membran teknolojileri ve uygulamaları sempozyumu
TRANSCRIPT
i
Membran Teknolojileri Ve Uygulamaları
Sempozyumu
Bildiriler Kitabı
Editörler
Bülent Keskinler
İsmail Koyuncu
Cumali Kınacı
Mustafa S. Yazgan
Hale Özgün
Necati Kayaalp
Evren Erşahin
Recep Kaan Dereli
2 – 3 KASIM 2009, İSTANBUL
ii
iii
Önsöz
4
v
Destekleyen Kuruluşlar
vi
vii
Kurullar
Onur Kurulu
Prof. Dr. Veysel Eroğlu Çevre ve Orman Bakanı Prof. Dr. Muhammed Şahin İstanbul Teknik Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ali Nur Büyükaksoy GYTE Rektörü Prof. Dr. Hasan Z. Sarıkaya Çevre ve Orman Bakanlığı Müsteşarı Prof.Dr. Adem Baştürk İBB Genel Sekreteri Prof. Dr. Gaye Onursal Denli İTÜ İnşaat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Lütfi Akça Çevre Yönetimi Genel Müdürü Osman Akgül İSTAÇ A.Ş. Genel Müdürü Prof. Dr. Cumali Kınacı İTÜ Çevre Mühendisliği Bölüm Başkanı Doç. Dr. İbrahim Demir İBB Çevre Koruma Daire Başkanı
DanıĢma Kurulu
Prof. Dr. Bülent Keskinler GYTE Çevre Müh. Böl. Prof. Dr. Cumali Kınacı İTÜ Çevre Müh. Böl. Prof. Dr. Ülkü Yetiş ODTÜ Çevre Müh. Böl. Doç. Dr. İsmail Koyuncu İTÜ Çevre Müh. Böl. Doç. Dr. Halil Hasar FÜ Çevre Müh. Böl. Doç. Dr. Mehmet Kitiş SDÜ Çevre Müh. Böl. Doç. Dr. Ergün Yıldız AÜ Çevre Müh. Böl.
Bilim Kurulu*
Prof. Dr. Avni Çakıcı AÜ Çevre Müh. Böl. Prof. Dr. Ahmet Demir YTÜ Çevre Müh. Böl. Prof. Dr. Cumali Kınacı İTÜ Çevre Müh. Böl. (Bilim Kurulu Başkanı) Prof. Dr. Bülent Keskinler GYTE Çevre Müh. Böl. Prof. Dr. İzzet Öztürk İTÜ Çevre Müh. Böl. Prof. Dr. Ahmet Mete Saatçı MÜ Çevre Müh. Böl. Prof. Dr. Ülkü Yetiş ODTÜ Çevre Müh. Böl. Doç. Dr. Mehmet Çakmakcı ZKÜ Çevre Müh. Böl. Doç. Dr. Halil Hasar FÜ Çevre Müh. Böl. Doç. Dr. Mehmet Kitiş SDÜ Çevre Müh. Böl. Doç. Dr. İsmail Koyuncu İTÜ Çevre Müh. Böl. Doç. Dr. Vedat Uyak PAÜ Çevre Müh. Böl. Doç. Dr. Ergün Yıldız AÜ Çevre Müh. Böl. Yrd. Doç. Dr. Eyüp Debik YTÜ Çevre Müh. Böl. Çevre Yük. Müh. Şenol Yıldız İSTAÇ
* Soyadı sırasına göre düzenlenmiştir.
viii
Düzenleme Kurulu
Prof. Dr. Bülent Keskinler GYTE Çevre Müh.Böl.(Semp. Eş Başkanı) Doç. Dr. İsmail Koyuncu İTÜ Çevre Müh. Böl. (Semp. Eş Başkanı) Çevre Yük. Müh. Şenol Yıldız İSTAÇ Çevre Müh. Esra Ölmez İSTAÇ Doç. Dr. Mustafa Sait Yazgan İTÜ Çevre Müh. Böl. Doç. Dr. Elif Erhan GYTE Çevre Müh. Böl. Doç. Dr. Ahmet Karagündüz GYTE Çevre Müh. Böl. Yrd. Doç. Dr. Mahmut Altınbaş İTÜ Çevre Müh. Böl. Dr. Coşkun Aydıner GYTE Çevre Müh.Böl.(Semp. Sekreteryası) Araş. Gör. Hale Özgün İTÜ Çevre Müh. Böl. (Semp. Sekreteryası) Araş. Gör. Necati Kayaalp İTÜ Çevre Müh. Böl. Araş. Gör. Evren Erşahin İTÜ Çevre Müh. Böl. Araş. Gör. R. Kaan Dereli İTÜ Çevre Müh. Böl.
ix
İçindekiler
Önsöz .............................................................................................................................................................. iii
İçindekiler........................................................................................................................................................ ix
Avşa (Balıkesir) Belediyesine İçme-Kullanma Suyu Temini Amaçlı Denizsuyundan Ters Ozmoz Yöntemi İle Arıtma Tesisi Projelendirilmesi Ve Yapımı .................................................................. 1
Ferdağ Oruç Babuçcu, Sevtap Çağlar
Çöp Sızıntı Sularının Membran Sistemleriyle Arıtımı: İstanbul Örneği .............................................................. 5 Şenol Yıldız,Vahit Balahorli
Membran Sistemleri ile Su Arıtımının Maliyeti ................................................................................................. 9 Pasa Hüseyin Arı, Hale Özgün, M. Evren Erşahin Ve İsmail Koyuncu
Büyük Ölçekli Şehir İçme Suyu Temininde Membran Teknolojileri Uygulamaları (Kırıkkale, Bafra Ve Bala (Kesikköprü)İçme Suyu Arıtma Tesisleri) .................................................................. 13
Mahmut Paputçu, Birdal Bozdağ, Seda Demir, Coşar Aydın
İndigo Boyama Atıksularının Membran Teknolojisi İle Geri Kazanımı ............................................................. 17 Niğmet Uzal, Levent Yılmaz, Ülkü Yetiş
Tekstil Boyama Atıksularından Su Ve Tuz Geri Kazanımında Farklı Membran Proseslerin Kullanımı ...................................................................................................................................... 21
Coşkun Aydıner, Yasemin Kaya, Z.Beril Gönder, İlda Vergili
Tekstil Endüstrisinde Farklı Proses Atıksularının Arıtımında ve Geri Kazanılmasında Membran Uygulamaları ............................................................................................ 25
Hacer Arslan, Hale Özgün, Mehmet Çakmakçı, İsmail Koyuncu
Tekstil Endüstrisinde Membran Teknolojisi ile Proses Suyu Geri Kazanımı ..................................................... 29 Gökşen Çapar, Niğmet Uzal, Meltem Ünlü, Cihangir Varol, Levent Yılmaz, Ülkü Yetiş
Kasar Yıkama Atıksularının Geri Kullanımının Araştırılması ............................................................................ 35 Kenan Güney, Ralf Minke, Heidrun Steinmetz
Sürekli Aktif Çamur ve Jet-Loop Sistemlerinde Mikrofiltrasyon Membranların Kirlenme Özelliklerinin İncelenmesi ............................................................................................................... 39
Derya Y.Köseoğlu İmer, Seçil Bayar, Nadir Dizge, Ahmet Karagündüz, Bülent Keskinler
Membran Biyoreaktör (Mbr) Proseslerinde Yeni Tıkanma Kontrolü Stratejileri .............................................. 43 Hasan Köseoğlu, B. İlker Harman, Nevzat Özgü Yiğit, Mehmet Kitis
Hücre Dışı Polimerik Maddelerin Mikrofiltrasyon Membranlarının Kirlenme Özelliklerine Etkisi .......................................................................................................................................... 47
N. Kayaalp, C. Kınacı ve I. Koyuncu
Membran Biyoreaktör (MBR) Prosesleri- Genel Değerlendirme ..................................................................... 49 Mehmet Kitis, Nevzat Özgü Yiğit, Hasan Köseoğlu, B. İlker Harman, Gökhan Civelekoğlu, Emine Sayılgan, Ş. Şule Bekaroğlu, Evrim Çelik
Membran Biyolojik Arıtma Sistemlerinin Modellenmesi ................................................................................ 51 Ahmet Codal, Umay Gökçe Özkan Yücel, Okan Tarık Komesli, Celal Ferdi Gökçay
Anaerobik Membran Biyoreaktörünün Çöp Sızıntı Sularının Arıtımında Kullanılması ..................................... 57 Ergin Taşkan ve Halil Hasar
Membran Prosesleri İle İlaç ve Tekstil Endüstrisi Atıksularının İleri Arıtımı..................................................... 61 Burcu Kaleli Öztürk, Yasemin Kaya, Z. Beril Gönder , İlda Vergili , Hulusi Barlas
Membran Teknolojisi ile İpek İşleme Atıksularından Serisin Geri Kazanımı .................................................... 65 Gökşen Çapar, S. Seylan Aygün, M. Ruşen Geçit
x
İçme ve Kullanma Suyu Temininde Alternatif Yöntemler: Desalinasyon ve Atıksu Geri Kazanımı ......................................................................................................................................................... 71
İsmail Koyuncu, Hale Özgün, M. Evren Erşahin, R. Kaan Dereli ve Necati Kayaalp
Nanofiltrasyon Prosesi ile Deterjan Üretimi Yıkama Sularının Geri Kazanımı .................................................. 73 Yasemin Kaya, Hulusi Barlas, Semiha Arayıcı
Membran Biyoreaktörlerin (MBR) Çamur Minimizasyonundaki Rolü ............................................................. 77 Özlem Demir, Ayşe Filibeli
Batık Membran Biyoreaktörde Farklı Mikrofiltrasyon Membranların Kirlenme Özelliklerinin İncelenmesi ............................................................................................................................... 81
Nadir Dizge, Ahmet Karagündüz, Bülent Keskinler
Tübüler Membran Biyoreaktör Sistemi ile Kentsel Atıksuyun İleri Arıtımı: Pilot Tesis Deney ve İşletme Çalışmaları .......................................................................................................................... 83
Duygu Topaloğlu, Turgay Dere, Recep İleri
Pilot-Ölçek Membran Biyoreaktöründe Aktif Çamur Reolojik Karakterizasyonunun Tayini ............................................................................................................................................................. 89
Fatih Can Kalkan, Metin Günaydın, Gökhan Civelekoğlu
Nanolif Membranların Sıvı Filtrasyon Özellikleri ............................................................................................. 93 Ali Demir, Tuncay Gümüş
Hidrojene Dayalı Membran Biyofilm Reaktör ile İçme Sularında Yüksek Hızlı Denitrifikasyon ............................................................................................................................................... 95
Serdar Karataş, Ergin Taşkan, Halil Hasar
Batık Membran Sistemleri ile İçme Suyu Arıtımı ............................................................................................. 99 Müge Akdağlı, Selin Taşıyıcı, Elif Soyer, Esra Erdim, Mehmet Çakmakcı, Vedat Uyak,İsmail Koyuncu
Amonyum Ve Fosfatın Sulu Ortamdan Mağnezyum Amonyum Fosfat (Map) Şeklinde Mikrofiltrasyonla Ayrılması .......................................................................................................................... 101
Ergün Yıldız, Abdullah Duman
İleri Osmoz Prosesi ....................................................................................................................................... 105 Bülent Keskinler
Su ve Atıksu Arıtımında Kabarcıksız Gaz-Difüzyon Membranları ................................................................... 109 Halil Hasar
Krom Tabaklama Atıksularından Nanofiltrasyon Membranı İle Cr (III) Gideriminin Araştırılması ................................................................................................................................................. 113 Berna Kırıl Mert, Kadir Kestioğlu
Sulu Çözeltilerden Cu(Iı) İyonlarının Elektrodeionizasyon (EDI) Yöntemi İle Giderilmesine Besleme Çözeltisindeki Cu(II) İle Elektrot Bölmesindeki Sülfürik Asit Derişiminin Etkisi .......................................................................................................................................... 117 Ö. Arar, Ü. Yüksel, M. Yüksel, N. Kabay
Kağıt Endüstrisi Atıksularının Membran Prosesleri İle Arıtım Alternatiflerinin Araştırılması ................................................................................................................................................. 121 Z.Beril Gönder, Semiha Arayıcı, Hulusi Barlas
Hidrokarbon ve Tuz içeren Petrol ve Doğal Gaz Üretim Atıksularının Membran Biyoreaktör (MBR) ile Arıtımı ....................................................................................................................... 127
B. Atay, T. Kıratlı, S. Erdem, E.B. Gençsoy, H. Özgün ,M. E. Erşahin, N. Kayaal, M. Altınbaş, S. Sayılı, P. Hoşhan, D. Atay, E. Eren, C. Kınacı, İ. Koyuncu
ODTÜ-VRM Membran Biyoreaktör Sisteminin Enerji Kullanım Analizi .......................................................... 131 Okan Tarık Komesli, Celal Ferdi Gökçay
Metanojenik Fazdaki Katı Atık Depolama Sahası Sızıntı Sularının Açık Kanal Ters Ozmoz Membran Modülleri İle Arıtımı ......................................................................................................... 135
Vahdi Can Gürsoy ve Refah Özdemir
xi
Su Ve Atıksu Arıtımında Kullanılan Polimerik Ve Seramik Membran Proseslerinin Karşılaştırılması ............................................................................................................................................ 141
B. İlker Harman, Hasan Köseoğlu, Nevzat Özgü Yiğit, Mehmet Beyhan, Mehmet Kitis*
Atıksuların Arıtılmasında Anaerobik Membran Biyoreaktörler ..................................................................... 145 Mustafa Aslan, Halil Hasar, Yusuf Saatçi
Pervaporasyon Membran Tekniğinin Solvent Susuzlaştırmada Kullanılması ................................................. 149 Vedat Uyak
Doğal Organik Maddelerin Membran Filtrasyon ile Giderimi ........................................................................ 151 Nuray Ateş, Levent Yılmaz, Mehmet Kitiş, Ülkü Yetiş
Kesikli Aktif Çamur (Kaç) Sisteminde Membranların Biyolojik Olarak Kirlenmesinin İncelenmesi .................................................................................................................................................. 155
Seçil Bayar, Derya Y.Köseoğlu İmer, Nadir Dizge, Ahmet Karagündüz, Bülent Keskinler
Deniz Suyundan Kullanım Suyu Üretiminde Ters Ozmos Yöntemi-Doğal Deniz Suyu Ortamında Ters Ozmos Membranlarının Performans Karşılaştırması ........................................................... 159
E. Güler, E. Yavuz, S. Solak, G. Sert, M. Arda, M. Yüksel, Ü. Yüksel, V. Gündoğdu, N. Kabay
Döner Vakumlu Membran Tesisi Ve Uv Dezenfeksiyonu Ünitelerinde Faj Uzaklaştırma Verimliliklerinin Belirlenmesi .................................................................................................. 163
Ceren Bayören, Okan T. Komesli, Celal F. Gökçay
Türkiye’deki Membran Biyoreaktör (Mbr) Uygulamalarının İncelenmesi .................................................... 167 M. Taner Şahin, İlda Vergili, Yasemin Kaya, Z. Beril Gönder, Hulusi Barlas
Çapraz Akışlı-Düz Tabakalı Ters Ozmos Membran Sisteminde FilmTecTM
BW30 Membranı ile Jeotermal Sudan Bor Giderilmesi-Basınç Etkisi ....................................................................... 171
Ş.G. Öner, E.Güler, H.Köseoğlu, M.Kitiş, M.Yüksel, N.Kabay
Jeotermal Sudan Borun Fonksiyonel Fiber Adsorbentlerle Adsorbsiyon – Ultrafiltrasyon (UF) Hibrit Yöntemi Kullanılarak Ayrılması ............................................................................ 175
P.Bilgin, S.Yavuz, Ü.Yüksel, H. Parschova, M.Yüksel, N.Kabay
Jeotermal Sulardan Bor Giderimi İçin Yeni Entegre Sistem: Sorpsiyon-Membran Filtrasyon Hibrit Yöntemi.............................................................................................................................. 179
P.Köseoğlu, E.Güler, İ.Yılmaz-İpek, Ü.Yüksel, M.Yüksel, N.Ö.Yiğit, M.Kitiş, N.Kabay
Mini-Pilot Ölçek Spiral Sarım Ters Ozmos Sistemiyle Jeotermal Sulardan Bor Giderilmesi ................................................................................................................................................... 183
E.Yavuz, E.Güler, G.Sert, Ö.Arar, M.Yüksel, Ü.Yüksel, M.Kitiş, N.Kabay
İzobutil Asetatın Eldesine Yönelik Esterleşme Reaksiyonunun Amberlyst 15 Katalizörü Varlığında Pervaporasyon Membran Reaktörde İncelenmesi ...................................................... 187
Sevinç Korkmaz, Salih Dinçer
Konvansiyonel Aktif Çamur Sistemleri ile MBR Sistemlerinin Tasarımı ve Maliyetlerinin Karşılaştırılması ..................................................................................................................... 193
Börte Köse ve İsmail Koyuncu
Çay Özü Atıksularının Membran Teknolojisi ile Arıtılması ............................................................................. 197 Kenan Güney ve Andreas Neft
Hibrit Mikrofiltrasyon Prosesiyle Nikel Gideriminde Membran Kirlenmesi Ve Akı Azalması Mekanizmalarının Proses Değişkenleri Etkisi Altında Değerlendirilmesi ........................................ 201
Coşkun Aydıner, Bülent Keskinler, Orhan İnce
İndex ............................................................................................................................................................ 205
Sözlü Sunumlar
Membran Teknolojileri ve Uygulamaları Sempozyumu 2 – 3 Kasım 2009
1
Avşa (Balıkesir) Belediyesine İçme-Kullanma Suyu Temini
Amaçlı Denizsuyundan Ters Ozmoz Yöntemi İle Arıtma Tesisi
Projelendirilmesi Ve Yapımı
Çevre Y. Müh. Ferdağ Oruç Babuçcu, Çevre Müh. Sevtap Çağlar
Ġller Bankası Genel Müdürlüğü, Etüd Plan ve Yol Dairesi BaĢkanlığı, Ankara
E-mail: [email protected], [email protected]
Dünyada hızla artan nüfus artışı nedeniyle içme kullanma suyu ihtiyacının karşılanmasına
yönelik doğrudan veya klasik arıtma sistemleri ile arıtılarak kullanılabilecek yer altı ve
yüzey sularımızın yetersiz kalması nedeniyle deniz suyu ve iletkenliği yüksek yer altı ve
diğer yüzey sularımızın membran teknolojileri ile arıtılarak içme-kullanma suyu temin
edilebilmesi mümkün ve ekonomik olabilmektedir. Deniz suları yüksek değerde tuzluluk
içeren sular olup membran teknolojilerinden ters ozmoz yöntemi ile arıtılarak , işletme
maliyeti fizibıl olan içme kullanma suyu temin edilebilmektedir. Bu arıtma yönteminde
denizden su alma yapıları ve ön arıtma üniteleri de önemli bir yer teşkil etmektedir.
Bu çalışmada, Avşa Belediyesinin içmesuyu ihtiyaç açığının deniz suyundan ters ozmoz
arıtma sistemi ile karşılanmasına yönelik İller Bankasınca yapılan fizibilite , ihale , proje
ve yapım çalışmaları hakkında farklı Belediyelerin ve Kuruluşlarında faydalanabileceği
özet bilgi oluşturulmuştur.
Avşa (Balıkesir) Belediyesi‟nin içmesuyu ihtiyaç açığını karşılayabilmek için yeterli
miktarda yer altı ve yer üstü su kaynağının bulunmaması nedeniyle içmesuyu ihtiyacının
karşılanmasına yönelik deniz suyunun ters ozmoz arıtma yöntemi ile arıtılarak içmesuyu
temin edilmesi uygun görülmüştür.
Beldenin turistik özelliği nedeni ile nüfus projeksiyonu yapılırken turistik nüfus da dikkate
alınmış ve tesis kapasitesi belirlenmiştir. 1. aşama debisi 46 l/s, 2 aşama debisi 92 l/s ve
hedef yılı ihtiyaç debisi ise 122 l/s olarak hesaplanmıştır.
Avşa Belediyesi‟nin içme suyu ihtiyacı göz önüne alınarak 1. kademe 46 lt/sn (4000
m3/gün) tesisin yapılması planlanmıştır. Ters ozmoz membranlarından beklenen minimum
%50 geri kazanım oranı göz önüne alındığında tesisin denizsuyu ile besleme (hamsu)
debisi 92 lt/sn olacaktır.
Deniz suyunun kuyu açılarak temin edilmesi yönünde ön etütler yapılmış, ancak
kuyulardan yeterli miktarda su alınamadığı için deniz suyu doğrudan denizden temin
edilmektedir.
Denizde yapılan batimetrik, oşinografik ve jeoteknik çalışmaların sonuçlarına göre deniz
içinde yapılacak su alma yapısının yeri, deniz içi hamsu iletim hattı güzergahı ve konsantre
su deşarj hattı güzergahı belirlenmiştir.
Denizden alınacak hamsu (deniz suyu) yaklaşık 465 m uzunlukta HDPE 560mm PN10
hamsu iletim hattı ile arıtma tesisine iletilmektedir.
Arıtma tesisi aşağıdaki ünitelerden oluşacaktır.
Ön Æöktürme ve Izgara Sistemi
Hamsu Besleme Deposu ve Besleme Pompaları
Otomatik Æok Katmanlı Kum Filtreleri
Kartuş Filtreler
Membran Teknolojileri ve Uygulamaları Sempozyumu 2 – 3 Kasım 2009
2
Yüksek Basınç Pompaları, Resirkülasyon Pompaları ve Basınç Eşanjör Ünitesi
Ters Ozmos Ünitesi
Remineralizasyon Ünitesi
Temiz Su Deposu
Trafo ve Jeneratör
Ön Çöktürme ve Izgara Sistemi; Ham deniz suyu, karada yapılan tesis girişindeki vanadan
sonra ön çöktürme haznesine alınmaktadır. Bu haznede ham su içerisinde denizden
gelebilecek olan kum gibi malzemelerin çökeltilmesi sağlanmaktadır.
Ön çöktürme haznesinden sonra ham su giriş kanalına girmektedir. Giriş kanalı iki gözlü
ızgara kanalına açılmaktadır. Kanal girişinde bulunan ızgara kanal kapakları yardımı ile
ızgara kanalına su girişi sağlanabilmektir. Kaba ızgarada açıklık 15 mm ve ince ızgarada
ise 1 mm dir.
Hamsu Besleme Deposu ve Pompaları; Hamsu besleme deposu denizden cazibe ile gelen
suyun ön filtrasyondan sonra bir depoda depolanması ve sisteme pompalar ile kontrollü bir
şekilde beslenmesi için kullanılmaktadır. Bu depo aynı zamanda, su alma yapısı ağzının
hemen sonrasında dozlanan klor dozajın su ile temas süresini de sağlamaktadır.
Depo betonarme olarak inşa edilecek ve denizsuyunun depoya vereceği muhtemel zararları
önlemek üzere, içeriden ve dışarıdan izolasyon malzemesi ile kaplanmaktadır.
Basınçlı çalışacak olan filtrasyon sistemini beslemek için tesiste 3 asil, arıza ve bakım
durumu için de 1 yedek deniz suyuna uygun duplex paslanmaz çelik malzemeli hamsu
besleme pompası kullanılmaktadır.
Otomatik çok katmanlı kum filtreleri; Ham suda bulunan 20 mikron ve daha büyük
partikülleri tutup, bulanıklığı gidererek zaman ve fark basınca bağlı olarak gerekli ters
yıkama işlemini otomatik olarak yapabilmektedir. Bu sayede suda bulunan askıda katı
madde, bulanıklık gibi fiziksel kirliliklerin giderilmesi sağlanmaktadır.
Filtre öncesinde suda kalan askıda katı madde ve kolloidal maddelerin floklaştırılarak
filtrede
tutulabilir hale getirilmesi amacı ile koagülant (FeCl3) dozlaması yapılmaktadır.
Deniz suyu ters ozmoz sistemi öncesinde kullanılan filtrasyon sisteminde önerilen
filtrasyon kesit hızı <14 m/h dir. Bu hız dikkate alınarak yapılan hesaplamalar
doğrultusunda tesiste 7 adet basınçlı kum filtresi kullanılmaktadır.
Filtreler farklı kalınlıklarda, farklı granül boyut ve özgül ağırlıktaki minerallerden oluşan
filtre yatağında arıtım sağlayan çok katmanlı olarak planlanmıştır. Filtre yatak malzemesi
büyük çaptan küçüğe doğru çakıl, kum ve en üst tabakada antrasit olacak şekilde aşağıdan
yukarıya doğru dizilmiştir.
Deniz suyunun korozif özellikte olması nedeniyle filtre tank malzemesi yüksek
mukavemetli korozyona karşı dirençli Fiber Takviyeli Plastik (FRP) malzemeden
yapılması planlanmıştır.
Kartuş Filtreler; Filtrelenmiş ve kimyasallar dozlanmış su, yüksek basınç pompaları ve
membranları korumak amacıyla 5 mikron filtrasyon hassasiyetine sahip kartuş filtrelerden
geçirilmektedir. Her ters osmoz hattında 1 adet kartuş filtre kullanılmaktadır. Kartuşların
filtre kılıf gövdesi korozyona dayanıklı FRP malzeme olarak planlanmış olup, içerisine 5
mikronluk polipropilen (PP) malzemeden yapılmış kartuşlar yerleştirilmektedir.
Yüksek Basınç Pompaları, Resirkülasyon Pompaları ve Basınç Eşanjör Ünitesi; Yüksek
basınç pompaları membranların ihtiyaç duyduğu işletme basıncını ve debiyi sağlayacak
şekilde her hatta bir adet olmak üzere deniz suyuna dayanıklı duplex paslanmaz çelik
malzemeden imal edilmiş 3 adet pompa kullanılması planlanmıştır.
Ters Ozmoz ünitesinden çıkan konsantre suyun sahip olduğu yüksek basınç, enerji geri
kazanım ünitesi yardımıyla sisteme geri kazandırılmaktadır. Enerji geri kazanım ünitesi her
Membran Teknolojileri ve Uygulamaları Sempozyumu 2 – 3 Kasım 2009
3
hatta bir adet olmak üzere toplam 3 adet deniz suyuna dayanıklı malzemeden imal edilmiş
PX (Pressure Excahger) kullanılmaktadır.
Yüksek basınç sistemi için 904L malzemeden üretilmiş (3 asil, 1 yedek) resirkülasyon
(booster) pompası kullanılmaktadır.
Ters ozmoz ünitesi; 1. aşamada kurulacak toplam 4000 m3/gün ürün suyu kapasitesine
sahip tesis 3 paralel Ters Ozmoz hattından oluşmaktadır.
Her bir hat 20 adet membran kılıfı ve 120 adet membrandan oluşmakta olup, 4000 m3/gün
ürün suyu üretebilmek için toplamda 60 adet kılıf ve 360 adet membran kullanılmaktadır.
Ters osmoz sisteminde, yüksek düzeyde tuz giderme kapasitesi ve denizsuyu arıtmada
yüksek performansı olan, ince film kompozit (TFC) spiral sarımlı 8 inç çaplı, 40 inç
uzunlukta denizsuyu membranları (Hydranautics SWC5) seçilmiştir.
Ters osmoz sistemi tasarımı; 15 ºC su sıcaklığı, 28000 mg/l TDS ve % 50 geri kazanım
oranına göre yapılmıştır. Ancak Sistem tasarımında deniz suyunun min. 10˚C ve max.
25˚C olacağı da dikkate alınarak Basınç ve TDS değişim aralığı kontrol edilmiştir. Ters
Ozmoz membranlarının ömrü; kullanıma ve kimyasal yıkama sıklığına bağlı olarak
değişebilmekle beraber min. 3 yıl olarak öngörülmektedir. Tasarım yapılırken membran
ömrü 3 yıl olduğu dikkate alınmıştır. En önemli tasarım parametrelerinden birisi olan flux
değeri 12,5 l/m2/h olarak seçilmiştir.
Ters Ozmoz sistemi belli bir süre için çalışmadığı durumlarda ve kimyasal yıkama
işleminden sonra durulama ünitesi yardımıyla durulanmaktadır (flushing). Durulama işlemi
için ters ozmoz sisteminden elde edilen ürün suyu kullanılmaktadır.
Ters Ozmoz ünitesi membranlarının yüzeyinde biriken inorganik kirleticileri gidermek için
kimyasal yıkama yapılmaktadır. Kimyasal yıkama işleminin sıklığı ham suyun fiziksel ve
kimyasal özelliklerine ve sistemin verimine göre belirlenecektir.
Remineralizasyon Ünitesi; Membranlardan elde edilen ürün suyu dağıtım sisteminde
korozyon problemine neden olabileceğinden; remineralizasyon işleminden geçirilmesi
düşünülmüş olup, bu amaçla içerisinde remineralizasyon medyası (dolamit) bulunan
filtreler kullanılmaktadır.
Kimyasallar;
Ön ve Son Klorlama; Ham suda bulunması muhtemel olan demir ve mangan ihtivasını
oksitlemek ve olası mikroorganizmalara karşı dezenfeksiyon sağlamak amacıyla klor dozaj
ünitesi kullanılmaktadır. Klor, oksidasyonu ve dezenfeksiyonu sağlamak için ham su
deposu öncesinde (su alma yapısı krepin ağzından sonra) gerektiği zaman dozlanması
yapılacak şekilde planlanmıştır.
Remineralizasyon ünitesi çıkışında dezenfeksiyon amacıyla son klorlama yapılmaktadır.
Koagülant; Ham suda bulunan askıda katı madde ve organik madde giderim veriminin
arttırılabilmesi için ön arıtımda kullanılacak kum filtreleri öncesinde kolagülant (FeCl3)
dozlanmaktadır.
Antiskalant; Membran sistemi öncesinde filtrelenmiş suya, membranlarda iyonların
çökelmesinden kaynaklanabilecek kabuklaşmayı ve tıkanmayı önlemek amacıyla
antiskalant dozlanmaktadır.
Sodyum MetaBisülfit; Suda bulunan bakiye klorun, ters ozmoz membranlarına vereceği
zararı önlemek amacı ile bakiye klor ile hızla reaksiyona girerek indirgeyen sodyum meta
bisülfit dozlanmaktadır. Ters Ozmoz membranlarının girişindeki klor konsantrasyonu ORP
online olarak kontrol edilmektedir. Tesis girişinde ön klorlama yapılmaması halinde
sodyum bisülfit dozlamasına ihtiyaç olmayacaktır.
Asit; Ters Ozmoz sisteminin girişinde gerekmesi halinde ham suyun pH değeri düşürülerek
membranlarda kireç çökelme riski minimuma indirmek amacıyla düşünülmüştür Asit
dozajı ham su giriş debisine ve belirlenmiş pH değerine göre otomatik kontrollü olarak
yapılmaktadır.
Membran Teknolojileri ve Uygulamaları Sempozyumu 2 – 3 Kasım 2009
4
Ürün Suyu Deposu; Dolamit filtrasyon sisteminden geçirilmiş sular ürün suyu deposunda
toplanmaktadır. Arıtılmış su kalitesi “İnsani Tüketim Amaçlı Sular Hakkında Yönetmelik”
te içme-kullanma suyu için belirlenen parametre değerlerini sağlamaktadır.
Konsantre Su Deşarj Hattı; Ters Osmoz sisteminden çıkan konsantre su 275 m
uzunluğunda HDPE 400mm PN10 boru ile denize deşarj edilmektedir. Konsantre su,
yüksek yoğunlukta tuzluluk içermesi nedeniyle seyrelmenin sağlanması amacıyla Boru
hattında difüzör yardımıyla suyun seyreltilerek deşarjı sağlanmaktadır.
Enerji Tüketimi
Belirlenen prosese göre yapılan değerlendirmelerde tesisten üretilen 1 m3 su için gerekli
elektrik tüketimi 3,1 kwh/m3, işletme maliyeti ise 0,40 $/m
3 olarak belirlenmiştir.
Membran Teknolojileri ve Uygulamaları Sempozyumu 2 – 3 Kasım 2009
5
Çöp Sızıntı Sularının Membran Sistemleriyle Arıtımı: İstanbul
Örneği
Şenol Yıldız,Vahit Balahorli
ĠSTAÇ A.ġ.
Katı Atık Düzenli Depolama Sahalarında kontrol edilmesi gereken en önemli parametrelerden biri
çöp sızıntı suyudur. Katı atıkların içinden süzülen çöp sızıntı suyu, katı atıkların ana
bileşenlerinden kaynaklanan çok sayıdaki element ve bileşiği ihtiva etmektedir. Sızıntı suları
yüksek kirlilik ihtiva etmesi sebebi ile mevcut şartlar göz önüne alınarak ön arıtma veya nihai
arıtma sistemleri ile tatbik edilmek suretiyle arıtılarak deşarj edilmelidir.
Sızıntı suyu arıtımı ile ilgili yapılan çalışmalarda fiziksel kimyasal,ve biyolojik arıtma metodları
uygulanmış ancak son yıllarda dünyada giderek yaygınlaşan Membran teknolojisi kullanılmaya
başlanmışıtır. Æöp sızıntı sularının membran teknolojisi ile arıtımında öncelikle, sızıntı suyu
kalitesi, miktarı, membran konsantrasyon faktörü, membran modül tipi, malzemesi, temizleme
sistemi, işletme parametreleri vb. bilgilere ihtiyaç vardır. İstanbul Katı Atık Düzenli Depolama
Sahaları‟nda oluşan sızıntı sularının arıtımı amacıyla sıznıt suyu arıtma tesisleri inşa edilmiş ve bu
tesislerde MBR (Membranbiyoreaktör) + NF (Nanofiltrasyon) teknolojisi kullanılmış ve tüm
parametreler incelendiğinde , alıcı ortam deşarj limitlerine uygun bir çıkış suyu elde edildiği
görülmüştür.
Bu çalışmada, sızıntı sularının nihai olarak arıtımı için kurulan çöp sızıntı suyu arıtma tesislerinde
uygulanan membranla arıtma prosesine ilişkin bilgiler yer almaktadır.
Sızıntı suları evsel atıksulara nazaran KOİ Azot, Fosfor ve AKM parametreleri açısından oldukça
yüksek ve arıtımı zor bir atıksu türüdür. Daha önce ön arıtıma tabi tutulan sızıntı suyunda, bu
yöntemle belirli oranlarda arıtma verimi elde edilmiş, ancak bu verim deşarj limitlerini sağlamada
yeterli olmamıştır. Membran teknolojisi, atıksu arıtımı ve geri kazanımında, özellikle yüzey ve
yeraltı suyu arıtımında dünyada gittikçe yaygınlaşan ileri bir arıtma metodudur. Bu nedenle
İstanbul‟daki çöp sızıntı suyu arıtma tesislerinde, Membranbiyoreaktör ve Nanofiltrasyon Sistemi
tercih edilmiştir.
Yaklaşık 14 milyon nüfusa sahip İstanbul‟da, 2009 yılında elde edilen verilere göre günlük 14.000
ton evsel atık depolama alanlarında bertaraf edilmekte ve bu atıklardan oluşan sızıntı suyu miktarı
ise, Odayeri depolama sahasında 2.500 m3/gün, Kömürcüoda 1.200 m
3/gün dür.
Kömürcüoda arıtma tesisi çıkış suyu alıcı ortama deşarj edilmekte, Odayeri arıtma tesisinde ise
kanala deşarj yapılmaktadır.
Membran Teknolojileri ve Uygulamaları Sempozyumu 2 – 3 Kasım 2009
6
Biyolojik arıtım kısmı, aerobik ve anoksik olmak üzere iki kısımdan oluşmaktadır. Aerobik
kısımda KOI oksijenle birlikte, CO2 ve çamura dönüştürülürken, organik azot oksijenin yardımıyla
NH3 e dönüştürülür. Yeterli oksijen varlığında da amonyak NO2- ve NO3
- ye dönüştürülmektedir.
Anoksik kısımda ise, NO2- ve NO3
-, BOI yardımıyla N2, CO2 ve çamura dönüştürülmektedir.
Biyolojik arıtma sonrasında sızıntı suyu iki membran ünitesinden geçirilmektedir. İlk kademe çıkış
suyunda çamur ayrıştırmayı temin eden ultrafiltrasyon kademesidir. Ultrafiltrasyonla elde edilen
konsantre kısım biyoreaktöre geri devrettirilmektedir. Æıkış suyu ise nanofiltrasyon ünitesine
gönderilmektedir. Ultrafiltrasyon sistemi biyoreaktörün dışına yerleştirilmiş çapraz akış sistemli
tüp membranlardan oluşmaktadır. Æapraz akış sistemiyle tıkanmanın önüne geçilmekte ve yüksek
debi geçişine izin verilmektedir.
İkinci adım ise, geriye kalan KOI nin büyük bir kısmını ve diğer bileşikleri(hümik asitler, renk)
giderecek olan nanofiltrasyon ünitesidir. Nanofiltrasyon sistemi kapiler membranlardan teşkil
edilmiştir. Bu tür membranlar az konsantre kısım bırakırlar (%10 dan az). Nanofiltrasyon sonrası
çıkış suyu ise yüzeysel sulara deşarj edilebilir.
Şekil 1: KOİ ve Azot Giderimleri
Genel olarak, yüzey sularının arıtımında, membran kullanımı etkili olmasına rağmen, çöp sızıntı
suyu arıtımında biyolojik arıtım sağlanmadan membran kullanımı yapılmamaktadır. Yüksek
kirliliğe sahip sızıntı suyunda öncelikle biyolojik arıtma sağlanmalı, sonrasında ise çıkış suyu
kalitesi deşarj standartlarına göre membran kullanımına geçilmelidir. Bu tür atıksuların deşarjı için
öncelikle denitrifikasyon ve fosfor giderimi gereklidir. Bir sonraki aşamada ise renk giderimi, ağır
metal ve organik mikrokirleticilerin oksidasyonu, aktif karbon, koagülasyon ya da nanofiltrasyon
sistemlerine ihtiyaç duyulur.
50,0
60,0
70,0
80,0
90,0
100,0
03.Oca 12.Nis 21.Tem 29.Eki 06.Şub
%
COD removal %
B+UF COD removal NF COD removal Total COD removal
75,0
80,0
85,0
90,0
95,0
100,0
03.Oca 22.Şub 12.Nis 01.Haz 21.Tem 09.Eyl 29.Eki 18.Ara 06.Şub
N Removal %
B NH4-N removal Nitrification
Membran Teknolojileri ve Uygulamaları Sempozyumu 2 – 3 Kasım 2009
7
İstanbul‟daki Æöp Sızıntı Suyu Arıtma Tesisleri biyolojik arıtım parametrelerine bakıldığında, KOİ
gideriminde % 90 ve üzeri, Azot gideriminde ise % 99 seviyelerinde arıtma verimi elde edildiği
görülmektedir. Bununla birlikte, Nanofiltrasyon membranları ile çıkış suyu kalitesinin
iyileştirilebildiği, KOİ, renk, ağır metal ve organik mikrokirleticilerin giderildiği görülmüştür.
Kaynaklar
1) Woelders, H.,Yıldız,Ş.,Schonewille,H.(2007). Full sacale leachate treatment by
nanofiltrasion in Turkey-Sardinia,İtalya
2) Balahorli,V.,Yıldız,Ş.,(2008). Kömürcüoda Depolama Sahası Æöp Sızıntı Sularının
MBR+NF Sistemiyle Alıcı Ortama Deşarj Standartlarında Arıtımı-Kent Yönetimi, İnsan ve
Æevre Sorunları Sempozyumu–İstanbul, Türkiye
Membran Teknolojileri ve Uygulamaları Sempozyumu 2 – 3 Kasım 2009
9
Membran Sistemleri ile Su Arıtımının Maliyeti
Pasa Hüseyin Arı1, Hale Özgün
2, M. Evren Erşahin
2 Ve İsmail Koyuncu
2
1MPE Mühendislik MüĢavirlik A. ġ., Ġstanbul
2 Ġstanbul Teknik Üniversitesi, Çevre Mühendisliği Bölümü, 34469, Maslak, Ġstanbul
Günümüzde faaliyette olan farklı kapasitelerde ve farklı ham su özelliklerine sahip
membran teknolojisini kullanan birçok içme suyu üretim tesisi bulunmaktadır. Ters osmoz
(TO), nanofiltrasyon (NF), ultrafiltrasyon (UF) ve mikrofiltrasyon (MF) en çok kullanılan
membran proseslerdir. Gelişen teknolojiyle beraber birim su üretim maliyetlerinde azalma
görülmektedir. Membran sistemlerle içme suyu üretiminde enerji ihtiyacının ve birim su
maliyetlerinde azalmanın birçok nedeni vardır. Bunlar, membranların günümüzde daha
yüksek akılarda çalışabilmesi, daha yüksek tuz giderim oranının sağlanması, düşük
hidrostatik basınç gereksinimi ve düşük malzeme fiyatlarıdır. Ters osmoz ile tuz
gideriminin maliyeti, termal yöntemlere göre daha düşüktür. Günümüzde membran
prosesli içme suyu arıtma tesislerinin enerji ihtiyaçları, elektrik ve fosil yakıtlarından
karşılanırken, gelecekte yenilenebilir enerji ve nükleer enerjiyle çalışan sistemler
tasarlanarak birim su maliyetlerinin düşürülmesi hedeflenmektedir.
Sistemlerin ekonomik değerlendirilmesinde ilk yatırım ve işletme maliyetleri dikkate
alınmaktadır. İlk yatırım maliyetleri inşaat, pompa, ekipmanlar, otomasyon, membran
malzemeleri, tesis tasarımı ve montajı içermekte olup, membran alanı ile doğru orantılı
olarak artmaktadır. İşletme maliyeti ise ünitelerin işletme koşullarının kontrolü ve ekipman
değişimlerini içermektedir. TO sistemlerinde ön arıtmanın tesis ilk yatırım maliyetine
etkisi oldukça yüksektir. Konvansiyonel ön arıtmanın membran prosesli ön arıtma
sistemlerine göre maliyeti yaklaşık % 30 daha düşüktür. Ön arıtma olarak mikrofiltrasyon
ve ultrafiltrasyon prosesleri kullanılabilmektedir. MF ve UF sistemleri, TO
membranlarının kullanım sürelerini uzatarak, membran değişim maliyetini düşürmektedir.
Türkiye'de geçmişi az olan membran sistemler hakkında detaylı bir maliyet analizi
çalışması yapılmamıştır. Bu çalışmanın amacı, özellikle kuyu, deniz ve yüzeysel su
arıtımında kullanılan membran sistemleri ile ilgili maliyet analizi yapılmasıdır. Tuzlu kuyu
sularının, yüzeysel sularının ve Türkiye denizlerinin membran sistemlerle arıtılmasının
birim su maliyetleri hesaplanıp karşılaştırılmıştır. Bütün tasarımlar 1000 m³/gün, 5000
m³/gün, 10.000 m³/gün, 100.000 m³/gün ve 300.000 m³/gün kapasiteli sistemlere göre ayrı
ayrı yapılmıştır. Kuyu sularında, 4 farklı tuzluluktaki ham suyun arıtılmasının maliyet
analizi yapılmıştır. Membran öncesi, ön arıtma olarak mekanik ve kum filtre kullanılması
durumları, ürün suyu tuzluluk değerlerinin 3 farklı değerde elde edilmesi ve derin kuyu
pompalarının maliyete dahil edilip edilmemesi durumları incelenmiştir. Yüzeysel sularda 3
farklı bulanıklıkta, ön arıtmanın konvansiyonel bir sistem olan çöktürme ve kum filtresi
veya yine bir membran proses olan ultrafiltrasyon sistemi olması durumlarına göre maliyet
analizleri yapılmıştır. Marmara, Akdeniz ve Ege denizlerinin tuzluluğunun içilebilir
değerlere getirilmesinin maliyet analizleri yapılırken deniz suyu arıtımında maliyetle
doğrudan ilgili olan membran akıları 3 farklı değer seçilerek hesaplanmıştır. Elde edilen
verilerle, farklı kimyasal ve fiziksel yapıdaki suların birbirleriyle kıyaslanması ve bu
sistemlerin kendi içlerinde farklı tasarımlarının maliyete etkisi incelenmiştir
Membran Teknolojileri ve Uygulamaları Sempozyumu 2 – 3 Kasım 2009
10
Bu çalışmada, ters osmoz ve nanofiltrasyon sistemlerinin tasarımı için IMS Design
(Hydranautics) bilgisayar programı kullanılmıştır. 1000 ppm TÆM değerine sahip kuyu
suyunun ham su olarak kullanılacağı sistemlerde TO‟da düşük basınçlı Hydranutics
ESPA4 membranları, NF‟de ESNA LF2 tip membranları kullanılmıştır. Deniz suyu için ise
deniz suyu membranları kullanılmıştır. Derin kuyu pompalarının birim su maliyetlerine
olan etkisi, 1000 mg/L TÆM konsantrasyonda TO ile arıtılan ham su tasarımları için, farklı
debilere göre incelenmiştir. Bu pompaların basma yüksekliği 200 metre su yüksekliği
(mSS) olarak seçilmiştir.
Kuyu suyunun işletme maliyetleri değerlendirildiğinde, enerji tüketimi NF membranlarda
TO membranlara göre daha düşüktür. Buna karşın TO membranların NF membranlara göre
daha yüksek maliyete sahip olması TO membranların membran değişim maliyetini
yükseltmektedir. Fakat son yıllarda geliştirilen düşük basınçlı TO membranlar işletme
maliyetleri bakımından NF membranlara yaklaşmıştır. 10.000 m³/gün debiye sahip
sistemler için işletme maliyeti NF membranlarda 0,071 $/m³ iken, TO membranlarda bu
değer 0,072 $/m³; ilk yatırım maliyeti ise NF membranlarda 0,066 $/m³ iken, TO
membranlarda 0,061 $/m³‟tür. İlk yatırım maliyetleri değerlendirildiğinde, TO membranlar
NF membranlara göre daha ucuzdur. Toplam üretim maliyetlerinde ise, debiye bağlı olarak
% 2 – 5 arası değişen farklılıklar görülmektedir. Debideki artışla birlikte her iki membran
türü arasındaki maliyet farkı düşük seviyelerde artış göstermektedir. 1.000 ppm TÆM
konsantrasyonuna sahip kuyu sularının, toplam maliyetin daha düşük olduğu TO sistemler
ile arıtılmasında ön arıtmanın kum filtreli veya mekanik filtreli olma durumları
karşılaştırılmıştır. 10.000 m³/gün‟den küçük debi için basınçlı, 10.000 m³/gün‟den büyük
debiler için ise betonarme kum filtreler tasarlanmıştır. Yüksek kapasiteli sistemlerde
betonarme kum filtre ile ön arıtma yapılması maliyet açısından % 10-15 daha avantajlı
olmaktadır. 200, 300 ve 400 ppm TÆM konsantrasyonları içeren çıkış sularının elde
edilmesi durumlarına göre debiye bağlı işletme maliyeti değerleri karşılaştırılmıştır. Buna
göre, çıkış suyunda iletkenlik değeri arttıkça işletme maliyetlerinin düştüğü görülmektedir.
1.000 ppm TÆM konsantrasyonuna sahip kuyu sularının arıtımında derin kuyu pompalı ve
pompasız sistemlerin işletme maliyeti arasında 1.000 m³/gün debi için % 70 ve 100.000
m³/gün debi için ise % 35 fark olduğu tespit edilmiştir. İlk yatırım maliyetinde bu fark % 7
– 10 arasında değişmektedir. 5.000 m³/gün debi için derin kuyu pompalı işletme maliyeti
0,085 $/m³ iken, derin kuyu pompasız sistemlerde 0,069 $/m³‟tür. Kuyu sularının ters
osmoz yöntemiyle arıtılmasında kuyuların derinliğine bağlı olarak da işletme ve ilk yatırım
maliyetleri arasında büyük farklılıklar görülmektedir.
Yüzeysel su kaynakları ters osmoz yöntemiyle arıtılırken konvansiyonel ön arıtma
sistemleri kullanılması durumunda bütün bulanık değerlerinde (5, 10 ve 15 NTU) en
düşük kapasite deki (1000 m³/ gün) sistemin, en yüksek kapasitedeki (300000 m³/gün)
sisteme oranla işletme maliyetinin % 30, ilk yatırım maliyetinin % 40 daha pahalı olduğu
görülmüştür. Ön arıtmada UF kullanılması, konvansiyonel ön arıtma yöntemlerinin
kullanılmasına göre toplam üretim maliyetini % 30 civarında artırmaktadır. Özellikle ham
su kalitesinin kötü olduğu durumlarda membran tıkanma riskini minimuma indirgemek
için konvansiyonel sistemlere göre çok daha güvenilir olan UF prosesleri tercih edilebilir.
Yüzeysel suların ters osmozla sistemiyle arıtımının işletme maliyetleri nanofiltrasyon
sistemiyle bütün bulanıklık değerlerinde hemen hemen aynı olduğu belirlenmiştir.
Deniz suyu arıtımının maliyeti incelendiğinde, ters osmoz sistemiyle en yüksek su üretim
maliyetleri, en yüksek tuzluluğa sahip olan Akdeniz‟dedir. Bütün deniz suyu arıtım
proseslerinde yüksek basınç pompasının kapasitesi sınırlayıcı etken olmuştur. 10000
m³/gün‟den büyük kapasitelerde sistem tek ünite halinde tasarlanamamaktadır. Bundan
dolayı, birim su maliyetlerinin bu kapasiteden sonra düşmediği görülmüştür (Şekil 1).
Ayrıca, Akdeniz‟in arıtılmasının işletme maliyeti, Karadeniz‟e göre % 56 daha pahalı
olmaktadır.
Membran Teknolojileri ve Uygulamaları Sempozyumu 2 – 3 Kasım 2009
11
İşletme maliyetlerinin oranlarına bakıldığında, enerji maliyet oranı ön plana çıkmaktadır.
Tuzluluk arttıkça, enerjinin işletme maliyeti içerisindeki oranı da artmaktadır (Şekil 2.).
Enerji tüketiminden sonra gelen en önemli maliyetler, membran yenileme ve kimyasal
tüketim maliyetleridir.
Şekil 1. Deniz suyu arıtımının maliyeti
Şekil 2. İşletme maliyetlerinin dağılımı
Kaynaklar
Arı, PH. (2009) Türkiye‟de içme suyu amaçlı büyük kapasiteli membran sistemlerinin
maliyet analizi, İTÜ Fen Bilimleri Enstitüsü Yüksek Lisans Tezi, İstanbul.
0,00
0,10
0,20
0,30
0,40
0,50
0,60
0,70
0 50.000 100.000 150.000 200.000 250.000 300.000
AKDENİZ
MARMARA
KARADENİZ
Kapasite (m3/gün)
Top
lam
üre
tim
mal
iyet
i($
/m3)
77%
11%
2%10%
Enerji
Kimyasal
Kartuş Yenileme
Membran Yenileme
AKDENİZ Ters Osmoz Sistemi İşletme Maliyeti5000 m3/gün - 11,7 l/m2/sa Akı
Membran Teknolojileri ve Uygulamaları Sempozyumu 2 – 3 Kasım 2009
12
Membran Teknolojileri ve Uygulamaları Sempozyumu 2 – 3 Kasım 2009
13
Büyük Ölçekli Şehir İçme Suyu Temininde Membran
Teknolojileri Uygulamaları (Kırıkkale, Bafra Ve Bala
(Kesikköprü)İçme Suyu Arıtma Tesisleri)
Mahmut Paputçua, Birdal Bozdağ
b, Seda Demir
c, Coşar Aydın
d
aKimya Yüksek Mühendisi (Genel Müdür - MPE)
bÆevre Mühendisi (Proje Koordinatörü - MPE)
cÆevre Mühendisi (Proje - Dizayn Yöneticisi - MPE)
dÆevre Mühendisi (Kırıkkale UF-RO Tesisi İşletme Müdürü - MPE)
Sunumumuzda Kırıkkale, Bafra (Samsun) ve Bala‟da (Kesikköprü) uygulanan Membran
Teknolojili içme suyu arıtma tesislerinin ;
- hamsu karakterizasyonu,
- dizayn parametreleri,
- proses tanıtımı,
- işletme süreçleri
gibi konular hakkında bilgiler sunulacaktır.
1. Kırıkkale (Grup) İçme Suyu Arıtma Tesisi Tanıtımı
Kırıkkale (Grup) İçme Suyu Arıtma Tesisi, Kırıkkale‟nin 15 km güneydoğusunda
Hasandede Kasabası civarında 20 hektar alan üzerinde kurulmuş olup Kırıkkale, Keskin,
Hasandede, Hacılar, Bahşılı, Yahşihan, Æerikli ve Sungurlu(Æorum)‟nun içme, kullanma
ve endüstri suyu ihtiyacını karşılamaktadır.
Tesiste arıtılan ham su, Kapulukaya Barajı‟ndan Ø1600 mm çapında 2 adet çelik boru
hattı vasıtasıyla cazibe ile arıtma tesisine getirilmektedir.
2001 yılında kurulan Mevcut (ESKİ) Su Arıtma Tesisi ana hatları ile aşağıdaki
kısımlardan oluşmaktadır.
1. Giriş ve havalandırma yapısı (Alanı=850m² , Hacmi=1500m³, 2 m serbest düşü, 4
basamak)
2. Durultucu ünitesi
3. Filtre Ünitesi (Alanı=3473m² , Hacmi=6500m³, 28 adet filtre)
4. Kimya ünitesi
5. Klorlama ünitesi
6. Geri yıkama ünitesi
7. Temiz su tankı (22.000 m3)
8. Terfi ünitesi
MPE MÜHENDİSLİK tarafından, mevcut tesisin Filtre Ünitesi çıkışından itibaren yeni
kurulan İleri Su Arıtma Sisteminin ürün suyu kapasitesi 1.050 lt/sn (90.720 m3/gün)
olup tesisin ana kademeleri şunlardır :
- Ön Arıtma (Havalandırma - Filtrasyon)
- Ultrafiltrasyon (UF)
- Ters Ozmoz (Reverse Osmosis)
Membran Teknolojileri ve Uygulamaları Sempozyumu 2 – 3 Kasım 2009
14
- Son Arıtma (Remineralizasyon)
Eski tesis revize edilerek ön arıtma yapması sağlanmıştır. Bu tesiste fiziki bir arıtma
gerçekleştirilmektedir.
Eski tesisin girişindeki Kaskat Havalandırma ünitesinde tabii olarak havalandırılan ham
sudaki oksitlenebilir organik bileşikler giderilmekte ve ham suya ön klorlama
yapılmaktadır. Bunun devamında ham su, Durultucu Ünitesinde herhangi bir muameleye
uğramadan Kum Filtre Ünitesine geçmektedir. Burada kaba partiküller süzülmekte ve bu
ünite çıkışından itibaren ham su yeni kurulan ünitelere alınmaktadır.
Buradan alınan su Ters Ozmoz tesisinin daha uzun ömürlü ve sıhhatli çalışmasına
sağlayacak olan Ultrafiltrasyon ünitesine verilmektedir. Ultrafiltrasyon ünitesi, eski
tesisten geçebilen ve çapları 0,01 mikrona kadar olan partikülleri tutmaktadır. Bu sayede
sudaki bulanıklık, SDI ( gizli bulanıklık) bakteri, virüs, mikro organizmalar, kolloid
maddeleri, askıdaki maddeleri, v.b. maddeler giderilmektedir.
Bu durum Ters Ozmoz ünitesinin yüksek verimlilikle çalışmasına yardımcı olduğu gibi
aynı zamanda Ters Ozmoz membranlarının daha uzun ömürlü çalışmasına da fayda
sağlamaktadır.
Ultrafiltrasyon ünitesi 800 m2 alana sahip bina içerisinde 960 adet membrandan
oluşmaktadır. Burada ikinci ön arıtmadan geçen su 3.000.m3‟lük besleme deposuna
alınmaktadır. Besleme deposundan 3 adet 1890m3/saat su verebilen alçak basınç pompaları
ile alınan su, 5 adet jumbo tip kartuş filtrede bulunan 75 adet kartuş filtrelere verilmekte ve
Ters Ozmoz öncesi üçüncü ön arıtma yapılmaktadır.
Kartuş filtrelerden geçen su 5 adet yüksek basınç pompası ile toplam 90.720 m3 /gün
kapasiteli 5 üniteden oluşan ve 800 adet vessel içerisinde 4800 adet membrandan oluşan
Ters Ozmoz ünitesine verilmektedir.
Ters Ozmoz ünitesi membranlarının gözenek aralıkları 0,0001mikrondan daha küçüktür.
Bu gözenek aralığında bir ve iki değerlikli iyonlar tutulmakta, su içerdiği kirleticilerden
arınarak geçebilmektedir. Bu sistemde, Æözünmüş İyonlar (Sülfat, Klorür vs), Ağır
Metaller, Sertlik, Tat, Koku ve diğer kirleticiler tam olarak arıtılmakta hiçbir kirletici
madde Ters Ozmoz membranlarından geçememektedir.
Ters Ozmoz tesisinden geçen suyun korozotifliğini almak için Ters Ozmoz çıkışında son
arıtmaya tabi tutulan suya, karbondioksit ve kalsiyum oksit mineralleri eklenmektedir. Bu
şekilde son arıtma yapılan su şehre verilmektedir.
Tesisten çıkan konsantre atıksular (yaklaşık 16-18 bin m3/gün) Su Kirliliği Kontrolü
Yönetmeliği – Tablo 20.7‟de (Su Yumuşatma, Demineralizasyon ve Rejenerasyon, Aktif
Karbon Yıkama ve Rejenerasyon Tesisleri) belirtilen limitlerin çok altında olarak nehre
verilmektedir.
2.Bafra (Samsun) İçme Suyu Arıtma Tesisi Tanıtımı
Bafra İçme Suyu Arıtma Tesisi, Bafra şehir merkezi ve çevresindeki köy ve kasabaların
içme ve kullanma suyu ihtiyacını karşılamak üzere kurulmuştur. Tesisin ham su
beslemesi Kızılırmak nehri kenarındaki 13 adet derin kuyudan sağlanmaktadır.
Tesisin ürün suyu kapasitesi 460 lt/sn (39.744 m3/gün) „dir. Tesis aşağıdaki ana
kademelerden oluşmaktadır;
- Ön Arıtma (Havalandırma-Æökeltme-Filtrasyon)
- Ultrafiltrasyon (UF)
- Ters Ozmoz (Reverse Osmosis)
- Son Arıtma (Remineralizasyon)
Membran Teknolojileri ve Uygulamaları Sempozyumu 2 – 3 Kasım 2009
15
Bafra‟da kurulu bulunan mevcut arıtma sistemi Kızılırmak suyunun başlıca problemi olan
Sülfat, Klorür, Sertlik ve zaman zaman görülen ağır metalleri arıtmaya uygun değildir.
Mevcut üniteler rehabilite edilerek ön arıtma amaçlı kullanılacaktır.
Ham su, Dedeli Köyü Mevkiinde Kızılırmak Nehri yatağında bulunan 13 adet derin
kuyudan temin edilmektedir.
Derin kuyulardan düşey milli pompa ve dalgıç pompalar vasıtası ile çekilen sular ana
kolektörde toplanarak tesise girmektedir. Burada klorlama ünitesi vasıtasıyla içme suyu
klorlanmaktadır. Klorlanan su 4 kademeli seri olarak çalışan giriş havalandırma-karıştırma
ünitesine alınmaktadır. Burada havalandırılan suya koagülant dozlanmakta ve ünite
çıkışında statik mikser vasıtasıyla koagülantın suyla tam karışımı sağlanmaktadır. Daha
sonra 2 adet paralel çalışan çöktürme havuzuna alınmaktadır.
Æöktürme havuzunda çökelen maddeler çamur tahliye sistemi vasıtasıyla çamur rögarına
oradan da çamur kurutma yataklarına iletilmektedir.
Æöktürme havuzundan savaklanan duru su ise filtre besleme tankına alınmakta, buradan
pompalar vasıtasıyla 6 adet yatay multimedya filtreye besleme yapılmaktadır. Filtrelerde
suda bulunan demir, mangan sudan ayrılmaktadır.
Filtre edilmiş su, ULTRAFİLTRASYON ÜNİTESİNE verilmektedir. UF ünitesinde
bulanıklık, SDI (gizli bulanıklık) bakteri, virüs, mikro organizmalar, kolloid maddeleri,
askıdaki maddeleri, v.b. 0,01 mikrondan büyük boyutlarındaki partiküller tutulacaktır.
Aynı zamanda suyun SDI değeri 3‟ün altına indirilerek Ters Ozmoz membranlarının
etkinliği ve kullanım artırılmış olacaktır.
UF ünitesinden çıkan su Ters Ozmoz besleme deposuna (2.500 m3) geçmekte buradan da
besleme pompaları Ters Ozmoz ünitelerine yüksek basınçla iletilmektedir.
Ters Ozmoz sisteminden çıkan su, tesis içinde bulunan 500 m 3 kapasiteli temiz su
deposuna iletilmektedir. Buradan da terfi istasyonundaki pompalar vasıtası ile Fevzi
Æakmak Mah. bulunan 5.000 m3 kapasiteli içme suyu deposuna iletilmektedir.
3.Bala (Kesikköprü) İçme Suyu Arıtma Tesisi Tanıtımı
Bala (Kesikköprü) İçme Suyu Arıtma Tesisi, Bala ve Şereflikoçhisar‟a bağlı 21 köy ve
kasabanın içme ve kullanma suyu ihtiyacını karşılamak üzere kurulmuştur. Tesisin ham
su beslemesi Kızılırmak nehrinden (Kesikköprü Baraj Rezervuarı) sağlanmaktadır.
Tesisin ürün suyu kapasitesi 48,6 lt/sn (4.200 m3/gün) „dir. Tesis aşağıdaki ana
kademelerden oluşmaktadır;
- Su Alma Yapısı
- Mekanik Filtrasyon
- Ultrafiltrasyon (UF)
- Ters Ozmoz (Reverse Osmosis)
- Son Arıtma (Remineralizasyon)
Kurulmakta olan su arıtma sisteminin özet tanıtımı aşağıdadır:
Kızılırmak suyunun başlıca problemi olan Sülfat, Klorür, Sertlik ve zaman zaman görülen
ağır metaller bu projede de en önemli kirleticiler olarak ele alınmaktadır.
Arıtılacak ham su, Tepeköy mevkiinde Kesikköprü Baraj rezervuarı kenarından
alınmaktadır.
Ham suyun karakterini belirleyen başlıca parametreler ve değerleri aşağıdadır:
Baraj rezervuarından su alma yapısındaki dalgıç pompalar vasıtası ile çekilen sular depoya
alınmakta buradan besleme pompaları vasıtasıyla ULTRAFİLTRASYON besleme
deposuna iletilmektedir.
Buradan ULTRAFİLTRASYON ünitesine alınan sudaki Bulanıklık, SDI (gizli bulanıklık),
bakteri, virüs, mikro organizmalar, kolloid maddeleri, askıdaki maddeleri, v.b. 0,01
mikrondan büyük boyutlarındaki partiküller bu ünitede tutulacaktır. Aynı zamanda suyun
Membran Teknolojileri ve Uygulamaları Sempozyumu 2 – 3 Kasım 2009
16
SDI değeri 3‟ün altına indirilerek Ters Ozmoz membranlarının etkinliği ve kullanım
artırılmış olacaktır
UF ünitesinden çıkan ön arıtması yapılmış su Ters Ozmoz besleme deposuna geçmekte
buradan da besleme pompaları Ters Ozmoz ünitelerine yüksek basınçla iletilmektedir.
Ters Ozmoz sisteminden çıkan su, temiz su deposuna iletilmektedir. Buradan da terfi
pompalar vasıtası ile Bolkar tepesinde bulunan dağıtım deposuna iletilmektedir.
Not: Tesislerin Ham Su Değerleri Ve Æıkış Suyu Değerlerine İlişkin Verileri İçeren
Tablolar Oturum Esnasında Katılımcılara Sunulacaktır.
Membran Teknolojileri ve Uygulamaları Sempozyumu 2 – 3 Kasım 2009
17
İndigo Boyama Atıksularının Membran Teknolojisi İle Geri
Kazanımı
Niğmet Uzala, Levent Yılmaz
b, Ülkü Yetiş
c*
a Niğde Üniversitesi, Çevre Mühendisliği Bölümü, 51100, Niğde
b Orta Doğu Teknik Üniversitesi, Kimya Mühendisliği Bölümü, 06531, Ankara
c* Orta Doğu Teknik Üniversitesi, Çevre Mühendisliği Bölümü, 06531, Ankara
E-mail: [email protected]
Günümüzde hızla artan su fiyatları ve deşarj sınırlamaları nedeniyle tekstil endüstrisi gibi
yüksek hacimlerde su tüketimi olan endüstrilerde atıksuların yeniden kullanılması gereği
her geçen gün daha büyük önem kazanmaktadır. Tekstil atıksularının arıtımı ve geri
kazanımında membran teknolojisi suyun ve/veya kimyasalların geri kazanımı
avantajlarından dolayı geleneksel arıtma metotlarına karşı tek alternatif olarak
gözükmektedir. Bu çalışmada, denim üretiminde yaygın olarak uygulanan indigo boyama
sonrası arka yıkama prosesinden çıkan ve yüksek miktarda boya ve tuz içeren atıksuların
yeniden kullanımı hedefi ile membran esaslı bir arıtma süreci geliştirilmesi hedeflenmiştir.
Deneysel çalışmalar; bir indigo boyama prosesinin en çok kirlilik yüküne sahip ilk arka
yıkama teknesi çıkışından alınan, ortalama 1590 mg/L kimyasal oksijen ihtiyacı (KOİ),
4900 Pt-Co renk ve 11,2 mS/cm iletkenlik değerlerine sahip atıksu örnekleri üzerinde
yürütülmüştür. Bu amaçla, bir denim kumaş boyama tesisinden alınan gerçek atıksu
örnekleri ile nanofiltrasyon (NF) ve ters ozmoz(RO) membran testleri gerçekleştirilmiş;
ayrıca, tıkanmayı azaltma ve bu şekilde NF ve RO proseslerin performansını artırma
hedefleri ile ön-arıtım alternatifleri değerlendirilmiştir. Bu alternatifler; tek aşamalı (sonlu)
5 µm mikrofiltrasyon (MF) ve ardışık olarak (sonlu) 5 µm MF ve (çapraz akışlı) 100 kDa
ultrafiltrasyon (UF) uygulanmasıdır. MF deneyleri, sonlu filtrasyon düzeneğinde klasik
vakum filtrasyon sistemi kullanılarak yürütülmüş, toplanan süzüntü pH‟sı 7,2±0,4‟ye
ayarlanarak UF, ve/veya NF ve RO aşamalarına verilmiştir. MF ve UF proseslerinin
performansları KOİ, renk ve iletkenlik giderim verimleri ve permeat akısı açısından
karşılaştırılmıştır. İlk ön arıtım alternatifi olan 5 µm MF sonrası uygulanan NF ile, durağan
koşullarda %93 renk giderimi ve %92 KOİ giderimi elde edilmiş ve permeat akısı 31
L/m2h olarak ölçülmüştür. Ön arıtımın performansını artırmak amacıyla 5 µm MF
ardından, 100 kDa UF uygulandığında, NF performansı, %96 renk ve %87 KOİ giderimi
olarak gerçekleşmiş, permeat akısı da 37 L/m2h olarak ölçülmüştür. Bu sonuçlar; 5 µm MF
ardından 100 kDa UF eklenmesinin, arıtma verimi açısınan ciddi bir iyileştirme
sağlamadığını göstermiştir. Bu nedenle, izleyen NF ve RO testleri, 100 kDa UF
kullanılmadan yalnızca 5 µm MF ön filtrasyon ile yürütülmüştür.
Ön arıtım deneylerinin ardından, üç farklı NF (NF 270, NF 90, Dow Filmtec, ABD ve NF
99, Alfa Laval, Danimarka) ve iki farklı RO (HR 98 PP ve CA 995 PE, Alfa Laval,
Danimarka) membranları, yeniden kullanılabilir su elde etme hedefi ile karşılaştırılmıştır.
Yeniden kullanım su kalite kriteri olarak, pamuklu kumaş boyama sularının yeniden
kullanımına ilişkin olarak Goodman ve Porter (1980) tarafından verilen 220 mg/L KOİ,
2,2 mS/cm iletkenlik ve 30 Pt-Co renk sınır değerleri kullanılmıştır (1). NF ve RO
deneyleri, çapraz akış düzeninde DSS Labstak M20 membran modülü ile
gerçekleştirilmiştir. Deneylerde düz (flat sheet) yapıda net filtrasyon alanı 0,036 m2 olan
Membran Teknolojileri ve Uygulamaları Sempozyumu 2 – 3 Kasım 2009
18
membranlar kullanılmıştır. NF ve RO deneyleri, konsantre ve süzüntü suyu akıntıları
besleme tankına geri döndürülerek (total recycle mode of operation), 5,07 bar
transmembran basıncında ve 0,62 m/s çapraz akış hızında gerçekleştirilmiştir.
Test edilen üç NF ve iki RO membranı için birbirinden çok farklı olmayan ve oldukça
yüksek renk ve KOİ giderim değerleri elde edilmiş, tüm NF ve RO membranları ile
yeniden kullanım sınır değerlerini sağlayan su üretilmiştir (Tablo 1). En yüksek renk ve
KOİ giderimi HR 98 PP membranı için sırasıyla %97 ve %96 olarak, en düşük renk ve
KOİ giderimi ise sırasıyla %91 ve %88 olarak NF 99 membranı için tespit edilmiştir. NF
99 ve NF 270 membranları permeat iletkenlik değerleri; birbirine oldukça yakın, NF 90
membranı ile elde edilenden daha yüksek, sırasıyla 4,9 mS/cm ve 4,3 mS/cm olarak
belirlenmiştir. En düşük ve birbirine yakın permeat iletkenlik değerleri NF 90 ve HR98PP
membranları için sırasıyla 1,0 mS/cm ve 0,9 mS/cm olarak ölçülmüş, bu değerler söz
konusu permeatların yeniden kullanılabilir nitelikte olduğunu göstermiştir.
Tablo 1. NF ve RO membran performanslarının karşılaştırılması
Membran Akı
(L/m2h)
Permeat Kalitesi Toplam Giderim Verimi (%)
KOİ
(mg/L)
Renk
(Pt-Co)
İletkenlik
(mS/cm) KOİ Renk İletkenlik
NF 270 31 87 8 4,3 92 93 60
NF 90 8 67 8 1,0 94 93 91
NF 99 2 113 15 4,9 88 91 55
CA 995 PE 3 115 7 3,2 90 94 71
HR 98 PP 5 46 3 0,9 96 97 92
NF 270+NF 270 54*
39 1 2,8 97 99 74 İkinci aşama için akı değeridir.
Permeat akı değerleri açısından NF ve RO membranları karşılaştırıldığında en yüksek
permeat akı değerinin NF 270 membranı için 31 L/m2h bunu takip eden en yüksek akı
değerinin ise NF 90 membranı için sadece 8 L/m2h olduğu belirlenmiştir. En düşük akı
değeri ise NF 99 membranı için 2 L/m2h olarak ölçülmüştür. Bu değerler, NF 270
membranının, permeat akı değeri açısından alternatif membranlara göre çok üstün
olduğunu açıkça ortaya koymaktadır. Bu bulgular; kümülatif renk, KOİ ve iletkenlik
giderimleri sırasıyla %92, %93, ve %60 olan NF 270 membranının, diğer membranlara
göre üstün bir giderim performansı sağladığını göstermiştir. Ancak, bu membranın permeat
iletkenlik değeri 4,3 mS/cm olup yeniden kullanım kriterini sağlamamaktadır.
Bu nedenle, bir sonraki aşama olarak, NF 270 membranından atıksuyun iki kez geçirilmesi
alternatifi denemiş ve Tablo 1‟de görüldüğü üzere yeniden kullanım kriteri tam olarak
sağlanamamakla birlikte, permeat iletkenlik değerinde bir miktar iyileşme sağlanmıştır. Bu
durum, NF 270 membranının söz konusu atıksuların geri kazanımında en uygun alternatif
olduğunu göstermiştir. Elde edilen suyun, en son yıkama teknesi için olmasa dahi, daha
önceki yıkama teknelerinde kullanılabileceği düşünülmüştür.
Æalışmanın son kısmında atıksu pH ve kirlilik yükündeki değişikliklerin, NF 270
membranının performansına etkisini incelemek amacıyla ek çalışmalar gerçekleştirilmiştir.
Bu aşamada pH 7,2±0,4 ve 9,7±0,2 alternatifleri değerlendirilmiştir. Her iki pH değerinde
de benzer KOİ ve renk giderim verimleri elde edilmekle birlikte, atıksu pH değerinin
9,7±0,2 olduğu koşulda, 7,2±0,4‟ye göre daha düşük permeat iletkenlik değerine (2,9
mS/cm) ulaşılmıştır. Ancak bu pH değerinde de iletkenlik parametresi açısından yeniden
kullanım kriteri sağlanamamıştır.
Membran Teknolojileri ve Uygulamaları Sempozyumu 2 – 3 Kasım 2009
19
İndigo boyama atıksularının kompozisyonunun değişken niteliği göz önünde bulundurularak, ilk yıkama teknesi suyu için elde edilen NF deney sonuçlarının, genel olarak indigo boyama yıkama sularının arıtımında kullanılabilirliğini göstermek amacıyla daha az konsantre olan atıksu örnekleri ile de deneyler gerçekleştirilmiştir. Daha önceki deneylerde en konsantre atıksu için belirlenen 5 µm MF sonrası NF (NF 270 ile) arıtımının performansı, tüm arka yıkama tekneleri atıksularının karışımından oluşan daha az kirlilik yüküne sahip kompozit atıksu için de denenmiştir. Burada beklenildiği üzere NF permeat iletkenlik değeri, konsantre olan atıksu için kompozit atıksuya göre daha yüksek olarak tespit edilmiştir (Tablo 2). Toplam giderim verimleri açısından bakıldığında çok büyük bir farklılık gözlenmemiştir.
Tablo 2. NF 270 membranı performansının kompozit atıksu ve ilk yıkama teknesi atıksuyu
arıtımında karşılaştırılması
Akı
(L/m2h)
Permeat Kalitesi Toplam Giderim Verimi (%)
KOİ
(mg/L)
Renk
(Pt-Co)
İletkenlik
(mS/cm)
KOİ
(mg/L)
Renk
(Pt-Co)
İletkenlik
İlk yıkama
teknesi
atıksuyu
31 87 8 4,3 92 93 60
Kompozit
atıksu 40 40 3 3,5 93 98 51
Permeat akıları açısından sonuçlar değerlendirildiğinde de, kirlilik yükü arttığında ölçülen akı
değerinin kirlilik yükü azalan suyun akı değerinden %23 daha düşük olduğu tespit edilmiştir.
Geliştirilen proses zincirinin (5µm MF + NF 270) seyreltik indigo boyama atıksuyu için de test
edildiğinde, bu sürecin benzer performans gösterdiği ve indigo boyama atıksularının yeniden
kullanımını sağlayan bir arıtma süreci olduğu bulunmuştur.
Kaynaklar
1. Goodman G, A, and Porter J, J, (1980) “Water quality requirements for reuse in textile
dyeing processes”, American Dyestuff Reporter, Vol. 69, pp. 33-37
Membran Teknolojileri ve Uygulamaları Sempozyumu 2 – 3 Kasım 2009
20
Membran Teknolojileri ve Uygulamaları Sempozyumu 2 – 3 Kasım 2009
21
Tekstil Boyama Atıksularından Su Ve Tuz Geri Kazanımında
Farklı Membran Proseslerin Kullanımı
Coşkun Aydıner*,†, Yasemin Kaya
‡, Z.Beril Gönder
‡, İlda Vergili
‡
† Gebze Yüksek Teknoloji Enstitüsü, Çevre Mühendisliği Bölümü, Gebze, 41400, Kocaeli
‡ Ġstanbul Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Çevre Mühendisliği Bölümü, Avcılar, 34320, Ġstanbul
[email protected]*,†, [email protected]
‡
İleri su ve atıksu arıtım sistemleri grubunda yer alan membran prosesler; teknolojik olarak
istenilen çıkış suyu kalitesini sağlayabilmekte, farklı mahiyetlerdeki ayırma problemlerine
getirdikleri yenilikçi çözümler ile son yıllarda geniş bir kullanım alanı oluşturmaktadırlar.
Uygulama alanlarının başında da, endüstriyel proses atıksularının değerlendirilmesi
gelmektedir. Endüstriyel atıksuların geri kazanımı ve yeniden kullanımı, bir yandan
arıtılmış atıksuların proseste veya farklı su kullanım alanlarında yeniden kullanılmasını,
diğer yandan da sudaki değerli atık malzemelerin sudan geri kazanılarak ekonomiye
yeniden kazandırılmasını esas almaktadır. Bu tür atık değerlendirme uygulamalarının
yaygın olarak amaçlandığı sektörlerin başında da tekstil endüstrisi gelmektedir.
Türkiye‟de tekstil endüstrisi, Haziran 2009 itibariyle 8.1 milyar dolarlık ihracat
büyüklüğüne sahip öncü sektörlerden biri konumundadır [1]. Sektörde yüksek miktarlarda
su sarfiyatı söz konusu olup, üretim faaliyetlerine göre büyük hacimlerde ve farklı
karakteristiklere sahip çeşitli atıksular üretilmektedir. Literatürde tekstil endüstrisi
atıksularının membran prosesler ile arıtılması üzerine birçok çalışma bulunmasına karşın
bu proseslerle geri kazanım üzerine yapılmış çalışma sayısı göreceli olarak çok daha azdır
[2, 3]. Tekstil endüstrisinde geri kazanım uygulamaları dikkate alındığında, boyama
prosesi, diğer proseslere nazaran daha ön plana çıkmaktadır. Fazla miktarlarda su
tüketimine sahip bu proseste, kaliteli bir boyama işlemi için yüksek miktarlarda proses
kimyasallarına da ihtiyaç duyulmaktadır. Bu sebeplerle tekstil boyama banyosu atıksuları,
geri kazanma ve yeniden kullanma esasları çerçevesinde su ve değerli atık malzeme içeriği
bakımından önemli bir potansiyele sahip bulunmaktadır. Boyamada kullanılan hidrolize
boya ile birlikte tuz, soda, asitler, iyon tutucu ve kırık önleyici gibi yardımcı kimyasallar
da ihtiva eden bu sular, oldukça yüksek seviyelerde renk ve kısmen yüksek seviyelerde
organik kirlilik içermektedir. Bu bakımdan tekstil boyama atıksuları, membran proseslerin
kullanıldığı endüstriyel geri kazanım amaçlı uygulamalar için ideal bir tercih alanı
oluşturmaktadır.
Bu çalışmanın amacı, bir tekstil endüstrisine ait boya banyosu atıksuyunun tekli ve farklı
kombinasyonlarda membran prosesler ile arıtılabilirliğini araştırmak, proses
performanslarını belirlemek ve akı azalmalarını tespit etmek suretiyle arıtım
alternatiflerinin verimliliğini ortaya koymaktır. Bunun neticesinde de, arıtılmış atıksuyun
ve içerdiği tuzun geri kazanılarak boya banyosunda yeniden kullanılabilme imkânlarını
değerlendirmektir.
Deneysel çalışmalar, mikrofiltrasyon (MF), ultrafiltrasyon (UF), nanofiltrasyon(NF) ve
ters osmoz (RO) proseslerinin ayrı ayrı uygulanabildiği, laboratuvar ölçekli membran
sistemi (Osmota) kullanılarak gerçekleştirilmiştir. Membran modül 250 mm 98 mm 24
mm boyutlarındaki paslanmaz çelikten yapılmış iki simetrik kapaktan oluşmakta olup bu
kapaklar içerisine yerleştirilen membran plaka 200 mm 40 mm en kesitlidir. 10 litre su
Membran Teknolojileri ve Uygulamaları Sempozyumu 2 – 3 Kasım 2009
22
kapasitesine sahip sistem, üç fazlı yüksek akım pompası ile donatılmış olup, 64 bar‟a kadar
basınç altında çalışabilmektedir. Deneyler, UF, NF ve RO membranlar kullanılarak çapraz
akış düzeninde ve süzüntü ayrı bir kapta toplanırken konsantrenin besleme tankına geri
devir ettirilerek beslemenin zamanla konsantre edildiği konsantrasyon modunda
gerçekleştirilmiştir. UF ve NF membranlar hidrofilik polietersülfon malzemeden yapılmış
olup; UF membranı olarak FM UP005 (MWCO: 5000 Da), NF membranları olarak ise FM
NP010 (MWCO: 1000 Da) ve FM NP030 (MWCO: 400 Da) kullanılmıştır. RO deneyleri,
ince film kompozit RO membranı (MWCO: 300 Da) ile yürütülmüştür.
