir45
Freud tabudaki bu ldquobulaşıcırdquo ve ldquoyıkıcırdquo guumlcuumln insanlardan uzaklaştırılabilmesi iccedilin
bazı kefaret toumlrenlerinin yapıldığını belirttikten sonra tabuları geccedilici ve kalıcı olarak
sınıflandırmayı oumlnerir Buna goumlre kalıcı tabular din adamları başkanlar oumlluumller ve
buumltuumln bunlara ilişkin her şeyi kapsamaktadır Geccedilici tabularsa aybaşı ve lohusalık
gibi veya avlanma ya da bir sefer oumlncesi ve sonrası savaşccedilıların durumunda olduğu
gibi belirli durumlarda karşımıza ccedilıkabilmektedir46
Kolayca goumlruumllebileceği uumlzere buumltuumln bu kişiler ve durumlar ikili anlama sahiptirler
Kutsal ve kirli olanın aynı olduğuna daha doğrusu kirliliğin ve bulaşıcılığın ndash
eşzamanlı olarak- kutsal olanın oumlzuumlnde bulunduğuna ilişkin ccedileşitli kuumlltuumlrlerden bolca
oumlrnek verilebilir Oumlrneğin Douglas Hintlilerin kutsal olan ile olmayan ve kirli ile
temiz arasında mutlak bir karşıtlık duumlşuumlnmediklerini belirtir Hintliler bunların
goumlreceli kategoriler olduğunu bilmektedirler birisi iccedilin temiz olan başkası iccedilin kirli
olabilmektedir47
Yahudilerin domuza ilişkin uygulamaları konusunda James Frazerrsquoın yorumları daha
accedilıklayıcı olabilir Frazer Yahudilerin ne domuz yediklerini ne de onu
oumllduumlrduumlklerini belirttikten sonra domuzun yenmemesini onun lsquopisrsquo bir hayvan olarak
algılanışına ama oumllduumlruumllmemesini ise hayvanın lsquokutsalrsquolığına bağlar48
Frazerrsquoin yine domuza ilişkin bu kez eski Mısırrsquodan verdiği oumlrnek daha da
aydınlatıcıdır
45 Freud agy 46 Freud agy 47 Douglas 1966 s10 48 Frazer 1992 s 55
99
Eski Mısırrsquoda domuzdan pis ve iğrenccedil bir hayvan olarak nefret edilmektedir Birisi domuza dokunacak olsa elbiseleriyle birlikte kendini nehre atarmış Domuzun suumltuumlnuuml iccedilmenin cuumlzam bulaştıracağı duumlşuumlnuumlluumlrmuumlş Mısırrsquoın yerlileri olmalarına rağmen domuz ccedilobanlarının tapınaklara girmesi yasaktır Bu yasak yalnızca onlara uygulanmaktaydı Hiccedil kimse domuz ccedilobanlarından kız almıyor ve vermiyordu ccedilobanlar yalnız kendi aralarında evlenebiliyorlardı Ama Mısırlılar yılda bir kez Ayrsquoa ve Osirisrsquoe domuz kurban ederler ve etmekle de kalmayıp etini de yerlerdi49
Hem kutsal hem de agos kelimelerinin ldquobulanıklığırdquondan soumlz eden Jean-Pierre
Vernant da Louis Moulinierrsquoin Antik Yunanrsquodaki kirlilik ve temizlik duumlşuumlncesini
araştırdığı kitabını yorumlarken Moulinierrsquoin kirlilik fikrini tam olarak
kavrayamadığını ccediluumlnkuuml Yunanlıların farklı kozmolojilerinin farklı duumlşuumlnce
yapılarının bulunduğunu goumlzden kaccedilırdığını belirttikten sonra kirlilik duumlşuumlncesinin
V yuumlzyıldaki algılanışına dair genel bir tablo ccedilizer
Kir hem maddi bir leke hem de goumlruumlnmez bir varlık olarak ortaya ccedilıkmaktadır Hem oumlzneldir hem nesnel insanın hem iccedilindedir hem de dışında Hem neden hem de sonuccedil olarak goumlruumlnmektedir salgına yol accedilan şey ve salgının yol accediltığı şeydir Kıyana [katile] ilişkindir kıyanın kendisidir kurbana ilişkin olduğu kadar onun oumlccedil duumlşuumlncesidir de Bu kadar ccedilelişkili youmlnleri olan bir duumlşuumlnceyi nasıl kavrayabiliriz50
Vernantrsquoın Moulinierrsquoe getirdiği en buumlyuumlk eleştiri Moulinierrsquoin dinsel bakışının
olmayışıdır Kirlilikten kutsallığa saflıktan lanetliliğe doğru bu hızlı geccedilişkenliğin
ldquomantıksal ccedilelişmezlikrdquo ilkesiyle accedilıklanabilir bir yanı elbette olamaz Vernant
Moulinierrsquoin accedilıklamasını tutarlılaştırmak adına kirlilik duumlşuumlncesinin metafizik
boyutunu goumlrmezden geldiğini hatta reddettiğini ama bu ihmal ve goumlrmezden gelişin
konuyu dar bir alana sıkıştırdığını soumlyler Kirlilik Homeros metinlerinde de
Hediodosrsquoun oumlğuumltlerinde de salt maddi olmanın oumltesinde anlamlar taşımaktadır
Oumlzellikle V yuumlzyıla gelindiğinde toplumsal değişimin bir sonucu olarak kirlenme
ve temizlik kutsallık ve lanet daha sıklıkla ilgilenilen bir konu haline gelir Boyutları
genişler maddi olanın oumltesinde oluşu daha accedilık bir şekilde goumlruumlluumlr Buumltuumln tragedya
metinleri bize herhangi bir kirliliğin metafizik guumlccedillerle bağlantılı olduğunu ccedilok accedilık
bir şekilde vurgular Antik Yunanrsquoda kirlilik daimonrsquola bağlantılıdır daha doğrusu
daimonik bir olgudur Kirlenme ile ilgi toumlrenlerin daima yıkama arıtma yakma atma
49 Frazer 1992 s 56 50 Vernant 1996 s 120
100
ve uzaklaştırma gibi maddi unsurları bulunuyorsa bunun nedeni Yunanlılar iccedilin
kirliliğin maddi bir mesele olmasından değil daimonrsquoların somut nesnelerde accedilığa
ccedilıktığına duyulan inanccediltan kaynaklanır Tıpkı buumltuumln tanrıların somut olarak
kendilerini goumlstermeleri gibi (oumlrneğin Hephaistosrsquoun ateşte Zeusrsquoun şimşekte)
daimonrsquolar gibi ruhani varlıklar da somut şeylerde zuhur ederler Kan lekesi katil
accedilıkta kalmış ceset vb daimonrsquoların goumlruumlnuumlr olduğu yerlerdir
Tanrısal [olan] ister yoğunlaşmış ister dağınık ister aşkın ister iccedilkin olsun ancak accedilığa vurumlarında kavranır Varlığını accedilığa vuran belirtilerle asla buumltuumlnuumlyle karışmadığı da doğrudur Kendi iccedilindeyken bile hep kendinin oumltesindedir Kısaca uzaklık az ya da ccedilok goumlruumllebilir51
Antik Yunan tanrılarını ya da daimonik guumlccedilleri kavramamızdaki en buumlyuumlk guumlccedilluumlk
budur Buguumlnkuuml semavi dinlerin kozmolojisiyle Antik Yunan duumlnyasına baktığımız
iccedilin temelde de tanrılar evreniyle insanlar evrenini iki ayrı duumlzlem olarak
duumlşuumlnmeye meyilli olduğumuz iccedilin Yunan kuumlltuumlruumlnuuml anlamada derin bir hata
yapıyoruz52 Yunan tanrıları ccedileşitlidir herhangi biri bir diğerini reddetmez yok
saymaz hemen her yerde kendilerini maddileştirerek goumlruumlnebilirler goumlruumlnmeden de
varlıklarını hissettirebilirler bir insanın bir hayvanın ya da bir eşyanın iccediline girip
ccedilıkabilirler Dolayısıyla kirliliğin de kutsallığın da hem maddi hem de manevi iki
boyutu vardır
Oumlrneğin cinayet durumlarında miyasma cinayetle ilgili her varlık ya da nesnede ete kemiğe buumlruumlnuumlr katil silah kan kurban eğer ağır succedilun doğrudan kutsal şeyleri aşağılamayla ilgili bir oumlzelliği varsa arı olmama loimoj [loimos] biccedilimi altında buumltuumln uumllkeye bile yayılabilir Verimsiz toprak kısır hayvanlar ucube bebekler Yani daimwn [daimon] guumlcuumlnde nesnelleşen şey duumlzene kutsala saygısızlık saldırısı ile bozulan ister geniş ister dar olsun insanların ilişkileri toplumsal acunsal ilişkiler
51 Vernant 1996 s 126-127 52 Yunan duumlnyasındaki inanccedilların ccedilokluğu ve ccedileşitliliği konusunda Walter Burkert şoumlyle diyor ldquoTek tanrılı dinlerde kendini tanımlama ve bir dini oumltekine goumlre sınırlama fazlasıyla bilinccedilli bir vurgu taşırken Hristiyanlık oumlncesi ccedilağda genelde yeni ve yabancı tanrılar oumlzelde de gizemler kurumu dahil ccedileşitli tapı biccedilimleri arasında bir dışlama soumlz konusu değildi birbirleriyle uyuşmasalar da tek bir ilkccedilağ dini iccedilinde toplanan başka başka biccedilimler eğilimler ya da seccedilenekler olarak boy goumlstermişlerdirdquo Burkert Walter İlkccedilağ Gizem Tapıları Ccedilev Bahadır Sina Şener İstanbul İmge Yayınevi 1999 s 16
101
dizgesidir Koumlken bakımından kirliliğin ccedileşitli somut biccedilimleri iccedilinde goumlsterdiği şey işte bu duumlzensizliktir53
Vernant L Gernetrsquoden yaptığı alıntıda aynı anda insanın hem dışında hem de iccedilinde
yer alan yıkım guumlccedilleri olarak hybris ve atersquoyi tanımlarken benzer bir iki boyutluluğu
goumlsterir54 Hybris de Ate de hem insanı yıkıma suumlruumlkleyen guumlccedillerdir hem yıkımın
nedenidir hem de yıkımın kendisidir Bu guumlccediller tanrıların goumlnderdiği ya da neden
olduğu soyut guumlccedillerdir kişinin bedenine girdikten sonra maddileşirler ndashoumlfke ya da
şiddet biccediliminde somutlaşarak- goumlruumlnuumlr olurlar
Rasyonel aklın onu kavrayabilmesindeki en buumlyuumlk guumlccedilluumlk kirliliğin hem maddi hem
de manevi boyutunun bulunmasıdır Rasyonel akıl ayırarak duumlşuumlnmeye eğilimli
olduğundan dinsel inanccedilsal bir kirlenme ile somut-maddesel kirlenmeyi birbirinden
ayrı olarak kavramaya ccedilalışır Oysa Antik Yunan gibi kategorilerin suumlrekli birbirine
temas potansiyelinde bulunduğu kuumlltuumlrlerde maddi ile manevi ayrımını yapmak
oldukccedila zordur kirlilikle bağlantılı olarak lanet ve kutsal da aynı muğlacircklık niteliğini
goumlsterirler ve anlamları suumlrekli değiştiğinden her bakımdan tehlikelidirler
İnsan goumlvdesinde dolaşan kan pis değildir Kan insanın iccedilindeki dirimdir Ancak toprağa aktığında toprağa bulaştığında bunları pisletir kirletir Peki neden oumltuumlruuml Buumltuumlnuumlyle olumlu anlamda lekelediği kapladığı iccedilin mi Ama bir merhem bir far ya da bir giysi de bedeni kaplar Bedeni kirletmez Kurban edilen hayvanın sunağın uumlzerine akan kanı da kirletmez ndashtam tersine sunağı kutsar Kanın hem bir pislik hem de bir kirlilik olarak goumlruumlnmesinin nedeni belli koşullarda aktığında (oumlzellikle toza bulanan kan to luqron) cinayet oumlluumlm demek oluşu dirime karşı yaşayanlar iccedilin tehlikeli bir gerccedileklik alanına ilişkin olmasıdır İnsan goumlvdesindeki toz ile ccedilamur elbette lumatalsquodır tanrıya youmlnelmeden oumlnce bunları temizlemek gerekir Ccediluumlnkuuml toprak cesetleri oumlrtmek iccedilin yaratılmıştır55
Vernantrsquoın yukarıdaki soumlzlerinden accedilıkccedila anlaşılabileceği uumlzere kirliliği oluşturan
temel durum birbirinden ayrı durması gereken kategorilerin birbirine temasıdır Bu
ccedilerccedilevede oumlluumlleri oumlrterek cesedi arıtma goumlrevi goumlren toprak yaşayan bir bedende
kirlilik yaratacaktır (Eğer rituumlel kontroluuml yoksa oumlrneğin İslamrsquodaki teyemmuumlm
abdesti almak gibi) Dolayısıyla kirliliği pisliği oluşturan şeyin kategorilerin rituumlel
53 Vernant 1996 s 127 54 Vernant agy 55 Vernant 1996 s 124
102
dışı teması olduğu rahatlıkla soumlylenebilir Ccediluumlnkuuml oumlzuuml itibariyle kirli olan bir şey
yoktur Hesiodosrsquoun İşler ve Guumlnlerrsquoin oumlğuumltler boumlluumlmuumlnde56 verdiği bazı kirlenme
oumlrneklerinde bunu kolaylıkla goumlrebiliriz Hesiodos ldquogeceleri yolda ya da yolun
dışında işemerdquo(728) derken yaptığı vurgu idrarın kirli oluşuna değildir onun
oumlğuumlduumlnuumln gerekccedilesi gecelerin ldquotanrılara aitrdquo olmasıdır tanrılar her yerde olabilir
dolayısıyla oumlluumlmsuumlzlere ait olan bir alana saygısız bir temas riski vardır ldquoCenaze
doumlnuumlşlerinde ccedilocuk yapmardquo(735) tavsiyesi ise Proto-Tuumlrklerin cenaze sonrası
uygulamalarını hatırlatır sadece bir boş inanccedil değildir bu oumlluumlmle yaşamı birbirinden
ayrı tutma birbirine temas etme tehlikesini engelleme ccedilabasıdır
Boumlylece kategorilerin birbirine temasında kirliliğin ortaya ccedilıktığını ama aynı
zamanda soumlz konusu kirliliğin anlamının da bulunduğu pozisyon sonucu
muğlacircklaştığını goumlrduumlk Bulunduğu pozisyon sonucu ccediluumlnkuuml kategorilerin birbirine
temas ettiği ldquoeşikrdquote yer almasıyla kirlenmiş olan aynı anda temiz olabilmekte
lanetli olan da kutsallığın niteliklerini barındırabilmektedir
Aynı zamanda hem kirlilik hem de kutsallık biccedilimleri olarak beliren doğauumlstuuml gerccedilekliklerin olabileceği boumlylece daha iyi anlaşılabilmektedir Dinsel duumlşuumlncenin bakış accedilılarından birinde kutsal bir guumlcuumln ldquoarılığırdquo aslında onu koruyan yasakların sayısı kesinliğiyle oumllccediluumlluumlr Bu arılığın pekiştiği zamanlarda bile tanrıların insanlarla bağlantılarında kutsala saygısızlıkla ilgili kirlilik yaratma fırsatları artmaktadır Ama bu artışın sonunda karşıt arı ile kirlenmiş kutupları birleşmekte birbirlerine karışmaktadır[hellip] Oumlyleyse kusursuzca arı bir kutsallık bize buumltuumlnuumlyle iğrenccedil gelebilir ccediluumlnkuuml onunla her tuumlr bağlantı bizi agosrsquouna teslim edecek bir kirlilik biccedilimi kazanabilir 57
Vernantrsquoın bu konuda verdiği en guumlzel oumlrnek oumlluumlm durumudur Ceset ifadesini
kullandığımızda oumlluumlmuumln buumlyuumlk bir kirlilik kaynağı olduğunu vurgularız Ancak
onunla temasın Vernantrsquoın doğru bir ifadeyle belirttiği gibi iki youmlnuuml vardır Hem
ceset ona temas edeni kirletmekte hem de oumlluumlmuumln arındırıcılığı cesedi kutsadığı iccedilin
ona temas eden kişi de kutsallaşmaktadır Cesedin temiz oluşunu Vernant şoumlyle
56 Hesiodos ldquoİşler ve Guumlnlerrdquo sat 725-760 57 Vernant 1996 s 130
103
accedilıklıyor ldquoKirlilik buumltuumln varlığı dışarıda hiccedilbir şey bırakmadan kaplayacak kadar
buumlyuumlk olduğunda artık kirlilik değil kutsallıktırrdquo58
Vernantrsquoın bu accedilıklamasında iki noktayı accedilmak gerekiyor Birincisi kirlilikten
kutsallığa geccedilişin kirliliğin miktarına bağlı olarak gerccedilekleştiği konusu şuumlphelidir
Kirliliğin yeteri kadar ldquobuumlyuumlkrdquo olmadığı bir ceset oumlrneğinde olduğu gibi her yeri
kaplamadığı durumlarda da kutsallığın goumlruumllebildiğini biliyoruz Oumlzellikle vuumlcuttan
ccedilıkan sıvılarla ilgili oumlrneklerde bunu goumlrmuumlştuumlk bir başka oumlrnek verelim Birccedilok
kuumlltuumlrde aybaşı kanının nedenini olarak ay goumlsterilir Yani ay inanışa goumlre kadınlara
tecavuumlz eder akan kan da bir tuumlr ccedilocuk duumlşuumlrmedir Aristoteles gibi birccedilok ilkccedilağ ve
ortaccedilağ duumlşuumlnuumlruuml de ceninin aybaşı kanamasının kesilmesinden sonra doumllyatağında
kalan bu kandan oluştuğuna inanırdı59 Aybaşı kanının doğurucu ve yaratıcı bir guumlccedil
olarak algılanışı bazı rituumlellerde de accedilıkccedila goumlze ccedilarpmaktadır Antik Yunan ve birccedilok
kuumlltuumlrde tarlalardaki ekinin verimliliğini artırmak iccedilin aybaşı goumlren kadınların
eteklerini kaldırarak tarlada veya tarla etrafında gezdikleri soumlylenir60 Ama diğer
taraftan aybaşı kanının doğurgan guumlcuumlne duyulan bu inanca karşın acircdet goumlren
kadınlar adam oumllduumlrmuumlş ya da bir oumlluumlye dokunmuş kadar kirli sayılırlardı
ccediloğunlukla acircdet doumlnemi boyunca izole edilirler oumlzellikle erkeklerin onlara
dokunmaları son derece tehlikeli olarak goumlruumlluumlrduuml61 Bu konuda benzer onlarca oumlrnek
goumlsterilebilir Kirlilik ya da kutsallık iki boyutlu (aslında ccedilok youmlnluuml) durumlardır
birbirlerini aynı anda iccedilerirler ve dışlarlar Dolayısıyla kirliliğin ldquoartmasırdquo kutsallığa
geccediliş anlamına gelmez Bu geccediliş bir kirlenme ldquoderecesirdquo olmaktan ziyade rituumlelle
olan ilişkiye bağlıdır Yani bir şey rituumlelin kontroluumlnde ise ldquoson derece kirlirdquo bile olsa
temiz ve kutsal olarak goumlruumllecektir Eğer rituumlel uygulanmamışsa soumlz konusu şey
herhangi bir rituumlelin parccedilası değilse ve ve ya eksik kalmış tamamlanamamış ya da
yanlış uygulanmış bir rituumlelin unsuruysa kirlilikten kutsallığa geccediliş soumlz konusu
olmayacaktır Vernantrsquoın soumlzlerinde accedilıklık getirilmesi gereken ikinci nokta da bu
58 Vernant agy 59 Bkz Thomson George Tarihoumlncesi Ege Eski Yunan Toplumu Uumlstuumlne İncelemeler C I Ccedilev Celal Uumlster İstanbul Payel Yayınevi 1995 s 233-235 60 Bkz Thomson 1995 s 229 61 Bu konuda bkz Douglas 1966 s 75 217 218 Thomson 1995 s 231 232
104
geccediliş meselesiyle ilgilidir Kirlilikten kutsallığa ya da tersi youmlnde bir ldquogeccedilişrdquo fiziksel
bir değişim ya da doumlnuumlşuumlmuuml iccedilermez durum bir ccedileşit adcılıkla (nominalizmle)
accedilıklanabilir
Kategorilerin etkileşimli olduğu toplumlarda rituumlelin ne kadar oumlnemli bir rol
oynadığını anlayabiliyoruz O kadar ki bazen topluluk iccedilin tabu olan ccediloğu zaman da
lanetlenerek toplum dışına atılma ya da oumlluumlm cezası gibi ağır cezalara
huumlkmedilebilecek durumlar bir rituumlel eşliğinde kutsayıcı bir hal alabilmektedir
Oumlrneğin Avustralya Arnhemland Aborjinleri bereket iccedilin ya da herhangi bir olayın
başlangıcında yaptıkları toumlrenlerini ayinsel bir ccediliftleşmeyle sonlandırırlar ve eğer ki
bu ccediliftleşme başka zamanlarda birleşmeleri yasaklanmış kişiler arasında olursa
rituumlelin ccedilok daha etkili olacağına inanırlar62
Hiccedil şuumlphesiz cinsellik buumltuumln toplumlarda hem verimlilik uumlreme ccediloğalma gibi
yaşama ilişkin uumlretici ve var edici guumlccedilleri ifade ederken aynı derecede yıkıcı tehlikeli
ve kirletici anlamlarla birlikte goumlruumlnuumlr Onun en temel oumlzelliği kamusal alandan ayrı
bir uzamda gerccedilekleştirilmesi iccedilin oumlzel bir itinam istemesidir Tıpkı bazı rituumlellerde
(oumlrneğin sadece erginlenmişlere accedilık olan sınırlı toumlrenlerde) olduğu gibi gizli olmak
zorundadır Gizliliğin bozulması kirlenme demektir Aynı şekilde cinsellik ancak
toplumun sınırlarını ccedilizdiği cinsler arasında ve kurallara uygun gerccedilekleşirse temiz
kalabilir Aksi taktirde kirlilik baş goumlsterecektir Oumlrneğin ensest Bushongrsquolar
arasında da kirletici olarak duumlşuumlnuumllmekte fakat krallarının kutsama toumlrenlerinin bir
parccedilası bir ensest rituumlelinden oluşmaktadır63 Bunun nedeni olarak iki gerekccedile
goumlsteriyor Douglas birincisi kirin kendisinin bir yanıyla uumlretici bir guumlce sahip
olmasıdır ki bunu yukarıda accedilıklamaya ccedilalışmıştık Douglasrsquoın ortaya attığı ikinci
neden ise şu ana kadar yaptığımız tartışmaların tersten bir okuması niteliğinde
ldquoFarklılığın bittiği yerde kirlenme de yokturrdquo diyor Douglas64 Ccediluumlnkuuml ona goumlre
kirlilik aklın farklılaştırma etkinliğinin bir sonucudur duumlzenin bir yan uumlruumlnuumlduumlr
62 Berndt Ronald Kunapipi A Study of an Australian Aboriginal Religious Cult Melbourne 1951 p 49 Aktaran Douglas 1966 s 108-109 63 Douglas 1966 s 197 64 Douglas 1966 s 198
105
Eğer ki ensest oumlrneğimizde olduğu gibi bir duumlzensizlik kontrol altında yapılıyorsa
farklılığın ldquoyokrdquo sayılabileceği duumlşuumlnuumllebilir Bu durumu Dionysos rituumlellerinde de
goumlrmek muumlmkuumlnduumlr Bakkhalar oyununu bu accedilıdan tartışmak yerinde olacaktır
Tam da bu noktada hem kirlilik hem de kutsallık problemini aynı anda iccedileren ama
bir taraftan da Antik Yunanrsquoda muğlacircklık meselesini anlamamızı kolaylaştıracak bir
kavram olarak pharmakon soumlzcuumlğuuml uumlzerinde durmanın uygun olacağını duumlşuumlnuumlyoruz
25 Pharmakon
Platonrsquoun Phaidros diyalogunda Sokrates tarafından anlatılan bir hikaye vardır
Hikayeye goumlre Mısırrsquolı bir tanrı olan Theuth sayıları hesaplamayı geometriyi ve
astronomiyi tavla oyununu ve en oumlnemlisi de yazıyı bulmuştur [icat etmiştir]
kendisinden onay almak uumlzere baş tanrı olan Amonrsquoun [Thamus] yanına varır Buumltuumln
bu sanatları Mısırlılara tanıtmak gerektiğini ccediluumlnkuuml bu icatların insanlar iccedilin faydalı
[pharmakon] olacağını soumlyler Theuth her bir icadı iccedilin birer değerlendirme
yaptıktan sonra sıra yazıya gelir
Ey Kral dedi Theuth işte bir bilgi (to mathema) ki bunun sayesinde Mısırlılar daha bilgili ve kendi geccedilmişlerini hatırlamaya daha istidatlı olacaklar Belleğin de bilgilendirmenin de devası (pharmakon) bulundu65
Ccedilalışmamızın birinci boumlluumlmuumlnuumln sonunda accediltığımız techneacute tartışmasını yeniden
hatırlarsak burada baş tanrıya sunulan yazının bir techne olduğunu kolaylıkla
goumlrebiliriz Ama tıpkı Heideggerrsquoin techneacutersquonin oumlzuumlnde varolduğunu iddia ettiği
muğlacircklık gibi burada sunulan techneacutersquonin yazının ya da pharmakonrsquoun da
muğlacircklığı ortaya ccedilıkacaktır Theuthrsquoun yazıyı sunma biccedilimi yazının olumlu
niteliklerin ardı ardına sıralanmasıdır Oysa Tanrı Amonrsquoun cevabı yazının tam tersi
niteliklerinin de olduğunu goumlsterir
İşte bu bilgiyi elde etmenin sonucu harfleri oumlğrenenler artık belleklerini işletmeyecekleri iccedilin ruhları unutkan olacaktır Yazıya guumlvendikleri iccedilin etraflarındaki şeyleri dışarıdan yabancı izler sayesinde hatırlamaya ccedilalışacaklar iccedilerden kendi kendilerine hatırlayacakları yerde O halde sen bellek iccedilin değil hatırlama iccedilin bir deva buldun Oumlğrenime gelince sen oumlğrencilerine ancak hakikate
65 Platon Phaidros sat [274ce]
106
benzer şeyleri (doxan) oumlğretirsin hakikatin kendisini (aletheian) değil Bunlar senin harflerin sayesinde oumlğretimsiz kalmalarına rağmen gırtlaklarına kadar bilgiye goumlmuumllduumller mi ccediloğu zaman hiccedilbir şeyi duumlruumlst duumlşuumlnemedikleri halde kendilerini binlerce şey hakkında huumlkuumlm vermeye yetkin sanacaklardır [274e 275b]
Techneacutersquonin oumlzuumlndeki ikiliği muğlacircklığı goumlrebiliyoruz Burada aynı şey (yazı) hem
hatırlamaya hem de unutmaya meydan vermektedir Bilgiyi arttırabildiği gibi aynı
zamanda azaltmaktadır da Baş Tanrının cevabıyla ortaya ccedilıkmaktadır ki pharmakon
hastalığı tedavi etmemekte hastayı daha fena yapmaktadır Burada Platonrsquoa goumlre
tehlikeli gizil bir guumlccedil vardır Bu yuumlzden yazı bu muğlacirck niteliğiyle tıpkı resim goumlz
yanılmaları ve her tuumlrluuml mimetik teknikler gibi kendilerine şuumlpheyle yaklaşılmaları
gereken şeylerdendir Derridarsquoya goumlre Platonrsquoun Phaidrosrsquota yapmaya ccedilalıştığı şey
ldquopharmakonrdquo tuumlruumlnden olguların muğlacircklığını kontrol etmeye ccedilalışmaktır
[hellip] Platon kralın ağzından bu muğlacircklığı zaptetmeye ve onun tanımını yalın keskin ccedilizgilerle birbirinden ayrılmış iyi ve koumltuuml iccedileri ve dışarı doğru ve yanlış oumlz ve goumlruumlnuumlş gibi karşıtlıklar iccediline sokarak bu muğlacircklığın uumlstuumlnde egemenlik kurmaya ccedilalışır Kralın yuumlce yargısının gerekccedileleri yeniden okunursa bu karşıtlıklar dizisi tekrar bulunacaktır Pharmakon ya da arzu ederseniz yazı oumlyle bir yere koyulmuştur ki hep bir daire ccedilizer durur yazı bellek iccedilin yalnızca goumlruumlnuumlşte iyidir hareketi sayesinde belleğin doğru olanı bilmesinde ona iccedilerden yardım etmeye muktedirmiş gibi goumlruumlnuumlr Fakat doğrusu yazı oumlzsel olarak koumltuumlduumlr belleğe dışsaldır bilim değil kanaat uumlretir bunlar doğru kanaatler değil goumlruumlnuumlşle ilgili kanaatlerdir Pharmakon kendisini doğru gibi goumlsteren bir goumlruumlnuumlşler oyunu uumlretir66
Pharmakon gibi hem ilaccedil deva hem de zehir anlamlarına gelen bir soumlzcuumlğuumln
karşıtlığın yalnızca tek bir yanına referans verecek şekilde ccedilevrilmesi doğru değildir
Soumlzcuumlk her kullanıldığı yerde Derridarsquonın deyişiyle oumlteki anlam(lar)ına da referans
vermekte ldquosoumlzcuumlğuumln iccedilinde sahnenin başka bir yerinderdquo soumlzcuumlk oumlteki anlamlarını
ldquoalıntılamakta nakletmekte ve okuyana sunmaktardquodır Fakat Derridarsquoya goumlre Platon
tam da bu karşıtlar arasındaki geccedilişgenliği durdurmaya ve sabitlemeye ccedilalışmaktadır
Platonizm muğlacircklığı kontrol etmeye ccedilalışan bir felsefedir67
66 Derrida Jacques Dissemination Tr Barbara Johnson The Athlone Press London 1981 s 103 Tuumlrkccedile ccedileviri Zeynep Direkrsquoe aittir Bkz Derrida Jacques ldquoPlatonrsquoun Eczanesirdquo Ccedilev Zeynep Direk Toplumbilim Jacques Derrida Oumlzel Sayısı Sayı 10 Bağlam Yayıncılık İstanbul Agustos 1999 s 75 67 Derrida 1981 s 98
107
Platonrsquoun muğlacircklık duumlşmanı olmasını anlamak kolaydır ccediluumlnkuuml uumlzerinde fazlasıyla
durduğumuz gibi pharmakon gibi soumlzcuumlkler hem kozmolojik duumlzenin temelinde
bulunmakta hem de bu duumlzenin ayrımlarını saflarını ve sınıflarını bulanıklaştırarak
sınırları ortadan kaldırarak geccedilişgenliği eşikleri hatırlatarak duumlzenin altını
oymaktadır
Kutsallıkla lanetliliğin kirlilikle temizliğin daimonlarla nasıl ilişkilendirildiğini
yukarıda tartışmıştık Lanetli bir varlığın kutsal bir duruma geccedilişi her an
muumlmkuumlnduumlr Oumlrneğin Theiresias goumlruumllmesi yasak olan bir şeyi ccedilıplak bir halde
yıkanan Athenarsquoyı goumlrduumlğuuml iccedilin lanetlenmiş ama goumlzlerindeki bu lanet aynı zamanda
ona kutsal bir goumlruumlş guumlcuuml de kazandırmıştır Nitekim iğrenccedil bir varlık olarak tasvir
edilen Oidipus Oidipus Kolonosrsquotarsquoda kutsallık mertebesine terfi eder Oidipus tam
bir pharmakosrsquodur Hem kirli hem temiz hem yıkıcı hem kurtarıcı hem lanetli hem
de kutsal Tragedyaların ilgi alanı işte bu tuumlrden bir muğlacirck boumllgedir
26 Rituumlelin Bunalımı
Antik Yunanrsquoda pharmakos ve katharmata adı verilen dinsel toumlrenlerin yapıldığı
bilinmektedir68 Her iki rituumlelin de temel duumlzenlenişi hastalık kirlilik koumltuumlluumlk
guumlnah uğursuzluk gibi tehlikelerin kentten uzaklaştırılması fikrine dayanır
Katharmatarsquoda bir nesnede birleşen bu koumltuumlluumlkler pharmakos ayininde bir insanda
toplanır Pharmakos bir guumlnah keccedilisidir Tıpkı muadili katharma gibi kent iccedilinde
koumlşe bucak dolaştırılır ve kentin buumltuumln koumltuumlluumlklerini kirini uumlzerine toplar (ya da
kirler ve guumlnahlar uumlzerine ldquoatılırrdquo) ardından da ya doumlvuumllerek oumllduumlruumlluumlr ya da kentten
kovulur
68 Bu konuda bkz Hughes Dennis D Human Sacrifice in Ancient Greece Routledge London New York 1991 s 139 vd Ayrıca bkz Frazer James George The Golden Bough A Study in Magic and Religion A New Abridgement from the Second and Third Editions Ed Robert Fraser Oxford University Press Oxford amp New York 1998 Bu edisyonda Altın Dalrsquoın 4 cildi bir araya toplanmıştır Normalde III cilt ldquoScapegoatrdquo bu kitapta III boumlluumlm olarak yer almaktadır Sayfalar 555-676 Burada oumlzellikle s 591 ve devamında Antik Yunanrsquodan guumlnahkeccedilisi oumlrnekleri sunulmaktadır
108
Antik Yunan tragedya kahramanını bu ccedileşit bir pharmakos ya da guumlnah keccedilisi gibi
yorumlama eğilimi yaygındır Oumlrneğin Freud tragedya kahramanını topluluğun
guumlnahlarını uumlzerinde toplayan bir ccedileşit ldquoguumlnah keccedilisirdquo olarak yorumlar
Benzer kıyafetli ve ortak bir isim taşıyan bir topluluk tek bir kişinin etrafını sarmış onun soumlzlerine ve davranışlarına goumlre hareket etmektedirler Bunlar koro ve kahramanı canlandıran oyunculardır [] Tragedyanın kahramanının acı ccedilekmesi gerekmektedir tragedyanın bu oumlzuuml guumlnuumlmuumlze kadar gelmiştir Tragedya kahramanı trajik succedil denilen ve nedenleri kolaylıkla anlaşılamayan ve bizim guumlnluumlk hayatımızda hiccedil de bir succedil olarak goumlrmeyeceğimiz bir succedilla itham ediliyordu Bu succedil kural olarak tanrısal ya da beşeri bir otoriteye karşı gelmeyi iccedileriyordu Koro kahramana sempatik duygularla eşlik ediyor onu yatıştırıyor ona arka ccedilıkıyor uyarıyor ve en sonunda cuumlret ettiği eylemden dolayı hak ettiği cezaya maruz kalınca onun iccedilin yas tutuyordu Fakat trajedinin kahramanı neden acı ccedilekiyordu Onun trajik succedilunun anlamı neydi [] Kahraman acı ccedilekiyordu ccediluumlnkuuml o ilksel [primal] babaydı o ilksel trajedinin kahramanıydı [] Trajik succedil ise koroyu kurtarmak iccedilin kendi uumlstuumlne aldığı bir succediltu [] Geccedilmişte aslında kahramanın acılarına neden olan koro uumlyelerinin kendileriydi oysa burada onlar sanki kahramanın ccedilektiği acıların nedeni kahramanın kendisiymiş gibi onun iccedilin uumlzuumllmekte ona karşı sempati duyguları goumlstermektedir Kahramana atılan succedil buumlyuumlk bir otoriteye karşı saygısızlık ve başkaldırı gerccedilekte koro uumlyelerinin kardeşler topluluğunun succediludur Boumlylece trajik kahraman kendi iradesine rağmen koronun kurtarıcısı olur69
Bu bir dereceye kadar doğrudur Eğer kahramanı bir ldquotemsil(ci)rdquo olarak goumlruumlyorsak
Freudrsquoun yukarıdaki duumlşuumlnceleri genel itibariyle tragedya iccedilin uygundur denilebilir
Tragedya kahramanını guumlnah keccedilisi rituumlelinin bir uzantısı gibi goumlrmek isteyenler
Freudrsquoun bu soumlzlerini kendilerine oumlnemli bir dayanak yapmaktadırlar Reneacute Girard da
bu duumlşuumlncelere yakın duran kuramcılar arasındadır70 O da tragedyaların belli bir
dereceye kadar geccedilmişte kalmış ya da bozulmuş bir rituumleli ima ettiğini kabul eder
Kahraman bir ccedileşit kurbandır Ama Girardrsquoın bu yorumlara itiraz ettiği bir nokta
vardır O tragedyayı mitoslardan ayırdığı gibi rituumlellerden de ayırmanın gerekliliğini
oumlzellikle belirtir Girardrsquoa goumlre tragedyalar mitolojide uumlstuuml oumlrtuumllmuumlş olan şiddeti
accedilığa ccedilıkartır bu şiddetin varlığını goumlsterirler Diğer taraftan rituumlelle olan
benzerlikleri yalnızca bir hatırlatma duumlzeyindedir bu da tragedyaların ldquoişlevini
69 Freud 2001 s 180-181 70 Girardrsquoın bu konudaki goumlruumlşleri iccedilin bkz Girard 2003 Ayrıca bkz Girard Reneacute Guumlnah Keccedilisi Ccedilev Işık Erguumlden Kanat Kitap İstanbul 1 Baskı 2005
109
kaybetmiş rituumlelrdquo olmasından kaynaklanır Başka bir deyişle tragedyalar rituumleller
işlemeyince amacından sapınca otaya ccedilıkan bir durumu goumlstermektedirler
Bu duumlşuumlncelerle oumlrneğin Kral Oidipusrsquotaki Oidipusrsquoa yaklaştığımızda onun Freudrsquoun
yukarıda alıntıladığımız yaklaşımına az ccedilok uyduğunu goumlrebiliriz Fakat eksik olan
bir youmln bulunmaktadır Freudrsquoun accedilıklamasına goumlre succedil kahramana değil topluluğa
aittir Oysaki tragedya kuramcılarının ccediloğu ndashAristoteles de dahil olmak uumlzere-
kahramanın bir ldquosuccedilrdquounun olduğu konusunda ndashher ne kadar bu succedilun derecesi
kuramcılar arasında farklılık goumlsterse de- hemfikirdirler Yani Freud tamamen
masum bir kahraman modeli resmeder oysaki tragedyadaki kahraman Freudrsquoun
anlattığı tuumlrden yani topluluğun succedillarını uumlstlenen bir masum değildir yalnızca
Girard haksız yere succedillansa bile kurbanın da ldquodiğer herkes gibi succedillu olduğunurdquo
iddia etmektedir71 Bu zaten pharmakon tanımına da uygun bir durumdur Yani
pharmakon Freudrsquoun soumlzuumlnuuml ettiği gibi tertemiz bir kişi değildir Eğer kahramanı bir
pharmakon gibi duumlşuumlneceksek onun ikili ve muğlacirck niteliğini goumlrmemiz gerekiyor
Pharmakonrsquoun temel niteliği onun ne mutlak anlamıyla succedillu (kirli hasta) ne de
guumlnahsız (temiz sağlıklı) olmasıdır Eğer tam olarak masum olursa rituumlelin sistemi
işlemez buumltuumlnuumlyle succedillu olması da aynı şekilde işe yaramayacaktır Aristorsquonun
Poetikarsquodaki kahraman tanımı72 bu accedilıdan yerindedir Diğer taraftan kahramanın bu
ikili youmlnuuml tragedya ozanlarının bir icadı değildir
Bu pharmakon denilen şey kralın karnaval suumlresi boyunca taccedil takan benzer-kopyası [double] Festival suumlresince duumlzen altuumlst olur sosyal yapı tersine doumlner Cinsel tabular ortadan kaldırılır hırsızlık yasallaşır koumlleler efendileriyle yer değişir kadınlar erkek kıyafeti giyer ve bu şartlar iccedilerisinde tahtta oturan kişi en azılı succedillu en rezil en ccedilirkin en aşağılık biri olmalıdır Fakat festival bittiğinde kopya-kral [counter-king] kentten kovulur ya da oumllduumlruumlluumlr onunla birlikte onun temsil ettiği duumlşuumlnuumllen buumltuumln duumlzensizlikler de toplumdan uzaklaştırılmış olur73
Kahramanın iki youmlnluuml ve muğlacirck neredeyse bir pharmakon gibi olduğu kolaylıkla
soumlylenebilir Ama burada Girardrsquoın ldquotragedyayı rituumlelden ve mitostan ayırmardquo
uyarısını da goumlrmezden gelmememiz gerekir Tragedyada mekanizma pharmakon
71 Bkz Girard 2003 s 288 72 Aristoteles 2005 s 45 sat 1453a10 73 Vernant 1990 s 131-132
110
rituumlelinde olduğu gibi işlemez ccediluumlnkuuml Tragedya rituumlelin altını oyar onun işlemeyen
(işleyemeyecek olan) yapısını accedilığa ccedilıkarır Rituumlelin sonunda gelmesi beklenen
rahatlama kentin sağlığına kavuşma durumu tragedyada ancak kuumlccediluumlk bir ima olarak
vardır Bu ima da rituumlel ile bağı tamamen koparmayan kuumlccediluumlk hatırlatmalardan
sayılabilir Tragedya doğru şekilde işlemiş olsa bile rituumlelin sonunda gerccedilek bir
arınmanın kurtuluşun asla olamayacağını bize sezdirir Ccediluumlnkuuml Derridarsquonın dediği
gibi ldquopharmakon suumlrekli olarak bir daire ccedilizmektedirrdquo
Rituumlel iccedilin kullanılan pharmakoslar genellikle savaş tutsaklarından koumllelerden
ccedilocuklardan sakatlardan ve evli olmayan genccediller ve ergenlerden oluşmaktaydı Bu
listenin temel oumlzelliği nedir diye soruyor Girard bu listedekilerin ortak bir kriterinin
olup olamayacağını tartışıyor Kendi kurban teorisine goumlre listedekilerin kurban
edilmeye uygun nitelikte olduğunu belirtiyor Yani Girardrsquoa goumlre bunların her biri
topluma henuumlz dahil olmamış toplumla bağları zayıf toplumun kıyısındaki
kategoriler olduğu iccedilin kurban olmaya muumlsaittirler Burada Girardrsquoa tam olarak
katıldığımızı soumlyleyemeyiz Girard toplumla bağlarının eksikliğinden dolayı
kolaylıkla ldquokurban edilebilirrdquo buluyor bu listedeki kategorileri Biz ise bu
kategorilerin tam da muğlacircklığın cisimleştiği kategoriler olduğunu soumlyluumlyoruz
Burada muğlacircklık toplumla olan bağın zayıf olduğunu değil kesinlikten yoksun
olduğunu işaret eder Dolayısıyla listedekilerin toplumla bağı zayıftır denemez
aksine topluluğun tuumlm kategorilerini altuumlst edebilecekleri iccedilin oldukccedila guumlccedilluumlduumlr
Girard kurbanın temel niteliği olarak ldquohem insana benzer hem de ondan farklırdquo74
kıstasını koyarken aslında kurbanın muğlacirck bir niteliğinin olması gerektiğini
kastetmektedir Diğer taraftan listedeki kişilerin kurban olarak kullanılmasının bir
ldquobağ zayıflığındanrdquo kaynaklanması bize goumlre rituumlelin işlevini azaltacaktır Bir koumlle
savaş tutsağı ergen bir ccedilocuk vs hiccedilbir değeri olmayan goumlzuuml kapalı telef
edilebilecek varlıklar olarak goumlruumllseydi onları oumllduumlrmenin sonucunda kentin ve
toplumun kirlerinden arınabileceği inancı oldukccedila zayıflardı Girard topluluğun kendi
74 Bkz Girard 2003 s 16
111
mensuplarını korumak iccedilin daha az değerde olanı harcamaya youmlneldiğini soumlyluumlyor75
Ama onlara ldquokurbanlıkrdquo niteliğini veren şey onların ldquodeğersizliğirdquo değil onların
ldquopharmakonrdquoluğa uygunluklarıdır onların bulundukları kategori itibariyle ikili ndashya
da ccediloklu- muğlacirck bir konumda olmaları ve tam da bu nitelikleri yuumlzuumlnden
topluluğun hem marjininde hem de merkezinde yer almalarıdır Bu onları kurbansal
bakımından değerli kılar Hem marjin hem merkez aynı anda muumlmkuumlnduumlr Ccediluumlnkuuml
onlar toplumun atıklarıdır kategorilerin bozukluğudur Ama diğer taraftan onların
varlığı kategorilerin ne olduğunu soumlyler onların ldquodışrdquolığı iccedili vareder onların
ldquoanormalrdquoliği ldquonormalrdquoin yeniden tanımlanmasına olanak verir Bu accedilıdan merkezi
oumlnemdedirler
Girardrsquoın kurban edilebilir kategorisi iccedilin oumlnerdiği ldquotoplumla bağın zayıflığırdquo kıstası
bu accedilıdan eksiktir Kendisi de bu eksikliğin farkındadır bu koşulun ldquoyanlış
olmamakla birlikte soyut ve işe yaramazrdquo76 olduğunu sonradan kabul eder Kadın
konusunda verdiği oumlrnekle başka bir kıstas oumlnerir Ona goumlre toplumla bağı ldquozayıfrdquo
olmasına rağmen genellikle kadınların ldquokurbanrdquo edildiği ccedilok nadir goumlruumllmektedir
Girard bunun nedenini kadının hem kendi ailesinin hem de kocasının ailesine ait