Deneylerin tamamında, filtrasyon süresi, sıcaklık ve çapraz akış hızı değerleri sırasıyla 120
dk, 25 0C ve 3 L/dk değerlerinde sabit tutularak çalışmalar gerçekleştirilmiştir. Æalışmalar,
3 adet tekli ve 3 adet kombine uygulamalı olmak üzere 6 farklı seçenek üzerinden
yürütülmüştür. Bunlar; tekli prosesler olarak UF, NF1 (FM NP010 membranı) ve NF2 (FM
NP030 membranı), kombine prosesler olarak ise (I) UF+NF2, (II) NF1+RO, (III)
UF+NF2+RO uygulamalarıdır. UF, NF ve RO prosesleri sırasıyla, 8, 12 ve 40 bar‟lık
membran geçiş basıncı altında çalıştırılmıştır. Besleme hacmi ve VRF (hacim azaltma
faktörü) değerleri, tekli UF ve NF uygulamalarında 5 L ve 5 olarak sabit değerlerde
uygulanmıştır. Kombine uygulamalarda bu değerler I., II. ve III. kombineler için sırasıyla,
4 L ve 2.5, 4 L ve 1.75; 2.4 L ve 1.5 olarak gerçekleşmiştir.
Æalıştırıldıkları geçiş basıncı değerlerinde membranların temiz su akıları, ayrı deneysel
çalışmalar ile belirlenmiştir. Temiz su akısı FM UP005 için 244, FM NP010 için 137, FM
NP030 için 32 ve RO membranı için 85 L/m2sa olarak tespit edilmiştir. Deneylerde
kullanılan atıksular, tekstil sektöründe faaliyet gösteren bir işletmedeki pamuklu kumaş
boyama prosesi çıkış hattından alınmış ve karakterize edilmiştir (pH=10.8, KOİ=2700
mg/L, Cl=18000 mg/L, iletkenlik=56.2 mS/cm, alkalinite=18000 mg/L, renk (436
nm‟de)=480 m1
).
Tek adımlı ve kombine uygulamalı membran proseslerin performansları, her bir izlenen
arıtılmış su kalite parametresi için her bir membran proses çıkışındaki değerler üzerinden
belirlenmiş; değerlendirmeler, giderme verimleri ve akı kayıpları üzerinden yapılmıştır.
Membranların temiz su akısı değerlerinden hareketle, deney sonundaki akı azalma
yüzdeleri belirlenmiştir. Deneylerin sonundaki kirlenmiş membranlardan tekrardan saf su
geçirilerek, membranlarda meydana gelen akı kayıplarının, kirlenmeden ve konsantrasyon
polarizasyonundan kaynaklanan kısımları hesaplanmıştır. Sonuç olarak, membranlar ve
kombinasyonları için elde edilen farklı performanslar dikkate alınarak, arıtılmış atıksuyun
ve tuzun geri kazanım ve proseste yeniden kullanım imkânları değerlendirilmiştir.
UF ile tek adımda gerçekleştirilen atıksu arıtım uygulamasında, KOİ giderimi % 14.8 gibi
düşük bir değerde kalmış, buna karşın % 99.3 gibi yüksek bir renk giderim verimine
ulaşılmıştır. Alkalinitede % 41.1‟lik giderim elde edilmişken, iletkenlik parametresinde
verim % 4.7‟de kalmıştır. Cl parametresinde % 2.7‟lik negatif bir giderme verimi
görülmüştür. Proseste temiz su akısına kıyasla, % 84.6 akı kaybı meydana geldiği ve
toplam kaybın kirlenmeden ve konsantrasyon polarizasyonundan kaynaklanan kısımlarının
sırasıyla, % 59.4 ve 25.2 olduğu tespit edilmiştir.
1000 Da MWCO değerine sahip NF membranı (FM NP010) ile tek adımda gerçekleştirilen
arıtım çalışmasında, KOİ ve renk giderimlerinin sırasıyla % 64.8 ve 99.6‟ya çıktığı
belirlenmiştir. Alkalinite giderimi % 60 elde edilmiş iken hiç Cl giderimi sağlanamamış,
iletkenlikteki azalma ise ancak % 8‟de kalmıştır. Sırasıyla % 37.2 ve 34.3‟lük kirlenme ve
konsantrasyon polarizasyonu kaynaklı akı kayıpları ile proses süresi sonunda toplamda %
71.5‟lik bir akı kaybı oluştuğu tespit edilmiştir.
400 Da MWCO değerine sahip NF membranı (FM NP030) ile yapılan çalışmada ise,
membrandan atıksu geçirilmeye başlanmasından yaklaşık 10 dakika sonra akı ciddi
seviyelerde azalmış ve sonrasında membranın tıkandığı gözlemlenmiştir. Bu sonuç, ön
Membran Teknolojileri ve Uygulamaları Sempozyumu 2 – 3 Kasım 2009
23
arıtım uygulanmaksızın atıksuyun doğrudan FM NP030 ile filtre edilmesinin uygun
olmadığını göstermektedir. Tek adımlı uygulamalarda, süzüntüde yüksek tuz miktarı elde
edilebildiği tespit edilmiş ve yüksek renk gideriminin sağlandığı belirlenmiştir. Ancak
yüksek KOİ giderimine ulaşılamamıştır.
I. arıtım kombinasyonunda (UF+NF2), FM UP005 membranından elde edilen süzüntünün
FM NP030‟dan geçirilmesiyle KOİ ve renk giderimleri sırasıyla % 78.3 (toplamda % 81.5)
ve % 20.0 (toplamda % 99.5) olarak elde edilmiştir. Alkalinitede % 48.1 (toplamda %
69.4) ve iletkenlikte % 7.9 (toplamda % 12.3) giderim verimleri saptanmıştır. Bu
kombinasyonda en dikkat çekici sonuç, tekli proseslere nazaran arttırılmış KOİ gideriminin
yanı sıra % 8 ile düşük klorür giderim verimi olmuştur. Proseste % 48.3 toplam akı kaybı
meydana gelmiş olup, bunun % 18.8‟i kirlenmeden ve % 29.5‟i konsantrasyon
polarizasyonundan kaynaklanmıştır.
II. arıtım kombinasyonunda (NF1+RO), NF membranından elde edilen süzüntünün RO
membranından geçirilmesiyle KOİ ve renk giderimleri sırasıyla % 97.9 (toplamda % 99.3)
ve % 100 olarak elde edilmiştir. Alkalinite ve iletkenlik için sırasıyla % 90.3 ve 85.2
(toplamda % 96.1 ve 86.4) giderim gözlenmiştir. Bu kombinasyon çıkışında renk tamamen
gideriliyor ve KOİ 20 mg/L‟ye düşürülebiliyor olmasına karşılık, Cl gideriminin % 87.2
değerine yükseldiği görülmüştür. % 95.3‟lük toplam akı kaybının % 23.5‟inin
kirlenmeden, % 71.7‟sinin ise konsantrasyon polarizasyonundan kaynaklandığı tespit
edilmiştir.
III. arıtım kombinasyonunda (UF+NF2+RO), FM UP005+ FM NP030 membranından elde
edilen süzüntünün RO‟dan geçirilmesi suretiyle >% 98 (toplamda >% 99.6) KOİ ve %
100‟lük renk giderimleri sağlanmıştır. Proseste % 93.6, 91.2 ve 92.9 (toplamda % 98.1,
92.3 ve 93.3)‟luk, sırasıyla toplam alkalinite, iletkenlik ve Cl giderim verimleri
gözlenmiştir. Son adım olarak RO uygulaması içeren diğer kombinasyondaki gibi bu
kombinasyonun çıkışında da renk tamamıyla giderilmiştir. Farklı olarak bu kombinasyonda
daha iyi giderim verimi ile KOİ, 10 mg/L değerinin altına indirilmiştir. Proseste % 85.7
toplam akı kaybı meydana gelmiş, bunun % 15.3‟ünün kirlenmeden ve % 70.4‟ünün ise
konsantrasyon polarizasyonundan kaynaklandığı tespit edilmiştir.
Tek adımlı membran prosesler (UF ve NF) ile tekstil boyama atıksularının arıtımında,
suyun yeniden kullanımına imkân verecek düzeyde renk giderimi sağlanmış ve yüksek
miktarlarda tuz miktarının süzüntüden doğrudan geri kazanılabileceği görülmüştür. Ancak,
yeniden kullanılacak proses suyundaki KOİ değerinin boyama kalitesini bozmayacak kadar
düşük olması gereği ve tekli uygulamalarla yüksek KOİ giderimi sağlanamamış olduğu
hususları dikkate alındığında; tek adımlı membran proses uygulamaları ile tekstil
atıksularından su ve tuz geri kazanımının, tam anlamıyla teknolojik olarak uygulanabilir
olacağını söylemek pek mümkün gözükmemektedir.
RO içermeyen kombinasyonda, % 99‟un üzerinde elde edilmiş renk giderimine karşılık
arzu edilir düzeyde KOİ giderimi sağlanamamıştır. Buna karşılık arıtılmış sudaki yüksek
tuz miktarı dikkat çekici bir sonuç ortaya koymuştur. Buna göre, UF ve NF‟ten oluşacak
kombinasyonların yanı sıra, sadece NF proseslerinin kombine olarak kullanılacağı arıtım
alternatifleri ile gerçekleştirilecek arıtım uygulamaları üzerinde detaylıca çalışılmasının
yerinde olacağı düşünülmektedir. Böylece tüm membran alternatiflerinin ışığında, en
yüksek fayda ve en düşük maliyet ile geri kazanıma yönelik uygulanabilecek proses ya da
prosesler arasında RO içeren ve içermeyen kombine uygulamalardan hangilerinin ne
seviyelerde daha ekonomik veya uygulanabilir olabileceğinin tespiti mümkün olabilecektir.
RO içeren kombinasyonlarda, % 99‟un üzerinde KOİ ve tamamıyla renk giderimleri
sağlanmış, proseste yeniden kullanılabilir kalitede arıtılmış atıksu elde edilmiştir. Ancak bu
sudaki tuz içeriği, besleme atıksuyundaki miktara göre çok düşük olup, tuzun geri
kazanılan su ile proseste yeniden kullanımına imkan sağlayacak bir düzeyde
bulunmamaktadır. Buna karşılık, konsantre edilen çözeltinin buharlaştırma havuzlarına
Membran Teknolojileri ve Uygulamaları Sempozyumu 2 – 3 Kasım 2009
24
verilerek içerdikleri tuzun bu suretle dolaylı bir geri kazanıma tabi tutulması ve ekonomiye
kazandırılması mümkün olabilir [4]. Buna göre proses kombinasyonları için yapılacak
ekonomik değerlendirmelerde, tuz için sadece süzüntüden değil aynı zamanda
konsantreden tuz geri kazanım alternatiflerinin de bu hesaba dahil edilmesi gerekecektir.
Boya banyosu atıksularının tekli ve kombine uygulamalarla arıtımında, konsantrasyon
polarizasyon direncine dayalı kirlenme etkisinin prosesteki toplam membran kirlenmesi
veya akı azalması içerisindeki payının, membran gözenek boyutunun azalması ile arttığı
tespit edilmiştir. Buna göre, özellikle son adımda uygulanacak membran proseste,
konsantrasyon polarizasyon tabakası oluşumunu önleyici veya bu tabakanın etkisini
azaltıcı (çapraz akış hızının arttırılması, türbülans oluşturucular yerleştirilmesi, akım
kararsızlıklarının oluşturulması, ses dalgaları ve manyetik alan uygulamaları ile membran
yükünün kimyasal işlemlerle değiştirilmesi gibi) işletme tedbirlerinin alınması suretiyle
proseste daha yüksek miktarda su geri kazanımı sağlanabileceği sonucuna varılmıştır.
Bunun yanı sıra, sudaki düşük moleküler ağırlıklı organiklerin varlığı da dikkate
alındığında, etkili KOİ veya çözünmüş organik gideriminin sağlanabileceği hibrit membran
proses uygulamaları ile suyun ve tuzun daha düşük maliyetlerle geri kazanılabileceği
ihtimali üzerinde de durulması önerilir.
Kaynaklar
1. TÜTSİS (Türkiye Tekstil Sanayi İşverenleri Sendikası). Ayın konusu: ekonomideki
tarihi küçülme yerini umutlu bekleyişe bıraktı. Tekstil ĠĢveren Dergisi. Ağustos 2009, 353:
1215.
2. CAPAR, G., YILMAZ, L., YETIS, U. Reclamation of acid dye bath wastewater: Effect
of pH on nanofiltration performance, J. Membr. Sci. 2006, 281: 560–569.
3. KOYUNCU, I. Direct filtration of Procion dye bath wastewaters by nanofiltration
membranes: flux and removal characteristics, J. Chem. Technol. Biotechnol. 2003, 78: 1219–
1224.
4. JEPPESEN, T., SHU, L., KEIR, G., JEGATHEESAN, V., Metal recovery from reverse
osmosis concentrate, J. Clean. Prod. 2009, 17: 703–707.
Membran Teknolojileri ve Uygulamaları Sempozyumu 2 – 3 Kasım 2009
25
Tekstil Endüstrisinde Farklı Proses Atıksularının Arıtımında
ve Geri Kazanılmasında Membran Uygulamaları
Hacer Arslan1, Hale Özgün
1, Mehmet Çakmakçı
2, İsmail Koyuncu
1
1 Ġstanbul Teknik Üniversitesi, Çevre Mühendisliği Bölümü, Maslak, 34469, Ġstanbul.
E-posta: [email protected]; [email protected]; [email protected]
2 Zonguldak Karaelmas Üniversitesi, Çevre Mühendisliği Bölümü, Ġncivez, 67100, Zonguldak. E-posta:
Tekstil endüstrisi özellikle istihdam ve ihracat göz önüne alındığında Türkiye için çok
önemli bir sektördür. Tekstil endüstrisinde çok farklı üretim prosesleri olması sebebiyle
oluşan birim atıksu miktarları, atıksuda bulunan kirletici tür ve konsantrasyonları da
farklılık göstermektedir. Tekstil endüstrisi atıksuları kompleks yapılarının yanısıra yüksek
hacimleri ile de problem yaratmaktadır.
Su tüketimi açısından ilk sıralarda yer alan bu endüstri dünyanın giderek azalan su
kaynaklarının korunması amacıyla son yıllarda hız kazanan atıksu geri kazanımı
çalışmalarına en fazla konu olan endüstrilerden birisi olmuştur. Tekstil endüstrisinde
değişken yapı ve hacimlerde atıksu üretilmesi arıtma yöntemlerinin seçimini zorlaştırmakta
ve her üretim tesisinin ayrı bir örnek olarak ele alınmasını zorunlu kılmaktadır. Tekstil
endüstrisi atıksularının arıtımında kullanılan konvansiyonel yöntemler arasında, biyolojik
arıtma, fiziko-kimyasal prosesler, adsorbsiyon ve kimyasal oksidasyon yer almaktadır. En
yaygın olarak kullanılan biyolojik arıtmada genellikle boyaların aromatik yapıları ve
toksisiteleri nedeniyle etkin bir renk giderimi sağlanamamaktadır. Fiziko-kimyasal
proseslerde yüksek kimyasal dozlarında çalışılması ve büyük miktarlarda çamur üretimi,
adsorbsiyonda sınırlı kapasitede çalışılması, kimyasal oksidasyonda ise toksik ara ürünlerin
oluşması bu yöntemlerin uygulanmasındaki başlıca engellerdir.
Günümüzde mevcut yöntemlerin etkin bir arıtma sağlayamaması ve deşarj standartlarının
giderek sıkılaşması nedeniyle ozonlama, fotokataliz ve membran prosesler gibi ileri arıtma
yöntemlerine de ihtiyaç duyulmaktadır. Membran prosesler, atıksuda bulunan değerli
maddelerin ve suyun geri kazanımı söz konusu olduğunda üstün arıtma performansları ile
büyük ölçüde tercih edilmektedir. Ters osmoz, nanofiltrasyon ve ultrafiltrasyon ile yapılan
çalışmalarda, boya giderimi ve elde edilen akı miktarı açısından, en verimli membranların
nanofiltrasyon membranları olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
Bu çalışma kapsamında, tekstil endüstrisinde oluşan farklı proses atıksuları için
laboratuvar ölçekli bir membran ünitesinde farklı membran türleri kullanılarak basınca
bağlı akı değişimlerinin ve çıkış suyu kalite parametrelerinin karşılaştırmalı olarak
değerlendirilmesi planlanmaktadır.
Tekstil endüstrisine ait kasar, yıkama ve boya prosesi atıksuları ile arıtılabilirlik çalışmaları
yapılmıştır. Deneylerde endüstrinin farklı proses çıkışlarından alınan ham sular için kartuş
filtreyi takiben, ultrafiltrasyon (UF) ön arıtmalı ve ön arıtmasız olarak farklı nanofiltrasyon
(NF) membranları (NP010, NP030, NF90, NF270) ve farklı ters osmoz (RO) membranları
(BW30 ve XLE) kullanılmıştır. Kullanılan UF membranı UC010T membranıdır. Ön
arıtmalı deneylerde bu membran ile 1 barda gerçekleştirilen çalışma sonrası elde edilen
süzüntü akımı NF ve RO membranlardan geçirilmiştir. Deneylerde kullanılan NF ve RO
membranları, dört farklı basınç altında çalıştırılmıştır. NF membranları için bu basınç
değerleri 3, 6, 9 ve 12 bar, RO membranları için ise 5, 10, 15, 20 bar olarak belirlenmiştir.
Membran Teknolojileri ve Uygulamaları Sempozyumu 2 – 3 Kasım 2009
26
Sistem belirlenen bu basınç değerlerinde 1 saat süreyle çalıştırılmış, 1 saat sonunda elde
edilen süzüntü akımından numuneler alınmıştır.
Deneylerde kullanılan laboratuar ölçekli membran tesisi üç fazlı akım ile çalışan bir
yüksek basınç pompasına sahiptir. Tesisin maksimum debisi yaklaşık olarak 1000 l/saat
civarındadır. Tesis yüksek basınç pompası, kartuş filtre, hidrofor, membranın yerleştirildiği
membran hücresi, membran hücre muhafazası, membrana girişte ve çıkışta olmak üzere iki
adet manometre, yüksek basınç ayar vanası, soğutma sistemi, hidrolik el pompası ve 15
L‟lik bir besleme tankından oluşmaktadır. Membran hücresi üstten basınç uygulanarak
sıkıştırılmakta ve bu şekilde, uygulanan besleme akımındaki basınca dayanıklı olması
sağlanmaktadır. Tesis, besleme tankı içerisine yerleştirilen bir soğutma tertibatına da
sahiptir. Soğutma suyu olarak çeşme suyu kullanılmıştır. Besleme tankı içerisinde spiral
olarak teşkil edilen ince borular içerisinden, çeşme suyu geçirilmiş ve tanktaki sıcaklık
25oC‟de sabit tutulmaya çalışılmıştır.
Ham sularda ve arıtılan numunelerin hepsinde izlenen parametreler, akı, sıcaklık, iletkenlik
ve renktir. Renk parametresi, UV spektrofotometre (UV/VIS) ile 525 nm dalga boyunda
ölçülmüştür. Bu parametreler hem besleme suyunda hem de süzüntü akımında izlenmiştir.
Akı ölçümü PRECISA 6200D marka terazi aracılığı ile yapılmıştır. İletkenlik ve sıcaklık
analizleri, Hach Sension model cihazda gerçekleştirilmiştir.
Tablo 1‟de membran türlerine göre farklı proses atıksuları için elde edilen akı, iletkenlik ve
renk değerleri karşılaştırmalı olarak verilmektedir.
Tablo 1. Analiz sonuçlarının karşılaştırılması Çıkış Suyu Değerleri (İşletme koşulları: NF için 12 bar, RO için 15 bar basınç)
AKI (l/m2st)
Membran Türleri Yıkama
Yıkama
(UF ön
arıtmalı)
Kasar Kasar (UF
ön arıtmalı)
Boyama Boyama
(UF ön
arıtmalı)
NP010
NP030
NF90
NF270
BW30
XLE
99
41
29
115
28
37
185
64
36
157
34
59
64
19
18
79
17
22
99
18
26
135
19
26
54
18
_
_
_
_
95
22
_
_
_
_
İLETKENLİK (µS/cm)
NP010
NP030
NF90
NF270
BW30
XLE
123
99
4
37
3.25
3.48
196
107
95
89
13
6
1113
692
29
279
14
22
882
612
14
202
11
16
114
102
_
_
_
_
114
119
_
_
_
_
RENK (abs 525 nm)
NP010
NP030
NF90
NF270
BW30
XLE
0,033
0,035
0,033
0,033
0,032
0,032
0,03
0,032
0,03
0,032
0,032
0.03
0,031
0,095
0,032
0,032
0,032
0.03
0,106
0,05
0,032
0,031
0,031
0.033
0,131
0,128
_
_
_
_
0,106
0,084
_
_
_
_
Deney sonuçları incelendiğinde 12 bar basınçta yıkama atıksuyu için en yüksek akı değeri
NF270 membranı ile ve UF ön arıtmadan geçtikten sonra ise NP010 membran ile elde
edilmiştir.
Kasar prosesi atıksularında ise UF ile ön arıtmalı ve ön arıtmasız sistemlerin her ikisi için
de en yüksek akı değerleri NF270 membranı ile elde edilmiştir. UF ile ön arıtma yapılan
Membran Teknolojileri ve Uygulamaları Sempozyumu 2 – 3 Kasım 2009
27
durumda akı değeri ön arıtmanın olmadığı duruma göre %29 daha fazla elde edilmiştir.
Ters osmoz membranlarda akı değerleri oldukça küçüktür.
Boyama atıksuyunda ise NF270 ve NF90 nanofiltrasyon membranlarda ve ters osmoz
membranlarda tüm basınç değerlerinde, UF ile ön arıtmalı ve ön arıtmasız olarak
gerçekleştirilen çalışmalarda süzüntü akımı elde edilememiştir. NP010 ve NP030
membranlarda ise sadece 12 bar basınçta gerçekleştirilebilen çalışmada NP010 membranda
NP030 membrana göre daha yüksek akı değerleri elde edilmiştir.
Tüm basınç değerlerinde gerçekleştirilen çalışmalar değerlendirildiğinde membranlarda
basınçtaki artışa paralel olarak akıda da artış olduğu görülmektedir.
Atıksular birbiriyle kıyaslandığında ise en yüksek akı değeri elde edilen atıksular yıkama
prosesi atıksuyudur.
İletkenlik parametresine bağlı sonuçlar incelendiğinde, ön arıtmasız yıkama ve kasar ve ön
arıtmalı kasar atıksuları için en yüksek giderim verimi elde edilen membran türünün
BW30, ön arıtmalı yıkama atıksuyu için ise XLE ters osmoz membranı olduğu
görülmektedir. Boyama prosesi atıksuyu için çalışmanın gerçekleştirilebildiği iki NF
membranı arasında büyük farklılık olmadığı gözlenmiştir. Atıksu cinsi proses bazlı
incelendiğinde ise iletkenliği en düşük olan ve dolayısıyla iletkenlik gideriminin en fazla
gerçekleştiği atıksu yıkama atıksuyu olarak belirlenmiştir.
Renk parametresine ait sonuçlar incelendiğinde ise boyama prosesi atıksuyu dışında tüm
atıksular için renk giderimi yaklaşık olarak aynıdır. Sağlanan değerler membranlar arası
değişim göstermemektedir. Renk parametresi genel bir ifadeyle 0,033-0,03 abs değerleri
arasında seyretmektedir. Boyama atıksuyu yüksek renk içerdiğinden renk giderim verimi
bu atıksu için düşük değerlerde kalmıştır.
Tablo 2.‟de parametreler bazında atıksu prosesleri göz önüne alınarak seçilen en uygun
membran türleri verilmektedir.
Tablo 2. Atıksu bazlı en uygun membran türü Atıksu Türü
Parametre Yıkama Kasar Boyama
Akı (l/m2st) UC010T+NP010 UC010T+NF270 UC010T+NP010
İletkenlik (µS/cm) BW30 UC010T+BW30 NP030
Renk (abs 525 nm) UC010T+NP010
UC010T+NF90
UC010T+XLE
XLE UC010T+NP030
Analiz sonuçlarından alınan değerler kullanılan atıksuyun cinsine göre de farklılık
göstermektedir. Boyama suyu yüksek renk ve iletkenliğe sahip bir atıksu olması
dolayısıyla giderme verimleri de bu ölçüde sınırlı değerlerde kalmıştır. Yıkama suyundaki
renk giderimi gözle görülür biçimde giderilmiştir. Kasar prosesinden gelen atıksu ise
renksiz fakat iletkenliği yüksek bir atıksudur.
Atıksuyun öncelikle bir kartuş filtreden geçirildikten sonra UF ön arıtmalı olarak yapılan
deneylerde, UF ön arıtma yapılmaksızın direkt olarak NF veya RO ile arıtılmasına göre
daha yüksek bir arıtma performansı göstermiştir.
Teşekkür
Bu çalışma Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK) tarafından
108Y243 nolu proje ile desteklenmiştir.
Membran Teknolojileri ve Uygulamaları Sempozyumu 2 – 3 Kasım 2009
28
Membran Teknolojileri ve Uygulamaları Sempozyumu 2 – 3 Kasım 2009
29
Tekstil Endüstrisinde Membran Teknolojisi ile Proses Suyu Geri
Kazanımı
Gökşen Çapar1, Niğmet Uzal
1, Meltem Ünlü
1, Cihangir Varol
2, Levent Yılmaz
2, Ülkü
Yetiş2
1Çevre Mühendisliği Bölümü,
2Kimya Mühendisliği Bölümü
Orta Doğu Teknik Üniversitesi, 06531 Ankara
Pek çok alt sektör içeren tekstil sanayinde yün, pamuk ve ipek gibi doğal malzemelerle
naylon, polyester, akrilik gibi sentetik malzemeler kullanılarak çeşitli ürünler elde
edilmektedir. Uygulanan başlıca işlemler iplik üretimi, dokuma, boyama ve
sonlandırmadır. Bu süreçlerde oldukça fazla türde boyar madde, yardımcı kimyasal ve
yüksek hacimlerde temiz su kullanılmaktadır. Dolayısıyla tekstil, hem hammadde tüketimi
hem de çevre kirliliği açısından ciddi boyutta olumsuz etkileri olan bir sanayi dalıdır.
Tekstil endüstrisindeki üretim çeşitliliği nedeniyle ortaya çıkan atıksuların özellikleri de
belirgin farklılıklar göstermektedir. Tek bir üretim hattı için dahi yüzlerce reçete
bulunabilmekte, bu da atıksu karakterizasyonunu ve genelleme yapmayı zorlaştırmaktadır.
Ancak tekstil atıksularının ortak özelliği; yüksek hacimlerde üretilmeleri, organik madde
(KOİ), renk, bulanıklık, toplam katı madde (TKM) içeriklerinin yüksek olması ve
pH‟larının çoğunlukla nötr olmamasıdır.
Tekstil atıksularının arıtılması için en yaygın olarak kullanılan yöntem biyolojik arıtmadır.
İyi tasarlanmış bir aktif çamur (AÆ) sistemi ile KOİ deşarj limitleri sağlanabilir. Ancak
renk giderim verimi çoğunlukla yetersiz kalmakta, ileri arıtma yöntemlerine gerek
duyulmaktadır. Deşarj limitlerinin sağlanması zorunluluğuna ek olarak, su kaynaklarının
giderek azalması nedeniyle tekstil endüstrisinde proses suyu geri kazanımı „sürdürülebilir
gelişme‟ yaklaşımı doğrultusunda artık bir zorunluluk haline gelmiştir. İleri arıtma
yöntemleri bu bağlamda önem kazanmış, özellikle membran teknolojisi son yıllarda
endüstriyel su geri kazanımı konusunda başarıyla uygulanan bir yöntem olmuştur.
Bu çalışmada, tekstil endüstrisinin çeşitli alt sektörlerinde membran teknolojisi ile proses
suyu geri kazanımı uygulamaları araştırılmıştır. Ülkemiz için önem taşıyan alt
sektörlerden, halı ve kot üretimi ele alınmıştır. Halı alt sektöründe naylon iplikten dokunan
halılar asit boyalar ve metal-kompleks boyalar kullanılarak „baskı‟ ve „boya teknesi‟
yöntemleriyle renklendirilmektedir. Burada iki tip atıksu açığa çıkmaktadır; baskı boyama
atıksuları (BBA) ve asit boya banyosu atıksuları (ABBA). Halı üretimi atıksularında boyar
maddelere ek olarak halının daha iyi ıslanmasını ve daha iyi boyanmasını sağlayan yüzey
aktif maddeler de bulunmaktadır. Kot üretiminde ise pamuk ipliğinden üretilen kotlar
indigo boyası ile renklendirilmektedir. Burada birden fazla durulama işlemi
tekrarlanmakta, dolayısıyla fazla kirlilik içermeyen ancak yüksek hacimlerde atıksular
ortaya çıkmaktadır. Kot üretiminde sonlandırma işlemlerinden birisi olan merserizasyon
sırasında, pamuğa dayanıklılık kazandırmak amacıyla ürün konsantre kostik banyosunda
bekletilmektedir. Bu işlemde yüksek derişimde kullanılan kostiğin geri kazanımı da önemli
bir ihtiyaç olmaktadır. Görüldüğü üzere, tekstil ana başlığı altında birbirine hiç
benzemeyen özelliklerde yüzlerce atıksu tipi olabilmektedir. Dolayısıyla her tip atıksu için
farklı arıtma süreçleri gerekmektedir. Bu çalışmada, yukarıda bahsedilen halı ve kot
üretimi atıksularından proses suyu kalitesinde su üretimi ve ayrıca terbiye atıksularından
Membran Teknolojileri ve Uygulamaları Sempozyumu 2 – 3 Kasım 2009
30
kostik geri kazanımı için geliştirilen membran-esaslı süreçler anlatılmıştır. Ön-arıtma
aşamalarında kimyasal çöktürme(KÆ), AÆ, mikrofiltrasyon(MF), ultrafiltrasyon(UF) ve
santrifüj yöntemlerinden en uygun olanları tek başına veya birlikte kullanılmıştır. Arıtma
aşamalarında ise UF, nanofiltrasyon(NF) ve ters ozmoz(RO) alternatifleri
değerlendirilmiştir. Her bir atıksu için denenen ön-arıtma ve arıtma alternatifleri Tablo
1‟de verilmiştir.
Bütün laboratuvar ölçekli çalışmalarda DSS firması (Danimarka) üretimi olan LabStak
M20 model membran modülü kullanılmıştır. Akılar zamana karşı izlenmiş ve süzüntü suyu
akıları ile giderim verimleri sabitlendiğinde örnekleme yapılmıştır. Örneklerde KOİ, renk,
bulanıklık, pH, toplam katı madde(TKM), toplam sertlik(TS) ve iletkenlik parametreleri
ölçülmüştür. Bütün analizler standart yöntemlerle (APHA, 1995) yapılmış, KOİ ise
USEPA onaylı HACH Metot 8000‟e göre HACH DR-2000 Model spektrofotometre
kullanılarak 620 nm dalga boyunda okunmuştur. Akı azalması hesaplaması ise, temiz
membranların saf su akıları ile kirlenmiş membranların atıksu akılarının karşılaştırılması
ile yapılmıştır. Tablo 1‟de deneysel koşullar ve membran özellikleri verilmiştir. Her bir
atıksu için en uygun bulunan ön-arıtma ve arıtma süreçlerinin giderim performansları ile
proses suyu geri kazanım kriterleri ise Tablo 2‟de yer almaktadır.
Tablo 2‟de görüldüğü üzere, membran teknolojisi tek başına veya diğer arıtma
yöntemleriyle birlikte kullanıldığında tekstil atıksuyundan başarıyla proses suyu
üretebilmektedir. Doğal olarak arzu edilen, mümkün olan en az işlemle en iyi kalitede suyu
üretmektir. Ancak kullanılacak işlem sayısı, atıksu özelliğine göre değişmektedir.
Membranlarda akı azalması problemi yaşandığından, bir ön-arıtma yönteminin
kullanılması akı kontrolü için gereklidir. Bu nedenle, gereken işlem sayısı çoğunlukla
birden fazladır. Halı üretiminde ortaya çıkan baskı boyama atıksuları için en uygun su geri
kazanım yöntemi kimyasal çöktürme (alum ile)+NF‟dur. Bu süreç uygulandığında 2 mg/L
KOİ, 51 mg/L TKM, 9 mg/L sertlik ve 80 S/cm iletkenlik içeren, renksiz, berrak
(bulanıklık 0,3 NTU) bir proses suyu elde edilmiştir. Asit boya banyosu atıksuları için ise
MF (1 m)+pH nötralizasyonu+NF yeterli olmuş; 42 mg/L KOİ, 55 mg/L TKM, 70 S/cm
iletkenlik içeren, renksiz, berrak ve yumuşak bir proses suyu elde edilmiştir. Akı azalması
yüksek olmamış, %19-20 civarında seyretmiştir. Bu da önerilen sürecin çok sık kimyasal
yıkama gerektirmeyeceğini işaret etmektedir. Üretilen her iki tip proses suyu da en açık
renklerin boyanmasında dahi uygun görünmektedir.
Tablo 1. Proses Alternatifleri (Seçilen en uygun prosesler koyu renkle gösterilmiştir)
Atıksu Proses Alternatifleri Deneysel Koşullar/Membran Özellikleri
Halı-Baskı
Boyama
Atıksuyu
(BBA)
Ön-arıtma
MF (11 m; 2,5 m; 1 m) MF: Whatman 1 (11m, selüloz); Whatman 42 (2,5 m,
selülüz), Whatman GF/B (1m, fiberglas); P=0,73 bar;
Etkin alan=0,0014 m2; Sıcaklık=18-20C
KÇ KÆ: Alum dozları: 50-400 mg/L (Optimum doz 150-250
mg/L); Karıştırma hızı: 100 rpm‟de 1dak hızlı + 30 rpm‟de
30 dak yavaş; Dinlendirme:1 saat; Sıcaklık=18-20C KÆ+MF (1 m)
KÆ+UF (50 kDa)
Arıtma
UF (1 kDa; 2 kDa; 20 kDa; 50 kDa) UF: Alfa Laval GR51PP (50 kDa, PES); GR61PP (20 kDa,
PES); GR95PP (2 kDa, PES); ETNA01PP (1 kDa,
kompozit floro polimer); P=1,9 bar; Etkin alan=0,036 m2;
Sıcaklık=18-20C
NF NF: Alfa Laval NFT-50 (Polyester üzerine ince film
kompozit); P=5,9 bar; Etkin alan=0,036 m2;
Sıcaklık=18-
20C UF (20 kDa)+NF
UF (1 kDa)+NF
Halı-Asit
Boya Ön-arıtma
MF (2.5 m; 1 m; 0.45 m; 0.2 MF: Whatman GF/B (1 m, fiberglas); Millipore (0,45 m,
Membran Teknolojileri ve Uygulamaları Sempozyumu 2 – 3 Kasım 2009
31
Atıksu Proses Alternatifleri Deneysel Koşullar/Membran Özellikleri
Banyosu
Atıksuyu
(ABBA)
m) selüloz asetat); Sartorius (0,20 m, selüloz asetat); P=0,73
bar; Etkin alan=0,0014 m2 MF (2.5 m +1 m)
MF (2.5 m+1 m+0.45 m)
MF(2.5m+1m+0.45m+0.2m)
MF (0.45 m+0.2 m)
UF (50 kDa) UF: Osmonics HZ15 (50 kDa, PES); DSS GR51PP (50
kDa, PES); GR61PP (20 kDa, PES); GR95PP (2 kDa,
PES); ETNA01PP (1 kDa, kompozit floro polimer); P=1,9
bar; Etkin alan=0,036 m2; Sıcaklık=18-20C
Arıtma
NF NF: Alfa Laval NFT-50 (Polyester üzerine ince film
kompozit); P=5,9 bar; Etkin alan=0,036 m2; Sıcaklık=18-
20C NF+NF
NF+N+NF
pH ayarı+NF
Kot
Üretimi
Atıksuyu
(KÜA)
Ön-arıtma
AÆ AÆ: Reaktör hacmi=10 L; Hidrolik bekletme süresi=8 gün;
Sıcaklık=25C; Oksijen=5 mg/L
AÇ+MF (5 m) MF: SMWP04700 (5 m, nitroselüloz); P=0,73 bar; Etkin
alan=0,0014 m2
Arıtma
NF NF: Dow Filmtec NFT-270 (200-300 Da, piperazin ve
benzenetrikarbonil triklorür); P=5,07 bar; Etkin
alan=0,036 m2; Sıcaklık=18C
Kot
Durulama
Atıksuyu1
(KDA-1)
Ön-arıtma
MF (5 m) MF: SMWP04700 (5 m, nitroselüloz); FSM045PP (0,45
m, kompozit floro polimer); P=0,85-1,02 bar; Æapraz
akış hızı=1,06 m/s Etkin alan=0,0017-0,036 m2;
Sıcaklık=18-20 C.
MF (5 m+0.45 m)
MF (5 m)+UF (100 kDa) UF: Alfa Laval GR40PP(100 kDa, PES); GR51PP (50 kDa,
PES); GR61PP (20 kDa, PES); GR95PP (2 kDa, PES);
ETNA01PP (1 kDa, kompozit floro polimer); P=1,87-3,07
bar; Æapraz akış hızı=1,29-0,98 m/s; Etkin alan=0,036 m2;
Sıcaklık=18-20C
MF (5 m)+UF (50 kDa)
MF (5 m)+UF (20 kDa)
MF (5 m)+UF (2 kDa)
MF (5 m)+UF (1 kDa)
Arıtma
NF NF: Dow Filmtec NFT-270 (200-300 Da, piperazin ve
benzenetrikarbonil triklorür); NF90 (100 Da); Alfa Laval
NF99 (159 Da, polyester üzerine polyamid); P=5,07 bar;
Æapraz akış hızı=0,62 m/s; Etkin alan=0,036 m2;
Sıcaklık=20C
RO RO: Alfa Laval CA995PE (NaCl tutulumu ≥ %95,
polyester üzerine selüloz triasetat/diasetat karşımı);
HR98PP (NaCl tutulumu ≥ %85, polipropilen üzerine ince
film kompozit); P=5,07 bar; Æapraz akış hızı=0,62 m/s;
Etkin alan=0,036 m2; Sıcaklık=20C
Kot
Durulama
Atıksuyu2
(KDA-2)
Ön-arıtma
KÆ KÆ: Alum ve Demir klorür dozları: 50-1000 mg/L;
Karıştırma hızı: 120 rpm‟de 2 dak hızlı + 30 rpm‟de 30 dak
yavaş; Dinlendirme: 1 saat; Sıcaklık=18-20C
MF (8 m) MF: (8 m, 2,5 m, 0,45 m, Selüloz ester); P=0,7-3,0
bar MF (2.5 m)
MF (0.45 m)
MF (0.45 m)+UF (100 kDa) UF: (100 kDa, 50 kDa, 10 kDa, 5 kDa, PES); P=4 bar
MF (0.45 m)+UF (50 kDa)
MF (0.45 m)+UF (10 kDa)
MF (0.45 m)+UF (5 kDa)
Membran Teknolojileri ve Uygulamaları Sempozyumu 2 – 3 Kasım 2009
32
Atıksu Proses Alternatifleri Deneysel Koşullar/Membran Özellikleri
Arıtma
NF NF: Dow Filmtec NFT-270 (200-300 Da, piperazin ve
benzenetrikarbonil triklorür); P=5,02 bar; Æapraz akış
hızı=0,62 m/s; Etkin alan=0,036 m2; Sıcaklık=20C
Kot-
Kostik
Banyosu
Atıksuyu
(KKBA)
Ön-arıtma
MF (20-25 m; 10 m; 8 m; 5 m;
1,2 m; 1-11 m)
MF: Whatman 41 (20-25m, selüloz asetat); SCWP04700
(8m, nitroselüloz); RAWP04700 (1,2m, nitroselüloz);
LCWP04700 (10 µm, desteksiz PTFE); SVLP04700 (5 µm,
PVDF); S50WP320F5 (5 µm, PES); S99WP320F5 (10 µm,
PES); MF-45 (1-11 µm, floro polimer); P=0,85 bar;
Sıcaklık=18-20C
Yumaklaştırma Karıştırma hızı: 30 rpm‟de 45 dak; Sıcaklık=18-20 C
Santrifüj 2500 rpm‟de 30 dak
Arıtma
UF (2 kDa) UF: Alfa Laval GR95PP (2 kDa, PES); P=2,38-6,23 bar;
Æapraz akış hızı=0,79-1,40 m/s; Etkin alan=0,036 m2;
Sıcaklık=20C
NF NF: NP010 (1000 Da, PES); NP030 (500 Da, PES); Koch
SelRO MPT-34/MFT-34 Pilot tesis (300 Da, PES);
P=4,03-6,23 bar; Æapraz akış hızı=0,40-1,40 m/s; Etkin
alan=0,036 m2; Sıcaklık=20-40C
Kot üretimi ve durulama suları da membran teknolojisi ile başarıyla arıtılmıştır. Bütün
hatlardan gelen kot üretimi atıksularının karışımı, aktif çamur+MF(5 m)+NF sürecinde
oldukça yüksek verimle arıtılmış; 43 mg/L KOİ, 5 Pt-Co renk ve 2000 S/cm iletkenlik
içeren bir proses suyu elde edilmiştir. Akı azalması ise %43 olarak gerçekleşmiştir. Kot
durulama suları için iki farklı reçete suyu çalışılmıştır. KDA-1 için en uygun membranlı
süreç, MF(5 m)+NF, KDA-2 için ise MF(0,45 m)+NF olmuştur. KDA-1‟den elde edilen
proses suyu 87 mg/L KOİ, 8 Pt-Co renk ve 4300 S/cm iletkenlik içerirken; KDA-2‟den
elde edilen proses suyu 24 mg/L KOİ, 15 Pt-Co renk ve 1100 S/cm iletkenlik içermiştir.
Görüldüğü üzere, kot üretimi atıksularının başlangıçtaki iletkenlik değerleri oldukça
yüksektir. Bu nedenle NF çıkış kaliteleri de geri kazanım kriteri olan 1000 S/cm‟den
yüksek olmuştur. Ayrıca çıkış pH değerleri de geri kazanım kriteri olan 6-8‟den yüksektir.
Bu durumda kullanım öncesinde pH ayarlaması gerekecektir. Üretilen proses sularının
tesis içinde boyama dışındaki işlemlerde (durulama, tank yıkama gibi) ya da boyamayi
izleyen ilk yıkama teknelerinde kullanılabileceği düşünülmektedir. Bir diğer seçenek de
üretilen proses sularının temiz sular ile ihtiyaç duyulan oranlarda karıştırılmasıdır.
Tekstilin her alt sektörüne yönelik geri kazanım kriterleri Literatür‟de mevcut
olmadığından, Tablo 2‟de verilen ve genel olarak tekstil sektörü proses suyu kalitesine
yönelik olan geri kazanım kriterleri, tüm atıksular için temel kriter olarak alınmıştır.
Tablo 2. Geri kazanım kriterlerini sağlayan en uygun ön-arıtma ve arıtma süreçlerinin
performansları (Parantez içinde verilen değerler % giderim değerleridir)
Proses Suyu/Atıksu Parametre
KOİ
(mg/L)
Renk
(Pt-Co)
Bulanıklık
(NTU)
TKM
(mg/L)
Sertlik
(mg/L CaCO3)
İletkenlik
(mS/cm)
pH
Proses Suyu Geri
Kazanım Kriterleri
80 20 1 500 60 1000 6-8
Halı-BBA
Ham atıksu 391 301 41 603 20 0,7 7,6
KP (150-250 mg/L)
çıkışı
301 (23) 29 (90) 3,8 (91) 575 (5) 18 (10) 0,7 (0)
NF çıkışı 2 (99,5) 0 (100) 0,3 (99) 51 (92) 9 (55) 0,08 (89) 8,0
Akı azalması (%) 19,4
Membran Teknolojileri ve Uygulamaları Sempozyumu 2 – 3 Kasım 2009
33
Halı-ABBA
Ham atıksu 1408 106 3,9 957 44 0,73 4,7
MF(1 m) çıkışı 1394 (1) 19 (82) 0,9 (77) 909 (5) 44 (0) 0,73 (0) 4,7
pH ayarı+NF çıkışı 42 (97) 0 (100) 0,1 (97) 55 (94) 0 (100) 0,07 (90) 7,2
Akı azalması (%) 20
Kot-KÜA
Ham atıksu 2300 2347 6000 9,0 11,0
AÆ+MF(5 m) çıkışı 191 (92) 266 (89) - 6,0 (0,3) 7,0
NF çıkışı 43 (98) 5 (99,8) - 2,0 (78) 5,7
Akı azalması (%) 43
Kot-KDA-1
Ham atıksu 1427 3661 12,5 11,3
MF (5 m) 1213 (15) 256 (93) 12,4 (1)
NF çıkışı 87 (94) 8 (99,8) 4,3 (66)
Akı azalması (%) 52
Kot-KDA-2 Alkalinite (mg/L
CaCO3)
Ham atıksu 1096 5985 978 6,3 10,4
MF(0,45 m) (3 bar)
çıkışı
778 (29) 3352 (44) -
NF çıkışı 24 (98) 15 (99,7) 1,1 (83) 10,2
43
Kot-KKBA NaOH (g/L)
Ham atıksu 16110 10250 32 144 13,2
NF (NP010) çıkışı 1229 (92) 176 (98) 32 (0)
Pilot uygulama
Ham atıksu
11780
7370
24
MF (1-11 m) çıkışı 2350 (80) 1288 (83) 24 (0)
NF (MPT-34) çıkışı 210 (95) 14 (99) 24 (0)
Kot durulama atıksularından kostik geri kazanımı ise hem laboratuvar hem de pilot ölçekte
çalışılmıştır. Kostik geri kazanımı sağlayan en uygun membranlı süreç, laboratuvar
çalışmalarında NF olarak bulunmuştur. Elde edilen proses suyunda, %92 KOİ ve %98 renk
giderimi sağlanmıştır. NF giriş ve çıkış NaOH değerinin aynı (32 g/L) olması, tüm
NaOH‟ın süzüntü suyuna geçtiğini göstermiştir. Pilot ölçekte ise MF (1-11 m)+NF
uygulanmış, ancak hızlı tıkanma meydana gelmesinden dolayı laboratuvar sonuçları tam
olarak doğrulanamamıştır. Kostik geri kazanımı değerlendirmesi için daha kapsamlı
çalışmalar yürütülmelidir.
Genel olarak; tekstil atıksularından su geri kazanımında, NF‟in mutlak bir gereklilik
olduğu, öncesinde uygulanacak ön arıtmanın ise, atıksu niteliğine bağlı olarak değiştiği
sonucuna ulaşılmıştır. Membran performansının; atıksu içeriği, operasyonel koşullar ve
sistem konfigürasyonundan etkileniyor olması nedeniyle, herhangi bir atıksu için en uygun
membranlı sürecin bulunması için kapsamlı deneysel çalışmalar yapılması gereği ortaya
çıkmıştır. Bununla birlikte, laboratuvarda üretilen verilerin, gerçek durumu ne kadar
yansıtacağı hususunun da üzerinde önemle durulması gereken bir diğer konu olduğu
anlaşılmıştır.
Membran Teknolojileri ve Uygulamaları Sempozyumu 2 – 3 Kasım 2009
34
Membran Teknolojileri ve Uygulamaları Sempozyumu 2 – 3 Kasım 2009
35
Kasar Yıkama Atıksularının Geri Kullanımının Araştırılması
Kenan Güney*, Ralf Minke, Heidrun Steinmetz
Stuttgart Üniversitesi
*E-mail: [email protected]
Tekstil endüstrisi su tüketimi çok yüksek olan endüstrilerden biridir. Tekstil endüstrisi bir
ton tekstil üretimi için 80-200 m3 suya ihtiyaç duymaktadır
[1,2]. Tekstil atıksuyu yüksek
kirlilikte, renkli ve yüksek miktarda toplam çözünmüş katı madde içeren bir atıksudur.
Tekstil atıksuyu çok yüksek KOİ (175 kg KOİ/ton ürün)[2]
ve çok yüksek iletkenlik
değerlerine sahiptir. Dolayısıyla tekstil endüstrisi atıksularının geri kazanımı ekonomik ve
ekolojik bir değer kazanmaktadır. Yüksek KOİ ve iletkenlik giderimi sadece
nanofiltrasyon ve ters ozmoz gibi membran teknolojilerinin uygulaması ile mümkün
olabilir.
Konvansiyonel tekstil endustrisi atıksuyu arıtımında boyama, ağartma, yıkama gibi
proseslerde oluşan değişik kimyasal içerik ve değişik kirlilik seviyesine sahip olan
atıksular birleştikten sonra aktif çamur arıtımı yada anaerobik arıtım metodları ile
arıtıldıktan sonra elde edilen ikincil atıksu membran teknolojisi ile arıtılıp düşük oranlarda
atıksu geri kullanımı mümkün olmaktadır. Tekstil endüstrisi için sürdürülebilir ve
ekonomik su kullanımı atıksu geri kazanım miktarının arttırılması ile mümkün olabilir. Bu
amaçla öncelikle tekstil atıksuları arasında en az kirliliğe sahip olan yıkama atıksularının
ayrı ayrı ele alınıp incelenmesi gerekmektedir. Bu bağlamda, çalışmamızda kasar yıkama
atıksuyu ele alınmış ve membran teknolojisi ile elde edilebilecek maksimum atıksu geri
kullanim potansiyeli incelenmiştir.
Kasar - ağartma prosesi yüksek miktarda ağartıcı ve ek kimyasal kullanılan bir ağartma
prosesidir. Kasar atıksuyu tekstil atıksuları arasında en yüksek KOİ ve iletkenlik
değerlerine sahip atıksulardan biridir. Bu proses sonrası yapılan yıkama prosesinde kasar
isleminden ürün üzerinde kalan ağartıcılar, ek kimyasallar, ve tekstil lifleri de su ile
temizlenmektedir.
Bu çalışmanın amacı: kağıt filtre ve ultrafiltrasyon ön arıtımından elde edilmiş olan kasar
yıkama atıksuyunun değişik nanofiltrasyon membranları ve düşük enerjili ters ozmoz
membranı ile arıtılarak atıksu geri kullanım potansiyelinin arttırılmasını sağlamaktır.
Æalışmamızda Almanya´nın Baden Württemberg eyaletinde yer alan bir tekstil firmasının
birinci kasar yıkama atıksuyu kullanılmıştır. Firma kendine ait olan kuyu suyu ile belediye
hattından temin ettiği içme suyunun karışımı ile oluşturulan bir suyu kasar yıkama
prosesinde kullanmaktadır. Firmaya ait kuyu suyunun iletkenliği 650 µs/cm´dir.
100 L kasar yıkama atıksuyu kirlilik oranı en yüksek olan ilk yıkama ünitesinden
alınmıştır. Atıksu biraz bulanık ve çok açık sarı bir renge sahiptir. Atıksu 4-7µm delik
aralıklı Whatman 597 ´ filtresi ile filtrelenmiş ve sonrasında Microdyn Nadir firmasina ait
5 µm delik aralıklı UP005 ultrafiltrasyon membranı ile 25 °C sıcaklıkta ve 7 bar basınç
altında ön arıtıma tabi tutulmuştur. Kasar yıkama atıksuyunun, kağıt filtreden ve
ultrafiltrasyondan elde edilmiş ön arıtma atıksularının ana özellikleri Tablo 1`de
gösterilmiştir.
Membran Teknolojileri ve Uygulamaları Sempozyumu 2 – 3 Kasım 2009
36
Tablo 1: Kasar yıkama atıksuyunun ve ön arıtım uygulanmış atıksuların ana özellikleri
Kasar Yıkama Kağıt Filtre Ultrafiltrasyon
KOİ (mg/L) 900 820 240
İletkenlik (µS/cm) 1560 1415 1080
pH 10.2 10.6 10.1
Kağıt filtre ile % 9 KOİ ve % 9 iletkenlik giderimi, UP005 ultrafiltrasyonu ile yüzde 71
KOİ ve yüzde 24 iletkenlik giderimi elde edilmiştir. Ultrafiltrasyon sonucunda elde edilen
permeat tamamen renksizdir.
Bu araştırmada kullanılan deney düzeneği OSMOTA GmbH firmasi tarafından üretilmiş
bir adet laboratuar ölçekli membran ünitesinden (Figür 1) oluşmaktadır. Membran ünitesi
80 cm2 (20 cm x 4 cm) membran alanına sahip bir membran hücresine ve 7,2 litrelik bir
atıksu tankına sahiptir. Permeat akısı elektronik olarak Endress Hauser Promag 50+H
cihazı ile ölçülmüştür. Sıcaklık ayarlayıcı ile atıksu sıcaklığı tüm uygulamalarda 25 °C´de
sabit tutulmuştur.
Şekil1: Membran ünitesi
Ön arıtım uygulanmış kasar yıkama atıksuyunun geri kullanılabilirliği DOW-Filmtec
firmasına ait olan NF90, NF270 ve Microdyn Nadir firmasına ait olan NP010
nanofiltrasyon membranları ve DOW-Filmtec firmasına ait olan XLE düşük enerjili ters
ozmoz membranı ile test edilmiştir. DOW-Filmtec membranlarında 28 mil spacer,
Microdyn Nadir membranlarında ise 44 mil spacer kullanılmıştır.
NP010 ve NF90 membranları 7 bar ve 10 bar basınç altında incelenmiş ve alınan sonuçlar
doğrultusunda NF270 ve XLE membranlarının da 10 bar basınç altında incelenmesine
karar verilmiştir.
Yapılan deneylerde KOİ giderimi, iletkenlik giderimi ve permeat akı miktarına önem
verilmiş; geri kullanım için gerekli olan KOİ miktarının 100 mg/l´den, iletkenlik
miktarının ise firmanın kullanmış olduğu kaynak suyu iletkenliğinin çok altında olan 250
µs/cm´nin altında olması, ve permeat geri kazanımının en az % 40 olması hedeflenmiştir.
Tüm deneyler % 90 permeat geri kazanımı eldesine kadar yapılmıştır. Elde edilen KOİ ve
iletkenlik giderimleri Tablo 2`de gösterilmiştir.
Atıksu
Tankı
Permeat
Membran Hücresi
Retentat
Pompa
Valf
Akı Ölçer
Manometre Elektronik
Akı Ölçer
Sıcaklık
Ayarlayıcısı
Membran Teknolojileri ve Uygulamaları Sempozyumu 2 – 3 Kasım 2009
37
Tablo 2: KOİ ve iletkenlik giderimleri
KOİ Giderimi (%) İletkenlik Giderimi (%)
Permeat Kazanımı (%) 40 70 80 90 40 70 80 90
NP010-7 bar 37 47 48 44 26 24 21 10
NP010-10 bar 42 52 53 56 30 28 23 20
NF90-7 bar 97 98 - - 98 96 96 96
NF90-10 bar 98 - 98 - 98 - 97 98
XLE-10 bar 98 99 99 98 99 99 99 98
NF270-10bar 84 83 80 77 67 64 62 56
KOİ giderimi, NP010 membranında % 60´ı NF270 membranında ise % 85´i geçememiştir.
İletkenlik giderimi ise NP010 membranında % 30´un altında NF270 membranında ise %
70´in altında elde edilmiştir. NP010 membranı istenilen KOİ ve iletkenlik limitlerini
sağlayamamıştır. NF270 membranı ise % 80 permeat kazanımına kadar KOİ limitini
sağlamasına rağmen iletkenlik limitini sağlayamamıştır. Bu da hedeflenen minimum % 40
permeat geri kazanımını sağlayamamaktadır.
NF90 ve XLE membranlarında KOİ giderimi % 97´nin üstünde, iletkenlik giderimi ise %
96´nın üstünde elde edilmiştir. XLE ve NF90 membranları yüzde 90 permeat kazanımında
dahi hedeflenen KOİ ve iletkenlik limitlerini sağlamıştır. Yüzde 90 permeat kazanımında:
NF90 membranı 7 bar basınç altında 30 mg/l KOİ ve 250 µs/cm iletkenlik değerleri, 10 bar
basınç altında ise 35 mg/l KOİ ve 130 µs/cm iletkenlik değerleri; XLE membranı ise 10
bar basınç altında 20 mg/l KOİ ve 110 µs/cm iletkenlik değerleri sunmuştur.
NF90 ve XLE membranları ön arıtım sonrasında kasar yıkama atıksularının geri
kullanılması amacı ile uygulanabilir. Her ne kadar XLE membranı 10 bar basınç altında
NF90 membranından daha fazla akı sunmakta ise de membran seçimini tamamlamak
amacı ile her iki membranın pilot ölçekli uzun süreli performanslarının araştırılması
gerekmektedir.
Kaynaklar
1. Ranganathan, K., Karunagaran, K. and Sharma, D.C., "Recycling of wastewaters of
textile dyeing industries using advanced treatment technology and cost analysis-Case
studies", Resources Conservation and Recycling 50, 2007, page 306–318
2. Rosia, O.l., Casarcia, M., Mattiolib, D. and Floriob, L.D., "Best available technique
for water reuse in textile SMEs (BATTLE LIFE Project)", Desalination 206, 2007, page
614–619
Membran Teknolojileri ve Uygulamaları Sempozyumu 2 – 3 Kasım 2009
38
Membran Teknolojileri ve Uygulamaları Sempozyumu 2 – 3 Kasım 2009
39
Sürekli Aktif Çamur ve Jet-Loop Sistemlerinde Mikrofiltrasyon
Membranların Kirlenme Özelliklerinin İncelenmesi
Derya Y.Köseoğlu İmer1, Seçil Bayar
1, Nadir Dizge
1, Ahmet Karagündüz
1, Bülent
Keskinler1
1Gebze Yüksek Teknoloji Enstitüsü, Çevre Mühendisliği Bölümü
[email protected], Tel:0.262.605 3211, Fax:0.262.605 3205
Bir katı-sıvı ayırma tekniği olan membran prosesler, özellikle son yıllarda gittikçe artan bir
öneme ve ilgiye sahip olmuştur. Bu ilginin nedenleri arasında membran proseslerin yüksek
verimde arıtılmış su kalitesi, küçük alan ihtiyacı gereksinimleri, kolay işletilebilirlik, düşük
çamur üretimi ve enerji sarfiyatı, kolay kurulum ve patojen giderimi gibi önemli avantajlar
sayılabilir. Bu avantajlarının yanı sıra membranların tıkanmasına bağlı olarak gerçekleşen
süzüntü akısının azalması membran proseslerin en büyük dezavantajları arasındadır.
Özellikle biyolojik arıtım proseslerinde membran filtrasyonunun kullanımını kısıtlayan en
önemli faktör, çözünmüş ve bağlı hücre dışı biyomateryallerdir (SMP ve EPS).
Biyomateryallere ilave olarak aktif çamurun flok boyutu, MLSS konsantrasyonu, çamur
hidrofobisitesi ve yüzey yükü kirlenme mekanizmasını etkileyen dinamik parametreler
arasında sayılabilir. Bu çalışmada 10 ve 3 günlük çamur yaşına ayarlanmış sürekli modda
işletilen aktif çamur ve jet-loop membran biyoreaktör sistemlerinde denge durumuna
ulaşıldığında oluşan karışım sıvısının membran tipine bağlı olarak biyolojik kirlenmesinin
hem klasik filtrasyon (dead-end) hem de çapraz akışlı (cross-flow) mikrofiltrasyon
ünitelerinde filtre edilebilirlik özelliklerinin incelenmesi amaçlanmıştır.
Deneylerde laboratuar ölçekli 100 L ve 30 L hacimlere sahip klasik aktif çamur (KAÆ) ve
jet-loop membran biyoreaktör (JLMBR) sistemlerinin denge durumundaki çamuru
kullanılmıştır. Her iki sisteme ait filtrasyon deneylerinin yapıldığı andaki sistem
parametreleri belirlenmiştir. KAÆ ve JLMBR sistemlerinin çamur yaşı sırasıyla 10 ve 3
güne ayarlanmış ve sentetik atıksu ile beslenmiştir. Membran deneyleri için 0.5 L
hacminde 35.24 cm2‟lik membran alanına sahip klasik filtrasyon ve 8 L hacminde 28
cm2‟lik membran alanına sahip çapraz akışlı filtrasyon sistemleri kullanılmıştır. Klasik
filtrasyon için çalışma basıncı azot gazı ile 1.2 bar‟a, çapraz akışlı filtrasyon için de 1 bar‟a
ayarlanmıştır. Deneylerde 0.45 ve 0.22 µm por boyutuna sahip selüloz asetat (SA)
membran kullanılmıştır. Membran kirlenmesi seri direnç modeli temel alınarak
incelenmiştir. Bu amaçla filtrasyon çalışmalarında kullanılan seri direnç ifadeleri Şekil
1‟de verilmiştir. Deneysel olarak ilk önce membranların Rm‟lerin bulunması için destile
suyun filtrasyonu gerçekleştirilmiş, daha sonra aktif çamurun filtrasyonundan Rt, membran
yüzeyinin fiziksel temizlenmesinden sonra destile suyun filtrasyonundan Rp ve hesap
yoluyla da Rc bulunmuştur. Hesaplamalarda denge durumundaki akı değerlerinin
ortalamaları kullanılmıştır. Membran yüzeyindeki biyofilmde ve süzüntüde biyolojik
analizler yapılmıştır. SMP ve EPS içerikleri formaldehit ekstraksiyon yöntemi ile tespit
edilmiştir [1], göreceli hidrofobisite MATH (microbial adhesion to hydrocarbons) yöntemi
ile [2], viskozite ise Brooksfield cihazı ile ölçülmüştür. SMP ve EPS‟nin protein içeriği
Bradford [3] , karbonhidrat içeriği Dubois [4] yöntemleri ile analizlenmiştir.
Membran Teknolojileri ve Uygulamaları Sempozyumu 2 – 3 Kasım 2009
40
Şekil 1. Seri direnç modelinde kullanılan eşitlikler
Klasik Filtrasyon (Kf) Sistemi
KF deneylerinde hem KAÆ hem de JLMBR sistemlerinde membranların kirlenme
mekanizmalarının açıklanmasına çalışılmıştır. Hem ÆAF deneyleri hem de KF deneyleri
çamurun karakterizasyonunun değişmemesi için aynı günde yapılmıştır. JLMBR‟ün KF
deneyleri sonucunda iki membran içinde (SA 0.45 ve 0.22 µm) akı değerleri birbirlerine
çok yakın çıkmış süzüntüdeki sonuçlardan ÆAF sisteminden farklı olarak çok az da olsa
süzüntüde SMPp değerleri ölçülmüştür. KOİ değerleri ÆAF sistemine göre çok daha
yüksektir. SA 0.45 membranı için süzüntüde SMPc değerleri ÆAF ve KF sistemlerinde
hemen hemen aynı çıkmıştır. Fakat SA 0.22 membranı için KF sisteminde SMPc değerleri
daha düşük çıkmıştır. Süzüntüdeki bütün parametreler iki membranda da zamanla azalma
göstermiştir. KF sisteminde kirlenme mekanizması için iki sistemde hesaplanmış olan
direnç değerleri Tablo 2‟de gösterilmiştir.
AS
Tt
J
PR
Rt: Toplam filtrasyon direnci (m-1
)
∆PT: TMP, Basınç (Pa)
η: Süzüntünün viskozitesi (Pa.s)
JAS: Aktif çamurun denge durumundaki akı değeri (m3/m
2sn)
pcmt RRRR
Rm: Membran direnci (m-1
)
Rc: Kek tabakasının yarattığı direnç (m-1
)
Rp: Por tıkanmasının sebep olduğu direnç (m-1
)
w
T
mJ
PR
m
w
Tp R
J
PR
'
Jw: Destile suyun denge durumundaki akı değeri (m3/m
2sn)
J'w : Kek tabakasının musluk suyu ile yıkanmasından sonra destile suyun
filtrasyonundan elde edilen denge akısı.
pmtc RRRR
Membran Teknolojileri ve Uygulamaları Sempozyumu 2 – 3 Kasım 2009
41
Tablo 1. Membran Kirlenme Deneylerinin sonuçları
Membran tipi Rm
(%)
Rt
(%)
Rp
(%)
Rc
(%)
JLMBR
SA 0.45
SA 0.22
3.57x1010
(%0.05)
5.88x1010
(%0.08)
6.82x1013
7.47 x1013
3.29x1012
(%4.82)
2.55 x1012
(%3.41)
6.49 x1013
(%95.13)
7.21 x1013
(%96.51)
KAÇ
SA 0.45
SA 0.22
3,57x1010
(%0.12)
5,88x1010
(%0.19)
2,98x1013
3,07 x1013
1,07x1012
(%3.59)
3,67 x1012
(%0.12)
2,87 x1013
(%96.31)
3,06 x1013
(%99.67)
Hesaplamış olan direnç değerlerinden membran direncinin toplam dirence katkısı iki
membran içinde ihmal edilebilir seviyelerdedir. JLMBR‟deki direnç değerleri KAÆ
sisteminden daha yüksek çıkmıştır. Bu, JLMBR‟de oluşan çamurun partikül boyutunun
küçük ve disperse olmasından kaynaklanır. JLMBR için çıkan direnç sonuçlarından iki
membran içinde gözenek kirlenmesi olduğu fakat SA 0.45‟te biraz daha fazla olduğu
söylenebilir. Bu, membranların gözenek boyutlarının büyüdükçe küçük partiküllerin
membranın iç duvarlarında adsorbe olması nedeniyle por kirlenmesinin daha yüksek
çıkması beklenen bir durumdur. Daha küçük gözenek boyutuna sahip membranlarda da
kek kirlenmesi daha fazla olacaktır. JLMBR‟nin süzüntü analizleri ile bu mekanizma
karşılaştırıldığında, gözenek kirlenmesinin daha fazla gözlendiği membranda süzüntüde
kirletici parametrelerinin daha düşük çıkması beklenir. JLMBR süzüntülerinde SMPc,
SMPp ve KOİ değerleri SA 0.45‟te SA 0.22‟ye göre daha düşük çıkmıştır. Dirençlere
bakıldığında, SA 0.45 por direnci SA 0.22‟ye göre daha yüksek çıkmıştır. Yani sonuç
olarak SA 0.45‟te kirletici parametreler gözeneklerin tıkanmasına sebep olmuştur. Aktif
Æamur sisteminin KF deneylerinin sonuçlarına bakıldığında ilk akı değerlerinin iki
membran içinde ÆAF sistemine göre çok daha yüksek çıkmıştır. KF sistemi için deneyin
ilerleyen dakikalarında iki membranın akı değerleri birbirlerine çok yakın çıkmıştır.
Süzüntü analizlerine bakıldığında KOİ değerleri SMPc değerlerinden daha yüksek
çıkmıştır. SA 0.45 membranına bakıldığında KOİ ve SMPc değerlerinin değişimi
birbirleriyle orantılı olmuştur. Aktif Æamur sisteminin direnç değerlerine bakıldığında da
SA045‟te Rp‟nin Rt içerisindeki oranının SA02‟den daha yüksek olduğu bulunmuştur.
Çapraz Akış Filtrasyon (Çaf) Sistemi
JLMBR ve Sürekli Aktif Æamur sistemlerinin havalandırma tanklarından çekilmiş olan 8 L
çamur, toplam membran alanı 28 cm2
olan ÆAF tankına alınmıştır. Deneylerde 1 bar basınç
uygulanmıştır. JLMBR‟de SA 0.45 membranın ilk akı değeri SA 0.22 membranından daha
yüksek çıkmıştır. Filtrasyonun 2. dakikasında akı değerleri eşitlenmiş, akı değerlerinin
dengelendiği aşamada SA 0.45‟in akı değeri SA 0.22‟nin akı değerinden daha düşük
olmuştur. Filtrasyonun son 20 dakikasındaki ortalama akılar SA 0.45‟te 76.5 L/m2sa, SA
0.22‟de 90 L/m2sa değerlerine ulaşmıştır. Deneyin süzüntü analizlerinden SA 0.45‟in KOİ
değerleri SA 0.22‟den yüksek, SMPc değerleri daha düşük çıkmıştır. SA 0.45‟in por
boyutu daha büyük olduğu için membrandan geçen bakteri hücreleri yüksek KOİ‟ye sebep
olmuştur, SMPc‟nin düşük olmasının sebebi de SMPc‟nin SA 0.45‟in iç porlarında
tutunmuş olmasındandır. Süzüntüde SMPp parametresi ölçülememiştir. Bunun nedeni
JLMBR çamur süspansiyonunun SMPp değerlerinin çok düşük olmasıdır. SA 0.22‟nin
Membran Teknolojileri ve Uygulamaları Sempozyumu 2 – 3 Kasım 2009
42
KOİ ve SMPc değerlerinin değişimleri birbirleriyle orantılı olmuştur. SA 0.45‟te bu
korelasyon gözlenmemiştir. Aktif çamur sistemi için SA 0.45 membranın ilk akı değeri SA
0.22 membranından daha düşük çıkmış, filtrasyonun hiçbir aşamasında eşit akılara
ulaşılmamıştır. Denge halindeki akı değerleri de birbirinden farklı çıkmıştır. Filtrasyonun
son 10 dakikasındaki ortalama akılar SA 0.45‟te 80 L/m2sa, SA 0.22‟de 110 L/m
2sa
değerlerine ulaşmıştır. Süzüntü sonuçlarına bakıldığında iki membran için KOİ değerleri
aynı, SMPc değerleri SA 0.22‟de daha yüksek çıkmıştır.
ÆAF sistemindeki filtrasyon deneylerinde JLMBR ile KAÆ‟ın akı değerleri birbirinden
çok farklı çıkmamıştır. Akı-zaman grafiklerinden JLMBR‟nin akı değerlerinin çok hızlı bir
şekilde, aktif çamurun ise daha yavaş bir şekilde azaldığı görülebilir. JLMBR‟deki yüksek
hızların ve türbülansın bakteri hücrelerini parçalayıp çamur süspansiyonunda daha küçük
partiküllere sebep olması ve bu partiküllerinde filtrasyonun başında membranların
porlarına hızlıca adsorbe olup akı değerlerini düşürdüğü düşünülebilir. Aktif çamur
sistemindeki işletme şartları daha normal olduğu için tıkanma mekanizmasının daha yavaş
ilerlediği sonucuna varılabilir. İki sistem birbirinden özellikle bu aşamada farklılık
göstermektedir.
Kaynaklar 1.Li, T., Baic, R., Liua, J.,” Distribution and composition of extracellular polymeric substances in membrane-
aerated biofilm”, Journal of Biotechnology , 35 ,52–57, 2008.
2.Sanin, S., Sanin, D.F., Bryers, J.D., “Effect of starvation on the adhesive properties of xenobiotic degrading
bacteria”, Process Biochemistry, 38, 909-914, 2003.
3.Bradford, M.M., “A rapid and sensitive method for the quantification of microgram quantities of protein
utilizing the principle of protein-dye binding”. Analytical. Biochemistry. 72, 248–254, 1976.
4.Duboıs, M., Gılles, K.A., Hamılton, J.K., Rebers, P.A., Smıth, F., “Colorimetric Method for Determination
of Sugars and Related Substances”, Analytical Chemistry, 28-3, 1956.
Membran Teknolojileri ve Uygulamaları Sempozyumu 2 – 3 Kasım 2009
43
Membran Biyoreaktör (Mbr) Proseslerinde Yeni Tıkanma
Kontrolü Stratejileri
Hasan Köseoğlu, B. İlker Harman, Nevzat Özgü Yiğit, Mehmet Kitis*
Süleyman Demirel Üniversitesi, Mühendislik-Mimarlık Fakültesi,
Çevre Mühendisliği Bölümü, 32260 Isparta
*E-mail: [email protected]
Membran biyoreaktör (MBR) prosesleri, son çökeltim aşaması yerine düşük basınçlı
membran filtrasyonunun entegre edildiği bir biyolojik arıtma konseptidir. Ülkemizin kişi
başına düşen yıllık kullanılabilir su miktarının yaklaşık 1.600 m3 olduğu ve 2023 yılı için
bu değerin 1.125 m3‟e düşmesinin beklendiği göz önüne alındığında, atıksu arıtma
işlemlerinin mutlaka su geri kazanımı ayağını da içermesi gerektiği anlaşılmaktadır. MBR
prosesleri sağladığı yüksek kalitede çıkış suyu ile bu sorunların çözümü noktasında
alternatif bir çıkış yolu sağlayabilmekte ve mevcut su bütçesinin etkin kullanımına imkan
vermektedir. MBR ve diğer birçok membran prosesinin fizibilitesini olumlu yönde
etkileyen en önemli noktalar; sektördeki rekabet ve elde edilen ürünün (yüksek kalitede
çıkış suyu) geçmişe oranla günümüzde çok daha kıymetli olmasıdır. Ancak
membranlardaki tıkanma fenomeni tüm bu avantajları bazı uygulamalarda kısmen
gölgeleyebilmektedir.
Tıkanma mevcut MBR proseslerinin halen yaşadığı en önemli sorun olarak kabul
edilmektedir. Tıkanmanın MBR proseslerinin yaygınlaşmasının önüne koyduğu en önemli
bariyerler; düşük akı ile çalışma, yoğun fiziksel ve kimyasal temizleme prosedürleri ve
düşük membran ömrü olarak özetlenebilir. Sıralanan bu olumsuzluklar ilk yatırım, işletme
ve membran değişim maliyetlerine doğrudan etkimektedir. Tüm bu nedenlerle son yıllarda
MBR tıkanması ile ilgili yapılan çalışma sayısında önemli artış gözlenmektedir. Tıkanma
ile ilgili yapılan çalışmaları genel olarak tıkanma tanımlanması ve tıkanma kontrolü
çalışmaları olarak ikiye ayırmak mümkündür. Bu bildiride son dönemde öne çıkan tıkanma
kontrolü çalışmalarının özetlenmesi ve son eğilimlerin hangi yönde olduğunun
tanımlanmasına çalışılmıştır.
Son yıllarda öne çıkan tıkanma kontrolü stratejilerinden biri kimyasal eklentiler ile
biyokütle/MLSS modifikasyonudur. Kimyasal eklentiler ile yapılan çalışmalarda iki ana
mekanizma üzerinden tıkanma kontrolü gerçekleşir. Bunlardan ilki genellikle metal tuzları
ve polimerlerin kullanıldığı flokülasyon mekanizması, diğeri ise genellikle toz aktif
karbonun kullanıldığı adsorpsiyon mekanizmasıdır. Bu çalışmalarda öne çıkan hedef
çözünmüş mikrobiyal ürünler (SMP) gibi tıkanmaya neden olan organik maddelerin floklar
içinde tutulması veya adsorban bir madde üzerine adsorplanarak sucul ortamdan
uzaklaştırılması yolu ile membran porları içerisinde neden olacakları tıkanmayı azaltmaktır
(Yoon vd., 2005; Ji vd., 2008; Koseoglu vd., 2008; Arabi ve Nakhla, 2009; Malamis vd.,
2009; Ngo ve Guo, 2009; Remy vd., 2009).
Farklı hava kabarcığı ve nozül seçeneklerinin yanında döngüsel havalandırma, gözenekli
fiber membran konfigürasyonlarında artırılmış fiber hareketliliği ve etkin hava sıyırma
mekanizmaları ile hidrodinamik koşulların geliştirilmesine dayalı tıkanma kontrolü
stratejileri de son yıllarda MBR tıkanmasının azaltılmasında kullanılmaktadır (Wicaksana
vd., 2006; Lu vd., 2008; Nywening ve Zhou, 2009). Bunların yanında farklı filtrasyon
Membran Teknolojileri ve Uygulamaları Sempozyumu 2 – 3 Kasım 2009
44
modları ve temizlik seçeneklerini içeren MBR işletme koşullarının optimizasyonu da ilgi
çeken çalışmalar arasındadır (Metzger vd., 2007; Zhang vd., 2007; Wu vd., 2008a).
Membran üzerinde oluşan kek tabakasının tıkanma üzerinde etkisi olduğu konusunda
literatürde bir görüş birliği bulunmaktadır. Ancak bu etkinin öneminin hangi boyutta
olduğu halen bir tartışma konusudur. Kek tabakasının farklı işletim koşulları altındaki
özelliklerinin hem düz tabakalı hem de gözenekli fiber membranlar için belirlenmesi de bu
bağlamda tıkanma çalışmalarına önemli katkılar sağlamaktadır (Wang vd., 2007; Aryal
vd., 2009; Bjorkoy ve Fiksdal, 2009; Marselina vd., 2009).
Membran-çözünen ilişkisi filtrasyon prosesinin dinamiklerini etkileyen ana
parametrelerden biridir. Bu ilişkiye bağlı olarak membran yüzeyinde gerçekleşen sorpsiyon
ve/veya birikim mekanizmalarının optimizasyonu için gerçekleştirilen membran yüzey
modifikasyonları da önem kazanmıştır. Bu çalışmalar; membran yüzeyinin plazma (Yu
vd., 2005) ve aşılama (Yu vd., 2008) gibi metotlar ile modifikasyonu ve membran yapısına
Al2O3, SiO2, TiO2 gibi inorganik maddelerin veya hidrofilik özellikteki polimerlerin
eklenmesi olarak özetlenebilir (Damodar vd., 2009; Maximous vd., 2009). Membran
yüzeyindeki bakteriyel adsorpsiyonun tıkanma üzerindeki önemini belirten çalışmalar da
literatürde yer almaya başlamıştır. Bakteriyel adsorpsiyonun özellikle tıkanmanın ilk
aşamalarında etkin rol oynadığı açıklanmıştır (Feng vd., 2009). Hücre dışı polimerik
maddelerin (EPS) ve SMP‟nin tıkanma üzerindeki etkileri artık bilinir hale gelmiştir. Son
zamanlarda bu maddelerin biyo-tıkayıcı özelliklerini belirleyen bileşenlerinin
tanımlanması çalışmaları yapılmaktadır (Okamura vd., 2009). Bu tip araştırmalar tıkanma
çalışmalarının geniş yelpazede açılım göstermeye devam ettiğini ve giderek spesifik
konuların öne çıktığını vurgulamaktadır.
Yoğun araştırma geliştirme çalışmaları sonucu ortaya çıkarılan yeni membran
konfigürasyonlarının test edilmesi de tıkanma çalışmalarının bir başka boyutu olarak öne
çıkmaktadır. Bunlardan; çift katlı düz tabakalı modül (Grelot vd., 2009), boşluk kanalı
(spacer) ile donatılmış gözenekli fiber modül (Ibney Hai vd., 2008), membran modülünün
tank içinde farklı konumlandırılması (Kim vd., 2008), reaktör içine askıda medya
eklenerek tıkanmanın azaltılması (Ngo vd., 2008) ve hareketli döner düz tabakalı
membranlardan oluşan MBR konfigürasyonları (Wu vd., 2008b) oldukça ilgi çekici
çalışmalar olarak literatürde yerlerini almışlardır. Tıkanma çalışmalarının son yıllarda
önem kazanmaya başlayan bir diğer başlığı ise, tıkanma potansiyelini tesis içinde eş-
zamanlı takip etmeyi sağlayacak tıkanma sensörleridir (Huyskens vd., 2008). Bu sensörler
sayesinde proaktif fiziksel ve kimyasal temizlik stratejileri oluşturulabilecek ve
gerektiğinde tıkanma belli bir aşamada iken gerekli hidrodinamik önlemler alınabilecektir.
MBR tıkanmasının kontrolü için hem akademik hem de ticari kuruluşların çok yoğun
çalışma içinde oldukları vurgulanmalıdır. İlk batık MBR prosesinin ortaya çıkışının
(Yamamoto vd., 1989) üzerinden 20 yıl geçmesine ve proses verimliliğinde çok önemli
virajlar dönülmesine rağmen tıkanma kontrolü konusunda çığır açıcı olarak
tanımlanabilecek ekipmanlar/protokoller henüz uygulamaya konamamıştır. Standart
tıkanma testlerinin oluşturulamaması, membran ve modül konfigürasyonu farklılıkları,
besleme suyu özelliklerinin hayli değişken olması, pilot ölçekli çalışmaların masraf-emek-
zaman üçgeninde çok zorlayıcı olması bu durumun başlıca sebepleri olarak sıralanabilir.
Öte yandan, tıkanma kontrolü çalışmalarında pilot ölçek testlerin yararı çoktur.
Dolayısıyla, tıkanma çalışmalarında her zaman tartışma konusu olan laboratuar ölçekli
çalışmaların pilot ölçekli çalışmalar ile doğrudan karşılaştırmaları da yapılmaya
başlanmıştır (Iversen vd., 2009; Kraume vd., 2009).
Teşekkür
Bu çalışma 1629-D-08 no‟lu proje kapsamında Süleyman Demirel Üniversitesi Bilimsel
Araştırma Projeleri (BAP) Birimi tarafından desteklenmiştir.
Membran Teknolojileri ve Uygulamaları Sempozyumu 2 – 3 Kasım 2009
45
Kaynaklar Arabi, S., Nakhla, G., 2009. Impact of magnesium on membrane fouling in membranje bioreactors, Sep.
Purif. Technol., 67, 319-325.
Aryal, R., Lebegue, J., Vigneswaran, S., Kandasamy, J., Grasmick, A., 2009. Identification and
characterisation of biofilm formed on membrane bio-reactor, Sep. Purif. Technol., 67, 86-94.
Bjorkoy, A., Fiksdal, L., 2009. Characterization of biofouling on hollow fiber membranes using confocal
laser scanning microcscopy and image analysis, Desalination, 245, 474-484.
Damodar, R. A., You, S.-J., Chou, H.-H., 2009. Study the Self Cleaning, Antibacterial and Photocatalytic
properties of TiO2 entrapped PVDF membranes, J. Hazard. Mater., in press.
Feng, L., Li, X., Du, G., Chen, J., 2009. Adsorption and fouling characterization of Klebsiella oxytoca to
microfiltration membranes, Process Biochem., in press.
Grelot, A., Tazi-Pain, A., Weinrich, L., Lesjean, B., Grasmick, A., 2009. Evaluation of a novel flat sheet
MBR filtration system, Desalination, 236, 111-119.
Huyskens, C., Brauns, E., Van Hoof, E., DeWever, H., 2008. A new method for the evaluation of the
reversible and irreversible fouling propensity of MBR mixed liquor, J. Membrane Sci., 323, 185-192.
Ibney Hai, F., Yamamoto, K., Fukushi, K., Nakajima, F., 2008. Fouling resistant compact hollow-fiber
module with spacer for submerged membrane bioreactor treating high strength industrial wastewater,
J. Membrane Sci., 317, 34-42.
Iversen, V., Mehrez, R., Horng, R.Y., Chen, C.H., Meng, F., Drews, A., Lesjean, B., Ernst, M., Jekel, M.,
Kraume, M., 2009. Fouling mitigation through flocculants and adsorbents addition in membrane
bioreactors: comparing lab and pilot studies, J. Membrane Sci., in press.
Ji, J., Qiu, J., Wong, F.-S., Li, Y., 2008. Enhancement of filterability in MBR achieved by improvement of
supernatant and floc characteristics via filter aids addition, Water Res., 42, 3611-3622.
Kim, J.-Y., Chang, I.-S., Shin, D.-H., Park, H.-H., 2008. Membrane fouling control through the change of the
depth of a membrane module in a submerged membrane bioreactor for advanced wastewater
treatment, Desalination, 231, 35-43.
Koseoglu, H., Yigit, N.O., Iversen, V., Drews, A., Kitis, M., Lesjean, B., Kraume, M., 2008. Effects of
several different flux enhancing chemicals on filterability and fouling reduction of membrane
bioreactor (MBR) mixed liquors, J. Membrane Sci., 320, 57-64.
Kraume, M., Wedi, D., Schaller, J., Iversen, V., Drews, A., 2009. Fouling in MBR: What use are lab
investigations for full scale operation?, Desalination, 236, 94-103.
Lu, Y., Ding, Z., Liu, L., Wang, Z., Ma, R., 2008. The influence of bubble characteristics on the performance
of submerged hollow fiber membrane module used in microfiltration, Sep. Purif. Technol., 61, 89-95.
Malamis, S., Katsou, E., Chazilias, D., Loizidou, M., 2009. Investigation of Cr(III) removal from wastewater
with the use of MBR combined with low-cost additives, J. Membrane Sci., 333, 12-19.
Marselina, Y., Le-Clech, P., Stuetz, R., Chen, V., 2009. Characterisation of membrane fouling deposition and
removal by direct observation technique, J. Membrane Sci., 341, 163-171.
Maximous, N., Nakhla, G., Wan, W., Wong, K., 2009. Preparation, characterization and performance of
Al2O3/PES membrane for wastewater filtration, J. Membrane Sci., 341, 67-75.
Metzger, U., Le-Clech, P., Stuetz, R.M., Frimmel, F.H., Chen, V., 2007. Characterisation of polymeric
fouling in membrane bioreactors and the effect of different filtration modes, J. Membrane Sci., 301,
180-189.
Ngo, H.-H., Guo, W., Xing, W., 2008. Evaluation of a novel sponge-submerged membrane bioreactor
(SSMBR) for sustainable water reclamation, Bioresource Technol., 99, 2429-2435.
Ngo, H.-H., Guo, W., 2009. Membrane fouling control and enhanced phosphorus removal in an aerated
submerged membrane bioreactor using modified green bioflocculant, Bioresource Technol., 100,
4289-4291.
Nywening, J.P., Zhou, H., 2009. Influence of filtration conditions on membrane fouling and scouring aeration
effectiveness in submerged membrane bioreactors to treat municipal wastewater, Water Res., 43,
3548-3558.
Okamura, D., Mori, Y., Hashimoto, T., Hori, K., 2009. Identification of biofoulant of membrane bioreactors
in soluble microbial products, Water Res., in press.
Remy, M., Van der Marel, P., Zwijnenburg, A., Rulkens, W., Temmink, H., 2009. Low dose powdered
activated carbon addition at high sludge retention times to reduce fouling in membrane bioreactors,
Water Res., 43, 345-350.
Wang, X.-M., Li, X.-Y., Huang, X., 2007. Membrane fouling in a submerged membrane bioreactor (SMBR):
Characterisation of the sludge cake and its high filtration resistance, Sep. Purif. Technol., 52, 439-445.
Wicaksana, F., Fane, A.G., Chen, V., 2006. Fibre movement induced by bubbling using submerged hollow
fibre membranes, J. Membrane Sci., 271, 186-195.
Membran Teknolojileri ve Uygulamaları Sempozyumu 2 – 3 Kasım 2009
46
Wu, J., Le-Clech, P., Stuetz, R.M., Fane, A.G., Chen, V., 2008a. Effects of relaxation and backwashing
conditions on fouling in membrane bioreactor, J. Membrane Sci., 324, 26-32.
Wu, G., Cui, L., Xu, Y., 2008b. A novel submerged rotating membrane bioreactor and reversible membrane
fouling control, Desalination, 228, 255-262.
Yamamoto, K., Hiasa, M., Mahmood, T., Matsuo, T., 1989. Direct solid-liquid separation using hollow fiber
membrane in an activated sludge aeration tank, Wat. Sci. Tech., 21, 43-54.
Yoon, S.-H., Collins, J.H., Musale, D., Sundararajan, S., Tsai, S.-P., Hallsby, G. A., Kong, J. F., Koppes, J.,
Cachia, P., 2005. Effects of flux enhancing polymer on the characteristics of sludge in membrane
bioreactor process, Wat. Sci., Technol., 51, 151-157.
Yu, H.-Y., Liu, L.-Q., Tang, Z.-Q., Yan, M.-G., Gu, J.-S., Wei, X.-W., 2008. Mitigated membrane fouling in
an SMBR by surface modification, J. Membrane Sci., 310, 409-417.
Yu, H.-Y., Xie, Y.-J., Hu, M.-X., Wang, J.-L., Wang, S.-Y., Xu, Z.-K., 2005. Surface modification of
polypropylene microporous membrane to improve its antifouling property in MBR: CO2 plasma
treatment, J. Membrane Sci., 254, 219-227.
Zhang, J., Padmasiri, S.I., Fitch, M., Norddahl, B., Raskin, L., Morgenroth, E., 2007. Influence of cleaning
frequency and membrane history on fouling in an anaerobic membrane bioreactor, Desalination, 207,
153-166.
Membran Teknolojileri ve Uygulamaları Sempozyumu 2 – 3 Kasım 2009
47
Hücre Dışı Polimerik Maddelerin Mikrofiltrasyon
Membranlarının Kirlenme Özelliklerine Etkisi
N. Kayaalp*, C. Kınacı ve I. Koyuncu
Ġstanbul Teknik Üniversitesi ĠnĢaat Fak. Çevre Mühendisliği Bölümü
34469 Maslak Ġstanbul
E-mail: [email protected]
Membran biyoreaktörlerde kullanılan membranların kirlenme nedenleri ile ilgili yapılan
literatür araştırması sonucunda, aktif çamur bileşenlerinin her birinin membran
kirlenmesindeki rolünün araştırma/araştırmacıya bağlı olarak değişiklik gösterdiği
belirlenmiştir. Bunlardan bazıları çözünmüş ve kolloidal kısmın etkisinin daha büyük
olduğunu, bazıları ise partiküler kısmın etkisinin daha fazla olduğunu deneyler neticesinde
beyan etmişlerdir. Bu durum hem deney ve atıksu özelliklerinden hem de işletme
koşullarının farklılığından kaynaklanmaktadır. Bununla birlikte son on yıldır membran
biyoreaktörlerdeki membran kirleticileri arasında hücre dışı polimerik maddelere
(EPS/SMP) oldukça önem verilmekte ve çalışmalar bu yönde yoğunlaştırılmaktadır.
Hücre dışı polimerik maddeler (EPS) biyofilmler, floklar ve aktif çamur süspansiyonu gibi
mikrobiyal toplulukların yapı maddeleridir. “EPS” terimi polisakkarit, protein, nükleik asit,
(fosfor-)lipidler ve hücrenin dış yüzeyinde ile mikrobiyal toplulukların hücre arası
boşluklarında bulunan diğer polimerik bileşiklerinden oluşan değişik makromolekül
sınıflarının adlandırmada kullanılan genel ve kapsamlı bir kavramdır. Æözünmüş
mikrobiyal maddeler (SMP) hücre ölümü nedeniyle salıverilen, hücre membranından
yayılan, sentez sırasında kullanılan veya çeşitli amaçlarla ortama salınan çözünmüş hücre
bileşenleridir. MBR sistemlerinde giriş substratından da kaynaklanabilirler.
Bu çalışmada 0.2 μm‟lik PVDF ve 0.05 μm‟lik PES mikrofiltrasyon membranlarının
kirlenme özellikleri incelenmiştir. Bu membranlardan PVDF hidrofobik, PES ise hidrofilik
bir özelliğe sahiptir. Membranlarda aynı TMP altında akı değişimi zamana bağlı olarak
takip edilmiş ve akı değişimi analiz edilerek ne tür bir kirlenme meydana geldiği
saptanmıştır. Bunun yanısıra membranların SMP tutma kapasiteleri ve hangi membranda
ne kadar SMP (protein ve karbonhidrat cinsinden) biriktiği belirlenmiştir.
Æözünmüş mikrobiyal maddeler, toplam protein ve karbonhidrat cinsinden ölçülmüştür.
Membran biyoreaktördeki SMP ölçümü için, reaktörden alınan 50 ml MLSS örneği önce
5000 g‟de 5 dak. santrifüj edilerek elde edilen üst faz 1.2 µm‟den süzülmüştür (Le-Clech
vd., 2006). Bu süzüntüde SMP‟yi oluşturan protein ve karbonhirat miktarları ölçülmüştür.
Test membranlarından süzülen atıksuda direkt olarak SMP ölçülmüştür. Protein ve
karbonhidrat ölçümünde her örnekten 5 tekrar ölçümü yapılmıştır. Protein ölçümünde
Lowry (1951) metodu esas alınmıştır. Ancak humik maddelerden kaynaklanan girişim için
Frolund vd. (1995) tarafından önerilen şekilde düzeltme yapılmıştır. Karbonhidrat
ölçümünde Dreywood (1946) metodu kullanılmıştır.
Her iki membran, biyoreaktörde 2.5 saat boyunca 0.1 bar transmembran basıncı altında
filtrasyona tabi tutulmuştur. PDVF membranının ilk akısı daha yüksek olmasına rağmen
filtrasyon süresi boyunca akısında %81 düşüş meydana gelirken, gözenek boyutu daha
küçük olan PES membranında sadece %33 akı azalması meydana gelmiştir. Gözenek
çapının daha büyük olmasına rağmen PVDF membranındaki bu hızlı akı azalmasının
Membran Teknolojileri ve Uygulamaları Sempozyumu 2 – 3 Kasım 2009
48
nedeni hidrofobik olmasından kaynaklanmaktadır. Membranların zamana bağlı akı
değişiminin analiz edilmesi sonucunda PES membranının tıkanma mekanizmasının,
standart gözenek tıkanması ile kek oluşumu arasında kalan, geçiş hali tıkanması olduğu
görülmüştür. PVDF membranının, tıkanma mekanizmasının ise standart gözenek tıkanması
mekanizmasına daha uygun olduğu görülmüştür.
Kaynaklar
Le-Clech Pierre, Chen V., Fane Tony A.G. (2006) Fouling in membrane bioreactors used
in wastewater treatment, Journal of Membrane Science ,Review, 284 17–53.
Dreywood R. (1946) Qualitative test for carbohydrate material, Ind. Eng. Chem. Anal. Ed.,
18 (8), 499 – 499.
Frolund B., Griebe T., Nielsen P.H. (1995) Enzymatic activity in the activated-sludge floc
matrix, Appl. Microbiol. Biotechnology, 43, 755 – 761.
Lowry O.H., Rosebourgh N.J., Farr A.R., Randall R.J. (1951) Protein measurement with
the folin phenol reagent, J. Biol. Chem. 193, 265–275.
Membran Teknolojileri ve Uygulamaları Sempozyumu 2 – 3 Kasım 2009
49
Membran Biyoreaktör (MBR) Prosesleri- Genel Değerlendirme
Mehmet Kitis*, Nevzat Özgü Yiğit, Hasan Köseoğlu, B. İlker Harman, Gökhan
Civelekoğlu, Emine Sayılgan, Ş. Şule Bekaroğlu, Evrim Çelik
Süleyman Demirel Üniversitesi, Mühendislik-Mimarlık Fakültesi,
Çevre Mühendisliği Bölümü, 32260 Isparta
*E-mail: [email protected]
Membran biyoreaktör (MBR) teknolojisi 1990‟lı yılların başında yeni bir arıtma prosesi
olarak kabul edilmekteydi. Son 15 yıl içerisinde polimer teknolojilerindeki baş döndürücü
gelişmeler ve etkin rekabet neticesinde, MBR teknolojisi gelişimi bağlamında artık
doygunluğa ulaşma noktasındadır. Bu hızla gelişme ve MBR uygulamalarındaki hem
logaritmik artış hem de uygulama yelpazesinin iyice genişlemesiyle artık MBR prosesleri
yeni bir teknoloji değil, konvansiyonel teknoloji sınıfına girmeye başlamıştır. 15-20 yıl
öncesinde global olarak onlarla ifade edilebilen MBR tesisi sayıları 2009 yılı itibariyle on
binlere yaklaşmaktadır. Uygulama sayısındaki artışın yanı sıra MBR prosesleri artık
>300,000 m3/gün gibi yüksek debili tesislerde de kullanılmaktadır. Bu trend, küçük debili
evsel atıksu arıtma uygulamalarına ilaveten, MBR prosesinin büyük arıtma tesisleri için de
konvansiyonel sistemlerle maliyet açılarından rekabet edebilir hale geldiğinin bir ispatıdır.
MBR ve konvansiyonel biyolojik arıtma proseslerini özellikle maliyetler bağlamında
karşılaştırırken çıkış suları kalitelerindeki büyük fark unutulmamalıdır. Ayrıca, MBR ve
konvansiyonel teknoloji birim maliyet karşılaştırmaları genelleştirilmemeli, mutlaka
spesifik proje/uygulama bazında karşılaştırma yapılmalıdır. Bunun temel nedeni MBR
teknolojisinin konvansiyonel biyolojik arıtmaya göre bir çok farklı avantajının
bulunmasıdır. Örneğin, tipik evsel ve birçok farklı endüstriyel atıksuların arıtımında, MBR
prosesleri konvansiyonel proseslere göre %40-70 arası daha az arazi gereksinimi ortaya
koymaktadır. Tesisin kurulacağı arazinin çok değerli olduğu bir projede, MBR prosesi
daha ilk baştan avantajlı konuma geçebilmektedir. MBR teknolojisinin maliyet açısından
en avantajlı konumda olabileceği durum, mevcut konvansiyonel aktif çamur tesislerinin
hidrolik kapasiteyi artırmak ve/veya çıkış suyu kalitesini iyileştirmek için MBR
teknolojisine dönüştürülmesidir. Bu tür tesis dönüşümlerinde çoğu zaman ilave inşaat
yapılmamakta, mevcut havuzlar kullanılarak hidrolik kapasite %50-100 arası
artırılabilmektedir.
Atıksu arıtımında MBR proseslerinin konvansiyonel sistemlere göre bazı avantajları şu
şekilde özetlenebilir. MBR‟lardaki yüksek askıda katı madde (MLSS) konsantrasyonundan
dolayı gerekli hidrolik bekleme süresi azdır; bu da küçük reaktör hacmi ve ilk yatırım
maliyetinde azalma anlamına gelir. Biyokütle ayrımı mikrofiltrasyon (MF) veya
ultrafiltrasyon (UF) ile gerçekleştiği için aktif çamurun çökelebilme özelliğinden
bağımsızdır; diğer bir deyimle son çökeltim tankına ihtiyaç olmayıp, çamur şişmesi,
filamentli büyümeden kaynaklanan çökeltim problemleri söz konusu olamaz. Yüksek
MLSS konsantrasyonlarından dolayı sisteme fazla organik yükleme yapılabilir. MBR‟larda
nitrifikasyonun olumsuz etkilenmesi veya toksik organiklerin engelleyici etkileri
bağlamındaki işletme problemleriyle daha az karşılaşılır. Æünkü MBR‟larda konvansiyonel
aktif çamura göre daha fazla çamur yaşı (SRT) ile çalışılabilir. Yüksek SRT değerleri,
oluşan biyokütle miktarını dolayısıyla da atık çamur miktarını azaltır. MBR‟lar mükemmel
bir fiziksel dezenfeksiyon sağlar çünkü sıvı-katı ayrımı 0,01–0,1 m gibi küçük gözenek
Membran Teknolojileri ve Uygulamaları Sempozyumu 2 – 3 Kasım 2009
50
çaplarına sahip membran filtrasyonuyla yapılmaktadır. MBR proseslerinde yaklaşık >6 log
(logaritmik giderim) protozoa, 5-6 log bakteri ve 1-3 log virüs giderimi rahatlıkla sağlanır.
MBR proseslerinin belki de çoğu zaman göz ardı edilen avantajlarından birisi de
mikrobiyolojik hususlardır. MBR‟larda mikron-altı filtrasyondan dolayı biyokütle kaçışı
engellenip tüm biyokütle tutulduğu için mevcut biyokütle zor şartlara mecburen adapte
olma zorunluluğunda kalmaktadır. Ayrıca, yüksek tuz konsantrasyonlarını tolere edebilen
halofilik bakteriler, spesifik zenobiyotikleri parçalayabilen mikroorganizma türleri gibi
özelleşmiş bakteriler de reaktörde sürekli tutulur. MBR‟lardaki özelleşmiş bakteriler ani
yüksek organik yüklemeler, çeşitli stres veya toksik madde girişi durumlarında da sisteme
ekstra avantaj sağlar. Diğer bir deyimle, MBR‟lardaki mevcut biyokütle spektrumu
konvansiyonel aktif çamur proseslerine göre daha geniş olup, sistem varyasyonlarını daha
tolere edicidir. Yukarıda bahsedilen avantajlar ve özellikle
mikrofiltrasyon/ultrafiltrasyondan dolayı MBR‟larda çıkış suyu kalitesi konvansiyonel
aktif çamur sistemlerinden çok daha iyidir.
Yukarıda bahsedilen avantajlardan dolayı MBR prosesleri son 10 yıl içerisinde çok farklı
endüstriyel atıksuların arıtımında da kullanılmaya başlanmıştır. Gıda, kimya, ilaç, tekstil,
petrol ve ürünleri, metal, otomotiv, vs gibi bir çok endüstriyel sektör atıksularını arıtmak
ve geri kullanmak için MBR prosesini kullanmaktadır. Æok yüksek KOİ (kimyasal oksijen
ihtiyacı) konsantrasyonlarına (>30,000 mg/L) ve birçok zenobiyotik mikrokirleticilere
sahip çeşitli ilaç-kozmetik endüstrileri atıksularının MBR prosesleriyle arıtımı gerçek tesis
boyutlarında mevcuttur. Kısaca, salt evsel atıksu arıtımında değil, birçok endüstriyel
atıksularının arıtımında da MBR uygulamaları hızla artmaktadır. Biyolojik arıtma sonrası
tersiyer filtrasyon amacıyla da MF-UF membranları kullanılmaktadır. MBR proseslerine
benzer olarak, basınçlı veya vakumlu MF-UF prosesleri de içme suyu arıtımında çok sık
uygulanmaktadır. Sentetik organik kimyasallarla kirlenmiş yeraltı sularının arıtımında,
içme sularından organik madde ve azotlu bileşiklerin gideriminde bile MBR teknolojisi
kullanılmaya başlanmıştır.
Mevcut hiçbir mühendislik teknolojisi mükemmel değildir. Mükemmelliğin tanımı da
göreceli olup, mühendislik uygulamasına ve sonuçlarına hangi kriterleri baz alarak
bakıldığına bağlıdır. MBR teknolojisinin de bazı dezavantajları proje-spesifik olarak ortaya
çıkabilir. Bunlardan en önemlisi işletim sırasında problemli olabilecek tıkanma kontrol
stratejileridir. Yeni ve daha hidrofilik yüzeyli membranların kullanılması, etkili geri
yıkama ve kimyasal temizleme protokollerinin geliştirilmesi, kritik ve sürdürülebilir akılar
bağlamında işletim sırasında akı optimizasyonun yapılması, daha etkin ön arıtmaların
uygulanması, MLSS konsantrasyonlarının yeni nesil MBR uygulamalarında daha da
düşürülmesi, biyoreaktör ve seperasyon tankları arasındaki geri döngü debisinin
optimizasyonu, havalandırma ve kek sıyırma tekniklerinin iyileştirilmesi, tıkanma kontrolü
için çeşitli kimyasalların eklenmesi, vs gibi bir çok teknik yaklaşım MBR prosesleri için
araştırılmakta ve/veya uygulanmaktadır. Bu tıkanma kontrol stratejileri çoğu tesisler için
çok başarılı olmaktadır. Yetersiz ön arıtım uygulayan bazı tesislerde ise tıkanma kontrolleri
başarılı olamayabilmektedir. Ancak, “MBR proseslerinde membranlar hemen
tıkanmaktadır” gibi genellemeler ve söylemler mevcut tesis verileri dikkate alındığında
yanlış ve eksik değerlendirmeler olmaktadır. Tıkanma kontrol stratejilerinin başarılı olup
olmadığının göstergesi için çeşitli kriterler mevcuttur: 1) tasarımda öngörülen akıların
(dolayısıyla tesis çıkış debilerinin) sürdürülebilir bir şekilde yine tasarımda öngörülen
transmembran basınç değerlerine göre membran ömrünün sonuna kadar sağlanması, 2) geri
dönüşümlü tıkanmaların geri yıkamalarla giderilmesi, 3) geri yıkamalarla giderilemeyen
geri dönüşümsüz tıkanmaların kimyasal temizliklerle giderilmesi. Æoğu arıtma
proseslerinin çeşitli ekipmanlarında olduğu gibi MBR‟larda kullanılan membran
modüllerinin de kullanım ömürleri mevcuttur. Bu ömür genellikle 5-8 yıl arası olarak
öngörülmektedir.
Membran Teknolojileri ve Uygulamaları Sempozyumu 2 – 3 Kasım 2009
51
Membran Biyolojik Arıtma Sistemlerinin Modellenmesi
Ahmet Codal, Umay Gökçe Özkan Yücel, Okan Tarık Komesli, Celal Ferdi Gökçay*
Orta Doğu Teknik Üniversitesi, Çevre Mühendisliği Bölümü, Ankara
Arıtma tesislerinin modelleme çalışmaları sistem optimizasyonu ve tasarımda önemli katkı
sağlamaktadır. Bu çalışma kapsamında, ODTÜ Ankara yerleşkesinde kurulu gerçek ölçekli plaka
tipli vakum döner membran biyoreaktör (VRM) ünitesinde biyolojik azot arıtımı ve MLSS
değişimi bir model yardımıyla incelenmiştir. Æalışmada Aktif Æamur Modeli No 1 (ASM1)
AQUASIM benzeşim programına yazılarak sistem benzeşimi sağlanmaya çalışılmıştır. Program
kullanılarak model parametrelerinin hassasiyetleri analiz edilmiş ve eldeki veriler kullanılarak
model kalibre edilmeye çalışılmıştır. Ayrıca model farklı veri setleri kullanılarak teyit (verification)
/ test edilmiştir. Her ne kadar ASM1 modeli aktif çamur prosesinde biyolojik karbon ve azot
arıtımı modellemesinde kullanılıyorsa da [1-3] MBR prosessi bunun bir özel hali kabul edilerek
burada da kullanılmıştır.
Tesis
Æalışmada, ODTÜ yerleşkesinde kurulu 200 m3/gün kapasiteli HUBER-VRM ünitesinden elde
edilen veriler sistem modellemesinde kullanılmıştır. Arıtma tesisine gelen atıksu tamamen evsel
nitelikli olup üniversite lojmanlarından ve öğrenci yurtlarından gelmektedir. ODTÜ-VRM atıksu
arıtma tesisi havalandırma ve membran ünitesi olmak üzere iki havuzdan oluşmaktadır. Ham atıksu
3 mm ince ön ızgaradan geçtikten sonra havalandırma havuzuna, daha sonra da batık vanalar
yardımı ile membran havuzuna geçmektedir. Arıtma tesisinin özellikleri Tablo-1‟ de, akım şeması
Şekil 1‟de gösterilmiştir.
Tablo 1: ODTÜ-MBR arıtma tesisinin özellikleri ______________________________________________
Havalandırma havuzu hacmi 85 m3
Membran havuzu hacmi 23 m3
Membran Tipi plaka
Toplam membran alanı 540 m2
Por çapı 0.038 μm
MLSS ( havalandırma havuzu) 2.2-12 g/L
MLSS (membran havuzu) 6-21 g/L
Hidrolik bekleme süresi 18-22 h
Sıcaklık 17 ± 4 0C
Maksimum membrane basıncı -320 mbar
Veri Setleri
Modelleme çalışmasında üç değişik veri seti kullanılmıştır. Veri setlerinde giriş çıkış KOİ değerleri
çıkış NH4+
-N, NO3- -N değerleri ve debi değerleri bulunmaktadır. MLSS Her iki tank da
ölçülmüştür. Veriler haftada 2 kez toplanmıştır.
Membran Teknolojileri ve Uygulamaları Sempozyumu 2 – 3 Kasım 2009
52
Şekil 1: ODTÜ-VRM Tesisi akım şeması
SET 1 2005 yılında toplanan 146 günlük işletim verisidir. Bu sette ortalama debi 144 m
3 olup giriş
KOİ konsantrasyonu 241-602 mg/L arasında değişmiştir. Æıkış KOİ değeri 20 mg/L civarında
sabittir. Giriş NH4+-N konsantrasyonu 32 - 79 mg/L arasında değişmiştir. Æıkış ise 0.13 to 33.54
mg/L arasında değişmiştir. Æıkış NO3- konsantrasyonu ise 0-35 mg/L arasında değişmiştir.
SET 2 2006 yılında toplanan 120 günlük işletim verisini içermektedir. Bu sette ortalama debi 120
m3. civarında seyretmiş olup giriş KOİ değeri 315 - 975 mg/L, çıkışta ise 15 mg/L civarında
seyretmiştir. Giriş NH4+-N değeri 34 – 82 mg/L çıkışta ise 2 - 26 mg/L arasında seyretmiştir.
Æıkış NO3- konsantrasyonu ise havalandırma tankı oksijen derişimine bağlı olarak 3.25 - 14 mg/L
arasında değişmiştir.
SET 3 ise 2008 yılında toplanan 12 günlük veri setini içermektedir. Buradaki veriler günlük
veriler olup süreklilik arzetmektedir. Bu sette ortalama debi 156 m3 olup giriş KOİ değeri 397 - 690
mg/L ve ortalama çıkış KOİ değeri ise 9 mg/L olarak seyretmiştir. Yine bu sette giriş NH4+-N
konsantrasyonu 42 ve 87 mg/L arasında değişirken çıkış değeri 0 – 12 mg/L arasında değişmiştir.
Æıkış NO3- değeri 17 - 23 mg/L arasında değişmiştir. Bu veri setinde diğerlerinden farklı olarak
giriş ve çıkış parametre ölçümlerinin yanı sıra havalandırma tankından da ölçüm alınmıĢtır
Bilgisayar Modeli
Matematiksel model olan ASM1‟deki diferansiyel denklemler genel amaçlı AQUASIM bilgisayar
modelinin içersine yazılarak çözülmüştür. Hassas parametreler belirlendikten sonra AQUASIM ile
optimize edilerek model kalibre edilmiştir. Daha sonra ölçülen değerler ile model çıktı değerleri
karşılaştırılarak teyit / test edilmiştir.
Æalışma iki grupda yürütülmüştür. Birinci grupta 146 günlük I. veri seti kullanılarak model
kalibrasyonu yapıldıktan sonra II. veri setinin 67 günlük verisi ile teyit/test yapılmıştır. Bu veriler
sadece tesis giriĢ ve çıkıĢ parametre değerlerinden ibarettir. İkinci grup çalışma ise III. veri setinin
12 günlük verisi ile kalibre edilmiş model ile II. veri setinin 67 günlük verisi ile yapılan teyit/test
çalışmalarını göstermektedir. Bu sette kalibrasyon için kullanılan verilerde tesis giriş ve çıkış
değerlerinin yanı sıra havalandırma tankı değerleri de bulunmaktadır. Yapılan ön çalışmalarda
MLSS konsantrasyonu belirlemede en hassas ve optimize edilmesi gereken parametreler olarak
b_A20, Y_A, Y_H, b_H20, k_h20, K_O2H, k_a20, η_h ve f_p bulunmuştur. Bundan sonraki
parametre kestirim ve kalibrasyon (optimizasyon) çalışmalarında bu parametreler kullanılmıştır.
Birinci grup çalışmalarda veri set I‟in tamamı (146 günlük süre) kalibrasyon için kullanılmış ve
veri seti II‟nin 67 günlük aralığına giren veriler kullanılarak model teyit/test edilmiştir. Kullanılan
veri setlerinin yaklaşık aynı sezonlara rastlamasına dikkat edilmiştir. Şekil 2‟de parametreler
optimize edildikten sonra elde edilen kestirim değerleri gösterilmektedir. Nitrifikasyon ile ilgili
hassasiyet çalışmalarından b_A20, K_O2A, μ_A20, K_O2H ve η_g kinetik parametrelerin en hassas
oldukları ve optimize edilmelerinin gerekliliği ortaya çıkmıştır. Şekil 3‟de parametre
optimizasyonundan sonra çıkış toplam-N kestiririmi değerleri verilmektedir.
İkinci grup çalışmalarda veri SET III „ün 12 günlük veri seti ile kalibre edilen model SET
II‟nin 67 günlük verisi ile test edilmiştir. Şekil 4‟de SET III ile kalibre edilen modelin bir
kısım SET II dataları ile elde edilen teyit/test sonuçları gösterilmektedir.
Membran Teknolojileri ve Uygulamaları Sempozyumu 2 – 3 Kasım 2009
53
İki grup çalışma sonucunda yapılan t-test analizinden Tablo 2‟de gösterilen veri set I ile
kalibre edilmiş ve veri set II ile test edilen model sonuçlarından Toplam-N, MLSS_vrm ve
çıkış NH4-N değerlerinin testi geçemediği anlaşılmaktadır. Havalandırma tankından alınan
ölçümlerin de kalibrasyonda kullanıldığı ikinci grup deneylerin ise t-testini geçtiği görülmektedir.
Şekil 2: Parametre optimizasyonundan sonra havalandırma tankında elde edilen model MLSS
benzeşimi
Şekil 3: Parametre optimizasyonundan sonra tesis çıkışında elde edilen Toplam-N değerleri
Membran Teknolojileri ve Uygulamaları Sempozyumu 2 – 3 Kasım 2009
54
Şekil 4: Havalandırma tankında MLSS konsantrasyonu kestrimi
Tablo 2: Veri seti I ile kalibre edilmiş ve veri seti II ile test edilmiş model sonuçlarından
elde edilen t-test sonuçları
Set I MDM 95% Güvenlik
aralığı
t değeri Goodness of
Fit
MLSS_bio 78.17 -1212.59 – 1368.92 0.126 Geçer
MLSS_vrm 3663.67 2311.45 – 5015.89 5.619 geçmez
NH4-N -6.31 -11.93 – -0.68 2.326 geçmez
NO3-N -2.04 -5.34 – 1.26 1.281 Geçer
Total Nitrogen -8.34 -14.60 – -2.09 2.768 geçmez
COD 0.82 -6.86 – 8.49 0.220 Geçer
Tablo 3: Veri seti III ile kalibre edilmiş ve veri seti II ile test edilmiş model sonuçlarında
elde edilen t-test sonuçları
Partial Set II MDM 95% Güvenlik
aralığı
t değeri Goodness of
Fit
MLSS_bio -74.92 -1330.84 – 1181.01 0.124 Geçer
MLSS_vrm -86.67 -1380.07 – 1206.74 0.139 Geçer
NH4-N -0.10 -5.47 – 5.27 0.038 Geçer NO3-N 0.21 -3.89 – 4.30 0.105 Geçer Total Nitrogen 0.11 -5.36 – 5.57 0.041 Geçer COD 4.16 -2.10 – 10.42 1.379 Geçer
Yukarıda gösterilen benzeşim sonuçlarından her iki grup çalışmada da görsel olarak yeterince iyi
sistem benzeşimi elde edildiği anlaşılmaktadır. Ancak istatistiksel olarak ikinci grup çalışmanın
daha başarılı olduğu ortadadır. Her iki grup çalışma sonucunda model kalibrasyonunu için sadece
tesis giriş ve çıkış verilerinin yeterli olmadığı ve iyi bir benzeşim için giriş ve çıkışa ilave olarak
havalandırma tankı verilerine de gereksinim duyulacağı anlaşılmaktadır. Yine verilerden tesisin
zaman zaman azot arıtabildiği ve çıkışta azotun sıfıra yaklaştığı anlaşılmaktadır. Modelin bu
olguyu yakalayabildiği de sonuçlardan anlaşılmaktadır.
Teşekkür Æalışma sırasında katkılarından dolayı ODTÜ-TEKNOKENT‟e teşekkür ederiz.
Membran Teknolojileri ve Uygulamaları Sempozyumu 2 – 3 Kasım 2009
55
Referanslar 1.Liu R., Huang X, Sun Y. F., and Qian Y., 2003. Hydrodynamic effect on sludge accumulation over
membrane surfaces in a submerged membrane bioreactor, Process Biochemistry, Vol. 39, No. 2, pp 157-163.
2.Winnen H, Suidan M.T., Scarpino P. V., Wrenn B., Cicek N., Urbain, V., and Manem, J. 1996.
Effectiveness of the membrane bioreactor in the biodegradation of high molecular weight compounds, Water
Science and Technology, Vol. 34, pp 261-167.
3. Yoona S., Kimb H., Yeomb I., 2004. The Optimum Operational Condition of Membrane Bioreactor
(MBR): Cost Estimation of Aeration and Sludge Treatment, Water Research, Vol. 38, No. 1, pp 37–46.
4. U. Jeppsson (1996). Modelling aspects of wastewater treatment processes, Ph. D Thesis, Lund Institute of
Technology, ISBN 91-88934-00-4.
Membran Teknolojileri ve Uygulamaları Sempozyumu 2 – 3 Kasım 2009
56
Membran Teknolojileri ve Uygulamaları Sempozyumu 2 – 3 Kasım 2009
57
Anaerobik Membran Biyoreaktörünün Çöp Sızıntı Sularının
Arıtımında Kullanılması
Ergin Taşkan ve Halil Hasar
Fırat Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Çevre Mühendisliği Bölümü, 23119-Elazığ
Günümüzde, hızlı kentleşme oldukça yoğun bir şekilde çevresel problemlere neden
olmaktadır. Bu problemler arasında çöp depolama alanlarından kaynaklanan sızıntı suları
önemli bir yer tutmaktadır. Æöp sızıntı sularının kirletici içeriğinin çok geniş olması ve
özellikle biyolojik arıtım için inhibisyon etkisine sahip kirleticiler içermesi, bu atıksuların
arıtımını güçleştirmektedir. Yaklaşık olarak 1000 mg/L amonyak konsantrasyonuna sahip
sızıntı suları mikroorganizma için direk toksik olabilir (Robinson ve diğ. 1992). Koster ve
Lettinga (2003), 680-2601 mg/l arasındaki amonyum konsantrasyonunun artışı ile metan
oluşumu arasından negatif bir ilişki olduğu belirtmişlerdir. Bu çalışmada amonyak
toksisitesine daha dirençli olan anaerobik arıtma yöntemi membran sistemine uyarlanarak
kullanılmıştır. Membran biyoreaktör sistemi klasik biyolojik sistemlere nazaran birçok
avantaja sahiptir. MBR ile yüksek çamur yaşında çalışılabildiğinden dolayı çöp sızıntı
suları gibi hem yüksek organik yüke hem de yüksek nütriente sahip atıksuların
arıtılabilmesi için iyi bir alternatif olarak görülmektedir (Metcalf and Eddy, 2003).
Bu çalışmada çöp sızıntı sularının anaerobik membran biyoreaktöründe (An-MBR) arıtımı
farklı işletim şartlarında araştırılmıştır. Bu amaçla, farklı çöp sızıntı suyu/asetat oranlarında
besleme yapılarak An-MBR‟ün KOİ giderim performansı, biyogaz üretme kapasitesi ve
sülfatın elektron alıcı olarak kullanılmasının biyogaz oluşumu üzerindeki etkisi
incelenmiştir. Æöp sızıntı suyunun KOİ/asetat KOİ oranları %10, 25, 50, 75 ve %100
ayarlanarak An-MBR sabit bir KOİ değeri (5000 mg/l) ile işletilmiştir. Anaerobik
sistemdeki çamur yaşı çalışma süresi boyunca 100 gün olarak muhafaza edilmiştir. An-
MBR‟deki hidrolik bekleme süresi membran akısına bağlı olarak değişmiştir ve ortalama
10 gün seviyesinde tutulmaya çalışılmıştır.
Æalışmada amonyak toksiditesine daha dirençli olan anaerobik arıtma yöntemi
kullanılmıştır. 1300 mL hacmindeki anaerobik biyoreaktöre membran modülü
daldırılmıştır. Æöp sızıntı suyu An-MBR‟a alınmadan önce içerisindeki kaba ve killi
maddelerin giderilmesi için filtrelendikten sonra yukarda belirtilen oranlarda asetat ilave
edilmiştir. Reaktörde mezofilik şartların sağlanması amacıyla reaktör sıcaklığı ısıtıcı
vasıtası ile 37 ºC‟ye ayarlanmıştır. Reaktörün karışımı peristaltik pompa vasıtasıyla
sağlanmıştır. Peristaltik pompa ile yapılan sirkülasyon hemen membranın üst kısmına
yapılmış ve bu sayede membran yüzeyinde meydana gelebilecek kek tabakasının oluşumu
da sınırlandırılmaya çalışılmıştır. Katı/sıvı ayrımını sağlamak amacıyla peristaltik pompa
vakum yapmak amacıyla kullanılmış. İstenilen çamur yaşı süresine ulaşmak amacıyla
reaktördeki fazla çamur belirli zaman aralıkları ile sistemden uzaklaştırılmıştır. Reaktörde
oluşan biyogaz reaktörün üst kısmında bulunan gaz çıkış hortumundan geçerek bir mezür
içerisinde birikmesi sağlanarak günlük oluşan biyogaz miktarının tespit edilmesi
amaçlanmıştır. Biyoreaktörde ortalama 0.1 mikrometre gözenek çapına ve toplam 227 cm2
yüzey alanına sahip hallow-fiber membranlar kullanılmıştır. İstenilen hidrolik bekleme
süresine ulaşmak amacıyla genellikle trans-membran basıncı arttırılarak akı yükseltilmeye
çalışılmıştır. Her bir işletme periyodunun değişimi aşamasında membran modülü musluk
Membran Teknolojileri ve Uygulamaları Sempozyumu 2 – 3 Kasım 2009
58
suyu ile fiziksel olarak yıkanarak temizlenmiştir. İşletme süresi boyunca bütün periyotlarda
An-MBR‟da giriş ve çıkış KOİ, NH4-N, SO4-2
gibi performans parametreleri biyoreaktör
içerisindeki askıda katı madde (MLSS) ve uçucu askıda katı madde (MLVSS) değerleri ve
giriş-çıkış alkalinite değerleri ölçülmüştür. Besleme suyu sızıntı suyunun %10, 25, 50, 75
oranlarında musluk suyuna ilave edilip asetat kullanılarak KOİ‟si 5000 mg/l olacak şekilde
ayarlanmış ve son periyotta yalnızca çöp sızıntı suyu ve musluk suyu kullanılarak istenilen
giriş KOİ değerine ulaşılmıştır.
Şekil: Sistemin şematik gösterimi
İlk deneysel periyotta, sızıntı suyu/asetat KOİ oranının 1/10 olacak şekilde
tutulmuştur (besleme suyunun KOİ yükünün %10‟u çöp sızıntı suyundan ve %90‟ı ise
asetat ilavesinden). Bu periyotta besleme suyunda ve çıkış suyundaki amonyum
konsantrasyonu sızıntı suyunda yapılan seyreltmeye bağlı olarak 300-400 mg/l olarak
tespit edilmiştir. Sistemdeki MLSS konsantrasyonu 8000-12000 mg/l ve MLVSS
konsantrasyonu ortalama 2000 mg/l civarında tutulmuştur. MLSS ve MLVSS
konsantrasyonları anaerobik sistemin performansı üzerinde doğrudan etkili
parametrelerdir. An-MBR‟da çıkış suyu reaktörden membran modülü kullanılarak
uzaklaştırıldığı için reaktördeki MLSS ve MLVSS konsantrasyonları An-MBR için
sınırlayıcı bir faktör değildir. Fakat reaktördeki katı madde konsantrasyonun artışı
membran tıkanıklılığını arttırması nedeni ile reaktör işletimini olumsuz yönde
etkilemektedir. İşletme süresi boyunca sisteme verilen organik yük ortalama 0,490
kg/m3.gün seviyesinde tutulmuştur. Bu süreçte KOİ giderme verimi ise %85 civarında
seyretmiştir. Sisteme verilen organik yük zamanla azaltılmış ve buna karşılık KOİ giderme
verimi artarak %90‟a kadar ulaşmıştır. Bohdziewicza ve diğ. (2008), çöp sızıntı suyunu
%10-20 oranında seyrelterek %95‟in üzerinde KOİ giderme verimi elde etmişlerdir.
Æalışmada besleme yapılan organik yük ile giderilen organik yük miktarları belirlenmiş ve
elde edilen veriler değerlendirildiğinde organik yük miktarı arttığı zaman organik madde
gideriminin azaldığı, sisteme verilen organik yükün azalması ile birlikte besleme yapılan
organik maddenin neredeyse tamamının giderildiği belirlenmiştir. İşletme süresi boyunca
Membran Teknolojileri ve Uygulamaları Sempozyumu 2 – 3 Kasım 2009
59
elde edilen akı miktarı, ilk 7 günde ortalama 0,40 l/m2.saat, ikinci 7 günde 0,30 l/m
2.saat ve
son 7 günde ortalama 0,17 l/m2.saat akı elde edilmiştir. Akı miktarı basınç arttırılması ve
azaltılması ile değişmiştir. Sistemde üretilen biyogazın içerdiği metan miktarının giderilen
KOİ‟ye oranı 0,34 ile 0,56 l CH4/ giderilen KOİ aralığında değişmiş ve ortalama olarak
0,39 l/CH4 giderilen KOİ değerinde olduğu belirlenmiştir.
Æalışmanın ikinci periyodunda, sızıntı suyu/asetat oranı 1/4 olarak tutulmuştur (Besleme
suyunun KOİ‟sinin %25 çöp sızıntı suyundan ve %75‟i ise asetat ilavesinden). Bu
periyotta sisteme verilen besleme suyundaki amonyum konsantrasyonu ortalama olarak
175-250 mg/l arasında değişmiştir. Sistemdeki MLSS konsantrasyonu 10200-14500 mg/l
arasında ve MLVSS konsantrasyonu 3000-4500 mg/l civarında seyretmiştir. Bu periyotta
KOİ giderme verimi ise ortalama %89 oranında seyretmiş ve sistemin adaptasyonunun tam
olarak gerçekleşmesi ile %90‟ın üzerinde seyretmiştir. İşletim süresi boyunca sisteme
verilen organik yük ortalama 0,89 kg/m3.gün seviyesinde tutulmuştur. Bu periyotta
membrandan çıkış suyu kesikli olarak çekilmiştir. Pompanın kesikli olarak çalıştırıldığı bu
süreçte pampanın sürekli olarak çalıştırıldığı diğer periyotlar ile karşılaştırıldığında elde
edilen akı miktarının oldukça yüksek olduğu tespit edilmiştir. Akı miktarı işletme süresi
boyunca ortalama 2,18 l/m2.saat olarak tespit edilmiştir. Akı miktarı membranda oluşan
tıkanıklığa bağlı olarak zamanla azalmış ve ortalama 2 l/m2.saat civarında dengelenmiştir.
Bu sonuçlar emme pompasının kesikli olarak çalıştırılması ile akıda ciddi miktarda artış
meydana gelebileceğini göstermektedir. Sistemde üretilen biyogazın içerdiği metan
miktarının giderilen KOİ‟ye oranı 0,45 ile 0,57 l CH4/g giderilen KOİ aralığında değişmiş
ve ortalama olarak 0,50 l CH4/g giderilen KOİ değerinde olduğu tespit edilmiştir.
Æalışmanın üçüncü periyodunda, sızıntı suyu/asetat KOİ oranı 1/1 olarak tutulmuştur
(Besleme suyunun KOİ‟sinin %50 sızıntı suyundan ve %50‟si ise asetat ilavesinden). Bu
periyotta besleme suyundaki amonyum konsantrasyonu 400-510 mg/l arasında değişmiştir.
İşletim süresi boyunca reaktördeki MLSS konsantrasyonu 12000 mg/l ve MLVSS
konsantrasyonu 4000 mg/l civarında seyretmiştir. Bu işleteme süresinde sistemin KOİ
giderme verimi ortalama %85 civarında gerçekleşmiştir. İşletim periyodunun başında 0,86
l/m2.saat olarak elde edilen akı 20. günde 0,39 l/m
2.saat değerine düşmüştür. 20. günde
peristaltik pompa kesikli çalıştırılıp basınç arttırıldığında akı miktarının önemli düzeyde
artış gösterdiği belirlenmiştir. Membrandan çıkış suyunun kesikli olarak emilmesi,
membran üzerindeki kek oluşumunu azaltmış ve elde edilen akı miktarı ortalama 2,60
l/m2.saat değerine ulaşmıştır. Sistemde üretilen biyogazın içerdiği metan miktarının
giderilen KOİ‟ye oranı 0,43 ile 0,54 l CH4/g giderilen KOİ arasında değişmiş ve ortalama
0,49 l CH4/g giderilen KOİ değerinde olduğu belirlenmiştir. Elde edilen bu değerlerden
oluşan biyogazın metan muhtevasının iyi olduğu anlaşılmaktadır (Öztürk, İ 1999).
Sistemde giriş-çıkış sülfat tayini yapılmış ve sülfat gideriminin artışına bağlı olarak
üretilen biyogaz miktarının azaldığı tespit edilmiştir. Bu durum sülfatın sülfat indirgeyen
bakteriler tarafından elektron alıcı olarak kullanıldığını ve metan bakterilerine üstünlük
sağladığını kanıtlamaktadır.
Æalışmanın dördüncü periyodunda sızıntı Suyu/asetat KOİ oranı 3/4 olarak tutulmuştur
(Besleme suyunun KOİ değeri %75 sızıntı suyundan, %25 oranında asetat ilavesinden).
Sisteme verilen amonyum konsantrasyonu 700-800 mg/l arasında değişmiştir. An-MBR‟da
MLSS konsantrasyonu ortalama 16000 mg/l ve MLVSS konsantrasyonu 6700 mg/l olarak
izlenmiştir. Bu deney sürecinde sistemin KOİ giderme verimi ortalama %79 civarında
gerçekleşmiştir. Bu işletme süresinde membrandan çıkış suyu sürekli olarak çekilmiştir.
İşletme süresi boyunca elde edilen akı ortalama 0.33 l/m2.saat olmuştur. Elde edilen
biyogazın içerdiği metan miktarı giderilen KOİ‟ye oranı 0,46 ile 0,62 l CH4/g giderilen
KOİ arasında değişmiştir ve ortalama 0,50 l CH4/g giderilen KOİ değerinde olduğu tespit
edilmiştir. Elde edilen değerlerden sistemde giderilen organik madde miktarı ile oluşan
biyogaz miktarı arasında doğrusal bir orantı olduğu belirlenmiştir. Timur ve öztürk (1999),
Membran Teknolojileri ve Uygulamaları Sempozyumu 2 – 3 Kasım 2009
60
çöp sızıntı suyunun arıtımında organik yükleme oranına bağlı olarak oluşan metan
miktarının arttığını tespit etmişlerdir.
Æalışmanın son periyodunda besleme suyu KOİ‟si tamamen çöp sızıntı suyundan 5000
mg/l düzeylerinde ayarlanmıştır. Bu periyotta sudaki amonyum konsantrasyonu 900-1020
mg/l arasında değişmiştir. Reaktördeki MLSS konsantrasyonu 13800-15800 mg/l ve
MLVSS konsantrasyonu ortalama 3500-4500 mg/l arasında değişmiştir. Bu süreçte KOİ
giderme verimi ortalama %75 seviyesinde gerçekleşmiştir. Bu işletme süresince çıkış suyu
membrandan sürekli olarak çekilmiş ve akı miktarı ortalama 0,39 l/m2.saat olarak
gerçekleşmiştir. Hasar ve diğ (2009), aynı membran modülünü aerobik MBR‟da
kullanmışlar ve yüksek MLSS konsantrasyonlarında membran modülünü günlük yıkama
yaparak sistemin akısının 3 l /m2.saat değerinde kararlı hale geçtiğini belirlemişlerdir.
Sistemde üretilen biyogazın içerdiği metan miktarı ortalama 0,43 l CH4/g giderilen KOİ
olarak tespit edilmiştir.
Bütün işletme periyotlarında elde edilen sonuçlar dikkate alındığında sızıntı suyunun genç
sızıntı suyu olması ve çoğunlukla parçalanabilir KOİ içermesinden dolayı, asetata göre
değerlendirildiğinde KOİ giderme veriminde çok önemli bir düşüş gözlenmemiştir.
Sistemden elde edilen akı miktarı emme pompasının kesikli veya sürekli olarak
çalıştırılmasına bağlı olarak değişiklik göstermiş, pompanın kesikli olarak çalıştırılması
sonucu akı miktarında önemli düzeyde artış olduğu tespit edilmiştir. Sistemde giderilen
sülfat miktarına bağlı olarak oluşan biyogaz miktarında azalma meydana geldiği
belirlenmiştir. Ayrıca, reaktördeki MLSS-MLVSS konsantrasyonlarının artışı ile elde
edilen akı miktarı arasında ters orantı olduğu tespit edilmiştir.
Kaynaklar 1- Bohdziewicza, J, Neczajb, E, 2008, Anna Kwarciakb, Landfill leachate treatment by means of anaerobic
membrane bioreactor-Desalination 221 559–565
2-Hasar ,H, Ünsal,S.A., İpek,U., Karataş,S, Æınar,Ö., Yaman,C., Kınacı,C., 2009,
Stripping/flocculation/membrane bioreactor /reverse osmosis treatment of municipal landfill leachate. Journal
of Hazardous Material, DOİ:
3- Koster I. W. and Lettinga G., 2003, The influence of ammonium-nitrogen on the specific activity of
pelletized methanogenic sludge,
4- Metcalf and Eddy, 2003, Wastewater Enginnering: Treatment and reuse, McGrav Hill, Fourth Edition,
USA
5- Öztürk İ, 1999. Anaerobik biyoteknoloji ve atık arıtımındaki uygulamaları, Su Vakfı Yayınları.
6- Robinson, HD Barr, MJ., Last, SD., 1992, Leachate collection, treatment and disposal. J of The Institution
of Water and Env. Management, 6(3) 321-332
7- Timur H, Ozturk I, Altinbas M, Arikan O, Tuyluoglu BS. 2006, Anaerobic treatability of leachate: a
comparative evaluation for three different reactor systems, Wat. Sci. & Tech. 42 (1-2): 287-292 (2000).
Membran Teknolojileri ve Uygulamaları Sempozyumu 2 – 3 Kasım 2009
61
Membran Prosesleri İle İlaç ve Tekstil Endüstrisi Atıksularının
İleri Arıtımı
Burcu Kaleli Öztürk1, Yasemin Kaya
1, Z. Beril Gönder
1 , İlda Vergili
1 , Hulusi
Barlas1
1 Ġstanbul Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Çevre Mühendisliği Bölümü
Avcılar Ġstanbul 34320 Türkiye
Son yıllarda endüstrileşmenin ve nüfus artışının büyük hız kazanmasıyla su kaynakları
giderek azalmakta ve kirlenmektedir. Æevrenin korunmasına yönelik getirilen yasal
düzenlemeler ve işletmelerde su ihtiyacının giderek artmasından dolayı teknolojilerin
iyileştirilmesi ve işletme içi madde çevrimleri öne çıkmakta, atıksu oluşumunun en aza
indirilmesi, değerli maddelerin kazanılması ve suların tekrar kullanımı gündeme
gelmektedir.
Æevre kirliliğini oluşturan en büyük potansiyel endüstrilerdir. Endüstriyel üretim esnasında
ve sonrasında çevre kirliliğine neden olan değişik özellikte atıklar oluşmaktadır.
Endüstriyel gelişme ve üretime paralel olarak, oluşacak atıkların en aza indirilmesi için
yeni teknolojilere ve ileri arıtım tekniklerine başvurulması gerekmektedir.
Atıksuların ileri arıtılması amacıyla membran teknolojileri diğer arıtma proseslerine tercih
edilmektedir. Bunun en önemli nedenleri, membran proseslerinin diğer ayırma
teknikleriyle karşılaştırıldığında düşük enerji ihtiyacı gerektirmeleri, kesikli ve sürekli
işletilebilmeleri, yüksek saflıkta ürün elde edilebilmesi, sıcaklık değişimlerinden fazla
etkilenmemeleri, modüler olarak tasarımlarının yapılabilmesi ve fazla yer kaplamaması,
kimyasal katkı ihtiyacının olmamasıdır [1].
Bu çalışmada, kimyasal ve/veya biyolojik arıtma uygulanan tekstil ve ilaç endüstrisi
atıksularına sistem çıkışında mikrofiltrasyon, ultrafiltrasyon ve nanofiltrasyon prosesleri
tek tek uygulanarak veya kombine edilerek, bu atıksuların ileri arıtılabilirliği araştırılmıştır.
Æalışmada kullanılan toplam alanı 80 cm2 olan plaka tipi (flat sheet) mikrofiltrasyon (MF)
membranı (FM MP005P), ultrafiltrasyon (UF) membranı (FM UP005), nanofiltrasyon
(NF) membranı (FM NP010) Microdyn-Nadir GmbH‟dan temin edilmiştir [2]. Deneylerde
OSMOTA GmbH (Almanya) firmasından temin edilen laboratuvar ölçekli membran
sistemi kullanılmıştır. Sistem, yüksek basınç pompası (60 bar), membran hücresi, membran
hücresine girişte ve çıkışta olmak üzere iki adet manometre, süzüntü ve konsantre
miktarının ölçüldüğü iki adet debimetre, soğutma sistemi ve 10 L‟lik besleme tankı
ünitelerinden meydana gelmektedir. Sistemde kullanılan plaka tipi membranların uzunluğu
200 mm, genişliği 40 mm olup, etkili membran alanı 80 cm2‟dir. Deneyler çapraz akış
düzeninde gerçekleştirilmiş ve süzüntü ayrı bir kapta toplanırken, konsantre besleme
tankına geri devir ettirilmiştir. Akının belirlenmesi için bilgisayara bağlı Precisa 320 XB–
1200 C model terazi ile süzüntü miktarı dakikada bir ağırlık cinsinden ölçülmüştür.
Æalışmada mikrofiltrasyon (MF), ultrafiltrasyon (UF) ve nanofiltrasyon (NF) prosesleri,
tek tek uygulanarak veya kombine edilerek, ilaç ve tekstil endüstrisi atıksularının ileri
arıtımı araştırılmıştır. Deneylerde, İstanbul‟da bulunan bir ilaç fabrikasının kimyasal ve
biyolojik arıtma tesisleri çıkışından ve ayrıca Æerkezköy‟de bulunan bir tekstil fabrikasının
biyolojik atıksu arıtma tesisi çıkışından alınan arıtılmış atıksular kullanılmıştır.
Membran Teknolojileri ve Uygulamaları Sempozyumu 2 – 3 Kasım 2009
62
Deneysel çalışmalar üç aşamada gerçekleştirilmiştir. Birinci aşamada, deneylerde
kullanılan membranların farklı sıcaklık ve basınçlardaki saf su akıları belirlenmiştir. İkinci
aşamada ilaç endüstrisi atıksuyu öncelikle MF membranından geçirilmiştir. MF çıkışında
toplanan süzüntü ise ayrı ayrı UF ve NF membranlarına verilmiştir. Üçüncü aşamada ise
tekstil endüstrisi atıksuyu önce MF membranından, süzüntüsü de NF membranından
geçirilmiştir. Ham tekstil atıksuyu bu aşamada ayrıca sadece NF membranından da
geçirilmiştir.
Deneyler esnasında akı değerleri ve süzüntüden alınan anlık numunelerin Renklilik Sayısı
(RES) değişimleri izlenmiştir [3]. Toplam süzüntülerde ise ek olarak Kimyasal Oksijen
İhtiyacı (KOİ), Askıda Katı Madde (AKM) ve pH ölçümleri yapılarak, her bir membran
prosesinin giderim verimleri belirlenmiştir.
İlaç ve tekstil endüstrisi atıksularıyla yapılan her iki çalışmada da en yüksek giderim
verimleri MF + NF kombinasyonu ile elde edilmiştir. İlaç endüstrisi atıksuyunda 436 nm,
525 nm ve 620 nm‟de ölçülen RES parametresine göre girişte sırasıyla 10 m-1
, 2 m-1
, 0,4
m-1
olan değerler süzüntüde 1,3 m-1
, 0,3 m-1
ve 0 değerlerine; ayrıca girişte sırasıyla 678
mg/L ve 293 mg/L olan KOİ ve AKM değerleri, süzüntüde 48 mg/L ve 11 mg/L‟ye
düşürülmüştür. Tekstil endüstrisi atıksuyunda yukarıdaki RES dalga boylarında 25 m-1
,
25,6 m-1
ve 9,2 m-1
olarak ölçülen değerler, süzüntüde 1 m-1
, 0,8 m-1
ve 0,1 m-1
‟e; girişte
sırasıyla 180 mg/L ve 157 mg/L olan KOİ ve AKM değerleri ise süzüntüde 72 mg/L ve 60
mg/L‟ye düşürülmüştür.
İlaç endüstrisi atıksularının MF ile 210 dakika süresince ön arıtma işleminde akı değeri %
44 oranında azalmıştır. Æalışmada kullanılan atıksuyun AKM değeri 293 mg/L iken,
süzüntüde 23 mg/L değerine düşmüştür. Akı değerindeki bu yüksek düşüş, girişteki yüksek
AKM konsantrasyonunun bir sonucudur. Böylesi durumlarda literatürde MF‟nin verimini
artırmak için MF öncesi ham atıksuya alum ilavesi veya MF öncesinde kartuş filtre
kullanılması gibi farklı ön arıtma seçeneklerinin uygulandığı çalışmalar mevcuttur [4].
İlaç endüstrisi atıksuyunda, MF ve MF+ UF kombinasyonundan elde edilen renk giderim
verimleri yakın değerlerde bulunmuştur. Bu durum atıksuda renk veren
makromoleküllerin oranının yüksek olduğunu göstermektedir.
İlaç endüstrisi atıksuyunun MF membranından sonra NF membranından geçirilmesi ile
elde edilen süzüntüde KOİ ve AKM giderim verimleri MF+UF kombinasyonuna göre daha
yüksek bulunmuştur. UF ve NF membranlarıyla aynı atıksu kullanılarak yapılan çalışmada
KOİ giderim verimleri arasındaki fark, atıksuda bulunan ve KOİ‟ ye neden olan organik
maddelerin yoğun olarak küçük molekül ağırlığına sahip olduklarını göstermektedir.
Tekstil endüstrisi atıksuyunun MF ile ön arıtma işleminde akı 90 dakikada % 48 oranında
azalmıştır. İlaç endüstrisi atıksuyunda olduğu gibi burada da ek bir ön arıtma yapılması akı
azalmasını önlemekte yararlı olacaktır.
Tekstil endüstrisi atıksuyu MF membranından geçirilerek atıksudaki kolloidal maddeler
uzaklaştırılmış, bu sayede 436 nm, 525 nm ve 620 nm‟de ölçülen RES parametrelerinde
sırasıyla % 44, % 47 ve % 52 oranlarında renk giderimi sağlanmıştır. Ancak toplanan
süzüntüdeki RES değerleri 14 m-1
, 13,5 m-1
ve 4,4 m-1
olup, bu değerler limitlerin
üzerindedir. Bu nedenle ek arıtmaya ihtiyaç duyulmuştur ve MF çıkışında toplanan
süzüntü NF‟den geçirilmiştir.
Tekstil endüstrisi atıksuyunda, MF ile ön arıtma yapılarak NF‟ye beslenen deneyde 90
dakika sonunda akı % 22, sadece NF‟ nin kullanıldığı deneyde ise % 31 oranında
azalmıştır. 90. dakikada akılar karşılaştırıldığında ise sadece NF‟nin kullanıldığı deneydeki
akı değeri, MF + NF‟nin kullanıldığı deneyin akısına göre % 15 daha düşüktür. Beklendiği
gibi, MF ile ön arıtma yapılarak atıksudaki kolloidal maddelerin uzaklaştırılmasıyla, NF
veriminin arttığı görülmektedir. Gerek MF + NF kombinasyonu ve gerekse sadece NF
çıkışında hemen hemen aynı RES değerlerine ulaşılmıştır. Her iki çalışmada da RES
parametresi açısından limitlerin altına inilmiştir.
Membran Teknolojileri ve Uygulamaları Sempozyumu 2 – 3 Kasım 2009
63
Tekstil endüstrisi atıksuyunda yapılan iki deney, KOİ giderim verimleri açısından
karşılaştırıldığında ise MF + NF deneyinde daha iyi giderim sağlanmıştır. Her iki deneyde
de renk giderim verimlerinin % 90‟ın üzerinde olmasına rağmen, KOİ giderim verimlerinin
% 36 – % 41 oranlarında olması, atıksuda renk veren ancak organik olmayan maddelerin
varlığını düşündürmektedir.
İlaç endüstrisi atıksuyuyla yapılan deneyler sonucunda MF membranının tek başına
kullanımı durumunda bile rengin yüksek oranda giderildiği ve RES parametresinde Avrupa
Normunda belirtilen limitlerin altına inilebildiği belirlenmiştir.
Æalışmada kullanılan atıksuyun alındığı fabrika İSKİ kanalına deşarj yapmaktadır. İSKİ‟
nin KOİ için deşarj limiti ise 800 mg/L‟ dir. Ancak söz konusu fabrikanın alıcı ortama
deşarj yapması durumunda Su Kirliliği Kontrol Yönetmeliği Tablo 14.6‟ ya göre KOİ
parametresini 150 mg/L değerinin altına çekmesi gerekmektedir. Bu durum MF + NF
kombinasyonu ile sağlanabilmektedir.
İlaç endüstrisinde var olan üretim normları nedeniyle, geri kazanılan arıtılmış atıksuyun
üretimde kullanım olasılığı çok düşüktür.
Deneylerde kullanılan, biyolojik atıksu arıtma tesisi çıkışından alınan arıtılmış tekstil
atıksuyu için, sadece NF çıkışındaki süzüntüde ve MF + NF çıkışında toplanan süzüntüde
giderilemeyen renk miktarları açısından çok büyük bir fark görünmese de MF‟nin NF
öncesi ön arıtma olarak uygulanmasının son derece yararlı olduğu görülmüştür.
Tekstil işletmesi örneğinde görüldüğü gibi işletme alıcı ortam deşarj kritelerini sağlasa
bile, gerek Dünya Bankası gibi uluslararası kredi veren kurumların gerekse özellikle AB
ülkelerindeki ithalatçı firmaların daha düşük deşarj kriterlerini ön şart olarak ileri sürmeleri
nedeniyle, hem bu şartların yerine getirilmesi hem de alıcı ortamın korunması amacıyla
membran proseslerinin kullanılmasının uygun olduğu görülmektedir.
Kaynaklar
1- KAYA, Y. ve BARLAS, H., 2003, Kimya endüstrisinde atık yönetimi amaçlı membran
uygulamaları, XVII. Ulusal Kimya Kongresi, 8 -11 Eylül, İstanbul, 386
2- http://www.microdyn-nadir.de
3- BARLAS, H., 1999, Endüstriyel atıksular için renk parametresi önerisi, Türkiye’ de Çevre
Kirlenmesi Öncelikleri Sempozyumu III, 14-15 Ekim Tübitak Gebze YTE., 576-585.
4- KOYUNCU, İ. ve TOPACIK, D., 2002, Tekstil endüstrisi atıksularının arıtılmasında membran
teknolojisi uygulamalamaları ve ekonomik değerlendirme, SKKD, Cilt 12 sayı 2, 47-62.
Membran Teknolojileri ve Uygulamaları Sempozyumu 2 – 3 Kasım 2009
64
Membran Teknolojileri ve Uygulamaları Sempozyumu 2 – 3 Kasım 2009
65
Membran Teknolojisi ile İpek İşleme Atıksularından Serisin
Geri Kazanımı
Gökşen Çapar, S. Seylan Aygün, M. Ruşen Geçit
Mühendislik Bilimleri Bölümü, Orta Doğu Teknik Üniversitesi Ġnönü Bulvarı 06531 Ankara
Tekstil endüstrisinin bir alt dalı olan ipek üretimi işlemlerinde oluşan atıksular yüksek
organik madde (KOİ 5-60 g/L), bulanıklık ve toplam katı madde (TKM) içermektedir.
Organik madde kirliliğine neden olan en önemli madde serisin proteinidir. İpekböceğinin
iplikçikleri birbirine yapıştırmak amacıyla salgıladığı bu protein, boyama işlemi öncesinde
iplikten ayrılmaktadır. Bunun için uygulanan koza pişirme işleminde ortaya çıkan
atıksuların, alıcı ortama deşarj edilmeden önce uygun yöntemlerle, çıkış KOİ değeri 240-
350 mg/L (SKKY, 2004) olacak şekilde arıtılmaları gerekmektedir.
Serisin, ipek üretimi sanayinde bir atıkken; ilaç, kozmetik ve gıda gibi sanayilerde değerli
bir hammaddedir. Biyomedikal alanda ve film/membran yapımında da
kullanılabilmektedir. Serisin oldukça ilginç özelliklere sahiptir; yüksek nem tutma
özelliğinin yanısıra, antioksidan, antibakteriyel ve biyo-uyumludur. Bu nedenle ticari
değeri de yüksektir (80-90 AVRO/gram). Dolayısıyla, atılan serisin çevresel kirliliğin
yanısıra ekonomik kayba da neden olmaktadır. Bu nedenle, son yıllarda serisin geri
kazanımı konusu ilgi çekmektedir (Fabiani vd., 1996; Vaithanomsat ve Kitpreechavanich,
2008; Wu vd., 2007). Dünyanın yıllık serisin geri kazanım potansiyeli 50.000 ton‟dur
(Zhang, 2002). Ülkemizde ise ipek üretimi 1980‟li yıllardan günümüze oldukça
gerilemiştir. Yine de Türkiye‟nin yıllık serisin geri kazanım potansiyeli 10-20 ton
civarında olup, önemli bir ekonomik kazanç kaynağıdır (Æapar vd., 2009).
Literatürde serisin geri kazanımı konusunda az sayıda çalışma mevcuttur (Fabiani vd.,
1996; Vaithanomsat ve Kitpreechavanich, 2008; Wu vd., 2007; Æapar vd., 2008, 2009).
Ugulanan yöntemler; kurutma, membran prosesleri, alkolde çöktürme ve enzimli
hidrolizdir. Alkolde çöktürme yöntemi, serisin için %90 etanol derişimi ile %71
ekstraksiyon verimi sağlamıştır (Wu vd., 2007). Vaithanomsat ve Kitpreechavanich (2008)
ise UF (20-30 kDa) ile %94 oranında serisin geri kazanımı sağlanmıştır. Ardından enzimli
hidroliz uygulanarak kozmetik uygulamalara yönelik kısa-zincirli serisin peptidleri elde
edilmiştir. Yalnızca serisin içeren bir atıksuda Fabiani vd. (1996) UF (15-20 kDa) ile %94-
97 oranında serisin geri kazanmıştır. Ancak, proteinlerin yapısı itibariyle membran
kirlenmesi oldukça ciddi olmuş ve %90 civarında akı azalması gözlenmiştir. Æapar vd.
(2008, 2009) ise, Türkiye‟deki ipek işleme atıksularından serisin geri kazanımı için en
uygun membran esaslı prosesleri belirlemiştir. Koza pişirme atıksularında (KPA) serisine
ek olarak diğer protein(ler) de mevcuttur. Dolayısıyla bu çalışmanın birinci amacı
ülkemizin koza pişirme atıksularından membran teknolojisi ile serisin geri kazanmak;
ikincisi ise ipek üretimi işlemlerinden kaynaklanan çevresel kirliliği azaltmaktır.
Atıksu örnekleri Bilecik ilinin Söğüt ilçesinden temin edimiştir (Tablo 1). Berghof BHT-2
model membran sistemi ile toplam dolaşım düzeninde yürütülen deneylerde üç adet UF
ve iki adet nanofiltrasyon (NF) membranı kullanılmıştır (Tablo 2). Atıksu debisi 30 L/saat
olarak uygulanmıştır. Saf su ve atıksu akıları zamanla sabitlendiğinde süzüntü suları
toplanmış ve analiz edilmiştir. Kirlenen membranlar NaOH ve klor karışımı ile
Membran Teknolojileri ve Uygulamaları Sempozyumu 2 – 3 Kasım 2009
66
yıkanmıştır. Serisini saflaştırmak için uygulanan diyaliz işleminde MAAS‟ı 3,5 kDa olan
diyaliz torbası (Serva) kullanılmış, içine serisin çözeltisi eklenen torbalar saf suyla dolu
beherlere yerleştirilerek 37 ºC‟de 1-2 gün çalkalanmıştır. Serisinin kantitatif analizi ve
molekül ağırlık (MA) dağılımı HPLC ile yapılmıştır (Shimadzu Prominence). Bütün
analizler standart yöntemlerle yapılmış; KOİ ise USEPA onaylı HACH Metot 8000‟e göre
HACH DR-2000 Model spektrofotometre kullanılarak 620 nm dalgaboyunda okunmuştur.
Tablo 1. Atıksu özellikleri
Tablo 2. Kullanılan membranların özellikleri
Filtre Tür Malzeme MAAS
(Da)
Etkin alan
(m2)
Giriş basıncı
(bar)
GE Osmonics PW UF Polietersülfon 20000 0,0044 2
GE Osmonics PT UF Polietersülfon 5000 0,0044 2
GE Osmonics GH UF TFC a 1000 0,0044 2
GE Osmonics DK NF TFC a 190
b 0,0044 5
Dow Filmtec NF-90 NF TFC a 100
c 0,0044 5
a İnce film kompozit,
b %98 MgSO4 giderimi sağlar,
c %97 MgSO4 giderimi sağlar.
Serisin 10-300 kDa kadar geniş bir MA aralığına sahiptir (Zhang, 2002). Bunun nedeni,
serisinin bir protein ailesi olması ve MA‟nın proses süresi, sıcaklık, pH gibi faktörlerden
etkilenmesidir. En uygun membran prosesinin seçimi serisin peptidlerinin büyüklüğü ile
ilgili olduğundan, KPA‟nda bulunan serisinin MA dağılımları çıkarılmış, dört farklı
büyüklükte serisin peptidleri bulunmuştur; Serisin-1 (180-200 kDa, oranı %3-23), Serisin-
2 (70-80 kDa, oranı %52-63), Serisin-3 (30-40 kDa, oranı %9-10) ve Serisin-4 (10-25 kDa,
oranı %16-24). Atıksudaki serisinin %76-84‟ünün 20 kDa‟dan daha büyük olduğu,
dolayısıyla „yüksek molekül ağırlıklı serisin‟ olarak sınıflandırılabileceği ve biyomalzeme
üretiminde kullanılmaya uygun olduğu (Zhang, 2002) anlaşılmıştır.
Atıksuda serisin haricinde bir protein daha gözlenmiş, MALDI-TOF analizi ve SWISS-
PROT ExPASy veritabanı ile yapılan uyumluluk çalışması sonucunda ipekböceğinden
kaynaklanan Actin, muscle type A1 (P07836, 41,8 kDa), Antitrypsin (P22922, 43.5 kDa),
Bombyxin B-2 (P26734, 10 kDa), 5-hydroxytryptamine (Q17239, 48,6 kDa), 14-3-3 protein
zeta (Q2F637, 28,1 kDa) ve Bursicon (Q566B1, 17,9 kDa) proteinlerinden biri olduğu
bulunmuştur.
Atıksuya ilk olarak santrifüj ve mikrofiltrasyon (1 m)‟dan oluşan iki aşamalı bir ön-
arıtma süreci uygulanmıştır (Æapar vd., 2008). Membranlar, atıksuyun doğal pH değeri
olan 5,8-6,2‟de test edilmiştir. UF‟da oldukça düşük tutma verimleri elde edilmiş; MAAS
20 kDa‟dan 1 kDa‟a düşürüldüğünde, serisin tutma verimi %36‟dan %60‟a çıkmıştır
(Tablo 3). Bu değerler, Fabiani vd.‟nin (1996) UF (20-30 kDa) membranları ile elde
ettikleri %97‟lik verime göre oldukça düşüktür. Bunun bir sebebi, farklı atıksuların
kullanılması ve serisinin MA dağılımının farklılık göstermesi olabilir. Koza pişirme
Örnek Atıksu kalitesi
KOİ (mg/L) Renk (Pt-Co) Bulanıklık (NTU) TKM (mg/L) Serisin (mg/L) pH
KPA-A 14575 6060 561 12560 5809 5.8
KPA-B 14920 25000 1050 13130 - 5.8
KPA-C 14250 27150 468 12880 - 5.9
KPA-D 15245 27450 559 12630 5562 5.9
KPA-E 13075 6200 543 12460 6354 6.2
Membran Teknolojileri ve Uygulamaları Sempozyumu 2 – 3 Kasım 2009
67
işleminde serisin suda uzun süre bekletildiğinden, küçük molekül ağırlıklı polipeptidlerine
bölünmüş olabilir. Bu da küçük moleküllerin membrandan daha kolaylıkla geçmesine
neden olmaktadır. Bir diğer olası sebep ise, membranların ve süzme sistemlerinin farklı
olmasıdır. Serisinin izo-elektrik noktası (pI) 5-6 olarak bulunmuştur. Membran deneyleri
de pH 5,8-6,2‟de yürütüldüğünden, serisin peptidlerinin bu ortamda yüksüz olmaları
beklenmiştir. Kullanılan UF membranları ise bütün pH spektrumunda nötrdür (Bernat vd.,
2009). Dolayısıyla, serisinin düşük oranlarda tutulması, protein ve membran yüzeyi
arasında elektrostatik itme mekanizmasının muhtemelen eksik/zayıf olması ile kısmen
ilişkilendirilebilir.
NF‟un serisin tutma verimi %94-95 kadar yüksek olmuştur (Tablo 3). Kullanılan NF
membranlarının MAAS‟ı (100-190 kDa), UF membranları ile kıyaslandığında serisinin
moleküler büyüklüğüne daha yakındır. Bu nedenle, NF ile çok daha yüksek tutma verimi
elde edilmiştir. MAAS, tek başına protein tutma verimini açıklamaya yetmemektedir.
Ortamın kimyasal özellikleri (pH, iyonik güç, vb.), membran-protein etkileşimi, diğer
operasyonel koşullar ve membran yüzeyinde/gözeneklerinde oluşan kirlenme/tıkanma gibi
faktörler de etki etmektedir. Bu sonuçlar, UF kullanıldığında, serisinin %40‟ının süzüntü
suyu ile birlikte atılacağını göstermektedir. Bu durumda, serisin geri kazanımı için UF‟un
uygun olmadığı açıktır. UF, serisinin farklı büyüklükteki polipeptidlerini ayırmada
kullanılabilir. Diğer yandan, membranların hiç birisi serisin ile diğer proteini tamamen
ayıramamıştır.
UF, kirlilik parametrelerinin gideriminde de düşük performans göstermiştir. UF (20 kDa)
ve UF (5 kDa)‟un KOİ, TKM, renk ve bulanıklık giderim verimleri sırasıyla %41-43, %36-
44, %64-64 ve %42-43 olarak bulunmuştur (Tablo 3). UF (1 kDa) ise belirgin olmayan bir
artış sağlamış; aynı parametreler için giderim verimleri %52, %51, %83 ve %53‟e
yükselmiştir. Diğer yandan, NF ile oldukça yüksek giderim sağlanmış; NF-DK ve NF-
90‟ın giderim verimleri sırasıyla %90-99, %90-98, %97-100 ve %93-98 olmuştur. UF çıkış
KOİ değeri 5040-6210 mg/L olarak ölçülmüştür. Bu değerler, 240-350 mg/L olan deşarj
limitinin oldukça üzerindedir. Diğer taraftan, NF-DK çıkışında KOİ 1020 mg/L, NF-90
çıkışında ise 109 mg/L‟dir (Tablo 3). Görüldüğü üzere NF-DK süzüntü suyu kalitesi deşarj
limitine oldukça yakındır. NF-90 süzüntü suyu kalitesi ise deşarj limitini sağlamıştır.
Tablo 3. Serisin geri kazanımı ve kirlilik parametreleri giderimi için UF ve NF
performansları
Parametre
Süzüntü suyu kalitesi (Tutma/Giderim Verimi, %)
UF (20 kDa)
(Örnek A)
UF (5 kDa)
(Örnek B)
UF (1 kDa)
(Örnek C)
NF-DK
(Örnek D)
NF-90
(Örnek E)
Serisin (mg/L) 3669 (36) 4621(52) 3488 (60) 392 (94) 296 (95)
KOİ (mg/L) 5980 (43) 6210 (41) 5040 (52) 1020 (90) 109 (99)
TKM (mg/L) 6850 (36) 5975 (44) 5175 (51) 1125 (90) 167 (98)
Renk (Pt-Co) 890 (64) 790 (64) 370 (83) 62 (97) 12 (100)
Bulanıklık (NTU) 21 (42) 10 (43) 7 (53) 2 (93) 0,7 (98)
pH 5,7 5,6 6,1 6,0 6,6
Akı azalması, bütün membranlarda yüksek olmuştur (Şekil 1). Normalize akılar, 200-270
dak sonunda UF (20 kDa) için 0,12, UF (5 kDa) için 0,17, UF (1 kDa) için 0,42 olmuştur.
Yani akı azalması sırasıyla %88, %83 ve %58‟dir (Tablo 4). En yüksek akı azalması, en
büyük MAAS için gerçekleşmiştir. Bu da UF (20 kDa) yüzeyinde hızlı bir protein tabakası
oluştuğunu ve/veya gözeneklerinde tıkanma meydana geldiğine işaret etmektedir.
Başlangıçtaki akı azalması, çoğunlukla konsantrasyon polarizasyonuna, zamanla oluşan akı
azalması ise farklı kirlenme türlerine (yüzeyde jel tabaka oluşumu, gözenek daralması veya
Membran Teknolojileri ve Uygulamaları Sempozyumu 2 – 3 Kasım 2009
68
tıkanması vb.) bağlanmaktadır. UF için elde edilen bulgular, akı azalmasında ciddi oranda
konsantrasyon polarizasyonu (KP) etkisi olduğuna işaret edebilir.
KP etkisi %69 ile en yüksek derecede UF (20 kDa)‟da meydana gelmiştir (Tablo 4). UF (5
kDa) ve UF (1 kDa)‟da ise bu etki %30 ve %38‟e düşmüştür. Kirlenme etkisi ise UF (20
kDa)‟da %59, UF (5 kDa)‟da %75 olarak hesaplanmıştır ki bunun %71‟i geri
döndürülebilen, %15‟i ise geri döndürülemeyen etkidir. Diğer bir deyişle, saf su akısının
%15‟i kimyasal yıkama ile geri kazanılamamıştır. UF (1 kDa)‟da ise, kirlenme etkisi %33
olmuş, bunun %20‟si geri döndürülmüş, %17‟si ise geri döndürülememiştir. Bu veriler, UF
membranlarının yüzeyinde jel oluşumunun gözenek tıkanmasına kıyasla dominant
olduğuna işaret edebilir. Akıların bu kadar ciddi seviyede düşmesi, beklenmeyen bir sonuç
değildir. Proteinlerin membran yüzeyine yapışması ve gözenekleri tıkaması, akılarda
azalmaya sebep olmaktadır. Nitekim, UF (5 kDa) üzerinde oluşan jel tabakanın
membranda ciddi bir kirlenmeye yol açtığı Şekil 2‟deki SEM fotoğrafında açıkça
görülmektedir. Buna rağmen, kimyasal yıkama oldukça iyi sonuç vermiş ve akılar %84-
105 oranında geri kazanılmıştır (Tablo 4).