olmasının ldquointikamrdquo riskini arttırdığını bu yuumlzden de kadının kurban edilmesinin guumlccedil
olduğunu iddia eder Kadının kurban edilme durumunda kadının ait olduğu iki
guruptan biri diğerinden intikam alabilecektir Girard buradan kurban edilebilme
koşulunun en oumlnemli niteliği olarak ldquointikam riskininrdquo duumlşuumlk olması kriterini ortaya
atar
Girardrsquoın burada goumlzden kaccedilırdığı iki husus vardır İlk olarak kadınların kurban
edilememesi konusunda eksik bilgi sunmaktadır Kadınlar da en az ccedilocuklar ve
ergenler kadar kurban edilebilmektedir77 Bu konudaki oumlrneklerin sayısı listede yer
alan diğerlerinden ccedilok da farklılık arz etmez
75 Girard 2003 s 5 76 Girard 2003 s 17 77 İphigeniarsquonın kurban edilişi burada hatırlatılabilir İphigenia ldquobir dişi keccedili [chimaira]rdquo [Aiskhylos Agamemnon sat 232] ve ldquobir buzağı gibi [moschon]rdquo [Euripides İphigeneia Taurisrsquote sat 359] kurban edilmiştir Ayrıca ldquosutteerdquo adı verilen ve oumllen kocayla birlikte nikacirchlı ve nikacirchsız eşlerinin ndashgtgtgt
112
Antik Yunanrsquoda kadın toplumun marjinallerinin başında gelmektedir Bunun bir
yanıyla Hesiodosrsquoun anlattığı Pandora mitiyle bağlantısı olduğu soumlylenebilir Ama
asıl olarak bu kadının muğlacirck pozisyonundan kaynaklanmaktadır Ccediluumlnkuuml kadın
oumlzellikle patrilokal toplumlarda hem kocasının ailesine hem de kendi ailesine bağlı
kalmak zorundadır Başka bir deyişle iki kategoriye aynı anda temas halindedir
suumlrekli olarak muğlacircklık tehdidi altındadır Hem ailesine hem de kocasına ait olması
kadının pharmakos olması iccedilin uygundur Kadının bu konumu rituumlel iccedilin olmasa
bile tragedya yazarları iccedilin oldukccedila zengin bir alan sunmaktadır Dolayısıyla buumltuumln
pharmakonrsquolar gibi kadının da toplumla olan bağı ldquozayıfrdquo olarak nitelendirilemez
Aksine bu bağın şiddetli bir muğlacircklık iccedilerdiği soumlylenebilir
Girardrsquoın goumlzden kaccedilırdığı ikinci nokta intikam riskiyle ilgilidir Bu konuda daha
oumlnce verdiğimiz oumlrnekler yeniden hatırlanabilir İster hayvan ister bitki olsun her
tuumlrluuml canlının oumllduumlruumllmeden oumlnce kendisinden oumlzuumlr dilendiği ve hem canlının hem de
ait olduğu topluluğun ldquooumlfkesininrdquo azaltılması iccedilin bazı uygulamalar yapıldığını daha
oumlnce oumlrneklerle goumlstermiştik Girard da benzer oumlrnekler veriyor fakat intikam riskinin
sıfır olduğu bir durumda bile oumlzuumlr dilemenin ldquokomik bir paradoksrdquo olduğunu
soumlyluumlyor78 Girardrsquoa goumlre intikam alamayacağını bile bile oumlzuumlr dilemek kurbanı
yatıştırmaya ccedilalışmak olsa olsa eski intikam durumlarından kalma bir ldquotakıntırdquodır
Girardrsquoın bu konuda fazlasıyla ldquoayırıcırdquo bir kozmolojinin diliyle konuştuğunu
belirtmemiz gerekiyor Ayırıcı kozmoloji hayvanlarla bitkilerin duumlnyasını insanların
duumlnyasından ayırır Hayvan ve bitki duumlnyası giderek buumltuumln canlı ve cansız evren
insana goumlre oumlrguumltlenir Dolayısıyla ayırıcı kozmolojilerde insana oumlzguuml şeyler doğada
bulunmazlar
Girard buumltuumln teorisinin merkezine şiddeti koymaktadır ama burada sanki ldquodoğanın
şiddetirdquo diye bir duumlşuumlnceye yer yok gibidir Ne bir hayvanın ne de bir bitkinin şiddet
ayrıca hizmetccedililerinin- oumllduumlruumllmesi kurban edilmesi geleneğini hatırlatabiliriz Bu konuda bkz Hughes 1991 s 59 vd Hughes kocaları oumllen kadınların oumllduumlruumllmesiyle ilgili kanıtlar sunarken tragedya metinlerinde kocaları oumllen kadınların intiharlarından oumlrnekler verir Hughesrsquoa goumlre bu oumlrnekler ldquosutteerdquonin bir ccedileşit ispatıdır ccediluumlnkuuml varolan sistemde kocası oumllmuumlş bir kadının hayatta kalması oldukccedila zordur Bu duumlşuumlnceler bir accedilıdan bizim ldquokadının toplum iccedilindeki muğlacirck konumurdquo goumlruumlşuumlmuumlzuuml de doğrulamaktadır 78 Girard 2003 s 18
113
goumlsterebileceği duumlşuumlnuumllmektedir rasyonel bir bakış iccedilin boumlyle bir olgu ancak
ldquokomikrdquo olabilmektedir Evrenin birbiriyle suumlrekli etkileşimde olduğunu duumlşuumlnen
kozmolojiler ndashki tragedya ccedilağı ve oumlncesi Grekrsquoler boumlyle bir duumlnyaya sahiptiler-
Girard gibi duumlşuumlnmemektedir Bu konuda Girard ldquokirlilikrdquo duumlşuumlncesini de
goumlrmezden gelir Kurban eylemini gerccedilekleştiren kişilerin rituumlel istediği kadar
başarılı olsun yine de akacak kandan kirlenme riskinin bulunduğunu Girard da pekala
bilmektedir Oumlzuumlr dileme kurbanın ve topluluğunun intikam duygusunun oluşmasını
engellemek iccedilin yapılmaz yalnızca oumlzuumlr akacak kanın kirlenmemesi iccedilin de
yapılması gereken bir rituumlel parccedilasıdır
Oumllduumlruumllen bir hayvan bile olsa kanının nasıl kirliliğe -ve dolayısıyla intikama- yol
accediltığına dair Grek inanışını tek bir oumlrnekle anlayabiliriz İphigeniarsquonın kurban
edilişini hatırlayalım Hem mitoloji hem de tragedyalar bize bu kurban sunumunun
koumlklerini accedilıklamaktadır Aiskhylosrsquoun Agamemnonrsquounda sefere ccedilıkış kuşlardan
alınan kehanetle desteklenir [104 vd] İki kartal gebe bir tavşanı yemişlerdir
Yoruma goumlre Agamemnon ve Menelaos [İki kartal] Zeusrsquoun goumlnderdiği ldquooumlccedil
askerlerirdquo olarak (ki kartal Zeusrsquou simgeleyen başlıca hayvanlardan biridir) Truvarsquoyı
[gebe tavşan] zapt edecektir Ancak gebe tavşanın oumlluumlmuuml vahşi hayvanların ve
avcılığın koruyucusu Artemisrsquoi oumlfkelendirir Artemis aynı zamanda kendi doğumu
ccedilok rahat gerccedilekleştiğinden kadınlar tarafından kendisine doğum-duası edilen bir
tanrıccediladır Bu yuumlzden hamile kadınları ve gebe hayvanları da koruma işlevi vardır
Boumlylece Zeus ile Artemis Truva seferi konusunda karşı karşıya gelir Artemis
Zeusrsquoa tam olarak karşı gelemez Bu yuumlzden dolaylı olarak engel olmaya ccedilalışır
Kalkhas ordunun bilicisi Artemisrsquoin ters ruumlzgarlar estirerek gemilerin yola
koyulmasına engel olacağından korkar [146-9] nitekim korkular gerccedilek olur [192-8]
Kalkhas Artemisrsquoin Agamemnonrsquoun kızını kurban olarak istediğini accedilıklar [198-
204] Agamemnonrsquoun ilk tepkisi ldquoAğır kaderrdquo [205-17] Her iki halde de kaderi
koumltuumlduumlr
114
Mitolojinin anlatısında durum Agamemnon aleyhine daha da geliştirilmiş
durumdadır Buna goumlre Agamemnon bir av esnasında Artemisrsquoin ccedilok sevdiği bir
geyiği oumllduumlrmuumlştuumlr79 Sefere ccedilıkmadan oumlnce ters ruumlzgacircrlar estirerek kendisinden
ldquointikamrdquo alınmasının nedeni budur Her iki halde de ldquoccedilocukccedila masallarrdquo deyip
geccediliştirilemeyecek durumlar soumlz konusudur Yunan duumlşuumlncesi doğaya huumlkmetmenin
ona zarar vermenin onu bozmanın bir karşılığının olduğunu olacağını biliyor ve her
seferinde bu tehlikeyi sezdiriyor ve hatırlatıyordu Bu durum ccedilağımızın yer yer
fetişleşen ama kendini ayırmayı suumlrduumlren [zaten fetiş denilen de budur] ldquodoğa
sevgisirdquo ile ilişkilendirilemeyecek kadar kendine has bir ilişki biccedilimidir Yunanlılar
da etkileşimli kozmolojilerinin doğal bir sonucu olarak birbirinden ayrı kalmaları
gereken şeylerin karışması anlamında bir sınır ihlalinden ve kirlenmeden
korkuyorlardı Phuro fiili hem karıştırmak [to mix] hem de kirletmek [to pollute]
anlamına gelmesi bu accedilıdan ilginccediltir80 Dolayısıyla avladığı hayvanın kemiklerini
aşırı bir hassasiyet ve dikkatle etten ayıran kemiklere oumlzel bir saygı goumlstererek onları
koruyan Orta Asya insanının durumunu ya da bir bitkinin koumlkuumlnuuml almak iccedilin kazdığı
toprağa değerli bir eşyayı hediye olarak yerleştiren yerlinin duumlnyası bu tuumlrden bir
etkileşimi anlatmaktadır İnanıp inanmama meselesinin dışındadır bu Modern
duumlnyadaki dinin eksikliğinden dem vuran Girardrsquoın bu konuya biraz modern
yaklaştığını duumlşuumlnuumlyoruz Eğer bir yaban kurban etmekte olduğu hayvandan oumlzuumlr
diliyorsa bu intikam riskinin sıfır olduğunu değil bu riskin ccedilok yuumlksek olduğunu
goumlsterir Oysaki risk yalnızca bizim iccedilin biz modernler iccedilin sıfırdır Girardrsquoın
ldquokurban bunalımırdquo derken goumlzden kaccedilırdığı noktalardan biri budur Kurban toumlreni her
zaman başarılı olmaz Başarı başından garanti de edilemez Yani intikam riskinin
ldquosıfırrdquo olduğu bir şiddet yoktur En kuumlccediluumlk kurban toumlreninde bile kuumlccediluumlcuumlk bir hata
tuumlm kenti kirletmeye yeter Agamemnonrsquoun oumllduumlrduumlğuuml hayvan gibihellip
Benzer bir oumlrnek Kadmosrsquoun kurban toumlreniyle ilgili olarak verilebilir Kadmos
başarısızlığa uğramış bir toumlrenin ardından Aresrsquoin oğlu olan bir ejderhayı kurban
eder Sonra toumlrenin devamı gereği ejderhanın dişlerini toprağa goumlmer Topraktan
79 Can Klasik Yunan Mitolojisi s259 80 Bkz Oudemans 1987 s 83
115
Ekilmişler (Spartoirsquoler) doğar Savaşccedilı kuşamlı Ekilmişlerrsquoden korkan Kadmos
aralarına bir taş atarak onların birbirine duumlşmesine neden olur Ccedilıkan kavgadan
geriye 7 Ekilmiş kalır Bunlar Kadmos soyu ile birlikte Thebairsquoyi kurup birlikte
youmlnetirler Euripidesrsquoin Fenikeli Kadınlar oyununda Theiresias Kreonrsquoa kentin Argos
ordusundan kurtulması iccedilin oğlu Menoeceusrsquoun kurban edilmesi gerektiğini soumlyler
Tanrılardan gelen kehanet bu youmlndedir Tanrı Ares oğlu Ejderharsquonın intikamını
istemektedir Ve bu intikamı da Ekilmişrsquolerden alacaktır Theiresias Ekilmiş
soyundan yalnızca Kreonrsquoun ve iki oğlunun kaldığını buumlyuumlk oğul Haimonrsquoun
Antigone ile evleneceği iccedilin kurban edilemeyeceğini fakat kuumlccediluumlğuumln bu işe uygun
olduğunu soumlyler81 Ardından Menoeceusrsquoun kendini surlardan attığını oumlğreniriz
[1090] şehir kurtulmuştur Menoeceus bir pharmakon olarak eski kirlenmiş bir
kanın izlerini taşıyan bir soydan biri olarak intihar yoluyla kentin arınmasını
sağlamıştır
Yeri gelmişken belirtmekte fayda var Girardrsquoın temel teorisi buumltuumln şiddetleri kurban
ccedilerccedilevesinde okumaya dayanmaktadır Buumltuumln Antik Yunan ve Shakespeare
tragedyalarındaki şiddetin bu accedilıdan okunabileceğini iddia eder Hem Antik Yunan
hem de Shakespearersquoden oumlzellikle soumlz etmesi temel bir yaklaşımı ifşa etmektedir
aslında Bu da her iki doumlnemin de muğlacircklık ldquobelardquosına maruz kaldığı doumlnemler
olmasıdır Girard bu durumu ldquouumlccedilgen arzurdquo teorisine82 goumlre accedilıklar Uumlccedilgen arzu
teorisine goumlre arzu doğrusal (linear) değildir yani insan belirli bir objeyi doğrudan
doğruya arzulamaz Bir başkasının onu arzulaması gerekmektedir Bu bize Hegelrsquoin
bu konudaki soumlzlerini hatırlatıyor
Doğal bir nesneye youmlnelmiş istek ancak bir başkasının aynı nesneye youmlnelik isteğiyle ldquodolayımlanmışrdquo olduğu zaman insansaldır başkalarının istediğini istemek onlar o şeyi istediği iccedilin insansaldır83
81 Euripides Bacchanals Madness of Hercules Children of Hercules Phoenician Maidens Supliants Trans Arthur Sanders Way Loeb classical library London Heinemann 1912 s 425 sat 930-940 82 Girard ldquoUumlccedilgen Arzurdquo teorisini edebiyattan oumlrneklerle kapsamlı olarak accedilıklar Bkz Girard Reneacute Romantik Yalan ve Romansal Hakikat Edebi Yapıda Ben ve Oumlteki Ccedilev Arzu Etensel İldem Metis Yayınları İstanbul 2001 83 Kojegraveve 2001 s 82
116
Girard da ldquodolayımlayıcı yaklaştıkccedila tutku yoğunlaşır ve nesnenin somut değeri
azalırrdquo84 diyerek temel meselenin nesne değil ldquooumlteki olma arzusurdquo olduğunu belirtir
Dolayısıyla Girardrsquoa goumlre arzu mimetiktir Oumltekinin arzusunu taklit eder Boumlylece
arzulayan dolayımlayan ve arzu nesnesinden bir uumlccedilgen oluşur Girardrsquoa goumlre hem
Perikles doumlneminin Atinası hem de Elizabeth ccedilağı İngilteresi ldquoaynı obje uumlzerinde
sonu gelmez bir muumlcadeleninrdquo olduğu kuumlltuumlrel ve siyasi değişim doumlnemlerine
aittirler85 Bu konuda Vernant da benzer bir accedilıklamada bulunmaktadır Ona goumlre
sonu gelmez muumlcadelenin yapıldığı en oumlnemli ldquoarzu nesnesirdquo archersquodir iktidardır86
Arzu nesnesi iccedilin rekabete giren karşıtlar bu rekabet esnasında şiddet goumlsterirler Bu
şiddeti ancak bir kurban giderebilir Kurban sunumunun temel işlevi şiddet yuumlzuumlnden
tehdit altındaki duumlzeni yeniden sağaltmak tehlikeyi uzaklaştırmaktır Eğer bu şiddet
doğru bir şekilde kurban mekanizmasıyla giderilemezse şiddet kontrolden ccedilıkar
Aiasrsquoın koyun suumlruumllerini katletmesi [Sophokles Aias] ya da Heraklesrsquoin karısını ve
ccedilocuklarını oumllduumlrmesi [Euripides Herakles] bunların birer oumlrneği olarak sayılabilir
261 Muğlacircklığın Kontroluuml Olarak Dike
Girard iccedilinde bulunduğu batı medeniyetinde de şiddetin varolduğunu ancak bunun
toplumu tehdit edecek boyutlara kadar gelmediğini soumlyluumlyor Bunun nedeni olarak da
yargı sistemini goumlsteriyor87 Yargı daha doğrusu hukuk sisteminin varlığı şiddeti yok
etmese de şiddetin yeniden uumlremesini bir şiddetin karşı bir şiddet doğurmasının
oumlnuumlne geccediltiğini soumlyleyebiliriz Burada Girardrsquoın ldquoşiddetrdquole kastettiğinin yalnızca kan
davasıyla sınırlı olduğunu hatırlatalım Oresteia uumlccedillemesi iccedilin bu uygun bir okuma
olabilir Bu oyunda bir kan davası bulunmaktadır Dike [adalet] başka bir dikeyle
ccedilatışmaktadır Suumlruumlp giden bu kan davasına son noktayı kurulmakta olan devletin
yeni mahkemesinin [Areopagos] soyut adaleti koyar Ancak bu tragedyayı baştan
sona soyut bir hukuk sisteminin kuruluş suumlreci diye okuyamayız Ancak hukukun
84 Girard 2001 s 83 85 Johnsen William A ldquoReneacute Girard and the Boundaries of Modern Literaturerdquo Boundary 2 A Supplement on Contemporary Poetry Vol 9 No 2 Duke University Press Winter 1981 s 278 86 Bu konuda bkz Vernant 2002 s 39 vd 87 Girard 2003 s 21
117
yokluğunu duumlzenin yokluğu olarak goumlruumlrsek tragedyalarda duumlzensizlikten
dolayısıyla muğlacircklıktan kurtulmak iccedilin suumlrekli ccedilarelerin arandığını hukuk sisteminin
de bunlardan biri olduğunu rahatlıkla soumlyleyebiliriz Diğer taraftan modern hukuk
sistemi zaten ayırıcı kozmolojinin [modern duumlşuumlncenin] bir sonucudur Temeli insan
aklının rasyonel işleyişine dayalıdır insan merkezcidir doğası gereği muğlacircklığa yer
vermez Modern hukuk evrendeki her şeyin yerli yerinde olduğunu teyit ve tespit
ederek insana guumlvence veren bir soyutlamadır Evrenin birbirinden farklı şeylerden
oluştuğuna inanan ve bu duumlzenlenmiş-sınıflanmış kategorilere boumlluumlnmuumlş evren ile
kendisi arasında belirli bir mesafe koymuş kozmolojilerde hukuk bu duumlzenin bir
guumlvencesidir Dolayısıyla yalnızca şiddet değil tragedyanın oumlzuumlnuuml oluşturan buumltuumln
ldquosorunlarınrdquo oumlnuumlne geccediler Kategorilerin birbirlerine bulaşma birbirlerini tehdit etme
riski azalır Varolan risk de toplum adına hukuk kurumu tarafından vazifelendirilmiş
kolluk guumlcuumlyle engellenir Her tuumlrluuml muğlacirck durumun oluşması karşısında hukuk
rasyonel silahlarıyla toplumu [duumlzeni] savunmaya hazırdır
27 Reneacute Girard ldquoFarklılığın Yitimirdquo ve muğlacircklık
Girardrsquoın kirlilik duumlşuumlncesini yalnızca şiddet kavramıyla ilintili olarak ele aldığını
soumlylemiştik Bu tuumlrden bir daraltma zaman zaman bazı durumlarda muğlacircklığı
goumlzden kaccedilırmasına neden olabilmektedir Oumlrneğin kadınların aybaşı doumlnemlerindeki
algılanış biccedilimleriyle ilgili verdiği oumlrnekleri yorumlarken kanamanın ldquokirlilikrdquo olarak
algılandığının doğru bir biccedilimde altını ccedilizer88 Kirliliğin sebebi kandır kanın bu
tuumlrden bir kirliliğe yol accediltığını pek ccedilok oumlrnekte goumlrmek de muumlmkuumlnduumlr Fakat Girard
kanın kirli olarak algılanmasında kanın ldquoşiddeti ccedilağrıştırmasınırdquo temel neden olarak
ortaya koyar Ccediluumlnkuuml Girardrsquoa goumlre kan şiddet demektir Diğer taraftan aybaşı kanını
cinsellikle bağdaştırır ve buradan kız kaccedilırma ırza geccedilme kızlığı bozma yasak
aşklar ensest ve zina gibi cinsellik ve şiddet ccedilağrışımlarını art arda sıralar Şuumlphesiz
ki buumltuumln bunlar aybaşı doumlnemindeki bir kadının ldquokirlirdquo olarak goumlruumllmesinin nedenleri
arasında sayılabilir Fakat bu kirlilik yalnızca şiddetle alakalı değildir Kirlilik
yukarıda da accedilıklamaya ccedilalıştığımız gibi muğlacircklık iccedileren bir kavramdır dolayısıyla
88 Girard 2003 s 45
118
yalnızca menfi bir anlamı yoktur kirliliğin olumlu bir youmlnuuml de bulunmaktadır
Aybaşı kanaması olan kadının ldquokirliliğirdquo kanın yalnızca bir yuumlzuumlnuuml goumlsterir oysa bu
kanın arındırıcı arıtıcı uumlretken bereket veren bir youmlnuuml daha vardır Bu konuyu daha
oumlnce ldquoKirlenmerdquo başlığı altında tartışmıştık Aybaşı goumlren kadına hem kutsal hem de
lanetli gibi davranıldığına dair oumlrnekler sunmuştuk Bu ikili tavrın nedeni kirliliğin
muğlacircklığıyla ilgilidir Burada kan ndashGirardrsquoın dediği gibi bir cinayette akan kanı
hatırlatmasından ziyade- oumllmuumlş bir bebeği ima ettiği iccedilin oumlluumlmuuml hatırlatmakta ama
aynı zamanda da kadının doğurganlığının bir işareti sayıldığından uumlremenin bir
işareti sayılmaktadır Tarlada uumlruumlnlerin iccedilerisinde dolaştırılan kanamalı kadınların
toumlreni89 bu ccedilerccedilevede okunmalıdır
Kanın bu ikili hem yıkıcı hem de dirim veren oumlzelliğine dair Euripidesrsquoin İonrsquoundan
bir oumlrnek verilebilir Kraliccedile Kreusa cinayet hazırlıkları yaparken Gorgonrsquoun iki
damla kanından soumlz eder Bunlardan biri hastalıkları iyileştiricidir oumlteki damla ise
oumllduumlruumlcuumlduumlr90 Pharmakonrsquoun ikiye ayrılmış hali gibidir bu kandamlaları hem zehir
hem de panzehirdir Kan her zaman bu ikiliği iccedilinde duumlşuumlnuumllmelidir
Şiddet Girardrsquoa goumlre karşıtlar arasındaki farklılıkları silmektedir Farklılığın silinmesi
konusunda Girardrsquoa katıldığımızı belirtmeliyiz Ancak biz ldquofarlılığın yitimirdquo ifadesi
yerine muğlacircklık soumlzcuumlğuumlnuuml tercih ediyoruz Arada varolan nuumlansın oumlnemli olduğunu
duumlşuumlnuumlyoruz
Girard Yunan tragedyasının arkaik duumlzenden modern devlete geccediliş evresinde ortaya
ccedilıkmış bir tuumlr olduğunu soumlyleyerek tragedyayı doğru bir şekilde tarihsel ccedilerccedilevesine
oturtur Arkaik duumlzenin temelini dinselliğe başka bir deyişle kurban geleneğine
dayandıran Girard tragedyanın bu geleneğin bozulmasıyla ortaya ccedilıktığını iddia
eder Tragedyayı doğuran neden ona goumlre ldquoarkaik kurban sistemirdquonin ccediloumlkuumlşuumlduumlr
Fakat bu da meseleye tek bir accedilıdan yaklaşmak anlamına gelecektir Hiccedil şuumlphesiz
toplum bir kriz yaşamaktadır değerler sistemi ccediloumlkmuumlştuumlr ama bunu yalnızca kurban
mekanizmasının sağaltıcı işlevinin aksamasına dayandırmak ayrıca ldquodinsel ccediloumlkuumlş ve
89 Bkz Thomson 1995 s 230 90 Euripides İon sat 1005
119
yozlaşmardquo gibi ifadelerle doumlnemi kaotik ve olumsuz bir nitelik iccedilerisinde algılamak
meseleyi dar bir alana sıkıştırmak anlamına gelecektir MOuml Beşinci yuumlzyılda
Girardrsquoın deyişiyle yalnızca ldquodinsel bir ccediluumlruumlmerdquoden dinin nuumlfuz alanının
daralmasından soumlz edilemez Eğer bir kurumda bir ccediluumlruumlmeden soumlz ediyorsak onu
ldquoccediluumlruumltenrdquo şeyin ne olduğunu da sormalıyız kendimize Bu tam da Girardrsquoın eleştiri
oklarına hedef olan modernliğin modern duumlşuumlncenin kendisidir Girardrsquoın terimiyle
ldquoccediloumlkuumlşrdquo dinin ccediluumlruumlmesinden mi yoksa rasyonel aklın ve modern devletin hızla
yuumlkselişinden mi kaynaklanmaktadır Yoksa bu bir ldquoccediloumlkuumlşrdquoten ziyade hareketli bir
ldquodeğişimrdquo evresi olarak mı nitelendirilmelidir
Girard doumlneme ldquoşiddeti sağaltamayanrdquo bir ccedilağ olarak yaklaşmaktadır Son kertede
şiddetten kurtuluşun yolunu dinde goumlren Girard aynı zamanda başka bir kurumun da
ndashhukuk sistemi- bu işlevi yerine getirebildiğini goumlstermişti Zaten modern hukuk ve
modern devlet de dinin ldquoişe yaramazrdquolığına karşı olarak gelişmiş ve kendini buna
goumlre konumlandırmış kurumlardır
MOuml beşinci yuumlzyıl bu iki kurumun yani modern devletin ile eski dinsel
geleneklerin ve bu geleneklere ait kurumların karşı karşıya geldiği bir doumlnemdir
Ama salt bu accedilıklamayla tragedyayı tatmin edici bir şekilde anlamamız muumlmkuumln
değildir Tragedyayı ldquokurban bunalımırdquo olarak tanımlayan Girard ardından şoumlyle
diyor
Tragedya sanatını tek bir cuumlmleyle tanımlamak gerekirse tek bir veriden soumlz edilebilirdi ancak Simetrik oumlğelerin karşıtlığı Bu simetri tragedyanın entrikasıyla biccedilimiyle ya da diliyle ilgili tuumlm youmlnlerde temel rol oynuyor Oumlrneğin uumlccediluumlncuuml kişinin ortaya ccedilıkışı hep soumlzuuml edilen belirleyici katkıyı sağlamış değil bu ccedilıkışın oumlncesindeki gibi sonrasında da işin oumlzuuml trajik diyalog başka bir deyişle yalnızca iki kurgu kişisinin karşı karşıya gelmesi olarak kalıyor 91
Kusursuz simetriyle ilgili fikirlerimizi giriş boumlluumlmuumlnde tartışmıştık Burada yeniden
benzer şeyleri soumlylemeye gerek yok Girardrsquoın tragedyaya ilişkin yorumlarını
eleştirirken oumlncelikle kullandığı terminoloji konusunda farklı duumlşuumlnduumlğuumlmuumlzuuml
belirtelim ldquoFarklılıkların yitimirdquo ile ldquokusursuz simetrirdquo bizim bu ccedilalışmamızın
91 Girard 2003 s 60
120
terminolojisinde farklı anlamlar ifade ediyor Biz ccedilatışan ldquoiki guumlccedilrdquoten ziyade
birbirine karışmış guumlccedillerin varlığından soumlz ediyoruz Yaşanan bunalım ccedilağının
değerleri bulanıklaştırdığı hiccedilbir ideolojinin kendisini net ve kesin bir şekilde ortaya
koyamadığı bir evrenden soumlz ediyoruz Tragedyanın evrenini simetriden ziyade
fraktal bir yapı olarak accedilıklamak istememizin nedeni budur Duumlnya eğer ldquotarafrdquotan
soumlz edeceksek her iki taraf iccedilin de okunması guumlccedil işaretlerden ibaret hale gelmiştir
Tragedyanın duumlnyasında bilicilerin kehanetleri anlaşılmaz olur Girardrsquoın ldquokusursuz
simetrirdquosi ldquoGorgon kanınınrdquo ikiye ayrılmış hali gibidir Biz ise bu kanın ayrılmasının
muumlmkuumln olmadığını iddia ediyoruz
Diğer taraftan Girard terminolojisindeki ldquofarklılığın yitimirdquo ifadesi bizim iccedilin daha
accedilıklayıcı goumlruumlnuumlyor Girardrsquoa goumlre şiddet kahramanlar arasındaki farkı silen bir
etkendir Kirli ile temiz kutsal ile lanetli arasındaki fark artık goumlruumlnmez olmuştur
Bunun muumlsebbibi olarak yalnızca kahramanlar arasındaki şiddeti goumlstermek bizce
doğru değildir Farkın yitimi daha oyun başlamadan kendini goumlsterir Başka bir
deyişle ldquooyunrdquo halihazırda tam da bu sebepten başlamıştır kirli ile temiz kutsal ile
lanetli arasındaki fark ldquomuğlaklaşmayardquo başladığı iccedilinhellip
Diğer taraftan Girardrsquoın uumlslubu ldquofarklılığın yitimirdquone olumsuz bir tonlama
katmaktadır
Gerccedilekten de kuumlltuumlrel duumlzen duumlzenlenmiş bir farklılıklar sisteminden başka bir şey değildir Bireylere ldquokimlikrdquolerini veren kendilerini başkalarına goumlre konumlandırmalarını sağlayan bu farklılıklardır[hellip] Dinsellik ccediluumlruumlyuumlnce tehdit altında kalan yalnızca guumlvenlik değil kuumlltuumlrel duumlzenin ta kendisi oluyor Kurumlar canlılığını yitiriyor toplumun zırhı incelip ccediloumlzuumlluumlyor tuumlm değerler oumlnce yavaş yavaş sonra da hızlı bir biccedilimde aşınıyor [hellip] Ccediloğul oluş huzurunu kurban geleneğine borccedilludur92
Kurban mekanizması bu ldquoyitimirdquo sağaltacak işlev taşıdığına goumlre ldquofarklılığın yitimirdquo
bir ccedileşit hastalıktır Girardrsquoa goumlre Troilos ile Kressidarsquodan yaptığı alıntıyla bunu
destekler
[hellip] Ah Derece [Degree] sarsılırsa bir Her tuumlr yuumlksekliğe ccedilıkan o merdiven Sarsılırsa işte işler bozulur Topluluklar Okul dereceleri kent loncaları boumlluumlnen
92 Girard 2003 s 67
121
kıyılardan huzurlu alışveriş Ağabeye ablaya saygı yaş taccedil unvan nişan saygısı Derece olmasa nasıl asıl yerinde durur Derecelendirme de bak sazın duumlmenini boz Goumlr ortaya ccedilıkacak guumlmbuumlrtuumlyuuml Her şey Birbirine ccedilarpar oumlnuuml bağlanmış sular Kabarıp kıyılarından taşar[hellip] 93
Girard Odysseusrsquoun bu muhafazakacircr konuşmasını değerlendirirken konuşmada
adaletin ldquofarklılıkrdquo olarak tanımlanmış olmasının altını ccedilizer ldquoAdalet farklılığın
korunması demektirrdquo Girard da bu fikre katılır ldquoYunan tragedyasındaki gibi denge
demek şiddet demekserdquo o halde dengesizlik ldquoiyirdquo ve ldquokoumltuumlrdquo arasındaki farkı
tanımlayan bir adaletin varlığı anlamına gelecektir Girard tam da bu yuumlzden ldquohep
dengede duran bir adalet fikrirdquonin yanlış olduğunu belirtir Girardrsquoın soumlzleri oldukccedila
ikna edici goumlruumlnse de tragedya sanatının ldquobilgerdquoliğini goumlzden kaccedilırmaktadır Yunan
tragedyası tam da bu ldquoadaletrdquo duumlşuumlncesini tartışmaktadır İster beşeri ister tanrısal
olsun nihai bir adalet muumlmkuumln muuml Bu soruyu bu şekilde formuumlle ettiğimizde temel
meselenin modern hukukun sorduğu sorudan ne kadar farklı olduğu anlaşılacaktır
Girardrsquoın ldquofarklılık yitimirdquo soumlzuumlne karşılık olarak tragedya ldquofarklılığın yitmemesi
muumlmkuumln muumlrdquo diye sorar Hangi adalet hangi yargı duumlzeni hangi devlet guumlcuuml bu
farklılığı koruyabilir İyiyle koumltuumlyuuml ayıran ahlak yasası kirliyle temizi tanımlayan
duumlşuumlnce kutsalla lanetliyi ayıran inanccedil buumltuumln bunlar kaccedilamadığımız bir techneacutersquonin
logosrsquoun uumlruumlnleridir Tragedya buumltuumln bunların tıpkı Gorgonrsquoun kanı gibi
birbirlerinden ayrılamayacağını sezdirir bize Yunan tragedyası eğer ldquoen iyisi hiccedil
doğmamış olmakrdquo diyorsa bu varoluşun dehşetini ve hayretini bilmenin
ağırlığındandır Ama tragedyanın bilgeliği de bizim muğlacircklık kavramımız gibi iki
youmlnluumlduumlr Varoluşun verdiği dehşetle ldquoen iyisi hiccedil doğmamış olmakrdquo diye seslenir
ama yine de yaşamak iccedilin elinden geleni yapar
Rene Girardrsquoın fikirlerini burada tartışmaya accedilmamızın temel nedeni ccedilalışmamızda
ortaya koymak istediğimiz arguumlmanları bazı youmlnleriyle karşılaştırma imkacircnı
bulabilmek iccedilindi Yer yer Girardrsquoın fikirlerine katıldığımız noktalar vardı temel
olarak modern duumlşuumlnceye getirdiği eleştirel bakış konusunda ortak bir youmlnelimde
olduğumuzu goumlruumlyorduk Diğer taraftan Girardrsquoın terminolojisinden ayrıldığımız
93 Shakespeare Troilos ile Kressida I Perde 3 Sahne sat 100-110 Girardrsquoın Şiddet ve Kutsal kitabındaki ccedileviriyi kullandım Bkz Girard 2003 s 70
122
yerleri de goumlstermeye ccedilalıştık Ama ccediloğu noktada farklılığın yalnızca terminolojik
duumlzeyde olmadığını kozmolojik bir ayrışmanın da soumlz konusu olduğunu goumlrduumlk
Oumlluumlmuumln canlıların başına gelebilecek en buumlyuumlk şiddet olduğunu soumlyleyen Girard bu
yuumlzden de oumlluumlmuuml ldquoson derece koumltuumlcuumllrdquo olarak tanımlamaktadır94 Biz oumlluumlmuumln salt
ldquokoumltuumlcuumllrdquo bir olgu olmadığını duumlşuumlnuumlyoruz Oumlluumlme koumltuuml değer atfederek karşısına
yaşamı yerleştirmek ayırıcı kozmolojinin en temel duumlşuumlnme biccedilimi olsa gerektir
Diğer taraftan Girardrsquoın kuramında ldquoşiddetrdquo olgusu bir deus ex machina gibi
işlemektedir Her toplumsal olayı şiddet ile accedilıklar Peki şiddetin koumlkeni nedir
Girard bu soruya doğal olarak insan merkezci bir yerden cevap verir şiddetin koumlkeni
toplumun yıkım ve yok olma endişesidir Endişe şiddeti şiddet de endişeyi
doğurmaktadır Burada Girardrsquoın teorisinin kendi iccediline kapalılığını goumlrmek
muumlmkuumlnduumlr Girardrsquoda oumlluumlm nihai şiddet olarak vardır Ama oumlluumlmuumln şiddetinin
ldquokarşılıklırdquo olmadığını hatırlatmamız gerekiyor Girard tragedyayı ldquokusursuz simetri
olarakrdquo yorumlarken (iki taraf olduğu oumln kabuluuml ile) tarafların farklılıklarının
yitmesinden dolayı şiddetin ortaya ccedilıktığını (aynı şekilde şiddet ortaya ccedilıkınca
farklılıkların kaybolduğunu) soumlyluumlyordu Tragedyada olmayan bir şey değildir bu
ama buumltuumln tragedyaları kapsayabildiği soumlylenemez Tragedyarsquoda oumlluumlm beşeri bir
şiddet dışında da gelebilmektedir Tragedyanın suumlrekli altını ccedilizdiği şey ldquooumlluumlmluuml
olmakrdquotır Aynı zamanda tragedyada yalnızca insanlar arası bir şiddet goumlruumllmez
İnsan doğa ve tanrı(lar)ın birbirlerine goumlsterdiği şiddet de aynı nicelikte
goumlruumllebilmektedir Girardrsquoın bu uumlccedil evreni birbirinden ayırdığını ve yalnızca insan
merkezci bir bakış sunduğunu tespit etmemiz gerekiyor
Yunan tragedyasının bilgeliğini de goumlzden kaccedilırmamamız gerekiyor Homeros
ccedilağında yaşam ccedilaba goumlstermeye değer bir şeydir Homerosrsquoun duumlnyasındaki acı bu
değerli yaşamdan mahrum kalmaya dairdir ldquoNe zaman bir ağıt soumlylenserdquo diyor
Nietzsche ldquokısa bir oumlmruuml olan Akhilleusrsquotan soumlz edilirrdquo95 Oysa tragedya yalnızca
oumlluumlmuumln değil varlığın dehşetini de kavramıştır Varlığın dehşetini kavramak demek
94 Girard 2003 s 368 95 Nietzsche Friedrich Yunan Tragedyası Uumlzerine İki Konferans Ccedilev Mahmure Kahraman Say Yayınları İstanbul 2005 s42
123
yaşamın muğlacircklığını goumlrmek demektir Tragedyaya ldquoikinci en iyi şey hemen geri
doumlnmekrdquo96 dedirten şey budur Ama ona yaşamasını fısıldayan başka bir sesin de
farkındadır
İnsan bu noktaya eriştiğinde roluumlnuuml kabullenir ve şoumlyle der ldquoEvet ben bir insanoğluyum Boumlluumlnmuumlş haldeyim Bir ccedilatışmanın iccedilindeyim Benim yapım ccedilatışma iccedilinde Yani bir tanrı değil bir insanım97
Tragedya insanın bu ikili youmlnuumlnuuml bu muğlacirck youmlnuumlnuuml accedilığa ccedilıkartır insan hem kutsal
hem lanetli hem yaşayan hem oumlluumlmluumlduumlr Her şeye rağmen bu muğlacircklıkla
muumlcadelesini suumlrduumlruumlr ldquoPolemos her şeyin babası ve kralıdırrdquo98 soumlzuumlnuuml bu accedilıdan
duumlşuumlnmek daha doğru olacaktır Girard polemosrsquou insanların birbirleriyle olan savaşı
şeklinde beşeri bir şiddet olarak anlamaktadır Oysaki evrende şiddeti yalnızca insana
oumlzguuml bir olgu olarak sınırlandıramayız Evrendeki kozmik ccedilatışmayla insandaki
antropolojik ccedilatışma arasında bir fark yoktur Ccedilatışma her yerdedir ve ccedilatışan şeyleri
birbirinden ayırmak muumlmkuumln değildir En azından tragedyaların bize soumlylediği
budur Herakleitosrsquoun ateşi gibi Prometheusrsquoun ateşi de bir muğlacircklıktır Bu ateş
kuumlltuumlruuml kurmuştur ama insana da doğum-oumlluumlm acısını getirmiştir99
Ccedilalışmamızın buraya kadar olan kısmında muğlacircklık kavramının ne olduğu uumlzerinde
durduk İnsanın muğlaklıkla olan muumlcadelesinin boyutlarını goumlrmeye ccedilalıştık
Bundan sonraki boumlluumlmde buumltuumln bu tartışmaları Antigone tragedyası uumlzerinden
oumlrneklemek ve tartışmanın uygun olacağını duumlşuumlnuumlyoruz Metinde oumlzellikle koro
şarkıları uumlzerine odaklanacağız ccediluumlnkuuml tragedyanın oumlzuumlnuumln koro şarkılarında
bulunabileceğini duumlşuumlnuumlyoruz Bu amaccedilla Antigonersquodeki koro şarkılarını yeniden
Tuumlrkccedileye ccedilevirmeyi denedik Hiccedil şuumlphesiz buradaki amacımız ldquodoğru ccedilevirirdquonin ne
96 Sophokles Oidipus Kolonosrsquota Ccedilev Nurullah Ataccedil Maarif Matbaası 1941 sat 1225 97 ldquoThe Metaphysics of The Body ndash Theodoros Terzopoulos in conversation with Frank M Radatzrdquo Reise mit Dionysos Journey with Dionysos Ed Frank M Raddatz Theater der Zeit 2006 s 153 Aktaran Karaboğa Kerem Tragedya ile Sınırları Aşmak Theodoros Terzopoulosrsquoun Tiyatrosu E Yayınları İstanbul 2008 s 58-59 98 Herakleitos 2005 Frag 53 s 137 99 Prometheus miti ve Zincire Vurulmuş Prometheusrsquoun bu tuumlrden bir yorumu iccedilin bkz Vernant 1996 s 173vd
124
olduğunu goumlstermek değil Heidegger ldquoher ccedileviri bir yorumdurrdquo diyor biz de koro
şarkılarını farklı bir şekilde yorumlayabilmek iccedilin boumlyle bir cuumlrette bulunacağız
125
3 ANTİGONE Antik Yunan tragedyaları iki yuumlzyıldan fazla bir suumlredir ccedilok farklı biccedilimlerde
okunageldi yorumlandı yeniden yazıldı Bu yorum ve okuma biccedilimlerinde oumlzellikle
19 yydan sonra iki farklı eğilimden soumlz edebilmek muumlmkuumlnduumlr Eğilimlerin ilki
temellerini Platon ve Aristotelesrsquoin attığı Descartesrsquoın kozmolojisiyle desteklenen ve
son aşamasında Hegelrsquoin yer aldığı bir duumlşuumlnce ccedilizgisini takip ediyor Oumlzellikle
Hegelrsquoin Antigone okumasıyla bu eğilimin temel arguumlmanları daha da netleşmiştir1
Kabaca oumlzetlemek gerekirse Hegelrsquoin tragedyayı ldquosonunda uzlaşıyla nihayetlenen
bir ccedilatışan değerler goumlsterisirdquo olarak ele alması bu ilk eğilimin temel arguumlmanını
oluşturmaktadır
Diğer tragedya yorumlama anlayışı ise yukarıda isimlerini saydığımız duumlşuumlnce
insanlarının oluşturduğu ccedilekim merkezinden kaccedilma eğilimi ve arzusunu goumlsterir Bu
ikinci akımın temellerinin atılması Nietzsche ile başlar Heidegger ve Derrida gibi
batı felsefesinin duumlşuumlnce kalıplarını sarsan duumlşuumlnuumlrlerin oluşturduğu bir iklim iccedilinde
devam eder Foucaultrsquonun deyimiyle bu duumlşuumlnce ikliminin itici guumlcuumlnuuml ldquoHegelrsquoden
kaccedilma girişimirdquo oluşturmaktadır Diğer taraftan kolaylıkla goumlruumllebileceği uumlzere bu
ikinci akım modernizm ve modern aklın eleştirisini de iccedilermektedir
Ccedilalışmamızın bu boumlluumlmuumlnde Antigone metinine yakından bakacağız Hegel ile
Heideggerrsquoin Antigone metnini okumalarına yer ayıracak ve koro şarkılarındaki
Yunan kozmolojisini tartışacağız Metnin ccediloumlzuumlmlemesine geccedilmeden oumlnce Antik
Yunan duumlnyasının kozmolojisiyle ilgili bazı bilgileri kısaca goumlzden geccedilirmemizin
yerinde olacağını duumlşuumlnuumlyoruz
1 Hegel Antigone ile ilgili fikirlerini Estetik (Vorlesungen uumlber die Aumlsthetik) ve Tinin Fenomenolojisi (Die Phaumlnomenologie des Geistes) dışında Hukuk Felsefesi (Grundlinien der Philosophie des Rechts) iccedilinde de ele almıştır
126
31 GREK KOZMOLOJİSİ
Antik Yunanrsquoın ndashen azından klasik ccedilağın- etkileşimli bir kozmolojiye sahip olduğunu
biliyoruz Yani evren belirli kategorilere ayrılmış durumda olsa da bu kategorilerin
her an birbirine temas halinde olduğuna inanılmakta boumlyle kabul edilmektedir
Rituumlellerin bu konudaki işlevlerini oumlnceki boumlluumlmde tartışmıştık Bu Antik Yunan
insanının evrenle buumltuumlnleşmiş olduğunu kendini ondan ayıramadığını goumlstermez Her
etkileşimli kozmolojide olduğu gibi Antik Yunan da insana oumlzguuml bir alanın
farkındaydı Nesneler hayvanlar cansız varlıklar ve tabii ki tanrılar farklı
oumlzellikleriyle insanın niteliklerinden ayrılabiliyordu Fakat bu ayrımlar insanın kesin
bir biccedilimde duumlnyadan kopması anlamına da gelmiyordu Vernant Yunanlıların hiccedilbir
zaman duumlnyayı unutmadıklarını her zaman kozmosla bağlantı iccedilerisinde hareket
ettiklerini hatırlatır Kozmosla bağlantılı eylemek demek insanın hem kendisiyle
hem de oumltekilerle belirli bir ilişki iccedilinde olması demektir
Delphoi tapınağında yazan ldquokendini bilrdquo soumlzuuml bizim zannettiğimiz gibi insanın kendini ccediloumlzuumlmlemesi ve iccedilgoumlzlem yoluyla oumltekilere goumlruumlnmeyen kişisel mahremiyetin gizli bir alanı ya da duumlşuumlncenin salt edimi olarak duran gizli bir ldquobenrdquoe geri doumlnuumlşuumln yolunu bulmaya youmlnelik bir ccedilağrı değildir Kartezyen cogito (duumlşuumlnuumlyorum oumlyleyse varım) Yunanlıların kendini bilme duumlşuumlncesine yabancıdır [hellip] ldquoKendini bilrdquo soumlzuuml sınırlarını bil demektir bir oumlluumlmluuml olduğunu bil ve tanrılara kendini eş kılmaya kalkma demektir2
Ccedilalışmamızın bu boumlluumlmuumlnde bazı başlıklar altında Greklerin kozmolojik
kategorilere yaklaşma biccedilimlerini kısaca accedilıklamaya ccedilalışacağız Grek insanının
oumlzellikle tanrılarla doğayla ve birbirleriyle kurdukları ilişkilerin niteliğini
oumlzetlemeye ccedilalışacağız
311 Kirlilik
Homeros ccedilağında Greklerin kirlilik duumlşuumlncesine uzak olduğu soumlylenmektedir
Kirliliği arındırma rituumlelleri daha sonra ortaya ccedilıkmış ve klasik tragedya yazarları
2 Vernant Jean-Pierre ldquoGreek Manrdquo Bulletin of the American Academy of Arts and Sciences Vol 47 No 8pp 44-50 American Academy of Arts and Sciences May 1994 s 44-45
127
tarafından ifade edilmişlerdir3 Bu durumun ardında yatan nedenleri kolaylıkla
anlayabiliyoruz Ccediluumlnkuuml kirlilik tehdidinin sık goumlruumllebilmesi iccedilin kategorilerin
birbirine kontrol dışı olağan dışı teması gerekmektedir Bu tehdidin Homeros
ccedilağında sık goumlruumllmemesi gayet mantıklıdır Ccediluumlnkuuml Homeros ccedilağı ldquoher şeyin yerli
yerinde durduğurdquo bir evrene aittir Duumlnya muntazam bir şekilde tanzim edilmiş
durumdaydı ve kategoriler arasında kusursuz bir ldquoduumlzenrdquo mevcuttu
ldquoVaktiyle tanrılar buumltuumln duumlnyayı yer yer kendi aralarında paylaşmışlardı Kavgasız guumlruumlltuumlsuumlz bir paylaşma (hellip)rdquo4
Platonrsquoun bu soumlzlerindeki ldquokavgasız guumlruumlltuumlsuumlzrdquo ifadesi bize henuumlz kirlilik
yaratacak bir ccedilatışmanın goumlruumllmediğini ima ediyor Zira mitolojinin bize anlattığı
kadarıyla bu paylaşımın hiccedil de kavgasız ve guumlruumlltuumlsuumlz olmadığını biliyoruz
Theogonia baba katli [Kronos vs Uranos ve Zeus vs Kronos] kardeş kavgaları
[Titanlar vs Zeus] ve ensest [Zeus amp Hera Uranos amp Gaia] gibi hikacircyelerle doludur
Fakat klasik tragedyanın vazgeccedililmez temalarından olan bu olgular henuumlz ldquotrajikrdquo
değildir Oidipus hikayesi bile Homerosrsquota ldquokirlilikrdquo duumlşuumlncesinden uzak bir şekilde
anlatılır
Oidipusrsquoun anasını goumlrduumlm guumlzel Epikastersquoyi bilmeden buumlyuumlk bir succedil işlemiş evlenmişti oğluyla Oidipus oumllduumlrmuumlştuuml babasını ve koynuna girmişti anasının tanrılar da accedilıklamışlardı bunu insanlara ansızın Oidipus youmlnetti gene de Kadmosoğullarırsquonı guumlzel Thebairsquode5
Kirlilik duumlşuumlncesinin beşinci yuumlzyıla doğru ortaya ccedilıkışının tarihsel ve toplumsal
koşullarını kestirebiliyoruz Bunu oumlnceki boumlluumlmde tartışmıştık
Beşinci yuumlzyıla geldiğimizde kirlilik kozmolojik sınırların ccediliğnenmesi sonucu
oluşan ldquotehlikeli bir guumlccedilrdquo olarak karşımıza ccedilıkıyor Tehlikenin derecelerinin
olduğunu goumlruumlyoruz Oumlrneğin savaşta oumllduumlrmek tehlikeli bir kirliliğe yol accedilmazken
akraba cinayeti ccedilok korkulan bir kirlenme hali yaratıyordu6 Bu derecelendirmenin
3 Bkz Douglas 1966 s 33-34 4 Platon Kritias ccedilev Erol Guumlney Luumltfi Ay Sosyal Yayınlar İstanbul 2001 s12 5 Homeros Odysseia Ccedilev Azra Erhat A Kadir Can Yayınları 16 Basım İstanbul 2005 XI Boumlluumlm sat 271-274 6 Bkz Oudemans 1987 s 83
128
yanında belli başlı succedillar konusunda ldquokasıtlı ve kasıtsızrdquo olup olmadığına goumlre
eylemleri birbirlerinden ayırabiliyorlar buna goumlre bir değerlendirmede
bulunuyorlardı Fakat kirlilik yaratan durumlarda bu ayrımlar kesinliğini yitiriyordu
Bunun en buumlyuumlk oumlrneği olarak Kral Oidipus verilebilir Oidipus baba katlini de
ensest ldquosuccedilrdquounu da ldquobilmedenrdquo işlemiştir Oidipus Kolonosrsquota oyununda bu
masumiyet durumu oumlzellikle vurgulanır7 Yine Theseusrsquoun bir ldquomeşru muumldafaardquo
sırasında kuzenlerini oumllduumlrduumlğuuml buna rağmen suumlrguumln edildiğini goumlruumlyoruz8 Bunlara
Aiasrsquoın bilinccedilsizce koyun suumlruumlsuumlnuuml katletmesi ile Heraklesrsquoin aynı şekilde
ccedilocuklarını oumllduumlrmesi oumlrnekleri de eklenebilir Buumltuumln bu durumlarda succedillar kasten
işlenmemiş bile olsa kirlilikten dolayı ldquoarınmardquo gereksinimi doğurmaktadır
Yunanistanrsquoda arınma yalnızca maddesel bir hijyen sorunu değildi daha ccedilok
kozmolojik kategorilerin yeniden ayrıştırılması olarak karşımıza ccedilıkıyordu Diğer
taraftan Platonrsquola birlikte bu inanışlar ldquoiyinin koumltuumlden ayrılmasırdquo ldquoduumlşuumlncenin
arındırılmasırdquo gibi fikirlere doumlnuumlştuuml Oumlrneğin Sophistrsquote Platon arındırmayı bir
ldquoayırma bilimirdquo olarak adlandırır
YABANCI [] Suumlzmek [diecircthein] seccedilip ayırmak [legomen] elemek [diattan] yabalamak saman ayırmak [brattein] iki şeyi birbirinden ayırmak [diakrinein] [hellip] Buumltuumln bu kelimeler ayırma duumlşuumlncesini [diairetika] ifade ediyor [hellip]
THEAİTETOS Peki ne ad vereceğiz bu sanata
YABANCI Ayıklama sanatı [diakritikecircn] [hellip] soumlzuumlnuuml ettiğim ayıklamalar ya iyiyi koumltuumlden ya da benzeri benzerden ayıran ayıklamalardır [hellip] iyiyi muhafaza edip koumltuumlyuuml atan ayıklama şekli[ne] arındırma [katharmos] adı verilir9
Arınma birccedilok şekilde uygulanabiliyordu Genellikle kirlenmiş olan kişiyle herhangi
bir temastan kaccedilınılıyordu Boumlyle bir temas ya da karşılaşma durumlarında tanrılara
kurban sunuluyordu Kurban genellikle bir hayvan ccedilok nadiren de bir insan oluyordu
Diğer youmlntem de kirlenmiş olanın bizatihi kendisinin kentten kovulma rituumlelini
7 Bkz Sophokles Oidipus Kolonosrsquota sat 980-990 8 Bkz Euripides Hippolytos Ccedilev Lamia Kerman MEB İstanbul 1949 sat 35 9 Platon Sophist sat 226b-e
129
iccedileriyordu Suumlrguumln etme bazen guumlnah keccedilisi ya da pharmakon mevzuunu tartışırken
goumlrduumlğuumlmuumlz gibi kirli kişinin oumllduumlruumllmesiyle de sonuccedillanabiliyordu10
Diğer taraftan buumltuumln ayırma ve arındırma ccedilabalarına rağmen muğlacircklık kolay kolay
giderilmesi muumlmkuumln olmayan bir tehdit olarak goumlruumlluumlyordu
Bu durum duumlzen [order] ile guumlccedil [power] arasındaki ilişki bağlamında anlaşılmalıdır Yunanlıların goumlzuumlnde kozmos sadece birbirinden keskin bir şekilde ayrılmış varlıkların duumlzeni değildi evren bir ccedilatışan guumlccediller savaşıydı Her varlığın bir sınırı olduğu kadar aynı zamanda onu aşacak bir guumlcuuml de vardı Bu yuumlzden hem kendi sınırlarıyla hem de diğer varlıklarla ccedilatışma doğuyordu11
Diğer taraftan her bir guumlccedil kendi iccedilinde de bir ikilik hatta ccedilok değerlilik
barındırıyordu Aiskhylosrsquoun Eumenidesrsquoinde Erinylerrsquoin durumu buna oumlrnek olarak
verilebilir Bu korkunccedil kan yiyici ccedilirkin yaratıklar oyunun sonunda Atina kentinin
yasalarının dayanağı olur kent refahı iccedilin vazgeccedililmez bir statuumlye yuumlkselirler
312 Tanrı İnsan
Buguumlnuumln ayırıcımodern duumlnyasında yaşayan bizler iccedilin 2500 yıl oumlnce yaşamış
insanların dinsel inanışlarını kavrayabilmek oldukccedila zordur Birincisi bizler ister
inanccedillı ister inanccedilsız belirli duumlzeyde laikleşmiş bir duumlnyada yaşarız Buradaki laik
soumlzcuumlğuumlyle12 yalnızca dinsel yaşam ile kamusal yaşamın birbirinden ayrılmasını
kastetmiyoruz daha da oumltesinde tanrısal evrenin beşeri duumlnyadan kutsal alanların
sekuumller yerlerden ayrılmasını da buna dahil ediyoruz Bizler ldquodinselrdquo olanı genellikle
aşkın bir şey olarak kavrarız ve yaşadığımız duumlnyanın dışında bir olgu olarak
duumlşuumlnmeye eğilim goumlsteririz Bu ldquodışarılıkrdquo durumu aslında tanrının beşeri duumlnyanın
oumltesinde ve dışında bulunmasını ima etmektedir Bizim duumlşuumlncemizde tanrı evreni
yaratmış ve onu kendi ldquohalinerdquo ndashgoumlrece olarak- terk etmiştir Vernantrsquoın deyişiyle
tanrının evrenle bağlantısı ldquobir işccedilinin işiyle olan bağlantısırdquona13 benzemektedir
Dolayısıyla bir ldquoyapıtrdquo olarak bizi yaratanın ndashtanrının- izini taşıdığımızı duumlşuumlnuumlruumlz
10 Bkz Oudemans 1987 s 85 11 Oudemans 1987 s 86 12 Laik soumlzcuumlğuumlnuumln Oidipusrsquoun babası Laiosrsquotan geldiği soumlylenir Laikos [lάίkόraquo ] halkın ya da halka ait din sınıfından (rahip) olmayan Bkz Klein 1966 laic maddesi s 859 13 Vernant 1996 s 104
130
Ama onu bulabileceğimiz tek yer kendi iccedilimizdir Kendi başımıza tanrıyla
kurduğumuz ilişki iki kişi arasındaki alışveriş gibidir Kim ve nerede olursam
olayım her şekilde bu ilişkiyi tekil birey olarak gerccedilekleştirebilmekteyimdir
Bizim bireyde hapsolmuş aşkın tanrı duumlşuumlncesini Antik Yunanrsquoda bulmaya ccedilalışmak
boşuna olacaktır Ccediloğu zaman kendi duumlnya algımızı başka kuumlltuumlrlere uygulamaya
ccedilalışırız Antik Yunan duumlnyasında ldquodinrdquo meselesiyle ilgili ccedilalışmalarda ya ldquoccedilok
tanrılırdquolık vurgusuyla karmaşık ve kaotik bir dini inanccedil duumlnyası resmedilir ya da
tanrıların tutarsızlıkları ve antropomorfik oumlzellikleri uumlzerinde durularak dinsel
inanışlar masalsı bir mitologyaya indirgenir İlk elden soumlylenmesi gereken şey şudur
Yunan tanrılarının beşeri duumlnyadan ayrı bu duumlnyanın oumltesinde aşkın bir evreni
yoktu Bizatihi kendi varlıklarıyla bu evrenin varlığını garanti ediyorlardı Evrenin
tamamlayıcı parccedilalarıydılar Diğer taraftan hiccedilbir şekilde bizim tanrı-işccedili evren-
yapıt koşutluğu Antik Yunan tanrıları iccedilin geccedilerli değildi Yunan kozmolojisi her
zaman başlangıcı ldquokaosrdquoa vermiş ve buradan doğan Gaia Eros Uranos gibi ilksel
guumlccedillerden duumlnyaya huumlkmeden tanrılarını yaratmıştı Dolayısıyla Zeus gibi bir tanrı
semavi dinlerin ldquoezeli ve ebedirdquo tanrısıyla hiccedilbir şekilde karşılaştırılamaz
Zeus adının ldquoparlamakrdquo anlamına geldiğini belirten Vernant parlamak ışıldamak
gibi soumlzcuumlklerden yola ccedilıkılarak Zeusrsquoun goumlğe ait bir tanrı olarak tasavvur
edilebileceğini soumlyler Fakat hemen ardından etimoloji konusunda bizi uyarır
Zeus adında parlamak koumlkuumlnuuml okuyoruz Bundan Zeusrsquoun aydınlık goumlkyuumlzuumlnuuml guumln ışığının parıltısını temsil ettiği sonucunu ccedilıkarıyoruz Boumlylece buumlyuumlk tanrılar ile diğer doğa guumlccedilleri arasında aynı tuumlrden eşdeğerlilik varsaymaya yelteniyoruz Boumlylece Zeus parlak goumlkyuumlzuumlne Poseidon suya Hephaistos ateşe Hera havaya Hermes ruumlzgacircra Dionysos şaraba demeter buğdaya vb bağlanır14
Bu tuumlrden bir sınıflandırma işleminin bizi yanlış bir duumlşuumlnce biccedilimine suumlruumlkleyeceği
accedilıktır Hiccedil şuumlphesiz Zeusrsquoun goumlkyuumlzuumlnuumln guumlccedilleriyle ya da Hephaistosrsquoun ateşrsquole
oumlzdeşleştirildiği durumlar vardır fakat Yunan tanrılarını bu şekilde accedilıklamak doğru
değildir Ccediluumlnkuuml tanrıların niteliklerinin ccedileşitliliği ve muğlacircklığı goumlzden kaccedilmış olur
Antik Yunanrsquoda bir tanrı theos eşzamanlı olarak birden ccedilok şey demektir Ccediloğu
14 Vernant 1996 s 96
131
zaman bu nitelikler birbiriyle ccedilelişir gibi goumlruumlnebilir oumlzellikle de ccedilağımızın tanrı
anlayışında boumlyle ccedilok boyutlu karakter oumlzelliği sergileyen bir tanrıyı tam olarak
anlamak muumlmkuumln değildir ldquoZeus parlak goumlkyuumlzuumlduumlr ama bir bakıma aynı zamanda
da gece goumlkyuumlzuumlduumlr ışığın efendisi olduğu iccedilin ışık iccedilinde ışık aracılığıyla goumlruumlluumlr
ama bunu gizleme guumlcuuml de vardırrdquo15 Bizim iccedilin bu iki Zeus birbiriyle ccedilelişiyor
gibidir Ama Zeusrsquoun onlarca isimle anıldığını da biliriz Oumlrneğin Zeus Basileus
olarak kraliyet guumlcuumlnuumln koruyucusu olan Zeus Zeus Herkeios olarak aile koruyucusu
olarak karşımıza ccedilıkar16 Ya da normalde duumlzeni akıl ve sağduyuyu temsil eder diye
duumlşuumlnduumlğuumlmuumlz Apollon tıpkı tanrı Panrsquoın yaptığı gibi insanları ve hayvanları
ccedilıldırtan etkiler goumlsterebilmektedir Suumlruumllere bir anda korku salmakta oumlğle vakti
insanlara ccedilılgınlık verebilmektedir O zaman adı Apollo Nomios olur17
Antik Yunan insanı bir tanrının adını anarken ccedilok katmanlı bir ifade kullanmaktadır
Goumlkyuumlzuumlndeki herhangi bir olayı Zeusrsquola ilişkilendirebilir ama bu goumlkyuumlzuumlnuumln
topyekun Zeus olarak algılandığı anlamına gelmez Goumlkyuumlzuumlnden gelen ve insanı
etkileyen kimi guumlccediller (yağmur yıldırım fırtına vb) Zeusrsquoun insanlarla ilişkiye
girdiği olaylar olarak goumlruumlluumlr bunlar aynı zamanda Zeusrsquoun da guumlccedilleridir
Dolayısıyla insan her an etrafındaki guumlccedillerin farkında olmalı bunların ldquoanlamınırdquo
kavrayabilmelidir
Zeusrsquoun [hellip] guumlcuuml buna uğrayanlar iccedilin ikili ccedilelişkili bir niteliğe buumlruumlnuumlr Bir yandan goumlkyuumlzuuml kılığına giren bu guumlccedil guumlnlerin mevsimlerin sırasıyla yinelenmesi doğru duumlzenli bir egemenlik anlamına gelir Diğer yandan goumlkyuumlzuumlnde bir saydamsızlık bir oumlnceden kestirilemezlik oumlğesi vardır18
Zeusrsquoun guumlcuumlnde olduğu gibi buumltuumln diğer Yunan tanrılarının da guumlccedillerinde aynı
muğlacirck niteliği goumlrebiliriz Oumlrneğin Aphroditersquonin niteliği sadece cinsel bir tutkuyla
sınırlı değildir onun temsil ettiği aşk evrenseldir Ona eşlik eden Eros ile birlikte
yeme iccedilme şarkı soumlyleme dans etme gibi tutkularla da ilişkilendirilmektedir Diğer
15 Vernant 1996 s 97 16 Bkz Oudemans 1987 s 94 17 Bkz Oudemans 1987 s 95 18 Vernant 1996 s 99
132
taraftan ilginccedil bir şekilde savaşın yıkıcılığıyla bağlantılıdır19 Aiskhylos Agamemnon
1478de Erosu intikam alma tutkusuyla ilişkilendirmiştir erocircs haimatoloichos ndash Kan
alıcı Eros20 Yine aynı şekilde Sofokles de Trakisli Kadınlarrsquoda Aphroditenin
tanrılar uumlzerindeki zaferlerinden bahsederek onun savaş ve muumlcadele ile olan
ilişkisini doğrular Bazı kentlerde Aphroditeye savaşın temsili Aphrodite Areia
olarak tapıldığı bilinmektedir21 Aphroditersquonin guumlcuuml bazen kendisinden uzak
durulması gereken bir yıkım guumlcuumlne doumlnuumlşebilmektedir Girardrsquoın cinsellik ve şiddet
arasında kurduğu ilişkide adlarını andığı gibi kız kaccedilırma tecavuumlz cinayet ve savaş
gibi olaylar Aphroditersquonin yıkıcı guumlcuumlnden kaynaklanabilmektedir Ancak bu yıkıcı
guumlccedil onun uumlretici-doğurucu guumlcuumlnden ayrılamaz Antik Yunanrsquoda Aphroditersquonin
guumlcuumlnuumln bir kentin varlığını suumlrduumlrmesi iccedilin gerekli olduğuna inanılırdı Bu inanccedil
doğrultusunda Atinarsquoda yardımsever bir tanrı olarak tapılmaktaydı22
Benzer bir kesinsizlik oumlrneği olarak tanrı Dionysosrsquou goumlsterebiliriz Dionysos
insanları kendinden geccedilirmeye evrendeki kozmolojik kategorileri (kadın-erkek ccediliğ-
pişmiş doğa-kuumlltuumlr kent-vahşi yaşam vs) birbirine karıştırmaya zorlar Diğer
taraftan Dionysosrsquoun kaynaklık ettiği mania kuumlltuumlruumlnuumln bireysel kurtuluş ve
oumlzguumlrleşmenin yolunu accedilan bir luumltuf olduğu da duumlşuumlnuumlluumlr Bu ikili durumu
Euripidesrsquoin Bakkhalarrsquoında ccedilok accedilık bir biccedilimde goumlrmek muumlmkuumlnduumlr Guumlnuumlmuumlzde
bazı yorumcular oyunda resmedilen tanrı Dionysosrsquoun ccedilok boyutluluğunu ve
muğlacircklığını goumlremeyerek onu yalnızca ldquokoumltuumlcuumllrdquo bir tanrı olarak ele alırlar Oysaki
Dionysos bu oyunda Yunan tragedyalarında goumlrebileceğimiz en muğlacirck karakter
olarak tasvir edilmiştir Ne kadın ne erkek gibidir Bir yabancıdır kente uzaklardan
gelmiştir ama aslen Thebairsquonin yerlisidir Keyif coşku ve neşe tanrısı adıyla anılır
[64] yaşlıları genccedilleştir [189] onun bastığı topraklardan ldquosuumlt bal ve şaraprdquo akar ona
19 Bkz Oudemans 1987 s 95 20 Eros soumlzcuumlğuuml Tuumlrkccedile ccedileviride ve bazı İngilizce ccedilevirilerde bulunmamaktadır Eros ile ldquokan almakrdquo fiilini yan yana duumlşuumlnemediğimiz iccedilin olsa gerek Metnin orjinali tam olarak kan alan eros anlamına gelmektedir Robert Browning ccedilevirisinde bu şekilde kullanıldığı goumlruumllmektedir [Eros The carnage-licker In the belly is bred] Bkz Browning Robert The Poetical Works of Robert Browning Volume 13 Smith Elder and Co London 1889 s 345 21 Nilson M P Geschichte der Griechische Religion I Muumlnchen 1941 s 490 aktaran Oudemans 1987 s 95 22 Oudemans agy
133
tapınan Bakkhalar neşe iccedilinde dans edip şarkı soumlylerler [687 723] fakat aynı
Bakkhalar hayvanları canlı canlı parccedilalayarak yerler [740] ona tapınanlardan Agave
kendi oğlu Pentheusrsquou parccedilalayarak oumllduumlruumlr Dionysos ldquobir boğayardquo ldquoccedilok başlı bir
ejderhayardquo ya da ldquoateş soluyan bir aslanardquo doumlnuumlşebilmektedir [1015] Oyunda
Tanrıya tamamen inanan ve ona buumlyuumlk bir sadakatle tapınan Agave de Dionysosrsquoa
inanmayarak ona koumltuumlluumlk etmeye yeltenen Pentheus da cezalandırılmaktadır Bu
durumu guumlnuumlmuumlz kozmolojisinden anlamamız oldukccedila zordur Bu garip durumdan
ccediloğu yorumcu Dionysosrsquoa ldquokoumltuumlrdquo bir nitelik atfederek kurtulmayı denerler Oysaki
boumlyle niteliksel bir sınıflandırma trajiğin oumlzuumlnuuml goumlzden kaccedilıracaktır
Benzer bir oumlrnek Euripidesrsquoin Hippolytos oyunundan verilebilir Hippolytos kendini
bakire tanrıccedila Artemisrsquoe adamıştır ama bu durum Aphroditersquoyi ihmal etmek
anlamına gelecektir Goumlruumllduumlğuuml gibi Antik Yunan duumlşuumlncesinde insan karşıtlık
ccedileşitlilik belirsizlik ve oumlnceden kestirilemezlik nitelikleri olan ve aşkın bir evrende
değil tam tersine beşeri duumlnyada bulunan tanrılarla birlikte yaşamak zorundaydı
Yunan tanrıları goumlkyuumlzuumlnde toprağın iccedilinde herhangi bir doğa olayında guumlnluumlk
hayatın iccedilinde agorada savaş meydanında politik bir tartışmada kısacası hemen her
yerde bulunabiliyorlardı İnsan tanrıların ccedileşitliliğiyle baş etmek zorundaydı Ama
bunu ldquokesinrdquo bir şekilde başaramayacağını da bilerek suumlrduumlruumlyordu bu muumlcadelesini
Yunan tragedyası biraz da bu bilincin uumlruumlnuumlduumlr
313 Doğa Kuumlltuumlr
İnsanın kurduğu medeniyetle ccedilıplak doğa arasına mesafe koyması gerekir Bu bir
ccedileşit zorunluluktur ama bunun kesin olarak başarılması da muumlmkuumln değildir Doğa
ccedileşitli şekillerde kuumlltuumlre bulaşmakta ve onu tehdit etmektedir İnsan doğanın
işlenmemiş olumsal kuralsız youmlnuumlnden suumlrekli olarak kurtulma ccedilabası iccedilindedir
İnsan uumlruumlnuuml olanın olmayandan ayrılması ccedilabasında ilk sırayı insanın bizatihi
kendisinin ldquoinsan olmayandanrdquo ayrılmasının aldığı şuumlphesizdir İnsan oumlncelikle
kendini hayvandan ayırmak zorundadır Bu ayırma da mutlak bir kesinliğe ulaşamaz
Mutlak bir yasası da yoktur Neyin insani neyin hayvana oumlzguuml olduğuna karar
vermek zordur Dolayısıyla insan boumlyle bir gerilimin uumlzerine kendini inşa etmeye
ccedilalışır Agambenrsquoin deyişiyle batı kuumlltuumlruumlnde insan hep ldquobeden ile ruhun bir canlı
134
ile bir logosrsquoun doğal (ya da hayvani) bir oumlğe ile doğauumlstuuml sosyal ya da ilahi bir
oumlğenin eklemi ve birleşimi olarak duumlşuumlnuumllmuumlştuumlrrdquo23 Dolayısıyla kuumlltuumlr denilen olgu
insanın bu ikili gerilimin bir bedene buumlruumlnuumlşuumlduumlr
Hesiodos İşler ve Guumlnlerrsquode hayvanı sınırları tanımayan yamyamlık (kendi tuumlruumlnuuml
yeme eğilimi) goumlsteren ve en oumlnemlisi de adalet duygusundan yoksun olarak
tanımlar24 İnsanın kendini uzak tutması gereken en oumlnemli ayrımlar bunlardır İnsanı
suumlrekli olarak tehdit eden doğa tam olarak bu uumlccedil nitelikte yatmaktadır Oumllccediluumlsuumlzluumlk
oumllduumlrme ve adaletsizlik İnsanın suumlrekli olarak konuşan-hayvan duumlşuumlnen-hayvan
alet kullanabilen-hayvan vs tanımlanması kuumlltuumlruuml yok edebilecek bu uumlccedil unsuru uzak
tutma arzusundandır
İnsanın geriliminin diğer ucu da onu tanrısal olanla ilişkiye koyar Sahip olduğumuz
logos techneacute bizim bir hayvan olmadığımızı suumlrekli olarak bize hatırlatır Bu
doğaya ait olmadığımız fısıldar Techneacutersquonin bize verdiği guumlccedil ile tanrısal bir
yanımızın olduğunu goumlruumlruumlz Oumlzellikle guumlnuumlmuumlzde techneacutersquonin geldiği aşamada artık
kendimizi doğanın efendisi bir ldquotanrırdquo gibi hissedebiliyor kendimizi hayvansı
yanımızdan tamamen ayırabiliyoruz Ayıramadığımız durumlara ilişkin son derece
kuvvetli kontrol mekanizmaları da geliştirmiş durumdayız [Hapishaneler
tımarhaneler huzur evleri akıl hastaneleri vs]
Antik Yunan tragedyasında insanın bu varoluşsal geriliminin sinir uccedilları accedilığa ccedilıkar
İnsan kendini hayvandan da tanrılardan da ayırmalıdır Ama nasıl Prometheus miti
ve Aiskhylosrsquoun Zincire Vurulmuş Prometheus tragedyası bize bu trajik gerilimi ccedilok
accedilık bir şekilde anlatmaktadır
Hesiodosrsquoun İşler ve Guumlnlerrsquode anlattığına goumlre insanoğlu altın ccedilağda tanrılara denk
bir hayat suumlruumlyordu Altın ccedilağın insanı yemek iccedilin ccedilalışmak zorunda değildi Toprak
kazma kuumlrek sallamadan kendiliğinden tahıl veriyor insanoğlu tanrıların sofrasında
oumlluumlmsuumlzlerle birlikte yemek yiyebiliyordu Sonra bu altın ccedilağ insanı yeryuumlzuumlnden
silinmiş yerine başka bir soy gelmişti Prometheus soumlyleni bu altın ccedilağı bize
23 Agamben 2009 s 24 24 Hesiodos İşler ve Guumlnler sat 276-79
135
hatırlatmaktadır Anlatıya goumlre Prometheus Zeusrsquou aldatmaya kalkmış kurban etinin
yenmeyen kısımlarını yağlarla kapatarak ona sunmuştur Zeus da bunun uumlzerine
insan soyunu yeryuumlzuumlnden kaldırmaya karar verir Bunun iccedilin ateşi insanlara vermeyi
reddeder Prometheus da gizlice bir rezene bitkisinin iccediline ateşi koyarak yeryuumlzuumlne
getirir Bunun uumlzerine tanrı Zeus Pandora ldquobelasırdquonı insanlara goumlnderir Artık
insanlar topraktan bir buğday tanesi gibi bitmeyecekler doumllleme yoluyla uumlremek
zorunda kalacaklardır Kendi kendine uumlreyen tahıllar iccedilin de aynı şey geccedilerlidir
Artık toprağa tohumun ekilmesi gerekmekte ve ancak aylar suumlren yorucu bir
ccedilalışmanın sonucunda toprağın uumlruumlnlerine kavuşulabilecektir İnsanın ldquoccedilalışmakrdquo
zorunda kalması Pandora ile başlar Ateş bu accedilıdan ccedilalışmayı simgelemektedir Ateş
her tuumlrluuml iş iccedilin kullanılacaktır fakat onun varlığı eski guumlzel guumlnlerin bir daha
gelemeyeceğinin de işaretidir Ateş bu yuumlzden iki youmlnluuml bir guumlccediltuumlr Hem lanetli hem
de kutsal hem kurtarıcı hem de yok edicidir Ateş insanın muğlaklığıyla karşılaştığı
ilk techneacute ilk pharmakonrsquodur Prometheus bununla da yetinmemiş kuumlltuumlre dair ne
varsa insana vermiş ve oumlğretmiştir Ateş oumlncelikle insanı ccediliğ yemekten alıkoymuştur
Eti pişirmek insanı hem vahşi doğadan bir hayvandan ayırır hem de oumlluumlmsuumlzlerden
bağını koparır Ccediluumlnkuuml oumlluumlmsuumlzlerin yiyecekleri25 tıpkı hayvanlarınki gibi ccediliğdir
Diğer taraftan Prometheusrsquoun oumlğrettikleri medeniyetin temellerini de atmaktadır
Prometheusrsquoun bilimleri icatları technesi sayesinde insanoğlu ldquodoğalrdquo yaşamdan
kuumlltuumlrel yaşama geccedilmektedir
Ve ben bu ağızsız dilsiz ccedilocuksu varlıklara nasıl verdim aklı duumlşuumlnceyi [hellip] İnsanlar goumlrmeden bakıyor Dinlediklerini anlamıyorlardı Uzun oumlmuumlrleri boyunca duumlş goumlruumlntuumlleri gibi Duumlzensiz gelişiguumlzel yaşıyorlardı [hellip] Sonra sayı bilgisini verdim onlara bu kaynak bilgiyi onlar iccedilin ben bulup ccedilıkardım Sonra harf dizilerine geldi sıra O diziler ki belleğidir her şeyin Anasıdır bilimlerin ve sanatların26
25 Oluumlmpos Tanrıları ldquoekmek yemez şarap iccedilmezlerrdquo Bkz Homeros İlyada V 341-2 Tanrıların iccedileceği nektardır ve ccediliğ olarak kabul edilir 26 Aiskhylos Zincire Vurulmuş Prometheus Ccedilev Azra Erhat Sabahattin Eyuumlboğlu Tuumlrkiye İş Bankası Kuumlltuumlr Yayınları 2000 sat 443-459
136
Prometheusrsquoun kuumlltuumlr kurucu roluuml Aiskhylosrsquota daha da belirginleştirilir Buumltuumln bu
techneacutersquoler ateşin guumlcuumlnde simgeleştirilir Ancak Jan Kottrsquoun da tespit ettiği gibi27
Aiskhylos ateşin insanlara eti pişirmesini de oumlğrettiğinden accedilıkccedila soumlz etmez
Tragedyarsquoda mitosta karşımıza ccedilıkan ldquokurbanrdquo motifi işlenmemektedir Belki de
Aiskhylos bu motifi hatırlatmaya bile gerek duymamıştır Ateş oldukccedila ccedilok şeyi
anlatmaktadır zaten Birccedilok kuumlltuumlrde olduğu gibi Antik Yunanrsquoda da ateş doğadan
kuumlltuumlre geccedilişi simgeleyen bir elementti Ateş insanın tanrılar duumlnyasıyla hayvanlar
duumlnyası arasında asılı kalmasının simgesiydi Vernant Prometheus mitini
ccediloumlzuumlmlerken bunu accedilık bir şekilde oumlzetler
Theogoniarsquoda İşlerde Hesiodosrsquoun anlatısı Prometheusrsquou tanrılarla insanların birbirinden ayrılmasının etkeni yapar birbirlerinden karşılıklı uzaklaşmalarını vurgular Ancak tanrılarla aralarındaki uzaklık buna bağlı olarak hayvanlarla da uzaklığı gerekli kılar Kurban toumlrenlerinin yerleştirilmesiyle tanımlanan insanın hayvanlar ile tanrılar arası konumunun ta kendisidir28
Boumlylelikle Yunanlıların tanrılarını her an yanı başlarında bulunan varlıklar olarak
duumlşuumlnduumlklerini ama diğer taraftan kendilerinden uccedilsuz bucaksız bir uzaklıkta
olduklarını da bildiklerini anlıyoruz Yunanlılar insanın kendisi ile tanrılar arasında
bir sınır ccedilizmesi gerektiğini biliyorlardı aynı sınırın zorunluluğu hayvanlar iccedilin de
geccedilerliydi Fakat sınırın tam olarak nerede başlayıp bittiğini tespit etmek kolay
değildi İnsan bir yanıyla tanrıya benziyordu onda tanrısal bir guumlccedil vardı Fakat bu
guumlccedil kaccedilınılmaz bir biccedilimde hybrisrsquoe yol accedilabilirdi ccediluumlnkuuml insanın ldquosonlu doğasırdquo
guumlcuumln bu derece fazlalığına asla dayanamazdı Sophoklesrsquoin kahramanları bu tuumlrden
ldquokarşı konulmazrdquo bir ilahi guumlccedille resmedilirler Fakat bu guumlccedil onları bir yandan
tanrılara denk(miş) gibi azametli kılarken diğer yandan onları vahşi hayvanlara
doumlnduumlruumlr Mitolojideki Herakles bu konuda iyi bir oumlrnek olabilir Herakles tipik bir
kuumlltuumlr kurucusudur Canavarları oumllduumlrmuumlş kente olimpik oyunları getirmiştir
Tanrısaldır yarı oumlluumlmluuml de olsa tanrılara eşit sayılır Ama aynı zamanda onun
27 Kott Jan Antik Tragedyalar ve Ccedilağdaş Yorumları Kudas ya da Bakkhalar Ccedilev Ayşe Selen Mitos-Boyut Yayınları İstanbul 2006 s 19 28 Vernant 1996 s 190
137
hayvansı yaban bir yanı vardır Sırtında aslan derisi bulunur akrabalarını
oumllduumlrmuumlştuumlr ve cinsel arzularını dizginleyememektedir vs29
Yunanlılar tanrısallık (oumlluumlmsuumlzluumlk) ile doğaya aidiyet (hayvansallık) arasındaki
sınırların nerede başlayıp nerede bittiğini asla kestiremeyeceklerini de biliyorlardı
Vernant bize kurban toumlreninin iki youmlnluumlluumlğuumlnuuml paradoksal boyutunu bu accedilıdan
goumlsterir Her ne kadar Reneacute Girard bu yorumu reddetse de30 kurban toumlreninin şiddeti
ldquosağaltamamardquo yanı sabittir Kurban toumlreni insanın muğlacircklığını bize accedilık bir şeklide
goumlstermektedir Ccediluumlnkuuml kurban tanrıya yakınlaşmak onunla yeniden ldquoakrabardquo olmak
iccedilin kullanılan bir eylemken (ki İbranice ve Aramice qrb koumlkuuml ldquoyakın olmardquo
ldquoyaklaşmardquo anlamına gelir31) aslında tanrı ile insanı bir kere daha ayırır Kurbanın
ccediluumlruumlyen kısımları insana duumlşerken ccediluumlruumlmeyen yerler (kemikler vs) tanrıya adanır
Prometheusrsquoun kurban toumlreninin insanlarla Zeusrsquou birbirine duumlşman etmesi gibi
insanın sunduğu her bir kurban da bu ldquoayrılığırdquo yeniden onaylar Kurban eti
pişirilerek yenmekte tanrısallığın ndashoumlluumlmsuumlzluumlğuumln- simgesi ldquoccediliğ olanlardquo insanın bağı
bir kere daha koparılmaktadır Kendi tuumlruumlnuuml yememekte aksine hayvanları yiyerek
onları kendi tuumlruumlnden ayırmaktadır Diğer taraftan doğayla da ayrım kendini goumlsterir
Kurban edilen hayvan (evcil) ile avlanan hayvan (vahşi) birbirinden ayrılır Bu ayrım
işlenen bitkilerle (pişmiş olarak goumlruumllen) yabanıl bitkiler (ccediliğ olarak goumlruumllen)
arasında da bulunmaktadır32
Yunanlılar iccedilin ldquosınır aşımırdquo demek Jenksrsquoin tanımıyla ldquokategorilerin birbirine
karışmasırdquo kategorilerin sınırlarının aşılması anlamına geldiği iccedilin hybris her zaman
iccedilin muğlacircklığın işaretidir Başka bir deyişle hybris zaten iki oumlğe arasında gerili
kalmış insanın Deleuze ve Guattarirsquonin Rhizomersquounda goumlrduumlğuumlmuumlz gibi
sabitlenemeyen akışkan iki oumlğe arasında suumlrekli gidip gelen konumundan dolayı her
an baş goumlsterebilecek bir olgudur Her an bir tanrının bir daimonun insana
ldquokarışmasırdquo soumlz konusu olabilir Aynı biccedilimde hayvani bir ilkenin insana bulaşması
29 Bkz Oudemans 1987 s 92-93 30 Bkz Girard 2003 s 147 31 Bkz Nisanyan 2004 Kurban maddesi Ayrıca aynı koumlk Arapccedilada akraba olma akrabalık ve yakınlık anlamlarını iccedilermektedir 32 Vernant 1996 s 189-190
138
da tehlikeli bir hybris olarak her an zuhur edebilir Agamemnonrsquoda kadının kocasına
ihanetini engerek yılanının davranışı olarak tanımlayan Aiskhylos bununla sadece
sıradan bir benzetme sanatı yapmaz Yunan kozmolojisinin temel bakışını da bize
accedilmaktadır Yunanlılar basit bir metaforun oumltesinde kocasını aldatan bir kadının
engerek yılanının etkisi altına girdiğini duumlşuumlnuumlrlerdi33 İstenildiği kadar ayrı
tutulmaya ccedilalışılsın doğanın guumlccedillerinden mutlak olarak azade kalmanın yolu yoktur
İnsanın kendini ilahi ve doğal guumlccedillerden ayırma ccedilabasının yanı sıra o guumlccedillerden
yararlanma olgusu da eş zamanlı olarak karşımıza ccedilıkmaktadır Medeniyetten uzak
tutulan guumlccediller medeniyetin hem kuruluşu hem de suumlrekliliği iccedilin gereken guumlccedillerdi
Herakles gibi bir kuumlltuumlr kurucusunda goumlrduumlğuumlmuumlz buydu Antigonersquonin birinci koro
şarkısında bahsi geccedilen ldquoboyunduruk altına alınan hayvanlarrdquo oumlzellikle de ldquovahşi
atlarrdquoın kuumlltuumlre katkıları tartışılmaz
İnsanın kuumlltuumlr kurmasının ateşle başladığını belirtmiştik Ateşle birlikte ateşin
ikiliğine karşılık tıpkı onun gibi bir pharmakonrsquoun Pandorarsquonın da tanrılar
tarafından insana goumlnderildiğini soumlyledik Pandora da insanın iki topos arasındaki
gerilimine koşutluk oluşturur Guumlzelliği oumlluumlmsuumlzlere benzemekte ama iccedilindeki
huylarıyla bir ldquokoumlpeğirdquo bir ldquotilkiyirdquo andırmaktadır34 neredeyse iccedilinde gizlenmiş bir
hayvan vardır Goumlruumlnuumlş ile gerccedilek Pandorarsquoyla birlikte birbirinden ayrılır boumlylece
Prometheusrsquoun ateşi bir narteksin iccediline gizlemesi gibi Pandora da tanrısal
guumlzelliğinin iccediline ldquovahşirdquo yanını gizlemiştir Bu oumlzelliğiyle Pandora ldquoinsanrdquodır
insanın temsilidir
Hesiodosrsquoun anlatısı Elpisrsquole Pandorarsquonın kuumlpuumlnde kapalı kalan Umutrsquola biter
Hesiodosrsquoa goumlre
O guumln bu guumlnduumlr insanların başı dertte Toprak bela doludur deniz bela dolu Geceler dert doludur Guumlnduumlzler dert dolu35
Hesiodosrsquoun umutsuz bitirişinin muğlacircklığını Vernant şu şekilde yorumlar
33 Oudemans 1987 s 91 34 Hesiodos İşler ve Guumlnler sat 68 35 Hesiodos İşler ve Guumlnler sat 100-102
139
Eğer altın ccedilağda olduğu gibi insan yaşamında yalnızca iyilikler olsaydı eğer buumltuumln belalar uzak dursa kuumlpuumln iccedilinde hapsolmuş kalsaydı ellerinde bulunanlardan başka bir şeyi ummaya gerek kalmazdı Eğer yaşam baştan aşağı umarsızca dert ile uumlzuumlntuumlyle dolu olsaydı artık Elpisrsquoe bile gerek kalmazdı Ancak koumltuumlluumlkler bundan boumlyle ayrılmaz biccedilimde iyiliklerle harmanlandığına bir de yarın başımıza neler geleceğini oumlnceden kestiremediğimize goumlre bize umudumuzu hiccedil kesmemek duumlşer36
Aiskhylosrsquota da Elpisrsquoe ilişkin benzer bir muğlacircklık soumlz konusudur Aiskhylosrsquoa
goumlre Prometheus ateşin yanında bir de ldquokoumlr umutrdquo hediye etmiştir insanlara Boumlylece
ldquooumlluumlm kaygılarından da kurtarmıştırrdquo insanoğlunu37 İnsan artık ne zaman oumlleceğini
bilemez38 Ama yine de oumlleceğini daha en başından bilir ldquoherkes oumllecekrdquotir ccediluumlnkuuml
Oumlluumlme dair bu bilginin muğlacircklığı mitteki Prometheus (ldquooumln-goumlruumlrdquo fore-thought)
Epimetheus (ldquoakla sonradan gelenrdquo after-thought) karşıtlığında sembolize edilir
İnsan bir yanıyla ateşi ccedilalan kurnaz Prometheus bir yanıyla da Pandorarsquoyı kabul
eden kardeşi Epimetheusrsquotur
Prometheusrsquoun ilk kurban yemeğine yol accedilan hilesiyle ortaya ccedilıkan ikiye boumlluumlnmuumlş anlamca bulanık yaşamdan kurtaracak tek şey Umutrsquotur oumlngoumlruumlduumlr ama koumlr bir oumlngoumlruuml kurtuluş yanılsaması hem iyilik hem de koumltuumlluumlk olan o umutrsquotur [hellip] Artık her şeyin bir tersi vardır kurban tanrılarla iletişim kurmanın tek yoludur ama aynı zamanda oumlluumlmluumller ile oumlluumlmsuumlzler arasındaki aşılmaz engelin kutsanması anlamına da gelir artık kedersiz mutluluk oumlluumlmsuumlz doğum cefasız sefa Epimetheusrsquosuz Prometheus kısacası Pandorarsquosız İnsan kalmamıştır39
314 Sosyal İlişkiler (Aile Evlilik Baba-Oğul vs)
Buumltuumln etkileşimli kuumlltuumlrlerde kişiler buguumln bizim anladığımız anlamda bireyselliği
ile değil toplumsal ilişkiler ağı iccedilerisinde tanımlanırlar Antik Yunan duumlnyasında da
bireylerin durumu bundan farksızdı Her bir kişi ndashaslında vatandaş demeli- resmi
anlamda sırasıyla adı baba adı ve bucak adıyla anılırdı Bucak adı kişinin doğduğu
yere karşılık geliyordu40 ldquoEv halkırdquonın Yunanca karşılığı oikos demekti ve oikos
ldquobu birimin kurucusundan onun ccedilocuklarından oğullarının ccedilocuklarından ve
36 Vernant 1996 s 191-192 37 Aiskhylos Zincire Vurulmuş Prometheus sat 247 38 Karş Platon Gorgias sat 523c-e 39 Vernant 1996 s192 Bu alıntıdaki ccedileviri hataları İngilizce baskısından kontrol edilerek duumlzeltilmiştir Bkz Vernant Jean-Pierre Myth and Society in Ancient Greece TransJanet Lloyd 2 Baskı Zone Books New York 1990a s 200-2001 40 Thomson 1995 s 123
140
torunlarının ccedilocuklarından oluşuyordurdquo41 Oikosrsquoun bu resmi tanımlanmasından da
rahatlıkla anlaşılabileceği uumlzere toplum duumlzeni babaerkil bir sisteme dayanıyordu
Oikosrsquoun anlamının daha kapsayıcı kullanıldığı durumlarda eve ait koumlleler ve yakın
akrabalar ndashoumlrneğin kuzenler- da bu birime dahil edilebiliyordu Oudemans bu
durumun kirlilik riskini arttırdığını belirtir Evlilik yoluyla lanetli ya da kirlenmiş bir
akraba edinerek aynı kirliliğe bulaşmak muumlmkuumlnduuml Tıpkı atalardan kan bağı yoluyla
kirliliğin geccedilmesi gibi42
Evlilik kurumunun Atinarsquoya Kral Kekrops zamanında geldiği soumlylenmektedir43
MOuml 3000 ile 1000 yılları arasında Yunan anakarasında kadının kaccedilırılarak ya da
satın alınarak elde edildiği daha eski doumlnemlerde de ilkel ortaklaşmacılık sistemi
goumlruumlnmekteydi44 Evliliğin mitsel anlatımını yukarıda tartışmıştık Mitin soumlylediği