NF-DK ve NF-90 için akı azalması %43 ve %73 ile başlamış ve zaman içinde %70 ile
%75‟e ulaşmıştır (Tablo 4). Bu farklılıkların, NF yüzey özelliklerinden kaynaklandığı
düşünülmektedir. NF-DK‟nın ortalama yüzey pürüzlülüğü NF-90‟dan çok daha düşüktür
(Norberg vd., 2006; Li ve Elimelech, 2004). NF-90‟ın ilk anda daha yüksek bir akı
azalması göstermesi, yüksek yüzey pürüzlülüğüne sahip olması nedeniyle protein jel
tabakasının daha hızlı oluşmasına bağlanabilir. NF-DK ve NF-90 için KP etkisi %63,
kirlenme etkisi ise %20 ve %30 olmuştur. NF-90‟da geri döndürülemeyen kirlenme %5
olarak bulunmuştur. Kimyasal yıkama işlemiyle NF-DK için %127, NF-90 içinse %95
oranında akı geri kazanımı sağlanmıştır. Bu sonuçlar, kirlenme ve akı geri kazanımı
konusunda NF‟in UF‟ten daha iyi performansa sahip olduğunu göstermektedir.
0.0
0.2
0.4
0.6
0 50 100 150 200 250 300
Süre (dak)
Norm
aliz
e a
kı
(J
W / J
I )
UF(20-kDa)
UF(5-kDa)
UF(1-kDa)
NF-DK
NF-90
Şekil 1. Zamana karşı izlenen normalize akılar
Membran Teknolojileri ve Uygulamaları Sempozyumu 2 – 3 Kasım 2009
69
Tablo 4. Akı analizi ve geri kazanımı
Akı (L/m2/saat)
(T=19-21 ºC)
Membran
UF (20kDa) UF (5kDa) UF (1kDa) NF-DK NF-90
Saf su (I) 59,7 54,3 8,1 20,4 27,2
Atıksu (W) 7,5 9,5 3,4 6,1 6,8
Temizlik öncesi saf su (F) 24,4 13,6 5,4 16,3 19,0
Temizlik sonrası saf su (C) 62,4 46,2 6,8 25,8 25,8
Akı Azalması (%) 88 83 58 70 75
Konsantrasyon Polarizasyonu 69 30 38 63 64
Toplam Kirlenme 59 75 33 20 30
Geri Döndürülebilen Kirlenme * 71 20 * 26
Geri Döndürülemeyen Kirlenme * 15 17 * 5
Akı Geri Kazanımı (%) 105 85 84 127 95
Konsantrasyon polarizasyonu: [(F-W)/F], Toplam kirlenme: [(I-F)/I], Geri döndürülebilen kirlenme: [(C-
F)/C]
Geri döndürülemeyen kirlenme: [(I-C)/I], Akı geri kazanımı: [(C/I],
* C değeri I değerinden büyük olduğu için hesaplanamamıştır.
Şekil 2. Kirlenmiş UF (5 kDa) membrana ait SEM fotoğrafları
Serisin geri kazanımı, kirlilik giderimi ve akı performansı açısından en iyi proses NF‟dur.
Ancak serisin ile diğer protein tam olarak ayrılamamış, bu nedenle diyaliz yapılmıştır.
Diyaliz öncesinde serisinin MA‟ı 90 kDa (%100), sonrasında ise 85 kDa (%80) ve 44 kDa
(%20) olarak ölçülmüştür. Bunun olası nedeni, diyaliz işlemi sırasında serisinin sıcaklıktan
etkilenerek farklı molekül ağırlığına sahip peptidlerine ayrılmış olmasıdır. Bütün bulgular
dikkate alınarak, koza pişirme atıksuyundan serisin geri kazanımı için iki alternatif süreç
önerilmiştir: 1. NF, 2. NF + diyaliz. Bu süreçlerde iki tür serisin ürün olarak elde edilebilir:
1. Düşük kaliteli serisin/ipekböceği proteini karışımı (Serisin MA 90 kDa), 2. Yüksek
kaliteli saf serisin (MA 85 kDa (%80 oranında). Düşük kaliteli serisinde safsızlık olarak
ipekböceği proteini bulunduğundan, bu ürünün son kullanım alanı hayvan maması üretimi
veya iplik mukavemetini artırmak olabilir. Yüksek kaliteli serisinin ise tıp, kozmetik, ilaç
ve gıda sanayilerinde kullanılabileceği düşünülmektedir.
Teşekkür
Bu projeye 106 M 062 no‟lu proje kapsamında TÜBİTAK tarafından maddi destek
sağlanmıştır. Yazarlar, TÜBİTAK‟a ve laboratuvar olanakları için Orta Doğu Teknik
Üniversitesi Æevre Mühendisliği Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Ülkü Yetiş ile Kimya
Mühendisliği Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Levent Yılmaz‟a teşekkür ederler.
Membran Teknolojileri ve Uygulamaları Sempozyumu 2 – 3 Kasım 2009
70
Kaynaklar 1. Zhang Y.Q., Applications of natural silk protein sericin in biomaterials, Biotechnol. Adv. 20 (2002) 91–
101.
2. Fabiani C., Pizzichini M., Spadoni M., Zeddita G., Treatment of waste water from silk degumming
processes for protein recovery and water reuse, Desalination 105 (1996) 1-9.
3. Vaithanomsat P., Kitpreechavanich V., Sericin separation from silk degumming wastewater, Sep. Purif.
Technol. 59 (2008) 129- 133.
4. Wu J. H., Wang Z., Xu S. Y., Preparation and characterization of sericin powder extracted from silk
industry wastewater, Food Chem. 103 (2007) 1255-1262.
5. Capar G., Aygun S. S., Gecit M. R., Treatment of silk production wastewaters by membrane processes
for sericin recovery, J. Membr. Sci. 325 (2008) 920-931.
6. Capar G., Aygun S. S., Gecit M. R., Separation of sericin from fatty acids towards its recovery from silk
degumming wastewaters, J. Membr. Sci. 342 (2009) 179-189.
7. Bernat X., Pihlajamäki A., Fortuny A., Bengoa C., Stüber F., Fabregat A., Nyström M., Font J., Non-
enhanced ultrafiltration of iron(III) with commercial ceramic membranes, J. Membr. Sci. 334 (2009)
129–137.
8. Li Q., Elimelech M., Natural organic matter fouling and chemical cleaning of nanofiltration membranes,
Water Sci. Technol. Water Supply, 4 (5-6) (2004) 245.
9. Norberg D., Hong S., Taylor J., Zhao Y., Surface characterization and performance evaluation of
commercial fouling resistant low-pressure RO membranes, Desalination, 202 (2006) 45.
Membran Teknolojileri ve Uygulamaları Sempozyumu 2 – 3 Kasım 2009
71
İçme ve Kullanma Suyu Temininde Alternatif Yöntemler:
Desalinasyon ve Atıksu Geri Kazanımı
İsmail Koyuncu, Hale Özgün, M. Evren Erşahin, R. Kaan Dereli ve Necati Kayaalp
Ġstanbul Teknik Üniversitesi, Çevre Mühendisliği Bölümü, 34469, Maslak, Ġstanbul
Artan dünya nüfusu ve su talebiyle birlikte su kaynakları, miktar ve kalite açısından
oldukça ciddi sorunlarla karşı karşıyadır. Bu durum küresel bir su krizini gündeme
getirmiştir. Dünya‟da kişi başına su tüketimi yılda ortalama 800 m3 civarındadır. Dünya
nüfusunun yaklaşık % 20‟sine karşılık gelen 1.4 milyar kişi yeterli içme suyuna, 2.3 milyar
kişi ise sağlıklı suya ulaşamamaktadır. Bazı tahminler, 2025 yılından itibaren 3 milyardan
fazla insanın su kıtlığı ile yüz yüze geleceğini göstermektedir. Dünya Gıda ve Tarım
Teşkilatı (FAO-Food and Agriculture Organization) göre, 1995 yılında su kıtlığı ve su
stresi yaşayan nüfusun dünya nüfusuna oranı sırası ile % 29 ve % 12 iken, 2025 yılında bu
oranların % 34 ve % 15‟e yükselmesi beklenmektedir (WWF-Türkiye, 2008, Koyuncu ve
Özturk, 2008).
2001 yılı itibari ile 18 ülke su kıtlığı problemi ile karşı karşıya kalmıştır. Bunlar, Ortadoğu
ve Kuzey Afrika ülkeleri ile bazı Avrupa ve Asya ülkeleridir. 2025 yılında bu sayının 29
ve 2050 yılında 54‟e, bu şartlarda yaşamak zorunda kalan nüfusun da 3.76 milyara
yükselmesi beklenmektedir. Bu duruma göre, 2050‟de 9.4 milyar olması beklenen dünya
nüfusunun % 40‟ı su sıkıntısı çekecektir. Tablo 1‟de 1995 ve 2025‟te Dünya‟da kişi
başına kullanılabilir su potansiyeli için detaylı bilgiler verilmiştir (WWF-Türkiye, 2008,
Koyuncu ve Özturk, 2008).
Tablo 1. 1995 ve 2025‟te Dünya‟da Kişi Başına Kullanılabilir Su Potansiyeli
(WWF-Türkiye, 2008)
Durum Su Kaynağı
(m3/kişi/yıl)
1995 2025
Nüfus
(milyon)
Dünya Nüfusuna
Oranı (%)
Nüfus
(milyon)
Dünya
Nüfusuna Oranı
(%)
Su Kıtlığı Var < 500
500-1 000 1 077 587
19 10
1 783 624
25 9
Su Stresi Var 1 000-1 700 669 12 1 077 15
Su Yeterli >1 700 3 091 55 3 494 48 Sınıflandırma Dışı 241 4 296 4
Toplam 5 665 100 7 274 100
Meydana gelen su kıtlığı ile birlikte, içme ve kullanma suyu temininde yeni alternatif
yöntemler de gündeme gelmeye başlamıştır. Bu alternatif yöntemler arasında, tuzluluğu
yüksek kuyu suyu arıtımı, kirli yüzeysel suların arıtımı, deniz sularının arıtımı ve hatta
atıksuların arıtılarak içme ve kullanma suyu olarak geri kullanımı sayılabilir. Su tasarrufu
da önemle gözönüne alınması gereken bir husustur.
Tuzlu suyun arıtımı için uygulanan başlıca teknolojiler, ters osmoz, distilasyon ve
elektrodiyaliz sistemleridir. Bu sistemler içerisinde deniz suyu arıtımı için dünya ölçeğinde
kabul görmüş teknoloji ters osmoz teknolojisidir.
Dünya‟da yaşanan bu kuraklıklar ve beraberinde su kıtlığı ile birlikte, kentsel atıksuların
arıtılıp yeniden kullanımı büyük bir önem kazanmıştır. Son yıllarda Dünya‟da bu konuda
Membran Teknolojileri ve Uygulamaları Sempozyumu 2 – 3 Kasım 2009
72
yapılan çalışmalara hız verilmiştir. Arıtılmış atıksu doğrudan ve dolaylı olmak üzere iki
şekilde geri kullanılabilmektedir. Dolaylı kullanım, planlı ve plansız olmak üzere iki
şekilde olmaktadır. Geri kazanılan atıksu, tarımsal sulamada, park ve bahçe sulamada,
endüstriyel soğutma veya proses suyu olarak, yeraltı suyunun suni beslenmesi,
reakreasyonal (göller ve havuzlar, nehir debilerinin artırılması, balıkçılık), kullanma suyu
(yangın suyu, tuvaletler vb.) ve içme suyu maksatlı olarak kullanılabilir. Membran
sistemleri, atıksuların arıtılıp tekrar kullanımında ön plana çıkan en önemli arıtım
proseslerinden birisidir. Dünya‟da geri kazanılan atıksu miktarı, 2005 yılında 19.4 milyon
m3
olmuş ve 2010 yılında bu değerin 33.7 milyon m3
ve 2015 yılında ise 54.5 milyon m3
çıkması beklenmektedir.
Atıksu geri kazanım endüstrisi, desalinasyona göre daha hızlı gelişmektedir. Bunun
sebepleri, ABD, Avrupa ve Avustralya‟nın geri kazanımı desteklemesi, Æin, Ortadoğu ve
Kuzey Afrika ülkelerinde atıksu alt yapının tamamlanmaya başlaması ve atıksu arıtma
(daha çok membran teknolojilerinde) maliyetinin azalmasıdır. Atıksu geri kazanımının
maliyeti, 30 US cent/m3 civarında değişirken, desalinasyon maliyeti, tuzluluğa ve ön
arıtmaya bağlı olmakla birlikte 50 – 70 US cent/m3 aralığında değişmektedir (Koyuncu ve
Özturk, 2008).
Gelecekte maliyetlerin daha da aşağıya çekilmesi (düşük basınçta çalışan yeni membran
üretimi vb) ile birlikte membran sistemleri, içme ve kullanma suyu temininde daha etkin
rol üstlenecektir.
Kaynaklar 1. Koyuncu, İ ve Öztürk, İ. (2008) Arıtılmış Kentsel Atıksuların Sulama ve Kullanım Suyu Olarak
Geri Kazanımı, Kent Yönetimi, İnsan ve Æevre Sorunları Sempozyumu, 2-6 Kasım 2008, İstanbul.
2. WWF-Türkiye (2008) http://www.wwf.org.tr/su/rakamlarla-su-sorunu/duenyada-su/.
Membran Teknolojileri ve Uygulamaları Sempozyumu 2 – 3 Kasım 2009
73
Nanofiltrasyon Prosesi ile Deterjan Üretimi Yıkama Sularının
Geri Kazanımı
Yasemin Kaya, Hulusi Barlas, Semiha Arayıcı
Ġstanbul Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Çevre Mühendisliği Bölümü,
Avcılar, Ġstanbul 34320, Türkiye
E-mail: [email protected]
Endüstrileşmenin ve nüfus artışının büyük bir hız kazandığı dünyamızda, su kaynakları
giderek azalmakta ve kirlenmektedir. Pek çok işletme son 10 yılda dünya gündemine gelen
“sürdürülebilir kalkınma”, “atıkların kaynağında önlenmesi”, “ISO 14000” ve son olarak
da “IPPC-Direktifi” kavramlarının etkisiyle atıksularını oluşturmamaya, en aza indirmeye
ve oluşanı da tekrar kullanmaya çalışmaktadırlar. Bu çerçevede su arıtımı ve atık geri
kazanımının gün geçtikçe önem kazanması ile birçok endüstride membran teknolojilerinin
kullanımı gündeme gelmektedir.
Kesikli işletilen tesislerde her üretim sonrasında, kirlilik oluşumunu engellemek için
üretimin yapıldığı tanklar temizlenmek zorundadır. Yapılan bu temizleme işlemine
“Cleaning-in-Place (CIP)-Yerinde Yıkama” adı verilmektedir. Deterjan üretimi yapılan
kesikli sistemlerde de üretim yapılan tanklar her ürün değişiminden sonra
temizlenmektedir. Şampuan, sıvı bulaşık deterjanı, duş jeli, sıvı sabun gibi ürünlerin
üretildiği tankların yıkanması sonucu yüksek miktarda yüzey aktif madde içeren proses
atıksuları oluşmaktadır. Bu tip atıksularda üretilen ürünün bileşimine bağlı olarak tuz,
boyarmadde, parfüm, koruyucu maddeler ve nemlendirici maddeler de bulunabilmektedir.
Deterjan ürünlerinin üretiminde CIP temizleme işlemi, üretim tesisine entegre edilen
yıkama tertibatı yardımıyla yarı otomatik olarak yapılmaktadır. Tanklarda CIP işlemi iki
kademeli olarak gerçekleşmektedir. 1. adımda tank sıcak suyla yıkanmakta ve ürün
kalıntıları 60-70ºC sıcak musluk suyu ile çözülmektedir. Bu işlemin arkasından yapılan 2.
adımda ise tank, tesisi steril tutmak için deiyonize su ile yıkanmaktadır. Her iki temizleme
adımında da su ve ürün kaybı ortaya çıkmaktadır. Özellikle 1. yıkama adımında ortaya
çıkan aşırı kirlenmiş atıksular yüksek miktarda KOİ (30000-40000 mg/L) içermektedir.
Ekonomik olarak değerli olan bu atıksuların arıtma maliyetleri de oldukça yüksektir.
Tesisteki toplam arıtma maliyetinde bir azalma sağlamak için öncelikle CIP işleminin 1.
adımında ortaya çıkan atıksuyun geri kazanımı gerekmektedir. CIP işleminin 2. adımında
ortaya çıkan atıksu ise nispeten düşük KOİ yükü (50-150 mg/L) nedeniyle, 1. adımda
yıkama suyu amaçlı olarak kullanılmaktadır.
Deterjan üretimi sonrası oluşan CIP proses atıksuları ayrı toplanarak depolanıyorsa,
membran prosesleri kullanılarak konsantre halde ürün kazanımı mümkün olabilmektedir.
Membranlardan elde edilen süzüntü ise üretimde ya da tankların yıkanmasında
kullanılabilmektedir. Literatürde, deterjan üretimi sonrası ortaya çıkan CIP atıksuyunun
geri kazanımı ile ilgili sayılı araştırma bulunmakta ve öncelikli olarak bu çalışmalarda
ultrafiltrasyon prosesinin kullanıldığı dikkati çekmektedir. Söz konusu bu proses ile elde
edilen konsantrede, ürün geri kazanımının sağlandığı fakat yüzey aktif maddeler “kritik
misel konsantrasyonu” değerlerinin üzerinde bulunduklarından monomerlerin membrandan
geçmesiyle iyi kalitede süzüntüler elde edilemediği, yüzey aktif maddeler dışında atıksuda
bulunan boyarmadde ve tuz gibi diğer maddelerin ise dikkate alınmadığı görülmüştür [1–
Membran Teknolojileri ve Uygulamaları Sempozyumu 2 – 3 Kasım 2009
74
4]. Yapılmış olan çalışmalar ışığında eksiklikleri gidermek ve ultrafiltrasyon prosesine
alternatif olmak üzere; bu çalışmada sıvı bulaşık deterjanı üretimi yapılan tankların
yerinde yıkanması sonucu oluşan CIP atıksularından, nanofiltrasyon prosesi ile, hem
üretimde kullanılan maddelerin ve hem de iyi kaliteye sahip proses suyunun geri
kazanılması amaçlanmıştır [5]. Æalışma için deterjan, sabun ve kişisel bakım ürünleri üreten bir fabrikadan, sıvı bulaşık
deterjanı üretimi yapılan tanklara uygulanan CIP işleminin 1. adımı sonrası oluşan
atıksudan numunesi alınmış ve bu atıksuda anyonik yüzey aktif madde (lineer alkil benzen
sülfonik asit-LABS ve sodyum lauril eter sülfat-SLES), nonyonik yüzey aktif madde (nonil
fenol etoksilat-NPE), boyarmadde (Tartrazin) ve tuz (NaCl) ölçümü yapılmıştır.
Fabrikadan alınan bilgiler doğrultusunda son ürün sıvı bulaşık deterjanı örneğindeki
değerler ile atıksuda ölçülen değerler oranlanarak CIP işleminden sonra tankta kalan
maddelerin 10 kat seyreldiği belirlenmiştir. Sıvı bulaşık deterjan üretiminde kullanılan
maddelerin CIP işlemi sonrasında farklı oranlarda (5, 10 ve 20 kat) seyrelebilmesi durumu
da göz önüne alınmış ve CIP5, CIP 10 ve CIP20 adı verilen model atıksular ile deneyler
yapılmıştır. Æalışmanın amacına yönelik olarak yüksek konsantrasyonlarda yüzey aktif
madde içeren CIP atıksuyunun membranda oluşturacağı akı kayıplarının nedenleri de
araştırılmıştır. Bunun için membranlarda “Kirlenme” den ve “Konsantrasyon
Polarizasyonu” ndan kaynaklanan akı kayıpları ayrı ayrı hesaplanmıştır. Membranlarda
meydana gelen kirlenme “Temas Açısı” ve “Atomik Kuvvet Mikroskopisi (AFM)”
ölçümleri ile değerlendirilmiştir.
Æalışmada kullanılan toplam alanı 80 cm2 olan plaka tipi polietersülfon (PES) malzemeden
üretilmiş nanofiltrasyon membranları FM NP010 (MWCO:1000 Da) ve FM NP030
(MWCO: 400 Da) Microdyn-Nadir GmbH‟dan, temin edilmiştir. Æalışmada kullanılan
laboratuvar ölçekli membran sistemi, OSMOTA firmasından temin edilmiş olup, deneyler
çapraz akış düzeninde gerçekleştirilmiş ve süzüntü ayrı bir kapta toplanırken, konsantre
besleme tankına geri devir ettirilmiştir (konsantrasyon modu). Deneylerde elde edilen
süzüntü ve konsantrede anyonik ve nonyonik yüzey aktif madde, boyar madde, klorür ve
KOİ ölçümleri gerçekleştirilmiştir. Æalışmanın ilk bölümünde CIP5, CIP10 ve CIP20
model atıksuları 4 farklı basınç değerinde (8, 12, 16 ve 20 bar) FM NP010 membranından
geçirilerek atıksuda bulunan maddelerin konsantre edilmesi amaçlanmıştır. Sıcaklık (T)
25oC, pH 5, debi (Q) 3 L/dak, çapraz akış hızı (υ) 0,16 m/sn, deney süresi 4 saat ve
besleme hacmi (V) 7 litre olarak sabit alınmıştır. Æalışmanın son bölümünde model
atıksular için en iyi kalitede süzüntünün ve geri kazanım oranının sağlandığı basınç
değerinde elde edilen kompozit süzüntüler beş farklı basınç değerinde (12, 16, 20, 30 ve
40) FM NP030 membranından geçirilerek süzüntü kalitesinin iyileştirilmesi amaçlanmıştır
(Sıcaklık (T) 25oC, pH 5, debi (Q) 3 L/dak, çapraz akış hızı (υ) 0,16 m/sn). Bu membranda
deney süresi esas alınmamıştır. Sabit bir VRF (Volume Reduction Factor-Hacim Azalma
Faktörü) değeri göz önüne alınmış ve bütün membranlardan eşit miktarda atıksu
geçirilerek deneyler VRF değeri 5 olana kadar devam ettirilmiştir.
Yapılan deneylerin sonuna CIP5 atıksuyunun CIP10 atıksuyuna göre membranda daha
yüksek akı kayıplarına neden olduğu görülmüştür. CIP10 atıksuyu ise CIP20 atıksuyuna
oranla membranda daha yüksek akı kayıpları meydana getirmiştir. Dolayısıyla CIP
atıksuyunun içerdiği maddelerin konsantrasyonu arttıkça membranda meydana gelen akı
kaybı da artmıştır. Membranda 8, 12, 16 ve 20 bar için CIP atıksuyunda meydana gelen akı
kaybı sıralaması CIP5>CIP10>CIP20 şeklinde olmuştur. CIP5, CIP10 ve CIP20
atıksularının geçirildiği membranlarda yapılan temas açısı ölçümlerinden ve AFM
görüntülerinde de, membranda meydana gelen kirlenmenin atıksuyun konsantrasyonuna
bağlı olarak arttığı anlaşılmaktadır. Oldukça yüksek KOİ değerlerine sahip CIP 5, CIP 10
ve CIP 20 atıksularında % 100‟e yakın KOİ giderimi sağlanabilmiştir.
Membran Teknolojileri ve Uygulamaları Sempozyumu 2 – 3 Kasım 2009
75
Süzüntü kalitesinin iyileştirildiği FM NP030 membranı ile yapılan deneyler sonrasında da
en yüksek akı kayıplarına CIP5 kompozit süzüntüsünün neden olduğu görülmüştür. Üç
kompozit süzüntü için de, basınç arttığında membranda meydana gelen akı kaybı
azalmıştır. Özellikle 30 ve 40 barda, membranda çok fazla kirlenmeden kaynaklanan akı
kayıpları görülmemiştir. 40 barda yapılan deneyler sonrasında FM NP030 membranında
daha iyi kalitede kompozit süzüntüler elde edilmiştir. 5 farklı basınçta elde edilen
kompozit süzüntüler tamamen renksiz ve boyarmadde konsantrasyonu “0” mg/L olarak
bulunmuştur. FM NP030 membranında yapılan temas açısı ve AFM ölçümlerinden
membranın çok fazla kirlenmeye maruz kalmadığı görülmüştür.
Deneysel çalışmalar sonunda, yüksek konsantrasyonlarda yüzey aktif madde içeren CIP
atıksuyunun nanofiltrasyon membranında ciddi kirlenmelere neden olmadığı görülmüştür.
Tam aksine, elde edilen sonuçlar yüzey aktif maddelerin membran üzerinde temizleyici bir
etki yapabileceklerini göstermektedir. Nanofiltrasyon prosesi ile CIP atıksuyunda bulunan
maddelerin kantitatif olarak geri kazanımı sağlanabilmiştir. Bu atıksudan 1. adım
nanofiltrasyon prosesi ile elde edilen konsantre çözeltiler üretimde tekrar
değerlendirilebilir duruma getirilmiştir.
CIP atıksuyunda bulunan yüzey aktif maddeler ve boyarmaddenin geri kazanılmasının yanı
sıra ikinci adımda kullanılan membrandan elde edilen süzüntüler doğrudan yıkama suyu
olarak kullanılabileceği gibi ikincil bir nanofiltrasyon işlemi ile tesisin diğer üretimlerinde
proses suyu olarak da kullanılabilecektir.
Kaynaklar 1. GOERS, B., MEY, J., WOZNY, G., 2000, Optimised product and water recovery from batch-production
rinsing waters, Waste Management, 20, 651–658.
2. WENDLER, B., GOERS, B., WOZNY, G., 2002, Regeneration of process water containing surfactants by
nanofiltration-investigation and modelling of mass transport, Water Science and Technology, 46 (4), 287–
292.
3. XIARCHOS, I., DOULIA, D., GEKAS, V., TRÄGÅRDH, G., 2003, Polymeric ultrafiltration membranes
and surfactants, Separation and Purification Reviews, 32 (2), 215–278.
4. KAYA, Y., AYDINER., BARLAS, H., KESKİNLER, B., 2006, Nanofiltration of single and mixture
solutions containing anionics and nonionic surfactants below their critical micelle concentrations (CMCs), J.
Membr. Sci. 282, 401–412.
5. KAYA, Y., 2007, Nanofiltrasyon İle Proses Sularından Organik Maddelerin Geri Kazanımının
Araştırılması, Doktora Tezi, İ.Ü. Fen Bilimleri Enstitüsü.
Membran Teknolojieri ve Uygulamaları Sempozyumu 2 – 3 Kasım 2009
76
Membran Teknolojieri ve Uygulamaları Sempozyumu 2 – 3 Kasım 2009
77
Membran Biyoreaktörlerin (MBR) Çamur
Minimizasyonundaki Rolü
Özlem Demir, Ayşe Filibeli*
Dokuz Eylül Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi,Çevre Mühendisliği Bölümü, Kaynaklar
Kampüsü, 35160, Buca, Ġzmir
E-mail: [email protected]
Yasal sınırlamalar, çamur işleme ve uzaklaştırma maliyetindeki artışlar gibi sebepler,
arıtma tesislerinde oluşan çamur miktarının azaltılmasına yönelik yeni stratejilerin
araştırılmasını gündeme getirmektedir. Son yıllarda arıtma proseslerinde daha az çamur
üretimi sağlamak için yapılan çalışmalar giderek hız kazanmıştır. Æamurun
uzaklaştırılması ile ilgili yaşanan sorunları ortadan kaldırmaya yönelik, kaynakta çözüm
arayışları gündeme gelmiştir. Æamurla ilgili problemleri çözmek için en ideal yol, üretilen
çamurun sonradan arıtılması yerine atıksu arıtma tesisinde çamur üretimini azaltmaktır.
Æamur miktarının kaynağında azaltılması, arıtma tesislerinde çamur işleme ünitlerinin
yatırım ve işletme maliyetinin azaltılması, taşıma maliyetinin minimize edilmesi ve
bertaraf etme işlemlerinin kolaylaşması açısından oldukça önemlidir.
Evsel/kentsel atıksuların arıtılmasında en yaygın kullanılan metot olan aktif çamur
prosesinde çözünmüş ve askıda organik kirleticilerin biyokütleye dönüşümü sonucunda
aşırı çamur adı verilen büyük miktarlarda katı madde üretilmektedir. Üretilen bu çamurun
belli bir arıtımdan geçmesi gerektiği için ilave birçok prosese ihtiyaç duyulmaktadır. Bu da
büyük yatırım maliyetleri gerektiren büyük tesisler demektir. Daha da önemlisi çoğu
durumda bu tesislerin inşaası için yeterli alan mevcut değildir. Bu gibi durumlarda hem
üretilen çamuru, hem de gerekli alan ihtiyacını minimize eden kompakt bir sistem olan
membran biyoreaktörlerin kullanımı doğru bir yaklaşım olacaktır.
Membran biyoreaktörler (MBR), klasik aktif çamur proseslerine göre daha az çamur
üretimi, mükemmel çıkış suyu kalitesi, az alan kaplaması ve işletiminin esnekliği gibi
avantajları vardır. Bu nedenle, son yıllarda atıksu arıtımı için alternatif bir biyolojik arıtım
prosesi haline gelmiştir. Biyolojik arıtma ile birleşik membran teknolojisi, büyük bir kısmı
biyolojik olarak parçalanabilir organik atıklara uygulanabilmektedir. Uzun bir çamur
yaşında işletilen tipik bir membran biyoreaktör aşırı çamur üretimini azaltabilir. Bir
membran biyoreaktör yüksek bir organik yüklemede bile çıkış suyu kalitesini bozmadan
her zaman yüksek çamur konsantrasyonunu sağlayan uzun bir çamur yaşını kolaylıkla
sağlayabilir.
Membran teknolojisi, membran filtrasyon ile atıksudaki kirleticilerin biyolojik olarak
parçalanmasını birleştiren bir teknolojidir. Membran filtrasyon, organik ve inorganik
kirleticilerin, evsel ve endüstriyel atıksulardan gelen biyolojik materyallerin etkin bir
şekilde giderimini sağlar. Bir membran biyoreaktörde, membran gözeneğinden daha büyük
biyokütleye ait tüm bileşenler tutulur. Klasik aktif çamur prosesinde son çöktürme
tankında sadece aktif çamurun flok formunun bir kısmı çöker ve alıkonabilir. Membran
filtrasyon ile membran gözeneğinden daha büyük boyuttaki katı partiküllerin ayrılması,
aktif çamurun çökelme kalitesinden bağımsızdır, sadece membrana bağlıdır. Bir membran
biyoreaktörde, biyokütle kompozisyonu ve yapısı bir klasik aktif çamur prosesinden gözle
Membran Teknolojieri ve Uygulamaları Sempozyumu 2 – 3 Kasım 2009
78
görülür derecede farklıdır. MBR‟de hem flok yapıdaki hem de kolloidal haldeki
mikroorganizmalar alıkonurken, aktif çamurda flok halinde olmayan mikroorganizmalar
alıkonamaz. Membran biyoreaktörlerin performansı membran materyali, modülün
konfigürasyonu, membran işletim şartları (akış, transmembran basınç, yıkama…),
biyolojik işletim şartları (sıcaklık, çamur yaşı) ve aktif çamurun özelliklerinden
etkilenebilir. Aktif çamur askıdaki partikülleri çeşitli organizmalar, kolloidler ve çözünen
maddelerden oluşur
Membran biyoreaktörde MLSS konsantrasyonu, atıksu özellikleri ve diğer tasarım
parametrelerine uygun konsantrasyona kadar arttırılabilir. Daha yüksek çamur biyokütlesi,
organik yüklemelerdeki dalgalanmalardan bağımsız olarak atıksu arıtımının stabil olmasına
imkan verir ve tesis boyutunda bir azalma mümkün olabilir. Biyokütleyi çıkış suyundan
ayırmak için membranların kullanılması aynı zamanda biyokütleyi çöktürmek için büyük
çöktürme tanklarına olan ihtiyacı da elimine eder ve böylece de sistem daha az yer
kaplamış olur.
Bir başka deyişle, membran biyoreaktörler çamur yaşı ve hidrolik alıkonma süresi (HRT)
üzerinde daha büyük bir kontrole sahiptir, çünkü biyokütleyi ayırmak için graviteli
çökelme yerine membran filtrasyon kullanılır. Bu da, daha az çamur üretimine neden olan
daha yüksek çamur yaşı ve daha yüksek yükleme hızında işletime imkan tanır ve gerekli
hidrolik alıkonma süresini kısaltır.
Aerobik sistemlerde, çamur verimini azaltmanın yollarından biri çamur yaşını artırmaktır.
Mikroorganizmalar, organik substratı iki amaçla kullanırlar: daha fazla biyokütle sentezi
ve hücre bakımı. Mikroorganizmalar, enerjilerinin bir kısmını yaşamsal faaliyetlerini
devam ettirmek için kullanırlar. Æamur üretimi, bu metabolizmanın aktivitesi ile ters
orantılıdır. Bu metabolizma ne kadar çok çalışırsa o kadar az çamur üretilmiş olacaktır.
Yaşamsal faaliyetleri devam ettiren bu metabolizmada substrat yeni hücresel kütlelere
dönüşmez. Substrat aerobik parçalanmanın son ürünleri olan karbondioksit ve suya
dönüşmektedir Hücre bakımı için gereken bu enerji içsel metabolizma ile
sağlanabilmektedir. İçsel metabolizmanın en büyük avantajı daha az biyokütle üretmesidir.
İçsel metabolizmada, hücre bileşenlerinin bir kısmı yaşamsal fonksiyonlara enerji üretmek
için okside edilir. İçsel metabolizma, çamur yaşının kontrolünü sağlayarak çamur
üretiminin minimizasyonunu gerçekleştiren bir metottur. Gözlenen verim (Yobs), içsel
solunuma bağlı olarak gerçek verimden (Y) düşüktür. Bu işletim şeklinde, gelen tüm
substratın büyüme yerine hücre bakımı için kullanılması ve böylece hiç veya çok az
çamurun üretilmesi söz konusudur ve bu işletim, reaktör içinde düşük F/M oranına neden
olan yüksek çamur yaşının meydana getirdiği substrat sınırlamasının olduğu şartları
gerektirir.
Æamur yaşını arttırma yoluyla çamur üretimini azaltmayı sağlamak için membran
biyoreaktörler, alternatif bir yaklaşımdır. Membran biyoreaktörlerde, yüksek çamur yaşı ve
düşük F/M oranına neden olan yüksek MLSS konsantrasyonunun sağlanması mümkün
olmaktadır. Membran biyoreaktörlerde yüksek çamur yaşı, besin zincirindeki bakteriyel
hücreleri yiyerek aşırı biyokütle üretimini azaltan daha yüksek seviyedeki
mikroorganizmaların çoğalmasına müsaade eder. Yüksek çamur yaşı ile işletilen membran
biyoreaktörlerde düşük F/M oranı ile yüksek MLSS, hücre lizizini ve kriptik büyümeyi
destekleyerek, sonuç olarak az çamur üretimini sağlar.
Æamur üretiminin azaltılması amacına yönelik kriptik büyümenin uygulanabilir bir
yaklaşım olduğu zaten bilinmektedir. Hücre lizizi ortama hücre içeriklerini salar, böylece
organik yüklemeye katkısı olan bir substrat üretilmiş olur. Bu organik substrat mikrobiyal
metabolizmada tekrar kullanılır ve karbonun bir kısmı solunumun ürünü olarak serbest
bırakılır ve indirgenmiş biyokütle üretilir. Bu substrat üzerinde oluşan biyokütle büyümesi
orijinal organik substrattaki büyümeden ayrılamaz ve bu yüzden kriptik (gizli) büyüme
olarak tanımlanır. Liziz-kriptik büyümede iki kademe vardır: liziz ve biyodegredasyon.
Membran Teknolojieri ve Uygulamaları Sempozyumu 2 – 3 Kasım 2009
79
Liziz-kriptik büyümenin hız sınırlayıcı basamağı liziz basamağıdır ve liziz veriminin
artması çamur üretiminin azalmasına yol açar.
Son zamanlarda membran biyoreaktörler, yüksek biyokütle konsantrasyonunu sağlamak,
çamur üretimini azaltmak ve reaktör hacmini minimize etmek için yüksek çamur
yaşlarında (SRT) (25-3500 gün) işletilmektedir.
Kısacası, membran biyoreaktörlerde, çamur katı maddeleri ve çıkış suyunun ayrılması için
çökeltim tanklarının yerine membranların kullanılması, çamur yaşının hidrolik alıkonma
süresinden bağımsız olarak kontrol edilmesini sağlamaktadır. Uzun alıkonma süresi
membran biyoreaktörlerin daha yüksek çamur konsantrasyonlarında işletimine imkan tanır.
Daha yüksek çamur konsantrasyonu daha az çamur yükleme hızı demektir.
Mikroorganizmalar, besini, yaşamsal fonksiyonları için kullanırlar, sonuçta büyümek için
daha az besin kalır. Æamur yükleme hızı yeterince düşük hale geldiği zaman az çamur
üretilir veya hiç çamur üretilmez. Membran biyoreaktörlerle ilgili literatürdeki birçok
çalışma işletim sırasında hiç çamur çekilmediğini göstermektedir. Birçok araştırmacı
çamur alıkonmasının tam olarak sağlandığını onaylamıştır. Bu işletim modeli, sınırlı çamur
üretimi veya sıfır net büyüme ile karakterize edilir. Sınırlı çamur üretimi işletim
maliyetinin azaltılması yönüyle caziptir.
Bu bildiri kapsamında, membran biyoreaktörlerin çamur üretiminin azaltılmasındaki rolü
ve diğer biyolojik arıtma sistemlerine göre avantajları değerlendirilerek tartışılmaktadır.
Membran Teknolojieri ve Uygulamaları Sempozyumu 2 – 3 Kasım 2009
80
Membran Teknolojieri ve Uygulamaları Sempozyumu 2 – 3 Kasım 2009
81
Batık Membran Biyoreaktörde Farklı Mikrofiltrasyon
Membranların Kirlenme Özelliklerinin İncelenmesi
Nadir Dizge†, Ahmet Karagündüz*
,†, Bülent Keskinler
†
† Gebze Yüksek Teknoloji Enstitüsü, Çevre Mühendisliği Bölümü, Gebze, 41400, Kocaeli
E-mail: [email protected]*,†, [email protected]
†
Biyolojik arıtma, evsel ve endüstriyel atıksuların arıtılması ve geri kazanılmasında
kullanılan önemli bir prosestir. Son yıllarda, daha ekonomik üretilebilen mikrofiltrasyon
(MF), ultrafiltrasyon (UF), nanofiltrasyon (NF) ve ters ozmoz (RO) membranları biyolojik
arıtmada yeni bir konseptin doğmasına sebep olmuşlardır. Yaygın olarak kullanılan bu
uygulama “membran biyoreaktörler (MBR)” olarak adlandırılmaktadır. Bu yeni
teknolojinin klasik proseslere göre uygulanabilirlik, küçüklük ve hepsinden önemlisi
atıksuyun mükemmel arıtılması gibi bir çok avantajları vardır. Yüksek kalitede ve kusursuz
dezenfekte çıkış suyunun elde edilmesi membran biyoreaktörlerin içme suyu, endüstriyel
ve evsel atıksu arıtımı gibi amaçlar için kullanılmalarını sağlamıştır [1].
Membran biyoreaktörler, biyolojik parçalanmada rol oynayan askıda katı
mikroorganizmaların arıtılmış sudan bir membran filtrasyon ünitesi ile ayrılmış iki ana
prosesin kombinasyonu ile oluşan sistemlerdir. Membran biyoreaktörlerin iki değişik
uygulama tarzı vardır. Birincisinde, ayrışma ve ayırma işlemi aynı reaktörde
gerçekleşmektedir. Karışım biyoreaktörden pompalanarak basınç altında membrandan
filtrelenmekte ve süzüntü (permeate) desarj edilirken membranda tutulan biyokütle
reaktöre geri devrettirilmektedir. İkincisinde ise ayrışma ve ayırma işlemi ayrı reaktörlerde
gerçekleşmekte ve süzüntü akımı vakum ile çekilmektedir. Batık MBR prosesinde
membran kesitindeki basınç yalnızca membran boyunca emme ile veya biyoreaktörü
yeterli basınç altında tutarak uygulanabilir. Geri devirli MBR' de ise membran kesitindeki
basınç, membran boyunca akımı geri devrettirerek meydana getirilebilir. Bu metot oldukça
yaygın bir şekilde kullanılmaktadır [24].
Bu çalışmanın amacı, sabit çamur yaşında (10 gün) işletilen batık membran biyoreaktörde
4 farklı 0.45 µm mikrofiltrasyon membranların [selüloz asetat (SA) , polisülfon (PS),
karışık ester (KE), polikarbonat (PK)] kirlenme özelliklerinin ve çıkış suyu kalite
parametrelerinin çözünebilir mikrobiyal ürünler (SMP) açısından incelenmesidir.
Deneylerde kullanılan aktif çamur tesisi 50 L hacminde olup havalandırma reaktörün altına
bir adet difüzör yerleştirilerek blover vasıtasıyla gerçekleştirilmektir. İstenilen sabit çamur
yaşını ayarlamak için biyolojik reaktör çıkışı bir çökeltim tankına bağlanarak burada katı
sıvı ayrımı gerçekleştirildikten sonra çamur çökeltim tankının altından havalandırma
tankına diyaframlı dozlama pompası yardımı ile geri devir ettirilmektir. Æamur yaşı
havalandırma tankından belirli aralıklarla çamur atılarak ayarlanmaktadır. 4 adet düz
tabaka membran modülü havalandırma tankına batırılarak sistemin hem klasik aktif çamur
sistemi hemde batık mebran biyoreaktör olarak çalışması sağlanmaktadır.
Gebze Organize Sanayii Bölgesi Bilim İlaç Arıtma Tesisi havalandırma havuzundan alınan
aktif çamur sisteme aşılanmış ve 2 gün havalandırıldıktan sonra 5 gün kesikli
çalıştırılmıştır. 7. gün sonunda son çöktürme tankı devreye alınarak sürekli sisteme
geçilmiş ve çalışmalar halen geri devirli sürekli sistemde devam etmektedir. Deneyde
kullanılan atıksu, gerçek atıksu özelliklerindeki dalgalanmaları minimize etmek açısından
Membran Teknolojieri ve Uygulamaları Sempozyumu 2 – 3 Kasım 2009
82
laboratuarda sentetik olarak hazırlanmaktadır. Karbon, azot ve fosfor kaynağı olarak
sırasıyla glikoz, üre/amonyum sülfat ve
potasyumdihidrojenfosfat/dipotasyumhidrojenfosfat kullanılmaktadır. Sentetik atıksu
biyoreaktöre 100 L/gün debi ile beslenerek hidrolik kalış süresi 12 saate ayarlanmıştır.
Æalışmanın 1. periyotunda, havalandırma tankından her gün 5 L çamur atılarak çamur yaşı
10 güne ayarlanmıştır. Biyoreaktörden hergün alınan atıksu numunelerinde KOİ, AKM,
EPS, SMP, hidrofibisite, SVI, pH, sıcaklık, çözünmüş oksijen, viskozite değerleri
ölçülmektedir.
10. çamur yaşında işletilen biyoreaktöre 4 farklı 0.45 µm mikrofiltrasyon membranlarını
(selüloz asetat, polisülfon, karışık ester, polikarbonat) içeren modüller daldırılmış ve 1 gün
boyunca akı toplanmıştır. Seri direnç modeli kullanılarak membranların kirlenme
özellikleri ve çıkış suyu kalite parametreleri incelenmesidir.
Sonuç olarak, aynı por boyutuna (0.45 µm) sahip olan 4 farklı mikrofiltrasyon
membranlardan karışık ester en yüksek denge akısına sahipken selüloz asetatın en yüksek
başlangıç akısına sahip olmasına rağmen en düşük denge akısına sahip olduğu
görülmüştür. Denge akıları sırasıyla KE≥PS>PK>SA‟ dır. Rölatif hidrofobisite analizleri
membran yüzeyinde hidrofobisitenin %87.07 değerinden SA, PS, KE, PK membranları
için sırasıyla %77.84, %58.25, %56.47, %49.12 değerine düştüğünü göstermiştir. Bunun
nedeni membranların yüzeyinde tutunan SMP ve EPS‟lerde ki protein ve karbohidratların
membranlara hidrofilik özellik kazandırmaları olabilir. KOİ giderme verimleri ise SA, PS,
KE, PK membranları için sırasıyla %37.91, %16.99, %23.04 ve %21.57‟dir. Süzüntüde
yapılan SMP analizleri neticesinde protein giderme veriminin sırasıyla SA (%67) > PK
(%62) > KE (%53) > PS (%25), karbohidrat giderme veriminin ise SA (%46) > KE (%29)
> PS (%27) > PK (%15) olduğu görülmüştür.
Kaynaklar
1. Aya, H., Inoue, G., Okabe, T., and Murayama, Y., Development of Compact Wastewater Treatment
Plants for Non-potable Water Reuse System, Water Reuse Symposium, Washington, D.C, 1981, 456–
475.
2. Arika, M., Kobayashi, H., and Kihari, H., Pilot Plant Test of an Activated Sludge Ultrafiltration
Combined Process for Domestic Wastewater Reclamation, Desalination, 1977, 23, 77–86.
3. Manem, J., Trouve, E., Beaubien, A., Huyard, A., and Urbain, V., Membrane Bioreactor for Urban and
Industrial Wastewater Treatment: Recent Advances. 66th
Annual Conference, 1993, 51–59, Anaheim,
California, USA.
4. Knoblock, M.P., Sutton P.M., Mishra, P.N., Gupta, K., Janson, A., Membrane Biological Reactor
System for Treatment of Oily Wastewaters, Water Environment Research, 1994, 66, 133–139.
Membran Teknolojieri ve Uygulamaları Sempozyumu 2 – 3 Kasım 2009
83
Tübüler Membran Biyoreaktör Sistemi ile Kentsel Atıksuyun
İleri Arıtımı: Pilot Tesis Deney ve İşletme Çalışmaları
Duygu Topaloğlu, Turgay Dere, Recep İleri
Sakarya Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Çevre Mühendisliği Bölümü, 54187, Adapazarı
Bu çalışmada kentsel atıksuyun tübüler membran biyoreaktör sistemi ile ileri seviyede
arıtımı amaçlanmıştır. Æalışmalar sırasında Kimyasal Oksijen İhtiyacı (KOI),
Biyokimyasal Oksijen İhtiyacı (BOI), Toplam Azot (TN), Toplam Fosfor (TP), Askıda
Katı Madde (AKM), Bulanıklık ve Renk gibi parametrelerin ölçümü yapılarak sistemin
performansı gözlenmiştir.
Son yıllarda kullanımı yaygınlaşan membran biyoreaktörler 1960‟lı yıllarda Dorr Oliver
tarafından evsel atıksuların arıtımında kullanılmıştır.(Cao et al., 2005) Membran
biyoreaktör sistemleri katı/sıvı ayrımında etkili performans sergilemektedirler. Klasik aktif
çamur sistemleriyle kıyaslandıklarında daha yüksek oranda biyokütle konsantrasyonu,
daha iyi biyolojik parçalanma, yüksek kalitede çıkış suyu elde edilmesi, daha az çamur
üretimi ve daha az alan ihtiyacı gibi avantajlara sahiptirler.(Cao et al., 2005; Chu and Li,
2006; Farizoglu and Keskinler, 2006; Gonzaleza et al., 2008; Dialynas and
Diamadopoulos, 2009).
Membran biyoreaktörler, atıksuların arıtılmasında biyolojik çamurun ayrıştırılmasında ve
organik maddelerin gideriminde başarılı sonuçlar vermektedir (Zhang et al, 2006). Son
yıllarda, membran biyoreaktör sistemlerinin evsel atıksuların arıtımında kullanımı giderek
yaygınlaşmaktadır. Evsel atıksuların arıtımında oldukça yüksek oranlarda askıda katı
madde, kimyasal oksijen ihtiyacı ve toplam organik karbon giderimi sağlanmaktadır.
(Wintgens et al., 2003; Dialynas and Diamadopoulos, 2009). Ayrıca membran
biyoreaktörlerden elde edilen yüksek kalitedeki çıkış suyu bakteri gibi patojenleri muhteva
etmediğinden dezenfeksiyon ihtiyacı yoktur, elde edilen çıkış suları ise evsel ve endüstriyel
amaçlı kullanılabilmektedir. (Xing et al., 2000; Cao et al., 2005; Farizoglu and Keskinler,
2006).
Membran biyoreaktör sistemleri, evsel atıksuların yanında kozmetik, ilaç, tekstil, metal,
kimya, mezbaha ve kağıt sanayi atıksularının arıtılmasında da başarıyla uygulanmaktadır
(Badania et al., 2005). Bu sistemlerde çökelme tankı olmadığından yatırım maliyetleri
klasik aktif çamur sistemlerine göre daha az, işletme maliyetleri ise sistemin yüksek enerji
ihtiyacı ve membran ömürlerinin kısa oluşu dolayısıyla daha yüksektir (Wintgens et al.,
2003).
Deneysel çalışmalar, laboratuar ölçekli çalışma hacmi 40 L olan ardışık kesikli reaktör
(SBR) ile tübüler membranın entegresinden oluşturulan Membran Biyoreaktör (MBR)
sistemi ile yürütülmüştür. Cam malzemeden yapılan reaktörün taban kenarları 35 cm,
yüksekliği 45 cm dir. Havalandırma reaktöre yerleştirilen hava taşlarıyla, reaktör içinde
çözünmüş oksijen konsantrasyonu 2 mg/L nin üzerinde olacak şekilde dakikada 2500 cm3
hava pompalayan çift çıkışlı akvaryum pompası ile sağlanmıştır. Reaktörde karışımı
sağlamak amacıyla 1200 devir/dakikada sabit olarak çalıştırılan mekanik karıştırıcı
kullanılmıştır. Reaktöre atıksu beslemesi ve boşaltılması peristaltik pompalar ile
gerçekleştirilmiştir. Polipropilenden yapılmış olan tübüler membranın uzunluğu 1.5 m,
çapı 0.55 cm, filtrasyon alanı 250 cm2, gözenek boyutu 0.2 µm, serbest akım alanı 0.24
Membran Teknolojieri ve Uygulamaları Sempozyumu 2 – 3 Kasım 2009
84
cm2 ve ortalama transmembran basıncı 3.90 bar‟dır. Æalışmada kullanılan membran
biyoreaktörün şematik gösterimi Şekil 1‟de gösterilmiştir.
Şekil 1. Tübüler membran biyoreaktörün şematik gösterimi
Deneylerde, Adapazarı Karaman Kentsel Atıksu Arıtma Tesisi kum tutucu çıkışından
atıksu ve aynı tesisin aktif çamur çıkışından alınan aktif çamur kullanılmış olup, kullanılan
atıksuyun karakterizasyonu Tablo 1‟de verilmiştir.
Tablo 1. Æalışmada Kullanılan Kentsel Atıksuyun Karakterizasyonu
Parametre Birim Ortalama Değer
KOI mg/L 275
BOI mg/L 142
TN mg/L 125
TP mg/L 6.3
AKM mg/L 134
Sıcaklık oC 20
pH - 7.22
İletkenlik mS 2.4
Bulanıklık NTU 136
Renk m-1
27
Kentsel nitelikli atıksuların tübüler membran biyoreaktörde arıtılmasıyla ilgili yapılan
deneysel çalışmalarda yedi adet parametre (KOI, BOI, Toplam Azot, Toplam Fosfor,
AKM, Renk, Bulanıklık) ölçülerek sistemin arıtma verimi incelenmiştir. Şekil 2 ve Şekil
3‟e bakıldığında tübüler membran biyoreaktörde KOI ve BOI için yüksek oranlarda
giderme verimleri elde edilmiştir. Ortalama KOI giderme verimi %93, ortalama BOI
giderim verimi %97 dir.
Tübüler Membran
Ardışık Kesikli Reaktör
Dengeleme Tankı
Membran Teknolojieri ve Uygulamaları Sempozyumu 2 – 3 Kasım 2009
85
Şekil 2.Tübüler membran biyoreaktördeki KOI ve BOI çıkış konsantrasyonun değişimi
Ötrofikasyona yol açan azot ve fosfor elementleri alıcı ortamlar için önemli
parametrelerdir. Ötrofikasyon su kalitesinde önemli problemlere neden olmaktadır. Bu
nedenle sularda ötrofikasyonun önüne geçmek için en etkili yöntem sulara gelen azot ve
fosfor miktarını azaltmaktadır. Şekil 2‟de toplam azot ve toplam fosfor parametrelerinin
ortalama giderim verimleri sırasıyla, %97 ve %87 dir.
Şekil 3. Tübüler membran biyoreaktördeki toplam azot (TN) ve toplam fosfor (TP)
konsantrasyonlarının değişimi
Membran biyoreaktör sistemlerinde askıda katı madde ve bulanıklık gideriminde başarılı
sonuçlar alınmaktadır. Şekil 4‟e göre AKM ve Bulanıklık gideriminde sırasıyla %100,
%99.9, renk gideriminde ise %90 verim elde edilmiştir.
a b
a b
Membran Teknolojieri ve Uygulamaları Sempozyumu 2 – 3 Kasım 2009
86
Şekil 4.Tübüler membran biyoreaktördeki AKM, bulanıklık ve renk parametrelerinin
değişimi
Kullanılabilir su kaynaklarının giderek azaldığı günümüzde atıksuların geri kazanımı ve
yeniden kullanımı önem arz etmektedir. Æalışma kapsamında kentsel nitelikli atıksuyun
Tübüler Membran Biyoreaktör ile ileri arıtımında elde edilen çıkış suyunun sulama suyu
olarak kullanılması amaçlanmıştır. Arıtılmış atıksuların arazide kullanılması ve bertarafı
söz konusu olduğunda, suyun fiziksel kimyasal ve biyolojik parametreler açısından
uygunluğunun yanı sıra, bölgenin toprak özellikleri de dikkate alınır. Sulama sularındaki
çözünmüş tuzların toplam konsantrasyonu, elektriksel iletkenlik (EC) değeri yardımıyla
kolaylıkla belirlenebilir. Sulamada kullanılan arıtılmış atıksudaki sodyumun sulanan
toprakta tutulması sodyum adsorpsiyon oranı (SAR) ile tanımlanır. SAR oranı, suyun
sodyum (veya benzer alkaliler) açısından zararlılığının bir ölçüsü olarak kullanılmaktadır.
Elektriksel iletkenlik ve sodyum adsorpsiyon oranı (SAR) esas alınarak sulama sularının
sınıflandırılması mümkündür. (Su Kirliliği Kontrol Yönetmeliği Teknik Usüller Tebliği).
Elde edilen deney sonuçları SKKY Teknik Usüller Tebliği sulama suyu kriterleri açısından
incelenerek Tübüler Membran Biyoreaktör‟ün çıkış suyunun sulama suyu sınıfı (C3S2); III.
sınıf kullanılabilir su olarak bulunmuştur (Tablo 2).
a b
c
Membran Teknolojieri ve Uygulamaları Sempozyumu 2 – 3 Kasım 2009
87
Tablo 2. Tübüler Membran Biyoreaktör çıkış suyunun sulama suyu kriterleri açısından
incelenmesi (SSKY Teknik Usüller Tebliği)
Kalite Kriterleri Referans Aralığı Tübüler Membran
Biyoreaktör Æıkışı Durum
EC25 X 106
750 - 2000 1700 III. sınıf
(Kullanılabilir)
Sodyum Adsorpsiyon Oranı
(SAR) <10 8.74
I sınıf
(Æok iyi)
Sulama Suyu Sınıfı C1S3 , C2S3 , C3S3 , C3S2
C3S1 , C3S2
III. sınıf
(Kullanılabilir)
Nitrat (NO3 , mg/L) 5-10 7.18 II. sınıf
(İyi)
Fekal Koliform 1/100 ml 0-2 0 I. sınıf
(Æok iyi)
Teşekkür
Bu Proje, Sakarya Üniversitesi Bilimsel Araştırma Projeleri Komisyon Başkanlığı
Lisansüstü Tez Projeleri (2008-50.02.002) kapsamında desteklenmiştir.
KAYNAKLAR
Badania, Z., Ait-Amara, H., Si-Salahb, A., Brikc, M., Fuchsc, W., 2005. Treatment of textile waste water by
membrane bioreactor and reuse. Desalination, 185, 411–417
Cao, J. H., Zhu, B. K., Lu, H., Xu, Y. Y., 2005. Study on polypropylene hollow fiber based
recirculatedmembrane bioreactor for treatment of municipal wastewater. Desalination, 183, 431- 438.
Chu, L., Li, S., 2006. Filtration capability and operational characteristics of dynamic membrane bioreactor
for municipal wastewater treatment. Separation and Purification Technology, 51, 173–179.
Dialynas, E., Diamadopoulos, E., 2009. Integration of a membrane bioreactor coupled with reverse
osmosis for advanced treatment of municipal wastewater. Desalination, 238, 302-311.
Farizoglu, B., Keskinler, B., 2006. Sludge characteristics and effect of crossflow membrane filtration on
membrane fouling in a jet loop membrane bioreactor (JLMBR).Journal of Membrane Science, 279, 578–
587.
Gonzaleza, A. Z., Schetritea, S., Alliet, M., Hazab, U. J., Albasia, C., 2008. Modelling of submerged
membrane bioreactor: Conceptual study about link between activated sludge biokinetics, aeration and
fouling process. Journal of Membrane Science, 325, 612–624.
Su Kirliliği Kontrol Yönetmeliği Teknik Usüller Tebliği
Wintgens, T., Rosen, J., Melin, T., Brepols, C., Drensla, K., Engelhardt, N., 2003. Modelling of a membrane
bioreactor system for municipal wastewater treatment. Journal of Membrane Science, 216, 55 – 65.
Xing, C. H., Tardieu, E., Qian, Y., Wen, X. H., 2000. Ultrafiltration membrane bioreactor for urban
wastewater reclamation. Journal of Membrane Science,177, 73-82.
Membran Teknolojieri ve Uygulamaları Sempozyumu 2 – 3 Kasım 2009
88
Membran Teknolojieri ve Uygulamaları Sempozyumu 2 – 3 Kasım 2009
89
Pilot-Ölçek Membran Biyoreaktöründe Aktif Çamur Reolojik
Karakterizasyonunun Tayini
Fatih Can Kalkan, Metin Günaydın, Gökhan Civelekoğlu
Süleyman Demirel Üniversitesi, Çevre Mühendisliği Bölümü, 32260, Isparta
Aktif çamur prosesi ve katı madde ayrımını sağlayan membranların kombinasyonundan
oluşan membran biyoreaktör (MBR) prosesi, son yıllarda atıksu arıtımında geniş uygulama
alanları bulmaktadır (Chang vd., 2002; Judd, 2006).
MBR içerisindeki biyokütle konsantrasyonu [toplam askıda katı madde (TAKM)],
konvansiyonel aktif çamur prosesine göre 3-10 kat daha fazla olup, evsel atıksu arıtımında
tipik olarak 8000-15000 mg/L arasında değişmektedir. Bu durum MBR sistemlerindeki
biyolojik aktivitenin daha iyi kontrol edilmesini sağlamakta, yüksek çamur yaşlarında
(SRT) ve yüksek organik yüklerde dahi daha az çamur oluşumuna imkan tanımaktadır
(Visvanathan vd., 2000; Judd, 2006).
Reoloji, sıvıların mekanik etkiler altında şekil değiştirme ve akış özelliklerini inceleyen bir
bilim dalı olup, aktif çamur viskozitesinin zamana bağlı ya da zamandan bağımsız olarak
ölçülmesi ile tespit edilmektedir (Seyssiecq vd., 2003). Aktif çamurun sıvı kısmı
Newtonyen karaktere sahip olup, biyokütle kısmı ise Newtonyen olmayan akışkan olarak
tanımlanmaktadır. Bu tür akışkanların reolojik davranışı bir çok matematiksel model ile
ifade edilmekle birlikte, aktif çamur reolojisi genel olarak yalancı plastik (psedoplastik)
türündeki akışkanları tanımlayan ve eşitliği aşağıda verilen Ostwald de Vaele (Power Law)
modeline uygunluk göstermektedir (Sponza, 2002; Seyssiecq vd., 2003). nk (1)
Yukarıdaki eşitlikte k , akışkanlık katsayısını; n ise akış davranış indeksini
göstermektedir. Denklemden de görüleceği üzere, 1n olması durumunda akışkan
Newtonyen özellik göstereceğinden, psedoplastik akışkanlarda 1n olması
beklenmektedir (Hasar vd., 2004).
Bu çalışmanın ana amacı, farklı TAKM konsantrasyonlarında işletilen pilot-ölçek MBR
sisteminde aktif çamur relojik karakterizasyonunun tespit edilerek, akış özelliklerinin
Ostwald de Vaele modeline uygunluğunun belirlenmesidir.
Aktif çamur numuneleri pilot-ölçek MBR sistemi olarak işletilen ZW-10 (Zenon
Environmental Inc.) ünitesinin reaktöründen alınmıştır. Tüm numuneler laboratuar
ortamında +4oC‟de saklanmış, viskozite ölçümlerinden önce oda sıcaklığı seviyesine (23-
25oC) getirilerek, çalışmalar bu sabit sıcaklık aralığında gerçekleştirilmiştir.
Reolojik ölçümler, çok düşük viskoziteleri ölçebilen bir aparata sahip (UL adaptör), döner
(rotational) viskozimetre cihazı (Brookfield DV-II+Pro) kullanılarak gerçekleştirilmiştir.
Her ölçümde rezervuardaki numune hacmi 16 ml olarak sabit tutulmuştur. Reolojik
ölçümler, her bir numunede, tek yönlü doğrusal artan 10 farklı kayma hızı değerlerinde,
her 1 dakikada tek ölçüm yapılmak suretiyle gerçekleştirilmiştir.
Reolojik ölçümler yaklaşık 10000, 12000 ve 15000 mg/L TAKM konsantrasyonlarında ve
1-250 RPM (1.22-244.60 1/s) kayma hızı aralıklarında gerçekleştirilmiştir.
Kayma hızına karşı kayma gerilmesi değerlerinin grafiğe aktarılması ile akış eğrileri
(reogramlar) elde edilmektedir. Bu eğriler akışkanın hangi reolojik karaktere sahip
olduğunun tespitinde kullanılmaktadır (Şekil 1).
Membran Teknolojieri ve Uygulamaları Sempozyumu 2 – 3 Kasım 2009
90
Şekil 1. Şematik reogramlar. (a) Newtonyen; (b) Psedoplastik; (c) İdeal Bingham plastik; (d)
Gerçek plastik (Seyssiecq vd., 2003)
Deneysel çalışmalar sonunda, kayma hızı değerlerinde elde edilen kayma gerilmesi verileri
grafiğe aktarılmıştır. Şekil 1 referans alındığında, Şekil 2‟de çizilen reogram, MBR
çamurunun psedoplastik karakterde olduğunu göstermektedir.
0,00
0,10
0,20
0,30
0,40
0,50
0,60
0,70
0,80
0,90
1,00
0 50 100 150 200 250
Kayma Hızı (1/s)
Kaym
a G
erilm
esi (P
a)
10260 mg/L 11970 mg/L 14760 mg/L
Şekil 2. Farklı TAKM konsantrasyonları için MBR çamuru reogramı
Reolojik ölçümler sonucunda sabit kayma hızı değerlerinde, artan TAKM konsantrasyonu
ile viskozitenin de artış gösterdiği tespit edilmiştir. Æalışma kapsamında son olarak her üç
TAKM konsantrasyonu için, psedoplastik akış davranışını ifade eden Ostwald de Vaele
model parametreleri belirlenmiştir. Her bir TAKM konsantrasyonunu için elde edilen
eşitlikler için hesaplanan determinasyon katsayıları (R2) oldukça yüksek olup (0.98-0.99),
MBR çamuru reolojik özelliklerinin seçilen modele uygunluğu doğrulanmıştır.
Membran Teknolojieri ve Uygulamaları Sempozyumu 2 – 3 Kasım 2009
91
MBR çamurunda gerçekleştirilen reolojik çalışmalar sonucunda, dinamik viskozitenin
artan kayma hızı ile logaritmik olarak azaldığı tespit edilmiştir. Model uygunluk testinde
ise MBR çamurunun psedoplastik karaktere sahip olduğu doğrulanmıştır. Ayrıca artan
TAKM konsantrasyonları ile birlikte viskozitenin de artış eğilimi gösterdiği belirlenmiştir.
Kaynaklar Chang, I.S., Le Clech P., Jefferson B., Judd S.J. 2002. Membrane fouling in membrane bioreactors
for wastewater treatment. J. Environ. Eng-ASCE, 128 (11), 1018-1029.
Hasar, H., Kinaci, C., Unlu , A., Togrul, H., Ipek, U. 2004. Rheological properties of activated
sludge in a sMBR. Biochem. Eng. J. 20 (1), 1-6.
Judd, S.J. 2006. The MBR Book: Principles and Applications of Membrane Bioreactors in Water
and Wastewater Treatment, Elsevier, Oxford.
Seyssiecq, I., Ferrasse, J.H., Roche, N. 2003. State of the art: rheological characterisation of
wastewater treatment sludge. Biochem. Eng. J., Vol. 16, pp. 41-56.
Sponza, D.T. 2002. Extracellular polymer substances and physicochemical properties of flocs in
steady- and unsteady-state activated sludge systems. Process Biochem., Vol. 37(9), pp. 983-
998.
Visvanathan, C., Ben Aim, R., Parmeshwaran, K. 2000. Membrane separation bioreactors for
wastewater treatment. Crit. Rev. Environ. Sci. Technol. 30 (1), 1-48.
Membran Teknolojieri ve Uygulamaları Sempozyumu 2 – 3 Kasım 2009
92
Membran Teknolojileri ve Uygulamaları Sempozyumu 2 – 3 Kasım 2009
93
Nanolif Membranların Sıvı Filtrasyon Özellikleri
Ali Demir, Tuncay Gümüş
Elektrospinning yöntemiyle lif üretimi üzerine ilk patent 1902 yılında Cooley tarafından
ABD‟de alınmıştır. Bu patentte elektrospinning işlemi hakkında teorik bilgilere yer
verilmektedir [1]. Pratik anlamda polimer çözeltisinden elektrospinning işlemiyle lif
üretimi Almanya‟da Formhals tarafından gerçekleştirilmiş ve 1934 yılında bu pratik
çalışmalar üzerine ABD‟de patentler alınmıştır [2]. 1936 yılında, Petranov ve Sokolov
elektrostatik kuvvetleri kullanarak ürettikleri daha ince lifler sayesinde filtre malzemesi
geliştirilmeye başlamışlardır ve bu filtre malzemeleri Rusya‟da FP (Petranov‟un Filtreleri)
olarak anılmaya başlanmış ve şimdilerde Nanolif filtreler olarak bilinmektedir.
Petranov‟un filtre geliştirme çalışmaları batıdaki bilim çevrelerine hiç ulaşmadığı için
Petranov‟un yaptığı çalışmalar çok gizli ibaresiyle duyurulmuştur. İkinci Dünya
Savaşından sonra Petranov‟un geliştirdiği filtrelerin nükleer enerji tesislerinde çevrenin
atık nükleer atık aerosollerinden etkilenmemesi için kullanılabileceği düşünülmüş ve bu
filtre malzemelerine verilen önem bir hayli artmıştır. Yapılan çalışmaların çoğu
Moskova‟daki Kaprov Fizik ve Kimya Bilimsel Araştırmalar Enstitüsü tarafından
gerçekleştirilmiştir. 1960‟ların sonuna gelindiğinde Rusya‟daki beş girişim tarafından
yıllık 20 milyon metrekare (600 ton) kapasiteyle FP ve FP‟nin modifikasyonlarından
oluşan filtreler üretilir hale gelmiştir [3]. 1964 yılında Estonya‟da Sillimyae adında bir
kimya şirketi nanolif filtre malzemeleri üretmek için en büyük kapasitedeki tesisi
kurmuştur. Elektrospinning işleminde elde edilen gelişmelerle şirket yirmi farklı nanolif
filtrenin endüstriyel anlamda üretimini gerçekleştirmiştir [4].
Amerika‟da nanolif filtrelerin üretimi Donaldson firmasının çabalarıyla 1980‟li yıllarda hız
kazanmaya başlamıştır. Avrupa‟da ise ticari anlamda elektrospinning işlemiyle lif üretimi
Freudenberg tarafından 1990‟lı yıllarda başlamıştır. Bugün yirmimin üzerinde firma
nanolif filtre üretimi gerçekleştirmektedir [4]. Dupont, Finetex gibi firmalar sıvı filtrasyon
membranları da üretmektedirler [5,6].
Æözeltiden veya eriyikten nano ve mikron mertebesinde lif üretilebilen bir proses olan
elektrospinning son yıllarda gerek endüstri gerekse akademik çevrelerin ilgisini çekmeyi
başarmıştır. Bugüne kadar laboratuar ve sanayi ölçeğinde birçok polimerden
elektrospinning yöntemiyle nanolif üretilmesi gerçekleştirilmiştir ve yapılan çalışmalar
kullanılan malzemelerin çeşitlendirilmesi ve prosesin kontrolü üzerinde yoğunlaşmaktadır
[7]. Giderek artan akademik çalışmalar neticesinde bu prosesle elde edilen nanoliflerin
yüksek performanslı hava filtreleri [8], sensör [9], koruyucu malzeme [10], yakıt hücreler
i[11], yara örtücü [12], doku mühendisliği [13] ve sıvı filtrasyon membranları [4] gibi
potansiyel uygulamalarda kullanılabileceği kanıtlanmıştır.
Membranlar beslenen faz ile ayrıştırılan faz arasında bariyer görevi gören ve
konsantrasyon, basınç, elektrik veya kimyasal potansiyel farkına göre çalışan seperasyon
sistemleridir. Kompakt yapıları, düşük operasyon maliyetleri, enerji verimlilikleri ve
kapasiteleri membran proseslerinin artıları arasındadır. Membranlar daha çok atık işleme,
su saflaştırma ve ayrıştırma proseslerinde kullanılmaktadır. Yüksek gözeneklilik,
nanometreden birkaç mikrometreye ulaşan gözenek boyutları, birbirine bağlanmış açık
gözenek yapısı, yüksek hava geçirgenliği ve birim hacimdeki yüksek yüzey alanına sahip
Membran Teknolojileri ve Uygulamaları Sempozyumu 2 – 3 Kasım 2009
94
olmalarından dolayı elektrospinning yöntemiyle üretilen nanolif membranlar seperasyon
prosesleri için cazip malzemeler olarak görülebilir [4]. Özellikler hava filtreleri için
kullanılan nanolif membranlarda oldukça başarılı sonuçlar alınmıştır. Bu yüzden ilk ticari
nanolif uygulaması hava filtresi olarak ortaya çıkmıştır [14]. Bunun yanında nanoliflerin
mikrofiltrasyon, ultrafiltrasyon ve nanofiltrasyon gibi basınçla çalışan sıvı membran
proseslerinde kullanılma potansiyeli bulunmaktadır [15]. Ancak, nanoliflerin düşük
mukavemet özellikleri bunu güçleştirmektedir. Bunun için nanolifleri için taşıyıcı
malzemeler, sandviç yapılar ya da nanolifler mikroliflerle karıştırılarak kompozit
mukavemetli bir yapı oluşturulmaktadır.
Kaynaklar
1. Cooley, J.F., 1902. Apparatus for electrically dispersing fluids, United States Patent,
No:692631
2. Formhals, A., 1934. Process and apparatus for preparing artificial threads, United States
Patent, No: 1975504
3. Lushnikov, A., 1997, Obituaries:Igor Vasilievich Petryanov-Sokolov (1907–1996), J.
Aerosol Sci. 28 (4), 545–546.
4. Barhate, R. S., and Ramakrishna, S., Nanofibrous filtering media: filtration
problems and solutions from tiny materials, J. Membr. Sci. 296 (2007), pp. 1–8
5. <http://www2.dupont.com/Separation_Solutions/en_US/tech_info/hmt/hmt.html>,
alındığı tarih 12.09.2009.
6. <http://www.finetextech.com>, alındığı tarih 12.09.2009.
7. Huang, Z.M., Zhang, Y.Z., Kotaki, M. and Ramakrishna, S., 2003: A review on
polymer nanofibers by electrospinning and their applications in nanocomposites,
Composites Science and Technology, 63(15), 2223-2253.
8. Graham, K., Ouyang, M., Raether, T., Grafe, T., McDonald, B., Knauf, P., 2002.
Polymeric Nanofibers in Air Filtration Applications, Fifteenth Annual Technical
Conference & Expo of the American Filtration & Separations Society,Galveston,
Texas,USA, April 9-12.
9. Ding, B., Yamazaki, M. and Shiratori, S., 2005: Electrospun fibrous polyacrylic acid
membrane-based gas sensors, Sensors and Actuators B-Chemical, 106(1), 477-483.
10. Ramakrishna, S., Fujihara, K., Teo, W.E., Yong, T., Ma, Z.W. and Ramaseshan,
R., 2006: Electrospun nanofibers: solving global issues, Materials Today, 9(3), 40-50.
11. Ramakrishna, S., Thavasi, V. and Singh, G., 2008: Electrospun nanofibers in energy
and environmental applications, Energy & Environmental Science, 1(2), 205-221.
12 Greiner, A. and Wendorff, J.H., 2007: Electrospinning: A fascinating method for the
preparation of ultrathin fibres, Angewandte Chemie-International Edition, 46(30), 5670-
5703.
13. <www.nicast.com>, alındığı tarih 12.09.2009.
14. <http://www.ultrawebisalwaysbetter.com/>, alındığı tarih 12.09.2009
15 Ramakrishna, S., Fujihara, K., Teo, W.E., Ma, Z.W. and Lim, T.C., 2005: An
Introduction to Electrospinning and Nanofibers, World Scientific Publishers, Singapore.
16. Wang X, Chen X, Yoon K, et al.,2005: High flux filtration medium based on
nanofibrous substrate with hydrophilic nanocomposite coating. Environ Sci Tech, 39(19):
7684―7691
Membran Teknolojileri ve Uygulamaları Sempozyumu 2 – 3 Kasım 2009
95
Hidrojene Dayalı Membran Biyofilm Reaktör ile İçme
Sularında Yüksek Hızlı Denitrifikasyon
Serdar Karataş, Ergin Taşkan, Halil Hasar
Fırat Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Çevre Mühendisliği Bölümü, 23119-Elazığ,
Günümüzde yer altı ve yer üstü su kaynakları nitrat konsantrasyonları ile kirlenmiştir. İçme
amaçlı kullanılacak yer altı ve yer üstü su kaynaklarındaki yüksek nitrat konsantrasyonları
suyun kullanımını sınırlandırmaktadır. Ülkemizde geçerli olan standarda göre (TS 266,
2005) içme sularında nitrat üst sınır değeri 50 mg/L (~ 10 mg N/L) olarak belirlenmiştir.
Hidrojene dayalı membran biyofilm reaktörleri ile denitrifikasyon içme sularından nitrat
giderimi için son yıllarda geliştirilen yeni bir proses olmuştur. Hetetrofik Denitrifikasyon
bakterileri büyüme ve solunum için organik karbona ihtiyaç duymaktadırlar. İçme su
kaynaklarında ise karbon kaynağının oldukça düşük olduğu bilinmektedir. Bu nedenle
hetetrofik denitrifikasyonun başarılabilmesi için dışarıdan karbon kaynağı ilavesi gerekli
olmuştur. Dışarıdan karbon kaynağı ilave edildiğinde ise kalıntı karbon, fazla çamur vb.
gibi farklı problemler meydana gelmiştir. Ancak karbon yerine hidrojenin elektron verici
olarak kullanımına imkan veren hidrojen esaslı ototrofik denitrifikasyon sistemleri daha
ekonomik sonuçlar vermektedir. Son yıllarda hidrojen esaslı ototrofik denitrifikasyon yer
altı sularının ve içme sularının arıtımında yaygın bir şekilde kullanılmaktadır (Zhang ve
diğ, 2009). Hidrojen esaslı membran biyofilm reaktörlerinde ototrofik denitrifikasyonun
ardışık enerji reaksiyonları aşağıdaki gibidir (Lee ve diğ2002).
1) Nitrat indirgeme ; NO3- + H2 → NO2
- + H2O
2) Nitrit indirgeme ; NO2- + 0.5H2 + H
+ → NO(g) + H2O
3) Nitrit oksit indirgemesi ; 2NO(g) + H2 → N2O(g) + H2O
4) Nitroz oksid indirgemesi ; N2O(g) + H2O → N2(g) + H2O
5) Nitrattan azota tam denitrifikasyon reaksiyonu;
2NO3- + 2H
+ + 5H2 → N2 + 6H2O
6) Elektron alıcı, elektron verici ve biyomas arasındaki stokiyometrik reaksiyon;
NO3- + 3.03H2 + H
+ + 0.229 CO2 → 0.0458 C5H7O2N + 0.477 N2 + 3.37 H2O
Hidrojen esaslı membran biyofilm reaktörleri, biyolojik olarak indirgenme için H2‟nin
bütün avantajlarını sağlamaktadır. Membran biyofilm reaktörü geliştirilmeden önce H2‟nin
mikroorganizmalar için elektron verici olarak kullanılması iki nedenden dolayı pratik
olmadığı için uygulanmamıştır. Birincisi; H2‟nin sudaki çözünürlüğünün oldukça düşük
olması, ikincisi ise; H2‟nin kabarcıklı bir şekilde suya verilmesi durumunda düşük
çözünürlükten dolayı yüksek miktarda H2‟nin atmosfere kaçışı ve dolayısıyla oldukça
düşük verim elde edilmesidir. Membran biyofilm reaktörü bu iki olumsuzluğu ortadan
kaldırmaktadır (Hasar ve diğ,2008). H2 gazı her bir membranın içine verilmekte ve
hidrofobik olan bu membranlarda gaz difüzyon ile membran gözeneklerinden dışa doğru
yavaş bir şekilde hareket etmektedir. Membranın dış yüzeyinde oluşan biyofilm difüze
olan kabarcık halinde olmayan H2 gazını direk elektron verici olarak %100 verime yakın
bir seviyede kullanmaktadır (Hasar, 2009).
Membran Teknolojileri ve Uygulamaları Sempozyumu 2 – 3 Kasım 2009
96
Bu çalışmanın amacı elektron verici olarak hidrojen kullanan hidrojen esaslı membran
biyofilm reaktörünün denitrifikasyon performansını belirlemektir. Bu amaçla 3 adet
hidrojen esaslı membran biyofilm reaktörü içme sularından nitratın uzaklaştırılması için
kurulmuştur. Reaktörlerin her biri fiber yüzey alanı 2,73 cm2 olan 32 fiberden
oluşmaktadır. Reaktörlerin hacmi 30ml‟dir. Reaktörler 4 psi H2 basıncı altında 1 saatlik
bekletme süresinde 270 (Besleme Debisi) oranında sirkülasyon hızında 68,5 mg/L nitrat
içerikli sentetik besleme suyu ile beslenmiştir. Sentetik atıksu inorganik karbon kaynağı
olarak NaHCO3, pH‟ı tamponlamak için KH2PO4 ve Na2HPO4, NaNO3, MgSO4 ve eser
mineral çözelti içermektedir. 150 günlük işletim periyodu esnasında, reaktörlerin giriş ve
çıkışlarında nitrat, nitrit, sülfat, fosfat, pH, iletkenlik, sıcaklık ve toplam çözünmüş katı
madde değişimi incelenmiştir. Æalışma sonucunda üç reaktörden sadece birinde nitrit
birikiminin olduğu tespit edilmiştir. Nitrit birikimi giriş pH‟ı 7,2 ile 7,4 arasında tutularak
giderilmiş ve tam denitrifikasyon her üç reaktörde de gerçekleşmiştir. Reaktörlerdeki nitrat
azotu değişimleri Şekil 1 ve nitrit azotu değişimleri Şekil 2‟de verilmiştir.
2. Reaktörde pH Değişimi
7,00
8,00
9,00
10,00
1 7 13 19 25 31 37 43 49 55 61 67 73
Zaman
pH
Değ
eri
Giriş pH Değeri
Çıkış pH Değeri
Şekil 1. İkinci reaktörde pH değişimi.
2. Reaktörde Nitrat Azotu ve Nitrit Azotu Değişimi
0,00
2,00
4,00
6,00
8,00
10,00
12,00
14,00
1 5 9 13 17 21 25 29 33 37 41 45 49 53 57 61 65 69
Zaman
Ko
ns
an
tra
sy
on
(m
g/L
)
Giriş Nitrat Azotu
Çıkış Nitrat Azotu
Çıkış Nitrit Azotu
Şekil 2. İkinci Reaktörde Nitrat ve Nitrit Azotu Değişimleri.
Nitrit birikiminin olmadığı iki reaktörün çıkış verilerinin birbirine yakın olduğu tespit
edilmiştir. Her üç reaktörde de giriş çıkış sülfat konsantrasyonları değişmemiştir. Sadece
pH ayarlamalarında kullanılan H2SO4 ile giriş sülfat konsantrasyonu değişmiştir. Bu
Membran Teknolojileri ve Uygulamaları Sempozyumu 2 – 3 Kasım 2009
97
çalışma hidrojen esaslı membran biyofilm reaktörlerinin içme sularında yüksek nitrat
konsantrasyonlarının elimine edilmesinde etkili olduğunu kanıtlamıştır.