accedilıktır İnsan evlilik sayesinde kendini hayvansal gelişi guumlzel kuralsız
ccediliftleşmeden ayırmıştır Dolayısıyla evlilik kuumlltuumlruumln en oumlnemli kurumlarından
biridir Kurumun oumlnemine rağmen kadının aile iccedilindeki değeri oldukccedila muğlacirck bir
yapıdadır Pandora mitinin ne kadar kurucu bir mit olduğu toplumsal yaşamdan
anlaşılabilir
Her Atinalı kadın evlenene kadar ya kyrios denen bir erkek akrabasının ya da kocasının koruması altındaydı Zorunlu olarak sahip olduğu giysileri ve takıları dışında lsquokadınınrsquo malı erkek korumanın goumlzetimindeydi[hellip] Kadınların guumlccedilluuml ve korkutucu duygulara sahip oldukları ve erkeklerin duygusal olarak yıkıma uğramak korkusuyla kadınların bu guumlduumllerini bastırmaları gerektiği ve bunun da haklılığı iddia edilmiştir45
Kısaca soumlylemek gerekirse kadının konumu Pandora gibi muğlacircktı Levi-Straussrsquoun
akrabalık yapısı tanımlamasına goumlre kadın toplumların iletişim aracı olarak
kullanılmaktaydı Levi-Strauss ensest yasağını kadının iletişim aracı olarak
41 Thomson agy 42 Oudemans 1987 s 96 43 Bkz Bilgin Nahit Antik Yunan Duumlnyası Felsefeden Ekonomiye Ed Nezih Başgelen Arkeoloji ve Sanat Yayınları İstanbul 2004 s 67 44 Bilgin 2004 s 67 45 Freeman Charles Mısır Yunan ve Roma Antik Akdeniz Uygarlıkları Ccedilev Suat Kemal Angı Dost Kitabevi Yayınları Ankara Ağustos 2003 s 212
141
kullanılmasıyla accedilıklıyor ve akrabalık sistemlerini bu yapı uumlzerine oturtuyordu46
Antik Yunan goumlz oumlnuumlne alındığında bu yapıyı az ccedilok goumlrebildiğimiz soumlylenebilir
Ancak yine de kadın erkeklerin elinde oradan oraya alınıp verilen bir eşya değildir47
Sadece bu accedilıdan meseleye baktığımızda kadının muğlacirck konumunu ve tam da bu
yuumlzden korku veren niteliğini goumlremeyiz Kadının bir oikosrsquotan ccedilıkarak başkasına
gidişi onu bir ldquomalrdquo konumuna duumlşuumlrmez Aksine kadın her iki oikosrsquoun da birbirine
temas ettiği ldquokişirdquo olarak tehlikeli bir konumdadır Kadın hem kendi ailesine hem de
kocasınınkine bağlı kalmak gibi zor bir goumlrevle karşı karşıyadır Ana-babaya saygı
nasıl olursa olsun en temel sorumluluklardan biriydi Aksi durumlar kirlenme ve
hybris riskini doğurabiliyordu48 Ancak kadının bu ldquoccedilifte oikosrdquoluluğu trajik sonuccedillar
doğurabiliyordu Oumlrneğin Antigone suumlrguumlndeki babasına eşlik etmek zorundaydı
Fakat boumlylesi bir refakat vazifesi kendi dişi doğasının ihlalini de ima etmekteydi
[Oidipus Kolonosrsquota 1368] Fenikeli Kadınlarrsquoda da Antigonersquonin Haimonrsquola
evlenmeyi reddettiği iccedilin babasıyla kaldığı soumlylenir [1678]
Medearsquonın şu uumlnluuml konuşması kadının konumunu oumlzetlemektedir
Yaşıyan [sic] ve duumlşuumlnenlerin en biccedilaresi biz kadınlarız Evvela kendimize bir koca satın almak ve vuumlcudumuza bir efendi vermek iccedilin para sarfına mecburuz Bu felaketten daha can yakıcı bir felaket var Asıl mesele budur İyi koca mı olacak yoksa fena koca mı Ccediluumlnkuuml kocasını terk etmek kadınlar iccedilin ayıp bir şeydir Ve onları reddetmek bizim iccedilin memnudur [hellip]Bizim iccedilin evde tehlikesi olmayan bir hayat geccediliriyoruz derler Budalaca duumlşuumlnce Uumlccedil defa kalkan elde muharebe safında bulunmayı bir tek ccedilocuk doğurmıya [sic] tercih ederdim[hellip] beni yabancı bir topraktan bir av gibi kaccedilıran bir kocanın hakaretleriyle karşı karşıya anasız kardeşsiz bulunuyorum 49
Bu konuşmada oumlnemli noktalardan biri kadının kendi ailesiyle olan bağının oumlzellikle
vurgulanmasıdır Bu bağlar kadının herhangi bir istenmeyen durumda kendi ailesinin
yanına doumlnebileceğini goumlstermektedir Ama asıl olarak kadının konumunu
bulanıklaştıran ve tehlikeli kılan şey miras konusunda goumlrduumlğuuml işlevdi
46 Bkz Levi-Strauss Claude Structural Antropology Trans Claire Jacobson amp Brooke Grundfest Schoepf New York 1963 s 47 47 Bu konuda bir eleştiri iccedilin bkz Ccedilakmak E Efe ldquoMit Soumlz ve Yazı Jack Goody ile Soumlyleşirdquo Cogito sayı 43 Yaz YKY İstanbul 2005 48 Bkz Oudemans 1987 s 97 49 Euripides Medeia Ccedilev Ahmet Hamdi Tanpınar Maarif Vekacircleti 1943 sat 230-260
142
Yabancı bir erkekten gebe kalacak kadının aile mirasını tehlikeye atacağı korkusu vardı Kadın mirasın meşru yoldan gelecek kuşaklara aktarılmasını sağlayan tek araccediltı50
V yy Atinarsquosında aileler ndashaslında aşiretler demek daha doğru olur- ve onların sahip
oldukları kadim gelenekler (oumlrneğin her ailenin kendine ait tapımları bulunmaktaydı)
ile kent youmlnetimi arasında dikkat ccedilekici bir gerilim vardı Bu aşiretler vatandaşlık
statuumlsuumlnuuml kontrol eder bir konumdaydılar Boumlyle bir aileye mensup olmadan
vatandaşlık haklarından yararlanılamıyordu Bu durum aristokrat ailelere buumlyuumlk
nuumlfuz sağlıyordu Kleisthenesrsquoin reformlarıyla bu ayrıcalıklar ve diğer siyasi guumlccediller
ellerinden alınmaya başlandı Bu gerilimli muumlcadelenin izlerini yunan
tragedyalarında goumlrmek muumlmkuumlnduumlr Bu konuda Oresteia uumlccedillemesi muumlkemmel bir
oumlrnek olabilir Yine aynı şekilde Antigone de bu ccedilerccedilevede okunabilir Hegelrsquoin
Antigonersquoyi ldquoaile ile devletin ccedilatışmasırdquo şeklinde okuması da temelde bu duumlşuumlnceye
dayanmaktadır
32 ANTİGONE
Antik Yunan kozmolojisine ilişkin birkaccedil oumlnemli hususu yukarıda muumlmkuumln
olduğunca oumlzetlemeye ccedilalıştık Hiccedil şuumlphesiz neredeyse bir tam yuumlzyılı kapsayan bir
doumlnemde yaşamış insanların duumlnya algısını kesin olarak kavrayabilmek muumlmkuumln
değildir Boumlyle bir iddiada bulunmamız soumlz konusu olamaz Burada yapmaya
ccedilalıştığımız hiccedil olmazsa Antigone metni bağlamında tartışacağımız birkaccedil kuumlltuumlrel
konu başlığına biraz yakından bakabilmekti Ccedilalışmamızın bundan sonraki
boumlluumlmlerinde Antigone metnine odaklanacağız
321 904-920 Satırlar
Metni incelemeye metnin sonundan bir oumlrnekle başlamak yerinde olacaktır Ccediluumlnkuuml
bu oumlrnek metni yorumlama farklılıklarının temelinde yatan nedeni yeterince
aydınlatacaktır Bilindiği gibi Yunan edebiyatı alanında uzmanlar ccediloğu zaman
metinlerin orijinalliği hakkında tartışırlar Bunlar arasında en uumlnluumlsuuml de Antigonersquonin
50 Freeman 2003 s 213
143
904 ile 920 satırları arasında kalan dizeler konusundadır Yunan tragedyaları
alanında ccedileviri ve yorumlarına en fazla guumlvenilen filolog Richard Jebb bu satırları
reddetmektedir
ldquoGrek tragedyasında bu satırların tamamının ya da bir kısmının uydurma olup olmadığı sorusu gibi ccedilok tartışılan bir kaccedil problem vardır Aristoteles (Retorik 3 16-9) 911 ve 912 satırları alıntılamıştır buumlyuumlk ihtimalle onun elindeki Sofokles metninde parccedilanın tamamı bulunmaktaydı Oumlyleyse ekleme şairin oumlluumlmuumlnden kısa bir suumlre sonra yapılmış olmalıdır [soumlz konusu eklemenin sorumluluğu] şairin oğlu Iophonrsquoa koumltuuml bir şaire ya da bir oyuncuya yuumlklenmektedir İtiraf etmeliyim ki uumlzerinde ccedilok uzun suumlre duumlşuumlnduumlkten sonra Sofoklesrsquoin 905 ile 912 satırları arasını yazdığına ikna olamıyorum [hellip] Esas nedenler (bana goumlre) kısaca şunlardır (1) 450-460rsquoda ifade edildiği gibi İlahi yasaların genel geccedilerliliği 905-907rsquodeki sınırlamayla accedilık bir şekilde bağdaşamaz (2) Daha ileri bir sınırlama da 911 vdrsquoda vardır [hellip] Antigone başka bir kardeşi olacağını duumlşuumlnseydi o zaman bu sorumluluk o kadar bağlayıcı olmayacaktı (3) 909-912 arasındaki yapı Sophoklesrsquoe yakışmıyorrdquo51
Jebbrsquoin ortaya koyduğu uumlccedil arguumlmana daha yakından bakalım Jebbrsquoin birinci itirazı
bir ccedileşit mantıksal ldquotutarsızrdquolığa ilişkindir Yani tutarlı bir karakter olması gerektiği
bir oumln kabul olarak alınan Antigone 450-460 satırlarında oumlluumlnuumln goumlmuumllme hakkının
evrensel bir yasa olduğunu bunu tanrıların ezeli ve ebedi olarak emrettiğini
soumlylerken 905rsquote52 bu yasayı sınırlandırır Eğer bir ana ya da bir eş olsaydı kentin
karşı koymasına rağmen boumlyle bir işe girişmeyecekti Antigone Doğaldır ki bu soumlzler
Antigonersquoye ilişkin tuumlm romantik bakışları yerle bir etmektedir Romantik bakış ldquobir
başkaldıranrdquo olarak Antigonersquonin ne olursa olsun direnişini arzulamaktadır
Dolayısıyla 905 satır romantikler iccedilin ya bir tutarsızlık ya da bir hayal kırıklığı
olacaktır Başka bir biccedilimde kabul edilmesi muumlmkuumln değildir Richard Jebbrsquoin ikinci
itirazı da aslında ilkine benzer bir tutarsızlıktır Antigone bu kez ilahi yasayı kardeş
iccedilin sınırlandırır Yani Antigone başka bir (yaşayan) kardeşe sahip olmuş olsaydı
boumlyle bir eylemde bulunmayabilecekti
51 Jebb 1891 s 164 52 906 satır Sabahattin Ali tarafından ldquohellipbuumltuumln şehre karşı gelecek bu işi uumlzerime almazdımrdquo (Sofokles 1941 s 64) şeklinde ccedilevrilmiş Oysa Guumlngoumlr Dilmen ccedilevirisinde bu dize bulunmamaktadır (Bkz Sofokles 1997 s 99) Bu dizeler Richard Jebbrsquoin ccedilevirisiyle şoumlyledir ldquoNever had I been a mother of children or if a husband had been mouldering in death would I have taken this task upon me in the citys despite What law ye ask is my warrant for that wordrdquo Bkz Jebb 1891 s 165
144
Goethersquonin de bu kısımla ilgili benzer bir itirazı bulunmaktadır O da Jebb gibi
parccedilayı Sophoklesrsquoe yakıştıramaz Oyun boyunca davranışlarını kabul edilebilir
gerekccedilelerle sunan kadın kahramanın bu kısımda ldquoccedilok koumltuumlrdquo ve neredeyse ldquokomiklik
sınırındardquo gerekccedileler53 sunmasını bir tutarsızlık ve hata olarak goumlruumlr Goethe
kuramcıların bu parccedilanın sonradan ekleme olduğunu kısa suumlrede kanıtlayacaklarına
da kesin goumlzuumlyle bakar54
Jebb Herodotrsquoun anlattığı bir hikacircyeyi oumlrnek olarak goumlsterir Hikacircyeye goumlre Pers
kralı Darius Intaphernesrsquoi bir sebepten succedillar ve buumltuumln ailesinin oumlluumlmuumlnuuml emreder
Fakat Intaphernesrsquoin karısının yalvarmaları uumlzerine Darius onu ve seccedileceği bir kişiyi
bağışlayacağını soumlyler Kadın da kocası ve ccedilocukları yerine erkek kardeşini seccediler
Darius neden kocası ve ccedilocukları dururken kardeşini seccediltiğini sorduğunda da kadın
Antigonersquonin 909-912 dizelerde kullandığı arguumlmanı -neredeyse aynen- kullanır
(Heredotos III-119) Jebbrsquoe goumlre Antigonersquonin arguumlmanları buradan aynen
ldquoalınmıştırrdquo ccediluumlnkuuml satırlar neredeyse benzer oumllccediluumlde yazılmışlardır55 Jebb ldquokardeşlik
bağının abartılmasınırdquo ldquoilkel sofizmrdquo olarak tanımlar ve bu tuumlr akıl yuumlruumltmelerin
ccedilağın oumlnemli bir karakteristiği olduğunu iddia eder Ardından da Aiskhylosrsquoun
Oresteiarsquosından bir oumlrnek verir Apollonrsquoun ccedilocuğun gerccedilek ldquokaynağırdquonın baba
olduğunu savunurken Athenarsquonın da kendisini bir annenin doğurmadığını
53 Diğer taraftan Hegel Tinin Goumlruumlnguumlbilimirsquonde Antigonersquonin Poluumlneikesrsquoe verdiği bu ldquodeğerirdquo yerinde bulur Ccediluumlnkuuml aile bireye verili-statik-varlık olarak yaklaşır Ama bu yaklaşma biccedilimi en yuumlksek seviyesini kız ve erkek kardeşler arasında bulur Kız kardeş yalnızca erkek kardeş tarafından tam olarak tanınabilir Aile iccedilindeki ilişkilerde bir evlat olarak ya da bir eş olarak ldquokadınınrdquo kendini tikel olarak bilmesi muumlmkuumln değildir Yalnızca erkek kardeşle olan ilişkisi katıksızdır ldquoonlar aynı kandandırlar ama bu onlarda bir dinginlik ve dengeye ulaşmıştır Bu yuumlzden birbirlerine istek duymazlar tersine birbirlerine karşı oumlzguumlr bireyselliklerdir [hellip]Erkek kardeş kız kardeş iccedilin dingin benzer genelde bir varlıktır kız kardeşin onda tanınması arıdır ve doğal bir ilişki ile karışmış değildir[hellip]Erkek kardeşin yitişi bu yuumlzden kız kardeş iccedilin onarılmaz bir şeydir ve ona karşı oumldevi en yuumlksek oumldevdirrdquo Hegel Tinin Goumlruumlnguumlbilimi Ccedilev Aziz Yardımlı İdea Yayınevi İstanbul Şubat 1986 s 278-279 sect 457 54 Goethe J W v Eckermann J P Soret F J tr Oxenford J Conversations of Goethe with Eckermann and Soret London George Bell 1875 s 227-228 Antigonersquonin bu parccedilasının orijinalliği konusundaki tartışmalar iccedilin ayrıca Bkz Cropp Martin Antigones Final Speech Greece amp Rome Second Series Vol 44 No 2 Cambridge University Press (Oct 1997) pp 137-160 ve Murnaghan Sheila Antigone 904-920 and the Institution of Marriage The American Journal of Philology Vol 107 No 2 The Johns Hopkins University Press (Summer 1986) pp 192-207 55 Jebb 1891 s 260
145
soumlyleyerek reyini Orestesrsquoten yana kullanışını bu tuumlrden bir sofizm olarak
değerlendirir
Jebb dizelerle ilgili yorumlarında oumlnemli bir soru sorar Dizelerin bu lsquohatarsquosı Antik
Yunanrsquoın duumlşuumlnme tarzındaki bir acayiplik olarak mazur goumlsterilebilir mi Bu soru
aslında meselenin filolojik ya da edebi bir sorun olmanın da oumltesinde olduğunun
kesin bir işaretini vermektedir Ancak Jebb bu ldquoacayiprdquoliği kuumlccediluumlmseyerek bize goumlre
gerccedileği ıskalamıştır Doğru soruyu sormuş ancak cevabını yanlış vermiştir
Sorun her yorumcunun metne kendi duumlnya algısından iccedilinde bulunduğu kozmolojik
algıdan bakıyor olmasından kaynaklanmaktadır Daha doğru bir yorum yapabilmek
iccedilin kendi kozmolojik algımızdan sıyrılmak ve inceleyeceğimiz metnin
kozmolojisine olan yabancılığımızın en azından farkında olmamız gerekir Aksi
taktirde bizim evren algımızdan ccedilok farklı bir ldquoduumlşuumlnce tarzırdquo olan bir kuumlltuumlre kendi
ldquotarzrdquolarımızı yuumlkleyerek o kuumlltuumlruumln bir uumlruumlnuuml olan edebiyat yapıtını asimilasyona
uğratabiliriz Oumlrneğin Jebb Antigonersquoyi bir Hıristiyan şehidiyle H Boumlll de Ulrike
Meinhofrsquola karşılaştırabilmişlerdir56 Son yıllarda akademik duumlnyada bu tarz
karşılaştırmalı ccedilalışmaların arttığını soumlyleyebiliriz Bu tuumlr ccedilalışmaların temel sorunu
karşılaştırılan alanlardan birinin diğerine oranla ccedilalışmanın merkezinde daha fazla
yer almasıdır Bu da bir tarafı anlamak iccedilin diğer tarafın karakteristiğinin baz
alınması gibi eğilimlerin goumlruumlnmesine sebebiyet verebilmektedir
Daha oumlnce tragedya okuma eğilimlerinden soumlz ederken bunların farklı
kozmolojilerden beslendiğini belirtmiştik Ayırıcı kozmolojilerin etkisinde iki ana
akımdan soumlz edilebilir Bunlardan ilki konvansiyonel yorumlar diğeri ise Hegelyen
yorumlardır Konvansiyonel yorumcular oumlrneğin Antigonersquonin temel konusunun
adalet olduğunu soumlylerler Oyuna birbirinden kesin sınırlarla ayrılmış iki mutlak
adaletin ccedilatışması olarak bakarlar Fakat bu ccedilatışmada Antigone mutlak olarak haklı
Kreon ise tamamen haksızdır Bazen Kreonrsquoun başlangıccedilta iyi bir youmlnetici olduğu
ama sonradan despotlaştığı belirtilse de son kertede kendisine masum bir kızın
yıkımına neden olmuş biri goumlzuumlyle bakılır Bu akımın oumlncuumlsuuml Schlegelrsquodir Jebb
56 Oudemans 1987 s 3
146
Reinhardt Diller Else ve Kamerbeek gibi isimler sayesinde de hacirckimiyetini
korumuştur57 Simone Weilrsquoden Virginia Woolfrsquoa Louis MacNeicersquoden Marguerite
Yourcenar ve Jean Anouilhrsquoe pek ccedilok duumlşuumlnuumlr ve yazarın benzer bir şekilde
Antigonersquoyi sivil bir isyancı bireysel bir başkaldıran politik bir vatandaş ve feminist
hareketin oumlncuumlsuuml olarak anladığı da goumlruumllmektedir58 Uumllkemizde de bu tarz bir
yorumlama eğiliminin guumlccedilluuml olduğunu rahatlıkla soumlyleyebiliriz Oumlrneğin
Antigonersquonin Mitos-Boyut Yayınevirsquonden basılmış ccedilevirisinin arka kapak yazısında
oyunun kahramanı Antigonersquonin ldquoKreonrsquoun ldquoceberutrdquo devlet anlayışına
başkaldırdığınırdquo ve onun bir ldquoinsan haklarırdquo ve ldquooumlzguumlrluumlkrdquo savunucusu olduğu
belirtilir59 Aynı kitabın oumlnsoumlzuumlnde ccedilevirmen Guumlngoumlr Dilmen Antigonersquonin
ldquokişiliğinde bir zaaf goumlruumllemediğinirdquo onun oyun boyunca ldquohiccedil pişmanlık
duymadanrdquo ldquokonumunu değiştirmedenrdquo ilerlediğini soumlyledikten sonra Kreonrsquou
Antigonersquonin ldquotam karşıtırdquo olarak tanımlar60
Bu yorumlama geleneğinde Antigone genellikle tragedyanın tek protagonisti olarak
değerlendirilir Oumlrneğin Muumlllerrsquoe goumlre Kreon Teiresiasrsquoın oumlğuumltlerine boyun eğdiği
iccedilin tutarsızdır Bu yuumlzden de trajik kahraman olmaz61 Benzer bir ldquotutarlılıkrdquo
tartışmasını 904ndash920 satırların orijinalliği konusunda yapmıştık Bu tutarlılık
meselesi aslında kozmolojinin ipucunu vermektedir Ayırıcı kozmolojiler kategorileri
suumlrekli olarak birbirinden ayrı duumlşuumlnduumlklerinden oyunlardaki paradoks durumlarını
genelde goumlrmezden gelme ya da reddetme eğilimindedirler Ccediloğunlukla da bu tuumlr
durumlar yazarın başarısızlığı olarak nitelendirilir
Antigone ve Kreon arasındaki bu kesin ayrım Antigone tarafından temsil edildiği
duumlşuumlnuumllen ilahi alan ile Kreonrsquoun temsil ettiği duumlşuumlnuumllen beşeri alan arasında kendini
goumlsterir Kreonrsquoun yasaları sadece insan emridir tanrısal bir yasa iması yoktur
Dolayısıyla Kreon Antigonersquonin bulunduğu kutsal statuumlye asla erişemez Bu
57 Oudemans 1987 s107 58 Bu konuda bkz Walsh Keri Antigone in Modernizm Classicism Feminism and Theatres of Protest Yayınlanmamış Doktora Tezi Princeton University New Jersey 2009 59 Bkz Sofokles 1997 60 Bkz Dilmen Guumlngoumlr ldquoOumlnsoumlzrdquo Sofokles 1997 s 15 61 Oudemans 1987 s 108
147
ccedilerccedilevede Antigonersquonin temsil ettiği ve ısrar ettiği ilahi yasalar ldquobizatihi doğanın
kendisinin isteğidirrdquo62 Bu durumda Antigonersquonin ilahi ve doğaya ait olan karakteri
ile Kreonrsquoun doğa-dışı kuumlltuumlre ait ve beşeri alanı temsil edişi karşı karşıya gelir
Goumlruumllebileceği uumlzere konvansiyonel yorumlama ayırıcı kozmolojiden kaynaklı
olarak indirgemecidir ve aslında tragedyaların trajik niteliğini tek boyutlu hale
getirirler ccediloğu zaman da trajikliğini ortadan kaldırırlar63
Oumlrneğin Charles Knapp Antigonersquoyi doğru duumlşuumlnce ndash yanlış duumlşuumlnce akıl ndash akıl
dışılık gibi ikili karşıtlıklarla yorumlarken Sophoklesrsquoin Antigonersquoyi tamamen
masum Kreonrsquou ise hatalı davranan biri olarak resmettiği fikrini baştan kabul eder64
Bu ccedilerccedilevede 904ndash920 satırlarının da tahmin edilebileceği uumlzere sonradan ekleme
olduğunu duumlşuumlnmektedir65
322 Hegelrsquoin Antigone Okuması
Ayırıcı kozmolojilerin ikinci yorum geleneğinin kaynağını Hegelrsquoden aldığını daha
oumlnce soumlylemiştik Bu gelenekteki yazarların temel arguumlmanlarını Hegelrsquoin fikirleri
oluşturmaktadır Ancak yine de bu kadar ldquogenelleştiricirdquo bir iddianın mutlak anlamda
doğruluğu tartışmalıdır Hegelrsquoin bizatihi kendisinde bile yer yer tutarsızlaşan fikirler
varken onun fikirlerinden hareket ettikleri soumlylenen bir topluluğun tutarlı bir fikirsel
buumltuumlnluumlk oluşturduğunu soumlylemek pek doğru olmaz Ama Hegelyen yorumlama
geleneğinin tipik oumlzellikleri belirtilebilir belki bunlar da Hegelrsquoin uzlaşı duygusu
[Das Gefuumlhl der Versoumlhnung] dediği şeyden tuumlremiş goumlruumlnmektedir66 Hegelrsquoin
yorumu ccedilatışmaları uyumlulaştırıcıdır Bu aslında Alman İdealizmi denilen duumlşuumlnce
akımın genel eğilimi olarak addedilir Temel hedef oumlrneğin Kantrsquoın yaptığı gibi
doğru ile yanlış iyi ile guumlzel gibi değer arasında kesin ayrımlara gitmek değil
varolan ldquoayrımları birleştirmekrdquo ldquokarşıtları uzlaştırmakrdquotır Kantrsquoın yapmaya
ccedilalıştığı şeyler ve değerler arasında kesin sınırlar ccedilizme ccedilabası ldquokritikrdquo felsefe olarak
62 Reinhardt K Sophokles Frankfurt am Main 19764 (1933) s 86 Aktaran Oudemans 1987 s107 63 Bkz Oudemans 1987 s 108 64 Knapp Charles ldquoA Point in the Interpretation of the Antigone of Sophoclesrdquo The American Journal of Philology Vol 37 No 3 The Johns Hopkins University Press 1916 pp 300 65 Knapp 1916 s 310-11 66 Hegel 1975 s 1193-1197
148
adlandırılırken Alman idealizminin bu birleştirme ve uyumlulaştırma ccedilabası ldquosistem
felsefesirdquo olarak isimlendirilir67
Hegelrsquoin sistemini kapsamlı olarak tartışmak bu ccedilalışmanın boyutlarını aşacaktır
Burada yapmaya ccedilalışacağımız Hegelrsquoin oumlzellikle de Antigone ile doğrudan ya da
dolaylı olarak ilişkili fikirlerinin bir oumlzetini sunmaktan ibarettir
Hegel insanın kendi oumlz bilincine ldquoarzuda ve arzuylardquo ulaştığını soumlyler68 İnsan ancak
bir şeyi arzuladığında ve bu arzusunun farkında olduğunda kendi kendinin de
bilincinde olabilmektedir Ccediluumlnkuuml arzulayan daima Benimdir arzu daima benim
arzumdur Arzuladığım ve arzumun farkında olduğum iccedilin arzuladığım şeyin ldquoben-
olmayanrdquo olduğunu da goumlruumlruumlm İnsanın etten kemikten başka bir deyişle hayvansı
yanı oumlrneğin su iccedilmeyi arzuladığında arzuladığı şeye karşı olumsuzlayıcı bir
eylemde bulunmak zorundadır Temel olarak bu eylem suyun ldquotahrip edilmesidirrdquo
suyu iccedilen insan ldquosuyun doluluğuylardquo kendi arzusunun ldquoboşluğunurdquo doldurur suyu
değişikliğe uğratır onu bedeninin organik parccedilası yaparak kendinin kılar Su artık
ldquosu-olmayanardquo doumlnuumlşuumlr Dolayısıyla arzunun giderilmesine youmlnelik her eylem bir
olumsuzlama olacaktır Aslında bir hayvanın arzulaması ve eylemi de benzeri bir
suumlrece karşılık gelmektedir Fakat Hegel hayvanla insan arasındaki farkı arzu
ldquonesnesine bağımlılıkrdquo noktasında koymaktadır Hayvan da oumlrneğin bir bitkiyle
beslenirken bitkiyi tahrip edip kendi organizmasının bir parccedilası kılar fakat yine de
onu ldquoaşmayırdquo başaramaz hayvan bitkiye tamamen bağımlıdır69
Hayvan hayvansal İsteğinde olumsuzlanmış Doğanın uumlstuumlne bu İsteğin doyuma ulaştığı anda yine doğanın iccediline duumlşmek iccedilin yuumlkselir ancak Bundan oumltuumlruuml Hayvan ancak Selbst-gefuumlhlrsquoe yani kendinin-duygusuna (Kendini-duyuşa) ulaşabilir ama Selbst-bewusstseinrsquoa Kendininbilincine ulaşamaz yani kendinden soumlz edemez ldquoBenhelliprdquo diyemez70
67 Bkz Goumlkberk Macit Felsefe Tarihi 6 Basım Remzi Kitabevi İstanbul 1990 s 435 68 Hegel 1986 sect 168-190 Metinden yapılan alıntıları İngilizce ccedilevirisiyle karşılaştırarak vermeye ccedilalıştığımız iccedilin dipnot referanslarında sayfa numarası yerine orijinal metinde bulunan paragraf numaralarını [sect] işareti ile belirteceğiz İngilizce ccedilevirisi iccedilin bkz Hegel G W F Phenomenology of Spirit Trans A V Miller Oxford University Press Oxford 1977 69 Bkz Hegel 1986 sect 258 70 Kojegraveve 2001 s 43
149
Hayvan verilmiş varlık olarak etten kemikten bir varlık olarak kendini aşamamakta
kendisiyle arasına mesafe koyamamaktadır Suumlrekli olarak ldquodoğalrdquo bir şeyi istediği
iccedilin hep ldquodoğaya aitrdquo bir şeyi istediği iccedilin kendisi de doğaya ait olarak kalır Boumlyle
bir ben hayvansal bir ben olacak ve sadece kendinin duygusuna sahip olacak
kendine ve başkalarına kendisini ancak oumlzduygu olarak accedilacaktır Kendinin-bilincine
hiccedilbir zaman ulaşamayacaktır Hegelrsquoe goumlre kendinin-bilincine ulaşabilmek iccedilin
isteğin verilmiş varlığa değil bir varlık-olmayana youmlnelmesi gerekir
Varlığı istemek kendini bu Varlıkla doldurmaktır kendini ona kul etmektir Varlık-olmayanı İstemek ise kendini varlıktan bağımsızlaştırmaktır kendi oumlzerkliğini Oumlzguumlrluumlğuumlnuuml gerccedilekleştirmektir Demek ki insanoluşturucu olması iccedilin İsteğin bir varlık-olmayana yani bir başka İsteğe bir başka accedilgoumlzluuml boşluğa bir başka Bene youmlnelmesi gerekir Ccediluumlnkuuml İstek varlığın bulunmayışıdır (yokluğudur) (accedil olmak besinden yoksun olmaktır) Varlıkta hiccedilleyen bir Hiccedilliktir ve var olan bir Varlık değildir71
İnsanı ldquoinsanrdquo yapan başka bir deyişle onu hayvandan ayıran şey onun yalnızca
ldquovarolan doğal bir varlığırdquo istemekle yetinmemesi ve arzunun bizatihi kendisini
istemesindedir İnsanın ldquoinsan yapıcırdquo arzusu bir başkasının arzusunu arzulamaya
youmlnelir Hegelrsquoin deyişiyle bir başkası tarafından insan olarak bilinip-tanınmak ve
kabullenilmek ister Hegelrsquoe goumlre bu noktadan itibaren muumlcadele başlayacaktır
Ccediluumlnkuuml esas olarak benim bilinip-tanınmam arzuladığım nesne uumlzerindeki hakkımın
bilinip tanınmasıdır Dolayısıyla bu beni hakkımın tanınması iccedilin başkaları uumlzerinde
uumlstuumlnluumlk kurma ccedilabasına youmlneltecektir İnsanı hayvandan ayıran bir oumlzellik de burada
bulunmaktadır
Hayvanın buumltuumln İstekleri son ccediloumlzuumlmlemede onun hayatını koruma isteğinin sonuccedillarıdır O halde insansal İstek bu koruma İsteğini yenmek durumundadır Başka bir deyişle insan (hayvansal hayatını) insansal İsteğinin sonucu olarak tehlikeye atarsa insan olarak ldquokendini ortaya koyarrdquo Bu tehlikede ve bu tehlike aracılığıyladır ki insan gerccedilekliği gerccedileklik olarak kendini yaratır ve accedilımlar72
Kısacası ldquohayati olmayanrdquo bir şey (oumlrneğin ahlaki bir değer) uğruna insan kendini
kendi hayatını tehlikeye atabilmektedir Bu onu insan yapan oumlzelliğidir İnsanın bir
71 Kojegraveve 2001 s 44 72 Kojegraveve Alexandre ldquoGiriş Olarakrdquo Hegelrsquoi Okumak Ed ve Ccedilev Tuumllin Bumin Kabalcı Yayınları İstanbul 1993 s 34
150
başkasının isteğini istediğini belirttik Dolayısıyla insan olabilmek iccedilin bir istekler
yığınına ihtiyaccedil vardır Daha basit bir dille ifade edecek olursak insan bir başkasının
isteğine ve bir başkası tarafından tanınıp bilinmeye ihtiyaccedil duyuyorsa eğer insan bir
topluluk halinde yaşamak zorundadır Dolayısıyla topluluk (toplum) ldquobirbirini İstek
olarak karşılıklı olarak isteyen İstekler topluluğu olması bakımından toplulukturrdquo73
Hiccedil şuumlphesiz boumlyle bir topluluğun bir ldquoistekler savaşırdquo olarak kurulduğu accedilıktır
Hegel bu suumlreci ldquokoumlle-efendi diyalektiğirdquo dediği bir suumlreccedille anlatır74 Burada bu
diyalektiğin ayrıntılarına girmeyeceğiz Bir ldquomuumlcadelerdquo suumlreci olduğunu soumlyleyerek
oumlzetleyebiliriz bu diyalektiği İnsan ldquoolumsuzlayıcı ve yıkıcırdquo olmak zorunda olan
bir eylemle kendi tikel değerlerinin bir başkası (aslında buumltuumln başka insanlar tuumlmel
tarafından) tanınması iccedilin bir muumlcadeleye girişecektir Bir prestij muumlcadelesidir bu
ve biyolojik bir zorunluluğu olmadığı gibi insan bu muumlcadelede biyolojik hayatını
da tehlikeye atar Bu savaşın sonucu olarak bir taraf oumlluumlmden duyduğu korkuyla
oumltekine boyun eğer oumltekinin efendiliğini kabul eder Hegel Koumllelik ve Efendilik
arasındaki diyalektik suumlreci boumlyle başlatır
Hegel Tin başlığı altındaki ilk kısımda ccedilok tanrıcı bir devlet modelinin yapısını
anlatır75
Bu devletin bu ccedilok tanrıcı toplumun oumlzsel temel karakteri Efendilerin devleti Efendilerin toplumu olmasıyla belirlenmiştir Ccedilok tanrıcı devlet vatandaş olarak yalnızca efendileri tanır Savaş yapan kişi vatandaştır ancak ve savaşı da ancak vatandaş yapar Ccedilalışma ise Toplumun ve devletin kıyısında (marjında) bulunan koumllelerin işidir 76
Devlet ile aile arasında da bir ayrım vardır Devlet insanın tuumlmel yanını aile ise tikel
yanını bilip-tanımaktadır Oysaki bu ccediloktanrıcı devlette tikel mutlak olarak
dışlanamamıştır Boumlyle bir devletteki efendi yanlıca koumllelerin efendisi ve
gerektiğinde bir savaşccedilı değil aynı zamanda ndashzorunlu olarak- bir ailenin de uumlyesidir
73 Kojegraveve 1993 s 32-33 74 Bkz Hegel 1986 sect 178-196 Hegelrsquoin Koumlle-Efendi diyalektiğinin accedilıklaması iccedilin ayrıca bkz Kojegraveve 2001 s 44-67 ve 79-108 Kojegraveve 1993 s 38-64 Bumin Tuumllin Hegel Bilinccedil Problemi Koumlle-Efendi Diyalektiği Praksis Felsefesi YKY İstanbul 3 Baskı 2005 s 35-66 75 Bkz Hegel 1986 sect 444-484 76 Kojegraveve 2001 s 64
151
Aile iccedilinde İnsan herhangi bir Efendi bir vatandaş bir savaşccedilı değildir babadır kocadır oğuldur ve bu babadır bu kocadır bir belli kişidir bir ldquotikeldirrdquo Ne var ki onun Ailede ve Aileyle bilinip-tanınmış tikelliği gerccedilek anlamda insansal değildir Nitekim ccedilalışmayan ccediloktanrıcı Efendide insansal ve insanlaştırıcı Eylem Muumlcadelenin savaşccedilı eylemiyle sınırlanmıştır İmdi Aile iccedilinde Muumlcadele ve hayatı tehlikeye atma yoktur Oumlyleyse Ailede ve Aileyle bilinip-tanınan şey Eylem olarak insansal Eylem (Tat) değil ama sadece insanın babanın kocanın oğlun erkek kardeşin vs Seinrsquoıdır Verilmiş-statik-varlığıdır biyolojik varoluşudur77
Dolayısıyla aile iccedilerisinde bireyin yapıp ettikleri eylemleri değildir oumlnemli olan aile
iccedilinde onu var eden şey onun varlığıdır Aile iccedilinde birey sadece varlığı iccedilin
sevilmektedir Bireyin eylemleri bu sevgide bir rol oynamadığı iccedilin bireyin
oumlluumlmuumlnden sonra da sevgi devam eder Bu yuumlzden denebilir ki aile bireyinin yaşıyor
ya da oumlluuml olması ona verilen değerde bir değişiklik yaratmaz
Diğer taraftan ailenin bu tikelci yanı devletin tuumlmelciliğiyle ccedilatışır
Aile iccedilin en yuumlce değer uumlyesinin Seinrsquoıdır doğal varlığıdır biyolojik hayatıdır İmdi Devletin Ailenin bu uumlyesinden istediği ise hayatını tehlikeye atması ve tuumlmel dava uğruna oumllmesidir Demek ki Vatandaşlık oumldevini yerine getirmek Aile yasasına zorunlu olarak uymamaktır ve bunun tersi de doğrudur78
Hegelrsquoe goumlre aile vatandaşı uumlreten bir kurumdur vatandaş akrabalık ilişkileri
sayesinde vuumlcut bulur Aile dişil bir guumlccedil olarak (ccediluumlnkuuml tikeli temsil eden kadındır)
erkek vatandaşı doğurur Fakat diğer taraftan vatandaşlık demek (erkek vatandaştan
soumlz ediyoruz) akrabalık ilişkilerinin bir dereceye kadar yok sayılmasını
gerektirmektedir
İnsan tikelliğinden vazgeccedilemediği iccedilin Aileden vazgeccedilemez ve eylemin tuumlmelliğinden vazgeccedilemediği iccedilin Devletten vazgeccedilemez Ve boumlylece ister Devlete ister Aileye karşı olsun her zaman zorunlu olarak cuumlruumlm işleyendir Ccediloktanrıcı hayatın trajik oumlzelliği de işte buradan kaynaklanır79
Hegel Hukuk Felsefesinin İlkelerirsquonde ise bunu ccedilok tanrıcı devletin trajik niteliği
olmaktan ccedilıkarır Aile ile Devlet arasında varolan paradoksal ilişki iki yanın
birbiriyle hem ccedilatışma hem de bağımlılık iccedilinde oluşu burada ortadan kalkar ve
ayrım keskinleşir
77 Kojegraveve 2001 s 67-68 78 Kojegraveve 2001 s 69 79 Kojegraveve agy
152
[hellip] aile bağlılığı bu erdemin en ulvi ifadelerinden biri olan Sophoklesrsquoin Antigonersquosinde kadınlığın başlıca yasası olarak dile getirilmiştir [hellip] eski tanrıların yer altı tanrılarının yasasıdır [bu] hiccedil kimsenin ne zamandan beri var olduğunu bilemediği ezeli bir yasadır Bu yasa accedilıkccedila goumlruumllen yasanın devlet yasasının zıttı olarak tasavvur edilir Bu zıtlık en yuumlce ahlaki zıtlıktır ve dolayısıyla en yuumlksek derecede trajiktir Adı geccedilen oyunda bu zıtlık kadın ve erkek tabiatlarının zıtlığında bireyselleşmiştir80
Accedilıkccedila goumlruumllebileceği gibi Goumlruumlnguumlbilimrsquodeki aile ile devlet arasındaki paradoksal
trajik tanım burada tamamen karşıtlık temeline oturtulur Fakat Hegelrsquoin
Goumlruumlnguumlbilimrsquode yaptığı devlet ve aile yorumu bizce daha doğrudur Ccediluumlnkuuml
Antigonersquodeki temel ccedilıkmazlardan biri bu iki kurumun birbirinden ayrılamazlığına da
dayanmaktadır Kreonrsquoun ilk konuşması bu tuumlrden trajik durumun ldquotehlikesinirdquo
goumlstermektedir
Devlet youmlnetiminde yoğrulmadıkccedila kişi oumllccediluumllemez karakteri zekacircsı gerccedilek duumlşuumlnceleri Devlet adamı halkın esenliğinden oumlte kaygılara kaptırırsa kendini ve sonuccedillarından ccedilekinip omuzlarına yuumlklenmezse sorunu susup kalırsa korkudan derim ki ben -ve her zaman da demişimdir bunu- aşağının aşağısıdır o Her kim yakınlarını uumlstuumln tutarsa yurt sevgisinden onu adam yerine koymam81
Kreon konuşmanın sonunda ldquoyurda hizmet etmiş yurttaşlarardquo ldquoister sağ ister oumlluuml
olsunrdquo saygı goumlsterileceğini ama vatan hainlerine aynı muameleyi yapmayacaklarını
accedilıklar Goumlruumllduumlğuuml gibi devlet ailenin tersine vatandaşın eyleminden başka bir şeyle
ilgilenmemektedir Devletin vatandaşı bilip-tanıması onun eylemine bağlıdır Vatan
hainlerine başka tuumlrluuml muamele edilecektir Kreon yasağını accedilıklar Poluumlneikesrsquoin
cesedi goumlmuumllmeyecektir
Burada bir parantez accedilarak oumlluumlnuumln accedilıkta bırakılması meselesini tartışmamız yerinde
olacaktır
3221 Cesedi Accedilıkta Bırakmak
Roux Orta Asyarsquoda cesedin goumlmuumllmeyip accedilıkta bırakılmasının nedenleriyle ilgili
kesin bir delil ortaya koymaz yalnızca başka yazarların bu konudaki tahminlerini
80 Hegel G W F Hukuk Felsefesinin İlkeleri Ccedilev Cenap Karakaya Sosyal Yayınlar Birinci Basım Kasım 1991 s 150 sect 166 81 Sofokles 1997 s 71-72 sat 174-184
153
sıralamakla yetinir Birinci neden oumlluuml goumlmmeyi bilmemekle accedilıklanır bir başka
neden de oumlluumlnuumln accedilıkta bırakılışının oumlluumlnuumln ruhunun goumlğe yuumlkselmesini
kolaylaştırdığı duumlşuumlncesidir Bu nedenler konusundaki tahminler daha da uzatılabilir
Oumlrneğin Kuzey boumllgelerdeki accedilıkta bırakma ile ilgili bir yorum toprağın
kazılamayacak denli buz tutmuş olduğunu gerekccedile goumlsterir
Orta Asyarsquoda cesedin neden accedilıkta bırakıldığını bilemiyoruz Ama Roux bu konuda
oumlnemli bir accedilıklama yapar ldquoCeset ccediluumlruumlduumlğuuml suumlrece murdardır ve fiziksel bir tiksinti
uyandırır oysa iskelet temiz olduğunda kutsal bir nesnehellip bir ata gibi daha rahat bir
şekilde goumlruumllebilirrdquo82 Bu accedilıklama başka duumlşuumlnceleri ima ediyor Oumlluumlnuumln accedilıkta
bırakılması onun arınmasının gerektiği durumlarla ilgili olabilir Nitekim Roux
hemen ardından ekliyor ldquoAynı sonuccedil iccedilin cesedi etle beslenen yırtıcı hayvanlara
terk etmek şeklinde başka bir youmlntem kullanılabilirdirdquo83
Roux bundan sonra cesetlerin accedilıkta bırakılmasıyla ilgili ldquotoumlrenlirdquo ve ldquotoumlrensizrdquo
ayrımı yapar Ama ister sadece accedilıkta bırakma isterse yırtıcı hayvanlara bırakma
olsun her iki youmlntem de esas itibariyle aynı zorunlulukla yapılmaktadır cesedin
iskeletinin temiz olması Dolayısıyla cesedin accedilıkta bırakılmasının bir ldquoarınmardquo
ihtiyacını goumlsterdiğini rahatlıkla soumlyleyebiliriz
Antik Yunanrsquoda cesedi accedilıkta bırakma uygulamasının en ağır succedillarda uygulandığını
goumlruumlyoruz ana baba kardeş ve ya evlat katilliği (Platon Yasalar 9873b) tapınak
hırsızları ve vatan hainleri (Ksenephon Hellenika 1722 Thucydides 11386)84
Burada oumlzellikle dikkat etmemiz gereken şey duumlşman askerlerinin boumlyle bir cezaya
ccedilarptırılmaması ama oumlzellikle Poluumlneikes gibi kendi kentine saldıran birinin boumlyle
bir cezaya ndashvatan hainliğinden dolayı- ccedilarptırılabilmesidir Euripidesin Fenikeli
Kadınlarında bu durum daha net bir şekilde accedilıklanır Kreon Poluumlneikesin cesedini
goumlmmeyi reddeder ccediluumlnkuuml o normal bir duumlşman değildir kentin iccedilinden ccedilıkmış bir
duumlşman bir vatan hainidir Bir duumlşman değilken kendi devletinin duumlşmanı oldurdquo
82 Roux 1999 s 225 83 Roux agy 84 Bkz Oudemans 1987 s 101
154
[Fenikeli Kadınlar 1652] Ancak cezanın temelindeki nedeni goumlrmemiz gerekiyor
Oidipus da Thebairsquode goumlmuumllememişti Ccediluumlnkuuml Oidipusrsquoun doumlktuumlğuuml bir akraba kanırdquo
buna ldquoizin vermemektedirrdquo [Oidipus Kolonosrsquota 407 Karş 600-601] Aiskhylosun
Thebairsquoye Karşı Yedilerinde de buumltuumln Thebai halkının Poluumlneikesrsquoi accedilıkta bırakmaya
karar verdiğini ve bunun nedeninin de Poluumlneikesrsquoin aşırı derecede kirlenmiş
olmasından kaynaklandığı soumlylenir Oumlluumlm bile onun arınmasını sağlayamamıştır
Kendi şehrini ele geccedilirmek iccedilin yabancı bir orduya oumlnderlik ederek onurunu lekelediği baba toprağı tanrılarının şiddetli kiri [laneti ndash agos] oumlluumlmde [thanocircn] bile onun uumlzerinde kalacaktır85 (1017-19)
Bu arada Aias da oumlrnek olarak verilebilir Aiasrsquoın kardeşi Teukros Tekmessarsquoya
Aiasrsquoın cesedini ldquobir an evvelrdquo gidip getirmesini soumlyledikten sonra bunun nedenini
accedilıklar ldquoYerde serili yatan oumlluumllere herkes hakaret etmeyi pek severrdquo86 Daha sonra
Agamemnon ve Menelaos ile Teukros arasında soumlz duumlellosu başlar Teukros oumlluumlnuumln
goumlmuumllmesi iccedilin gerekirse savaşmaya hazır olduğunu bildirir Agamemnon ile
Menelaos ise oumlluumlnuumln accedilıkta bırakılmasının nedeni olarak yine ndashAntigonersquode olduğu
gibi- Aiasrsquoın ldquovatan hainliğini ve cinayete kastrdquoını ortaya atarlar Sonunda Odysseus
gelerek tartışmayı sonlandırır
Atinada savaşta oumllen savaşccedilıların cenaze toumlrenlerinin kamusal alanda
gerccedilekleştirilmesi yuumlzyılın ortalarına doğru kurulmuştur87 Segal ortaya ccedilıkan bu
yeni uygulamayla Aileye oumlzguuml kadim yas toumlreni ile kamusal alanda yapılan bu toumlren
arasında bir ccedilatışma doğduğunu ve Antigonersquonin arka planında boumlyle bir ccedilatışmanın
bulunduğunu iddia eder88 Hegelrsquoin aile ve devlet ccedilatışmasına yeniden doumlnmuumlş
oluyoruz Oumlluumlnuumln cesedin uumlzerinde kimin hakkı vardır
85 Satırdaki tam ifade ldquoagos de kai thanonrdquo ldquooumlluuml veama kirlirdquo Bkz Aeschylus Aeschylus With an English translation by Herbert Weir Smyth 2 Volumes London New York W Heinemann G P Putnams Sons Vol I 1922 s 413 sat1020-1022 86 Sophokles Aias Ccedilev Suat Sinanoğlu Maarif Vekaleti 1941 s 79 sat 989 87 Segal Charles Introduction Sophocles Antigone Ccedilev Gibbons Reginald and Segal Charles New York Oxford Press 2003 iccedilinde s 5 88 Segal agy
155
3222 Hegelrsquoe İtirazlar ndash Karakterlerin Muğlacircklığı
Hegelrsquoin ldquoccedilatışan guumlccedillerrdquo ve ldquouzlaşırdquo merkezli yorumlara yol accediltığını yukarıda
belirtmiştik Hegel oumlzellikle Antigone bağlamında iki unsurun değerin
ccedilatışmasından soumlz etmektedir kendisinden sonra gelen birccedilok edebiyat kuramcısı ve
duumlşuumlnce adamının Antik Yunan tragedyasını algılayışını etkilemiştir Fakat Hegelrsquoin
zaman zaman ldquoiccediliccedileliğirdquo ldquobelirsizliğirdquo ve ldquoparadoksurdquo ima ettiğini her zaman kesin
olarak birbirinden ayrılmış kategorilerden soumlz etmediğini belirtmemiz gerekiyor Bu
bakımdan Hegelyen yorumcular ile Hegelrsquoin kendisini birbirinden ayırmak gerekir
Goethersquonin Antigonersquonin Hegelci okumasına getirdiği eleştirini de bu youmlnde ele
almak gerekir
[hellip] aile ve devlet arasındaki ilişki ve bu ilişkiden doğan trajik ccedilatışma duumlşuumlncesi kesinlikle sağlam ve fikir accedilıcı Buna rağmen yine de bunun tek doğru olduğuna hatta trajik sanat iccedilin en iyisi olduğu fikrine katılamam Bizler hepimiz aslında hem bir ailenin hem de bir devletin uumlyesiyiz ama trajik felaketle sık karşılaşmıyoruz [hellip] Sadece bir aile uumlyesi ya da sadece bir devletin uumlyesi olsak bile yine de bizler iyi birer trajik karakter olabiliriz Ccediluumlnkuuml her şeyden oumlnce oumlnemli olan ccediloumlzuumlmsuumlzluumlğe yol accedilacak bir ccedilatışma yaratmaktır [hellip] Aiasrsquoın kırılmış gurur ve Heraklesrsquoin kıskanccedillık daimonlarının kurbanı olması gibi oumlrneğin Bu oumlrneklerin hiccedilbirinde aile sevgisiyle politik erdemler arası bir ccedilatışma yoktur89
Hegelrsquoin de Antik Yunan tragedyasını buumltuumlnuumlyle Aile ile Devletin ccedilatışmasına
indirgediği ndashen azından Goumlruumlnguumlbilim bağlamında- soumlylenemez Ama Antigonersquode
tartışılan başat problemlerden birinin bu olduğunu da goumlrmemiz gerekiyor
Reginald Segal da Hegelin Antigone okumasını ldquozayıfrdquo bulmakta Hegelin
fikirlerinin ldquobasite indirgeyicirdquo olduğunu Kreonu Devlet yasalarıyla Antigoneyi
ise sadece bireysellikle oumlzdeşleştirmenin fazlasıyla indirgemeci olduğunu
soumlylemektedir90
Kuumlccediluumlk bir beşinci yuumlzyıl kent-devletini modern soyut devlet duumlşuumlncesiyle oumlzdeşleştirmek ne derece doğrudur tartışılır Antigonenin polisi daha ziyade iccedilinde dini ve siyasi oumlzel ve kamusal olanın neredeyse birbirine karıştıkları bir sivil alandır Oumlyle ki bu tragedyayı yaratan da bu birbirine karışma halidir Her bir protagonist
89 Goethe 1875 s 225 90 Segal 2003 s 4
156
buumltuumlnuumln yalnızca yarısını goumlruumlr ve yine her biri guumlya oumltekinden bağımsız bir alanda eyler 91
Burada birkaccedil noktanın altını ccedilizmekte yarar var İlk olarak Hegel iddia edildiği
kadar basite indirgeyici değildir Hegel iccedilin bu tuumlrden bir yorum da aynı derecede
basite indirgemek olacaktır Hegelrsquoin ldquoKreon devleti Antigone ise aileyi temsil
ederrdquo formuumllizasyonuna rağmen aile ile devlet arasındaki ccedilatışmanın garip
paradoksunu Tinin Goumlruumlnguumlbilimirsquonde bize goumlstermiştir Aile kaccedilınılmaz olarak
devlete devlet iccedilin ldquoerkekrdquo yetiştirmekte bir taraftan da buna direnmektedir92 diğer
taraftan devlet de ailenin ve akrabalık bağlarının bir accedilıdan yadsınmasıdır ama
vatandaş-erkek de kendi tikelliğini ailesi olmaksızın yaşayamamakta akrabalık
bağından kopamamaktadır Bu Segalrsquoin iddia ettiği gibi modern devletin değil
ldquoccediloktanrıcı antik devletinrdquo paradoksudur Hegelrsquoe goumlre Devletin bu paradoksu
Helenistik doumlnem ve ardından Roma ile birlikte yavaş yavaş ortadan silinecektir93
Hegel Antigonersquodeki aile ve devlet paradoksunu ilginccediltir ki tragedyanın bir
uzlaşıyla ve harmonizasyonla sonuccedillanması gerektiğini ısrarla soumlylediği ccedilalışmasında
ortaya koyar
Antigone Kreonrsquoun (şimdiki kral) politik sorumluluğu altında yaşamaktadır Antigonersquonin bizatihi kendisi kral (Oidipus) kızıdır ve aynı zamanda Haimonrsquoun (Kreonrsquoun oğlunun) nişanlısıdır Dolayısıyla Antigonersquonin kraliyet emirlerine itaat etmesi gerekmektedir Fakat Kreon da bir baba ve koca olarak kan bağının kutsallığına saygı goumlstermeli ve ailenin dinsel geleneklerine karşı emirler vermemelidir 94
Hegel Antigonersquode ccedilatışmanın nihai olarak uzlaşıyla bitmediğini iki taraf iccedilin
yıkımla sonuccedillandığını soumlyler Yine de bu oyunun kendisi iccedilin ldquoen goumlrkemli ve en
tatmin edici sanat yapıtırdquo olduğunu belirtir95
Hegelrsquoin tragedya oumlrneklerini ccedilok daha yoğun biccedilimde Antigonersquoden vermesi tesaduumlf
değildir Ccediluumlnkuuml Antigone oyunu bazen accedilık ve bazen de uumlstuuml kapalı biccedilimde insana
91 Segal agy 92 Bkz Hegel 1986 sect 475 Hegel burada ailenin tikelliğini temsil eden kadının devlet iccedilin nasıl bir ldquotehlikerdquo oluşturduğunu anlatır 93 Bkz Kojegraveve 2001 s 69 vd 94 Hegel 1975 s 1217 95 Hegel 1975 s 1218
157
dair en temel kavramların birbiriyle ccedilelişen tanımlarını ortaya atmaktadır dost -
duumlşman vatandaş - youmlnetici baba - oğul erkek - kadın adalet ndash adaletsizlik vs
Buumltuumln bunlar Hegel iccedilin en azından Tinin Goumlruumlnguumlbilimirsquonde tartıştığı meseleler iccedilin
uygun bir oumlrnek teşkil etmektedir
Tragedyayı ldquoccedilatışan guumlccedillerrdquoin nihai olarak bir uzlaşıyla sonlanması olarak
yorumlamak yanlış değil eksiktir ccediluumlnkuuml Yunan Tragedyası ldquoccedilatışan guumlccedillerinrdquo
ccedilatışmasının ldquokaccedilınılmazlığınırdquo ama mutlak bir uzlaşının da ldquoimkacircnsızlığınırdquo
goumlstermektedir Hegelrsquoin de tıpkı Aristoteles gibi ldquoolanırdquo incelerken ldquoolması
gerekenrdquoi de soumlylediğini unutmamak gerekir
Hegelrsquoe goumlre Antigone ldquodoğardquoyı ldquoyer altı tanrılarınırdquo ldquoaile bağlarınırdquo ve ldquooumlluumlmrdquouuml
simgelerken Kreon ise ldquobilincirdquo ldquogoumlkyuumlzuuml tanrılarınırdquo ldquovatandaşlık bağınırdquo ve
ldquoyaşamrdquoı temsil etmektedir
Daha ilk elden buumltuumln bu karşıt kategorilerin birbirine karışmış olduğunu soumlylememiz
gerekiyor Hegelrsquoe goumlre yeraltı tanrılarının ve doğa yasasının temsili olarak
Antigonersquonin fikirleri ailenin alanına girmektedir Hegel ailenin alanına giren bu
yasaları devlete goumlre daha ldquodoğalrdquo bir ilişki olarak duumlşuumlnuumlr Hegelrsquode ailenin kaynağı
tam olarak ldquodoğardquo değildir fakat yine de devletin ldquoalanındanrdquo uzakta tutulmaya
ccedilalışılır Bu yuumlzden yer yer aile ldquodoğardquonın temsil edildiği doğa yasalarının işlediği
bir alan olarak karşımıza ccedilıkar Aynı şekilde oumlluumlnuumln goumlmuumllmesi kuumlltuumlnuuml de ailenin
alanına koymaktadır Fakat oumlluumlnuumln goumlmuumllmesi işi ne kadar ldquodoğayardquo ilişkin ldquodoğa
yasasırdquo olarak dillendirilse de tam tersi bir durum da soumlz konusudur Ccediluumlnkuuml oumlluumllerin
goumlmuumllmesi cesetleri doğanın guumlccedillerinden korumaktadır Defin işlemi doğanın
(kuşların vahşi hayvanların kurtccedilukların vs) ceset uumlzerindeki tahribatını engelleme
işlevi goumlruumlr Defin oumlluumlyuuml hem doğadan hem de yaşayanların duumlnyasından ayırmak
demektir Aile oumlluumlyuuml goumlmerek oumlluumlmuumln salt doğaya ait bir şey olmadığını goumlsterir96
Bu yuumlzden ldquooumlluumlnuumln goumlmuumllmesirdquo medeniyete kuumlltuumlre ait bir olgudur97
96 Bkz Hegel 1986 s 275 sect 452 Ancak burada belirtilmesi gereken şey oumlluuml goumlmme geleneğinin Antik Yunanrsquoda genccedil kızların sorumluluğunda olan bir yuumlkuumlmluumlluumlk olmadığıdır Hele evlenmemiş gtgtgt
158
Aile ve devlet ccedilatışmasında kadın ailenin temsili olarak devlet iccedilin tehlikeli bir
konumu goumlsteriyordu Vatandaş olacak ve devlet iccedilin ccedilarpışacak genccedil erkekler
doğurup yetiştirme goumlrevi kadına aittir Fakat kadın (anne) genccedil erkeğin ldquohayatını
tehlikeye atmasınardquo direnir karşı koyar Hegelrsquoe goumlre devlet aileyi zedeleyerek onun
ccedilok guumlccedilluuml olmasına engel olmaya ccedilalışır Guumlccediller oumlylesine eşittir ki aile ile devletin
ccedilatışması kaccedilınılmazdır Diğer taraftan Hegelrsquoin ccedilizdiği kadın evinde oturan erkek
kardeş dışında ailenin hiccedilbir uumlyesi tarafından tam olarak tanınmayan ve devlet iccedilin
ldquodışarıyardquo genccedil erkekler goumlnderen bir varlık olarak tanımlanır Fakat Oudemansrsquoın
da yerinde bir tespitle hatırlattığı gibi sadece erkekler evi terk etmemektedir farklı
bir amaccedilla da olsa kadınlar da aileden ldquoccedilıkmaktardquo evlilik yoluyla başka bir aileye
katılmaktadır Bu durumda Antigonersquode birden fazla muğlacircklık tespit edebiliriz
Oumlncelikle kardeşine duyduğu sevgiye ndashki bu sevginin koumlkeni Hegelrsquoe goumlre ailersquodir-
karşıt olarak bir ldquoaile kurmayırdquo reddetmektedir Kardeşini goumlmme arzusuna rağmen
Haimonrsquola kuracağı evliliği yok etmektedir Antik Yunanrsquoda kardeşlere vefa
goumlstermenin yanında bir genccedil kızın ailesini terk ederek başka bir aileye gitmesi de
gerekli davranışlardan biriydi Antigone -oumlluumlyuuml goumlmerek ve daha oyunun başında
oumllmeyi seccedilerek- evlenmeyi ccedilocuk doğurmayı ve yaşamayı yadsımıştır Antigonersquonin
ldquoGoumlmuumltuumlm gelin odam zindanımrdquo soumlzleriyle başlayan tiradı burada hatırlanabilir
[895]
Diğer taraftan aynı tirat iccedilinde yukarıda tartıştığımız 905ndash920 satırlar arasında
kardeşi dışında başka hiccedilbir aile ferdine bu derece bir ldquobağlılıkrdquo goumlstermeyeceğini de
vurgulamaktadır Her ne kadar Hegel bunu yerinde bulsa da Antigonersquonin yalnızca
Poluumlneikesrsquoe ldquosevgirdquo goumlsterdiği ortadadır Kız kardeşi İsmenersquoye karşı sert tutumunu
yine bir ldquokardeş sevgisirdquo olarak Poluumlneikesrsquole karşılaştırabiliriz Diğer taraftan
ldquokardeş kutsaldırrdquo diyen Antigone anne-babası sağ olmuş olsaydı boumlyle bir işe
girişmeyeceğini de soumlyler
kızların cenazeyi uumlstlenmeleri pek goumlruumlnen bir uygulama değildir Bkz Oudemans 1987 s 112 Antigonersquonin aileyi temsilen oumlluuml goumlmme işlemini uumlstlenmesi bu accedilıdan da ccedilatışmalı bir durum yaratır 97 Bkz Oudemans agy
159
Yine aynı bağlamda Antigone bir ldquoZeus yasasırdquondan dem vurur Hem Zeus hem de
Dike oumlluumlnuumln goumlmuumllmesini yasaklayan emirler ldquovermemişrdquotir Oumlluumlnuumln goumlmuumllmesi
ezeli ve ebedi bir yasa olarak dillendirilir Diğer taraftan Antigone Kreonrsquoun
yasağının huumlkuumlmsuumlz olduğunu ccediluumlnkuuml yetkiyi Zeusrsquotan alan bir iktidar olmadığını
soumlyleyerek Hegelci anlamda Devletrsquoin altını oyar Fakat Antigonersquonin var olduğunu
iddia ettiği ezeli ve ebedi yasalar muğlacircktır Eğer Zeus ve Dike oumlluumllerin
goumlmuumllmesini istiyorlar ve Antigone de bu yasayı ccediliğnemekten korkuyorsa 905-920
arasındaki arguumlmanlarını nereye koymamız gerekiyor
Antigonersquonin burada akrabalığın kutsallığını temsil ettiği pek soumlylenemez ccediluumlnkuuml yasayı her akrabası iccedilin değil ağabeyi iccedilin ya da en azından ağabeyi adına ihlal etmeye hazırdır [hellip] bir yasa adına edimde bulunduğunu iddia etmesine karşın goumlruumlnuumlşe bakılırsa Antigonersquonin yasası yalnızca tek bir uygulama iccedilindir [hellip] anlık bir yasadır yani genelliğe ve uygulanabilirliğe sahip değildir uygulandığı koşullara saplanıp kalmıştır[hellip] bu nedenle yasanın bildik genelleştirilebilir anlamına goumlre yasa da değildir98
3223 Pozitif Hukuk ndash Doğal Hukuk amp Devlet - Aşiret
Burada soumlzuuml edilen modern hukukun reddettiği kabile toplumu ndashaşiret- yasasıdır
Modern devlet kendini aşiret yasasının karşısına koyar onun yasaları aşiret
hukukunda varolduğunu iddia ettiği bu tuumlrden muğlaklıklardan (soumlzuumlm ona)
arındırılmıştır tamamen rasyonelliğe dayanır Bu tuumlrden bir tartışmayı Oresteia
uumlccedillemesinde de goumlrebiliriz Orada da Erinyler tarafından temsil edilen kan yasası
(bizim buguumln aşiret yasası ya da kan davası dediğimiz hukuk sistemi) modern Atina
hukukunun kuruluşunda ortadan kaldırılıyordu Erinylerin temsil ettiği yasanın
rasyonel hukuka goumlre en buumlyuumlk zaafı onun muğlacirck oluşuydu Hangi durumda ne tuumlr
bir ceza istediği belli değildi Apollon Erinylerrsquoe ldquoBelli değil senin ne istediğin Bir
cinayete oumlfke doluyken bir diğerine ses ccedilıkarmıyorsunrdquo99 derken hukukun rasyonel
olması gerekliliğini ima ediyordu Benzer bir durumu Antigone oyununda da goumlrmek
muumlmkuumlnduumlr Antigonersquonin yasası da bir dereceye kadar bozulmuş aşiret yasasını ima
98 Butler Judith Antigonersquonin İddiası Yaşam ile Oumlluumlmuumln Akrabalığı Ccedilev Ahmet Ergenccedil Kabalcı Yayınevi İstanbul Mart 2007 s 23 99 Aeschylus Aeschylus With an English translation by Herbert Weir Smyth 2 Volumes London New York W Heinemann G P Putnams Sons Vol II 1926 [Eumenides] Sat 222-223
160
etmektedir Tam da bu yuumlzden 905-920 satırlar yazarın bir hatası ya da sonradan
ekleme değildir Zaten tartışılan tartışılacak olan hangi yasanın gerccedilek anlamda
kurtarıcı olabileceğidir Antigonersquonin aşiret yasası mı yoksa Kreonrsquoun pozitif
(olduğu iddia edilen) devlet yasası mı İkisi de zaaflarla dolu ikisi de oumltekine goumlre
uumlstuumlnluumlkleri olan hukuk sistemleridir
Bu konuyla doğrudan ilişkili olmasa da Terry Eagleton Shakespearersquoin Venedik
Taciri oyunundaki mahkeme sahnesini ccediloumlzuumlmlerken benzer bir hukuk tartışması
yuumlruumltmektedir100 Eagleton oumlnce dil ve hukuk arasında koşutluk kurar Dilin
doğasında her zaman bir paradoks vardır Ccediluumlnkuuml o hem buumltuumlnuumlyle geneldir hem de
kaccedilınılmaz bir biccedilimde tikeldir Bunu yapısal dilbilimcilerin yaptığı ayrımda daha iyi
goumlrmek muumlmkuumlnduumlr Dil ve soumlz birbirinden ayrılarak dil yetisini oluşturan iki oumlğe
olarak karşımıza ccedilıkar Dilbilimcilerin tanımlamasına goumlre dil soyut toplumsal ve
genel karakterdeyken soumlz tikel ve somut kullanıma işaret etmektedir Eagleton soyut
ve genel olarak tanımlanan bu dilin ldquovarolmadığınırdquo gerccedilek anlamıyla soyut
olduğunu gerccedilekte varolanın dilin kullanımı yani ldquosoumlzrdquo olduğunu vurgular Bu da dil
dediğimiz şeyi tikel bir kullanımdan ibaret kılmaktadır Eagleton dil ve soumlz ayrımına
koşut olarak hukuk ve dava ayrımını yerleştirdikten sonra soumlzuumln her zaman iccedilin dil
denen soyut yapıyı ihlal ederek varolduğunu da hatırlatır Eğer dil ve hukuk arasında
bir koşutluk varsa o zaman herhangi bir tikel dava hukukun iptali anlamına da
gelebilecektir Daha doğrusu ne kadar dava varsa o kadar hukuk olması gerekecektir
Ccediluumlnkuuml hukuk tıpkı dil gibi soyut genel ve toplumsal bir şeydir
Buna karşın dil gibi hukuk da her birisi biricik olan oumlzguumll insani bağlamlarda lsquoyaşarrsquo Hukukun genel karakteri ile bu biricik bireysel bağlamlar arasındaki uccedilurum hukukun lsquouygulanışırsquo koumlpruumlsuumlyle birleştirilebilir101
Hatırlanacağı uumlzere Venedik Tacirirsquonde Shylock borccedil para verdiği Antonio parayı
zamanında getiremeyince borcun diyeti olarak onun bedeninden yarım kilo et
alacaktır Aralarında yaptıkları soumlzleşme boumlyledir Ama mahkemede savunma
100 Bkz Eagleton Terry William Shakespeare Ccedilev Cuumlneyt Yalaz Boğaziccedili Uumlniversitesi Yayınları İstanbul 1998 101 Eagleton 1998 s 43
161
(Portia) soumlzleşmenin ldquoruhunardquo aykırı bir okuma yapar Etin alınacağı bedenden etin
alımı sırasında ldquokan akacağırdquo ifadesinin soumlzleşmede yer almadığını ayrıca yarım
kilodan bir gram fazla et kesemeyeceğini oumlne suumlrer Eğer kan damlatmadan ve tam
da yarım kilo kesebilirse soumlzleşmeyi uygulayabileceğini belirtir ldquoOlmayanı olası
kılarakrdquo ldquoolmayacakrdquo bir şeyi talep eder Burada Portiarsquonın okumasının tam olarak
yazılı soumlzleşmeye aşırı bağlılık olduğu accedilıktır Hukuk aslında boumlyle işlemez dil de
oumlyle bu yuumlzden ldquobağlamrdquo diye bir kavramımız vardır Fakat bağlam dediğimiz şey
metnin accediltığı metnin yalnızca işaret ettiği metnin dışında olan ve metinde maddi
olarak bulunmayan bir şeydir
Yani herhangi bir metin ancak onun yazılı iccedileriğinin oumltesine geccedilerek onun etkili olduğu maddi bağlamlara ve onun hakkında bilgi veren ve onu kuşatan genel olarak kabul goumlrmuumlş anlamlara başvurarak anlaşılabilir [hellip] Oumlyleyse paradoks hukukun yapısını korumak iccedilin onun fiili olarak soumlylediği şeyi ihlal etmek zorunda oluşunuzdur102
Aşiret yasası denilen hukuk sistemi her davanın biricikliğine goumlre işlemektedir Her
olay kendine oumlzguumlduumlr Erinylerin hukuku buna goumlre davranır ldquobirine oumlfkelenip
oumltekini succedilsuzrdquo bulmalarının sebebi budur Fakat aşiretin elindeki bu yetkiler
aşiretin karşısına yeni guumlccediller ccedilıkınca sarsılmaya başlar Aiskhylosrsquoun dediği gibi
artık ldquoDike Dikersquoye karşırdquodır beşinci yuumlzyıl farklı hukuk sistemlerinin oumlnerildiği bir
doumlnemdir Ccedilatışır goumlruumlnen bu iki hukuk sistemidir Ancak yukarıda da belirttiğimiz
gibi her iki hukuk da diğerine goumlre uumlstuumln ve aynı anda eksik youmlnler barındırmaktadır
Modern hukukun yasaları genel geccediler olmaya ccedilalıştığı iccedilin tikelliği yerelliği her
davanın kendine oumlzguumlluumlğuumlnuuml ihmal eder [Tam da bu yuumlzden modern hukuk
ldquohacirckimin takdir yetkisirdquo ya da ldquojuumlri sistemirdquo gibi son kertede objektif olmayan
araccedillar geliştirmiştir] Diğer taraftan aşiret yasasının da her an yozlaşmaya muumlsait bir
yanı bulunmaktadır Antigonersquonin ldquokağıda geccedilmemiş ezeli ve ebedi yasardquo dediği şey
o kadar spesifik bir durum iccedilin kullanılmaktadır ki ikna ediciliğini yitirir
Yunan tragedyası bu tuumlrden ccediloumlzuumlmuuml kolay olmayan bulanıklıkları accedilığa ccedilıkarır
Hukukun bulanıklığının yanı sıra bir de kan bağının da muğlacircklığını goumlsterir Hegel
102 Eagleton 1998 s 44-45
162
Antigonersquonin kan bağını ve akrabalığı temsil ettiğinde ısrarlıdır ancak Sophokles
Antigone ile Poluumlneikes arasındaki kan bağını muğlacircklaştırmıştır Her ikisi de
ensestin akrabalık bağı duumlzeninin muğlacircklaştığı bir ilişkinin uumlruumlnuumlduumlr
Antigone ideal haliyle akrabalığın değil akrabalığın deformasyonunun ve yerinden edilişinin temsilcisidir huumlkuumlm suumlren temsil rejimlerini krize sokan ve yaşamını muumlmkuumln kılacak kavranabilirlik koşullarının neler olabileceği sorusunu hatta ndashakrabalık ile akrabalık şartlarının yeniden eklemlenişini birbirine karıştıran- bizim yaşamlarımızı muumlmkuumln kılanın hangi destekleyici ilişkiler ağı olduğu sorusunu sorduran kişidir103
Benzer bir şekilde devletin işleyişine ilişkin sorular sorduran da Kreonrsquodur
Poluumlneikesrsquoin accedilıkta bırakılması emriyle aslında Kreon kentin kirliliğini kontrol
etmek istemektedir Geleneğe goumlre ldquovatana ihanetrdquo succedilunun dışında kentin
kirlenmesi de soumlz konusudur Kentin sorumluluğunu uumlstlenmiş biri olarak bu kirliliği
bertaraf etmeli gelenekten gelen yasalara goumlre hareket etmelidir Burada
Poluumlneikesrsquoe uygulanan ldquocezardquo bir ccedileşit pharmakon yasasıdır Ceza bir rituumlelin
uygulanmasıdır Fakat rituumlel başarısızlığa mahkucircmdur Kreonrsquoun gidermeye ccedilalıştığı
muğlacircklık trajik bir muğlacircklıktır Girardrsquoın terminolojisiyle konuşursak tek bir
kişinin ldquotoumlrene itirazırdquo rituumleli başarısız kılar ve burada olduğu gibi temizlenmek
istenen kirlilik daha fazla yayılır
Ccedilatışmanın uzlaşmaz trajik doğası aslında her iki tarafın da hem insani hem de ilahi yasaları paylaşmalarında yatmaktadır [hellip] Dost - duumlşman vatandaş - youmlnetici baba - oğul erkek - kadın adalet ndash adaletsizlik saygı - saygısızlık temizlik - kirlilik onur - onursuzluk ve hatta (birinci koro şarkısında olduğu gibi) antroposun insanın ne olduğuna dair ccedilatışan duumlşuumlnceler - guumlccedilluuml muuml ccedilaresiz mi harika mı dehşet verici mi (bunların ikisi de aynı soumlzcuumlğuumln anlamıdır deinon)- Sadece tanımlar ccedilatışmazlar kavramların bizatihi kendileri de muğlak ya da (Antigonenin kutsal succedil [holy wrongdoing] ifadesinde olduğu gibi) paradoksal bir hal alırlar104
hellip
Hegel insanın oumlzuumlne dair iki nitelik koyar Bilme ve isteme İnsana dinginlik veren
bilmeye karşın istek onu tedirginliğe suumlruumlkler ve eyleme geccedilirir İnsan isteğini
gidermeye ccedilalışır Ama her giderme bir ccedileşit olumsuzlamadır Hegel yalnızca
103 Butler 2007 s 42 104 Segal 2003 s 6
163
eylemin insan yapıcı olduğunu soumlyluumlyordu Yalnızca eylem sayesinde insan kendini
kurabiliyordu Fakat her eylem bir olumsuzlama olduğuna goumlre insanın eylemleri
ister istemez bir succedil anlamına da gelmektedir105 Ccediluumlnkuuml her eylem bir başkasının
yadsınması demektir İnsan eyledikccedile bu duumlnya parccedilalanır boumlluumlnuumlr Bu insan
eylemlerinin trajik yanını vurgulamaktadır Her eylem kaccedilınılmaz olarak hybristir
her etik eylem kendi iccedilinde bir succedil barındırır106
İnsanın varlığı kaccedilınılmazlıklarla yuumlklenmiştir kaccedilınılmazlıklarla dolu bir evrende
yaşamaktadır Antik Yunan tragedyası bunu yalnızca olay oumlrguumlsuuml konu ya da ccedilatışan
ve ccedilelişen karakterler yoluyla değil aynı zamanda dans ederek soumlyledikleri koral
şarkılarda da goumlstermişlerdir Ccedilalışmamızın bundan sonraki boumlluumlmuumlnde Antigonersquonin
koro şarkılarına odaklanacağız Koro şarkılarıyla karşımıza ccedilıkan kozmolojinin nasıl
bir duumlnya ve insan tanımlaması sunduğu uumlzerinde duracağız
323 Antigone ndash Koro Şarkıları
Koro şarkılarının birbirinden bağımsız parccedilalar olduğu ve tragedyanın esas
konusuyla ilgisiz olduğu youmlnuumlnde guumlccedilluuml bir inanış vardır Bazıları da koro şarkılarını
tragedyanın en zayıf youmlnuuml olarak goumlruumlrler bu duumlşuumlnceye goumlre tragedyalar koro
şarkıları tarafından suumlrekli olarak kesintiye uğramaktadır Diğer taraftan başka bir
tartışma da koronun tragedyadaki roluuml uumlzerinedir Koro bir oyuncu gibi mi
duumlşuumlnuumllmeli yoksa şairin soumlzcuumlluumlğuumlnuuml yapan bir araccedil mı Bu sorular gereksizdir
ccediluumlnkuuml tragedyalar kendi buumltuumlnluumlkleri iccedilerisinde tuumlm bu ayrımları boşa ccedilıkarır
3231 Birinci Koro Şarkısı [330-375] 107
[332] Nice olağanuumlstuuml şey var ki hiccedilbiri insandan daha fazla [korku] dehşet (deinon)
vermez [335] Guumlmuumlş rengi denizlerde Sert esen kış ruumlzgacircrları oumlnuumlnde Yelkeniyle
105 Bkz Hegel 1986 s 285 sect468 106 Bkz Oudemans 1987 114 107 Koro şarkılarının ccedilevirileri bana ait Metnin farklı ccedilevirileri (Sophocles 2003 Jebb 1891 Sophokles 1941 Sofokles 1997 ve yalnızca 1 koro şarkısı ccedilevirileri (Heidegger) Heidegger 2000 s 156-158 (Houmllderlin-1804 ccedilevirisi) Schmidt 2001 s 269-70 (Oumlmer Ayguumln) Ayguumln 2008 s 252-53) Eski Yunanca aslıyla karşılaştırılmıştır Burada edebi bir ccedileviriden ziyade metnin kastı goumlz oumlnuumlnde bulundurulmuştur
164
aşar geccediler Pupa yelken yol alır Her yanını saran Dev dalgalara aldırmadan Ve
Gaia [Toprak tanrı] Yok olmaz bozulmaz Yorulmak bilmez Tekmil tanrıların en
buumlyuumlğuuml toprak [bile] [340] Aşınır ccediluumlnkuuml insanın sabanı Durmadan bir ileri bir geri
Yıllarca Toprağı kaldırıp tersyuumlz eder Atların yardımıyla [343] Budala
[kouphonoocircn108] Kuş milletini [345] Ve vahşi hayvanlar kabilesini Ve suda
yaşayan yaratıkları Buumltuumln bunları yakalar Sıkı oumlruumlluuml ağını Atıp uumlstlerine Ve
boyun eğdirir hepsine Bu insan Hepsinden kurnaz becerikli [350] Alet (araccedil)
kullanarak alt eder Vahşi doğada yer bellemiş Dağlarda başıboş gezen hayvanları
Yeleleri kaba tuumlyluuml atlara Gem vurur Yorulmaz Dağ boğalarına [da] [354]
Kendi kendine oumlğrenmiştir Konuşmayı [dili] [355] Yel gibi kıvrak duumlşuumlnceyi Ve
bir yapı duumlzen [kurar] Kent yasaları iccedilin Ve bilir nasıl kaccedilacağını Soğuğun
oklarından Accedilık goumlkyuumlzuumlnuumln altında Şiddetli yağmurlardan [360] Her şeye ccedilare
bulan [pantoporos] İnsan Gelmesi gereken hiccedilbir şeye karşı ccedilaresiz [amecircchanocircn]
değil Sadece Hadesten gelecek olana karşı aciz [aporos] Yine de oumlluumlmcuumll
hastalıklardan Kurnazca kaccedilabilir [365] Yetenekleri ccedilok Umudu aşan [huper
elpis] akıl sanatı var her şeye ccedilare [mecircchanocircn] Onu hem iyiye Hem koumltuumlye
suumlruumlkler Yer tanrılarının [chthonos theocircn] yasalarına Saygı goumlstererek Ve yemin
ederek bağlandığı yasalara [enorkon dikan] [370] Huumlrmetle Kendi şehrinde
Mevkisi en tepededir [hupsipolis] Ama yersiz yurtsuzdur [apolis] Yanlışla dost olan
cuumlretkacircr [tolma] kişi [375] Oumlylesi Uzak olsun ocağımdan Onun yanılgılarıyla
bilgilerimi paylaşamam [375]
32311 Birinci Koro Şarkısı accedilıklaması
Birinci koro şarkısının (stasimon) ilk salınısında (strophe) insanın cansız doğaya
huumlkmedişi anlatılır Bu olgular uumlccedil temel element iccedilinde gerccedilekleşir (toprak hava su)
Birinci karşı-salını (antistrophe) iccedilindeki mısralarda konu bu kez cansızlardan
canlılara geccediler İnsan medeniyet araccedillarını bu kez vahşi hayvanlar uumlzerinde uygular
Richard Jebb bu koro şarkısını biraz oumlncesinden ele alarak şoumlyle yorumluyor
108 Soumlzcuumlğuuml anlamı ldquokararsızrdquo ldquoduumlşuumlncesizrdquo ldquogafilrdquo vb Bkz Liddel-Scott 1996 s 987
165
Koro oumlluumlyuuml goumlmmeye cesaret edebilecek birinin olabileceğini duumlşuumlnmektedir [220] Fakat eylem gerccedilekleşmiştir ve fail hiccedilbir iz bırakmamıştır [252] Kreon ise bu işi tanrıların yapmış olabileceğine ilişkin oumlneriyi şiddetle bastırmıştır [278] Bu duumlşuumlncelerin izi bu şarkıda da devam eder Konusu insanın cuumlretidir -onun yaratıcılığı ve mutluluğuna neden olan şeylerdir İnsan denizin ve karanın hacirckimidir buumltuumln diğer yaratıkları boyunduruk altına almıştır yalnızca oumlluumlme karşı bir ccedilare dışında buumltuumln kaynaklarla yaşamını donatmıştır İlahi ve beşeri yasaları goumlzettikccedile becerileri ona zenginlik getirir fakat bu yasaları goumlzetmezse başına yıkım gelir109
Jebbrsquoin de belirttiği gibi stasimonun konusu insandır Şarkıda kaba hatlarıyla ccedilizilen
manzara insanın etrafındaki kaotik ortamı (doğayı) duumlzenleme muumlcadelesidir Burada
bir taraftan vahşi el değmemiş doğadan soumlz edilirken diğer taraftan medeniyetin ve
kuumlltuumlruumln oluşumu anlatılır Soumlzuuml edilen uumlccedil kategori uumlzerinden yapılır bu Hava
(Ruumlzgarların kontroluuml) Su (Denizlerin aşılması) Toprak (toprağın suumlruumlluumlp ekilmesi)
Karşı-salınıda yine aynı sırada bu kez insanın canlılar uumlzerindeki hacirckimiyeti anlatılır
Kuşlar (hava) kara hayvanları (toprak) balıklar (su) Boumlylece ortaya insanın hacirckim
olduğu ve onu kuumlltuumlre doumlnuumlştuumlrduumlğuuml bir doğa ile el değmemiş vahşi doğa arasında
bir ayrım belirginleştirilir Ardından insan buumltuumln canlılar arasında en yeteneklisi en
kurnazı olarak tanımlanır
Bu koro şarkısında ilk bakışta tanrılar yokmuş gibi goumlruumlnmektedir Sanki insan
medeniyeti tek başına elde etmektedir Oysaki burada anlatılan insan Prometheus
gibi bir medeniyet kurucusudur Tanrılara rağmen bu medeniyet kurulmaktadır
Oumlrneğin ldquotanrıların en yaşlısırdquo olan Gaiarsquonın boyunduruk altına alındığı toprağın
bağrının deşildiği vurgulanır Medeniyet kuran insan bu medeniyet iccedilin doğanın
guumlcuumlnuuml kullanmakta aynı zamanda kurduğu duumlzeni suumlrduumlrebilmek iccedilin doğanın
guumlcuumlne ihtiyaccedil duymaktadır
Bu guumlccedil neden tehlikeli Koronun soumlzleri suumlrekli olarak doğanın insana youmlnelik
tehlikeli saldırısını gizliden gizliye ima eder Fırtınalar onu yutmak isteyen dev
dalgalar şiddetli yağmurlar ve soğuk vahşi hayvanlar vs İnsan buumltuumln bu tehlikelere
karşı bir guumlccedil kullanarak uumlstesinden gelmektedir Bu guumlccedil temel olarak akıldır
logosrsquotur ve tabi ki techneacutersquodir Bu akıl ve techneacute sayesinde insan alet kullanır dili
109 Jebb 1891 s 69
166
oumlğrenir duumlşuumlnceyi geliştirir ve yasalara dayalı bir duumlzen kurar Ama daha oumlnce
tartıştığımız gibi technersquonin muğlacirck bir yanı vardır Akıl her şeyin ccedilaresini bulmakta
ama oumlluumlme karşı ccedilaresiz kalmaktadır Bu onu paradoksal bir konuma suumlruumlkler insan
pantoporos aporosrsquotur ldquoHer şeye ccedilare bulan ccedilaresizrdquodir
Akıl ldquoumudu aşanrdquo [huper elpis110 - beklentileri boşa ccedilıkarabilen bekleneni tam
tersine ccedileviren olumlu anlamda ldquobeklentilerin oumltesinderdquo] niteliğiyle insanı iyiye de
koumltuumlye de suumlruumlkleyebilmektedir Dolayısıyla insanın iyiyi koumltuumlden haklıyı haksızdan
ayırt edebilmesi bu konuda dikkatli olması gerekmektedir Ama bunun iccedilin yine aynı
-tehlikeli- aklı kullanacağı iccedilin insanın eylemleri ldquoduumlşuumlnduumlğuumlnuumln tam tersinerdquo
doumlnecektir Kısacası insanın doğayı alt ettiği guumlcuuml yani aklı ve tekniği kendisine de
zarar verebilmektedir
Pantoporos insanın medeniyet kurma guumlcuumlnuuml goumlstermektedir Duumlzen kurmak guumlccedil
gerektirir ama koro şarkısının ima ettiği gibi bu guumlccedil ldquoumudu aşarrdquo en az doğanın
insanı tehdit eden guumlcuuml kadar tehlikelidir Duumlzen demek sınır demektir ama
sınırların tesisi sınır aşan bir guumlce gereksinim duyar111 İnsanın bu sınır aşan guumlcuuml
logosrsquotur techneacutersquodir bunlar kut ya da mana gibi hem kurucu hem de yıkıcı guumlccedillerdir
Koro şarkısı bu muğlacircklığı gizliden gizliye ima etmektedir
Diğer taraftan insan akıl yoluyla kurduğu duumlzende hem beşeri yasaları hem de
tanrıların yasalarını goumlzetmek zorundadır ancak bu neredeyse imkacircnsızdır Nomous
chthonos theocircn (toprağın tanrılarının yasası-ilahi yasalar) ve enorkon dikan
([tanrılara] yemin ederek bağlanılan yasalar-beşeri yasalar) Koro şarkısının yaptığı
bu ayrım Antigonersquode hep olduğu duumlşuumlnuumllen ikili karşıtlıklara [yer altı - yeruumlstuuml
tanrıları beşeri yasalar - ilahi yasalar] pek uygun goumlruumlnmemektedir Antigonersquonin
temsil ettiği duumlşuumlnuumllen ilahi yasalarla Kreonrsquoun temsil ettiği duumlşuumlnuumllen beşeri yasalar
koronun ifadesine goumlre birbirinin iccediline geccedilmiş durumdadır Neredeyse aynı şeylerdir
110 Huper elpis Agamemnon sarayın oumlnuumlne geldiğinde Klyteimnestra bir halı serip şoumlyle seslenir ldquoDike onu bu yoldan umudunu aşan konağa iletsinrdquo Bu kahraman iccedilin tam bir peripeteiarsquodır Her şey duumlşuumlnuumllduumlğuumlnuumln tam tersine doumlner Buradaki elpis daha oumlnce techneacute konusunu tartışırken ele aldığımız pandora mitindeki elpisrsquotir İnsanı hayatta tutan umut koumlr umuttur Duumlşuumlnuumllenin eninde sonunda tam tersine doumlneceğini insandan gizleyen umut 111 Bkz Oudemans 1987 s 125
167
Her şeyden oumlnce Chthon soumlzcuumlğuuml temel olarak ccedilok anlamlıdır[hellip] Sadece kent toprağını değil aynı zamanda en buumlyuumlk tanrı olan Gaiarsquoya referans verir (338) [Gaia yani toprak] Nihai olarak oumlluumllerin ait olduğu bir yerdir Eğer son anlam kabul edilirse tamamen tersine doumlnmuumlş karşıtlıklarla karşılaşırız112
Toprağın yasaları yani definin ve goumlmmenin yasaları ne kadar ilahiyse Kreonrsquoun
temsil ettiği yasalar da o kadar ilahidir ccediluumlnkuuml bu yasalar da tanrılar tarafından
goumlzetilirler Kısaca diyebiliriz ki her iki yasa da eşzamanlı olarak hem ilahi hem de
beşeridir
Koronun gizliden gizliye ima ettiği tehlike buradadır Antigonersquodeki temel
ccedilıkmazlardan biri burada yatmaktadır İnsan yasalara dayanan bir duumlzen kurar bu
yasalar beşeri yasalardır ama insan bu yasalara tanrılar uumlzerine yemin ederek
bağlanır Yasanın ne kadarı beşeri ne kadarı ilahidir artık bilinemez ldquoOumlluumlnuumln
goumlmuumllmesirdquo de ldquooumlluumlnuumln gerektiğinde accedilıkta bırakılmasırdquo da hem ilahi hem de beşeri
referansları olan yasalardır Boumlyle bir muğlacircklık iccedilerisinde insanın haklıyı haksızdan
ayırabilmesi gerccedilekten kolay değildir
Bu konuda başarısızlığa uğrayan kişi kategorileri birbirine karıştırdığı iccedilin aileden
kabileden ihraccedil edilir Eğer soumlz konusu hatayı yapan kişi kentin tepesinde devletin
youmlnetiminde yer alıyorsa kentin bizatihi kendisini tehlikeye atacağından kentten de
suumlrguumln edilecektir113 Hypsipolis olan insan bir anda apolis oluverir Kısacası insan
oumlvuumllesi tekniğine logosrsquouna rağmen yine bizzat onların yol accediltığı tehditten
kurtulamaz Ccediluumlnkuuml tehditten kurtulmanın yolu yine logosrsquotan geccedilmektedir