Kaynaklar
1. Zhang Y., Zhang, F, Xia S. vd (2009) Autohydrogenotrophic denitrification of drinking
water using a polyvinyl chloride hollow fiber membrane biofilm reactor. Journal of
Hazardous Materials.
2. Lee, KC, Rittmann BE.(2002) Applying a novel autohydrogenotrophic hollow-fiber
membrane biofilm reactor for denitrification of drinking water. Water Research 36
2040–2052
3. Halil Hasar, Siqing Xia, Chang Hoon Ahn, Bruce E Rittmann (2008) Simultaneous
removal of organic matter and nitrogen compounds by a novel aerobic/anoxic
membrane biofilm reactor, Water Research 42(15), 4109-4116
4. H. Hasar, 2009. Simultaneous removal of organic matter and nitrogen compounds by
combining a membrane bioreactor and a membrane biofilm reactor, Bioresource
Technology, 100 (10), 2699-2705
Membran Teknolojileri ve Uygulamaları Sempozyumu 2 – 3 Kasım 2009
98
Membran Teknolojileri ve Uygulamaları Sempozyumu 2 – 3 Kasım 2009
99
Batık Membran Sistemleri ile İçme Suyu Arıtımı
Müge Akdağlı1, Selin Taşıyıcı
1, Elif Soyer
1, Esra Erdim
1, Mehmet Çakmakcı
2,
Vedat Uyak3,İsmail Koyuncu
1
1 Ġstanbul Teknik Üniversitesi, Çevre Mühendisliği Bölümü, Maslak, 34469, Ġstanbul.
2 Zonguldak Karaelmas Üniversitesi, Çevre Mühendisliği Bölümü, Ġncivez, 67100, Zonguldak
2 Pamukkale Üniversitesi, Çevre Mühendisliği Bölümü, Denizli
E-posta: [email protected]; [email protected]; [email protected]
Membran sistemleri, içmesuyu arıtımında kullanılan en yaygın metodlardan birisidir.
İçmesuyu arıtımı açısından, membran sistemlerinin en büyük problemi membranların çok
kısa bir sürede tıkanmasıdır. Bu durum maliyeti artırmakta, işletme güçlükleri meydana
getirmekte ve membran sistemlerinin kullanımını kısıtlamaktadır.
Su arıtımında membran sistemleri iki değişik tarzda kullanılmaktadır. Birincisi, basınçlı
sistemlerdir (Şekil 1a). Bu sistemde, basınç altında iki akım oluşmaktadır. Membrandan
geçen su, arıtılmış su olarak kullanılmakta, konsantre akımı ise uzaklaştırılmaktadır. İkinci
sistem ise batık membran sistemleridir (Şekil 1b). Batık membran sisteminde arıtılmış su,
bir tank içerisine yerleştirilen membranlardan vakum ile çekilmektedir. Son zamanlarda,
batık membran sistemleriyle içmesuyu arıtımı amaçlı bir çok çalışma yapılmaktadır.
Yapılan çalışmalarda, bu sistemin mevcut su arıtma sistemlerine kolayca adapte
edilebildiği ve basınç altında çalışan membran sistemlerine göre % 30‟luk yer kazanımı
sağladığı, işletilmesinin daha kolay ve ucuz olduğu belirtilmiştir.
Şekil 1. Membranların su arıtımında kullanılış tertip tarzları
Doğal sularda bulunan organik maddeler membran yüzeyinde birikerek membran
tıkanmasına sebep olmakta ve bu durum, membranın kullanım ömrünü azaltarak maliyetini
artırmaktadır. Membran tıkanıklığının azaltılması ile membran sistemlerin içme suyu
arıtımında yaygın olarak kullanımını kısıtlayan engel ortadan kalkmış olmaktadır. Bu
amaçla batık membran sisteminde farklı ön arıtma yöntemleri uygulanabilmektedir.
Bu çalışmada, batık membran sisteminde ön arıtma amacıyla zeolit, UV/TiO2, toz aktif
karbon ve ses dalgası kullanımının membran tıkanıklığına olan etkileri detaylı olarak
araştırılmıştır. Deneysel çalışmalar, laboratuar ve pilot ölçekte, sentetik olarak hazırlanan
Membran Teknolojileri ve Uygulamaları Sempozyumu 2 – 3 Kasım 2009
100
ham su ve İstanbul göl sularından alınan sular kullanılarak gerçekleştirilmiştir. Laboratuar
ölçekli deneysel çalışmalarda mikrofiltrasyon ve ultrafiltrasyon membranları kullanılırken,
pilot ölçekli deneysel çalışmalarda ultrafiltrasyon membranı kullanılmıştır. Yapılan
deneysel çalışmalarda, membran tıkanıklığının bir göstergesi olarak vakum basıncındaki
artış sürekli izlenmiştir. Organik madde konsantrasyonu TOK parametresi cinsinden
ölçülmüştür. Değerlendirmelerde ayrıca, organik maddenin bir göstergesi olan 254 nm‟de
UV absorbansı da kullanılmıştır.
Laboratuvar ölçekte sentetik su kullanılarak yürütülen MF membranı deneylerinde 10 g/l
modifiye zeolit, UV/TiO2, 10 g/l toz aktif karbon ve ses dalgasının kesikli olması
durumları karşılaştırılmıştır. Toz aktif karbon ilavesiyle % 80‟in üzerinde TOK giderimi ve
% 100‟e yakın UV254 giderme verimi elde edilmiştir. UV/TiO2 yöntemi ile de benzer
şekilde yüksek organik madde giderme verimi elde edilmiştir. Göl suyu ile yapılan
çalışmalarda ise MF membranında TOK giderme verimi, toz aktif karbon ön arıtması ile
yüksek olmuştur. UV/TiO2, ses dalgası ya da zeolitin organik madde giderimine fazla
etkisi olmamıştır. Basınç artışı ise en az UV/TiO2 kullanımında, en fazla ise modifiye
zeolit kullanımında görülmüştür.
UF membranı ile sentetik su kullanılarak yürütülen deneylere bakıldığında, TOK
gideriminde toz aktif karbon ve UV254 gideriminde ise UV/TiO2 kullanımı ile en yüksek
organik madde verim değerleri elde edilmiş, UV/TiO2 kullanımı ile basınç artışı da toz
aktif karbona göre daha az olmuştur. Göl suyu kullanılarak yürütülen UF membranı
deneylerinde ise toz aktif karbon ile TOK giderme verimi ve UV/TiO2 ile UV254 giderme
verimi yüksek olmuştur. Bu durumda, toz aktif karbon ile ham sudaki daha büyük yapıdaki
aromatik bileşikler giderilirken, UV/TiO2 ile daha küçük yapıdaki alifatik bileşiklerin
giderildiği ve göl suyu organik madde içeriğinde alifatik bileşiklerin daha az bulunduğu
sonucuna ulaşılmıştır.
Sonuç olarak, içme suyu arıtımında batık membran sisteminin en büyük problemi olan
membran tıkanıklığını azaltmak için toz aktif karbon ve UV/TiO2 yöntemlerinin zeolit ve
ses dalgası yöntemlerine göre daha uygun olduğu görülmüştür. Ancak gerçek sistemlerde
uygulaması yapılmadan önce her iki yöntem için de pilot ölçekte daha detaylı çalışma
yapılarak maliyet karşılaştırılmasının yapılması gerekmektedir. Pilot ölçekte yapılan
deneysel çalışmalar hala devam etmektedir. Konvansiyonel sistemlere göre daha az yer
kaplaması, dezenfektan kullanımına ihtiyaç duyulmadığından THM oluşumunun azalması
ve membran tıkanıklığının azaltılarak membran kullanım ömrünün arttırılması, dolayısıyla
maliyetinin azalması sebebiyle, batık membran sistemlerinin içme suyu arıtımında
konvansiyonel su arıtma sistemlerine alternatif olarak uygulanabilecek bir teknoloji olduğu
görülmektedir.
Teşekkür
Bu çalışma, 106Y171 nolu TÜBİTAK projesi tarafından desteklenmiştir.
Membran Teknolojileri ve Uygulamaları Sempozyumu 2 – 3 Kasım 2009
101
Amonyum Ve Fosfatın Sulu Ortamdan Mağnezyum Amonyum
Fosfat (Map) Şeklinde Mikrofiltrasyonla Ayrılması
Ergün Yıldız*, Abdullah Duman
Atatürk Üniversitesi Mühendislik Fakültesi
Çevre Mühendisliği Bölümü, 24240- Erzurum
Amonyum çeşitli endüstrilerde yaygın bir biçimde kullanılan bir kimyasaldır. Deri, gübre,
deponi sızıntı suları gibi çok çeşitli atıksularda yüksek derişimlerde bulunabilir.
Amonyağın arıtılmadan alıcı ortamlara bırakılması ciddi çevre sorunlarına neden
olmaktadır.
Fosfat bileşiği de metal kaplama, deterjan, gübre gibi çeşitli endüstrilerden çıktığı gibi
evsel atıksularda 10 mg/L civarında bulunmaktadır.
Yüksek miktarlarda azot ve fosfor bulunan atıksuların biyolojik arıtımdan önce kimyasal
çöktürme veya sıyırma gibi fizikokimyasal yöntemlerle biyolojik arıtıma uygun hale
getirilmesi istenir. Amonyum ve fosfatın birlikte giderildiği birçok proses bulunmaktadır.
Bunlardan yaygın olarak kullanılanlardan bir tanesi kimyasal çöktürmedir. Amonyum ve
fosfat içeren atıksuya magnezyum ilave edildiğinde magnezyum amonyum fosfat (MAP-
Struvite) denilen bir çökelek oluşur ve böylece atıksudaki amonyum ve fosfat birlikte
çöktürülerek giderilir (Tünay et al. 1997, Altınbaş, M. et al. 2002).
MAP oluşum reaksiyonu basitçe şu şekildedir.
Mg2+
+NH4++PO4
3-↔MgNH4PO4.6H2O
Minimum struvite çözünürlük oranı yani maksimum MAP çökeleği oluşumu pH=9-11
arasında gerçekleşmektedir. (Demeestere et al, 2001, Song, et al, 2007). Struvite çökeleği
oluşumunda magnezyum ilavesinin çökelti oluşumunu artırdığı ve giderim verimlerini
artırdığı görülmüştür (Demeestere et al, 2001). Ancak Mg/P molar oranlarının çalışıldığı
bazı çalışmalarda 1/1/1 Mg2+
/NH4+/PO4
3- molar oranından fazla Mg
2+‟un katılmasının
verimleri artırmadığı, hatta pH‟nın azalmasından dolayı düşürdüğü görülmüştür (Shin,
H.S., et al, 1997). Kısaca prosesin en önemli unsurları ortam pH‟sı, Mg2+
/NH4+/PO4
3-
molar oranı ve reaksiyon süresidir. Æalışmalar minimum reaksiyon süresini 10 dakika
civarında vermektedir.
Oluşan MAP çöktürme ile sudan ayrılır. MAP oluşumu pH‟ya bağımlıdır ve farklı
pH‟larda çeşitli MAP türevleri oluşur. Bu durum ayırma verimlerini etkiler. Bu ayrılma
sırasında bazı taneciklerin suda çöktürme süresi sonunda kalması da muhtemeldir. Bu
çalışmada ise oluşan MAP‟ın sudan ayrılmasında mikrofiltrasyonun kullanılmasının etkisi
araştırılmaya çalışılmıştır.
Æalışmalarda kullanılan kimyasal maddeler Merck kalitesinde olup, yapay olarak NH4+ ve
PO43-
içeren sentetik su hazırlamak için NH4CI, KH2PO4, MgSO47H2O ve pH‟yı
ayarlamak için ise 0.1, 1, 2 ve 5 N‟lik NaOH kullanılmıştır. Denemelerde kullanılan
asimetrik selüloz nitrat (Schleicher and Schuell) membranın por boyutu 0.45 mikron olarak
Membran Teknolojileri ve Uygulamaları Sempozyumu 2 – 3 Kasım 2009
102
seçilmiştir. Membran filtrasyon denemelerinde Mg2+
/NH4+/PO4
3- molar oranı 1/1/1 olacak
şekilde ayarlanmıştır.
Deneysel sistem içerisindeki NH4+ ve PO4
3- konsantrasyonları bilinen 25 litre su kapasiteli
bir besleme tankı ile bu suyu 4x7 cm2
yüzey alanına ve 1,974 mm yüksekliğindeki bir
kanala sahip çapraz akışlı diktörtgen kesitli mikrofiltrasyon hücresine gönderen bir pompa,
akış hızını ölçer debimetre ve istenilen zaman aralıklarla membrandan geçen debini
belirlenmesi için kullanılan bilgisayar bağlantılı bir teraziden oluşmaktadır. Basınç, sistem
üzerindeki elle kontrol edilen ve filtrasyon hücresinin giriş ve çıkışında bulunan vanalar
yardımıyla sağlanmıştır.
Membran filtrasyonu aşamasında 1/1/1 sabit Mg2+
/NH4+/PO4
3- oranında pH, NH4
+
konsantrasyonu, transmembran basıncı ve çapraz akış hızının, membran akıları ile NH4+ve
PO43-
rejeksiyonu üzerine olan etkileri araştırılmıştır.
Denemeler sonucunda NH4+ ve PO4
3- rejeksiyonlarının pH artışıyla arttığı ve
rejeksiyonların filtrasyon zamanı boyunca değişmediği görülmüştür. Tüm deneylerde NH4+
rejeksiyonlarının PO43-
rejeksiyonlarına göre daha düşük gerçekleştiği görülmektedir.
Artan pH ile rejeksiyonların arttığı ve yüksek pH‟larda sabitlediği görülmektedir.
Membran filtrasyonu kullanılmadan yapılan deneme ile kıyaslandığında ise düşük
pH‟larda membran filtasyonun daha yüksek verimler sağladığı görülmektedir. pH=8‟de
250 mg/L başlangıç NH4+ konsantrasyonu için kesikli olarak %58 giderim verimi elde
edilirken, bu değer membran filtrasyonun kullanıldığı zaman aynı koşullarda %70 civarına
yükselmektedir. Benzer biçimde daha yüksek başlangıç NH4+ konsantrasyonlarında ve
pH=8‟den düşük değerlerde de klasik çöktürme ile giderim verimleri son derece düşüktür.
pH‟ın 8‟in altında olduğu durumlarda MAP çökeleği yeterince oluşamamakta, ancak
çökelemeyen farklı kristal yapıların oluştuğu bilinmektedir. Membran filtrasyonu
kullanıldığında ise bu kristal yapılar sudan ayrılabilmekte ve daha yüksek verimlerin
eldesine yol açmaktadır. pH=8‟in altında klasik çöktürme ile hemen hemen hiç verim elde
edilemezken, membran filtrasyonu ile pH 6-8 aralığında %30-70 aralığında NH4+ ve PO4
3-
rejeksiyonu değerleri elde edilebilmiştir.
Membran akılarının farklı pH değerlerinde ise çok değişkenlik göstermediği ve NH4+ ve
PO43-
rejeksiyonları gibi ilk birkaç dakikada değil, yaklaşık 1 saat sonra dengeye geldiği
görülmektedir. pH=6‟da itibaren MAP oluşumu arttığı için nihai akı değerlerinin (J*)
hafifçe azaldığı ve pH 9-9,5‟dan sonra ise hafifçe yükseldiği görülmüştür. Oluşan MAP
miktarı pH 6‟dan 8‟e kadar artmakta daha sonra ise yaklaşık sabit kalmaktadır. Daha
yüksek pH değerlerinde ise oluşan MAP miktarı azalmakta ve bu durumun membran
akılarına yansıdığı düşünülmektedir. Farklı pH değerlerinde yapılan çalışmalarda ortalama
500 L/m2saat‟lik bir akı elde edilmiştir.
Başlangıç NH4+ konsantasyonu ile ölçülen nihai akı değerlerinin değişimi incelendğinde
ise 250 mg/L NH4+ için 1157 L/m
2saat akı elde edilirken, artan NH4
+ ve sonucunda daha
yüksek oluşan MAP değerleri dolayısıyla akılar azalmakta ve 1500 mg/L‟de 280
L/m2saat‟e kadar düşmektedir. 2500 mg/L NH4
+ değeri içinse akılar 655 L/m
2saat‟e kadar
tekrar yükselmektedir. Bu duruma ortamdaki aşırı MAP bileşiğinin yumaklaşmasının ve
kirlenme indeksinin azalmasının yol açtığı tahmin edilmektedir.
Sonuç olarak bu çalışmada sulardaki NH4+ ve PO4
3-„ın Mg
2+ ilavesi ile çözünmeyen
formlara dönüştürülmesi ve sudan mikrofiltasyon ile ayrılması çalışılmıştır. Membran
filtasyonunda pH 9 ve üzerinde ortalama olarak %85 NH4+ ve %99 oranında PO4
3-
rejeksiyonu elde edilmiştir. Filtrasyona başlanılır başlanılmaz rejeksiyon değerlerinin
sabitlediği ve filtrasyon zamanı ile değişmediği, ancak akıların zamanla azalarak yaklaşık 1
saat sonra kararlı hal akı değerlerine ulaştığı görülmüştür. pH ile membran akılarının çok
fazla değişmediği, ancak 1500 mg/L NH4+ konsantrasyonuna kadar akıların azaldığı, daha
sonra da yükseldiği belirlenmiştir. Æapraz akış hızının rejeksiyonlar üzerine etkisinin
olmadığı anlaşılmış olup, sadece akıların yükselmesine neden olduğu görülmüştür.
Membran Teknolojileri ve Uygulamaları Sempozyumu 2 – 3 Kasım 2009
103
MAP şeklinde NH4+ ve PO4
3- „ın sudan ayrılmasında mikrofiltrasyonun kullanılmasının
getirdiği en büyük avantaj, MAP oluşumunun başladığı pH olan 6-8 aralığından çöktürme
ile giderilemeyen NH4+ ve PO4
3-„ın ortalama %60-70 civarında giderilebilmesidir.
Kaynaklar Altinbaş, M., Yangin, C. and Oztürk, I., 2002. Struvite precipitation from anaerobically treated municipal
and landfill wastewaters. Water Science Technology., 46, 271-278.
Demeestere, K., Smet, E., Langenhova, H. V., Galbacs, Z., 2001. Optimalisatıon of magnesium
ammonium phosphate precipitation and its applicability to the removal of ammonium. Enviromental
Technology, vol 22, 1419-1428.
Nelson, N. O., Mikkelsen, R. L., Hesterberg, D. L., 2003, Struvite prepicitation in anaerobic swine
lagoon liguid: effect of pH and Mg:P ratio and determination of rate constant. Bioresource Technology., 89,
229-236
Shin, H. S. and lee, S. M.,1997. Removal of nutrients in wastewater by using magnesium salts.
Enviromental Technology, Vol19, 283-290.
Song, Y., Yuan, P., Zheng, B., Peng, J., Yuan, F., Gao, Y., 2007, Nutrients removal and recovery by
crystallization of magnesium ammonium phosphate from synthetic swine wastewater, Chemosphere, 69,
319-324.
Tünay, O., Kabdasli, I., Orhon, D. and Kolçak, S., 1997. Ammonia removal by magnesium ammonium
phosphate precipitation in industrial wastewaters. Wat. Sci. Tech. 36, 2-3, 225-228.
Membran Teknolojileri ve Uygulamaları Sempozyumu 2 – 3 Kasım 2009
104
Membran Teknolojileri ve Uygulamaları Sempozyumu 2 – 3 Kasım 2009
105
İleri Osmoz Prosesi
Bülent Keskinler
Gebze Yüksek Teknoloji Enstitüsü, Æevre Mühendisliği Bölümü, Gebze, 41400, Kocaeli
Osmoz, fiziksel bir proses olup osmotik basınç farkına bağlı olarak suyun yarı geçirgen bir
membrandan hareketi olarak tanımlanır. Seçici geçirgen bir membran suyun geçişine izin
verirken, çözünmüş molekül veya iyonların geçişine izin vermemektedir [1]. Osmotik
basınç, bir zar (membran) ile ayrılmış olan az mineralli (az tuzlu) suyun daha çok mineral
içeren su tarafına doğru geçişini engellemek için tuzlu su tarafına uygulanan basınçtır ve
çözünen konsantrasyonu ile doğrudan orantılıdır. Osmotik sistemlerde seçici geçirgen bir
membran boyunca su taşınımını sağlamak için gerekli güç, ters osmozda (reverse osmosis,
(RO)) olduğu hidrolik basınçla değil, osmotik basınç farkı ile sağlanır. Osmotik basınç
farkı uygulanarak membran boyunca kütle taşınımı gerçekleştiren proses ise literatürde
ileri osmoz (forward osmosis, (FO)) prosesi olarak bilinmektedir [2]. İleri osmoz, oldukça
yüksek seviyelerdeki konsantre akışın seyrelmesi ve besleme akımının konsantre hale
gelmesiyle sonuçlanan bir işlemdir [36]. Prosesin şematik gösterimi Şekil‟de verilmiştir
[2].
Şekil 1: İleri osmoz (FO) prosesi
İleri osmoz işleminin temel avantajları, düşük kirlenme eğilimine sahip olması, hidrolik
basıncın oldukça küçük olmasından dolayı kirlenme etkisinin az olması, kirletici maddeleri
çok yüksek oranda reddetme kapasitesine sahip olması, besleme çözeltilerinin geniş
aralıkta olması, enerji gereksiniminin ve dizayn maliyetlerinin az olması şeklinde
sıralanabilir. Basınç sürücülü membran proseslerde kirleticiler, basıncın etkisinden dolayı
membran üzerinde birikir ve membran yüzeyinde bir sıkışma meydana gelir. Bu nedenle
Tuzlu su
Tuz
Membran
Temiz
su
Çekme çözeltisini
geri kazanma
Enerji girişi
0
Jw = A ( - ΔP)
σ Δ
Çekme (draw)
çözeltisi
Membran Teknolojileri ve Uygulamaları Sempozyumu 2 – 3 Kasım 2009
106
ileri osmoz sistemlerinde, hidrolik basıncın etkin olduğu membran sistemlerine göre daha
düşük membran problemlerinin görüldüğü rapor edilmektedir. İleri osmoz işleminde yer
alan tek basınç, membran modülündeki akış direncinden kaynaklandığı için kullanılan
malzemeler basittir ve membranın desteklenmesi pek sorun oluşturmaz. Besleme akışını
konsantre etmede, besleme çözeltisine zarar verecek yüksek basınç veya ısıya gereksinim
duymaması, ileri osmoz sisteminin kullanımını özellikle gıda endüstrinde değerli hale
getirmektedir [38]. İleri osmoz sisteminin en büyük dezavantajı ise, çekme çözeltisinin
tekrar konsantre edilmesi ihtiyacıdır. Bu dezavantaj, ileri osmoz ve ters osmoz
sistemlerinin kombine edilmesiyle ortadan kaldırılabilmektedir.
İleri osmoz işleminde etkin gücün kaynağı, membranın süzüntü tarafındaki konsantre
çözeltisidir [7]. Bu çözelti literatürde çekme (draw) çözeltisi, osmotik ajan, osmotik ortam,
etkin solüsyon, osmotik motor, örnek solüsyon veya tuzlu su gibi terimlerle ifade
edilmektedir [2]. Æekme çözeltisi seçilirken, etkin gücün kaynağı olması dolayısıyla
uygulamaya bakılmaksızın, inert, kararlı, nötr veya nötr pH‟a yakın ve toksik olmama gibi
genel kriterler göz önünde bulundurulmalıdır. İdeal bir çekme çözeltisi ayrıca, yüksek
osmotik etkinliğe sahip olmalıdır [1, 7]. Yüksek osmotik basınca sahip olabilmesi için
düşük moleküler ağırlıkta olması ve sudaki çözünürlüğünün yüksek olması gerekmektedir.
Aynı zamanda, membrana kimyasal (reaksiyon, çözünme veya adsorbsiyon aracılığıyla)
veya fiziksel olarak zarar vermemesi, çevreye veya insan sağlığına minimum etkilere sahip
olması da beklenir. Bunlara ilave olarak ucuz olması, yüksek çözünürlüğe ve besleme
çözeltisinden daha yüksek osmotik basınca sahip olması istenir.
İleri osmoz için önemli bir diğer kriter, işletim sırasında seyreltilen çekme çözeltisini
tekrar konsantre edecek uygun bir prosesin seçilmesidir. Bunun için yüksek çözünürlüğü
ve ters osmoz işlemiyle yüksek konsantrasyona tekrar konsantre edilmesi daha basit
olduğu için genellikle NaCl çözeltisi kullanılmaktadır. Literatürde çekme çözeltisi olarak
çeşitli kimyasallar (sodyum klorür, konsantre edilmiş atıksu çıkışı, sükroz, amonyum
bikarbonat), özellikle deniz suyunun saflaştırılması uygulamalarında kullanılmıştır.
Kravath ve Davis (1975), selüloz asetat membran ve çekme çözeltisi olarak glikoz
kullanarak ileri osmoz işlemiyle deniz suyundan su elde etmişlerdir [9]. McCutcheon ve
diğ. (2005), çözünenlerin ısıya bağlı çözünürlüklerini avantaj olarak kullanan iki aşamalı
ileri osmoz prosesi geliştirmişlerdir. Æalışmalarında KNO3 ve SO2‟yi çekme çözeltisi
olarak kullanmışlardır. Bu sistemde deniz suyu ısıtılarak FO membran ünitesine
gönderilmiştir. Burada doymuş potasyum nitratın ısıtılmış çözeltisi çekme çözeltisi olarak
kullanılmıştır. Seyreltilen çekme çözeltisi yeni bir bölmeye gönderilerek giren deniz
suyuyla soğutulup deniz suyu da uygun besleme ısısına getirilmektedir. Soğutma sonucu
KNO3‟ün önemli bir kısmı osmotik basıncı azaltarak çözeltide çökelir. Daha sonra
seyreltik KNO3 çözeltisi bir başka FO ünitesine gönderilir. Burada çözünmüş SO2 çekme
çözeltisi olarak kullanılır. Seyreltik KNO3 çözeltisi doymuş SO2‟ye göre daha düşük
osmotik basınca sahiptir, dolayısıyla su membran boyunca difüze olurken KNO3 geçişine
izin verilmez. Sonrasında SO2 standart araçlar kullanılarak giderilmekte ve geride içilebilir
su kalmaktadır [7].
Ters osmoz prosesi, su arıtımında ve deniz suyunu tuzsuzlaştırma işlemlerinde, günümüzde
yaygın olarak ve başarılı bir şekilde uygulanmaktadır. Bu sistemlerde yüksek enerji
gereksinimine bağlı olarak maliyet giderleri de fazladır [8]. İleri osmoz gibi düşük enerji
gereksinimine ve yüksek geri kazanım özelliğine sahip osmotik basınçlı membran
sistemleri, son yıllarda alternatif bir proses olarak sınırlı sayıdaki araştırmacılar tarafından
çalışılmaktadır. İleri osmoz günümüzde, deniz suyunun saflaştırılması ile depolama alanı
sızıntı sularının, seyreltik endüstriyel atıksuların ve anaerobik çamur çürütücü sıvılarının
konsantre edilmesinde uygulanmaktadır [2, 3].
İleri osmoz, atıksu arıtımında nihai bir işlem olmaktan çok saflaştırma işlemi öncesinde bir
ön arıtım işlemi olarak kullanılmaktadır. Oldukça farklı özelliklere sahip depolama alanı
Membran Teknolojileri ve Uygulamaları Sempozyumu 2 – 3 Kasım 2009
107
sızıntı sularının arıtımı, özellikle yüksek çıkış suyu kalitesinin hedeflendiği durumlarda
güçtür. Organik bileşikler, çözünmüş ağır metaller, organik ve inorganik azot ve toplam
çözünmüş katılar, kompleks yapıya sahip olan bu çözeltilerde genel kirleticiler olarak
bulunur. Bu tür atıksuların arıtımında genellikle organiklerin, azotun ve ağır metallerin
giderimi üzerine yoğunlaşılmakta, hatta bu arıtım işlemleri toplam çözünmüş katı içeriğini
bazı durumlarda arttırabilmektedir. Mekanik buharlaştırma ve membran prosesler
atıksudan toplam çözünmüş katı gideriminde uygulanan arıtma işlemleridir. İleri osmoz
kullanılarak yapılan toplam çözünmüş katı madde giderim çalışmasında kirleticilerin
yüksek oranda membrandan geçişine izin verilmediği ve su geri kazanımının % 9496
oranında sağlandığı görülmüştür. Ayrıca ham sızıntı suyunun işlenmesi boyunca akı
azalması görülmezken, konsantre sızıntı suyu için % 3050 aralığında akı düşüşü
gözlendiği kaydedilmiştir [2].
Günümüzde kullanılan saflaştırma işlemleri, su kaynaklarının azalmasına bağlı olarak
deniz suyu ve hafif tuzlu su gibi alternatif kaynaklardan temiz su elde etme düşüncesini
benimsemektedir. Saflaştırma uygulamaları, ters osmoz sonucu ortaya çıkan konsantre
atığın bertaraf maliyeti ve alıcı ortam üzerine olan etkileri nedeniyle sınırlanmaktadır.
Sahil bölgelerinde işlem sonucu ortaya çıkan konsantre atık denize deşarj edilmektedir.
Ancak sahilden uzak iç kesimlerdeki saflaştırma sistemlerinde ise, atık hacmini azaltmak
için atığın kanalizasyona veya yüzey sularına verilmesi, elektrodiyaliz kullanarak
konsantre edilmesi gibi çeşitli arıtım seçenekleri kullanılmaktadır. Bu arıtım seçenekleri,
özellikle sahilden uzak iç kesimlerde bulunan saflaştırma işletmelerinde, toplam
saflaştırma maliyetlerinin önemli bir kısmını oluşturmaktadır [5].
Cornelissen ve diğ. (2008), yapmış oldukları çalışmada, ileri osmoza dayalı bir osmotik
membran biyoreaktör geliştirmeye çalışmışlardır. Böyle bir reaktörün teknik ve ekonomik
olarak uygulanabilir olabilmesi için ileri osmoz membranlarının performansının yeterince
yüksek olmasının yanı sıra membran tıkanması ve çekme çözeltisi kaçağının düşük olması
gereğine değinmişlerdir. Gerçekleştirilen bu çalışmada ısı, membran tipi ve yerleşimi,
çekme çözeltisinin türü ve konsantrasyonu ileri osmoz membran performansını optimize
etmek için araştırılmıştır. Æalışmada su akısının maksimum olduğu değerler J=6.2 L/m2.h,
20±2 oC sıcaklık, 24 bar osmotik basınca karşılık gelen 0.5 M NaCl konsantrasyonu ile
sağlanmıştır. NaCl and NaNO3 gibi tek değerlikli iyon içeren tuzlardan oluşan çekme
çözeltileri, membrandaki akış ile çekme çözeltisi konsantrasyonu arasında doğrusal
olmayan bir ilişki belirlendiği durum için, çok değerlikli iyon içeren çözeltilere göre daha
iyi performans göstermiştir. Araştırılan membranların kendilerine özgü gözenekli ve kalın
yapılarından dolayı iç konsantrasyon polarizasyonunun, prosesin performansını azalttığı
rapor edilmiştir. Bu araştırmanın önemli bulgularından bir tanesi de, aktif çamur
kullanılarak yapılan FO deneylerinde, tersinir ve tersinmez membran tıkanıklığının
oluşmamasıdır. Ayrıca farklı çekme çözeltilerinin çeşitli konsantrasyonlarında FO
membranları için kayda değer bir çekme çözeltisi kaçağına rastlanmamıştır [10].
Konsantrasyon polarizasyonu, osmotik basınçlı sistemlerde akı düşüşüne sebep olan
olaydır. Osmotik basınçlı sistemlerde kullanılan membranın asimetrik yapısına bağlı olarak
iki tip konsantrasyon polarizasyonundan bahsetmek mümkündür. Osmotik basınçlı
sistemlerde konsantrasyon polarizasyonu hem besleme hem de süzüntü kısmında görülür.
Besleme çözeltisi, membranın aktif katmanı üzerinde akarken çözünenler aktif katman
üzerinde birikir (hidrolik basınçlı sistemlerde olduğu gibi). Bu olay, konsantre edici dış
konsantrasyon polarizasyonu olarak adlandırılır. Membranın süzüntü kısmı ile temas
halinde olan çekme çözeltisi, süzülen su tarafından süzüntümembran ara yüzeyinde
seyreltilmektedir. Bu da seyreltici dış konsantrasyon polorizasyonu olarak adlandırılır.
Konsantre edici ve seyreltici dış konsantrasyon polarizasyonunun her ikisi de, etkin olan
osmotik gücü azaltır. Dış konsantrasyon polarizasyonunun etkileri, akış hızı arttırılarak,
türbülans oluşturularak ve su akışı meydana getirilerek minimize edilebilir. Ancak ileri
Membran Teknolojileri ve Uygulamaları Sempozyumu 2 – 3 Kasım 2009
108
osmoz sisteminde su akısı düşük olduğu için akıyı arttırarak dış konsantrasyon
polarizasyonunun azaltılması sınırlıdır [2]. Tan ve Ng (2008) yaptıkları çalışmada
konsantrasyon polarizasyonunun akış davranışları üzerine olan etkilerini araştırmışlardır.
Bu araştırmada sınır katman (boundary layer) yaklaşımı kullanılarak geliştirilen
uyarlanmış film modeli, daha önceden kullanılan modellere göre dış konsantrasyon
polarizasyon katmanını daha iyi tanımlamıştır. Geliştirilen bu yeni model, FO membranın
poroz katmanında meydana gelen iç konsantrasyon polarizasyonun etkisiyle oluşan direnci
ölçmek için kullanılmıştır. Hem seyreltici dış konsantrasyon polarizasyonu hem de
konsantre edici iç konsantrasyon polarizasyonu modelleri, ileri osmoz prosesleri için su
akısını tahmin etmeye yarayan osmotik basınç modeliyle birleştirilmiştir. Sonuçta, daha
önceki modelleri geliştirerek, su akısını tahmin etmişler ve FO için dış ve iç konsantrasyon
polarizasyonlarını diğer modellerden daha doğru bir şekilde tahmin etmişlerdir. Ayrıca
çalışmalarında dış konsantrasyon polarizasyonunun etkilerini minimize etmek için hem
çapraz akış hızlarının hem de sıcaklığın arttırılması gerektiğini vurgulamışlardır [5].
Sonuç olarak, hem ekonomik oluşu hem de henüz çok çeşitli çevre problemlerinde yaygın
bir düzeyde kullanılmamış olması sebebiyle ileri osmoz prosesi, su ve atıksu arıtımı
konularında, başta sudan değerli bileşenlerin geri kazanımı ve değerli bileşenlerin su
içeriklerinin azaltılması işlemlerinde başarılı şekilde uygulanabilir bir ayırma prosesi
olarak gözükmektedir. Bu bağlamda, su ve atıksu arıtımında yaygın olarak kullanılan
membran proseslerin yanı sıra, ileri osmoz prosesinin bu alanda uygulanabilirliğinin
araştırılması ve geliştirilmesi suretiyle, bir taraftan konu üzerine edinilen bilgi düzeyinin
arttırılabileceği, diğer taraftan da belirlenen sorunlar için ekonomik fayda sağlayacak
alternatif veya yeni çözümlerin geliştirilebileceği öngörülmektedir.
Kaynaklar 1. Miller J.E. and Evans L.R. Forward osmozis: A new approach to water purification and desalination.
Sandia Report. New Mexico 2006.
2. Cath Y.T., Childress A.E., Elimelech M. Forward osmozis: Principles, aplications, and recent
developments. Journal of Membrane Science. 281 (2006) 70-87.
3. Holloway R.W., Childress A.E., Dennett K.E., Cath T.Y. Forward osmozis for concentration of
anoerobic digester centrate. Water Research. 47 (2007) 4005-4014.
4. Coth T.Y. Emerging applications for water treatment and potable water reuse. International Conference
on Environmental Systems. 2006.
5. Tan C.H. and Ng H.Y. Modified models to predict flux behavior in forward osmozis in consideration of
external and internal concentration polarizations. Journal of Membrane Science 324 (2008) 209–219.
6. Wang K.Y., Chung T.S., Qin J.J. Polybenzimidazole (PBI) nanofiltration hollow fiber membranes
applied in forward osmozis process. Journal of Membrane Science 300 (2007) 6–12.
7. McCutcheon J.R., McGinnis R.L., Elimelech M. A novel ammonia-carbon dioxide forward (direct)
osmozis desalination process. Desalination. 174 (2005) 1-11.
8. Mi B. Elimelech M. Chemical and physical aspects of organic fouling of forward osmozis membranes.
Journal of Membrane Science. 320 (2008) 292–302.
9. Kravath R.E. ve Davis J.A. Desalination of sea water by direct osmozis. Desalination. 16 (1975) 151-
155.
10. Cornelissen E.R., Harmsen D., de Korte K.F., Ruiken C.J., Qin Jian-Jun, Oo H., Wessels L.P. Membrane
fouling and process performance of forward osmozis membranes on activated sludge. Journal of
Membrane Science. 319 (2008) 158–168.
Membran Teknolojileri ve Uygulamaları Sempozyumu 2 – 3 Kasım 2009
109
Su ve Atıksu Arıtımında Kabarcıksız Gaz-Difüzyon
Membranları
Halil Hasar
Fırat Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Çevre Mühendisliği Bölümü, 23119-Elazığ
Genel Bir Bakış:
Membran Biyofilm Reaktörleri (MBfR), membran ve biyofilm kombinasyonundan
oluşan doğal mekanizmalı bir sistemdir (Şekil 1). Bu sistemde kullanılan membranlar gaz
transfer eden membranlar olup gaz substratı membranın dış yüzeyinde tutunmuş halde
bulunan biyofilme doğru difüze edilirler. Genellikle iki tip membran biyofilm reaktörleri
bulunmaktadır: oksijene dayalı MBfR (gaz substrat elektron alıcı) ve hidrojene dayalı
MBfR (gaz substrat elektron verici). MBfR kavramı aslında 1960‟lı yıllara dayanmaktadır.
Schaffer ve diğ. [1] geçirgen plastik film kullanarak oksijen transferini sağlamışlar ve dış
yüzeyde biyofilm oluşturmuşlardır. 1970 ve 1990 yılları arasında membran materyallerinin
artışıyla organic BOİ oksidasyonu, nitrifikasyon ve nitrifikasyon/denitrifikasyon için O2-
MBfR sistemleri geliştirilmiştir [2-12]. Biyofilm‟e direk substratı ileten bu aerobik
sistemler membran havalandırmalı biyofilm reactörler (MABRs) olarak
adlandırılmıştır.Maalesef su ve atıksu arıtımında bugüne kadar çok etkili bir uygulamasına
rastlanmamıştır. Muhtemelen bunun nedeni mikroorganizma için oksijen transferini
sağlayan çok çeşitli yöntemlerin mevcut olmasıdır.
Şekil 1. MBfR‟ın çalışma mekanizması
Son zamanlarda, genel elektron verici olarak hidrojenin de kullanıldığı hidrojene
dayalı MBfR‟lar da yaygınca araştırılmaya başlanmıştır. Özellikle okside olmuş
kirleticilerin indirgenmesinde oldukça etkili olduğundan membran biyofilm reaktörlerinin
içme suyu, yeraltı suyu, atıksu ve tarımsal drenaj sularının arıtımında kullanılabilir bir
potansiyele sahip olduğu düşünülmektedir. Bugüne kadar yapılan deneysel çalışmalar, H2-
MBfR‟ın birçok okside olmuş kirleticilerin daha zararsız ve kolay giderilebilen formlarına
dönüştüğünü göstermiştir. Örneğin, NO3 oldukça kolay ve hızlı bir biçimde N2 gazına,
Gaz, H2 veya O2
Gaz
membran iç
yüzeyinden dışa doğru
difüze
olmaktadır.
Kabarcıksız gas-
transfer membranı
Biyofilm
Sudaki
kirleticiler
Membran Teknolojileri ve Uygulamaları Sempozyumu 2 – 3 Kasım 2009
110
ClO4- ise H2O ve Cl
-, SeO4
2- ise Se°, trichloroethene (TCE) de etene ve Cl
- etkili bir
biçimde indirgenmiştir.
Bilindiği üzere H2 genel bir electron verici olmasına rağmen sudaki düşük
çözünürlüğünden dolayı (~ 1.2 mgH2/L) arıtma ünitelerinde kullanılmamaktadır. Bu
özellik suya verilen H2 gazının önemli kısmının atmosfere kaçmasına ve böylece
mikroorganizmalar tarafından yeterince kullanılamamasına yol açmaktadır. Membran
biyofilm reaktörleri (MBfR) ile H2 gazı, hidrofobik hollow fiber membranlarının içerisine
basınçla verilmekte ve membranların iç tarafından dış duvarına doğru yavaşça herhangi bir
kabarcık oluşturmadan difüze olmaktadır. Bu nedenle, H2 gazı membranın dış yüzeyinde
oluşan biyofilm tarafından etkin bir şekilde elektron verici olarak kullanılabilmektedir.
Hidrojene dayalı membran biyofilm reaktörü (MBfR), özellikle oksitlenmiş kirleticileri
biyolojik olarak indirgeme yeteneğine sahiptir. Elektron verici olarak hidrojenin
kullanılması nedeniyle birçok avantajı mevcuttur [13]. Bu avantajlara kısaca değinirsek;
H2 oksitleyici bakteri, bütün okside olmuş kirleticileri indirgeyebildiğinden dolayı
genel bir elektron verici olarak kullanılabilir niteliktedir.
H2 gazı, karbon kaynağı olarak inorganik karbonu kullanan ototrofik bakteri
tarafından oksitlenmektedir. Organik karbona ihtiyaçları yoktur dolayısıyla aşırı bir
biyokütle üretimi de söz konusu değildir.
Æoğu durumda, H2 gazı kirletici indirgenmesi için elektron eşdeğeri bakımından en
düşük maliyete sahiptir.
H2 gazı endüstride yaygın bir biçimde kullanılmaktadır. Nakliyat ve depolanması
oldukça kolay ve güvenilirdir.
H2‟nin insanlara toksik hiçbir etkisi yoktur ve elektron kaynağı olarak kullanılması
durumunda atık oluşumu da söz konusu değildir.
İstendiğinde, elektroliz ile H2‟e ihtiyaç hissedilen yerde üretilebilir. MBfR geliştirilmeden önce H2‟nin mikroorganizmalar için elektron verici olarak
kullanılması iki nedenden dolayı pratik olmadığı için uygulanmamıştır. Birincisi; H2‟nin sudaki
çözünürlüğünün oldukça düşük olması, ikincisi ise; H2‟nin kabarcıklı bir şekilde suya verilmesi
durumunda büyük miktarının atmosfere kaçmasıdır. MBfR ile bu olumsuzlukları ortadan
kalkmaktadır [14-15]. Şekil 1‟de görüldüğü gibi, membranların içine verilen H2 gazı difüzyon ile
membran gözeneklerinden dışa doğru hareket etmekte ve membranın dış yüzeyinde oluşan
biyofilm H2 gazını direk olarak kullanmaktadır [16-17]. Tablo 1‟de Nerenberg ve Rittmann [18]
elektron alıcı olarak O2 ve NO3- olması halinde H2-MBfR‟da okside olmuş kirleticilerin giderim
seviyelerini kıyaslamışlardır.
Tablo 2. Okside olmuş kirleticilerin H2-MBfR‟da arıtımı. Okside olmuş
kirletici
İndirgenme Reaksiyonu Giderim verimi (%)
O2
Reaktörü
NO3-
Reaktörü
Arsenat H2AsO4- + H2 + H+ H3AsO3 + H2O >50 >50
Bromat BrO3- + 3H2 Br- + 3H2O >95 >95
Klorat ClO3- + 3H2 Cl- + 3H2O >95 29
Klorite ClO2- + 2H2 Cl- + 2H2O >75 67
Kromat CrO42- + 1.5H2 + 2H+ Cr(OH)3 >75 >75
Dikloromethane CCl2H2 + 2H2 CH4 + 2H+ + 2 Cl- 38 45
Nitrat NO3- + 2.5H2 + H+ 0.5N2 + 3H2O Not tested >99
Perklorat ClO4- + 4H2 Cl- + 4H2O >98 36
Selenat SeO42- + 3H2 + 2H+ Seo + 4H2O 67 74
Selenit HSeO3- + 2H2 + H+ Seo + 3H2O 93 57
Bu çalışmada, H2-MBfR sistemi ile, içme suyundan nitrat, perklorat, selenat,
halojenli organikler vb. okside olmuş kirleticilerin giderimi, atıksu arıtımında ileri arıtma
Membran Teknolojileri ve Uygulamaları Sempozyumu 2 – 3 Kasım 2009
111
yöntemi olarak kullanılma alternatifi ve O2-dayalı MBfR kullanım örnekleri ayrı başlıklar
altında detaylıca açıklanacaktır.
Kaynaklar 1. Schaffer, R. B., Ludzack, F. J., and Ettinger, M. B., “Sewage treatment by oxygenation through permeable plastic
films,” J. Water Pollution Control Fedn. 32, 939~941 (1960).
2. Yamagiwa, K., Ohkawa, A., and Hirasa, O., “Simultaneous organic carbon removal and nitrification by biofilm
formed on oxygen enrichment membrane,” J. Chem. Engr. Japan 27, 638~643 (1994).
3. Semmens, M. J., Dahm,, D., Shanahan, J., and A. Christianson, A., “COD and nitrogen removal by biofilm growing
on gas permeable membranes. Water Res. 37, 4343~4350 (2003).
4. Timberlake, D., Strand, S. E., and Williamson, K. J., “Combined aerobic heterotrophic oxidation, nitrification, and
denitrification in a permeable supported biofilm,” Water Res. 22, 1513~1517 (1988).
5. Suzuki, Y., Miyahara, S., Takeishi, K., Oxygen-supply method using gas-permeable film for waste-water
treatment,” Water Sci. Technol. 28(7), 243~250 (1993).
6. Pankhania, M., Stephenson, T., and Semmems, M. J., “Hollow fiber bioreactor for wastewater treatment using
bubbleless membrane aeration,” Water Res. 28, 2233~2236 (1994).
7. Brindle, K. and Stephenson, T., “Nitrification in a bubbleless oxygen mass transfer membrane bioreactor,” Water
Sci. Technol. 39(9), 261~267 (1996).
8. Brindle, K., Stephenson, T., and Semmens, M. J., “Nitrification and oxygen utilization in a membrane aeration
bioreactor,” J. Membrane Sci., 144, 197~209 (1998).
9. Terada, A., Hibiya, K., Nagai, J., Tsuneda, S. and Hirata, A., “Nitrogen removal characteristics and biofilm analysis
of a membrane-aerated biofilm reactor applicable to high-strength nitrogenous wastewater treatment,” J. Biosci.
Bioengr. 95, 170~178 (2003).
10. Cole, A. C., Semmens, M. L., and LaPara, T. M., “Stratification of activity and bacterial community structure in
biofilms grown on membranes transferring oxygen,” Appl. Environ. Microb. 70, 1982~1989 (2004).
11. Gonzalez-Brambila, M., Monroy, O., and Lopez-Isunza, F., “Experimental and theoretical study of membrane-
aerated biofilm reactor behavior under different modes of oxygen supply for the treatment of synthetic wastewater,”
Chem. Engr. Sci. 61, 5268-5281 (2006).
12. Downing, L. and Nerenberg, R., “Performance and microbial ecology of the hybrid membrane biofilm process
(HMBP) for concurrent nitrification and denitrification of wastewater,” Water Sci. Technol. 55(8-9), 355~362
(2007).
13. B.E. Rittmann. The membrane biofilm reactors is a versatile platform for water and wastewater
treatmentEnvironmental Science and Technology,
14. Lee, K. C. and Rittmann, B. E., “A novel hollow-fiber membrane biofilm reactor for autohydrogenotrophic
denitrification of drinking water,” Water Sci. Technol. 41(4-5), 219~226 (2000).
15. Chung, J., Rittmann, B. E., Wright, W. F., and Bowman, R. H., “Simultaneous bio-reduction of nitrate, perchlorate,
selenate, chromate, arsenate, and dibromochloropropane using a hydrogen-based membrane biofilm reactor,”
Biodegradation 18, 199~209 (2007).
16. Hasar, H., Xia, S., Ahn, C.H. and Rittmann B.E., 2008. “Simultaneous removal of organic matter and nitrogen
compounds by an aerobic/anoxic membrane biofilm reactor,” Water Research, 42, 4109~4116 (2008).
17. Hasar H., 2009. “Simultaneous removal of organic matter and nitrogen compounds by combining a membrane
bioreactor and a membrane biofilm reactor,” Bioresource Technology. 100(10), 2699~2705 ( 2009).
18. Nerenberg, R. and Rittmann, B. E., “Reduction of oxidized water contaminants with a hydrogen-based, hollow-fiber
membrane biofilm reactor,” Water Sci. Technol. 49(11-12), 223~230 (2004).
112
Membran Teknolojileri ve Uygulamaları Sempozyumu 2 – 3 Kasım 2009
113
Krom Tabaklama Atıksularından Nanofiltrasyon Membranı İle
Cr (III) Gideriminin Araştırılması
Berna Kırıl Mert, Kadir Kestioğlu
Uludağ Üniversitesi, Mühendislik-Mimarlık Fakültesi, Çevre Müh. Bölümü, Görükle Kampüsü, 16059, Bursa
1950‟li yılların sonlarına doğru gelistirilmeye baslayan membran prosesler, günümüzde
çok önemli bir konuma gelmiştir. Membranlar, ilk olarak, deniz suyundan içme suyu elde
etmek amacıyla kullanılmaya başlanmıştır. Son 25 yılda farklı ayırma prensiplerine ve
mekanizmalara sahip çok sayıda membran prosesi geliştirilmiştir (Bilstad 1997). Tüm
ülkelerde ve üretim alanlarında membran filtrasyon teknolojisi de temiz üretim
teknolojileri arasında yer bulmuş ve bu konuda bir çok bilimsel ve teknik uygulamalara
başlanılmıştır (Drioli ve Romano 2001).
1960‟lı yıllardan itibaren Türkiye, giderek hızlanan bir endüstrileşme sürecinin
içerisindedir. Bu süreç içerisinde endüstrileşmeye paralel olarak kirlenme sorunları ortaya
çıkmıştır. Değişik kirleticilere sahip olan deri endüstrisi Türkiye‟de en önemli sektörler
arasında yer almaktadır. Deri endüstrisi atıksularının temel kirletici parametreleri, kıl
giderme proseslerinden sülfür, tabaklamadan kaynaklanan krom metali ve tuzlar,
hammaddeden kaynaklanan organik maddeler, yağlar ve azotlu maddelerdir. Özellikle deri
üretiminde, deri kalitesini arttırmak amacıyla yapılan krom tabaklama işlemi sonucunda
oluşan, çok yüksek oranlarda Cr(III) metalleri (2-5 g/L) ve klorür bileşiklerine (15-25 g/L)
sahip atıksular büyük tehlike yaratmaktadır. Ayrıca, tabaklama işleminde kullanılan
Cr(III)‟ün %30-%40‟ı proseste kullanılmaksızın atıksuya verilmektedir (Fabiani ve ark.
1996, Guo ve ark. 2005, Erdem 2006). Cr(III)‟ün toksik etkisi ve kullanılan tuzunda arıtma
verimini olumsuz etkilemesi nedeniyle, bu maddelerin geri kazanımları ön plana çıkmaktadır
(Æengeloğlu ve ark. 2003, Taleb-Ahmed ve ark. 2005).
Bu çalışmada, deri üretimi yapan deri endüstrisinden tabaklama işlemi sonucunda oluşan
kromlu atıksulardan nanofiltrasyon prosesi ile hem kromun geri kazanımı hem de iyi
kalitede süzüntü eldesi için optimum koşulların bulunması amaçlanmıştır.
Bu çalışmada, cross flow modelinde flat-sheet membran sisteminde çalışılmıştır.
Æalışmada kullanılan laboratuar ölçekli membran sistemi; besleme tankı, yüksek basınç
pompası, 2 adet manometre, küresel vana, debimetre, membran hücresi, membran hücre
muhafazası, hidrolik el pompası ünitelerinden meydana gelmiştir. Membran hücresine
gelen akım, membrandan geçen süzüntü akımı ve membrandan geçemeyen konsantre
akımı olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Konsantre akımı besleme tankına geri
devrettirilmiş, süzüntü akımı ise, akı hesabı için ayrı bir beherde toplanarak hassas terazi
vasıtasıyla veriler dakikada bir bilgisayara aktarılmıştır. Konsantratın besleme tankına geri
devir ettirilmesinin nedenleri tanktaki krom konsantrasyonunun arttırılması ve karışımın
sağlanmasıdır. Ayrıca besleme tankında mevcut olan, soğutma sistemi vasıtası ile atıksu
sıcaklığı ± 0,5 sabit tutulmuştur.
Æalışmada kullanılan membran nanofiltrasyon (NF XN45) membranıdır. Bu membran
poliamid yapıda olup, 200 MWCO değerine sahiptir.
Membran Teknolojileri ve Uygulamaları Sempozyumu 2 – 3 Kasım 2009
114
Nanofiltrasyon membranında uygun çalışma koşullarının belirlenebilmesi için öncelikle
krom tabaklama işleminden oluşan atıksu özelliklerine yakın sentetik atıksuları
hazırlanmıştır. Bu çözelti 5000 mg/L Cr(III) ve 15000 mg/L NaCl içermektedir. NF XN45
membranı için uygun koşulların belirlenmesi için yapılan deneylerde, basınç 8, 12, 16, 20
bar, debi 1, 3, 5, 7 L/dk ve sıcaklık 18, 22, 26, 300C değerlerinde denemeler yapılmıştır. Bu
çalışma koşullarının aralıkları, literatür çalışmaları ve kullanılan membranların uygun
çalışma şartları da dikkate alınarak seçilmiştir. Deney süresi 4 saat ve besleme hacmi 8
litre olarak alınmıştır. Æalışmada pH değeri 4 civarında tutulmuştur.
Farklı basınç denemelerinde, deneylerde sıcaklık 180C, pH 4, debi 2 L/dak, çapraz akış hızı
0,2 m/sn, deney süresi 4 saat ve besleme hacmi 8 litre olarak sabit alınmıştır. Farklı basınç
değerlerinde 8 bar, 12 bar, 16 bar ve 20 barda sentetik atıksuların NF(XN45) membranından
geçirilmesi ile deney sonunda elde edilen akı değerleri (J) 35, 46, 52 ve 59 L/m2.saat olarak
bulunmuştur.
Sentetik atıksuda bulunan Cr(III) besleme konsantrasyonu 4 saat süren deney sonunda 20
barda 7450 mg/L, 16 barda 6950 mg/L ve 12 barda 6800 mg/L olarak bulunmuştur. En düşük
basınç değeri 8 barda ise 6200 mg/L Cr(III)‟ ün besleme konsantrasyonu çıkmıştır.
20 barda, deney sonunda Cr(III)‟ün deney sonunda besleme konsantrasyonu 7450
mg/L‟ye ulaşırken ve süzüntü konsantrasyonu 185 mg/L‟ye kadar çıkmıştır. 8 barda ise,
Cr(III)‟ün deney sonunda süzüntü konsantrasyonu, diğer basınç değerlerinde bulunan
süzüntü konsantrasyon değerlerinden daha büyüktür (480 mg/L).
20 barda yapılan deneyde Cr(III)‟ün giderme verimi ise, % 97,5 civarında iken 8 barda, %
94,4‟tür. Süzüntü konsantrasyonu ve giderme verimi sonuçları neticesinde basınç arttıkça
daha iyi kalitede su elde edildiği ve besleme tankındaki konsantrasyon artışının da daha
fazla olduğu görülmüştür.
Farklı debi denemelerinde, deneylerde sıcaklık 18 0C, pH 4, basınç 20 bar, deney süresi 4
saat ve besleme hacmi 8 litre olarak sabit alınmıştır. 1 L/dk, 3 L/dk, 5 L/dk ve 7 L/dk olmak
üzere farklı debi değerlerinde sentetik Cr(III) çözeltisi geçirilen NF(XN45) membranında
deney sonunda elde edilen akı değerleri (J) değerleri 55, 67, 86 ve 91 L/m2.saat olarak
bulunmuştur.
Sentetik atıksuda bulunan Cr(III) besleme konsantrasyonu 4 saat süren deney sonunda en
fazla 7L/dk debide 10350 mg/L olarak bulunmuştur. 1 L/dk, 3L/dk ve 5 L/dk debilerde de
besleme konsantrasyonlarında belirli oranlarda artış söz konusu olmuştur. Sırasıyla 7400
mg/L, 8300 mg/L, 10050 mg/L olarak bulunmuştur.
Cr(III)‟ün besleme konsantrasyonundaki artışına ters orantılı olarak artan debilerde
süzüntüdeki Cr(III)‟de azalma göstermiştir. 4 saatlik çalışma sonucunda süzüntüdeki en
düşük Cr(III) konsantrasyonları 5 L/dk ve 7L/dk debide 163 mg/L ve 140 mg/L olarak
bulunmuştur. Buna bağlı olarakta 5 L/dk ve 7L/dk debide elde edilen giderim verimi %98,3
ve %98,6 olarak yakın değerlerde elde edilmiştir.
Farklı sıcaklık denemelerinde, deneylerde pH 4, basınç 20 bar, çapraz akış hızı 0,7 m/sn,
deney süresi 4 saat ve besleme hacmi 8 litre olarak sabit alınmıştır. 180C, 22
0C, 26
0C ve
300C olmak üzere farklı sıcaklıklarda sentetik atıksular geçirilen NF(XN45) membranında,
deney sonunda elde edilen akı değerleri (J) değerleri 91, 95, 104 ve 110 L/m2.saat olarak
bulunmuştur.
Cr (III)‟ün besleme konsantrasyonu 180C‟de 240.dakikada 10350 mg/L iken, 300C‟de 240.
dakikada ise 14000 mg/L‟dir. Süzüntü konsantrasyonları ise, 180C‟de 120. dakikada 133
mg/L iken, 300C‟de 60.dakikada 175 mg/L‟dir. Cr (III)‟ün 300C‟de yapılan deney
süresince süzüntü konsantrasyonun diğer sıcaklık değerlerine göre fazla olmasının nedeni,
besleme konsantrasyonunda meydana gelen artıştan daha çok sıcaklık ile ilgili bir
durumdan kaynaklanmaktadır
Membran Teknolojileri ve Uygulamaları Sempozyumu 2 – 3 Kasım 2009
115
Cr(III) giderme verimi 18 0C sıcaklıkta %98,6 iken 300C sıcaklıkta ise, %98,4 olarak
bulunmuştur. Besleme konsantrasyonu ve sıcaklığın artmasına bağlı olarak süzüntü
konsantrasyonunda artması giderme veriminde büyük farklara yol açmamıştır.
Farklı basınç (8, 12, 16 ve 20 bar), farklı debi (1, 3, 5 ve 7 L/dk) ve farklı sıcaklık (18, 22,
16 ve 30 0C) denemeleri sonucunda, sentetik olarak hazırlanan krom tabaklama
atıksularında nanofiltrasyon membranı için optimum koşullar, 20 bar basınç, 7L/dk debi ve
18 0C sıcaklık olarak bulunmuştur. 20 bar basınç, 7L/dk debi ve 18
0C sıcaklıkta, Cr(III)
giderme verimi %98,6 olarak bulunurken, Cr(III) besleme konsantrasyonunun ise, 5900
mg/L değerinden 10350 mg/L değerine kadar 2 kat arttığı görülmüştür.
Membran Teknolojileri ve Uygulamaları Sempozyumu 2 – 3 Kasım 2009
116
Membran Teknolojileri ve Uygulamaları Sempozyumu 2 – 3 Kasım 2009
117
Sulu Çözeltilerden Cu(Iı) İyonlarının Elektrodeionizasyon
(EDI) Yöntemi İle Giderilmesine Besleme Çözeltisindeki Cu(II)
İle Elektrot Bölmesindeki Sülfürik Asit Derişiminin Etkisi
Ö.Arar1, Ü.Yüksel
1, M.Yüksel
2, N.Kabay
2*
1Ege Üniversitesi Fen Fakültesi Kimya Bölümü, 35100, Ġzmir
2Ege Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Kimya Mühendisliği Bölümü, 35100, Ġzmir
(*E-mail: [email protected])
Son yıllarda, endüstriyel atık sulardan ağır metallerin giderilmesi ve geri kazanılması
giderek önem kazanmaktadır. Bunun temel nedeni, insanlarda giderek artan oranda bir
çevre bilincinin oluşması ve bunun sonucu olarak da, atık suların deşarjı konusunda
oluşturulan yasal yaptırımların arttırılmasıdır.
Elektrodeionizasyon (EDI), iyon değiştirici reçineler ile elektrodiyaliz (ED) sisteminin
kombinasyonundan oluşan hibrit bir sistem olup, geleneksel iyon değişimi ve
elektrodiyaliz yöntemlerine göre daha etkili bir yöntemdir. EDI yöntemi, su ya da atık suda
bulunan toksik iyonların, iyon değiştirici membranlar arasında bulunan iyon değiştirici
reçine tarafından tutulup, elektriksel potansiyel değişiminin itici gücüyle iyon değiştirici
reçine ve membranlar içinden taşınmasına dayanır [1-2].
Bu sistem ile iyonik ya da iyonik hale geçebilen türler sulardan kolaylıkla giderilebilir.
EDI hücresi; seyreltik, derişik ve elektrot bölmesi olmak üzere üç kısımdan oluşur.
Seyreltik bölme, iyon değiştirici reçine ile doldurulur. İyon değiştirici reçineler bu
bölmedeki elektriksel direnci düşürerek, iyonların iyon değiştirici membranlardan geçişini
kolaylaştırır [2-3].
Deneysel çalışmalarda Electrocell firmasından satın alınan EDI hücresi, pompalar ve güç
kaynağı ile bağlantı elemanları, debi ölçerler, çözelti tankları bir araya getirilerek
laboratuarda bir deney seti oluşturulmuştur.
EDI hücresindeki anot ve katot bölmeleri, arasına iyon değiştirici reçine konulan birer
adet Neosepta anyon değiştirici (AMX) ve katyon değiştirici membran (CMX)
yerleştirilerek birbirinden ayrılmıştır. Bu membranların fiziksel ve kimyasal özellikleri
Tablo 1‟de verilmiştir.
EDI hücresi açılarak, anot, katot ve merkez bölmesinin giriş ve çıkış uçları belirlenmiştir.
İki membran arasındaki merkez bölme, Purolite C-150 PLH (H+ formunda) marka ticari
katyon değiştirici reçine ile doldurulmuştur. Bu reçinenin fiziksel ve kimyasal özellikleri,
Tablo 2 de özetlenmiştir.
Membran Teknolojileri ve Uygulamaları Sempozyumu 2 – 3 Kasım 2009
118
Tablo 1. Neosepta membranların fiziksel ve kimyasal özellikleri
AMX CMX
Tipi Kuvvetli bazik, anyon geçirgen Kuvvetli asidik, katyon geçirgen
Özellik Yüksek mekanik dayanım
(Cl-formu)
Yüksek mekanik dayanım
(Na-formu)
Elektrik direnci
(-cm2) 2.0 ~3.5 1.8 ~3.8
Yırtılma direnci
(kgf/cm2) 0.30 0.40
Kalınlık (mm) 0.12 ~ 0.18 0.14~0.20
Tablo 2. Purolite C 150 PLH reçinesinin fiziksel ve kimyasal özellikleri
Polimer yapısı Büyük gözenekli, divinilbenzen ile çapraz
bağlanmış polistren
Görünüş Küresel boncuk
Fonksiyonel grup Sülfonik asit
İyonik formu H+
Toplam kapasitesi (H+ formu için) 1,7 eq/L
Çalışma sıcaklık limiti 120 °C
Limit akım yoğunluğu (LCD) sistemde herhangi bir olumsuz etki yaratmadan membran
alanı başına uygulanabilecek en yüksek akım olarak tanımlanır. Æalışmalarda, öncelikle
Cu(II) giderimi için uygulanması gereken limit akım değeri belirlenmiştir. Besleme tankı,
1,0 L CuSO4 çözeltisi (25,0 mg/L), anot ve katot tankları ise 1,0‟er L H2SO4 çözeltisi
(0,01 M) ile doldurulmuştur. Bu çözeltiler 2 L/saat sabit besleme debisi ile EDI hücresi
içine sirküle edilmiştir. Öncelikle, bu sistemde Cu(II) giderimi için uygulanması gereken
limit akım değeri belirlenmiştir. Bunun için, potansiyele karşı akım değerleri okunmuş
ve bu değerlerden eğimleri farklı iki doğru elde edilmiştir. Bu doğruların denklemleri
çözülerek limit akım değeri bulunmuştur.
Besleme çözeltisindeki Cu(II) derişiminin etkisini bulmak için; Cu(II) derişimi sırasıyla
25,0 mg/L, 10,0 mg/L, ve 5,0 mg/L olan çözeltiler kullanılmıştır. Denemelerde sisteme
0,20 A uygulanmış ve besleme debisinin 2 L/saat, anot ve katot bölmesindeki H2SO4
çözeltilerinin (0,01M) akış hızı ise 18 L/saat olarak ayarlanmıştır. Katot bölmesindeki
Cu(II) derişiminin zamana bağlı olarak değişiminde besleme derişiminin etkisi, Şekil 1‟de
gösterilmiştir. Merkez bölmesindeki Cu(II) derişimi arttıkça, katot bölmesine geçen Cu(II)
miktarı da artmıştır. Merkez bölmedeki Cu(II) derişiminin artması, çözeltinin iletkenliğini
arttırmıştır. Æözeltinin iletkenliğinin artması sonucunda, uygulanan akımın daha büyük
miktarının iyonların taşınmasında kullanılması sağlanmıştır.
Membran Teknolojileri ve Uygulamaları Sempozyumu 2 – 3 Kasım 2009
119
0
1
2
3
4
0 50 100 150
Zaman (dakika)
Cu
2+ d
eriş
imi
(mg/L
) 25 mg/L Katot10 mg/L Katot5 mg/L Katot
Şekil 1. Katot bölmesindeki Cu(II) derişiminin zamana bağlı olarak değişimi
Elektrot bölmesindeki sülfürik asit derişiminin etkisini saptamak amacıyla farklı
derişimlerdeki H2SO4 çözeltileri elektrot bölmesine beslenmiştir. Denemelerde Cu(II)
derişimi 5 mg/L olan çözeltiler merkez bölmeye beslenmiştir. Sisteme uygulanan akım
0,20 A‟dir. Denemelerde merkez bölmeye beslenen çözeltinin debisi 2 L/saat, anot ve katot
bölmesinin besleme debisi ise 18 L/saat olarak sabit tutulmuştur.
Katot, merkez ve anot bölmelerindeki Cu(II) derişiminin zamana bağlı olarak değişiminde
H2SO4 derişiminin etkisi, Şekil 2‟de gösterilmiştir.
Anot ve katot bölmesindeki H2SO4 derişimi arttıkça, katot bölmesine geçen Cu(II) miktarı
artmıştır. Anyon değiştirici membranlar H+ iyonunu geçirmektedirler. Uygulanan akımın
etkisi ile, anot bölmesinden merkez bölmeye H+ iyonu geçmektedir. Ayrıca katot
bölmesinden de geri difüzyon nedeni ile de merkez bölmeye H+ iyonu geçmektedir.
Merkez bölmeye geçen H+ derişimi arttıkça katyon değiştirici reçineler ile H
+ arasında
+ 2+
2R -Cu+2H 2R-H+Cu
iyon değişim tepkimesi gerçekleşmekte ve reçineden sıyrılan Cu(II) iyonları katot
bölmesine geçmektedir.
Membran Teknolojileri ve Uygulamaları Sempozyumu 2 – 3 Kasım 2009
120
Şekil 2. Farklı derişimlerdeki H2SO4 varlığında katot bölmesindeki Cu(II) derişiminin
zamana bağlı olarak değişimi
EDI yöntemi ile Cu(II) giderilmesine etki eden parametreler olarak, çözeltideki Cu(II)
derişimi ve H2SO4 derişimi incelenmiştir. Gerçekleştirilen deneyler sonucunda; merkez
bölmesindeki Cu(II) derişimi ve anot ile katot bölmesindeki H2SO4 derişimi arttıkça,
katot bölmesine geçen Cu(II) miktarının arttığı gözlenmiştir.
Teşekkür
Bu çalışma TÜBITAK-ÆAYDAG ((ÆAYDAG-104Y399 No‟lu proje) ve Ege Üniversitesi
Rektörlüğü Bilimsel Araştırma Projeleri (BAP) Üst Komisyonu (Proje No: 2007 BİL 022)
tarafından desteklenmiştir. Deneysel çalışmalarımız esnasında metal analizlerini AAS ile
gerçekleştiren Kimyager Sn. M.Akçay‟a, elektrodeionizasyon denemelerindeki
katkılarından ötürü diploma proje öğrencilerimiz E.Tepedelen, D.Kurtuluş ve V.Özdokur‟a
ayrıca çok teşekkür ediyoruz.
Kaynaklar
1. K. Yeon, S. Moon, A Study on Removal of Cobalt from a Primary Coolant by Continuous
Electrodeionization with Various Conducting Spacers. Separation Science and Technology 38(10) (2003)
2347–2371.
2. J. H. Song, Doktora tezi “Transport Phenomena of Metal ions in a Continuous Electrodeionization System
and Applications in Water Treatment Processes” GIST, Gwangju, Korea, 2006.
3. Yu. S. Dzyazko, V.N. Belyakov, Purification of a diluted nickel solution containing nickel by a process
combining ion exchange and electrodialysis. Desalination 162 (2004) 179-189.
0
1
2
3
4
5
0 50 100 150
Cu
2+
deriş
imi
(mg
/L)
Zaman (Dakika)
0,01 M
0,02 M
0,05 M
0,1 M
Membran Teknolojileri ve Uygulamaları Sempozyumu 2 – 3 Kasım 2009
121
Kağıt Endüstrisi Atıksularının Membran Prosesleri İle Arıtım
Alternatiflerinin Araştırılması
Z. Beril Gönder, Semiha Arayıcı, Hulusi Barlas
Ġstanbul Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Çevre Mühendisliği Bölümü,
Avcılar, Ġstanbul 34320, Türkiye
E-mail:[email protected]
Son yıllarda, gerek deşarj standartlarının daraltılması gerekse kullanılabilir su
kaynaklarının azalması nedeniyle suların tekrar kullanılması zorunluluk haline gelmeye
başlamış bulunmaktadır. Bu durum ileri arıtma teknolojilerinin uygulanmasını gerekli
kılmaktadır. Membran prosesler, diğer ileri arıtma teknolojileri ile karşılaştırıldıklarında
daha düşük enerji ihtiyacı gerektirmeleri, daha yüksek saflıkta ürün elde edilebilmesi,
işletim sırasında yüksek sıcaklıklara gerek duymamaları nedeniyle sıcaklığa hassas
maddelerin işlenmesine uygun olmaları, az yer kaplamaları ve kurulmalarının kolay olması
gibi avantajları yüzünden tercih edilmektedirler.
Kağıt endüstrisi, dünyada birim üretim başına kullanılan su miktarı açısından metal ve
kimya endüstrilerinden sonra üçüncü sırada yer almaktadır. Üretilen kağıdın kalitesine ve
üretim prosesine bağlı olmakla birlikte 1 ton kağıt başına 15-60 m3 su kullanılmaktadır [1].
Kağıt endüstrisinde üretim sonrasında açığa çıkan atıksu miktarı ve atıksuyun içerdiği
kirlilik yükü de diğer endüstrilere göre oldukça yüksektir. Günümüzde kağıt fabrikalarına
ait atıksuların arıtılmasında genellikle biyolojik arıtma tercih edilmektedir. Aktif çamur
prosesi ile biyolojik olarak arıtılmış atıksular; suya renk veren organik maddeler,
mikroorganizmalar, askıda katı maddeler ve biyolojik olarak ayrışmaya dayanıklı organik
maddeler içermektedirler. Ayrıca biyolojik arıtma sonrasında atıksuda önemli bir miktarda
inorganik madde de bulunmaktadır. Atıksuyun üretimde tekrar kullanılabilmesi için
biyolojik olarak arıtılmış kağıt endüstrisi atıksularında yer alan dayanıklı organik
maddelerin giderimi, inorganik maddelerin giderimi ve ayrıca deşarj kalitesinin artırılması
için ileri arıtım yöntemlerine ihtiyaç duyulmaktadır. Kağıt sektöründe de bu amaca yönelik
olarak özellikle membran proseslerin uygulanmaya başladığı dikkati çekmektedir [2, 3, 4].
Bu çalışmada, biyolojik olarak arıtılmış kağıt endüstrisi atıksularından proses suyu
eldesinde membran prosesi esaslı bir arıtım yöntemi önerilmesi ve bu amaçla uygun
membran prosesinin seçimi için ön denemeler yapılmıştır. Membran seçiminde, membran
performansı ve membranda meydana gelen kirlenme göz önüne alınmıştır.
Deneysel çalışmalarda kullanılan atıksu, Tekirdağ‟da yer alan bir kağıt fabrikasının
biyolojik arıtma tesisi (anaerobik+aerobik) çıkışından alınmıştır. Atıksu karakterize
edilerek kirletici madde konsantrasyonları belirlenmiştir. Deneyler, laboratuar ölçekli bir
membran sistemi ile çapraz akış düzeninde ve konsantrasyon modunda (süzüntünün ayrı
bir kapta toplanıp konsantrenin, besleme tankına geri devir ettirildiği işletim modu)
gerçekleştirilmiştir. Deneylerde Microdyn-Nadir GmbH‟dan temin edilen polietersülfon
(PES) malzemeden üretilmiş 1 adet mikrofiltrasyon membranı (FM MP005), 2 adet
ultrafiltrasyon membranı (FM UP020 ve FM UP005) ve 2 adet nanofiltrasyon membranı
(FM NP010, FM NP030) kullanılmıştır. Filtrasyon koşulları; debi (Q) 2 L/dakika, sıcaklık
(T) 250C, çapraz akış hızı (υ)1,06 m/sn ve atıksu besleme hacmi (V) 7 litre olarak
alınmıştır. Basınç değeri, uygulanan membran prosesine göre en çok kullanılan basınç
Membran Teknolojileri ve Uygulamaları Sempozyumu 2 – 3 Kasım 2009
122
değerleri olmak üzere mikrofiltrasyon membranı için 2 bar, ultrafiltrasyon membranları
için 4 bar ve nanofiltrasyon membranları için ise 12 bar olarak seçilmiştir. Deneyler,
atıksuyun gerçek pH değerinde gerçekleştirilmiştir. Deney süresi olarak belirli bir zaman
dilimi esas alınmayarak deneyler sabit bir VRF (Volume Reduction Factor-Hacim Azalma
Faktörü) değerinde gerçekleştirilmiştir. Deneylerde VRF değeri 5 olarak alınmıştır.
Membranlardan atıksu geçirilmeden önce farklı basınç ve sıcaklıklarda membranların saf
su akıları belirlenmiştir. Ayrıca membranlarda temas açısı ölçümleri gerçekleştirilerek
membranların yüzey özellikleri belirlenmiştir. Daha sonra membranlardan yukarıda
belirtilen filtrasyon koşulları altında atıksu geçirilmiştir.
Membran performansının değerlendirilmesinde kirletici madde giderim verimleri esas
alınmıştır. Bunun için deney sonunda elde edilen süzüntüler ayrı bir kapta toplanarak
oluşturulan kompozit süzüntülerde KOİ (Kimyasal Oksijen İhtiyacı), toplam sertlik, klorür,
sülfat, AKM (Askıda Katı Madde), iletkenlik, RES (Renklilik Sayısı) ve SAK254 (Spektral
Absorbsiyon Katsayısı) ölçümleri yapılmıştır. Membran kirlenmesinin
değerlendirilmesinde ise temas açısı ölçümleri, akı kayıpları (toplam akı kaybı,
konsantrasyon polarizasyonundan kaynaklanan akı kaybı, kirlenmeden kaynaklanan akı
kaybı) ve membran gözenek tıkanması modelleri (Hermia modelleri) göz önüne alınmıştır.
Membranlar arasında en yüksek toplam akı kaybı (%73) FM MP005 membranında, en
düşük toplam akı kaybı ise (%52) FM NP010 membranında görülmüştür. FM UP005, FM
NP010 ve FM NP030 membranlarında ise kirlenmeden kaynaklanan akı kaybı toplam akı
kaybının büyük bir kısmını oluşturmuştur. Bu durum söz konusu membranlarda
diğerlerine göre daha fazla kirlenme meydana geldiğini göstermektedir. Temiz ve kirli
membranların temas açısı değerleri karşılaştırıldığında kirli membranda temas açısı değeri
en fazla FM NP010 membranında artmıştır. Buradan yola çıkarak, membran yüzeyinde
meydana gelen kirlenmenin en fazla bu membranda olduğu söylenebilir. Kirlenmeden
kaynaklanan akı kaybının yüksek olduğu FM UP005 membranında ise temas açısındaki
artış oldukça düşük bulunmuştur. Bu membranda meydana gelen kirlenmenin yüzeyden
çok porlarda meydana geldiği düşünülmektedir. Membranlarda meydana gelen akı
kayıplarında, membranların gözeneklerinin tamamen ve/veya kısmen bloke olmasından ya
da membran üzerinde bir kek tabakasının oluşumundan kaynaklandığının belirlenmesi için
Hermia modellerinden yararlanılmıştır. Modellere ait R2 değerleri incelendiğinde FM
UP005 membranında hariç diğer membranlarda akı azalmasının kek tabakası oluşumundan
kaynaklandığı belirlenmiştir.
Membranlar KOİ giderim verimleri açısından değerlendirildiğinde; FM NP030 ile oldukça
yüksek oranda (%93) KOİ giderimi elde edilmiştir. SAK254 giderim verimleri
incelendiğinde KOİ giderim verimiyle paralel ve KOİ giderimine göre daha yüksek olduğu
görülmüştür. FM MP005 ve FM UP020 membranları ile klorür giderimi elde
edilemezken, FM UP005 ve FM NP010 membranları ile düşük oranda (%6) klorür
giderimi elde edilmiştir. Klorür en fazla FM NP030 membranı ile giderilmiştir (%23).
Sülfat ve toplam sertlik giderimleri ise klorüre oranla çok daha yüksektir. Özellikle sülfat,
nanofiltrasyon membranları ile %85‟e varan oranlarda giderilmiştir. AKM, FM NP030
membranı ile tamamen giderilirken, FM NP010 ve FM UP005 membranları ile aynı oranda
(%78) giderilmiştir. FM UP005, FM NP010 ve FM NP030 membranları ile %70‟in
üzerinde renk giderimi elde edilmiştir.
Yapılan ön denemeler ile elde edilen sonuçlar genel olarak değerlendirildiğinde en yüksek
giderim verimleri FM NP030 membranı ile elde edilmiştir. Ancak membranın akısı
diğerlerine göre oldukça düşük olduğu için üretilecek su miktarı göz önüne alındığında bu
membranın çok uygun olmadığı düşünülmektedir. FM MP005 ve FM UP020
membranlarındaki toplam akı kayıpları ise oldukça yüksektir. Ayrıca bu membranlar ile
klorür giderimi sağlanamamıştır. FM NP010 ve FM UP005 membranları ile elde edilen
giderim verimleri birbirine çok yakındır ve FM MP005, FM UP020 membranlarına göre
Membran Teknolojileri ve Uygulamaları Sempozyumu 2 – 3 Kasım 2009
123
daha yüksektir. Bu membranlarda gözlenen toplam akı kayıpları da birbirine yakındır ve
FM MP005, FM UP020 membranlarına göre daha düşüktür. FM NP010 ve FM UP005
membranlarının arıtım için diğer membranlara göre daha uygun olduğu düşünülmektedir.
Fakat gözenek tıkanması modellerine göre FM UP005 membranında standart gözenek
tıkanması gerçekleştiği belirlenmiştir. Bu durumda çalışılan filtrasyon koşulları altında FM
NP010 membranının giderme verimleri ve membranda meydana gelen kirlenme birlikte
değerlendirildiğinde daha iyi sonuçlar verdiğini söyleyebiliriz. Öte yandan uygun
filtrasyon koşullarının belirlenmesinin akı kaybının azaltılmasında ve kirlenme
mekanizmasının değiştirilmesinde etkili olduğu bilinmektedir. Bu nedenle, FM UP005 ve
FM NP010 membranları için uygun filtrasyon koşullarının tespit edilerek akı kayıpları,
kirlenme mekanizması ve giderim verimlerinin tekrar belirlenmesi önerilmektedir.
Kaynaklar
1. G. Thompson, J. Swain, M. Kay, C.F. Forster, Bioresource Technol. 77 (2001) 275–286.
2. I. Koyuncu, F. Yalcin, I. Ozturk, Water Science and Technology, 40 (1999) 241-248.
3. M. Pizzichini, C. Russo, C. Di Meo, Desalination, 178 (2005) 351-359.
4. M. Mänttäri, K. Viitikko, M. Nyström, Journal of Membrane Science 272 (2006) 152-
160.