Sofokles araccedilların kurnazca kullanımı yoluyla adalet ve adaletsizlik sorununun ccediloumlzuumllebileceğine inanmıyordu İnsan texnasrsquoa [technersquoye] sahip olmasına rağmen iyiyle koumltuumlyuuml karıştırabiliyordu Bu fikir adaleti insanın texnairsquosi iccedilinde varsayan sofist Phytagorasrsquoın kozmolojisiyle temelden ayrılmaktadır [Platon- Phytagoras 321] İnsanın texnairsquosinin ccedilaresizliği insanın cuumlretiyle bağıntılıdır (tolmas charin114 -375) Temel problem buradaki ldquotolmasrdquo kelimesinin hem sınırların
112 Oudemans 1987 128 113 Bkz Oudemans 1987 s 124 114 tolma (tolma) iyi anlamda Cesaret yuumlreklilik atılganlık koumltuuml anlamda aşırı cesaret kuumlstahlık pervasızlık cuumlret ayrıca işe girişmek kalkışmak korku verici ya da zor bir işe girişmek iccedilin cesaret bulmak risk almak gibi anlamları bulunmaktadır Bkz Liddell-Scott 1996 s 1803
168
aşılması succedilunu ima etmesi hem de duumlzenin kurulması iccedilin gerekli cesarete referans vermesidir115
Dolayısıyla techneacute olmadan insan kuumlltuumlr kuramaz ya dev dalgalar iccedilinde boğulur
gider ya soğuktan donar ya vahşi hayvanlar tarafından oumllduumlruumlluumlr ya da accedillıktan oumlluumlr
Koro şarkısı insanın bu tehditleri techneacute sayesinde bertaraf ettiğini accedilıkccedila belirtir
Fakat hemen ardından bize sezdirdiği ise techneacutersquonin oumlteki kaccedilınılması muumlmkuumln
olmayan yıkıcı yuumlzuumlduumlr
Koronun soumlzuumlnuuml ettiği hupsipolis apolis aslında bir ccedileşit pharmakon olarak
okunabilir Tıpkı pharmakonun hem zehir hem panzehir hem kurtarıcı hem de
kirletici olması gibi insan da hem hupsipolis hem de apolis olabilmektedir Adil bir
kral iken (hupsipolis) kentten kovulan ve apolis olan kişiler tragedyalarda bolca
bulunabilir Diğer taraftan yalnızca kentten atılmaktan soumlz etmez koro aileden
kovulmayı da ima eder (ldquoNe evime yakın olsun ne de duumlşuumlncelerimerdquo) Boumlylece hem
ailenin hem de polisin dışına suumlruumllme hem ailenin hem de devletin dışında kalmak
demektir Arthur Miller ldquoTragedya ve Sıradan İnsanrdquo [Tragedy and The Common
Man] adlı makalesinde tragedyalarda yalnızca krallar ya da soylular gibi toplumun
uumlstuumlnde yer alan kişilerin işlenmesinin tek doğru olmadığını sıradan bir insanın da
tragedya iccedilin uygun olabileceğini soumlyler116 Bunu da ironik bir dille ldquoOidipus ya da
Orestes gibi kahramanların yaşadıkları karmaşaların sıradan modern insanın da
yaşayabileceğinirdquo soumlyleyerek destekler Fakat burada şu soruyu sormak yerinde
olacaktır Neden tragedya soylu ya da daha genel bir ifadeyle toplumun tepesinde yer
alan kişileri konu almaktadır Neden Aristoteles bu konuda farklı bir tercihin de
olabileceğini belirtmemiştir Gerccedilekten de Millerrsquoın dediği gibi sıradan bir insan da
ldquotragedyanın konusurdquo olabilir mi Şuumlphesiz ki tragedyanın asıl meselesi krallar
soylular ya da tiranlar değildir bizatihi insanın kendisidir Ancak onu varlığının
imkanlarının en uccedil imkanlarıyla [buna varlığın en zati ve kaccedilınılmaz imkacircnı oumlluumlm de
dahildir] birlikte ele almak trajik etkiyi artırabilmektedir İnsanın hem pantoporos
115 Oudemans 1987 s 127-128 116 Miller Arthur ldquoTragedy and Common Manrdquo The Question of Tragedy Ed Arthur B Coffin EmText Sanfrancisco 1991 s 85
169
hem de aporos olması gibi eşanlı olarak hem hypsipolis hem de apolis olan
konumunu goumlstermek iccedilin sıradan bir insan uygun olmayabilir kanısındayız Sıradan
insanı başka bir deyişle ldquonormalrdquo bir insanı yani sınır aşmamış muğlacirck bir konuma
duumlşmemiş bir insanı tragedyanın konusu haline getirmek oldukccedila zor olacaktır Diğer
taraftan tragedyalarda da krallar yalnızca olabilecek en uumlst konumdan [hypsipolis]
en aşağı konuma [apolis] duumlştuumlkleri iccedilin tragedyanın konusu olmazlar Onlar zaten
tam da o ldquoarardquo konumda oldukları iccedilin trajik oumlzuuml taşımaktadırlar Yani bir kral
sıradan bir insana goumlre bulunduğu konum itibariyle muğlacirck bir yerdedir Kral bir
pharmakonrsquodur topluma musallat canavar sphenkslerden kurtarır Kente medeniyet
getirir kuumlltuumlr kurar Fakat buumltuumln bunları yaparken tehlikeli bir guumlccedil kullanır ve
tehlikeli guumlccedillere temas eder Onu bir kurtarıcı yapan guumlccediller onun yıkımına sebep
olur Kurtarıcı kral şimdi en aşağılık konuma itilir toplumun buumltuumln guumlnahlarını
uumlstlenerek kapı dışarı edilir kentten kovulur Bir kraldan yoksul bir meczuba
doumlnuumlşme [Kral Lear] tragedyanın dıştan goumlruumlnen unsurlarındandır Burada temel
olan kralın hali hazırdaki muğlacirck konumuyla hypsipolis apolis oluşuyla insanı
temsil edebiliyor oluşudur
Burada koro şarkısının anahtar soumlzcuumlğuumlne deinonrsquoa geri doumlnmemiz gerekiyor
Deinon soumlzcuumlğuumlnuumln medeniyet kurucu olduğu kadar onun altını da oyan bir guumlcuumln
muğlacircklığını anlatacak şekilde ccedilevrilmesi gerektiği accedilıktır Jebb deinon iccedilin
muhteşem soumlzcuumlğuumlnuuml oumlneriyordu117 Bu tuumlrden bir ccedileviri bu koro şarkısının
iccedileriğinin ldquoinsanın medeniyet kurucu guumlcuumlnuumln aklının ve yeteneğini oumlvguumlsuumlrdquo olduğu
yanılgısına suumlruumlkler bizi Şarkının trajik iması kaybolur Deinon da pharmakon gibi
muğlacirck bir soumlzcuumlktuumlr Bunu birinci boumlluumlmde yeterince tartışmıştık Kozmolojik
anlayışına bağlı olarak okuma biccedilimleri de doğal olarak farklılaşacaktır Eğer insanın
doğadan ayrılması esasına dayalı bir kozmolojinin iccedilinden duumlşuumlnuumlyorsanız eğer
birccedilok yorumcunun yaptığı gibi bu stasimonun insanın doğa uumlzerindeki
hacirckimiyetinin ve medeniyet kurucu guumlcuumlnuumln zafer şarkısı olduğuna inanıyorsanız
deinonu ldquokudretlirdquo olarak ccedilevirmenizden daha doğal bir şey olamaz Daha oumlnce
117 Bkz Jebb 1891 s 340
170
başka bir vesileyle soumlzuumlnuuml ettiğimiz sorun yani metne kendi duumlnyamızdan bakarken
kendi duumlnya algımızı da dayatmaya boumlylelikle metni goumlze goumlruumlnmeyecek bir şekilde
asimilasyona uğratma tehlikesi de bu doğallıkla birlikte oluşur
Aynı şekilde ayırıcı duumlşuumlnce bir yanda poros ile technenin deinonrsquola olan
bağlantısını da goumlzden kaccedilırır Zincire Vurulmuş Prometheusrsquota Prometheusrsquou
kayalara bağlarken Kratos Biarsquoya şoumlyle sesleniyor
Daha guumlccedilluuml vur iyice bağla bir teki bile ccediloumlzuumllmesin Ccediluumlnkuuml O [Prometheus] muumlthiş [deinos] aklıyla en ccedilaresiz [amecircchanocircn] durumlardan bile kurtulmayı [poros] biliyor118
Oumlluumlm archersquodir
Poros insanın her şeye cuumlret eden her yerde kendine bir ccedilıkış yolu ccedilare bulan onu
her şeye eriştiren guumlcuumlduumlr Pan-to-poros her şeyin deneyimlenmesini ima
etmektedir Fakat her şeyin deneyimlenebilmesine rağmen insan asıl tecruumlbeden
yoksundur Ccediluumlnkuuml hiccedilbir yetenek hiccedilbir şiddet eylemi ve kurnazca yapılmış hiccedilbir
alet insanı oumlluumlmden kurtaramayacaktır Ccediluumlnkuuml oumlluumlm insanın olanaksızlığının
olanağıdır Oumlluumlm [yani henuumlz-değil] ldquohenuumlz-olmayanrdquo olarak bir imkacircn olarak
durmaktadır Henuumlz-olmayan gelip ldquoolduğundardquo ise insanın buumltuumln olanaklılığı hitam
bulacaktır Gelmesi gereken hiccedilbir şeye karşı ccedilaresiz [amecircchanocircn] olmayan insan
[362] yalnızca oumlluumlm karşısında ccedilaresizdir Oumlluumlm alt edilebilecek uumlstesinden
gelinebilecek oumlteki şeylere benzemez Aslında oumlluumlm ldquohiccedilbir şeyin ccedilare olamadığı
şeyrdquodir
İsmene oyunun başında Antigonersquoye şoumlyle diyordu ldquoAteşli bir kalbin var soğuk
olana youmlnelmiş olmasına rağmen [thermecircn epi psuchroisi kardian echeis]rdquo119
Burada ldquosoğuk olanrdquo diye ccedilevrilen soumlzcuumlk [psuchroisi] aslında ldquoboşuna faydasızrdquo
anlamlarına da gelmektedir Soumlzcuumlğuumln buradaki kullanımı bu youmlndedir Fakat
Heidegger soumlzcuumlğuumln birinci anlamını yani soğuğu tercih eder Ve bu ldquosoğuk olanrdquola
118 Aiskhylos Zincire Vurulmuş Prometheus sat 59-60 119 Sophokles Antigone sat 88
171
kastedilenin oumlluumlm olduğunu belirtir120 Zira soumlzcuumlğuumln oumlluumller iccedilin kullanımları
bulunmaktadır121 Bu accedilıdan bu tuumlr bir ccedileviriye yanlış ya da aşırı bir yorum denemez
İsmene ardından şoumlyle diyor ldquoCcedilok şeyi yapabilecek durumdasın ama arzu [eros]
seni ccedilaresi olmayan bir şeye [amecircchanocircn] suumlruumlkluumlyor [ei kai dunecircsei g all
amecircchanocircn eras]rdquo122 Bu kez İsmenersquonin oumlluumlmden soumlz ettiği daha accedilıktır Ve son
olarak ldquoİnsan imkacircnsız olanın peşinde koşmamalırdquo [archecircn de thecircran ou prepei
tamecircchana] Burada cuumlmlenin arche soumlzcuumlğuumlne bağlı olarak farklı yorumlanma
olasılığı soumlz konusudur123 Filolojik tartışmanın dışında Heidegger arche ve
amechana soumlzcuumlklerinin birlikte kullanışına dikkat ccedileker Bir yanda Arche yani
başlangıccedil ilk olan başlangıccedilta yer alan diğer tarafta amechana yani hiccedilbir şeyin
ccedilare olamadığı şey vardır Biz sadece buradan esinlenerek archersquonin yani
başlangıccedilta yer alarak kendisinden neşet edenler uumlzerinde hacirckimiyet kuran şeyin
amechana hiccedilbir şeyin ccedilare olamadığı şey yani oumlluumlm olduğunu soumlyluumlyoruz Arche
oumlluumlmduumlr Antigone her şeyi youmlneten her şeyin nedeni başlangıccedil noktası archersquosi
olan oumlluumlmuumln peşine duumlşmuumlştuumlr Oumlluumlm ise amechana olandır
3232 İkinci Koro Şarkısı [583-625]
[583] Koumltuumlluumlkten [kakocircn] tatmamış nesiller Ne de kutlu [eudaimones] Ccediluumlnkuuml
tanrılardan bir eve gelen [585] Bir sarsıntı buumltuumln soyu Bir kuşaktan diğerine
sarsıp yıkar [ate] Nasıl ki Trakyarsquonın ruumlzgacircrları Dev dalgalar yapıp Azgın
nefesiyle [590] Derinlerin karanlığından [erebos huphalon] Kapkara kumu ccedilıkarıp
ccedilalkalar Ve kıyıya vuran dalgalardan Acı bir ağıt yuumlkselir [İşte boumlyledir bu felaket
de] [593] En başından beri suumlruumlyor Labdakosoğullarırsquonın [595] Oumlluumlmle tıka basa
Dinmeyen acıları Onları yıkan tanrıdan başka Hiccedilbir nesil diğerini Kurtaramaz
[600] Tam da şimdi Umut ışığıydı Oidipus soyunun Son dalı Yer altı tanrısının
120 Heidegger 1996 s 98 121 Bkz Liddell amp Scott 1996 psuchros maddesi 122 Sophokles Antigone sat 90 123 Bkz Heidegger 1996 s 100-101 ve Jebb 1891 s 26
172
Kan kırmızı tozu124 Yıktı onu Gururlu soumlzleri ve ccedilılgınlığı yuumlzuumlnden [605] Ey
Zeus hangi had bilmez Başa ccedilıkabilir senin guumlcuumlnle Ne her şeyi tuzağına duumlşuumlren
uyku Ne de yorulmak bilmez zamanın Huumlkmuuml geccediler sana [610] Sen goumlz
kamaştıran İhtişamıyla Oluumlmposrsquoun Sahibisin Geccedilmişte olduğu gibi Gelecekte
de her yerde Bu yasa huumlkuumlm suumlrecek ldquoOumllmekle yuumlkuumlmluuml her yaşam Lanetiyle-
yıkımıyla (ate) birlikte gelir duumlnyayardquo125 [615] Ccediluumlnkuuml serseri bir mayındır umut
Kimine huzur verir Kimine arzunun aldatıcılığını [apata kouphonoocircn erocirctocircn]
Ayakları hiccedil yanmamış Nasıl bilmezse ateşin yaktığını [620] İşte oumlyle kandırır umut
insanı Ccediluumlnkuuml eski zamanlardan bir bilgenin Uumlnluuml soumlzuuml [şoumlyle] ldquoTanrı kime
yıkım verecekse Er ya da geccedil o insan [625] İyiyi koumltuuml sanır koumltuumlyuuml iyirdquo
32321 İkinci Koro Şarkısı Accedilıklaması
Birinci koro şarkısındaki insanın doğa karşısındaki guumlccedilluuml duruşu burada tersine
doumlner Bir bakıma birinci koro şarkısında gizliden gizliye ima edilen tehlikeler
burada belirgin bir şekilde accedilığa ccedilıkarlar Bu kez buumltuumln korkunccedilluğu iccedilinde
karşımızda duran doğanın deinotesidir
Birinci koro şarkısında insanın rahatlıkla aştığı deniz şimdi korkunccedil dalgalarla dolu
bulanık ve hırccedilındır Yelkenleri şişirerek insanların gemilerle denizler aşmasını
sağlayan ruumlzgar burada fırtınaya doumlnmuumlştuumlr Fırtınalar dev dalgalara neden olmakta
ccedilalkantıdan kararmış denizler kıyıları doumlvmektedir Kıyılardan korkunccedil sesler
yuumlkselmekte bu sesler de Labdakosoğullarının acılarının işareti sayılmaktadır
124 Konis (toz) ya da kopis (bıccedilak) Soumlzcuumlğuumln kesin olarak hangisi olduğu belli değil Her iki durumda da ifade değişiyor Antigonersquonin kardeşinin uumlzerine ndashbuumlyuumlk bir ihtimalle- kanlı toz atması ile Kororsquonun bu soumlzleri hem Poluumlneikesrsquoi hem de Antigonersquoyi kastederek daha guumlccedilluuml bir şiirsellik yakaladığı duumlşuumlnebilir Bu yuumlzden burada ldquotozrdquo soumlzcuumlğuumlnuuml tercih ettim Bu konuda bkz Jebb 1891 s 114-15 Sabahttin Ali bu dizeleri şoumlyle ccedilevrilmiş ldquoŞimdi yer altı tanrılarının kanlı tozları delice soumlzler ve ccedilılgın bir ruh bu ışığı soumlnduumlruumlyorrdquo Goumlruumllduumlğuuml gibi ldquokanlı tozlarrdquo ifadesini Sabahattin Ali de tercih etmiş dizelere duumlştuumlğuuml dipnotta bu soumlzlerin Antigonersquonin kardeşinin uumlzerine serptiği tozlar iccedilin kullanıldığını belirttikten sonra mısraın devamındaki farklılığı şoumlyle accedilıklıyor ldquorsquoDelice soumlzlerrsquo tabiriyle Antigonersquonin Kreonrsquola muumlnakaşasında kullandığı sert lisan ve lsquoccedilılgın ruhrsquola da hiddetinden goumlzuuml kararan Kreonrsquoun hali tasvir ediliyorrdquo Sophokles 1941 s 41 125 Richard Jebb dizeleri şu anlamda ccedilevirmiş lsquoHiccedilbir oumllccediluumlsuumlzluumlk lanetten azade (ektos atas) gelmez duumlnyayardquo [hellip] Aşırı guumlccedil ya da servet ya da zenginlik boumlylesine buumlyuumlk herhangi bir şey tanrıların oumlfkesini uyandırır İnsan hubris goumlsterir ve bu ate getirirrdquo Jebb 1891 s 118
173
Bu sınırsız hareketlilik manzarası doğanın bozucu alt uumlst edici guumlcuumlnuuml goumlstermektedir (Yunanlıların goumlzuumlnde daima marjinal ve tehlikeli bir uumllke olan) Trakyarsquonın koumltuumlcuumll ruumlzgarları yer ile goumlk arasındaki ayrımı bozmaktadır126
Denizin dalgaları kozmik duumlzeni altuumlst etmektedir denizin dibinde kalması gereken
kara kum denize karışır aynı şekilde deniz kıyıyı doumlver karayı sarsar ve ruumlzgar da
ldquoruumlzgar olmaktan ccedilıkarrdquo dus-anemoi olur127 Buradaki doğanın sınır aşan guumlcuuml
olağanın dışında bir olguyu da ima etmektedir Erebos huphalon denizlerin
dibindeki karanlık ccedilukur Vernantrsquoa goumlre sadece bir ccedilukur olmanın ccedilok
oumltesindedir128 ilksel kaosu hatırlatmaktadır Bu da duumlzenin olmadığı bir zaman
dilimine işaret eder
İnsan bu kaotik guumlccedillerden kurtulmaya ccedilalışır fakat başaramaz Guumlccedil bir tanrının
elinden bir soya vurur tıpkı denizin karaya vurması gibi Koro benzerliğin altını
oumlzellikle ccedilizmiştir insanın başına gelen felaket de tıpkı doğanın kaotik goumlruumlntuumlsuuml
gibidir Bir başka metafor da umut konusundadır Dizede Elpisrsquoin umudun sıfatı
olarak kullanılan poluplanktos soumlzcuumlğuumlnuuml ldquoserseri mayınrdquo olarak ccedilevirdik Richard
Jebbrsquoin accedilıklamalarına goumlre burada tarifi yapılan umut ldquobilinmeyen denizlerde başı
boş dolaşan bir denizcirdquo imgesi oluşturmaktadır129 Dolayısıyla doğaya ait alan ile
insana ait olan alan bir kere daha bir araya gelir İnsan umudu taşıyan insan accedilık
denizde başı boş gezinen bir gemi gibidir Geminin kontroluuml bu kez birinci koro
şarkısında olduğunun aksine yalnızca onun elinde değildir Diğer doğal guumlccedillerin yanı
sıra tanrılar da geminin youmlnuumlnuuml tayin etmektedirler Ve umut bir ccedileşit yuumlzer-gezer
mayın gibi ya hiccedilbir şeye ccedilarpmadan yoluna devam edecek ya da insanı yıkıma
suumlruumlkleyecektir (Diğer taraftan umudun aldatıcı oumlzelliği de vardır ki buradan
bakıldığında onun hiccedilbir şeye ldquoccedilarpmadanrdquo yolunda devam edebilmesi muumlmkuumln
değildir)
126 Vernant amp Detienne Les Ruses de lIntelligence-La Metis des Grecs Paris 1974 s 154-55 aktaran Oudemans 1987 s 134 127 Bkz Oudemans 1987 s 134 128 Vernant amp Detienne 1974 s 155 Aktaran Oudemans agy 129 Jebb 1891 s 118
174
Bu koro şarkısında da yine kategorilerin birbiri iccediline nasıl geccedilmiş bulunduğunu
goumlrebiliyoruz Tanrılar doğa guumlccedillerinin yerini alabilmekte insan soyları atalarından
kalan lanetleri taşımak zorunda kalabilmektedirler Yıkımın neden geldiğine dair
ldquorasyonelrdquo bir accedilıklama yoktur Tanrı bir soyu yıkmak ister ve bir felaketle o soyu
yok eder Aslında tanrılardan yıkımın neden geldiğine dair bir gerekccedile olarak ldquosınır
aşımırdquo succedilundan soumlz edilir İnsan tanrı olmaya kalktığında şarkıdaki deyişle
haddini bilemediğinde [607] felaketin gelmesi kaccedilınılmazdır Fakat dizelerin
devamında bu tuumlrden ldquohaddini aşmardquo ile ldquofelakete uğramardquo arasındaki ldquorasyonelrdquo
bağ kaybolur Koro şarkısı had bilmenin de oumltesinde felaketin bizatihi kendisiyle bir
arada yaşadığımızı accedilıkccedila soumlyler thnaton bioto pampolu g ektos atas Oumlluumlmle
yuumlkuumlmluuml yaşam Atersquosi yıkımı-felaketi ile birlikte gelir duumlnyaya Duumlnyaya gelmek
demek acıyı da beraberinde getirmek demektir Ate yalnızca tanrılardan gelen dışsal
bir felaket değildir bir daimon gibi insanın doğumuyla birlikte varolur Diğer
taraftan yaşamın (Biosrsquoun) oumlluumlmluuml olmaya mahkum (thnaton) olması da başlı başına
Ate sayılabilir Başka bir deyişle insanın doğması insanın Atersquosidir Tam da bu
yuumlzden ldquoen iyisi hiccedil doğmamış olmakrdquotır Ama koro şarkısı hemen ardından yine
Elpisrsquoten soumlz eder Koumlr umut bu kez ldquoserseri mayınrdquo gibi dolaşmaktadır İnsanların
ccediloğuna teselli vermekte bir ccediloğuna da arzunun [Eros] aldatıcılığını sunmaktadır
Dolayısıyla tanrıların yıkmak istedikleri ldquohaddini aşanrdquo insan değil bizatihi insanın
kendisidir İnsan doğar doğmaz haddini aşmıştır
Burada ldquokoumltuumlcuumllrdquo bir tanrıdan ya da tanrılardan soumlz etmek de muumlmkuumln değildir
Ccediluumlnkuuml insana iyiyi koumltuuml koumltuumlyuuml iyi gibi goumlsteren şey umudun kendisidir Umut ve
arzu bu stasimonda birbirinden ayrılmaz şekilde işlenirler Sophokles ilginccedil bir
şekilde birinci stasimona atıfta bulunur Umut yani Elpis birinci koro şarkısındaki
niteliğini korumaktadır Diğer taraftan birinci stasimonda kuşlar iccedilin kullanılan
kouphonoocircn (kaygısız gamsız duumlşuumlncesiz) nitelemesi bu kez insan iccedilin kullanır
Birinci stasimondaki budala kuşların yerini insan almıştır bu kez avlanan insandır
Yine birinci stasimonda insana uumlstuumlnluumlk sağlayan ldquoakılrdquo bu kez iyiyi ve koumltuumlyuuml
birbirine karıştırabilmektedir
Burada koumltuumlcuumll bir tanrı tasvirinin olmadığını soumlyledik Zeusrsquoun bu dizelerdeki
anlatımı oldukccedila sakin dingin bir Zeus tasviri sunar Zeus insanların oumlluumlmluuml
175
oluşuna karşın oumlluumlmsuumlzduumlr zamana direnişiyle ve Oluumlmposrsquoun sahibi olarak sonsuz
bir guumlce sahiptir Diğer yandan bir karmaşa iccedilerisinde tasvir edilen doğaya karşı da
sakin bir goumlruumlnuumlm iccedilindedir Zeus sanki insanların duumlnyasından kopuk apayrı bir
duumlnyada varlığını suumlrduumlren bir tanrı gibidir Ancak bu uzak tanrılar alemi bir anda
insanların hayatlarına muumldahale edebilen bir konuma geccediler Tanrılar yıkmak
istediklerine Ate yıkım-felaket goumlndermekte ve onları şaşırtmaktadırlar Buumltuumln bu
tasviri yapılan kaotik ortamın sorumluluğunda tanrıların payı vardır İlk dizelerde
Antigone bunu doğrulamıştır zaten ldquoHiccedilbir acı kahır utanccedil kaldı mı Zeusrsquoun bize
yaşarken tattırmadığı[2]rdquo130
Diğer taraftan burada kirlilik duumlşuumlncesinin soydan soya nasıl suumlrduumlğuumlne ilişkin bir
accedilıklama da bulunmaktadır Ataların taşıdığı lanet soyun ldquoson dalırdquona kadar
varlığını suumlrduumlrmektedir Koro lanetten arınmanın imkansızlığını accedilık bir şekilde
ortaya koyar Hiccedilbir nesil bir diğerini kurtaramamaktadır Ccediluumlnkuuml bir tanrı soyu yıkan
eylemlerini suumlrduumlrmektedir Başka bir deyişle o tanrı dışında hiccedil kimse soyu bu
lanetten kurtaramamaktadır Antigonersquoyi Oidipusrsquoun lanetinden ayırmak muumlmkuumln
değildir bu accedilıdan Lanet herkese neredeyse aynı oumllccediluumlde dağıtılmıştır Tam da bu
yuumlzden oyunda Girardrsquoın deyişiyle figuumlrler arasındaki farklılıklar goumlzden
kaybolmaya başlar Eteokles ile Poluumlneikes arasındaki fark yitirilmiştir Onları
birbirinden ayırmak iccedilin toumlrenle goumlmme accedilıkta bırakma ayrımına gidilmiş fakat
başarılamamıştır Antigone ayrıma itiraz etmiş fakat sembolik olarak bu kez kendisi
farklılıkları birbirine karıştırma eğilimine girmiştir Babasına duyduğu bağlılığı
ağabeyine de goumlstermeye ccedilalışmış babasıyla ağabeyini karıştırmıştır Diğer taraftan
baba ile ağabey ensest sonucu ldquoaynırdquolaşmıştır Aynı şekilde Antigone ağabeyiyle
kocasını da karıştırır Haimonrsquoa youmlneltmesi gereken sevgi ve bağlılığı yıkıcı bir
şekilde ağabeyine sunar Başka bir deyişle Eros ile philiarsquoyı karıştırır
Buumltuumln bu kargaşayı birbirine karışmaları kaotikleşmeyi ccediloumlzecek olan iyi
duumlzenlenmiş bir rituumleldir Oudemans koro şarkısının başındaki kaotik doğa
manzarasını Labdakos oğullarının başına gelen felaketlerin bir metaforu olarak
130 Sofokles 1997 s 65
176
anlatmaktadır Ama muğlacirck nitelikli durumların altını da ccedilizer oumlluumlmsuumlzlerle
oumlluumlmluumller arasında yapılan ayrıma arada kalmış cesedin tehlikeli konumu dahil olur
Normalde bir miktar kumla ya da toprakla cesedin uumlstuuml oumlrtuumllduumlğuumlnde kirlilik riski
miasma tehlikesi ortadan kalkacaktır Fakat burada ikinci koro şarkısında da
değinildiği gibi ldquoyer altı tanrılarının tozurdquo Labdakosoğullarırsquonın ldquoson dalırdquonı
yıkmıştır Burada kastedilen Poluumlneikesrsquotir fakat aynı toz bu kez Antigonersquoyi yani
bir başka anlamda Labdakosoğullarırsquonın ldquoson dalırdquonı yıkacaktır Toz (ya da kum)
Antigonersquonin Poluumlneikesrsquoin cesedi uumlzerine atacağı kanlı toza doumlnuumlşmuumlştuumlr Boumlylece
Oudemansrsquoın ifadesiyle ldquodenizin karanlık diplerinden kopan kumlar Labdakos
soyunun uumlstuumlnuuml oumlrtmek iccedilin geri gelmiştirrdquo131
3233 Uumlccediluumlncuuml Koro Şarkısı [780-800]
[781] Ey Eros [Aşk] Savaşta yenilmez Malı muumllkuuml altuumlst eden Eros Uyuklayan
genccedil bir kızın yanağına konup Sabaha kadar noumlbet beklersin [785] Denizlerin
uumlzerinde oradan oraya gezinirsin Ve avlanırsın her yerde ıssız kuluumlbelerde bile
Ne tenhalarda yaşayan canlılar Ne bir guumlnluumlk oumlmruuml olan insan [790] Ne de
oumlluumlmsuumlzler Kurtulabilir senden Hepsine deliliği [mainomai] verirsin [791] Ve
sen insanın aklını ccedilelip Yolda gideni yoldan ccedilıkarırsın [dikaiocircn adikous] Ve sen
şimdi de sen uyandırdın Aynı kana sahip [xunaimon] İki insan arasındaki bu
kavgayı [795] Zafer Guumlzel gelinin goumlzkapaklarındaki tutkunundur Sonrasız
yasaların yanında huumlkuumlm suumlren bir guumlccediltuumlr bu [800] Ccediluumlnkuuml Aphroditersquoyle kimse baş
edemez
32331 Uumlccediluumlncuuml Koro Şarkısı Accedilıklaması
Birinci koro şarkısında tanrılar arka plandaydı İkinci koro şarkısı ise Zeusrsquoa bir oumlvguuml
niteliği taşıyordu Burada uumlccediluumlncuuml koro şarkısında ise insanla tanrılar arasındaki
muğlak guumlccedillerden birinin bir daimonrsquoun varlığından soumlz edilmektedir Bu guumlccedil
Erosrsquotur
131 Oudemans 1987 s 136
177
Birinci koro şarkısındaki hakim insan tasviri burada bir kere daha tersine doumlner
Eros birinci koro şarkısındaki ldquoguumlccedilluuml insanrdquoın yerine geccediler yani bu kez hayvanlar
ve insanlar uumlzerinde karada ve denizlerde oumlluumlmluuml oumlluumlmsuumlz tuumlm varlıklar uumlzerinde
huumlkuumlm suumlren guumlccedil Erosrsquoun guumlcuumlduumlr İkinci koro şarkısında Erosrsquoun insanı yanıltıcı
youmlnuumlne vurgu yapılmıştı Bu kez onun tuumlm evreni etkileyebilen yıkıcı guumlcuumlnden
bahsedilir
Her şeyden oumlnce Erosu erotik sevgi anlamının yanı sıra ccedilok daha temel bir kudret olarak birinin uumllkesi ve ailesi iccedilin duyduğu sevgiyi de kapsayan bir guumlccedil olarak duumlşuumlnduumlğuumlmuumlzde Erosun etkileşimli doğası daha iyi anlaşılabilir Eros tipik olarak hem duumlzen kurucu hem de duumlzeni tehdit eden bir guumlccediltuumlr132
Yunan tanrılarının birden fazla ismi birden fazla goumlruumlnuumlşuuml olmasının izlerini Erosrsquota
da goumlrebiliriz Uyuyan genccedil bir kızın yanağında ldquokonaklayanrdquo da yıkıcı bir savaşccedilı
olup buumltuumln zenginlikleri talan eden de odur bir gelinin goumlzlerindeki tutku olur ama
akrabalar arasına nifak sokan da insanı ccedilıldırtan da yine onun guumlcuumlduumlr Hem
uumlretmenin bereketin ccediloğalmanın hem de yok etmenin guumlcuumlduumlr
Dikaiocircn adikous (791) oksimoronu [ccedilelişik ifadesi] arzunun etkisi altında doğruyu yanlıştan ayırt edebilmenin muumlmkuumln olmadığını goumlsterir Benzer bir belirsizlik bilgi kategorisindeki Erosrsquoun ccedilevresinde de bulunur Eros bir taraftan kendini goumlruumlnuumlr kılar (έναργής [enargecircs] -795) diğer taraftan insan aklında ccedilılgınlığa (μέμηνεν [memecircnen] ndash 790) neden olur (792) Buradan ccedilıkacak sonuccedil şu olmalı Eros birleşme ve ayrılma arasındaki bir gerilim olarak vardır onun guumlcuuml oumlyle bir guumlccediltuumlr ki hem duumlzen hem de duumlzensizliği aynı anda gerccedilekleştirir Bu tam da bu yuumlzden iccedilten iccedile ccedilatışmalı ve kontroluuml muumlmkuumln olmayan evrenin vazgeccedililmez bir parccedilasını oluşturur133
Erosu ihmal etmek deliliktir ama onun guumlcuuml oumlnuumlnde boyun eğmek ona tapmak da
insanı deliliğe suumlruumlkleyebilecektir Bu konuda daha oumlnce Hippolytos oumlrneğini
vermiştik Hippolytos Artemisrsquoe tapıyor bakire kalmayı arzuluyor fakat bu
eylemiyle Aphroditersquoyi ve Erosrsquou ihmal ediyordu Birbirleriyle ccedilelişen iki tanrının
yol accediltığı muğlacirck pozisyonu bir dereceye kadar anlayabiliyoruz Ama aynı tanrının
birbiriyle ccedilelişik goumlruumlnen davranışlarını kavramakta zorlanıyoruz Eros diğer buumltuumln
132 Oudemans 1987 s 141 133 Goheen R H The Imagery of Sophoclesrsquo Antigone Princeton 1951 s 136 Aktaran Oudemans 1987 s 143
178
Yunan tanrıları gibi hem ona saygı duymamızı hem de ona karşı belirli bir mesafede
kalmamızı gerektiren bir tanrıdır Buumltuumln Yunan tanrıları gibi hem yararlı ve hem de
tehlikelidir Bu kadar muğlacirck değişkenlerin iccedilinde insanın yolunu kaybetmemesi
neredeyse imkansızdır
Antigonenin Erosla ilgili olarak bulunduğu trajik pozisyon iki aşamalıdır Bir
taraftan cinsel yanı olmayan bir Eros tarafından yani oumlluuml akrabanın sevgisi ve oumlluuml
sevgisi tarafından ele geccedilirilmiştir Antigone hem ensestin hem de nekros-philiarsquonın
kıyısında gezinmektedir Diğer taraftan tam da bu arzuları yuumlzuumlnden cinsel anlamıyla
Erosu ihmal etmektedir Ccediluumlnkuuml imkacircnsıza acircşık olan Antigone kendi dişil uumlreme
ergonunu ve Labdakos soyunun devamı gibi ailevi sorumluluğunu ihmal etmek
zorundadır Diğer taraftan Kreon da Erosrsquoun cinsel youmlnuumlnuuml reddetmiştir O da
Antigone gibi kendi ailesinin uumlremesini ve ccediloğalmasını yadsımış oğlu Haimonrsquoa
engel olmuş aynı zamanda onunla ccedilatışmaya da girmiştir134 Levi-Straussrsquoun ikili
karşıtlıklar tablosunda135 da accedilıkccedila goumlruumllebileceği uumlzere buumltuumln Thebai uumlccedillemesi (ve
mitolojisi) philia [sevgi] ve ekhtrosrsquoun [nefret] fizyon ile fuumlzyonrsquoun ayrılma ve
birleşmenin suumlrekli tekrar ettiği bir doumlnguuml biccedilimindedir Hem sevgide hem de
nefrette sınır aşımı soumlz konusudur Ve bu sınır aşımlarının tuumlmuuml de kandaşlar
[xunaimon] arasında meydana gelmektedir Erosrsquoun aynı kana sahip insanlar
arasındaki konumu ccedilok daha tehlikeli olmaktadır Erosrsquoun varlığı bir taraftan enseste
kadar uzanabilmekte diğer taraftan yokluğu da kardeşlerin birbirini oumllduumlrmesine ya
da baba ile oğlun birbirine duumlşmesine neden olabilmektedir
3234 Doumlrduumlncuuml Koro Şarkısı [944 - 976]
[944] Buumltuumln guumlzelliğiyle Danae de boumlyle Katlanmış [945] Guumln ışığını demir
duvarlarla değişmeye Ve bu lahit gibi gizli Demirden odada hapsedilmişti Ah
ccedilocuk ccedilocuk [950] Soylu bir ailedendi o da senin gibi Ve karnında taşıyordu
Zeusrsquoun altın olup da damlayan spermini Fakat kaderin guumlcuuml dehşet bir guumlccediltuumlr
134 Bkz Oudemans 1987 s 144 135 Bkz Levi-Straussrsquoun Thebai Miti İkili Karşıtlıklar Tablosu Ek 1
179
[moiridia tis dunasis deina]136 Ne mal-muumllk zenginlik ne Ares ne kent duvarları
Ne de denizde dalgaların inlettiği kara gemiler Koruyamaz insanı kaderin elinden
[955] Ve Dryasrsquoın gem vurulup ehlileştirilmiş Oumlfkesine hızlı azgın oğlu
Hedonrsquoların kralı [Lykurgos] Alay edince Dionysos diniyle Bağlayıp elini kolunu
tanrı Kayalık bir mağaraya kapattı Deliliğinin taşkınlığı yavaş yavaş azaldı [960]
O zaman farkına vardı tanıdı Ccedilılgın alaylarla saldırdığı tanrının Kim olduğunu
anladı [Dionysos tarafından] ele geccedilirilmiş kadınları [entheous gunaikas] [965]
Bastırmak meşaleleri soumlnduumlrmek istemiş Ve fluumlt ccedilalan Musarsquoların oumlfkesini
uyandırmıştı [966]
Kara Kayalarrsquoın bir yanında Boğaziccedili kıyıları Diğer yanında Trakyarsquonın
Salmidessusrsquou [970] Orada yakınlarda Tanrı Aresrsquoin Tapınağı Oradan goumlrduuml
Tanrı uğursuz yarayı Phineusrsquoun iki oğlunun goumlzlerinde [975] Vahşi karısının
[Eidothea] kanlı elleri Ve hanccediler değil bir mekiğin ucuyla accediltığı yarayı [977] İki
ccedilocuğun intikam arzusuyla bakan Goumlz bebeklerine karanlık ccediloumlkmuumlştuuml Zavallılar
acıyla kıvranıyorlardı [980] Korkunccedil kaderlerine ağlıyorlardı Mutsuz bir evlilik
yapan anadan [Kleopatra] doğmuşlardı Ki anaları Erektheusrsquoun soyundan
geliyordu Babası Boreasrsquoın uzak mağaralarında Ve ruumlzgarları iccedilinde buumlyuumlmuumlştuuml
[985] Kısraklardan geri kalmazdı tepelere tırmanmada Bir tanrı ccedilocuğuydu fakat
O da yaşlı Moirarsquoların elinden Kurtulamadı ccedilocuğum
32341 Doumlrduumlncuuml Koro Şarkısı Accedilıklaması
Doumlrduumlncuuml koro şarkısında uumlccedil farklı mitolojik karakterin hikacircyesi anlatılmaktadır
Danae Lykurgos ve dolaylı olarak da Kleopatra Uumlccedil hikacircyenin de ortak bir noktası
olup olmadığı oldukccedila tartışmalıdır Kitto ortak temanın ldquokaranlıkrdquo olduğunu
ldquozuluumlmrdquo ve zulme karşılık olarak gelen ldquointikamrdquoın bunlara eklenebileceğini
belirtir137 Richard Jebb ise ortaklığı Antigone ile olan ilişki uumlzerinden kurmaya
136 Aslında bu satırlar ldquoMoirarsquoların belirlediği herhangi bir şeyde deina [dehset] vardırrdquo anlamında da okunabilir 137 Kitto H D F Grek Tragedy A Literary Study Routledge London New York Third edition 1961 s 165
180
ccedilalışır Ona goumlre ldquosoylulukrdquo ve ldquozalimce hapsedilmerdquo temaları hikacircyeleri
Antigonersquoye bağlamaktadır Bunların dışında Jebb koronun ldquotarafsızrdquo olduğunu
iddia etmektedir138 Aslında hikacircyelerin hem ortak oumlzelliklerinin olduğu hem farklı
temaları da ifade ettiği ve hem de sadece Antigonersquoye değil Kreonrsquoa da atıfta
bulunduğu soumlylenebilir Oumlrneğin Segal Antigone ccedilevirisinde yaptığı satır
accedilıklamalarında hikacircyelerin bir yandan Antigonersquoyi teselli edecek nitelikte olduğunu
diğer taraftan da Kreonrsquola ilişkilendirilebileceklerini belirtir139 Kitto da hikacircyelerde
accedilıkccedila Kreonrsquodan bahsedilmediğini ancak belirgin goumlndermeler bulunduğunu
duumlşuumlnmektedir140
İlk hikacircye Danaersquonin tıpkı Antigone gibi ldquokapatılmasırdquoyla ilgilidir (Hikacircyelerin
tuumlmuumlnde bir ldquokapatılmardquo temasının olduğu goumlruumllebilir) Danaersquonin babası Argos
kralı Akrisios kızından doğacak bir ccedilocuğun kendisini oumllduumlreceği kehanetini alınca
onu duvarları tunccediltan bir zindana kapatır Fakat Zeus damlaları altından bir yağmura
doumlnuumlşerek kızın kapatıldığı yere girer ve onu hamile bırakır141 Koro şarkısının ikinci
hikacircyesi ise daha ccedilok Euripidesrsquoin Bakkhalar oyununun konusunu ccedilağrıştırır
Bakkhalarrsquoın Pentheusrsquou gibi burada anlatılan Lykurgos da Dionysos dinine karşı
eylemlerde bulunmuş ve sonunda tanrı tarafından cezalandırılmış birisidir Aslında
Homerosrsquota anlatılan Lykurgos hikacircyesi biraz farklıdır Homerosrsquotaki ilgili kısımda
Lykurgos Nysa Dağırsquondan inmekte olan Dionysos eşlikccedilisi kadınları kovalamış
yakaladıklarını da doumlvmuumlştuumlr Dionysos bunun uumlzerine korkarak kaccedilmış ama olan
bitenden haberdar olan Zeus Lykurgosrsquoa kızarak onu koumlr etmiştir142 Sofokles ise bu
hikacircyeyi Antigonersquonin durumunu anıştıracak şekilde değiştirerek anlatır Lykurgos
zincire vurulur ve Antigone gibi kayalık bir mağaraya kapatılır Ama kapatılmanın
ardından ldquoaklı başına gelirrdquo Dionysosrsquoun tanrılığını ve guumlcuumlnuuml tanır
Koro şarkısındaki sonuncu hikacircye Kleopatra hikacircyesidir Kleopatra Boreasrsquoın kızıdır
ve Phineusrsquola evlenir İki ccedilocuğu olur Bir suumlre sonra Phineus Kadmosrsquoun kız
138 Jebb 1891 s 169 139 Sophocles 2003 s 156 140 Kitto 1961 s 165 141 Bkz Erhat Azra Mitoloji Soumlzluumlğuuml İş Bankası Yayınları Altıncı Basım 1996 s 28-9 142 Homeros İlyada Ccedilev Azra Erhat A Kadir Can Yayınları 18Basım 2004 VI 130-140
181
kardeşi Eidothea ile evlenir ve Kleopatrarsquoyı hapseder Eidothea da Kleopatrarsquodan
olma iki ccedilocuğun goumlzlerini koumlr ederek annelerinin yanına goumlnderir143
Uumlccedil hikacircyenin birbiriyle olan ortaklığı ayırıcı kozmoloji accedilısından belirsizleşir
Oumlzellikle adalet-adaletsizlik ikiliğiyle baktığımızda Danae ile Kleopatra ve
ccedilocuklarının masum olmalarına rağmen hapsedildikleri diğer taraftan Lykurgosrsquoun
ise bir succedillu olduğu goumlze ccedilarpar Dolayısıyla hikacircyeleri bir araya getiren ortak
oumlzelliğin ne olduğu bu ccedilerccedilevede belirsizleşir Oysaki
Buradaki problem oumlncelikli olarak adalet ve adaletsizlik değil kozmolojik sınırların aşılması meselesidir Bu sınır ihlallerinin ihlalciyi yuumlceltmesi ya da aşağı bir konuma duumlşuumlrmesi ccedilok oumlnemli değildir Buumltuumln bu hikacircyelerde [kategorilerin] karmaşa[sı] ve sınır aşımı zirvededir adalet ve adaletsizlik ise ikinci plandadır 144
Oudemans uumlccedil hikacircyeyi kendi arasında birleştiren motifin sınır aşımı olduğunu
soumlylemektedir Ona goumlre hikacircyelerin tuumlmuumlnde insanın doğayla olan ilişkisinde bir
sınır aşımı ve tecavuumlz goumlze ccedilarpmaktadır145 Bu tuumlr sınır aşımları Yunan
mitolojisinde oldukccedila sık karşılaşılan motiflerdendir Danaersquonin durumunda bu ccedilok
accedilık bir şekilde goumlruumllebilmektedir Oumlncelikle onun ldquokadınsı doğasırdquona onun dişil
ergonuna muumldahale soumlz konusudur Onun doğurma guumlcuumlne başka bir deyişle
doğanın uumlreme guumlcuumlne karşı ccedilıkılır Tam da bu noktada soumlylendeki yağmur motifi
oldukccedila manidardır Zeus bir yağmur damlası şeklinde Danaersquoyi doumlller Yani doğası
bir başka deyişle ccedilocuk doğurma guumlcuuml engellenen Danae yine bir doğa olayı ndash
yağmur- ile kendi ndashengellenen- doğasına kavuşur Mit doğanın karşı konulamaz
guumlcuumlnuuml oumlnuumlne geccedililemezliğini goumlstermektedir Koro şarkısı ldquokaderden
kaccedilılamayacağırdquonın Moiraların bu accedilıdan ldquodehşetrdquo verdiğinin altını ccedilizer Ancak
diğer taraftan Danaersquonin ldquokendi doğasınardquo kavuşması hamile bırakılışı da başka bir