Membran Teknolojileri ve Uygulamaları Sempozyumu 2 – 3 Kasım 2009
124
Membran Teknolojileri ve Uygulamaları Sempozyumu 2 – 3 Kasım 2009
125
Poster Sunumlar
Membran Teknolojileri ve Uygulamaları Sempozyumu 2 – 3 Kasım 2009
126
Membran Teknolojileri ve Uygulamaları Sempozyumu 2 – 3 Kasım 2009
127
Hidrokarbon ve Tuz içeren Petrol ve Doğal Gaz Üretim
Atıksularının Membran Biyoreaktör (MBR) ile Arıtımı
Burcu Atay1, Tuğçe Kıratlı
1, Selime Erdem
1, E. Banu Gençsoy
1, Hale Özgün
1,M.
Evren Erşahin1, Necati Kayaalp
1, Mahmut Altınbaş
1, Sema Sayılı
2, Pelin Hoşhan
2,
Doğa Atay2, Esra Eren
2, Cumali Kınacı
1, İsmail Koyuncu
1
1 Ġstanbul Teknik Üniversitesi, Çevre Mühendisliği Bölümü, 34469, Maslak, Ġstanbul
2Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı, Sögütözü Mahallesi 2. Cad. No : 86 06100 Çankaya/ANKARA
Bir petrol kuyusundan petrol üretimi uzun yıllar sürüyorsa, geçen zamanla birlikte petrol
üretimi zorlaşabilmektedir. Bu durumda rezervuara su ya da buhar enjekte edilmektedir.
Rezervuardan petrol üretimi düştüğünde, rezervuarda boşalan hacme enjekte edilmesi
gereken su miktarı artmaktadır. Rezervuar basıncının artmasıyla birlikte, petrol su karışımı
pompa yardımıyla kuyudan çekilmektedir. Æıkışta, yoğunluk farkı nedeniyle petrol, üretim
atıksuyundan ayrıştırılmaktadır. Petrol ve gaz üretim kuyularından, petrol ve gaz ile
birlikte üretilen bu su, “üretim atıksuyu” olarak adlandırılmaktadır. Üretim atıksuları,
petrol ve gaz üretim endüstrisinin en büyük atık akımı olup, toplam oluşan atıksuyun
yaklaşık olarak % 70‟ini oluşturmaktadır. Üretim atıksuyu genellikle kuyu başında veya
üretim sahalarında petrol veya gazdan ayrılmaktadır. Oluşan üretim atıksuyu miktarı, geri
kazanım yöntemi ve formasyonun yapısına bağlı olarak değişmekle beraber üretilen
petrolün hacim olarak 7-8 katı kadar olduğu bazı araştırmacılar tarafından ifade edilmiştir.
Bu rakam 1995 verilerine göre ABD‟de 3-4,5 milyar m3/yıl, Æin‟de ise 464 milyon m
3/yıl
boyutundadır. Bazı formasyonlarda çok miktarda su, petrol ve gaz ile üretimin ilk
aşamalarında yüzeye pompalanmakta, bazılarında ise rezerv önemli derecede azalmadan
bu gerçekleşmemektedir. Büyük hacme sahip yüksek oranda kirlemiş bu atıksuların
yeniden kullanılabilmeleri ya da güvenli bir şekilde deşarj edilebilmeleri için, çevre dostu
ve ekonomik arıtım metotlarına ihtiyaç duyulmaktadır.
Petrol ve petrol türevleri olan polisiklik aromatik hidrokarbon (PAH)‟lar, petrol dökülmesi
ve fosil yakıtlarının tamamen yanmaması sonucu çevreye atılan organik kirleticilerdir.
PAH‟ların çoğu ortamda uzun süre kalmaları ve birikimleri sonucu, çevre kirlenmesine
sebep olmakta ve biyolojik dengeyi önemli ölçüde olumsuz etkilemektedir. Membran biyoreaktörler (MBR) membran teknolojisi ve biyolojik arıtma birleşiminden oluşmakta olup, günümüzde atıksu arıtımında yaygın olarak kullanım alanı bulmaktadır. Gelişen membran teknolojisi ve membran üretim maliyetlerinin hızla düşmesi, MBR sistemlerine olan eğilimi arttırmıştır.
Alberti ve diğ. (2007) yapmış olduğu çalışmada mikrofiltrasyon membranları kullanarak
ve substrat olarak hidrokarbon kullanarak batık membran biyoreaktör ile KOİ ve
hidrokarbon giderim verimlerini incelemiştir. Hidrokarbon konsantrasyonunun yüksek
olduğu durumlarda KOİ ve Hidrokarbon giderim veriminin %93 ile %97 arasında
değişkenlik gösterdiği gözlenmiştir. Reid ve diğ. (2006) tarafından yapılan çalışmada,
batık MBR‟ye ani ve yüksek (5 g/L‟ye kadar) tuz yüklemeleri yapılarak çeşitli
parametrelerin değişimi üzerine tuzluluğun etkisi incelenmiştir. Bu çalışmanın sonucunda,
yüksek tuzluluğun hem membran geçirgenliğine hem de KOİ ve NH3-N giderimine
olumsuz etki yapmadığı, ancak tuz faktörü ortadan kaldırıldığında membran
geçirgenliğinin dengeye ulaştığı ve KOİ ile NH3-N giderim veriminde de iyileşme olduğu
görülmüştür.
Membran Teknolojileri ve Uygulamaları Sempozyumu 2 – 3 Kasım 2009
128
Bu çalışmanın amacı hidrokarbon ve tuzluluk içeriği yüksek olan atıksuların MBR ile
arıtılabilirliğinin incelenmesi ve hidrokarbonların membran biyoreaktörlerin giderim
verimleri üzerindeki etkisinin araştırılmasıdır. Bu amaçla, Trakya petrol ve doğal gaz
üretim sahalarından alınan üretim atıksuları, laboratuar ölçekli MBR sisteminde arıtılmış
ve elde edilen veriler doğrultusunda Trakya Bölgesi‟nde faaliyete alınacak olan bir pilot
ölçekli tesis dizayn edilecektir. Kurulan laboratuvar ölçekli membran biyoreaktör sistemin
Şekil 1‟de verilmektedir.
Deneysel çalışmalarda petrol ve doğal gaz sahalarından gelen atıksular ile ayrı ayrı
çalışılmaktadır. Hidrokarbon ve tuz içeriğinin MBR üzerindeki etkisi detaylı olarak
araştırılacak ve deneysel çalışmalar değişik F/M oranlarında, çamur yaşlarında ve
biyokütle konsantrasyonlarında gerçekleştirilecektir. Belirtilen amaçlar doğrultusunda
TPH, KOİ, AKM, UAKM, fenol, BTEX ölçümleri yapılacaktır.
Şekil 1. Laboratuvar ölçekli membran biyoreaktör sistemi genel görünümü
Şekil 1‟den görüldüğü gibi, atıksu, ham su tankından atıksu besleme pompası ile ozonlama
tankına gelmekte ve burada kompleks bileşikler daha basit yapılı bileşiklere çevrilmekte,
böylece biyolojik olarak ayrışabilirlik artmaktadır. Atıksu filtrasyon süresi boyunca ince boşluklu elyaf membrandan (Hollow Fiber) süzülerek süzüntü tankında toplanmaktadır. Sistemde pH ve çözünmüş oksijen otomatik olarak kontrol edilmektedir. Sistemde bulunan iki adet hava pompasından biri, reaktör içindeki oksijen konsantrasyonunu düzenlemekte, diğeri ise membranın tıkanması sonrasında hava ile geri yıkaması sağlamaktadır. Membranın tıkanması halinde; kimyasal, sıvı ve hava ile geri yıkama yapılarak tıkanıklığın giderilmesi sağlanmaktadır.
Membran Teknolojileri ve Uygulamaları Sempozyumu 2 – 3 Kasım 2009
129
Yapılan deneyler sonucunda KOİ çıkış konsantrasyonunun, KOİ yüklemesinden bağımsız,
yaklaşık olarak aynı değerlerde olduğu gözlenmiştir. Benzer şekilde, reaktör içerisindeki
biyokütle konsantrasyonunun çıkış KOİ değerini etkilemediği gözlenmiştir.
Teşekkür
Bu çalışma Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK) tarafından
107G091 nolu proje ile desteklenmiştir.
Referanslar Alberti F., Bienati B., Bottino A., Capannelli G., Comite A., Ferrari F., Firpo R., 2007. Hydrocarbon removal
from industrial wastewater by hollow-fibre membrane bioreactors. Desalination. Vol 204. pp. 24 – 32.
Reid E., Liu Xingrong, Judd S.J., 2006: Effect of high salinity on activated sludge characteristics and
membrane permeability in an immersed membrane bioreactor. Journal of Membrane Science. Vol. 283. pp.
164 – 171.
Membran Teknolojileri ve Uygulamaları Sempozyumu 2 – 3 Kasım 2009
130
Membran Teknolojileri ve Uygulamaları Sempozyumu 2 – 3 Kasım 2009
131
ODTÜ-VRM Membran Biyoreaktör Sisteminin Enerji
Kullanım Analizi
Okan Tarık Komesli, Celal Ferdi Gökçay*
Orta Doğu Teknik Üniversitesi, Çevre Mühendisliği Bölümü, Ankara
Giderek artan nüfus ve aşırı şehirleşme su kaynakları üzerindeki baskıyı iki kat
artırmaktadır. Bir yandan artan su kullanımına bağlı olarak temiz su kaynakları hızla
tükenmekte diğer yandan artan atıksu miktarları kalan suların kirlenerek elden çıkmasına
neden olmaktadır. Tükenen su kaynaklarını yerine koymada ters ozmoz teknolojisi bir
çözüm gibi görünse de aşırı maliyet ve atıksu arıtma maliyetleri doğrudan geri kullanımı
tam bir çözüm olarak ortaya çıkarmaktadır. Ayrıca deniz suyunun sadece deniz
kenarındaki yerleşim birimlerince kullanılabilmesi bu kaynağın evrenselliğini ortadan
kaldırmaktadır. Bu konuda en köklü çözümün membran biyoreaktörler (MBR) olduğu
anlaşılmaktadır. MBR‟lar ile aynı suyu çok kere kullanmak mümkün olmaktadır.
MBR Sistemleri aktif çamur sisteminin bir benzeri olup tek fark aktif çamurdaki çöktürme
tankının yerini bir membran süzme aygıtının almasından kaynaklanmaktadır. Membran
prosesi optimizasyon çalışmaları batık MBR sistemlerinin ayrık sistemlerden enerji
açısından daha verimli olduğunu göstermiştir [1]. Ayrık sistemlerde havalandırma çamuru
dışarıda bir ünitede süzülerek geri döndürülmektedir. Batık sistemlerde ise membran
ünitesi havalandırma tankının içersinde yer almaktadır.
Bugüne değin yapılan çalışmalarda atıksu arıtımı için elektrik tüketiminin tesisten tesise
göre değiştiği gösterilmektedir. Elektrik tüketimini etkileyen en önemli parametrelerden
birisi sistemin kapasitesidir. Örneğin 114000 m3/g‟lük Kaliforniya‟da bulunan Union
Sanitary District Klasik Atıksu Arıtma tesisisnde elektrik tüketimi 0.438 kwh/m3 dir.
Kaliforniyada bulunan aynı proseslere sahip 3900 m3/g kapasiteli Fortuna Klasik atıksu
arıtma tesisinde ise 1.03 kwh/m3‟dir [2].
Bu çalışma kapsamında, yarı batık bir MBR tipi olan Vakum Döner Membran (VRM)
sistemi ile arıtılan atıksuyun birim enerji maliyeti araştırılmıştır.
Æalışmada ODTÜ yerleşkesinde kurulmuş VRM türü gerçek ölçekli bir membran
biyoreaktör ünitesinin enerji tüketimi analiz edilmiştir. Kullanılan VRM türü MBR sistemi
Huber AG tarafından üretilmiş olup arıtma tesisi iki havuzdan oluşmaktadır. Arıtma
tesisine ait akım şeması Şekil-1‟ de verilmektedir.
Membran Teknolojileri ve Uygulamaları Sempozyumu 2 – 3 Kasım 2009
132
Şekil 1: ODTÜ-MBR akım şeması
Sistemin havalandırma tankı olarak kullanılan birinci havuzu yaklaşık 85 m3 hacimli olup
burada biyolojik arıtma gerçekleşmektedir. Katı-sıvı faz ayırımının yapıldığı batık dönen
disk membran aygıtının içinde bulunduğu ikinci havuz ise 23 m3
hacme sahiptir. Aygıttaki
toplam membran alanı 540 m2 olup plaka şeklindeki membranlar modüller halinde döner
filtre tutucu tambura bağlanmaktadır. Filtre tutucu tambur bir aks etrafında sürekli dönerek
membran üzerinde çapraz akım sağlamaktadır. Æapraz akım bir yandan da filtre tutucu
tamburun altından üflenen kaba hava kabarcıkları ile sağlanmaktadır. Membran
yüzeylerinden vakum yardımıyla çekilen aıtksu altı adet radyal boru ile filtre tutucu
tamburun ortasına gelmekte, burada birleşerek tek bir boru ile vakum pompasına
bağlanmaktadır. Sistemde kullanılan membran 38 nm gözenek çapında ve plaka
şeklindedir. Sistemin akısı 11-15 L/m2-h arasında değişmekte olup deneysel
çalışmalarımızdan kritik akının 15 L/m2-h civarında olduğu görülmüştür. Bu akıda tesisi
uzun süre çalıştırmak pek mümkün olmamaktadır ve trans membran basıncı hızla sınır
değer olan -300 mbar‟a yaklaşmaktadır. Oysa 11-12 L/m2-h akı değeri sürdürülebilir akı
değeri olarak tanımlanabilir. Bu akı değerinde tesis 6-8 ay müddetle kimyasal yıkama
yapılmadan işletilebilmektedir. Tesiste günlük arıtılan toplam su miktarı 120-180 m3
arasındadır. Sistemdeki suyun hidrolik bekleme süresi yaklaşık 18 saattir. Arıtma tesisi ile
ilgili bilgiler Tablo-1‟de özetlenmiştir.
Tablo 1: ODTÜ-MBR arıtma tesisinin özellikleri
__________________________________________________
Havalandırma havuzu hacmi 85 m3
Membran havuzu hacmi 23 m3
Membran Tipi plaka
Toplam membran alanı 540 m2
Por çapı 0.038 μm
Æözünmüş oksijen konsantrasyonu 4- 0.1 mg/L
MLSS ( havalandırma havuzu) 2.2-12 g/L
MLSS (membran havuzu) 6-21 g/L
Hidrolik bekleme süresi 18-22 h
Sıcaklık 17 ± 4 0C
Maksimum membrane basıncı -320 mbar
_________________________________________________
Æalışmalar sırasında bütün parametre analizleri iki paralel olarak Standart Metotlar‟a
uygun olarak yapılmıştır. Æalışmalarda KOİ Hach Dr 2000 model spektrofotometre ile
ölçülmüştür. Sistemin çözünmüş oksijen (Æ.O.) konsantrasyonu Jumo dTrans O2-01 model
Æ.O-metre ile arıtma tesisinde on-line olarak ölçülmektedir. Sistemin elektrik enerjisi
tüketimi kontrol panelinden direk olarak ölçülebilmektedir.
Blover
Membran tankı
çıkış
Havalandırma
tankı
Pompa
Membran Teknolojileri ve Uygulamaları Sempozyumu 2 – 3 Kasım 2009
133
ODTÜ-MBR arıtma tesisinde yapılan analizler sonucunda, sistemin %99,9 BOİ5 arıtımı
sağladığı gözlemlenmiştir. Bu nedenle sonraki analizlerde BOİ5 yerine sadece KOİ analizi
yapılmıştır. Tesisin KOI parametresini ise ortalama % 95 üzerinde arıttığı belirlenmiştir.
Tesisin sürekli 7 log civarında koli basili arıtımı yaptığı gözlenmiştir. Tesis çıkışında
Fekal Koli basiline rastlanmamaktadır.
Arıtılan su Su Kirliliği Kontrol Yönetmeliği Teknik Usuller Tebliğine göre 1. Sınıf
kullanılmış su kriterlerini yakalayabilmektedir. Elde edilen arıtılmış sular yaz aylarında
ODTÜ yerleşkesinde bulunan Teknokent‟in yeşil alanlarının sulamasında kullanılmaktadır.
Teknokent bu suretle önemli tasarruf sağlamaktadır. Kış aylarında ise arıtılmış sular 16
000 m3 hacimli bir lagünde biriktirilecektir.
ODTÜ-MBR sisteminin elektrik tüketimi kontol panelinde bulunan iki ayrı sayaç ile
sayılmaktadır. Birinci sayaç sadece havalandırma havuzunun bloverini sayarken ikinci
sayaç ince ızgara ünitesi, kontrol paneli, vakum pompası, geridevir pompası, VRM
ünitesinin dönmesini sağlayan motor ve membranların temizlenmesi için çapraz akımı
sağlayan kaba havalandırma bloverini saymaktadır. Buradaki tüketim toplam elektrik
tüketiminin yaklaşık %50 „sini oluşturmaktadır. Sistemde kullanılan iki blower toplam
elektrik tüketiminin % 85‟ lik kısmını oluşturmaktadır.
ODTÜ-MBR Sisteminde elektrik tüketim analizi yapılırken sistemde sabit ve değişken
elektrik tüketimi olmak üzere iki kısım göz önünde bulundurulmuştur. Sistemin sabit
elektrik tüketimi arıtılan su miktarından bağımsız olarak tüketilen elektriği kapsamaktadır
ve toplam saatte 5 kWh olduğu tespit edilmiştir. Sabit elektrik tüketiminini, kaba
havalandırma, kontrol paneli, ince ızgara ünitesi ve VRM ünitesi dönme motoru
oluşturmaktadır. Değişken tüketimi ise havalandırma bloveri, vakum pompası, geridevir
pompası oluşturmaktadır. Havalandırma bloverinin çalışması havalandırma havuzundaki
oksijen konsantrasyonuna göre değişmektedir. Havalandırma havuzunda saatteki elektrik
tüketimi minimum 2.5 kWh olup oksijen konsantrasyonu düştükçe bu miktar da
artmaktadır. İki havuz arasındaki MLSS konsantrasyon farkını dengelemek için kullanılan
geridevir pompasının işleyişi arıtılan su miktarı ile orantılıdır. Arıtılan her m3 atıksu için
geridevir pompasının çalışma süresi ayarlanabilmektedir. Ancak geri devir edilen suyun
debisi toplam debiyi aşmamaktadır. Diğer bir deyişle maksimum geridevir debisi 1 Q‟dur.
Debiye bağlı elektrik tüketimi de bu şekilde değişiklik göstermektedir.
Sistemde arıtılan su miktarı vakum pompası ile ayarlanmaktadır. Vakum pompası
tarafından tüketilen enerji miktarı 0.04kWh/m3‟ olarak hesaplanmıştır. Ayrıca atıksu
arıtma tesisi ile kanalizasyon hattı arasında yaklaşık 20 m‟lik bir kot farkı olduğundan
atıksu dalgıç pompa vasıtası ile arıtma tesisine basılmaktadır. Böylece m3 başına 0.2 kWh
ek bir elektrik tüketimi daha oluşmaktadır. Arıtılan metreküp başına tüketilen elektrik
miktarı denklem-1‟ de ayrıntılı olarak verilmiştir.
2.004.0*10*55.23927.25 4
a
Q
x
QP
(Denklem-1)
P= m3 başına tüketilen elektrik (kwh/m
3)
Q= debi (m3/h)
x= havalandırma havuzundaki blowerin kapasitesi (%)
a= geridevir periyodu / m3 arıtım; (saniye olarak)
ODTÜ-MBR Atıksu arıtma tesisinde tüketilen elektrik miktarı yukarıdaki denkleme göre
hesaplandığında arıtma tesisinde m3 başına tüketilen enerji miktarı 1 ile 2.25 kWh arasında
değişmekte olup ortalama 1.8 kWh/m3 civarında seyretmektedir. Ankara‟ da sanayi için
Membran Teknolojileri ve Uygulamaları Sempozyumu 2 – 3 Kasım 2009
134
kullanılan elektriğin fiyatının yaklaşık $ 0.12/Kwh olduğu göz önüne alınırsa m3 başına
arıtım maliyeti $ 0.12 - 0.25 olarak değişmektedir.
Bu çalışma kapsamında ODTÜ-MBR Atıksu Arıtma Tesisinin elektrik tüketimi
incelenmiştir. Elektrik tüketimi sabit ve değişken olarak iki kısımda ele alınmış ve bununla
ilgili bir denklem geliştirilmeye çalışılmıştır. Elde edilen verilere göre arıtılan su miktarı
arttıkça birim m3 başına tüketilen elektrik miktarı da düşmektedir. Sistemdeki hidrolik
bekleme süresi 18 saat gibi çok uzun bir süre olduğu için havalandırma havuzundaki
eletrik tüketimi de çok fazla olmaktadır. Diğer bir deyişle sistemde bir yandan da
havalandırmalı çamur çürütme yapılmaktadır. Hiç şüphesiz sistemin hidrolik bekleme
süresi 6-8 saat civarında olabilseydi birim m3 başına tüketilen elektrik miktarı da çok daha
az olacaktı. Buna rağmen Ankara‟da suyun birim m3 fiyatının 8.3 TL olduğu göz önünde
bulundurulduğunda ve arıtılmış suyun Teknokent yeşil alanlarının sulanmasında
kullanılıyor olduğu düşünüldüğünde büyük ekonomik fayda sağladığı ortadadır.
Teşekkür
Bu çalışmalar sırasında desteklerinden dolayı TUBİTAK proje No 108Y272, Huber A.G.
ve ODTÜ-Teknokent‟e teşekkür ederiz.
Referanslar 1. W. Yang, N. Cicek, J.Ilg, State-of-the-art of membrane bioreactors: Worldwide research and commercial
applications in North America Journal of Membrane Science (2005).
2. Fuller J., Energy Efficient Alternatives for the Fortuna Wastewater Treatment Facility, The Community
Clean Water Institute Fortuna Water Quality Project
Membran Teknolojileri ve Uygulamaları Sempozyumu 2 – 3 Kasım 2009
135
Metanojenik Fazdaki Katı Atık Depolama Sahası Sızıntı
Sularının Açık Kanal Ters Ozmoz Membran Modülleri İle
Arıtımı
Vahdi Can Gürsoy ve Refah Özdemir
Rochem, Ġnönü Cad. No:53 K:7 D:14 Taksim/Ġstanbul
Bu çalışmada katı atık depolama sahası sızıntı sularının açık kanal spiral sarımlı modüller
ile arıtımı açıklanmaktadır. Birinci aşamada aktif çamur prosesi ve bunu takiben
flokülasyon/sedimentasyon prosesinden çıkan sızıntı suları arıtma ünitesine
gönderilmektedir. İkinci aşamada ham sızıntı suyu doğrudan ters ozmoz arıtma sistemine
verilmiştir. Bu çalışmada ortalama %70 verim elde edilmiştir. İkinci aşama ters ozmoz
sisteminde %98,2 oranında çözünmemiş katı maddelerin giderimi sağlanmıştır. KOI
giderimi %99, klorür giderimi %99 ve NH₄-N giderimi ise %98‟dir. Bu çalışma sızıntı
sularının doğrudan açık kanal spiral sarımlı ters ozmoz membran filtrasyon sistemlerine
verildiğinde başarılı sonuçlar alındığını, proses kararlılığını ve membran dayanımı
göstermiştir. Bu çalışmada çıkan permat; Alman sızıntı suyu deşarj standartlarını
sağlamıştır.
Katı Atık Depolama Sahası Sızıntı suları çok çeşitli organik ve inorganik kirleticiler
içermekte ve yer altı suları açısından büyük bir risk teşkil etmektedir. (Christensen et
al.1992). Evsel katı atıklardan kaynaklanan sızıntı sularının arıtımı; istenilen düşük deşarj
limitlerini sağlayabilmek açısından ileri bir arıtma prosesidir. Biyolojik arıtma, uçucu yağ
asitleri içeren genç sızıntı sularının arıtımında verimli olmaktadır fakat metanojenik
fazdaki sızıntı sularının arıtımında aynı verimi sağlayamamaktadır. Biyolojik arıtmanın tek
başına biyolojik olarak parçalanamayan organik maddelerin istenilen deşarj değerlerine
getirilmesinde yeterli olmadığı görülmüştür, ve ters ozmoz teknolojisinin biyolojik arıtma
sonrası gerekliliğini ortaya koymaktadır. Sızıntı suyunun içerdiği inorganik tuzlar ve
organik maddeler çok düşük konsantrasyonlarda olsa dahi çevre açısından negatif etkiler
göstermekte ve ekolojik sistemde biyolojik kirliliğe neden olmaktadır. Örneğin biyolojik
arıtma klorür konsantrasyonun düşürülmesinde etkili olmamaktadır. Klorürün 250 mg/l
limitine düşürülmesinde ters ozmoz gibi alternatif ileri arıtma yöntemlerine ihtiyaç vardır.
Sızıntı suyu arıtımında hacimsel olarak yüksek yoğunluklu ve işletme maliyetleri düşük
membranların kullanılması çok önemlidir. Bu çalışmada; sızıntı sularının arıtımında açık
kanal spiral sarımlı membran modülleri kullanılmıştır.
Sızıntı suyu depolama sahasından alınmış ve ikincil kullanım için oda sıcaklığında toplama
tanklarında depolanmıştır. Faz 1‟de sızıntı suyuna, aktif çamur prosesi ile ön arıtma
uygulanmış ve bunu takiben koagülasyon / flokülasyon ve sedimentasyon uygulanmıştır.
Aktif çamur prosesinde nitrifikasyon tankı (50m³) ve denitrifikasyon tankı (15m³)
kullanılmıştır. Havalandırma tankından çıkan sızıntı suyu cazibe ile biyokütlenin ayrılması
için birinci durultucuya (2m³) gitmektedir. İkinci durultucudan (1m³) çıkan çıkış suyu ters
ozmoz sistemine girmektedir. Faz 2‟de ham sızıntı suyu direk ters ozmoz sistemine verildi.
Sızıntı suyu sisteminin toplam debisi 1750 l/sa.Ters ozmoz membran filtrasyon sistemi için
ROCHEM UF-System GmbH‟ nin patentli modülü olan açık kanal spiral sarımlı modülleri
kullanılmıştır. Her bir açık kanal spiral sarımlı modül toplam 25,6 m² membran alanına
sahiptir. Disk tüp modülün 3 katı kadar daha fazla membran alanına sahiptir.Sızıntı suyu;
Membran Teknolojileri ve Uygulamaları Sempozyumu 2 – 3 Kasım 2009
136
ters ozmoz membran modüllerine girmeden önce 50 µm‟ dan büyük askıda partiküllerin
tutulması için kum filtreye girmektedir. Kum filtre çabuk tıkanabilir ve sıklıkla geri
yıkamaya ihtiyaç duyar. Kum filtreden geçen sızıntı suyu inorganik tuzların çözünürlüğünü
arttırmak amacıyla pH değerini 6-6.5 ayarlamak için H₂SO₄(%98) ilave edilir. pH
değerinin 6-6,5 arasına getirilmesinin bir yararlı etkisi de hem KOI hem de NH₄-N
giderimin artmasını sağlamasıdır. Kartuş filtre; 10µm‟dan büyük askıda katı partiküllerin
giderimi için kullanılmaktadır. Birinci kademede toplam membran alanı 76.8m² olan 3
modül seri olarak bağlanmıştır. Birinci kademeden çıkan bir kısım konsantre geri
devredilmekte; geri kalan kısım ikinci kademeye iletilmektedir.
Giriş suyunun özellikleri Tablo 1‟de özetlendi. Gözlenen pH, KOİ değerleri ve deponi
yaşına göre, araştırmada kullanılan sızıntı suyu metanojenik fazda idi. Bu fazda, sızıntı
suyu bileşimi düşük BOİ değerleri ve düşük BOİ/KOİ oranları ile karaterize edilir. Azot
bileşenleri nispeten yüksek seviyelerde devam eder (Stegmann et al. 2005). Düşük
biyobozunurluk özelliği, biyolojik proseslere nazaran ters ozmoz gibi fizikokimyasal
tekniklerin uygulanmasının daha tavsiye edilir ve uygun olduğunu vurgular.
Faz 1 ve Faz 2 boyunca Sızıntı suyundaki ana bileşenlerin azaltılması Tablo 1‟de
gösterilmiştir. Her iki fazda toplam giderim %98 idi. Her iki fazın giriş ve çıkışındaki
elektriksel iletkenlik değerleri Şekil 2‟de gösterilmiştir. Her iki fazda da NO3-N haricinde
giderim verimlerinde önemli bir farka rastlanmadı. Nitrifikasyon prosesinden dolayı, çıkış
suyundaki NH4-N değeri Faz 1‟de daha düşüktü. Buna rağmen, Faz 1‟de
tamamlanamayan denitrifikasyon prosesinden dolayı, çıkış suyundaki NO3-N
konsantrasyonu Faz 2‟dekinden biraz daha yüksekti. Faz 1‟deki daha düşük NO3-N
giderimine (%44,7) rağmen, NO3-N‟in ön arıtma çıkışı 107mg/l‟den ters ozmoz çıkışında
8,3mg/l‟ye toplam %92,2 giderim verime ulaşıldığı akılda tutulmalıdır.
Biyolojik ön arıtma ile BOI5 ve KOİ‟nin bir kısmını oluşturan biyolojik organiklerin
gideriminde verimli olur. Buna rağmen, biyolojik arıtma sonrası kalan KOİ
konsantrasyonu halen deşarj standartlarının üzerinde kalmakta ve biyolojik arıtmanın tek
başına deşarj standartlarına ulaşmakta yetersiz olacağını göstermektedir (Christensen et al.
1992). Gözlem sonuçları ters ozmoz öncesi ön arıtma veriminin tüm arıtma veriminde
anlamsız olduğunu göstermektedir.
Harici karbon
Ham sızıntı
suyu
denitrifikasyon Æamur geri devir
nitrifikasyon
Alüminyum Sülfat
pH ayarlama
Ön çökletme Son çökeltme
fazla çamur Koagülasyon
flokülasyon
Membran yıkama Sülfürik asit 1. kademe Arıtılmış su
konsantre
Kartuş filtre RO ünitesi Kum filtre
Geri yıkama
2. kademe
Harici karbon
Membran Teknolojileri ve Uygulamaları Sempozyumu 2 – 3 Kasım 2009
137
Tablo 1. Ana kirleticiler giderim oranları
Parametreler
Ham
sızıntı
suyu
Biyolojik
arıtma
çıkışı
(Faz 1)
Koagülasyon
flokülasyon çıkış
suyu (Faz 1)
Arıtılmış
su (Faz
1)
Arıtılmış
su (Faz
2)
Toplam
arıtma
verimi
(Faz 1)
(%)
Toplam
arıtma
verimi
(Faz 2)
(%)
Almanya
sınır
değerler
pH 7,9 7,0 6,5 6,7 6,6 - - -
İletkenlik (dS/m) 16,5 16,3 16 0,3 0,3 98,2 98,2 -
AKM (mg/l) 315 33 13 Algılan
madı
Algılan
madı
100 100 20
KOİ (mg/l) 3100 1160 610 8,5 15 99,7 99,5 200
NH4-N (mg/l) 1000 6,5 6,1 0,4 11,3 99,9 98,9 10
NO2-N (mg/l) 5 6,8 6,5 0,2 0,15 96 97 2
NO3-N (mg/l) 15 115 107 8,3 2,6 44,7 82,7 -
Cl (mg/l) 2850 2790 2630 20 23,2 99,3 99,2 250
Al (mg/l) 0,12 0,09 0,35 <0,001 <0,001 >99,2 >99,2 -
Fe (mg/l) 7,6 2,5 1,7 <0,001 <0,001 >99,9 >99,9 -
Pb (mg/l) 0,37 0,15 0,12 <0,001 <0,001 >99,7 >99,7 0,5
Zn (mg/l) 0,65 0,27 0,23 <0,001 <0,001 99,8 >99,8 2
Cu (mg/l) 0,26 0,11 0,09 <0,001 <0,001 99,6 99,6 0,5
Şekil 2. İşletme süresi boyunca giriş ve çıkış Şekil 3. İşletme süresi boyunca arılmış
su akışı ve sularının elektriksel iletkenliğinin değişimi trans-membran basınç
farkının değişimi
Bu çalışmada, membran filtrasyon performansı arıtılmış su akışının değişmesine göre
karakterize edildi. Ortalama arıtılmış su akışı işletmenin ilk 90 saatinde 6,5l/m²/saat
değerine giriş trans-membran basınç farkının 20 bar olması ile (membran yıkama öncesi 40
bar‟a yükseldi) ulaşıldı. Düşük filtrasyon performansı ile spiral sarımlı modüller
değiştirildi ve Faz 2‟deki ön arıtma kademesi çıkarıldı. Ham sızıntı suyu bu durumda ters
osmos sızıntı suyu arıtma sistemine verildi. İşletmenin devam etmesi ile, trans membran
basınç farkı başlangıçta 20 bar – membran yıkamadan önce 40 bar‟a ulaşarak, ortalama
akış 7,8 l/m²/saat‟e ulaşıldı. Şekil 3‟te gösterildiği gibi, Faz 1‟deki değerlerin %30 artması
ile Faz 2‟de ulaşılan arıtılmış su akışı 6,5 ile 8,14 l/m²/saat aralığına yükseldi. Gözlem
süresi boyunca, ortalama geri kazanım oranı %70‟e ulaştı. Organik yükteki azalma ile
arıtılmış su çıkış kalitesinin ve membran ömrünün artması hedeflenmişti. Daha önceki
bulgulara karşıt (Baumgarten ve Seyfried,1996;vrouwenvelder ve van der
Kooij,2001,Wend et al.2003) olarak, ön arıtma membran akışını artırmamıştır. Faz 1‟deki
düşük filtrasyon perfomansı biyolojik ön arıtma adımı ve kagülasyon/flokülasyon
adımından artan alüminyum sülfat‟tan çözünen mikrobiyal ürünlerden (SMP)
kaynaklanmaktadır. Organik karbonun büyük kısmı biyolojik arıtma çıkışı – çözünen
mikrobiyel ürünler (SMP) olarak sınıflandırılan – ve giriş suyunda bulunmayan bir
kısımdır (Namkung ve Rittmann, 1986). Yüksek basınç ve çapraz akış altında, SMP
Membran Teknolojileri ve Uygulamaları Sempozyumu 2 – 3 Kasım 2009
138
membran yüzeyi üzerinde kimyasal yıkama ile giderilmesi zor ince film tabakası oluşturur
(Holweg et al. 2003). Koagülasyon / flokülasyon prosesinden oluşan alüminyum
fazlalığının (0,35mg/l) ters ozmoz membran modüllerinde alüminyum hidroksit oluşturan
bir tabakalaşmaya neden olmaktadır. Artık alüminyum aynı zamanda silikat ile reaksiyona
girerek koloidal tabakalaşmaya neden olan alüminyum silikatların oluşumuna da sebep
olabilir (Gabelich et al. 2006).
Faz 2‟deki aralıksız her bir 90 saatlik işletmenin ardından arıtılmış su akışı membran yüzey
tabakalaşmasını göstererek 8,14‟ten 6,5 l/m²/saat‟e düşmüştür. 19 dakikalık emme süresi
sonrasında 30 lt alkaline 600 lt arıtılmış su ile seyreltildi ve membran modüllerine
temizleme kimyasalı sıcaklığı 40˚C‟ye ulaşana kadar sirküle edildi. Yükselen sıcaklık
biyo-tabaka maddelerinin giderildiğini gösterir.
İki fazlı olarak yapılan bu çalışmada sızıntı suyu arıtımında ince açık kanallı spiral sarımlı
modüller kullanıldı. Aşağıda belirtilen sonuçlara varıldı:
1. Her iki fazdan çıkan arıtılmış su kalitesi Almanya‟da kullanılan deşarj
standartlarına ulaşmaktadır. Buna rağmen, işletme sonuçları ters ozmoz öncesi
kullanılan biyolojik ön arıtmanın toplam arıtma veriminde nispeten önemli
olmadığını, metanojenik fazdaki depolama sahasındaki sızıntı sularının direk ön
arıtmasız olarak arıtılmasının tavsiye edildiğini gösterdi.
2. Proses dengesinin olması durumunda, faz 2‟deki membran akışı ve membran
temizliği faz 1‟den daha iyi performans gösterdi. Faz 1‟de SMP‟den ve alüminyum
sülfat artıklarından kaynaklanan düşük filtrasyon verimine ulaşıldı.
3. Faz 2‟de ortalama 7,8 l/m²/saat akışa ulaşıldı ve her 90 saatlik sürekli işletme
sonucunda membranlar sodyum hipoklorit çözeltisi ile temizlenmeli ve akış ilk
değerlere getirilmelidir.
Referanslar: Fanyeu Li, Knut Wichmann, Wilhelm Heine, 2008. Treatment of the methanogenic landfill leachate with thin
open channel reverse osmosis membrane modules.
Baumgarten, G., Seyfried, C.F., 1996. Experiences and new developments in biological pre-treatment and
physical post treatment of landfill leachate. Water Science and Technology 34 (7–8), 445–453.
Chan, G., Chang, J., Kurniawan, T.A., Fu, C.X., Jiang, H., Je, Y., 2006. Removal of nonbiodegradable
compounds from stabilized leachate using VSEPRO membrane filtration. Desalination 202 (1–3), 310–317.
Christensen, T.H., Cossu, R., Stegmann, R. (Eds.), 1992. Landfilling of Waste Leachate. Elsevier Applied
Science, London.
Di Palma, L., Ferrantelli, P., Merli, C., Petrucci, E., 2002. Treatment of industrial landfill leachate by means
of evaporation and RO. Waste Management 22 (8), 951–955.
Eipper, H., Maurer, C., 1999. Purification of landfill leachate with membrane filtration based on disc tube DT
Gabelich, C.J., Ishida, K.P.2006. Control of residual aluminum from conventional treatment to improve RO
performance.
Holweg, P., Landwehr, K.C., Albers, H., 2003. MSW landfill leachate treatment techniques in Germany
Laspidou, C.S., Rittmann, B.E., 2002. A unified theory for extracellular polymeric substances, soluble
microbial products, and active and inert biomass. Water Research 36 (11), 2711–2720.
Linde, K., Jönssone, A., Wimmerstedt, R., 1995. Treatment of three types of landfill leachate with RO 101
(1), 21–30.
Namkung,E., Rittmann, B.E., 1986. Soluble microbial products (SMP) formation kinetics by biofilms. 20
(6), 795–806.
Peters, T.A., 1998. Purification of landfill leachate with membrane filtration. Filtration & Separation Jan/Feb,
33–36.
Peters, T.A., 2001. High advanced open channel membrane desalination. Desalination 134 (1), 213–219.
Rautenbach, R., Mellis, R., 1994. Waste water treatment by a combination of bioreactor and nanofiltration.
95 (2), 171–188.
Rautenbach, R., Linn, T., Eilers, L., 2000. Treatment of severely contaminated Waste water by a combination
of RO, high pressure reverse osmosis and nanofiltration potential and limits of the process. Journal of
Membrane Science174 (2), 231–241.
Stegmann, R., Heyer, K.U., Cossu, R., 2005. Leachate treatment. In: Proceedings Sardinia 2005,
Membran Teknolojileri ve Uygulamaları Sempozyumu 2 – 3 Kasım 2009
139
Thörneby, L., Hogland, W., Stenis, J., Mathiassan, L., Somogyi, P., 2003. Design of a reverse osmosis plant
for leachate treatment aiming for safe disposal. Waste Management and Research 21 (5), 424–435.
Vrouwenvelder, H.S., van der Kooij, D. 2001. Diagnosis, prediction and prevention of biofouling of NF and
RO membranes. Wend, C.F. Stewart, P.S. Jones, W. Camper 2003. Pretreatment for membrane water
treatment systems: 37 (14), 3367–3378.
Membran Teknolojileri ve Uygulamaları Sempozyumu 2 – 3 Kasım 2009
140
Membran Teknolojileri ve Uygulamaları Sempozyumu 2 – 3 Kasım 2009
141
Su Ve Atıksu Arıtımında Kullanılan Polimerik Ve Seramik
Membran Proseslerinin Karşılaştırılması
B. İlker Harman, Hasan Köseoğlu, Nevzat Özgü Yiğit, Mehmet Beyhan, Mehmet
Kitis*
Süleyman Demirel Üniversitesi, MMF, Çevre Mühendisliği Bölümü, 32260 Isparta *E-mail: [email protected]
Polimer teknolojilerindeki gelişmeler ve maliyetlerdeki hızlı azalmalar neticesinde
membran proseslerinin su ve atıksu arıtımındaki uygulamaları son yıllarda hızla
artmaktadır. Polimerik membranlar özellikle içme suyu ve atıksu arıtımında yaygın olarak
kullanılmakla beraber belli başlı bir takım dezavantajlarının bulunması nedeniyle alternatif
membran materyali arayışlarını teşvik etmektedir. Bunun yanında seramik gibi alternatif
membran materyalleri ise gün geçtikçe daha fazla ilgi görmektedir. Seramik membranların
polimerik membranlara göre özellikle kimyasal ve termal stabilite konularındaki
üstünlükleri görüldükten sonra, su ve atıksu arıtımında seramik mikrofiltrasyon (MF) ve
ultrafiltrasyon (UF) proseslerinin kullanımları hızla gelişmiştir (Li, 2007; Harman vd.,
2008). Seramik membranların içme suyu ve atıksu arıtımında kullanılmasını kısıtlayan
başlıca faktör olan üretim maliyetlerinin yüksekliği son yıllarda elde edilen gelişmeler
sayesinde çözümlenmekte ve buna bağlı olarak seramik membran kullanımı her geçen gün
daha cazip hale gelmektedir. Bu özet bildiride, su ve atıksu arıtımında kullanılan seramik
ve polimerik membran prosesleri karşılaştırılmalı olarak ana hatlarıyla açıklanmıştır.
Seramik membranların çeşitli avantajları mevcuttur: uzun ve güvenilir çalışma süresi;
yüksek sıcaklıklarda (300 ºC ve hatta üstüne kadar), basınçta (90 bar‟a kadar) ve geniş pH
aralığında (1-14) çalışabilmesi; polimerik membranlara göre daha yüksek akı elde
edilebilmesi; biyo-inert yapıda olması ve mikroorganizmalara karşı oldukça dirençli
olması; kolay temizlenmesi. Bunlara ek olarak seramik membranlar, kimyasal temizlemede
kullanılan kostik, klor, hidrojen peroksit, ozon, güçlü inorganik asitler gibi kimyasallara ve
buhar sterilizasyonu gibi proseslere karşı olan direncinden dolayı oldukça idealdir.
Polimerik membranlarda olduğu gibi seramik membranlarda da geri yıkama olanağı
mevcuttur (Mallada ve Menendez, 2008). Seramik membranların kullanımının önemli
avantajlarından birisi de yürürlülükte olan ve gelecekte uygulanması muhtemel içme suyu
arıtımı ile ilgili yönetmeliklerde belirtilen trihalometan (THM) sınır konsantrasyonlarına
kimyasal ön arıtma gerektirmeden tek kademelik bir arıtma ile kolayca ulaşılabilmesidir.
Seramik UF membranlarla laboratuar çalışmalarında içme suyu kaynaklarından doğal
organik madde (DOM) giderimleri >%50 seviyelerinde bulunmuştur (Harman vd., 2009).
Ayrıca, tam ölçek arıtma tesislerinde yüksek miktarlarda bulanıklık, bakteri, virüs, vs
giderimleri tespit edilmiştir (Ciora ve Liu, 2003). Seramik membranlar sahip olduğu
özelliklerinden dolayı farklı proseslerde farklı amaçlarla kullanılmaktadır. Seramik
membranların geniş kullanım alanlarında sağladığı avantajlar ve dezavantajlar Tablo 1‟de
özetlenmiştir.
Seramik membranlar su ve atıksu arıtımında ters ozmos (RO) ön arıtımı olarak, askıda
katıların, mikroorganizmaların, ağır metallerin, radyoaktif maddelerin, farmasotiklerin ve
pestisitlerin uzaklaştırılmasında, yıkama atıksularının ve kimyasalların geri
dönüşümlerinde, yemeklik yağların gideriminde ve atık yağların arıtılmasında ve gri su
Membran Teknolojileri ve Uygulamaları Sempozyumu 2 – 3 Kasım 2009
142
arıtımında kullanılmaktadır. Atıksu arıtma tesisi drenajı, sızıntı sularının arıtılmasında da
seramik membran tercih edilmektedir (Mallada ve Menendez, 2008). Su ve atıksu
arıtımında polimerik membranların oldukça yaygın olarak kullanıldığı bilinmektedir.
Ancak seramik membranların, su ve atıksu arıtımında ekstrem işletim şartlarında
kullanılabilmesi gibi sağladığı birçok avantajlar nedeniyle kullanım alanları hızla
artmaktadır.
Tablo 1. Seramik membranların avantajları ve dezavantajları (Hsieh, 1996; Ciora ve Liu,
2003; Baker, 2004; Li, 2007; Harman vd, 2008).
Avantajlar Dezavantajlar
Seramik membranların gözenek çapı
dağılımı, eşdeğer polimerik membranlara
nazaran daha dar aralıktadır ve membran
yüzeyinde dağılımları daha üniformdur
Kırılgan bir yapıya sahiptir
Yüksek akıda yüksek miktarda partiküler
madde giderimini sağlayabilirler
Yüksek sıcaklıkta gerçekleşen proseslerde
conta problemleri ile karşılaşılmaktadır
Kimyasallara, alkali-asidik şartlara ve
mikrobiyal büyümeye karşı dirençlidirler Yüzey alanı/hacim oranı düşüktür
Uzun süreler boyunca yüksek sıcaklık
değerlerinde çalışabilirler İlk yatırım ve bakım maliyetleri yüksektir
Yüksek basınç altında stabilite gösterirler Sentezleme aşaması oldukça karmaşıktır
Kolay temizlenirler
Uzun ömürlüdürler
Katalitik aktiviteye sahip membranlar
üretmek için modifikasyonlar oldukça kolay
uygulanabilir
Gıda endüstrilerinde kullanılan seramik membranlar yapılarındaki materyalleri sayesinde
ekstrem işletme ve temizlik şartlarına karşı dayanıklılık sağlayıp uzun süreler boyunca
işletilebilmesi nedeniyle polimerik membranlara nazaran daha çok kullanılmaya
başlanmıştır (Almecija vd., 2009). Ayrıca meyve suyu prosesleri uygulamalarında
kullanılan polimerik membranların atıksuyun asidik karakterde olup korozyona neden
olmasından dolayı membran işletim süreleri oldukça kısalmaktadır. Bu yüzden bu tür
proseslerde seramik membranların kullanımı tercih edilmektedir (Nandi vd., 2009). Yüzey
modifikasyonlarına karşı oldukça elverişli olan seramik membranlar su ve atıksu
arıtımında giderimi hedeflenen kirleticiye göre modifiye edilme imkânı sunabilmektedir.
Ayrıca TiO2, Al2O3, SiO2 ve ZrO2 vb. katalistlerden sentezlenen seramik membranlar ek
bir proses gerektirmeden membran filtrasyonu sırasında gerçekleşebilen katalitik heterojen
yüzey oksidasyonu sayesinde yüksek oranlarda kirletici giderimleri sağladıklarından
polimerik membranlara kıyasla daha avantajlı olmaktadırlar.
Seramik ve polimerik membranlar karşılaştırıldığında; kimyasal, biyokimyasal ve termal
stabilite, yapısal kararlılık gibi özellikleri bakımından seramik membranların, kompleks
karakterdeki su ve atıksu arıtımında daha avantajlı olduğu görülmektedir. Bundan birkaç
yıl öncesine kadar seramik membranların yüksek maliyetlerinden ötürü özellikle çevresel
uygulamalardaki kullanımları polimerik membranlara kıyasla sınırlı olmuştur. Son yıllarda
kompleks atıksuların daha verimli arıtılabilmesi ve arıtma işlemlerinin sayısının-
maliyetinin azaltılabilmesi için yapılan çalışmalar kapsamında seramik membran üreticileri
de gelişen arıtma teknolojileri pazarında yer alabilmek adına düşük maliyetli ürünler
geliştirmek için çaba harcamaya başlamışlardır. Gerek membranların uzun ömrü gerekse
de karmaşık sentezleme prosedürlerinin daha da sadeleştirilmesi ve esnekleştirilmesi
Membran Teknolojileri ve Uygulamaları Sempozyumu 2 – 3 Kasım 2009
143
sonucunda seramik membranların fiyatlarında düşmeler başlamıştır. Maliyetlerdeki
düşüşler ve yapısal özelliklerinden dolayı sağladığı avantajlar ile seramik membranların su
ve atıksu arıtımında yaygın bir şekilde kullanılacağı öngörülebilir.
Teşekkür
Bu çalışma 108Y135 no‟lu proje kapsamında TÜBİTAK ve Türkiye Bilimler Akademisi
(Doç.Dr. Mehmet Kitiş‟in aldığı TÜBA-GEBİP 2008 ödülü) tarafından desteklenmiştir.
Kaynaklar Almecija, M.C., Martinez-Ferez, A., Guadix, A., Paez, M.P., Guadix, E.M., 2009. Influence of the cleaning
temperature on the permeability of ceramic membranes, Desalination, 245, 708–713.
Baker, R.W., 2004. Membrane Technology and Applications, McGraw-Hill, ISBN:0071354409, Menlo Park,
California.
Ciora, R.J., Liu, P.K.T., 2003. Ceramic membranes for environmental related applications, Fluid/Particle
Separation Journal, 15(1), 51-60.
Harman, B. İ., Köseoğlu, H., Yiğit, N. Ö., Beyhan, M., Kitis, M., 2008. Su ve atıksu arıtımında seramik
membranların kullanımı, Æevre Sorunları Sempozyumu, 14-17 Mayıs, Kocaeli.
Harman, B. İ., Köseoğlu, H., Yiğit, N. Ö., Sayılgan, E., Beyhan, M., Kitis, M., 2009. The removal of
disinfection by-product precursors in drinking water with ceramic membranes, 5th IWA Specialised
Membrane Technology Conference for Water and Wastewater Treatment, 1-3 September, Beijing,
China.
Hsieh, H.P., 1996. Inorganic membranes for separation and reaction, Elsevier Science B.V., Amsterdam,
Netherlands.
Li, K., 2007. Ceramic Membranes for Separation and Reaction, John Wiley & Sons Ltd., ISBN: 978-0-470-
01440-0.
Mallada, R., Menendez, M., 2008. Membrane science and technology series inorganic membranes:synthesis,
characterization and applications, ISBN: 978-0-444-53070-7, Great Britain.
Nandi, B.K., Das, B., Uppaluri, R., Purkait, M.K., 2009. Microfiltration of mosambi juice using low cost
ceramic membrane, Journal of Food Engineering, doi:10.1016/j.jfoodeng.2009.06.024.
Singh, R., 2006. Hybrid Membrane Systems for Water Purification: Technology, Systems Design and
Operations, Elsevier Science & Technology Books, ISBN: 1856174425.
Membran Teknolojileri ve Uygulamaları Sempozyumu 2 – 3 Kasım 2009
144
Membran Teknolojileri ve Uygulamaları Sempozyumu 2 – 3 Kasım 2009
145
Atıksuların Arıtılmasında Anaerobik Membran Biyoreaktörler
Mustafa Aslana, Halil Hasar
b, Yusuf Saatçi
b
a, Harran Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Çevre Mühendisliği Bölümü, Osmanbey
kampusü, ġANLIURFA, [email protected] b, Fırat Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Çevre Mühendisliği Bölümü, ElAZIĞ,
[email protected], [email protected]
Biokütle alıkonması, atıksu arıtımı için verimli, başarılı ve ekonomik olarak anaerobik
teknolojisinin uygulanması için önemli bir parametredir. Anaerobik arıtmada, çamur
biofilmler veya granüllerin oluşumu bu amaca ulaşmak için genelde uygulanan bir
stratejidir.
Membran filtrasyonu biomass alıkonmasını sağlamak için alternatif bir yöntem olarak
değerlendirilmektedir. Membran bioreaktörlerde, tam anlamıyla biomas alıkonması biofilm
veya granül şeklindeki hücreye bakmaksızın sağlanabilmektedir. Böyle koşullar için
membran, anaerobik atıksu arıtma sisteminde yoğunlaştırılmış aktif biomass için alternatif
bir yol sergileyen çamur yaşını artırır.
Anaerobik membran bioreaktor (AnMBR), atıksu arıtımı için ileri bir teknoloji
sunmaktadır. Ancak bunların uygulanması yüksek maliyetlerinden dolayı sınırlanmaktadır.
Bununla birlikte, bunlar yüksek askıda katı madde içeren atıksuların arıtımı sürecindeki
gibi toplam katı alıkonmasının ve/veya granüle oluşumu ile biomas alıkonmasının etkili
olmadığı durumlarda cazip bir alternatif sunar. Bir AnMBR‟de, organik maddelerin
ayrışmasında optimum koşulları sağlayan, biomas ve partikül organik maddeler fiziksel
olarak reaktörde alıkonur.
Membranların bioreaktörle nasıl entegre edileceğine göre, iki MBR proses konfigürasyonu
tanımlanmıştır. Bunlar ya reaktöre dışarıdan sıvı / biyokütle ayrımının çapraz akışlı
membran filtrasyonu ile ayrı bir ünitede gerçekleştiği harici ya da sıvı/biyokütle ayrımının
bioreaktör içinde batık membranlar ile gerçekleştiği batık şekilde entegre edilmektedir.
Harici MBRs modülleri reaktörün dışında yer alır ve membranı kapsayan bir resirkülasyon
döngüsü üzerinde sıvı karışım sirküle edilir. Batık MBRs modüllerinde ise membranlar sıvı
karışımda batık olarak reakörün içine yerleştirilir. Dış bağlantılı MBRs‟ler, daha yüksek
operasiyonel Trans-Membran basıncı (TMP) ve istenen ters akım hızına ulaşmak için
yüksek hacimsel akım gerektirdiklerinden dolayı, çok daha yüksek enerji ihtiyacına gerek
duyarlar. Ayrıca dış bağlantılı aerobik MBRs için pompalama gereksinimleri, %20-40
sadece havalandırma olmak üzere, toplam enerji tüketiminin %60-80‟den oluşmaktadır.
Batık MBRs daha az enerjiye ihtiyaç duyarlar. Fakat düşük membran yüzey kesme
seviyeleri sağladıklarından, daha düşük süzüntü akılarında işletilirler. Günümüzde ticari
uygulamaların çoğu, düşük enerji gereksinimlerinden dolayı batık konfigürasyonlara
dayanmaktadır
Anaerobik MBRs, düşük mikrobiyal büyme oranlarından dolayı, yüksek organik
yüklemelerde verimli bir arıtma sağlamak için daha yüksek biomass konsantrasyonlarında
işletilmeleri gerekir. Böyle koşullarda, kek tabakası oluşumu süzüntü akısının
belirlenmesinde anahtar faktör olarak gösterilmektedir. Kek oluşumunun minimize
edilmesinde, daha yüksek kesme hızlarının uygulanmasıyla harici MBRs‟de daha yüksek
süzüntü akısı sağlanır. Ancak çamur özelliklerindeki değişmeler, muhtemelen
Membran Teknolojileri ve Uygulamaları Sempozyumu 2 – 3 Kasım 2009
146
operansiyonel kesme hızı çıkmazını oluşturan, yüksek yüzey kesmenin faydalarını ortadan
kaldırmaktadır.
Bu reaktörlerde Tubuler Model, Spiral Wound model, Hollow Fiber modüller, Plate/Frame
Membran modüller gibi farklı membran tipleri kullanılmaktadır. En yaygın kullanılan tipi
ise Hollow Fiber membranlarıdır.
Anaerobik membranların kullanımı birçok avantaj sunmaktadır. Tesisin az alan kaplaması,
arıtılmış suyun kalitesi, az çamur üretimi ve işletme esnekliği vb. gibi birçok avantajları
vardır.
Klasik aktif çamur proseslerindeki temel problem çamurun çökmesidir. Bu mikrofloranın
kötü floklaşması veya filamentli bakterilerin çoğalmasına neden olur. Katı ve kolloidlerin
tamamı membran ayırma işlemiyle giderildiklerinden dolayı, çöktürmede arıtılmış suyun
kaliteisinde etkili olmamaktadır.
Sistemin işletme ve bakımı kolaydır. Bir nütrient eksikliği kötü çökme sonucu filamenti
organizmaların aşırı büyümesine yol açtığından, endüstriyel atıksularda önemlidir. Æünkü
çıkış suyu, askıda maddeleri içermediğinden, yüzey sularına nihai deşarj edilebilir ve farklı
yeniden kullanım (reuse) amaçları için kullanılabilme imkânı sağlar.
Bir MBR‟de Æamur Bekletme Süresi (SRT) hidrolik bekletme süresinden (HRT)
tamamen bağımsız olarak kontrol edilebilir.
Volumetrik kapasiteleri tipik olarak yüksektir. Æünkü çöktürme kalitesinden bağımsız
olarak yüksek bir çamur konsantrasyonu sürdürülebilir. İki saatten daha düşük HRT‟lerde
olumlu olarak uygulanmaktadır ve hacimsel yüklemedeki dalgalanmalar arıtılmış su
kalitesi etkilemez
Arıtma verimi, ayrışmayan polimer maddelerin sızmasının önlenmesiyle artar. Eğer bu
polimer maddeler biyolojik olarak ayrışabilirse, arıtma prosesindeki maddelerin
birikiminde bir azalma gerçekleşmesi ile bozulabilir. Diğer yandan yalnızca membranlar
ayırma ile giderilemeyen düşük molekül ağırlıklı çözünmüş organik maddeler,
mikroorganizmalar ile bozulabilir ve gazlaştırılabilir veya arıtılmış suyun kalitesinin
artırılması sayesinde, bakteriyel hücre bileşikleri olarak polimerlere dönüştürülebilir.
Membranlarda çamur üretim oranları çok düşüktür. Bu durum, genellikle reaktördeki
düşük F/M oranı ve daha uzun çamur yaşı ile açıklanır.
Æamur susuzlaştırma hücresel polimer şekillenmesini sağlar. Ayrıca mikrobiyal aktivitenin
çamur yaşı artışı ile değişebileceği değerlendirilmiştir.
Membran filtrasyon prosesinde bakteri ve virus giderimi her hangi bir kimyasal ilavesi
olmaksızın yapılabilmektedir. Æünkü tüm süreç ekipmanları kapatılabilir ve bu durumda
koku yayılması oluşmaz.
Bu bioreaktörlerin avantajlarına rağmen bazı dezavantajları da bulunmaktadır. MBR‟da
arıtma süreci tek bir havuzda gerçekleştiği için sistem mekanik ve kontrol açıdan
konvansiyonel sistemlere göre daha karmaşıktır. Ancak % 100 otomasyon sayesinde
işletim kolaylaşır. İşletim sırasında zamanla membran gözenekleri tıkanır ve arıtılmış su
akışı azalır, bunu engellemek için belirli aralıklarda basınçlı hava/su ve kimyasallarla
(sitrik asit ve sodyum hipoklorür) gözenekler temizlenir. Tüm bu temizlik işlemi otomatik
yapılır. Ancak bu kimyasallar için az hacimlerde de olsa biriktirme amacıyla depolama
tankları gerekir.
Anaerobik membran biyoreaktör uygulamalarında temel bir dezavantaj tıkanma (fouling)
olayıdır. Memranların kendisi bir maliyete sahiptir. Bu yüzden kullanım süreleri proses
ekonomisini direkt etkilemektedir. Membran temizleme, membran özellikleri ve membran
ömrünü etkileyen, uzaklaştırılması gereken kimyasalları üreten, tesis kurulum stopajı
ihtiyacından dolayı reaktör işletimini etkiler.
Bu durumda, MBR‟lerde katıların birikmesi, genellikle yüzey kesmenin tetiklenmesi ile
kontrol edilebilir. Batık bir AnMBR‟de bu durum üretilen biogaz resirkülasyonu ile
başarılabilir. Uygulanan gaz debisi kek tabakası gelişiminin kontrol edilmesi için önemli
Membran Teknolojileri ve Uygulamaları Sempozyumu 2 – 3 Kasım 2009
147
bir işletme parametresidir. Fakat uygulanan sistem için enerji gereksinimlerini
etkileyecektir.
Membran maliyetleri ve membranların temizlenmesinde kullanılan kimyasalların
maliyetleri de işletmede dezavantajdır. Ayrıca yüksek uygulama gerektirdiklerinden enerji,
pompa, ve benzeri maliyetler söz konusudur. Membran günümüzde oldukça pahalıdır.
Ancak membran konusundaki çalışmalar daha ekonomik membran üretimi yönündedir.
Biyolojik arıtma süreçlerinin performansı ve stabilitesi çamur yaşı ile ilişkilidir ve
membran biyoreaktörler serbest katı üretmek ve daha iyi kalitede çıkış suyu sağlamak
amacıyla reaktör içerisine mikroorganizmaların ilavesi bu amaç için kullanılır.
MBR süreçlerini optimize etmek için birçok parametre dikkate alınması gerekir. Bunlar;
katı konsantrasyonu, çamur yaşı, hidrolik bekletme süresi, malzeme maliyeti, enerji
maliyeti, akı vb parametrelerdir. Ayrıca atık çamurun arıtımı ve uzaklaştırılmasını da
dikkate almak gerekir. Klasik aktif çamur ve MBR süreçlerinin atık çamur özellikleri
kıyaslandığında, MBR atık çamurunun susuzlaştırılmasının daha zor olduğu görülmüştür.
Bu durum yüksek organik madde içeriği ve hücre dışı polimerlerinin aşırı üretimine
bağlanmaktadır
Tüm bu parametreler birbiri ile ilişkili olduğu için, optimizasyon karmaşıktır. Örneğin
çamur konsantrasyonundaki bir artış biyolojik aşamayı genişletebilir. Ancak çamur
konsantrasyonu belli limitleri aştığı zaman, çamur karışımının viskozitesindeki dramatik
artıştan dolayı, süzüntü akısı hızlı bir şekilde azalır
Membran filtrasyonunu süzüntü akısı, membranın ham maddesi ve gözenek boyutundan
etkilenir. Ayrıca kullanılan basınç, sıvı viskozitesi / türbülansı gibi işletme koşulları ve
filtrelenen sıvı karışımın fiziksel özellikleri de akıyı etkiler.
Membran modulunun seçimi elde edilen membran akısında önemli bir rol oynar.
Membranlar kullanılan malzemeye (organik veya seramik), membran tipine
(mikrofiltrasyon veya ultrafiltrasyon), modul tipine (düz, çerçeve, tübüler ve hollow fiber
), filtrasyon yüzeyine (iç veya dış membran) ve ayrıca modul durumuna (statik veya
dinamik membranlar) göre sınıflandırılabilirler.
Akı tasarlanan kombinayonlara bağlı olarak değişir. Pürüzsüz yüzeyli membranlar
(seramik) daha yüksek akı hızı sağlayan, daha yüksek kek tabaksı adezyon direncinden
dolayı önerilmektedir. Uzun ömürleri, güçlü kimyasal temizlemeye direnç kabiliyeti ve
yüksek işletme basıncı seramik membranların avantajlarında bazılarıdır.
Membran filtrasyon performansı membranın kendi direnci ve sürekli filtrasyon altında sıvı
ile oluşan direnç ile etkilenmektedir. Verilen bir sıvı için süzüntü akısı, transmembran
basıncın bir fonksiyonudur ve iki ayrı basınca bağlı (düşük basınçta) ve basınçtan
bağımsızdır Basınça bağlı kısımda süzüntü akısı az çok uygulanan basınçla orantılıdır.
Basınçtan bağımsız kısımda ise süzüntü akısı başlıca kek tabakası direnciyle dikte
edilmektedir
Sürekli işletmede, düşük trans-membran basıncındaki süzüntü akısı yüksek trans-membran
basıncındaki süzüntü akısından daha yüksektir. Bu katıların sınır tabakasının spesifik
direncinin uygulanan emme basıncının göçlü bir foksiyonu olduğunun gösterir ve artan
itici kuvvetin dengelenmesinden daha çok filtrasyon direncinde bir artış olduğunu gösterir
Membranın dış çeperinde veya membran etrafındaki ters akım hızının (özellikle batık
membranlarda) artırılmasıyla, kek tabakasını oluşturan maddeler azaltılabilir. Yüksek ters
akım hızına sebep olan kesme, flok kırılmasına ve daha yüksek oranda biokütle
dispersiyonuna yol açabilir. Bu yüzden, biyokütle içinde organik ve gaz kütle transfer
artışı, süreç verimini artımaya yardımcı olabilir.
Az çözünebilir inorganik türlerin çökelmesine (scaling), organik maddelerin
adsorbsiyonuna (organik fouling), membran yüzeyinde mikrobiyal büyümeye (biofouling)
ve adhezyona neden olabilir.
Membran Teknolojileri ve Uygulamaları Sempozyumu 2 – 3 Kasım 2009
148
Memranların kendisi bir maliyet ifade eder. bu yüzden onların kullanım süreleri proses
ekonomisini direkt etkilemektedir. Membran temizleme, membran özellikleri ve ömrünü
etkileyen, uzaklaştırılması gereken kimyasalları üreten tesis kurulum stopajı ihtiyacından
dolayı, reaktör işletimini olumsuz etkiler.
Aerobik bakterilerin düşük büyüme hızları dikkate alındığında, sistemler yüksek biomass
konsantrasyonlarında işletilirse, muhtemelen AnMBRs teknolojisi fizibil olur. Bu yüksek
hacimsel yükleme hızına ve dolayısıyla küçük reaktör hacimlerine imkân verir. Ancak
katıların konsantrasyonu, membranın yüzeyine karşı partiküllerin iletim akışını direkt
olarak etkiler. Bundan dolayı, membran üzerinde katıların birikmesi, muhtemelen
AnMBRs‟deki kritik akıyı sınırlandıran en önemli faktördür.
MBRs‟de katıların birikmesi, genellikle yüzey kesmenin tetiklenmesi ile kontrol edilebilir.
Batık bir AnMBRs‟de üretilen biyogaz geri devri ile başarılabilir. Uygulanan gaz debisi
kek tabakasının gelişiminin kontrol edilmesi için önemli bir işletme parametresidir. Fakat
uygulanan sistem için enerji gereksinimlerini etkileyecektir.
Biofouling ilk fazını anlamak için üç bileşenli bir sistem dikkate alınır. Bunlar;
mikroorganizma (türleri, karışık populasyonun kompozisyonu, hidrofobisite, yüzey yükü
vs), membran yüzeyi (kimyasal yapısı, yüzey yükü, hidrofobisite, pürüzlülük porozite,
gözenek boyutu vs) ve sıvı karışımıdır (askıda madde ve kolloidler, viskozite, basınç,
kesme kuvvetleri, sınır tabakası, akı hızı vs).
Fouling etkilerini azaltmak için kullanılan metodlar, işletme koşulları (düşük basınç,
yüksek turbulans ve kesikli filtrasyon ), geri yıkama (süzüntü ile hava veya her ikisi ile) ve
kimyasal temizlemeyi kapsar. Ancak fouling çok aşırı olduğunda ve membran verimi
uyumun dışına düştüğünde, membran değiştirilmelidir.
Modul düzeni membran yüzeyinde turbülansı etkiler. Süzüntü ve sıvı karışımın viskozitesi
süzüntü akısını etkiler. Süzüntü viskozitesindeki bir artış filtrasyon akısını etkiler. Süzüntü
esasında akı başta işletme sıcaklığından etkilenir. Ancak çamur viskozitesi de ayrıca
indirekt olarak akıyı etkiler. Membran yüzeyi çevresinde türbülansın derecesi ve ters akım
sırasında membran yüzeyi boyunca hızın derecesi, konsantrasyon ile etkilenmiş döngüde,
çamur viskozitesiyle etkilenebilir.
Bu değerlerdirmeler sonucunda anaerobik membran konusunda araştırılması gereken
konular irdelenmiştir. Gelecek araştırmalar için temel konu, kek tabakası oluşumunu
kontrol etmek, membran performansını artırmak ve membran alan gereksinimlerini
azaltmak için optimum işletme koşulları bulmak ve uygun membranları geliştirmek olacağı
varsayılmaktadır.
Membran Teknolojileri ve Uygulamaları Sempozyumu 2 – 3 Kasım 2009
149
Pervaporasyon Membran Tekniğinin Solvent Susuzlaştırmada
Kullanılması
Vedat Uyak
Pamukkale Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Æevre Mühendisliği Bölümü, Kınıklı,
20070, Denizli
E-posta: [email protected]
Pervaporasyon ayırma tekniği son zamanlarda özellikle solventlerin susuzlaştırılması
işleminde geniş kullanım alanı bulan alternatif bir membran ayırma tekniği konumuna
gelmiştir. Özellikle azeotrop (eş kaynar) özelliği olan solvent-su karışımlarının
pervaporasyon sisteminde organik ve inorganik membranlarla susuzlaştırılarak yüksek
saflıkta tekrar geri kazanılması mümkündür. Günümüzde endüstriyel kaynaklı etil alkol,
izopropil alkol ve diğer organik çözeltilerin susuzlaştırılması işleminde büyük ölçekli
tesislerde hidrofilik ve zeolitik membranlar kullanılmaktadır (Şekil-1). Bu tür
membranların hem düşük işletme maliyetine sahip olması hem de yüksek saflıkta solvent
geri kazanım potansiyelinden dolayı geniş bir kullanım alanı söz konusudur. Bu çalışmada
özellikle farklı sektörlerde kullanılan etil alkol ve izopropil alkol bileşiklerinin
pervaporasyon membranları kullanılarak geri kazanılması incelenecektir. Bu amaçla farklı
özelliklere sahip membranlar kullanılarak pervaporasyon sisteminin (Şekil-2) etilalkol
solventini geri kazanabilme potansiyeli bir değerlendirmeye tabi tutulacaktır. Diğer yandan
aynı zamanda, bu çalışmada organik ve inorganik membranların pervaporasyon
çalışmalarındaki rolü incelenecek ve pervaporasyon membran teknolojisinin geldiği nokta
ortaya konacaktır. Bunlara ilaveten, pervaporasyon tekniğinin farklı yapıdaki membranlar
ile yapılan uygulamalardaki temel yönleri gözden geçirilecek ve bir karşılaştırma
yapılacaktır. Pervaporasyon işlemi süresince taşınım mekanizması tartışılacak ve
pervaporasyon prosesi ile ilgili hususlar değerlendirilecektir.
Şekil 1: Membran Modülü Kesit Alanı
Membran Teknolojileri ve Uygulamaları Sempozyumu 2 – 3 Kasım 2009
150
Şekil 2: Pervaporasyon Membran Tesisi Akım Diyagramı
Membran Teknolojileri ve Uygulamaları Sempozyumu 2 – 3 Kasım 2009
151
Doğal Organik Maddelerin Membran Filtrasyon ile Giderimi
Nuray Ateş1, Levent Yılmaz
2, Mehmet Kitiş
3, Ülkü Yetiş
4
1 Erciyes Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Çevre Mühendisliği Bölümü 38039 Kayseri
2 Orta Doğu Teknik Üniversitesi, Kimya Mühendisliği Bölümü, 06531 Ankara
3 Süleyman Demirel Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Çevre Mühendisliği Bölümü,
32260 Isparta 4 Orta Doğu Teknik Üniversitesi, Çevre Mühendisliği Bölümü, 06531 Ankara
Doğal sularda bulunan organik maddeler (DOM), dezenfeksiyon prosesi sırasında
dezenfektan (örn. klor) ile reaksiyona girerek dezenfeksiyon yan ürünleri
(DYÜ) oluşturmaktadır. DOM, doğal sulardan, bir çok arıtma prosesi ile doğrudan ya da
dolaylı olarak, DOM‟un miktar ve karakteristiğine ve işletme koşullarına bağlı olarak
değişen verimlerde giderilebilmektedir. İçme suyu arıtımında, 1980‟li yıllardan bu yana,
bulanık, organik madde ve DYÜ öncüllerinin giderilmesinde membran prosesleri
(mikrofiltrasyon (MF), ultrafiltrasyon (UF), nanofiltrasyon (NF) ve ters ozmos (RO)) etkili
bir arıtım yöntemi olarak düşünülmektedir (Thorsen, 1999).
DOM‟ların kompleks yapıları kesin olarak bilinmemekle birlikte, karboksil, fenolik,
karbonil, alkolik hidroksil ve metoksil fonksiyonel grupları içeren aromatik ve alifatik
bileşenlerden oluştukları bilinmektedir (Owen vd., 1995). DOM bileşenleri, XAD reçine
adsorpsiyonuna bağlı olarak hidrofobik ve hidrofilik olarak sınıflandırılabilmektedir
(Malcolm ve McCarthy, 1992). DOM‟ların sınıflandırılmasında bir diğer yaklaşım ise,
çözünmüş organik karbonun (ÆOK) hümik ve hümik olmayan fraksiyon olmak üzere iki
kısma ayrılmasıdır. Hümik maddeler genel olarak; hümik asit, fulvik asit ve hümin olmak
üzere 3 fraksiyondan oluşmaktadır (Nikolaoua ve Lekkas, 2001). Hümik maddeler, birkaç
yüz ile 100.000 Da gibi oldukça geniş bir molekül ağırlık dağılımına sahiptirler (Leenheer
ve Croue, 2003).
Trihalometanlar (THM) ve haloasetik asitler (HAA) en önemli iki DYÜ grubudur.
DYÜ‟lerin oluşumu ve türleşmesi oldukça karmaşık olup, sudaki DOM‟un özellikleri ve
konsantrasyonu su kalitesi parametreleri (pH ve inorganik maddeler özellikle bromür),
klorlama koşulları (sıcaklık, klor dozu ve temas süresi), Br/ÆOK ve Br/Cl oranları gibi
birçok parametreye bağlıdır (Croue vd., 1999). Bunlar arasında DOM, DYÜ‟lerin
oluşumunda öncelikli öncül parametre olarak tanımlanmaktadır (Edzwald vd., 1985). THM
ve HAA oluşumunda daha çok hidrofobik ve aromatik organiklerin reaktif öncüller olduğu
kabul edilmesine rağmen, moleküler ağırlığı düşük hidrofilik organiklerin de
dezenfeksiyon sırasında önemli miktarda DYÜ oluşumuna yol açtıkları belirtilmektedir
(Croue vd., 1999).
DYÜ‟lerin oluşumunu kontrol altına almanın en etkili yolu, DYÜ‟lerin oluşumuna neden
olan organik maddelerin dezenfeksiyon prosesi öncesinde giderilmesidir. Bu yaklaşımda,
su kaynaklarında bulunan DOM‟lar, doğrudan veya dolaylı olarak çeşitli arıtma prosesleri
(koagülasyon, aktif karbon adsorpsiyonu, iyon değiştirme, membran filtrasyon vb.) ile
sudan uzaklaştırılmaktadır. Konvansiyonel koagülasyon/flokülasyon prosesi, su kalitesine
ve arıtım koşullarına bağlı olarak DOM‟un sadece bir kısmını (%40-60) giderebilmektedir
(Croue vd., 1993). Koagülasyon prosesi ise, daha çok hidrofobik organik fraksiyonu
oluşturan yüksek moleküler ağırlıklı (YMA) DOM‟ları (5000-10000 Da)
Membran Teknolojileri ve Uygulamaları Sempozyumu 2 – 3 Kasım 2009
152
uzaklaştırmaktadır (Krasner ve Amy, 1995). YMA DOM‟ların kimyasal koagülasyon ile
giderilebilirken, düşük moleküler ağırlıklı (DMA) DOM‟ların ise geniş yüzey alanı
sağlaması nedeniyle aktif karbon adsorpsiyon ile giderilmelerinin daha etkin olduğu
belirtilmektedir(McCreary ve Snoeyink, 1980). Öte yandan, doğal sularda bulunan DOM
bileşiklerinin birçoğunun negatif yüklü karakteristiğinden dolayı, anyon değiştirici
reçineler etkin DOM giderimi sağlayabilmetedir (Fu ve Symons, 1990). Son yıllarda;
membran prosesleri, alternatif bir DOM giderim arıtma prosesi olarak giderek artan bir ilgi
kazanmaktadır (Lee vd., 2004).
Membran filtrasyonunun, konvansiyonel arıtma proseslerine göre en önemli avantajları;
yüksek kalitede su üretimi, dezenfektan ihtiyacının azaltması, kompakt bir sistem olması,
bakım ve işletilmesinin daha kolay olması ve çamur üretiminin olmamasıdır (Nakatsuka
vd., 1996). Polimerik NF ve UF membranlar, içme sularından DOM ve dolayısıyla klorlu
DYÜ‟lerin azaltılmasına yönelik olarak kullanılan membran filtrelerdir (Schafer vd.,
2001). Taylor vd. (1987) renkli yeraltı sularının arıtılmasında, moleküler eşik değeri
(MED) 100 ile 40,000 Da arasında değişen membranların, ön arıtım yapılması durumunda
ile sürekli işletilmelerinin mümkün olduğunu göstermiştir. MED‟i 100 Da olan RO
membranın ise, THM öncüllerini gidermede MED‟i 400 Da olan NF‟den daha etkin
olmadığını vurgulamıştır. Jacangelo vd. (1989) ise, NF‟in pilot tesis çalışmalarında THM
öncüllerini gidermede oldukça etkili olduğunu bildirmişlerdir. Colorado Nehri suyu ile
yapılan laboratuvar, pilot ölçekli ve tam ölçekli NF membran arıtımında THM oluşma
potasiyelinde % 65-70 azalma görülmüştür (Amy vd., 1990). Conlon ve McClellan‟ın
(1989), iki küçük ölçekli NF tesisinden elde ettikleri sonuçlara göre; THM oluşma
potansiyelinde %91-99 ve toplam organik halojenlerde %97-99 azalma olduğu ortaya
konmuştur. Laine vd. (1990), kimyasal bir ön arıtım yapılmadan UF membranın
DOM‟ların gideriminde (>%20 ÆOK) etkili olmadığını kaydetmişlerdir. Güney
Kaliforniya‟da renkli yeraltı suyunun NF ile arıtım çalışmalarında, THM oluşma
potansiyelinde %97 ile %99 arasında azalma elde edilmiştir (Tan ve Sudak, 1992).
Siddiqui vd. (2000), MF‟de <%10, UF‟de %0-30 ve NF‟de >80 DOM giderim verimleri
elde etmişlerdir. Diğer yandan DBP kontrolünde ise, MF ile herhangi bir giderim
gözlenemezken, UF membranı ile %50 THM ve %32 HAA, NF membranı ile >80 DYÜ
giderim sağlamışlardır. Lee vd. (2005), THM oluşum potansiyelindeki azalmanın DOM
giderimi ile orantılı olduğunu ve NF ve UF süzüntü sularında THM oluşumunun önemli
derecede azaltıldığını belirmişlerdir. Diğer taraftan, Rubia vd. (2008), DYÜ oluşumunun
azaltılmasının, DOM giderimi kadar yüksek olmadığını rapor etmişlerdir. Ayrıca, UF
membranla daha çok YMA organiklerin giderildiğini (%30-85) ve NF membranın
organiklerin büyük çoğunluğunu uzaklaştırdığını (%70-95) bildirmişlerdir. Ateş vd.
(2009)‟nin, Alibeyköy Baraj (İstanbul) suyunun membran filtrasyon ile arıtımı
çalışmasında, 5000 Da MED‟e sahip UF membran ile % 61 ÆOK giderimi (%63 THM ve
%38 HAA) gözlemişlerdir. Diğer taraftan, 1000 Da MED‟e sahip UF ve 2 farklı NF
membranlar ile %85‟den fazla ÆOK giderimi (%95 THM ve %89 HAA) elde etmişlerdir.
Membran filtrasyon ile farklı derecede ÆOK ve UVA254 giderimlerinin gözlenmesi,
membran filtrelerin aromatik/hidrofobik organikleri tercihli olarak uzaklaştırdığını
göstermektedir (Amy ve Cho, 1999; Rubia vd., 2008; Ateş vd., 2009).