sınır ihlalidir İnsan ve tanrı oumlluumlmluuml ve oumlluumlmsuumlz kategorileri birbirine girmiştir
Danae tam olarak muğlacirck bir konumda kalır Daha doğrusu Danaersquonin marjinal
konumu sınırdaki pozisyonu daha da guumlccedillenir
143 Jebb 1891 s 173 144 Oudemans 1987 s 147 145 Oudemans agy
182
Toplumun sınırında marjininde yer alanların başında kralların geldiğini daha oumlnce
tartışmıştık Koro şarkısının ikinci hikacircyesi Lykurgos bu tartışmamıza uygun bir
oumlrnektir Koro şarkısının anlattığı Lykurgos mitolojisinde Dionysos Lykurgosrsquoa
ccedilılgınlık verir (manias deinon) Lykurgos bu ccedilılgınlığı esnasında kendi oğlunu
oumllduumlruumlr Dionysos onu ndashtıpkı Antigonersquonin kapatıldığı yer gibi- kayalık (petrocircdei) bir
mağaraya hapsedince aklı başına gelir
ldquoKayalık mağara hapishanerdquo motifi oldukccedila dikkat ccedilekicidir Konumu itibariyle
kent dışında kuumlltuumlr ldquodışrdquoındadır doğaya aittir ama diğer taraftan kuumlltuumlruumln varlığına
ilişkin oumlnemi buumlyuumlktuumlr Derridarsquonın deyişiyle ldquoduumlşuumlnuumllmemiş olanın ya da
dışlanmışın aşkın olanın ya da bastırılmışın mağarasırdquo olan bu yer ldquoait olmadığı
şeyin temelini oluştururrdquo146 Birinci koro şarkısında doğanın kudreti kuumlltuumlr
oluşturucu bir guumlccedil olarak kullanılıyordu Ama buna rağmen insanın technesiyle
ldquoboyunduruk altınardquo alınıyor doğanın bu tehlikeli guumlcuumlnuumln ldquokuumlltuumlrerdquo tecavuumlz etmesi
oumlnlenmeye ccedilalışılıyor suumlrekli olarak dışarıda tutuluyordu Boumlylece bu guumlcuumln ikili
youmlnuuml olduğu ortadaydı ve bu oumlzelliği insanı da muğlacircklığa suumlruumlkluumlyordu Oresteiarsquoda
doğaya ait korkutucu bir guumlccedil olarak tanımlanan Erinyler uumlccedillemenin sonunda tam da
bu şekilde Atina hukukunun temeline yerleştirilmiştir Erinylerin kent dışına atılan
succedillunun vicdanının ya da katilin peşine duumlşmuumlş kanlılarının mitolojideki iz duumlşuumlmuuml
olduğu soumlylenir Bunlara katilin suumlrguumln ve kaccedilış boyunca maruz kaldığı doğanın
şiddetini de eklemek gerek Ccediluumlnkuuml ccediloğunlukla kentten suumlruumllen succedilluların vahşi
hayatta fazla yaşayamadıkları ccediloğunlukla ccedilıldırarak veya accedillıktan oumllduumlkleri
bilinmektedir147 Oresteiarsquoda intikam vazifeleri Athena tarafından ellerinden alınmış
gibi goumlruumlnen Erinyler tam tersine Atina hukuku iccedilinde ccedilok daha yuumlksek bir mevkie
yuumlkselirler Hukukun soyut guumlcuumlnuumln iccediline yerleşirler onun yaptırım guumlcuumlnuumln bir
parccedilası olurlar yasaların korkutuculuğunun temelini oluştururlar Başka bir deyişle
yasaların soyut guumlcuumlnuumln bizatihi kendisi olurlar Ama diğer taraftan onlar kente
kuumlltuumlre ait değillerdir (oumlyle ki Oluumlmposrsquolular da onlardan nefret etmektedir) vahşi
146 Derrida Jacques Glas tr John P Leavey Richard Rand University of Nebraska Press Lincoln and London 1986 s 166 147 Bkz Aeschylus 1926 sat 244-266 s 297 Thomson Georges Tarih Oumlncesi Ege Eski Yunan Toplumu Uumlstuumlne İncelemeler Ccedilev Celal Uumlster 2 Cilt Payel Yayınevi İstanbul 1995 cilt 1 s 152
183
doğanın unsurlarıdırlar ve gerccedilek işlevlerini (hem yeni hem de eski) goumlrebilmeleri
iccedilin oumlyle kalmak zorundadırlar Dışarıdadırlar ama iccedileriyi varederler
Benzer bir şekilde ldquokayalık hapishanerdquo sayesinde şiddetin uygulanması doğaya
bırakılmaktadır Boumlylece şiddetin yeni şiddetler doğurma riskinden kurtulmuş olunur
Diğer taraftan burada ldquoboyun eğdirmerdquo (zeuchthecirc - 955) ifadesi birinci koro
şarkısındakini (zugoocirc - 351) ccedilağrıştıracak şekilde kullanılmıştır Birinci koro
şarkısında insan doğaya (toprağa ve yaban hayvanlara) boyun eğdirirken burada bir
tanrı tarafından ona (Lykurgosrsquoa) gem vurulmuştur Lykurgosrsquoun zincirlenerek Tanrı
tarafından kapatılmasının nedeni de onun yani Lykurgosrsquoun ldquodoğanın kuumlltuumlre
muumldahalesirdquoni şiddetle engelleme isteği yuumlzuumlndendir Lykurgos ldquoTanrının
hacirckimiyetine girmiş kadınlarırdquo [entheous gunaikas - 965] bastırmaya kalkınca beşeri
sınırları aşarak tanrısal kudretin şiddetine temas (psauocircn -961) etmiştir Buradaki
psauocircn soumlzcuumlğuuml kutsal olan bir şeye dokunulması yasaklanmış olan bir şeye
dokunmayı ima etmektedir
Koro şarkısındaki uumlccediluumlncuuml hikacircyenin de doğa ve kuumlltuumlruumln birbirine karışmasını ifade
ettiği ccedilok accedilık bir şekilde goumlruumllebilir
Diğerleri gibi Kleopatra da tanrısal olanla insandan aşağı olanı [subhuman] buumlnyesinde bir araya getirir Kleopatra Atina medeniyetinden ccedilok uzakta (983) doğal bir mağarada yetişmiştir Babası Boreas [Poyraz] bir tanrıdır ama aynı zamanda bir doğa olayıdır Ruumlzgacircrlardan biridir Kleopatra tanrıların ccedilocuğudur (theocircn pais - 986) ve bir kısrağa benzer (hamippos - 985) Tıpkı Danaenin tabiat ile tanrılar arasında Lykurgosun da krallık ile bir hayvan arasındaki pozisyonu gibi Kleopatranın marjinalliği de belayı davet eder Oğulları koumlr edilmiştir ve yine Trakyada Salmuumldessus ve Kara Kayaların kıyısında olması hiccedil de tesaduumlf değildir Salmuumldessus sığ suları yuumlzuumlnden gemilerin karaya oturduğu ve yerli halkın gemileri kanlı bir şekilde yağmaladıkları bir yer olarak nam salmıştır (Kamerbeek A 169) Yabanıl [wild] tanrı Aresin bu topraklarla ilişkisinin olması tesaduumlf değildir (Coleman RCA 21) Trakyanın yabanlığı Kleopatranın ccedilocuklarının vahşi (agrias - 973) uumlvey anasında kendini goumlsterir148
Oudemans Kleopatrarsquonın marjinalliği ile diğer iki mitolojik figuumlr arasında benzerlik
bulmaktadır Charles Segal de Kleopatrarsquonın muğlacirck pozisyonunu benzer bir şekilde
148 Oudemans 1987 s 148
184
accedilıklamaya ccedilalışır149 Segal ldquomağarardquo motifinin Kleopatra hikacircyesinde tanrısallık ile
yabanıllık arasında bir pozisyonda karşımıza ccedilıktığını ima eder Bir yandan
Kleopatrarsquonın doğup buumlyuumlduumlğuuml mağaralar vahşiliğe ve yaban hayata dair vurgular
taşırken (oumlrneğin Kleopatrarsquonın yaban atlarına benzetilmesi bazı versiyonlarda
bizatihi bir at olarak tasvir edilmesi gibi) diğer yandan ailevi koumlklerinin tanrılara
dayanmasıyla yan yana resmedilir Segal Kleopatrarsquonın babasının ldquodoğanın
şiddetininrdquo semboluuml olduğunu belirtir150 Poyraz yani Boreas kuzey ruumlzgacircrları
arasında yıkıcı etkilere sahiptir Hesiodosrsquoun ldquoazgın esişlirdquo diye tanımladığı151
Boreas ldquokara bulutlarla goumlkten sağanak sağanak kopan ve engin dalgalarla denizi
allak bullak eden azgın bir yel buz gibi esen bir kasırgardquodır152 Yunan mitolojisine
goumlre Boreas Trakyarsquoda oturmaktadır Tıpkı Zeusrsquoun Danae ile birleşmesi gibi
Boreas da Kleopatrarsquonın annesi Oreithyiarsquoyı zorla kaccedilırır ldquoYaban ve azgınrdquo
Boreasrsquoın tersine Oreithyia Atina medeniyetinin kurucusunun ndashErekhteusrsquoun-
kızıdır Kısacası Danae hikacircyesinde goumlrduumlğuumlmuumlz durum tabiat ile medeniyetin
birbirine karışması burada da işlenmektedir
Kategorilerin birbirine karışması temasının yanında koro şarkısının ikinci vurgusu
insanın kader karşısındaki ccedilaresiz konumudur Birinci koro şarkısında goumlrduumlğuumlmuumlz
insanın medeniyet kurma guumlcuuml ve doğa karşısındaki uumlstuumlnluumlğuumlne onun deinon
soumlzcuumlğuumlyle anlatılan guumlcuumlne karşılık olarak yeni bir deinon daha ortaya ccedilıkar Kader
moiridia tis dunasis deina Koro şarkısı ldquokaderin guumlcuumlrdquonuuml ldquodehşetrdquo olarak tanımlar
Başka bir deyişle bu dizeler Moiralarrsquoın belirlediği her şeyin potansiyel olarak deina
[dehşet] iccedilerdiğini ima etmektedir ldquoNe mal-muumllk zenginlik ne Ares ne kent
duvarları Ne de denizde dalgaların inlettiği kara gemiler Koruyamaz insanı
kaderin elindenrdquo [953-955] Bu soumlzler neredeyse oyunun ana fikrini oumlzetler gibidir
Birinci koro şarkısında oumlvuumllen insan technesinin ldquosınırlarırdquo burada bir kere daha
vurgulanır
149 Segal Charles Tragedy and Civilization An Interpretation of Sophocles Norman University of Oklahoma Press 1999 s 182 150 Segal 1999 s182 151 Hesiod Tanrıların Doğuşu (Theogonia) sat 378 152 Erhat 1996 s 75
185
3235 Parodos ve Beşinci Koro Şarkısı
32351 Parodos [100 - 155]
[100] Guumlneşin okları yedi kapılı Thebairsquonin şimdiye kadar goumlrduumlğuuml en guumlzel ışığını
veriyor Nihayet parladın ey guumlneş goumlzuuml altın guumlnuumln Dirke sularının uumlzerine
yuumlruumlduumln [105] Ve ak kalkanlı Argos ordusunu [ışınlarının] keskin ucuyla huzursuz
edip kaccedilırdın onları gerisin geri [110] Poluumlneikes kışkırttı toprağımıza karşı bu
orduyu Ccedilığlık atan ak kanatlı bir kartal gibi [115] ağır silahları ve at yeleli
miğferleriyle topraklarımızın uumlzerinde uccediltu [117] Evlerimizin uumlstuumlne gelince
durakladı Kana susamış mızrağıyla yedi kapımızın etrafında ağzını accediltı Fakat [120]
koca ağzını kanımızla dolduramadan ve Hephaistosrsquoun ateşi kulelerimizin başını
kaplamadan kaccediltı [125] Kartalın ardından savaşın guumlruumlltuumlsuuml oumlyle şiddetli oldu ki
Thebai ejderinin rakibi iccedilin kazanmak artık ccedilok zordu [127] Ccediluumlnkuuml Zeus oumlvuumlngen
dilden nefret eder Ve onları altın zırhlarını gururla şıkırdata şıkırdata taşkın bir
nehir gibi ilerlerken goumlruumlnce [130] surlarımıza ccedilıkıp da zafer naraları atmaya
başlayan adamı savurduğu ateşle vurdu [134] Adam sendeleyip toprağa duumlştuuml buumlyuumlk
bir guumlruumlltuumlyle [135] daha demin elinde meşalesi kudurmuş gibi cuumlretle bize oumlfkesini
haykırıyordu Ama umduğunu bulamadı işte ve oumltekilere de [140] en guumlccedilluuml
muumlttefikimiz Ares kendi kaderlerini dağıttı [141] Yedi komutan yedi kapıda yedi
duumlşmanla kapıştı Her biri tunccedil zırhlarını bozgun veren Zeusrsquoa armağan diye sundu
Sadece aynı ana-babadan olma iki kişi [145] kargılarını fırlattılar birbirlerine
Kargıların ikisi de zafer kazandı ve iki kardeş paylaştı ortak bir oumlluumlmuuml [148] Fakat
şeref veren Nike [Zafer tanrı] mutluluk iccedilinde guumlluumlmseyerek bir şarın uumlstuumlnde
Thebairsquoye geldi [150] Haydi geccedilen savaşları unutalım artık Geceler boyu şarkılarla
danslarla tanrıların tapınaklarını ziyaret edelim Ve belki danslarıyla Thebairsquonin
toprağını sarsan Bakkhos da bizi youmlnetir[155] Bakın Uumllkenin yeni kralı
Menoikeusoğlu Kreon buraya geliyor Tanrıların bize yolladığı yeni şartlar sebebiyle
yeni huumlkuumlmdarımız Kreon Yaşlılar meclisini bir emirle burada toplanmaya [160]
onu hangi sebep sevk etti acaba
186
32352 Beşinci Koro Şarkısı [1115 - 1152]
[1115] Kadmos kızının [Semele] gururu yıldırımlar saccedilan Zeusrsquoun ccedilocuğu ey ismi
ccedilok Dionysos Uumlnluuml İtalyarsquoyı sen korursun [1120] herkesin malı Eleusisrsquoin
vadilerinde huumlkuumlm suumlrersin Ey Bakkhos Bakkhaların yurdu Thebairsquonin yerlisi153 O
Thebai ki Ejderharsquonın dişlerinin goumlmuumllduumlğuuml topraklarından [1125] İsmenos ccedilayı
akar [1126] Meşalelerin dumanlı ışıltıları ikiz tepenin uumlzerinde goumlruumlr seni Orada
Korikarsquolı nymphalar senin varlığınla kendinden geccedilmiş halde etrafını sarar [1130]
Kastalyarsquonın pınarı da goumlruumlr seni Nysa tepelerinin sarmaşıklı bayırlarından
asmalarla dolu yeşil sahiline goumlnderirsin ve senin kutsal soumlzlerinin ccedilığlıkları eşlik
ederken onlara [1135] Thebairsquonin sokaklarında onları goumlzetlersin [1137] Yıldırımla
yanan ananın kenti Thebairsquoyi sen buumltuumln şehirlerden daha ccedilok tutarsın [1140] şimdi
buumltuumln şehir şiddetli bir hastalığa tutuldu [pandamos polis epi nosou] Yalvarıyoruz
Gel Arındırıcı ayaklarınla [katharsiocirci podi] Parnassusrsquoun sırtlarından gel [1145]
Koumlrfezin inleyen sularının uumlzerinden gel [1146] Ey ateş nefesli yıldızlar korosunun
lideri Ey gece ilahilerinin rehberi Zeusrsquoun ccedilocuğu [1150] Goumlruumln bize Buumltuumln gece
dans edip kendinden geccedilen kendini sana adamış hizmetccedililerinle [Thuiaisin] birlikte
goumlruumln bize Ortaya ccedilık ey şifa veren İakkhos
32353 Parodos ve Beşinci Koro Şarkısı Accedilıklaması
Parodos ve beşinci koro şarkısını birlikte duumlşuumlnmek gerektiği iccedilin ikisini sona aldık
Bu iki şarkı hem yapısal olarak hem de iccedilerik olarak birbirlerini tamamlamaktadır
Her iki şarkı da iccedilinde bulunulan koumltuuml durumun ifadesinden sonra kurtuluş umudunu
yakarısını dile getirir Her iki yakarı da ndashZeusrsquoa değil- Dionysosrsquoa yapılır
Oumlzellikle Parodos şarkısının ayırıcı kozmolojik bakış accedilısından yanlış okunabileceği
ortadadır ldquoMasum bir kentrdquo ve ona saldıran ldquohainrdquoler ya da ldquokoumltuumlrdquoler ayrımının
153 Jebb bu dizenin İngilizcesini şoumlyle ccedilevirmeyi uygun bulmuştur ldquoO Bacchus denizen of Thebes the mother-city of your Bacchants dweller by the wet stream of Ismenusrdquo Bkz Jebb 1891 s 200-201 Dionysosrsquoun sıfatı olarak kullanılan denizen soumlzcuumlğuuml ldquobir yere dışarıdan gelip yerleşerek vatandaş olmuşrdquo kişler iccedilin kullanılmaktadır Bu da Dionysos iccedilin uygun bir sıfattır ccediluumlnkuuml o hem Theibairsquonin yerlisidir ndashccediluumlnkuuml annesi Semele Theibairsquolidir- hem de kente uzun yıllar sonra ldquodışarıdanrdquo ve bir yabancı olarak gelmiştir
187
yapılması oldukccedila kolaydır İlk bakışta metnin uumlslubunun da okuru bu youmlnde bir
algıya suumlruumlkleyebileceği soumlylenebilir Oumlrneğin Rohdich iki şarkının nihai olarak aile
ve bireyin arzularına karşı polisin isteklerinin galip gelmesi olarak okunması
gerektiğini iddia eder Ona goumlre şarkılarda vurgulanan temel olgu kentin ndashdevletin-
bozulan duumlzeninin yeniden inşasıdır154 Bu iddia belirli bir duumlzeni ve bu duumlzeni
bozan bir guumlcuumln varlığını ima etmektedir Oysaki bu ayrım trajik anlayışımız
bakımından pek doğru goumlruumlnmemektedir
Parodos Poluumlneikesrsquoin Argos ordusuyla birlikte Thebairsquoye saldırışını savaşı ve iki
kardeşin oumlluumlmuumlnuuml anlatır Savaşın ardından gelecek ldquoguumlzel guumlnlerrdquoin umuduyla koro
soumlzlerini suumlrduumlruumlr Oumlncelikle burada Poluumlneikesrsquoin bir ldquohainrdquo olarak anlatılmadığını
soumlylemek gerekiyor Hem saldıran Poluumlneikes ve Argos ordusu hem de savunmadaki
şehir Thebai hayvan motifleriyle anlatılmaktadır Poluumlneikesrsquoin bir kartal olarak
tasvir edildiğini goumlruumlruumlz Poluumlneikes ldquoccedilığlık atan ak kanatlı bir kartalrdquo olarak kentin
uumlzerinde uccedilmaktadır Thebairsquolerin kanını iccedilecek bir vahşi hayvan olarak resmedilen
Poluumlneikesrsquoe karşın Thebai de yenilmesi zor bir ldquoejderhardquoya benzetilir Ejderha
doğrudan doğruya Thebairsquonin kuruluş mitinde yer alan Ejderharsquoya accedilık bir goumlnderme
taşımaktadır Nitekim koro 1125 satırda bu miti hatırlatır Thebai halkı Kadmosrsquoun
oumllduumlrduumlğuuml bir ejderhanın dişlerinin toprağa goumlmuumllmesinden doğmuştur Ama
topraktan doğanlar zırhlar iccedilinde baştan aşağı silahlıdırlar yuumlzlerinde her an
saldırmaya ve oumllduumlrmeye hazır olduklarını belirten bir ifade vardır Kadmos kendini
korumak iccedilin aralarına bir taş atar topraktan doğanlar bir anda birbirlerine girerler
Bu Thebai topraklarında doumlkuumllen ilk ldquokardeşrdquo kanıdır Bu arada mitolojiye goumlre
oumllduumlruumllen ejderha Aresrsquoin oğludur ve bu Kadmos ile Ares arasında uzun yıllar
suumlrecek olan bir husumetin doğmasına neden olacaktır Sonunda tanrılar araya
girecek ve (Ares ile Aphroditersquonin kızı) Harmonia ile Kadmosrsquou evlendireceklerdir
Fakat Harmonia yani Uyum Thebairsquoye beklenen uzlaşıyı getiremeyecektir Tam
154 Rohdich H Antigone - Beitrag zu einer Theorie des sophokleischen Helden Heidelberg 1980 s 46 51 214 Aktaran Oudemans 1987 s 154
188
tersine Kadmosrsquola Harmoniarsquonın duumlğuumlnuumlnde tanrılar tarafından takılan hediyeler
Thebairsquoye bela olacaktır155
Thebai ejderhası imgesi bir yandan kentin kurucu mitine referans verirken diğer
yandan toprağa ve kitonik tanrılara da goumlndermede bulunur Diğer yandan kartal ise
tanrı Zeusrsquoun simgelerinden biridir Zeusrsquoun kartal şekline buumlruumlnduumlğuuml mitolojide
sıklıkla geccedilmektedir Nasıl ki Thebai ejderi toprağa ait bir varlıksa kartal da
goumlkyuumlzuumlne aittir Boumlylece koro şarkısındaki trajik muğlacircklık ortaya ccedilıkmış olur
Bilindiği gibi Antigonersquonin yer ve yer altı tanrılarına (oumlrneğin Hades gibi) Kreonrsquoun
da goumlkyuumlzuuml tanrılarına (Zeusrsquoa) referans vererek konuştuğu uumlzerinde durulur Burada
bir kez daha goumlruumlruumlz ki oyundaki figuumlrlerin temsil ettikleri alanların sınırları
kesinlikten yoksundur Goumlkyuumlzuumlne ve Zeusrsquoa referans verdiği duumlşuumlnuumllen Kreon
toprağa ait ldquoejderhardquo ordusuna liderlik yapmaktadır Bu durum oldukccedila ironiktir
ccediluumlnkuuml Kreon ldquohayatın kitonik youmlnuumlnuuml goumlrmezden gelmektedirrdquo156
Benzeri ironik durumlar Thebai mitinde oldukccedila fazladır Bunun birccedilok yansımasını
koro şarkısında goumlruumlruumlz
İokasteyle ilgili olarak 53 satırda soumlylendiği gibi Ana ve eş iki isim bir yerde - İokaste anne ve eş fonksiyonlarını kaynaştırmıştı Daha oumlncesinde Oidipus babasını oumllduumlrmuumlştuuml - ailenin birliğini koruması gerektiği yerde bir ayrıştırma Bu ayrıştırma ve kaynaştırmanın bulaşıcı oyunu kardeşler arasındaki muumlcadelede de devam eder Bir olmaları gerekirken aralarındaki anlaşmazlık (neikeon ex amphilogon - 111 Poluumlneikesin ismiyle yapılan kelime oyununa dikkat ediniz) yuumlzuumlnden ikidirler İroni iki kardeşin gerccedilekten iki olamamasıdır Mızraklarını birbirlerine fırlattıklarında aynı anda onları kendilerine de fırlatmış olurlar Aynı şekilde bir başka ironi de onların ikiliğinin sonucunun birlik olmasıdır Onlar ortak bir oumlluumlmuuml paylaşırlar (147) Buna rağmen ironi oyunu sona ermez Poluumlneikes ve Eteokles ortak bir oumlluumlmuuml paylaşsa da cesetlerine farklı şekillerde muamele edilir157
Oudemansrsquoın da oumlrneklediği gibi fuumlzyon ve fizyon yani ayrıştırma ve kaynaştırma
motifi Thebai mitinin neredeyse her aşamasında goumlruumllebilir Yapısal antropolojinin
oumlnemli isimlerinden Levi-Strauss Mythologiques adlı doumlrt ciltlik ccedilalışmasında
155 Teibai soumlylenindeki uyum arayışlarıyla ilgili bkz Arıcı Oğuz ldquoAntik Yunan Tragedyasında Oumllccediluumlluumlluumlk (Socircphrosucircnecirc) ve Uyum (Harmoniacutea) Duumlşuumlncesirdquo Yayınlanmamış Yuumlksek Lisans Tezi İstanbul Uumlniversitesi Sosyal Bilimler Enstituumlsuuml İstanbul 2005 s91-113 156 Segal 1999 s 195 157 Oudemans 1987 s 157
189
Yunan mitolojilerinin ldquoikili karşıtlıklarrdquo158 şeklinde bir yapı sergilediklerini ortaya
koymuştur Bu karşıtlıklar Oudemansrsquoın fuumlzyon ve fizyon dediği olgulara
benzemektedir Levi-Strauss Thebai soumlylenine ilişkin olarak yaptığı ccediloumlzuumlmlemede
soumlylenin belli başlı motiflerini ortak oumlzellikleri goumlz oumlnuumlne alarak aynı suumltuna
yerleştirmiş ve bu şekilde soumlyleni doumlrt farklı suumltun oluşturacak şekilde oumlzetlemiştir
Ona goumlre Thebai mitinin yapısında doumlrt farklı oumlğe ikili karşıtlıklar şeklinde simetrik
bir yapı oluşturmaktadır ldquoAkrabalık bağının fazla oumlnemsenmesirdquo ile ldquofazla
azımsanmasırdquo motifleri birinci karşıtlığı oluştururken ldquoinsanın koumlklerinin topraktan
geldiğirdquo ile ldquobu olgunun reddedilmesirdquo motifleri de ikinci karşıtlığı
oluşturmaktadır159
Levi-Straussrsquoun Thebai miti ccediloumlzuumlmleme tablosunun birinci suumltununda ldquoakrabalığın
gereğinden değerli sayılmasırdquonın oumlrnekleri bulunmaktadır Buna goumlre Kadmos kız
kardeşi Europarsquonın kaccedilırılması uumlzerine fazla bir tepki vermiş onu yıllarca aramıştır
Bu arayış Kadmosrsquoun kız kardeşine olan aşırı sevginin bir goumlstergesidir Aynı
şekilde ndashbilinccedilsizce de olsa- Oidipusrsquoun annesi İokastersquoyle yatması ve Antigonersquonin
Polyneikesrsquoin goumlmuumllmesi iccedilin kendi hayatını feda etmesi ldquoaşırı sevgininrdquo oumlrnekleri
olarak sunulmaktadır
İkinci suumltun bu accedilıdan birinciye zıtlık oluşturmaktadır Bu suumltunun teması ise
ldquoakrabalığın gereğinden değersiz sayılmasırdquodır Burada Spartoilerin birbirini
oumllduumlrmeleri Oidipuslsquoun babasını oumllduumlrmesi ile Eteokles ve Polyneikes kardeşlerin
birbirlerini katletmesi oumlrnek olarak sunulur
Levi-Straussrsquoun ccediloumlzuumlmlemesi bize Thebai mitinin Oudemansrsquoın terimleriyle
konuşursak fuumlzyon ve fizyon arasında gidip geldiğini bir başka accedilıdan
goumlstermektedir
Toplum cinselliği ve kan doumlkmeyi belirli kurallara bağlamak sınırlandırmak
istemektedir Buradaki amaccedil doğanın kuumlltuumlre muumldahalesini muumlmkuumln oldukccedila
engelleyebilmektir Thebai mitiyle ortaya ccedilıkan sorunlardan biri budur Kuumlltuumlr
158 Bkz Ek 1 Levi-Straussrsquoun Theibai Miti İkili Karşıtlıklar Tablosu 159 Leach Edmund Levi-Strauss Ccedilev Ayla Ortaccedil İstanbul Afa Yayınları 1985 s 68
190
nerede biter doğa nerede başlar Bu ikisinin birbirinden ayrı tutulabilmesi ne derece
muumlmkuumlnduumlr Ya da birbirlerinden ayrılabilmeleri olanaklı mıdır
Levi-Straussrsquoun uumlccediluumlncuuml ve doumlrduumlncuuml suumltunları bu soruları daha belirgin bir şekilde
ortaya ccedilıkarır Bu suumltunlarda ldquoinsanın koumlklerinin toprakta olmasının yadsınmasırdquo ile
aksine olarak bu duumlşuumlncenin ldquopekiştirilmesirdquo bir zıtlık oluşturmaktadır
Uumlccediluumlncuuml suumltundaki ortak oumlğe acayip canavarların insan tarafından yok edilmesidir buna karşılık doumlrduumlncuuml suumltunda kendileri de bir oumllccediluumlde acayip yaratıklar olan insanlar yer almaktadır160
Yukarıda daha oumlnce değindiğimiz gibi insanın yaratılış efsanelerinden biri onun
topraktan (Spartoiler gibi) bir bitki gibi ccedilıktığına ilişkindir Uumlccediluumlncuuml suumltundaki
canavarlar (Sphenks ve Areslsquoin Ejderhası) toprağa ait oumlğelerdir ve bu ldquotoprağa aitrdquo
kitonik varlıkların insanlar tarafından (Kadmos ve Oidipus) oumllduumlruumllmesi Levi-
Strauss tarafından ldquoinsanın kendi koumlkeninin toprakta olduğunu yadsımasırdquo olarak
yorumlanır Buna karşın soumlylendeki oumlnemli kişilerin isim ve lakapları (topal solak
şiş ayak) ise insanın topraktan doğduğunun bir goumlstergesidir Levi-Strauss
Frazerrsquodan yaptığı bir alıntıyla bu durumu şoumlyle accedilıklar
Mitolojide Topraklsquotan doğan insanların evrensel bir oumlzelliği bunların derinliklerden ccedilıktıkları anda yuumlruumlyememeleri ya da beceriksizce yuumlruumlyebilmeleridirrdquo161
Bu accedilıdan ldquotopalrdquo ldquosakarrdquo ve ldquoşiş ayakrdquo gibi isimler bu duumlşuumlnceyi doğrulamaktadır
Kısacası Antik Yunanlsquoda yaygın bir inanış olan ldquoinsanın topraktan olduğu
duumlşuumlncesirdquo soumlylende tartışılmakta ancak tıpkı birinci ve ikinci suumltunlar arasında
olduğu gibi karşıt arguumlmanıyla birlikte sunulmaktadır Tartışılan asıl soru şudur
Başlangıccedilta insan bir ccediliftten mi (bir kadın ve bir erkekten mi) yoksa tekten mi
(topraktan mı) doğmuştur Levi-Straussrsquoun bu gibi iki uccedillu problemler arasında
soumlylenin bir ldquouyumrdquo oumlnerdiğini ndashve uyumun da sonunda geldiğini- iddia etmesinde
Hegelyen bir youmln vardır Bize goumlreyse soumlylen bu tuumlr sorulara cevap bulmanın
olanaksızlığını vurgulamaktadır Uccedillar arasında bir denge noktası bulmak bulunsa
160 Leach 1985 s 69 161 Leach agy
191
bile bu noktada kalabilmek muumlmkuumln goumlruumlnmemektedir İnsan yaşamının bizatihi
kendisinin muğlacircklığından başlayarak doğanın ve kuumlltuumlruumln sınırlarının kesinsizliği
bu imkacircnsızlığın en accedilık goumlstergesidir Eposun epik duumlnyanın sınırları kesin hatlarla
ccedilizilmiş kozmosuna karşın tragedyada tanrılar da ldquomuğlacirckrdquo nitelikleriyle oumln plana
ccedilıkarılırlar
Beşinci koro şarkısında oumln plandaki tanrı Dionysos ve koro onu ısrarla evrensel oumllccedilekte bir şifa veren duumlzen ve uyum getiren olarak goumlruumlr Dionysosun adlarından biri burada merkez konumdadır İakkhos (1153) Bu isimle onun cezalandıran ve ccedilıldırtan niteliğinin yanı sıra Eleusis misterileriyle olan ilişkisi de vurgulanır Boumlylece evrensel oumllccedilekte bir uyum tasavvuru ortaya ccedilıkar Dionysos asmalarla dolu yeşil kıyısıyla Nysanın sarmaşık kaplı tepelerinde vahşi doğa iccedilinde yaşamaktadır Fakat buna mukabil onun Thebai medeniyetinin kurtarıcısı olduğu duumlşuumlnuumlluumlr Sanki vahşi doğanın guumlccedilleri korkutucu youmlnlerini yitirmiş gibidir Dionysos hiccedil zorlanmadan denizi aşar karaları geccediler Yıldızlar korosuna liderlik eder fakat aynı zamanda kentin de hakimidir (episkopeocirc - 1136) Dionysosun yatıştırıcı guumlcuuml sebebiyle doğanın kente yaptığı şiddetli saldırıdan kurtarması iccedilin kendisine yalvarılır Hastalığına mukabil şifa veren ayaklarıyla gelmesi soumlylenir (1142-43) Thiasus coşkusunun muğlacircklığın kontroluuml yoluyla bir arınma olacağı duumlşuumlnuumlluumlr 162
Beşinci koro şarkısında hem Thebairsquonin kurtarıcısı hem de Zeus yerine kendisine
yalvarılan bir tanrı olarak Dionysosrsquoun adının anılması (Parodosrsquoun sonunda da adı
geccediler) gerccedilekten de anlamlıdır Oudemansrsquodan yaptığımız yukarıdaki alıntıda ortaya
konan iki youmlnluuml oumlzelliğine ek olarak burada Dionysosrsquoun bir başka muğlacirck niteliği
de Thebai ile olan ilişkisinde goumlze ccedilarpmaktadır O hem Thebairsquonin yerlisi [dweller]
hem de yabancısıdır [denizen] Kente dışarıdan gelmiştir mitolojide ccediloğu zaman
kendisinin Trakyarsquodan ya da Lidyarsquodan geldiği soumlylenir hatta ilgili toumlrenlerde onun
ldquouzak diyarlardan kente gelişirdquo canlandırılır oysaki onun doğum yeri Thebairsquodir
Annesi Thebairsquonin kurucusu Kadmosrsquoun kızı Semelersquodir Aslında bu accedilıdan da onun
ldquokimliğirdquo ile ilgili başka muğlacircklıklar goumlruumllebilir O hem bir oumlluumlmluuml -Semele- hem
de bir oumlluumlmsuumlzuumln ndashZeus- ccedilocuğudur Bu yuumlzden hem oumlluumlmluuml hem de oumlluumlmsuumlzlere ait
nitelikler barındırır Ayrıca iki kere doğmuştur oumlnce annesi sonra da babası Zeus
tarafından ldquodoğrulmuşturrdquo Bir versiyona goumlre ldquoilkrdquo oumlluumlmuumlnde kendisini titanlar
yemiş bunun uumlzerine Zeus Titanları yıldırımıyla yakmış ve Dionysosrsquou bu kuumlllerden
162 Oudemans 1987 s 158
192
yeniden yaratmıştır (Bu yuumlzden onun ldquotitanikrdquo youmlnuumlnuumln de olduğu soumlylenir)
Kendisine hem ldquooumlluumlmrdquouumln hem de ldquoyaşamrdquoın koruyucusu olarak tapınılmasının
sebebi budur Diğer taraftan bir yanıyla Oluumlmpos tanrılarıyla bağı vardır bir yanıyla
da doğanın unsurlarıyla oumlrneğin kitonik tanrılarla
Dionysosrsquoun bir başka oumlzelliği de kendisine şarabın mucidi olarak tapınılmasıdır
Uumlzuumlmuumln suyundan ilk defa onun şarap yaptığı ve bunu insanlara tanıttığı
soumlylenmektedir Şarap Yunan medeniyetinin ve kuumlltuumlruumlnuumln en oumlnemli oumlğelerinden
birisidir Bu yuumlzden Dionysos bir ldquokuumlltuumlr kurucusurdquo olarak anılır Fakat diğer taraftan
Dionysos ayinleri ldquovahşirdquo hayata dair izler taşımaktadır bu ayinlerdeki uygulamalar
neredeyse ldquokuumlltuumlrrdquouumln ve ldquomedeniyetinrdquo altını oyar Dionysos tapımları kent hayatını
ve sivil yaşamı tehdit edecek niteliktedirler Ayinlerde oumlluumlmle sonuccedillanabilen
kendinden geccedilmelerin yanı sıra kılık değiştirme ve oumlzellikle de ldquoccediliğ yemerdquo motifi bu
accedilılardan dikkat ccedilekicidir Dionizyak tapım ikili bir goumlruumlnuumlm taşımaktadır Bir
yandan tapınana mutluluk ve huzur veren kutsal bir kendinden geccedilme vahşi hayvan
yavrularını emzirme yılanlara sarılma ve danslar vs diğer yanda ise ndashaslında eş
zamanlı olarak- vahşi işkence eziyet [Sparagmos hayvanları parccedilalamak] adam
oumllduumlrme ve insan eti yeme [Omophagia Kurbanın ccediliğ etinin yenmesi] olgularının
goumlruumllmesi gibi163
Goumlruumllduumlğuuml gibi Dionysos bir paradoks tanrısı gibidir buumltuumln zıtlıkları aynı anda
barındırır Medeniyet ile yabanilik164 Oluumlmpos tanrıları ile kitonik tanrılar yaşam ile
oumlluumlm kent ile kent dışı gibi Bu yuumlzden koro bu karşıtlıklar arasında bir aracı
olacağını duumlşuumlnduumlğuuml iccedilin kendisine seslenir
Fakat duumlzenin kargaşaya olan bu zaferi nihai değildir duumlzen getiren Dionysos yaban Dionysostan ayrılamaz Parodosta olduğu gibi burada da bir uğursuzluk belirtisi hissedilir Dionysos sadece İakkhos yani şifa veren değildir onun pek ccedilok ismi vardır [1115] ve onun şiddeti ve ccedilıldırtıcılığı bakidir165
163 Dionysosrsquoun muğlak nitelikleriyle ilgili olarak ayrıca bkz Versnel 1990 s 132-135 164 Medeniyet ve vahşi hayat unsurları iccedilin bkz Ek 2 165 Oudemans 1987 s 158
193
Sonsoumlz Ccedilalışmamızda tragedyayı accedilıklayabilmek iccedilin muğlacircklık duumlşuumlncesine başvurmak
gerektiğini ortaya koymaya ccedilalıştık Muğlacircklık ile tragedya ilişkisi iki duumlzlemde
incelenebilir Tragedyayı ortaya ccedilıkaran toplumsal siyasi ve duumlşuumlnsel koşulların
niteliğinin eserlere yansıması bakımından muğlacircklık ele alınabilir Ya da muğlaklığın
tragedyada kendini goumlsterme biccedilimleri uumlzerine odaklanılabilir Biz ccedilalışmamızı
tragedyayı ortaya ccedilıkaran ve onu besleyen toplumsal koşulların muğlacircklık
durumlarını tartışmak yerine bu muğlaklıkların tragedyalarda kendini nasıl goumlsterdiği
uumlzerinden şekillendirmeye ccedilalıştık
Muğlacircklık kesinliğin olmadığı bir durumu goumlstermektedir kategorilerin birbirine
karıştığı ya da şeylerin herhangi bir kategoriye dahil olamadığı anları ifade eder
Diğer taraftan muğlacircklık mutlak bir kategorileştirmenin de imkansızlığını goumlsterir
Ccediluumlnkuuml her sınıflandırma ccedilabası yeni bir muğlaklığa yol accedilmakta insanın buumltuumln
tasnifleme ve ayrıştırma uğraşları bir kısır doumlnguumlnuumln iccedilinde devinmektedir
Ccedilalışmamızın ilk boumlluumlmuumlnde muğlacircklığı bir insanlık durumu olarak
konumlandırmaya ccedilalıştık ve tragedyaların da insan varlığındaki bu kesinsizlik
uumlzerinde şekillendiğini insanın evrendeki muğlaklığını bir sorun olarak ele aldığını
ortaya koyduk İnsan oumlzuumlnde kesinlikten yoksun bir varlıktır Onun hem canlı hem
de oumlluumlmluuml olması ama aynı zamanda oumlluumlme dair hiccedilbir ldquobilgirdquoye sahip olamaması
onu muallakta duran bir varlık durumuna sokar İnsanın oumlluumlme dair ldquokesinrdquo bir
bilgiye sahip olamayışı varlığın anlamına dair sorunun da hiccedilbir zaman kesin ve
sonlandırıcı bir cevap alamamasına neden olmaktadır İnsan kendisi hakkında yine
kendine soru soran insan ldquocevaplanamazrdquo karşısında ne yapacağını şaşırır
technersquoler yoluyla bu şaşkınlıktan ve bulunduğu muallak durumdan kurtulmaya
ccedilalışır Doğadan kendini ayırır onun tehditlerinden korunur kendine sığınak yapar
şehir kurar Evrene anlam verir mitoslar geliştirip dinsel duumlşuumlnceyi dinleri kurar En
geniş anlamıyla kuumlltuumlruuml icat eder ve insan merkezcil bir duumlnya inşa eder Buumltuumln
bunlar muğlacircklıktan kurtulmak iccedilindir Fakat tam da burada muğlacircklığın paradoksu
başlar İnsan ne kadar kesinlikler uumlzerine bir duumlnya kurmaya ccedilalışırsa ccedilalışsın
muğlacircklıktan kaccedilamamaktadır Yunan tragedyasının soumlylemeye ccedilalıştığı şey budur
Tragedya insanın kesinlik arayışına saldırmakta onun kendine kurmaya ccedilalıştığı
194
korunaklı kesin duumlnyanın altını oymakta onun rasyonel-teknolojik huumlkuumlmranlığının
boşunalığını ve hiccedilliğini hatırlatmaktadır Yunan tragedyası en iyisinin ldquohiccedil
doğmamış olmakrdquo ikinci en iyi şeyin ise ldquohemen oumllmekrdquo olacağını soumlylerken oumlluumlmluuml
olmanın insanı ne tuumlr bir muğlaklıkta bıraktığını da anlatmaktadır Oumlluumlmluuml olmak
insanı muğlaklığa goumltuumlruumlr ccediluumlnkuuml oumlluumlm hem insanın en zati varlık imkanıdır hem de
onun buumltuumlnluumlğuumlnuuml belirlemektedir İnsan yaşadığı muumlddetccedile hep eksik olarak
kalmaktadır şu ya da bu olabilmekte ancak varlığı ldquohitamrdquo bulmadan tamama
erememektedir Dolayısıyla oumlluumlm varlığın hitamı ve en son imkacircnı olarak varlığı hep
eksik bırakmaktadır Diğer taraftan oumlluumlm gerccedilekleştiğinde ise varlık tamlığa ermekte
fakat bu kez de kendini bir varlık olarak tecruumlbe edememektedir
Hegel Tinin Goumlruumlnguumlbilimirsquonin giriş boumlluumlmuumlnde şoumlyle diyor
Eğer bilgi mutlak oumlzuuml elde etmek iccedilin bir araccedilsa akla hemen bir aracın bir şeye uygulanmasının o şeyi kendi iccedilin olduğu şekliyle bırakmadığı onda bir doumlnuumlşuumlme ya da başkalaşıma yol accediltığı gelir Ya da eğer bilgi bizim etkinliğimizin aracı değil de hakikat ışığının kendisinin iccedilinden geccedilerek bize ulaştığı bir tuumlr edilgin ortam ise o zaman biz yine bu hakikati olduğu gibi değil bu ortamı aracılığıyla ve bu ortamda olduğu gibi almaktayız Her iki durumda da biz hemen doğrudan doğruya karşıtını doğuran bir aracı kullanmaktayız1
Hegelrsquoin bu soumlzleri uumlnluuml fizikccedili Heisenbergrsquoin Belirsizlik Kuramırsquonı
hatırlatmaktadır Heisenbergrsquoin teorisine goumlre oumlrneğin suyun sıcaklığını oumllccedilmek iccedilin
bir termometre kullandığımızda termometre suyun sıcaklığını duumlşuumlreceğinden hiccedilbir
zaman suyun ldquokesinrdquo sıcaklığı oumllccediluumllemeyecektir Belirsizlik Teorisirsquone goumlre hareket
halindeki bir elektronun yeri ve hızı bilinemez Bunu bilmeye ccedilalışmak karanlık bir
odadaki bilardo topunun yerini ve hızını bilmeye ccedilalışmaya benzetilmektedir Ccediluumlnkuuml
burada ldquobilmekrdquo topu tutmak topa temas etmek ve dolayısıyla topun youmlnuumlnuuml ve
hızını değiştirmek anlamına geleceğinden ldquokesinrdquo bir oumllccediluumlm imkansızdır Bu durum
birinci boumlluumlmde uumlzerinde durduğumuz Heideggerrsquoin oumlluumlmle ilgili arguumlmanına
benzemektedir Tıpkı bilardo topuna dokunmadan topun niceliğini
anlayamayacağımız gibi oumlluumlm gelmeden de varlık hakkında kesin olarak
1 Hegel ldquoTinin Fenomenolojisine Girişrdquo Hegelrsquoi Okumak Ed Tuumllin Bumin Kabalcı Yayınevi
İstanbul 1993 s 11-12
195
konuşamamaktayızdır Ancak tıpkı topa dokunmak gibi oumlluumlm de ldquokesinrdquoliği kesin
bir bilgiyi getireceği yerde onu yok eder Ccediluumlnkuuml oumlluumlm varlığın bir imkanıdır ama
varlığın imkansızlığının imkanıdır
Hegelrsquoin hakikatle ilgili olarak soumlylediklerine geri doumlnersek bilgi yoluyla hakikate
ulaşmanın imkacircnsızlığı insanı suumlrekli olarak muğlaklığın kısır doumlnguumlsuumlne iten
nedenlerden biridir Diğer taraftan Heideggerrsquoin oumlluumlm konusundaki arguumlmanı da bu
tuumlrden bir belirsizliğe dayanmaktadır Bu ccedilalışmamızda temel olarak ele aldığımız
muğlacircklık kavramının da ccedilıkış noktasını bu duumlşuumlnceler oluşturmaktadır
İnsanın evrendeki bu muğlacirck konumunu daha iyi anlayabilmek iccedilin unheimlich
(tekinsiz) deinon daimon techne gibi bir dizi kavram ve soumlzcuumlk uumlzerinde durmaya
ccedilalıştık Bunlar aynı zamanda bizim iccedilin Antik Yunan tragedyasının anahtar
soumlzcuumlkleri anlamına gelmekteydi Soumlzcuumlklerin koumlkenlerini ve anlamlarını
araştırırken her bir soumlzcuumlğuumln temelinde ikili bir anlamsal yan bulunduğunu birbirine