UF ve NF membran prosesi ile DOM‟lar yüksek verimde giderilmelerine rağmen, su
içerisinde hidrofobik DOM‟ların bulunması membranlarda tıkanmaya sebep olmakta,
filtrasyon süresini ve membranın verimini etkilemektedir (Hong ve Elimelech, 1997). Su
arıtımında membran tıkanmasını etkileyen başlıca faktörler: DOM konsantrasyonu ve
karakteristiği (hümik/hümik olmayan DOM fraksiyonu oranı, moleküler ağırlığı ve
dağılımı ve net yükü ve kompozisyonu), membran özellikleri (hidrofobisitesi, gözenek
büyüklüğü, yüzey yükü ve pürüzlülüğü), hidrodinamik ve işletme koşulları (transmembran
basıncı ve karıştırma koşulları ya da çapraz akış hızı), besleme suyu kompozisyonudur
Membran Teknolojileri ve Uygulamaları Sempozyumu 2 – 3 Kasım 2009
153
(iyonik yük, pH, iki değerlikli iyonlar, çoğunlukla, kalsiyum iyonu) (Hong ve Elimelech,
1997; Schafer vd., 1998). Membranlarda tıkanma, içsel (gözenek) ve dışsal (yüzeysel)
birikme veya temizlenme kapasitelerine göre tersinir veya tersinmez (geri çevrilemez)
tıkanma şeklinde sınıflandırılmaktadır (Tu vd., 2005). Genel olarak, iç kısımda gelişen
gözenek tıkanması ve adsorpsiyon, gözenek çapından daha küçük büyüklüğe sahip
partiküllerden kaynaklanırken, yüzeysel tıkanma olarak gelişen membran yüzeyinde kek
oluşumu ve adsorpsiyon ise gözenek çapından büyük partiküllerden kaynaklanmaktadır
(Guell vd., 1996). Membran yüzeyinde gelişen kek veya jel formasyonunun çoğunlukla
tersinir tıkanma, tuzların ve küçük kolloidlerin membran gözeneklerinin iç kısmında
oluşturduğu tıkanmanın ise geri çevrilemez tıkanma olarak tanımlanmaktadır (Belfort vd.,
1994). Farklı karakteristiklerdeki DOM‟ların ya da fraksiyonlarının membran tıkanmasına
etkisi konusunda yapılan çalışmalarda, nisbeten hidrofobik ve hidrofilik olan su
kaynaklarının her ikisinde de yüksüz DOM fraksiyonlarının tıkanmaya önemli katkısı
olduğu belirtilmiştir (Cho vd., 1998). Diğer taraftan, Amy and Cho (1999) yüksek miktarda
hidrofobik fraksiyon içeren DOM‟un membran tıkanmasına yol açabileceğini
kaydetmişlerdir. Hidrofilik DOM fraksiyonunun tersinir tıkanmadan (Fan vd., 2001),
polisakkarit benzeri DOM‟un ise daha çok geri çevrilemez tıkanmadan (Kimura vd., 2004)
sorumlu oldukları belirtilmektedir. Membranın iç kısmında gelişen DOM birikmesinin geri
çevrilemez tıkanmaya yol açtığı ve gözeneklerdeki birikimden YMA hümik maddelerin
sorumlu olduğu belirtilmektedir (Aoustin vd., 2001). Yüksek kalsiyum konsantrasyonuna
sahip sularda ciddi tıkanma problemi ile karşılaşılmakta, kalsit ve DOM ile kalsiyum
arasındaki etkileşimlerden ortaya çıkan kalsiyum-humat kompleksleri yüksek akı düşüşüne
yol açmaktadır (Schafer vd., 1998). Yüksek trans membran basıncı, membran yüzeyindeki
DOM moleküllerini iç kısımlara doğru itmeye zorladığından gözeneklerde şiddetli
adsorpsiyon/tıkanmaya neden olmaktadır. Sıkı gözenek yapısına sahip membranlardaki
tıkanmanın başlıca nedeni, yüzeysel jel formasyonuna ve iç kısım gözeneklerdeki çok az
adsorpsiyon veya birikmeye atfedilmektedir (Lin vd., 2009). Su arıtımında kullanılan
düşük basınçlı membranlarda tıkanma problemi ile başa çıkabilmek için “birleşik membran
tıkanma indeksi” olarak adlandırılan evrensel bir yaklaşım geliştirilmiştir. Normalize
edilmiş spesifik akı ve birim süzüntü arasındaki ilişkiya dayanarak hesaplanan bu indeks
ile tam ölçekli arıtma sistemlerinde membranların tıkanma potansiyelleri
değerlendirilebilmektedir (Huang vd., 2009).
Referanslar Amy, G., Alleman, B. and Cluff, C. 1990. J. Environ. Eng.- ASCE, 116 (1), 200-205.
Amy, G.L. and Cho, J. 1999. Water Sci. Technol., 40 (9), 131-139.
Aoustin, E., Schafer, A.I., Fane, A.G. and Wait, T.D. 2001. Sep. Purif. Technol., 22–23 (1), 63–78.
Ates, N., Yilmaz, L., Kitis, M. and Yetis, U. 2009. J. Membr. Sci., 328 (1-2), 104-112.
Belfort, G. Davis, R.H. and Zydney, A.L. 1994. J. Membr. Sci., 96, 1-58.
Cho, J., Amy, G.L., Pellegrino J. and Yoon, Y. 1998. Desalination, 118, 101-108.
Conlon, W.J. and McClellan, S.A. 1989. J. AWWA, 81 (11), 47-51.
Croue, J.-P., Lefebvre, E., Martin, B. and Legube, B. 1993. Water Sci. Technol., 27 (11), 143-152.
Croue, J.-P., Debroux, J.F., Amy, G.L., Aiken, G.R. and Leenheer, J.A. 1999. In: Formation and Control of
Disinfection By-Products in Drinking Water, Singer, P.C. (Eds.), pp. 65-93, AWWA, USA.
Edzwald, J.K., Becker, W.C. and Wattier, K.L. 1985. J. AWWA, 77 (4), 122-132.
Fan, L., Harris, J.L., Roddick, F.A. and Booker, N.A. 2001. Water Res., 35, 4455-4463.
Fu, P.L.K. and Symons, J.M. 1990. J. AWWA, 82 (10), 70–77.
Guell, C. and Davis, R.H. 1996. J. Membr. Sci., 119, 269-284.
Hong, S. and Elimelech, M. 1997. J. Membr. Sci., 132 (2), 159-181.
Huang, H., Young, T. and Jacangelo, J.G. 2009. J. Membr. Sci., 334, 1–8.
Jacangelo, J.G., Patania, N. and Trussel, R.R. 1989. J. Civil Engineering—ASCE, 59 (5),
68-71. Kimura, K., Hane, Y., Watanabe, Y., Amy, G.L. and Okhuma, N. 2004. Water Res., 38, 3431-3441.
Krasner, S.W. and Amy, G. 1995. J. AWWA, 87 (10), 93-107.
Membran Teknolojileri ve Uygulamaları Sempozyumu 2 – 3 Kasım 2009
154
Laine, J.-M., Hagstrom, J.P., Clark, M.M. and Mallevialle, J. 1990. J. AWWA, 82, 12-82.
Lee, N., Amy, G.L., Croue, J.-P. and Buisson, H. 2004. Water Res., 38, 4511-4523.
Lee, N., Amy, G., Croue , J.P. and Buisson, H. 2005. J. Membr. Sci., 261 (1-2), 7-16.
Leenheer, J.A. and Croue, J.P. 2003. Environ. Sci. Technol., 37 (1), 18A-26A.
Lin, C.-F., Lin, A.Y.-C., Chandana, P.S. and Tsai, C.-Y. 2009. Water Res., 43, 389-394.
Malcolm, R.L. and MacCarthy, P. 1992. Environment International, 18, 597-607.
McCreary, J.J. and Snoeyink, V.L. 1980. Water Res., 14, 151-160.
Nakatsuka, S., Nakate, I. and Miyano, T. 1996. Desalination, 106 (1-3), 55-61.
Nikolaoua, A.D. and Lekkas, T.D. 2001. Acta Hydrochim. Hydrobiol. 29 (2-3), 63–77.
Owen, D.M., Amy, G.L., Chowdhury, Z.K., Paode, R., McCoy, G. and Viscosil, K. 1995. J. AWWA, 87 (1),
46-63.
Rubia, A., Rodriguez, M., Leon, V.M. and Prats, D. 2008. Water Res., 42, 714-722.
Schafer, A.I., Fane, A.G. and Waite, T.D. 1998. Desalination, 18, 109-122.
Schafer, A.I., Fane, A.G. and Waite, T.D. 2001. Water Research, 35, 1509-1516.
Siddiqui, M.S., Amy, G., Ryan, J. and Odem, W. 2000. Water Res., 34, 3355-3370.
Tan, L. and Sudak, R. 1992. J. AWWA, 84 (1), 79-85.
Taylor, J.S., Thompson, D.M. and Carswell, J.K. 1987. J. AWWA, 79 (8), 72-80.
Thorsen, T. 1999. Water Sci. Technol., 40 (9), 105-112.
Tu, S.-C., Ravindrajan, V. and Pirbazari, M. 2005. J. Membr. Sci., 265 (1-2), 29-50.
Membran Teknolojileri ve Uygulamaları Sempozyumu 2 – 3 Kasım 2009
155
Kesikli Aktif Çamur (Kaç) Sisteminde Membranların Biyolojik
Olarak Kirlenmesinin İncelenmesi
Seçil Bayar1, Derya Y.Köseoğlu İmer
1, Nadir Dizge
1, Ahmet Karagündüz
1, Bülent
Keskinler1
1Gebze Yüksek Teknoloji Enstitüsü, Çevre Mühendisliği Bölümü
[email protected], Tel:0.262.605 3211, Fax:0.262.605 3205
Membran filtrasyon sistemleri birçok arıtım proseslerinde ihtiyaç duyulduğunda ek bir
ünite veya varolan bir sistemin yerine alternatif olarak yaygın bir şekilde kullanılmaktadır.
Membran sistemlerinin verimli bir şekilde kullanılmaları optimum çalışma koşullarının
sağlanması ile mümkün olmaktadır. Özellikle biyolojik arıtım proseslerinde membran
filtrasyonunun kullanımını kısıtlayan en önemli süreç membranların biyolojik materyaller
tarafından kirlenmesidir. Biyolojik materyaller, sadece bakteri hücreleri değil aynı
zamanda bakteri tarafından salgılanan metabolik ürünleri de içeren karmaşık bir yapıya
sahiptir. Membranların biyokirlenmesinin birçok faktöre bağlı olduğu bilinmektedir,
özellikle biyolojik parametreler olan çamurun flok boyutu, MLSS konsantrasyonu, çamur
hidrofobikliği ve yüzey yükü ile çözünmüş ve bağlı hücre dışı materyaller (SMP ve EPS)
kirlenme mekanizmasını etkileyen dinamik parametrelerdir. Bu çalışmada 10 günlük
çamur yaşına ayarlanmış kesikli modda çalıştırılan aktif çamur prosesinde (KAÆ) denge
durumuna ulaşıldığında membran tipine (selüloz asetat-SA ve selüloz nitrat-SN) ve
gözenek boyutuna (0.2 ve 0.45 µm) bağlı olarak membranların biyolojik kirlenmesinin
incelenmesi amaçlanmıştır.
Deneylerde laboratuar ölçekli 100 L hacme sahip KAÆ sisteminin aktif çamuru
kullanılmıştır. Filtrasyon deneylerinin yapıldığı andaki sistem parametreleri Tablo 1‟de
gösterilmiştir. Sistemin çamur yaşı 10 güne ayarlanmış ve 4 ay süre ile kesikli olarak
sentetik atıksu ile beslenmiştir. Membran deneyleri için 1 L hacminde, 35,24 cm2‟lik
membran alanına sahip klasik filtrasyon sistemi kullanılmıştır. Azot gazı ile çalışma
basıncı 1.2 bar‟a ayarlanmıştır. Membran biyokirlenmesi direnç modeli temel alınarak
incelenmiştir. Bu amaçla filtrasyon çalışmalarında kullanılan matematiksel ifadeler Şekil
1‟de verilmiştir. Deneysel olarak ilk önce membranların dirençlerinin (Rm) bulunması için
destile suyun filtrasyonu gerçekleştirilmiş, daha sonra aktif çamurun filtrasyonundan
toplam direnç (Rt), membran yüzeyinin fiziksel temizlenmesinden sonra destile suyun
filtrasyonundan gözenek direnci (Rp) ve hesap yoluyla da kek direnci (Rc) bulunmuştur.
Hesaplamalarda denge durumundaki akı değerlerinin ortalamaları kullanılmıştır. Membran
yüzeyindeki biyofilmde ve süzüntüde biyolojik analizler yapılmıştır. SMP ve EPS
içerikleri formaldehit ekstraksiyon yöntemi ile tespit edilmiştir [1], göreceli hidrofobisite
MATH (microbial adhesion to hydrocarbons) yöntemi ile [2], viskozite ise Brooksfield
cihazı ile ölçülmüştür. SMP ve EPS‟nin protein içeriği Bradford [3], karbonhidrat içeriği
Dubois [4] yöntemi ile analizlenmiştir.
Membran Teknolojileri ve Uygulamaları Sempozyumu 2 – 3 Kasım 2009
156
Tablo 1: KAÆ sistem parametreleri
Şekil 1: Direnç Modelinde Kullanılan Eşitlikler Klasik filtrasyon sisteminde denenen dört membrana ait akı-zaman akı zaman grafikleri
belirlenerek başlangıç ve denge akıları tespit edilmiştir. Dört membranın akı-zaman grafiği
de hemen hemen aynı çıkmış olmasına rağmen sadece SN02‟nin ilk akı değeri
diğerlerinden diğerlerine oranla çok yüksek çıkmıştır. SN02‟nin ilk akı değeri 853 L/m2sa
iken diğer membranların ilk akı değerleri 453, 459 ve 425 L/m2sa (sırasıyla SA02, SA045
ve SN045) olarak bulunmuştur. Denge akılarından hesaplanan direnç (Rt) değerleri de
birbirlerine çok yakın çıkmıştır. Bu aşamada membranların yüzeyindeki biyofilm analiz
Æamur yaşı (gün) 10
AKM (mg/l) 4679
Viskozite (cp) 4.8
Hidrofobisite (%) 39
SMPp (mg/l) -
SMPc (mg/l) 83,48
EPSp (mg/l) 5,94
EPSc (mg/l) 76,5
KOİsolüsyon
(mg/l)
317,6
AS
Tt
J
PR
Rt: Toplam filtrasyon direnci (m-1
)
∆PT: TMP, Basınç (Pa)
η: Süzüntünün viskozitesi (Pa.s)
JAS: Aktif çamurun denge durumundaki akı değeri (m3/m
2sn)
pcmt RRRR
Rm: Membran direnci (m-1
)
Rc: Kek tabakasının yarattığı direnç (m-1
)
Rp: Por tıkanmasının sebep olduğu direnç (m-1
)
w
T
mJ
PR
m
w
Tp R
J
PR
'
Jw: Destile suyun denge durumundaki akı değeri (m3/m
2sn)
J'w : Kek tabakasının musluk suyu ile yıkanmasından sonra destile
suyun filtrasyonundan elde edilen denge akısı.
pmtc RRRR
Membran Teknolojileri ve Uygulamaları Sempozyumu 2 – 3 Kasım 2009
157
için alınıp, fiziksel temizlemesi gerçekleştirildikten sonra destile su ile Rm+Rp deneyi
yapılmıştır. Tablo 2‟de hesaplanan direnç değerleri özetlenmiştir. Bütün membranların Rc
değerleri Rp değerlerinden daha yüksek çıkmıştır. Sadece SN045‟in Rp değeri diğer
membranlara kıyasla daha yüksek çıkmıştır. Klasik filtrasyon için Rc yüksek olması
beklenen bir sonuçtur. Fakat kirlenme deneylerini bu aşamada sadece akı-zaman grafiği ve
direnç değerleri ile açıklamak yeterli olmamaktır. Biyokirliliğe sebep olan SMP, EPS gibi
metabolik ürünlerin membran tipine bağlı olarak membran yüzeyinde tutunmaları veya
membrandan geçmeleri ile akı değişimi arasında bir korelasyon bulunması daha açıklayıcı
olacaktır. Bu amaçla süzüntüde ve biyofilmde analizler yapılmıştır. Süzüntülerin SMPc
değişimlerinin 0.45 µm gözenek boyutundaki membranlardaki süzüntülerinde SMPc
değerlerinin 0.2‟lik membranlardakinden daha yüksek olduğu görülmüştür. Membran tipi
açısından bakıldığında da SMPc içeriğinin selüloz asetat membranlardan geçtiği, selüloz
nitrat membranlarda ise tutunduğu gözlenmiştir. Bu noktada membran yüzeyindeki kek
tabakasında yapılan analizlerde de bunu doğrulayan sonuçlar çıkmıştır. Selüloz nitratların
kek tabakalarında SMPc ve EPSc miktarlarının selüloz asetat membranlara göre daha
yüksek olduğu bulunmuştur. SN02‟nin akı-zaman grafiğindeki azalmayı da bu tutulmaya
bağlı olarak açıklayabiliriz. Biyofilmde yapılan su içeriği analizinde de biyofilmdeki
karbonhidrat içeriği arttıkça su içeriğininde arttığı gözlenmiştir. SN02 membran
biyofilminin su içeriği en yüksek çıkmıştır.
Yapılan bu çalışmada membranların akı-zaman grafikleri ile süzüntü ve biyofilm analizleri
arasında bir ilişki kurulmaya çalışılmış ve sonuç olarak biyofilmde yüksek çıkan değerlerin
süzüntü de düşük çıktığı ve biyofilmdeki değerlerin yüksek çıktığı membranda da akı
azalmasının yüksek olduğu sonucuna varılmıştır.
Tablo 2: Membranların Direnç Değerleri
Kaynaklar 1. Li, T., Baic, R., Liua, J.,” Distribution and composition of extracellular polymeric substances in
membrane-aerated biofilm”, Journal of Biotechnology , 35 ,52–57, 2008.
2. Sanin, S., Sanin, D.F., Bryers, J.D., “Effect of starvation on the adhesive properties of xenobiotic
degrading bacteria”, Process Biochemistry, 38, 909-914, 2003.
3. Bradford, M.M., “A rapid and sensitive method for the quantification of microgram quantities of
protein utilizing the principle of protein-dye binding”. Analytical. Biochemistry. 72, 248–254, 1976.
4. Duboıs, M., Gılles, K.A., Hamılton, J.K., Rebers, P.A., Smıth, F., “Colorimetric Method for
Determination of Sugars and Related Substances”, Analytical Chemistry, 28-3, 1956.
Membran tipi Rt(x1013
)
Rm (x1010
)
(%)
Rp(x1010
)
(%)
Rc(x1013
)
(%)
SA 045 2,73 3,57
(0,13)
12,7
(0,46)
2,72
(99,41)
SA 022 3,18 5,88
(0,19)
7,09
(0,22)
3,17
(99,59)
SN 045 1,81 4,55
(0,25)
55,5
(3,06)
1,75
(96,69)
SN 022 2,95 5,00
(0,17)
6,07
(0,21)
2,93
(99,62)
Membran Teknolojileri ve Uygulamaları Sempozyumu 2 – 3 Kasım 2009
158
Membran Teknolojileri ve Uygulamaları Sempozyumu 2 – 3 Kasım 2009
159
Deniz Suyundan Kullanım Suyu Üretiminde Ters Ozmos
Yöntemi-Doğal Deniz Suyu Ortamında Ters Ozmos
Membranlarının Performans Karşılaştırması
E.Güler1, E.Yavuz
2, S.Solak
2, G.Sert
3, M.Arda
2, M.Yüksel
1, Ü.Yüksel
2, V.Gündoğdu
3,
N.Kabay*1
1Ege Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Kimya Mühendisliği Bölümü, 35100 Ġzmir
2Ege Üniversitesi, Fen Fakültesi, Kimya Bölümü, 35100 Ġzmir
3Ege Üniversitesi, Su Ürünleri Fakültesi, 35100 Ġzmir
E-mail: [email protected]
Günümüzde su kıtlığı, giderek dikkat çeken bir problem olmaktadır. Kurak ve yarı kurak
bölgelerde, deniz suyu veya atık sulardan içme ve kullanma suyu üretmek amaçlı yeni
yöntemler denenmeye başlanmıştır [1]. Değişik diğer birçok yöntem gibi, deniz suyundan
tatlı su üretimi de, enerji tüketen bir süreçtir. Dünya çapında büyük ölçekli çoğu
desalinasyon işletmesinde, fosil yakıtlar kullanılmaktadır. Öte yandan, küresel ısınma ve
artan yakıt fiyatları nedeniyle, çok aşamalı flaş distilasyon gibi ısıl süreçlere alternatif
olabilecek yeni desalinasyon teknikleri geliştirilmektedir [2]. Ters ozmos yöntemi, dünya
çapında en yaygın kullanılan, çevreye olumsuz etkisi nispeten daha az olan bir “yeşil
teknoloji” olarak, distilasyon yöntemlerine göre daha çok tercih edilmektedir. Ters ozmos
uygulamalarının yaygınlaşmasındaki en büyük etken, geçen on yıl içerisinde gerçekleşen
membran teknolojisindeki ilerlemeler sonucu meydana gelen maliyetteki düşüştür [3].
Klasik ters ozmos membranlarının suda iz düzeyde bulunan bazı elementleri giderememesi
sonucu, ürün suyun sulama amaçlı kullanılması durumunda bitkilerde olumsuz etkiler
görülmekte ve tarımsal ürün verimliliği düşmektedir. Bor, bu tür etkilere sebebiyet veren
bir elementtir ve narenciye türü hassas bitkilerin bor toleransı sadece 0.40-0.75 mg/L gibi
düşük bir değerdir. Sadece ters ozmos tekniğiyle klasik membranları kullanarak, Dünya
Sağlık Örgütü‟nün içme sularında izin verdiği maksimum bor değerine (0.5 mg B/L)
ulaşmak, zor olduğundan, ters ozmos teknolojisinin yaygınlaşması bazen kısıtlanmaktadır
[4].
Bu çalışmada, deniz suyu ters ozmos testleri, Urla-İzmir bölgesinde kurulmuş olan mini-
ölçek ters ozmos sistemiyle gerçekleştirilmiştir (Şekil 1). Bu sistemle, Dünya Sağlık
Örgütü‟nün kullanma sularında belirlediği standartlarda su üretimi gerçekleştirilebilmiştir.
En iyi koşullarda üretilen ürün suyun ortalama içerdiği TDS, 500 mg/L‟nin altındadır.
Sistemde birbirine paralel bağlı iki membran modülü bulunmakta ve her bir modülde tek
bir membran bulunmaktadır. Membran modülleri tek olarak işletilebilmektedir.
Modüllerde klasik ters ozmos membranı olarak belirtilen SW30-2540 membranı ile yüksek
giderim membranı olarak adlandırılan XUS SW30XHR-2540 membranı bulunmaktadır.
Gün içinde aynı koşullarda, bu membranların üretim performansları test edilmiş ve
birbirleri ile kıyaslama yapılmıştır. Membranlara beslenen deniz suyu, öncelikle ön arıtım
için kum filtre ve kartuş filtrelerden geçirilmiştir. Yüksek basınçlı ters ozmos
membranlarına filtre edilen besleme deniz suyu verilmiş; membrandan geçen su, ürün
(süzüntü) olarak alınmıştır. Membran tarafından alıkonulan tuzca zengin deniz suyu ise;
konsantre atığı şeklinde sistemden alınmıştır.
Membran Teknolojileri ve Uygulamaları Sempozyumu 2 – 3 Kasım 2009
160
Sabit 55 bar (798 psi) basınçta ve sabit besleme suyu sıcaklığında (25.5°C) herbir
membran için 1.5 saat süreyle ters ozmos testleri yapılmıştır. Her 15 dakikada bir ürün su,
konsantre ve besleme suyundan örnekler alınmış ve bu hatların akış hızları ölçülerek
süzüntü akısı hesaplanmıştır. Ayrıca; pH, iletkenlik (EC), TDS ve bulanıklık ölçümleri
yapılmış, laboratuara getirilen ürün su örneklerindeki bazı türlerin (B, Na+, K
+, Ca
2+, Mg
2+,
Cl-, HCO3
-, ve SO4
2-) derişimleri bulunmuş ve yüzde giderimleri hesaplanmıştır. İçme ve
kullanma suyu açısından üretilen suyun uygunluğu, kalite standartlarıyla (WHO, TSE 266
gibi) karşılaştırılarak kontrol edilmiştir (Æizelge 1). Laboratuvarda, bor derişimleri
spektrofotometrik olarak Azomethine-H metoduyla (maksimum: 415 nm) tayin edilmiştir.
Metal analizleri atomik soğurma spektroskopisi (AAS) ile gerçekleştirilmiştir.
Şekil 1. Urla ters ozmos sistemi akış şeması
Çizelge 1. Urla ters ozmos süzüntüsünün kalite standartlarına göre değerlendirilmesi
Parametre
WHO
İçme suyu
standardı
TSE 266
İçme suyu
standardı
Sulama suyu standardı
Besleme deniz suyu
Urla RO
süzüntüsü
(1)b
Urla RO
süzüntüsü
(2)c
TDS, mg/L 1000 1500 500–5000 39123.5 262.17 1070.50
EC, μS/cm 500–800 2500 0–2250 57500 524 2140
pH 6.5- 8.8 6.5- 9.2 6.5- 8.8 8.3 7.4 8.0
[Cl-] 250 600 0–400 68975.72 162.05 658.46
[Na+] 200 175 50–250 21480 52.10 250.80
[Mg2+] 30 50 30–50 2422 2.30 35.81
[Ca2+] 75 100–200 40–100 444.5 0.32 8.31
[K+] N.G.a 12 N.G. 620 3.81 15.02
[SO42-] 250 250 200–575 8608.55 0.00 55.23
[HCO3-] N.G. N.G. N.G. 172.68 12.95 16.86
[B] 0.5 N.G. N.G. 5.2 1.09 1.00
Bulanıklık (NTU)
<0.5 <1 N.G. 0.21 0.09 0.08
a : No Guideline (Standart verilmemiş),
b: XUS SW30XHR-2540 membranı ile üretilen ürün su
c: SW30-2540 membranı ile üretilen ürün su
Æizelge 1‟de görüldüğü gibi, yüksek giderim (XUS SW30XHR-2540) membranının tuz
giderim performansının, klasik SW30-2540 membranına göre daha yüksek olduğu tespit
edilmiştir. Yüksek giderim membranı için ortalama tuz giderimi %99.3 iken, klasik SW30-
Membran Teknolojileri ve Uygulamaları Sempozyumu 2 – 3 Kasım 2009
161
2540 membran için bu değer sadece %97.3‟tür. Ancak, bor giderim performansı ve
süzüntü bulanıklık değerleri açısından her iki membran türü için önemli bir fark
gözlenmemiştir. Her iki membran için bor giderimi (%79-81), diğer iyonik türlerin giderim
değerlerine göre düşüktür.
Üretilen süzüntü verileri içme ve kullanma su standartlarına göre değerlendirildiğinde,
yüksek giderim membranı (XUS SW30XHR-2540) ile üretilen suyun katyon ve anyon
derişim değerleri, bor derişimi hariç, hem içme hem de kullanma su standartlarına göre
uygunluk göstermiştir. Klasik membran (SW30-2540) ile üretilen suyun ise sadece sulama
suyu standartlarına uygun olduğu tespit edilmiştir. Yine de, her iki membran ile üretilen
sudaki bor derişimleri içme ve sulama suyu limit değerleri açısından risk teşkil etmektedir.
Bu nedenle, üretilen suda bulunan iz düzeylerdeki borun giderilmesine yönelik yeni
yöntemler denenmeli ve bu amaçla iyon değiştirme, hibrit prosesler gibi teknikler
kullanılmalıdır.
Teşekkür
Bu çalışma, Middle East Desalination Research Center (MEDRC) (Proje No: MEDRC-04-
AS-004) ve Ege Üniversitesi Bilimsel Araştırma Projeleri (BAP) Komisyonu (Proje No:
EÜ-2007-MÜH-015, EÜ-2008-MÜH-029, 2009-FEN-042) tarafından desteklenmiştir.
Urla‟da yürüttüğümüz deneysel çalışmalarda destek sağlayan Ege Üniversitesi Su Ürünleri
Fakültesi Dekanlığı‟na çok teşekkür ederiz. AAS analizlerinde yardımcı olan M. Akçay‟a
ayrıca teşekkür ederiz.
Referanslar 1. M.Busch, W.E.Mickols, Reducing energy consumption in seawater desalination. Desalination 165 (2004)
299-312.
2. A.M.Gilau, M.J.Small, Designing cost-effective seawater reverse osmosis system under optimal energy
options. Renewable Energy 33 (2008) 617-630.
3. R.Singh, Hybrid membrane systems for water purification: Technology, Systems Design and Operations.
Elsevier Science & Technology Books (2006).
4. H.Koseoglu, N.Kabay, M.Yuksel, S.Sarp, O.Arar, M.Kitis, Boron removal from seawater using high
rejection SWRO membranes-The impacts of pH, feed concentration, pressure, and cross-flow velocity.
Desalination 227 (2008) 253-263.
Membran Teknolojileri ve Uygulamaları Sempozyumu 2 – 3 Kasım 2009
162
Membran Teknolojileri ve Uygulamaları Sempozyumu 2 – 3 Kasım 2009
163
Döner Vakumlu Membran Tesisi Ve Uv Dezenfeksiyonu
Ünitelerinde Faj Uzaklaştırma Verimliliklerinin Belirlenmesi
Ceren Bayören, Okan T. Komesli, Celal F. Gökçay
Ortadoğu Teknik Üniversitesi Çevre Mühendisliği Bölümü,Ankara
Viral patojenlerin hastalık yapıcı özellikleri dolayısıyla, atıksulardan virüslerin
uzaklaştırılması günümüzde önemli bir çalışma konusu olarak ön plana çıkmaktadır. Bu
sebeple ODTÜ bünyesinde UV dezenfeksiyon ünitesi de bulunduran bir döner vakumlu
membran tesisindeki virus uzaklaştırma verimliliğini inceleme gereği duyulmuş ve
verimliliğin belirlenmesinde bakteriyofajlar olarak bilinen indikatör organizmalar
gözlemlenmiştir. Æalışmalar sırasında analiz kolaylıkları ve tehlikesiz oluşları sebebiyle,
Escherichia Coli (E.Coli) bakterilerini enfekte eden kolifajlar indikatör olarak seçilmiştir.
Bu bildiride, vakumlu döner membranın ve UV radyasyonunun virüs arıtım verimlilikleri
“Tek Agar Tabakalı Kolifaj Deneyi” metodu kullanılarak belirlenmeye çalışılmıştır.
Bilindiği üzere vakumlu döner membran, sulu çözeltilerdeki bir çok mikroorganizmayı
membranın iki tarafındaki basınç farkı sayesinde uzaklaştıran bir filtrasyon prosesidir.
Æalışmada kullanılan 10 m3/saat debi ile işletilen membran tesisindeki rutin operasyon
sırasında, su 4 dakikalığına membrana doğru emilir ve emme 1 dakikalığına membran
porlarının temizlenebilmesi için otomatik olarak durdurulur. Emme süresince, membranın
yaklaşık 38 nm olan küçük porları reaktördeki biyokütlenin büyük bölümünün tutulmasını
sağlar. Buna ek olarak su membrandan geçtikçe, emme süresince membran üzerinde çamur
ince bir kek tabakası oluşturarak por büyüklüğünden daha küçük mikroorganizmaların
tutulmasına katkıda bulunur. Fakat 20 ile 200 nm arasında değişen küçük boyutları
sebebiyle virüslerin bir kısmı herhangi bir engel ile karşılaşmaksızın membrandan
geçebilmektedir. Membrandaki virüs tutulma verimliliği bir çok farklı etken ile değişiklik
gösterebilmektedir.
Bunlara ek olarak, UV radyasyonu kullanışlı bir bakteri ve virus öldürücü olarak
bilinmektedir, bu yüzden mevcut membran tesisinde ileri düzeyde arıtım elde edebilmek
için tercih edilmiştir. UV dezenfeksiyon cihazı 250 nm dalga boyunda çalışan quartz‟dan
mamul 30 mWatt/cm2 enerji üreten bir ampul ve onu çevreleyen paslanmaz çelik borudan
ibarettir. Lambanın faydalı ömrü 9000 saat olarak bildirilmiştir. Deneysel çalışmalar
sırasında UV cihazının virüs uzaklaştırma verimliliği de saptanmaya çalışılmıştır.
Ön çalışmalar olarak adlandırılan süreçte, öncelikle atıksudan Endo Agar besi ortamı
kullanılarak 350C‟da tek koloni düşürmek suretiyle E.Coli izole edilmiş ve Nutrient
Agar‟dan geçirilerek saflaştırılmıştır. Ardından, yüksek sıcaklık ve basınç altındaki 20
dakika otoklav edilen Tryptic Soy Broth (TSB) çözeltisinin oda sıcaklığına kadar soğuması
beklenip, üretilen tek koloni halindeki E.Coli, sıvı besi yerinde steril bir şekilde
bırakılır.Üreme gözlemlenebilmesi için besi yeri 350C‟de 24 saat boyunca inkübatörde
tutulur. Daha sonra 3 g Bacto-Agar ve 6 g TSB 200 ml saf suda karıştırılarak 20 dakika
otoklav edilir.Steril olan agarlar her tüpte yaklaşık 10 ml olacak şekilde alındıktan sonra
oda sıcaklığında ve eğimli bir düzlemde donmaya bırakılır.Soğuyan agarların yatık yüzüne
içinde E.Coli üremesi gözlenmiş TSB‟den ekim yapılarak 350C‟de 24 saat boyunca
inkübatörde tutulur.Yatık agarlar daha sonraki deneylere stok olarak kullanılmak üzere
buzdolabında bekletilmiştir.
Membran Teknolojileri ve Uygulamaları Sempozyumu 2 – 3 Kasım 2009
164
Rutin deneyler aşamasında, yüksek sıcaklık ve basınç altındaki 20 dakikalık otoklavın
ardından elde edilen yeni TSB çözeltisinin oda sıcaklığına kadar soğuması beklenip, yatık
agarda stok olarak bulunan E.Coli, broth içerisine steril bir şekilde bırakılır.Üreme
gözlemlenebilmesi için broth 350C‟de 24 saat boyunca inkübatörde tutulur. Tek agar
tabakası deneyi ile kolifaj tespiti yapabilmek için tesis giriş suyu, membran havuzu, UV
dezenfeksiyon ünitesi girişi, UV dezenfeksiyon ünitesi çıkışlarından taze atıksu örnekleri
alınır. Herbir numune için 2 petrilik agar hazırlamak üzere, 40 ml saf suya karıştırılan 0.08
g Agar-agar ve 1.8 g M-17 Agar karışımları yüksek sıcaklık ve basınç altında en az 30
dakika otoklav edilir ve otoklavdan çıktıklarında agarların hemen donmasını engellemek
üzere 500C‟lik su banyosuna alınır.1 gün önceden hazırlanan TSB‟deki E.Coli kültürü
inkübatörden alınarak her agar çözeltisine 2 ml enjekte edilir. 10 ml halindeki süzülmüş
atıksu numuneleri de agar karışımlarına eklenir. Ancak, membran havuzundan alınan örnek
10-4
, UV cihazı girişinden alınan örnek 10-1
olacak şekilde seyreltilmiştir. Ayrıca
deneylerde kontrol agarı olarak gözlemleyebilmek için içerisine yalnızca E.Coli broth ve
saf su karıştırılmış agarlar da kullanılmıştır. Her bir E.Coli-agar-atıksu numunesi (kontrol
agarları için atıksu yerine 10 ml saf su) karışımı homojen bir şekle gelebilmesi için
karışıtırılarak eşit biçimde petri kaplarına dökülüp donmaya bırakılır.Katılaştıktan sonra
her bir petri kabı 44.50C‟de 24 saat bekletilir. Ertesi gün, agarlar üzerinde kolifaj varlığını
gösterdiği düşünülen pirinç patlağı görünümündeki plaklar sayılarak membran sisteminin
ve UV dezenfeksiyonunun virüs uzaklaştırma verimlilikleri belirlenir.
Yukarıda açıklanan ön çalışmalar, tek M-17 agar tabakası ile bakteriyofaj tespiti
deneyindeki plakların oluşumu ve gözlemlenebilirliği ile membran havuzu ve UV
dezenfeksiyonu giriş suyu örneklerinin gözlemi için gerekli seyreltme faktörlerinin
belirlenebilmesi için yapılmıştır. Rutin deneylere geçildiğinde de, beklendiği gibi M-17
Agar üzerinde faj ve E.Coli etkileşimi sebebiyle pirinç şekilli patlamalar oluşmuştur ve
plakların sayımı sonucunda ön çalışmalar ve rutin deneylerden aşağıdaki değerler elde
edilmiştir.
Tablo1: Tek Agar Tabakası Deneyi ile Kolifaj Tespiti için Yapılan Ön Æalışmalar 50 ml M-17 Agar + 5 ml Bakteriyofaj İçeren Numune (veya kontrol petrileri için 5 ml saf su) + 1 ml E.Coli
Üretilmiş TSB
15
.04.2
00
9
Tesis giriş suyu-1 Bakılmadı Tesis giriş suyu-2 Bakılmadı
Havalandırma havuzu-1 10*104
Havalandırma havuzu-2 9*104
Membran havuzu-1 18*104 Membran havuzu-2 10*10
4
UV Dezenfeksiyonu girişi-1 22*101
UV Dezenfeksiyonu girişi-2 20*101
UV Dezenfeksiyonu çıkışı-1 42 UV Dezenfeksiyonu çıkışı-2 40
Kontrol-1 Bakılmadı Kontrol-2 Bakılmadı
50 ml M-17 Agar + 5 ml Bakteriyofaj İçeren Numune (veya kontrol petrileri için 5 ml saf su) + 1 ml E.Coli
Üretilmiş TSB
16
.04.2
00
9
Tesis giriş suyu-1 19 Tesis giriş suyu-2 14
Havalandırma havuzu-1 Bakılmadı
Havalandırma havuzu-2 Bakılmadı
Membran havuzu-1 19*104 Membran havuzu-2 17*10
4
UV Dezenfeksiyonu girişi-1 15*101
UV Dezenfeksiyonu girişi-2 13*101
UV Dezenfeksiyonu çıkışı-1 39 UV Dezenfeksiyonu çıkışı-2 48
Kontrol-1 Bakılmadı Kontrol-2 Bakılmadı
Membran Teknolojileri ve Uygulamaları Sempozyumu 2 – 3 Kasım 2009
165
Tablo 2: Tek Agar Tabakası Deneyi ile Kolifaj Tespiti 40 ml M-17 Agar + 10 ml Bakteriyofaj İçeren Numune (veya kontrol petrileri için 10 ml saf su) + 2 ml
E.Coli Üretilmiş TSB 2
9.0
4.2
00
9
*
Tesis giriş suyu-1 42 Tesis giriş suyu-2 36
Membran havuzu-1 44*104 Membran havuzu-2 33*10
4
UV Dezenfeksiyonu girişi-1 48*101
UV Dezenfeksiyonu girişi-2 30*101
UV Dezenfeksiyonu çıkışı-1 45 UV Dezenfeksiyonu çıkışı-2 44
Kontrol-1 Temiz Kontrol-2 Temiz
40 ml M-17 Agar + 10 ml Bakteriyofaj İçeren Numune (veya kontrol petrileri için 10 ml saf su) + 2 ml
E.Coli Üretilmiş TSB
01
.05.2
00
9 Tesis giriş suyu-1 64 Tesis giriş suyu-2 42
Membran havuzu-1 54*104 Membran havuzu-2 29*10
4
UV Dezenfeksiyonu girişi-1 43*101
UV Dezenfeksiyonu girişi-2 35*101
UV Dezenfeksiyonu çıkışı-1 59 UV Dezenfeksiyonu çıkışı-2 47
Kontrol-1 Temiz Kontrol-2 Temiz
40 ml M-17 Agar + 10 ml Bakteriyofaj İçeren Numune (veya kontrol petrileri için 10 ml saf su) + 2 ml
E.Coli Üretilmiş TSB
21
.05.2
00
9 Tesis giriş suyu-1 46 Tesis giriş suyu-2 37
Membran havuzu-1 48*104 Membran havuzu -2 43*10
4
UV Dezenfeksiyonu girişi-1 45*101
UV Dezenfeksiyonu girişi-2 40*101
UV Dezenfeksiyonu çıkışı-1 49 UV Dezenfeksiyonu çıkışı-2 42
Kontrol-1 Temiz Kontrol-2 Temiz
*8500 saatteki UV lambası yenisi ile değiĢtirildikten sonra elde edilen deney sonuçları.
Tablo 2‟den görüldüğü üzere tüm kontrol petrileri temiz olarak gözlemlenmiştir. Bu
yüzden, pirinç şeklindeki plakların kolifajlara ait oldukları düşünülmektedir. Resim 1‟de
M-17 Agarları içinde oluşan pirinç şekilli plaklar ve kontrol petirleri görülmektedir.
Resim1.a)Kontrol b)Test
Tablo-3‟de Membranda faj uzaklaştırma verimliği yüzde şeklinde membran havuzu ve
UV girişi (aynı zamanda membran çıkışı) arasındaki faj sayımlarından, UV
dezenfeksiyonunun yüzde verimliliği ise UV girişi ve çıkışındaki faj sayımlarından elde
edilmiştir. Buna ek olarak sözü geçen ünitelerin virüs uzaklaştırma değerleri, logaritmik
azalma değeri (LAD) olarak ifade edilmiştir ve aşağıdaki gibi hesaplanmıştır:
Log Azalma Değeri = Log Uzaklaştırma = log ( Girişteki Sayım / İşlemden Sonraki Sayım )
a b
Membran Teknolojileri ve Uygulamaları Sempozyumu 2 – 3 Kasım 2009
166
Tablo 3: Membran ve UV Dezenfeksiyon Ünitelerindeki Kolifaj Uzaklaştırma Verimliliği
ve Log Azalma Değerleri
Membran
Havuzu
Örnekleri
Ortalama
Sayılan Faj
Miktarı
Membran
Çıkışı
Örnekleri
Ortalama
Sayılan Faj
Miktarı
Membran
Uzaklaştırma
Verimi (%)
Membranda
Log Azalma
UV Girişinden
Alınan
Örneklerde
Ortalama
Sayılan Faj
Miktarı
UV
Çıkışından
Alınan
Örneklerde
Ortalama
Sayılan Faj
Miktarı
UV Ünitesinde
Uzaklaştırma
Verimi
(%)
UV Ünitesinde
Log Azalma
15.04.09 12*104
21*101
99.825 2.757 21*101 41 80.476 0.709
16.04.09 18*104 14*10
1 99.92 3.109 14*10
1 44 68.571 0.503
29.04.09 39*104 39*10
1 99.90 3 39*10
1 45 88.46 0.938
01.05.09 42*104 39*10
1 99.907 3.032 39*10
1 53 86.410 0.867
21.05.09 45*104 43*10
1 99.904 3.020 43*10
1 45 89.535 0.980
Beklendiği gibi, membran tesisi yaklaşık 99% gibi çok yüksek bir faj uzaklaştırma verimi
ile çalışmaktadır. Ayrıca UV dezenfeksiyon ünitesi de ilave faj uzaklaştırılması
sağlamıştır. Faydalı ömrüne yaklaşmış lamba ile yaklaşık 75% olan faj arıtımı yeni lamba
ile 87% olmuştur. İkisinin birlikte toplam log uzaklaştırma değeri ise 4‟e kadar
çıkmaktadır.
Yapılan tüm çalışmalar sonucunda vakumlu döner membran tesisinin (VRM) atıksulardan
virüs uzaklaştırılmasında yüksek performans gösterdiği gözlenmiştir.Tek tabaka agar
metodu bu olguyu gözlemlemek için kullanılmıştır. Vakumlu döner membran UV
dezenfenfeksiyonu ile birlikte kullanıldığında pilot tesiste yaklaşık fajsız düzeyde arıtılmış
su elde edilmiştir. Log uzaklaştırma değerinin 4‟e kadar çıkması bu birleşik yöntemin
başarısını gözler önüne sermiştir.
Kaynaklar
Arkhangelsky E.,Gitis V.,(2008), Effect of transmembrane pressure on rejection of viruses by
ultrafiltration membranes, Seperation and Purification Technology, Vol.62, sf.619-628
Jacangelo J.G., Loughran P., Petrik B., Simpson D. and Mcllroy C.(2003), Removal of enteric viruses and
selected microbial indicators by UV irradiation of secondary effluent, Water Science and Technology,
Vol.47 No:9, sf.193-198
Shang C., Wong H. M., and Chen G.(2005),Bacteriophage MS-2 removal by submerged membrane
bioreactor,Water Research,Vol.39, sf 5153-5161
Stephenson, T., Brindle K., Judd S., Jefferson B., Membrane bioreactors for wastewater treatment, IWA
Publishing,2000
U.S. Environmental Protection Agency, Coliphage Detection by USEPA Method 1602: Single Agar
Layer (SAL) Procedure, http://www.epa.gov/microbes/ , 2001 (son erişim 10.06.09)
Zheng X., Lü W., Yang M. and Liu J.,(2005), Evaluation of virus removal in MBR using coliphages T4,
Chinese Science Bulletin, Vol.50 No:9, sf.862-867
Membran Teknolojileri ve Uygulamaları Sempozyumu 2 – 3 Kasım 2009
167
Türkiye’deki Membran Biyoreaktör (Mbr) Uygulamalarının
İncelenmesi
M. Taner Şahin, İlda Vergili, Yasemin Kaya, Z. Beril Gönder, Hulusi Barlas
Ġstanbul Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Çevre Mühendisliği Bölümü
Avcılar Ġstanbul 34320 Türkiye
Günümüzde daha az yer kaplayan, daha iyi çıkış suyu kalitesi sağlayan ve ekonomik
açıdan da daha avantajlı olabilecek arıtma prosesleri üzerinde araştırmalar yoğunlaşmış
bulunmaktadır.
Nüfus artışının yanı sıra, sanayileşme, artan kuraklık ve aşırı tüketime paralel olarak tatlı
su kaynakları global ölçekte hızla tükenmektedir. Bu problem özellikle ülkemizin de
coğrafyasında bulunduğu Balkanlar ve Orta Doğu‟da son yıllarda daha da önemli hale
gelmekte ve artık sahip olunan su kaynakları ülkeler arasındaki stratejik ilişkiler ve
pazarlıkların ana unsurlarından biri olmaktadır. Artan talebe karşılık tatlı su kaynaklarını
yenileyip artırmak teknik ve ekonomik açıdan sınırlayıcı olduğu için sürdürülebilir
kalkınmayı sağlayabilecek değişik pratik çözümlere ihtiyaç vardır. Bu bağlamda “temiz su
kaynaklarını korumanın ilk yolu atıksuları geri kazanma ile başlar” düşüncesi ile arıtılmış
atıksuların geri kazanımı ve birçok değişik amaçlı geri kullanımı için son yıllarda
çalışmalar ve uygulamalar artırılmıştır. Atıksuların geri kazanımı ile hem tatlı su
kaynaklarının tüketimi azaltılmakta hem de deşarj edilen arıtılmış atıksuların çevresel
etkileri en aza indirilmektedir.
Biyolojik arıtma, endüstriyel ve evsel atıksu arıtımı proseslerinde önemli bir yere sahiptir.
Biyolojik proseslerin verimliliği iki ana faktöre bağlıdır. Bunlar, reaktördeki biyokütle
konsantrasyonu ve mikroorganizmaların özgül dönüşüm hızıdır. Son yüzyılda, biyolojik
prosesleri geliştirmek için yapılan araştırmalar, katı ve sıvıları ayırdıktan sonra biyokütleyi
geri devrettirerek veya mikroorganizmaların bir destek üzerinde büyüdüğü sabit kültür
reaktörlerini geliştirerek, biyoreaktördeki mikroorganizma konsantrasyonunu arttırma
yönünde olmuştur (Lazarova ve Manem, 1994). Son zamanlarda ise, dikkatler biyolojik
arıtımda, ultrafiltrasyon (UF- gözenek çapı 0,002 -0,1 μm) ve mikrofiltrasyon (MF-
gözenek çapı 0,03-1 μm) membran modüllerinin aktif çamur sistemi ile birlikte
kullanılması üzerine yoğunlaşmaktadır. Her iki membran tekniği de, membran
biyoreaktörler (MBR) olarak adlandırılmıştır (Cheyran ve Mehala, 1986).
Konvansiyonel arıtma sistemlerinde olduğu gibi MBR teknolojisinde de atıksuyun arıtımı
biyolojik esaslara dayanmakta, konvansiyonel sistemlerden farklı olarak ise temiz suyun,
bakteri, biyokütle ve diğer tüm katı maddelerden ayrılması için fiziksel bir bariyer
kullanılmaktadır. Membran ünitesinde askıda katı maddelerin ve biyolojik parçalanmayı
gerçekleştiren mikroorganizmaların arıtılan sudan ayrılması tek proses halinde olarak ifade
edilebilir. Bu şekilde daha iyi çıkış suyu kalitesi ve aynı tesiste daha yüksek kapasite ya da
daha küçük bir tesisle istenen kapasite elde edilebilmektedir.
Atıksuların membran teknolojisiyle arıtılmasında, öncelikle atıksuyun kalitesi ve miktarı,
membran modül tipi, membran malzemesi, membran temizleme yöntemi, işletme
parametreleri ve oluşan konsantre akımının uzaklaştırılma yöntemi gibi bilgilere
gereksinim vardır. Membran proseslerinin avantajları, sürekli işletme halinde olabilmesi,
yer ihtiyacının çok az olması, modüler olarak kullanılabilmesi, çok yüksek
konsantrasyonlu atıksu arıtımında uygulanabilmesi, taşınabilir olması, herhangi bir inşaat
Membran Teknolojileri ve Uygulamaları Sempozyumu 2 – 3 Kasım 2009
168
gerektirmemesi ve maliyetinin gün geçtikçe daha da aşağılara çekilmesidir (Koyuncu ve
Topacık, 1999).
Son yıllarda polimer ve dolayısıyla membran teknolojisindeki çok hızlı gelişmeler ve
üretim maliyetinin azaltılması sebebiyle gerek içme suyu gerekse de atıksu arıtma
alanlarında membran prosesleri (özellikle mikrofiltrasyon ve ultrafiltrasyon)
konvansiyonel sistemlerle maliyet açısından rekabet edebilir hale gelmiş ve geniş çapta
uygulanmaya başlanmıştır. Böylece atıksu arıtmada uygulanan MBR‟lar da gelişmiş ve
gelişmekte olan ülkelerde (örneğin ABD, Fransa, Singapur, Almanya, Æin, Brezilya, vs)
son on yılda artan bir hızla arıtma tesislerinde devreye alınmıştır. Önümüzdeki yıllarda
birçok konvansiyonel atıksu arıtma tesislerinin teknolojilerini MBR‟lara dönüştüreceği ve
özellikle de son çökeltim havuzlarının ortadan kalkacağı tahmin edilmektedir.
Bugüne kadar Avrupa‟da, MBR teknolojisi ile çok sayıda uygulamanın hayata geçmiş
olmasına rağmen Türkiye‟de kurulu MBR tesis sayısı oldukça azdır. Bu çalışmada,
Türkiye‟de bugüne kadar yapılmış önemli MBR uygulama örnekleri incelenmiştir.
İlk pilot çalışmaların 2005 yılından itibaren üniversitelerde uygulanmaya başlandığı
görülmektedir. Bu projeler kapsamında, üniversitelerdeki evsel atıksuların MBR ile
arıtılması ve bahçe sulama suyu olarak kullanılması planlanmıştır. 100-200 m3‟lük
nispeten küçük kapasiteli sistemler sonrası, 2008 yılından itibaren evsel ve endüstriyel
atıksuların birlikte arıtıldığı büyük kapasiteli sistemlerin kurulduğu görülmektedir. Tablo
1‟ de Türkiye‟de mevcut MBR uygulamalarının bazıları yer almaktadır. Bu çalışmanın
yapıldığı dönemde yaşanan ekonomik kriz, ve buna bağlı olarak üretimlerin azalması
sebebiyle, bu tesislerin çoğunda dizayn debilerinden daha düşük değerler ile çalışıldığı
belirlenmiştir.
İşletme maliyetleri açısından tam bir kıyaslama yapılamasa da, debi arttıkça, birim
maliyetlerin azaldığı görülmüştür. Büyük kapasiteli tesisler henüz kısa zaman öncesinde
işletmeye alındığı için, bu tesisler ile ilgili daha doğru değerlerin, ancak önümüzdeki
aylarda elde edileceği düşünülmektedir. Teknolojik ilerleme ve uygulama sayısının artması
ile MBR modül fiyatları düşmekte, ilk yatırım maliyetleri daha uygun mertebelere
gelmektedir.
Seçilen teknolojiye bağlı olarak, sistemlerde farklı işletme koşulları (membranı
dinlendirme, geri yıkama, difüzör yıkaması) uygulanmaktadır. Bu işletme koşulları
işletme maliyetlerini direkt olarak etkilemektedir. Başka bir deyişle; akı, tıkanma süresi,
geri yıkama periyodları, geri yıkamada kullanılan kimyasal tipi ve miktarı, enerji ihtiyacı
(havalandırma ve pompa için) nedeniyle gerek yatırım gerekse işletme maliyetleri farklılık
göstermektedir.
Tablo 1: Türkiye‟de MBR uygulamalarına örnekler Tesis Yer İşletmeye
alma tarihi
Debi
m3/gün
Membran
Prosesi
Membran
Alanı
m2
Membran
Yerleşimi
Æöp Sızıntı Suyu Arıtma - Belediye İstanbul 2008 2000 UF 1134 Harici
Evsel Atıksu İleri Biyolojik Arıtma
- Belediye
İstanbul Ekim 2007 100 MF 240 Dahili
Evsel Atıksu Arıtma - Belediye Muğla Şubat 2009 1500 UF 2560 Dahili
Evsel + Endüstriyel Atıksu Arıtma -
Organize Sanayi Bölgesi
İzmir Eylül 2008 2000 UF 3175 Dahili
Evsel Atıksu Arıtma -
Üniversite/Pilot Tesis
Ankara 2005 150 UF 540 Dahili
Evsel Atıksu Arıtma - Organize
Sanayi Bölgesi /Pilot Tesis
Gebze Ekim 2008 - UF 10 Dahili
Membran Teknolojileri ve Uygulamaları Sempozyumu 2 – 3 Kasım 2009
169
MBR pilot çalışmaları, genellikle tesis kapasite arttırımı ile ilgili bir ön hazırlık olarak
uygulanmakta, ancak olumlu sonuçlar elde edilse bile, günümüzde yaşanan kötü ekonomik
koşullar sebebiye ileri arıtım tesis yatırımları ertelenmektedir. Buna rağmen gelecekte
temiz su kaynaklarının tükenmesi ve atık sulardan yüksek kalitede su eldesinin gerekli
olması, ileri arıtım teknolojilerini gerçekçi bir şekilde gündeme getirecektir.
MBR atıksu arıtma tesislerinde elde edilen tecrübeler, işletme problemlerinin aşılması için
modül yapısında iyileştirmeler yapılması gerekliliğini de ortaya koymuştur. Yeni
geliştirilen modüllerde esnek yapıda membran paketleri kullanılarak mevcut kapiler ve
plaka sistemlerinin dezavantajları olmaksızın sadece avantajları birleştirilmiştir. Bu
modüllerde çökelme ve kenarlarda birikme problemleri de yaşanmamaktadır. Sıkıştırma
yoğunluklarının yüksek olması ve membranların daha iyi hidrolik koşullarda geri
yıkanabilmesi diğer avantajlarıdır.
Bu teknolojik gelişmeler önümüzdeki yıllarda MBR uygulamalarının yönünü önemli
ölçüde belirleyecektir. Ülkemizde MBR uygulamalarının, yukarıda söz edilen teknolojik
ayrıntılardan önemli ölçüde etkileneceği düşünülmektedir.
Kaynaklar Chae, S.R. ve Shin, H.S., 2007. Effect of condensate of food waste (CFW) on nutrient removal and
behaviours of intercellular materials in a vertical submerged membrane bioreactor (VSMBR). Bioresource
Technology, 98, 373–379.
Cheryan, M. ve Mehala, M.A. 1986, Membrane Bioreactors, Chem. Tech. 676.
Crawford, G., Thompson, D., Lozier, J., Daigger, G., Fleischer, E., 2000. Membrane Bioreactors – A
Designer‟s Perspective. Proceedings of the Water Environment Federation Technical Symposia, Anaheim,
California, USA.
Judd S.J., 2006. The MBR Book: Principles and Applications of Membrane Bioreactors in Water and
Wastewater Treatment. Elsevier, Oxford, UK.
Gutknecht, R., Weidelener, A., Baur, S., Krause, S.: 2 ´ Jahre Betrieb der großtechnischen
Membranfiltrationsanlage (Hohlfasermodule) in Rothaus: Betriebsergebnisse / Praxisbewertung und
Vergleich mit einer Pilotanlage aus Flachmembranmodulen, KA Korrespondenz Abwasser, (55) Nr.11,
November 2008, ISSN 1866-0029
Hasar, H., 2001, Batık Membran – Aktif Æamur Sistemlerinin Arıtma Kapasitesinin Geliştirilmesi ve
Modellenmesi, Fırat Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Doktora Tezi, Elazığ
Kaleli, B., Şahin, T., 2009, Atıksu Arıtma Tesisinizde Ek Kapasite ve Geri Kazanım Sorununun Æözümü:
Membran Biyoreaktör (MBR), Tesisat Dergisi, Nisan, 2009, 132-134
Koyuncu, İ. ve Topacık D., 1999, Sızıntı Sularının Membran Teknolojisi ile Arıtımı, Kent Yönetimi İnsan ve
Æevre Sorunları Semp‟99, Æevre Yönetimi ve Kontrolü, 414-423.
Krause, S., Gutknecht, R.: Vergleich von getauchten Hohlfaser- und Flachmembranmodulen am Beispiel von
Brauereiabwasser, F&S Filtrieren und Separieren, Jahrgang 22, Nr. 4 (2008)
Lazarova,V. ve Manem, J., 1994, Advance in Biofilm Aerobic Reactors Ensuring Effective Biofilm Activity
Control, Wat. Sci. Tech., 29 (10-11), 319-327.
Yigit, N., 2007, Membran Biyoreaktörü İle (MBR) Evsel Atıksu Arıtımı, Süleyman Demirel Üniversitesi,
Fen Bilimleri Enstitüsü, Doktora Tezi, Isparta
Membran Teknolojileri ve Uygulamaları Sempozyumu 2 – 3 Kasım 2009
170
Membran Teknolojileri ve Uygulamaları Sempozyumu 2 – 3 Kasım 2009
171
Çapraz Akışlı-Düz Tabakalı Ters Ozmos Membran Sisteminde
FilmTecTM
BW30 Membranı ile Jeotermal Sudan Bor
Giderilmesi-Basınç Etkisi
Ş.G. Öner1, E.Güler
1, H.Köseoğlu
2, M.Kitiş
2, M.Yüksel
1, N.Kabay
*1
1Ege Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Kimya Mühendisliği Bölümü, 35100 Ġzmir
2Süleyman Demirel Üniversitesi, Çevre Mühendisliği Bölümü,
Mühendislik Mimarlık Fakültesi, Isparta
(*E-mail: [email protected])
Bor madenlerinden, çeşitli endüstri kuruluşlarının atık sularından ve sulama sularından
yüksek derişimde bor, toprağa ve yeraltı sularına karışmaktadır. Deniz suyu (4-6 mg/L),
kentsel atık sular (0.5-2 mg/L) ve yeraltı suları (Kıbrıs, İtalya ve Yunanistan‟da 8 mg/L‟ye
kadar) yüksek derişimlerde bor içermektedir. Dünya Sağlık Örgütü, içme sularındaki bor
derişimi için sınır değeri 0.3 mg B/L olarak belirlemiştir [1, 2].
Literatürde, içme suyu ve sulama suyu içindeki yüksek bor derişiminin, insanlar ve bitkiler
üzerinde bazı zararlı etkileri olduğundan söz edilmektedir. İçme sularındaki bor
derişiminin yüksek olmasının, insanlarda mide ve bağırsak rahatsızlıklarına neden olduğu;
sulama sularında bulunan yüksek derişimdeki borun ise bitkinin yapraklarında sarı
lekelerin oluşmasına sebep olup, bitkinin çürümesini hızlandırdığı belirtilmektedir [3].
Bor, suyun pH değerine göre farklı formlarda yer alır; pH değerinin 9.2‟den büyük olduğu
durumlarda borat, daha düşük pH değerlerinde ise borik asit formunda bulunmaktadır. Sulu
çözeltilerden borik asit ve boratları gidermenin kolay bir yöntemi yoktur. Pıhtılaştırma-
çökeltme yöntemleri etkili ve uygulanabilir değildir. Boru sudan ve atık sudan
uzaklaştırmanın bir başka yöntemi de, adsorpsiyondur. Uçucu küllerin, bazı doğal
sorbentlerin ve bazı inorganik sorbentlerin borun uzaklaştırılmasında etkili olduğu
belirtilmektedir. Borun uzaklaştırılmasında ters ozmos, elektrodiyaliz gibi membran
süreçlerin etkili yöntemler olduğundan bahsedilmektedir [4].
Ters ozmos yöntemi, en karmaşık membran teknolojisi olmakla birlikte; su arıtımındaki
yüksek verimliliği sayesinde günden güne uygulamaları artmaktadır. En çok deniz
suyundan ve acı sulardan içme ve sulama suyu üretmek için kullanılan verimli ve güvenilir
bir membran ayırma yöntemidir.
Jeotermal sular, yüksek derişimde bor içermeleri nedeniyle, bazı çevresel sorunlara yol
açabilen doğal kaynaklar arasındadır. Bu çalışmada, jeotermal sulardan çapraz akışlı düz
tabakalı ters ozmos membran test sistemi ile FilmTecTM
BW30 membranı kullanılarak bor
giderimi incelenmiştir.
Deneysel çalışmalarda laboratuar ölçekli çapraz akışlı, düz tabakalı test ünitesi (SEPA CF
II, Osmonics) kullanılmıştır (Şekil 1). Hücrenin maksimum işletme basıncı 69 bar olup,
membran test ünitesi 19 cm x 14 cm‟lik (7.5”x 5.5”) aktif yüzey alanı 140 cm2
olan her tür
düz tabakalı membran ile uyum sağlamaktadır.
Membran Teknolojileri ve Uygulamaları Sempozyumu 2 – 3 Kasım 2009
172
Şekil 1: Membran test sisteminin şematik gösterimi
Deneylerde Dow firmasının ürettiği FilmTecTM
BW30 yüksek giderimli, acı su ters ozmos
membranı kullanılmıştır. Membranın maksimum işletme basıncı ve sıcaklığı sırasıyla 41
bar ve 45ºC‟dir. Ters ozmos testleri için, İzmir Jeotermal A.Ş. Bölgesi‟nden tedarik edilen
jeotermal su örnekleri kullanılmıştır. Tablo 1‟de deneylerde kullanılan jeotermal suyun,
karakteristik özellikleri verilmektedir.
Üç saatlik deney süresince, süzüntü ve konsantre besleme tankına geri beslenerek, sabit 15
L‟lik besleme hacmi ile (her saat başı beslemeden ve her 20 dakikada bir süzüntüden 15
ml‟lik örnek alımı hariç) çalışılmıştır. Her 20 dakikada bir; sıcaklık, akış hızı, iletkenlik,
toplam çözünmüş katı miktarı ve bor derişimi ölçümü için süzüntüden, konsantreden ve
besleme tankından örnekler alınmıştır. Deneyler boyunca besleme sıcaklığı ( 28±2ºC) ve
konsantre akış hızı (48 L/s) sabit tutularak, uygulanan basıncın (10, 20, 25, 30 bar),
süzüntü akış hızı, tuz giderimi ve bor giderimi üzerindeki etkisi incelenmiştir. Alınan
besleme ve süzüntü örneklerinin bor derişimleri spektrofotometrik olarak, Azomethine-H
(λmaksimum=415 nm) yöntemiyle ölçülmüştür.
Membran Teknolojileri ve Uygulamaları Sempozyumu 2 – 3 Kasım 2009
173
Tablo 1: Jeotermal suyun karakteristik özellikleri
Tablo 2‟de, uygulanan basınçlardaki besleme ve konsantrenin iletkenlik (ECf, ECc),
süzüntü akısı (Jv), tuz giderimi (Rtuz), besleme ve süzüntü bor derişimi (Bf, Bp) ve bor
giderimi (Rbor)‟ne ilişkin ortalama değerler verilmektedir.
Tablo 2. Basınç uygulama deneylerinde elde edilen ortalama değerler
Basınç
(bar) ECf (µS/cm)
ECp
(µS/cm)
Jv
(L/m2s)
Rtuz
(%)
Bf
(mg/L)
Bp
(mg/L)
R bor
(%)
10 1807 52.4 38.30 97.0 10.5 3.4 67.2
20 1800 26.0 78.60 98.5 10.6 2.7 74.8
25 1818 25.6 92.00 98.5 10.6 2.0 80.9
30 1831 26.9 100.1 98.6 10.9 1.9 82.6
Basınç arttıkça süzüntü akış hızının, tuz gideriminin ve bor gideriminin arttığı; genel
olarak süzüntü iletkenliğinin ve bor derişiminin düştüğü gözlemlenmiştir. Uygulanan
basınç 30 bar olduğunda, en yüksek ortalama süzüntü akısı (100.1 L/m2s), en yüksek
ortalama tuz giderimi (%98.6) ve en düşük süzüntü bor derişimi (1.9 mg/L) değerleri elde
edilmiştir. Şekil 2‟de zamana karşı bor giderim değerleri gösterilmekte olup, en yüksek bor
giderim değerine (%82.6), 30 bar basınç uygulanıldığı denemede ulaşılmıştır.
Şekil 2: Jeotermal sudan bor gideriminde uygulanan basıncın etkisi
50
60
70
80
90
100
0 20 40 60 80 100 120 140 160 180 200
Zaman (dak.)
Bo
r G
ide
rim
i(%
)
10 bar 20 bar 25 bar 30 bar
Katyonlar Derişim (mg/L) Anyonlar Derişim (mg/L)
Na+ 366 Cl
- 187.7
K+ 26.3 SO4
2- 108.9
Ca2+
26.2 F- 4.450
Mg2+
3.70 HCO3- 622.3
pH 8.6
İletkenlik (µS/cm) 1770
Toplam Æözünmüş Katı Miktarı (mg/L) 885
Tuzluluk Oranı (‰) 0.7
Bulanıklık (NTU) 0.15
Bor (mg/L) 10.5-10.9 (Curcumine Metodu)
10.25-11.00 (Azomethine-H Metodu)
Membran Teknolojileri ve Uygulamaları Sempozyumu 2 – 3 Kasım 2009
174
Teşekkür
Bu çalışma, Ulusal Bor Araştırma Enstitüsü, BOREN (Proje Numarası 2008-G-0192)
ve Ege Üniversitesi Rektörlüğü Bilimsel Araştırma Projeleri (BAP) Üst Komisyonu (Proje
Numarası 2009-MÜH-047) tarafından desteklenmiştir. İzmir Jeotermal Enerji Şirketi‟ne
çalışmalarımızda verdikleri büyük destek ve sağladıkları jeotermal su örnekleri için çok teşekkür
ederiz. Jeotermal su analizlerindeki desteklerinden ötürü M. Akçay, Dr.İ.Yilmaz-Ipek, S. Solak,
P. Köseoğlu ve E.Yavuz‟a ayrıca teşekkür ederiz.
Referanslar 1. H. Koseoglu, N. Kabay, M. Yüksel, M. Kitis, The removal of boron from model solutions and seawater
using reverse osmosis membranes, Desalination 223 (2008) 126–133.
2. E. Güler, J. Piekacz, D.Ozakdağ, W. Kujawski, M. Arda, M. Yüksel, N. Kabay, Influence of the chosen
parameters on the efficiency of seawater desalination:SWRO palnt results at Urla Bay seashore, Desalination
and Water Treatment 5 (2009) 167-171.
3. R.D. Barr, W.B. Clarke, R.M. Clarke, J. Venturelli, G.R. Norman, R.G. Dowing, Regulation of lithium and
boron levels in normal human blood, environmental and genetic factors, J. Lab. Clin. Med. 121 (1993) 614-
619.
4. N. Kabay, İ. Yılmaz-İpek, I. Soroko, M. Makowski, O. Kirmizisakal, S. Yag, M. Bryjak, M. Yuksel,
Removal of boron from Balcova geothermal water by ion exchange-microfiltration hybrid process,
Desalination 241 (2009) 167-173.
Membran Teknolojileri ve Uygulamaları Sempozyumu 2 – 3 Kasım 2009
175
Jeotermal Sudan Borun Fonksiyonel Fiber Adsorbentlerle
Adsorbsiyon – Ultrafiltrasyon (UF) Hibrit Yöntemi
Kullanılarak Ayrılması
P.Bilgin1, S.Yavuz
1, Ü.Yüksel
1, H. Parschova
2, M.Yüksel
3, N.Kabay
*3
1Ege Üniversitesi, Fen Fakültesi, Kimya Bölümü, 35100, Ġzmir
2Department of Power Engineering, Faculty of Environmental Technology,
Institute of Chemical Technology, Prague, Czech Republic 3Ege Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Kimya Mühendisliği Bölümü, 35100, Ġzmir
(*E-mail: [email protected])
Bor kirliliği bazı ülkeler için önemli bir sorun oluşturmaktadır. Borik asit işletmelerinden
ve bor minerallerinden kaynaklanan atıklar bu kirliliğin temel nedenidir. Bunun yanında,
bazı jeotermal sular yüksek düzeyde bor içermektedir [1]. Bor, sebze ve meyvelerin
büyümesi için bitkiden bitkiye değişen oranlarda gerekli olan bir elementtir. Fotosentez
olayını kontrol eden şeker metabolizması, nükleik asit metabolizması gibi bazı metabolik
aktiviteler için sulama sularında minimum düzeyde bor gereklidir. Bor eksikliği, zayıf
tomurcuklanma, aşırı dallanma ile sonuçlanır ve genel olarak bu durum bitkinin
verimliliğini engeller. Diğer yandan, sulama sularında gerekli miktardan daha yüksek
düzeyde bor bulunmasının, bitkinin gelişiminde bazı olumsuz etkilere neden olduğu
belirtilmiştir [2]. Dünya Sağlık Örgütü, içme sularındaki sınır bor derişim değerini 0,3
mgB/L olarak önermektedir [3].
Sulardan ve atık sulardan bor giderilmesi için pek çok yöntem tek başına fazla etkili
olamamaktadır. İncelenen başlıca arıtma yöntemleri: çöktürme, adsorpsiyon, iyon
değişimi, çözücü özütlemesi, membran prosesler ve hibrid prosesler şeklinde sıralanabilir
[4]. Su ve atık sulardan bilinen yöntemlerle giderilemeyen bazı kirleticilerin
uzaklaştırılmasında, mikrofiltrasyon (MF), ultrafiltrasyon (UF) gibi düşük basıncın
yürütücü kuvvet olarak kullanıldığı membran teknolojileri en çok uygulanan yöntemler
arasındadır [5]. Suda çözünen polimer ve çözeltiden ayrılması istenen bileşen arasındaki
kompleks oluşumuna dayanan polimer destekli UF yöntemi de, son derece etkin bir arıtma
yöntemdir. Bu yöntemde, çözeltide oluşturulan kompleks UF membranı tarafından
alıkonulmakta; bu şekilde ayrılması istenen bileşen, çözeltiden uzaklaştırılmaktadır [6].
Polimer destekli UF üzerine yapılan çalışmaların birçoğunda, bazı katyonların çözeltiden
giderilmesi için kesikli UF yöntemle çalışılmıştır [7].
Kapasitesi, seçimliliği ve sorpsiyon hızı yüksek olan bora seçimli şelatlayıcı reçineler ve
fiberlerin geliştirilmesi, doğal ve atık sulardan borun giderilmesi ve geri kazanılmasında
büyük önem taşımaktadır [8]. Literatürde, N-glukamin grubu içeren bor seçimli reçinelerin
(Diaion CRB 01, Diaion CRB 02, Purolite S 108) jeotermal sudan bor giderilmesinde
kullanıldığı belirtilmiştir [9, 10]. Bor seçimli fiber adsorbentler de, deniz suyundan bor
gideriminde yüksek performans sergilemiştir [11]. Bor seçimli reçinelerin kullanıldığı
adsorpsiyon-UF hibrit yöntemi jeotermal sulardan bor giderilmesinde başarıyla
kullanılabilmiştir [12]. Bu çalışmada ise, bor seçimli fiber adsorbentlerin, adsorbsiyon-UF
hibrit yöntemi ile jeotermal sudan bor giderilmesinde kullanılabilirliği incelenmiştir.
Jeotermal sudan bor giderilmesinde; kullanılan fiber adsorbent miktarı, uygulanan basınç
ve temas süresi gibi parametrelerin etkileri incelenmiştir. Optimum fiber miktarı; farklı
Membran Teknolojileri ve Uygulamaları Sempozyumu 2 – 3 Kasım 2009
176
miktarlarda (12.5, 25, 50, 100, 150, 175, 200, 225, 250, 300 ve 350 mg) fiber adsorbent, 50
mL jeotermal su içinde 24 saat boyunca 25oC‟de çalkalanarak gerçekleştirilen kesikli
adsorpsiyon çalışması ile belirlenmiştir.
Hibrit denemeler için; 200 mL maksimum hücre kapasitesi ve 5.3 atm maksimum çalışma
basıncına sahip Amicon-8200 model karıştırıcılı ultrafiltrasyon hücresi (Æizelge 1)
kullanılmış ve çalışma basıncı olarak 1 atm seçilmiştir.
Tablo 1: Amicon 8200 model UF hücresi çalışma koşulları [13]
Bu sistemde, farklı geçerli sınır moleküler ağırlıklı (NMWL-5,000; 10,000; 50,000)
Millipore UF membranları (Æizelge 2) ve fonksiyonel fiber adsorbent olan Smopex 248V
kullanılmıştır. Fiber adsorbentin özellikleri Æizelge 3‟de, kimyasal yapısı ise Şekil 1‟de
gösterilmektedir.
Tablo 2: Millipore UF membranlarının özellikleri [13]
Membran Biomax
5
Biomax
10
Biomax
50
NMWL (Dalton) 5,000 10,000 50,000
Su Akışı (imh/psi) 3.5 27 47.5
Membran Materyali Polieter Sülfon
Kalınlık 280 mikron
Hava Geçirgenliği 30 psi – 0
Uygulanan
Maksimum Sıcaklık 80
oC
Tablo 3. Bor seçimli fiber adsorbent
Smopex 248V‟in özellikleri [11]
O OOH
OH
OH
OH
OH
N
OH
n
Şekil 1. Smopex 248V‟nin kimyasal yapısı
[11]
Denemelerde kullanılan jeotermal suyun özellikleri, Æizelge 4‟de verilmiştir. Örneklerin
bor analizleri, spektrofotometrik Azomethine-H yöntemi ile yapılmıştır.
Hücre Kapasitesi 200 mL
Minimum Proses Hacmi 5.0 mL
Geçerli Membran Çapı 62 mm
Etkin Membran Alanı 28.7 cm
Korunan Hacim 1.2 mL
Maksimum Uygulama
Basıncı 75 psi (5.3 kg/ cm
2)
Fiber Viscose
Bağlanan polimer
GMA
(Glisidil
metakrilat)
Kapasite (mol/kg) 1.2
Membran Teknolojileri ve Uygulamaları Sempozyumu 2 – 3 Kasım 2009
177
Tablo 4. Jeotermal suyun özellikleri
Bor seçimli fonksiyonel grup içeren fiber adsorbentlerle, adsorbsiyon–UF hibrit
yöntemi kullanılarak jeotermal sudan bor giderilmesinin amaçlandığı bu çalışmada;
kullanılan fiber adsorbent miktarının, uygulanan basıncının ve fiber adsorbent ile jeotermal
su arasındaki temas süresi gibi parametrelerin bor giderimi üzerine etkileri incelenmiştir.
Yapılan kesikli çalışma sonucunda, 50 mL jeotermal sudan en yüksek düzeyde (%95.4) bor
giderimi için gerekli fiber adsorbent miktarı, 250 mg olarak bulunmuştur (Şekil 2).
Şekil 2: Fiber adsorbent miktarının jeotermal sudan bor giderimine etkisi
Deneysel verilere göre, sistem çalışma basıncı 1 atm değerinden, 1.5 ve 2 atm değerine
artırıldığında sistemden örnek alım süresinin azalması ve bu duruma bağlı olarak fiber ile
jeotermal su arasındaki temas süresinin azalmasından dolayı jeotermal sudan bor
giderilmesi bir miktar azalmıştır (Şekil 3).
Katyonlar Derişim (mg/L) Anyonlar Derişim (mg/L)
Na+ 366.30 Cl
- 187.7
K+ 26.34 SO4
2- 108.9
Ca2+
26.24 F- 4.45
Mg2+
3.70 HCO3- 622.26
pH 8.6
EC (µS/cm) 1770
TDS (mg/L) 885
Salinite (‰) 0.7
Bulanıklık (NTU) 0.15
B (mg/L) 10.5-10.9 (Curcumine Yöntemi)
10.25-11.00 (Azomethine-H Yöntemi)
Membran Teknolojileri ve Uygulamaları Sempozyumu 2 – 3 Kasım 2009
178
Jeotermal su ile reçinenin temas süresinin (10, 20, 30 dk) etkisi incelendiğinde; 30 dakika
bekleme süresinden sonra sistemden alınan örnekler için en yüksek bor giderim değerleri
elde edilmiştir (Şekil 4). En küçük geçerli sınır moleküler ağırlık (NMWL; 5,000) değerine
sahip olan ultrafiltrasyon membranlarıyla en yüksek bor giderimi gözlenirken; daha yüksek
geçerli sınır moleküler ağırlık (NMWL 10,000 ve 50,000) değerlerine sahip ultrafiltrasyon
membranlarıyla elde edilen örnekler için bor giderim değerleri daha düşüktür.
Teşekkür
Bu çalışma Ulusal Bor Araştırma Enstitüsü, BOREN (Proje Numarası 2008-G-
0192) tarafından desteklenmiştir. Jeotermal su örneklerinin alınmasında verdikleri her tür
destekten dolayı; İzmir Jeotermal Enerji Şirketi‟ne çok teşekkür ederiz. Bor seçimli fiber
adsorbentleri temin eden Johnson Matthey firmasına, jeotermal su analizlerindeki desteklerinden
ötürü M.Akçay, Dr.İ.Yılmaz-İpek, S. Solak, E.Yavuz ve P.Köseoğlu'na ayrıca teşekkür ederiz.
Kaynaklar 1. B.F. Senkal, N. Bicak, React. Funct. Polym. 55 (2003) 27–33.
2. R. Boncukcuoglu, A.E. Yilmaz, M. Kocakerim and M. Copur, Desalination, 160 (2004) 159-166.
3. World Health Organization-Boron Environmental Health Criteria 204, World Health Organization,
Geneva, 1998.
4. D. Kavak, Journal of Hazardous Materials 163 (2009) 308–314.
5. W.S. Guoa, W.G. Shimb, S. Vigneswarana, H.H. Ngoa, Journal of Membrane Science 247 (2005) 65–74.
6. E.Bayer, E.; B.Y.Spivakov, K.Geckeler, Polym. Bull., 13 (1985) 307–311.
7. R.S Juang, C.H Chiou, , J. Membr. Sci. , 177 (2000) 207–214.
8. N. Nadav, Desalination, 124 (1999) 131-135.
9. N. Kabay, I. Yılmaz, S. Yamac, S. Samatya, M. Yuksel, U. Yuksel, M. Arda, M. Sağlam, T. Iwanaga and
K. Hirowatari, React. Func. Polym., 60 (2004) 163-170.
10. I. Yilmaz Ipek, N. Kabay, M. Yuksel, O. Kirmizisakal, M. Bryjak, Chem. Eng. Commun. 196 (1) (2009)
277-289.
11. H. Parschova, E. Mistova, Z. Matejka, L. Jelinek, N. Kabay, P. Kauppinen, React. Funct. Polym. 67
(2007) 1622–1627.
12. S. Yavuz, U. Yuksel, M. Yuksel, N. Kabay, Proceedings of International Congress on Production of Safe
Water, İzmir, Turkey, January 21-23, 2009, pp. 241-242.
13. www.millipore.com
Şekil 3: Uygulanan basıncın bor giderimine etkisi
Şekil 4: Jeotermal su-reçine temas
süresinin bor giderimine etkisi
Membran Teknolojileri ve Uygulamaları Sempozyumu 2 – 3 Kasım 2009
179
Jeotermal Sulardan Bor Giderimi İçin Yeni Entegre Sistem:
Sorpsiyon-Membran Filtrasyon Hibrit Yöntemi
P.Köseoğlu1, E.Güler
2, İ.Yılmaz-İpek
2, Ü.Yüksel
1, M.Yüksel
2, N.Ö.Yiğit
3, M.Kitiş
3,
N.Kabay2*
1Ege Üniversitesi, Fen Fakültesi, Kimya Bölümü, 35100 Ġzmir
2Ege Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Kimya Mühendisliği Bölümü, 35100 Ġzmir
3Süleyman Demirel Üniversitesi, Mühendislik Mimarlık Fakültesi,
Çevre Mühendisliği Bölümü, Isparta
*E-mail: [email protected]
Bor, bitkilerin gelişimi için gerekli olan temel elementlerden biridir. Sulama sularında
bulunan en düşük düzeydeki bor derişimi hücre çoğalması, nükleik asit metabolizması ve
fotosentezi kontrol eden şekerlerin metabolizması gibi çeşitli metabolik aktiviteler için
gereklidir. Bor eksikliğinde aşırı dallanma, bitkinin gelişiminin durması gibi sonuçlar
ortaya çıkmaktadır. Fakat bitkilerin alması gereken optimum bor miktarı aralığı çok dardır.
Sulama sularında en düşük değerden çok az yüksek olan bor derişimleri bazı bitkilerin
gelişimini olumsuz yönde etkileyerek, yaprak ve meyvelerde sarı beneklerin oluşmasına,
hızlı çürüme ve de sonunda bitkinin ölümü gibi belirtiler gösteren bor zehirlenmesine
neden olmaktadır [1].
Ayrıca borun bazı laboratuar hayvanlarının üreme sistemleri üzerinde olumsuz etkileri
olduğu kanıtlanmıştır. Dünya Sağlık Örgütü bor için içme sularındaki maksimum limit
değeri 0.3 mg/L olarak önermektedir [2]. Bu nedenlerden ötürü jeotermal sulardan borun
uzaklaştırılması önemli bir sorundur.
Sulu çözeltilerden borun uzaklaştırılması için çok sayıda yöntem uygulanmaktadır.
Bunların arasında fonksiyonel grup olarak N-metil glukamin içeren şelatlayıcı reçineler ve
fiberler ile iyon değiştirme yöntemi en çok çalışılan yöntemlerden biridir. Ters ozmos ve
elektrodiyaliz gibi bazı membran prosesleri de sulardan bor uzaklaştırılmasında
kullanılmaktadır [3].
Son zamanlarda uygun sorbentler ve onların ortamdan uzaklaştırılmasını sağlayan
membranların birleştirilmesi ile ileri bir ayırma prosesi geliştirilmiştir. Bu hibrit sistem su
arıtımı ya da sulardan herhangi bir maddenin ayrılmasında oldukça etkilidir. Sabit yataklı
iyon değiştirme sistemleri ile karşılaştırıldığında en önemli avantajı; yüksek verim ve daha
düşük maliyettir. Sorpsiyon-membran filtrasyon hibrit sistemi, reçine yüzey alanının
artması ile ayırma işleminin önemli ölçüde hızlanmasını sağlayan küçük tanecik
boyutlarındaki sorbentlerin kullanılabilmesini olanaklı hale getirmektedir. Bu tür
sistemlerde enerji tüketimi kolon sistemlerinkinden daha düşüktür. Ayrıca membran
yüzeyinde oluşabilecek sinerjik etkiler prosesin gücünü arttırmaktadır [4-6].
Bu çalışma, yeni bir ayırma teknolojisi olan batık sorpsiyon-membran filtrasyonu hibrit
sistemi ile 10-11 mg B/L derişiminde bor içeren jeotermal sudan borun uzaklaştırılmasını
hedeflemektedir.
Hibrit proses, peristaltik pompalar ile besleme ve taze reçine tanklarından jeotermal su ve
taze reçine süspansiyonunun batık membran tankına beslenmesi ve doygun reçine
süspansiyonunun yine batık membran tankından uzaklaştırılmasından meydana
gelmektedir. Batık membranın iç kısmına, membran yüzeyinde oluşabilecek birikme ve
çökme gibi problemler ile karşılaşmamak için kompresör ile hava verilmektedir. Verilen
havanın debisi bütün denemelerde 4 L/dk olarak sabit tutulmuştur. Batık membran
Membran Teknolojileri ve Uygulamaları Sempozyumu 2 – 3 Kasım 2009
180
tankındaki hacmi sabit tutmak amacıyla, jeotermal suyun besleme hızı ile ürün suyunu
toplama hızı ve taze reçine besleme hızı ile doygun reçine uzaklaştırma hızı birbirlerine
eşit olacak şekilde ayarlanmıştır. Yapılan ön testlerde, taze ve doygun reçine yer
değiştirme hızının jeotermal sudan borun uzaklaştırılması üzerindeki etkisi incelenmiştir.
Bütün denemeler iki kez tekrar edilmiş ve bu denemeler sırasında jeotermal suyun bor
derişimindeki seyrelme oranını gözlemlemek için kör çalışma yapılmıştır. Denemeler üç
saat süren kısa süreli testler şeklinde gerçekleştirilmiştir.
Bütün denemelerde sorbent olarak 0-20 µm tanecik boyutu aralığındaki bora seçimli
şelatlayıcı bir reçine olan DOWEX XUS-43594.00 (DOW, Almanya) kullanılmıştır.
Sorpsiyon-membran filtrasyon hibrit denemeleri, ZW-1 oyuk fiber batık ultrafiltrasyon
membran modülü (General Electrics, İsrail) kullanılarak gerçekleştirilmiştir. Denemelerde
kullanılan jeotermal suyun özellikleri Æizelge 1‟de verilmiştir. Bor analizleri
spektrofotometrik Azomethine-H metodu ile gerçekleştirilmiştir.
Tablo 1. Jeotermal suyun özellikleri
Yapılan ön çalışmalarda incelenen ilk parametre, doygun ve taze reçinenin yer
değiştirme hızıdır (Qy). Bu denemede, DOWEX XUS-43594.00 şelatlayıcı reçine için
jeotermal sudan borun uzaklaştırılmasında daha önceden belirlenmiş optimum reçine
miktarı kullanılmıştır. Denemeler süresince batık membran tankına taze reçine
süspansiyonunun beslenmesi sonucu tanktaki jeotermal suyun bor derişiminde %19 kadar
azalma gözlemlenmiştir. Reçinenin yer değiştirme hızının etkisini incelemek için, yer
değiştirme hızı 3 ve 6 mL/dk olan denemeler yapılmıştır. Hız 6 mL/dk iken jeotermal
suyun bor derişiminin, onuncu dakikada sulama suları için maksimum limit değer olan 1
mg B/L‟nin altına indiği gözlemlenmiştir. Bu süre, reçine yer değiştirme hızının 3 mL/dk
olduğu durumda on beş dakikaya çıkmıştır. Ayrıca reçine yerdeğiştirme hızı 6 mL/dk iken;
bor derişimi 30 dakika sonra sabitlenmiş, fakat hız 3 mL/dk olduğunda, derişim ilk bir
saatten sonra artmaya başlamıştır (Şekil 1).
Katyonlar Derişim (mg/L) Anyonlar Derişim (mg/L)
Na+ 366.30 Cl
- 187.7
K+ 26.34 SO4
2- 108.9
Ca2+
26.24 F- 4.45
Mg2+
3.70 HCO3- 622.26
pH 8.6
EC (µS/cm) 1770
TDS (mg/L) 885
Tuzluluk (‰) 0.7
Bulanıklık (NTU) 0.15
B (mg/L) 10.5-10.9 (Curcumine Yöntemi)
10.25-11.00 (Azomethine-H Yöntemi)
Membran Teknolojileri ve Uygulamaları Sempozyumu 2 – 3 Kasım 2009
181
0.0
0.2
0.4
0.6
0.8
1.0
0 20 40 60 80 100 120 140 160 180 200
C/C
o
Zaman (dk.)
Qy=6mL/dk.
Qy=3mL/dk.
Kör Çalışma (Qy=3mL/dk.)
Şekil 1. Reçine yer değiştirme hızının jeotermal sudan borun uzaklaştırılması üzerine etkisi
Teşekkür
Bu çalışma Ulusal Bor Araştırma Enstitüsü, BOREN (Proje Numarası 2008-G-
0192) ve Ege Üniversitesi Rektörlüğü Bilimsel Araştırma Projeleri (BAP) Üst Komisyonu
(Proje Numarası 2009 FEN 039) tarafından desteklenmiştir. Jeotermal su örneklerinin
alınmasında verdikleri her tür destekten dolayı; İzmir Jeotermal Enerji Şirketi‟ne çok
teşekkür ederiz. Bor seçimli reçineleri temin eden Almanya‟nın Dow firması‟ndan M.Busch‟a,
jeotermal su analizlerindeki desteklerinden ötürü M.Akçay, S. Solak ve E.Yavuz‟a ayrıca
teşekkür ederiz.
Referanslar 1. N. Nadav, Boron removal from seawater reverse osmosis permeate utilizing selective ion exchange resin.
Desalination 124 (1999) 131-135.
2. I. Yilmaz Ipek, N. Kabay, M. Yuksel, O. Kirmizisakal, M. Bryjak, Removal of boron from Balçova-
Izmir geothermal water by ion exchange process: batch and column studies. Chemical Engineering
Communications 196 (1) (2009) 277-289.
3. N. Kabay, I. Yilmaz, S. Yamac, M. Yuksel, U. Yuksel, N. Yildirim, O. Aydogdu, T. Iwanaga, K.
Hirowatari, Removal and recovery of boron from geothermal wastewater by selective ion-exchange
resins - II. Field tests. Desalination 167 (2004) 427-438.
4. I.Yilmaz, N. Kabay, M. Bryjak, M.Yuksel, J. Wolska, A. Koltuniewicz, A submerged membrane–ion-
exchange hybrid process for boron removal. Desalination 198 (2006) 310-315.
5. N. Kabay, I. Yilmaz, M. Bryjak, M.Yuksel, Removal of boron from aqueous solutions by a hybrid ion
exchange–membrane process. Desalination 198 (2006) 158-165.
6. N. Kabay, I. Yilmaz-Ipek, I. Soroko, M. Makowski, O. Kirmizisakal, S. Yag, M. Bryjak, M. Yuksel,
Removal of boron from Balçova geothermal water by ion exchange-microfiltration hybrid process.
Desalination 241 (2009) 167-173.
Membran Teknolojileri ve Uygulamaları Sempozyumu 2 – 3 Kasım 2009
182
Membran Teknolojileri ve Uygulamaları Sempozyumu 2 – 3 Kasım 2009
183
Mini-Pilot Ölçek Spiral Sarım Ters Ozmos Sistemiyle Jeotermal
Sulardan Bor Giderilmesi
E.Yavuz1, E.Güler
2, G.Sert
3, Ö.Arar
1, M.Yüksel
2, Ü.Yüksel
1, M.Kitiş
4, N.Kabay
*2
1Ege Üniversitesi, Fen Fakültesi, Kimya Bölümü, 35100
2Ege Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Kimya Mühendisliği Bölümü, 35100 Ġzmir
3Ege Üniversitesi, Su Ürünleri Fakültesi, 35100 Ġzmir
4 Süleyman Demirel Üniversitesi, Mühendislik Mimarlık Fakültesi,
Çevre Mühendisliği Bölümü, Isparta
E-mail: [email protected]
Son yıllarda temiz su kullanımı ve içme suyuna duyulan gereksinim, önemli ölçüde
artmıştır. Temiz içme suyu günlük yaşam için olduğu kadar, endüstriyel üretim içinde
gereklidir. Günümüzde, içme ve sulama suyu üretimi, küresel bir sorun haline gelmiştir.
Bugünlerde, bir milyardan fazla insan, temiz olmayan içme sularından içmekte ve yaklaşık
olarak 2.3 milyar insan (yaklaşık dünya nüfusunun %41‟i) su sıkıntısının olduğu
bölgelerde yaşamaktadırlar. Ülkeler gelişmeye ve şehirler genişlemeye devam ettikçe,
mevcut su kaynakları gereksinimleri karşılayamaz hale gelecektir. Sonuç olarak
yeryüzünün bir kısmını oluşturan okyanus, göl ve nehir sularının tuzsuzlaştırılması; ayrıca
arıtılan suların yeniden kullanılması, gelecek nesillere su sağlamanın yolları olarak ortaya
çıkmaktadır.
Membran prosesler kullanarak gerçekleştirilen tuzsuzlaştırma işlemleriyle kırk yılı aşkın
süredir içme ve kullanma suyu üretimi yapılmaktadır. Tuzlu suların tuzsuzlaştırılmasında
özellikle ters ozmos sistemi az tuzlu sular için, düşük enerji tüketimi ile bu alanda büyük
avantaj sağlamaktadır.
Az tuzlu su kaynakları ise, çoğunlukla yeraltı sularıdır. Jeotermal sular, yeraltı sularına çok
iyi bir örnektir. Jeotermal suların çoğu oldukça yüksek miktarda bor ve silika içermektedir.
Hidrojen karbonat iyonları bakımından zengin olan termal sulardaki bor derişimi 10-30
mg/L arasında değişmektedir [1-4]. Kaplıcalarda kullanılan termal sular, kullanıldıktan
sonra genellikle tarımsal arazileri sulamak amacıyla deşarj edilmektedir. Suyun kaynağına
göre, yapısında farklı türde elementler bulunduran jeotermal sular, bulunduğu bölgedeki
toprakların kimyasal, biyolojik ve fiziksel yapısının değişmesine neden olur. Bitkiler,
metabolik aktivitelerini devam ettirebilmeleri için az miktarda da olsa bora gereksinim
duymaktadırlar. Düşük miktarlarda bor, bitkiler için yararlı iken; sudaki derişimi 1.0 mg/L
seviyesinin üzerine çıktığında bazı bitkiler için zehirli olmaktadır. Dünya Sağlık Örgütü
içme sularındaki bor derişimini 0.3 mg/L olarak belirlemiştir [5].
Bu çalışmada, İzmir Jeotermal Bölgesinde kurulan mini-pilot ölçekte spiral sarım ters
ozmos sistemiyle, jeotermal sulardan bor giderilmesi incelenmiştir.
Ters ozmos sistemine ilişkin akış diyagramı Şekil 1‟de gösterilmiştir.
Membran Teknolojileri ve Uygulamaları Sempozyumu 2 – 3 Kasım 2009
184
Şekil 1. Ters ozmos sistemi akış diyagramı
Bu çalışmada, önce sıcaklık aralığı 54-56oC olan ve re-enjeksiyon hattından alınan
jeotermal su, oda sıcaklığına gelmesi için besleme tankında bekletilmiştir. Oda
sıcaklığındaki besleme suyu daha sonra alçak basınç pompası yardımıyla kum filtreye
taşınmış, böylece besleme suyunda bulunabilen büyük çaptaki taneciklerin filtrede
alıkonulması sağlanmıştır. Kum filtreden süzülen besleme suyu, sırasıyla; 10 mikron ve 5
mikron‟luk kartuş filtrelerden geçirildikten sonra, yüksek basınç pompası yardımı ile ters
ozmos membranlarına beslenmiştir. Membrandan süzülen ürün su, süzüntü tankında
toplanırken, membranın diğer yüzünde biriken konsantre, atık su olarak toplanmıştır. Ters
ozmos sisteminde birbirine paralel konumda bağlı iki adet spiral sarım membran
bulunmaktadır. Böylece denemelerde membran sayısının etkisi incelenebilmiştir. Sistemde
kullanılan membranlar, Filmtec (BW30-2540) spiral sarımlı poliamid, ince-film kompozit
membranlardır. Uygulanan basıncın üretilen ürün suyun kalitesine etkisi, iki farklı basınç
değeri (12 ve 15 bar) için incelenmiştir. Öte yandan, tek ve çift membran ile aynı çalışma
koşullarında ayrı ayrı çalışılarak, membran sayısının ürün su kalitesi üzerindeki etkisi
ayrıca incelenmiştir. Deneyler üç saat süre ile gerçekleştirilmiş ve her bir deneme iki kez
tekrarlanmıştır. Süzüntü ve konsantre örnekleri, her yirmi dakikada bir alınmıştır. Süzüntü
akısı ve toplam süzüntü hacmi hesapları için konsantre ve süzüntü debileri ölçülmüştür.
Deney süresince tüm örnekler için, iletkenlik, pH, TDS (Toplam çözünmüş katı), tuzluluk
değerleri ölçülmüştür. Bor analizleri ise spektrofotometrik olarak Azomethine-H yöntemi
ile gerçekleştirilmiştir. Besleme suyunun ve sistemden alınan süzüntü örneklerinin anyon
(Cl-, SO4
2-, HCO3
-) derişimleri iyon kromatografisi ile ölçülürken, katyon (Na
+, K
+, Ca
2+,
Mg2+
) derişimleri atomik absorbsiyon spektrofotometresi ile ölçülmüştür.
Denemelerde kullanılan besleme suyunun özellikleri Æizelge 1‟ de verilmiştir.
Basınç ve membran modül sayısının sistem performansı üzerine etkisi, Æizelge 2‟ de
verilmiştir. Æalışmalarda konsantre debisi her denemede aynı değerde sabit tutulmuştur.
Tek membran ile çalışıldığında; uygulanan basıncın 12 bar‟dan 15 bar‟a artırılması ile;
jeotermal sudan tuz ve bor giderimlerinin pek değişmediği gözlemlenmiştir. Æift membran
ile yapılan denemelerde ise, basınç artırılması ile tuz ve bor giderimlerinde bir miktar
artış olmuştur. Uygulanan basınç değeri, 12 bar‟da sabit tutulup, membran sayısı tek
membrandan çift membrana değiştirildiğinde; bor giderimi bir miktar azalmıştır. Aynı
basınç değerlerinde membran sayısı tek membrandan çift membrana değiştirildiğinde veya
membran sayısı aynı tutulup, basınç değeri artırıldığında; süzüntü akı değerinin düştüğü
Membran Teknolojileri ve Uygulamaları Sempozyumu 2 – 3 Kasım 2009
185
gözlenmiştir. Aynı basınç değerlerinde membran sayısı tek membrandan çift membrana
değiştirildiğinde ise, tuz giderimi azalmıştır. Yapılan tüm denemelerde, tuz gideriminin,
%98‟den fazla olduğu bulunmuştur. Bununla birlikte, her bir denemede elde edilen ürün
suyundaki bor derişiminin, içme ve sulama suyu için izin verilen standart değerlerin
üstünde olduğu bulunmuştur.
Çizelg
e 1. Jeotermal besleme suyunun özellikleri ve içerdiği bazı türler
Çizelge 2. Basıncın ve membran modül sayısının sistem performansı üzerine etkisi
Teşekkür
Bu çalışma Ulusal Bor Araştırma Enstitüsü, BOREN (Proje Numarası 2008-G-0192) ve
Ege Üniversitesi Rektörlüğü-Bilimsel Araştırma Projeleri (BAP) Üst Komisyonu (Proje
Katyonlar
Derişim
(mg/L)
Anyonlar Derişim
(mg/L)
Na + 323.5-363.0 Cl
- 159.6-168.7
K + 26.7-35.8 HCO3
- 616.7-666.1
Ca2+
20.0-22.0 SO4-2
167.1-174.1
Mg 2+
2.3-2.9
pH 7.3-7.4
EC (µS/cm) 1679-1772
TDS (mg/L) 840-887
Tuzluluk (‰) 0.7
Turbidite (NTU) 11.5-25.5
B (mg/L) 8.8 - 9.3 (Azomethine-H Yöntemi)
Deney
No
Basınç
(bar)
Modül
sayısı
Sıcaklık
(oC )
Tuz
giderimi
(%)
Süzünt
ü
akısı
(L/m2s)
Süzüntü
[B]
(mg/L)
Bor
giderimi
(%)
Süzüntü
geri
azanımı
(%)
1.1 12 Tek 28.6 98.5 40.0 4.90 47.1 32.7
1.2 12 Tek 27.6 98.6 37.7 4.67 47.0 31.6
2.1 12 Æift 25.5 98.2 36.2 5.96 34.8 47.0
2.2 12 Æift 26.5 98.3 34.8 5.73 37.3 46.1
3.1 15 Tek 27.8 98.7 46.1 4.50 49.4 35.8
3.2 15 Tek 31.5 98.5 54.9 5.27 42.1 40.4
4.1 15 Æift 31.4 98.4 47.9 5.36 39.9 55.2
4.2 15 Æift 28.9 98.6 43.2 5.44 46.2 52.8
Membran Teknolojileri ve Uygulamaları Sempozyumu 2 – 3 Kasım 2009
186
Numarası 2009-FEN-040) tarafından desteklenmiştir. İzmir Jeotermal Enerji Şirketi‟ne
çalışmalarımızda gösterdikleri her türlü destek ve kolaylık için çok teşekkür ederiz.
Jeotermal su analizlerindeki yardımlarından dolayı; M.Akçay, Dr.İ.Yilmaz-Ipek, S.Solak
ve P.Köseoğlu‟na ayrıca teşekkür ederiz.
Referanslar
1. N.Kabay, I.Yilmaz, S.Yamac, S.Samatya, M.Yüksel, Ü.Yüksel, M.Arda, M.Sağlam, T.Iwanaga,
K.Hirowatari, React.Func.Polym. 60 (2004) 163-170.
2. N. Kabay, I. Yilmaz, S. Yamac, M. Yuksel, U. Yuksel, N. Yildirim, O. Aydogdu, T. Iwanaga, K.
Hirowatari, Desalination 167 (2004) 427-438.
3. N. Kabay, I. Yilmaz-Ipek, I. Soroko, M. Makowski, O. Kirmizisakal, S. Yag, M. Bryjak, M. Yuksel,
Desalination 241 (2009) 167-173.
4. I. Yilmaz Ipek, N. Kabay, M. Yuksel, O. Kirmizisakal, M. Bryjak, Chem.Eng.Commun. 196 (1) (2009)
277-289.
5. World Health Organization-Boron Environmental Health Criteria 204, World Health Organization,
Geneva, 1998.
Membran Teknolojileri ve Uygulamaları Sempozyumu 2 – 3 Kasım 2009
187
İzobutil Asetatın Eldesine Yönelik Esterleşme Reaksiyonunun
Amberlyst 15 Katalizörü Varlığında Pervaporasyon Membran
Reaktörde İncelenmesi
Sevinç Korkmaz, Salih Dinçer
Yıldız Teknik Üniversitesi, Kimya-Metalurji Fakültesi, Kimya Mühendisliği Bölümü,
DavutpaĢa-ĠSTANBUL
Membran, temas halinde bulunan sıvı ve/veya buhar (gaz) gibi iki akışkan fazındaki
moleküler veya iyonik türlerin akışına karşı bariyer gibi davranan ve bir fazdan diğerine
belli ölçüde taşınım sağlayan heterojen veya homojen bir fazdır [1]. Membranlar 100 yılı
aşkın bir süredir ayırma ajanı olarak bilinmelerine karşın geniş çapta uygulamaları son 50
yılda yaygın hale gelmiştir [2]. İlk olarak 1970lerde uygulanmaya başlanan membran
reaktörler ürünlerin ayrılması, saflaştırılması, reaksiyonu katalizlemek veya inhibite etmek
ya da dengeyi istenen yöne çevirmek için bünyesinde reaktif membran bulunduran
sistemlerdir [3,4]. Geleneksel yöntemlere nazaran daha az enerji gerektiren ve daha az
maliyetli olan pervaporasyon membran reaktör (PVMR) prosesi ise, esterleşme sırasında
ürünü (ester) ya da yan ürünü (su) reaksiyon ortamından uzaklaştırmak suretiyle
reaksiyonu uygun bir yöne kaydırır ve reaksiyon zamanını kısaltır [5]. PVMR‟ler
verimliliğin reaksiyon dengesi ile sınırlanmaması sayesinde daha yüksek dönüşüm elde
edilmesi, reaksiyonun daha hızlı bir şekilde gerçekleştirilebilmesi ve üretim maliyetlerinin
azalması avantajlarından dolayı son yıllarda oldukça ilgi çekmektedir [6]. Reaksiyon
oluşurken ortamdaki sıvı ürünün seçici olarak pervaporasyon ilkesiyle (sorpsiyon ve
difüzyon) geçirilip termodinamik dengenin ürün yönünde kaydırılması pervaporasyon
membran reaktör (PVMR) uygulamasının kuramsal temelini oluşturmaktadır. Bu
çalışmada sunulan deneysel çalışmanın amacı, kozmetik, aroma, boya ve vernik olmak
üzere çeşitli sanayi uygulamalarında geniş kullanım alanlarına sahip değerli bir çözücü
olan izobutil asetatın ürün olarak ele geçirildiği esterleşme denge reaksiyonunun
Amberlyst 15 katalizörü varlığında pervaporasyon membran reaktörde (PVMR)
incelenmesidir [7,8]. PVMR ile karşılaştırma amacıyla basit kesikli membransız reaktörde
(BKR) esterleşme reaksiyonu deneyleri gerçekleştirilmiştir. Ayrıca, katalizör miktarı ve
reaksiyon süresinin etkisi araştırılmış; pervaporasyon performansı akı ve seçilik
grafikleriyle irdelenmiştir.
Deneylerde kullanılan PDMS membranlar laboratuarımızda hazırlanmıştır. Bunun için, iki
bileşenden (RTV 615 A ve çapraz bağlayıcısı RTV 615 B) oluşan PDMS, GE Silicones‟
dan satın alınmıştır. PDMS ve çapraz bağlayıcısı 10/1‟lik ağırlık oranında karıştırıldıktan
sonra vakumla hava kabarcıklarından arındırılmıştır. PDMS karışımı membran kalıplarına
döküldükten sonra 100°C‟de, 1 saat boyunca çapraz bağlanmıştır [10]. PVMR
deneylerinde kullanılan membranlar 200 μm kalınlığındadır. HPLC kalitesinde izobutanol
ve asetik asit J.T. Baker‟dan satın alınmıştır. Tablo 1‟ de fiziksel özellikleri verilen ıslak
iyon değiştirici katalizör Amberlyst 15 Rhom&Haas firması tarafından temin edilmiştir.
Amberlyst 15, kuvvetli asidik, çapraz bağlı sülfonlanmış stiren divinil benzen kopolimeri;
makroretikular polimerik bir reçinedir [9]. Islak reçine katalizör 90°C‟deki etüvde iki gün
tutulmak suretiyle kurutulmuştur.
Membran Teknolojileri ve Uygulamaları Sempozyumu 2 – 3 Kasım 2009
188
Tablo 1. Amberlyst 15 katalizörünün fiziksel özellikleri [9]. Özellikler Amberlyst 15
Fiziksel şekli Opak tanecikler
İyonik form H+
Toplam iyon değiştirme
kapasitesi
1.7 eq/L
4.7 eq/kg
Nem % 50-60
Yüzey alanı* 35.62 m2/g
Ort. tanecik büyüklüğü 0.60-0.85 mm
Maks. çalışma sıcaklığı 120°C
*Yüzey alan ölçümü İTÜ Metalurji ve Malzeme Mühendisliği Bölümünde
yapılmıştır (BET cihazı marka-model; Quantachrome- NOVA 200 E)
PVMR (Şekil 1 (a)) ile karşılaştırma amacıyla basit kesikli membransız reaktörde (BKR)
membransız esterleşme reaksiyonu (Şekil 1 (b)) deneyleri yapılmıştır. BKR deneyinin
yöntemi şu şekilde gerçekleştirilmiştir: Alkol ve katalizör reaksiyon balonuna birlikte
konarak çalışma sıcaklığına ısıtılır ve karıştırılır. Karboksilik asit ayrı olarak çalışma
sıcaklığına ısıtılır ve reaksiyon balonuna konduğu an başlangıç anı olarak kaydedilir.
Bundan sonra her yarım saatte bir numune alınarak gaz kromatograf cihazında analiz edilir
ve dönüşüm hesaplanır. PVMR ve BKR deneylerinden elde edilen permeat ve numune
bileşimleri Shimadzu GC-9A marka gaz kromatograf (GC) cihazı ile belirlenmiştir. GC
cihazında kullanılan kolon tipi Porapak T kolondur ve bileşenler termal iletkenlik
dedektörüyle (TCD) analiz edilmiştir. Æalışılan TCD sıcaklığı 200°C‟dir. Taşıyıcı gaz
olarak Helyum kullanılmıştır. Şekil 1‟de PVMR [11] ve BKR deneyleri için kullanılan
kesikli reaktör deney düzenekleri verilmektedir [7,8].
(a) (b)
Şekil 1. PVMR [11] (a) ve BKR (b) deneyleri için kullanılan kesikli reaktör deney düzeneği: (a) 1-2. Geri soğutucuya
soğuk su giriş ve çıkışı, 3. Geri soğutucu, 4. Karıştırıcı, 5. Sıcaklık ölçer, 6. Numune alma vanası, 7-8. Membran reaktör
ceketine sıcak su giriş ve çıkışı, 9. Membran, 10. Vakum ölçer, 11. Vakum pompası, D1,D2,D3. Soğuk tuzaklar. (b) 1.
Reaktör balonu, 2. Geri Soğutucu, 3. Sirkülatör, 4. Sıcaklık ölçer, 5. Manyetik Karıştırıcı.
PVMR için deneysel düzenek Şekil 1 (a)‟da görülen ana kısımlardan oluşmuştur.
Permeatın (geçen akım) tutulması soğuk tuzaklarda (dewar kaplarında) sıvı azotla
gerçekleştirilmiş ve derişim ölçümleri için gaz kromatografı (GC) kullanılmıştır. Belirli
zaman aralıklarında toplama kabı ve reaksiyon hücresinden numuneler alınarak gaz
kromatografında analiz edilmektedir. Böylece zamana bağlı olarak dönüşüm ve seçicilikler
hesaplanmaktadır. Ayrıca toplama kabında toplanan ürün, bu zaman aralıklarında tartılarak
toplam akı (J=p/A·T) hesaplanmaktadır. Burada p; toplanan ürün miktarı (kg), t;
zaman (sa), ve A; efektif membran alanıdır (m2). Yaptığımız bu deneylerde, efektif PDMS
membran alanı 13.25 cm2, efektif membran alanı/reaksiyon karışımı hacmi (A/V) ise
0.1325 cm-1
‟dir [11,12]. Bileşenlerin toplam akı içerisindeki kısmi akılarına ise (J′=J·yi)
Membran Teknolojileri ve Uygulamaları Sempozyumu 2 – 3 Kasım 2009
189
eşitliğiyle ulaşılabilir. Burada yi, i bileşeninin permeattaki ağırlık kesridir. Seçicilik ise
(Seçicilik=(yi/yj)/(xi/xj)) formülüyle karakterize edilir. Burada, x ve y, sırasıyla, ilgili
bileşenlerin beslemedeki ve permeattaki ağırlık kesridir.
Amberlyst 15 katalizörü ile 60°C‟de, eşit molar durumda (M=1), çeşitli katalizör
miktarlarında, BKR ve PVMR deneyleri yapılmıştır. Şekil 2‟de, kesikli reaktör ve
membran reaktörde elde edilen dönüşümlerin zamanla ve katalizör miktarıyla değişimleri
ve bu dönüşümlerin birbiriyle karşılaştırılmaları görülmektedir. PVMRde elde edilen
dönüşümler BKR‟e göre daha yüksektir. Bu, oluşan izobutil asetatın sürekli olarak
membrandan seçici olarak geçerek dengeyi ürünler lehine kaydırmasının sonucu
gerçekleşmiştir. Ayrıca katalizör derişimi arttıkça reaksiyon daha hızlı bir şekilde
gerçekleşerek birim zamanda üretilen iBAc hızı arttığından dolayı dönüşümler de artmıştır.
0
0.1
0.2
0.3
0.4
0.5
0.6
0 2 4 6 8
t (sa)
X (
AsA
c D
önüşüm
ü)
PVMR, C=16.67 g/L
BKR, C=16.67 g/L
PVMR, C=10 g/L
BKR, C=10 g/L
PVMR, C=3.33 g/L
BKR, C=3.33 g/L 0
0.1
0.2
0.3
0.4
0.5
0.6
0 5 10 15 20C (g/L)
X (
AsA
c D
önüşüm
ü)
PVMR
BKR
(a) (b)
Şekil 2. Farklı Amberlyst 15 katalizörü miktarlarının kesikli reaktör ve pervaporasyon membran reaktörde yapılan
deneylerinde elde edilen asetik asit dönüşümlerinin, zamanın (a) ve katalizör miktarının (b) bir fonksiyonu olarak
karşılaştırılması (M=1, T=60°C).
Şekil 3‟de Amberlyst 15 katalizörü ile pervaporasyon membran reaktörde yapılan
deneylerde elde edilen toplam ve kısmi akılar görülmektedir. İzobutil asetat akıları,
katalizör derişimi arttıkça iBAc üretimi hızlandığı için aynı reaksiyon süresinde daha çok
üretildiğinden dolayı artmıştır. Genel olarak reaksiyonun ilerledikçe artan iBAc miktarına
bağlı olarak kısmi akı sıralaması şu şekildedir: JiBAc>JiBOH>JAsAc>Jsu. Bu sonuç bileşenlerin
polariteleriyle uyumludur. İzobutil asetatın, bireysel olarak tek tek diğer bileşenlere karşı
seçiciliklerine baktığımızda (Şekil 4) iBAc‟ın iBOH‟e karşı seçiciliğinin diğer
bileşenlerinkine göre daha yüksek, iBAc‟ın suya karşı seçiciliğinin diğer bileşenlerinkine
göre daha az olduğunu görüyoruz. Bu durum, PDMS membranın ayırmada izobutil asetata
karşı en az izobutanolü; göreli de olsa izobutil asetata karşı suyu en fazla geçirdiğini
göstermektedir. Bu, iBAc‟e karşı PDMS membrandan seçici geçiş sıralamasının molekül
boyutundan etkilendiğini göstermektedir. Membranın kısıtlı serbest hacminden suyun
geçişi, suyun AsAc ve iBOH‟den çok daha küçük bir molekül olması sayesinde kolaylaşır
ve suyun permeattaki yüzdesi göreli olarak artar.
Membran Teknolojileri ve Uygulamaları Sempozyumu 2 – 3 Kasım 2009
190
0
0.5
1
1.5
2
2.5
0 2 4 6 8t (sa)
Akı (k
g/m
² h)
Toplam akıiBAc akısıiBOH akısıAsAc akısıSu akısı
0
0.5
1
1.5
2
2.5
3
0 2 4 6 8t (sa)
Akı (k
g/m
² h) Toplam akı
iBAc akısıiBOH akısıAsAc akısıSu akısı
0
0.5
1
1.5
2
2.5
3
0 2 4 6 8t (sa)
Akı (k
g/m
² h)
Toplam akıiBAc akısıiBOH akısıAsAc akısıSu akısı
(a) C=3.33 g/L (b) C=10 g/L (c) C=16.67 g/L
Şekil 3. Amberlyst 15 katalizörü ile pervaporasyon membran reaktörde gerçekleştirilen reaksiyonda, toplam akı ve
bileşenlerin kısmi akılarının reaksiyon zamanına bağlı olarak değişimi (a) C=3.33 g/L, (b) C=10 g/L ve (c)
C=16.67 g/L Amberlyst 15, (M=1, T=60°C).
0
0.5
1
1.5
2
2.5
3
0 2 4 6 8t (sa)
Seçic
ilik (
iBA
c/i)
iBac/su
iBac/iBOH
iBAc/AsAc
0
0.5
1
1.5
2
2.5
3
0 2 4 6 8t (sa)
Seçic
ilik (iB
Ac/i)
iBAc/su
iBAc/iBOH
iBAc/AsAc
0
0.5
1
1.5
2
2.5
3
0 2 4 6 8t (sa)
Seçic
ilik (
iBA
c/i)
iBAc/su
iBAc/iBOH
iBAc/AsAc
(a) C=3.33 g/L (b) C=10 g/L (c) C=16.67 g/L
Şekil 4. PVMR‟de gerçekleştirilen deneylerde, izobutil asetatın, tek tek diğer bileşenlere karşı seçiciliğinin reaksiyon
zamanına bağlı olarak değişimi; (a) C=3.33 g/L, (b) C=10 g/L ve (c) C=16.67 g/L Amberlyst 15 (M=1, T=60°C).
Bu çalışmada izobutil asetatın ürün olarak ele geçirildiği esterleşme denge reaksiyonu
Amberlyst 15 katalizörü varlığında pervaporasyon membran reaktörde (PVMR)
incelenmiştir. Artan katalizör derişiminin dönüşümü arttırdığı gözlenmiştir. PVMR‟de elde
edilen dönüşümler basit kesikli membransız reaktöre (BKR) göre daha yüksek çıkmıştır.
Pervaporasyon performansı akı ve seçicilik verileri aracılığıyla değerlendirilmiştir. PDMS
membranla yüksek akıların elde edilebileceği ve membranın iBAc‟ı diğer bileşenlerden
daha çok seçtiği görülmüştür. Sonuç olarak, PVMR sonuçları PDMS membranın
esterleşme reaksiyonunda oluşan iBAc‟ ı, BKR‟e göre daha yüksek dönüşüm ve makul akı
değerleriyle seçici olarak uzaklaştırabileceğini göstermiştir.
Membran Teknolojileri ve Uygulamaları Sempozyumu 2 – 3 Kasım 2009
191
Teşekkür YTÜ BAPK 25-07-01-06 ve 28-07-01-02 nolu proje desteklerine, Sevinç Korkmaz‟ a sağlanan TÜBİTAK-
BİDEB Yurtiçi Doktora Burs Programı desteğine ve BET analizleri için yardımlarını esirgemeyen İTÜ
Metalurji ve Malzeme Mühendisliği Bölümünden, sayın Doç.Dr. Gültekin Göller„e teşekkür ederiz.
Kaynaklar 1. Lakshminarayaniah, N., (1972), Transport Phonemena in Membranes, Academic Press, USA.
2. Cussler, E.L., (1997), Diffusion, Mass Transfer in Fluid Systems, Cambridge Univ. Press, USA.
3. Winston Ho, W.S., Sirkar, K.K., Reinhold, V.N., (1992), Membrane Handbook, Kluwer Acad.Pub.
4. Sirkar, K.K., Shanbhag, P.V. ve Kovvali, A.S., (1999), American Chem. Society, 38: 3715-3737.
5. Waldburger, R.M. ve Widmer, F., (1996), Chemical Engineering & Technology, 19(2): 117-126.
6. Liu, Q., Zhang, Z. ve Chen, H., (2001), Journal of Membrane Science, 182: 173-181.
7. Korkmaz, S., “Kesikli Membran Reaktörde İzobutil Asetat Eldesine Yönelik Esterleşme
Reaksiyonunun Æeşitli Katalizörler Varlığında İncelenmesi”, Doktora Tezi, YTÜ FBE, İstanbul,
devam ediyor.
8. Korkmaz, S., Salt, Y., Hasanoğlu, A., Özkan, S., Salt, İ., Dinçer, S., (2009), Appl. Catal. A: Gen.,
366: 102-107.
9. http://www.rohmhaas.com
10. Salt, Y., (2002), “İki Bileşenli Sıvı Karışımların Pervaporasyonla Ayrılması”, Doktora Tezi, YTÜ
FBE, İstanbul.
11. Dinçer, S. (Yürütücü), Hasanoğlu, A., Salt, Y., Salt, İ., Korkmaz, S., Özkan, S., (2007),
“Etanol-asetik asit (esterleşme) ve Etilasetat-su (hidroliz) Reaksiyonlarının Pervaporasyon
Membran Reaktörde İncelenmesi”, Bitirme Raporu, YTÜ BAPK Araş. Projesi No: 25-07-01-06.
12. Hasanoğlu, A., Salt, Y., Keleşer, S., Dinçer, S., (2009), Desalination, 245: 662-669.
Membran Teknolojileri ve Uygulamaları Sempozyumu 2 – 3 Kasım 2009
192
Membran Teknolojileri ve Uygulamaları Sempozyumu 2 – 3 Kasım 2009
193
Konvansiyonel Aktif Çamur Sistemleri ile MBR Sistemlerinin
Tasarımı ve Maliyetlerinin Karşılaştırılması
Börte Köse ve İsmail Koyuncu
Ġstanbul Teknik Üniversitesi, ĠnĢaat Fakültesi, Çevre Mühendisliği Bölümü, Maslak 34469,
Ġstanbul, Türkiye
Avrupa Birliği‟ ne uyum süreci içerisinde ve tüm dünyayı etkisi altına alan susuzluk
sorunu ile mücadele etme durumunda olan Türkiye, gelişmekte olması da göz önüne
alındığında atıksuların arıtılması, kullanılabilir su kaynaklarının verimli kullanılabilmesi
gibi konularda çözüm üretirken, aralarından tercih yapacağı teknolojileri başarılı bir
şekilde değerlendirmelidir. Atıksuların yönetimi konusunda gelecekteki hedeflere adım
adım ulaşmak için yapılan bu girişimler, daha sonrasında bir başka girişime rahatça
başlayabilmek adına en yüksek verimde gerçekleştirilmelidirler. Girişimlerin sağlıklı
gerçekleşmemesi yatırım maliyetlerinin artmasına, zaman kaybına ve tüm bunlara rağmen
iyi sonuçlar elde edilememesine sebep olur. Hiç şüphesizdir ki bunların içinde en önemlisi
yatırım maliyetlerinin artmasıdır. Türkiye genelindeki mevcut arıtma tesisleri
incelendiğinde, konvansiyonel olarak projelendirilmiş tesislerin yapılan hatasız tasarımlara
rağmen işletimde zorlandıkları gözlenebilir. Bunun anlamı, yeni teknolojilerin denenebilir
olduğu bir dönemde olduğumuzdur. Bu bakış açısı ve amaçla, bu çalışmada atıksu arıtma
tesislerinin verimlerini garantileyecek, maliyetleri düşürecek ve çıkışta alıcı ortam
kalitesini neredeyse hiç etkileyemeyecek bir çözüm düşünülmüştür. Konvansiyonel atıksu
arıtma tesislerinin yerine MBR (Membran biyoreaktör) teknolojinin kullanılması
durumunda maliyetlerin incelenmesi gerektiğine karar verilmiştir.
Bahsi geçen MBR teknolojisinin her geçen gün gelişmesi ve yakın gelecekte en çok
konuşulacak arıtım teknolojilerinden birisi olması sebebiyle, Türkiye standartlarında böyle
bir çalışma olması önemlidir. Bu şekilde kısıtlı olan finansman kaynaklarının en verimli
şekilde kullanabilme imkânının mevcut olduğunun görülebilmesi de altı çizilmesi gereken
bir konudur. Bu çalışma içerisinde bahsi geçen görüş değişikliği sonucunda yeni
teknolojilerin Türkiye‟de uygulanabilmesi sonucuna erişmek için Türkiye‟de mevcut
olmayan birçok arıtma tesisi tasarlanmıştır. Bu sayede gelecekte yapılması planlanan yeni
tesislerin hizmet vereceği nüfusa bağlı olarak hangi alternatifin (konvansiyonel aktif çamur
sistemi, uzun havalandırmalı aktif çamur sistemi ve MBR sistemi) tercih edilmesi
gerektiği, yatırım için gerekli olan finansman ihtiyacı nüfusa ve debi değişkenlerine bağlı
olarak hesaplanmış ve sunulmuştur.
Arıtma tesislerinde ünü artmakta olan MBR teknolojisinin tercih edilmesi durumunda içme
suyu kalitesinde bir çıkış suyu elde edilerek kaynaklar kirletilmemektedir. Diğer
sistemlerde mevcut olan bazı ünitelere olan ihtiyaçları da ortadan kaldırdığından yatırım
maliyetleri de düşmektedir. Bu çalışmada pahalı olan bu teknolojinin hangi nüfus
değerlerine sahip projelerde tercih edilebileceğine karar vermek amacıyla, başta
Bursa/Orhangazi İlçesi ve buna ek olarak yedi değişik nüfus değerine (500, 2500, 5000,
10000, 500000, 1000000 ve 2000000 kişi) sahip toplam sekiz yerleşim yeri için klasik
aktif çamur sistemi, uzun havalandırmalı aktif çamur sistemi ve MBR sistemleri
tasarlanmış, inşaat ve mekanik maliyetleri hesaplanmıştır.
Membran Teknolojileri ve Uygulamaları Sempozyumu 2 – 3 Kasım 2009
194
Tüm proses tasarımları yapılırken mevcut yönetmeliklere göre ileri biyolojik arıtma (C,N
ve P giderimi) yapabilecek tesisler hedeflenmiştir. Æamur üniteleri de konvansiyonel
arıtma sistemi ile MBR sisteminde ayrı olarak düşünülmüş ve kendi durumlarına göre
hesaplamalar yapılmıştır. Tasarımlarda ülke şartlarına uygun, genellikle kullanılan ve
örnekleri gözlenmiş yöntemler kullanılmıştır. Maliyetlerin daha eşit bir ortamda
karşılaştırılabilmesi açısından mekanik ekipmanlar (MBR dahil) aynı markalardan mevcut
kapasiteye uygun olanı seçilerek karar verilmiştir. Tasarımı yapılan sistemlerin inşaat
maliyetleri hesaplanır iken Bayındırlık Bakanlığının her yıl yayınladığı Birim Fiyat
Listesinden yararlanılmıştır. Elde edilen tüm maliyet sonuçları grafik üzerinde gösterilmiş
ve nüfusa bağlı olarak formülleştirilmeye çalışılmıştır. Bu şekilde formüller kullanılarak,
gelecekte üstünde düşünülecek bir nüfus değeri için maliyetler hakkında fikir edinilebilir.
Şekil 1: İnşaat Maliyetleri ve Formülleri
Şekil 2a: Mekanik Maliyetler ve Formülleri
Membran Teknolojileri ve Uygulamaları Sempozyumu 2 – 3 Kasım 2009
195
Şekil 2b: Mekanik Maliyetler ve Formülleri
Şekil 3: Toplam Maliyetler ve Formülleri
İnşaat maliyetleri, Konvansiyonel Aktif Æamur Sistemlerinden vazgeçilip MBR
Sistemlerinin tercih edilmesiyle azalmaktadır. Nüfusun artışı ile inşaat maliyetlerindeki
artış en fazla Konvansiyonel Aktif Æamur Sisteminde gözlenmektedir. İnşaat maliyetleri
açısından bakıldığında her nüfus değerinde MBR Sistemi tercih edilmelidir. Mekanik
maliyetlerin grafikleri daha kolay anlaşılması amacıyla küçük yerleşim yerleri (nüfusu
100000‟den az olan) ve büyük yerleşim (nüfusu 100000‟den fazla olan) yerleri için ayrı
ayrı çizilmiştir. Küçük yerleşim yerlerinde, MBR sistemleri yüksek değerlerde mekanik
maliyetler getirmektedir. Konvansiyonel Aktif Æamur Sistemleri ise Uzun Havalandırmalı
Membran Teknolojileri ve Uygulamaları Sempozyumu 2 – 3 Kasım 2009
196
Aktif Æamur Sistemlerine göre daha maliyetlidir. Büyük yerleşim yerlerindeki grafikler ise
birbirine çok benzer şekillenmişlerdir. Bunun sebebi MBR Sisteminin tercih edilmesi
sonucunda ortadan kalkan ünitelere ait mekanik ekipmanların ederinin MBR‟ın fiyatına
yakın olmasıdır. Ayrıca MBR Sistemine sahip arıtma tesislerinde yük kaybı çok daha az
olduğundan pompaj maliyetleri de azalmaktadır. Grafiklerin benzer olmasının yanı sıra
maliyet eksenindeki değerlerin çok yüksek olması en küçük farklılığın bile yüksek değerde
kar ve ya zarar olması anlamına gelmektedir. Toplam maliyetlerin grafikleri de mekanik
maliyetler başlığında olduğu gibi küçük ve büyük yerleşim yerlerinde ayrı ayrı
değerlendirilmiştir. Küçük yerleşim yerlerinde, toplam maliyet, en fazla MBR Sisteminde
gözlenir iken, toplam maliyet açısından en uygun seçim ise Uzun Havalandırmalı Aktif
Æamur Sistemidir. Fakat; büyük yerleşim yerleri için çizilen toplam maliyet grafiklerine
bakıldığında, nüfus arttıkça MBR Sisteminin maliyet artışı azalmakta ve 1000000 ile
2000000 nüfuslu yerleşim yerlerinde Konvansiyonel Aktif Æamur Sistemlerine göre daha
karlı hale gelmektedir. Diğer nüfus değerlerinde ise MBR, çıkış suyu kalitesi ve su
kaynaklarının verimli kullanımı açısından tercih edilebilir bir teknolojidir.
Membran Teknolojileri ve Uygulamaları Sempozyumu 2 – 3 Kasım 2009
197
Çay Özü Atıksularının Membran Teknolojisi ile Arıtılması
Kenan Güney* ve Andreas Neft
Stuttgart Üniversitesi
Buzlu çay özellikle yaz aylarında tüketilen hafif bir içecektir. Buzlu çay üretimi esnasında
temel olarak çay özleri, aroma, şeker ve su kullanılır. Æay özlerinin üretimi sonrasında
üretim makineleri temizlenmektedir. Bu temizlik işleminden yüksek KOİ ve yüksek
iletkenliğe sahip çay özü atıksuyu ortaya çıkar. Bu atıksuyun arıtılarak alıcı ortam deşarj
standartlarına indirgenmesi, atıksuyun yüksek KOİ ve yüksek iletkenlik değerleri nedeni
ile konvensiyonel yöntemlerle istenilen seviyede yapılamamaktadır. Bu durum üretici
firmanın ceza ödemesine ya da pahalı bir metot olan insinerasyon metodunu kullanmasına
sebep olmaktadır. Diğer yandan, alıcı ortam deşarj standartlarının gelecekte daha da sıkı
olması beklentisi içecek üreticilerini yeni ekonomik arıtma teknolojileri aramaya
yöneltmektedir. Bu arıtma teknolojilerinden biri ise membran filtrasyonu olabilir.
Membran filtrasyonu su ve atıksu arıtımında özellikle son 10 yıl içinde yoğunlukla
kullanılmaya başlanmıştır. Membran filtrasyonu genelde konvensiyonel arıtım
sistemlerinden çok daha iyi sonuçlar sunmaktadır. Membran filtrasyonu ile bakterilerden
çözünmüş katılara kadar çok değişik spektrumlarda maddeler ayırılabilmektedir. Bu arıtım
sisteminin çay özü atıksularının arıtımı için de kullanılabilir olmasına rağmen literatürde
bu uygulamayla alakalı çok fazla çalışmaya rastlanılamamıştır.
Almanya´da hafif içecek üretiminden çıkan atıksuların alıcı ortama deşarj ana standardı
atıksuyun maksimum 110 mg/l KOİ‟ye sahip olmasıdır [1]. Ayrıca, atıksuyun renksiz ve
düşük iletkenliğe sahip olması tavsiye edilmektedir.
Æay özü atıksuyu yüksek KOİ ve yüksek iletkenlik değerlerine sahip olduğundan, alıcı
ortam deşarj standartlarına nanofiltrasyon ya da terz ozmoz membran filtrasyon sistemi
kullanılarak ulaşılabilir. Dolayısıyla bu çalışmada farklı özelliklerdeki çay özü
atıksularının arıtımı için DOW XLE düşük enerjili ters ozmoz membranının kullanılmasına
karar verilmiştir.
Bu çalışmanın amacı: çay özü atıksuyunun ters ozmoz membran teknolojisi kullanılarak
arıtılabilirliğinin incelenmesi ve alıcı ortam deşarj limitlerini karşılayan permeat kazanım
potansiyelinin araştırılması, maksimize edilmesi ve dolayısıyla insinere edilecek retentat
miktarının minimize edilmesidir. Æalışmamızda buzlu çay üretiminden elde edilen meyveli
çay özü atıksuları (MÆA) ve siyah çay özü atıksuyu (SÆA) düşük enerjili DOW XLE ters
ozmoz membranı kullanılarak arıtılmış, KOİ ve iletkenlik giderimi incelenmistir.
Araştırmanın hedefi alıcı ortam deşarj standartlarını sağlayan en az % 70 permeat eldesine
ulaşmaktır.
Almanya`da bulunan bir buzlu çay üretim fabrikasından bir adet SÆA ve iki adet MÆA
atıksuyu alınmıştır. Atıksuların ana özellikleri Tablo 1` de gösterilmistir.
Alınan tüm atıksular membran ünitesinde arıtılmadan önce 12-25 µm delik aralıklı
Whatman 604 ´ filtreleri ile filtrelenmistir. Membran filtrasyon sıcaklığı 25 °C olarak
seçilmiş ve atıksular arıtım öncesi 25 °C´ye ısıtılmıştır.
Membran Teknolojileri ve Uygulamaları Sempozyumu 2 – 3 Kasım 2009
198
Tablo 1: Atıksuların ana özellikleri
MÇA1 MÇA2 SÇA
KOİ (mg/L) 700 3470 4780
İletkenlik (µS/cm) 1220 1720 1280
pH 6.8 6.6 6.4
Renk Kırmızımsı Kahverengi Kırmızımsı Kahverengi Siyah
Deney düzeneği OSMOTA GmbH firmasi tarafından üretilmiş bir adet laboratuar ölçekli
membran ünitesinden (Figür 1) oluşmaktadır. Membran ünitesi 80 cm2 (20 cm x 4 cm)
membran alanına sahip bir membran hücresine ve 7,2 litrelik bir atıksu tankına sahiptir.
Permeat akısı elektronik olarak Endress Hauser Promag 50+H cihazı ile ölçülmüştür.
Sıcaklık ayarlayıcı ile atıksu sıcaklığı 25 °C de sabit tutulmaya çalışılmıştır.
Şekil 1: Membran ünitesi
DOW-Filmtec XLE düşük enerjili ters ozmoz poliamid ince film membranı 100-200
Dalton MWCO‟ya sahiptir. Membran ile birlikte yine DOW firmasına ait 28 mil spacer
kullanılmıştır.
Öncelikle permeat akı optimizasyonunu sağlamak için MÆA1 ve SÆA atıksularıyla 7,5 bar
ile 15 bar arasındaki farklı basınçlarda deneyler yapılmıştır. İdeal basınç 12 bar olarak
kabul edilmistir. Takip eden deneyler 12 bar basınç altında MÆA2 ve SÆA atıksuları ile
gerçekleştirilmiştir. Tüm deneylerde permeat toplanmış, retentat ise atıksu tankına geri
yollanmıştır.
Atıksu
Tankı
Permeat
Membran Hücresi
Retentat
Pompa
Valf
Akı Ölçer
Manometre Elektronik
Akı Ölçer
Sıcaklık
Ayarlayıcısı
Membran Teknolojileri ve Uygulamaları Sempozyumu 2 – 3 Kasım 2009
199
Şekil 2: Permeat Akısının basınca bağlı olarak değisimi
MÆA1 ve SÆA atıksuları ile yapılan akı optimizasyonu deneylerinin sonuçları Figür 2‟de
gösterilmiştir. 7,5 bar basınç altında permeat akısı ilk dakikalarda hızla azalmış ve 10
dakika sonra stabil olmaya başlamış ve 8. saata kadar akının çok değişmediği
gözlemlenmiştir. Dolayısıyla 7 saatlik operasyon süresinin sonunda akının stabil olduğu
kabul edilmiştir. Yedinci saatin sonunda basınç 15 bara çıkarılmış ve akının değişimi
gözlenmiştir. Stabil akı MÆA1 atıksuyunda % 160 artarak 8,5 ml/dk ya SÆA atıksuyunda
ise % 210 artarak 5,6 ml/dk ya yükselmiştir. Elde edilen akı değerlerine bağlı olarak 12 bar
basınç kullanılmasına karar verilmiştir. 12 bar basınç altında MÆA2 ve SÆA atıksuları ile
akı deneyleri yapılmış ve MÆA2 atıksuyunun stabil akısı 4,5 ml/dk ve SÆA atıksuyunun
stabil akısı ise 3,9 ml/dk olmuştur.
MÆA2 ve SÆA atıksuları ile 12 bar basınç altında yapılan deneylerde % 87,5 permeat
kazanımı elde edilmistir. KOİ ve iletkenlik değişimi Tablo 2 ve Tablo 3‟te
gösterilmektedir.
Tablo 2: KOİ değisimi Permeat Kazanımı Permeat KOİ Reaktör KOİ KOİ Giderimi
% mg/l mg/l %
SÆA MÆA2 SÆA MÆA2 SÆA MÆA2
0 - - 4780 3470 - -
70 1200 75 13500 8800 91,1 99,1
75 1400 85 15000 10200 90,7 99,2
80 1490 100 17960 12000 91,7 99,2
87.5 1975 150 20300 16500 90,3 99,1
Yüzde 70 ve üzeri permeat kazanımında KOİ giderimi SÆA atıksuyu için % 91, MÆA2
atıksuyu için ise % 99 olarak bulunmuştur. MÆA2 atıksuyu permeat KOİ‟si % 80 permeat
kazanımına kadar alıcı ortama deşarj standardı olan 110 mg/l‟yi sağlamıştır. Dolayısıyla
MÆA2 atıksuyunun % 80‟i permeat olarak alıcı ortama deşarj edilebilir. Geriye kalan
retentatın ise insinere edilmesi gerekmektedir. SÆA atıksuyu permeat KOİ‟si ise % 70 ve
üzeri permeat kazanımında daima 1000 mg/l‟nin üzerinde çıkmıştır.
KOİ giderimi atıksuyun KOİ kompozisyonu ve membran atıksu arasındaki etkileşim
nedeni ile farklılık göstermiş olabilir.
Yüzde 70 ve üzeri permeat kazanımında iletkenlik giderimi SÆA ve MÆA2 atıksuları için
daima 98 % in üzerinde çıkmıştır (Tablo 3). İletkenlik gideriminin atıksu iletkenlik
Membran Teknolojileri ve Uygulamaları Sempozyumu 2 – 3 Kasım 2009
200
değerine bağlı olarak değişmediği gözlemlenmiştir. Ters ozmoz membranından
beklenildiği üzere permeat iletkenliği daima çok düşük çıkmış ve 120 µS/cm‟nin altında
kalmıştır.
Tablo 3: İletkenlik değişimi
Permeat
Kazanımı
Permeat
İletkenliği
Reaktör
İletkenliği
İletkenlik
Giderimi
% µS/cm µS/cm %
SÆA MÆA2 SÆA MÆA2 SÆA MÆA2
0 - - 1280 1720 - -
70 41 47 3250 4570 98,7 99
75 47 51 3650 5250 98,7 99
80 50 60 4200 6450 98,8 99,1
87.5 83 118 5700 8700 98,5 98,6
Bu çalışmada permeat kazanım yüzdesinin maksimize edilmesi ve dolayısı ile insinere
edilecek retentat miktarının minimize edilmesi araştırılmış, SÆA ve MÆA atıksuları 15
bara kadar farklı basınçlarda arıtılmış ve 12 bar optimum basınç olarak kabul edilmiştir.
KOİ giderimi, % 70 ve üzeri permeat kazanımında, SÆA atıksuyu için % 91 MÆA2
atıksuyu için ise % 99 olarak bulunmuştur. İletkenlik giderimi ise, % 70 ve üzeri permeat
kazanımında, % 99‟un üzerinde bulunmuştur. MÆA2 permeatı, % 80 permeat kazanımına
kadar, alıcı ortam deşarj standartlarını sağlamaktadır. Dolayısı ile MÆA2 atıksuyunun
sadece % 20‟sinin insinere edilmesi gerekmektedir. Elde edilen tüm permeatlar renksizdir.
Kaynaklar
1. Promulgation of the New Version of the Ordinance on Requirements for the
Discharge of Waste Water into Waters (Waste Water Ordinance - AbwV) of 17. June
2004, page 30; Federal Ministry for the Environment, Nature Conservation and Nuclear
Safety, Germany
Membran Teknolojileri ve Uygulamaları Sempozyumu 2 – 3 Kasım 2009
201
Hibrit Mikrofiltrasyon Prosesiyle Nikel Gideriminde Membran
Kirlenmesi Ve Akı Azalması Mekanizmalarının Proses
Değişkenleri Etkisi Altında Değerlendirilmesi
Coşkun Aydıner*,†, Bülent Keskinler
†, Orhan İnce
‡
† Gebze Yüksek Teknoloji Enstitüsü, Çevre Mühendisliği Bölümü, Gebze, 41400, Kocaeli
‡ Ġstanbul Teknik Üniversitesi, Çevre Mühendisliği Bölümü, Maslak, 80626, Ġstanbul
E-Mail: [email protected]*,†
, [email protected]†, [email protected]
‡
1960‟lardan günümüze, su ve atıksu arıtımında artarak kullanılmakta olan membran
teknolojileri, bu yüzyılın başlangıcından itibaren, bilimsel ve teknolojik bir bakış açısıyla
yenilikçi ve çeşitli uygulamalara doğru bir açılım kazanmıştır. Bu yönde bir gelişimin
başlıca sebebi, yasal kısıtlamalardaki zorlamaların ve toplumun çevre bilincindeki artışın
yanı sıra, özellikle su arıtımındaki bazı özel sorunların çözümü amacıyla, daha ekonomik
ve uygulanabilir proseslerin geliştirilmesi eğilimidir. Bugün için gelinen noktada, uzman
kişi ya da araştırma grupları tarafından birleşik veya hibrit membran prosesler, su ve atıksu
arıtımında yaygın bir şekilde uygulanabilecek ve gelecek vaat edici alternatif bir çözüm
olarak öngörülmektedir [1]. İki ya da daha fazla arıtım prosesinin bir arada kullanılmasına
dayalı bu sistemde, sinerjik etkileşmelere dayalı olarak, bir membran prosesten elde
edilebilecek etkinlikten daha fazlasına ulaşılabilmektedir. Hibrit membran prosesler
kullanılarak geleneksel membran arıtma proseslerine nazaran daha fazla miktarda arıtılmış
atıksu eldesi, daha yüksek giderme verimi, daha düşük enerji tüketimi ve geri yıkama
frekansı elde edilebilmekte ve etkili kirlenme kontrolü yapılabilmektedir [14].
Son yıllarda yapılan çalışmalarda, mikrofiltrasyon (MF) ve ultrafiltrasyon (UF)
proseslerinin, konvansiyonel veya ileri atıksu arıtma prosesleri ile birleştirilerek hibrit
uygulamalar şeklinde atıksulardan çözünmüş maddelerin ve safsızlıkların gideriminde
uygulanabilecekleri görülmüştür. Bu hibrit proseslerden dikkat çekici olanlarının başında
MF/UFtoz aktif karbon (TAK) prosesi gelmektedir [3, 5]. TAKMF sistemi, adsorpsiyon
ve membran arıtma proseslerinin yararlı yönlerini birleştiren hibrit bir sistem olup, sentetik
ve doğal organiklerin sudan uzaklaştırılmasında kullanılmaktadır. Bu sistemde, yeterli
temas süreleri sağlanmakta ve adsorpsiyonla giderime ilave olarak MF prosesiyle, katı sıvı
ayırımının yanı sıra proses etkinliğini arttırıcı yönde bir sinerji elde edilebilmektedir [2,
5]. Ancak proses, ağır metal içeren atıksuların arıtımında iyi bir performans
sunmamaktadır. Bu noktada da, yüzey aktif madde (YAM) destekli TAKMF prosesi,
sulardan ağır metal gideriminde yenilikçi bir hibrit proses olarak dikkat çekmektedir.
Proses, diğer membran ayırma proseslerine kıyasla, daha düşük basınçlarda daha düşük
enerji gereksinimi ile işletilebilmektedir. Giderim esasen, çözünmüş metal iyonlarının
TAK üzerine doğrudan ve dolaylı adsorpsiyonu ile olmakta; su ortamındaki disperse
karbon, MF uygulaması ile sudan kolayca uzaklaştırılmaktadır. Her ne kadar YAM
kullanımı TAK‟un metal adsorpsiyon kapasitesini arttırmakta ise de, proseste daha
karmaşık membran kirlenmesi ve dolayısıyla da akı azalması olaylarına sebebiyet
vermektedir. Bu husus, proses değişkenleri etkisi altında proses dinamiklerini açığa
çıkarmanın, prosesin daha etkin bir şekilde işletilebilmesinde ne denli önemli olacağını da
açıkça ortaya koymaktadır [1, 58].
Membran Teknolojileri ve Uygulamaları Sempozyumu 2 – 3 Kasım 2009
202
Bu çalışmanın amacı, YAM destekli TAKMF hibrit membran prosesiyle sulardan nikel
gideriminde, membran kirlenmesi ve akı azalması olaylarının, incelenmesi, analiz edilmesi
ve değerlendirilmesidir. Bu doğrultuda, prosesin işletme şartları üzerindeki etkiler, proses
süresi, geri devir süresi, pH, sıcaklık, TAK, YAM ve nikel konsantrasyonları ile çapraz
akış hızı ve membran geçiş basıncı olmak üzere proses değişkenlerinin tamamı üzerinden
araştırılmıştır.
Hibrit prosesin, hem membran kirlenmesi hem de akı azalmasını etkileyebilecek birçok
sayıda bağımsız değişkeni içeriyor olması dolayısıyla; deneysel çalışmalar, Taguchi
deneysel tasarım esasları çerçevesinde yürütülmüştür. Deneysel tasarımın, anlamlı bir test
planı ile organize edilmiş bir yapıda azaltılan toplam deney sayısı ile; tahminlerdeki hata
limitlerinin azaltılmasına, elde edilen sonuçların uygun bir istatistiksel analiz metoduyla
değerlendirilebilmesine ve belli bir güven aralığında sonuçların tekrarlanabilmesine imkan
sağladığı bilinmektedir [9, 10]. Taguchi deneysel tasarım metodu ise, deneylerin, bütünün
oldukça düşük bir kısmi yüzdesi ile tasarlanarak yürütülebilmesine imkân sunmakta, daha
düşük maliyetle daha yüksek kalite veya daha iyi sonuç elde edilmesini mümkün
kılmaktadır. Planlama, yürütme, analiz ve doğrulama olmak üzere 4 adımda uygulanan
Taguchi yaklaşımı neticesinde deneysel hata azaltılabilmekte, deneylerin etkinliği veya
yeniden üretilebilirliği arttırılmaktadır. Ayrıca, giriş değişkenlerinin birbirlerinden
bağımsız olarak sonuç parametreleri üzerine etkileri ve optimum işletme şartları
saptanabilmektedir [11, 12].
Bu çalışma kapsamında, proses değişkenleri iki seviyeli alınarak deneysel tasarım
planlanmıştır. İki seviyeli değişken tercihine karşılık değişken sayısının fazla olması
sebebiyle toplamda 512 (=29) adet deney gerekli olmaktadır. Değişik tasarım alternatifleri
arasından 16 deneyli standard Taguchi tasarım planı seçilerek uygulanmıştır. Deneysel
çalışmalar, 40 cm 15 cm 10 cm boyutlarındaki Delrin marka (DuPont, Wilmington,
Delaware) asetal reçineden yapılmış membran modül içeren, 5 bar‟a kadar basınç altında
çalışabilir ve 10 litre su kapasitesine haiz çapraz akış filtrasyon sistemi kullanılarak
gerçekleştirilmiştir.
Deneylerde, C9157 ticari kodlu toz aktif karbon (ortalama parçacık çapı: 55.1 m ve BET
yüzey alanı: 1000 m2/g), 0.45 m gözenek büyüklüğüne sahip selüloz nitrat membranı ve
1-hekzadekan sulfonik asit sodyum tuzu YAM‟si kullanılmıştır. Proseste akı azalması
incelemeleri, kararsız hal akı değişimleri ve proses süresi sonundaki akılar üzerinden
gerçekleştirilmiştir. Membran kirlenmesi analizleri ise, uyarlanmış kirlenme indeksi (UKİ),
spesifik kek direnci (α) ve membranda tutulan kuru katı kütlesi (ω) parametreleri dikkate
alınarak yapılmıştır. Membranda meydana gelen kirlenme ve bunun da sebep olduğu akı
azalması, proses değişkenleri ve seviyeleri için birbirleriyle kıyaslamalı olarak, MINITAB
14.0 yazılımı kullanılarak, ANOVA istatistiksel analiz yöntemi ile belirlenmiştir [13].
Değişen deneysel şartlara rağmen, ilk 100 saniyelik süre zarfında akının % 40.688.6
(ortalama % 67.6)‟sı gibi önemli bir kısmının kaybedildiği belirlenmiştir. Proseste
sırasıyla, en yüksek başlangıç ve deney sonu akıları 64.384 ve 7.101 m3/m
2sa, en düşük
başlangıç ve deney sonu akıları ise 13.782 ve 0.434 m3/m
2sa olarak tespit edilmiştir.
Proseste, başlangıç ve son akı değerleri açısından, % 77.798.8 (ortalama % 92.2)
aralığında oldukça yüksek seviyelerde akı kayıpları meydana geldiği gözlemlenmiştir. Bu
haliyle dahi elde edilen akı değerlerinin, yüksek basınç sürücülü nanofiltrasyon ve ters
osmoz proseslerine kıyasla çok daha yüksek seviyelerde kaldığı görülmüştür. Kararsız hal
akı değişimlerinden görülmüştür ki, değişen deneysel şartlara göre 120 dakikalık proses
süresi sonunda, bazı deneysel şartlardaki 30 dakika sonundakilerine nazaran daha yüksek
akı değerleri elde edilebilmektedir. Buna göre, 30 dakika zarfında, proseste arzu edilir
seviyede metal ve YAM giderimi elde edilmesi durumunda, prosesin çok daha yüksek
süzüntü akısı eldesi ile işletilebileceği sonucuna ulaşılmıştır.
Membran Teknolojileri ve Uygulamaları Sempozyumu 2 – 3 Kasım 2009
203
Proseste geri devir uygulaması, membrana doğrudan gelen kirlilik yükünü azaltması
sebebiyle membranda tutulan katının kütlesini, direncini ve membran kirliliğini azaltmış,
süzüntü akısını arttırmıştır. Proses süresi arttıkça, besleme çözeltisinde kalan YAM
monomerlerinin membran ve kekin porozitesini ve dolayısıyla su geçirgenliklerini
azaltmasına bağlı olarak deney sonu akısında azalma görülmüştür. pH‟nın 3‟ten 7‟ye
çıkması ile membranda tutulan kütle azalmış, ancak kek direnci ve kirlenme artmıştır.
Akıda azalmayı beraberinde getiren bu durum, TAK‟a adsorplanan YAM miktarının
artması sebebiyle YAM‟lerin keke daha fazla katılmalarını beraberinde getirmektedir.
Sıcaklık artışı ise süzüntü akısını arttırmış; keke katılan TAK ve YAM miktarlarının
azalması ve daha poroz yapıdaki membran ve kek tabakası sebebiyle membran kirlenme
parametrelerinde azalmaya sebep olmuştur.
Akı azalması üzerine en önemli etki TAK konsantrasyonunda görülmüş, artan TAK
miktarı ile akıda % 60‟lara varan düzeylerde kayıplar oluştuğu tespit edilmiştir. Proseste
TAK miktarı arttıkça, membranda tutulan katı kütlesi ve kirlenme artmış; ancak kekin
direncinde önemli düzeyde bir artış görülmemiştir. Buna karşılık, artan kek katı kütlesi ve
membran kirlenmesi ile orantılı bir akı azalması görülmüştür. Artan YAM konsantrasyonu
ile membrana katılan YAM miktarı artmış, artan YAM miktarı sebebiyle de membranda
tutulan katı kütlesi azalmıştır. Bu da kekin porozitesini azaltmış, ancak membranda aynı
seviyede bir kirlenme artışı gözlenmemiştir. Bu durumun, kekte azalan TAK miktarından
kaynaklandığı tahmin edilmektedir. Artan nikel konsantrasyonu ile membranda tutulan katı
kütlesi bir miktar artmış ise de, keke katılan YAM miktarının azalmasına bağlı olarak akı
değerinin arttığı düşünülmektedir. Sonuçta, artan nikel konsantrasyonu ile daha geçirgen
yapılı bir kek tabakası oluşumu dolayısıyla membrandaki kirlenme azalmış; bu da proseste
daha yüksek akı elde edilmesine imkân sağlamıştır.
Æapraz akış hızının artması, membran yüzeyi üzerindeki kesme kuvvetini arttırarak, kek
kalınlığının ve keke katılımın azalmasını sağlamıştır. Keke katılan YAM miktarındaki
azalmanın etkisiyle daha poroz yapıda bir kek tabakası oluştuğundan membrandaki
kirlenme azalmıştır. Ancak akıda, kirlenme ile orantılı bir artış görülmemiştir. Bunun
membran içerisine olan YAM katılımından kaynaklandığı tahmin edilmektedir. Artan
membran geçiş basıncı ile membran üzerinde esasen TAK parçacıklarının tutunduğu,
membranda daha fazla katı tutunurken kek direnci ve membran kirlenmesinin arttığı
gözlenmiş; azalması beklenen süzüntü akısının da arttığı belirlenmiştir. Bu durum, yüksek
basınçlarda membranda YAM agregalarının değil de, esasen TAK parçacıklarının
tutunduğunu açığa çıkarmaktadır. Bu sebeple de artan basınç değeri ile YAM giderimi
artmasına rağmen, proseste akı değeri keke katılan YAM miktarının azalmasına bağlı
olarak artmıştır. Yine de bu beklenmeyen durumda etkili olan mekanizmaların sadece
kekin porozitesine bağlı olarak gerçekleşmediği; membran gözeneklerindeki adsorpsiyon
ve gözenek daralması veya tıkanması mekanizmalarının da bu yönlü bir kirlenmeakı
ilişkisinde kek dinamikleri ile eşzamanlı olarak etkili olabileceği sonucuna varılmıştır.
Yapılan çalışmalar neticesinde, hibrit mikrofiltrasyon prosesinde, proses değişkenlerinin
etkisi altında, membranda tutulan katı kütlesi, kek direnci ve membran kirlenmesi ile akı
azalması arasında dinamik yapıda bir ilişkiler yumağı bulunduğu tespit edilmiştir. Süzüntü
akısının, en çok beslemedeki TAK miktarından etkilendiği görülmüştür. Artan TAK
miktarı ile akıda % 60‟lara varan düzeylerde kayıplar oluştuğu gözlemlenmiştir. Kek
tabakasına doğrudan ya da dolaylı olarak katılan YAM monomer ya da agregalarının kekin
dinamik özelliklerini önemli düzeyde etkilediği ve membranın içerisine doğrudan katılan
YAM‟ler ile birlikte akı azalması üzerinde etkili bir kirlenme mekanizması oluşturduğu
sonucuna varılmıştır. Söz konusu hibrit membran proseste arzu edilir seviyede metal
giderimi için mümkün olabilen en az seviyede TAK kullanımına imkân sağlayacak kadar
düşük miktarlarda YAM kullanımının amaçlanması gerektiği belirlenmiştir. Böylece daha
Membran Teknolojileri ve Uygulamaları Sempozyumu 2 – 3 Kasım 2009
204
az miktarlarda TAK ve YAM sarfiyatı ile daha yüksek akı elde edilebileceğinden, prosesin
daha etkin ve daha ekonomik olarak işletilmesinin mümkün olabileceği belirlenmiştir.
Kaynaklar 1. AYDINER, C., BAYRAMOGLU, M., KESKINLER, B., INCE, O. Nickel removal from waters using
a surfactant-enhanced hybrid powdered activated carbon/microfiltration process. II. The influence of
process variables. Ind. Eng. Chem. Res. 2009, 48: 903–913.
2. ZHOU, H., SMITH, D.W. Advanced technologies in water and wastewater treatment. J. Environ.
Eng. Sci. 2002, 1 (4), 247–264.
3. SAARLAND UNIVERSITY–DEPARTMENT OF PROCESS TECHNOLOGY. State of the art in the
remoVal of toxic metals and the Metassep Project: Selective separation of toxic metals from specific
industrial wastewater streams for water and metals reuse-Overview. The Project Report for 5th
Framework Programme of The European Commission: Saarbrücken, Germany, 2004.
4. LAZARIDIS, N.K., BLÖCHER, C., DORDA, J., MATIS, K.A. A hybrid MF process based on
flotation. J. Membr. Sci. 2004, 228, 83–88.
5. BASAR, C.A., AYDINER, C., KARA, S., KESKINLER, B. Removal of CrO4 anions from waters
using surfactant enhanced hybrid PAC/MF process. Sep. Purif. Technol. 2006, 48: 270–280.
6. AYDINER, C., BAYRAMOGLU, M., KARA, S., KESKINLER, B., INCE, O. Nickel removal from
waters using surfactant-enhanced hybrid PAC/MF process. I. The influence of system-component
variables. Ind. Eng. Chem. Res. 2006, 45: 3926–3933.
7. BASAR, C.A., AYDINER, C., KARA, S., KESKINLER, B. Removal of copper ions from waters
using surfactant-enhanced hybrid PAC/MF process. J. Environ. Eng. 2009, 135: 250–258.
8. AYDINER, C., INCE, O. Hibrit Mikrofiltrasyon Proses İle Sulardan Nikel Gideriminde Akı
Düşüşünün Istatistiksel Yöntemlerle Incelenmesi. ITU Dergisi e: Su Kirlenmesi Kontrolü. 2007,
17(1): 27–38.
9. YOON, D.H., LEE, B.I. Processing of barium titanate with different binders for MLCC applications-
Part I: Optimization using design of experiments. J. Eur. Ceram. Soc. 2004, 24: 739–752.
10. MONTGOMERY, D.C. Design and Analysis of Experiments; John Wiley & Sons: New York, 1991.
11. PRASAD, K.K., MOHAN, S.V., RAO, R.S., PATI, B.R., SARMA, P.N. Laccase production by
Pleurotus ostreatus 1804: Optimization of submerged culture conditions by Taguchi DOE
methodology. Biochem. Eng. J. 2005, 24: 17–26.
12. Ross, P. J. Taguchi Techniques for Quality Engineering; McGraw-Hill: New York, 1996.
13. AYDINER, C. Hibrit Mikrofiltrasyon Teknolojisi İle Sulu Ortamdan Nikel Giderimi, Doktora Tezi,
İ.T.Ü. Fen Bilimleri Enstitüsü, 2006.
205
İndex
Abdullah Duman, 101 Ahmet Codal, 51 Ahmet Karagündüz, 39, 81, 155 Ali Demir, 93 Andreas Neft, 197 Ayşe Filibeli, 77 B. İlker Harman, 43, 49, 141 Berna Kırıl Mert, 113 Birdal Bozdağ, 13 Börte Köse, 193 Burcu Atay, 127 Burcu Kaleli Öztürk, 61 Bülent Keskinler, 39, 81, 105, 155, 201 Celal F. Gökçay, 163 Celal Ferdi Gökçay, 51, 131 Ceren Bayören, 163 Cihangir Varol, 29 Coşar Aydın, 13 Coşkun Aydıner, 21, 201 Cumali Kınacı, 47, 127 Derya Y.Köseoğlu İmer, 39, 155 Doğa Atay, 127 Duygu Topaloğlu, 83 E. Banu Gençsoy, 127 E.Güler, 159, 171, 179, 183 E.Yavuz, 159, 183 Elif Soyer, 99 Emine Sayılgan, 49 Ergin Taşkan, 57, 95 Ergün Yıldız, 101 Esra Erdim, 99 Esra Eren, 127 Evrim Çelik, 49 Fatih Can Kalkan, 89 Ferdağ Oruç Babuçcu, 1 G.Sert, 159, 183 Gökhan Civelekoğlu, 49, 89 Gökşen Çapar, 29, 65 H. Parschova, 175, 178 Hacer Arslan, 25 Hale Özgün, 9, 25, 71, 127 Halil Hasar, 57, 95, 109, 145
Hasan Köseoğlu, 43, 49, 141, 171 Heidrun Steinmetz, 35 Hulusi Barlas, 61, 73, 121, 167 İ.Yılmaz-İpek, 179 İlda Vergili, 21, 61, 167 İsmail Koyuncu, 9, 25, 47, 71, 99, 127, 193 Kadir Kestioğlu, 113 Kenan Güney, 35, 197 Levent Yılmaz, 17, 29, 151 M. Evren Erşahin, 9, 71, 127 M. Ruşen Geçit, 65 M. Taner Şahin, 167 M.Arda, 159 M.Yüksel, 117, 159, 171, 175, 179, 183 Mahmut Altınbaş, 127 Mahmut Paputçu, 13 Mehmet Beyhan, 141 Mehmet Çakmakçı, 25 Mehmet Kitiş, 151, 171, 179, 183 Meltem Ünlü, 29 Metin Günaydın, 89 Mustafa Aslan, 145 Müge Akdağlı, 99 N.Kabay, 117, 159, 171, 175, 179, 183 Nadir Dizge, 39, 81, 155 Necati Kayaalp, 47, 71, 127 Nevzat Özgü Yiğit, 43, 49, 141, 179 Niğmet Uzal, 17, 29 Nuray Ateş, 151 Okan Tarık Komesli, 51, 131, 163 Orhan İnce, 201 Ö.Arar, 117, 183 Özlem Demir, 77 P.Bilgin, 175 P.Köseoğlu, 179 Pasa Hüseyin Arı, 9 Pelin Hoşhan, 127 R. Kaan Dereli, 71 Ralf Minke, 35 Recep İleri, 83 Refah Özdemir, 135 S. Seylan Aygün, 65 S.Solak, 159
Membran Teknolojileri ve Uygulamaları Sempozyumu 2 – 3 Kasım 2009
206
S.Yavuz, 175 Salih Dinçer, 187 Seçil Bayar, 39, 155 Seda Demir, 13 Selime Erdem, 127 Selin Taşıyıcı, 99 Sema Sayılı, 127 Semiha Arayıcı, 73, 121 Serdar Karataş, 95 Sevinç Korkmaz, 187 Sevtap Çağlar, 1 Ş. Şule Bekaroğlu, 49 Ş.G. Öner, 171 Şenol Yıldız, 5
Tuğçe Kıratlı, 127 Tuncay Gümüş, 93 Turgay Dere, 83 Umay Gökçe Özkan Yücel, 51 Ü.Yüksel, 117, 159, 175, 179, 183 Ülkü Yetiş, 17, 29, 151 V.Gündoğdu, 159 Vahdi Can Gürsoy, 135 Vahit Balahorli, 5 Vedat Uyak, 99, 149 Yasemin Kaya, 21, 61, 73, 167 Yusuf Saatçi, 145 Z. Beril Gönder, 21, 61, 121, 167
Membran Teknolojileri ve Uygulamaları Sempozyumu 2 – 3 Kasım 2009
207
Membran Teknolojileri ve Uygulamaları Sempozyumu 2 – 3 Kasım 2009
208