karşıt anlamlardan oluşan bu ikiliklerin birbirlerini dışlamadan eşzamanlı olarak bir
arada bulunabildiklerini goumlrduumlk Oumlrneğin Heideggerrsquoin deinonun karşılığı olarak
oumlnerdiği Unheimlich soumlzcuumlğuumlnde hem ldquoHeimrdquoın ldquotanıdık olanrdquoın ldquoolağanrdquoın
ldquobildik olanrdquoın hem de ldquoyabancırdquonın ldquoolağanuumlstuumlrdquonuumln ldquotuhafrdquo ldquokorkunccedilrdquo ve
ldquodehşetrdquoin aynı anda yer alabildiklerini buumltuumln bu anlam ccedileşitliliğinin ve
muğlaklığının insanın trajik durumunu tanımladığını ortaya koymaya ccedilalıştık Diğer
taraftan Heideggerrsquoin unheimlich accedilıklaması ile Freudrsquoun unheimlich ccediloumlzuumlmlemesini
oumlluumlm ve havf kavramlarıyla ilişkilendirmeye ccedilalıştık Freudrsquoa goumlre unheimlichrsquoin
karşıt anlamlarını da iccedilinde barındırmasının sebebi bir ccedileşit bastırmaydı İnsan
ccedilocukluk doumlneminde bir ccedileşit ldquooumlluumlmsuumlzluumlk guumlvencesirdquo olarak ldquoikizrdquoini yaratıyor
ancak sonradan ccedilocukluk doumlnemini terk ettikccedile bu ldquoikizrdquoini bastırıyordu Yetişkinlik
ccedilağlarında bastırdığı imgelerle karşılaştığında ise tekinsizlik hissine kapılıyordu
Freudrsquoa goumlre tekinsiz dediğimiz şeyde ldquokorkutucu olanrdquo zaten daha oumlnceden
bastırılmış ve unutulmuş olandı Dolayısıyla unheimlich yeni bilinmeyen ve yabancı
değil aksine tanıdık-bildik insanda koumlkluuml bir şekilde yer alan ve yalnızca bastırma
suumlreciyle akla yabancılaştırılmış bir şeydi Ccedilalışmamızda Freudrsquoun unheimlichrsquole
ilgili olarak geliştirdiği ldquobastırma hatırlamardquo ilişkisi ile Heideggerrsquoin havf terimi
arasında bir koşutluk kurulup kurulamayacağını tartıştık Freudrsquoun ccedilocuğa
196
ldquooumlluumlmsuumlzluumlk guumlvencesirdquo veren ve ilerleyen yaşlarda bastırılan ccediliftrsquoi ile Heideggerrsquoin
ldquotopos daimoniosrdquou arasında bir bağ olup olmadığı uumlzerinde durduk Freudrsquoun
ldquooumlluumlmsuumlzluumlk guumlvencesirdquo dediği şeye insanoğlunun geliştirdiği bir tuumlr ldquooumlluumlmsuumlzluumlk
stratejisirdquo dediğimizde mesele biraz daha accedilıklık kazanıyordu Oumlluumlmsuumlzluumlk stratejisi
oumlluumlm havfının getirdiği hiccedillik duygusundan kaccedilmak iccedilindi İnsan Heideggerrsquoin
terimiyle Dasein eğer hiccedilliğin iccedilinde onu suumlrekli olarak olumsuzlayarak
varoluyorsa hiccedillik bizatihi varlığın oumlzuumlne dair bir şeyse ve buna rağmen bu hiccedillik
havf anında kendisini goumlsterdiğinde bundan ldquokorkurdquo duyuluyorsa Freudrsquoun
ldquobastırılmışrdquo dediği şeyin bizatihi hiccedilliğin kendisi olduğu sonucuna varılabilirdi
Tekinsizlik anında bizde ldquokoumlkrdquolerinin olduğunu hissettiğimiz Heideggerrsquoin
deyişiyle iccedilinde devindiğimiz ve suumlrekli olarak onu olumsuzladığımız Freudrsquoun
deyişiyle ldquobastırma suumlreciyle akla yabancılaştırılmışrdquo olan şey lsquohiccedillikrsquoti lsquoHiccedillikrsquole
havf esnasında karşılaşabiliyor ve fakat onun ldquobilgisinirdquo hiccedilbir zaman tam ve mutlak
olarak elde edemiyorduk
Havf ve tekinsizlik hisleri insanda muumlthiş bir muğlacircklık hissi uyandırdıkları
Heideggerrsquoin deyişiyle sonlu varlıklar olduğumuzu bize hatırlattıkları iccedilin onlardan
muumlmkuumln olduğunca kaccedilmaya ccedilalışırız Oumlzellikle havf insanın en fazla guumlven
duyduğu varlığının kesinliğine [ldquovarımrdquoa cogitorsquoya] saldırır onu bir an iccedilin bile olsa
hiccedilliğiyle karşılaştırır Tragedyanın işlevi tam da bu noktada accedilığa ccedilıkmaktadır
Tragedya insanı kendisinden kaccediltığı bu havfla yuumlzleştirir ccediluumlnkuuml tragedya ele aldığı
konular ve onu işleme biccedilimiyle insandaki muğlacircklığı ortaya ccedilıkaracak şekilde inşa
edilmiştir
Ccedilalışmamızın ikinci boumlluumlmuumlnde muğlaklığa farklı bir disiplinin antropolojinin
perspektifinden bakmaya ccedilalıştık Burada ccedilıkış noktamızı oluşturan insanın
muğlaklıktan kaccedilmak iccedilin kuumlltuumlr kurduğu duumlşuumlncesiydi Burada kuumlltuumlruuml insanın
varlığına kesin ve sağlam bir zemin oluşturmak iccedilin geliştirdiği bir techne olarak
yaklaştık Oumlzellikle antropolojinin en temel tartışma alanı olarak rituumlel konusuyla
muğlacircklık arasındaki ilişki uumlzerinde durmaya ccedilalıştık Rituumlellerin muğlacircklık
durumundan kurtulmak iccedilin geliştirilmiş kuumlltuumlrel araccedillar ve tekniklerden biri olduğu
arguumlmanından hareketle kirlilik kutsallık lanet tabu ve pharmakon gibi bir dizi
anahtar kavram ve soumlzcuumlk uumlzerine odaklandık Tıpkı birinci boumlluumlmde ortaya koymaya
197
ccedilalıştığımız gibi bu soumlzcuumlklerin de ccedileşitli anlam katmanlarına sahip olduğunu bu
anlamların suumlrekli olarak yer değiştirebildiğini goumlstermeye ccedilalıştık Amacımız
beyhudeliğine rağmen insanoğlunun muğlaklıktan kaccedilma ccedilabasını anlayabilmekti
ccediluumlnkuuml kanımızca tragedyalar tam da bu tuumlrden beyhudelikleri goumlstermeye
ccedilalışıyordu
Ccedilalışmamızın ikinci boumlluumlmuumlnuumln son kısmında tragedyalara rituumlel kuramı
penceresinden bakan Reneacute Girardrsquoın duumlşuumlncelerini tartışmaya accediltık Girard
tragedyaların toplumdaki ldquokurban bunalımırdquona ışık tuttuğunu iddia ediyordu Kurban
bunalımı da bir ccedileşit işlevini yitirmiş bir rituumlel ya da amacından sapmış bir kurban
toumlreni anlamına geliyordu Daha basit bir deyişle toplumda gizlenmiş bir şekilde
varlığını suumlrduumlren şiddet sağaltılamadığında accedilığa ccedilıkıyor ve buumlyuumlyerek
yayılıyordu Girardrsquoa goumlre tragedyaların odağında boumlyle bir şiddet yer almaktaydı
Diğer taraftan şiddetin bir başka nedeni de Girardrsquoın ldquofarklılıkların yitimirdquo adını
verdiği şeydi Buna goumlre toplumdaki şiddeti bastıran şey farklılıklardı Kral
Oidipusrsquou bu ccedilerccedilevede okuyan Girard oyundaki şiddeti ana ile oğul baba ile
kardeş arasındaki farkın silinmesinde bulmaktaydı başka bir deyişle ensestin şiddete
yol accedilmasının nedeni kategorik farklılıkların silmesindeydi Ccedilalışmamızda Girardrsquoın
ldquofarklılık yitimirdquo terimini muğlacircklık olarak ccedilevirmeyi ve Girardrsquoın buna verdiği
ldquoolumsuzrdquo nitelikten onu arındırmayı denedik Nihai olarak muğlacircklığın en temel en
kaccedilınılmaz bir insanlık durumu olduğu fikrini savunduğumuz iccedilin onu salt ldquokoumltuumlcuumllrdquo
bir şeymiş gibi ele alınamayacağını duumlşuumlnmekteyiz
Ccedilalışmamızın son boumlluumlmuumlnde oumlncelikle Antik Yunan kozmolojisinde tanrı insan
doğa kuumlltuumlr kirlilik kutsallık aile devlet gibi bazı kategorilerin nasıl
tanımlanabileceği uumlzerinde durmaya ccedilalıştık Bu kategorilerin en azından Antigone
metni tartışmamızda bize ışık tutabileceğini duumlşuumlnduumlk Daha sonrasında Antigone
metnini yakın plana aldık Oumlnce literatuumlrde ccedilok tartışılan bir konuyu Antigonersquonin
904-920 satırları arasının orijinalliği sorununu tartışmaya ccedilalıştık Bize goumlre
buradaki tartışmanın oumlzuuml muğlacircklık ve muğlaklıkları giderme durumlarını daha iyi
bir şekilde accedilabilecekti Ardından Hegelrsquoin oumlzellikle Tinin Goumlruumlnguumlbilimi Hukuk
Felsefesinin İlkeleri ve Estetik adlı yapıtları bağlamında yaptığı Antigone okumasını
anlamaya ccedilalıştık Hegel yer yer kendisine atfedilen diyalektiğin dışına
198
ccedilıkabiliyordu oumlzellikle Goumlruumlnguumlbilim ile Hukuk Felsefesi yapıtlarındaki farklılık ccedilok
accedilıktı Ccedilalışmamızda Tinin Goumlruumlnguumlbilimirsquone Alexandre Kojegraveversquoin okuma biccedilimiyle
yaklaştığımız iccedilin bu farklılık daha da keskin hale geliyordu Ccediluumlnkuuml Kojegraveversquoin
okumasıyla Hegelrsquoin Goumlruumlnguumlbilimrsquoindeki Antigone yer yer bizim muğlaklık olarak
ele aldığımız durumlara yakın bir hale gelebiliyordu
Ccedilalışmamızın uumlccediluumlncuuml boumlluumlmuumlmuumln son kısmında ise Antigonersquodeki koro şarkılarını
yeniden ccedilevirerek tartışmayı denedik Daha oumlnce de belirttiğimiz gibi buradaki temel
amacımız doğru ccedilevirinin nasıl olduğunu goumlstermek değildi Yalnızca Heideggerrsquoin
ldquoher ccedileviri bir yorumlamadırrdquo soumlzuumlnden esinlendiğimizi soumlyleyebiliriz Koro
şarkılarının Yunan tragedyasındaki oumlnemini ve şarkıların bize sundukları
kozmolojiyi ve duumlşuumlnceleri kavramanın tragedyayı anlamak iccedilin gerekli olduğunu
duumlşuumlnuumlyoruz Bu amaccedilla koro şarkılarını yer yer Yunanca soumlzcuumlklere vurgu yaparak
ccedilevirmeyi denedik Tragedyanın en azından koro şarkıları bağlamında hem tematik
hem de felsefi duumlzeyde muğlacircklığı nasıl işlediğini goumlrmeye ccedilalıştık
Antigonersquodeki koro şarkıları (oumlzellikle birinci koro şarkısı) insanı duumlnyaya techne
yoluyla huumlkmeden ama oumlluumlme soumlz geccediliremeyen her şeyi bilip de sadece oumlluumlmuumln ne
olduğunu bilemeyen bu haliyle de muumlthiş garip olağanuumlstuuml [deinon] bir varlık
olarak tanımlar Trajik olanın oumlzuuml burada gizlidir
Antigone kapatılacağı mağaraya oumlluumlme giderken ldquoNe insanlar arasında bir evim
var ne yeraltında Ne yaşayanlar arasında bir yurdum var ne de oumlluumller arasındardquo
diyerek apolis ve atopos oluşunu anlatırken aslında insanın evrendeki hakiki
konumunu tarif ediyordu Yunan tragedyası yaşamı ldquobildikrdquo bir ldquogaripliğerdquo
ldquotanıdıkrdquo bir ldquoyabancılığardquo iyi ldquobilinenrdquo bir ldquobilinmezerdquo kısacası oumlluumlme doğru
gidişten ibaret olarak tanımlıyordu ldquoEn iyisi hiccedil doğmamış olmakrdquo derken bir
yandan da yaşamı kutsuyor insanı iki şeyin arasında duran muğlacirck bir varlık olarak
sunuyordu Ccedilalışma boyunca bu muğlacirck insanın izini suumlrmeye onun trajik oumlzuumlnuumln
niteliklerini bulmaya ccedilalıştık
Muğlacircklık daha oumlnce de belirttiğimiz gibi modern ve postmodern teoriler
bağlamında da ele alınabilecek bir kavramdır Ccedilalışmamızın buumltuumlnuumlne baktığımızda
modern teorilerin eleştirisine yeterince yer verilmemiş olmasının ccedilalışmamızın eksik
199
youmlnlerinden biri olduğu soumlylenebilir Muğlacircklık duumlşuumlncesini modernitenin temel
olarak muumlcadele ettiği bir olgu olarak giriş boumlluumlmuumlnde konumlandırmaya ccedilalışmıştık
Fakat Platonrsquodan başlayarak Descartesrsquoa oradan Aydınlanmarsquoya Comte Marx
Weber gibi duumlşuumlnce insanlarına ve pozitivizme uzanan modern teoriler ile Foucault
Deleuze Derrida Lyotard ve Baudrillard gibi duumlşuumlnuumlrlerin bu teorilere karşı
geliştirdikleri eleştirilere daha fazla yer ayrılabilir ve muğlacircklık duumlşuumlncesi tarihsel bir
ccedilerccedileve iccedilerisinde modernite-postmodernite tartışmaları bağlamında ele alınabilirdi
Biz burada ccedilalışmamızın boyutlarını daha fazla buumlyuumltmemek iccedilin bu tarihsel
ccedilerccedileveyi ve tartışmaları yer yer oumlzetlemekle yetindik Yine benzer bir şekilde
modern kuram ve bunun eleştirisinin tuumlmuumlne tarihsel olarak bakmak yerine modern
felsefenin eleştirisini yapmış biri olarak ismi anılan bir filozofun Martin
Heideggerrsquoin duumlşuumlncelerine odaklanarak kendimizi sınırlandırmayı daha doğru
bulduk Onun Varlık ve Zamanrsquoda geliştirdiği fikirler ile oumlzellikle teknik konusundaki
duumlşuumlnceleri hem muğlacircklık duumlşuumlncesiyle ilgili bazı anahtar kavramlar bulmamıza
vesile olmuş hem de tragedyaların felsefi derinliğini goumlrmemize olanak sağlamıştır
Diğer taraftan ccedilalışmada Antigone dışındaki tragedyalara da daha fazla yer
ayırmamız uygun olabilirdi Yine kendimizi sınırlandırmak adına yeri geldikccedile bu
oyunlardan bir takım oumlrnekleri sadece işaret etmek ve hatırlatmakla yetindik
Muğlacircklık duumlşuumlncesinden hareketle Oresteia Bakkhalar Zincire Vurulmuş
Prometheus ve Kral Oidipus gibi metinler oldukccedila verimli oumlrnekler teşkil edebilirler
Buumltuumln bunların dışında benzer bir ccedilalışma Elizabeth doumlnemi İngilteresi ve
tragedyaları iccedilin de yapılabilir kanısındayız
hellip
Goumlrmek bir taraftan goumlrememek anlamına da geliyor yani goumlzuumlmuumlz hem oumlnuumlndeki
hem de başın arka kısmında yer alan şeyleri aynı anda goumlremiyor Modern bilim
araştırdığı şeyi yağlı boya tablo gibi ldquokarşısındardquo duran bir obje şeklinde tasavvur
eder ccediloğu zaman dolayısıyla onda varolan ldquoher şeyrdquoi goumlrduumlğuumlnuuml ya da
goumlrebileceğini duumlşuumlnuumlr Modern insanın duumlşuumlnce biccedilimidir bu kendini ldquooumlznerdquo olarak
konumlandırdığı iccedilin geri kalan her şey ldquonesnerdquo olmaktadır İnsan kendisini evreni
ldquogoumlrenrdquo olarak tasarladığı iccedilin evrenle ve hakikatle kurduğu ilişki de bir yağlıboya
tabloyla kurduğu ilişkiye benzemektedir Oysa insan hem evrene ldquobakanrdquo hem de
200
onun tarafından ldquobakılanrdquodır Bu duumlşuumlnce ccedilerccedilevesinde yaklaştığımızda
ccedilalışmamızın da pek ccedilok şeyi ldquogoumlrmezdenrdquo gelmek zorunda kaldığını soumlylemeliyiz
201
Kaynakccedila
Agamben Giorgio Accedilıklık İnsan ve Hayvan Ccedilev Meryem Mine Ccedililingiroğlu 1 Baskı Yapı Kredi Yayınları İstanbul 2009
Arıcı Oğuz ldquoAntik Yunan Tragedyasında Oumllccediluumlluumlluumlk (Socircphrosucircnecirc) ve Uyum (Harmoniacutea) Duumlşuumlncesirdquo Yayınlanmamış Yuumlksek Lisans Tezi İstanbul Uumlniversitesi Sosyal Bilimler Enstituumlsuuml İstanbul 2005
Aristoteles Poetika Ccedilev İsmail Tunalı Remzi Kitabevi İstanbul 1995
Aristoteles Poetika Şiir Sanatı Uumlzerine Ccedilev Nazile Kalaycı Bilim ve Sanat Yayınları Ankara 2005
Ayguumln Oumlmer ldquoAntigonersquodenrdquo Cogito Tragedya ed Şeyda Oumlztuumlrk Sayı 54 Bahar Yapı Kredi yayınları İstanbul 2008
Bauman Zygmunt Modernlik ve Muumlphemlik Ccedilev İsmail Tuumlrkmen Ayrıntı Yayınları İstanbul 2003
Bauman Zygmunt Oumlluumlm Oumlluumlmsuumlzluumlk ve Diğer Hayat Stratejileri Ccedilev Nirguumll Demirdoumlven Ayrıntı Yayınları İstanbul 2000
Bilgin Nahit Antik Yunan Duumlnyası Felsefeden Ekonomiye Ed Nezih Başgelen Arkeoloji ve Sanat Yayınları İstanbul 2004
Brereton Geoffrey Principles of Tragedy A Rational Examination of the Tragic Concept in Life and Literature University of Miami Press Florida 3 Printing 1970
Browning Robert The Poetical Works of Robert Browning Volume 13 Smith Elder and Co London 1889
Bumin Tuumllin Hegel Bilinccedil Problemi Koumlle-Efendi Diyalektiği Praksis Felsefesi YKY İstanbul 3 Baskı 2005
Burkert Walter İlkccedilağ Gizem Tapıları Ccedilev Bahadır Sina Şener İstanbul İmge Yayınevi 1999
Butcher S H The Poetics of Aristotle With Critical Notes and A Translation Third Edition Macmillian and Co London and New York 1902
202
Butler Judith Antigonersquonin İddiası Yaşam ile Oumlluumlmuumln Akrabalığı Ccedilev Ahmet Ergenccedil Kabalcı Yayınevi İstanbul Mart 2007
Can Şefik Klasik Yunan Mitolojisi 6 baskı Ty İnkılacircp Yayınevi İstanbul
Cardaci P Francis Demon Daimon and Evil A Study of The Daemonic Element in Goethe Dostoevsky Gide and Mann Yayınlanmamış Doktora Tezi University of Maryland Michigan 1972
Cropp Martin Antigones Final Speech Greece amp Rome Second Series Vol 44 No 2 Cambridge University Press (Oct 1997)
Ccedilakmak E Efe ldquoMit Soumlz ve Yazı Jack Goody ile Soumlyleşirdquo Cogito sayı 43 Yaz YKY İstanbul 2005
Ccediloruhlu Yaşar Tuumlrk Mitolojisinin Ana Hatları Kabalcı Yayınevi İstanbul 2002
Ccediluumlccedilen A Kadir Heideggerrsquode Varlık ve Zaman Asa Kitabevi Bursa 2003
Deleuze G amp Guattari F A Thousand Plateaus Capitalism and Schizophrenia Tr Brian Massumi Minneapolis University of Minnesota Press 1987
Derrida Jacques ldquoPlatonrsquoun Eczanesirdquo Ccedilev Zeynep Direk Toplumbilim Jacques Derrida Oumlzel Sayısı Sayı 10 Bağlam Yayıncılık İstanbul Agustos 1999
Derrida Jacques Dissemination Tr Barbara Johnson The Athlone Press London 1981
Derrida Jacques Glas tr John P Leavey Richard Rand University of Nebraska Press Lincoln and London 1986
Derrida Jacques Khocircra Ccedilev Didem Eryar Kabalcı Yayınevi İstanbul Şubat 2008
Descartes Reneacute Philosophical Essays and Correspondence Ed Roger Ariew Hackett Publishing Company Indianapolis Cambridge 2000
Descartes Reneacute Youmlntem Uumlzerine Konuşma Ccedilev Afşar Timuccedilin Yay Haz Egemen Berkoumlz Ccedilağdaş Yayınları İstanbul Kasım 1998
203
Dodds E R The Greeks and the Irrational University of California Press Berkeley Los Angeles London 1951
Douglas Mary Purity and Danger An Analysis of Concepts of Pollution and Taboo New York Praeger 1966
Dreyfus Hubert L ldquoHeidegger on Gaining a Free Relation to Technologyrdquo Heidegger Reexamined Art Poetry and Technology Vol3 ed Hubert Dreyfus Mark Wrathall Rouledge New YorkampLondon 2002
Drury Nevill Şamanizm Şamanlığın Oumlğeleri Ccedilev Erkan Şimşek Okyanus Yayıncılık İstanbul 1996
Durkheim Emile The Elementary Forms of The Religious Life Tr Joseph Ward Swain London George Allen and Unwin 1971
Eagleton Terry Sweet Violence The Idea of The Tragic Blackwell Publishing Oxford 2003
Eagleton Terry William Shakespeare Ccedilev Cuumlneyt Yalaz Boğaziccedili Uumlniversitesi Yayınları İstanbul 1998
Eliade Mircea The Sacred amp Profane The Nature of Religion tr Willard R Trask New York 1968
Empson William Seven Types of Ambiguity New York New Directions 1949
Esin Emel Orta Asyarsquodan Osmanlırsquoya Tuumlrk Sanatında İkonografik Motifler İstanbul Kabalcı Yayınevi 2004
Foucault Michel Kelimeler ve Şeyler İnsan Bilimlerinin Bir Arkeolojisi Ccedilev Mehmet Ali Kılıccedilbay İmge Kitabevi 2001
Frazer James George The Golden Bough A Study in Magic and Religion A New Abridgement from the Second and Third Editions Ed Robert Fraser Oxford University Press Oxford amp New York 1998
Frazer James George Altın Dal Dinin ve Folklorun Koumlkleri Ccedilev Mehmet H Doğan Payel Yayınevi İstanbul 1992
Freeman Charles Mısır Yunan ve Roma Antik Akdeniz Uygarlıkları Ccedilev Suat Kemal Angı Dost Kitabevi Yayınları Ankara Ağustos 2003
204
Freud Sigmund Haz İlkesinin Oumltesinde amp Ben ve İd Ccedilev Ali Babaoğlu Metis yayınları İstanbul 2001a
Freud Sigmund Sanat ve Edebiyat Ccedilev Dr Emre Kapkın Ayşe Tekşen Kapkın Payel Yayınevi İstanbul 1999
Freud Sigmund Totem and Taboo Some Points of Agreement between the Mental Lives of Savages and Neurotics Tr James Strachey London Routledge 2001
Freud Sigmund Totem und Tabu einige Uumlbereinstimmungen im Seelenleben der Wilden und der Neurotiker Frankfurt am Main Fischer Taschenbuch Verlag 1991
Gall Robert S ldquoInterrupting Speculation The Thinking of Heidegger and Greek Tragedyrdquo Continental Philosophy Review 36 Kluwer Academic Publishers Netherlands 2003
Gelven Michael A Commentary on Heideggerrsquos Being and Time Illinois Northern Illinois University Press 1989
Gennep Arnold van The Rites of Passage tr Monika B Vizedom and Gabrielle L Caffee Routledge London 1960
Girard Reneacute Guumlnah Keccedilisi Ccedilev Işık Erguumlden Kanat Kitap İstanbul 1 Baskı 2005
Girard Reneacute Romantik Yalan ve Romansal Hakikat Edebi Yapıda Ben ve Oumlteki Ccedilev Arzu Etensel İldem Metis Yayınları İstanbul 2001
Girard Reneacute Şiddet ve Kutsal Ccedilev Necmiye Alpay Kanat Kitap İstanbul 2003
Goethe J W v Eckermann J P Soret F J tr Oxenford J Conversations of Goethe with Eckermann and Soret London George Bell 1875
Goumlkberk Macit Felsefe Tarihi 6 Basım Remzi Kitabevi İstanbul 1990
Harrison Robert Pogue The Ambiguities of Philology Diacritics Vol 16 No 2 Summer The Johns Hopkins University Press 1986
Hegel G W F ldquoTinrsquoin Fenomenolojisine Girişrdquo Hegelrsquoi Okumak Ed Tuumllin Bumin Kabalcı Yayınevi İstanbul 1993
205
Hegel G W F Aesthetics Lectures on Fine Art Trans Knox T M Oxford Oxford University Press Vol II 1975
Hegel G W F Hukuk Felsefesinin İlkeleri Ccedilev Cenap Karakaya Sosyal Yayınlar Birinci Basım Kasım 1991
Hegel G W F Phenomenology of Spirit Trans A V Miller Oxford University Press Oxford 1977
Hegel G W F Tinin Goumlruumlnguumlbilimi Ccedilev Aziz Yardımlı İdea Yayınevi İstanbul Şubat 1986
Heidegger Martin Discourse on Thinking A Translation of Gelassenheit Tr John M Anderson E Hans Freund Harper amp Row New York 1966
Heidegger Martin Houmllderlinrsquos Hymn ldquoThe Isterrdquo Tr William McNeill Julia Davis Indiana University Press BloominghtonampIndianapolis 1996
Heidegger Martin Introduction to Metaphysics Tr Gregory Fried Richard Polt New HavenampLondon Yale University Press 2000
Heidegger Martin Metafizik Nedir Ccedilev Mazhar Şevket İpşiroğlu Suut Kemal Yetkin Kaknuumls Yayınları İstanbul 2003
Heidegger Martin Oumlzdeşlik ve Ayrım Ccedilev Necati Accedila Bilim ve Sanat yayınları Ankara 1997
Heidegger Martin Pathmarks Trans William Mcneill Cambridge University Press Cambridge 1998a
Heidegger Martin Sein und Zeit 11 unveraumlnderte Auflage Max Niemeyer Verlag Tuumlbingen 1967
Heidegger Martin Tekniğe Youmlnelik Soru Ccedilev Doğan Oumlzlem Afa Yayınları İstanbul 1997b
Heidegger Martin Teknik ve Doumlnuumlş Ccedilev Necati Accedila Bilim ve Sanat Yayınları Ankara 1998
Heidegger Martin Varlık ve Zaman Ccedilev Kaan Oumlktem İstanbul Agora Kitaplığı 2008
Heidegger Martin Parmenides Trans Andreacute Schuwer Richard Rojcewicz Indiana University Pres Bloomington-Indianapolis 1992
Henn T R The Harvest of Tragedy MethuenampCo London 1961
206
Herakleitos Fragmanlar Ccedilev Cengiz Ccedilakmak Kabalcı Yayınevi İstanbul 2005
Hesiodos Hesiodos Eseri ve Kaynakları Tanrıların Doğuşu (Thegonia) amp İşler ve Guumlnler Ccedilev Sabahattin Eyuumlboğlu Azra Erhat Tuumlrk Tarih Kurumu Yayınları Ankara 1991
Homeros İlyada Ccedilev Azra Erhat A Kadir Can Yayınları 18Basım 2004
Homeros Odysseia Ccedilev Azra Erhat A Kadir 16 Basım Can Yayınları İstanbul 2005
Houmllderlin Friedrich Poems of Friedrich Houmllderlin Trans and Ed James Mitchell Ithuriels Spear San Francisco 2004
Hughes Dennis D Human Sacrifice in Ancient Greece Routledge London New York 1991
Inwood Michael J A Heidegger Dictionary Malden Mass Blackwell Publishers 1999
Jebb R C Sophokles The Plays and Fragments Part III Antigone Second Editions Cambridge University Press 1891
Jenks Chris Transgression Key ideas London Routledge 2003
Johnsen William A ldquoReneacute Girard and the Boundaries of Modern Literaturerdquo Boundary 2 A Supplement on Contemporary Poetry Vol 9 No 2 Duke University Press Winter 1981 s 278
Karaboğa Kerem Tragedya ile Sınırları Aşmak Theodoros Terzopoulosrsquoun Tiyatrosu E Yayınları İstanbul 2008 s 58-59
Kierkegaard Soslashren Kaygı Kavramı Ccedilev Tuumlrker Armaner Tuumlrkiye İş Bankası Kuumlltuumlr Yayınları İstanbul 3 Baskı Mayıs 2006
Kitto H D F Grek Tragedy A Literary Study Routledge London New York Third edition 1961
Knapp Charles ldquoA Point in the Interpretation of the Antigone of Sophoclesrdquo The American Journal of Philology Vol 37 No 3 The Johns Hopkins University Press 1916
Kojegraveve Alexandre ldquoGiriş Olarakrdquo Hegelrsquoi Okumak Ed ve Ccedilev Tuumllin Bumin Kabalcı Yayınları İstanbul 1993
207
Kojegraveve Alexandre Hegel Felsefesine Giriş Ccedilev Selahattin Hilav YKY İstanbul 2 Baskı 2001
Kott Jan Antik Tragedyalar ve Ccedilağdaş Yorumları Kudas ya da Bakkhalar Ccedilev Ayşe Selen Mitos-Boyut Yayınları İstanbul 2006
Kranz Walter Antik Felsefe Metinler ve Accedilıklamalar Ccedilev Suad Y Baydur Sosyal Yayınlar İstanbul 1994
Kuccediluradi İonna Max Scheler ve Nietzschersquode Trajik Olan İstanbul Yankı Yayınları 1966
Leach Edmund Levi-Strauss Ccedilev Ayla Ortaccedil İstanbul Afa Yayınları 1985
Leacutevinas Emmanuel Oumlluumlm ve Zaman Ccedilev Nami Başer Ayrıntı Yayınları İstanbul 2006
Levi-Strauss Claude Yaban Duumlşuumlnce Ccedilev Tahsin Yuumlcel YKY 4 Baskı İstanbul 2000
Levi-Strauss Claude Structural Antropology Trans Claire Jacobson amp Brooke Grundfest Schoepf New York 1963
Lorca F G ldquoDuende Kuramı ve Oyunurdquo Kanlı Duumlğuumln - Program Dergisi İstanbul Devlet Tiyatrosu 1999
Mandel Oscar A Definition of Tragedy New York University Press New York 1961
Mardin Şerif lsquoAydınlarrsquo Konusunda Uumllgener ve Bir İzah Denemesi Toplum ve Bilim Dergisi No 24 (Kış 1984)
Miller Arthur ldquoTragedy and Common Manrdquo The Question of Tragedy Ed Arthur B Coffin EmText Sanfrancisco 1991
Mulhall Stephen Heidegger ve ldquoVarlık ve Zamanrdquo Ccedilev Kaan Oumlktem Sarmal Yayınevi İstanbul 1998
Murnaghan Sheila Antigone 904-920 and the Institution of Marriage The American Journal of Philology Vol 107 No 2 The Johns Hopkins University Press (Summer 1986)
Nicholls Angus Goethersquos Concept of The Daemonic After The Ancients Camden House NY 2006
Nietzsche Friedrich Yunan Tragedyası Uumlzerine İki Konferans Ccedilev Mahmure Kahraman Say Yayınları İstanbul 2005
208
Oudemans Th C W amp Lardinois A P M H
Tragic Ambiguity Anthropology Philosophy and Sophocles Antigone Brills studies in intellectual history v 4 Leiden EJ Brill 1987
Oumlzlem Doğan ldquoHeidegger ve Teknikrdquo Heidegger Martin Tekniğe Youmlnelik Soru Ccedilev Doğan Oumlzlem Afa Yayınları İstanbul 1997b
Palmer Richard H Tragedy and Tragic Theory An Analytical Guide Greenwood Press London 1982
Peckham George W ldquoThe Existence of Ambiguityrdquo The Journal of Philosophy Vol 23 No 18 September 2 Journal of Philosophy Inc 1926
Perseus Digital Library ed Gregory R Crane httpwwwperseustuftseduhoppersearch
Platon (Eflatun) Şoumllen Ccedilev Azra Erhat Sabahattin Eyuboğlu Remzi Kitabevi İstanbul 1958
Platon (Eflatun) Phaidros Ccedilev Hamdi Akverdi Maarif Vekaleti 1943
Platon Devlet Ccedilev Huumlseyin Demirhan Sosyal Yayınlar İstanbul 2002
Platon (Eflatun) Gorgias Ccedilev Mehmet Rifat Sema Rifat Tuumlrkiye İş Bankası Kuumlltuumlr Yayınları 2006
Platon Kratylos Ccedilev Cenap Karakaya Sosyal Yayınlar İstanbul 2000
Platon Kritias ccedilev Erol Guumlney Luumltfi Ay Sosyal Yayınlar İstanbul 2001
Platon Phaidon Ccedilev H Ragıp Atademir Kemal Yetkin Sosyal Yayınlar İstanbul 2001
Platon Savunma Ccedilev Aziz Yardımlı Deniz Canefe İdea Yayınevi 1997
Platon Sophist Ccedilev Cenap Karakaya Sosyal Yayınlar İstanbul 2000
Racy A C Arap Duumlnyasında Muumlzik Tarab Kuumlltuumlruuml ve Sanatı Ccedilev Serdar Ayguumln Ayrıntı Yayınları İstanbul 2000
Rank Otto The Double A Psychoanalytic Study Chapel Hill University of North Carolina Press 1971
209
Roche William Mark Tragedy and Comedy A Systematic Study and a Critique of Hegel State University of New York Press New York 1998
Roux Jean-Paul Altay Tuumlrklerinde Oumlluumlm Ccedilev Aykut Kazancıgil Kabalcı İstanbul 1999
Roux Jean-Paul Orta Asyarsquoda Kutsal Bitkiler ve Hayvanlar Ccedilev Aykut Kazancıgil Lale Arslan Kabalcı Yayınevi İstanbul 2005
Scheler Max İnsanın Kozmostaki Yeri Ccedilev Harun Tepe Ayraccedil Yayınevi Ankara 1998
Schmidt Dennis J On Germans amp Other Greeks Tragedy and Ethical Life Bloomington Indiana University Press 2001
Segal Charles Introduction Sophocles Antigone Ccedilev Gibbons Reginald and Segal Charles New York Oxford Press 2003
Segal Charles Tragedy and Civilization An Interpretation of Sophocles Norman University of Oklahoma Press 1999
Stanford William Bedel Ambiguity in Greek Literature Studies in Theory and Practice New York Johnson Reprint Corp 1972
Steiner George Heidegger Ccedilev Suumlleyman Sahra Hece Yayınları Ankara 2003
Thomson George Tarihoumlncesi Ege Eski Yunan Toplumu Uumlstuumlne İncelemeler II Cilt Cilt I Ccedilev Celal Uumlster İstanbul Payel Yayınevi 1995
Thorndike Ashley H Tragedy Houghton Mifflin and Company Boston amp New York 1908
Turner Victor The Ritual Process Structure and Anti-Structure Cornell University Press Ithaca - New York 1977
Vernant Jean Pierre amp Pierre Vidal-Naquet Myth and Tragedy in Ancient Greece New York Zone Books 1990
Vernant Jean-Pierre ldquoGreek Manrdquo Bulletin of the American Academy of Arts and Sciences Vol 47 No 8pp 44-50 American Academy of Arts and Sciences May 1994
Vernant Jean-Pierre Eski Yunanrsquoda Soumlylen ve Toplum Ccedilev Mehmet Emin Oumlzcan İstanbul İmge Yayınevi 1996
210
Vernant Jean-Pierre Myth and Society in Ancient Greece TransJanet Lloyd 2 Baskı Zone Books New York 1990a
Vernant Jean-Pierre Yunan Duumlşuumlncesinin Kaynakları Ccedilev Huumlsen Portakal Cem Yayınevi 2002
Versnell H S Isis Dionysos Hermes Three Studies in Henotheism Inconsistencies in Greek and Roman Religion 1 Leiden New York Koumlln Brill 1990
Walsh Keri Antigone in Modernizm Classicism Feminism and Theatres of Protest Yayınlanmamış Doktora Tezi Princeton University New Jersey 2009
Williams Raymond Modern Tragedy Chatto and Windus London 1966
Oyun Metinleri Aeschylus Aeschylus With an English translation by
Herbert Weir Smyth 2 Volumes London New York W Heinemann G P Putnams Sons Vol I 1922
Aeschylus Aeschylus With an English translation by Herbert Weir Smyth 2 Volumes London New York W Heinemann G P Putnams Sons Vol II 1926
Aiskhylos Agamemnon Ccedilev A Cevat Emre İstanbul MEB Yayınları 1964
Aiskhylos Zincire Vurulmuş Prometheus Ccedilev Azra Erhat Sabahattin Eyuumlboğlu Tuumlrkiye İş Bankası Kuumlltuumlr Yayınları 2000
Euripides Bacchanals Madness of Hercules Children of Hercules Phoenician Maidens Supliants Trans Arthur Sanders Way Loeb classical library London Heinemann 1912
Euripides Herakles ccedilev Luumltfi Ay MEB Ankara 1943
Euripides Hippolytos ccedilev Lamia Kerman MEB İstanbul 1949
Euripides The Plays of Euripides TransEdward P Coleridge Vol1 Georg Bell amp Sons London 1891
211
Euripides Iphigeneia Tauriste Suat Sinanoğlu MEB Ankara 1963
Euripides Medeia Ccedilev Ahmet Hamdi Tanpınar Maarif Vekacircleti 1943
Sofokles Antigone Ccedilev Guumlngoumlr Dilmen İstanbul MitosBoyut Yayınları 1997
Sofokles Kral Oidipus Ccedilev Guumlngoumlr Dilmen Mitos-Boyut Yayınları İstanbul 2002
Sophocles Antigone Ccedilev Gibbons Reginald and Segal Charles New York Oxford Press 2003
Sophocles The Plays and Fragments Part VI The Electra Tr With Critical Notes and Commentary R C Jebb Cambridge University Pres Cambridge Leipzig New York 1894
Sophokles Aias Ccedilev Suat Sinanoğlu Maarif Vekaleti 1941
Sophokles Antigone Ccedilev Sabahattin Ali Maarif Matbaası 1941
Sophokles Elektra Ccedilev Azra Erhat Milli Eğitim Basımevi 1946
Sophokles Oidipus Kolonosta Ccedilev Nurullah Ataccedil Maarif Matbaası 1941
Sophokles Trakhis Kadınları Ccedilev Şaziye Berin Kurt Maarif Vekaleti 1941
Soumlzluumlk ve Ansiklopediler Encyclopaeligdia Britannica Encyclopaeligdia Britannica Online (Ccedilevrimiccedili)
httpwwwsearchebcomebarticle-9050428 9 Şubat 2009
Erhat Azra Mitoloji Soumlzluumlğuuml İş Bankası Yayınları Altıncı Basım 1996
Hanccedilerlioğlu Orhan Felsefe Soumlzluumlğuuml 10 Basım Remzi Kitabevi İstanbul 1996
Klein Ernest A Comprehensive Etymological Dictionary of the English Language Amsterdam Elsevier 1966
Liddell Henry George amp Robert Scott A Greek-English Lexicon Oxford Oxford Univ Press 1996
212
Nişanyan Sevan Soumlzlerin Soyağacı Ccedilağdaş Tuumlrkccedilenin Etimolojik Soumlzluumlğuuml İstanbul Adam Yayınevi 2 Basım Mart 2004
Online Etymology Dictionary (Ccedilevrimiccedili) httpwwwetymonlinecom 6 Aralık 2008
Partridge Eric Origins A Short Etymological Dictionary of Modern English Routledge London and New York 2006
Peters Francis E Antik Yunan Felsefesi Terimleri Soumlzluumlğuuml Ccedilev ve Haz Hakkı Huumlnler Paradigma Yayıncılık İstanbul 2004
Tuumlrk Dil Kurumu Tuumlrkccedile Soumlzluumlk Haz İsmail Parlatır Nevzat Goumlzaydın vd Atatuumlrk Kuumlltuumlr Dil ve Tarih Yuumlksek Kurumu 2 Cilt 9 Baskı 1998
213
Tablolar
EK 1 Levi-Straussrsquoun Thebai Miti İkili Karşıtlıklar Tablosu1
I II III IV
Kadmos - Europe
Kadmosndash
Ejderha
Spartoirsquoler ldquoTopalrdquo
Labdakos
4 Oidipus-Laios ldquoSolakrdquo Laios
Oidipusndash
Sphinks
6 Oidipus - İokaste ldquoŞiş Ayakrdquo
Oidipus
7Eteoklesndash
Polyneikes
8Antigone-Polyneikes
1 Leach 1985 s 68
214
EK 2 Medenilik Yabanilik ayrımı
Medenilik Yabanilik
İnsan ve Kahraman
Hukuk ve Duumlzen hybris bia[zor] anomia
[yasasızlık]
Hayvanlar Uumlzerinde fiziksel uumlstuumlnluumlk Hayvan
İnanccedil dil ve duumlşuumlncede ilerleme Kargaşa ve hayvani hayat
ilerleme yok
Ensest tabusu Sınırlama yok
Pişmiş yemek Ccediliğ yemek
Yamyamlık sınırlamaları Birbirini yeme
Tahıl (evcil) Hayvan eti (ccediliğ) 2
2 Segal 1981 s 35
215
Oumlzgeccedilmiş Bireysel Bilgiler
Adı ve soyadı Oğuz ARICI
Doğum tarihi ve yeri 02021976 - Almanya
İletişim Denizabdal M Seccadeci Ccedilık Dilekccedililer Ap N 7 5
Şehremini İstanbul 34104
E-posta oguzaricigmailcom
Eğitim Durumu
İstanbul Uumlniversitesi Sosyal Bilimler Enstituumlsuuml Tiyatro Eleştirmenliği ve Dramaturji
Boumlluumlmuuml (Doktora) 2005 ndash (2009)
İstanbul Uumlniversitesi Sosyal Bilimler Enstituumlsuuml Tiyatro Eleştirmenliği ve Dramaturji
Boumlluumlmuuml (Yuumlksek lisans) 2002 ndash 2005
İstanbul Uumlniversitesi Edebiyat Fakuumlltesi Tiyatro Eleştirmenliği ve Dramaturji
Boumlluumlmuuml (lisans) 1998 ndash 2002
İstanbul Uumlniversitesi Siyasal Bilgiler Fakuumlltesi Uluslararası İlişkiler Boumlluumlmuuml (Lisans)
1993 ndash 1998 (Terk)
Aydın-Soumlke Lisesi ve Ortaokulu (Lise) 1990-1993
Yabancı dil(ler)
İngilizce (iyi) Almanca (orta)
Mesleki Deneyim
Yayınlar
Tragedya ile Sınır Aşma Virguumll Kasım 2008
Antik Yunan Tragedyasının Metafiziği Cogito sayı 54 YKY 2008
Epik Tiyatro ve Gestus Kavramı İUuml Alman Dili ve Edebiyatı Dergisi sayı 18 2007
216
Oyun Sonu Anlamın Ccedilokluğu Birguumln Gazetesi Kitap Eki 24 Mart 2007
Thebai Soumlyleninde Sophrosyne ve Harmony Duumlşuumlncesi İUuml Edebiyat Fakuumlltesi
Tiyatro Eleştirmenliği ve Dramaturji Boumlluumlmuuml Dergisi 2004 - sayı 5
Galileirsquonin Yaşamı (193839) Metin İncelemesi İUuml Edebiyat Fakuumlltesi Tiyatro
Eleştirmenliği ve Dramaturji Boumlluumlmuuml Dergisi 2003 - sayı 3
Tiyatronun Eğitim Din ve Politika İle İlişkisinin Koumlkleri Uumlzerine İUuml Edebiyat
Fakuumlltesi Tiyatro Eleştirmenliği ve Dramaturji Boumlluumlmuuml Dergisi 2003 -sayı 2
Miro ve ldquoŞeyrdquolerin Kaosu Genccedil Sanat Dergisi 2003 ndash Sayı 111
ldquoDon Cristobita İle Dona Rositarsquonın Acıklı Guumllduumlruumlsuumlrdquo Dramaturji ve Reji Notları
(Yard Doccedil Dr Kerem Karaboğa ile birlikte İUuml Edebiyat Fakuumlltesi Tiyatro
Eleştirmenliği ve Dramaturji Boumlluumlmuuml Dergisi 2002 -sayı 1
Sanatsal Etkinlikler
2008ndash2009 ldquoTehlikeli Oyunlarrdquo (Uyarlama) ndash Oğuz Atay Seyyar Sahne Reji grubu-
Metin Duumlzenleme
2008ndash2009 ldquoGılgamışrdquo ndash Anonim (Uyarlama) Seyyar Sahne Reji Grubu - Metin
duumlzenleme
2005ndash2006 ldquoBen Pierre Riviererdquo ndash Pierre Rivierersquoin Hatıratından Uyarlama Reji
Grubu ve Metin Duumlzenleme
2004ndash2005 ldquoMacbethrdquo ndash W Shakespeare İTUuml Mezunlar Tiyatrosu ve Seyyar
Sahne Youmln Celal Mordeniz Dramaturg
2003 2004 rdquoDuumlnyanın En Guumlzel Hikacircyesirdquo ndash Kerem Eksen Youmln Celal Mordeniz
Dramaturg
2001 2002 ldquoYarışmardquo ndash L Baffie - Youmln Genco Erkal Dostlar Tiyatrosu
Dramaturg
2000ndash2001 ldquoDon Cristobita ile Dona Rositarsquonın Acıklı Guumllduumlruumlsuumlrdquo F G Lorca İUuml
OumlKM Tiyatro Kuluumlbuuml Reji grubu - Işık
2001 ldquoNefesrdquo - Oğuz Arıcı Youmln Erhan Tuna İzmit IV Uluslararası Sokak
Tiyatrosu Festivali
217
2000 ldquoOrpheusa Ağıtrdquo ndash Oğuz Arıcı Youmln Oğuz Arıcı X Uluslararası Delphi
Tiyatro Festivali (Yunanistan)
1996-1997 ldquoBu Oyun Bitmelirdquo Oğuz Arıcı Youmln Işık Tolgay Marmara Uumlniversitesi
İktisadi ve İdari Bilimler Fakuumlltesi Tiyatro Kuluumlbuuml (MİFTOK) tarafından sahnelendi